TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
106ncı
Birleşim
22
Haziran 2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Kocaelinin
yerel sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Gökan Zeybekin, Bayburtun
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçarın, Zonguldakın
düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, köy
korucularının özlük haklarına ilişkin açıklaması
3.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, orman
yangınlarıyla mücadele için Türk Hava Kurumunun elindeki
uçakların benzerlerinin artırılması, gece görüşlü
helikopterlerin temin edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
4.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, enflasyon farkı
zammının tüm çalışanlara verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, evim mağdurlarına
ilişkin açıklaması
6.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKPnin
tarım politikasının ülkeyi hızlı bir gıda krizine
sokacağına ilişkin açıklaması
7.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, İYİ
Parti Genel Başkanı Meral Akşenerin Pınar Gültekin
davasında verilen kararla ilgili Hükûmeti sorumlu tutmasına
ilişkin açıklaması
8.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, Ağrı
Belediye Başkan Yardımcısının Saadet Partisine
karşı tutumuna ilişkin açıklaması
9.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının, Aksaray
Şehit Önder Güzel Polis Meslek Eğitim Merkezi 28inci dönem mezunu
506 bayan polisi ve ailelerini bu mutlu günlerinde tebrik ettiğine ve yeni
görev yerlerinde üstün başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
10.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuzun,
Şanlıurfaya şanlı unvanının verilmesinin
38inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayserinin
Yahyalı ilçesinin Senirköy Mahallesinin tapu ve su sorununa ilişkin
açıklaması
12.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
iktidarın süper ekonomi modeli sayesinde zamların ardı
arkasının kesilmediğine ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersindeki çiftçilerin
sulama bedelini ödeyemediklerine ilişkin açıklaması
14.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, nakliyeci
esnafının kullandığı akaryakıttan ÖTV ve
diğer vergi yüklerinin kaldırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
15.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun grup toplantısında
açıkladığı kırmızı mazot uygulamasına
ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Akkuyu
Nükleer Güç Santraline ilişkin açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili Gökan Zeybekin, Bayburtun
sorunlarına ilişkin açıklaması
18.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adananın Ceyhan
ilçesine bağlı İsalı, Gündoğan, Kızıldere ve
Kılıçkaya köylerinin taş ocağı dayatmasıyla
karşı karşıya kaldığına ilişkin
açıklaması
19.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, gazeteci
meslek örgütlerinin bugün Genel Kurul gündemine gelen sansür
yasasının geri çekilmesi çağrısına ilişkin
açıklaması
20.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Ulaştırma ve
Altyapı Bakanının Adanayı ziyareti sonrasında
yaptığı açıklamaya ilişkin açıklaması
21.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2022
yılı itibarıyla AK PARTİ Hükûmetinin lideri Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde gerçekleştirdiği çalışmalara
ilişkin açıklaması
22.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşakın
uzman doktor sorununa ve hastanelerden randevu alırken yaşanan
sıkıntıya ilişkin açıklaması
23.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulan sansür yasasını DP Genel Başkanı Gültekin
Uysalla birlikte şiddetle reddettiklerine ilişkin
açıklaması
24.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Adananın AKP
iktidarı sayesinde sürekli gerilediğine ilişkin
açıklaması
25.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, şehit olan Topçu
Uzman Çavuş Fatih Özkayaya, Amasya Genelgesinin 103üncü yıl
dönümüne, İYİ Parti iktidarına çok az kaldığına,
tarımsal sulama suyu fiyatlarındaki artışa, iktidarın
uyguladığı kötü para politikası sonucunda sanayici ve
tüccarların yaşadığı kredi sorununa ve Uşak
Milletvekili İsmail Güneşin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, şehit Topçu
Uzman Çavuş Fatih Özkaya ile şehit Piyade Uzman Çavuş Sercan
Başa, Ali Kınıkın annesi Elif Kınıkın
vefatına, Afganistanın doğusunda meydana gelen 5,9
şiddetindeki depreme, Muğlanın Marmaris ilçesi Amazon
Koyundaki orman yangınına yapılan müdahaleye ve Amasya
Tamiminin yayımlanışının 103üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
gazetecilerin bugün Ankara Ulusta gerçekleştirdikleri eyleme, Diyarbakırda
tutuklanan 16 gazeteciye, iktidarın getirdiği basın
yasasına, TÜİKin açıkladığı Tüketici Güven
Endeksine, Batman kayyumunun yeni skandalına ve Vanın Başkale
ilçesi Haşkan Mahallesinde meydana gelen olaya dair verilerin bugün
çıkmaya başladığına ilişkin açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, basın örgütlerinin Ulus
Heykeli önünde yaptıkları açıklamaya, sansür yasasına ve
bir gecede alınan kararlarla Türkiyede demokrasinin yok
edilemeyeceğine ilişkin açıklaması
29.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, şehit Topçu
Uzman Çavuş Fatih Özkaya ile şehit Piyade Uzman Çavuş Sercan
Başa, Muğla Marmaristeki orman yangınına yapılan
müdahaleye, Afganistanda meydana gelen depreme, Amasya Genelgesinin yıl
dönümüne ve Pınar Gültekin davasına ilişkin açıklaması
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Türkoğlu
Lojistik Merkezine ilişkin açıklaması
31.- Giresun Milletvekili Necati Tığlının, Batlama
grup kara yoluna ilişkin açıklaması
32.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli
Milletvekili Nilgün Ökün HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarcanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın 338 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın 338 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbül ile Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, akaryakıt, LPG, tütün
mamulleri ve alkollü içecek sektörlerindeki ağır vergilere
ilişkin açıklaması
40.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, AKP iktidarının her
gün yaptığı yüksek zamlarla toplumun ayarını,
psikolojisini bozduğuna ilişkin açıklaması
41.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 22
Haziran Dünya Yenilenebilir Enerji Gününe ilişkin açıklaması
42.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, hayvancılıkla
uğraşan Aksaraylı bir vatandaşın feryadına kulak
verilmesini dilediğine ilişkin açıklaması
43.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, hasta
mahpusların çilesinin bitmediğine ilişkin açıklaması
44.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, üniversite
kontenjanlarının arz talep dengesi gözetilerek tespit edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
45.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Nevşehir
Milletvekili Faruk Sarıaslanın 338 sıra sayılı Kanun
Teklifinin geçici 1inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
46.- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz
ve arkadaşları tarafından, vatandaşların barınma
hakkına daha kolay ve ekonomik şekilde ulaşabilmesi için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 6/6/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 22 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Necdet İpekyüz ve
arkadaşları tarafından, yanlış ekonomi
politikaları nedeniyle azınlığın daha fazla
zenginleşmesiyle ortaya çıkan servet transferlerinin ve bu kapsamda
artan eşitsizliklerin nedenlerinin araştırılması
amacıyla 22/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkan ve
arkadaşları tarafından, basın mensuplarının
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/3925) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
22 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca'nın, Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ile 61 Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi
Kanunu Teklifi (2/4478) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 338)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve 64 Milletvekilinin Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4471) ile Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu
Raporlarının (S. Sayısı: 340)
VIII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 338) İstanbul Finans Merkezi Kanunu
Teklifinin oylaması
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Düzce ilindeki
Bakanlığa bağlı yurtlara,
Zonguldak ilindeki Bakanlığa bağlı yurtlara,
Karaman ilindeki Bakanlığa bağlı yurtlara,
İlişkin soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/65009), (7/65012), (7/65017)
2.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, ASDEPte
işçi olarak çalışanların 4/Bye geçirilmesi talebine
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanıkın cevabı (7/65396)
3.- Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin, engelli
bireylerin ALO 183 hattına erişimine ilişkin sorusu ve Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanıkın cevabı (7/65397)
4.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, KGM
bünyesindeki müşavir/danışmanlık hizmet alımı
adı altında çalışan taşeron işçilerin kadroya
geçirilmesi talebine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/65518)
5.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, bir sendika
tarafından dağıtıldığı iddia edilen hediye
çeklerine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanıkın cevabı (7/65685)
6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, 2018-2022
yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları
çerçevesinde Adıyaman için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da
AB programları çerçevesinde Konya için hazırlanan projelere ve ile
yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da
AB programları çerçevesinde Osmaniye için hazırlanan projelere ve ile
yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da
AB programları çerçevesinde Afyonkarahisar için hazırlanan projelere
ve ile yapılan yatırımlara,
Hatay ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Kırıkkale ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da
AB programları çerçevesinde Sivas için hazırlanan projelere ve ile
yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da
AB programları çerçevesinde Kırklareli için hazırlanan projelere
ve ile yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da
AB programları çerçevesinde Kırşehir için hazırlanan
projelere ve ile yapılan yatırımlara,
İlişkin soruları ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı
Derya Yanıkın cevabı (7/65789), (7/65790), (7/65791),
(7/65792), (7/65793), (7/65794), (7/65795), (7/65796), (7/65797)
22 Haziran 2022
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 106ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Kocaelinin yerel sorunları hakkında söz isteyen Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğluna aittir.
Buyurun Sayın
Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Kocaelinin yerel
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kocaeli'nin sorunları üzerine söz almış
bulunuyorum.
Kocaeli'den kaçan
kaçıyor, kaçamayan intihar ediyor. Kanada'ya Yukarı Hereke'den 700,
Dilovası'ndan 2 bin kişi gitti. İktidar son yirmi yılda
şehrin ışıklarını söndürdü. Kocaeli en
pahalı şehir durumunda. Tarım betonlaştı. Her gün
ilanlarda icradan satılık en az 5 tarla görüyorum.
Birçok insan İzmit'te
oturup Adapazarı'nda çalışıyor. Adapazarı'na gitmek
bile çok pahalı, İzmit-Adapazarı ulaşım ücreti bile 35
lira oldu. Ulaşım bir insan hakkı; bugün Türkiye'de en
pahalı insan hakkına dönüştü, vatandaş hem yüksek ücret
ödüyor hem bakımsız otobüslerde seyahat ediyor. Ulaşım
mesafeye göre olmalı; Fevziye'den Yeni Cumaya gidiş ücreti ile
Derince'den Umuttepe'ye gidiş ücreti aynı olmamalı. Banliyö
treni il içi ulaşımda öğrenciye, memura büyük kolaylık
sağlıyordu, şimdi bu yok. İzmit-Karamürsel arasında vapurlar
günde 7 seferden 1e düşünce işlevselliği de kalmadı.
Kocaeli Fuarı
köreltildi, turistik merkez olabilirdi ama millet bahçesine
dönüştürülüyor. İnterteks Fuar Alanının Kartepeye
taşınmasıyla ilgili arsanın şaibe iddialarına
cevap verilememektedir.
Kocaeli'nin çöp sorunu
çözülmüyor, çözülmediği için çöp arıtma tesisinin olduğu
Alikahyadaki ağır koku azalacağına her geçen gün
artıyor.
Yanlış
politikalarla tarım bitirildi, tüm topraklar betona döndü, imara
açıldı. Eşme'nin ayvası, İhsaniyenin elması,
Yarımcanın kirazı, Değirmenderenin
fındığı iktidar tarafından bitirildi. Tarifini
verdiğiniz manda yoğurdunu kendi elinizle bitirdiniz, mandaları
kasaba gönderdiniz.
Gemilerin
atıklarını körfeze boşaltmasında denetim
sıfır, göstermelik cezalar kesiliyor. Safiport Limanının
genişletilmesi, deprem bölgesi olan Kocaeli için hem büyük tehlike hem de
kimyasal taşıyan gemi kazaları riskine açık.
İktidar yirmi yılda
Kocaelide özgür medyayı ve sivil toplum örgütlerini iktidara
bağımlı hâle getirdi. Yandaşa verdiğiniz bir
Kandıra yolu var, bir buçuk yıldır yapılamıyor; bu
yola ölüm yolu diyorlar. Muhtar Recep Çalık, Sabri Çakıroğlu
daha yeni burada kazada öldü. Bu yolu yapmayı ertelediğiniz sürece ölen
vatandaşlarımızın kanı ellerinize
bulaşacaktır.
Son zamla
Vatandaşın
ihtiyacı olan Cengiz Topel Havalimanı'nı atıl hâle getirdiniz.
Sabiha Gökçen Havalimanının yükünü hafifletebilir, Kocaeliye de
imkân sağlanabilirdi ama şimdi kapalı. Darıcada, kurye
Talha yanları asfaltla kapatılmayan rögar kapağının
üzerinden geçerken motosikletin devrilmesi sonucu öldü. İşte,
Türkiyede canınız bu kadar ucuz.
İzmitte bir yokuş
var, dillere destan, öyle ki Santral rampasının adı da
aslında ölüm rampası Baştan yapılan yanlış yol
onlarca kazanın ve can kaybının nedeni oldu. Ülkede var olan barınma
sorunu Kocaeli'de de devam ediyor. Geçen yıl Derince'de 600 lira olan
kiralar bu yıl 1.500-2.000. Ülkeyi getirdiğiniz hâl bu.
Ekonomik
sıkıntılar ve diğer sorunlar vatandaşları
depresyona soktu, asayiş olayları ve intihar vakaları Kocaeli'de
had safhada, Kocaeli Teksas'a döndü.
Kocaeli'de maalesef
intiharlar devam ediyor. Son bir ayda en az 13 kişi intihar ederek öldü,
intiharların yaş ortalaması 32.
İş cinayetlerinin
en çok yaşandığı 2nci il Kocaeli oldu, nüfusa
oranlandığında Türkiye şampiyonuyuz. 2022
yılının ilk beş ayında Kocaeli'de 27 işçimiz
iş cinayetine kurban gitti. İncelemeler yapılmıyorken
iktidar vekilleri çıkıp Denetimler sıklıkla
yapılmakta. diyebiliyor. Her 100 iş yerinden sadece 1inin
denetlenmesi, iş cinayetlerinin vahim tablosunu ortaya koyuyor. Bu
denetlenmeme hâli kamuda da devam ediyor. İzmit Serdar Mahallesi'nde 3
yaşındaki küçük Yakup, çöp konteynerinin devrilmesi nedeniyle,
altında kalarak feci şekilde can verdi.
Derincede
katıldığımız Safiport liman genişletme ÇED
toplantısında, halkımızın tepkileri sonrası
toplantı iptal edilmişti ve usulsüz tutanak tutuldu. Zaten Google'a
usulsüzlük yazınca karşınıza AK PARTİ
çıkıyor.
Deprem tehlikesi ve
gemilerden sızabilecek kimyasalların denizi kirletme tehlikesi var.
Müsilaj felaketini daha yeni yaşamıştık. Denizlerimiz çok
kirli ve rant ittifakıyla verdiğiniz ihalelerle sahilleri
dolduruyorsunuz. Derince Çınarlı bölgesinde bir kısım
ormanlık alan bir gecede kararnameyle orman vasfından
çıkarıldı. Kent Konut, ormanları katledecek yeni
betonlaştırma ihaleleri peşinde.
Bir vali atamışsınız,
vali mi siyasetçi mi belli değil. Kocaeli vekilleri, yeriniz garanti
değil, Seddar Yavuz geliyor, ona göre. Seddar Yavuz ekmek
fiyatını, minibüs ücretini düşürme derdinde değil, tek
derdi 28inci dönemde vekil olmak. İzmit Halkevi Binası ihalesi
3üncü kez iptal edildi. Kocaeli Valiliğine soruyorum: Neler dönüyor?
Öğrenciler bayramda ailelerini ziyaret edemedi.
İktidarınızda barınamıyoruz. diyen gençler
oluştu, bunun tek sebebi
sizsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu, buyurunuz efendim.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) 4 işçinin öldüğü Çayırova
fabrika yangınında bilirkişi ve itfaiye raporunda ihmaller
ortadayken, sırf gerçekler ortaya çıkmasın diye soru önergemize
üç yıldır cevap verilmiyor. Kocaelide yüz binlerce Kürt var ancak
Derince Belediyesi Kürtçe konseri, Çayırova Belediyesi Kürtçe tiyatroyu
yasaklıyor. Kürtlerden oy talep ediyorsunuz ama Kürtçeyi
yasaklıyorsunuz. Tahir Büyükakının baskılarından bıkan
34 muhtar Biz partili muhtarlar değiliz. diyerek istifa etti.
Kocaelispora 70 milyon harcadınız ancak
yandaşlığı esas alan politikalar yüzünden Kocaelispor 2.
Lige düştü. Kocaelispora her hafta destek veriyorum, Kocaelisporun hak
ettiği yer burası değil.
MHP, AK PARTİden
bakanlık almıyor sadece, ihale alıyor. Bakanlık
almıyor, ihale alıyor. Kocaeli MHP İl
Başkanlığı belediyeden ya ihale alıyor ya da kafe
alıyor; haklılar, daha kârlı. Eski MHP İl Başkanı
Aydın Ünlünün Tramvay Kafesi şaibelerle dolu, sözleşmeye
uyulmuyor;
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Savcılığa ver,
savcılığa. Boş boş konuşma,
savcılığa ver eğer öyle bir şey varsa.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Bir selamlama için efendim
BAŞKAN Bu hızla
bir dakika daha verilir efendim.
Buyurun Sayın
Gergerlioğlu.
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Verme efendim, iftira atıp duruyor
Sayın Başkan.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Sözleşme elimde. İhale alanın
haberini yapanı da Savcı, eski Ülkü Ocağı
Başkanının öldürttüğünü iddia ediyor. Evet, Gazeteci Güngör
Arslanın eski Ülkü Ocakları Başkanı Ersin Kurt
tarafından öldürülme olayından bahsediyorum. Kocaeli, Cumhur
İttifakına 13 vekilin 8ini verdi, siz Kocaeliye ne verdiniz? Bir
hastane, şehir hastanesi yapacağım diye şehrin dört bir
yanındaki hastaneleri kapatmanın mantığı ne?
Hayır, yapamıyorsunuz da. Şehir hastanesinin pandeminin
başında bitmesi gerekirken niye hâlâ bitmedi? Kocaelide eczaneler
kapanma noktasında. Eczacılar Kırk sekiz yıllık
eczacıyım, ne böyle bir zam gördüm ne böyle bir ilaç krizi. diyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bülbül, buyurunuz efendim.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, HDPli hatibin partimizi de hedef aldığını
düşündüğümüz bütün ifadelerini burada reddettiğimizi ifade etmek
istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin kurumsal olarak hiçbir şekilde ne
ihale peşinde koşması ne de haksız bir kazanç elde etmesi
söz konusu dahi olamaz. Geçen hafta bunu Sayın Saffet Sancaklı ifade
etmiştir.
Bir cinayet hadisesinden
bahsediliyor, bu cinayet hadisesinde bahsi geçen kişinin de
-yanlış hatırlamıyorsam- 2001-2002 yıllarında
Ülkü Ocakları Başkanlığı olmuş. Üzerinden geçen
yirmi yıl içerisinde partimizle en ufak bir bağlantısı,
ünsiyeti olmayan, herhangi bir ilişkimiz olmayan bir kişiden
bahsediliyor burada.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Dolayısıyla kurumsal olarak yapımızı hedef
alan bu suçlamaları şiddetle reddediyoruz. Varsa elinde bizi
bağlayacak nitelikte bir delil, kendisini derhâl ilgili makamlara,
yargı makamlarına başvurmaya davet ediyoruz.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Aydın Ünlüden bahsediyoruz. Aydın
Ünlü Sayın Bülbül; Aydın Ünlü, eski İl
Başkanınız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Partimizin kurumsal olarak böyle bir
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Eski İl Başkanınız, MHP
İl Başkanınız, Aydın Ünlü.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) -
işin içinde olduğunu ihsas ederken siz,
şahısların cezai anlamda herhangi bir koruması, şusu
busu söz konusu değildir, herhangi bir dokunulmazlığı
yoktur. Varsa ne
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Eski İl Başkanınız, MHP
İl Başkanı, Aydın Ünlü
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Kimin elinde ne varsa herkes elindekini döksün, yapılacak
şey, ne varsa
Yargı önünde biz hesabı her zaman verdik, vermeye
de hazırız. Milliyetçi Hareket Partisi, yanlışın
himaye edildiği, ihanetin himaye edildiği bir siyasi hareket
değildir. Biz, hesabını veririz, aklandıktan sonra
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ceza alan, suçlu bulunan kim varsa cezasını çeker ama
onun dışında, beraat eder, aklanırsa da yoluna aynı
şekilde devam eder. Milliyetçi Hareket Partisinin bugüne kadar
izlediği yol bu olmuştur. Kurumsal açıdan bu noktada Milliyetçi
Hareket Partisini ilzam edecek, töhmet altında bırakabilecek en ufak
bir durum söz konusu değildir. Bunun dışındaki
iddiaların tamamı dediğim gibi yargıya intikal ettirilip bu
noktada takibatı yapılacak olan hususlardır, partimizin bunlarla
alakası yoktur.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Bütün belgeler elimde Sayın
Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sen çok zorluyorsun.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Varsa elinde belge savcılığa git. Burası
savcılık mı?
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sözleşme burada, kira sözleşmesi
burada, bak.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sen çok zorluyorsun.
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Kaldırıp kaldırıp durma.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Gökan Zeybekin, Bayburtun sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Bayburt'un sorunları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Gökhan Zeybek'e aittir.
Buyurunuz Sayın Zeybek.
(CHP sıralarından alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
21 Haziran 1989 tarihinde il
olan Bayburt'un il oluşunun 33üncü yılını bu vesileyle
kutluyorum. Bunda emeği geçen önceki dönem İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, eski İçişleri Bakanı
Ülkü Güney ve Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya da teşekkürlerimi
iletiyorum. Peki, Bayburt il oldu da ne oldu? 110 bin nüfuslu ilçeyken il
olduktan sonra da 84 bin nüfuslu bir ile dönüştü ve bugün, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde 1 milletvekiliyle temsil edilen tek il durumunda. Peki, bu
sorunlar niye Bayburtun nüfusunun azalmasına yol açtı? Pek çok sorun
var; tarım ve hayvancılıkla geçinen ve
ağırlıklı olarak kırsal kalkınmanın önemli
olduğu Bayburtta iktidarın uyguladığı
yanlış ekonomik politikalar yüzünden hayvancılıkta, toplam
hayvan varlığında ciddi azalma, aile tipi üretimde ciddi azalma,
tarımsal rekoltede de ciddi azalma meydana gelmiştir. Şeker
pancarı üretiminde uygulanan ciddi kotalar yüzünden şeker
pancarının eksik üretilmesi, beraberinde küspe üretiminin
azalmasına ve hayvancılığın temel yem girdisinin
ortadan kalkmasına yol açmıştır. Başka ne
olmuştur? Özellikle son dört yıl içinde yanlış uygulanan
ekonomik politikalar yüzünden tarımsal üretimdeki girdi maliyetleri yüzde
300ün üzerinde artmış, köylü ekemez biçemez hâle gelmiştir.
Öyle ki zaten sulamada ciddi biçimde sıkıntı yaşayan köylü
için, 2022 yılında Demirözü Barajından su kullanacak olan
köylülerden yonca ekiminde dönüm başına 40 liralık bir sulama
bedeli talep edilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
geçen yıl biçeri dekar başına 40 TLye kullanan köylümüz,
şimdi, 2022 yılında akaryakıtta meydana gelen zamlar
sebebiyle 140 TLye ekinini biçmek durumunda kalmıştır. Peki,
bütün bunların altında köylü ezilirken ne olmuştur? Gene
iktidarın yanlış ekonomik uygulaması ve yanlış
strateji yüzünden eğitimde taşımalı eğitim Bayburtun
temel eğitim sistemine dönüştürülmüş, neredeyse köy
okullarının tamamı kapanmış, sadece birkaç
kapanmış olan beldedeki okula köylülerin çocukları
taşınmıştır. Peki, bilmez misiniz ki eğitim
çağında çocuğu olan insanlar aynı zamanda üretim
çağındaki insanlardır yani ilkokul çağında çocuğu
olanlar genç ailelerin yöneticileridir. Siz okulları
kapattığınızda, taşımalı eğitimle
insanları beldelere ve şehir merkezine
taşıdığınızda köyde ne hayvancılık
yapan ne koyun besleyen ne çobanlık yapan ne de tarlasını
sürecek adam bırakmadınız.
Başka önemli bir sorun,
değerli arkadaşlar, Bayburtun merkezinde sebze hali yok. Mersinden,
Adanadan, Çukurovadan, başka illerden gelen ürünler Erzuruma,
Erzincana gidiyor; Bayburtlu bu ürünleri ancak kamyonetle Erzurum ve
Erzincana giderek alabiliyor. Bu nedenle de Türkiyede sebzeyi en pahalı
yiyen il Bayburt yani Türkiyede geri kalmışlıkta başlarda
gelen Bayburtun şimdi sebzeyi en pahalı tükettiğini görmek
gerekir.
Yine, Aydıntepe ve
Demirözü ilçelerimizde sağlık sorunları ciddi boyuttadır.
Bu ilçelerimizdeki hastanelerde neredeyse herhangi bir uzman doktora
rastlamıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Türkiyede içinden nehir geçen çok sayıda vilayet vardır; bunlardan
bir tanesi de Bayburttur. Çoruh Nehri Bayburtun içinden geçiyor ancak siz
yanlış bir uygulamayla içinden nehir geçen Bayburtta âdeta
etrafını beton tünellerle kapatarak nehri kanala dönüştürdünüz
ve Bayburt artık içinden kanal geçen bir şehre dönüşerek
-gerçekten de su seviyesi neredeyse insanların yolda yürüdükleri mesafeden
5-
Buradan bir çağrı
yapmak istiyorum. Bayburt yüksek plato üzerinde ekim yapılan bir bölge
olduğu için de Toprak Mahsulleri Ofisinin ağustos ayının
sonuna kadar yapmış olduğu alımlar Bayburtun sorununu
çözmemektedir. Buradan çağrı yapıyorum: Toprak Mahsulleri Ofisi
Bayburtta alımları eylül ayının sonuna kadar uzatmalı
ve TİGEM üzerinden köylüye verilecek olan yem ve diğer desteklerde de
ciddi biçimde piyasada piyasa oyuncusu olarak ürün satıcılarla
iş birliği yapmaktan vazgeçmeli ve burada köylüyü koruyacak bir hâle
gelmelidir. Bir köylünün söylediği: 2.500 lira emekli maaşı
alıyorum, Bayburt'ta yılda 3 ton kömür tüketiyorum. Kömürün tonu 8
bin lira, 3 ton kömürün toplam maliyeti 24 bin lira. Şimdi
düşünebiliyor musunuz emekli maaşının tamamıyla bir
yılda tüketeceği kömürü almak zorunda kalan köylülerden bahsediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla)
Sayın Başkanım, Bayburt'un 1 milletvekili var, bana biraz ek
süre verirseniz
BAŞKAN Buyurunuz.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Burada, yine, Bayburt'ta
köylü kazanacak, şehre gelecek, esnaftan alışveriş yapacak.
Değerli arkadaşlar, Bayburt'ta 4 kişilik bir aile köyden
şehre gelebilmek için kişi başı 40 lira minibüs ücreti
verecek. Şimdi, 4 kişi 160 lira gidiş, 160 lira geliş; 320
lira. Sordum ben Bayburtlulara -Bayburt'un yaprak döneri meşhurdur- Siz,
Bayburt'ta döner yiyebiliyor musunuz? Ya, ne döneri, biz eve dönemiyoruz, ne
Bayburt'ta döner yemesi. dediler. (CHP sıralarından
alkışlar) Yani siz köylünün Bayburt'a gidip eve dönmesini bile
imkânsız hâle getirdiniz. Ulaşımdan sağlığa, taşımalı
eğitimden yerleşim birimlerinde yaşanan sorunlara kadar
gerçekten Bayburt, Ankara'nın doğusundaki illerin ortak
özelliğini göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın
efendim.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla)
Selamlayayım.
Son çağrım şu:
Sayın bakanlar, Bayburt'a gittiğinizde partililerinizle, valiyle,
kaymakamla bir araya gelmek yerine, siz de Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilleri gibi halkın arasına karışın, lütfen
köyleri gezin, lütfen kasabalara gidin, lütfen halkın nasıl
dertlendiğini görün ve gerçeklerle yüzleşin. Oraya gidiyorsunuz,
dönerleri yiyorsunuz, kebapları yiyorsunuz, dönüyorsunuz, geliyorsunuz ama
Bayburt'un nüfusu azalmaya devam ediyor. Bayburt, tıpkı bütün Anadolu
şehirleri gibi göç vermeye devam ediyor. Bunu çözmenin yolu
kalkınmayı, topyekûn kalkınmayı, üretimi, başta aile
tipi üretimi geliştirmek için, kredilerinizi, Ziraat Bankası ve Halk
Bankası kredilerinizi Demirörene vermek ya da Ataşehir'deki gibi plazalar
yapmak yerine köylüye, çiftçiye vermeyi bir an akıl edin ve
-kalkınmanın köylüden- milletin efendisinin de tıpkı
Bayburt'un köylüsü gibi, Anadolu köylüsü olduğu gerçeğini görünüz ve
yanlıştan vazgeçiniz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Zonguldak'ın düşman işgalinden
kurtuluşunun 101inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Zonguldak
Milletvekili Hamdi Uçar'a aittir.
Buyurun Sayın Uçar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçarın, Zonguldakın düşman
işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
HAMDİ UÇAR (Zonguldak)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Yeni Grup Başkan
Vekilimiz Yılmaz Tunç Beyefendi'ye de yeni görevlerinde üstün
başarılar diliyorum.
Zonguldak ilimizin
düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümünü
kutluyoruz. Merdivenli yokuş yollarıyla, hırçın ve
dalgalı deniziyle, her sokağına sinmiş kömür izi ve
kokusuyla, yeşil ve mavinin dostça kucaklaştığı, kara
elmas diyarı Zonguldaktan, emeğin başkenti, enerji şehri
Zonguldak'tan selam ve saygılarımı getiriyorum.
Zonguldak'ta 10 Haziran 1919
yılında başlayan Fransız işgali, 21 Haziran 1921de
sonra erer. İşgalin sebebi, günümüzde petrol kadar önemli olan
taş kömürüdür.
Bugünün bir diğer
özelliği ise Uzun Mehmet'i Anma Günü olmasıdır. Taş
kömürünün bulunmasıyla başlayan kara elmas macerası hem ülkenin
hem bölgenin kaderini etkilemiştir. Ülkenin kalkınmasında ve
sanayileşmesinde Zonguldak havzası yıllarca önemli bir rol
üstlenmiştir. Emeğin başkenti, cumhuriyetimizin ilk vilayeti
olan Zonguldak, yüz bir yıl önce bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları tarafından Fransız işgalinden
kurtarılmıştır. Türk sanayisine uzun yıllar yön veren
Zonguldak kömür havzası, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bugüne
kadar yüz binlerce hemşehrimize ekmek kapısı olmuştur.
İşte, bu şehre borcumuzu ödemek için şehrimizin bir ucundan
diğer bir ucuna kadar özellikle şehir merkezinde yapılan
düzenleme ve hizmetlerle şehrimizin vizyonunu değiştiriyoruz.
Şehrimize kazandırdığımız 400 yataklı devlet
hastanesi yakın zamanda vatandaşlarımızın hizmetine
sunulacaktır. Geçen hafta şehrimizde
ağırladığımız Ulaştırma
Bakanımız Sayın Adil Karaismailoğlu Zonguldak- Filyos
arası çalışmalarımızı yerinde incelemiş ve
Ereğli-Devrek yolunun bu yıl bitirilmesi için gerekli
talimatları da vermiştir. Ereğli kaymakamlık ve ilçe
emniyet müdürlüğü binalarının ihalesi yapılmış,
Ereğli fakülte binamıza yakında başlanacaktır. Gökçebey
Organize Sanayi Bölgesinin tüm işlemleri bitmiş, resmiyet
kazanmıştır. Profesör Doktor Şaban Teoman Duralı
Tünelleri ve Karaelmas kavşak düzenlemesiyle Zonguldak-Kilimli arası
beş dakikaya indirilmiştir. Beycuma Huzurevi Yapım Projesiyle
ilgili protokol imzalanmış, Zonguldak sahil düzenlemesi
bitirilmiş, Zonguldak merkezde yıllardır el sürülmeyen, kangren
hâle gelen dere ıslahı da yapılmaya
başlanmıştır. Lavuar alanıyla ilgili koruma kurulundan
onaylar alınarak çalışmalara hızlı bir şekilde
başlanmıştır. Bu ve birçok hizmetlerle şehrimizin her
yeri âdeta şantiye durumuna gelmiştir. Bu anlamda bizlerden
desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Çevre ve Şehircilik
Bakanımız Sayın Murat Kuruma ve Ulaştırma
Bakanımız Sayın Adil Karaismailoğluna sonsuz teşekkürlerimi
belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugüne kadar kara elmas diyarı olarak
anılan Zonguldak, Karadenizde bulunan ve hepimizi sevindiren 540 milyar
metreküp doğal gaz müjdesiyle bundan sonra da ülkemizin enerji üssü olarak
adlandırılacaktır. Asırlık cumhuriyetimizin
asırlık projesi olarak adlandırabileceğimiz Karadeniz
doğal gazında geçen hafta büyük bir adım daha
atılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın
katılımıyla Karadeniz gazını denizden karaya
taşıyacak boruların kaynağını yaparak denize
indirdik. Tüm hemşehrilerimizle birlikte 85 milyonun mutluluğuyla bu
ana şahitlik ettik.
Son dönemlerde sıkça
bahsedilen Filyos Projesi, vatana ve bayrağına bağlı
memleket sevdalılarının gurur duyacağı bir eserdir.
Fakat vatan ve bayrak sevdası olmayan, Burada gaz yok, sizi
kandırıyorlar. diyen kafalara da bizim söyleyecek sözümüz yoktur.
Halkımız onlara gereken cevabı inşallah sandıkta
verecektir.
İlk etapta günlük 10
milyon metreküp, ikinci etapta günlük 40 milyon metreküp doğal gaz
çıkarılması hedeflenmektedir. Türkiyenin enerji
bağımsızlığına giden yolun en önemli
adreslerinden biri de Zonguldak olacaktır. Enerji, uygarlık demektir,
enerji hayattır. Şu anda Karadeniz doğal gazında 250
mühendis, 4.200 işçi, 16 gemi denizin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Uçar.
HAMDİ UÇAR (Devamla)
Karadenizde keşfedilen 540 milyar metreküp gazın 2023te milletle
buluşması için masabaşında ve sahada hummalı bir
çalışma yürütülmektedir. Denizin altından borularla Filyosa,
evlerimize gelecek olan doğal gaz, ülkemizin stratejik önemini ve enerji
alanındaki ağırlığını bir kez daha
göstermektedir. Bu projenin gizli kahramanları, akıl teri ve
alın teriyle tüm çalışan emekçilerimizin önünde saygıyla
eğiliyorum.
AK PARTİ olarak bizim
gündemimizde ülkemize ve milletimize yaptığımız ve
yapacağımız hizmetlerden,
kazandırdığımız ve
kazandıracağımız eserlerden başka bir konu yoktur.
Tüm bu duygu ve
düşüncelerle bu ülke, bu toprak uğruna canlarını feda eden
şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyorum.
Alaplı, Çaycuma, Devrek,
Gökçebey, Ereğli
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
HAMDİ UÇAR (Devamla)
Kilimli, Kozlu, birbirinden kıymetli her biri farklı coğrafi ve
kültürel özelliklere sahip 8 ilçe ve 19 mahallemizdeki tüm
hemşehrilerimize yürek dolusu saygı ve selamlarımı
iletiyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren sayın milletvekillerine
yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Çelebi
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, köy korucularının
özlük haklarına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
1.800ün üzerinde şehit
veren, 3 bin gazisi olan köy korucularımız bekçilik benzeri bir
statüye kavuşturulmalıdır. 7/24 görevleri dışında
odun kesimi, yol kontrolü, karakol nöbeti, çığ felaketinde yardım,
kule nöbeti, öncü üs bölgesi koruma, baraj güvenliği ve bunun gibi
görevleri de yürütmekteler. Köy korucularının emekli oldukları
hâlde tazminat hakları yok. Yerleşim yerlerinden uzak bölgelere
operasyonlara gidiyorlar, dış görev ücreti yetmiyor, bu ücret
iyileştirilmelidir. Görev yerlerinde elektrik, su, ısınma
problemleri bulunmaktadır. Gönüllü köy korucularının da herhangi
bir maaş veya sosyal hakkı yoktur, kadroya geçmek istemektedirler. Bu
kahramanları da unutmayalım diyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Girgin
3.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, orman yangınlarıyla
mücadele için Türk Hava Kurumunun elindeki uçakların benzerlerinin
artırılması, gece görüşlü helikopterlerin temin edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Marmaris'te dün çıkan
yangında cansiparane çalışan orman emekçilerine, büyükşehir
ve ilçe belediyelerinden katılan itfaiye ekiplerine, gönüllülere
teşekkür ediyoruz, kazasız belasız bu mücadeleyi sonlandırmalarını
diliyoruz. Aslolan yangın çıkmadan önce önleyici tedbirlerin
alınmasıydı. Uzmanlar Geçen yıl kiralanan 10 adet uçak
ülkemiz koşullarına uygun değildir. diyor. Su dolumunu sadece
havaalanından yapan, 1 seferi bir saati bulan, 3 ton kapasiteli bu uçaklar
etkin değildir. diyor. Geçen sene
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Aydın
4.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, enflasyon farkı
zammının tüm çalışanlara verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde enflasyon
TÜİKe göre bile yüzde 73,5. Muhtemelen haziran sonu itibarıyla da
yüzde 80leri bulacak ve asgari ücrete de bir zam söz konusu. Şimdi
maillerimize, telefonlarımıza WhatsApp'tan çeşitli mesajlar
geliyor. Kamuda çalışan, sendikalı sendikasız bütün
işçiler de ara zam talep ediyor, üniversiteli olup işçi kadrosunda
olan kamu çalışanları zam talep ediyor. Memurlara yapılacak
yaklaşık yüzde 40 civarındaki enflasyon farkı eğer
burada, çalışan sendikalı sendikasız işçiler, ara
elemanlar, üniversite mezunu kadrosuz işçiler gibi çalışanlara
yapılmazsa emin olun bütün iş barışı bozulacak.
İnsanların bu hayat pahalılığında zaten
hayatlarını idame ettirmekte zorlandığı bir ortamda da
çok büyük sıkıntılar doğacaktır. Bize ulaşan bu
çığlıkları, isyanları duyun. Eğer bir zam
yapılacaksa herkese eşit ve adil şekilde zam
yapılmasını buradan bir kez daha talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Özdemir
5.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Evim mağdurlarına
ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Daha önce de gündeme
getirdiğim üzere kamuoyunda Evim mağdurları adıyla
bilinen faizsiz ev ve taşıt alma vaadinde bulunan şirketlerin
yarattığı mağduriyetler devam ediyor. Meclis Genel
Kurulunda geçtiğimiz nisan ayında kabul edilen kanun maddeleri
mağdur edilen vatandaşları korumuyor. Firmalarla birlikte TMSF
de yasayı açıkça ve keyfî olarak ihlal ediyor. İki buçuk ay
geçmesine rağmen devir işlemleri çok yavaş ilerliyor.
Vatandaşa almadığı hizmetin bedeli ödetiliyor. Artan
enflasyon karşısında yatırılan paraların
değerinin de düşmesiyle birlikte vatandaşların
mağduriyetleri daha da artıyor. Faaliyetlerine şeffaf ve
açık olarak devam etmeyen 6 firmayla birlikte gerçekten hiçbir denetim
mekanizması bulunmuyor. Buradan başta Hazine ve Maliye
Bakanlığını, TMSFyi, BDDK'yi, bütün kurumları
uyarıyorum ve yasal düzenlemeyi yerine getirmeyen özellikle iktidar
partisi yetkililerinin de bu denetimin yapılması konusunda gerekli
adımları atması için tekrar çağrıda bulunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
6.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKPnin tarım
politikasının ülkeyi hızlı bir gıda krizine
sokacağına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ekmeğin fiyatı 5
lirayı buldu. Bir gün mazot, diğer gün ekmek, ertesi sabah elektrik
almış başını gidiyor, vatandaşın mecburen
kullandığı, tükettiği ne varsa atbaşı zam
yarışında. Kışa girerken yani ekmek 1,5 lirayken biz
burada bunları söyledik, Bakın, bu kafayla giderseniz yazın
ekmek 5-6 lirayı bulur. dedik. Bunu görmek için müneccim olmaya gerek
yok, azıcık piyasayı bilenler, tarımdan anlayan herkes bu
işin buraya gideceğini görüyordu zaten. Bir tek AKP görmedi, ya bakar
kördüler ya da görmek istemediler. Amaç, birileri para kazansın, çiftçimiz
ezilsin. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçları beklemek
mümkün değildir. Bu tarım politikanızla ülkemizi hızlı
bir gıda krizine sokacaksınız. Vatandaş peyniri, sütü, eti
unuttu, elinde kuru ekmek var, onu da almaya çalışıyorsunuz.
Yeter artık! Çiftçimize destek olun! Ekmeği, mazotu, elektriği
zamlarda yarıştırmak yerine bu kadar yanlışı
nasıl üst üste yapıyoruz diye düşünün. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Güneş
7.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, İYİ Parti Genel
Başkanı Meral Akşenerin Pınar Gültekin davasında
verilen kararla ilgili Hükûmeti sorumlu tutmasına ilişkin
açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cenab-ı Allah, Maide suresinde Kim bir insanı haksız yere
öldürürse o sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. demektedir.
Temmuz 2020 yılında üniversite öğrencisi Pınar Gültekinin
öldürülmesi hepimizi derinden üzmüştür. Genç yaşta bir
kızımızın öldürülmesi sebebi ne olursa olsun asla kabul
edilemez. Cinayet zanlılarının en ağır cezayı
alması hepimizin temennisidir. 20 Haziranda Bolu 3. Ağır Ceza
Mahkemesinin verdiği karar vicdanlara uygun gelmiyor olabilir, kabul
edilemez bulabiliriz. Neticede üst mahkemeler vardır, Türk
yargısı Türk milleti adına en uygun kararı verecektir ama bugün
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşenerin bu mahkeme
kararıyla ilgili Hükûmetimizi sorumlu tutmasını kabul edilemez
buluyoruz. Bu olayların siyasete alet edilmesinin doğru
olmadığını ifade ediyor, kadınlarımızın
haklarının korunması hakkında Hükûmetimizin
attığı adımları hepimiz biliyoruz. Bir daha böyle
olayların yaşanmamasını temenni ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Karaduman
8.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, Ağrı Belediye
Başkan Yardımcısının Saadet Partisine karşı
tutumuna ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN
(Konya) Sayın Başkanım, Saadet Partisi olarak ülkemizi
karış karış geziyoruz ve vatandaşlarımıza
ulaşıyoruz. Bu minvalde Ağrıda iki gün önce gerekli bütün izinler
alınmış ve Ağrının çeşitli noktalarına
üye stantları açılmıştır. Bütün izinler
alınmış olmasına rağmen Ağrı Belediye
Başkan Yardımcısı bir kişi tarafından üye
standımıza ve arkadaşlarımıza çirkin bir şekilde
saldırılmış ve Saadet Partisi diye bir parti mi
varmış? Size Ağrıda stant açtırmam ve sizi
Ağrıdan çıkarmam. gibi cümlelerle -en basit ifadeyle-
hadsizlik yapılmıştır. Bu şahsı ve onu hâlâ
görevde tutanları en ağır şekilde kınıyorum.
Kimsenin Saadet Partisine bu cümleleri söylemeye ne hakkı ne de haddi asla
söz konusu değildir. Çatlasanız da patlasanız da Saadet Partisi
her yerde en güçlü şekilde var olmaya devam edecektir.
BAŞKAN Sayın
Kaşlı
9.-
Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının, Aksaray Şehit Önder
Güzel Polis Meslek Eğitim Merkezi 28inci dönem mezunu 506 bayan polisi ve
ailelerini bu mutlu günlerinde tebrik ettiğine ve yeni görev yerlerinde
üstün başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
An itibarıyla devam eden
Genel Kurul çalışmalarımız nedeniyle bugün mezuniyet törenlerine
katılamadığım Aksaray Şehit Önder Güzel Polis Meslek
Eğitim Merkezi 28inci dönem mezunu 506 kıymetli bayan polis
kardeşimi ve ailelerini bu mutlu günlerinde tebrik ediyor, yeni görev
yerlerinde üstün başarılar diliyor, yolunuz ve bahtınız
açık olsun diyorum.
Polis
teşkilatımızın bu güzide evlatları
halkımızın huzur ve güvenliği, vatanın ve milletin
bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek için hiç durmadan, yılmadan,
yorulmadan çalışacak, bu şerefli mesleği icra edeceklerdir.
Polis teşkilatımız güvenliğimizin güvencesidir.
Bu vesileyle, Allahın
sizleri ve bütün güvenlik güçlerimizi koruması duası ve temennisiyle
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Özyavuz
10.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuzun,
Şanlıurfaya şanlı unvanının verilmesinin
38inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Millî mücadelede
gösterdiği üstün kahramanlıkla tarih yazan
Şanlıurfamıza şanlı unvanının
verilmesinin 38inci yıl dönümünü kutluyorum. Emeği geçen
şehitlerimize ve gazilerimize Allahtan rahmet ve
şükranlarımı sunuyorum.
Birlik, beraberliğin ve
bin yıllık kardeşliğin sembolü olan
Şanlıurfalı hemşehrilerimi buradan saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Arık
11.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayserinin Yahyalı
ilçesinin Senirköy Mahallesinin tapu ve su sorununa ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yahyalı ilçemizin
Senirköy Mahallesi tarım ve hayvancılıkla
uğraşıyor. Uğraşıyor dediğime de
bakmayın, günümüz Türkiyesinde ne kadar tarım ve
hayvancılık yapabilirse o kadar yapmaya çalışıyorlar.
Merası olmayan mahallemizin yıllardır sonuçlanmayan tapu sorunu
artık kangren olmuş durumda. Mahallenin sınırları dahi
belli değil.
Mahallemizin bir diğer
sorunu ise içme suyu. Maalesef, Senirköylüler su değil, kireç içiyor.
Muhtarımız Sayın Erol Sarıkaya, içme suyu sorununun
yanı sıra tarım arazilerine giden yollarının da
genişletilmesini istiyor, talep ediyor ama yetkililer ecekle acakla Senirköylüleri
yıllardır oyalıyor, seslerini duymuyor; artık seslerini
duyun mahallemizin.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Yılmazkaya
12.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, iktidarın süper
ekonomi modeli sayesinde zamların ardı arkasının
kesilmediğine ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
İktidarın süper
ekonomi modeli sayesinde zamların ardı arkası kesilmiyor.
Paranın yüzde 150 devalüe olması bir taraftan, yüksek enflasyon ve her
gün gelen zamlar diğer taraftan; vatandaş ve esnaf illallah etti. Tüm
Türkiye genelinde olduğu gibi ilim Gaziantepte de şoför esnafı,
mazotun yüzde 330 zamlanarak 30 liranın üzerinde satılmasına
isyan ediyor. Taksici, dolmuşçu, otobüsçü, servisçi maliyetleri yüzünden
kontak kapatıyor, vatandaş arabasına binemiyor. Siz sanki bu
ülkede yaşamıyormuş gibi davranıyorsunuz.
Akaryakıtın dışında diğer giderleri
karşılayamaz duruma gelen özel halk otobüsü işletmecileri ile
ticari taksi sahipleri yakıt zammının bir an önce önüne
geçilmesi için gerekli adımların atılmasını istiyor.
Hiç vatandaşın, esnafın derdini dinlemiyor musunuz? Kendinizi
saraylara kapatmış öylece yaşıyorsunuz. Yazık bu
ülkeye, bu millete yazık diyor; yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gökçel
13.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersindeki çiftçilerin sulama bedelini
ödeyemediklerine ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Mersinde narenciye
üretenler, meyvecilik yapanlar, sebze üreticileri, tarlasını
sulayacak çiftçiler sulama bedellerini ödeyemiyor. Ama Mersin Bölgesi Sulama
Kooperatifleri Birliği Başkanı Ersin Akdoğan, 300 milyon
liralık dolandırıcılık yapıyor. Bu dolandırıcı,
kendi çevresine ve vatandaşlara Arkamda Bakanlık var, tüm
yaptıklarımı Ankaradakiler biliyor ve destekliyor. diyor. Bu
sözler gazetelere yansıdı. Malum Bakanın, her suçluyla
olduğu gibi bu dolandırıcıyla da fotoğrafları
çıktı. Buradan Bakanlık koltuğunu işgal eden
kişiye sesleniyorum: Siz, Bakanlık binasını suçluları
ağırlama makamı olarak mı kullanıyorsunuz? Hiç umudum
yok ama eğer birazcık utanman varsa çıkar istifa edersin.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Ünver
14.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, nakliyeci esnafının
kullandığı akaryakıttan ÖTV ve diğer vergi yüklerinin
kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Geçen yıl 7,5 lira olan
motorin fiyatı bu yıl yüzde 330 zamla 30 lirayı aştı.
Dünya piyasalarında 80 dolar civarında olan ham petrol fiyatıysa
yaklaşık yüzde 50 artışla 110-120 dolar seviyesine
yükseldi. Her zamdan sonra dışarıyı işaret eden
iktidar yetkilileri, müsebbibi oldukları krizi Kriz yok. diyerek
geçiştirmeye çalışıyorlar. Ülkedeki fahiş
zamların sebebi AKP iktidarıdır. Akaryakıttaki fahiş
zamlar başta taşımacı ve nakliyeci esnafı olmak üzere
tüm vatandaşların belini bükmektedir.
Geçtiğimiz günlerde ilim
Karamanda dolmuşçu esnafı kontak kapatmak zorunda kaldı.
AKPnin fahiş zamları taşımacı esnafı ile yerel
yönetimleri ve halkı karşı karşıya getirerek toplumsal
barışı tehdit eder hâle gelmiştir. Yapılması
gereken, özellikle nakliyeci esnafının kullandığı
akaryakıttan ÖTV ve diğer vergi yüklerini kaldırmaktır,
iktidarı göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Tutdere
15.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlunun grup toplantısında
açıkladığı kırmızı mazot uygulamasına
ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Sayın Başkan, dünkü grup toplantısında
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,
çiftçilerimizin ve tarım sektörünün yaşadığı sorunların
halkın iktidarında nasıl çözüleceğini başlıklar
hâlinde, bir bir kamuoyuna açıkladı. Açıklanan
başlıklardan biri de çiftçilerimizin bugün
yaşadığı en büyük sorun olan yüksek mazot
fiyatlarını düşürecek, çiftçilerimizi ve üreticilerimizi yüksek
mazot zamlarından koruyacak kırmızı mazot
uygulamasıydı. Buradan Tarım Bakanlığına ve
Cumhurbaşkanlığına sesleniyorum: Sorunları çözmek için
samimiyseniz işte çözüm, Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun çözüm önerilerine kulak verin;
kırmızı mazot uygulamasını derhâl hayata geçirerek
çiftçilerimizin kullandığı mazottan ÖTV ve KDVyi
kaldırın, çiftçinin cebinden elinizi çekin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
16.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Akkuyu Nükleer Güç
Santraline ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem Mersinde,
Türkiyenin en büyük yatırımları arasında yer alan,
tamamlandığında 35 milyar kilovatsaat elektrik üretimiyle
Türkiyenin elektrik ihtiyacının yüzde 10unu tek başına
karşılayacak Akkuyu Nükleer Güç Santralinde, üretimi yapılacak
enerjinin enterkonnekte sisteme eklenerek ekonomiye
kazandırılması için kurulacak iletim hatları dikilmeye
başlandı. Türkiye Elektrik İletim AŞ tarafından,
enerji taleplerinin kesintisiz karşılanması ve uzun vadede
oluşabilecek enerji darboğazının engellenmesi amacıyla
Akkuyuda üretilecek enerjinin enterkonnekte sisteme dâhil edilerek ekonomiye
kazandırılması amacıyla kurulan iletim hatlarının
Silifke ilçesine bağlı Çamlıbel Mahallesi kısmına 10
adedi dikildi. Güç iletim devresinin, yüksek gerilim hatlarının toplam
uzunluğunun bin kilometreyi geçmesi bekleniyor.
AK PARTİ olarak,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde enerji alanında da yüz yıllık işi
yirmi yıla sığdırdık diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Zeybek
17.-
İstanbul Milletvekili Gökan Zeybekin, Bayburtun sorunlarına
ilişkin açıklaması
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bayburt ilimizde Avrupa Müze
Ödülü almış olan Baksı Müzesi ve Kenan Yavuz Etnografya
Müzesinin ulaşım sorunlarının çözülebilmesi için
Bayburt-İspir yolunun ve Demirözü-Erzincan yollarının mutlak
surette iyileştirilmesine ihtiyaç vardır.
Yine, Bayburtta
yapımı devam eden Kırklartepe Barajından sulama
ihtiyacının giderilebilmesi için ihalesinin hızlı biçimde
yapılmasına gerek görülmektedir.
Yine, Bayburt Aydıntepe
ilçemizdeki Gümüşdamla köyüne yapılması gereken barajla
İncili, Gümüşdamla, Aydıntepe, Arpalı ve
Aşağı ve Yukarıkırzı köylerimiz başta olmak
üzere, çok sayıdaki köyümüzün sulamayla ilgili sorunu çözülecektir.
Gübreye ulaşmakta güçlük çeken köylümüzün tek seçeneği,
kışın yağan karla oluşacak
olan suların doğru ve verimli biçimde kullanılmasıdır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Şevkin
18.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adananın Ceyhan ilçesine
bağlı İsalı, Gündoğan, Kızıldere ve
Kılıçkaya köylerinin taş ocağı dayatmasıyla
karşı karşıya kaldığına ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN
ŞEVKİN (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adana Ceyhan
ilçemize bağlı İsalı, Gündoğan, Kızıldere ve
Kılıçkaya köyleri, içme ve yer altı sularını,
tarımsal üretimi ve sağlıklarını tehdit eden taş
ocağı dayatmasıyla karşı karşıya. Mera
alanında olan bölgede murt, zakkum, maki, keçi boynuzu, zeytin, buğday,
nar, ayçiçeği yetiştiriliyor, hayvancılık
yapılıyor. Taş ocağında dinamitle patlatma
yapılırsa hem yer altı suları yer değiştirecek
hem de ortaya çıkacak toz, ürünlerin kurumasına neden olacak.
Tahribatı bilimsel verilerle kanıtlanmış olan alan için
köylüler dava açmıştır. 2010 yılındaki işletme
izni iptal kararının ardından aynı firma, aynı yere
yeniden izin için başvuruyor, MİGEM de bu bölgeye koordinatları
değiştirerek yeniden izin veriyor. Ayrıca, burası
Cumhurbaşkanlığı kararıyla afete maruz bölge
alanı ilan edilmiş olmasına rağmen maalesef burası
korunmuyor. Üç beş kişinin nemalanması için 4 köyde, binlerce
insanı yok sayan bu zihniyete Dur. demeyecek misiniz?
Çekin
artık ellerinizi köylülerin üzerinden, meralardan!
BAŞKAN
Sayın Çakırözer
19.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, gazeteci meslek
örgütlerinin bugün Genel Kurul gündemine gelen sansür yasasının geri
çekilmesi çağrısına ilişkin açıklaması
UTKU
ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Buraya
Ulustan geliyorum, gazeteci meslek örgütlerimizin bugün Genel Kurul gündemine
gelen sansür yasasının geri çekilmesi çağrısını
sizlere iletmeye geldim.
Kanun
Meclise sunulduğu günden bu yana gazeteciler, meslek örgütleri seslerini
duyurmaya çalışıyor. Biz milletvekilleri Gazetecileri,
milyonlarca yurttaşı baskı, sansür altına alacak,
hapsedecek düzenlemeleri geri çekin. dedik; dinlemediniz, dinlemiyorsunuz.
Daha bugün,
yasa Meclisten geçmeden, İletişim Başkanı Orman
yangınlarıyla ilgili dezenformasyon paylaşımı yapanlara
hukuki işlem uygulanacak. diyor. İşte yasa budur; bu yasa
gözdağı, sindirme, korkutma yasasıdır. Bu yasa, ekonomideki
krizi, zamları, hayat pahalılığını kimse
duymasın, duyuramasın yasasıdır.
Buradan bir
kez daha çağrıda bulunuyorum: Bu vahim tablo
karşısında artık sadece gazetecilerin değil,
milyonlarca vatandaşın sosyal medya kullanımını
engelleyecek, hapsedecek yaptırımları içeren bu yasa derhâl geri
çekilmelidir. Susturma, korkutma, hapsetme yasasına hayır, basın
hürdür sansür edilemez diyoruz, sansür yasasına hayır diyoruz.
BAŞKAN Sayın
Sümer
20.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Ulaştırma ve Altyapı
Bakanının Adanayı ziyareti sonrasında
yaptığı açıklamaya ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ulaştırma Bakanı
Adanaya yaptığı ziyaret sonrasında CHPli belediyelerin
durdurduğu Adananın şehir içi trafiğini rahatlatacak Adana
15 Temmuz Şehitler Köprüsünü devraldık ve bitiriyoruz. Biz her zaman
milletin yanındayız. açıklamasında bulundu. Oysa bu
köprünün kendi dönemlerinden borcuyla beraber yarım bırakılan
bir köprü olduğunu söylemedi. Köprüyle ilgili ne olduğunu tüm
Adanalılar biliyor. Bakan Bey şov yapmak istiyorsa, Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından Adanaya her geldiğinde
yaptığı her mitingde verdiği bir söz var: 2010
yılında açılışı yapılan Adana metrosu için
Metro yükünün kamburunu Adanalıdan alacağız. demişti,
maalesef yıl 2022, bu söz havada kaldı. Adanalılar, Sayın
Cumhurbaşkanının bu sözünü Ulaştırma
Bakanının eliyle yerine getirmesini bekliyor, Sarayın
sözcülüğünü yapanlar, millet açlıkla sınanırken 5 yerden
maaş alanlar, önce Adana Meydanında asılı duran metro
sözünü yerine getirsinler. diyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
21.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2022 yılı
itibarıyla AK PARTİ Hükûmetinin lideri Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde gerçekleştirdiği çalışmalara ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ederim Başkanım.
