TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

111’inci Birleşim

1 Temmuz 2022 Cuma

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ

III.- GELEN KÂĞITLAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu’nun, İzmir’in çevre sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, hekimlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın, cumhuriyetin 100’üncü yılı ve Türkiye’nin geleceğine ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’na, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nün NATO Liderler Zirvesi’nin ilk gününün ardından yaptığı açıklamaya ve asgari ücretlilerin beklentisine ilişkin açıklaması

2.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Sivas katliamının yıl dönümüne, Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Yemişli (Enhil) Mahallesi’nde Süryanilere ait mezarların tahrip edilmesine ve Kobane davasına ilişkin açıklaması

3.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, AKP Genel Başkanının açıkladığı asgari ücret zammına ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

5.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu’nun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

6.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu’nun yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

7.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu’nun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İçişleri Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde ve ara vermede bulunduğu dönemde çalışabilmesine dair talebinin uygun görüldüğüne ilişkin tezkeresi (3/2010)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine, 346 Sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin 1 veya 2 Temmuz 2022 tarihli birleşimlerde tamamlanması hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Anayasa’nın 93’üncü ve İç Tüzük’ün 5’inci maddelerine göre 1 Ekim 2022 Cumartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere tatile girmesine ve 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

 

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İzmir Milletvekili Hamza Dağ ve 11 Milletvekilinin Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4528) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 345)

2.- Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 53 Milletvekilinin Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4527) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 346)

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Konya Milletvekili Abdüllatif Şener’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, 27’nci Yasama Dönemi Beşinci Yasama Yılında emeği geçen tüm milletvekillerine, Grup Başkan Vekillerine, Başkanlık Divanı üyelerine ve idari teşkilatın tüm çalışanlarına teşekkür ettiğine, kendilerinin ve aziz milletin Kurban Bayramı’nı tebrik ettiğine ilişkin konuşması

XI.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 345) Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin oylaması

2.- (S. Sayısı: 346) Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin oylaması

1 Temmuz 2022 Cuma

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, İzmir’in çevre sorunları hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Hasan Kalyoncu’nun.

Buyurun Sayın Kalyoncu. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu’nun, İzmir’in çevre sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

HASAN KALYONCU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem İzmir'in çevre sorunları hakkında gündem dışı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Küresel ısınma ve iklim değişikliği hayatın her alanını olduğu gibi şehirlerimizi de olumsuz etkilemektedir. Bu şehirlerimiz arasında Ege'nin incisi İzmir ön sıralarda yer almaktadır. İzmir, Mustafa Kemal Atatürk'ün ifadesiyle “Kırk asırlık Türk yurdudur.” ve bugün birçok sorunla boğuşmaktadır.

Daha önceki konuşmalarımda da ifade ettiğim gibi bütün belediyeler önceliklerini altyapıya yönlendirmeli ve iklim değişikliği etkilerini en aza indirecek çalışmalar yapmalıdır. Bu bağlamda, İzmir ele alındığında, ilk olarak akla gelen, körfezin kirlenmesi ve bugünlerde tartışılan koku problemidir. Havalar ısındıkça kimyasal reaksiyonlar hızlanacağından çöplük ve kanalizasyon sistemlerinin geçtiği alanlarda koku problemleri artarak devam edecektir. Özellikle arıtma tesisi çevrelerinde koku problemi daha büyük sorunlara neden olacaktır. Birçok ilimizde olduğu gibi İzmir'de de kanalizasyon sistemi ile yağmur suyu kanalları birbirinden ayrılamamıştır. Bu sebeple, özellikle yağışlı havalarda atık su arıtma tesisleri aşırı yükten dolayı çalışamamakta ve atık sular alıcı ortama arıtılmadan bırakılmaktadır. Arıtma tesislerinin etkin çalışmaması, modernize edilmemesi sebebiyle atık su arıtımı hakkıyla yapılamamakta, dolayısıyla alıcı ortam kirletilmektedir. İzmir Körfezi'ni kirleten kaynaklardan biri budur. Diğeri ise körfeze giren yüzeysel kaynakların ve akarsuların getirdiği kirlilik yüküdür. Ayrıca “yayılı kaynaklar” olarak nitelendirilen tarım alanlarından özellikle yağışlı zamanlarda gelen sular da kirlenmeye sebebiyet vermekte ve körfezdeki organik yükü artırmaktadır. Sonuç olarak, kirlenmeden kaynaklı koku problemi halkımızı çok fazla rahatsız etmektedir. Durum böyle devam ederse İzmir Körfezi’nde Marmara Denizi’ndeki gibi olayların görülmesi beklenmelidir. İzmir Körfezi’nde deniz marulunun artışı da arıtma tesislerinin iyi çalışmamasından kaynaklanmaktadır. İzmir Körfezi’nde ekosistem bozulmuş olup birçok yeni sorunun kaynağı durumuna gelecektir. Bugünlerde İzmir Körfezi’nde dip çamuru temizliği planlanmaktadır fakat kirletici kaynakları ortadan kaldırmadan yapılacak dip temizliği bir çözüm olmayacaktır. Günden güne İzmir Körfezi’nin kirliliği ve yol açtığı sorunlar artmaktadır.

Bunların yanında, hâlâ planlanmakta olan, Küçük Menderes havzasında, Bakırçay havzasında, Gediz havzasında yapılacak atık su arıtma tesislerinin bir an önce yapılması ve faaliyete geçirilmesi gerekmektedir. Mesela Kınık ilçesinin kanalizasyonunun Bakırçay’a deşarjına derhâl son verilmelidir. Var olan akarsularımız tarımsal sulamada kullanıldığı için kirlilik insan sağlığını doğrudan tehdit etmektedir.

Sayın milletvekilleri, İzmir’in en önemli içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı’na kanalizasyon girişleri bilinmektedir ve aşırı yağışlarla bu olay daha da büyümektedir. Bu kirleticilerin bir an önce kontrol altına alınması gerekmektedir. Yoksa yakın gelecekte Tahtalı Barajı içme suyu havzası olmaktan çıkacaktır. İzmir'in içme suyu korunmalı ve vatandaşlarımıza temiz su sunulmalıdır.

Bunun yanında, İzmir ilinde, kayıtlara göre, kanalizasyona bağlı olmayan 87 bin foseptik mevcut olup bunlardan sadece 8.895 adedi sızdırmasızdır; diğerlerinin durumuyla ilgili bir envanter yoktur, bu foseptiklerin tarıma, çevreye ve insan sağlığına etkilerinin olup olmadığı da bilinmemektedir.

Bunların yanında, çöp depo alanlarında da büyük problemler vardır. Harmandalı çöplüğünde birçok problem varken son olarak basına yansıyan bilgilere göre, Çeşme Belediyesi çöplerini hukuksuz bir şekilde Alaçatı eski çöp alanında depolamaktadır. Süreç böyle devam ederse güzel İzmir’imizin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN KALYONCU (Devamla) – Başkanım…

BAŞKAN – Bir dakikaları kaldırdık.

HASAN KALYONCU (Devamla) – Peki, teşekkür ediyorum Başkanım.

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim.

HASAN KALYONCU (Devamla) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Bugün bir dakika taleplerini de karşılamayacağız. Grup Başkan Vekilleriyle yaptığımız dünkü değerlendirmede bu sonuca varıldı.

Gündem dışı ikinci söz, hekimlerin sorunları hakkında söz isteyen Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, hekimlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Sağlıkta gelinen, yirmi yıllık AK PARTİ devrisaadetinde gelinen son nokta bu. Bir hekim arkadaş, meslektaşım Urfa Viranşehir'de diplomasını yırtıyor; sağlıkta geldiğimiz son nokta değerli arkadaşlar. Annesinin bir açıklaması var, onu söylemek istiyorum, okumak istiyorum: “El bebek büyüttüğüm, bir fiske atmadığım, büyütüp doktor ettiğim oğlumun bugün 8 kişi tarafından linç edilmeye çalışıldığı videoları izledim. 4 doktor annesiyim, yüreğim kaldırmıyor, hesabını kim verecek?” Hesabını sosyal medya verdi, hesabını Twitter hesapları verdi, Facebook verdi ve tutuksuz yargılanan şahıslar şu anda dışarıdalar. Hekim arkadaşımız diplomasını yırttı, Sağlık Bakanı “tweet” attı -zaten sağlık camiası “tweet Bakanı” olarak tanıyor kendisini- ve sonunda olan şey şu, Sağlık Bakanının Şeyhmus kardeşimize söylediği şey şu: “TUS sınavına gir kardeşim.” diyor. Uzmanlar dayak yemiyor mu, uzmanlar dövülmüyor mu, uzmanlar bıçaklanmıyor mu, uzmanlar öldürülmüyor mu? Sağlıkta geldiğiniz son nokta bu.

Peki, buraya nasıl geldik? Sayın AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dedi ki: “Giderlerse gitsinler.” Aynı Erdoğan bir hastane açtı. Nerede? Somali tepesinde, Mogadişu’da, 50 milyon dolara. Nerede açtılar? Sudan’da açtılar.

MUSTAFA TUNCER (Amasya) – Sudan’da çiftlik dağıttılar, çiftlik.

ALİ FAZIL KASAP (Devamla) – Peki, aynı sağlık sistemi -önceki gün maliye bütçesi görüşüldü- birkaç yüz milyon dolara mal olan yurt dışı hastanelerin yerine, 110 milyon dolara 110 SMA’lı çocuğun tedavisini neden yapmıyor? Vicdanınız el veriyor mu? Bile bile ölüme terk ediyorsunuz; bile bile. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, buraya nasıl gelindi? Bakın, şu anda Türkiye'deki tüm hekimler, istisnasız tüm hekimler yoksulluk sınırının altında maaş alıyorlar ama sizin farklı bir tayfanız var, o tayfanızda AK PARTİ’nin değişik örgütlerinden, teşkilatlarından gelen şahıslar var; hekim dışı personel, 20 bin liranın üzerinde maaş alıyorlar. Aynı şekilde, bakın, defalarca söyledim, buraya bin metre uzaklıktaki hastanede çalışan bir doçent arkadaşımızın aldığı para 12.800 lira; bordrosu bu.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, aile hekimlerinin bin lira, 5 bin lira bordroları var; hepinize verebilirim bunu ve mayıs ayının bordroları, 7 bin lira. Bir hafta çalışmayan bir hekim, bir hafta izin alan hekim, bir hafta rapor alan hekim bu maaşları alıyor.

Siz, sağlık sisteminde randevu sistemini beceremediniz. Sağlık sisteminde birilerine peşkeş çektiniz; 20-30 liraya çekilen MR’ları, tomografileri, sisteme dâhil ettiğiniz şehir hastaneleri de dâhil olmak üzere bir sürü yerde 150-200 liraya fiyatlandırdınız ve insanlarımızı beş dakikanın altında muayeneye maruz bıraktınız.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bir dakika.

ALİ FAZIL KASAP (Devamla) – Ve şu anda, milletvekili arkadaşlarım da dâhil olmak üzere hiçbirimiz randevu alamıyoruz. Telefon edip, kırılmayıp, randevu alıp başkalarının haklarına giriyorsunuz. Ve bu sistem bitmiş vaziyette. Türkiye’de hep övündüğünüz sağlık sisteminin geldiği yer neresi biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Ekonomi neredeyse sağlık sisteminiz de orada. Ekonomimiz ne kadar iyiyse sağlık sistemi o kadar iyi ve Sağlık Bakanlığının sağlık turizmiyle ilgili açmış olduğu bir birim vardı “Yurt dışından hasta gelecek, yurt dışından hekim gelecek.” diye, tam tersine şu anda hekimler yurt dışına göçüyorlar. Bu ay giden hekim sayısı 250’yi buldu ve şu anda Almanca kurslarında yer bulunmuyor. Hastaneler dökülüyor, hekimler yurt dışına kaçıyor, hekimler istifa ediyor. Dünkü istifa sayısını -sosyal medya hesaplarınızda belki size de göndermişlerdir- sayamazsınız. Hekimlerin dövüldüğü, hekimlerin hor görüldüğü, hekimlere “Giderlerse gitsinler.” dedikleri bir ortamda sağlık sistemini ne kadar daha ayakta tutabileceksiniz?

Meclisin bu seneki son oturumunda şunu söylemek istiyorum: Sağlıksız bir Türkiye’ye doğru gidiyoruz ve tüm üniversite öğrencileri de dâhil olmak üzere tıp mezunları şu anda, TUS’a değil, artık Almanca kurslarına, İngilizce kurslarına gidiyorlar. Sağlıkta getirdiğiniz son nokta bu.

Son olarak şunu demek istiyorum: “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” diyor ya, siz onu yanlış anladınız gibi geliyor bana. Hekimler yurt dışına gidiyorlar sayenizde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ FAZIL KASAP (Devamla) – Siz artık ithal doktorlarla idare etme yoluna mı gidiyorsunuz? Randevu sistemindeki acziyeti ve hukuksuzluğu bugün kendiniz de telefon ederek ispatlayın.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sağlıkta taşerona da kadro vermediler. Sağlığı da bitirdiler, sağlığı.

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, cumhuriyetin 100’üncü yılı ve Türkiye’nin geleceği hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Sayın Hüseyin Yayman’a aittir.

Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın, cumhuriyetin 100’üncü yılı ve Türkiye’nin geleceğine ilişkin gündem dışı konuşması

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Sayın Başkanı, çok değerli milletvekillerimizi, Gazi Meclisimizi, ekranları başında bizleri izleyen çok değerli vatandaşlarımızı; saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Bugün Denizcilik ve Kabotaj Bayramı. Türk denizciliğinin bağımsızlığının ilanı olan Kabotaj Bayramı’mızı kutluyorum. Tüm denizcilik camiamıza ve aziz milletimize hayırlı uğurlu olsun.

Önümüz Kurban Bayramı, şimdiden tüm aziz milletimizin Kurban Bayramı’nı kutluyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün cumhuriyetimizin 100’üncü yılı ve Türkiye’nin geleceği hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım.

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına bir yıl kala hepimiz büyük bir heyecan ve mutluluk içerisindeyiz. Şuna yürekten inanıyoruz: Cumhuriyetimiz, kimsesizlerin kimsesidir; cumhuriyetimiz, yüz yıl sonra, sadece bölgemizde değil, dünyada ve gerçekten küresel âlemde bir model ülke olarak, bir örnek ülke olarak yoluna devam etmektedir. 2023 yılı, cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olmakla beraber, yeni bir Türkiye hikâyesinin ve ülkemizi muasır medeniyet seviyesi düzeyine çıkarma öyküsünün başlangıcı olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; hepimizin bildiği gibi, büyük eserleri büyük liderler yapar ve cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmetle, şükranla, minnetle anıyoruz. Onun en büyük eseri cumhuriyetimizdir. İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu büyük cumhuriyet, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın son yirmi yılda yaptığı büyük eserlerle… Ulaşımda, sağlıkta, sanayide, kalkınmada, eğitimde, terörle mücadelede, millî savunmada gerçekten çok büyük eserlere imza atmıştır ve gerçekten cumhuriyetimiz 2’nci yüzyılına, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı sessiz devrimle, daha öz güvenli, daha rahat ve daha ümitvar olarak yoluna devam etmektedir.

Madrid’de yapılan NATO Zirvesi Türkiye Cumhuriyeti devletinin jeopolitik, jeostratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Tezkereye “hayır” diyenlerin “Madrid’deki zirveden Türkiye kazanamadı.” demelerini normal karşılıyoruz. Milletimiz çok iyi bilmektedir ki Türkiye Cumhuriyeti devleti, muasır medeniyet seviyesi düzeyine çıkmak için gece gündüz çalışmaktadır, çalışmaya devam etmektedir. İnşallah, 21’inci asır, Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, Turgut Özal’ın dediği gibi, Türkiye'nin ve Türklerin asrı olacaktır. Türkiye düne göre daha iyi bir noktadadır; inşallah, önümüzdeki dönemde çok daha iyi bir noktada olacaktır. 2023 yeni bir başlangıçtır, bir tazelenmedir ve cumhuriyetimizi muasır medeniyet seviyesi düzeyine çıkartacak hikâyenin yeni bir başlangıcı olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizi ümitvar kılan birkaç gelişme vardır. Birincisi, aziz milletimizin iradesi, desteği ve gücüdür. İkincisi ise, ayağımızda bir pranga olarak duran parlamenter sistemden çıkıp başkanlık sistemine gelmemiz Türkiye'nin en büyük umududur, geleceğidir. Bu vesileyle, yeni anayasa talebinin, sivil, demokratik, çağdaş anayasa talebinin ekmek gibi, su gibi lazım olduğunu bir kez daha belirtmek isterim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle, Hatay’ımızın ana vatana katılışının 83’üncü yıl dönümünü bir kez daha kutluyorum. Başta Tayfur Sökmen, Abdurrahman Melek ve Abdülgani Türkmen’i, büyük Kuvacıları rahmetle, şükranla anıyorum.

Dün nasıl ki “Sen, ben yok; biz varız, Hatay var.” dedilerse, o ruh Hatay’ı ana vatana kattıysa bugün de bir kez daha diyoruz ki: Hatay Türk’tür, Türk kalacaktır.

ERKAN AYDIN (Bursa) – Suriye yaptınız Hatay’ı, Suriye!

HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Bir kez daha hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Kurban Bayramı’nız mübarek olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Grup Başkan Vekillerinin söz talebi bulunmamaktadır.

Metanet Bey, bir şey söyleyecek misiniz siz?

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Evet.

BAŞKAN – Evet, birer dakika söz veriyorum.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’na, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö’nün NATO Liderler Zirvesi’nin ilk gününün ardından yaptığı açıklamaya ve asgari ücretlilerin beklentisine ilişkin açıklaması

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Kara sularımızdaki bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi simgeleyen, mavi vatandaki hükümranlık haklarımızı perçinleyen 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’mızı kutluyorum. Türk denizciliğinin gelişimine katkı sunan tüm denizcilerimizi muhabbetle selamlıyorum. Denizlerde hayatını kaybeden şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, NATO Liderler Zirvesi’nin ilk gününün ardından yaptığı açıklamada, İsveç, Türkiye ve Finlandiya arasında imzalanan mutabakat metni üzerine verdiği demeçte “Hiçbir şey değişmedi.” diyerek YPG’nin terör örgütü olarak nitelendirilmediğini ve YPG’ye yapılan insani yardıma devam edileceğini belirtti.

Bu hafta grup toplantımızda tam da bu konuya dikkat çekmiştik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın, buyurun.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in de ifade ettiği gibi, mutabakat metninde “YPG terör örgütü” olarak tanımlanmamıştır. Sayın Erdoğan ve ekibi, metindeki bu ifadeyi görmemiş midir, atlamış mıdır yoksa kabul mü etmiştir? Üçü de dış politikamız için kabul edilemez bir vahamettir. Terör örgütüne “insani yardım” adı altında silahlandırma yapılacaksa ve Finlandiya Cumhurbaşkanı “Hiçbir şey değişmedi.” ifadesiyle PKK terör propagandasını Finlandiya’da sürdürmeye devam edecekse Sayın Erdoğan yine kandırılmış demektir. Açıkça görülmektedir ki iktidar partisi, Türkiye’yi yönetme kabiliyeti ve ehliyetini kaybetmiştir.

Evet, çalışan nüfusun yarısını oluşturan asgari ücretli vatandaşlarımız, bugün açıklanacak asgari ücretin, en az altı aylık enflasyon rakamı kadar artırılmasını beklemektedir. Artan hayat pahalılığı ve düşen alım gücü karşısında asgari ücret, açlık sınırının altında kalmaya devam etmektedir. Hükûmetten beklentimiz vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve açlık sınırı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beştaş…

2.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Sivas katliamının yıl dönümüne, Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Yemişli (Enhil) Mahallesi’nde Süryanilere ait mezarların tahrip edilmesine ve Kobane davasına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Yarın 2 Temmuz, bundan yirmi dokuz yıl önce Sivas Madımak’taki yangın hâlâ içimizde. O yangın sürüyor ve geçmişle hesaplaşma sağlanmadan o yangın durmayacak zihinlerimizde ve yüreklerimizde. Katliam ısrarla unutturulmak isteniyor ancak bu katliamı unutmamız, unutturmamız mümkün değil. 33 can hayatını kaybetti ve Madımak Oteli’nin utanç müzesi olma talebimiz hâlâ kabul edilmedi. Madımak yirmi dokuz yıl sonra hâlâ yanmaya devam ediyor. 2 Temmuzda yani yarın, 33 canımızı anmak, haklı talepleri bir daha haykırmak için partimizden de bir heyetimiz, Madımak önünde olacak, kamuoyunu da oraya davet ediyoruz ve canlarımızı saygı, minnet ve özlemle andığımı paylaşmak istiyorum.

Evet, Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Yemişli (Enhil) Mahallesi’nde Süryanilere ait en az bin yıllık mezarlık tahrip edildi, azizlerin kemikleri mezarlardan dışarıya atıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Süryanilerin Mor Petrus ve Mor Pavlus Şapeli’nde bulunan mezarların tahrip edilmesi korkunç bir olay hakikaten; bu saldırıyı kınıyoruz. İnançlara saygı korunmazsa bir toplum çöker; bu bilinci topluma zerk etmek de bizlerin görevi. O nedenle, herkesi duyarlılığa çağırıyorum.

Son olarak, Kobane davasındaki kurgu, siyasetçileri yargılama seremonisi, maalesef devam ediyor ve mahkemede dinlenen tanıklar, sözde toplanan deliller, kendi kendini çürütmeye devam ediyor. Bu kurgusal duruşma, yargılama seremonisi dayatılıp aslında halkların kaderiyle oynanıyor.

Dün çok yeni bir gelişme oldu, onu paylaşmak istiyorum. 2 gizli tanık var son olarak dinlenen; “Atlas” ve “Hermes” isimli gizli tanıklar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Dün, avukat arkadaşlar şunu tespit ettiler: 2 gizli tanığın ifadesi -Sayın Başkan ve değerli kamuoyuna söylemek istiyorum- motamot aynı; cümleler, virgüller, bütün ifadeler aynı. Bu da aslında bir ifade olmadığını ortaya çıkardı. Bugün de dava devam ediyor Sincan kampüsünde ve her gün dinlenen yeni tanıklar, şikâyetçi olmadıklarını, bu ifadeleri vermediklerini ve hiç kimseyi de tanımadıklarını, kamuoyundan tanıdıklarını ifade ediyorlar. “Atlas” ve “Hermes” isimli gizli tanıkların ifadesini kim yazdı, kim kurguladı? Bunların hepsi açığa çıkacak ve kendileri, bu sahte kurguyla yapılan yargılamanın hesabını mutlaka verecekler, peşlerini bırakmayacağız.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İçişleri Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde ve ara vermede bulunduğu dönemde çalışabilmesine dair talebinin uygun görüldüğüne ilişkin tezkeresi (3/2010)

1/7/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İçişleri Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde ve ara vermede bulunduğu dönemde çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur. Başkanlığımızca uygun görülen bu talep İç Tüzük'ün 25'inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                 Mustafa Şentop

                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                      Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Buyurun.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine, 346 Sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin 1 veya 2 Temmuz 2022 tarihli birleşimlerde tamamlanması hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Anayasa’nın 93’üncü ve İç Tüzük’ün 5’inci maddelerine göre 1 Ekim 2022 Cumartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere tatile girmesine ve 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

1/7/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 1/7/2022 Cuma günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                    Mahir Ünal

                                                                                                 Kahramanmaraş

                                                                                     AK PARTİ Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Bastırılarak dağıtılan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2'nci sırasına alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

1 Temmuz 2022 Cuma günkü (bugün) birleşiminde 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

1 Temmuz 2022 Cuma günkü birleşiminde 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 2 Temmuz 2022 Cumartesi günü saat 14.00’te toplanması ve bu birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve aynı birleşiminde 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,

346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin 1 veya 2 Temmuz 2022 tarihli birleşimlerde tamamlanması hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin; Anayasa’nın 93'üncü ve İç Tüzük’ün 5'inci maddelerine göre 1 Ekim 2022 Cumartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere tatile girmesi,

346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.

 

346 Sıra Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu Teklifi (2/4527)

Bölümler

Bölüm Maddeleri

Bölümdeki

Madde Sayısı

1. Bölüm

1 ila 23’üncü maddeler

23

2. Bölüm

24 ila 44’üncü maddeler

21

3. Bölüm

45 ila 65’inci maddeler,

geçici madde 1 dâhil

22

Toplam Madde Sayısı

66

 

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, İzmir Milletvekili Hamza Dağ ve 11 milletvekilinin Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlıyoruz

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İzmir Milletvekili Hamza Dağ ve 11 Milletvekilinin Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4528) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 345) (X)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 345 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde 2 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 345 sıra sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin çerçeve 6'ncı maddesinin işlenecek hükmünde yer alan üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(3) Bu Kanunun ek 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket eden elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcı ve elektronik ticaret hizmet sağlayıcılar ile ek 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendine aykırı hareket eden elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıya on milyon Türk lirası idari para cezası uygulanarak aykırılığın ortadan kaldırılması için altmış gün süre verilir. Bu süre içinde aykırılığın ortadan kaldırılmaması halinde yirmi milyon Türk lirası idari para cezası uygulanarak aykırılığın ortadan kaldırılması için otuz gün süre verilir. Verilen süre içinde aykırılığın ortadan kaldırılmaması halinde kırk milyon Türk lirası idari para cezası uygulanarak aykırılığın ortadan kaldırılması için on beş gün süre verilir. Bu sürenin verilmesine yönelik bildirimde, on beş günlük süre içinde aykırılığın ortadan kaldırılmaması halinde Bakanlıkça yapılacak başvuru üzerine Sulh Ceza Mahkemesi tarafından, içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verilebileceği belirtilir. Bu bildirimden itibaren yalnızca geçmiş siparişlere ilişkin iş ve işlemler yürütülür. Verilen süre içinde aykırılığın ortadan kaldırılmaması halinde, Bakanlık tarafından yapılacak başvuru üzerine Sulh Ceza Mahkemesi tarafından elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcının ve/veya elektronik ticaret hizmet sağlayıcının ilgili internet adreslerine içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verilebilir. Bu karar, Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilir. Birlik tarafından ilgili içerik ve yer sağlayıcılar ile erişim sağlayıcılara gönderilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının gereği ilgili içerik ve yer sağlayıcılar ile erişim sağlayıcılar tarafından derhal yerine getirilir. İçeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi yönünde Mahkeme tarafından verilen karara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir.”

                Tahsin Tarhan                    Çetin Osman Budak                  Okan Gaytancıoğlu

                     Kocaeli                                 Antalya                                  Edirne

                Sibel Özdemir                      Müzeyyen Şevkin

                    İstanbul                                  Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Gerekçe...

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Teklifle ceza yaptırımı niteliğinde olan erişim engeli kararının sulh ceza mahkemesi tarafından verilmesi öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 345 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesiyle değiştirilen 6563 sayılı Kanun’un 12’nci maddesinin (1)’inci fıkrasının (o), (p) ve (ş) bentlerinde yer alan “sağlayıcıya” ibarelerinin “sağlayıcı ve elektronik ticaret hizmet sağlayıcıya” şeklinde, (6)’ncı fıkrasında yer alan “altmış milyar Türk lirasının” ibaresinin “ek 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan parasal eşiğin” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                   Mehmet Doğan Kubat                    Ramazan Can

                     Kayseri                                 İstanbul                                Kırıkkale

                 Erkan Akçay                         Ahmet Özdemir                         İlyas Şeker

                     Manisa                            Kahramanmaraş                            Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, elektronik ticaret hizmet sağlayıcılarının yükümlülüklerine ilişkin yaptırım öngörülmekte ve (6)’ncı fıkradaki parasal eşiğin güncellenmesine imkân sağlayan değişiklik yapılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 6’ncı madde kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm 7 ila 13’üncü maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyen yok.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

9’uncu madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 345 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesiyle 6563 sayılı Kanuna eklenen ek 3’üncü maddenin (6)’ncı fıkrasında yer alan “ve dördüncü” ibaresinin “,dördüncü ve yedinci” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                   Mehmet Doğan Kubat                    Ramazan Can

                     Kayseri                                 İstanbul                                Kırıkkale

                 Erkan Akçay                         Ahmet Özdemir                    Mehmet Cihat Sezal

                     Manisa                            Kahramanmaraş                       Kahramanmaraş

                  İlyas Şeker

                     Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçesini okutuyorum.

Gerekçe:

Önergeyle, maddenin (7)’nci fıkrasında yer alan parasal eşiklerin güncellenmesine ilişkin değişiklik yapılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… 9’uncu madde kabul edilmiştir.

10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 345 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “işlem hacimlerine” ibaresinin “işlem hacimlerine de” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                         Erkan Akçay                     Mehmet Doğan Kubat

                     Kayseri                                 Manisa                                 İstanbul

                 Ramazan Can                         Mustafa Ataş                         Semiha Ekinci

                   Kırıkkale                               İstanbul                                  Sivas

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, karşılaşılabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla yürürlük maddesinin yazımının netleştirilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik sistemle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen milletvekillerinin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – İzmir Milletvekili Hamza Dağ ve 11 Milletvekilinin Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı   :299

Kabul                                                :298

Ret                                                   :15

Çekimser                                          :1 (x)

                             Kâtip Üye                                       Kâtip Üye

                         Şeyhmus Dinçel                                  Enez Kaplan

                               Mardin                                          Tekirdağ”

Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Hayırlı olsun.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.41

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.55

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

2’nci sıraya alınan, Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 53 Milletvekilinin Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 53 Milletvekilinin Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4527) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 346) (X)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Komisyon Raporu 346 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu teklif İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Teklifin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve aziz milletimizi hürmetle selamlıyorum.

Kanun teklifi, başta kamu görevlilerinin ek göstergeleri ve özlük haklarıyla ilgili olmak üzere, çeşitli konularla ilgili birçok kanunda yapılan değişiklikleri içermektedir. 65 maddeden oluşan kanun teklifinde yer alan düzenlemeler özetle şu şekildedir: Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı kadrolarında bulunan personelin görev aylıklarında iyileştirme yapılmaktadır. 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun mülga ek 70’inci maddesinde bu kanuna tabi çalışanların emekli aylığına yansıtmaya esas tazminat oranlarına dair ek göstergeler yeniden düzenlenmektedir. Tazminat oranlarını ayrı ayrı veya birlikte 3 katına kadar artırmaya ve ek gösterge gruplarını değiştirmeye Cumhurbaşkanı yetkili bulunmaktadır.

Devlet Memurları Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu, Uzman Erbaş Kanunu, Uzman Jandarma Kanunu, Yükseköğretim Personel Kanunu, İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yer alan kamu görevlilerinin ek göstergelerinde artış yapılmaktadır. Buna göre, kamu görevlilerinin ek göstergelerinde 15 Ocak 2023 tarihinden geçerli olarak genel anlamda 600 puanlık artış yapılmaktadır.

Kamu çalışanları için ek gösterge çok önemlidir. Ek gösterge bir taraftan memur maaşlarının bir unsuru olurken diğer taraftan emekli aylığı ve emekli ikramiyesi tutarını doğrudan etkilemektedir. 3600 ek gösterge ilk kritik eşiklerden biridir. 3600 ek göstergenin özellikle emekli ikramiyesi ve emekli aylığına önemli tutarda yansıması bulunmaktadır. Mevcut ek göstergelerin 600 puan artırılması sonucu yıllardır umutla bekleyen bazı kamu görevlileri 3600 ek göstergeye kavuşacaktır. Yakın zamanda yaptığımız düzenleme sonucu 3600 ek göstergeye hak kazanan öğretmenlerimizin yanı sıra kamu avukatları, polisler, uzman erbaşlar, uzman jandarmalar ve bekçilerden yükseköğrenim mezunları, sağlık hizmetleri sınıfında çalışan yükseköğrenim mezunları, din hizmetleri sınıfında çalışan yükseköğrenim mezunları, gelir uzmanları, defterdarlık uzmanları, il istihdam uzmanları, mali hizmetler uzmanları, vergi istihbarat uzmanları, İçişleri Bakanlığı planlama uzmanları, İl Göç uzmanları, ürün denetmenleri, Gümrük ve Ticaret denetmenleri ile Sosyal Güvenlik denetmenlerinden en az üç yıl süreli yükseköğretim mezunları; bölge müdür yardımcısı, il müdür yardımcısı, ilçe müdürü, daire başkan yardımcısı, başkan yardımcısı, şube müdürü, sayman, şube müdür yardımcısı, müdür yardımcısı, sayman yardımcısı, hazine sayman yardımcısı ile yüksekokul, enstitü, merkez, kurum, birlik ve savunma sekreterleri, genel sekreter, genel sekreter yardımcısı, sivil savunma uzmanı ile diğer müdür ve başkan unvanlı kadrolar ve yardımcıları; dört yıl süreli yükseköğrenim mezunu jeolog, hidrojeolog, hidrolog, jeomorfolog, jeofizikçi, fizikçi, matematikçi, istatistikçi, yöneylemci (hareket araştırmacısı), matematiksel iktisatçı, ekonomici ve kimyager unvanını almış olanlar ile teknik yüksek öğretmen okulu mezunları; ayrıca kadroları genel idare hizmetleri sınıfının 1’inci derecesinde bulunanlarla ilgili (II) sayılı Cetvel’in “4. Başbakanlık ve Bakanlıklarda” başlığı ile “5. Yargı Kuruluşları, Bağlı ve İlgili Kuruluşlar ile Yüksek Öğretim Kuruluşlarında” başlığı altında tek tek tadat edilen müdür ve üzeri bazı yönetici personel ile “6. Mahalli İdareler ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlarda” başlığı altında sayılan daire başkanı, büyükşehir belediye ile bağlı kuruluşlarındaki I. hukuk müşaviri, belediye başkan yardımcısı, Boğaziçi İmar Müdürü, il afet ve acil durum müdürü, sivil savunma arama ve kurtarma birlik müdürü ile fen ve tetkik kurulu başkanı 15 Ocak 2023 tarihinden geçerli olarak 3600 ek göstergeye hak kazanacaktır.

Ek göstergelerde yapılan artışlar elbette daha önce emekli olan kamu görevlilerinin maaşlarına da aynen yansıtılacaktır. Ek gösterge düzenlemesiyle birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi tarafından verilen sözler yerine gelmekte, başta kamu avukatları, öğretmenler, polisler, uzman erbaşlar, uzman jandarmalar, bekçiler, sağlık hizmetleri sınıfında çalışanlar, gelir uzmanları, defterdarlık uzmanları, şube müdürleri ve müdürler olmak üzere birçok kamu çalışanı umutla beklediği 3600 ek göstergeye kavuşmaktadır.

Teklifte, millî istihbarat hizmetleri ve emniyet hizmetleri sınıflarına dâhil kadrolar ve Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına mensup subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar, çarşı ve mahalle bekçisi kadro unvanı esas alınarak ek göstergeleri 3600 rakamının altında olup makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olanlara, her ay aylıklarıyla birlikte 1.200 lira tutarında ilave ödeme yapılması öngörülmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak vatan ve millet savunmasında görev alan, terörle kararlı ve korkusuz mücadele veren güvenlik güçlerimize ve Millî İstihbarat mensuplarımıza yönelik özlük haklarını ve çalışma şartlarını iyileştirici her düzenlemeye her zaman için desteğimiz tamdır. Onlar, Türk milletinin “Ölürsek cennet bizim, kalırsak vatan bizim.” diyen kahramanlarıdır.

Kanun teklifiyle, Emniyet hizmetleri sınıfı için verilen ek göstergelerin yeterli olmadığı, konumları ile görev ve sorumluluklarını tam karşılamadığı görüşündeyiz. Başta il Emniyet müdürlerimiz olmak üzere, emniyet güçlerimizin ek göstergelerinin iyileştirilmesi için mevcut düzenlemenin gözden geçirilmesi uygun olacaktır.

Değerli milletvekilleri, milyonlarca kamu görevlisini ve emeklisini yakından ilgilendiren ek göstergelerin hiyerarşi, statü, görev, yetki ve sorumluluklar, hizmet sınıfları, öğrenim durumu ve dereceleri dikkate alınarak belirlenmesi esastır. Ancak personel rejiminde statü ve istihdam karmaşası olması ve maaş ile emekli aylığı hesabında çok sayıda unsurun bulunması nedeniyle, bu konuda yapılan her düzenlemede bazı kadro ve unvanların ihtiyacı karşılanırken bazıları mağdur olabilmektedir. Bu kapsamda ek göstergeleri 3600 ek göstergenin altında olan başta kamu şefleri, programcı ve çözümleyici gibi teknik hizmetlerde çalışanlar, yükseköğrenim mezunu memurları, infaz koruma memurları, zabıta memurları, gümrük muhafaza memurları olmak üzere, diğer kamu çalışanlarının durumlarının değerlendirilmesi, ayrıca emekli aylıklarına yansıyacak tazminat oranlarının artırılması uygun olacaktır. Ayrıca, üniversite daire başkanları ve genel sekreter yardımcılarının mağduriyetlerinin giderilmesi için makam tazminatı cetvelinde de bir düzenleme yapılması, ayrıca büyükşehir, merkez ilçe belediye başkan yardımcılarının ek göstergesinin artırılması ihtiyacı bulunmaktadır.

Bazı kariyer meslekler için 666 sayılı KHK’yle uygulamaya konulan merkez-taşra ayrımının kaldırılması, yine 666 sayılı KHK’den önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde işe başlayan yasama uzmanları ve stenografların da ek gösterge artışından yararlandırılması uygun olacaktır. Bu bakımdan, ek gösterge düzenlemesinin 15 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe gireceği dikkate alınarak bu süreçte tespit edilen tüm konuların yapılacak düzenlemelerle giderilmesi mümkün olabilecektir. Ayrıca, Cumhurbaşkanına verilen yetkiyle, uygun görülen değişikler her zaman yapılabilecektir.

Teklifte, üst kademe kamu yöneticileri ve diğer kamu yöneticilerinin görevden alındıklarında ya da görevleri sona erdiğinde atanacakları kadro veya pozisyonlar ile yararlanacakları mali hükümlere ilişkin hususlar düzenlenmektedir. Ayrıca, Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı ve Strateji ve Bütçe Başkanlığının kurumsal kapasitelerinin artırılması amacıyla yetişmiş uzman teminine yönelik düzenleme yapılmaktadır.

Ülkemizde, milletimizin onayıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilerek cumhuriyet tarihimizdeki en önemli yönetim reformu gerçekleştirilmiştir. Yönetim sisteminin kalitesi kadar, sistemi işletecek olan insan gücü kalitesi de önemlidir. Topluma kaliteli hizmet sunan, değişen koşullara uyum yeteneği yüksek ve daha verimli bir kamu personel sistemi oluşturulması, kamuda ücret adaletini sağlayacak, statü ve istihdam karmaşasını giderecek, işe girişte, ilerleme ve yükselmede objektif, liyakati esas alacak bir personel rejiminin uygulamaya konulması ihtiyacı devam etmektedir. On Birinci Kalkınma Planı’nda da vurgulandığı gibi, ehliyet ve liyakat esaslı bir yaklaşımla, memleketimizin tüm nitelikli insan gücünden etkin ve verimli şekilde yararlanılmasını mümkün kılan bir personel rejimi inşa edilmelidir.

