TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
103üncü
Birleşim
15
Haziran 2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı
tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler
tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş
alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kayseri
Milletvekili Hülya Nergisin, Kayseride yapılan yatırımlar ile
Kayseri turizmine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Aksaray
Milletvekili Ayhan Erelin, Aksarayın yeniden il oluşunun yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Bartın
Milletvekili Aysu Bankoğlunun, bisikletli ölümlerine ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Adana
Milletvekili Ayhan Barutun, yargı emekçilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
2.- Gaziantep
Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Murat Çepninin, 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin
52nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
4.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Türk doktorlarına ve
sağlık çalışanlarına ilişkin açıklaması
5.- Düzce
Milletvekili Ümit Yılmazın, Jandarma Genel
Komutanlığının 183üncü kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
6.- Osmaniye
Milletvekili İsmail Kayanın, Jandarma Genel
Komutanlığının 183üncü kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
7.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, Balıkesir-Dursunbey kara
yolunda meydana gelen ölümlü kazalara ilişkin açıklaması
8.- Hatay
Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, Alan ve Çardak
Yaylalarının yol sorunu ile Altınözünün Keskincik köyüne
bağlı Tüleyceği çiftliğindeki içme suyu sorununa
ilişkin açıklaması
9.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehirin
spor tesisleri konusundaki eksikliğine ilişkin açıklaması
10.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, iktidarın Venezuela ve Sudanda
tarım yapmaya çalışmasına ilişkin açıklaması
11.- Kayseri
Milletvekili Dursun Ataşın, Cumhurbaşkanının
açıkladığı buğday alım fiyatına ilişkin
açıklaması
12.- Aksaray
Milletvekili Ramazan Kaşlının, Aksarayın vilayet
oluşunun 33üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Aksu Çayındaki
kirliliğe ilişkin açıklaması
14.- Ordu
Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, gelir vergisi tarifesinde
yapılması gereken düzenlemeye ilişkin açıklaması
15.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Türk Kızılay
teşkilatının 154üncü kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
16.- Adana
Milletvekili Kemal Peközün, Adanadaki tarım işçilerinin
şiddetli yağmur nedeniyle yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
17.- Van
Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, Türkiyedeki akaryakıt
zamlarının yurttaşların seyahat özürlüğünü
kısıtladığına ilişkin açıklaması
18.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, gençlerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
19.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, Kırıkkale'de
yaşanan aşırı yağış ve dolu sebebiyle çiftçinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun, HDP milletvekillerinin
teröristbaşı için yapmaya kalktığı yasa
dışı yürüyüşe ilişkin açıklaması
21.- Giresun
Milletvekili Necati Tığlının, Görele Devlet Hastanesindeki
doktor eksikliğine ilişkin açıklaması
22.- Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, polis istifa ve intiharlarına
ilişkin açıklaması
23.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Haydar Akarın yaptığı
açıklamasındaki ve Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
24.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, AK PARTİ
Grup Başkan Vekili olan Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçu tebrik
ettiğine, Azerbaycan Millî Kurtuluş Günü'ne, Peyami Safanın
61inci ölüm yıl dönümüne, maruz kaldığımız kitlesel
göç dalgasının Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının
bilinçli politik tercihlerinin doğal bir sonucu olduğuna, Türkiye
İstatistik Kurumunun açıkladığı mayıs ayı
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksine, çiftçilerin beklentilerine ve
Cumhurbaşkanı ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral
Akşenerin Türk Hava Yollarının ismine yönelik
açıklamalarına ilişkin açıklaması
25.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekilliği görevini üstlenen Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçu tebrik ettiğine, Yunanistanın ülkemizi hedef alan
provokasyonlarına, Azerbaycan Millî Kurtuluş Gününe ve Şuşa
Beyannamesinin imzalanmasının 1inci yıl dönümüne, Türkiye ile
Azerbaycan arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkilerine ve
Peyami Safa'nın vefatının 61inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
26.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Süryanilerin
anması Sayfonun 107nci yıl dönümüne, Diyarbakır Adliyesinde
ifadeleri alınmaya başlanan 20 gazeteciye, 15-16 Haziran
direnişinin yıl dönümüne, iş cinayetlerine, işsizliğe,
emekçilerin taleplerine, Tahir Elçi'nin katledildiği davanın bugün
Amed'de yapılan duruşmasına, enflasyon farkından ayrı
olarak bütün emekliler ve kamu emekçilerine en az yüzde 30 zam
yapılması gerektiğine, asgari ücret zammını 2023 Ocak
ayına bırakmanın büyük bir zulüm olduğuna ve Grup
Başkan Vekilliği görevine başlayan Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçu tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
27.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunça yeni
görevinde başarılar dilediğine, Azerbaycan Millî Kurtuluş
Gününe, Tahir Elçi cinayetinin Diyarbakır Adliyesindeki
yargılamasına, Enis Berberoğlunun tutuklanması sonucu 15 Haziranda
başlatılan adalet yürüyüşüne, İzmirin efsanevi Belediye
Başkanı Ahmet Piriştinanın ölümünün 18inci yıl
dönümüne, 15-16 Haziran 1970 büyük işçi direnişine, Erdal
İnönünün eşi Sevinç İnönünün İstanbulda VIP salonundan
geçirilmemesine ve İçişleri Bakanının Jandarma
teşkilatının 183üncü kuruluş yıl dönümünde
yaptığı konuşmaya ilişkin açıklaması
28.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, AK PARTİ Grup Başkan
Vekilliği görevine seçilmesi nedeniyle Cumhurbaşkanına, AK
PARTİ MYK üyelerine, Grup Başkanına ve milletvekillerine,
kendisini tebrik eden Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar
Akara, Grup Başkan Vekillerine ve milletvekillerine teşekkür
ettiğine; Azerbaycan Millî Kurtuluş Gününe, Şuşa Beyannamesinin
imzalanmasının yıl dönümüne, ülkemizin farklı bölgelerinde
etkili olan yoğun yağışlara, dün hizmete alınan
TÜRKSAT 5B uydusuna, uzaydaki uydularımıza, Karadeniz gazı ve
Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisine, Türkiyenin 7nci nesil sondaj
gemisi Abdülhamit Hana ve sporcularımızın
başarılarına ilişkin açıklaması
29.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ve
Mecliste üstünde etiketi olmayan tıbbi ve ispençiyari müstahzaratlara
ilişkin açıklaması
32.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Antalya Milletvekili Mustafa Kösenin İYİ
Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
33.-
İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, Antalya Milletvekili Mustafa
Kösenin İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin ve Adanalı çiftçilerin
sağanak yağış nedeniyle yaşadıkları
mağduriyete ilişkin açıklaması
35.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Kocaeli Büyükşehir
Belediyesindeki ihalelerde neler döndüğünü öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
36.- Sivas
Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivasta yaşanan sel felaketine
ilişkin açıklaması
37.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Mersin
Milletvekili Cengiz Gökçelin, tarımda yaşanan krize ilişkin
açıklaması
39.- Antalya
Milletvekili Aydın Özerin, çiftçilerimiz maliyetlere
yetişemediği için tarlasını ekemezken yeni Tarım
Bakanının dışarıda arazi kovaladığına
ilişkin açıklaması
40.- Trabzon
Milletvekili Hüseyin Örsün, KTÜ mezunu gelir uzmanı ve
yardımcıları ile meslektaşlarının taleplerine
ilişkin açıklaması
41.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, şehit olan Jandarma
Kıdemli Üstçavuş Güngör Gençere Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
42.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Afyonkarahisar Milletvekili
Ali Özkayanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, 12 Haziranda
İstanbul Esenyurtta bir düğünde yapılan tutuklamalara
ilişkin açıklaması
45.- Kocaeli
Milletvekili Saffet Sancaklının, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
46.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Türkiyeye gelen
gurbetçilerin yaşadığı sorunlara ilişkin
açıklaması
47.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 337 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Komisyona iade edilmesi
gerektiğine ve Başkanlığın tutumunun bu yönde
olmaması hâlinde usul tartışması açılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
48.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın tutumunda değişiklik olmadığı
yönündeki açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
49.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
51.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, bal üreticilerinin
şeker ihtiyacına ilişkin açıklaması
52.-
Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın,
Şanlıurfadaki sağlık hizmetlerinin eksikliğine
ilişkin açıklaması
53.- Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplanın, ülkenin ağır bir krizin
pençesinde olduğuna ilişkin açıklaması
54.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, emeklilerin haklı taleplerine
ilişkin açıklaması
55.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet
Yılmazın 337 S. Sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
soru-cevap kısmında yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
56.- Batman
Milletvekili Necdet İpekyüzün, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı
Cevdet Yılmazın 337 S. Sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde soru-cevap kısmında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
57.- Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmazın, Batman Milletvekili
Necdet İpekyüzün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
58.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, Erzurum Milletvekili Recep
Akdağın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
59.- Erzurum Milletvekili
Recep Akdağın, Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
60.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Erzurum Milletvekili Recep Akdağın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
61.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraştaki bir
sığınmacı kampında çıkan olaylara ilişkin
açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İstanbul
Milletvekili Eyüp Özsoyun yaptığı açıklaması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Eyüp
Özsoyun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çanakkale
Milletvekili Jülide İskenderoğlunun HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptıkları açıklamaları sırasında
şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşmaları
nedeniyle konuşması
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkayanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Erzurum
Milletvekili Recep Akdağın, Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin 337 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, AK PARTİ
Grup Başkan Vekilliğine seçilen ve bugün ilk kez görev yapan
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçu tebrik ettiğine ilişkin
konuşması
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve
arkadaşları tarafından, Akdeniz Üniversitesinde okuyan ve
Gençlik ve Spor Bakanlığı Kredi ve Yurtlar Genel
Müdürlüğüne bağlı yurtlarda yaşayan öğrenci intihar
vakalarının sebeplerinin araştırılması
amacıyla 15/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 15
Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından Saros Körfezindeki BOTAŞ projesinin insanlara ve
doğaya verdiği zararların araştırılması
amacıyla 15/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 15
Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve
arkadaşları tarafından, karşılıksız çek
keşide etmek sebebiyle hapis cezası alan kişilerin
durumlarının tespit edilmesi ve ortaya çıkabilecek
sorunların araştırılarak çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2759) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 15 Haziran 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Sakarya
Milletvekili Ümit Dikbayırın, (2/1511) esas numaralı 5779
Sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/173)
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52
Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/4485) ile Sağlık Aile Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (S.
Sayısı: 337)
XI.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, 337 sıra
sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle Komisyona iade edilip edilmemesi hakkında
XII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Düzce
Milletvekili Ümit Yılmazın, artan kira fiyatlarına ve
alınan önlemlere,
- Hatay
Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, Hatayda yer altı
sularında meydana gelen kirliliğe,
- Antalya
Milletvekili Rafet Zeybekin, 2018-2022 yılları arasında
Bakanlığın Kamu İhale Kanununun 21inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında gerçekleştirdiği
ihalelere,
İlişkin
soruları ve Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/64631),
(7/64633), (7/64642)
2.-
İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kayanın, Salda Gölü koruma
projesi kapsamında yürütülen çalışmalara,
-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, Balıkesire
bağlı Anafartalar Caddesinde yapımına başlanan
alışveriş merkezine,
- İzmir
Milletvekili Atila Sertelin, Bakanlık personeline ödenen
taşınma ücretinde bir artış yapılıp
yapılmayacağına,
- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Kırşehir ilinde Bakanlığa
bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum
binalarının engelli kullanımına uygunluğuna,
Yozgat ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
Zonguldak
ilinde arazi satın alan yabancı gerçek ya da tüzel kişi
sayısına ve satın aldıkları arazi miktarına,
Adıyaman
ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
Kayseri ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
Zonguldak
ilinde yer alan ve üzerinde ipotek bulunan tarım arazilerine,
- Ordu
Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordunun Altınordu ilçesinde
bulunan Delikkaya köyündeki heyelan tehdidine,
-
İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kayanın, Artvin ilinde son
beş yılda yabancılara yapılan konut
satışlarına,
Rize ilinde
son beş yılda yabancılara yapılan konut
satışlarına,
-
Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün, 2021 yılında Eskişehirde
verilen maden ruhsatlarına,
İlişkin
soruları ve Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/64636),
(7/64639), (7/64641), (7/64797), (7/64802), (7/64803), (7/64804), (7/64805),
(7/64806), (7/64807), (7/64809), (7/64810), (7/65223)
15 Haziran 2022 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 103üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kayseride
yapılan yatırımlar ile Kayseri turizmi hakkında söz isteyen
Kayseri Milletvekili Sayın Hülya Nergise aittir.
Buyurun Sayın Nergis. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kayseri
Milletvekili Hülya Nergisin, Kayseride yapılan yatırımlar ile
Kayseri turizmine ilişkin gündem dışı konuşması
HÜLYA NERGİS (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kayseri ilimizdeki yatırımlar, kültürel
ve turistik değerler hakkında gündem dışı söz
almış bulunmaktayım.
1,5 milyon nüfusa ve altı bin yıllık
medeniyet tarihine sahip olan şehrimizde, 2021 İSO verilerine göre,
Türkiye'nin ilk 500 sanayi kuruluşu arasında 18 firmanın yer
alması ticaretin merkezi olan Kayserinin göğsünü kabartan, gurur
verici bir gelişme olmuştur. Listeye girmeyi başaran
firmalarımızı huzurunuzda tebrik etmek istiyorum.
Kayseride sanayi, savunma, gıda, tarım,
enerjiyle birlikte yüzde 31lik mobilya, yüzde 80lik çelik kapı
sektöründeki payıyla yerli ve millî üretimde büyümeye katkı
sağlayan tüm sanayici ve yatırımcılarımız
çalışmalarıyla bize umut vermektedirler ve güç vermektedirler.
Kayserimiz, sadece ticaretiyle ünlü olmaktan öte,
Hitit, Asur, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminin bütün
izlerinin görülebileceği bir turizm şehridir aynı zamanda.
Kayseri denince akla her mevsim zirvesi bembeyaz olan
Erciyes Dağı gelir; yüksek kar kalitesiyle dünyanın
sayılı yerlerindendir. Beyaz eğlenceyi unutulmaz bir
kış tatiline çevirmek isteyenler için Alpler standardında, 112
kilometre uzunluğunda 41 farklı kayak pistiyle, 14 konaklama
tesisiyle hizmet veren Erciyes Dağımız, kış turizmi,
dağ tırmanışı, yayla turizmi, irtifa kamplarıyla
yılın her döneminde hizmet vermekte ve ziyaretçi akınına
uğramaktadır. Sezon boyunca 2 milyon ziyaretçiye hizmet vererek
şehir ekonomisine 100 milyon dolarlık bir katkı
sağlamaktadır.
UNESCO 2020 Dünya Mirası Geçici Listesine
alınmış olan Koramaz Vadimiz, içerisinde
barındırdığı kilise, arkeolojik alan, fosil, yer
altı şehriyle, farklı kültürel varlıklarıyla, doğasıyla
bölgenin tabiat harikalarındandır. Kültepe (Kaniş Karum) Ören Yeri,
dünyaca tanınmış bir açık hava müzesi olup Anadoluya
ticaret maksadıyla gelen Asurlu tacirler tarafından iskân
olunmuştur. Kanişin çivi yazılı tabletleri Anadolu'nun en
eski yazılı belgelerindendir. Yeşilhisar ilçemize
bağlı Soğanlı Ören Yeri, Roma döneminden itibaren
yerleşim alanı olarak kullanılmış, Kapadokya'nın
başkentliğini yapmış, içerisinde 50ye yakın kaya
kilisesi ve mağara barındıran, sıcak hava balon turizminin
de yapıldığı bir yerdir.
Son zamanlarda Kayseri tarihine ışık
tutacak olan kalıntı ve buluntular gün yüzüne çıkmaya
başlamıştır. İncesu ilçemize bağlı
Örenşehirde ortaya çıkarılan yazıtlarda Bizans
İmparatorluğu coğrafyasındaki kentlerin tanımlandığı
Tabula Imperii Byzantinideki kayıtlara göre araştırmacılar
tarafından İncesu'daki antik yerleşimin isminin Sadakome
olabileceği düşünülmektedir. Milattan sonra 2nci yüzyıla kadar
uzandığı düşünülen ve Anadolu'da Geç Antik Çağdan en
iyi korunmuş örnek kabul edilen yazlık saray, bulguları
açığa çıkarıldığı takdirde tarihe daha fazla
ışık tutacaktır. Geçmişi milattan sonra 3üncü
yüzyıla dayanan Kayseri Kalesi, Hititlerden bu yana Kayseri'nin ilk
çağlarına ışık tutan Kayseri Etnografya Müzesi, Millî
Mücadele, Selçuklu Uygarlığı Müzelerimiz şehrimizin
tarihini yansıtan önemli mekânlardır.
Kayseri'den söz ederken; Mevlâna'ya hocalık yapan
Seyyid Burhaneddin Hazretleri, Hunat Hatun Külliyesi, Kurşunlu Ahmet
Paşa Camisi, geçmişte farklı kültürlerin de temsiliyetini
gösteren Surp Krikor Kilisesi, tarihî Talas Yaman Dede Camisi, Talas Amerikan
Koleji, tarihî Germir Mahallesi, Endürlük Kilisesi, Tomarza Kilisesi, Meryem
Ana Kilisesi gibi eserlerin yanında, 15inci yüzyılda yapılan
Kapalı Çarşı bedesten ve hanlarını görmek gerekir.
Sultansazlığı, 301 farklı kuş
türü, 400e yakın bitki örüsüyle doğa tutkunlarını
beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜLYA NERGİS (Devamla) Yahyalı
Kapuzbaşı Şelaleleri Türkiyenin en yüksek, dünyanın 2nci
en yüksek şelalesidir; buradan Aladağlar Millî Parkına dâhil
olarak benzersiz bir doğa harikası ve doyumsuz manzaralarıyla
aynı zamanda rafting tutkunlarına hitap etmektedir.
USHAŞ protokolüyle sağlık
altyapısında atılan adamlar sayesinde sağlık
turizminde de şehrimiz iddia sahibidir.
Tabii ki söz konusu Kayseri olunca sucuk,
pastırma, Kayseri mantısı, Çerkez peyniri, kendine has mutfak
kültürüyle gastronomi şehrimizde tescillenmiş 11 coğrafi
işaretli ürünümüz mevcuttur. Kayserinin farklı lezzetlerini tatmak,
tarihî, doğal güzelliklerini görmek için herkesi Kayseriye bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Aksarayın yeniden il oluşunun yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erele aittir.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Aksaray
Milletvekili Ayhan Erelin, Aksarayın yeniden il oluşunun yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Aksarayımızın
yeniden il oluşunun 33üncü yıl dönümü vesilesiyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Başta çok
kıymetli Aksaraylı hemşehrilerim olmak üzere hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİye
kurulduğu günden bugüne en yüksek desteği veren Aksaraya bugüne
kadar AK PARTİ tarafından verilen sözlerin hiçbiri maalesef yerine
getirilmedi. Aksarayda 1994 yılında ihalesi yapılan, 1998de
temeli atılan, yüzde 70i tamamlanan 75inci Yıl Havaalanı AK
PARTİ iktidarıyla birlikte 2002 yılında Hükûmetin
yatırım programından çıkarılarak kaderine terk edildi
ve defalarca sözü verilen Aksaray Havaalanının yapımı bir
türlü gerçekleştirilmedi. En son olarak da AK PARTİ milletvekilimiz
uçuş okulu ve havalimanı olarak kullanıma
açılacağını söyledi ama o da AK PARTİnin
uçağı gibi havada kaldı.
Aksaray ile Ulukışla arasında 86
kilometrelik bir demir yoluyla Aksaray, İskenderun ve Mersin
Limanına bağlanacak ve organize sanayinin ufku ve önü
açılacaktı ama Sayın Cumhurbaşkanının Aksaraya
her geldiğinde verdiği söz maalesef bir türlü
gerçekleştirilmedi. Yine seçim zamanı Aksaraya gelen AK
PARTİnin bakanları, Meclis Başkanları hep bu sözü verdiler
ama maalesef bu söz, dediğim gibi, yerine getirilemedi. Yaklaşık
bir buçuk yıl önce Ankara-Niğde Otobanı açılışında
haklı olarak bir vatandaşımız Ulaştırma
Bakanına demir yolunu sorduğunda aynen şöyle bir cevap
aldı: Aksaraya tren getirirsek uzaya da yol isteyeceksiniz. Böyle bir
ciddiyet olmaz. Seçim zamanı geldiğinde Aksaraylılar kimi uzaya
gönderecek, kimi yaya bırakacak hep birlikte göreceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Aksaray, Türkiyede tarımın en önemli merkezlerinden biri olarak
kabul edilmektedir. Çiftçilerimiz, tarımsal amaçlı kullanmak üzere
hazineden arazi kiralamıştı fakat daha sonra
gerçekleştirilen toplulaştırma kararıyla birlikte ecrimisil
ödedikleri, kırk yıldır ekip biçtikleri, taşını
temizledikleri tarlalar çiftçilerimizin elinden alındı.
Çiftçilerimiz, ekip biçtikleri arazileri satın almak veya tekrar kiralamak
istediklerinde karşılarında bir muhatap bulamadılar.
Tarım merkezi Aksaraylı çiftçilerimiz tarım reformu
kapsamında gerçekleştirilen uygulamalardan dolayı mağdur
olmuşlardır.
Aksarayda tarımsal sulamada büyük sorunlar
yaşanmaktadır, hem elektriğin pahalı olması hem de Aksarayda
yer altı sularının tükenmiş olması tarımda en
büyük sorundur. Çekilen yer altı sularının yerine Tuz Gölünün
tuzlu suları gelmektedir ve Aksaray toprakları tuzlaşarak
çoraklaşma tehdidi ve tehlikesiyle karşı karşıya
kalmıştır. Bir an önce Kızılırmak suyunun Aksaray
ovasına getirilerek bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Yirmi yıl
önce söz verildiği hâlde hâlâ Aksaray içilebilir bir suya
kavuşmamıştır.
Hayvancılıkta Türkiye ekonomisine büyük katma
değer sağlayan Aksarayda yem ve diğer girdilerin
fiyatının artmasıyla et, süt fiyatları eriyip
gitmiştir. Günümüzde bir torba yemin 400 liraya çıktığını
gördüğümüzde verilen bedellerin çok az olduğu anlaşılacaktır.
Aksarayda neredeyse her gün kazaların meydana
geldiği ve onlarca cana mal olan ve Aksaraylıların artık
ölüm yolu diye adlandırdığı, Aksaray-Ortaköy
arasında 50 kilometrelik bir yol hâlâ daha gerçekleştirilmedi. Bu yol
yılan hikâyesine döndü. Ortaköylü hemşehrilerimiz artık bu yolun
yapılmasını veya bu vaatten, taahhütten vazgeçilmesini
söylüyorlar. Maalesef, diğer vaatler gibi bu da askıda
kalmıştır.
450 bine yaklaşan nüfusuyla bugüne kadar Konya,
Ankara, Kayseri yollarında perişan olan hasta ve hasta
yakınlarımız doktor eksikliği nedeniyle randevu alamamakta,
derdine derman bulamamakta, çile çekmeye devam etmektedir. Hastanemizdeki
doktor ve diğer personel eksikliğinin bir an önce giderilmesi
gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Selçuklu
Sultanı Kılıç Arslan tarafından iyilerin yurdu, salihlerin
yurdu anlamına gelen Şehr-i Süleha adı verilen, her köşe
başında bir evliyanın nazarı ve nefesi olan
Aksarayımızın il oluşunun 33üncü yılını
kutluyor, hemşehrilerimize sağlık, mutluluk ve huzur içerisinde
nice seneler diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) Özellikle basın
mensuplarının da bilgisi olsun; Konya Aksaray, Niğde Aksaray,
İstanbul Aksaray değil, Türkiyenin 68nci vilayeti, 68 plakalı
il Aksaray; bundan sonra böyle biline.
Çok değerli Aksaraylı hemşehrilerim,
sabrınız bitti ama çok az kaldı. İYİ Parti
iktidarında bunları yapmak taahhüdümüz değil devletin sizlere
bir namus borcudur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
bisikletli ölümleriyle ilgili söz isteyen Bartın Milletvekili Sayın
Aysu Bankoğluna aittir.
Buyurun Sayın Bankoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Bartın Milletvekili
Aysu Bankoğlunun, bisikletli ölümlerine ilişkin gündem
dışı konuşması
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüde bisiklet
meselesini fırsat buldukça dile getiriyorum çünkü bisiklet herhangi bir
taşıt ya da spor dalı değil aslında medeniyete
ilişkin de bir gösterge. Bisikletli ulaşım oranı,
gelişmiş ülkelerde yüzde 40ın üzerindeyken ülkemizde yüzde 1in
altında ve ülkemizde bisikletlilere saygı duyulmuyor, hakları
gasbediliyor. Bisikletli ölümüne neden olanlar cezalandırılmak
şöyle dursun, âdeta ödüllendiriliyorlar ve her sene yaklaşık 150
pedaldaşımız trafikte hayatını kaybediyor. Suçlu
bulunan sürücülerin yüzde 80ine yakını alkol ve uyuşturucu
etkisinde ve hız limitini aşmış durumda; buna rağmen
taksirle adam öldürmekten yargılanıyorlar, birçoğu da
aldıkları cezaların yarısını bile yatmadan
serbest bırakılıyor. Bisikletlileri korumak, gazeteciler
eşliğinde Mecliste bisiklet sürmekle olmuyor değerli
milletvekilleri. Bisiklet yollarını yaygınlaştırmaz,
bisiklet için bütçe ayırmaz, bisikleti temel eğitim müfredatına
sokmazsanız, trafik kurallarına bile isteye uymamaya taksir deyip
bisikletli ölümlerine sadece kaza derseniz bu ölümleri
durduramazsınız.
Bakın, geçtiğimiz günlerde ÇADOSK ekibinden,
2 çocuk babası, jeoloji mühendisi pedaldaşımız Murat
Albayrakı kaybettik trafikte. Murat kurallara uygun bir şekilde
yolun sağından gidiyordu ama arkasındaki taksi Murata
koruması gereken takip mesafesini korumayarak çarptı. Necati Kaan
Şahin 2021de hız limitini aşan alkollü sürücü yüzünden
hayatını kaybetti. Kaan daha 20 yaşındaydı, YKS
Türkiye 1inciliği vardı. Yüzde 100 suçlu bulunan sürücü taksirle
yargılandı ve dört ay sonra serbest bırakıldı. Söyler
misiniz bana nerede adalet? 36 yaşında, 1 çocuk annesi, profesyonel
bisikletçi Zeynep Aslana arkadan çarparak ölümüne sebep olan sürücü iyi hâl
indirimi aldı. Daha 19 yaşındaki Umut Gündüzü de yine hız
limitini aşan alkollü sürücü yüzünden kaybettik. Üstelik bu kişi
arkasından çarptığı Umutu orada öylece bırakıp
kaçmasına rağmen iyi hâl indiriminden yararlanarak dört ay sonra
serbest bırakıldı ama acılı baba Menderes Beye dava
hâkimine hakaretten dava açıldı.
Değerli milletvekilleri, bir an olsun kendinizi bu
insanların yerine koyun; geride kalan çocuklarını bir
düşünün, kendinizi 20 yaşında Kaanı, 19 yaşında
Umutu kaybeden acılı ailelerin yerine koyun. Sizin çocuğunuzu
elinizden alanlar dört ay sonra sokakta ellerini kollarını sallayarak
dolaşsaydı acaba siz ne hissederdiniz? Bunlar kaza değil
cinayettir ve doğru adımları atarsak ancak bu cinayetleri
önleyebiliriz.
Bakın, bisikletli hakları
bakımından mevzuatımız eksik; bisikletli
haklarını tanımlayan, hak ihlallerinin cezalarını
ortaya koyan bir mevzuatımız yok. Okullarda, sürücü
eğitimlerinde bisiklete ilişkin neredeyse hiçbir şey
öğretilmiyor değerli milletvekilleri. Sürücülerin birçoğu
bisikletin trafikte bir ulaşım aracı olduğunun bile
farkında değil; bisikletli kazalarının yüzde 99u da
işte bu yüzden sürücü hatası. Birçok insan için bisiklet ne
yazık ki hâlâ karne hediyesinden ibaret. Uygulamada etkinlik,
caydırıcılık yok; birinin hayatına mal
olabileceğini bile isteye, ne olursa olsun diyerek kurallara
aykırı araba kullananların dört ay gibi bir sürede serbest
bırakılması kabul edilebilir bir şey değildir
değerli milletvekilleri. Bisikletliye çarpıp kaçan sürücülerin iyi
hâl alması adil bir şey değildir; bu şekilde
caydırıcılık sağlanamaz. Bir sürücü, trafikteki
bisikletlinin hakları olduğunu bilmek zorunda, park ettiği yerde
sol kapıyı açarken bisikletli geliyor mu diye bakmalı. Bisiklet
yoluna park eden, bisiklet yolunda piknik yapan insanlar bunun yasak
olduğunu anlamalı ve bunun için denetim yapılmalı.
Şimdi, imar görmemiş alanlarda bisiklet yolu
yapılmasını öngören İmar Kanunu değişikliği
var ama yeterli değil. Bu düzenleme, bir kere, kentsel dönüşüm
yerlerinde ya da eski yerleşim yerlerinde bisiklet yollarının ne
olacağı konusunu açıkta bırakıyor; kaldı ki
2009da yürürlüğe girmiş bu düzenlemenin uygulanması da
doğru düzgün denetlenmiyor. Belediyelerin bisikletleri koyduğu
sokaklarda bisiklet yolu yok, bazı yerlerde bisiklet yolları olur
olmadık yerlerde kesiliveriyor. Şimdi, bisiklet yolundaki
çalışmalar da Bakanlıkların çalışmaları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Bisiklet konusundaki
çalışmalar da münferit kalıyor. Bisikletlilere ayrılan
bütçe neredeyse sıfır. Bisiklet ulaşım aracıysa
eğer, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının
sürece acilen dâhil olması ve bisiklete ilişkin bütçe ve
projelendirme yapması gerekiyor.
Bakın, bisikletliler trafikte bu kadar can
kaybederken Meclis olarak bu duruma ses çıkarmamamız doğru
olmaz, burada böylece oturamayız. Aksi takdirde,
caydırıcılığı olmayan cezalarla insan hayatının
bu kadar ucuz olduğu bir ülkede hiçbirimiz güvende olamayız
değerli milletvekilleri.
Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi,
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Barut
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili
Ayhan Barutun, yargı emekçilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, tek adam
rejimi ülkemizde adalet sistemimizi de âdeta felç etti. Yargı
emekçilerinin çalışma hayatı da kabusa döndü. Artan iş
yükü, mobbing, keyfî soruşturmalar ve mesai kavramı gözetmeksiniz
çalışmaya zorlanan yargı emekçileri zorda. Enflasyon
canavarı ve bitmeyen zamlar maaşları kuşa çevirdi.
Ayrımsız tüm yargı emekçilerinin insanca yaşayacakları
bir ücret almaları sağlanmalıdır; ekonomik kayıpları
giderilmeli, özlük hakları iyileştirilmelidir. Adliyelerde
ayrımsız herkese mesai ücreti ödenmeli, ücret
farklılıkları kaldırılmalı ve adaletsizlik
önlenmelidir. Ulaşım ücretleri her ilde verilmeli, yeterli personel
istihdamı yapılmalıdır. Görevde yükselme ve unvan değişikliği
sınavlarıyla kurum içinden atamalara devam edilmelidir; mülakat
değil liyakat esas alınmalıdır. Yargı hizmetleri
sınıfı oluşturulmalı, kadro ve unvanlar yeniden
tanımlanmalıdır, cinsiyetçi iş bölümü
yapılmamalıdır. Zorluk içerisinde görev yapan emekçilerimizin
sesini duyun.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
2.- Gaziantep
Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Çiftçilerimiz feryat ediyor, Yandık, bittik.
diyor. Çiftçilerimiz, bu yıl tüm zamanların en yüksek seviyesini
gören tarımsal girdi maliyetleriyle mücadele ederek üretim yapmakta.
Mazot, gübre, elektrik fiyatlarındaki yüzde 300lere varan
artışların yaşandığı ülkemizde çiftçilerin
üretimine gerekli desteğin bir an önce sağlanması adına bu
girdi maliyetlerinin en azından yüzde 50 oranında desteklenmesi
gerek. Ziraat odalarına, sulama birliklerine, bankalara borcu olan
çiftçilerimiz ne yapacağını şaşırmış
durumda. Köylü, çiftçi, üretici tohumda, gübrede, ilaçta, mazotta artan girdi
maliyetleri yüzünden üretemez hâle geldi. Çiftçilerimize, köylümüze,
üreticimize ne kadar destek olursak ülkeye ve millete o kadar yatırım
yapmış oluruz, boş arazilerimiz ekilmiş olur. Artan
maliyetlerin düşürülmesi, mazot ve gübre desteğinin bir an önce
artırılması gerek. İçinde bulunduğumuz bu zor dönemde
tarım desteklerinin artırılması ve bu konuda üreticilerimiz
lehine gerekli düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerek diyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çepni
3.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 52nci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 52nci
yılındayız. 1970te TBMMde sendikal örgütlenmeyi hedef alan
düzenlemelere işçilerin yanıtı DİSK öncülüğünde
direniş oldu; İstanbul, Gebze ve İzmitte yüz binlerce işçi
sokaklara aktı. Panikleyen iktidar sıkıyönetim ilan etti,
işçileri gözaltına aldı, işinden attı tıpkı
bugün yapıldığı gibi. Kavel'den 15-16 Hazirana,
TARİŞ'ten 89 bahar eylemlerine, oradan Gezi'ye; zulmün, sömürünün
olduğu her yerde isyan meşrudur. 15-16 Haziran yol göstermeye devam
ediyor. Selam olsun Gücümüz birliğimizdir. diyenlere, selam olsun
direnen işçi sınıfına!
BAŞKAN Sayın Arkaz
4.- İstanbul Milletvekili
Hayati Arkazın, Türk doktorlarına ve sağlık
çalışanlarına ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hekimlerimiz başta olmak üzere, sağlık
çalışanlarımızın ne kadar başarılı,
özverili ve fedakâr oldukları iki buçuk yıllık coronavirüs
mücadelesinde görülmüştür. Dünya Sağlık Örgütü bu mücadeleyi
gıptayla seyretmiştir. Bugün, birçok farklı ülkede Türk
doktorlarına büyük bir talep vardır. Üstelik sağlık turizminde
dünyanın en iyisiyiz, dolayısıyla sağlık ordumuzla gurur
duyuyoruz. Doktorlar kendi canına kastedeni bile tedavi etmeye yemin
etmiş kutsal bir mesleğin mensubudur. Ne yaparsak yapalım
hekimlerimizin maddi ve manevi olarak haklarını ödeyemeyiz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak her şartta ve koşulda
sağlık çalışanlarımızın ve hekimlerimizin
yanındayız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
5.- Düzce Milletvekili
Ümit Yılmazın, Jandarma Genel Komutanlığının
183üncü kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Milletimizin ve devletimizin huzuru için zaman ve mekân
mefhumu olmaksızın fedakârca hizmet veren, bu uğurda
hayatlarını hiçe sayarak görevlerini ifa eden Jandarma
teşkilatımız, kuruluş tarihinden bugüne kadar gurur kaynağımız
olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir kanun ordusu olarak ifade
ettikleri Jandarma teşkilatı gücünü yasadan, manevi desteğini
Türk milletinden, korkusuzca görev ifa ederken azmini yiğitlerimizin gönlünden
almaktadır. Ülkemiz ve milletimize karşı yapılan
emperyalist hesapların içerideki iş birlikçilerine karşı,
gelişen teknolojisi ve istikrarlı duruşuyla diğer güvenlik
güçlerimizle birlikte tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızla iş
birliğiyle ilelebet yaşayacaktır. Türk devletinin gücü Jandarma
teşkilatımızın 183üncü kuruluş yıl dönümünü
kutluyor, aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle, kahraman gazilerimizi
şükranla anıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
6.- Osmaniye
Milletvekili İsmail Kayanın, Jandarma Genel
Komutanlığının 183üncü kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Devletimizin en köklü ve deneyimli kurumları
arasında olan Jandarma Genel Komutanlığı, aziz milletimizin
huzuru ve güvenliği için gece gündüz demeden fedakârca görev
yapmaktadır. Ülkemizin bölünmez bütünlüğünün korunmasında, kamu
düzeninin tesis edilmesinde diğer kolluk birimlerimizle iş
birliği içinde üstlendiği tüm görevleri başarıyla yerine
getirmektedir. Yine, terörle mücadeleden asayişe, düzensiz göçle
mücadeleden trafik güvenliğine kadar geniş bir sahada eğitimli,
disiplinli, donanımlı personeliyle halkımızın gönlünde
taht kurmuştur; suça ve suçluya da göz açtırmamaktadır. Bu
düşüncelerle, Jandarma Genel Komutanlığının 183üncü
kuruluş yıl dönümünde aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd
ediyor, görevlerini başarıyla sürdüren Jandarma Genel
Komutanlığı personeline sevgi ve saygılarımı
sunarak Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin
7.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, Balıkesir-Dursunbey kara yolunda meydana
gelen ölümlü kazalara ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
11 Haziran Cumartesi günü Balıkesir
Kepsut-Dursunbey kara yolunda meydana
gelen trafik kazasında 8 vatandaşımız vefat etmiş, 3ü
ağır olmak üzere 10 vatandaşımız
yaralanmıştır. Vefat eden vatandaşlarımıza
Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum; yaralı
vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Ulaştırma Bakanlığının 18
Kasım 2021 tarihindeki Plan Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinde
Dursunbey-Balıkesir yolunun 77 kilometresinden 53 kilometresinin
tamamlandığı, 18 kilometresinde ise bölünmüş yol
çalışmasının devam ettiği belirtilmişti. Hâlen bu
yolda herhangi bir çalışma yoktur ve sürekli şekilde ölümlü
kazalar meydana gelmektedir.
Buradan Ulaştırma Bakanlığına
seslenmek istiyorum: Hiç olmazsa bu 18 kilometrelik yolu bir an önce
tamamlayın ve bu ölümlü kazalardan kurtaralım. Bu isteği,
Balıkesir halkı adına buradan dile getirmek istiyorum ve yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı...
8.- Hatay Milletvekili
Lütfi Kaşıkçının, Alan ve Çardak Yaylalarının
yol sorunu ile Altınözünün Keskincik köyüne bağlı
Tüleyceği çiftliğindeki içme suyu sorununa ilişkin
açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Kırıkhan ve
Hassa ilçelerimizde on binlerce vatandaşımız yayla
hazırlığına başladı. Alan ve Çardak
Yaylalarımızda yaz aylarını geçirecek vatandaşlarımızın
en büyük çilesi yayla yollarının durumu. Orta büyüklükteki bir ilçe
nüfusu kadar vatandaşımızın yaşadığı bu
yaylaların, Ceylanlı köyü ile Alan Yaylası arasındaki,
Dedemli köyü ile Çardak Yaylası arasındaki bağlantı
yollarının acil yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, Altınözünün Keskincik köyüne
bağlı Tüleyceği çiftliğinde yaşayan
vatandaşlarımız, yıllardır içme suyundan mahrum bir
şekilde yaşamlarını sürdürmektedirler; traktörlerin
arkasına bağladıkları tankerlerle köyün dışından
içme sularını taşımaktadırlar. Vatandaşlar,
Büyükşehir Belediyesinden içme suyu sorununu çözmesini istediklerinde ise
Para yok. cevabını almaktadırlar. EXPO olunca milyonlar var,
Tüleyceği içme suyu deyince para yok; EXPOda her akşam
sanatçılara milyonlar öde, Alan ve Çardak Yaylalarına yol için Para
yok. de.
BAŞKAN Sayın İlhan...
9.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehirin spor tesisleri
konusundaki eksikliğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Başkanım.
Kırşehir, diğer kamu
yatırımlarında olduğu gibi spor tesisleri konusunda da
çevre illere göre önemli ölçüde geride kalmıştır. Örneğin,
kent merkezinde bulunan ve her seçim öncesi AKPli siyasetçilerce yenisinin
yapılacağı vaadi verilen, elli yıllık
Aşıkpaşa Kapalı Spor Salonunun miadı artık
dolmuş; spor müsabakaları, idmanlar ve diğer etkinlikler için
kullanılamayacak duruma gelmiştir.
Bakınız, elimde görmüş olduğunuz
fotoğrafta da açık bir şekilde belli olmaktadır ki kolonlar
yılların verdiği aşınım sonucu oldukça
yıpranmıştır ve büyük tehlike oluşturmaktadır.
Bunu tadilat, güçlendirme ve benzeri adlar altında telafi etmeye
çalışmak büyük risktir. Bir an önce bu tadilat işlemlerinden
vazgeçilmesi ve Kırşehire yakışan,
Kırşehirlilerin hak ettiği modern bir kapalı spor salonunun
yapılması gerekmektedir. Kimsenin, kullanılamayacak hâle
gelmiş bir yapıya üç beş yıl daha idare etsin
mantığıyla devletin on milyarlarca lirasını boşa
harcamaya hakkı yoktur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydın
10.- Bursa Milletvekili
Erkan Aydının, iktidarın Venezuela ve Sudanda tarım
yapmaya çalışmasına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
İktidar, Türkiyede tarımın
sorunlarıyla, çiftçilerle uğraşmayı bıraktı,
şimdi de Venezueladan tarım arazisi kiralamaya
hazırlanıyor; daha önce Sudanda böyle bir girişim başlatmış
ancak fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Ne hikmetse bir tek Türkiyedeki
çiftçinin, tarımla uğraşanın sorununu çözmeyip, gidip
dünyanın bir tarafındaki yerlerde tarım yapmaya
çalışıyor.
Bakın, son yirmi yılda 4,8 milyon hektar alan
tarımdan uzaklaştı, çiftçilerin girdi maliyetleri her gün
artıyor, bu gece yarısından sonra mazot 30 liraya
yaklaşıyor. Bir traktörü tarlaya çıkarıp sürmek -şu
anda buğdayın hasat zamanı geliyor- 100 dönümlük bir yerde
biçerdöveri çalıştırmak için 45 bin liraya yakın mazot
harcıyorsunuz ancak Tarım Bakanlığı ve Hükûmet
işi gücü bırakmış Venezuelada, Sudanda tarım yapmaya
çalışıyor.
Çiftçimiz, köylümüz bunun hesabını ilk
gelecek seçimde -ister kasımda, ister haziranda- soracaktır diyorum;
Hükûmete de kendi çiftçinize bakın diyorum.
BAŞKAN Sayın Ataş
11.- Kayseri
Milletvekili Dursun Ataşın, Cumhurbaşkanının
açıkladığı buğday alım fiyatına ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta, AKPli Cumhurbaşkanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğan buğday alım fiyatını
duyurdu. Erdoğan Buğdaya 6.050 lira alım, 1.000 lira prim
bedeli olmak üzere toplam 7.050 lira ödeme yapılacak. dedi, Arpa
alım fiyatı ise 5.500 lira, 500 lira prim bedeliyle 6.000 lira
olacak. diye açıkladı. Bu açıklanan fiyatlar çiftçinin yüzünü
güldürmemiştir. Maliyetler 7.000 lirayı aşmışken, her
geçen gün mazota, gübreye, suya, elektriğe zam gelirken maliyetin
altında fiyat açıklanmıştır. Bu fiyatlar çiftçinin
ekim yapmayı bırakmasına yol açacak, geçen yıl zaten 3,8
milyon ton olan ekmeklik buğday ithalatını artıracak; yine
Türk çiftçisi kaybedecektir. Bu yüzden, buğday fiyatı prim hariç
8.000 bin liranın üstünde, arpa fiyatı ise prim hariç 7.000
liranın üstünde olacak şekilde yeniden düzenlenmelidir diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşlı
12.- Aksaray
Milletvekili Ramazan Kaşlının, Aksarayın vilayet
oluşunun 33üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün Aksarayımızın vilayet
oluşunun 33üncü yıl dönümü. Aksarayımız Anadolu
coğrafyasında kültürel bir hazine ve medeniyetlerin en önemli iz
düşümlerinden biri olma özelliğini geçmişten günümüze
sürdürmüştür. Başta Ihlara ve Manastır Vadileri olmak üzere,
organize sanayimizde 300ün üzerinde fabrikasıyla birlikte gelişen
sanayi, tarım, ticaret ve turizm potansiyeliyle ülkemizin en zinde
şehirlerinden biri olan Aksaray, Anadolunun parlayan
yıldızıdır.
Aksarayın vilayet olmasında ve
gelişmesinde emeği geçen organize ve orta ölçekli sanayisiyle,
esnafıyla, çiftçisiyle birlik, beraberlik içinde Anadolunun özü Aksaray
için gönül birliğiyle çalışan Valimizi; il, ilçe, belde,
belediye başkanlarımızı; muhtarlarımızı,
sivil toplum kuruluşlarımızı, bürokratlarımızı
ve bütün hemşehrilerimizi saygıyla sevgiyle, samimiyetle
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Aksu Çayındaki kirliliğe
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, su kirliliği en önemli çevre kirliliği
sorunlarından biridir. Tüm canlılar için ve insan için su temel
ihtiyaçtır. Suyun miktarının yanında niteliği de çok
önemlidir. Su sağlıklı olmalıdır. Su kimyasal ve biyolojik
olarak kirlenmemelidir. Suları, en çok arıtma tesisi olmayan sanayi
kuruluşları ve şehirlerin kanalizasyonları kirletmektedir.
Biyolojik ve tam arıtma yapılmadan kanalizasyon atıkları su
kaynaklarına verilmemelidir, aksi davrananlara en ağır ceza ve
yaptırımlar uygulanmalıdır. Şehrim Kahramanmaraş,
şehrin merkezinden geçen Aksu Çayı etrafındaki sanayi
kuruluşları tarafından aşırı derecede
kirletilmektedir. Aksu Çayı bölgesine yapılması planlanan ortak
arıtma tesisinin yapılması hayati öneme sahiptir,
yapılmasını ve bir an önce faaliyete geçmesini bekliyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
14.- Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzelin, gelir vergisi tarifesinde yapılması gereken
düzenlemeye ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın Başkan,
yüksek enflasyon doğal olarak 1 lirayı 3 lira, 3 lirayı 10 lira
yaptı; ücretlere de etiketlere de yansıdı, matrahlar arttı.
2022 yılı gelir vergisi tarifesi ise değişmedi; yine 32 bin
liraya kadar yüzde 15, sonra yüzde 20, sonra 27, 35 ve 40. Bu tabloya göre
ücretliler için ikinci aydan itibaren üst vergi limitlerine giriyor, memura
yüzde 30 zam verip yüzde 40 vergiyle çoğunu geri alıyorsunuz. Matrah
üzerinden vergi veren işletmeler de aynı, direkt yüzde 15 yerine
yüzde 20den vergi dilimine giriyorlar. Bu vergi dilimlerini de aynı
oranda düzenlemeniz gerekmiyor mu? Hani zamma zam demiyorsunuz da fiyatlarda
güncelleme diyorsunuz ya, bu tabloda da bir güncelleme yapsanız diyorum
yoksa ücretlilere az da olsa yaptığınız zammın hiçbir
kıymeti kalmıyor, esnafı da daha fazla vergi yükü altına
sokuyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
15.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Türk Kızılay
teşkilatının 154üncü kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiyede ve dünyada insani yardım hizmetlerinde
merhamet ve şefkat elini uzatmakta model olan, insanların en zor
anlarında yanında olan saygın kuruluşumuz Türk
Kızılay teşkilatımızın 154üncü kuruluş
yıl dönümünü kutluyorum.
Türk Kızılay, yüz elli dört yıldır
yurt içinde ve yurt dışında yardım ve hizmetleri
karşılıksız yapan, kamu yararına çalışan,
millî, gönüllü bir sosyal hizmet kuruluşumuzdur. Medeniyetimizin
yardımseverlik, merhamet, şefkat ve dayanışma hasletlerinin
sembolü Türk Kızılay teşkilatının amacı afetlerde
ve olağan dönemde ihtiyaç sahiplerine yardım sağlamak, toplumda
yardımlaşmayı geliştirmek ve güvenli kan teminini
gerçekleştirmektir.
Millî gururumuz Türk Kızılayın gücünü
aziz milletimizin yardım ve desteklerinden aldığını
bir kez daha hatırlatıyor, kuruluş yıl dönümü vesilesiyle
tüm çalışanlarını ve gönüllülerini tebrik ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Peköz
16.- Adana Milletvekili
Kemal Peközün, Adanadaki tarım işçilerinin şiddetli
yağmur nedeniyle yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
KEMAL PEKÖZ (Adana) Teşekkür ederim Başkan.
İki gün önce Adanada yağan şiddetli
yağmur nedeniyle tarım işçilerinin yaşadığı
çadırlar yaşanamaz hâle gelmiş, bütün eşyaları
kullanılamaz duruma gelmiştir. Daha önceki benzer durumlarda hiçbir
yardım yapılmamış, yaşadıkları sorunlarla
tarım çalışanları baş başa
bırakılmıştır. Acilen yardım
ulaştırılması gerekiyor. Tarım Bakanı başta
olmak üzere, ilgili kurumları duyarlı davranmaya ve acilen
yardım ulaştırmaya çağırıyorum.
BAŞKAN Sayın Işık
17.- Van Milletvekili
Muazzez Orhan Işıkın, Türkiyedeki akaryakıt
zamlarının yurttaşların seyahat özürlüğünü
kısıtladığına ilişkin açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiyedeki akaryakıt zamları
yurttaşların seyahat özürlüğünü kısıtlıyor. Bir
yıl içinde benzin ve mazotun yüzde 275 zamlanması tüm araçlarda
biletleri fahiş oranda yükseltmiştir. Toplu taşıma
esnafı da halk da kan ağlıyor. İnsanlar taziyelerine,
bayramlarına, işlerine gidemez hâle gelmiştir.
Van-Ankara otobüs biletleri 450 TLden, uçak biletleri
ise 900 TLden başlıyor. Bir öğrenci, bir çiftçi, bir hasta
yakını bu biletleri nasıl alabilir? Van da dâhil birçok ilde
direkt uçak seferleri tek sefere indirilmiş ya da sadece aktarmalı
uçuşlar vardır. Birçok ile aktarmalı gitmek zorunda kalan
yurttaşlar bu fahiş fiyatları ödemekte güçlük çekiyor. Türk Hava
Yollarının adıyla, markasıyla gündemi işgal edenler
halkın gerçek gündemi olan ulaşım sorununu görmezden geliyorlar.
Bu iş öyle Vana 70 araçlık konvoyla gelip yalan yanlış
konuşmalarla çözülmez. İktidar ve yandaşları uçuyor
olabilir ama Van uçamıyor.
BAŞKAN Sayın Gürer
18.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, gençlerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülkemizde genç işsizliği artmaktadır.
Gençler sürekli ve düzenli iş bulamamaktadır, eğitim
dönemlerinde kullandıkları kredileri de ödemede zorlanmaktadır.
Hâlen 5 milyon gencin Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğüne toplam kredi
borçları 6 milyon lira seviyesindedir. Borcunu ödeyemediği için
icralık olan 400 bin genç bulunmaktadır. Üniversite
mezunlarının iki yıl içinde kredilerini ödememeleri hâlinde ÜFE
oranında işleyen faize bir de gecikme faizi işletilmektedir, ana
borç kısa sürede katlanmaktadır. Borcu bulunan gençlerin faizleri
silinmelidir. Anapara ödemeleri sürekli bir işe girdikten sonra makul
taksitlere bölünmelidir. 2022 yılı öğretim döneminde başka
illerde üniversite kazanacak olan öğrencilerin yurt sorunu yaşayacağı
bugünden görülmektedir. Öğrencilerin yurt yetersizliğinde kira
yardımı yapılmalı ve öğrencilere o anlamda
mağduriyet yaşatılmamalıdır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Önal...
19.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, Kırıkkale'de
yaşanan aşırı yağış ve dolu sebebiyle çiftçinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Son günlerde Kırıkkale'de yaşanan
aşırı yağış ve dolu sebebiyle çiftçimiz,
tarihinin en kötü doğal afetiyle karşı karşıya
kalmıştır. Tarımda girdi maliyetlerinin yüksekliği
çiftçimizi ekim yapmakta zorlarken bir de doğal afet
yaşanmasıyla çiftçimiz bitme noktasına gelmiştir.
Bahşılıda Karaahmetli başta olmak üzere Sarıkayalar
ve Küçüksarıkayalar köyleri; Keskinde Cankurtaran, Esatmüminli,
Eminefendi, Kurşunkaya, Hacıaliobası ve Çalış köyleri;
Karakeçili merkez; Sulakyurt merkez, Akkuyu, İmamoğluçeşmesi,
Ağaylı, Sarıkızlı, Alişeyhli, Faraşlı,
Yeniceli, Çevrimli, Sofularçiftliği köyleri; Delice Halitli, Tavaözü ve
Tekkeköy köyleri; Yahşihanda Kılıçlar köyü doğal afet
yaşayarak büyük zarar görmüştür. Sadece çiftçilerimizin
borçlarının ertelenmesi çözüm değildir. Çözüm, çiftçimizin
borçlarının faiziyle birlikte silinmesi ve Kırıkkale'nin
doğal afet bölgesi ilan edilmesidir. Doğal afetten etkilenen tüm
çiftçilerimizin -ÇKS belgesi bulunsun bulunmasın, tarım
sigortası olsun olmasın- tüm maddi zararlarının Tarım
Bakanlığınca karşılanmasını bekliyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özsoy...
20.- İstanbul
Milletvekili Eyüp Özsoyun, HDP milletvekillerinin teröristbaşı için
yapmaya kalktığı yasa dışı yürüyüşe
ilişkin açıklaması
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz gün HDP milletvekilleri,
teröristbaşı için, utanmadan, sıkılmadan, maalesef, yasa
dışı bir yürüyüş yapmaya kalktılar. Milletin
vekiliyim. diye dolaşıp devletin imkânlarından
faydalanacaksın, bu devletten maaş alıp bu ülkeyi bölmeye
çalışan teröristler için yürüyüş yapacaksın. Böyle bir
hainliğe bulaşanların bu şerefli Meclisin çatısı
altında yeri yoktur. Ayrıca, kendini bilmez hadsizin bir tanesi
Türkiye Cumhuriyetinin şerefli polisine saldırma edepsizliğini
gösterdi.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Boş
konuşuyorsun.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Bu
alçaklığı yapana ve destekleyenlere söyleyeceğimiz tek söz:
Askerimize ve polisimize uzanan eller kırılsın.
BAŞKAN Sayın Tığlı
21.- Giresun
Milletvekili Necati Tığlının, Görele Devlet Hastanesindeki
doktor eksikliğine ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
İktidarın sağlık politikası
hekimleri tehdit etme ve ülkeyi terk etmeleri konusunda oldukça
başarılı. Giresunda Görele Devlet Hastanesinde doktor
eksikliği nedeniyle tedavi olamayan yurttaşlar hastane önünde eylem
yapmaya başladı. Hastalar hastanelerde sağlıkçı
bulamadıkları için başka illere ve büyük şehirlere gitmek
zorunda kalıyor. Ama AKP Giresun temsilcileri her yıl Giresun ilini
kanser tedavi üssü yapmaktan bahsediyor, sağlık personeli ve doktor
müjdesi veriyor.
Sağlık Bakanı 25 soru önergemin sadece
1ine cevap vermiş. Siz, Giresun ilinin problemlerini görmezden
geldiğiniz müddetçe çözüm üretemezsiniz; hiçbir şey
yapmıyorsanız yerel basına üç beş ayda bir
sağlıkla ilgili müjde veren milletvekillerinizi uyarın. Yani
anlayacağınız hastane olsa doktor yok, doktor olsa cihaz yok,
cihaz olsa bizim sorularımızı anlayacak Bakan yok.
BAŞKAN Sayın Filiz
22.- Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, polis istifa ve intiharlarına
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Resmî kaynaklara göre, son on yılda istifa eden
polis sayısı 3.109 yani neredeyse her gün 1 polisimiz istifa
etmiştir. Ayrıca, 2021 yılında 109, 2022
yılının ilk beş ayında ise 25 polisimiz intihar
etmiştir. Son olarak geçen hafta, Şırnakta görev yapan Özel
Harekât Polisi Alparslan Soylu kendisine ağır hakaretler ve küfürler
ederek mobbing yapan polis müdürlerinin ismini vererek intihar etti. Notundaki
Yaratan Rabbimiz intihar eden beni ve cümlesini affetsin, dua edin. Ben aç
susuz yaşarım ama onuruma, şerefime yapılan
aşağılamayla yaşayamam. ifadeleri üzerinde ciddiyetle
durulmalıdır. Kaybettiğimiz tüm polislerimize Allahtan rahmet,
ailelerine sabır ve polis teşkilatımıza
başsağlığı diliyorum.
Konuyu siyasetin dışında
değerlendiriyor, ilgililerin gerekli hassasiyeti göstermelerini bekliyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, hatip kaçıyor, kaçmasın, otursun; cevap vereceğim.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Yo, kaçmıyorum, bak,
buradayız. Biz hiçbir yerden kaçmayız, buradayız. Kaçacak bir
şey yok, yaptığınızı iyi biliyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşmada bulundu doğrudan, alçaklık elleri kırılacak
falan, bir şeyler söyledi; sataşmadan söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Evet, buyurun.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Size söylemedi
ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
bileşenimizin Eş Genel Başkanına söyledi.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Yani size
söylemedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Olur mu ya,
vekil diyor.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teröre ve teröre
destek verenlere, teröristlere dedi yani niye üzerinize
alınıyorsunuz?
MURAT ÇEPNİ (İzmir) En çok destek veren
sizsiniz, siz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
alakası var, vekilden söz ediyor ya.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
karşılıklı konuşmayalım lütfen.
Buyurun, evet, sataştı ve iki dakika söz
veriyorum size.
Buyurun.
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Eyüp
Özsoyun yaptığı açıklaması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, milletvekili büyük bir hadsizlikle bugünkü hakaret görevini
devralmış, herhâlde özel görevlendirildi. Polise şerefsiz
diyen sizin vekiller, polise tokat atan sizin vekiller. 40 vekilin
katıldığı toplantıya ilişkin biz bütün
açıklamalarımızı yaptık; burada görselleri de gösterdik,
videoları da gösterdik, fotoğrafları da gösterdik ama belli ki
yeni bir kurgu içindesiniz. İktidar grubunun bugünkü görevlisi sizsiniz,
aldık mesajı.
Şunu söyleyelim: Hem polise tokat atan hem çoklu
maaş alan hem bu ülkeden paraları alıp yurt
dışına kaçıran hem kendisi dışındaki herkesi
terörist ilan eden; rantıyla, şatafatıyla, lüksüyle bütün
dünyaya meydan okuyan bir iktidar bize nasıl laf söyler, bilmiyorum. Biz,
dün, polise yumruk meselesinde, sizin partinizin sicilinin burada -yüzde 10-
küçücük bir bölümünü açıkladık. Hiç kimse polisi tabii ki dövmemeli,
bu konuda bir tartışma yok ama polis de milletvekili dâhil hiçbir
vatandaşı dövemez, görevini kötüye kullanamaz ama ben burada
polisleri sorumlu görmüyorum. Polislerin en üstündeki İçişleri
Bakanı, kendilerine kanunsuz emir veriyor; evet, kanunsuz emir veriyor ve
o polislere de polis memurlarına da suç işletiyor aslında. Bu
nedenle bir siyasi olarak muhatabımız, kolluk gücü memurları
değil, bu ülkede İçişleri Bakanlığı görevini
yürüten zattır. Bu nedenle size cevabım da budur. Kimsenin kolunu
kırma haddiniz de yok, hakkınız da yok. Gelin, delilleri,
görselleri, videoları yüreğiniz varsa beraber konuşalım.
(HDP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri,
şimdi
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sayın
Başkanım, sataşma var.
BAŞKAN Nasıl bir sataşma var size?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Bugün siz hakaret için
görevlendirilmişsiniz. dedi bana.
HÜDA KAYA (İstanbul) Niye? Hiç hakaret yok ki.
Ne hakareti?
BAŞKAN Grup adına
görevlendirilmişsin. dedi. Bu bir hakaret değil ki.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Hakaret etti, Siz
görevlendirilmişsiniz. diyerek şahsıma sataştı.
BAŞKAN E, bu bir hakaret değil ki
şimdi.
KEMAL PEKÖZ (Adana) E, ne var bunda?
HÜDA KAYA (İstanbul) E, görevlisiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) E, ne var,
görevlendirilmişsiniz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Partiniz görevlendirdiği
zaman hakaret mi oluyor?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Her gün metin
geliyor ellerine, aynı metni okuyorlar.
BAŞKAN Ya, bir müsaade edin.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Direkt bana Haddiniz değil.
dedi.
BAŞKAN Bir saniye, bir müsaade et.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
haddin değil tabii ki.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Direkt bana
sataştı, olur mu Sayın Başkan?
BAŞKAN Tamam, bir müsaade et. Müsaade et de ben
sana söz vereyim.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Haddin mi yani?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sana sormuyorum haddimi,
senin de haddin değil, sen karışma.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Kolunu kırmak haddiniz mi
sizin? Tabii ki haddin değil, oturacaksın yerine.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Başkanım, bana
hitaben konuştu hanımefendi zaten.
BAŞKAN Ya, anladım sevgili kardeşim,
bir müsaade et diyorum. Bir saniye müsaade et. Yeni Grup Başkan Vekilinizi
tebrik edeyim, kutlayayım, ondan sonra da söz vereyim, konuşmak
istiyor.
VII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, AK PARTİ
Grup Başkan Vekilliğine seçilen ve bugün ilk kez görev yapan
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçu tebrik ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Evet, AK PARTİ Grup Başkan
Vekilliğine seçilen ve bugün ilk kez görev yapan Bartın Milletvekili
Sayın Yılmaz Tunçu tebrik ediyor, başarılar diliyoruz.
Evet, şimdi, buyurun Sayın Tunç.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Haydar Akarın yaptığı açıklamasındaki ve
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tabii, öncelikle, tebriklerinizden dolayı sağ
olun. Bu yüce çatı altında milletimizin bizden beklediği yasama
faaliyetlerini, millî iradenin tecelligâhı yüce Mecliste hep birlikte
milletimiz için faydalı çalışmaları
gerçekleştireceğimize inanıyorum.
Tabii, hemen bir sataşmayla başlamak
istemezdik. Sayın milletvekilimizin kısa sözü üzerine HDP Grup
Başkan Vekilinin sataşma nedeniyle bir söz alması oldu ve
sonunda da şöyle dedi: Görüntüler var, bunlar incelenecek. Bu görüntüler
milletimizin gözü önünde cereyan etti ve gerekli soruşturmalar da
yapıldı. Elbette ki bir milletvekilinin bu tür bir arbede içerisinde
olmasını hiçbirimiz kabul edemeyiz, bu manzaraların
olmaması gerekir ama maalesef, ülkemizde bu manzaralar gerçekleşiyor.
Tabii, gerekli soruşturmalar gerçekleştirilecektir. Bir terör örgütü,
elebaşı hakkında bir gösteri yürüyüşüne elbette ki
demokratik hukuk devletinde müsaade edilemez ancak oradaki görüntülerin,
oradaki manzaranın neye tekabül ettiğini elbette ki yapılacak
olan incelemeler bize gösterecektir, o incelemeler sonucunda da gerekli kararlar
verilecektir diyorum.
Saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Size gösterilen
kısımlarını görebildiniz, gerçeği tümden göremediniz
maalesef.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Beştaş
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Başkanım, o,
grup adına söz, benimle ilgili bir şey söylemedi Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Yerinizden mi, buradan mı?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Yerimden değil, iki
dakikanın yarısını bana sataşarak geçirdi.
BAŞKAN Peki, peki, buyurun.
Yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen.
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- İstanbul
Milletvekili Eyüp Özsoyun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Değerli Başkan,
kıymetli milletvekilleri; tabii, burada O görüntüler nedir, ne
değildir, bunlar incelensin. diyor Sayın Grup Başkan Vekili ama
o görüntülerin oluşması zaten bizim itirazımız. Yani bu
ülkede bir teröristbaşına özgürlük için yürünmesi bizim kabul
edebileceğimiz bir şey değil ve Türkiye Cumhuriyeti'nin
milletvekiliyim. diyen birisinin de o yürüyüşte bulunması bizim
kabul edeceğimiz bir şey değil.
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Yasalarımıza uyun
dedik, mevcut yasalara uyun dedik biz.
EYÜP ÖZSOY (Devamla) O sebeple, burada tutup
Efendim, bu görüntülere bakalım. deyip
O görüntüler ne olursa olsun o
yürüyüşü meşrulaştıramazsınız; bu, birincisi.
İkincisi, ben milletim tarafından
görevlendirildim ve hadsizlik yapanlara haddini bildirmek üzere görevlendirildim
ama sizin kimler tarafından görevlendirildiğinizi de bu millet çok
iyi biliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hadi oradan be! Hadi
oradan!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen hadi
oradan!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Terbiyesiz!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Terbiyesiz sensin!
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sen sus Zülfü, sen sus; sen arada
bir konuş, öyle her zaman konuşma.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Gazel
okuma, otur yerine, hariçten gazel okuma!
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Özsoyu, hatibin
sicili de var ama sonra açıklarız.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Ne açıklayacaksan
açıkla! Benim sicilim temiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Kendisi
Namussuz! tartışmasında bizzat AKPli Başkan Vekili
tarafından uyarı cezası da almıştı.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Teröre destek verenlere
ben gerekeni söyledim, yine söylerim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Sus,
dinle! Sus, dinle! Ben seni dinledim, sus, dinle!
BAŞKAN Sayın Beştaş, Genel Kurula
hitap edin.
Sayın Özsoy, lütfen...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Başkan, lütfen dinlesin.
Elimde Anayasa Mahkemesi kararı var bu konuda,
Sırrı Süreyya Önderin başvurusu, başka kararlar da var.
Sayın Öcalan demek ve bu konuda talepte bulunmak kesinlikle suç
değildir, ihlal kabul edilemez.
İkincisi, İçişleri
Bakanlığının yönetmeliği var, 24 Mayıs 2022de
Danıştayın iptal kararı üzerine
çıkarılmış, diyor ki: Vatandaşların günlük
yaşamını zorlaştırmayacak ibaresi Günlük
yaşamı aşırı ve kullanılamaz derecede
zorlaştırmayacak ibaresi lehe düzeltilmiş 2911de.
Gemlik yürüyüşü açık, şeffaf, legal
çağrılarla tecrit işkencesine
İşkence diyorum,
uluslararası hukuk tarafından işkence olduğu kabul
edilmiş; tartışma dışı. Buna karşı bir
talep, savaşa karşı bir talep; suç işlendiğini iddia
ederek bu suçun ortadan kaldırılmasını, tecridin
kaldırılmasını, savaş politikasının
sonlandırılmasını içeren bir talepten söz ediyoruz. Sizin
elebaşı diye ifade ettiğiniz Abdullah Öcalan iki yıl
boyunca, 2013-2015 yılları arasında çözüm sürecinin
başmüzakerecisi idi. Büyük laflar etmeyin. Yarın yine bu çözüm
sürecine bu ülkenin ihtiyacı olacak. Biz hakikaten bu ülkede çözümü, hak
ve özgürlükleri, demokrasiyi savunduğumuz için bunları yapıyoruz
ve taleplerimizi yüksek sesle ifade ediyoruz.
Hatibin söylediği diğer sözlere cevap vermeye
gerek duymuyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
Şimdi, Grup Başkan Vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağım.
Sayın Grup Başkan Vekilleri, lütfen sisteme
girer misiniz. Bunu Sisteme girmeyen Grup Başkan Vekillerinin söz talebi
yoktur. diye düşüneceğim.
İYİ Parti Grup Başkan Vekili Müsavat
Dervişoğlu...
Buyurun Sayın Dervişoğlu...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, AK PARTİ Grup
Başkan Vekili olan Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçu tebrik
ettiğine, Azerbaycan Millî Kurtuluş Günü'ne, Peyami Safanın
61inci ölüm yıl dönümüne, maruz kaldığımız kitlesel
göç dalgasının Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının
bilinçli politik tercihlerinin doğal bir sonucu olduğuna, Türkiye
İstatistik Kurumunun açıkladığı mayıs ayı
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksine, çiftçilerin beklentilerine ve
Cumhurbaşkanı ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral
Akşenerin Türk Hava Yollarının ismine yönelik
açıklamalarına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) -
Teşekkür ederim uyarınız için efendim ama girmiştim,
kendiliğinden iptal olmuş, mazeret olsun diye söylemiyorum.
BAŞKAN - Peki.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) -
Çok teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Yılmaz Tunç -önemli hizmetlerine
geçmişte de şahidiz- Türkiye Büyük Millet Meclisinde partisinin Grup
Başkan Vekili oldu, yeni görevinde başarılar diliyorum. Diler ve
umarım ki birlikte güzel günler geçiririz. Zaten tarzı, üslubu hepimizin
de malumudur. Varlıklarıyla zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi için
de bir kazançtır, yeni sıfatını tebrik ediyorum.
Bugün, Azerbaycan'ın 1991 bir yılında
ilan ettiği tam bağımsızlık gününü temsil eden
Azerbaycan Millî Kurtuluş Günü'nü idrak ediyoruz. Dost ve kardeş
Azerbaycan'ın Millî Kurtuluş Gününü en içten duygularımla
kutluyorum. Tek millet, iki devlet anlayışla kurulan ebedî
beraberliğimiz daim olsun inşallah. Azerbaycan halkının
bağımsızlık ve hürriyeti de kutlu olsun.
Türk edebiyatının önemli bir değeri olan
Peyami Safanın 61inci ölüm yıl dönümü.
Kazandırdığı birçok eserle edebiyat dünyamıza
zenginlik katan değerli fikir insanı merhum Peyami Safayı
vefatının seneidevriyesinde rahmetle yâd ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türk milletinin
canıyla ve kanıyla inşa ettiği cumhuriyetin bir
kişinin aklına, tercihlerine ve isteklerine teslim edildiği
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ağır
bedellerini her alanda ödemeye devam ediyoruz. Devlet, kurumları ve
gelenekleriyle güçlenir ve yaşar.
Devletimizin hafızasını,
kurumlarını ve geleneklerini yok sayan siyasi iktidar, dış
politikayı milletimizin ön savunma cephesi ve istikbalinin teminatı
olarak değil, kendi siyasi ajandasının bir uzantısı
olarak görmektedir. Suriye meselesi bizim iç meselemizdir. diyerek
içselleştirdiğiniz, Türkiyeyi hesapsızca Orta Doğudaki iç
savaşlara taraf hâline getirdiğiniz dış politika
yolculuğunun sonunda memleketimizi dünyanın mülteci kampı hâline
getirdiniz. Bugün Birleşmiş Milletlere göre Türkiye dünyada en fazla
sığınmacı barındıran ülke konumunduysa ve
milletimiz demografik bir tehditle karşı karşıya
bulunuyorsa bunun müsebbibi ve sorumlusu doğrudan doğruya Sayın
Recep Tayyip Erdoğan ve onun maceraperest politikalarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Maruz kaldığımız kitlesel göç dalgası, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarının bilinçli politik tercihlerinin
doğal bir sonucudur. İYİ Parti olarak bu konuda ortaya
koyduğumuz tavır ve irade son derece nettir. Türkiye, Orta Doğu
bataklığına mahkûm olacak ve öyle anılacak bir ülke
değildir ve olmamalıdır; Türkiye, Avrupa Birliğinin mülteci
ve sığınmacı barajı hiç değildir. Türk milletinin
varlığı, refahı ve istikbali için
sığınmacıların geri dönüşü ve kaçak göçmenlerin
sınır dışı edilmesi uluslararası hukuktan
doğan doğal bir hakkımızdır. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener Hanımefendinin
altını çizdiği gibi, İYİ Partinin iktidar
olacağı yakın gelecekte sığınmacı sorunu
mutlak suretle çözülecektir, sizler de muhalefet sıralarından
izleyeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Sayın milletvekilleri, Türkiye İstatistik Kurumu mayıs
ayına ilişkin Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksini
açıkladı. Açıklanan verilere göre, mayısta bir önceki aya
kıyasla yüzde 16, geçen yılın aynı ayına kıyasla
ise yüzde 155 artış gerçekleşmiştir. Yıllık
artışın en yüksek olduğu ürünler arasında yüzde 274le
lifli bitkiler, yüzde 230la sebze ve kavun, karpuz yer almaktadır.