2022 yılı
itibarıyla AK PARTİ Hükûmetinin, lideri Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde gerçekleştirdiği çalışmaları
anlatmaya devam ediyorum: Kadınların iş gücüne
katılımını yüzde 27lerden yüzden 34lere
çıkardık. Kadın istihdamını 6 milyondan 10 milyon
sınırına getirdik. Karar mercilerinde
kadınlarımızın varlığında gözle görülür bir
artış yaşanmasını temin ettik. Parlamentodaki temsil
oranı yüzde 4 iken yüzde 17lerin üzerine yükselttik.
Üniversitelerimizdeki öğretim elemanları arasında kadınların
oranı yüzde 51e yaklaştı. Kız
çocuklarımızın tamamını eğitimle
buluşturduk. Bir zamanlar Çağ dışı. deyip
başı örtülü diye okul bahçesine bile alınmayan, baskı ve
sindirme politikalarıyla okuldan uzaklaştırılan,
eğitim görme hakları ellerinden alınan, kaderleriyle oynanan
kız çocuklarımız, bizim Hükûmetimiz döneminde, özgürce
eğitim haklarını kullanabiliyor, istedikleri branşlarda
işe yerleşebiliyorlar.
BAŞKAN Sayın
Yalım
22.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşakın uzman doktor
sorununa ve hastanelerden randevu alırken yaşanan
sıkıntıya ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde birçok il, ilçede
olduğu gibi Uşakta da birçok hastanede maalesef uzman
doktorlarımız yok; binalarımız var ama yeterli doktor yok
yani içi boş hâle geliyorlar, doktorlarımız gidiyorlar. Sonuç
itibarıyla, Uşak Devlet Hastanemizdeki eksik olan uzman
doktorlarımızı tüm vatandaşlarımız adına
talep ediyorum.
Yine Sağlık
Bakanına sesleniyorum: Millet hastanelerde kuyruk beklemiyor; doğru
ancak evlerinde telefonlarda kuyruk bekliyorlar, randevu almak için saatlerce
telefon başında kuyrukta bekliyorlar. Bu sebepten dolayı
özellikle ulaşıp da randevu alabilenler ise örnek veriyorum, kulak
burun randevusu alan altı ay sonraya, iç hastalıklardan randevu
alabilen yedi ay sonraya randevu alabiliyor. Yani hastaya deniyor ki: Ya öl ya
özel hastaneye git. İşte Sağlık Bakanının
hastane
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Enginyurt
23.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan
sansür yasasını DP Genel Başkanı Gültekin Uysalla birlikte
şiddetle reddettiklerine ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu)
Sayın Başkanım, Ordu 19 Eylül Gazeteciler Cemiyeti üyesi olarak,
yirmi dokuz yıl gazetecilik yapmış birisi olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulan sansür yasasını Sayın Genel
Başkanımız Gültekin Uysalla birlikte şiddetle
reddediyoruz. Demokrasiyi, özgürlüğü, fikir hürriyetini yasaklayan, gem
vuran bu yasa, bir gün gelecek bu yasayı çıkartanlara da lazım
olacaktır. Yani adalet herkese lazımdır, adil olmak gerekir.
Memleket büyük bir ekonomik çıkmaz içerisindeyken Türkiyenin gündemine
sokulan bu sansür yasasını şiddetle protesto ediyor, Demokrat
Parti olarak aleyhinde oy kullanacağımızı ifade ediyor, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Barut
24.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Adananın AKP iktidarı sayesinde
sürekli gerilediğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana)
Sayın Başkan, ülkemizin sanayileşmesine öncülük etmiş,
bereketli tarım topraklarıyla ülkemizin gelişip
kalkınmasına katkı sunmuş, bunun yanı sıra
Türkiyenin kültür, sanat ve spor hayatına büyük destek vermiş olan
Adana, ne yazık ki AKP iktidarı sayesinde sürekli gerilemektedir.
Kamu yatırımlarından gerekli payı alamayan kentimiz,
AKPnin yirmi yıllık iktidarı döneminde görkemli geçmişini
özler hâle gelmiştir. 55 fabrikası kapatılmış,
Karayollarından TRTsine kadar ilimizdeki çok sayıda kamu
kuruluşunun merkezi taşınmıştır. Mersine
yapılan bölgesel havalimanı nedeniyle, Türkiyenin en önemli hava
limanlarından biri olan Adana Havalimanı kapatılmak
istenmektedir. Buna müsaade etmeyeceğiz. AKPnin Adanayı üvey evlat
görüp cezalandırmasından bıktık. Altı yıl önce, 4
Nisan 2016da Resmî Gazetede yayımlanan karara göre Kadastro Bölge
Müdürlüğünün merkezi Adana olacaktı, hâlâ bir adım
atılmadı. Sandıkta hesap soracağız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi
sayın grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İYİ Parti Grup
Başkan Vekili Sayın Erhan Usta.
Buyurunuz Sayın Usta.
25.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, şehit olan Topçu Uzman Çavuş
Fatih Özkayaya, Amasya Genelgesinin 103üncü yıl dönümüne, İYİ
Parti iktidarına çok az kaldığına, tarımsal sulama
suyu fiyatlarındaki artışa, iktidarın uyguladığı
kötü para politikası sonucunda sanayici ve tüccarların
yaşadığı kredi sorununa ve Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinde görevli Topçu Uzman Çavuşumuz Fatih Özkaya dün görevi
sırasında yaşanan bir kaza sonucunda şehit olmuştur.
Şehidimize Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Milletimizin
başı sağ olsun, ailesinin başı sağ olsun.
Bugün, Atatürk ve
arkadaşlarının gece geç saatlere kadar çalışarak 22
Haziran 1919da yayımladığı Amasya Genelgesinin 103üncü
yıl dönümündeyiz. Millî Mücadeleyi başlatan öncü genelgelerden biri
olan Amasya Genelgesinde, memleketin içinde bulunduğu durum tespit
edilmiş ve kurtuluş yolu gösterilmiştir. Vatanın
bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir. Milletin istiklalini yine
milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Dün olduğu gibi bugün de
milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Aziz
milletimiz müsterih olsun, İYİ Parti iktidarına çok az
kaldı.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; artan girdi maliyetleri nedeniyle beli bükülen ve
ürününü artık ekemez hâle gelen çiftçiye bir darbe daha geldi, son olarak
tarımsal sulama suyu fiyatlarında yüzde 110 artış
yapıldı. Bundan önce -biliyorsunuz- tarımda, tarımsal
sulamada kullanılan elektrikte de yüzde 100 civarında bir
artış yapılmıştı. Girdi fiyatları sürekli
artıyor ve bu girdi fiyatlarının artışına engel
olamayan, tam tersine idari kararlarla bu artışı yapan bir idare
var fakat çiftçinin ürünü yeteri kadar para etmiyor, çiftçi hakikaten
açlığa mahkûm edilmiş durumdadır. Bu gidişata, bu kötü
gidişata bir Dur. demek gerekir, hükûmeti bu anlamda tedbir almaya davet
ediyoruz. Yine, bu tarımsal sulamayla ilgili olarak bizim Samsunda
yoğun olarak karşımıza çıkan -bilmiyorum, diğer
illerde de var mı?- bir husus var, o da şu: Şimdi, biliyorsunuz
işte, tarlasını sulayan insanlar var, tarla başında su
sayaçları var. Şimdi önceki uygulamada tarlanızda bir su
sayacınız var, aboneliğiniz var; işte, o gün o tarlayı
suluyorsunuz, ertesi gün bir başka tarlayı
suladığınızda o sayacı hareket ettiriyorsunuz ve
dolayısıyla bir tane su sayacıyla birden fazla tarlayı
sulama imkânları vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ERHAN USTA (Samsun)
Şimdi, bizim orada YEDAŞın yaptığı uygulamayla
bu uygulama sona erdiriliyor. Deniliyor ki: İrili ufaklı yani
isterseniz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERHAN USTA (Samsun) Ben bu
anlamda yetkili kurumları düzenleme yapmaya davet ediyorum. Benim
aklıma gelen çözüm şu: Belli büyüklüğün üzerindekilerde her bir
tarla için ayrı ayrı abonelik istenebilir ama onun dışındakilerde,
o aboneliğin önceki uygulamada olduğu gibi taşınabilmesine
imkân tanıyacak bir uygulama yapmak lazım. Çiftçimizi daha fazla
mağdur etmeyelim. Bu sorun Samsunda her gittiğimiz yerde
karşımıza çıkıyor. Lütfen bu konuda kurumlarımız
ve hükûmet tedbir alsın. Bu anlamda AK PARTİli arkadaşların
da destek vermesini talep ediyoruz.
Şimdi, tabii, kötü bir
para politikası uygulanıyor, bunu biliyoruz -daha doğrusu, bütün
ekonomi politikaları kötü- bunun sonucunda bir şeyle
karşılaşılıyor. Şimdi, sanayici ve
tüccarların son günlerde epeyce şikâyet ettikleri husus bu kredilere
ilişkin. Bir, kredi alamıyorlar; tabii, kredi alamayınca büyüme
imkânları yok. İki, kredi faiz oranları çok
farklılaşıyor ve çok fahiş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERHAN USTA (Samsun)
Şimdi, kamu bankalarından, belli sektörlerdenseniz veya belli
kriterleriniz tutuyorsa -biraz da yandaş olursanız- yüzde 15le,
yüzde 16yla kredi alabiliyorsunuz. Onlar
da çok sınırlı veriyor, herkese vermiyor. Kime, hangi kritere
göre verdikleri hususunda hiç kimsenin bir bilgisi yok. Bakın, Türkiyenin
her tarafını geziyoruz, her tarafta
karşılaştığımız husus bu. Şimdi, yüzde
15-16yla belli alanlarda, belli kişiler alıyor bunu ama özel
bankalara gittiğinizde -KOBİ ve KOBİ üstü için- KOBİyseniz
kimi bankalardan yüzde 22yle filan kredi alabiliyorsunuz ama KOBİ
üstüyseniz -yani yine bunlar çok büyük firmalar da değil- şu anda
kredi faiz oranları yüzde 50 Sayın Başkan. Yani politika faiz
oranına yüzde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Usta, buyurunuz efendim.
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Başkanım.
Yani Türkiyenin geldiği
duruma bir bakalım lütfen. Faizleri düşürdüm. diyen bir
Cumhurbaşkanı var, hangi faizi düşürdü bilemiyoruz. Ondan sonra
yüzde 14 faiz diyorsunuz, orada yüzde 50yle kredi faizleri var, yüzde 70-80
enflasyon var; böyle bir Türkiye olamaz. İşte -birazdan grup
önerisinde konuşacağım- bu yanlışlar Türkiyeyi çok
ciddi bir gelir ve servet transferine maruz bırakıyor yani 84
milyondan toplanan vergiler bir kesime aktarılıyor.
Şimdi, buradaki
diğer bir yanlış; yüzde 50yle özel bir banka kredi veriyor
fakat devlet ona -kur korumalı mevduatta olunca özellikle- Mevduata en
fazla yüzde 17 faiz verirsin. diyor. Ya, böyle bir saçmalık var mı
arkadaş? Yüzde 17den fazla faiz veremezsin, kur fazla giderse ben üzerini
karşılarım. diyor ama yüzde 17yle topladığı
mevduatı yüzde 50yle plase etmesine müsaade ediyor; işte bu da bir
servet transferi. Hani siz faize karşıydınız? Hani
bankacılık sistemi bilmem ne filan diyordunuz? Şu anda
özellikle özel bankalar sizin döneminizde altın çağını
yaşıyor, kamu bankaları da zarar ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun)
Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERHAN USTA (Samsun) Kamu
bankaları da sürekli bir sermaye enjeksiyonu yapmak durumunda. Ya, böyle
bir ekonomi politikası olmaz arkadaşlar, Allah aşkına
kendinize gelin. Bu nasıl bir iştir? Bunu anlamak mümkün değil.
Dolayısıyla, bu konuları
Ya, sizin bunları
çözeceğiniz yok artık; o irade de yok, o ekip de yok, o temizlik de
kalmadı ama yine de tabii ki bunu vatandaş adına, onların
duygularına tercüman olmak adına söylüyoruz.
Şimdi, bir de son konu
olarak, az önce İsmail Güneş Bey
Sayın Milletvekilimiz burada
yok
Bugün grup toplantısında Sayın Genel
Başkanımız Pınar Gültekin cinayetiyle ilgili olarak verilen
bu on dört yıllık cezanın -yatarı on dört
yılmış- kamu vicdanını rahatsız ettiğini ve
bunun yargıya bir kara leke olacağı yönünde eleştirilerini
yaptı. Şimdi, arkadaşımız da Ya, bizim
yapacağımız bir şey yok, bağımsız yargı
bu kararı verdi. gibisinden bir şey söyledi, bunu kabul etmek mümkün
değil. Yirmi yıllık bir AK PARTİ iktidarını
konuşuyoruz, Türkiye'nin en güvenilir kurumu olan adalet sistemi şu
anda en güvenilmez kurum hâline gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERHAN USTA (Samsun) En
güvenilmez kurum hâline gelmiştir AK PARTİ iktidarı döneminde.
Yani buradan öyle elini yıkayıp çıkmak falan yok.
Kaşıkçı cinayetinde muhalefet eden, muhalefet şerhi yazan
hâkimi alıp bir başka yere sürerseniz, kararını
beğenmediğiniz her hâkimi görevinden alırsanız veya bir
başka yere sürerseniz, mağdur ederseniz elbette burada
yargının bağımsızlığından bahsetmek
mümkün değil. Elbette ki vicdanına göre, hukuka göre karar veren
hâkimlerimiz, savcılarımız var, onlara bir şey demiyoruz
ama öyle bir noktaya geldi ki artık, bütün hâkim ve savcıları
canından bezdiren bir durum almıştır bu. Ve yürütmenin
yargı üzerinde ciddi bir baskısı vardır, bu baskının
çekilmesi lazım, bu baskı çekilmediği sürece
Ve işte
İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırırsa, birtakım
şeylerle kadın cinayetlerine göz yuman hatta neredeyse onları
teşvik eden bir tutum sergilerse idare, yargının vereceği
kararlar da budur. Ondan sonra bu karara da bağımsız yargı
kararı deme imkânı yoktur, buradan bu yapılan
yanlışlarda AK PARTİ Hükûmetinin sorumluluğu vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Hemen
bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun
efendim.
ERHAN USTA (Samsun) Yani
canice bir öldürme olayı var, lütfen empati yapalım; hepimizin
çocuğu var, eşi var, kızlarımız var. Ya, öyle canice
öldürüyor ki ve on dört yıl sonra da bu insan elini kolunu sallayarak bu
toplumun içerisinde gezecek, belki de bir af çıkacak, on dört yıl
bile yatmayacak. Bunu kabul etmek mümkün değildir ve bu olup bitenin
sorumlusu da bugünkü idaredir, yirmi yıllık AK PARTİ
iktidarıdır, bunu da vurgulamak istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
26.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, şehit Topçu Uzman
Çavuş Fatih Özkaya ile şehit Piyade Uzman Çavuş Sercan
Başa, Ali Kınıkın annesi Elif Kınıkın
vefatına, Afganistanın doğusunda meydana gelen 5,9
şiddetindeki depreme, Muğlanın Marmaris ilçesi Amazon
Koyundaki orman yangınına yapılan müdahaleye ve Amasya
Tamiminin yayımlanışının 103üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde
askerî aracın kaza yapması neticesinde şehit olan Topçu Uzman
Çavuş Fatih Özkaya'ya ve Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde terör örgütü
PKK'nın taciz ateşi sonucu şehit olan Piyade Uzman Çavuş
Sercan Baş'a Cenab-ı Allah'tan rahmet, ailelerine ve aziz Türk
milletine sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Sayın Başkan, Ülkü
Ocakları Genel Merkezi sanatçılarından, kıymetli dava
arkadaşımız ve değerli sanatçımız Ali
Kınıkın annesi Elif Kınık Hanımefendi vefat etmiştir.
Merhumeye Cenab-ı Allah'tan rahmet, Ali Kınık Bey'e ve
yakınlarına da başsağlığı diliyoruz.
Afganistan'ın
doğusunda meydana gelen 5,9 şiddetindeki depremde son belirlemelere
göre 900ün üzerinde insanın hayatını kaybettiği, 600
kişinin de yaralandığı açıklanmıştır.
Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil
şifalar dilerken dost ve kardeş Afgan halkına geçmiş olsun
dileklerimizi iletiyoruz.
Sayın Başkan,
Muğla ilimizin Marmaris ilçesi Amazon Koyunda akşam saatlerinde
farklı noktalarda başlayan orman yangınını söndürmek
için, Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından
1.600 personel, 363 araç, 39 iş makinesi, 20 helikopter ve 14 uçakla
müdahale edildiği açıklanmıştır. Yine, Tarım ve
Orman Bakanımızın verdiği son bilgilere göre,
yangının büyük oranda kontrol altına
alındığını öğrenmiş bulunmaktayız.
İçişleri Bakanımız ve Tarım ve Orman
Bakanımızın yangın mahallinde takip ettiği havadan ve
karadan yürütülen söndürme çalışmalarında görev alan tüm
personelimize Allahtan kolaylık diliyoruz.
Yaz
sıcaklarının artmaya başlamasıyla yangın riskinin
artması ve vatan haini terör örgütlerinin sabotaj ihtimallerinin
varlığı, millî servetimiz olan ormanlarımızın
korunması hususunda hepimize daha fazla görev ve sorumluluk yüklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ciğerlerimizi yakan orman yangınının bir an
evvel sona ermesini ve tekrarının yaşanmamasını
diliyor, yaşanan orman yangınında can ve mal kaybının
olmamasını yürekten temenni ediyoruz.
Sayın Başkan, 21-22
Haziran 1919 tarihinde toplanan Amasya Kongresiyle Millî Mücadelenin en
önemli safhalarından biri gerçekleşmiş ve alınan kararlar
22 Haziran 1919 tarihinde Amasya Tamimi olarak yayınlanmıştır.
Amasya Tamimiyle, 19 Mayıs 1919da Samsunda atılan Millî
Mücadelenin ilk adımları kararlılıkla
perçinlenmiştir.
Amasya Tamiminin 1inci
maddesinde yer alan Vatanın bütünlüğü, milletin
bağımsızlığı tehlikededir. tespiti Millî
Mücadelenin gerekçesini, 3üncü maddesinde yer alan Milletin bağımsızlığını
yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. ilkesi de Millî
Mücadelenin amaç ve yöntemini ifade etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Amasya Tamimi, tam bağımsız ve millî egemenliğe
dayanan yeni Türk devletinin temellerini oluşturan ilk belgedir. 22
Haziran 1919 tarihinde Millî Mücadelenin amaç, gerekçe ve yönteminin
belirlenerek Türklüğün sesinin Anadoludan dünyaya ilan edildiği
Amasya Tamiminin yayımlanışının 103üncü yıl
dönümü vesilesiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere vatanın bütünlüğü ve milletin
istiklali uğruna şehit ve gazi olan bütün kahramanlarımızı
rahmet ve minnetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurunuz Sayın Oluç.
27.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, gazetecilerin bugün
Ankara Ulusta gerçekleştirdikleri eyleme, Diyarbakırda tutuklanan
16 gazeteciye, iktidarın getirdiği basın yasasına,
TÜİKin açıkladığı Tüketici Güven Endeksine, Batman
kayyumunun yeni skandalına ve Vanın Başkale ilçesi Haşkan
Mahallesinde meydana gelen olaya dair verilerin bugün çıkmaya
başladığına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bugün
gazeteciler Ankara Ulusta bir eylem yaptılar, aslında Meclis önünde
yapmak istiyorlardı ama Emniyet izin vermediği için Ulusa
taşıdılar eylemi ve bu eylemde Basın Kanunu üzerine bir açıklama
yaptılar, dediler ki: Türkiye Büyük Millet Meclisinde Basın Kanunu
yenileniyor, adı Basın Kanunu ama içinde basın yok, baskı
var. Adı Basın Kanunu ama içinde gazeteciliği geliştirmek
yok; hapis cezası, kapatma, internet basınına ağır
denetim ve basın kartı iptalleri var. Şimdi, bu gazeteciler
diyorlar ki: Sanmayın ki bizler dezenformasyonun önlenmesini istemiyoruz,
istiyoruz ama bunun yolu yasadaki gibi hapis cezasından geçmez. Ve bunu
çeşitli gerekçelerle anlatmaya devam ediyorlar. Ayrıca, bu kanunla
Anadolu basınının hiçe sayıldığına ve gözden
çıkarıldığına, yaklaşık bin yerel gazetenin
yaşam kaynakları olan resmî ilanların kesilmesinden dolayı
kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağına
işaret ediyorlar. Bu yasanın temel insan haklarına, haberleşme
özgürlüğüne, basın özgürlüğüne aykırı olduğunu,
Anayasaya aykırı olduğunu vurguluyorlar. Bu yasanın
toplumsal bir otosansür dalgası yaratacağını vurguluyorlar,
bu nedenle de sadece gazetecilerin sorunu olmadığına işaret
ediyorlar. Bir kez daha diyoruz ki: Bu yasada susturma, korkutma ve hapsetme
var. dediler Ulusta. O nedenle bu yasanın geri çekilmesini istiyorlar.
Şimdi, aslında,
yani iktidar tabii, diyecek ki: Olur mu canım, biz aslında tam
tersine, basının daha iyi işlemesini sağlamak için bu
yasayı getiriyoruz. Çok şüpheli, neden? Bir tane fotoğraf
göstereceğim size, bu fotoğraf -geçtiğimiz hafta
Diyarbakırda, biliyorsunuz, 16 gazeteci tutuklandı- ne biliyor
musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bu gazetecilerin kameralarını suç aleti olarak
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğü isminin altına yerleştirmişler; suç aletleri!
Burada 16-17 tane kamera var, ben saydım.
İşte, iktidar,
İçişleri Bakanlığı, Emniyet gazetecilere böyle
bakıyor. Dolayısıyla, bu iktidarın
hazırlayacağı basın yasasının da özgürlükçü bir
basın yasası olacağını asla düşünmek mümkün
değil çünkü bu iktidarın savcısı gazetecilere ne soruyor
biliyor musunuz Diyarbakırda? Ya, bu haberi neden yaptın? diyor.
Bir gazeteciye Bu haberi neden yaptın? diye soran bir savcı, Bu
programı neden sundun? diye soran bir savcı ya da
İktidarı rahatsız eden bu dili neden haberinde ve programında
kullanıyorsun? diyen bir savcı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) İşte, iktidarın gazetecilere
bakışı bu olduğu için, getirilmiş olan kanunun da son
derece büyük sıkıntılar yaratacağını bir kez daha
söyleyelim; buna karşı mücadele edeceğiz elbette ki Genel
Kurulda.
Sayın vekiller, bugün
TÜİK -sizin TÜİK yani- sizin TÜİK Tüketici Güven Endeksini
açıkladı ve son yirmi yılda Tüketici Güven Endeksinin en
düşük seviyesine geldiğini söyledi. Yani Mayıs 2022de 67,6 olan
seviyeden, haziran ayında 63,4 seviyesine inilmiş. Bu, sizin
TÜİKin açıkladığı rakam yani hani, düzeltiyorlar ya
biraz da rakamları, sizi çok rahatsız etmesin diye; ona rağmen
son yirmi yılın en düşük seviyesi. Yani Türkiye'de
yaşayanların mali durumunun, ekonomiye ilişkin
düşüncelerinin ve beklentilerinin, geleceğe ilişkin
beklentilerinin TÜİK aracılığıyla bile 2000
yılı seviyesine döndüğünü görüyoruz, yirmi yıl öncesine.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Türkiyede her şeyden önce büyük bir güven sorunu
olduğu belli; TÜİKin bu açıkladığı rakamlarla da
görülüyor yani Adalet ve Kalkınma Partisine ve onun vesayeti altına
aldığı kurumlara yurttaşların büyük bir
güvensizliği var, çok açık ortada. Ekonomide bu böyle, toplumsal
konularda da böyle; yargıya güven yok, açıklanan verilere güven yok,
sınavlara güven yok, atamalara güven yok, işe alımlara güven
yok, ihalelere güven yok, spor müsabakalarına güven yok yani akla
gelebilecek her konuda güven endeksi dibe doğru gitmeye devam ediyor. Bu
verileri iktidar olarak bir önünüze koyup değerlendirseniz iyi olur diye
doğrusu düşünüyoruz.
Şimdi, Batmanla ilgili
bir şey söylemek istiyorum sayın vekiller. Batmanda, biliyorsunuz,
bir kayyum var uzun zamandır, bunu hep konuştuk. Şimdi, bu
kayyum yeni bir skandala imza attı yani daha önce bu Batman kayyumu
atanır atanmaz Batman Belediyesinin internet sitesindeki Kürtçe
kısmı kaldırmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Kent içi ulaşımı kolaylaştırmak
adına 49 ayrı noktada Kürtçe de yazılan önce yaya
yazısını da kaldırmıştı. Deniz olmayan bu
şehre deniz mühendisi de atadı bu kayyum, bayağı
yaratıcı. Şimdiki skandal nedir? Batman doğumlu büyük Kürt
şair, yazar Cigerxwînun büstünü Kîne Em Parkından
kaldırdı. Kîne Em Parkının adı Kürtçe, Türkçesi Biz
kimiz? yani yine bu park da adını Cigerxwînun bir şirinden
alıyor, Kürtçe Biz kimiz? demek. Bu, Kürt halkının çok
tanıdığı bir şiir. Yani bakın, nasıl bir
sembolik iş yapıyor Batman kayyumu; Kîne Em Parkından büstü
kaldırıyor, kimin? O parka ismini vermiş olan, şiiri
yazmış olan kişinin. Böyle bir hafızasızlaştırma
çabası, böyle bir Kürt ve Kürtçe düşmanlığı,
işte, Batman kayyumu ve bütün kayyumların yaptığı
budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Daha önce de oldu bu Kürt kültürüne düşmanlık.
Bakın, Doğubeyazıtta Kürt şair, yazar Ahmed-i Haninin
heykelini parçaladı o zaman kayyum, Siirtte Celadet Eli Bedirxan ismini
taşıyan kütüphaneyi yıktı, şimdi Batmanda da aynı
zihniyet devam ediyor. Bir de ilginç bir şey yapmış, Batmanda
son bir park açmış, parkın adı Karabağ yani
gerekçesi ne? Türkiye-Azerbaycan arasındaki kardeşliğin
pekişmesi için Karabağ adı. Çok güzel, elbette ki bu adla bir
park açılabilir Batmana, hiçbir itirazımız yok, sorun
değil ama bir taraftan siz böyle bir kardeşliği tesis etmek için
Karabağ adını vereceksiniz bir parka ama öbür taraftan Batmanda
yaşayan Kürtün değerleriyle, diliyle, kültürüyle
oynayacaksınız, yani bu kadar ikiyüzlülük de olmaz diyoruz. Cegerxwînun
dediği gibi
(x) demek
lazım: Kahrolsun zorbalık!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Oluç, buyurunuz efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, zorbalık
deyince bir küçük hatırlatma yapıp sözlerimi bitireceğim. Dün
burada söylemiştim, Vanın Başkale ilçesinin mahallesinde
yaşanan vahşeti anlatmıştım, bugün veriler
çıkmaya başladı o konuda. O vahşeti yaşamış
olan köydeki kişilerle röportajlar yapıldı, gözaltına
alınan kişinin eşi ve kızının
anlatımları var. Ben keza kızının konuşmasına
şahit oldum ve orada anlattıkları gerçekten bu
baskının, bu vahşetin ne kadar ağır olduğunu
gösteriyor. Hani, Van Valiliği demişti ya, taş
atılmış sözde oradaki araçlara. 400e yakın mermi
kovanı toplanmış yerden ya, 400e yakın. Ya, el insaf ya! Bir
taş atılmışsa bile -atılmışsa da
atılmasının iyi olduğunu söylemiyorum- 400e yakın
mermi mi sıkılır ya havaya halkı korkutmak için. Dertleri
ne?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Dertleri bir cümle; halkı korkutarak, korku iklimi
yaratarak, sindirerek oradan göç ettirmeye çalışmak; dertleri bu esas
itibarıyla yani bunun boş olduğunu dün söylemiştim, bugün
de tekrar söylemiş olayım. Bu vahşetin emrini verenler kimlerse
savcı bunları araştırmalıdır. Bu vahşete göz
yummuş olanlar kimlerse onlar araştırılmalı ve
soruşturulmalıdır. Valinin yapacağı iş yalan
yanlış açıklamalar yapmak değil, Valinin yapması
gereken iş bu soruşturmayı yürütüp bu halka zulmü
yapmış olanlara gereken cezanın verilmesi için adım
atılmasını sağlamaktır.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Engin Özkoç.
Buyurunuz Sayın Özkoç.
28.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, basın örgütlerinin Ulus Heykeli
önünde yaptıkları açıklamaya, sansür yasasına ve bir gecede
alınan kararlarla Türkiyede demokrasinin yok edilemeyeceğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce
arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, basın örgütleri
Ulus Heykeli önünde bir açıklama yaptılar. Yapılan
açıklamada bu dezenformasyon adı altındaki sansür
yasasının Türkiye Büyük Millet Meclisindeki teklifinin geri
çekilmesini talep ediyorlar. Biz de bunun tam arkasındayız. Neden? Az
önce -ben Sakarya Milletvekiliyim- Sakaryada yerel gazetecilik yapan, üstelik
de üç yıl değil, beş yıl değil, yirmi yıldan
beri, otuz yıldan beri yerel gazetecilik yapan duayen gazetecilerle
birlikte bir grup arkadaş bizleri ziyaret ettiler hatta büyüklerim bizleri
ziyaret ettiler, dediler ki: Bu yasa çıkarsa biz
kapatılırız. Neden? 25, 26, 27nci maddelerle, elde
ettiğimiz gelirler bizim elimizden paylaştırılıyor. Bu
paylaştırılma bizim gücümüzü tamamen ortadan kaldırır.
Onun için, devletin yapması gereken, devleti yöneten iktidarın
yapması gereken şey yerel basını yok etmek değildir,
yerel basını yaşatmaktır. İster yazılı
basın olsun ister internet haberciliği olsun, her ne olursa olsun,
hepimize destek verip de bizi bir noktaya taşıması gerekir,
yaşatması gerekir. Destek verdiğiniz 5'li çetelere, destek
verdiğiniz milyar dolar kazananlara değil; gerçekleri söyleyen,
gerçekleri yazan ve dimdik ayakta durmaya çalışan yazılı
basına da haberciliğin internet basınına da sahip
çıkın. diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O yüzden, 25inci, 26ncı, 27nci maddelerde kendilerini koruyacak
tedbirlerin alınmasını söylüyorlar. Sadece bunu mu söylüyorlar
yani gazeteciler sadece bunun için mi sokaktalar? Hayır. Bu yasa, temel
insan haklarının haberleşme özgürlüğüne, basın
özgürlüğüne aykırıdır, bunun için sokaktalar yani
Anayasa'ya aykırıdır, Anayasa'yla güvence altına
alınan haklarına aykırıdır; bu yönüyle Sadece
gazetecilerin özgürlükleri değil, tüm toplumun özgürlüğü tehdit
altındadır. diyorlar. Bunlar gerçekleri söylüyorlar. Ne istiyorsunuz
bu toplumdan? Ne istiyorsunuz, 4üncü güç basını tamamen yok etmek mi
istiyorsunuz? Onlar diyorlar ki: Yanlış bilgiyi alenen yayma suçu
oluşturup üç yıl hapis cezası getiren bu yasa toplumu yazmaktan,
eleştirmekten, sosyal medyada haber paylaşmaktan
alıkoyacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu yasa toplumsal bir otosansürdür, otosansür dalgası da
yaratacaktır. Bu nedenle, sadece gazetecilerin sorunu değil,
aynı zamanda Türkiyenin sorunudur. Yalan mı söylüyorlar?
Bakın, şöyle diyor; kamu barışını bozmaya
elverişli ifade tam anlamıyla bu. Eğer böyle bir haber
yazılırsa bir yıldan üç yıla kadar ceza verilecek. Ben
dedim ki: Marmariste yangın var, yangın. Üstelik de yıllarca
uyardığımız hâlde yeteri kadar hâlâ tedbir alınamayan
bir yangınla boğuşuluyor orada. Üstelik de Türk Hava Kurumunun
uçakları eğer yapılmış olsaydı, hayata
geçirilmiş olsaydı, o gün binlerce hektar alan, canlı telef
olmayacaktı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O günkü Tarım Bakanı Hayır, doğru değildir. dedi,
şimdiki Tarım Bakanı diyor ki: O uçakları tamir ediyoruz
ve yangınları söndürmekte kullanacağız.
Şimdi, ben gerçekten
kamu barışını bozmaya elverişli bir şey mi
söylüyorum yoksa haktan yana, hukuktan yana, milletten yana bir şeyi avaz
avaz bağırıyor muyum? Avaz avaz
bağırdığımız hâlde hâlâ ormanlar yanıyor mu?
Hâlâ orada yeteri kadar tedbirler alınmıyor mu? Buradan Soyluya
sesleniyorum: Geçen yıl ormanlar orada yanarken Mehmetçiki neden
görevlendirmediniz, neden onların katkısını istemediniz?
dedim. Bana cevaben dedi ki: Hayır, o geçmişte kaldı, gerek
yok. Şimdi Mehmetçiki göreve çağırıyorsun. Dün
yaptığın mı yanlıştı, bugün
yaptığın mı yanlış? Kamu huzurunu bozan ben miyim,
sen misin?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Kamuyu zarara uğratan o günkü Tarım Bakanı mıdır,
değil midir? Şimdi, haberciler bunları gerçekten yazmayacaklar
mı, internette biz milletimizle bunları paylaşamayacak
mıyız? Siz, millet sussun istiyorsunuz, kimse konuşmasın
istiyorsunuz, sadece kendi söyledikleriniz yazılsın istiyorsunuz,
sadece siz haber olun istiyorsunuz. İster benim aleyhime ister benim
partimin aleyhine yazan yazılı basın olsun, yazan internet
basını olsun, eğer onun hakkı için, hukuku için mücadele
etmemiz gerekiyorsa Cumhuriyet Halk Partisi mücadele edecektir; hak için
edecektir, hukuk için, adalet için edecektir. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özkoç, buyurun efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bizim aleyhimize yazan gazetecinin de yayın organlarının
gelirleri yok edilerek susturulmaması gerekir, onların da
kapatılmaması gerekir.
Bir gecede
aldığınız kararlarla Türkiye'de demokrasiyi yok
edemezsiniz. Bununla mücadele ediyoruz; hep beraber, milletçe mücadele etmeye
devam edeceğiz. Yanlış kararlar Genel Kurula gelebilir ama
yanlıştan da dönülebilir. Yanlıştan dönmek için milletin sesine
kulak vermek gerekir. Millet, 83 milyon, dışarıda feryat ediyor.
Siz bu sese kulak verin, yandaşlarınızınkine değil.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Yılmaz Tunç.
Buyurunuz Sayın Tunç.
29.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, şehit Topçu Uzman Çavuş
Fatih Özkaya ile şehit Piyade Uzman Çavuş Sercan Başa,
Muğla Marmaristeki orman yangınına yapılan müdahaleye,
Afganistanda meydana gelen depreme, Amasya Genelgesinin yıl dönümüne ve
Pınar Gültekin davasına ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; Genel
Kurulumuzu saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde vatani görevi esnasında elim
bir kaza sonucu ağır yaralanan ve tüm müdahalelere rağmen
kurtarılamayarak şehit olan, Bartın Arıt Balat köyümüzden,
bizim de hemşehrimiz Topçu Uzman Çavuş Fatih Özkayaya Allahtan
rahmet diliyorum; ailesine, yakınlarına ve
Bartınımıza başsağlığı diliyorum.
Acı haberin ailemize verilmesinin ardından şehidimizin
babaannesi Fatma Özkayanın da sabaha karşı Hakkın
rahmetine kavuştuğunu üzülerek öğrendik. Fatma teyzemize de
Allahtan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun. Şehidimizin
babası da kalp krizi şüphesiyle hastanede şu anda tedavi
altında, Allah acil şifalar versin. Yarın da Bartından
şehidimizi ve babaannesini Hakka uğurlayacağız.
Yine, komşu ilimiz
Kastamonuya da şehit ateşi düştü. Pençe-Kilit Harekâtı
bölgesinde bir üs bölgemize 21 Haziran 2022 tarihinde bölücü terör örgütü
mensuplarınca açılan taciz ateşi sonucunda Kastamonu Cideli
hemşehrimiz Piyade Uzman Çavuş Sercan Baş şehit oldu.
Hayatını kaybeden şehidimize Allahtan rahmet; kederli ailesine,
Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve milletimize başsağlığı
ve sabır diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
Muğla Marmariste dün akşam saatlerinde farklı noktalarda
başlayan orman yangını haberini üzüntüyle öğrendik.
Yangın, ilk belirlemelere göre 200 hektarlık bir alanda etkili
oluyor. Tarım ve Orman Bakanlığımıza bağlı
Yangın Yönetim Merkezindeki birimlerimiz yangın haberinin
ardından sekiz dakika içerisinde ilk müdahaleyi gerçekleştirdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
20 helikopter, 14 uçak, 1.494 personel, 7 TOMA aracı, 363 kamu aracı,
39 iş makinesi sahada görev yapıyor. Orman personelimiz, polisimiz,
askerimiz, belediyelerimiz ve devletimizin tüm kurumlarıyla topyekûn bir
mücadele ortaya koyuyorlar. Sahadaki tüm ekiplerimize kolaylıklar
diliyorum. Devletimiz yanan orman alanlarını süratle
ağaçlandırmak ve ormanlarımızdaki her bir canlıyı
korumak için gereken her tür tedbiri almaya devam ediyor. Yangının
çıkış sebebiyle ilgili gerekli araştırma da
soruşturmalar da başlatıldı. Tarım ve Orman
Bakanımız Sayın Vahit Kirişci ile İçişleri
Bakanımız Sayın Süleyman Soylu yangın anından itibaren
bölgede çalışmalara nezaret ediyorlar. Saat on bir
sıralarında da Tarım ve Orman Bakanımız
yangının büyük ölçüde kontrol altına
alındığını açıkladılar.
Tekrar, Muğladaki
vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Allah
her türlü afet ve zararlardan ülkemizi korusun.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Afganistanda meydana gelen depremde hayatını kaybeden Afgan
kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum, yaralılara acil
şifalar diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bu acılı
günlerinde kardeş Afgan halkının yanında olduğumuzu da
belirtmek istiyorum.
Yine, Amasya Genelgesinin
yıl dönümü bugün. Yurdumuzu parçalamak isteyenlere Türk milletinin
cevabıdır Amasya Genelgesi. Amasyada alınan kararlar ve
sonrasında atılan adımlar doğrultusunda yürütülen
Kurtuluş Savaşı milletimizin yazgısıyla birlikte
tarihin akışını da değiştirdi. Milletimizin
kararlılığı ve kahraman ordumuzun cesaretiyle zaferle
sonuçlandırılan Kurtuluş Savaşı cumhuriyetin
ilanının, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarih sahnesindeki yerini
almasının yolunu açtı. Amasya Genelgesi'nin
yayımlanışının yıl dönümünde başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, varlığımızı koruyan
ve güçlendiren bu tarihsel kararlarda imzası bulunanları,
Kurtuluş Savaşı'mızın kahraman şehitlerini
rahmetle, gazilerimizi şükranla anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) -
Pınar Gültekin kararıyla ilgili olarak eleştiriler devam ediyor,
biraz önce gündeme getirildi tekrar. Bu karar kesin bir karar değil, zaten
istinaf ve temyiz süreci bunun için var. Yargı içerisinde eğer hatalı
bir karar varsa bu, yargı süreci içerisinde elbette ki düzeltilecektir. Bu
hunharca yapılan cinayeti hiç kimsenin tasvip etmesi mümkün değildir.
Bu, insanlık dışı bir vahşettir.
Dolayısıyla, daha soruşturmanın başında, bir
kısım sanık bakımından takipsizlik kararı
verilmişti ve bu karara karşı Adalet Bakanlığı
kanun yararına bozma yoluyla konuyu Yargıtaya götürdü ve o
sanıklar bakımından dava sürecini başlatan Adalet
Bakanlığıdır. Karar, şu anda, tabii, toplum
vicdanını rencide eden bir karar olarak ortaya çıktı. Bu
aşamada Muğla Cumhuriyet Savcılığı da istinafa
başvuracağını açıkladı. Yine, Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanımız Sayın Derya Yanık da istinafa başvuracağını
açıkladı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) -
Dolayısıyla burada elbette ki yargı kararları
eleştirilecektir, biz de bu kararı hazmedemiyoruz yani gerçekten Bu
hunharca cinayetin karşılığı bu olmamalı.
diyoruz. Kasten öldürme suçlarının cezası kanunumuzda müebbet
hapis cezasıdır ama daha geçtiğimiz mayıs ayında Bu
suç kadına karşı işlenmişse
ağırlaştırılmış müebbet cezası
olmalıdır. diye kanunumuzda değişikliği biz burada
beraber yaptık. Bu noktada, kadın cinayetlerinin önlenmesi,
kadına karşı şiddetin önlenmesi anlamında
iktidarıyla muhalefetiyle bunu bir çekişme malzemesi yapmadan
mevzuatımızda ne yapılması gerekiyorsa yapılması
gereken değişiklikleri hep beraber yaptık. Yargı
uygulamalarında ortaya çıkan aksaklıkları da elbette ki
yargı içinde düzeltme mekanizmaları var ve bu anlamda da kararlı
olduğumuzu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bir kez daha Pınar Gültekine Allahtan rahmet diliyorum, acılı
ailesinin acısını paylaşıyorum ve bu kararın da
istinaf ve temyiz sürecinde adil bir şekilde sonuçlanacağına
inanıyorum.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ve
arkadaşları tarafından, vatandaşların barınma
hakkına daha kolay ve ekonomik şekilde ulaşabilmesi için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 6/6/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 22 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
22/6/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22/6/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Ümit Beyaz ve 21 milletvekili tarafından, vatandaşların
barınma hakkına daha kolay ve ekonomik şekilde ulaşabilmesi
için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 6/6/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 22/6/2022 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini
açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Ümit Beyaz.
Buyurunuz Sayın Beyaz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ Parti olarak vermiş olduğumuz
vatandaşların barınma hakkına daha kolay ve ekonomik
şekilde ulaşabilmesi için yapılması gerekenlerin
araştırılması konulu Meclis araştırması
önergemiz hakkında söz almış bulunuyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Anayasanın taslak metnindeki 36ncı madde der ki: Herkes temel
insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine
yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir.
Tabii, siz Anayasayı tanımayan bir siyasi geleneğe sahip
olduğunuz için bu konuda da Anayasayı baz almamanız gayet
normal.
Orta Doğulu
yabancılara tanıdığınız imtiyazlar sayesinde
Türkiye'de ekonomik krizin yanında bir de barınma krizi
yarattınız. Ülkeye sıcak para girişi sağlamak
uğruna kendi vatandaşlarımızı yoklukla, çileyle,
krizle baş başa bıraktınız. Yabancılara
tanıdığınız imtiyazlar sayesinde Türk
vatandaşlarını kendi ülkelerinde ikinci sınıf
vatandaş hâline getirdiniz. Türk milletinin bekası için bir an önce
yabancılara konut satışı ve vatandaşlık
politikası durdurulmalı, verilmiş olan vatandaşlıklar
da gözden geçirilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
özellikle İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerimizde
konut krizi her geçen gün büyümektedir. Konut krizi âdeta barınma krizine
dönmektedir. Kiracı ve ev sahibi ilişkilerini altüst eden fahiş
kira artışlarına karşı getirdiğiniz yüzde 25lik
sınırla çözüm değil, sorun
yaratmışsınızdır. Ipsos araştırma
firmasının yaptığı araştırmaya göre, ev
sahipleri bu üst sınıra uymuyor ve kiracıların yüzde 73ü
yeni ev bulamayacakları için fahiş kira zamlarını kabul
etmek zorunda kalıyorlar.
İstanbul'da Nisan 2022
sonu itibarıyla son bir yıl içinde mevcut kiralar için bir senelik
kira fiyatları yüzde 46 civarında artmıştır. Yeni
kiralık konut ücretlerinin artış oranı ise yüzde 161 olmuştur.
Yeni kiracılar için ise ortalama kira bedeli 6.360 lirayı
bulmuştur. Ortaya koyduğunuz yüzde 25lik zam
sınırlaması hem kiracıyı hem de ev sahibini
mağdur etmiştir; bunun yanında, zaten yüksek enflasyonu daha da
arttırmıştır. Devriiktidarınızda her kesimi
birbirine düşürdüğünüz gibi ev sahipleri ile kiracıları da
birbirine düşman ettiniz. Kendi sürdüğünüz refahı ve
şatafatı tüm ülkenin yaşadığını
zannediyorsunuz, siz durumun ciddiyetinin farkında değilsiniz.
Değerli arkadaşlar,
İstanbul ve diğer büyük şehirlerimizdeki konut sorunları
kamu çalışanlarını da sıkıntıya
sokmaktadır. İstanbulda görev yapan devlet memurlarımız
kira fiyatlarından dolayı tek tek memleketlerine tayinlerini
istiyorlar. Ortalama bir devlet memurunun aldığı maaş 8 bin
TL, İstanbulda en ucuz ev kirası 4 bin TL. Allah rızası
için bir düşünün; bu insanlar faturaları nasıl ödeyecek, mutfak
masrafına nasıl yetişecek, çoluğunun çocuğunun
eğitim masrafını nasıl karşılayacak? Bir hükûmet
kendi memuruna bu zulmü yapmaz. Bu memur yapılan zulmü sandıkta karşılıksız
bırakmayacak.
Değerli milletvekilleri,
konut fiyatlarına bağlı olarak büyük şehirlerde arsa
fiyatları da hızla yükseliyor. Özellikle, şehir merkezine
yakın yerlerde kalmış az sayıdaki hazine arazisi Hükûmetinizin
eliyle yabancılara satılmak üzere lüks konut imalatına
açılıyor. TOKİye devredilen bu arsalar açık artırma
yoluyla satışa çıkarılıyor, tabii ki bu açık
artırmaları çoğunlukla Arap sermayesi ya da bunların
desteklediği yabancılar kazanıyor.
Sizlere soruyorum tüm
samimiyetimle: TOKİnin görevi sosyal konut yapıp vatandaşı
ev sahibi yapmak mıdır yoksa Türk milletine ait değerli arsa ve
konutları yabancılara peşkeş çekmek midir? Cumhuriyetin
yüzyıllık kazanımlarını heba ettiğiniz yetmedi,
şimdi de kanla alınmış vatan topraklarını
giderayak Amerikan dolarıyla takas ediyorsunuz.
Bunlar son
çırpınışlarınız diyorum, az kaldı diyorum;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurunuz Sayın
Katırcıoğlu.
HDP GRUBU ADINA EROL
KATIRCIOĞLU (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli vekiller,
doğrusu, İYİ Partinin bu önergesi gerçekten güncel öneme sahip
olan bir öneri. Sebebini biliyorsunuz, gerçekten de son zamanlarda kira
artışları inanılmaz bir şekilde hızlandı.
Tabii, ilginç bir durum var; bir yandan konut arzı artıyor ama
kiralar da konut arzından daha fazla artıyor bir bakıma. Bu,
tabii, tartışılması gereken, en azından
araştırılması gereken bir konu olarak gündemde diye
düşünüyorum.
Neden böyle? Değerli
arkadaşlar, sebebi şu: Konut kirası bir ailenin geliri içinde
çok büyük bir paya sahiptir. Türkiyede enflasyondan bahsederken özellikle
konut fiyatlarının enflasyonla ilişkisini çok konuşmayız
ama çok yakından ilgisi var çünkü halkımızın önemli bir
kısmı gelir dağılımı bozukluğundan
dolayı yoksuldur ve yoksul olan bu insanların verdikleri, ödedikleri
kiralar, gelirleri içinde çok büyük bir paya sahiptir; bu bir.
İkincisi: Konut
dediğiniz şey herhangi bir şekilde stoku yapılan bir
şey değil yani istediğiniz zaman stoku artan bir şey
değildir, zaman alır inşaatlar vesaire. Dolayısıyla da
talep arttığı zaman konut fiyatları artar ama konut miktarı
artmaz çünkü talep esnekliği düşüktür konutta. Dolayısıyla
da Türkiye'nin bir zamandan beri uyguladığı; bu pandemi
vesaireyle ilgili uyguladığı politikalar zaman zaman talebi
şişirdiği zaman bu talep artışı özellikle yoksul
insanların kiralarındaki artışa tekabül ediyor ve bu da
tabii, enflasyonu büyük ölçüde besleyen bir mekanizma oluşturuyor.
Dolayısıyla da özellikle yoksul halkın, hane halkının
toplam geliri içinde önemli bir paya sahip olan gıda gibi, konut gibi
ürünlerin fiyatları gerçekten de stoklanamadıklarından dolayı
inelastiktir yani elastik değildir ve dolayısıyla talep
artışına fiyat artışıyla cevap verir. Bu sebeple
de geçtiğimiz pandemi sürecinde Hükûmetin uyguladığı
politikaları biliyorsunuz; parasal genişleme yapmak zorunda
kaldı yani kredi vesaire mekanizmalarını yükseltti, bunun
sonucunda ortaya çıkan tablo -demin de ifade ettiğim gibi ve önergede
de ifadesini bulduğu gibi- konut fiyatlarında artış olarak
gündeme geldi ki bu da yoksulun daha yoksul olmasına neden olan bir sonuç
üretti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
Dolayısıyla da bu
önergeyle -yani bu önergenin ima ettiği- komisyon toplanması vesaire gibi bir şey olmayacak tabii
ki yani lafügüzaf yapıyoruz burada. Ama bilesiniz ki konut
fiyatlarının -sadece kontrol edilmesi de ayrı bir mesele, o da
ayrı bir tartışma konusu ama- özellikle yüksekliği
insanlarımızın çok daha kötü koşullara sürüklenmesine sebep
oluyor. Hükûmet de doğrusunu isterseniz buna sadece ve sadece ev
sahiplerini düşünerek bir bakıma belki yüzde 25 gibi bir
sınırlama getirdi ama problem çok daha derinde ve enflasyonun
yapısal olmasının da ana sebeplerinden bir tanesinin bu
yoksulluk, gelir dağılımı bozukluğu ve kiralar
olduğunu söyleyebilirim.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Nihat Yeşil.
Buyurunuz Sayın
Yeşil. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NİHAT
YEŞİL (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
ülkemiz her alanda derin bir darboğazdan geçiyor. Ekonomik kriz yerini
ekonomik buhrana bırakmış; evlerde tencere kaynamıyor,
halkımız geçim için 1 kuruşun dahi hesabını yapıyor,
çiftçilerimiz tarlasına gübre atamıyor, traktörüne mazot
koymadığı için tarlasını süremiyor, eğitim
dönemini bitiren öğrencilerimiz otobüs bileti fiyatları nedeniyle
memleketlerine gidemiyor, sanayicimiz yeni yatırım yapmak için önünü
göremiyor, esnafımız sattığı malın yerine
yenisini koyamıyor, memur ve emeklilerimiz ay sonunu göremiyor,
gençlerimiz gelecekten umudunu kestiği için yurt dışına
gitmenin yollarını arıyor. Değerli arkadaşlar,
kısacası, Türkiye yönetilmiyor, savruluyor.
Barınma hakkı en
temel haktır; bugün gelinen noktada ise barınma hakkı ekonomik
kriz ve artan enflasyon yüzünden tehlikeye girmiştir. Kira
artışları ülke genelinde alıp başını
gitmiştir. Ankarada yıllık kira artışları son
bir yılda yüzde 33 artmıştır. Türkiye genelinde zaten
artık
Burada sadece Ankara için söylemiyorum, ben Ankaranın
içerisinde gördüğüm için bunu söylüyorum; İstanbul öyle, İzmir
öyle, Türkiyenin neresine, hangi iline gidersek bununla karşı
karşıya kalıyoruz. Ortalama bir evin kirası asgari ücret
düzeyini geçmiştir burada. Bu durum sürdürülebilir değildir.
Yabancıya 400 bin dolara vatandaşlık verenler, kendi
vatandaşının konut sorununu görmezden gelenler; kendi ülkesini,
kendi vatandaşını kaderine terk ettiler.
Değerli arkadaşlar,
rakamlar konusunda destan yazan TÜİKe göre, yabancıya ev
satışları yüzde 70i geçmiş. Son bir yılda
yapılan satış, yüzde 70i geçtiğini gösteriyor. Kira
artışlarını yüzde 25le sınırlamak çare
değildir. Gelinen noktada bu düzenleme nedeniyle ne kiracının
yüzü gülüyor ne de ev sahibinin yüzü gülüyor. Konut sorunu iktidarın
mevcut politikaları nedeniyle her geçen gün kangren hâlini alıyor.
Bugün, Ankarada yeni atanan
bir memur, neredeyse aldığı maaş kadar kira vermek zorunda
kalıyor; maaşının kalan yarısıyla geçinmek çok
zor. Çocuğun okul masrafını nasıl karşılayacak?
Gıda fiyatları el yakıyor, ay sonunu nasıl görecek? Bu
sadece Ankara değil, İstanbulda da
Ve tayinlerini taşraya
almak istiyorlar değerli arkadaşlar. Asgari ücretle çalışan
emekçilerin durumunu varın siz düşünün.
Her yeni sabah yeni zamlarla
uyanıyoruz; bir yıllık zamları düşünmeyi çoktan
geçtik, altı ayda yapılan zamlar yüzde 100leri geçiyor. Son
altı ayda doğal gaza yüzde 120 zam, elektriğe yüzde 151 zam,
akaryakıta ortalama yüzde 120 zam...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
NİHAT YEŞİL
(Devamla) Yani iktidarın en iyi yaptığı şey zam,
zam, zam; iğneden ipliğe zam! Millete cefa, yandaşa sefa,
vatandaşa eziyet, rantçıya keyfiyet getiriyor. TÜİKin enflasyon
rakamları dahi yüzde 73, ENAGın açıkladığı
enflasyon yüzde 160, vatandaşın cebindeki enflasyon yüzde 200ü
geçiyor. Böyle bir ortamda kira artışlarını ve zamları
durdurmanın yolu ekonominin temel kurallarına bağlı
kalmaktır. Dünyadaki tüm merkez bankaları faizi artırırken
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tersini yapıyor, hâlâ daha
enflasyonun sebebi olarak bir günah keçisi arıyor. Sorunun
kaynağı belli, çözümü belli. Sorunun kaynağına
kulaklarını tıkayanlar iğneden ipliği geçirmeye
çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın.
NİHAT YEŞİL
(Devamla) Türkiyede bunlar olup biterken AKP sansür yasasıyla
uğraşıyor kimse duymasın, kimse işitmesin, kimse
yazmasın diye ama bunlar nafile, herkes duyuyor, herkes görüyor.
Halkımız, sandık önüne konulduğunda bunun
hesabını er veya geç soracaktır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum; sağ olun, var olun. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Mustafa Demir.
Buyurunuz Sayın Demir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bildiğiniz üzere kira artışlarıyla ilgili
Meclisimiz tarafından kabul edilen geçici düzenlemeyle konut kira artışı
yüzde 25le sınırlandırılmıştır. Bu
düzenleme, özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın
son günlerde kira konusunda yaşadığı mağduriyeti
gidermek, sosyal huzuru ve barışı sağlamak için
yapılmış bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri,
içerisinde bulunduğumuz global şartlar nedeniyle yapılan kira
düzenlemesi geçici bir durumdur. Son zamanlarda devam eden kira
sözleşmelerinde ev sahipleri ve kiracılar arasında yer yer
huzursuzluk yaşanmaktaydı, kiralarda fahiş artış
talepleri söz konusuydu. İşte bu düzenlemeyle, kiracı ve ev
sahibinin hakkına, hukukuna girmeden
ikisinin de belli bir fedakârlıkta bulunarak bu sürecin
aşılmasını hedefledik.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşlarımızın barınma hakkını en iyi
şartlarda kullanması için, TOKİ tarafından 2003
yılından bugüne kadar yaklaşık 5 milyon
insanımızın yaşadığı -255 milyar TL
harcanarak- tam 1 milyon 100 bin konut üretilmiştir ve üretilen
konutların yüzde 87si sosyal konutlardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın
son yirmi yılda vatandaşlarımızın ev sahibi
olması için ortaya koyduğu vizyonla TOKİ tarafından
üretilen sosyal konutlar, vatandaşlarımıza az peşinat,
düşük taksit ve uzun vadeyle sunulmuştur. Pandemiye rağmen son
üç yılda tam 213 bin konut üretilmiş ve vatandaşlarımıza
sunulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
yirmi yılda sosyal konut üretiminde yaptığımız
çalışmalar gibi, konut sorununa çok yönlü, kalıcı ve etkili
çözümler için, konut arzının arttırılması ve
maliyetlerin azaltılması için ciddi çalışmalar
yapıyoruz. Örneğin, konutlarda arsa maliyetinin düşürülmesi ve
özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın ev sahibi
olabilmesi için; bir, altyapısı tamamlanmış, inşaat
yapılmaya hazır hazine taşınmazları üzerinde küçük ve
orta ölçekli mahalle müteahhitleri konseptinde kat
karşılığı inşaat sözleşmesi yöntemiyle konut
üretilmesi; iki, hazine taşınmazlarının konut sahibi
olmayan dar gelirli vatandaşlara uygun bedel üzerinden veya kooperatifler
aracılığıyla verilmesi gibi önemli planlamalar
yapmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
MUSTAFA DEMİR (Devamla)
Ayrıca, kentsel dönüşüm uygulamalarında ise bir,
vatandaşlarımıza mevcut bulunan kredi faiz desteklerinin
artırılması; iki, belediyelere İller Bankasından
kullanılacak kredilerde Bakanlıkça faiz desteğinin
artırılması; üç, inşaat kredisi ve arsa kredisinin
kullanılabilmesi; dört, hazine taşınmazları üzerinde kat
karşılığı yöntemiyle konut üretilmesiyle kentsel
dönüşümü hızlandırıcı tedbirler alıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
görüldüğü üzere, aldığımız tedbirlerle bu geçici
süreci atlatacağız inşallah. Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, partimiz milletimizin
daima yanında ve hizmetinde olacaktır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın Aycan
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Türkoğlu Lojistik
Merkezine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, Kahramanmaraş aynı
zamanda bir sanayi şehridir, 2021 yılında 1,5 milyar Amerikan
doları tutarında ihracat yapmıştır. İhracat
genellikle Mersin Limanı'ndan yapılmaktadır, Kahramanmaraş
ile Mersin arasındaki demir yolları bu bakımdan çok önemlidir,
bu demiryollarının geliştirilmesi ihracat açısından
çok önemlidir. Devlet Demiryolları Türkoğlu'na lojistik merkezi
kurmuştur. 800 dönümlük alana büyük bir merkez kurulmuştur fakat
atıldır, yeteri kadar kullanılmamaktadır.
