TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
104üncü
Birleşim
16 Haziran
2022 Perşembe
(TBMM
Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının,
Bitlisin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adanada
riskli alan ve kentsel dönüşüm mağdurlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanin, ahlak ve
maneviyata ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Yunanistanın kışkırtmalarına devam etmesine
ilişkin açıklaması
2.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokatın Zile ve
Turhal ilçelerinde oluşan sel felaketinden etkilenen çiftçilerin
mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
3.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
kurbanlık fiyatlarına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın,
İstanbul Okmeydanı Fetihtepe Mahallesinde yaşanan kentsel
dönüşüm zulmüne ilişkin açıklaması
5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Bursanın bazı ilçe ve köylerindeki sulama sorununa ilişkin
açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
belediyelerin nasıl yönetilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Jandarma
Astsubay Kıdemli Üstçavuş Güngör Gençerin vefatına ve devletin
başta terör örgütleri olmak üzere uyuşturucu çeteleriyle de
başarılı bir mücadele yürütmesine ilişkin
açıklaması
8.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Türkiyedeki
yanlış eğitim ve ekonomi politikaları nedeniyle milyonlarca
üniversite mezunu gencin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
9.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapıp,
Kütahyanın sağlık sorununa ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
2021-2022 eğitim öğretim yılının yarın sona
ereceğine ve bu yaz tatili döneminde tüm vatandaşları Mersine
davet ettiğine ilişkin açıklaması
11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 15-16
Haziran büyük işçi direnişinin 52nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Türkiyenin
doğal gaz üretim hedefine ilişkin açıklaması
13.- Manisa Milletvekili Semra Kaplan
Kıvırcıkın, Türk Kızılay
teşkilatının kuruluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
14.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Hazine ve Maliye
Bakanının yapmış olduğu açıklamaya ilişkin
açıklaması
15.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
akaryakıta gelen zamlara ilişkin açıklaması
16.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisardaki Zafer Müzesine yapılan tadilata ilişkin
açıklaması
17.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK
PARTİ Hükûmetinin yaptığı çalışmalara
ilişkin açıklaması
18.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, dünyada
yaşanan çölleşme ve kuraklığa ilişkin
açıklaması
19.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKP
ve küçük ortağının vatandaşa tedaviyi değil ölümü reva
görmesine ilişkin açıklaması
20.- Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin, terörle
mücadelenin kesintisiz devam etmesine ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 16 Haziran Kamu Çalışanları Gününe,
16 Haziran Dünya Ev İşçileri Gününe, 9uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin vefatının 7nci yıl dönümüne, iktidarın
ülkeyi getirdiği ekonomik duruma, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin yarattığı tek adam algısının
vatandaşlar üzerinde baskı oluşturduğuna, AK PARTİnin
toplumun neredeyse her kesimine konuşma ve düşünme yasağı
uyguladığına ve İYİ Parti iktidarında özgür
düşünceye ket vurulmayacağına ilişkin açıklaması
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Deniz Poyrazın 1inci ölüm yıl dönümüne,
dün gece tutuklanan 16 gazeteciye, gazetecilere yönelik baskıların
yeni olmadığına, HDPye yapılan operasyonlara, Vanda
tişörtünün üzerinde Selahattin Demirtaşın portresi var diye 6
yaşındaki çocuk ve annesinin gördüğü muameleye, Afyonkarahisar
Cezaevinde başlatılan açlık grevinin devam ettiğine ve
cenazelere yapılan saldırılara ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, şehit
Uzman Çavuş Kadir Kemik ile şehit Jandarma Astsubay Güngör Gençere
Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize
başsağlığı dilediğine, cumhuriyetin 100üncü
yılına yaklaşırken ülkede gerçekleştirilen
yatırım ve kalkınma hamlelerine, 17 Haziran Dünya Çölleşme
ve Kuraklıkla Mücadele Gününe ve Devlet Tiyatrolarının
kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 9uncu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin vefatının 7nci yıl
dönümüne, Ayhan Işıkı vefatının 43üncü yıl
dönümüne, Devlet Tiyatrolarının kuruluş yıl dönümüne, Deniz
Poyrazın 1inci ölüm yıl dönümüne, Berkin Elvanın annesini
miting meydanlarında yuhalatanlarla önümüzdeki dönemde adil yargı
önünde hesaplaşmayı ümit ettiklerine, Sevinç İnönüye VIPde
yapılan muameleye ve atama bekleyen engelli öğretmen adaylarına
ilişkin açıklaması
25.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Pençe-Kilit Operasyonunda şehit olan Piyade Uzman Çavuş Kadir
Kemike, şehit edilen Öğretmen Necmettin Yılmazın
vefatının 5inci yıl dönümüne, ezan yasağının
kaldırılmasının 72nci yıl dönümüne, 9uncu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin 7nci vefat yıl dönümüne, TFF
Başkanlığına seçilen Mehmet Büyükekşiyi tebrik
ettiğine, 16 Haziran Tüm Kamu Çalışanları Gününe, bu hafta
sonu üniversite sınavına girecek tüm öğrencilere
başarılar dilediğine ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydının,
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ile Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlunun sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, Kars
Milletvekili Yunus Kılıçın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kars Milletvekili
Yunus Kılıçın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun,
halkımız ekonomik krizle boğuşurken iktidarın kamu
kaynaklarını 5li çeteye dağıtmaya devam etmesine
ilişkin açıklaması
30.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin açıklaması
31.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfanın Hilvan ilçesinin
sağlık ve doğal gaz sorununa ilişkin açıklaması
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
yükseköğrenim gençliğinin okullarına dönmelerini ve
eğitimlerini tamamlamalarını desteklediklerine ilişkin
açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfanın sorunlarına ilişkin açıklaması
34.- Iğdır Milletvekili Habip Eksikin,
Iğdır Belediyesine atanan kayyumun Iğdır halkına âdeta
zulmetmesine ilişkin açıklaması
35.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyamana yapılacağı söylenen 150 yataklı devlet
hastanesine ilişkin açıklaması
36.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, savaş gibi yapısal meseleleri nüfus
politikaları üzerinden ele almanın dünyanın her yerinde
ırkçılık olarak kabul edildiğine ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Uşak
Milletvekili İsmail Güneşin 337 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Uşak Milletvekili İsmail Güneşin 337
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine lişkin
açıklaması
39.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin 337 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Türkiyenin Şengalin Sinune ilçesine
düzenlediği SİHA saldırısına ilişkin
açıklaması
41.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın,
Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin 337 sıra
sayılı Kanun Teklifinin aleyhinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri ile Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
45.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin 20-23 Haziran 2022 tarihleri
arasında Birleşik Arap Emirliklerine resmî bir ziyarette
bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1977)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin
Öztürk ve arkadaşları tarafından, ormanların korunması
ve ağaçlandırma çalışmalarının
hızlandırılması için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla 9/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin 16 Haziran 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve
arkadaşları tarafından, Türkiyede çiftçilerin üretim
sorunları başta olmak üzere tarım alanını krizden
çıkarmak için gerekli çalışmaların yapılması
amacıyla 16/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin 16 Haziran 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve
arkadaşları tarafından, doğurganlık
hızının düşüklüğüyle değişen demografik
yapının tespiti ve sorunların araştırılması
amacıyla 16/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin 16 Haziran 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 17 Haziran
2022 Cuma günü toplanmamasına ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Antalya
Milletvekili İbrahim Aydının İYİ Parti grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
İYİ Partiye sataşması nedeniyle konuşması
2.- Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlunun, Antalya Milletvekili İbrahim
Aydının İYİ Parti grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri
Milletvekili İsmail Tamerin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, Kütahya
Milletvekili Ali Fazıl Kasapın 337 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 13üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar
Akarın, Grup Başkan Vekillerine ve bütün konuşmacılara
güzel bir müzakere gerçekleştirdikleri için teşekkür ettiğine
ilişkin konuşması
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52 Milletvekilinin Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4485) ile Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337)
2.- Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemir ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler
ile 61 Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi (2/4478) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 338)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 337) Sağlıkla İlgili
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, tüketici, taşıt, konut ve çiftçi destek kredileri
faiz oranlarının yüksekliğine ilişkin sorusu ve Hazine ve
Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin cevabı (7/64659)
2.- Ankara Milletvekili Murat Emir'in, bir askeri
danışmanlık şirketinin mali denetimine ilişkin sorusu
ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin cevabı (7/64660)
3.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın, kur
korumalı Türk lirası mevduat ve katılma hesabı
uygulamasına ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin
Nebati'nin cevabı (7/64663)
4.- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, Bakanlık
personeline ödenen taşınma ücretinde bir artış
yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Hazine
ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin cevabı (7/64664)
5.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca'nın,
liselerde dağıtılan soru bankası kitaplarının
ihalesine,
- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan'ın, devlet
okulları ve özel okullardaki okul sağlığı birimlerine
ve okul sağlığına yönelik çalışmalara,
- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın,
Malatya'nın Arapgir ilçesindeki öğretmen eksikliğine,
- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, Bakanlık
personeline ödenen taşınma ücretinde bir artış
yapılıp yapılmayacağına,
- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin,
Kırıkkale ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda
engelli personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/64699), (7/64702), (7/64706),
(7/64707), (7/64862)
6.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık'ın,
Bakanlık hizmetlerinde Kürtçe dilinin kullanımına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlu'nun cevabı (7/64751)
7.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın,
Balıkesir Merkez Havalimanı'nın kullanımına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlu'nun cevabı (7/64753)
8.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybek'in, 2018-2022
yılları arasında 4734 sayılı Kanun'un 21'inci
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
Bakanlığın ve bağlı kuruluşlarının
yaptığı ihalelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/64758)
9.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, Uşak
ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
Bolu ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda
engelli personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna,
Afyonkarahisar ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
Elâzığ ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
İlişkin soruları ve Hazine ve Maliye
Bakanı Nureddin Nebati'nin cevabı (7/64830), (7/64831), (7/64832),
(7/64835)
10.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin,
Kırklareli ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Sivas ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
İlişkin soruları ve Hazine ve Maliye
Bakanı Nureddin Nebati'nin cevabı (7/64833), (7/64834)
11.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, Kastamonu
ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut
Özer'in cevabı (7/64863)
12.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz
Kaya'nın, Rize-Artvin Havalimanından gerçekleştirilen uçuş
sayısına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/64942)
13.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin,
Afyonkarahisar ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli
personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık
bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Bolu için hazırlanan
projelere ve ile yapılan yatırımlara,
Edirne ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda
engelli personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna,
Bolu ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda
engelli personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/65050), (7/65053), (7/65054),
(7/65063)
14.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, 2018-2022
yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları
çerçevesinde Kırklareli için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık
bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Tokat için hazırlanan
projelere ve ile yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık
bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Artvin için hazırlanan
projelere ve ile yapılan yatırımlara,
Kırşehir ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık
bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Aydın için hazırlanan
projelere ve ile yapılan yatırımlara,
- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, Kocaeli'nin
Kartepe ilçesinde bulunan bir ilkokulda akıllı tahta
uygulamasında yaşanan sorunlara,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/65051), (7/65052), (7/65055), (7/65056),
(7/65060), (7/65066)
15.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin,
Kırşehir ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık
bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Niğde için hazırlanan
projelere ve ile yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık
bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Edirne için hazırlanan
projelere ve ile yapılan yatırımlara,
Giresun ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda
engelli personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna,
Sakarya ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Kastamonu ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık
bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Kahramanmaraş için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık
bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Uşak için hazırlanan
projelere ve ile yapılan yatırımlara,
İlişkin soruları ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/65159),
(7/65160), (7/65161), (7/65162), (7/65163), (7/65164), (7/65165), (7/65166)
16.- İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın,
uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri
eğitim veren bir şirketin faaliyetlerine ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı
(7/65224)
17.- Şırnak Milletvekili Nuran İmir'in,
Bazı cezaevlerinde TBMM TV'nin izlenemediği iddiasına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiç'in cevabı (7/65523)
18.- Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol'un, bir askeri
danışmanlık şirketinin yürüttüğü faaliyetlere
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu'nun cevabı (7/65585)
19.- İzmir Milletvekili Kani Beko'nun, mal
varlığına el konulan bir kişinin SGK'ya olan borcuna
ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin
cevabı (7/65593)
16 Haziran 2022 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
104üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Bitlisin
sorunları hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalıya aittir.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının,
Bitlisin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye
İstatistik Kurumunun en düşük gelirli iller listesinde yeri
değişmeyen memleketim Bitlisin sorunları hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve tüm
Bitlisli hemşehrilerimi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu memlekette bir
Ulaştırma Bakanı var, Bitlis-Tatvan-Ahlat
Kavşağında yani ölüm kavşağında yitip giden
canları görmüyor. Yedi yıldır 12 kilometrelik Bitlis Deresi-Van
transit yolunun yapımını yapamadıklarını
göremiyor, Tatvan çevre yolunun yapılamadığını
göremiyor. Bir Sağlık Bakanı var, Bitlis merkez ve ilçelerinde
yaşanan uzman doktor eksikliğini göremiyor. Sanayi ve Teknoloji
Bakanı var, sanayisi gelişmemiş Bitlisi göremiyor. Kültür ve
Turizm Bakanı yedi bin yıllık tarihî bir kentin turizm
eksikliğini görmüyor. Gençlik ve Spor Bakanı var, Bitliste gençler
ve spor adına bir şey yok, bunu görmüyor. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı var, Bitliste işsizliği görmüyor.
İçişleri Bakanı var, Bitlis halkının iradesini
görmüyor. Adalet Bakanı var, değil Bitliste memlekette yaşanan
adaletsizliği görmüyor. Hazine ve Maliye Bakanı, bırakın
Bitlisi, gözündeki ışık yüzünden önünü göremiyor. 2
Bakanlığa da ayrı başlık açmak isterim: Bunlardan
birincisi, Tarım ve Orman Bakanlığı. Eski Tarım ve
Orman Bakanı ağaçtan anlamadığı için Ormanları
gençleştiriyoruz. diyerek 5, 10, 15 yaşındaki ağaç
kesimine göz yummuştu, herhâlde meşe fidanı ile domates fidesini
birbirine karıştırıyordu. Yeni Bakana bakıyoruz,
aynı trendi sürdürüyor. Bir ay önce Bitlis'te Valiyle
yaptığı toplantıda Bitlis ilinde orman örtüsünün yüzde 22
olduğunu söyleyip bu oranın az olduğunu beyan etmişti.
Yanında oturan Vali orman katliamı için plan yapıyor, Sayın
Bakan da orman örtüsünü az buluyor. Geçen hafta bana gönderilen ağaç
katliamı videosundan bir kareyi size göstermek istiyorum. Görüntü çok net
değil ama amaç çok net; orman katliamı. Burası Kolludere, Kesan
Deresi vadisinde yapılan orman katliamı. Daha önce de Norşin,
Hizan, merkeze bağlı ormanlarda kıyımlar yapılmıştı.
İklim krizi, Paris Anlaşması, Glasgow görüşmelerinde neler
konuşuldu, sonucunda yapılana bakın. Karbon ayak izini küçültme
sözü verildi, orman ayak izini küçültme faaliyetleri gösteriliyor. Çevreyi,
ekolojiyi, ekolojik dengeyi bozmaya artık bir son verin.
Söz etmek istediğim ikinci bakanlık ise Çevre
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı. AKP Genel Başkanı Erdoğan, Van ve
Bitlis Belediyelerinin çevre temizlik araçları, kanalizasyon, atık su
arıtma tesisi ve içme suyu gibi altyapı yatırımlarına
419 milyon lira finansman desteğinde bulunduklarını belirtti.
Şimdi, size bir fotoğraf daha göstermek istiyorum. Evet, burası
Tatvan Atık Su Arıtma Tesisine
Değerli milletvekilleri, kısacası,
Kabinede 18 Bakan var. Bitlise bakıp da gören yok. Bakmak ile görmek
arasında çok fark vardır. Türkiyenin bakanlara değil,
baktığını görenlere, gördüğünü algılayanlara,
algıladığını da analiz edebilen insanlara
ihtiyacı var. Maalesef, bakanlar kabinesinin Bitliste görmek istedikleri
tek şey, kendileri için yapılacak 151 milyon liralık 9 adet
bakanlık konutu, Bitlise hizmet gibi bir dertleri yok. Bitlise hizmet
etmek İstanbulda ihale kovalamak değil, halka
yaşamlarını idame ettirecek gelir kapılarının
sağlanmasıdır. Tekel fabrikasını kapatıp yerine
Ahlatta saray yapmak Bitlise yatırım değildir. Esnafın
dükkânlarını yıkıp 9 tane bakanlık konutu inşa
etmek Bitlisi kalkındırmak değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Torpille,
kayırmayla, bir kâğıda isim yazarak, liyakati yok ederek kadro
dağıtmak Bitlise hizmet değildir. İnsanların
merasına çöküp yılda bir kez ok atmak memleketi tanıtmak
değildir. Bitlisin üretime ihtiyacı var, Bitlisin sanayiye
ihtiyacı var, Bitlisin turizme ihtiyacı var, Bitlislinin işe
ihtiyacı var. Gençlerimiz geleceğini Bitliste göremiyorlar ve göç
etmek zorunda kalıyorlar. Gençler mutsuz, umutsuz; tek mutlu gençlik AKP
gençlik kolları, onun sebebi de belediyeden her ay ilansız ihale
usulüyle aldıkları maaşlardan kaynaklanıyor. Bu deve
kuşu politikalarını bırakın artık, bütün dünya ne
yaptığınızı görüyor, biliyor. Kendi konforunuzu ve
refahınızı bir tarafa bırakıp Bitlis
halkının yarasına merhem olun, en azından seçimlerde
esnafından da halkından da oy isteyecek yüzünüz olsun. Güzel bir
deyim var: Yaş kesen, baş kesen iflah olmaz." diye. Yaş
kesen, baş kesen iflah olmadı ve olmayacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Adanada riskli alan ve kentsel dönüşüm mağdurlarıyla ilgili söz
isteyen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkine aittir.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adanada
riskli alan ve kentsel dönüşüm mağdurlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Adananın kangren
hâline gelmiş sorunlarıyla ilgili söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2013 yılında
riskli alan olarak ilan edilen Köprülü Mahallesinde vatandaşlar tam dokuz
yıldır kaos yaşıyorlar. Burada, arkadaşlar, bu
alanı size göstermek istiyorum, Adananın en değerli
alanlarından biri, Seyhan Nehri kenarında âdeta kupon arazi
niteliğindeki Köprülü Mahallesi buradan da göreceğiniz gibi yüksek
binaların, TOKİnin ve çok katlı yapılaşmanın
yutmak üzere
Burada emekli insanların edindiği mahalleye Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı eliyle çökmek üzereler
arkadaşlar. Tam dokuz yıldır burada bir düzenleme, imar
düzenlemesi yapılmaya çalışılıyor. Ancak sorun burada
şudur arkadaşlar: Riskli alan ilan edilen bölgede herhangi bir etüt
çalışması yapılmamış, herhangi bir karot
alınmamış, herhangi bir rapor hazırlanmamış; neye
göre riskli? Afaki bir kavram arkadaşlar. Burada Adananın en
kıymetli ve kupon arazisi niteliğindeki bu alanda, yerel yönetim
devre dışı bırakılarak Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı burada bir kentsel dönüşüme girişiyor ve
muhatabı da -ne yazık ki bütün o mahallelilerin karşı
durmasına rağmen- bir firma ve bütün yazışmalar bu firma
üzerinden devam ediyor. Dolayısıyla Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına buradan çağrımızdır: Dokuz
yıldır
Bu alanda mahalleliye rağmen düzenleme
yapmayınız lütfen. Yerel yönetimleri de mutlaka buraya dahil edin ve
bu insanların sorununu mutlaka çözün. Afet riski adı altında
bu alanda imar yapımı ve burada yeniden bir dönüşümü
yapacaksanız mahalleliyi devre dışı bırakmayın
diyoruz.
Evet, yine benzer bir olay, Şehit Erkut Akbay
Mahallemizde yaşanıyor arkadaşlar. 2020 yılında
Cumhurbaşkanlığı kararıyla riskli alan ilan
edilmiş olan bu alanda da yine kaos devam ediyor. 6 bin kişiyi
ilgilendiren burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla bir
anlaşma imzalıyor vatandaşlar ve evini terk ediyor; ya kiraya
çıkıyor ya da bir yakının yanında ikamet etmeye
çalışıyor.
Evet, değerli milletvekilleri, bu alanda da
Burası maalesef yine iki yıldır sürüncemede ve gördüğünüz
gibi, binalar yıkılmış durumda. Buraya ilişkin hâlâ
vatandaşlara ne proje konusunda ne de bu projenin ne zaman
tamamlanacağı konusunda bir bilgi verilmiyor. 13 bin lira kira bedeli
belirlenmiş iki yıl önce ve bu bedel hâlâ aynı bedel üzerinden
bu kadar fahiş kiraların olduğu bir ortamda bu insanlar 13 bin
lira kira bedeliyle geçiştirilmeye çalışılıyor. Bu
vatandaşların da hakkını korumak yüce Meclisin ve Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının yine görevidir diye
düşünüyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, Adana genelinde
sürekli elektrik kesintileri yaşanıyor -hani çok övünüyoruz ya o
özelleştirmeyle, vesaireyle- şimdi Adana'da, Kozan'da günlerce
elektrik kesiliyor arkadaşlar. Karaisalı ve köylerinde, Feke,
Saimbeyli ve köylerinde, Yüreğir, Doğankent ve Solaklıda iki üç
gün süren kesintiler özellikle sıcak yaz aylarında, insanların
klimaya ve soğutuculara ihtiyaç duyduğu ortamda insanları
canından bezdiriyor. Buradaki mahalleli
vatandaşlarımızın yakarışıdır,
Meclisten seslerini duyurmak istiyoruz.
Evet, değerli milletvekilleri, yine, 2013
yılında yıkılan ve dokuz yıldır açılmayan
bir Karşıyaka Devlet Hastanesi sorunu var. Tam 500 bin insan
sağlık hizmetinden yararlanamıyor arkadaşlar.
Karşıyaka Devlet Hastanesi niye yıkıldı? Kurmuş
olduğunuz kilometrelerce uzaktaki şehir hastanesine müşteri
garantisi verdiğiniz için yıktınız ve dokuz
yıldır hâlâ bu hastaneyi yapmıyorsunuz. Akıbeti ne oldu
hastanenin diye buradan yeniden sormak istiyorum.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sahra hastanesi
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Sahra
hastanesi
Efendim, siz sahra hastanesinden söz edeceğinize önce
yıktığınız hastaneleri yerine getirin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Evet, arkadaşlar, en stratejik
havalimanlarından birisi Şakirpaşa Havalimanı. Biz Mersinli
kardeşlerimle
Mersin bizim kardeş şehrimiz, orada da
havalimanı olsun ama Anamur gibi bir yere kursanız kabul ederiz, Adana'nın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
yer altı su seviyesi yüksek bir alana
havalimanı yapıyorsunuz
Değerli milletvekilleri, üzerimdeki ceket özel
bir ceket, Adana bezi, Adana pamuğundan yapılmış ve
pamuğun simgesi. Verim Kadın İnisiyatifi Kooperatifi
tarafından özel olarak dokundu ve Mecliste dile getirmem için sunuldu.
Artık pamuk, stratejik ürün, Adanada da sona erdi. Bunu sürdürmek üzere
bu ceketi sembolik olarak giydim. (CHP sıralarından alkışlar)
Verim Kadın Kooperatifinde emeği geçen ve bütün kooperatiflerde emek
veren kadınlara saygıyla diyorum değerli milletvekilleri. (CHP
sıralarından alkışlar)
Evet, arkadaşlar, her taraf yoksullukla
kırılırken ülkemiz, yoksulluk altında, evine ekmek
götüremeyen, bayramda çocuğuna harçlık veremeyecek olanlara
keşke bayram ikramiyesini verebilse.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla)
Selamlayıp kapatacağım.
BAŞKAN Selamlayın lütfen.
Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Ve diyorum ki:
Milletimizin kırışmış alnına hor bakmayın.
İnsanımızı mutlaka bilge insanlara sorun. İktidar,
emeksiz bir yazı yazmaya çalışıyor ama artık
halkımız bu yazıyı okumuyor.
Daha çok hukuk için, daha çok adalet için, daha çok
özgürlük için, daha çok demokrasi için bize katılın diyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
önce ahlak ve maneviyat konusu hakkında söz isteyen Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumana aittir.
Buyurun Sayın Karaduman. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanin, ahlak ve
maneviyata ilişkin gündem dışı konuşması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Biz, millî görüş hareketinin 52nci
yılını temsil eden Saadet Partisi olarak elli iki
yıllık siyasi hayatımız ve mücadelemiz içerisinde her zaman
ve her şartta en önde dalgalanan bayrağımızın önce
ahlak ve maneviyat bayrağı olduğunu her fırsatta ve her
platformda dile getirmiş olduk. Çünkü eğer bir ülkede maddi
kalkınmayı da bir ülkede maddi üstünlüğü de manevi bir
kalkınma desteklemiyorsa, eğer bir ülkede bir taraftan maddi üstünlük
devam ederken o ülkede manevi bir kalkınma buna eşlik etmiyorsa,
bunun toplumlara saadet getirmesi, bunun toplumlara ve milletlere huzur
getirmesi elbette ki mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla bir ülkede
gelişmenin de kalkınmanın da ilerlemenin de yolu ahlaki ve
manevi değerleri hâkim kılmaktan geçmektedir. Ve bugün, özellikle
ülkemizde yaşadığımız sorunların temelinde,
ülkede yaşanan adaletsizliğin de ekonomik sefaletin de sosyal
yapıda yaşanan bugün bu vahşet ve kaosun da altında yatan
en önemli sebep ve problem, ülkemizde yirmi yıldır ahlaki ve manevi
değerlerin her geçen gün yıkıma uğraması ve maalesef,
tahrip edilmesidir. Dolayısıyla bugün ekonomi sistemimiz ahlak
üretmiyorsa, bugün siyasi sistemimiz ahlak ve maneviyat üretmiyorsa, bugün
adalet sistemimiz ahlak üretmiyorsa nihayetinde, toplumun ve ülkemizin bu hâle
gelmiş olmasının sebebini elbette ki dışarda
aramamız mümkün olmayacaktır. Bugün
yaşadığımız bütün bu vahşetin, işte, sosyal
medyada her gün karşı karşıya
kaldığımız kaosun da sebebi ülkedeki ahlaki değerlerin
maalesef ama maalesef ayaklar altına alınmış
olmasındandır.
Bakın, yirmi yılın sonunda biz hâlâ
millî ve manevi değerlerin hâkim olduğu bir eğitim sisteminden
maalesef ki bahsedemiyoruz. Yirmi yılın neticesinde eğitim
sistemimiz ülkesine sevdalı, milletine sevdalı, inancına sevdalı
nesiller yetiştiremiyorsa eğitimde biz arpa boyu kadar bir mesafe
alamamışız demektir. Aynı şekilde bugün medya
vasıtasıyla toplumlar ifsat ediliyor ve aile kurumları
dağıtılıyorsa, insanlar inancından
uzaklaştırılıyorsa, gündüz kuşağı
programları vesilesiyle insanlar inancına
düşmanlaştırılıyorsa o hâlde
yaşadığımız bu sorunları dışarıda
aramamız elbette ki doğru olmayacaktır. Bakınız,
Hazreti Ömerin önemli bir sözü vardır, Hazreti Ömer der ki: Kişinin
kıldığı namaz ve tuttuğu oruç sizi aldatmasın, siz
onun dinarla ve dirhemle olan ilişkisine bakın. İşte
bugün, AK PARTİli bütün siyaset yapan ve bu ülkeyi yöneten bütün
siyasetçilere sesleniyorum ve diyorum ki: İnsanlar sizin neyi
konuştuğunuza değil insanlar sizin ne
yaptığınıza bakıyor. Siz istediğiniz kadar
inancınızdan bahsedin ancak yolsuzluklardan kendinizi
kurtaramadığınız müddetçe; istediğiniz kadar inançtan
bahsedin, ahlaksızlıklardan kendinizi
kurtaramadığınız müddetçe bu toplumu aslına
dönüştürmeniz asla mümkün olmayacaktır ve Hazreti Ömeri adaletli
yapan en önemli husus neydi? Onu yanlış yaptığında
kılıcıyla düzeltecek olan bir kitlenin var olmasıydı.
Ancak siz yanlışınızı söyleyen herkesi, siz
hatanızı söyleyen herkesi terörist olmakla, hain olmakla
yaftalarsanız en önce inandığınız değerlere
ihanet etmiş olursunuz. Dolayısıyla bugün, yirmi yılın
sonunda yaşadığımız bütün sorun ve problemlerin
temelini ifade etmeye çalıştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Bugün, Batının
değerlerine sarılmakla ülkenin kurtuluşa ermeyeceğini,
Batının normlarına sarılmakla ülkenin geleceğe ve
saadete kavuşamayacağını ancak inancımıza,
özümüze, kendi ruhumuza dönmekle ülkemizi hem yaşanabilir bir Türkiye
yapmanın hem yeniden büyük bir Türkiye yapmanın ve hakka ve adalete
dayalı yeni bir dünyayı kurmanın yolu işte tam olarak ve
tam olarak buradan geçmektedir. O yüzden bugün her zamankinden çok daha fazla,
Batının değerlerine ve normlarına değil, kendi
inancımıza sarılmak mecburiyetindeyiz. Aksi hâlde
yaşadığımız bu sorunlardan ve bu problemlerden
kurtulabilmemiz mümkün olmayacaktır diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Çelebi
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Yunanistanın kışkırtmalarına devam etmesine
ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yunanistan, kışkırtmalarına
devam ediyor. Miçotakis, ABD Kongresinde Türkiye aleyhine konuşup F-16
vermeyin. demiş, mavi vatan haritasını şikâyet
etmiştir. Egemenliği devredilmemiş 152 ada, adacık ve
kayalığa göz dikmiştir, gayriaskerî statüdeki 23 adayı
silahlandırmıştır. Seksen günlük uzun süreli NAVTEX ilan
etmiş, karada
Yunanlılar 1921de Afyon işgalini kuzu
çevirme yaparak kutlamıştı, bugün işgal ettiği
adalarda yine kuzu çevirme yapan emperyalizmin şımarık
çocuğu Yunanistana sesleniyorum: Bizde de 9 Eylül 1922de Belkahvede
Atatürk'ün İzmiri seyrederken içtiği kahve meşhurdur, kuzu
çevirmenin arkasından gelen kahveyi unutmayın diyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
2.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokatın Zile ve
Turhal ilçelerinde oluşan sel felaketinden etkilenen çiftçilerin
mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Zile ilçemize bağlı Evrenköy, Ayvalı
ve Köylüünürü, Turhal ilçemize bağlı Üçyol kasabalarında
yoğun dolu yağışı sonrasında oluşan sel
felaketi nedeniyle ağır hasar ve zararlar meydana gelmiştir.
Valiliğimiz koordinasyonunda Tarım İl Müdürlüğümüz ve
İl Özel İdaresi ekiplerimiz tarafından derhâl müdahalede
bulunulmuştur ve çalışmalar devam etmektedir. Ancak köylümüzün
özellikle mahsulünün ciddi bir zarara maruz kalması nedeniyle
mağduriyet ciddi boyuttadır. Hükûmetimizin yaraları sarmak
konusunda gereken her türlü adımı dün olduğu gibi bugün de
atacağından eminiz ve konunun her aşamasını takip
edeceğiz. Bu vesileyle tüm hemşehrilerimize bir kez daha geçmiş
olsun dileklerimi sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
3.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
kurbanlık fiyatlarına ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kurban Bayramına kısa bir süre
kalmışken vatandaşlarımızın bütçesine uygun
kurbanlık arayışları devam ediyor. Ekonomik koşullar
nedeniyle bir ay öncesinden fiyat araştırmasına giren
vatandaşlar uygun kurbanlık bulabilmek için tüm fiyatlara
bakıyor. Fiyatlar ise bu sene geçen yıla göre 2 katından fazla
artış göstererek rekor seviyelere ulaşmış durumda. Gaziantep
ilimizde kurban fiyatlarına baktığımızda Antep
halliğinin kilosu 70 lira olarak açıklandı. Bu fiyatlarla
bırakın kurban kesmeyi, ekonomik olarak büyük
sıkıntılar çeken vatandaşımızın kendisi
kurban eti bekler hâle geldi maalesef. İnancımızdaki adaklık
kurban kesimlerinde bile bu yüksek fiyatlar karşısında
vatandaşı ancak tavuk kesebilir hâle getirdiniz. Fiyatları
görenler umutsuzluğa kapılırken, bir yandan da dinî vecibelerini
yerine getirememenin kaygısını yaşamakta. Bu yüksek
fiyatlar karşısında vatandaş haklı olarak indirim
bekliyor diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydoğan
4.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın,
İstanbul Okmeydanı Fetihtepe Mahallesinde yaşanan kentsel
dönüşüm zulmüne ilişkin açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
İstanbul Okmeydanı Fetihtepe Mahallesinde
kentsel dönüşüm zulmü yaşanıyor. Riskli alan ilan edilen
mahallede kentsel dönüşüm yapılacağı belirtilmiş,
ortada imar yok, plan yok, proje yok. Vatandaşın önüne sadece bir
muvafakatname koyularak evinden atılmaya çalışılıyor.
Beyoğlu Belediyesi tarafından geçen hafta zulme uğrayan
vatandaşlarımızın kapıları
kırıldı, Çevik Kuvvet tarafından ters kelepçeyle beraber
mahallenin dışına çıkarılmaya
çalışıldılar. Elektrik, doğal gaz, su kesik vaziyette.
Hafta sonu üniversite sınavı var. Üniversite öğrencileri
sınava hazırlanamıyorlar, mum ışığında
yaşıyorlar. Hastalar ilaçlarını buzdolabına
koyamıyorlar. Bu zulüm, bu iktidarın belediyesinin eseridir. 1.500
lira kira teklif edilerek, vatandaş ne ödeyeceği belli olmayan bir
formülle sokağa koyulmaya çalışılıyor. Okmeydanı
Fetihtepedeki direnen insanların haklarını, hukukunu göz önüne
alacak kadar demokrat bir iktidar olmayı becerin lütfen.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Bursanın bazı ilçe ve köylerindeki sulama sorununa ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Yaklaşık bir aydır Bursa'nın 4
dağ ilçesi, Mustafakemalpaşa ve köylerindeki sulama göletleri ve su
kanallarıyla ilgili buradan, Meclis kürsüsünden açıklamalar
yapıyorum. Su ihtiyacının arttığı, tarım
faaliyetlerinin çoğaldığı bu dönemde yine Bursa
Harmancık'a bağlı Ballısaray, Ece Mahallesi, Okçular,
Gülözü, Nalbant, Yayabaşı, Kılavuzlar ve Engüre köylerinin
sulama gölet ihtiyacı yaklaşık yirmi yıldır
karşılanmıyor. İktidar geldiği günden beri Göleti
yapacağız ve 17 bin dönümlük bir arazi suya kavuşacak. diyor,
maalesef bu sözünü yerine getirmiyor. Buradan bir kez daha çağrıda
bulunuyoruz; seçim arifesinde ya bunu yapın verdiğiniz sözü tutun ya
da iktidarımızda ilk önce yapacağımız işler
arasında diyoruz. Vatandaşlarımız müsterih olsun, sulama
sorununu da göleti de biz çözeceğiz diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
belediyelerin nasıl yönetilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, devam eden
yağmurlar nedeniyle başta Ankara olmak üzere birçok yerleşim
yerinde su baskınları yaşandı. Öncelikle, sel nedeniyle
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Yağmurla birlikte Ankarada yine caddeler göle
dönüştü, araçlar yolda kaldı, ev ve iş yerlerini su bastı.
Meteorolojinin birkaç gün öncesinden şiddetli yağmurların
olacağını bildirmesine rağmen belediyeler gerekli
tedbirleri almadı. Cadde ve sokaklarda biriken yağmur suyunu tahliye
edecek olan bacaların, rögarların, ızgaraların
temizliği önceden yapılarak suyun
akışkanlığı sağlanmalıydı. Belediyeleri
sosyal medyayla yönetmek yerine, yağmur öncesi alınması gereken
tedbirleri almalı, yağmur zamanında da tulumunu ve çizmelerini
giyip alanda vatandaşın yanında olmalıdır diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gültekin
7.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Jandarma
Astsubay Kıdemli Üstçavuş Güngör Gençerin vefatına ve devletin
başta terör örgütleri olmak üzere uyuşturucu çeteleriyle de
başarılı bir mücadele yürütmesine ilişkin
açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
1 Nisan 2018 tarihinde İstanbul Ümraniyede
uyuşturucu suçuna karışan aracı takip ederken meydana gelen
trafik kazası sonucu yaralanan ve dört yıldır Gülhane
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gören Niğdeli
hemşehrimiz Jandarma Astsubay Kıdemli Üstçavuş Güngör Gençer
şehidimizi dün edebî istirahatgâhına uğurladık. Mekânı
cennet, makamı ali olsun. Başta aziz milletimiz olmak üzere
Niğdeli hemşehrilerimizin, şehidimizin annesi İhsane Gençer
teyzemizin, oğlu Ali Güven kardeşimizin ve kız
kardeşlerinin başı sağ olsun.
Devletimiz başta terör örgütleri olmak üzere
uyuşturucu çeteleriyle de başarılı bir mücadeleyi
yürütmektedir. Bu yoğun mücadelede Allah tüm emniyet güçlerimizin, tüm
Silahlı Kuvvetlerimizin yâr ve yardımcısı olsun diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Erel
8.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Türkiyedeki
yanlış eğitim ve ekonomi politikaları nedeniyle milyonlarca
üniversite mezunu gencin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Türkiyedeki yanlış eğitim ve ekonomi
politikaları nedeniyle milyonlarca üniversite mezunu gencimiz işsiz,
geleceğe dair umudunu kaybetmiş; yurt dışında iş,
aş, gelecek arar vaziyette. Gençlerimiz ne yuva kurabiliyor ne de iş
sahibi olabiliyor. Genç işsiz sayısına günden güne yenileri
eklenirken iktidar yetkilileri durumu inkâr edip gençleri iş
beğenmemekle suçluyor. 18-19 Haziranda milyonlarca gencimiz
geleceğini doğrudan ilgilendiren Yükseköğretim Kurumları
Sınavına girecek. Geçmişte yapılan hatalar nedeniyle
mağdur olan gençlere sözümüzdür: Yapılacak ilk seçimde sizlerin
desteğiyle iktidara gelecek ve ülkemizi bu cendereden çıkaracak
gerekli adımları Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşenerin liderliğinde atacağız diyor, sizleri
saygıyla selamlıyor, gireceğiniz sınavda üstün
başarılar diliyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
9.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapıp,
Kütahyanın sağlık sorununa ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın AK PARTİ Genel Başkanı
Erdoğan Hastanesi olmayan ilçe yok. dedi -yanlış
bilgilendirmişler- ama yüzlercesi var. Kütahyamızın
Dumlupınar ve Pazarlar ilçelerinin hiç hastanesi yok. Hisarcık
Dereköy köyümüzde, Karbasan, Şeyhler, Şeyhçakır, Hamamköy ve
Evrenköy 6-7 bin nüfusa hitap eden aile sağlığı merkezi
kaldırıldı. İnsanlarımız 15-
Teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Taşkın
.
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
2021-2022 eğitim öğretim yılının yarın sona
ereceğine ve bu yaz tatili döneminde tüm vatandaşları Mersine
davet ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2021-2022 eğitim öğretim yılı
yarın sona erecek ve milyonlarca öğrencimiz ve velilerimiz karne
heyecanı yaşayacak. Öncelikle tatili hak eden başta sevgili
öğrencilerimiz olmak üzere, öğretmenlerimiz, idarecilerimiz ve
velilerimiz için yaz tatilinin hayırlı olmasını diliyorum.
Buradan karne heyecanını çocuklarla
beraber yaşayan velilerimize seslenmek istiyorum: Karne bir
başarı ya da başarısızlık belgesi değil,
eksik yanlarımızı görmemizi sağlayan bir araçtır.
Başarısız öğrenci yoktur, her çocuğun çok iyi
olduğu bir alan mutlaka vardır. Eğitimin amacı çocuğun
bu yeteneğini keşfedip ortaya çıkarmaktır.
Bu yaz tatili döneminde tüm
vatandaşlarımızı her bir köşesinde ayrı bir tarih
ve kültür barındıran, denizi ve eşsiz doğasıyla âdeta
açık hava müzesini andıran, birçok lezzete sahip Mersinimizi
gezmeye, görmeye davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 15-16
Haziran büyük işçi direnişinin 52nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
15-16 Haziran büyük işçi direnişinin
52nci yıl dönümüdür. İşçi yürüyor baştan/Fabrika
dağdan taştan/Galiptir her savaştan/Geliyoruz zincirleri
kıra kıra, hey! diyen şanlı işçilerin emek
mücadelesinin gerçekleştiği 15-16 Haziranlara selam olsun.
Her ne kadar AKP iktidarı döneminde
çalışma yaşamı modern kölelik düzenine dönüştürülse de
bugünler de geçecektir. Çökertilen sendikaların, örgütlenme
özgürlüğüyle güçlendirileceği, kamuda taşeron firmada
kalanların kadro hakkının verileceği, tüm işçilerin
sürekli işçi kadrosuna alınacağı, emeklilikte yaşa
takılanların gasbedilen haklarının iade edileceği
günler, ilk seçim sonrası, iktidarımızda
sağlanacaktır. Emekliler için intibak düzenlemesinin yapılması,
hiç kimsenin açlık sınırı altında ücret almaması
ve işçilerin haklarının verilmesi gerçekleştirilecektir.
BAŞKAN Sayın Özkan
12.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Türkiyenin
doğal gaz üretim hedefine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Mavi vatanda keşfettiğimiz, tarihimizin en
büyük rezervi olan 540 milyar metreküp Karadeniz gazının karayla
buluşması için boruların denize indirilmesinin
heyecanını hep birlikte yaşadık. 2023ün ilk
çeyreğinde ilk fazda üretilecek günlük 10 milyon metreküp doğal
gazı millî iletim sistemimize aktarmış olacağız.
Sahada açılacak 40 kuyuyla birlikte günlük gaz üretim kapasitemizi 40
milyon metreküpe çıkarmayı hedefliyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiyenin son yirmi yılda elde
ettiği her kazanımın gerisinde çok büyük bir emek, sabır ve
gayret vardır. Büyük ve güçlü Türkiye yolunda Durmak yok, yola devam.
diyor, Genel Kurulu Saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kıvırcık
13.- Manisa Milletvekili Semra Kaplan
Kıvırcıkın, Türk Kızılay
teşkilatının kuruluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
11 Haziran 1868 tarihinde kurulan Türk
Kızılay teşkilatımızın kuruluş yıl
dönümünü kutluyorum. Kurulduğu günden itibaren dil, din, ırk ve statü
ayrımı gözetmeksizin savaş ve doğal afetler sonrasında
insanların barınma, beslenme ve sağlık gibi
sorunlarına çare olan kuruluşların başında gelen Türk
Kızılayı kan bağışı, ilk yardım,
sağlık ve sosyal hizmetler gibi birçok alanda aktif rol üstlenerek
örnek bir kuruluş olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.
Millî gururumuz Türk Kızılayının
gücünü aziz milletimizin yardım ve desteklerinden
aldığını bir kez daha hatırlatıyor, tüm
çalışanlarını ve gönüllülerini tebrik ediyor, 154üncü
kuruluş yıl dönümü vesilesiyle geçtiğimiz günlerde toplu sünnet
şöleniyle Manisamızda coşkulu kutlamalara ev sahipliği
yapan Manisa Şube Başkanımız Sayın Atilla
Efendioğlu ve yönetimini tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
14.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Hazine ve Maliye
Bakanının yapmış olduğu açıklamaya ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanı Bu sistemde dar
gelirliler hariç patronlar, üretici firmalar kâr ediyorlar; çarklar dönüyor.
açıklamasında bulundu. Bu memlekette 10 milyon asgari ücretli, 13
milyon emekli ve hak sahibi, 5 milyon kamu çalışanı, yüz
binlerce küçük esnaf ve çiftçi var; tamamı, açıklanan rakamlara göre
dar gelirli ve artık yaşamakta bile zorluk çeker hâle geldi. Koskoca
bir ülkeyi saray yandaş müteahhitleri, ihracat yapabilen birkaç
yandaş şirket mutlu olsun diye ekonomik uçuruma sürüklemek kabul
edilemez. Liyakatsiz kadrolarla gözlerindeki ışık, gönlündeki
aşkla ekonomi yönetimi balonları patlamıştır. Sorunun
kaynağı olanlar çözüm üretme kabiliyetinde değildir. Milleti
daha fazla yoksulluğa mahkûm etmemek için yapılması gereken tek
şey erken seçimdir.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
15.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
akaryakıta gelen zamlara ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Enflasyonu tetikleyen en önemli kalemlerden biri
akaryakıt. Bunu bilen aklı başında hükûmetler
vatandaşını enflasyona ezdirmemek için önlemler alıyorlar
ama bizde akaryakıta zam yağmurları devam ediyor. Hollanda
akaryakıtta vergileri yüzde 21 indirdi; Polonya KDVyi
sıfırladı; Almanya, Fransa akaryakıtta indirimler
yaptı; Macaristan kendi vatandaşına akaryakıtı yüzde
40 indirimli satıyor. Peki, bizim Hükûmet ne yapıyor? Son bir
yılda akaryakıtta vergiyi yüzde 208 arttırdı, Oh, oh,
akaryakıttan kasa doluyor. diye oynuyor. Bu Hükûmette vicdan da adalet de
feraset de sıfırlanmış durumda. Kamu kaynaklarını
bir avuç yandaşa akıtıp boşalan kasayı zaten çaresizlik
içindeki halka vergi üstüne vergi bindirerek doldurmaya çalışanda
vicdan yok demektir. İşte bu vicdansızlık sizin sonunuzu
getirecektir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Köksal
16.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisardaki Zafer Müzesine yapılan tadilata ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Seçim bölgem
Afyonkarahisar kent merkezinde bulunan, Afyonkarahisarımızla
özdeşleşmiş olan, Başkomutanlık Meydan Muharebesinin
planlandığı, Kurtuluş Savaşımızın
simgelerinden olan Zafer Müzesini yıllardır tadilat yapıyoruz
diye perişan ettiniz. İçindeki eşyaların akıbeti ne
durumda bilmiyoruz. 2017 yılı Kasım ayında Restorasyon
yapacağız, yedi yüz gün içinde tamamlayacağız. dediniz,
sözünüzü tutmadınız. 2021 yılı Ekim ayında
Restorasyon ihalesini yaptık. dediniz ama sonuçta, şu anda Zafer
Müzesinin çatısını açıp öyle bıraktınız;
kar, yağmur, çamur, sıcak, soğuk, her şeye maruz
kalıyor. Ya, bu vatan kolay kazanılmadı, atalarımız
canını ortaya koydu. Gelecek nesillere bunu en iyi anlatacak olan,
tarihî mekânlardan olan Zafer Müzesine bu muamele hak mı, reva mı?
Geçmişimize, tarihimize, Kurtuluş Savaşımıza, Gazi
Mustafa Kemal Atatürke hiç mi saygınız yok? Düşmanın bile
yapamadığı hâle getirdiniz bu binayı. Yazıklar olsun!
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
17.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK
PARTİ Hükûmetinin yaptığı çalışmalara
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ederim Başkanım.
2022 yılı itibarıyla AK PARTİ
Hükûmetinin, lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
gerçekleştirdiği çalışmaları anlatmaya devam ediyorum.
Çiftçilerimize, bugünün rakamıyla, yirmi yılda yaklaşık 470
milyar lira destek ödemesi yaptık. 20 milyon dekar araziyi sulamaya açarak
sulanan tarım alanımızı 68,5 milyon dekara yükselttik. Bu
yıl için 25,8 milyar lira olarak planlanan tarımsal destekleme
bütçesini 29 milyar liraya yükselttik. Bu yıl buğday, arpa, çavdar,
yulaf ve tritikale üreticilerine mazot, gübre, sertifikalı tohum ve ek
girdi desteğiyle dekar başına 116 lira ödemiş
olacağız. 300 milyar liralık su yatırımı yapmak
suretiyle 9.189 tesisi hizmete aldık. Tarımsal hasılamızın
337 milyar liraya ulaşması verdiğimiz bu desteklerin
karşılığını aldığımızı
gösteriyor. Hedefimiz, kendine yetebilen büyük ve güçlü Türkiyeyi daha ileriye
götürmektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çakır
18.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, dünyada
yaşanan çölleşme ve kuraklığa ilişkin
açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
dünyada her yıl milyonlarca hektar alan çölleşiyor. Arazilerin
deforme olmasının, bozulmasının ve çölleşmenin dünya
ekonomisine milyarlarca dolar kaybettirdiğini biliyoruz. Dünya,
zenginleşme hırsının kalpleri çölleştirmesiyle
beraber, dünyanın en fakir kesiminin yarısını bu
bozulmuş arazilerde yaşamaya mahkûm etmiş bulunuyor.
Şehirlerde yaşayan insanların sayısı kırsal
alanlarda yaşayanları geçmiş, özellikle gıda üretimine
katkısı olmayan ve tüketici olan şehirliler için gıda
yetersizliği, fiyat yüksekliği, gıdaya ulaşım
sıkıntılarının yaşanacağı bir gerçek.
Çölleşmenin günümüzün en büyük çevre problemlerinden biri olduğu
herkesin dillendirdiği bir konu. Çölleşme ve kurallık en iyimser
tahminle 1,5 milyar insanı ve dünya kara alanlarının
yaklaşık dörtte 1ini etkiliyor. Aslında tüm dünya ağaç,
toprak, hava, su doğallığını koruma mücadelesi
adına gereken çalışmaları yapmada geç kalmış olsa
bile, gelinen nokta bir yerden başlamayı mecburi
kılmaktadır diyor, Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu
19.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKP
ve küçük ortağının vatandaşa tedaviyi değil ölümü reva
görmesine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Vatandaşımız hastanelerden randevu
alamıyor. Hastanelerde uzman doktor kalmadı. İlçe hastaneleri
sağlık ocağına döndü, vatandaş Kavimler Göçü gibi
hastane hastane dolaşıyor. Günlerce uğraşıp randevu
alabilenler de yol paralarını karşılayamadıkları
için hastaneye gidemiyor. Edirnede bugün yerel bir gazetemizde haber
vardı. Otobüs, minibüs fiyatları Edirne-Enez arası tek
biniş 170 lira, İpsala 115 lira, Keşan 90 ve Uzunköprü 50 lira
olmuş. Bir de bunun dönüşü var. Hasta, yanına refakatçi
alırsa bunların 4 katı, şehir içi dolmuş
masrafını katmadık bile. Şoförler veresiye defteri tutuyor.
Birçok devlet hastanesinde eskiden heyet raporu verilebilirken uzman doktor
olmadığından heyet raporları verilemez hâle geldi. AKP ve
küçük ortağı vatandaşa tedaviyi değil, ölümü reva görüyor.