Kamuda sözleşmeli, geçici, vekil, fahri ve ücretli personel çalıştırılması uygulaması gözden geçirilerek istisnai hâllerle sınırlandırılmalıdır. Asli devlet hizmetlerinde çalışanlar kadrolu hâle getirilmelidir. Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalı ve bu sınıfta görev yapan personel, kurumlarında genel idare ve teknik hizmetler sınıfı kadrolarına alınmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konularda verdiğimiz kanun teklifleri ilgili komisyonlardadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, 3600 ek gösterge düzenlemesi sonrası ele alacakları ilk dosyanın sözleşmeli kamu çalışanları olduğunu daha önce açıklamıştır. Çok önemli olan bu çalışmaların sonucu umutla beklenmektedir. Sözleşmeli personelin eş durumu özrüyle yer değiştirme hakkının bulunmaması nedeniyle aileler parçalanmaktadır. Devletin asli görevlerinden biri, aile birliğinin korunmasıdır. Kamuda sözleşmeli personel uygulaması homojen bir yapı olmayıp kendi içinde ayrışmıştır. Başlangıçta 4+1 olan, daha sonra 3+1 olarak güncellenen uygulamayla, sözleşmeli personel olarak işe girenler üç yıl sonunda kadroya geçmektedir, 4/B’liler ise süresiz sözleşmeli olup kadroya geçememektedir. Kamu idarelerinde kadroya alınmayı bekleyen sözleşmeli personel, hiç olmazsa 3+1 sisteminin genel uygulama hâline getirilmesini beklemektedir.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu asgari ücret artışıyla ilgili çalışma yapmaktadır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen asgari ücretin, başka bir yürürlük tarihi belirtilmediği takdirde, yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girmesini düzenleyen yönetmelik değişikliği bugünkü Resmî Gazete'de yayınlanmıştır. Çalışma sonuçlanınca inşallah müjdeli bir haber alınacaktır.

Haziran ayı enflasyon oranının açıklanmasıyla kesinleşecek olan emeklilerin ve kamu çalışanlarının aylıklarına eklenecek enflasyon farkı bugünden geçerli olarak uygulanacaktır. Buna göre, emeklilerin ve kamu çalışanlarının aylıklarının yaklaşık yüzde 40 artırılması beklenmektedir.

Teklifle, yaşlılık, malullük, ölüm aylığı almakta olan emeklilerimize ve hak sahiplerine dosya bazında 2.500 lira olarak öngörülen aylık asgari ödeme tutarının 3.500 liraya yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Böylelikle, en düşük emekli aylığı bin lira artırılmaktadır. Yirmi beş yıl hizmet ve 9000 prim gün sayısını dolduran esnafımız ve çiftçimiz, emekli aylığı bağlanıncaya kadar kendilerinden sigorta primi alınmamasını istemektedir. Bu durumun dikkate alınması, ayrıca emekli aylıkları arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi önem taşımaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak sürekli gündeme getirdiğimiz bir diğer konu da belediye başkanlarımızın özlük haklarıyla ilgili sorunlarıdır. Özellikle emekli belediye başkanlarımıza ödenen makam, temsil ve görev tazminatlarıyla ilgili farklı uygulamalar bulunmaktadır. Geçmişte görev yapmış birçok belediye başkanımız Emekli Sandığı iştirakçiliği yok diye bu tazminatlardan yararlanamamaktadır. Bu kanun teklifiyle yapılan düzenleme, seçimle gelen tüm belediye başkanlarının emsali belediye başkanının aldığı makam, temsil ve görev tazminatlarından faydalanmasını sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde yer alan diğer düzenlemelerde özetle şu konular yer almaktadır: Sigortacılık sektöründe uygulaması yaygınlaşan kefalet senetlerinin amme alacaklarının tahsiliyle ilgili uygulamalarda teminat olarak kabul edilebilmesi düzenlenmektedir. Kredi garanti kurumlarına aktarılacak kaynak tutarı 50 milyar liradan 100 milyar liraya çıkarılmaktadır. Böylelikle kefalet desteği sağlanarak Kredi Garanti Fonu aracılığıyla daha fazla kredi kullandırılabilmesinin önü açılmaktadır. KOBİ’lerin desteklenmesi ve finansmana erişimi açısından büyük önem taşıyan ve fatura karşılığı yapılan bu uygulamada seçici olunması ve sıkı denetim yapılması amaca ulaşmasını sağlayacaktır.

Üniversiteler, araştırma altyapıları ve özel sektörler arasında iş birlikleri ile bilgi ve teknoloji transferinin artırılması ve araştırma merkezlerinin nitelikli araştırmacı insan gücü kapasitesi ile AR-GE ve yenilik çıktılarının artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla, nitelikli araştırmacıların üniversitelere kazandırılması, doktora sonrası sözleşmeli araştırmacı istihdamının uygulamaya geçirilmesi konusu düzenlenmektedir. 2547 sayılı Kanun’un 50/d maddesi kapsamında doktorasını bitirmiş fakat üniversitelerin atama ve yükseltme kriterlerinde öngörülen bilimsel çalışma veya yayın eksiklikleri sebebiyle bir üniversiteye atanamamış doktoralı araştırma görevlilerine eksikliklerini telefi etme fırsatı verilmektedir. Yükseköğretim kurumları dışındaki araştırma altyapılarında, enstitülerde ve AR-GE merkezlerinde yoğun bilimsel araştırma ve teknik faaliyetler yürüten öğretim üyelerinin birikim ve deneyimlerinden öğrencilerin yararlandırılması; ayrıca, üniversitelerle ilişkilendirilerek bilimsel araştırma, yayın ve proje birikimlerinin görünür kılınması amaçlanmaktadır. Söz konusu akademik unvanlı personelin aynı zamanda YÖK tarafından ihtisaslaşma kapsamında belirlenen araştırma üniversitelerinde veya bölgesel kalkınma odaklı üniversitelerde görevlendirilebilmesine imkân verilmektedir.

Yükseköğretim kurumlarında öğrenim görmekteyken ilişiği kesilenler ile kayıt hakkı elde ettiği hâlde çeşitli sebeplerle kayıt yaptıramamış öğrencilere geçmişe yönelik süre sınırlaması olmaksızın yükseköğretimlerine devam etme hakkı tanınmaktadır.

Hâkim adaylığı veya hâkim ve savcı yardımcılığı sınavına girmek ya da avukatlık yahut noterlik stajına başlamak için 31/3/2024 tarihinden önce mezun olanlar hakkında, Dikey Geçiş Sınavı’ndan geçiş yapanlar ve öğrenimlerini ek ders almak suretiyle erken bitirenlerin Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nda veya İdari Yargı Ön Sınavı’nda başarılı olma şartı aranmayacağı hükme bağlanmaktadır.

Biyokütle ve jeotermal kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasının sağlanabilmesi ve atıl yatırımların önlenmesi için bu kaynaklara dayalı ön lisans başvurularının teknik değerlendirmeye tabi tutulması; elektrik enerjisi depolama tesislerinin kurulumuna ticari olarak katkı sağlanması ve teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığına, görev alanına giren hizmetlerin yerine getirilmesi için gerektiğinde hizmet aracı kiralaması yapmak için döner sermayeyi kullanabilme imkânı getirilmektedir.

Nakdî sermaye artırımı dolayısıyla uygulanan kurumlar vergisi indirim hakkının beş hesap dönemi kullanılabilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır.

Tacirlere, saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle zayi olması durumunda ziyaı öğrenme anından itibaren on beş gün yerine otuz gün içinde dava açabilmelerine imkân tanınmaktadır.

1 Temmuz 2022 tarihine kadar yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olup kullanma izni verilmeyen veya alınmayan yapılara geçici olarak elektrik ve/veya su aboneliğinin yapılabilmesi suretiyle kaçak kullanımının azaltılması amaçlanmaktadır.

Açık ceza infaz kurumlarında bulunup da kamu kurum ve kuruluşlarının iş alanlarında, geceleyin bu kurum ve kuruluşlar tarafından barındırılmak suretiyle çalışacak hükümlüler bakımından istekli olma şartı getirilmekte ve bu hükümlülere gündelik ödenmesi ve haklarında 5510 sayılı Kanun’un 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanması temin edilmektedir.

Yapılan ilanlara rağmen atama yapılamayan noterliğe alt sınıflar arasından atama yapılabilmesinin şartları düzenlenmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destek verdiğimiz kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.

Önümüzdeki hafta sonu Kurban Bayramı'nı idrak edeceğiz. Sizlerin, aziz milletimizin ve Türk-İslam âleminin mübarek Kurban Bayramı'nı gönülden kutluyor, kurban ibadetimizin kabulünü Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Söz sırası Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın.

Buyurun Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bir yasama döneminin daha sonuna geldik, bu dönem 4’üncü yılımız. Değerli arkadaşlar, dört yıldır tek bir yapısal reform yapmadı, yapmadı bu Meclis. Değerli arkadaşlar, milletin vekillerinin görevi milletin derdini çözmektir. Ancak değerli arkadaşlar, AKP-MHP iktidarı maalesef hep palyatif tedbirlerle, züccaciye dükkânına girmiş bir fil gibi bir oraya dönüyor, bir buraya dönüyor; her dönüşünde kırıyor, döküyor maalesef değerli arkadaşlar. Biz ne diyoruz? Gelin, yapısal tedbirler yapın. Ama hep torba yasa, hep torba yasa. Bu torba yasa da değerli arkadaşlar, bu yasama döneminin son torba yasası da maalesef, bir geçim torbası değil bir seçim torbası arkadaşlar, bir seçim torbası. O yüzden de palyatif tedbirler içeriyor. Toplumun temel dertleri burada yok, geçinemeyenlerin dertleri yok, aç, açıkta olanların dertleri yok. Sevgili vatandaşlar, sizin dertleriniz burada yok. Ne var değerli arkadaşlar? Maalesef, palyatif adımlar var. Mesela emeklilikte yaşa takılanlar var mı? Yok sevgili emeklilikte yaşa takılanlar. Kredi Yurtlar Kurumuna borçlu milyonlarca gencimizin derdini çözecek düzenleme var mı? Yok. Atanamayan öğretmenlerin derdini çözüyor mu bu torba? Maalesef, sevgili atanamayan öğretmenler, sizin de derdinizi çözecek hiçbir şey yok bu torbada.

Bugün sarayda asgari ücret görüşülüyor. Bu, milletin Meclisinin gündeminde mi? Maalesef değil. Saraydan gelen haberlere göre, asgari ücret 5 bin lira ile 6 bin lira arasında belirlenecek değerli arkadaşlar. Bu enflasyonist ortamda böyle bir rakamı yurttaşlarımıza müjde olarak sunacaklarmış. Ya, yılbaşında da Sayın Cumhurbaşkanı bir müjde vermişti, hatırlıyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Cumhurbaşkanı çıktı, törenle asgari ücret açıkladı. Vay, neymiş? “2.825 liradan 4.250 liraya yükselttik.” diye müjde diye sundu. Ben de dedim ki: Bu verdiğiniz müjde daha işçinin cebine girmeden gidecek. Nitekim öyle oldu. Ocak ayının 1’i itibarıyla zam yağmuruna başladılar, doğal gaza, elektriğe, iğneden ipliğe her şeye zammı yağdırdılar; işçi 1 Şubatta 4.250 lirayı aldığında bir baktı, ya, bu 4.250 lira bir ay önceki 2.825 liradan daha değersiz bir para, para gitmiş, enflasyon canavarı yemiş, bitirmiş. Şimdi de Sayın Cumhurbaşkanı “Enflasyona ezdirmeyeceğiz.” diyor. Ya, altı aydır yurttaşımız enflasyona ezildi be, ezildi. Şimdi yapacaklarmış yüzde 20-30 zam, yurttaşlarımızı enflasyona ezdirmeyeceklermiş! Neymiş? “TÜİK’in enflasyonuna göre zam yaptık.” diyecekler, o da belli. TÜİK’in enflasyonu yüzde 73, halkın sokakta yaşadığı enflasyon yüzde 173, hatta yüzde 200; TÜİK’e göre zam yapıyorlar, yurttaşlarımızı enflasyona ezdirmeyeceklermiş!

Bakın, biz HDP olarak asgari ücretin net 10 bin lira olmasını öneriyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki: “Burada patronlar var; çok, ödeyemeyiz, batarız, biteriz.” Ya, patronlar aylardır kârlarına kâr katıyorlar be, şu kârlarını biraz emekçiyle paylaşsalar olmaz mı! Bir de şunu söyleyeyim: 10 bin lira bugün para Sayın Elitaş, bugün para; bu enflasyonist ortamda enflasyon daha da artacak, parasal genişlemeye devam ediyorsunuz; bir ay sonra o da para olmayacak. Tıpkı yılbaşındaki zammın bir ayda eridiği gibi 10 bin lira da bir iki ayda eriyecek ama yurttaşlarımız hiç yoksa bir iki ay nefes alırlar.

Değerli arkadaşlar, asgari ücret yok ama bu torbada emekli maaşları var; sevgili emekliler, 13 milyonun üzerindeki yurttaşımız; bakın, AKP ve MHP size neyi reva görüyor? En düşük emekli maaşı 2.500 liraydı değil mi? 2.500 lira, yazık; bu şartlarda 2.500 lira. Aylardır eziliyorsunuz, ekmek kuyruklarında bekliyorsunuz. Sizlerden bu ülkenin bir vekili olarak özür diliyorum, biz muhalefetteyiz ama ben yine de özür diliyorum bu durumu değiştiremediğimiz için ama bu vicdansızlar sizleri 2.500 liraya mahkûm ettiler, ekmek kuyruklarında beklettiler. Ne önerdiler biliyor musunuz torba yasada? “Efendim, en düşük emekli maaşına yüzde 20 zam yaptık -e- 3 bin liraya çıkardık.” Ya, değerli arkadaşlar, işte böyle vicdansızlar. Bir emekli, çocuklarını ve torunlarını alsa, bir lokantaya gitse -orta hâlli ha, lüks lokanta değil; hatta gariban lokantasına gitse- “Hadi gelin bayramda size bir yemek yedireyim.” dese bu 500 lira zamla rehin kalır be, rehin; rehin kalır, bir öğünde rehin kalır orada, hesabı ödeyemez. İşte, size bir öğünlük yemeği bile reva görmüyor bu vicdansızlar.

Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda itirazlarımızı yükselttik, itirazlarımızı ortaya koyduk “Bu, vicdansızlıktır.” dedik, ne yaptılar biliyor musunuz? Bir 500 lira daha verdiler, 3.500 lira olacakmış en düşük emekli maaşı. Bu 3.500 lirayı reva görenleri ben bir ay 3.500 lirayla geçinmeye davet ediyorum. Hadi buyurun, hep beraber bir deneyelim, 3.500 lirayla geçinelim. Bunu reva gören herkesi davet ediyorum. İşte, yurttaşın derdiyle hemhâl olmak budur. Biz ne önerdik? “Yetmez ama 6 bin lira olsun.” dedik en düşük emekli maaşı, bunun için Plan Bütçe Komisyonuna önerge verdik “En azından 6 bin lira olsun, emeklimiz bir nefes alsın.” dedik, AKP ve MHP 6 bin lira önerimizi reddetti. Şimdi Genel Kurula da aynı önergeyi indireceğiz “En düşük emekli maaşı 6 bin lira olsun.” diyeceğiz. Sayın Nebati veya Tayyip Bey ne diyecek biliyor musunuz? “Kaynak yok.” diyecek, emin olun “Kaynak nerede?” diyecek. Ya, değerli arkadaşlar, gelin şu bütçe kalemlerine bakalım; saraylara, savaşlara, yandaşlara, faizciye, ranta akan kaynakları biraz kıssak, bakın, hepsini demiyorum, biraz kıssak en düşük emekli maaşını rahatlıkla 6 bin lira yaparız. Ama bu vicdansızlar yapar mı, göreceğiz, belki vicdanları sızlar ve bunu yaparlar ama eğer yapmazlarsa yaz boyu, kış boyu emekliler sizin ensenizde boza pişirecekler.

Değerli arkadaşlar, 3600 ek gösterge de bu torbada. Ya, 3600 diye yurttaşlarımız yıllardır talep ediyorlar, biliyorsunuz. AKP de 2018’de söz vermişti, sözünü tutmadı, seçim geldi -seçime doğru gidiyoruz- şimdi, diyor ki “Ben bu sözümü tutuyorum.” E? “Yasayı şimdi çıkarıyorum ama uygulamasını ocak ayında yapacağım.” diyor. Ya, Nebati Bey gözlerinden ışık saçarak diyor ki “Bütçem fazla veriyor.” Bir kere, niye ocak ayına bırakıyorsunuz bunun uygulamasını ya! Nebati Bey diyor ki “Ya, kardeşim, bütçem fazla veriyor.” ama yok, “Biz ocak ayına bırakacağız bunun uygulamasını.” diyorlar.

İkincisi, arkadaşlar, 3600 diye mangalda kül bırakmadılar ya, ben de “Bu 3600 neymiş acaba ya?” dedim. Bir baktım ki 3600 ek göstergede dağ fare doğurmuş, fare doğurttular arkadaşlar. Ya, zannediyor ki kamu emekçileri 3600’le çok büyük müjdeler geliyor.

Değerli arkadaşlar, bir sefer, 3600 ek göstergeden kamu emekçilerinin yarısı hiç faydalanmıyor -2008 sonrası girenler- geriye kalanlar da nasıl faydalanıyor size söyleyeyim: Bir memur emeklisinin emekli maaşı yalnızca 118 TL artıyor, gene bir memurun maaşı 50 lira, 100 lira ya artıyor ya da düşüyor arkadaşlar, düşüyor! Düşen maaşlar da var. Bakın, maaşlarda düşüşle karşı karşıya kalacak kamu emekçileri. Ya, bu nasıl bir müjde ya! Siz “müjde” dediniz, maaşını düşürüyorsunuz kamu emekçilerinin.

Arkadaşlar, emeklilerde de gelen zammı söyleyeyim: Bir şefe 118 lira zam gelecek, bir memura 118 lira zam gelecek, efendim, bir daire başkanına 118 lira, mühendise 118 lira zam gelecek.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Yüzde 40 da gelecek.

GARO PAYLAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bunlar dar gelirli kamu emekçileri. Bakın, bunlara reva görülen emekli maaşındaki artış bu. Peki, yüz binlerce kamu emekçisi emekli olmak için bu 3600 göstergeyi bekliyordu müjde olarak biliyor musunuz? Müjde rakamını size söyleyeyim arkadaşlar: Emekli ikramiyelerinde bir memur emekli olduğunda emekli ikramiyesi 4 bin lira artacak, müjde(!) Bu mu sizin müjdeniz ya! Emekli ikramiyesi 197 bin liradan 201 bin liraya çıkacak. Ya, Allah’tan korkun be! Bizim büyüklerimiz emekli olduğunda emekli ikramiyesiyle 1 daire alırdı, sıfır daire alırdı. Siz 201 bin lirayla bugün, 1 daireyi bırakın, 1 dairenin balkonunu alamazsınız be! Bu mu sizin müjdeniz?

Değerli arkadaşlar, bir de şu çok önemli: Burada bir adalet sağlanmış değil, çok sayıda memur 3600’ün altında bırakılmış. Biz ne önerge verdik, biliyor musunuz? “Tüm kamu emekçileri için göstergenin tabanı 3600 olsun yani 3600’ün altında hiçbir kamu emekçisi bırakılmasın.” dedik. Çünkü 3600’e çıktığında bir miktar nefes alabiliyor. Ama sayın emekçiler, dar gelirli kamu emekçileri; üst düzey kamu görevlilerine, valiye, kaymakama kıyaklar var bu torbada; maaşlarını 5 bin lira, 10 bin lira arttırıyor. Yazık be! Bir emekçinin 50 lira, 100 lira maaşı ya artıyor ya düşüyor; valiye, kaymakama özel kıyak. Bu olmaz, bu adalete sığmaz. O açıdan, bu düzenleme maalesef adaleti sağlamıyor değerli arkadaşlar. O açıdan, yapmamız gereken, bir kamu personel reformu yapıp kamuda adaleti sağlamak. Hiçbir kamu emekçisinin maaşı da yoksulluk sınırının altında olmamalı değerli arkadaşlar. 20.818 lira yoksulluk sınırı, hiçbir kamu emekçisinin maaşı da yoksulluk sınırı olan 20.818 liranın altında olmamalı.

Değerli arkadaşlar, öğrenci affı da var bu torbada. Seçim geliyor, öğrenci affı çıkacak. Peki, öğrenci affını nasıl çıkarıyorlar, biliyor musunuz? Hani bunlar güvenlik devleti ya, değerli arkadaşlar, “güvenlik hükûmeti” diyelim, “devleti” demeyelim. Bakın, eğitim bir haktır, biliyorsunuz, değil mi? Anayasa’mıza göre sağlık nasıl bir haksa eğitim de haktır yani bir yurttaşa sağlık hizmeti verirken “Sen hükümlüsün.” “Sen değilsin.” diye ayrımcılık yapamazsınız. Eğitim de aynı şekilde bir haktır, cezaevinde hükümlü bile olsanız eğitim alabilirsiniz, üniversite sınavına girebilirsiniz. Ama ne diyor biliyor musunuz yasa? “Efendim, Millî Güvenlik Kurulunca belirlenen örgütlere üyeysen, mensupluğun varsa –yeter mi, yetmez- iltisakın varsa -o da yetmez- irtibatın varsa yani birisi sana bir telefon açmışsa sen bu eğitim affından faydalanamazsın.” diyor bu vicdansızlar. Hem vicdansızsınız hem Anayasa’ya aykırı işlem yapıyorsunuz. Bunu kabul etmiyoruz ve buna karşı, değerli arkadaşlar, hiçbirinizin de kabul etmemesi çağrısını yapıyoruz. Eğitim bir haktır, bu hakkı gasbetmeyin.

Değerli arkadaşlar, diğer bir mesele imar affı. Biliyorsunuz, 2018 seçimine giderken de imar affı çıkmıştı, şimdi de bir imar affı var. Arkadaşlar, imar affı şu: Eğer ki yapınız ruhsatsızsa veya ruhsatını alıp da işleme koymadıysanız veya iskânınız yoksa, yasa “Ben sana elektriği, suyu bundan sonra bağlayacağım.” diyor. Biliyorsunuz, bundan önce ya elektrik, su bağlanmıyordu ya da şantiye suyu, şantiye elektriği bağlanıyordu, onlar da yüksek tarifeli oluyordu; yurttaşlarımız zaten yüksek olan faturaların altında ezilirken daha da yüksek faturalarla karşı karşıya kalıyordu. Şimdi, elektrik ve su bağlanacak, daire olarak bağlanıp düşük tarifeden bağlanacak. Bunun bu bölümünü destekleriz ama niçin bu yasayı çıkarmış Meclis? Caydırmak için çıkarmış değil mi? Yani kaçak yapılaşmayı caydırmak için çıkarmış. Siz şimdi yapılmış kaçak yapılara af getiriyorsunuz. Peki, şunu sorarım size. İstanbul bir deprem bekliyor, efendim, Van, Diyarbakır, pek çok şehrimiz deprem bekliyor, Malatya’sı, Elâzığ’ı; buralarda milyonlarca konut çürük. İmar affı yaptınız, yetti mi? Yetmedi. Şimdi su ve elektrik affı da getiriyorsunuz, bir imar affı daha. Bu yurttaşlarımıza “Tabut evlerde yaşamaya devam.” diyorsunuz. Bu evlerde yaşayanların acaba deprem güvencesi olacak mı, bununla ilgili güvencesi var mı, bununla ilgili bir tedbir düşündü mü yürütme? Gerek yok. Ne? Varsa yoksa seçim, ben seçimde bu yurttaşlarımın oyunu alayım, yeter diye bakıyorlar ama bunun vebali var arkadaşlar. Bu düzenleme… Yani elektrik ve su haktır, elbette sağlanmalıdır ama bu yurttaşlarımızın depreme dayanıklı yaşanılabilir konutlarda yaşaması da bir haktır. Barınma bir haktır, bu açıdan da tedbirleri düşünmeliyiz.

Değerli arkadaşlar, Yükseköğretim Kurulu, biliyorsunuz, bir vesayet kuruluydu, AKP de güya YÖK'e karşıydı. Ben, “YÖK'e hayır!” eylemlerine gittiğimde, eskiden Saadet Partili pek çok arkadaşım da benimle birlikte o eylemlere giderdi, cop yerdik beraber, “YÖK'e hayır!” derdik, niye? Çünkü başörtüsü vesayetini de YÖK getirmişti, özgürlükleri kısıtlayan da YÖK’tü ve bir darbe ürünüydü YÖK. Özgür üniversite olsun diye “YÖK'e hayır!” eylemleri yaptık, birlikte yaptık ama AKP gücü ele geçirince vesayete sarıldı ve şimdi YÖK’le ilgili düzenlemeler var. Ne diyor biliyor musunuz? Efendim, araştırma görevlileriyle ilgili düzenleme var ama en ilgincini size söyleyeceğim. Bu yasayı çıkarırsak yurt dışından araştırma görevlileri gelecekmiş ve bunlar uluslararası tanınırlığı olanlar olacakmış. Ya, değerli arkadaşlar, komik olmayın be! Pek çok araştırma görevlimiz ülkeyi terk ediyor, bir barış bildirisine imza attı diye binlerce yurttaşımız şu anda yurt dışında üniversitelerde araştırma görevliliği yapıyorlar. Siz, özgürlükleri bitirdiğiniz bir ülkeye nasıl araştırma görevlisi çekeceksiniz? Bir de daha trajikomik olan durumu var. Bu araştırma görevlilerine 8-9 bin lira maaş vereceklermiş yani 400-500 dolar maaş vereceklermiş. Uluslararası tanınırlığı olan üniversitelerdeki araştırma görevlileri 400-500 dolar için buraya geleceklermiş, gerçekten trajikomik bir durum, neresinden tutarsanız dökülüyor değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, son dakika, Sayın Elitaş bir madde daha getirdi gece Plan Bütçe Komisyonuna, dedi ki: “Türkiye Otomobil Girişim Grubu araba yapıyor.” değil mi? TOGG, meşhur. Tayyip Erdoğan seçim öncesi bunu sunacak değil mi? Çıkaracak, “Bak, çıkardım.” diyecek. Hesabı bir yapmışlar ki TOGG'un fiyatı 1 milyon lirayı geçiyor. Allah Allah! Şimdi, “Biz 1 milyon liraya araba çıkarsak, bunu satıyoruz.” desek, vallahi bunu sizler alırsınız ancak, sizin yandaşlarınız alır; halkın arabası olmaz. E, ne yapacağız? “Gelin vergiyi düşürelim.” diyorlar; ÖTV'yi bir anda yüzde 10’a düşürüyor düzenleme. Ne olacakmış? TOGG'un fiyatı belki 800 bin liraya, belki 900 bin liraya düşecekmiş. Ya, 800 bin liralık bir arabayı bile kaç yurttaşımız alabilir, Türkiye nüfusunun yüzde 1’i alır değil mi? Geri kalanlar şimdi yollarda gezen lüks arabalara baktıkları gibi bakarlar. Bir devlet araba yapıyorsa halkın arabasını yapar, halkın arabasını; her devlet, giriştiği ilk araba projesinde önce halkçı araba yapmıştır, en garibanın alabileceği araba yapmıştır. Bunlar zenginleri seviyor ya, en zenginin bineceği arabayı yaptılar, şimdi onu da yandaşları alacak. Şimdi fiyatını biraz düşürmeye çalışıyorlar; utanma pazarı ama bunun sonucu olacak, ne olacak biliyor musunuz? Avrupa'da halkçı arabalar yapılıyor, Avrupa elektrikli araba teknolojisinde çok ileride yani çok daha ucuz fiyatlı arabalar yapılıyor. Siz ÖTV'yi yüzde 10’a düşürdüğünüzde Avrupa'dan buraya ucuz, halkçı arabalar gelecek, piyasamız yabancı arabalarla işgal olacak çünkü BMW’si, şusu busu, Audi’si, Volkswagen’i hepsi artık 2025’te içten patlamalı, benzinli, mazotlu araba yapmayı bırakıyorlar, hepsi elektrikli arabaya geçtiler. Biz orada nal topluyoruz. Ne olacak? Piyasa yabancı arabayla dolacak. Ama ne? Tayyip Erdoğan TOGG'un lansmanını yapacak; lansmanda da fiyatı 1,5 milyon yerine 800-900 bin açıklasın diye böyle bir düzenleme getiriliyor. Buna “hayır” demenizi hassaten rica ediyorum değerli arkadaşlar.

Son olarak bir şey daha söyleyeceğim. Kara para aklayan ülkelerde gri listedeyiz biliyorsunuz değil mi? Gri listedeyiz. Yani kara para aklayan ülkeler listesindeyiz arkadaşlar. Şimdi, bu listeden çıkmak için maliye bürokrasisi korkunç bir çaba gösteriyor, öyle değil mi? Bak, maddeler getirilmiş, bu listeden çıkmak için kadrolar veriyoruz, düzenlemeler yapıyoruz, bu torbada var inceleyin. Peki, arkadaşlar, bu çabayı önemsiyorum ama size bir örnek vereceğim. Şimdi, bu maddede “Rüşvet ve yolsuzluğu engellemek için bu düzenlemeyi yapıyoruz, bu kadroları atıyoruz.” deniliyor.

Şimdi, Allah'ınızı severseniz, geçtiğimiz yıl, biliyorsunuz, bir suç örgütü lideri çıktı, dedi ki… Pardon, önce bir suç örgütü lideri söylemedi, önce “10 bin dolar alan bir siyasetçi var.” iddiası ortaya konuldu; AKP'li bir siyasetçinin, AKP'nin yönetiminde olan bir siyasetçi, bunun 10 bin dolar aldığı iddiası vardı suç örgütü liderinden. Suç örgütü lideri dedi ki “10 bin dolar değil, bavulla para koydum arabasına, bavulla.” Bavulla nedir? 500 bin dolar, 1 milyon dolar, her neyse, “Bavulla para koydum.” dedi. Şimdi, buna karşı da şu anda hâlâ İçişleri Bakanı olan Süleyman Soylu “Ben bunu açıklayacağım.” dedi bir buçuk yıl önce. Nereye? “Savcılığa açıklayacağım.” dedi. Üzerinden bir buçuk yıl geçti değerli arkadaşlar, Süleyman Soylu savcılığa gitmedi ve bunun da -geçtiğimiz günlerde yine bir video çıktı- AKP MKYK üyesi yani yöneticisi Metin Külünk olduğu iddiası ortalıkta dolaşıyor ilk günden beri.

Değerli arkadaşlar, siz Merkez Karar Yürütme Kurulunuzda suç örgütü liderinden bavulla dolar aldığı iddia edilen bir kişiyi tutmaya devam ettiğiniz sürece Türkiye’yi gri listeden çıkaramazsınız. Bu yasal düzenlemelerle milletin Meclisini oyalamayın, önce uygulamaya bakın. Süleyman Soylu gitsin, kimse bu kişi, savcılığa versin; gitsin, yargıda hesabını versin; ondan sonra gelin, deyin ki: “Biz Türkiye’yi gri listeden çıkaracağız.” Aksi takdirde bunlarla uğraştırmayın milleti.

Son olarak da değerli Müslüman kardeşlerim, Müslüman vatandaşlarım; Kurban Bayramı’nızı tebrik ederek sözlerimi tamamlıyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu konuşacak.

Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda 7-8 kişi var; iyi, fena değil; 8 kişi dinliyor.

Değerli arkadaşlarım, bu Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 35 kanun ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapıyor. Ana olarak, memurların, kamu personelinin emekli maaşlarını düzenlemeye çalışıyor, iddia o; “3600 ek gösterge” diye geçti literatüre ama bunun yanında çok önemli düzenlemeler, maddeler de var.

Değerli arkadaşlarım, “kamu görevlileri” derken sadece memurları kastediyoruz, memurların emekliliğiyle ilgili –tırnak içinde- bir iyileştirme bunun ne anlama geldiğini de biraz sonra söyleyeceğim- düzenleme yapılıyor, yoksa SGK, BAĞ-KUR’la ilgili falan değil. Yine, bu kanunun içinde, asgari emekli maaşı, en az emekli maaşı ne olacak, bununla ilgili de bir hüküm var, burada konuşacağız.

Türkiye’de bu kamu personel rejimi ile emeklilik sisteminde çok ciddi problemler olduğunu biliyoruz, yıllardan beri bu problemler devam ediyor. Bir taraftan işte “SGK, emeklilik kuruluşu, Sosyal Güvenlik Kurumu iflas ediyor, kara delik, bu nasıl bir şey, bu sürdürülemez.” diye söylenir, öbür taraftan da sürekli olarak “Memurlar geçinemiyor, aldıkları emekli maaşı giderek azalıyor, küçülüyor.” denir. Bu emeklilik sisteminde, kamu personel rejiminde defalarca değişiklikler yapılmış, her değişiklik olayı daha da kötü hâle getirmiş; işin içinden çıkılmaz, karmaşık -teşbihte hata olmasa meşhur bir laf vardır ya- Arap saçı -ayrılıkçı bir ifade olarak kullanmıyorum- hâline getirilmiş, işin içinden çıkamıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bir emeklilik sisteminde yatırılan prim ve alınan emekli maaşları; bunlar birbirini tamamlayan şeylerdir yani insanlar yatırdıklarının karşılığını almak isterler ama o günkü parayla almak isterler. Türkiye’de böyle bir şey yok. Çalıştırdığı memur için devlet de emeklilik kuruluşlarına para yatırıyor olmasına rağmen prim olarak, sonunda yatırılanlar ile verilenler arasında verilenlerin aleyhine, primlerin aleyhine bir durum var. Yani devlet uzun yıllar çalıştırdığı memura sonunda borçlu kalıyor, buna rağmen “SGK sistemi batıyor, bu nedir, bu nasıl bir şey?” diyoruz değerli arkadaşlarım. Bu nasıl oluyor? Bu, bizim sistemden kaynaklanan bir problemdir.

Şimdi de bu konuda bir değişiklik yapıyoruz -biraz sonra bunları tartışacağız- bu değişiklik de önemli, sistemde kayda değer, bu sorunları ortadan kaldıracak herhangi bir değişiklik, bir çözüm getirmiyor değerli arkadaşlar. Göreceksiniz, bir süre sonra, çok kısa bir süre sonra bu enflasyonist ortamda hem “SGK batıyor, ne yapacağız?” filan denilmeye başlanacak, “Enflasyon arttı ne yapacağız?” denilmeye başlanacak hem de memurlar “Aldığımız bize yetmiyor.” diye ağlamaya başlayacaklar.

Değerli arkadaşlarım, bu kötü sistemde, rejimde, kamu personeli rejiminde aylıkların az olması bir tarafa, emekliler ve çalışanlar için söylüyorum, aralarında büyük bir dengesizlik var değerli arkadaşlar, çok büyük farklar var. Bir taraftan gerçekten açlık sınırında kalan maaşlar var, öbür taraftan işte birkaç yerden maaş alan, yüz binler, iki yüz binler hatta bir ara 380 bin lira alan bir kişiden söz edilmişti; böyle bir durum var. Bunu da ortadan kaldıracak herhangi bir şey yok bu kanun teklifinde, bunu da ortadan kaldıracak herhangi bir düzenleme yok değerli arkadaşlar. Öyle garip bir sistem ki yani sağlıkçılar -geçen sağlıkçılarla ilgili bir iyileştirme yaptık güya- doktorlar “Geçinemiyorum, açlık sınırında çalışıyorum.” diyor. Bir bakıyorsunuz, aynı sistemin içinde sağlık müdürü 40 bin lira maaş alıyor, doktor 7-8 bin lira; bunlar kabul edilebilir şeyler değil ve bunu düzeltecek hiçbir şey yok değerli arkadaşlarım.

Başka bir şey daha var, şimdi bunlar şöyle demişler: “Biz herkese 600 puan veriyoruz.” Böyle bir şey yok. Niye herkese 600 puan veriyorsunuz, biliyor musunuz kardeşim? Bu kör olası hiyerarşi için çünkü eğer Cumhurbaşkanının söz verdiği ve muhalefet partilerinin de sürekli şekilde zorladığı… Ama biz bu şekilde zorlamadık, bambaşka sistemle yapacağız bunu. Cumhurbaşkanı söz vermiş 4 tane sınıfa: “Ben sağlıkçılara, eğitime, Diyanete ve Emniyete 3600 ek gösterge vereceğim.” Bir bakmışlar, “A, polis memuru Emniyet müdürü kadar almaya başlıyor, olmaz.” Hiyerarşi olması gerekir diye herkese 600 puan vermişler. Herkese bu 600 puan nasıl yansıyor, biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? Aşağıdakine, diyelim ki bir hizmetlinin emekli maaşına para olarak 112 lira yansıyor ama yukarıdakine, ek gösterge 3600’e çıkacağından dolayı -3600 de sınırdır- ona da 1.500 lira civarında yansıyor. Bakın, bir sürü dengesizlik var, bizim yaptığımız bu değişiklikle bu dengesizliklerde herhangi bir düzelme olmuyor. Ha, hemen peşinen söyleyeyim; şöyle ya da böyle, biz bu düzenlemeyi destekliyoruz ama eksik diyoruz, ama hatalı diyoruz. Ne kadar bunun gibi onlarca düzenleme yapalım, biz bu kamu personeli rejimini de düzeltemeyiz, emeklilik sistemini de düzeltemeyiz ciddi bir reform yapmazsak değerli arkadaşlarım.

Şimdi, burada önemli konulardan bir tanesi, değerli arkadaşlarım, bu düzenleme sonrasında ortaya çıkacak yük. Yani kamuya, SGK’ye yük nasıl çözülecek? “Şu şekilde çözeceğiz.” diye bununla ilgili herhangi bir ciddi teklif yok. Yani “kaynak” derler ya, kaynak nerede, kaynak nerede? Hep öyle derler: “Kaynak nerede, kaynak nerede?” Kaynak, Darphane; kaynak, Merkez Bankasının matbaaları; para basılacak, başka da yapılan bir şey yok, son zamanlarda sürekli şekilde para basılıyor. Dolayısıyla bu, zam filan değil değerli arkadaşlarım, bir taraftan gelecek, öbür taraftan gidecek; yapılan şey budur. Bunun için ciddi bir kamu personeli ve emeklilik sistemi reformuna ihtiyaç var. Basitleştireceksiniz bunu; bin tane gösterge, ne anlama geliyor, nedir, hiç belli olmayan şeyler. Çok basitleştireceksin; hiyerarşiyi de korursun ama hiyerarşiyi bir taraftan belli bir düzene göre korursun.

Bakın, arkadaşlar, “hiyerarşi” diye maaşlar üzerinde çalışılırken en alttaki insanın aldığı maaşın dikkate alınması gerekiyor; en alttaki adam ne alıyor? Çünkü en altta bulunan adamın aldığı para açlıkla ilgilidir, geçimle ilgilidir, çocuğunun sütüyle ilgilidir, ekmeğiyle ilgilidir değerli arkadaşlar. Fakirleştik, fakirleştik de işte 5 tane araban vardı da 1 tanesi gitti ama 5 tane ekmek alıyordun 2 tanesi gitti; dolayısıyla en alttakine bakılması gerekiyor, bu kahrolası hiyerarşinin en alta bakması lazım.