Kullanılmamasının bir nedeni, burada gümrük biriminin
olmaması olarak belirtilmektedir. Bu nedenle lojistik merkezine gümrük
birimi kurulması gereklidir. Ayrıca lojistik merkezinin personel ve
teknik donanım eksikleri vardır, bunlar da giderilmelidir. Türkoğlu
Lojistik Merkezinin çalışması, atıl
yatırımın işlemesi, Kahramanmaraş'ın, ülkemizin
ihracatı açısından çok önemlidir. Lojistik merkezinin gerekli
iyileştirmeleri yapılmalıdır.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Tığlı...
31.-
Giresun Milletvekili Necati Tığlının, Batlama grup kara
yoluna ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Giresun'da her seçim
döneminde iş makineleri getirilip şov yapılan Batlama grup kara
yolu seçimler sonrasında unutulur. Kara yolları ağında olan
bu yol, AKPnin iktidara geldiği yıldan bugüne kadar hep istismar
edilmiştir. Batlama grup yolu, 30 köye ve Kulakkaya ve Bektaş
Yaylası gibi önemli turizm
merkezlerine, uluslararası bir marka olan Freşa Maden Suyu Tesisi ve
içme suyu kaynaklarına ulaşım sağlamaktadır.
Yalnızca bu işletmeler için dahi, bir devletin,
vatandaşından bu talep gelmeden bütün imkânlarını seferber
etmesi gereken bu yolun Karanlıkdere mevkisinde, yıllardır
tamamlanamayan kamulaştırma sebebiyle her yıl birçok kaza olmaktadır.
Eskiden 2 belde belediyesine ulaşım sağlanan yol
güzergâhındaki vadide vatandaşlarımız yeni bir ilçe
kurulmasını, yirmi-yirmi beş yıldır bu yolun
düzeltilmesini beklerken AKP 400 metrelik kısmın
tamamlandığını gururla duyuruyor. Utanmamak için bazen
sadece susmak gerekir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Batman Milletvekili Necdet İpekyüz ve arkadaşları
tarafından, yanlış ekonomi politikaları nedeniyle
azınlığın daha fazla zenginleşmesiyle ortaya
çıkan servet transferlerinin ve bu kapsamda artan eşitsizliklerin
nedenlerinin araştırılması amacıyla 22/6/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 22 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların
Demokrat Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
22/6/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22/6/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasına saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22 Haziran 2022 tarihinde
Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz ve arkadaşları
tarafından, yanlış ekonomi politikaları nedeniyle
azınlığın daha fazla zenginleşmesiyle ortaya
çıkan servet transferlerinin ve bu kapsamda artan eşitsizliklerin
nedenlerinin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan 19527 grup numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 22/6/2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurunuz Sayın
İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, konuklarımız var
herhâlde, onlara da Merhaba. diyelim Meclis adına.
BAŞKAN Biz de
Hoş geldiniz. diyoruz efendim.
Buyurunuz efendim.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Evet, ekonomi yönetimiyle ilgili konuşuyoruz. Bizim araştırma
önergemiz; Türkiye'de belli bir kesim giderek zenginleşiyor, büyük bir
çoğunluk yoksullaşıyor, fakirleşiyor, açlıkla
karşı karşıya ve bunun araştırılması
lazım. Türkiye'de -az önce de konuşuldu- bir yoksulluktan söz
ediliyor, krizden söz ediliyor ve bütün uluslararası alanda bir
sıkıntı var. Biz de diyoruz ki: Bir azınlık
zenginleşiyor, gelin, araştıralım. Zenginlik olabilir ama
bir yerde birileri büyüyorsa, büyük çoğunluk yoksullaşıyorsa
araştırmak lazım.
Nedir? Ekonomi yönetiminde
bir tercih olur; bunun yanlışı doğrusu yok. Tercihiniz
büyük çoğunluktan mı yana yoksa belli bir kesimden mi yana?
Şimdi, tercihiniz işletmeden yanaysa, şirketlerden yanaysa,
finans kurumlarından yanaysa, müteahhitlerden, patronlardan yanaysa
doğru yapıyorsunuz. Çünkü Türkiyede 3 tane s harfi; saraya yakın
olanlar zengin oluyor, savaşı savunanlar zengin oluyor, sermaye kendi
parasına doymuyor, daha da büyütüyor; 3 tane s diye
tanımladım. Peki, Türkiyede başka ne büyüyor? Sefalet büyüyor.
Sefalet nedir? İşsizlik ve yoksulluk. Dünya sıralamasında
en büyük, sefaletin geliştiği, sefaletin arttığı ülke
Türkiye. Başka ne büyüyor? Türkiyede borçluluk büyüyor, insanlar kredi
kartını ödeyemiyor, kredi kartıyla harcama yapamıyor.
İnsanlar sadece temel ihtiyaçlarını alabiliyor.
Peki, Türkiyede asgari
ücretlilere, ücretlilere baktığımızda, yoksullaşan
kesime baktığımızda, kim bunlar? 21 milyon işçi ve
ücretli -maaş alan var, belli bir ücretli kesim var- 14 milyona yakın
emekli var; 2,5 milyon tarım çalışanı var, 5 milyon küçük
esnaf var -zaten küçük esnaf bitti, çoğu iflas ediyor, kapatıyor- 42
milyon; 2 kişi olsalar Türkiyenin nüfusu ediyor. Demek ki yüzde 99
yoksul, yüzde 1 veya daha az bir kesim zenginleşiyor. Peki, bu zenginlik
ne oluyor? Bu büyüyen zenginlik tekelleşiyor; medya tek ses, müteahhitler
-5 tane- tek ses, tekelleşiyor; gıda sektörü, market sektörü tek ses,
5 tane. Gittiğimizde artık bakkal yok hiçbir yerde.
Baktığımızda; gıdada, tohumda, çiftçilikte,
tarımda tek sese dönüştürüyorsunuz. Enerjide boyuna zam
yapıyorsunuz, diyorlar ki: Şirketler gittiler, anlaştılar
Bakanla, elektrik fiyatlarını tekrar yükselttiler. Tekrar tek ses.
Yani siz tekçi anlayışınızla bütün sektörlerde kendi
yandaşınızı ve zenginliğinizi geliştiriyorsunuz.
Ve şunu geliştirdiniz Türkiyede: Parayla para kazanma. Faize
karşı çıkanlar şu anda Türkiye'de parayla para
kazanıyor. 18den 11e mi düştü dolar? Ya, sorduk, kim bunlar? Merkez
Bankasından ne kadar alış yapıldı, ne kadar
satış yapıldı? Kim bunlar? Kimse açıklamadı.
Belli günlerde, bu spekülasyonla, altında, diğer kurlarda milyonlarca
para oynuyor, insanlar paradan para kazanıyor, sorduğumuzda bir tane
yanıt yok. Peki, bunlara, bu faize, bu diğer otoyollara, tünellere,
hastanelere, birçok yere giden para kimin cebinden çıkıyor? Tekrar,
yoksul olan, parası olmayan, asgari ücretle çalışan
çoğunluk, açlık sınırının altında kalan
insanların vergisiyle
Vergi mi adil? Vergi de adil değil. Yani siz
dolaylı, dolaysız vergilere baktığınızda, hep Avrupa'yı
örnek veriyorsunuz, tam tersi bir sistem geliştirmişsiniz. Vergi de
hiç adil değil. Yani partide adalet diyorsunuz, vergide adalet yok. Ve
peki, bu patronlara, ne yapıyorsunuz bu serveti olanlara? Vergi
istisnası getiriyorsunuz, vergi muafiyeti getiriyorsunuz, kredi
kolaylığı getiriyorsunuz, düşük faizle veriyorsunuz, borcu
gidip erteliyorsunuz. Ya, son bir haftadır insanlar uçağa binemiyor,
pandemide havalimanı şirketinin bir yıllık
kirasını sildiniz, iki yıllığını ötelediniz.
1 milyar 90 milyon euro parayı sildiniz, iki
yıllığını ötelediniz, şimdi de kırk yıl
erteliyorsunuz. Kim bunlar? Gazetelerin sahiplerine, müteahhitlere,
şirketlere her türlü kolaylığı yapıyorsunuz. Bu
kolaylıkla beraber yoksullar artmış, kredi kartını
ödeyemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
İnsanlar okul taksitini ödeyemiyor. İnsanlar hastaneye
gittiğinde ameliyat olamadığı için bankaya gidip para
çekmek zorunda. O hikâye bitti; konutlar için, araçlar için o hikâye bitti.
İnsanlar artık borçlarını ödeyemeyecek duruma geldi ve
asgari ücretli sayısı giderek artıyor.
Bir de büyüttüğünüz bir
şey var, bazen çıkıp anlatıyorsunuz, diyorsunuz ki: Bizim
iktidarımız döneminde yardımlar arttı. Sizin
iktidarınız döneminde yardımlar azaldıysa başarılı
olursunuz, sizin iktidarınız döneminde yoksulluk azaldıysa
başarılı olursunuz, sizin iktidarınız döneminde asgari
ücretli sayısı azaldıysa başarılı olursunuz,
çiftçi mutlu olduysa başarılı olursunuz, mazot fiyatı
düştüyse başarılı olursunuz, dolar düştüyse
başarılı olursunuz. Sizin iktidarınızda ekonomik tercihlerinize
baktığımızda, zenginden yanasınız, parayla para
kazanandan yanasınız; yoksulu, aç olanı ve ücretli geçinenleri
düşünmüyorsunuz, tarımla uğraşanları
düşünmüyorsunuz, küçük esnafı düşünmüyorsunuz ve ne oluyor?
Bakan diyor ki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Tamamlayayım.
BAŞKAN
Tamamlayınız.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ve Bakan ne diyor?
Meşhur Bakan diyor ki: Türkiyede dar gelirliler hariç herkesin işi
iyi. Bu sizin tükenmeniz, bitişinizdir. Dar gelirli dediğiniz,
Türkiyenin yüzde 99udur. Belli bir az kesimin mutluluğu tercihinizse ona
bir şey diyemem, değilse gelin araştıralım, destek
verin araştıralım, karşı çıkmayın,
araştıralım, biz haksızsak söyleyin ve bununla beraber
bölgeler arası, sınıflar arası eşitsizliği de
artırıyorsunuz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurunuz Sayın Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Bir kısım
yanlış ekonomi politikaları uygulanıyor, çok detayına
girmeyeceğim, süremiz çok sınırlı, sadece bir konuya
odaklanmak istiyorum. Yanlış ekonomi politikaları
uygulanıyor, bunun birtakım sonuçları doğuyor.
İktidarın yaptığı şey şu: Yani o
yanlış politikayı düzeltmek yerine veya onun sebepleriyle
uğraşmak yerine sonuçlarıyla uğraşıyor,
sonuçlarından bir noktaya gitmeye çalışıyor; bu da ekonomiye
olan maliyeti artırıyor.
Şimdi, bu kapsamda,
özellikle 2018 yılı Temmuz sonrasında Türkiyede ciddi bir gelir
ve servet transferi var yani kabaca, toplumun tamamından alınan bir
miktar, bir kısım gruplara -genelde bunlar üst gelir grubu- veya kimi
zaman yandaş diye niteleyebileceğimiz gruplara transfer ediliyor.
Şimdi madde madde bunları sayacağım.
Bir: Bu dönemde
yaşadığımız en önemli gelir ve servet transferi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının rezervlerinin eritilmesidir.
128 milyar dolar olarak sembolleşmişti ancak sonradan, bu son
dönemde de bu arka kapı operasyonları devam ediyor, bu şekilde
Türkiyenin yaklaşık 160 milyar dolar rezervi yakıldı.
Bunlar kabaca kaç liradan satıldı? Dolar bugün 17,5 lira; 17,30
filan. Bunlar, özellikle o 128 milyar dolar kısmı 6 lira 20
kuruştan satıldı. Ortalamada diyelim ki 10 lira düşük
fiyatla satıldı; 160 milyar dolarla çarptığınızda
eski parayla 1 kentilyon 600 katrilyon veya daha iyi anlaşılsın
diye 1.600 katrilyon, yeni parayla da 1 trilyon 600 milyar lira
sadece buradan bir transfer var arkadaşlar. Bu, milletin
parasının belli bir kesime transferidir; birinci kalem bu.
İkinci kalem: Yine 2018
yılı Temmuz ayından itibaren başlatılan, yurt
içerisinden -bakın, Türkiyenin o vakte kadar, son yirmi yılda görmediği
bir şeydi bu, AK PARTİ hükûmetleri döneminde de hiç
görülmemişti, önceki sıkıntılı dönemlerde vardı-
altın ve döviz cinsinden borçlanmalar. Altın ve döviz cinsinden
borçlandınız, sonradan, damat Bakan son dönemde rekabetçi kur dedi,
kur artırma politikaları uyguladınız. Buranın maliyeti
normal borçlanmaya göre 710 milyar TL, eski parayla 710 katrilyon
arkadaşlar, altın ve döviz cinsinden yurt içi borçlanma. Kur
korumalı mevduat, bugünkü rakamlarla, yıl sonu itibarıyla, kur
böyle kalırsa 230 milyar lira; 230 katrilyon. Bakın, 3 kalemde;
rezerv, döviz ve altın borçlanmaları ve kur korumalı mevduattan
toplam yapılan transfer, tarım bütçesinin tam 100 katı yani bu
kadar, milyonlarca çiftçiye verdiğimiz desteğin 100 katını
3 kalemde, son iki üç yıl içerisinde aldık, transfer ettik.
Diğeri, ucuz kredi. Kamu
bankaları üzerinden ciddi bir ucuz kredi politikası var, bunu herkes
alamıyor, belli kesimler alıyor -az önce de ifade ettim- yani şu
anda KOBİ üstü firmalar özel bankalardan yüzde 50yle borçlanırken bir
kesim insan yüzde 15-16yla kamu bankaları üzerinden borçlanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERHAN USTA (Devamla) Kamu
bankaları zarar ediyor, kamu bankalarına da hazineden sermaye
enjeksiyonu yapılıyor, bu da ayrı bir transfer.
İkili fiyat
yapısı -fazla uzatmayacağım- yağda, şekerde,
undaki ikili fiyat yapısı bir gelir ve servet transferidir.
Mevduat faiz
sınırı -az önce de ifade ettik- yani yüzde 17yle mevduat
faizini sınırlandırıyorsunuz ama aynı banka, özel
banka yüzde 17yle topladığı mevduatı yüzde 50yle tüccara,
sanayiciye satıyor, özel bankalar da tarihinde görülmemiş kârlar
yapıyor, bu da ayrı bir gelir ve servet transferidir.
Kamu-özel iş
birliği projelerini zaten söylemeye gerek yok. Son dönemde yine
dikkatimizi çeken şey CDSler yani Türkiye'nin risk primi. Bakın, bir
yıllık risk primi sabah itibarıyla 945'ti arkadaşlar. Bu,
Amerikada 9, Amerika'nın 100 katı risk primiyle bu ülke
borçlanıyor. Dolar cinsinden yüzde 10'un üzerinde borçlanan bir ülke, bu
da yurt dışına gelir ve servet transferidir. Ve bunun sonucunda
Türkiye tarihinde görülmemiş bir gıda krizi yaşıyor ve
tarihinde görülmemiş bir barınma krizi yaşıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla)
Dolayısıyla, bu konu son derece önemli bir konudur, bu konunun Meclis
tarafından araştırılması son derece uygun
olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurunuz Sayın Bingöl
CHP GRUBU ADINA TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu araştırma
önergesine Adalet ve Kalkınma Partisinin evet demesi akıllara zarar
bir iş olur. Bundan çok daha masum, çok daha öncelikli araştırma
önergelerine dahi memleketin ali menfaatleri için verilen önergelere dahi evet
oyu vermeyen AKP, böyle bir araştırmaya asla evet oyu
vermeyecektir. Niçin? Çünkü ekonominin araştırılması birçok
olgunun ortaya çıkmasına yol açacak. Niye? Hortumlanan bütçe
açığa çıkacak; adaletsizlikler, eşitsizlik, adil olmayan
vergi dağılımı ve birçok konu açığa çıkacak.
İşte o zaman, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının
gerçek yüzü ortaya çıkacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, değerli
milletvekilleri, Türkiye'de yurttaşlarımızın çok önemli bir
kısmı zenginlik hayali kurmuyor; inanın, yoksulluk hayali
kuruyor, yoksulluk, Acaba nasıl yoksul olurum?un hayalini kuruyor. Bunu
niçin söylüyorum? Çünkü bu son açıklanan anketlerde açlık
sınırı 6.017 lira, bir asgari ücretli 4.250 lira alıyor. Bu
ne demek? Yani bir asgari ücretlinin yoksulluk sınırında
yaşaması için 4 kat asgari ücret alması gerekir ki ancak
yoksulluk sınırına ulaşabilsin. Onun için, yoksulluk hayali
kuruyor. Peki, emekliler? 2.500 lira alıyor, yoksulluk
sınırı 19 bin bin küsur lira. Bu durumda, 8 kat emekli maaşı
alacak ki yoksulluk sınırına ulaşabilsin. İşte
böyle bir Türkiye. Siz yoksul Türkiye yarattınız, siz açlık ve
sefaletle boğuşan bir Türkiye yarattınız. Öyle bir derin
uçurum var ki bakın, bir servet dağılımına
bakıyoruz, gelir dağılımına bakıyoruz,
müthiş bir farklılık var. Bu adaletsizlik sizi gelir
dağılımında Avrupada eşitsizlikte 1inci
yapıyor. Boynunuza takacağınız madalyalardan bir tanesi de
işte bu; yarattığınız bu eşitsizlik,
yarattığınız bu adaletsizlik.
Değerli milletvekilleri,
gelir dağılımına bakıyoruz, o kadar büyük bir fark var
ki. Türkiye'de gelirin yüzde 10unu elinde tutan bir kesim var, en yoksul kesim
ama en zengin kesim gelirin çok önemli bir kısmıyla birlikte servetin
yüzde 90ını elinde tutuyor; böyle büyük bir uçurum var. Siz bu derin
uçurumu yarattınız, niçin biliyor musunuz? Bu, bilinçli bir tercih
sizin için, bu tercih açlık ve yoksulluğa mahkûm ettiğiniz
insanlardan siyaseten nemalanmak adına yaptığınız bir
tercih.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Teşekkürler.
Evet, siz siyaseten
yoksulluktan nemalanıyorsunuz ama biz iktidara geldiğimizde
farklı bir şey yapacağız. Sizin gölgenizde yatan mafya,
sizin gölgenizde yatan uyuşturucu baronları, sizin gölgenizde yatan
çeteler, yüzlerce kez değiştirip ihale verdiğiniz yandaş
müteahhitlerinizin o hesabını adalet önünde, yargı önünde
soracağız. (CHP sıralarından alkışlar)
Sorduğumuz bu hesap garip gurebanın hesabı olacak,
sorduğumuz bu hesap yoksulun hesabı olacak ve
yarattığınız yoksul Türkiye'nin yerine biz
iktidarımızda zengin Türkiye'yi yaratacağız. Türkiye'ye
huzur, güven, adalet ve demokrasi gelecek.
Saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Nilgün
Ök.
Buyurunuz Sayın Ök. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
NİLGÜN ÖK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve ekranları
başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı sevgi ve
saygıyla selamlıyoruz.
Hepimizin bildiği üzere
Covid-19 salgınıyla birlikte dünya olağanüstü bir süreçten
geçit. Son yüzyılın belki de en ağır krizi salgın
ekonomide de dengeleri altüst etti. Dünyada üretimdeki aksamalar, emtia fiyatlarındaki
artışlar, tedarik zincirindeki yaşanan sıkıntılar
dolayısıyla uluslararası ticaret ağında da
yavaşlamalar meydana gelmiştir. Buna bağlı olarak da
maliyetler, maliyetlerle birlikte fiyatlarda da artış olmuştur.
Bunun üstüne Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte tarihî zirveyi zorlayan
petrol ve doğal gaz fiyat artışları da eklenmiştir.
Bugün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler son kırk
yılın belki de en enflasyonist dönemini yaşamaktadır.
Türkiye de bu küresel ekonominin bir parçası olduğu için bu fiyat
artışlarından doğal olarak etkilenmiştir. Özellikle
enerjide dışa bağımlı olduğumuz için, cari
açığımızın en büyük kaynağı enerji
olduğu için en çok bizi ekonomik anlamda etkileyen unsur da bu
olmuştur. Bu olumsuz süreçten vatandaşlarımızı bir
nebze de olsun korumak adına vergi indirimlerinden hibelere, sosyal destek
paketlerinden elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki sübvansiyonlara
kadar birçok adımı attık ve atmaya devam edeceğiz.
Konutlarda kullanılan doğal gazın yüzde 82sini, enerjinin yüzde
25ini sübvanse ettik, sadece geçen yıl 160 milyar TL vergiden
vazgeçilmiş durumda, bu yıl da bu rakam 241 milyar TLyi
bulacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Dünya ekonomisi ciddi daralmayla yüzleşirken biz bu yılın
çeyreğinde yüzde 7,3 büyüdük, belki bu yılı da dünyada
yaşanan sıkıntılara rağmen yüzde 5lik bir büyümeyle
bitirmeyi hedefliyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Bravo!
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun!
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Bilindiği gibi, geçen yıl tarihimizin en yüksek ihracat rakamına
ulaştık. Bugün, bu yıl sonunda da 250 milyar dolarlık
ihracatı hedefliyoruz. İhracatla birlikte istihdamdaki rakamlarda da
önemli bir ivme yaşadık. 2009 krizinde işsizlikle mücadele
ederken, istihdamla ilgili çalışırken bugünkü bu krizde çarklar
döndüğü için istihdamda da o pandemi öncesindeki rakamı
yakaladık, bu rakam 30,4 milyon kişiye ulaştı.
Dolayısıyla biz geçmişte uzun süre denenmiş ama bir türlü
sonuç alınamamış yüksek faiz, düşük kur döngüsü yerine
yatırım, üretim, istihdam, ihracat, büyüme odaklı Türkiye
ekonomi modelinde kararlıyız. Bu yüzden üretmek isteyen
işletmelere düşük faizli yatırım kredileri vermekteyiz.
Bunu eleştirenler oldu Niye veriyoruz? diye. Bunu vereceğiz ki
insanlar yatırım yapsın, yatırım yapılınca
insanların istihdamı sağlansın.
Evet, dünya olağanüstü
bir süreçten geçiyor, ekonomik bir daralmanın içerisindeyiz ama bunu
şöyle ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun!
BAŞKAN Devam edelim.
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Dediler ki: Tercihlerinizi vatandaştan yana kullanmıyorsunuz.
Hayır, biz yirmi yıldır tercihimizi
vatandaşımızdan yana kullandığımız için
bugün buradayız.
Köprüler dediniz, işte
dediniz ki: Köprülerden, tünellerden kim geçiyor? Köprülerden, tünellerden
bizim vatandaşlarımız geçiyor. Bizim
yaptığımız hastanelerden gidip bizim
vatandaşlarımız yararlanıyor. Şunu söylemek istiyorum:
Dünyanın geçmiş olduğu bu zorlu süreçte enflasyona
vatandaşlarımızı ezdirmeyeceğiz. Göreceksiniz temmuz
ayında yaptığımız iyileştirmelerle birlikte
çalışanların, işte sabit ücretli
çalışanların da yanında olacağız, bundan sonraki
süreçte de yanında olmaya devam edeceğiz, yeter ki felaket
tellalları olmasın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiyenin içinde bulunmuş olduğu bu süreci sadece Türkiye
yaşıyormuş gibi etrafa algı operasyonu
yapılmasın.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Bravo!
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Göreceksiniz, işte ek bütçeyle ilgili olarak da perşembe günü Plan
Bütçede görüşeceğiz. Buradan gelen geliri de sabit gelirli olmak
üzere kimin ihtiyacı varsa esnafımız, işçimiz,
çalışanımız, hepsine dağıtacağız.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Helal olsun Başkan, bravo!
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo! Budur işte!
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Oluç
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili
Nilgün Ökün HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok kısa, kayıtlara
geçmesi için bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN
İnşallah.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bizim önergemiz konuşulduğu için
Sayın hatip
felaket tellalları dedi, aslında doğrudan sataşma var
fakat şimdi kürsüde cevap vermeyeyim, yerimde söyleyeyim. Yani
aslında, felaket tellallığı yapmıyoruz; bakın,
ben size sadece bir şeyi hatırlatacağım Sayın Hatip.
Burada geçen bütçeyi, 2022 bütçesini konuşurken kapanış
konuşmasında
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Hayır, felaket tellalından onları kastetmedik ki
biz, normal bir şey söyledik.
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Niye üstüne alınıyor ki?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sizi kastetmedik ki zaten.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) E, bizim önerge konuşulduğu için efendim, onun
için.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ama Türkiyede yapılanlar varsa onları kastediyoruz, sizi
kastetmiyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Olsun, ben yine de söyleyeyim.
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Gece yarısı tweetlerini kastettim. Bu ülkede gece yarısı
tweetler atıldı; biliyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Üstlerine niye alındılar ki?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Evet. Şimdi, bakın, geçtiğimiz yıl 17
Aralıkta kapanış konuşması yapıyordum burada
bütçede ve o zaman Ya, bu bütçe aslında kadük hâle gelmiş bir
bütçedir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul)
çünkü bu bütçe Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği zaman
dolar 9,27ydi, biz bütçeyi görüşürken 16,5-17 aralığında
dalgalanmaya başladı. Dolayısıyla şu anda bütçe verilerinde
en az yüzde 75 sapma var, kadük hâle gelmiştir bu bütçe ve ek bütçe
yapılması gerekir. dedim, o zaman güldünüz. Şimdi, aradan
altı ay geçti, bütçe çöktü, aslında iflas. Ve geldiniz bir ek
bütçeyle.
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Fazla var, gelir fazlası. İflas yok, iflas yok!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi, görüşeceğiz, önümüzdeki hafta da bunu
konuşacağız. Ama sapma ne kadar biliyor musunuz? Ben yüzde 75
demişim, sapma yüzde 73,4 yani benim söylediğimden birazcık az
çıkmış. Bütçe gelirlerinde yüzde 73,4 sapma var. Felaket
tellallığı mı yapıyoruz, yapmayın Allah
aşkına!
Teşekkür ediyorum.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkan ve
arkadaşları tarafından, basın mensuplarının
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/3925) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
22 Haziran 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
22/6/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22/6/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili Ahmet
Tuncay Özkan ve arkadaşları tarafından basın
mensuplarının yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla 23/2/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan 10/3925 esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 22/6/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İzmir Milletvekili Sayın Ahmet
Tuncay Özkan.
Buyurunuz Sayın Özkan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET TUNCAY
ÖZKAN (İzmir) Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
1982 yılında
gazeteci olarak çalışmaya başladım. O günden bugüne bir
insanın bir ömre sığdıramayacağı kadar çok
şeyi basında yaşayarak gördüm. Türk demokrasi tarihiyle birlikte
ilerledik. O günden bugüne geldiğim noktada gazetecinin tarifinin
nasıl yapılacağı konusundan başlayarak
Sorunlarımız nelerdir? noktasına kadar her yıl
değişen, her iktidar döneminde değişen farklı
farklı anlayışları burada gözlemledim. Gazeteci demokrasinin
bekçisidir, demokrasi yoksa gazetecilik diye bir meslek yoktur. Sizler gazetecisiniz,
demokrasinin olmadığı yerde gazetecinin var olması mümkün
müdür? Elbette ki değildir. Bizim idare hukukumuz gazeteciyi herkes
uyurken uyanık olan adam diye tanımlar. Ne demek o?
Anayasamıza göre gazeteci toplum adına Parlamento
dışı denetim işini yapan kişidir. Gazeteci
çalıştığı iş kolu dışında herhangi
bir iş yapamaz, gazetecinin başka bir gelir kaynağı olamaz,
gazeteci işinin dışında başka işleri takip
edemez, kendisini, düşüncesini, kalemini bir başka gücün emrine
veremez, gazeteci sadece halk adına halkın haber alma
hakkını demokrasiyi yaşatmak adına sürdürür. Büyük
kentlerde gazetecilik, ulusal gazetecilik başkadır, yerelde daha
başka boyutları vardır. Yereldeki demokrasiyi toplamazsanız
yani sizi ziyaret eden Sakaryadan, sizi ziyaret eden Erzurumdan, Hakkâriden,
İstanbuldan, Diyarbakırdan, oradaki gazetecilerin yaşama
olanağından ve oradaki demokrasinin varlığından
eğer burada bir sonuç çıkaramazsak o zaman Türkiye'de demokrasi yoktur,
konuşmaya da gerek yoktur. Sizin istediğiniz gibi yazar mı?
Yazar ama gazetecilik faaliyeti değildir. Gazeteci taraf mıdır?
Taraftır. Gazeteci savaşa karşı taraftır,
hırsızlığa, mafyaya karşı taraftır, ekonomik
talana karşı taraftır, gazeteci propagandaya karşı
taraftır. Terörün karşısındadır, mağdurun
yanındadır.
Ben çocukluk
rüyasını gerçekleştiren gazetecilerden bir tanesiyim. Bugüne
kadar geldiğimde gördüğüm o kadar çok şey var ki bunlardan bir
tanesi: Gazeteci devletin gözünde illa ve illa dövülmesi gereken kişidir.
Bugün, işte, bu sansür yasası diye nitelendirdiğimiz
yasanın içinde hazırlayan arkadaşlarımla birlikte de
gördüğümüz pek çok dövülme maddesi yer alıyor. Gazeteci,
iktidarların sürekli elinde tutmak istediği kişidir ama
gazetecinin asli görevi muhalefettir, toplumsal aydınlatmadır.
Bugün demokrasimizde büyük
problem var, özgürlük alanlarımızda büyük problem var, medyanın
çalışma sistematiğinde büyük problem var. Bugün patronlar
kazanıyor ama gazeteciler kazanmıyor. Ve gazetecilik büyük bir aşkla
büyümeye, gelişmeye devam ediyor.
Gazetecilerin sorunları
konusunda elbette ki çok şey anlatılabilir, çok şey söylenebilir
ama birinci sorun özgürlük eksikliğidir. İkinci sorun örgütlenme
eksikliğidir. Üçüncü sorun, gazetecilerin bir meslek yasası oluşmadığı
için görevleri ve bu görevle ilgili tanımlamalarda ortada bulunan
boşluklardır. Beş dakikalık süre içerisinde size bütün
bunları anlatmak isterim ama özetleyerek şunu söyleyeceğim:
Gazeteci, siz uyurken uyanık olan kişidir. (CHP sıralarından
alkışlar) Gazetecinin CHPlisi, AK PARTİlisi, MHPlisi,
HDPlisi, İYİ Partilisi, herhangi bir şey
Objektiflik
gazetecilikte birinci kriterdir arkadaşlar. Eğer bugün biz
gazeteciliği savunamıyorsak, onun sorunlarına ilişkin
gerçekçi bir bakış açısı ortaya koyamıyorsak
demokrasimiz kaybetmiş demektir.
Ben 82den bu yana
gazetecilik mesleğini yapan, bu uğurda çok bedeler ödemiş bir
arkadaşınız olarak diyorum ki: Gelin, bu mesleğin
sorunlarını meslek örgütleriyle, mensuplarla birlikte oturalım,
hep beraber konuşalım, her şeye birlikte bakalım ve bunun
sonunda geleceğimiz yer, demokrasimizin kazanacağı yerdir.
Gazeteciyi dövmek, ona sövmek ya da onu bir şeyle yaftalamak yerine gelin,
onun hepimiz adına özgürce bizim düşüncelerimizi ifade etmesine
olanak sağlayalım çünkü dövdüğünüz şey gazeteci değil
aslında. Dövdüğünüz şey onun temsil ettiği değerler.
Türkiye o değerlerden yoksunlaşırsa çöl olur, o çöl en önce bizi
yutar. Niye burada söylüyorum? Çünkü bu bina taştan, ahşaptan, koltuk
derisinden ibaret bir şey değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla)
Bu bina demokrasinin kıblesidir. Eğer siz bu binayı
taştan, bu eşyalardan ibaret hâle getirirseniz o zaman geriye kalan
şey hiçbir şeydir. O çölde yutulmamak için gelin, el ele, gönül gönüle,
hep beraber, bu mesleğin sorunlarını ortadan kaldıracak, bu
mesleği büyütecek, düşüncelerimizi daha da yayacak, yerel demokrasiyi
güçlendirecek, böylece ulusal anlamda demokrasimize katkı sunacak bir
çalışma yapalım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum efendim.
Sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; basın özgürlüklerini ve basın
emekçilerinin durumunu, zorluklarını konu alan Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
basının özgür olması en temel insan haklarından bilgi
edinme hakkının kullanımıyla doğrudan
ilişkilidir. Demokratik ilkelere bağlı olduğunu, hukukun
üstünlüğünü savunduğunu, medeni uygarlık düzeyine
ulaşmayı hedeflediğini öne süren her devletin basın ve medya
özgürlüklerine dair hassasiyet gütmesi eşyanın tabiatı
gereğidir. Buna rağmen ülkemizdeki basın özgürlüklerinin son
yıllarda fazlasıyla ihlal edildiği de hepimizin malumudur. Her
alanda yaşanan çürümüşlük, her sektöre sirayet eden yozlaşma ne
yazık ki ulusal basını da büyük bir tahribata
uğratmıştır. Gazetecilerin yaşadığı
mağduriyetleri, keyfî tutuklama kararlarını, her fırsatta
dayatılmak istenen sansürü biliyoruz, duyuyoruz, hatta, bütün dünya
biliyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün
hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksine
göre Türkiye, 180 ülke içerisinde 149uncu sırada yer aldı. Özgür
düşünceye, ifade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, bilgi
edinme hakkına göz göre göre kasteden AKP iktidarı bu utancın da
yegâne sorumlusudur. Zorbalıkla, usulsüzlükle, şaibe ve skandallarla
tarihe geçen bu iktidarın, basınla sürdürdüğü kötü
ilişkileri de Türk siyasal yaşamında bir utanç vesikası
olarak hatırlanacaktır.
Değerli arkadaşlar,
bilindiği üzere bu hafta Meclisimizde yeni bir istibdat yasası da
gündeme geliyor. Televizyon kanalları ve gazeteler üzerindeki dayatmalar
yetmemiş olacak ki şimdi de internet siteleri ve sosyal medya
platformları hedef listesine konmuş. Trol ordularına servet
akıtan iktidar, şimdi dijital basın emekçilerine ve sosyal
medyaya meydan okuyarak, onları hapisle, cezayla korkutmaya, sindirmeye çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin
bugünkü grup toplantımızda da ifade ettiği gibi: Milletin
özgürce konuşmasından, herkesin doğruları öğrenmesinden
korkuyorlar. Onlara göre yolsuzluk yok, haberi yapanlar yalancı.
Sığınmacı sorunu da yok, Var. diyenler yalancı.
Ekonomi tıkırında, Ekonomi kötüye gidiyor. diyenler de yine
yalancı.
Sözün özü arkadaşlar,
demek ki RTÜK gözden geçirilmelidir, sosyal medya yasası derhâl geri
çekilmelidir, trol orduları tasfiye edilmelidir, Basın İlan
Kurumu amacına uygun çalıştırılmalıdır,
basın kartlarının verilmesi partizanlığın
dışında değerlendirilmelidir diyorum. Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisini destekliyoruz diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum, teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Şevin
Coşkun.
Buyurunuz Sayın
Coşkun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
ŞEVİN COŞKUN (Muş) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine
söz aldım, Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri;
gazetecilerin, basının karşı karşıya olduğu
sorunların araştırılması, tespit edilmesi ve
önlenmesini önemli buluyoruz. Bu konuda da gerekli adımlar derhâl
atılmalıdır çünkü gazeteciler iktidarın, RTÜKün, polisin,
yargının ve medya patronlarının artarak devam eden
baskılarının altındadır. Gazeteciler gazetecilik
faaliyetleri nedeniyle sürekli hedef gösteriliyor, şiddete uğruyor,
hukuksuzca yargılanıyor. Bu saldırılara en çok maruz
kalanlar ise şüphesiz, özgür basın
çalışanlarıdır. 8 Haziranda, Diyarbakırda
gazetecilere yönelik operasyonda 7si kadın, 22 gazeteci gözaltına
alınmıştı ve hukuksuzca süren 8 günlük bir gözaltı
sürecinden sonra DFG Eş Başkanı Serdar Altan, JinNews Müdürü
Safiye Alagaş, Mezopotamya Ajansı Editörü Aziz Oruç, Xwebûn gazetesi
Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaşın da
aralarında bulunduğu 16 gazeteci tutuklandı. Gazetecilerin
mesleklerini icra ederken kullandığı fotoğraf makineleri,
kameralar, bilgisayarlar ve not defterlerine el konuldu ve gazeteciliğin
olmazsa olmazı olan bu malzemeler Emniyet tarafından örgütsel
materyal olarak basına açıklandı. Çünkü Emniyetin elinde suç
delili olarak gösterebileceği hiçbir malzeme kalmamıştı.
Aslında bu fotoğraf iktidarın, polisin, yargının
gerçek habercilik karşısında ne kadar aciz duruma düştüğünün en açık göstergesidir.
Değerli milletvekilleri,
Vanda 2 yurttaşın helikopterden atıldığını
haber yapan gazeteciler aylarca hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutuldu ve
yargılandı. Yine, 2017 Diyarbakır Nevrozunda, Kemal Kurkut,
polis tarafından kameraların önünde katledildi ve bu polise beraat
verilirken bu öldürülme anını aslında tüm kamuoyuna duyuran
gazeteci Abdurrahman Gök yirmi yılla yargılanıyor.
İktidar, ülkede
basının özgür olduğunu her ne kadar iddia etse de
yaşananlar ve açıklanan raporlar aksi yöndedir. Sınır
Tanımayan Gazeteciler 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde
Türkiye 180 ülke arasında 149uncu sıradadır. Dicle Fırat
Gazeteciler Derneğinin verilerine göre şu an 76 gazeteci cezaevinde
tutuklu bulunuyor.
Tüm bu baskı, sindirme,
engelleme ve hukuksuzluklara rağmen gazeteciler mesleklerini icra etmekten
ve hakikati yazmaktan asla ve asla vazgeçmeyeceklerdir.
Özgür basına ve
gazetecilere yönelik saldırılara bir an önce son verilmeli ve
gazeteciler derhâl serbest bırakılmalıdır.
Genel Kurulu
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Tülay Kaynarca.
Buyurunuz Sayın
Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Basın
mensuplarının yasal haklarıyla ilgili,
çalışmalarıyla ilgili verilmiş bir grup önerisi; bu
mesleğe yıllarını vermiş bir gazeteci olarak da
elbette bunu desteklememek mümkün değil.
Basının gücü, hem
yerel hem genel basın anlamında demokrasiyi güçlendirmek demek çünkü
özgürlüğü, ifade özgürlüğü, yaptığı her yasal
hakları... Bu anlamda, iktidarlarımız döneminde birçok düzenlemeler
yapıldı; bunlardan en çok da Avrupa Birliği uyum yasaları
çerçevesi içerisinde Basın Kanunundaki değişiklikleri -ilk
2004, 2007 yıllarında çıkarılan- çok önemsiyorum. Geçen
yıl İnternet Yasası çıkarıldı, bu anlamda çok
değerli bir süreçti.
Yine, yarın
itibarıyla Basın Kanunuyla ilgili teklifi görüşmeye başlayacağız,
hem sosyal medya hem de İnternet Yasasını içeren Basın
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifini Genel Kurulda değerlendireceğiz. İçeriğinde
birçok düzenleme var ama en çok internet habercilerinin yıllardır
bizden beklediği, Basın Kanununa tabi olabilme, basın
kartı alabilme, ilanlardan faydalanabilme, basın ilanlarından
faydalanabilme gibi birçok avantaj sosyal medya ve internet haberciliği
için geliyor. Aslında, aynı yasal düzenleme içerisinde -ben çok
önemsiyorum- sosyal medya platformlarına sorumluluk veriliyor. Geçen
yıl çıkardığımız İnternet Yasasında
sembolik bir değişiklik oldu ancak bu düzenlemede dezenformasyonun
önüne geçecek sorumluluklar da ifade ediliyor. Mesela Twitter'da birisi
hakkınızda yanlış beyanlarda bulundu, özellikle fake
hesaplar yaparak, muhatabınız yok. Nerede? Amerikada Twitterın
sorumlusu, başvuruya cevap verecek bir ayrıntı yok.
Dolayısıyla bu teklifin dezenformasyonla ilgili çok önemli başlıkları
da içerdiğinin altını çizmek istiyorum. Yalan habere ceza
içeren, müeyyide içeren
Bunların her biri birbirinden çok çok
değerli.
HDPli konuşmacı
arkadaşın hapiste olan gazetecilerle, tutuklanan gazetecilerle ilgili
söylemleri vardı. Terörle mücadele kapsamında birçok düzenleme
İşte, en son Diyarbakır'daki tutuklamayla ilgili görseller
gösterdi ama o da bunları unutuyor, var olanları. O yüzden, PKK bir
terör örgütüdür, terörle mücadele ediyor Hükûmetimiz. Birleşmiş
Milletler, Avrupa Birliği, her biri PKK'ya terör örgütü diyorken, biz
mücadele ediyorken kusura bakmayın ama basın adı altında
oraya güzellemeler, propagandalarına destekler, oradakileri
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) Bu
başlık altında da, bu sıfat altında da teröre destek
verecek ifadelerde bulunulamaz. Aynı zamanda, yine bunu özellikle
belirtiyorum, PKK terör örgütünün yine bu basın
Tutuklananların
içerisinde Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik, onu hedef alan
açıklamaları olanlar var. Hangi Türk vatandaşı, hangi vatansever
biri bunu yapabilir? Mehmetçik canından olmuşken, canımız
yanarken nasıl olur da bir teröriste güzellemeler yapılabilir? O
yüzden, hiçbir şey tabii ki tesadüf değil. Terörle mücadele eden bir
devletimiz... Yıllardır tüm iktidarlar bunu yerine getiriyor.
Dolayısıyla, Tuncay Beyin ifade ettiği gibi, basın da
tıpkı yasama, yürütme, yargı gibi değerli bir güçtür;
demokrasimiz için de bu mücadele için de görevini yapacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) Görevini
yapan, objektif olan, ilkeli olan bütün basın mensubu kardeşlerimi
buradan saygıyla selamlıyorum.
Genel Kurulu da saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Kerestecioğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, gazeteci olduğunu söyleyen bir
hatibin yaptığı konuşma hukukçu olarak beni gerçekten ciddi
anlamda endişe ettirdi çünkü öyle bir konuşma yaptınız ki
burada direkt mahkeme kurdunuz. Yani, 16 gazeteci daha yeni gözaltına
alındılar, günlerce bekletildiler, tutuklandılar ve aslında
bu gazeteciler o bölgenin gözü kulağı olan gazetecilerdi. Şimdi,
siz böyle söylersiniz ama işin gerçek yanı, o gazeteciler orada göz
kulak olmasın istediler. O gazeteciler, Servet Turgutun -o aylarca
hastanede kalan, kendine gelemeyen insanın- yaşadıkları
ortaya çıkmasın diye gözaltına alındılar. O
gazeteciler, aynı zamanda, savaş... Gerçekten o dönemde ya da bu
dönemde, geçmişten bugüne ne yapılıyorsa, özellikle Suriyeyle
ilgili bütün haberler o gazetecilerin çoğundan geliyordu.
Aynı şekilde, en
ufak örneği Kemal Kurkuttur ya. Üstü çıplak olarak Nevroz
alanında öldürülen Kemal Kurkutu haber yapan insan yargılanıyor
ama polis beraat ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Yani gerçekten bir gazeteciyseniz
-ben de on iki yıl gazetecilik yaptım- tarafsız olursunuz,
bağımsız olursunuz; hayata ve habere öyle bakarsınız,
haberi haber olarak verirsiniz, 16 gazeteci, 16 Kürt gazeteci eğer
tutuklanıyorsa o zaman buna şüpheyle bakarsınız. Bu bir
tesadüf olamaz. Hemen buraya da terör yaftaları
yapıştırmak, işte, ona haber iletmek Buydu, şuydu.
demek resmen yargısız infaz yapmaktır; başka bir şey
değil. Siz burada mahkeme kuramazsınız, kimsenin buna haddi
yoktur.
Gerçekten bunu esefle
kınadığımı belirtmek isterim.
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Sayın Başkan, sataşma var.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca'nın, Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Bakın, mesleğini, işini objektif, ilkeli yapan
bütün gazetecilerimiz bizim için çok değerli. Evet, ben gazeteciyim,
söylüyorum
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Tartı sizin elinizde mi?
Tartınız mı var?
TÜLAY KAYNARCA (Devamla)
Hayır, ben yargılamıyorum, şu anda Türk yargısı
gerekli cevabı verecektir. Zaten adı geçen isimlerin
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Hah, ama işte, talimat
verdiniz, gene talimat verdiniz.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla)
Siz konuştunuz, rica ederim
Cevap veriyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Tamam, sonra konuşurum.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla)
Konuştunuz, sözünüzü kestim mi?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Doğru, doğru.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla)
Hiçbirine katılmıyorum ama kesmedim.
Bizim kırmızı
çizgimiz var; terör, kırmızı çizgimiz var. Gazeteci
dediğiniz ismin terörle, yurt dışında terör
propagandası yapan oradaki kuruluşlarla -aralarında Belçika ve
İngiltere de var- ilişkileri, para ilişkileri, hepsi de var.
Yargı değerlendirecek, sonucu ben bilmem ama o yapı içerisinde.
Yine, bir başkasının bütün o terörle ilgili güzellemeleri var,
örgütün üst düzey gelen talimatlarını yayıyor, bunlar var.
Bunları görüp de terörle mücadele eden bir devlet sessiz mi kalsın
istiyorsunuz? Mehmetçiki öldürene güzelleme, teröriste güzelleme yapanın haber
dili mi bu diyorsunuz? Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Mümkün mü? Bu
gazeteci mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani ben
vatandaşım, Terörle Mücadele Kanunundan
yargılanacağım, onun gazeteci kimliği var, yargılanmayacak;
hayır.
Bakın, doktor, elinde
bıçak var, güzel bir ameliyat yapar; baş tacı, Allah bin kere
razı olsun ama o bıçakla adam öldürür, o doktor katildir, bitti.
Kalem, o kalem çok değerlidir, Tuncay Bey özetle harikulade güzel bir
gazetecilik fotoğrafı sundu. Vatanını seven,
bayrağını seven, devletini seven herkes bu ülkedeki bütün
değerlere saygı duymak zorunda, bitti. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir oylama
yapayım, size söz vereceğim.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkan ve
arkadaşları tarafından, basın mensuplarının
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan (10/3925) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın
Kerestecioğlu, daha önce Grup Başkan Vekili adına size söz
verdim, yine öyle mi talep ediyorsunuz?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Evet, lütfen, öyle talep
ediyorum bana bırakarak gittiği için.
BAŞKAN Buyurun.
SALİH CORA (Trabzon)
Öyle bir yazı var mı?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Yazı mı istiyorsunuz
Salih Cora, getirelim mi? El insaf yani.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Kerestecioğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, İstanbul
Milletvekili Tülay Kaynarcanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Şimdi, tekrar söz
almamın nedeni: Gerçekten Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında
maalesef herkes yargılanıyor ama ancak yandaşlar
yargılanmıyor. Yani gazeteci dediğiniz zaman ortada gazeteci
bırakılmamış, diyorum ki ya 16 Kürt gazeteci, en
azından burada bir şüphe duyarsınız. Niye bu insanlar bir
anda gözaltına alındılar? Aziz Oruç, ne kadar zaman zaten
cezaevinde kaldı, ondan sonra çıktı ve buradaki şüpheyi
duymuyorsanız eğer siz, hakikaten buna ne gazetecilik denir ne de
başka bir şey.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Bir de, burada
yaptığınız yine yargılama. Yani siz diyorsunuz ki:
Bakın, şunu yapmış, bunu yapmış, işte oraya
selam göndermiş. Ya, siz burada mahkeme kayıtlarını
mı inceliyorsunuz? Mahkeme kayıtlarını biz görmüyoruz, siz
mi görüyorsunuz? Nereden bunları açıklayabiliyorsunuz?
Avukatları görmüyor yani bugün Pınar Selekle ilgili mesela yine
Yargıtay beraat kararını bozdu. Bu kasıtsız bir
şey mi acaba ve bununla ilgili daha avukatına -avukatı
arkadaşım- ulaşmamış, basına ulaşıyor.
İşte sizin basın bu. Bu mu değerli basın? O
insanları rahat bırakın. Onlar, benim gördüğüm, canla
başla o bölgede her türlü imkânsızlığa rağmen, her
türlü baskıya rağmen gazetecilik yapmaya çalışıyorlar.
Daha da diyecek bir şey bulamıyorum.
BAŞKAN Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.33
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.50
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve İstanbul Milletvekili
Abdullah Güler ile 61 Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi Kanunu
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve İstanbul Milletvekili
Abdullah Güler ile 61 Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi Kanunu
Teklifi (2/4478) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 338) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde İç
Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 338 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 1inci maddesi üzerinde önerge
işleminde kalınmıştı.
1inci madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İmam
Taşçıer Mahmut
Toğrul Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Diyarbakır Gaziantep Kocaeli
Şevin
Coşkun Erol
Katırcıoğlu
Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurunuz Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Genel
Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında
bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
1inci madde üzerine söz
aldım.
Sayın vekiller,
Türkiyede her gün artan enflasyonla birlikte yoksulluk ve gelir
eşitsizliği daha da derinleşmektedir, yurttaşlar âdeta
borçlanarak yaşamaya zorlanmaktadır. Bakınız,
TÜRK-İŞ mayıs ayına ilişkin açlık ve yoksulluk
sınırlarını açıkladı. Rapora göre 4 kişilik
bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için
aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı
6.017 TL, mevcut asgari ücretin 1.764 TL üzerinde. Gıda harcaması ile
giyim, konut, ulaşım, sağlık, eğitim ve benzeri
ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık
harcamaların toplam tutarı yani yoksulluk sınırı
19.602 TL. Diğer yandan, Aralık 2021 verilerine göre açlık
sınırı 4.097 TL, yoksulluk sınırı ise 13.348 TL
olarak belirlenmişti. Mayıs 2021 verilerine göre ise açlık
sınırı 2.280 TL, yoksulluk sınırı ise 9.430 TL
olarak kaydedilmişti. Asgari ücret ne kadar peki? 4.253 TL. Bu veriler
gösteriyor ki asgari ücret en temel beslenme ihtiyaçlarını dahi
karşılayamıyor. Dahası, 10 milyon emekçi, çalışan
yoksulluk sınırının altında yaşıyor; birçok
yurttaş âdeta açlıkla karşı karşıya
bırakılmıştır. Bir yandan açlık, yoksulluk ve
sefalet içerisinde hayatta kalmaya çalışan milyonlar varken
diğer yandan vergi afları, teşvikler, kur korumalı mevduat
sistemi aracılığıyla sağlanan garantili faiz geliri ve
zenginliklerine zenginlik katan yandaş şirketler ve bankalar
bulunuyor. Ancak açıkça görülmektedir ki toplumsal gerçeklik manipüle
edilerek Türkiye halklarına AKP âdeta başka bir hikâye yazıyor;
sadece kendine hizmet eden muhteşem bir iktidar tekeli yaratmış.
Toplumdan ve sorunlardan AKP âdeta kopmuştur. İktidar bir avuç
zengini daha fazla zenginleştirme aparatı hâline gelmiştir. Bu
yasadan da görüldüğü üzere iktidarın gündeminde açlık ve
yoksulluk, emekçiler, çiftçiler, gençler ve kadınlar yoktur.
Sayın Başkan,
Türkiye ekonomisinin çöküşüyle bir kira bedeli dahi
karşılanamayacak hâle gelen asgari ücretin altı ay sabit
kalması kabul edilebilir değildir. TÜRK-İŞ
araştırmasına göre, gıda harcamalarına konut, giyim,
sağlık, ulaşım, eğitim ve benzeri ihtiyaçlar için
yapılması zorunlu diğer giderler eklendiğinde aylık
19.602 lira 4 kişilik bir ailenin insanca bir yaşam sürmesi için
gereken minimum tutardır; bu da asgari ücretin yaklaşık 5
katıdır. Asgari ücretin en temel beslenme ihtiyaçlarını
dahi karşılamıyor olması, asgari ücretle çalışan
yaklaşık 10 milyon emekçinin, çalışanın yoksul hâle
geldiğini, dahası açlık sınırının
altında bir hayata mahkûm edildiğini ortaya koyuyor.
Başka bir deyişle,
AKP Genel Başkanı ise asgari ücretin düzenlemesi için Ocak 2023ü
işaret ediyor. Bu işaret açık şekilde asgari ücretlinin
ölüm fermanı anlamına geliyor.
Diğer bir yandan, 4
kişilik bir ailenin Kurban Bayramında ailelerinin yanına gitmek
için, sadece yolculuk için, otobüs için ödeyeceği ücret 3 bin TL
civarında. Aynı 4 kişilik aile uçakla seyahat etmek isterse
5.500 TLnin üzerinde bir para gerekiyor. Bir öğrencinin kendisine verilen
bir burs, Kurban Bayramında ailesinin yanına gitmesi için gereken
parayı dahi karşılamıyor.
İstanbul Finans
Merkezinin bir gayrimenkul projesinden ibaret olduğu açıktır.
2009 yılında proje olarak ortaya çıkan ve daha sonra fiziki
olarak yapımına başlanan İstanbul Finans Merkezi, bugün
itibarıyla bakıldığında, bir gayrimenkul yap-sat projesinin
ötesine geçecek bir proje değildir. Finans merkezi olmanın
koşulu, devasa bir kampüs inşa etmek değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Vergi afları, vergi
istisnaları ve vergi teşvikleriyle İstanbul Finans Merkezi
uluslararası bir finans merkezi hâline gelemez çünkü uluslararası
finans merkezlerinin kriterleri şunlardır: Hukuk devleti ilkelerine
riayet etmek gerekiyor. Öngörülebilir yasal çerçevelerin hukuk ve ekonomi
kurumlarına olan güveni sağlaması gerekiyor. Bunun yanı
sıra, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerinin güvence
altında olması gerekiyor. Bu durum söz konusu olmadığı
için Finans Merkezi ancak bir inşaat projesi olarak kalacaktır.
Umut ediyoruz ki gerçekten bu
Finans Merkezi bir işe yarar ama yaramayacağı apaçık
ortadadır. Türkiye'de hukuk kalmamıştır, Türkiye'de
demokrasi yok edilmiştir; bunun asgari ön koşulu bunların
sağlanmasıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi'nin
1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun
amacı; Türkiye Cumhuriyeti'nin finansal rekabet gücünü uluslararası
alanda artırmak, finansal piyasalar ile ürün ve hizmetlerin
gelişmesine ve derinleşmesine katkıda bulunmak,
uluslararası finans ve sermaye piyasalarına entegrasyonu güçlendirmek
ve bu sayede İstanbul Finans Merkezinin önde gelen küresel finans
merkezlerinden biri olmasını sağlamaktır.
(2) Bu Kanun, İstanbul
Finans Merkezi alanını, İstanbul Finans Merkezinin yönetilmesine
ve işletilmesine dair hükümleri, İstanbul Finans Merkezinde
gerçekleştirilen faaliyetleri ve bu faaliyetlere dair teşvik,
indirim, istisna ve muafiyetleri düzenler.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Murat
Bakan
Muğla Antalya İzmir
Ali
Şeker Erkan
Aydın Abdüllatif
Şener
İstanbul Bursa Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener.
Buyurunuz Sayın
Şener. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLLATİF ŞENER
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Finans
Merkezi adı altında verilen bu kanun teklifi aslında bir
inşaat ve rant alanı oluşturmaya yönelik düzenlemeleri
içermektedir, onun için bu teklifle birlikte ortaya bir finans merkezi
çıkmaz. Aslında bakarsanız, İstanbul Finans Merkeziyle
ilgili konular 2000li yılların başlarında özellikle finans
çevrelerinde çok konuşulan, çok tartışılan bir konu
olmuştur; daha sonraki yıllarda kalkınma planlarına
girmiştir ama aradan yıllar geçtiği hâlde İstanbulu bir
finans merkezine dönüştürmek için mevcut Hükûmet, işe yarar,
dişe dokunur hiçbir işlem yapmamıştır. Şimdi, bu
kanun teklifiyle sadece inşaat alanını oluşturmaya, fiziki
koşullarla ilgili düzenlemeler yapmaya çaba harcamaktadır ve bunu da
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi diye önümüze getirmiş
bulunmaktadır. Dolayısıyla söylenen sözler ile ifade edilenler
arasında bir bağlantı yoktur.