BAŞKAN Sayın Çelik
20.- Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin, terörle
mücadelenin kesintisiz devam etmesine ilişkin açıklaması
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde terörle mücadelemiz
kesintisiz bir şekilde devam etmektedir. Emperyalistlerin
tetikçiliğini yapan bölücü terör örgütüne tarihin en ağır
darbelerini indirdik, indirmeye devam ediyoruz. Mehmetçikimiz terörle
mücadeleye cansiparane devam ederken bebek katili teröristbaşı için
yürüyüş yapmak isteyenleri en ağır şekilde
kınıyorum. Şehitlerimizin aziz hatıralarını
inciterek terörü ve teröristi övücü bu tip provokasyonlara dünyanın hiçbir
yerinde müsaade edilmez, devletimiz de müsaade etmemiştir. Bu gösterileri
yapanlar, bebek katili teröristbaşı için slogan atanlar hukuk önünde
yaptıklarının hesabını mutlaka vereceklerdir.
Bu kutlu mücadelede vatanı için toprağa
düşen tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize de acil
şifalar diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Grup Başkan Vekilleri, lütfen
sisteme girer misiniz?
İlk söz, İYİ Parti Grup Başkan
Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlunda.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 16 Haziran Kamu Çalışanları Gününe,
16 Haziran Dünya Ev İşçileri Gününe, 9uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin vefatının 7nci yıl dönümüne, iktidarın
ülkeyi getirdiği ekonomik duruma, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin yarattığı tek adam algısının
vatandaşlar üzerinde baskı oluşturduğuna, AK PARTİnin
toplumun neredeyse her kesimine konuşma ve düşünme yasağı
uyguladığına ve İYİ Parti iktidarında özgür
düşünceye ket vurulmayacağına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım, dünkü
hatayı bugün telafi ettim.
BAŞKAN Siz girmiştiniz, evet.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hemen söz isteme tuşuna bastım, sağ olun.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Bugün, 16 Haziran Kamu Çalışanları
Günü; tüm kamu çalışanlarımızın bu gününü tebrik
ediyorum. Devletimizin her kademesinde görev yapan kamu çalışanlarının
enflasyona ezilen maaşlarında artış yapılması ve
özlük haklarında yaşadıkları kayıpların telafi
edilebilmesi için İYİ Parti olarak konuyu Meclis çatısı
altında gündeme getirmeye ve takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Yine, bugün, sigortasız ve güvencesiz olarak
çalışan ev işçilerinin sorunlarına farkındalık
yaratmak için anılan 16 Haziran Dünya Ev İşçileri Günüdür.
Ağır iş ve yoksullukla mücadele eden ev işçileri
İş Kanunu kapsamına dâhil edilmelidirler. Bu kapsamda, partimiz
olarak konuyu Meclis gündemine getiriyor, gerekli adımların
atılmasını bekliyor ve talep ediyoruz.
Yarın, Türkiye'nin gelişip
kalkınmasına sağladığı katkılarla
tanınan, hayatı boyunca verdiği demokrasi mücadelesiyle
anılan büyük devlet ve siyaset adamı 9uncu Cumhurbaşkanımız
ve eski Başbakanımız Süleyman Demirel'in vefatının
7nci yıl dönümü. Merhum Demirel'i, vefatının seneidevriyesinde
saygı, minnet ve rahmetle yâd ediyorum; mekânı cennet, ruhu şad,
kabri nur olsun temennisini tekrarlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 1945
yılından sonra kurulan uluslararası güvenlik mimarisini derinden
sarsan Rusya ve Ukrayna savaşı kuzeyimizde tüm hızıyla
devam etmektedir. Savaş Ukrayna topraklarında yaşanıyor,
Ukrayna'da enflasyon yüzde 14. Uluslararası toplumun
uyguladığı ambargonun hedefi olan Rusya'da ise enflasyon yüzde
17. Savaş Ukrayna'da, ambargolar Rusya'da yaşanırken 3 haneli
enflasyon Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının yönettiği
Türkiyede gerçekleşiyor. Asgari ücrete rekor zam yaptık. diyenler,
bu basit muhakemeyi ve başta akaryakıt olmak üzere hemen her ürüne
gelen zamları nasıl izah edecek; doğrusunu isterseniz ben de
merak ediyorum.
Çalışanın satın alma gücü her
geçen gün hızla erimektedir. Asgari ücret açlık
sınırının altına düşmüş durumdadır.
Asgari ücretli vatandaşlarımızın enflasyon
karşısında yıl sonuna kadar dayanabilmesi de mümkün
değildir. İYİ Parti olarak iktidar partisine önerimiz
şudur: En geç temmuz ayında, memur ve emeklilere verilecek enflasyon
farkıyla beraber asgari ücrette de enflasyon düzeltmesi mutlaka
yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ayrıca, 2.500 liraya çıkardığınız
bu en düşük emekli maaşını asgari ücretin seviyesine
yükseltmek gibi bir mecburiyet de söz konusudur.
Milletimizin, sebep olduğunuz hayat
pahalılığı nedeniyle ayın sonunu değil,
ortasını bile getiremeden maaşlarının bittiğini
görmeli ve idrak etmelisiniz. Bu, sadece maaşın tükenmesi değil,
aynı zamanda hanelerde açlığın yaşanmasına vesile
oluyor. Siyasi yandaşlarınızın ve rant
ortaklarınızın refahından ve zenginliğinden taviz
vermezken bu aziz milletin evlatlarını çaresizliğe mahkûm
edemezsiniz. Bu aziz millete verecek hiçbir şeyiniz kalmadıysa
yapacak bir işiniz vardır, o da bellidir: Getirin
sandığı, kararı millet versin. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşenerin ifade ettiği gibi, demokrasinin
altın kuralı bellidir; işi yapamayanlar gider, daha iyi yapacak
olanlar da gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
yarattığı tek adam algısı, her alanda olduğu gibi
tüm kurumlarda da ve bilhassa vatandaşlarımız üzerinde de
baskı oluşmasına sebep teşkil ediyor. Hükûmet Ya bizdensin
ya düşmansın. anlayışıyla kendi vatandaşına
zulmetmeye âdeta devam ediyor. İşe girmek için AK PARTİye
yakın olmak ya da üyesi olmak durumunda kalan adaylar eğer bunu
gerçekleştiremiyorsa sözlü mülakatlarda eleniyorlar. Hükûmeti makul bir
şekilde eleştirenlerin eşleri bile, şayet kamuda
görevlilerse görevlerinden alınıyorlar. On beş dakika içerisinde
yazıp sildiği bir tweetten dolayı 20 yaşında bir
genç tutuklanıp hapse atılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum.
Gazeteciler yaptıkları haberlerden
dolayı mahkemelere veriliyor. Türkiye'de bu kabîl garabetler
yaşanıyor.
Sayın Genel Başkanımız, bizzat
Cumhurbaşkanı tarafından Dur bakalım, daha bunlar iyi
günlerin! diye bile tehdit edilebiliyor. Muhalif kanallar para cezası
verilerek susturulmaya çalışılıyor. Yani bunlar bu ülkede
bu çağda olmaması gereken olaylardır. İktidara gelirken
3Yden biri olan yasakları kaldıracağını beyan ederek
milletimizin karşısına çıkan AK PARTİ bugün toplumun
neredeyse her kesimine konuşma ve düşünme yasağı uyguluyor.
Şiir okuduğu için hapis cezası alan Sayın Erdoğan,
bugün tweet attı diye gençleri hapishaneye gönderiyorsa yirmi
yıllık iktidarı boyunca hiçbir ilerleme katedememiş, hiçbir
şeyi de değiştirememiş demektir. Zamanında kendisine
yapılan zulmü bugün kendisi uyguluyorsa bir arpa boyu bile mesafe
alamamış demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Erdoğan Pınarhisar Cezaevine giderken
adaletsizliğe başkaldıran yine bizlerdik çünkü o gün de
baskı ve yasaklara bugün olduğu gibi karşıydık.
Şimdi, parti ve kişi ayırmaksızın sadece hakkı ve
adaleti savunmaya da devam ediyoruz. İYİ Parti iktidarında,
özgür düşünceye ket vurulmasına asla rıza göstermeyeceğiz;
adaleti, hürriyeti, eşitliği, kardeşliği ve demokrasiyi
hâkim kılacağız; üstünlerin hukukunu değil, hukukun
üstünlüğünü esas alarak adaleti tesis edeceğiz; bu, sıradan bir
söz değil, aziz milletimize verilmiş vaadimizdir.
Teşekkür ediyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Meral Danış
Beştaşta.
Buyurun Sayın Beştaş.
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Deniz Poyrazın 1inci ölüm yıl dönümüne,
dün gece tutuklanan 16 gazeteciye, gazetecilere yönelik baskıların
yeni olmadığına, HDPye yapılan operasyonlara, Vanda
tişörtünün üzerinde Selahattin Demirtaşın portresi var diye 6
yaşındaki çocuk ve annesinin gördüğü muameleye, Afyonkarahisar
Cezaevinde başlatılan açlık grevinin devam ettiğine ve
cenazelere yapılan saldırılara ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yarın sevgili Deniz Poyrazın 1inci ölüm
yıl dönümü.
Sevgili Deniz, yarın saat ondan itibaren bütün
gün seninle ilgili anma etkinliklerimizi yapacağız. Yarın seni
düşüneceğiz, seni hissedeceğiz, seni ne kadar özlediğimizi
birlikte, birbirimize dokunarak anlatacağız. Evet, seni katleden
tetikçi, alçak katil cezaevinde ama senin katline yol açan, o yapı
taşlarını döşeyenler aynı faşizm içinde debelenip
duruyorlar, saldırılara devam ediyorlar. Tetikçi katili
destekleyenlerden hiç kimse hâlâ gözaltına alınmadı,
tutuklanmadı ve maalesef korunmaya devam ediliyor. Şunu söylemek
istiyorum: Sevgili Deniz, seni hakikaten özledik ve sana verdiğimiz sözü
tutacağız. Bu ülkeye barış, adalet, özgürlük, eşitlik
gelinceye kadar bıraktığın bayrağı yere
düşürmeyeceğiz ve seni asla unutmayacağız. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, bugün 16 Haziran, dün gece
sabaha karşı bu ülkede 16 gazeteci tutuklandı, 16 özgür
basın emekçisi tutuklandı. Jin News Müdürü Safiye Alagaş, Dicle
Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Serdar Altan,
Mezopotamya Ajansı Editörü Aziz Oruç, Xwebûn Yazı İşleri
Müdürü Mehmet Ali Ertaş, Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum
Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür,
Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin
Akdeniz ve Mehmet Şahin tutuklanan isimler. Neden tutuklandılar?
Tiyatroculardan özür dileyerek söylüyorum, büyük bir tiyatro yine
sahneleniyor(!) Farazi, soyut ve niyete dayalı, uydurma tutanaklarla,
sorulara baktığınızda da bir talimatla bu operasyonun
yapıldığını çok iyi görüyoruz.
Bu ilk mi? Tabii ki değil gazetecilere yönelik
baskılar. 1990lı yıllardan bugüne, özgür basının,
faili meçhullerden bombalanmaya, tutuklanmalardan sürgün edilmelere,
kaybetmelerden kapatılmaya kadar yaşamadığı hiçbir
şey kalmadı; gerçeğin peşinden ise asla taviz vermedi yani
önümüzde otuz iki yıllık tarihî bir direniş var. Kumpaslardan,
sahte delillerden, sindirme politikalarından ve cinayetlerden medet uman
iktidarların hiçbiri hakikatin ortaya çıkmasının önüne
geçemedi. 1994te Tansu Çillerin bombalama emri verdiği Özgür Ülke
gazetesinin ertesi günkü manşeti şuydu: Bu ateş sizi de yakar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
susturmaya çalıştığınız bu özgür basın
emekçileri asla susmadı, Asla susmayacağız. diyorlar ve buna
yürekten inanıyorum. Evet, bu ateş yakar, hakikaten yakar ve şu
anda bütün toplumu, haber alma hakkını engelledikleri için yalanlarla
yönetmeye çalışıyorlar. Gasbetmeye
çalıştığınız, haber alma hakkı ve
hakikatlerin ortaya çıkmasıdır; bunu, kirli yöntemleriniz ve
çabanız başaramayacak. Bunu önümüzdeki günlerde konuşmaya devam
edeceğiz. Avukat arkadaşlarla konuştuk, bütün sorular
gazetecilik faaliyetlerine ilişkin. Tek bir örnek vereceğim; sokak
röportajı yapan muhabire sorduğu sorular -sorgu ifade
tutanağı, savcılık ifade tutanağı- Niye bu
soruyu sordun? Niye Kürt sorununu sordun? Neden savaş dedin? Niye burada
muhabirlik yapıyorsun? Neden bu şirkette
çalışıyorsun? gibi aslında emri yerine getirmek için
uygulanan sorular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, tabii, bu uygulamalar bitmediği için biz de
buradan söylemeye, teşhir etmeye ve buna karşın mücadele etmeye
de devam edeceğiz.
Bu sabah da İstanbulda operasyon oldu; onlarca
arkadaşımız, yöneticimiz gözaltına alındı. Ya,
öyle bir korku ki her gün gözaltı yapıyorlar. Tutuklayın ya! 7
milyon seçmenimiz var, aileleriyle birlikte 20 milyon insanı cezaevine
tıkın. HDP bitecek mi? Kürt halkı bitecek mi? Kürt halkıyla
dayanışma, destek içinde olanlar bitecek mi? Yanılıyorsunuz.
Dün -başka bir olay- Vanda gebe bir
kadının 6 yaşındaki oğlunun üzerinde baskı
hâlinde Selahattin Demirtaş tişörtü var, kadın darbediliyor.
Darbedilmesine karşı çıkanlarla birlikte, gebe kadın,
çocuğu ve 6 kişi gözaltına alındı ya...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
bir
çocuğun tişörtünün üzerinde Selahattin Demirtaşın portresi
olduğu için; eşkıyalıktır bu, bunun başka bir
izahı yok, eşkıyalıktır. Bu düzen son bulduğunda
bunu yapanlar yargılanacak, biz de müdahil makamında
olacağız. Bir çocuğun tişörtünün üzerinde görüp de
saldırdığınız sevgili Demirtaş Vanda milyonlarla
buluştuğunda siz adil mahkemelerde hesap vereceksiniz, ant olsun ki
hesap vereceksiniz.
Sayın Başkan, Afyonkarahisar Cezaevinde
açlık grevi var, 23üncü gününde, 25 Mayısta süresiz, dönüşümsüz
açlık grevi başladı ve bütün çağrılarımıza,
bütün görüşmelerimize rağmen talepler karşılanmıyor.
Ayakta sayım, insanlık dışı muamele, kitaplara el
konulması, gelen mektupların verilmemesi, nakil talepleri ve daha
birçok gerekçeyle bu talepleriyle açlık grevindeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir an
önce Afyonkarahisar Cezaevindeki süresiz açlık grevinin bitmesi için
hukuka uygun bu taleplere uyulsun diyorum.
Son olarak, Sayın Başkan, Daha fazla ne
yapabilirler? demesin sevgili halkımız. Her şeyi
yapıyorlar, insanlıktan çıkmışlar. Cenazelere
yapılan saldırılar dorukta şu anda, dorukta. En son -öncesine
gelmiyorum- dün oldu, Diyarbakırın Dicle ilçesine bağlı
Pirejman Mahallesi kırsalında Eylül 2021de yaşamını
yitiren Zindan Yeninin cenazesi saklama kabı içinde ailesine teslim
edilmiş. Ya, ne istiyorsunuz cenazelerden? Ölmüş, o cenazeden bir
şey kalmamış. Daha önce kargoyla gönderilmişti, şimdi
bir anneye babaya saklama kabında cenaze gönderiliyor. Bunu lanetliyor
musunuz? Bütün partilere söylüyorum: Bu uygulama insanlıkla, hukukla
bağdaşıyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkan, kusura bakmayın.
BAŞKAN Evet, mikrofonu son kez açıyorum.
Bitirin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
uygulamayı kim savunuyorsa çıksın mertçe söylesin Ben bunu
savunuyorum. desin.
Filistinde İsrail Hükûmetinin emriyle Gazeteci
Şirin Ebu Akilenin cenazesine yapılan saldırıyı
herkes kınadı, kınadınız. Bir gün sonra, Aysel
Doğanın cenazesinde polise saldırı emrini verdiniz. Ya, bu
cenazelerden ne istiyorsunuz? Cenazelere yönelik de canlılara yönelik de bu
saldırılarla hiç kimseyi teslim alamazsınız; öfkeyi,
tepkiyi büyütürsünüz ve size var olan bakış bir kırtik bile
kalmışsa, azıcık, onu da yerle yeksan edersiniz diyorum.
Sayın Başkan, özellikle size teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçayda.
Buyurun Sayın Akçay.
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, şehit
Uzman Çavuş Kadir Kemik ile şehit Jandarma Astsubay Güngör Gençere
Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize
başsağlığı dilediğine, cumhuriyetin 100üncü
yılına yaklaşırken ülkede gerçekleştirilen
yatırım ve kalkınma hamlelerine, 17 Haziran Dünya Çölleşme
ve Kuraklıkla Mücadele Gününe ve Devlet Tiyatrolarının kuruluş
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde, terör
örgütü PKK tarafından düzenlenen hain saldırıda Uzman Çavuş
Kadir Kemik şehit olmuştur. 1 Nisan 2018de Ankarada görevi
başındayken trafik kazasında yaralanan Jandarma Astsubay Güngör
Gençer tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyoruz.
Sayın Başkan, cumhuriyetin 100üncü
yılına emin adımlarla ilerlerken ülkemizin yatırım ve
kalkınma hamleleri adına önemli gelişmeler
yaşanmaktadır. 14 Haziranda Zonguldakın Çaycuma ilçesine
bağlı Filyos beldesinde, denizden karaya çıkarılacak
doğal gaz için denize ilk boru indirme ve kaynak töreni yapıldı.
Sakarya Gaz Sahasında 2020de keşfedilen 540 milyar metreküplük
doğal gazın ilk üretimine 2023te başlanması, 2026
itibarıyla maksimum üretime ulaşılması hedeflenmektedir. Bu
doğrultuda, hidrokarbon arama faaliyetleri kapsamında görev yapan
Yavuz, Kanuni ve Fatih sondaj gemilerimize 4üncü sondaj gemimiz Abdülhamit
Hanın da eklenmesi önemli bir gelişmedir. Küresel ve bölgesel
gerilim hatları nedeniyle enerji arz güvenliğinde yaşanan
krizler enerjide dışa bağımlılığın
ortadan kaldırılmasını kaçınılmaz
kılmaktadır. Karadeniz ve Doğu Akdenizde yürütülen doğal
gaz arama faaliyetleri, enerjide ithal bağımlılığımızı
büyük ölçüde azaltacak, yatırım ve kalkınma hamlelerimiz ivme
kazanacaktır. Türkiye, millî enerji ve maden politikalarıyla enerjide
küresel veya bölgesel aktörlüğünü sürdürecektir.
Sayın Başkan, 17 Haziran Dünya
Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günüdür. Dünya, iklim
değişikliği ve küresel ısınma başta olmak üzere,
önemli çevre ve iklim kriziyle karşı karşıyadır. Orman
yangınları, çölleşme, kuraklık ve arazi bozulumu her
yıl küresel ekonomiye 15 trilyon dolar civarında zarar vermektedir.
2025 yılına kadar dünyada yaklaşık 1 milyar 800 milyon
insanın su kıtlığı yaşayacağı tahmin
edilmektedir. Her yıl 12 milyon hektar ekilebilir arazi kuraklık ve
çölleşme nedeniyle kaybedilmekte, 100den fazla ülkede 1,5 milyar insan bu
durumdan etkilenmektedir. Türkiye, coğrafi konumu, iklimi,
topoğrafyası nedeniyle çölleşmeye, erozyona ve
kuraklığa karşı son derece hassastır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkiye, çölleşme ve
kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmak için en etkin
çalışmaları yürüten ülkelerden biridir. Bu kapsamda,
çölleşme ve kuraklıkla ulusal mücadele planları
oluşturulmuş; ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve mera
ıslahı çalışmaları ivme kazanmıştır.
Türkiye, orman varlığını bir yılda 177 bin hektar artırarak
2021 yılı itibarıyla 23 milyon 110 bin hektara
yükseltmiştir. Çölleşme ve kuraklıkla mücadelede bütün
vatandaşlarımıza önemli görevler düşmektedir. Dünyanın
ve ülkemizin geleceği için gereksiz kaynak tüketiminin
azaltılması konusunda üzerimize düşen sorumlulukları yerine
getirmeliyiz diyoruz.
Sayın Başkan, bugün, Devlet Tiyatrosunun
kuruluşunun 73üncü yıl dönümü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Devlet Tiyatrosu 16 Haziran
1949 yılında Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı olarak Devlet Tiyatro ve Operası adıyla
kurulmuştur. Devlet Tiyatrosu, kuruluşundan bu yana yerli ve
yabancı eserlerin toplumumuza tanıtılmasında, Türk
tiyatrosunun gelişmesinde, kültürümüzün sahneye
taşınmasında önemli rol oynamıştır. Devlet
Tiyatrosu, kültürümüzün zengin birikiminin sanat ve estetik boyut
kazanmasına çok büyük katkılar sunmuştur. Sanat, bir milletin
tarihini ve kültürünü gelecek nesillere taşıyan bir köprüdür. Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün veciz ifadesiyle: Sanatsız kalan bir milletin
hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Bu vesileyle, Devlet Tiyatrolarının
kuruluş yıl dönümünü kutluyorum, bütün sanatçıları ve
tiyatro mensuplarını da tebrik ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özelde.
Buyurun Sayın Özel.
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 9uncu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin vefatının 7nci yıl
dönümüne, Ayhan Işıkı vefatının 43üncü yıl
dönümüne, Devlet Tiyatrolarının kuruluş yıl dönümüne, Deniz
Poyrazın 1inci ölüm yıl dönümüne, Berkin Elvanın annesini miting
meydanlarında yuhalatanlarla önümüzdeki dönemde adil yargı önünde
hesaplaşmayı ümit ettiklerine, Sevinç İnönüye VIPde
yapılan muameleye ve atama bekleyen engelli öğretmen adaylarına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
9uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman
Demirel'i vefatının 7nci yılında rahmetle anıyorum.
Sinemamızın en değerli
oyuncularından Ayhan Işıkı vefatının 43üncü
yıl dönümünde rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Devlet Tiyatrolarının kuruluş
yıl dönümünde, bu iktidar döneminde sorunları çığ gibi
büyüyen, yeterli kaynağı, yeterli destekleri alamayan,
aktardıkları sıkıntılarının çözümünü Meclis
gündemine defalarca getirdiğimiz Devlet Tiyatrolarının
kuruluş gayesine uygun bir şekilde ve hak ettikleri değeri
görecekleri yarınları ümit ederek bir kez daha
kuruluşlarını kutluyorum.
Geçen sene İzmir İl
Başkanlığında silahlı bir saldırı sonucunda
hayatını kaybeden Deniz Poyraz'ın ailesinin ve Halkların
Demokratik Partisinin acısını bir kez daha paylaşıyor,
bu cinayetin tüm yönleriyle, tüm bileşenleriyle ortaya
çıkarılması noktasında bizim de takipçi
olacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, bugün, 16 Haziran 2013'te,
Berkin Elvan'ın Gezi eylemleri sırasında ekmek almaya giderken
polis tarafından atılan göz yaşartıcı kapsülün
başına isabet etmesinin yıl dönümü. Berkin, 13 yaşında
ve 45 kilo olarak girdiği yoğun bakımdan 11 Mart 2014 gününde 14
yaşında ve 16 kilo olarak annesinin kucağında
verilmişti ve daha sonra Gülsüm anne, hepimizin annesi olan, bütün
Gezinin annesi olan, bütün Türkiye'nin annesi olan Gülsüm anne birileri
tarafından miting meydanlarında yuhalatılmıştı.
16 kiloluk bir hâle gelen çocuğunu kucağına almış bu
acılı anneyi miting meydanlarında yuhalatanlarla hepimiz
önümüzdeki dönemde adil bir yargı önünde hesaplaşmayı ümit
ediyoruz.
Sayın Başkan, dün dikkat çekmiştim,
siz de Sayın Grup Başkan Vekili de hassasiyet göstermişti Sevinç
İnönüye yapılan VIPdeki muameleyle ilgili. Şöyle
hatırlatacak olursak: Sevinç Hanım İsmet İnönünün gelini;
Sosyal Demokrat Halkçı Partinin Genel Başkanı, Başbakan
Yardımcısı Erdal İnönünün eşi olarak, VIP rical
listesinde, eşinin vefatından sonraki on üç yıl boyunca VIPden
ihtiyacı olduğunda yararlanmış ama bundan iki yıl önce
gittiği VIPde İsminiz listede yok. Eşiniz hayatını
kaybetti, buradan yararlanamazsınız. denmişti. Bunu söyledik,
bugün İstanbul Valiliğinden bir açıklama geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özetle şöyle: Biz mülga
Başbakanlığın 2002deki yazısına ve
Cumhurbaşkanlığının mevcut talimatları
doğrultusunda rical listesine bakarız. 2019da Sevinç İnönü
gelmiştir, rical listesinden ismi çıkarıldığı
için giremeyeceği söylenmiştir, daha sonra mülki idare amirinin
talimatıyla, o güne özgü, salondan
yararlandırılmıştır, o günden beri de başvurusu
yoktur. diyor, açıklama bu. Yani rical listesinden
çıktığı, bunun Cumhurbaşkanlığı
tarafından yaptırıldığı, bunun kurala uygun
olduğu, o gün mağduriyet yaratılmadığı,
kendisinin de bir daha VIPye başvurmadığı söyleniyor. Dün
de söyledim, bu muamele ne Berna Yılmaza yapılabilir ne Semra Özala
yapılabilir ne diğer siyasi büyüklerimizin, hayatını
kaybeden büyüklerimizin eşlerine yapılabilir. Burada,
Cumhurbaşkanlığına, iktidar partisine önemli bir görev
düşmektedir. Bu ayıbı derhâl ortadan kaldırmaları
gerektiğini düşünüyoruz. Biz ümit ederdik ki böyle bir şey yok,
yanlışlık olmuş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama bunun kurallara uygun şekilde
yapıldığını resmî bir yazıyla Valilik Sorumluluk
bizde değil, Cumhurbaşkanlığında. diye hepimize
hatırlattı.
Sayın Başkan, engellilerin kamu
kurumlarında memur veya sözleşmeli personel olarak istihdam
edilmeleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 53üncü
maddesince düzenlenmiştir. Buna göre, yüzde 3 oranında engelli
çalıştırma zorunluluğu getirilirken aynı zamanda EKPSS
ve kura şartı da bulunmaktadır. Bugüne kadar yapılan
uygulamalarda ne yazık ki bu kota şartı yerine
getirilmediği gibi EKPSS ve kura nedeniyle engellilerin büyük
kısmı istihdam haklarından da yararlanamamaktadır. Çalışabilir
durumdaki engellilerimizin bir kesimi de eğitim alanında büyük özveri
ve azimle eğitimlerini tamamlamış ve öğretmen olarak mezun
olmuş olmalarına rağmen gerek kota gerekse kura nedeniyle Millî
Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak istihdam
edilememektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millî Eğitim
Bakanlığında ciddi bir öğretmen açığı ve
ihtiyacı bulunmasına rağmen ne yazık ki engelli
öğretmen adaylarının, yukarıdaki kısıtlar
nedeniyle, ataması siyasi iktidar tarafından
yapılmamaktadır. Bu kapsamda, yaklaşık 5 bin öğretmen
adayı atama beklemektedir. Öğretmen ihtiyacı ve engelli bireylerimizin
yaşadıkları sorunlar da dikkate alınarak, bu
kısıtların kaldırılarak bir defaya mahsus,
sayıları 5 bin civarında olan engelli öğretmen
adayımızın engel durumuna ve yaşam alanlarına uygun
olarak öğretmen kadrolarına atanmaları için Meclisimizin bir
inisiyatif alması gerekmektedir. Bu konuda vermiş olduğumuz
kanun teklifi önümüzdeki haftalarda Meclis gündemine İç Tüzük 37
kapsamında gelecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şimdiden tüm bu
grupların bu konuyu kendi karar mecralarında, kendi partilerinin
yetkili organlarında değerlendirip İç Tüzük 37ye göre Meclis
gündemine geldiğinde bu 5 bin engelli öğretmenimizin yüzünü
güldürecek bir kararı hep beraber verebileceğimizi ümit ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Yılmaz Tunçta.
Buyurun Sayın Tunç.
25.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Pençe-Kilit Operasyonunda şehit olan Piyade Uzman Çavuş Kadir
Kemike, şehit edilen Öğretmen Necmettin Yılmazın
vefatının 5inci yıl dönümüne, ezan yasağının
kaldırılmasının 72nci yıl dönümüne, 9uncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirelin 7nci vefat yıl dönümüne, TFF
Başkanlığına seçilen Mehmet Büyükekşiyi tebrik
ettiğine, 16 Haziran Tüm Kamu Çalışanları Gününe, bu hafta
sonu üniversite sınavına girecek tüm öğrencilere
başarılar dilediğine ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; öncelikle Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan
askerimiz Piyade Uzman Çavuş Kadir Kemik şu anda Pendik 15 Temmuz
Şehitler Camisinden Hakka uğurlanıyor. Şehidimize
Allahtan rahmet diliyorum, ailesine, yakınlarına ve milletimize
başsağlığı diliyorum. Bu vesileyle tüm
şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
Yine, ayrıca, henüz sekiz aylık
öğretmenken görev yaptığı Şanlıurfadan memleketi
Gümüşhaneye giderken Tunceli-Erzincan kara yolunun Pülümür ilçesi
kesiminde PKKlı teröristlerce aracı yakıldıktan sonra
kaçırılarak şehit edilen Necmettin Yılmaz
öğretmenimizi de vefatının 5inci yıl dönümünde rahmetle
anıyorum.
Bugün, ezan yasağının sona
erdiği, on sekiz yıllık hasretin bittiği günün 72nci
yıl dönümü. Ezan yasağını kaldırarak milletimizin
büyük beklentisini karşılayan merhum Başbakanımız
Adnan Menderes'i ve arkadaşlarını rahmet ve şükranla
anıyorum.
9uncu Cumhurbaşkanımız merhum
Süleyman Demirel'i de yine vefatının yıl dönümünde rahmetle
anıyorum.
Türkiye Futbol Federasyonu Olağanüstü Seçimli
Genel Kurulunda Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığına
seçilen Sayın Mehmet Büyükekşi'yi tebrik ediyor, başarılar
diliyorum.
Bugün 16 Haziran, Kamu Çalışanları
Günü vesilesiyle tüm kamu çalışanlarımızı buradan
saygıyla selamlıyorum, çalışmalarında kolaylıklar
diliyorum. Onların özellikle mali haklarını düzenleyen yasal
çalışmaları burada gerçekleştiriyoruz, önümüzdeki süreçte
de beklentileri olan 3600le ilgili düzenleme teklifi Meclisimizin gündemine
gelecek.
Bu hafta sonu cumartesi, pazar üniversite
sınavı var; 3 milyon 243 bin 425 öğrencimiz üniversite
sınavına girecek. Milletvekili arkadaşlarımızın
da evlatlarından sınava girecek olanlar var, benim kızım da
bu hafta sonu sınava girecek; sınava girecek olan tüm
öğrencilerimize başarılar diliyorum, Allah zihin
açıklığı versin.
Sayın Özel'in bahsettiği -dün de
bahsetmişti, bugün de- konuyu biz de araştırdık. Merhum
Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'nün eşi Sevinç
Hanım'a yapılan muameleyle ilgili söz almıştı; tabii,
rical listesinden çıkarıldığı yönünde bir beyanda
bulundu. Rical listesinde milletvekili eşleri yok, eskiden de yoktu,
şimdi de yok ama tabii, bu, bundan sonra olmayacağı
anlamına gelmemeli. Milletvekili eşlerine, eski milletvekillerimizin,
önceki dönemlerde görev yapmış milletvekillerimizin, merhum
Başbakan yardımcılarımızın, onların
eşlerine kırmızı pasaport verilmesiyle ilgili yasal
düzenlemeleri biz burada gerçekleştirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Dolayısıyla
kırmızı pasaport hakkı olan kişilerin, milletvekili
eşlerinin rical listesinde yer almasıyla ilgili
çalışmaları belki Meclis Başkanlığı
düzeyinde hep birlikte takip ederek bu eksikliğin giderilmesini de
sağlayalım diyorum, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, küçük bir şey, çok kısa...
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kayıtlara girsin diye söz aldım.
Dün ben burada Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekiline hitaben bu VIP konusunda sorular sormuştum. Bugün
Sayın Özgür Özelin sorusuna cevap geldi, bizimkine dün de cevap
verilmedi, bugün de gelmedi; ben oluşan tabloyu söylüyorum: Bu ülkede
Halkların Demokratik Partisine karşı aleni bir
ayrımcılık vardır, yasalar HDPye uygulanmamaktadır,
Anayasa uygulanmamaktadır. Bir tek milletvekili çıkıp desin ki:
Eski milletvekilleri ve eşleri, çocukları -biz görüyoruz her gün-
yararlanamıyor." Demek ki bu ülkede Cumhurbaşkanı ve AKP
halk iradesinin bir bölümünü tanımıyor, bunu kabul etmiyor ve bu
ülkede ayrımcılığı artık resmîleştirmiştir.
Kayıtlara girsin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 1 tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin 20-23 Haziran 2022 tarihleri
arasında Birleşik Arap Emirliklerine resmî bir ziyarette
bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1977)
13/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin 20-23 Haziran 2022 tarihleri
arasında Birleşik Arap Emirliklerine resmî bir ziyaret
gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
Anılan ziyarete, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu Heyetinin katılım
sağlaması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlemesi
Hakkında Kanunun 6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk
ve arkadaşları tarafından, ormanların korunması ve
ağaçlandırma çalışmalarının
hızlandırılması için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla 9/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin 16 Haziran 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
16/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16/6/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağındaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 21 milletvekili
tarafından, ormanların korunması ve ağaçlandırma
çalışmalarının hızlandırılması için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 9/6/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 16/6/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Denizli Milletvekili Sayın
Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimizin
grup önerisini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Grup önerimizin konusu, hiçbir şekilde
korunamayan ormanlarımız ve orman üretimi adı altında yapılan
rekor ağaç kesimine seyirci kalınması. Ormanlarımız ne
yazık ki bölgesel bir pandemi yaşıyor. Ormanların
ateşi yüksek, ateşi ateş düşürücü ilaçla düşürmeye
çalışıyorsunuz ama ateşin neden
çıktığına ilişkin bir çalışmanız yok.
Ormanları enfeksiyon sarmış ama antibiyotik veren yok. Böyle
olunca da ormanlardaki yangın salgını artarak devam ediyor.
Size, orman yangınlarında zarar gören
alanlardaki yıllık artışı görebilmemiz
açısından birkaç veriyi aktarmak istiyorum. 2014 yılında
yanan ormanlık alan
Bir de asıl önemlisi, 2020de
ormanlarımızda irili ufaklı çıkan yangın
sayısı 3.180, 2021de ise 2.800 civarında yani ormanlık
alanlardaki yangın sayısı yıllık ortalama 3 bin civarında
ama yangından zarar gören alan 20 bin hektardan 139 bin hektara
çıkmış. Bu ne demektir? Yangın miktarı sayısal
olarak aynı ama hektar olarak 6,5 kat artmış.
Bakanlığınız sadece küçük yangınlarla mücadele
edebilmekte ama iş büyüyünce sınıfta kalmaktadır ki 2021
yılı Türkiye'nin orman yangınıyla mücadele edememesi
açısından kara bir leke olarak tarihte yerini
bırakmıştır. Tabii, bir de akıllarda kalan; orman
yangınlarından zarar gören vatandaşlarımıza atılan
çay paketleri.
Orman yangınlarımızın
çıkış sebepleri toplumun yaşam tarzı ve düzeyine,
kültür seviyesine, kırsal yöredeki etkinliklerine bağlı olarak
değişim göstermektedir. Anlaşılacağı ve birçok
defa açıklandığı üzere, ülkemizdeki orman
yangınlarının esas nedenini yüzde 93le insan faktörü
oluşturmaktadır. Yani ormanı korumanın yolu eğitimden
geçmektedir. Eğitim yok, eğitim olmadığı gibi
cezalandırma sistemi de çok zayıf kalıyor. Bakınız,
resmî kayıtlara yansıyan orman suçları var; geçtiğimiz
yıl -tutulan zabıt sayısı- 18.071 orman suçu işlenmiş.
Nedir bu orman suçunun mahiyeti? Kaçak kesim, kaçak nakil, alan açma,
işgal, usulsüz sarf, izinsiz otlatma. Bu suçlara ilişkin zabıt
tutulma dışında ne yapılmış, dava mı
açılmış, ceza mı verilmiş bilinmez ama orman
köylüsüyle barışık değilsiniz. Tabii ki
ormanlarımızın bekçisi olan, orman köylüsüdür. Kırsal
kesimi yoksul bıraktığınız için geçim
sıkıntısı çeken vatandaş gelir elde etmek için orman
kaynaklarına yönelmek zorunda kaldı ve işlenen suçlar
cezasız kalınca neredeyse ormanların katledilmesine legal bir
nitelik kazandırdınız.
Değerli milletvekilleri,
ormanlarımızda, nereden bakacak olursak olalım, bir sorun var;
ormanlarımızı yangına karşı
koruyamıyorsunuz, yangın çıksa müdahale edemiyorsunuz,
yangın çıkmasa ormanların, ağaçların orman ürünleri
üretmek adı altında kesilmesine göz yumuyorsunuz. Orman üretimi
adı altında yapılan ağaç kesim rakamlarında rekortmen
bir ülke olduk. 2017 yılında 18,5 milyon metreküp odun üretimi, 2020
yılında 28,5 milyon metreküpü, 2021 yılında 35 milyon
metreküpü aşmıştır. Ağaç kesiminde yüzde 100 olan bu
artış rakamına daha 2021 yılındaki yanan orman alanlarından
elde edilen odun üretimi dâhil edilmemiştir.
Bakın, orman üretimi adı altında
her yerde ağaç kesimi yapamazsınız. Yıllık servet
artışı diye halka genişliğinden hesap ettiğiniz
40 milyon metreküp keresteyi tamamen, yüzde 100 gibi göremezsiniz çünkü mutlak
korunması gereken alanlar vardır; muhafaza ormanları, millî
parklar gibi.
Türkiyede 55 alanda muhafaza ormanımız
var iken bu ormanlarımız da muhafaza edilememekte, kesim
yapılarak orman ürünü elde edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Ama iktidar için varsa
yoksa rekor rakamlara ihtiyaç duyulduğu için korunması gereken bölge
de kalmadı. Tüm dünyada küresel iklim değişikliği dikkate
alınarak ormanlar en stratejik ürün olarak kabul edilmekte ve odun üretimi
azaltılarak dış ülkelere odun ihracında önemli
kısıtlamalara gidilmekte iken ülkemizde maalesef bu durumun tersine
bir yol izlendiği görülmekte, iktidar orman ürünleri ihracatında
rekor kırmakla yani ağaç kesmekle övünmektedir. Ormanlara fabrika
gibi bakamazsınız; övündüğünüz rakamlar bir fabrika üretimi
değil, orman katliamıdır. Bu konuda övündüğünüz durum, bir
cehaleti ortaya koymaktadır; hem kötü niyetlisiniz hem cahilsiniz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden, Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurun Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi
üzerine söz aldım.
Orman Genel Müdürlüğünün verilerine göre
Türkiyede son 5 yılda 13.592 orman yangını meydana gelmiş,
Orman dediğimiz zaman sadece
ağaçları anlamamak gerekiyor çünkü orman bir bütün, bir ekosistem,
içerisinde canlı cansız onlarca türü barındırıyor ve
bunlar kendi içerisinde bir uyum içerisinde yaşayıp giderlerken büyük
bir çoğunluğu insan eliyle olan katliamlar sonucu ormanlarımız
yok olmakta ve her gün uygulanan politikalar nedeniyle, aynı zamanda
turizm nedeniyle, maden nedeniyle, HES, RES ve benzeri enerji sistemleri
nedeniyle de ormanlar yok edilmekte, yanan ormanların
ağaçlandırılması söz konusu olurken bir yandan da bir
kısmı unutulup bir süre sonra bunlar daha çok turizm alanında
otele ve benzeri şeylere dönüştürülmektedir.
Önümüzdeki dönemde bu orman
yangınlarını çok daha fazla görme durumuyla karşı
karşıyayız. Nitekim, 28 Temmuz 2021 tarihinde Manavgatta
başlayan orman yangınında 9 kişi yaşamını
yitirmiş, 47 ilde çıkan 239 yangında da hayvanlar, ağaçlar,
evler, köyler ve yerleşim yerleri tahrip olmuş ve yok olmuştur.
Anayasanın 169uncu maddesi ve Orman Kanunuyla birlikte güvence
altına alınan ekosistemlerin canlı ve cansız
bileşenlerinin bir arada uyum içerisinde yaşamasını
sağlamak zorunda olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Küresel iklim değişikliği sebebiyle
ilerleyen yıllarda yangınlarla, sellerle karşılaşma
riskinin yükseldiği göz önünde bulundurularak bugün yaşananların
tekrarlanmaması için gerekli adımlar atılmalı, yangın
ve sel felaketi gibi doğal afetlerin yanı sıra önleyici
tedbirler alınmalı ve ormansızlaştırmaya, betonlaştırmaya
da son verilmelidir. Ormanların yağmalanması, ormanların
statüsünün değiştirilmesi, madencilik adı altında tahrif
edilerek ya da yakılarak yok edilmesi mutlaka ve mutlaka engellenmelidir.
Ormanlar sadece yangınlarla yok olmuyor, aynı zamanda açılan
taş ocakları, kısa bir süre için kullanılabilecek maden
ocakları gibi benzeri işler nedeniyle de ormanlarımız her
gün biraz daha azalmakta, yerine dikilen ormanların orman
vasfını kazanması için yüzlerce yıl geçmesi gerekmektedir.
Çünkü orman sadece ağaçtan müteşekkil bir şey değil, orada
canlı bir organizma var, bitkiler var, hayvanlar var, çeşitli
organizmalar bir arada yaşayabiliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) Onun için, ormanların
korunması için behemehâl tedbirler alınmalı ve özellikle insan
kaynaklı orman yangınlarının önüne geçilmesi için çok ciddi
bir seferberlik ve eğitim seferberliği düzenlenmeli ama öncelikle
rant politikalarından, yapılan yanlış maden
uygulamalarından ve turizm uygulamalarının yanlış
olanlarından vazgeçilmeli. Ormanlar mutlaka korunmalıdır ki
gelecek kuşaklara iyi bir dünya, yaşanabilir bir dünya
bırakalım ve gitgide bozulan ekosistemi daha da fazla bozmaktan
uzaklaşmış olalım diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz talep eden Manisa Milletvekili Sayın Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU
(Manisa) Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Partinin vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, önemli bir karbon
yutak alanı konumundaki ormanlarımız, her geçen gün
derinleşen iklim kriziyle mücadele edebilmemiz için elimizdeki en önemli
kozlardan bir tanesi. İklim kriziyle ilgili Meclisimizde kurulan
araştırma komisyonu çalışmaları esnasında -ki bu
dönem 2021 yangın sezonu öncesine denk geliyordu- Tarım ve Orman
Bakanına yani o gün için Tarım ve Orman Bakanı olan Bekir
Pakdemirliye birtakım bilimsel veriler ve rakamlar vermiş ve bir
çağrıda bulunmuştuk. Komisyona gelen bilim insanları iklim
krizinin en başta ormanları etkileyeceğini, orman yangın
sayılarının ve yanan alan miktarının yıllar içerisinde
artacağını söylemekteydiler. Rakamlar da onları
doğrulamaktaydı. Ülkemizde 2020 yılı öncesinde, on
yılda her yıl ortalama 2.600 orman yangını meydana
gelmiş ve bu yangınlarda ortalama 9 bin hektar orman alanı
yanmış. Sadece 2020 yılında ise 20 bin hektar orman
alanı yanmış yani on yıllık ortalamanın 5
katı kadar bir alanı ne yazık ki kaybetmişiz. Bu veriler
ışığında, daha 2021in Mayıs ayında Bakan
Bekir Pakdemirliye Felaket geliyor, önleminizi alın. diye
seslenmiştik. Biz yaklaşan felaketin haberini verirken Bakan ne
yapıyordu? Ne yapıyordu, biliyor musunuz? Türk Hava Kurumuna ait
yangın söndürme uçaklarını hangarlarda çürütmek için türlü türlü
hile ve desiselerin peşinde koşturuyordu. Mesela, ihaleleri Türk Hava
Kurumunun giremeyeceği şekilde düzenlemekle meşguldü.
Sonra ne oldu? Antalyada, Marmariste
yangınlar başladı. Gözlerimiz semada yangın söndürme
uçaklarını aradık ama nafile, gökyüzünde dumandan başka
hiçbir şey yoktu. Bugün TUSAŞın ayağa
kaldırdığı, göreve hazır hâle getirdiği Türk Hava
Kurumuna ait uçaklar hangarda çürümeye terk edilmişti ama kiralanan uçaklardan,
Rus uçaklarından herhangi bir haber yoktu.
Değerli milletvekilleri, yangınla
mücadelede havadan mücadele kadar önemli olan, belki daha önemli olan bir unsur
da karadan mücadele. Bakanlığın yangın söndürme
kadrolarının yetersiz olduğunu defalarca dile getirdik. Biz
bunları söylerken Bakanlık, nisan ayında 2.900 işçi için
alıma çıktı ve bu işçiler geçen sene yangın sezonundan
sonra işe başladılar, şaka gibi. Eski Bakanın ideolojik
saplantıları, kaprisi, yetersizliği, liyakatsiz kadrolarla
birleşince geçen sene tam 140 bin hektar ormanımız gözümüzün
önünde kül oldu. Bir tek geçen sene, son on yılda yanan orman
alanından daha fazla ormanımızı kaybettik, üstelik, felaket
Geliyorum. demesine rağmen, bizim onca ikazımıza rağmen
bu kadar ormanımız kül oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
İşin tuhafı, kayıtlarda çıkan yangınların
yarısının failinin meçhul olduğu belirtilmekteydi.
Esasında fail bellidir; fail, Bekir Pakdemirli bedeninde vücut bulan AKP
zihniyetidir.
Değerli milletvekilleri, konu uzun ve önemli
ancak süremiz çok kısa. Şunun bilinmesi gerekir ki: Orman
varlığımız, yangınların yanı sıra AKP
döneminde artan üretim baskısı nedeniyle, katbekat artan tahsisler
nedeniyle tehdit altında ve halkımız bilmelidir ki ülke
ormanları için en büyük tehdit AKP iktidarıdır.
Değerli milletvekilleri, biraz sonra buradan
AKP temsilcileri de çıkacak ve diyecekler ki: Son yirmi yıl
içerisinde orman varlığını şu kadar
artırdık, bu kadar artırdık. Ancak Türk halkının
bilmesi gereken şey şudur: Bunların verdikleri rakamlar tamamen
algı operasyonudur. Bunu öğrenmenin bir yolu vardır, bunu
öğrenmenin yolu; İYİ Partinin vermiş olduğu
araştırma önergesine kabul oyu vermektir.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden, Antalya Milletvekili Sayın İbrahim
Aydın.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AYDIN
(ANTALYA) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
Parti grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün dünyada orman varlığını
artıran nadir ülkelerden biriyiz. FAO raporuna göre, Dünya Orman
Varlığını Arttıran Ülkeler sıralamasında
2015 yılında 46ncı sırada olan ülkemiz 2020
yılında 27nci sıraya yükseldi. Son yirmi yılda 6 milyon
hektar alanda 5 milyardan fazla fidan toprakla buluşturulmuştur. Her
on yılda bir yenilenen amenajman planlarına göre 1973
yılında 0,9 milyar metreküp olan ağaç serveti miktarı 2021
yılında 2 katına çıkmış 1,7 milyar metreküpe
ulaşmıştır. Ayrıca 1973 yılında 28,1 milyon
metreküp olan yıllık artım yapılan planlı
çalışmalarla 2021 yılında 47,6 milyon metreküpe
ulaşmıştır. 2002 yılında 12 milyon metreküp
üretim yapılırken 2021 yılında 36 milyon metreküp üretim
yapılmıştır.
Ormanlık alanlarda yapılan üretim
faaliyetleri, ormanların bakımı, gençleştirilmesi, sürdürülebilirliği
ve yangına dirençli hâle gelmesi amacıyla yapılmaktadır. Bu
faaliyetlerin tek amacı sürdürülebilirlik ilkesi kapsamında
ormanlarımızı gelecek nesillere aktarabilmektir.
Avrupa ülkelerinin hektarda yaptığı
üretimler incelendiğinde, Almanya
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; yangınla mücadelede ortalama ilk müdahale süresi 2003
yılında kırk dakikayken bugün on iki dakikaya
düşürülmüştür. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu kapsamda ormanlarımız 776 kuleden yirmi dört
saat gözetlenebilmektedir. 160 gözetleme kulesinde 320 kamera kullanılmaktadır.
Orman yangınları için Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan'ın destekleriyle 2022 yılı için 55 helikopter, 20
uçak, 4 Türk Hava Kurumu uçağı ve 8 İHA kiralanmış
olup, ayrıca kara ekiplerimiz işçi ve iş makineleri
alımı yapılarak güçlendirilmiştir.
Kıymetli Başkanım, değerli
milletvekilleri; yani bu orman yangınlarını her gün gündeme
getiriyoruz, sizlerden de soru önergesi verenlere teşekkür ediyoruz. Bizim
bu ormancılar kışın buz üzerinde, yazın köz üzerinde
mücadele eden, çalışan bir ekiptir fakat maalesef kendilerini
anlatamazlar. Bu sayede hiç olmazsa anlatmış oluyoruz. Ben 2nci
nesil siyasetçi, 2nci nesil ormancıyım, otuz yıl bu orman
yangınları bölgesinde çalıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Teşekkür
ederim Başkanım.
Geçmiş yıllarda bir yangın
olduğu zaman özellikle eski Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Deniz Baykal -Allah şifalar versin- gelirdi yangın
bölgesine Arkadaşlar, burada bir mücadele veriyorsunuz, sizi tebrik
ediyorum. der ve kolaylıklar diler giderdi ama her nedense son
yıllarda iç siyasete alet ediliyor. Bu orman yangınları iç
siyasete alet edilecek bir şey değildir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Helal olsun.
İBRAHİM AYDIN (Devamla) İkincisi,
daha geçenlerde, bunları üç gün önce anlattım Yanan yerlere oteller
falan yapılmıyor. diye, yine İYİ Parti Genel
Başkanı, gitti Marmaris'te Akıllı yangın, buraya otel
yapılacak. dedi; oysa gösterdim, yanan yerlere otel falan
yapıldığı yok, tekrar ağaçlandırılıyor.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yasak, yasak.
Anayasal olarak yasak.
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Bölge
müdürlüklerine de söyledim, Eğer
Tekrar söylüyorum, yanan yerlerin otel olduğu
yok. Zaten turizme, istedikleri zaman yanmayan yerlerden de izin verilebiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Niye yaksın
adam yani? Geçen sene, gene, aynı şekilde
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun İbrahim Bey, bravo sana!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Bir selamlama
yap Başkanım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bu kadar orman
kaybına rağmen durumdan memnunsanız bir sorun var demektir.
BAŞKAN Selamlayın lütfen.
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Tekrar Genel
Kurulu ve aziz milletimi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından
Yangınsız bir mevsim diliyoruz. sesi)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
Yangınsız bir zaman
İBRAHİM AYDIN (Devamla) Ve orman
çalışanı şehitlere de Allah rahmet eylesin diyorum.