TÜİK verilerine göre bile çiftçinin maliyeti yıllık bazda
bazı ürünlerde 3 kat, genel ortalamada ise en az 2 kat artış
göstermiştir. Hükûmetin verdiği desteklerin yetersiz kalması,
döviz kurunun yükselmesi, ham madde fiyatlarındaki artış ve
girdi maliyetlerinin yükselmesiyle birlikte çiftçimiz maliyetini bile
karşılayamaz hâle gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Çiftçiler maliyet artışları sebebiyle zorlanmakta, geçimlerini
sağlayacak kadar bile para kazanamamaktadırlar. Her fırsatta
dile getirdiğimiz çiftçi sorunlarını TÜİK resmî rakamlarla
gün yüzüne çıkardı. Artık güneşi balçıkla
sıvayamıyor, gerçekleri de saklayamıyorsunuz. Çiftçilerin üretim
yaparken karşılaştıkları en büyük sorunun yüksek
tarımsal girdi maliyetleri olduğunu bir kez daha ifade ediyorum.
Hayal anlatmayı bırakın ve artık bu gerçekle
yüzleşmeye çalışın.
Çiftçilerimizin beklentisi, gübre, tohum, ilaç, yem,
mazot gibi temel girdi maliyetlerinin indirilmesidir; sulama faaliyetleriyle
birlikte gelen yüksek elektrik faturalarına da bir çare
bulunmasıdır.
İYİ Parti olarak tarımsal
kalkınmanın önemini bir kere daha hatırlatıyor,
çiftçilerimizin desteklenmesi gerektiğini ısrarla dile getirmeye
devam edeceğimizi de buradan ilan ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Çiftçilerimiz müsterih olsunlar; sandık geliyor, az kaldı.
İYİ Parti iktidarında liyakatli kadrolarımız ve
planlı tarım politikalarımızla üretimi ve çiftçimizi
destekleyecek ve kırsal kalkınmayı mutlaka
sağlayacağız.
Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanı dün yaptığı konuşmada Turkish
Airlines diye bilinen hava yolu şirketimizin artık Türkiye Hava
Yolları olarak anılacağını ifade etmişti. Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener'in Türkiye değil
Türk Hava Yolları vurgusu üzerine Sayın Erdoğan bugünkü grup
toplantısında markanın isminin artık Türk Hava
Yolları olarak kullanılacağını açıkladı.
Sayın Genel Başkanımızın uyarısının
dikkate alınması ve yanlıştan dönülmesi memnuniyet
vericidir. Sizlere tavsiyemiz, diğer uyarılarımıza ve
eleştirilerimize de kulak vermenizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Son kez mikrofonu açıyorum, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Çok teşekkür ederim.
İYİ Parti olarak milletimizden
aldığımız güçle ilkeli ve etkili muhalefet
anlayışımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
Sevdamız Türkiye; kaygımız, Türk milletinin istikbali ve
istiklalidir. Herkes emin olsun ki bu karanlık tünelden çıkmaya ve
aydınlık ufuklarla buluşmaya az kalmıştır.
Kendinizi İYİ Parti iktidarına alıştırın, muhalefet
de çok kötü bir şey değil.
Hepinizi saygıyla selamlıyor,
müsamahanıza teşekkür ediyorum efendim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçayda.
Buyurun Sayın Akçay.
25.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekilliği görevini üstlenen Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçu tebrik ettiğine, Yunanistanın ülkemizi hedef alan
provokasyonlarına, Azerbaycan Millî Kurtuluş Gününe ve
Şuşa Beyannamesinin imzalanmasının 1inci yıl
dönümüne, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki dostluk ve kardeşlik
ilişkilerine ve Peyami Safa'nın vefatının 61inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekilliği görevini bugün fiilen Genel Kurulumuzda üstlenen kıymetli
arkadaşımız, muhterem kardeşim Sayın Yılmaz
Tunçu üstlendiği bu yeni görevi için tebrik ediyoruz ve başarılar
diliyoruz.
Sayın Başkan, Yunanistan ülkemizi hedef alan
provokasyonlarını inatla sürdürmektedir. Yunanistan, geçmişten
bugüne Ege Adalarının gayriaskerî statüsünü ihlal etmekte,
uluslararası hukuku çiğneyerek Türkiyenin egemenliğini tehdit
etmektedir. Yunanistanın Ege ve Doğu Akdenizdeki mütecaviz eylem ve
söylemlerinin teşvikçisi, Amerika Birleşik Devletleri ve bazı
Batılı ülkelerdir. Yunanistan, kuruluşundan bu yana emperyalist
devletlerin piyonluğunu yapan devletimsi bir yapıdır.
Sınırlarımızın yanı başında olan Girit
ve Dedeağaç başta olmak üzere, Yunanistanın muhtelif
bölgelerinde ABDye ait askerî üsler kurulması bunun en açık
göstergesidir. Avrupa Parlamentosu 2021 Yılı Türkiye Raporuyla,
Türkiye'nin Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'la ilgili tezlerini
inkâr etmiş, Yunanistanın saldırgan tutumuna kol kanat
germiştir. Yunanistan, Doğu Akdeniz'de ve Ege'de gerilimi
tırmandıran mütecaviz tutumlarından vazgeçmeli, Türkiyenin
uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru haklarını
kabullenmelidir.
Sayın Başkan, bugün, dost ve kardeş ülke
Azerbaycanın bağımsızlık mücadelesinin en önemli
köşe taşlarından biri olan Azerbaycan Millî Kurtuluş Günü
ve aynı zamanda Şuşa Beyannamesinin imzalanmasının da
1inci yıl dönümüdür. Azerbaycan, tarih boyunca
varlığını ve birliğini müdafaa etmek,
bağımsızlığını korumak için mücadele
etmiş ve büyük bedeller ödemiştir. 10 Kasım 2020de
kazanılan zafer ve işgalden kurtarılan vatan toprakları
bunun en son örneğidir.
Azerbaycan'ın sevinci sevincimiz, kederi
kederimizdir. Türkiye-Azerbaycan arasındaki bağ Türk Devletleri
Teşkilatının dilde, fikirde, işte birlik parolasıyla
pekiştirilmiş, ortak yatırım ve kalkınma hamleleriyle
perçinlenmiştir. 26-29 Mayıs 2022de, Türkiye dışında
ilk defa Baküde organize edilen dünyanın en büyük havacılık uzay
ve teknoloji festivali olan TEKNOFEST bu iş birliğinin en son
örneğidir. Türkiye ile Azerbaycan arasında sarsılmaz temellere
dayanan dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin ve iş birliğinin
daha da perçinlenerek devam edeceğine dair inancımızı bir
kez daha ifade ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bir millet, iki devlet ülküsüyle Azerbaycan Türklerinin bu önemli
günlerine ortak oluyor, Azerbaycan Millî Kurtuluş Günü'nü kutluyoruz.
Sayın Başkan, bugün, Türk
edebiyatının ve düşünce dünyamızın mümtaz isimlerinden
Peyami Safa'nın vefatının 61inci yıl dönümü. Peyami Safa,
fikirleriyle ve edebî eserleriyle gerçek bir mütefekkir ve gerçek bir
aydın ve sanatçıdır. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu,
Fatih-Harbiye, Yalnızız gibi pek çok eseri, Türk
edebiyatının mihenk taşları arasındadır. Peyami
Safa, medeniyet, kültür değişmeleri, birey-toplum ilişkileri,
doğu-batı kavramları, cumhuriyet inkılapları
konularında gerçekçi ve tutarlı fikirler üretmiştir. Peyami
Safa'yı rahmet ve şükranla anıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş.
26.- Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, Süryanilerin anması
Sayfonun 107nci yıl dönümüne, Diyarbakır Adliyesinde ifadeleri
alınmaya başlanan 20 gazeteciye, 15-16 Haziran direnişinin
yıl dönümüne, iş cinayetlerine, işsizliğe, emekçilerin
taleplerine, Tahir Elçi'nin katledildiği davanın bugün Amed'de
yapılan duruşmasına, enflasyon farkından ayrı olarak
bütün emekliler ve kamu emekçilerine en az yüzde 30 zam yapılması
gerektiğine, asgari ücret zammını 2023 Ocak ayına bırakmanın
büyük bir zulüm olduğuna ve Grup Başkan Vekilliği görevine
başlayan Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçu tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün birçok anma var yine. Süryanilerin anması
Sayfonun 107nci yıl dönümü. Süryaniler, Mezopotamya'nın kadim halklarındandır.
Süryanilerin nüfusunun üçte 2sinin katledildiği dönem, kılıç
anlamına gelen Sayfo adıyla anılmaktadır. Süryanilere
uygulanan baskı ve katliamın anma günü olarak kabul edilen 15 Haziranda
Süryani halkının özür ve yüzleşme taleplerinin taleplerimiz
olduğunu, talebimiz olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Eşit yurttaşlık temelinde farklı halkların ve inanç
gruplarının kendi kültürlerini, inançlarını, ana dillerini,
kimliklerini özgürce yaşayabilecekleri yeni yaşamı birlikte
kuracağımıza yürekten inanıyoruz. Sayfonun 107nci
yılında, hayatını kaybedenleri saygıyla anıyorum
ve Süryani halkının asırlık acılarını
derinden paylaştığımızı ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, şu anda, Diyarbakır
Adliyesinde 20 gazeteci, sekiz günün sonunda adliyeye çıkarıldı
nihayet. Savcılık, ifadeleri almaya başladı ve biz, sekiz
gündür Türkiye'de gazetecilerin özgürce
çalışamadığını sıklıkla ifade ettik. Ve
bu baskında tek iddia var; gazetecilik yapmak, program yapmak, sunuculuk
yapmak ve başka iddialar. Dosyaya ilişkin, avukatlardan ciddi bilgi
alamadık çünkü bu gazeteciler, gözaltında operasyonun siyasi
olduğunu ifade ederek susma haklarını kullandılar ve uzun
gözaltıyla işkencenin de önü açıldı ve uygulandı.
Maalesef iktidarın siyasi amaçları doğrultusunda
gerçekleşen bu saldırıların hedefinde bu defa da her zaman
olduğu gibi ilkin Kürtlerden başladılar, Kürt gazetecilerden
başladılar. Büyük bir özveriyle halkın haber alma hakkı
için çalışan özgür basın geleneği her ne kadar bu
baskı ve yıldırma politikalarına aşina olsa da bu
operasyonlara ve yıldırma politikalarına asla sessiz
kalmayacağız. Gazetecilik suç değildir; o nedenle, gazetecilere
yapılan bu zulme karşı hep birlikte cevap verelim, birlikte ses
olalım diyorum.
Bugün yine, başka bir yıl dönümü, 15-16
Haziran direnişinin yıl dönümü. Bundan elli iki yıl önce, 15-16
Haziran 1970te, başta İstanbul olmak üzere, yurdun dört bir
yanında işçiler ayağa kalkarak sendikal hakları için büyük
bir direniş başlatmışlardı. 52nci yılında
bu şanlı direniş sırasında hayatını kaybeden
işçi kardeşlerimizi tekrar anıyorum ve o meşhur pankartla o
güzel haziran günlerini bir kez daha hatırlıyoruz: Gücümüz,
birliğimizden gelir. Bugün de bu söz hâlâ geçerliliğini koruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İşçilerin, emekçilerin sorunları bitmedi ama 15-16 Haziran, tüm
ezilenlerin direnerek kazanılabileceğini öngören en önemli tarihsel
duraklardan biri oldu. Günümüzde de emekçilerin sorunlarının
başında iş cinayetleri geliyor. İSİG verilerine göre,
sadece 2022nin ilk beş ayında, yüz elli bir günde 646 işçi,
iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Evet, geniş tanımlı işsiz
sayısı tam 8 milyon 107 bin. Korkunç bir rakam. Onların
taleplerini, emekçilerin taleplerini ben de buradan sıralamak istiyorum:
Elektrik, su, doğal gaz ve internet
faturalarına yapılan zamlar geri alınmalı, faturalar tüm
vergilerden muaf tutulmalıdır.
Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretler
artırılmalıdır. En düşük emekli aylığı
en az asgari ücret düzeyine çekilmeli, EYT'lilerin emeklilik hakları
verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ücretlilerin üzerindeki vergi yükü azaltılmalı, çok kazananın
çok vergi verdiği adil bir vergi düzeni kurulmalıdır.
Evet, tüm güvencesiz çalıştırma
biçimlerine son verilmeli, herkese güvenceli istihdam
sağlanmalıdır.
İşçi sınıfının
yaşadığı gelir kaybını telafi etmesinin en önemli
yolunun sendika ve grevli toplu sözleşme hakkı olduğunu bir kez
daha söylüyorum. Sendikal hakların kullanımının önündeki
tüm engeller kaldırılmalıdır.
Sayın Başkan, sevgili Tahir Elçi'nin katledildiği
davanın duruşması bugün Amed'de yapılıyor ve devam
ediyor. 28 Kasım 2015ten bugüne sekiz yıl geçti ama hâlâ tek bir
kişi, polis tutuklanmadı. 3 polis, bu dava dosyasında sanık
olarak yargılanıyor ve bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu dava
dosyası; büyük bir mücadele, baskı yani halkın tepkisi üzerine
açıldı ama delil karartma çabaları var gücüyle devam ediyor.
İddianamedeki polisler tutuklanmadı ve dosyanın, katliamın
tanığı Deniz Ataşa MİT görevlileri Tahir Elçi
cinayeti, suikastine dair ifadeni geri çek. diyorlar. Deniz Ataş,
cezaevinde ve uzun uzun beyanları var; tek kişilik hücrede tutuluyor,
ifadeleri geri çekmesi yönünde büyük bir baskı uygulanıyor.
Avukatların kendisinden aldığı ifadeler de tutanak hâlinde
ve dosyaya sunuldu. Biz, Tahir Elçi cinayetinin cezasız kalmaması
için her şeyi yapacağız, mücadeleyi büyüteceğiz ve Tahir
Elçiye adaleti sağlamak zorundayız. Herkesin de buna gelip
katılmasını diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, son olarak ekonomi gündeminde, bugün, nitekim 15 Haziran,
milyonlarca kamu emekçisi maaşını aldı ve önümüzdeki
günlerde de milyonlarca emekli, maaşını alacak. Tabii ki bu
maaşlar eridi, kira, faturalar ve mutfak masraflarını
karşılamayacak durumda. Kiralar, faturalar, borçlar ödendi, elde
kalan üç beş kuruşla yirmi dokuz gün geçirilmeye
çalışılacak ve önümüzde Kurban Bayramı var. 4 kişilik
bir aile otobüsle bir ziyarete gitse, aile ziyaretine gidiş dönüş 4
bin TL, bunu uçakla yapsa 7.200 TL, yani ziyaret imkânsız. Bu rakamlar
bile tek başına maaşın nasıl eridiğini gösteriyor
ama Sabredin. diyenler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, son kez açıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Enflasyon
önemli değil, önemli olan vatandır. hamaseti yapan iktidar ve
ortağı var. Nisan ayının sonunda 1 Mayısı
işaret eden Çalışma Bakanından düne kadar haber
alamadık. Dün çıkıp yine Temmuz ayında sürpriz
yapacağız. şeklinde bir açıklama yaptı. Yüksek
enflasyonun getireceği enflasyon farkını zam oranına lütuf
olarak anlatmaya sakın kalkmayın çünkü enflasyon farkından
ayrı olarak bütün emekliler ve kamu emekçilerine en az yüzde 30 zam
yapılmak zorundadır. Ayrıca, asgari ücret zammını 2023
Ocak ayına bırakmak büyük bir zulümdür, milyonlarca emekçinin ölüm
fermanını ilan etmektir.
Bir de ben yeni göreve başlayan Sayın
Yılmaz Tunçu tebrik etmek istiyorum, başarılar diliyorum,
hoş geldiniz demek istiyorum.
Sağ olun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Teşekkür ediyorum,
sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili Sayın Özgür Özelde.
Buyurun Sayın Özel.
27.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunça yeni
görevinde başarılar dilediğine, Azerbaycan Millî Kurtuluş
Gününe, Tahir Elçi cinayetinin Diyarbakır Adliyesindeki
yargılamasına, Enis Berberoğlunun tutuklanması sonucu 15
Haziranda başlatılan adalet yürüyüşüne, İzmirin efsanevi
Belediye Başkanı Ahmet Piriştinanın ölümünün 18inci
yıl dönümüne, 15-16 Haziran 1970 büyük işçi direnişine, Erdal
İnönünün eşi Sevinç İnönünün İstanbulda VIP salonundan
geçirilmemesine ve İçişleri Bakanının Jandarma
teşkilatının 183üncü kuruluş yıl dönümünde
yaptığı konuşmaya ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de söze bugün ilk kez görev
yapmakta olan, seçildiğinde tabii, kendisini tebrik etmiştik ama
tutanak altında bir kez daha yeni görevinde başarılar diliyorum
Sayın Yılmaz Tunça ve kaliteli yasama yapabilmek için muhalefetin
katkılarını almaya açık ve muhalefetle kurdukları
ilişkilerde şeffaf ve adilane davranacaklarını ümit
ediyorum ve başarılar diliyorum.
Bugün, 15 Haziran Azerbaycanın kurtuluş
günü; bir kez daha Azerbaycanı kutluyoruz, Azerbaycanın
bağımsızlığı, toprak bütünlüğü hepimiz için
son derece önemlidir. İki devlet, tek millet anlayışı
içinde bugüne kadar sürdürdüğümüz iyi ilişkileri Türkiye Cumhuriyeti
olarak ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak daha da geliştirerek sürdürmeyi
ümit ediyoruz.
Tahir Elçi cinayeti, 28 Kasım 2015te
işlenmişti, üzerinden yedi yıla yakın bir süre geçti. O
günlerde hepimizin gözünün önünde işlenen bu cinayetin Diyarbakır
Adliyesinde yargılaması devam ediyor, milletvekillerimiz davayı
takip ediyorlar. Biz Türkân Elçinin şahsında bütün aileye, bütün
Diyarbakıra ve Tahir Elçi dostlarına bir kez daha
acılarını paylaştığımızı ve adalet
arayışlarında yanlarında olduğumuzu ifade etmek
isteriz.
15 Haziran tarihi, Cumhuriyet Halk Partisi için son
derece anlamlı bir tarihtir. Ne tesadüf ki o gün de nöbetçiydim, bu
saatlerdi ve yanıma gelen bir milletvekilimiz kulağıma Enis
Berberoğlunu tutukladılar. dedi. İnanamadık, kendi
ayaklarıyla mahkemeye gitmiş, defalarca gittiği mahkemeye bir
kez daha gitmiş bir milletvekili. Anayasanın ilgili 83üncü
maddesindeki yapılamaz denilen dört işlem varken ve Anayasa
değişikliği sırasında dokunulmazlıklar
kaldırıldığında yeniden seçilmeyle yeniden
dokunulmazlık kazanılacağı ve yargılamanın
devamının ancak yeniden dokunulmazlığın
kaldırılmasıyla mümkün olacağı o gün de Meclisin
Başkanı olan, dönemin Anayasa Komisyonu Başkanı
tarafından tutanaklara açıkça bakılmazken tutukladılar.
Ayağa kalktım, bir saat ara istedim, grubu yukarıda
topladık ve dedik ki: Herhangi bir tepki veremeyiz. Genel
Başkanımız Genel Merkeze davet etti grubu, buraya geldim ve
oturumu yöneten Başkana şunu dedim: Bugün gidiyoruz, öyle bir tepki
vereceğiz ki bir milletvekilini anayasal güvenceye rağmen,
yapılamaz 4 işlem; tutulamaz, tutuklanamaz, sorgulanamaz,
yargılanamaz maddeleri varken gidip de tutuklamak neymiş
göreceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Unutulmayacak bir tepki vereceğiz.
dedik, buradan çıktık ve 15 Haziranda adalet yürüyüşünün
kararını aldık, adalet yürüyüşüne başladık; 14
Haziranda kararını aldık, 15 Haziranda adalet yürüyüşüne
başladık. Elinde sadece bir kelime adalet yazılı bir
pankartla Güvenparkta tek başına önce bir adım attı, sonra
bir adım daha attı, yürümeye başladı, koşar adım
yürüyerek İstanbula doğru harekete geçti. Tek
başınaydı, onlar oldu, yüzler oldu, binler oldu, milyonlarla
İstanbula girdik. Buraya döndüğümüzde süre ve kilometre olarak dünyanın
en uzun protesto yürüyüşünü gerçekleştirmiştik, bir kişinin
burnu dahi kanamamıştı, bütün provokasyonlara kulak
tıkamıştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) IŞİDin bombalı
aracı kilometreler kala durdurulabilmişti ama bizi
durduramamışlardı; o yürüyüş devam ediyor. Dünyanın
bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu
gidermeye yetmez. Yetmeyeceği için yürümeye devam ediyor Genel
Başkanımız. Tüm adaletsizliklere son vereceğimiz bir
sandık önümüze gelip de bütün bu adaletsizliklerin müsebbibi bu iktidar
gidip halkın iktidarı kurulana kadar yürümeye devam edeceğiz
Sayın Başkanım.
İzmirin efsanevi Belediye Başkanı Ahmet
Piriştinayı ölümünün 18inci yıl dönümünde bir kez daha
saygı ve rahmetle anmak isteriz.
Bugün, 15-16 Haziran 1970 büyük işçi
direnişi olarak bilinen, İstanbulda DİSK öncülüğünde
gerçekleştirilen eylemlerin yıl dönümüdür. Bu eylemlerin yıl
dönümünde bir kez daha Türkiye işçi sınıfını, emekçi
sınıfını saygı ve dayanışma
duygularımızla selamlıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burada iki
rahatsızlığı, iki şikâyeti dile getirerek son vermek
isterim sözlerime.
Birincisi; Sayın Sevinç İnönü bize
aktarmadı, bugün bir köşe yazarı başka kaynaklardan
öğrenmiş, yazmış, o sayede öğrendik. İsmet
İnönünün oğlu Erdal İnönünün, Türkiye Cumhuriyetinde Başbakan
Yardımcılığı görevi yapmış Erdal
İnönünün, Sosyal Demokrat Halkçı Partinin Genel Başkanı
Erdal İnönünün eşi Sayın Sevinç İnönüye İstanbulda
VIP salonunda Buradan geçemezsiniz. demişler. Niye? deyince de
Eşiniz öldü. demişler. Demiş ki: Eşim on beş yıl
önce öldü, bana bunu niye yapıyorsunuz? Demişler ki: Listeden
adınızı çıkardılar, artık geçemeyeceksiniz. Bu
ayıbı Meclisin bilgisine, Riyaset makamına emanet ederek
sunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sakın, böyle bir
yanlış Mesut Yılmazın değerli eşine, Turgut
Özalın değerli eşine, eşlerini kaybetmiş, bu ülkeye
hizmet etmiş değerli siyasetçilerin eşlerine bu ayıp
sakın yapılmasın diye bunu Meclise ve Riyaset makamına
emanet ediyoruz, bu yapılan yanlışı.
Bir şikâyetimiz daha var: Fotoğrafı
görünce dedim ki: Süleyman Soylu doğru işler de
yapıyormuş. Dün, Jandarma teşkilatının 183üncü
kuruluş yıl dönümüydü. Teşkilatın her kademesinden
pırıl pırıl gençleri, yöneticileri ve komutanları
ağırlamış, her kademeden, kadınlı erkekli: Çok
doğru bir iş. dedim. İçeriği okuyunca
şaşırtmadı, yine utandırdı, yine çok ayıp
etti. Ya, bir ülkenin İçişleri Bakanı, kendi maiyetindeki kolluk
güçlerini oraya toplayıp da ülkenin ana muhalefet partisini eleştirir
mi ya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum, tamamlayın
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir teşkilat lazımsa
niye Jandarma teşkilatını alet ediyorsun? Git Ankara İl
Başkanlığında istediğini söyle, git partinin Genel
Başkanlığında, partinin Genel Merkezinde istediğini
söyle, yap basın toplantısı istediğini söyle,
cevabını al, alıyorsun ama Jandarmaya tutup da Ana muhalefet
partisi şöyle berbat, böyle berbat. Bir tek berbat olan bir şey var
orada, sensin kardeşim. Ayıptır, utanç vericidir, ucuz bir
iştir.
AK PARTİnin, MHPnin seçmenleri sakın
demesin Ya, bu, devletin çivisini çıkardı. Gelecek iktidar da bize
bunu yapacak. Söz veriyoruz: Vallahi yapmayız. Süleyman Soylu
dışında buna tenezzül edecek bir başka insana da kimse, bu
millet artık bakanlık görevini layık görmeyecek inşallah.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası AK PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Yılmaz Tunçta.
Buyurun Sayın Tunç.
28.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun, AK PARTİ Grup Başkan Vekilliği
görevine seçilmesi nedeniyle Cumhurbaşkanına, AK PARTİ MYK
üyelerine, Grup Başkanına ve milletvekillerine, kendisini tebrik eden
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akara, Grup
Başkan Vekillerine ve milletvekillerine teşekkür ettiğine;
Azerbaycan Millî Kurtuluş Gününe, Şuşa Beyannamesinin
imzalanmasının yıl dönümüne, ülkemizin farklı bölgelerinde
etkili olan yoğun yağışlara, dün hizmete alınan
TÜRKSAT 5B uydusuna, uzaydaki uydularımıza, Karadeniz gazı ve
Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisine, Türkiyenin 7nci nesil sondaj
gemisi Abdülhamit Hana ve sporcularımızın
başarılarına ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekillerimiz; Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Grubumuzda gerçekleşen seçim sonucunda AK
PARTİ Grup Başkan Vekilliği görevine seçilmem nedeniyle
öncelikle tensip ve takdirleriyle bu göreve aday gösteren başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere MYK üyelerimize, AK PARTİ Grup Başkanımıza ve değerli
oylarıyla güvenlerini gösteren grubumuzun çok değerli
milletvekillerine teşekkür ediyorum.
Bugün de güzel düşünceleriyle Hayırlı
olsun. dileklerini ifade eden siz Değerli Başkanımıza,
siyasi partilerimizin Grup Başkan Vekillerine ve değerli
milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum. Millî iradenin tecelligâhı
olan bu yüce çatı altında milletimizin bizlerden beklediği
yasama çalışmalarına katkı için var gücümüzle
çalışacağımızı ifade etmek istiyorum. Allah
yardımcımız olsun.
Bugün, Azerbaycan Millî Kurtuluş Günü,
Şuşa Beyannamesinin imza altına alındığı günün
de yıl dönümü. Şuşa Beyannamesi çok önemli bir belge. Azerbaycan
ve Türkiye arasındaki kardeşliği müttefiklik ilişkisi
seviyesine çıkaran, savunma sanayisinden eğitime, kültürden
diğer alanlara varıncaya kadar 2 ülke arasındaki çok önemli bir
belgenin yıl dönümünü bugün idrak ediyoruz. Kardeş ülke
Azerbaycanın Millî Kurtuluş Gününü kutluyorum, can Azerbaycan
halkını gönülden selamlıyorum. Türkiye olarak tek millet, iki
devlet anlayışıyla her daim kardeş Azerbaycanla bir ve
beraber olmaya devam edeceğimizi belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin farklı
bölgelerinde etkili olan yoğun yağışlar sebebiyle
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum.
İçişleri Bakanlığımız AFAD koordinesinde
belediyelerle birlikte, meydana gelen maddi hasar ve kayıplar için gereken
tespitleri, çalışmaları yapmaktadır. Devletimiz, tüm
afetlerde olduğu gibi vatandaşımızın yanında
olmaya devam edecektir.
Dün, 14 Haziran günü TÜRKSAT 5B uydumuz,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
katıldığı törenle hizmete alındı. TÜRKSAT 5B,
uydu iletişim kapasitesini 15 kat artıracak önemli bir uydumuz. Orta
Doğunun tamamı, Akdenizden Kızıldenize, Afrika
ülkelerini de kapsayacak, otuz beş yıldan fazla hizmet verecek.
Yüksek veri kapasitesiyle, karasal altyapıyla erişilemeyen yerlere
internet altyapısını kurma imkânı sağlayacak; 4,5 ton
fırlatma ağırlığında uzaydaki 8inci uydumuz.
TÜRKSAT 3A, TÜRKSAT 4A, TÜRKSAT 4B, TÜRKSAT 5A, TÜRKSAT 5B, toplam 5
haberleşme uydumuz uzayda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Teşekkür ederim
Başkanım.
Yine GÖKTÜRK-1, GÖKTÜRK-2 ve RASAT, 3ü de gözlem
uydumuz olmak üzere 8 uydumuz şu anda milletimize hizmet için uzayda.
Hayırlı olmasını diliyorum.
Yine, önceki gün, 13 Haziran Pazartesi günü, tarihî bir
güne tanıklık ettik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın katılımlarıyla, Filyosta -benim de
seçim bölgemin yer aldığı- Karadeniz gazının karaya
ulaştırılmasını sağlayacak boru
hattının döşeme işlemi başladı. Karadeniz
gazı ve Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisi dünyanın en
sıra dışı projelerinden biri. Yirmi dört saat esaslı
4.200 çalışan, denizin 2.200 metre altında faaliyet gösteren
araçlar, insansız iş makineleri; 16 gemi, 250 mühendis, 10 kuyu, 65
ton ağırlıkta kuyubaşı vanaları, 260 ton
ağırlıkta deniz tabanı kontrol ünitesi ve 50 bin sensörle denizin
altında insansız üretim yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bitireceğim Sayın
Başkanım.
170 kilometrelik boru hattının
döşenmesinde 30 gemi aynı anda çalışacak. Denizin
altına döşenen fore kazıkların uzunluğu İzmirden
Ardahana kadar uzanan bir mesafe. Deniz tabanına borular
yerleştirilmeye başlandı, Castoro 10 gemisi 13 Haziran
itibarıyla döşemeye başladı. 170 kilometre beş ayda
tamamlanacak. Tuna-1, Tuna-2 ve Amasra-1 kuyularında 540 milyar metreküp
rezervin 2023ün ilk çeyreğinde sisteme verilmesi ve
konutlarımızın tamamının otuz yıllık
ihtiyacını karşılayacak önemli bir projeden bahsediyoruz.
Yine, Fatih, Yavuz ve Kanuninin ardından son
teknolojiyle donatılan Türkiyenin 7nci nesil sondaj gemisi Abdülhamit
Han da filoya katılmak üzere son çalışmalar yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Toparlıyorum
Başkanım.
Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı
olmasını ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Yine, Portekizde düzenlenen Dünya Para Yüzme
Şampiyonasında ülkemizi temsil eden sporcularımızdan dünya
şampiyonu olan Sümeyye Boyacı ve 2nci olan Sevilay Öztürkü tebrik
ediyorum. UEFA Uluslar Ligi C Klasmanı 1inci Grupta Litvanyayı 2-0
yenerek 4te 4 yapan A Millî Futbol Takımımızı da yürekten
tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan,
hoşgörünüze sığınarak 60a göre küçük bir söz isteğim
var.
BAŞKAN Peki.
Buyurun.
29.- Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bizim yedi yıldır söylemediğimiz bir
husus vardı, Sayın Özgür Özel söyleyince doğrusu söylemeden
edemedim; VIP kullandırılması. Bu ülke hukukla yönetilmiyor. Bu
ülkeyi kin, intikam, hukuksuzluk ve çete yöntemleriyle yöneten bir yönetim var.
Neden? Bizim 4 Kasım 2016da tutuklanan, rehin alınan önceki dönem
Eş Genel Başkanlarımız başta olmak üzere, tutuklanan
bütün milletvekilleri, yurt dışına gitmek zorunda olan, sürgün edilen
bütün milletvekilleri, kayyum atanan bütün belediye
başkanlarımız ve ailelerine VIP -7nci yılına girdik-
kullandırılmıyor. Ama biz VIP kullanıyoruz, zorunlu,
işimiz gereği. Ben, her gün Diyarbakır, Ankara, İstanbul,
bütün hepiniz gibi
AKPnin ilçe yöneticileri ya da başka başka
sıfatlarla insanlar VIPleri tıklım tıklım
kullanıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama bu
ülkede büyükşehir belediye başkanlığı
yapmış, eski vekil, 2 defa Cumhurbaşkanı adayı
olmuş, eş genel başkanlık yapmış Selahattin
Demirtaş gibi, grup başkan vekilliği yapmış İdris
Baluken gibi, Ahmet Yıldırım gibi
Kızlarına ve
eşlerine VIPyi kullanamazsınız. diye onları
dışarı almışlar. İşte hukuksuzluk
dediğimiz, Bir ülkede yönetimin içinden hukuku çıkarırsanız
çetecilik faaliyeti kalır. dediğimiz tam da budur. Bunu
söylemememizin sebebi de kendimiz için bunu ayıp kabul ettik. Asla Özgür
Özele yanlış, o anlamda demiyorum. Bu kadar acı varken, bu
kadar hukuksuzluk varken bunu arkadaşlarımızın da istemiyle
söylemedik ama bugün tarihe not olarak düşsün diye, Meclis
kayıtlarına da geçsin, Sayın Yılmaz Tunç da bir
araştırsın diye söylüyorum.
Teşekkür ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Tunç.
30.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, bugün Özgür Beyin de ifade ettiği şekliyle, bu
ülkeye hizmet etmiş siyasetçilerin değerli eşlerinin VIPde bu
şekilde bir olaya maruz kalıp muhatap olmalarına tabii ki
üzülürüz. Eğer böyle bir durum varsa bunu araştırırız,
bu konuda bir eksiklik varsa giderilmesi için gereğini yaparız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ha,
bizimkilere ilişkin bir şey yok yani!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ona sonra bakarız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hayır,
yoksa tutanaklara geçsin de
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, şunu
söylemek istiyorum
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Özür
dilerim, çok özür dilerim
Sayın Yılmaz Tunç HDPnin eski Eş Genel
Başkanları, belediye başkanları, yurt
dışında olan milletvekilleri için VIP konusunda bir söz
söyleyemedi, söylemedi; bunu da takdire sunuyorum.
BAŞKAN Evet, herkes duydu Sayın
Beştaş, siz şimdi onu tercüme etmeyin; zaten herkes izledi ve
Sayın Tunçun ne söylediğini duydu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tutanaklara
geçiriyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Özel, buyurun.
31.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ile Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ve
Mecliste üstünde etiketi olmayan tıbbi ve ispençiyari müstahzaratlara ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, birincisi
Sayın İnönüye yapılan kadar... Tabii, her partiden olabilir,
ona engel olmak lazım; ben şimdi haberdar oldum. Önceki dönem
milletvekillerine, milletvekillerinin eşlerine yapılan bu muameleyi
de son derece yanlış buluyoruz; onun da düzeltilmesi gerekir.
Sayın Başkanım, bu Meclisin
çıkardığı kanunlara göre, Türkiyede tıbbi ve
ispençiyari müstahzaratları etiketsiz olarak satamazsınız,
bulunduramazsınız, kullandıramazsınız. Bu, niye böyle?
Çünkü üstündeki Tekirdağ etiketi üzerinden Meclis
Başkanımıza sorular soruldu. Bunu üreten şirketin yurt
dışından getirdiği demir tozunun içinde de uyuşturucu
maddeler bulundu; kokain bulundu, eroin bulundu. Bu işi terk etmek yerine
unutturmak istemişler veya görülmesin diye ambalajını
soymuşlar. Bir vatandaş bunu böyle satmaya kalksa dünya kadar ceza
yer. Hepimizin de sağlığı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunun içinde ne var, nereden
biliyoruz? Nerede üretildi, hangi tarihte üretildi? Etanol oranı nedir?
Testi nerede yapıldı, bunu nereden takip edeceğiz? Barkodu
nerede, karekodu nerede? Açıkçası Meclis
Başkanlığının böyle bir şey yapmasını
doğru bulmuyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:15.27
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve arkadaşları
tarafından, Akdeniz Üniversitesinde okuyan ve Gençlik ve Spor
Bakanlığı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğüne
bağlı yurtlarda yaşayan öğrenci intihar
vakalarının sebeplerinin araştırılması
amacıyla 15/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 15
Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
15/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/6/2022 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve 19
milletvekili tarafından Akdeniz Üniversitesinde okuyan ve Gençlik ve Spor
Bakanlığı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğüne
bağlı yurtlarda yaşayan öğrenci intihar vakalarının
sebeplerinin araştırılması amacıyla 15/6/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 15/6/2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın
Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Akdeniz Üniversitesinde okuyan ve Kredi ve Yurtlar Genel
Müdürlüğüne bağlı yurtlarda yaşayan öğrenci intihar
vakalarının sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verdiğimiz araştırma önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Akdeniz Üniversitesinde
okuyan ve KYK yurtlarında kalan Halil Gülcan 11 Mayısta, Emre
Kandemir 21 Mayısta, Muhammed Kaya ise 10 Haziran'da intihar ederek
yaşamına son vermiştir. Öncelikle, çocuklarımıza Allah'tan
rahmet, kederli ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, hepinizin de bildiği
üzere, yurtta kalmak bir seçim değildir, çaresizliktir. Bu
çaresizliğin en büyük nedeni üniversite yerleşkesi etrafında
bulunan ev kiralarının fahiş miktarlarda olmasıdır. Ev
sahipleri bu mağduriyeti bir fırsatçılığa hatta
onları denetleyen bir üst otorite olmadığı için
soygunculuğa çevirmekten çekinmemektedir ve görünen o ki yurtlardan
sorumlu otoriteler de aynı kayıtsızlığı
sürdürmektedir.
Bugün grup toplantımızda kürsüye çıkan
ve aynı zamanda hayatını kaybeden öğrencilerimizin
sınıf arkadaşı olan kardeşimiz Süleyman şu
ifadelerde bulundu, aynen aktarıyorum: KYK yurtlarındaki yemekler
yandaş yemek şirketlerine ihale edilmektedir. Artan gıda
fiyatları dolayısıyla firmalar öğrencilerin günlük enerji ihtiyaçlarını
bile karşılayamayacak gramajda yemek vermekte, günden güne gramajlar
düşürülerek ucuz ve kalitesiz yemeklerle öğrenciler zehirlenmektedir.
Bu yüzden, Gençlik ve Spor Bakanlığının bize ayırdığı
17 liralık bütçe bile yetmemektedir. Eskiden üniversitemizde festivaller,
konserler, bahar şenlikleri, mezuniyet törenleri düzenlenirken bugün
geldiğimiz noktada bunları çok eskidenmiş gibi hayal meyal
hatırlıyoruz. KYK'de kalma süresi olan dört yıl, pandemi
sebebiyle sınıf kaybı olanları da kapsamaktadır.
Bundan dolayı birçok öğrenci hakkını kaybetmiş
sayılmaktadır. KYK'de kalan öğrencilere verilen 850 liralık
öğrenim kredisinin 450 liralık kısmı KYK yurtları
tarafından kesilmekte, öğrenciler bir ayını 400 lirayla
yaşamaya çalışmaktadır.
Kadim Türk devleti, bünyesine aldığı 8
milyon Suriyeliye ev sahipliği yaparken üniversitelerinde okuyan 8 milyon
öğrencisine sahip çıkamamaktadır. Yurtta kalan öğrencilerin
yurt personeli tarafından baskı altında bırakıldığı,
özel hayatlarının ihlal edildiği, manevi danışmanlık
adı altında bazı tarikat ve dinî cemaatlere taraftar
toplandığı, siyasi parti propagandası
yapıldığı apaçık bir gerçektir. KYK yurtları,
devlet yurdu görünümlü cemaat, tarikat ve siyasi parti
yandaşlarının at koşturduğu ölüm yurtları hâline
gelmiştir.
İntihar eden arkadaşlarımı
rakamlarla ifade edip onları kolay unutulabilir bir konuma
sokmayacağım. Yaşama tutunacakları bütün nedenler ardı
ardına ortadan kaldırılırken bütün beklentileri gözlerine
ütopik birer hayal gibi gelmeye başlarken soruyorum size: Bu
kararları intihar olarak mı görmeliyiz? Onca uğraşıya
ve yağmura rağmen arkadaşlarımın yerde kalan
kanlarını temizlemeye deterjanlar bile yetmedi. Gidin, bakın,
koridorlarda kardeşlerimin kan izleri duruyor. Evet, arkadaşlar, bu,
öğrenci kardeşimin, bütün öğrencilerimizin feryatları,
sıkıntıları; buna lütfen kulak tıkamayın.
Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki
ağır ekonomik koşullar nedeniyle yorulan, bunalan ve
yıpranan gençlerimizin barınma imkânını bile zor
buldukları yurtlarda neler yaşadıklarını bilmek
zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Teşekkür
ederim.
Öğrencilerimizin yaşadığı
barınma sorunu onları dernek ve vakıflara ait özel yurtlara
mecbur bırakırken ve Enesin acısı hâlâ yüreklerimizdeyken
KYK yurtlarının başıboş yönetimlerin eline
bırakılmasını göz ardı edemeyiz. Bu nedenle,
başta Elmalılı Hamdi Yazır Yurdu olmak üzere diğer
yurtlarda da yaşanan olayların araştırılması,
soruşturulması ve gerçeklerin bir an önce gün yüzüne
çıkarılması gerekmektedir. Gençlerimizi çaresizliğe iten,
karamsarlığa hapseden, yaşamaktan vazgeçiren sebeplerin
peşini bırakmayacağız.
Bu düşüncelerle verdiğimiz
araştırma önergesine desteklerinizi bekliyorum.
Gazi Meclisi ve büyük Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Akdeniz Üniversitesi içinde bulunan Elmalılı
Hamdi Yazır -Kredi ve Yurtlar Kurumu- ve Bezm-i Alem Valide Sultan Yurdu
başta olmak üzere yurtlarda yaşanan intiharlarla ilgili
araştırma önergesi hakkında partim adına söz
almış bulunuyorum.
İçimizi acıtan bir konu, bir gündem yine bizi
meşgul ediyor. Ülkemizin binlerce genci; eğitimli, bilinçli,
yaşamı seven, araştıran, sorgulayan gençlerimiz, nitelikli
gençlerimiz artık ülkemizde yaşayamaz, umut edemez, geleceğini
göremez hâle geldiklerinden dolayı dünyanın her bir
coğrafyasına, kıtasına göç ediyorlar amma eğitim için,
amma çalışmak için, amma kendilerine yeni bir gelecek kurmak için.
Gidemeyen ve Türkiyede okumaya, eğitime devam eden gençlerimiz de
üniversite eğitimi alırken maalesef özellikle özel ya da devlet
yurtlarında, Kredi Yurtlar Kurumu yurtlarında kalan öğrenciler
çeşitli trajik olaylarla karşı karşıya kalmaya devam
ediyorlar; işte bunlardan bir tanesi de Elmalılı Hamdi
Yazır Yurdu. Fakat iddialara baktığımızda, yurt
resmiyette Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı görünüyor
ama baştan sona tüm görevlilerinin Menzil tarikatı kontrolünde,
yönetiminde olduğu iddiaları var. Resmî kayıtlara
yansımayan 10 intihar vakası var. Rektör açıklama yapmıyor,
yurt sorumluları iddialara cevap vermiyor, aileler susturuluyor ve
haberlere yansıtılmamaya çalışılıyor.
Öğrenciler 30 laptopun çalınması üzerine şikâyetlerinde
ısrarla kamera takılmasını istediğinde
Bakanlıktan gelen bir genel müdür öğrencilere Bakanlığın
kamera takacak parası yok. diyor. Bir taraftan saraylara saray eklerken
iktidar ve saray yönetimi, bir taraftan makam araçlarına yüzlercesini
eklemeye devam ederken öğrencilerimizin, gençlerimizin canı gidiyor,
hayatlar sönüyor, annelerin-babaların yüreğine ateş düşüyor
ama kamera takılmıyor, gençlerimizin can güvenliği
sağlanmıyor. İşte, bütün bunların
araştırılması gerekmektedir değerli arkadaşlar.
Bunu sadece Türkiye hukuk devletidir, demokratik bir yönetim vardır.
diyerek sadece mahkemelere havale edemeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Burada bizim halkımızın, bizim
canlarımızın, gençlerimizin geleceğinin;
öğrencilerimizin bu şaibeli intiharlarının da
araştırılması noktasında bizler de elimizi
taşın altına koyalım ve bunu hep beraber
aydınlığa kavuşturmaya çalışalım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Rafet Zeybek.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, son bir ay
içerisinde Akdeniz Üniversitesi öğrencisi Kredi Yurtlar Kurumuna ait
yurtta kalan 3 gencimiz maalesef intihar etti, daha doğrusu intihar
ettiği söylendi. Biriyle ilgili yapılan soruşturmada intihar
nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar
verildiğini öğrendim, diğer ikisiyle ilgili soruşturmalar
devam ediyor. Tabii, bu intihar olaylarının adli kısmı
ayrı, hukuk gereğini yapacaktır ama bunun idari boyutu maalesef
çok ciddi zaaflar içerisinde. Gençlerimiz diyoruz, geleceğimiz diyoruz
ama geleceğimizi öldürüyoruz arkadaşlar. Gençler büyük bir umutsuzluk
içinde.
Bakınız, 2nci intihar olayından sonra,
25 Mayısta ben bir soru önergesi verdim Gençlik ve Spor
Bakanlığına ve aynen bunu belirttim orada, dedim ki:
Artıyor intiharlar, ne tür önlemler alıyorsunuz, öğrencilerle
ilgili ne tür tedbirleriniz var? Cevap verilmedi arkadaşlar, cevap
verilmiyor zaten, verilmesin ama hiç olmazsa o önergemle ilgili yurtlarda bir
araştırma yapılsaydı bu en son gencimiz intihar etmeseydi;
yapılmıyor, tedbir alınmıyor.
Ben öğrencilerle de konuştum, gençlerin
özellikle çok temel iki sorunundan biri ekonomi, çok ağır bir
ekonomik baskı altındalar, hakikaten çok çaresiz durumdalar; bir de
cemaat ve tarikat baskısı altındalar. Bunu açık açık
anlattılar değerli arkadaşlarım. Bakınız, sadece
Antalya Akdeniz Üniversitesine ait yurtlarda değil, Türkiyenin her
yerindeki bütün yurtlarda manevi danışmanlık adı
altında bir oluşum
Burada bir imam; ayrı bir odası var ve
öğrencilerle sık sık sohbet ediyor hatta bana
anlattıklarına göre, baskı kuruyor, bazı cemaatlere
yönlendiriyor, ikna çabaları yapıyor, zorlamalar yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Bu nedenle, öğrencilerin birçoğu ciddi bir
psikolojik baskı altında kalıyor. İntiharların en büyük
nedenlerinden birinin bu olduğunu öğrenci kardeşlerimiz bana
anlattı.
Değerli arkadaşlarım,
anlaşılıyor ki FETÖden ders alınmamış. Bu
cemaatleri devletin içine yerleştirmeyin. Dün FETÖnün
yaptığını gördünüz. Evet, eğer inançsa,
inançlarının gereğini herkes yapsın, herkes onun
çalışmasını yapsın ama devletin içinde
yapılandırtmayın bunları. Bakın, yarın bir gün
FETÖ gider bir başka cemaat gelir; onun yapacağı da aynısıdır,
o da Türkiye Cumhuriyeti devleti düşmanlığı
yapacaktır. Yapmayın, bu cemaatlere bu kadar tolerans
tanımayın, bunları devletin içine, çok etkili yerlere
yerleştirmeyin; bunu yaptığınızı herkes biliyor,
ben de biliyorum, bütün millet de biliyor.
Bunu yapmayın değerli arkadaşlarım
diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Mustafa Köse.
Buyurun Sayın Köse. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA KÖSE (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup
önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygılarımla selamlıyorum.
Akdeniz Üniversitesinde farklı tarihlerde,
farklı yurtlarda meydana gelen 3 elim intihar olayında hayatını
kaybeden öğrencilerimize Allah'tan rahmet; yakınlarına,
ailelerine ve arkadaşlarına başsağlığı
diliyorum.
Bu vefatlar ayrı zamanlarda, ayrı yurtlarda,
ayrı yerlerde olmuştur, birbirinden bağımsızdır,
aralarında herhangi bir illiyet bağı bulunmamaktadır; bu
olayların her biri münferittir, kişiseldir, kişisel meselelere
dayanmaktadır. Nedenleri, niçinleri, mahremiyeti
evlatlarımızın kendilerinin, ailelerinin,
yakınlarının, arkadaşlarının uhdesindedir. Bu
gençlerimizin hiçbirinin ne yurt idaresiyle ne üniversite yönetimiyle ilgili
tek bir şikâyetleri dahi bulunmamakta, herhangi bir sosyal medya
paylaşımları var olmamakta, ayrıca arkalarında
bıraktıkları herhangi bir not bulunmamaktadır. Her üç
olayla ilgili gerek adli gerek idari soruşturma behemehâl başlatılmıştır.
Olaylar savcılık koordinesinde Emniyet birimleri tarafından
soruşturulmuş, olay yeri incelemeleri yapılmış,
gerekli tanık ifadeleri alınmış, kamera görüntüleriyle beraber
dosyalar savcılığa intikal ettirilmiştir; süreç adli
makamlarımız tarafından takip edilmektedir. Ayrıca, idari
soruşturma başlatılmış, Gençlik ve Spor
Bakanlığı tarafından müfettişler görevlendirilmiş
ve görevleri hâlen devam etmektedir.
Olayların meydana geldiği
yurtlarımızda güvenlik kameraları yirmi dört saat aktiftir
değerli arkadaşlar. Olaylardan sonra görüntüler incelenmek üzere
ivedilikle ilgili makamlara teslim edilmiştir.
Antalya'mızda Kredi Yurtlar Kurumuna
bağlı ve özel statülü olmak üzere toplam 46 adet yurtta 19.950
öğrencimize hizmet verilmektedir. Kredi Yurtlar Kurumuna ait 14 yurdumuzda
toplam 1.435 kamera ile bunun yanı sıra fiziki unsurlarla da güvenlik
tedbirleri sağlanmaktadır. Elmalılı Hamdi Yazır
Öğrenci Yurdunda 157 adet kamera ve 25 özel güvenlik görevlisi bulunmaktadır.
Bezm-i Alem Valide Sultan Öğrenci Yurdunda ise 23 güvenlik görevlisi ile
14 adet kamera bulunmaktadır. Ayrıca, yurtlarımızda sosyal
destek amaçlı 3 psikolog, 1 sosyal çalışmacı ve 14
eğitim sorumlusu görev yapmaktadır. Manevi destek ve rehberlik
masasının tarikat ve cemaatlerin kontrolüne girdiği ve
öğrencilerin yönlendirilme baskısına maruz
bırakıldığı iddiası soyuttur, hayal mahsulüdür ve
uydurmadan ibarettir; böyle bir şey asla söz konusu değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA KÖSE (Devamla) Tarikat ve cemaat
baskısı altında öğrencilerin bulunduğuna dair iddia
tamamen soyuttur, hayal mahsulüdür. Böyle bir durumla ilgili herhangi bir
şikâyet bugüne kadar ne sosyal medyadan ne de başka bir vesileyle
resmî makamlara, CİMERe yapılmış değildir. Zaten
Akdeniz Üniversitesine gelenler, görenler burada herhangi bir tarikat
baskısının olamayacağını da bizzat müşahede
edebilirler. Gerek yurtlar gerek yönetimle ilgili ortaya konulan iddialar haksızdır,
mesnetsizdir, bu haksız ve mesnetsiz iddialar hem öğrencilerimizi hem
ailelerini üzmektedir. Herhangi bir delile dayanmayan, herhangi bir bilgiye
dayanmayan bu soyut söylemlerden kaçınmak ve böylesi önemli meselelerde
daha hassas davranmak gerekmektedir.
Akdeniz Üniversitesinin 65 bin öğrencisi vardır
değerli arkadaşlar, bunlarla ilgili hem öğrenci
toplulukları üzerinden hem de PDR üzerinden psikolojik, sosyal ve kültürel
destekler verilmektedir, verilmeye devam edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUSTAFA KÖSE (Devamla) Selamlayayım
Başkanım.
BAŞKAN Bir selamlayın o zaman.
MUSTAFA KÖSE (Devamla) Ben tekraren
hayatını kaybeden öğrencilerinize Allahtan rahmet;
yakınlarına, arkadaşlarına ve sevenlerine
başsağlığı diliyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Antalya Milletvekili Mustafa Kösenin İYİ
Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
burada bir sorumluluğumuzu hatırlatmak durumundayım. Önceki
dönem uzun süre görev yapmış olan Sağlık Komisyonu
Başkanı Sayın Recep Akdağa, kendisine, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak iki yıl önce bir yazı yazdık bu artan intihar
vakalarıyla ilgili, bir de Bu intihar meselesinin kamuya açık
konuşulması, tartışılmasının mahzurları
da ortada ama Meclisin de bir sorumluluk alması gerekiyor. diye
yazdık. Sayın Recep Akdağ konuyu çok önemsediğini söyledi.
O günlerde de, hatta şöyle söyleyeyim, 8 Ocak 2019 tarihinde Sayın
Devlet Bahçeli de ruh sağlığı yasası
çağrısı yapmıştı ve Bu sene içinde. dedi. Yani
yeni yılın ilk basın toplantısıydı, o yüzden Bu
sene Meclisin önemli görevlerinden biridir. dedi. Bu intihar
vakalarını da azaltacağını düşünerek ruh
sağlığı yasası çağrısı yaptı.
2019 geçti, 2020 geçti, 2021 geçti, 2022deyiz, Sayın Bahçelinin
çağrısı duruyor. Komisyonu Recep Akdağ toplantıya
çağırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bizim talebimizi Sayın Recep
Akdağ önemsedi, toplantıya çağırdı; bir toplantı
yapıldı, o da orada kaldı ama sonra yeni intihar vakaları
yaşanınca kamuoyunun buna ilgi göstermesi, tepki göstermesi son
derece normal. Ama bakıyorsunuz, yıllar geçiyor, her konuşmada
çok önemli çok önemli deniliyor, kalıyor. Burada, Antalya
Milletvekilimizin belli hassasiyetini anlıyorum ilin milletvekili olarak
65 bin öğrencinin ailesi açısından ama bir yandan da Olaylar
münferittir, hepsi bağımsızdır, birbiriyle alakası
yok. deniliyor. Öyleyse daha kötü; birbirini tanıyan 3 arkadaş
birlikte yaşadıklarından dolayı intihar etmiş olsa o 1
intihar vakasıdır ama birbirinden bağımsız 10 tane
vakadan bahsediliyor, demek ki birtakım yanlışlıklar var.
Meclis, bu durumlar için var, bu konuyla ilgili bir an önce inisiyatif
almamız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
söylediklerimizin hayal mahsulü olduğunu iddia ederek
BAŞKAN Sizinle ilgili bir şey söylemedi
Sayın Kaya.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ama şahsım
adına olmasa da söylediklerimizin tarikat yönetiminde
olmadığına dair, münferit vakalar olduğuna dair
Söylediklerimizin hayal mahsulü olduğunu
BAŞKAN Evet, o da o şekilde
açıklıyor, size bir sataşma yok burada Sayın Kaya.
HÜDA KAYA (İstanbul)
gerçek
dışı olduğunu söyledi.
BAŞKAN 60a göre yerinizden bir dakika söz
vereyim, buyurun.
33.- İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın, Antalya Milletvekili Mustafa Kösenin
İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HÜDA KAYA (İstanbul) Teşekkür ederim.
Şimdi, münferit vaka olması da zaten
başlı başına vahim bir durum. Yurtların
tarikatların kontrolünde olduğunu hepimiz biliyoruz, bunlar soyut
değil somut olaylar. Bırakın onu, peki nasıl münferit
oluyor; yoksulluk bir münferit olay mıdır, cinsel tacizler münferit
bir olay mıdır? Ya da Antalyada geçtiğimiz aralık ayında
başı kesilerek öldürülen, özel yurttaki bir öğrencinin
yaşadığı olay münferit bir olay mıdır?
Elâzığ Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara, arkasında
mektup bırakarak, yaşadıklarını anlatarak intihar
etti, bu münferit bir olay mıdır? Biz, gençlerin karşı
karşıya kaldığı büyük bir trajediden bahsediyoruz; bu,
çok daha vahim bir durumdur, dikkate alınması gerektiğini
düşünüyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
VIII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti
Grubunun, Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve arkadaşları
tarafından, Akdeniz Üniversitesinde okuyan ve Gençlik ve Spor
Bakanlığı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğüne
bağlı yurtlarda yaşayan öğrenci intihar
vakalarının sebeplerinin araştırılması amacıyla
15/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 15
Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Şimşek, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin ve Adanalı çiftçilerin
sağanak yağış nedeniyle yaşadıkları
mağduriyete ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, Mersinden ve Adanadan
çok sayıda çiftçimiz konserve fabrikalarına, Tarım Krediye ve
piyasalara satılmak üzere özellikle Konya Ereğli
Zengen-Niğde-Aksaray üçgeninde domates ve sebze yetiştirmektedir.
Geçtiğimiz günlerde yağan sağanak yağış bölgeye
büyük oranda zarar vermiştir. Bölgedeki toplulaştırma
çalışmalarından dolayı çiftçilerimizin
çoğunluğunun ÇKSsi yoktur. Bu toplulaştırma
çalışma devam ettiği için ÇKS yaptıramamışlardır.
Buradaki çiftçilerimizin mağduriyetlerinin
önlenmesi ve yerinde tespit yapılarak, zarar tespiti yapılarak
bunlara mutlaka yardımcı olunması gerektiğini
düşünüyor, Tarım Bakanlığının bu konuda destek
vermesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
.
35.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Kocaeli Büyükşehir
Belediyesindeki ihalelerde neler döndüğünü öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Kocaeli
Büyükşehir Belediyesindeki ihalelerde neler dönüyor? Bunu lütfen
açıklasınlar. Cinayetlere yol açan ihale usulsüzlükleri,
yolsuzlukları var.
Dört ay önce katledilmişti Güngör Arslan, Kocaeli
Ses gazetesinin sahibiydi ve savcı, iddianamesini sonunda
hazırladı. Kocaeli Ülkü Ocakları eski Başkanı Avukat
Ersin Kurtun taammüden Güngör Arslanı öldürttüğünü söyledi. Neden?
Çünkü Kocaeli Büyükşehir Belediyesindeki tramvay giydirme ihalesini avukat
olmasına rağmen ticaret yapan Avukat Ersin Kurt almış ve
usulsüz işlemler dönmüştü. Bunu haber yapan Güngör Arslan yirmi gün
sonra öldürülmüştü. Uzun süredir iddianame açıklanmıyordu ve
sonunda açıklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) AK
PARTİ ve MHP arasında Kocaelide belediyede ne işler dönüyor?
BAŞKAN Sayın Ekinci
36.- Sivas Milletvekili
Semiha Ekincinin, Sivasta yaşanan sel felaketine ilişkin
açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkan.
Ülkemizi etkisi altına alan sağanak
yağışlardan sultan şehrimiz Sivas da zarar görmüştür.
Dün Sivas merkezde metrekareye kırk dakika içerisinde 35,6 kilogram
yağış düşmüş ve birçok iş yerini su
basmıştır. İlk andan itibaren
vatandaşlarımızın yanında olan Sivas Belediye
Başkanım Sayın Hilmi Bilgin ve ekibine, Karayolları ve
DSİ çalışanlarımıza teşekkür ediyor, başta
Gemerek, Ulaş ve merkezde yaşayan ve selden etkilenen tüm
hemşehrilerime geçmiş olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
VIII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından Saros
Körfezindeki BOTAŞ projesinin insanlara ve doğaya verdiği
zararların araştırılması amacıyla 15/6/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 15 Haziran 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
15/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/6/2022 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
15 Haziran 2022 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen (19312 grup numaralı) Saros Körfezindeki BOTAŞ projesinin
insanlara ve doğaya verdiği zararların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 15/6/2022 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İstanbul
Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün araştırma önergemizin konusu
burası arkadaşlar, lütfen buna, bu fotoğrafa iyi bakın.
Saros Körfezi, dünyada kendini temizleyen 3 körfezden 1i bu körfez; canım
körfez. Yunusların yatağı, içerisinde kırmızı
listede koruma altına alınması gereken balık türlerinin
olduğu, 114 çeşit balık türünün, nesli tükenmekte olan Akdeniz
fokunun yaşam alanı, yunusların yatağı, kuş
türlerinin üreme ve kışlama alanı aynı zamanda. Saros'ta
yıl boyunca 96sı su kuşu olmak üzere 222 kuş
yaşıyor ve şimdi, Kaptan Cousteau'nun gelip de görüp Saros
Körfezi'nde oraya Kızıldeniz'in kuzey versiyonu dediği körfez,
bir doğal gaz aktarma limanı için talan ediliyor. Ne için peki? Neden
böyle bir körfez talan edilmeye çalışılıyor, kimin için,
kimin yararına? Katar'ın petrolünü Avrupa'ya satmak için. Peki,
projeyi kim yapıyor? Her zaman bildiğimiz bir şirket; Limak.
Evet, Limak, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi, Saros Körfezi'nde de
kıyıları tahrip etmeye ve denizi betona gömmeye devam ediyor. Bu
liman ve boru hattı projesi ne zaman başladı? 31 Mayıs
2018de, ilk, Belediyenin, Edirne Çevre ve Şehircilik İl
Müdürlüğünün internet sitesinde ÇED süreci
başlatılmıştır. diye bir duyuru yapıldı.
Bunun üzerine ÇED raporu hazırlandı. Halk buna karşı
örgütlendi. Saros gönüllüleri oluştu. Bu gönüllüler bu rapora itiraz etti,
davalar açtı. Edirne İdare Mahkemesi bu raporu iptal etti. Ama süreç
Danıştaydayken, bu bile beklenmeden -çünkü aceleniz vardı- 2nci
bir ÇED Olumlu raporu çıkarıldı ortaya ve Saros Körfezi
telafisi mümkün olmayan bir sürece girmeye başladı. Evet, telafisi
mümkün değil çünkü şu an o güzelim körfezin durumu bu ve şu ana
kadar 17 kilometrelik boru hattı boyunca bölgedeki tüm araziler talana
açıldı ve tam 10 bin tane ağaç kesildi. Evet, durum bu. Sadece
denize değil, sadece denizin içine değil, aynı zamanda
etrafındaki ekolojik sisteme de ciddi bir zarar var. Nerede bir yeşil
görse beton gömen iktidarınız Sarosta denizin dibini de betona
gömüyor ve deniz tabanına liman için kazıklar çakıldı.
Şimdi, deniz tabanına tonlarca beton döküldü. Bu betonunun
doğadan temizlenmesi mümkün mü? Hayır, değil.
Dünyadaki oksijenin yüzde 70ini sağlayan deniz
çayırları yerlerinden söküldü ve yine aynı şeyi dediniz:
Taşıyoruz, yeniden yerine geri getireceğiz. Tekrar ekilmek
üzere taşıyoruz. Şimdi, o deniz çayırlarının
nerede olduğu belli değil. Deniz çayırlarının yok
edilmesinin sonucu ne? Bunların yok edilmesi demek; balıkların
yumurtlama alanının yok edilmesi demek, denizdeki oksijen
kaynağının kesilmesi demek yani deniz
canlılarının ölmesi, balıkların ölmesi demek. Daha
şimdiden balık türleri eksilmeye başladı ve yunuslar
kirlilikten ve sesten Saros Körfezinden ayrılmaya başladılar.
Bir kısım yunus karaya vurdu ve halk tarafından yeniden
kurtarılmaya çalışıldı, öldü yani.
Şimdi, boru hattının
döşeneceği 17 kilometrelik alanda bitki örtüsü tahrip edilip
ağaçlar kesilince, aynı zamanda, nesli küresel ölçekte tükenmekte
olan küçük sakarca ve Sibirya kazı da başta olmak üzere kuş
türleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
bırakıldı.
Şimdi, proje alanının karada kalan
kısmının büyük çoğunluğu tarım alanlarından
oluşuyor. Hani gıda krizinden bahsediyoruz ya, o tarım
alanlarını da yağmaya açtınız. Evet, tekrar ediyorum:
Saros Körfezi, dünyada kendini yenilemeyi beceren 3 körfezden 1i ve bu ülkede,
Edirne Keşanda. Siz bu projeyle Saros Körfezini yok ediyorsunuz.
Proje yaşama geçirildiğinde Sarosa gemiler
gelecek ve bu gemilerle getirilecek olan sıvı petrol hem orman
alanını hem de denizi bir daha temizlenemez hâlde kirletecek.
Aynı zamanda bu proje birinci derecede deprem alanında, söylemeye
bile gerek yok, sonuçlarının ne olacağını bilirsiniz.
Liman faaliyete başladığında gaz nakli sırasında
yaşanacak olası bir depremde yalnızca o bölge değil, tüm
Trakya ve Gelibolu Yarımadası da haritadan silinebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
OYA ERSOY (Devamla) - Saros Körfezine yapılacak
bu doğal gaz aktarma limanıyla o körfezin sanayileşmeye ve ranta
açılması, bu eşsiz körfezin âdeta bataklığa dönmesi
demek. Bunu biz gördük, değil mi? Elimizde İzmit var, Aliağa
var, Bandırma örnekleri var; biz bunları gördük, bunlara birini daha
eklemeyin. Bu proje kamu yararına değil, Limak ve Katarlı
şirketlerin yararınadır.
Saros gönüllüleri geldi, Meclise geldi, bütün partilere
kendi hazırladıkları dosyayı sundu. Bu dosyanın içinde
sürece dair her türlü bilgi mevcut. Sizden talebimiz, doğal akvaryum olan
Sarosu, bu güzelim körfezi şirketlerin kârı ve rantı
uğruna katletmeyin, yağmayı durdurun. Biz, bugüne kadar
olduğu gibi, bundan sonra da Saros gönüllüleriyle beraber mücadeleye devam
edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına söz
talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; BOTAŞ tarafından yürütülmekte olan Saros yüzer
sistemlerden transfer edilen doğal gazın sisteme
aktarılması için yapılan çalışmaların orman ve
tarım alanlarını yok etmesi ve doğal yaşam
alanlarını bozması hakkındaki grup önerisi üzerine
İYİ Parti adına söz aldım. Selamlarımı
sunarım.
Büyük yerleşimlerden kaynaklı nüfus
yoğunluğunun olmaması ve su altı
akıntılarının etkisiyle temiz kalmış en güzel
kıyı şeritlerimizden birinin bulunduğu Ege Denizinin
kuzeyindeki Saros Körfezi, kendi kendini temizleyen nadir bir körfezdir ama
Ergene havzasının arıtılmamış
atıklarının tehdidi altında ve Kuzey Anadolu Fay
Hattının batı ucunda bulunması dolayısıyla
riskli bir bölge olarak da bilinmektedir.
Bölgede şimdilerde yöre halkını
yakından ilgilendiren bir sorun yaşanmaktadır. Zengin meyve
ağaçları ve zeytinliklerin olduğu, aynı zamanda çok
değerli tarım arazilerinin bulunduğu geniş bir alan yok
olmak üzeredir. 100den fazla balık türünün yaşadığı
körfezde, canlı hayatının da tehlikede olduğu ifade
edilmektedir. Esasen, bu tehlike, doğal gaz taşıma ve yükleme
limanı gemi iskelesi yapımıyla 2019, hatta 2018
yılında başladı. Kısa adı FSRU olan, yüzer
sıvılaştırılmış doğal gaz depolama ve
gazlaştırma ünitesinin yapımı ÇED raporundaki eksiklikler
ve yargı kararlarına rağmen devam etti. Bölge bir taraftan Çevre
ve Şehircilik Bakanlığınca Saros Özel Çevre Koruma
Bölgesi ilan edildi, diğer taraftan Saroz Körfezi Kültür Turizm
Gelişim Bölgesi olarak ilan edildi ama bu çelişkilere hiç
aldırmadan iskele ve iskele yapımı için uygun imar planı
hazırlanmasına devam edildi. Bir yatırıma başlamadan
önce, elbette kamu yararını ve ülkenin ihtiyaçlarını
düşünmek gerekir; ne var ki yapılacak yatırımın
tahribata yol açmaması, gelecek nesilleri olumsuz etkilememesi de
düşünülmelidir.
Değerli milletvekilleri,
sıkıntının esas kaynağı, ülkemizi yirmi
yıldır yönetmekte olan iktidarın anlayışında
yatmaktadır. Her şeyin sadece ranta dönük düşünülmesi, bilimsel
verilere itibar edilmemesi, hak, hukuk gibi temel kurallara uyulmaması,
yapılan her işin şaibeli olmasına yol açmaktadır. Pek
çok uygulamada görüldüğü gibi, bilimsel gerçeklerle örtüşmeyen ve bir
ihtiyaçtan kaynaklanmayan projelerin ekolojik etkileri yanında, ekonomik,
sosyal ve kültürel tahribatları olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Kanal
İstanbul hayalî projesindeki ısrarın hâlâ devam ediyor
olması, bütün itirazların reddedilmesi, bilim insanlarının
ve ilgili kuruluşların çalışmalarının yok
sayılması, iktidarın gizlenemeyen niyetlerinin ve
ihtiraslarının olduğunu göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, bölgeyi, ülkemizi ve
gelecek nesillerimizi ilgilendiren böylesi önemli bir konunun
araştırılmasından iktidarın çekinmesini,
karşı çıkmasını anlamakta zorlandığımı
söylemek isterim. Yöre halkının iddialarının ve bilim insanlarının
görüşlerinin tespit edilmesine ve ÇED raporundaki eksikliklerin
giderilmesine niçin karşı çıkılmaktadır? Bunun makul
bir izahı olamaz. Doğadaki bütün olumsuzlukların insan
kaynaklı olduğu bir gerçektir. Bu açıdan, denizlerimizi,
doğayı, çevreyi, içindeki bütün canlılarla birlikte
yaşatmak bir insanlık görevidir; bu, aynı zamanda, insan
hayatının devamını sağlayacak en önemli
davranıştır.
Bunları ifade eder, saygılar sunarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep eden
Çanakkale Milletvekili Sayın Özgür Ceylan.
Buyurun Sayın Ceylan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine partim
adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, acı ama defalarca
kez bu kürsüden denizlerimizin, ormanlarımızın katledilmesine
karşı kamuoyu yaratmak maksadıyla konuştum. Acı
diyorum, şunun için: Anayasasında Herkes, sağlıklı
ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi
geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre
kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevdir. yazan bir
ülkenin yurttaşlarıyız; buna rağmen çevreyi
koruyamıyoruz. Rant uğruna her şeyin haraç mezat
satıldığı bir döneme tanıklık ediyoruz. Dünyanın
başka hangi ülkesinde bir halk topyekûn doğasını,
toprağını korumak için kendi devletine karşı mücadele
etmek zorunda kalır? Halkın seçilmiş temsilcileri olarak, çevre
katliamlarına dur demek için, halkın
çığlığını duyurmak için mücadele ediyoruz. Bugün
dünyanın en bakir, en temiz 3 denizinden 1i olan, Kuzey Egenin,
Trakyanın göz bebeği Saros Körfezi, iktidarın Katar
aşkıyla, bir çevre katliamıyla karşı
karşıya; üstelik orman alanları da Anayasayla korunduğu
hâlde binlerce ağaç kesilerek Limaka yol verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, körfeze doğal gaz
taşıyacak gemiler için, yaklaşık 270 metre uzunluğunda
bir iskele dolgu platformu ve kara boru hattı inşa
çalışmaları için çevre katliamı yapılıyor.
BOTAŞ tarafından Saros Körfezinde Limaka yaptırılan FSRU
Liman Projesinde yargı süreci devam etmesine ve yöre sakinlerinin
karşı çıkmasına rağmen neden kamu kurumları
seyirci olmayı tercih etmiştir? Proje alanının mutlak
tarım arazisi olduğu ve zeytin ve meyve yetiştiriciliği
yapılan bölgede yaşayanlar neden görmezden gelinmiştir? Saros
Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planını hazırlayan ve
Ocak 2018de onaylayan Bakanlık, Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim
Bölgesi olarak planladığı Sarosa neden sahip
çıkmıyor? Aynı proje için 2 farklı ÇED raporu var, bu çevre
katliamında hangi ÇED raporu esas alınmıştır?