Arkadaşlar, bu teklif enflasyon vergisiyle karşılanacak ama sadece bu değil, primlerde de artma gelecek; nerede gelecek, biraz sonra söyleyeceğim. 2’nci maddede gelecek, 2’nci maddede diyor ki: “Şu ek göstergelerin şu kadarı emeklilik keseneğine ve kurum karşılığına tabi olur ve bu konuda artırmaya, eksiltmeye, 3 katına çıkarmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.” İki tane ciddi problem var burada; problemlerden bir tanesi, öyle görülüyor ki bu teklifle emeklilere gelen zamlar çalışanların primlerine zam yapılarak telafi edilecek, karşılanacak; bir tane problem bu. İkinci problem: Anayasa’nın 128’inci maddesi çok açık değerli arkadaşlarım, bu 128’inci maddede diyor ki: “Memurlar ve diğer kamu görevlileriyle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluş mensuplarıyla ilgili bütün atamaları, görev ve yetkileri, hakları, yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Sadece mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.” Burada Cumhurbaşkanına böyle bir yetki veremezsiniz ya, adamı yetkiyle doyuramadınız kardeşim, bütün yetkileri verdiniz, bir de burada yetki veriyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Niye veriyorlar bu yetkiyi? Eğer birkaç ay sonra seçim yapmazlarsa göreceksiniz, primleri artıracaklar değerli arkadaşlarım.

Bakın, bu yasayla ilgili söylenecek şeylerden bir tanesi de bu yasa sizin dünyaya, olaya, devleti yönetmeye bakışınızı yansıtıyor, güvenlikçi politikaları yansıtıyor. Bakın, askere, polise, uzman çavuşa, ere falan zam yapılmasını eleştirmiyorum, diğerlerine yapılmamasını eleştiriyorum değerli arkadaşlarım. Diyorsunuz ki: “Eğer polisler üniversite mezunu değillerse bunlara 1.200 lira -1.200 lira da bir sene sonra para olmaktan çıkacak, niye katsayıya bağlamadınız, bu da ayrı bir şey- veriyoruz.” Öyle getirmişlerdi, hep beraber itiraz ettik, bu sefer askerlere de jandarmaya da MİT mensuplarına da hepsine getirmeye, 3600 alamayan… Niye? Üniversite mezunu olmadığından dolayı.

Bir madde var ki arkadaşlar, 1’inci madde, valilere büyük zamlar getiriliyor, vali yardımcılarına yani büyük memurlara büyük şeyler getiriliyor. Niye bunlar böyle? Niye sivillere yok değerli arkadaşlarım? Niye Nüfusta çalışanlara yok? Mesela yani siz çok ilgilenirsiniz, Diyanet İşleri Başkanına 9000 vermişsiniz, niye üniversite mezunu olmayan imamlara vermediniz? Niye askerlere veriyorsunuz? Çünkü kafanız o şekilde. Yani siz bu ülkede bir olağanüstü hâl devleti inşa ediyorsunuz ve buna paralel olarak icraatlarınız var değerli arkadaşlarım. Başka bir şey getirildi son anda, bakan yardımcılarıyla ilgili bir şey getirildi. Yani adam bir sene, iki sene yapmış olsa bile, devlet memurluğundan gelmemiş olsa bile diğerlerinin almış olduğu hakların tamamını alacak. Yani otuz beş sene memuriyet yapmış, bütün makamlarda bulunmuş tamamını alacak. Kim bu bakan yardımcıları değerli arkadaşlarım? Siyasi memur bunların tamamı. Kim? Hatta ve hatta kaç seneden beri bakan yardımcılığı var, kaç kişi emekli oldu da böyle bir düzenleme yapıyorsunuz? Muhtemelen şahsa yapılıyor, hatta bana bir isim de geldi ama tabii, isim üzerinde konuşmuyoruz.

Değerli arkadaşlar, müjde, bundan sonra 1 numaralı devlet memuru kim, biliyor musunuz? Başbakanlık müsteşarı gitti tabii, o biz geldiğimizde olacak, parlamenter sistemde. Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı değil, Diyanet İşleri Başkanı. Ya, Diyanet İşleri Başkanının ve Genelkurmay Başkanının -2 memur- 9000 ek göstergeleri oluyor, Diyanet İşleri Başkanı da oraya çıktı değerli arkadaşlarım. Ya, verin tabii Diyanet İşleri Başkanına yani ona verin, minberlere kılıçla çıkarın falan da ne oluyor? Böyle olduğu zaman bu memlekette dindarlık daha mı iyi oluyor; gerçekten hak, hukuk, adalet daha mı gözetiliyor; hırsızlıkların, kötülüklerin, fenalıkların karşısında daha fazla mı duruluyor arkadaşlar? Yoksa… Neyse, nokta nokta, geçiyorum orayı.

Bir tane iyi, güzel bir şey var; avukatlarla ilgili bir düzenleme yapmışsınız. Kamu avukat bulamıyor değerli arkadaşlarım, hakikaten bulamıyor; kamuda avukat bulunamıyor, çok az para veriliyordu. Şimdi, onlara 3600 ve yukarı göstergeler verildi, daha da verilsin çünkü kamu bütün davaları kaybediyor. Kamu derken biz arkadaşlar, bizim paralar gidiyor yani biz kaybediyoruz, vergilerimizden dolayı gidiyor. Dolayısıyla, en azından, onlar, aynı sene mezun olmuş hâkimler, savcılar kadar maaş alacaklar ki gelsinler, kamuda çalışsınlar değerli arkadaşlarım.

Bakan yardımcılarını konuştuk, şimdi, değerli arkadaşlarım, en düşük emekli maaşına geliyorum. En düşük emekli maaşı 1.500’dü, 2.500 yaptınız, bu sefer 3 bin diye geldiniz, itirazlar yükselince 3.500 yaptınız. Değerli arkadaşlarım, bu ülkede, TÜRK-İŞ daha geçtiğimiz aylarda açıkladı, açlık sınırı 6.300 lira. Açlık sınırı ne demek arkadaşlar ya? Aç yani 6.300 lira yoksa aç, ekmek alamıyor demek arkadaşlar ya. Sayın Cumhurbaşkanı böyle simit-çay hesabı yapardı, simit-çayla bile kapatamıyor 3.500 lira. Kaç kişi var? İşte, tam bilmiyoruz ama 1 milyon 600-1 milyon 800… Bence daha fazla, 3 milyon civarında en alt sınırdan emeklilik maaşı alan; hatta dul ve yetimler var, onlar çok daha alt alıyor, 3.500 veriyorsunuz ya, 2’ye bölünüyor, 3’e bölünüyor, 1.000 lira, 1.500 lira alıyorlar. Sadece bunlarla geçinen insanlar var ya, ne biçim insaf bu, ne biçim vicdan bu! Nasıl böyle bir şey yapabilirsiniz? En az 3.500 lira alsın.

Bir de övüneceksiniz şimdi. Ne diyor biliyor musunuz kanun teklifini getiren arkadaşımız Plan ve Bütçe Komisyonunda? “Bakın, yüzde 66 artırdık, ondan sonra yüzde 100 yaptık, şimdi de yüzde 125 yaptık.” Allah'tan korkun ya, artık kulları mulları dinlemiyorsunuz, kibir göklere çıkmış sizin için, kullara yukarıdan bakıyorsunuz da Allah'tan korkun ya, böyle bir şeyi, böyle bir teklifi nasıl getirebilirsiniz? Önergemiz var değerli arkadaşlarım, asgari ücret tutarında olması gerekiyor en düşük emekli maaşının.

Arkadaşlar, başka maddeler de var maaşların dışında. Mesela, bir tane madde var, çok önemli bir şey. KÖİ’yi tartışıyoruz değil mi, kamu-özel iş birliğini. Millî Piyango İdaresi satılmıştı arkadaşlar, satıldıktan sonra da katma değer vergisi ortadan kaldırıldı. Dindarlar ya bunlar, piyango işiyle uğraşmak istemediler, sattılar bunu ama KDV’yi kaldırdılar. Kime sattılar? Demirören artı İtalyan bir firmanın ortaklığında Sisal Şans Oyunları’na sattılar. Nasıl ihale edildi biliyor musunuz arkadaşlar? İhale edilirken denildi ki: “İşte, bu sene 9 milyar hasılat var, gelecek sene bunun yüzde 20'si artı enflasyon, ondan sonraki sene de aynı şekilde artı enflasyon gidecek.” Ama bir madde koymuşlar “Enflasyon yüzde 15’i geçerse yüzde 15’ten fazla veremeyiz.” Tamam. Ne olmuş biliyor musunuz arkadaşlar? Hasılatlar düşmüş. Bunu nereden öğreniyoruz? Bizde şeffaflık yok, bunu İtalya Milano borsasına kota olan Sisal’ın kayıtlarından, raporlarından öğreniyoruz. Diyor ki: “Biz taahhüdümüzü yerine getirmedik ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti -yani Varlık Fonu- bizim şeyimizi almadı.” Niye? “Mücbir sebepten dolayı almadı.” diyor arkadaşlar. Seviniyor, mücbir sebepten dolayı Sisal ve Demirören'den taahhüt ettikleri parayı almamışız. İstanbul Havalimanı’nın kirasını, 1 milyar 50 milyon euroyu nasıl ertelediysek ve sildiysek, almamışız bunu. Niye? Ziraat Bankası da Varlık Fonuna bağlı; peki, çiftçinin kredisini mücbir sebepten dolayı siliyor mu, faizini siliyor mu? Silmiyor. Peki, Halk Bankası, o da Varlık Fonuna bağlı; Halk Bankası siliyor mu? Esnafın borcunu, kredisini siliyor mu sevgili kardeşlerim? Silmiyor. Bunların hepsi oluyor ve siz buna parmak kaldırıyorsunuz, indiriyorsunuz arkadaşlar. Mücbir sebep vatandaş için yok ama Demirören için var, Sisal için var, şans oyunları için var, her şey için var. Kumar da haram, hâlâ haram değil mi kumar arkadaşlar? Değişmedi değil mi Kur’an? Ama oynatmaya devam ediyorsunuz. İnkâr etmiyorsunuz ya, oynatmaktan günah alıyorsunuz. İnkâr etseydiniz şeyden olurdunuz.

Otoyollar, kamu-özel ortaklı otoyollar… Otoyolları biliyorsunuz değerli arkadaşlarım. Yanlışlıkla bir problem olsa katlanarak önce 1’e 4, sonra 1’e 10 cezalar geliyor. Şimdi 1’e 4’ü azaltacaklar mı? Bir de meşrulaştırıyorlar değerli arkadaşlarım ve tebliğ şartını kaldırıyorlar, tebliğ edilmeden, size tebliğ edilsin, edilmesin… Ya, bu ne demek arkadaşlar? Yani, işte “Bir kuruş para harcamadan yapacağız.” filan. Hayır, bu parayı biz ödeyeceğiz, hatta torunlarımız, çocuklarımız ödeyecek. Ödediğimiz şeylerde de dünyanın parasıyla geçiyoruz, yetmiyormuş gibi bir de oralara zorlanıyoruz. Bütün haritalar maritalar bizi sürekli şekilde paralı yollara zorluyor ve orada bir ceza olduğu zaman da katlanarak alıyor. Kim alıyor katlanan bu parayı? Otoyolu işleten. Nasıl oluyor? Ya, otoyolu işleten nasıl ceza kesiyor ya, bu devlet mi arkadaşlar ya? Ya, otoyolu işletenin adına kanun çıkarıyorsunuz siz, siz arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP’ye söylüyorum, otoyolu işletenlerin adına kanun çıkarıyorsunuz, siz büyükler adına kanun çıkarıyorsunuz da arkadaşlar, insanlar bu kadar büyük hata, suçu nasıl işler? Yani ben anlamıyorum, başkası için bu kadar büyük fedakârlıklar -tırnak içinde- nasıl yapılabilir ya? Ya, bunlara vermediğiniz şey kalmadı, hâlâ veriyorsunuz ya. Milleti soyduruyorsunuz ya, siz ne biçim devletsiniz ya? “Devlet” dediğimiz şey arkadaş; adaleti, hakkaniyeti ayağa kaldırır ve önemlisi zayıf olanı korur devlet. Ya, siz güçlünün devleti oldunuz ya. Evet, devlet her dönem güçlüye doğruya kaymıştır, etmiştir filan ama sizin kadar güçlünün yanında yer alan, zayıf olanları ezen, “Size din yeter.” diyen başka bir heyet gelmedi buraya değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bir de -sürem bitiyor- bu kanun teklifinin sonunda birkaç tane madde var, güleceksiniz. Bu madde -iyi bir haber vereceğim şimdi- Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP ortaklığının, Cumhur İttifakı’nın gitmekte olduğunu gösteren maddedir değerli arkadaşlar yani kaçma maddesi. Bu maddeyle, Sayın Kılıçdaroğlu işte “Sürekli şekilde bürokratları tehdit ediyor.” filan… Tehdit mehdit etmiyor yani. Kimse… Suç işlemeyen bir bürokrata biz karışmayacağız, bunun sözünü veriyor. Bu bürokratları korumak için özel güvence getiriyorlar. Daha evvel gene Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti, TMSF kayyumlarının sorumluluğunu ortadan kaldırdılar. Burada işte milletvekillerinin, onun bunun, AKP’deki yöneticilerin yakınlarından ismi geçenlere…

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Neredeyse dokunulmazlık getirecekler.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Evet, dokunulmazlık getirdiler. Şimdi bu bürokratlara getiriyorlar arkadaşlar; bunları görevden alınca hangi makamlara, nerelere yerleşecekler filan.

Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Genel Sekreter, yardımcıları ve başkanlar için enteresan bir şey getiriyorlar. Bunlara özel kadro koyuyorlar. Diyelim ki Genel Sekreter görevden alındı, özel kadro koyuyorlar bunlara; başmüşavirlik. Yetmiyor, başka bir şey daha yapıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN – Söz vermiyoruz, vermedik kimseye.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Eğer emekli olmak isterlerse -bu kayıtlara geçsin- yüzde 50 emekli ikramiyesini fazla alabiliyorlar, yüzde 50 fazla alacak emekli ikramiyesini arkadaşlar.

BAŞKAN – Şimdi İYİ Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın İsmail Tatlıoğlu konuşacaktır.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin muhterem milletvekilleri; Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Sözlerimin başında, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit düşen Serkan Taşcı’ya Allah’tan rahmet diliyorum ve aziz milletimize başsağlığı dilerim.

Saygıdeğer milletvekilleri, demokrasilerde yasama elbette ki en etkin kurumdur ve kanun yapma ve kanun yapma kalitesi yasamanın etkinliğini gösteren temel bir süreçtir. Bu bağlamda baktığımızda, bugün karşı karşıya olduğumuz 66 maddelik torba kanun da ve son zamanlarda, özellikle son dört yılda yaşadığımız bu torba kanun Meclisi de bizim yasama konusunda nasıl bir profil düşüklüğü içerisinde olduğumuzu ve toplumun sorunlarını çözmekten nasıl uzaklaştığımızı göstermektedir.

Yine, yasama yılının sonuna gelirken arka arkaya gelen ve birbirleriyle de yakından değil, uzaktan bile çok ilgili olmayan bir torba kanunla karşı karşıyayız. Bir başka durum, bunların gerçekten görüşülme teamülleri, süresi hiç de alışılmış bir durum değil. Çok dar zamanda çok geniş konuları görüşmeye ve de tartışmaya ve de kanunlaştırmaya zorlanan bir yasama söz konusu. Finanstan vergi mevzuatına, akademiden otoyol geçiş ihlallerine, Millî Piyango İdaresinden Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne, eczacılardan noterlere kadar birbiriyle ilgisiz konularda; bir kısmı teknik, bir kısmı ise ilgili alanlarda kapsamlı değişiklikler içeren 66 maddeden söz ediyoruz.

Teklifin bu hâli, torba kanunu da aşan, yasama faaliyetinin sınırlarını zorlayan bir yaklaşımla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Elbette olağanüstü bir durum olsa bunları makul karşılayabiliriz ama içinde bulunduğumuz ve şahitlik ettiğimiz 27’nci Yasama Döneminin beş yılı aynı hesapsız gündem kargaşası içerisinde eriyip gitmiştir. Her senenin sonunda önem arz eden ve sınırlı sürede çıkması gereken teklifler arka arkaya getirilmiş ve yüce Meclisimizin yasama kalitesine bir kez daha darbe vurulmuştur. Anlaşılmaktadır ki bugünkü siyasal iktidar ülkeyi yönetme ehliyetini kaybettiği gibi kanun yapma kalitesini, kanun teklifi hazırlayabilme, yasama faaliyetlerini düzenleyebilme ehliyetini de ne yazık ki kaybetmiştir.

Değerli milletvekilleri, 66 maddelik teklifin 23 maddesi kamuoyunda “3600 ek gösterge” olarak bilinen düzenlemeleri içermektedir. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in yıllardır dile getirdiği bu hususun iktidar tarafından dikkate alınması ve Genel Kurula getirilmesini elbette memnuniyetle karşılıyoruz ancak 24 Haziran 2018 seçimlerinde seçim vaadi olarak milletimize taahhüt ettiğiniz 3600 ek göstergeyi tam dört yıl sonra bir seçim promosyonu olarak, bir tercih değil zorunlu olarak getirdiğiniz malumdur, eksiktir ve gerekli kapsayıcılıktan uzaktır. Bu düzenlemenin içeriği kamuoyuyla paylaşılmaya başlandıkça beklentileri ne kadar karşılamadığı anlaşılmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi her zaman ve her zeminde olduğu gibi 3600 ek gösterge meselesinde de adaletin terazisini bozmuştur. Maalesef milletimizin menfaatine olan bu hayırlı iş dahi layığıyla gerçekleştirilememiştir. Kanun teklifi, bu hâliyle tüm kamu çalışanları arasında hakkaniyetsizlikler getirecek bir yapıya sahiptir. 3600 ek göstergeye sahip olacağı beklentisi içinde olan vatandaşlarımızın ancak yarısı bu kanun teklifiyle hak ettiğini elde edebilmiştir. Diğer vatandaşlarımızın ise yalnızca “göstermelik gösterge” diye tabir ettiğimiz artışlara tabi tutulduğunu görmekteyiz. “Göstermelik” diyoruz çünkü 3600’ün altında kalan vatandaşlarımızın ne iş hayatlarında ne de emekliliklerinde kayda değer bir katkı elde etmesi mümkün olmamıştır. Eğer biz burada Türk milletinin temsilcileri olarak bulunuyorsak o hâlde bu kürsüden gerçekten vatandaşlarımızın sesine ses, derdine çare olmak mecburiyetindeyiz.

Bizim teklifimiz şudur: Teklifin 2’nci maddesinde 3600’den düşük ek göstergeliler için belirlenen oranları 40 puan artıralım diyoruz. Artıralım ki bu kanun teklifindeki asıl amaç hasıl olsun, enflasyon altına ezilen emeklilerimiz rahat bir nefes alsın.

Değerli milletvekilleri, 27’nci Dönemde uluslararası anlaşmalar dâhil toplam 273 kanun teklifi görüştük. Bu kanun teklifleri arasında tartışmalı, sakıncalı veya pek çok yanlış düzenlemeyi ihtiva edenler de vardı fakat bunların hiçbirinde parti grubumuza toplumun neredeyse her kesiminden bu kadar çok talep ve şikâyet ulaşmamıştır. Polislerimiz şikâyetçi, polislerimizle arasında farklı kadrolar olan kardeşlerimiz şikâyetçi, emniyet müdürleri şikâyetçi, maalesef bu kanun teklifiyle polis teşkilatlarımızda emir veren ile emir alanı birbirine düşürdüğümüzün farkında olmalıyız. Emir komuta zincirine zarar verdiğinizin, ast-üst ilişkisini zedelediğinizin farkında olduğunuzu görmüyoruz.

Kamu kurumlarında görev yapan farklı pozisyonlardaki personel feveran etmektedir, “Yan masadakinin emekli maaşı artıyor, benimki neden artmıyor?” diye gerçekten seslenmekte ve sızlanmaktadır. Ayrıca, mesela üniversitelerimizdeki arkadaşlarımız da cidden sıkıntı içerisindedirler ve sıkıntılarını aktarmaktadırlar. Kamu kuruluşları arasında makam tazminatı almayan bir tek üniversite daire başkanlarının kaldığını ifade etmektedirler. Vatandaşlarımızın bu haklı tepki ve taleplerini dikkate almak gerekir ve gelin hep beraber bu adaletsizliğe son verelim deriz. Yalnızca polislerimizin değil, sağlık çalışanlarımızın beklentileri de hüsrana dönüşmüştür. Geçtiğimiz haftalarda sağlık çalışanlarının özlük haklarındaki iyileştirmeleri kısarken “3600 düzenlemesiyle telafi edeceğiz.” sözünüz de boşa düşmüştür.

Aslında bu adaletsizlikleri görmeniz için çok uzağa gitmeye gerek yok, Genel Kuruldan çıkıp koridorlarda dolaşmak yeterlidir. Getirilen bu kanun teklifinin Meclis personelini dahi nasıl ayrıştırdığını hep beraber görmekteyiz ve sizin de bunu görmeniz gerekir. “Şu tarihten önce giren ayrı, bu tarihten sonra giren ayrı.” diyerek uzmanından stenografına herkesi mağdur ettiğinizin farkına varmanız gerekir.

Biz İYİ Parti olarak siyaseti yalnızca milletimizin menfaatlerini dikkate alarak yapan yapıcı bir muhalefet anlayışımızla, vatandaşlarımızın talep ettiği her alanda eleştirilerimizle birlikte çözüm önerilerimizi sarih bir şekilde ifade ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz. Milletin menfaatine olmayan işlerde sırf “Hanemize puan yazılır.” diye sinsice bekleyenlerden olmadık ve de olmayacağız. Milletin zararı olan meselelerden fayda sağlamaya asla tenezzül etmedik ve etmeyeceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Genel Başkanımızın dediği gibi; bu öneriler, mirî malıdır, kullanıma açıktır.

Siyasetin yapısı gereği muhalefetin sesine kulak vermemek gerçekten bir eksikliktir; bir becerisizlik, bir zafiyet değil, esasen bir maharet ve bir kabiliyet olarak alınmalı ve algılanmalıdır. Ancak, bu doğruyu referans almak yerine yanlışlarda ısrar etmeyi tercih eden bir siyasal yapıyla karşı karşıyayız. Bizim için siyaset yalnız ve ancak millete hizmet edebilmektir tabii ki. Bu sebeple, gelin, bu yanlışları düzeltelim, vatandaşlarımızın haklı beklentilerini karşılayalım, kadrolar arasındaki adaletsizlikleri ortadan kaldıralım. Gelin, yıllardır yıprattığımız iş barışını bir nebze olsun onaralım.

Değerli milletvekilleri, önemli bir başka konu, emeklilerimizin durumu ve emekli aylıkları. Yaklaşık 13 milyon emekli, dul ve yetim aylığı alan vatandaşımız var, bunların 9 milyonu doğrudan emekli. Bu düzenlemeyle emekli aylığını 2.500 liradan 3.500 liraya çıkardık ancak 3.500 lirayla da yaklaşık 120 litre mazot alabilen bir emekliyle karşı karşıyayız ve bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının oldukça altında. 2 emekli bir arada olsa yine de geçinmeyi başaramayacak bir gelir seviyesinden bahsediyoruz. Bugün İstanbul Ticaret Odası Ücretli Geçim Endeksi’ni açıkladı; son bir yılda İstanbul'da enflasyon -sizin tabirinizle söyleyelim- fiyat artışları, hayat pahalılığı yüzde 94; bağımsız akademisyenlerin yaptıkları hesap yüzde 160, pazartesi açıklanacak haziran rakamlarıyla beraber yüzde 180'lere dayanmaktadır. Konut fiyatlarındaki artış ortada, temel tüketim ürünlerindeki fiyat artışları da ortada. Bu şartlar altında bir ailenin, yaşlı bir eşin -bırakın çocuk, torun olmaksızın- geçinebilmesi ne kadar mümkündür? Onurlu bir hayat ne kadar mümkündür? Onun için ekranlarda ve sosyal medyada gördüğümüz torunundan kaçan dedeler, babaanneler ve anneler tablosu gerçekten 2022 Türkiyesine yakışmamaktadır ve bugünkü siyasal iktidarın ne yaptığının bir fotoğrafı olarak her daim hafızalarda yerini alacaktır. Herkese, her şeye, özellikle kamudan dolarla ihale alan firmalara yapılan ödemelerde yaşanmayan kaynak sıkıntısı mevzu emeklilerimize gelince gerçekten dilinize düşüyor.

Bakın, bu yıl Osmangazi Köprüsü’ne 7,5 milyar lira civarında hazineden bir aktarım yapılacak. Hani, bu köprüye vadedilen veya garanti edilen geçiş sağlandığında devletten bir kuruş kaynak aktarılmayacaktı? Bakın, yaptığınız hesap nerelere geldi? 7,5 milyar lira sadece bu yıl hazinenin Osmangazi Köprüsü için işletmeci firmaya ödeyeceği para. Hâlbuki, bunun, tam geçişin olduğu dönemde sıfır lira olması gerekiyor. İşte, bütün hesaplarınız aşağı yukarı böyle yanlış ve bütün Türkiye'ye sesleniyorsunuz “Türk lirasına geçin, Türk lirasıyla işlem yapın.” diye. Hatta, BDDK'nin son düzenlemesi, 15 milyon liranın üzerinde dövizi olanlara Türk lirası kredi vermeme gibi dolaylı sermaye kontrolüne yönelen bir işleyiş olmasına rağmen, dövizle ihale verdiğiniz firmalara yönelik döviz garantili yaptığınız işlemlerle ilgili dönüp bir adım atmıyorsunuz. Defalarca söylememize rağmen, defalarca uyarmamıza rağmen “Gelin, eğer Türkiye'de düzenlemeler yapıyorsanız, kamuoyunda ‘yandaş’ olarak belirtilen bu firmalara verdiğiniz döviz garantili ihaleleri Türk lirasına çevirin.” dememize rağmen tam aksi oluyor. Ne yapıyorsunuz? Bunlarla ilgili işlemleri olan bürokratlar dâhil, iktidardan gittikten sonra da bunları belli bir süre koruma altına almaya çalışıyorsunuz ve bunların sağladıkları gelirlerin devamını talep ediyorsunuz. Böyle bir şey yaşanmadı; böyle bir şey ne Türkiye'de ne başka bir ülkede yaşanmış değil. Bu, işe başladıktan sonra yapılmış bir sözleşme. Bu, doğru bir şey değil; hukuken, vicdanen ve ahlaken doğru bir şey değil. Bir insan işe girerken bir sözleşme yaparsınız, görevinden belli bir süre... “On yıl böyle bir sözleşme yapıyorum.” dersiniz; altıncı yılda gider, dört yıl daha ödersiniz. Ama, bir sözleşmeyle göreve başlatılan personeli, görevin bitimine yakın -hissettiğinizde- bu tür haklarla donatmak, sırtını okşamak gerçekten neler yaptığınızın ve yaptırdığınızın bir göstergesi olarak karşımızda durmaktadır.

Tabii, sadece 7,5 milyarlık hazine ödemesi değil; hizmetleriyle, bakımlarıyla beraber bile yaklaşık 2 milyar dolara bitebilecek bir Osmangazi Köprüsü’ne tam 14 milyar dolar ödenmesi... Bugünkü parayla, yaklaşık olarak 200 milyar liralık fazla bir ödeme söz konusu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün 1 milyar 100 milyon dolara mal olduğu bir Türkiye'de, Osmangazi Köprüsü'ne 2035 yılına kadar 14 milyar dolar ödenecek olması çalışmalarınızda sizi hiç mi vicdanınızla baş başa bırakmıyor? Sadece Hariri’ye ödediğimiz para 25 milyar lira; bu, çıplak ve görünen. Sadece bazı firmalara sağladığımız vergi afları 10 milyar lira. Bunları üst üste topladığınızda belki de ek bütçeye gerek kalmayacak, ilave bir gelir yaratımı söz konusu olacak. Memurdan, işçiden, öğrenciden sakındığımızı bu yandaşlara ve taraftarlara aktarmaktaki cömertliğin elbette ki bir karşılığı olacaktır.

Bakın, KYK’yle ilgili, üniversitelerle ilgili af; evet, bunun yanındayız ama bu KYK’yle ilgili, bu borçlarla ilgili, bu üniversiteyi bitirmiş ve işsiz kalmış öğrencilerimizle ilgili bir düzenlemeye son derece ihtiyaç var. 8 milyon insanımızı, öğrencimizi üniversite kapılarına koyduğumuz bir Türkiye’de ve de yaklaşık son on yıldır işsizlikte bir mesafe alamadığımız bir Türkiye’de bunları borçlandırarak, devletine borçlu ve bu borcun altında boğulan insanlar olarak yaşatmak gençlerimiz için son derece onur kırıcı ve ezici bir husus. Bu çerçevede, 2022’de 70 milyar liraya yakın KÖİ ödemeleri, bütün bunlar gerçekten bir kaynak ihtiyacının, kaynak sıkıntısının olmadığını gösteren bir manzara olarak karşımıza çıkmaktadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu çerçevede, Türkiye’nin bu anlayışı, bu siyaset anlayışı, bu yürütme pratiği ve Türkiye’deki bu iktidar etme yöntemi Türkiye’yi tarihinin en derin ekonomik krizinin içine sokmuştur ve Türkiye’yi uluslararası ilişkilerde çok ciddi bir savrulmaya itmiştir. Dün “katil” dediklerimizle Cumhurbaşkanımızın sarmaş dolaş olması gerçekten bizi incitmektedir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) “Katil” lafının sahibi de Sayın Cumhurbaşkanıdır, bunu muhalefet lideri söyleyip Sayın Cumhurbaşkanı karşılamamıştır. “15 Temmuzun arkasında.” dediklerimizle de böyledir ve ne yazık ki bizi savurmaktadır. Onun için, Türkiye’nin, siyasal iklim değişikliğine ihtiyaç vardır.

Biz, bu kanun teklifinin ilgili maddelerine destek verdik -özellikle ek gösterge ve üniversite affıyla ilgili- ve bunları önemsedik.

Bu yasama yılının son görüşmesinde, ilgili teklifin de kanunlaştığında hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.

Teklifin tümü üzerinde şahsı adına ilk olarak Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin.

Buyurun Sayın Yegin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ORHAN YEGİN (Ankara) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin geneli üzerinde konuşmak için söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, toplumun her kesimine dokunan, onların taleplerini, sorunlarını dinleyip dertlenen, çözümü için kafa yoran, imkânlar doğrultusunda ve imkânları zorlayarak çözüme dair gerekli adımları atan ve bunu yaparken de tek derdi milletinin hayır duasını almak olan bir siyasi birliktelik içerisinde olduğumuz ittifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri ve grubunun, teklifin hazırlık sürecinde istişare ve tartışmalarında yaptıkları çok kıymetli katkılarla beraber olgunlaştırdığımız 57 artı 1 geçici, toplam 58 maddelik teklifimizi Komisyonumuzun takdir ve katkılarıyla bugün 65 artı 1 geçici, toplam 66 maddeyle sizlerin, Genel Kurulun takdirlerine arz ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her birimiz millet adına kuşkusuz kusursuz işler yapmak, eksiksiz memnuniyetler oluşturmak isteriz. Herkesin büyük bir hoşnutlukla kabul edeceği cümleler kurmak, metinler yazmak, düzenlemeler önermek isteriz elbette ama hem insan olarak bizim, bizlerin hem imkân olarak kaynaklarımızın da sınırlılıkları ve çerçevesi olabiliyor. Tam anlamıyla her meselede, her ayrıntıya çözüm üretilmeye çalışılsa da eksik kalan konular da var ve olabiliyor ama tüm muhataplarıyla istişare ederek, öncesini, sonrasını öğrenmeye gayret ederek, en iyisini bulmaya çalışarak, bazen de en mümkününü zorlayarak iyi bir teklif oluşturmanın çabası içerisinde olduk ve bu süreçte emeği geçen herkese çok teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; teklifimizin içeriğinde yaklaşık 4 milyon kamu çalışanımızı ve 2,5 milyon emekli memurumuzu ilgilendiren, kamuoyunda 3600 ek gösterge meselesi olarak bilinen konuda da özellikle bazı mesleklerin kendi personel kanunları olması ve her birinde ayrı ayrı düzenleme yapılması gerektiğinden ek gösterge konusunda birbiriyle bağlantılı birçok kanunda düzenleme yaparak bu doğrultuda gerekli adımları atmış bulunuyoruz.

Daha önce söz edilen öğretmen, polis, hemşire ve din görevlilerinden oluşan bu 4 meslek grubunun da dışına çıkarak çok daha geniş bir çerçeve ortaya koyacak bir formülle, hiyerarşik dengeyi de mümkün olduğunca gözeterek bazı istisnalar dışında genel anlamda memurlarımızın ek göstergelerinde 600 puanlık bir artış sağlayacak bir düzenleme getiriyoruz.

Bunun dışında, teklifimizle emniyet hizmetleri sınıfına dair kadrolar esas alınarak emekli aylığı ve malullük aylığı ödenen Emniyet personelinden lise ve dengi öğrenime sahip olup emekli aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olanlara her ay 1.200 TL tutarında ilave ödeme yapılmasını öneriyoruz ve yine Komisyonda verdiğimiz bir önergeyle bu düzenlemenin kapsamını daha da genişletip MİT, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına mensup subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaşlar ile Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu uyarınca araştırma unvanlı kadrolara atananlar ve ayrıca çarşı ve mahalle bekçisi kadrosunda olanlardan ek göstergeleri 3600’ün altında olup aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olanlara da her ay aylıklarıyla beraber 1.200 TL tutarında ilave ödeme yapılmasına imkân sağlıyoruz.

Komisyonda kabul edilen önergeyle, kamu kurum ve kuruluşlarının taşra teşkilatında istihdam edilen kariyer meslek mensuplarından uzman ve denetmen kadrolarında görev yapan personel ile taşra yönetim kademesinde görev yapan personelin ek göstergesinin de 3600’e çıkarılmasını sağlıyoruz ve teklifimizin ilk hâlinde 2.500 TL’den 3.000 TL’ye çıkarılmasını önerdiğimiz en düşük emekli aylığı tutarını da Komisyonumuzda verilen önergeyle 3.500 TL’ye çıkararak en düşük emekli aylığında geçen yılın sonundan bugüne yüzde 100’lük bir artışı tamamlamış oluyoruz.

Bunun yanı sıra, hem öğrencilerimizden hem öğretim üyelerimizden hem de yükseköğretim kurumlarımızdan gelen bazı talepleri de karşılamaya yönelik olarak paketimize yükseköğretim alanında da bazı maddeler ekliyoruz. Bu doğrultuda en önemli maddenin üniversite öğrenimi yarım kalan ve yükseköğrenimlerini tamamlamak isteyen 4 milyondan fazla gencimize yeni bir fırsat tanıyacak bu düzenlemenin de tüm öğrencilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu çerçevede Yükseköğretim Kanunu’na eklediğimiz geçici maddeyle, üniversitelerde öğrenim görmekteyken ilişiği kesilenler ile kayıt hakkı elde ettiği hâlde çeşitli sebeplerle kayıt yaptıramamış öğrencilere geçmişe yönelik bir süre sınırlaması olmaksızın yükseköğrenimlerine devam etme hakkı tanıyoruz ve bu hakkı tanırken ekstra bir şey daha ekliyoruz. Üniversite öğrencisi olmaya hak kazandığı dönemde aldığı puan yine o dönemdeki başka bir programa giren son kişinin puanına eşit veya üzerindeyse bölümler arası farklı bir tercih yapabilme ve yine üniversiteler arası farklı bir tercih yapabilme imkânı da getiriyor ve böylelikle bölümleriyle uyuşamadığı için, bölümü sevmediği için okulu bırakmak durumunda kalan öğrencilere de eğer üniversiteye girdikleri dönemdeki aldığı puan ile başka bölümün puanı o dönemde de eşitleniyorsa, uyuşuyorsa bölüm değiştirebilme ve başka bir bölümde, başka bir disiplinde eğitimine devam edebilme, başlayıp devam edebilme hakkını da getirmiş oluyoruz. Tüm bu imkânlardan terör, kasten adam öldürme, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti gibi suçlardan mahkûmiyeti olanların faydalanmasının önüne geçecek bir maddeyi de düzenlememize koyuyoruz.

Teklifimizle getirdiğimiz bir başka maddeyle, sigorta şirketleri tarafından üretilen, kefalet sigortası kapsamında düzenlenen kefalet senetlerinin hem kamu alacakları hem de menkul mal satışları açısından da teminat olarak kabul edilmesinin önünü açıyoruz. Yine, bununla birlikte, tüketicimizi korumak, tüketicimizin aldığı bir ürünle ilgili yarın karşılaşacağı sorunlar karşısında tüketici hakem heyetine başvururken veya farklı aşamalarda hakkını ararken oluşacak mağduriyetleri de gidermek maksadıyla, kayıt dışılığı azaltmak maksadıyla, bazı özel usulsüzlük cezalarında caydırıcılığı artırmak amacıyla fatura ve fiş verilmemesine ve alınmamasına ilişkin konularda yaptırımlarda bir artışa gidiyoruz.

Yapacağımız bir başka düzenlemeyle, yine çok önemli bir düzenlemeyle kredi sisteminin yatırımın, üretimin ve istihdamın artması noktasında etkin bir şekilde işlemesini temin etmek amacıyla Kredi Garanti Fonu sistemi kapsamında yeni kefalet imkânlarının sağlanmasını teminen kredi garanti kurumlarına aktarılacak kaynak tutarını 50 milyardan 100 milyara çıkararak KOBİ'lerimizin krediye erişim imkânlarını genişletecek, üretimi, istihdamı, ihracatı artıracak bu imkânı daha da fazla artırıyoruz.

Teklifimizle getirdiğimiz diğer bir maddeyle, MASAK Başkanlığının ve Strateji ve Bütçe Başkanlığının kurumsal kapasitelerinin artırılması amacıyla diğer kurumlardan naklen yetişmiş kariyer meslek mensubu teminine yönelik düzenlemeler de yapıyoruz.

Noterlik Kanunu’nda yapacağımız bir düzenlemeyle, 2 defa yapılan ilana rağmen atama yapılamayan bir noterliğe bir alt sınıftan, istekliler arasından ve kıdem usulünü bozacak hiçbir şeye girişmeden noter atanabilmesini sağlayarak, hiçbir yerde boş bir noterin kalmayıp vatandaşımızın daha fazla notere ulaşarak, daha hızlı ve daha seri bir şekilde, daha kendine yakın yerlerden daha az zaman kaybederek bu hizmetlere erişimini sağlayacak bir düzenleme getiriyoruz.

Yine, burada yaptığımız bir düzenlemeyle, daha önce yapılan ve üniversitelerde özellikle hâkim adaylığı ve hâkim ve savcı yardımcılığı sınavına girmek ya da avukatlık yahut noterlik stajını başlatmak için Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’ndan veya İdari Yargı Ön Sınavı’ndan muaf olmalarını sağlayacak… Yani 24 Ekim 2019’dan sonra kayıt yaptıranlardan 31 Mart 2024’ten önce mezun olacaklara istisna sağlayarak oluşabilecek bir mağduriyeti de ortadan kaldırıyoruz.

Teklifimizde aslında daha birçok önemli hususlar var ama sürem bitti.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Komisyonda da söyledim, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, milletimizin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Şahsı adına ikinci konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.

Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.

Sıra sayısı 346 olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle bazı konuları sizlere sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce söylediğim gibi, bu torba kanun usul yönünden her zaman eleştirisini yaptığımız özelliklere yine sahip, hatta daha da kötü vaziyette. Onun haricinde içerik olarak da büyük sıkıntıları var, önemli sıkıntıları var. Devlet Personel Kanunu, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname; bunlarla ilgili işler daha da karışık hâle geliyor maalesef bu düzenlemelerle. Hani bazı kesimlerin durumunu iyileştiriyoruz ama sistemi daha da kötüleştiriyoruz bu arada.