Orman çalışanlarının ellerine
sağlık. Önümüzdeki günlerdeki yangınlarda da başarılar
diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! Sesleri, alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ormancılar seninle gurur duyuyor.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ağzına
sağlık.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yani orman
yangınlarını alkışlayın, bu durumu, bu rezaleti alkışlayın,
aferin(!)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ağabey,
kötü bir şey mi söyledi yani?
BAŞKAN Evet, tamam mı arkadaşlar?
Alkış bittiyse devam ediyoruz görüşmelere.
ALİ ŞEKER (İstanbul) En büyük orman
kaybı olduğu dönemi alkışlayın(!)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Kötü bir
şey mi söyledi?
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Demagoji
yapma. Ormana sahip çıkmak kötü bir şey mi?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ayıp!
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkanım
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Müsavat
Dervişoğlu, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Araştırma önergemizle ilgili olarak söz
almış hatibimizin Adalet ve Kalkınma Partisi hatibine -ifadeleri
bakımından- cevap verme ihtiyacı hasıl olduğu
kanaatindeyim. 69ncu maddeye göre kendisine söz verilmesi talebini riyaset
makamına iletiyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Antalya
Milletvekili İbrahim Aydının İYİ Parti grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
İYİ Partiye sataşması nedeniyle konuşması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Hâlbuki konuşmamda da özellikle söyledim
Ormanlık alanlara fabrika gibi bakmayın, üretim alanı gözüyle
bakmayın. ama konuşmamın içindeki verileri daha da güncel hâle
getirdiğiniz için öncelikle size teşekkür ederim.
46 milyon metreküp keresteden bahsettiniz fakat
tekrar söyleyeyim: Halka genişliğinde
hesapladığınız bu servet artışını
Ormanların her bir yerini kesemezsiniz; tekrar tekrar söyleyeyim, muhafaza
alanları vardır, millî parklar vardır. Bu oranların
yaklaşık yüzde 40ını, yüzde 50sini kesebilmeniz
gerekirken bütün hepsini kesiyormuş gibi gösteriyorsunuz.
Ayrıca, bu konuyla ilgili bir ilave örneği
somut bir şekilde vereyim madem. Tarım alanlarımızı ve
ormanlarımızı korumakla görevli Tarım ve Orman
Bakanlığı ve kuruluşu Orman Genel Müdürlüğü bir
ormanın koruma statüsüne kavuşturulmasında zorluk
çıkarıp izin vermezken orman alanlarının talan edilmesine
neden olan neredeyse her türlü faaliyete bir çırpıda izin
vermektedir. Ülkemizde sadece 2/B maddesiyle orman sınırlarından
çıkarılan saha 500 bin hektar civarındadır. Ayrıca,
ormanlarımız millî servetimiz olmasına rağmen, iktidar,
ormanlarımızı imar, enerji, sanayi, turizm
yatırımları için ilk elden çıkarılacak boş arsa
niteliğinde değerlendirmektedir. Örneği şöyle vereyim: 1996
yılında millî park statüsüne kavuşturulan Marmaris Millî
Parkı içinde özel mülkiyetle ilgili yüzde 5 kontrollü kullanım
alanı izni verilmişken bu alan 2020 yılında uzun vadeli
gelişim planında revize yapılarak, sınırlı
kullanım alanı oranı kaldırılarak yüzde 100
korunmasız hâle getirilmiştir yani
istediği kadar alanda betonlaşma yapabilecek hâle gelmiştir.
Sırf bunun için 2020 yılında genel müdür
değiştirdiniz, o genel müdür izin vermedi diye yeni genel müdürü
atadınız, yeni genel müdür de bu revizeyi yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Dolayısıyla
şu anda o yüzde 5lik imar oranı açıldı yüzde 60, yüzde
70e kadar.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Böyle bir
şey yok.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Böyle bir şey
yok. deyin sorun bakalım.
BAŞKAN Sayın Öztürk, teşekkür
ediyoruz, karşılıklı konuşmayın.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sor, sor, cevap
versin.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Orada 15 tane beş
yıldızlı otel, 1 tane marina
O dönemde 7 milyon dolar
civarında olan rant şu anda olmuştur 400 milyon dolar; daha
ötesi var mı? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yani
gerçekten yaptığınız hiç hoş değil, bir
konuşmacıya sürekli oradan laf atmak hiç hoş değil.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Laf
atmadık. Biz ne laf attık ki?
BAŞKAN İzliyorum, izliyorum. Arkada
ormancılık yapan arkadaşımız var, orman
mühendisliği yapan arkadaşımız var, siz laf
atıyorsunuz, siz de benim kadar ormandan anlıyorsunuz anladığım
kadarıyla.
Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.
İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Açıklayıcı bir bilgi verebilir miyim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz önceki sayın hatip
konuşmasında hem önceki Genel Başkanımız Deniz
Baykalın adını andı, ardından da Cumhuriyet Halk
Partisi şimdi döndü, orman yangınlarını iç siyasete alet
etmektedir. diyerek grubumuza doğrudan sataştı. Uygun görmeniz
durumunda Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu
BAŞKAN Buyurun Sayın
Bakırlıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlunun, Antalya Milletvekili İbrahim
Aydının İYİ Parti grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, inanın biraz
evvel Mecliste gördüğümüz manzara karşısında ben şoka
girdim. Biraz evvel biz, bazı rakamlar verdik Geçen sene bu ülkenin 140
bin hektar ormanı yandı. dedik yani bir önceki yıla göre 7 kat
daha fazla ormanın yandığından bahsettik. AKP'li hatip
geldi, yıllardan beri söyledikleri, artık bizim de
ezberlediğimiz kelimeleri arka arkaya söyledi ve alkış
aldı. Bir kere sayın AKP'li hatip siyasete alet edilmemesi
gerektiğinden bahsediyor ama şöyle bir gerçeklik de var efendim. Yani
şimdi düşünün, mesela geçen sene Kırkağaç'ta Orman
İşletme Şefliğinde çalışan Yaşar
Cinbaş adlı bir çalışanımız şehit oldu. Evinden
Bir başka gerçek de var: Ormanlarımız
ciddi şekilde bir üretim baskısıyla karşı
karşıya. Allah aşkına, ormanlık bölgeye
gittiğiniz zaman yolun sağına soluna bakın; endüstriyel
plantasyon diye bir şey çıkardınız, inanın,
ormanların canına okuyorsunuz. Siz de biliyorsunuz, orman
mühendisisiniz, meslektaşlarınızın kurmuş olduğu
Ormancılar Derneği var, hemen Kızılay'da; isterseniz hep
beraber gidelim, oturalım, onların bir çayını içelim;
kurumda ne kadar sıkıntı olduğunu
(CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sataşmadan uzatmıyoruz
Sayın Bakırlıoğlu.
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Size işte hiçbir sataşma yok
aslında baktığınızda.
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Yok da
bilgilendirmek için
BAŞKAN Yerinizden, 60a göre söz vereyim.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydının,
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ile Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlunun sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Sayın
Başkanım, Orman teşkilatı 1917den bu yana planlı
çalışan bir teşkilat yani oradaki keseceği
ağaçların hepsinin on yılda bir amenajman planlarını
yapar ve ne kadar eta veriliyorsa o kadar kesilir. Öyle kendi kafalarına
göre ağaç kesme gibi bir durum yok. Eskiden olan artımın
tamamını üretime çeviremiyordu, iyi bir planlama yoktu. Bu
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Bunu ben demiyorum,
kendi milletvekiliniz söylüyor, komisyonlarda sizin milletvekiliniz söylüyor.
BAŞKAN Siz, devam edin.
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Şimdiki
yangın konusu da
Ben otuz yıl devlet memurluğu yaptım hep
yangın bölgelerinde; Antalya, Muğla, Aydın, İzmirin her
tarafını biliyorum karış karış ve buralarda
gerçekten erken ve etkin müdahale yapılıyor ama geçen seneki durum
gerçekten zor bir durumdu. Yani -hava şartları- 40 derecenin üzerinde
sıcaklık var, nem düşmüş ve dünyanın tamamında
bir felaket vardı. Amerikada bile adamlar kendi
yangınlarını söndüremediler; bizim, burada, on günlük bir sürede
söndürüldü. Allah afetten korusun, gerçekten zor bir durumdu. Ben
şehitlerimize
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin
Öztürk ve arkadaşları tarafından, ormanların korunması
ve ağaçlandırma çalışmalarının
hızlandırılması için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla 9/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin 16 Haziran 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve
arkadaşları tarafından, Türkiyede çiftçilerin üretim
sorunları başta olmak üzere tarım alanını krizden
çıkarmak için gerekli çalışmaların yapılması
amacıyla 16/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin
16 Haziran 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
16/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16/6/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
16 Haziran 2022 tarihinde Mersin Milletvekili
Rıdvan Turan ve arkadaşları tarafından -19370 grup
numaralı- Türkiye'de çiftçilerin üretim sorunları başta olmak
üzere tarım alanını krizden çıkarmak için gerekli
çalışmaların yapılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 16/6/2022
Perşembe günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Mersin Milletvekili
Sayın Rıdvan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli vekiller; şimdi tarımda çok
sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Dün, Tarım Ürünleri
Üretici Fiyat Endeksi açıklandı, tarımdaki üretici enflasyonunda
AKP iktidarı yeni bir rekor daha kırdı. Mayıs ayında
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi yüzde 154,97 arttı; alt ürün
gruplarında, mesela lifli bitkilerde bu yüzde 273e kadar
çıkıyor, aylık artış ise yüzde 16,18. Birazdan
sebeplerine değineceğim tabii ki yani üretimin olmaması,
ithalatçı politikalar, ülkenin giderek tarımdan uzaklaşıyor
olması, yüksek girdi maliyetleri, kırsal kesimin örgütsüz olması
gibi pek çok şey kuşkusuz bunun sebebi. Fakat AKPden birazdan buraya
çıkıp konuşma yapacak olan konuşmacı büyük
olasılıkla şöyle söyleyecek, diyecek ki: Ya, bunlar böyle ama
aslında tüm dünyada girdi fiyatları artıyor, tüm dünyada girdi
fiyatları arttığı için de bizde de ister istemez
artıyor. Antrparantez bir şey belirteyim, Erdoğan
geçtiğimiz aylarda çıktı, dedi ki: Yaza doğru
tarımsal ürünlerde fiyat düşüşü olacak. Bu, bir beklenti; bunu
böyle söylemesinin sebebi de yazın ürünlerin biraz daha
bollaşıyor olmasından kaynaklı. Fakat o
açıklamasının hemen sonrasında biz de bir açıklama
yapıp Yazın da ürünlerde, tarımsal ürünlerde fiyat
artışı devam edecek çünkü Üretici Fiyat Endeksi son derece
yüksek. demiştik. Nitekim yanılmadık, üretici Fiyat
Endeksindeki yüzde 54lük artış bugünden yazın sonuna kadar
mutfaklara ucuz tarımsal üretimin girmeyeceğinin göstergesi yani
çarşı, pazar el yakmaya devam edecek. Denilecek ki: Dünyada
fiyatlar, girdi fiyatları yüksek, petrol fiyatı yüksek, o yüzden
bizde de böyle.
Şimdi, bir bakalım. Bakın, çok basit
bir bakkal hesabı yapalım: 2021 Haziranı ile 2022
Haziranını kıyaslayalım. Arkadaşlar, 1 dolar 8,4
liraydı 2021 yılının Haziranında, petrolün varili ise
72,66 dolardı yani bir varil petrolün bize maliyeti 610 liraydı o
zaman. Bu sene, 2022 yılının Haziran ayında ise 1 dolar
şu anda 17,30 lira ve brent ham petrolünün varili 123,44 dolara
çıkmış. Hesaplayacak olursak petrolün varili şu anda 2.135
liraya mal oluyor. Şimdi, denilecek ki: Ya, 72 dolardan 123 dolara
çıkmış, demek ki dünyada petrol fiyatlarında
artış var, bundan biz de etkileniyoruz. Doğru, elhak
doğru. Peki, şunun izahı ne? 8,4 lira olan doları 17,30
liraya çıkartan siyasi deha kim? Bu zihni sinir proje nereden
kaynaklanıyor? Çok açık söyleyeyim arkadaşlar, 8,4 liradan 17,30
liraya doları fırlatan şey Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.
tezidir. Bu böyle olduğu için dolardaki yükselme aynı zamanda brent
ham petrolünün dünyadaki yükselmesiyle üst üste bindiğinden dolayı
2.135 liraya mal olan 1 varil petrolün 1.098 lirası Erdoğanın
bu tezi sayesinde artmıştır. Yani aldığımız
10 liralık ya da 100 liralık petrolün yüzde 50si Erdoğanın
bu yanlış tezi sebebiyle çiftçinin cebinden çıkmaktadır.
Çiftçinin cebinden çıkan bu gider direkt ürünlere yansıyor ve
işte çarşı, pazar el yakmaya devam ediyor. Mersin
Milletvekiliyim ve Mersinde çarşıda, pazarda o fiyatları
görmekten utanıyorum ya. Çileğin, limonun en fazla
yetiştiği ilimizde dahi bu fiyatlar el yakıyor. Bunlar
İstanbula geldiğinde İstanbul halinde, oradan da markete
geçtiğinde uğradığı fiyatı tahayyül edemezsiniz.
4,5 liraya oradan çıkan domates İstanbulda markete geldiğinde fiyatı
30 liraların üzerine çıkıyor. Şimdi, bu bir kader midir?
Yoksa bu baştan sona tarım politikalarının yanlış
olmasından, ekili alanların 4 milyon hektar azalmasından, girdi
maliyetlerinin artmasından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla)
çiftçi
yaşının 55e çıkmasından, ÇKSye kayıtlı
çiftçi sayısının 500 binlere düşmesinden, kırsal
kesimin adım adım tasfiye edilmesinden, Kürt sorunundaki barışçı
ve demokratik çözüm umudunun sürekli ertelenmesi sebebiyle o illerde
kırsalın tasfiye olmasından, büyükbaş ve küçükbaş
hayvancılığın azalmasından ve bir bütün olarak
köylünün kırsaldan uzaklaşarak kentlere gelip orada ucuz iş gücü
olmasından mıdır? Bunun analizi dahi yapılmadan bu mesele
üzerine teori kasmanın, bu mesele üzerine derin laflar etmenin anlamı
yok değerli arkadaşlar. Enflasyonun yüksek olmasının sebebi
bu yanlış politikalardır ve bu yanlış politikalar
değişmeden bu konuda ileri doğru bir adımın
atılması ne yazık ki mümkün değildir. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tarımın sorunlarıyla ilgili burada
defalarca anlattık, konuştuk fakat dinletemedik. Bir de ülkemizin en
önemli kurumu olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanının sözleriyle anlatmaya çalışayım:
Topraklarımızın tuzluluk, çoraklaşma, yanlış
kullanım gibi nedenlerle kalitesi bozulmakta ve diğer taraftan da
erozyon, amaç dışı kullanımla topraklarımız
kaybedilmektedir. Ayrıca, tarım arazilerimizin küçük parçalı,
dağınık, çok hisseli olması ve sulama
imkânlarının hâlen yetersizliğiyle verimli kullanımı
da sağlanamamaktadır. Türkiyenin uzun ömürlü bitkilerle beraber
toplam arazi miktarı 27,9 milyon hektardır. Bugün bu rakam 21,1
milyon hektara gerilemiştir yani 4,8 milyon hektar tarım arazisini
kaybettik. diyor. Kim diyor? Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Başkanı Bayraktar diyor, yüzde 20sini kaybetmişiz. Aynı
Bayraktar Türkiyede en fazla tarım arazisine sahip Konya son on
yılda tarım alanlarının yüzde 10,5ini kaybetti. diyor.
Gıda güvencesi için toprağın olmazsa olmaz olduğu
bilincini bütün toplumda aynı düzeyde oluşturmak ve bu bilinçle
topraklarımıza sahip çıkmak zorundayız. diyor.
Topraklarımızı koruyabilir, üretim yapabilecek çiftçiyi tarlada
tutabilirsek bu krizden çok daha az etkileniriz. diyor. Ülkemizde her
yıl binlerce dekar verimli birinci sınıf ve ikinci
sınıf tarım arazisi çeşitli sebepler nedeniyle elden
çıkıyor. diyor ve haklı olarak serzenişte bulunuyor.
Sadece o mu? Konyamızın yetiştirdiği önemli milletvekili,
siyaset adamlarından Sayın Recep Konuk -bu işin uzmanı,
PANKOBİRLİKin Genel Başkanlığını
yaptı- diyor ki: Şu anda toprağa tohum atmak cesaret işi.
Ne zaman demiş? Martın sonunda demiş. Ama duyan var mı? Onu
da duyan yok. Hiç kimseyi duymuyorlar. Niye? Duymazlar çünkü duyacak
kapasiteleri yok, duyacak anlayışları yok, Ben bilirim, ben
yaparım. Şimdi, çıkacaklar yine konuşacaklar
İhracatımız şöyle oldu, bu böyle oldu. Ya, şunu bana
bir anlatın bakalım: Sudanda tarım
Bir anlatın, ne
yaptınız? Sudanda tarımı bir anlatınız. Şu
ofisin hâline bakın; şu, bakın, bunu büyüttüm; Bakanlıktaki
ofis. Okuyamıyorsunuz değil mi? Büyüttüm o ofisi, dedim ki
bakın, Sudanda tarım yapılacak ofise bir bakın.
Şimdi, değerli milletvekilleri, böyle bir rezalet olur mu ya?
Gecekondu gibi bir yerde şirket.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bu
şirkete şu ana kadar 100 milyon lira harcadık. Yönetim kurulu
üyeleri hâlâ tıkır tıkır paralarını alıyor
2015ten beri. Hani Sudanda tarım? Nerede? Yetmedi, bu defa dediler ki:
Nijerya. Hani, denizi olmayan ülkelerle deniz anlaşması
yaptıkları gibi şimdi de Venezuelada buğday
üreteceğiz. Allah Allah! Venezuela buğday üretemiyor ki ama olsun,
yalan rüzgârları bir Asyaya aşıyor, bir Afrikaya, şimdi
Güney Amerikaya. Allah sizi ıslah etsin ya, böyle mi yöneteceksiniz
Türkiye'yi? Tarıma böyle mi bakacaksınız? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Tarım üretimimizin, neredeyse
tarım arazilerimizin yüzde 20sinin tarım vasfını
kaybettirdiniz ve konut diktiniz. Hızınızı
alamadınız, Bahri Dağdaşa dadandınız. Allahtan
korkmuyorsunuz, hâlâ hâlâ devam ediyorsunuz. (İYİ Parti
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ya, süre
yetmiyor Başkanım.
BAŞKAN Vallahi siz de
hızınızı alamadınız Sayın Yokuş.
Yetmiyor zaman, ne yapalım.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep
eden Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, aslında
tarımın sorunlarını konuşuyoruz ama gerçekten küresel
iklim değişikliği diye bir gerçeği yaşarken
tarımın bizim için ne olduğunu anlayarak olaylara bakmamız
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, tarım, ticari bir
meta mı, yoksa insanlarımıza güvenli gıdayı
sağlayacağımız bir üretim alanı mı? Eğer biz
insanlarımıza sağlıklı ve sürdürülebilir
gıdayı sağlamak istiyorsak tarımı bu şekilde
değerlendirmemiz gerekir. AKPnin bugün yaptığı gibi, Ben
tarıma senede 10 lira verdim, 50 lira verdim; ne olursa olsun.
diyebileceği kadar bir lükse sahip olmadığını
söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle ülkemizde bu
kadar kıymetli olan bir alanda maalesef bir tarım envanteri yok.
Şimdi, biraz sonra Hocam çıkacak, rica ediyorum Hocam, bana hangi
alanda, hangi çeşit ürünü, ne kadar üretiyoruz, bilimsel olarak bunun
verilerini bir zahmet bir verin. On bir yıl Ziraat Odası Başkanlığı
yaptım, Mersin'de tarımın gelişmesi için her türlü
çabayı verdim, her toplantıda Tarım teşkilatlarından
gelen arkadaşlara şunu söyledim: Mersin'de hangi alanda, hangi
çeşit ürünü ne kadar üretiyoruz? Bu niye önemli? Değerli
arkadaşlar, bu geleceğimizi de planlamamız için çok önemli.
Çünkü su kaynakları azalıyor, dünyada tarım toprakları
azalıyor, kirleniyor, doğa artık çok farklılık
gösteriyor, hastalık ve zararlılar çok başa bela bir hâle geldi.
Üretim yapamıyor çiftçi, çiftçi üretmeye çalışsa baş
edemiyor zararlılarla. Dolayısıyla nüfus artarken gıda
güvenliği, gıda güvencesi sağlanması gerektiği
noktasından da hareket etmemiz gerekiyor tarımda.
Değerli arkadaşlar, özellikle, burada
şundan da bahsetmem gerekiyor: Aslında, tarımın
yapısal sorunları var ama bugün en büyük sorun tarımın
girdi maliyetleri, girdi maliyetlerinden bizim bahsetmemiz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
AKP plansız, programsız bir tarım
politikası uyguladığı için çiftçilerimizin borcu 255 milyar
lirayı geçmiş, bir çuval gübre alamıyor çiftçimiz. Ülkemizde,
Anadolu'da yem ham maddesi arpa, buğday, soya, mısır
yetişmesine rağmen hayvan üreticimiz, besicimiz 380 liraya, 390
liraya yem alamıyor; ineklerimiz karnındaki yavrularla kesime
gidiyor. Çiftçimiz, üreticimiz, üretimden uzaklaşıyor. 4 milyon 800
bin hektar arazi tarım dışına çıkartıldı.
Şu anda, çiftçilerimizin zarar ettiği gerekçesiyle 6,1 milyon hektar
arazi ekilip dikilmiyor.
Değerli arkadaşlar, çiftçilerimiz suya
ulaşamıyor. Burada rakamlar var, vereceğim ama Mersinde bir
dekar narenciye bahçesinin sulama ücreti 760 lira, Erdemlide 1.260 lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Başkanım,
selamlıyorum.
BAŞKAN Selamlayın, buyurun.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, gelin,
bakın, daha önce de konuşmamda söyledim, yılı
hatırlamıyorum ama o zaman ziraat odası meclis üyesiydim, 2003
yılı olabilir, o dönemdeki Parlamentoya da tarımdaki
sorunların araştırılmasıyla ilgili teklif verildi,
Meclisin tozlu raflarında o rapor duruyor. Bugün konuştuğumuz
konuları o raporlara biz yazdırdık arkadaşlar, biz
yazdırdık. Eğer gerçekten siz tarımla alakalı en ufak
bir endişe duyuyorsanız, gıdayla ilgili en ufak bir endişe
içerisindeyseniz, hazır orada da zaten raporlar var, Allah
aşkına bir bakın ya da HDPnin bu önerisine olur verin,
araştıralım, siz de doğrusunu öğrenin, biz de
doğrusunu öğrenelim. Yanlış söylüyorsak hepinizden de özür
dileyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Bu öneriyi
destekliyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Kars Milletvekili Sayın Yunus Kılıç.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yunus Hocam, söyleyeceklerini peşin peşin
bütün konuşmacılar söyledi, siz ne söyleyeceksiniz şimdi? Size
atıfta bulunarak Yunus Hocam bunu söyleyecek diyor.
YUNUS KILIÇ (Kars) Çok haklısınız
Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Sayın
Başkanımın da çok iyi tespit ettiği gibi hem İYİ
Parti adına konuşan hem HDP adına konuşan hem de CHP
adına konuşan değerli hatipler zaten benim söyleyeceklerimi de
önceden söylediler. Çünkü doğruları aslında onlar da biliyorlar,
onlar da biliyorlar ama bakış penceresi farklı olunca söylenmesi
gereken doğruları bana bırakıyorlar, her seferinde de buna
cevap verme sorumluluğu bana düşüyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tarımda sorun yoktur,
ülkede beka sorunu var(!)
ORHAN SÜMER (Adana) Tarımda sorun yok(!)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Başkan, sizin
ezberinizi öğrendik artık, artık ezberinizi öğrendik.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Saygıdeğer milletvekilleri,
HDPnin araştırma önergesinin gerekçeleri şöyle, onlara cevap
vereyim ben isterseniz, diyor ki: Üretimde kriz var. Türkiyede tarımsal
üretimde kriz oldu ve olacak. Altında da şöyle bir iddia daha var:
Türkiye, kendi kendine yeten ülke olma vasfını kaybetmiştir.
diyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Doğru.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Neye göre doğru?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Her şeyi
dışarıdan alıyorsunuz ya. Her şeyi
dışarıdan alıyorsunuz.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Arkadaşlar, bu
istatistik, dünyadaki en önemli bilim dallarından bir tanesidir.
İstatistiğe göre, verilere göre konuşmazsanız,
değerlendirmeleriniz haksız olur, tek taraflı olur, hukuksuz
olur, hakkaniyetli olmaz.
Bakın, Türkiye tarımsal üretimde kendi
kendine yetmenin ötesinde yılda 25 milyar dolarlık ihracat, 17 milyar
dolarlık ithalat yapıyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ekmek niye 4 TL?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Kendi kendine yetme bundan
daha iyi nasıl olabilir?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ekmek niye bu kadar pahalı?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Dışarıdan almadığınız bir şey söyleyin
ya.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bakın, Türkiye sebze
üretiminde dünyada 4üncü sırada, bitkisel üretimde 12nci sırada,
meyve üretiminde 6ncı sırada. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Karpuz niye dilimle alınıyor?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ukrayna limanı
kapandı, ayçiçeği yağı kuyrukları oluştu; bu
nereden oluşuyor?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bundan daha iyi kendi
kendine yetmek olur mu? Neye göre değerlendireceksiniz?
Şimdi, yine gerekçede deniliyor ki: Neoliberal
politikalar uygulayarak Türkiyede tarımı bitirdiniz.
Arkadaşlar, neoliberal politika uygulamak bu mudur?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Karpuz dilimle satılıyor. Karpuz, karpuz
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bakın, tarımda
yirmi yıldır 470 milyar lira çiftçimize destek verdik. Ya, neoliberal
politikada nedir? Bırakınız, herkes ne yapıyorsa
yapsın. Bırakıyor muyuz?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Evet.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Korunması gereken
alanlar bundan daha iyi nasıl korunabilir? Biz sübvansiyonlu krediler
veriyoruz, finansmana ulaşmasını sağlıyoruz, sulamaya
destek veriyoruz, prim desteği veriyoruz, doğrudan destek veriyoruz,
makine, ekipman desteği veriyoruz, kırsal destek veriyoruz. Bu kadar
destek nasıl neoliberal politika olabilir?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Niye
bu kadar yoksul insanlar var? Desteğiniz nereye gidiyor?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Yani liberal politika bu
mudur? Sosyalistin bile ilerisinde bir politika bu
yaptığımız bakın. Sizin arzu ettiğiniz sosyalist
politikaların bile ilerisinde bir politikadır
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa ) Sosyalistin bile diyor
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Neoliberalizmin bayraktarları selamünaleyküm diyor, neoliberalizmin
bayraktarları.
YUNUS KILIÇ (Devamla)
AK PARTİnin
yıllardır korunması gereken kesimlere ve çiftçilere
yapmış olduğu politikalar.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Tayyip Bey
duymasın.
YUNUS KILIÇ (Devamla) İthalatçı
politikalardan yanasınız. diyorsunuz; ya, ithalat yapıyoruz
tamam.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Ama bakın,
yanlış bir değerlendirme yapıyorsunuz arkadaşlar. Bu
kendi kendine yeterli söylemi aslında tarım için zamanında
kullanılmış bir şey değildir ama velev ki tarım
için yapacak olursanız bile bir yıl içerisinde ürettiğinizi,
sattığınızı ve aldığınızı
birbirinden düşersiniz bir rakam ortaya çıkar.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Karpuz dilimle satılıyor, muz taneyle.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Tarım
kesimiyle hiç sohbet ediyor musunuz? Çiftçiyle hiç görüşüyor musunuz,
sohbet ediyor musunuz? Size böyle mi diyorlar, çok şükür mü diyorlar?
BAŞKAN Sayın Toğrul
YUNUS KILIÇ (Devamla) Yeterliliğin ölçüsü
budur, Türkiye kendi kendine yeten
Cari açığına da 8,5 milyar
dolar her yıl katkı yapan bir tarımsal sektörden bahsediyoruz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Yoksulluk niye var, yoksulluk?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bizim çiftçimiz üretiyor,
bizim çiftçimiz insanımıza yettiği gibi dünyaya da üretmeye
devam ediyor. Bunu yirmi yıldır vermiş olduğumuz
tarımsal desteklerle ayakta durarak yapıyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ukraynadan
niye alıyoruz, gemi niye bekliyoruz?
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Evet, çiftçinin zor
yıllarıdır, evet, girdi maliyetleri çok yükselmiştir
dünyada ve ülkemizde.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Niye gemileri
bekliyoruz, gözlerimizin önünde
KEMAL PEKÖZ (Adana) Kendine yeten ülkede yoksulluk
olur mu?
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Tam da biz de bunun için
desteklenmesi gereken, öncelikli kesim olarak tarımı gördüğümüz
için en fazla desteği tarıma veriyoruz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Kendine yeten ülkede yoksulluk
olur mu?
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Çiftçimizi ayakta tutmaya
çalışıyoruz, kırsalı güçlü tutmaya
çalışıyoruz, üretimin devamlılığını
sağlamaya çalışıyoruz yirmi yıldır olduğu
gibi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Söylediklerinize kendiniz inanıyor musunuz?
KEMAL PEKÖZ (Adana) Kendine yeten ülkede yoksulluk
olur mu?
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Bundan sonra da en yüksek
seviyede çiftçimizin, kırsalın yanında olmaya devam edeceğiz
diyor, yüce Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Çileği taneyle alıyorlar; çilek, çilek, taneyle
çilek alınıyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Vatandaş niye
tarlasını ekemiyor Sayın Hatip?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sizin
dünyadan haberiniz yok, dünyadan.
BAŞKAN Şimdi, arkadaşlar,
sayın milletvekilleri; böyle bir usulümüz yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Rakamları düzelteceğim.
diye söz vermeyeceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben söyleyeyim.
BAŞKAN - Hiçbir hakaret unsuru yok, hiçbir
sataşma yok, konuşmacılar da çok temiz bir dille anlattı.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Hadsiz ve insafsız
dedi.
BAŞKAN - Konuşmacıların tümü
birbirlerine meramlarını çok temiz bir dille anlattı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben de aldığım notu söyleyebilir miyim?
BAŞKAN Peki, söyleyin, buyurun, dinliyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Önergemizde Türkiyenin, kendi kendine yeten ülke olma vasfını
yitirdiğini söyledik; bunun istatistiklerine
bakmadığımızı, bunun hakkaniyetli
olmadığını, insaflı olmadığını
söyledi ve -daha birçok kavramla insafsızlıkla, hakkaniyetli
olmamakla- hadsizlikle suçladı; daha ne diyeyim?
YUNUS KILIÇ (Kars) Yok Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben not
aldım ya.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Haksızlık
olabilir.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Adil olmaz.
dedi, Doğruyu söyleyin yoksa adil olmaz. dedi.
BAŞKAN Ben önergeye bakıyorum, bundan
daha yumuşak bir dil kullanılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ben buradan bir hakaret unsuru, ben
buradan bir sataşma
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Oylayalım
Başkanım, oylayalım.
BAŞKAN - Rakamlar yanlış olabilir,
Yunus Hoca kendi cenahından size anlattı siz de muhalefet tarafından
Türkiyedeki tarımın geldiği hâli anlattınız. Mesela
şunu Buğdayın bundan yirmi sene önceki üretim miktarı
neydi, bugün ne? diye sorabilirdiniz. Pamuk, nereden nereye geldi? diye
sorabilirdiniz. Aslında, Yunus Hocamın bunlara verecek çok cevabı
yok; öyle düşünüyorum ben ama siz yanlış yerden
baktınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, şimdiye kadar iki dakika bitmişti zaten.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bu kadar
uzatmasaydınız şimdi konuşulmuş, bitmişti
Başkan.
BAŞKAN Peki, yerinizden 60a göre bir dakika
söz veriyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri)
Başkanım, tarafsızlığınıza hayranım!
ARZU AYDIN (Bolu) Ya, gerçekten
alkışlıyoruz bu tarafsızlığınızı;
bir de yazılı metin verseydiniz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Oylayalım
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, Kars
Milletvekili Yunus Kılıçın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
RIDVAN TURAN (Mersin) Şimdi, bu sosyalizm
meselesi böyle değil, oraya hiç girmeyin Sayın Kılıç.
Oradaki tarım politikalarının şu andakiyle uzaktan
yakından alakası olmadığı gibi Keynesçi politikalarla
dahi alakası yok sizin şu anda
uyguladıklarınızın; o, işin bir tarafı, teorik
olarak tartışabiliriz bir gün Tarım Komisyonu
toplantısında. Bana şunun izahını biri yapabilir mi
ya? Bu kadar işler iyi gidiyor, ayçiçeği yağının önüne
kırmızı halı serip bando mızıkayla niye karşılama
ihtiyacı duyuyoruz? Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle gemilerin
çalışmamasından kaynaklı olarak buraya gelen, gelmesi
gereken buğday niye bizde büyük bir buhran sebebi oluyor? Niye
tarımsal üretici nüfus azalıyor? Niye köylü memnun değil?
Bunların bir izahı olmaz mı? Tarım iktisat değildir
sadece, tarım aynı zamanda sosyolojidir, aynı zamanda
insanların mutluluğudur. Dolayısıyla, meseleye Kaç para
aldık, kaç para verdik? ekseninden bakarak tarım sektörünü bir bütün
olarak değerlendirmeniz mümkün değildir; sizin AKP olarak temel
hatanız burada. Kırsaldaki insanların mutluluğu, üretim
(HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz, 60a göre söz
verdik.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bunların hepsinin
cevabı verildi Başkanım, oylayalım.
BAŞKAN - Bu arada, Yunus Hocanın da siyasi
hayatını bitireceksiniz, sosyalizm falan fazla konuşmayın
böyle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bence
de. Sosyalizmi savunuyoruz da yani
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
cümle
BAŞKAN Peki, bir cümle de siz söyleyin.
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kars Milletvekili
Yunus Kılıçın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Yunus
Hoca'nın grubundan alkış alan, Sosyalizmi aşan
politikalar. iddiası bir dönemin Çin rejiminde vardı ve tarım
işçilerini bir tabak lapaya çalıştırıyorlardı.
Herhâlde o dönemi aşacağını söylüyorsa ona ben de hak
verebilirim. Bizimkiler de bir tabak lapaya muhtaç hâle gelecek yakında.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar
Akarın, Grup Başkan Vekillerine ve bütün konuşmacılara
güzel bir müzakere gerçekleştirdikleri için teşekkür ettiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Ben, bütün konuşmacı
arkadaşlara, grup başkan vekillerine teşekkür ediyorum. Güzel
bir müzakere yaptık. Bütün müzakerelerimizin böyle olmasını
diliyorum bu arada.
VI.- ÖNERİLER(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan ve
arkadaşları tarafından, Türkiyede çiftçilerin üretim
sorunları başta olmak üzere tarım alanını krizden
çıkarmak için gerekli çalışmaların yapılması
amacıyla 16/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin 16 Haziran 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun,
halkımız ekonomik krizle boğuşurken iktidarın kamu
kaynaklarını 5li çeteye dağıtmaya devam etmesine
ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Halkımız ekonomik krizle
boğuşurken iktidar kamu kaynaklarını 5'li çeteye
dağıtmaya devam ediyor. Devlet Demiryollarının tarihi gar
binası 3 yıl önce Fahrettin Koca'nın kurucusu olduğu
Medipol Üniversitesine verilmişti. Ankara Yüksek Hızlı Tren
Garı ise kamu-özel iş birliği modeliyle 5'li çetenin 3
ortağına yaptırılmıştı. İdari bürolara
ihtiyacı olan Devlet Demiryolları Yüksek Hızlı Tren
Garında yani kendi yerinde çetenin 3lü ortağına kiracı
olmuştur. Vatandaşımız açlıkla mücadele ederken,
öğrencilerimiz borçla mezun olurken, icra daireleri halkımızla
dolup taşarken, suyu ısınan iktidar bunları görmezden
gelip, enerjisini yandaşlarına harcamaktadır. Ama az kaldı,
iktidar ve yandaşları gidecek, milletimizin yüzü gülecektir.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşdemir.
30.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin
açıklaması
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkürler Başkan.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri son
bulmadığı gibi her geçen gün yenileri ekleniyor. Bu
cezaevlerinin biri de sürekli gündeme taşıdığımız
ve ihlalleri gidermek için mücadele ettiğimiz Patnos L Tipi Kapalı ve
Açık Ceza İnfaz Kurumudur. Bu cezaevi, aynı zamanda şüpheli
ölüm ve hasta tutsak ölümlerinin en çok yaşandığı
cezaevlerinden biridir. En son, 21 yaşındaki Kadir Karademir isminde
bir mahpus şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
Cezaevi idaresini aradığımızda intihar vakasının
olmadığını, herhangi bir mahpus ölümü
olmadığını söyleyerek açıkça olayın üstünü örtmek
istemiştir. Şüpheli bir şekilde ölen Kadir Karademirin
ailesiyle yaptığımız görüşmede mahpusun vücudunda darp
izleri olduğu, burnunun kırıldığı,
kollarında morluk ve şişlikler olduğu ifade edilmiştir.
Yani, Silivri Cezaevinde işkenceyle öldürülen Ferhat Yılmaz
cinayetine benzer bir cinayet Patnos Cezaevinde
yaşanmıştır. Adli yargılama ve cezaevlerinde
baskıların son bulması, hasta tutsakların serbest
bırakılması için Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım yüz
seksen günü aşkın bir süredir ölüm orucundalar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydınlık
31.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfanın Hilvan ilçesinin
sağlık ve doğal gaz sorununa ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hilvanlı hemşehrilerim sağlık
konusunda sıkıntı yaşadıklarını dile
getiriyor. Neredeyse her ilçede olduğu gibi, Hilvanda doktor
eksikliği vatandaşlarımızı başka ilçelere ya da
illere gitmeye zorluyor. Örneğin, Hilvanda devlet hastanesinde kadın
doğum uzmanı haftada üç gün geliyor ve yetersiz kalıyor.
Diğer alanlarda uzman doktor eksikliği vardır. Bununla birlikte,
Hilvanda doğal gaz çalışmalarının
hızlandırılması şart. Hilvanın üçte 2si
doğal gaza kavuşmadı, bu konuda
vatandaşlarımızın şikâyeti var.
Her iki konuda gerekli çalışmaların
hızla yapılmasını hemşehrilerim adına istiyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VI.- ÖNERİLER(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve
arkadaşları tarafından, doğurganlık
hızının düşüklüğüyle değişen demografik
yapının tespiti ve sorunların araştırılması
amacıyla 16/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin
16 Haziran 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
16/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16/6/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından gurubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve
arkadaşları tarafından, doğurganlık
hızının düşüklüğüyle değişen demografik
yapının tespiti ve sorunların araştırılması
amacıyla 16/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (3456 sıra no.lu)
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 16/6/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden, Kayseri
Milletvekili Sayın Çetin Arık.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADIN ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiyedeki doğurganlık hızının
düşmesi ve bunun paralelinde sığınmacılar ve
sığınmacıların yüksek doğurganlık
hızı nedeniyle demografik yapımızın
değişiminin tespitiyle ilgili araştırma önergemiz üzerine
söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, doğurganlık
hızı, bir kadının yaşamı boyunca dünyaya
getirdiği ortalama çocuk sayısını ifade eder.
Bakınız, 2001de yani bu iktidardan önce bu oran 2,8; 2021
yılında ise bu oran 1,7ye düşmüş. Bu oran cumhuriyet
tarihinin en düşük seviyesi. Bakınız, nüfusumuzun
yenilenebilmesi için ise kritik eşik 2,1. İşte bugün, bu kritik
eşiğin altına 1,7ye düşürdü bu iktidar. Bu ne demek? Bu
şu demek: Ülkemizde torunlardan daha çok dedeleri göreceğiz demek,
ülkemizde artık genç nüfusumuzla övünemeyeceğiz demek, neslimizin
devamlılığı tehlikeye giriyor demek.
Bakınız sayın milletvekilleri, hani
düğünlerde nasihat veriyorsunuz ya 1 olur garip olur, 2 olur rakip olur,
3 olur denge olur, 4 olur bereket olur; gerisi Allah kerim. diye.
İşte, bu işler öyle sizin söylediğiniz gibi kolay olmuyor.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Nasıl olur?
ÇETİN ARIK (Devamla) Anlatacağım
şimdi nasıl olacağını.
Bakınız, gençler işsiz, gençler
umutsuz; gençlerin geleceği kararmış. Bırakın 4
çocuğu, gençler evlenemiyor artık. Evlenseler dahi çocuk sahibi
olmaya korkuyorlar. Bakınız, 1 kutu bebek mamasının fiyatı
154 lira, 1 paket çocuk bezinin fiyatı 234 lira. Marketler bebek
mamasına çalınmasın diye hırsız kilidi
takmış bugün; aslında bu hırsız kilidini bu ülkenin
hazinesine takmak lazım da konuyu çok fazla dağıtmak istemiyorum
ama tutturmuşsunuz 4 çocuk. Evet, keşke 4 çocuk olabilse. Bugün bu
iktidar, bu zalim iktidar vatandaşı 1 çocuğa mahkûm etti. Kendi
ifadenizle çocuklarımızı garip bıraktınız.
Bakınız, değerli milletvekilleri; bu
iktidar döneminde kısırlık yüzde 100 artmış. Yani
bugün benim ülkemde 2,6 milyon kişi istese dahi çocuk sahibi olamıyor
Sayın Başkanım, kısırlık bu oranda. Bakın,
yine AKPnin Sayın Genel Başkanı diyor ki bir törende: Bu
ülkede yıllarca bir doğum kontrolü ihaneti yaptılar. Neslimizi
kurutmaya gittiler. Şimdi bakınız, siz iktidara gelene kadar
doğum oranı 2,8, sizden sonra bu oran 1,7ye düşmüş.
Şimdi ben soruyorum bu aziz millete: Neslimizi kurutan kim? Bu ülkeye
ihanet eden kim? Neslimizi kurutan da bu ülkeye ihanet eden de işte bu
iktidarın ta kendisi. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, yirmi beş yıllık
kadın doğum uzmanıyım, bu işin uzmanıyım,
ben AKP kadar etkili bir doğum kontrol yöntemi görmedim, gerçekten
görmedim. Çünkü vatandaş stres, sıkıntı içerisinde yani
nasıl çocuk yapsın? Adam akşam başını
yastığa koyduğunda sabah ev kirasını nasıl
ödeyeceğini; doğal gaz, elektrik, su faturasının
altından nasıl kalkacağını; traktörüne nasıl
mazot koyacağını, tarlasına nasıl gübre
atacağını düşünüyor değerli milletvekilleri.
Bakın, neslimizin
devamlılığını sağlamak ve demografik yapımızın
korunması için çocuk yapmaya teşvik etmek bu iktidarın
görevidir. Çocuk mamasından, çocuk bezinden ücret
alınmamalıdır ama bu iktidarın önceliği, bizim
insanımız değil maalesef. Bizim gençlerimiz parasızlık
yüzünden evlenemiyor ama iktidar Suriyelilerin çocuklarına evlensinler
diye çeyiz yardımında bulunuyor.
Bakınız, sayın milletvekilleri,
gerçekten, bizim insanımız çocuk sahibi olmaya korkarken kevgire
dönen sınırlarımızdan binlerce
sığınmacı geliyor ve doğurganlık
hızları da 5,8. Bakın, TÜİK rakamlarına göre bizim tam
5 katımız.
Size ilim Kayseriden bir örnek vermek isterim.
Bakınız, bizim nüfusumuz 1,5 milyon, 2021 yılında
Şehir Hastanesinde doğan bebek sayımız 6.690; Suriyelilerin
nüfusu 80 bin, doğan bebek sayısı 3.473; tam yarımız.
Yine resmî rakamlara göre bugün ülkemizde eğitim çağında mülteci
çocuk sayısı 1 milyon 272 bin 691. Bunların çoğu da
eğitime ulaşamamış. Şimdi, demografik
yapımız bozulmuyor mu sayın milletvekilleri?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN ARIK (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Lütfen.
ÇETİN ARIK (Devamla) Tamam Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bakınız, ilimin Milletvekili Sayın
Nergis demografik yapımızın aynı olduğunu, onları
yabancı olarak kabul etmeyeceğimizi söylüyor. Bakın, Sayın
Nergis, Sahabiye Mahallesinde sarraf dükkânını işleten bir
Suriyeli var, çat pat Türkçe konuşuyor. Niçin Türk işçi
çalıştırmıyorsunuz? diye sorduğumuzda Ben
yabancı çalıştırmam. diyor. İşte siz bu milleti
öz yurdunda garip, öz vatanında parya ettiniz, yazıklar olsun. Tabii,
Suriyelileri ucuz iş gücü olarak gören AKPnin patron milletvekili de
şöyle diyor: Suriyeliler olmazsa işimiz çok zor, onlar olmazsa
sanayimiz de batar. Bakınız, sayın milletvekilleri, Suriyelilere
bel bağlayan bu iktidar bilmelidir ki bu cennet vatan ne AKP ne de
Suriyeliler giderse batmaz aksine bu güzel ülkeye huzur gelir. Suriyelileri
barış içerisinde kendi topraklarına göndereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN ARIK (Devamla) Sizi de sandıkta
göndereceğiz ve bu ülkeye huzur getireceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine İYİ
Parti adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dün akşam
saatlerinde Kahramanmaraşta bulunan sığınmacı
kampında ayaklanma başlatan Suriyeli
sığınmacıların müdahale için gelen polislere tekbir
getirerek taş ve sopalarla saldırdığı bu çirkin
şiddet eylemi üzerinde dikkatle durmamız ve siyasete malzeme yapmadan
düşünmemiz gerektiğini belirterek sözlerime başlıyorum.
Hâlâ güneydoğu illerimizde bulunan Suriyeli
sığınmacı sayısı, sığınmacı
doğum oranlarının yüksek olması, ticaret ve sanayi
odalarında faaliyet gösteren Suriyeli şirketlerin sayıları,
yaşlı nüfusumuzun artması demografik yapımızın
hızla değişeceğini göstermektedir. Sayılarla sizleri
meşgul etmek istemiyorum ama demografik yapı
değişikliği özellikle güneydoğu illerimiz Gaziantep,
Şanlıurfa, Hatay, Kahramanmaraş ve Kilis illerimizde büyük
oranda hissedileceğe benziyor.
Değerli milletvekilleri, otuz yıl
işgal altında kalan topraklarını yüzlerce şehit
vererek kurtaran Azerbaycanın bu sorununun, çok önceleri Ermeniler göç
ettirilerek demografik yapısının bozulmasından kaynaklandığını
unutmamak gerekmektedir; hassasiyetimiz bundandır.
Değerli milletvekilleri, Suriye meselesiyle
ilgili sözü
ABD Dışişleri Bakanının defalarca Orta
Doğuda sınırlar değişecek. sözü, Arap
Baharıyla kamufle edilmiş
Sonuç itibarıyla, zaten yüz
yıldan beri, özellikle petrol kaynakları bulunduktan sonra Daha
önceki karışıklıklara benzemez. şeklinde
emperyalistler tarafından körüklenen, kaynayan kazanın ortasına
çekildik diye düşünüyoruz. Üstelik Suriyeyle ikili ilişkilerimizin
en üst düzeye geldiği, iş adamları ve sanayicilerin
karşılıklı fabrikalar kurduğu, müşterek bakanlar
kurulu toplantılarının yapıldığı,
karşılıklı konsoloslukların
açıldığı, vizelerin kaldırıldığı
bir dönemin hemen sonrasında, o zamanın Başbakanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın BOP Eş
Başkanlığıyla, Esad Esed oldu; kardeşlik yerini
düşmanlığa bırakarak ülkemiz böyle bir problemin içine
çekildi. Sonrasında Suriyede iç savaş ve 3 milyon 700 bin Suriyeli
açık kapı politikası sonucu Türkiyeye doldu,
sıkıntılar başladı ve büyüyerek devam ediyor. Bu
bakımdan, Suriyeli sığınmacıların en kısa
zamanda vatanlarına dönüş yapmalarının yolları
aranmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener Suriyeli
sığınmacılar konusunun siyasi rant devşirilecek konu
olmadığını defalarca tekrarlamış ve dünkü grup
toplantısında AK PARTİ iktidarına kadar ülkemizde böyle bir
sorun olmadığını, devletin yıllardır
sürdürdüğü bir göç politikasının var olduğunu ancak
şimdi ise göç politikasızlığının sonuçlarını
yaşadığımızı vurgulamıştır.
Değerli milletvekilleri, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün Orta Doğuda takip edilecek politika için 1920
yılında ortaya koyduğu görüşlerini sunmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Atatürk şöyle diyor: Aynı emperyalist devletler aynı derecede
Türkün de Arapın da Irakın da Anadolunun da Suriyenin de
düşmanıdırlar. Şu hâlde Anadolunun, Irakın,
Suriyenin hayat ve menfaatleri pek sıkı bir tarzda
birleşmiş bulunuyor. Demek oluyor ki Türkler ile Iraklılar ve
Suriyeliler arasında sıkı bir dostluk ve uyum siyaseti gerekir.
Değerli milletvekilleri, biz de diyoruz ki:
Orta Doğuyu Orta Doğulu olmayanların oyun alanı olmaktan
kurtarmadığımız sürece demografik yapı
bozulmalarından kaynaklanan sorunlar istismar edilecek, daha önce
yaşadığımız sorunları yeniden
yaşayacağız.
Sonuç itibarıyla, CHPnin grup önerisini
desteklediğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden, Kayseri Milletvekili Sayın İsmail Tamer.
Buyurun Sayın Tamer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TAMER
(Kayseri) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, Sayın Arık kendisiyle,
burada konuştuklarıyla tamamen çelişki içerisine girdi. Bir
taraftan benim de her düğünde söylemiş olduğum 1 olur garip
olur, 2 olur rakip olur, 3 olur bereket olur, 4, 5 olunca daha da bereketli
olur. cümlemin anlamı da Sayın
Cumhurbaşkanımızın her dönem ifade etmiş olduğu
gibi, fazla çocuk yapmanın Türkiye için ne kadar önemli olduğunun
ifadesidir ama burada tam tersini söylüyor, evet, düştü. Bunun
düşüşünü de AK PARTİden biliyor, Hükûmetimizden biliyor.
Bak Sayın Arık, sen çok iyi bilirsin, anne
ölüm hızlarını biz iktidara geldiğimizde binde 64'lerden
binde 16lara düşürdük, bebek ölüm hızı aynı şekilde
oldu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onun için
şimdi böyle ifade etmeniz, evet, buraya getirebilirsiniz, demografik
yapının bozulmaması adına böyle bir önerge vermiş
olabilirsiniz ama ben her zaman söylüyorum, Kayseri'yi çok da iyi
bilmiyorsunuz. Niye bilmiyorsunuz? Şunun için bilmiyorsunuz: Kayseri
demografik yapı açısından 1,5 milyon -1 milyon 517 bin- şu
andaki nüfusu, bunun 101 bini yabancılardan oluşuyor; 83.635'i geçici
koruma altındaki Suriyeliler, ikamet izni verilenler 7.773 ve
uluslararası korumada 10.152 kişi yaşıyor. Bu anlamda,
Kayseri, Orta Anadolu'nun yıldız bir şehri, Orta Anadolu'da
parlayan ve sanayisiyle, 5 üniversitesiyle, birlik beraberlik içerisinde
Türkiye ekonomisine damga vuran bir şehir. Dolayısıyla
Kayseri'deki demografik yapının kesinlikle
bozulmayacağını buradan ifade etmek isterim.