Mahkemenin iptal ettiği ÇEDe dayanarak mı hafriyat
yapılıyor? Neden imar planına ilişkin Danıştay
kararı beklenmiyor? 2009/7 sayılı Genelgesiyle kitabına
uydurulan ÇED raporu mu esas alınıyor yoksa? Biri çıkıp
bunları açıklamalıdır. Bilirkişi raporuyla hukuksuzluk
ortaya konulmuşken mahkeme kararları beklenmeden sürecin
işletilmesi bir AKP klasiğidir. BOTAŞ adına, Katar
aşkına, Limak, kıyılarda hafriyat ve yol yapıyor,
binlerce ağacı kesiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) Tarım arazilerine,
ormanlara, denize ve sahile geri döndürülmesi mümkün olmayacak biçimde zarar
veren bu projelere Dur! demek mümkün değerli milletvekilleri. Sarosa
verilen zararın araştırılması ve doğa
katliamına Dur! denilmesi adına öneriye destek
olacağımızı ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
söz talep eden Çanakkale Milletvekili Sayın Jülide İskenderoğlu.
Buyurun Sayın İskenderoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Pandemi sürecinde ve sonrasında tüm dünyada
üretimden tedarike kadar her kalemde sıkıntılar
yaşandı. Bu süreç tüm dünyada üretimin ne kadar önemli olduğunu
bir kez daha hatırlattı. Üretim derken sadece tarımsal
üretimden bahsetmiyoruz elbette; endüstriyel üretim, sanayi ve diğerleri
Ancak şu anda içerisinde bulunduğumuz durum, bütün dünyanın
geleceğe dönük kabuslar görmesine neden olan enerji üretimi.
Ülkemiz kendi enerji kaynaklarını üretme,
kullanma konusunda son yıllarda büyük bir atılım içerisinde
ancak ne hikmetse, özellikle enerji üretimi konusunda ne zaman bir adım
atmaya kalksak karşımızda koro hâlinde aynı grubu
görüyoruz. Gezi olaylarında çevreyi yakıp yıkanlara,
sokakları talan edenlere bırakın karşı
çıkmayı, bu yıkımın içerisinde olanlar, destek
olanlar, mevzu ülkenin kendi enerji kaynaklarını üretmesi,
kullanması olunca bir anda çevreci kesiliyorlar. Bu sözde çevreci kesimden
ormanlarımızı, tarlalarımızı yakan hain terör
örgütüyle ilgili bir karşı ifade duyamazsınız ama Türkiye
için kritik bir hamle olan doğal gaz üretimi söz konusu olduğunda
ağaç orman çevre kelimelerini dillerinden düşürmüyorlar.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, Sarosu nasıl
koruyacaksın; ondan bahset.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla)
Birilerinin laf olsun, gündem olsun diye sözde çevre, sözde doğa
hassasiyetleri kamuoyunun malumudur; niyet, söz bir olmalıdır.
Çevrenin, doğanın korunmasında hiç kimse bizim hassasiyetimizi ölçemez.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Ya,
körfezin altını beton yapmışsınız; nasıl bir
hassasiyettir ya!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) PKKya diyor, size
demiyor ya; üstünüze alınmayın.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) Her
konuda olduğu gibi çevre ve doğa konusunda tutarsız
olanları samimi olmaya davet ediyorum. Ne zaman ülke için bir
çalışma yapılsa, bir proje hazırlansa bilimsel
dayanağı olmayan bir yaklaşımla karşı duruş
söz konusu. Köprü yaparsınız, karşı çıkarlar; yol
yaparsınız, karşı çıkarlar; havalimanı
yaparsınız, baraj yaparsınız karşıdırlar ama
mesele ülke aleyhinde bir konu olunca kayıtsız şartsız
ittifak olanların bize çevreyle ilgili söyleyecek sözleri olamaz.
OYA ERSOY (İstanbul) Katar, Katar; ülke
değil, Katar.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) - Herkes
şunu çok iyi biliyor ancak bir kez daha dile getirmek istiyorum: Bu tür
projeler yapılırken birçok kurumdan resmî görüş sorulur;
çevreye, tarım alanlarına, sularımıza etkisi olup
olmayacağı teknik olarak hesaplanır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Ya,
bu kurumlar sizin elinizde, bağımsız kurum mu var? Allah, Allah!
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) -
BOTAŞ, hayata geçirdiği tüm projelerde olduğu gibi Saros Gemi
İskelesi Projesinde de çevre hassasiyetiyle bölge halkına,
doğaya ve ülkemize çok yönlü katkı sağlayacaktır.
OYA ERSOY (İstanbul) Limak neler yapıyor,
onu da bir anlatsanıza.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) - Saros
Körfezi'nde 1 milyonun üzerinde lavanta ve zeytin ağacı fidesi
dikildi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Nereye dikildi?
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) - Deniz
kıyısında yer alan yaklaşık 6 bin metrekare deniz
çayırı, kendi habitatında 860 metreye yakın bölgeye
taşınarak Türkiye'de bir ilk proje gerçekleştirildi ve dünya
literatürüne de geçti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Çayırlar nerede, çayırlar?
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Devamla) - Hiç
kimse merak etmesin, ülkemiz çevreyle uyumlu, doğaya zarar vermeden, ortak
geleceğimize sahip çıkarak her alanda yatırım ve
projelerine, kalkınmasına devam edecek. Bu duyarlılıkla
denizlerimizi, topraklarımızı ve coğrafyasıyla
ülkemizi çocuklarımıza, gelecek nesillerimize emanet etmek için
titizlikle çalışıyoruz.
HDP grup önerisi aleyhinde olduğumu belirtiyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Çayırlar nerede, çayırlar?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan
RECEP ÖZEL (Isparta) Efendim, bir şey demedik
ya, bir şey demedik! Kalkıyor her şeye ya!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hatip
ağır sataşmalarda bulundu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hayır efendim,
sataşma yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) Allah, Allah, hiçbir şey
demedi ya!
BAŞKAN - Nasıl bir sataşmada bulundu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sözde
çevreciymişiz, daha bundan ötesi var mı?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Size söylemedi.
BAŞKAN Efendim?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sözde
çevreci
, Geziyle bu ülkeyi kaosa sürükleyenler
Bu ithamların hepsi
bizeydi yani.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale)
Başkanım, niye üzerlerine alındılar ki?
BAŞKAN Ama bu genel bir söylem hâline
dönüştü zaten o tarafta.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Genel söylem.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkanım, hayır yani ben not aldım.
OYA ERSOY (İstanbul) Genelleyemeyiz, Geziyi siz
de savundunuz Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hepsi
şeydi yani ağır sataşma var.
HABİP EKSİK (Iğdır) Kötü
dillerini düzeltmeleri için uyarıda bulunmanız lazım.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika...
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Jülide
İskenderoğlunun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Değerli halkımız, evet, AKP klasik bir iş yaptı, yine
hamaset, topu taca attı. Ya biz size, Saros Körfezi'ni niye
betonlaştırıyorsunuz, bunu betonlaştırmayalım, bu
ülkede bu kadar değerli bir doğal ortamı bozmayalım diye
araştırma komisyonu
kuralım diyoruz. Siz yine terörö edebiyatı yapmaya
başladınız. Başka bir iş bilmiyor musunuz ya!
Hakikaten bu ülkeden haberiniz var mı?
Katar'a peşkeş çekmek için doğayı
talan ediyorsunuz. Bugün, Türkiye'nin dört bir yanında, Kaz
Dağları'ndan Aydos'a, Aydos'tan Hasankeyf'e, kendi 5li çetenize rant
sağlayacaksınız diye ülkeyi betona gömmek için elinizden gelen
her şeyi yapıyorsunuz. Tabii, sizi anlıyoruz,
kuracağınız bir söz yok, bu konuda yetkiniz yok. Doğa talanına
karşı çıkmak isteseniz bile buna karşı
kuracağınız bir söz olamaz. Olamaz, bizim gibi özgür
değilsiniz ki siz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Demokratik bir partide yaşamıyorsunuz ki. Şimdi, biz ne zaman bu
ülkenin doğasıyla, çevresiyle, bir iliyle ya da herhangi bir
sorunuyla ilgili bir mesele getirsek siz aynı nakaratı devam
ediyorsunuz. Biraz ders çalışın ya, biraz ders
çalışın! Biraz Saros nerededir öğrenin, bu ülkenin
doğası niye talan ediliyor öğrenin, betonlaştırma niye
var öğrenin. Niye bu kadar zam peşinden koşuyorsunuz?
Öğrenin, öğrenin! Kürtler olmasa, örgüt olmasa siz neyin siyasetini
yapacaksınız ya!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Eğer
özgürseniz PKKya bir cümle söyleyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Gerçekten
merak ediyorum, ne konuşacaktınız ya! Elinizde hiçbir şey
yok, sözde olan sizin bu siyasetinizdir, çökmüştür.
NECİP NASIR (İzmir) Kürtler ile örgütün ne
alakası var? Örgüt, terör örgütüdür, Kürtler ayrıdır, nasıl
eşleştirebiliyorsunuz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Yanımda oturup bir vekil olarak bunu yapmanız hiç
yakışmıyor, hiç yakışmıyor. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
Kürtlere kurban olsun!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Saros Körfezinin
PKKyla ne ilgisi var be!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
Kürtlere kurban olsun!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, Edirne,
Edirne
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Deniz çayırları, deniz çayırları
OYA ERSOY (İstanbul) Cehalet deniyor buna,
cehalet.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
Kürtlere kurban olsun!
BAŞKAN Sayın Demirbağ
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
Kürtlere kurban olsun!
BAŞKAN Sayın Demirbağ, idare amiri
arkada oturuyor bak, yollayacağım idare amirini yanına.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Başkanım bir şey demedim. PKK Kürtlere kurban olsun. Allah
Allah, yanlış bir şey yok ki bunda.
BAŞKAN Oturun, oturun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, yerimden kısa bir söz
BAŞKAN Sayın Tunç, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın
Beştaşın sözlerini kabul etmemiz mümkün değil. Çevre
konusunda en duyarlı olan AK PARTİ iktidarıdır. Çevre
Kanunu ilk kez bu iktidar döneminde çıkarıldı ve daha geçen
hafta biz çevreyle ilgili çok önemli bir kanunu burada
yasalaştırdık. İstanbul başta olmak üzere Türkiyenin
büyük şehirlerinde, birçok yerinde milyonlarca ağaç diken ve
ormanlaşma noktasında çalışmaları tüm ülke
tarafından, milletimiz tarafından görülen bir siyasi iktidarız.
O nedenle çevreyle ilgili uluslararası sözleşmelere Kyoto Protokolü
başta olmak üzere imza atmış ve bunun gereğini yapan bir
ülkeyiz. Sayın milletvekilimiz konuşmasında bir sataşmada
bulunmadı, sadece genel bir değerlendirme yaptı ve bu konudaki
hassasiyetini ortaya koydu.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından Saros
Körfezindeki BOTAŞ projesinin insanlara ve doğaya verdiği
zararların araştırılması amacıyla 15/6/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 15 Haziran 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Gökçel, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Mersin
Milletvekili Cengiz Gökçelin, tarımda yaşanan krize ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi
yıllık yüzde 155 arttı, aylık yüzde 16,18. Dolar 17
lirayı geçti, aldı başını gidiyor. Mazot 30 lira oldu,
30 lira. Bir ay önce yüzde 118 olan tarım enflasyonu şimdi yüzde 155.
Her ay Tarım-ÜFE yeni bir rekor kırıyor. AKP'nin
yanlış politikaları yüzünden, çiftçi tarlasını ekerken
gübre alamadı, fide alamadı, tohum alamadı. Su kullanamıyor
çiftçi. Şimdi hasat zamanı geldi, çiftçi hasat yapacak mazot
alamıyor.
AKP çiftçinin ekip dikebilmesi için hangi tedbiri
aldı? Vatandaşın ucuz gıdaya erişebilmesi için hangi
tedbiri aldı? Yaşanan krizin tek sorumlusu Erdoğan ve AKP
iktidarıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Eksik? Yok.
Sayın Özer...
39.- Antalya
Milletvekili Aydın Özerin, çiftçilerimiz maliyetlere
yetişemediği için tarlasını ekemezken yeni Tarım
Bakanının dışarıda arazi kovaladığına
ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bizim çiftçi maliyetlere yetişemediği için
tarlasını ekemezken meğer yeni Tarım Bakanımız
dışarıda arazi kovalıyormuş. 10 ülkede arazi kiralamak
için harekete geçmiş bile. Hatta Bakan Kirişci demiş ki:
Oralara modern tarımı götürmek istiyoruz. Bakir tarım
alanlarında üretim yapmak istiyoruz. İnsan kendi bahçesi dururken
komşusunun bahçesini eker mi? O topraklar komşunun bile değil.
Hatırlayın, Türkiye ilk Sudan'da 780.500 hektar tarım arazisi
kiralamıştı, yedi senedir kayda değer bir üretim yok. Daha
sonra Nijer'e gidildi, 1 milyon hektar alanda yem bitkileri üretilecekti fakat
ekonomik değildi, geç fark edildi. Şimdi sıra Venezuela'da;
iklimi buğday üretimine uygun bile değil ve ürünün yüzde 30u
onların, yüzde 70i bizim olacakmış. Neden bu çabayı
Türkiye'de tarım dışı bıraktığınız
4,8 milyon hektar için göstermiyorsunuz?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Örs
40.- Trabzon
Milletvekili Hüseyin Örsün, KTÜ mezunu gelir uzmanı ve
yardımcıları ile meslektaşlarının taleplerine
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Kariyer uzmanı olarak mesleğe başlayan,
yeterliğe sahip gelir uzman ve yardımcıları, 666
sayılı KHKyle merkez-taşra ayrımına tabi tutularak
mağdur edilmiştir. Bazı uzmanlıklar merkez uzmanı
olarak adlandırılmış, içinde yeterliğe tabi gelir
uzmanlarının bulunduğu bazı uzmanlıklar ise taşra
uzmanı olarak adlandırılarak maaş ve özlük hakları
arasında tam anlamıyla uçurum meydana getirilmiştir.
Yeterliğe tabi gelir uzmanları ve yardımcılarının
mağduriyetlerinin giderilmesi ve daha sağlıklı bir vergi
idaresinin oluşturulması adına merkez-taşra
ayrımının kaldırılarak yeterliğe tabi gelir
uzmanı ve yardımcılarına hak ettikleri özlük hakları
ve kariyer olanaklarının kendilerine verilmesi gerekmektedir. KTÜ
İktisadi ve İdari Bilimleri Fakültesinden mezun olan, şu an
yeterliğe tabi gelir uzmanı ve yardımcısı olarak görev
yapan öğrencilerim ve meslektaşlarının bu talebini yüce
Meclisimize arz ediyorum.
Söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
41.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, şehit olan Jandarma Kıdemli
Üstçavuş Güngör Gençere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Görevde geçirdiği trafik kazası nedeniyle
tedavisi devam eden hemşehrimiz Jandarma Kıdemli Üstçavuş Güngör
Gençer yaşam mücadelesini kaybederek şehit olmuştur.
Şehidimize Allah'tan rahmet diler, ailesi ve halkımıza
başsağlığı temenni eder, acısını
paylaşırım.
VIII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları
tarafından, karşılıksız çek keşide etmek
sebebiyle hapis cezası alan kişilerin durumlarının tespit
edilmesi ve ortaya çıkabilecek sorunların
araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2759) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 15 Haziran 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
15/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/6/2022 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi ve
arkadaşları tarafından karşılıksız çek
keşide etmek sebebiyle hapis cezası alan kişilerin
durumlarının tespit edilmesi ve ortaya çıkabilecek
sorunların araştırılarak çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2759) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 15/6/2022 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İstanbul Milletvekili
Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi konuşacak.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kangren
olmuş bir konuyu tekrar Genel Kurulun gündemine getiriyorum. Konu,
düzenlediği çek karşılıksız çıkması
nedeniyle hapis cezası tehdidiyle karşı karşıya
kalmış olan vatandaşlarımız. Çok kısaca bu
işin geçmişini özetlemek istiyorum.
Meclisimiz 14 Nisan 2020 tarihinde kabul etmiş
olduğu bir kanunla İnfaz Kanununda bir değişiklik
yaptı ve İnfaz Kanununda yapılan bu değişiklikle
birlikte birçok mahkûm bir gün dahi cezaevinde hapis yatmaksızın
tahliye oldu. Örneğin beş yıl hapis cezasına mahkûm
olmuş bir dolandırıcı bu İnfaz Yasasının
getirdiği kolaylıktan yararlanarak bir gün dahi hapse girmeksizin
tahliye oldu, özgürlüğüne kavuştu. İnfaz Yasası böyle bir
kolaylık getirdi. Bu örneği biraz daha geliştirelim: Matbaada
sahte çek basmak suretiyle, sahte çek keşide etmek suretiyle bir
satıcıyı, bir tüccarı dolandıran bir vatandaş bu
kolaylıktan yararlandı ve hapse girmedi. Gel gelelim, ticari
hayatın akışı içerisinde yaşanan birtakım
sorunlar nedeniyle düzenlediği çek karşılıksız
çıkan vatandaşa bu kolaylık Meclis tarafından gösterilmedi,
daha doğrusu AK PARTİ Grubu tarafından gösterilmedi dersek
doğru olur. (CHP sıralarından alkışlar) Kanun
çıktı, ne zaman? 25/3/2020 tarihinde çıktı, dendi ki:
Sizler bu karşılıksız çıkan çekin 1/10unu üç ay
içinde ödeyin, kalanı da ikişer ay arayla 15 eşit taksitle
ödeyin, bu hapis cezasından kurtulun. Sonra, bu sürenin yeterli
olmadığı anlaşıldı, üç aylık süre bir
yıla çıkarıldı bir başka kanunla, sonra bu bir
yıllık sürenin de yeterli olmadığı
anlaşıldı, bir yıllık süre bir yıl daha
uzatılarak 30 Haziran 2022 tarihine kadar uzatıldı. Süre
bitiyor, az kaldı, eğer yeni bir düzenleme yapılmaz ise bu
vatandaşlarımız hapse girecek.
Türkiye Büyük Millet Meclisi alacaklının icra
dairesi gibi çalışamaz arkadaşlar. Bir Demoklesin
kılıcı bu vatandaşlarımız üzerinde
sallanıyor Bunu öde, ödemezsen hapse gireceksin. Şunu demek
istemiyorum, diyemiyorum daha doğrusu; ya bu düzenlediği çek
karşılıksız çıkan vatandaşlarımızı
lütfen dolandırıcı olarak telakki etmeyin demek istiyorum ama
diyemiyorum çünkü dolandırıcı saysaydınız
affedecektiniz. Bu insanlar dolandırıcı değil, niye
ödeyememiş çekini bu vatandaşlarımız? Devletten
alacağını alamamış, belediyeden
alacağını alamamış; dolar fırlamış,
faizler yükselmiş. Bu vatandaşlarımız ne yapmış?
Devlete sadık kalmışlar, vergilerini ödemişler, devlete
inanmışlar, gel gelelim Hapse gireceksin. deniliyor.
Değerli arkadaşlar, başka nedenler de
var, başka örnekler de verebilirim size, yaşanmış örnekler.
Bakın, İzmirden bir vatandaşımız bana yazdı,
bildirdi, ismi Canan Arslantaş. Alacaklı olduğu firma konkordato
ilan etmiş. Konkordatonun kesinleşmesi birkaç yıl sürmüş,
sonra konkordato kabul edilmiş ve mahkeme, altmış ay vadeyle,
konkordato ilan eden firmaya borçlarını ödemesi için bir süre vermiş,
beş yıl yani. Arada geçen konkordatonun ilanı, kabulü süresini
de dikkate alırsanız yaklaşık sekiz yıla varan bir
süreçten söz ediyoruz. Oradan alacaklı olan kişi borcunu,
alacağını o konkordato ilan eden firmadan sekiz yıl sonra
alacak belki ama sen Alamadığı alacak nedeniyle,
karşıya vermiş olduğun çek karşılıksız
çıktığı için hapse gireceksin. diyorsun. Değerli
arkadaşlar, bu, asla adalete uygun değil, asla adalete uygun
değil; bu, insan haklarına da aykırı.
Anayasamızın 38inci maddesi ekonomik suça ekonomik ceza
kavramını getirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hiç kimse sözleşmeden kaynaklanan bir
yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktan dolayı
özgürlüğünden alıkonulamaz. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi Ek 4 No.lu Protokolün 1inci maddesinin hükmü bu aynı
zamanda. Bu çekte hapis cezası buna aykırı, ben bunu
söylediğim zaman AK PARTİ Grubundaki arkadaşlar
bazıları, hepsini söyleyemem- diyor ki: Efendim, alacaklı ne
olacak? Peki, dolandırıcıyı affederken,
dolandırıcıdan alacağı olan vatandaşa sordunuz mu
Alacaklı ne olacak? diye. (CHP sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bravo! Mağdur ne
olacak diye düşünmediniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Türkiye
Büyük Millet Meclisi alacaklının icra dairesi gibi
çalışamaz, bunu yapmayın.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) 3167den önce o
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Gelin,
çekte hapis cezasını kaldıralım. Avrupa Birliğinin
hiçbir ülkesinde çekte hapis cezası yok.
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına söz
talep eden Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde 250 bin Çek Yasası mağduru olduğu biliniyor. Bu
mağdurlar uzun süredir ekonomik suçlara ekonomik ceza talebiyle hapis
cezasının kaldırılmasını, adli cezaların
idariye çevrilmesini talep ediyor. Fakat ortada ceza erteleme haricinde hiçbir
sonuç yok. Anayasamızın 38inci maddesinde Hiç kimse, yalnızca
sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getirememesinden dolayı
özgürlüğünden alıkonulamaz. hükmü yer alıyor. Sizse kanunlarda dönemsel değişiklikler yaparak
Anayasanın etrafından dolanmayı tercih ediyorsunuz. Önce
2012de hapis cezasını kaldırdınız, sonra 2016da
tekrar getirdiniz; bir öyle, bir böyle. Bugünkü doğruysa, dün neden o
kanunu çıkardınız? Bunların, saydıklarımın
hepsi sizin zamanınızda oldu. Bugün çözüm diye sunduğunuz da
aynı zamanda çözüm değil. Artık bir karar verin ve bu
mağduriyetleri giderecek adımları atın. Aslında burada
sorulması gereken asıl soru: Mağdurlar çeklerini niye ödeyemiyorlar?
Karşılıksız çeklerin sayısına
baktığımızda ülkedeki ekonomik ortamla bariz bir paralellik
var. Ekonomik ortam güvenilir olduğunda, ekonomi iyiye gittiğinde
karşılıksız çek sayıları azalıyor yani
beceriksiz ekonomi yönetiminiz karşılıksız çek oranını
patlattı. Mesuliyet sizin; mağduriyet esnafın, çiftçinin,
tüccarın. Pandemi döneminde ardı ardına destek paketleri
açıklıyordunuz, kimi desteklediniz de arkanızda bu kadar
mağdur bıraktınız merak ediyoruz.
Konkordato ilan eden şirketlerde
alacakları kalan, senetlerini tahsil edemeyen, kamudan
alacaklarını bir türlü alamayan, döviz kurundan dolayı borcu
katlanan kişiler çeklerini ödeyemiyorlar. Hepsi sizin
hatalarınızın bedelini ödüyor. Baktığımızda
çek mağdurlarının büyük bir çoğunluğunun küçük esnaf
olduğunu görüyoruz. Peki, bu durumun sorumlusu kim?
Alacağını tahsil edemeyen kişi borcunu nasıl ödesin?
Ödeyemiyor ve beş yıllık hapisle karşı
karşıya kalıyor. Peki, ödeyeceğiniz paranız yoksa yani ödememek tercih değilse hapis
cezası önleyici olur mu? Hayır, olmaz zira borç hapiste ödenemez.
Demek ki borçlunun hapse girdiği durumda, aslında alacaklıya da
kötülük yapıyorsunuz. Burada derdimiz üzüm yemek mi, bağcıyı
dövmek mi; bir karar vermeniz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum.
Karşılıksız çekten dolayı
mahkûm olanların cezalarının ertelenmesi sadece geçici bir
çözüm. 250 bin mağdurun artık kalıcı bir çözüme ihtiyacı
var, bunu da 30 Haziran 2022den önce halletmek zorundayız. Aksi takdirde,
cezaevlerinin kapılarını yeni mağduriyetlere
açmış olacağız. Gelin, hep birlikte mağdurların
taleplerine kulak verelim, Anayasamıza ve AİHM kararlarına
uygun bir şekilde düzenlemeye gidelim. Kötü ekonomi
politikalarının faturasını iş dünyasına kesip
hapse yönlendirmek yerine, çeklerini ödeyecek fırsatları hep beraber
yaratalım. Bu yolu belirlemek için de bu araştırma komisyonu
elzemdir. Çözümü isteyen herkesin destek vereceğine inanıyorum; biz
destekleyeceğiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına söz talep eden Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, milletin Meclisi
kimlerden yana olmalı? Patronlardan yana mı, zenginlerden yana
mı, 5li çetelerden yana mı olmalı? Hayır. Öyle
olmadığını söylersiniz herhâlde. Milletin Meclisi dara
düşenden yana, mağdurdan yana, zor durumda olandan yana olmalı.
Bakın, son zamanlarda esnafın yanına
gidemiyorsunuz biliyorum çünkü bir dokunup bin ah işitiyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yalan, yalan!
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Her zaman
gidiyoruz.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Her gün oradayız,
her gün.
GARO PAYLAN (Devamla) Ama arkadaşlar, esnaf zor
durumda.
Şimdi, ben de esnaflık yaptım, bir esnaf
çocuğuyum, babamı kaybedince de yıllarca esnaflık
yaptım.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Biz de esnaf
çocuğuyuz.
GARO PAYLAN (Devamla) Hiçbir esnaf keyfinden çekini
ödememezlik yapmaz arkadaşlar. Çekini ne zaman ödeyemez? Ekonomik
şartlar bozulduğu zaman ödeyemez arkadaşlar. Siz kaynakları
zenginlere doğru aktardığınız için, esnafı yok
saydığınız için esnaf dara düştü. Covid döneminde
bütün dünya esnaflara on binlerce dolar, on binlerce euro destek verirken siz
esnafı ayazda bıraktınız, esnaf dara düştü, çekini
ödeyemedi. Ne olacak? Esnaf hapse girecek. Bunu vicdanınız kabul
ediyor mu arkadaşlar?
Sayın Nebati ne diyor? Çarklar dönüyor. diyor,
değil mi? Ben de soruyorum: Çarklar kimin için dönüyor? 5li çete için
dönüyor. O da öyle söyledi Patronların keyfi yerinde. dedi ama esnafımız
zor durumda. Bakın Ekonomi büyüyor. diyorsunuz ama gelin,
Diyarbakır esnafına sorun bakalım Diyarbakır
esnafının ekonomisi büyüyor mu. Diyarbakır esnafı
siftahsız dükkân kapatıyor Cirolarımız dörtte 1e,
beşte 1e düştü. diyor. Diyarbakır esnafı çeklerini
ödeyemiyor. Ödeyemeyince ne olacak? Vicdansız yönetim diyor ki: Hapse
gireceksiniz.
Değerli arkadaşlar, ekonomik bir zorluk
olduğunda bunun cezası ancak ekonomik bir ceza olabilir; hatta ve
hatta, vicdanlı Meclis ceza vermez, destek verir arkadaşlar ama siz
ekonomik zora girmiş esnafımıza diyorsunuz ki: Hapse
gireceksiniz. Ya, Allahınızı severseniz, hapse girmiş bir
kişi borcunu nasıl öder arkadaşlar? Bir esnafı alıp
hapse atacaksın, hadi borcunu ödesin bakalım, yıllarca hapiste
kalacak. Ya, bir insan özgür olursa, çalışırsa ancak borcunu
ödeyebilir. Bu gerçekliğin bile farkında değilsiniz değerli
arkadaşlar.
Bu açıdan, değerli arkadaşlar, gelin, bu
düzenlemeyi el birliğiyle çıkaralım. Çek nedeniyle yani ekonomik
zorluk nedeniyle hiçbir yurttaşımız hapse girmesin. Ya, borç
verenler de kişinin durumuna baksın, ona göre borç versin,
yalnızca ticarette bellidir. Ya, borcunu ödeyemeyen mi suçludur? Sen de o
borcu verirken gerekli incelemeyi yaparsın, ona göre borcunu verirsin
kardeşim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, banka kârları 5 katına çıkmış durumda
şu an, 5 katına yükselmiş durumda. Esnaf ödüyor o faizleri
bankalara. Büyük şirketlerin kârları 10 katına
çıkmış biliyor musunuz? Ya, gidin, bir esnafa sorun
bakalım. Jant üstü gidiyor esnaf; bırakın kâr etmeyi, evini
geçindiremiyor, dükkânının kirasını ödeyemiyor, çeklerini
ödeyemiyor. Böyle bir durumda vicdanlı bir Meclis ne yapar? Esnafına
destek verir ama siz esnafı hapse atacak bir düzenlemeyle karşı
karşıya bırakıyorsunuz. Gelin, bunlardan vazgeçelim ve
esnafın, dar gelirlinin yanında olduğumuzu gösterelim.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Ali Özkaya.
Buyurun Sayın Özkaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri
ve aziz milletimiz; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çek, Türk Ticaret Kanununa göre malum bir ödeme
aracıdır, kambiyo senedidir yani Benim bankada param var, bu
işlemde bu çeki al, git ve karşılığını
bankadan al. Ancak uygulamada çekte vade konulmuş ve belirli kanunlarda
da bu vadeler kabul edilmiş, âdeta bir kredi aracı hâline de
gelmiştir.
Tabii, karşılıksız çek, 1929dan
1985e kadar, 3167 sayılı Kanun çıkana kadar Türk Ceza Kanunu
kapsamında suç telakki edilmiş, 1985ten itibaren ise bir yıldan
beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren bir suç olarak
düzenlenmiştir. Daha sonra, 2003 yılında AK PARTİ bunu Ceza
Kanunu kapsamındaki suç olmaktan ağır para cezasına
çevirmiş ve 2012 yılından itibaren de ekonomik suça, ekonomik
ceza kapsamında kabahate çevirmiş ve para cezası olarak
belirlenmiştir.
Tabii, 2016 yılına geldiğimizde, çekteki
ticaretteki güvenin zedelenmesi, karşılıksız çek
oranlarının ciddi manada artması ve bilhassa çekteki ticaretin
alacaklı tarafında olan insanların ciddi sıkıntı
yaşaması görüldükten sonra, tekrar bir kanun düzenlemesiyle çeke para
cezası getirilmiş -karşılıksız çıkan
miktarı kadar para cezası- bu para cezası ödenmediği
takdirde hapis cezasına dönme işlemi uygulanmıştır.
Malum, biliyorsunuz, Covid izniyle ilgili kanuni
düzenlemeler
Yargı paketi kapsamında, 2020 yılı Nisan
ayında, burada kanuna bir hüküm eklendi çekle ilgili ve Çekin
karşılıksız çıkan bedelinin yüzde 10unu öderse iki
ayda bir, 15 taksitte ve ilk altı ay içinde
diye konuşmuştuk.
AK PARTİ Grubu altı aylık süre getirmişti, muhalefet
ısrarla altı ayı kabul etmedi ve Genel Kurulda önergeyle
altı ay, üç aya indirilerek çıktı. Üç ayın yeterli
olmadığı görüldü Covidin devam etmesi münasebetiyle, tekrar bu
üç aylık süre bir yıla çıkarıldı ve bir
yıllık süre verildi 2021in Temmuz sonuna kadar.
Yaşadığımız süreçte bu da yeterli görülmedi ve bir
yıllık süre daha verilmiş oldu. O süreçte baktık kaç
kişi çek nedeniyle hapiste. Toplam 800 kişinin hapiste olduğunu
gördük.
Şimdi, değerli arkadaşlar, az önce
vekillerimizle de konuştuk, önerge sahibi sayın vekiller de söyledi;
çekin iki tarafı var, bu bir ticari ilişki. Bizim Afyonkarahisarda
bol miktarda patates ticareti yapılır. Belirli yerlerden patates
almaya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL BİLEN (Manisa) Manisada da
üzüm
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Manisada üzüm, Mersinde
limon.
Gelirler, önce peşin parayla alırlar
devamlı, bir müddet, belirli bir süre sonra çek verilir, çekler
karşılıksız çıkar ve çiftçi ciddi manada mağdur
olur; bu çift taraflı bir işlem, iki taraflı bir işlem.
Bakınız, 2012 ile 2016 arasındaki
karşılıksız çek oranı -ibraz edilen çek değil
karşılıksız olarak- bu para cezasının olduğu
dönemde yüzde 4,7; kanun değiştikten sonraki 2017-2020 arasında
yüzde 1,77; 2022nin ilk 4 ayında yüzde 0,82. Dolayısıyla
doğru bir kanun var, doğru bir tedbir var, doğru bir yöntem var.
Bu doğru yöntemle birlikte devam etmek gerekiyor ve ticari hayatı
korumamız gerekiyor, çift taraflı işlemlerde bunu devam ettirmemiz
lazım. Burada ekonomik suça ekonomik ceza var çünkü doğrudan para
cezası, hapis cezası değil; birçok kanunumuzda da benzer
hükümler vardır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, bir saniye lütfen, Akif
Beye söz vereceğim, Sayın Hamzaçebiye.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Özkaya şu sorunun cevabını
vermedi: Piyasayı 10 milyon lira dolandıran ve beş yıl
hapse mahkûm olan bir kişiyi bir gün bile hapis
yatırmaksızın affettiniz ama 10 bin liralık çeki karşılıksız
çıkan kişiyi affetmiyorsunuz; bu bir.
İki: Sayın Özkayanın verdiği
rakamlara dayalı olarak varmış olduğu sonuç tamamen
yanlıştır. Bakın -tablo burada, kürsüde vaktim
olmadığı için gösteremedim- ekonomik büyüme ne zaman dibe
vuruyorsa karşılıksız çek miktarı artıyor. Örnek
veriyorum: 2009 yılı kriz yılıdır, şu mavi çizgi
büyüme çizgisidir. Büyüme o yıl eksi 4,8 olmuş yani ekonomi yüzde
4,8
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Sayın Hamzaçebi ismimi vererek Farklı, yanlış
söyledi. dediği için sataşma var,
69a göre cevap vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de sataşayım da ona
da cevap ver.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika söz vereyim ve
konuyu kapatalım, yoksa bu uzayacak birbirinizi ikna etmek için.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sayın Özel de sataşsın, ondan sonra
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de konuşayım da
belki hepsine birden cevap verir. Ben de benzer bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Tamam, o zaman Sayın Özele söz
vereyim, ondan sonra siz belki
Buyurun Sayın Özel.
43.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz önce
Manisadaki üzüm üreticisiyle ilgili söyledi. Manisadaki üzüm üreticisinin,
kiraz üreticisinin böyle bir sorunu var ve şöyle bir tepkileri var:
Onları dolandıran çeteler vardı, bazıları
yakalandı, hapse atılmıştı, atılıyordu, siz
onları kurtardınız, af çıkardınız ama af
çıkarmak yerine
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hiç öyle bir
şey olmadı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şöyle: Onların mal
verdiği ama daha sonra ekonominin kötüye gidişinden dolayı iflas
etmiş kişilerin çalışarak borcunu ödeme imkânını
da ortadan kaldırıyorsunuz. Tokatçıyı,
dolandırıcıyı affedenin bu savunması makul değil
bence.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan
BAŞKAN Kürsüye gelin, cevap verin.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkayanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları
açıklamaları sırasında şahsına ve Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşmaları nedeniyle konuşması
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bir, konular ve cevaplar ilgisiz.
Sayın Hamzaçebi, ben bu süreçte otuz yıla
yakın avukatlık yaptım. Kriz dönemlerinde
karşılıksız çek artmaz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Nasıl artmaz?
Yapma ya!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Tam tersi, bakın,
insanlar nakde dönerler, o kısımda ticarette çek azalır,
karşılıksız çek azalır.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ticareti bilmiyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Az önce Maliye
Bakanlığından aldığım veri: Yüzde 4 iken bugün
binde 8; daha düştü. Bu miktarlar doğru değil.
İki: Biz AK PARTİ döneminde tek bir af kanunu
çıkarmadık arkadaşlar. İnfaz Kanununda grubumuz adına
en çok ben görev aldım, bütün muhalefet partisi milletvekili
arkadaşlarla da görüştük, hepiniz de destek verdiniz. Af kanununda
af diye bir şey yok, biz infaz ertelemesi yaptık. İnfaza da
belirli dönemlerde ihtiyaç olur, yapılır. Hiç kimseyi, hele hele
dolandırıcıları asla affetmedik. Bu, doğru değil,
külliyen gerçek dışı. İnfaz ayrı bir düzenlemedir, af
ayrı bir düzenlemedir; hem Anayasa hem İç Tüzük belirler. Bizim,
Manisadaki üzümcüyü de, Afyondaki patatesçiyi de, Mersindeki limoncuyu da
bütün tüccarları, hepsini korumamız lazım. Karşılıksız
çeki olup da mağdur olan insanlar da bizim insanımız, arzu
etmeyiz elbette ki onların da
Ama sonuçta çift taraflı bir
işlem, çift taraflı işlemlerde her iki tarafı da
korumamız lazım. Hukuk devletinin en temel vasfı, bir alacak
varsa onu gayrimeşru yollarla değil devlet organlarıyla tahsil
etmektir, devlet organlarıyla tahsil etmezse sorun çıkar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın hatip benim açıklamama cevaben Kriz
dönemlerinde karşılıksız çek sayısı artmaz.
dedi; tamamen yanlış.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Görüş bildirdi, sataşma değil ki. Sataşma yok ki burada,
nerede sataşma var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Külliyen yalan. dedi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Söylediğime başka bir anlam yükleyerek
sataşmıştır efendim, söz istiyorum.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Nasıl
bir sataşma bu Allah aşkına ya!
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
6.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Özkaya, hiç Hazine ve Maliye Bakanlığına gitmeye
gerek yok, bu bilgiler internette var.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) İşte,
aynısı bende de var, bende var aynısı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın,
işte burada rakamlar, yanlışım varsa söyleyin. 2009
yılı kriz yılıdır; büyüme yüzde eksi 4,8; ekonomi
küçülmüş, dibe vurmuş -meşhur 2009 krizi-
karşılıksız çek oranı fırlamış,
karşılıksız çek miktarının gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı yüzde 23.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Eski, önceki
kesilmiş çekler.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın,
hapis cezası var bu dönem, hapis cezası var.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yok, 2009da hapis
kalktı; eksik bilgi Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Yanlışınız var.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır, efendim.
O tarihe geri dönün, 2009da öyle bir şey yok; yanlış bilgi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Gelelim
2021e; 2021 yılında ekonomi yüzde 11 oranında büyümüş,
karşılıksız çek miktarı azalmış. Bakın,
yüzde
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) 2009da
ağır para cezasına çevrildi; yanlış bilgi Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Ceza var,
azalmış.
BAŞKAN Sayın Özkaya, müsaade edin,
anlatsın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Dediğiniz yanlış, ekonomik kriz dönemlerinde
karşılıksız çek miktarı yükselmiş.
Rahip Brunson krizini bu vatandaşlarımız
mı yarattı? Geçen sene eylül ayında dolar 8 lira 30
kuruştu, şimdi 17,5 lira oldu; Türk lirası yüzde 50yi aşan
oranda değer kaybetti. Bunu bu esnafımız mı yarattı?
Cevap verin.
Şimdi, kelime oyunları yapıyorsunuz,
Biz kimseyi affetmedik, İnfaz Yasasında değişiklik
yaptık. diyorsunuz. Doğru, ben de öyle söylüyorum; İnfaz
Yasasında yaptığınız değişiklikle,
piyasayı 10 milyon lira dolandırmış olan bir kişiyi,
beş yıl hapse mahkûm olmuş olan bir kişiyi bir gün bile
cezaevinde yatırmaksızın salıverdiniz, tahliye ettiniz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Dolandırıcıyı affettiler.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ya, yok öyle bir
şey ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Affettiniz, aynen öyle.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Niye
elinizi sallıyorsunuz? Öyle değil mi?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yok, öyle değil
işte Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Hayır,
hayır; bakın, cezaevine girmedi ama 10 bin liralık çeki
karşılıksız çıkan insana bu yasalarla hapis
cezasının yolunu açtınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Hamzaçebi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Reza
Zarrabı ne çabuk unuttunuz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Reza Zarrab var.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkanım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, söz
verecek misiniz yoksa oylamayı mı yapacaksınız?
BAŞKAN Konuyla ilgisi yoksa oylamayı
yapayım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tabii,
tabii.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman yoklama isteyeceğim
de ondan diyorum, ayıp olmasın.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Ya, Özgür,
doktorların yasasına karşı mısın kardeşim
sen ya?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Size düşünme
fırsatı veriyoruz, düzeltme fırsatı veriyoruz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Ben yasa teklifini
sunacağım, sen yine niye yoklama istiyorsun?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Karşı demek ki
ağabey, karşı çıkıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eczacıları
koyacaksınız o yasa teklifine, eczacıları. Veterinerleri
koyacaksınız, hemşirelere verdiğiniz sözleri
tutacaksınız.
ALİ ŞEKER (İstanbul) 1
Aralıktakinden geri düşmeyeceksiniz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Şikâyet
ediyorum, seni sağlıkçılara, doktorlara şikâyet ediyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) 1 Aralıktan
geri düşmeyeceksiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Seni protesto eden nümayiş
yaptılar bugün Mecliste meslektaşların, daha ne yapsınlar?
VIII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları
tarafından, karşılıksız çek keşide etmek
sebebiyle hapis cezası alan kişilerin durumlarının tespit
edilmesi ve ortaya çıkabilecek sorunların
araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2759) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 15 Haziran 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Peki, Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Oylamaya geçmeden önce yoklama talebi
var, onu karşılayacağım.
Sayın Özel, Sayın Gökçel, Sayın Köksal,
Sayın Emecan, Sayın Tığlı, Sayın Sarıaslan,
Sayın Şeker, Sayın Güzelmansur, Sayın Kaplan, Sayın
Beko, Sayın Arık, Sayın Gürer, Sayın Kılınç,
Sayın Özer, Sayın Şahin, Sayın Yıldız, Sayın
Kasap, Sayın Zeybek, Sayın Tokdemir, Sayın Yeşil.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Pusula veren sayın milletvekilleri Genel Kurul
Salonunu terk etmesinler lütfen.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN - Pusula veren sayın milletvekilleri
Genel Kuruldan ayrılmasın lütfen.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- ÖNERİLER
(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları
tarafından, karşılıksız çek keşide etmek
sebebiyle hapis cezası alan kişilerin durumlarının tespit
edilmesi ve ortaya çıkabilecek sorunların
araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/2759) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 15
Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Beştaş
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, 12 Haziranda İstanbul
Esenyurtta bir düğünde yapılan tutuklamalara ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, elimde bir ifade tutanağı var,
umarım vekiller dinlerler, isteyenlere göstereyim. 12 Haziranda
İstanbul Esenyurtta bir düğün yapılıyor. Bu düğünden
sonra -işte üç gün oldu bugün- damat, ailesi ve birkaç davetli
gözaltına alındı, daha doğrusu davet edildikleri karakola
gittiler, karakoldan sonra savcılık ifade almadan tutuklamaya sevk
etti ve bir saat önce de damatla beraber 10 kişi tutuklandı
sarı, kırmızı, yeşil puşi taktıkları
gerekçesiyle. Soru aynen şu Sayın Başkan: Düğün salonu
içerisinde terör örgütünü temsil eden sarı, kırmızı,
yeşil renkli bez parçasının salona kim tarafından
sokulduğu, sizin tarafınızdan da bahse konu bez parçasıyla
resim çektirdiğiniz, aynı zamanda halay esnasında siz veya
diğer
Aynı zamanda davetliler tarafından da örgüt
propagandası yapıldığı
anlaşılmıştır. Bir de Kürtçe türküler söylenmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya
renklerden korkan, renklere düşmanlık yapan, Kürtlerin bütün
değerlerine düşmanlık yapan bir iktidar bloku var
karşımızda. Bir de her fırsatta Kürt
düşmanısınız. dediğimizde böyle garip garip cevaplar
veriyorlar. Bu, Kürt düşmanlığının mahkeme
tutanağıdır. Sarı, kırmızı, yeşili
ellerinden gelse trafik ışıklarından sökecek kadar aciz
içindeler. Ya yazıklar olsun gerçekten! Düğünde insanlar isteği
rengi takamayacak mı, istediği dilde müzik dinleyemeyecek mi? Bir
damat ve ailesinden 9 kişinin tutuklanmasının izahı nedir
acaba? Savcı ve hâkim neye dayanarak bunu yapıyor? Bu, AKP ve MHP
iktidarının icraatıdır işte.
BAŞKAN Sayın Sancaklı
45.- Kocaeli
Milletvekili Saffet Sancaklının, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Biraz önce Ömer Faruk Gergerlioğlu bir cümle
söyledi AK PARTİ ve MHP arasında Kocaelide Belediyede ne işler
dönüyor? diye. Aslında cevap vermek istemiyorum ama Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altında böyle bir şey söylendiği zaman
da buna bir cevap vermek gerekiyor. Milliyetçi Hareket Partisinin Kocaeli
Belediyesinde hiçbir işi yoktur, olması da söz konusu değildir.
Kamuoyunun takdirine sunuyorum.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
46.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, Türkiyeye gelen gurbetçilerin
yaşadığı sorunlara ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yaz mevsimiyle yurt dışından yüz
binlerce vatandaşımız tatil için memleketlerine gelmekte ama
sıkıntıları büyük; uçak biletleri el yakıyor,
fahiş bilet fiyatlarına indirim bekleyen gurbetçilerimiz şimdi
Türk Hava Yollarının bagaj hakkına ilişkin yeni
uygulamasıyla bilet fiyatlarına gizli zamla karşı
karşıya. Bu yeni uygulama, doğrudan Avrupadan Türkiyeye
gelecek gurbetçilerimizi vurmakta. 4 kişilik bir aile bu uygulama
sonrasında neredeyse 1 bilet kadar fark ödemek durumunda kalacak.
İktidarı ve onun kontrolündeki THY yönetimini, on yıllardır
gurbette alın teri döken Avrupadaki kardeşlerimizi yolunacak kaz
gibi görmekten vazgeçmeye davet ediyorum. Bu tarife kurnazlığı
mutlaka ama mutlaka bir an önce sona erdirilmelidir.
Ayrıca, Türkiyeye gelen Avrupalı
kardeşlerimizin mağduriyet yaşadığı bir
diğer konu da telefonlarını kullanamamalarıdır.
Telefonlarının kullanım süresinin dört aydan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu, söz
talebiniz var ama sizin sormuş olduğunuz soruya MHP milletvekili
olarak cevap verdi, bir sataşma falan yok, size tekrar bir söz vermem söz
konusu değil.
Gündemin Oylaması Yapılacak İşler
kısmına geçiyoruz.
Bu kısımda yer alan, Sakarya Milletvekili
Ümit Dikbayırın 5779 sayılı İl Özel İdarelerine
ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesinin oylamasını yapacağız.
IX.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Sakarya
Milletvekili Ümit Dikbayırın, (2/1511) esas numaralı 5779
Sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/173)
BAŞKAN Geçen birleşimde önerge üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52
Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4485) ile Sağlık Aile
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337) (x)
BAŞKAN Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, 337 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 337 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Komisyona iade edilmesi
gerektiğine ve Başkanlığın tutumunun bu yönde
olmaması hâlinde usul tartışması açılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kanun teklifinin
görüşmelerine geçileceğini ifade ettiniz, biz bu kanun teklifinin
Anayasaya aykırı olduğunu düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili
Anayasaya aykırılık iddiamız var. Anayasaya
aykırı olan bu kanun teklifinin görüşmelerine geçilmeden
Anayasaya aykırılık iddialarımızın göz önüne
alınarak ilgili Komisyona iade edilmesine yönelik bir talebimiz
vardır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Komisyonda
tartışılmıştır efendim bunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eğer iade ederseniz
diğer gündem maddeleriyle devam edebiliriz ama kanun teklifine geçmekte
ısrarcı olursanız o zaman tutumunuz hakkında usul
tartışması açmak isterim.
BAŞKAN Sayın Özel, biliyorsunuz
komisyonlarda Anayasaya uygunluk denetleniyor ve komisyonlardan Genel Kurula
geldiğinde orada görüşüldüğünü düşündüğümüz için bunu
bu şekilde değerlendiriyoruz. Tutumum hakkında usul
tartışması açabilirsiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Talep ediyorum.
XI.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, 337 sıra
sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle Komisyona iade edilip edilmemesi hakkında
BAŞKAN Usul tartışması
açıyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Lehte.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Lehte.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aleyhinizde.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Aleyhte.
BAŞKAN Evet, Sayın Beştaş,
Sayın Özel aleyhte; Sayın Tunç ve Ramazan Can lehte.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, ben Habip Eksike devrediyorum.
BAŞKAN Tamam, peki, siz Habip Beye
devrediyorsunuz.
İlk lehte konuşmacı Ramazan Can.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Anayasaya aykırılık itirazları
yapılabilir tabii ki yalnız Türkiye Büyük Millet Meclisine kanun
teklifleri sevk edilirken Anayasaya aykırı olup
olmadığı idari yönden hem komisyonlarda hem de Genel Kurulda
değerlendirilmektedir. Nitekim, İç Tüzük 23: Komisyonlara havale,
esas ve tali komisyonlar. Meclis Başkanının, 23üncü maddeye
göre, gelen bir teklifin Anayasaya aykırı olup
olmadığını inceleyip sevk edip etmeme takdir yetkisi vardır.
Birinci incelemede oradan geçmiştir; ikinci inceleme ilgili komisyona,
Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiş ve Plan ve Bütçe Komisyonu da
38e göre değerlendirmiştir. Arkadaşlar, İç Tüzük 38inci
maddeyi aynen okuyacağım: Komisyonlar, kendilerine havale edilen tekliflerin
ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup
olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Bir komisyon, bir
teklifin Anayasaya aykırı olduğunu gördüğü takdirde
gerekçesini belirterek maddelerin müzakeresine geçmeden reddeder. Aynı
şekilde, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiş ve rapor edilmiş,
Türkiye Büyük Millet Meclisine de sevk edilmiş, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna rapor gelmiş. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda Anayasaya aykırılık itirazında bulunulabilir mi?
Tabii ki bulunulabilir. İç Tüzük Anayasaya aykırılık
önergeleri. Madde 84- Bir kanun teklifinin Genel Kuruldaki görüşülmesi
sırasında teklifin belli bir maddesinin Anayasaya aykırı
olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler, diğer önergelerden
önce oylanır. diyor. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 23üncü maddesine göre Meclis Başkanının
kanun teklifini sevki, ardından komisyonda görüşülmesi; komisyon
raporunun Anayasaya aykırı olmadığı ve bu veçhileyle
de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna rapor hâlinde gelmesi ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinde 84üncü maddeye göre önergelerin diğer
önergelerden öncelikle görüşülmesi karara
bağlanmıştır. Burada Anayasaya itirazda bulunulabilir.
Bir husus daha var Başkanım: Dün AK
PARTİ grup önerisi kabul edildi ve AK PARTİ grup önerisinde Plan ve
Bütçe Komisyonunun raporu gündeme alındı; dolayısıyla, dün
gündeme alınan bir rapora bugün itirazda bulunulması da doğru
değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili gündeme hâkimdir
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilimizin gündeme almış
olduğu kanun teklifinin görüşülmesi yerindedir.
Dolayısıyla, Meclis Başkanımızın tutumunun
lehinde olduğumu belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte olmak üzere Sayın Habip
Eksik
Buyurun Sayın Eksik. (HDP sıralarından
alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kanun teklifinin Komisyona gelmesi,
değerlendirilmesi ve ondan sonra Genel Kurula sevk edilmesi
aşamasında zaten ciddi sorunlar, sıkıntılar
yaşandı; zaten bunu geneli üzerindeki tartışmalarda yine
dile getireceğiz ama kanun teklifinin içerisinde
baktığımız zaman, gerçekten, Anayasanın amir
hükümleriyle çeliştiğini net bir şekilde görebiliyoruz.
Örneğin 2nci madde Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırıdır çünkü 2nci maddede
yapılan değişiklikle sadece kamuda çalışan hekimlere
yönelik değişiklik yapılmıştır, diğer
personel dediğimiz sağlık emekçilerine yönelik hiçbir
şekilde değişiklik yapılmamıştır,
ayrımcı bir tutum sergilenmiştir. Yine, ücrette adalet, eşit
işe eşit ücret durumu değerlendirildiğinde kesinlikle yine
Anayasaya aykırı olduğu, Anayasa 55e aykırı
olduğu değerlendirilebilir.
Madde 5in de yine Anayasa 10uncu maddeye ve
gerçekten, eşitlik ilkesine ciddi anlamda aykırı olduğunu
söyleyebiliriz. Bakın, 86 bin insanın borcu siliniyor ama 1.600
insanın borcu silinmiyor. Niye? 10 bin liradan fazla olduğu
Bunun da
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve
aynı zamanda insanların, 1.600 kişinin sağlık
hakkına erişiminin engellendiğini söyleyebiliriz. Sosyal
güvenlik hakkına, Anayasanın 60ıncı maddesine de
aykırı bir değişiklik olduğunu
O açıdan 5inci
maddedeki değişikliğin, orada borcu olan tümünü kapsaması
gerektiği kanaatindeyiz çünkü değişiklik kapsamına
alınmayan 1.600 kişi poliklinik hizmetlerinden yani sağlık
hizmetlerinden mahrum kılınacak. Bu, hem Anayasa 56 hem 60 hem de
Anayasa 10a göre aykırılık teşkil etmektedir.
3üncü maddeye baktığınız zaman,
orada da kanun yapılışıyla ilgili bir keyfîyetçiliğe
durum arz edeceği için aykırılık teşkil etmektedir.
Bakın, orada, disiplin cezası olanlar, inceleme heyetinin durumuna
göre döner sermayeden yani merkezî bütçeden alınacak döner sermayeden
yararlanamaz deniyor. Oysaki 657de bu zaten net bir şekilde belirtilmiştir.
2 defa ceza sistemine tabi tutulması anlamına gelmektedir. Yine,
madde 3e baktığınız zaman şöyle bir durum söz
konusudur: Danıştayın iptal ettiği inceleme heyetinin
oluşması durumu yönetmeliğe bağlı bulunmuştur.
Anayasa 7ye göre Meclisin, yasamanın yetkisinin devredilemez ilkesine
aykırı olduğunu söyleyebiliriz.
Kısacası, bu teklifin geneli -özellikle 2nci
maddesi- veteriner hekimleri, eczacıları, diğer SSK'li olan ya
da BAĞ-KURlu olan hekimleri ve aynı zamanda diğer
sağlık emekçilerini kapsamadığı için ayrımcı
bir şekilde hazırlanmıştır. Anayasa 10a
aykırıdır diyorum. Aleyhte
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Lehte son konuşmacı Sayın
Yılmaz Tunç.
Buyurun Sayın Tunç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Anayasaya aykırılık iddiası
nedeniyle açılan usul tartışması hakkında lehte söz
aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Anayasanın 10uncu maddesine aykırı bir
durum söz konusu değil, eşitlik ilkesine aykırı bir durum
söz konusu değil. Burada, mali haklarda önemli düzenlemeler sağlayan,
önemli iyileştirmeler sağlayan, tüm Sağlık
Bakanlığı tesislerinde çalışan uzman tabipler,
tabipler, diş tabipleri, eczacılar, hemşireler ve
sağlık meslek mensubu dediğimiz bütün meslek
gruplarının maaşlarında bir iyileştirme sağlayan
bir kanun teklifini görüşüyoruz. Emeklilik bakımından
baktığımız zaman da uzman tabip, tabip, diş tabipleri
anlamında da Emekli Sandığı Kanununda değişiklik
yapılarak bunlara ek gösterge anlamında da ayrı bir hak
tanınıyor. Diğer bahsettiğiniz eczacılar,
hemşireler ve diğer sağlık personeliyle ilgili olarak da
zaten şu anda gündemde olan, hazırlıkları devam eden 3600
kapsamında değerlendirilecek olan hususlar
Onlar da emeklilikte o
3600den yararlandıklarında zaten eşitlik ilkesine
aykırı bir durum söz konusu olmayacak.
HABİP EKSİK (Iğdır) Olmayacak bir
değerlendirmeyi söylüyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bütün sağlık
personeline merkezî yönetim bütçesinden ek ödeme sağlanmış
olması ki burada üniversite hastaneleri de buna dâhil, Adli Tıp
Kurumu gibi oralarda görev yapan hekimlerimiz ve sağlık personeli de
dâhil bundan yararlanacaklar. Yine, 4924 sayılı Kanuna tabi
sözleşmeli hekimlerin kadro sayısında da bir artış var,
orada da ayrı bir iyileştirme söz konusu.
Yine, kamu hastanelerine 10 bin liraya kadar borcu olan
kurumların borçlarının terkin edilmesi söz konusu.
Dolayısıyla Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Ramazan
Can'ın da bahsettiği şekliyle İç Tüzük 38 anlamında da
değerlendirecek olursak Komisyonda da zaten bu anlamda -hem tali
komisyonda hem esas komisyonda- Anayasa'ya aykırılıkla ilgili
bir iddia da söz konusu değil; Meclis
Başkanlığının tutumunun doğru olduğu
kanaatindeyim.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte söz talep eden Sayın Özgür
Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, elimde tuttuğum
Anayasa'nın bazı maddelerini ve aykırılıkları
hatırlatmak isterim. Kanun önünde eşitlik ilkesi var -10uncu madde-
buna açıkça aykırı. Neden? Çünkü -biraz önce Sayın Tunç
söyledi- doktorun ve diş hekiminin emeklisine iyileştirme yaparken
diğer sağlık çalışanlarına yapmıyor bu
kanun. Çalışma barışını düzenleyen 49uncu
maddeye açıkça aykırı; bunu tüm sağlık emekçileri
söylüyor. Sağlık Bakanı da aralık ayında geri çekerken
Çalışma barışını bozacak, böyle itirazlar geldi.
Düzenlemeler ve iyileştirmelerle herkesi memnun edecek bir kanun
yapacağız. demişti. Ayrıca sosyal güvenlik hakkına,
kamu hizmetine girme hakkına ve Anayasanın kamu hizmeti
görevlileriyle ilgili 128inci maddesine de açıkça
aykırılıklar var. Şimdi, olayın geçmişi
şöyle değerli arkadaşlar: Aralıkta geldi bu kanun,
itirazlar olunca -hem de liderleri falan aramıştı Sayın
Sağlık Bakanı Doktorlarımız yurt
dışına kaçacak. diye- geri çekerken dedi ki:
İtirazları göz önüne alıp bu yıl bitmeden herkesi memnun
edecek bir kanun teklifi getireceğiz. O yıl bitti, üstüne altı
ay geçti, şimdi gelen kanun teklifi o günkü itirazların hiçbirini
içeriğine almamış ama örneğin, pratisyen hekime o günkü
hâliyle -önce geçti, ertesi gün geri çekildi ya- 3.100 lira iyileştirme
verirken şimdi 1.200 lira veriyor; uzman hekime o gün 4 bin lira verirken şimdi
2.050 lira veriyor yani o günden de geriye
Bir de o günden geriye, buraya,
yüzde 73lük enflasyon var. Yani fiilen o gün
yaptığınızı enflasyonla geri aldınız;
işin kötüsü, o gün onu da yapmadınız.
Bugün gelinen noktada, bu işin içinde veterinerler
yok. Veterineri koymamak demek şudur: Covidden hiçbir şey
anlamamışsınız demektir, Covid sırasında yerli,
millî aşıda kimler çalışıyor
bakmamışsınız demektir, viroloji nasıl bir bilim
bilmiyorsunuz demektir. Veterinerleri sağlık emekçisi görmemek
başlı başına bir sorundur. Sizi ve Milliyetçi Hareket
Partisini bütün veteriner odalarına ve birliğine şikâyet
ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bundan sonra, meslektaşlarımın
emeklilerini yok sayan, emekli olmalarına engel olan,
meslektaşlarımın birçok haklarını görmezden gelen bu
teklifin Anayasaya aykırılığını bizim iddia
etmemize falan da gerek yok, Komisyonun kaçamayacağı asli görevi bu;
ilk iş bunu yapacak ama bu tartışmalar ne Sağlık
Komisyonunda ne de Plan ve Bütçe Komisyonunda tüketilmemiştir.
Şeklen, varsayımsal olarak Sayın Ramazan Can yapıldığını
kabul etmektedir, böyle bir şey geçerli değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım,
toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bir enteresan tartışma
da
Bunu Sayın Grup Başkan Vekili, Sayın Ramazan Canla yapmak
isterim. Bu kanun teklifindeki sorun şu: Anayasaya
aykırılık iddian varsa yine yaparsın. diyor; Nerede
yapacağım? diyorum, İlgili madde gelince. diyor. Siz bunu İç
Tüzük 81 değil; istisnai, 91, temel kanun olarak görüştüğünüz
için toplamda 2 önerge hakkı var, grupların hakkı saklı
yani birer önerge. Şimdi, ben eczacıyı, veterineri ekle
önergesi mi vereceğim, Anayasaya aykırılık mı?
Ramazan Can diyor ki: Anayasaya aykırılık önergesi ver,
hakkını bitir, iyileştirme önergesini vereme. ya da
İyileştirme önergesi vereceksen Anayasaya
aykırılığı iddia etme. Hem torba kanun hem temel
kanun, tek önerge hakkı
Bu İç Tüzükteki bu saçmalıklar olunca
düpedüz kalitesiz ve başına buyruk bir yasama anlayışı
oluyor. Biz buna itiraz ediyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, teklifin
Anayasaya aykırılığı itirazlarına ilişkin
Başkanlığımızın görüşünü kısaca
açıklamak istiyorum.
Bilindiği üzere, İç Tüzükün 38inci
maddesine göre Komisyonlar, kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce
Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup
olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Komisyon,
Anayasaya aykırı gördüğü teklifin maddelerine geçmeden
reddetmek zorundadır.
Teklifi tali komisyon olarak görüşen
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
ve esas komisyon olarak görüşen Plan ve Bütçe Komisyonu teklifi Anayasaya
aykırı görmeyerek görüşmüş ve raporunu Başkanlığımıza
intikal ettirmiş ve teklif 337 sıra sayısıyla
gündemimizdeki yerini almıştır.
Genel Kurulda teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
sırasında Anayasaya aykırılık iddialarının
dile getirilmesi mümkündür. Genel Kurulun bu görüşlerden sonra Anayasaya
aykırılık iddialarını ciddi görerek maddelere
geçilmesini reddetme yetkisi bulunmaktadır.
Yine İç Tüzükün 84üncü maddesine göre, teklifin
belli bir maddesinin Genel Kurulda görüşülmesi sırasında
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler
diğer önergelerden önce oylanır.
Görüldüğü gibi, teklifin Anayasaya
aykırı görülmesi hâlinde gerek komisyonda gerek Genel Kurulda
reddedilmesine olanak tanıyan çok sayıda kural bulunmaktadır. Bu
nedenlerle, teklifin görüşmelerine başlamadan önce Anayasaya
aykırılık iddialarını görüşmenin İç Tüzüke
uygun olmadığını düşünmekteyim.
Açıkladığım gerekçelerle teklifin
görüşmelerine başlama tutumumda değişiklik
bulunmamaktadır.
Genel Kurulun bilgisine sunulur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın tutumunda değişiklik olmadığı
yönündeki açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu aşamada bir sorum var
Sayın Başkan, şöyle bir sorum var
Şimdi, sizin açıklamanızdan
şu anlaşılıyor: Anayasaya aykırılık iddia
ediyorsanız önergenizi verirsiniz, öncelikle görüşülür. Şimdi,
bu çok önemli bir görevi yapmak için verilmiş bir hak. Peki, bu hak benim
görüşmeler sırasında iyileştirme ya da çıkarma
önergesi vermemin önünde engel mi, değil mi?
BAŞKAN Evet, İç Tüzük böyle emrediyor,
İç Tüzükü nasıl yorumladığınıza bağlı.
Ben bu şekilde yorumluyorum, bana göre de engel,
kısıtlıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Size göre engelse o zaman
BAŞKAN Ama ben bunu burada değiştirme şansına
sahip değilim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Bunun görüşülmesi gereken yer
-dediğim gibi- komisyonlar ve bu konudaki tutumumda bir
değişiklik olmamıştır Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Anayasaya aykırılıktan dolayı iade etmeyeceksiniz, evet
ama yeri geldiğinde belki orada bir Anayasaya aykırılıkta
tutumunuzu tekrar gözden geçirmenizi isteriz.
İfade etmem gereken konu şu kısaca:
İç Tüzük 81e göre görüşüyor olsak bunu yapabiliyorum.
BAŞKAN Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama 91a göre. diyorlar ve
orada da yerleşik uygulama deniliyor ve orada Her gruba toplamda 2
önerge. diyor. Neden öyle diyor? 900 maddelik Vergi Usul Kanunu
görüşeceğiz diyelim, 30 tane 30luk bölüm. E, orada da Maddelerde artık
yedişer önerge verme, 2 önerge ver. denilmiş ama grupların
hakkı saklı yani her grup 1 önerge.
BAŞKAN Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Anayasaya
aykırılık incelemesinin önergesi bundan mahsup edilir. diye bir
şey yok. Yani ben Anayasaya aykırılık iddia ediyorsam, o
önergem işleme alınıp o tartışma tüketildikten sonra,
görüşme sırasında önerge hakkımın olduğunu
düşünüyorum ben metni okuyunca. İlgili maddelerde bu tip
önergelerimiz olacak, o zaman tutumunuzu yeniden gözden geçirirseniz belki bir
usul tartışmasıyla bunu bir daha tartışırız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tunç.
49.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İlgili maddeler için
-bölümler hâlinde görüştüğümüz için- zaten görüşmelerin
başında Anayasaya aykırılık iddiasında hem
Komisyonda bulunulabiliyor hem de şu anda bulundukları gibi
görüşmelerin başında Anayasaya aykırılık
iddiasında bulunulabiliyor ve bulundu, hangi maddelerin Anayasaya
aykırı olduğunu ifade etti. Bu anlamda da zaten tutumunuzu
açıkladınız. O nedenle, görüşmelere devam edelim.
50.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama şu yanlış
anlaşılmasın: İç Tüzük 84te deniliyor ki: Her bir maddede
Anayasaya aykırılık önergesi verebilirsin. uygulamada da
veriyoruz. Sorun; diğer önerge hakkımız düşüyor. Ona itiraz
ediyoruz, o usul tartışmasını ilgili maddelerde
yapacağız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
Kanun teklifinin genel görüşmesine geçmeden önce
60a göre 4 sayın milletvekiline söz vereceğim, ondan sonra da 60a
göre söz taleplerini kullandırtmayacağım.
Sayın Kayan
51.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, bal üreticilerinin şeker
ihtiyacına ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şeker fabrikalarını Amerika istedi diye
ya sattınız veyahut da kapattınız. Ondan dolayı bugün
Türkiye 400 bin ton şeker ithal etmek zorunda kaldı Amerika
Birleşik Devletleri'nden. Bu, Türk çiftçisine bir hakarettir. Bu, Türk
çiftçisini saymamak, Amerika'ya değer vermek, Amerika'nın çiftçisine
değer vermektir.
Şimdi, Türkiye'deki bal üreticilerinin şeker
ihtiyaçlarını karşılamak için her kovan başına 10
kilogram şeker tahsis etmesi lazım devletin fakat bu 10 kilo yerine
-kovan üreticilerine- bal üreticilerine sadece 1 kilo tahsis ediyor. Şimdi,
bal üreticimiz hayvanını besleyemiyor, arısını
besleyemiyor, arıyı besleyemediği için bu sefer yaza
çıkamıyor. Kışın yapılması gereken bu
beslemeyi yapamadığından dolayı arılar kovanların
içinde ölüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Biz Amerikan çiftçisini
destekliyoruz, Amerikan halkını besliyoruz ama Türk çiftçisini
desteklemiyoruz, Türk halkını beslemiyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydınlık.
52.-
Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın,
Şanlıurfadaki sağlık hizmetlerinin eksikliğine
ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sağlık hizmetine erişmekte güçlük çeken
Urfalılar muayene olmak için ne yazık ki doktor bulamıyor. 182
aracılığıyla on beş, yirmi gün sonra muayene olan
vatandaşlarımız ise MR ve ultrason için günlerce beklemeye devam
ediyor. Urfalılar artık Antepe, Diyarbakıra, Ankaraya,
İstanbula gitmekten yoruldu. Sağlık hizmetlerini defalarca
gündeme getirmemize rağmen hâlâ elle tutulacak bir gelişme yok.
Öğretim üyesi olmadığı için sadece
Harran Üniversitesinde 9 bölüm kapandı. Diğer hastaneler de neredeyse
her gün 1 doktorun istifa ettiğini duyuruyor. Şanlıurfa
sağlık hizmetleri için özel bir çalışma yapılarak
eksikliklerin tamamlanmasını talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan
53.- Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplanın, ülkenin ağır bir krizin
pençesinde olduğuna ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dolar 17 lirayı geçti, enflasyon yüzde 70 oldu,
her gün yeni zamlarla uyanıyoruz. Millet arabasına benzin
alamıyor, çiftçi mazot alamıyor. Bakan Nebati çıkmış,
hâlâ Enflasyonu el ele verip yüreğimizle halledeceğiz. diyor. Bu
ülke ilk defa bu kadar ağır bir krizin pençesinde. AK PARTİ
başarısızlığında oldukça istikrarlı görünüyor.
Bu ülke, işi bu kadar bilmeyene emanet edilmemişti; ya
yıktınız ya sattınız. Sizin gözleriniz
ışıl ışıl olacak diye milletin gözlerinin feri
söndü. Artık yeter, gideceksiniz ve bu ülkeyi bu hâle soktuğunuz için
tarih sizi affetmeyecek.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Topal...
54.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, emeklilerin haklı taleplerine ilişkin
açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Özellikle emekli yurttaşlarımız büyük
sıkıntı içindedir. Buradan emeklilerimizin haklı
taleplerini dile getirmek istiyorum: Sendika kurma hakkının anayasal
güvence altına alınmasını istiyorlar; en düşük emekli
maaşının açlık sınırının üstünde
olmasını istiyorlar; sağlık hizmetlerinden alınan
katılım paylarının, ilaç kesintilerinin
kaldırılmasını talep ediyorlar; SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı
gibi ayrımların kaldırılmasını istiyorlar; EYTli
arkadaşlarına emeklilik hakkı istiyorlar. Şimdi sizlere ve
Hükûmete bir kez daha sesleniyorum: Yaşamını bu ülkeye hizmet
için harcayan emeklilerimiz çok şey mi istiyor arkadaşlar?
İktidara bir kez daha sesleniyorum: Lütfen, emeklilerimizin sesini duyun,
kulak verin, sorunlarını çözün.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri
(Devam)
1.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52
Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4485) ile Sağlık Aile
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337) (Devam)
BAŞKAN 1inci sırada yer alan, Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52
Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 337 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzük'ün 91nci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Abdul Ahat
Andican.
Buyurun Sayın Andican. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ABDUL AHAT
ANDİCAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aralık ayında Meclise getirilip daha sonra geri
çekilen, doktorların özlük haklarıyla ilgili bir teklifi
görüşüyoruz. Çekilen yasa teklifinin görüşmeleri sırasında
teklifin sadece doktorları kapsadığı, eczacılar,
hemşireler vesaire olmak üzere sağlık sistemimizde olan
yaklaşık 39 grubu kapsamadığı eleştirilerini
yapmıştık. Ne yazık ki şimdi önümüze konan teklif yine
sadece tıp doktorlarını ve diş hekimlerini
kapsamaktadır.
İYİ Parti olarak komisyon görüşmeleri
sırasında eczacılara, hemşirelere ve diğer
sağlık çalışanlarına en azından seyyanen bir
ödeme yapılması teklifini verdik fakat reddedildi. Benzer
şekilde, geri çekilen teklifte doktorların emeklilik ve ek
ödemelerine yönelik düzenlemelerin yeterli olmadığını,
maaşlarında da iyileştirmeler yapılması
gerektiğini söylemiştik. Ne yazık ki bugün
tartıştığımız, görüştüğümüz teklifte de
böyle bir düzenleme yapılmamıştır yani çok cüzi, birkaç yüz
lirayla sınırlı iyileştirmeler
yapılmıştır.