Şimdi, bunları biraz önce konuşan değerli arkadaşlarımız anlattılar. Aşağı yukarı dördüncü yılımız doldu Parlamentoda değerli milletvekili arkadaşlarım. Bu vesileyle bir değerlendirme yapmak istiyorum müsaadenizle; önemli görüyorum. Ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim, hem orada sık sık kanun teklifleri geldikçe hem de burada Genel Kurulda mümkün olduğunca -paraya müteallik konular, biliyorsunuz, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelir- paraya müteallik konular yani ekonomiyle ilgili konular gündeme geldikçe ekonomiyle ilgili olarak görüşlerimizi açıklamaya, anlatmaya çalışıyoruz.

Biz, tabii, muhalefet milletvekiliyiz, pek dinlenmiyoruz ama değerli milletvekilli arkadaşlarım; Parlamentonun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bu Gazi Meclisin üyeleri olarak hepimizin bu konuda sorumluluğu var. Görüyorsunuz, ekonomi gittikçe kötüye gidiyor değerli arkadaşlar, sıkıntılar çok çok fazla, ülke ekonomisi iyi değil. Çok önemli bir veridir dış ticaret verileri. Geçen sene ilk beş ayda 18 milyar dolar dış ticaret açığı vermişiz -18 milyar dolar- bu sene 43 milyar doları geçmiş, başka bir rakama bile gerek yok. Bakın, 18 milyar dolar, 43 milyar dolar; çok büyük bir artış var, yüzde 136’lık bir artış var. Biliyorsunuz, diğer ekonomi verileri, makro büyüklükler zaten sıkıntılı.

Değerli arkadaşlar, yapılan işlerin yanlışlığıyla ilgili olarak hep uyarıyoruz. Şöyle kısaca anlatayım: Bakın, geçen yıl eylül ayında gösterge faizi, politika faizi yüzde 19’du, enflasyon da yüzde 19’du; bu civardaydı. Tutuldu, durup dururken bir politika değişikliğine gidildi; “İhracatı artıracağız, cari fazla vereceğiz.” dendi, “Faizler düşürülecek, şimdiye kadar yaptıklarımız yanlışmış.” dendi. Birdenbire faizler, gösterge faizleri düşürüldü, nasa göre 14 sanki makbul bir oranmış gibi 14’e düşürüldü beş ayda ve enflasyon da patlatıldı. Şimdi gelinen noktada da ne kadar sıkıntılı olduğumuzu görüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, ekonomideki yanlışlar dış politikaya da yansıyor. Bakın, Katar’dan para gelecek dedik -anlatıldı biraz önce- Katarlılara neler neler yaptık -önce öyle, sonra böyle- Birleşik Arap Emirlikleri için aynı şekilde, Suudi Arabistan’la ilişkilerimiz öyle. Hiçbir yerden para gelmedi, gelmiyor, gelmez de, gelse de yeterli olmaz. Şimdi İsrail’den para bekliyoruz, şimdi farklı yerlerden. Bakın, Kıbrıs Rum kesimiyle bile görüşmek zorunda kaldık -biz Kıbrıs Rum kesimini tanımıyoruz- NATO’ya gelişlerine veto koyamadık; İsveç ve Finlandiya’nın girişine veto koyamadık. Bu, ekonomideki güçsüzlükten kaynaklanıyor. Ekonomide ne kadar güçsüzleşirseniz siyasette de o kadar güçsüzleşirsiniz; gittikçe güçsüz hâle geliyor Türkiye. Bunu görmek lazım; bu, beka sorunudur, gittikçe buna doğru gidiyor. Bunları anlamak, görmek, buna göre tedbir almak lazım. Bunlar bizim sorumluluğumuzdur değerli arkadaşlar, dördüncü yılımızda bu değerlendirmeyi yapmak zorundayız.

Şimdi, iktidar -tutturmuş, kendine göre bazı politikaları var, seçim öncesi çok temelli bazı işler yapılamaz belki, anlıyorum ama- varlık satışından şu andan itibaren 10 milyar dolar bekliyor. “Varlık satışı” dediği, İstanbul Havalimanı vesaire benzeri bazı varlıklarımızın hisselerinin satışı. 10 milyar dolar oradan, 10 milyar dolar özelleştirmeden bekliyorlar. Bu en son yapılan 15 milyon TL’lik operasyon işi var ya, sonuçta 10 bin şirketin elinde 15 milyar dolar varmış -bugün BDDK Başkanı açıkladı- o 15 milyar dolardan bir kısmını Merkez Bankasına almaya yönelik bir operasyon; buradan da biraz para bekleniyor. Onun haricinde, mültecilerden gelecek 15-20 milyar dolar yani mülteciler gelecek, gelirlerken de beraberlerinde yabancı para -dolar- getirecekler, oradan da bir 15-20 milyar dolar bekleniyor -Nasrettin Hoca’nın hesabı- bunlarla ekonomi idame ettirilecek. Değerli arkadaşlar, nisan ayından itibaren bir sene içerisinde 182 milyar dolar borç ödenecek. Bunlarla Türkiye kurtulur mu? Bunlarla Türk ekonomisi abat olabilir mi, mümkün müdür? 20 Aralıkta -herkesin panikte olduğu dönemdi- “kur korumalı mevduat hesabı” dendiği anda tesadüfen olumlu sonuçlar alındı ama 9 Haziranda benzeri operasyon yapıldı -ki bu operasyon aslında Hazine ve Maliye Bakanlığının yaptığı bir manipülasyondur, maalesef spekülatif sonuçlar doğurmuştur- sonuç alınamadı. 24 Haziranda bu tekrarlandı, yine sonuç alınamadı. Şu anda bayağı sıkıntılı bir döneme girdik.

Değerli arkadaşlar, dünya farklı bir döneme girdi, dünya ekonomisi farklı bir dönemde, dünya ekonomisi yeniden düzenleniyor, dünya siyaseti, dünya dengeleri yeniden yapılandırılıyor; böyle bir dönemdeyiz. Amerika’nın, Batı’nın Çin’le savaşımı, mücadelesi çok önemli, çok dikkat etmemiz gereken bir konu. Batı ve Amerika Birleşik Devletleri, Rusya’yı bile büküp yanına almak isterken Türkiye'nin, ekonomisinin bu kadar zayıf olduğu bir dönemde Amerika’ya, Batı’ya ya da başka ülkelere boyun eğmemesi mümkün değil. Biraz önce söylediğim örneklerde olduğu gibi, her konuda boyun eğmek zorunda kalırız. Nasıl Rum kesiminin NATO’ya gelişlerini veto edemediysek, nasıl İsveç ve Finlandiya’yı veto edemediysek buna benzer birçok konuda sıkıntıya gireriz; böyle görünüyor. Ekonominin bir an önce düzelmesi lazım.

Değerli arkadaşlar, geçen gün de söyledim; bakın, biz geçmiş yıllarda, mesela 2012’de 196 milyar dolarlık bütçe yapmışız, 196 milyar dolarlık; 2013’te 212 milyar dolarlık bütçe yapmışız, başlangıç bütçesi bu, bittiğinde bütçenin değeri 250 milyar dolara yaklaşıyordu. Bu sene yaptığımız bütçe başlangıçta 140 milyar küsur dolardı, biliyorsunuz, değer olarak 100 milyar dolara düştü; yetmedi, şimdi ek bütçe yaptık, yıl sonu itibarıyla kur ne olacak bilmiyoruz, ortalama kur ne olacak bilmiyoruz yani yarı yarıya bütçe değerlerimiz düşmüş vaziyette. Bunları görmeliyiz, bunlarla ilgili olarak kulaklarımızı tıkamamalıyız. Burada, bu Mecliste hepimizin sorumluluğu var. Bu sorumluluğu müdrik olmalıyız, buna göre iktidarı, ekonomi yönetimini hep beraber uyarmalıyız. Ondan sonra bazı işlerin faydası olmaz, uyarmanın faydası olmaz; zamanında uyarmak lazım. Ekonomi yönetimi tarafından yapılan işler yanlış işlerdir, sonuçları çok net olarak görülmektedir. Bu konuyla ilgili olarak hepimize sorumluluk düşüyor, hepimizin bu görevi yerine getirmesi lazım. Bu konuyla ilgili, torba kanun teklifiyle ilgili olarak söylenebilecek çok şey yok. Hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz. Biz de elimizden geldiğince torba kanun teklifindeki maddeleri düzeltmeye çalıştık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Önümüzdeki dönemin hayırlı olmasını diliyorum şimdiden.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olasınız.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ila 23’üncü maddeleri kapsamaktadır.

Teklifin birinci bölümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli konuşacaktır.

Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bu torba kanun teklifinin hayırlı olmasını dilerim.

Teklif sahiplerinden, ilk imza sahibi, değerli mevkidaşım Orhan Yegin Beyefendi’ye de -ayrıldılar salondan şu anda- iyi niyetinden dolayı ve Komisyon sırasındaki güzel anlatımlarından dolayı teşekkür ederim.

Son Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısından sonra Genel Kurula gelen bu son kanun teklifinde, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine de yaptıkları katkılardan dolayı ve güzel çalışmalarımızdan dolayı -maalesef, her ne kadar, ülkemize çok faydalı çalışmalar yapabildiğimizi düşünmesem de- teşekkür ederim.

Evet, bir millî güvenlik sorunu hâline gelmiş olan ekonomimizin durumu ortadayken yine, 57 maddelik, daha sonra 65 maddeye çıkan bir torba kanun teklifini görüşüyoruz. Maalesef, çok mutlu bir başlangıç yapamadık, son derece hazırlıksız yakalandığımız bir torba kanun teklifi oldu. Önce usulle başlamak isterim müsaade ederseniz. Ben öğretim hayatım boyunca da çalışmadan derse girmeyi pek sevmezdim, okumadan imtihana girmeyi de sevmezdim; diğer komisyonlarda da -burada NATO Parlamenter Asamblesinden arkadaşlarımız da var- hazırlıksız komisyon toplantılarına gelmek hiç âdetim değil fakat çok üzülerek ifade etmeliyim ki bu Komisyona -57 maddeden 65 maddeye çıkan- bu Komisyon toplantısına tek kelime okuyamadan geldik, sadece ben değil, neredeyse bütün milletvekili arkadaşlarımız çünkü…

(Uğultular)

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) – Sayın Başkanım, biraz sessiz olabilirler mi arkadaşlar çünkü konsantre olamıyorum maalesef.

BAŞKAN – Ramazan Bey, oradan ses, gürültü geliyor. Arkadaşlar, dışarıda konuşun lütfen…

Buyurun Sayın Vekilim.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) – Teşekkür ederim.

…gece on ikide gelen maddelerden sonra biz, Komisyon toplantısına girene kadar hiçbir hazırlık yapamadan bu toplantılara girdik. Bu toplantılarda biz katkı yapmaya tabii ki çalıştık fakat bu yapılan, aslında, biz milletvekillerine yapılan bir haksızlık ve saygısızlıktan öte bu kanun metninden, bu kanun teklifinden faydalanacak olan milyonlara yapılan bir saygısızlık ve haksızlıktır. Onlara yeteri kadar katkı yapmamız engellenmiştir. Bu vesileyle, iktidar sorumluluğu ve ruhu taşıyan bir partinin mensubu olarak, her ne kadar muhalefette de olsak bu kanun teklifine istediğimiz katkıyı yapamamaktan dolayı aziz milletimizden özür dilerim. Bunun müsebbibi biz değiliz, maalesef, iktidardır. Bunu da buradan açıklıkla ifade etmek isterim.

Dediğim gibi, bu tavır ve uygulama milletimize yapılan büyük bir haksızlık ve saygısızlıktır. Bu kanun teklifi konuşulurken, görüşülürken Orhan Bey'in çok büyük iyi niyetine rağmen çok büyüklük de sıkıntılar yaşadık; kanun teklifiyle ilgili detay bir türlü alamadık, etkileyeceği alanlarla ilgili detaylı bilgiler alamadık. Bir kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine geliyorsa etkileyeceği alanların, sektörlerin, milyonların nasıl etkileneceğinin, ne tarz bir duruma düşeceğinin ve pozitif manada veya negatif manada ne kadar etkileneceğinin de analizi yapılması lazım. Böyle bir analiz de bizim hiçbir şekilde elimize geçmedi, alamadık.

Toplantılar sırasında, bazı milletvekillerimiz, hatta iktidardan da milletvekillerimiz, Sayın Başkanımız haklı olarak –eksik olmasınlar- bürokrasiyle ilgili de eleştirilerde bulundu, bürokrasinin bu konuda yetersiz kaldığıyla ilgili eleştirilerde bulundu. Ben bu konuyla ilgili Komisyon toplantısı sırasında da fikirlerimi söyledim ve nedense büyük bir tepkiyle karşılaştım, bu tepkinin de nedenini hâlâ anlamış değilim. AK PARTİ iktidarının ve mensuplarının bu tip siyasi yorumlara tahammülsüzlüklerini de çok büyük şaşkınlıkla karşılıyorum, herhâlde tükenişin bir sembolü olarak da bunu değerlendiriyorum.

Neden Komisyon toplantılarında yeteri kadar bilgilenemiyoruz? Milletvekillerinin iyi niyetine rağmen, iktidar partisi milletvekillerinin iyi niyetine rağmen, imza attıkları yasa teklifleriyle ilgili ellerinden geldiğince bizleri bilgilendirmek istemelerine rağmen bürokrasiden yeteri kadar destek alamıyorlar; bunu görüyoruz. Bunun sebebi açıkçası şudur değerli milletvekilleri: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Bu sistem, maalesef bürokrasiyi de yasamanın iktidar kanadı milletvekilini de kurban ediyor; sistemin kurbanıdır bürokrasi de yasamanın iktidar kanadı da. Bildiğiniz gibi yeni sistemde, Anayasa’da da yazdığı gibi bakanlar, bakanlıklar Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumlu değiller. Meclise karşı sorumluluğu olmayan bakanın yani iktidarın tek siyasi sorumlusunun sekretaryasının Meclise sorumluluğu yokken onun altında çalışan bürokrasinin de Meclise sorumlu olduğu hissini edinmesini beklemememiz lazım. Onlar tek bir kişiye, tek bir makama, saraya sorumlu olduklarını bildikleri için buradaki değerli iktidar milletvekillerini de hiçe sayabiliyorlar zaman zaman ve taşıdıkları devlet sorumluluğunu bazen unutabiliyorlar. Ben bunun suçunu değerli bürokrat arkadaşlarda bulmuyorum, bunun suçu tamamen sistemdedir ve bu sistemin değişmesine de az kalmıştır. Bunu da buradan ifade etmek isterim.

Kanun teklifinin özüne gelecek olursak kanun teklifi 2 aşamadan oluşuyor. Bize, eğitimin eğitim olduğu zamanlarda ben ilkokuldayken kompozisyonlar yazdırılırdı veya makaleler, romanlar okutulurdu ve bize sorarlardı “Ana fikir ve ana duygu nedir?” diye. Bana kalırsa bu kanun teklifinin ana fikri, iktidar partisinin gidici olduğunu anlamış olmasından dolayı arkasında bırakacağı kadroların hayatlarını garantiye alma fikridir. İktidar partisi, bugün giderayak yaptığı bütün sorumsuzluklara imza attırmak için kendi kadrolarına bir garanti verme ihtiyacı duymuş, özellikle Meclis üst idari kadrolarına bir garanti verme ihtiyacı duymuş ve -inşallah- daha sonra gelecek iktidarın Meclis yönetiminde elini kolunu bağlayacak çok haksız bir uygulamaya imza atmış. Umarım ki bu bir gelenek hâline gelmez; bu yanlış, sağlıksız uygulama burada son bulur ve umarım ki bu madde geri çekilir; Türk devlet geleneğine hiç uymayan, çok çok sakıncalı, hastalıklı bir maddedir.

Ana duyguya gelirsek ana duygu ise seçimi kaybedeceklerini yine anladıkları için “Sandığın bir ucundan tutabilmek üzere nasıl boncuklar dağıtabiliriz?”le ilgilidir yani “Seçimi kaybedeceğiz ama bir ihtimal kazanabilmek için neler yapabiliriz.” Burada da ek göstergeler başta olmak üzere milletimizin çok büyük bir kesimine birtakım avantajlar sağlamak amaçlanmış, bu da belli. Fakat bu ek göstergelerde de şunu hatırlatmak isterim: Partimizi kurduğumuz günden beri, Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi “3600 ek gösterge” ifadesini Türk siyasetinde ilk söyleyen siyasidir diye ifade edebilirim ve bu ifadelerinden sonra Sayın Cumhurbaşkanı defalarca 3600 ek göstergeyi getireceklerini söylemişlerdir -seçimler geçmiştir- seçim vaatlerinde bulunmuşlardır ve bunu sanki zamana yaymak veya yapmamak için de çok geniş bir kesime yaymıştır ki bunun olması daha da güçleşsin diye. Samimiyetten kuşkuluyuz; eğer ki bu 3600 ek gösterge ve diğerlerinde samimi olsalardı seçim öncesine bunu bırakmazlardı ve zamanında hüsnüniyetle bu göstergeler uygulamaya geçerdi.

Ayrıca şunu da ifade etmek isterim: Bu uygulamalar yapılırken sanki kaş yapayım derken göz çıkartılmış. Yani burada bize yağmur gibi gelen şikâyetler var, haksızlıklar var. Özellikle kamu hayatında, kamuda büyük bir huzursuzluğa, hiyerarşide bir bozukluğa meydan verecek bir uygulama şu anda söz konusu. Bunun da niyeti tamamen… Millete hizmet için değil seçim kazanmak için yapılan bir kanun metnidir. Bu, Türkiye’ye yapılan en büyük haksızlıktır. Bunu yalnızca bu kanun metninde yaşamıyoruz, bundan önce gelen kanunlarda da bu dezavantajı, bu sakat anlayışı biz çok yaşadık.

Yine, burada, Plan ve Bütçe Komisyonunda öyle kanun metinleri var ki -bu 57-65 maddelik kanun teklifinde de var- daha iki ay, üç ay, dört ay, beş ay önce yaptığımız kanunlar değiştirildi; bu kanun metninde de buna benzer bir uygulama var.

Teknik konulara bir sonraki konuşmamda girmek istiyordum fakat özellikle bu denetim elemanlarıyla ilgili büyük bir sorun yaşanıyor. Denetim elemanları ülkenin çok önemli bir unsuru ama tabii, bu denetim elemanlarındaki bu haksız uygulamaya neden niyetlenildi, neden sebep olundu diye kendi kendimize sorduğunuz zaman da şunu unutmamız lazım: Sayın Cumhurbaşkanı daha çok kısa bir süre önce Sayıştaya ayar verdi, Sayıştaya “Görmeyin, niye her şeyi görüyorsunuz?” diye sordu. Bunu söylediği bir ortamda da denetim camiasına nifak sokulmasını ben çok garip karşılamıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) – Saygılar sunuyorum, iyi günler diliyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu.

Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Görüştüğümüz kanun teklifiyle çalışanlarımızı ve emeklilerimizi yakından ilgilendiren önemli düzenlemeler yapılmakta. Kanun teklifinin ilk 21 maddesinde memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emeklilerinin ek gösterge, görev aylığı ve tazminatlarında değişiklik öngörülmektedir. Teklifin 1’inci maddesiyle mülki idare amirliği hizmetleri sınıfı kadrolarında bulunan personelin görev aylıklarında iyileştirme yapılmaktadır. 2’nci maddesinde ise ilgili personel kanunlarına veya kanun hükmünde kararnamelere ekli cetvellerde yapılan değişikliklere bağlı olarak tazminat yansıtma oranlarına esas ek gösterge grupları yeniden belirlenmekte; ayrıca tazminat yansıtma oranlarını 3 katına kadar artırarak belirleme, ek gösterge gruplarını değiştirme veya yeniden tespit etme konusunda Cumhurbaşkanı yetkili kılınmaktadır. Cumhurbaşkanı kararıyla kamu çalışanlarının ek göstergelerinin emekli aylıklarına yansıyan oranlarında değişiklik yapılması da mümkün hâle gelmektedir.

Yapılan bir başka düzenlemeyle, millî istihbarat ve emniyet hizmetleri sınıfına dâhil kadrolar ile Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına mensup subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun Geçici 32’nci maddesi uyarınca araştırmacı unvanlı kadrolara atananlar ile çarşı ve mahalle bekçisi kadro unvanı esas alınarak emekli aylığı veya malullük aylığı ödemelerinden aylık bağlanmasına esas ek göstergeleri 3600’ün altında olup makam tazminatı ödemesine hak kazanamamış olanlara her ay aylıklarıyla birlikte 1.200 Türk lirası tutarında ilave ödeme yapılması öngörülmektedir.

Teklifin ana omurgasını, tabi oldukları personel kanunu çerçevesinde memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ek göstergelerinin yeniden düzenlenmesi oluşturmaktadır. Ek gösterge, emekli aylıklarına da yansıması sebebiyle memur ve diğer kamu görevlilerinin maaşlarının önemli unsurlarından biridir. Ek göstergelere ilişkin kapsamlı düzenleme son olarak 1994 yılında 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle yapılmış, 1/1/1995 tarihi itibarıyla belirlenmiş olan ek gösterge rakamları bugün de uygulanmaya devam edilmektedir. Ek gösterge cetvelleri; hizmet sınıfı, öğrenim durumu, bulunduğu derece, rütbe, kıdem, unvan ve hiyerarşik yapı dikkate alınarak memurlar için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda, Türk Silahları Kuvvetleri mensupları için 926 sayılı, akademik personel için 2914 sayılı, hâkim ve savcılar için 2802 sayılı Kanunlarda; uzman erbaş ve uzman jandarmalarımız için 3269 ve 3466 sayılı Kanunlarda, bazı unvanlar bakımından da bu kanunlara atıfla belirlenmiştir. Teklifle, öncelikle, ek göstergeden yararlanamayanlar da dâhil edilmek suretiyle mevcut göstergeler 600 puan artırılmakta ve bazı unvanların ek gösterge grupları değiştirilmektedir. Bu çerçevede, öğretmen, polis, sağlık çalışanı, din görevlisi, uzman erbaş, uzman jandarma, şube müdürü, il müdür yardımcısı, bölge müdür yardımcısı, kamu avukatları, taşrada görev yapan kariyer gelir ve planlama uzmanları, sayman ve benzeri birçok unvan 3600 ek gösterge kapsamına alınmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamelerimizde belirtilen unvanlardaki memur ve emeklilerimizin 3600 ek göstergeden yararlandırılması gerektiğine yer verdik. Yaklaşık 6 milyon kişiyi kapsayan bu düzenlemenin memur ve emeklilerimizin mali ve sosyal haklarının iyileştirilerek refah seviyesinin artırılmasına yönelik önemli bir adım olduğunu değerlendiriyor ve destekliyoruz.

Bununla birlikte, yapılan düzenleme neticesinde görev, yetki ve sorumluluk çerçevesinde hiyerarşik kademelerde oluşan iyileştirme ihtiyacının giderilmesi; bu doğrultuda, terörle mücadelede destan yazan, asayişin tesisi, vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği için gece gündüz çaba gösteren il Emniyet müdürlerimizin ve Emniyet müdürlerimizin ek göstergelerinde de sorumluluklarıyla uyumlu bir düzeltme yapılmasını gerekli görüyoruz. Seçim beyannamemizde belirttiğimiz gibi, kamu çalışanlarının hukuki ve mali statüsünün görev, yetki, sorumluluk, unvan, statü, çalıştığı yer ve benzeri bütün unsurlarıyla birlikte ele alınarak bütüncül bir anlayışla düzenlenmesi, hizmete alınmadan emekliliğe, ilerleme ve yükselmeye, mali ve sosyal haklara ilişkin kapsamlı bir personel rejimi düzenlemesi yapılmasının da gerekli olduğunu değerlendiriyoruz.

Kamu çalışanları, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi düzenlemesi, yasama organının koyduğu kuralları ve çıkardığı kanunları uygulama yükümlülüğü, kamu güvenliği ve kamu sağlığı başta olmak üzere kamu hizmetlerini etkin sunma göreviyle devleti temsil noktasında önemli bir işlev görmektedir. Bu nedenle, 15 Temmuz hain darbe girişimi sürecinin de gösterdiği üzere, her şartta “önce vatan, önce Türk milleti” diyebilen liyakat sahibi insanların kamu görevlerini üstlenmesi millî beka için hayati önemdedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak vatandaşlarımızın, ülkemizin her yerinde kamu hizmetlerine erişebilmesini, nitelikli kamu personelinin istihdamını ve kamu hizmet fonksiyonlarının ifası için uygun teşkilatlanmanın yapılmasını etkin ve verimli kamu hizmeti sunumu için gerekli görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle yapılan önemli bir düzenleme de yaşlılık, malullük, ölüm aylığı almakta olan emeklilerimize ve hak sahiplerine, mevcutta 2.500 lira olarak yapılan asgari ödeme tutarının 3.500 liraya çıkarılmasıdır.

Diğer önemli ve kapsamlı bir düzenleme ise yükseköğretim kurumlarında hazırlık dâhil bütün sınıflarda intibak, ön lisans, lisans tamamlama, lisans, lisansüstü öğrenim gören öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kendi istekleri dâhil her ne sebeple olursa olsun ilişkileri kesilenlere, belli suçları işlememiş olmak kaydıyla, dört ay içinde ilişiği kesen yükseköğretim kurumuna başvurmak suretiyle 2022-2023 öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilme imkânı getirilmektedir.

Teklifin birinci bölümünde, ayrıca yapılan ek gösterge düzenlemeleri doğrultusunda OYAK üyelerinin kesintileri yeniden düzenlenmekte, kamuda bazı uzman ve denetmenliklere yeterlilik şartı aranmaksızın atananların bu unvanlar için belirlenen ek göstergeden yararlanmaları öngörülmektedir.

Sigortacılık sektöründe uygulanması yaygınlaşan kefalet senetlerinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uygulamasında teminat olarak kabul edilebilmesi düzenlenmektedir.

Yükseköğretim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle de doktora sonrası sözleşmeli araştırmacı istihdamının teşviki ve yaygınlaştırılması amaçlanmaktadır.

Yapılan ve yapılması öngörülen düzenlemelerle, memur ve emeklilerimizle birlikte asgari ücretle çalışan kardeşlerimizin enflasyona ezdirilmeyeceğine, maaş ve ücretlerde beklenen artışlarla birlikte refah düzeyinin yükseleceğine inanıyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletimizin lehine olan düzenlemeleri desteklemeye, bu yönde etkin bir şekilde yasama ve denetim faaliyetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.

Bu düşüncülerle, kanun teklifinin memur ve emeklilerimizle birlikte ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında arkadaşlarımız dile getirdiler, alelacele bir torba yasa teklifi Meclisin tatile gireceği son gün getiriliyor ve herkes merakla bekliyor. Bir bayram... Bayram öncesinde de birçok yerde, basında değişik şekilde, çeşitli çalışmalarla şu duyuruluyordu: “Kamuya büyük bir müjde gelecek, kamuda çalışanlarla ilgili çok iyi düzenlemeler yapılacak.” Ve kamu örgütlü kesimi uzun süredir gerek eylemlerle gerek basın açıklamalarıyla gerek Meclisi ziyaretleriyle bir düzenleme bekliyor ve bu düzenlemenin olması için de yaşamlarını idame ettirmek için seslerini yüksek çıkartmalarına rağmen itiliyor kakılıyor, gözaltına alınıyor, dikkate alınmıyor. Ve ne oldu? Şimdi bir torba yasa teklifi geldi. Torba yasa teklifinin içinde sadece kamu yok, bir çok konuda madde var. Partimiz adına, daha çok, ben birinci bölümde, özellikle göstergelerle ilgili, kamu emekçileriyle ilgili, kamu çalışanlarıyla ilgili süreci ele almış olacağım.

Çalışma Bakanı, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe döneminde, ilk seçildiğinde -değişmişti Bakanlık çünkü ikiye bölünmüştü- oturduğunda bir tanımlama yaptı ve tanımlamasında bütün çalışmalarını sendikalarla sürdüreceğini, bütün yapacağı çalışmalarda kamu çalışanlarını dikkate alacağını, işçileri dikkate alacağını söyledi ve dedi ki: “Devrim yapacağız.” Şu andaki süreç devrim değil, reform değil; bir kandırmaca, bir algı. Niçin kandırmaca, algı; bunu anlatmaya çalışayım. Bir reform, bir devrim, bir yasa düzenlemesi; başta muhalefet partilerini ve özellikle demokratik kitle örgütlerini, sivil toplum örgütlerini dinlemek lazım; onlarla beraber yola çıkmak lazım ki -eşit, adil- yasa ikide bir değişikliğe uğramasın. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber yasalar ikide bir değişikliğe uğruyor çünkü üstünde iyi çalışılmıyor.

Nedir? Türkiye’de şimdi 3 tane konfederasyon var. Bu konfederasyonların normalde yasaya göre toplanması lazım. Bir diğeri de “Kamu Personeli Danışma Kurulu” diye bir kurul var. Çalışma Bakanlığının bunlarla ilgili, özellikle kamuda çalışanlarla ilgili -mali ve sosyal haklarla ilgili- oturması lazım. Şimdi diyorlar ki: “Kamuyla ilgili düzenleme yaptık.” Yasal 3 tane konfedarasyon var, hiçbiriyle görüşmemişler. Kimle görüşmüşler? MEMUR-SEN’le. Siz böyle mi yasa çıkaracaksınız? Gerek yasayı hazırlayan vekiller gerek Bakanlık bunları dikkate almadığınızda kamuda eşitlik, adalet ve çalışma barışından mı söz edeceksiniz? Hiçbiri olmaz. Ve bu kadar çalışma yapılıyor 3600, 3600; 3600 ne aslında? Unvan, sınıf, hizmet ve dereceyle ilgili, kamuda çalışanların aldığı ücretlerle ilgili bir düzenleme.

Peki, bu 3600’le ilgili yapılan düzenleme gerçekten herkese yansıyor mu? Şimdi basına baktığınızda, televizyonlara baktığınızda herkese yansıyormuş gibi ama kamu çalışanlarına, konfederasyonlara sorduğunuzda yok. Niçin yok? Çünkü arkadaşlar, şu anda 5,5 milyon civarında kamu çalışanı var, daha doğrusu kamu çalışanı ve emeklisi var; 3,5 milyon çalışan var. Bu 3,5 milyon çalışandan 1 milyon 750 bini yararlanabiliyor, 1 milyon 750 bini yararlanamıyor. Niçin? Bunlar 2008'den sonra başlamış.

Adalet ve Kalkınma Partisinin en büyük hedefi, sosyal güvencesiz, yarı zamanlı ve tümüyle insanları köle gibi çalıştıracak bir düzenleme getirmek, sermayeyi korumak, giderek asgari ücretli sayısını artırmak ve kamudaki vereceği her şeyi almak, vermemek üzerine kurulu bir çalışma tarzı yürütülüyor. Bunun için de bu 1 milyon 750 binin dışında sözleşmeliler var mı? Yok. 595-600 bine yakın sözleşmeli var; yok. Özel statüde çalışanlar var, onlar var mı? Yok. Bir kere, zaten kamuyu bitirdiniz, eşitliği bitirdiniz, “4/A, 4/B, 4/C, 4/D” diye bitirdiniz ve bunlarla ilgili düzenleme yaptığınızda giderek eşitliği sağlayamıyorsunuz, her seferinde farklı düzenlemeler getiriyorsunuz.

Ve 3600’le ilgili yapılan düzenleme de bir kısım insanları etkilediği gibi… Ama arkadaşlar, 3600 dışında, 8000'in altında olanlara ve 3600’le ilgili düzenleme yapılmayanların tümüne dediler ki: “600 puan ekliyoruz.” Şimdi “600 puan ekliyoruz.” dediğinizde insan diyor ki: “Ne kadar iyi, artıyor.” 600 puan eklemek ne demek biliyor musunuz? Brüt 140 küsur lira, net 117 Türk lirası ve bu 117 Türk lirasını da Ocak 2023’te vereceksiniz. Sizin “adalet” dediğiniz, sizin “düzenleme” dediğiniz bu mudur? Bir kısmını zaten dışarıda bırakıyorsunuz ve yaptığınız düzenlemeyi de herkese eşit gibi dağıtılacağını söylüyorsunuz; hiçbiri yansımıyor ve tümüyle bir keyfîyet ve talepler üzerine…

Şimdi, “Çalışma Bakanlığı” diyorlar. Çalışma Bakanlığı dışında aslında… Çalışma Bakanlığı güvenlik kelimesine, güvenliğe çalışmış gibi yaptı; özellikle kolluk kısmında olanlarla, yargı kısmında olanlarla ilgili talepleri düzenlemede olabildiğince dikkate aldı, onun dışında birçok çalışanın dile getirdiği talepler dikkate alınmadı.

Öğretmenler… Ya, öğretmenlerin yarısı 2008’den sonra başlamış; bir düzenleme yok, hiçbir düzenleme yok öğretmenlerle ilgili. Kamuda çalışanların birçoğu, yüzde 50’ye yakını 2008’den sonra başlamış; hiçbir düzenleme yok. Şu anda sizin yaptığınız düzenlemelerin bir tane örneğini vereyim: Hekimlerle ilgili. Hekimleri aralık ayında burada konuştuk. Hekimler dediler ki: “Döner sermaye veriyorsunuz, performans veriyorsunuz; normalde bu bizim emekliğimize yansımıyor.” Şimdi, bir şirket maaş dışında bir fazla para verip bunu yansıtmıyorsa ceza nedenidir ama kamu bunu böyle yapmıyor. Ne oldu? Şimdi yine hekimler yok, yine hekimler yok, bir düzenleme yok. Sonra siz diyorsunuz ki: “Niye sağlık çalışanları gidiyor?” Hekimler ısrarla dediler ki: “Sizin verdiğiniz para bizim emekliliğimize yansımıyor, çalışmamıza yansımıyor. Performansla değil, temel bir ücretle maaşlarımızı, aylık ücretlerimizi düzenleyin.” Bununla ilgili bir düzenleme yok ve temel aylık katsayısını düzeltmediğimiz sürece, kamuda bir reform yapmadığımız sürece kamu personeli hep sıkıntı yaşayacak.

Halkların Demokratik Partisi olarak biz ilk günden beri şunu söylüyoruz: Performans değil, döner sermaye değil, normalde insanların hizmet süresine göre, çalıştığı bölgeye göre kamuda gerçek bir reform yapmak lazım ve temel alacakları aylık maaşlarda düzenlenme yapmak lazım. Emeklilik demek, verdiğiniz emek sonrası yaşamınızın, konforunuzun sağlıklı bir şekilde devam edeceği bir ortamı yaratmaktır; açlığa mahkûm etmek, tekrar çalışmaya zorlamak değildir. Ama bakıyoruz, Türkiye'de emeklilerin çoğunluğu ikinci iş arıyor ve çalışma konusunda birçok sıkıntı yaşıyor.

Bir diğer düzenleme, arkadaşlar, birinci bölüme belediyelerle ilgili düzenleme yerleştirilmiş; belediyelerin makamlarıyla ilgili ve özel tazminatlarıyla ilgili bir düzenleme. Ya, bu ülkede 96 tane belediyede kayyum var, makamları işgal edilmiş ve hâlen belediye başkanılar. Siz bunlarla ilgili birçok konuyu gündeme getirmiyorsunuz, gündeme getirdiğimizde duymazlıktan geliyorsunuz. Bir taraftan da yerel yönetimlerde yöneticilere diyorsunuz ki: “Biz düzenleme yapıyoruz, kendilerine makam tazminatı vereceğiz.” Makam tazminatı değil, içeride olan ve şu anda belediye başkanı olup yeri işgal edilmiş olan, makamları işgal edilmiş olan seçilmiş insanların iradesine konulan kayyumları iki ayda bir uzatan irade gasbediyordur; iki ayda bir uzatan iradeye karşı çıkmak gerekir; bununla ilgili bir düzenleme yapmak lazım, bununla ilgili bir düzenleme de yok.

Bir diğeri, biz yasa çıkaranlar, yasamayla beraber birçok çalışmayı yürüten, bilgi notu hazırlayan, araştırma önergesi, soru önergesi hazırlayan danışman arkadaşlarımızla ilgili bir çalışma yürütüyor muyuz? Bizlerle beraber çalışan danışman arkadaşlarımızın hiçbirinin kıdem tazminatıyla ilgili bir düzenleme yok. Meclis onları bir ay çıkartıyor, tekrar başlatıyor; bu mudur yasa, bu mu örnek olmak? Bu konuda da adil değiliz. Beraber çalıştığımız, beraber bu yasaların oylanması için çaba harcayan bütün danışman arkadaşlarımızı göz ardı ediyoruz. Bir taraftan yemek verenler, bir taraftan bize çay verenler… Mecliste çalışanlar arasında bile -aynı eğitimi almışlar, aynı gruptalar- maaş farkı var. Gerçek çözüm, iyi bir kamu reformu yasasının çıkmasıdır. Bu olmadığı sürece başarısız olunur, bu olmadığı sürece eşitsizlik artar ve sıkıntılar daha da büyür.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay.

Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kamuda çalışan, çalışmayan herkesin ekonomik haklarıyla ilgili, beklentileri karşılamamakla birlikte kimi olumlu değişiklikleri yapıyoruz.

Belki önce şuradan başlamamız lazım: Kanun yapılan yerdeyiz, kanun yapanların yardımcıları var. Türkiye Büyük Millet Meclisinde danışmanlar var, milletvekili danışmanları; açıktan atanan danışmanlarımıza hiç ama hiç hak vermemişiz. Bu çocukların da “çocuklar” derken, bu personelimizin de kıdem tazminatı hakkının olabilmesi lazım, kurumlardan gelenlerin kurumlarından kaynaklı olarak var ama milletvekili danışmanlarına, sabahtan akşama kadar bize servis, hizmet sunan, beynimizin yarısı olan bu danışmanlara 60 maddelik torba içinde neden yer vermedik Sayın Kubat? Soruyorum: Sayın Komisyon, neden yer vermiyorsunuz? Sabah geliyoruz, gözümüz kulağımız, elimiz ayağımız bu çocuklar; bunları yok hükmünde saymak, maraba gibi çalıştırmak doğru değil arkadaşlar. Ama bu arada şunu yapmışız: Türkiye Büyük Millet Meclisinin üst düzey bürokratlarına özel bir koruma kalkanı bu yasa teklifiyle getiriyoruz. Bu, şunu gösterir: Öncelikle Sayın Şentop’a çok teşekkür ediyorum. Kendi kadrosu için iktidar partisinden özel bir koruma kalkanı istemesi artık bu iktidarın da son günlerini yaşadığının açık bir göstergesidir, açık bir göstergesidir. (CHP sıralarından alkışlar) Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Sekreterinden bahçıvanına kadar herkes bilsin ki bizim iktidarımızda ve bizim Meclis çoğunluğumuzda kimsenin hakkını, hukukunu biz zaten yemeyiz. (CHP sıralarından alkışlar) Liyakat neyse, adalet neyse biz onu yerine getiririz; böyle bir koruma kalkanına gerek yok. Bir koruma kalkanı değil ama bir hakkaniyet ve adalet mekanizması çalıştıracaksak bir ek madde teklifimiz var, daha vermedik; belki AK PARTİ verir, biz de “kabul” oyu veririz; yeter ki onlar yapmış olsun. Açıktan gelen danışmanlarımıza bu hakkı verelim; bakın, her gün göz göze bakıyoruz, her gün. Sayın Elitaş’ın dinleyip dinlememesi önemli değil, vicdanların duyması yeter. (CHP sıralarından alkışlar) Her gün göz göze bakıyoruz; kiminle, kiminle göz göze bakıyoruz? Burayla, burayla. Bunların derdi yok mu zannediyoruz? Ya, aynı çatıda hizmet veriyoruz. Sizler aziz milletimizin kıymetli oylarıyla seçilerek, takdir görerek buraya geldiniz. Ağzımızdan çıkan her kelimeyi titizlikle takip ederek… Ben daha bazı vekillerin ismini birden bilemiyorum; bu arkadaşlarımız hepimizin adını, soyadını, şeceremizi bilecek kadar bizi takip ediyor, çok kıymetli bir hizmet yapıyorlar. Bu torbada bu arkadaşlarımız var mı? Yok. Bu nasıl iş? Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanına sesleniyorum: Türkiye'yi başka ülkelerde temsil etmesinden bir şikâyetimiz yok, biz de olsak biz de yaparız ama ya, kardeşim kendi üst kadrona koruma kalkanı isteyeceğine çoğunluk partisinden, stenograflar için, Meclisteki yardımcı hizmetler personeli vesaire, danışmanlar için -kendi danışmanları da var- yok. Ne var? “Genel Sekreter Yardımcısı, şu bu; bunları şöyle şöyle kadrolarda koruyacağız.” Bari buna… Buradan şu da olabilir: Mevcut üst kadroyu tahliye eder başka kurumlara; yeni seçime bir ay kala AK PARTİ’ye yakın birilerini buraya getirir, adamlar bir hafta çalışır ve kadro elde etmiş olur; kötüye kullanılacak da bir iştir.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Yaparlar mı öyle?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Yaparlar.