1inci madde kanun teklifinin
amaç ve kapsamını kapsamaktadır ve 2 bentten
oluşmaktadır; 1inci bent işin laf kısmını
düzenlemiştir, dilin kemiği yoktur, bu kanunda olmayan ne kadar
cafcaflı kelime varsa bu ilk bende yerleştirilmiştir. Efendim,
bu kanunun amacı neymiş? Türkiyenin finansal rekabet gücünü
uluslararası alanda artırmakmış; ayrıca, Merkezin önde
gelen küresel finans merkezlerinden biri olması
sağlanacakmış. Bu cümlelerle finans merkezi inşa etmenin
mümkün olmadığı
Somut, gerçekçi, ekonominin bütününe yönelik,
hatta ülkedeki hukuk sisteminin, insan hakları algısının
bütününe yönelik bir büyük iklimin, atmosferin ortaya
çıkarılması gerekmektedir ki bunların hiçbiri mevcut
Hükûmetin zihninde yoktur, uygulamalarında yoktur ve bu düzenlemede de
asla yoktur.
Bu kanun teklifinin 2nci
bendinde yapılacak düzenlemeler de sayılmıştır. Buna
göre, bu Merkezin alanını belirliyor yani arsa ve binaların yer
aldığı alanla ilgili düzenlemelerin bulunduğu ifade
ediliyor. Binaların ve alanın yönetilmesine dair hükümler
içerdiği belirtiliyor. Üçüncü olarak da gerçekleştirilen faaliyetlere
dair teşvik, indirim, istisna ve muafiyetlerin düzenlendiği
belirtilmektedir.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, gerçekten bir finans merkezinden söz ediyorsanız, sadece
bir inşaat alanına bunu indiremezsiniz, bu inşaat alanında
oluşturacağınız âdeta site yönetimine benzer bir yönetimi
anlatarak bunu tanımlamaya çalışamazsınız veya
yaptığınız binalara kiracı çekmek için verdiğiniz
teşvik, muafiyet ve istisnalarla bir finans merkezinden söz edemezsiniz.
Gerçekten bunları söylemek yerine, dünyanın gözünü
kamaştıracak ve ilgisini çekecek bir ekonomik iklimin, bir atmosferin
oluşturulması gerekiyordu, bu ise gerçekleştirilmemiştir.
Her ne kadar bu 1inci maddede, amaç ve kapsamı belirleyen maddede bu
saydığım düzenlemelerin öngörüldüğü ifade edilmekle
birlikte Acaba 1inci madde beni yanıltır mı, diğer
maddelere baktığımızda ne görüyoruz finans merkezi
kavramını kapsayacak bir şey görüyor muyuz? diye tek tek
maddeleri taradığımda da maalesef bu teklifin içinde fazla bir
şey yoktur. Ne vardır? derseniz, örneğin, ekli (1)
sayılı koordinatlı kroki var bu paketin içerisinde veya
başvuru süreçlerinin yürütülmesi için tek durak büro düzenlenmiş veya
kiralayanlara muafiyet, istisnalar ve teşvikler düzenlenmiş
diğer maddelerde.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ABDÜLLATİF ŞENER
(Devamla) Ayrıca, ilgililerin defter ve belgelerini yabancı para
birimiyle tutması var yani Türk parasını zaten tedavülden
kaldırdınız, dolarizasyon yüzde 70e çıktı Türkiyede;
şimdi bir alan oluşturuyorsunuz, bu alanda da açıkça ifade
ediyorsunuz, muhasebe defter ve kayıtlarının bile yabancı
para birimiyle tutulmasını öngörüyorsunuz. Diğer taraftan,
ilgililerin muamele, mukavele, muhabere hesap ve defterlerini Türkçe
dışındaki dillerle düzenlemesini yerleştirmişsiniz;
ilgililere Türk hukuku dışında hukuk seçme tercihi bırakmışsınız
yani Türk lirasını kaldırıyorsunuz, Türkçeyi
kaldırıyorsunuz, Türk hukuk sistemini ortadan
kaldırıyorsunuz, tasfiye ediyorsunuz, ilave olarak da kira
sözleşmeleriyle ilgili esaslar düzenliyorsunuz ve site yöneticisine benzer
bir yönetim şirketi kuruyorsunuz Biz finans merkezi kuruyoruz. diye de
iddia ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ABDÜLLATİF ŞENER
(Devamla) Dolayısıyla boş laflardan ve bir finans merkezini
anlatmayan ifadelerden oluşan bu kanun teklifinin isminin başta
değiştirilmesi daha önemlidir diye düşünüyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 1inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan alanını ibaresinin bölgesini
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Feridun
Bahşi
Adana İstanbul Antalya
Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz
İstanbul Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi.
Buyurunuz Sayın
Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 338 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 1inci maddesi üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
önceki gün yayınlanan HSK yaz kararnamesiyle 5.075i adli, 351i idari
yargıda olmak üzere toplam 5.426 hâkim, savcının yerleri
değiştirildi. Görev yaptıkları mahkemelerde talimatla karar
verenler ödüllendirildi, adaletten yana, yargı bağımsızlığından
yana, hukukun üstünlüğünden yana tavır koyup hukuki görüş
bildirenler ise cezalandırıldı. Kimler mi
cezalandırıldı? Cemal Kaşıkçı davasının
Suudi Arabistan'a devrine ilişkin karara muhalefet şerhi düşen
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nimet Demir
Kahramanmaraş hâkimliğine, Gezi davasında muhalefet şerhi
yazan Hâkim Kürşad Bektaş ise Tokat'ın Turhal ilçesine
atandı. Sabah, televizyon izlerken gördüğüm bir başka atamayla
ise Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın CHP Grup Başkan Vekili Özgür
Özel'e açtığı 500 bin liralık tazminat davasında yerel
mahkemenin verdiği 15 bin liralık tazminatı inceleme sonunda
kaldıran Bölge İdare Mahkemesi Başkanı da unvanı
alınarak sürgüne gönderildi. Bu atamalar eskiden beri çıkarılan
yargı kararnamelerinde görülmeyen nitelikte atamalar. 2010
yılına kadar yani yargının FETÖye teslimine kadar
haziranda bir yaz kararnamesi, eylülde de bir mazeretler kararnamesi
çıkardı hâkim ve savcılar için. 5inci bölgeden göreve başlayarak
üst bölgelere gelen hâkim ve savcılar bulundukları bölgelerden daha
alt bölgelere normal şartlarda atanamazdı. Bu iki atamaya
baktığımızda, 1inci bölgede unvanlı yani
ağır ceza mahkemesi başkanlığı yapan bir hâkim
2nci bölge olan Kahramanmaraşa tayin edilmiştir, böyle bir atama
olmaz. Yine, Turhala atanan Hâkim Kürşad Bektaş ise 1inci bölgeden
3üncü bölgeye atanmıştır. Bu atamalar ancak ve ancak disiplin
cezası kesinleştikten sonra yapılabilecek atamalardır.
Soruşturdum, araştırdım, bu 2 hâkim hakkında da ne
disiplin soruşturması var ne aldıkları bir disiplin
cezası var. Üstelik soruşturma yürütülürken atama yapılamaz
arkadaşlar, HSK ilke kararları incelendiğinde bu hususun
açıkça gündeme getirildiği görülecektir. Hukuk adına, yargı
bağımsızlığı adına kararlara imza
atanların bu şekilde cezalandırıcı atamaya tabi
tutulması durumunda diğer hâkimlerin verecekleri kararlarda
bağımsız hareket etme, hukuka uygun karar verme kabiliyetleri
tamamen ortadan kaldırılmaktadır.
Eski bir hâkim olarak
şunu bilirdik ki verdiğimiz kararlar itiraza ya da temyize tabidir;
hiçbir zaman verdiğimiz kararlar sebebiyle disiplin
soruşturmasına uğramayız, tayin edilmeyiz,
cezalandırıcı atamaya tabi tutulmayız, verilen kararlar
sadece temyiz denetimine, bugün ise bir de bölge adliye mahkemelerine itiraza
gönderilir. Bir de taraflar şikâyet ya da reddi hâkim haklarını
kullanırlardı. Yargı
bağımsızlığının, yargı
teminatının, son 2 yargı reformu paketinde dile getirilen
coğrafi teminatın bu kadar ayaklar altına
alındığı, yargıya güvenin bu kadar yerlerde
süründüğü hiçbir dönem olmamıştı.
Her yapılandan sonra Bu
kadar da olmaz. diyoruz ama bir sonraki yapılan Bu kadar da olmaz.
dediğimiz bir önceki yapılanı aratıyor. Artık yeter!
İktidara geldiğimizde ilk işimiz yargı bağımsızlığını,
hukukun üstünlüğünü, hâkim teminatını ve coğrafi
teminatı yeniden acilen ihdas etmek olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Buradan, görevdeki hukukçu hâkim ve savcılarımıza
hukukçu nitelendirmesini özellikle yapıyorum- seslenmek istiyorum:
Biraz daha sabır, az kaldı.
Değerli milletvekilleri,
saygın bir finans merkezi olabilmenin ön şartlarından biri güçlü
bir hukuk sisteminden geçmektedir, yatırımcıların
yaşaması muhtemel anlaşmazlıkların etkin ve adil bir
çözümü için gerekli yapıların tesis edilmesi gerekir. Kuvvetler
ayrılığı, bağımsız yargı, hukukun
üstünlüğü, fikrî mülkiyet haklarının korunması hem yerli
hem de yabancı yatırımcıların ülkeye olan güvenlerinin
temelini teşkil etmektedir. Hukuk sistemi sağlam, diğer
ülkelerle ticari ilişkileri iyi olan bir ülke profili politik olarak da
dengeli ve güvenilir bir ortam yaratacaktır ancak ülkemiz bu alanlardaki
profiliyle de kötü bir tablo ortaya koymaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Son cümlemiz var efendim.
BAŞKAN
Tamamlayalım.
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Öyle ki 2021 yılında, ülkemiz Hukukun Üstünlüğü
Endeksinde 139 ülke içerisinde 117nci sırada yer
almıştır. Dediğimiz gibi, hukukun üstünlüğünü hâkim
kılmazsak yaptığımız bu yasaların formaliteden
öteye geçmeyeceği apaçık ortadadır.
Bu düşüncelerle yüce
Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İmam
Taşçıer Mahmut
Toğrul Filiz
Kerestecioğlu Demir
Diyarbakır Gaziantep Ankara
Ömer Faruk
Gergerlioğlu Şevin
Coşkun Erol
Katırcıoğlu
Kocaeli Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurunuz Sayın
Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hafta başında Polatlı ve Haymananın köylerinde ziyaret
ettiğimiz çiftçilerden birisi memleketin ahvalini şöyle özetledi:
Üstü Michael, altı Mürteza.
Evet, memleket yangın
yeri. Halkın derdi geçim sıkıntısı, hayat
pahalılığı, işsizlik, yoksulluk; sarayın derdiyse
sermaye ve zenginler.
Biz Meclisin tatile girmesine
sayılı haftalar kala İstanbul Finans Merkezini
konuşacakmışız. Pekâlâ, borsadan konuşalım o
hâlde biraz. Ekip biçtiği tarla, bağ, bahçesiyle
uğraşmasını beklediğimiz çiftçiler ellerinde telefon
7/24 borsa takip ediyorlar. Sürekli zamlanan mazot fiyatı sebebiyle öyle
bir zora girmişler ki dünya genelinde petrol fiyatlarının
düştüğü anı kollayarak biraz ucuz mazot almaya
çalışıyorlar. Bu kadar geniş ve verimli topraklara,
farklı ürünler yetiştirmeye uygun iklim çeşitliliğine, genç
ve dinamik nüfusa sahip olduğumuz hâlde tarımda düştüğümüz
noktayı siz içinize sindirebiliyor musunuz? 21inci yüzyıldayız,
dünyada tarım teknolojisinde devrim tamamlandı ama biz
akıllı sulama, akıllı gübreleme ya da gübrelememe,
doğal tarım gibi hem kaynak tasarrufu sağlayacak hem
verimliliği artıracak tarım teknolojisini kullanmıyoruz,
çiftçiyi bu konuda desteklemiyoruz, başkentin köylerinde dere
ıslahı olmadığı için en ufak yağmurda tarlalar su
altında kalıyor. Tam da bugün, Haymana Sarıdeğirmen
köyünden bir çiftçi arkadaşımız aradı ve 40 kuzusunun dünkü
selde boğulduğunu söyledi. Çok uzaklardan değil bu, Meclisin
Değerli vekiller, hem
mecazi hem gerçek anlamda ülke yanıyor. Dün, yine, Marmaris Hisarönü
mevkisinde yangın çıktı ve hâlâ kontrol altına
alınamadı. Geçen yaz çıkan orman yangınlarında da en
çok etkilenen yerlerden biriydi Marmaris. Yangınlar daha az zararla
söndürülebilecekken yeterli sayı ve kapasitede ve çalışır
vaziyette yangın söndürme uçağımız olmadığı
için günlerce devam etmişti. Sahil kıyısında yanan
ormanların yerine oteller dikildiğine de şahit olan
yurttaşlar her şekilde kaygılanıyorlar. Tarım ve Orman
Bakanı ise görevini yapmak yerine, yurttaşlarla ağız
dalaşına giriyor, müdahaleyi yetersiz bulanlara Tabii,
insanların ağzı fermuar değil ki çekesiniz,
kapatasınız! diyor.
Evet, bakın, gerçekten,
Marmaris bir taraftan bu hâlde, bir taraftan da bu hâlde yani bu
yangını söndürdünüz ama bu yangını söndürmek mümkün
değil, beton yangınını söndürmek gerçekten mümkün
değil, telafi edilebilir bir şey değil. O yüzden Sayın Bakan,
yangını geçtim, kıyıları talan eden bu beton
yığınlarını rehabilite etmek mümkün mü? Fermuar
yurttaşın değil, sizin ağzınıza gerekiyor
gerçekten!
Bir başka konu: 19
Haziranda HSK yaz kararnamesiyle hâkim ve savcıların yeri
değiştirildi. Önce seçim yasasıyla il ve ilçe seçim
kurullarının seçilme şeklini değiştirmiştiniz,
şimdi de bu görev yeri değişiklikleriyle temmuzdaki kuralar
çekilmeden önce kurullarda yer alacak yargı mensupları değiştirilmiş
oluyor yani belli ki amaç kritik il ve ilçelerde seçim kurullarına girecek
isimleri kendinize göre belirleyebilmek. Ne yaparsanız yapın seçim
güvenliğimizi sağlayıp sandıkları kendimiz ve
halkımız koruyor olacağız.
Ayrıca, önemli kamu
davalarında iktidardan bağımsız davranan, kararlara
karşı şerh koyan hâkimlerin de yeri değiştirildi. Biz,
bu hâkimleri muhalefet şerhleriyle tanıyoruz. Gezi davasında,
arkadaşlarımızın cezalandırılmasını
kabul etmeyen ve dava dosyasındaki telefon dinlemelerinin yasa
dışı olduğunu söyleyen 13. Ağır Ceza Mahkemesi
üyesi Kürşad Bektaşın yeni yeri Tokat oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Teşekkürler.
Yine, Kaşıkçı
cinayeti davasının Suudi Arabistana daha doğrusu, direkt
Veliaht Prens Muhammed bin Selmana devrini kabul etmeyen 12. Ağır
Ceza Mahkemesi üyesi Hâkim Nimet Demir Kahramanmaraşa sürüldü. Kendisine
görev yeri değişikliğiyle ilgili Siz de
muhafazakârdınız, iktidara da pek muhalif değildiniz, neden
böyle oldu? diye sorulunca Nimet Demir Benim muhafazakarlığım,
insan hakları, özgürlük ve demokrasi gibi değerlerin topluma
yerleşmesi noktasında bir anlayış üstüne kurulu.
demiş. Bugün, Nimet Demir, Kahramanmaraşa giderken Muhammed bin Selman
Türkiyeye geliyor. Değiş tokuş ettiğiniz nedir biliyor
musunuz? Bu toplumun adalet ve eşitlik değerleridir.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Tanımlar ve
kısaltmalar
MADDE 2- (1) Bu Kanunun
uygulanmasında;
a) Finansal faaliyetler:
1) 20/2/1930 tarihli ve 1567
sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında
Kanun,
2) 28/3/2001 tarihli ve 4632
sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi
Kanunu,
3) 19/10/2005 tarihli ve 5411
sayılı Bankacılık Kanunu,
4) 23/2/2006 tarihli ve 5464
sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu,
5) 3/6/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanunu,
6) 21/11/2012 tarihli ve 6361
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman
Şirketleri Kanunu,
7) 6/12/2012 tarihli ve 6362
sayılı Sermaye Piyasası Kanunu,
8) 20/6/2013 tarihli ve 6493
sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun
kapsamında belirtilen
faaliyetleri, hizmetleri ve işlemleri,
b) Finansal kuruluşlar:
Finansal faaliyette bulunan tüzel kişileri, bunların şubelerini,
irtibat bürolarını, temsilciliklerini ve ulusal varlık
fonlarını,
c) İFM: Ekli (1)
sayılı koordinatlı kroki ve liste ile tespit edilen
İstanbul Finans Merkezi Bölgesini,
ç) Kapsam dışı
alan: İFM sınırları içerisinde yer alan, ofis alanı
dışında kalan ve ofis kullanım amacı
dışına özgülenmiş alışveriş merkezi, otel ve
benzeri yerlerden oluşan alanı,
d) Katılımcı:
Katılımcı belgesi alarak ofis alanında faaliyet gösterecek
gerçek ve tüzel kişileri, bunların şubeleri ile
temsilciliklerini, adi ortaklıkları, irtibat bürolarını,
bölgesel yönetim merkezlerini ve ulusal varlık fonlarını,
e) Katılımcı
belgesi: Katılımcıya ofis alanında yer alan ilgili
bağımsız bölüm ve ortak alanlardan yararlanma imkanı veren;
düzenlenmesine, askıya alınmasına ve iptal edilmesine
ilişkin usul ve esasların uygulama yönetmeliğinde
belirlendiği belgeyi,
f) Ofis alanı:
Katılımcı belgesi almak suretiyle İFM
sınırları içerisinde kullanılabilen, ofis kullanım amacına
özgülenmiş bağımsız bölümlerden oluşan alanı,
g) Yönetici şirket: Bu
Kanun kapsamında verilen görev ve yetkileri kullanmak üzere Türkiye
Varlık Fonu tarafından kurulan ve özel hukuk hükümlerine tabi olarak
faaliyet gösteren ve Sayıştayın denetimine tabi anonim
şirketi,
ifade eder.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Erkan
Aydın
Muğla Antalya Bursa
Murat
Bakan Ali
Şeker
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Muğla Milletvekili Sayın Süleyman Girgin.
Buyurunuz Sayın Girgin.
(CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
24'ünde siz bu
kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şununla, bununla
nasıl uğraşılır göreceksiniz. Değerli
arkadaşlar, tam dört yıl önce Sayın Cumhurbaşkanı bu
sözleri söylediğinde dolar kuru 4,80 TL idi, bugün 17,33 TL. Mazotun
litresi 5,75 TL idi, bugün 30,10 TL. Enflasyon yüzde 15,39 idi, bugün resmî
olarak yüzde 73,50. Yılın ilk beş ayında bütçeden yani
vergilerimizden faize 121 milyar, kur korumalı mevduata ise 21 milyar TL
ödenirken, tarımsal desteklemeye 10,1 milyar, hayvancılık
desteklemesine 4,1 milyar TL ödenmiştir. Domates neden pahalı, ekmek
niye zamlanıyor? Aldı yetkiyi, gösterdi etkiyi.
Bir ülkenin itibarı,
üreten çiftçisi, tarlalarda ekili ürünü, fabrikalarında dönen
çarkları, ekonomik bağımsızlığıdır.
Yirmi yıldır topladığınız vergileri betona
gömdünüz, itibar dediniz, saraylara gömdünüz, lüks ve şatafatla itibar
olur sandınız. Şu an uluslararası arenada Türkiye'yi
dilenci hâline getirdiniz, yazık ettiniz ülkeye.
Yirmi yılın özeti;
evlek evlek sattık, böyle böyle battık. Ancak siz değil, vatandaş
battı. Adaleti bitirdiniz, eğitimi bitirdiniz, tarımı
bitirdiniz, üretimi bitirdiniz, ekonomiyi bitirdiniz. Sonuçta yönetemiyorsunuz,
yönetemiyorsunuz, yönetemiyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Gezi eylemlerine katılan yurttaşlara hakaret eden bir
Cumhurbaşkanının ülkesine, finans merkezi yasası
çıkarıldı diye yabancı sermaye gelir mi? Türk
lirasının değerini koruyamayan bir iktidarın olduğu,
Merkez Bankasının özerk olmadığı, arka kapıdan
128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervinin
satıldığı, TÜİK'in ekonomiyle rakamları
makyajladığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının
uygulanmadığı, kara para aklama konusunda gri listeye
alınan, CDS risk primine göre uluslararası finans çevrelerince
aldığı borcu neredeyse geri ödeyemez kategorisinde olan bir
ülkeye, gençlerin göçünü
engelleyemeyen bir ülkeye finans merkezi yasası çıkarıldı
diye yabancı sermaye gelir mi?
İktidar, ekonomideki
döviz krizini tıpkı varlık barışında da
olduğu gibi gelsin de nereden gelirse gelsin mantığıyla
aşmayı düşünmektedir. Yüksek vergi teşviki, ulusal
mevzuattan muaf tutulma gibi ülke egemenliğini tehdit eden ve bir anlamda
küresel zenginlere transfer amacını taşıyan bu teklifi,
seçim öncesi kaynak ihtiyacını gidermek için kullanma
amacındadır. Tek adam rejiminin siyasi ve ekonomik kararları,
İstanbul'un finans merkezi olmasının önündeki en önemli
engeldir.
Değerli milletvekilleri,
iktidar bunca zamandır sorunun vergi avantajı
olmadığını anlayamamış, hukuki güven ortamı
olmadan tek bir sentin bile gelmeyeceğini bir türlü görememiştir.
Konser yasaklayan, Twittera kilit vuracağım. diyen, talimatla özel
bankaları yönetmeye çalışan iktidar, dünyanın en zengini
finans kurumlarını vergi istisnasıyla çekmeye
çalışıyor. Finans Merkezindeki faiz lobisi on yıl vergi
ödemeyecek ama esnaftan, işçiden, çiftçiden, memurdan vergi tam olarak
tahsil edilecek. Diğer yandan, Hazine ve Maliye Bakanı ne diyor?
Enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik, biz büyümeyi
tercih ettik. Bu sistemde dar gelirliler hariç, üretici firmalar,
ihracatçılar kâr ediyorlar, çarklar dönüyor. Yani, zengini daha zengin
yapmak için fakiri enflasyona ezdiriyoruz diyor. Sarayın
politikaları, zenginin faizini fakire açlıkla ödetiyor ancak mazlumun
ahı indirir şahı, her şeyin vardır bir vakti. (CHP
sıralarından alkışlar) Bunun adı
yoksullaştıran büyümedir, kortizonla ekonomiyi şişirmektir,
sürdürülebilir değildir. Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan
bir tercihtir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SÜLEYMAN GİRGİN
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
iktidar ek bütçe getiriyor. Eğer bir bütçenin nefesi daha yılın
ilk altı ayında tükeniyor ve yüzde 86 oranında ilave ödenek ve
vergi artışı getiriliyorsa bütçe, bütçe olma vasfını
çoktan kaybetmiştir.
Kur korumalı mevduatlar
için de ek bütçeye 40 milyar lira ödenek koymuşsunuz. Bu para ne demek
biliyor musunuz? 2.500 liradan 1 milyon 334 bin emeklinin bir yıllık
emekli aylığı demektir. Zenginin parasının garantisi
yoksulun cebi olmuş, bir avuç zengin için kapıları arsızca
ardına kadar açan iktidar, sıra emekçiye, emekliye, işçiye,
memura gelince kapıları kapatıyor. Kâr etmeyen.
dediğiniz, âdeta dalga geçtiğiniz o dar gelirliler
iktidarınızı en kısa zamanda götürecek; bizden söylemesi.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 2nci maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
g) Yönetici şirket: Bu
Kanun kapsamında verilen görev ve yetkileri kullanmak üzere Türkiye
Varlık Fonu tarafından kurulan, şirket paylarının
tamamı Türkiye Varlık Fonuna ait olan ve özel hukuk hükümlerine tabi
olarak faaliyet gösteren anonim şirketi,
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hayrettin
Nuhoğlu
Adana Aksaray İstanbul
Yavuz
Ağıralioğlu İmam
Hüseyin Filiz
İstanbul Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 2nci maddesi üzerine partim
İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin 2nci maddesinde kanuna ilişkin
tanımlar yapılmıştır. Bu maddenin (g) bendinde
yönetici şirket tanımı da yer almaktadır. Her ne kadar
yönetici şirketin Türkiye Varlık Fonu tarafından
kurulacağı teklif metninde belirtilmişse de kurulan bu
şirketin sonrasında satılamaması için hiçbir engel
konulmamıştır. İstanbul Finans Merkezini yönetecek Türkiye
Varlık Fonu tarafından kurulacak bu şirketin
satılmaması için madde metninde yönetici şirket
paylarının tamamının Türkiye Varlık Fonuna ait
olması şartının getirilmesi, bu şirketin ve
şirkete ait olan kamu mallarının yabancılara
satışının engellenmesi için gereklidir. Maalesef bu yönde
Komisyonda İYİ Parti olarak vermiş olduğumuz önerge Cumhur
İttifakı milletvekilleri tarafından kabul edilmemiş,
kurulacak olan şirketin özelleştirilmesi konusunda kanunda hiçbir
engel konulmaması tercih edilmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Küresel Finans Merkezleri Endeksi en büyük ilk 10
finans merkezini açıklamıştır. Bu finans merkezlerini
hepimiz biliyoruz, Londra, New York gibi şehirlerin bulunduğu finans
merkezleri. Bu finans merkezlerinin devasa, gösterişli binaları
olduğu için dünyanın en büyük 10 finans merkezi arasında
olmadığını hepimiz biliyoruz. Peki, İstanbul
uluslararası alanda üst düzey bir finans merkezi olabilir mi?
Uluslararası finansal akışa ev sahipliği yapabilir mi?
Keşke olsa. İstanbul Finans Merkezi keşke dünyada 1 numara olsa
ama bunun olması için yapısal reformlara ihtiyacımız var.
Her şeyden önce İstanbulun finans merkezi olabilmesi için o kentin
bulunduğu ülkenin ve toplumun finans merkez olayının merkezinde
yer alan, finansın çekirdeğini oluşturan faizle sorununun
olmaması gerekiyor. Eğer toplumun faizle sorunları varsa ve bu
sorunlar yönetimi de etkiliyorsa o zaman o ülkenin bir kentinin üst düzey
finans merkezi olması pek kolay değildir.
Diğer önemli bir ölçü,
söz konusu kentin bulunduğu ülkede hukukun üstünlüğü, evrensel hukuk
kurallarının geçerliliği ilkesi durumudur. Maalesef,
bağımsız ulusal örgütlerin yaptığı
araştırma sonuçlarında ülkemiz, Hukukun Üstünlüğü
Endeksinde son sıralarda yer almaktadır. Eğer bir ülkede
hukukun üstünlüğü söz konusu değilse orada yatırım
gelişmez. Yatırımcıların rağbet etmediği bir
ülkede, bir kentte finans merkezi olamaz. Olsa olsa yüksek faizden yararlanmak
isteyen yabancı fonlar borç verip para kazanmaya gelir ki bu da orayı
finans merkezi yapmaz, borçlanma merkezi hâline getirir. Bir kentin finans
merkezi olabilmesi için o kentin bulunduğu ülkenin ekonomik istikrarı
sağlamış olması gerekir. Bunun için enflasyonun, bütçe
açığının ve cari açığın yüksek
olmaması, ülke parasının dış değerinin sürekli ve
yüksek oranda dalgalanma yaşamaması gerekir yani para biriminin
değerli olması gerekir. Para birimi değerli olmayan bir ülke,
finans merkezi olamaz. Merkez Bankasının bağımsız
olması ise İstanbul'un uluslararası alanda üst düzey finans
merkezi olabilmesi için diğer önemli bir konudur. Merkez
Bankasının bağımsızlığı ise 2 önemli
göstergeyle ölçülmektedir. Kurumun kendi politikalarını siyasi
etkiden bağımsız olarak belirlemesi ve uygulaması, para
politikası araçlarını siyasi müdahale olmadan serbestçe
kullanabilmesi. Türk lirasının değerinin korunması için
Merkez Bankasının siyasi iktidarın baskı ve müdahalesinden
arınmış, tamamen bağımsız olması
gerekmektedir. Ancak bu şekilde fiyat istikrarının
sağlanabilmesi gerekir ve ancak bu şekilde İstanbul, finans
merkezi olabilir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; saymış olduğum bu kriterler
üzerinde gerçek anlamda yapısal reformlar olmadığı sürece
İstanbulun finans merkezi olması imkânsız gibi görünüyor diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İmam
Taşçıer Mahmut
Toğrul Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Diyarbakır Gaziantep Kocaeli
Şevin
Coşkun Erol
Katırcıoğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki
Muş
İstanbul
Batman
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurunuz Sayın Tiryaki.
(HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
3üncü maddesi hakkında partimin görüşünü aktarmak amacıyla
verdiğimiz bir değişiklik önergesi üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, durum şu:
Eksiğiyle, doğrusuyla, yanlışıyla 2009
yılında Devlet Planlama Teşkilatı bir çalışma
yaptı. Henüz hükûmetlerin şeklen de olsa kalkınma planları
yaptığı dönemlerdi. Sanırım, Dokuzuncu Kalkınma
Planı olmalı ve o kalkınma planının içerisinde
İstanbulda bir finans merkezi kurulması planı da vardı. Ne
zaman? 2009 yılında. Aradan on üç yıl geçti, 2009 yılından
sonra Devlet Planlama Teşkilatının yapmış olduğu
bu projeksiyona dair Hükûmet hiçbir adım atmadı. On üç yıl sonra
belki Türkiye, tarihinin en derin ekonomik krizlerini
yaşadığı bir dönemde Adalet ve Kalkınma Partili bir
grup milletvekilinin akıllarına İstanbulda bir finans merkezi
kurmak geldi ve o tozlu raflardan indirdikleri teklifi bugün Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bizim görüşmemizi istiyorlar. Neymiş teklif
sahiplerinin amacı? Türkiye'yi uluslararası sermaye için bir cazibe
merkezi hâline getireceklermiş.
Türkiye'nin uluslararası
ilişkileri tarihin en kötü dönemlerinden birini yaşıyor. Hani
bırakın dost olmayı Türkiye'nin neredeyse düşman
olmadığı bir ülke yok. Dünyanın neresinde bir
çatışma var Türkiye orada, dünyanın neresinde bir savaş var
Türkiye orada, doğrudan veya dolaylı biçimde Türkiye orada ve bu
koşullar altında uluslararası sermaye için Türkiye'yi cazibe
merkezi hâline getireceklermiş. Takip edin sosyal medyayı yani hani
bu iktidarın bütün uluslararası ilişkileri
yıprattığı bir dönemde, savaş tamtamlarının,
naralarının atıldığı bir dönemde iktidarın
gizli veya açık ortakları, değirmenine su taşıyanlar
şöyle "tweet"ler atıyorlar, TikTokta bir sürü şey
paylaşıyorlar Yarın sabah Atina meydanına ineriz. diye.
Yani böyle bir dönemden geçiyoruz ve bu dönem içerisinde bu iktidar
İstanbul Finans Merkezi kurarak, sadece birkaç inşaat binası
kurarak, var olan o inşaat alanını bir finans merkezi hâline
getirerek Türkiye'yi ekonomik açıdan cazibe merkezi hâline
getirecekmiş; önerge bu. Göreceğiz, memleket yoksulluktan kırılıyor,
memleket neredeyse açlıkla karşı karşıya.
İnsanlar pazara gittiklerinde, eskiden sebze meyveyi ihtiyaçları
kadar satın alırken bugün, neredeyse gramla alır hâle geldiler,
taneyle alır hâle geldiler ve bu iktidar İstanbulda bir finans
merkezi kurarak Türkiyeyi ekonomik açıdan cazibe merkezi hâline
getirecekmiş.
Türkiye'de asgari ücret 250
dolar, yirmi yıllık bir öğretmenin maaşı 350 dolar.
180 ülke içerisinde yirmi yıllık öğretmenine 350 dolar
maaşı reva gören kaç tane ülke olduğunu düşünüyorsunuz? Kaç
tane ülke vardır yirmi yıllık öğretmenine 350 dolar
maaş veren? Kaç tane ülke vardır yirmi yıllık doktoruna 400
dolar, 450 dolar maaş veren? Sizce var mıdır dünyanın
herhangi bir yerinde -üçüncü dünya ülkeleri hariç- öğretmenine, doktoruna,
en nitelikli elemanına 350 dolar, 400 dolar, 450 dolar maaş veren bir
ülke kaldı mı sizce? Ve siz burada, bu yasa teklifiyle Türkiyeyi
ekonomik olarak cazibe merkezi hâline getireceksiniz öyle mi? Hep beraber
yaşayıp göreceğiz.
Bu teklifin içerisinde
gerçekten mağdur olanlara dair herhangi bir düzenleme var mı? Bu
ülkenin yurttaşlarına, bu ülkede yoksullukla cebelleşenlere,
ciddi ekonomik sorun yaşayanlara dair tek bir düzenleme var mı? Sizce
İstanbul Finans Merkezi kurulduğunda bu ülkenin çiftçisi ondan
yararlanacak mı? Bu ülkenin esnafı ondan yararlanacak mı? Bu
ülkede öğrenciler ondan yararlanacak mı? Ev kadınları ondan
yararlanacak mı? Kamu görevlileri, işçileri bu İstanbul Finans
Merkezinden yararlanacak mı?
RECEP ÖZEL (Isparta)
Yararlanacak, yararlanacak.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Hiç kimse yararlanmayacak. Peki, bu yasa
teklifinin içerisinde EYTlilerin sorununa çözüm var mı? Yok.
Öğrencilerin Kredi Yurtlar borcuna çözüm var mı bu yasa teklifinin
içerisinde? Yok. Varsa yoksa ne var? Sermayeye peşkeş çekilecek bir alan
daha var. Ve göreceksiniz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bu yasa yürürlüğe
girdiğinde hep beraber yaşayıp göreceğiz, yarından
itibaren bu yasa yürürlüğe girecek, krokisini verdiğiniz alanda bir
İstanbul Finans Merkezi kurulmuş olacak ve o İstanbul Finans
Merkezine hangi uluslararası sermayeyi çektiğinizi göreceğiz.
Gerçekten bu ülkeye bir kuruşluk yatırım yapmış olacak
mısınız, olmayacak mısınız? Denetimini de -âdeta
her şeyi Sayıştay denetiminden çıkarmak için- malum yere
vereceksiniz ve burada denetim olanağını da,
Sayıştayın en azından denetim olanağını da
ortadan kaldırmış olacaksınız diyorum. Emin olun,
finans merkezi kurmakla bu ülkenin hiçbir derdine derman
olmayacaksınız diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
3üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Alan
ve katılımcı belgesi
MADDE
3- (1) Ekli (1) sayılı koordinatlı kroki ve liste ile tespit
edilen alan, bu Kanun ve ilgili diğer kanunlar kapsamında yer alan
faaliyetlerin yürütüleceği İFM olarak belirlenmiştir.
(2)
Kapsam dışı alan hakkında 6 ncı, 7 nci ve 8 inci
maddeler uygulanmaz.
(3)
Ofis alanında faaliyet göstermek üzere katılımcılara Hazine
ve Maliye Bakanlığı tarafından katılımcı
belgesi verilir.
(4)
Katılımcı belgesi verilmesine, katılımcı belgesi
muafiyet koşullarına, katılımcı belgesinin askıya
alınması ve iptaline ilişkin hususlar dâhil
katılımcı belgesine dair usul ve esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığınca
çıkarılacak uygulama yönetmeliğinde düzenlenir.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Murat
Bakan
Muğla Antalya İzmir
Ali
Şeker Mehmet
Bekaroğlu Erkan
Aydın
İstanbul İstanbul Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu.
Buyurunuz Sayın
Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, İstanbul
Finans Merkezi filan diyoruz da arkadaşlara Komisyonda da sordum, yine
soracağım. Bu Finans Merkezinde faiz serbest mi arkadaşlar?
Cevabı biraz sonra verirsiniz. Nas dediniz, evet, nas faizi haram
kılıyor. Finans Merkezinde de faizden başka bir şey
yapılmıyor. Hatta finans merkezleri için faizin mabetleridir
denilebilir; tabii Teşbihte hata olmaz. sözüyle bunu ifade ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, dürüst olmak gerekiyor, en basitinden, dürüst olmak
gerekiyor, bir. Öneriyorum iktidar partisine dürüst olmayı. İki,
başka bir şey daha öneriyorum; şu dini, böyle işlere alet
etmekten vazgeçin değerli arkadaşlar. Ya, buraya finans merkezi
kanununu getirip öbür taraftan da Nas var, faiz şöyle. diye söylemek
gerçekten dini istismar etmektir, hakarettir; yapmayın değerli
arkadaşlar.
Şimdi, bu kanun
teklifiyle aslında görünürde finans merkezi kuruyoruz, amaç da o.
İşte, dünyada şu kadar finans dönüyor, bizim de finansa
ihtiyacımız var. Eğer Türkiyede böyle bir merkez
oluşturabilirsek hem finans işlerinden birtakım kârlar bize
kalır hem de Türkiye'nin finans ihtiyacının
karşılanmasında kolaylık olur, teorik olarak böyle bir
şey var ama -biraz evvel ifade edildi değerli arkadaşlarım-
böyle bir kanun çıkarmakla finans merkezi olmaz. Bundan önce, finans
merkezi olabilmeniz için hukuk sistemi olacak, hukuk devleti olacak ve bütün
dünya tarafından kabul edilecek. Türkiye'nin bu durumdaki hukuk devletiyle
ilgili karnesi ortadayken finans sistemi falan kuramazsınız,
kursanız bile buraya hiç kimse itibar etmez. Burada yapılan iş
biraz önce yine arkadaşlarımız ifade etti- bir inşaat
projesi arkadaşlar, gayrimenkul projesi. (CHP sıralarından alkışlar)
Orada dünya kadar para yatırıldı, binalar yapıldı, bu
binalar el değiştirdi, el değiştirirken batar gibi
görünenlere devletin kasasından paralar aktarıldı Varlık
Fonu aracılığıyla, bir sürü işler yapıldı.
Şimdi, orada milyonlarca metrekareyle ifade edilen inşaat var,
binalar var, iş merkezleri var; bunlar satılacak. Bu getirilen
muafiyet de aslında finansa falan getirilmiyor; işte, kirada,
kurumlar vergisinde, çalışanların gelir vergisinde
aklınıza ne gelebiliyorsa- muafiyetler getiriliyor oradaki binalar
satılabilsin diye. İstanbul Finans Merkezi dediğimiz şey Kanal
İstanbuldan başka bir şey değildir. Böyle bir ihtiyaç var
mı yok mu, çok tartışıldı falan; aslında Kanal
İstanbul da bir rant, bir inşaat, bir beton projesinden başka
bir şey değil; yapılan şey budur değerli
arkadaşlarım.
Bu maddede de çok garip bir
şey var. Bakın, bu maddenin esas noktası Finans Merkezinde
faaliyet gösterebilmek için katılım belgesi yani 3üncü maddeyi
diyorum- almak gerekiyor. Bu belgeyi Cumhurbaşkanlığı
Finans Ofisi verecek. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisinin
böyle bir kapasitesi var mı, elemanı var mı, yok mu? Bu
ayrı bir tartışma konusu. Oraya nasıl eleman
alınıyor, hangi şartlarda alınıyor? Bunlar da bir
tartışma konusu. Ama değerli arkadaşlarım, bu ülkenin
yıllardan beri gelen bir devlet yapısı var, Maliye
Bakanlığı var, finansla ilgili, sermayeyle ilgili
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu var, Sermaye Piyasası
Kurulu var, Hazine ve Maliye Bakanlığı var, bir sürü kurum var
ve yeteri kadar da elemanları var ve bu konuların uzman kuruluşları.
Bu kuruluşlar devre dışı bırakılıp paralel
bir yapı, paralel bir devlet kuruluyor ve dünya kadar da para
toplanıyor değerli arkadaşlarım orada. Bakın, Astana
Finans Merkeziyle ilgili, katılım belgesiyle ilgili birkaç tane rakam
vereyim. Takas odası işlemleri için 125 bin dolar gerekiyor belge
almak için, yatırım borsası operatörüne 125 bin dolar, çok
taraflı ticaret tesisi işletmek için 5 bin dolar. Böyle büyük
paraları Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi toplayacak.
Cumhurbaşkanı Finans Ofisi özel bir kararnameyle kuruldu değerli
arkadaşlarım ve burada toplanan paralar denetlenmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Ne yapıyorsunuz siz değerli arkadaşlarım ya?
Bir taraftan, bu ülkenin yüz yıldan beri oluşturduğu, ta Osmanlı'dan
bu tarafa gelen çok önemli kurumlarını, kendilerini ispat etmiş
kurumlarını yok ediyorsunuz, bu ülkenin Merkez Bankasını,
TÜİK'ini işlemez hâle getiriyorsunuz, bakanlıkları
işlemez hâle getiriyorsunuz, öbür taraftan da
Cumhurbaşkanlığı başkanlığında ofisler
adı altında paralel bir yapı oluşturuyorsunuz değerli
arkadaşlarım. Vallahi sizin bu paralel işlerinizden
bıktık arkadaşlar ya! Şu 2023'ü -daha erken de
yaparsınız muhtemelen ama- iple çekiyoruz sizin bu paralel
işlerinizden kurtulmak için.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi'nin 3üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan Cumhurbaşkanlığı Finans
Ofisi ibaresinin Hazine ve Maliye Bakanlığı ibaresi
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Adana İstanbul İstanbul
İmam
Hüseyin Filiz Feridun
Bahşi Aylin
Cesur
Gaziantep
Antalya Isparta
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Babalar Günü'nü geride
bıraktık. 17 Haziranda Türkiye Cumhuriyeti 9uncu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ölümünün 7nci yıl dönümüydü.
Ben de başta babam Aydın Önder olmak üzere tüm babaların Babalar
Günü'nü kutluyorum ve Türkiye'nin babası Süleyman Demirel'in nezdinde
ebediyete intikal eden tüm babalarımızı da rahmetle
anıyorum.
Yapılan devlet töreninde
de sosyal medya başta olmak üzere her platformda gördük ki tüm Türkiye
-benim gibi- Süleyman Demirel'i özlemiş. Nesini özlemiş Demirel'in?
derseniz, gülümsemeyi özlemiş Türkiye, eleştiriye tahammülü
özlemiş, hoşgörüyü ve vefayı özlemiş, devletin devlet gibi
yönetilmesini, uluslararası arenada saygınlığı ve
gerektiğinde en sert yumrukların masaya diplomatik nezaketle
konulmasını özlemiş. Atatürk'e bağlı, cumhuriyete
muhafız, milliyetçiliği dilde değil özde benimseyen devlet
yönetimini; halkı tebaa değil birey olarak gören
anlayışı özlemiş; hizmetleri, büyümeyi,
kalkınmayı, onu sağlayan liyakati özlemiş; adaletin
kadıya mülk olmadığı hukuk devletini, rakipleriyle en sert
eleştirilerin yapıldığı bir masadaki devlet adamı
nezaketini, gelmek kadar gitmenin de demokrasinin önemli bir parçası, en
basit kuralı olduğunu özlemiş; basının,
üniversitelerin, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin özgürce
konuşabildiği Türkiyeyi özlemiş. Aslında Türkiye, ömrünü
demokrasiye adayan babanın nezdinde demokrasiyi özlemiş.
Evet, bugün Türkiye çare
arıyor; çare, yatırım ikliminde. Ancak uluslararası
yatırımların gün geçtikçe azaldığı ülkemizde,
bayram için memlekete gidiş bileti alırken dönüş biletinin fiyatı
belli olmadığı için satılamadığı bir
Türkiyede, işte böyle bir yerde yatırımcı
parasını böyle bir sisteme bağlamak istemiyor.
İstanbul
Uluslararası Finans Merkezi planı, 2009da Devlet Planlama
Teşkilatı tarafından hazırlanan planla uzaktan
yakından ilgisi olmayan bir proje olarak önümüzde ve emlakçılık
ve gayrimenkul sektörüne sıkışmış, böyle bir hedefteki
bir altyapı projesi sadece.
İstanbul kendine ait ve
övündüğümüz bir büyük dünya şehri iken dünyanın sayılı
finans merkezleri arasında yer alamamıştır ve sorumlusu da
yangından mal kaçırmayı çare sanan bir anlayışın
Türkiyeyi yirmi yıldır içine soktuğu fasittir. Bu teklifle bu
fasitten çıkaramaz, dev binalar yaparak ekonomiyi ayağa
kaldıramazsınız değerli arkadaşlar.
Yabancı
yatırımcı neden gidiyor? Daha yeni, Volkswagen CEOsu fabrika
projesinden vazgeçme nedeni olarak siyasi durumu işaret etti, açıkça
etti ve 245 dolar asgari ücrete rağmen lojistik ve ucuz iş gücünde
dünya ülkelerinin iştahlarının kabarmasına rağmen,
siyasi güvensiz bir ortamda yatırımcı kaçıyor. Evet, önce
ekonomik ve siyasal istikrar sağlanacak; işte, mesele yapısal
yani. Nasıl sağlansın? Finansal istikrar için gerekli altın
kuralların bugün Türkiyede hiçbir tanesi yok. Hiçbir ekonomik parametrede
öngörülebilirliğin olmadığı, hukukun üstünlüğünde 139
ülkede 117nci, Economist Intelligence Unitin hazırladığı
Demokrasi Endeksinde 2021de 167 ülkede 103üncü olduğunuz bir ülkede
ekonomik ve siyasal istikrar bekleyemez, sağlayamaz ve bundan söz dahi
edemezsiniz; eğer ederseniz de gülerler, kendinizi de dünya
raporlarına göre 10uncu beklerken 60ıncı buluverirsiniz.
Evet, uluslararası
finans kurumları ve yatırımcılar bu verileri dikkate
alıyor değerli arkadaşlar ve Küresel Rekabet Endeksi 2021
Raporunda dünyada 48 metropol şehir, ekonomi, AR-GE, kültürel
etkileşim, yaşanabilirlik, çevre ve erişilebilirlik gibi 6 temel
alanda, 70 göstergede mercek altına alınıyor ve İstanbul
burada 34üncü çıkıyor. Siz bu kentlerde müzik yasağı
getirerek, festivalleri yasaklayarak, kadın sanatçıları davet
edip sonra geri göndererek bu şehirlerle bunlarla mı rekabet etmeyi
planlıyorsunuz?
3üncü maddede, İstanbul
Finans Merkezinin fiziki alanı ve katılımcı belgesi
hakkında düzenlemeler var. Fiziki alanı
sınırlamışsınız en başta, bir alanda
sınırlanan bir finans merkezi kanunu ile boş blokları
doldurursunuz ancak. 100 bin göç bekleniyor, yakında kira fiyatları
artacak; teklif bu hâliyle aslında bir kira sözleşmesi
niteliğinden daha fazla bir şey değil.
Evet, dünya uzaktan finansal
faaliyetlerle, teknoloji imkânlarıyla alakadarken biz hâlâ Boş
kalmasın. mı diyeceğiz? Bununla mı geçineceğiz? Bu
proje maalesef bunu sağlayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
AYLİN CESUR (Devamla)
Teşekkür ederim.
Siyasal sistemimizin tek
kişiye bağlandığı rejimde demokrasiden
uzaklaşıldığının göstergesi aynı zamanda
3üncü madde çünkü yirmi yıl yönetimini Türkiye Varlık Fonu
tarafından kurulan bir anonim şirkete bağlıyorsunuz ama
denetimini halkın görebileceği şekilde Sayıştaya
vermiyorsunuz, bunu anlamak gerçekten mümkün değil. Neden bu
teşviklerden çiftçiyi, öğrenciyi, çalışanları,
EYTlileri yararlandırmıyorsunuz da sürekli sermayeyi
yararlandırıyorsunuz, bunu anlamak da mümkün değil. Ve biz yine
de doğrusu tutanağa geçsin diyelim; maddenin 4üncü
fıkrasında Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi
tarafından verileceği belirtiliyor; neden? İlgili Bakana
güvenmiyor musunuz? Yani hani, son dönemde baktığınızda
güvenilecek gibi de değil, bunda da haklısınız ama biz yine
de doğrusunu söyleyelim Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı
olsun bu.
Yatırımcının
ilacı güven, güven ikliminin sırrı adalette; işleyen adalet
için de demokrasi şart. Yani demokrasiyle
başladığımız konuşmamızı yine
Demirelin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız.
AYLİN CESUR (Devamla)
sözüyle tamamlayalım o zaman Evet, demokrasilerde çareler tükenmez, çare
vardır ve o çare demokrasinin içindedir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
4üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Tek durak büro
MADDE 4- (1)
Katılımcıların faaliyetlerine ilişkin izin, ruhsat,
lisans ve benzeri onay başvuruları ile bunların
çalışanlarına ve bu çalışanların bakmakla yükümlü
olduğu kişilere ilişkin izin, ve onay gibi başvuruların
yapılabilmesi ve bu başvuru süreçlerinin
hızlandırılması amacıyla, kamu kurum ve
kuruluşlarının ilgili birimlerinin görev alacağı tek
durak büro oluşturulur.
(2) Tek durak büroda;
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı
temsilcileri ile bu bakanlıklarca gerekli görülmesi halinde bunların
bağlı, ilgili, ilişkili kuruluşları veya bu
bakanlıkların denetiminde olan kamu kurum ve kuruluşlarının
temsilcileri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilgili ilçe
belediyesi temsilcileri yer alır.
(3) İFMde
gerçekleştirilecek iş ve işlemlerin tek elden takibini yapmak ve
tek durak büroda yer alan kamu kurum ve kuruluşları arasındaki
koordinasyonu sağlamak amacıyla tek durak büro, ilgili mevzuat
hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Hazine ve Maliye
Bakanlığı tarafından sevk ve idare edilir. İhtiyaç
duyulması halinde farklı bakanlık, kamu kurum ve
kuruluşları da tek durak büroya dâhil edilebilir. Tek durak büronun
işleyişine dair usul ve esaslar Hazine ve Maliye
Bakanlığı tarafından çıkarılacak uygulama
yönetmeliğinde düzenlenir.
Süleyman
Girgin Erkan
Aydın Cavit
Arı
Muğla Bursa Antalya
Murat
Bakan Ali
Şeker
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Cavit Arı.
Buyurunuz Sayın
Arı. (CHP sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
İstanbul Finans Merkezi
Kanun Teklifiyle amaçlanan hedefin, kanun teklifinin 1inci maddesinde,
Türkiye Cumhuriyetinin finansal rekabet gücünü uluslararası alanda
arttırmak amacıyla İstanbul Finans Merkezinde gerçekleştirilen
faaliyetleri ve bu faaliyetlere dair teşvik, indirim, istisna ve
muafiyetleri düzenlemek olduğu ifade edilmektedir.
Öncelikle söylemem gerekir ki
sağlamaya çalıştığınız muafiyetlerin
birçoğu açıkça Anayasaya aykırıdır, kanun teklifiyle
Türk parasından vazgeçmektesiniz; değerli arkadaşlar, Türk
parasından vazgeçmektesiniz bu kanun teklifiyle.
Yine, bu kanun teklifiyle,
Anayasada 3üncü maddede özellikle sayılmış olan Türk dilinden,
Türkçeden vazgeçmektesiniz. Bakın, Anayasaya bu açıkça
aykırıdır çünkü bizim dilimiz Türkçedir. Ancak siz bu finans
merkezinde yapılacak olan muamelelerde Türkçenin
kullanılmasından açıkça vazgeçildiğini bu kanun teklifine
yazmaktasınız.
Yine, burada Özel hukuka
tabi olarak yapılan her nevi işlem ve sözleşmelerde serbestçe
hukuk seçimi yapılabilir. denilmekte. Değerli arkadaşlar, böyle
bir düzenleme olabilir mi? Bir ülkenin en temel hakkı hukuk sisteminin
uygulanmasıdır, yargı sisteminin uygulanmasıdır. Siz
bu düzenlemeyle buradaki yapılacak olan işlemlerde Türk hukukundan
vazgeçilmesini önermektesiniz. Burada hangi hukuk uygulanacak? Hangi ülkenin
hukuku uygulanacak değerli arkadaşlar? Bunlar tamamen Anayasaya
aykırıdır. Siz sırf sermaye gelecek, para gelecek diye
açıkça Anayasaya aykırı düzenlemeler yapmaktasınız.
Bakın, yabancılara
verilen ekonomik, adli, idari ve benzeri hak ve ayrıcalıklara
kapitülasyon denir. İşte, siz şu an Türkiyeyi bu noktaya
getirdiniz, yeniden Türkiyeye kapitülasyonları getirdiniz.
Devamla, siyasi intikam
duygularınızı bu kanun teklifinde de yine ortaya çıkarmış
durumdasınız.
Bakın, 4üncü maddede
Tek durak büro diye bir düzenleme var. Tek durak büroda Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı; Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı, Hazine ve Maliye
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ticaret
Bakanlığı gibi bütün bakanlık temsilcileri var, AKP'li ilçe
belediye temsilcisi de var ama kim yok? İstanbul Büyükşehir
Belediyesi temsilcisi yok. Burada dahi, bakın, Finans Merkezi Kanunu'nda
dahi tüm bakanlık temsilcileri, AKP'li ilçe belediye temsilcisi var;
İstanbul Büyükşehir Belediye temsilcisi yok. Şunu unutmayın
değerli arkadaşlar: Bundan yirmi sene önce İstanbul'la geldiniz,
önümüzdeki ilk yapılacak seçimde de İstanbul'la gideceksiniz. Siz
buraya ne yazarsanız yazın, sonunuz bu sandıkla gitmek
olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, tüm
düzenlemelerde, bakın, vergi muafiyetleriyle yüzde 75'lere, yüzde 60lara,
yüzde 100'lere kadar gelen muafiyetler getiriyorsunuz. Benim
vatandaşım, küçük esnafım vergi dilimleri altında
ezilirken, katma değer vergisiyle, ÖTVsiyle kat kat vergi öderken siz
burada her türlü vergi muafiyetini getirmektesiniz, vergi muafiyeti
tanımaktasınız. Yani vatandaş vergi yükü altında
ezilirken İstanbul Finans Merkezinde faaliyette bulunacak olan işletmelere
vergi muafiyeti getirilmekte yani kısacası her türlü imkân işte
burada tanınmakta. Anayasaya aykırı olan bu düzenlemeden
vazgeçin, ülkemize kapitülasyonları getiren bu düzenlemeden vazgeçin
diyorum; bu tekliften, bu Anayasaya aykırı düzenlemeden vazgeçilmesi
gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum.
Saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan İstanbul
Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 4üncü maddesinin (2)nci
fıkrasında yer alan ve ilgili ibaresinden sonra gelmek üzere
büyükşehir belediyesi ile ibaresinin madde metnine eklenmesini, (3)üncü
fıkrasında yer alan Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi
ibaresinin Hazine ve Maliye Bakanlığı ibaresi şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Adana İstanbul
İstanbul
İmam
Hüseyin Filiz
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurunuz Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi üzerine
İYİ Parti adına söz aldım. Selamlarımı
sunarım.
Teklifin 4üncü maddesi
İstanbul Finans Merkezindeki katılımcıların
faaliyetlerine ilişkin işlemlerin yürütülmesine yönelik tek durak
büro ismi verilen büronun kuruluşuyla ilgili olup 3 fıkradan
ibarettir. (1)inci fıkrada tek durak büronun yapacağı
işler; (2)nci fıkrada tek durak büroda yer alacak kamu kurum ve
kuruluşları belirlenmekte; (3)üncü fıkrada ise koordinasyonu
sağlama görevinin Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi
tarafından sevk ve idare edilmesi sağlanmakta ve tek durak büronun
işleyişine dair yönetmelik çıkarılacağı
belirlenmektedir.
Değerli milletvekilleri,
iktidar mensupları söylediklerimize aldırış etmese de biz
görevimizi hakkıyla yapar, eleştirilerimizi ve önerilerimizi dile
getiririz. Gerek Komisyonda gerekse burada verilen her önergeyi reddederken
önergelerin neleri kapsadığına bile bakılmamaktadır.
Kanun teklifinin genelinde ve maddede gösterilen gerekçelerin gerçeklerle
örtüşmediği çok açıktır. Türkiye'nin finansal rekabet
gücünü arttırmak, firmalarımızın ucuz finansmana
erişimini kolaylaştırmak, kaliteli istihdam
artışına ve ekonominin büyümesine katkıda bulunmak elbette
olumlu düşüncelerdir; ne var ki küresel ölçekte bir finans merkezi olmak
için belirleyici faktörler vardır, bu faktörler şu anda ülkemizde
yoktur. Siyasi ve ekonomik istikrar çok bozuktur ve istikrarın
sağlanması seçimlerden önce mümkün görülmemektedir. Hukukun
üstünlüğü tartışılmaktadır. Kurumsal ve düzenleyici
otoriteler kapasite olarak son derece zafiyet içerisindedir. Ülkemiz,
uluslararası kuruluşların rapor ve endekslerinde çok alt
sıralarda yer almakta ve kötü bir tablo ortaya çıkmaktadır. Yapılan
analizlerde, itibarı ve güveni olmayan, finansal istikrarı
sağlayamayan bir ekonomi görünümündeyiz. Ne yazık ki bu analiz ve
raporları haklı çıkaracak her şey pervasızca
yapılmaya devam edilmektedir.