Şimdi, yasa teklifi baştan
aşağı maddi düzenlemelerle alakalı. Dolayısıyla
mecburen para konuşacağım, mecburen rakamlar vereceğim.
İlk teklifte, pratisyen doktorların emekli maaşlarında
4.710 lira, uzmanlarda ise 5.415 lira iyileşme yapılmaktaydı.
Önümüzdeki teklifte ise pratisyenler için 1.648 TL, uzmanlar için ise 2.119 TL
teklif edilmektedir yani çekilen yasa teklifindeki rakamların
yaklaşık üçte 1ine indirilmiştir. Sayın Bay Nebatinin
ifadesiyle, Türk lirası dibe vurduğu için ve bu ülkede artık iki
para birimi kullanıldığı için bu konuyu bir de dolar
cinsinden gündeme getirmek istiyorum. İlk teklifi kabul ettiğimizde
dolar 12 liraydı, şimdi 17 lira; bu durumda, pratisyenlere
aralıkta önerilen toplam rakam 392 dolarken şimdi 97 dolar
önerilmektedir yani dörtte 1, uzmanlar için önerilen ise 451 dolar iken
şimdi 124 dolar, yine dörtte 1e yakın. Bu, emekli maaşları
için yapılan sözde iyileştirme, ek ödeneklerde yapılan
iyileştirme ise birkaç yüz lirayı geçmiyor.
Şimdi, Sayın Bakana -kendisi burada yok ama-
sormak istiyorum: Bu mudur, pandeminin ön cephesinde fedakârane mücadele eden,
Mecliste alkışlattığınız doktorlara
verdiğiniz kıymet? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Dağ, fare doğurdu; tam bir fiyasko, tam bir
aldatmaca, tam bir göz boyama.
Aralıkta ilk teklif görüşülürken AKPli
milletvekili arkadaşlarımız Doktorlar bir validen daha fazla
maaş mı -emekli maaşı manasında- alacak? Bu miktarlar
verilirse bürokratik hiyerarşi bozulur, zaten bunlar için yeterince kaynak
da yok. diyerek yeri göğü inlettiler, Hükûmet teklifi geri çekti.
Şimdi size bazı rakamlar verip Sayın Bakana bazı sorular
soracağım. Kamuda çalışan hekimlerin, bazı istisnalar
dışında, tamamının eline geçen aylık genellikle
-maaş, performans vesaire- 8 ile 17-18 bin lira arasında
değişiyor. Bugün Türkiyede bir üniversite profesörünün
aldığı maaş 18 bin liradır arkadaşlar. Peki,
bugün Türkiyede TÜRK-İŞin yayınladığı 4
kişilik bir aile için yoksulluk sınırı ne kadardır?
Biliyorsunuz ama hatırlatayım, tamı tamına 19 bin 602 lira.
Buradan şunu söylersek doğru olur, doğru bir yargı olur:
Yani bugün Türkiyede kamuda çalışan doktorların neredeyse
tamamına yakını, yoksulluk sınırının
altında bir ücret almaktadır. Tabii, diğer grupları,
eczacıları, hemşireleri, sağlık teknisyenleri vesaire
onları saymıyorum bile.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Sayın
Bakana bir soru yöneltmek istiyorum: Sağlık
Bakanlığında ayda 60 bin lira maaş alan görevli var
mıdır? Var mıdır? Evet, vardır. İl sağlık
müdürü atanan bir profesör bu maaşı alır, doçentse 52 bin lira,
uzmansa 40 bin lira, pratisyen hekimse 29 bin 800 lira alır. Bir de
sağlık müdürlüğü başkanlığı diye bir kadro
var, bu kadrolara atanan profesörler, doçentler 49 bin lira, uzmanlar 39 bin
lira, pratisyenler ise 30 bin lira civarında maaş alıyor. Liste
başkan yardımcıları, başhekimler filan diye
uzayıp gidiyor; zamanımız yok, onun için ayrıntıya
girmeyeceğim.
En ilginci de hekim olmayan başkan ve başkan
yardımcıları; hekim olmayan başkan ve başkan
yardımcıları. Bu kadrolara doktor olmayan, herhangi bir
meslekten yani yeni mezun bile olsa şahıslar atanabiliyor. Bunlara
ödenen aylık ücret 21 bin 643 TL yani bu ülkede üniversite profesörlerine
ödenen 18 bin liralık maaşın üzerinde. Daha da ilginci, bu
kadrolara, AKPnin il teşkilatlarında görev alan partililerin
atanıyor olması. Cumhuriyet Halk Partisi Kütahya Milletvekili
Fazıl Kasap arkadaşım, bu nitelikteki atamaları isim isim
tespit etmiş; burada verdiğim rakamları benimle
paylaştığı için kendisine ayrıca teşekkür etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bütün bu rakamları
vermemin amacı, bu görevlilere ödenen bu ücretleri tartışmaya
açmak değil; amacım, aralık ayında getirdiği yasa
teklifini Bürokratik hiyerarşiyi bozuyor ve bütçede kaynak yok. gibi
nedenlerle geri çeken Sayın Bakana şu soruyu sormak: Bakanlık
bünyesinde görevlendirdiğiniz parti elemanlarına, partili elemanlara
verdiğiniz 60 bin, 52 bin, 41 bin, 30 bin gibi maaşlar, bürokratik
hiyerarşiyi bozmuyor ama doktorlara, üstelik de emekli olanlara
vereceğiniz 4-5 bin lira, hiyerarşiyi mi bozuyor? Neymiş efendim
Valiler kadar ücret mi alacaklarmış? Bu yorumu yapıp 4-5 bin
lira zammı çok gören milletvekili arkadaşlara şunu
hatırlatmak istiyorum: Lojmanda oturup devletin verdiği şoförü
ve aracı kullanan bürokratlarla böyle bir mukayese yapmamak lazım. O
zaman verin her doktora bir lojman ve şoförlü araba, onlar da zam
istemesinler.
Bu iyileştirmeler için kaynak yok.
safsatasına gelince
Türkiyede toplam hekim sayısı 185 bin
civarındadır arkadaşlar. Bunların 101 bin kadarı kamu
kurumlarında görevlidir. Eğer Hükûmet, aralık ayında
getirdiği yasa teklifini geri çekmeseydi yapılacak zammın bir
yıllık miktarı 6 milyar lira civarında olacaktı.
Şimdi önümüzdeki teklife göre bir yılda ödenecek miktar 2 milyar lira
olacak yani 4 milyar bir fark için kaynak olmadığı söylenmiştir.
Şimdi, Sayın Bakana sesleniyorum: Allahtan korkun. Doları 12
liralarda sabitleyebilmek için çıkardığınız kur
korumalı mevduat sistemiyle sadece altı ayda hazineye 150 milyar lira
bir yük getirdiniz, şu anda konuştuğumuz rakam onun yüzde 2,5i
bile değil. Bir yılda 4 milyar lirayı pandemi döneminde Mecliste
alkışlattığınız sağlık
çalışanlarına çok görüyor, onların yoksulluk
sınırının altında yaşamasına izin
veriyorsunuz ama o rakamın 42 mislini altı ayda bankada mevduatı
olan zenginlere aktarabiliyorsunuz gözünüzü hiç kırpmadan. Ne diyelim,
buna ne diyeceğiz? Yazık olsun sizlere demekten başka söylenecek
bir şey var mı?
Sayın milletvekilleri, bugün, ülkemizde ikinci bir
pandemi olayı yaşanmaktadır. Nedir bu pandemi?
Sağlıkta şiddet pandemisi. Ne yazık ki bu pandemi, AKP
iktidarının başlatıp büyüttüğü ve bugünlerde
artık pandemi hâline dönüştürdüğü bir olaydır. Bu süreçte
başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanları ve
akademisyenler itibarsızlaştırılmış, maddi
menfaat düşkünü, çıkarı olmadıkça hizmet vermeyen bir kesim
olduğu algısı halkta yaratılmaya
çalışılmıştır.
Sayın Erdoğanın 2005
yılındaki bir konuşmasını hatırlatmak istiyorum
sizlere, buradan okumak istiyorum kelimesi kelimesine: Ben doktora iğne
yaptırmam ama hemşireye yaptırırım çünkü
hemşirenin pratiği yoğun, bir yoklar damarı bulur ama
doktor bulamaz, icabında felç de edebilir. Ya, değerli
arkadaşlar, bu sözleri kahveci Mehmet Efendi kahvede okeye dönerken ya da
tavla oynarken söylese problem yok ama bir ülkenin Başbakanı söylüyor,
o ülkenin doktorlarını bilgisizlikle, beceriksizlikle suçluyor. Böyle
bir şey var mı, olabilir mi? Sayın Erdoğan,
Danıştaydan defalarca dönen tam gün yasasının
dayatıldığı bir dönemde meydanlarda şunları
söylüyor: Sabahın erken saatlerinde hastaneye giderdik muayene olmak
için, elimize numaralar verilirdi. Sıra gelene kadar gün
doğardı, ertesi gün devam. Sıra gelirse doktor efendi -doktor
efendi- derdi ki: Muayenehaneme gel. Bunları yaşadık.
Muayenehaneye giderdik, muayenehanenin tabii, bedeli var, para olmadan olmuyor
bu işler. Bunu nerede söylüyor? Bir miting alanında söylüyor.
Vatandaşa doktorları yuhalatıyor, yuhalatıyor!
ÇETİN ARIK (Kayseri) Yazıklar olsun!
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Evet,
arkadaşlar, bir ülkenin Başbakanı miting meydanında bir
ülkenin doktorlarını yuhalatıyor, halk nazarında
onları itibarsızlaştırıyor, vatandaş ile doktor
arasına nifak tohumları seriyor. Peki, bu halk dalkavukluğunu,
bu popülizmi niçin yapıyor? Alacağı üç beş oy uğruna.
Aynı dönemde, sözde sağlıkta dönüşüm
yapma iddiasında olan Sağlık Bakanının bu ülkede
yaratılan doktor düşmanlığı ortamına büyük
katkıları var, onu da hatırlamamız lazım.
Anayasanın vatandaşlara, çalışanlara verdiği yasal
haklar çerçevesinde acil servislerdeki hizmeti aksatmadan, kesintiye
uğratmadan iş bırakma eylemi yapan, yürüyüş yapan
sağlıkçıları Ergenekonun sözcülüğünü yapan bir
kısım insanlar olarak tanımlıyor bu Bakan. Bununla da
yetinmiyor, sağlıkçıların iş bırakma eylemi,
protestosu sırasında Tek bir kişi mağdur olursa kendilerini
savcılığa veririm. diye tehdit ediyor, mağdur
olduğunu ileri süren insanların yargı yoluna gitmeleri konusunda
Bakanlık olarak destek vereceklerini söylüyor; sanki Adalet Bakanı!
Yani anayasal bir hakkın kullanımı döneminde olayı
suhuletle yönetmesi gereken bir Bakan, yangına benzin döküyor,
sağlıkçıları toplum nazarında ideolojik
düşmanlar olarak ilan ediyor. Buna benzer birçok başka örnek
verebilirim ama vakit yok.
Bu arada, sırası gelmişken, bu, eski
bakanın ifadesi yani sağlıkçıları Ergenekoncu
olmakla suçlaması ifadesi
Benim Türk milletinin bir ferdi olarak uzun
yıllardan beri içime dert olan bir konuyu da araya
sıkıştırmak istiyorum parantez açarak: Değerli
milletvekilleri, dünyada bütün milletlerin, eski medeniyetlerin doğuş
ve türeyiş efsaneleri vardır; bu efsaneler, millet olma bilincinin
önemli bir yapı taşıdır. Milletler, tarihin köklü bir
medeniyeti olduklarını ispatlayabilmek için bu efsaneleri titizlikle
korurlar ve nesilden nesle aktarırlar. Ne yazık ki, Türk milletinin
yeniden doğuş efsanesi olan Ergenekon, bu iktidar döneminde kumpas
davalarıyla özdeşleştirilerek
itibarsızlaştırılmıştır,
yozlaştırılmıştır. Böylece Türk tarihine, Türk
kültürüne ve Türk kimlik bilincine karşı büyük bir ihanet
gerçekleştirilmiştir. Günümüzde genç nesiller Ergenekon denince,
biraz önce sözünü ettiğim Türkün yeniden doğuş efsanesini
değil, ne yazık ki söz konusu kumpas davalarını
hatırlamaktadırlar. Yani şimdi, kimse ortaya çıkıp da
Bu, FETÖ'cülerin işiydi; FETÖ'cüler bunu yaptılar. diye savunma
yapmaya falan kalkmasın arkadaşlar. Bizzat Sayın Erdoğan
Ben bu davaların savcısıyım. diyerek İslamiyet
öncesi Türk tarihini yozlaştırma ve yok etme planının bir
parçası olan bu süreci bir anlamda
meşrulaştırmıştır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) İYİ Parti iktidarında
bu ihanetin izlerini sileceğimizi söyleyerek parantezi kapatıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün ülkemizden
dış dünyaya çok ciddi sayılarda hekim ve hemşire göçü
başlamıştır. Bunun nedeni, AKP iktidarının
dünyadaki gelişmeleri doğru okuyamamasıdır. Başta
Almanya olmak üzere Batı dünyası, son on yıl içerisinde
yaşanan pandemilerden gerekli dersi çıkarmış ve
sağlık sektörünü stratejik bir sektör olarak
tanımlamıştır. Bir süredir nitelikli sağlık
çalışanlarına kapılarını açmış
durumdadırlar. Böylece 600 bin, 700 bin, 1 milyon euroya
yetiştireceği bir doktor yerine ayda 5-6 bin euro vererek
doktorları ithal etmektedir ve böylece altyapılarını
güçlendirmektedir.
Peki, neden dış dünyaya bir hekim göçü
yaşanıyor? Arkadaşlar, biraz önce konuştuk; yoksulluk
sınırları altında yaşatan maaşlar ve özlük
hakları konusu önemli bir faktördür, on yıl öncesinin siyasal
söylemleriyle başlayıp bugün artık neredeyse sıradan bir
gerçeklik hâline, pandemi hâline dönüşen sağlıkta şiddet
olayı bir faktördür. Sağlıkta hizmeti nitelikle ve kaliteyle
değil, nicelikle ölçen Adalet ve Kalkınma Partisi yönetiminin ne
kadar çok hasta bakarsan, ne kadar çok ameliyat yaparsan o kadar ödeme
alırsın anlayışıyla gündeme getirdiği, doktorları
tüketen, hastaları da memnun etmeyen performans uygulaması bir
faktördür. CİMERe yapılan en sudan şikâyetleri bile incelemeden
kurumlara gönderen, o kurumların da
Cumhurbaşkanlığından geldi. diyerek hemen malpraktis
davalarına dönüşecek hâle getirmeleri bir başka önemli bir
faktördür.
En önemlisi, Biz hastaneleri yeni mezun asistanlarla
yönetiriz. diyen zihniyettir arkadaşlar; en önemlisi, sakat zihniyettir.
Bu sakat zihniyetin eskilerin deyimiyle mücessemleştiren, günümüz
ifadesiyle de somutlaştıran ifadesi ise Sayın
Erdoğanın Giderlerse gitsinler. sözüdür. Kendi ameliyatı için
tam gün yasasını delerek en nitelikli doktorları arayan, buna
karşın millete yeni mezun asistanların yeterli
olacağını söyleyen bu zihniyete karşı ne
diyebilirsiniz? Varsa bir söz lütfen bana söyleyin. Cumhurbaşkanı,
yasal olarak korunuyor, söylenecek çok şey var ama buradan ancak şunu
söyleyeceğim: Giderlerse gitsinler. diye önemsizleştirdiği,
itibarsızlaştırdığı sağlık camiası,
önümüzdeki seçimlerde, sandıklarda en güzel cevabı verecektir
arkadaşlar. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu yasa teklifinde
iktidarın nitelikten çok, niceliği yani kaliteden çok
sayıyı, sayıları önemsediğinin bir başka
kanıtı daha vardır. Üniversite öğretim üyeleri için döner
sermayeden alacakları üst sınır belirlenirken tıp fakültesi
öğretim üyeleri gelir getiren bölümlerde çalışanlar-gelir
getirmeyen bölümlerde çalışanlar diye
ayrılmışlardır ve gelir getirmeyen bölümlerde
çalışanlara verilecek olan üst sınır, gelir getiren
bölümlerde çalışan asistanlarınkine eş değerdir.
Şimdi, arkadaşlar, anlayışa ve yaklaşıma
bakın, vicdanınıza, mantığınıza,
zihniyetinize bırakıyorum. Değerli arkadaşlar, tıp fakültelerinin
temel görevi; hasta bakmak değildir, hekim yetiştirmektir, doktor
yetiştirmektir. Eğer siz bu hizmeti veren bölümlerdeki öğretim
üyelerine aşağıdan bir sınır tespit ederek Benim için
senin yaptığın işin hiç önemi yok. derseniz, ondan sonra
onlardan nitelikli doktor yetiştirmesini bekleyemezsiniz arkadaşlar.
Bu konuda İYİ Parti olarak Komisyonda bir iyileştirme önergesi
verdik fakat iktidar milletvekilleri tarafından reddedildi.
Birkaç cümle de şehir hastaneleriyle ilgili etmek
istiyorum, çok konuşuldu, çok şey yapıldı fakat
olumsuzlukları sıralamayacağım tekrar ama bir şey
söylemek istiyorum. İktidar, artık bir kara delik hâline dönüşen
şehir hastaneleriyle ilgili programını geri çekti;
çaktırmadan, üstü böyle kapalı vaziyette. 2020 yılı
bütçesinden itibaren artık şehir hastanelerini kendilerinin
yapacağını, kamunun yapacağının ilan etti çünkü
arkadaşlar, bu şehir hastanelerinin 17.500 yatağı var ve bu
yılın bütçesinde 115 milyarlık sağlık bütçesinin 24
milyarını bu 17.500 yatağa ayırmak durumundalar, yüzde
20sini ve bu kara delik her yıl biraz daha büyüyor. Bakanlık bunun
farkına vardı çünkü para yok, para yok. Burada, bakın,
Bakanlığın değil bu iktidarın hastanelerle ilgili en
önemli yanılgısı diyeceğim artık veya
yanlışı şu oldu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) - Zannettiler ki
şehir hastaneleri de köprü gibidir, yol gibidir, geçit gibidir.
Hayır, arkadaşlar, köprüyü, yolu vesaireyi inşa edersiniz, ondan
sonra sadece bakım ücreti ister, o da küçük bir şeydir ama hastaneler
öyle değil. Dinamiktir, her yıl harcamalarınız artar ve
beş yılda bir teknoloji değişiyor, sağlık
teknolojisi, ona ödeyeceğiniz para da artar; işte, üç yıl
içerisinde bu oldu. Dolayısıyla, bu kara delik
Bakanlığı geri adım atmaya getirdi ama ne var ki 2044
yılına kadar bunun ödemelerini yapmaya devam edeceğiz.
Son söz olarak Sağlık Bakanına
sesleniyorum. Bu yasayı derhâl geri çekin, bütün sağlık
çalışanlarının insanca şartlarda
yaşamasını sağlayacak kapsamlı bir yasal düzenleme yapın.
Sağlık çalışanlarını yoksulluk
sınırının altında yaşamaya ve çalışmaya
mecbur etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Son cümlemi
söylüyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Yirmi dakika söz verdim, 2nci defa ilave
olmaz ki Sayın Andican.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Hayır, son
cümlem efendim, izin verin.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Eğer düzenleme
konusunda, kaynakların bütçeye yük olmadan nasıl bulunacağı
konusunda çözümleriniz yoksa İYİ Parti olarak bu konuda
yardımcı olmaya hazır olduğumuzu söylüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Sayın Kalaycı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra sayılı Kanun
Teklifinin geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle sizleri ve aziz milletimizi hürmetle
selamlıyorum.
Kanun teklifi, sağlık
çalışanlarının özlük haklarının
iyileştirilmesini ve sağlık hizmetlerinin daha etkin
yürütülmesini amaçlayan düzenlemeler içermektedir. Sağlık
hizmetlerinin etkili, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde
sunulması, organize edilmesi ve finansmanının
sağlanması devletin önemli sorumluluklarından biridir. Ülkemizde
sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık hizmet kalitesine
ilişkin önemli iyileşmeler kaydedilmiştir. Sağlık hizmet
altyapısında, hasta yatak kapasitesi ve hasta yatakları
niteliklerinde iyileşme sağlanmıştır. Bu
iyileşmeler sayesinde sağlık hizmetlerinden duyulan memnuniyet
oranı yüksek düzeydedir.
Pandemi nedeniyle bütün dünya zorlu bir süreçten
geçmiş, hâlâ da tümüyle kurtulabilmiş değildir. Salgın
döneminin insan ve toplum hayatına, siyaset ve sosyal ilişkiler
ağına, ekonomi ve ticaret alanına yıkıcı ve çok
yönlü tesirleri olmuştur. Türkiye, sağlık altyapısı,
etkili yönetim şekli ve buna uygun politikalarıyla dünyada bu süreci
başarılı bir şekilde yönetmede öne çıkan ülkelerden
biri olmuştur.
Başta Sağlık Bakanımız olmak
üzere, salgına karşı fedakârca mücadele ederek
canlarını ortaya koyan tüm sağlık
çalışanlarımıza tekraren şükranlarımızı
sunuyoruz. Salgında hayatını kaybeden sağlık
çalışanlarımıza ve vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyoruz. Cenab-ı Allah her türlü salgın, afet, felaket ve
musibetten Türk milletini ve tüm insanlığı korusun.
Sağlık çalışanlarımıza
yönelik şiddet asla kabulü mümkün olmayan bir durumdur ve bu vakaları
şiddetle lanetliyoruz. Sağlıkta şiddeti önlemeye dönük
önemli düzenlemeler yapılmış olup etkin bir şekilde
uygulanmalıdır. Şifa dağıtan kardeşlerimize
saldıran her kim olursa olsun en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Geçen ay Meclisimizde kabul edilen kanunla 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen ek 18inci
madde ve bu madde uyarınca hazırlanarak bugünkü Resmî Gazetede
yayımlanan yönetmelikle, sağlık
çalışanlarının tıbbi iş ve işlemleri
dolayısıyla yapılan şikâyetler hakkında
soruşturma izni verilmesi ve tazminat konularında yetkili Mesleki
Sorumluluk Kurulu kurulmuştur, özel sağlık
kuruluşlarında çalışanların soruşturma izinlerine
de bu kurul karar verecektir. Tıbbi işlem ve uygulamalar sebebiyle
idarece ödenen tazminatın ilgili sağlık personeline rücu
edilmesi ancak kasten görevinin gereklerine aykırı hareket etmek
suretiyle görevini kötüye kullandığının
kesinleşmiş ceza mahkemesi kararıyla tespit edilmesi hâlinde
mümkün olabilecektir. Mahkemece hükmedilecek tazminatla ilgili de ilgili
sağlık personelinin kusur oranı gözetilerek rücu miktarı
kurul tarafından belirlenecektir. Böylelikle, başta hekimlerimiz
olmak üzere sağlık çalışanlarımız malpraktis
baskısı yaşamadan mesleklerini bilimsel çerçevede ifa etme
imkânına kavuşmuştur. Gerçekten çok önemli bir düzenleme
yapılarak sağlık çalışanlarımıza güvence
sağlanmıştır. Hekimlerimize, hemşirelerimize, bütün
sağlık çalışanlarımıza çok şey borçluyuz,
onlar için ne yapsak azdır. Sağlık
çalışanlarımızın talep ve beklentileri
bulunmaktadır. Tabiplerimiz özlük haklarının geride
kalmasından dolayı kamu hastanelerinden ayrılmaktadır.
Sağlık çalışanları emekli aylıklarında
artış sağlayacak düzenleme yapılmasını, ek
ödemelerin emekli aylıklarına yansıtılmasını
talep etmektedir. Sağlık çalışanları döner
sermayelerde kronikleşen sorunların çözülmesini ve sistemin
yenilenerek çalışan merkezli ve adaletli bir yapıya
kavuşturulmasını istemekte, 3600 ek göstergeyle ilgili
düzenlemeyi beklemektedir.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde,
sağlık çalışanlarımızın bazı talep ve
beklentilerini karşılamaya yönelik düzenlemeler
yapılmaktadır. Bununla birlikte, Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından müjdesi verilen ve ana
hatları açıklanan ek göstergeyle ilgili çalışmaya dair
kanun teklifi önümüzdeki günlerde Meclisimize gelecektir, bu düzenleme de
sağlık çalışanlarımızı kapsayacaktır.
Ayrıca, enflasyon farkı olarak aylıklara 1 temmuzdan geçerli
yüzde 40 civarında artış yapılması da emeklileri ve
kamu çalışanlarını büyük ölçüde rahatlatacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinde, 5434
sayılı Kanuna tabi tabip, diş tabibi, uzman tabip ve uzman
diş tabiplerinin ilave ödemeye dair gösterge rakamları
artırılarak emekli aylıklarında iyileştirme
yapılmaktadır. Tabiplerimizin emekli aylıklarının
iyileştirmesi ve kamuda çalışmalarının özendirilmesi amaçlanmaktadır.
Buna göre, ilave ödeme için uzman tabiplerin 17 bin olan gösterge rakamı
26 bine, tabipler ve diş tabipleri için 13 bin olan gösterge rakamı
20 bine yükseltilmektedir. Ayrıca, 5510 sayılı Kanunun 4/C statüsünde
olan tabip ve uzman tabiplerin de ilave ödemeden yararlanması
düzenlenmektedir.
Sağlık çalışanlarının ek
ödeme tavan oranları artırılmaktadır. Döner sermaye
gelirlerinden yapılan ek ödeme tavan oranları eğitim görevlisi
ile uzman tabip kadrosundaki profesör ve doçentlerde yüzde 950ye, uzman
tabiplerde yüzde 850ye, tabiplerde ve uzman eczacılarda yüzde 650ye,
hastane müdürü ve eczacılarda yüzde 305e ve diğer sağlık
çalışanlarında yüzde 225e yükseltilmektedir. Personele
dağıtılabilecek ek ödeme tutarı belirlenirken
sağlık kurum ve kuruluşlarının tek tek
tahakkukları ya da gelirleri yerine, Sağlık
Bakanlığı döner sermaye gelirleri ile Sosyal Güvenlik Kurumundan
elde edilen tüm kaynaklar ve diğer nakit kaynakların toplamının
esas alınması sağlanmaktadır. Ayrıca, bu düzenlemeyle
tüm sağlık tesislerini kapsayacak şekilde ek ödeme
dağıtılmasına imkân tanınmaktadır. Bugüne kadar
döner sermayeden yapılan sabit ek ödemelerin merkezî yönetim bütçesinden
ödenmesi yönünde düzenleme yapılmaktadır. Ek ödemeyle ilgili
düzenlemeler, tıp ve diş hekimliği fakülteleri ile
sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde
çalışan sağlık personelini de kapsamaktadır. Adli
Tıp Kurumunda görev yapan personelin sabit ek ödemelerinin de merkezî
yönetim bütçesinden karşılanması öngörülmektedir. Ayrıca,
eğitim, aile sağlık merkezi ve eğitim, aile hekimliği
birimlerinde görev yapan öğretim üyelerine de ek ödeme verme imkânı
sağlanmaktadır.
Diğer yandan, aile hekimlerinin uzmanlık
eğitimi yapabilmelerini teminen 1 Ocak 2020 tarihinde sona ermiş olan
sürenin 1 Ocak 2029 tarihine kadar uzatılması öngörülmektedir. Kamu
kurum ve kuruşlarının uzman tabip, tıpta uzmanlık
mevzuatına göre uzman, tabip, diş tabibi ve eczacı kadro ve
pozisyonlarına yapılacak atamalar ile kuraya ilişkin
şartlar Sağlık Bakanlığımızca belirlenmektedir.
Teklifte, kuraya ilişkin usul ve esaslar ile bunların
Sağlık Bakanlığındaki atamalarına ilişkin
usul ve esasların Sağlık Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesi düzenlenmektedir. Doktor
öğretim üyesi ve başasistanların uzmanlık eğitimine daha
nitelikli katkıda bulunmalarını temin etmeye yönelik düzenleme
yapılmaktadır.
Bugün özellikle bazı ilçelerimizdeki hastane ve
sağlık birimlerinde hekim ihtiyacı bulunmaktadır. Bu
hastanelerde gerekli tıbbi teçhizat ve ameliyathane olmasına
karşın uzman hekim ihtiyacı karşılanamamaktadır.
Buralara atanan hekimlerimiz, mecburi hizmet yükümlülüklerini
tamamladıktan ya da belli bir süre çalıştıktan sonra
ayrılmaktadır. Hekimlerimizin buralarda puanlarını
dolduramaması ayrılmalarındaki en önemli gerekçedir.
Sözleşmeli sağlık personel pozisyon
sayısı sınırlı olduğundan, devlet hizmeti
yükümlülüğünün öncelikle devlet memuru statüsünde ifa edilmeye
başlanılması ve daha sonra mevcut pozisyon sayısı
dikkate alınarak sözleşmeli statüye geçişe imkân
sağlayıcı değişiklik yapılmaktadır. Bununla
birlikte, eleman temininde güçlük çekilen yerlerde, 4924 sayılı
Kanuna tabi sözleşmeli sağlık personeli istihdamında
yaşanan güçlük dikkate alınarak sözleşmeli pozisyon sayısı
22 binden 27 bine yükseltilmektedir. İnanıyoruz ki gerek döner
sermayeden yapılan ek ödemelerle ilgili gerekse de sözleşmeli
çalıştırmayla ilgili düzenlemeler, eleman temininde güçlük
çekilen yerlerde yaşanan sorunlara önemli ölçüde çözüm getirecek,
hekimlerimizin uzun süreli kalmalarını sağlayacaktır, Komisyonda
verilen bilgiler de bu yöndedir.
Kanun teklifinde, ayrıca, herhangi bir sebeple
sağlık sigortasından yararlanamayan gerçek kişilere sunulan
sağlık hizmet bedellerinden 31 Aralık 2021 tarihine kadar tahsil
edilememiş alacak tutarlarının yarısının bir
yıl içerisinde ödenmesi hâlinde, geri kalan kısmının
ferîleriyle birlikte terkin edilmesi düzenlenmektedir. Alacak tutarı 10
bin Türk lirası ve altındaysa tamamının, alacak
tutarının yarısı 10 bin Türk lirasının
altındaysa 10 bin Türk liralık kısmının terkin
edilmesi öngörülmekte, bu işlemler sebebiyle devam eden dava ve icra
takiplerinin durumu düzenlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, sağlık
hizmetlerinde sürekliliği ve erişilebilirliği sağlamak
amacıyla sağlık insan gücünün ülke genelinde dengeli dağılımını
sağlayacak istihdam politikası uygulanması önem arz etmektedir.
Hekim, diş hekimi, hemşire, ebe ve diğer sağlık
personeli sayısında önemli artışlar olmakla birlikte,
Cumhurbaşkanlığı yıllık programında da ifade
edildiği gibi, özellikle bazı alanlardaki açığın
giderilmesine yönelik çalışmaların devam etmesi gerekmektedir.
Sağlık personeli okullarından mezun olan ve istihdam sorunu
bulunan ebe, acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni, sağlık
memurları ve tıbbi sekreterlerin gerek özel gerekse de resmî
kuruluşlarda istihdam edilebilmesi için gerekli koşullar
sağlanmalıdır.
Sağlık Bakanlığı bünyesinde
birçok statüde personel istihdam edilmektedir. 4/Alı, vekil, 4/Bli,
sözleşmeli, 209a, 4924e, 5258e, 663e göre sözleşmeliler,
işçi, taşeron personeli gibi çeşitli istihdam modelleri
karmaşık bir yapıyı ortaya çıkarmıştır.
Aynı yerlerde ve hizmetlerde aynı işi yapmalarına
rağmen statülerinin farklı olması nedeniyle çalışanlar
arasında idari, mali ve sosyal haklar yönünden farklılıklar
bulunması çalışanların motivasyonunu ve çalışma
barışını olumsuz etkilemektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımız, 3600 ek gösterge düzenlemesi sonrası ele
alacakları ilk dosyanın sözleşmeli kamu
çalışanları olduğunu açıklayarak Biz isteğe
bağlı olarak kadro hakkı vereceğiz. demiştir. Çok
önemli olan bu çalışmanın sonucu umutla beklenmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz 4/Bli, vekil,
sözleşmeli, fahri ve geçici statüde çalışanlar ile asli
işlerde çalışmakla birlikte kadro alamayan taşeron
işçilerin kadroya alınmasını içeren kanun teklifimiz ilgili
komisyonlardadır.
Kamuda sözleşmeli personel uygulaması homojen
bir yapı olmayıp kendi içinde ayrışmıştır.
Başlangıçta 4+1 olan, daha sonra 3+1 olarak güncellenen uygulamayla
sözleşmeli personel olarak işe girenler üç yıl sonra kadroya
geçmektedir, 4/Bliler ise süresiz sözleşmeli olup kadroya geçememektedir.
Kamu idarelerinde kadroya alınmayı bekleyen sözleşmeli personel
hiç olmazsa 3+1 sisteminin genel uygulama hâline getirilmesini istemektedir.
Esasen, On Birinci Kalkınma Planında da vurgulandığı
gibi, ehliyet ve liyakat esaslı bir yaklaşımla nitelikli insan
gücünden etkin ve verimli şekilde yararlanılmasını mümkün
kılan bir personel rejimi inşa edilmeli, statü ve istihdam
kargaşası tümüyle giderilmeli; sözleşmeli, vekil, geçici, fahri,
ücretli ve asli işlerde taşeron eliyle personel
çalıştırılması son bulmalıdır. Ayrıca,
kendilerine ilk defa ek gösterge verilecek olmakla birlikte yardımcı
hizmetler sınıfında çalışanların genel idare ve
teknik hizmetler sınıfı kadrolarına alınması
uygun olacaktır. Diğer yandan, kamu işçilerinin çeşitli
nedenlerle kamu kurumları arasında naklen atanma ihtiyacı
doğmaktadır ancak diğer kamu çalışanları gibi
başka kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atanamamaktadır.
Kamu işçilerinin de naklen atama konusundaki sorunlarına çözüm
bulunmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımız tüm memurlarımızın ek
göstergelerinde 600 puanlık bir yükseltmeye gitmeyi
kararlaştırdıklarını, yardımcı hizmetler
sınıfındakiler dâhil ülkemizdeki 5,3 milyon kamu görevlimizin
tamamının önümüzdeki yılbaşından itibaren bu
düzenlemeden yararlanacağını açıklamıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği müjde kamu
çalışanlarını ve özellikle de emeklilerini
sevindirmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız
da çok geniş bir kadroya ek gösterge verdiklerini, kapsamlı bir
çalışma yaptıklarını, iki yıllıklarda teknik
sıfatlı olanları da değerlendirdiklerini açıklamıştır.
Ek gösterge sisteminin tüm boyutlarıyla ele
alınması ve eşitsizliklerin giderilmesi çok önemlidir. Bu
çalışmanın yakın zamanda kanun teklifi olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulmasını bekliyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak verdiğimiz ve 3600 ek gösterge vaatlerimizi de içeren kanun teklifimiz
Meclis komisyonlarındadır. Teklifimizde, ek gösterge rakamları
657 sayılı Kanundaki tüm hizmet sınıfları için
hiyerarşik sırayla yeniden belirlenmiş, yardımcı
hizmetler sınıfı da ek gösterge kapsamına alınmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Çalışma
Bakanımız tarafından ana hatları açıklanan ek
göstergeyle ilgili çalışma, Milliyetçi Hareket Partisinin teklifiyle
önemli ölçüde örtüşmektedir. Basına yansıyan bilgilerden, 3600
ek gösterge kapsamında kendilerini göremeyen bazı kariyer meslek
mensupları ile sağlık lisansiyerleri, il müdür yardımcıları
ve şube müdürlerinin durumlarının da dengeler gözetilerek
dikkate alınacağına inanıyoruz.
Kamu çalışanları için ek gösterge çok
önemlidir. 3600 ek gösterge ise kritik eşiklerden biridir. 3600 ek
göstergenin özellikle emekli aylığına önemli yansıması
bulunmaktadır. 5,3 milyon kamu görevlimizin ek göstergelerinde yeni
yıldan itibaren 600 puanlık artış yapılmasıyla
birlikte, öğretmen, kamu avukatı, matematikçi, istatistikçi,
hemşire, polis, uzman çavuş, uzman jandarma, bekçi, din görevlisi
gibi bazı meslek gruplarının 3600 ek göstergeye ulaşacak
olması, hem sevindirici bir gelişme hem de geçim
standartlarını yükseltici bir hamledir. Nihayetinde acil bir ihtiyaç
karşılanmakta, verilen sözler tutulmaktadır.
Ek gösterge, bir taraftan memur
maaşlarının bir unsuru olurken diğer taraftan emekli
aylığı ve emekli ikramiyesi tutarını doğrudan
etkilemektedir. Ek göstergelerde yapılan artış, asıl emekli
ikramiyeleri ve emekli maaşlarında ciddi kazanımlar
getirmektedir. Bu artışlar, elbette daha önce emekli olan kamu
görevlilerinin maaşlarına da aynen yansıtılacaktır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımız, yine, TRT Haberde yaptığı
açıklamalarda tüm sosyal meseleleri görev alanı
saydıklarını, EYT yani emeklilikte yaşa
takılanların dosyasının önlerinde olduğunu, onu da
mesafe katedildiği zaman kamuoyuyla paylaşacaklarını ifade
etmiştir. İnşallah, emeklilikte yaşa takılanlar sorunu
da çözüme kavuşacaktır.
Sayın Bakanımız bugün
yaptığı açıklamada da Enflasyona karşı
çalışanları korumak bizim vazifemiz. Biz emeği, çalışanları
enflasyona ezdirmeyeceğiz. Temmuz ayında bütün
çalışanların yüzünü güldürecek bir düzenlemeyi de Türkiye
gerçekleştirecek durumdadır. diyerek yine,
çalışanları memnun etmiş, gönüllerine su serpmiştir.
Çalışanlar ve emekliler için yapılan çalışmaları
takdirle takip ettiğimizi ifade ediyor, başta Sayın
Cumhurbaşkanımıza, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımıza ve çalışma ekibine çok teşekkür ediyoruz.
Hükûmet bir yandan enflasyondaki
tırmanışın engellenmesi ve dövizdeki suni yükselişin
durdurulması amacıyla tedbirler alırken bir yandan da
vatandaşlarımızın gelirini artırıcı, mali
yükünü azaltıcı kararlar almaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak memurlarımızın, emeklilerimizin ve tüm
vatandaşlarımızın ekonomik yararını gözetecek,
gelir ve ücret artışını sağlayacak, enflasyona
karşı koruyacak her adımı, her kararı sonuna kadar
destekliyoruz. Biz Türkiyeyiz, biz Türk milletiyiz, biz Cumhur
İttifakıyız. Milletimiz ne diyorsa sözümüz odur, milletimiz ne
istiyorsa dileğimiz aynısıdır; neyi arzuluyorsak, neyi
istiyorsak, neyi hedefliyorsak milletimizin yararına, ülkemizin
çıkarınadır. Gayret bizden, tevfik Allahtan, takdir aziz
milletimizdendir.
Kanun teklifinin başta sağlık
çalışanlarımıza, ülkemize ve milletimize hayırlar
getirmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına söz talep eden Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 54 milletvekili
tarafından verilen bir teklif var, sıra sayısı 337, yasama
bunu konuşacak. Yüz binlerce insan Sağlık alanında neler
olacak? diye düşünüyor ve sağlık çalışanları
-başta hekimler- ve emek kısmında çalışanlar bugün
görevde, kendileriyle ilgili nasıl bir karar alınacak bunu merak
ediyorlar.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda, 54
kişinin teklif verdiği kısımda 4 kişi oturuyor, 5
kişi de Bütçe Komisyonu sıralarında. Yasa böyle yapılmaz,
yasa böyle hazırlanmaz; yaptığımız zaman
mış gibi olur. Usul tartışıyoruz, işte, usul
dediğimiz olay bu.
Ne oldu? 1 Aralıkta Sağlık Bakanı
şöyle bir tweet attı: Bütün sağlık
çalışanlarına müjde. Hak ettikleri ve toplumun hak ettiği
ücret düzenlemesiyle ilgili en kısa zamanda yüce Mecliste düzenleme
yapılacak. 5 siyasi parti ihdas üzerine bir düzenleme yaptılar;
kuliste oturdular ve maddeyi düzenlediler. Buraya getirilip -özellikle
sağlık çalışanlarından olan hekimler, diş hekimleri
olmak üzere- bu düzenleme oylandı, kabul edildi ve ikinci gün Meclis
tekrar toplasın. denildi çünkü Türkiyenin birçok yerinden şu ses
çıktı: Sağlık hizmeti sadece hekim ve diş
hekimlerinden oluşmuyor, diğerleriyle ilgili bir düzenleme
yapılırsa iyi olur. Ve gerçekten sabahleyin herkes Bununla ilgili
ne olacak? diye merak ediyordu. O dönem konuşulan madde, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığıyla ilgili bir torba yasayla
ilişkiliydi, madde geri çekildi. Ne dedi iktidar geri çekmesinin
gerekçesinde? Biz hem daha iyi yapacağız hem de diğerlerini
kapsayacak. Aralık, şu anda biz Haziranın 15indeyiz.
Aralıkta dolar 13 lira, yakıt, benzin 11 lira, enflasyon yüzde 37,
altın 700 lira. Ve bugüne geldik, daha mı iyi? O günden yüzde 50 daha
aşağıda. Yaşam pahalı mı? Pahalı. Hayat
pahalılığı artmış, alım gücü
azalmış, o gün verdiğiniz ücretin daha azını
veriyorsunuz ve o gün verdiğiniz hakların bir kısmını
geri çekiyorsunuz. Bunun neresi yasama? Bunun neresi usul?
Bir diğer usul, ya Mecliste nasıl ki 54 imza
sahibinden 4 kişi buradaysa
Mecliste gazeteciler haberi alıyorlar,
Son dakika
Flaş haber... diye duyuruyorlar. Flaş, flaş,
flaş haber! Nedir? Hekim ve diş hekimlerinin
maaşlarını düzenleyecek; sağlıkta müjde. Plan ve
Bütçe Komisyonu üyesiyim, bize gelmemiş. Habip Vekilimiz burada,
aradım Daha düşmemiş. diyor, gazetelere düşmüş
haber. Sonra, konuştuk, Plan ve Bütçeye gelmiş, Plan ve Bütçe
Komisyonu ilk defa -bütün itirazlarımıza rağmen- ne yapmış?
Tali komisyon olan Sağlık Komisyonuna göndermiş; olması
gereken bu. Sağlık Komisyonuna gitmiş, Sağlık
Komisyonu normalde perşembe toplanacak, Hayır, çarşamba
toplanalım, acil, bunun ihtiyacı var. Plan ve Bütçe Komisyonu
13.30da toplanacak cuma günü Hayır, acil, sabah 10.30da
toplanalım. Nedense iktidar bunu söylediğinde acil
toplanıyoruz; yasanın, getirilen teklifin noktası, virgülü
değişmiyor. Sadece hekim ve diş hekimi mi? Niye eczacı yok?
Niye veteriner hekim yok? Niye hemşire yok? Niye sağlık memuru
yok? Niçin bunlarla ilgili düzenleme yok? Niçin geri adım
atılmış? İtiraz var, birilerini ikna edemedik. Ya, bunu,
yasayı hazırlayan vekil nerede söylüyor? İtiraz var
Bu itiraz,
bu sihirli el, bu dokunulmaz erk kimmiş? O zaman bu yasayı bu
Parlamento mu yapıyor? Hayır.
Sağlık Komisyonu Başkanı diyor ki:
Tümüyle size katılıyorum. Ben Recep Akdağ olarak sizin
dediklerinize katılıyorum ama burada yapamayız, ben Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkanını arayayım. Ya, Meclisteki yasa
çıkartma, başkanlar arasında paslaşma mıdır?
Hayır. Yasa teklifini ilk veren Sayın İsmail Bey burada Ben
İsmail Tamer olarak katılıyorum size ama böyle. Yasa böyle mi
hazırlanır? Bu sihirli yer neresi, bu sihirli güç ne ki
hazırladığı taslakta bir nokta, virgül
değişmiyor. İşte, yasama böyle yapılmaz,
yapıldığı zaman mış gibi olur. İşte,
o zaman
Bu 54 imza sahibinden 4 kişi bile içeride yok ama binlerce insan
bir haber bekliyor.
Peki, Sağlıkta dönüşüm, dönüşüm,
dönüşüm
Flaş
diye duyurdunuz. Asıl flaş haber dündü.
Bir haber; bugün, 15 Haziranda. İlk defa 11 artı 2 tane birbirine
uzak olan hekim örgütleri, sağlık emek örgütleri Mecliste bir
açıklamada beraber, muhalefet olarak dediler ki: Greve gidiyoruz,
artık dayanamıyoruz. Ama asıl flaş haber neydi biliyor
musunuz? Dün, Ankara'da Sağlık Bakanlığının önüne
bir ambulans şoförü ambulansıyla gitti; flaş haber oydu,
sağlıkta dönüşüm oydu! Uçakla yurt dışından hasta
getirmek değil, Ankaranın içinde, üç saat boyunca gittiği
hastanelerde bir kanser hastası için yer bulamamış ve
ambulansı çekiyor Sağlık Bakanlığının önüne,
oksijen tüplerini açıyor Ben dayanamıyorum, tükeniyoruz. Bir hastaya
yer bulamıyorum. diyor. Hasta akrabası mı, yakını
mı? Hayır. Ambulans şoförü kendi yaptığı kutsal
iş için, olması gereken iş için, hastaya yer
bulamadığı için -hasta Hakkâriden, Batmandan gelmiyor,
Ankaranın göbeğinde- Bakan gelecek. diyor ve en sonunda araya
polisler, bir kısım insanlar girip Bakanla görüşülüyor ve
hastaya Ankara Şehir Hastanesinde yer bulunuyor, önce de Samsuna
gönderilecek. diye
Sağlıkta dönüşüm budur!
Sağlıkta dönüşüm, katkı payı
almaktır; sağlıkta dönüşüm, ilaç olmamasıdır;
sağlıkta dönüşüm, beş dakika, on dakikada muayene ol diye
üç ay, dört ay sonraya randevu almaktır, hekime gittikten sonra ultrason
için beş ay sonraya gün almaktır, ameliyat için gittiğinde Malzeme
yok. demektir; sağlıkta dönüşüm Biz yapamıyoruz, özele
git. demektir; sağlıkta dönüşüm, üçüncü basamak dediğiniz
Dicle Üniversitesinde, Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde, yeşil kartın en çok olduğu
-Kürt illeri, güneydoğu, doğu, ne derseniz- illerdeki hasta
kemoterapi ilacı olmadığı için üniversite hastanesine veya
Gazi Yaşargile gittiğinde Dicle Üniversitesinde Bizde ilaç yok,
Diyarbakırdan Batmana git. demektir. Getirdiğiniz sistem bu,
dönüşüm bu! Sağlıkta dönüşüm, özele gidip yüzde 200
değil, binlerle ifade edilen rakamlarda para istenildiğinde, o para
için gidip bankadan kredi çekenlerin sorunudur. Peki, nedir dönüşüm bu
yurttaş açısından? Sağlıkta dönüşüm,
kapısında çalışan ambulans şoföründen en üsttekine
kadar, profesöründen en uzak birimde çalışan aile hekimine kadar
şikâyetçi olup yurt dışına gitmek için çaba
harcamaktır! Bu ülkede bu sorunları dile getirdiği için
doktorlara Gidiyorsanız gidin, biz özelden getiririz. demektir.
İşte, siz böyle yaklaştığınız sürece hiçbir
işi çözemezsiniz.
Ne oldu, müjdeydi? Böyle bir müjde
açıkladınız; ilaç yok, ameliyatlar yapılmıyor, cepten
ödemeler artmış ve insanlar öyle bir hâle geldi ki
Bina
yapıyorsunuz, binalarla övünüyorsunuz; şehir hastaneleri
Ya, memlekette
binalarla sorun çözülmez, önemli olan insandır, insan kaynağı
olmadığı sürece çözemezsiniz. Bakın, Batman Sasonda
doğru dürüst uzman hekim yok, rotasyonla çözüyorlar. Dün, Giresun
Görelede bütün köy ve mahalle muhtarları hastanede yan yana gelmiş,
Hastane binası var, niçin hekim yok, niçin uzman yok? diyor. Sonra
diyeceksiniz ki: Karadenizle ilgili konuşamazsınız. Biz,
Türkiyenin her yeriyle ilgili konuşuruz. Sağlık haktır,
ücretsiz olması lazım, bunun altını çizmemiz lazım.
Önemli olan otel hizmeti değildir. Özelleştirdiniz. diyoruz,
diyorsunuz ki: Hayır. Ya, hastanede önce nereden
başladınız? Temizlikten, sonra yemekten, sonra güvenlikten;
yetmedi, dediniz ki: Laboratuvar hizmetleri özel olacak. yetmedi Görüntüler
özel olacak. ve kamu dediğiniz yer özel hizmet veriyor. Peki,
aralıktaki bu düzenleme neydi, niçin yapıldı? Çünkü
aralıktan önce şuydu: Hekimler, diş hekimleri ve diğer
-hemşire, radyoloji teknisyeni, psikolog, diyetisyen, herkes, bütün hepsi-
çalışanlar dediler ki: Biz performans ve döner sermaye değil,
temel ücret istiyoruz çünkü performans ve döner sermaye çalışma
barışını bozdu. Aynı yerde
çalışıyorsunuz, beraber ekip olmanız lazım,
sağlık ekip hizmetidir, bunu bölüyorsunuz. En büyük bölücülüğü
biliyorsunuz: Barışı bozmak, çalışma
barışını bozmak ve bunu bozuyorsunuz ve olayı paraya
endeksliyorsunuz, paraya endeksliyorsunuz. Kamuyu bitirdiniz, özeli
geliştirdiniz, bir çürüme metodu geliştirdiniz ve bu verdiğiniz
paralar, döner sermaye ve performans hiçbir çalışanın emeklilik
hakkına yansımıyordu. Yani devlet, yurttaşa bir para
verdiğinde hemen vergisini alır, hemen düzenleme yapar ama devlet
kendisine gelince allem kullemde yetenekli. Parayı veriyor, alıyor,
hiçbiri emekliliğe yansımıyor ve dediler ki: Siz bize bunun
yerine temel ücret verin.
Bir diğeri, ne yaptınız? Ya,
eğitimde de bunu yaptınız. 4/A, 4/B, 4/C, sözleşmeli,
kadrolu, stajyer, bir yığın farklılık getirdiniz.
Aynı okulu bitirmiş, aynı kurumda çalışıyor,
sınıf arkadaşı; maaşlar farklı. Siz
eşitlikten mi söz ediyorsunuz, dönüşümden mi söz ediyorsunuz?
İşte, çıkardan
Az önce de söylediler, bir taraftan da
yöneticiler atamışsınız, sözleşmeli yönetici.
Başhemşirelik diye bir unvan vardı,
kaldırdınız, zaten bu sistemle beraber birçok kurumun ismini de
değiştirdiniz. Kamu sekreterliği, başkanlıklar, birçok
şey, hepsi değişti. Ya, ismi başhemşirelik
hemşirelik hizmeti veriyor, seçimle mi geliyor? Hayır. Hemşire
mi? Hayır. Hiç bu işin sahibi değil ama aldığı
maaş hemşirenin 4 katı. Siz böyle mi eşitliği
sağlıyorsunuz? Mobbing uyguluyor, istediği baskıyı
geliştiriyor, keyfiyet uyguluyor, tümüyle üste, atayan siyasi iktidara
bakıyor ve şu anda sağlık yönetiminin hiçbirinde liyakat
yok, hepsi iktidara bağlı çalışan kesimler ve öyle
başhekimler var ki iktidar vekillerini gördüklerinde önlerini ilikliyorlar
ama asıl önünde önleri iliklenilmesi gereken her şeye rağmen bu
halka ve bu topluma bu sağlık emeğini veren, sağlık
konusunda çaba harcayan ve Covid sürecinde yaşatmak için yaşamından
olan insanlardır, hepsinin önünde hep saygıyla eğilmemiz
lazım. Ve buradan, HDP Grubu olarak bugün o eylemi yapanların hepsine
şükranlarımızı, saygılarımızı
sunuyoruz, yaşamını yitirenleri de minnetle anıyoruz çünkü
onlar gerçekten bizim bu toplum için büyük bir çaba harcadılar. (HDP
sıralarından alkışlar) Ve bu Bakanlığa, Bakan
dâhil, vekiller dâhil herkese defalarca Meslek hastalığı
olsun. dedik, yok. Ne dediler? Beyaz yürüyoruz. dediler, Beyaz nöbet
tutuyoruz. dediler, Beyaz Forum. dediler ve dediler ki: Biz beyaz önlüğümüzün
hakkını topluma sunarken bu emeğimizin
karşılığını almak istiyoruz. Beyaz sese hiçbir
tepki gelmedi, bir olumlu yanıt gelmedi, tepki gelmedi demeyeyim de tepki
geldi, tepki şuydu: Terörö, terörö
ya da Görüşmüyoruz. Ama bir
beyaz arttı -partinin ismi AK PARTİ- beyaz kod arttı. Beyaz kod
neydi? 2015te Bir sağlık çalışanı herhangi bir
şiddetle karşı karşıya kaldığında beyaz
kod çağrısı yapabilir. denildi. Beyaz kod sürekli arttı
ama beyaz sesle ilgili bir düzenleme yapmadınız. Çünkü neden?
İktidar her konuştuğu yerde, bu dönüşümde ilaç mı yok,
katkı payı mı çok, ameliyat sırası mı çok,
ultrason sırası mı var... Birçok şeyde iktidar Ben her
şeyi yapıyorum, para da veriyorum, doktorlar sorumlu, sağlık
çalışanları sorumlu." diye hedef gösterdi. Hedef
gösterdiğinizde ne oldu? Beyaz kod arttı, saldırı
arttı. Sonra ne oluyor? SABİMe başvuruyor, diyor ki: Ben
gittim, doktor şöyle yaptı. SABİM ne yapıyor biliyor
musunuz değerli vekiller? SABİM, doktoru arıyor: Seninle ilgili
tehdit var, kendine dikkat et. Ya, siz böyle mi koruyacaksınız bu
ülkeyi? Siz böyle mi şiddeti önleyeceksiniz? Biz hedef olup da kendimizi
korumayı çok iyi biliyoruz grup olarak. Siz böyle mi sağlık
hizmeti vereceksiniz? Ve her seferinde şiddetle ilgili düzenleme diyeceksiniz,
hâlâ şiddetle ilgili birçok sorun yaşanıyor. Hep
sağlık emekçilerini mi sorumlu göstereceksiniz?
Kullandığınız dil bir kere kutuplaştırıyor,
ayrıştırıyor, ötekileştiriyor, hedef hâline getiriyor.
Böyle yaptığınız zaman, hiçbir zaman sağlıkta bir
düzenleme sağlayamayız.
Peki neydi? Aralıkta dediler ki: Hekimler emekli
oluyor, hiçbirinin emekliliğine performanstan, döner sermayeden
aldığı para yansımıyor. Ben de yıllarca hekimlik
yaptım, hiçbiri yansımıyor. Düzenleme oldu, bizler hepimiz
destekledik yani diğer ekibin de dâhil olmasını
Ya, biz orada
17 bini 40 bine çıkarttık, 13 bini 33 bine çıkarttık;
şimdi, 17 bini 26 bine düşürmüşüz. Ya, dolar düşse
anlarım, yakıt düşse anlarım, altın düşse anlarım,
yaşam koşulları düzelse anlarım. Hayat pahalı, şu
anda hekimler, sağlık çalışanları, yoksulluğun
altında yaşıyor; bir kısmı açlık
sınırında yaşıyor.
Bir diğeri emeklilik
Ya arkadaşlar, sadece
kamuda Emekli Sandığından emekli olanlara bir düzenleme var.
Peki, BAĞ-KURdan emekli olan hekimlerle ilgili bir düzenleme var mı?
Yok. SSKden emekli olanlara bir düzenleme var mı? Yok. Peki, siz o zaman
nasıl adilsiniz, eşitsiniz? Öyle hekimler var ki kirasını
ödeyemiyor, öyle hekimler var ki huzurevinde kaldığı için
huzurevinin parasını veremiyor.
Bir diğeri, normalde emekliler Türkiyede Bu
koşullarda çalışamıyorum, geçinemiyorum, iş bulmam
lazım. diyor. İş başvurusuna gidiyor, diyor ki: Sen
muayenehane açarsan emekli maaşını kesmiyorum ama sen gidip
başka yerde çalışırsan ben senin emekli
maaşını kesiyorum. Siz o zaman ne yapıyorsunuz? Özele
kaçışı önlüyorum. Siz özele kaçışı önlemek
değil, insanları köle gibi çalıştırmaya
alışmışsınız. Neden? Çünkü sağlıkta
dönüşüm; kurumlar işletme, hastalar müşteri,
çalışanlar köle. Bu sistemi oturttuğunuz sürece sizin
dönüşüm dediğiniz, tercih dediğiniz hep paraya
çalışıyor ve hep sermayeye çalışıyor,
yurttaşa çalışmıyor. Böyle yaptığınız
sürece gerçekten de sağlık geriliyor.
Sağlık çalışanları ne diyor?
Yasa geldi; peki, niye geri çektiniz? Plan ve Bütçe Komisyonunda sorduk
Bakana. İtirazlar çok yükseldi, ikna edemediğimiz kesimler
vardı. dedi. İlk aklıma gelen neydi biliyor musunuz? 12
Eylülde tam gün yasası vardı. Kenan Evren Doktorlar nasıl bir
albaydan fazla alıyor? diye
Mecburi hizmet çıktı, Doktorlar
köyden giderse onu direklere bağlayın, onu orada tutun.
diyorlardı. Neydi? Diktatör. Şimdi ne? İkna edemiyoruz, itiraz
yüksek. İkna etmeniz gereken hekimlerdir, diş hekimleridir,
veterinerlerdir, hemşirelerdir, sağlık memurlarıdır,
ATTlerdir, eczacılardır, akademisyenlerdir, geçici
çalışanlardır, taşeronla çalışanlardır; ikna
etmeniz gereken onlardır. İkna etmeniz gereken, bürokratlar
değildir; ikna etmeniz gereken, itiraz edenler değildir. İtiraz
edenler 15 Haziranda iş bırakanlardır. Onları dinlemek
gerekir, demokratik kitle örgütlerini dinlemek gerekir, sivil toplum
örgütlerini dinlemek gerekir; o zaman yasa gerçek amacına
ulaşır. Bunu yapmadığınız sürece, siz nasıl
ki nokta, virgülü değiştiremezseniz, sadece belli bir odak ve tercihler
için yasa çıkarmış olursunuz. Hemşirelik, başhemşirelik
Hemşirelikle ilgili bir tane düzenleme yapmıyorsunuz; okul
açmasını biliyorsunuz, birçok düzenleme yapıyorsunuz ama
hemşirelerle ilgili hiçbir düzenleme yok.
Bu yasa, performansı ve döner sermayeyi tekrar
getiriyor, geliştiriyor. Bu yasa, temel ücretlerde bir düzenleme
yapmıyor. Hekimler ve sağlık çalışanları temel
ücretleri istiyor.
Bir diğeri, koruyucu sağlığı
yok etmişsiniz. Aile sağlığı merkezlerinde aile
hekimleriyle ilgili süreyi 2029a kadar uzatacaksınız, öyle
diyorsunuz. Aile hekimliğini niçin getirdiniz? Dediniz ki: Basamak
hizmeti olsun. Şu anda Türkiye'de birinci basamak, ikinci basamak, üçüncü
basamak diye bir şey yok, sevk sistemi yok; isteyen elini kolunu
sallayarak üniversite hastanesine de gidebilir, sağlık
ocağına değil, aile sağlığı merkezine
gidebilir. Sonra da aile sağlığı merkezlerine mobbing
uygulayın, ceza uygulayın, ses yükseltildiğinde süreçlerini,
sözleşmelerini kesin. Sorun, sözleşmeli sayısını
artırmak değil, kadrolu sayısını
artırmaktır. Sorun, aile sağlığı merkezlerinde
süreyi 2029a uzatmak değil. Kirasını ödeyemeyen, beraber
çalıştığı arkadaşlarının
maaşını ödeyemeyen, elektrik faturasını ödeyemeyen,
gelen faturasında ticarethane yazan kurumun kapısına Türkiye
Cumhuriyeti ASM yazmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) O zaman yazın:
Burası paralı, yarı özel bir merkeze dönüşmüş,
çalışanlar da bize mecburdur. Bunu yaptığınız
sürece olmaz.
Emeklileri söyledim. Bir diğeri arkadaşlar
-arkadaşlarımız söyleyecek- ya 5inci maddede 83 milyonla ilgili
bir para var, toplam 190 milyon küsurdur. Siliyorsunuz, sildiğiniz
paranın gerekçesi Hiçbir sosyal güvencesi olmayan, parasını
yatırmayanların üniversite ve kamudaki borçlarını
sileceğiz. diyorsunuz. Hangi borcu? 5 milyarın altındakileri. 5
milyarın üstündekileri silmiyorsunuz. Ya, elektrik şirketlerine 3
milyar hibeyi biliyorsunuz, havaalanlarına biliyorsunuz, vergi
muafiyetlerini biliyorsunuz, sermayeye her türlü kolaylığı
sağlıyorsunuz; bu yurttaşlar kim, parasını
ödeyemediği hâlde Bakanlıkta tedavi görenler kim? Bunu da
söylemiyorsunuz ve parayı da silmek yok, tahsil edeceğim. Niçin? 5
milyarın altında olanları siliyorum çünkü hukuksal masrafı
var. Ya, sen yurttaşı koruyacaksın, hukuksal masraf değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım, çok teşekkürler.
Yani çok konuşacak konu var,
arkadaşlarımız söyleyecek, mahsuplaşmayla ilgili konuya da
değinecekler. Mahsuplaşma diyorsunuz, bir taraftan hekim ve
diş hekimi diyorsunuz, hak edenlerin olması gereken, alması
gereken parayı çıkarıp döner sermayeye dönüştürüyorsunuz,
hak ihlali yapıyorsunuz, zaten itirazla AYM bunu geri çevirecek.
Bir diğeri Adli Tıp. Ya, arkadaşlar, biz
bu kürsüde Adli Tıpla ilgili defalarca konuştuk, Adli Tıpta
özerklik olmadığı sürece para da olsa pul da olsa siz bunu
çözemezsiniz. Aysel Tuğluk'un olayını defalarca raporlarla
açıkladık, hasta mahkûmlarla ilgili birçok konuyu defalarca
açıkladık; hekimler yerelde raporu veriyor, Adli Tıp diyor:
Gerek yok. Siz bu kurumu parayla özerk yapamazsınız. Özerk
yapmadığınız sürece bir gelişme olmaz. Bugün son
olarak şunu söyleyeyim tekrar: Biz, sağlık
çalışanlarıyla, hekimlerle, diş hekimleriyle, her kesimle
beraberiz çünkü daha sağlıklı günlere inanıyoruz.
Sağlıktan ve özgürlükten tasarruf olamaz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra
sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine grubum adına
konuşacağım.
Değerli arkadaşlar, bu teklif
Önce,
defalarca söylenmiş bir şeyi tekrar edeyim, fayda var: Kanun yapma
tekniği yani kaliteli kanun yapma tekniğinden uzağız; bu,
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle beraber geldi ve devam ediyor.
Bakın, bu kanunla ilgili her 2 Komisyonda hem
teklif sahibine hem Bakanlıktan gelen arkadaşlara defalarca sorular
yöneltildi ama bir cevap bile alamıyoruz. Bırakın, o
arkadaşlarla, ilgili bazı konularda anlaşıp birtakım
değişiklikler yapmak
Olmaz böyle bir şey; eğer Hükûmet
getiriyorsa tasarı getirmesi gerekir; bakan orada oturacak, siyasetçilerle
bu konuyu tartışacak. Arkadaşlar, yani bu böyle olur ama
maalesef burada ısrar ediliyor. Ama merak etmeyin, bir sene kaldı, bu
işler değişecek, inşallah yoluna girecek.
Şimdi, benden evvel konuşan arkadaşlar
da ifade ettiler, kaç gündür de bu konuyu konuşuyoruz; sağlıkla
ilgili sorunlar yumağı, her gün, her alanda, her yerde ve
sağlığın bütün bileşenlerinden; hastasından hasta
sahibine, işte sağlık çalışanlarından
yöneticisine, her taraftan şikâyetler geliyor ama bir türlü bir sonuç
alınamıyor. Aslında aklın yolu bir; eğer niyetler
gerçekten güzelse, tercihler doğrultusunda sağlık alanında
çok güzel düzenlemeler yapılabilir ve işler yoluna konulabilir ama
maalesef bugüne kadar bu işler yapılmadı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu
konuştuğumuz teklif büyük ölçüde sağlık personelinin özlük
haklarıyla ilgili. Özlük haklarıyla ilgili, aslında,
Sağlık Bakanlığının aralık ayında
getirmiş olduğu ve sağlık personeline belki de bugüne göre
3 kat -maddi olarak söylüyorum- daha fazla veren bir teklif vardı; onu
geri çekti. Bir şey daha yapıyor bu Hükûmet, niye böyle yapıyor anlamıyorum.
Bu konuyla ilgili uzmanlık kuruluşları var, meslek odaları
var, dernekler var, vakıflar var, üniversiteler var. Niye bu
insanları çağırıp Nedir kardeşim, ne isteniyor?
Nasıl bu iş optimum şekilde yapılabilir? Nasıl en
doğrusu birlikte yapılabilir?
Bunu yapabilir arkadaşlar; ama
öyle değil. Ne yapılıyor bizde? Sadece sağlık
çalışanlarıyla ilgili değil, bütün çalışanlarla
ilgili Türkiye'de personel rejimi işin içinden çıkılmaz bir hâle
getirilmiş.
Bakın, bu kanun ne verdi diye öğrenmek için
konuşmadığım insan bırakmadım, kimse doğru
dürüst bir şey bilemiyor. Ebeye bunu verdi, sağlık teknisyenine
bunu, ameliyat teknisyenine bunu; kimse bilmiyor, hesaplayamıyor. Niye?
Çünkü 10 tane kalem var, ne anlama geldiği belli değil,
katsayılar geliyor filan. Nedir bu? Bu, bilgi asimetrisi değerli
arkadaşlar yani insanları, bizi ilgilendiren bilgileri biz
anlamıyoruz. Zaten bizimle konuşmuyorsunuz. Sağlık
çalışanlarının kuruluşları, odaları,
dernekleri, vakıfları size düşman, o şekilde
bakıyorsunuz; böyle olmaz.
Değerli arkadaşlarım, bu teklifle ilgili
bazı düzeltmeler yapın diye arkadaşlarla
konuştuğumuzda hemen bütçeden söz edildi, Kaynak yok. denildi.
Bakın, Kaynak yok. denildi ama size bir şey söyleyeyim:
Sağlık Bakanlığı bütçesinden -resmen ayrılmış
olan rakam- 21 milyar TL civarında şehir hastanelerine ödeme
yapılacak ama bu, aralık ayı bütçesiydi. Bu rakamın 50-60
milyar TL olacağı çok kesin, daha fazla da olabilir. Sadece KKMye
yani kurla yapılan senetlerle, dövize, kura endeksli senetlerle ilgili
hazineden ödeyeceğimiz para miktarının yılda 150 milyar,
200 milyar TL civarında olacağı tahmin ediliyor değerli
arkadaşlarım. Para var, para yok diye bir şey yok, tercih
meselesi. Kime vereceksiniz bu paralardan? Önemli olan budur.
Şimdi değerli arkadaşlarım, bu
kanunla getirilenleri çok kısa özetledikten sonra ben sağlıkta
dönüşüm yani bu işin, sağlıkla ilgili temel problemin ne
olduğuyla ilgili vaktimi daha çok kullanmak istiyorum. Bu kanunda aile
hekimleriyle ilgili bir şey yani aile hekimlerine hızlandırılmış
uzmanlık eğitimi var, biliyorsunuz böyle bir hak tanındı.
İşte bu süre 2029a kadar uzatılıyor. İşte, aile
hekimleri, hekimler tarafından olumlu karşılanan bir madde.
Tartışılabilir, aile hekimliği uzmanlığı
alanlara yer bulunamıyor, onların tayini yapılamıyor,
değişik yerlerde pratisyen hekim olarak çalışmaya devam
ediyorlar, bu da konuşulabilir. Hekim uzmanlık eğitimi bu
şekilde olur mu? Bunlar konuşulabilir, onu geçiyorum.
Daha sonra ne getiriyor değerli
arkadaşlarım? Daha sonra uzman hekimlere, hekimlere, diş
hekimlerine emekliliğe yansıyacak şekilde bir zammı -zam
diyelim buna- ek ödeme şeklinde veriyorlar. Niye ek ödeme şeklinde
veriyorlar? Ya, bir devlet, vatandaşına hile yapar mı
arkadaşlar? Hile yapıyor. Yani şeye yansımasın; böyle
bir şey olmaz ama böyle yapılıyor. Nedense yurttaşa bu
şekilde bakıyor bu Hükûmet, bu devlet; neyse, bilemiyorum.
Şimdi, bu düzenlemeyle uzman hekimlere gelen para, emekliliğine
yansıyacak para 2.100 lira arkadaşlar, pratisyenlere 1.600 lira,
diş hekimlerine de 1.600 lira civarında. Peki, diğer
sağlık çalışanlarına, eczacıya, hemşireye,
yardımcı personele, veterinere; bunlara bir şey yok. Bu kanun
teklifi, her şeyden evvel, gerçekten çalışma
barışını bozacak, hekimlerin arasına, sağlık
çalışanları arasına nifak sokacak bir düzenleme.
Burada başka ne yapılıyor değerli
arkadaşlarım? Yine, ek ödeme şeklinde bir düzenleme var ve
hekimlere, uzman hekimlere, diş hekimlerine, pratisyenlere,
hemşirelere ve sağlık teknisyenlerinin maaşlarına bir
fazlalık geliyor. Bu ödeme de Sağlık Bakanlığı
bütçesinden yapılacak. Ne kadar geliyor? Pratisyen hekime 1.500 lira,
diş hekimine 1.500 lira, uzman hekime 1.700 lira, hemşireye ve
diğer personele 360 lira, sağlık teknisyenlerine 270 lira
arkadaşlar. Bu da doğru mu, yanlış mı tartışılabilir.
Niye? Mahsuplaşma diye bir şey var burada. Nedir bu mahsuplaşma
diye sordum, kimse doğru dürüst bir şey söylemedi. Burada
Sağlık Bakan Yardımcısı, işte Komisyonda iktidar
partisinin Komisyon üyesi arkadaşlar, hiç kimse bir şey söylemedi; teklif
sahibi filan bir şey söylemedi. Nedir mahsuplaşma? Bu
mahsuplaşma
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakın,
bu ek ödemeler Bakanlık bütçesinden verilecek, döner sermayeden
değil. Döner sermayeden verilenle beraber bir mahsuplaşma olacaksa bu
paralar da bu komik paralar da olmayabilir. Bu böyle mi, değil mi? Kimse
açıklama yapmıyor. Lütfen bu konuda bir açıklama yapsınlar.
Bunu soru olarak sormuş olalım. Bu mahsuplaşma ne anlama
geliyor, maalesef, bunları bilmiyoruz değerli arkadaşlarım.
Şimdi, Sağlık Bakanımız bu
kanun gelirken şöyle bir açıklama yaptı, dedi ki:
Sağlık çalışanlarının mali ve özlük
haklarında önemli iyileştirmelerle sonuçlanacak ilk büyük adım.
Büyük adım dediğiniz budur, başka da bir şey yok,
başka birtakım teknik düzenlemeler filan var ama onlar çok önemli
şeyler değildi değerli arkadaşlarım.