Bu anlamda -bizim de ifade etmiş olduğumuz
gibi- fazla çocuğun bu ülke için gerekli olduğunu herkese ifade etmek
istiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sen niye
yapmıyorsun? Fakir fukaraya bu aklı veriyorsun, sen niye
yapmıyorsun?
İSMAİL TAMER (Devamla) 1, 2, 3, en az 5
çocuk olması gerektiğinin altını tekrar çizmek istiyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Kim bakacak o
çocuklara?
İSMAİL TAMER (Devamla) Bu anlamda, grup
önerisine karşı olduğumu ifade ediyor, hepinize saygı ve
sevgilerimi iletiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, hatip kendisi çocuk yapmıyor, millete söylüyor. Siz niye
yapmıyorsunuz?
İSMAİL TAMER (Devamla) Saygılar
sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) İsmail Hocam, demografik
yapı Kayseride değil ama Kiliste 110 bin Suriyeli var, 80 bin
Kilisli kalmış.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkan,
kendileri çocuk yapmıyorlar, vatandaşa söylüyorlar. Kendileri niye
yapmıyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Doğrusu biz, önergenin esasına karşı olduğumuz için
konuşmacı vermedik.
BAŞKAN Evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Takdir
sizin, dilerseniz yerimden görüşlerimi kısaca ifade edeceğim;
kürsü de olabilir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ama öncesinde vermeniz
lazım.
BAŞKAN Yerinizden, 60a göre sadece bir
dakika vereceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır Başkan.
BAŞKAN Meral Hanım, o zaman, bakın,
konuşmak istiyorsanız
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sözlü
isteyebilirim.
BAŞKAN Hayır, şimdi veremem bu sözü
çünkü bitti konuşma.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam,
Sayın Başkan, bir müsaade
BAŞKAN Eğer bu konuda görüş
bildirecekseniz kürsüden üç dakika konuşabilirdiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, müsaadenizle
BAŞKAN Ben size bir dakika veriyorum, asla da
uzatmayacağım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir dakikayı kabul etmiyorum.
BAŞKAN Üç dakikalık
hakkınızı kullanmadınız Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kullanayım. iradesini sözlü söylüyorum, ne var bunda?
BAŞKAN Hayır ama bizim de bir
düzenlememiz var. Böyle istediğiniz gibi istediğiniz şekilde
kullanma şansınız yok ki. Bakın
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam da
bir dakikayla sınırlamanızın anlamını çözemedim
ben.
BAŞKAN Ben de sizin burada söz talep
etmenizin anlamını çözemedim şimdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben çok
hassas bir meselede
BAŞKAN Sözü kullanmıyorsunuz, bana
Çözemedim. diyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, o kadar vahim bir tablo oluştu ki bunda söz kurmadan duramayacağım
yani.
BAŞKAN Bir dakika veriyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam,
oylamadan sonra alıyorum o zaman.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Arık.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Kayseriyi
bilmiyorsunuz. Çelişkileriniz var. diye sataştı Sayın
Tamer.
BAŞKAN E, sen Kayseri Milletvekili değil
misin?
ÇETİN ARIK (Kayseri) Kayseriyi
bilmiyorsunuz. dedi efendim.
BAŞKAN Öyle mi dedi sana Bilmiyorsun. diye
ÇETİN ARIK (Kayseri) Kayseri
BAŞKAN Peki, sataşmadan iki dakika söz
veriyorum size. (CHP sıralarından alkışlar)
Niye öyle diyorsunuz İsmail Bey ya?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Ben de
alırım sataşmadan, kesin sataşacak.
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya mahal
vermeyelim, ikinizin de bildiğini düşünüyorum Kayseriyi.
Buyurun Sayın Arık.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri
Milletvekili İsmail Tamerin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Evet, öncelikle
şunu belirtmek isterim Sayın Milletvekili: Kayseride doğdum,
ilkokulu, ortaokulu, liseyi, üniversiteyi Kayseride okudum, tıp
fakültesini Kayseride okudum, araştırma görevliliğimi
Kayseride okudum, uzman hekim olarak da yıllardır Kayseride okudum
yani Kayserinin her metrekaresini bilirim ve Kayserinin her sorununu da
bilirim.
Bakınız, söylediğim şey
şuydu: Evet, düğünlerde bunu söylüyorsunuz da bunu söylemek kolay;
işin özü o değil. İşin özünde, siz insanların
refahını artıracaksınız. İşin özünde, siz bu
insanlara, bu gençlere iş imkânı sağlayacaksınız.
Bakın, 2021 yılında 80 bin Suriyeli var. dediniz. 80 bin
Suriyelinin 2021 yılında doğurduğu çocuk
sayısını söyledim, 6.690 Türk vatandaşı doğum
yapmış, 3.471 Suriyeli doğum yapmış ve bunun da
demografik açıdan ileride sıkıntı
yaratığını söyledim.
Bakın, sizin iktidarınız döneminde,
ilk defa bu iktidar döneminde doğum hızı 1,7ye düşmüş
diyorum. Bugün, Fransa bizim önümüzde, Avrupa ülkeleri bizim önümüzde; bu tehlikeyi
görmüyor musunuz diyorum. Hamaset yapmayın, düğünlerde 3 çocuk, 5
çocuk; gerisi garip demeyin. Çocuklara iş bulun, aş bulun diyorum;
aş bulun da millet çoluğunu çocuğunu evlendirsin.
Bakın, Türkiyede kadınların ilk
doğum yaşı 30 yaşına çıkmış diyorum, 29
yaşında ve 30 yaşında diyorum; niçin kadınlar bu kadar
geç çocuk sahibi oluyor diyorum. Gelin de bunu burada
araştıralım ve hep beraber çözüm önerisi sunalım diyorum;
benim söylediklerim bunlar.
Sayın Başkanım, tekrar teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Tamer, hiçbir sataşma
yok.
İSMAİL TAMER (Kayseri) 1 çocuk, 2
çocuk, 3 çocuk dedin. dedi.
BAŞKAN Söylediklerini tekrarladı, siz de
kürsüden cevap verdiniz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) O zaman
kayıtlara geçmesi açısından bir şey ifade etmek isterim...
VI.- ÖNERİLER(Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve
arkadaşları tarafından, doğurganlık
hızının düşüklüğüyle değişen demografik
yapının tespiti ve sorunların araştırılması
amacıyla 16/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin 16 Haziran 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben bekliyorum.
BAŞKAN Evet, Sayın Aycan...
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
yükseköğrenim gençliğinin okullarına dönmelerini ve
eğitimlerini tamamlamalarını desteklediklerine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, yükseköğrenim, lisans, lisansüstü, doktora dönemleri; her
biri ayrı ayrı önemlidir ve zorlu, uzun bir süreçtir.
Yükseköğrenim süresi boyunca çeşitli nedenlerle başarısızlıklar
veya devamsızlıklar olmaktadır; böylece süreç
tamamlanamamaktadır. Bu, ciddi bir emek ve ekonomik kayıptır.
Yükseköğrenim gençliği -terör
dışı- ne nedenle eğitimini tamamlayamamışsa ve
okuluyla ilişkisi kesilmişse bu, ciddi bir sorun
oluşturmaktadır; yüzbinlerce genç bu durumdadır. Bu durumda olan
tüm gençlerimizin lisans, yüksek lisans, doktora dönemindeki yükseköğrenim
gençliğinin okullarına dönmelerini ve eğitimlerini
tamamlarını destekliyoruz. Bu doğrultuda yapılacak
düzenleme gençlerimiz ve ülkemiz için faydalı olacaktır diye
düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal
33.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfanın sorunlarına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şanlıurfa ilinde trambüs için 80 milyona
ihale açılmış ancak trambüs tellerinin, elektrik tellerinin
üzerine şu anda kuşlar konuyor. Madem ki bu işletilmeyecekti,
neden bu kadar israf edildi? Bu bir.
İki, Siverek ilçesinde hayvan pazarı var,
hayvan pazarına hayvanların gidecekleri yol yok, orada ahırlar
yok ve orada hayvan küpeleri karaborsada satılıyor. Yani Türkiyede
5li çete var, şu anda Siverek ilçesinde hayvan küpesinde de 5li çete
var. Türkiyenin 2 büyük hayvan pazarı var; biri Karsta, biri Siverekte
ve vatandaş hayvan küpesi bulamıyor, karaborsadan hayvan küpesi
alıyor. Bu mağduriyetin giderilmesini istiyoruz.
Siverek sebze hali de
yıkanmadığı için koku içerisinde. Güvenlik
sağlanmadığı için sebze hali esnafı kendi
güvenliğini kendisi sağlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Vergisini veriyor, e,
niye bu güvenliği sağlamıyorlar? Vatandaşlarımız
mağdur durumda Başkanım.
BAŞKAN Sayın Eksik
34.- Iğdır Milletvekili Habip Eksikin,
Iğdır Belediyesine atanan kayyumun Iğdır halkına âdeta
zulmetmesine ilişkin açıklaması
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Seçim bölgem Iğdırın belediyesi
hukuksuz bir şekilde gasbedilip kayyum atandı. Kayyum, maalesef,
Iğdırda, Iğdır halkına âdeta zulmediyor. Ekonomik
kriz neticesinde geçimlerini sağlayamayan halkımız maalesef sergicilikle
geçimlerini sağlamaya çalışıyor fakat zabıtalar
tarafından bu sergicilerin sergilerine el konuluyor ve sebzeleri yerlere
saçılıyor. Halkımız bu konuda çok ciddi anlamda
sıkıntı yaşamaktadır. Oysaki devletin görevi, bu
insanların evine ekmek getirecek koşulları
sağlamaktır, bu insanların elindeki ekmeği almak
değildir diyorum Sayın Başkan.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Tutdere
35.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyamana yapılacağı söylenen 150 yataklı devlet
hastanesine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin
Koca 22 Nisan 2022 tarihinde Adıyamana yapmış olduğu
ziyarette, Türkiye Büyük Millet Meclisinde sürekli gündeme getirdiğim,
takip ettiğim Adıyaman 150 yataklı devlet hastanesi
inşaatına haziran ayı başında
başlanacağını kamuoyuna açıklamıştı.
Bugün itibarıyla haziran ayının artık ortalarına
geldik, konuyla ilgili herhangi bir açıklama gelmediği gibi
inşaat ihalesine ilişkin bir gelişme de olmadı. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde, Adıyaman halkı adına Sağlık
Bakanına sözünü hatırlatıyorum ve buradan iktidara
çağrı yapıyorum: 150 yataklı devlet hastanesinin
inşaatını ne zaman yapacaksınız? Adıyaman
halkının sabrı kalmadı diyorum, Genel Kurulu Saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş
Buyurun.
36.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, savaş gibi yapısal meseleleri nüfus
politikaları üzerinden ele almanın dünyanın her yerinde
ırkçılık olarak kabul edildiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Şimdi, ortada bir savaş var, emperyal
savaş politikalarının sonucudur. Türkiye, bugün, Suriyeye
girmemiş olsaydı milyonlarca göçmen, mülteci,
sığınmacı -hangi kavramla ifade edersek- Türkiyede olmayacaktı
ve biz bunları tartışmıyor olacaktık; birincisi bu.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Doğru
değil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Savaş gibi yapısal meseleleri nüfus politikaları üzerinden ele
almak dünyanın her yerinde ırkçılıktır ve bugünkü
konuşmalarda sadece ırkçılık değil, ağır bir
cinsiyetçilik de ortaya çıktı. Ya, kadın bedeni üzerinde
4
çocuk, 5 çocuk yapmak gibi kavramlardan -kendi adıma söylüyorum- bir
kadın olarak çok müteessir oldum, utandım, rahatsız oldum. Yani
ne demek ya! İnsanların kaç çocuk yapacağına kim karar
verebilir? Böyle özgür iradeyi doğrudan sakatlayan nüfus
politikalarını bu Mecliste bu yönüyle konuşmayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.35
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 104üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kayseri Milletvekili
İsmail Tamer ve Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52
Milletvekilinin Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52 Milletvekilinin Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4485) ile Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzük'ün 91'inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 337 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin birinci bölümünde yer alan 7nci madde üzerinde İzmir
Milletvekili Kani Beko ve arkadaşlarının önergesinin oylama
işleminde kalınmıştı.
Önergeyi hatırlatmak için tekrar okutup
oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 7nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 7- 14/4/1982 tarihli ve 2659 sayılı
Adli Tıp Kurumu ile ilgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 30
uncu maddesinde bulunan ikinci fıkrasının ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu fıkra uyarınca personele her ay
yapılacak ek ödeme net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya
pozisyon unvanı itibarıyla belirlenmiş olan ek ödeme net tutarından
az olamaz ve bu kapsamda söz konusu ek 9 uncu maddeye göre belirlenen ek ödeme
tutarı bu fıkralar uyarınca döner sermaye gelirlerinden
yapılacak ek ödemeden mahsup edilmek üzere merkezî yönetim bütçesinden
karşılanır.
Mehmet
Bekaroğlu Ali
Fazıl Kasap Özgür
Özel
İstanbul Kütahya Manisa
Ali
Şeker Metin
İlhan Servet
Ünsal
İstanbul Kırşehir Ankara
Kani
Beko Fikret
Şahin
İzmir Balıkesir
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Şimdi 7nci madde üzerindeki diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
7nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Dursun
Ataş Enez
Kaplan
Adana Kayseri Tekirdağ
Behiç
Çelik İmam
Hüseyin Filiz
Mersin Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili olarak İYİ
Parti adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddede 2659
sayılı Kanunun 30uncu maddesi değiştirilerek Adli
Tıp personeline 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek
9uncu maddesi gereğince ödenecek sabit ek ödeme tutarı döner sermaye
gelirlerinden yapılacak ek ödemeden mahsup edilmek üzere merkezî yönetim
bütçesinden karşılanır. denilmektedir. Bu görüşe
katılsak da döner sermaye ödemelerindeki farklı katsayılardan
dolayı ek ödemeden belirli bir kesim maksimum düzeyde faydalanırken
geri kalan kısım ise hak ettikleri ödemeyi alamayacaklarından
çalışanlar arasında karmaşaya sebep olacağına
dair endişelerimizi belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Adli Tıp
Kurumunda çalışanların işleri çok çeşitli, psikolojik
olarak sıkıntı verici ve iş hacmi olarak da çok
yoğundur. Şube müdürlüklerinin iş durumu verilerine göre, 2020 yılında
346.603 olgu değerlendirilmiştir ki bu sayı iş
yoğunluğunun derecesini göstermektedir. İlaveten adli mercilerin
Adli Tıp Kurumunu ana resmî bilirkişilik birimi olarak görmesi
iş yükünü artırmakta ve sistemin işleyişini olumsuz yönde
etkilemektedir. Adli Tıp Kurumunun tüm işlerini adli tıp
uzmanlarıyla birlikte teknisyenlerin yerine getirmesi beklenir ancak adli
tıp uzmanlarının bulunamadığı yer ve zamanda
pratisyen hekimlerden de yararlanılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, adli tıp
uzmanları sorunlar yumağı içindeler; ücretleri düşüktür,
öyle olgularla karşılaşıyorlar ki psikolojik travma
geçiriyorlar; ayrıca, dört yıllık bir çalışmanın
ardından, pratisyen hekimlerin yapabileceği işlerde istihdam
edilmeleri sebebiyle uzmanlık çalışmalarının bir
işe yaramayacağı düşüncesine kapılmaktadırlar.
Dolayısıyla, adli tıp uzmanlık alanı tercihlerde son
sıralarda yer almaktadır. Bu tablo nedeniyle, uzmanlık
çalışmaları yapanlar ya çalışmalarını
yarıda bırakıyorlar ya da uzmanlık eğitimini tamamladıktan
sonra uzmanlık alanında çalışmıyorlar.
Değerli milletvekilleri, Adli Tıp
Kurumunda hizmet veren pratisyen hekimlerle ilgili yapılan bir ankette ise
pratisyen hekimlerin yüzde 100ü ücretlerinin düşük olduğunu, yüzde
84ü tıp fakültelerinde aldığı adli tıp
eğitiminin yetersiz olduğunu, yüzde 72si adli otopsi
sırasında teknisyen eksikliğini
yaşadığını, yüzde 80i adli tıp uzmanı olmak
istemediğini belirtmiş. Bunlar gerçekten düşündürücüdür.
Üzülerek belirtmem gerekir ki ülke genelinde adli
tıp eğitimi standart hâle getirilememiştir. Ayrıca, birçok
tıp fakültesinde, öğretim elemanı eksikliği nedeniyle adli
tıp eğitiminin adli tıp uzmanı olmayanlar tarafından
verilmesi ve birçok fakültede, adli tıp dersini alan öğrencilere hiç
otopsi eğitimi verilmemesi karşımızda önemli sorunlar
olarak durmaktadır.
Değerli milletvekilleri, söze
başladık mı En çok tıp fakültesi olan ilk 5 ülke
arasındayız, 126 tıp fakültemiz var. diyoruz ama adli tıp
eğitimini yürütemiyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi, üniversitelerde
ve diğer kurumlarımızda niteliğin nicelikle değiştirilmesinin
ve liyakatin göz ardı edilmesinin sonucu budur.
Değerli milletvekilleri, adli tıp
uygulamalarının vazgeçilmez bir diğer unsuruysa otopsi
teknisyenleridir. Bunların eğitimi meslek yüksek okullarında
otopsi yardımcılığı bölümünde verilmekte olup bu
okullardan her yıl 250 teknisyen mezun olmaktadır. İş
bulamama sıkıntıları yanında çalışma
şartlarının zorluğu, fazla mesai ücreti verilmemesi, hizmet
içi eğitimlerinin verilmemesi gibi sorunlar yaşayan otopsi
teknisyenlerine, riskli gruba dâhil ederek ek ödeme yapılması ve
skopi çekme görevleri nedeniyle de yıllık izin haricinde şua
izni verilmesi yerinde olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Adli Tıp
Kurumunda işlerin doğru ve hızlı yapılması
adaletin sağlanması açısından da çok önemlidir. Bu bakımdan,
bahsettiğim 3 grup personelin iyi seçilmiş, iyi eğitilmiş,
liyakatli ve ahlaklı kişilerden olmaları şarttır.
Bunlara rağmen Adli Tıp Kurumunun uygulamalarından kaynaklanan
sorunlar da vardır. Mesela, adli tıp olgularının
birçoğunun bölgesel olarak değerlendirilmesi gerektiği
belirtilse de birçok adli tıp olgusunda toplanan örneklerin sadece belirli
merkezlere iletilmesi yargılama sürecini uzatmakta ve hızlı
karar alınmasının önüne geçmektedir, hizmetin kalitesi de
tartışılır duruma gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, adli tıp işlerinin en az hatayla
yapılması ve vatandaşların mağduriyetlerinin
engellenmesi için tüm çalışanların özlük hakları ve
ücretleri iyileştirilmeli, adli tıp uzmanlığı cazip
hâle getirilmeli, en önemlisi ise tıp fakülteleri hekim yetiştirme
konusunda asli görevine dönmelidir.
Sağlık eğitiminin niteliğini siz
bozdunuz, biz düzelteceğiz, az kaldı diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 7nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 7- 14/4/1982 tarihli ve 2659
sayılı Adli Tıp Kurumu ile ilgili Bazı Düzenlemeler
Hakkında Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının
ikinci cümlesinde yer alan "görevli personele ibaresi "görevli memur
ve sözleşmeli personele şeklinde, ikinci fıkrasının
(i) bendinde yer alan "% 200'ünü ibaresi "%215'ini şeklinde,
(j) bendinde yer alan "%150'sini ibaresi "%200'ünü şeklinde
değiştirilmiş, fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve mevcut ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sözleşmeli olarak istihdam edilen
personele yapılacak ek ödemenin tutarı ise, aynı birimde
aynı unvanlı kadroda çalışan ve hizmet yılı
aynı olan emsali personel esas alınarak belirlenir ve bunlara
yapılacak ek ödeme hiçbir şekilde emsaline yapılabilecek ek
ödeme üst sınırını geçemez.
"Bu fıkra uyarınca personele her ay
yapılacak ek ödeme net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya
pozisyon unvanı itibarıyla belirlenmiş olan ek ödeme net
tutarından az olamaz ve bu kapsamda söz konusu ek 9 uncu maddeye göre
belirlenen ek ödeme tutarı döner sermaye gelirlerinden yapılacak ek
ödemeden mahsup edilmek üzere merkezi yönetim bütçesinden
karşılanır.
Yılmaz
Tunç Ramazan
Can İbrahim
Halil Fırat
Bartın Kırıkkale Adıyaman
Hamdi
Uçar Bayram
Özçelik Arife Polat
Düzgün
Zonguldak Burdur Ankara
Mustafa
Esgin İsmail
Güneş
Bursa Uşak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Uşak Milletvekili Sayın İsmail Güneş.
Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 337 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerine verdiğimiz önergeyi açıklamak üzere
söz almış bulunmaktayım. Aziz milletimizi, siz değerli
milletvekillerimizi ve değerli sağlık çalışanlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddede
verdiğimiz önergeyle buradaki personelin tavan göstergelerini yükselterek
daha fazla ek ödeme almasını sağlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii ki biz
şimdiye kadar AK PARTİ iktidarları olarak hep sağlık
çalışanlarımızın yanında olduk, bundan sonra da
yanında olmaya devam edeceğiz. Tabii, bu kanuni düzenlemede de
sağlık çalışanlarımıza birtakım
iyileştirmeler getiriyoruz. Daha önceki konuşmacılar da
yaptığımız bu düzenlemenin işte, sadece
doktorları içerdiği veya diğer yardımcı
sağlık personelini içermediği ve diğer taraftan
mahsuplaşma olduğu için bunun çok etkili olmadığı
yönünde iddialarda bulundular. Tabii, bizim uzun süredir üzerinde
durduğumuz sabit döner sermayenin genel bütçeye aktarılması
hepimizin hedefiydi, bu kanun teklifiyle bunu sağlıyoruz.
Dolayısıyla da bir uzman hekimin diyelim ki 7.500 lira
maaşı, artı, 6-7 bin lira sabit döner sermayesi varsa bundan
sonra maaşı aşağı yukarı 13-14 bin lira
civarında olacaktır. Ve diğer taraftan, burada bir hemşire
de aşağı yukarı 8-9 bin lira maaşa
ulaşacaktır. Burada tabii ki muhalefetin dile getirdiği
Mahsuplaşmadan dolayı burada siz vermiyorsunuz. diyor, bunu
aşmak için de biz şöyle yapıyoruz arkadaşlar: Burada tavan
ek göstergelerini yükseltiyoruz ve dolayısıyla da bir uzman hekimin
önceden brüt 38 bin olan ek ödeme tavanını 46 bine yükseltiyoruz,
burada aşağı yukarı -yaklaşık- uzmanlara da 6 bin
lira civarında bir iyileştirme yapıyoruz ve diğer tarafta
da yardımcı sağlık personeline de hemşirelere de
aşağı yukarı 1.000-1.500 lira civarında
iyileştirme yapıyoruz. Yahu, siz bu tavanları yükseltseniz bile
bu tavanlara ulaşan yok. diyebilirsiniz. Bunu da şöyle
yapıyoruz arkadaşlar: Burada biz, bir kere, artık döner sermaye
dağıtımında hastane bazlı sistemden vazgeçiyoruz ve
tamamen Bakanlık bazlı sisteme geçiyoruz. Burada aynı hizmeti
üreten 2 hekim farklı hastanelerde çalıştığı için
eskiden farklı döner sermaye alıyordu, bunu hemen hemen ortadan
kaldırıyoruz. Diğer taraftan da döner sermayeden eskiden
yaklaşık 12 milyar TL gibi bir para dağıtılırken
şimdi bunu aşağı yukarı 10 milyar daha
artıracağız ve böylece, dağıtılan para
miktarı arttığı için, insanların tavana
ulaşması daha kolay olacaktır.
Burada önemli bir olay da şu: Burada, tabii ki
Az hasta bakan veya kendisi istediği hâlde hasta bakamayan
doktorlarımızın durumu ne olacak? derseniz, inşallah
Sağlık Bakanlığımız bir yönetmelik
çıkaracak, onları da mağdur etmeyeceğiz.
Aşağı yukarı buradaki hedef şu: En azından bu 14
bin lira maaşın üzerine aşağı yukarı 6-7 bin lira
daha bir ek performans alabilecek; dolayısıyla da buradan hem
hemşirelerimiz hem doktorlarımız, herkes yararlanacaktır
diye ben ümit ediyorum.
Bir diğer önemli olay şu: Tabii ki aile
hekimlerimizin aldığı maaşlarla ilgili Yahu, siz hekimlere
bir şey yapmıyorsunuz. dediler. Gerçekten, biz diyelim ki aile
hekimliğine geçmemiş olsaydık -bugün, işte, 27 bin aile
hekiminden aşağı yukarı 25 bini pratisyen hekim- eski
sistemde olsaydı 10.500 lira civarı maaş alacaktı ama
arkadaşlar, biz bunlara, tabip olan yani uzman olmayan aile hekimine,
eğer D grubundaysa, eğer tabanı dolduruyorsa bugün
aşağı yukarı 25 bin lira maaş artı 6.700 lira da
gider veriyoruz. Eğer biz bunu yapmasaydık bunlar aynı işi
yapacaklardı ve pratisyen hekim olarak çalıştıkları
sağlık ocağında aşağı yukarı 10.500
lira civarında bir maaş alacaklardı. Buradan da hekimlerin ne
kadar yanında olduğumuzu göstermiş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, burada diğer bir
önemli düzenleme şu: Tabii ki emeklilik katsayıları
Daha önce
uzman hekimlerimizin, hekimlerimizin 2018 yılında emekliliklerine
seyyanen 2 bin lira zam yapmıştık ve burada da bu düzenlemeyle
de uzmanlara aşağı yukarı 2.100 lira, pratisyenlere de
1.600 lira
Diyebilirsiniz ki: Yahu, daha önce siz bu kanunu
getirdiğinizde bu emeklilik katsayıları yüksekti ve daha yüksek
oranlarda alıyorlardı. Burada eğer o kanunu uygulasaydık
-tabii ki burada hekimlerimiz her şeyi hak ediyor ama- valinin, diyelim ki
genel müdürün, profesörün üstünde olacaktı; hiyerarşik düzen
bozulacaktı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Nasıl
hiyerarşik düzen bozuluyor ya?
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Tabii ki onu
düzenleme adına böyle bir sistem seçildi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bir hekim 30
yaşından sonra göreve başlıyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) Neticede biz
şöyle bir şey yapıyoruz: Burada önemli bir düzenleme de
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yani bir hekim
35 yaşına kadar okuyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Şunu
ben söyleyeyim: 2008 yılından sonra göreve başlamış
hekimlerin, normalde burada yapılan kesintiye göre maaş alması
gerekiyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kenan Evren de
Askerlerden çok alıyor. diyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) Hemen
toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) Eğer bu
sistemi değiştirmezsek aşağı yukarı bir uzman
hekim diyelim ki 9 bin lira civarı falan emekli maaşı alacak.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Doktorların, sağlık emekçilerinin bu ülkede yaşama
kattıkları katma değer kaymakam ve valilerden çok daha yüksektir.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Biz
bunları ne hâle getiriyoruz arkadaşlar? 12.500 liraya
çıkarıyoruz. Yani bu bir iyileştirmedir, Yetmez.
diyebilirsiniz, Daha fazlası gerekebilir. diyebilirsiniz.
HABİP EKSİK (Iğdır) Siz zaten
atadığınız müdürlere, başhekimlere, oradaki müdür
yardımcılarına çok yüksek paralar vermişsiniz.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Ama
arkadaşlar, yapılan bu düzenleme tamamen sağlık
çalışanlarımızın lehinedir.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Bakanlıklarda 3 maaş, 5 maaş veriyorsunuz, onu da biliyoruz ama
böyle söylemeyin bence.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Yani
göreceksiniz, bundan sağlık çalışanlarımız da
istifade edecektir.
HABİP EKSİK (Iğdır) Böyle
söylemeyin bence, Kaymakamdan fazla alacak. demeyin.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Bu kanun
teklifinin sağlık çalışanlarımıza
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) Bu,
hakikaten hakaret edici bir sözdür; bütün sağlık emekçilerine,
doktorlara hakarettir bu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 7nci madde kabul edilmiştir.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Uşak
Milletvekili İsmail Güneşin 337 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir başka şey için
söz alacaktım ama şu son iyileştirici önergede
sıkıntı yok ama şu doğru bir şey değil:
Hiyerarşi falan. Bu Meclis çatısı altında Atatürk Mebus
maaşı öğretmen maaşını geçmesin."
demiş. Yani hiyerarşi dediğiniz... Bu cumhuriyetin
kuruluşunda böyle bir şey var. Hiyerarşi diyorsanız -bir
de milletvekili maaşı üzerinden- o dediğiniz kaymakam, vali
emeklisinden, atanmış kamu görevlilerinden daha az maaş
alıyor emekli milletvekilleri yani hiyerarşi falan kalmamış
bu düzende.
Ayrıca, asla ve asla doktorların
kaymakamlardan az maaş alması gerektiğini savunmamak lazım.
Pandemi sürecinde herkes gördü kimin ne kadar önemli olduğunu.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Sağlık il müdürü için de aynı şeyi söyleseydiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayrıca, esas
söyleyeceğim şu: 2022 yılı vergi dilimi oranları var.
Burada yapılan iyileştirmeler... Erken söz alıyorum, Ali
Şeker ilgili yerde konuşacak ama o zamana kadar belki yol alırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, bu düzenlemelerle
yapılan ek ödemeleri eğer gelir vergisinden muaf tutmazsak neredeyse
verdiğimizi gelir vergisiyle geri alacağız; 20 olan 27ye, 27
olan 35e çıkıyor gelir vergisi diliminde ve önemli miktarda gidecek
geriye. Bununla ilgili bir kısa hesap, bir etki analizi
yapılsın. En büyük sorun da şu: Kaliteli yasamada etki analizi
diye bir şey olur; ne aralıkta getirdiğinizde vardı
-hiçbirimiz bilmiyoruz o yasanın etki analizi nedir- ne bugün var.
Maliyede birtakım üstatlar he derse önergeyi imzalıyorsunuz,
oluyor; no derse olmuyor. Böyle bir şey olmaz, biz karar vereceğiz
ona, bir etki analizinin olması lazım. Şu gelir vergisinde son
sözüm şu: İstisna tutmak lazım. Bakın, Borsa İstanbul
ve Türk Hava yolları, bir tanesinde Fatmanur Altun var, bir tanesinde
Fahrettin Altun var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir cümle, bir cümle
BAŞKAN Peki, bir cümlenizi alalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendilerinin
aldığı artışları gelir vergisinden muaf tuttular.
Şimdi siz burada bu kadar sağlık emekçisine bunu yapacak
mısınız, yapmayacak mısınız? Onlar anonim
şirket. diyebilirsiniz; kamu adına görev yapıyorlar,
maaşlarını artırıyorlar ve bu artıştan muaf
tutuyorlar. Aynı düzenlemeyi sağlık emekçileri için bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Uşak Milletvekili İsmail Güneşin 337
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine lişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
teşekkürler.
Doğrusu, hatibin söyledikleri, aslında,
Adalet ve Kalkınma Partisinin sağlığa nasıl
yaklaştığını bir kez daha ilan etti. Totalde bu yasaya
yaklaşımımızı en son maddede yine ifade edeceğiz
ama bir kere, her şeyden önce, sağlığı nasıl
parayla ölçüyorsunuz? Sağlık parayla ölçülemez.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Ölçülemez
zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
Sağlıktan tasarruf yapılamaz. diyoruz, bütün hekimler,
sağlık emekçileri bunu söylüyor. Altı ay önce buraya bir yasa
teklifi getirdiniz, bütün gruplar o yasa teklifinin altına imza
attık, dedik ki: Yeter ki sağlık emekçilerinin
koşulları düzelsin. Ve ertesi sabah geldiniz, burada, Genel Kurulda
geçen yasa teklifini gruplara şu sözü vererek geri çektiniz, dediniz ki:
Biz bütün emekçilere, memurlara, diğer kesimlere de bu iyileştirmeyi
yapacağız, sadece sağlıkçılara yapmamak için bunu
değiştiriyoruz. Her zaman olduğu gibi bu konuda da sözünüzü
tutmadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani,
şimdi, şöyle bir durum var açıkçası: Sağlık meselesinde
en fazla bedeli yoksullar ve dezavantajlı gruplar çekiyor. Ya bir hekimle,
bir hemşireyle bir vali ve kaymakamı niye kıyaslıyorsunuz?
Birine hayatımızı teslim ediyoruz ve ta 1960lı
yıllarda Yusuf Azizoğlu Sağlık Bakanı iken 224
sayılı Yasayla koruyucu sağlık hizmetleri prensibini
getirdi; Muş'tan Bingöl'e dezavantajlı gruplara, yoksullara
sağlık ocaklarında hizmet verildi. Siz her şeyi parayla
ölçtüğünüz gibi, sağlığı da ticarileştirdiniz ve
şu anda yaptığınız bütün sağlık emekçilerine
büyük bir haksızlık ve saygısızlıktır.
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52 Milletvekilinin Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4485) ile Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337)
(Devam)
BAŞKAN Birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 8 ila 14üncü maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili
Sayın Habip Eksik.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Konuşmama başlamadan önce, dün
haklarını almak için greve giden bütün sağlık emekçilerini
ve doktor meslektaşlarımı selamlıyorum ve mücadelelerinin
yanında olacağımızın sözünü bir kez daha halkın
kürsüsünde veriyoruz.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı
döneminde sağlığa erişim imkânsızlaştı.
Bakın, Ankara'nın göbeğinde, Bakanlığın önünde
bir ambulans şoförü kendisini kilitleyerek hastasına dört saat yer
bulamadığını, kapı kapı
dolaştığını ve bundan dolayı bir protesto
yaptığını, bir farkındalık yaratmak
istediğini söyledi. Şimdi size soruyorum: Gerçekten bu ülkede
sağlığa erişim imkânı var mı yok mu?
İnanın Türkiye'nin hemen hemen her ilinde sağlığa
erişim imkânsızlaşmıştır. Niçin
imkânsızlaşmıştır? Çünkü AKP iktidarının
uyguladığı yanlış politikalar sağlık
hizmetine ulaşmayı âdeta yok etmiştir. Bakın, size
şunu söyleyeyim: Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla,
neoliberal politikaların esas alınmasıyla sağlık bir
ticari hizmete dönüştürüldü; hasta, müşteri olarak
algılandı ve maalesef bugün günümüzde sağlık hizmeti âdeta
sunulamaz bir noktaya geldi. Çünkü bu uygulanan yanlış
politikaların en büyük etkisi; sağlık emekçilerini perişan
etti, hekimleri perişan etti. Hekimler bugün bunun yüzünden göç etmek
zorunda kalıyorlar, doğru düzgün bir maaş alamıyorlar ve
aynı zamanda çok büyük bir iş yüküyle karşı
karşıyalar, yine sağlık emekçileri çok büyük bir iş
yüküyle karşı karşıyalar. Pandemi döneminde uydurmadan
alkış tutanlar maalesef, haklarını vermemeye devam
ediyorlar. Daha altı yedi ay önce, aralık ayında bir düzenleme
getirildi ve orada da biz belirttik, Bütün sağlık emekçilerini
kapsamıyor. dedik, Ama ona rağmen biz destekliyoruz. dedik, bu Mecliste
oy birliğiyle kabul edildi teklif, sonrasında AKP ve MHP
milletvekillerinin oylarıyla Komisyona geri çekildi. Niçin? İşte
demin İsmail Güneş, sayın hatip kendisi burada ikrar etti çünkü
onlara göre bir hekim kesinlikle bir kaymakamdan, bir validen fazla maaş
alamaz. Ne zaman biliyor musunuz?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Kaymakamdan değil.
HABİP EKSİK (Devamla) Ne zaman biliyor
musunuz? Emekli olunca alamaz. diyor. Biliyoruz, aslında sizin yasa
yaparken alt beyninizdeki temel kaynak buydu. Siz hekimleri başka meslek
örgütleriyle kıyasladınız ve onun için de yedi ay boyunca
beklediniz; pratisyen hekimlere 1.600 lira, uzman hekimlere de verilecek 2.100
lira ücreti reva görerek onu da enflasyonun önünde ezdirdiniz.
Şimdi, ben size şunu söylüyorum: Daha
yılın ortalarındayız, bin doktor bu sene, 2022
yılında bu ülkeden göç etmiş, başka ülkelerde
mesleğini icra etmeye gitmiş. Tüm sağlık emekçileri -39
kalemde- diyetisyeninden, hemşiresinden, bütün alanlardaki personel
şu an aslında açlık sınırının altında
bir ücrete talim ettiriliyorlar.
Emeklilikle ilgili yapılan düzenleme
BAĞ-KURlu, SSKli doktorları kapsamıyor, diğer
bakanlıklarda çalışan doktorları da kapsamıyor.
Hemşireyi ve diğer sağlık emekçilerinin hepsini, maalesef,
teklifin dışında tutmuşsunuz. Niçin? Diyorsunuz ki: Emekli
olduktan sonra 2 bin lira, 3 bin lira fark almasın. diye.
Bakın, ben size şunu söyleyeyim: Bu
mantıkla, bu politikayla, Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla bu sistem değiştirilemez, bu yanlışlar
giderilemez. Daha bir ay önce burada yine sağlıkla ilgili bir teklif
görüşülüyordu Sağlıkta şiddeti bu şekilde, bu tarzda
çözemezsiniz; politikanız yanlış. dedik; ısrar ettiniz,
kanunla değiştirmeyi amaçladınız ama daha bir hafta önce
Karsta bir hekim yine şiddete uğradı. Niçin çözülmüyor? Çünkü
siz, muhalefeti kesinlikle dikkate almıyorsunuz; sivil toplum
kuruluşlarını, meslek örgütlerini dikkate almıyorsunuz.
Komisyonda saatlerce tartıştık, virgülünü dahi
değiştirmediniz, bildiğinizi okudunuz ve yine yanlış
yapıyorsunuz, yine hekimlerle ilgili, sağlık emekçileriyle
ilgili sorunlar çözülmeyecektir.
Bakın, bir sözleşmeli personel sistemi
getiriyorlar, kölelik sistemi aslında; özlük haklarını yok eden
ve aynı zamanda ILOya göre de aykırı olan yani imza
attığımız ILO anlaşmalarına göre de aykırı
olan, Anayasaya da aykırı olan bir sistem getiriyorsunuz. Bu sistemi
getirme gerekçeniz: İşte, hekim Bingölde bulunmuyor. Komisyon
Başkanı da kendisi ikrar etti. Aslında o bölgelerde yani geri
bıraktığınız bölgelerde hekim ve sağlık
emekçilerinin bulunmamasının ya da oralardan
ayrılmasının temel sebebi sizin yürüttüğünüz
yanlış politikalardır, sizin ısrar ettiğiniz
savaş politikalarıdır, sizin bir bölgeyi tamamıyla kendi
kafanıza göre sosyokültürel anlamda geri bırakmanızdır, AKP
iktidarının bütün kaynakları savaşa yatırmasıyla
alakalıdır. O açıdan şunu söyleyelim özellikle: Eğer
siz geri bıraktığınız o illerde hekimlerin,
sağlık emekçilerinin durmasını istiyorsanız
yanlış politikalarınızdan vazgeçeceksiniz; demokrasiye,
barışa, adalete, eşitliğe döneceksiniz, Kürt sorununu da
demokratik zeminde çözmeye çalışacaksınız. Aksi takdirde
hiçbir şekilde bu tür kölece çalışma rejimleri de cevap
olamayacaktır. Bakın, aile hekimleriyle ilgili işte süreleri değiştiren
bir durum var ama özlük haklarıyla ilgili hiçbir şey yok. Emin olun,
şu an aile hekimleri dört gözle burayı izliyorlar ve biliyorlar
kaderlerine terk ettiğinizi, bunun hesabını da soracaklar. Bir
aile hekimi izne çıktığı zaman, hastalandığı
zaman kendi yerine bir aile hekimini bulamazsa ücreti kesiliyor. Böyle bir
saçmalıkla karşı karşıyayız.
GSSyle ilgili, daha doğrusu Sağlık
Bakanlığına borcu olan insanlarla ilgili bir
değişiklik yapıyorsunuz. Önce 5 bine kadar siliyoruz. dediniz,
sonra 10 bine çıkardınız Plan ve Bütçe Komisyonunda, şimdi
de 1.600 kişinin sağlık hizmetlerine erişimini
engelliyorsunuz. 86 bin insanın borcunu siliyorsunuz ama 1.600 insana
diyorsunuz ki: Biz sizin borcunuzu silmiyoruz ve siz, Türkiye Cumhuriyetinde
kesinlikle sağlık hizmeti alamazsınız, poliklinik
hizmetleri; sadece acil hizmetleri alabilirsiniz. Onun için de işte
acillerde milyonlarca yığılma oluyor, yılda 5 milyona
yakın acile başvuru oluyor. Niçin? Çünkü siz, insanları,
aslında poliklinik hizmetlerinden mahrum bırakıyorsunuz.
Bir rejim çıkarmışsınız;
BAĞ-KURlu, SSKli, Emekli Sandıklı, 4/Cli, 4/Bli, şulu
bulu. Bunların hepsi, aslında böl-parçala-yönet; kendi
kafasına göre. Bugün BAĞ-KURdan emekli olan bir hekim 2.500 lira
maaş alıyor ya, böyle bir şey olabilir mi? Onlarla ilgili hiçbir
düzenleme yok, bugün özel hastanelerde çalışan hekimlerle ilgili
hiçbir düzenleme yok, sağlık emekçileriyle ilgili hiçbir düzenleme
yok. Özel hastanede çalışan bir hekimin sigortasını özel
hastanenin patronu kendi kafasına göre isterse asgari ücretten de
yatırabiliyor, sonrasında da emekli olduğu zaman 3 bin
liralık maaşa talim ettiriyorsunuz; bir rayiç bedel belirlenmiyor,
bir düzenleme, bir seyyanen artırma durumu söz konusu değil,
tamamıyla kaderine terk etme anlayışı var maalesef.
O açıdan, bu yapılan düzenlemelerin hepsinin
ne kadar eksik olduğunu, yanlış olduğunu, yetersiz
olduğunu biz Sağlık Komisyonunda defalarca söyledik, ifade ettik
ama bir virgülünü dahi AKP ve MHP milletvekilleri değiştirmedi.
Hatta, size şöyle söyleyeyim: Bir kanun maddesinde, 8inci maddede Acaba
birilerine siz eğitimle ilgili özel düzenleme mi yapıyorsunuz?
Başasistan ve öğretim üyesi kadrosunda çalışma olmadan
direkt eğitim verebilir mi? diye sorduğumuzda teklifin sahibi
Sayın İsmail Tamer cevap veremedi; buradan söylüyorum kendisine,
veremedi. Sonrasında da söyledik, dedik ki: Siz birilerine özel olarak
kadro çıkarıyorsunuz. Sağlık alanında, tıp
alanında niteliği düşürmek için yeni sistemler
yaratıyorsunuz. Bir insan kendi kadrosunda çalışmadığı
sürece nasıl eğitim verecek? Tuzluca Devlet Hastanesinde
çalışacak bir yıl, ondan sonra gidecek dahiliye hocası
olarak ders verecek. Yeni üniversitelerde yeni kadroların
alanını açıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Şimdi, şunu özellikle belirteyim: Bu kanun
teklifleri bir yerlerden hazırlanıp geliyor; saraydan. Bunu çok iyi
biliyoruz, sıraların boş olmasından aslında hangi
yaklaşımla yaklaşıldığı görüyoruz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sıralar boş
değil, boş değil.
HABİP EKSİK (Devamla) AKP
iktidarının milletvekillerinin bu kadar hayati bir alanda
görüşmeler yapılırken gelip dinlememeleri aslında her
şeyi ortaya koyuyor.
Bakın, hatibin Kaymakamlardan, valilerden
fazla maaş alacaklardı. demesi aslında olayın tümüyle
kendini açıklıyor. O açıdan, biz şunu özellikle
belirtiyoruz ve buradan Halkların Demokratik Partisi olarak söz veriyoruz:
Türkiye'de kamuda 125 bin hekim var, toplamda 160 binden fazla ve aynı
zamanda 1 milyon civarında da sağlık emekçisi var; biz sonuna
kadar bu sağlık emekçilerinin ve doktorların hakkını
savunmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Başkanım, benim söylemediğim sözleri söyledi, bir
dakikalık
BAŞKAN Ne söyledi sizin söylemediğiniz?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Mesela,
ben Kaymakamların üzerinde alıyor. demedim.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Tutanağı isteyebiliriz Sayın Başkan, tutanağı
isteyebiliriz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Doktorların az para almasını temenni ediyorsunuz. dedi; ben
onu da söylemedim. Bunları açıklamak istiyorum bir dakika içinde.
BAŞKAN Peki, yerinizden bir dakika söz
veriyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin 337 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkanım, tabii ki sağlık
çalışanlarımız çok şeyi hak ediyorlar. Biz,
iktidarlarımız döneminde de bu performans sistemini getirdikten sonra
-diyelim ki maaştan sonra- hekimlerimize -belki daha fazlasını
hak ediyor onlar ama- 24-30 bin lira civarında da ek ödenekle beraber
maaş alma şansını verdik. Ve dolayısıyla da tüm
gelirlerine baktığımız zaman, bu, belki kamuda
çalışanların hemen hemen çoğunun üstünde ve biz her zaman
için sağlık çalışanlarımızın
yanındayız. Biz, öbür türlü Sağlık
çalışanlarımız az maaş alsın. Kaymakamdan,
validen az maaş alsın. asla demeyiz, böyle bir şey olmaz;
emeklilikle ilgili sadece valilerin üstüne çıktı, genel müdürlerin
üstüne çıktı. Diyelim ki bir profesör, diyelim ki kadın
doğum profesörü, bunun üzerine çıkıyor uzman yani bunu izah
etmek istedim.
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52 Milletvekilinin Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4485) ile Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337)
(Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Gaziantep Milletvekili Sayın Bayram
Yılmazkaya.
Buyurun Sayın Yılmazkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri ekranları
başında izleyen çok kıymetli vatandaşlarımız;
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yine, sayenizde dertlerine deva olmayacak bir kanun
teklifiyle sağlıkçılarımızın
karşısındayız. Teklifin özüne
bakıldığında, doktorlar ve diş hekimlerinin daha
ağırlıklı olarak özlük haklarını
iyileştirecek şekilde bir düzenleme yapıldığı
görülmektedir. Bu kanun teklifinde diğer sağlık
çalışanları, yardımcı personel, eczacılar ve
veteriner hekimler maalesef yok.
Bu kanun teklifinin içeriğinde, 1 Aralık
tarihinde Meclis Genel Kurulunda oy birliğiyle kabul edilen maddelerin çok
daha gerisinde iyileştirmeler var. Teklifin, 1 Aralık 2021 tarihli
maddelere göre, eksiklik taşıyan bir diğer önemli noktası
da emekli hekimlerin çalışmalarını zorlaştıran
düzenlemelerin varlığının devam etmesidir. Emekli olup
çalışmaya devam eden hekimlerin ödenek ve ek ödeneklerinde ciddi
kesintiler hâlen yapılmaktadır. Hekim açığının bu
denli artış gösterdiği bir dönemde hem emekli hekimlerin
çalışmalarının zorlaştırılması hem de
emekli maaşlarında gerekli iyileştirmelere gidilmemesi hekim
açığını ve hekimlerin yurt dışına göçünü
artıracak ve toplum sağlığını
sıkıntıya sokacak bir durumdur.
Değerli arkadaşlar, sağlık
çalışanları arasındaki kadrolu ve sözleşmeli personel
ayrımı giderilmemiş, tüm çalışanlar için gerekli ücret
artışı düzgün sağlanmamış, taşeron sistemi
sonlandırılmamıştır; Sağlık
Bakanlığı ve üniversiteler dışında görev yapan kurum
doktorlarının ilgili teklifte yer almaması da bu kanun
teklifindeki en önemli eksikliklerdir.
Değerli arkadaşlar, bakın, problem
sadece para değil. Sorun, doktorlarımızın ve
sağlık çalışanlarımızın mesleklerini
getirdiğiniz noktadan dolayı yaşadıkları huzursuzluk
ve mutsuzluktur. Mesleği o kadar değersiz, o kadar itibarsız
hâle getirdiniz ki ülkemizde bu mesleklerin yapılacak yanı
kalmadı. İktidarınız boyunca, doktorları ve
sağlık çalışanlarını maddi menfaat düşkünü
bir kesim olarak ilan ettiniz.
Sayın Cumhurbaşkanı Ben doktora
iğne yaptırmam, bizi felç ederler. Hemşireler bu işi daha
iyi bilir. söylemlerinin yanı sıra, mitinglerde vatandaşa
doktorları yuhalatarak vatandaş ile doktorlar ve sağlık
çalışanları arasındaki ilişkiye nifak sokmuştur.
Sağlıkçıları, âdeta ideolojik bir düşman olarak
tanımlayıp siyasete alet ettiniz.
Değerli arkadaşlar, geldiğinizden
beri, AKPnin en üst unsurundan en alt tabanına kadar
yapılmış olan uygulamalar sonucunda, sağlık
çalışanlarına uygulanan şiddet, istediğiniz kadar
kanun çıkarın, istediğiniz kadar yönetmelik getirin maalesef
dinmemiştir. Şöyle ki: Sağlıkçılara olan
bakışı öyle bir hâle getirmişsiniz ki bir sokak
röportajında vatandaş Ülkemiz öyle bir hâle geldi ki artık
doktorları dövebiliyoruz. diyor, biliyor musunuz? Bu mesleği
itibarsızlaştırdığınız için Doktorlara
şiddet uygulayabiliyoruz. diyebilecek kadar röportaj verebilen
vatandaş var artık.
Yine, değerli arkadaşlar, en baştan,
normalde eğitim hastanelerinde ve üniversitelerde tecrübeli
hocalarımız, birikimleri olan hocalarımız, kadrolarda en
üstten en alta kadar eğitim sistemi vardı ama geldiğiniz
zamandan beri bu kadrolara yerleşmek için, bu hocaların üstüne,
sırf Bizden olsun. diye idari kadrolara liyakatsiz arkadaşları
getirerek sistemi bozdunuz; eğitim sistemine ve doktor
arkadaşların çalışma sistemine de maalesef zorluklar
getirdiniz, mobbing uygulandı arkadaşlar, bakın, bunu, doktor
arkadaşlarımızın hepsi yeri geldiğinde bize diyorlar.
Ama sizin umurunuzda olmadı. Ne oldu? İşin ehli insanlar yavaş
yavaş mesleklerinden soğudu, belki biraz daha
çalışabilecekken erken emeklilik istediler ve maalesef eğitim
camiasından ve hizmet camiasından ayrıldılar.