Üzülerek ifade etmek
istiyorum, bu kanun teklifi çok basitçe hazırlanmış, sadece
emlakçılık ve gayrimenkul hedefleri görünümünden ibarettir. Tek durak
büroda yer alacak Çalışma ve Sosyal Güvenlik; Çevre, Şehircilik
ve İklim Değişikliği, Hazine ve Maliye, İçişleri
ve Ticaret Bakanlıkları temsilcileri ile bu bakanlıklarca
gerekli görülmesi hâlinde bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlar veya bu bakanlıkların denetiminde olan kamu kurum ve
kuruluşlarının temsilcileri ile ilçe belediyesi temsilcisi
sayılmaktadır, İstanbul Büyükşehir Belediyesi temsilcisiyse
yoktur.
Değerli milletvekilleri,
böyle bir anlayışın devlet ciddiyetiyle bağdaşır
hâli yoktur. İstanbul'da kurulacak, adı İstanbul Finans
Merkezi olacak, Büyükşehir Belediyesi temsilcisi olmayacak. İstanbul
Finans Merkezi, herkes biliyor ki Ataşehir'de kurulacak. Ataşehir
İlçe Belediyesi var mı? Var. Onun temsilcisi mi katılacak?
Hayır. Çünkü merkezin kurulacağı alan Ataşehir ilçesinden
resen ayrılarak Ümraniye ilçesine bağlanmıştır. Niçin?
Çünkü Ümraniye Belediyesinin Adalet ve Kalkınma Partili temsilcisi tek
durak büroda bulunacak. Bu büro sadece bir ilçeyi değil, ülkemizin
tamamını ilgilendirmektedir. Yapılan bu işe, devlet
ciddiyetinden uzak demek bile hafif kalmaktadır. Bu, çocukça, çok basit
bir düşüncenin ürünüdür ve bence yakışıksızdır.
Diğer taraftan,
İstanbul Finans Merkezi'nde gerçekleştirilecek iş ve
işlemlerin takibini yapmak ve büroda yer alan kamu kurum ve
kuruluşları arasındaki koordinasyonu sağlamak amacıyla
sevk ve idare Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisine
verilmektedir. Bu görev niçin Hazine ve Maliye Bakanlığına
değil de Cumhurbaşkanlığına verilmektedir?
Cumhurbaşkanlığının artık
tıkandığının, yürüyemediğinin, bütün yetkilerin
orada toplanmasının yanlış olduğunun iktidar
mensupları tarafından da anlaşılmasını ve kabul
edilmesini beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Maddenin (3)üncü
fıkrasında da Tek durak büronun işleyişine dair usul ve
esaslar uygulama yönetmeliğinde düzenlenir. denilmektedir ama hangi
mercinin bu yönetmeliği düzenleyeceği belirtilmemiştir.
Anayasamızın 124üncü maddesi yönetmelik düzenleme ve çıkarma
yetkisine sahip kurum ve kuruluşları saymıştır. Burada
yönetmelik çıkarma yetkilisinin belirlenmemesi Anayasaya
aykırılık teşkil etmeyecek mi?
Değerli milletvekilleri,
gerekçesinde belirtilen amaca hizmet edebilecek kapsam ve yetkinlikte olmayan
bu kanun teklifine, 4üncü maddesinde çelişkilerin, eksikliklerin ve
yanlışlıkların olduğunu da göz önüne alarak kabul oyu
vermeyeceğimizi beyan eder, saygılar sunarım. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İmam
Taşçıer Mahmut
Toğrul Kemal
Peköz
Diyarbakır Gaziantep Adana
Ömer Faruk
Gergerlioğlu Şevin
Coşkun Erol
Katırcıoğlu
Kocaeli Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurunuz Sayın Peköz.
(HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 5inci maddesi üzerine söz aldım ancak 5inci maddenin
ötesinde, teklif bir bütün olarak Türkiye'nin, ülkemizin şu anda içinde
bulunduğu duruma herhangi bir çözüm, herhangi bir iyileştirme
getirmediği gibi, çok fazla bir mana da ifade etmiyor, o nedenle
Türkiye'de yaşananları anlatmaktan bıkmamak lazım ve
Türkiye'de şimdiye kadar defalarca dile getirilmiş olan yoksulluk ve
özellikle emeklilerin geçim standartlarıyla ilgili görüşlerimi
açıklamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
biliyorsunuz, 13 milyon
civarında emeklimiz var, 12 milyon emeklimiz asgari ücretin çok
altında ücretlerle geçinmek zorunda kalıyor. Asgari ücretin bile
yoksulluk sınırının altında olduğu bir yerde,
daha doğrusu açlık sınırının altında
olduğu bir yerde insanlar 2.500 lirayla geçinmek zorunda kalıyorlar.
Daha önceleri bazı şeyleri tercih ederek alıyorlardı. Geçen
gün bir markete gitmiştim, sıradan bir market,
alışveriş yapıyordum; orada, tezgâhta çalışan
görevli elindeki poşetleri market raflarına boşaltıyordu.
Niye geri boşaltıyorsunuz dedim, İnsanlar almaktan vazgeçtiler
çünkü paraları yetmedi, kasada paraları yetmediği için
almadılar, ben de market raflarına geri koyuyorum. dedi.
Dolayısıyla da ülke bu durumdayken finans merkezi kursanız ne
olur, kurmasanız ne olur. Her şey ateş pahası, her tarafta
yoksulluk kaynıyor, insanlar evlerine ekmek götüremiyor, çocuklarını
okutamıyor, kiralarını ödeyemiyor. Bir devletin asli görevi,
dolayısıyla da iktidarın asli görevi vatandaşının
öncelikle barınmasını sağlamak, bundan sonra
sağlıklı bir ortamda yaşamasını sağlamak ve
eğitim hizmetini tamamlamak. Bunların hiçbirini zamanında
yapamayan bir iktidarın finans merkezi kurmuş olması bu ülkenin
herhangi bir tarafına, herhangi bir kesimine bir yarar getirmeyecektir.
Şimdi, Tüketici
Derneğinin yaptığı araştırmaya göre Türkiyede
25,5 milyon kişi açlık sınırında, 51 milyon kişi ise
yoksulluk sınırının altında yaşıyor yani
nüfusumuzun yüzde 94,8i açlık ve yoksulluk sınırında
yaşarken bunların çözümü için bir çaba sarf edilmiyor, herhangi bir
araştırma, bir soruşturma yapılıp buna göre bir
düzenleme yapılmıyor, bunun yanına finans merkezi kurularak
bunlar giderilmeye çalışılıyor; oysaki bunun bir çözüm
olmadığını daha önce de defalarca ifade ettik ve söyledik.
Ayrıca, eşitsizlik
de söz konusu. Bu kadar olumsuzluğa rağmen memur emeklileri de
yoksulluk içerisinde yaşıyor ama en azından herhangi bir
şey olduğunda memur emeklilerinin emekli maaşlarına zam
yapılırken sadece enflasyon oranında yapılmıyor,
kademe ilerlemesi de yapılabiliyor. Oysaki SSK emeklileri ve BAĞ-KUR
emeklileri bundan da mahrumlar; bunlardan sadece enflasyon farkı kendilerine
veriliyor, bu da zam olarak ifade ediliyor, oysaki zam değil, sadece
enflasyon farkı verilmiş oluyor; zam olmuş olması için
enflasyon farkının üzerinde bir getiri sağlanmış
olması lazım.
Yılbaşında
asgari ücrete yüzde 50 zam yapıldı ama asgari ücret bir ay içerisinde
erimeye başladı ve şu anda ekside, yüzde 20 eksilmiş
durumda; yarın yüzde 20 zam yapıldığı zaman, öbür gün
tekrar aynı şekilde eksilmeye devam edecek ve Türkiyede insanlar evlerine
ekmek götüremez durumda olmaya devam edecekler. Oysaki çözülmesi gereken
sorunlar bunlar ama bunlar yapılmıyor; örnek olarak, işte,
garanti ödemeleriyle ilgili herhangi bir girişimde bulunulmuyor. Garanti
ödemeleriyle ilgili yapılan taahhütler günü gününe yerine getiriliyor, ayrıca,
döviz kuru üzerinde yapıldığı için de onlar hem
garantilerini alırken hem de döviz kurunun yükselmesi nedeniyle her gün
biraz daha zenginleşirken diğer kesimdeki emekleriyle geçinenler,
emekli durumda olanlar ya da asgari ücretle yaşayan insanlar ise yoksulluk
içerisinde, sefalet içerisinde yaşamaya devam ediyorlar. Bu, böyle
gidemez. Türkiye'de eğer gelenekler, törenler vesaireler olmamış
olsa bugüne kadar herkes sokaklara dökülür ve olması istenmeyen
şeyler çıkabilirdi ama insanlar eşle dostla, yardımla,
dayanışmayla gününü götürmeye çalışıyor. Fakat bu
nereye kadar gidebilir? Bunun bir an önce mutlaka ve mutlaka gözden geçirilmesi
lazım ve bu insanların, dar gelirlilerin, özellikle emekleriyle
geçinenlerin, emekli olanların, asgari ücretle geçinenlerin, küçük
esnafın sorunlarının çözümü için Meclisin bir çalışma
yürütmesi gerekir. Oysaki Meclis bu tür çalışmaları yapmaktansa
sadece yeni bir bütçe ihdas ediyor. Yeni bütçe demek ya da yeni bütçeye ek
demek aynı zamanda vergi demektir. Dolayısıyla da o, yine
geniş kitlelerin cebinden çıkacak olan bir para anlamına gelir.
Bununla Türkiye'yi kurtaramayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL PEKÖZ (Devamla)
Bundan vazgeçilmesi ve sorunların çözümü için ek bütçeler yerine dar
gelirlilerin sorunlarının çözümü için bir çaba içerisinde
olunması lazım.
Sizleri saygıyla
selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi'nin
5inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Finansal hizmet
ihracaatı
MADDE 5- (1) Katılımcı
belgesi alarak finansal faaliyet gösteren kuruluşların yurt
dışında yerleşik kişilere sundukları finansal
hizmetler, hizmetten nihai olarak yurt dışında
faydalanılması koşuluyla, finansal hizmet ihracatı olarak
değerIendirilir. Bu konuda yürürlükte bulunan Katma Değer Vergisi
Kanununun hizmet ihracatına ilişkin istisna hükümleri uygulanır.
(2) Finansal
kuruluşların kendi nam ve hesabına gerçekleştirdikleri
türev işlemleri, portföylerine varlık alma veya portföylerinden
varlık satma işlemleri ile yurt içinde yerleşik kişilerin
tasarruflarını yurt dışına çıkaran faaliyetleri,
hizmetleri ve işlemleri finansal hizmet ihracatı olarak
değerIendirilmez.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Murat
Bakan
Muğla Antalya İzmir
Ali
Şeker Orhan
Sümer Erkan
Aydın
İstanbul Adana Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Orhan Sümer.
Buyurunuz Sayın Sümer.
(CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
5inci maddeyle, Finans
Merkezinde yer alacak katılımcıların mevduat kabulü, nakdî
ve gayrinakdî kredi verme işlemleri, sigortacılık,
yatırım danışmanlığı, proje finansmanı
gibi mevzuatın izin verdiği ve yasaklamadığı her türlü
faaliyetleri yürütebilecekler. Yani yine küçük yatırımcıya,
esnafa değil, büyük çaplı yatırımcılar için
kolaylık sağlanıyor. Zaten ekonominin
ışıltılı Bakanı da Bizim sistemimizde dar
gelirli sıkıntı çekiyor, ihracatı yapanların keyfi
yerinde." diye açık açık söylemişti.
Değerli milletvekilleri,
finansın öneminden bahsediyoruz ancak TESKin verilerine göre, bu yıl
bir önceki yıla göre iş yerini kapatan esnaflarda yüzde 17
oranında artış görülüyor. Ocak-mayıs döneminde toplam
47.128 esnaf iflas etti yani beş aylık süreçte her ay 10 bin esnaf
iflas etmiş durumda. Türkiyede ekonomiyi yeniden şahlandırmak
istiyorsak önce üretmeye başlamamız gerekir. Üretmeden sadece ithalat
ve tüketime dayalı yönetim anlayışıyla ekonomik krizi
aşmamız mümkün değildir. Tarım sektörüne ve çiftçiye
gereken önem verilmezse ne yazık ki çok yakın zamanda ekmek bile
bulamayacağımız zamanlar gelecektir. Türkiyede çiftçi
sayısı son on yılda yüzde 52 azaldı, tarım
alanları son yirmi senede yüzde 14 düştü, sebze bahçeleri aynı
dönemde yüzde 17 küçüldü. 2002 yılında AKP iktidara geldiğinden
bu yana Türkiyenin tarım alanı 26 milyon hektardan -şu anda- 20
milyon hektara geriledi; ekilen tarım alanları 18 milyon hektardan 12
milyona düştü; çiftçi kendi toprağına küstü.
Adanalı çiftçiler borç
batağından kurtulmak için elde avuçta ne varsa maalesef satmak
zorunda kaldı. Saray iktidarı bugün hâlâ çiftçinin yanında
değil, ithalatçının yanında yer almaya devam ediyor.
Adanalı çiftçimiz buğday için taban fiyat açıklaması
beklerken iktidar Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığıyla ana
vatanı Türkiye olan buğdayı maalesef ithal ediyor; üzerine,
açıkladığı taban fiyat da çiftçiye yetmiyor.
Asgari ücret açlık
sınırının altında, vatandaşın toplam borcu 1
trilyonu aşmış, icra dairelerindeki dosya sayısı 23
milyonu geçmiş, faturasını ödemediği için 4 milyon hanenin
elektriği kesilmiş durumda. Yerli ve millî olduğunu iddia
edenler her seferinde çiftçimize yüz çeviriyor.
Değerli milletvekilleri,
saray iktidarı ülkeyi büyük bir buhranın içerisine sokmuştur.
Bugün, ekonomik zorluklar içerisinde olan milyonlarca aile bulunmaktadır.
2002 yılında 1,35 olan dolar her gün yeni rekorlar kırıyor.
Benzin ve akaryakıt ürünlerine gelen zamları
vatandaşlarımız artık maalesef takip edemiyor. İktidar
ne derse desin vatandaş gerçeği biliyor. Türkiye, tarihinin en
karanlık günlerinden geçiyor. Gece yarısı doğal gaza, sabah
elektriğe, akşamüstü benzine ve motorine zam geliyor. Bu hafta yine
-bir kez daha- elektriğe ve akaryakıta zam geleceği
konuşuluyor. Artık milletin canına maalesef tak dedi. Saray
iktidarı kontrolü kaybetmiştir. Ne acıdır ki milleti fatura
ve borç yükü altına sokanlar yazlık, kışlık, uçan
saraylarda yaşıyor; Amerika'ya para aktarmaya, lüks semtlerinden de
mal mülk almaya devam ediyor.
Değerli milletvekilleri,
başta kiralar olmak üzere, vatandaşın temel ihtiyacı ne
varsa her ürün 12-13 kat artmış durumda. Bir avuç sermayedar hariç
yediden yetmişe herkes geçinemediğini söylüyor, saray sözcüleri
Ekonomimiz çok iyi. diye açıklamalar yapıyor. Elinizi
vicdanınıza koyup söyleyin, ekonomi kime göre iyi? Ayda 10 bin dolar
alan rüşvetçi siyasetçiye göre mi, 128 milyar doları iç edenlere göre
mi, konteynerlerde kokain taşıyanlara göre mi, yoksa emekli
maaşıyla ay sonunu getirmeye çalışana göre mi ekonomi iyi?
(CHP sıralarından alkışlar) Halk ekmek kuyruklarında
ucuz ekmek için bekleyen vatandaşa göre Türkiye'nin durumu içler
acısı bir hâldedir. Ülkedeki krizin sebebi, siyasi iktidardır.
Siyasi iktidar ve tek adam rejimi değişmeden milletin çilesi
dinmeyecektir. Torba kanunları, ekonomi paketini bir kenara bırakın,
bir şey getirdiğinizde ekonominin düzeleceğine
inanıyorsanız o da seçim sandığıdır. Getirin
seçim sandığını milletin önüne, Türkiye'nin önünü
açın.
Değerli milletvekilleri,
yirmi yıllık yıkım senaryosunun sorumlusu, rant ve saltanat
sevdalısı AKP iktidarını ilk seçimlerde iktidardan
indireceğimizin, Türkiye'yi yeniden aydınlığa
kavuşturacağımızın sözünü veriyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 5inci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan koşuluyla ibaresinin şartıyla
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Adana
İstanbul İstanbul
İmam
Hüseyin Filiz Ayhan
Altıntaş
Gaziantep Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurunuz Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 338 sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi
Kanunu Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddede finansal hizmet ihracatı tanımı yapılmakta ve
İstanbul Finans Merkezinde katılımcı belgesi alarak
faaliyet gösteren finansal kuruluşların, finansal hizmetler
kapsamında finansal hizmetler olarak değerlendirilemeyecek
işlemleri belirtilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
yerel ve uluslararası banka ve kurumların geniş anlamda
faaliyet gösterdiği, menkul değer alış
satışlarının yapıldığı, ülke
ekonomisine katkılar sağlayan şehirler olarak tanımlanan
finans merkezleri arasına İstanbul'un da dâhil edilebilmesi
amacıyla 2007-2013 yıllarını kapsayan, Dokuzuncu
Kalkınma Planı'nda yer verilen İstanbul Uluslararası Finans
Merkezi Projesi'nin mevzuatını bugün konuşuyoruz. Küresel
finansal krizden önce, gelişmekte olan ülkeler arasında bölgesel bir
finans merkezi olmaya aday olan Türkiye, finansal
yatırımcıların ilgi odağı durumundaydı.
Ancak 2010 yılının sonlarına gelindiğinde,
yanlış ekonomik politikalar yüzünden finansal piyasalar
açısından öngörülebilirlik kaybolmuş ve ülkemizdeki
uluslararası yatırımlar hızla azalmaya
başlamıştır. Şimdi ise görüşmekte olduğumuz
kanun teklifiyle, uluslararası finansal yatırımcılara gelir
ve kurumlar vergisi ile finansal faaliyet harçlarından muafiyet gibi
vergisel avantajlar sunularak yatırımcıların ülkemize
tekrar çekilmesinin istenildiğini görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri,
Londra ve New York başta olmak üzere, dünyanın önde gelen finans
merkezlerinin başarılarının kaynağı, ülkelerinin
hukuki ve ekonomik gücü olduğu kadar, başarılı eğitim
sistemleriyle ellerinde bulundurdukları kalifiye iş gücü, gelişmiş
ulaşım ve bilişim altyapılarına sahip
olmalarıdır. Bir şehrin başarılı finans merkezi
olmasını sağlayan asıl etkenlerle ilgili olarak
yapılan bilimsel çalışmalar da siyasi ve ekonomik
istikrarın, hukukun üstünlüğü ile evrensel hukuk
normlarının tam olarak uygulanmasının insan
kaynağı ve nitelikli beşerî sermayenin gereğini ortaya
koymaktadır.
Değerli milletvekilleri,
jeopolitik konumu, kültürel ve tarihsel birikimi, iş gücü potansiyeline
rağmen İstanbul, tam da bu nedenlerle dünya finans merkezleri arasında
hak ettiği yeri alamamıştır. Nitekim, Küresel Finans
Merkezleri Endeksi 2022 yılı raporunda İstanbul 119 şehir
arasında bir önceki yıla göre 3 sıra daha gerileyerek 64üncü
sırada yer almıştır. Bunun en önemli nedeni ne yazık
ki ülkemizin uluslararası araştırma rapor ve endekslerde itibar,
güvenilirlik, eğitim ve ekonomik durum açısından kötü bir tablo
sergilemesidir. Bu tabloda ne var bakalım: Demokrasi Endeksinde 167 ülke
içinde 103üncü, Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 139 ülke arasında
117nci, Yolsuzluk Algısı Endeksinde 180 ülke içinde 96ncı,
İnsani Özgürlük Endeksinde 165 ülke arasında 139uncu, Sefalet
Endeksinde ise Arjantini geçerek 1inciyiz.
Eğitim konusuna gelince,
uluslararası makale yayınlamamış, yayınları hiç
atıf almamış ama birilerinin gölgesine
sığınmış kişilerden yapılan rektör
atamaları, liyakatsiz ve adrese teslim yandaş
kadrolaşmaları sonucu niteliksiz eğitim ve ilk 500de olmayan
üniversitelerimiz var. Yirmi yılda 8 defa değiştirilen Millî
Eğitim Bakanlarıyla okuduğunu anlamayan, 4 işlem bilmeyen,
YKS sınavında sıfır çeken 250 bin lise mezunu ile on iki
yıl okuduktan sonra üniversiteye giremeyip elinden hiçbir şey
gelmeyen 4+4+4 mağduru binlerce lise mezunu, işsiz 1,5 milyondan fazla
üniversite mezunu var. İşte, tablodaki eğitim durumu da budur.
Değerli milletvekilleri,
bu tabloda daha neler var bakalım: 2018 yılından bu yana denge
denetleme sisteminin ortadan kalktığı
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi var; Sayın
Cumhurbaşkanının, uluslararası finans alanında
karşılığı olmayan faiz sebep, enflasyon sonuç
yaklaşımı var, enflasyonla mücadele de
başarısızlık var; serbest piyasa üzerinde, sosyal medya ve
basın gibi iletişim kanalları üzerinde baskı var; son dört
yılda, 4 defa Başkanını değiştirerek Merkez
Bankasının özerkliğinin tartışma konusu hâline
getirilmesi ve Hazine ve Maliye Bakanlarının sık sık
değiştirilmesi var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Teşekkür ederim.
Ayrıca, Hazine ve Maliye
Bakanının yabancı yatırımcılara Bir problem mi
yaşadınız; rahat olun, bize hemen
ulaşırsınız; bürokrasiyi alaşağı ederiz,
arkamızda Cumhurbaşkanımız var, rahat olun mevzuatı da
değiştiririz. sözlerinde ifadesini bulan sakat bir devlet
anlayışı var. Risk primi yani CDS değeri 872ye
yükselmiş; daha neler var, neler.
Değerli milletvekilleri,
bu tablo değişmedikçe Finans Merkezinin başarılı
olması, derecelendirmede İstanbulun üst sıralara gelmesi mümkün
değildir diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 5inci
madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İmam
Taşçıer Mahmut
Toğrul Abdullah
Koç
Diyarbakır Gaziantep Ağrı
Şevin
Coşkun Erol
Katırcıoğlu Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Muş
İstanbul
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç.
(HDP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve değerli
halkımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu iktidarın
gündemi ülkeyi yasaklarla boğmak fakat halkın gündemi ise her gün can
yakan ekonomi. Tabii, bu ekonomi öyle bir boyuta geldi ki artık, mevcut
olan siyasal iktidar Bu ekonomi konuşulmasın, insanlar açlığını
dile getirmesin ve ekonomik çöküş hiçbir şekilde gündem
olmasın. şeklinde yasalarla halkı karşı
karşıya bırakıyor. Son kanun teklifleriyle ekonomik krizin
konuşulmasını engellemeye çalışan bir iktidarla biz
karşı karşıyayız. Cezalarla, yasaklamalarla, mevcut
olan kriz âdeta örtbas edilmek isteniyor.
Bakın, enflasyon can
yakıyor, halk geçinemiyor, yolsuzluk diz boyu, ekonomik kriz artık
ekonomik çöküşe dönüşmüş durumda. İktidar, sağır
dilsiz ve halka Açsan konuşma, çocuğunu aç bir şekilde yatağa
götürüyorsan konuşma; eğer konuşacaksan bunun
karşılığında cezalandırılırsın.
şeklinde kanuni düzenlemelerle karşımıza çıkıyor.
Dolar bugün itibarıyla 17,40, avro 18,30; doğal gaza yüzde 30 zam
yapıldı, elektriğe yüzde 15 zam yapıldı. Bakın,
2021 yılında bir ekmek 2 lirayken bugün 5 lira. 2021
yılında benzin 7 lirayken bugün 27 lira olmuş, motorin 7
lirayken bugün motorin 30 lira olmuş. Avrupada yıllık gıda
fiyatlarındaki artış oranı yüzde 10 iken Türkiye'de
maalesef yıllık yüzde 150yi aşmış durumda. Bütün
bunların konuşulmasını istemeyen bir iktidar çareyi basını
susturmakta, internet dünyasını susturmakta buluyor.
Her Meclis
açılışında, her dönem açılışında
yasaklarla karşımıza çıkıyor bu mevcut olan iktidar.
Yeni bir yasakla geliyor ve oturumları bu şekilde açıyor. Bu
yasaklardan konserler nasibini alıyor, tiyatrolar yasaklanıyor ve
özellikle de gençler buradan nasiplerini alıyor. Bu Hükûmetin Z
kuşağına bir sürprizi var değerli arkadaşlar, sürpriz
de şudur: İnternet Yasasına getirmiş oldukları yasaklar.
Z kuşağı bir sabah kalkacak, bakacak ki internet yok, internette
kısıtlama var. Peki, bu Z kuşağıyla ilgili olan bu
düzenlemeyi, özellikle İnternet Yasasındaki düzenlemeyi siz Z
kuşağına sordunuz mu? Anlamadığınız ve anlam
veremediğiniz bir kanuni düzenlemeyi getiriyorsunuz fakat gençlere
sormuyorsunuz, gençlerin fikrini dahi almıyorsunuz. Siz, bu kanun
teklifiyle en çok gençlerin yaşamına müdahale ediyorsunuz. Gençlere
sordunuz mu? Sormadınız.
Bakın, gençlerin yine
kıskaçta kaldıkları bir mesele daha var, Kredi ve Yurtlar
meselesi. Almış oldukları, okumak için almış
oldukları burslara siz iktidar olarak yüzde 132 zam getirdiniz. Okumak
için 30 bin lira kredi çeken bir öğrenciyi, bu çocukları, bu gençleri
70 bin lira olarak geri ödemek zorunda bırakıyorsunuz. İş
yok, torpille atamalar yapıyorsunuz ve yandaşları işe
alıyorsunuz fakat bu gençler işsiz kalıyor, işsiz
kaldıktan sonra da maalesef haciz kıskacıyla karşı
karşıya bırakıyorsunuz bu çocukları. Okul biter bitmez
hacizle karşılaşıyorlar; aileler elindekini, avucundakini
çocuklarını okutmak için harcıyor fakat sonuç olarak da aileler
de haciz meselesiyle karşı karşıya kalıyor.
Bakın, bu meseleyle,
gençler sadece bununla da karşı karşıya kalmıyor;
gençlerin halaylarına da yasaklar getiriyorsunuz. 23 Mayıs tarihinde
Antalyada halay çeken Kürt öğrencilerine düzenlenen
saldırıyı protesto etmek amacıyla Dokuz Eylül
Üniversitesinde öğrenciler halay çektiler. Halayı özel güvenlik ekibi
Güvenlik sorunu teşkil ediyor. gerekçesiyle yasakladı ve
provokatif eylem diye tutanak tuttu; Rektörlük bu öğrencilere dönük
olarak da soruşturma başlattı. Kürt halkının dilini
yasakladınız, Kürt halkının kültürünü yasaklıyorsunuz
ve eninde sonunda Kürt halkının halayını da
yasaklıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
efendim.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Kürt
halkının geçmişini, Kürt halkının tarihini, Kürt
halkının dilini, Kürt halkının halayını
yasaklamakla hiçbir yere varamazsınız.
Burada bir örnekle ben
sözlerimi bitirmek istiyorum. Bakın, Ape Musanın bir söylemi
vardı; Ape Musanın olduğu dönemde Kürtçe ıslık
çalmaya bile cezalar vardı, cezalar getirmişlerdi. Siz o döneme
Türkiyeyi getirdiniz ama buradan bütün halkımıza seslenmek
istiyoruz: Bu halaylar hiçbir zaman durmayacak ve halaylar çekilmeye devam
edilecek.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi'nin 6ncı maddesinin (2)nci
fıkrasının son cümlesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Adana İstanbul İstanbul
İmam
Hüseyin Filiz Fahrettin
Yokuş
Gaziantep
Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul
Finans Merkezi Kanunu Teklifi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 6ncı
maddesiyle İFM katılımcılarına teşvik
amacıyla vergi ve diğer mali yükümlülüklere ilişkin istisna ve
indirimler düzenlenmektedir. Ayrıca, katılımcı belgesi
almış finansal kuruluşların istihdam ettiği ve
maddenin fıkrasında belirtilen şartları sağlayan
personelin aylık ücretleri için gelir vergisi istisnaları
belirlenmiştir. Bu istisnalardan yararlanma şartlarından biri
olarak da son üç yılda Türkiyede çalışmamış olma
şartı getirilmiştir. Teklifte yer alan bu cümle sebebiyle,
Türkiyede bulunan ve ilgili diğer şartları
sağlamış olan deneyimli ve kalifiye olan personel ilgili istisnadan
yararlanamamaktadır. Yine, bu kişilerin beyin göçlerine engel
olunamayacaktır. Başka bir bakış açısıyla da
diğer şartları sağlayan ve son üç yılda hiçbir yerde
çalışmamış olan kişiler de bu istisnadan
yararlanabilmektedir. Bu sebeple, maddede bulunan diğer
şartların korunarak son üç yıl Türkiye'de
çalışmamış olma şartının teklif metninden
çıkarılması uygun olacaktır. Bu
yanlışlığın giderilmesi amacıyla Komisyonda
vermiş olduğumuz önergemiz Cumhur İttifakı milletvekilleri
tarafından kabul edilmemiştir. Hiç olmazsa burada, Genel Kurulda
düzeltilmesi gerekir, bir hakkın teslimi ancak bu şekilde olur. Yeni
mağduriyetler yaratmadan önergemizi kabul etmenizi arzu etmekteyiz.
Değerli milletvekilleri,
şeker fabrikaları 2018 yılında özelleştirildi, daha
sonra TÜRKŞEKER devre dışı bırakıldı;
şeker fiyatlarının belirlenmesi TÜRKŞEKER'den
çıktı, özel sektörün insafına kaldı. Siyasi iktidar
yaptığı bu yanlışların ağır bedelini
şimdi halkımıza ödetiyor. Yirmi dört yıl sonra Türkiye ilk
defa şeker ithal eder hâle geldi. Hem de sıfır gümrükle, 400 bin
ton şekere milyonlarca dolar harcayarak. Tarıma şaşı
bakan Tarım Bakanı şeker ithalatını piyasa
fiyatlarını düşürmek için yaptıklarını söylüyor
yani ihtiyacımız yokmuş; özrü kabahatinden büyük. Buradan
soruyorum: Kiraları yüzde 25 oranında dondurduğunuz gibi
şeker fiyatlarını da donduruverin; elinizi tutan mı var?
Benzin, mazot fiyatlarını da donduruverin; elinizi tutan mı var?
Niye bunları dondurmuyorsunuz? Ama yapamazsınız. Yirmi dört
yıl sonra Türkiye'yi 400 bin ton şeker ithal eder duruma
düşürenler, hiç mi mahcubiyet duymuyorsunuz? Bu yıl çiftçiyi memnun
edecek bir pancar avans fiyatı açıklamadığınız
için TÜRKŞEKERin 8,4 milyon ton pancar üretim kotasının
çiftçiler tarafından sadece 7 milyon tonu taahhüt edildi. Bunun
anlamı da önümüzdeki yıl yani bu yıl sonu daha az üretimdir yani
daha az şeker üreteceğiz, daha çok şeker ithal edeceğiz.
İşte, beceriksizliğinizin sonucunda Türkiyenin geldiği
nokta.
Değerli milletvekilleri,
sadece şekerin tadı kaçmakla kalmadı, vatandaşın da
ağzının tadı kaçtı; tüm gıda maddelerinde bir
yılda yüzde 100ün üstünde artış yapıldı. AK
PARTİ iktidarından önce yani eski Türkiyede şeker pancarı
üretimimiz ekonomimize yüksek katma değer sağlıyordu, dünyadaki
en kaliteli şeker pancarı üretimi ülkemizdeydi, pancar üretimimiz
destekleniyordu, halkımız da en kaliteli yerli şekeri uygun
fiyata alıyordu, çiftçimiz de üretenimiz de memnun idi ama bugün
geldiğimiz nokta maalesef, çiftçimizin de mağduriyeti, halkımızın
da mağduriyetidir.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ iktidarı olarak yıllardır çiftçimize
vermediğiniz desteği tarım ürünlerini ithal ederek yabancı
çiftçilere veriyorsunuz. Bir türlü bitmedi ithalat sevdanız. Küresel
firmaların çıkarlarını gözetip yıllarca pancara
düşük taban fiyatları uyguladınız, halkımızı
nişasta bazlı şekere mahkûm ettiniz. Pancar üretimini
maksatlı olarak azalttınız, nişasta bazlı şeker
kullanımını rekor düzeye ulaştırdınız,
vatandaşlarımızı sağlıksız NBŞlere
mahkûm bıraktınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Bir şekerimiz vardı ağzımızı
tatlandırdığımız, onu da halkımıza çok
gördünüz, ağzımızın da milletin ağzının da
tadını bozdunuz; gerçi bozmadığınız bir şey
bırakmadınız da.
Şimdi, soruyorum size:
Ne zaman kendi ülkemizin, kendi çiftçimizin, kendi halkımızın
faydasına bir iş yapacaksanız? Bu kürsüden söz veriyoruz:
İYİ Parti iktidarında çiftçilerimiz mutlu olacak, tarım
şahlanacak, halkımız sağlıksız nişasta
bazlı şekerden kurtulacak, yerli üretim artacak, özelleştirilen
şeker fabrikaları kamulaştırılacak, köylü yeniden
milletin efendisi olacak, Her fabrika bir kaledir. anlayışıyla
üretime öncelik vereceğiz, üreten nasırlı elleri baş
tacı edeceğiz, iyi tarımla bağımıza, bahçemize, tarlamıza,
ovalarımıza, besi damlarımıza bolluk ve bereket
getireceğiz.
Saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi'nin
6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Vergi ve diğer mali
yükümlülüklere ilişkin istisna ve indirimler
MADDE 6- (1)
Katılımcı belgesi almış finansal kuruluşlar
tarafından İFM'de gerçekleştirilen finansal hizmet ihracatı
niteliğindeki;
a) Faaliyetler
kapsamında elde edilen kazançların %50'si kurumlar vergisi
matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde
ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirilir.
b) İşlemler ile bu
işlemler nedeniyle lehe alınan paralar banka ve sigorta muameleleri
vergisinden istisnadır.
c) Faaliyetlere ilişkin
işlemler her türlü harçtan, bu işlemlere ilişkin düzenlenen
kâğıtlar damga vergisinden istisnadır.
(2) Katılımcı
belgesi almış finansal kuruluşların İFM'de istihdam
ettikleri personele ödenen aylık ücretin gerçek safi değerinin; yurt
dışında en az beş yıllık mesleki tecrübeye sahip
kişilerde %30'u yurt dışında en az on yıllık
mesleki tecrübeye sahip kişilerde ise %40'ı gelir vergisinden
istisnadır. Bu fıkra kapsamında belirtilen istisna, İFM'de
çalışmaya başlamadan önceki son üç yılda Türkiyede
çalışmamış olan personelin ücret gelirlerine uygulanır.
(3) İFM'de yer alan
taşınmazların kiralanmasına dair işlemler her türlü
harçtan ve bu işlemlere ilişkin düzenlenen kâğıtlar damga
vergisinden istisnadır.
(4) En az üç ülkede aktif
olarak faaliyet gösteren katılımcıların bölgesel hazine ve
finansal yönetim merkezleri hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.
Süleyman
Girgin Erkan
Aydın Cavit
Arı
Muğla
Bursa
Antalya
Murat
Bakan Cengiz
Gökçel Ali
Şeker
İzmir
Mersin
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurunuz Sayın Gökçel.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Finans
Merkezi Kanunu Teklifini konuşuyoruz. Üzerinde konuştuğumuz
kanun teklifi AKPnin Türkiyeyi finans ve ekonomik cazibe merkezi yapamayacağının
bir itirafı. Bir ülke nasıl finans merkezi olur, ekonomisini
nasıl güçlendirir? Ancak kurum ve kurallarıyla güvenilir ve
istikrarlı bir ülke olursa finans ve ekonomik yönden ülke güçlenir. Ama
dünyada size güvenen hiç kimse kalmadı değerli arkadaşlar.
AKPnin ne istikrarı var
ne de kimse AKPye güveniyor. Peki, güven nasıl tesis edilir? Demokrasiyle
tesis edilir, hukukun üstünlüğüyle tesis edilir ancak ülkemizde
demokrasiden de hukukun üstünlüğünden de bahsetmek mümkün değil çünkü
her şeye 1 kişi karar veriyor; güçler ayrılığı
yok ülkede. Güven ortamı, ekonomik istikrarla tesis edilir. AKP ülkemizi
yüksek işsizlik, yüksek enflasyon ve yüksek döviz kuruyla
fakirleştiriyor; kendi yaptıkları bütçeye ek bütçe yaparak bütçe
harcamalarına ve gelir artırmaya devam etmeye
çalışıyor. Kısaca, aslında AKP kendine de güvenmiyor.
Öyle olunca da AKP, İstanbul Finans Merkezini cazip kılmak için
finans merkezinde bulunacak firmalara bir yığın vergi
istisnası getiriyor.
Bakın,
ulaşımda, temel gıda maddelerinde, sağlık ve hijyen
ürünlerinde insanlarımız vergi ödüyor, çiftçi mazot alırken
vergi ödüyor, esnaf elektrik faturası yüzünden kepenk kapatıyor ama
İstanbul Finans Merkezinde bulunacak dev holdingler vergiden müstesna
tutuluyor. Vatandaşlarımız enflasyon karşısında
eziliyor, AKP holdingleri vergiden muaf tutuyor. AKP, zengini daha zengin,
yoksulu daha yoksul yapan bir iktidardır. Ülkemizi ekonomik bir
bataklığa soktu, seçim tarihi yaklaştıkça gittiğini
görüyor, can havliyle hiçbir millî ve manevi değer gözetmeden Nasıl
olursa olsun, para gelsin. diyor. Yoksa kendine güvenen bir iktidar
İstanbul Finans Merkezi kurarken neden dil serbestîsi getirsin ve bunu
niye kanun maddesine koysun? Vergi Usul Kanununda Defter ve kayıtlar
Türkçe tutulur. diyor, Anayasanın 3üncü maddesinde Resmî dil
Türkçedir. diyor, siz Anayasayı ihlal ediyorsunuz. Dün, para için Suudi
Arabistana Kaşıkçı dosyasını sattınız,
Trumpın Aptal olma. sözüyle de Brunsonu Amerikaya gönderdiniz. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bugün, resmî
dilden vazgeçiyorsunuz çünkü siz 400 bin dolara vatandaşlık
satanlarsınız. Soruyorum: Etiyopyadan bir katılımcı
Finans Merkezine gelse, ülkesinin resmî dili olan Amharca dilinde
defterlerimi tutacağım. dese ya da başka bir ülkeden bir
yatırımcı gelip Huluhulu dilinde defter tutacağım.
dese ne yapacaksınız, nasıl denetlettireceksiniz, nasıl
kayıtları tutturacaksınız; bunu hiç düşündünüz mü?
Bu kanun teklifiyle AKP,
İstanbul Finans Merkezinde bulunacak şirketlere vergi istisnası
tanıyor, bu şirketlerde çalışacak personele yüzde 60 ila 80
arasında gelir vergisi istisnası öngörüyor, Anayasamıza ve
yasalara aykırı olarak resmî dilimizden vazgeçiyor; bunlar
yetmezmiş gibi İstanbul Finans Merkezinde hesapların
yabancı para birimiyle tutulmasına imkân tanıyor.
Teklifle hukuk sisteminin çöktüğünü
itiraf ediyorsunuz aslında, diyorsunuz ki: İstanbul Finans
Merkezinin katılımcıları serbestçe hukuk sistemi
seçebilir. Yani Türk hukuk sisteminden umudunuzu kesin. diyorsunuz çünkü
Türk hukuk sistemi işlemiyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, AKP öyle bir teklif getirdi ki İstanbul
Finans Merkezi kuruyoruz. diyor ama maalesef dili Türkçe değil, güzel
dilimiz değil; kullanılan para birimi Türk lirası değil,
Türk lirası değil; Finans Merkezinde kullanılacak hukuk sistemi
Türk hukuk sistemi değil, Türk hukuk sistemi. AKP ve MHP'nin yerli ve
millîliği bu kadar; sermayeyi görünce hiçbir değerleri kalmıyor,
hepsini unutuyorlar, her şeyden vazgeçiyorlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Arkadaşlar, Türkiye'nin
güçlenmesi ve bölgesinde lider ülke olması için demokratik hukuk devleti
olması gerekiyor. Bunu böyle bilin ve asla unutmayın.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı
madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 4 önerge
vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifi'nin 7nci maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Yavuz
Ağıralioğlu Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz
İstanbul İstanbul Gaziantep
Yasin
Öztürk Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Denizli Adana
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
İmam
Taşçıer Mahmut
Toğrul Kemal
Bülbül
Diyarbakır Gaziantep Antalya
Ömer Faruk
Gergerlioğlu Şevin
Coşkun Erol
Katırcıoğlu
Kocaeli Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Denizli Milletvekili
Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 7nci
maddesi İstanbul Finans Merkezinin yabancı
katılımcılara verilecek imtiyazlarını düzenleyen bir
maddedir.
Teklifle Türk parası,
Türk hukuku ve Türk dili rafa kaldırılmakta, yapılacak
sözleşmelerle yerlilik ve millîlik unutulmaktadır. Niçin? Bir avuç
dolar için. Kanun teklifiyle getirilmek istenen nedir? Dünyada finansal
hareketliliğin arttığı ve sermaye
akımlarının ağırlık merkezlerinin yer
değiştirdiği bir dönemde uluslararası finans kurumlarını
Türkiyeye çekerek İstanbulun önde gelen uluslararası bir finans
merkezi hâline getirilmesi hedeflenmektedir; güzel ve hepimizin
kulağına hoş gelen bir hedef.
İstanbul, zaten
coğrafi, tarihî, jeopolitik konumuyla yüzyıllardır bir finans
merkezi olma hüviyetini taşımaktadır ve bunu hak etmektedir.
İstanbulun uluslararası alanda sayılı finans merkezleri
arasına girebilmesi için daha ilerisi mutlaka vardır ve
olmalıdır. Ancak bu özelliğinin dünyaca kabul görür hâle
gelebilmesi için bir kanundan daha çok, uluslararası bir güven ve sürdürülebilirlik
kabulüne ihtiyaç vardır ve yasal düzenleme, diğer şartlar
gerçekleşmediği takdirde olmazsa olmaz sıralamasının
en sonunda yer almaktadır. Ne yazık ki bugünkü iktidar ekonomik ve
siyasi açıdan bırakın yurt dışı faktörlere, kendi
ülkesinin vatandaşlarına bile güven vermemektedir.
Saygın bir finans
merkezi olabilmenin ön koşullarından biri güçlü bir hukuk sistemidir.
Bugün ne yazık ki ülkemizde tek aklın karar vericiliğinde ne
bağımsız bir yargı ne hukukun üstünlüğü kalmıştır.
Birtakım üstünler hukukun üstünden, yargının içinden geçerek
adalet mekanizmasını güvensiz ve tartışılır hâle
getirmişlerdir. Paranın karar vericileri sayılacak kamu
kurumları özerk ve bağımsız yapısından
çıkmıştır. Merkez Bankası, SPK, BDDK, TÜİK gibi
kurumların yöneticileri her gece atama kararlarını takip etmekte,
ne zaman görevlerinden affedilecekleri endişesiyle emir komuta zinciri
dışına çıkamamaktadır. Ekonomik, siyasi ve hukuki
kaygan bir zeminde yol alındığının ve sona
yaklaşıldığının iktidar da farkındadır
ve bu nedenle, önümüzdeki kanun teklifinde olduğu gibi imtiyazlar listesi
yayınlayarak, tavizler vererek para toplamaya
çalışmaktadır.
Kanun teklifinin bu
maddesiyle, katılımcıların tutmak zorunda oldukları
defterler ve düzenleyici belgelerin yabancı parayla tutulmasına ve
düzenlenmesine izin verilmekte ve bu konuda Maliye Bakanlığı
yetkilendirilmektedir.
Kanun teklifinin bu
maddesiyle, İstanbul Finans Merkezi katılımcıları için
defter tutma zorunluluğu kaldırılmakta ve Türk Ticaret Kanunu ve
Vergi Usul Kanunu hükümlerinden muaf tutulmaları düzenlenmektedir.
Kanun teklifinin bu
maddesiyle, katılımcılara Türk hukuku dışında
başka bir hukuk seçimi özgürlüğü tanınmaktadır ve yine
kanun teklifinin bu maddesiyle, katılımcılar kendi
aralarında ve İstanbul Finans Merkezinde yürüttükleri faaliyetler
kapsamında düzenledikleri her nevi muamele, muhabere, hesap ve
defterlerini Türkçe tutmaya mecbur olmayacaklardır.
Bir daha altını
çizerek tekrarlıyorum: AK PARTİsi ülkemizin hukuk sisteminin
arkasında duramamaktadır. Yap-işlet-devret dâhil birçok projede
ya İngiltere mahkemelerini ya uluslararası tahkimi yetkili mahkemeler
olarak tanımaktadır çünkü parayı veren, düdüğü çalmak
istemektedir; Türkiye'ye de bu mahkemelerin kararlarını söke söke
kabul etmek düşmektedir. AK PARTİsi kendi ülkesinin
parasının arkasında duramamaktadır. Ne kur korumalı
mevduat hesabı ne de açıklanan yeni fon sistemi bu ülkenin
vatandaşlarını bile kendi parasında yatırım
yapmaya ikna etmemiştir. Bugün kimse dolarla maaş almamaktır ama
yatırımını dolarla yapmaktadır. AK PARTİsi
ülkemizin resmî dilinin arkasında duramamakta, çok dilli bir merkezin
kurulması için Gazi Meclise aracılık yaptırmak istemektedir
ve vergi gibi, harç gibi istisnalar da cabası.
Değerli milletvekilleri,
biz İYİ Parti olarak çok hukuklu, çok dilli bir sistemin getirilmesine
başından beri karşı çıktık. Komisyon üyelerimiz
bu konuda uyarılarını hem Komisyonda dile getirdi hem verdikleri
önergeyle bu maddenin teklif metninden çıkarılmasını istedi
ve de muhalefet şerhinde kayda geçirdi. Komisyonda verdiğimiz önerge
reddedildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Muhalefet şerhimizde kayda geçen ifadeleri Meclis tutanaklarına
geçmesi adına tekrar ediyorum: Bu maddeyle, ülkemizin millîlikten uzak
nasıl bir anlayışla yönetildiğine ilişkin
endişelerimiz çok daha fazla artmıştır. Bu maddeye ret
oyu verirken bile, bu teklifin yüce Meclise getirilmesinden dolayı
İYİ Parti olarak büyük vebal taşıyoruz. Bu çerçevede, kabul
edenlerin ne düşündükleri ise tarafımızca merak konusudur.
Şimdi, iktidarın madde metninde bir değişiklik önergesi
verdiğini görüyoruz. Israrla itiraz etmeseydik sessiz sedasız bu
kanun maddesini geçirecektiniz.
Bu arada, sizin Türk dilinin
korunması konusunda çok da hassas olmadığınızı bu
teklifte gördük ama Türk Bayrağına saygısızlık
edebileceğinize ihtimal vermiyordum. Sigara paketlerinde yer alan
bandroller değiştirildi, yeni bandrollere Darphane logosu ve Türk
Bayrağı simgesi eklendi. Amacınız nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Size Türk Bayrağı
Kanununun 7nci maddesini bir hatırlatmak istiyorum: Türk
Bayrağı, yere atılamaz, yırtılamaz, gerekli özen
gösterilmeden kullanılamaz, ayak basılan yerlere konulamaz,
layık olduğu manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde
kullanılamaz. Türk Bayrağı Kanununu bilmediğinizi
zannetmiyorum. Boş paketi tiryaki ne yapar? Buruşturup çöpe atar.
Çöplere atılan, üzerine basılan artık bir sigara paketi
değil, ülkemizin ay yıldızlı, şanlı
bayrağı.
Sizi uyarıyorum: Türk
Bayrağına yapılan bu haksızlığa, bu
saygısızlığa derhâl son verin. Derhâl sigara paketlerinin
üzerindeki ay yıldızı kaldırın. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Antalya Milletvekili
Sayın Kemal Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
(HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli Genel Kurul,
şimdi bir devlet planını, bir AKP planını ifşa
edeceğim; onun için bu kadar kitapla, belgeyle geldim değerli
arkadaşlar.
Alevi Bektaşi
Federasyonu ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel
Başkanlığı yaptığımı defalarca burada
söyledim. 2008 yılında Türkiye çapında Alevi Toplumuna
Eşit Yurttaşlık Hakkı İstiyoruz kampanyası
başlattığımızda değerli dostlar, 3 Haziran
2009da Adalet ve Kalkınma Partisi bir, Roman açılımı; iki,
Alevi açılımı; üç, Kürt açılımı
başlattı. Kürt açılımının belgeleri buraya
sığmadığı için getiremedim. Şimdi,
bakınız, bu, 1. Alevi Çalıştayı, 3-4 Haziran 2009; Ön
Rapor Alevi Çalıştayları, 4 Şubat 2010; Madımak
Değerlendirme Toplantısı, 24 Şubat 2010; Alevi İnanç
Rehberleri Çalışma Yemeği, 14 Ocak 2010; Alevi
Çalıştayları Nihai Raporu, 2010; Basında Alevi
Çalıştayı, bunu da basından derlemiş ve benim de
burada 4 tane makalemi almış ilgililer, teşekkür ederim. Bütün
bunların sonunda ne oldu biliyor musunuz? Yandı, bitti, kül oldu.
Alevilere açılamadınız; Aleviliğe açılacak hikmetiniz,
himmetiniz, kapınız, ilminiz, irfanınız yoktur; bu ilim ve
irfandan yoksunsunuz. Aynı şekilde Roman halkına da
açılamadınız, Sulukuleyi yerle bir ettiniz. Biz ne yaptık?
Bakın, biz de Belki açılırlar; Yezid soylu, Muaviye huylu
politikadan vazgeçerler. diye Demokratik Anayasa Konferansı düzenledik
Alevi Bektaşi Federasyonu olarak o dönem ve Meclisteki
çalışmalara da gelip katıldık, fikrimizi söyledik.
Peki, bunlar, Alevi
Çalıştayı ne için yapılmıştı? Alevi
toplumuna eşit yurttaşlık hakkı istiyoruz. diye.
Şimdi, yine, 5 Mayıs 2022de Dersimde Alevi toplumuna eşit
yurttaşlık hakkı istiyoruz. dedik, bu sefer HDP olarak
başlattık. Bakın, bu sefer ne yapmışlar? Valiliklere
ve kaymakamlıklara yazı göndermişler İçişleri
Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, aynı
zamanda Gençlik ve Spor Bakanlığı; çok güzel, eyvallah fakat ne
diyor: Kerbelâya götüreceklermiş, masrafları Bakanlık
karşılayacakmış, cemevi dedesi istiyorlarmış.
Hani cemevi diye bir yer yoktu, hani cemevi diye bir ibadethane yoktu, niye
yazdınız? Valiniz yazmış, kaymakamınız
yazmış. Bu ne sahtekârlıktır, hem yok diyeceksiniz hem
resmî belgeyi yazıp göndereceksiniz; Alevilere gelince yok, kendi iç
yazışmanıza gelince var.
Değerli arkadaşlar,
Türkiyede Aleviler Türk ve Türkmenler, Kürtler, Romanlar ve Araplardan
oluşur. Türk ve Türkmenlerin birçok hakkı vardır, Alevilik
hakkı yoktur ama Arap, Kürt ve Roman Alevilerinin hem ana dilde ibadet hem
ana dilde eğitim hakkı yoktur.
Şimdi, biraz önce
Madımak duruşmasına katıldım, geldim. Madımak
duruşması ekime ertelendi; 3 katil 29 yıldır aranıyor
ve bu devlet bulamıyor 3 katili. Bakınız, Madımakın
29uncu yıl dönümü geliyor ve yine gidip meydanda anmamızı
yapacağız, yine katiller bulunamıyor. Diyor ki: Dedeleri
Kerbelâya götüreceğiz. Dede kavramı da aslında yasalara göre
yasak. Yahu, dedeyi Kerbelâya götürecek bilgi, irfan nerede sende? Zaten
Türkiye Kerbelâ olmuş, niye Kerbelâya götürüyorsun? Aha sana Kerbelâ, Gar
katliamı, Gar meydanı; aha sana Kerbelâ, Madımak katliamı;
aha sana Kerbelâ, Suruç katliamı; aha sana Kerbelâ, yoksulluk,
işsizlik, açlık; aha sana Kerbelâ, Berkin Elvan; aha sana Kerbelâ,
Ali İsmail Korkmaz.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Başbağları da söyle.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Başbağlar, evet. Aha sana Kerbelâ, Başbağlar, evet.
Şimdi, siz Madımakı söylemiyorsunuz diye biz onu söylemeyecek
miyiz?
Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla burada bir oyun oynanıyor, bu oyunu kendi suç
ortağının süslü Süleyman dediği aslında suçlu
Süleyman oynuyor.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Düzgün konuş!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Suç
işleri bakanı bir oyun oynuyor Alevi toplumu üzerinden, buna Kültür
ve Turizm Bakanını da buna Gençlik ve Spor Bakanını da
ortak etmiş.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Türkiye Cumhuriyetinin Bakanlığıyla konuşuyorsun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Evet, suç işleri bakanı.
SALİH CORA (Trabzon)
Çok yanlış...
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Devletin Bakanına böyle diyemezsin.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Suç
işleri bakanı olduğu binbir kere ispatlanmış.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Düzgün konuş! Düzgün konuş!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Bu
suç işleri bakanlığına Aleviliği alet edecek,
Aleviliği burada işin içerisine karıştıracak
oyunlardan vazgeçin lütfen.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Devlete düşman bir dille konuşma!
SALİH CORA (Trabzon)
Halkın düşmanı partisi!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Halkın düşmanı sensin! (HDP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Devlete düşman bir dille konuşma!
SALİH CORA (Trabzon)
Halkın düşmanı partisi!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Cora... Düşürürüm seni Cora!
SALİH CORA (Trabzon)
Halkın düşmanı partisi! Böyle bir ifade olur mu? Ne biçim
konuşuyorsun?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Kullandığın dil devlete düşman bir dildir. Devletin
kurumlarına bu şekilde konuşamazsın.
SALİH CORA (Trabzon)
Devletin kurumlarına, başkalarına nasıl
yaklaşıyorsun!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) -
Devletin kurumlarına böyle konuşamazsın.
BAŞKAN Lütfen, müsaade
edin efendim.
Buyurunuz, devam edelim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Devletin kurumları, devletin kurumları değil, AKP'nin
kurumları.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Öyle bir şey yok. Devletin kurumlarına böyle konuşamazsın.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
AKPnin kurumları da benim inancıma, tarihime, kültürüme,
irfanıma, ilmime saygılı olsun. Bakın, programda
yazmış diyor ki: Semah gösterisi. Bu ne aymazlıktır?
Semah gösteri değil, semah ibadettir arkadaşlar.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Bravo! Cehalet! Cehalet!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Semah gösterisi olur mu? Siz namaz gösterisi diye bir şey duydunuz mu?
İnsan biraz araştırır, biraz farkına varır.
Ayıp yahu!
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Ya, semah farz mı?
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Yani
kavramları bilmeden, ilmi irfanı bilmeden, irdelemeden
Bakın,
bu kitaplardan 7 tanesini de getiremedim daha. Bu kitapları
yazacaksınız, bu kadar şey çizeceksiniz, ortaya
koyacaksınız; akabinde biz Alevi çalıştayı, Alevi
toplumuna eşit yurttaşlık hakkı dediğimizde arka
plandan oyun oynayacaksınız..
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Alevilik bir din midir, onu söylesen. Din midir Alevilik?
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Sevgili Başkanım, bir dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Şimdi, doğrudur. Türkiye'de yoksulluk var, işsizlik var,
açlık var, yoksulluk var.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Alevileri severiz.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Evet, doğrudur, Kürt sorununun çözümsüzlüğü var, kadına
saldırı var; ırkçılık, faşizm ayyuka
çıkmış durumda. Bütün bunlar içerisinde cumhuriyetin ikinci
yüzyılında Alevi sorununu çözmeden, Alevilere eşit
yurttaşlık hakkını kazandırmadan, tanımadan
gitmek cumhuriyetin kadük ve yetersiz olduğu anlamına gelir.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Alevilerle ilgili bir sorun yok ki ya! Alevi sorunu diye bir şey yok
kardeşim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Alevi sorunu diye bir şey var, sen de bunu çok iyi biliyorsun, inkâr
ediyorsun.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Yok öyle bir şey, sen soruna çeviriyorsun. Alevilerin en büyük sorunu
sizsiniz! Bu ülkenin en büyük sorunu sizin zihniyetiniz.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bu
inkârcılığı da ortadan kaldıracağız, bu
tekçiliği de ortadan kaldıracağız. Hararet nârdadır,
sacda değil/ Keramet hırkada, tacda değil/ Her ne arar isen
kendinde ara/ Kudüste, Mekkede hacda değil." diyen Hünkâr Hacı
Bektaşa da Alevi değerlerine de Alevi toplumuna da saygı
duymayı da öğreneceksiniz.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Biz, Alevilere saygı duyuyoruz; siz, Alevilerin yakasından düşün!