Bakın, eczacılar, bu
sağlığın bir parçası ya, eczacı olmadan
sağlık olur mu? Veterinerler de en zor şartlarda, en riskli
yerlerde çalışıyorlar, sağlığın en riskli yerlerinde.
Niye görmüyorsunuz? Ne kadar olacak?
Değerli arkadaşlarım, bu düzenlemeyle sağlıkçılara
verilecek yıllık ek para 12 milyar TLdir, 12 milyar TL. Biraz evvel
söyledim, şehir hastanelerine bütçede 21 küsur milyar yazıyor ama 60
milyar TL -öyle hesaplanıyor- civarında para verilecek yani verilecek
şey yani verileceğin ne anlama geldiğini
Bu da verilecek mi
verilmeyecek mi? Bu konu da çok kesin değil. Bakan, koca Bakan, bugün
aynen ambulans şoförü işinde yaptığı gibi koca Bakan
çıkıyor, sosyal medyada böyle bir paylaşım yapıyor
değerli arkadaşlarım. Bugün ne yaptı? Ambulans
şoförünü yanına çağırdı, dedi ki: Hastayı iki
buçuk -paylaşımda öyle yazıyor- saat
Sohbet ettik, ambulans
şoförünü çağırdım, sohbet ettik. Ama bir de algı
operasyonu yapıyor koca Bakan, Türkiye Cumhuriyetinin Bakanı
algı operasyonu yapıyor, diyor ki: Hastayı bıraktıktan
iki buçuk saat sonra Sağlık Bakanlığına gelmesinden
başlayarak ne olduğu konusunda sohbet ettik. Bakana bakın,
Sayın Bakanın yaptığı şeye bakın.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyenin finans
ihtiyacı filan yani bu bütçe şeyleri diyoruz ama bu bir tercih
meselesidir. Evet, bütçe gitmiş vaziyettedir, Türkiyenin ekonomisi çok
zor bir noktaya gelmiştir. Borçlar artık ödenemeyecek noktaya
gelmiştir. Türkiyenin CDS dediğimiz yani kredi maliyetiyle ilgili
puanı tarihinde görülmemiş noktaya, 900lere gelmiştir
arkadaşlar. Bu ne demek biliyor musunuz? Türkiye dışarıdan
borçlandığı zaman yüzde 11-12 civarında faiz ödeyecek.
Böyle bir şey yoktur, bu şekilde faiz alan 1-2 tane ülke var, onlar
da batmış ülkeler. Maalesef, üzülerek ifade ediyorum, Türkiyeyi getirmiş
olduğunuz yer, böyle bir nokta maalesef, üzülerek ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın,
sağlık müdürü eğer profesör, doçentse 60 bine kadar, uzmansa 41
bin, tabipse şu anda aldığı 29 bin, ilçe sağlık
müdürü 30 bin. Bir de hekim olmayan başkanlar diye bir şey var, 22
bin lira para veriliyor. Kim bunlar biliyor musunuz? Böyle partideki ilçe
yönetim kurulu üyesinin kardeşi, öbürünün şeyi falan -ne
yaptıkları da belli değil- müdürlüklerde görevli insanlar,
kıyak olarak bunlara veriliyor 20 küsur bin lira ama eşi, benzerleri
öbür tarafta 6 bin lira alıyorlar.
Değerli arkadaşlarım, şu anda
hekimlerin aldığı para 7 bin lira ile 17 bin lira arasında
değişiyor, temel maaşları. Değerli
arkadaşlarım, bunun alt sınırı açlık
sınırıdır, yukarı sınırı da yoksulluk
sınırının altındadır. Böyle bir ülkede şey
olmaz değerli arkadaşlarım, böyle bir ülkede sağlık
hizmeti verilmez, tıp eğitimi yapılamaz, böyle bir ülkede doktor
tutulamaz. Ya, bir doktor bu kadar işte eğitimden gelmiş, bu
kadar sıkıntılardan gelmiş. Asistanlık
Asistanı
düşünün, nasıl bir hayat yaşıyor? Böyle insanlara bu
şekilde davranılır mı değerli arkadaşlarım?
Yapılan hakaretleri bir tarafa bırakıyorum, Sayın Cumhurbaşkanının
çıkıp hekimlerle ilgili söylediklerini bir tarafa
bırakıyorum. Gitsinler, ben pratisyenlerle idare ederim. dedi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Pratisyenler de gitmek
istiyor zaten.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Yani bunları bir
tarafa bırakıyorum ama maaş olarak yapılanlar kabul
edilebilir şeyler değil.
Değerli arkadaşlarım, sayın
milletvekilleri; bu problemin temelinde sizin dünyaya, hayata
bakışınız ve bu bakışın ortaya
çıkarmış olduğu Sağlıkta Dönüşüm
Programı yatıyor. Değerli arkadaşlarım, diyelim ki bir
HES yani hidroelektrik santral, boru tipi
Bu HES nasıl bir şey biliyor
musunuz değerli arkadaşlarım, boru tipi olanlar? Yükseklikten
istifade ediyor. 10 kilometre yukarıdan bir yerden su boruların içine
alınıyor, yükseklikten faydalanarak 10 kilometre, 5 kilometre
aşağıda su akıtılıyor ve o su akarken de elektrik
türbinlere geliyor ve elektrik üretiyor. Can suyu falan diyorlar ama onlar
hikâye o arada, oralar kuruyor. Peki, sizin hiçbir şekilde
aklınıza geliyor mu? Orada balıklar var, yengeçler var,
karıncalar var, türlü türlü böcekler var, kurt, kuş
Sincap su
içiyor; bu aklınıza gelmiyor. Sanıyorsunuz ki hani, dindar falan
insanlarsınız ya, bu yeryüzü falan yani her şey bizim emrimizde.
Biz varsak her şey var, diğerlerine hiçbir şey yok. Öyle
değil değerli arkadaşlar. Hepsi sizin gibi ayetlerdir ve o kadar
önemlidirler. Sağlığa da bu şekilde bakıyorsunuz
değerli arkadaşlarım, kamucu yani merkezin, devletin
Ya, su
satılabilir mi arkadaşlar? Su hayattır, su satılabilir mi?
Su satılıyor, bu HESlerde kullanım hakkı filan veriliyor.
Sağlığın ticareti olabilir mi değerli arkadaşlar?
Bir empati yapın, şiddetli bir ağrı, ölüm tehlikesi,
işte şu kadar zaman içinde dikilmezse kolu gidecek filan
Bunlar
parayla değerlendirilebilir mi değerli arkadaşlar?
Sağlığın ticareti yapılabilir mi arkadaşlar?
Ticarileşme, işte siz olaya böyle bakıyorsunuz: Bina, para, kâr.
Nasıl bakıyorsunuz?
Bakın, size sağlıkta dönüşümle
ilgili birkaç tane örnek vereyim değerli arkadaşlarım.
Sağlıkta dönüşüm şöyle başladı: Ta, 90lı
yıllarda başladı, sizden önce başladı. Önce
hastanelerdeki temizlik hizmetleri, bir süre sonra, efendim, güvenlik
hizmetleri, bir süre sonra yemek hizmetleri, bir süre sonra tetkikler,
laboratuvarlar filan verildi ve siz ne buldunuz, ne keşfettiniz? Ya, bu ne
oluyor ya? Küçük küçük firmalara filan birtakım paralar veriliyor. Küçükler
kim ki arkadaşlar? Onlar büyüklerin etrafında dolaşır,
atılan şeylerden istifade ederler, taşeron olurlar. E,
Büyüklere vereceğiz. Şehir hastaneleri dediğimiz şey de
budur, büyükler, buradan çıkacak. Bu gözle baktınız, hâlâ da
öyle bakıyorsunuz. Bu olsun diye değerli arkadaşlarım,
şehir hastaneleri çalışsın diye, buraya para yatıran
insanlar, büyükler -çete mete demiyorum kimseye- bunlar kazansın diye
değerli arkadaşlarım, mesela Ankarada 6 tane devlet hastanesini
kapattınız. Değerli arkadaşlarım, bu hastaneler
Hani
diyorsunuz ya Biz kapasiteyi artırdık, işte şu kadar, 17
bin kapasiteli şehir hastaneleri açıyoruz. filan. 17 bin kapasiteli
şehir hastanesini açarken 12 bin kapasitesi bulunan hastaneleri kapattınız
değerli arkadaşlar, hem de yüz yıllık hastaneleri
kapattınız. Ne oldu? 6 bin yatak arttı, şehir hastaneleri
dediğimiz şey 6 bin yatak getirdi değerli arkadaşlarım
yani 6 bin yatak. Ne kadar paraya mal oldu? Kimse parayı biliyor mu?
Yaklaşık şeyler söyleyebiliriz. Fikret Bey, söyle bakalım,
kaç? 9 milyar dolar mı, 10 milyar dolar mı şehir hastanelerine
para kullanıldı? Daha milletten alınacakları bilmiyoruz.
Kaç sene para alınacak? Her şeye garanti verilmiş. Değerli
arkadaşlarım, karpuz alıyorlar, karpuz 20 kuruşa -geçen
senenin paraları diyelim- çöpünü atmak için kilo başına 1 lira
para harcıyor; alırken kazanıyor, çöpünü atarken kazanıyor.
Tam bir şey kurulmuş yani. Bunu bile bile kurdunuz. Kimlerdir
ortağı bilemiyorum. Bir siyasi heyet birileri için bu kadar büyük
fedakârlıklar yapar mı bunu anlamakta çok zorluk çekiyorum
değerli arkadaşlarım.
Şimdi, Sağlıkta Dönüşüm Projesi
anlatılırken en temel şey ulaşılabilirlikti. Kaliteli
yataklar, otel odaları filan bir tarafa, ulaşılabilirlik çok
önemli. Değerli arkadaşlarım, şimdi ben size rakamlar
vereyim; bu, dün ve bugün yaptığım çalışmalarda:
Ortopediye Ankara'da 10uncu günde ancak randevu alınabiliyor, çocuk
cerrahisine 15inci gün, kadın doğum hastalıklarına 15inci
gün, nörolojiye 15inci gün
Böyle gidiyor. Hele hele o üst branşlarda iki
ayda, üç ayda ancak alınabiliyor.
Daha başka şeyleri de var
arkadaşlarım, mesela, MR. Biyopsi için biyopsi
Biyopsi niye
yapılır değerli arkadaşlarım? Kanser şüphesinde
biyopsi yapılır. Üç aya, altı aya gün veriliyor. Altı aya
gün veriliyor, altı aya, biyopsi için. Size verilmiyor, bana da verilmiyor
ama gariban altı ay sonraya gün alıyor kardeşim. Birinci evre
olan kanser, ikinci, üçüncü evre olduktan sonra gün alıyor. Niye? Çünkü
siz sağlık sektöründe, orada dönen paralara
çalışıyorsunuz. Siz neoliberal politikaları yani her
şeyi ticarileştiren, her şeyden para kazanma, siz buna
inanıyorsunuz değerli arkadaşlar, diğerleri, hepsi boş
şeyler. Temel inancınız bunun üzerine kurulmuştur. Böyle
olduğu için de yapılan
Anjiyo, üç ay sonraya anjiyo
Anjiyonu yapacağız.
niye derler? Yani çok ciddi yapılan muayenelerde, tetkiklerde, çok ciddi
enfarktüs riski var, ölüm riski var, anjiyo öneriliyor Üç ay sonra gel.
deniliyor değerli arkadaşlarım ya. Bunlar burada oluyor, hepsi
burada oluyor. Ambulans şoförünün başına gelenlere bakın.
Hastayı alıyor, Ankara'da dört saat hastane hastane
dolaşıyor, ondan sonra geliyor, orada isyan ediyor adam.
Sağlık Bakanı da diyor ki Bıraktı, hastaneye geldi,
burada artistlik yaptı.ya getiriyor. Ayıp ya! Bir Bakan, böyle
algı operasyonu yapar mı ya? Hadi, sürekli olarak bir
Bakanınız yapıyor, İçişleri Bakanı; tamam yeter
ya, Sağlık Bakanı yapmasın, insanın
sağlığıyla ilgili yapmasın ya kardeşim! Böyle bir
şey olur mu? Ama maalesef bunları yapıyor.
Şimdi, arkadaşlar, hastaneler ticarethaneye
döndü. Hastane, ticarethane
Hastanın müşteri, hastanenin
işletme olduğu böyle bir yerde gerçekten sağlık hizmeti
verilebilir mi, insanlar tedavi edilebilir mi değerli
arkadaşlarım? Size soruyorum: Böyle bir şey olur mu?
Ankara Şehir Hastanesine -anlatıyor bunu-
hastasıyla gidiyor adam, Acile giremezsin. falan diyorlar. E, ne
yapacağım? Park edip geleceksin. Dolaşıyor, bir buçuk
saatte park edemiyor arkadaşlar, bir buçuk saatte park edemiyor. Park yeri
bulamıyor bir buçuk saatte. Dünya parayı verecek; parkta soyuluyor,
kantinde soyuluyor, her yerde soyuluyor ama yer bulamıyor.
Başka bir şey söyleyeyim: Ankara Şehir
Hastanesinde çalışanlar ameliyathaneyi bulamıyorlar, servisi
bulamıyorlar, orada dolanıp arıyor. Bana sordu, ben de bir yeri arıyorum,
bana sordu. Niye böyle oldu? diye araştırdım, baktım,
altı ayda bir bunlar değişiyormuş. Niye değişiyor
biliyor musunuz? Oradaki o işletmeyi yapanlar SGKden almak
Altı aylık
çalışanın SGK primini devlet karşılıyormuş,
bunu almak için onu çıkarıyor, bunu getiriyor. Adam hastaneyi
öğrenene kadar -hastane ki koca bir hastane- süre geçiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Tıp
eğitimi
Arkadaşlar, yani Türkiyede övündüğümüz tıp
eğitimi
Tıp eğitiminin, performansın bulunduğu bir
yerde
Biraz evvel arkadaşlardan biri söyledi yani siz, işte, para
getiren yerde çalışan, para getirmeyen yerde çalışan diye
ayrım yapıyorsunuz, katsayılarda falan. Ya, böyle bir yerde
tıp eğitimi mümkün mü arkadaşlar, tıbbın
gelişmesi mümkün mü? Araştırma yapan para getirmiyor?
Çocuğa bu temel tıp bilgilerini verecek olan yer anatomi bilimi para
getirmiyor, ona para yok. Böyle bir şey olur mu ya? Bu nasıl bir
akıl arkadaşlar ya? Yani inadına mı yapıyorsunuz ya?
Bu ülkedeki bütün değerleri, bütün kurumları yok etmek için
gelmiş bir heyet misiniz arkadaşlar ya? Yapmayın, etmeyin,
eylemeyin ya; böyle bir şey olmaz! (CHP sıralarından
alkışlar) Sağlık üzerinde yapmayın hiç olmazsa.
Söylenecek çok şey var ama burada bitirelim
değerli arkadaşlarım.
Kolay gelsin. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın İsmail Tamer.
Süreniz on dakikadır İsmail Bey.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TAMER
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, ekranları başında
bizleri izleyen başta doktor arkadaşlarım olmak üzere tüm
sağlık çalışanlarını saygıyla, minnetle
anıyor, hepinize selamlarımı iletiyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hepsi bugün grevde İsmail Bey.
HABİP EKSİK (Iğdır) Doktorlar
çalışmıyor İsmail Bey, acil hizmetler
dışında hizmet sunmuyorlar, grevdeler.
İSMAİL TAMER (Devamla) Şahsım
adına ve 52 milletvekili arkadaşımla birlikte
hazırlamış olduğumuz 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle
ilgili burada yapmış olduğum kanunu sizlere ifade etmeye
çalışacağım.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Yapmış
olduğu kanunmuş, Yapmış olduğum kanun üzerine
diyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yapmış
olduğum kanun diyor ya.
İSMAİL TAMER (Devamla) Ülkemizde herkesin
sağlık hakkının en etkili şekilde kullanabilmesi ve
sosyal devlet ilkesinin gerçekleşmesi gayesiyle bir kanun teklifi
düzenledik. Aslında, bu kanun teklifinin düzenlenmesinde hiç şüphesiz
şimdiye kadar çalışan ve aynı zamanda gece gündüz demeden,
çocuklarını dahi görmeden çalışan o doktor
arkadaşlarımızın haklarını teslim etmek için
bunları hazırladık.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) İşte, o zaman
onların hakkı vereceksiniz, onların hakkını
vereceksiniz!
HABİP EKSİK (Iğdır) 1 milyon
sağlık emekçisinin olmadığını teyit ettiniz yani.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Haklarını
verin doktorların, doktorların haklarını verin.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Hakkınız
ödenmez. dediniz, hakkını ödemediniz, haklarını
ödemediniz.
İSMAİL TAMER (Devamla) Bir doktorun gece
sabahlara kadar ameliyat yapıp arkasından
HABİP EKSİK (Iğdır) 1 milyon
sağlık emekçisinin olmadığını, teklifle ilgili
çok bir değişiklik olmadığını ifade ettiniz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Doktorların
hakkını verin.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Doktorların
hakkı ödemez dediniz, hakkını ödemediniz.
İSMAİL TAMER (Devamla) Arkadaşlar, ben
sizi dinledim. Bakın, ben sizi gayet sakin bir şekilde dinledim ve
sizi dinlemeye davet ediyorum.
HABİP EKSİK (Iğdır) 1 milyon
kişiyi kapsamadığını söylediniz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Doktorların
hakkını verin.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Doktorların
hakkı ödenmez. dediniz, hakkını ödemediniz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Pandeminin gerçek
kahramanları dediniz, unuttunuz doktorları.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İSMAİL TAMER (Devamla) Başkanım,
susturun artık.
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin Sayın
Tamer.
İSMAİL TAMER (Devamla) Ben Genel Kurula
hitap ediyorum, aynı zamanda da tüm doktor arkadaşlarım ve
sağlık çalışanlarına hitap ediyorum. Ben onların
haklarını parayla ölçülemeyecek kadar çok değerli olduğunu
da burada tüm Türkiyeye, hepinize, Genel Kurula da ifade etmek istiyorum.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Haklarını verin o
zaman, haklarını ödemediniz, ödeyin o zaman.
İSMAİL TAMER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu kanun teklifiyle getirmek istediğimi
aksaklıklarını gördüğümüz durumlarla ilgili bazı
değişiklikler yaptık. Özellikle, yapmış olduğumuz
bu değişikliklerle zaten Anayasanın 56ncı maddesi de
sağlık hakkının herkese eşit şekilde verilmesini
söyler. Biz de bu anlamda sağlıkta dönüşümü
yaptığımız dönemden itibaren
Sağlıkta
dönüşümü ben hatırlatacak olursam hafızayıbeşer
nisyan ile maluldür deniliyor; unutuyorsunuz, unutuyorsunuz, bazen de inkâr
ediyorsunuz. Siz doktor olan arkadaşlarımız, eskiden
çalışanlar çok iyi bilirler ki hastanelerde rehin olunduğunu,
çeşitli kurumlarda çeşitli hastaneler olduğunu, hele SSK
hastanelerinde sabahlara kadar nöbet tutulup, sıraya girilip 3
kişinin gidip 1 kişinin
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Elli sene
önceki hikâyeleri anlatma.
İSMAİL TAMER (Devamla) Sayın
Bekaroğlu, sen daha iyi bilirsin, sen eski bir doktorsun, sen daha çok iyi
biliyorsun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Böyle olmasa
böyle olurdu
İSMAİL TAMER (Devamla) Lütfen, ben seni
dinledim, sen de beni dinlemek zorundasın.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Milattan önceye
gidin
İSMAİL TAMER (Devamla) Dinle lütfen.
Onları unuttunuz, rehin kalanları unuttunuz,
sabahlara kadar eczane kuyruklarında bekleyenleri unuttunuz. Ben sadece
bunları hatırlatmak istiyorum. Biz sağlıkta dönüşümde
bunları gerçekleştirdik.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Sizden önce hastane
yoktu(!)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Vana
üniversiteyi siz yaptınız(!)
İSMAİL TAMER (Devamla) Genel
sağlık sigortasını çıkartmak kolay bir şey
değildi, onları yaptık ve artık, insanlar, insan gibi
hastanelerde
Koğuş sistemlerini bitirip işte gururumuz
dediğimiz şehir hastanelerini hizmete soktuk, yine aynı
şekilde de devam edeceğiz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Yüreğire bir gidin, kaç
güne randevu alınıyor bir görün şehir hastanelerinde
kuyruğu; gidin bir görün. Randevu, randevu
İSMAİL TAMER (Devamla) - Değerli
kardeşlerim, bu kanun teklifiyle neleri getiriyoruz? Bir kere,
sağlıkta dönüşümle aile hekimliği sistemini
çıkarmıştık. Başlangıçta çıkardığımız
sistemle bunlar
1 hekime aşağı yukarı 4 bin civarında
hasta düşüyordu; bugün bakıyoruz, 3.400 civarında hastaya
bakıyor, 1 aile hekimi 3 bin kişiye
KEMAL PEKÖZ (Adana) Maşallah!
İSMAİL TAMER (Devamla) - Ama amaç ne?
Artık 2.700 kişiye, Avrupa standartlarına gelebilmek adına
da biz bu iyileştirmeleri yapma yönünde devam ediyoruz. Türkiyede
yaklaşık 27 bin aile hekimi var. Bunlardan 3 bin civarındaki
uzman hekim, diğerleri de tabip olarak devam ediyorlar, aile hekimi olarak
devam ediyorlar. İşte biz, bu aile hekimliği sisteminde, daha
iyi hizmet verebilme adına, uzman olabilmeleri adına,
çalışan aile hekimlerine 2020 yılına kadar aile
hekimliği uzmanı olma imkânı vermiştik.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Haftada iki
saat kursla uzman hekim mi yetişir?
İSMAİL TAMER (Devamla) Bu süreyi biz
uzatıyoruz, 2029 yılının sonuna kadar bu kanun teklifinde
bunu uzatıyoruz. 1inci madde olarak getirdiğimiz kanun teklifi bu,
bundan ibaret, daha iyi bir aile hekimini yapabilmek adına.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Haftada iki
saat teorik kursla uzman hekim mi yetişir?
İSMAİL TAMER (Devamla) Bir diğer,
2nci maddemizde getirdiğimiz konu emeklilerle ilgili. Biz emeklilerimizle
ilgili, onların 17.000 katsayısı, özellikle uzmanlarda 26.000e
ve yine pratisyenlerde, tabiplerde 13.000 katsayılı göstergeyi de
20.000e yükselterek onlara iyileştirmeler sağladık.
HABİP EKSİK (Iğdır) Diğer
sağlık emekçileri niye yok?
İSMAİL TAMER (Devamla) Bunun için bir uzman
tabip, emekli tabip bundan önce 10.864 lira maaş alıyordu, bugün
getirdiğimiz bu iyileştirmeyle 2.119 lira artışla 12.983
lira bir artışla bunu sağlıyor. Pratisyen hekimlerimiz,
tabiplerimiz 11.570 rakamına yükseliyor, 9.922den. Diğerleri de yine
uzmanlar, dul ve yetimlerle ilgili 9.800e yükseliyor.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Aldıkları maaşın tümü niçin pirime esas olmuyor?
İSMAİL TAMER (Devamla) Dul yetimlerin, yine
tabiplerle ilgili de 8.009dan 9.000e yükseliyor, bu şekilde bir
iyileştirmenin getirildiğini ifade etmek istiyorum.
Tabii, burada en önemli madde, madde 3te getiriyoruz.
Buradaki madde 3te getirdiğimiz oran, işte,
uzmanlarımızın, tabiplerimizin, doktorlarımızın
ve tüm hastane çalışanlarımızın -hani, Yok.
diyordunuz ya, o hastane çalışanlarının- hepsine bir
iyileştirme getiriyoruz. Bu nedir? Onlar
HABİP EKSİK (Iğdır) Temizlik
personeli var mı, bilgi işlemci var mı, güvenlikçi var mı?
Yok.
İSMAİL TAMER (Devamla) Bakın, hastane,
sağlık çalışanlarının hepsine
HABİP EKSİK (Iğdır) Teknik
personel var mı? Yok, yok.
İSMAİL TAMER (Devamla) Döner sermaye alan
hepsinde var, bu oran var.
HABİP EKSİK (Iğdır) Yok.
Sağlık alanından saymıyorsunuz çünkü onları.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Taşeron
işçilere var mı, taşeron işçilere?
İSMAİL TAMER (Devamla) Onun için,
bakın, ben size örnek vereyim
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Taşeron
işçilere kadro var mı? Hastanelerde çalışan taşeron
işçilere ne var bu yasada?
HABİP EKSİK (Iğdır) Yok, yok
Onlar yok İsmail Bey, yok, bir.
İSMAİL TAMER (Devamla) Eğitim
görevlisi profesörler, doçentlere 800 oranını 950ye yükseltiyoruz.
HABİP EKSİK (Iğdır)
İkincisi: Sağ cepten alıp sol cebe koyuyorsunuz, onların
parasını sağ cepten alıp sol cebe koyuyorsunuz.
İSMAİL TAMER (Devamla) Yine en önemli
hadise buradaki
Bakın, bir doktorun maaş alış şekli
şudur: Maaşı, artı sabit ücret, artı döner sermaye
.
HABİP EKSİK (Iğdır) Bilgi
işlemci niçin yok, temizlikçi niçin yok, güvenlik personeli niçin yok,
teknik personel niçin yok? Niçin sağlık tanımında yok?
İSMAİL TAMER (Devamla) Bundan önceki
dönemde sabit ücret döner sermayeden karşılanıyordu, şimdi
getirdiğimiz sistemle bu sabit ücreti genel bütçeye aktarıyoruz ve
döner sermayedeki olan o rakam duruyor. Birisi mahsuplaşmayla ilgili bir
şey söyledi, burada mahsuplaşma var -bakın, altını
çiziyorum- Yok. dediniz, var.
HABİP EKSİK (Iğdır) Sağ
cebinden alıp sol cebine koyuyorsunuz personelin.
İSMAİL TAMER (Devamla) Öyle çarpıtmaya
falan gerek yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Nedir
mahsuplaşma?
İSMAİL TAMER (Devamla) Biz burada
tavanı yükseltiyoruz
HABİP EKSİK (Iğdır) Genel bütçeden
sağlayın, genel bütçeden sağlayın.
İSMAİL TAMER (Devamla)
aynı
şekilde Maliye Bakanlığından alacağımız ek
bütçeyle de sistemi daha da kuvvetlendiriyoruz ve
uzmanlarımızın
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
Mahsuplaşma nedir?
İSMAİL TAMER (Devamla)
tabiplerimizin
eline yeteri şekilde, onları memnun edecek bir şekilde
maaşlarını artırmış oluyoruz; en önemli
hadiselerden biri bu.
HABİP EKSİK (Iğdır) Tamam da onun
döner sermayesini alıp merkeze aktarıyorsunuz, sonra da sağ
cebinden alıp sol cebine koyuyorsunuz. Böyle şey mi olur?
İSMAİL TAMER (Devamla) Yine, burada,
Danıştayın almış olduğu bunları izleyecek
komisyonlarla ilgili kararı burada gerçekleştirmiş
olacağız.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Bu kanunu yeniden düzenleriz, böyle çıkarsa yeniden düzenlenir bu kanun.
İSMAİL TAMER (Devamla) Değerli
arkadaşlar -zamanım kalmıyor ama Başkanım, sizden ek
süre isteyeceğim çünkü açıklamam lazım- bu arada, üniversitede
olan asistanlar, Sağlık Bakanlığındaki
asistanların da aynı şekilde yararlanmalarını
sağlıyoruz.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Hemşirelere niçin değişiklik yok böyle?
İSMAİL TAMER (Devamla) 5inci maddede;
evet, borçları olan, hastaneye borcu olan, sağlık sisteminden
yararlanamayıp borçları olanların
Önceki rakam, benim teklif
ettiğim rakam 5 bin TL'ydi; altı silinsin demiştim, terkin
edilsin demiştim ama Komisyonda, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu seviyeyi 10
bine çıkarttık, 10 bin TL'nin altında olanların
borçları siliniyor, onun üzerindeki de
HABİP EKSİK (Iğdır) 10 binden
fazla borcu olan 1.600 kişi sağlık hizmeti almasın mı?
İSMAİL TAMER (Devamla) Habip Bey, dinle
bak.
HABİP EKSİK (Iğdır) Dinliyorum.
İSMAİL TAMER (Devamla) Onun üzerindeki, 10
binin üzerinde olan borçların da yarısı bir yıl içinde
ödendiği zaman diğer yarısı silinmiş olacak. Böyle bir
iyilik getiriyoruz, terkin ediliyor.
HABİP EKSİK (Iğdır) İyilik!
Eşitsizliği iyilik olarak gösteriyorsunuz.
İSMAİL TAMER (Devamla) Aynı
şekilde, Sağlık Bakanlığına
yaptığımız iyileştirmeler üniversite hastanelerine
yapılıyor, Adli Tıp Kurumuna yapılıyor.
Biliyorsunuz, diş hekimleri ve
eczacıların Sağlık Bakanlığına
başlamaları bir kurayla oluyor. Bu kurada iyileştirmeler
getiriyoruz.
Bir başka şey, mecburi hizmetten sonra
eğer orada kalmak istemeyen, özellikle doğudaki ilçelerimiz için
Burada kalmak isteyen uzmanlara da sözleşmeli bir sistem getiriyoruz ki
onların da orada kalmalarını sağlamak için.
HABİP EKSİK (Iğdır) Kalmanın
yolu barış, demokrasi ve adaletten geçer. Sosyal dengeyi bozarsak
kalmaz.
İSMAİL TAMER (Devamla) Yine,
sözleşmeli personeli 22 binden 27 bine çıkarıyoruz ki bunlara
daha rahat bir şekilde fırsat verelim diye. Aile hekimlerine
eğitim verecek olan hocalarımızı da bu sistemden
yararlandırmaya çalışıyoruz.
Sağlık Bakanlığının
merkezî bütçe
Sağlık Bakanlığında merkezde
çalışanların bütçesini de yine genel bütçeye aktarıyoruz.
Böyle bir iyileştirmeyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL TAMER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, değerli basın, Türkiye'de bizi izleyen tüm
sağlık çalışanları; sizlerin emekleri parayla
ölçülmez, biz bunu parayla ölçemeyeceğimizi biliyoruz, size ne versek
azdır diyoruz. Hayırlı uğurlu olsun, güle güle
harcayın, güle güle kullanın diyorum, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde gruplar adına
söz talepleri karşılanmıştır. Şimdi
şahıslar adına söz taleplerini karşılayacağız.
Şahıslar adına ilk söz İstanbul
Milletvekili Sayın Gamze Akkuş İlgezdiye aittir.
Buyurun Sayın İlgezdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlık
çalışanlarının özlük haklarının düzenlenmesine
ilişkin söz aldım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(Uğultular)
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) Sesi
kesebilir miyiz, konuştuğumu ben bile anlamıyorum.
Sayın Başkan, süreyi keselim lütfen, ben
anlamıyorum oradaki konuşmayı.
BAŞKAN Peki.
Şimdi, sayın milletvekilleri, Sayın
Bakan, İsmail Bey; lütfen oturalım.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla)
Konuştuğumu anlayamıyorum.
BAŞKAN Kürsüdeki konuşmacının
insicamı bozuluyor, lütfen daha dikkatli davranalım.
Bir saniye Gamze Hanım, süreyi baştan
başlatacağım.
Evet arkadaşlar, sayın milletvekilleri,
Sayın Bakan; oturursanız konuşmacının süresini yeniden
başlatacağım yoksa bekleteceğim.
Peki, teşekkür ediyorum.
Baştan alalım süreyi.
Buyurun.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) Bugün
görüşeceğimiz kanun teklifini apar topar getirmeniz aslında bizi
umutlandırmıştı ancak tabloyu gördüğümüzde çok da
umutlanacak bir sonuç olmadığını gördük.
Bugün, malzeme olmadığı için
ameliyathanelerin kapatıldığı, hasta ile hekimin
karşı karşıya geldiği, hekime, sağlık
çalışanına sadakanın layık görüldüğü, iş
barışının bozulduğu, hastaların randevu
alamadığı, alabilenin ise en erken on beş güne randevu
alabildiği bir sistemi konuşuyoruz. Dolayısıyla bu kadar
devasa bir sorunun içerisinde ufacık bir iyileştirme olsa da
kıymetli ancak burada sağlık sistemini topyekûn ele almak,
kurgulamak, halkın yararına bir sisteme evirmek gerekliğinin de
altını çizmek istiyorum.
Sağlık sisteminden bugün ne hasta memnun ne
hekim memnun. Çöken sağlıkta dönüşüm sisteminiz hastaların
doktora hasret kalmasına vesile oldu. Evet, Kuyrukları bitirdik.
masalını anlatıyorsunuz, övünüyorsunuz; bu konuda
haklısınız, sistem üzerinden randevu vererek hastaları
haftalarca, hatta aylarca evlerinde bekletiyorsunuz.
Şimdi, siz gerçekleri dinleyin: Hastalar randevu
alamıyor, üşenmedim, iki ay önce oturdum, kendim randevu sisteminden
İstanbulda her yeri aradım randevu almak adına, bir tek
Şilede bir randevu bulabildim, o da on beş gün sonrayaydı ve sonra
oturdum düşündüm, 142 kilometre yol gidecek Silivrideki bir vatandaş
Şilede muayene olabilmek için. Aslında, bu, çok net gelinen durumun
tablosunu gösteriyor. Burada doktoru görmek için gideceği mesafe 142
kilometre ama doktorun hastaya ayırabileceği süre sadece beş
dakika yani gerçekten sadece görmekten ibaret; böyle bir sistem olmaz
değerli arkadaşlar.
Değerli vekiller, hekimler ve sağlık
çalışanları sizden sadaka istemiyor, hakları olanları
istiyor. Biz iktidarın niyetini iyi biliyoruz, kaşıkla verip
kepçeyle almakta usta olduğunu da biliyoruz. Bu yasayla
yaptığınız uyduruk iyileştirmeler, daha
sağlıkçıların cebine girmeden almanın bir yolunu
bulacağınızı da bize fısıldıyor.
Ayrıca, geçim imkânı kadar mesleğin
itibarı da çok önemli. Yirmi yılda mesleğin itibarını
ayaklar altına aldınız ve düzenlemek için de hiçbir çaba sarf
etmediniz. Sizin için çark dönsün de ne olursa olsun. Soruyorum, hekim ve
sağlıkçıları düşman gösterirken üfürükçülerden mi
medet umuyorsunuz; gerçekten bunu merak ediyorum. Bakın, bugün, sizin
kurduğunuz Bilkent Şehir Hastanesinde acil dışında
beyin cerrahi ameliyatı yapılmıyor. Neden mi? Hastanede malzeme
eksik ki zira birçok hastanede aynı durum yaşanıyor ve bunun neresine
sağlıkta devrim dediğinizi merak ediyoruz çünkü insanlar
şifaya erişemiyor; bunun adı olsa olsa sağlıkta
çöküştür.
Gelelim yasa teklifine
Özlük haklarında
düzenleme yapacağız. diyerek aylardır
oyaladığınız düzenlemenin Komisyon görüşmeleri bitti,
şimdi tiyatro Genel Kurulda devam ediyor. Evet, âdeta bir tiyatro
oynanıyor bugün. Senaryo kötü, oyuncular duyarsız ve gelen sonuç da
bu elbet çünkü bu düzenlemede sağlık
çalışanlarımızın yüzünü güldürecek, çalışma
koşullarını iyileştirecek, sağlıkta şiddeti
bitirecek, tıkanan sağlık sisteminin önünü açacak, hekimlerimizin
yurt dışına gitmesini engelleyecek tek bir düzenleme yok.
Getirdiğiniz yasa teklifi yetersiz, eksik. dedik, Geniş ve
kapsamlı değil. dedik ancak itirazlarımıza rağmen
komisyonlardan geçirdiniz ve buraya getirdiniz. Bu yasa teklifi, yedi ay önce
getirdiğiniz tekliften çok daha kötü ve daha dar, daha kapsamsız.
Yedi ay önce vereceğiniz ne varsa aslında bu getirdiğiniz yeni
düzenlemeyle neredeyse hepsini geri almışsınız. Yeri gelip
canınızı emanet ettiğiniz, ocağına
düştüğünüz insanların aslında aklıyla alay ediyorsunuz
bugün. Bu utanılacak düzenlemeyi teklif diye önümüze getirenlere
sesleniyorum buradan: Sizin de canınız onlara emanet, sadece
bizlerinki değil. Bu insanlara reva gördüğünüz yasa teklifi bu mu? Kamusal
sağlık politikalarını bir kenara bırakıp
piyasalaşmış sağlık sisteminde ısrar
ettiğiniz sürece, hekimlerimizin maaşlarını yoksulluk
sınırının üstüne çıkarmadığınız ve
şiddetten arındırılmış, insani çalışma
koşulları yaratmadığınız sürece, ne ezen ne
ezilen, insanca, hakça bir düzen yaratmadığınız sürece bu
ülkenin kıymetli değerleri, hekimleri, sağlık emekçileri
başka ülkelere insanca yaşam arayışıyla ilgili gitmeye
devam edecekler ve yirmi yıldır olduğu gibi, olan yine
vatandaşa olacak sonuçta.
Teklifin çarşamba ve cuma günkü Sağlık
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına katıldım. Öncelikle
Sağlık Komisyonunda sorunlarımızın asıl
muhatabını bulamadık değerli arkadaşlar çünkü SGK
temsilcisi yoktu, göremedik oysa bu mevzunun en temel bizimle muhatap
olacağı kesim SGK temsilcileri olmalıydı.
Şu bir gerçek ki Sağlıkta Dönüşüm
Programı iflas etmiş bugün ülkemizde, sağlık hizmetlerinde
büyük bir çöküş ve tıkanma yaratılmış. Evet, bugün
getirdiğiniz teklif aralık ayında sunduğunuz tekliften çok
daha geride. Neden mi? Biraz önce sayın vekil burada kendi de aktardı
ama tablo öyle değil. Bu düzenlemede pratisyen hekim emekli
aylığındaki artışın aralık ayında 3.050
lira iken bugün 1.600 liraya, uzman hekim emekli aylığındaki artışın
3.400 liradan 2.100 liraya düştüğünü görüyoruz. Ayrıca, yine,
pratisyen hekimlerin ek ödemesi yeni düzenlemede 9 bin liradan 5 bine
gerilemiş durumda. Biz buradan şunu anlıyoruz ki aralıktaki
teklifin sağlık çalışanlarına fazla olduğunu
düşündünüz yani Sağlıkta çalışanlara bu fazla.
dediniz.
Yine bu teklifte mesai dışı
çalışma teşvik ediliyor, emeklilerle ilgili düzenlemede de
eşitlik söz konusu değil. Getirilen yasal düzenleme yalnızca
hekim ve diş hekimlerini ve bu kesimin emeklilerini ifade ediyor, onlara
yönelik. Dolayısıyla, getirdiğiniz bu yasa teklifi eşitlik
ilkesine aykırıdır, tüm sağlık
çalışanlarını içermelidir çünkü sağlık bir ekip
işidir. Diğer taraftan, emekli olduktan sonra özel sektörde
çalışan hekimlerin ilave aylıklarının kesintisiyle
ilgili herhangi bir değişiklik yapılmamıştır bu
teklifte. Sağlık Bakanlığı temel ödemede
artışı ısrarla bir türlü gündeme getirmemekte maalesef,
iyileştirme için yalnız ek ödemeyi esas almakta oysa sağlık
çalışanlarının refah düzeyini artıracak olan
yaklaşım, temel ücretlerin artırılması
olmalıdır.
5nci maddede ek ödeme inceleme heyetleri
oluşturmuşsunuz ancak denetim yetkisi olan bu heyetlerin kimlerden
oluştuğu belli değil, bu da bir soru işareti.
6ncı maddede performansa dayalı ek ödeme ön
plana çıkarılmış; bu da üniversite hocaları
arasında gelir getiren ve getirmeyen olarak bir
ayrıştırmaya vesile oluyor çünkü klinisyen olmayan hocalar
adına kayda değer bir artış olmuyor bu tabloda. Bu durum da
tıp fakültelerinde eğitimin daha geri gitmesine, daha kötü
olmasına vesile olacaktır ve hizmet sunumunu da ön plana çıkaracaktır,
bu da büyük bir risktir. Aslında bu tablo Sağlıkta Dönüşüm
Programının iflas ettiğinin çok net göstergesidir. Kamu
hastanelerinde döner sermaye bütçeleri borç batağına gömülmüş,
sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır.
Buradan Sağlık Bakanına seslenmek istiyorum
ben: Neden hekimlerin temel maaşlarında artış yapmaktan
çekiniyorsunuz? Hekimlerden daha kısa süre kamuda görev yapmış,
daha az riskler almış ve daha düşük bir eğitimden gelen,
Hükûmetinize bağlı bürokratlara yüksek maaşları belli
kademelerde veriyorsunuz ama sağlık çalışanlarını
görmüyorsunuz. Sağlık çalışanlarının temel
ücretlerinde yüksek artış yapmak yerine süreklilik göstermediği
ve eşitsiz olduğu bilinen döner sermaye bütçesinden ödemesini
yapıyorsunuz, düzenlemeye çalışıyorsunuz. Bunun, insanca
bir yaşama vesile olmadığını siz de biliyorsunuz.
Yine, adına performans dediğimiz hizmet başı ödeme
yaklaşımını içeren ek ödeme sisteminden bir türlü
vazgeçmiyorsunuz. Tıbbi işlemler
karşılığında yapılacak ek ödemeleri
arttırarak hekimlerin sorunlarını çözemezsiniz değerli
arkadaşlar, hekimler arasında giderek derinleşen eşitsizlik
ortadan kaldırılamaz bu şekilde. İş
barışını zaten yeterince bozdunuz. Bu düzenlemeniz yalnızca
bir kısım hekim ve sağlık çalışanına merhem
olacaktır, geçici bir iyileşme yaratacaktır oysa
sağlık sistemi kalıcı düzenlemelere ihtiyacı olan bir
durumdadır. Sağlık çalışanları bu kaygı
içinde çalışmaları konusunda hâlâ emek harcıyorlar ama sonuçta
sistemin çökmek üzere olduğuna da hepimiz şahit oluyoruz.
Hatırlatmak isterim ki buradan ben, sağlık
çalışanları çok daha fazlasını hak ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) - Bugün
hekimlerin haklarını alamadıkları için yurt
dışına gittiğini görüyoruz. 2022de, henüz ilk beş
ayda bine yakın doktor yurt dışına çıkmış,
2012de bu rakam 59du sadece. Sayenizde bugün binlerce hekim
yaşattıklarınızdan dolayı gidiyor. Şimdi siz
söyleyin, bu tablo karşısında neden susuyorsunuz? Yıl sonu
2 bine yakın hekim yurt dışına gidecek, biz de bu teklifi
alkışlayacağız; bunu mu bekliyorsunuz merak ediyorum.
Hayır arkadaşlar, buna Dur! demeliyiz. Bu gelen teklifi geri
çekmeli, muhatabı olan sendikalar, sivil toplum kuruluşlarıyla yeniden
değerlendirmeliyiz. Bu teklif neden mi yetersiz? Bu teklifte
çalışırken de emekliyken de insanca yaşamayı
sağlayacak temel ücret yok; bu teklifte bütçeden sağlığa
daha fazla pay yok; bu teklifte sağlık emekçisi için huzur yok; bu
teklifte insanca çalışma anlayışı yok; bu teklifte
meslek birlikleriyle, mesleki uzmanlık dernekleriyle, sendikalarla
uzlaşma yok. Zaten böyle olsaydı bu yasa teklifi böyle yetersiz ve
dar kapsamlı gelmezdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bu yasa teklifi Ben liyakatli ellerden
çıkmadım." diyor, bas bas bağırıyor; bu yasa
teklifi Benim sağlık çalışanlarına bir faydam
yok." diyor, bas bas bağırıyor; bu yasa teklifi Ben
sağlık çalışanlarının karnını
doyuramam." diyor, bas bas bağırıyor. Bu yasa teklifini
Kafdağına da gömseniz verdiği utancı gizlemeyeceksiniz.
Unutmayın ki sağlık çalışanları
yaşattıklarınızın hesabını sandıkta
soracaktır.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına son
konuşmacı Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri ve ekranları başında
bizleri elleri yüreklerinde izleyen kıymetli meslektaşlarım
hekimleri, elimiz ayağımız, bazen de kalbimiz olan
sağlık çalışanlarımızı, onları
yetiştiren fedakâr anne-babalarını ve cefakâr eşlerini
saygıyla selamlıyorum.
7 Haziranda Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan ve
10 Haziranda Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek 14 madde olarak kabul
edilen Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi -en baştan söyleyeyim- kimin
emeği geçmişse onlar adına üzüntü vericidir. Hekim olan bir
meslektaşımın filtresinden geçmişse eğer, hekimlik
andı etmiş biz hekimler adına onur kırıcıdır
ve yarınlarda bunların tamamını biz düzelteceğiz ama o
yarınlarda aynaya bakacaklar adına da baş eğdirecek bir
kâğıt parçasından başka bir şey değildir. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Aylin Hanım,
size hiç yakışmıyor.
AYLİN CESUR (Devamla) Teklifteki tek
doğruluk önce tali komisyonda görüşülmüş olmasıdır.
Sonuçta, iktidar oradaki meslektaşlarının sesine kulak vermese
de hekim meslektaşlarımın görüşleri tutanağa
geçmiştir ve bizleri bu utanca ortak olmaktan kurtarmıştır.
Neden bu kadar vahametle söz ediyorum biliyor musunuz? Kimseye bir kinimiz
filan yok, bir gerçeği teslim etmek istiyorum. Yüce Meclisin mensubu ama
bir hekim kardeşiniz olarak bu hâliyle kanunlaşırsa diye
endişem çünkü. Aralık 2021de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna indirilip birden Pardon, daha iyisi olmalıydı hakikaten.
filan denilerek çekilen teklifin yedi aylık bir dipfriz süreci var. Bu
dipfrizden çıkarıldıktan sonraki macerasında bu şekli,
bir iktidar klasiği olarak beklentileri karşılamaktan
uzaktır ve hatta orasından burasından da iyice zaafa
uğratılmıştır. İşin özü, senelerdir
hakkını alamayan ve pandemide iyice manen de yıpranan
sağlık çalışanları boş vaatlerle beklentiye
sokulmuşlardır ve Hükûmet tarafından yedi ay sonra da -bugün-
dımdızlak bırakılmışlardır.
Teklifin bir tarafına sağlık
çalışanlarının özlük haklarında cılız da
olsa iyileştirmeler var diye olumlu bakacak olursak diğer tarafta
hekim ve diş hekimleri dışındaki personel için yetersizlik
çıkıyor karşımıza ve başka bir tarafına
bakacak olursak kamudan emekli olan eczacıların teklife dâhil
edilmeyen açlık sınırı altı emekli maaşları
bakıyor Ben buradayım. diye bize bağırıyor oradan.
Emekli olduktan sonra özel hastanede çalışan emeklilere yönelik
kesintilerde de bir düzeltme yok ya da kamudan emekli olmayan hekimlerimiz için
de bir düzenleme yapılmamış teklifte. Yani sağlık
çalışanlarının, ATT'sinden hemşiresine ve hekimine bütün
sağlık sisteminin bütün parçalarıyla beraber -vazgeçilmez
parçalarıyla- hakları teslim edilmelidir ama bu teklifle o
haklarından yine mahrum edilmişlerdir. Mesela, mezbaha denetimlerinde
sözlü ve fiilî şiddete maruz kalan veteriner hekimler de sağlık
hizmetine dâhil edilmelilerdi ama o da yok teklifte. Daha geçtiğimiz
nisanda Yozgat Sorgun'da bir mezbahada bıçaklanarak ölen Veteriner Hekim
Volkan Lale'nin cesedi gözümüzün önünde. Ama diyeceksiniz ki: Biz hekimlere
sağlıkta şiddeti çıkarmazken veteriner hekimlere mezbahada
bıçaklanmaya mı çıkaracaktık? Hepsini biz
yapacağız inşallah.
Niye itiraz ediyorlar biliyor musunuz baş
tacımız olan sağlık personeli? Emekliliğinizde siz
yoksunuz. diye bağırıyor teklif onlara çünkü. Biz neye itiraz
ediyoruz hekimler olarak biliyor musunuz? Bakın, anlamayanlar için
kısaca anlatalım: Hekimlerin ve sağlık
çalışanlarının üçlü maaş sistemi var -hani, şu
göze batan zayıflatılmış maaş sistemi- bir tanesi
bordrolu maaş, ikincisi sabit ek maaş ödemesi ve üçüncüsü performansa
dayalı ek ödeme. Bunu insanlar anlayamıyorlar, burada kısaca ben
anlatacağım. Bu sistemde emeklilikte maaşları kuş
oluyor. Zaten çalışırken de sağlık
çalışanlarımızın birçoğu performansa dayalı
ek ödemeden yararlanamamışlar, onlar orada bağırıyorlar
bir taraftan. O nedenle diyorlar ki: Ek ödeme, performans yerine
maaşımızı iyileştirin. Temel maaşımızda
iyileştirme yapın ki haksızlıklar giderilsin ve herkese
yapın, herkese yapın ki haksızlık olmasın ve tam
olarak yapın, gerçek bir iyileştirme yapın ki
hakkımızı alalım. Söylenen bu.
Şimdi, 2022nin Mayısında enflasyon
yüzde 73,5; ENAGa göre yüzde 160 ve TÜİK'e göre açlık
sınırı 6.017 lira, yoksulluk sınırı 19.602 lira
olan memleketimizde evet, hekimler bugün maalesef -neden utanç duyuyoruz
biliyor musunuz- yoksulluk sınırının altında
çalışıyorlar ve sağlık
çalışanlarımız açlık sınırının
altındalar değerli arkadaşlar. Çıkıp burada övünürken
lütfen bunun altını bir çizelim. O saydığınız
rakamlar da bu rakamların hepsinin üzerinde.
Şimdi, teklif aralıktan beri kan
kaybetmiş -arkadaşlarım anlattı burada- artan
pahalılık, enflasyona rağmen pratisyen hekim
aylığında 3.050 lira, uzman hekimde 3.400 lira aralıkta
yapılacaktı o fiyatlarla, o kayba rağmen bugünkü yapılan
1.600 ve 2.100 lira. Şimdi, mevzuatta 3.773 lira olan pratisyen sabit ek
ödemesi Aralık 2021deki düzenlemeyle 9 bin lira civarında
olacaktı, bugün 5 bin lira. Yani bakın, kandırılmaya
çalışılan kişiler var ya, bunlar hekimler değerli arkadaşlar,
öyle kolay da değil yani tıp fakültesi kazanmışlar,
bunları inandırmanız zor. O yüzden gelin, bir an önce
yanlıştan dönelim, bu teklifi burada
kanunlaştırmayalım, gene düzeltelim, doğru dürüst
düzeltelim bu sefer.
Kamudan emekli olmayan veya sosyal güvenlik
mevzuatındaki değişiklikler nedeniyle bu haktan yararlanamayan
hekimler yönünden de bir düzenleme yapılmadığı açık,
bu da eksik ve emekli hekimler arasında Sosyal Güvenlik Kurumu
kaynaklı bir ayrımcılık daha yaratacaksınız,
bizden söylemesi.
Şimdi, sağlık sistemimizi görünmez
çöküşe götüren -en baş müsebbibi- performans sistemi bu teklifle
beraber daha da fazla güçleniyor ve derinleşiyor. Nedir hekimlerden ve
sağlık çalışanlarından istediğiniz ya? Ben burada
soruyorum size. Yeter artık senelerdir bu meslek grubuna
yaptığınız zulüm. Şimdi, zaten uçurum var emekli
aylığı ile maaş arasında, sağlık
çalışanları diyor ki: Maaşımızı
artırın. Siz, ilave ödemeye artış getiriyorsunuz,
Susarlar, alıştılar yokluğa nasıl olsa. diyorsunuz
ama susmazlar hekimler. Sivil toplum örgütleri var, susmazlar ve okuyan, yazan,
konuşan, akıl ve vicdan sahibi hekimlerimiz var, sağlık
çalışanlarımız var, susmazlar onlar. Sendikalar var,
susmazlar. Üniversiteleri var bu ülkenin susturduk
sandığınız, hepsinin demokrasi hasreti yakarken içlerini ve
hizmet ateşiyle yanarken her hücreleri, benim sağlık
çalışanı kardeşlerim susmazlar değerli
arkadaşlar. Beklerler, sabrederler ve günü gelince ülkeleri için de
gerekli tedaviyi yaparlar. Dibe götüren ne varsa ülkeyi, her türlü
sıkıntıdan arındırırlar ve işte, biz gelip
düzeltiriz ve iyileştiririz ülkeyi. O yüzden gelin, bugün duyun seslerini.
Biz, bunca sene en zor şartlarda eğitim alan, en zor şartlarda
çalışan, göğsünü pandemide dahi siper etmiş olan, can veren
hekimlerimizi ve sağlık çalışanlarımızı
kimselere yedirtmeyiz. Ben burada kendileri için, bunun için ant içmiş bir
kardeşleri olarak sesleniyorum size önce ve en saf duygularımla
sesleniyorum, az kaldı diyorum onlara. Biz, sizin bu ülkede ne çok mutlu
olduğunuzu biliyoruz; gitmenize gerek kalmayacak şartları
sağlamak, sadece boynumuzun borcu değil kendisini Türk hekimlerine
emanet etmiş olan Ata'mıza olan
bağlılığımızdır.
Her bin kişiye düşen hekim, hemşire,
yatak sayısında OECD ülkeleri listesinin en sonuna düşürülmemize
rağmen kaybediyorsunuz doktorları bu tip
yaptığınız işlemlerle, düzenlemelerle. Her sene
gönderdiğimiz hekim sayısı Ankara Tıp, Hacettepe,
Çapa'nın toplamı kadar. Bakın, geçen sene 1.361 doktorumuz
gitmiş. Son on yılda yüzde 2.586 oranında artmış bu
gidişler ve 2022nin ilk beş ayında 945 doktor gitmiş.
Bütün bunlara ve toplam 10 bin hekime sesleniyorum buradan, değerli
meslektaşlarıma sesleniyorum: Az kaldı, az kaldı
hasretimizin bitmesine. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Çok yerleşmeyin oralara, gittiğiniz yerlere,
açmayın valizlerinizi çok fazla. Biz geleceğiz ve sizlere hak
ettiğiniz yaşam koşullarını burada tekrar
sağlayacağız.
Hastanelerde artık hekim bulamayan
vatandaşlarımıza sesleniyorum: Az kaldı,
taşımalı sistemle eğitim ve taşımalı
sistemle sağlık uygulamasıyla sizi en doğal
hakkınız olan insanca yaşama hakkınızdan mahrum
olmaktan da fukaralığa mahkûm olmaktan da çıkaracağız
ve ilk işimiz İYİ Parti olarak bu olacak. Çünkü cumhuriyetin ve
sonraki gelen giden iktidarların her köye okul, her ilçeye lise, her köye
sağlık ocağı, doktor hedefini koyan, bunu başaran
cumhuriyete borcumuz var, sahipliğimiz var. Bize verdiği
kazanımlardan da asla vazgeçmeyeceğiz.
Sağlığa ayrılan payda,
Sağlıklı Dönüşüm Programının hayata geçtiği
2003ten beri temel sağlık göstergelerinde devrim
yaptıklarını iddia eden değerli iktidar vekili
arkadaşlarıma sesleniyorum: OECD 2021 Sağlık Raporuna
göre, OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında sağlığa
en az pay ayıran ülkeyiz değerli arkadaşlar. Ama rahat olun, siz
de OECD ülkelerinde en son sıralara indirip
ayırdığını da vatandaşa değil hasta
garantili yandaşa terk ettiğiniz, başta şehir
hastanelerinde, hastanelerde artık aylar sonrasına randevu alamayan
hastalarımızın sıkıntısını da biz
gidereceğiz ve sağlık sistemini, sağlık hizmetini
sermayenin kâr hırsına teslim ettirmeyeceğiz çünkü biz Türk
hekimi olarak hekim olmanın kıymetini bilen kadrolarımızla
geliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Bizim,
Kırımlı Aziz Beye, Mektebi Tıbbiyeyi Mülkiyeyi Şahane
geleneğinden gelen Refik Saydam'lara ve Nusret Fişeklere sözümüz var
çünkü; sadece kendimiz için değil. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sağlıkta yapılan yanlışlarla
gelinen noktada, uzman hekim yetiştirecek kadroların göçüyle eğitim
kalitesinin bozulması bir büyük yaradır. Vicdanımız ve
içimiz sızlamaktadır. Biz ettiğimiz Hipokrat yeminiyle, o
ettiğimiz anda bağlı kalan kadrolarımızla hizmet
anlayışını esas kılacağız ve
üniversitelerdeki akademisyenleri de bu durumdan çıkaracağız.
Birçok hastanede, ilde altı ay sonraya, bir yıl sonraya verilen
randevu sisteminden halkı kurtaracağız. Covid-19u dahi meslek
hastalığı kabul etmeyen bu sistemi değiştireceğiz
ve insan odaklı bir anlayışla çözeceğiz. Hekimlere
Giderlerse gitsinler. diyen bir anlayışla iş gören
iktidarın ülkeyi yönetemediği gibi büyük bir krize soktukları
sağlık sistemimizde çözüm üretemeyeceğinin ve hekimleri
yoksulluk sınırının altında tutma gayretinin numunesi
olan bu teklif de bu Mecliste eğer onaylanırsa tarihte utanarak
hatırlanacak diğer belgelerden biri olarak yerini alacaktır.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Hepinizi saygıyla
selamlarken teklifi daha geç olmadan geri çekmenizi bir kardeşiniz olarak
şiddetle tavsiye ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş
bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.
15/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmelere İç Tüzükün 72nci
maddesi gereğince devam edilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel Ali
Şeker Burcu
Köksal
Manisa İstanbul Afyonkarahisar
Servet Ünsal Kani
Beko
Ankara İzmir
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var efendim.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yoklama talebi
var öncesinde efendim.
BAŞKAN Evet, İç Tüzükün 72nci maddesine
göre verilmiş önergeyi oylarınıza sunmadan önce bir yoklama
talebi var, yoklama talebini karşılayacağım.
Sayın Özel, Sayın Köksal, Sayın
Şeker, Sayın Arık, Sayın İlgezdi, Sayın Beko,
Sayın Ünsal, Sayın Kılınç, Sayın Şahin,
Sayın Arslan, Sayın Kayışoğlu, Sayın Yüceer,
Sayın Aydın, Sayın Gökçel, Sayın Sümer, Sayın
Güzelmansur, Sayın Taşcıer, Sayın Tokdemir, Sayın
Aydınlık, Sayın Yılmazkaya.
Yoklama işlemi için üç dakika süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:19.47
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Manisa Milletvekili Özgür Özel ve
arkadaşları tarafından İç Tüzükün 72nci maddesi
uyarınca verilen görüşmelere devam önergesinin oylamasından
önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Pusula veren sayın milletvekillerinin salondan
ayrılamamasını özellikle rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere devam ediyoruz.
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri
(Devam)
1.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52
Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4485) ile Sağlık Aile
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337) (Devam)
BAŞKAN İç Tüzükün 72nci maddesine göre
verilen önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi soru-cevap işlemine
başlıyoruz.
Soru için sisteme giren arkadaşların
isimlerini okuyacağım ve onların sisteme tekrar girmelerini rica
ediyorum: Burcu Köksal, Bayram Yılmazkaya, Gülüstan Kılıç
Koçyiğit, Mehmet Güzelmansur, Necdet İpekyüz, Habip Eksik, Ali
Şeker, Orhan Sümer.
Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sağlıkla ilgili kanun teklifini
görüşüyoruz. Hastanelerde taşeron olarak çalışan radyoloji
görüntüleme çalışanları, yemekhane çalışanları,
bilgi işlem çalışanları, hastane bilgi yönetim sistemi
çalışanları, laboratuvar çalışanları, diş
protez ihale çalışanları, fizik tedavi seans usulü ihale
çalışanları, diyaliz seans usulü ihale
çalışanları ve tüm taşeron işçiler niçin hâlâ kadroya
alınmadı? 2018 seçimleri öncesi onlara kadro sözü verdiğiniz
hâlde hâlâ niçin kadro vermiyorsunuz? Taşerona kadro haktır, bunu görmezden
gelmek aymazlıktır.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ekonomimiz uçuyor. diyen saray şahbazlarına
ve koltuk sevdalılarına birkaç sözümüz var. Hani ekonomimiz uçuyordu,
hani uzaya gidecektik? Bırakın uzaya gitmeyi vatandaş artık
otobüse binemiyor, şehirler arası yolculuk yapan vatandaş
kalmadı. İnsanlarımız dolmuş parası
bulamıyor. Ekonomi uçuyor. dediniz, doları uçurdunuz, altını
uçurdunuz, ev fiyatlarını uçurdunuz; benzini, mazotu uçurdunuz; market,
pazar fiyatlarını uçurdunuz ama vatandaşın alım gücünü
bitirdiniz. Ekonomiyi bizden iyi kimse bilemez. naraları
attınız, Verin bize Başkanlığı, bakın ülke
nasıl şaha kalkacak. dediniz, geldiğimiz durum ortada:
Batık bir ülke, kötü bir ekonomi yönetimi, milyonlarca işsiz
vatandaş, milyarlarca dolar dış borç, milyonlarca icralık
dosya, kredi ve borç batağında olan esnaf ve vatandaş.
BAŞKAN Sayın Koçyiğit
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Veteriner hekimleri, BAĞ-KUR ve SGKli olan
hekimleri ve diş hekimlerini, hemşireleri, laborantları ve
diğer bütün sağlık emekçilerini neden bu düzenlemenin
dışında bıraktınız? 1 Aralık 2021
tarihindeki düzenlemede Mecliste bütün gruplar uzlaştığı
hâlde neden o taslağı geri çektiniz, neden aralık ayındaki
düzenlemenin gerisinde bir düzenlemeyi yeniden müjde diye Meclise
getiriyorsunuz? Sağlıkta kangrenleşen piyasacı,
özelleştirmeci sağlık bakış açısını ne
zaman terk edeceksiniz? Belediye hastanelerinde çalışan
sağlık emekçilerinin özlük hakları için ne zaman düzenleme
yapmayı düşünüyorsunuz? Sağlıktaki mobbingi ve performans
baskısını nasıl gidereceksiniz? En önemlisi
hemşirelerin ve diğer sağlık emekçilerinin kreş
sorununu ne zaman çözmeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Samandağ mavisiyle, yeşiliyle, muhteşem
doğasıyla ülkemizin en güzide ilçelerinden biridir.
İktidarın vurdumduymazlığı bu ilçemizde ölümcül
sorunlara yol açıyor. Samandağ-Antakya Çevre Yolu bitirilmiyor.
Mevcutta kullanılan ve Karayolları uhdesinde olan
Antakya-Samandağ yolu, âdeta ölüm yolu hâline geldi. Birçok okulun
olduğu bu yolda ne yaya geçidi var ne üst geçit, yol şerit çizgileri
dahi yok. Samandağ denizindeki dip akıntıları da her
yıl onlarca insanımızın hayatını kaybetmesine
neden oluyor. Dalgakıran yaparak canları korumak varken Hatay,
burada, yine görmezden geliniyor. Daha fazla ailenin yüreğine ateş
düşmeden ölüm saçan bu iki sorunun çözülmesini istiyoruz. Aksi takdirde iktidar
buradaki ölümlerin sorumlusu olmaya devam edecek, Hatay bunun
hesabını sandıkta soracak.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şeker
ALİ ŞEKER (İstanbul) Daha önceki
getirdiğiniz düzenlemede madde 4le ilgili, uzman hekimlerle ilgili de bir
iyileştirme vardı; niye onu çektiniz? Maddenin gerekçesinde
mahsuplaşma yapılmayacaktır dendiği hâlde, madde 6 ve
madde 7de Adli Tıp ve YÖKle ilgili mahsuplaşma
yapılacaktır denmektedir. Bu durumda nasıl bir gelir
artışı sağlanabilecektir?
Siz o gün maddeyi çekerken Daha iyi bir düzenleme
yapacağız. demiştiniz ama bu yaptığınız
düzenlemeler neredeyse o yapılan düzenlemelerin üçte 1ine denk geliyor
emeklilikte özellikle. Siz bu hâliyle hekimleri nasıl Türkiyede
tutmayı düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Türkiyenin her yerinde görülen sağanak
yağışlar ne yazık ki memleketim Adanada da etkili
olmuştur. Kozan, Feke, Sarıçam ilçelerinde aşırı
yağış sonrası da seller ve heyelanlar meydana
gelmiştir. Başta tüm Türkiye olmak üzere tüm illerde ve
Adanamızda zarar gören vatandaşlarımıza geçmiş olsun
diliyorum.
Her fırsatta dile getirdiğimiz
Kozan-Mansurlu-Feke yolunun tamamlanmaması, gerekli altyapı
yatırımlarının yapılmaması,
Karayollarının yirmi yıldır bu yolu bitirmemesi sonucu sel
ile heyelan felaketiyle vatandaşımız hepten mağdur
olmuştur. Defalarca dile getirdik, Cumhurbaşkanlığı
yatırım bütçesinde ödeneği bulunan, aciliyeti bölge halkı
ve bizler tarafından dile getirilmiş bu yol neden tamamlanmıyor?
Bir kez daha buradan yetkililere sesleniyoruz: Adana Kozan-Mansurlu-Feke yolu
bir an önce bitsin, vatandaşların sorunu çözülsün.
BAŞKAN Sayın İpekyüz
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Öncelikle bugün 15
Haziran, binlerce sağlık çalışanı
çalışmadılar ve Görevdeyiz, grevdeyiz. diye seslendiler.
Sağlık Bakanı ve Bakanlık yetkilileri, başta Türk
Tabipleri Birliği olmak üzere bu kurumlarla ne zaman görüşecek?
Bir diğeri, aile sağlığı
merkezinde çalışan aile hekimlerine yönelik cezayla ilgili
düzenlemeyi yapacaklar mı, yapmayacaklar mı; bir mobbinge
dönüştü.
Emeklilerle ilgili düzenleme daha önce varken çekildi;
gerekçesi ne, özele mahkûm etmek mi? Ve sağlıkta -bu teklifte 5inci
maddede- para ödemeyenler var, kamudan gidip yararlanılmış,
ödeyemeyenler var; bunlar kim? Hangi hastaneler, hangi hastalıklar?
Bunlarla ilgili bir açıklama yapılması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Özellikle performans
sisteminden vazgeçilip, döner sermayeden vazgeçilip temel düzenleme
yapılacak mı?
BAŞKAN Sayın Eksik...
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Aralık ayında getirilen düzenlemede hekimlere
verilen 33.000 ve 40.000 gösterge puanları niçin geri çekildi, niçin bu
düzenlemede yok?
5inci maddede, 10 binin üstünde borcu olan ve 1.600
kişiye tekabül eden insanlar niçin bu kapsam içine alınmadı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Sağlık Bakanlığı dışındaki
bakanlıklarda çalışan hekimleri niçin kapsamıyor?
Veterinerleri ve eczacıları niçin kapsamıyor?
BAŞKAN Devam edin.
HABİP EKSİK (Iğdır) Kanun
teklifinin 2nci maddesi niçin tüm sağlık emekçilerini
kapsamıyor? Teklifte niçin BAĞ-KUR, SSK ve Emekli
Sandığı eşitlenmiyor? Niçin BAĞ-KUR ve SSKli
hekimlerin maaşlarıyla ilgili, emeklilikleriyle ilgili bir
düzenlemeyi kapsamıyor?
Ayrıca, 8inci maddedeki düzenlemeyle,
öğretim üyesi ve başasistanların kadrolarında bir yıl
çalışma şartı niçin kaldırılıyor? Acilde
çalışan sözleşmeli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kasap
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kamuda çalışan yaklaşık 100 bin
hekime, aynı diğer meslek gruplarında -hekim dışı
gruplarda- olduğu gibi 21 bin lira üzerinden, taban maaş üzerinden
bir maaş bağlamayı düşünmüyorsunuz. Neden 10 bin
kişiye 21 bin lira ve üzeri uzman kadrosunda ve diğer kadrolarda,
idari kadroda maaş veriyorsunuz? 60 bin liraya kadar maaş
verdiğiniz doğru mudur? 41 bin lira alan il sağlık müdürü
var mıdır? 21 bin lira maaş alan hekim dışı
sağlık idarecisi, başkan, başkan yardımcısı
adı altında kadro var mıdır ve hekim dışı
uzman kadrosunda çalışan sözleşmeli sayısı toplam
kaçtır?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Afyonkarahisarın merkezden sonra en büyük ilçesi
Sandıklıda had safhada uzman doktor sıkıntısı
çekiliyor. Sandıklılı hemşehrilerim ne yazık ki hastalandıklarında
bu uzman doktor sıkıntısı yüzünden Afyonkarahisara veya
Ispartaya gidip muayene olmak zorunda kalıyor. Yine, Dinar Devlet
Hastanesinde kulak burun boğaz uzmanı sıkıntısı
had safhada. Kulak burun boğaz bir hastane için olmazsa olmaz bir bölüm
olmasına rağmen niçin kulak burun boğaz uzmanı ataması
yapılmıyor? Bu konuda hastalığı olan
hemşehrilerimiz de ne yazık ki Isparta, Denizli ve Afyonkarahisara
gitmek zorunda kalıyor.
Artık bu devlet hastanelerindeki uzman doktor
sıkıntısına bir çözüm bulun, yeteri kadar uzman doktor
ataması yapın, doktorların yurt dışına göçünü
önleyin. Bunun için de onların istedikleri özlük haklarını,
maaşlarındaki iyileştirmeleri verin artık. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şeker
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ek ödemeler
bilindiği gibi izinlerde ve hastalık -rapor- durumlarında
kesiliyor. Siz niye temel ücretlere bir iyileştirme yapmıyorsunuz da
ek ödemelere iyileştirme yapıyorsunuz? Bu hastalık durumunda hekimler
bunu alamayacak, sonuçta bir ücret güvencesine kavuşturulmamış
olacak bu döner sermayede yaptığınız düzenlemeler.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Komisyon, buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, katkıda bulunan,
soru soran herkese de teşekkür ediyorum. Bunların bir kısmı
konumuzla direkt ilgili olmadığı için, diğer
bakanlıklarımızı ilgilendirdiği için muhtemelen
yazılı cevaplar verilecektir ama ben konuyla ilgili
kısımlarına elimden geldiğince cevap vermeye
çalışacağım.
Öncelikle bu kanun teklifinin Sağlık
Komisyonumuzda da tali komisyon olarak değerlendirildiğini,
tartışıldığını ifade etmek isterim. Önemli
bir çalışma yapıldı Sağlık Komisyonumuzda da.
Genel uygulamamız tali komisyonların uygun görüş bildirmesi
şeklindeyken bu teklifte farklı davranılmıştır ve
kapsamlı bir şekilde Sağlık Komisyonumuzda da görüşler
ifade edilmiştir. Bizim Plan ve Bütçe Komisyonunda ise ilgili tüm
STKleri, meslek kuruluşlarını davet ettik ve onların da
fikirlerinin dinlenmesini, tutanaklara geçmesini sağladık, bunu da
ifade edeyim.
Ayrıca teklifin sonuna geldiğimizde teklifin
tümü oylanırken ana muhalefet partimizin de evet oyu verdiğini
ifade etmek isterim, teşekkür ederim bu açıdan. Yani burada
yaptığımız, sonuçta bir iyileştirme sağlık
çalışanlarımız için; gönül ister ki tabii çok daha
fazlası yapılsın.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
İstemiyor, istemiyor, gönül hiç istemiyor, 5li çetelere gönül çok
istiyor.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Ama ülkemizin imkânları çerçevesinde, bütçemizin imkânları
çerçevesinde yapılabilecek önemli bir iyileştirme.