Değerli milletvekilleri, gelişmiş
ülkeler, olası sağlık krizlerine ve yeni pandemilere yönelik
olarak sağlık sistemini güçlendirmeye ve sağlık
çalışanlarının mali ve özlük haklarını ciddi
derecede iyileştirmeye çalışıyor. Batı dünyası,
sağlık sektörünü stratejik olarak tanımlamaktadır; bu
sayede, kendilerine rahatlıkla hekim göçü olması için gerekli zeminleri
hazırlamışlardır. Bizde ise tüm uyarılara rağmen,
sağlık çalışanlarının çalışma
koşullarındaki giderek artan sorunlar, özlük ve mali
haklarındaki gerilemeler maalesef görmezden gelinmeye devam edilmektedir.
Ve işte, görüldüğü gibi, bu getirdiğiniz teklif bunun
ispatı; sadece tıp doktorlarını ve diş hekimlerini
kapsamaktadır. Maalesef, diğer sağlık
çalışanları, veteriner hekimler, eczacı
arkadaşlarımız teklifte yeterince yok. Yine, emekli
sağlık çalışanları için gerekli, düzgün
değişiklikler yapılmamış.
Aralık ayında getirmiş olduğunuz
teklifi Bürokratik hiyerarşiyi bozuyor. diye çekmiştiniz ve güya
daha iyi bir şekilde düzenleyip getirecektiniz ama yedi ay sonra gördük ki
dağ tavşan doğurdu. İlk yasadaki hâliyle gelseydi toplamda
6 milyar TLlik yıllık ek maliyet olacak iken müjde diye
getirmiş olduğunuz yeni yasada 2 milyar liralık yıllık
ek maliyet ortaya çıkmakta. 1 Aralık 2021 tarihli düzenleme
yasalaşmış olsaydı örneğin, pratisyen hekimlere 4.710
TL artış olacaktı, ancak bu son hâliyle sadece 1.600 TL
artış olacak. Yine, uzman tabipler için daha önceki düzenlemede
öngörülen iyileştirme 5.415 TL iken bugün 2.119 TL öngörülmektedir. Emekli
sağlık çalışanlarının ve emekli doktorların
hâli ise içler acısı. Doktorlar ve sağlık
çalışanlarınızdan esirgediğiniz -yedi ay önceye göre-
4 milyar liralık farkın katbekatını -ki 162 milyar
olduğu açıklanan kur korumalı faiz sistemini siz söylediniz-
faize rahatlıkla veriyorsunuz. İşte, sizin sağlıkçılarınıza
verdiğiniz değer bu. Hatta, hatırlarsanız, Sayın Bakanın,
Meclis koridorlarında, yedi ay önce, doktorlara taban maaşları
artırımı için müjdeymiş gibi söylediği rakamları
Durun bakalım, ne diyor bu size? Buraya gel bakalım! şeklinde
alaycı tavırlarla yanına çağıran
Cumhurbaşkanının sağlıkçılara bakış
açısı, bizler için çok kıymetli olan sağlık
emekçilerine vermiş olduğu değeri göstermektedir.
Değerli arkadaşlar; bakanı,
sağlık müdürleri, daire başkanları en az 2-3 kat
maaşlar alıyorken günde 150 hasta bakan doktorlar ne maaş
alıyor? Değerli arkadaşlar, diyelim ki karı koca doktor
veya eşlerden biri uzman doktor, diğeri hemşire veya
öğretmen; yeni düzenlemeyle ellerine geçen 2 maaşla konut almak
istediklerini düşünelim. Geçen haftalarda müjde diye açıklamıştınız,
konut kredilerinde 1 milyon liralık krediye ayda 14 bin, 2 milyon
liralık krediye 28 bin liralık -faizle- bir ödeme
göstermiştiniz, bunu da müjde olarak söylemiştiniz.
Sağlıkçılarımızı öyle bir hâle getirdiniz ki
arkadaşlar, karı koca doktor olarak çalışsalar bile ancak
maaşlarının yarısından fazlasını ödeyerek
sadece küçük illerde ev sahibi olabiliyorlar. Bakın, benim Gaziantepim
gibi büyük şehirlerde bu paralara ev almaları zaten imkânsız.
Diyelim ki evi aldılar, ne yiyip içecekler, bu borç yükü altında
çocuklarıyla nasıl yaşayacaklar, doğrusu çok merak
ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
yapacağımız kanunla, aslında temel maaş yeterince
iyileştirilmeli ve emekliliğe de yansıtılmalıydı.
Çalışan hekimlerimiz şu anda yoksulluk sınırının
altında, diğer sağlık çalışanları ve emekli
hekimler açlık sınırının altında bir yaşam
sürüyor maalesef. Meclisteki bu yasa teklifini yapan sağlıkçı,
iktidar milletvekillerine soruyorum: Bu doktor arkadaşlar ve
sağlıkçılar sizlere gelip hiç şikâyette bulunmuyorlar mı?
Bize diyorlar ki: Eğer bu yasa teklifini hazırlayanlar arasında
doktor milletvekili varsa, Hipokrat Yemini eden doktorlarımız varsa
bu, bizim mesleğimiz için onur kırıcıdır ve utanç
vericidir. Yeter artık, insaf etsinler, dayanacak hâlimiz kalmadı.
Size soruyorum: Karşılarına nasıl bir yüzle
çıkabiliyorsunuz, hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Haydi,
atanmış Bakanı, bürokratları ve memurları
anlıyorum da siz seçilmiş milletvekillerinin, bu yasa teklifi
hazırlanırken meslektaşlarınız için bizden daha çok
sizin mücadele etmeniz gerekirken hiçbirinizin sesi çıkmamış
maalesef.
Değerli arkadaşlar, bakın,
sağlıktaki meslek gruplarını ve özellikle hekimliği
öyle bir hâle getirdiniz ki ülkemizde üniversite sınavına giren
başarılı gençler artık tıp fakültelerini tercih
etmiyor, artık bu ülkede sağlık sektörünün rezil bir durumda
olduğunu görerek ve tartışarak sağlık alanlarına
yönelmiyorlar. Eskiden aileler, doktora kız vermek için can atarken
şimdi doktora verdiğinde İleride acaba benim kızıma
bakar mı? diye düşünüyor değerli arkadaşlar, haberiniz
olsun.
Daha önemli tehlikeyi söyleyeyim: Dış
ülkelere doktor göçünün yanı sıra, uzmanlık alanları
arasında iş yükü fazla olduğu hâlde, geliri diğer
uzmanlık alanlarından farklı olmadığı için bazı
branşları yeni mezun doktor arkadaşlar talep bile etmiyor.
Örneğin beyin cerrahisi, örneğin kalp ve damar cerrahisi,
örneğin genel cerrahi gibi. Yeni mezun doktorlarımız gerek
iş yoğunluğu gerekse sorumluluğu fazla olan bu
branşlardan çekindiği için çok yakın bir zamanda ülkemizde bu
branşlarda çalışacak uzman dahi bulamayacağız, bilginiz
olsun iktidar mensupları ama tabii, sizin için bunlar önemli değil.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Malpraktisle
bitirdik biz olayı.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Zaten
Cumhurbaşkanı Gidiyorlarsa gitsinler, biz asistanları hoca
yaparız. deyip bu büyük sıkıntıya ne kadar basit bir
anlayışla yaklaştığını göstermiş oldu
ama iktidarın baştan savma tavrı, ben yaptım oldu tutumu
yüzünden bir sarmala dönen sağlık sisteminden en çok etkilenen
maalesef hekimlerimiz ve sağlık
çalışanlarımızdır. Sağlık
çalışanlarımızın özlük ve mali haklarıyla ilgili
-kamuoyunun da uzun bir zamandır beklediği- iyileştirmeler için
gelen bu yasa teklifi arkadaşlar derhâl geri çekilmelidir. Yedi ay
bekledik, gerekirse bir iki hafta içinde tekrar düzenlenip tüm sağlık
çalışanlarını, veteriner hekimleri, eczacıları,
yardımcı sağlık personelini kapsayacak şekilde, bütün
sağlık örgütlerinin de talepleri doğrultusunda yeniden düzenleme
yapıp Meclise getirelim ve bu işin vebalinden kurtulalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Yapacaksak
adamakıllı bir iş yapalım, gelin, hep beraber tarihe
geçelim. Aksi takdirde, unutmayın ki değerli arkadaşlar,
sağlık emekçileri bu yaptığınız
haksızlıkları yarına bırakır ama zamanı
geldiğinde yanınıza bırakmayacaktır diyorum, yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan.
Buyurun Sayın Taşdoğan. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Grup adına on dakika, şahıs
adına da beş dakika olmak üzere toplam süreniz on beş
dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 337 sıra sayılı Sağlıkla İlgili
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
Ekranları başında bizleri takip eden aziz Türk milletini ve yüce
heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, uzman tabip ve
diğer sağlık personelinin mali haklarında önemli
iyileştirmeler yapılması zaruri bir ihtiyaçtır. Covid-19
pandemi süresince fedakârca çalışan sağlık çalışanlarımıza
bu düzenlemenin hayırlı olmasını dilerim.
Şüphesiz, ihtiyaçlar sınırsız,
imkânlar sınırlıdır. Sınırlı imkânlar
içerisinde yapılan bu çalışmayı olumlu ve yerinde
buluyoruz. Bu kapsamda, 5434 sayılı Emekli Sandığı
Kanununun ek 84üncü maddesinde belirtilen gösterge rakamları
artırılarak yapılan iyileştirmenin emeklilik haklarına
yansıtılmasıyla tabip, uzman tabip, diş tabibi ve uzman
diş tabiplerinin emeklilik maaşlarına önemli bir katkı
getireceği kanaatindeyiz. Sağlık Bakanlığı
personelinin de merkezî yönetim bütçesinden ek ödeme alması hakkaniyetli
bir uygulama olacaktır. Çok zor şartlarda hizmet üreten ve sunan tüm
sağlık çalışanlarımızın memnuniyetini
artıracağına inandığımız bu kanun teklifinde
personele dağıtılabilecek ek ödeme tutarı belirlenirken
sağlık kurum ve kuruluşlarının tek tek
tahakkukları ya da gelirleri yerine, Sağlık
Bakanlığının toplam gelirleri ve nakit imkânları esas
alınarak personele daha fazla ek ödeme yapılabilmesi ve merkezî
yönetim bütçesinden ödenmesi uygun olmuştur. Ek ödemelerin tüm
sağlık tesislerini kapsaması adil, hakkaniyetli, sürdürülebilir
ve dengeli şekilde dağıtılmasına imkân
sağlayacaktır. Bakanlığa bağlı sağlık
tesislerinde görev yapan asistanlar dâhil tüm tabiplere yapılan
ödemelerden, Bakanlık kadrosunda bulunup üniversitelerde
Bakanlığımız adına uzmanlık eğitimi
yapanların da faydalanması bir hak kaybını önleyecektir.
Değerli milletvekilleri, teklif metnindeki
bazı maddeleri de şöyle değerlendirmekteyiz: Teklifin 7nci
maddesinde Adli Tıp Kurumu İle İlgili Bazı Düzenlemeler
Hakkında Kanunun 30uncu maddesinin ikinci fıkrasında düzenleme
yapan değişiklik ile bir önceki madde, üniversitelerin döner sermaye
gelirlerinin merkezî bütçeden karşılanmasını kapsayan
maddedeki aynı durumun Adli Tıp personeli için de geçerli
olduğunu görmekteyiz. Yapılan bu düzenlemeyle, ilgili kurumlarda
oluşabilecek döner sermeye gelir adaletsizleri giderilmiş olmakta ve
kurum personelinin refahı öncelenmektedir. Biliyorsunuz, daha önce, döner
sermayenin yıllık izin kullanılan günleri kapsamasıyla
alakalı düzenlemeyle personelin hak kaybının önüne
geçilmişti. Önümüzdeki bu düzenlemeyle de bu, merkezî bütçenin
şemsiyesi altına girmiş oldu.
Yine bu doğrultuda, 11inci ve 12nci
maddelerde, Sağlık Bakanlığı merkez
teşkilatında ve eğitim aile sağlığı merkezi
veya eğitim aile hekimliği birimlerinde çalışan personelin
asıl bulundukları kurumlardaki döner sermaye mağduriyetleri
giderilmiş olacaktır.
Ayrıca, 8inci maddede belirtilen,
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan
atamalara ilişkin usul ve esasların belirlenmesine yönelik
çalışmanın, Komisyon görüşmelerinde özellikle diş
tabibi ve eczacılarımız için atama kuralarına 1den fazla
başvuran adaylara sonraki kuralarda daha fazla şans verilmesini
planlayan daha adil bir usul için olduğu belirtilmiştir. Bu
yaklaşımı kıymetli buluyoruz, bir an önce
uygulanmasını bekliyoruz.
Yine, madde metninde belirtilen doktor öğretim
üyesi unvanını almış ve kadro bekleyen
arkadaşlarımızın bekleme süresi bir yıla
indirilmiştir. Bu maddede öngörülen düzenlemelerin birçok mağduriyeti
ortadan kaldıracağını düşünmekteyiz.
Teklifin 9uncu ve 10uncu maddelerindeki
çalışmayla, 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli
personel istihdamında güçlük yaşandığını,
uygulamadaki problemleri görmekteyiz. Bu zorluğu aşmak üzere pozisyon
sayısının arttırılması isabetli olmuştur.
Seçim çevrem Gaziantep de 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli
personel istihdamı açısından doktor
arkadaşlarımız tarafından çok fazla talep edilmektedir.
Gazi şehrimizin gelişmişlik ve sosyoekonomik endeksleri iyi
olmasına rağmen talep çok fazladır. Bu sayının
arttırılmasıyla Gaziantep'in de gözetileceğinden
şüphem yoktur.
Sayın milletvekilleri, sağlıkla
ilgili kanunlar görüşülürken, maalesef, sağlıkta şiddete
değinmemek mümkün değildir. Sağlıkta şiddetin önlenmesi
adına Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında birçok
caydırıcı ve önleyici düzenleme yapılmasına
rağmen, sayıları azalsa da hâlâ devam eden şiddet
vakalarını maalesef izliyoruz ve görüyoruz. Bu durum çoğu zaman
sağlık çalışanlarımızın olduğu kadar
hastalarımızın da can güvenliğini tehdit ederek
sağlık hizmetlerini engeller hâle gelebilmektedir. Sağlık
çalışanlarımız, gün içerisinde insan hayatına dokunan
her türlü riskli durumu göze alarak fedakârca çalışmanın
yanında bir de şiddet tehdidi altında sağlık hizmeti
vermeye devam ediyorlar. Bu durumla daha etkili mücadele etmek, şiddeti
zihinlerde oluşmadan önce önleyebilmek ve kaynağını
kavrayabilmek, ayrıca kaynağında kurutmak için Sağlık
Bakanlığı bünyesinde sağlıkta şiddeti önleme
daire başkanlığı kurulması önerimizi bir kez daha
dile getiriyoruz ve sağlıkta şiddeti önlemek için ulusal
sağlık disiplini oluşturmak gerekliliğini ifade ediyoruz.
Ayrıca, sağlıkta şiddet
olaylarını toplumsal şiddetten ayırmamak gerekir, bu
noktada şiddete ve şiddeti önlemeye bütüncül yaklaşmak gerekir.
Bu yüzden sağlıkta şiddeti ve toplumsal şiddeti önlemek
için ilgili diğer bakanlıklarla koordineli hareket etmenin etkili
olacağı kanaatindeyiz çünkü günümüzde şiddetin boyutları ve
faktörleri, insan ihtiyaçlarının değişmesine ve
teknolojinin hızla gelişmesine bağlı olarak insanların
sürüklendiği ruh dünyasını da düşündüğümüzde hem
başkalaşmakta hem de çeşitlenmektedir. Bu nedenle gerek toplumsal
şiddetin gerekse sağlıkta şiddetin önlenmesine dair
kurulacak veya oluşturulacak her platform hem sürekli kendini
güncelleyecek hem de dünyayı takip edebilecek yetenekte olmalıdır.
Bu doğrultuda, kurulması gereken sağlıkta şiddeti
önleme daire başkanlığı, yazılı, görsel medya ve
internet, sosyal medya dünyasındaki içerik kontrollerini uzman
kişiler eliyle yaparak uyarılar ve eylem planları oluşturmalı,
oluşturulacak koordineyle yetkili kurumlar tarafından
uygulanmalı ve denetlenmelidir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
seçim bölgem Gaziantepte devam eden sağlık projeleri ve
sağlık yatırımları hususunda da birkaç konuyu
müsaadelerinizle ifade etmek istiyorum.
Öncelikle Gaziantep'in Oğuzeli ilçemize
yapılması planlanan ve mimari proje ihalesi yapılan 80
yataklı devlet hastanesi projesinin hızlandırılması
bölge halkımız açısından önem arz etmektedir.
Şehitkâmil ilçemiz Beykent Mahallemizde mimari
proje ihalesi yapılan 500 yataklı devlet hastanesine ilişkin
çalışmaları yakından takip etmekteyiz. Bölge
halkının büyük anlamda ihtiyacını karşılayacak
olan bu projenin temel atma aşamasına gelmesi için ve
sağlıklı sürdürülebilmesi için çalışmaların
ivedilikle yapılması önemlidir.
Birinci basamak sağlık hizmeti sunan,
bireysel ve ailesel sağlık şartlarının düzenli
takibinin yapıldığı, sağlık problemlerinde
detaylı tetkik gerektirmeyen aile hekimliği hizmeti verilen
kuruluş olan aile sağlığı merkezlerinin gazi
şehrimizdeki sayısı 186dır; kırsaldaki
sağlıkevi sayısı ise 103tür. Bu sayıların arttırılması
ve mevcut aile sağlığı merkezleri ile birçok
sağlık merkezinin çeşitli bakım ve onarımların
yapılmasının değerlendirilmesi
vatandaşlarımız için önemli bir hizmet olacaktır.
Yapımı tamamlandığında
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük hastanesi özelliğini
taşıyacak olan, Ankara ve İstanbul'un ardından Türkiye'nin
3üncü büyük şehir hastanesi olma özelliği taşıyan, 1.875
yataklı Gaziantep Şehir Hastanesinin 2023 yılında
tamamlanabilmesi için verilen bu uğraşları görmekte ve
yakından takip etmekteyiz.
25 Aralık Devlet Hastanesi Ek Binası ve
Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi
300 Yataklı Ek Binasının yapım işleriyle ilgili devam
eden süreci yakından takip etmekteyiz. Özellikle merkezî konumu ve yeterli
kadrosundan dolayı 25 Aralık Devlet Hastanesinin yeni ek bina
yapım işine ilişkin sorunların çözülmesi büyük öneme sahiptir.
Yakın zamanda hizmete açılan, Yavuzeli, Karkamış ve
Nurdağı ilçelerimizde hizmet veren sağlık merkezlerimizden
dolayı da ayrıca hemşehrilerimiz adına teşekkür
ederiz.
Şahinbey ilçemizde ağız ve diş
hastanesi, Şehitkâmil ve Nizip ilçemizde ise ağız ve diş
sağlığı merkezlerimiz bulunmaktadır. Ayrıca,
Şehitkâmil ilçemiz Karşıyaka Mahallemizdeki polikliniğin
ağız diş sağlığı merkezine dönüşümü de
tamamlanarak hizmete açılacaktır. Ayrıca, bunlara ek olarak
İslâhiye ilçemize ve Şahinbey ilçemiz Şahintepe Mahallemize
yapılması planlanan ağız diş
sağlığı merkezlerine ilişkin sürecin
hızlandırılmasını da bölgemiz için önemsiyoruz.
Nizip ilçemizde yapımı devam eden 400
yataklı devlet hastanesi yapım işinin hızlı bir
şekilde ilerlemesi ve belirtilen tarihte bitirilmesi öngörülmektedir.
Bölgeye yapılan büyük bir sağlık hizmeti olarak gördüğümüz
bu hastanemizin yapım süreci de memnun edici düzeyde ilerlemektedir.
Gaziantep L1 Hizmet Tipi Halk Sağlığı Bölge Laboratuvarı
da Sağlık Bakanlığımızın yatırım
planı içerisinde yer almaktadır. Bu projenin yapım ihale
sürecine geçilebilmesi için yatırım ödeneğinin
çıkarılarak gerekli ihale sürecinin başlaması şehrimiz
için önemlidir.
Sağlık
Bakanlığımızın personel temini konusunda
yaptığı çalışmaları da yakinen takip etmekte ve
takdir etmekteyiz. Bu çalışmalar sonucunda gazi şehrimizin
birçok sağlık personeli sorunu da giderilmiştir. Fakat yeni
yapılan yatırımlarla birlikte, özellikle İslâhiye, Araban
ve Nizip ilçelerimiz başta olmak üzere tüm Gaziantep'te branş hekim
ihtiyacı da hasıl olmuştur. Bu ihtiyacın giderilmesine
ilişkin çalışmaların
hızlandırılmasını da beklemekteyiz.
İnsanüstü özveriyle çalışan tüm
sağlık çalışanlarımıza sağlıkla ilgili
bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik
yapılan bu kanun teklifinin hayırlı uğurlu
olmasını dilerim.
Gaziantep'imizin adaşı Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız. Bunun
yedi buçuk dakikasını milletvekili arkadaşlarımıza
kullandıracağız, yedi buçuk dakikasını da Komisyon
cevap olarak kullanacak.
Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Başkan.
Et ithalatı yapmayacağız. 2022den
sonra Türkiye kesinlikle et ithalatı yapmayacak. dediniz ancak 400 bin
ton kemiksiz eti Bosna Hersek'ten ithal etme kararı aldınız.
Kendi besicimizde karkasın kilogramı 70-75 lirayken siz kilosunu 7
euroya yani 126 liraya ithal ediyorsunuz; besiciler de ses çıkarmasın
diye onlara 2.500 lira veriyorsunuz ama yine de 100 lirayı bulmuyor. Biz
bu kadar zengin bir ülke miyiz, kaynaklarımızı neden başka
ülkelerin çiftçilerine, besicilerine veriyorsunuz da yerli üreticiye
vermiyorsunuz? Şimdi de duyduğumuz kadarıyla, Et ve Süt Kurumu
aracılığıyla 100 bin adet besi hayvanı ithalatı
yapıyorsunuz; bunları da sözleşmeli üretim modeliyle üreticilere
dağıtacaksınız. Ya, niye Türkiye'deki
hayvancılığı geliştirmeyi düşünmüyorsunuz da
sürekli ithalat düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, Adıyaman halkına yıllarca 82. Yıl Devlet
Hastanesi olarak hizmet veren bina, geçen yıl, depreme dayanıklı
olmadığı gerekçesiyle yıktırıldı.
İktidar yetkilileri söz konusu arsaya yeni bir mimariyle il
sağlık binası yapılacağını kamuoyuna
açıkladılar. Binanın ihalesi yapıldı, ilgili firma
işe başladı, temeli açtı ancak ödenek yetersizliği
nedeniyle iş temel aşamasında kaldı. Sağlık
Bakanlığı buraya ödenek ayıracağına gerçekten
fıkralara konu olacak şekilde bir çözüm modeli buldu; açılan temeli
yeniden toprakla doldurmaya başladılar. Buradan
Cumhurbaşkanlığına ve Sağlık
Bakanlığına açıkça çağrı yapıyorum. Bu,
Adıyaman için bir ayıptır. Adıyaman'ı bu ayıptan
kurtarın, Adıyaman il sağlık binası için gerekli
ödeneği ayırın diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz...
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Görüşülmekte olan kanun teklifinden
faydalanacak hekim, diş hekimi ve bunların emeklilerinin
sayısı ne kadardır? Değişiklikle hekim, diş
hekimi ve bunların emeklilerinin maaşlarında yapılacak
artışla hazinenin kasasından yıllık ne kadar para
çıkacaktır? Tekliften faydalandırmadığınız
kamu eczacısı ve emeklisi sayısı ne kadardır?
Bunları faydalandırsaydınız fazladan ne kadar yük hazineye
gelecekti? Görüşülmekte olan kanun teklifinde hekim ve diş
hekimlerinin yanına eczacıları neden eklemediğinizi
açıklar mısınız?
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Toprak Mahsulleri Ofisinin bu yıl 19,5 milyon
tonluk rekolte beklediği ve bin TLlik primle birlikte 7 bin TL olarak
belirlediği buğday alım fiyatı piyasanın 500 TL
altında kaldı. Bu yıl, bölgesel farklılıklarla verimde
yüzde 20-40 arası kayıp yaşanacağı ve üreticinin
şu anda hasat ettiği ürüne 7.500 TL'den alıcı
bulabildiği belirtilirken rekoltenin daha da düşmesi hâlinde
fiyatlardaki tırmanışın sürmesi bekleniyor. Açıklanan
bu fiyatlarla TMO ürün alamaz, devlet bin TL primi 2 bin TL yapıp
çiftçinin üretimini sübvanse etmeli, çiftçi ürününü 10 kuruş fazlaya
satmak için mücadele ediyor. İktidar şunu unutmamalıdır:
İthalatta istenilen fiyat ve kalitede buğday bulunmaz,
yapılması gereken Anadolu çiftçisini desteklemektir.
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
geçtiğimiz günlerde Ankara'da ve ilçelerinde etkili olan sel ve dolu
yağışı özellikle Haymana ilçesinde pek çok mahallemizi
sular altında bırakmış ve yurttaşlarımız
mağdur olmuştur. Haymanamızın önemli köylerinden Demirözü,
Sırçasaray, Kirazoğlu, Alaçık, İncirli, Gültepe, Kerpiç,
Kızılkoyunlu, Katrancı, Bahçecik, Karasüleymanlı köylerinde
binlerce dönüm ekili tarım arazisi sular altında
kalmıştır. Tüm Haymanalı hemşehrilerimiz adına bu
mahallelerimizin acilen afet bölgesi ilan edilmesini beklediğimizi ifade
ediyor, hemşehrilerimize geçmiş olsun diyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Sizin vasıtanızla ilgili bakanlıklara
soruyorum ben: Şanlıurfa'da altyapı sorunu var,
Şanlıurfa'da eğitim sorunu var, sağlık sorunu var,
elektrik sorunu var, mevsimlik tarım işçileri sorunu var.
Şanlıurfa merkezde otopark sorunu var, Şanlıurfa merkezde
imar sorunu var çünkü tarım arazilerinin tamamı imara
açılmış durumda. Şanlıurfa'daki belediyeler ve kamu
kurumlarında liyakatsiz atamalar var. DEDAŞ'ın
Şanlıurfa'da çiftçiler üzerinde zulmü var. Tarım arazileri
vahşi sulama yöntemiyle sulanıyor, bilinçli sulama
olmadığı için vatandaşlarımız mağdur.
Eyyübiye ilçesinde çöp kokusu var, çöp kokusu nedeniyle Eyyübiye ilçesinde
oturan sakinler mağdur. Akçakale ve Suruç yolu ölüm yoluna
dönüşmüş durumda, o aradaki yol da yapılmamış.
Şanlıurfalılar bu konuda mağdur. Bu mağduriyetler ne
zaman giderilecek?
Teşekkür ediyor, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sağlık hizmetleri bir bütündür.
Sağlıkta çalışan çok sayıda mağdur olan kesim
var; hastane bilgi işlemcileri, görüntüleme merkez
çalışanları, yemekhane çalışanları. Bu
arkadaşlarımız, 696 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle düzenlenen kadro olayında kadroya alınmamış,
taşeron firmada kalmışlardır.
Ayrıca, atanamayan sağlıkçılar
var. Farklı branşlarda çok sayıda atama bekleyen
sağlıkçının yanı sıra hizmetin yeterli
verilemediği yerlerde sağlıkçı açığı var.
Neden bu arkadaşların atamaları gerçekleştirilmiyor?
Sağlıktaki mağduriyetler giderilmeli;
bu anlamda, her kesimin yaşadığı sorunların çözümü
üretilmeli; sağlık hizmetlerinin bir kesiminin durumu
iyileştirilirken diğer kesimi görmezden gelinmemeli. Veterinerlerin
ve kamudaki eczacıların sorunları da bu bağlamda ele
alınmalı ve bütünlük içinde sorunların çözüleceği
düzenlemelere gidilmelidir.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sağlık sistemi çökmüş, siz burada
makyaj yapmaya çalışıyorsunuz, yaptığınız
makyajı da beğenen kimse yok. Ölüye makyaj kanunudur bu önümüze
gelen.
Sağlık çalışanları, içinde
bırakıldıkları şartları protesto için iş
bırakıyor. Çalışma şartlarından ve ücretlerinden
memnun olan 1 tane sağlık çalışanı yok. Siz neyin
kanununu getiriyorsunuz? Bu kanun teklifi,
vasıfsızlıklarıyla bir yere yönetici
yaptıklarınız dışında hiçbir sağlık emekçisini
memnun etmiyor. En iyi yetişmiş doktorlarımız dil
kurslarında yabancı ülkelere gitmek için gün sayıyor.
Doktorlarımıza Giderlerse gitsinler. diyen AKP Genel
Başkanının Ben doktorum. demediğine şükrediyoruz;
nasıl olsa bunu demek için de diploma şartı yok.
Doktorlarımıza, hemşirelerimize ve diğer tüm
sağlık çalışanlarına sözümüz olsun, en geç 2023te
biri gidecek, sağlık çalışanlarımız için insanca
çalışma şartları gelecektir. Yurt dışına
giden doktorlarımızı geri getireceğiz. Bu ülkenin hiçbir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eksik
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Iğdırda düzensiz yol ve altyapı
çalışmaları nedeniyle çok yoğun bir şekilde
Iğdır halkı toza ve toprağa mahkûm edilmiş durumda.
Yaklaşık iki yıldır böyle bir durum söz konusu. Avrupada
yapılan bir araştırmaya göre Iğdır hava kirliliği
açısından Avrupanın en kirli havasına sahip şehir ve aynı
zamanda ölümlerin üçte 1inden hava kirliliğinin sorumlu olduğu
söyleniyor. O açıdan, buradan Sağlık Bakanlığına
soruyorum: Kanser, KOAH, bronşit, astım, ÜSYE gibi
hastalıkların ve ASYE gibi hastalıkların
Iğdırdaki oranı nedir ve bunların, bu partikül madde
oranıyla, tozla alakası nedir? Hava kirliliğinin
Iğdırda insan sağlığı üzerine etkileri nelerdir,
bu konuda Sağlık Bakanlığı bir araştırma
yapmış mıdır? Ayrıca, düzensiz yol
çalışmaları ve altyapı çalışmalarıyla ilgili
niçin bir denetleme yapılmıyor?
BAŞKAN Evet, Komisyon
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, soruların bir
kısmı konumuzla doğrudan ilgili olmadığı için
elbette onları bakanlıklara bırakıyorum. Ayrıca,
Sağlık Bakanlığıyla ilgili veya bu düzenlemeyle ilgili
de cevap vermekte zaman bulamadığım, detayına
giremediğim konularda da Sağlık Bakanlığımız
mutlaka sayın vekillerimizi bilgilendirecektir.
Öncelikle, etki analizi konusuna değinmek
istiyorum. Bazı vekillerimiz Bir etki analizi var mıdır,
nedir? diye sordular. Düzenlemeye ilişkin yapılan mali yük
hesaplarının detayları Plan ve Bütçe Komisyonuna
sunulmuştur. Yapılan düzenlemede tabiplerin emekli
aylıklarının iyileştirilmesi maddesinin mali yükü
yıllık olarak 817 milyon Türk lirası şeklinde
hesaplanmaktadır. Sağlık personelinin tavanlarının
yükseltilmesinin oluşturabileceği yıllık etki ise 10,6
milyar civarında hesaplanmaktadır. Alacak tutarların terkin
edilmesinin yükü -bu, bir seferlik bir terkin- 113,5 milyon Türk
lirasıdır. Ayrıca, bunlara ilave olarak 4924 sayılı
Kanun kapsamında çalıştırılacak personele yönelik
kontenjan sınırının 5 bin kişi
artırılmasına ilişkin mali yük ise yıllık olarak
1 milyar 89 milyon Türk lirası şeklinde tahmin edilmektedir,
hesaplanmaktadır yani bunu da dâhil edecek olursak, son
saydığım sözleşmeli kadroların ücretini de dâhil
edecek olursak yaklaşık 13 milyar civarında bir mali yükten
bahsedebiliriz.
Değerli vekilimiz bu sayılarla ilgili bir
soru sormuştu. Uzman tabip, uzman diş tabibi emekli personel
sayısı bugün itibarıyla 11.474 kişidir ve emekli
maaşında meydana gelecek artış bu düzenlemenin kabulüyle
birlikte 2.119 Türk lirasıdır. Tabip, diş tabibi emekli personel
sayısı 8.982dir ve burada maaşlardaki artış 1.648
Türk lirasıdır. Uzman tabip, uzman diş tabibinin dul ve yetim
aylığı alanlarının sayısı 2.606dır.
Burada maaşlarda meydana gelecek artış 1.483 Türk lirası
olarak hesaplanmaktadır. Tabip, diş tabibi dul ve yetim
sayısı 4.884tür. Burada da emekli aylığında meydana
gelecek artış 1.154 şeklinde hesaplanmaktadır.
Dolayısıyla toplam etkilenecek emekli personel sayısı
27.946dır ve toplam yük az önce de söylediğim gibi 817 milyon Türk
lirasıdır. Bu, tabii her yıl, her yıl devam edecek bir
yüktür. Burada sadece bir yıllık mali yükten bahsediyoruz. Bütçede
biliyorsunuz 2 tür yükten bahsedilebilir. Bir kısım yükler bir
seferlik, tek seferlik yüklerdir, bir kısım yükler ise bir defa
yaptınız mı her yıl tekrar eden yüklerdir.
Dolayısıyla bütün bu yükleri kaç yıl hesaplayacaksanız o
yıl sayısıyla da çarparak bakmakta fayda var aslında bu
tekrarlanan yüklerde. Ama terkin ettiğimiz bir alacak varsa mesela, o
sadece bir yıllık bir harcama şeklinde düşünülmeli veya
terkin şeklinde düşünülmeli.
Değerli arkadaşlar, getirilen düzenlemenin
vergi dilimlerinden dolayı hekim maaşında artış
yapmadığına ilişkin birtakım eleştiriler oldu,
onlara da müsaadenizle bir cevap vermek isterim. Getirilen düzenlemeyle
sağlık personelinin döner sermaye bütçesinden ödenen sabit ek
ödemeleri bundan sonra merkezî yönetim bütçesinden ödenecek olup vergi
mevzuatı açısından bir değişiklik olmamaktadır.
Dolayısıyla düzenlemeyle yalnızca ödemenin bütçe
kaynağı değişmekte, bu durumun vergi matrahına ve
vergi dilimlerine bir etkisi bulunmamaktadır, mevcut sistem neyse
aynı şekilde devam etmektedir. Diğer taraftan döner sermeye,
tavan artış katsayıları belirlenirken üst vergi
dilimlerinin getireceği negatif etki göz önünde bulundurularak tavan
katsayıları da artırılmıştır.
Yine, bu atama usulü ve bir yıl
çalışma şartı konusunda çeşitli tartışmalar
yaşandı. Bu konuda da müsaadenizle bir bilgilendirme yapmak isterim.
Uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman, tabip,
diş tabibi ve eczacı kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya
yeniden yapılacak atamalar ile kuraya ilişkin usul ve esasların
daha adil bir sistemle gerçekleştirilmesi gayesiyle ilgili kanunlarda bir
değişiklik yapılmaktadır. Uzman tabip, tıpta
uzmanlık mevzuatına göre uzman ve tabip kadrolarına atamalarda
yeterli kadro olduğundan tamamı yerleşmektedir. Diş tabibi
ve eczacı kadro ve pozisyon sayıları ise başvuran aday
sayısından daha az olduğundan kuraya katılan diş
tabibi ve eczacıların bir kısmı müteaddit kuralara
başvursa dahi yerleşememektedir. Buna karşın ilk defa
kuraya katılanlar yerleşebilmektedir; bu, bir ihtimal hesabı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Bunu tamamlayıp bitireyim.
Kuraya ilişkin esas ve usullerin bu
şekilde birçok kuraya iştirak etmesine rağmen
yerleşememiş diş tabibi ve eczacıların ilk defa
katılanlara göre yerleşmesine imkân sağlayıcı nitelikte,
adil, genel ve objektif kurallarla belirlenmesini temin etmek üzere yeni usul,
esaslar belirlenmektedir. Yani birden fazla kuraya girenlerin, çıkma
ihtimali yükselmektedir. Bu, yönetmeliklerle objektif bir şekilde
belirlenecektir.
Süremi aştığım için burada
noktalamak isterim.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
8inci madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 8- 7/5/1987 tarihli ve 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 1inci
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ve ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Kuraya ilişkin usul ve esaslar ile
bunların Sağlık Bakanlığındaki atama ve yer
değiştirmelerine ilişkin usul ve esaslar Sağlık
Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Tıpta ve diş hekimliğinde
uzmanlık eğitimi, ilgili dalda tıpta uzmanlık ve
mevzuatına göre uzman olan profesör, doçent, doktor öğretim üyesi,
eğitim görevlisi ve başasistanlar tarafından verilir. Doktor
öğretim üyesi ve başasistanların tıpta uzmanlık
eğitimi verebilmeleri için Sağlık Bakanlığına ve
Üniversitelere bağlı Eğitim Araştırma Hastanelerinde
uzmanı oldukları alanda fiilen en az bir yıl
çalışmış olmaları şarttır.
Muazzez
Orhan Işık Rıdvan
Turan Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Van Mersin İzmir
Oya
Ersoy Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İstanbul
Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Van
Milletvekili Sayın Muazzez Orhan Işık.
Buyurun Sayın Işık. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün Türkiye'de ekonomiden ekolojiye, tarımdan
eğitime kadar birçok alanda çoklu krizler yaşanmaktadır. Tüm
toplumu yakan en önemli sorunlardan biri de sağlık alanında
yaşanan krizdir. Görüştüğümüz kanun teklifi sağlık
sisteminde yaşanan bu sorunları çözmekten çok çok uzaktır. Hatta
aralık ayında Sağlık emekçilerinin özlük
haklarının iyileştirilmesine dair daha kapsamlı bir yasa
çıkartacağız. gerekçesiyle geri çektiğiniz yasanın
bile gerisindedir. AKPnin piyasacı, liyakatten uzak, özelleştirmeci
yaklaşımı kamu hizmetlerini paralı hâle getirmişken
tüm emekçileri de güvencesiz ve yoksul çalışan durumuna
düşürmüştür. Bugün tüm kamu emekçilerinin ücret koşulları
yoksulluk sınırının ve gerçek enflasyon
rakamlarının altında kalmıştır. Sağlık
hizmeti de dâhil nitelikli bir kamu hizmeti sunulması ancak insan onuruna
yaraşır koşulların sağlanması ve en düşük
maaşın yoksulluk sınırının üzerine
çıkartılmasından geçer. KESKin açıkladığı
bir araştırmaya göre her 5 kamu emekçisinden 1i geçinmek için ek
iş yapıyor. Kamu emekçilerinin yüzde 60ının hane geliri
yoksulluk sınırının altındadır. Yüzde 75inin
kira ve barınma sorunu var ve mevcut enflasyon artışıyla bu
sorun daha da ağırlaşmıştır. Enflasyon resmî
verilerle yüzde 75 olarak açıklandığı hâlde memura reva
görülen zam oranı ise yüzde 7dir. Genel olarak emekçilerin sosyoekonomik
koşulları her geçen gün kötüleşirken özel olarak da
sağlık emekçileri mağdur edilmektedir. Her beş dakika da
bir muayene dayatmasında ısrar ettiğiniz, sağlıkta
şiddeti önleyen mekanizmaları kurmadığınız,
Covidi meslek hastalığı saymadığınız bu
düzende sağlık emekçileri yetersiz ve yanlış
sağlık politikalarınızın bedelini her gün içi
şiddete maruz kalarak ödüyor. Önlemler alınmıyor, failler
cezasız kalıyor.
Yoksulluğa ve güvencesizliğe mahkûm edilen
sağlık emekçileri kamu hastanelerinden özel hastanelere ve âdeta yurt
dışına kaçıyor. Mesele sadece yoksulluk
sınırının altında kalan ücretlerin yetersizliği
de değildir. 7 binden fazla sağlık emekçisini KHKlerle ihraç
ettiniz. OHAL hukuksuzluğunuz devam eden yeni ihraçlarla
olağanlaştırılmış, KHKler emekçiler üzerinde bir
baskı sopasına dönüştürülmüştür. Sağlık
emekçileri, sağlık yüküne itiraz etmemeleri için mobbing, baskı
ve sürgünlerle tehdit edilmekte, mesnetsiz, hukuk dışı
iddialarla işten çıkartılmaktadır. Sağlık
Bakanlığı bazı yeni atamalarda suç işleri
bakanlığının fişlemelerini esas alarak işe
almamaktadır. Atamalarda ve akademik kadrolarda yandaş hukuku
değil liyakat esas alınmalıdır.
1 milyon 300 bin nüfusu olmasına rağmen
Van'da tam teşekküllü bir kamu hastanesi hâlen yoktur. Sağlık
emekçilerinin sorunlarını, sağlık alanındaki
yetersizlikleri, hastanelerin durumunu defalarca dile getirdik. Hem bölge
hastanesi hem de aslında 1992de kurulan ancak
Cumhurbaşkanının Biz kurduk. dediği üniversite hastanesi
de yeterli değildir. Hastanelerdeki yetersiz kadro ve yoğunluktan
kaynaklı insanlar özel hastanelere gitmek zorunda kalıyor.
Parası olan belli bir zümre özel sağlık hizmeti alabiliyorken
çoğunluğu yoksul olan insanlar sağlık hizmetine
erişememektedir. Birçok bölüm ve ana dalda ne yeterli sayıda uzman
doktor vardır ne de yeterli düzeyde tıbbi teçhizat bulunmaktadır.
Özellikle, çocuk metabolizması hastaları, kanser, böbrek, nöroloji
hastaları büyük mağduriyetler yaşamaktadır. Tüm
ilçelerimizde uzman doktor sıkıntısı vardır. Anne
çocuk sağlığı için çok önemli olan kadın doğum
bölümü birçok ilçemizde yok, var olan yerlerde de tek doktor var. Tıbbi
cihaz eksikliği yanlış teşhislere dolayısıyla
yanlış tedavilere neden olmaktadır. Kadro, ilaç ve tıbbi
cihaz yokluğu nedeniyle birçok ameliyat da bölgede
yapılamamaktadır; bunlardan dolayı açlık ve yoksulluk
sınırında yaşayan halkımız fahiş uçak
fiyatlarına ve uzun mesafelere rağmen tedavileri için Ankara,
İstanbul gibi metropollerin yollarını
aşındırmaktadır. Daha geçen cumartesi günü AKP Genel
Başkanının Van'da büyük bir şovla Çaldıran Devlet
Hastanesini açtık. demesi bize Vizontele filmini hatırlattı.
Filmde kütüphanesi olmayan Gevaş ilçesine kütüphane müdürü
atanmıştı, Çaldıran'da da hastane binası
açıldı ama içi boş, uzman doktoru yok, tıbbi cihazlar yok.
AKP'nin hastane açmaktan anladığı şey inşaattır,
onu da malzeme çalarak yapmaktadır. İşte, Çaldıran Devlet
Hastanesinin durumu; radyoloji bölümü ve tavanı çöküyor. Yine, radyoloji
bölümünün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) Evet,
Çaldıran Devlet Hastanesinin durumu; burası radyoloji bölümü, alt kat
tümden kanalizasyonu olmadığı için rögar suları
altında ve vidanjörle bu rögar suları temizleniyor. Bina çökmek üzere
ve dökülüyor. Bunu kamuoyuna tekrardan gösteriyorum. Tüm bu fiziki
koşulların yanında asıl sorun geleneksel devlet
aklının faşist, ırkçı yaklaşımı; bölge
illerini, mahrumiyet bölgesi, zorunlu hizmet bölgesi, sürgün yeri olarak
görmesidir. Bütün bu koşullardan dolayı sağlık emekçileri,
hekimler de ilk fırsatta gitmeyi düşünüyor.
Sağlık hakkı, yaşam
hakkıyla bağlantılıdır. Yaşamı korumak için
doğru bir sağlık politikasıyla herkese eşit,
parasız, ulaşılabilir ve ana dilinde sağlık hizmeti
sunulmalıdır.
Tüm halkımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sağlıkla ilgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 8- 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı
Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 1 inci maddesinin birinci
fıkrasında bulunan ikinci cümlesi ve ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kuraya ilişkin usul ve esaslar ile
bunların Sağlık Bakanlığındaki atamalarına
ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."
"Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık
eğitimi, ilgili dalda tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman
olan profesör, doçent, doktor öğretim üyesi, eğitim görevlisi ve
başasistanlar tarafından verilir. Doktor öğretim üyesi ve
başasistanların tıpta uzmanlık eğitimi verebilmeleri
için uzmanı oldukları alanda fiilen en az bir yıl
çalışmış olmaları şarttır.
Mehmet
Bekaroğlu Özgür
Özel Metin
İlhan
İstanbul Manisa Kırşehir
Nazır
Cihangir İslam Servet
Ünsal Ali
Şeker
İstanbul Ankara
İstanbul
Ali
Fazıl Kasap Fikret
Şahin
Kütahya Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Nazır Cihangir İslam.
Buyurun İslam. (CHP sıralarından
alkışlar)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, çok değerli
arkadaşlarım; evet, 2nci gün oldu, bu Sağlık
Yasasındaki değişikliği tartışıyoruz. Ben
de çocukluk günlerime gittim, hani ortaokuldaki ergenlik günlerime. Şöyleydi:
Yani Dersler nasıl? diye sorarlardı? Aslında derslerin bir
kısmı kötü, ben daha çok resim yapmayı, müziği falan
seviyorum, beden eğitimini seviyorum ama iyi derdik her çocuğun
dediği gibi. Dersler nasıl? İyi. Dersler nasıl?
İyi. Karne günü, tabii, benim kanaatlerimle hocaların
yargıları arasında bir çelişki olurdu. E, tabii, bu da eve
yansırdı, neticede şöyle sıyrılmak mümkündü: Bu
hocaların hepsinin, bu öğretmenlerin hepsinin bana garazı var, beni
okuldan attırmak istiyorlar, hepsi benim düşmanım, beni yok etmek
istiyorlar ama inanın, ne vicdanım ne aklım buna
yanaşmıyordu. Bu, sadece benle alakalı bir iş değil;
hayattaki dönüm, hayattaki dönüşüm, hayattaki çevrim bu şekilde
gider. Duvara toslarız, duvara tosladığımızda
yapacağımız 2 şey var; ya inat eder aynı istikamette
devam ederiz, bir daha toslarız, bir daha toslarız ve kendimizi yok
edene kadar toslarız ya da istikamet değiştiririz.
Çok değerli arkadaşlarım, işte,
sağlık konusundaki tartışmalarda iki gündür burada bütün
rakamlar verildi, bütün savunmalar yapıldı, buna benzer bir durum var
karşımızda. Yani olaya her konuda olduğu gibi âdeta bir
çocuğun, bir ergenin yaklaştığı gibi
yaklaşılıyor. Şunu diyorsunuz: Bu harcadıklarımızda
biz en iyisini yaptık, en iyi hizmeti veriyoruz, en iyi sonuçları
aldık ama muhalefet birlik olmuş bizi karalıyor ve bütün
düşmanlar genelde de bunu söylüyorsunuz- bizi yok etmeye
çalışıyor. Değerli arkadaşlar, biz de diyoruz ki: Bu
yaptıklarınız en iyi tercih değildi, gözden geçirmelisiniz.
Bu yaptıklarınızı çok daha ucuza mal ederdik veya sizin
yaptığınız bu harcamalarla biz bunun 2 mislini, 3 mislini
yapabilirdik ve çok daha iyi sonuçlar alırdık, hem
vatandaşın hem sağlık çalışanlarının
memnuniyetini kazanırdık. Sizin hiçbir rakama ve mantıksal
çıkarıma dayanmayan önermeleriniz ve iddialarınız ne kadar
doğruysa bizlerin bu söyledikleri de en az o kadar doğrudur.
Değerli arkadaşlarım, her konuda
olduğu gibi sağlık konusunda da performansınızın
ölçülmesi gerekiyor. Maliyet etkililiğine bakıyoruz yani
harcadığınız paranın ne kadar rasyonel
harcandığına bakıyoruz ama bu konuda bilgi vermiyorsunuz,
âdeta olayın üstüne kapanıyorsunuz, harcamaların uygun olup
olmadığı konusunda, alternatif yöntemler konusunda, ne bileyim,
bir ihaleyi kime hangi nedenlerle bu şekilde verdiğinizden dolayı
herhangi bir açıklamaya gitmiyorsunuz ama sorduğumuzda Sonuçlar
gayet iyi. diyorsunuz.
Uygulamalarınızın sonucu olarak hasta
tedavi sonuçları hakkında da bir açıklama yapmıyorsunuz
yani hangi hastalık grubunu nereden aldınız, bu uygulamalarla
nereye getirdiniz, bunun hakkında da bir bilgimiz yok ama buraya
çıkıyorsunuz, Hastalar nasıl? diyoruz, siz diyorsunuz ki:
İyi. Uygulamalarınızın en büyük, en trajik sonuçları
ne yazık ki sağlık çalışanları üzerinde
odaklandı. Size sorsak buna da iyi diyorsunuz ama sağlık
çalışanları açısından bu, tam bir felaket. Daha geçen
hafta Siirtteydik. Siirtte çalışma yaparken Kurtalanda bir hekim
arkadaşımıza saldırı haberi aldık hemen oraya
gittik. Sayın Kaymakamla telefonda görüştük, Kaymakam dedi ki:
Hastanede polis yok. Neden hastaneye polis vermiyorsunuz? Benim bile korumam
yok. dedi yani böyle bir durum.
Evet, olumlu yaptıklarınızın
üstünden geçmiyorum yani bebek ölüm, anne ölüm -ne bileyim- doğumda
beklenen yaşam süresi, kaba ölüm; bunları zaten söylüyorsunuz ve
zikrediyorsunuz ama durum bundan ibaret değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Teşekkürler.
Bakın, siz birinci basamağı
amaçlarına uygun çalıştırmıyorsunuz. Sağlık
okuryazarlığı toplumda hemen hemen yok gibi. Obezite konusu tam
bir fiyasko. Toplumun ortalama kan basıncı, kalça
kırıkları, omurga kırıkları, osteoporoz (kemik
erimesi) bunlar konusunda yani halk sağlığını
ilgilendiren olaylar konusunda bir açıklamanız yok. Hasta
Batıda 6 kez uzmanı görürken bizde 10 kez görüyor ve lüzumsuz
tetkikler konusunda da bir çalışmanız yok. Yoksulluk,
tükenmişlik, meslekten soğuma ve yurt dışına bir an
önce gidip orada hekimlik yapma arzusu had safhada.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Erdoğan ne dedi: Doktor iğne yaparsa hasta felç olur. Bunun bir
doğruluğu yok ama siz bu ülkeyi yönetirseniz ülke felç olur, bunu da
hepimiz gördük.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
8inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu Ümit
Beyaz
Adana İstanbul İstanbul
Zeki Hakan Sıdalı İmam Hüseyin Filiz Ümit Dikbayır
Mersin Gaziantep Sakarya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
8inci maddesi üzerine İYİ Parti adına söz aldım.
Selamlarımı sunarım.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununun ek 1inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci
cümlesi ve ikinci fıkrası değiştirilmektedir.