Değerli arkadaşlar, bugün bu kanunda tabii, 3600 meselesinde çok büyük çarpıklıklar var, sebep de şu bence: 657 sayılı Kanun ne zaman çıktı? Çok oldu. 657 sayılı Kanun çıkalı sanıyorum altmış yıl oldu, 1965’te çıkmış, ben 2 yaşındayken çıkmış, ben 58 yaşındayım. Elli altı yıldır bu Kanun üzerinde belki 100 defa değişiklik yapılmış.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Başkan, 40 gösteriyorsun 40.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Çok teşekkür ederim ağabey.

Bu böyle olmayacağı için yamalı bohça modeliyle…

Şimdi, toplumun, devletin çalışanlarına bir şey verdik ama Emniyet Genel Müdürlüğü dâhil, Millî Eğitim Bakanlığı dâhil huzuru bozuyoruz. “Vermeyelim.” demiyorum, biz buna “kabul” oyu vereceğiz. 3600’ü 3.600 defa dillendiren Cumhuriyet Halk Partisidir, onun için bu kanun teklifi buraya geldi. (CHP sıralarından alkışlar) Toplumun baskısına, Cumhuriyet Halk Partisinin 3600’le ilgili ısrarı neticesinde kamu çalışanlarının baskısına AK PARTİ dayanamaz hâle geldiği için bu kanun teklifi geldi ama şu olur mu, soruyorum: Asayiş, asayiş… Bir ilin asayişinden 2 kişi valiye karşı sorumludur, biri ilin Emniyet müdürü, biri ilin Jandarma alay komutanı. Emniyet müdürü belediye sınırlarına bakar, Jandarma kırsala bakar. Belediye sınırları olsa bile kırsal mahalleler Jandarmadadır, merkezler Emniyettedir. İkisi de ilin emniyetinden sorumlu, ikisi de. Hep ne dedim ben… “Kahraman Mehmetçik’imize şükranımız, gönül ve vefa borcumuz hiç bitmez. Türk polisi de şehit olmaktan korkmuyor, emekli olmaktan korkuyor.” dedim. Yanlış söylememek için bakarak konuşacağım. Şimdi ama şunu yapıyoruz: Mesela, Jandarma Genel Komutanımızın göstergesi 8400 iken Emniyet Genel Müdürümüzün göstergesi 7600, ikisi de suç işleri bakanına bağlı, ikisi de.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Nerede adalet?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Mesela, il Jandarma alay komutanımızın göstergesi 5400 -anasının ak sütü gibi helal olsun- ama il Emniyet müdürümüzün göstergesi 4200.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Nerede adalet?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Adalet de yok, eşitlik de yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Önergemiz var, önergemiz, biraz sonra…

ENGİN ALTAY (Devamla) – Başka bir şey söyleyeyim: Diyanet İşleri Başkanlığı -çok siyasallaştı ama- hepimiz için önemli. Dinimiz, diyanetimiz, yol göstericimiz, keşke Erdoğan’dan korktuğu kadar Cenab-ı Allah’tan korksa daha iyi olur tabii. (CHP sıralarından alkışlar) Ama şu var: Diyanet İşleri Başkanımızın göstergesi 9000, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcımızın göstergesi 8000; caiz değil, bence değil. Diyanet İşleri Başkanınkine çok demiyorum, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu ülkede yargının en tepesindeki zattır. Ben dün burada, basın toplantısında, Yargıtayı eleştirdim; ayrı bir şey ama bunu, şunu söylemek için söylüyorum: Adalet yok, adalet.

Şefler var, kamuda çalışan şefler var. Arkadaşlar, onların çok düşük… Mesela şefler, ne kadar eğitim alırsa alsın 3600’den yararlanamıyorlar ama açık öğretim yoluyla da olsa iki yıl okuyan başka bir meslek mensubu yararlanıyor. Teknik hizmetlerdekiler yararlanıyor ama arkeolog, müze araştırmacısı, fizikçi, antropolog, jeolog vesair bunlar sadece 600 artış alıyor ama mühendis daha fazla alıyor. Şunu söylemeye çalışıyorum: Madem bir işi yapıyoruz, adil yapalım, eşit yapalım.

Bu eşitsizliğin bir örneği de şu, dün söyledim: En düşük emekli maaşında, 2.500’den 3.000’e bir artış öngörüldü. Bu teklif geldiğinde dedim ki: “Bu eşitlikçi değil, normal emekli yüzde 40 zam alırken en düşük emekliye yüzde 20 zam vermek eşitlikçi yaklaşım olmaz.” Sağ olsun sayın Komisyon, Komisyonumuzun kıymetli üyeleri benim bu uyarımı dikkate aldılar, en düşük emekli maaşı yüzde 40 oranında arttı yani 2.500’ü, 3.000 yerine 3.500 oldu. İyi, bu yeterli diye iyi demiyorum. Bu eşitliği zam, enflasyon oranındaki yüzde 40’lık zam nisabı bakımından bir eşitlik. Ama açlık sınırı 6.391 lira iken -Sayın Beko, sen sendika başkanlığı yaptın, çık burada, biraz sonra gel, söyle- 3.500 liraya bu emekli nasıl geçinecek, çık bir anlat kardeşim, anlat emekli bir dinlesin; olmaz! (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, asgari ücret için Türkiye kilitlendi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bir dakika rica ediyorum Sayın Başkan.

Asgari ücret için Türkiye kilitlendi…

BAŞKAN – Başkanımla konuşmuştuk, ayıp olur.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Hiç mi vermediniz?

BAŞKAN – Hiç vermedim.

ENGİN ALTAY (Devamla) – O zaman, ben müsaadenizle açmadan tamamlayayım.

Asgari ücret için Türkiye beyefendinin ağzına bakıyor; Nebati’nin gözlerini bıraktık, şimdi beyefendinin ağzına bakıyoruz. Bu ülkede asgari ücrete 6.391 artı yüzde 6 fark verilmeden bugün beyefendinin ilan edeceği her türlü rakam alın terine ihanettir, emek sömürücülüğüdür, zulümdür ve ayıptır diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Teklifin birinci bölümü üzerinde şahsı adına ilk söz Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu’na ait.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu torba kanunla ilgili söylenecek bir iki söz varsa, yoksulluk sınırının 20 bin, açlık sınırının 6.391 lira olduğu bir durumda 3.500 lira emeklilik maaşı gerçekten kölelik düzeninin devamıdır.

Ben bugün bu kanunun dışında –Meclis tatile gireceği için- özellikle bir başka konuda konuşmayı bir borç biliyorum. Otuz yıldır aydınlatılmayan ve aslında bile isteye faili meçhul bırakılmak istenen bir dava, Musa Anter cinayeti çünkü 20 Eylülde zaman aşımı süresi dolacak. Aslında ortada JİTEM eliyle, siyasi saiklerle işlenmiş bir cinayet var ve dolayısıyla bu davada TCK 77’nci madde gereğince zaman aşımının uygulanmaması gerekiyor ama Türkiye’de ne zaman JİTEM eliyle bir cinayet işlense cezasızlık politikası sonucu zaman aşımı uygulanıyor ve buna tanık oluyoruz. Kamu makamları bu dosyada delillerin mahkemeye ulaşmaması için özel çaba harcıyor. Adalet Bakanlığı Abdülkadir Aygan’ın yurt dışı istinabe yazısına cevap vermediği için davada ilerleme kaydedilemiyor.

Şimdi, bu davayla ilgili olarak ben son bir yılda 8 önerge, 1 araştırma önergesi verdim ve bu mahkemeye bu önergeler geldiği için aslında davada sorular sorulmaya devam ediliyor. Yoksa gerçekten davada kaydedilen bir ilerleme yok çünkü kaydedilmek istenen bir ilerleme yok.

2022 yılı bütçe görüşmelerinde “Yurt dışındaki sanıkların ifadesinin alınması için Bakanlık niye üzerine düşeni yapmıyor?” diye sormuştuk ve o dönemin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül “Ben mi sorumluyum?” demişti. Şimdi, dönemin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, evet, sorumlusunuz ve aynı zamanda otuz yıldır görev alan herkes bu davanın ve bu cinayetin ortaya çıkarılmamasından sorumlu, bu otuz yılda 3 defa görev alan Bekir Bozdağ da dâhil olmak üzere.

Şimdi, sorulara cevap vermiyorlar. Evet, sorular ne? Deniyor ki: “İstinabe yoluyla Abdülkadir Aygan’ın ifadesinin alınması lazım.” Hatta mahkeme dedi ki: “Biz gideriz oraya ve biz ifadesini alırız.” Buna da önce “Hayır.” dediler. Dolayısıyla, aslında gerçekten ortada aydınlatılmak istenmeyen bir cinayet var.

Aygan kimdir? İtirafçı olduktan sonra TSK ve Jandarma teşkilatında sivil memur olarak çalıştı. 1991’den 2001’e kadar on yıl boyunca Diyarbakır ve Burdur Jandarma Asayiş Komutanlıklarında görev yaptı, 2001’de resmî görevinden istifa etti ve İsveç’e sığındı. 2006’da Diyarbakır 7. Kolordu Askerî Mahkemesinde Aygan hakkında yakalama kararı çıktı ama İçişleri Bakanlığı ne yazdı biliyor musunuz bununla ilgili? “Aygan şehit sayılarak nüfus kaydı kapanmıştır.” dedi. Neyin şehidiydi Aygan, gerçekten, neyin şehidiydi? Sonrasında başka bir gerçek ortaya çıktı: Aziz Turan adıyla ona bir kimlik düzenlenmişti. Şimdi, bu NATO pazarlıkları nedeniyle iadesi istenen insanlar var ya, bunların içinde bir Aziz Turan var. Aziz Turan diye biri var mı gerçekte? Hayır, yok. Gerçek olan, Abdülkadir Aygan ve o isimle bile istenmiyor İsveç’ten yani iadesi falan istenmiyor.

Evet, çok etkili, çok sevilen bir Kürt aydını Musa Anter bile isteye katledildi ve bu cinayet Türkiye tarihi açısından sembolik bir önem taşıyor; tıpkı Hrant Dink gibi, tıpkı Konca Kuriş gibi, tıpkı Tahir Elçi cinayetlerinde olduğu gibi. Bu devlet geleneği yıllardır aynı şekilde sürdürülüyor. Evet, bütün hükûmetler bundan sorumludur diyorum. Hepimizin gerçekten aslında, başta Anter ailesi olmak üzere bütün bu faili meçhul bırakılmak istenen insanların ailelerine karşı bir sorumluluğumuz var. Aksi takdirde, bu ülkede asla demokrasiye ulaşılamaz, asla bu getirdiğiniz bütçeler gibi bütçelerle de herhangi bir gelişme olmaz.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şahsı adına ikinci konuşmacı Uşak Milletvekili Sayın İsmail Güneş.

Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 346 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında konuşmak üzere şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve bizi ekranları başında izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımız 2018 genel seçimlerinde bu 3600’le ilgili memurlarımıza söz vermişti ve şimdiye kadar Sayın Cumhurbaşkanımız ne söz verdiyse hepsini yerine getirdi ve şimdi de yerine getiriyor.

Burada tabii ki muhalif partiler “Ya, biz bunu daha önce söylemiştik.” diyorlar. Doğru; ona bakarsanız, İstanbul’un iki yakasını birleştirme düşüncesi tam yüz yıl önce Abdülhamit Han döneminde de konuşulmuş ama bunun gerçekleşmesi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dönemine denk gelmiştir. Bir şeyi konuşmak önemli değil, yapmak önemlidir.

Tabii, burada, 3600 ek gösterge düzenlemesinde Sayın Cumhurbaşkanımız, hemşireler, din görevlileri, polis memurlarımız ve öğretmenlerimiz olmak üzere, onlara karşı bir söz vermişti ama tüm memurlarımızı kapsaması açısından, bütün memurlarımızın bundan olumlu yönde etkilenmesi açısından bu kanun teklifi genişletilerek tüm memurlarımızı kapsayacak düzeye getirildi. Daha önce saymış olduğumuz öğretmenlerimizin, din görevlilerimizin, polislerimizin ve sağlık personellerimizin ek göstergeleri üniversite mezunu olmak kaydıyla 3600’e yükseltildi ve daha önceki kadrolarda ek göstergeleri bulunan herkese 600 puan ilave edildi, hiç ek göstergesi olmayanlara da yaklaşık 600 puan verildi. Bunun maaştan ziyade, daha çok emeklilikte ve emeklilik ikramiyesinde etki edeceği konuşuldu. Burada tabii ki maaşlara da çok cüzi bir miktarda etkisi var ama esas, memurlarımızın maaşını biz şimdi, 1 Temmuzdan itibaren yaklaşık yüzde 40 oranında zaten artıracağız. Diğer taraftan, özellikle güvenlik görevlilerimizden, emniyet görevlilerimizden lise mezunu olup da 3600 alamayan memurlarımıza da seyyanen 1.200 TL yardım yaptık.

Bu kanun teklifinin önemli maddelerinden bir tanesi emeklilerimizi ilgilendiriyor. Şimdi 13,5 milyon emeklimiz var bizim. Bu emeklilerimizle ilgili enflasyondan kaynaklanan bir maaş artışını tabii ki biz vereceğiz ama aşağı yukarı, bu maaş artışına rağmen burada 1 milyon 200 bin kişi bu 3.500 TL’nin altında kalıyordu. Bu kanun teklifinde 3 bin olan bu sınırı biz önergeyle, grubumuzla ve MHP’yle beraber verdiğimiz önergeyle 3.500’e çektik ve bunun bütçeye maliyeti yaklaşık olarak 3,5 milyar civarındadır. Gönül ister ki daha fazla verelim, emeklilerimize daha fazla imkânlar sunalım ama biz imkânlarımız ölçüsünde şimdiye kadar daima emeklilerimizin yanında olduk, bundan sonra da yanında olmaya çalışacağız.

Diğer bir düzenleme öğrenci affıyla ilgili. Burada tabii ki Garo Paylan dedi ki: “Ya, bu öğrenci aflarında eşitlik sağlamıyorsunuz siz, bazılarına ayrımcılık yapıyorsunuz.” Doğru. Arkadaşlar, biz, milletin vicdanında yara açmış insanların bu aftan yararlanmasını istemiyoruz. “Kim bunlar?” derseniz arkadaşlar, birincisi; terörden, kasten adam öldürmekten, işkence suçundan ve cinsel saldırıdan…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Eğitim bir haktır ya, hak! Hakkı nasıl engelliyorsunuz?

İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) – Cinsel saldırı yapmış ve ceza almış kişinin bundan faydalanmasını biz…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Cezaevindeki de eğitimden faydalanır ya! Böyle şey mi olur?

İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) – Diğer taraftan, çocuğa cinsel istismardan, uyuşturucu imal etmekten ve ticaretini yapmaktan, bunlardan dolayı ceza almış olanları affetmiyoruz. Burada haklılar, bunları affetmiyoruz ve dolayısıyla da yani…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ceza alan biri okul okuyamayacak mı yani? Siz öğrenim hakkını nereye koyuyorsunuz?

İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) – Yani, hayır, bunlar bu affın dışında.

Diğer taraftan, arkadaşlar, bu kanunda önemli bir düzenleme de noterlerle ilgili. Şimdi, daha önceki düzenlemelerde birinci sınıf noterliğe birinci sınıf noter olanlar atanabiliyordu. Dolayısıyla da bunlar tercih etmediği zaman buralar boş kalıyordu. Biz burada ne yapıyoruz arkadaşlar? Tabii ki vatandaşımıza hizmet sunabilmesi için, buraların boş kalmaması için diyoruz ki: “Biz burada 2 sefer ilana çıkıyoruz, ilana çıktığımız hâlde kimse burayı seçmezse birinci sınıf noterlerden, o zaman ikinci sınıf, üçüncü sınıf noterlerden buraya atanabilme imkânı sağlıyoruz. Burada biz bir kolaylık sağlıyoruz ve dolayısıyla da vatandaşımıza hizmet etmek için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz.

Değerli arkadaşlar, tabii ki bu kanunun yaklaşık olarak maliyeti -yani tabii ki biz her zaman için vatandaşlarımızın, memurlarımızın, emeklilerimizin yanındayız- aşağı yukarı 25-30 milyar TL gibi bütçeye bunun bir ilavesi var ama hiç sorun değil diyoruz. Biz, vatandaşımız, emeklimiz ne isterse şimdiye kadar onların yanında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.31

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.43

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – O bir dakikaları vermiyoruz, dün Grup Başkan Vekilleriyle de karar altına aldık.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kısa bir söz alabilir miyim?

BAŞKAN – Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, AKP Genel Başkanının açıkladığı asgari ücret zammına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bugün asgari ücretin belirleneceği duyurulmuştu, biraz önce bir platformun orta yerinde açıklandı. AKP’nin Genel Başkanından: “Türkiye, çalışanlarının emeğiyle büyüyor.” diye bir açıklama. Oysaki, yapılan açıklamadan sonra aslında ülkemizin, çalışanlarının emeğine ihanet eden bir ülke olduğu ortaya çıktı. Çalışmayanların üç beş maaş aldığı, çalışmayanların kur korumalı mevduatta, servet transferlerinde, döviz manipülasyonlarında olduğu gibi, faizle piyasaya müdahaleyle zenginleştiği bir Türkiye var maalesef. AKP yandaşları, müteahhitleri; vergi teşvikleri, vergi afları, vergi istisnaları alan şirketleriyle büyüyor. Emekçilere düşen pay, hayatta kalmaya yetecek kadar maaş miktarıdır. Bu fotoğrafın içinde, önünde asgari ücret zammı yüzde 30. Asgari ücret 5.500 TL oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Asgari ücrete yapılan zam 1.247 TL, son açıklanan asgari ücret de açlık sınırının 900 TL altında. Bugün, Türkiye istihdamının yüzde 60’ını oluşturan asgari ücretli emekçilere hakları olan zam maalesef, yine verilmedi. Altı aylık enflasyonun dahi altında bir zam verip “Enflasyona ezdirmedik.” demek, utanılması gereken bir yaklaşımdır. Bu zammın altı aylık ömrü yoktur, enflasyonun yüzde 73 olduğu bir yerde yüzde 25 zam milyonlarca emekçinin alın terine ihanet etmektir ve AKP’nin yarattığı enflasyon canavarı bu hâliyle büyüyerek devam edecektir.

Emekçilerin haklarının yanındayız diyorum.

Teşekkür ediyorum.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

2.- Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 53 Milletvekilinin Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4527) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 346) (Devam)

BAŞKAN – 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

Şimdi, 1’inci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “düzenlenmiştir” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Tulay Hatımoğulları Oruç                   Oya Ersoy                           Kemal Bülbül

                      Adana                                  İstanbul                                 Antalya

                 İmam Taşçıer                         Abdullah Koç                                                     Diyarbakır                                 Ağrı

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili Abdullah Koç.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli halkımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, yüz yılı geride bırakan cumhuriyet, bugüne kadar farklı kimlikleri, kültürleri, ana dilleri ve inançları yok sayan bir anlayışı tüm topluma dayattı ve dayatmaya devam etmektedir. Evrensel temel haklardan uzaklaşan AKP iktidarının son yirmi yıllık uygulamaları sonucunda toplum, tarihinin en yüksek krizini, en yüksek ekonomik krizi yaşamaktadır. Yoksulluk, borçlanma ve derin krizin temellerini atan iktidar, emek ve emekçiyi değil, sermayeyi; barış ve huzuru değil, savaş ve silahlanmayı önceleyen politikalar izlemektedir. Milyonların çığlıkları ve açlık çığlıklarını maalesef duymayan bir iktidarla biz karşı karşıyayız. Bunun Meclisteki en iyi örneği de “ek bütçe” diye nitelendirilen son bütçenin ve 1 trilyon 80 milyon TL’lik bütçenin bu Mecliste kabul edilmesi sonucunda eğitime sadece yüzde 11, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yüzde 43, Sağlık Bakanlığına yüzde 31, savunma sanayisine ve savunmaya da yüzde 100’ün üzerinde bir pay ayıran bir iktidardan bahsediyor olmanız.

Aynı zamanda bu kanunla, bu mevcut kanunla görüşülen 3600 ek gösterge de bu kanun teklifiyle özellikle valilere ve daha fazla emniyet birimlerine 3600 ek göstergeyi hak gören güvenlikçi politikalar anlayışını da gözettiğimiz zaman bu mevcut kanun teklifinin de güvenlikçi bir kanun teklifi olduğunu belirtmekte yarar vardır.

Esas olanın bütçenin 657 sayılı Kanun’a tabi tüm kamu emekçilerine yönelik olması gerektiğini biz burada açıklamak istiyoruz. Bu mevcut olan kanun teklifinin aynı zamanda Anayasa’nın 10’uncu maddesi olan eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu belirtmek durumundayız.

Yine, biraz önce asgari ücretin miktarı belirlendi 5.500 TL olarak, açlık sınırının çok çok altında ve bu halka, bu emekçilere reva görülen açlık sınırıdır, biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz değerli arkadaşlar.

Bütün bu israflara rağmen bu yeni bütçe yapılırken görülmeyen ve önemli bir hizmet veren bir kurumdan da bahsedeceğim. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin ücretleri ne yazık ki çok düşük ve ciddi bir şekilde zarar etmek durumundalar. Sosyal tarafı ağır basan ve önemli bir hizmeti karşılayan bu kurumlar, engelli çocukların ve özel gereksinimli bireylerin eğitim aldığı merkezler, çok ciddi şekilde bir ekonomik krizle karşı karşıyalar. Bu alanda eğitim alan 550 bin çocuk söz konusu. Yine, bu alanda istihdam edilen ve eğitim veren 52 bin civarında eğitmenden bahsediyoruz. Türkiye genelinde 3.500 kurum bu alanda hizmet vermektedir. Özel eğitim alan her çocuk için aylık sadece 1.164 TL ödenek ayrılmaktadır. Servislerin tamamı, kurumlar tarafından ücretsiz bir şekilde karşılanmaktadır. Personel gideri, yakıt, diğer giderler karşılandığında, bu kadar önemli hizmetler veren kurumlar hizmetlerini de sürdüremez hâldedir.

Benim seçim bölgem olan Ağrı’da sadece 25 kurum bu alanda hizmet vermektedir. Yaklaşık olarak 325 personel, bu özel hizmet alanında eğitim vermektedir, öğrenci sayısı 4 binin üzerindedir. Ağrı gibi illerde çalışan eğitmenlerin haklı olarak talepleri daha fazla ve bu talepler de ne yazık ki karşılanamamaktadır. Ödenek artışı sağlanmazsa çok önemli olan bu kurumlar, kapılarına kilit vurmak durumunda kalacaklardır. Özel Eğitim Dernekleri Federasyonunun talebi, her ay verilen ödeneğin asgari ücretin yarısı kadar verilmesidir. Bu ödeneğin derhâl karşılanması gerektiğini belirtmek istiyoruz.

Yine, önemli olan bir sorundan bahsedeyim. Ağrı’nın Patnos Devlet Hastanesinde ciddi bir şekilde sağlık personeli sıkıntısı var, doktor yok; özellikle kadın doğum uzmanı yok, sadece 1 kişi var. Bu nedenle halkta ciddi bir şekilde mağduriyet söz konusu. Bu eksikliğin derhâl giderilmesini talep ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

       Mehmet Metanet Çulhaoğlu                 Ayhan Erel                        Zeki Hakan Sıdalı

                      Adana                                  Aksaray                                 Mersin

               Fahrettin Yokuş                         Ümit Beyaz

                      Konya                                  İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Torba yasanın 1’inci maddesi yani 3600 ek gösterge hususunda söz almış bulunmaktayım.

Malumunuz, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası der ki: “Memurların ekonomik ve sosyal hakları, toplu sözleşme masasında sonuçlandırılır, görüşülür, bağlanır.” ama maalesef siyasi iktidarımız; kanun, yasa tanımadığı için 3600 ek gösterge meselesini de sendikalardan kaçırarak, yasayı çiğneyerek buraya getirdi. Şimdi, bu düzenleme tam 5 milyon 300 bin memur ve emekliyi ilgilendiriyor ve bütün memurlar “3600 ek gösterge alacağız.” diye ümitlendi fakat gelin görün ki şu anda bu düzenleme gerçekten tam bir garabet çünkü bu düzenlemeyle memurların yarıdan fazlasına emekli olurlarsa temmuz ayında emekli maaşlarına sadece 120 lira artış geliyor ama bazı memurlarımıza da 1.250 lira geliyor, arada 10 kat fark var.

Yine, bazı memurlarımıza, hem de 1,5 milyondan fazla memurumuza temmuz ayında emekli olurlarsa emekli ikramiyelerinde sadece 4 bin lira artış ama 3.600 ve üstü olan memurlarımıza da 50 bin liradan fazla artış yani 1’e 10! Yahu nasıl bir adalet bu? Hani, Necip Fazıl diyordu ya: “Bir kişiye dokuz pul, dokuz kişiye bir pul/Böyle bir paylaşımı kurt yapmaz kuzulara şah olsa.” diye. Yahu bir kere adaletli olun, bir kere doğru bir iş yapın. Memurlarımızın, emeklilerimizin yarıdan fazlası mağdur olacak. Bunu bilmiyor musunuz? Yaparken bunu bilmiyorsanız, sorsaydınız vallahi biz size anlatırdık. Bakın, sorsaydınız derdik ki: Biraz önce söylendiği gibi, ek göstergelere yani ek gösterge tazminatına 40 puan verseydiniz, bakın, hizmetliden şefe, memura kadar yani 3.600 ek göstergenin altındaki tüm memurlara 40 puan verseydiniz ne olurdu, biliyor musunuz hanımefendi? Şöyle olurdu: Bütün memurlar 800 lira ile 1.250 lira arasında artış alırdı derecesine göre. Yine, emekli olacakları zaman, emekli ikramiyesi alacak olan bütün memurlar ne alırdı, biliyor musunuz? 32 bin lira ile 50 bin lira arasında artış alırdı. Şimdi, hangi adaletten bahsediyorsunuz?

Kaldı ki bu düzenlemeniz… Yahu 2008’den sonra bütün memurları devlete siz aldınız. 2008’den sonra işe giren 1 milyondan fazla devlet memurunun hatta 1,5 milyon sözleşmelinin bu düzenlemeyle emekli maaşlarına artış gelmiyor, sadece ikramiyelerine geliyor. Bu, nasıl bir sistem; bu, nasıl bir uygulama? Yahu, bize sorsaydınız derdik ki: “Taban aylığa şu miktar artış yapın, bütün memurlar, bütün emekliler adaletli bir şekilde maaşlarını alsınlar.” Yine, bize sorsaydınız bir teklif daha getirirdik memurlar açısından, “Memurların ek ödemelerini emekliliğe esas hâle getirin, adaleti sağlayın.” derdik.

Vallahi, üç ayrı yöntemi size söylerdik ama siz bunları bilmiyor musunuz? Elbette biliyorsunuz. Her şeye şaşı baktığınız için memurlara da şaşı bakıyorsunuz. “3600, 3600” Ne yaptınız? İçinden çıkılmaz hâle getirdiniz. Zaten devlet memurlarını yirmi yıldır her türlü adaletsizliğe, hukuksuzluğa sürüklediniz, ayrımcılıkta sınır tanımadınız, ayrımcılık ruhunuz bu yasada da buraya yansıdı.

Ama merak etmeyin, az kaldı beyler, az kaldı. Yeni bir personel reformu yapacağız, adaleti getireceğiz, yaptığınız bütün tahribatları düzelteceğiz. Devletteki memurlar devletin memuru olacak, parti memuru olmayacak, devletin memurları arasında liyakat olacak, adalet olacak, hukuk olacak, yandaş kayırmacılığı olmayacak.

SALİH CORA (Trabzon) – Sizdeki liyakati biliyoruz.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Yaptığınız adaletsizliklerin, hukuksuzlukların, yediğiniz kul hakkının hesabını soracağız, soracağız, soracağız.

SALİH CORA (Trabzon) – Sizin liyakatinizi biliyoruz.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Şimdi, bizim ne yaptığımızı iktidara geldiğimizde göstereceğiz, sen şaşı bakmaya devam et memura, işçiye, emekliye şaşı bakmaya devam et; onlar da size şaşı bakacaklar. Az kaldı, az kaldı!

Haydi hoşça kalın. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesiyle düzenlenmekte olan 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun mülga ek 70’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

“b) Zam, tazminat ve ödenekler ile benzeri ödemeler toplamına karşılık gelmek üzere en yüksek Devlet memuru aylığı (ek gösterge dahil) brüt tutarının;

- Ek göstergesi 8400 ve daha yüksek olanlarda % 255'ine,

- Ek göstergesi 7800 (dahil) - 8400 (hariç) arasında olanlarda % 215'ine,

- Ek göstergesi 7000 (dahil) - 7800 (hariç) arasında olanlarda % 195'ine,

- Ek göstergesi 5400 (dahil) - 7000 (hariç) arasında olanlarda % 165'ine,

- Ek göstergesi 3600 (dahil) - 5400 (hariç) arasında olanlarda % 145'ine,

- Ek göstergesi 2800 (dahil) - 3600 (hariç) arasında olanlarda % 125'ine,

- Diğerlerinde % 95'ine,

tekabül eden miktarı, emeklilik keseneğine ve kurum karşılığına tabi tutulur.”

                  Ayhan Erel                 Mehmet Metanet Çulhaoğlu                 Bedri Yaşar

                    Aksaray                                  Adana                                  Samsun

               Fahrettin Yokuş                         Ümit Beyaz                       Zeki Hakan Sıdalı

                      Konya                                  İstanbul                                 Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Bedri Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 2’nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, emeklilerimizin hâli ortada. Emeklilerimizin her zaman bizim başımızın üstünde yeri var. Onlar, zamanında bu ülkenin üretimine, istihdamına ve kalkınmasına çok önemli katkılar sağlamış büyüklerimizdir, haklarını hiçbir zaman ödeyemeyiz.

Değerli milletvekilleri, bu vatandaşlarımız emekli oldular, köşelerine çekildiler diye yok sayamazsınız. Emeklilerimizin bugün hâlinin ne olduğunu sizler bizlerden daha iyi biliyorsunuz, en son 2.500 liralık en düşük emekli maaşını 3.500 lira yaptınız, bugün emeklilerimiz bırakın torunlarına bayram harçlığı vermeyi, evlerine ziyarete gitmekte bile zorluk çekiyorlar. Ben Samsun Milletvekiliyim, bugün Samsun-İstanbul bileti 350 lira, geri dönüşüyle 700 lira, hanımıyla beraber gitse 1.400 lira.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Gidince dönemiyorsun. Dönemiyorsun Başkanım, orada kalıyorsun.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Bugün asgari ücret belirlendi, 5.500 lira, siz de en düşüğünü 3.500 lira yaptınız. Bırakın torunlarına, çocuklarına hediye almayı, “sılayırahim” diyorsunuz; evlerine gitme, ziyaret etme lüksleri bile yok. Eskiden emekli olan vatandaşlarımızın hiç olmazsa aldıkları emekli ikramiyesiyle, komşularından topladığı üç beş kuruşla beraber ev alma imkânı vardı. Bugün o evi almayı bırakın, kapısından bile geçemez, bir odasını bile satın alamaz. Bugün emeklilerin durumu ortada. Ne yapıyorlar? Sabahtan akşama kadar kuyruklarda.

Peki, bunu hak ediyorlar mı? Hani, bizim ülkemizin refahından bahsediyoruz, gelişmişliğinden bahsediyoruz; yirmi yılını, otuz yılını veren insanların hâlâ ikinci iş peşinde koştuklarını hepimiz biliyoruz; yazıktır, günahtır. Bugün sosyal devlet olmanın gereği olarak, hiç olmazsa hazine garantili köprülere ayırdığınız para kadar, şehir hastanelerindeki hasta garantilerine ayırdığınız para kadar, kur korumalı mevduata ayırdığınız para kadar -bunların yüzde 25'ini bile- emeklilerin maaşını iyileştirmek için harcasanız hiçbir problem kalmaz. Bunu fazlasıyla hak ettiklerini düşünüyoruz.

Bugün, özellikle, kişi başına millî gelir 12.582 dolardan 9 bin dolara düşmüş, tüketici enflasyonu yüzde 73,5; üretici enflasyonu yüzde 132, açlık sınırı 6.319 lira. Bugün, asgari ücret açıklandı 5.501 lira. Sizin asgari emeklilik maaşını yaptığınız rakam 3.500 lira. Yani ramazan senede bir ay, sizin hesaba göre bunların bütün yılı oruçlu geçirmeleri lazım. Bunun yanı sıra ev kiralarını söylemiyorum; elektrik, doğal gaz, su faturalarını söylemiyorum. Eskiden bir ev kiralarken bunların hiçbir tanesine bakılmazdı. Evin kirası bin liradır, 2 bin liradır; bu konuşulurdu ama bugün maalesef, elektrik, su, doğal gaz bedellerinin kiraların daha üzerinde olduğunu hepimiz görüyoruz ve de biliyoruz. Bizim önerimiz şu… Hiç olmazsa bu dönem hem asgari ücrete hem de çalışanlara enflasyon oranında zam yapılsın diye bekliyorduk, ümit ediyorduk ama maalesef, bugün yine dağ fare doğurdu “yüzde 25” dediniz. Yüzde 25’le ellerine geçen para 5.500 lira. Asgari ücretle ne bayram ziyareti ne alışveriş ne çoluğuna çocuğuna bakma ne de asgari şartlarda geçimini sağlama mümkün değil. Açlık sınırının 6.400 lira olduğu bir ülkede 5.500 lirayla ya da 3.500 lirayla geçinmek için mucizeler yaratmak lazım, mucizeler oluşturmak lazım. Otuz beş, kırk yılını bu devlete vermiş vatandaşlarımız hiç olmazsa kalan ömürlerini huzur içinde geçirsinler, sağlık, sıhhat, afiyet içinde geçirsinler; bu vatandaşlarımızın mutlu günleri olsun istiyoruz. Ümit ediyoruz ki refahlarını yükseltirsiniz ama yirmi yılda gelinen nokta bu. Bugüne kadar yaptıklarınıza baktığımız zaman bundan sonra iyi şeyler olacağına dair benim şahsen hiçbir beklentim yok. Sonuç millete gitmek, sandığa gitmek; az kaldı diyorum.

Şimdiden -herhâlde bu dönem son konuşmamız- herkesin bayramını tebrik ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3’üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının “Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Emniyet Hizmetleri Sınıfına dahil kadrolar esas alınarak, emekli aylığı veya adi malullük aylığı ödenen subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ve polis memurlarından lise ve dengi öğrenime sahip olup, emekli aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olanlara, her ay emekli aylıklarıyla birlikte 6.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ayrıca ödeme yapılır. Bu fıkra kapsamında ilave ödemeden yararlananlar ek 81 inci madde hükümlerine göre ayrıca ek ödemeden yararlanamazlar.” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Mehmet Bekaroğlu                 İlhami Özcan Aygun                  Süleyman Bülbül

                    İstanbul                                Tekirdağ                                  Aydın

                   Kani Beko                           Burcu Köksal                          Murat Bakan

                      İzmir                             Afyonkarahisar                              İzmir

                                                               Cavit Arı

                                                                Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Murat Bakan.

Buyurun Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar)

MURAT BAKAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüştüğümüz kanun teklifinin içinde Devlet Memurları Kanunu’yla ilgili bir değişiklik var, Emekli Sandığı Kanunu’yla ilgili değişiklik var; çok değişiklik var. Ek göstergeleri artıran düzenlemeler var, tazminatla ilgili düzenlemeler var; biz bunlara olumlu bakıyoruz. Zaten bizim 2018’deki seçim bildirgemizde bununla ilgili tüm düzenlemeler var. Biz, muhalefet olarak size yol gösterici olduğumuzu görüyoruz; yarım yamalak da olsa, biz iktidara geldiğimizde yapacağımız konuları yaptığınız için, bunu yapmanıza vesile olduğumuz için de mutlu oluyoruz.

Şimdi gelelim üzerine konuştuğum 3’üncü maddeye. Bu torba kanun teklifinde gelen ilk teklifte 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na ek 85’inci madde ihdas edilerek sadece 3600 ek göstergeden yararlanamayan polisler vardı değerli arkadaşlarım, ilk kısmında. Lise ve dengi okullardan mezun olanlara -ve ortaokul mezunları dâhil edilmiyor bu arada- 1.200 TL tazminat ödenmesi sağlanıyordu. Böylelikle, bir kısım da olsa mağduriyet ortadan kaldırılıyordu. Bu kanun teklifini veren arkadaşlarımız, Bakanlık yetkilileri, kanunda tazminata yönelik ek madde ihdas ederek yapıyorlardı 85’inci maddeyi. Hâlbuki, daha önce bununla ilgili 2006 yılında yapılan bir değişiklikle ek 81’inci madde ihdas edilmişti. Aynı tazminat… 2006 yılında yapılan değişiklikte millî istihbarat hizmetlerine, emniyet hizmetlerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Jandarma Genel Komutanlığına, subaylara, astsubaylara, uzman jandarmalara, emekliliğe hak kazanmış uzman erbaşlara, TSK’de araştırmacı unvanlı kadrolara, çarşı ve mahalle bekçilerine o zaman için 100 TL tazminat vermiştik; benzer bir düzenlemeyi sadece polisler için uyguluyorduk, kanunun ilk kısmında. Biz, bunu, açık söyleyeyim, “Arkadaşlar, bu yanlış, eksik.” anlatalım diye dolaştık çünkü 81’inci madde herkesi kapsıyordu, tüm güvenlik hizmetlerini kapsıyordu; sizin yaptığınız düzenleme sadece polisleri kapsıyor. Sonuç itibarıyla, Komisyon Başkanıyla konuştuk, onunla bununla konuştuk -Elitaş’ın hakkını Elitaş’a teslim etmek lazım- Elitaş’a anlattık, “Haklısınız, bunun kapsamının daha önceki 81 gibi tüm güvenlik hizmetlerini kapsaması lazım.” dedi ve bu önerge bu şekliyle geldi.