Maliyetlerine baktığımız zaman,
hekim aylıklarında emeklilikte yapılan iyileştirmenin
bütçeye yıllık maliyeti 817 milyon TL. Çalışanlarla ilgili
yapılan düzenlemelerin bütçemize yıllık maliyeti 10 milyar 638
milyon TL. İkisini topladığınızda
Bir de hastanelere
10 bin TLnin altında borcu olanların bu borçları da siliniyor
biliyorsunuz. Onu da dâhil ederseniz yıllık 12 milyar Türk
lirasına yakın bir maliyetten bahsediyoruz. Tabii ki dediğim
gibi gönül ister ki daha fazla da yapılsın ama bu atılan
adımı da küçümsememek gerekir. Hem çalışanlar
açısından hem de özellikle hekim emeklileri açısından
önemli bir iyileştirme. Ülkemizin imkânları geliştikçe
inşallah daha da fazlası yapılır.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Karıştırmayalım, Emekli Sandığından emekli
olanlar; emekli hekimler deyince genelleme oluyor.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Bu kanun sadece hekimlerimizi ilgilendirmiyor, tüm sağlık
çalışanlarımızı ilgilendiriyor. Emeklilik boyutu
itibarıyla sadece hekimlerimizi ilgilendiriyor. O konuda da şunu
ifade etmek isterim: Biliyorsunuz, Çalışma Bakanlığımızın
kamuoyunda 3600 diye bilinen bir çalışması, hazırlığı
var; Meclisimize de bir teklif olarak gelecektir, bunu bekliyoruz. Orada,
hekimler dışındaki diğer kamu
çalışanlarının emekliliğiyle ilgili genel düzenlemeler
yapılacaktır. Burada ifade edilen bazı hususlar Meclisimiz
tarafından o kapsamda değerlendirilebilecektir. Yani bu
çalışmanın dışında kamunun geneline ilişkin,
emeklilik sistemine ilşkin çalışma ayrıca gelecek. Orada da
çeşitli kesimlere dönük, iyileştirmeye dönük çalışmalar
yapılacaktır; onu da ifade etmiş olayım.
Bir arkadaşımız, konuşmasında
5 bin TLnin altındaki alacaklar siliniyor. dedi. O, Komisyonda 10 bin
oldu, biliyorsunuz, düzeltme anlamında bunu söyleyeyim.
HABİP EKSİK (Iğdır) 10 binin
üstündekilerin niçin silinmediğini soruyoruz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) 10 binin üstündekilerin de yarısı silinmiş oluyor.
HABİP EKSİK (Iğdır) Niçin
silinmedi?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Burada, sosyal devletin bir gereği olarak bir adım
atılıyor. Aslında, vatandaşlarımız gelir testini
ihmal etmezse bu tür alacaklar oluşmaz diye düşünüyorum. Önümüzdeki
süreçlerde gelir testiyle birlikte, primli, primsiz ödeme sistemiyle birlikte
bunlar yapılabilir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gelir
testi insan haklarına aykırı bir şey, ne demek gelir testi!
Herkese parasız sağlık sistemi...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Diğer taraftan, mahsuplaşmayla ilgili bilgi istendi.
Aralık ayında gelen teklifte hekim dışı
sağlık çalışanlarıyla ilgili bir düzenleme yoktu. Bu
teklifte hepsinin, tüm sağlık çalışanlarının
tavanları artırılmaktadır. Hekim ve hekim
dışı sağlık personeline 209 sayılı Kanuna
göre performansa dayalı ek ödeme yapılmaktadır. Bu ödemenin
kanunla belirlenen sabit bir kısmı ise her ay aylıklarıyla
birlikte peşin ödenmektedir. Bu sabit ödeme, personelin
çalışıp çalışmadığına veya ilgili ayda
performans üretip üretmediğine bakılmaksızın ödenmektedir.
İlgili ay sonunda ise ödenen bu sabit ödeme, personelin o ay için
hesaplanan performansa dayalı ek ödemesinden mahsup edilmektedir.
Diğer taraftan, uzman hekim eksikliğini
tamamlamak için sözleşmeli doktor kadrosu arttırılarak hekim
ihtiyacı karşılanacaktır. Burada, bir Bingöl Milletvekili
olarak da bunun önemli olduğunu ifade etmek isterim. Biliyorsunuz, daha
geri kalmış -nispeten diyelim- bölgelerimizde doktor tutabilmekte
zorluklar yaşayabiliyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) O da sizin
ayıbınız.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Bu, ilave 5 bin sözleşme imkânı bu anlamda çok çok
kıymetli. Özellikle doktor tutmada zorluk yaşanan bölgelerimizde daha
yüksek sabit ücretlerle kadrolu, sözleşmeli imkânı verilerek,
kurumsal bazda, hastane bazında bu imkânlar sağlanarak bu sorunun
çözümünde önemli bir adım atılmış olacaktır. Bu
konuda, özellikle, bölgeler arası dengeyi düzeltme anlamında önemli
bir adım olduğunu ifade etmek isterim.
Ayrıca, kamuda çalışmayı cazip
emeklilik istisnasıyla teşvik etmiş oluyoruz.
Bu yasayla, ek ödeme yapamayan hastane
kalmamış olacaktır; bu da önemli. Doktorun tercihinden
bağımsız bir şekilde hastanedeki koşullardan
dolayı performans gösteremeyenler, dolayısıyla performans ücreti
alamayanlar da bu şekilde ücret almış olacaklardır; tüm
hastanelerimiz bu imkândan, hastane bazlı dağıtım
sisteminden yararlanmış olacaklardır. Bundan, şehir ve ülke
bazlı dağıtım sistemine geçiyoruz. Dolayısıyla,
tüm hastaneler bu imkândan istifade etmiş olacaklardır, bu da genel
memnuniyet düzeyi açısından bence önemli bir unsur.
Yine, bir olayla ilgili vekillerimizin burada ifadeleri
oldu; konuşmalarında, dün yaşanan, bir ambulansla ilgili
yaşanan bir soruna işaret ettiler. O konuda gelen notu sizlerle
paylaşmak isterim: Sürücüsü olduğu ambulansta Sağlık
Bakanlığı önünde 14 Haziran 2022 Salı günü saat 13.45te,
kendi ifadesiyle, eylem yapan kişinin taşıdığı
hastanın Ankara Şehir Hastanesi Acil Servisinin girişinin HBYS
incelemesi sonucunda, aynı gün sabah saat 10.30da
yapıldığı tespit edilmiştir. Ambulans şoförünün
taşıdığı onkoloji hastası, Dr. Abdurrahman
Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk
edilmiş, söz konusu hasta nakil aracıyla hastanemize getirilmiş
ve hastanemiz acil servisine 10.14te giriş yapmıştır. Acil
tıp kliniğimizdeki değerlendirme sonrasında Enfeksiyon
Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniğimizce tetkikleri
yapılan hastamızın saat 11.20de Ankara Şehir Hastanesi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniğindeki
odasına yatışı gerçekleştirilmiştir.
Hastanın yatışı sağlandıktan yaklaşık
iki buçuk saat sonra araçta herhangi bir sağlık görevlisi ve hasta
bulunmadığı hâlde ilgili kişi hasta nakil aracını
Bakanlık önüne park etmiştir. Olayın hastane arayıp
bulamamak konusu olmadığını, hastamızın sürecinin
uluslararası tıbbi kaideler ve ülkemizin mevzuatı
doğrultusunda en uygun şekilde yürütüldüğünü ve neticesinde
ilgili servisimize yatışının kısa sürede
gerçekleştirildiğini bilgilerinize sunmak isterim.
Değerli arkadaşlar, son olarak genel bir
ifadede de bulunmak istiyorum. Pandemi sürecinde gerçekten çok fedakârca
çalıştı sağlık çalışanlarımız,
hepsine şükranlarımızı ifade etmek istiyorum; tüm
sağlık emekçilerine, doktorundan diğer sağlık
çalışanlarına kadar hepsine minnettarız.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kuru kuru teşekkür
etmek olmaz, haklarını verin, haklarını.
HABİP EKSİK (Iğdır) Meslek
hastalığı saymadınız. Oy birliğiyle kabul edilen
teklifi geri çektiniz. Öyle kuru kuruya alkış olur mu ya?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Diğer taraftan, şunu da ifade etmek isterim: Sosyal
güvenlik ve sağlık alanında reformlar yapılmamış
olsaydı, altyapıya, teknolojiye yatırım
yapılmamış olsaydı, sağlık sistemimiz iyi bir
şekilde hazırlanmamış olsaydı pandemi sürecinde çok
ciddi sorunlar yaşayabilirdik.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Yılmaz, kaç bin kişi öldü bu ülkede pandemide? İyi
olan ne yani?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Pandemi, ülkelerin sağlık sistemi açısından
âdeta bir stres testi oldu; birçok ülkede sağlık sisteminin
çöktüğünü, çok ciddi sorunlar yaşandığını gördük.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sondan
2ncisiniz, sondan 2nci.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Ülkemizde ise sağlık sistemimiz gerçekten çok iyi bir
karşılık verdi. Bunda emeği olan bütün sağlık
çalışanlarına, yöneticilerine de buradan
şükranlarımı ifade etmek isterim.
Teşekkür ederim, sağ olun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Evet,
teşekkürünüzü görüyoruz, çıkardığınız yasadan
belli.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaadeniz olur mu?
BAŞKAN Sayın Özel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet
Yılmazın 337 S. Sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
soru-cevap kısmında yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, soru-cevabın
içeriğine ilişkin -usulden değil- bir şey demeyeceğim
ama işleyişle ilgili çok yanıltıcı bir durum var. Bir
kere bu Meclisin geleneklerinde ve kaliteli yasama yapmaya çalışan
tüm meclislerde tali komisyonlar kendilerine sevk edilen ve uzmanlık
alanları olan konuda hassasiyetle çalışırlar ve esas
komisyona bir rapor sunarlar. Sizin dediğiniz, sadece bu döneme
Yani
rejime kasteden Anayasa değişikliğinin hayata geçtiği bu
dönemde, eskiden yüzde 40lar düzeyinde toplanan tali komisyonlar bu dönem
-Sağlık Komisyonunun son iki toplantısı hariç- sadece 2 kez
toplanmıştı yani binde 4ler düzeyine düştü. Bu, arızi
bir durum, hatalı bir durum. Uygun görüp de görüşmüyorlar. falan
diye bir şey yok; siz ihtisas komisyonundan hiçbir şeyi iyi
bilemezsiniz Plan Bütçe olarak.
İkincisi, Sağlık Komisyonu iyi bir
şey yapmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Başkan, yeter ya,
böyle bir uygulama yok ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir öncekinde oturdu, dört
başı mamur bir çalışma yaptı Sağlık
Komisyonu ama esas komisyon, Adalet Komisyonu onun yaptığı bütün
değişiklikleri geri aldı ve nereden, nasıl bir baskı
geliyorsa bu sefer oturdular, çalıştılar, virgülü bile
değişmeden geçti. Diyorsunuz ya Çok güzel
çalıştılar. Çalıştılar,
çalıştılar, bir virgülüne bile, bir irade dokundurtmadı. O
yüzden her şey yolundaymış, oradan da görüş
alınmış, burada da çalışılmış
değil; geldiği gibi geçen, verilen sözleri tutmayan, hayal
kırıklığı yaratan bir yasayla karşı
karşıyayız, bir teklifle karşı
karşıyayız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun İpekyüz, siz niye söz
istediniz?
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Ben de Plan ve Bütçe
Komisyonu üyesiyim. Sayın Başkan açıkladığında
her şey usulüne göreymiş gibi, aslında öyle değil,
yaşanan bir şeyi anlatmak istiyorum.
BAŞKAN Yani şimdi, Sayın İpekyüz,
böyle bir usul yok. Sayın Özel Grup Başkan Vekili, ona söz verdim.
Eğer ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine söz verecek olsam ve her
şey cevaplanacak olsa olmaz.
HABİP EKSİK (Iğdır) Şu an
Grup Başkan Vekiline vekâlet ediyor ama Sayın Başkan. Sayın
İpekyüz, şu an Grup Başkan Vekilimizin yerine vekâlet ediyor.
BAŞKAN Onun vekâlet edebilmesi için bana bir
dilekçeyle verilmiş olması lazım vekâlet ettiğinin.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Kayıtlara geçsin
BAŞKAN Size yerinizden, 60a göre söz
vereceğim bir dakika sadece tamam mı. Ama böyle bir usul yok,
bilginize sunuyorum.
Buyurun İpekyüz.
56.- Batman
Milletvekili Necdet İpekyüzün, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı
Cevdet Yılmazın 337 S. Sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde soru-cevap kısmında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Çok teşekkür
ediyorum.
Şimdi, Sayın Başkan açıkladı.
Meclisi -açılışta da söyledik- 54 imza sahibinden 4 kişi
dinliyor; artı mış gibi yapmayalım. Şimdi Sayın
Özel de söyledi. Tali komisyona gitti; evet. Biz cuma günü Plan ve Bütçe
Komisyonunda toplandığımızda Komisyonun başlamasına
üç dakika kala Sağlık Komisyonunda, tali komisyonda konuşulanlar
bize dağıtılıyor. Böyle mi çalışacak Komisyon?
Böyle çalışmaz; bu mış gibi yapmaktır.
Yasamayı
Nokta, virgülü değişmez çünkü sihirli bir erk var
arkasında.
Bir diğeri, Bingöl
Sayın Bakan,
bakanlık yaptınız. Yirmi yılda Bingölü düzeltememişseniz,
hâlâ problem varsa, hâlâ insanlar gitmiyorsa, hâlâ İstanbul sürgün yeriyse
bu iktidarın problemidir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben vekâlet
vermiştim, size bildirmedim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Affedersiniz, Sayın Başkan
BAŞKAN Pardon, bir saniye
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Vekâleti
sadece size bildirmemiştim hani iletmemiştim, onu söyleyeyim ama
bugün hekimlerimizin, sağlık çalışanlarımız hepsi
tam yetkilidir.
BAŞKAN Öyle kabul edelim. diyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Lütfen bunu
dikkate alınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bari bunu yapalım onlara.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bari bunu
yapalım.
BAŞKAN Komisyon, size de bir dakika 60a göre
söz veriyorum.
Buyurun.
57.- Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmazın, Batman Milletvekili
Necdet İpekyüzün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Teşekkür ediyorum.
Adım anılarak, Bingöle işaret edilerek
bir eleştiri yapıldığı için müsaadenizle cevap
vereyim.
Değerli arkadaşlar, ben eski bir
Kalkınma Bakanı olarak şunu söylemek isterim: Kıyamete
kadar sorunlar bitmez. Kalkınma dediğimiz şey sorunların
bittiği bir duruma ulaşmak değildir, daha basit sorunları
çözüp daha karmaşık sorunlarla uğraşma sürecidir;
gelişme dediğimiz, kalkınma dediğimiz hadise budur.
Sorunsuz bir dünya hayal ediyorsanız öyle bir dünya yok. En
gelişmiş ülkelere de gidin, sağlıkta da başka
alanlarda da çok çeşitli sorunlar tartışılır. Önemli
olan, temel sorunları çözüp daha ileri, daha karmaşık sorunlarla
uğraşmaktır; biz de onu yapıyoruz, yapmaya devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri
(Devam)
1.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52
Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4485) ile Sağlık Aile
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337) (Devam)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, karar
yeter sayısını arayalım efendim.
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza sunmadan
önceden karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.19
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
337 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 7nci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, İYİ Parti
Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan
Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 337 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
AK PARTİ iktidarının sağlık
çözümü şu oldu: Hasta, en üst basamaktaki doktora muayene olmak istiyordu.
Hastalanan insan, olayların farkında değildir, kendi sorunu
neyse tüm sağlık insanları gelsin ve kendisiyle ilgilensin
ister. Sağlık hizmeti sunucusuna düşen, hastanın gerçekteki
gereği neyse onu yapmak, onu yerine getirmektir. AK PARTİnin sevk
zincirini ortadan kaldırdığındaki söylemleri,
Hastanın istediği yere, istediği doktora muayene olma
fırsatını tanıyorum. oldu. Hakikaten de gittiler ve
istedikleri yerde istedikleri doktora muayene oldular. Böylece vatandaş,
seçimlerde AK PARTİnin iktidarına sağlık nedeniyle 5 puan
vermiş oldu. Sağlık sistemi iyi mi oldu? Hiç de iyi olmadı.
Bu arada, AK PARTİnin sağlıktaki
rantı şehir hastaneleri oldu. Torunlarımızı yirmi
beş yıla kadar borçlandıran ve onlar çalışsın
diye kapatılan devlet hastanelerine mal olan şehir hastaneleri
ucubesinden bahsetmek istiyorum. Dünya, temel sağlık hizmetlerinin
önemini, pandemi esnasında daha iyi anladı; birinci basamak
sağlık hizmetlerine ağırlık verildi. Örneğin,
İngiltere, pandemi döneminde birinci basamağa büyük miktarda kaynak
aktardı.
Koruyucu sağlık hizmetlerinin, tedavi edici
sağlık hizmetlerinden daha ucuz, daha etkin olduğu unutulmamalıdır.
AK PARTİ birinci basamak sağlık personelini korumuyor.
İnsanların RPTlerine dahi ilaç yazdırmaya gelmesine müdahale
etmiyor. Aile sağlığından sorumlu hekimler de tüm hekimler
gibi hastanın tacizine uğramaktadır. Hükûmetin onlardan
beklediği, seslerini çıkarmasınlar, uslu uslu dursunlar,
hastanın her istediğini kayıtsız şartsız yerine
getirsinler şeklinde. Pandemide mücadeleyi sağlık sistemi
değil, sağlık personeli yaptı, canla başla
çalıştılar. 506 aktif sağlık çalışanı
hayatını kaybetti, binlercesi hasta oldu. Ölenlere Allah rahmet
etsin, hastalığa düçar olanlara şifa versin.
Sağlık Bakanlığı, aile
hekimlerine ülkemizde sıra dışı uygulama yapıyor; aile
hekimleri binayı kiralıyor, sarf malzemesini
karşılıyor. Bu hâliyle aile hekimleri bir nevi işveren gibi
çalışıyorlar; devlet, görevlerini onlara yüklemektedir.
Binanın her türlü giderinden onlar sorumludur.
Yaşadığımız yüksek enflasyon, bina sahipleriyle maddi
alanda sağlık ocağı hekimlerini karşı
karşıya getirmektedir, bina sahipleri onlara tahliye davaları
açıyor.
Aile hekimlerinin ücret politikası yeniden gözden
geçirilmelidir. Sağlık Bakanlığı, aile
sağlık merkezlerinin malzeme giderlerini
karşılamalıdır. AK PARTİ Hükûmeti, Türkiye
Cumhuriyeti'nin yıllardır biriktirdiği sağlık
tecrübesini ve yetiştirdiği insan gücünü sonuna kadar tüketti,
sistemi kuvvetlendirecek hiçbir katkıda bulunmadı.
Tıp fakültelerini ikinci basamak sağlık
kurumları gibi değerlendirdi, tıp fakültelerini eğitim ve
araştırmada yetersiz hâle getirdi. Geçtiğimiz dönemde Bakanlıkça
ihtisas kadroları 2 misline çıkartıldı. Bu arada hasta
yataklarında ve hastane kapasitesinde fazlaca bir artma olmadı. Buna
rağmen tıp fakültesi öğrencileri son yıldan başlayarak
dil öğrenmeyi tercih ediyorlar, hepsinin hayali, yurt
dışına gitmek. Açılan pek çok ihtisas alanında yeterli
müracaat olmadığı için o ihtisas kadroları boş
kaldı. Ayrıca, aynı ihtisas dalında hastaneler
arasında puan bakımından büyük tercih farkı vardır,
çok muhtemeldir ki gelecek bir dönemde doktorlar arasında da bir kalite
farkı ortaya çıkacaktır. Ülkemizde sağlık hizmetleri
maalesef çökme noktasına geldi.
Kamu otoritesi, beş dakika arayla hasta muayenesi
istemektedir. Hâlbuki Dünya Sağlık Örgütünün bir hasta muayenesi için
ayrılmasını önerdiği süre yirmi dakikadır. Ankara
Şehir Hastanesinde 2023 yılı için endoskopi randevuları
verilmektedir. Elektif ameliyatların yapılabilmesi artık belli
bir süre geçince mümkündür. Bilimsel anlamda sevk zinciri yoktur.
Hastalar, tüm hastalıkların sorumlusu olarak
sağlık personelini görüyor.
Sıkışmışlığın nihai ürünü olarak
sağlıkta şiddeti görüyoruz. Sırf 2021 yılında 364
sağlık çalışanına saldırı gerçekleşti,
316 sağlık çalışanı mağdur oldu. Hükûmet,
sağlıkta şiddete karşı sözde tedbir alıyor
gözükürken olaylara karşı lakayıttır. Aslında ortadaki
görüntü, iflas etmiş bir sağlık sisteminin görüntüsüdür.
Hükûmet, tıp fakültelerine bilim üretme fırsatını
bırakmamakta, onun yerine ikinci basamak sağlık kurumu gibi
hizmet vermesini istemektedir. Bundan anlaşılıyor ki Hükûmetin
bilim üretmeye ihtiyacı yoktur, doktor yetiştirmeye de ihtiyacı
yoktur; sağlık hizmetlerinden anladığı budur. Bu
politikaya uygun olarak tıp fakültelerinde çalışanların
döner sermayeden aldıkları pay, ikinci basamak hastanede
çalışanların döner sermayeden aldıkları payın yarısı
kadardır. Hükûmet, sağlık çalışanlarının
durumunun düzeltilmesi gerektiğini sözde kabul ediyor.
Aralık 2020de bir yasal düzenleme teklifi
getirildi, sonra da geri çekildi. Beklentiler teklifin yetersiz olduğu ve
kapsamının artırılacağı şeklindeydi. Bir
hayal içinde sağlık çalışanları altı ay
beklediler.
Biliyoruz ki temmuz ayı ücretlilerin zam
ayıdır. Temmuzdan hemen önce hazırlanan bu kanun teklifinde bir
cinlik sezinlemekteyiz. Teklif, altı ay önce getirilen tekliften daha da
yetersiz iyileştirmeleri öngörüyor. Bu ülkenin tüm insanları,
vatanını sever, bundan hiç kuşku yok. Hükûmet, işi o hâle
getirdi ki Ya aç kal ya ülkeyi terk et. kıvamı yaratıldı.
Zaten ülke gençlerinin yüzde 75i yurt dışına gitme hayali
kuruyorsa yetişkinlerin gücünden ne beklersiniz? Sayın
Cumhurbaşkanı dâhil Hekimler gidiyorsa gitsinler. dediğine
göre, yöneticilerimiz, sağlık çalışanlarına ihtiyaç
olmadığını ifade ediyorlar. Türk sağlık teşkilatı,
yurt dışına hekim ihraç ediyor.
TES-İŞ'in yaptığı
araştırmada Mayıs 2020 itibarıyla yoksulluk
sınırının 19.600 lira olduğunu biliyoruz oysa bir
tıp profesörü 17 bin Türk lirası maaş almakta yani
sağlık çalışanları, istisnasız, yoksulluk
sınırı ile açlık sınırı arasında
hayatlarını devam ettiriyorlar.
Yasa teklifiyle, uzman hekim emekliliğine 2.100
lira kadar bir fark geliyor. Eczacı, hemşire, ebe, sağlık
memuru, tıbbi teknisyenler dâhil hiçbir sağlık
çalışanının emekliliğine bu, dâhil değildir.
Aktif sağlık
çalışanlarının durumuna ise çok az bir iyileştirme
getirilmiştir. Sağlık personeline gelince para yok; yalnız,
danışmanlardan 11 maaş alanlara rastlıyoruz, onlara gelince
para var.
Mevcut yasa teklifiyle sağlık
çalışanlarının tepesine Demokles'in kılıcı
asılmaktadır. Ek ödeme işlemlerini denetleyecek bir inceleme
heyeti kurulacağı hükme bağlanmıştır. Yasada
bahsedilmemekle birlikte, oluşturulacak heyetle esas olarak yönetici
kadrosunun ve birkaç kişiden ibaret çalışan kadrosunun
olacağını tahmin etmek çok zor bir şey değildir.
Hastane yönetimi, tavırlarını beğenmediği çalışanlara
tam bir mobbing uygulama fırsatını yakalamıştır.
Görüşülmekte olan yasa teklifi, sağlık
çalışanlarının sosyal ihtiyacını
karşılamaktan uzaktır. Verilmeye çalışılan
sağlık hizmeti, üçüncü dünya ülkeleri sağlık
standartlarını hedefliyor olmalı(!) Hükûmetin sağlıkta
hizmet kalitesini yükseltmek gibi bir amacı yoktur. Hükûmetin tek bir
amacı var; sağlıkta verilen hizmetin düzeyini ölçme bilgisinden
uzak olan hastaların sırtları sıvazlansın, onlar
memnun bir şekilde evlerine yollansın. Tanı ve tedavinin
kalitesini değerlendirecek, yönetecek parametreler Sağlık
Bakanlığı hedeflerinde ve programında yoktur.
Sığınmacılarla ilgili çok önemli
bir sağlık sorunu çözüm beklemektedir. Her 4 Suriyeli çocuktan 3ü
ailesinden 1 yakınını savaşta kaybetmiştir. Her 3 Suriyeli
çocuktan 1i fiziksel şiddete uğramıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Her 3 Suriyeli
çocuktan 2si ailesinden bir yakınının fiziksel şiddete
maruz kaldığını görmüştür. Bu insanlar derhâl
psikolojik destek almalı ve bunların travması giderilmelidir. Bu
olmazsa Afrikada Boko Haram örgütünün, Orta Doğuda El Kaidenin veya
Pakistan-Afganistan sınırında olanların benzerini ülkemizde
görmek çok uzak değildir.
Hükûmet, bu denli yetersiz ve dar kapsamlı bir
yasa teklifiyle Türkiye Büyük Millet Meclisini oyalamıştır.
Sağlık personelini altı ay oyalamıştır.
Sağlık çalışanlarının ayakta kalmasını
sağlayacak bir tedbir değildir. Yasa teklifinin derhâl geri çekilmesi
ve sağlık personelinin günümüz şartlarında
ihtiyaçlarını karşılayacak bir yasa teklifinin getirilmesi
gereklidir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Sefer
Aycan.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SEFER AYCAN (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan
sağlıkla ilgili konularda değişiklik yapılmasıyla
ilgili kanun teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Birinci bölümde 7 madde var. Bu 7 maddenin içerisindeki
2nci madde, makam tazminatı almayan hekim, diş hekimi ve uzman
hekimlerin emekli maaşlarında iyileştirme yapmayı
planlamaktadır, iyileştirme teklifi vardır.
Bir diğer madde 5inci maddedir. 5inci maddede,
Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık
kuruluşlarında aldığı sağlık hizmeti
karşısında ödemelerde sorun yaşayan ve bu nedenle ödemesini
yapmamış vatandaşın ödemelerinin takibinin düşmesiyle
ilgili bir düzenleme vardır.
1inci madde ise önemli bir düzenleme içeren maddedir.
1inci maddede aile hekimliğiyle ilgili düzenleme var. Aile hekimliği
yapmakta iken aynı zamanda aile hekimliği uzmanlığı
eğitimi alan kişilerin, bu eğitimle ilgili süresinin 2029a
uzatılmasıyla ilgili bir maddedir. Bunu olumlu buluyoruz, gerekli
buluyoruz çünkü aile hekimlerinin niteliğinin artması hakikaten
gerekli ve faydalı bir düzenlemedir.
Türkiye'de, bildiğiniz gibi, birinci basamak
tedavi hizmetleri aile hekimleri tarafından verilmektedir. Aile
hekimlerine düşen nüfusu azaltmak ancak aile hekimi
sayısını artırmakla mümkün olabilir. Bir taraftan bu
yapılmalı, diğer taraftan da aile hekimliğinin, aile
hekimlerinin niteliği artırılmalıdır. 2.700
kişiye 1 aile hekimi düşecek şekilde planlamadaki hedefe
ulaşmak önemli olacaktır. Böylece aile hekimlerinin verdiği
hizmetler daha etkin olacaktır, aynı zamanda da aile hekimlerinin
-TUS sınavıyla ama merkezî yerleştirme dışında-
aile hekimliği uzmanlığı eğitimini alması aile
hekimliğinin niteliğini artıracaktır.
Birinci basamak tedavi hizmetleri çok önemlidir; bu,
şu anki sistemde aile hekimleri üzerine kurgulanmıştır.
Bunun niteliğini artırmak, sayısını artırmak aile
hekimliğini daha etkin hâle getirecektir. Aile hekimliğini daha etkin
hâle getirmeliyiz, ne kadar etkin hâle getirirsek hastanelerde tedavi için
bekleyen kuyrukları da azaltırız. Onun için, aile hekimliği
sisteminin özü sevk sistemidir, mutlaka ve mutlaka sevk sistemini de uygulamak
gerekir, bunu desteklemek ve aile hekimliğiyle ilgili iyileştirmeleri
yapmak lazım.
Burada aile hekimliğiyle ilgili maddi bir
düzenleme yok çünkü aile hekimliği sistemi ya da aile hekimlerinin
ücretleri ve çalışma sistemleri farklıdır. Onların
ayrı bir kanunu var ve bu kanun doğrultusunda aile hekimleri ücret
almaktadır. Aile hekimlerine bu konuda iyileştirme
yapılmasını da destekliyoruz, yeni bir katsayı belirleyerek
aile hekimlerinin durumunu da iyileştirebiliriz.
Tabii, bir önemli konu da burada hiç bahsi geçmeyen
kesim, temel sağlık hizmetleri veren kesimdir. Aslında,
sağlık hizmetinin temeli sağlığı korumak ve
geliştirmektir. Öncelikli iş, aslında tüm sağlık
teşkilatı açısından sağlığı korumak ve
geliştirmektir. Öncelikli iş, hasta olmayı önlemektir, bunun
için de toplum sağlığı hizmetlerini güçlendirmek
lazım. Sağlık Bakanlığının özellikle toplum
sağlığı merkezlerinin sayısını
arttırması gerekir ve burada çalışan kişileri
teşvik etmek, özendirmek gerekir. Görülmeyen kahramanlar aslında
onlardır, bulaşıcı hastalıkla mücadelede, özellikle
Covid-19da görülmeyen kahramanlar sahada çalışanlardır,
sürveyans ekipleridir ve aşılama ekipleridir. Bunların
desteklenmesi, sayısının arttırılması, ekonomik
olarak iyileştirilmesi, hastalık yükünü azaltmak açısından
da çok önemli katkı sağlayacaktır.
Şimdi, teklifin diğer maddeleri, özellikle
3üncü, 4üncü ve 6ncı, 7nci maddeleri ise kamu hastanelerinde
çalışanların, üniversite hastanelerinde
çalışanların ve Adli Tıp Kurumunda çalışanların
ek ödemeleriyle ilgili düzenlemeleri içermektedir. Burada sabit ödemenin
merkezî bütçeden yapılmış olması olumlu bir durumdur.
Şöyle ki böylece iller arasındaki ve sağlık
kuruluşları arasındaki fark kalkacaktır ve her sağlık
kuruluşunda çalışan kişi mutlaka sabit bir şekilde
döner sermayeden ek bir ödeme alacaktır. Sabit diye nitelendirilen bu
miktar az çok tartışılabilir tabii ki ama en azından iller
arasındaki ve sağlık kuruluşları arasındaki
farkı kaldırmak ve bunu merkezî bütçeden vermek bir güvencedir; bunu
doğru buluyoruz. Ama ek ödeme limitlerinin arttırılması ve
buna bağlı olarak da
Tabii ki herkes farklı döner sermayeden
yararlanıyor, farklı miktarlarda yararlanıyor ve bu her
kuruluşa veya branşa göre de değişiyor; sabitlemek veya
standardize etmek de zor.
Şimdi, bunun olumlu etkiler
yaratacağını bekliyoruz ama bir gerçek var, Türkiye'deki
hastanelerde bir sıkıntı var; özellikle uzman hekimlerde,
bazı branşlarda ayrılmalar oluyor. Esas bunu konuşmak
lazım. Yani sadece eline geçen maaşı artırmak veya bunun
miktarını artırmak yetmez, çalışma şartları
veya özlük haklarıyla ilgili sorunları düzeltmek lazım.
Şimdi, piyasa şartlarına
baktığınız zaman, bir hekimin kamuda aldığı
ücret veya muayene ücreti ile özel hastanelerdeki muayene ücretleri
arasında çok ciddi farklar vardır ve bununla rekabet etmek de
hakikaten zor ve bu yüzden ayrılmalar oluyor. Tabii, bu ayrılmalar
sadece hekimin eline geçen parayla da alakalı değil, iş yüküyle
de alakalıdır. Kamuda çalışan hekimleri ve üniversite hastanesinde
çalışan hekimleri desteklemek ve teşvik etmek de lazım.
Burada bir sorun var aslında; hekimler arasında bazı hekimlerin
muayenehane açması, bazılarının muayenehanesinin
olmaması önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Burada bir
tutarsızlık var. Bazı illerde mahkemeler mahkemeye başvuran
hekimlere muayenehane açma hakkı verirken bazı illerde vermemektedir,
bu da hekimler arasında farklılıklara sebep olmaktadır. Bir
kısım hekim muayenehanede çalışmakta -özellikle
öğretim üyeleri- veya bazı hekimler kamuda kayıt
dışı çalışmaktadır, bu da çalışma
yapmayan hekimlerin iş yükünü arttırmaktır. Bunu önlemek
açısından buna bir standart ve düzenleme getirmek lazım, ya
tamamen hiçbirisi muayenehanede çalışmasın ya da serbest
bırakmak gerekir. Bu aradaki huzursuzluğa ve karmaşaya sebep
olmakta, muayenehanesi olmayan hekimlerin ise iş yükünü
artırmaktadır ve bu iş yükünden dolayı da yıpranmalar
veya terk etmeler de artmaktadır; buna mutlaka bir düzenleme yapmak
gerekiyor.
Bir diğer düzenleme ise üniversitedeki
öğretim üyeleri için de bir düzenleme yapmak gerekiyor. Performansı
sadece hasta bakmaya endekslediğimizde -öğretim üyesinin esas
işi aslında eğitim ve araştırmadır- bu,
eğitim ve araştırmayı aksatmaktadır. Sadece muayene yapmak
ve girişim yapmaya ek ödeme yaparsanız eğitim faaliyetleri
aksamakta ve bundan uzaklaşılmaktadır veya yıpranmalara
sebep olmakta, öğretim üyesi istifaları şeklinde
karşımıza bir sorun çıkmaktadır, buna da bir müdahale
etmek gerekiyor. Bu eğitimi önemsiyorsak, eğitim
kurumlarının devamlılığını önemsiyorsak -ki
çok önemli, geleceğimiz açısından bu çok önemlidir-
üniversiteden veya eğitim araştırma hastanelerinden
istifaları önlemek için de buna yönelik düzenleme yapmak
gerekliliğini düşünüyoruz. Bu, işleyişi de artıracaktır.
Bir diğer sorun, tabii ki fiyatlar çok arttı.
Özellikle kamu hastanelerinin ve üniversite hastanelerinin sağlık
hizmetlerini finanse eden SGK'nin bunu gözden geçirmesi gerekir, SUT
fiyatlarının yeniden düzenlenmesi, bir artış
yapılması da önemlidir. Bu, aynı zamanda dönere olan girdiyi
artıracaktır ve döner sermaye üzerindeki yükü
azalttığımızda, özellikle nöbet ücretlerini ve
maaşları döner sermaye dışından genel bütçeye
aktardığımızda döner sermayenin yükü azalacak ve döner
sermayeden alınan cari harcamalar daha da rahat yapılacaktır. O
zaman hastanelerdeki malzeme bulamama sıkıntısının da
önüne geçmiş oluruz ve hastanelerin işleyişini de
kolaylaştırırız diye düşünüyorum. Bunları
yaptığımız zaman hastanelerdeki işleyiş daha
rahatlayacak ve daha iyi sağlık hizmeti alınması da
sağlanmış olacaktır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SEFER AYCAN (Devamla) Tamamlıyorum.
Sayın Başkan ve sayın milletvekilleri;
biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak tüm sağlık personelinin ne
kadar özveriyle çalıştığının
farkındayız. Özellikle eğitimlerinin ve çalışma
hayatlarının çok zorlu olduğunu biliyoruz ve Milliyetçi Hareket
Partisi olarak tüm sağlık personeline minnettarız. Bu kanun
teklifini destekliyoruz. Onun dışında, sağlık
personeline yapılacak her türlü iyileştirmeleri, özlük
haklarıyla ilgili düzenlemeleri ve çalışma hayatıyla ilgili
düzenlemeleri de destekleyeceğimizi belirtiyoruz. Kanun teklifinin
sağlık çalışanlarına, tüm ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Iğdır Milletvekili Sayın Habip
HABİP EKSİK (Iğdır) Serpil
Kemalbay...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz onu
değiştirdik, evet.
BAŞKAN Siz kendi aranızda mı
değiştirdiniz, yoksa
Bizim bilgimiz dışında
değiştirilmiş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Haklısınız.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına söz talep eden Serpil Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
sağlık nedir? Dünya Sağlık Örgütü,
sağlığı sadece hastalıkların ve
rahatsızlıkların olmadığı değil, bir bütün
olarak fiziki, ruhi ve sosyal açıdan iyi olma hâli şeklinde
tanımlıyor. Biz, buna siyasal olarak da iyi olma hâlinin eklenmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Buradan halkımıza sorsak İyi misiniz?
desek kaç kişi İyi. diyebilir? İyi değiliz, Türkiye iyi
değil; metroda, otobüste, çarşıda, pazarda halkın yüzü
gülmüyor, öfke dolu herkes. Kirayı düşünen, marketteki kilitlenen
mamayı düşünen, ayın sonunun nasıl geleceğini
düşünen. Sayabildiğimiz kadar sayabiliriz. Ne olacak hâlimiz? diye
kara kara düşünen milyonlarca mutsuz insanın
yaşadığı bir ülkede sağlıktan söz edilebilir mi?
Barışın sesini yükseltmek, tecride son
verme çağrısı yaptığımız eylemlere
müdahaleden de görüyoruz ki her gün demokratik siyasetin alanı
daraltılıyor. Cezaevleri, AKP iktidarı geldiğinden bu yana
7 kat daha fazla dolu. Şu anda cezaevlerinde kaç insan var, biliyor
musunuz? 314 bin 502 kişi. Siz geldiğinizde kaç vardı? 55 bin
609 kişi. Hoş, siz her yeri cezaevine çevirdiniz, kendinizle bu
açıdan övünebilirsiniz. Böyle bir ülkede sağlıktan söz edebilir
miyiz?
Önceki dönem Tekirdağ Tabip Odası
Başkanı Doktor Ömer Güveni de yasal siyasal faaliyetlerinden
dolayı tutukladınız. Soma davası sebebiyle tutuklananlar
var. Soma davası avukatı Selçuk Kozağaçlı içeride. Gezi
davası, Soma, Çorlu tren kazası avukatı Can Atalay içeride,
şehir plancısı Mücella Yapıcı cezaevinde. Şu anda
13 gazeteciyi tutuklamayı düşünüyorsunuz, 22 gazeteciyi hukuksuzca
-Kürt gazetecilerdi bunlar- gözaltına aldınız.
Sendikacıları, hak savunucularını, HDPli siyasetçileri,
hamile kadınları, KHKlileri, çocuklu kadınları,
engellileri, ağır hasta mahpusları
Düşünebiliyor musunuz,
cezaevinde büyüyen çocuklar var, sizin bir gün dahi
duramayacağınız o cezaevlerinde büyüyorlar. Böyle bir ülkede
sağlıktan söz edebilir miyiz? Her şeyden önce savaş bir
halk sağlığı sorunudur, savaş
şakşakçılarının sırtını
sıvazlayan, barış demeyi suç sayanlar yüzünden ne yazık ki
Türkiye iyileşemiyor.
Gelelim yasa teklifine. Demokratik,
katılımcı yasa yapım süreci yaşamadık. Bu kanun
teklifi tali komisyona geldiğinde -Sağlık Komisyonuna bu açıdan
geldi- aralık ayındaki kanun teklifini niye geri çektiniz diye
sorduk, orada hekime daha çok iyileştirme yapılmıştı.
Dediniz ki: Herkesin durumu iyileşecek, bu yüzden geri çekiyoruz.
Gerçekten insanları kandırdınız, sağlık
emekçilerini kandırdınız, söz verdiğiniz gibi
yapmadınız, açıkça yalan söylediniz, sağlık
emekçilerinin aklıyla alay ettiniz, oyaladınız. Bir kere
sağlık emekçileri bir bütündür; hekimler, hemşireler,
sağlık sektöründe çalışan bütün çalışanlar
eczacısıyla, veterineriyle, BAĞ-KURlusuyla, SSKlisiyle,
taşeronlusuyla, sözleşmelisiyle, getirilecek iyileştirme bütün
sağlık emekçilerini kapsamalıdır ama kapsamıyor.
Hekimler, diğer sağlık çalışanları, sağlık
tanımı içinde olmayan personel, 4/Alılar, 4/Bliler, 4/Cliler,
sözleşmeli taşeron
Ya, niye bu kadar parçaladınız
emekçileri? Buna mevzuat mı dayanır? Bu kadar
sınıflandırmaya, kastlaştırmaya niye ihtiyaç
duyuyorsunuz? Çünkü amacınız emeği ucuzlatmak, emek gücünü
ucuzlatmak; bir taraftan ucuz, güvencesiz iş gücü, diğer taraftan paralı
sağlık. Türkiyede sağlıkta dönüşüm adı
altında büyük bir sermaye birikimi süreci yaşanıyor.
İşte, neoliberal politika budur. Dolaylı vergiler, vergiler,
topladığınız bütün vergiler özel sağlığa.
TÜİK verilerine göre dahi 2022de SGKnin yapmış olduğu
harcama 128 milyar iken halkın cebinden ödediği sağlık
harcaması 40 milyar TLyi buldu. Devletin cebinden tek kuruş
çıkmayacak. dediniz, 2022 yılında bu hastaneler için bütçeden
21,6 milyar ayırdınız; 5 katına mal ettirip yirmi beş
yıl borçlandırıp randevuların
alınamadığı şehir hastaneleri yaptınız.
Şehirdeki hastaneleri kapatıp kentin kilometrelerce
dışında rant hastaneleri yaptınız. Sağlıkta
reform dediniz, performans sistemiyle büyük bir kaos ve sağlıkta
şiddeti getirdiniz. İşte, sağlıkta neoliberal
politikalarla bu düzen ne hastaların ne de sağlık emekçilerinin
çıkarına işlemiyor, bu düzen kâr için işliyor, bu çarklar
kâr için işliyor.
Aile hekimleri ekonomik krizin faturasını
ödüyor. Hastane çalışanları geçinemiyor. Emekçiler borç içinde,
tefeciye düşmüş durumda. Sağlık emekçileri
çocuklarını bırakacak bir kreş dahi bulamıyor.
Daha birkaç gün önce yeni bir intihar haberi
aldık. İzmirde Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde
çalışan Adem K. ameliyathanede yaşamına son verdi.
Sağlıkta reform dediğiniz bütün düzenlemeler sermaye düzeninin
kazanması için. Bu kaostan, eşitsizliklerden, böl, parçala, sömür
politikalarından sağlık emekçilerine düşen sömürü ve
ölümdür.
Zafer Açıkgözoğlunu hatırlıyor
musunuz? Yoksa ölmeden önce bizlere bıraktığı mektupta
yazdığı gibi Ölünce bir iki gün ağlayıp sonunda
unutursunuz
Zafer Açıkgözoğlu bir hastane
çalışanıydı. Bu yasada adı anılmayan
sağlık dışı personel yani taşeronda
çalışan bir sağlık emekçisiydi. Geride
bıraktığı mektubunda şunu söylüyor: Ben 2013te
İstanbul Tıp Fakültesi Acil Cerrahi ve Travmatoloji Ana Bilim
Dalında poliklinikte, müşahede odalarında temizlik personeli
olarak çalışmaya başladım. Tıbbi atıkları
toplarken, çöp kutularını boşaltırken elime enfekte
enjektör iğnesi battı. 14/6/2013 Cuma günü acil travmatoloji
binasında bir klasik yaşanmış; acil hastalara hizmet veren
binanın kanalizasyonu patlamış, bina sular altında
kalmış, çocuk beslenme polikliniği ve mikrobiyoloji laboratuvarını
basmış. Güvenlik önlemi olmadan lağım sularının
içinde saatlerce kaldık ve hasta dosyalarını kurtarmaya
çalıştık. Zaferden bahsediyorum ve Zafer burada çok ciddi bir
şekilde hastalanıyor. Yaşarsam malulen emekli
olacakmışım, şimdi bunları düşünemiyorum bile.
Sonum ne olacak? Yaşayacak mıyım? Bilmiyorum ki. demiş
mektubunda Zafer Açıkgözoğlu.
Şimdi söyleyin, bu getirdiğiniz yasa Zafer
Açıkgözoğlu gibi sağlık sektöründeki emekçilere ne
getiriyor? Hiçbir şey. Bu yasa teklifiniz tam bir faso fisodur. Bu kanun
teklifi dostlar alışverişte görsün kanun teklifidir. Bu yasa
teklifi sağlık dışı sayılan sağlık
emekçilerine haklarını vermediği için büyük bir kötülük
yapmaktadır. BAĞ-KURlu, SSK'li emeklileri kapsamadığı
için, tüm sağlık emekçilerini kapsamadığı için
gerçekten büyük bir ayrımcılık yapmaktadır.
Yine, bu yasa 400 bini aşkın kadın
çalışana, hemşirelere aleni bir şekilde
ayrımcılık yapıyor. Kendi deyimleriyle negatif
ayrımcılık uygulayarak cinsiyetçi olduğunu
tescillemiştir. Kadın çalışanlara düşman bir
yasadır. Sağlık yasa teklifi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin
hemşirelik mesleğine yansımasıdır. Kâr odaklı bu
sağlık sistemi koruyucu sağlık programlarını çöpe
atmıştır. Koruyan değil, hastalık üreten bir sağlık
sistemiyle karşı karşıyayız. Sağlıkta
Dönüşüm Programı sağlığı alıp satılan
metaya dönüştürmüştür, hatta öyle ki Bakanınız bile bir
özel hastane patronudur. Sağlık alanındaki kamu hizmetlerini
küçültüp özel sektörü büyütme çabası içerisinde programlara sahipsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Özetle,
sizin politikanız, bakışınız şu: Hasta
müşteri, hastaneler işletme, hekimler, hemşireler, tüm
sağlık emekçileri sizin köleleriniz. Sorun ne? Sorun; bakın, Görele
halkı geçen basın açıklaması yaptı, diyorlar ki:
Hastane yaptınız; evet, bir bina yapıyorsunuz ama göz,
ortopedi, nöroloji, radyoloji, kulak burun boğaz, kadın
hastalıkları, kardiyoloji uzmanı yok. Bu nasıl hastane?
Bir ambulans şoförü kendini ambulansa kelepçeledi hastanelerdeki sorunlara
dikkat çekmek için. Bu yılın mayıs ayına kadar hekim göçü
oldu, bine yakın hekim bu ülkeden göç etti umudunu kaybettiği için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Nüfusun
tamamı GSS kapsamında. dediniz oysa sağlık hizmetleri ve
harcamaların tamamı GSS kapsamında değil. Gelir testi
dediniz, insanları aşağıladınız. Sağlık
parasız olmalıdır; paralı sağlık değil,
herkese, insana yakışır koşullarda sağlık hizmeti
sağlanmalıdır. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Ali Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kendisini Şeker TVden tanırız ama
aslında doktordur.
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Teşekkür ediyorum.
Doktor olmanın sorumluluğuyla Meclisin de
doktorlara karşı sorumluluğunu hatırlatmak üzere söz
aldım.
Biliyorsunuz, daha önce bir teklif gelmişti, bu
teklif tekrardan geldi ama bu teklif hem gecikmiş olarak altı yedi ay
sonrasında geldi hem daraltılmış hem de yetersiz bir
teklif.
Bu teklifin içerisinde aile hekimlerine herhangi bir
maddi iyileştirme yok. Aile hekimleri herhangi bir apartman dairesinde
değil, daha önce sağlık ocakları gibi kendilerine tahsis
edilmiş kamu binalarında bu görevleri yapmalılar ve bu yönde mutlaka
bir düzenleme yapmak gerekiyor.
1 Aralık günü ne gelmişti? O gün dolar kuru
13,36ydı ve oy birliğiyle Meclis 6 maddeyi kabul etti yani millî
irade burada Hekimlere hakkını verelim, sağlık
çalışanlarına hakkını verelim. diye 6 maddeyi kabul
etti. Daha sonra Eksiklikler var, sağlık bir ekip işidir,
eksiklikleri de giderelim. diye görüşmeler yapıldı, bir
mutabakata varıldı ve o diğer sağlık
çalışanları, hekim dışındaki sağlık
çalışanları da o haklarını alacaktı ki cuma günü
bir anda bütün teklif Komisyona geri çekildi. Bu aslında Meclis
açısından bir utanç günü, millî iradenin aldığı bir
karar bir talimatla geri çekilmiş oldu. O gün ne dedi
arkadaşlarımız? Daha iyisini yapacağız, daha kapsamlısını
yapacağız, çok daha güzelini yapacağız." Bugün görüyoruz
ki Adalet ve Kalkınma Partisi artık daha iyisini, daha güzelini, daha
gerçekçi bir teklifi yapacak durumda değil, bu kanun teklifi de bunun
itirafı.
O gün, pratisyen hekim emeklisine 4.710 lira ücret
verilecekti, 352 dolara tekabül ediyordu. Bugün ne veriliyor? 1.648 lira, 95
dolara tekabül ediyor. Yani neredeyse üçte 1i bile değil, daha da az bir
iyileştirme yapıyorsunuz. Daha iyiniz bu mu sizin? Maalesef, daha
iyisini artık yapamıyorsunuz, yapmıyorsunuz ama müteahhitlerle
ilgili düzenlemelerde, artışlarla ilgili, her torbada sürekli bir
müteahhit kanunu gelip geçiyor bu Meclisten.
Uzman tabiplere emekliliğinde 5.415 lira vermeyi
hedefliyordu, şimdi emekli hekime 2.119 lira veriyorsunuz, bir de 1
kuruşu var, onu da eksik söylemeyeyim. Aralıktan beri Daha iyisi
gelecek. dediniz ama altı aylık sürede de bu
yapacağınız iyileştirmenin de üzerine yatmış
oldunuz. Siz bu kanunlarla daha önceden sabit ek ödemede 180i 450
yapacaktınız 265 olarak getirdiniz; 410u 770 yapacaktınız,
tamamen geri çektiniz; 335i 695 yapacaktınız, onu da geri çektiniz.
Şimdi Hekim açığımız var.
diyorsunuz. Hekimler Emekli olduktan sonra da çalışayım.
diyor, siz onlarda kesinti yapıyorsunuz, ek ödemeyi kesiyorsunuz.
Türkiye'de hekime ihtiyaç var. Suriyeli, Afganistanlı, Iraklı
hekimler gelip çalışıyor, bizim buradaki hekimimiz
çalışırsa Kesinti yapacağız. diyorsunuz. O kişi
zaten Türkiyeyi bilen, Türk halkına hizmet etmiş olan hekim. Niye bu
kesintide ısrar ediyorsunuz? Hâlbuki geçen getirdiğiniz düzenlemede
bu kesintiyi kaldırmıştınız. Biz niye yabancı
hekimlere mahkûm oluyoruz?
Hekimler daha önce bir ev aldıysa artık o
evin aidatını, elektriğini ödeyemez hâle geldi, hekimleri
getirdiğiniz durum bu. Açlık sınırıyla yoksulluk
sınırı arasına sıkıştırmış
oldunuz. Az önce Sayın Bekaroğlu söyledi: "7 bin lira ile 17 bin
lira arasına hekimi sıkıştırmış
oldunuz." Bu süreç içerisinde, pandemide bir süreç yaşadık, ne
oldu? Hekimlerimiz ne kadar değerli, sağlıkçılarımız
ne kadar değerli bunu gördük. Dünya artık diyor ki "Önümüz küresel
iklim değişiklikleri ve göç dönemi. Bu göç döneminde salgın
hastalıklar, aşıları olmamış nüfuslar birbirine
karışıyor ve iklim değişiminden dolayı yeni
hastalıklar çıkacak, yeni salgın hastalıklar olacak.
Sağlık altyapısını, hekim kapasitemizi,
sağlıkçı kapasitemizi artıralım." Bu hekimler
niye yurt dışına gidiyor? Böyle düşünen, geleceği
düşünen gelişmiş ülkeler diyor ki: "Ben bu hekimleri, iyi
yetiştirilmiş hekimleri toplayayım, kendi sağlık
kapasitemi iyileştireyim." Biz ise altı yedi aydır
kulağımızın üstüne yattık, o geçen
yaptığımız düzenlemeler bile yetersizken onun üçte 1'iyle
biz hekimleri Türkiye'de tutmayı hedefliyoruz. Korkarım ki hekimler
bu düzenlemelerden sonra yurt dışına gitmeyi daha çok
hedeflerine koyacaklar. Çünkü uzun zamandır bir beklentileri vardı, o
beklentinin gerçekleşmediğini gördüklerinde korkarım ki daha çok
gidecekler ama ben diyorum ki: "Gitmeyin, yakın zamanda hekimlerin
de, eğitimli bütün meslek gruplarının da hak ettiği iyileştirmeleri
bizler yapacağız." (CHP sıralarından
alkışlar) 2012 yılında sadece 59 hekim yurt
dışında geleceğini aramıştı. Geçen sene
1.405 hekim gitti; ilk beş ayda 945 hekim gitti ve bu sene sonuna kadar bu
hızla arttığı takdirde 3.225 hekim gidecek. Yani yurt
dışına bu kadar hekimin gideceği bir durumda, biz son on
yıl içerisinde 6.274 hekimi kaybetmişken ve sene sonuna kadar da
toplamda on yıl içerisinde 8.554 hekimi kaybedeceğimiz ortadayken,
Türkiye bu kadar sıkıntılı bir dönemdeyken ve dünya
sağlık açısından bu kadar tehlikeli bir sürece giderken biz
Cerrahpaşa, Çapa, Hacettepe gibi 3 köklü üniversitemizin mezun ettiği
1.133 kişiyi yurt dışına gönderiyoruz. Yani şimdiye
kadar, bu ayın sonu çıktığında 3 fakültenin, 3 büyük
fakültenin bütün mezunlarını biz kaybetmiş olacağız.
Bizim yedi buçuk yılda kaybettiğimiz hekimler bir yılda mezun
ettiğimiz hekimlere yakın ve son dönemde bizim giden hekimler de TTB
Genel Sekreteri ifade etti profesörler, alanında yetişmiş,
aranılan uzmanlar, hepsi bir bir yurt dışına gidiyor. Onun
için Görelede Doktor bulamıyoruz. diye Bina var ama doktor yok. diye
halk isyan ediyor ve bu isyan daha da yaygınlaşacak. Onun için bu
düzenlemeleri yeteri gibi yapalım ki o hekimler gitmesin.
Siz ne diyorsunuz? Bir disiplin yönetmeliğiyle
alacakları ücretleri de eğer makbul bir hekim olmazsa, söz dinlemezse
disiplin üzerinden kesintiye uğratacağınızı ifade
ediyorsunuz. İnceleme heyetinin nasıl oluşacağı belli
değil, Danıştay iptal etmiş, siz o iptalin gereklerini
yasal düzenlemede yerine getirmiyorsunuz, yönetmeliğe
bırakıyorsunuz. Bizim bu düzenlemeleri düzgün bir şekilde
yapmamız gerekiyor ki bir daha Danıştaydan dönmesin, hekimler de
hak ettiği ücretleri alabilsinler.
21,5 milyar lirayı biz bu sene şehir
hastanelerine vereceğiz ama Hekimlere verecek para yok. diyoruz;
kamu-özel işbirliklerine veriyoruz ama Hekimlere verecek para yok. diyoruz.
Bir başka sorun da mahsuplaşma sorunu. Adli
Tıp ve üniversitelere verilen ödemelerde mahsuplaşma
yapılacağı ifade ediliyor. Öyle olunca döner sermayeden
alacakları
Döner sermayede para kalmadığı için
üniversiteler daha çok çökecek. Zaten seneler içerisinde üniversiteleri
çökerttiniz, devlet hastanelerini çökerttiniz. O SUT fiyatlarıyla üniversiteler artık hizmet göremez hâle
geldi. Bu düzenlemeyle bu mahsuplaşma devam ettiği müddetçe daha da
büyük sıkıntılar yaşanacak. Bunun mutlaka
kaldırılması gerekiyor.
Kanunun düzenlemesinde, gerekçede Mahsuplaşma
kaldırılacak. deniliyor, maddelerde Mahsuplaşma
yapılacak. deniliyor. Bu da nasıl bir kanun
hazırlandığının bir başka göstergesi.
Teklif, bu hâliyle, sabit ödemelerde ek bir
artışa yol açmayacak o iki kurumda da. Eşit işe eşit
ücret. diyoruz ama sözleşmeli ve memur ayrımı var. Niye biz
memurların temel ücretlerini artırmıyoruz? Bunu artıracak
bir kapasitemiz yok mu? Var ama biz ille de sözleşmeli-memur
ayrımı, taşeron-kadrolu
ayrımı yapıyoruz ve
bu, sağlıkta çok büyük bedeller ödetti. O taşeron olarak
çalışanlar üç günde bir yer değiştirdiğinde,
onların her biri hastaya zarar veriyor. Çünkü daha işi kavrayana
kadar o taşeron firmada değişikliğe uğruyorlar ve
tekrar yerine gelen de öğrenene kadar bunu hastalar
sağlığıyla ödemiş oluyor. Bizim, temel ücretleri
artırmamız gerekiyor ve bu temel ücretlerin de emekliliğe
yansıması gerekiyor. Burada verilen bu döner sermaye ek ödeme
artışlarının emekliliğe maalesef bir
yansıması olmayacak, yine sıkıntı yaşanmaya devam
edecek.
Bu süreçte giden sadece doktorlar değil giden
sağlımız, bu ülkenin sağlıklı geleceği.
Hekimlere hak ettiğini hep birlikte bu Meclisten verelim ve o hekimler
yurt dışına gitmek zorunda kalmasınlar.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölümde gruplar adına söz
talepleri karşılanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına söz talebi
karşılanacaktır.
İlk söz talebi İzmir Milletvekili Sayın
Murat Çepniye aittir.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız, bundan
tam bir yıl önce İzmir il binamızda bir katliam
yaşandı. Binamıza gelen ırkçı, faşist bir katil
yoldaşımız, arkadaşımız, canımız Deniz
Poyrazı katletti ve bir yıldır Deniz Poyrazın
katillerinden hesap sormak için mücadele yürütüyoruz.
Evet, katil aylarca partimizin etrafında
keşif yaptı, bunu kendi ifadeleriyle ortaya koydu. Yine, katil
Suriyeye götürüldü ve orada TSK silahlı ve üniformalı
fotoğraflarını kendi sosyal medyasında yayınladı
ve bunlar yine kendi beyanlarında ortaya çıktı. Bu katil aylarca
sosyal medyasından tehditler savurdu, aslında cinayet
işleyeceğini açıktan ifade etti. Ve katil katliamdan hemen öncesine
kadar 27 kez İzmir Emniyetini telefonla aramış ve bu katilin
Suriyeye SADAT vasıtasıyla gittiğine dair çok ciddi veriler var
ve buna dair de hiçbir araştırma yapılabilmiş değil.
Yine, bu katil böylesine vahşi bir cinayeti
işlemesine rağmen -böylesine elini kolunu sallaya sallaya- sadece on
sekiz saat gözaltında kaldı ve alelacele tutuklandı, HTS ve
kamera kayıtları alınmadan, beklenmeden tutuklandı.
Yine, katliamdan sonra partinin bulunduğu iş
merkezi bir olay yeri olarak ele alınmadı, cinayetten sonra iş
merkezine giriş-çıkışlar devam etti, polis bölgede ve
binada bir inceleme yapmadı. Aynı zamanda katil parti binasına
gelirken elinde bir çanta var, bunun görüntüleri de var fakat sonrasında,
bu çantada nelerin olduğuna dair herhangi bir polis incelemesi kamuoyuyla
paylaşılmadı. Daha da ilginç olan bir durum var: Bu katil
gözaltında telefonunu başka birine yönlendirmiş fakat bu
yönlendirdiği kişiyle ilgili de herhangi bir araştırma
yapılabilmiş değil. Katili Adın ne ağabeyciğim?
diye karşılayan bir polis teşkilatı var ve katil son bir
yılda düzenli olarak taksi kullanmış ve düzenli olarak da lüks
otellerde konaklamış yani katile katliam öncesinde rehabilitasyon
imkânları sunulmuş.
Şimdi, bütün bu anlattıklarım
savcılıkta ya da Emniyette ortaya çıkan veriler değil;
bütün bu anlattıklarım, çok büyük emek harcayan avukat
arkadaşların ısrarlı çabaları sonucunda ortaya
çıkan veriler yoksa Emniyette ve savcılıkta katliama dair katile
sorulan tek bir soru, Arkasında kim var, organize midir? diye sorulan tek
bir soru yok. Sorgulama esnasında, mahkeme esnasında neler oldu?
Deliller yok sayıldı, karartıldı. Savcılık ne
yapar, Emniyet ne yapar? Araştırır arkasında önünde ne var
diye çünkü bir liseli, üniversiteli genç sokağa çıksa, bir slogan
atsa beş gün, on gün tutuklama gerekçesiyle yargılanıyor,
İşte, gazeteciler sekiz gündür gözaltındalar ama iktidarın
çeteleri söz konusu olduğunda uygulamalar bunlar.
Evet, HDP ve Kürt halkına, demokratik devrimci
gençlere, kurumlara saldırı konseptinin bir parçası, organize
bir siyasi katliamla karşı karşıyayız ama iktidar bunu
kişisel, bireysel bir husumetin sonucu olarak gerçekleşen bir katliam
olarak sunmaya çalışıyor ve bizim buna inanmamızı,
bunu kanıksamamızı bekliyor. İktidar sadece şunu
yapmadı bu süreçte: Canlı yayınlarda katile Sen git HDP
binasını bas. demedi, bunun dışında, iktidar her
şeyi yaptı. Evet, 4üncü mahkeme 18 Temmuzda gerçekleşecek ve
biz şunu çok net olarak biliyoruz, katili tanıyoruz, katilin
arkasındaki güçleri de çok iyi tanıyoruz ve bütün bu süreçte de bunun
devlet içerisinde organize edilmiş bir katliam olduğunu net olarak
söylüyoruz.
Evet, 17 Haziranda katliamın 1inci yıl
dönümü anılacak ve burada biz tüm İzmir halkından bir kez daha,
tıpkı uğurlama töreninde olduğu gibi, tıpkı bütün
bu mahkeme süreçlerinde olduğu gibi dayanışmayı
büyütmesini, katliamdan ve katillerden hesap sorma iradesini güçlendirmesini
bekliyoruz. 17sinde İzmir il binamızda anma
gerçekleştireceğiz, sonrasında mezarlıkta yine anma
gerçekleştireceğiz ve sonrasında, akşam da il
binamızın önünde yani katliamın gerçekleştirildiği
yerde yani polis noktasının olduğu yerde bir anma
gerçekleştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Tüm halkımıza,
tüm demokrasi güçlerine orada katliamdan hesap sormak için, faşizme
karşı mücadeleyi yükseltmek için yan yana, omuz omuza gelme
çağrısı yapıyoruz.
Evet, bu iktidar, katillerden, hırsızlardan,
işkencecilerden ve çetecilerden kendine bir beka kurmaya
çalışıyor; işte, bütün bu suç ittifakından bu ülkede
bir gelecek planlamaya çalışıyor. Biz buna itiraz ediyoruz ve bu
katliamların bir devlet konseptinin sonucu olduğunu biliyoruz. Biz
burada Katliamlardan hesap sormak gerekir. derken de bu anlamda emek
mücadelesini, özgürlük mücadelesini, demokrasi mücadelesini büyütme
çağrısı yapıyoruz.
Deniz Poyraz, bizim en sevdiğimiz,
canımızdı; Deniz Poyraz, bizim en güzelimizdi ama dünyanın
en çirkin, en katil, en korkak, en aşağılık kişisi
tarafından katledildi. Tıpkı Kobanide dünyanın en güzel
kadınlarının dünyanın en çirkinlerini yendiği gibi bu
katilleri de bu katillerin beslendiği düzeni de yerle bir edeceğiz.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz
talebi Bursa Milletvekili Mustafa Esgine aittir.
Sayın Esgin, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ESGİN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.
AK PARTİ iktidarlarının en
başarılı icraat alanlarının başında elbette
sağlık olagelmiştir. Sağlıkta dönüşüm
adını verdiğimiz uygulamalarla aslında son yüzyılda
dünyadan pozitif ayrışan bir modeli ortaya koyduğumuzu da
rahatlıkla ifade edebiliriz. Bunların başında, birinci
basamak sağlık hizmetlerinde aile hekimliği sistemine geçerek
önemli bir adım attık; bu şekilde, hekim ve sağlık
çalışanı kaynağımızı nüfusa ve bölgelere
göre dengeli ve adaletli bir şekilde dağıtma imkânı bulduk.
İkinci basamak sağlık hizmetlerini tek çatı altında
toplayarak sağlıkta eş güdümü sağladık. Sosyal
güvenlik reformuyla sağlığın hizmet sunumu ile
finansmanını birbirinden ayırdık, genel sağlık
sigortasıyla toplumun tamamını sosyal güvenlik şemsiyesi
altında topladık. Yani etkili, verimli, kolay erişilebilir, mali
açıdan sürdürülebilir çağdaş bir sistemi ortaya koyduk. Bütün
bunların sonunda sağlık göstergelerimizde önemli
iyileşmeler oldu. Hastanelerimizin yaş ortalamasını 50den
10a indirerek tamamını modernize ettik ve son dönemde şehir
hastanelerini kurduk. Sağlık çalışanı
sayısını 300 binden 1 milyon 200 binlerin üzerine
çıkardık. Sağlık insan kaynağımızı ülke
genelinde eşit ve dengeli bir şekilde dağıttık.
Değerli arkadaşlar, az önce de konu gündeme
geldi, Türkiye'de AK PARTİ'den önce uzman hekim başına
düşen nüfus en yüksek ve en düşük illeri
kıyasladığınızda 13 kat fark vardı, biz bunu 2ye
kadar indirdik. Elbette ki bunu sıfırlamak hedefimiz ama burada da
eşit ve dengeli bir şekilde dağıtacak politikaları da
ortaya koyduğumuzu ifade etmek durumundayız. Ben Hakkâri'de
çalıştım, evet, Hakkâri Devlet Hastanesinde 2 tane uzman hekim
vardı, şu an 74 tane uzman hekim Hakkâri Devlet Hastanesinde hizmet
veriyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bütün bunların sonunda sağlıkta
memnuniyet oranlarımızı artırdık,
vatandaşımızı ve ülke kaynaklarını finansal
açıdan koruduk, sağlığa erişim oranını kat
kat artırdık. Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde milletimiz hekim ve sağlık
çalışanlarımızla büyük bir başarı hikâyesi
yazdı.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi
geçtiğimiz iki yıllık süre zarfında tüm dünyanın
etkilendiği bir küresel salgınla devlet-millet el ele mücadele ettik.
Salgınla mücadelemizde sağlık altyapımızın bize
sunduğu imkânların yanı sıra geliştirdiğimiz yerli
ve millî solunum cihazımız ve aşımızla da
farkındalık oluşturduk. Pandemi sürecinin en korkunç günlerinde,
ağzımızda maskelerle ülkemizde yapılan hastane
yatırımlarını tartışmaya açan muhalefet, bu
tarzısiyasetiyle ne yazık ki dünyadan negatif ayrışma
becerisini ortaya koymuştur.
Kutsal saydığımız sağlık
hizmetini yaparken amacı insanlara hizmet etmek olan fedakâr
sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddet,
hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği ve sonuna kadar mücadele edilmesi
gereken bir sorundur. Bu konuda, daha önce yaptığımız
düzenlemelerle birlikte, sağlıkta şiddet suçunu katalog suçları
arasına almakla önemli bir adım attığımızı
düşünüyorum. Defansif tıp uygulamalarını ortadan
kaldıracak, hem ceza hem tazminat davalarında hekim ve
sağlık çalışanlarımızın mağduriyetini
engelleyecek bir yasal düzenlemeyi de hayata geçirdik. Dünyanın en iyi
düzenlemesini de yapsak bunu kabul etmeyeceğini beyan eden
arkadaşlar, bu düzenlemeye de ret oyu vererek bizi
yanıltmayacaklarını bir kez daha göstermiş oldular. Ama
hekim ve sağlık kamuoyuna keşke bu tutarsızlıklarını
izah edebilmiş olsalardı.
Son olarak, hekim ve sağlık
çalışanlarımızın mali ve özlük haklarındaki
iyileştirmeler ve yaşam standartlarının yükseltilmesi için
yaptığımız çalışmalar Sağlık
Komisyonundan ve Plan Bütçe Komisyonundan geçerek bugün Genel Kurul gündemimize
geldi. İyi niyetli, uzun süren ve sadra şifa olacak bir
çalışmanın ürünü olan bu yasal düzenlemede günün sonunda hekim
ve sağlık çalışanlarımızın mali
haklarında önemli iyileştirmeler gerçekleşirken emekli
aylıklarında da anlamlı artışlar olacaktır. Bu
noktada, hiç kimse, hiçbir şey adına, göz bebeğimiz olan hekim
ve sağlık çalışanlarımızı lütfen siyasi
polemiklere alet etmesin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Hekim ve sağlık sendikaları ve meslek
örgütlerimiz de bu konuda mesleki popülizm adına negatif siyasetin arka
bahçesi konumuna düşecek adımlar lütfen atmasınlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUSTAFA ESGİN (Devamla)
Yaptığımız bu önemli düzenlemenin hayırlı
olmasını diliyor, tüm arkadaşlarımıza ve Gazi
Meclisimize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, birinci bölüm üzerinde soru ve
cevap talebi bulunmuyor.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddelere
geçeceğim, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 adet önerge bulunuyor,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 1- 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı
Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunun geçici 9uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan 1/1/2020 ibaresi 1/1/2030 şeklinde
değiştirilmiştir.
Oya Ersoy Rıdvan
Turan Hüda
Kaya
İstanbul Mersin İstanbul
Gülüstan Kılıç
Koçyiğit Habip
Eksik Mahmut
Toğrul
Muş Iğdır Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Muş
Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlerime 15-16 Haziran büyük işçi direnişini
ve o direnişi yaratan işçi sınıfını selamlayarak
başlamak istiyorum. Bu büyük direnişin yıl dönümünde, ne yazık
ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi sınıfa karşı olan,
emeğe karşı olan bir yasal düzenlemeyi konuşuyor ve yine,
ne yazık ki AKP Hükûmeti bu düzenlemeyi allayıp pullayarak yeniden
Sağlıkçılara müjde, sağlık
çalışanlarına müjde! diye vermekten de geri durmuyor.
Değerli arkadaşlar, 1inci madde aile
hekimlerine ilişkin ve aile hekimlerinin aile hekimliği yaparken de
aslında ihtisas yapmalarına imkân tanıyan bir düzenleme ve bunun
süresini uzatıyor. Yalnız, burada sorulması gereken soru
şu: Niçin TUSa girmeden bu işlemi devam ettiriyorsunuz? TUSa
girmeden yapılan aile hekimliği eğitiminin kendisi aile
hekimlerindeki niteliği düşürmeyecek midir? İkincisi de Hem
aile hekimliği yaparak bu eğitimi tamamlamalarını
nasıl bekliyorsunuz? Bu soruların hepsini sormak istiyoruz.