Değiştirilen cümleyle Kura ile Atanacak Sağlık Personelinin
Atama Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelikin Sağlık
Bakanlığınca çıkarılması sağlanmakta,
değiştirilen fıkrayla da tıpta ve diş
hekimliğinde uzmanlık eğitimi vereceklerde fiilen en az bir
yıl çalışmış olma şartı getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz büyük bir
sağlık kriziyle karşı karşıya kalmak üzereyken bu
şekilde bazı maddelere bir cümle eklemek veya bir fıkra
değiştirmek gibi yapılan pansumanların sorunlara çözüm
getirmeyeceği çok açıktır. Son zamanlarda birçok hastanede
bazı branşlarda uzman hekim bulunmadığı için
randevular aylar sonraya verilebilmektedir; tıbbi görüntüleme randevularında
ise daha uzun süreler gerekmektedir. Övünç kaynaklarımızdan biri olan
tıp eğitiminde de sıkıntılar baş göstermiş,
üniversitelerimizdeki hoca sayısı hızla azalmış,
eğitimin kalitesi de düşmeye başlamıştır.
Başka ülkelere giden doktor sayısı artık binlerle ifade
edilmekte, binlercesi de gidebilmenin fırsatlarını
kollamaktadır; boşalan yerlerde ise sığınmacı
doktorlara görev verilmektedir. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere,
dünyanın her yöresinden hasta kabul eden bir ülke olan Türkiye bu konumundan
uzaklaştıkça sağlık turizmine de büyük darbe vurulacağı
gözden uzak tutulmamalıdır.
Dünyayla mukayese edildiğinde de
görüleceği gibi, ülkemiz hızla irtifa ve itibar kaybetmektedir.
Sağlık harcamalarının millî gelire oranı esas
alındığında, Kolombiya ve Vietnamın bile gerisinde
kalmaktayız. Dünya Ekonomi Forumunun Küresel Rekabetçilik Raporuna göre
de ülkemiz, çalışanların sağlığı
sıralamasında gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalmakta,
ancak Mısır ve Filipinler gibi ülkelerle yarıştığımız
görülmektedir. Sağlıklı iş gücü yoksa üretimde verimlilik
azalır, sağlıklı nesiller yetiştirilemez ise de
gelecek bütünüyle tehdit altına girmiş olur. Dolayısıyla
sağlık hizmetlerinin eksiksiz sunulması, iktidarlara
Anayasanın yüklediği bir görev ve sorumluluktur, aynı zamanda
ahlaki bir sorumluluktur.
İktidarın bakış açısındaki
başarı hikâyelerinde şehir hastanelerinin çoğalması ve
sayısal verilere dayanan çok hastaya hizmet verilmesi söylemi vardır.
Sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesi, arkasındaki şaibelere
aldırış etmeden gösterişli, lüks hastane binalarıyla
izah edilmeye çalışılmaktadır. Bu anlayış son
derece yanlış bir anlayış olup göz boyamak ve günü kurtarma
gayretinden başka bir şey değildir. Daha dün bu kürsüden
konuşma yapan iktidar mensupları masallar anlatarak algı
operasyonu yapmaya devam ettiler. Bazı söylediklerine kendileri de
inanmaya başlamış: Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarından önce ambulans mı vardı, görüntüleme cihazları
mı vardı, yoğun bakım üniteleri mi vardı, MR mı
vardı, tomografi mi vardı? Hiçbirisi yokmuş. Şimdi ise
hepsi var; var olmasına var da daha dün Sağlık
Bakanlığı önünde kendini aracının içerisine kilitleyip
sesini duyurmaya çalışan ambulans şoförüne ne diyeceğiz? O
da herkes gibi nankör müdür yoksa? Aslında, nankör olan, gerçekleri
gösteren ambulans şoförü değil, milletin büyük desteğine
rağmen masal anlatarak algı yaratmaya çalışanlardır.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Yirmi
yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının
sağlıkta ülkeyi getirdiği nokta işte budur.
Değerli milletvekilleri,
doktorlarımızın yurt dışına
çıkmalarını önlemeye yönelik yasalar yapısal sorunları
çözmekten ve kapsayıcılıktan uzak olmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Sağlık alanında bütün sorunların
ele alındığı, bütün paydaşların kabul
edebileceği kapsamlı bir reforma ihtiyaç olduğu doğrudur.
Bu açıdan değerlendirilecek olursa eğitim sürecinden
çalışma koşullarına, farklı istihdam modellerinin
kaldırılmasından özlük haklarına kadar gerçekçi bir
düzenlemeye ihtiyaç olduğu açıktır. Reform sayılabilecek,
kapsayıcı bir sağlık kanununun hayata geçirilmesi
artık iktidarın yapabileceği bir iş değildir. Zira,
iktidarın tek adam görüntüsündeki partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminin son kullanma tarihi
yaklaşmış olup tamamen tıkanmak üzeredir. Yaklaşmakta
olan seçimlerle güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin mümkün
olacağına, sağlık dâhil halkın beklediği bütün sorunların
kısa sürede çözüleceğine olan inancımı paylaşır,
saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337
sıra sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda
ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 9 - 3359
sayılı Kanunun ek 3üncü maddesinin birinci fıkrasında
bulunan "veya ilgililerin talebi halinde 10.7.2003 tarihli ve 4924
sayılı Kanuna tâbi sözleşmeli sağlık personeli"
ibaresi madde metninden çıkarılmış ve fıkraya birinci
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Devlet hizmeti
yükümlülüğünü yapmakta olan personel, bulundukları ilde 10/7/2003
tarihli ve 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde
Sözleşmeli Sağlık Personeli
Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna
tabi sözleşmeli sağlık personeli olarak çalışabilir.
Metin
İlhan Servet
Ünsal Fikret
Şahin
Kırşehir Ankara Balıkesir
Mehmet
Bekaroğlu Ali
Şeker Ali
Fazıl Kasap
İstanbul İstanbul Kütahya
Özgür
Özel
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kütahya
Milletvekili Sayın Ali Fazıl Kasap.
Buyurun Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifini hazırlayan AK PARTİ
Milletvekili Sayın İsmail Tamer -burada mı bilmiyorum şu
anda ama- 20 Nisanda şöyle bir açıklamada bulunuyor basına:
Pratisyene 25, uzmana 30 bin. Böyle bir beyanatı var. Ya, bu kanun
teklifini hazırlayan İsmail Bey, ben de bir sağlık
profesyoneliyim; bizde, tıp mesleğinde ağabey-kardeş
ilişkisi vardır, haklarını korurlar. Neden 1 Aralıktan
bu duruma geldik, onu izah etmesi çok zor. Neden 25'ten 12, 13'lere
düştünüz? Ben de onu merak ediyorum.
Bakın, değerli arkadaşlar, bir
Türkiye gerçeği var. Uzman doktor 12.500 lira, asistan 11.000 lira,
eczacı arkadaşlarımız 5.000-7.000 lira, hemşire
arkadaşlarımız 7.400 lira, her şey dâhil, aile hekimleri
demin söylenenin hilafına 11.000 TL civarında maaş alıyor,
emekliler de 9.000 lira, çalışıyorsa da 6.700 liraya
düşüyor. Bulanık suda balık avlıyorsunuz. Çok
fazlasına gerek yok, Türkiye'de yoksulluk sınırı 19.602
lira ve Türkiye'de kamuda çalışan hekimlerin hepsi bu yoksulluk
sınırının altında maaş alıyor. Peki,
değerli arkadaşlar, burada mutlu bir azınlık var, sizin
himayenizde diyeyim artık, bir yerde, o mutlu
azınlığın özelliklerini de izah edeyim. Sayın
Bakanın, Bakan Yardımcısının ve Komisyondaki
arkadaşlarımızın dudaklarını uçuklatan rakamlar
var. Neler var? İl sağlık müdürü var, bunlar stratejik personel
660 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle maaş
bağladığınız, Türkiye çapında yaklaşık
9.800 ayrıcalıklı kişi. Peki, bunlar ne kadar alıyor?
Sağlık müdürü 60.000 lira, sağlık müdürü 41.000 lira, uzman
tabip 30.000 lira, tabip 24.000 lira; bunlar ilçe sağlık müdürleri.
Peki, orada çok daha stratejik bir personel sayısı var: Hekim olmayan
başkanlar. Siz, bunlara 21.000 lira veriyorsunuz; açlık
sınırının üstünde maaşı bu arkadaşlara
veriyorsunuz, AK PARTİ'yle değişik şekilde
bağlantılı olan yaklaşık 10 bin insana ve
bunların içinde -çok değişik- dört yıllık lisans
mezunu var.
Diğer taraftan Stratejik olarak çok gerekli.
diyorsunuz, bu 4972yle getirilmiş olan
Aynı acil serviste bir hekim
arkadaş çalışıyor 12 bin liraya, aynı konumda,
aynı okuldan mezun hatta aynı zamanda mezun hekim arkadaş 25 bin
liraya çalışıyor. Ya, burada stratejik personel diye
değerlendirdiğiniz sağlık personelinin maaşı -ki
hekimler stratejik personeldir- vali maaşı veya hâkim, savcı
maaşının çok çok ötesindedir.
Ben size şöyle söyleyeyim: Türkiyede kamuda
çalışan toplam 115 bin hekim arkadaşımız var. Emin
olun, maaşlarına 5-6 bin lira direkt seyyanen zam getirildiğinde
bütçeye tüm yükü sadece 7-8 milyar TL oluyor. Sizin
çalıştırmış olduğunuz toplam 9.800 stratejik
yandaşa, dört yıllık lisans mezunu veya hiçbir liyakati olmayan
şahıslara verdiğiniz para 2,7 milyar TL, 2,7 milyar TL
yılda; emeklilere yaptığınız iyileştirme sadece
807 milyon lira, insanların GSS veya 50, 100 liralık basit
sağlık giderlerini ödeyemediği için silmek zorunda
kaldığınız ama silmediğiniz 109 milyon lira. Ya,
Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet, siz küçülttünüz, siz küçülttünüz; 109
milyon liranın hesabını yapıyorsunuz.
Peki, hekimlerin bir yılda alacağı
maaş ne, biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Bir yılda
alacakları maaşın toplamı -yani dediğim
iyileştirme yapılırsa, asgari yoksulluk
sınırından 1 lira fazla verdiğinizde- Cumhurbaşkanlığının
bir uçağı yapmıyor; aradaki fark Cumhurbaşkanı...
Türkiyenin bu tezatların ülkesi olmaması gerekiyor. Hekimlerin
haklarını savunmamız gerekiyor, hekimlerin haklarını
gasbetmememiz gerekiyor, hekimleri ve diğer tüm sağlık
çalışanlarını -eczacılar, diş hekimleri de dâhil-
bu yoksulluk sınırının altında yaşatmaya devam
ederseniz olacağını şöyle söyleyeyim: Kanun teklifini
hazırlayan arkadaşlar ve hekim arkadaşlar galiba yüzleri
tutmadığı için şu anda Genel Kurulda değiller;
İsmail Bey de kaçmış büyük bir ihtimalle, buralarda değil.
Bakın, bu beyanatı veriyorsunuz ama ciğeriniz, içiniz istemiyor,
kalbiniz mutmain değil ve burada hekim arkadaşlardan -17 hekim
arkadaş burada imza atan- hemen hemen 1 veya 2 kişi
dışında yok. Yüzünüz tutmuyor mu değerli arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Niye öyle
bir şey olsun Allah aşkına yani?
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Hekimlere verilen
şeylerin yetersiz olduğunu galiba arkadaşlar da kabul ediyor ve
burada değiller. Genel Kurulda AK PARTİ sıralarında 1 hekim
arkadaş var.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
sürekli hepsinde duruyor musun?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, sen de yoktun
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Bakın, yani
vicdanınız elvermiyor.
Ben size son cümleyi şöyle söyleyeyim: Bu
mantıkla devam ettiğiniz müddetçe Türkiye'de hekim kalmayacak.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Fazıl
Bey
Fazıl Bey
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Ama şunu
söyleyeyim Dereye su gelene kadar kurbağanın gözü
çıkarmış. diyorlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Terbiyesizlik yapma!
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Fazıl
Bey, Arife Hanım orada, ben buradayım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yani
Kaçmış. falan demeye gerek yok.
BAŞKAN Sayın Demirbağ, hoş
geldiniz! Sayın Demirbağ
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Yüzünüz
tutmadığı için burada değilsiniz. İsmail Bey'i de
burada beklerdik, kanun teklifinde daha önceki önerisinin yerine
getirilmediği için. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Hepinize, Genel Kurula teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Aynaya bak da
kendini gör.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
burada konuşma yapacaksın diye hazır kıta Mecliste
hazır mı olacağız yani?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ya bu nedir? Bu Mecliste konuşmayacak mıyız yani!
Bu nasıl bir üsluptur, bu nasıl bir terbiyedir, her çıkana laf
atıyorsunuz; yakışıyor mu ya! Ne ayıp şey ya! Hiç
yakışıyor mu iktidar grubuna bu tahammülsüzlük ya!
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 337 sıra sayılı Sağlıkla İlgili Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9uncu
maddesinde yer alan aşağıdaki ibaresinin
aşağıda bulunan şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Oya
Ersoy Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Adana İstanbul Muş
Rıdvan
Turan Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Mersin İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Adana
Milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurun Sayın Peköz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun 9uncu maddesi
üzerine söz aldım. Genel Kurulu selamlıyorum.
Madde üzerinde konuşmaya geçmeden önce, bir
yıl önce hain bir katil tarafından hunharca katledilen Deniz
arkadaşımızı saygıyla ve sevgiyle anıyorum.
52nci yılında -içinde de
bulunduğumuz- 15-16 Haziran olaylarında yaşamını
yitirenleri saygıyla anıyor; barış, özgürlük ve demokrasi
mücadelesi verenleri de selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, maddeyle özlük
haklarında yapılacak iyileştirme gündeme alınmış.
Sağlık camiasında çalışanların özlük
haklarının iyileştirilmesine hiç kimsenin bir itirazı
olamaz ancak bunu iyileştirirken aynı zamanda sağlık
hizmetlerinin ülkenin her tarafına
yaygınlaştırılabilmesi için de dezavantajlı bölgelerin
de üzerinde bir çalışma yapılıp onların gidilebilir,
yaşanabilir ve hizmet yapılabilir yerlere dönüştürülmesi
gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, sağlık
hizmetleriyle ilgili aralık ayında getirilen teklif daha sonra Daha
iyisini getireceğiz. diye geri çekilmişti ama şimdi gelenin ona
bile ulaşmadığı araştırmada görülüyor. Aynı
zamanda, sağlıkta şiddetle ilgili bir yasa geçirdik ancak
sağlıkta şiddeti önleyecek olan yasa maalesef istenen sonucu
vermedi çünkü Ceza Kanunu'nun içerisine yerleştirilmedi; 3359
sayılı Yasaya yerleştirildiği için,
caydırıcılığı olmadığı için de işlemiyor
ve şu anda sağlık kuruluşlarında hemen hemen her gün
şiddet uygulanmaya devam ediliyor.
Türk Tabipleri Birliği artan şiddet
nedeniyle 18 Ocak 2022 tarihinde Adalet Bakanlığından talepte
bulundu, sağlıkta şiddet yasasının 3359
sayılı Yasadan çıkartılarak Ceza Yasasının
içine alınması talep edildi. O dilek de yerine getirilmedi.
Yine, daha önce, Türk Tabipleri Birliği,
Sağlık ve Adalet Bakanlığına da bir yazı
göndermişti, onu okumak istiyorum size: Doktor Ersin Arslan'ın hasta
yakını tarafından öldürülmesinin ardından mevzuatta kimi
düzenlemeler yapılmış ancak ısrarla talep etmemize
karşın bu düzenlemeler ceza mevzuatında değil 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda yer
almıştır. 2/1/2014 günlü Resmî Gazete'de yayımlanan 6514
sayılı Yasanın 47nci maddesiyle 3359 sayılı Yasaya
ek 12nci madde eklenmesiyle başlayan ve 2018 ve 2020 yıllarında
da ek fıkra düzenlemeleriyle devam eden değişiklikler
arasında sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan
personele karşı görevleri sırasında veya görevleri
dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu, 4/12/2004 tarihli ve
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 100üncü maddesinin üçüncü
fıkrası kapsamında tutuklama nedeni varsayılan
suçlardandır. Kamu veya özel sağlık kurum ve
kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile
yardımcı sağlık personeline karşı görevleri
sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer alan
kasten yaralama -yani madde 86- tehdit -madde 106- hakaret -madde 123- ve
görevi yaptırmamak için direnme -madde 265- suçlarının içerisine
alınması hâlinde bu işleyiş kazanabilecek ve
caydırıcılığı olacağı için aynı
zamanda sağlıkta şiddetin önüne de geçilmiş
olacaktır.
Sağlıkta, aynı zamanda, bunların
yanında, sağlıkta şiddetin ve özlük haklarının
yanında önemli bir konu daha var. Özellikle belirli bir yaşın
üzerindeki insanlar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
yaşayan insanların ana dilleri Türkçe olmadığı için,
genellikle Kürtçe konuştukları için ve ana dilleri Kürtçe olduğu
için hizmet almakta zorlandıklarını zaman zaman ifade
etmektedirler. Bununla ilgili bugüne kadar herhangi bir düzenleme yapılmadı.
Bu kanun teklifi, derli toplu, taraflarıyla birlikte yeniden gözden
geçirilmesi, yeniden ele alınması, aynı zamanda Tabipler
Birliğinin, sağlık çevrelerinin, sağlık
kuruluşlarının temsilcilerinin tümünün
katılımıyla yeniden düzenlenmesi ve ana dilinde sağlık
hizmetinin sunulmasının da yerine getirilmesi hâlinde bir anlam ifade
eder; bu şekliyle eksiktir, yanlıştır, istenen sonucu da
vermeyecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
9uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ümit
Dikbayır
Trabzon Adana Sakarya
Dursun
Ataş Ümit
Beyaz
Kayseri İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Kayseri
Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan sağlıkla ilgili
kanun teklifinin 9uncu maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti,
ekonomik, siyasal, ekolojik, eğitim, sağlık, barınma gibi
her alanda biriken sorunlar ve bu sorunların getirdiği şiddetli
krizle 100üncü yılına girmeye doğru hızla yol almaktadır.
Krizlerin birbirini kovaladığı ülkemizde AKP
iktidarının en çok övündüğü sağlık sistemi de ciddi
bir krizin içinde ve iflas etmek üzeredir. Bu duruma rağmen, bugün
getirilen kanun teklifi sağlıktaki sorunları giderebilmekten çok
uzaktır. Bu kanun teklifi, Aralık 2021'de Genel Kuruldan daha fazla
geliştirilmek ve iyileştirmek amacıyla geri çekilmişti
ancak aradan geçen altı aylık süreden sonra gelen bu teklif
beklentilerin çok uzağında kalmıştır yani
sağlık çalışanları Hükûmetin bizzat kendisi
tarafından yüksek bir beklentiye sokulmuş ancak dağ fare
doğurmuştur. Özellikle, teklif, emeklilik dönemine yansımayan ek
ödemelerde iyileştirme yapmakta, sabit maaşlarda ise iyileştirme
yapmamaktadır yani sağlık sistemimize büyük zararı olan
performansa dayalı ek ödeme uygulaması anlayışı daha
da derinleştirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye bugün büyük
bir sağlık kriziyle karşı karşıyadır. Uygulanan
yanlış politikalar, sağlık çalışanlarına
karşı şiddet, zorlu çalışma koşulları, bir
türlü iyileştirilmeyen özlük hakları gibi önemli sorunlar sebebiyle
hekimlerimiz ve diğer sağlık çalışanlarımız
istifa etmekte veya yurt dışına gitmektedir. 2021
yılında 1.400ün üzerinde doktor yurt dışına
gitmiştir. Bu yılın sadece ilk 5 ayında ise 491'i uzman,
445'i pratisyen, toplamda 936 hekim yurt dışına gidebilmek için
belgesini almıştır. Yıl sonuna kadar 2.500ün üzerinde
doktorun yurt dışına gideceği tahmin edilmektedir. Bugün
hastalar randevu almak için doktor bulamazken AKP Genel Başkanı ve
Cumhurbaşkanı ise doktorları kastederek Açık
konuşuyorum, varsın, gidiyorlarsa gitsinler; bizler de üniversiteleri
yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. demişti. Ancak
bugün yapılan kamuoyu yoklamalarında 10 bine yakın tıp
öğrencisinin mezun olduktan sonra hayatlarını Avrupa ülkelerinde
devam ettirmek istediği ortaya çıkmaktadır yani
doktorlarımız gidiyor, tıp öğrencilerimiz ise gitmek için
hazırlık yapıyor. Bu vahim durumun sonucunda birçok hastanede,
hatta ilde bazı branşlarda hekim kalmamıştır çünkü
bilim değer görmediği toprakları her zaman terk eder.
Değerli milletvekilleri, Sağlıkta
devrim yaptık. dedikleri ülkede bugün muayene randevuları aylar
sonrasına verilebilmekte ve tıbbi görüntüleme, MR, ultrason gibi
randevular içinse hastalar yaklaşık altı ay bekletilmektedir.
Övündükleri sağlık sisteminde bir hastanın tedavi süreci hayatta
kalmayı başarabilirse en iyi ihtimalle bir yılı
aşmaktadır. Sağlıkta yaptık dedikleri devrim sonucu
bir doktor otuz altı saat çalışmakta, şiddete
uğramakta, bir hastaya ortalama beş dakika zaman
ayırabilmektedir. Sonuç olarak, AKPnin her alandaki
başarısızlığı sağlık sistemimize de
sirayet etmiştir.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
Kayseride de sağlıktaki sorunlar çığ gibi büyümüştür.
Kayseri Şehir Hastanesinde uzman olmayan bölümler bulunmaktadır,
şehrimizin kırsal ilçelerinde ise durum daha da vahimdir. Kırsal
ilçelerde uzman doktor bulunmamakta, ameliyatlar yapılamamakta, hastane
binaları boş dururken en acil ameliyatlar için bile hastalar
şehrin öteki ucuna gönderilmektedir. Hemen hemen her gün hastanelerden
randevu alamamaktan, yatak bulamamaktan şikâyetçi hemşehrilerimiz
bizleri aramaktadır. Kayserili hemşehrilerim sağlık
konusunda bu sıkıntıları yaşarken AKPli siyasilerin
kendi içindeki kavgaları sağlık bürokrasisi üzerinde devam
etmektedir. AKPli bir siyasiye yakın olan bir sağlık
bürokratı AKPli başka bir siyasi tarafından görevden
aldırılmakta, AKPli siyasiler kendi adamını yönetici
yapmak için kavga etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Liyakatin hiçe
sayıldığı Kayseride sağlık sistemi AKPli
siyasilerin ring alanına dönüşmüştür. Böyle bir ortamda
doğal olarak sistem işlememekte, hastalardan doktoruna,
sağlık çalışanlarından öğrencisine herkesi
mağdur etmektedir.
Değerli milletvekilleri, gelinen noktada,
sürekli övündükleri sağlık sistemi felç olmuş; günde 6 doktorun
yurt dışına gittiği bir ülkede hastalar randevu alamaz,
acil ameliyatlar dışında ameliyatlar yapılamaz, doktorlar
hastalara bakamaz hâle gelmiştir. Bu yüzden, günü kurtarmalık
çalışmalar yerine geleceğe yönelik, sağlık sektörünün
tüm sorunlarını ele alan bir reform yapılması gerekmektedir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifnin 10uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Oya
Ersoy
Şırnak Muş İstanbul
Rıdvan
Turan Serpil Kemalbay
Pekgözegü Sait Dede
Mersin İzmir Hakkâri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerine söz talep eden Hakkâri
Milletvekili Sayın Sait Dede.
Buyurun Sayın Dede. (HDP sıralarından
alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 10uncu maddesi
üzerine söz almış bulunmaktayım.
Bugün, Türkiye'de ekonomiden tarıma,
eğitime kadar bütün alanlarda çoklu krizler yaşanmaktadır.
Yurttaşları yaşamlarıyla tehdit eden en önemli sorunlardan
biri de sağlık alanında yaşanan daha fazla hasta, daha
fazla hastalıkla kâr etmeyi hedefleyen sağlık sisteminin
yarattığı krizdir. Aylar sonrasına alınabilen
randevular, gittikçe artan kalemlerle cepten ödemeler, kamusal sağlık
hizmetlerini tüketen düzenlemelerle özel hastanelere teşvik,
sağlıkta eşitsizlik tüm toplumun
sağlığını tehdit etmeye devam etmektedir. Meslek
örgütleri ve sağlık emekçileri birçok defa iktidarı uyardı,
derhâl önlem alınması gerektiğini söyledi. Uzunca bir süredir
devam eden sağlık emekçilerinin mücadelesi nihayet iktidarı
sağlık alanında bir düzenlemeye zorladı. Ancak şimdi
de teklife baktığımızda birçok defa en üst düzeyde dile
getirilen vaatlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini görüyoruz.
Sağlık ekip işidir. anlayışıyla
bağdaşmayan, sağlık meslek mensuplarının
hiçbirisini memnun etmeyen bir düzenlemeyle bir nevi sus payı verilmek
istenmektedir. Koruyan değil, hastalık üreten bir sağlık
sistemi içinde sağlık emekçileri yoğun çalışma
saatleri, uzun mesailer, ardı ardına gelen nöbetlerle yoğun bir
yük altındadır. Tüm bu yoğun emeğe rağmen tek
talepleri insani yaşam koşullarının oluşturulması
olan sağlık emekçilerinin hakları her geçen gün daha fazla
gasbedilmeye devam edilmektedir.
Bakın, sağlık emekçileri, meslek
örgütleri, sendikalar defalarca sorunları ifade etmelerine rağmen bu
iktidar sorunları görmemekte, çözüm üretmekten çok sorun üretmekte
ısrar etmektedir. Sağlık emekçileri Hastaneler işletme
hâline getirildi. diyorlar, siz Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla harika şehir hastaneleri yaptık." diyorsunuz;
onlar Haklarımız gasbediliyor." dediler, siz Çıktı
çıkacak, müjdemiz var, yeni düzenleme kapıda. diyerek oyalama
taktikleriyle mücadelelerini zayıflatmak istediniz; onlar aralıkta
getirdiğiniz düzenlemeye karşı çıkarak Sağlık
ekip işidir." dediler, siz o düzenlemenin bile gerisine
düştünüz; onlar Tükeniyoruz." dedikçe siz performans
dayatmasıyla daha yoğun çalışma saatleri, daha uzun
mesailerle sağlık emekçilerini iyice tükettiniz. Aşırı
iş yükü, uzun nöbetler, düşük ücretler ve daha birçok nedenden istifa
eden doktor sayısı artarken siz kalkıp Giderlerse gitsinler.
demeye kadar vardırdınız işi.
Çözüm diye sunduğunuz teklifin 10uncu
maddesiyle getirilmek istenen düzenlemeyle sözleşmeli personel
istihdamında pozisyon sayısı artırılmak istenmektedir.
Oysa maddenin geçmesi hâlinde mevcut eşitsizlikler ve adaletsizlikler ortadan
kalkmayacaktır. Gerçekten mağduriyeti bir nebze giderecek bir
düzenleme yapılmak istenseydi tüm sözleşmeli sağlık
emekçilerinin kadroya geçirilmesi istenirdi.
Yine, bir lütuf gibi pazarlanan teklife
baktığımızda performansa dayalı angarya
çalışmayı dayatan ek ödeme uygulamalarıyla karşı
karşıyayız. Ek ödeme tavan oranları zaten maaşlara
oranlanmıştı ve sağlık emekçilerinin
maaşları arasında belli farklar hâlihazırda zaten
bulunmaktadır. Buna rağmen, ek ödeme oranları, hâlihazırda
daha yüksek maaşlı olanlara yüksek oranda, daha düşük
maaşlı olanlara ise düşük oranda öngörülmüştür. Bu
ayrımcı yaklaşım, bütün sağlık emekçilerinin
çalışma motivasyonunu kırdığı gibi iş
barışını da bozacak ve sağlık hizmetinin bütüncül
yaklaşımına da ciddi bir zarar verecektir. Sabit ek ödemelerde
herhangi bir artış yaşanmadığı gibi, ödemelerin
emekliliğe yansıtılmasına yönelik bir düzenleme de ne
yazık ki bulunmamaktadır.
2021 Aralık ayındaki düzenlemede ödemeler
sabit ek ödeme üzerinden artarken mevcut yasa teklifinde ödemeler daha
güvencesiz olan performans ve sözleşmeli çalışma üzerinden
artırılmakta, mesai dışı çalışma teşvik
edilmektedir. Performansa dayalı angarya çalışmayı dayatan
ek ödeme uygulamasında ısrar edilmeye devam edilmektedir. Aralık
2021deki düzenlemede, pratisyen hekim sabit ek ödeme oranları yüzde
180den yüzde 450ye yükseliyordu; mevcut yasa teklifinde ise pratisyen
hekimlerin sabit ek ödeme oranı yüzde 180den yüzde 265e yükseltildi;
örneğin, 3.773 lira alan pratisyenin sabit ek ödemesi Aralık 2021deki
düzenlemeyle 9 bin lira civarında olacak iken yeni yasa teklifiyle 5 bin
lira gibi bir miktarda olacaktır.
Çalışanların ücretleri her geçen ay
erirken çalışma şartları daha da zorlaşmaktadır.
Hekimlerin büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının
altında ücret alırken her gün sağlık kurumlarında
yaşanan kaos ortamını idare etmek zorunda kalmaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SAİT DEDE (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Dayanılmaz hâle gelen koşullar sonucu, son
iki yılda binlerce hekim kamudan istifa etmiş ve yine, binlercesi
yurt dışına gitmek zorunda kalmıştır. Uzun
süredir nitelikli sağlık hizmeti alamayan toplum artık hekim
bulamamaktadır.
Zam şampiyonu tek adam rejimi, yandaşa
kamu kaynaklarını kepçeyle dağıtırken emekçiler söz
konusu olduğunda onlara bir çay kaşığı kadar dahi
artışı çok görmektedir. Tüm yurttaşlar gibi
sağlık emekçileri de geçinemiyor, yoksullukla mücadele ediyor.
Giderek derinleşen bu krizin mimarı tek adam ve onun rejimidir.
Hastaneler otellere dönüştürüldü,
sağlık ürünlerine yapılan zamlar en üst sıralarda yer
almaktadır. Doktor yok, teknik ekipman yok, malzeme alınamıyor,
insanlar sağlık hakkına erişemediğinden sağlığından
oluyor; vatandaş hastaya, tüketiciye ve en açık tabiriyle
müşteriye dönüştürülmüştür. Bu hastalıklı sistemin
reçetesini halk sandıkta yazacaktır, bundan en ufak bir şüpheniz
olmasın.
AKPsiz bir gelecek, sağlıklı bir
gelecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 10- 10/7/2003 tarihli ve 4924 sayılı
Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık
Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun 1inci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde
bulunan 22000i ibaresi 27.000i şeklinde değiştirilmiştir.
Ünal
Demirtaş Ali
Fazıl Kasap Mehmet
Bekaroğlu
Zonguldak Kütahya İstanbul
Ali
Şeker Metin
İlhan Servet
Ünsal
İstanbul Kırşehir Ankara
Fikret
Şahin Özgür
Özel
Balıkesir
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Zonguldak
Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.
Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sağlık çalışanlarının
mali ve özlük haklarının iyileştirilmesiyle ilgili kanun
teklifini görüşüyoruz. Öncelikli olarak bu düzenlemeyi hangi ekonomik
iklimde görüşüyoruz; onu kısaca ifade etmek istiyorum. Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi sizin yani Cumhur
İttifakı'nın Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi dediği bizimse tek adam rejimi dediğimiz sistem, 2018
yılında yürürlüğe girdi ve bu, yürürlüğe girdikten sonra
Türkiye, özellikle ekonomik anlamda son derece sıkıntılı
günler yaşamaya başladı yani bir ekonomik krize girdik, bir
ekonomik kriz derinleşerek devam etti ve şu anda da bir buhran
şeklinde bütün sıkıntıları yaşıyoruz. Tabii,
döviz kurlarında artışlar meydana geldi, enflasyon çok ciddi
derecede yükseldi ve bu, çalışanlarımıza çok olumsuz
şekilde yansımaya başladı. Yani TÜİK'in makyajlı
verilerinde bile Yüzde 73 enflasyon var. diyoruz ama
vatandaşlarımızın hissettiği enflasyon oranı -ki
ENAGa göre yüzde 160- çok daha yüksek bir oran. Tabii ki bu enflasyon
ortamında da temel ihtiyaç maddelerine zam üzerine zam geliyor ve bu
ekonomik krizin derin etkilerini ise özellikle dar gelirliler yani
çalışanlar, emekliler, esnaflar ve çiftçiler ağır bir
şekilde hissediyorlar. İşte sağlık çalışanlarını
da bu ekonomik kriz derinden etkiliyor değerli arkadaşlar. Yine,
biliyorsunuz, değerli arkadaşlar, Covid-19 pandemisi dünyada ortaya
çıktı ve bütün dünyayı etkilediği gibi, ülkemizi de
etkilemeye başladı. Bu Covid-19 pandemisinin ağır yükünü de
yine sağlık çalışanları çekmeye başladılar
değerli arkadaşlar. Bu süreçte sağlık
çalışanları çok fedakârca çalıştılar, hatta
canlarını feda ettiler. Bakın, 560ya yakın
sağlık çalışanı bu süreçte yaşamını
yitirdi. Yine, sağlık çalışanları şiddete
uğradılar, dayak yediler bu süreç içerisinde ama siz Covid-19u bile
şu dakikaya kadar meslek hastalığı kabul etmediniz.
Yine, ülkemizdeki sağlık sisteminin
yanlış yürümesinden dolayı sağlık
çalışanları hem mali ve özlük hakları açısından
hem de ekonomik olarak son derece kötü koşulları yaşamaya devam
ediyorlar. Bakın, birçok sağlık çalışanı
maaşı, TÜRK-İŞin açıklamış olduğu 19
bin liralık yoksulluk sınırının ve 6 bin lira olarak
açıklanan açlık sınırının altında devam
etmektedir. Değerli arkadaşlar, maalesef, Sağlık
Bakanlığının bütçesi, özellikle sağlıkta
dönüşüm adı altında ortaya konulan, dolarla hasta garantili
şehir hastaneleri gibi uygulamalar nedeniyle yandaşlara ve bu tür
şirketlere gidiyor ve bu sebepten dolayı da sağlık
çalışanlarına, maalesef, hak ettikleri, emeklerinin
karşılığı olan maaşları ve ücretleri veremiyoruz.
Oysa, sağlık siteminin öznesi, sağlık
çalışanlarıdır değerli arkadaşlar. Bu özneyi,
maalesef, bu iktidar unutmuş durumda ve sağlık
çalışanları, maalesef, bu sistem içerisinde mutsuzlar ve
umutsuzlar. Ne yapıyorlar biliyor musunuz değerli arkadaşlar?
Çareyi, başta hekimler olmak üzere, yurt dışına gitmekte
buluyorlar. İşte, son beş yılda 5 binin üzerinde hekim
yurtdışına gitmiş değerli arkadaşlar. Yine,
başta hemşireler olmak üzere diğer sağlık
çalışanları da geleceklerini başka ülkelerde arıyorlar
ve başka ülkelere gitmek için, göç etmek için yurtdışına
gidiyorlar değerli arkadaşlar.
Peki, uygulanan bu yanlış politikalar
sonucu Türkiye'nin yetişmiş iş gücünün bu şekilde
yurtdışına gitmesine gönlümüz razı mı değerli
arkadaşlar? Razı ki bugün getirdiğiniz düzenleme gerçekten
sağlık çalışanlarının herhangi bir talebini
karşılayacak düzeyde ve yeterli oranda değil değerli
arkadaşlar. Bakın, son derece zorlu koşullarda bir hekim yetişiyor,
sağlık çalışanı yetişiyor ve biz bunları ne
yapıyoruz? Burada mutlu edemediğimiz için yurt dışına
gönderiyoruz. Değerli arkadaşlar, başta Sağlık
Bakanı olmak üzere sağlık çalışanlarının
mali ve özlük haklarının iyileştirilmesiyle ilgili birçok vaatte
bulunuldu ve aralık ayında bir düzenleme getirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Bu düzenleme
apar topar getirildi Meclis gündemine ve apar topar bir şekilde de geri
çekildi. Bugün getirilen düzenleme bazı önemli adımlar atıyor
mu? Evet, küçük adımlar atıyor ama sorunu kökten çözen, bütün
sağlıkçıların sorunlarını çözen bir düzenleme
içeriyor mu? Maalesef içermiyor değerli arkadaşlar. Beklentiler
karşılanıyor mu? Maalesef karşılanmıyor.
Çıtayı çok yüksek tuttunuz ama gelen sonuca bakıyoruz tam bir
hayal kırıklığı. Sağlık
çalışanları açısından tabiri caizse dağ fare
doğurmuştur değerli arkadaşlar.Bu sebeple, başta
hekimler olmak üzere bütün sağlık çalışanları bu
düzenlemeden, bu tekliften memnun olmamışlardır. Oysa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ben teşekkür ederim, sağ
olun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Türkiyenin Şengalin Sinune ilçesine
düzenlediği SİHA saldırısına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ediyorum.
Türkiye'nin, Şengalin Sinune ilçesine
düzenlediği SİHA saldırısında 12 yaşındaki
Selah Xidir Naso ve dedesi Xidir Nasonun yaşamını
yitirdiğini öğrendik. Öncelikle, aileye, Naso ailesine başsağlığı
ve sabır diliyorum. Kendi ana yurtlarında çocuklarından
yaşlılara kadar Ezidilerin bu saldırıların hedefi
hâline gelmesini kınıyoruz. Bütün dünyanın IŞİDe
karşı savunduğu Şengali Türkiye'nin
bombalamasının izahı yoktur bizce. 2014te Ezidilerin ana yurdu
olan Şengalde, Ezidiler karanlık IŞİD ordusunun
soykırımına maruz kaldı, çocuklar ailelerinden ve toplumdan
koparıldı, kadınlar zorla pazarlarda satıldı.
Şengali, Şengalli Ezidileri bombalamaya son verin demek istiyorum.
Türkiye, IŞİDin yaptığı
soykırımdan sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum.
IŞİDin bu soykırımından
sonra yapılan bombalamalar travmaları derinleştiriyor ve devam
ettiriyor.
Bir de son olarak şunu söyleyeyim: Bu bir
savaş suçudur; 12 yaşındaki bir çocuğun ve dedesinin
katledilmesi... Biz, her vesileyle, Kürt düşmanı bu iktidarı
ifade ediyoruz. Türkiyede, bölgede barış dışında bir
yol yoktur.
Türkiye bir an önce barışçıl
dış politikaya dönmelidir diyorum, teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52 Milletvekilinin Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4485) ile Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
10uncu maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz Ümit
Beyaz
Adana Gaziantep İstanbul
Ümit
Dikbayır Ayhan
Altıntaş
Sakarya Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Ankara
Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlıkla İlgili
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 10uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken dün komisyon süreci
tamamlanan dezenformasyon yasa teklifinin sansür maddelerine karşı
olduğumu belirtmek için kırmızı kurdele taktım; sosyal
medyama dokunma diyorum bu kurdeleyle. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
10uncu maddeyle, eleman temininde güçlük çekilen
yerlerde sözleşmeli sağlık personeli
çalıştırılması hususunda değişiklik
yapılmakta, ihtiyaç duyulan yerlere alınabilecek toplam
sözleşmeli personel sayısının 22 binden 27 bine
çıkarılması öngörülmektedir. İlgili meslek odaları bu
rakamın yetersiz olduğunu, daha yüksek bir rakam belirlenmesini talep
etmekte. Ayrıca dikkat çekmek istediğim bir husus daha var.
Sözleşmeli çalışma adil bir uygulama değil. Aynı
işi yapan 2 farklı kişinin haklarının da aynı
olması gerekmez mi? Madem açık var, madem eleman temin edeceksiniz,
en azından herkesi kadrolu yapalım da eşitlikçi ve adil bir
uygulama olsun diyorum.
Değerli arkadaşlar, böyle geçici tedbirler
alarak sağlık hizmetlerinin problemlerini halledemeyeceksiniz. Siz
böyle geçici tedbirler peşinde koşarken insanlar hastanelerde yer
bulamıyor, hastanede yer bulsa konunun uzmanı doktor bulamıyor.
Daha geçtiğimiz salı günü, bir ambulans şoförü Sağlık
Bakanlığı önünde bir eylem yaptı, acil hastayı kabul
edecek hastane bulamamaktan yakındı. Bu olay, Ankara'da, ülkemizin
başkentinde yaşandı. Sağlık sistemimiz bu durumda.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet
sağlık sistemimizdeki aksamaları çözmek istiyorsa öncelikle
insan kaynağımıza odaklanmalı, Elimizdeki büyük emeklerle
yetişmiş insan kaynağını yeterince
değerlendiriyor muyuz? diye sorgulamalı. Biliyoruz ki doktorlarımız
zor şartlar yüzünden kamudan istifa ediyor. Pandemi sürecindeki istifa
yasağından sonra 10 binden fazla doktorun kamudaki görevinden istifa
ettiği biliniyor. Ayrıca, sağlık
çalışanlarımızın bir kısmı yurt
dışına gidiyor. Yurt dışında gelecek arayan
sağlık çalışanlarımızın sayısı
yıldan yıla katlanarak artıyor. Bu kürsüden daha önce beyin
göçüyle ilgili konuşmuştum. Doktorların talepleri de benzer;
emeklerinin karşılığı olmayan ekonomik zorlukları
aşmak istiyorlar, uzun çalışma saatleri ve belirsiz nöbetleri
istemiyorlar, gelecek kaygısı çekiyorlar ve belki de en
acısı, sağlıkta yaşanan şiddet olayları.
SAĞLIK-SEN'in verilerine göre bu senenin ocak-nisan aylarında 163
sağlık çalışanı şiddet mağduru oldu.
Değerli arkadaşlar, hâlihazırda
çalışan, büyük emekler vererek bulundukları yere gelen
sağlık personelimiz, çalışma ortamları
iyileştirilmediği için, liyakatsiz yöneticilere teslim edildiği
için, maaşları TÜİK rakamları marifetiyle enflasyona
ezdirildiği için, şiddet mağduru olmamak için başka
ülkelere gidiyor.
Doktorlarımız, sağlık
çalışanlarımız hak ettikleri gibi yaşamak istiyorlar,
hak ettikleri değeri görmek istiyorlar, Varsın giderlerse
gitsinler. yaklaşımını görmek değil,
fedakârlıklarının karşılığını
almak istiyorlar. Ancak, bugünkü şartlarda maalesef, kendi
doktorlarımız Avrupa ve Amerikaya giderken ülkemizi yabancı
doktor cennetine çevirdiniz. 2014te, dönemin Sağlık Bakanı
Sayın Mehmet Müezzinoğlunun belirttiğine göre 468 yabancı
uyruklu hekim özel sağlık tesislerinde görev yapmaktaydı. 2021
yılı başlarında ise ülkemizde sayıları 4 bini
geçen yabancı doktor görev yapmakta.
Değerli arkadaşlar, yabancı uyruklu
doktorlar yetiştirerek, yabancı uyruklu doktorları ülkemizde
istihdam ederek ülkemizdeki sağlık alanındaki sorunları
çözemeyiz. En başta, lisan konusunda bu yabancı doktorlardan
şikâyet alıyoruz. Doktor lisana tam hâkim değilse,
ilaçların adını doğru yazamıyorsa yetkin doktor
diyebilir misiniz?
Sonra, sisteme bakıyoruz, vatandaş
hastaneden randevu alamıyor. Hastane önündeki uzun kuyrukları
bitirmediniz, uzun kuyrukları evlere taşıdınız. Halk
evinde bilgisayar başında randevu bekliyor ya da elleri mahkûm acile
gidiyorlar. Birçok tahlil için aylarca bekliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Teşekkür
ederim.
Özellikle MR randevuları aylar sonrasına
atılıyor. Doktorlarımız, sağlık
çalışanlarımız için bir şeyler yapmak
istiyorsanız vatandaşlarımızla, doktorlarımızla
empati yaparak, onların taleplerini dikkate alarak kapsamlı bir kanun
teklifi hazırlayalım, bunu bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu madde kabul edilmiştir.
Birleşime 19.30a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.11
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.36
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 104üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
337 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
11inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk 2 önerge aynı mahiyettedir, okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
11inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Zeki Hakan
Sıdalı Hayrettin
Nuhoğlu İsmail
Koncuk
Mersin İstanbul Adana
Hüseyin
Örs İmam
Hüseyin Filiz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Trabzon Gaziantep Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Özgür
Özel Metin
İlhan Servet
Ünsal
Manisa Kırşehir Ankara
Fikret
Şahin Ali
Şeker Mehmet
Bekaroğlu
Balıkesir İstanbul İstanbul
Çetin
Arık Ali
Fazıl Kasap
Kayseri Kütahya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalıya
aittir.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; pandemi sürecinde sağlık
çalışanlarının ne kadar değerli olduğunu hep
beraber idrak ettik, onlara buradan teşekkür ettik ama kuru kuru
teşekkürlerin arkasına saklanmayı bırakıp
sağlık çalışanlarına hak ettiklerini vermenizi
beklerken yine dağın fare doğurduğuna şahit olduk.
Aralık ayında bir teklif getirmiştiniz, sonrasında, bu
teklifi yetersiz bulup iyileştirme vaadiyle geri çektiniz. Bugün
görüştüğümüz teklifse o günkü teklifin de gerisinde kalmış.
Bir daha geri çekseydiniz ne olurdu, kim bilir? Ülkeye dair iyi ve güzel her
şeyi bozmanıza alıştık, artık kendi teklifinizi
bile mumla aratıyorsunuz.
Sağlık, tüm paydaşlarıyla
birlikte hareket eden canlı bir organizma, getirdiğiniz bu teklifse
hem birlikteliğe hem de iş barışına aykırı.
Binbir emekle çalışan sağlık personelinin diğer
olarak tanımlanması ve ötekileştirilmesi bile sizin konuya
bakış açınızı gösteriyor. Birleştiren değil,
ayrıştıran bu teklifle, özlük hakları
iyileştirmelerinden tüm sağlık
çalışanlarının faydalanmasının artık hayal
olduğunu görüyoruz. Sağlık çalışanlarının
sorunları yıllara dayanıyor ama pandemiyle birlikte zirve
yaptı. Bu sorunlarının giderilmesi için defalarca
çağrı yaptılar, eylem yaptılar, haklarını
aradılar fakat siz onların sesini duymuyor ya da duymazdan
geliyorsunuz. Hatta, daha da ileri giderek herkesi kutuplaştırıyor,
sağlıkçıyı vatandaşa, vatandaşı
sağlıkçıya hedef gösteriyorsunuz. Bu fevri
uygulamalarınızın bedelini ise halk ödüyor.
Kıymetli milletvekilleri, her gün bir ilde, o
alandaki tek uzman doktorun istifa ettiğine dair haberleri okuyoruz.
21inci yüzyılda, ülkemizin birçok hastanesinde, hatta ilinde, çok
sayıda branşta hekim bulunamıyor. Bunu devletimiz hekim ve
sağlık çalışanı yetiştiremediği ya da
imkânlarımız olmadığı için yaşamıyoruz, bu
durum sağlık sektöründeki sizin yanlış yönetiminizin
sonucu. Zorda kalındığında Siz bizim
kahramanlarımızsınız. diyorsunuz, ilk rahatlama
anından itibaren Varsın gitsinler, bizler de üniversiteyi yeni
bitiren doktorlarımızla istihdamı sağlarız.
diyorsunuz. Bu ikircikli tavrınız sağlık
çalışanlarını emin olun artık tüketti. Ülkemizin çok
sayıda seçkin sağlık çalışanı haksızlığa
ve mobbinge maruz kalıyor. Birbirinden kıymetli
hocalarımızdan yararlanma imkânımız varken ne yazık ki
teker teker hepsini başka ülkelere kaptırıyoruz; havada
kapıyorlar. Sağlık çalışanlarına sahip
çıkamadığımız için başka ülkelerin bu
değerlerimizi kapması ise bizim için çok acı. Sağlık
turizmini bir yerden duymuşsunuz ama onu da yanlış
anlamışsınız. Bakın, hastalar gelecek, doktorlar
gitmeyecek. Doktorlara sınır kapılarını göstermek
yerine seçkin uzmanlarımıza sahip çıkan bir politika
benimseyeceksiniz, Sağlık çalışanlarına olan
borcumuzu ödeyemeyiz. klişesinden kurtulup onlara hak ettikleri
koşulları sağlayacaksınız. Aksi takdirde, her geçen
gün istifa ve göç sayısı artacak ve nihayetinde ülkemiz
kadrosuzluğa mahkûm kalacak.
Kıymetli milletvekilleri Sağlıkta
çağ atladık. dediğiniz tabloya bakıyoruz, sağlık
çalışanı da vatandaş da memnun değil.
Sağlık reformu yaptık, hastanelerde kuyrukları bitirdik;
kimse beklemiyor. diye övünüyordunuz. Şimdi vatandaş kuyruğa
bile giremiyor, evde bekliyor çünkü randevular aylar sonrasına veriliyor.
Geçtiğimiz gün Mersinde
karşılaştığımız bir örneği sizinle
paylaşmak istiyorum. Haftalar süren bekleme nihayetinde randevu bulabilen
bir vatandaşımız muayeneye gidiyor, doktor da teşhis için
tıbbi görüntüleme istiyor. Ultrason ve renkli Doppler görüntülemeleri ne
zamana veriliyor, biliyor musunuz? Beş buçuk ay sonraya, Aralık
2022ye. Böyle bir şey olabilir mi? Süreçte hastaya bir şey olsa,
hastalığı ilerlese bunun hesabını kim verecek? Bu
yalnızca bir örnek, ülkemizin dört bir yanından benzer binlerce
örneği de sıralayabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Artık hamasi
söylemlerle havanda su dövmek yerine
sağlıkçılarımızın ve sağlığa
erişimde zorluk yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarının çözümüne yönelik adımlar atılmalı.
Artık önceliğiniz müşteri garantili hastane patronları değil,
sağlık çalışanlarımız ve
vatandaşlarımız olmalı.
Sağlıkçılarımızın haklarını gerçekten
verin ki personelimiz mutlu, vatandaşımız iyi olsun. Lakin, bu
kanun teklifiyle anlaşılıyor ki yine vermeyeceksiniz.
Sağlıkçılarımız,
vatandaşlarımız; müsterih olun, iyi kadrolar ve iyi
sağlık politikalarımız çoktan hazır. Zor, biliyoruz
ama biraz daha sabredin. Biz geleceğiz, biz çözeceğiz; az kaldı.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son konuşmacı Kayseri Milletvekili Sayın Çetin
Arık.
Buyurun Sayın Arık. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda
ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, maalesef, bir kez daha
dağ fare doğurdu, bir kez daha bu iktidar hekimlerimizin,
sağlık emekçilerimizin hayallerini yıktı. Evet, yedi ay
önce bir teklif getirdiniz, sonra Daha iyiyi, daha güzeli, daha
kapsayıcı bir teklifi getireceğiz. diyerek bu teklifi geri
çektiniz, şimdi de getirdiğiniz teklif bir öncekini mumla aratıyor
ve iktidarın sayın milletvekili de tüm doktorlarla, sağlık
çalışanlarıyla dalga geçer gibi Bir önceki teklif daha iyiydi,
hiyerarşinin bozulacağı gerekçesiyle teklifi geri çektik.
diyor. Bizleri cankulağıyla izleyen sevgili meslektaşlarım,
sevgili sağlık çalışanları; bakınız,
işte, bu iktidarın size, doktorlara, sağlık
çalışanlarına bakış açısı bu yani
hiyerarşiden bahseden sayın milletvekiline de hatırlatmak
isterim ki doktor olabilmek için saraya ya da iktidara yakın olmak
yetmiyor, doktor olabilmek için öncelikle yüzde 1lik dilime girmeniz
gerekiyor. Ben, bu doktorlar gerçekten size ne yaptı da neyin
intikamını alıyorsunuz anlayabilmiş değilim.