Peki, bu yeterli mi arkadaşlar? Bu da yeterli değil, bu, günü kurtarmaya yönelik bir düzenleme şu an. Nasıl 2006’daki 100 lira bugün pul olduysa, bugün verdiğimiz 1.200 lira da yarın pul olacak arkadaşlar. Bunu bir ek göstergeye bağlamak lazım.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ne yapmışız? Bakın, bu konuda nisan ayında kanun teklifi vermişiz “Aynı 81’inci maddeyle ilgili bir düzenleme yapılsın.” demişiz ve “6000 ek göstergeye bağlayalım.” demişiz. 6000 ek gösterge ile 1.200 lira arasında 200 lira fark var yani 6000 ek göstergeyi verdiğinizde 1.400 lira vermiş oluyorsunuz ve tüm güvenlik hizmetlerine vermiş oluyorsunuz değerli arkadaşlar.

Arkadaşlar, biz burada çalışırken dünyanın en zor görevini yapan birileri var ve o birilerinin çokça sorunları var. Sizin için sayısal bir istatistikten öteye gitmiyor olabilir. Şehit olduklarında arkasından hep beraber gözyaşı döktüğümüz, gerçi siz gözyaşı dökmüyorsunuz şehidin arkasından “Dökülmemesi lazım.” diyorsunuz ama bu millet şehidinin arkasından ağlar, türküler yakmıştır. Bir Erzurum türküsü var:

“Eledim, eledim, höllük eledim

Aynalı beşikte canan bebek beledim.

Büyüttüm, besledim, asker eyledim,

Gitti de gelmedi canan buna ne çare.” diyor.

Bizim analarımız şehitlerimizin arkasından türkü yakmışlar. Arkadaşlar, bizim çocuklarımız “Güven içinde yaşasın.” diye kendi çocuklarının öksüz kalmasını, yetim kalmasını göze alan birileri var; bu ülkenin askeri, polisi, jandarması, bekçisi, MİT personeli; biz onlara ne yapsak az değerli arkadaşlar, haklarını ödeyemeyiz. Ancak, madem burada bir değişiklik yapıyoruz, bu değişikliği yaparken adamakıllı yapalım yani bunu bir ek göstergeye bağlayalım, altı ay sonra enflasyondan bu para yine pul olmasın. Yani katsayıya bağladığınızda o katsayı değiştiğinde o verdiğimiz 1.200 lira da ona bağlı olarak değişsin. Bizim önergemiz bu, doğru olan da bu. Madem hep beraber bir iş yapıyorsunuz, yapıyoruz; adamakıllı yapalım diyoruz, sorunu kökten çözelim. Bu işi siyaset üstü tutalım. Bu işin şerefi de size ait olsun; siz yapın, biz destekleyelim ve hep beraber 6000 ek göstergeyi, bu önergeyi kabul edelim değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT BAKAN (Devamla) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Ayhan Erel                         Fahrettin Yokuş                       Ayhan Altıntaş

                    Aksaray                                  Konya                                   Ankara

             Zeki Hakan Sıdalı                       Ümit Beyaz                 Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                     Mersin                                 İstanbul                                  Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’mızı kutluyorum, deniz şehitlerimizi de rahmetle anıyorum. Bugün şehit olan Piyade Uzman Çavuş Serkan Taşcı’ya Allah’tan rahmet, ailesine ve Türk milletine başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, maddeyle, kanun teklifinde geçen güvenlik teşkilatları mensuplarına her ay 1.200 TL tutarında ilave ödeme yapılması öngörülmektedir. Bizce bu olumlu bir değişiklik teklifidir, bu maddeyi destekliyoruz ancak kanun teklifi, maalesef, ihtiyacı tamamen karşılayan bir teklif değildir. Bundan konunun uzmanı milletvekillerimiz bahsetti, bunlara tekrar değinmeyeceğim ancak belirtmek istiyorum ki bugün, burada, esasında iktidar partisinin 2018 genel seçimlerindeki vaadi için toplandık; ne hikmetse 2018’deki vaadinizi 2022'de gerçekleştiriyorsunuz hem de 2023'te yürürlüğe girmek üzere.

Biz İYİ Parti olarak 3600 vaadinizi uzun zamandır takip ettik, sık sık çeşitli yollarla gündeme getirdik ama her defasında iktidar reddetti. Aslında, bu, vatandaşlarımız için önemli bir referans, sizin verdiğiniz sözlere yaklaşımınızı oldukça belirgin şekilde göstermekte yani kısacası, halka verdiğiniz sözleri sadece seçimden önce hatırlıyorsunuz. Vatandaşın geçimine önem verip dertlerine çözüm bulmak yerine ilginç şekillerde akıl verdiğiniz ortadadır. “Normal şartlarda ayda 2 kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi 2 kilo yerine 2 tane alırız.” diye akıl verdiniz, 1 kilo et alamayanlara kuzu kesmeyi tavsiye ettiniz ama vatandaş bir karpuz bile alamaz olunca artık siz de inkâr edemiyorsunuz ki ülkede ekonomik kriz var. Bütün bu durumlara rağmen bu teklifi önemli bir adım olarak görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, ben konuşmama bir öğretim üyesi olarak üniversitelerle ilgili maddelerle devam etmek istiyorum. Kısıtlı zamanımda sadece 29’uncu madde üzerinde duracağım.

Değerli arkadaşlar, üniversite, eğitim ve araştırmanın bir arada olduğu kurumdur yani bilgiyi nakleder, iletir ama bilgi üretir de. “Bugünün dünyasında en iyi üniversiteler en çok bilgi üretenler.” diyebiliriz. Bu bilgi nasıl üretilecek? Tabii ki akademik kadrolarla, bu da bir anlamda yarıştır; bu yarışı en iyi götüren üniversiteler en değerli lisansüstü programlara sahip olanlardır yani yetkin yüksek lisans ve doktora öğrencileri bu hedef için kritik önemdedir. Gelişmiş ülkeler, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, bu nedenle, kendi vatandaşlarına ilaveten dünyanın her tarafından en iyi öğrencileri kabul ederler. Bu akademik yarışta doktora yapmış olan doktora sonrası araştırmacılar da önemlidir. Lisansüstü öğrencilerini araştırma grubuna entegre etmede, yönlendirmede, kendi araştırmalarını daha da derinleştirip daha çok bilimsel makale yazmada önemli işlevleri vardır. Bu nedenle iyi araştırma gruplarında mutlaka bulunurlar.

Kanun teklifinin 29’uncu maddesinde de bu hususta bir düzenleme yapılmakta ancak bu düzenleme, mevcut hâlden geriye giden bir düzenlemedir. Doktora sonrası araştırmacıların tamamen kamu bütçesinden desteklenmesi uygun değildir; ideal olanı, araştırmalardan veya döner sermayeden aldıkları ücretleri kullanmalarıdır. Mevcut mevzuat da böyledir ama belli ki yeterli araştırma bütçesi olmadığı için kamu kaynağına yönelmek düşünülmüştür ancak bu da doğru bir yaklaşım değildir. Maddeyi kabul edersek rektör, dekan, bölüm başkanı, bu kadroları keyfî olarak dağıtabilecektir. En azından ücretin bir kısmı araştırmalardan verilmeliydi ki bu kadrolar gerçek araştırma gruplarına gitsin, onların araştırmalarını desteklesin.

Üniversitelerimizin gelişimini gerçekten destekleyecek uygulamalar yapalım diyor, İslam âleminin ve Türk milletinin mübarek Kurban Bayramı’nı kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından akışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 4’üncü madde kabul edilmiştir.

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 5’inci madde kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde 2 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinde yer alan (I) sayılı Cetvelin VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI bölümünün aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI

 

 

a) Emniyet Genel Müdürü

1

8400

b Birinci Sınıf Emniyet Müdürleri

1

6400

c) Diğer Emniyet Müdürleri

1

2

3

4

 

 

5800

4800

4200

3600

d) Emniyet Amirleri

1

2

3

4

 

 

4800

4200

3600

3000

e) Başkomiser ile Komiser Yardımcısı rütbesi arasında olanlar

1

2

3

4

5

6

7

8

 

 

 

4200

3600

3000

2200

1800

1700

1500

1400

f) Kadroları bu sınıfa dahil olup da, yukarıda sayılanların dışında kalanlardan,

 

 

aa) Yükseköğrenim mezunları

1

2

3

4

5

6

7

8

 

 

 

3600

3000

2200

2100

1800

1700

1500

1400

 

bb) Diğerleri

1

2

3

4

 

 

2100

1700

1400

1250

Mehmet Metanet Çulhaoğlu                        Ayhan Erel                          İsmail Koncuk

                      Adana                                  Aksaray                                  Adana

               Fahrettin Yokuş                         Ümit Beyaz                       Zeki Hakan Sıdalı

                      Konya                                  İstanbul                                 Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Adana Milletvekili İsmail Koncuk.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İSMAİL KONCUK (Adana) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, 3600 gösterge sözü verilmesinden bu yana aşağı yukarı dört buçuk yıl filan geçti, geç de olsa tutulan bir söz. Öncelikle 3600 göstergeye sahip olacak olan bütün meslek mensuplarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Fakat şöyle bir durum var: 3600 ya da ek gösterge düzenlemesi kamuda yıllardır beklenen, arzu edilen bir düzenleme. Bu düzenleme sözü üzerinden dört buçuk yıl geçse de aceleye getirilmiş bir düzenleme yani kamuda hiyerarşiyi bozabilecek bir düzenleme. Emin olun, sevinen olduğu kadar, bu düzenlemeyi yapacak olanlara ciddi kızgınlıklar oluşturacak bir düzenleme.

Şimdi, üniversite okumanın ne anlamı var değerli milletvekilleri? Kişi üniversite bitiriyor ama dört yıllık fakülte mezunu birçok kişi 3600 ek göstergenin dışında bırakıldı. Bunu izah edemezsiniz, bunun mantığı yok. “Efendim, biz, öğretmenlere, din görevlilerine, Emniyet mensuplarına, sağlık çalışanlarına söz verdik, diğerlerine sözümüz yok ama onlara da 600 puan veriyoruz.” diyerek sıyrılmak mümkün değil. Yani bu düzenleme mevcut çalışanları ilgilendiriyor ama bütün emeklileri ilgilendiren bir düzenleme ve çok ciddi hayal kırıklıklarıyla karşı karşıya kalacaksınız. İnşallah, bundan sonra gelecek iktidar, İYİ Parti iktidarı bu 3600 meselesini ve kamu rejimi problemini kökünden çözecek adımları atacaktır; bunu buradan herkese müjdeliyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, 5434 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Yasa gereği çalışanlar arasında ciddi eşitsizlik var. Bir kere bunun ilk başta ele alınması lazım, düzenlenmesi lazım. Hiyerarşik yapı bozuldu diyoruz. Şefler ya, kamuda çalışan şefler, Türkiye'de toplam 8 bin şef var, hiyerarşide değerlendirdiğimizde önemli görev ifa eden insanlar bunlar; 3600’ü ısrarla istiyorlar, ısrarla, hak da ediyorlar. Teknik elemanlar var, teknikerler, onlar da 2800’e takılmış. Şimdi, artı 600 vererek hiçbir şey vermediğinizin farkında olmanız lazım. Yani artı 600 ne yapıyor? 100 puanlık artışın 19 küsur TL artış yaptığını düşündüğümüzde, işte, 117 lira net bir artış meydana getiriyor ama 3600 alan arkadaşlarımız, meslek grupları, işte, ortalama 1.300 TL zam alacaklar; emekliler zam alacaklar. Diğerlerine nasıl izah edeceğiz ya? Bakın, nasıl düzeltebilirdik biz bunu? Şöyle düzeltirdik, çok basit: 1’inci dereceye düşen herkes 3600’ü alacaktı, 1’inci dereceye düşen herkese 3600 ek gösterge verilecekti. O zaman üniversite okumanın bir anlamı olduğunu da tüm Türkiye’ye, evlatlarımıza ilan etmiş olurduk ama siz bunu da görmezden geldiniz. Mesela, en yüksek devlet memuru olan Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanının ek göstergesini 400 puan artırıyorsunuz ama “Bir mali sonuç doğurmaz.” diyorsunuz. Niye biliyor musunuz? Çünkü memurların bazı kalemleri Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanının ek göstergesi üzerinden hesaplanıyor yani para gitmesin ya, para gitmesin. Bunu izah edemeyeceksiniz.

Bu gösterge meselesi, yaptığınız haksızlıklar sebebiyle, çifte standart uygulamalar sebebiyle bundan sonra daha çok tartışılacak diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve önümüzdeki günlerde kutlayacağımız Kurban Bayramı’mızı, aziz milletimizin bayramını da kutluyorum.

Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (2/4527) esas numaralı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesiyle değiştirilen, (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin “I. GENEL İDARE HİZMETLERİ SINIFI” bölümünün (d) bendinde yer alan “Toplu Konut İdaresi Başkanı ve” ibaresinin metinden çıkarılmasını, aynı bölümün (c) bendine “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Toplu Konut İdaresi Başkanı,” ibaresinin eklenmesini ve aynı cetvelin “VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI” bölümünün aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI

 

 

a) Emniyet Genel Müdürü

1

7600

b) Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı ve Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Ankara, İstanbul, İzmir İllerinin İl Emniyet Müdürleri

 

1

6400

c) Daire Başkanları ile Diğer Birinci Sınıf Emniyet Müdürleri

1

5400

d) Kadroları bu sınıfa dahil olup da Emniyet Müdürü sıfatını kazanmış olanlar ile emniyet amirleri

1

2

3

4

4800

4200

3600

3000

e) Başkomiser ile Komiser Yardımcısı rütbesi arasında olanlar

1

2

3

4

4200

3600

3000

2200

f) Kadroları bu sınıfa dahil olup da, yukarıda sayılanlar dışında kalanlardan

 

 

aa) Yükseköğrenim mezunları

1

2

3

4

5

6

7

8

3600

3000

2200

2100

1800

1700

1500

1400

bb) Diğerleri

1

2

3

4

2100

1700

1400

1250

                Mustafa Elitaş                         Erkan Akçay                      Edip Semih Yalçın

                     Kayseri                                  Manisa                                 İstanbul

                  Feti Yıldız                     Mehmet Doğan Kubat                     Sermet Atay

                    İstanbul                                 İstanbul                               Gaziantep

              İzzet Ulvi Yönter                    Asuman Erdoğan                       Ramazan Can

                    İstanbul                                 Ankara                                 Kırıkkale

             Arife Polat Düzgün

                     Ankara                                      

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Toplu Konut İdaresi Başkanı ile emniyet hizmetleri sınıfına tabi personelin ek göstergelerinin, yürüttükleri görevin önem ve sorumluluk düzeyi esas alınarak yeniden belirlenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

8’inci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

       Mehmet Metanet Çulhaoğlu                 Ayhan Erel                         Fahrettin Yokuş

                      Adana                                  Aksaray                                  Konya

                  Ümit Beyaz                       Zeki Hakan Sıdalı

                    İstanbul                                 Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu, mavi vatanımız olan Türk kara sularındaki menfaatlerimiz ve egemenlik haklarımız açısından hayati bir öneme sahip. Türk denizciliğinin geliştirilmesi ve millîleştirilmesi için çıkarılan bu kanunun 96’ncı yıldönümünde tüm denizcilerimizin ve milletimizin Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutluyorum.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de işaret ettiği gibi, denizciliği Türk’ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve başarmalıyız. Denizlerde de tedarik zincirlerinin istikamet değiştirdiği bir süreçten geçiyoruz. Üretim ağı için yeni adreslerin arandığı günümüzde, küresel krizi fırsata çevirebiliriz. Ülkemizin jeostratejik konumunu ve ticaret yollarının güzergâhını gözümüzün önüne getirdiğimizde, deniz ticaretinde liderler ligine çıkmamız işten bile değil. Ancak bunu ilkel yöntemlerle değil, sürdürülebilir ve çevre dostu bir şekilde gerçekleştirmeliyiz. Bugün dünya “mavi ekonomi” ve “mavi büyüme” kavramlarını tartışıyor; mavi ekonomiyle denizlerde sürdürülebilir büyümenin sağlanması amaçlanıyor. Yani bir yandan ekosistem ve biyoçeşitlilik korunacak ve su kalitesi iyileştirilecek, diğer yandan da ülkelerin ekonomik refahını artıracak bir modeli konuşuyoruz. Yeşil ekonomiye yönelişte yıllarca ayak sürdünüz, nihayet zorla da olsa vagona binebildiniz. Ülkemiz aynı duyarsızlığı mavi ekonomide de yaşamayı hiç ama hiç hak etmiyor. Mavi ekonominin lokomotifi olacak potansiyele sahibiz. İktidara çağrılarımızdan biri de: Bari bu potansiyeli heba etmeyin, ivedilikle stratejik planlar oluşturun, gerekli bilim ve eğitim merkezlerini kurup veri üretmeye başlayın; göreceksiniz ki arkası gelecek. Bunun en büyük kanıtı Türk denizcilik sektörümüzün yüzyıllardır sahip olduğu bilgi birikimi ve de tecrübedir.

Kıymetli milletvekilleri, Beşinci Yasama Yılının son gününde, yıllar önce verdiğiniz seçim vaadinizi yarım yamalak da olsa nihayet yerine getirebildiğiniz için bir teşekkürü hak ettiniz. Keşke aynı teşekkürü, üçte 2 artırdığınız bütçede yok saydığınız emeklilerimiz, gençlerimiz, işçilerimiz, çiftçilerimiz ve EYT'liler için de edebilseydik; edemiyoruz. Yirmi yıllık iktidarınızda bırakın vadettiğiniz refaha ulaşmayı, vatandaş elindekini avucundakini bile kaybetmiş durumda. Gerçi hâlâ 2023 hedefleriniz baki, yirmi yılda yapamadığınızı beş ayda yapacağınızı iddia ediyorsunuz.

Gelin, hatırlayalım neydi bu 2023 hedefleriniz: Enflasyon tek haneye düşecekti, şimdi 3 haneye koşuyor. İşsizlik yüzde 5’e gerileyecekti, şimdi yüzde 10’ların çok üstünde. Gayrisafi yurt içi hasıla 2 trilyon dolara çıkacak, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girilecekti, şimdi ilk 20’de bile değiliz. Kişi başına düşen millî gelir 25 bin dolar olacaktı, bugün üçte 1’ine bile razısınız ama ne yazık ki onu bile elde edemiyorsunuz. Yoksulluk sınırı altındaki nüfus azalacaktı, şimdi yoksulluk sınırına ulaşmayı bırakın, ülkenin yarısı açlık sınırının altında yaşıyor, tabii ona da yaşamak denilirse.

Hedeflerinizi ilk açıkladığınız yıldan itibaren bakanlar geldi, bakanlar gitti; çoğu paket açılmadan bitti. Şimdi yeni bir paket, yeni bir fetret dönemi yaşıyoruz; adı da “yeni ekonomi modeli.” Ülkemize maliyeti daha şimdiden 230 milyar lirayı buldu. Ülke ekonomisini yatırım uzmanı edasıyla yönetmeye çalışan, parası olana hangi yatırımla daha fazla kazanacağını salık veren, adı “faiz” olmayan ama faizimsi kazanç kapılarını kamu kaynaklarını tüketmek için kullanan, geleceğimizi yok etme pahasına sistemleştiren bir idare yoksunluğuyla karşı karşıyayız.

Haziran ayında 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 20.818 lira…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

BAŞKAN – Süre vermiyoruz.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Öyle mi?

BAŞKAN – Öyle bir karar alındı, evet.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Peki. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler … Kabul edilmiştir.

10’uncu madde üzerinde 1 adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’na ekli Ek Gösterge Cetvelinde yer alan “Unvanı” ibaresinin “Kadro Unvanı” şeklinde ve “c) Doçentler” sırasında yer alan “ ibaresinin ise “1- şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                Muhammed Levent Bülbül           Mehmet Doğan Kubat

                     Kayseri                                 Sakarya                                 İstanbul

               Şeyhmus Dinçel                        Ramazan Can                     Fehmi Alpay Özalan

                     Mardin                                Kırıkkale                                  İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, doçent kadrosunda görev yapan personelin ek göstergelerine esas kadro derecelerinin, görev aylıklarıyla uyumlu olarak düzeltilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler … Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler … Kabul edilmiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler … Kabul edilmiştir.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler … Kabul edilmiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler … Kabul edilmiştir.

14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler … Kabul edilmiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 16- 5510 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesinin birinci fıkrası, “Bu Kanun veya bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre malullük ve yaşlılık sigortasından ödenen aylıklar ve aylıklar ile birlikte her ay itibarıyla yapılan ödemeler toplamı dosya bazında, 8/2/2006 tarihli 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesi uyarınca yapılacak ek ödeme dâhil yürürlükte bulunan asgari ücretin net tutarından az olamaz. Ölüm sigortasından yapılan ödemeler toplamı ise bu tutarın hak sahiplerinin hisseleri oranı esas alınarak tespit olunacak tutarından az olamaz.”

şeklinde değiştirilmiştir.

             Mehmet Bekaroğlu                 İlhami Özcan Aygun                  Süleyman Bülbül

                    İstanbul                                Tekirdağ                                  Aydın

                   Cavit Arı                              Kani Beko                           Burcu Köksal

                     Antalya                                   İzmir                              Afyonkarahisar

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Kani Beko.

Süreniz beş dakika.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

KANİ BEKO (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlarım.

Gündemde olduğu için, sözlerime öncelikle asgari ücretle başlamak istiyorum. Bugün yapılan açıklamayla öğrendik ki asgari ücret 5.500 TL olarak belirlenmiştir; bu rakamı kabul etmek mümkün değildir. Enflasyonun TÜİK'in resmî rakamlarına göre bile yüzde 70'lere dayandığı bir dönemde bu rakamlar bize göre komiktir. Ayrıca da maaşlara enflasyon farkı ödemek övünülecek bir şey değildir, utanılacak bir şeydir. Neden? Çünkü asgari ücretle çalışan işçilerin hazırlamış olduğu örnek bir tabloyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Zorunlu giderleri: Kira, 4 bin lira; elektrik, 300 lira; su, 200 lira; doğal gaz, 800 lira; ulaşım, 400 lira; mutfak, 2 bin lira; eğitim, 800 lira -sağlık yok, sosyal etkinlik yok, çay, kahve yok- toplamına baktığımızda 8.500 lira.

Cumhurbaşkanı ne verdi? 5.500 lira verdi. Unutulmasın ki yoksulluk sınırı 20 bin TL'yi geçmiştir.

Değerli milletvekilleri, asgari ücret açlık sınırı altında kalmış durumdadır. Asgari ücrete yapılan bu ara zam en az 6 bin TL olmalıdır. Aksi hâlde işçiler aç kalmaya devam edecektir. Asgari ücretle çalışanlara da Kurban ve Şeker Bayramı’nda bir maaş tutarında ikramiye verilmelidir. Asgari ücretliyi yapılacak zamlardan da enflasyondan da korumak için mutlaka, Avrupa'da bazı ülkelerde olduğu gibi, eşelmobil sisteminin uygulanması gerekmektedir. Unutulmasın ki asgari ücret bir memleket meselesidir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde 10 milyonu aşkın işsiz var ve bugün, kadın ve genç işsizliği ülke tarihinin en yüksek seviyelerindedir. Kamuda kadın istihdamı giderek azalmaktadır. İŞKUR verilerine göre, bu yılın ilk beş ayında kadın işçi istihdamı yüzde 18 oranında düşmüştür. OECD ülkeleri arasında kadın istihdamı açısından ülkemiz maalesef son sırada yer almaktadır. Bu da AKP Hükûmetinin kadına bakış açısını göstermektedir ve bu durumu kabul etmek mümkün değildir.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonunun (ITUC) raporuna göre, dünyada işçiler açısından en kötü 10 ülkeyi sizlerle paylaşmak istiyorum: 1) Türkiye, 2) Bangladeş, 3) Belarus, 4) Brezilya, 5) Kolombiya, 6) Mısır, 7) Myanmar, 8) Filipinler, 9) Guatemala, 10) Eswatini. 2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Yasa’dan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı söz konusu değildi. Bugün emekliler hazine tarafından karşılanan farkla 3.500 lira maaş alacaklardır ancak emekli maaşını 3.500 yapıyorsunuz ama açlık sınırı 6.391 liradır. Yine milyonlarca emekliyi açlık ve sefalet içinde bıraktınız. Bu ücretle emekliler hava karardığında pazar artıklarını toplamaya maalesef devam edecekler. En düşük emekli aylığı mutlaka asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir. 2000 yılı öncesi ve sonrası bağlanan emekli maaşlarındaki fark nedeniyle mutlaka intibak yasası buradan çıkarılmalıdır. Emeklilikte yaşa takılan milyonlarca yurttaşımızın gözü kulağı bugün burada ama saraya 1 trilyonluk ek bütçe çıkardınız, ne yazık ki emeklilikte yaşa takılanları gündeme bile getirmediniz. EYT’lileri daha fazla mağdur etmeden gasbedilmiş haklarını verin, emeklilikte yaşa takılanların hak ettikleri maaşları bağlayın. 3600 ek gösterge tüm kamu çalışanlarına adaletli bir şekilde verilmeli. Adalet, halkın ekmeği, kamu çalışanlarının da geleceğidir.

Son olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan danışmanların kıdem tazminatı hakkı bulunmamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kıdem tazminatı hakkından yararlanamayan personele kıdem tazminatı hakkının verilmesi, eşit ve adaletli bir çalışma ortamının gerçekleşmesi adına yasal zorunluluktur. Buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına çağrıda bulunuyorum: Anayasa’ya ve yasalara göre çalışan her personelin kıdem tazminatları mutlaka verilmedir; bu, onların temel bir hakkıdır.

Meclisi tekrar sevgi ve saygıyla selamlarken Engin Başkanıma buradan tekrar teşekkür ediyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan 3 bine yakın danışman arkadaşımızın önemli bir konusunu gündeme getirdi. Evet, ben de Engin Başkanıma katılıyorum, mutlaka ama mutlaka danışmanların da kıdem tazminatları verilmesi gerekir düşüncesi içerisindeyim.

Tekrar, beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

KANİ BEKO (İzmir) – Niye kabul etmiyorsunuz, kabul edilmeyecek bir şey yok ki burada.

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“MADDE 16- 5510 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan ‘2.500 Türk lirasından’ ibaresi ‘cari yıl için belirlenen net asgari ücretten” şeklinde değiştirilmiştir.”

       Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Fahrettin Yokuş                    Zeki Hakan Sıdalı

                      Adana                                   Konya                                   Mersin

                  Ayhan Erel                            Ümit Beyaz

                    Aksaray                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.

Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

AYHAN EREL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 16’ncı maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz maddeyle yaşlılık, malullük, ölüm aylığı almakta olan emeklilerimize ve hak sahiplerine dosya bazında 2.500 TL olarak öngörülen aylık asgari ödeme tutarının 3.500 Türk lirasına yükseltilmesi amaçlanmıştır.

Emekli vatandaşlarımızın sorunları, ekonomik hayatın sorunlarının önemli bir parçasıdır. Yaklaşık 13 milyondan fazla emekli vatandaşımız bulunmaktadır; yaşamlarının büyük bölümünü çalışarak geçiren ve sonrasında emekli olma hakkını elde eden emekli vatandaşlarımızın yaşlılıklarında mutlu, huzurlu olmalarını ve ekonomik açıdan refah standardını yakalamalarını sağlamak sosyal devletin en önemli görevlerinden bir tanesidir. Emeklilere verdiğimiz hak, sosyal yardım değil onların yıllarca çalışmalarının karşılığıdır. Günümüzde açlık sınırının 6 bin TL düzeyinde seyrettiği bir ülke ekonomisi koşullarında, hayatın şartlarına baktığımızda, şeker 5 liradan 25 liraya, kıyma 55 liradan 150 liraya, ekmek 2 liradan 5 liraya, elektrik, doğal gaz, tüp gaz… Bunları saymaya gerek yok, bu kadar hayat pahalılığının olduğu bir ortamda emeklilerimize verilen bu ücretin yeterli olmadığı kanaatindeyiz. Sağımızda, solumuzda emekli olan komşularımıza baktığımızda, ay başında emekli maaşını alan vatandaşımızın eşini alıp da bir ay başında lokantaya yemek yemeye gittiğini gören var mı? Ben görmedim. Yine emekli vatandaşlarımızın tatile gittiğini hiç duyan var mı? Ben duymadım. Hani “Avrupa bizi kıskanıyor.” diyorsunuz ya, Avrupalı vatandaşlar Türkiye'nin en güzel yerlerine gelip tatil yaparken emekli Türk vatandaşları köyüne hasret, torununa hasret, memleketine gidemez hâle gelmişlerdir. Zira, bugün akaryakıta gelen zamlar yüzünden, mesela İstanbul'da oturan Erzincanlı bir vatandaşın memleketine gidip gelmesi -2 kişinin- en az 2 bin lira. 3.500 lira emekli maaşını reva gördüğünüz bu vatandaşın memleketine gitmesi, hasret gidermesi, sılayırahim yapması pek mümkün görülmemektedir. Bakın, sosyal medyada bir vatandaşımız ne güzel yazmış: “Bir insanın üç öğün karnını doyurması, senede bir kez tatil yapması, yazın terlemeyip kışın üşümemesi, arada arkadaşlarıyla oturup çay, kahve içmesi, üstüne başına bir şey alması lüks değil, insanca yaşamaktır ve bu bir haktır. Tasarruf ile sefaleti karıştırmayalım.” Haklı; tasarruf istiyorsak önce makam araçlarından, farklı yerlerden 3-5 maaş alanlardan ve memleketin kaynaklarını kendilerine heba ettiğimiz 5 müteahhitten başlayalım ve vatandaşımızı fazla üzmeyelim.

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; vatandaşın evine et girmediği, tenceresinde derdin, hüznün kaynadığı ülkemizde gelinen nokta acı vericidir. Buradan defalarca vurguladık, emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımız erken emeklilik değil, hakları olanı talep ediyor ancak iktidar yetkilileri EYT’li kardeşlerimizin bu haklı feryadına kulak vermiyor, bu vatandaşlarımızı görmemezlikten geliyor. Ama bu günler geçecek, zamanında ya da erken yapılacak bir seçimde Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi’nin liderliğinde güzel ülkemizi bereketli, huzurlu, mutlu günlere kavuşturacağız. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi’nin söylediği gibi, iktidarımızda en düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine çıkaracağız. Biz 70 yaşında çalışmak zorunda kalmayan, keyif süren emeklilerimizle övüneceğiz, biz milletin sırtından aldığımız yükle övüneceğiz, biz İYİ Parti iktidarında cumhuriyet değerlerimizin rehberliğinde Mustafa Kemal Atatürk’ün o büyük Türkiye vizyonuna yakışır yepyeni bir tarih yazacağız.

Emin olun, inanın, çok az kaldı, iyiler geliyor, İYİ Parti geliyor diyor; bu vesileyle, yaklaşmakta olan, sizlerin ve yüce Türk milletinin mübarek Kurban Bayramı’nı kutluyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önerge okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinde yer alan “2.500” ibaresinin “6.000” şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

        Tulay Hatımoğulları Oruç                   Oya Ersoy                           Kemal Bülbül

                      Adana                                  İstanbul                                 Antalya

                 Abdullah Koç                         İmam Taşçıer

                       Ağrı                                 Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

OYA ERSOY (İstanbul) – Sayın Başkan, DİSK-AR geçenlerde bir rapor açıkladı ve başkanlık rejiminin beş yıllık bilançosunu ortaya döktü. Neydi bu bilanço; asgari ücretlinin millî gelirdeki payı azaldı bu dört yıl içinde, asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırına göre geriledi, geniş tanımlı işsiz sayısı 2,6 milyon arttı, ekonomiye güven dibe vurdu.

Şimdi, Türk lirasını değersizleştirerek siz emeği ucuzlattınız, ücretleri bilerek ve isteyerek baskı altına aldınız ve tamı tamına yüzde 99’un emeğini yüzde 1’in çıkarı için seferber eden bir rejim yarattınız. Bu bizzat sizin politik ve sınıfsal bir tercihiniz.

Şimdi, bu yasa teklifiyle ne yapıyorsunuz? Yirmi yıldır, evet, iktidar çok iyi bildiği bir şeyi yeniden tekrar ediyor; bir torba oluşturuyor, içine iki üç tane göstermelik madde koyuyor ve bunun içinde bir manipülasyon da var. Bu yasada ne var? Bu yasada emeklilerin sorununa bir çözüm yok, öncelikle onu söyleyeyim. Emeklilerin bayram ikramiyesine bir zam da görünmüyor. EYT'lilerin sorununa, o kadar yıllardır mücadele eden emeklilikte yaşa takılanların sorununa bir çözüm de yok. Peki, ne var? En düşük emekli aylığına bin lira eklenerek 3.500 liraya tamamlama var. Bakın, bu çok önemli, bu da, bin lira tamamlama da bizim sayemizde, muhalefetin sayesinde yoksa 500 lirayla gelmişlerdi. Açlık sınırının 6.394 lira, yoksulluk sınırının 20.818 lira olduğu şartlarda en düşük emekli maaşının açlık sınırının altında olması asla kabul edilemez. Şimdi “3.500 liraya çıkarıldı emekli maaşları.” diye özellikle yandaş medyada manşetler atılıyor ya, hayır, 3.500 liraya çıkmıyor emekli maaşları, emekli maaşları ancak hazine desteğiyle 3.500 liraya tamamlanıyor. Peki, bu ne demek? Bu, şu demek: Aslında ücretler 2.500 lira olarak kalacak yani bugünden sonra gelen bütün zamlar, artışlar, hani enflasyon farkı vesaire diyelim ki yüzde 20 artış açıklandı, 2.500 lira üzerinden yapılacak, hesap edilecek bu artışlar ve 2.500 liranın yüzde 20’si 500 lira eklendiğinde 3.000 lira yani 3.500’ün altında kalan her artış 3.500’e tamamlanmış olacak ama 3.500 üzerinden bir artış geçerli olmayacak ve uzun yıllar da bu böyle devam edecek. En düşük emekli aylığı alan emekliler asgari ücretin altında, bunun bile gerisinde, açlık sınırının altında yıllarca yaşamaya mahkûm edilecek.

Bakın, 2008 yılına kadar emekli aylıklarının alt sınırı asgari ücretin kendisiydi ve asgari ücretin altında emekli aylığı yoktu. Yirmi yılda emeklinin hâlini rakamlarla söyleyeyim. Aralık 2002’de net asgari ücret 184 liraydı, işçi emekli aylığı asgari 257 liraydı yani emekli aylığı asgari ücretin yüzde 40 fazlasıydı. Bugün 4.253 lira asgari ücret ve en düşük emekli aylığı 2.500 lira yani asgari ücretin yüzde 40 eksiği. Burada yapılan şu: Aslında, 2008 yılı, özellikle Türkiye'de emekli aylıklarının sistematik olarak düşürüldüğü yani sosyal güvenlik sisteminin piyasalaştırılmaya başlandığı yıl. Ve hem emekli aylıklarını düşürdünüz, katsayıları vesaireyi düşürdünüz hem de “emeklilikte yaşa takılanlar” diye bir şeyi siz yarattınız.

Belli bir çalışma süresini tamamlayarak emekli olmak ve emekli olduktan sonra da son nefesimize kadar insanca yaşayacağımız bir ücret ve sağlık hakkı, parasız bir sağlık hakkı başta olmak üzere sosyal haklara sahip olmak temel bir yurttaşlık hakkıdır, en temel yurttaşlık hakkıdır. Devletin de görevi yani iktidarların da görevi bütün emeklilere bunu sağlamaktır. Emeklilerin bugün 8 milyonu açlık sınırı ve bunun altında, geri kalanı da yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışıyorlar, büyük bir kısmı ikinci bir işte çalışıyor ve kriz döneminde bu işlerini de kaybetmiş durumdalar. Kirası, elektriği, suyu, doğal gaz faturaları bunların hiçbirini ödeyemez hâlde bu artışla bile, bugün eklenenle bile ve bugün yapılması gereken, yoksulluğu ve adaletsizliği büyüten bir ekonomik büyümenin ülkeye, halka faydası olmadığını bilerek bütün oranları, artışları enflasyonu değil büyüme oranını ve yoksulluk sınırını esas alarak yapmaktır. Asgari ücrete paralel olarak da bütün ücretler ve emekli aylıkları artırılmalıdır ve en düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine çıkarılmalı, EYT’lilere de emeklilik hakkı verilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OYA ERSOY (Devamla) ­– Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

20’nci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 20’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

“MADDE 20 – 26/1/2011 tarihli ve 6107 sayılı İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun geçici 4 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında bulunan (3.600) ibaresinin (4.200) şeklinde değiştirilmiştir.)”

             Mehmet Bekaroğlu                     Gökan Zeybek                    İlhami Özcan Aygun

                    İstanbul                                İstanbul                                Tekirdağ

                 Burcu Köksal                       Süleyman Bülbül                          Cavit Arı

               Afyonkarahisar                             Aydın                                  Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.

Buyurun Sayın Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 seçimlerinden bu yana meydanlarda 3600 ek gösterge sözü verdiniz. Şimdi milyonlarca memurun ve memur emeklisinin beklediği ek gösterge düzenlemesi geldi Meclise; geldi gelmesine ama eksik geldi. Mevcut olan ek gösterge sistemi kaldırılarak kadrolu ve güvenceli bir kamu personel rejimi getirilmesi gerekirken mevcut sistem içinde çözüm getirilmeye çalışılması sorunu çözmüyor ne yazık ki. Mesela, üniversite mezunu olmayan 565 bin kamu emekçisi bu ek göstergeden yararlanamıyor. Yine, emekli aylığını bağlama oranının yeniden düzenlenmesi gerekiyor; eskiden memurlar emekli olduktan sonra yapacaklarının hayalini kurarlardı, şimdi ise emekli aylığı bağlama oranlarının düşüklüğünden dolayı memurlar emekli olmaktan korkuyor çünkü emekli olduğunda geçinemeyeceklerini biliyorlar.

Emekliler intibakla ilgili düzenleme bekliyor. 2000 yılında emekli olan ile 2008 yılından sonra emekli olan arasında resmen uçurum var. 2000 öncesi emekli olan 2 milyon SGK'lı, BAĞ-KUR'lu emekliye 2012'de intibak yasası çıkarıldı, bunların aylıklarında yaklaşık 350 lira civarında bir artış yapıldı fakat 2000 sonrası emekliler hangi gerekçeyle intibak yasası kapsamına alınmadı? İşte, onlar bu duruma tepki gösterince dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik onların da intibak yasası kapsamına alınacağı, onlarla ilgili bir düzenleme getirileceği sözünü verdi fakat aradan on yıl geçti hâlâ hiçbir şey yapılmadı, bizim getirdiğimiz teklifler de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. İsterdim ki şu kanun teklifinde 2000 sonrası emekli olanların beklediği intibak yasası da olsaydı ama yok.