Diğer bir şey: Şimdi, aile
hekimliğinde görünürde bir iyileşmeye gidip hizmet kalitesini ya da
eğitimin niteliğini artırmak istiyorsunuz ama aile hekimlerinin
dünya kadar sorunları var, hiçbirine yönelik bir düzenleme
yapmıyorsunuz. Örneğin, aile hekimlerine ödenen ödeneklerin
yetersizliği, artan doğal gaz faturaları, artan elektrik
faturaları nedeniyle neredeyse aile hekimliklerinin kapanma noktasına
geldiğini; artan nüfus basıncını, bir aile hekiminin
bakması gereken nüfusun çok çok üzerinde bir nüfusa bakması, onlara
hizmet vermesi ve en önemlisi de bütün bunları yaparken aslında
hizmetlerinin değersizleştirilmesi, ciddi bir şekilde
sözleşme basıncı altında bırakılması ve
sağlık müdürlüklerinin en ufak aykırı bir harekette
onları sözleşmeyi yenilememekle tehdit etmesi gibi risklerle
karşı karşıyalar. Peki, siz bunlara ilişkin bir
düzenleme yapıyor musunuz? Hayır, yapmıyorsunuz. Şimdi, biz
Komisyonda da konuşurken o zaman ifade edildi; işte,
aşılama oranlarımız yüksek, gebe takip oranlarımız
yüksek, bebek ölüm oranlarımız düşük, anne ölüm
hızlarımız çok düşük, OECDnin ortalamasının
üzerinde. Peki, bunu kime borçlusunuz, kime borçlusunuz? Orada
çalışan hemşirelere, hekimlere borçlusunuz, o aile
sağlığı merkezlerinde, aile hekimliklerinde çalışan
sağlık emekçilerine borçlusunuz. Rakamlara gelince, OECD
oranlarına çıktığınız için övünüyorsunuz ama
insanların emeğinin karşılığını vermeye
gelince orada hiçbir adım atmıyorsunuz. Bunun kabul edilemez
olduğunu bir kez daha ifade etmemiz gerekiyor.
Bugün, aşılama oranlarındaki
iyileşmeleri eğer aile hekimliğine bağlıyorsanız
o zaman aile hekimliğinin, koruyucu sağlık hizmetlerinin
niteliğini artıracak şekilde yeniden düzenlemeniz gerekiyor.
Yani bu ne demek? Toplumun sağlığını korumanız
gerekiyor, hastalanmadan önce koruyucu sağlık hizmetlerini
geliştirmeniz gerekiyor; kanser taramalarını
artırmanız gerekiyor, aşı oranlarını takip
etmeniz gerekiyor, gebe takiplerini yapmanız gerekiyor; beslenme,
barınma gibi temel sağlığın sosyalizasyonu içerisinde
olan bütün parametrelere bakmanız gerekiyor. Peki, siz bunları
yapıyor musunuz? Hayır, hiçbirini yapmıyorsunuz. Onun yerine
parça başı çalışmayı getiriyorsunuz,
sağlığı piyasalaştıracak uygulamalara adım
atıyorsunuz, onları devam ettiriyorsunuz.
Şimdi, Türkiyede yapılan 600 milyon
poliklinik hizmetinin 247 milyonunu aile sağlığı
merkezlerinde aile hekimleri gerçekleştirmiş yani yüzde 5lik bir
personelle yüzde 40ın üzerindeki bir nüfusa hizmet vermişler. Şimdi,
bu, gerçekten anlaşılabilir insani bir ölçü müdür? Bunu hepinizin
taktirlerine sunuyorum. Bu konuda bir adım atılması gerekiyor.
İkinci bir şey, biz yıllarca söyledik,
bu SSGSS gelirken de sağlıkta dönüşüm gelirken de Bu
sağlıkta dönüşüm değil, bu sağlıkta
yıkım projesidir; toplumun sağlığıyla oynuyorsunuz.
dedik ama bizi dinlemediniz. Bugün geldiğimiz nokta ne? Hemşire yok,
hasta yok, tıbbi malzeme yok ve en önemlisi toplumun
sağlığı yok, bugün toplum sağlığından
olmuş durumda. Siz sürekli geçmişi referans vererek Efendim, SGK
kuyrukları var. diyordunuz, bugün kuyruklar nerede? MERNİSte,
telefon başlarında, evde. Artık, zavallı yaşlı
teyzeler yalvarıyorlar torunlarına, insanlara Gel, bana bir randevu
al. diye. Ne zamana alıyorlar? Üç ay sonrasına, beş ay
sonrasına. Neden? Çünkü sizin gerçek anlamda toplum
sağlığını korumaya dönük bir uygulamanız yok, bir
bakış açınız yok.
Bununla da sınırlı değil
sağlıktaki yıkım projeniz. Bakın, şimdi biz
Komisyonda da konuştuk, hep döndünüz, dediniz ki Ya, şehir
hastaneleri var. Allah aşkına ya, bütün dünya şehir
hastanelerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
bütün dünya büyük hastaneleri terk ediyor; artık semt polikliniği
gibi daha küçük, ulaşılabilir, erişilebilir ve yönetilebilir
hastaneleri tercih ediyor yani hastaneyi hastanın ayağına
getiriyor. Ama siz ne yaptınız? Şehrin merkezindeki o canım
hastaneleri kapattınız, şehrin dışına şehir
hastanelerini götürdünüz, insanlar o hastanelere gidemiyorlar. Şimdi,
şehir merkezinde kalan hastanelere çökmenin derdindesiniz. Bunların
ahlaki olmadığını, vicdani olmadığını
ifade etmemiz gerekiyor çünkü bu hastaneler halkın hastaneleri, hepimizin
hastaneleri, hepimizin vergileriyle yapılan hastaneler ama buna da
baktığınız yok.
Diğer bir mesele, 2nci maddede de
konuşacağız, ya, sizin sadece merkezine hekimi koyduğunuz
bir sağlık hizmeti olabilir mi? Hemşireler, laborantlar,
eczacılar, teknisyenler sağlıkla ilgili bu düzenlemenin
içerisinde neredeler değerli arkadaşlar? Bir hekim tek
başına ameliyat yapabiliyor mu, tek başına bir tıbbi
işlem yapabiliyor mu? Yapamıyor. Sağlık bir ekip
işidir ve siz her gün ama her gün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım, kayıtlara geçmesi için
BAŞKAN Peki, bir selamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim.
Sağlık bir ekip işidir ve siz bu
sağlıktaki dönüşümle beraber her gün ekibi
parçaladınız, her gün. Bakın, 10 tane istihdam biçimi
getirdiniz; 4/A, 4/B, sözleşmeli, çakılı, bilmem ne, bilmem ne.
Ya, böyle bir şey olabilir mi? İnsanın yani bir ülkenin bir
istihdam biçimi olur ama o da en nitelikli şekilde yapılır, en
demokratik şekilde organize edilir. Şimdi, burada Komisyon
Başkanı diyor ki: Bingöl'e doktor bulamıyorum. Soruyorum
AKPye: Yirmi yıldır iktidarda siz varsınız; Bingöl'de,
Muş'ta, Siirt'te, Van'da, Hakkâri'de doktor yoksa kim sorumlu bundan?
Şimdi sözleşmeli kadrosunu artırarak doktor göndermek çözüm mü?
Çözüm değil. Siz gelin, barışın yolunu açın; oraya
gidecek doktor da çok, hemşire de çok, çalışan da çok diyorum,
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin 1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 1- 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı
Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunun geçici 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasında bulunan 1/1/2020 ibaresi 1/1/2029 şeklinde
değiştirilmiştir.
Özgür Özel Ali
Şeker Metin
İlhan
Manisa İstanbul Kırşehir
Fikret Şahin Servet
Ünsal Mehmet
Bekaroğlu
Balıkesir Ankara İstanbul
Ali
Fazıl Kasap
Kütahya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Ankara
Milletvekili Sayın Servet Ünsal.
Buyurun Sayın Ünsal. (CHP sıralarından
alkışlar)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; bugün 15 Haziran, tüm Türkiyede hekim
arkadaşlarımın bir günlük eylemi vardı; bunları
yürekten destekliyor ve alkışlıyorum.
Görevi başında ölen, katledilen doktor
kardeşlerimi de rahmetle anıyorum.
Evet, arkadaşlar, diğer yandan, geçen hafta
Ankarada ciddi bir sel baskını yaşandı, 4
vatandaşımızı kaybettik, onlara da rahmet diliyorum,
ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Bugün, aile hekimlerinin sorunları ve çözümlerini
anlatacağım size değerli arkadaşlar, vakit yettiğince.
Evet, ama asıl sorun tabii aile hekimlerinden öte Türkiyenin sorunu,
Türkiye savruluyor arkadaşlar. Evet, bu ülkenin yöneticileri
yetişmiş insan gücüne karşı bu kadar hoyrat olursa, bu
ülkenin yöneticileri parlak beyinlere karşı bu kadar vicdansız
ve bu kadar acımasız olursa göz bebeğimiz olan
doktorlarımıza sahip çıkmalıyız arkadaşlar ve
sizin doktor düşmanlığınıza rağmen bizler doktor
arkadaşlarımıza sahip çıkacağız. Sizler ne dediniz?
Cumhurbaşkanı ne dedi? Giderlerse gitsinler. dedi ama aynı
Cumhurbaşkanı Pendik Araştırma Hastanesinde ameliyat
olurken Amerikan Hastanesinden Profesör Doktor Dursun Buğrayı
getirtti hukuksuz olarak; başka hastaneden doktor getirtiyor. Evet,
arkadaşlar, bunu da söyleyeyim, hemen aile hekimliğine geçiyorum.
2010 yılında, arkadaşlar, aile hekimliği hayata geçirildi.
Bugün son verilere göre, 26.252 aile hekimliği birimi, 24.082 de aile
hekimi görev yapmakta.
Sevgili arkadaşlar, aile hekimleri, düşünün,
Türkiyede saniyede 8, dakikada 491, bir günde de 710 bin hasta bakıyor.
Bu neyi gösteriyor? Bu, aile hekimliğinin battığını
gösteriyor arkadaşlar. Aile hekimliği birinci basamak
sağlık hekimliğidir, birinci basamak hizmetidir. Kolay
erişilmesi ve tedavinin hızlı olması önemini artırmaktadır.
Zaman darlığı nedeniyle aile
hekimlerinin sorunlarını kısaca şöyle özetliyorum:
Birincisi, sağlıkta şiddet. Niye aile hekimlerinde
sağlıkta şiddet oluyor? Bir: Arkadaşlar, kanunsuz ilaç
teklifleri geliyor. İki: Uygunsuz rapor teklifleri geliyor. Üç: Gelmeden
ilaç yazdırma teklifleri geliyor. Bunların yüzünden aile hekimleri
şiddete uğruyor. Aile hekimleri, arkadaşlar, diğer
mesleklere göre 16 kat fazla şiddete uğruyorlar.
Evet, çıkardığımız kanunlar
Katalog suçlar dedi arkadaşlarımız. Çoğu yerde katalog
suçların uygulanmadığını görüyoruz. Dilerim burada da
caydırıcı olur ve hekime şiddet önlenir.
Beyaz kod uygulaması
Değerli
arkadaşlar, doktorlar görevleri sırasında sözel ve fiziksel
şiddete maruz kalıyorlar, hatta bu yüzden doktorlardan bile
açığa alınanlar var sevgili arkadaşlar.
Bir başkası, sözleşme baskısı
arkadaşlar. İki mali yıl olan sözleşme süreleri ve fesih
tehlikesi var aile hekimlerinde. Çözüm: Keyfî fesih kalkmalı, otomatik
sözleşme yenilenmeli arkadaşlar.
Bir başka olay, Alo 184 hattı.
Arkadaşlar, mobbinge
dönüştü Alo 184 hattı, hemen kaldırılmalı.
Bir başka olay, ceza infaz puanları. Ben buna
ceza infaz yasası diyorum, hekimlerin katlidir bu. Aile hekimleri devlet
memuru olmadığı için bu yüzden ihtar puanlarıyla
cezalandırılıyor, hatta 200 ceza puanı alanı
feshediyorlar. Tekirdağ Sağlık Müdürlüğünde böyle bir olay
oldu, 26 davada Sağlık Müdürlüğü kaybetti arkadaşlar.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun
3üncü maddesinin yedinci fıkrasında koruyucu hekimlik eksik
uygulaması diye bir kavram var. Arkadaşlar, brüt ücretin yüzde 20si
kesiliyor doktorlardan, bakar mısınız bu işe? Bu
saçmalığın kaldırılması gerek. Gebe izleme, bebek
izleme, çocuk izleme, bağışıklama gibi nedenlerle negatif
performans uygulanıyordu hekimlere. Birçok aile hekimi, arkadaşlar,
aile sağlığı merkezine hastaları getirmekte
zorlanıyor. Soruyorum size: Bunun sorumlusu aile hekimi midir?
Aşı olmaya gel." diyor, gelmiyorlar, aşı
karşıtı adam. Sorumlu hekim midir arkadaşlar? Mobbinge
varan denetlemeler var arkadaşlar. ASM'ler de altı ayda bir
denetlenir, bu uygulamalarda keyfîlik yaygındır, denetleme mutlaka
hekim kontrolünde olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Hastane izinleri
Arkadaş, yıllık
izinlere keyfî müdahaleler yapılıyor. Bir aile hekiminin
yıllık otuz gün ücretli izin hakkı varken vekâlet vermek için
doktor bulamıyorsa o aile hekimi, değerli arkadaşlar, izne
ayrılamıyor ya! Bu ne demektir ben anlayamıyorum? Ve ücreti
kesiliyor, saçmalığa bakar mısınız.
Evet arkadaşlar, sevk zinciri zaten bir kepazelik.
Sevk zincirinde amaç uygun sağlık hizmetini uygun hizmet sunucusundan
almaktır ama sevk zinciri yok, isteyen istediği yerde direkt birinci
basamak yerine üçüncü basamağa hemen gidiyor.
Evet, randevu uygulaması çok önemli, fiziksel
koşullar, çocuk, gebe, yaşlı hastalar yüzünden ASM'lere de
randevu sistemi getirilebilmeli. Evet, arkadaşlar, ASM'lerin kiraları
zaten uçmuş. Bu anlamda hizmetler kamu binalarında verilebilmeli,
Bakanlık bunu sağlamalı. Raporlar zaten rezillik, hekimler bir
dönem iş yapamaz hâle geldiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERVET ÜNSAL (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Arkadaşlar, işe
giriş, sürücü, asker, okul, kreş, staj gibi muayenelerde raporlar
veriliyor. Bu da aile hekimlerinin üstüne ciddi bir yüktür arkadaşlar,
onun için bir başka merkezde yani ikinci basamak ya da
sağlıklı hayat merkezleri gibi bir merkezde verilebilir. Aile
hekimleri asıl görevi olan kanser hastaları, kronik hastaların
takibi, obezite gibi mücadeleleri verecekken buralardan
uzaklaşmıştır. Kısaca aile hekimliği bu
gidişle batmaktadır. Hekimler hâlâ yurt dışına
çıkıyor. Biraz önce Ali Şeker söyledi, geçen sene 1.405 hekim
yurt dışına gitmişken bu sene şu an 945i geçtik, 3
bini bulacağı söyleniliyor. Yakında ameliyat yapacak doktor da
bulamayacağız arkadaşlar. Gözünüz aydın AKP, gözünüz
aydın saray diyorum!
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, özellikle önergeler
üzerinde konuşan milletvekili arkadaşlarım; bir dakika
uzatmalarınızı veriyoruz ama sizden rica ediyorum ikincisini
istemeyin. Sizi de kırmak istemiyoruz kürsüde, lütfen birinci uzatmada
sözlerinizi tamamlayın. Bundan sonra uzatma vermek istemiyorum, çok
zorlamayın beni, çok rica ediyorum.
Evet, diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlıkla İlgili
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Enez
Kaplan
Adana Kayseri Tekirdağ
Hüseyin Örs Behiç
Çelik Fahrettin
Yokuş
Trabzon Mersin Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Yokuş, uygulamayı sizden
başlatıyorum.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Peki.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle, uzmanlık yapan aile hekimlerine
uzmanlık eğitimini tamamlamaları için süre uzatımı yapılıyor;
bu, olumlu bir durumdur ancak aile hekimlerinin sorunlarına bu maddede
çözüm yok.
Aile hekimlerimizin sorunları gün geçtikçe
büyümeye devam ediyor. Kamu hizmeti veren aile hekimleri, bir yandan hastalara
hizmet verirken diğer yandan hem kendilerinin hem de sağlık
merkezlerinin tüm giderlerini karşılamaya
çalışıyorlar. Ödenek yetersizliği ve yüksek enflasyon
artışı yüzünden kira, elektrik, doğal gaz, personel hak
edişleri gibi ödemelerde büyük sorunlar yaşıyorlar. Sadece bu
mu? Aynı zamanda medikal malzemeleri dahi temin edilemeyen aile
sağlığı merkezleri artık bitme noktasına
getirilmiştir.
Aile hekimlerinin büyük çoğunluğu, fiziksel
koşulları elverişsiz binalarda hizmet vermeye
çalışıyorlar. Köhne apartman dairelerinde yaptıkları
masraflar devlet tarafından karşılanmıyor. Aile hekimlerine
âdeta işletme sahibi gözüyle bakılıyor. Bu durum,
sağlığın ticarileşmesinden başka bir şey
değildir.
Övünüyoruz; devasa hastaneler yaptırıyoruz,
şehir hastaneleri diyoruz Her türlü konforumuz var. diyoruz ama
köhnemiş aile merkezlerini görmezden geliyoruz. Allah aşkına,
Emeke gidin, Ankara Emekte bir tanesine şahit olun.
Hastaları sağlığına
kavuşturmak için canla başla çalışan hekimlerimize reva
gördüğünüz uygulamayı maalesef onlar hak etmiyor. Aile hekimleri
seslerini artık iktidara duyuramıyor, duymuyorsunuz, görmüyorsunuz;
yanlışa yanlışla, eşitsizliğe eşitsizlikle,
adaletsizliğe adaletsizlikle karşılık vermeye devam
ediyorsunuz.
Bakın, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu bir
açıklama yapıyor, diyor ki: Aile hekimi maaşları en az
yoksulluk sınırının üstüne
çıkarılmalıdır. Ne kadar ayıp ya! Yoksulluk
sınırı altında doktor maaş alıyorsa bu ülkede,
işte, felaketin habercisi bu. Tüm aile sağlık merkezi
binaları kamu tarafından inşa edilmeli ve aynı standartlarda
donanımı kamu tarafından sağlanmalı. Ne var bunda,
yapsanız ne olur, kıyamet mi kopar? Bütün giderler Sağlık
Bakanlığınca karşılanmalı. Bütün
çalışanların sözleşmeleri iptal edilip kadrolu doktor,
hemşire, ebe hâline getirilmeli. Niye bunu yapmıyorsunuz, niye
ayrım yapıyorsunuz? Anayasal haklarını kullanarak
demokratik hak arayışına giren hekimlere yasal olmayan disiplin
cezaları veriliyor, bu cezalar mahkemeden geri dönüyor, sonuçta ise hem
hekimler hem de devletimiz zarara uğruyor. Bu nedenle Aile Hekimliği
Ceza Yönetmeliği geri çekilmelidir. Ne hekimlerimize ne de devletimize
zarar gelmesini biz doğru bulmuyoruz.
Değerli milletvekilleri, sağlık
sisteminin sağlığı bozuk, hekimler mutsuz ve umutsuz,
sağlıktaki dönüşüm sağlıkta çöküşe döndü. En temel
anayasal hakların bile düzenlenmediği 5258 sayılı Aile
Hekimliği Kanunu liyakatten yoksun bir sağlık idaresinin emaresi
olarak kalacak. Koruyucu hekimlik hizmeti veren, aile hekimlerini sadece
işletmeci olarak gören, sözleşme ve ödeme yönetmeliğini bir ceza
yönetmeliği hâline getiren bürokratik kararlar tüm aile hekimlerini
istifanın eşiğine getirmiştir. Unutulmamalıdır ki
bu ülkede hekim sorunu yoktur, bu ülkede hekimlerin sorunlarını
anlamayan, liyakatsiz, rantçı bir iktidar, yönetim anlayışı
vardır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinde sadece aile hekimleri yok
sayılmamış, aynı zamanda kurum hekimleri de yok
sayılmış. Üniversite hastaneleri ile Sağlık
Bakanlığı haricindeki kamu kurum ve kuruluşlarında,
KİT'lerde, mahallî idarelerde, medikolarda fiilen çalışan ve
döner sermaye ek ödemesi almayan, sözleşmeli statüde olanlar dâhil olmak
üzere maalesef tabip ve diş tabipleri bu haklardan yararlanamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Zaman
geçirilmeden, geliniz bunları düzeltelim. Daha yasanın süresi var.
Niye, Komisyonda karşı çıktıklarınızı burada
düzeltsek kıyamet mi kopar? Şu sağlık
çalışanlarına adam gibi bir yasal düzenleme getirsek
kıyamet mi kopar? Övmeye gelince övüyorsunuz, Kahramanlarımız.
diyorsunuz, Aman ya Rabbi, hakkınız ödenmez! diyorsunuz. Elinizi
tutan mı var? Ödeyin kardeşim haklarını ya! Allah
aşkına ödeyin! Şu sözleşmeli-sözleşmesiz
ayrımına son verin, adaletli bir sistem getirin, ayrım
yapmayın; bütün sağlık çalışanlarına adalet
ölçüsünde hakkaniyetli ücret verin; atamalarında, tayinlerinde
yandaşlıktan vazgeçin; hakkı, hukuku gözetin. Ne olur,
kıyamet mi kopar? Ama hayır, ayrımcılık ruhunuza
işlemiş, burada da devam ediyorsunuz.
Hoşça kalın. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesinde yer alan (26.000) ibaresinin (40.000)
şeklinde, (20.000) ibaresinin (33.000) şeklinde
değiştirmesini, maddeye değiştirilmiş ibaresinden
önce gelmek üzere , tabip veya diş tabibi ibaresi tabip veya diş
tabibi, eczacı, veteriner hekim şeklinde, tabip ve diş
tabiplerinden ibaresi tabip ve diş tabipleri, eczacılar, veteriner
hekimlerden şeklinde ibaresinin, değiştirilmiş
ibaresinden sonra gelmek üzere , maddenin beşinci fıkrası
yürürlükten kaldırılmış ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Özgür Özel Ali
Şeker Ali
Fazıl Kasap
Manisa İstanbul Kütahya
Servet Ünsal Fikret
Şahin Çetin
Arık
Ankara Balıkesir Kayseri
Gamze
Akkuş İlgezdi
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
Önerge üzerinde söz talep eden Balıkesir
Milletvekili Sayın Fikret Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sağlık çalışanlarının
özlük haklarıyla ilgili bir yasa teklifini görüşüyoruz. Tabii,
beklentileri karşılayamayan, hayal kırıklığı
yaratan bir düzenleme maalesef. Hangi ihtiyaçtan dolayı bu yasal düzenleme
buraya gelmiştir ve hangi sorunu çözecektir, sorunumuz nedir, bunu ifade
etmek istiyorum. Sorunumuz hekimlerin kamudan ayrılması, istifa
etmesi, hatta onun da ötesinde yurt dışına gitmesidir.
Peki, bu yasal düzenleme hekimleri kamuda koruyabilecek
midir, tutabilecek midir veyahut da yurt dışına
çıkışları engelleyebilecek midir? Maalesef, keşke
engelliyor desek ama olmayacak çünkü geçtiğimiz hafta Sayın
Sağlık Bakanı Efendim, özlük haklarıyla ilgili düzenleme
yapıyoruz. dedikten sonra hekimlerimiz bu yasa teklifini gördüler ve
dediler ki: Biz kandırılıyoruz, biz yabancı dil kursuna
gideceğiz ve artık yurt dışına gidiyoruz. Ve son iki
yılda kamudan istifa eden hekim sayısı 10 binin üzerinde, yurt
dışına giden hekim sayısı 2.500ün üzerinde. Bu, öyle
gözüküyor ki bu yıl sonunda da 2 bini aşkın hekimi yine
kaybedeceğiz.
Çözüm olacak bir düzenleme değil maalesef ve
sorunu giderek daha da içinden çıkılmaz bir hâle getirecek. Getirilen
düzenleme aralık ayındaki düzenlemenin bir hayli gerisinde; uzman
hekimlerinin hak kaybı yüzde 85 civarında, pratisyen hekimler ve
diş hekimlerinin hak kaybı yüzde 53, hatta sabit ödemedeki kayıp
da yüzde 185 civarında. Üstelik hekimlerin istemiş oldukları,
uzun süreden bu yana talep ettikleri emekliliklerine esas taban
maaşlarında herhangi bir değişiklik yok. Hekimler, tek
kalemde bir maaş almak istiyor ve o maaş üzerinden de emekli olmak
istiyorlar. Maalesef bu düzenlemede emekliliğe esas olan temel
maaşta, taban maaşta herhangi bir değişiklik yok. Üstelik,
aralık ayındaki düzenlemeden neden vazgeçildi? Burada, yasa teklifini
getiren Komisyon üyeleri bunu açıklamak durumunda. Neden aralık
ayından daha geride bir düzenlemeyle burada karşı
karşıyayız?
Hekimlerin genel kanaati şu: Sağlık
Bakanlığına özel hastane lobileri baskı yapmış ve
aralık ayındaki bu düzenlemeyi geri çekmiştir ve bugün burada
görüştüğümüz -bu yönetmeliğin de- bu kanun teklifinin de aralık
ayındakinden daha geride olması hekimlerin bu kanaatini
güçlendirmiştir. Evet, şu anda, özel hastane lobilerine teslim
olmuş olan bir Sağlık Bakanlığı ve özel hastane
patronu olan bir Sağlık Bakanıyla karşı
karşıyayız maalesef ve üstelik bu yasa teklifini buraya, Meclise
getiren kişi de yine bir özel hastane patronudur.
Biraz önce Komisyon Başkanı ve diğer
arkadaşlar ifade etti Efendim, bütçenin el verdiği ölçüde biz
hekimlerimizi destekliyoruz. diye. Hâlbuki, bakın, özel hastaneleri ve
özel hastane patronlarını, yandaş şirketleri nasıl
destekliyorsunuz? Bir örnek vermek istiyorum: Şu anda -AKP'li
arkadaşlara sesleneceğim, belki bilginiz yoktur- 13 tane şehir
hastanesi var. 13 şehir hastanesinin tam 4 patronu var, 4 şirket
işletiyor 13 şehir hastanesini. Peki, ne kadar para ödeniyor biliyor
musunuz bu şehir hastanelerine? Bu yıl 21,5 milyar lira bütçeden para
ayırdık; bunun 14 milyarı döviz endeksliydi, şu anki reel
fiyat 33,5 milyar lira. Yani 4 patrona 33,5 milyar lira veren Sağlık
Bakanlığı, 1 milyon 250 bini aşkın sağlık
çalışanına burada 10 milyar lira parayı vermiyor. Buradan
milletimize şikâyet ediyorum sizi. 4 tane şirkete 4
bakanlığın bütçesini teslim ediyorsunuz. Bakın, ben size
söylüyorum: Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının
bütçelerinin toplamı 24 milyar lira sadece, bakın 24 milyar lira ama
şu anda 4 tane şehir hastanesinin patronuna 33,5 milyar lira para
vereceksiniz. Yazık değil mi her bir şirkete, her bir patrona
bir bakanlığın bütçesini teslim ediyorsunuz? Yazıklar
olsun! Bakın, o kadar sağlık çalışanına bu
hakkı vermiyorsunuz. Burada Sağlık Komisyonu Başkanına
da sesleniyorum. Efendim, Devrim yaptık. diyorsunuz. Nasıl bir
devrim bu? Dün gördük devrimi, ambulansın içinde olan aslında hasta
değildi, Türkiyenin sağlık sistemiydi ambulansın içinde
olan. Bakın, Türkiyenin sağlık sistemi şu anda yoğun
bakımlı bir hastane arıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) İşte sağlıkta dönüşüm
dediğiniz sağlıkta çöküşe dönmüştür,
sağlıkta çöküşe dönmüştür. Ve bakın,
sağlıkta devrim dediğiniz nokta nedir? Hekimler kamudan istifa
ediyor, devlet hastanelerde hekim yok, yurt dışına hekim
gidiyor; bu mudur devrim dediğiniz? Bu, affedersiniz, karşı
devrim, böyle bir devrim yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Efendim, bu
dönüşüm programı dediğinizden ne hizmet alan hastalar memnun
ne de hizmet veren hekimler memnun. Kim memnun? İşte bakın, 4
patron memnun, yandaş şirketleriniz memnun burada; hiç kimse memnun değil.
Sağlıkta dönüşüm dediğiniz tamamen sağlıkta
çöküş programına dönmüştür, sağlığı ticari
bir zemin hâline getirmiştir ve vatandaşın almış
olduğu sağlık hizmeti üzerinden yandaş şirketlerinizin
para kazandığı bir noktaya taşımıştır.
Bunun da en büyük müsebbibi Sağlık Komisyon Başkanı ve daha
önceki dönemde Bakan olan Sayın Recep Akdağdır. Ve buradan
tekrar söylüyorum: Tüm hekim arkadaşların üzerinde vebali
vardır. Burada bu şansı değerlendirsin, hekim
arkadaşlar başta olmak üzere tüm sağlık
çalışanlarının hakkını teslim etmek Sayın
Akdağın en önde gelen görevidir.
Saygıyla selamlıyorum yüce heyetinizi. (CHP
sıralarından alkışlar)
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın
Başkanım, sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan, Sayın Akdağ,
nasıl sataştı size?
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Yani başka nasıl
sataşacak Sayın Başkan?
BAŞKAN Ama bunu açıklamak
zorundasınız yani prosedürü yerine getiriyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sağlık Komisyonu
Başkanına da söylüyorum, bu nasıl devrim? Gördük biz devrimi.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Ben Sağlık
Komisyonu Başkanına sesleniyorum, olumsuzlukların müsebbibi
odur. anlamında ifadeler.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika söz veriyorum
kürsüden size. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Erzurum
Milletvekili Recep Akdağın, Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin 337 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli
Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bir örnek üzerinden değerli
milletvekili arkadaşımızın sataşmasına çok
rahatlıkla cevap verebilirim. Örnek neydi biraz önce? Bir ambulans
şoförüyle ilgili bir husus. Her zaman bir sistemde
sıkıntılar, arızalar olabilir ama gerçekten,
arkadaşlar, bir meselenin nereden nereye geldiğini görmezsek
doğru bir şey yapmış olmayız. Bakınız, 2002
yılında ben Sağlık Bakanı olduğum zaman, AK
PARTİ iktidara geldiği zaman acil ambulans sistemindeki ambulans
sayısı yalnızca 618 adetti, şu anda acil ambulans
sayımız 5.840 adettir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Değerli arkadaşlar, bakın, ayrıca
hepimiz Anadoluda senelerce hekimlik yaptık; köylere ambulans gitmezdi,
ilçelerin ambulanslarına da ambulans demek falan mümkün değildi,
onlar hastayı taşıyan birer araç mahiyetindeydi ve o araçlara da
mazotunu siz koymak zorundaydınız. Gece gideceksiniz oradaki
sağlık ocağının -çoğu ilçede zaten hastane falan
da yoktu- kapısını çalacaksınız, şoförü bulacaksınız,
mazot koyacaksınız, sizi şehre getirecek yani ölmezseniz büyük
bir
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Masal
gibi!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Hangi
fabrikalarda kazandınız bu parayı da getirdiniz bunları ya!
Vatandaşın kazandığı paradan ödediği vergilerle
aldınız bunları, marifetmiş gibi anlatıyorsun.
RECEP AKDAĞ (Devamla) Şimdi oradan birisi
kendince laf atıyor Masal gibi! diyor. Herhâlde bu laf atan
arkadaşlar, AK PARTİ iktidara geldiğinde başka bir ülkede
yaşıyorlardı. Hayret ediyorum ben yani. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yirmi
yıldır iktidardasınız, yirmi yıldır!
RECEP AKDAĞ (Devamla) E, ben size rakam
söylüyorum kardeşim.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Yirmi yılda
yerinde mi sayacaktı ülke?
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Ona itiraz eden
yok ki zaten.
BAŞKAN Sayın Akdağ, Genel Kurula hitap
edin.
RECEP AKDAĞ (Devamla) Rakamlar yalan söylemez
ama her sistemde zaman zaman arızalar çıkabilir. Zaten bu
kanunların buraya getirilişinin sebebi o, sistemi daha da
iyileştirmek.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, müsaade ederseniz rakamlarla ilgili bir ifadede
bulunmak istiyorum Sayın Bakana.
BAŞKAN 60a göre yerinizden bir dakika söz
vereyim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Evet,
evet.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, Erzurum Milletvekili Recep
Akdağın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Şimdi, Sayın Başkan, Sayın Bakan; 2020 yılı
sağlık istatistiklerini geçen hafta Sağlık
Bakanlığı yayınladı. Bakın, siz Bakan olarak
geldiğiniz zaman Türkiyede kamu hastanesinin sayısı 774tü,
şu anda 900 yani yüzde 16 artmış on sekiz yılda. Özel
hastane sayısı siz göreve geldiğinizde 271miş, şimdi
566 olmuş, yüzde 110 civarında artmış yani siz
tutmuşsunuz, şirketlere sağlığı teslim
etmişsiniz. İstatistikler burada; kamu hizmeti olmaktan
çıkmış sağlık, ne kadar paran varsa o kadar
sağlık hizmeti alıyorsun. İşte, ambulans da onu
gösteriyor zaten. Ambulans hastayı bırakacak devlet hastanesi
bulamıyor da o yüzden Sağlık Bakanlığının
önüne geliyor.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli
Başkanım, yine sataşma var Şirketlere teslim
etmişsiniz. şeklinde.
BAŞKAN Bu bir sataşma değil Sayın
Bakan.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Nasıl sataşma
değil efendim? Şirketlere teslim etmişsiniz. ne demek?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olur olur Sayın
Bakanım, yerinizden bir dakika...
BAŞKAN Yerinizden
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli
Başkanım, müsaade ederseniz ben de yerimden bir dakika
konuşayım.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, bir
heyecanlanmayın, müdahale etmeyin, bir müsaade edin, biz konuşuyoruz.
Yerinizden bir dakika söz vereyim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) E,
burada, şirketler burada Sayın Başkan.
BAŞKAN Siz de o zaman düşündüğünüz
şekilde yeni bir sataşmaya mahal vermeyin çünkü bunu sataşma
diye değerlendirirsek bu müzakereleri yürütemeyiz.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Merak etmeyin, ben
sataşma yapmam.
BAŞKAN Buyurun.
59.- Erzurum
Milletvekili Recep Akdağın, Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli
Başkanım, kıymetli milletvekilleri; bakınız, biz
iktidar olduğumuz zaman -böyle yatak sayısı, hastane
sayısıyla sağlık tam anlatılamaz- Türkiye'de
nitelikli yatak dediğimiz, içinde banyosu, tuvaleti olan oda oranı,
yatak oranı sadece yüzde 6ydı. Benim
çalıştığım hastanede anneler yerlerde mukavvanın
üstünde yatıyordu.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Hâlâ
öyle!
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Yapmayın
Allahınızı severseniz.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Şimdi yer bulamıyor Sayın Başkan, hastanede yer yok şu
an.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Şu anda kamuda
nitelikli yatak sayısı yüzde 80e ulaştı. Yani hastanelerin
iç mekânlarına bakarsanız, o günkü hastanelerin kapalı
alanları ile şimdiki hastanelerin kapalı alanlarını,
kamu hastanelerini kıyaslarsanız 10 katına çıktı. Bu
gerçekleri görmek lazım. (CHP sıralarından gürültüler)
Teşekkür ediyorum.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, sataşmadan dolayı
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Bu nereye kadar gidecek Sayın Başkan?
BAŞKAN Sakin olun arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
60.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Erzurum Milletvekili Recep Akdağın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, Sayın Bakan, tabii, çok uzun süre emek verdi, ona da sahip
çıkıyor. Ona diyecek bir şeyim yok ama şöyle bir şey
olmaz yani Türkiye yirmi yılda nereden nereye geldi; yirmi yıl önce
hangi bilgisayar kullanılıyordu; yirmi yıl önce ne teknoloji
vardı; o yirmi yıldan bir yirmi yıl geriye gittiğinizde
Türkiye ne hâldeydi
Yani zaman treninin içinde yaptığınız
yolculuğun ileriye doğru ya da geriye doğru olduğunu
söyleyebilirsiniz ama bağıl olarak ileriye giderken sizi esas
götürenin zaman treni olduğunu inkâr etmeyin. O zaman biz de çıkar
deriz ki: Biz gelmeden önce Kadıköyde toplu ulaşım faytonlarla
sağlanıyordu. Laf mı şimdi bu? O yüzden, o zaman treninden
istifade edip Türkiyeyi buradan buraya biz getirdik. demeyin. Yirmi
yılda dünya da Türkiye de emsalleri de çok ciddi yollar katetti. Siz olmasaydınız
da bu yollar katedilecekti.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, önergeyi
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, müsaade ederseniz çok kısa bir ilave, çok
kısa
BAŞKAN Sayın Şahin, lütfen, size
sataşmada bulunmadı. Burada birbirimizin bilgilerini kabul etmek
durumunda değiliz. Sayın Grup Başkan Vekili izah etti, bu konu
kapanmıştır.
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri
(Devam)
1.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52
Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4485) ile Sağlık Aile
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4485) esas numaralı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE
2-
8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununun ek 84 üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan (17.000) ibaresi (26.000) şeklinde,
(13.000) ibaresi (20.000) şeklinde değiştirilmiş,
birinci fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Sağlık
Bakanlığının personel dağılım cetvelinde
stratejik personel tablosunda tabip ve diş tabipleri
dışında kalanlar ile diğer sağlık personeli
tablosunda yayınlanan sağlık çalışanlarının
emekli aylıklarına ilave ödeme olarak aylık 1500 Türk
Lirası ödenir ve bu rakam yılda iki defa emekli aylıkları
ile aynı oranda arttırılır.
Yukarıdaki
hükümler 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılar ile hak
sahipleri hakkında ilgisine göre uygulanır.
Dursun Ataş Aytun
Çıray Behiç
Çelik
Kayseri İzmir Mersin
Enez Kaplan Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Tekirdağ Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Aytun Çıray.
Buyurun Sayın Çıray. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; benden önceki özellikle muhalefet sözcüleri o
kadar iyi hazırlanmışlar ki bugünkü sağlık
politikalarını eleştirmek konusunda, hakikaten söyleyecek çok az
laf kaldı.
Eminim, 2002 yılıyla ilgili eleştirileri
konusunda Sayın Bakanın, Milliyetçi Hareket Partisinde milletvekili
olan sayın müsteşarımız burada olsaydı ona gerekli
cevapları verirdi.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Milliyetçi
Hareket Partisi ne yapacağını bilir; sana soracak değil.
Değerli Hatip, MHP ne yapacağını bilir; sen işine
bakacaksın.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Hayır, hayır, o
burada
Yani burada 57nci Hükûmeti savunmak da bana
düşecek çünkü 57nci Hükûmetin Başbakan Yardımcısı
Mesut Yılmazın yanında çalıştığım
için.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Ne gerek
var?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Sen
işine bakacaksın!
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Gezmediğin yer kalmadı maşallah!
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayın, lütfen Genel Kurula hitap edin Sayın Çıray.
Buyurun.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Sen
işine bakacaksın. En son neredeydin? İşine bakacaksın!
BAŞKAN Sayın Şimşek, lütfen
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Yanlış yere çatıyorsun.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Arkadaşlar, size
söylemiyorum arkadaşlar. Ne oldu?
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin Sayın
Çıray.
Buyurun.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Sayın Bakan, Türkiyede
sizin devraldığınız dönemde nüfus 65 milyondu, şimdi
85 milyon Türkiyenin nüfusu. Yirmi yıldır iktidardasınız
ve sürekli geçmişi kötüleyerek bir meşruiyet arayışı
içindesiniz. Geçmişi kötüleyerek meşruiyet arayışı
bitti çünkü geçmiş sizsiniz artık. Yani kaçıncı hükûmeti
kuruyorsunuz; sizin eleştireceğiniz her hükûmet artık
kendinizden bir önceki kendi kurduğunuz hükûmettir. Şimdi, sadece
Covid dönemindeki Türkiyeyi, Covidi yönetme süreci başlı
başına bir siyasi ve yönetim fiyaskosuydu biliyorsunuz. Yani
Türkiyede bugün hâlâ Türk milleti Covidden ölen hasta
sayısını, vatandaş sayısını tam olarak
bilmiyor, istatistiklere de yansımadı ve aşılama konusundaki
tereddütler
Aşıların ithalini ve Turkovac adını verdiğiniz,
aslında Çinde yapılan aşının aynısı olan
bir aşıyı ne yazık ki salgının en sonuna
yetiştirebildiniz. Şimdi, biz iyi yapılanlara iyi diyoruz,
kötü yapılanları eleştiriyoruz ve kendimizi
meşrulaştırmak için sürekli geçmişten bir çare
aramıyoruz.
Bugün, sağlık
çalışanlarının özlük haklarının düzeltilmesiyle
ilgili bir kanun teklifini görüşmek için buradayız. Genel Kurula
gelen Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, çektiğiniz kanun teklifinden
sonra yine bekleneni vermeyecek şekilde geldi ne yazık ki. 2021
Aralık ayında hazırlanan düzenleme teklifi geri
çekildiğinde, bu teklifin kısa bir sürede sağlık
camiasının tamamını kapsayacak ve iyileştirmelerle
düzeltilmiş şekliyle yüce Meclise getirileceğini
düşünmüştüm ancak yüce Meclise getirilen bu teklifle bu beklentim
ortadan kalktı. Bu şaşırtıcı mı? Elbette
değil. Bu zayıflama, dıştan fark edilmese de
kurumların iç yapısında bir çöküşe neden oluyor. Milletçe
sağlıkta yaşadığımız ve şahit
olduğumuz şey, maalesef her kurumda olduğu gibi sağlık
kurumlarının da çöküşünden ibarettir. Bu, gerçeğin
sağlıktaki bir yansıması ve tezahürüdür.
Burada, ülkemizde iyi gitmeyen ne varsa bu otokratik
yönetim nedeniyle onların tamamından birinci derecede sorumlu olan
Sayın Erdoğan açısından tatsız bir husus daha var. Bu
da AK PARTİ iktidarları öncesinde hazırlanmış reform
projeleri sayesinde sağlık hizmetlerindeki belirgin kalite
yükselmesinin milletimizin kendisine verdiği destekte önemli bir rolünün
artık ortadan kalkıyor olmasıdır. Müsteşar olmaktan,
yönetiminde bulunmaktan büyük gurur duyduğum Sağlık
Bakanlığının bu olağanüstü başarıları,
aynı zamanda başarılı olan kısımları, sizin
de gayet iyi bildiğiniz şekilde, ehliyetli ve liyakatli
yetişmiş sağlık kadrolarının da eseridir.
Değerli arkadaşlar, tek adam rejimi
geldiğimiz noktada Sağlık Bakanlığının
kurumsal yapısını da bozmuştur. Özellikle, Sayın
Erdoğanın herkesin önünde Sağlık Bakanına açıkladığı
bir müjde üzerine yaptığı davranıştan sonra
doğrusu istifasını beklerdim. Siz de benzer bir
sıkıntı yaşamıştınız Sayın
Bakanım domuz gribi zamanında, biliyorsunuz yani o zaman
Başbakan sıfatıyla Sayın Erdoğan sizin
beyanlarınızı yalanlayan bir tutum sergilemişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Sonuç itibarıyla bugün
görüşmekte olduğumuz kanun teklifi sağlık personelinin
isteklerini karşılamaktan uzaktır. İnşallah,
iktidarımızda, çok az zaman sonra sağlık personelinin bütün
bu ihtiyaçlarını, bütün sorunlarını çözmek bize nasip
olacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE-2 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 84 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan (17.000) ibaresi (40.000)
şeklinde, (13.000) ibaresi (33.000) şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
Yukarıdaki hükümler 5510 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki
sigortalılar ile hak sahipleri ve tüm sağlık emekçileri
hakkında ilgisine göre uygulanır.
Gülüstan Kılıç
Koçyiğit Oya
Ersoy Hüda
Kaya
Muş İstanbul İstanbul
Mahmut Toğrul Rıdvan
Turan Habip
Eksik
Gaziantep Mersin Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muş
Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, 2nci madde, aslında
katsayıları düzenleyen bir madde. Öncelikle şunu söyleyelim ve
soru bölümünde de sormuştuk ama buradan bir kez daha soralım:
Şimdi, 1 Aralık 2021 tarihindeki düzenlemeyi neden geri çektiniz?
Burada, Mecliste bütün gruplar olarak anlaşmıştık,
uzlaşmıştık ve o zaman görüşülen yasa teklifine 8 yeni
ek madde ihdas ettiniz. Biz yetersiz bulmakla beraber eğer hekim
dışındaki diğer sağlık emekçilerinin de koşulları
düzeltilirse eksik ama gayet yerinde bir düzenleme olduğunu söyledik. Siz,
o zaman, yasa teklifini Komisyona geri çektiğiniz zaman Komisyonda da
itirazlarımızı sunduk ve siz şöyle dediniz: Biz bu yasa
teklifini daha da geliştireceğiz. Asıl komisyonu olan
Sağlık Komisyonuna getireceğiz, Sanayi Komisyonunda
tartışmayacağız. Çok daha gelişmiş bir düzenleme
yapacağız. Peki, üzerinden yaklaşık yedi ay geçti. Yedi ay
önce ne önermiştiniz değerli arkadaşlar? Yedi ay önce
katsayının 13.000den 33.000e çıkmasını önermiştiniz,
uzman hekimler için de 17.000den 40.000e çıkmasını önermiştiniz.
Bugün onların çok gerisindeki bir düzenlemeyi getirmişsiniz ve 17.000
göstergesini 26.000e getiriyorsunuz, 13.000i de 20.000e
çıkarıyorsunuz. Şimdi soruyoruz: Bu aradaki rakamlar ne oldu?
Niye ilk düzenlemeden caydınız, niye sağlık emekçileri, hekimler
için olan bir düzenlemeyi geriye götürdünüz? Bunun cevabını ne
komisyon aşamasında aldık ne de hâlihazırda demin
alabildik.
Diğer bir mesele, örneğin bu düzenlemenin
içerisinde veteriner hekimler neden yok? Şimdi biz hayvanlardan
bulaşan hastalıkları konuşuyoruz, bir Covid pandemisi
geçirdik ve bütün bilim insanları diyor ki: Gelecek çağ, Covidin,
SARS ve ona bağlı diğer hastalıkların
yaygınlaşacağı, hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların
yaygınlaşacağı bir çağ. O zaman burada veteriner hekimler
halk sağlığında çok kilit bir noktada duruyorlar ama siz
veteriner hekimler için hiçbir düzenleme yapmıyorsunuz. Neden
yapmıyorsunuz? Neden veteriner hekimlerin özlük haklarını
görmezden geliyorsunuz?
Diğer bir mesele, yine aynı şekilde,
eczacılar açısından da bir düzenleme yapmıyorsunuz. Israrla
komisyon aşamasında da söyledik, şimdi de söylüyoruz ama
yapmıyorsunuz.
Ama daha önemli bir şey var değerli
arkadaşlar, şimdi Sağlık Komisyonu Başkanı
konuşurken ben gerçekten hayrete düştüm. Ben 98 yılında
Bu
tıp fakültelerinde çok örnek gösterilen bir yer var ya Varsayın ki
siz Çemişgezek Sağlık Ocağındasınız, ne
yaparsınız şöyle gelen bir hastaya? diye hep söylenir, bilinen
bir örnektir, klişedir. Ben ilk o sağlık ocağında
işe başladım. Bizim ambulansımız da vardı, bizim
ilaç sorunumuz da vardı. Bugüne göre o günün koşullarında gayet
iyiydik, aşılamaya da çıkıyorduk, ETF de yapıyorduk,
gebe izlemi de yapıyorduk, sağlık hizmeti de sunuyorduk,
doğum da yapılıyordu bizim bulunduğumuz sağlık
merkezi ve sağlık ocağında. Şimdi Sayın Bakana
sormak istiyorum
Siz hastaneleri alladınız pulladınız,
şatafatlı böyle -ne diyorlar- mermerden duvarlar yaptınız,
mermerleri döşediniz ama içinde insan yok ki, içinde sağlık
hizmeti yok ki, siz orada çalışanları gerçekten bir
sağlık emekçisi, sağlık hizmetinin bir öznesi olarak
görmüyorsunuz ki. Siz onları bir eleman olarak görüyorsunuz ve
aslında aile hekimliği döneminde de ne yaptınız,
hemşirelere ve diğer sağlık emekçilerine ne dediniz, yasaya
ne yazdınız? Aile sağlığı elemanı. Yani
mesleğin adını çıkardınız ya, adını.
Hemşirenin adı hemşiredir; ebe mesleğinin adı
ebeliktir. Siz onlara dönüp aile sağlığı elemanı
dediniz.
Onun için, bize geçmişe dair söz söylerken
gerçekten 2 defa düşünün çünkü ben mesleğimin uzun yıllarını
sizin iktidarınız döneminde icra ettim ve o sağlıkta
dönüşüm dediğiniz şeyin hasta merkezli olmaktan, toplum
merkezli olmaktan nasıl da piyasaya döndüğünü, nasıl
piyasacı bir akılla işlediğini adım adım
yaşayan biriyim değerli arkadaşlar.
Bugün paran kadar sağlık dönemi. Paran
varsa basarsın parayı, gidersin özel hastaneye, en kral -tırnak
içerisinde- sağlık hizmetini alırsın ama paran yoksa sen
devlet hastanesine ulaşamazsın, erişemezsin, uzman hekimin
yüzünü göremezsin ve siz bu hâle getirdiniz.
Ya, sevk zinciri vardı; en ücra sağlık
ocağındaki hekim hastasını muayene ederdi, ikinci
basamağa, oradan da üçüncü basamağa yönlendirirdi. Şimdi neyin
propagandasını yapıyorsunuz? Sevk zincirini getirmiyorsunuz.
Neden? Çünkü siz sürekli şunu diyorsunuz: İsteyen istediği
hastaneye gidiyor. İyi de sağlık hizmeti alabiliyor mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gidiyor da sağlık hizmeti alabiliyor mu?
Altı ay sonraya radyolojik görüntüleme günü veriyorsunuz, ultrasona
beş ay sonraya gün veriyorsunuz, ameliyata bir yıl sonraya gün
veriyorsunuz ama isteyen istediği yere gidebiliyor değil mi? Böyle
bir şey olabilir mi, böyle bir sağlık hizmeti olabilir mi?
Diğer bir mesele
Ya, sadece hekimler mi emekli ve
dar gelirli? Hemşirelerin emekli maaşlarının açlık
sınırının altında kaldığını
bilmiyor musunuz? Laborantların, diş teknisyenlerinin ve diğer
bütün sağlık emekçilerinin açlık sınırı
altında çalıştığını bilmiyor musunuz? Ya,
3600ü çıkarmadınız, 60 yaşına gelmiş, eli
iğne tutmayan hemşire arkadaşlarım mesai yapmak zorunda
kalıyorlar sizin yüzünüzden. Niye çıkarmıyorsunuz? Çünkü onlar
emekli olduğunda geçinemeyecekler, bunu bildikleri için emekli olmuyorlar
ama siz ne diyorsunuz? Hekim varsa her şey var. E, şimdi,
bakın, hekimler gidiyor ama hemşireler de gidiyor ve siz toplumun
sağlığını bozduğunuzla kaldınız ama bu
devran dönecek, sağlık emekçileri sizlerden hesap soracak. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4485) esas numaralı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 3üncü maddesiyle değiştirilmekte olan ve 209
sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı
Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine
Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5inci maddesinin birinci
fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümle
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Her bir sağlık tesisinde ek ödemeye esas
işlemleri denetlemek üzere inceleme heyetleri oluşturulur; inceleme
heyetleri meslekte on beş yılını doldurmuş iki tabip,
bir diş tabibi ve iki hemşireden oluşur, bunlar başhekim ve
ilgili servis başkanları tarafından seçilirler.
Hüseyin Örs Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş
Trabzon Adana Kayseri
Enez Kaplan Behiç
Çelik
Tekirdağ Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KILIÇ
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Trabzon
Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; kanun
teklifinin 3üncü maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz
aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili maddeyle,
Danıştay kararı uyarınca inceleme heyetleri kanunla
düzenlenmektedir. İnceleme heyetlerinin kimlerden
oluşacağının, bu kişilerin niteliklerinin ve
branşlarının kanun metninde yer almasının daha
doğru olacağı düşüncesindeyim.
Ayrıca, maddeyle, her ne kadar ek ödemelerin
merkezî yönetim bütçesinden karşılanacağı söylense de
uygulanacak olan mahsuplaşma sebebiyle çalışanlar nezdinde
önemli bir fayda sağlayamayacağı kanaatindeyiz. Bu sebeple,
mahsuplaşmanın kaldırılması yerinde olacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu akşam, burada
sağlığı konuşuyoruz. Sağlık sistemimizde
yaşanan aksaklıklar her geçen gün artıyor. Tüm bu
aksaklıkların giderilmesi, sorunların çözümü için çare yeri bu
yüce çatının altıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisidir; onun
için burada konuşuyoruz.
Bakın, sağlıkta ciddi bir sorunumuz var:
Hekim göçü sorunu. Her gün üniversite hastanelerinden, eğitim ve
araştırma hastanelerinden ve devlet hastanelerinden onlarca
akademisyen, profesör, doçent, uzman hekim, asistan hekim ve pratisyen hekim
yanlış sağlık politikaları, yetersiz özlük
hakları, ağır çalışma şartları, ekonomik
sorunlar, itibar kaybı ve şiddet başta olmak üzere birçok
sebepten ötürü istifa ediyor. Bunların bir kısmı özel
hastanelere geçerken bir kısmı da ne yazık ki yurt
dışına gidiyor. Üniversite hastanelerinden alanında uzman
doktorların ve akademisyenlerin ayrılması tıp
fakültelerinde ciddi bir eğitmen ve araştırmacı kadro
eksikliğine yol açmakta, ne yazık ki bazı ana bilim dalları
kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Arkadaşlar, bu durum asistan eğitimini de olumsuz yönde
etkilemektedir. Yani, yetişmiş hekimlerimizi kaybettiğimiz gibi
Türkiyenin ileride yetişecek hekimlerinin sayısı ve kalitesi de
ciddi bir tehlike altındadır.
Arkadaşlar, sağlık sisteminin her geçen
gün kan kaybetmesinin yansımalarını günlük hayatımızda
da yaşıyoruz. İktidar partisi Sağlık alanında
devrim yaptık. dese de durum hiç de öyle değil. Hemen her gün gerek
seçim bölgem Trabzondan gerekse başka şehirlerden sürekli muayene
randevusu ya da MR, tetkik ve benzeri randevu talepleriyle karşı
karşıya kalmaktayız; sizlere de böyle birçok talep
geldiğini görüyorum, biliyorum arkadaşlar. Eksik personelle çok
iş yapmaya çalışan hastaneler tam kapasiteyle
çalışmasına rağmen insanlar randevu alamamakta,
sağlık sistemine erişimde ciddi problemler
yaşanmaktadır. Teknik cihaz ve personel eksikliğinden
dolayı hastadan istenen görüntüleme tetkikleri için çok ileri tarihlere
randevu verilmekte, vatandaşlarımız haftalarca hatta aylarca
beklemektedir. Bu durum, ciddi bir sorundur ve ivedilikle çözülmelidir.
Değerli arkadaşlar, birçok hastanemizde
tıbbi materyal ve ilaç eksikliği mevcuttur. Bu durum,
ameliyatların ve tedavilerin aksamasına yol açmaktadır. Tedarik
sorununun çözülmesi ve vatandaşlarımızın bu konudaki
mağduriyetlerinin giderilmesi, aynı zamanda, sosyal devlet ilkesinin
de bir gereğidir. AK PARTİye mensup arkadaşlar her ne kadar
Hiçbir sorun yok. diye algı yaratsa da acı gerçekler gün gibi
ortadadır.
Değerli arkadaşlar, asistan hekimlerimiz zor
koşullarda çalışmaktadır. Nöbet ertesi mesaiyle otuz
altı saati bulan çalışma uygulaması tüm hastanelerde
uygulamadan kaldırılmalıdır, nöbet ertesi izin getirilmeli
ve bunun uygulandığının takibi yapılmalıdır.
Ayrıca, hastanelerdeki hemşire ve tıbbi sekreter
sayıları yetersizdir; bu durum işleyişi yavaşlatmakta
ve aksatmaktadır. Bu nedenle, hemşire ve tıbbi sekreter
eksikliği de giderilmelidir.
Sonuç olarak, üniversiteler ve kamu hastaneleri çok
ciddi bir tehlike altındadır. Eğer, bugün pansuman tedbirler
almak yerine problemin kaynağına müdahale etmezsek sağlık
sistemimizin çökmesi kaçınılmazdır.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan uzman olanlar ile uzman diş
tabiplerinde ibaresinin uzman olanlar ile uzman diş tabiplerinde ve
uzman eczacılarda ibaresiyle, tabipleri ibaresinin tabipleri ve
eczacılar ibaresiyle değiştirilmesini ve maddede yüzde 350
ifadesinin yüzde 700 olarak değiştirilmesini ve maddede yer alan
disiplin durumu ifadesinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel Ali
Fazıl Kasap Mehmet
Bekaroğlu
Manisa Kütahya İstanbul
Fikret Şahin Ali
Şeker Metin
İlhan
Balıkesir İstanbul Kırşehir
Servet Ünsal Erkan
Aydın
Ankara Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KILIÇ
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Bursa
Milletvekili Sayın Erkan Aydın.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
337 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Getirdiğiniz bu kanun teklifinin 3üncü maddesinde
disiplin soruşturmaları ile ek ödemelerin, sağlık
çalışanlarına verilecek ek ödemelerin verilmesi için bir
inceleme heyeti kurulmasını öngörmüşsünüz. Bu inceleme heyeti ne
yapacak? Bakacak tipine, siyasi görüşüne, oturmasına, kalkmasına
ona göre disiplin cezası verecek ya da vermeyecek; alacağı ek
ödemenin kesilmesine ya da devam etmesine karar verecek. 2013 yılında
bunu çıkarmışsınız, Danıştay 2016
yılında bunu iptal etmiş. Şimdi tekrar bir cümle ekleyerek
bunu getiriyorsunuz. Bu da hem Anayasaya aykırı hem de bu inceleme
heyetinin kapsamı, hangi kriterlerden oluşacak, kim bunu
oluşturacak, hangi kriterlere göre puan verecek belli değil. Bunun da
zaten Anayasa Mahkemesinden döneceğine inanıyoruz.
Sağlıkta geldiğimiz durum ortada. Biraz
önce eski Sağlık Bakanı, uzun dönem Sağlık Bakanlığı
yapan, şu anda Sağlık Komisyonu Başkanı Recep
Akdağ bizim hatibin sözleri üzerine çıktı, buradan birtakım
rakamlar verdi, dedi ki: Ambulans yoktu, ambulansın mazotu yoktu;
hastanelerde yatacak yer yoktu, yerlerde yatılıyordu.
Sayın Bakan, siz zaten bunları yapmak için
iktidara geldiniz, bu sizin göreviniz; ekstra bir iş değil.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Ne kadar doğru dedin.
ERKAN AYDIN (Devamla) Evet, çok güzel.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Ve yaptık.
ERKAN AYDIN (Devamla) Ama şunu unuttunuz: Güzel
güzel hastaneler yaptınız, güzel güzel ambulanslar aldınız
ama vatandaşın çığlığını unuttunuz.
Bakın, ben buradan bir sesleneyim size, diyor ki, daha dün
yurttaşımız seslenmiş
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Bir örnek üzerinden
gidemezsiniz.
ERKAN AYDIN (Devamla)
buradan
bağırıyor, diyor ki: Vatandaş olarak Sağlık
Bakanına sesleniyorum -eski Sağlık Bakanı burada, ben de
ona sesleniyorum- doktorların istediklerini karşılayın
lütfen yoksa biz vatandaş olarak hapı yutacağız. Doktor yok
hastanede, şehir hastanelerinin içinden beş dakika,
dışından on dakika baksak tedavi olamıyoruz; bize doktor
lazım, doktor, hastane lazım değil. (CHP sıralarından
alkışlar) Demek ki neymiş? Yandaş firmalara aktardığınız
o kaynaklarla, yandaş firmalardan gelen
yap-işlet-kırışalım modeliyle hastalıklara
tedavi çözümü olmuyormuş.
Şimdi, geldik, 945 hekim sadece 2022
yılında yurt dışına gidiyor; asistanların şu
anda hemen hemen hepsi yabancı dil kursunda Almanca, İngilizce
öğreniyor. Niye?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kendini
geliştirmek için (!)
ERKAN AYDIN (Devamla) O güzel hastanelerin içinde
durmak istemiyor çünkü geçinemiyor, çünkü öldürülüyor, çünkü mobbing var; o
yüzden buradan kaçmak istiyor.
Gelelim kendi meslektaşlarımıza.
Bakın, burada 2018de çıkan yasayla eczacılar da birinci derecede
sağlık sunucusu olarak yasallaştı. Şimdi 39 kategoride
sağlık çalışanı var, 36sına bir hak
vermiyorsunuz, sadece 3 kategoriye veriyorsunuz. Eczacılar, kamuda
çalışan eczacıların sayısı 3.740, emeklileriyle
birlikte yaklaşık 5 bin eczacı; bu teklifte verdiğiniz
rakam kişi başı ortalama 1.500 TL yani 5 bin eczacıya 1.500
lira verseniz ayda yaklaşık 7,5 milyon yapar. Bu neye geliyor biliyor
musunuz? Sarayın yarım günlük masrafına geliyor yani sarayı
yarım gün kapatsanız 5 bin meslektaşımızı mutlu
edeceksiniz, en azından bir seviye atlatacaksınız ama itibardan
tasarruf yok; sağlıkçıya hiçbir ödenek yok; eczacı,
sağlıkta çalışan veteriner, hemşire, laborant,
tekniker, onlara hiçbir şey yok; gelip şurada 3 kategoriyi ki
onları da memnun etmeyen bir teklifle
karşımızdasınız.
Bugün 100 bin hekim meslekte grev yaptı, iş
bıraktı. Niye bıraktı? Ya, bir insan 30-35 yaşına
kadar okuyup, bu insanlara, bu halka hizmet etmek için didinip, hâlâ daha
uzmanlık, yan dal uzmanlığı yaparken niye gitmiyor? Bir
düşünün. Ya, bunların çığlıkları var;
öldürülüyorlar, mobbinge uğruyorlar, geçinemiyorlar, çoluğunun
çocuğunun geleceğini düşünüyorlar; siz ise bunu çıkıp
da bir müjde olarak veriyorsunuz.
1 Aralık 2021de getirdiğiniz altı ay
önceki teklifin -ki ona bütün partiler, biz onay vermiştik, hep birlikte
desteklemiştik- neredeyse üçte 1ini veriyorsunuz. Sebebi de o gün
Sağlık Bakanı hemen burada kuliste
-Cumhurbaşkanının sanırım haberi olmadan getirdi-
ayaküstü, kameraların karşısında bir fırça yedi. Hop,
kanun kalktı rafa, altı ay sonra kırpılmış bir
şekilde bugün karşımıza geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERKAN AYDIN (Devamla) Bakın, yaklaşık
bir haftadır başta Grup Başkan Vekilimiz,
meslektaşımız Özgür Özel olmak üzere hepimize, bütün kamuda
çalışan meslektaşlarımız, meslek örgütlerinden
Ki
Türk Eczacıları Birliği Başkanı geldi Komisyonda
anlattı. Bunlar bir lütuf değil, sizin verdiğiniz ikramiyeler de
değil, cebinizden verdiğiniz paralar hiç değil, hak ettikleri paralar
bunlar, hak ettikleri haklar ama siz ne yapıyorsunuz? Bunu vermeyip,
yap-işlet-devret modelleriyle hastaneleri bize anlatıp -ki beş
yılda çöktü, Bursa'dakini fona satıp kurtulmaya
çalışıyor- meslektaşlarımızı memnun etmeyip
bir avuç yandaşı memnun etme derdindesiniz ama az kaldı, ya
kasımda ya haziranda -hiç fark etmez- bu haklarını
vermediğiniz sağlıkçılar, eczacılar, hemşireler,
veteriner hekimler, hepsi sandıkta hesabını soracak diyorum;
geliyor gelmekte olan diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Başkan...
ERKAN AYDIN (Bursa) Sataşma yok
Başkanım.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Yine ismim zikredilerek
yandaş firmalara iş verildiğinden bahsedildi. Sadece
kayıtlara geçmesi için ifade ediyorum.
BAŞKAN Evet.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Bütün şehir
hastaneleriyle ilgili ihaleler, diğer ihalelerde olduğu gibi
şeffaf biçimde, ihale kurallarına uygun olarak
yapılmıştır, yandaş firmaya falan verilen herhangi bir
iş yoktur.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Sözleşmeleri bizimle paylaşmıyorlar, sözleşmeler ortada
değil.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Isparta
Şehir Hastanesi var, muhalefet şerhi koymuşlar!
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Ya, şehir
hastanesi konusu değil, Yüreğirde 500 bin insan
sağlığa ulaşamıyor!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin 3üncü maddesinde bulunan aşağıdaki
ibarelerinin aşağıda bulunan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gülüstan Kılıç
Koçyiğit Oya
Ersoy Rıdvan
Turan
Muş İstanbul Mersin
Nuran İmir Sait
Dede Mahmut
Toğrul
Şırnak Hakkâri Gaziantep
Hüda Kaya Habip
Eksik
İstanbul Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KILIÇ
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Şırnak Milletvekili Sayın Nuran İmir.
Buyurun Sayın İmir. (HDP
sıralarından alkışlar)
NURAN İMİR (Şırnak) Sayın
Başkan, Genel Kurulu, bütün sağlık emekçilerini ve değerli
halkımızı sevgiyle selamlıyorum.
Sağlık emekçilerinin mali haklarına
yönelik ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç var. Tüm sağlık emekçilerinin
mali haklarında gerçek anlamda iyileştirme yapılması, bu
iyileştirmenin çalışanların net maaşı üzerinden
yapılması, ekip çalışmasını ve iş
birliğini özendirici ve bu anlamda eşitlikçi bir yaklaşımla
iyileştirmelerin sağlanması gerekmektedir. Her alanda
olduğu gibi sağlık alanında da yaşanan
haksızlığı ve ayrımcılığı kabul
etmiyoruz.
Ülkemizde eşitsizlik sadece sağlık
emekçileriyle ilgili sorunlarda görülmüyor, kentler arasında da
sağlık alanında ciddi sorunlar ve ayrımcılık
yaşanıyor. Mesela, Şırnakta her seçime malzeme
yapılan bölge hastanesinin ihalesi yine iptal edildi; gerekçesini
Sağlık Bakanının açıklamasından aktarıyorum:
Ekonominin kötü gidişatı nedeniyle inşaat maliyetleri çok
arttı, hastane yapımı için Sağlık
Bakanlığının ayırdığı bütçe yetersiz
kaldı. Şirketler Sağlık Bakanlığının
ayırdığı bütçenin çok üzerinde teklif verdikleri için ihale
iptal edildi. Peki, sorarım size, Şırnak bölge hastanesinin
ihalesi artan maliyetlerden dolayı iptal edilirken şehir
hastanelerini işleten şirketlere her yıl milyarlarca ek ödeme
nasıl yapılabiliyor; bunu izah eder misiniz? Her yere ve yandaşa
yatırım, tamtakır kuru bakır misali Şırnaka
seçim propagandası malzemesi, öyle mi? Bu ayrımcı
yaklaşımı reddediyoruz.
Değerli halkımız, Şırnak ve
ilçelerindeki mevcut hastaneler fiziki koşullar bakımından
nüfusa yeterli değil. Yıllardır teknolojik donanımlı
cihazların ve sağlıkçıların eksikliği
dolayısıyla hastalar şehir dışına sevk edilmekte
ve bu sorun bir türlü çözülememektedir. Seçim bölgem Şırnakta
kadın doğum uzmanı eksikliği ve çocuk
sağlığı ve hastalıkları uzmanı
eksikliği vardır. Kronik ve ağır hastalar için uzman doktor
bulunmamaktadır. Engelli yurttaşların sağlık
sorunlarını çözebilecek tek bir merkez ya da özgün alan yoktur. Yine,
madde bağımlılığının tedavisi için AMATEM
bulunmamaktadır. Ve en önemlisi, ana dilinde sağlık hizmeti
verilmediği için insanlar sağlıklı bir şekilde tedavi
olamıyorlar. Şırnak'ta bölge hastanesi olmak üzere, bütün
ilçelere yeni hastane yapılacak. denildi ama ortada hiçbir şey yok.
Kadın Doğum ve Uludere Hastanesi yapımı bitmiş
olmasına rağmen bir yıldır faaliyete geçirilememiştir.
Cizre Devlet Hastanesinde yurttaşlar doktora
görünmek için saatlerce sıra beklemek zorunda kalıyorlar. Klima
sistemi tam dört yıldır çalışmıyor; 40 ile 50 derece
arasında sıcaklığın olduğu Cizre ilçemizden
bahsediyorum, dört yıldır bir klima sorununu dahi çözemeyen bir
iktidarla karşı karşıyayız. Sadece acil servise salon
tipi klimalar konulmuş, onlar da enerji eksikliğinden dolayı
doğru dürüst çalışmıyor. Enfeksiyon riskinden dolayı
ameliyatlar bile yapılamıyor. Düşünün, refakatçi olarak
sapasağlam gittiğiniz Cizre Devlet Hastanesinden hastanızla
birlikte hasta olarak çıkmış oluyorsunuz.
Beytüşşebaplılar, söz verilen ama hâlâ
bir türlü yapımına geçilemeyen hastanelerini bekliyor, yenisi
yapılacak diye de onarılamayan eski hastanenin bakımsız
çilesini yaşamak zorunda kalıyorlar. Uludere ve Beytüşşebap
ilçelerimizde bir diyaliz merkezi yok, tedavi gören diyaliz hastaları
araçla üç dört saat yol alıp Şırnak ya da Cizreye gitmek
zorunda kalıyorlar, aynı eziyeti bir gün içerisinde 2 kez
yaşıyorlar. Bu nasıl bir sağlık zihniyetidir, bu
nasıl bir sağlık hizmetidir?
Silopi, İdil ve Güçlükonak ilçelerimizde de durumlar
çok farklı değil arkadaşlar. Hastanelere gelen acil hastalara
ayakta tedavi yapılıyor, öyle ki hastalar hastanelerde uygulanacak
tedaviler için ilaçlarını kendileri eczaneden alıyorlar.
Düşünün, doktor size bir ağrı kesici iğne yapacak,
iğne olmadığı için dışarı
çıkıyorsunuz, oradan bir eczane buluyorsunuz, eczaneye gidiyorsunuz,
iğnenizi alıyorsunuz, tekrardan hastaneye geliyorsunuz ve doktor bu
iğneyi ancak yapabiliyor, tedavinizi ancak bu şekilde uygulayabiliyor.
Kırsal kesimlerdeki aile
sağlığı merkezleri, çoğu fiziki şartlar uygun
olmadığından ötürü, sağlık emekçilerinin
yaşadıkları özellikle güvenlik, barınma ve tıbbi
malzeme gibi sorunlardan kaynaklı tercih edilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NURAN İMİR (Devamla) Yine, atanan uzman
doktorlar, çalışma ve barınma koşulları, iş
yükünün fazla, ücretlerinin yetersiz oluşu nedeniyle bir an önce tayin
istemektedirler. Bir doktor günlük olarak Şırnakta 100 ya da 150
hastaya bakmak zorunda kalıyor.
Ayrıca, bütün bunların
dışında, yöneticilerin liyakatsiz olması işleri daha
da içinden çıkılamaz hâle getiriyor. Yani bu ülkede yurt
dışına -bugüne kadar- siyasal göç dışında ayrıca
bir de sağlık emekçileri göçü yaşanıyor ve bunu hep
birlikte durduralım diyorum.
Bizler sağlık emekçilerine yapılan
haksızlıkları da halkın sağlık alanında
yaşadığı sorunları da dile getirmeye devam
edeceğiz.
Bu vesileyle tekrar bütün halkımızı
sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.00
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
337 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
4üncü madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan % 180i ibaresi % 265iibaresinin
% 410si ibaresi % 770i şeklinde, % 335i ibaresi % 695i
şeklinde, % 180i ibaresi % 450si şeklinde, istihdam edilen
tabipler ibaresinin istihdam edilen tabipler ve eczacılar şeklinde
değiştirilmesini, maddeye şeklinde, ibaresinden sonra gelmek
üzere uzman olanlar ile uzman diş tabiplerine ibaresi uzman olanlar
ile uzman diş tabiplerine ve uzman eczacılara şeklinde,
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel Ali
Şeker Çetin
Arık
Manisa İstanbul Kayseri
Gamze Akkuş
İlgezdi Servet
Ünsal Ali
Fazıl Kasap
İstanbul Ankara Kütahya
Mustafa Adıgüzel Fikret
Şahin
Ordu Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KILIÇ
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Ordu
Milletvekili Sayın Mustafa Adıgüzel.