Sayın milletvekilleri, Teklif daha iyi, daha
kapsayıcı olacak. dediniz ama eczacıları, diş
hekimlerini, veterinerleri ve sağlık çalışanlarını
unuttunuz. Bakınız sayın milletvekilleri, ister aile hekimi,
ister akademisyen, ister diş hekimi, ister eczacı, ister uzman, ister
pratisyen, ister intern, ister sağlık çalışanı,
branşları, unvanları ayrı da olsa sorunları hep ortak,
sorunlar aynı ve artık bu sorunların çözülmesini istiyorlar.
İstedikleri, her geçen gün erozyona uğrayan ekonomik ve özlük
haklarının iyileşmesi, hekimlik onuruna yakışacak bir
şekilde maaşlarının 3 kalemde değil de devletin
diğer kamu kurum ve kuruluşlarında olduğu gibi tek kalem
olarak belirlenerek genel bütçeden ödenmesi, bunun da emekliliklerine
yansımasını istiyorlar; bu kadar basit konu. Ama siz ne
yapıyorsunuz? Performansa dayalı bir sistem dayatıyorsunuz.
İzin ve raporlarda da diğer memurlara tanınan hakları
doktorlara ve sağlık çalışanlarına
tanımıyorsunuz. Bakınız, sağlıkta performans
sistemi hekimliğin ve sağlığın ruhuna aykırı
bir sistem. Yani bir hekime beş dakika süre vereceksin,
dışarıda bekleyen 100 hastayı da idare et diyeceksin ve
hatalı bir karar verirse de Adli ve idari olarak sorumlusun. diyeceksin
ve sorumlu tutacaksın. Peki hiyerarşi diyorsunuz ya, peki bir
hâkimin önüne bir dosya koyup Beş dakikada hüküm vereceksin,
verdiğin karardan da adli ve idari olarak sorumlusun. diyebilecek misin?
Diyemiyorsun. Hekime niye diyorsunuz peki?
Bakınız, sayın milletvekilleri,
artık doktorlar şikâyetten, şiddetten performans yapmaktan,
angarya işlerden, sizin baskılarınızdan, otuz altı
saat nöbet tutmaktan, yargılanmaktan, tazminattan bıktı;
bıçak kemiğe dayandı, çareyi yurt dışında
arıyor. Sorunu çözme makamında olanlar da Durun yavrum, nereye
gidiyorsunuz? diyeceğine, yangına körükle gidiyor Giderlerse
gitsinler. diyor.
Bakın, sayın meslektaşlarım, bu
ülkeye iyiye, güzele dair bir şey yapmak için, sizin kangren olmuş
sorunlarınızı çözmek için öncelikle size Giderlerse gitsinler.
diyen bu beceriksiz iktidarın gitmesi gerekiyor, bunu bilesiniz. Bu
beceriksiz iktidar gitmeden sizin sorunlarınız çözülmez. (CHP
sıralarından alkışlar) İşte, o zaman hastayı
müşteri, hastaneyi ticarethane, doktorları tüccar gibi gören
sağlıkta dönüşüm dedikleri bu ucube sistemi sizinle birlikte
sil baştan yeniden yapacağız. Kamuda da performans adı
altında niteliksiz sağlık hizmetine,
kışkırtılmış sağlık taleplerine son
vereceğiz. Herkesin nitelikli bir sağlık hizmeti
almasının önünü açacağız. Koruyucu sağlık
hizmetine önem vereceğiz. Kimse aylarca randevu almak için beklemeyecek,
özel hastane patronlarının hekimlerin emeklerini sömürmesine izin
vermeyeceğiz. Mantar gibi her ilde, her ilçede tıp fakültesi
açıp tıp eğitiminin kalitesinin düşürülmesine izin
vermeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÇETİN ARIK (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Tıp fakültesi olan her üniversitenin hastanesi
ve yeterli akademik kadrosu olacak. Ben özel hastaneyle afiliasyon
yaptım. diyemeyecek, hiçbir tıp öğrencisi hasta görmeden mezun
olmayacak. TUS'ta bugün boş kalan bütün kadrolar yeniden dolacak.
Böylelikle hem hizmet sunan doktorlar, sağlık çalışanları
hem de hizmet alan vatandaşlarımız mutlu olacak ve böylelikle
hiçbir doktorun, hiçbir sağlık çalışanının
suratına yumruk atılıp burnu kırılmayacak,
kafasında kaldırım taşı kırılmayacak ve
kalbinden bıçaklanmayacak.
Sevgili meslektaşım, güzellikleri sizinle
birlikte başaracağız, hep birlikte başaracağız.
Geliyor gelmekte olan, gidiyor gitmekte olan, Abbas yolcu; güle güle. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibarelerinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Hüda
Kaya Mahmut
Toğrul Muş İstanbul Gaziantep
Serpil
Kemalbay Pezgözegü Oya
Ersoy Rıdvan
Turan
İzmir İstanbul Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve
bizleri ekranları başında izleyen sevgili
halkımızı öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, kanun teklifiyle ilgili
sözcülerimiz söylenmesi gereken hemen hemen her şeyi söylediler, şunu
söyleyebilirim ki: Bu gelen teklifle gerçekten Türkiye'deki beyin göçü
durdurulamaz. Tıp eğitimi gittikçe batıyor, artık doktor
yetiştiremez durumdayız ve sağlık maalesef özel sektöre
devredilmiş gibi. Ama ben, bugün söylenmesi gerekenler söylendiği
için başka bir konuyla ilgili bazı şeyleri ifade etmek
istiyorum. Türkiye'nin şehir hastaneleri serencamı ve yılan
hikâyesine dönen Gaziantep Şehir Hastanesinin yapımını
anlatacağım değerli arkadaşlar. AKP iktidarının
sağlığa ilişkin geçmişine kısaca bakacak olursak
ilk, birinci basamak sağlık hizmetleri kadük duruma düşürüldü;
sağlık ocakları işlevsiz hâle getirildi, daha sonra
şehir merkezlerinde yer alan dispanserler, devlet hastaneleri ve dal
hastaneleri birer birer kapatıldı. Bu hamlelerle sağlık
hizmetlerinin ilk basamağı tasfiye edildi. Daha sonra sıra
eğitim ve araştırma hastanelerine geldi, özellikle büyük
şehirlerde bulunan eğitim ve araştırma hastaneleri siyasi
iradenin direkt ve bilinçli müdahaleleriyle niteliksiz ve işlevsiz hâle
getirildi. Bu durum, şehir hastanelerinin açılabilmesinin de
gerekçesi olarak ortaya konuldu.
Sağlıkta Dönüşüm
Programının 3üncü fazı olarak nitelendirilen şehir
hastaneleri süreci Temmuz 2006da sağlık hizmetlerinde yap-kirala-devret
olarak adlandırılabilecek kamu-özel ortaklığı
modeliyle ilgili uygulama yönetmeliğinin devreye girmesiyle
başladı. Şehir hastaneleri uygulamaya girdiği günden bu
yana sürekli eleştirilerin odağındadır ama en çok
eleştirilen Gaziantep Şehir Hastanesinin yapım hikâyesini size
anlatacağım değerli arkadaşlar. AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğanın On dört yıllık hayalim.
dediği kamu-özel ortaklığıyla yapılan şehir
hastanelerinden biri olan Gaziantep Şehir Hastanesi 1.875 yataklı.
Hastanenin ihalesi 2012 yılında yapıldı, temeli 27
Aralık 2013 tarihinde atıldı, eski Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu tarafından açılışı
yapıldı. Temel atma töreninde alışığız ya,
hastanenin yapımını üstlenen firmanın yetkilisini
yanına çağırdı ve 29 Mayıs 2016 tarihinde teslim
edin. dedi. Üç yıl tanınmıştı, bakın üç
yıl. Üç yılda tamamlanması gerektiği düşünülen hastane
süreci tam 4 Sağlık Bakanı değiştirdi ama on
yılda hastanenin bugün kabasının yüzde 50si ya
yapılmış ya yapılmamıştır, şu anda da
inşaatı durmuş durumda.
Hastane tamamlanmadı fakat bürokrasi
ziyaretçisi hiç eksik olmuyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 24
Mart 2019da dönemin Adalet Bakanı Abdulhamit Gülle birlikte hastanede
incelemelerde bulundu. Bakan Koca burada gazetecilere yaptığı
açıklamada Gaziantep Şehir Hastanesi, İstanbul ve Ankaradan
sonra 3üncü büyüklükteki şehir hastanemiz ve gelecek yıl
bitirilmesini hedefliyoruz. dedi. Ne zaman? 24 Mart 2019 yani 2020ye
ertelendi.
Maliyeti 636 milyon euroydu. Yatırım
bedeli 636 milyon euro olarak açıklanan 1.875 yataklı Gaziantep
Şehir Hastanesinin yapımını Webuild, Kayı
İnşaat, Samsung C&T ve Actus Portföyden oluşan 4lü bir
konsorsiyum üstlendi. Bu firmalar süreci tamamlayamadıkları için hastanenin
yapımını son olarak Rönesans Holding aldı. Fakat ilginç bir
durum vardı ki Rönesans Holding bu işi hiç teslim almamış
çünkü hiçbir açıklama yapmadı. Fakat daha sonra işi teslim
almadığını nereden öğreniyoruz? Birleşim
Mühendislik adında bir firma mart kuruyla toplam 590 milyon 409 bin 886
TLye ihaleyi kazandığını duyurdu. Rönesans ne oldu?
Bilmiyoruz. Antep Şehir Hastanesinde yaşanan sorunlara ilişkin
birçok defa Sağlık Bakanlığına soru önergesi verdim
ama bugüne kadar verilen hiçbir cevap yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Bugün Gaziantep yerel gazetelerinde Gaziantep
Şehir Hastanesinin yapım durumuna AKP Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğanın müdahale edeceği müjdesi verildi. Yani tek
adam; Sağlık Bakanı yok devrede, İl Sağlık Müdürü
yok. Peki, bu açıklamayı kim yapıyor? İl Sağlık
Müdürü diyor ki: Cumhurbaşkanımız duruma el koydu. Ama on
yıl geçti, şehir hastanesi maalesef şu anda dediğim gibi
kaba inşaatının yüzde 10u tamamlanabilmiş. Değerli
arkadaşlar, Antepli Hastanem nerede? diye soruyor. Japon firmanın
çekilmesinin gerekçesi olarak zemin etüdünün sağlam
olmadığı iddia ediliyor. Yine, Gaziantep devlet hastanelerinden
biri olan Abdulkadir Yüksel Devlet Hastanesi dere yatağına
yapıldığı için kayma olduğu iddia ediliyor.
Gaziantepte sağlık özel sektöre devredilmiş, kamu elini
ayağını çekmiştir maalesef.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 337 sıra sayılı Sağlıkla İlgili Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 12
27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu
maddesinin sekizinci fıkrasında bulunan ,Sağlık
Bakanlığının, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun ve
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, ibareleri madde metninden
çıkarılmış ve fıkrada yer alan Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, ibaresi
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, şeklinde
değiştirilmiştir.
Ali
Fazıl Kasap Özgür
Özel Mehmet
Bekaroğlu
Kütahya Manisa İstanbul
Ali
Şeker Fikret
Şahin Metin
İlhan
İstanbul Balıkesir Kırşehir
Servet
Ünsal
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Ali Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sağlıkçıların şartları
iyileştirilecek diye o kadar çok konu gündeme geldi ki her seferinde kadük
oldu, hiçbir şey verilmedi. Zannediyor ki millet
sağlıkçıların şartları çok çok
iyileştirildi, bunların gözleri doymuyor, yeni bir iyileştirme
istiyorlar, özlük hakkında bir geliştirme istiyorlar. Hâlbuki bu
verilen sözlerin yüzde 90ı tutulmadı ama tutulmuş gibi
kamuoyuna yansıtıldı ve bu da sağlıkta şiddet
olarak sağlıkçıların, orada çalışan personelin
karşısında vücut buldu ve sağlıkta şiddete
dönüştü.
Bu verilen öneriler, günü bile kurtarmıyor ki
daha öncekinin çok çok gerisinde. Günü kurtarmayı bırak,
emekliliğe yönelik de hiçbir yansıması yok, sadece bugüne özgü
bir iyileştirme yapıyor. Bugün çalışıp bu ek ödemeleri
alanlar emekliliğine bunun yansımasını göremeyecekler. Onun
için hep diyorduk ki: Temel ücretlerde bu iyileştirmeleri yapın.
Kurum hekimleri yararlanamıyor bu düzenlemelerden, SGKde
çalışan hekimler yararlanamıyor ve bunların da kapsam içine
alınması gerekiyordu. Bu madde ne diyor? Türkiye Kamu Hastaneleri
Birlikleriyle ilgili düzenlemeler mülga olmuştur yani sağlıkta
dönüşüm politikaları iflas etmiştir ve tarihin geri dönüşüm
sepetine atılmıştır. O mülga olan aslında
sağlıkta dönüşüm politikaları. Malpraktis tazminat
davaları var ve bu davalarda bir düzenleme yapıldı ve
yönetmeliği de dün çıktı. Bu olumlu bir gelişme ancak
tazminat davalarıyla ilgili mutlaka sigorta kapsamının üst
sınırını davaların üst sınırı olarak
belirlemek lazım ki sağlıkçılar daha rahat
çalışabilsin.
Sağlıkta şiddete karşı
yaptığımız düzenlemeler yetersiz ancak bu yetersiz olan
düzenlemeler bile hâlâ sahada yeterince uygulanamadığı için
sağlıkta şiddet de olabildiğine devam ediyor.
Cerrahpaşa, Çapa; senelerdir
yapılmıyor, hâlâ bitirilmedi. Yirmi yıldır
iktidardasınız. O hastaneler bir bir çöktü, çürüdü,
yıkıldı, bir yandan döner sermayeleri iflas etti, bir yandan
binaları yıkıldı, hâlâ yapılmadı,
yapılmıyor, bir an önce buraların hayata geçirilmesi lazım.
Zannediyorsunuz ki bu özlük haklarıyla ilgili
iyileştirmeler sadece hekimleri ilgilendiriyor. Hâlbuki devlet
hastanelerinde o yetişmiş olan uzmanlar çalışabilsin diye,
vatandaş da herhangi bir ücret ödemeden o hizmeti alabilsin diye bu
düzenlemeleri yapmamız gerekiyor yoksa o doktoru orada
bulamadığında kapı kapı dolaşıyor, 10 bin, 20
bin, 30 binli rakamları vermek zorunda kalıyor, bedavaya
yaptırabileceği, devlet hizmeti olarak yararlanabileceği o
hizmeti verecek hekimler orada kalmadığı için. Bir örnek vermek
istiyorum: Dursun Hoca vardı, meşhur bir hocamız. Ona bir
yakınımın ameliyatını üniversite hastanesine gidip
yaptırabildik. Aradan iki sene geçti, istifa etmek zorunda kaldı o
getirdiğiniz düzenlemeler neticesinde. O ameliyatı yaptırmak
için bir devlet memuru, bir vatandaş on binlerce lira vermek zorunda
kaldı. Biz diyoruz ki: O yetişmiş hekimlere hak ettiklerini
verelim, onlar kamu hizmetinde çalışmaya devam etsinler. Bir hekimi
İstanbul'da 10 bin lira ev kirası, 2-3 bin lira aidat,
yıllık 60-70 bin lira çocuğunun okul ücreti ve bunları
karşılayamayacak duruma getiriyorsunuz. Bu kadar zor duruma
düşürdüğünüz hekime yurt dışından diyorlar ki:
Koşa koşa gel, ben senin bütün refahını, bütün
imkânlarını iyileştiririm, sağlarım. diye ve bunu
30-35 yaşında para kazanmaya başlayan insanlara
yapıyorsunuz, ömrünü bu ülkeye veren insanlara yapıyorsunuz.
Kıdemli bir profesörün bugün aldığı ücret 17.656 lira,
ameliyat yapan kıdemli bir profesör ücreti, döner sermayesi de 7.300 lira.
Yani 24.956 lira aldığı ücret, o kıdemli profesöre
gördüğünüz reva bu. Sonra diyorsunuz ki: Validen çok almasın,
savcıdan çok almasın, kaymakamdan çok almasın. Daha önce de
Kenan Evren Askerden çok alıyorlar, onlara bu parayı vermem.
diyordu. Eğer doktor çalışmıyorsa ağaca
bağlayın. diyordu ve siz de bu şartlarla Giderse gitsin.
diyorsunuz. 12 Eylülden beri hekimlere yönelik değişen bir şey
maalesef yok.
Bu gelen düzenlemede hekimlere verilen ücretlerin
üst vergi dilimlerine girmesinden dolayı üçte 1i doğrudan
kesilmiş olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ ŞEKER (Devamla) Yüzde 27den yüzde
35lik dilime geçecek ve bu yapılan artırımlar da yüzde 35lik
dilimde olduğu için eski düzenlemenin üçte 1ini verdiniz. Şimdi bu
verdiğinizin de genel bütçeden aktarılanın brüt olduğu için
üçte 1i de vergiye gidecek. Üçte 1inin üçte 1ini kestiğinizde üçte 2'si
kalacak yani daha önceki düzenlemenin üçte 1i bile net olarak hekimlerin
cebine girmeyecek. Eczacılar yok, diğer sağlık
çalışanları bu düzenlemede yok, aile hekimleri yok; bu eksik
olan düzenlemenin geri çekilmesi gerekiyor, sabit ek ödemenin de gelir vergisinden
istisna tutulması gerekiyor.
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu üyeleri o
gelir vergilerini devlete, millete ödetiyorlar, daha önce de Borsa
İstanbul Yönetim Kurulu üyeleri gelir vergilerini kamuya ödetiyorlar ama
siz verdiğiniz bu üçte 1e düşmüş iyileştirmeleri bile tam
olarak vermiyorsunuz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 337 sıra sayılı Sağlıkla İlgili Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 12nci
maddesinde bulunan yer alan ibarelerinin bulunan şeklinde
değiştirilmesini teklif ederiz.
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Mahmut
Toğrul Rıdvan
Turan
Muş Gaziantep Mersin
Oya
Ersoy Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talep eden Mersin
Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Genel Kurulu
selamlıyorum.
Ya, arkadaşlar, bu memleketten bir Nusret
Fişek Hoca geçti, adamcağızın ölümünün üzerinden onlarca
yıl geçti ve bugün şu Mecliste tartışılan,
sağlığa ilişkin tartışılan şeyler utanç
verici, açık söylüyorum.
Şimdi deniliyor ki: Sağlıkta
dönüşümle beraber merhale katettik, hastaneler şöyle oldu, verimlilik
böyle oldu. Diyebileceğim, katılabileceğim tek bir konu var.
Sağlıkta dönüşümle birlikte sağlık sektörünün para
kazanabilirliği, kâr edebilirliği arttı ancak eğer bir
kıyas yapacaksanız mesela şuradan kıyaslayın: Buradaki
hekimlerin büyük kısmı hiç trahom hastalığı
görmemiştir, büyük olasılıkla hiç sıtma görmemiştir.
Bu memlekette insanlar özellikle Çukurovada sıtmadan patır
patır ölüyordu, trahomdan insanların gözü kör oluyordu ve 224 sayılı
Sağlığın Sosyalleştirilmesi Yasası yani Nusret
Fişek Hocanın bu ülkeye hediye ettiği yasa, eksikliklerine
rağmen muazzam bir halk sağlığı seferberliği
yarattı. Sıtma, trahom ve buna benzer, özellikle çocukluk
çağlarındaki salgın hastalıkların büyük bir
kısmı sistematik ve süreğen bir biçimde aşılanmayla
ortadan kaldırıldı. Hadi, şimdi birisi bana anlatsın,
bu parlak, yaldızlı hastaneleri savunan bir kişi
çıksın ve anlatsın; orada elde edilen toplumsal fayda yani kör
olan gözün kör olmasını engellemek, çocukları salgın
hastalıklardan kurtarmak. Orada elde edilen toplumsal fayda bu
sağlıkta dönüşümle birlikte elde edilen hangi faydadan daha az,
bunun izahı var mı? Yani şöyle düşünüldüğünde: Bir
kırsal toplum, bir köy toplumu, sistematik sağlık hizmeti alamamış
bir toplum, bir anda adım adım hekimlerin, hemşirelerin,
sağlık memurlarının sağlık ocaklarından
kalkıp o en ücra köylere gitmeleriyle birlikte; o ciplerine binip en ücra
köylere gitmeleriyle birlikte; ev tespit formlarıyla, gebelik takipleriyle
birlikte bu memlekette sağlık başka bir noktaya geldi. AKPnin
iktidara gelmesinden bu zamana kadar ki dönüşüm politikalarında ise
bu kamucu sağlık anlayışı tam anlamıyla ortadan
kalktı. Sağlık, pazardan patlıcan, domates satın
alır gibi satın alınabilecek bir ticari meta hâline
dönüştü. Sicko diye bir film var, Hasta izlediniz mi bilmiyorum?
Mutlaka izleyin bu filmi. Amerikan sağlık sisteminin nasıl bir
dönüşüm içerisinde olduğunu Küba sağlık sistemiyle
orantılayarak anlatıyor. İkiz Kuleler saldırısında
Silikozis, Asbestozis hastalığına yakalanan Amerikalı
itfaiyecileri Kübanın kamusal sağlık anlayışıyla
ücretsiz, bilabedel nasıl tedavi ettiğini anlatıyor. Oysa, Küba,
arkadaşlar, bütün Batı ülkelerinden kişi başına
sağlık harcaması daha düşük olan bir ülkedir. Demek ki
neymiş? Kişi başına sağlık harcamasının
yüksek olmasıyla, Sağlık Bakanlığının
bütçesinin çok fazla olmasıyla, 100 küsur milyarlık bütçenin
içerisinde 20 küsur milyarı bu şehir hastanelerine vermekle
sağlığın standardı artmıyormuş
arkadaşlar. İstanbuldaki tomografi makinelerinin sayısı
bütün İngilteredekinden fazla ya! Düşünebiliyor musunuz? Peki,
sağlığa erişim noktasında çok iyi noktada
olduğumuzu iddia etmek mümkün mü? Elbette değil. Yani bu işin
ABCsi şu: Sağlık hizmeti, üzerinden kâr elde edilebilecek bir
hizmet olursa çalışanlara vereceğiniz üç kuruş 3 gün sonra
geriye dönecektir. İnsanlar sosyal canlılardır, sosyal olarak
yaşadıkları ve çalıştıkları ortamlarda mutlu
olmayacaklardır ve aslında bakılırsa giderek bir avuç sermayedarın
üzerinden rant devşireceği bir alana dönüşecektir
sağlık. Bakın, haklarını yemeyelim, AKP
geldiğinden beri sağlık harcamalarını bütçede
artırdı. Nereye artırdı biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Sermayeye artırdı
yani her bir kişinin sağlık kalitesinin artmasından
bahsetmiyoruz, bahsettiğimiz şey, bu özelleştirme
politikalarıyla beraber her geçen gün sermayeye daha fazla rant
devşirmektir.
Şimdi, o açıdan
değerlendirildiğinde, bu yasa, eşitlik ilkesine, mesleki
barış ortamına taammüden kasteden bir yasa. Öncekinin, herkesin
anlaşmış olduğu aralıktakinin gerisinde
olduğundan dolayı biz buna elbette makul bakmıyoruz, bu konuda
ikna olmuyoruz ancak şunu üzerine basarak söylemek istiyorum: Türkiyede
sağlığın, eğitimin hak ettiği yere ulaşabilmesi
için bu hizmetlerin mutlaka kamusal hizmetler hâline gelmesi lazım,
sermayenin buradan elini çekmesi lazım. Bunun aynı 224
sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi
Hakkında Kanunda olduğu gibi, kamu temelli yeniden rehabilite
edilmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) Her ne kadar boyalı
basın müjde olarak lanse ediyor olsa da halk biliyor ki aslında
müjde olarak telakki edeceği tek şey bu zihniyetin ve AKPnin
gitmesidir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
12nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini teklif ederiz.
Yasin
Öztürk Ümit
Dikbayır İsmail
Koncuk
Denizli Sakarya Adana
Hasan
Subaşı İmam
Hüseyin Filiz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Antalya Gaziantep Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Adana
Milletvekili Sayın İsmail Koncuk.
Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
16 Haziran 2017de hain PKK terör örgütü
tarafından kaçırılarak şehit edilen öğretmenimiz
Necmettin Yılmazı ve tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve duayla
anıyoruz.
Değerli milletvekilleri, yaklaşık bir
yıldır tartışılan, yedi ay önce 1 Aralık 2021
tarihinde AK PARTİ tarafından Meclise getirilip kabul edilen ancak
geri çekilen kanun teklifinin üzerinden yedi ay geçti ve yedi ay sonra,
sağlık çalışanlarıyla ilgili,
ağırlıklı olarak tabipler ve diş hekimleriyle ilgili
kanun teklifini görüşüyoruz. 11 madde kabul edildi, hayırlı
uğurlu olsun bu yönüyle. Ama bir çıtanız var, bir çıta
koydunuz yani 1 Aralık 2021 tarihinde iktidar partisi bir çıta koydu.
O çıta neydi? Burada çok konuşuldu, memur maaş
katsayısıyla, 5434 sayılı Kanunun 84üncü maddesine
eklenen maddeyle 17000 olan gösterge rakamı 26000e çıkıyor
şu anda. Ama 1 Aralıkta neydi bu? 40000di, bakın, 40000den
26000e düşüyorsunuz. 13000 olan 20000e çıkartılıyor ama 1
Aralık tarihinde 33000di.
Şimdi, iktidar partisinin kıymetli
vekilleri, bilhassa kanun teklifinin 1inci imza sahibi Kayseri Milletvekili
Sayın İsmail Tamer Ağustosta göreceksiniz. dedi.
Göreceğiz yani çalışanların, doktorların,
sağlık çalışanlarının yapılan bu
düzenlemeden ne kadar mutlu olduğunu ağustosta göreceğiz;
umarım mutlu olurlar. Ya, siz çıtanın, kendi koyduğunuz
çıtanın neredeyse yarı yarıya altında
kaldınız, hatta yarıdan da fazla, yüzde 75 oranında
altında kaldınız. O kanun teklifini geri çekme gerekçenizi
Sayın Mustafa Elitaş o zaman açıklamıştı, Daha
iyisini getireceğiz, bütün sağlık
çalışanlarını kapsayan bir düzenleme yapacağız,
daha iyisini getireceğiz. dediniz.
Az önce konuşan AK PARTİ Uşak
Milletvekili İsmail Güneş dedi ki: Doktorlar valilerden daha fazla,
emekli valilerden daha fazla maaş almak durumuyla karşı
karşıya kaldıkları için, maaş hiyerarşisi
bozulmasın diye o teklifi geri çektik. Hani Özrü kabahatinden büyük.
derler ya, tam böyle bir durum var, özrü kabahatinden büyük. Böyle bir gerekçe
olabilir mi ya? Aslında böyle bir gerekçeyi siyaseten burada söylemek de
siyaset ilmiyle filan taban tabana zıt bir durum. Bunu duyan
doktorların iktidar partisiyle ilgili nasıl bir değerlendirme
yapacağını, ne düşüneceğini takdirlerinize
bırakıyorum. Yani çıtanızın çok altında bir
teklifle şu anda Meclistesiniz.
Topyekûn reddetmek mümkün değil tabii bu
düzenlemeyi, topyekûn reddetmiyoruz ama bakın, aradan yedi ay geçmiş,
enflasyon ocak ayından bu yana yüzde 35i aşmış, bir
yıllık enflasyon yüzde 73,50 olmuş yani daha ileriye gitmek
varken daha geriye gitmenin bir gerekçesi olamaz ya, bir mantığı
olamaz.
Diğer sağlık
çalışanlarına yani 39 kategoride ifade edebileceğiniz
diğer sağlık çalışanlarına, aile hekimlerine
neredeyse hiçbir şey getirmiyor ve kamu eczacıları, veteriner hekimler
yok sayılıyor. Şimdi hiyerarşi filan diyoruz ya, bu
sağlık hiyerarşisinde kamu eczacıları yok mu,
veteriner hekimler yok mu, ebe, hemşire yok mu? Ambulans şoföründen
oradaki sağlık işçisine kadar tüm çalışanlar o
sağlık yapısının bütünüdür, mütemmim cüzüdür.
Dolayısıyla bu teklifi yetersiz görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Ayrıca, defalarca söylendi bu döner sermaye
konusunda, disiplin cezası alan çalışan döner sermayeden mahrum
bırakılıyor. Yargı kararları var ya; İki kere
ceza veremezsiniz. diyor yargı. Bu yargı kararına rağmen
parmağım gözüne dercesine, sanki yargıya inat böyle bir
düzenleme hangi mantıkla yapılabilir? Bunları kabul edebilmemiz
mümkün değildir.
Şimdi, tabii, sözleşme konusunda
sağlık çalışanlarına hiçbir şey vadetmiyor,
hâlbuki tam zamanıydı. Öğretmenlik Meslek Kanununda nasıl
öğretmenlere 3600 ek gösterge verildi; burada da mesela sağlık
çalışanlarının süreli-süresiz sözleşme meselesi bir
maddede çözülebilirdi; bunu dahi yapmadınız diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde son
olarak işleme alacağımız ve AK PARTİ Grubuna mensup
milletvekillerinin vermiş olduğu önergeyle ilgili bir açıklama
yapmak istiyorum.
İç Tüzükün 87nci maddesinin dördüncü
fıkrası Görüşülmekte olan teklife konu kanunun, komisyon
metninde bulunmayan, ancak teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir
maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılır. hükmünü haizdir.
Başkanlığa ulaşan söz konusu önerge incelendiğinde
yapılmak istenen değişiklik mevcut metinde bulunmayan, ancak
teklifle yakın ilgisi olan bir başka maddede değişiklik
yapılmasını öngörmektedir. Dolayısıyla, İç
Tüzüke göre, bu önerge bir değişiklik önergesi şeklinde
değil, teklife yeni bir madde eklenmesi suretiyle sunulması hâlinde
işleme alınabilir. Ancak önergenin içeriği incelendiğinde,
teklifin mevcut hâlinde kapsam dışında kalan 1.100
civarında görevlinin de metne eklenmek istendiği
anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bu personeli de mağdur etmemek
adına grupların uzlaşıları ve onaylarını da
dikkate alarak bu defaya mahsus, bu önergeyi bu şekliyle işleme
alacağım.
Bilgilerinize sunarım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin çerçeve 12nci maddesinde yer alan
"değiştirilmiştir ibaresinin
"değiştirilmiş ve geçici 11 inci maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "ve ek ödemeleri
döner sermaye bütçesinden ödenmek ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yılmaz
Tunç Ramazan
Can İbrahim
Halil Fırat
Bartın Kırıkkale Adıyaman
Arife
Polat Düzgün Hamdi
Uçar Bayram
Özçelik
Ankara Zonguldak Burdur
Mustafa
Esgin
Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, Sağlık Bakanlığı
araştırmacı kadrosunda bulunan personele döner sermaye
bütçesinden yapılan ek ödemenin, uygulama birliğinin
sağlanmasını teminen, merkezî yönetim bütçesinden yapılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 12nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337
sıra sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda
ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 13üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 13- Bu Kanunun;
a) 2 nci, 3 üncü, 11 inci maddeleri ve 6 ncı
maddesi ile 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (c)
fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentleri ile (h)
fıkrasında yapılan değişiklik yayımını
takip eden ayın birinde,
b) 4 üncü, 7 nci, 12 nci maddeleri ve 6 ncı
maddesi ile 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (i)
fıkrasında yapılan değişiklik yayımını
takip eden ayın onbeşinde,
c) Diğer maddeleri yayımı tarihinden
itibaren,
yürürlüğe girer.
Metin
İlhan Servet
Ünsal Fikret
Şahin
Kırşehir Ankara Balıkesir
Mehmet
Bekaroğlu Ali
Şeker Ali
Fazıl Kasap
İstanbul İstanbul Kütahya
Özgür
Özel
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kütahya
Milletvekili Sayın Ali Fazıl Kasap.
Buyurun Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; burada
sayın AK PARTİ milletvekili, aynı zamanda hekimlik mesleği
gereği, deontoloji gereği ağabeyimizdir, kendilerinin kalbinden
bir reçete örneği geçmiş, reçete yazmak istemiş. Hekim
arkadaşlar, pratisyen en az 25, uzman 30 bin lira alacak. demiş
nisan ayında. Bir reçete yazmaya başlamışlar; kalbinden
geçen, kafasından geçirdiği reçete bu çünkü sağlık sistemi
Türkiyede gerçekten hasta. O reçete için gerekli olan maddeler, Komisyona
gönderdiğiniz maddeler, eczanede -Komisyonda- değerlendirilmiş
ve çıkan şey şu, ben size onu söyleyeyim: İcapta 15 icap
tutan, 1.600 lira alan hekim mi dersiniz nöbet saat ücretleri 30 liralardayken;
Mecliste, şurada,
Bakın, aile hekimlerinin yaptıkları
şeyi söyleyeyim: Kırılan camların tamirleri, süpürgelik,
mutfak dolapları, kornişler, zemin mutfak boyaması, yılda
bir boyama, klozet kapağının tamiri, kombi tamiri, lamba
anahtarlığı vesaire. Bu cari giderler adı altında
aile hekimlerine verilen para, cari gelir 11.300 lira, harcamaları 18 bin
lira; doğal gazını kim ödüyor? Bir ASM'de çalışan, bir
kamu personeli olan hemşire var; kamu personeli olmayan, kamu
dışı, kapsam dışı hemşire var. Birine
verdiğiniz maaş 8 bin lira, 9 bin lira, birine verdiğiniz
maaş 4.250 lira ve 4.250 lira maaş alan hemşirenin
maaşını aile hekimi veriyor. Tek aile hekimi olan yerde, 1
sağlık personeli dışında, orada çalışan 1
temizlik görevlisi var, sekretarya var ve bunları veriyorsunuz, doğal
gazını veriyorsunuz. Sizin, aile hekimine en yüksek verdiğiniz
maaş. eğer 4 binin üzerinde takip ettiği hasta varsa -başka
kriterler de var-verdiğiniz para 17 bin lira, 11 bin lira da destek veriyorsunuz;
25 bin lira. Bu 25 bin liranın 17 bin, 18 bin lirasını zaten
gider olarak veriyorlar ve orada eşit işe eşit ücret vermeme
olayı da var. Ve tüm bunların ötesinde, bakın,
yanıltıcı bilgiler vermeyin, burada 1 milyon sağlık
çalışanı var ve kamuda çalışan yaklaşık 115
bin hekim var.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın Kasap,
insanları yanıltıyorsunuz, doğru şey söylemiyorsunuz.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Siz bu 115 bin
hekime ve 1 milyona yakın çalışana gerçekten hiçbir şey
vermiyormuşsunuz bu kanun teklifinde görüldüğü gibi ve
veriyormuş gibi bir algı oluşturuyorsunuz ve hasta ile hekimi,
hasta ile sağlık çalışanlarını yüz yüze
getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: Bunlar doymaz, bunlar doymuyor. Bu algıyı
oluşturmaya çalışıyorsunuz. Ne olursunuz şunun gerçek
olmadığını, kalbinizden geçeni ve akıllı, realist
olanın bu olduğunu söyleyin İsmail Bey, İsmail Güneş
burada olsaydı... Sataşma kabul ediyorum; 25 bin lira alan aile
hekimi yok Türkiyede, bir tane olduğunu göstersinler ben
milletvekilliğinden istifa edeyim, bir tanesini göstersinler; bir tane
aile hekimi yok, yok! (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Aile hekimleriyle
ilgili...
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Ya,
yazıktır, buradaki acilde çalışan hekim
arkadaşımız 9 bin lira alıyor ya, 9 bin lira! Böyle bir
dünya yok ve siz diyorsunuz ki: Biz hekimlere veriyoruz, vereceğiz. Reel
olarak hiçbir şekilde artış yok, emeklilere de yok. Hekimler de
vermiş olduğunuz bu emekli maaşıyla zaten ikinci bir iş
yapacak, ikinci bir iş yaptığında maaşından 2.600
lira kesiliyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) 5 bin lira
kesilecek artık.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) 2.600 lira
kesiliyor ve siz bu kesintiyi görmüyorsunuz, Çok şey yaptık.
diyorsunuz. Ben size bir tek şey söyleyeyim: Sizin yazmış
olduğunuz bu reçete eczanede -Komisyonda da- onaylanmadı yani sizin
görmediğiniz eczacılar da onaylamadı; bizi de görmediniz,
Komisyondaki uyarıları dikkate almadınız ve bu reçete bu
hastayı, hasta olan sağlık sistemini asla yaşatmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Bu reçete öldürür,
bu reçeteyi kabul etmiyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri)
Başkanım, ya durumu ifade edeyim kayıtlara geçsin veya iki
dakikalık bir söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, Komisyon
Başkanı değil, öyle bir hakkı yok. Bakanlık
değil, Hükûmet değil, Komisyon Başkanı değil; orada
oturan bir üye.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Komisyon görevlisi benim, onun
Komisyonda görevi yok.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, Kütahya
Milletvekili Ali Fazıl Kasapın 337 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 13üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bir kere benim
getirdiğim kanundaki
İnsanları yanıltmaya gerek yok,
doğruyu görelim. Aile hekimleriyle ilgili bir düzenleme yok.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Doğru.
İSMAİL TAMER (Devamla) Onlarla ilgili
sadece bir düzenleme var. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
HABİP EKSİK (Iğdır) Aile
hekimleriyle ilgili bir şey yok.
İSMAİL TAMER (Devamla) Bir dakika
Onların uzmanlıklarıyla ilgili bir
düzenleme var. Aile hekimliğine -kanuna da gerek yok- yönetmelikle
Sağlık Bakanlığımız gereğini
yapacaktır. Onun için insanları yanıltmayın, doğru
şeyler söyleyin diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) Bir
altı ay daha beklesinler yani bir yıl daha beklesinler.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yirmi yıl geçti
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ne zaman? Ne
zaman? O zaman ne zaman?
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, bir sataşma yok
Aile hekimleriyle ilgili bir madde yok. diyor.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Var;
yanıltmayı, halkı yanıltmayı
Ben
yanıltmıyorum. Sayın Başkanım, yanıltmıyorum
ki.
BAŞKAN Efendim?
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya)
Yanılttığımı ima etti.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yine bir vaat
daha verdiler, var zannedecek millet.
BAŞKAN Bir saniye Aliciğim,
duyamıyorum.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya)
Yanılttığımı söyledi.
BAŞKAN Efendim?
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya)
Yanılttığımı söyledi, öyle bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İnsanları
yanıltmaya gerek yok. dedi.
BAŞKAN Yanıltmaya gerek yok. Aile
hekimiyle ilgili bir madde yok. diyor. Bir sataşma yok ki burada.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Ama
yanılttığımı iddia ediyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yerinden bir dakika söylesin
mi?
BAŞKAN Yerinizden bir dakika söz vereyim, siz
de aile hekimleriyle ilgili bir maddenin kanun teklifi içerisinde
olmadığını söyleyin.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın,
Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, şimdi, burada hekimlere yönelik olarak kendilerinin ve demin
İsmail Güneş Bey'in söylediği şey var 25 bin lira
veriyoruz aile hekimlerine. diye, benim kastettiğim oydu. Şu anda
Türkiye'de hiçbir aile hekimi 25 bin lira net olarak almıyor, bir.
İkincisi, yanıltma diye bir ifade yok.
Asıl yanıltma buradadır, İsmail Bey 25-30 bin lira
vereceğiz hekimlere. demesine rağmen, Komisyonda ve getirmiş
olduğu kanun teklifinde, birinci imza sahibi olarak getirdiği kanun
teklifinde hiçbir şekilde, hiçbir hekim o söylediği rakamlara
ulaşmıyor. Acaba aklındaki ile onu zorlayan irade
arasındaki fark ve sebep nedir, onu izah edebilirse çok sevinirim.
BAŞKAN 2 İsmail, 2si de doktor,
karışmış; onun için sataşmadan söz verdik.
Evet, devam
ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52 Milletvekilinin Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4485) ile Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337)
(Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 13üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
c) Diğer
maddeleri yayımı tarihinden onbeş gün sonra,
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Ümit
Beyaz
Adana Aksaray İstanbul
Ümit Dikbayır İmam
Hüseyin Filiz
Sakarya Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Aksaray
Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 13üncü maddesi üzerinde partim İYİ Parti adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Kanun teklifinin adı Sağlıkla
İlgili diye başlıyor. Sağlık sadece
doktorlarımızdan ve diş hekimlerimizden ibaret değil. Biz
daha önce geri çekilen yasa teklifini sadece doktorlar var diye
eleştirmiştik. Eczacılar, hemşireler, acil tıp
teknisyenleri, anestezi, radyoterapi teknisyen ve teknikerleri gibi
yaklaşık 36 grubu kapsayan sağlık çalışanları
bu kanun kapsamında neden yok? Sağlık hizmetleri bir bütündür,
ayrımcılık yapılamaz. Sağlık hizmetlerinde en alt
kademede hizmet veren ile en üst kademede hizmet veren arasında bir
ayrım yaparsak çalışma huzuru, barışı ve verimi
sona erer. Kanunlar bir nevi devlet ile diğer paydaş arasında
yapılan sözleşmelerdir, bunların amacı tarafları mutlu
etmektir. Ancak AK PARTİ'nin yapmış olduğu tüm kanunlar,
maalesef, paydaşlarını huzursuz ve mutsuz etmektedir.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi de sağlık
çalışanlarını mutlu etmediği gibi, maalesef, huzursuz
etmiştir; bu nedenle, bu kanun teklifine tüm sağlık
çalışanlarını ya ilave edin ya ilk fırsatta da bir
düzenleme yapın.
Değerli
sağlıkçılarımız sizlerden bir lütuf değil,
hakları olan taleplerinin yerine getirilmesini istiyorlar. Dünyaya ölüm
saçan coronavirüs salgını döneminde en ön saflarda kahramanca
mücadele eden; ailelerini, sevdiklerini geride bırakarak vatan ve millet
sevdasıyla hastane koridorlarında ölüm ve yaşam arasında
defalarca gidip gelen sağlıkçılarımız her şeyin
en iyisine, en güzeline layıktır; bunu kimse inkâr edemez, kimse
görmezlikten gelemez.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aile hekimliği, sağlıkta dönüşümün en
büyük temel taşıydı. Yanlış uygulamalarınız,
yönetim ve organizasyonunuz yüzünden sağlıkta dönüşüm
sağlıkta çöküş oldu. Aile hekimlerinin talep ve isteklerini
yerine getirmediğimizde sağlık ekonomisi çöker, açık
gitgide büyüyor. Geçtiğimiz gün basına yansıyan, duyarlı
bir ambulans şoförümüzün yaşadığı tatsız hadiseyi
yurdumuzda her gün binlerce hasta yakını ve hasta
yaşamaktadır. Sizlere ve bizlere gelen telefonlar bunun en canlı
şahididir. An geçmiyor ki bir hasta yakını hastasına doktor
ve hastane bulamamaktan dolayı çaresiz, biçare
kaldığını ağlamaklı şekilde feryat figan
etmesin. Hâlâ, günümüzde, sabah namazından sonra hastane kapılarında
sıra almak için perişan olan insan tabloları, sağlık
sistemindeki sıkıntıyı ortaya koymaktadır. Yine, bu
kanun teklifi vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak isteriz ki yüz binlerce
sağlıkçımız atama müjdesi bekliyor. Sağlıkçı
olma umuduyla yıllarca dirsek çürüten gençlerimizin umutlarını
ve hayallerini gerçekleştirmek için iktidar partisini göreve davet
ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hasta garantili hastane sistemine
vatandaşlarımız gibi biz de hiçbir anlam veremiyoruz yani
garanti sayısının dolması için vatandaşın ille de
hasta olması mı gerekiyor? Gerçi fark etmiyor, hasta olarak
gittiğimizde Sosyal Güvenlik Kurumundan, hastaneye gitmediğimizde
devlet bütçesinden garanti kapsamında gerekli ödenek
karşılanıyor. Hani, diyordunuz ya, vatandaşın cebinden
5 kuruş çıkmıyordu; gerçekten öyle, vatandaşın
cebinden değil ama vatandaşın alın terinden,
emeğinden, rızkından kesilerek devlet hazinesine gönderilen
vergilerden para çıkıyor. Sanki vergileri vatandaş vermiyor da
Cenab-ı Hak gökyüzünden yağmur misali bütçeye
yağdırıyor.
Şehir hastanelerinde şirkete yüzde 70
oranında hasta garantisi verildiğini Çin Endüstri ve Ticaret
Bankası ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının
internet sitelerinden öğreniyoruz. Bilgilerden anlaşıldığına
göre, devletin, hacme dayalı hizmet ödemelerinin yüzde 70ini garanti
ettiğini, enflasyon ve kur karşısında koruma
sağladığını görmekteyiz. Emeklisini, işçisini,
memurunu, asgari ücretlisini, doktorunu enflasyon ve kur farkına
karşı korumayan siyasi irade, söz konusu yandaşlar olunca
onları korumayı ihmal etmiyor. Ben buradan sizlere soruyorum: Hani,
önce millet, önce memleket idi? Nerede önce millet, nerede önce memleket? Önce
can, yine can, keşke sonra da canan olsaydı yani millet olsaydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) Ama sizin
uygulamalarınızda, maalesef ne başında ne sonunda ne millet
var ne de memleket var.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Vay vay
vay! Ne hikmetli sözler(!)
AYHAN EREL (Devamla) Değerli milletvekilleri,
Aksaray ilimizin nüfusu 450 bine yaklaşmıştır.
İlimizde bulunan Eğitim Araştırma Hastanesinden, ne
yazık ki doktor ve poliklinik yetersizliğinden dolayı,
vatandaşlarımız günlerce, haftalarca uğraşmasına
rağmen randevu alamamaktadır. İlçelerimizden Güzelyurtta,
Ağaçörende, Sarıyahşide uzman doktor bulunmamaktadır;
Gülağaçta, Sultanhanında, Eskilde, Ortaköyde ise yeterli derecede
uzman doktor yoktur. Hastaneden randevu alamayan hemşehrilerimizin çevre
illere, Konyaya, Kayseriye, Ankaraya gitmekten artık canlarına tak
etmiştir.
Yeniden il oluşunun 33üncü
yılını kutladığımız
Aksarayımızın doktor eksiğinin bir an önce giderilmesini
diliyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan diğer maddeleri
ibaresinin kalan maddeleri ise şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Rıdvan
Turan Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İstanbul Mersin Muş
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Mahmut
Toğrul Erol
Katırcıoğlu
İzmir Gaziantep İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli vekiller; hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, bu yasa teklifi bir sağlık
hizmeti üzerine buraya geldi yani sağlık hizmetleriyle ilgili
bazı yeni önlemler içeriyor. Fakat değerli arkadaşlar, benim bu
tartışmalardan ve metinden anladığım kadarıyla,
iktidarın genel felsefesine uygun bir biçimde, zaman zaman piyasacı
bir yaklaşımla, zaman zaman da kamucu bir yaklaşımla böyle
gidiyorsunuz, geliyorsunuz ve diyebilirim ki bugüne kadar buraya
getirdiğiniz yasa tekliflerinde bu anlayış görülüyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
hatırlayacaksınız, Adalet ve Kalkınma Partisi 2002de
iktidara IMF programı üzerine gelmişti ve IMF programı -tahmin
edebileceğiniz gibi- özel sektörün önünü açmak üzereydi. O günün
tartışmalarını hatırlayacaksınız, kamunun
yeteri kadar etkin olmadığı iddiasıyla
özelleştirmeleri savunan neoliberal bir iktisat politikası anlayışı
vardı ve anladığım kadarıyla, Adalet ve Kalkınma
Partisi de bu anlayıştan çok etkilendi yani diyebilirim ki, 2011e
kadar bu Bırakınız yapsınlar, bırakınız
geçsinler. felsefesine uygun davrandı ve ülkeyi öyle yönetti. Fakat
değerli arkadaşlar, ben size hatırlatayım ki, bugün,
özellikle 2008 dünya krizinden sonra neoliberal iktisatçılar ve neoliberal
düşünce adamları yeni şeyler söylemeye başladılar.
Söyledikleri 2 şey var, önemli olan; bunlardan bir tanesi şu,
diyorlar ki: Serbest piyasa ekonomisi kendi başına sorunları
çözemez, dolayısıyla da kamunun işin içine katılması
gerekiyor. İki: Bir ülkede veya ülkeler arasında gelir
dağılımı çok bozulursa kapitalizm yaşayamaz. diyor.
Değerli arkadaşlar, bugünün
dünyasında bunlar tartışılırken şimdi siz bize,
önümüze bir yasa teklifi getirdiniz ve bununla yine kamuyu kötüleyen, kamu
anlayışını bir anlamda devre dışı
bırakmaya çalışan ve kâr amaçlı işlerin daha etkin
olduğuna inanan, efendime söyleyeyim, dolayısıyla da performansa
bağlı ücretlendirmeden tutun da yine anladığım
kadarıyla özellikle sağlık emekçileri arasında bir
farklılaşmayı kabul ederek oluşturulmuş olan bir kanun
teklifi getirmiş oldunuz.
Değerli arkadaşlar, dünya
değişti, değişiyor. Yani 2008 krizi,
hatırlayacaksınız, finans piyasalarında düzenlemelerin,
regülasyonların kaldırılmasından dolayı ortaya çıkmıştı.
Yani insanlara Bırakınız yapsınlar,
bırakınız geçsinler. dediğiniz zaman
aldığınız sonuçlar bazen hiç de öyle iyi olmayabiliyor;
nitekim, 2008 krizi bunun sonucunda ortaya çıktı ve hâlâ dünya, dünya
insanlığı 2008 krizinin dalgalarıyla boğuşuyor.
Dolayısıyla da değerli arkadaşlar, biz, bu
tartışmada ya da sağlık hizmetleri konusundaki bu öneride
eksikler buluyoruz, içerik itibarıyla kabul edebileceğimiz bazı
görüşler olsa bile esas itibarıyla özellikle sağlık
emekçileri arasında ayrım yapıyor olmasından dolayı,
buna evet dememizin mümkün olmadığını düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, onun ötesinde son
birkaç şey daha söyleyeyim. Sağlık harcamaları, bir
toplumun en önemli kamusal harcamalarıdır. Dolayısıyla da
bunlar, öyle Bırakınız yapsınlar, bırakınız
geçsinler. felsefesine bırakılacak kadar sıradan harcamalar
değildir. Nitekim, Amerika Birleşik Devletleri özellikle Biden'la
birlikte bunu gördü ve bunun üzerine yeni çözümler getirmeye
çalışıyorlar. Biz de bunun aksine yine piyasanın egemen
olduğu bir sağlık sistemini ortaya çıkarmaya
çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür
ederim.