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Biz Alevileri seviyoruz.
SALİH CORA (Trabzon)
Aleviler kardeşimizdir, ayıran kalleştir!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım, tutanaklara geçmesi açısından
söylüyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Hatibin konuşmalarını kabul etmemiz mümkün değildir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinde bütün yurttaşlarımız
eşittir, hiçbir ayrımcılığa tabi tutulamaz ve bu
konuda da çok hassas olduğumuzu belirtmek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Onun için mi ayırıyorsunuz?
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
7nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ortak düzenlemeler
MADDE 7- (1)
Katılımcıların tutmak zorunda oldukları defterler ile
düzenleyecekleri belgelerin Türkçe kayıt örnekleri de bulunmak
kaydıyla yabancı para birimiyle tutulabilmesi ve düzenlenebilmesine
ilişkin olarak, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine
bağlı olmaksızın düzenleme yapmaya Hazine ve Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
(2)
Katılımcıların kendi aralarında ve İFMde
yürüttükleri faaliyetler kapsamında düzenlenen her nevi muamele, mukavele,
muhabere, hesap ve defterler hakkında Türkçe kayıt örnekleri de
bulunmak kaydıyla 10/4/1926 tarihli ve 805 sayılı İktisadi
Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanunun 1
inci ve 3 üncü maddeleri uygulanmaz.
(3) En az üç ülkede aktif
olarak faaliyet gösteren katılımcıların bölgesel hazine ve
finansal yönetim merkezleri hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Murat
Bakan
Muğla Antalya İzmir
Ali
Şeker Erkan
Aydın Türabi
Kayan
İstanbul Bursa Kırklareli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kırklareli Milletvekili Sayın Türabi Kayan.
Buyurunuz Sayın Kayan.
(CHP sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
338 sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
7nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
kanun teklifinde 7nci madde, kendi parasına güvenmeyen, kendi dilini yok
sayan, kendi hukukuna güvenmeyen, kendi hazinesine güvenmeyen, kendi
finansmanına güvenmeyen bir madde, bunları yok sayıyor.
Şimdi, dolar olmuş
17,5 lira, euro olmuş 18,5 lira, Merkez Bankası rezervi eksi 6
milyara ulaşmış, açlık sınırı 6.017 lira,
yoksulluk sınırı 19.602 lira, asgari ücret 4.250 lira; geçin
babam geçin, harca babam harca!
Hiç mi suçunuz yok?
İş gücüne yatırım yapın. dedik Tarıma, Türk
çiftçisine yatırım yapın. Dışarıdan ithal ederek
bu çarkı sonsuza kadar döndüremezsiniz. dedik. Arkadaşlar,
sınırlarımız bizimdir ve bizim
sınırlarımız namustur. dedik. Ne yaptınız? Bak,
burada, adaları bile hep birlikte, biliyorsunuz, yabancılara yani
Yunanistan'a verdiniz. Şimdi kalkıyorsunuz, burada, döviz çoğaltmak,
döviz artırmak için şeyler üretmeye çalışıyorsunuz.
EYÜP ÖZSOY
(İstanbul) Kim verdi adaları ya? Adaları kim verdi
ya? Adaları Yunanistana kim verdi?
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bu yaptıklarınızla olmaz, sizler
oraya gökdelenler dikerek kendinizi yücelttiğinizi sanıyorsunuz. Hiç
mi görmediniz Beyaz Sarayı, hiç mi görmediniz Avrupadaki Avrupa
Parlamentosunu? Hiç öyle gökdelen tarzında mı?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
İfadeyi düzelt, adaları kimse vermedi Yunanistana.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Hepsini yıktınız, yan yana getirdiniz. Ne yapacaklar bunlar bu
arada? Birbirlerini gölgeleyecek bu binalar.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Adaları Yunanistana falan vermedik, onu düzeltin, düzeltin onu.
Adaları kimse vermedi, öyle bir şey yapmadık, düzelt onu.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Öyle bir şey yok.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar, sizden önce bunları deneyenler
oldu. Sizden önce kim denedi biliyor musunuz? II. Abdülhamid-i Sani.
SALİH CORA (Trabzon)
Paris Anlaşmasını kim imzaladı? Paris
Anlaşmasını kim imzaladı?
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, ülke açlıktan kırılırken
Abdülhamid-i Sani gidip borsada oynuyordu, gidip ülkesinin
topraklarını kendisine tapuluyordu.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Terbiyesizlik yapma! Onun kadar icraatın mı var? Sen kimsin ya?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ya, yazıklar olsun sana be! Yazıklar olsun sana!
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Şimdi, soruyorum: Siz bu finans merkeziyle kendi kara
paralarınızı dışarıya kaçırmak mı
istiyorsunuz, söyleyin bana!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sen kimsin? Ne yaptın bu ülkeye? Ne yaptın bu ülkeye ya? Borsa
oynuyormuş. da Şöyle yapıyormuş. da
Borsayı senin
gibiler oynar. Ne yaptın sen, bu ülkeye ne yaptın ki Abdülhamite laf
söyleyebiliyorsun?
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Şimdi, Maliye Bakanlığı var, Hazine
Bakanlığı var, SPK var, BDDK var, Varlık Fonu var;
Bunların hepsiyle teker teker uğraşmayalım, bir tane kurum
olsun, onu muhatap alalım, onunla biz istediklerimizi
dışarıya gönderelim. mi diyorsunuz? Göndermeye müsaade
etmeyeceğiz, bunu bilin. (CHP sıralarından alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sen kimsin de bu ülkeye
Abdülhamite laf söyleyecek kadar hizmetin mi var bu
ülkeye? Hangi hizmeti yaptın da Abdülhamite laf söylüyorsun? Ne
yaptın, ne yaptın da?
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Söyleyeyim sana, sattıklarınızın hepsini biz yaptık.
Sattıklarınızın hepsini, hepsini biz yaptık. (CHP
sıralarından alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Senin bu ülkeye hizmetin ne hizmetin? Ne yapmışsın, sen ne
yapmışsın? Yunanistana vermiş! Sen git, anca
Yunanistanda yaşarsın. Sen git Yunanistana.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Cevap verme bana, sorduklarımı git vatandaşa anlat.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Abdülhamite laf söyleyecek kadar şeyin yok ki.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Şimdi, Türk dili olmayan, Türk parası olmayan, Türk hukuku olmayan,
Türk maliyesinin olmadığı, İstanbulla alakası
olmayan
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Bak, git İstanbula neler yapmış onu gör. İster yerin
altından gidersin ister yerin üstünden gidersin; İstanbula neler
yaptığımıza bir bak. Git bak, git bak!
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
beş yıl dışarıda çalışmayana burada iş
vermediğiniz, Türk insanının olmadığı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Sayın Başkanım, bir dakika rica edeceğim.
BAŞKAN Tamamlayın
Sayın Kayan.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
kendi sınırlarına, kendi adalarına sahip çıkamayan,
basın özgürlüğü olmayan, İstanbul Sözleşmesini
kaldıran
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Zorunuza giden o değil mi?
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
kadına, çocuğa şiddet uygulayan
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Zorunuza giden o değil mi? İstanbul deyince İstanbul
Sözleşmesi geliyor zaten sizin aklınıza. İstanbula
yapılanlar gelmez sizin aklınıza!
TÜRABİ KAYAN (Devamla) -
kadını çocuğu katleden katile iyi hâl ve yüksek tahrik indirimi
yapan
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
İstanbul deyince İstanbul Sözleşmesi gelir aklınıza.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) -
can ve mal güvenliği olmayan, gelir adaletsizliği dengesi olmayan
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Zorunuza gitti değil mi? Zorunuza mı gitti?
TÜRABİ KAYAN (Devamla) -
parasının itibarının olmadığı, güven
endeksi en düşük olan
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
İstanbul Sözleşmesi zorunuza mı gitti? Derdiniz o zaten sizin!
TÜRABİ KAYAN (Devamla) -
eğitimli insanların kaçmak istediği, gelecek güvenliğinin
olmadığından dolayı gençleri dışarıya kaçan
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sizi onların lobileri mi konuşturuyor? Kim konuşturuyor, onu
söyle bize, onu söyle?
TÜRABİ KAYAN (Devamla) -
vatandaşlık isteyene bedava vatandaşlık veren
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Onların lobileri mi, büyükelçiler mi konuşturuyor seni? Seni burada
büyükelçiler mi konuşturuyor, kim konuşturuyor, onu söyle?
BAŞKAN Müdahale
etmeyelim lütfen. Lütfen Sayın Vekilim
TÜRABİ KAYAN (Devamla) -
çalışır vaziyette olan Türk Hava Kurumu uçaklarını
uçurmayıp 2 milyon 110 bin dekar ormanı yakıp kül eden
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
O metni büyükelçiler mi verdi eline? Yunanistanın büyükelçisi mi verdi
onu eline, kim verdi? Hangi ülkenin büyükelçisinden aldın onu, o
konuşmayı.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) -
üç yılda yaklaşık 300 bin futbol sahası büyüklüğünde
ormanı mahveden
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Ya anca büyükelçilerin verdiğini buraya gelip gelip burada
konuşursunuz siz! Anca büyükelçilerin verdiklerini konuşursun sen!
TÜRABİ KAYAN (Devamla) -
demokrasiyi yok eden, ülke insanını açlığa terk eden, can
ve mal güvenliği olmayan bu topluma kim gelip yatırım yapar!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sen git büyükelçilere şimdi rapor ver!
TÜRABİ KAYAN (Devamla) -
Kendi vatandaşının yaptığı
Kendisi sermaye
taşıyor.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sen git şimdi rapor ver!
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Şimdi biz size bunu göstereceğiz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Gidin büyükelçilere rapor verin siz!
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Bu ülkede sermaye nasıl oluşurmuş, bu ülkede nasıl
çalışılırmış, 5li çeteye değil
BAŞKAN Sayın
Kayan, teşekkür ediyoruz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Hangi büyükelçi seni gönderdiyse git ona rapor ver, git!
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Toprak Mahsulleri Ofisinin depoları dururken sizler
yarısını devlet tarafından karşılayarak TÜRGEVe
peşkeş çektiniz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sen git büyükelçine rapor ver, Türkiye Büyük Millet Meclisinde sizi savunduk!
de, git! Git raporunu ver!
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, Türk çiftçisinin emeğini burada
yandaşlarına peşkeş çekiyorlar. Biz bunların hepsini
alacağız, Türk tarımını kurtaracağız
diyorum.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Türabi Bey, ayıp ediyorsun bak, Başkana
ayıp ediyorsun! Bak, o Divana ayıp ediyorsun! Kendi grubuna ayıp
ediyorsun!
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sen git raporunu ver! Git büyükelçiye raporunu ver.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Hangi adayı verdik biz, hangi adayı? Adanın adı
ne?
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Gidin onu halka anlatın, gidin halka anlatın
bunu!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Türkiye Büyük Millet Meclisinde söylediklerinizi aynen söyledim. de. Git de
ki büyükelçiye: Söylediklerinizi aynen Türkiye Büyük Milet Meclisinde
söyledim.
BAŞKAN Sayın Bülbül
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kırklareli Milletvekili
Türabi Kayanın 338 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi kürsüden inen
Cumhuriyet Halk Partili hatip, cennet mekân Sultan Abdülhamit Han için
birtakım Osmanlı topraklarını kendi şahsi mülkü hâline
çevirme noktasında ve tapularını kendi üzerine alma hususunda ve
kendisini devamlı borsa oynayan bir kişi olarak tarif etmek suretiyle
kanaatimizce çok yanlış bir ifadede bulunmuştur.
Şimdi, tarihçilerin de
herkesin de müttefiken bildiği, artık tartışmadan çok uzak
olan, özellikle Sultan Abdülhamitin Osmanlı mülkünde bazı özel
stratejik yerleri, petrol sahalarını, maden alanlarını
bizzat herhangi bir yapıya, herhangi bir dış odağa
peşkeş çekilmemesi noktasında burada almış
olduğu, özel bir tedbir olarak bu yola başvurduğu herkesçe malum
ve bunun emperyalizme karşı çok etkili bir yol olduğu da
sonradan ortaya çıkmış ki bu araziler üzerinde Türkiye
Cumhuriyeti devletinin hak iddia etmesinin de yolunu açmıştır bu
hamleler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Dolayısıyla şimdi, buralar üzerinden sanki
şahsi olarak bir mal varlığı edinmek ve bir suistimal, bir
istismar -efendime söyleyeyim- bu noktada kendi gücünü kötüye
kullanmış gibi bir algı yaratmak bu tür tarihî şahsiyetler
üzerine doğru bir yaklaşım değildir. Biz, bunu doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Türkiye'nin bu suretle tarihi hepimizin ortak geçmişinde
bulunan bu şahsiyetler üzerinden Türkiye'de bir kutuplaşma temin
edilmesinin doğru olmadığı kanaatindeyiz. Sultan Abülhamit
Han da bizimdir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bizimdir, cumhuriyet de
bizimdir, Osmanlı Devleti de Selçuklu Devleti de bizimdir; bu noktada,
onlara böyle bir ithamda bulunmak, doğru olmayan yaklaşımlarla,
beyanlarla onların ruhlarını muazzep hâle getirmek son derece
yanlıştır. Biz biliyoruz ki Sultan Abdülhamit Hanın kurmuş
olduğu müesseseler Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunda en
önemli temel kaynaklardan biri olmuştur. O dönemde yetişen nesil yeni
cumhuriyeti kurmuştur. Bu noktada imarından
bayındırlığına, eğitiminden diğer alanlara,
savunma alanına varıncaya kadar yapılanları yok
sayamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Tarihî şahsiyetleri tarihin genel kuralı çerçevesinde,
yaşadıkları dönem şartları üzerinden
değerlendirdiğimizde asıl doğru sonuca erişebiliriz.
Bu noktada hassasiyet göstermek son derece önemlidir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bizler, bu hassasiyetin gösterilmesini ve bu noktada,
bunların günlük siyasete alet edilmemesi gerektiğini bir defa daha
dile getiriyor, saygılar sunuyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Sayın Başkan, çok kısa bir şey söylemek
istiyorum bilgilendirme açısından, kayıtlara geçmesi
açısından.
BAŞKAN Bir
sataşma yok efendim.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Ne söyleyeceksin daha ya?
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Efendim, sataşma değil, yanıltma var, onu
düzeltmek istiyorum.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Ne yanıltması var ya, söylediğinin ne yanıltması var?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) -
Kayıtlara geçsin diye.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Kayıtlara geçsin diye.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Avrupa
Parlamentosu Brükselde barakadan yapılan büyük bir baraka. Türkiye
Cumhuriyetinin müesseseleriyle mukayese edilmez. Barakayı örnek
gösteriyor.
BAŞKAN Yerinizden size
bir dakika söz veriyorum.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Niye Başkanım ya, kimin diliyle, ağzıyla konuşuyor?
Gelmiş buraya hâlâ
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
36.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
arkadaşımızın söylediği geçmiş şahsiyetlere
bizim de saygımız var. Biz o konuda bir itirazda değiliz,
emperyalizmin o zamanki oyunlarını biz bugün arkadaşlarımızın
gözünün önüne sermek istedik. Şimdi, o zaman, o yıllarda
kazandığı paraların hiçbirisi Türkiyeye dönmedi, hepsine
emperyalist el koydu. Aynı zamanda bahsettiği bu kaynakların, bu
doğal kaynakların tapularını da Türkiyeye vermediler
Devlet başkanının tapusu olduğundan dolayı, devlet
yıkıldığından dolayı bunları veremeyiz.
dediler.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Yanıltıyorsunuz ya.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Şimdi, burada bir hususu ben özellikle söylemek
istiyorum. Devlet başkanı kendi işleriyle değil, toplumunun
işleriyle uğraşmak zorundadır. O zaman devlet ayakta durur
diyorum.
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Efendim, Musul, Kerkük petrolleri buna örnektir. Yapılan
uluslararası anlaşmalar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti devleti -ya,
bu anlaşma eksiktir, fazladır bir şey diyemeyiz ama- 1950 yılına
kadar oradan hissedar olmuştur. Bu anlaşmalarda Türkiyeye hak
bahşeden, bu imkânı doğuran da Sultan Abdülhamit Hanın bu
dönemde atmış olduğu adımlardır. Bunun kayıtlara
geçmesini istiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Önergeyi
oylayayım ondan sonra Sayın Tunç.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve İstanbul Milletvekili
Abdullah Güler ile 61 Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi Kanunu
Teklifi (2/4478) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 338)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Sayın Tunç
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Başkanım, II. Abdülhamit Hanla ilgili kısa bir söz ben de talep
ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Kırklareli Milletvekili
Türabi Kayanın 338 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın hatibin II. Abdülhamit Hanla ilgili sözlerini kabul etmemiz mümkün
değildir. II. Abdülhamit Han Osmanlının en zor zamanında
uzun süre hükümdarlık yapmış ve çok büyük mücadeleler
yapmış, bizim tarihimizde gururla bahsettiğimiz bir
değerimizdir. Ona bu kürsüden hakaret edilmesini elbette ki kabul
edemeyiz. II. Abdülhamit Han 1876 Kanuni Esasiyle ilk Anayasayı ilan
eden padişahtır ve ilk Meclisi kurmuştur.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Kapatan da o, kapatan da o.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Bir sene sonra Meclisi kapatan da yine aynı kişi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) -
Dolayısıyla o kurumlar belki bugünkü kurumlarımızın
başlangıcıydı ve ülkesinin dört bir tarafını
bayındırlık hizmetleriyle donatan, demir yollarıyla,
limanlarıyla
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Ve bugün dahi konuştuğumuz ve hayata geçirmek istediğimiz Filyos
Projesi bile onun hayalidir. Dolayısıyla buradan II. Abdülhamit
Hanla ilgili ifade edilen sözleri kabul etmemiz mümkün değildir. Evet,
tarihte ona çok hakaretler edilmiştir, onun da sebebini biliyoruz.
Emperyalistlere karşı çok büyük bir mücadele vermiştir ülkesi
için. Buradan kendisini rahmetle anıyoruz, mekânı cennet olsun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özkoç.
38.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbül ile Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Tarihte hiç kimseyi eleştirmeyeceğiz diye bir bakış
açısı mümkün değildir. Böyle bir yaklaşım tarzı
olamaz. Cumhuriyet tarihimizde de eleştireceğimiz insanlar varsa
eleştiririz, bu isterse devlet adamı olur isterse
Cumhurbaşkanı olur. Bu ülkede darbe yoluyla
Cumhurbaşkanlığına gelen adamların ne kadar büyük
yanlışlıklar yaptığını eleştirdik, bunlar
da cumhuriyetin içinde olmuştur. Eğer Osmanlının
içerisinde de yanlış varsa yanlışa yanlış deriz.
Onun için herhangi bir siyasi partinin Cumhuriyet Halk Partisine akıl
vermeye hakkı da yok, yetkisi de yok.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Çarpıtmayın.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Herkes kendi fikrini söyler, herkesin fikrine saygımız vardır
ama bundan dolayı Cumhuriyet Halk Partisi tarihe saygı duymuyor,
tarihî geçmişteki insanlara saygı duymuyor. gibi bir
yaklaşım kesinlikle yanlıştır. (CHP
sıralarından alkışlar)
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve İstanbul Milletvekili
Abdullah Güler ile 61 Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi Kanunu
Teklifi (2/4478) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 338)
(Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan mukavele, muhabere, hesap ve defterler
ibaresinin mukavele ve muhabere şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Yılmaz
Tunç Muhammed
Levent Bülbül Mustafa
Demir
Bartın Sakarya İstanbul
Zemzem Gülender Açanal Ramazan
Can Necip
Nasır
Şanlıurfa Kırıkkale İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle yapılması
öngörülen değişiklikte, maddenin teklifin diğer maddeleriyle
uyum sağlaması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 7nci madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.22
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın Şahin
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, akaryakıt, LPG, tütün mamulleri ve
alkollü içecek sektörlerindeki ağır vergilere ilişkin
açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Teşekkür ederim.
Akaryakıt, LPG, tütün
mamulleri ve alkollü içecek sektörlerindeki ağır vergiler hem
üreticinin hem de tüketicinin belini bükmeye devam ediyor. Bu sektörlerdeki
vergi kayıplarına yönelik bir kanun yapıldı. Kanuna göre,
Vergi Usul Kanununun tebliğiyle doğacak vergilerin tahsil güvenliğini
sağlamak amacıyla petrol ve LPG piyasasında olan şirketler
için teminat verme zorunluluğu getirildi. Bu düzenleme adaletsiz.
Akaryakıta verilecek teminat mektubunda 7-8 faaliyet alanı olan bir
şirketin sadece akaryakıt satışından alması
gerekirken tüm faaliyet alanlarının satışına isabet
eden oranda teminat alınması, zaten kâr marjı düşen,
oldukça büyük sorunlar yaşayan sektörü işlemez hâle getirecektir.
Üzerlerine komisyon ve teminat mektubu kullanma limitini de düşürerek
ticari faaliyet yapmalarını engelleyecektir. Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırıdır. Piyasada adil
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Keven
40.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, AKP iktidarının her gün
yaptığı yüksek zamlarla toplumun ayarını,
psikolojisini bozduğuna ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yozgat Boğazlıyan
ilçemizde 17 Haziran Cuma günü bir yurttaşımız ilçedeki zincir
marketlerden birine girerek alışveriş yapmak istemiş.
Fiyatların yüksekliği karşısında sinirlenip sinir
krizi geçiren ve etrafında çok sakin olarak bilinen bu şahıs,
arabasından aldığı tüfekle marketin içerisinde sağa
sola ateş açmıştır. Aynı şahıs, o marketten
çıkarak diğer markete girmiş, orada da gelişigüzel
ateş etmiştir. Olayda 2-3 yurttaşımız hafif
yaralanmıştır. Bu bir cinnet hâlidir, hiç kimse böyle bir
hareketi bile isteye yapmaz. Maalesef AKP iktidarı her gün
yaptığı yüksek zamlarla toplumun ayarını,
psikolojisini bozmuş, toplum çıldıracak duruma gelmiştir.
İnsanların bu süreçte birbirine tahammülü, saygısı
kalmamıştır. Yaşanan bu tablo daha da kötüye gidebilir.
Yeter artık, durdurun bu zamları, halkımız nefes
alsın!
BAŞKAN Sayın
Kabukcuoğlu
41.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 22 Haziran Dünya
Yenilenebilir Enerji Gününe ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
22 Haziran Dünya
Yenilenebilir Enerji Günü olarak kabul edilmiştir. Yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla enerji üretiminde dışa
bağımlılık azalır. Yenilenebilir enerji, karbon
emisyonunu azaltır ve çevre dostu bir enerji tüketimi sağlar.
Özellikle Türkiye, yılın yaklaşık yüz on gününü güneş
enerjisi üretimi yönünden oldukça verimli geçirmektedir. İYİ Parti
iktidarında günümüz ve geleceğimiz için yenilenebilir enerjiden
faydalanmak adına daha fazla proje üretilecek, yenilenebilir enerji
üretimi artırılacak, gelişmişlik seviyesi
artırılacak ve çevre temiz tutularak gelecek nesillere
devredilecektir.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN Sayın
Erel
42.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, hayvancılıkla uğraşan
Aksaraylı bir vatandaşın feryadına kulak verilmesini
dilediğine ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray)
Teşekkürler Başkanım.
Hayvancılıkla
uğraşan Aksaraylı bir vatandaşımızın
feryadı: Küçükbaş hayvancılık büyük bir kriz
yaşıyor. Koyunu, kuzuyu satan çok, alan yok. Yem, saman,
yoncanın bedeli koyunun bedelini geçiyor. Üreticiler, damızlık
koyunlarını kurban pazarlarına götürüp satacak duruma geldi.
Bize destek verin. Bu ülkenin ve Orta Doğunun da et ve süt ihtiyacını
karşılarız ama devlet Ürdün ve Katara ihracatı
yasakladı. İç piyasa bu kadar fazla hayvanı tüketemiyor,
batıyoruz. Bize sırtını dönenler tarihî bir hata
yaptıklarını birkaç yıl sonra görecekler ama
sıkıntıyı bu millet çekecek. Sizlerin tuzu kuru olabilir
ama biz bitiyoruz. Biz bir şekilde yaşarız; siz de suni et,
yapay peynir, plastik ekmek yersiniz artık.
Vatandaşımızın
bu feryadına kulak verilmesini diliyor, yüce Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu
43.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, hasta mahpusların
çilesinin bitmediğine ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Hasta mahpusların çilesi bitmiyor. 24
yaşında genç bir mahpus, Ekim Can Polat açlık grevinde. Neden
mi? Çünkü çekmediği çile kalmadı. 16 yaşında Gezi
Parkı gösterilerine katıldığı için 19
yaşında tutuklandı, beş yıldır cezaevinde.
Sürgünlerle dolu bir cezaevi hayatı var, 4 cezaevi dolaştı ve
onlarca hak ihlaline uğradı, bunun sonunda hasta oldu. Kalp ritim
bozukluğu, KOAH, büyüme hormonu bozukluğu, hipofiz hormonu eksikliği,
akromegali, görme bozukluğu gibi hastalıklara düçar oldu ve
istinaftan beraat etmesine rağmen, bütün bu zor durumdaki hâline
rağmen hâlen cezaevinde. Gencecik bir insan açlık grevinde. Annesi
diyor ki: Can güvenliği yok, sağlığıyla yaşam
hakkı engelleniyor, oğlumun cenazesini almak istemiyorum. Herkesi
duyarlı olup hasta tutsakların sesi olmaya
çağırıyorum.
BAŞKAN Sayın
Filiz
44.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, üniversite
kontenjanlarının arz talep dengesi gözetilerek tespit edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
ÖSYM Başkanı bu
yıl YKSye 3 milyon 243 bin 425 adayın başvurduğunu ve
şu ana kadar ÖSYMnin bir hafta sonunda gerçekleştirdiği en
büyük sınav organizasyonu olduğunu belirtti. Baraj
kaldırıldığından 1 net yapması yeterli olacak
adaylardan aynı bölümlere binlerce öğrenci alan, yetersiz
öğretim elemanı ve donanım eksiği olan üniversitelerden mezun
olacak bu gençler hangi kurum ya da kuruluşlarda istihdam edilecekler?
Övündüğünüz sayılar rakamlardan ibaret değildir, onlar bizim
gençlerimiz ve Türkiye'nin geleceğidir. Gençlerimizin kaliteli eğitim
alması ve barınma sorunu yaşamadan mezun olmaları
önemlidir. Hâlen 1,5 milyondan fazla üniversite mezunumuz işsiz, 700 bin
öğretmen atama bekliyor. Kontenjanların arz-talep dengesi gözetilerek
tespit edilmesi gerektiğini Yükseköğretim Kuruluna tekrar
hatırlatıyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve İstanbul Milletvekili
Abdullah Güler ile 61 Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi Kanunu
Teklifi (2/4478) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 338)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi, ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm geçici
madde 1 ve geçici madde 2 dâhil 8 ila 12nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz isteyen, İYİ Parti Grubu adına Adana Milletvekili Sayın
Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Maalesef, doların 17,5
liraya geldiği, ülkemizin CDS priminin 850 puanlara
çıktığı bir ortamda, Sayın
Cumhurbaşkanının Sayıştaya Her şeyi görmeyin.
dediği, Sayın Hazine ve Maliye Bakanının Türk ekonomisiyle
ilgili söylediği talihsiz sözlerini her gün duyduğumuz bir dönemde,
İstanbul'un kanunla finans merkezi yapılmasını
görüşüyoruz.
Sosyal ve ekonomik manada
katkılar sunacağı iddiası içeren bir kanun teklifi
gündemimizde. Gerekçesinde de çok iddialı rakamlar bulunan teklifin etki
analizi ise hazırlanmamış. Uygulamada öngörülebilirlik için kanun
tekliflerinin etki analizleri yapılmalı ve Meclise sunulmalı.
Diğer yandan, bürokrasinin Komisyon toplantılarına
katılım seviyesi yükseltilmeliydi. Milletin Meclisine gereken
saygı gösterilmeli. Sarayın Meclise üstün gelme çabasını
buradan kınıyorum.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul Finans Merkezi ve finans merkezleriyle ilgili çok kıymetli
görüşler dinliyoruz, faydalanıyoruz. Fakat kanun teklifinin
gerekçesinde kaydedilen finans merkezi tarifinin çok eksik olduğu
kanaatindeyim. Finans merkezleri, belirli düzeyde finansal hizmetlerin
sağlanabildiği, yatırım için ileri düzeyde yönetmeliklerin
yürürlükte olduğu, uyuşmazlıkların çözümü için
Ombudsmanlık dâhil hukuksal altyapının bulunduğu, hukuk
sisteminin hızlı hareket ettiği, bireysel güvenliklerin en üst
düzeyde sağlanmış olduğu, rüşvet ve
yolsuzlukların asgari seviyede olduğu yerler olarak
tanımlanıyor. İstanbul Finans Merkezi eğer bu
tanımdaki çok önemli hususların dışında
bırakılırsa finans merkezi olmaktan çıkar ve kendine mahsus
bir piyasa hâline gelir. Oluşan bu durumla kara para aklamaya kadar giden
bir zemin sağlanmış olur ki bu da Türkiyeye hiçbir şekilde
yakışmaz. Fakat İstanbul topyekûn bir finans merkezi olarak
düşünülmeli, çok daha kapsamlı bir şekilde temelleri
atılmalı. Teklifteki ana sorun, İstanbulun bir finans merkezi
değil, İstanbul içinde bir sitenin finans merkezi yapılma
zorlamasıdır. İstanbul Finans Merkezi sanki bir müteahhitlik
anlaşması kapsamıyla ele alınmamalı. Finans merkezi
kanunla olmaz, oluşmuş finans merkezinin altyapısı kanunla
desteklenir.
Diğer yandan, 2009
yılında Devlet Planlama Teşkilatı tarafından
hazırlanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve
Eylem Planında İstanbul Finans Merkezinin kuruluş süreci,
vizyon, misyon ve ilkeleri detaylarıyla ifade edilmiş, itibarı
yüksek ve dünyada güçlü bir finans merkezi olabilmesinin âdeta yol
haritasıydı. Şimdiki teklifle
karşılaştırıldığında devletimizin
kurumsal kapasitesinin düşürüldüğü hemen anlaşılıyor.
Devletini, milletini özünden çok seven her birimiz derin üzüntüler içerisinde
kalıyoruz. 2009 Devlet Planlama Teşkilatı projesi geniş
ufuklu, devlet aklının ürünü; bu kanun teklifiyse dar ufuklu,
fırsatçı saray aklının ürünüdür.
AK PARTİ Grubu
milletvekillerinin sunmuş oldukları bu kanun teklifi, mevcut hâliyle,
2009 yılında hazırlanan rapor ve eylem planından çok uzakta
ve yetersizdir. O zamanki geniş ufkun bugünkü dar ufka nasıl
dönüştüğünü AK PARTİlilerin düşünmesi lazım. Biz bunu
çok düşünüyoruz ve Allah'ın izniyle de bir seneye kalmadan bu dar
ufuk artık Türkiye'nin yönetiminden çekilecektir. Geniş bakabilen,
Türkiye'nin bir dünya devleti olduğunu bilen İYİ Parti
kadrolarıyla ülkemizi yönetmeye talibiz.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul coğrafi, siyasi, jeopolitik avantajlarıyla
yüzyıllardır bir finans merkezidir. 1453te Fatih Sultan Mehmet Han
İstanbul'u fethettikten sonra Kapalıçarşı bir ticaret ve finans
merkezi değil miydi? İstanbul, cumhuriyet döneminde yine finans
merkezi olmaya devam etmedi mi? 1986 yılında faaliyetlerine
başlayan İstanbul Borsası Türkiye'nin tek menkul değer
borsası. Finans merkezleri aslında yaşaya yaşaya, gün göre
göre kendini geliştiren merkezlerdir. Kanunla finans merkezi yapılması
fikri, İstanbul'un tarihî geçmişiyle de çelişiyor. Bu duruma
karşı olduğumuzu ifade etmeliyim. Aslolan, kanunla çekici ve
sağlam bir altyapı kazandırmaktır. İstanbul finans
merkezi olmalı fakat bunu bir binaya, koordinatları verilmiş bir
bölgeye indirgemek İstanbul'un ve finans merkezinin anlamını,
önemini fazlasıyla düşürür, manasından da değer
kaybettirir.
İstanbul Finans
Merkezinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, BDDK, SPK, Borsa
İstanbul, Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank yer alacak deniliyor
yani sen, ben, bizim oğlan. Finans merkezlerinde uluslararası
piyasalar olmalı; bu çerçevede İstanbul Finans Merkezine,
uluslararası piyasalardan rağbet var mı öğrenmek isteriz.
Uluslararası yatırımcıya karşı değiliz;
aksine, uluslararası yatırımcının Türkiye'ye gelmesi
lazım. Fakat yabancı yatırımcılar tarafından
İstanbul Borsasında sadece nisan ayında 1,5 milyar dolarlık
hisse senedi satıldı. Son dört ayda yabancı yatırımcı
5 milyar dolar değerinde hisse senedi sattı. İstanbul
Borsasında yabancıların payı yüzde 35lere düştü.
Bunlar neden oluyor hiç düşünüyor musunuz? Kanunla itibar mı
kazanacaksınız? Üst düzey finans merkezi olma hedefinin yasal
düzenlemeleri bu tip tekliflerle olmaz. Gelişen ülkenin gelişen piyasasını
daha da geliştirecek altyapı kanunlarına odaklanmak asli görev
olmalı. Ülkemizin uluslararası saygınlık ve prestijini
artırma potansiyeli de kanunun önemini çok fazlasıyla
artırıyor. Kanunla, uluslararası yatırımcıların,
koordinatları belirlenmiş bölgeye gelmeyeceği endişesini
taşıyorum. Bunun belki basit bir örneği olacak ama 1980lerde
Okmeydanı'nda PERPA Alışveriş Merkezi yapıldı.
Karaköy o zamanlar özellikle hırdavat ve sanayi makineleri alanında
Türkiye'nin ticaret merkezlerinden biriydi. O zamanın belediyesi, Karaköy
Perşembe Pazarını PERPAya taşıma gibi bir hayale
kapıldı fakat PERPA hiçbir şekilde iş görmedi. Yine,
orayı yapan siyasi irade, görüştüğümüz teklifteki gibi bir
şirket kurarak PERPA'nın yönetimini de almaya çalıştı,
senelerce dedikodusu sürdü. PERPA senelerce iş görmedi ama
yüzyılların piyasası Perşembe Pazarı hiçbir
şekilde zarar görmedi, bugün de aynı önemiyle devam ediyor.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinde öngörülen indirim, istisna ve vergi avantajları
uygulanırken şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri gözetilmeli.
Vergi teşviklerinin aynı zamanda bir vergi harcaması
anlamına geldiği de unutulmamalı.
Vatandaşımızın vergi yükü sürekli artarken
teşviklerden, muafiyetlerden sadece belli sektörlerin yararlanabilmesi
adaletli değil. Vergi sorumluluğu adil şekilde
bölüştürülmeli.
İstanbul Finans Merkezi,
Türkiye sınırları içerisinde âdeta finansal özerk bir bölge
oluyor; çok ciddi vergi muafiyetleri, istisnalar tanınıyor.
İstanbul gibi yüzyıllardır cazibe merkezi olan bir yerin vergi cenneti
hâline getirilmesi ayıptır, günahtır. İstanbulun
göbeğinde bir adacık oluşturuluyor ve o meşhur adalar gibi
bir vergi cenneti hâline getiriliyor. Peki, o adalarda parası olanlar
paralarını İstanbul Finans Merkezine getirecekler mi merak
ediyorum. Hukukun, adaletin hakiki manada işlemediği, istikrarın
sağlanamadığı, siyasetin ciddiyetinin tam manasıyla
ispat edilemediği ülkelere nitelikli turist uğramazken milyarlarca
doların Türkiyeye gelmesini böyle teşviklerle, üstelik
kurumların prestijini küçülterek sağlayamayız.
Ayrıca, Gebze
Bilişim Vadisinde de benzer teşvikler, istisnalar uygulanıyor.
Orada kontratlar yapılmış, enteresan isimlerin de
şirketleri gözüküyor ama binalar boş. Bunların sadece vergi
kaçırmak için kullanılan şirketler olduğunu görünce de
üzülmemek elde değil. İstanbul Finans Merkezinin Gebze Bilişim
Vadisinin akıbetine uğramamasını dilerim. Almanyada,
Fransada, İspanyada kalkıp Sizin borsanızda, finans
merkezinizde İngilizce konuşulacak. diye teklif bile
yapamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Devamla) Ama Türk ile yabancı ayrımını bu kadar gaddarca
yapan bir yasa teklifini Meclisimizde görüşmeyi ben içime sindiremiyorum.
Yatırımcılara sağlanan defter ve belgeleri yabancı para
birimleriyle tutabilme, işlem ve sözleşmelerde serbestçe hukuk seçimi
yapabilme gibi çok hukuklu, çok dilli bir sistemin getirilmesi de kabul
edilebilir değil. Bizim de Türkçemiz varken çok dilli bir uygulamayı
aklımızın ucundan bile geçirmememiz lazım. Finansal
dünyanın lisanı İngilizce olabilir ama İstanbul Finans
Merkezinin dili İngilizcedir. gibi bir düzenlemeye müsaade
edilmemelidir.
Plansız programsız
yapılan İstanbul Finans Merkezi Projesinde önemli eksikliklerin
olduğunu, İYİ Parti iktidarında ise geniş ufuklu
devlet projelerine geri dönüleceğini belirtir, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet
İpekyüz.
Buyurunuz Sayın
İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Finans Merkezi
Kanunu Teklifinin ikinci bölümü üzerine partim adına söz almış
oldum. İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin gerekçesinin
girişinde şöyle deniliyor: Günümüz ekonomik ekosisteminde
sürdürülebilir ekonomik büyümeyi hedefleme ve finansal piyasadan geri kalmamak
amacıyla İstanbulda bir merkez kurulması
Tabii, Türkiyede
birçok şeye ihtiyaç var, bizim gerek yasama olarak gerekse
çalışmacılar olarak bir çalışmayı yürütürken
Genel ihtiyaçlarımız neler ve fotoğraf nasıl görünüyor
ülkede; ona göre neler yapılabilir? konuşmak lazım. Tabii, önce
finans ne demek ona bir baktığımızda, aslında finans
risk almadan bankaların, senetlerin, fonların, kredilerin,
yatırımcıların paradan para kazanması, kabaca böyle,
paradan para kazanması. Bir taraftan üretimden söz edilmiyor, bir taraftan
faize karşı çıkıldığı söyleniyor, bir
taraftan asıl amacı paradan para kazanmak olan, emek hiç harcamayan
finans kuruluşlarına yer yapılıyor. Peki, dünyada var
mı? Var çünkü dünya bu eşitsizlikle beraber bu problemi Davosta,
birçok yerde tartışıyor yani Dünyanın gidişatı,
bu makas açılması nereye gidiyor? diye. Peki, risk olmaması ne
demek? Bir yerde, hep siz para kazandığınızda, para
sahipleri risksiz alan düşünüyorlar; risk olmaması için neresi
lazım? Riskin olmaması için en başta hukukun olması
lazım, hukukun işlemesi lazım, güven ortamının
olması lazım; çatışma, savaş ortamı olmaması
lazım, gerginliklerin olmaması lazım, baskının
olmaması lazım; barış koşullarının yerinde
olması lazım yani sadece finans kurumları için değil,
aslında her yurttaş için yaşanabilecek ortam budur. Bir
diğeri nedir? O ülkede yaşayan en az geliri olanlar ile en üst geliri
olanlar arasında büyük bir uçurumun olmaması lazım. Türkiye
fotoğrafına zaten bakacağız. İstanbul büyük bir kent,
dünyada sayılı bir kent. İstanbul'da bir finans merkezi
açılıyor. 1,5 milyon metrekare, hesapladım, 210 futbol
sahasından daha büyük böyle bir alan açılıyor. Peki, bir finans
merkezi açıldığında, bir finans merkezi kurulduğunda
neyin kriter alınması lazım? Neye bakılması
lazım? Yani dünya finans sistemiyle bir kere bağdaşması
lazım, uyum içerisinde olması lazım. Dünya finans sistemindeki
olmazsa olmazlar nedir? Dünya Ticaret Topluluğunun olması lazım,
Dünya Bankasının olması lazım ve -programları
konusunda IMF'yle ilgili hep konuşuyorsunuz- IMFnin olması lazım.
Demek ki aslında bir şekilde anlaşıyorsunuz ve burada bir
faiz çalışmış olacak ama Türkiye'deki fotoğraf ne?
Sabahtan beri gerek birinci bölümde gerek maddeler üzerinde ne konuştuk?
Kredi Risk Primi (CDS) bir endeks oluşturmuş, bir ülke veya bir kurum
para verdiğinde bu endekslere göre vermesi lazım; yüzde 800lerde
rakam ifade ediliyor. Ya, olmaması gereken
Neden çok riskli bir ülke?
Türkiye şu anda öyle görünüyor. Peki, Türkiye fotoğrafı ne? Yani
İstanbul Finans Merkeziyle beraber Türkiye'deki fotoğrafa
baktığımızda özgür basın var mı? Yok. Yani sabah
araştırma önergesinde de konuştuk. Daha yeni, Diyarbakır'da
özgür basına yönelik bir gizli tanığın -ne sihirli
şeyse her şeye bir gizli tanık- beyanları alınıp
bu dönemin olmazsa olmazı olan, hukukun ötesinde, en çok sesi
duyulması gereken yerde basın susturuluyor ve ne oluyor? Van'ın
Başkale ilçesinde bir köyde, bir gözaltı için saatlerce silah
sıkılıyor, kadınların çığlıkları
var; çıt çıkmıyor. Peki, bunu hangi basın duyuracak? Yok.
Eşitsizlik var mı? Çok.
Yargıda atama
yapıyorsunuz, atamalar da öyle bir hâle geldi ki Kobani
davasının hâkimi çete üyesi çıkıyor ve bir kısım
eski çete üyeleri nedeniyle Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş,
Selçuk Mızraklı, İdris Baluken, bir kısım arkadaşlarımızın
hepsi içeride; bırakılmaları gerekirken tekrar
yargılanıyorlar.
Yerel yönetimler olmazsa
olmazlardan biridir. Ya, ülkenin bir bölümünde kayyumlar atanmış, iki
ayda bir uzatıyorsunuz. İnsan uzatırken bile der ki: Ne
oluyor? Öyle bir hâle geldi ki her değişen kaymakamla, her değişen
valiyle kayyum da değişiyormuş gibi oluyor; yasada öyle bir
hüküm de yok çünkü kayyumla ilgili düzenleme ayrı. Öyle bir hâle geldi ki
kayyumların hırsızlığı, kayyumların
yolsuzluğu belgelenmiş Sayıştay raporlarında, müfettiş
raporlarında. Herhangi bir kayyum içeride mi? Hayır, yok ama ikide bir
çıkılıp seçilmiş, makamı gasbedilmiş insanlarla
ilgili konuşuluyor; bir kısmı içeride, bir tane delil yok, bir
tane ispatlanmış yolsuzluk, hırsızlık yok ama
yolsuzluğu, hırsızlığı ispatlanmış
kişiler dışarıda ve idare onları koruyor. Birçok yerde
işkence yapanlara, kötü muamele yapanlara ceza verilmiyor,
cezasızlık uygulanıyor ama baskı, korku
yaygınlaşmış ve sosyal medyada giderek
yaygınlaşıyor. Buna benzer birçok olay yani Demirtaş davası,
Kavaladan Gezi davasına... Böyle ülkeye kim gelir, hangi finans kurumu
gelir? Kara parası olanlar gelir; işte, varlık
barışı için çıkarıyorsunuz, Kim olursan ol, gel.
diyorsunuz. Bu Kim olursan ol, gel. demek Tekkeye gel, aklan, kendini
arındır. demek değil, Gel burada keyfine bak. demek.
Nasıl keyfine bakacak? Sen eğer 3 ülkede aktif görev yapıyorsan,
şirketin 3 ülkede aktif çalışıyorsa ve sen bulunduğun
ülkelerden hangisini tercih ediyorsan ben onun hukuk sistemini
uygulayacağım. Bir taraftan, parayı kaçır, kara parayı
getir; istediğin ülkenin yani hangi ülkede güçlüysen oradaki ülkenin hukuk
sistemini uygula. Böyle mi yapacaksınız? Böyle bir düzenleme
getiriliyor ama ülkede açlık sınırı 6 bin küsur, yoksulluk
sınırı 19 bin küsur; hayat pahalılığı
artmış, insanlar temel ihtiyaçlarını alacak düzeyde
değil ve herkes önümüzdeki günlerde nasıl bir maaş düzelmesi
olacak, ne olacak merakında; biz burada İstanbul Finans Merkezini
konuşuyoruz.
Kayyumlardan söz ettim, bir
özellik de şu: Yerel yönetimler
İstanbulda bu merkez kuruluyor,
Ümraniye ilçesinde kuruluyor. Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığına yetkiler verilmiş;
arazisinde, arsasında, planlamasında, jeopolitik, jeoteknik
düzenlemesi, her şey oraya verilmiş, belediye yok. Hani yerel
yönetimlerin şeyi? Yani bir taraftan kayyum atadığınız
yerlerde zaten yapmışsınız,
atamadığınız yerde de elini kolunu kelepçeleyip hiçbir
şey yaptırmayacaksınız. Sayın Cumhurbaşkanı,
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
olduğunda böyle bir yasa çıksaydı ne derdi acaba?
İstanbulda oturuyor ve kendisi orada; çöp toplayacaksın,
kanalizasyondan sorumlusun, içme suyundan sorumlusun, parkından
sorumlusun, toplu taşımasından sorumlusun ama sen yetkisizsin.
Bir diğeri,
arkadaşlar -Sayın Yeneroğlu burada, aramızda yok- burada,
Ankara'da Somali gibi bir yer olmuş; tabela var, renkler var, isim var ve
ne biliyor musunuz? Türkçe dışında bir dil
kullanıldığı için polisler hakaret ettiler, tehdit ettiler
ve -bununla yetinilmemiş- Emniyet Genel Müdürlüğü onunla ilgili bir
kınama metni çıkardı, suç duyurusunda bulundu.
Peki, Somalililer burada bu
işi yaparken, kendi dilinde yaparken İstanbul Finans Merkezinde ne
yapılıyor? 1926 yılında çıkarılan İktisadi
kurumlarda Türkçe dışında başka bir dil kullanılamaz.
hükmü kaldırılıyor. Finans Merkezinde istediği dille
konuşabilir, istediği dille yazışma yapabilir,
istediği dille çalışabilir. Siz birileri geldiğinde,
parası olmadığında, para için çalıştığında
itiraz ediyorsunuz. Peki, siz, bu ülkede 20-25 milyon Kürt Kürtçe konuştuğunda
niye onunla ilgili bir düzenlemeyi düşünmüyorsunuz? Defalarca
konuşulmasına rağmen ve bir kısım düzenlemeler
yapılmasına rağmen
TRT Kurdî demişsiniz. Ya, bu Mecliste
bile konuşamıyoruz. Ama demek ki kara para, para getirene 26da,
olmazsa olmaz, burada konuştuğumuzda itiraz edenler şimdi parmak
kaldıracaklar, oylayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Bu mudur sizin eşitliğiniz, bu mudur adaletiniz? Ve sonra da
Türkiye Cumhuriyeti gri listeye girmiş... Ya, isteyen kara parayı
getirsin, isteyen buradan para kaçırsın, şirketler para
götürsün, dünyanın çeşitli merkezlerine para yatırsın, ses
çıkarmayacaksınız ve bunu düzenleyeceksiniz.
Bir diğeri ne? Buraya
gelen yabancılara her türlü kolaylığı
sağlıyorsunuz; kurumlar vergisi, vergi istisnası, kirada
kolaylık, parası olduğu için her türlü ortamı
yaratıyorsunuz ve demişsiniz ki: Yurt dışından gelen
on yıl çalışmış elemana yüzde 80, beş yıl
çalışmışa yüzde 60 vergi kolaylığı sağlıyorum
ama bir şartla; Türkiyeden üç yıl uzak olması lazım.
Sonra çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki: Gidiyorsanız gidin.
Aslında Türkiyede kimseye Kalın. demiyorsunuz. Gidin ki üç
yıl sonra ben sizi çağırayım. diyorsunuz. Sizin
anlayışınız bu mudur, eşitlik
anlayışınız bu mudur? Nereden bakarsanız bakın
hiçbir yanından tutulur bir tarafı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Selamlayayım efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Finans merkezleri özgürlüğün, güvenin, demokrasinin, hukukun
üstünlüğünün olmadığı yerlerde gelişmez, olmaz. Ama ne
olur? Kara para sahipleri, kirli para sahipleri, silah tacirleri,
sağlıkta bütün dünyayı zehirleyenler gelip buradan paradan para
kazanır. Ve kimin parasını kazanır? Kimin vergisi
siliniyor? Hepimizin cebinden çıkan, yüzde 99u vergi veren, yüzde 1i
yiyen kesimin aracılığıyla bunu yapmış olur.
Vergi silme, vergi istisnası nedir biliyor musunuz aynı zamanda?
Vergiyi kaçırmaktır, vergiyi birilerine vermektir. Olması
gereken, bu konuda düzenleme yapılması lazım. Biz sonuçta finans
merkezi değil, tümüyle özgürlük ortamının olmasını
istiyoruz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar
Emecan.
Buyurunuz Sayın Emecan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE
GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli Kurul üyeleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, İstanbul Finans
Merkezi Kanunu Teklifini görüşüyoruz. Ben de Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
İstanbulda bir finans merkezi oluşturma fikrinin ortaya
çıkması ve İstanbulu küresel bir finans merkezi hâline getirme
çalışmaları yaklaşık on beş yıl önce
başlamıştı. 2009 yılında İstanbul
Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı yürürlüğe
girmişti, Onuncu ve On birinci Kalkınma Planlarında da
vurgulanmıştı, bugün geldiğimiz noktaya
baktığımızda da Finans Merkezi inşaatı
İstanbul Ümraniyede 3,4 milyon metrekarelik bir alanda -bunun içinde 1,5
milyon metrekarelik kiralanabilir alan bulunuyor- ve yaklaşık yüzde
95i tamamlanmış durumda. Şimdi, doğal olarak amaç ve
hedefe yönelik düzenlemeleri yapmak üzere getirilen kanun teklifini Mecliste
görüşüyoruz. Bu kanun teklifinin amacı Türkiye'nin finansal rekabet
gücünü artırmak, hedefi de uluslararası finans kurumlarını
ülkemize çekerek İstanbulu dünyanın önde gelen finans merkezlerinden
biri hâline getirmek olarak tanımlanıyor. Elbette, biz de ülke
ekonomisinin büyümesi, istihdamın artması ve kalkınmamız
için yatırıma ve sermayeye ülkemizin ihtiyacı olduğunu
biliyoruz. Bu anlamda, ekonomik büyüklüğümüzün içinde finansal hizmetlerin
payının artırılmasına ve Türkiye'nin rekabet edebilir
bir finans merkezi olmasına hiçbir itirazımız yok ancak
uluslararası bir finans merkezi olmak için nasıl bir altyapı,
nasıl bir ortam gerekiyor diye de sormak lazım.
Şimdi, bir finans
merkezi olabilmek ve küresel alanda rekabet edebilmek için binaları dikmek
ve bu kanuni düzenlemeleri getirmek yeterli olabilecek mi? İnşaat
alanını gezdik, gördük ama beton kuleler dikmekle acaba bir finans
merkezi olunabiliyor mu?
Şimdi, bu teklifle ne
getirdiniz? Bu teklifle yüksek oranlarda indirim, istisna ve diğer vergi
avantajlarını sağlıyorsunuz. Örneğin, bu
tanımlanan Finans Merkezinde yer alacak katılımcılar on
yıl boyunca sıfır vergi ödeyecek ama ülkemizdeki vatandaşlarımız,
yoksullar, esnafı, çiftçisi, memuru, işçisi vergisini bu ülkeye
çatır çatır ödemeye devam edecek.
Şimdi, nitelikli insan
kaynağı çekmek için kolaylıklar getiriyorsunuz. İşte,
yurt dışında beş-on yıl çalışmış
olmak kriteri acaba hangi finans merkezlerinde var dünyada diyoruz. Tamam,
nitelikli insan kaynağını ülkeye çekmek için böyle bir düzenleme
getiriyorsunuz. Peki, değerli arkadaşlar, Türkiye'deki bizim
nitelikli insan kaynağı gençlerimizi neden bu ülkeden
kaçırıyorsunuz, neden gönderiyorsunuz? Neden bizim kendi insan kaynağımıza,
gençlerimize sahip çıkmıyorsunuz diye de sormak gerekiyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, Anayasa madde
3te düzenlenen Resmî dili Türkçedir. kuralını da
çiğniyorsunuz yani bu Merkezdeki şirketler istedikleri dilde
anlaşma, sözleşme yapabilecekler, Türkçe zorunluluğu yok. Serbest
bölgelerde uygulanan yöntemi finans merkezi için de uygulanabilir hâle
getirdiğinizi düşünüyorsunuz. Peki, finans merkezi bir serbest bölge
mi? Siz finans merkezini bir serbest bölge olarak tanımlıyor musunuz?
Hayır, tanımlamıyorsunuz, aynı zamanda da özel hükümlere
tabi olmayı getirip serbest hukuk seçimi gibi belirsiz kavramlar
getiriyorsunuz. Bakın, bir şarkının bir nakaratı
vardır Ver Allahım, ver, ver
diye, vermekten
bıkmadınız, ha bire veriyorsunuz ve tüm bunları verince
küresel sermayenin, finans çevrelerinin koşa koşa geleceğini mi
düşünüyorsunuz acaba?
Şimdi, sermaye nereye
gelir, biraz da ona bakalım. Siyasi ve ekonomik istikrar ve güvenin
olduğu bir ülkeye gelir, değil mi? İstanbulun finans merkezi
hâline gelebilmesi için yasadan önce Türkiye'nin hukukun üstünlüğü,
yargı bağımsızlığı, insan hakları,
yolsuzluklarla mücadele gibi konularda çağdaş ülkelere
yaklaşması gerekir. Siz, dünya finans sistemine hem karşı
olacaksınız hem Nas var. diyeceksiniz hem de kendinizi dünya finans
sisteminin içine konumlandıracağınızı ifade
edeceksiniz. Nasıl olacak bu? Böyle olmayacak tabii ki. Ekonomi yönetimi
çöktü, kur korumalı mevduat gibi araçlarla fakirden alıp zenginin
cebine aktaran bir düzen kurdunuz.
Bakın, yılın
daha ortasındayız, iktidar bir ek bütçe getiriyor değerli
arkadaşlar. Yarın Plan ve Bütçe Komisyonunda bu ek bütçeyi
görüşeceğiz. Üstelik de mevcut bütçenin -daha yılın
ortasındayız, haziran ayındayız- yüzde 75i oranında bir
ek bu. Biz kasım ayında, bütçe görüşmelerinde artık bu bütçenin
yetmeyeceğini, dövizdeki ani artışla bütçenin kadük
olduğunu, ek bütçe yapmak gerekeceğini söylemiştik,
uyarmıştık; hatta, bütçenin revize edilmesi gerektiğini
ifade etmiştik ama uyarılarımız dikkate, ciddiye
alınmadı. Bugün, halkın cebinden çıkacak bir ek bütçeyi
konuşuyoruz. Bu ek bütçeyi yoksulun vergisi ve
yaptığınız zamlarla oluşturuyorsunuz ama yine milletin
vergilerini yandaş vakıflara, yandaş sermayeye
aktaracaksınız. Yarın, bunların hepsini Komisyonda
konuşacağız değerli arkadaşlar.
Şimdi, evet, tek adam
rejiminin siyasi ve ekonomi politikalarıyla ilgili karar ve
uygulamaları, biraz önce de anlattığım gibi,
İstanbulun finans merkezi olmasının önündeki en önemli
engeldir. Mesela, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Fransadaki
yatırımcılara ne demişti? Bürokrasiyi
alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız
var, rahat olun, mevzuatı da değiştiririz. Şimdi, bunu
duyan yatırımcı bu ülkeye güven duyar mı diye de
soralım. Hukukun Üstünlüğü Endeksine bakalım, Türkiyenin
puanı 100 üzerinden 42; 139 ülke arasında sondan 23üncü
sıradayız. Hukuka güvenin olmadığı, sansür
yasasıyla medyayı susturmaya çalışan bir ülkeye
yatırımcı gelir mi? Ülkelerin yatırım yapılabilirliğini
gösteren CDS risk primi 800ü geçti, 900lere doğru uçuyor, uçuşa
geçti. Şimdi, bu ülkede istikrar ve güven ortamının
sağlanması sizin döneminizde maalesef olmayacak gibi görünüyor, o
yüzden, bu düzenin bir an önce değişmesi gerekiyor.
Dolayısıyla da baktığımızda, yine bu Finans
Merkezini değerlendirdiğimizde yani Ankaradan Merkez
Bankasını, SPKyi, BDDKyi, kamu bankalarını -işte,
Ziraat Bankası, Vakıfbank gibi bankaları- İstanbula
taşımakla, o beton binaların içerisine kadrolarıyla
birlikte götürmekle de finans merkezi olmuyor.