Buyurun Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Sayın milletvekilleri,
Sağlık Bakanının özel hastane sahibi olduğu bir ülkede
doktorların müşteki, hastaların da müşteri olması
normaldir; bu, bir Çin atasözü değil, bir Türkiye gerçeğidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Anadoluda bir hastane kapısı, gecenin
dördünde yola çıkan insanlar sabah altıda kuyruğa giriyorlar;
hastalar, yaşlılar, hamileler; oturacak bir yer bile yok,
kapılarında da bir asma kilit. Hastane kapısında kuyruk,
evde telefon başında kuyruk, ameliyat sırasında kuyruk,
herkes tamamlayıcı sağlık sigortası
yaptırıyor çünkü hastanelerde randevu almak, muayene olmak artık
bir hayal. Hastane önünde incir ağacı bir acının türküsü
idi, AKP de hastane önünde bir sancının türküsüdür, bir öyküsüdür!
Bir doktorun cep telefonunun ekran görüntüsünü
göstereceğim, burada bir internet sitesi var: Almanyada doktorluk. Geçen
yıl 1.400 üyesi vardı, şimdi 14 bin üyesi var. Sabahın
yedisinde tam 221 doktor burada çevrimiçi. Sabahın yedisinde 221 doktor
burada ne arıyor? Çalışmak için yurt dışında yer
arıyor değerli arkadaşlarım.
Peki, neden? Doktorlar Geçinemiyorum. dedi,
Erdoğan da kapıyı gösterdi. 250 bin kişiye 1 kardiyoloji
uzmanı gönderemeyen Erdoğan, doktorları kapıya gönderdi.
Bir doktor mesaiden hariç; gece nöbeti, hafta sonu nöbeti, icap nöbeti dâhil
neredeyse ömrünü hastanelerde geçiriyor, ailesi ve çocuklarıyla vakit dahi
geçiremiyor; standart yaşam kalitesini bırakın, çocuklarına
bir gelecek kurmayı bırakın, yoksulluk
sınırının altında yaşıyor. Pratisyen hekim
-burada var- 6.900 lira, bir uzman hekim yaklaşık 7 bin lira
alıyor; memurlardan daha az ücret alıyorlar. Bu toplumun en zeki
çocuklarından olacaksın, lise mezunundan daha az maaş
alacaksın, neden 2 fakülte okuyasın ki? Düşünün, bir doktor,
yanında çalışan sözleşmeli tıbbi sekreterden daha az
alıyor; ben size daha ne anlatayım?
4üncü maddede, sadece hekim ve diş hekimlerine
olan sabit ek ödemede, aralık ayındaki düzenlemede var olan uzman
hekimler ve eğitim görevlisi hekimler pas geçilmiştir. Yine, burada
eczacıları da yok saymışsınız. Hekim ve diş
hekimleriyle aynı şekilde atanan, nöbet tutan, stratejik bir personel
olan eczacıların da görmezden gelinmesi izaha muhtaçtır.
Hekimler için sabit ek ödeme ise hem aralık ayındaki düzenlemeden çok
daha geride hem de burada bir alicengiz oyunu var. Ek ödeme, vergiye tabi
olmayan 375 sayılı KHK'den çıkarılıp 209
sayılı vergili kanununa tabi tutulmuştur. Bu şekilde üst
vergi dilimleriyle verdiğiniz farkı da kuşa çevireceksiniz.
Madde 3te bir disiplin durumu döner sermayeye
kıstas olarak konulmuş; neye göre disiplin, kime göre disiplin? Yine,
kamudan emekli olmayan, SGK mevzuatındaki değişiklikler
nedeniyle haktan yararlanamayan hekimler için bir düzenleme yapılmamıştır.
Atama bekleyen sağlık personeline söz verdiğiniz atamaları
yapmıyorsunuz. Olmayan camiye imam atıyorsunuz ama
sağlıkçıya gelince atama yapmıyorsunuz.
Aralık ayında âdeta bir orta oyunu gördü bu
ülke. Erdoğan, Mecliste grup toplantısı sonrası basın
mensuplarına Sağlık Bakanını göstererek dedi ki: Ne
dedi? Ne dedi? Para pul söyledi mi? Sağlık Bakanı: Vallahi bir
şey demedim, siz izin vermeden bir şey söyler miyim efendim? dedi.
Hatırlıyorsun değil mi onları, sanki dünyaları
bağışlıyordu doktorlara. Peki, ne oldu şimdi? Şu
getirdiğiniz hiç rahatsız etmiyor mu sizleri? Vere vere 1.600 TL, 1
depo mazot verdiniz hekimlere. Madem kendi sözünüze saygınız yok,
bari şu Meclise bir saygınız olsaydı. Burada oy
birliğiyle geçmiş bir kanunu ve Meclisi yok saydınız ve
vere vere 1 depo mazot verdiniz. İşte, burada, 60 litre mazot 1.671
lira yapıyor değerli arkadaşlarım.
Burada bir Hekimlik Andı var. Bu Hekimlik
Andında -Fahrettin Koca da bu Hekimlik Andını içti- Hekimlik
mesleğinin onurunu koruyup geliştireceğime, mesleği bana
öğretenlere ve meslektaşlarıma hak ettikleri saygıyı
ve minnettarlığı göstereceğime onurum üzerine ant içerim.
der. Bu Hükûmetin doktora saygısı yok, hastaya saygısı yok,
hastadan da geçtim, ölüye saygısı yok. Son iki yıldır
Türkiye Cumhuriyeti'nin ölüm istatistikleri açıklanmamaktadır.
Dilimizde tüy bitti. Dünyada hiçbir ülkede böyle bir şey yok. Sadece Covid
ölümlerinden bahsetmiyorum, bütün ölümlerin sayıları
açıklanmamaktadır. Neden korkuyorsunuz, kimden korkuyorsunuz ve neyi
saklıyorsunuz? Türkiye çünkü önlenebilir ölümler yaşıyor
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Bu sayıları
açıklamamalarının sebebi, evde telefon başında ölen,
şehirler arası yoğun bakım yatağı ararken yollarda
ölen insanlar var, bunların sayılarını söylemek
istemiyorlar. İşte, ölüye de saygısı yok, doktorlara da
saygısı yok.
Sayın Fahrettin Koca, meslektaşlarına ve
hastalara saygın varsa istifa et. Sayın Erdoğan, sen istifa
etme, sakın istifa etme; doktorlar ve sağlık
çalışanlarıyla birlikte seninle sandıkta
hesaplaşacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
Ve Sayın Erdoğan, tarih seni hastane kapılarında hastalara
konulan bu asma kilitlerle hatırlayacak, bunu da tarihe not
düşüyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 4- 209 sayılı Kanunun ek 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
(altıncı fıkrası hariç) ibaresi madde metninden
çıkarılmış, aynı cümlede yer alan %180i ibaresi %
300ü şeklinde, döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılır
ibaresi merkezi yönetim bütçesinden ek ödeme yapılır şeklinde
değiştirmiş ve ikinci cümlesinde yer alan istihdam edilen
tabipler ibaresinden sonra gelmek üzere ile Bakanlık veya
bağlı kuruluşlarının kadrosunda tıpta ve diş
hekimliğinde uzmanlık mevzuatına göre diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında uzmanlık eğitimi veya yan dal uzmanlık
eğitimi yaptırılanlar ve tüm sağlık emekçileri
ibaresi eklenmiştir.
Mahmut Toğrul Ömer
Faruk Gergerlioğlu Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Gaziantep Kocaeli
Muş
Oya Ersoy Habip
Eksik Rıdvan
Turan
İstanbul Iğdır
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET KILIÇ
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Kocaeli
Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlık
çalışanlarının bir kısmına yönelik getirilen bir
yasa var ama iş işten geçti; binlerce sağlık
çalışanı yurt dışına gitti şimdiye kadar.
Geçen sene 1.004 kişi gitti, bu sene 3 binden fazla sağlık
çalışanının, doktorun yurt dışına
gideceği tahmin ediliyor.
Şimdi, memlekete büyük kayıplar verdirdiler.
1 Aralıkta bir yasa çıktı ve sonra bir şekilde iptal
edildi, aradan altı buçuk ay geçti ve yine eksik bir yasayla
karşımızdalar; bunlar derde deva değil arkadaşlar.
Şu anda maaşlara, performans ücretlerine veyahut da bir miktar
emekliliğe yansıyan artışlar var ama tüm sağlık
çalışanlarına değil, sağlıkta yine iş
barışını bozmaya yönelik bir girişim var ve getirilen
artışlar, 1 Aralıktaki teklife göre düşük kalıyor. 1
Aralıktaki enflasyon nerede, şu andaki enflasyon miktarı nerede?
Çığırından çıkmış bir durumda ve hekimler,
sağlık çalışanları büyük bir zarar içinde.
Bakın, emekliliğe yansımıyor,
hekimin, hemşire ve diğer tüm sağlık
çalışanı arkadaşlarımızın aldığı
ücretler, emekliliğe gerektiği gibi yansımıyor; mesele bu.
Yandaş sağlık yöneticisinin aldığı 21 bin
lirayı verin hekime. Başka ne istiyor? Emekliliğe yansısın,
işte o zaman adaletin bir kısmı gerçekleşir; bunu
yapmıyorlar. Hekimler, sağlık çalışanları emekli
olmaya cesaret edemiyor. Gelinen noktada büyük bir adaletsizlik olduğunu
görüyoruz. Son derece yoğun ve zor şartlarda çalışan
sağlık çalışanları hâlen mutsuz. Ayrım
yapıldı, adaletli bir yasa da gelmedi ve sağlığa
ayrılan bütçe, OECD kriterlerine uymuş değil.
Hepimiz izledik; ambulans şoförü, burasına
gelmiş, hastane hastane dolaşmış ve sonunda
hastasını bir hastaneye teslim etmiş ama vicdanı
sızlamış, gelmiş Sağlık Bakanlığının
önüne Bu, ne hâl? diyor, Bu, ne hâl? diyor. Bunu söylemek zorunda
değil belki ama o, koca bir halkın sesi oldu, sağ olsun.
İçinden çıkılmaz hâle gelen sağlık sektörünün
çığlığı oldu âdeta ve herkes bu ranta dayanan sistemin
ne hâle geldiğini net bir şekilde gördü.
İşte, görüyorsunuz, belli birtakım
firmalara şehir hastanelerinin rantı tahsis edilmiş durumda.
Şehir hastanelerine 30 milyardan fazla para aktarılıyor, bu
yasayla tüm sağlık çalışanlarına ancak
yıllık en fazla 12 milyar lira veriliyor. Rantiyeye oluk oluk
aktarılırken sağlık çalışanları maalesef,
yine mutsuz.
Hekimler ya iş yeri hekimliğine gidiyor
kamudan ya da yurt dışına gitmek zorunda kalıyor. Kamuda
çalışmak artık son derece dezavantajlı ve iş yeri
hekimliği de maalesef ki tabip odası ücretlerinin altında
seyrediyor, patronlar Bu ücreti kabul etmek zorundasın. diyor.
Kocaeli'de bir şehir hastanesi yapıyorlar;
iki buçuk yıldır bitmesi lazım, iki buçuk yıldır
bitirilemiyor. Zaten rantiyeye dayanıyor, hangi dolaplar dönüyor
bilmiyoruz. İki buçuk yıldır şehir hastanesi bitemiyor ve
şu anda, benim de çalıştığım bir hastane,
İzmit Seka Devlet Hastanesi ve birçok hastane kapanma tehlikesiyle
karşı karşıya. Hâlen net bir açıklama yok, insanlar ne
yapacaklarını bilemiyorlar ve büyük bir belirsizlik var.
Koruyucu sağlık hizmetlerine gereken önem
verilmiyor. Katkı payı, reçete ücreti diye birtakım
ücretlerle insanlar bunaltılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Asistanlar ağır şartlarda çalışıyor, nöbet izni
sonrası ekonomik avantajlar sunulmuyor.
KHKyle ihraç edilen hekimler, güvenlik
soruşturmasıyla tehdit edilen hekimler, sağlık
çalışanlarıyla bir cehenneme çevirmiş durumdalar
sağlık sistemini.
Yine, Adli Tıp Kurumuna sabit bir ücret veriliyor.
Tamam, bunu veriyorsunuz ama ben size şunu söyleyeyim: Adli Tıp
Kurumuna ücret verin ama en başta adalet verin, vicdan verin, merhamet
verin. Eski Vekilimiz Aysel Tuğluk hâlâ zindanda. Antalya Cezaevi'nde
Ahmet Zeki Özkan dördüncü evre akciğer kanseri; çırpınıyor,
4üncü kez Adli Tıp Kurumuna girecek. Menemen R tipinde 2 çok
ağır hasta var; Şerife Sulukan ve Mehtap Şentürk yüzde
80in üstünde engelli hastalar ve Adli Tıp Kurumu bunlara rapor vermiyor.
Böylesine siyasi olmuş kurumlarla karşı karşıyayız.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Gergerlioğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlıkla İlgili
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Enez
Kaplan
Adana Kayseri Tekirdağ
Behiç Çelik Aydın
Adnan Sezgin Hüseyin
Örs
Mersin Aydın Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Aydın
Milletvekili Sayın Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
teklifin 4üncü maddesi, pratisyen hekimlerin ve diş hekimlerinin döner
sermaye sabit ödeme oranını yüzde 180den yüzde 265e
çıkarmaktadır. Ancak mevcut hâliyle ek ödemelerin emeklilik
aylıklarına katkısı bulunmamaktadır. Pratisyen
hekimler ve diş hekimleri, bu ek ödemelerin de prime tabi
tutulmasını ve emekliliğe yansımasını talep
etmektedirler.
Ayrıca kamuda görev yapan eczacılar ve
veteriner hekimler teklifte yok sayılmıştır. Komisyondaki
görüşmeler sırasında madde kapsamının
genişletilmesi yönündeki önergeler kabul edilmemiştir. Kamu
eczacılarının ve veteriner hekimlerinin teklife eklenmemesi,
sağlık çalışanları arasındaki ayrımın
derinleşmesine neden olmaktadır. Sağlık
çalışanları arasındaki ayrım, sağlık hizmeti
veren tüm personelin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Ayrıca
kamudan emekli olan eczacılar; hakkaniyetli, insanca ve yaşanabilir
emeklilik koşullarını talep etmektedirler ve bu talepleri de
gayet meşrudur. Kamuda çalışan veteriner hekimler de 2006
yılında iptal edilen yıpranma haklarının iadesini
istemektedirler. Diğer sağlık çalışanları
yıpranma hakkına kavuşmuş, daha önce sahip oldukları
hakları ellerinden giden veterinerler ise mağdur
bırakılmıştır. Daha hakkaniyetli bir sağlık
sistemi için, kamuda çalışan diş hekimi, eczacı ve
veterinerlerin bu taleplerinin karşılanması önemli ve
gereklidir.
Değerli arkadaşlar, döner sermaye
ödemelerindeki performans sistemi önemli adaletsizliklere, derin
adaletsizliklere neden olmaktadır. Çalışanlar arasındaki
adaletsizlik duygusunu yaygınlaştıran sistem maalesef sürdürülmektedir.
Hekimler dışındaki sağlık personeli bu performans
ücretinden faydalanamamaktadır. İş yerleri arasında ve
aynı iş yerindeki servisler, bölümler, meslekler arasında
farklılıklar bulunmaktadır.
3üncü maddeyle döner sermaye inceleme heyetleri oluşturulması
düzenlenmiştir. Bu heyetlerin taciz, baskı ve mobbing heyetlerine
dönüşmesi olasılığı daha önce dile getirildi, tekraren
bunu vurgulamak istiyorum.
Mevcut ve getirilen düzenlemeler, iş yerlerinde
ekip anlayışına ve iş verimine katkıda bulunmamaktadır.
Performans sistemindeki adaletsizlikleri ortadan kaldıracak
kapsayıcı bir çözüm geliştirilmelidir. Esasen döner sermaye
anlayışının gözden geçirilmesi ve bu uygulamadan
vazgeçilmesi, bunun yerine sağlık çalışanlarının
temel ücretlerinde emekliliğe de yansıyacak şekilde
artış yapılması daha hakkaniyetli olacaktır.
Pandemi döneminde yaşananlar, bu ihtiyacı bir
defa daha gözler önüne sermiştir. Kamu hastanelerinde pandemiyle birlikte
sağlık hizmetlerinde yüzde 80 oranında düşüş
yaşanmıştır; bu düşüş, hastanelerin gelirlerine
ve döner sermayeden yapılan ücretlere aynı oranda
yansımıştır. Döner sermaye, sağlık
çalışanlarının ücretlerinde temel unsuru teşkil
etmektedir. Pandemi dönemindeki düşüş, sağlık
çalışanlarının maaşlarının döner sermayeye
dayalı olmaktan çıkartılması ve genel bütçeden
desteklenmesi gerekliliğini net şekilde ortaya koymuştur.
Sağlık sisteminin sorunları
çığ gibi büyürken iktidar tek bir sahici çözüm adımı dahi
atmamaktadır. Sağlık sektörünün çeşitli
paydaşlarının burada ifade ettiğim ve başka pek çok
talebi karşılıksız kalmaktadır. Bu haklı talepler
tümüyle karşılanmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle 209 sayılı Kanuna eklenmek
istenen geçici madde 9un ilk fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
GEÇİCİ MADDE 9 Sağlık
Bakanlığına bağlı sağlık tesislerince;
sağlık hizmeti verildiği dönemde herhangi bir sebeple ilgili
mevzuatı kapsamında sağlık sigortasından
yararlanamayan gerçek kişilere sunulan sağlık hizmet
bedellerinden 31/12/2021 tarihine kadar tahsil edilememiş alacak
tutarları bu maddenin yayımı tarihi ile birlikte terkin edilir.
Ali Fazıl Kasap Özgür
Özel Mehmet
Bekaroğlu
Kütahya Manisa İstanbul
Ali Şeker Fikret
Şahin Metin
İlhan
İstanbul Balıkesir Kırşehir
Servet Ünsal Murat
Emir
Ankara Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Ankara
Milletvekili Sayın Murat Emir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sağlıkçıların özlük haklarında
düzenleme ve en azından temel ücretlerinde artış talebi son
yıllarda giderek artmıştı ve tüm toplumda geniş bir
kabul görmüştü. Nitekim, Hükûmetiniz de bu konuda çeşitli
çalışmalar yapacağını vadetmişti ve yıllarca
verilen mücadelenin sonunda 2021 Aralık ayında bir teklifle geldiniz.
Geldiniz, biz destek verdik, hatta oyladık burada. Durun, bir eksiklik
var." dediniz, biz de dedik: Evet, daha kapsayıcı olması
lazım. Yapamadınız. Bize birkaç gün verin." dediniz,
dosyaları aldınız, gittiniz. Bekledik, aylarca bekledik, yedi ay
sonra, şimdi geldiniz.
Tabii, o beceriksizliğinizi, bekletmenizi,
başarısızlığınızı bir kenara
bırakıyorum ama gelen teklif, ilk teklifin üçte 1i dahi değil,
son derece eksik, son derece yetersiz bir teklif. Tabii, bir iyileştirme
olması dolayısıyla elbette iyi ama iyileştirmeleri ancak ve
ancak döner sermaye üzerinden yapıyor. Oysa biz
sağlıkçıların temel ücretlerinde artış
olmasını talep ediyoruz çünkü döner sermaye her ne kadar genel
bütçeye alınsa da en nihayetinde sabit bir ücret değil ve daha da
önemlisi emekliliğe de yansımıyor.
Çok daha önemlisi arkadaşlar, inceleme heyeti
kuruyorsunuz. Niye kuruyorsunuz diye gerekçeye bakıyoruz. Efendim, ne?
Danıştay iptal etmiş öncekini. Danıştay Sen idare
olarak yönetmelikle ödeme usullerini belirleyemezsin, bunu kanunla
belirleyebilirsin." demiş, siz de getiriyorsunuz tekrar inceleme
heyeti kuruyorsunuz. Peki, inceleme heyeti nasıl oluşacak? Kimlerden
oluşacak? Hangi objektif kriterlere göre karar verecek? Onu yine
yönetmeliğe gönderiyorsunuz. Yani size aslında bir yasa
çıkarılıyormuş gibi yapılıyor,
Danıştayın arkasından dolanıyorlar. Aslına
bakarsanız Meclisi de hiçe sayıyorlar. Şikâyet ediyorum:
Danıştayın Kanunla yapabilirsiniz. dediği bir şeyi
burada inceleme heyeti yazmış olmakla kanun yapmış
sayıyorlar kendilerini. Oysa inceleme heyeti nasıl davranacak, belli
değil. Beyler yönetmelik çıkaracaklar, iki dudaklarının
arasında olacak bizim irademiz eğer geçerse bu kanun.
Peki, inceleme heyetleri ayrıca neye karar verecek
biliyor musunuz? Disiplin durumuna. Yani Çalışan personele döner
sermaye verelim mi, vermeyelim mi?yi tekrar bu kişinin,
çalışanın disiplin durumuna bağlıyorlar. Şimdi,
arkadaşlar, disiplin durumu Türkiye hâlâ bir hukuk devletiyse en
azından kâğıt üstünde zaten suçtur. Bunun
kanunlarımızda cezası vardır; uyarırsınız,
cezalandırırsınız, maaşını kesersiniz
vesaire. E, şimdi, bunu yaptığınız adamın bir de
Döner sermayesini keselim." diyorsunuz. Yani tekrar parayla terbiye etme
gayreti.
Bakın arkadaşlar, sizin disiplin durumundan
-tırnak içerisinde- ne anladığınızı çok iyi
biliyoruz. Size benzemeyen, size biat etmeyen, sizin gösterdiğiniz
sendikaya kayıt olmayan, sizin tarikatlarınıza üye olmayan
herkes size göre disiplinsiz. Biz bunu çok iyi biliyoruz ve
dolayısıyla da bunun üzerinden sanıyorsunuz ki döner sermayesini
keserek biz bu kişileri terbiye ederiz. Bakın, ben hekimlik
yaptığı sırada defalarca döner sermayesi kesilmiş bir
hekimim. Disiplin uygulamasının, disiplin kriterinin buradan mutlaka
çıkartılması lazım, hem Anayasaya aykırıdır
hem de vicdanlara aykırıdır.
Bir diğer düzenleme, arkadaşlar,
biliyorsunuz, Türkiye'de maalesef ciddi bir hekim kaybı var. Hekimler
açısından bir kanama yaşıyoruz, ağır bir kanama
yaşıyoruz ve doktor öğretim üyesi ve başasistan olma
kriterinde daha önceki uygulamada alanda çalışmış olma,
kadroda çalışmış olma koşulu varken şimdi bir
yıl alanda çalışmış olma koşulunu yeterli
görüyor. Son derece yanlış. Aslında, bu bir itiraf; eğitici
seviyesinde, eğitim verebilecek doktor kalmadığının
bir itirafıdır. Hani, Cumhurbaşkanı demişti ya
Giderlerse gitsinler, asistanlarla devam ederiz. İşte, bu o,
asistan bitirecek, mecburi hizmete gidecek, nerede çalışırsa
çalışsın bir yıl sonra gelecek, başasistan olacak veya
doktor öğretim üyesi olacak ve siz o eğitimden kalite
bekleyeceksiniz. Bu nereden kaynaklanıyor? Çünkü siz hekiminize değer
vermiyorsunuz, hekiminizin yurt dışına gitmesini, istifa
etmesini önleyemiyorsunuz; bu tip yöntemlerle herkesi ve tabii ki size göre
size yakın olan, sizin suyunuza gidecek insanları başasistan,
doktor öğretim üyesi yaparak da bu sorunu kendinizce çözmeye
çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) Demedi demeyin, böyle
giderse seneye de Tıp fakültesini bitirenler direkt başasistan
olur. demek zorunda kalacaksınız. Bunun başka kaçarı yok.
Değerli arkadaşlar, şunu anlamamız
lazım: Sağlık sistemi çökmüştür, insanlar randevu
alamıyorlar, sanal kuyruklar oluşmuş durumdadır. Bir
şekilde randevu alsa tetkiklerini yaptıramıyor. Hepinize
geliyordur, aylar sonrasına tomografi, MR, EEG randevuları
verildiğini hepimiz biliyoruz. Onu bulsa yatak bulamıyor. Bakın,
daha dün, bir ambulans şoförü, en sonunda 3 hastane gezdikten sonra bir
yoğun bakım bulamadığı için başka bir noktaya
geldi ve kendisini ambulansa kilitleyecek bir eyleme girişti. Türkiye
fotoğrafı bu, buradan bir şey anlayın, siz bunu
yaşıyorsunuz zaten ama gelin, bunu, burada itiraf edin.
Sağlık sistemi çökmüş durumda ve bu sağlık sistemini
sağlık çalışanlarının emekleri ve özverileri
üzerinden ancak buraya kadar yürütebilirsiniz. Dolayısıyla,
beklediğimiz, emekliliğe yansıyan, sağlıklı,
tutarlı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) Affedersiniz, evet, son
cümle.
BAŞKAN Peki, selamlayın lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) Beklentimiz,
kapsayıcı, tutarlı, sağlık
çalışanlarının emeğinin hakkını bir nebze
olsa bile veren doğru dürüst emekliliğe de yansıyan bir ücret
artışıdır ve bu sağlık sisteminin genel olarak
düzeltilmesi gayretidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4485) esas numaralı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle 209 sayılı Kanuna eklenmekte
olan Geçici Madde 9un birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer
alan sağlık sigortasından yararlanamayan ibaresinden sonra
gelmek üzere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Behiç Çelik Yavuz
Ağıralioğlu Enez
Kaplan
Mersin İstanbul Tekirdağ
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş
Adana Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra sayılı
Teklifin 5inci maddesi için verdiğimiz değişiklik önergesi
üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sağlık konuşulurken Profesör Doktor
Sayın Osman Durmuşu anmamak olmazdı, o nedenle Allah rahmet
eylesin diyorum. Onun büyük hizmetleri asla göz ardı edilemez, nur içinde
yatsın.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere
sağlık sektöründe birtakım düzenlemeler yapma girişimi
Aralık 2021de Genel Kurula iletilmişti. O dönemde bazı
maddeler, iyileştirmeler yapılacağı belirtilerek geri
çekilmişti, aradan altı ay geçti ve bugün yeni bir teklifle buraya,
Genel Kurula çıkılmış oldu. Ancak ne yazık ki
sağlıkçılarımıza müjde diye sunulan bu teklif
beklentileri karşılamaktan fazlasıyla uzak, hatta önceki
maddeleri aratır mahiyette değişiklikler
yapılmış. Üstelik, iyileştirme planlanırken katlanılmaz
boyutlara ulaşan ekonomik buhranın, enflasyonun,
pahalılığın, geçim zorluğunun hiç dikkate
alınmamış olması da hayret vericidir. Görüyoruz ki AKP,
gencin, kadının, emeklinin, işsizin, esnafın, çiftçinin
hâlinden anlamadığı gibi, gece gündüz demeden çalışan
fedakâr sağlık çalışanlarının sorunlarına da
gözünü kulağını kapatmış durumdadır. Binlerce
doktorumuzun yurt dışına gitmesine yol açmış, hâlihazırda
on binlercesini de bu yola zorlayan AKPden zaten kapsamlı bir reform
beklenemezdi. Doktorlarımızın yüzde 70e yakını yurt
dışına gitmek isterken bu denli yetersiz teklifle buraya gelmek,
yirmi yılın sonunda AKPnin düştüğü ibretlik hâlin
özetidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye bugün ciddi bir
sağlık kriziyle karşı karşıyadır. Birçok
hastanede hekim bulunamıyor, sağlık
çalışanlarımız büyük bir geçim zorluğu içerisinde,
gruplaşma ve mobbing had safhaya ulaşıyor, eğitimde kalite
düştü, sağlık hizmetleri zayıfladı, ölçüm ve
görüntüleme cihazları yetersiz, hastalara aylar sonrasına randevu
verildiğini de işitiyoruz. Hastalar acımasızca özel
hastanelere yönlendiriliyor. Her ne kadar iktidar mensupları kendilerince
tozpembe bir tablo ortaya koysa da biliyoruz ki dertler büyük.
İşte, biraz da OECD verilerinden bahsetmek
istiyorum. Örneğin, gayrisafi yurt içi hasıladan sağlık
harcamalarına en az pay ayıran ülke biziz. Uzman
doktorlarımızın maaşlarına
baktığımızda, Türkiye 28 ülke içerisinde 23üncü
sırada yer alıyor. Emekli olunca da ciddi bir maaş
düşüşü söz konusu. Öte yandan, Türkiyede her 1.000 kişiye
ortalama 2 doktor; 2,4 hemşire ve 2,9 hasta yatağı düşerken
OECD ortalamasında her bin kişi için 3,6 doktor; 8,83 hemşire;
4,4 hasta yatağı düşüyor.
Kısacası, gerek sağlık
çalışanları gerekse vatandaşlarımız binbir
dertten muzdarip. Peki, söz konusu teklif bu yaraların hangisini
sarıyor? Sağlık çalışanlarımıza bir
motivasyon sağlayacak, onları yurdumuzda kalmaya razı edecek
hangi iyileştirme yapılıyor? Bu teklifte, sağlık ve yardımcı
sağlık çalışanları ne yazık ki âdeta
unutulmuş durumda. Bilhassa emeklilik dönemlerine ilişkin
yapılan iyileştirmelerde geniş bir kitle yine görmezden
gelinmiş. Performansa dayalı ek ödeme uygulamasıyla
oluşturulan tahribatın sabit maaşlarda iyileştirme
yapılarak giderilmesi gerekirdi, bu da yapılmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Kısaca, teklif,
bizzat Hükûmet tarafından büyük beklentilere sokulmuş
sağlık çalışanlarımız için bir hayal
kırıklığı, büyük bir fiyaskodur diyebiliriz.
Sağlıkçıların talepleri ile Hükûmetin getirdiği teklif
üzerinde, en hafif tabirle, bir uçurum vardır.
Teklifin 5inci maddesi, sağlık hizmeti
almış ancak herhangi bir sağlık sigortası olmayıp
borçlanan kişiler için ödeme kolaylıkları öngörmektedir. Ancak
şunu son olarak belirtmek istiyorum: Önleyici sağlığı
çökerten, Hıfzıssıhhayı kapatan, aşılama
faaliyetlerini gevşeten, şehir hastaneleri inşaatlarıyla
ülkeyi borç batağına çeviren, tıp fakültelerini ve öğrenci
kaynağını kurutan AKPnin Türk milletine vereceği hiçbir
şey kalmamıştır.
Bu vesileyle önergemizin kabulünü diler, hepinize
saygılar sunarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan Sağlık
Bakanlığına ibaresinden sonra ve üniversitelere ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Gülüstan Kılıç
Koçyiğit Oya
Ersoy Habip
Eksik
Muş İstanbul Iğdır
Rıdvan Turan Mahmut
Toğrul Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin Gaziantep Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bitlis
Milletvekili Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, maddeyle,
Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık
tesislerinde ilgili mevzuat kapsamında sağlık sigortasından
faydalanamayan gerçek kişilerin sağlık hizmet bedellerinden
31/12/2021 tarihine kadar tahsil edilemeyen alacakların ödenmesinin kolaylaştırılması
ile dava ve icra takiplerinin durumunun düzenlenmesi amaçlanmaktadır. Bu
maddede, gerçek kişilerden tahsil edilemeyen alacakların 10 bin TLye
kadar olan kısmının silineceği düzenlenmiştir.
Sağlık sigortasından yararlanamayan gerçek kişilere sunulan
sağlık hizmet bedellerinden tahsil edilememiş tutarlardan 10 bin
TLye kadar olan kısmı silinmiş, 10 bin TL üstündeki tutarlar
için taksitle ödeme imkânı ve yapılan icra takiplerinin
durdurulmasına karar verilmiştir. Bu madde olumlu bir durumu gösteriyor
fakat borç konusu hususları sorunludur.
Bildiğiniz üzere genel sağlık
sigortası diye bir şey çıkarıldı. 18
yaşına kadar devlet ödüyor, yükseköğretim sürecinde 24
yaşına kadar karşılıyor. diye sosyal devlet algısı
yapmak yeterli değil. Sağlık hizmetlerinden yararlanmak bu
ülkede vatandaş olan herkesin en temel hakkıdır.
Sağlık meta gibi alınıp satılabilecek bir konu
olmamakla birlikte, bunun üzerinden ekonomik gelir elde etmeye
çalışmak da vergiler altında zaten ezilen Türkiye
halklarına en büyük ayıptır.
Şimdi, bir vatandaşın genel
sağlık sigortası kapsamında ödeme yapıp
yapmamasını hane geliri üzerinden hesaplayarak ortaya
çıkarıyorsunuz. Düşündüğünüzde, 18 yaşını
doldurmuş, herhangi bir işte çalışmayan ama ebeveynlerinden
birinin asgari ücretli bile olsa geliri varsa bu kişiye borç
çıkarılıyor yani kısaca Baban ödesin, annen ödesin.
diyorsunuz, hatta anne-baba ve kardeşle aynı hanede
yaşıyorsan Kardeşin ödesin. deniliyor; bu mantık yanlıştır.
Yok, efendim Geliri yoksa devlet karşılıyor. gibi popülist
siyasetle bu mantıksız işleyişten
kurtulamazsınız.
Yine, üniversitede okuyan veya doktora yapan birine
diyorsunuz ki 24 yaşına kadar artık ne okuduysan yeter, 24
yaşından sonra devlet sana bakmakla yükümlü değil;
çalış öde, çalışmazsan sana borç çıkarırım.
Yani gençler mezun olmadan borçlu oluyor veya işsiz olduğu için
borçlu oluyorlar, hem borçlandırıp hem de sonradan
Bakınız, borcunuzu siliyoruz. demek adaletli bir davranış
değildir.
Genel sağlık sigortası adı
altında, vatandaşların temel ihtiyaçlarından olan
sağlığa ulaşım haklarının böyle bir yöntemle
engellenmesine karşıyız. Bir de bu GSSye gecikme faizi
işletme diye bir durum var yani sağlık hizmeti alsın almasın
her ay 150 TL ödemek zorunda, ödemedi mi gecikme faizi. Kullanılmayan ürünün
ödemesi olur mu? Hani faize karşıydınız? Nerede kaldı
nas? Bu konuda şöyle bir öneri gerekiyor: Gelir testi hane geliriyle
değil, kişilerin geliri üzerinden hesaplanmalıdır; geliri
olmayanın ödemesi olmamalı. Eğitim öğretim süresince gelir
testine kimse tabi olmamalı, eğitim ve sağlık hakları
hiçbir şeyin pazarlık konusu olmamalıdır.
Bu sistem dâhilinde kimse hastaneye gidemiyor, belki de
vatandaşın önemli bir rahatsızlığı var ama ödeme
çıkacak diye sağlık sorunlarını ötelemek zorunda
kalıyor. Yine BAĞ-KUR, SSK, Emekli Sandığı gibi
sağlık hizmetleri için de sınıflandırmalar, gerçekten
sağlık sisteminin kast sistemi gibi. BAĞ-KURlu 1.700, 1.800 TL
ödemek zorunda kalıyor. İnsanlar Çocuklarımızın
rızkından keseceğime kendi sağlığımdan
keserim. diyor. Bu adil olmayan sistemde insanların
sağlığıyla kumar oynamalarına sebebiyet vermek sosyal
devlet olmakla bağdaşmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Öyle şehir
hastanesi yapmakla değil, sağlığı yediden yetmişe
herkese ve her meslek grubuna ücretsiz ulaştırmakla ancak
övünebilirsiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3 önerge vardır, okutup
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4485) esas numaralı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin 6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 6- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin;
a) (c) fıkrasının (1) numaralı
bendinde yer alan "800'ünü, "500'ünü, "600'ünü ve
"300'ünü ibareleri sırasıyla "950'sini, "650'sini,
"850'sini ve "375'ini şeklinde,
b) (c) fıkrasının (2) numaralı
bendinde sırasıyla yer alan "600'ünü, "250'sini,
"200'ünü,", "150'sini ve "200'ünü ibareleri
sırasıyla "750'sini, "305ini, "255'ini,,
"225'ini ve "260'ını şeklinde,
c) (h) fıkrasında yer alan
"800'ünü", "800 ve "1600'ünü ibareleri
sırasıyla "950'sini", "950 ve "1900'ünü
şeklinde, değiştirilmiş, fıkranın üçüncü
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve
maddenin (i) fıkrasının üçüncü paragrafı
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu oranlar en az yüzde 500 olarak
uygulanır.
"Üniversitelerin (c) ve (f) fıkraları
kapsamındaki personeline bu madde uyarınca her ay yapılacak ek
ödemenin net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9
uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya pozisyon unvanı
itibarıyla belirlenmiş olan ek ödemenin net tutarından az olamaz
ve bu kapsamda söz konusu ek 9 uncu maddeye göre belirlenen ek ödeme
tutarı bu fıkralar uyarınca döner sermaye gelirlerinden
yapılacak ek ödemeden mahsup edilmek üzere merkezi yönetim bütçesinden karşılanır.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Aytun
Çıray Enez
Kaplan
Adana İzmir Tekirdağ
Behiç Çelik Dursun
Ataş
Mersin Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Adana
Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin 6ncı maddesi üzerinde İYİ Parti Grubumuzun
görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kanun teklifinin 6ncı maddesiyle, üniversitelerde görev alan personele
yapılacak ek ödeme miktarı artırılmakta ve bunların
merkezî yönetim bütçesinden karşılanması ve mahsuplaşma
uygulaması getirilmekte. Bu uygulamayla personelin geliri
açısından önemli bir değişiklik olmayacağı için,
İYİ Parti olarak mahsuplaşmanın bu maddeden
kaldırılmasını istemekteyiz. Ayrıca, tıp ve
diş hekimliği fakülteleri ile sağlık uygulama ve
araştırma merkezlerinde görev alıp bilimsel
çalışmalara önemli katkılar sağlayan, öğrenci
yetiştiren öğretim görevlilerimiz için yapılan iyileştirme
miktarının da mutlaka artırılmasını istiyoruz.
Kanun teklifinin Komisyon görüşmeleri
esnasında, İYİ Parti Grubu olarak, hâlen yürürlükte olan ek
göstergelerin yükseltilmesiyle ilgili verdiğimiz önergeler, her zaman
olduğu gibi iktidar tarafından reddedildi. Genel Kurulda
verdiğimiz önergemiz doğrultusunda maddenin düzenlenmesini istiyoruz.
Öte yandan, maddeyle, ek ödemeler için yalnız tavan tutar
belirlenmektedir, uygulamada taban tutar rektörün inisiyatifine
bırakılmakta; personel arasında ayrıma neden olacağı
için bunu doğru bulmuyoruz, taban göstergenin 500 olmasının
doğru olacağını düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, TÜRK-İŞ genel
seçimlerden iki gün sonra, 26 Haziran 2018 tarihinde açlık ve yoksulluk
rakamlarını açıkladı. Buna göre, 4 kişilik bir ailenin
sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması
gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık
sınırı dört yıl önce 1.714 lira 35 kuruş olarak
açıklandı, yoksulluk sınırı ise 5.584 lira 20
kuruş idi. İktidar tarafından cansiparane savunulan partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminin devreye girmesinden bugüne
kadar geçen dört yıl sonunda TÜRK-İŞ'in verilerine göre
açlık sınırı 350 kat artarak 6.017 lira, yoksulluk
sınırı yüzde 351 oranında artarak 19.602 liraya
yükselmiş iken daha çok değil yedi ay önce, 21 Aralıkta, AK
PARTİ iktidarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda oy
birliğiyle kabul ettiğimiz bir teklif getirmişti, sonra bu
teklifi Komisyona geri çektiniz. Geri çekilen teklif ile bu teklif benzerlikler
içeriyor olsa da o gün de eleştirilen konu, getirilen o kanun teklifinin yalnız
doktor ve diş hekimlerine iyileştirme getirmesiydi. Getirilen bu
teklifte yine veteriner hekimler yok, eczacılar yok, diğer
sağlık branşları yok, BAĞ-KUR emeklileri yok, SSK
emeklileri yok.
Ayrıca, bu kanun teklifinde geri çekilen
teklifteki rakamlar düşürülmüş ve emekli hekimlere ilave ödeme
yapılmasındaki gösterge rakamları uzman hekimler için 40 bin
iken bugün 26 bin, diğer hekimler için 33 bin iken bugün 20 bin olarak
düzenlenmiş, düşürüldükçe düşürülmüştür. Aynı zamanda,
hekimlere yapılacak ek ödemenin kaynağı
değiştirilmiş, bunun merkezî bütçeden
karşılanacağı ancak prim kesintisi olmaması nedeniyle
bunun emekliliğe yansıyan güvenceli bir gelir artışı
olmadığı da ortaya konulmuştur. Bundan da
anlaşılacağı gibi, iktidar, yardımcı
sağlık personelinden kıdemli profesörüne kadar hiçbir
sağlık çalışanımızı gelir olarak yoksulluk
sınırının üzerine çıkaramamaktadır.
Arkadaşlar, emekliliğe yansıtmadığınız
güvenceli bir gelir artışı getirmediğiniz sürece bu teklif
yine sağlık çalışanlarımız için çok yetersiz
kalacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
her yıl on binlerce euro harcayarak devletimiz tarafından
yetiştirilen uzmanlar artık yurt dışına gitmekteler.
Nedeni de 2003 yılından bu yana sağlık
çalışanlarının, hekimlerin satın alma gücünün yüzde
300 gerilemesi.
Sayın Cumhurbaşkanının hekimlere
Gidiyorlarsa gitsinler. demesi meslektaşlarımızı
üzmüştür; hekimlerimiz bu ifadeleri hak etmemektedir. Ülkemiz hekimlerinin
başarıları yurt dışına taşmış ve
Avrupa Birliği ülkelerinden hekimlerimize vatandaşlık
tekliflerinin geldiği bir zaman diliminde Giderlerse gitsinler.
ifadesini milletimizin takdirine sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Bir
diğer konu da bu meslek grupları haricinde, canlarını hiçe
sayıp gece gündüz demeden insan hayatını kurtarmak için
cansiparane hizmet eden yardımcı sağlık personelimiz var;
bunlar neden bu teklifte yer almamaktadır? Veteriner hekimler,
eczacılar ve diğer sağlık çalışanları neden
yer almamaktadır?
Tekraren ifade ediyorum: BAĞ-KUR emeklisi, SSK
emeklisi neden bu teklifte yoktur? Bunun cevabı var mı? Hayır,
maalesef o da yok.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 6- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin;
a) (c) fıkrasının (1) numaralı
bendinde sırasıyla yer alan 800ünü, 500ünü, 600ünü ve
300ünü ibareleri sırasıyla 1000ini, 800ünü, 950sini ve
575ini şeklinde,
b) (c) fıkrasının (2) numaralı
bendinde sırasıyla yer alan 600ünü, 250sini, 200ünü,
150sini ve 200ünü ibareleri sırasıyla 850 sini 405ini
355ini,, 325ini ve 360ını şeklinde,
c) (h) fıkrasında sırasıyla yer
alan 800ünü, 800 ve 1600ünü ibareleri sırasıyla 1100ünü,
950 ve 2250sinişeklinde, değiştirilmiş ve maddenin (i)
fıkrasının üçüncü paragrafı aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Üniversitelerin (c) ve (f) fıkraları
kapsamındaki personeline bu madde uyarınca her ay yapılacak ek
ödemenin net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9
uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya pozisyon unvanı
itibarıyla belirlenmiş olan ek ödemenin net tutarından az olamaz
ve bu kapsamda söz konusu ek 9 uncu maddeye göre belirlenen ek ödeme
tutarı bu fıkralar uyarınca döner sermaye gelirlerinden
yapılacak ek ödemeden mahsup edilmemek üzere merkezi yönetim bütçesinden
karşılanır.
Mahmut Toğrul Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Oya
Ersoy
Gaziantep Muş İstanbul
Rıdvan Turan Habip
Eksik Hüda
Kaya
Mersin Iğdır İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
Sayın Genel Kurul; insanlarımızı hasta edecek her
koşulu gerçekleştirip hastaya müşteri gözüyle bakan AKP
sağlık politikaları hakkında söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, ailemde de bulunan ve hem yurt içinde hem yurt
dışında yaşamak zorunda bırakılan tüm
sağlık emekçilerimizi de saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Yurt dışından gelenlere ucuz
sağlık hizmetlerinde başarılı bir sağlık
politikası yürütülüyor, evet ama kendi vatandaşımıza üvey
evlat muamelesi yaparken bile AKP tarafından insanlarımız
soyulmaya devam ediliyor. Diğer yandan ise pandemi sürecinde en fazla
bedel ödeyen ve onlarca can veren tüm sağlıkçılarımız
hâlâ şiddete maruz kalmaya, köle gibi çalıştırılmaya
ve bedel ödemeye devam ediyorlar.
Sağlıkçılar deyince elbette ki sadece
sevgili doktorlarımız aklımıza gelmiyor. Sağlık
alanında hemşiresinden laborantına, hasta
bakıcısından asistanına ve eczacılara kadar tüm
sağlık emekçilerimizin yaşam şartlarının
iyileştirilmesi hepimizin hedefi olmalıdır. Binlerce doktor ve
sağlık emekçimiz istifa ederek yurt dışına
çıktılar ve hâlâ da gitme planı içindeler. Yakın bir
gelecekte hastanelerimiz doktor bulamayacak hâle gelecek. diyeceğim ama
zaten maalesef şu anda bile bulunamıyor. İşte bu sebepten
dolayı değil mi yabancı uyruklu doktor alımları
hızlanmış durumda, hatta bazı hastanelerde Türkiyeli
doktorlardan daha çok yabancı uyruklu doktorları görüyoruz.
Yol yaptık, köprü yaptık, şehir
hastaneleri yaptık. diye övünüyor iktidar yetkilileri. Parası
olmayan vatandaşımız o yollardan geçemiyor zaten, parası
olmayan o sağlık hizmetlerinden faydalanamıyor zaten. Ne zaman
ki vatandaşımız o yollardan, köprülerden ücretsiz geçerse
işte, o zaman hizmet anlayışınızı tebrik
edeceğiz, takdir edeceğiz.
Hasta garantili hastane anlayışı ne
demek? Hasta olan, sağlığını yitirmek üzere olan bir
vatandaşa nasıl müşteri gözüyle bakılabilir? Geçmişte
AKPye oy veren insanlar ne diyor biliyor musunuz? Adalet ve Kalkınma
Partisi demeyin ne olur, ne adaleti kaldı ne kalkınması kaldı.
diyorlar. Rantı, israfı, yalanı, haksızlığı,
adaletsizliği bir politika hâline getiren iktidar
anlayışının canı yanan hasta insanlara müşteri
gözüyle bakan pratiklerine elbette şaşırmıyoruz. Hasta
insana müşteri muamelesi yaparak kendi vatandaşının cebini
soymayı bir politika hâline getiren iktidar peki, buradan elde edilen
kazancı doktorlarla, sağlık emekçileriyle mi
paylaşıyor? Elbette ki hayır. Doktorlarımız da tüm
sağlık emekçilerimiz de köleci bir anlayışla sömürülmeye
devam ediyor.
AKP, iktidara geldiği 2002 yılından bu
yana sistematik bir şekilde emekçilerin haklarını
zayıflatan bir tutum geliştirdi; kadrolu, güvenceli
çalışmanın önü kesilerek esnek ve güvencesiz
çalışmayı artırdı, emekçiler arasına çeşitli
hiyerarşik farklar koyarak emekçi ortaklığı bile
ayrıştırılır hâle getirildi. Bu anlayışla
hazırlanan kanun teklifinde, sözleşmeli
çalışılabilecek kadro ihdasıyla sayı
artırılmıştır, oysa tüm sağlık emekçilerinin
sözleşmeli olarak değil, kadrolu olarak ihdas edilmesi gerekmektedir.
Veysel Eroğlu, bir milletvekili. Biz gelmeden
önce insanlar akaryakıt bulamıyordu, istasyonların önünde
uzaydan görülebilen kuyruklar vardı. demişti.
VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Yok muydu?
HÜDA KAYA (Devamla) Cumhurbaşkanı da
Keşke topraklarımızdan petrol fışkırıyor
olsa da bu durumun önüne geçebilsek. demişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, hemen sözümü toparlarken,
bakın, 10 yaşında bir çocuk ne dedi dün bana biliyor musunuz;
hiçbir yeri, gündemi yok iken dedi ki: Tayyipten önce biz ateşi
bilmiyorduk, çiğ çiğ et yiyen mağara insanlarıydık(!)
Artık 10 yaşındaki çocuklar bile sizlerin sözüne gülüyor
arkadaşlar.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
61.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraştaki bir
sığınmacı kampında çıkan olaylara ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Kahramanmaraş Milletvekilimiz, Genel Başkan
Yardımcımız Ali Öztunçun uyarısıyla söylüyorum.
Yabancı ajanslarda Kahramanmaraştaki bir sığınmacı
kampında önce, Afgan ve Suriyeli geçici sığınmacılar
arasında çıkan olayların daha sonra buna müdahale eden güvenlik
güçleriyle çatışma ve kamptaki barınakları yakma
noktasına geldiği, civardaki, çok yakınındaki köylülerin de
endişeli olduğu söyleniyor.
Bu konuyu Meclisin açık olduğu bu saatlerde
Genel Kurulun bilgisine sunup bu konuda gerekli girişimlerin
yapılıp Meclisin de mümkün olan en kısa sürede
bilgilendirilmesini talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri
(Devam)
1.- Kayseri
Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52
Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4485) ile Sağlık Aile
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin 6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 6 - 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununda bulunan 58 inci maddesinin;
a) (c) fıkrasının (1) numaralı
bendinde sırasıyla yer alan "800'ünü, "500'ünü,
"600'ünü ve "300'ünü ibareleri sırasıyla "950'sini,
"650'sini, "750'sini ve "375'ini şeklinde,
b) (c) fıkrasının (2) numaralı
bendinde sırasıyla yer alan "600'ünü, "250'sini,
200ünü", "150'sini ve "200'ünü ibareleri sırasıyla
"750'sini", "305'ini", "255'ini, "225'ini ve
260'ını şeklinde,
c) (h) fıkrasında sırasıyla yer
alan "800'ünü, "800 ve "1600'ünü ibareleri
sırasıyla "950'sini, "950 ve
"1900'ünüşekIinde,
değiştirilmiş ve maddenin (i)
fıkrasının üçüncü paragrafı aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Üniversitelerin (c) ve (f) fıkraları
kapsamındaki personeline bu madde uyarınca her ay yapılacak ek
ödemenin net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9
uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya pozisyon unvanı
itibarıyla belirlenmiş olan ek ödemenin net tutarından az olamaz
ve bu kapsamda söz konusu ek 9 uncu maddeye göre belirlenen ek ödeme
tutarı bu fıkralar uyarınca döner sermaye gelirlerinden
yapılacak ek ödemeden mahsup edilmek üzere merkezî yönetim bütçesinden
karşılanır."
Ali Fazıl Kasap Fikret
Şahin Mehmet
Bekaroğlu
Kütahya Balıkesir İstanbul
Özgür Özel Ali
Şeker Metin
İlhan
Manisa İstanbul Kırşehir
Servet
Ünsal
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Kırşehir Milletvekili Sayın Metin İlhan.
Buyurun Sayın İlhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
METİN İLHAN (Kırşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlıkla İlgili
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine partim
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Çok uzun ve yorucu süren bir pandemi döneminin
ardından, bol bol alkışlamaktan başka bir şey
yapmadığımız sağlık çalışanlarıyla
ilgili, beklentilerden çok uzak olan kanun teklifini nihayet görüşüyoruz.
Kanun teklifiyle ilgili detaylar, kamuoyu önünde AKP'li
siyasetçilerin her birinin ayrı bir şey söylediği ve hepsinin
siyasetten sınıfta kaldığı bir süreçle
başladı. Örneğin, TBMM'de aralık ayında Sayın
Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı arasında trajik
bir polemiğe neden olan ve Sağlık Bakanının Siz izin
vermeden ben söyleyebilir miyim efendim. dediği ve sağlık
çalışanlarının da büyük bir umutla beklediği kanun
teklifinin maddelerine bakıldığında, aralık
ayında geri çekilen önergeden çok daha düşük sabit ek ödeme
oranlarını içerdiğini görmekteyiz. Hekimlerimiz haklı
olarak aylardır iş bırakma eylemi yapmaktalar ama maalesef,
anlaşılan, Hükûmet seslerini duymamış veya duymazlıktan
gelmiş.
Ayrıca, haklı beklentileri olmasına
rağmen, diğer sağlık çalışanlarının
taleplerini içeren herhangi bir girişimin de
olmadığını belirtmek isterim. Sağlık ekip işidir,
sizler bazı sağlık çalışanlarını unutur ve
görmezden gelirseniz sağlık sisteminde zaman içerisinde mutlaka
iş barışını bozan birtakım olumsuzluklar ortaya
çıkacaktır.
Değerli milletvekilleri, sağlıkta kamucu
anlayışın terk edilip ticari bakış
açısının artarak gelişmesi, ülkemiz sağlık
sistemi için uzun vadede oldukça büyük bir risk oluşturmaktadır.
Bakınız, şehir hastanelerine dövize endeksli ödenen ve sözde
devlet sırrı niteliği taşıyan, kendi
yandaşlarına peşkeş çekilen bu milletin emeği ve
alın terine gelince suspus olan iktidar kadroları, söz konusu
hekimlerimiz ve diğer sağlık çalışanlarının
ekonomik ve özlük hakları olunca aylardır oyalama taktiğini
sürdürmektedirler.
Hükûmetin altı aydır oyalamasının
nedeni kanun teklifinin maddeleri ortaya çıkınca
anlaşılmıştır. Aralık 2021deki teklifte, emekli
pratisyen hekimlerinin ilave ödeme tutarını belirleyen gösterge
33.000e, uzman hekimlerin 40.000e çıkacakken yeni yasa teklifiyle
sırasıyla 20.000e ve 26.000e yükseltilmiştir.
Kısacası, pratisyen hekim emekli aylığında 3.050 lira,
uzman hekim emekli aylığında 3.400 lira iyileştirme
yapılacakken yeni yasa teklifiyle pratisyen hekimlere 1.600, uzman
hekimlere ise 2.100 lira artış yapılacaktır.
Yine, Aralık 2021deki düzenlemeyle pratisyen
hekim sabit ek ödeme oranı yüzde 450ye, uzman hekimlerinin yüzde 695e,
öğretim görevlilerinin ise yüzde 770e yükseltilecekti oysaki mevcut yasa
teklifinde ise sadece pratisyen hekimlerin sabit ek ödeme oranı yüzde
180den yüzde 265e yani beklenenden çok düşük bir oranda
artırıldı. Tabii, bir de uzman hekim ve eğitim
görevlilerinin sabit ek ödeme oranlarında herhangi bir artış
olmamasını da özellikle belirtmek isterim.
Ayrıca, aralıktaki düzenlemede ödemeler sabit
ek ödeme üzerinden düzenlenirken şimdiki yasa teklifinde ödemelerin
performans ve sözleşmeli çalışma üzerinden
artırılması öngörülmektedir. Böylece, sağlık
sistemimizde yer alan ve büyük sorunlar yaşanmasına neden olan
performansa dayalı ek ödeme uygulaması anlayışına
olumsuz bir katkı da sunulmuştur.
Kanun teklifinde -bu kadar uzun süre bekletilmesinde
kurnazca hesaplar yapıp- bazı sağlık
çalışanları lehine neredeyse hiçbir değişikliğe
yol açmayacak hükümlerin olduğunu görmekteyiz. Örnek verecek olursak,
üzerine söz aldığım 6ncı maddede yer alan, üniversite
bünyesinde çalışan uzman hekimlerimiz için öngörülen ek ödemelerdeki
yeni artışla ilgili mahsuplaşmanın yapılacak
olması sağlık çalışanlarının gelirleri
açısından önemli bir değişiklik
sağlayamayacaktır. Dolayısıyla, bu madde içeriğinin,
döner sermaye sabitinin yeterli oranda artırılması şeklinde
düzenlenmesi gerekmektedir. İkinci bir örneği ise aile hekimlerimizde
görebiliriz. Teklifte, aile hekimlerimizin uzmanlık yapabilmeleriyle
ilgili görece bir kolaylık sağlanmaktadır ancak ekonomik krize
bağlı olarak çok büyük artış gösteren cari giderleri
sorunlarına çözüm bulmak adına hiçbir adım
atılmamaktadır.
Özetle, şunu belirtmek isterim ki,
yıllardır ardı arkası kesilmeyen ekonomik krizler sebebiyle
yoksulluk sınırına gerileyen hekimlerin ve kamu
eczacıları dâhil diğer sağlık çalışanlarının
ekonomik durumlarının, özlük haklarının ve sağlıklı
çalışma şartlarının sağlanması talepleri ne
yazık ki yine sonuçsuz bırakılmıştır.
Gelin, Meclis olarak hep birlikte, hiçbir bahane
üretmeden ve birilerinden icazet beklemeden halkın emaneti olan -hür
iradesine sahip çıkıp- buradan tüm sağlık
çalışanlarımıza ayrım gözetmeksizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
METİN İLHAN (Devamla) -
maaşlarında en az yüzde 100 artış yapalım ki
pandeminin fedakâr kahramanlarına karşı üzerimize düşeni
yerine getirmiş olalım.
Son olarak şunu belirtmek isterim ki, Hükûmet,
siyasi bekalarını sağlamak amacıyla, ekonomik anlamda
kendilerince temel kriter gördükleri dövizi stabil kılmak adına,
ülkemizin kaynaklarını pervasızca, çeşitli adlar
altında faizcilere üstü örtük bir şekilde peşkeş çekerken,
hiç tereddüt etmezken söz konusu ülkemizin sağlık sistemi ve
sağlık çalışanları olunca bin dereden su getirmektedir
ama Hükûmet, şunu iyi bilsin ki, tüm sağlık çalışanları
kendilerine reva görülen bu zulmün cevabını sandıkta mutlaka verecektir.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 4 önerge vardır, okutup
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 7nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 7- 14/4/1982 tarihli ve 2659 sayılı
Adli Tıp Kurumu ile ilgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 30
uncu maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu fıkra uyarınca personele her ay
yapılacak ek ödeme net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya
pozisyon unvanı itibarıyla belirlenmiş olan ek ödeme net
tutarından az olamaz ve bu kapsamda söz konusu ek 9 uncu maddeye göre
belirlenen ek ödeme tutarı bu fıkralar uyarınca döner sermaye
gelirlerinden yapılacak ek ödemeden mahsup edilmeden merkezi yönetim
bütçesinden karşılanır.
Oya Ersoy Mahmut
Toğrul Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İstanbul Gaziantep
Muş
Habip Eksik Rıdvan
Turan
Iğdır
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tam da bu yasa teklifinin Meclise geldiği
günlerde, dün itibarıyla bir ambulans şoförünün feryadına
tanık olduk: Üç saattir onkoloji hastası için hastane arıyorum,
servise teslim edemedim, yoğun bakımlık hasta. Hasta
haklarını savunmak için bu eylemi yapıyorum. Ben devletin
hastanesinde iş yapamıyorsam hastalar, hasta yakınları, bu
millet ne yapsın?
Şimdi, bu sözleri bu Mecliste herkesin dinlemesi
lazım ve özellikle AKP sıralarına sesleniyorum: Bizim
dönemimizde Başbakanlığın önüne yazar kasa atan yok. diye
övünüyordu Genel Başkanınız. İşte, siz bir
sağlık çalışanının halkın
sağlığı için kendini ambulansa kilitlemek zorunda
bıraktığınız bir sağlık sistemi
yarattınız. Dilinize o pelesenk ettiğiniz Başbakanlık
önüne yazar kasa fırlatan esnaf İflas ediyorum. diyordu, İflas
ediyorum. dediği konu paraydı ama bugün sağlık
çalışanının yaptığı eylemin konusu insan
hayatı, insan sağlığı, halk
sağlığı. Evet, işte, sizin, sağlık sistemini
getirdiğiniz durum budur.
Hastane önündeki kuyrukları
kaldıracağız. deyip evlerde telefon, internet
başlarında kuyruk yarattınız.
Yasa dışı dedik; evet, bıçak parası
yasa dışıydı. Bıçak parasını
engelleyeceğiz. dediniz, yasallaştırdınız.
Şimdi, bıçak parasının 2-3 katı para alan özel
hastaneler yarattınız. Bu, sizin Sağlıkta Dönüşüm
Programınızın bir sonucu.
Devlet hastanelerine mahkûm etmeyeceğiz kimseyi.
dediniz, Özel hastaneye de herkes gidebilecek. dediniz. Parası
olanın özele gidip sadece parası olanın özele gidip
sağlık hizmeti yerine otel hizmeti aldığı hastaneler
yarattınız. İktidara geldiğinizden itibaren
sağlık alanını piyasaya açtınız.
Sağlığı kamusal bir hak olmaktan çıkarıp
hastaneleri ticarethane, hastaları müşteri ve sağlık
çalışanlarının emeğini köle emeği hâline getiren
uygulamaları parça parça yaşama soktunuz. Evet, sağlıkta
dönüşüm dediğiniz bu sistem, bu program özellikle pandemi ve ekonomik
kriz de eklenince tıkandı ve enflasyon ve dolardaki yükseliş
nedeniyle ithal edilen tıbbi teknoloji, tıbbi sarf ve ilaç giderleri
daha da katlandı. Üniversite hastanelerinin geliri giderini
karşılayamaz hâle geldi yani döner sermaye çöktü. Çalışanların
ücretleri her geçen ay erirken çalışma şartları daha da
zorlaştı ve sağlık çalışanlarının büyük
bir çoğunluğu yoksulluk sınırının altında
ücret alıyor ve her gün sağlık kurumlarında yaşanan
kaosun içinde halka sağlık hizmeti götürmeye, vermeye
çalışıyor. Siz bu tıkanıklığı yaratan
sağlık sistemini değiştirmek yerine
tıkanıklığı idare etmek için işte bu teklifi
getirdiniz, üstelik altı ay önce Meclise sunup geri çektiğiniz
teklifin bile gerisinde olan bir teklif getirdiniz.
Evet, iktidarınız boyunca özel hastanelere
ayırdığınız o teşvikler var ya, şehir
hastaneleri için müteahhitlere yaptığınız kıyaklar;
bunları koruyucu sağlık hizmetlerine, araştırmaya,
geliştirmeye, sağlık çalışanlarına
ayırsaydınız yani toplum sağlığını
önceleseydiniz aslında bu tıkanıklık da olmazdı.
Bugün, sağlık meslek örgütleri tüm sağlık kurumlarında
görevdeydi. Ne istiyorlardı? İşte tam da sadece kendileri için
değil, herkes için, halk için eşit, nitelikli, parasız,
ulaşılabilir bir kamusal hizmet olarak sağlık hizmetini
öngören bir sistem istiyorlardı.
Şimdi, söz aldığım 7nci maddede
tam da bu düzenlemeye eş düzenleme yapılıyor. Adli Tıp
Kurumunda çalışanların sabit ek ödemeleri merkezî yönetim
bütçesinden karşılanacak. Evet, bunun içeriğine bir sözümüz yok
ancak Adli Tıp Kurumuyla ilgili olarak acil olarak yapılması
gereken tek bir düzenleme var, o da Adli Tıp Kurumunu etik ve
kuralları esas alan özerk ve bağımsız, tarafsız bir
Kurum hâline getirmek; yapılması gereken bu. Adli Tıp Kurumu,
bugün, kamu hastanelerinin verdiği Cezaevinde kalamaz. raporlarına
rağmen aksi yönlerde kararlar vererek hasta tutukluları tahliye
etmeyen bir Kurum hâline gelmiştir. Bu durum acilen
değişmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
OYA ERSOY (Devamla) Evet, tüm hasta mahpuslar bizim
için çok değerlidir, insan hayatı çok değerlidir, insan
sağlığı çok değerlidir ancak bu sıralarda oturan
meslektaşımız, Milletvekili Aysel Tuğluku hepimiz gördük,
gittiğimizde de gördük; hastalığının geldiği
aşamada Aysel Tuğluk cezaevinde tek başına
yaşamını sürdüremez hâle gelmiştir. Bunu sadece biz
görmüyoruz, cezaevindeki gardiyanlar da görüyor, herkes tanık, cezaevi
idarecileri tanık. Bir dakika bile gecikmeden Aysel'in serbest
bırakılması lazım. Evet, Aysel'in sağlığının
geldiği aşamada cezaevinde onu tutmak hukukla, etikle, vicdanla
açıklanamaz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 7nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 7- 14/4/1982 tarihli ve 2659 sayılı
Adli Tıp Kurumu ile ilgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 30
uncu maddesinde bulunan ikinci fıkrasının ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu fıkra uyarınca personele her ay
yapılacak ek ödeme net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya
pozisyon unvanı itibarıyla belirlenmiş olan ek ödeme net
tutarından az olamaz ve bu kapsamda söz konusu ek 9 uncu maddeye göre belirlenen
ek ödeme tutarı bu fıkralar uyarınca döner sermaye gelirlerinden
yapılacak ek ödemeden mahsup edilmek üzere merkezî yönetim bütçesinden
karşılanır.
Mehmet Bekaroğlu Ali
Fazıl Kasap Özgür
Özel
İstanbul Kütahya Manisa
Ali Şeker Metin
İlhan Servet
Ünsal
İstanbul Kırşehir Ankara
Kani Beko Fikret
Şahin
İzmir Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) -Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden İzmir
Milletvekili Sayın Kani Beko.
Buyurun Sayın Beko. (CHP sıralarından
alkışlar)
KANİ BEKO (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün artık AKP yöneticilerinin her
platformda Sağlıkta çağ atladık. diye övündüğü
Sağlıkta Dönüşüm Programı tam anlamıyla bir
yıkım olmuştur. Sağlıkçıların haklı
çığlıkları maalesef ortada, sağlıktaki
yıkımı gelin birlikte durduralım.
Sağlık taşerona teslim edilemez,
taşeron kesinlikle yasaklanmalıdır. Yurttaşların
parası kadar sağlık hizmeti alır hâle geldiği bu
düzende ne yazık ki sağlık emekçileri de süreçten olumsuz
etkilenmişlerdir. Sağlık hizmetleri haktır, ücretsiz
olmalıdır, sağlıktan tasarruf olmaz. Bu yasal düzenlemeyle
daha önce Hakkınız ödenmez. dediğiniz hekimlerin,
sağlık çalışanlarının hakları olanı
yine ödemiyorsunuz. Aralık 2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
tüm partilerin üzerinde ortaklaşarak kabul ettikleri yasal düzenlemenin
neden geri çekildiğine ilişkin hiçbir sorumuz maalesef
yanıtlanmamıştır. Bir kez daha Meclis kürsüsünden
soruyorum: Neden yasayı geri çektiniz? O dönem AKP milletvekillerinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında Daha iyisini
getireceğiz, onun için geri çekiyoruz. Daha fazlasını
sağlayacağız, daha kapsamlı bir şekilde kanun metni
hazırlayacağız. ifadeleri vardı. Oysa geri çekilen
düzenlemede pratisyen hekimlerin emekli maaşına 4.710 TL ek ödeme
yapılacakken şimdi sadece 1.648 TL önerilmektedir; miktar 3.061 TL
düşürülmüştür. Uzman tabiplere 5.415 TL verilecekken şimdiki
teklif 2.119 TL; miktar maalesef 3.296 TL düşürülmüştür.
Söylediğiniz iyileştirme bu mu? Çok yazık!
Emekli hekim ve diş hekimleri arasında
ayrımcılık yapıyorsunuz. Kanun teklifinin en çok üzerinde
durulan ve tartışılan maddesi, emekli maaşlarına ilave
ek ücret olarak ilgili düzenlemedir. Neden BAĞ-KUR ve SSKden emekli olan
hekimlerin emekli maaşlarına yapılacak ilave ek ödemelerden
faydalanmasına engel oluyorsunuz? BAĞ-KUR ve SSKden emekli olan
hekimler, diş hekimleri bu emekli maaşlarıyla geçinemiyorlar, çocuklarını
okutamıyorlar. Bu uygulamada eczacılar, veteriner hekimler,
hemşireler, ebeler, teknikerler başta olmak üzere 39 kategoride tüm
sağlık çalışanları dışarıda
kalmıştır. Neden eczacılar, ebeler, hemşireler, teknikerler
yok?
Sayın AKP ve MHP milletvekilleri, sağlık
çalışanları arasında ayrımcılık
yapıyorsunuz, yapmayın; hem emekli maaşlarını
iyileştirmiyorsunuz hem de çalışmak zorunda kalan emeklilerin
maaşından kesinti yapıyorsunuz. Ayrıca sağlık
çalışanları izne çıkamıyor, yıllık iznini
kullanamıyorlar, izne çıktıklarında ek ödemeleri kesiliyor;
bu durumu da kabul etmek mümkün değil.
Değerli milletvekilleri, sağlık
yasası bugün Meclisten geçerken işçi sağlığı ve
iş güvenliği yine ILO kriterlerine uygun hâle getirilmedi.
Unutmayalım ki 2002 yılından bu yana AKP tarafından
işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri
alınmadığı için 30 bin işçi iş cinayetlerinde
öldü. Bu yasayla işçiler ölmeye devam edecek. Meslek
hastalıkları hastanesi 78 ilimizde yok. Her yıl 1 milyona
yakın işçi meslek hastalığına yakalanmaktadır.
Covid-19 neden meslek hastalığı olarak sayılmadı?
Yüzlerce hekim memleketi terk ederken, onlarca hekim istifa dilekçelerini
verirken Cumhurbaşkanı, Giderse gitsinler. diyerek onları
görmezden geldi ve sağlık sistemi maalesef çöktü. Kanserli hastalara
sekiz ay sonra hastaneler randevu veriyorlar. Hastanelerden randevu
almanın çok zor olduğu böylesi bir dönemde unutmayın ki
sağlıktan tasarruf olmaz.
Sonuç olarak aylardır oyalama ve algı
yönetimiyle sağlık çalışanlarını bekleten AKP
iktidarının şu anda Meclis gündemine getirdiği kanun teklifiyle
sağlık çalışanlarına mali açıdan
sınırlı düzeyde ve kapsayıcı olmayan bir
artış sağlanmıştır. Dağ fare
doğurmuştur. Yaşanılan ekonomik kriz nedeniyle geçinemeyen
hekimlerin ve sağlık çalışanlarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen
KANİ BEKO (Devamla) -
emekliliğine
yansıyacak ücret artışı ve sağlıklı
çalışma şartları talepleri yine maalesef sonuçsuz
kalmıştır. Bu nedenden dolayı sağlıkçılar
alanlara çıkmışlardır. Sağlıkçıların
haklı çığlıklarını duymayan kulaklar duysun,
görmeyen gözler görsün artık.
Teşekkür ederim, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var Sayın
Başkan.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunmadan
önce yoklama talebi var, yoklama talebini karşılayacağım.
Sayın Özel, Sayın Şahin, Sayın
Şevkin, Sayın Sümer, Sayın Köksal, Sayın Şeker,
Sayın Antmen, Sayın Beko, Sayın Emecan, Sayın Kayan,
Sayın Demirtaş, Sayın Şahin, Sayın Tuncer, Sayın
Aydoğan, Sayın Yılmazkaya, Sayın Güzelmansur, Sayın
Tokdemir, Sayın Zeybek, Sayın İlhan, Sayın
Kılınç. Diğer arkadaşlar oturabilir, 20yi tamamladık.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Pusula veren arkadaşlar lütfen Genel Kuruldan
ayrılmasın.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:00.40
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 337 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerinde İzmir Milletvekili Kani Beko ve
arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasından önce,
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN - Pusula veren sayın milletvekilleri
Genel Kuruldan ayrılmasın lütfen.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Yapılan ikinci yoklamada da
toplantı yeter sayısı bulunamadığından,
alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 16 Haziran 2022
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.51