Bunun herhangi bir şekilde ne sağlık
hizmeti alanlara ne sağlık hizmeti verenlere yararı
olacağını düşünmüyoruz. Dolayısıyla da
yasanın karşısında olduğumuzu bildiriyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 337 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 13- Bunun Kanunun;
a) 2 nci, 11 inci maddeleri ve 6 ncı maddesi
ile 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (c)
fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentleri ile (h)
fıkrasında yapılan değişiklik yayımını
takip eden ayın birinde,
b) 3 üncü maddesi ile 209 sayılı Kanunun 5
inci maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının
altıncı cümlesi yayımını takip eden ayın
onbeşinde, maddenin diğer hükümleri yayımını takip
eden ayın birinde,
c) 4 üncü, 12 nci maddeleri ve 6 ncı maddesi
ile 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (i) fıkrasında
yapılan değişiklik yayımını takip eden ayın
onbeşinde,
d) 7 nci maddesi ile 2659 sayılı Kanunun
30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının değiştirilen
ikinci cümlesinde yapılan değişiklik yayımını
takip eden ayın onbeşinde, maddenin diğer hükümleri
yayımını takip eden ayın birinde,
e) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Yılmaz
Tunç Ramazan
Can İbrahim
Halil Fırat
Bartın Kırıkkale Adıyaman
Hamdi
Uçar Arife Polat
Düzgün
Zonguldak Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, teklifte yer alan hükümlerin yürürlük tarihi
belirlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 13üncü madde kabul edilmiştir.
14üncü maddede aynı mahiyette 3 önerge vardır,
okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlıkla İlgili
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
teklif ederiz.
MADDE 14- Bu kanun hükümleri
Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ümit Beyaz Fahrettin Yokuş
Adana İstanbul Konya
Yasin
Öztürk Ümit
Dikbayır
Denizli Sakarya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Oya
Ersoy Serpil Kemalbay
Pekgözegü Kemal Peköz
İstanbul İzmir Adana
Rıdvan
Turan Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Meral
Danış Beştaş
Mersin Muş Siirt
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Fikret
Şahin Servet
Ünsal Metin
İlhan
Balıkesir Ankara Kırşehir
Mehmet
Bekaroğlu Ali
Şeker Ali
Fazıl Kasap
İstanbul İstanbul Kütahya
Özgür
Özel
Manisa
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine ilk söz talebi Denizli Milletvekili Yasin Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlıkla İlgili
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 14üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sağlık Bakanlığı, 7 Mart
2022 tarihli Resmî Gazetede 65-72 Yaş Yeniden Atama Kurası
İlanı yayımladı. İlan uyarınca, Sağlık
Bakanlığı veya bağlı kuruluşlarında eskiden
çalışmış olan 65-72 yaş arasındaki tabip ve uzman
tabiplerin yeniden kura çekerek istihdam edileceğini duyurdu. Hepimizin
bildiği üzere, yaş haddiyle emeklilik, memurların azami görev
yapabilecekleri belirli bir yaşın belirlenerek bu tarihten sonra
görev yapamayacaklarının tespit edilmesidir. Belirlenmiş bir
yaş şartına tabi olmayan memurların azami görev
yapabilecekleri yaş hadleri 65 yaşın dolumu ile
sınırlanmıştı. Bununla birlikte, yaptıkları
görev ve yıpranma hakkı nedeniyle erken emekli olma şansına
sahip meslek grupları arasında doktorlar da vardır ama kamuda
azami çalışma yaşı 72ye çıkarılanlar da
doktorlardır. Bir meslek grubuna hem yıpranma nedeniyle erken emekli
olma hakkı veriyorsunuz hem de Kamu emeklilik mevzuatına göre
belirlenmiş azami yaşı aşarak görev yapabilirsiniz.
diyorsunuz. Acaba neden, bir bakalım mı?
Şu an ülkemizde devlet, vakıf ve yurt
dışı üniversitelerinde olmak üzere toplam 126 tıp fakültesi
bulunuyor. Bir de YÖK'ün dışarıdan öğrenci kabul
ettiği, Türkiye'nin yurt dışına katkıda bulunduğu
tıp fakültelerini de hesaplarsak YÖK'ün organize ettiği tıp
fakültesi sayısı daha da artıyor. Türkiye, tıp fakültesi
sıralamasında dünyada 5inci ülke. Bizden daha fazla tıp
fakültesine sahip olan ülkeler, dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip
devletleri olan Hindistan, Brezilya, Çin ve Amerika. Tıp fakültesi
sayısında Avrupa ülkelerinin hepsi bizden geride. Kendinizce
övünebilirsiniz Bizi kıskanıyorlar. diyebilirsiniz ama dünyada en
fazla doktor yetiştirip en fazla doktor ihraç eden ülkelerden biriyiz.
Onların tıp fakültesi açmasına gerek kalmadı ki, bizim
yetiştirdiğimiz uzman hekimler şimdi yurt dışında
şifa dağıtıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor? 19
şehir hastanesiyle dünyayla rekabet eder durumdayız. Devamı
gelecek. İstiyoruz ki dünya, hastalarını ülkemize göndersin,
burada şifa bulsunlar. Tamam da şehir hastaneleri
açılırken kapattığınız hastaneler ne oldu? Bugün,
sayenizde istifa eden hekimler nedeniyle birçok branşta uzman hekim
kalmadı, birçok ilçe hastanesi neredeyse boşaldı. E,
yabancı hastaları çağırıyorsunuz da aylardır
muayene için randevu bekleyen kendi vatandaşlarımız nasıl
şifa bulacak? Önceki gün, bir ambulans şoförünün bir onkoloji
hastasını kabul edecek hastane bulamadığı için
yaptığı bireysel eyleme şahit olmadık mı?
Şimdi bu rakamlarla övünmeli miyiz? Her şekilde, hayır.
Doktorluk en saygın mesleklerin
başında geliyor ancak bugün doktorlarımız iktidarın
ulu reisi sayesinde hem ötekileştirilen hem kamuoyunda Dertleri para!
diye tartıştırılan, sağlık çalışanları
arasında da kendi kendilerine kızıştırılıp
ayrıştırılan, kutuplaştırılan bir meslek
grubu hâlini almaya başladı. Dünyada sayısı itibarıyla
5inci sırada olduğumuz tıp fakültelerimizde okuyan
yıllık öğrenci kontenjanı 16-17 binler civarında yani
her yıl binlerce doktor mezun ediyoruz. Peki, o zaman neden emekli olmuş
65-72 yaş arasındaki doktorlarımızı geri
çağırmak durumunda kalıyoruz? Çünkü hiçbir doktor
uzmanlığını aldıktan sonra 72 yaşına kadar
artık kamuda görev yapmak istemiyor; çünkü hiçbir doktor, değil özel
hastanelerde, artık Türkiye'de görev yapmak istemiyor. İşte
bunun nedenleri bu kanun teklifinin içinde yatıyor, işte bunun
nedenleri bu iktidarın doktoru hor gören bakışında
yatıyor.
Bu iktidar sağlık sistemine bina, beton
olarak bakıyor. Daha çok tıp fakültesi binası yapmak, daha fazla
hastane yapmak iktidar tarafından sağlıklı bulunuyor ama
binanın temelinde yer alması gereken doktor ve tedavi gibi
-tırnak içinde- küçük ama çok önemli bir ayrıntı unutuluyor. Bir
doktor eğer o gün nöbette değilse günlük mesai saati belli, siz bu
süre içerisinde bir doktora Günde 90 hasta bakacaksınız. diye
dayatıyorsunuz. Bir doktor bir günde 90 hastaya bakabilir mi? Bakar ancak
yüzüne bakarak, zamanında tedavi edemez. Bir yandan yataklı serviste
gelen hastaların durumlarını değerlendirecek, tedavilerini
düzenleyecek, taburcu olanların evraklarını hazırlayacak;
diğer yandan polikliniklerde 90 hastaya bakacak, şikâyetlerini
dinleyecek, tetkik isteyecek, tetkikleri değerlendirecek, tedavi
planlayıp reçete yazacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Peki, bunların
hepsini ne kadarlık sürede yapacak? Hasta başına ortalama dört
beş dakikada. Dört beş dakikada bir hastaya bakmak ne kadar
sağlıklı? Son maddelere geldiğiniz kanun teklifinde, ne
demiştiniz bu kanun teklifi için? Tabip, uzman tabip ve diğer
sağlık personelinin mali haklarında önemli düzenlemeler
içeriyor. Teklifte sağlık çalışanları dediniz ama
tabip ve diğer sağlık personeli ibaresiyle 39 kategoride
çalışan personelin 36sını unuttunuz; tıpkı,
sağlığın bir ekip işi olduğunu unuttuğunuz
gibi.
Sağlıkta bir dönüşüm
gerçekleştirdiniz, evet, hastaneleri garantili işletme;
hastaları, garanti sayısına erişilmesi gereken
müşteri; sağlık çalışanlarını ise
iktidarınızın şamar oğlanına dönüştürdünüz
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı, Siirt Milletvekili Sayın Meral
Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, iki gündür
sağlıkla ilgili yasa teklifini görüşüyoruz. Aslında, ben,
partimizin görüşünü bir kez daha ifade etmek için söz aldım.
Hatiplerimiz, sağlık emekçisi arkadaşlarımız,
hekimlerimiz, aslında, bütün ayrıntıları ifade ettiler; bu
yasa teklifine dair eleştirilerimizi, önerilerimizi ve neden bu konuda bu
teklife hayır dediğimizi çok ayrıntılı
anlattılar. Ben bir kez daha birkaç başlıkta ifade etmek
istiyorum.
Evet, yedi ay önce gelen teklif, bugün, söz
verildiği hâlde, kuşa dönmüş bir şekilde önümüze geldi. O
gün bütün partilerin ortak imzasıyla ve oy birliğiyle kabul edilen ve
hemen ertesi sabah geri çekilen teklifin niye bu hâle geldiğini
aslında herkes biliyor ama adını koymuyor. Evet,
Cumhurbaşkanı Sağlık Bakanını kameralar önünde,
maalesef, fırçaladı ve sonra, sabahında, bu teklif geri çekildi.
Şimdi, o iyileştirme de enflasyon karşısında tabii ki
anlamını yitirdi. Evet, ilk teklifte de sağlık
emekçilerini, çalışanlarını kapsamıyordu, şimdi
de kapsamıyor. Laborantlar, hemşireler, hemşirler; hastanede
çalışan bir bütün olarak, aslında bir ekip işi
olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. Yani iğneyi yapan, radyolojide
gidip filmi çeken, tomografiyi çeken, yani bütün bu alanları hepimiz hasta
olarak da biliyoruz. İşi hastaneye düşmeyen hiç kimse yok tabii.
Bu yasa teklifi her şeyden önce çok ciddi bir
ayrımcılık içeriyor. Neden ayrımcılık içeriyor?
Demin de ifade ettiğim gibi yani çok örnek verildi, ben kimi vereyim,
yoğun bakımda çalışan hemşireleri vereyim, anestezi
uzmanları oluyor, ambulansta görev yapanlar oluyor, bilgi işlemciler
oluyor; her alanda bu bir ekip işi, biri olmadan diğeri o işi
yürütemez. Diyorsunuz ki: Biz, hekimin emeklilik maaşını
iyileştiriyoruz ama size hiçbir şey vermiyoruz. Evet, bu
iktidarın fıtratında ayrımcı bir yaklaşım
var hakikaten. BAĞ-KURlu doktorları kapsamıyor,
eczacıları, veterinerleri -çok söylediler arkadaşlar-
kapsamıyor, özel sağlık merkezinde çalışan
doktorları kapsamıyor. Hâlâ 2.500 TL alan doktorlar varmış,
hekim arkadaşlardan öğrendim. İlk teklifteki 33.000 ve 40.000
rakamlarının neden düşürüldüğüne dair tatmin edici hiçbir
açıklama yapılmadı. Yine, TTBnin talep ettiği,
aldığımız tüm ücretlerin emekliliğe
yansıtılması meselesi karşılanmış değil
ve SES ile TTBnin talepleri döner sermaye değil, yeterli maaş
verilmesidir ama bu da karşılanmıyor.
Sağlık alanına bir şirket
yaklaşımı var, ticari bir yaklaşım var. Zaten
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı bu ülkeyi bir
şirket gibi yöneteceğini ilan etti. Sağlık alanında
doktorlara, hemşirelere, laborantlara, hemşirlere, herkese işte
Ticarete ne kadar hizmet ediyor? Ne kadar kâr sağlıyor? diye
yaklaşıyorsunuz; ülkenin tamamını şirket
mantığıyla yönetirseniz bunun sonucu böyle olur. Performansa
dayalı sistemin hiç kimseye faydası olmadığını
iki gündür dinliyoruz, konuşuyoruz. Sağlıkta Dönüşüm
Programındaki ısrarın ikna edici bir yanı yok, zaten ikna
etmek gibi bir düşünceniz de yok.
Demin de yerimden söyledim, hekimi ya da
sağlık emekçilerini niye vali ve kaymakamla kıyaslıyorsunuz
ya? Yani bir hekim, uzmanlık sınavına giriyor, doktor oluyor,
doçent oluyor, profesör oluyor ve bizim, bütün yurttaşların
hayatı onlara, sağlık emekçilerine emanet. Gidip kendi memurlarınız
olarak çalıştırdığınız vali ve kaymakamlarla
kıyaslayarak bunu önümüze getiriyorsunuz.
Bununla ilgili KHKlileri zaten biliyoruz,
doktorların bir bölümünü KHKyle attınız. Beyin göçüyle binlerce
doktor yurt dışına gidiyor ve şu anda, lütfen, Almanca
kurslarındaki artışı bir izleyin, hekimler arasında
özellikle Almanca öğrenme isteği ve kurslara kayıt olma
yükselmiş durumda çünkü yurt dışına gitmek istiyor, kendi
ülkesinden memnun değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Hekimler mutsuz, hastalar mutsuz, vatandaş mutsuz ve bu mutsuzluğa
rağmen siz Kime daha çok kâr ettiririz? derdindesiniz. Ve demin Hakkâri
Milletvekilimiz sevgili Sait Dede de söyledi, hakikaten bu hastalıklı
sistemin, bu ticarileşmiş sistemin, ranta dayalı sistemin
reçetesini halk sandıkta yazacak, bundan hiç kimsenin kuşkusu yok. Ve
şunu çok iyi biliyoruz: AKPsiz bir gelecek, sağlıklı bir
gelecek olacak. (HDP sıralarından alkışlar) Çünkü daha
özgür hissedeceğiz, daha mutlu olacağız ve her anlamda
hayatın tadını çıkaracağız; o günler de
yakındır.
Tabii, liyakatsizliği söylemeyi unuttum. Bu
arada kadrolaşmanın sağlık alanında olduğunu da
söylemeden geçmeyeyim. Kendinize yakın olanları terfi ettirirken
yakın olmayanlara on yıllarca profesörlüğü vermediğinizi de
not olarak düşmek isterim.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son konuşmacı Balıkesir Milletvekili Sayın Fikret
Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, iki gündür sağlık
çalışanlarıyla ilgili bir yasa teklifi üzerinde
görüşüyoruz. Son zamanlarda sağlıkla ilgili yasal düzenlemeleri
sıklıkla Meclis gündemine getiriyoruz. Yaklaşık birkaç ay önce
sağlıkta şiddetle ilgili bir yasa teklifini getirmiştik.
Burada önce hekimlerin itibarını yerle bir eden bir yönetim
anlayışı sergilediniz; uyguladığınız
yanlış sağlık politikalarıyla, yanlış söylemlerle
hekimleri itibarsız hâle getirdiniz ve ondan sonra da tekrar burada onu
düzeltmek için bir yasa teklifini gündeme getirmiştiniz. Genel
Başkanınız o zaman dedi ki: Efendim, hekimler giderlerse
gitsin. Yine, bir yetkiliniz zamanında dedi ki: Hekimler hastaların
cebinden ellerini çeksin. Ve hekimleri bu şekilde itibarsız hâle getirdiniz.
Ondan sonra, 14 Martta da Sayın Sağlık Bakanı bir itiraf
niteliğinde mektup yazdı, dedi ki: Tıp fakültesi
öğrencisinden üniversitedeki hocasına kadar hekimlerin
saygınlığı ve itibarı azalmıştır. diye
bir itirafta bulundu.
Tıpkı sağlıkta şiddetle
ilgili yasa teklifindeki itiraf gibi bu yasa teklifinde de pek çok itiraf var.
Bakın, burada yasa teklifini getiren Sayın Milletvekili diyor ki:
Efendim, bu düzenlemeyi biz adaletli döner sermaye
dağılımı için yapıyoruz. Demek ki daha önce adaletsiz
bir döner sermaye dağılımı yaptınız. Ve
diyorsunuz ki: Kaliteli sağlık hizmeti sunmak için bunu
getiriyoruz. Diğer taraftan da diyorsunuz ki: Şu anda
sağlık hizmetini kalitesiz hâle getirdik. Evet, bakın, bu
itirafınız doğru. Sağlık hizmetini kalitesiz hâle
getirdiniz; sağlık çalışanlarını, başta
hekimler olmak üzere, mesleklerine küstürdünüz ve hekimler kamudan
ayrılıyor ve ülkeden ayrılıyor.
Bakın, sizlerin sağlığı
getirdiği nokta: Bugün de yine Sağlık
Bakanlığının önündeki eylemle de size sağlıktaki
ibretlik bir görüntüyü sunacağız. Daha önce ambulansla ilgili bir
itiraf vardı, ambulansla ilgili sağlığın geldiği
bir nokta vardı. İşte Sağlıkta Dönüşüm
Programı ambulansın içindeydi ve hastane hastane dolaşıp
bırakılmayı bekleyen bir hastane yatağı arıyordu
o Sağlıkta Dönüşüm Programı. Bugün ne oldu? SMA'lı bir
hastanın babası kendini Sağlık Bakanlığı
önünde yakmak istedi. Peki, Türkiye'nin 1.200 civarında SMA'lı
hastayı tedavi edebilecek gücü yok mudur? Yani Sağlık
Bakanlığının bu aileleri toplayıp da Bu
çocukların tedavisini şu şekilde yapacağız. demeye
gücü yok mudur? Neden siz bu aileleri mağdur ediyorsunuz? Hepimizin
ilinde, seçim bölgesinde vardır; SMAlı aileler devamlı kampanya
düzenliyorlar, ellerinde kumbarayla Pazar yeri dolaşıyorlar. Yani
Türkiyeye yakışıyor mu bu? Soruyorum Sayın Başkan,
yakışıyor mu? SMAlı aileleri bu şekilde yardıma
muhtaç aileler noktasına taşımak size yakışıyor
mu? Ben utanıyorum açık söyleyeyim. Bir hekim olarak SMAlı bir
ailenin, annesinin, babasının çocuğu için kumbara
taşıyıp da para toplamasından ben utanıyorum, siz
utanmıyorsanız bilemem. Siz de utanın, siz de utanın. Bugün
baba orada kendini boşuna yakmaya çalışmıyor, utanın;
gelinen nokta bu.
Hastalar hastaneden randevu alamaz hâlde, ilaçlar
bulunamaz hâlde, ameliyatlar yapılamaz hâlde, tetkikler için beş ila
altı ay bekliyorsunuz ve hiçbir sonuç elde edemiyorsunuz, sonra diyorsunuz
ki: Biz sağlıkta devrim yaptık. Valla, kusura bakmayın,
devrim falan değil.
Evet, sağlıkla geldiniz ama
sağlıkla artık gidiyorsunuz. Hatip biraz önce söyledi, ben de
şöyle bir tespit yapmak istiyorum: AKP sağlığa
zararlı. Geldiğiniz zamandan bu yana hastaneye başvuran hasta
sayısı artmıştır, depresyona giren vatandaş
sayısı artmıştır, kanser olan vatandaş
sayısı artmıştır yani tüm sağlıkla ilgili
göstergelerin hepsinde AKP yönetiminde maalesef geri kalmış
durumdayız.
Ve ne acıdır ki Türk
tıbbını maalesef gerilettiniz, Türk tıbbı geriledi.
Eskiden dünyayla yarışan tıp fakültelerimiz varken şu anda
işte o tıp fakültelerinde ne hoca var ne eskiden yapılan
ameliyatları yapabilecek teknik donanım var, Türk tıbbı
gerilemiş durumda. AKPnin getirmiş olduğu piyasacı,
neoliberal bu politikalar sayesinde Türk tıbbı geriledi, vatandaş
daha fazla hasta oldu ve artık yoğun bakımda. Bir an önce neşter
vurulması gereken...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) -
Teşekkür ederim. Son, tamamlayacağım.
Sonuç itibarıyla bu insanlar bizim ve
sağlıkla ilgili sıkıntı yaşanıyor, kimse
diyemez ki sağlıkta sorun yok. Bir an önce radikal çözümler bulmak
zorundayız, neşter vurmak zorundayız. Bir an önce bu özel
hastane hegemonyasına son vermek durumundayız ve bir an önce
vatandaşa hastanelerin kapılarını açmak durumundayız.
Bu getirilen yasa teklifi inanın hiçbir çözüm
olmayacaktır, sorun giderek büyüyecektir tıpkı
Sağlıkta Şiddet Yasasındaki gibi. Bakın,
Sağlık Bakanı her gün, efendim, işte tweet
paylaşıyor: Şurada sağlık şiddeti oldu,
tutuklandı; burada doktor bıçaklandı, tutuklandı. Sonuçta,
o getirdiğiniz yasa teklifi hiçbir soruna çözüm olamadı
tıpkı bu yasa teklifi gibi. Bu da hiçbir sorunu çözmeyecek, yine
hekimler istifa edecek, yine hekimler yurt dışına gidecek, yine
hastanelerde vatandaşlar mağdur olacak. Gelin, samimi bir
şekilde daha güzel bir düzenlemeyi hep birlikte yapalım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 14üncü madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
İç Tüzükün 86ncı maddesine göre, 1
aleyhte, 1 de lehte olmak üzere 2 sayın milletvekiline söz vereceğim.
İlk söz lehte Ankara Milletvekili Sayın
Arife Polat Düzgüne aittir.
Buyurun Sayın Düzgün. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ARİFE POLAT DÜZGÜN (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında
bizi izleyen meslektaşlarım, sevgili sağlık
çalışanlarımız, sevgili vatandaşlar; Ankarada meydana
gelen su taşkını ve baskınları sırasında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
ailelerine, başkentimiz halkına başsağlığı
ve sabır diliyorum.
Bugün, 337 sıra sayılı
Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinde Başkanımızın da söylediği gibi lehte
konuşma yapacağım.
1 milyon 200 bine yükselttiğimiz
sağlık çalışanlarımızın daha iyi bir ortamda
çalışmaları ve sizlerin daha iyi bir hizmet almaları için
sağlık altyapısına yaptığımız
yatırımlara hepiniz şahitsiniz. Yirmi yıldır
sağlık hizmetinin niteliğini, niceliğini artırmak için
çalışmaktayız. Vatandaşlarımızın hepsinin
eşit şartlarda sağlık hizmeti alabildiği bir
sağlık sistemimiz bizim sevincimizdir.
Sağlık
çalışanlarımızın özverisiyle verilen sağlık
hizmeti için, özellikle pandemide hepimizin gördüğü gibi, onlara
minnettarız. Sağlık çalışanlarımızın
mali, özlük haklarında son yıllarda daha da belirginleşen
yetersizlikleri her zaman dile getirerek çözümü için
çalışmalarımızı sürdürdük ve bu yasayla da
sorunlarına çözüm olmak istiyoruz. Doktorlarımızın emekli
maaşında iyileştirme yapıyoruz. Bu iyileştirmeyi,
ilave ödeme göstergesinin uzman tabiplerde 17000den 26000e, tabiplerde
13000den 20000e yükseltilmesiyle teklif ediyor ve inşallah birazdan da
bunu yasalaştıracağız. Çalışan
doktorlarımızın ise performans yani ek ödemelerinde
iyileştirme yapıyor, sabit ödeme olarak bilinen miktarı
çıplak maaşlarıyla tek bir bordroda birleştiriyoruz ki
emekli primine -hani, hep söylediniz ya- yansıtılmasından da
daha iyi bir imkân veriyor ve ilave ödeme göstergeleriyle bunu daha da
iyileştiriyoruz.
Performans ödemelerinin hastaneler arasında
daha adaletli, dengeli ve daha iyi olması için Sağlık
Bakanlığımızın merkezî yönetimine veriyoruz performans
ödemeleriyle ilgili bütçeyi. Mahsuplaşmayla ilgili de bir problem yok
aslında, ek ödeme tavanını yükselttiğimizde bu sorun
olmayacak.
Sağlık hizmeti almış ama bunu
ödeyememiş olan vatandaşlarımızın bir
kısmının borcu siliniyor ve bir kısmına da
kolaylık sağlanıyor.
Sağlıkta şiddet, malpraktis
yasalarından sonra, bugün mali ve özlük haklarında
iyileştirmeleri içeren bu yasa teklifimizde olduğu gibi
sağlık çalışanlarımız için
çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Bu yasamızın doktorlarımıza,
sağlık çalışanlarımıza, milletimize, ülkemize
hayırlı olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum
emeği geçenlere. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte Manisa Milletvekili Sayın
Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Meselenin geçmişini bir konuşalım.
Kasım ayının son günü Sağlık Bakanı Fahrettin
Koca, yurt dışına hekim göçünü engellemek ve pandemide önemli
sıkıntıları olan sağlık emekçilerinin
sorunlarına, özlük haklarına çözüm getirmek için partilerin
yetkililerini, genel başkanlarını aradı telefonla. Genel
Başkanımız konuyu bize iletti: Nasıl çözülebilir?
İyi niyetlilerse mevcut torba yasa teklifine bütün muhalefet partileri
-geleneğimiz öyle, olumlu bir işse- katkı veririz ve yeni madde
ihdasıyla çözeriz. dedim. 1 Aralık günü görüşülen torba yasa
teklifine 6 madde ilave ettik. Bu 6 madde, o gün uzman tabipler, tabipler,
diş hekimleri emeklileri için önemli iyileştirmeler içeriyordu ama
eksiklikleri vardı. Ertesi gün çalışma kararı
alındı, cuma günü sabah erkenden on birde toplanıldı
buraya. Sayın Nebati içeride odadaydı, gözlerindeki bütün
ışıltıyla Hemşireleri de ekledik, sağlık
emekçilerini de ekliyoruz. diye söyledi. Beklentimiz oydu, o yüzden cuma günü
çalışmayı kabul etmiştik. Sonra bir telefon geldi ve o
gelen telefonla dediler ki: Biz bu kanun teklifini müsaadenizle komisyona
çekiyoruz. Niye? Herkesi memnun edecek bir çalışma
yapacağız ve aralık ayı sonu gelmeden tüm sağlık
emekçilerini istedikleri noktaya getireceğiz. Öyle deyince bütün partiler
anlayış gösterdi, komisyona çekiş işlemi gerçekleşti
ve sonra aralık bitti, ocak, şubat, mart, nisan bitti, mayıs
ayında Elitaş müjdeledi, nihayet bu kanun teklifi geldi. Bu kanun
teklifi aralık ayındaki hâliyle uzman ve pratisyenin emeklisine
verdiğinin üçte 1ini veriyor ki üstünden yüzde 73lük enflasyon geçti. Bu
kanun teklifi, eczacının emeklisini, birlikte anılmalarına
rağmen doktordan ve diş hekiminden ayırıyor. Bu kanun
teklifi, sağlık emekçilerini görmüyor, beklentilerini
karşılamıyor. Bu kanun teklifine Türk Tabipleri Birliği
karşı bu hâliyle, diş hekimleri karşı bu hâliyle,
eczacılar tamamen karşı, sağlık alanında örgütlü
sendikalar karşı; bakarsanız, bu kanun teklifine Anayasa
karşı çünkü kanun teklifi Anayasanın kanun önünde eşitlik
ilkesine, çalışma barışı maddesine, sosyal güvenlik
hakkına, kamu hizmetine girme hakkına ve kamu hizmeti göreviyle
ilgili 128inci maddenin tüm fıkralarına ayrı ayrı
aykırı. Bu durumda ne yapmak lazım? Gelmiş kanun teklifi
Plan ve Bütçeye. Sağlık Komisyonunda virgülünü değiştiremedi
arkadaşlar, önemli emek verdiler ve kanun teklifine Hayır. dedik.
Plan ve Bütçeye geldi, Plan ve Bütçedeki tavır şuydu: Genel Kurul
aşamasında önergelerle iyileştirilecek. Peki. dedik, Genel
Kurula sevk edilmesine onay verdik. Buraya geldik; yapılan
iyileştirmeler devenin kulağındaki tüy değil, verilen sözler
tutulmadı. Önce biz kandırıldık. CHP, Halkların
Demokratik Partisi ve İYİ Partiden, 1 Aralık günü, birinden biri
Hayır. dese o 6 maddeyi ekleyemezsin, birinden biri Danışma
Kuruluna imza atmasa o cuma sabahı toplanamazsın, birinden biri He.
demese Komisyona çekemezsin. Ama sağlık emekçilerine bu noktada
yapılacak katkılara olan inancımızla ve onlara olan
minnetimizle bizim iyi niyetimiz suistimal edildi. (CHP sıralarından
alkışlar) Ve bugün burada doktorlara verdikleri sözü tutmayan,
diş hekimlerine verdiği sözden dönen, veterineri, eczacıyı,
sağlık emekçilerini görmeyen bir nankörlükle karşı
karşıyayız âdeta. Bu noktaya geldiğinde, Anayasa Mahkemesi
yönünde, özellikle disiplin soruşturması ve havuç-değnek
ikilemini Anayasa Mahkemesinde tartışacağız, bu kanunu
eşitlik yönünden tartışacağız ama
tartışmasız bir şey var; sağlık emekçilerine
yaptığınız bu nankörlüğe,
attığınız bu kazığa ortak olmuyoruz, ret oyu
veriyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Akbaşoğlu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin 337 sıra
sayılı Kanun Teklifinin aleyhinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri ile Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sağlık
çalışanlarına kazık atılması gibi bir suçlamada
bulunuldu, bunu asla ve kata kabul etmek mümkün değildir. Bütün
sağlık çalışanlarına ilişkin bir mali düzenleme
söz konusudur, hekimlerimizin emeklilik haklarıyla ilgili de ayrıca
iyileştirici bir düzenleme söz konusudur. Diğer sağlık
çalışanlarımızla ilgili de 3600 ek göstergeyle ilgili
düzenleme çerçevesinde hem çalışırken hem de emeklilik
haklarında bunun mali olarak iyileştirilmesinin söz konusu
olduğu ve olacağı muhakkaktır. Bu konuda nankörlük ve
kazık atma gibi kelimeleri kabul etmediğimizi ifade ediyor ve
ayrıca söz almışken yüce Meclisi bilgilendirmek
açısından -tutanakları istemiştik- bir bilgiyi
paylaşmak istiyorum Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun tamamlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türkiye'nin, Şengalin Sinune ilçesine bir hava
saldırısı düzenlediği iddiası vardı. O iddiayla
ilgili ifade etmek isterim ki: Asla ve kata Türkiye'nin ne uçakla ne
İHA'yla ne SİHA'yla bu bölgeye bir hava harekâtı söz konusu
olmadığını, bu haberlerin tamamen gerçek
dışı olduğunu, terörün insanlık suçu olduğunu,
insanlık suçunu işleyenlerin teröristler olduğunu, Türkiye'nin
de DAEŞ'e karşı harekât yapan tek ülke olduğunu ifade
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52 Milletvekilinin Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4485) ile Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337)
(Devam)
BAŞKAN Sayın Tamer
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Değerli
Başkanım, kanun teklifimi getirdiğim andan itibaren
Sağlık Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonundaki üyelere ve
Başkanlarına, Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca ve
bürokratlarına, Meclis Genel Kurulunda destek veren tüm parti
gruplarımıza ve Grup Başkanlarımıza ayrıca Meclis
Başkan Vekilimize, buradaki stenograflar ile kavas arkadaşlarıma,
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Ayrıca, bu kanun teklifimiz
doktorlarımız başta olmak üzere sağlık
çalışanlarına hayırlı uğurlu olsun diyor,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir meseleyi inkâr etmekle o mesele yok olmuyor.
Benim elimde -istedim arkadaşlar gönderecek, bitmek üzere- katledilen
çocuğun fotoğrafı var. Şu anda kim sınır ötesine
operasyon yapıyor, Federal Kürdistan Bölgesine? Türkiye
dışında sınır ötesi operasyon yapan bir ülke var
mı? SİHA'larla bombalayan var mı? Bir dedeyle 12
yaşındaki çocuğunu kim öldürdü? UNICEF açıklama yaptı,
onların destekledikleri Rudaw
açıklama yaptı, bütün gazeteler açıklama yaptı. Böyle
halkı aldatacak konuşmalar yapmasınlar. Elimde fotoğraf
var, haber linkleri var, istedikleri kadar vereyim.
BAŞKAN Peki.
Sayın Akbaşoğlu...
44.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tamamen teröre müzahir birtakım
basın yayın kuruluşlarının asparagas
iddialarının herhangi bir hükmü yoktur. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kaynaklarına herkesin itimat etmesi gerekir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Teröre müzahirdir. laflarını reddediyorum.
Ben oturum bitince bütün linkleri vereyim, onların çok yakından
desteklediği Rudaw gazetesinin sitesine de girin lütfen. Önce okuyun,
sonra cevaplayın.
BAŞKAN Peki, anlaşıldı.
Sayın Dervişoğlu...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) O, terörü destekleyen bir basın.
(CHP sıralarından Siz de onu
destekliyordunuz. sesi)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Barzani, Barzani...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam,
Rudaw, terörü destekleyen bir basın... Güzel!
HABİP EKSİK (Iğdır) Rudawa
Terörü destekleyen basın. dediniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Terörü destekleyen basının ağzıyla
konuşmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam,
bu kayıtlara geçti, tamam.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu...
(AK PARTİ ve HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Müsaade ederseniz bitireceğim
kanunu, müsaade edin. Yeni konuklarımız var, müsaade edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Terörü destekleyen basının haberlerine göre
konuşmayın diyorum.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu...
Sayın Beştaş... Sayın Dervişoğluna söz verdim.
Lütfen, rica ediyorum.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türkiye Cumhuriyeti devleti yapmıştır.
iddiasını ortaya koyanlar teröristlerdir. diyorum.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, siz
söyleyeceğinizi söylediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Terörist
sizsiniz. Ne demek Teröristtir. ya!
BAŞKAN Sayın Beştaş, siz de
söyleyeceğinizi söylediniz.
Buyurun Sayın Dervişoğlu...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ya
terörist diyor Sayın Başkan, böyle bir üslup yok. Terörist olan,
çocukları bombalayanlardır, SİHAlarla çocukları
katledenlerdir. Ne alakası var! (AK PARTİ sıralarından
Hadi canım! Hadi oradan! sesleri)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım...
BAŞKAN Müsaade edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teröristlerin ağzıyla konuşanlar, teröre
müzahir olanlardır terörist olanlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sizsiniz
o!
(AK PARTİ sıralarından Teröristler
teröristi saklayamaz. sesi)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sizsiniz!
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ile 52 Milletvekilinin Sağlıkla
İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4485) ile Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 337)
(Devam)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Sayın Başkanım, aslında bayağı
güzel müzakerelerde bulunduk ve bir kanun teklifinin de sonuna geldik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Aslında hem sağlık
çalışanlarının hem hekimlerin birçok alanda özlük
haklarının düzeltilmesine ihtiyaç duyuldu, bu hem Meclisin hem de
kamuoyunun malumu. Ancak yapılan bu değişiklikler ve
düzenlemeler beklentiyi karşılamadığı gibi,
ihtiyaçları da gidermiyor. Ayrıca, bu kanun teklifinin -belki biraz
sonra kanunlaşacak- Anayasaya aykırılıklar içerdiği
de söz konusudur. Keşke tam ve kâmil bir yasal düzenleme yapmaya muvaffak
olabilsek, böyle de bir başarıya imza atmış olabilseydik
ama yapamadık. Görünen ve anlaşılan odur ki diğer
kanunlarda olduğu gibi bu kanunu da yakın takvim içinde yeniden ele
alıp görüşme ve düzeltme ihtiyacı hasıl olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Geride bıraktığımız aralık
ayında gündeme getirilen ve geri çekilen teklifin çok gerisinde kalan bu
kanun teklifine Evet. demek takdir edersiniz ki gerçeklere kulak tıkamak
anlamına gelir. Teklifi yine de iyi niyetle atılmış müspet
bir adım olarak telakki ediyoruz. 36 branşın sadece 2sini
kapsayan, BAĞ-KUR ve SGK emeklilerini nazarıitibara dahi almayan,
eczacılar ve veteriner hekimlerle ilgili herhangi bir iyileştirme
içermeyen bu teklife İYİ Parti olarak hayır oyu
kullanacağımızı buradan ifade ediyorum.
Her şeye rağmen hayırlı
olması temennisini de tekrarlayıp saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Sağ olun.
Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çok kısa bir şey okuyacağım, UNICEFin
açıklaması, üç cümle.
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam,
kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Sayın Beştaş, size söz
vereceğim. Şu konuyu bitireyim, oylamayı yapayım, sonra
konuşalım bu konuyu; konuşmak istiyorsanız istediğiniz
kadar konuşun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam,
olur.
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik sistemle
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
milletvekillerinin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 337
sıra sayılı Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 296
Kabul : 251
Ret : 45 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Emine Sare
Aydın
Burdur İstanbul
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Buyurun Sayın Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, UNICEF temsilcisi Mads Oyenin açıklaması,
önce şeyi söylüyor UNICEF: Şengalde 12 yaşındaki bir
çocuğun ölümüyle sonuçlanan SİHA saldırısını
kınıyoruz. Bu saldırıda çocuk ve dedesi
yaşamını yitirmişti. Ayrıca şunu kaydediyor: Tüm
tarafları uluslararası hukuk uyarınca çocukları koruma
yükümlülüklerini yerine getirmeye çağıran Oyen Iraktaki tüm
çocuklar hayatlarını sürekli şiddet tehdidi altında olmadan
yaşamayı hak ediyor. diyor.
Çocuk bu, bütün sitelerde var.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Türkiye Cumhuriyetinin
yaptığına dair bir cümle var mı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Var,
Türkiyenin
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Hani nerede?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Var, var. Türk
SİHAlarıyla
diyor, UNICEFin açıklamasında var.
HABİP EKSİK (Iğdır) UNICEFin
sayfasında İngilizce açıklaması var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İngilizcesini okuyor.
BAŞKAN Sayın Beştaş
Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum.
HABİP EKSİK (Iğdır) SİHA,
SİHA.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Şu,
görüntü şu. Resmî açıklama var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İnkar etmeyin, görüntü şu, çocuk; SİHA saldırısı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Türk SİHA saldırısı.
diyor, Birleşmiş Milletler diyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
46.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
konuyla ilgili açıklamayı beyan ettik, ilave edilecek herhangi bir
husus yok. Bu, Türkiyeye yönelik apaçık yalan bir iddiadan ibarettir.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Dünya yalan
söylüyor, bir tek sen mi doğru söylüyorsun!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Birleşmiş
Milletler yalan mı söylüyor ya?
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Çocuk
düşmanlarısınız ya, insanlık
düşmanısınız!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Gerçekle alakası olmayan, tamamen suçlamaya,
iftiraya dönük bir yaklaşımdır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sincarda halk PKKya
karşı ayaklandı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, çocuk ölüyor,
çocuk; ne PKKsı ne şeyi ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Asla ve kata kabul edilmesi mümkün değildir.
Teşekkür ederim.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Biraz vicdan, biraz
vicdan ya!
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.28
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 21.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Emine
Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER(Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 17 Haziran
2022 Cuma günü toplanmamasına ilişkin önerisi
No:77 16/6/2022
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun 16/6/2022 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantıda Genel Kurulun daha önce çalışmasına karar
verilen 17/6/2022 Cuma günü toplanmaması önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Yılmaz Tunç Özgür
Özel
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Meral Danış Beştaş Muhammed Levent Bülbül
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu
İYİ Parti
Grubu Başkan Vekili
BAŞKAN Danışma Kurulunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci sırada yer alan, Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemir ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 61
Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 61 Milletvekilinin İstanbul
Finans Merkezi Kanunu Teklifi (2/4478) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 338) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 338 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın
İbrahim Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım, çok teşekkür
ediyorum ve şahsınızda aziz milletvekillerini saygıyla
muhabbetle selamlıyorum.
Efendim, her vesile bir şeyin altını
çiziyoruz. Siyaset zemininde yer bulduğumuzdan bugüne kadar AK PARTİ
olarak, Cumhur İttifakı olarak hep özel işler yaptık, hep
güzel şeylerin altına imza attık. Özellikle, hususen kurumlar
ihdas ettik, ne adına? Ülkemizde efendim, iktisadi vasat çok daha düzgün
hâle gelsin diye.
Şimdi, bunun yeni bir örneği var, bununla
ilgili söz aldım, huzurunuzda bununla ilgili bulunuyorum. Efendim,
İstanbul Finans Merkezi
Aslında burada bir not düşeceğim
arkadaşlar, ara ara söylüyoruz, yeri geldiğinde söylüyoruz ki biz kendimizi
de tenkit ederiz, noksanımız varsa noksanımızı da
kayda geçeriz. İşte, bir noksana özellikle işaret edeceğim.
Şu ihdas ettiğimiz kurumun çok daha önceleri oluşturulması
lazımdı; geciktik ama gecikmemize rağmen şimdi mütekâmil
bir hâlde bir yapı oluşturuyoruz. İktisadi vasata çok ciddi katkısı
olacak.
İstanbul Finans Merkezi nedir? Arkadaşlar,
bir defa, finans merkezinin tarifini yapmak lazım.
Yatırımcılara ve kurumsal yapılara tasarruflarını
yönetme ve finansmana erişim imkânı sağlayan hizmet
altyapılarına finansman merkezleri diyoruz. İstanbul Finans
Merkezi de bu kabîlden bir oluşumdur. Buna katkı sunan kim varsa
herkese müteşekkiriz. Plan ve Bütçe Komisyonunda çok ciddi
tartışmalar oldu, muhalefetin de katkısı oldu elbette,
onlara da medyunuşükranız. Özellikle -İsmail Bey kardeşim
burada- İsmail Başkanımızın, Mustafa Kalaycı
Başkanımızın, hususen düştükleri kayıtlar
vardı; Tamer Bey de öyle, onlara da minnettarım.
Arkadaşlar, finans merkezleri klasifike
edilmiş, sınıflandırılmış, yer yer
uluslararası denilmiş, küresel denilmiş, yerel
denilmiş. İstanbul Finans Merkezi de bir hususi yapı olarak
rekabet zemininde olacağı, başka finans merkezleriyle beraber
yarışır hâlde olacağı bir vasata giriyor; 3 milyon 400
bin metrekarelik bir zeminde inşa edildi bu ve burada arkadaşlar, 100
binin üzerinde çalışan ve ziyaretçi günlük kapasitesi olacak.
Dolayısıyla buraya tek elden hizmet verecek bir yapının da
ihdas edilmesi lazımdı, bir şirket kanalıyla bunu
yapıyoruz arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, bir defa
şunu özellikle söylemek lazım: Finans merkezleri, daha doğrusu
finansal kavram iktisadi vasatta kurumsal yapıları destekleyen bir
olgudur. Öyleyse, İstanbul Finans Merkezi de bundan sonraki zaman
diliminde iktisadi kalkınmamıza çok tesiri yüksek, katsayısı
yüksek bir kurum olacaktır; bundan dolayı arkadaşlar daha önceki
vasattaki hâlimizi resmetmek lazım. Nedir o? Finansal hizmetlerin toplam
hizmetler içerisindeki payı yüzde 4ler mesabesinde şu anda, oysa bu
oran gelişmiş ülkelerde bunun 2 katı. Efendim, başka
zeminlerde çok daha fazla finansal ihraç noktasında ortamlar
oluşmuş, biz bu noktada nakıs durumdayız; işte bunu
izale edeceğiz inşallah.
Şimdi, arkadaşlar, finans merkeziyle
beraber öteden beri cari açığa dönük vurgular yapılıyor;
bunu hem muhalefet söylüyor hem de iktidar olarak yeri geldiğinde biz de
söylüyoruz, noksansa bunların altını çiziyoruz. Finansal merkez,
cari açığı da alaşağı edecek bir kavramdır.
Finansal merkez oluşumu da buna katkı sağlayacak, bizi bu alanda
mesafe alır hâle getirecek.
Arkadaşlar, İstanbul Finans Merkezini niye
yapıyoruz? Bir defa şunun altını çizmek lazım: Şu
anda toplam ihracatımız, küresel düzeyde yüzde 1ler düzeyini
yakalamış hâlde. Oysa finansal ihracatta binde 8ler mesabesindeyiz.
Öyleyse daha fazla mesafe almamız lazım ona katkı
sağlayacak. Bizim yüzde 3ler düzeyinde tuttuğumuz
ihracatımız, finansal ihracatımız, dünyada ortalama olarak
yüzde 14lerde, gelişmiş ülkelerde yüzde 25lerde arkadaşlar.
Öyleyse bunu çok daha yukarıya taşımak bizim vazifemizdi; bu
kurumsal yapıyla bunu inşallah hayata geçireceğiz.
Bir başka şey arkadaşlar, sahici
verilerle tuttuğumuz projeksiyonlar var. Bu projeksiyonlara göre İFM
sayesinde yani İstanbul Finans Merkezi sayesinde 2036larda finansal
ihracat noktasında, finansal hizmet ihracatı noktasında şu
anki hâlin 3 katı daha üzerine çıkacağız. O kavramları
da yerli yerinde kullanmak lazım. Yine bu zaviyeden
baktığımızda arkadaşlar, on beş yıl
içerisinde İstanbul Finans Merkezi sayesinde gayrisafi yurt içi
hasılamızın 129 milyar dolarlık bir katkıya muhatap
olacağını görüyoruz. Bu ne demektir? Yıllık 9 milyar
dolarlık bir katkı demektir. Dolayısıyla
azımsanmayacak çok ciddi bir desteği ifade ediyor; bunun da
altını çiziyoruz. Tabii, arkadaşlar, bu sayede İstanbul
Finans Merkeziyle beraber istihdama da ciddi katkı var. 100 binin üzerinde
ilave istihdam gelişecek, azımsanmayacak bir rakam; bunu da
dikkatlerinize sunuyorum arkadaşlar. Bereket taşıyacak, hep
söylüyoruz arkadaşlar, şuraya getirdiğimiz her kanun teklifiyle
zemine bereket taşıyacak bir kavramı koyuyoruz; bu da öyle
olacak inşallah. Ama bunu yaparken yani İstanbul Finans Merkezini
ihdas ederken bunun eş değeri olanlarla rekabet yapabilmesi
adına ne yapmamız lazım, nasıl bir destek vermemiz
lazımdı? Aslında burada bunun altını çizmek
lazım. Yani teşviklerle, indirimlerle, istisnalarla mutlaka
burayı cazip hâle getirmemiz lazımdı; işte, şu kanun
teklifiyle beraber, kanun teklifinin içerisindeki maddelerle beraber
bunları hayata geçiriyoruz. Efendim, bizimle beraber rekabet hâlinde olanlar
var, mesela Dubaideki finans merkezi, mesela Astanadaki finans merkezi;
onlarla bir kıyas gerekiyor, onların durumu nedir, bizim durumumuz
nedir? Onlara baktığımızda arkadaşlar,
İstanbulun zaten kendi içerisinde bir cazibe merkezi oluşturmasından
dolayı onların çok daha altında teşvikler veriyoruz, çok
daha ehven sayılabilecek teşvik edici unsurlar koyuyoruz maddelerin
içerisine. Onlarda kırk yıla, elli yıla varan istisnalar,
teşvikler varken bizdeki çok daha sınırlı tutulmuş
durumda. Niye? Söylediğimiz gibi, İstanbul zaten başlı başına
teşvik edici bir unsur, bundan dolayıdır arkadaşlar.
Şimdi, şunu hep söyledik arkadaşlar:
Finans Merkeziyle beraber neyi sahaya koyuyoruz, neyi yansıtıyoruz?
İki farklı alanı yansıtıyoruz. Bir, bu Finans
Merkezinde ofisler oluşturuyoruz, Finans Merkezinde çalışacak,
efendim, orada bulunacak firmalar o ofislerde hizmet verecekler.
Arkadaşlar, bir başkası da çalışanların günlük
ihtiyaçlarını giderecek bir zemin çıkacak orta yere.
Dolayısıyla iki yapı var burada, iki yapıyı da mutlaka
çok muhkem bir biçimde, çok mütekâmil bir biçimde hayata yansıtmamız
lazım. İşte, onun için de bir büyük gayretimiz var. Bunun için
özellikle Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisinin gayretleri var,
Varlık Fonunun çok ciddi gayretleri var. Orada çalışan
kardeşlerimiz, çok yetkin kardeşlerimiz kanunu
çalışırken onların vukufiyet düzeylerinin ne kadar yüksek
olduğuna da vakıf olduk biz. Bizimle beraber olan
arkadaşlarımız, Plan ve Bütçedeki arkadaşlarımız
da buna bizatihi şahit oldular. Onlara da tabii, burada
minnettarlığımızın altını çizmemiz
lazım.
Değerli arkadaşlarım, burada bizim
yaptığımız şey, efendim, 12 maddeden müteşekkil,
2 tane de geçici maddemiz var. Şunu özellikle hususen altını
çizerek söyleyeceğim arkadaşlar: Abdullah Güler kardeşimin yani
o hukukçu kimliğiyle, o hakikaten donanım yüklü, vukufiyeti yüksek
hâliyle bu kanuna bir müdahalesi söz konusu oldu, altını çizmek
istiyorum hak teslimi bağlamında. Neydi o?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Özellikle
orada ihdas edilecek şirketin bütünü yönetmesi noktasında Anayasa
Mahkemesine muhatap olacak, Anayasaya bir karşıtlık ifade
edebilecek hâli izale etme noktasında oradaki şirketin vazife
süresini yirmi yılla sınırlı tuttuk arkadaşlar; bunun
altını çiziyorum özellikle çünkü bu, tartışmaya mebni bir
hâldi, bunu izale ettik, bunu giderdik.
Bundan sonraki zaman diliminde arkadaşlar,
inşallah hep birlikte İstanbul Finans Merkezinin
Zaten şu anda
inşaatlar devam ediyor, Allahın izniyle çok kısa bir süre
içerisinde hayatiyet bulacak ve herkes, bütün muhalif cenahta yer alanlar da
ilerleyen zaman diliminde, daha önce ihdas ettiğimiz kurumlara
karşı çıkıldığı, sonrasında da Ne
kadar güzel bir iş yapılmış. diye tespitin yapıldığı
gibi burası için de aynı şey yapılacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Dolayısıyla, arkadaşlar şunu söylüyorum ki bugün burada
olan arkadaşlarımız aslında müstesna bir hâle şahitlik
ediyorlar, müstesna bir hâlin altına imza atıyorlar. Öyleyse
şanslısınız, öyleyse istisna kabilinden bir pozisyonunuz
var, kendinizle de iftihar edin. Bunu Cenab-ı Hak nasip ettiği için,
böyle bir kanun yapmayı bize nasip ettiği için, böyle bir
yapının ihdasında bizi istihdam ettiği için ne kadar
şükretsek azdır. Ben şükrediyorum, size de burada
bulunduğunuz için çok teşekkür ediyorum, hayır uğur
getirsin diyorum arkadaşlar. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.53
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Emine
Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 104üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
338 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, (3/1963) esas numaralı
Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi ile alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 21 Haziran 2022 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:21.55