Teklifin ikinci bölümünde
bazı teknik düzenlemeler de var, Finans Merkeziyle ilgili idari
düzenlemeler. Mesela, idari yönetimi yirmi yıl boyunca Türkiye Varlık
Fonu altında kurulan şirkete ait olacak. Şimdi, bu şirket
İstanbul Finans Merkezi içerisindeki tüm güvenlik, temizlik,
ulaşım, otopark işletmesi, tanıtım işleri,
kiralama, enerji, bakım, onarım ve peyzaj düzenlemesi işlerini
yapmaya tek başına yetkili olacak, yaklaşık 100 bin
kişiye hizmet sunacak. Hizmetleri yürütmek için kaç kişinin işe
alınacağı ve bu işçiler ile yönetici konumundaki
kişilere de ne kadar ücret ödeneceği açıklanmadı, bir
belirsizlik var. İşe alımlar kişisel tercihlerle
yapılacak, öyle KPSS falan yok yani kendi istediği usul ve
yöntemlerle personel alacak İstanbul Finans Merkezi, istedikleri usul ve
yöntemlerle de çalıştıracaklar.
Şimdi, teklifin 9uncu
maddesine baktığımız zaman, İstanbul Finans
Merkezindeki plan, parselasyon, arsa, arazi düzenlemesi, kentsel tasarım
projeleri ve benzeri işleri yapmak, yaptırmak ve onaylama yetkisi Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına
verilmekte. Şimdi, değerli arkadaşlar, burası çok önemli.
Neden önemli? Çünkü bahsettiğimiz şehir İstanbul, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi 2019a kadar iktidar partisinin yani sizlerin yönetimindeydi
ama bugün muhalefetin yani Cumhuriyet Halk Partisinin yönetiminde,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi acaba hâlâ sizin
iktidarınızın elinde olsaydı bu maddedeki düzenlemeyi
getirir miydiniz? Buradaki tüm yönetim yetkilerini Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına alır mıydınız? Elbette ki
hayır. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu alanda
dışlandığını görüyoruz.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, siz şehirleri yönetirken yerel yönetimler ile merkezî
yönetimlerin iş birliğini daha önce uyguladınız.
Şimdi, baktığımızda, çöpleri kim toplar? Belediye
toplar. Atık yönetimini kim yapar? Belediyeler yapar. Ve aynı zamanda
yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle ilgili düzenlemeleri de siz getirmediniz
mi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Peki, bu ne perhiz bu ne
lahana turşusu diye sormak istiyorum. Bu, hangi hukuk devletinde hangi
hukuk kuralına yakışır, hangi hukuk kuralına uyar?
Siz, bir hukuk devletinde yapılmayacak şekilde yerel yönetimlerin
yetkilerini aslında bu tür uygulamalarla gasbetmeye
çalışıyorsunuz ancak istediğiniz kadar bunları yapmaya
çalışın, siz bu konuda sonuç alamayacaksınız.
Yine, 10uncu maddeye göre bu
kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanı
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleniyor; oldukça geniş
ve belirsiz bir düzenleme alanı var, her şey yönetmeliklere
bırakılıyor.
Sonuç olarak, İstanbul
Finans Merkezi Kanun Teklifinin bu şekilde kanunlaşmasına biz
karşıyız, onay vermiyoruz, rengimiz de rettir, ret oyu
vereceğiz ve en kısa sürede de bu ülkenin ihtiyacı olan bir
yönetim değişimidir dediğim gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (Devamla) Bu ülkede bir yönetim değişimiyle, iktidar
değişimiyle birlikte ancak bu ülke nefes alacak, güven ve istikrar
sağlanacak. Doğru finansal bir yönetimle, doğru finansal
araçlarla Türkiyeyi tekrar yatırım yapılabilir bir ülke hâline
biz getireceğiz. En kısa sürede seçime gitmek ve sizin tek adam
rejiminden güçlendirilmiş parlamenter sistemi inşa etmek için var
gücümüzle de çalışmaya devam ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Tamer
Osmanağaoğlu.
Süreniz on beş
dakikadır Sayın Osmanağaoğlu.
Buyurunuz Sayın
Osmanağaoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA TAMER
OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 338 sıra sayılı Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini en
derin saygılarımla selamlıyorum.
Ekonomik istikrarın,
finansal kalkınmanın ve sürdürülebilir büyümenin öneminin hızla
arttığı bir dönemden geçilmektedir. Bu manada, ülkemizin küresel
arenadaki rekabet gücünü artırma yönündeki attığı her
adım çok daha büyük anlamlar taşımaktadır. Önümüzdeki on
yıl içinde dünyanın en önemli 10 küresel finans merkezinden biri
olması düşünülen, on yılda 250 milyar dolar gibi büyük bir
gelire vesile olacağı öngörülen İstanbul Finans Merkezinin
Türkiyenin 2023 hedeflerine ulaşmasında önemli katkılar
sunacağı muhakkaktır. Serbest piyasa koşullarında
büyüme hedefinde ciddi bir merhale katedilirken, enflasyonla mücadele konusunda
özellikle de vatandaşlarımızın enflasyon
karşısında alım gücünün düşmemesi için ciddi
adımlar atılırken uluslararası arenadaki rekabet gücümüzü
artıracak, bürokrasiyi minimize edecek adımların
atılması, ülkemizin her yönüyle büyümesi adına kararlı
olduğunun da bir göstergesidir.
Hiç şüphe yok ki
komşu coğrafyamızda yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi
krizlere rağmen, Türkiye'nin her yönüyle ne kadar güvenli bir liman
olduğuna tüm dünya şahitlik etmektedir. Bölgesel kaosların
küresel tedarik zincirlerinin üzerinde telafisi zor etkiler
bıraktığı bir dönemde, Türk medeniyetinin beşiği,
Türk milletinin göz bebeği İstanbul'un finans alanında
dünyanın önde gelen merkezlerinden biri olması için adım
atılması kaçınılmazdır. Özellikle, piyasalardaki
oynaklıklarıyla, her türlü ayak oyunlarıyla Türkiye'den taviz
koparmaya çalışanların tüm şiddetiyle
saldırdığı bir dönemde, finans alanında
hantallığı ortadan kaldıracak, aksaklıkları büyük
oranda bertaraf edecek bir adım hepimiz için sevindirici, hepimiz için
umut vericidir. Küresel düzeyde etkileri hissedilen ekonomik
sıkıntılardan ülkemiz de etkilenmekte, özellikle,
salgının hemen ardından patlak veren Ukrayna ve Rusya
arasındaki savaşın ortaya çıkardığı sonuçlar
ülkemizi, birçok devletin aksine, direkt ilgilendirmektedir. Ancak Ekonomik
Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ile Dünya Bankasının
dahi küresel ekonomide derin durgunluk uyarısında bulunduğu
küresel ekonomi için 2022ye ilişkin büyüme beklentisini yüzde 4,46tan
yüzde 3e düşürdüğü, 2023e ilişkin büyüme tahminini yüzde 2,8 olarak
açıkladığı bir dönemde, aynı kurumların hem 2022
hem de 2023 için Türkiye'nin büyüme oranlarını olumlu yönde revize
etmesi, işsizlik oranlarındaki beklentilerini düşüş
istikametli güncellemesi, birçok uluslararası kuruluşun ABD ve euro
bölgesi büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize ederken
Türkiyeye dair büyüme tahminlerini yukarı yönlü güncellemesi, Türk
ekonomisinin ne kadar güçlü, Türkiye'nin ne kadar güvenli bir liman
olduğunu gözler önüne sermektedir.
Diğer yandan, kabul
etmeliyiz ki dünya genelinde enflasyon belirgin bir tehdit hâline
gelmiştir. Birçok ülkede ekonomik tehlike vasat bulmuştur.
Şüphesiz, bu sıkıntılı ve öngörülemez dönemler son
bulacak, Türkiye, bugün gösterdiği sabrın meyvelerini çok kısa
zaman sonra almaya başlayacaktır. Biliyoruz ki bu maratonun içinde
sergileyeceğimiz performans, milletlerarası yarışın
içinde yer almak için atacağımız cesur adımlar, gelecekteki
pozisyonlarımızın yegâne belirleyicisi olacaktır. Bugün
görüştüğümüz bu kanun teklifi de bu kavrayışın
neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu sebeple, ülkemizin
ekonomik büyüklüğünün içindeki payı yüzde 4 olan finansal hizmetler
oranını gelişmiş ülkeler seviyesine yani en az yüzde 8 ila
yüzde 10 seviyelerine taşıyacak adımların
atılmasının yerinde ve önemli olduğunu görmekteyiz.
Finansal hizmet ihracatının artırılmasının, cari
açığın azaltılmasına da büyük
katkılarının olacağı görmezden gelinmeyecektir.
Hâlihazırda finansal hizmet ihracatında bir yükseliş olsa da bu
konudaki potansiyelimizin sanıldığının çok daha
üstünde olduğu su götürmez bir gerçektir. Ülkemizde toplam hizmet
ihracatı içerisinde finansal hizmet ihracatının payı son on
yılda ortalama yüzde 3 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu oran,
ortalama olarak dünyada yüzde 14 iken, gelişmiş ülkelerde yüzde 25,
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı üye
ülkelerinde ise yüzde 15tir. Ekonomik büyüme hedeflerinden salgın ve
ekonomik saldırılara rağmen vazgeçmeyen ülkemiz, ekonomik
büyüklüğünün içindeki payı yüzde 4 olan finansal hizmetlerin
oranını gelişmiş ülkeler seviyesine yükseltmek için önemli
bir manevra yapmaktadır. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle
getirilen düzenlemeler uluslararası finans kurumlarını ülkemize
çekecek, İstanbulun önde gelen uluslararası bir finans merkezi hâline
gelmesini sağlayacaktır. Bu doğrultuda, İstanbul Finans
Merkezi uluslararası rakipleriyle rekabet edebilecek,
yaptığımız düzenlemelerle birlikte sağlanacak indirim,
istisna ve diğer vergi avantajlarıyla uluslararası arenaya çok
daha güçlü bir rekabet altyapısıyla girecektir.
Diğer yandan, Türk
lirasının cazibesini artıracak adımları da
önemsemekteyiz. Kurumlar arası iş birliğinin öne
çıktığına, devletin bütün kurumlarının tam bir
koordinasyon içinde enflasyonla mücadele konusunda ciddi ve sağlam
adımlar attığına da şahitlik etmekteyiz. Bu bağlamda
Milliyetçi Hareket Partisi olarak atılan bu adımları
desteklemekte, ülkemizin ekonomik alanda vermiş olduğu tarihî
mücadeleyi amansız bir şekilde desteklemekteyiz. Bu mücadeleden Türk
devletinin milletiyle birlikte çok daha güçlü çıkacağından
hiçbir şüphemiz bulunmamaktadır. Her ay tüm zamanların ihracat
rekorlarını kıran, bölgesel ve küresel her türlü zorluğa
rağmen üretme kabiliyetini kaybetmeyen, tedarikçi gücünü her hâlükârda
göstermeyi başaran ülke Türkiyedir. Sadece mal ihracatında
değil; turizm, yazılım gibi hizmet sektörü ihracatında da
bundan sonra finansal hizmet ihracatında da kendisinden bahsettirecek ülke
yine Türkiyedir. İnanıyoruz ki fil çoğalsa da ebabilden umut
kesilmez; firavunlar azsa da Nilden umut kesilmez. Türk milletine, Türk devletine,
Türk ekonomisine inancımız da güvencimiz de tamdır.
Değerli milletvekilleri;
bir vesileyle belirtmek isterim ki hakiki bağımsızlık için
en az savaş meydanlarında kazanılan zaferler kadar önemli bir
husus daha vardır, bu da iktisadi bağımsızlıktır.
Bir millet ancak ekonomik alanda da hür ve müstakil davranırsa hürriyetine
kavuşur. Tarih aksini hiçbir zaman yazmamıştır fakat
paranın gücüyle dağılan ülkeleri, finansal
saldırılarla köleleşen toplumları çokça kaydetmiştir.
Bu gerçeğin bilincinde olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş
Savaşının hemen akabinde kollarını
sıvamış, büyük bir iktisat kongresiyle genç devletin ekonomik
yol haritasını çizmeye girişmiştir. Bunu gerçekleştirirken
hem devlet bürokrasisini hem müteşebbisleri hem emekçileri bu sürece dâhil
etmiştir. Kabul edilmelidir ki Avrupanın bile diktatörlerin pençesi
altında inlediği bir dönem için bu yaklaşım çağın
ötesinde bir vizyondur. Büyük Atatürk ekonominin bütün
paydaşlarını bir araya getirmiş, bu büyük
buluşmanın adresi olarak da güzel İzmirimizi seçmiştir.
İzmir için bu mühim hadiseye ev sahipliği yapmak paha biçilmez bir
şeref vesikasıdır. Anadolu yaylalarından şahlanan Türk
direnişi fakruzaruret içinde, yükselmiş bir düşmanı
ezmiştir, yine aynısı olduğunda aynısını
yapacağından da kimsenin şüphesi yoktur; en başta da Büyük
Atatürk bundan emindir. Hatırlatmakta fayda var: Gazi Mustafa Paşa
İzmir İktisat Kongresini toplamış ve orada şu
cümleleri sarf etmiştir: Yeni Türkiyemizi layık olduğumuz
düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem
vermek zorundayız çünkü siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa
olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa
devamlı olamazlar. Boynumuza zincir geçirmek isteyenlere haddini
bildiren, kapitülasyoncu zihniyete Dur! diyen irade budur; millî ekonomimizin
temellerini oluşturan ve Misakıiktisadiyi inşa eden
anlayış budur; Atatürkün şahsında somutlaşan
cumhuriyetimizin kurucu felsefesi budur. Türk Bayrağını
indirmek isteyen istilacı ordular nasıl bozguna uğradıysa
kirli vizyon operasyonları ve ekonomik taarruzlarla Türk
lirasının bağımsızlığına zarar vermeye
çalışanlar da bugün aynı sonu yaşayacaklardır.
Bilinmelidir ki verilen savaşın biri İstiklal Savaşı,
diğeri de istikbal savaşıdır; memleketin istikbalini,
Türkiyenin geleceğini inşa etme mücadelesidir.
Şimdi, verdiğimizse
istikrar savaşıdır. Bu sebeple, özel sektör tarafından
kurulan teşebbüslerin devletçe desteklenmesi, dışarıyla
rekabet edebilmek için sanayinin bir bütünlük içinde kurulması gerektiği
karara bağlanmıştır. Şimdi de devletiyle, milletiyle
herkes çalışacak; Türkiyenin ekonomisi daha kararlı, daha
müreffeh, daha güçlü bir hâle gelecektir.
Özetle, ekonomik
gelişmemiz ve kalkınmamız, millî
bağımsızlığımız için sağlanacak;
siyasal bağımsızlık gibi, ekonomik
bağımsızlık da temin edilecektir. Bugün küresel düzeyin
getirdiği yeni mecralardaki varlığımızın da bir
bütün içinde olması ve ekonomik bağımsızlık için
atıldığı ortada olan bu adımı sonuna kadar
desteklemekteyiz. Yaşadığımız tecrübeler, gelecek için
atacağımız adımların en verimli
laboratuvarlarıdır. Çağlar ve zamanlar arasında
gerçekleştirilecek mukayeseler, geleceğimizin inşasındaki
kilit taşıdır. Ekonomik bir ufuk derinliği yakalamak, hatta
ufuk ötesini de görmek kabiliyeti kazanmak elimizdedir. Bu sebeple,
yapıcı ve katılımcı, sağduyulu
yaklaşımımız ülkemiz için, milletimiz için sonuna kadar
devam edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyor, hepinize iyi akşamlar
diliyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı
adına Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurunuz Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
görüşülmekte olan kanun teklifi üzerine şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun, finans kanunu. Türkçesine
baktığımızda parasal kaynak, parasal işlemler diyor.
Bu parasal işlemlere baktığımızda, bu parasal
işlemlerde kimler var? Paradan para kazananlar var, dövizi olanlar var,
müteahhitler var ama bu parasal işlemlerde nedense
halkımızın yüzde 95i yok. Mesela, torununa harçlık
vermekte zorlanan, evine ekmek götürmekte zorlanan ve 2.500 lira maaş alan
emeklilerimiz yok. Gerçekten, emeklilerimiz çok zor durumda. Geçen Aksaray'da
bir köye gittiğimizde bir emekli vatandaşımızın
ifadesi aynen şöyle: Hanım herif dediğinde ödüm
sıdıyor. Yani ödüm patlıyor. Niye öyle söylüyorsun
dediğimde Tüp bitti. diyecek diye çok korkuyorum. Zira bir tüp 350 lira
oldu. Tüp alacak durumumuz bile yok. Tüp alacak durumu olmayan emekliler bu
yasada yokken, dediğim gibi dövizine döviz katan, parasına para katan
zenginler buralarda var.
Yine, nasırlı
elleriyle, alın teriyle ülke ekonomisine katkı sağlayan ve
açlık sınırı altında maaş alan asgari ücretliler
bu parasal işlerde, parasal kaynak kanun teklifinde maalesef yok.
Geleceğimizi emanet
ettiğimiz, çocuklarımızı emanet ettiğimiz özellikle
büyükşehirlerde geçinemediği için yoksulluk maaşı
altında ücret alan öğretmenlerimiz de bu parasal kanun teklifinde
görünmüyor.
Yine, sabah namazıyla
çilesi başlayıp yatsı namazına kadar çilesi devam eden
çiftçilerimizin alın terinin, emeğinin
karşılığına istinaden bu kanun teklifinde bir
düzenleme bulamıyoruz. Çiftçilerimiz aynen şöyle diyor: Günümüzün en
büyük tefecisi, en büyük faizcisi Tarım Kredi Kooperatifleri ile kamu
bankaları.
Yine, hayvancılıkla
uğraşan vatandaşlarımız bir koyun için
harcadığı saman, yonca, yem bedelinin, koyun
satıldığında bu bedeli
karşılamadığını söylüyorlar. Bu kanunda
teklifinde bu vatandaşlarımızın derdine derman yok.
Yine bir veli aradı,
dedi ki: Başkanım, bir kanun teklifi verin de çocuklar gene ikili
eğitime geçsin. Dedim ki: Niye? Tekli eğitim daha güzel, dokuzda
gidiyorlar, üçte geliyorlar; uykulara, oyuna doyuyorlar. Sizin için öyle de
bizim için öyle değil. Öğlen arasında çocuğumun cebine
beslenme parası, simit parası koyacak param yok. Tek dönem olursa
sabah evde Allah ne verdiyse yer, içer, gider; öğlen de eve gelir, evde ne
bulursa onu yer. diyor. Bu kanunda bu babaların derdine derman yok.
Yine, üniversite döneminde
Kredi ve Yurtlar Kurumundan kredi almak zorunda kalan ama atanamayan, iş
bulamayan, evlenemeyen gençlerimizin bu KYK borçları altında
uykuları kaçarken bu parasal kaynaklarda bu gençler maalesef kanun
düzenleyenlerin aklına gelmemiş. Bin lira civarında maaş
alan engelli vatandaşlarımızın maaşında da bir
düzenleme görülmüyor. Yaşlı aylıkları da günümüz şartlarına
göre maalesef vatandaşlarımızın temel
ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor.
Yine,
baktığımızda, bir belediye başkanımızın
Ek bütçeyle genel bütçeye bir katma değer sağlayacaksınız
ama özel bütçeli kamu kuruluşları yani belediyeler, işçi
maaşlarının, girdilerin artmasıyla birlikte artık
hizmet yapamaz duruma geldi. Mademki girdiler bu kadar çoğaldı, en
azından toplu taşıma araçlarında mazottan,
akaryakıttan bizlerden ÖTV, KDV alınmasın ve İller
Bankasından gönderilen ödenekler de bu şartlar dâhilinde biraz daha
artırılsın. talepleri var. Taşeron işçiler -her
defasında söylüyoruz- yani hiç kimsenin bir anlam veremediği bir
yüzde 30, yüzde 70 kriteriyle, aynı yerde çalışan, mutfakta
çalışıp mutfağı süpürgeyle temizleme işlemini
yerine getiren bir işçi kardeşimiz kadroya alınırken
bulaşık yıkayan diğer vatandaş kadroya alınmamış,
buna bir anlam veremiyorlar, biz de bir anlam veremiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AYHAN EREL (Devamla) Ya
bunların hepsini kadroya alın ya da kadroya
aldıklarınızı tekrar dışarı mı
çıkaracaksınız
Bu durum, çalışma huzurunu ve
barışını ortadan kaldırıyor. Bizim,
vatandaşlara tavsiyemiz, az kaldı, biraz daha dişinizi
sıkın, biraz daha sabredin, Meral Akşenerin başbakanlığında
Türkiye özlediği, hasret kaldığı güzel ve güneşli
günlere kavuşacak diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
8inci madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İmam
Taşçıer Ömer
Faruk Gergerlioğlu Mahmut
Toğrul
Diyarbakır Kocaeli Gaziantep
Erol
Katırcıoğlu Şevin
Coşkun
İstanbul Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerine
söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurunuz Sayın
Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbul Finans Merkezi projesi tutmaz. Neden? Çünkü
baştan sona çürük bir proje. Başı da çürük, yandaş
firmalara verdiniz, pazarlık usulü yapıldı. 3,5 milyar dolara
mal olan finans merkezi, içi boş bir merkez. Ya, dış güçler
deyip duruyorsunuz değil mi? Arkadaşlar, AK PARTİli vekillere
soruyorum: Biz iktidarınızı eleştiriyoruz, ekonomiyi
eleştiriyoruz, ikide bir kalkıp diyorsunuz ki: Dış güçler,
dış güçler
Yahu, dış güçleri siz getirdiniz işte.
Şimdi, getirdiniz dış güçleri, diyorsunuz ki: Ya, hangi hukuka
göre istersen ona göre yargı olur. Dil olarak Türkçe olmayabilir. Vergi
muafiyeti var, yeter ki gel, biz süper lüks bir finans merkezi yaptık,
kiracı arıyoruz, dünyada kiracı arıyoruz. Ne olur bize bir
kiracı gelsin. diyorsunuz; hâl bu. Şimdi, bunun içi tamamen
boş. Şimdi, bakın, dış güçleri böyle ha bire bizim
önümüze getiriyorsunuz, A Haber mantığıyla. Ha bire dönüp durur
biliyorsunuz A Haber'de dış güçler, dış güçler... Ne
güzel, vatandaşı kandırmak çok güzel tabii. Batan bir ekonomi
var, batmış bir gemi var ama dönüp dönüp dış güçler deyip
duruyorsunuz. Ya, dış güçleri siz şimdi kendi elinizle
çağırıyorsunuz arkadaşlar, AK PARTİli vekiller,
görmüyor musunuz şu hâli? Dış güçleri kendiniz
çağırıyorsunuz ama iç güçler dışarı gidiyor. Kim
bu iç güçler? Ya, yüz binlerce gencimiz yurt dışına kaçıyor
gidiyor. Sadece Kocaelide bakın, Körfezde sadece bir mahallemizden,
Yukarı Herekeden 700 kişi gitti ya; sadece 700 kişi, bir
mahalleden, daha gerisini söylemiyorum. Sadece gençler değil, on binlerce
bilim insanı gidiyor. Dış güçleri çağırıyorsun,
içerideki beyin dışarı doğru gidiyor. Öyle bir hâlde güya
bir finans merkezi kuruyorsunuz, CDS puanının 945leri bulduğu
bir anda güya âlâyıvalayla bir finans merkezi kuruyorsunuz. Tutar mı
bu? Tutmaz çünkü batmış bir ülke var, en güvensiz ülke olarak
görülüyor. Yani borç verildiği zaman En güvensiz ülkeye verdim. diyerek
en yüksek faizlerle borçlar veriliyor.
Başaramazsınız.
Neden? İşte, bugün Prens Selman burada, büyük bir skandalın
kahramanı burada; sonunda barıştılar Sayın
Erdoğanla yani Selman sanırım affetti. O kadar
yalvarıldı ve Cemal Kaşıkçı dosyası da Suudi
Arabistana gönderildi ve ardından Prens Selman geldi. Bu kafayla mı
finans merkezi kuracaksınız arkadaşlar, bu kafayla mı?
Bakın, daha Ankarada
Somalilerin Saab lokantası, Somalili, Afrikalı kardeşlerimiz,
gittim ben de lokantaya, şeker gibi insanlar, hiç kimseye bir
zararları yok. Neymiş? Bir tabela asmışlar,
tabelalarında millî renkleri sarı, kırmızı,
yeşil... Hemen bizimkiler heyheylenmiş Aman, sarı,
kırmızı, yeşil olamaz. Almışlar badanayla beyaza
boyamışlar. Saab ismi olamaz, yabancı isim. Sen burada
İstanbul Finans Merkezinde senin dilinden olur. diyorsun, öbür tarafta
Afrikalının dilini reddetmeye çalışıyorsun veyahut da
-komik duruma düşüyorsun- Aman, Afrikalının iş merkezinde
de Kürt tehlikesi var. diyorsun; sarı, kırmızı,
yeşilleri hemen beyaza boyayıp o tehlikeyi de gideriyorsun.
Bakın, hangi kafayla
Askerî öğrencilerin
masum olduğunu yıllarca söyledim burada, yıllarca söyledim. Dün
ne oldu? Yargıtay altı yıldır zindanlarda olan 66 askerî
öğrenci konusunda tahliye kararı verdi Pardon! dedi ya, Pardon!
Böyle bir rezalet olabilir mi? Altı yıl gencecik çocukları siz
zindana atıyorsunuz, en sonunda bomboş bir dosya ve Yargıtay
Pardon! diyor. Hulusi Akarın yüzüne söyledim: 12 Eylül darbesinde sen
üsteğmendin. Bu çocuklar öğrenciydi. Sen şu anda Millî Savunma
Bakanısın, bu çocuklar altı yıldır zindanda.
Vicdanın bunu kabul ediyor mu? Çıt çıkaramadı; buyursun,
cevap versin. Bakın, altı yıl sonra bu çocuklar
dışarı çıktı. Yazıktır, günahtır ya!
Böyle bir hukukun olduğu ülkede mi finans merkezi kuracaksınız?
Allah aşkına ya, bunun nasıl bir mantığı var?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Bakın, geçen gün önerge reddedildi.
Boydak kayyumu 25 milyon euroyla sırra kadem bastı Kayseride. Ya,
sizin bütün işleriniz bu. Zaten memleketi yağma, talan ediyorsunuz;
kayyumlarınız belediyelerde, şirketlerde her tarafı talan
ediyor. Adam almış 25 milyon euroyu, pır diye kaçmış.
Meclise getirilmiş, AK PARTİ ve MHP oylarıyla reddedilmiş,
bunu tüm toplum duysun. Ya, böyle bir rezalet bu Mecliste reddedilmiş; bu
kayyumların rezaleti, belediyelerimizdeki, şirketlerdeki kayyumların
rezaleti reddedilmiş. Siz bu finans merkezi işini
başaramazsınız; Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan
olursunuz. Neden? Faiz neden, enflasyon sonuç. dediniz, büyük bir ekonomik
felaket var şu anda. Şimdi de güya böyle bir finans merkezi kuruyorsunuz,
sonuç yine büyük bir hüsran olacak; perşembenin gelişi
çarşambadan bellidir.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
8inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yabancı Personel
İstihdamı
MADDE 8- (1) İFMde
faaliyet gösterecek katılımcılar ile en az üç ülkede aktif
olarak faaliyet gösteren katılımcıların bölgesel hazine ve
finansal yönetim merkezleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından 28/7/2016 tarihli ve 6735
sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu uyarınca
düzenlenen çalışma izni ile yabancı uyruklu personel
çalıştırmaları mümkündür. Bu kapsamda yapılacak
çalışma izni başvuruları 6735 sayılı Kanunun 16
ncı maddesi çerçevesinde istisnai olarak değerlendirilir.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Murat
Bakan
Muğla Antalya İzmir
Ali
Şeker Erkan
Aydın Çetin
Osman Budak
İstanbul Bursa
Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak.
Buyurunuz Sayın Budak.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Finans Merkezi
Kanunu Teklifinin 8inci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, dünyada kendiliğinden oluşan finans merkezleri
Demokrasinin geliştiği, insan haklarının, özellikle de
hukukun üstünlüğünün geliştiği ekonomilerde kendiliğinden zaten
finans merkezleri oluşmuştur; işte, buna Londra
Borsasını verebilirsiniz, New York'u verebilirsiniz, hatta
Singapur'u bile verebilirsiniz. Bir de yapay oluşturulanlar var. Yapay
oluşturulanlara da örnek olarak Dubai'yi verebilirsiniz, Dohayı,
onun dışında Astana'yı verebilirsiniz ve bunlarda da böyle
vergi istisnaları, teşvikler, destekler vardır ama dünyanın
finans merkezlerinden biri olmaya sadece adaydır. Şimdi,
İstanbul Finans Merkezini biz bu şekilde, yapay şekilde
oluşturmaya çalışıyoruz. Şimdi, bakacağız
bakalım, yani İstanbul Finans Merkezi gerçekten -biraz önce
saydığım- Dubai ya da Astana'dan daha iyidir İstanbul- ve
oradaki finans hareketleri daha iyidir ama yapay bir şekilde
oluşturduğunuz bir alanın demokrasiyle
taçlandırılmaması durumunda orada çok büyük başarı
elde edemezsiniz. Şöyle bir örnek vermek gerekirse: Bir yere arı
kovanlarınızı götürüyorsunuz, kuruyorsunuz -İstanbul Finans
Merkezini böyle düşünün- arı kovanlarını götürdük ve
arıların yaşayabileceği bir ortam oluşturmanız
gerekiyor. Merkez Bankanızı götürüyorsunuz, BDDK'yi götürüyorsunuz,
devlet bankalarını götürüyorsunuz. O binaların içinde eğer
demokrasi kültürü yoksa o arıları orada
yaşatamazsınız. Şimdi, yabancı yatırımcının
bir ülkeye gelebilmesi için orada ilk önce aranan demokrasidir. Ülkede
demokrasi var mı? Maalesef yok artık. Peki, yabancı
yatırımcı ne arar? Hukukun üstünlüğüne bakar, yargı
bağımsız mıdır, ona bakar. Eğer yargı
bağımsız değilse o ülkeye yatırımlarını
getirmez. O ülkeye yatırımlarını getirebilmesi için önce bu
altyapının oluşması gerekiyor. Var olan altyapıyı
biz yok ettik. Şu anda var olan altyapı, yargının
tarafsızlığı, bağımsızlığı
tartışılır durumda, demokrasi
tartışılır durumda, insan hakları -minimum olması
gerekenler arkadaşlar bunlar- tartışılır durumda; gazeteciler
içeride, siyasetçiler içeride. Böyle bir ülkede siz yatırım
ortamını iyileştirmeden o arıları
yaşatamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Yatırım ortamının iyileştirilebilmesi için ilk önce bu
saydıklarımızın hepsinin olması gerekiyor. O ortamda
çiçekler yoksa bal da yok.
Şimdi, sadece binalara
finans şirketlerini taşımakla dünyaya çıkıp Ben
finans merkeziyim. demenizin birçok yolu var. Onun için reformları
yapacaksınız, önce demokratik reformları. Peki, yaparlar mı?
Yapmazlar. Hukukta bağımsızlık, tarafsızlık;
yargıda tarafsızlık... İnsan hakları kurulur mu?
Kurulmaz tabii ki. Minimum beklenen, yabancı
yatırımcıların beklediği budur.
Bakın, Borsa
İstanbulda bundan iki sene önce yabancı yatırımcı
yüzde 66 oranındaydı, şimdi bu yarı yarıya düştü,
yüzde 38ler seviyesine gelmiş. Yılbaşından bugüne kadar
aşağı yukarı 4 milyar dolarlık daha hisse senetlerini
satıp çıkmışlar. Sıcak para gelmiyor, sıcak
paranın gelebilmesi için ülkede yine saydıklarımızın
olması lazım. Ülkenin CDS yani iflas riski primi 800ün üstüne
çıkmış. Yani bizim reel sektör için, finans sektörü için ve
devlet için minimum borçlanma oranımız dolar bazında yüzde 11e
çıkmış. Böyle bir ülkeye finansman getirir mi insanlar yani
böyle bir ülkeye yatırım yaparlar mı?
Şimdi, bir örnek daha
vereyim size: UniCredit, İtalyanın finans devlerinden bir tanesi,
Yapı Kredinin hisselerini 2002den sonra satın
almıştı, bütün hisselerini satarak Türkiyeden çıktı.
İki: Herkes
hatırlayacak, bir otomotiv firması Manisada fabrika kurmak istiyordu.
Ülkenin altyapısını özellikle güçlendirebilmek için direkt
Cumhurbaşkanı dünyanın hiçbir yerinde verilmeyecek
teşvikleri verdi ve bu teşvikler bile Volkswageni ülkeye
getirmeye yetmedi; gitti, Slovenyaya fabrikasını kurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Devamla) Hazır var olan doğrudan yatırımların
tamamı sıraya girmiş, yurt dışına
kaçıyorlar. Bakın, en son, Fiat, yirmi dört senedir Gebzede Doblo
üretiyordu, Türkiyedeki hatlarını kapattı, yurt
dışına gidiyor ve aynı şekilde Hondada da
Türkiyedeki fabrikasını malıyla, mülküyle sattı,
Türkiyeyi terk ediyor.
Şimdi, bir taraftan,
İstanbul Finans Merkezini kuracaksınız; bir taraftan, kendi
elinizdeki yatırımcıları tutamıyorsunuz. Böyle bir
ortamda, özellikle de anlaşmaların, sözleşmelerin kendi ana
dilinizde olmayacağı
İstihdama inanılmaz destekler
vermenize rağmen, sadece betonla, sadece binayla finans merkezi olmaz, bu
anlayışın değişmesi gerekir; bu
anlayışın değişebilmesi için de yeni bir
iktidarın gelmesi gerekir. (CHP sıralarından alkışlar)
Yeni bir iktidarın da demokrasiden yana olacağını zaten
defaten söylüyoruz, hukukun üstünlüğünden yana olacağını
defaten söylüyoruz ve bağımsız Türkiye için mücadele etmeye
devam edeceğimizi burada beyan ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 8inci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan Kanunu uyarınca ibaresinin Kanununa
göre ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Dursun
Ataş Yasin
Öztürk
Adana Kayseri Denizli
İsmail
Koncuk Behiç
Çelik
Adana Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
338 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerinde
görüşlerimi sizlere arz edeceğim.
Biliyorsunuz, bir devletin
kudreti onun sahip olduğu güçlü kurumlarıyla kaimdir. Demokrasi,
hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı
gibi üstün medeni değerler gerek devletin gerekse milletin uygarlık
düzeyinin ölçütleridir ancak bağımsızlık ve egemenlik yoksa
devletin varlığından da bahsedilemez. Ayrıca, ekonomideki
ilerlemeler bu vatan coğrafyasında
kalıcılığımızı sağlayan temel
faktördür. Ekonomide coğrafi dağılımın dengeli
olması, beşerî unsurun bu dengeye uygun olarak yurt sathında
yaşıyor olması geleceğimize dair en önemli düsturdur. Fakat
son yirmi yılda görüyoruz ki kırsal kesim insanı, tüm
tarımsal faaliyetleri terk ettirilerek şehirlere göçe
zorlanmıştır. Böylece, doğudan batıya, doğudan
bilhassa İstanbul'a ve çevresine, iç kesimlerden sahillere yoğun
göçler gerçekleşmiştir. Çevre sorunlarını bir tarafa
bıraksak dahi İstanbul'a ihanet edilmiştir arkadaşlar.
Evet, başkentte bulunan tüm kamu bankaları, finans
kuruluşları, Merkez Bankası, BDDK, SPK, hatta İş
Bankası İstanbul'a taşınmıştır ve
bazıları da taşınmak üzeredir. Geçmişte, savaş
koşullarında tahliye ve kabul bölgeleri tespiti vardı, Trakya ve
İstanbul tahliye bölgesiydi. Görüyoruz ki bu uygulama bütünüyle
yürürlükten kaldırılmıştır. Bugün olası bir
saldırıda açık hedef olacak olan İstanbul'daki stratejik
merkezler ve finans kurum ve kuruluşları Türkiye'de tüm ekonomik
faaliyetlerin bütünüyle çökmesine yol açacak bir riske muhataptır, buna
bağlı olarak savunma planlarında olmadığını
anlıyoruz. İşte arkadaşlar, bu mantık İstanbul'u
hem katlederken hem de savunmasız, aciz ve zavallı bir duruma
düşürmektedir. Esas olan, finans piyasalarına hükmeden -başta
bankalar olmak üzere- tüm kurum ve kuruluşlarımızı,
başta başkent Ankara olmak üzere, yaygın yerleşime uygun
hâle getirmektir.
Değerli arkadaşlar,
bilindiği üzere, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi
ve Eylem Planı 2009 yılında DPT tarafından
hazırlanmıştı. O gün hazırlanan belge ile bugün
görüşmekte olduğumuz teklifi
karşılaştırdığımızda
karşımıza çıkan gerçek, devletin kurumsal kapasitesindeki
gerilemedir, on üç yıllık süre içerisinde iktidarın vizyon ve
siyasi aklındaki savrulmadır. 2009daki DPT raporu bir üst yapı
projesiydi, şimdi görüştüğümüz teklif için bunu söylemek mümkün
değildir. Elbette bu asla muvaffak olacak bir proje değildir. Özetle;
betonlaşma, ihale, fesat, talan, emlakçılık, rant, haksız
ve sebepsiz zenginleşme; başka bir şey söylemeye gerek yok.
Teklifin 1inci maddesi zaten
amaç olarak bunu açıklıyor ve
küresel finans merkezlerinden biri
olmasını sağlamaktır. diyor son cümlesi, görüyorsunuz
işte. AKPnin İstanbul Finans Merkezi diye ortaya
attığı gerek sermaye olarak gerek kurumsal yapı olarak
muhkem bir merkez görünümü vermemektedir, sadece AKPnin merkez oluşturma
adı altında rant devşirmek dışında da zaten bir
hedefi yoktur.
Değerli milletvekilleri,
bütçe disiplinine inanmayan bir AKP iktidarı var başımızda.
Bütçe kanununu çıkardılar, şimdi ek bütçe getiriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Ek bütçe 1 trilyon 80 milyar TLlik teklif olarak TBMMye
gönderiliyor. Bu, ne yaman çelişkidir? İşte, millî ekonomiyi
yerle yeksan eden, yolsuzluk ve talanı oldukça
yaygınlaştıran; yalan, fitne, fesatla ülke yönetmeyi
alışkanlık hâline getiren iktidar, sizce finans merkezi
konusunda samimi ve dürüst olabilir mi? Biz, bu malum zihniyetin
İstanbula finans merkezi yoluyla bir ihanet daha yapacağına
inanıyoruz, bu sebeple karşı çıkıyoruz. Teklifin 8inci
maddesi de yabancı uyrukluların istisnai çalışma iznine
ilişkin bir düzenleme içermektedir.
Sözümü burada noktalarken
hepinize tekrar saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı "İstanbul Finans Merkezi Kanunu
Teklifinin 9uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Özgür
Karabat Mahir
Polat Erkan
Aydın
İstanbul İzmir Bursa
Murat
Bakan Süleyman
Girgin Ali
Şeker
İzmir Muğla İstanbul
Cavit
Arı
Antalya
Taşınmazlara
ilişkin düzenlemeler
MADDE 9- (1) İFM'de
bulunan taşınmazlar, yalnızca projesinde ve yönetim
planında belirlenen amaçlar doğrultusunda kullanılabilir.
İFM'de her tür ve ölçekteki mekânsal plan, parselasyon planı, arsa ve
arazi düzenlemesi, jeolojik ve jeoteknik etüt, mikro bölgeleme, harita ve
kentsel tasarım projeleri yapmaya, yaptırmaya ve onaylamaya
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin olumlu görüşünü alarak Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı yetkilidir.
(2) İFM yönetim
planı ve işletme projesi yönetici şirket tarafından
hazırlanarak resen tescil ettirilir.
(3) Katılımcı
belgesinin herhangi bir sebeple iptal edilmesi durumunda,
katılımcıların İFM'de faaliyette bulunmak üzere
yaptıkları kira sözleşmesi de kendiliğinden sona erer. Kira
sözleşmesi tapuya şerh edilmişse yönetici şirketin
talebiyle şerh terkin edilir. Bu şekilde sona eren kira
sözleşmelerine konu taşınmazların tahliyesi hakkında
4/12/1984 tarihli ve 3091 sayılı Taşınmaz Mal
Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun
hükümleri uygulanır.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Özgür Karabat.
Buyurunuz Sayın Karabat.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu kanunla getirilmekte olan tek durak büro yapılanmasıyla ilgili
birkaç eleştirimi sizlerle paylaşmak isterim. Birincisi ve bence en
önemlisi, burada şöyle bir madde var: Görev yapacak bakanlıkları
sayıyorsunuz, onların temsilcilerini sayıyorsunuz ve sonra
İlgili ilçe belediyesi. diyorsunuz. İlgili ilçe belediyesiyle
ilgili düzenlemeyi zaten daha önce Ümraniye ve Ataşehirin
sınırlarını düzenleyerek yaptınız ve CHPli
Ataşehir Belediyesini sınır dışı ettiniz. Peki,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinden ne istiyorsunuz? Ya, değerli
arkadaşlar, bir şey soracağım size: Burası
yapıldığında 100 bin insanın hareket hâlinde
olduğu bir merkez olacak, 100 bin insan hareket edecek ve burası, 100
bin insan hareket ettiği gibi, aynı zamanda, siz 2018de burayı
bitirmek istediniz, 2018de eğer olsaydı metro yüzde 4 bitmişti,
şimdi İBB burayı yüzde 55lere yakın olarak
tamamlamış ve 2024te 550 milyon euro yatırım yaparak
burada Ümraniye-Ataşehir-Göztepe metrosunu açmış olacak. Ne
istiyorsunuz İstanbul Büyükşehir Belediyesinden? Niye istemiyorsunuz,
bu kin niye? Sonra, bu kadar devletin kurumlarının birbirinden nefret
ettiği bir ülkeye hangi finans merkezi gelir, hangi finansçı
yatırım yapar? Bir mantığı var mı
yaptığınız işle? Hem dünyaya Gelin buraya, finans
getirin. diyorsunuz hem de Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesini
istemiyoruz. diyorsunuz, böyle bir yatırım anlayışı
olabilir mi değerli arkadaşlar? Bakın, üstelik, burası o
kadar büyük bir alan ki 600 bin metrekarelik bir alanda 3 milyon metrekarelik
bir inşaat alanı ve yaklaşık 3,5 milyar dolarlık
maliyetli bir alan ve siz burada İstanbul Büyükşehir Belediyesini saf
dışı bırakıyorsunuz. Kabul edilebilir bir şey
değildir ve sizin siyaset anlayışınızı ortaya
koyan bir anlayıştır.
Devamı: Peki, diyorsunuz
ki: İlgili bakanlıkça
Hangi bakanlık? Hangi bakanlık
belli değil. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisinden
bahsediyorsunuz; İstanbul Finans Ofisi kuruyorsunuz, taşra
teşkilatı bile olmayan Cumhurbaşkanlığı Finans
Ofisinin bu işleri yapacağını söylüyorsunuz. Peki, Maliye
Bakanlığı ne iş yapıyor? O zaman kapatın Maliye
Bakanlığını.
Devam edelim: Bir
yönetmelikten bahsediyorsunuz, ilgili yönetmelik çerçevesinde düzenlenir
diyorsunuz. Yönetmeliği kim çıkartacak? O da belli değil.
Değerli arkadaşlar,
bakın, ekonomi, finans, öngörüsü olduğu yere, önünü görebildiği
yere gelir. Peki, Türkiyede böyle bir şey var mı? Hayır. Çünkü
siz bütçenizi yapalı daha altı ay geçti, yüzde 80 sapması var.
Buraya gelir mi değerli arkadaşlar?
Peki, başka bir
şeyden bahsedeyim: Kamu bankaları buraya gelecek, kamu
bankalarına güreşçileri atıyorsunuz, liyakati olmayanları
atıyorsunuz; ya, öyle bir durumdayız ki değerli arkadaşlar,
makro desem market anlayacak mikro desem kısa dalga
fırın anlayacak adamları bankaların yönetim kuruluna
getiriyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Friedmandan
bahsetsem, onun para teorisinden, miktar teorisinden bahsetsem araba
markası anlayacak insanları yönetim kurullarına koyuyorsunuz,
ondan sonra diyorsunuz ki: Biz uluslararası finans merkezi
açacağız.
Bakın, değerli arkadaşlar,
bir şeyi anlatmamda fayda var: Nasıl adalet sarayları yaparak
adaleti tesis edemezseniz -ki edemediniz, suçlu üretiyor sisteminiz- büyük
binalar yaparak da finans merkezleri oluşturamazsınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Bakın, dünyadaki bütün finans
merkezlerine bakın, ne binayla var oldular ne de kanunla var oldular.
Burası Tokyo Finans Merkezi, ne kadar küçük bir merkez değil mi? Peki
arkadaşlar, Wall Street hiç büyük bina mı? Kanunla mı düzenlendi
buralar, kanunla mı var oldu? Bu da bizim finans merkezimiz. Şu büyük
binalardan bir tanesine de Selçuklu eseri diyorsunuz. Ayıp etmeyin
Selçukluya. Selçukluya saygınız olsa Türkçeyi
kaldıralım. demezsiniz, Kayıtlar Türkçe tutulmasın.
demezsiniz, Yabancı dille tutulsun. demezsiniz değerli arkadaşlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Değiştirdik onu.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla)
Bakın, ben size bir şey söyleyeyim, bu kafayla giderseniz, siz
Kayıtlar Türkçe tutulmasın. derseniz birisi oraya ne der biliyor
musunuz? Konstantinopolis finans merkezi, financial center der oraya, siz bu
kafayla giderseniz ve bu, sizin yüzünüzden olur.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Önergeyle değiştirdik onu.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bakın, ben size şunu söylemek isterim:
Merkez Bankası bağımsız değilse, bu kurumun
bağlı olduğu Türkiye Varlık Fonunun Başkanı
Sayın Cumhurbaşkanıysa bir uluslararası finans merkezi
yaratmaktan bahsedemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla)
Devam ediyorum.
Olsa olsa bir uluslararası
borçlanma merkezi yaratırsınız, İstanbul borçlanma merkezi
olur burası. Üzülerek söylüyorum bunu, isteyerek değil; sizin
iktidarınızda böyle olur. Bakın, değerli arkadaşlar,
New York Borsası 13,4 trilyon dolar orada işlem gören firmalar,
Londra Borsası 2.6 trilyon dolar; bizim borsamız, değerli
arkadaşlar, 150 milyon dolar. Şimdi, Türkiyeyi getirdiğiniz
ekonomik yapı, tablo bu, buradan büyük, uluslararası bir finans
merkezi yaratmanın, bu tablodan böyle bir finans merkezi yaratmanın
imkânı yok. Buradan tek çıkış şu, onu söyleyeyim:
İktidarınız gidecek, vatandaş da diyecek ki Sen gidince
her şey çok güzel oldu.
Hepinize çok teşekkür
ederim, çok sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 9uncu maddesinin (1)inci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı ibaresinden sonra gelmek üzere "ile
Büyükşehir Belediyesi ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yasin
Öztürk Hüseyin
Örs
Adana Denizli Trabzon
Dursun
Ataş Ayhan
Altıntaş İsmail
Koncuk
Kayseri Ankara Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurunuz Sayın Örs.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Finans
Merkezi Kanunu Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu
adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
önce usul üzerinde bir değerlendirmede bulunmak istiyorum. Kanuni bir
zorunluluk olmasına rağmen ve hatta çok kısa bir süre önce, bu
hususta, 4 Haziran 2022 tarihli Resmî Gazetede düzenleyici etki analizi
uygulamasına ilişkin usul ve esaslar hakkında
Cumhurbaşkanı kararı yayımlanmış olmasına
rağmen, öncelikle, birçok kanun teklifinde olduğu gibi bu teklif
üzerine de bir etki analizi yapılmadığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
küresel finans merkezleri yer aldıkları ülke ekonomileri ile
diğer ülke ekonomileri arasında finansal akışı
sağlayan ve diğer ülke ekonomilerinde var olan uluslararası
yetkinlik ve kapasiteye sahip uzmanlaşmış kurumların yer
aldığı şehir bölgeleri olarak tanımlanmaktadır.
Küresel ölçekte bir finans merkezi olma yolunda belirleyici faktörleri ise siyasi
ve ekonomik istikrarın sağlanması, hukukun üstünlüğü ile
evrensel hukuk ilkelerinin en üst düzeyde uygulanması, kurumsal ve
düzenleyici otoritelerin kapasitesi, insan kaynağı ve beşerî
sermayede gelişmişlik olarak sıralayabiliriz. Ülkemiz son
yıllarda bu faktörlerdeki varlığı ve kapasitesi giderek
kötü hâl alan bir profile doğru sürüklenmektedir maalesef.
Değerli arkadaşlar,
güçlü bir finans merkezi olma yolunda belirleyici bir faktör olarak ekonomik ve
siyasal istikrarı da saymamız gerekir. Türkiye hem ekonomik hem de
siyasi istikrar açısından maalesef iyi bir manzara arz etmemektedir.
Ülkelerin ekonomik ve siyasi istikrarını not eden
kuruluşların raporlarında alt sıralarda kendimize yer
bulabildiğimizi üzülerek ifade etmek isterim.
Yine, saygın bir finans
merkezi olabilmenin en önemli koşullarından biri de güçlü bir hukuk
sisteminin olmasıdır. Yatırımcıların
yaşaması muhtemel anlaşmazlıkların etkin ve adil bir
çözümü için gerekli yapıların tesis edilmesi gerekir. Kuvvetler
ayrılığı, bağımsız yargı, hukukun
üstünlüğü, fikrî mülkiyet haklarının korunması hem yerli
hem de yabancı yatırımcıların ülkeye olan güvenlerinin
temelini teşkil etmektedir. Unutmayalım ki hukuk sistemi sağlam,
diğer ülkelerle ticari ilişkileri iyi olan bir ülke profili, politik
olarak da dengeli ve güvenilir bir ortam sağlar.
Hazine ve Maliye
Bakanımız Nureddin Nebati Bey yabancı
yatırımcıları Türkiye'ye çekebilmek için Bir problem mi
yaşadınız? Rahat olun. Bürokrasiyi alaşağı
ederiz, mevzuatı da değiştiririz. ifadelerini kullanmıştı,
hatırlayın. Acaba yatırımcılar bu ifadeyi nasıl
yorumladı? Gerçekten ben de merak ediyorum. Sayın Bakana şunu
hatırlatırım ki yatırımcılar bir ülkede önce hukukun
üstünlüğüne bakıyorlar; bunu da kendisine
hatırlatırım. Türkiye ise global Hukukun Üstünlüğü
Endeksinde en hızlı gerileyen ülkelerden biri olarak dikkatleri
çekiyor. 139 ülke içinde endeksin ilk hazırlandığı tarih
olan 2015te 80inci olan Türkiye, 2021 sıralamasında,
arkadaşlar, 117nci sıraya kadar gerilemiş durumdadır.
Değerli arkadaşlar,
teklifteki ana sorun İstanbul'un bir finans merkezi değil,
İstanbul içinde bir sitenin finans merkezi yapılma
zorlamasıdır. Bu, eşyanın tabiatına
aykırıdır. Finans merkezi kanunla olmaz, oluşmuş
finans merkezinin altyapısı kanunla desteklenir. İstanbul coğrafi,
siyasi, jeopolitik avantajlarıyla yüzyıllardır bir finans
merkezidir. Aslolan buna kanunla çekici ve sağlam altyapı
kazandırmaktır diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 9uncu
madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
21.28
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 21.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
338 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
10uncu madde üzerinde 2
önerge vardır, aynı mahiyetteki bu önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
10uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yönetmelik
MADDE 10 (1) Bu Kanunun
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar Hazine
ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan uygulama
yönetmeliğinde düzenlenir.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Murat
Bakan
Muğla Antalya İzmir
Erkan
Aydın Özgür
Karabat Ali
Şeker
Bursa
İstanbul İstanbul
Mahir
Polat
İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu İsmail
Koncuk Yasin
Öztürk
Adana Adana Denizli
Dursun
Ataş Durmuş
Yılmaz
Kayseri Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerindeki ilk konuşmacı İzmir
Milletvekili Sayın Mahir Polat.
Buyurunuz Sayın Polat.
(CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR POLAT (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Finans
Merkezi Kanunu Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle 2 konuya
değinmeden geçmek istemiyorum. Birincisi: Bu ülkenin kanunlarıyla
kurulan, bu ülkenin kaynaklarıyla, kamu kaynakları kullanılarak
kurulacak şirketlerin Sayıştay denetimine tabi
tutulmamasını kabul etmek mümkün değil.
İkinci husussa: 31 Mart
2019dan bugüne yapılan her kanunda mutlaka, belediyelerin yetkilerini ya
da gelirlerini gasbedecek bir kanun maddesiyle
karşılaşıyoruz; burada da böyle. İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin uhdesinde olması gereken yetkilerin kırpılarak,
gasbedilerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilmesi
kabul edilebilir bir durum değil.
İstanbul Finans Merkezi
açısından bakacak olursak; İstanbul, tarihsel geçmişi,
coğrafi konumu, iklimi, kültürel mirası itibarıyla dünyada
uluslararası finans merkezi olmaya en layık kentlerden bir tanesi.
Birçok pozitif parametre bu konuda varken bir tane negatif parametre var, o da
bütün bu pozitif durumu yok eden bir parametre; yirmi yıllık AK PARTİ
iktidarı.
Küresel Finans Merkezleri
Endeksi ölçülürken 5 temel faktöre ve alt faktörlere bakmak gerekiyor.
Şimdi, İstanbul açısından bunlara bakacak olursak, iş
çevresiyle ilgili alt aktörlere yani siyasi istikrar ve hukukun üstünlüğü
kavramları açısından ele alacak olursak; ülkemiz dünyada benzeri
görülmeyen tek adam rejimiyle, demokrasi dışı despotik tüm
uygulamalara sahip bir yönetimle yönetiliyor. Mesela, İstanbul
seçimlerinin iptal edilmesi, tekrarlanması, hatta kamuoyu
baskısı olmasa bir daha tekrarlanma ihtimallerinin olması siyasi
istikrarsızlığın en somut kaynaklarından bir tanesi.
Hukukun üstünlüğü olarak baktığımızda, Dünya Adalet
Projesi Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 2017-2018'de 101inci
sıradayken 2021 yılında 139 ülke içerisinde 117nci sıraya
gerilemiş hukuksuz bir ülkeyle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar,
para güvenli limanını sever. Eğer uluslararası bir finans
kurumu kuracaksanız güvenli liman olmak zorundasınız; para gelir
ve güvenli bir şekilde gitmek ister. Mahkemeleriniz hukuka dayalı
kararlar vermiyorsa, talimatla ve taraflı kararlar veriyorsa para buradan
ürker ve gelmez.
Bir de finansal sektörlerin
gelişimi bakımından konuyu incelemekte fayda var. Bugün 3 haneli
enflasyon rakamlarına ulaşmış bir Türkiye gerçeğiyle
karşı karşıyayız. Yine, her gün Türk
lirasının değer kaybedişi, yine, 2022nin birinci
çeyreğinde 11,4 işsizlik oranının oluşu
uluslararası sermaye açısından, finans sektörü açısından
ürkütücü bir noktadır. (CHP sıralarından alkışlar) Bir
ülkenin doğrudan yatırım alma potansiyeline bakmak gerekiyor
finans çekebilmesi için. Türkiye, 2015te 18 milyar dolar civarı
doğrudan yatırım alırken bugün, aldığı, 14,2
milyar dolar seviyesine gerilemiş durumda.
Bir de nitelikli ihracat
verilerine bakmak gerekiyor. Türkiyede maalesef kaynak ve ham madde
ihracatının yoğun olduğu teknoloji, ileri teknolojinin
ihracatımızdaki payının yetersiz olduğunu göz önüne
alırsak bu da önemli bir eksi parametredir. Altyapı faktörlerinin
ilerleyişi de maalesef yeterli değildir.
Bir de insan
kaynağı yönünden incelemek gerekiyor. İyi ya, böyle bir finans
merkezi kuruyorsunuz kimi çalıştıracaksınız? Ülkemizde
çok fazla yükseköğrenim kurumu var, bir sürü gencimiz buralarda
eğitim görüyor fakat uluslararası gelişmiş ülkelerdeki
eğitim kalitesiyle, niteliğiyle bizdeki nitelik aynı değil.
Sırf barış bildirgesine imza attı diye barış
akademisyenlerini üniversitelerimizden kovduk biz. Sırf siyasi saiklerle
ODTÜye yaptıklarımız, Boğaziçine rektör
atamalarımız ve üniversite öğrencilerimize, parlak beyinlere
gösterdiğimiz cezaevi sopasıyla nitelikli eğitimden uzak
durumdayız. Hasbelkader nitelikli olan öğrencilerimiz de maalesef
Türkiyede durmuyor, ülkemizi terk ediyor.
Bazı verileri
istediğimiz kadar saklayalım, yanlış yönetelim, algı
yönetelim fakat istatistik bilimi gerçekleri saklamaz. Mesela, 2014
yılında Küresel Finans Merkezleri Endeksinde -eylül raporuna göre-
İstanbul Finans Merkezi dünyada 42nci sıradaymış, 2022de
64üncü sıraya gerilemişiz değerli milletvekilleri.
Dolayısıyla önümüze hangi kanunu getirirseniz getirin hukukunuza,
ekonominize, insan kaynağınıza, demokrasinize güven duyulmuyorsa
para da finans da gelmez, kalkınma da olmaz değerli milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MAHİR POLAT (Devamla)
Kalkınma için her şeyden önce iyi bir hukuka, özgürlüğe,
adalete, evrensel kurallara göre işleyen asgari bir ekonomik yapıya
ihtiyaç duyulur ve iyi bir demokrasiye ihtiyacımız var. Bunu da gerçekleştirecek
olan maalesef sizler değilsiniz, yirmi yıllık tecrübenizle
sabit. Sandıktan korkmayın, sandık bütün sorunları çözer.