“Kamuda taşerona kadro vereceğiz.” dediniz; 500 binin üzerindeki belediye şirket işçisi, KİT'lerde esas işi yapan taşeron işçiler, radyoloji görüntüleme çalışanları, kiralık araç şoförleri, yemekhane çalışanları, HBYS çalışanları, laboratuvar çalışanları, diyaliz, fizik tedavi çalışanları, Karayollarındaki taşeron işçiler, sterilizasyon ve dezenfeksiyon çalışanları, sosyal tesis çalışanları, vakıf personelleri, yüzde 70 engeline takılanlar ve 4 Aralık mağdurları ne yazık ki kadro dışı kaldı. İsterdik ki şu düzenlemede onlara da kadro verilseydi ama yok.

Millî Eğitim Bakanlığında çalışan ve 15 Haziran itibarıyla işsiz kalan 32 bin geçici işçi askıda kadro bekliyor. “Askıda ekmek”i gördük, sayenizde “askıda kadro”yu da görmüş olduk. İsterdik ki bu düzenlemeyle o geçici işçilere ve diğer tüm geçici işçilere de kadro verilseydi.

15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra suçlu-suçsuz bakmadan binlerce kamu çalışanını KHK’yle ihraç ettiniz, işinden attınız. Bunların bir kısmı takipsizlik veya beraat kararı aldığı hâlde işlerine iade edilmedi, bir kısmı ise hiçbir yargılama geçirmedi. Şimdi, hiç yargılama geçirmeyen birinin suçluluğuna nasıl kanaat getirip ihraç ettiniz? Peki, takipsizlik veya beraat kararı almış yani masumiyetini ispat etmiş bir memuru hangi gerekçeyle işine döndürmüyorsunuz? Bir hukukçu olarak hukuk mantığınızı hiçbir literatüre sığdıramıyorum. Şimdi isterdim ki KHK’yle ihraç edilmiş, takipsizlik veya beraat kararı almış veya hakkında hiçbir yargılama olmayan kamu çalışanlarının işlerine iadesiyle ilgili şu kanun teklifinde bir hüküm olsaydı.

Ve emeklilikte yaşa takılanlar, devletin “Gençsin.” deyip emekli etmediği, özel sektörün “Yaşlısın.” diye iş vermediği, o hakları gasbedilen EYT’liler için de mağduriyetlerini giderecek bir hüküm şu uygulamada, şu düzenlemede olsaydı.

Çiftçiler, onlar ne yazık ki perişan olmuş durumda. Çiftçinin traktöründe kullandığı mazotta ÖTV ve KDV kalksın diyoruz ama AKP’den onlar için de bir teklif yok. Mesela güzel memleketim Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesindeki kiraz üreticileri perişan olmuş durumda, bu yıl yüzde 90’lık bir verim kaybı var. Eğer bu üreticilerin borçları bir yıl faizsiz ertelenmezse ve zararları karşılanmazsa gelecek yıl ne yazık ki ihraç edecek kiraz bulamayacağız. Ama hiç kimse merak etmesin Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında üreticilerin yüzü gülecek. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

22’nci madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 22’nci maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

       Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Fahrettin Yokuş                    Zeki Hakan Sıdalı

                      Adana                                   Konya                                   Mersin

                  Ayhan Erel                            Ümit Beyaz                           Yasin Öztürk

                    Aksaray                                İstanbul                                 Denizli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar partisi yoruldu, metal bir yorgunluk içerisinde, sokağa adım atacak mecalleri kalmadı.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Çalışmaktan yorulduk.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Kendilerince metal yorgunluk yaşayanları güya dinlendirdiler, şimdi sıra vatandaşlarımızda. Az kaldı, sizi, iktidarı, vatandaşımız topyekûn dinlendirecek; o zaman bayramda dinlenirsin.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Daha rüştünü ispatlayamadın. Neyse…

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Sizin adım atamadığınız sokakları biz adım adım turluyoruz. Ne görüyoruz söyleyelim: Vatandaş kırgın, vatandaş kızgın, vatandaş üzgün, pişman ve vatandaş güvensiz. Vatandaş artık kralın çıplak olduğunu görüyor ve etrafındaki taklacılara, çantacılara ve besleme basına rağmen bu gerçeği de haykırmaktan artık çekinmiyor.

Önümüze bir kanun teklifi getirdiniz, alıştığımız üzere içine alakalı alakasız birçok maddeyi eklediniz. Bizim dile getirdiğimiz taleplerin içini makyajla süslerken içini boşalttığınız ve aslında arasında gerçek niyetlerini gizlediğiniz bir torba; dışı süslü, içi boş bir çuval.

Bu kanun teklifinin içinde bizim ısrarla dile getirdiğimiz 3600 gibi kamu personeline yönelik düzenleme de var, yine bizim ısrarla dile getirdiğimiz emekli maaşlarının artırılmasına yönelik düzenleme de var, yine bizim daha iki gün önce verdiğimiz ama kabul etmediğiniz üniversite öğrenci affı da var. Bunların yapılmasına ilişkin bir kanun teklifine olumsuz bakmamız mümkün mü? Tabii ki hayır. Ama ne yaptınız? Yine sütün içine çamur karıştırdınız, yine halis niyeti kirlettiniz. Kamu personelini ayrıştırdınız, eşitler arasında kendi eşitlerinizi daha eşit hâle getirdiniz ve liyakatsiz kadrolarınızın, 3-5 maaşlı danışmanlarınızın, sizlere ram olan üst düzey bürokratlarınızın ikballerini garantiye aldınız.

Bakınız, bu kanun teklifinin 22’nci maddesi ve bağlantılı diğer maddeleri de işte tam bu minvalde. Maddede Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi idari teşkilatı personelinin ek göstergelerine yönelik düzenleme yaptınız. Kanun teklifinin 62’nci maddesinde de Türkiye Büyük Millet Meclisi teşkilatında görev yapan üst kademe yöneticilerinin görevden alınmaları hâlinde, kendilerine ayrıcalıklı bir vaziyette görev güvencesi verilmektedir.

Görüştüğümüz kanun teklifi, bütün memurların hak ettiği gösterge rakamına ulaşmasını düzenleyen aceleye getirilmemiş bir düzenleme olsa idi, temsil ettiği makam gereği Meclis idari teşkilatında da bir düzenleme yapılmasını doğru kabul edebilirdik. Ancak Meclisimizde sadece idari teşkilat personeli çalışmıyor; şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendine has ve oldukça zor çalışma ortamında çalışan personelinden 2012 yılından önce işe başlayanlara yönelik bir düzenleme yok, ilave gösterge yok. Mecliste farklı birimlerde olsalar da aynı işi yapsalar da birbirinden farklı ücret ve özlük haklarına sahip personel var. Aynı işi yapan çalışanların eşit ücrette eşitlenmesi için bir düzenleme yapılması, birlikte görev yaptığımız bütün mesai arkadaşlarımıza bir borcumuz değil mi?

Bir de bizim yakın mesai çalışanlarımız, danışmanlarımız ve yardımcı personel pozisyonunda çalıştırılan personelimiz var; Meclisin üvey evlatları. Bunların birçoğu kadrosuz, sözleşmeli çalışan elemanlar. Milletvekilinin görevi herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda veya bağlı olduğu milletvekili “Haydi güle güle.” dediğinde bu arkadaşlarımız işsiz ve de üstüne üstlük güvencesiz kalıyor. Bu arkadaşlarımız, işten ayrılmaları durumunda işsizlik maaşı alamıyorlar çünkü Meclis işveren olarak işsizlik ödeneği yatırmıyor. Bu arkadaşlarımız, işten ayrılmaları durumunda kıdem tazminatı, emekli olmaları durumunda emekli ikramiyesi alamıyor. Bu tür personel çalıştırma uygulaması Meclis dışında hiçbir kamu kurumunda yok. Kaldı ki kamu kurumunu geçtik, bunu özel sektörde bir işveren yapsa, çalışan şikâyetçi olsa devlet olarak ceza kesiyoruz, dava açsa tazminatını işverenden söke söke alıyoruz.

Kanun fabrikası hâline getirdiğiniz Meclisimiz, kendi personeline ilişkin bir düzenleme yaparken ne Anayasa’daki eşitlik hükmünü dikkate alıyor ne iş kanunlarını dikkate alıyor ne de ILO gibi uluslararası anlaşmaları. Meclisimizin Başkanı bile bunun yanlışlıklarına değiniyor ama “Önümüzde yasal engel var.” diyor. İş barışını sağlamak için bu engeli aşmak çok mu zor? Kaldı ki idari üst teşkilatımızda çalışan yöneticilerimizin bir kısmının ismine kamu iktisadi teşebbüslerinin yönetim kurullarında da rastlıyoruz. Çifter maaşlı bürokratların dünyalığını sağlamlaştırmak için yasal engel kaldırılıyorsa, kıdem tazminatı gibi zorunlu bir hakkın verilmesi için bir değişiklik kolayca yapılabilir ama nerede? İşte hazırlanan kanun teklifi de böyle, tamamen hazırlıksız, tamamen göstermelik, tamamen seçime endeksli, tamamen iktidarda kalabilme kaygısı.

Eksiklerine rağmen bu kanun teklifi, af bekleyen öğrencilerimize, 3600 ek gösterge…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – …rakamını beklerken göstermelik katsayı artışıyla dumura uğrayan memurlarımıza, bizim de anlayamadığımız şekilde 3.500 lira maaşla geçinen emeklilerimize hayırlı olsun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 22’nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine "Ek 34 üncü maddesinin” ibaresinden sonra gelmek üzere "birinci fıkrasında yer alan “bakanlık daire başkanlarına” ibareleri “daire başkanlarına (ana ve yardımcı hizmet birimi)” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye” ibaresinin eklenmesi arz ve teklif olunur.

                Mustafa Elitaş                   Mehmet Doğan Kubat                    Ramazan Can

                     Kayseri                                 İstanbul                                Kırıkkale

              Asuman Erdoğan                   Arife Polat Düzgün                Mücahit Durmuşoğlu

                     Ankara                                  Ankara                                Osmaniye

                Selim Gültekin                                                                                                   Niğde

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden önce Cumhurbaşkanlığı teşkilatında birim yöneticisi konumundaki müdürler bakanlık teşkilatlarında yer alan müstakil/ana ve yardımcı hizmet birimi daire başkanı dengi olarak görev yapmaktaydılar ve bunların özlük hakları anılan daire başkanıyla denk seviyedeydi. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden sonra kamudaki genel düzenlemelere paralel olarak Cumhurbaşkanlığı teşkilatında birim yöneticiliği konumundaki müdürlükler kaldırılmış ve bu teşkilatın yerine daire başkanlıkları kurulmuştur. Ancak 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen ek 34’üncü maddeyle denklik belirlemede “bakanlık daire başkanı” ibaresinin ihtilafa sebebiyet vermesinden kaynaklı uygulamada tereddüt yaşanmış ve bunların özlük hakları müstakil olmayan daire başkanlarına eşitlenmiştir. Maddeyle Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı daire başkanı kadrosunun özlük haklarının belirlenmesinde oluşan tereddüt 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 34’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "bakanlık daire başkanlarına” ibarelerinin "daire başkanlarına (ana ve yardımcı hizmet birimi)” şeklinde değiştirilmesi suretiyle giderilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 22’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

23’üncü madde üzerinde 1 yönerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 23’üncü maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Ayhan Erel                         Fahrettin Yokuş                    Zeki Hakan Sıdalı

                    Aksaray                                  Konya                                   Mersin

                  Ümit Beyaz                 Mehmet Metanet Çulhaoğlu                Yasin Öztürk

                    İstanbul                                  Adana                                   Denizli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu.

Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 346 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 23’üncü maddesi üzerinde İYİ Parti Grubumuzun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1’inci maddesiyle eklenen ek 11’inci maddeyle Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı idari teşkilatı personelinin ek gösterge ve makam tazminatı kararnameye ekli cetvellerle yeniden belirlenerek, 5018 sayılı Kanun’a ekli (III) sayılı cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu personelinin ek gösterge, makam tazminatı ve diğer özlük hakları ise emsali olarak belirlenen personele eşitleniyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, AK PARTİ, bu düzenlemeyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnaname’nin geçici 10’uncu maddesiyle kazanılmış mali ve sosyal hakları saklı tutulan personelin, bu kanunla personel kanunlarına veya bu kanun hükmünde kararnameye ekli ek gösterge cetvellerinde yapılan değişiklik kapsamında daha yüksek olması hâlinde emsalleri için belirlenen ek gösterge rakamlarından yararlandırılmasını amaçlıyor. Teklifle tüm çalışanların ek göstergelerinde bir artış olduğunu ifade ediyor.

Mecliste görev yapan az sayıdaki üst düzey yöneticimizi koruma altına alıyorsunuz ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde uzun yıllar emek veren çalışanlarımızı da yine göz ardı ediyorsunuz. Bizimle beraber gece gündüz demeden mesai yapan diğer personel arkadaşlarımızın ek göstergelerinde tatmin edici bir artış yapmayarak eşitlik ilkesine aykırılık oluşturuluyor. Onların çalışma barışını bozarak haklarına da giriyorsunuz. Eski göstergeleri hâlihazırda çok yüksek olan unvanlarda bile bu artışları yapıyor, sizinle birlikte çalışıp büyük emekler harcayan Meclis personeli ile uzun zamandır hiçbir iyileştirme yapılmayan, eliniz ayağınız, gözünüz kulağınız olan sözleşmeli danışmanlarınızın ek göstergelerini yükseltmiyorsunuz.

İçeriğini iyi okursanız, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı idari teşkilatı bünyesinde görev alan üst düzey yöneticilerin, görevden alındıklarında atanacakları kadroları şimdiden garanti altına alınıyor. Biraz önce söylediğim gibi, uzun yıllar AK PARTİ'ye hizmet eden üst düzey yöneticiler korunup kollanıyor ama diğer emekçilere ise hiçbir şey verilmiyor. Anlaşılacağı üzere, bu düzenleme iktidarın kaybedeceği seçim ve kaybedeceği Meclis çoğunluğuna yönelik bir tekliftir.

İktidar partisi, bir sonraki dönemin Meclis Başkanının idari teşkilat içinde yapacağı atamalara müdahale eden bir düzenlemeyi şimdiden yapıyor. Belirli kişiler için yapılmak istenen ve adrese teslim bu madde yasama yetkisinin kötüye kullanılmasından başka bir şey değildir. Bahse konu içerik siyasi saiklerle düzenlenmiştir ve bunun bir siyasi gelenek olarak kalması da son derece tehlikelidir. Bu doğrultuda, maddenin teklif metninden çıkarılmasına yönelik vermiş olduğumuz önergemiz Komisyonda Cumhur İttifakı milletvekilleri tarafından da reddedilmiştir.

İktidar bu kanun teklifiyle şunu açıkça ortaya koymuştur ki teklif, etkileyeceği kesimlerin sorunlarını çözmekten ziyade kendisine yakın kesimlere bir seçim boncuğu dağıtmaktadır. Milletin çocuğu 92 puan alıp atanamamışken, mülakatla elenmişken yanında AK PARTİ'li dayısı olanlar, 58 puan alıp işe başlatınların aldığı maaşları -ne diyelim- haram olsun! Milletimizin çocuğu mutsuzken, dört yıl okuyup işsizler hanesine kaydı yapılmışken büyükşehirlerde iş bulamadığı için motokurye oluyorlar. Yüksek maaş alanların korunup kollanması AK PARTİ'ye yakışıyor doğrusu.

Mecliste görev yapan binlerce personel ve danışman arkadaşlarımızın mağdur edilmemeleri ve onların da ek göstergelerinde bir iyileştirme yapılması çağrımı tekrarlıyorum.

Evet, önümüzde Kurban Bayramı var. Milletimizin Kurban Bayramı'nı kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

23’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.14

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.43

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm 24 ila 44’üncü maddeleri kapsamaktadır.

Teklifin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.

Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

İlk konuşmamda kanun teklifinin daha çok siyasi yorumlarına yer vermiştim ve bu konuşmamda da, ikinci bölüm konuşmamda da daha çok teknik konuları ele alacaktım fakat birkaç dakika önce Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı asgari ücreti duyunca maalesef tekrar biraz siyasete dönmek mecburiyetinde hissediyorum kendimi. Açlık sınırının 6.391 lira olduğu bir ülkede, bayram öncesi 5.500 liralık bir asgari ücret açıklamayı hiç uygun bulmadım, üzüldüm ve kınıyorum. Biz İYİ Parti olarak bu ücretin 6.500 liradan aşağı olmaması gerektiğini düşünüyoruz ve buna da destek vermeyi taahhüt ediyoruz.

Evet, bu kanun teklifiyle ilgili de bizim gördüğümüz kadarıyla ana motivasyonun aslında bu kanun teklifinden faydalanma ihtimali olan 5,3 milyon kişi olduğunu görüyoruz. Yani bu işin aslında bir millete hizmet olmaktan ziyade bu 5,3 milyon kişi ve etrafından ne kadar çok oy alınabilir motivasyonuyla Meclise getirildiğini görüyoruz. Yanlış bir şey değildir; siyasettir, demokrasidir, demokrasilerde partiler oy almak için tabii ki daha fazla çaba sarf etmek isterler ki çok doğru ama keşke bu, seçim öncesine kalmasaydı da vaktinde yapılsaydı, millet de kendine hizmet edildiğini hissedebilseydi.

Kanun teklifi sırasında yine, satır aralarında, benim için çok enteresan ve içimi acıtan bir bilgiye sahip oldum. Bunu da yüce Meclisimizle ve aziz milletimizle paylaşmak istiyorum. Malumunuz “kamu-özel işbirliği” adı altında yapılan bazı soygun projeleri var. Biz bunlara “soygun projeleri” diyoruz ve bu soygun projelerinin utancı yalnızca soygun projesi olmakla kalmıyormuş, bu otoyol ve köprülerden devletin polisi, devletin ambulansı, devletin cenaze aracı da para vererek geçiyormuş ve bu para vermekle de yetinilmiyormuş; verilen cezalar, katlanan cezalar devletin polisine, devletin ambulansına ve devletin cenaze aracına da işletiliyormuş. Çok ayıp, hiç yakışmaz, konuyu Türk devlet vakarına hiç yakışmayacak bir ele alış. Bunu zaten bir devlet aklıyla bağdaştırmadım, klasik bir AK PARTİ aklıyla bağdaştırdım; kendilerine yakışmış.

Bir önceki konuşmamı “Denetim camiasına nifak sokuldu.” diye bitirmiştim. Bu ek göstergelerle birlikte denetim camiasının içine nifak sokulmuştur ki devletimizin çok önemli bir görevini üstlenmiş olan camiadır. Devletin denetim elamanları, ayrıca mühendisler ek göstergeden hakkaniyetle faydalanamamıştır ki bu ek göstergeden hakkaniyetle faydalanamayan çok daha farklı kesimler de tabii ki var, yalnızca onlar değil; vergi müfettişlerimiz, vergi dairesi çalışanları, vergi tahsildarları, bunlar da aynı şekilde bu avantajlardan faydalanamıyorlar ve motivasyonları son derece kırılmış durumda.

Denetim camiasının bana gönderdiği bir not var, bunu okumak benim boynumun borcu. Üç önemli ilkeden bahsediyorlar, aşındırılan üç önemli ilkeden bahsediyorlar. Birincisi “Denetim fonksiyonu bir bütündür. Bu bütünsellik belirli kurumlar ve unvanlar adına terk edilmektedir.” diyorlar. İkincisi ise “Eşit işe eşit ücret ilkesi zedeleniyor.” diyorlar. Üçüncüsü de “Denetim organları arasında ciddi bir ayrışma, huzursuzluk ve motivasyon kaybı meydana gelecektir.” diyorlar. “Bu sebeple kamudaki iç denetçiler -ki bağlı oldukları kurumun en tepe yönetimine bağlı çalışmaktadırlar; bakana, müdüre, şefe- ve diğer kurumlardaki müfettişlerin de mahallerinde aynı kademelerde iyileştirme yapılması bir zorunluluktur.” diye bana not gönderdiler, bunu da buradan ben aziz milletimizle ve yüce Meclisimizle paylaşmak istedim. Ek bir önergeyle denetimcilerin, denetçilerin, mühendislerin, vergi müfettişlerinin durumunu düzeltebilirsek biz bundan yalnızca memnun oluruz.

Evet, kanun maddeleri içinde malumunuz en çok yer bulan ek göstergeler. Kamuoyunun da uzun bir süredir bekliyor olduğu 3600 ek gösterge düzenlemeleri şüphesiz gerekliydi ve hatta bu düzenlemelerin yapılması da oldukça gecikti, bunu her zaman söylüyoruz ancak gecikerek getirilmiş bu düzenleme çok eksik. Teklifte yer alan ek gösterge maddelerinin, ek göstergesi 3600’ün altında kalan kamu çalışanlarına neredeyse hiçbir yararı yok. Burada birlikte çalıştığımız, bize emekleri olan Meclis çalışanlarımızın bile bu ek göstergelerden yeterince faydalanamamaları bizi üzüyor. Kamu huzurunu ve kamu çalışanlarının huzurunu fazlasıyla bozan ve hiyerarşiyi bozan bu ek gösterge kanun teklifinin ne kadar alelacele ve özensiz hazırlandığının en önemli göstergesi. Ciddi bir kamu personel reformunun şart olduğunu düşünüyoruz, bunların sil baştan tekrar ele alınması gerek. En düşük emekli maaşları da son derece iç acıtıcı ve utanç verici. 2.500 liradan 3 bin liraya lütfen çıkarılan maaşlar, baskımızla arttırılma cihetine gidildi; artırıla artırıla maalesef ancak 3.500 liraya kadar çıkarılabildi. Burada da bizim teklifimiz, asgari ücret kadar olmasıdır; adı üstünde “asgari” daha düşüğü olmaması lazım. Böylece emekli maaşlarının da en azından asgari ücret kadar olması şarttır.

Noterlik müessesesine büyük bir darbe vuracak bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız, büyük bir emrivakiyle karşı karşıyayız aslında Meclis olarak. Bundan bir süre önce Adalet Komisyonundan geri çekilmek zorunda kalınmış bir teklif, büyük bir emrivakiyle, yine AK PARTİ aklıyla, arkadan dolanılarak Plan ve Bütçe Komisyonuna getirildi. Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda -önceki konuşmamda da dile getirmiştim- hiçbir bilgi sahibi olmadan, zamansızlıktan doğru düzgün okuyamadan, gittiğimizde bu teklifin Adalet Komisyonundan geri çekildiğini bile bilmiyorduk. Oradaki görüşmeler sırasında yine tesadüfen öğrendik ki Adalet Komisyonundan bu teklif geri çekilmiş ve bir sene dolmadan da gelmemesi gereken bu teklif, hiçbir şekilde bilgi sahibi olmamamıza ve bizim ihtisas alanımızda olmamasına rağmen geldi ve maalesef geçti. 178 tane birinci sınıf boş noterlik için yapılmış olan bir tekliften bahsediyoruz. Öğrendik ki bu 178 boş noterliğe verilecek olan alt kademe noterler bütün hiyerarşiyi, gelenekleri, kuralları yıkarak noterlik müessesesinin… Atanacak olan noterlerden ziyade bu 178 boş noterliğin adresi değiştirilse, müşterisi olabilecek hâle getirilse bu sorun aslında çözülüyor fakat buradaki mesele noterlik değil, AK PARTİ’nin köklü kurum düşmanlığıdır. AK PARTİ kök düşmanıdır, köklü kurumu memlekette istememektedir, devletin çivileri de bu şekilde maalesef teker teker sökülmektedir. En önemli, en büyük örneği, malumunuz, Devlet Planlama Teşkilatıdır.

KGF meselemiz var; Kredi Garanti Fonu 50 milyar lira artırılıyor. Şimdi “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” demek geliyor içimden çünkü bundan bir süre önce, daha çok yakında BDDK’yle ilgili bir karar alındı. BDDK’yle ilgili alınan kararda para genişlemesinin daha daraltılması amaçlanırken bir anda bu kararla da para genişlemesinin artırılması, desteklenmesi söz konusu. Korkunç bir enflasyonist etkisi olacağından eminiz. Bir yerde gaza basılırken bir yerde fren mekanizması mı çalıştırılıyor nedir, hiçbir şekilde bunu anlayamadık. Aynı zamanda da bu imkândan kimlerin faydalanacağı da muallakta. Bu konuda da artık, AK PARTİ üzerinde bizim çok ciddi şüphelerimiz var. Kredi Garanti Fonunun bu 50 milyar lirasının da hakkaniyetle dağıtılacağından şüpheliyiz.

Elektrikli araçlarla ilgili TOGG’a verilen bir ayrıcalık var. Bundan önce de bir kanun çıkarmıştık TOGG’la ilgili. Bana kalırsa TOGG tabii ki çok kıymetli, çok önemli; ülkemizin bir kazancı ama yalnızca TOGG olarak düşünmemek lazım, bu piyasayı genişletmek, bu piyasayı desteklemek için gerekli tedbirler almak gerektiğini düşünüyorum.

Vaktim çok az, o yüzden biraz hızlanmak zorundayım.

Kültür ve Turizm Bakanlığıyla ilgili gelen bazı düzenlemeleri de görüyoruz. Çok açıkçası, Kültür ve Turizm Bakanlığıyla ilgili düzenlemelere ben biraz şüpheyle yaklaşıyorum. Burada, ben, bundan birkaç sene önce verdiğim bir araştırma önergesinde Kültür ve Turizm Bakanlığının bir yabancı danışmanlık firmasını nasıl kayırdığını belgeleriyle açıklamıştım. Sayın Bakanın kendi şirketinin, kendisi Bakan olduktan hemen birkaç gün sonra Bakanlık danışman şirketi olup Bakan Bey’in şirketindeki bir elemanın da oraya genel müdür olarak atanmasının ne kadar sakıncalı olduğunu bildirmiştim ve Turizm Bakanlığının Frankfurt şubesinden aylık -şimdi hatırlayamıyorum- çok büyük bir meblağın bu şirkete neden ödendiğini sormuştum ki maalesef gensoru müessesemiz olmadığı için burada hiç tatmin edici olmayan cevaplarla reddedilmişti araştırma önergemiz.

Evet, bu teklifte bizim gözümüz EYT mağdurlarını aradı. EYT’lilere de çok kısa zamanda, seçim için olsun, ne olursa olsun bir çare bulunmasını teklif ediyoruz.

Sözlerimin sonunda -30 Ağustos büyük zaferin 100’üncü yıl dönümünü kutlayacağız- Meclisimiz kapanmadan, bu yüce çatı altında 100’üncü yılı kutlamak istedim; hepimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına Allah’tan rahmet diliyorum.

Bu arada, yine, önümüzdeki hafta idrak edeceğimiz Kurban Bayramı’nın bütün milletvekillerine, Meclis çalışanlarımıza mübarek olmasını dilerim ve sizlere iyi tatiller dilerim. İnşallah, ekim ayında, kazasız belasız bir şekilde, Meclis çalışmalarımızı hep birlikte tekrar devam ettiririz.

Sizleri saygıyla selamlıyorum efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Tamer Osmanağaoğlu.

Buyurun Sayın Osmanağaoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) – Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri ve bu kanun teklifinin yüce Meclisimizde kanunlaşmasını bekleyen milyonlarca vatandaşımızı, yüce Türk milletini saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Tüm dünya zor bir dönemden geçmekte, ekonomisi güçlü ülkeler bile ciddi ekonomik buhranlarla mücadele etmektedir. Bir yandan salgının getirdiği duraksama, ardından da Rusya-Ukrayna savaşı ve bu savaşın devamı için çaba sarf eden Batılı ülkelerin sebep olduğu belirsizlikler insanlığın mağduriyetlerinin katlanarak artmasına da vesile olmuştur. Kabul etmeliyiz ki bu süreçten en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Ancak yine kabul etmeliyiz ki bu ahvalde dahi Türkiye bölgesinde âdeta bir vaha gibi öne çıkmaktadır. Ekonomimize gerçekleştirilen onca saldırıya ve kuşatmaya rağmen millî ülkülerinden vazgeçmeyen bir Türkiye, hepimizin gururu olmalıdır. Felaket tellallığı yapanlar ile kötümserlik aşılayanlara, pireyi deve yaparak siyasi rant elde etmeye çalışanlara rağmen uluslararası örgütlerin dahi kabul ettiği büyüme kararlılığından vazgeçmeyen bir Türkiye, herkesin iftihar kaynağı olmalıdır. Yaşanan türlü baskı ve uluslararası komplolara rağmen, istiklal haklarına halel getirmeyen, hakları gasbedilmeye çalışılan diğer milletlere de umut çeşmesi olan Türkiye, hepimizin üzerine titremesi gereken bir cevher olmalıdır. Devletimizi üzerine inşa ettiğimiz millî tarih şuuru hepimize bunu emretmektedir, varlığımıza ve kaderimize hep birlikte sahip çıkma sorumluluğunu sırtımıza yüklemektedir. İşte, bu sorumluluk bilincinin gereğini son yüzyılda icra eden bu çatı, Gazi Meclisimizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduğu günden bu yana Türk milletinin sorunlarına çözüm, sıkıntılarına derman, ihtiyaçlarına cevap olabilecek birçok konuda ciddi çalışmalar yapmıştır. Esasen gücünü ve yetkisini Türk milletinden alan bu kutlu çatı dün olduğu gibi bugün de milletimizin sesi olmakta, milletimizin iradesiyle sahip olduğu gücü yine milletimizin refahı için kullanmaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunun yoğun mesaisinin ardından bugün Genel Kurulumuza gelen bu kanun teklifiyle birçok vatandaşımızın yıllardır beklentisi olan hakları teslim edilmekte, özlük haklarında iyileştirilmeler yapılmaktadır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda yapılan değişiklikle -öğrenci affıyla- kanun kapsamındaki yükseköğrenim kurumlarında öğretim görmekteyken ilişiği kesilenler ile hak kazanmasına rağmen kaydı gerçekleştirilmeyerek mağduriyet yaşayan öğrencilerimize eğitimlerine devam hakkı verilmektedir.

Hem kaçak elektrik ve su kullanımını azaltacak hem de mevcut durumları sebebiyle vatandaşlarımızın mağduriyetine sebep olan, yapı inşaat ruhsatı alınmış ve bu plan dâhilinde inşaatları tamamlanmış ancak kullanma izni verilmeyen yapılara geçici olarak elektrik ve su aboneliği verilmesi hakkı tanınarak kısmi sıkıntıları büyük oranda giderilmiştir.

Devletimiz için her zaman fedakârca çalışmalarla göz dolduran, taşradaki temsilciliğini her zaman liyakatleri ve ehliyetleriyle layıkıyla yerine getiren mülki idare amirlerimizin görev aylıklarında iyileştirmeler yapılmaktadır.

Selçuklu ve Osmanlı dönemi başta olmak üzere binlerce yıllık devlet geleneğimizin ince ince eleyerek bugüne armağan ettiği hiyerarşik yapımızın gereği de yerine getirilmektedir. Kamu görevlilerimizin konumu, sorumluluklarının çerçevesi ve gerçekleştirdikleri görevlerinin önemi, eğitim durumu gibi kriterler göz önünde bulundurularak belirlenmiş ek gösterge sistemi yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda öğretmenlerimizin, polislerimizin, sağlık çalışanlarımızın, din görevlilerimizin ve yardımcı hizmetler sınıfında olan tüm kamu görevlilerimizin ek göstergeleri yükseltilmiştir. Terörle mücadele eden kahramanlarımızın, uzman jandarmalarımızın ve uzman çavuşlarımızın ek göstergeleri de 3600’e çıkarılmıştır. Emeklilerimiz de unutulmamış, en düşük emekli aylığı 3.500 TL’ye yükseltilmiştir. Bu vesileyle, gözü kulağı bu düzenlemede olan milyonlarca vatandaşımıza şimdiden hayırlı olsun dileklerimi sunmak istiyorum.

İfade etmem gerekir ki devletimiz, bugüne kadar vatandaşımızın sesine her zaman kulak vermiş, vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamaması için büyük gayretler sarf ederek ciddi adımlar atmıştır. Devletimiz, ekonomiyi bir bütün olarak değerlendirmenin sonucu olarak da ne iş verenin ne de çalışanın hakkını çiğnememiş, çiğnettirmemiştir; milletimizin kendisine olan güvenini hiçbir zaman boşa çıkarmamıştır. Bugün de elindeki imkânları en etkin şekilde kullanarak milletimizin hizmetine sunacağından hiç şüphemiz bulunmamaktadır.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; gerçekleştirilen düzenlemeler ve diğer alanlarda verilen mücadele; azımızı çok yapma kararlılığının, müfsitlere karşı ortaya konulan bir birlik ruhunun, seciyesi karanlık olanların dünyasını dahi aydınlatacak ümit ışığının bir neticesidir. Hiç şüphe yok ki bundan sonra da inşa ettiğimiz geleceğe ulaşmak için lazım gelen adımlar mutlaka atılacaktır çünkü kulağımız milletimizden gelecek olan seste, gözümüz onlardan gelecek taleplerdedir. Unutulmamalıdır ki Türkiye, hedeflerinde yürümekte sonuna kadar kararlıdır; her köşesinden kan akan bulmacaları hazırlayanlardan, bir diğer deyişle problemlerin faillerinden çözüm beklemenin beyhude bir bekleyiş olduğunun da bilincindedir. Bölgesel ve küresel hercümercin müsebbiplerinin kimler olduğunu bilmekte ve bu kaynağın kimlerin yaşam pınarı olduğunu görmektedir. Kutuplaşmadan, husumetten, örtülü operasyonlardan medet umanların amacını idrak etme kabiliyetine tartışmasız bir şekilde sahiptir. İçinden geçilen sancılı dönem Türk yüzyılının doğuşunun sancısıysa Türk milleti buna hazırdır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey’in ifade ettikleri gibi, Cumhur İttifakı Türkiye’yi kem gözlerden, kötü sözlerden, ölümcül engellerden, karanlık emellerden, kaos tetikçilerinden fedakârca koruyacak, milletiyle bir ve bütün hâlinde geleceği inşa edecektir. Bu inşa hamlesinin, bu irade haysiyetinin önüne geçmeye hiç kimsenin nefesi yetişmeyecektir.

Çalışacağız, çabalayacağız, çağıracağız ve çağlayacağız, sular seller gibi coşacağız; azmedeceğiz, sabredeceğiz, emek vereceğiz, mücadele edeceğiz, mutlaka da başaracağız. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümünde Türk milletinin yeni bir zaferine hep birlikte imza atacağız. Bizim davamız, Hakk’ın hâkimiyetini dünyaya hâkim kılmak, mimarını da Türk milleti yapmaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle kanun teklifimizin hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, bu bir torba kanun teklifi, sonuç olarak içinde bir sürü madde var. Benim üzerinde konuşma yapacağım ikinci bölümde de maddelerin bir kısmı Vergi Usul Kanunu’yla ilgili bazı ceza önlemleri öneriyor ki bazıları gerçekten anlamlı, doğrusunu isterseniz bazılarının da anlamını biz tam anlayamadık. Fakat bence asıl bu bölümde önemli maddeler Yükseköğretim Kuruluyla yani YÖK’le ilgili maddeler. Dolayısıyla da ben konuşmamı daha çok YÖK’le ilgili maddelere ayıracağım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, Adalet ve Kalkınma Partisinin sözcüleri veya milletvekilleri söz aldıklarında kendi dönemleriyle ilgili olarak 2002 yılını bir referans noktası alıyorlar ve “Bakın, 2002 yılında biz böyleydik, şimdi böyle olduk.” filan diye, ekonomiyse “büyüme” filan söylüyorlar ve bundan da çok mutlu oluyorlar hakikaten, bunu Sayın Cumhurbaşkanı da sık sık yapıyor. Ben de doğrusunu isterseniz sizi 2002’den önceki bir tarihe götüreyim, yine o dönemle ilgili bir referans noktası olsun isterim.

Değerli arkadaşlar, siz bu millete Yükseköğretim Kurulunun kaldırılacağını vadettiniz, ta 2002’den önce, seçimler sırasında bunu yaptınız; yaptınız, bunu yaptınız, bunu önerdiniz, bunu bütün millete… Ki biliyorsunuz, 1980’de YÖK Yasası çıkmış ve sizin iktidar olduğunuz döneme kadar yirmi sene geçmiş, yükseköğrenim üzerinde inanılmaz olumsuz etkiler üretmiş olan bir kurumu siz kaldırmayı önerdiniz. Benim notlarımda var işte, ne bileyim, mesela 2002 yılında, programınızda açıkça “Katılımcı, hesap verebilir, özerk, sorumlu ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla üniversiteler yönetilecektir.” demişsiniz; YÖK’le ilgili olarak da standartları belirleyen bir yapıya, koordinasyon niteliğinde bir yapıya kavuşturulması lazım geldiğini söylemişsiniz. Bunlar güzel, üstelik biz hâlâ bunları söylüyoruz ama sizler bunları unuttunuz. Şimdi, benim en son dikkatimi çeken, 2011 seçimlerinden önce “Yeni anayasayla birlikte YÖK’ün yapısını düzenleyeceğiz.” dediniz ve yapmadınız. Benzer bir cümleyi 2018’de söylediniz, “Çerçeve yasası hazırlayacağız.” dediniz, onu da yapmadınız ve şimdi karşımıza gelmişsiniz yani bu kadar merkezîleşmiş, bu kadar hantal, bu kadar üniversiteleri yok eden, neredeyse yok eden bir kurumu… Efendim, bütün felsefi duruşunuza uygun olarak yani her şeyi merkezîleştirerek yönetmek gibi bir anlayışa sahip olan bir iktidar ve bir Cumhurbaşkanının yönetiminde YÖK’ü de hâlâ daha da merkezî hâle getirmeye yönelik olmak üzere bir çaba içindesiniz. Doğrusunu isterseniz bu çabanın hiçbir işe yaramayacağını, hiçbir şeye yaramadığını, Türkiye’de gerçekten üniversite özerkliğini, bilim yapma özgürlüğünü tümüyle yok ettiğinizi hâlâ anlayamıyorsunuz. Bugün, açıkça söyleyeyim, üniversiteler bazı birkaç tane eski üniversiteyi saymazsak gerçekten ve gerçekten üniversite olmak niteliklerine sahip bile değiller; bu hâle getirdiniz ve bunu yapan da YÖK. İyi niyetli olabilirsiniz ama iş öyle bir yere geldi ki YÖK’le birlikte aslında üniversitelerin bütün idari ve mali özerkliğini yok eden bir uygulama içindesiniz ve bunu da sürdürmek istiyorsunuz.

Şimdi bu maddeler, gelecek olursak bu maddelere yani mesela 31’inci madde; diyorsunuz ki “AR-GE’yle ilgili.” Şimdi, öyle bir havanız var ya “Araştırma geliştirmeye yatırım yapacağız, araştırma geliştirmeyi teşvik edeceğiz.” Biraz geç kalmış bir şey olmakla birlikte yine de niyet olarak fena değil. Peki, ne yapacaksınız diye baktığımızda; efendim, eskiden döner sermaye tarafından ödenecek bazı doktora sonrası çalışmalardaki kişilerin ödeneklerinin özel bir biçimde çözülmesi gerektiğini söylüyorsunuz, özel bütçeden karşılanması gerektiğini söylüyorsunuz; olabilir bu çünkü anlaşılan o ki döner sermaye buna yetmiyor, döner sermayeye bağlı olarak bu çalışanların yani araştırma görevlilerinin faaliyetlerini devam ettirmek için bir öneri getirmişsiniz daha önceden ama bu çalışmıyor, çalışmadığından dolayı da anlaşılan o ki YÖK'ün onayıyla özel bütçeli bazı araştırma projelerinde araştırma görevlilerinin kullanılabileceğini söylüyorsunuz; iyi yapıyorsunuz.