Geliyor gelmekte olan diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerindeki ikinci konuşmacı Adana Milletvekili
Sayın İsmail Koncuk.
Buyurunuz Sayın Koncuk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK
(Adana) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine
tartışmalı bir kanun teklifiyle karşı
karşıyayız. Muhalefet partilerinin yazdığı
muhalefet şerhlerine baktım. Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisi
Sayın Cavit Arının çok dillilik konusundan rahatsız
olduğunu CHP Grubu adına ifade ettiğini burada duydum; büyük
memnuniyet verici bir durumdur bu. İYİ Parti Grubu zaten çok
dillilik konusundan rahatsızlık duyduğunu ifade etti çünkü akla
başka şeyler getiriyor. Ama HDP Grubu mutlu, şerhlerinde bunu
gördüm, AKPyle aynı şeyleri düşünüyor burada, bu konuda en
azından; bu da dikkat çekici bir durum, bunun da altını çizmek
istiyorum. Resmî dil Türkçe. vurgulamasını İYİ Parti
Grubu adına, milletimiz adına burada tekrar vurgulamak ve yüce Meclis
çatısı altında herkese hatırlatmayı bir millî vazife
olarak görüyorum; bunu da burada ifade edeyim ben. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) 7nci madde önergeyle değiştirildi, aynı
şeyi söylüyoruz İsmail Bey.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Değerli milletvekilleri, bir çekince de
SELAMİ ALTINOK (Erzurum)
İsmail Hoca, değiştirildi, senin haberin yok.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Değişti ya, değişen bir şeyi
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Ben bilmem, ben buradaki metne bakarak konuşuyorum.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Ha, metne bakarak
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Demek ki ondan da rahatsızlık duyduysanız sizi de
tebrik ediyorum.
EROL KAVUNCU (Çorum)
İyi okumamışsın.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Peki, yaparken niye dikkat etmediniz? Yani yaparken, kanun
teklifini hazırlarken bu çok dilliliğin ne anlama geleceğini,
nasıl değerlendirileceğini düşünmeniz gerekirdi,
düşünmemişsiniz ama değiştirmek bile takdire
şayandır; bunu da buradan ifade edip teşekkür ediyorum. Bir de
SELAMİ ALTINOK (Erzurum)
İyi okumamışsın; haberin yok, haberin yok.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Ya, neyi değiştirdiğinizi bilmiyoruz ki neyi
değiştiriyorsunuz, ne yapıyorsunuz anlamak mümkün değil.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ya, sen de değişiyorsun; gidiyorsun, geri
geliyorsun mesela.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Çünkü kapalı kapılar ardında iş
yapıyorsunuz ne muhalefet biliyor ne başkaları biliyor;
anlamıyoruz ki bilmiyoruz yani.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum)
Arada bir değiştirmek iyidir Hocam, arada bir değiştirmek
iyidir; sen bilirsin.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Beraber yapmak lazım bazı şeyleri ki herkes
anlayabilsin. Beraber çalışma anlayışını bir
türlü kavrayamadınız, kavrayamadınız. Ülkedeki
huzursuzluğun temel nedeni bu zaten; birlikte düşünme, birlikte
yapma, beraber başarma kabiliyetini
NECİP NASIR (İzmir)
Onu sağlayan biziz.
İSMAİL KONCUK
(Devamla)
geliştirmeniz lazımdı ama bunu hep es geçtiniz.
Bir de burada hep hukuk,
hukuk devleti vurgusu yapıldı. Yani gerçekten, İstanbul Finans
Merkezi inşallah başarılı olur, bundan mutluluk
duyarız. Bir vatansever olarak, bir milliyetçi olarak elbette Türkiyenin
en güçlü finans merkezine, dünyanın en güçlü finans merkezine sahip
olmasından büyük mutluluk duyarız ama bunun mümkün
olmadığı konusunda ciddi tereddütlerimiz var çünkü hukuk devleti
ilkesinin sağlama alınması lazım. Bundan siz dahi emin
değilsiniz ki serbest hukuk sistemini burada öngörüyorsunuz yani yabancı
finans kaynaklarını Türkiyeye çekebilmenin yolunu, Türk hukuk
sisteminin güvensizliğini düşünerek serbest hukuk sistemine geçme
olarak gördüğünüzü buradan anlıyoruz. Bu, gerçekten üzüntü verici bir
durum diye ifade etmek istiyorum. Muhalefet partilerinin temsilcilerinin,
İYİ Parti temsilcilerinin burada yaptığı bütün
konuşmalarda temel vurgusu hukuk devleti anlayışına
olmuştur. Bakın, hukukun üstünlüğünü egemen
kılmadığımız sürece bu tartışmaları
sürekli yaşayacağız. Eğer bir ülkede kuvvetler ayrılığı
anladığımız anlamda ikame edilmemişse, hukukun
üstünlüğü ikame edilmemişse herhangi bir finans kavramını
Türkiyede başarılı kılabilmenin mümkün
olmadığını bilmemiz lazım.
Bakın, bir yandan
hukukun üstünlüğü ya da serbest hukuku falan vurguluyorsunuz yani
uluslararası anlamda bir finans merkezi oluşturmaya
çalışıyorsunuz ama diğer yandan, hukuki
arızamızı bütün dünyaya ilan etmek istercesine sosyal medyayla
ilgili sansür kanununu gerçi görüşmeyi uzattınız, ne zaman
getireceksiniz, bilmiyoruz sosyal medyayla ilgili tartışılan bir
kanun teklifini, geliyorsunuz, bize dayatıyorsunuz. Bunları kabul
edebilmemiz elbette mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Bir de bu 6ncı maddede çok dikkatimi çekti, vergi muafiyeti
getiriliyor çalışanlara; yurt dışında beş
yıllık tecrübesi olanlara yüzde 60 vergi muafiyeti, on yıl
tecrübesi olanlara yüzde 80 vergi muafiyeti ama şu şart ne demektir
Abdullah Bey, şu şart ne demektir: Üç yıl Türkiye'de
çalışmamış olmak. Ya, bunun mantığı ne?
Yani üç yıl Türkiye'de çalışmayanlara vergi muafiyeti
getiriyorsunuz; bu son derece sakat ve yanlış bir
anlayıştır. Keşke o çok dillilik meselesiyle ilgili
yaptığınız düzenleme gibi, bu yanlış maddeyi de
İYİ Parti Grubu Komisyonda değiştirme teklifi verdi ama
reddedildi; bunu da değiştirebiliriz.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu
madde kabul edilmiştir.
Geçici 1inci madde üzerinde
1 önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanun Teklifinin
geçici 1inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Süleyman
Girgin Erkan
Aydın Faruk
Sarıaslan
Muğla Bursa Nevşehir
Cavit
Arı Murat
Bakan Ali
Şeker
Antalya İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Nevşehir Milletvekili Sayın Faruk Sarıaslan.
Buyurunuz Sayın Sarıaslan.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
AKP iktidarı öncelikle
merkezi Ankarada olan bankaların genel müdürlüklerini, sonra
birtakım kurumların genel müdürlüklerini İstanbula
taşıdı, şimdi de Merkez Bankasının Genel
Müdürlüğünü İstanbula taşımak üzere hazırlık
yapıyor. Küreselleşmenin geniş boyutlara
ulaştığı, teknolojik gelişmelerin ülkeleri
coğrafi olarak birbirine yaklaştırdığı böyle bir
dönemde, ülkemizdeki finans kuruluşlarının coğrafik olarak
yerlerini değiştirmenin anlamı ne olabilir? diye bu kürsüden
soruyorum. Hâlâ ülkemizin başkenti Ankarayken başkent
Ankaranın altını boşaltarak ham hayaller mi kuruyorsunuz?
Derler ya Akıllı lafını deliye söyletir. diye, SADAT
yöneticisinin söylediği gibi, Türkiye Cumhuriyetinden vazgeçip başkenti
İstanbul olan bir halifelik peşinde misiniz?
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa AKP iktidarının ve tek adam
rejiminin getirdiği bu yasa teklifinin 7nci maddesinin (2)nci ve
(3)üncü fıkraları ile geçici 1inci maddesinde ne yapıldığını,
ne yapılmak istendiğini size anlatmak istiyorum. 7nci maddenin
(2)nci fıkrasında Katılımcıların kendi
aralarında
yazılmış. Diyor ki: İktisadi
Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanunun
1nci ve 3üncü maddelerinin kapsamı dışında
değerlendirileceği düzenlenmiştir. Böylece, İFMde faaliyet
gösteren katılımcılara, uluslararası kuruluşların
ihtiyaç duyduğu yabancı dilde kayıt tutma serbestisi
sağlanması amaçlanmaktadır. Yani Türkçeden vazgeçiyorsunuz. Maddenin
üçüncü fıkrası ile ayrıca katılımcı belgesi
almış kuruluşların kendi aralarında İFMde
yürüttükleri faaliyetler kapsamında özel hukuka tabi her nevi işlem
ve sözleşmelerde, ilgili katılımcıların tabi
olduğu mevzuat hükümlerine aykırı olmamak şartıyla,
serbestçe hukuk seçimi yapabilecekleri öngörülmektedir. Yani burada, daha önce
siz, Türkiye Cumhuriyeti devletinde yapılan sözleşmelerin başka
mahkemelerde, İngiliz mahkemelerinde, Fransız mahkemelerinde bu
davalarının görüleceğini kabul etmiştiniz; şimdi
çıtayı yükseltiyorsunuz, Türkiyede Türk hukuk sistemi uygulanmayabilir,
Fransız hukuk sistemi uygulanabilir, Alman hukuk sistemi uygulanabilir,
Suudi hukuk sistemi uygulanabilir. diyorsunuz. Hani millîydiniz, hani
yerliydiniz; bu mu sizin millîliğiniz, bu mu sizin yerliliğiniz? (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Milliyetçilik
lafla olmaz, milliyetçilik eylemle olur. Milliyetçilik
başkalarının tahakkümünü kabul etmemekle olur. Şimdi, siz,
hatırlar mısınız, şimdiki Cumhurbaşkanı, AK
PARTİ Genel Başkanı Eğer siz başkalarından borç
alırsanız, emir alıyorsunuz. diyordu. Soruyorum:
Başkalarından aldığınız emir gereği mi siz
Türk hukuk sistemini yok sayıyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) Başkalarından emir aldığınız
için mi siz Türkçenin yerine başka yabancı diller getiriyorsunuz?
Size başka bir madde
daha okuyacağım, geçici 1inci madde, söz aldığım
madde
Faaliyete geçtiği ilk dönemde, taşınmaları
teşvik etmek ve İFMyi küresel ölçekte rekabetçi kılmak
amacıyla belge almış finansal faaliyet gösteren
kuruluşların gerçekleştirecekleri finansal hizmet ihracatı
niteliğindeki faaliyetlerden 2022 yılı ila 2031
yılları arasında elde edilecek kazançlar için kurumlar vergisi
indirim oranının yüzde 100 olarak uygulanması düzenlenmektedir.
Değerli milletvekilleri,
değerli Türk halkı; yabancı sermaye niye gelir? Burada gelsin
çalışsın, vergi alalım, hizmet yapsın,
yatırım yapsın diye. Peki, siz bundan vergi almayacaksanız
ülkeyi sömürtmek için mi buraya getiriyorsunuz? Bunun cevabının
burada verilmesi lazım. Sataşıyorum, mesela Grup Başkan
Vekili çıkıp bunun cevabını versin.
Değerli arkadaşlar,
biraz önce tartışma oldu. Geçmişini inkâr edene haramzade
derler. diye bizde bir atasözü var. Osmanlı da bizim, Selçuklu da bizim,
Hun İmparatorluğu da bizim, Göktürkler de bizim, Türkiye Cumhuriyeti
devleti de bizim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
efendim.
FARUK SARIASLAN (Devamla)
Ama bunların bizim olması, bizim geçmişimizi
eleştirmeyeceğimiz anlamına gelmez. Bakın, size bir kitap
getirdim, dünyada saygın kitaplardan bir tanesi: Galata Bankerleri Türk,
Osmanlı Devleti ne zaman ki Galata bankerlerine teslim olmaya
başlamış, çöküşe başlamış. Size somut bir
iki tane de örnek vereceğim. Abdülhamit döneminde borç alınmaya
başlanır. Bu borç alınırken Abdülhamit ülkesini satmak için
borç almıyordu, bunun altını çizerek söyleyeyim, ülkeyi
kurtaracağını zannederek borç alıyordu. Bir baktı ki
sonra beş yıl sonra, aldığı paranın 10
katını istemeye başladılar. Abdülhamit Ödemeyin. diye
talimat verdi -bu bankerler Fransız vatandaşıydı- hemen
bunun üzerine Fransız devleti gemilerini getirdi, Midilli adasına el
koydu; gitti Defterdarlığa amiyane tabirle çöktü.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FARUK SARIASLAN (Devamla)
Bitirmek üzereyim Başkanım, bir dakika daha selamlamak için.
BAŞKAN Peki, buyurun
efendim.
FARUK SARIASLAN (Devamla) .
Abdülmecit döneminde neler oldu hepiniz biliyorsunuz.
İşte bizim Galata
bankerlerine dönmememiz için, ülkemizin Osmanlının son dönemlerini
yaşamaması için hepimizin uyanık olması lazım;
hepimizin, altını çizerek söylüyorum. Bu devlet kimsenin tekelinde
değil, hükûmetler gelir geçer. Türkiye Cumhuriyeti devleti -demin de
söyledim- steplerin bozkırından çıkmış, Orta
Anadoluya gelmiş, Balkanlara yayılmış, Avrupaya kadar
gitmiş. Biz bununla övünürüz ama geçmişteki
yaptığımız hataları tekrar etmemek için de hepimizin
birbirini uyarması gerekir.
Hepinize saygılar
sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Geçici 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici 1inci
madde kabul edilmiştir.
Geçici 2nci madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
geçici 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
İstanbul Finans Merkezi
Bölgesinin yönetilmesine dair geçiş hükmü
GEÇİCİ MADDE 2- (1)
İFM'de tüm altyapı ve üstyapının işletilmesi,
yönetilmesi, bağımsız bölümlerin ve alanların
kiralanması ile kamuya ait olan ve imar planında belirlenen
fonksiyonlar doğrultusunda ilgili kurumlara tahsis edilmiş alanlar
hariç olmak üzere umumi hizmetlere ayrılmış yol, meydan,
yeşil alan, park ve benzeri yerlere dair her türlü yönetim faaliyeti 10
yıl süreyle yönetici şirket tarafından gerçekleştirilir.
(2) 23/6/1965 tarihli ve 634
sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamında kat malikleri kurulu, ada
temsilciler kurulu ve toplu yapı temsilciler kuruluna ait yetkiler
İFM'de bulunan taşınmazlar açısından 10 yıl
süreyle yönetici şirket tarafından kullanılır.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Murat
Bakan
Muğla Antalya İzmir
Ali
Şeker Erkan
Aydın
İstanbul Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Bursa Milletvekili Sayın Erkan Aydın.
Buyurunuz Sayın
Aydın. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
338 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geçici 2nci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, buraya çıkan
bütün hatiplerimiz tek tek bahsetti, dediler ki: Bina yapmakla, oraya milyarca
dolar parayı harcamakla para gelmez. Para, güvenli yeri sever.
Şimdi, 2009 yılının 2 Ekim tarihli Resmî Gazetesinde bunu
yayımlamışsınız. O zaman 4,5 milyar TL hedef bütçe
koymuşsunuz; daha bitmeden, şu anda 3,5 milyar dolar para
gitmiş, daha ne kadar gideceği belli değil. Arada Varlık
Fonundaki şirketleri ipotek gösterip 1 milyar euro kredi çekmişsiniz.
Onun da 300 milyon dolarını orada batan, meşhur mankenlerle
gezen müteahhitlere verip kurtarmışsınız. Onları
çıkartıp daha sonra yeni bir 5li çetenin üyeleriyle buraya devam
etmişsiniz ama bir şeyi unutmuşsunuz, o ne? Burada hukuk
olmadan, yargının bağımsızlığı ve
tarafsızlığı olmadan, demokrasi olmadan, Yolsuzluk
Endeksinde 139 ülke içerisinde sondan 23üncü sıradan kurtulmadan bu para
buraya gelmez; isteseniz de gelmez, istemeseniz de gelmez. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, diğer
ülkeler bunu nasıl yapmış? Fotoğraflar gösterildi.
Kardeşim, bu insanlar daha önceden yüzde 60-70 seviyesinde
paralarını burada kullanırken bugün yüzde 30lara
düşmüş. Niye? Güvenmediği için. Çıkıp da kendi
insanına, Gezi davasında yargılananlara hakaret eden, kendi
yurttaşlarını ikinci sınıf vatandaş gören
Yargıya müdahale edip, içeriden çıkmasını engelleyip,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını yok sayıp,
aşağıdaki mahkemeler Anayasa Mahkemesinin kararını yok
sayıp karar verdiği sürece bu paranın buraya gelmesi
imkânsız.
Bir de bunun üzerine ne
yapıyorsunuz? Ankaradaki Merkez Bankasını, BDDKyi,
bankaların genel müdürlüklerini İstanbula taşıyorsunuz.
Şimdi, arkadaşlar, yüz yıl önce Atatürk neden gitmiş
oradaki devletin kurumlarını buraya getirmiş? Çünkü 30 Ekim
1918de Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla boğaza demirleyen
işgal kuvvetlerinin gemilerini gördükten sonra Geldikleri gibi giderler.
demiş ama boş da durmamış, önlem almış.
Demiş ki: Bir daha gelirlerse en azından Anadolunun ortasında
güvenli yere taşıyalım. Şimdi diyeceksiniz ki: Hangi
devirdeyiz kardeşim, işgal mi olur! Hemen yanı
başımızda, deniz komşumuzda savaş hâlâ devam ediyor;
yine, Egede bugün -açın haritayı- Kıbrıstan, Giritten,
Selanikten Atinaya kadar her taraf Amerikan üssüyle
donatılmış; güneyiniz de Kuzey Irak, Suriye, PYD/YPG ile
Amerikalılar ve destekledikleri terör örgütleriyle doldurulmuş yani
yüz yıl önceki plan aslında göz göre göre işliyor. Siz tutup
birilerine aktardığınız, birilerinin cebi dolsun diye
yaptığınız projelerle buradaki güvenli limandan gidip
hayaller ve başka rüyalar peşinde koşuyorsunuz, bu iş olmaz
arkadaşlar.
Eğer illa bir finans
projesi yapacaksanız halkın finansıyla ilgilenin, aile
ekonomisindeki finansla ilgilenin. Bütçe getirdiniz 20 Haziranda -işte,
birkaç gün sonra görüşeceğiz- 1 trilyon 750 milyarlık bütçe
beş ayda bitti; 1 trilyon 80 milyarlık ek bir bütçe geliyor yani
ikinci altı ay için yüzde 61 ek bütçe getirdiniz. Bu ne demek, biliyor
musunuz? Aslında biz enflasyonu yüzde 122 kabul ettik. demek kendi
elinizle ama TÜİK ne diyor? Yüzde 73,5; muhtemelen haziran sonunda da
Enflasyon yüzde 80 civarı. diyecek. Niye? Çünkü temmuzda zam
yapacaksınız; emekliye, memura, çalışanlara TÜİKin
verdiği yanlış rakamlarla zam vereceksiniz ama kendinize gelince
ek bütçede altı ay için yüzde 61 oranında bir artış
yapıyorsunuz. Bu vicdansızlıktır,
haksızlıktır, tüyü bitmemiş yetimin hakkını
yemektir. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bunu
daha fırsat varken düzeltin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla)
Toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERKAN AYDIN (Devamla)
Halkın ekonomisini de düşünün; ekmek 5 lira, birkaç güne kadar 6-7
lirayı bulacak. Önümüz bayram; ulaşım, otobüs, uçak
fiyatlarına yaklaşılmıyor. Bursada yaşayan Erzurumlu
-ki Bursada Erzurumlu çok fazla- 4 kişilik bir aile Gideyim,
bayramı Erzurumda geçireyim. dese gidiş geliş 6 bin lira
sadece yol parasına verecek, orada kalıp yediği içtiği
hariç. Dolayısıyla, ne yapıyor? Gidemiyor.
O yüzden, hayatın
gerçekleri ülke insanının finansı, onların
yaşadığı ekonomik sıkıntılara çözüm üretin;
birilerinin cebini dolduracak, farazi, hayalî işlerle
uğraşmayın diyorum. Siz bunları dikkate alın diye biz
bunları defalarca söylüyoruz, almazsanız da zaten seçim çok
yakın, ya kasımda ya haziranda geliyor gelmekte olan diyor,
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bülbül, buyurunuz efendim.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Nevşehir Milletvekili
Faruk Sarıaslanın 338 sıra sayılı Kanun Teklifinin
geçici 1inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Efendim, az önce, bu CHPli hatibimizin evvelinde konuşan Sayın
Cumhuriyet Halk Partili Milletvekili -yine, demin ifade etmiştik
aslında, meramımızı anlatmıştık ama tekrar
girmeye niye gerek duyulduysa- Galata bankerleri üzerinden Sultan Abdülhamit
Hanın ilk defa borçlanmaya başladığı,
borçlandığı iddiasıyla birtakım ifadelerde bulundu.
Bir defa, şimdi,
tarihten bahsediyorsak, burası bir tarih çalıştayı
değil ama en azından tarih şunu gerektirir, bu bilim şunu
gerektirir: Tabii ki eleştiriden veya günahlardan münezzeh değildir
bu tarihî kişilikler veya dönemler ancak, beğenelim veya
beğenmeyelim, buralardan bahsederken kesip biçmeden konuşmakta fayda
var veya doğrusunu anlatmakta fayda var. Hem bir kitap gösterip hem ilk
borçlanmayı yapanın Sultan Abdülhamit Han olduğunu ifade etmek
bir tenakuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Şimdi, borçlanmanın Tanzimat Döneminden itibaren
Osmanlı ekonomisi içerisinde söz konusu olmaya
başladığını ve bu borçlanma süreçlerinin ta
Düyun-ı Umumiyeye kadar vardığını bir tespit olarak
burada ifade etmek gerekiyor. Ayrıca, bunun ötesinde, ilk dış
borçlanmanın da Sultan Abdülaziz döneminde gerçekleştiğini,
1850'lere isabet ettiğini de ifade etmek gerekiyor. Ben söz almak
istemedim ama bunu da artık mecbur hissettiğim için aldım.
Midilli adalarına
Fransızların el koyma girişiminden bahsedildikten sonra o
girişimin, o işgal girişiminin nasıl ortadan
kaldırıldığını da keşke hatip burada ifade
etseydi. Sultan Abdülhamit Han'ın kendi mal varlığından o
borcu ödeyerek o işgali kaldırdığı gerçeğini de
Keşke Sultan Abdülhamit Han'ın fedakârlığını ve
bu noktadaki -efendime söyleyeyim- hakkını teslim ederek keşke
bu olsaydı, biz bunları görmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Burada derin tarihî tartışmalar yapmanın uygun
olmadığı kanaatindeyim, burada başka meseleleri
görüşüyoruz fakat en azından, birtakım atıflar
yapıldığı zaman onun hakkıyla, herhangi bir eksikliğe
maruz bırakılmadan bu atıfların ve bu beyanların
yapılmasında fayda görüyorum.
Teşekkür ederim.
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Başkanım, ben öyle demedim, yanlış
anlaşılma olmuş, şimdi anlatacağım.
BAŞKAN Ben yerinizden
size bir dakika vereceğim.
Buyurunuz.
46.-
Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Evet, şimdi, ben Abdülhamit döneminde ilk borçlanma
olmuştur. demedim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Başlamıştır. dediniz.
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Hayır, Abdülhamit dönemindeki almış
olduğu borçlardan bahsettim. İlk borçlanma
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Tutanağa bakın.
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Tutanakta yanlış anlaşılmış
olabilir, ilk borçlanmanın sonuçlarından sonra gelinen
aşamayı anlatmak için söyledim. Zaten bu borçlanma döneminin
başlangıç tarihi 1881 yılında yapılan
Burada daha
sonra Osmanlının vermiş olduğu tavizler var, bunlara
girmek istemedim. Yanlış anlaşılmasın, benim
söylediğim şu, özeti
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Efendim, 1839dan başlıyor.
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Sayın Başkanım, bir bitireyim isterseniz, bir
bitireyim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ama yanlış söylüyorsunuz.
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Şimdi, benim burada söylemek istediğim şu:
Tarih, geçmişi ne övmek ne de yermek için okunur; tarih geçmişten
ders almak için okunur. Şu anki Hükûmete dedim ki: Siz eğer böyle
borçlanmaya devam ederseniz, emir almaya devam edersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Osmanlı da ilk borçlandığında gelip
adalarının işgal edileceğini düşünmemişti,
kendilerinin Defterdarlığına el konulacağını
düşünmemişti. Biz bunlardan ders çıkaralım, o hatalara
düşmeyelim, sizin de yaptığınız işlemin
tamamı buna benzer. diye Türkiye Cumhuriyeti devletini uyardım,
Hükûmeti değil. Hükûmetin ne yaptığını artık
biliyoruz biz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve İstanbul Milletvekili
Abdullah Güler ile 61 Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi Kanunu
Teklifi (2/4478) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 338)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin geçici 2nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan belirlenen ibaresinin tespit edilen
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Dursun
Ataş İsmail
Koncuk
Eskişehir Kayseri Adana
Yasin
Öztürk Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Denizli Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 338
sıra sayılı Kanun Teklifinin geçici 2nci maddesi üzerine
İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Finans merkezleri, finansal
kurum ve kuruluşların yoğun olarak kümelendiği, fon arz ve
talebinin kesiştiği, yeni finansal piyasaların
varlığına olanak sağlayan yer olarak tarif edilmektedir.
İleri derecede ticari ve iletişim altyapısına sahip, ulusal
ve uluslararası menkul değerlerin alım satım işlerinin
yürütüldüğü bu merkezler, bir kent veya kentin bir bölgesi
şeklindedirler. Finansal merkezler, fon fazlalığı olanlar
ile fon ihtiyacı olanların uluslararası buluşma yeridir.
Önemli finans merkezleri,
ekonomisi güçlü ülkelerdeki şehirlere yerleşmektedir.
Uluslararası finans merkezlerinin olmazsa olmazı yabancı para
cinsinden finansal araç ihraç edebilme imkânı ve iyi işleyen bir
yabancı para piyasasıdır. Bir finans merkezinin
başarılı olabilmesi için ülkelerde aranan bazı özellikler
vardır; ülkenin ekonomik, politik, hukuksal ve finansal yapılarda
güvenilirliği, ülkenin uluslararası saygınlığı,
toplumsal yaşamın dengeli olması, hukuksal düzenlemenin orada
yaşayan yabancıların rahat edeceği nitelikte olması,
güven ve istikrarın bulunması bu kriterlerin belli başlılarıdır.
Finans merkezi kurulabilmesi
için 5 ana alanda rekabetçi olunması gerekiyor. Bunlar; iş
ortamı, beşerî sermaye, altyapı, finansal hizmetler sektörünün
gelişmişliği ve şehirlerin itibarıdır.
İş ortamının uygunluğu ise siyasi istikrarı,
hukukun üstünlüğünü, kurumsal ve düzenleyici çevreyi, makroekonomik
göstergelerin iyi olmasını ve maliyet, vergi avantajlarını
ifade ediyor.
Değerli milletvekilleri,
finansal merkezlerin çekim gücünü oluşturan bu faktörlerde, Türkiye,
diğer ülkelerle kıyaslandığında ortaya çıkan
tabloya bir göz atalım: Dünya Ekonomik Forumunun 2019 Küresel Rekabet
Endeksine göre, Türkiye, 144 ülke arasında 61inci sıradadır.
2021 Yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksinde ise 139 ülke
arasında 117nci sırayı almaktadır. 139 ülke arasında
133üncü sırada yer aldığımız Temel Haklar Endeksinde
ise ne yazık ki alt sıralardayız. Hükûmet Gücünün
Sınırlandırılması Endeksinde de sonlardayız,
2021 yılında 139 ülke arasında 134üncü sırayı
alabildik. Bir başka veri olan 2021 Yolsuzluk Algı Endeksine baktığımızda,
ülkemizin 180 ülke içerisinde 96ncı sırada olduğunu görüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
finansal merkezin cazibesini artıran önemli verilerden biri olan
beşerî sermayede Türkiye 38 OECD ülkesi arasında ne yazık ki
sondan 4üncü sıradadır. İstanbul, 2020de 111 finans merkezi içerisinde
kendine ancak 64üncü sırada yer bulabilmiştir. Türkiye'nin en
zayıf olduğu alanların başında hukuk ve insan
hakları gelmektedir. Finans kuruluşları evrensel hukukun en üst
düzeyde uygulandığı ülkeleri tercih ediyor. İstanbulun bu
kuruluşlar nezdinde çekici olabilmesi için şehircilik
anlayışı ile sosyal ve kültürel altyapısını
yeterli gelişmişlik düzeyine eriştirmemiz gerekiyor. Eğitim
düzeninin yüksekliği ile finans merkezleri arasında yakın bir
ilgi vardır. Türkiye PISA sıralamalarında alt sıralarda yer
alırken finans merkezlerine sahip Singapur, Çin, Estonya, Londranın
öğrencileri üst seviyelerde yer almaktadır. Türkiyede bir finans
merkezi kurulması yerindedir. Ülkenin bilinirliğini artıracak,
ekonomisini güçlendirecektir ama bu şartlarda olmaz. Tüm
konuşmacılar değindi, finans merkezleri belirli bir altyapı
gelişmişliğini gerektiriyor, bu şartları
gerçekleştirmeden Ben yaptım, oldu.yla finans merkezi
başarılı olur mu? Sonuç olsa olsa kaynak israfı olur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
Nitekim, bu binaların
yapılmasında ne kadar yolsuzluklar yapıldı ve ne kadar
paranın boşa harcandığını öğrenmiş
bulunuyoruz. Hükûmete düşen, istim arkadan gelsincesine Finans merkezini
açalım, sonra şartları düzeltiriz. demek yerine,
alışkanlıklarının devamı olan yandaşa,
eşe dosta çıkar sağlamak yerine önce finans merkezi olmak için
gereken koşulları sağlamalı, israftan vazgeçmeli;
koşullar oluştuktan sonra finans merkezi kendiliğinden
gelecektir. Yasa teklifinin geri çekilmesi gerekir.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Geçici 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici 2nci
madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
11inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yürürlük
MADDE 11- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinden itibaren yürürlüğe girer.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Murat
Bakan
Muğla Antalya İzmir
Erkan
Aydın İlhami
Özcan Aygun Ali
Şeker
Bursa Tekirdağ İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Sayın İlhami Özcan Aygun.
Buyurunuz Sayın Aygun.
(CHP sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin 11inci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ iktidarı
cumhuriyetin temel kurumlarını yok ederek, bozarak, yıkarak,
yağmalayarak ülkeyi büyük bir krize sokmaktadır. Merkez
Bankasının bağımsızlığının ortadan
kaldırılması, Devlet Planlama Teşkilatına son
verilmesi, TÜİKin gerçeklerden koparılması faiz sebep,
enflasyon sonuç inatlaşması ekonomiyi çökertmiş,
halkımızı yoksullaştırmıştır. Cumhur İttifakı
sayesinde Türk lirası değer kaybetme rekoru
kırmıştır. Motorine bir yılda yüzde 320 oranında
zam, gübreye yüzde 500 zam gelmiştir. Taksiciler, servisçiler kontak
kapatma eylemleri yapmakta, gıdaya günlük zamlar gelmekte, çiftçimiz
üretim yapamaz hâle gelmektedir. Vatandaş artık taneyle sebze alamaz
hâle gelmiştir sayenizde.
Sayın Başkan,
değerli vekiller; AK PARTİde ise akıl tutulması
açıklamalar gelmektedir. AK PARTİ Genel Başkan Vekili Numan
Kurtulmuş Eski dönemde maalesef Türk lirası çok değerliydi, 1
dolar 1,20 TLye tekabül ediyordu. diyordu. Tam bir kara mizah aslında, absürtlük
rekorları kırıyorsunuz. Millet size yakında bir
Osmanlı tokadı atacak ki siz de ne olduğunu
anlayamayacaksınız diyorum. Türkiye daha önce kendi
parasının değerinden yakınan siyasetçilere denk
gelmemişti. Türkiyeyi bu kara düzenden ve aklını yitirmiş
siyasetçilerden, Cumhur İttifakından en yakın zamanda
sandık geldiğinde kurtaracağız. Halkımızın
alım gücünü yükseltip Türk lirasını hak ettiği değere
Millet İttifakıyla birlikte kavuşturacağız. Türk
lirası bu kadar dip durumdayken İstanbulun küresel finans merkezi
olması acaba sizce mümkün mü? Dünyanın en önemli finans merkezleri
Londra, New York, Singapur, Hong Kong, Zürih, Cenevre, Tokyo, Şikago,
Frankfurt diye sıralanırken; bu ülkelerde dolar, avro, İsviçre
frangı, Japon yeni gibi güçlü paralar varken İstanbulun finans
merkezi hâline gelmesi için medyanın özgür olması, hukuk
üstünlüğünün ve yargı
bağımsızlığının sağlanması, insan
haklarının en iyi düzeyde olması ve yolsuzlukla mücadelede ivme
sağlamış olmamız gerekiyor ama nerede? Maalesef bunlar
ortada yok. Aksine, seçim yaklaşırken vatandaş gerçeği
öğrenmesin diye siz sansür yasalarını Parlamentoya
getiriyorsunuz. Finans merkezi olmak güven ve istikrar gerektirir. Dün kara
dediğinize bugün ak diyemezsiniz. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap
Emirlikleri örneklerinde olduğu gibi nasıl bir U dönüşü
yaptığınızı bütün halkımız biliyor. Para
için ülkenin itibarını nasıl yerle bir ettiğinizi de dünya
görmüş durumdadır. Bu şartlarda yabancı sermaye gelmez,
gelmediği gibi olan da ülkemizden kaçar ve kaçmıştır.
Nitekim, tam altı ayda 4,6 milyar dolar yabancı para ülkemizden
çıkmış, son bir buçuk yıl içinde de para
çıkışı tam 11 kat artmıştır. Unutmayın,
istikrar yoksa merkez olamazsınız, yabancı sermayeyi de
çekemezsiniz. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, SPK, BDDK, Ziraat
Bankası, Vakıfbank gibi kurumları zorla İstanbula götürüp
işi çözemezsiniz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ, tarımda kendi kendine yeten
bir ülke olan Türkiyenin tarımını da dibe çökertti; şimdi
sıra geldi, finansımızı da dibe çökerttiler. Sizce acaba
tarımda başarı var mı, merak ediyorum. Toprak Mahsulleri
Ofisi, AK PARTİ öncesi ve AK PARTİ sonrası olmak üzere iki dönem
yaşamıştır. Nasıl mı? Çiftçinin kara gün dostu
olan Toprak Mahsulleri Ofisi, 2006 yılında yüzde 99,9 iç alım
yani kendi çiftçisinden alım yaparken şimdi geldiği noktada
yüzde 81ini dışarıdan alıyor; o zaman yüzde 0,1i
dışarıdandı, şimdi yüzde 81i, yani siz çiftçiyi
bitirdiğiniz gibi ekonomiyi de bitirdiniz.
İki sene önce yerli ve
millî bir traktör olarak elektrikli traktörü şaşaalı bir
şekilde alanlara sürdünüz, Sayın Cumhurbaşkanı
galoşlar çekti, traktörün önünde fotoğraflar verdi ama gelinen
noktada Tarım Bakanı dedi ki: Böyle bir işimiz yok. Soru
önergesi verdim, arkadaşlar, şaşırdım; halkın oylarıyla
seçilmiş bir milletvekiline Meclis Başkanı tarafından
sansür uygulandı. Diyor ki: Bunları soramazsınız. Siz bunu
sorgulayamazsınız, buna cevap arayamazsınız.
İşte, milletvekiline gelen nokta bu,
karşılaştığım nokta bu. Yani siz sansürlemeyi,
karartmayı çok iyi başarıyorsunuz ama az kaldı,
gidiyorsunuz.
Evet, ülkemiz
yağmalanıyor ve gittikçe de zorlanıyoruz. Küresel iklim
aldı başını gidiyor ve kendi ilim Tekirdağda da
sıkıntılarımız var. Nasıl mı? Hava
kirliliği ve çevre kirliliğinde Tekirdağ Marmarada 4üncü
sırada; evet, ilk 4e geldi. Nasıl geldi? Fabrikalardan çıkan
dumanlarla, kalitesiz linyit kömürlerinin kullanılmasıyla
Tekirdağ halkı şu anda zehir soluyor ve Tekirdağdaki
vatandaşlarımız şu anda kanserden hayatlarını
kaybediyorlar, aynı Türkiye'de olduğu gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Diyoruz ki Çevre Bakanına: Ya, boş işlerle
uğraşmayın, gelin, çevrenin gerçek sorunlarında,
insanların sağlığını ilgilendiren konularda
çalışın. Tekirdağda bir Çevre İl Müdürü var, varsa
yoksa Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi ama fabrikalara geldiği
zaman, dereleri zehirleyen o kurumlara geldiği zaman hiçbir iş yok.
Bizim yerellerdeki hizmet noktalarımız olan belediyelerimizden
elinizi çekin diyorum.
Evet, bugün çok özel bir gün,
bugün Amasya Genelgesinin 103üncü yıl dönümü. Kurucu önderimiz Atatürk
önderliğinde bu genelgede ne denilmişti değerli
milletvekillerim: Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı
kurtaracaktır. Evet, karar günü geliyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Millet, geleceğini bu iktidardan yakın zamanda
kurtaracak diyor, bu güzel topraklara güneşin geleceği günler
yakındır diyor ve geliyor gelmekte olan diyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 11: Bu kanun
yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.
İmam
Taşçıer Mahmut
Toğrul Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Diyarbakır Gaziantep Kocaeli
Murat
Sarısaç Şevin
Coşkun Erol
Katırcıoğlu
Van Muş İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Van Milletvekili Sayın Murat Sarısaç.
Buyurunuz Sayın
Sarısaç. (HDP sıralarından alkışlar)
MURAT SARISAÇ (Van)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tüm
halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Evet, hukuksuz mudur, hukuk
ilkeleri dâhilinde midir bilmiyorum ama bugün size biraz hukuk
dışılıktan bahsetmek istiyorum. Birilerini terörist
olarak kodlamak onlarla hem çatışma ilişkisi tesis etmektir hem
de terörist olarak kodladığınız kişileri hukukun
dışına itme olanaklarınız da artar. Tıpkı
Amerikanın Guatemaladaki yeri gibi yani kendi hukukundan uzak tutmak
için, kendi hukukuyla mesul olmamak için bütün herkesi terörist ilan edip
gidip orada işkenceye maruz bıraktığı gibi. Yine,
hukuk dışına itilmiş bir bölgede orada yaşayan herkes
siyasal, hukuksal bakımdan insani varlıklar olarak değil,
hukukun dışına itilmiş ve dolayısıyla her
kötülüğün yapılabileceği insanlar olarak algılanır.
Yine, aynı şekilde, hukukun uygulanmadığı yer kolluk
kuvvetinin ve bürokratların keyfiyetine kalmış bir bölge hâline
gelir. Ki bunu söylediğimde bile yer ismi söylemeye gerek yok, en çok
muzdarip olan halklardan bir tanesi Kürt halkıdır. Kürt halkı
yüz yıldır hukuk dışı bir şekilde muamele görüyor
yani hiçbir hukuka tabi değil. AKPden önce şaki ve
eşkıya olarak adlandırılıyordu, hukuk
dışında bırakılıyordu; AKPden sonra da
teröristler olarak adlandırılıp her türlü hukuksuzluğa
maruz kalıyor. Ve şöyle düşünün: Eleştirdiğimiz,
yıllardır karşı çıktığımız 82
darbe anayasasına bile bizi muhtaç edecek bir hâle getirdiniz. 82
Anayasasının hukukundan bile faydalanamayacak bir durumdayız
şu an, bunu da yapan AKP Hükûmetidir.
Evet, Kürtler yüz
yıldır hukuk dışı bir halk. Şöyle düşünün:
Bir anneye çocuğunun kemikleri kargoyla gönderiliyor, kargo kutusuyla
gönderiliyor. Bir anne, Emine Şenyaşar; eşi ve çocukları
AKP vekillerinin akrabası tarafından öldürülmesine rağmen Emine
annenin çocuğu yine yakalanıyor ve Emine anne hakkında onlarca
dava açılıyor. Yine, aynı şekilde, Makbule Özer ve eşi
Hadi Özer; biri 79, biri 80 yaşında olmasına rağmen, birçok
sağlık sorunu yaşamalarına rağmen tutuklanıp
cezaevine atılıyorlar. Yine, Kürtlerin ulusal rengi olan
(x) düğününde taktığı
için damat anında gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor
ve bunları haber yapan gazeteciler Sen niye haber yaptın? denilerek
Sen niye köyüne gittin? denilerek cezaevlerine atılıyor. Evet,
bunlar hukuksal ama bir de Kürtlerin şöyle bir sorunu var yani sadece
ulusal ve evrensel hukuk dışına itilen bir toplum değil
Kürt halkı, ayrıyeten Allahın ve İslamın hukukunun
da dışına atılıyor. Örneği de şudur:
Biliyorsunuz, geçen sefer de burada anlattım. Yine, Mehmet Zeki Çelebinin
cenazesi getirildiğinde defnettirilmemişti Sadece 15 kişi
gidebilir, başka kimse katılamaz, gece defnetmek
zorundasınız. demişlerdi. Eğer defin yapmak, bir cenazeyi
kendi inancıyla defnetmek bütün dinlerde, bütün inançlarda, bütün hukukta
uygun bir şeyse, buna karışılamıyorsa, o zaman siz
karışıyorsanız Kürtleri Allahın ve İslamın
hukukunun dışına da itiyorsunuz demektir.
Bir de -biliyorsunuz, zaman
yetersiz olduğu için- özellikle, şu hukukun dışına
bırakma yani bürokratların ve kolluk güçlerinin keyfî müdahale
ettiği illerin başında da Van geliyor. Yine belki görüntülerde
görmüşsünüzdür. Vanda Başkale Xaşkan köyüne 200 askerle beraber
gidilip bir yurttaş yaka paça gözaltına alındı,
gözaltı sırasında da eşine, çocuklarına, oradaki
kadınlara darp uygulandı ve sadece 400 kovan orada toplandı.
Hani halkımız yoksulluktan dolayı domatesin fiyatını
soruyordu ya ve siz Bir mermi ne kadardır, biliyor musunuz? diye
Evet,
o bir mermi yani halkın domatesiyle alınan o bir mermi bizim
üzerimize sıkılıyor işte orada. Ve kamuoyunda büyük bir
tepki oluştu bu olayı görünce çünkü bu olay eğer İsrailde
Filistine karşı uygulanmış olsaydı eminim ki bugün
iktidar ne İsrailin faşistliğini bırakmış
olacaktı ne siyonizmini ama burada olunca -çünkü Kürtler hukuk
dışı ya- her şey Kürtlere yapılabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT SARISAÇ (Devamla)
Valilik bu tepkilerden sonra bir açıklama yaptı ve
açıklaması da -nasıl videoyu paylaştık- trollerin bize
söylediğinin aynısıydı. Tamamen gerçeğe
aykırı bir şekilde ki biliyorsunuz daha önce de yine 4 Kürt
yurttaş işkenceye uğratılmıştı, hatta Mustafa
Yeneroğlu daha AKPdeyken bunu dile getirmişti, işkence
olduğunu. Valilik o zaman da Bunları tutukladık ve
suçlarını itiraf ettiler. demişti ama mahkeme tarafından
onların yalan söylediği tescillenmişti. Yine, 2 Kürtün
helikopterden atılması olayında da yine Vali bu açıklamayı
yapmış Güvenli bir şekilde alındı. demişti ama
Servet Turgut yaşamını yitirmişti, yine, Osman Şiban
da hafızasını yitirmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MURAT SARISAÇ (Devamla)
Bitiriyorum.
BAŞKAN
Tamamlayın.
MURAT SARISAÇ (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım.
Valilik burada direkt iktidarın
Kürtler üzerinde uygulamış olduğu politikaların bire bir
yürütücüsüdür orada ama eğer gerçekten birazcık meslek etiği
varsa bu olaydan sonra o Vali bir saniye bile orada durmaz ki
olmadığını biliyorum, duracağını da
biliyorum ama sadece şunu söylemek istiyorum: Evet, Kürtlere iktidar
tarafından uygulanan bu politikalar aslında Kürtleri yine zorunlu bir
göçe mecbur bırakma girişimleridir, bir konsepttir ama
halkımız toprağını seviyor, toprağına sahip
çıkıyor. Yani ne sizin Akrepleriniz, ne silahlarınız, ne
mermileriniz Kürt halkını kendi topraklarından asla
ettiremeyecektir. Bizler de her şekilde halkımızın
yanındayız.
Bütün
halklarımızı tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 11inci
madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 12: Bu kanun hükümleri
Cumhurbaşkanlığınca yürütülür.
İmam
Taşçıer Ömer
Faruk Gergerlioğlu Mahmut
Toğrul
Diyarbakır Kocaeli Gaziantep
Erol
Katırcıoğlu Şevin
Coşkun
İstanbul Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Muş Milletvekili Sayın Şevin Coşkun.
Buyurunuz Sayın
Coşkun. (HDP sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN
(Muş) - Sayın başkan, değerli milletvekilleri; 12nci madde
üzerine söz aldım, Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun teklifinden de anlaşıldığı gibi
iktidarın derdi sermaye ve zenginlerdir. Halkların derdi ise geçim
sıkıntısı, hayat pahalılığı,
işsizlik, açlık, yoksulluktur. Yurttaşların ekmek alacak
parası yokken; çiftçi tarlasına tohum, gübre alamazken iktidar bu
düzenlemeyle büyük yerli ve yabancı şirketlerin finansman
sorunlarını çözmek için bir finans merkezi yaratmaya
çalışıyor. Bu düzenlemeyle oluşturulmak istenen finans
merkezi sonuçta bir grup sermayedarın kârına kâr katacak bir
düzenleme olacaktır. Evet, ekonomik büyüme için özellikle yabancı
sermayeye ihtiyaç var ama ülkeye finans ve yabancının gelmesi
şaşaalı bir inşaat projesiyle değil ancak demokrasi,
hukuk ve ekonomik istikrarla mümkün olur.
Değerli milletvekilleri,
ülkede çoklu bir kriz bulunmaktadır. Bu krizlerin sonucunda milyonlarca
yurttaş açlıkla, yoksullukla mücadele etmektedir. Asgari ücretle
çalışan milyonlarca emekçi açlık sınırının
altında yaşamaktadır. Açlık sınırı 6 bin
TLnin üzerindedir, yoksulluk sınırı 19.602 liraya
yükselmiştir. Altı ay önce yapılan yüzde 50 zamla 4.250 TL olan
asgari ücret bugün yoksulluk sınırının 5 kat
altındadır. İktidar bu zamla övünürken yeni zam için temmuz
ayını işaret etmişti ancak Cumhurbaşkanı zam için
2023ün Ocak ayının beklenilmesi gerektiğini ifade etti. Asgari
ücretin altı ay daha sabit kalması kabul edilebilir değildir.
TÜİKe göre yüzde 73, Enflasyon Araştırma Grubuna göre ise yüzde
160 olan enflasyon karşısında asgari ücretle çalışan
10 milyon emekçinin dayanacak gücü kalmadı. İğneden ipliğe
zamların ardı arkası kesilmiyor. Son dört yılda
elektriğe yüzde 250, doğal gaza yüzde 150, mutfak tüpüne yüzde 200ün
üzerinde zam yapılmıştır; ekmeğin fiyatı yüzde
200, ayçiçeği yağının fiyatı yüzde 300,
akaryakıtın fiyatı yüzde 275 seviyelerinde zamlanmıştır;
gübre fiyatı ise son bir senede yaklaşık 6-7 kat
artmıştır.
Fiyat
artışlarının en çok etkilendiği kesimlerden biri de
çiftçilerdir. TÜİKe göre tarımsal girdi fiyatları
yıllık bazda yüzde 105,7 artmıştır, çiftçi artık
üretim yapamamaktadır. AKPnin yirmi yıllık iktidarında
tarım ve hayvancılık bitme noktasına getirilmiştir. En
açık örneği seçim bölgem Muştur. Yüzde 80i tarım ve
hayvancılığa elverişli olan Muş, bugün, en yoksul, en
işsiz kentlerden biridir. Bu da yetmezmiş gibi, kentte uygulanan yayla
ve mera yasaklarıyla hayvancılık yapılamamaktadır.
Tarım ve Orman Bakanlığının verilere göre, kentteki
tarla üretim alanı 2002 yılına göre dörtte 1 oranında
düşmüştür. Kentte sadece fasulyenin üretimi 2005te 4.355 ton iken
2020de yüzde 50 düşüşle bu üretim 2 bin tona düşmüştür;
2020de kuru soğan üretimi 200 tona düşmüştür. Çiftçi
tarlasını ekebilmek için borç altına girmektedir ancak
ürettiği de borcunu karşılayamamaktadır. İktidar, yürüttüğü
yanlış politikalarla çiftçiyi borca mahkûm etmektedir. Bugün, ülkede
çiftçinin borcu 200 milyar TLyi geçmiştir. Tüm bunların sonucunda
Türkiyede yaşanan gıda krizi de her geçen gün derinleşmektedir,
yurttaşlar gıdaya artık erişememektedir.
Değerli milletvekilleri,
iktidarın yönetememe krizinin etkilerini en derin yaşayan kesimlerden
biri de kadınlardır. Bugün, binlerce kadın, yoksulluk nedeniyle
evlerini, yaşam alanlarını terk ederek başka kentlere
mevsimlik tarım işçiliği yapmak için göç etmektedir. Mevsimlik
tarım işçisi kadınlar emek sömürüsüne maruz kalmaktadır.
Ulaşım, beslenme, barınma, eğitim ve sağlık gibi
konularda ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Adanada günde on beş
saat 90 TLye çalışan mevsimlik işçilerin
çadırlarını geçen hafta su basmıştı, aileler
büyük bir mağduriyet yaşadı. Kadınların, gençlerin, işçilerin,
yoksulların, emekçilerin geleceği üzerine kurduğunuz bu düzen
son bulacaktır; kaybeden siz, kazanan halklar olacaktır.
Genel Kurulu
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 338
sıra sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu Teklifinin
12nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yürütme
MADDE
12- (1) Bu Kanun hükümleri Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Süleyman
Girgin Caviz
Arı Murat
Bakan
Muğla Antalya İzmir
Ali
Şeker Erkan
Aydın Özcan
Purçu
İstanbul Bursa İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, İzmir Milletvekili Sayın Özcan Purçu.
Buyurunuz Sayın Purçu.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri, sevgili
vatandaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Finans Merkezi
Kanunu Teklifi resmen kutuplarda buzdolabı fabrikası açma
girişiminiz gibi. Hükûmet vatandaşın güncel sorunuyla ilgili bir
çalışma hiç başlatmış mı ya? Çiftçinin hâli
belli, esnafın hâli belli, vatandaş yoksulluktan inim inim
kırılıyor; siz -hiç alakası olmayan, bir hayal ürünü- ne
ekonomiye katkısı olacak ne vatandaşa katkısı olacak
ne de ülkeye katkısı olacak bir kanun teklifiyle bu saatte bizim
karşımıza çıkıyorsunuz. Ülkenin gündemiyle hiç
alakanız yok. Sokakları bir gezin de vatandaşın hâlini,
esnafın hâlini, çiftçinin hâlini, yatırımcının hâlini
bir görün bakalım. Allah aşkınıza, Hükûmet elektrik fiyatlarının
artışıyla ilgili, bu elektrik fiyatlarının
düzenlenmesiyle ilgili, mazot fiyatlarının, benzin
fiyatlarının düşürülmesiyle ilgili bir teklifle hiç geliyor mu
şuraya ya? İşte, ondan diyorum, ülkenin gündemiyle hiç
alakanız yok. Ülke yansın bakalım, ülke uçuruma sürüklensin;
sizin keyfiniz rahat zaten, sıkıntı yok, vatandaş ne olursu
olsun. Gelin, bir görün bakalım vatandaşın hâlini beyler, gelin
bir görün. (CHP sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Pazara çıkıyor musunuz? Pazara, çarşıya çıkın
bakalım, bir asgari ücretli evinin kirasını ödeyebiliyor mu?
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Asgari ücretten vergiyi indirdik.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Bir
görün bakalım elektriğini, suyunu ödeyebiliyor mu, bir görün
bakalım. Bu elektrik fiyatlarının sebebini açıklayan bir
hükûmet yetkilisi gelsin bakalım, şu kürsüde, vatandaşa, niye
elektrik fiyatları artıyor, niye mazot fiyatları durmadan
artıyor bir açıklasın. Bir an önce seçim gelecek, gideceksiniz,
bu ülke de refaha kavuşacak Cumhuriyet Halk Partisinin, Millet
İttifakının iktidarıyla.
Şimdi, size başka
bir konudan bahsedeceğim: İstanbul Ataşehirde Roman
mahallesinde bir düğün oluyor, Terörle Mücadele şubeden polisler
geliyor Roman mahallesindeki düğüne, diyor ki: Burada bu düğünü
yapamazsınız ey Romanlar. Gideceksiniz, düğün salonunda
yapacaksınız. Bizimkiler de gariban Biz burada
yapacağız. diyor. Vay efendim, bunu sen mi söyledin? Ondan sonra,
orada Kenan diye bir amir Ulan -tövbe haşa- buranın Allahı
benim lan. diyor. Alıyor bu Romanları, tutukluyor, içeriye
atıyor; yer misin yemez misin? Ataşehir Emniyetinde yer misin
dayakları yemez misin? Dişler kırılıyor, gözler
morartılıyor, dudaklar patlıyor, kollar
kırılıyor, işkence üstüne işkence; bir de Terörle
Mücadele şubede yapılıyor. Ya, Roman mahallesinin terörle ne
alakası var ya? Onu oraya gönderen Emniyet Müdürünün Allah
belasını versin! (CHP sıralarından alkışlar)
Romanları her şeyle sınayabilirsiniz ama ülkesine ihanetle;
vatanına, milletine, bayrağına ihanetle
suçlayamazsınız. Bunu yapan Emniyet Müdürü ve Kenan denen polis. Bu
konuyla ilgili İçişleri Bakanı gerekeni yapsın. Ben
İlçe Emniyet Müdürünü aradım, bana diyor ki: Sen beni niye
arıyorsun ya! Küstahlığa bak! Ben Türkiye Cumhuriyetinin
Milletvekiliyim, ben ararım; vatandaşın sorunu için, bilgi almak
için ararım. Hangi hakla bana Sen arayamazsın beni! diyor ya! Türk
milletinin, şerefli Türk polisinin bir üyesi; böyle kendini bilmez, böyle
davranamaz arkadaş! Polis teşkilatı şerefli bir
teşkilattır, içinizdeki çürük elmaları ayıklayın! Ne
demek ya Roman mahallesine Terörle Mücadele şubesinin gidip düğün basması
ya, ne alakası var ya!
Tekrar söylüyorum: Bizi her
şeyle sınayabilirsiniz ama bu vatana
bağlılığımızla; devletimize, milletimize
bağlılığımızla kimse sınayamaz arkadaş!
(CHP sıralarından alkışlar) Vatanımız için her
şeyi yaparız.
Yalnız, şunu söyleyeyim:
Daha öncesinde de gene Ataşehirde bir Roman çocuğunu döverek resmen
çöplüğe ölü diye attılar. Biz devletimize, milletimize zeval
gelmesin, polisimizin saygınlığı gitmesin diye şu
kürsüde konuşmadık ya! Ama yeter ya! Roman mahalleleri tatbikat bölgesi
gibi oldu ya, Türkiyenin her yerinden bize işkence
fotoğrafları
Aha, işte, bu da raporlar bakın. Resul
Bayır diye adamı
Aha, işte, bu da devlet hastanesinin raporu;
ne ağız kaldı ne diş kaldı ya! Bir Roman mahallesinde
düğün olacak diye, ne demek bu ya!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Purçu.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) -
Lütfen polis teşkilatımızın o şerefli durumuna kimse
leke getirmesin. Biz polisimizi de askerimizi de seviyoruz;
bağrımıza basıyoruz ya! Bizim çocuklarımız askere
davulla zurnayla gidiyor ya; bu ülkeyi bu kadar seviyoruz, bize bunu mu reva
görüyorlar ya! Söylüyorum Bakanlığa, bizim mahallemize Terörle
Mücadele ekibini göndermeyin arkadaş, kimi gönderirseniz gönderin. Allah
aşkına, size söylüyorum tekrar, Ataşehir İlçe Emniyet
Müdürü gönderdi, küstahça da cevap veriyor, bir de o Kenan denen amir midir
nedir Romanların benden çekeceği var. diyor. O polisi de oradan
almazsanız asli görevinizi yapmamış oluyorsunuz.
Hepinize saygılar
sevgiler sunuyorum. İyi akşamlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde
kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik sistemle yapılmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen milletvekillerinin oy pusulalarını oylama için verilen süre
içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN 338 sıra
sayılı Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ile 61 Milletvekilinin İstanbul Finans Merkezi
Kanunu Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 303
Kabul : 241
Ret : 62 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
İshak Gazel Sevda
Erdan Kılıç
Kütahya İzmir
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
22.57
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106ncı Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
2nci sırada yer alan
340 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir, İstanbul Milletvekili Feti
Yıldız ve 64 Milletvekilinin Basın Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4471) ile Dijital Mecralar Komisyonu ve Adalet Komisyonu
Raporlarının (S. Sayısı: 340)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
konu bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 23 Haziran 2022 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
23.08