32’nci maddeye geldiğimizde, çok ciddi sıkıntısı olan bir madde bu arkadaşlar, şundan dolayı öyle: Bugün, üniversitelere iki tür araştırma görevlisi alınıyor. Bunlardan bir tanesi -yine YÖK Yasası’yla ifade edecek olursak- “50/d” denilen yani 50’nci maddenin (d) fıkrasında doktora sürecinde bir tür burs gibi bir kadro veriliyor fakat doktora biter bitmez de bu kadro yok oluyor, dolayısıyla işsiz kalıyor kişi. Bir de 33/a var, 33/a biraz daha esnek; o da doktora bittikten sonra araştırma görevlisi olarak üniversite rektörünün vesairenin onayıyla üç sene daha devam ettirilebiliyor. Değerli arkadaşlar, şimdi, burada “Bir sene daha uzatalım.” demişsiniz; daha önce altı ay imiş, bunu bir sene yapmışsınız, hatta “Bir sene daha da olabilir.” demişsiniz. İyi de buna ne gerek var değerli arkadaşlar? 33/a’yla alın asistanları, olsun bitsin; nedir 50/d maddesinin anlamı ve kıymeti? Dolayısıyla da bizim tutumumuz, doğrusunu isterseniz, 33/a’yla üniversitelerde araştırma görevlisi alınmalıdır yani doktorasını bitirdikten sonra da bir süre daha yani üç sene en azından üniversitenin bir parçası olmaya devam etmesi lazım araştırma görevlisinin. Neden? Çok basit bir sebebi var değerli arkadaşlar; üniversite eğitimi gelenek üzerinde gider, emir komuta zinciriyle olmaz bu işler yani daha informel ilişkiler içinde gider, hoca-asistan ilişkisi o bakımdan çok değerlidir. Üniversitelerde bilimle uğraşan insanlar açısından baktığımızda, böyle bir esnekliği getirmek lazım. Ama yine dediğim gibi, YÖK yasası tümüyle, neredeyse kimin nasıl asistan alınacağını buradan, Ankara’dan belirleyen bir yapıya gelmiş durumda.

Bir madde daha var, 33’üncü madde, o da diyor ki: “Yabancı araştırmacıları teşvik edelim.” İyi, edin ama bakıyoruz nasıl ediyorsunuz: Efendim, bir sene süreyle bir araştırma görevlisi olarak veya işte bir projede çalışacak yabancıların da YÖK’e müracaat etmekle bazı araştırma projelerinde çalışabileceğini söylüyorsunuz. Vallahi, yani bu da çok kendinden menkul bir madde çünkü Allah aşkınıza, düşünce özgürlüğünün bu kadar kısıtlandığı bir ülkeye yurt dışından kim gelecek, kim gelip de çalışacak?

Bir başka madde var, önemli bir madde bu da; 34’üncü madde. Şimdi, bildiğim kadarıyla şu: 2019’dan önce hukuk fakültelerinden mezun olanlara Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı yapılmıyordu veya “idari yargı organlarına girme sınavı” diyebileceğimiz sınav yapılmıyordu, 2019’dan sonrası için yapılır hâle gelmişti bu, bildiğim kadarıyla geçmişte. Fakat şimdi öyle bir madde getirdiniz ki üç yıl okumuş olan bir öğrenci yani 2019’dan önce üç yıl okumuş olan bir öğrenci dikey geçişle müracaat ettiğinde dört yıllık bir okula ki o da 2019’dan sonra eğer mezun olacaksa “Bunları sınava tabi tutmamıza gerek yok.” diyorsunuz yani Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’na, idari yargı organlarına giriş sınavına sokmaya gerek yok.

Değerli arkadaşlar, Allah aşkına, ön lisans eğitim yapmış, üç yıllık eğitim yapmış olan insanlar doğal olarak hukuk fakültelerini kazanamamış ama ona benzer birtakım fakültelere girmiş olsalar bile düzeyleri belli ki hukuk fakültelerinden mezun olanlar kadar değiller. Dolayısıyla da bu bence de yanlış bir karar.

Tabii, asıl önemli olan bir maddeyi atladım o da öğrenci affıyla ilgili; öğrenci affıyla ilgili olarak çok şey söylenebilir ama sürem bitti, onun için de burada keseyim.

Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Süleyman Girgin.

Buyurun Sayın Girgin. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz derin bir ekonomik buhran içerisinde bunu rakamlarla izaha gerek yok. Şuradan bir taksiye binelim, şoför arkadaşlara esnafın durumunu soralım ve konuşalım nasıldır vatandaşın hâli. Kahveye gidelim, emeklinin durumunu soralım, sadece son altı ayda pazara gittiklerinde gördükleri tabloyu anlatsınlar. Hükûmet “Bir uyusak…” diyor, vatandaş “Şu kâbustan bir an evvel uyansak.” diyor. Sokağın gündemi, hayat pahalılığı, geçim derdi ve işsizlik. Bunun üstesinden ek göstergelerde kısmi düzeltmelerle, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürekli dile getirmesi sonucu emeklilerinin maaşının alt sınırını 2.500 liradan -bin lira daha ilave ederek- 3.500 liraya çıkarmakla gelemezsiniz. Eğer bir emeklinin 3.500 lirayla geçinebileceğini varsayıyorsanız halkın gündeminden tamamen kopmuşsunuz demektir. Başka ülkelerin emeklileri dünya turu yaparken bizim emeklilerimiz halk ekmek kuyruklarında bekliyor. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?

Değerli milletvekilleri, ekonomimizi darmadağın eden esas nedenlere odaklanmadıkça maaşlar kar tanesi gibi erimeye devam edecek. Enflasyon, enflasyon, enflasyon; çözmemiz gereken ana sorun bu. Bütçeyi darmadağın ettiniz, halkın cüzdanı duman oldu. Beceriksizliğini bize “Faizle mücadele ediyoruz.” diye makyajlamayın, bütçenin yüzde 15’ini faiz lobilerine veren sizsiniz. Çiftçiye gelince, işçiye gelince, esnafa gelince, üretime gelince yok ama faize gelince çok.

Getirdiğiniz kur korumalı mevduat da örtülü faiz artırımından başka bir şey değil. Yapmaya çalıştığınız faiz artırımına “faiz” dememek için kırk takla atıyorsunuz. Gerekçe ne? “Nas var.” Peki, Kredi Yurtlar Kurumundan kredi çeken öğrencilerden faiz alınırken neden “Nas var.” demiyorsunuz? Bankalara olan kredi borçlarına faiz uygulanırken neden “Nas var.” demiyorsunuz? Elektrik, doğal gaz faturaları geciktiğinde ödenen fark faiz değil de nedir? Niye insanların aklıyla dalga geçiyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, Türkiye, cumhuriyet tarihinin en sert yoksullaştırma saldırısını yaşıyor. 2019 yılından sonra ülkede üretilen değerin bir avuç sermayedar ile milyonlarca emekçi arasında nasıl paylaşıldığına bir bakalım: Emekçilerin aldığı pay yüzde 31’den yüzde 26’ya inerken sermayenin payı yüzde 56’dan yüzde 64’e fırladı. Bu tablonun sorumlusu, kurduğu emek rejimiyle gelir adaletsizliğini kural hâline getiren siyasi iktidardır. Emekçilerin çok hızlı bir şekilde yoksullaştığı, orta sınıfın eriyerek yoksulluk çemberine dâhil edildiği, zenginin parasına para kattığı, sözde “faizle mücadele” adı altında, gerçekte faizle geçinenlerin abat edildiği oldukça keskin bir süreçten geçiyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu ülkede ilk hesaplaşmamız gereken acı gerçek şudur: TÜRK-İŞ verilerine göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 6.400 liraya, yoksulluk sınırı ise 20.818 liraya yükseldi. Bu sömürü düzeninde yeni açıklanan rakamla asgari ücretli 4 kat maaş alsa ancak yoksul olabiliyor. Bu acı gerçeğin etki etmediği tek bir yurttaşımız yoktur. AKP’de vücut bulan sermaye iktidarı, çalışma yaşamını güvencesizleştirmesiyle, işçilerin örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırılarıyla, kamu kaynaklarını talanıyla sömürüden beslenenlere ve faiz lobilerine dikensiz gül bahçesi yaratmıştır. Net söylüyoruz, 6.391 liranın altındaki bir asgari ücret zulümdür, adaletsizliktir, hak gasbıdır, emek hırsızlığıdır. Ancak ant olsun ki emekçiyi ezen saray düzenini mutlaka değiştireceğiz.

Değerli milletvekilleri, tek adam rejimi, kurumların bütün hukukunu, temellerini, demokrasi kültürünü talan ederek ayakta kalıyor. Sakat bırakılan kurumlarımızdan biri de Asgari Ücret Tespit Komisyonudur. Yasaya göre, asgari ücret, Komisyon eliyle karara bağlanmalıdır. Zaten adı üstünde: “Asgari Ücret Komisyonu.” Bu Komisyon, 5 Hükûmet temsilcisi, 5 işçi temsilcisi, 5 işveren temsilcisinden oluşuyor. Komisyon ekonomik gelişmeleri, fiyat değişikliklerini, fiyatlardaki artışları, yaşama maliyetini, geçim koşullarını dikkate alarak bir karar veriyor ve kararı yönetmeliğin 9’uncu maddesine göre Komisyon Başkanı açıklıyor. Peki, süreç böyle mi işliyor? Dün Asgari Ücret Komisyonu toplandı ancak bir karara varılamadı. Cumhurbaşkanı 5.500 liralık asgari ücreti Komisyon kararı gibi açıklıyor. Bu, Asgari Ücret Tespit Komisyonunu kadük bırakan bir hukuksuzluktur, kırıntıları kalmış demokrasimize bir saldırıdır. Cumhurbaşkanı arşıâlâya varan yetkilerini bile aşma becerisini göstererek bir siyasi açgözlülüğe imza atmıştır, milyonlarca emekçi ailesini ilgilendiren bu kararı tek başına almıştır. Şunu da burada vurgulamak istiyorum: 2022 yılı ortalama asgari ücret 4.877 liradır.

Değerli milletvekilleri, “Asgari ücret artarsa enflasyon artar.” demek, işçiler aç kalsın demektir. Bu ülkede enflasyonu azdıran işçinin cebine girecek 3-5 kuruş değildir. Enflasyonu bebeğine bez, çocuğuna peynir alamayan baba azdırmıyor; para etmediği için tarladaki ürününü toplamayan çiftçi, emekli aylığıyla faturalarını ödeyemeyenler, EYT’liler, aylardır iş bulamayan gençlerimiz, sendikalı olduğu için işten atılan işçilerimiz azdırmıyor; başekonomistin “faiz neden, enflasyon sonuç” inadı azdırıyor.

Değerli milletvekilleri, önemli olan asgari ücrette ne kadar artış olduğu değil, asgari ücretteki artışın bugünkü geçim şartları içinde işçinin çocuğuna daha çok süt almaya, kirasını rahat ödemeye, doğal gazı korkmadan açmasına yarayıp yaramadığıdır. Vatandaş, asgari ücretin 2.800 lira olduğu dönemdeki fiyatları mumla arar oldu, kaşıkla verip kepçeyle geri alıyorsunuz. Vatandaşın gelirini artırmış gibi yapıp daha cebine girmeden zamlarla geri alıyorsunuz. Dolayısıyla asgari ücrete yapılan ödeme bir zam değildir. Bir kere, yaptığınıza “zam” demeye son verin; yalnızca, emekçilerin, sendikaların ve muhalefetin tepkisi sonunda ilk altı ayda oluşan enflasyon farkını iade ediyorsunuz; zam vermiyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, emekçi halkımıza sözümüzdür: Bu ülkenin en büyük toplu sözleşmesi olan, artık bir ortalama ücret olan asgari ücreti gerçek bir toplu sözleşme biçiminde yapacağız. Bütün konfederasyonları eşit olarak sürece dâhil edeceğiz. Asgari ücret belirlenmesinde işçilere grev hakkı tanıyacağız. Asgari ücreti, işçiler için “Ölmesin, ertesi gün işe gelsin, yeter.” ücreti olmaktan çıkaracağız. Bu talan düzeninde imzası olan asgari ücret adaletsizliğini yırtıp atacağız. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, ilk Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısından sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, herhâlde o an, çalışma hayatından kendisinin sorumlu olduğunu unutup “Örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayan zihniyetle mücadele etmeliyiz.” dedi.

Kendisine buradan sesleniyorum: Sayın Bakan, hodri meydan! Eğer samimiyseniz, toplamda 5 milyona ulaşan kamu istihdamını, haklarıyla donanmış ve örgütlü bir hâle getirmek için adım atın. Kamu emekçilerine grev hakkı getirmek için ne bekliyorsunuz? Belediyelerden Karayollarına, Millî Eğitimden Sağlık Bakanlığına ve özel güvenliğe varıncaya kadar, kadro isteyen taşeron işçilerinin kadro hakkını neden vermiyorsunuz? Gerçek bir sendikalaşma hakkının, toplu iş sözleşmesi hakkının güvenceli bir çalışma ortamının güvencesi olduğunu bilmiyor musunuz? Bu konuda üzerinize düşeni neden yapmıyorsunuz? Hamaset yapmayın, sendikalaşmanın önündeki engelleri açın.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teklifin ikinci bölümü üzerinde şahsı adına Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 346 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Üniversiteyi eğitim kurumundan ayıran özellik, eğitim yanında araştırma da yapmasıdır. Bugün, bu işlev büyük ölçüde lisansüstü programlarıyla yapılmaktadır. Dolayısıyla programlardaki lisansüstü öğrenciler ve doktora sonrası araştırmacılar çok önemlidir. Bir öğrenci doktora aldıktan sonra başka bir üniversitede araştırmacı ya da akademisyen olarak görev alır. Dünyanın iyi üniversitelerinde doktora alan kişiler, kendi üniversitesinde hemen hoca olamazlar. Neden? Çünkü aynı konudaki başka üniversitelerdeki bilim adamlarıyla istişare etmesi, bilimsel çalışmalar yapması, başka ortamlara girmesi ve dolayısıyla ufkunun gelişmesi teşvik edilir. Tabii, bunu yapabilmek için yetişen doktora mezunun başka kurumlarda çalışabiliyor, başka yerlerden talep ediliyor olması da denenmiş olur. Yani bu, doktora eğitiminin niteliğinin yüksek olmasını da teşvik eden bir mekanizmadır. O nedenle, 30’uncu maddede yer alan araştırma görevlilerinin sözleşmelerinin doktorayı takip eden yıllarda uzatılması iyi niyetle yapılmış gibi görünüyor ama gerçekte doktoralı araştırmacıya zarar verir. Çünkü o bir yılda yani doktora sonrasındaki bir yılda eğer ufku açılmazsa geleceği için yeteri kadar yatırım yapamaz, aynı konuda takılıp kalır; hâlbuki, başka bir ortama giderse ufkunun açılması için daha faydalı olur. Akademik kariyerin ilk basamaklarında farklı ortamlarda bulunmak teşvik edilir. Öğretim üyesi olduktan sonra ise grubunu ve laboratuvarını kurması ve kökleşmesi beklenir. Tabii, bilimsel konferanslar ve geçici ziyaretlerle dünyada başka benzer gruplarla ortak çalışmalar yapması, uluslararası projelerde yer alması mümkündür.

Şimdi, bir de 33’üncü maddede geçen afla ilgili bir konu var. Ben muhalefetim; tabii, muhalefetin de af düzenlemesine karşı olması düşünülemez ama bu sürekli afların Türkiye’de sistemi birazcık bozduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla aflar konusunda sıkıntı var. Ayrıca, bunu vakıf üniversitelerinde nasıl yapacaksınız? Yani bu, biraz daha karışık bir mesele, hele hele bir de “Başka üniversiteye de gidebilir.” diyerek bunu iyice karıştırıyorsunuz. Biliyorsunuz, vakıf üniversitelerinde bir bölümün 1 tane taban puanı yok, 4 tane taban puanı var; yüzde 100 burslu, yüzde 75 burslu, yüzde 50 burslu, yüzde 25 burslu; hepsinin ayrı ayrı, farklı taban puanları var. Bunlar uygulamada çok sıkıntı yaratır. Bir de hızlı gelişen teknoloji nedeniyle, bazı konularda bilgilerin hızla eskimesi riski de var. Yirmi yıl ara vermiş bir kişiye bilgisayar alanında doktora diploması yeniden nasıl vereceksiniz? Son yirmi yılda bilgisayar alanındaki gelişmelere bakarsanız oradaki bilgi çok eskimiş kalır. “Bizim amacımız nitelik değil insanımızın bir an önce diploma almasını sağlamak.” diyorsanız popülist bir yaklaşım olur, bugünü kurtarırsınız ama niteliksiz pek çok diplomalı yetiştirirsiniz yani sistemi daha da çok dejenere edersiniz.

Benim gençliğimde sadece Ankara Fen Lisesi vardı, tüm Türkiye'nin en başarılı 96 öğrencisi alınırdı; zaten çok seçme öğrenciler oldukları için o ortamda akademik olarak çok başarılı olurlardı. Başarının sırrının sadece isminin “fen lisesi” olmasında sanan bakanlar ve bürokratlar derhâl her yere fen lisesi açtılar, sistemi yozlaştırdılar. Benzer bir durum maarif kolejlerinde yani yeni adıyla Anadolu liselerinde de yaşandı.

Kısacası; biz yıllardır eğitimle uğraşmıyoruz, eğitimden nasıl oy devşiririz diye bakıyoruz. Eğitim yerine ucuz ekmek üretmekle uğraşan bir Millî Eğitim Bakanına bile sahip olduk nihayet. Özetle; kabul edeceğimiz bu yasa teklifinde yeni bir yaklaşım yok. Nitelikli eğitimden mahrum ettiğimiz gençlerden özür diliyorum.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylayacağım.

24’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

25’inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 25’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 25- 6183 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin ikinci fıkrasında bulunan “teminat mektubu” ibaresi “10 uncu maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yazılı teminatların” şeklinde değiştirilmiştir.

            İlhami Özcan Aygun                  Süleyman Bülbül                    Mehmet Bekaroğlu

                    Tekirdağ                                  Aydın                                  İstanbul

                 Burcu Köksal                           Kani Beko                         Ömer Fethi Gürer

               Afyonkarahisar                             İzmir                                    Niğde

                   Cavit Arı                                                                  Emine Gülizar Emecan

                     Antalya                                                                            İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan.

Buyurun Sayın Emecan. (CHP sıralarından alkışlar)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, bugün, kamu personeline yönelik 3600 ek göstergeyle ilgili düzenlemeleri de içeren 55 maddelik torba kanun teklifini görüşüyoruz. Getirdiğiniz bu düzenleme de maalesef kamu personel rejiminde bir reform yapmadan bu düzenlemeleri getirdiğiniz için -Komisyonda da belirttiğimiz gibi- hiçbir şekilde yeterli olmamıştır. Hatta adalet ve eşitlik ilkesini de zedeleyen birtakım sonuçlarını önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz kamu personelimize verilen bu haklarla ilgili.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ülkeyi sürüklediğiniz bu ekonomik buhran nedeniyle… Zaten kamuda olsun özelde olsun çalışan kesimlerimiz, işçi kesimi, emekli kesimi, esnaf kesimi, herkes ciddi anlamda kendi içinde de ekonomik buhran yaşamakta; artan enflasyon, gıda fiyatları, enerji fiyatları, kiralar, evet, yüksek orandaki kiralardan dolayı artık panik içindeler, geçinemiyorlar maalesef. Ve hatta artık bu sorun insanların tencerelerine kadar ulaştı, tencerelerine kadar indi; biz burada mutfağı ve tencereyi konuşur hâle geldik artık.

Şimdi, değerli arkadaşlar, buradan asgari ücrete geçmek istiyorum. Asgari ücretin Türkiye’de en fazla şekilde tartışılmasının sebebi, çok geniş bir kesimi ilgilendiriyor olması. Bugün Türkiye’de 10 milyon kişi asgari ücretle çalışıyor. Yani “asgari”nin kelime anlamı nedir? “En düşük” demek. En düşük ücret ücretlilerin yaklaşık yüzde 50'sini kapsar hâle geldi. Türkiye'de çalışan kesimlerin yarısını en düşük ücrete, asgari ücrete mahkûm ettiniz, değerli arkadaşlar, mahkûm ettiniz! (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Artık asgari ücretin ortalama ücret olduğunu konuşuyoruz ve ben Yüzde 50 dedim ya, hemen, Avrupa Birliği ülkeleriyle bir kıyaslayalım: Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama asgari ücretli çalışan sayısının oranı yüzde 4-5 civarında. Yüzde 50 nerede, yüzde 4-5 nerede? Şimdi, ülkenin büyümesinden ve üretilen millî gelirden çalışanların pay alması gerekir ama ülkemizde bu pay gittikçe ve gittikçe düşmekte ve halkımız gittikçe fakirleşmekte. Cumhurbaşkanı bugün asgari ücret zammını açıkladı; 5.500 lira. Ne yapacağız, sevinecek miyiz buna?

Yeniden torba kanun teklifine döneyim. Getirilen torba kanun teklifinin içinde de yine en düşük emekli maaşı olan 2.500 lira 3.000 liraya yükseltilmişti, Komisyondaki bizim eleştirilerimizle ve uyarılarımızla birlikte 3.000 önergeyle 3.500 yapıldı. Peki, hem asgari ücret hem de bu ücret yeter mi? Yetmez değerli arkadaşlar, yetmez! Neden yetmez? Çünkü biz bu ülkede uzun süredir açlık ve yoksulluk sınırını konuşur hâle geldik. Ücretleri artık açlık ve yoksulluk sınırı üzerinden konuşuyoruz. Ülkedeki birçok sorun açlık sorununun, ekonomik sorunun gerisinde kalmaya başladı. İnsanlar artık yoğun bir şekilde geçim derdinde.

Bakın, açlık ve yoksulluk sınırıyla ilgili ben, özellikle TÜRK-İŞ'in haber bülteninden bahsetmek istiyorum. Neden biliyor musunuz? Birçok vekil arkadaşımız da bu bültenden biliyorsunuz alıntı yapıyor, verileri paylaşıyor. Çünkü TÜRK-İŞ TÜİK'in yapmadığını yapıyor, TÜİK'in yapmadığı araştırmaları yapıyor ve kamuoyunu bilgilendiriyor. Aslında buradan TÜRK-İŞ'e bu anlamda da teşekkür etmemiz gerekiyor. Şimdi, TÜRK-İŞ'in araştırmasının 2022 Haziran ayı sonucuna göre 4 kişilik bir ailenin sağlıklı dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcama tutarı yani açlık sınırı 6.391 lira; “yoksulluk” dediğimiz gıda harcaması ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplam tutarı da 20.818 lira.

Değerli arkadaşlar, bakın, mutfak enflasyonu yakıyor artık, yakıyor. Mutfakta çok ciddi bir enflasyon var ve son on iki ay itibarıyla artış oranı da yüzde 117 oldu; bunu TÜİK bize açıklıyor, verilerle açıklıyor ve raporunda bilimsel birçok araştırmaya değinmiş. Ben özellikle iktidar vekili arkadaşlarımızın bu raporu dikkatli bir şekilde okumasını öneriyorum.

Sürem bittiği için, öncelikle tüm halkımızın da bayramını buradan kutlayarak herkesi saygıyla selamlamak istiyorum. Kanun teklifinin de hayırlı olmasını diliyorum.

Çok teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

25’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

26’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

27’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

28’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

29’uncu madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 29’uncu maddesinde yer alan “birinci fıkrasından sonra gelmek üzere” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                   Mehmet Doğan Kubat                    Ramazan Can

                     Kayseri                                 İstanbul                                Kırıkkale

            Fehmi Alpay Özalan           Mustafa Levent Karahocagil                  Ali Şahin

                      İzmir                                   Amasya                                Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Teklifle maddeye eklenen ikinci fıkranın yeri, diğer fıkraların muhtevası dikkate alınarak önergeyle üçüncü fıkra olarak değiştirilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 29’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

30’uncu madde üzerinde 1 adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 30’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 30- 19/6/1979 tarihli ve 2252 sayılı Kültür Bakanlığı Döner Sermaye Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında bulunan “işletme” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve Bakanlığın yukarıda sayılan hizmet alanlarında” ibaresi eklenmiş, ikinci fıkrasında yer alan “kamulaştırma bedelleri için destek sağlamak” ibaresinden sonra gelmek üzere “Bakanlığın görev alanına giren hizmetlerin yerine getirilmesi için gerektiğinde bina ve taşıt kiralaması yapmak, mal ve hizmet satın almak” ibaresi ilave edilmiştir.

                 Yaşar Tüzün                            Ali Öztunç                            Erkan Aydın

                     Bilecik                            Kahramanmaraş                             Bursa

                 Burcu Köksal                     İlhami Özcan Aygun                 Mehmet Bekaroğlu

               Afyonkarahisar                           Tekirdağ                                İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün.

Buyurun Sayın Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulumuzun bu yılki konuşma programının son gününde sizleri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz önergeyle ilgili konuşma yapacağım.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de çok sayıda yerel yöneticimiz var yani yerel yönetimlerde söz sahibi olan belediye başkanlarımız, il genel meclis üyelerimiz ve belediye meclis üyelerimiz var. Özellikle şehremini dediğimiz yani kenti teslim ettiğimiz, kentin geleceğini teslim ettiğimiz, kentte yaşayan bütün canlıları teslim ettiğimiz belediye başkanlarına ayrıcalıklı, adaletsiz bir tutum içerisindeyiz. Özellikle büyükşehir belediye başkanlarımızın dışındaki belediye başkanlarımızın yani il belediye başkanlarımızın, ilçe belediye başkanlarımızın, belde belediye başkanlarımızın almış olduğu maaşlar arasında büyük farklılıklar söz konusu. Yani bir kentin, bir ilçenin yönetimini teslim ettiğimiz belediye başkanı ile bir başka belediye başkanı arasında maaş farkı 4 kat arkadaşlar. Bunu düzenleyecek, bunu giderecek olan bizleriz, Meclis, yüce Meclis ve biz milletvekilleriyiz ancak bu kanun teklifinde, özellikle ek madde ihdasıyla ilgili önerge vererek bunun düzeltilmesini talep edeceğiz. Bu yönüyle baktığımızda, belediye başkanlarımızı, özellikle büyükşehirlerdeki ilçe belediye başkanlarımızı örnek verecek olursak örneğin, İstanbul Esenyurt Belediye Başkanımız 1 milyon nüfusa yakın bir seçmene hitap ediyor ama düşünün, 60 tane ilden fazla nüfusa sahip olan bir kentin belediye başkanı, o kentte bulunan havaalanının VIP'sinden geçemiyor, bu bir haksızlık. İşte, örnek Ankara, Ankara'nın en büyük ilçelerinden biri Çankaya; Çankaya Belediye Başkanı sadece Ankara'da olmak kaydıyla bile VIP'yi kullanamıyor. Oysa VIP yönetmeliğine baktığımızda kimlerin ne şekilde kullandığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu adaletsizliklerin de giderilebilmesi için yapmış olacağımız ek madde ihdasıyla, burada -Komisyonun da çoğunluğunu toplamak kaydıyla- bu adaletsizlikleri giderebiliriz diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, yine, bir kentin yönetimini devrettiğimiz insan görev süresi boyunca yeşil pasaport kullanıyor. Yani belde, ilçe, il, büyükşehir belediye başkanları bu pasaportu kullanıyor fakat görevleri bittikten sonra hiçbir hakları söz konusu olmuyor. O nedenle, yine, vereceğimiz bir önergeyle, ek madde ihdasıyla birlikte belediye başkanlığı görevi süresince kullanmış olduğu pasaport hakkının görev süresi bittikten sonra da kullanılması talebi yönünde bir önergemiz olacak. Buna da desteklerinizi ve katkılarınızı rica ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yine, Türkiye’de birçok siyasi partiden, farklı farklı partilerden seçilen belediye başkanlarımız var. Bunların özellikle hizmet yönündeki eksiği, noksanı, fazlası olabilir. Her partiden seçilmiş arkadaşın kendine göre programı, projesi olabilir. Ancak uygulanan politikaların ve iktidarın, özellikle Millet İttifakı’ndan seçilen belediye başkanlarına yapmış olduğu muamelenin de neler olduğunu bu kürsüde anlatmaya kalksak gerçekten zaman yetmez. O nedenle, parti ayrımı gözetmeksizin belediye başkanlığı yapmış arkadaşlarımızın maaş farklılıklarının giderilebilmesi için, pasaport haklarının devam edebilmesi için bir önergemiz söz konusu olacak. Bu önergeye katkılarınızı ve desteğinizi bekliyoruz.

Yaklaşmakta olan Kurban Bayramı’nızı tebrik ediyor, 27’nci Dönemin Altıncı Yasama Yılında buluşmak umuduyla diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

30’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

31’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

32’nci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayı Kanun Teklifi’nin 32’nci maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ve talep ederiz.

        Tulay Hatımoğulları Oruç                   Oya Ersoy                           Kemal Bülbül

                      Adana                                  İstanbul                                 Antalya

                 Abdullah Koç                         İmam Taşçıer                        Hüseyin Kaçmaz

                       Ağrı                                 Diyarbakır                                Şırnak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz. (HDP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bir yasama döneminin daha sonuna geldik. Göründüğü üzere iktidar dört yıllık yasama süreci boyunca tek bir yapısal reform yapmadı, sürekli palyatif tedbirlerle çözümü ertelemekle yetindi.

Sayın milletvekilleri, Meclis halkın sorunlarına çözüm üretme, derdine derman olma yeridir ancak iktidarın bu anlayışıyla bu Meclis hiçbir sorunu çözemez, hiçbir derde de derman olamaz.

Görüşülmekte olan torba yasa birer geçim torbası değil, birer seçim torbasıdır. Bu torbada halk yok, bu torbada EYT'liler yok, öğrencilerin KYK borcunun çözümü yok, atanamayan öğretmenlere çare yok yani halkın derdine çözüm getiren bir yasa yok karşımızda.

Tabii, dediğimiz gibi, 32’nci maddede de yine palyatif bir tedbirle karşı karşıyayız; 50/d kadrosu özlük hakları bakımından çok net bir biçimde dezavantajlıdır. 50/d kadrosunda bulunan araştırma görevlilerinin yüksek lisans ya da doktoralarını tamamladıkları anda kendiliğinden kadro dışı kalmaları, bir başka deyişle, işsiz ve akademi dışı kalmaları anlamına gelmektedir. Bu konudaki temel eleştirimiz, 50/d kadrosunun yarattığı özlük koşulları ve kadro güvencesizliğinin bizzat kendisinedir. Bu noktada esas problem, akademisyenlere özlük hakları bakımından yeterli ve kalıcı bir kadronun sağlanamıyor olmasıdır. Akademisyenler gerekli olan atama, yükselme kriterlerini sağlasa da kalıcı bir kadro alıncaya kadar işsizliğe mahkûm edilmektedirler. Bu açıdan, akademisyenlere iş güvencesi kalıcı olarak sağlanmadığı, özlük haklarında gerekli iyileştirme yapılmadığı sürece ek süre 50/d sorununa çözüm olmayacaktır. Akademisyenler özlük hakları bakımından 33/a kadrosuyla eşit hâle getirilmeyi istemektedirler. İş güvencesi ve bilimsel akademik özgürlüğün sağlanması adına akademisyenlerin bu husustaki talebi derhâl karşılanmalıdır.

Tabii, sabahtan beri ekonomiye ilişkin de iktidar çokça eleştirildi haklı olarak. Bugünkü Türkiye’de iktidarın, yirmi yıllık iktidarları sonucunda yarattığı ülkeye baktığımızda, vardiya yemeğinde çıkan portakalı kendisi yemeyip çocuğuna götürmek zorunda kalan asgari ücretli anneler, babalar yaratıldı. İktidar, emekçilerin, yoksulların ne yaşadığından habersiz değil ancak halkın yaşadığı yoksulluk ve sefalet iktidarın umurunda değil. İktidar için varsa yoksa patronlar, yandaşlar ve 5-10 maaşlı bürokratlardır esas olan. İktidar, işçi ve emekçileri bir kez daha enflasyona ezdirdi, hani “Ezdirmeyeceğiz.” diyordunuz değerli iktidar milletvekilleri.

Açlık sınırı 6.319 lira ancak açıklanan asgari ücret 5.500 lira yani halka “Açlık sınırının altında yaşamaya çalışın.” denmekte. Bu vicdansızlığın altına imza atanları ve bunu destekleyenleri 5.500 lirayla bir ay boyunca geçinmeye davet ediyorum. AKP'li bir vekil, birkaç ay önce “Yarım kilo et yiyin, 1-2 domates yiyin.” diye öğüt verirken şimdi ise aynı vekil “Milletvekili maaşıyla geçinemiyorum.” diyor. Sayın iktidar vekilleri, kendi vekiliniz “Vekil maaşıyla geçinemiyorum.” derken siz ise işçiye, emekçiye “5.500 lirayla geçinin.” diyorsunuz. Asgari ücreti artırmak yetmez, zam yağmurunu durdurmanız gerekiyor, enflasyon canavarını durdurmanız gerekiyor. Bu enflasyonist ortamda HDP olarak asgari ücretin 10 bin TL olmasını öneriyoruz, en düşük emekli maaşının da 6 bin TL olmasını öneriyoruz. “Kaynak yok.” mu diyeceksiniz? Kaynak var, tercihlerinizi değiştirin; savaşa, tanka, topa, tüfeğe yatırdığınız, patronlara, yandaşlara peşkeş çektiğiniz kaynakları halkın ihtiyaçlarına aktarın. Aslında, Avrupa aydınlanmasının kilit isimlerinden olan, hem siyaset biliminin hem de sosyolojisinin gelişmesine ve sistematik hâle gelmesine katkıda bulunan Montesquieu, ta 1700’lü yıllarda çok net bir durum tespiti yapmış “Bir ülkede yalakalığın getirisi, dürüstlüğün getirisinden daha fazla ise o ülke batar.” demiştir. Şimdi, bu ülkenin niye battığını anlıyor musunuz? Çünkü bu ülkede AKP iktidarı döneminde yalakalığın getirisi dürüstlüğün getirisine tur bindirir durumdadır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

32’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

33’üncü madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 33’üncü maddesiyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na eklenmesi öngörülen ek 46’ncı maddenin birinci cümlesinde yer alan “Uluslararası tanınırlığı olan” ve “fiilen araştırma, inceleme faaliyetlerinde çalışan” ibarelerinin sırasıyla “Uluslararası tanınırlığı olan yabancı” ve “fiilen çalışan” şeklinde, ikinci cümlesinde yer alan “tutarda” ibaresinin ise “tutar ve ödeme esaslarına göre” şeklinde değiştirilmesini ve üçüncü cümlesinde yer alan “ile yükseköğretim kurumları” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                         Erkan Akçay                     Mehmet Kubat Doğan

                     Kayseri                                  Manisa                                 İstanbul

                 Ramazan Can                            Ali Şahin                  Mustafa Levent Karahocagil

                   Kırıkkale                              Gaziantep                                Amasya

                                                        Fehmi Alpay Özalan

                                                                  İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok;

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, devlet yükseköğretim kurumları dışındaki doktora dereceli nitelikli insan kaynağının yükseköğretim kurumlarında görevlendirilebilmesi bakımından ibare düzeltmesi yapılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 33’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

34’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

35’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 35'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.

MADDE 35- 2547 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 83- Yükseköğretim kurumlarında hazırlık dâhil bütün sınıflarda intibak, önlisans, lisans tamamlama, lisans, lisansüstü öğrenimi gören öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi isteğiyle ilişikleri kesilenler dâhil, kasten öldürme suçlarından (madde 81,82 ve 83), işkence suçundan (madde 94 ve 95), eziyet suçundan (madde 96), cinsel saldırı (madde 102), çocukların cinsel istismarı (madde 103, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan (madde 188) mahkum olanlar, her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler ile bir programı kazanarak kayıt yapma hakkı elde ettikleri halde kayıt yaptırmayanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde ilişiklerinin kesildiği veya kayıt hakkı kazandıkları yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları şartıyla bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen esaslara göre 2022-2023 eğitim-öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilirler.”

        Tulay Hatımoğulları Oruç                 Kemal Bülbül                         Abdullah Koç

                      Adana                                  Antalya                                   Ağrı

                   Oya Ersoy                           İmam Taşçıer                                 

                    İstanbul                               Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan,

BAŞKAN - Önerge hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Kemal Bülbül.

Buyurun Sayın Bülbül. (HDP sıralarından alkışlar)

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Değerli Genel Kurul; yani biz yorulduk, sesimiz de yoruldu, Sayın Başkan da yorulmuş; vaka da ağır.

“Devlet Memurları Kanunu ile bazı kanunlarda…” Bu “bazı kanunlar” hangisiyse gene bir torbaya, bohçaya, heybeye koymuş getirmişler ve bu heybedeki maddelerden birini çektik, bize 35’inci madde düştü, diyor ki: “Yükseköğretim öğrencilerine af getireceğiz.” Eyvallah, güzel, çok güzel. Yükseköğretimden nasiplenemeyenler de kesinlikle bunu bekliyorlardı –“ama”sı var işte- ama “terör, kasten öldürme, işkence, eziyet, cinsel saldırı, çocuk istismarı, uyuşturucu ve benzeri” diye devam ediyor. Fakat burada “terör” dendiğinde her şeyin içine dâhil edildiği ama Kemal Kurkut’u öldürerek, Ali İsmail’i öldürerek, Berkin Elvan’ı öldürerek, üniversitelere kayyum atayarak, üniversitedeki öğrencileri yerli yersiz, gerekli gereksiz, uyduruk sebeplerle okulundan atarak terör uygulayanlar bu “terör” kapsamına girmiyor sevgili Bülbül. Olacak şey mi bu şimdi? Bu “terör” tanımı kim tarafından, hangi laboratuvarda, nerede yapılıyor; hangi hakkaniyete, hangi adalete, hangi insaniyete göre yapılıyor? Bunu kabul etmek mümkün değil. O nedenle biz de buna itirazımız olduğunu söylüyoruz. Zaten YÖK’ün kendisi meşruiyetini yitirmiş, kurulduğu 12 Eylülden bu yana hiçbir bilimsel gelişmeye, hiçbir üniversitenin kapasitesine, gelişmesine katkıda bulunmamış, aksine üniversite ortamını, bilimi geriye götürmüş ve YÖK değil yok olması gereken bir kurum. Bu kurumun tıpkı Diyanet İşleri Başkanlığı gibi, tıpkı benzeri kurumlar gibi meşruiyeti kalmamış. Her neyse…

Bu torba da maalesef, ne yazık, ne ayıp ki geçecek ve geçtikten sonra da Meclisimiz tatile girecek ve hemen yakında Kurban Bayramı gelecek. Bu Kurban Bayramı ki İbrahim Halilullah’ın hak ve hakikat aşkına İsmail’i kurban etmek için davrandığı ve kendini hakikate, Hakk’a adadığı bir Kurban Bayramı. Gelin, bu Kurban Bayramı’nda kibrinizi, nefsinizi, ayrıştırıcılığınızı ve ötekileştiriciliğinizi adalete, hukuka, eşitliğe kurban edin. Bu Kurban Bayramı sadece hayvan kesilen bir –ki “kurban”ın kendisinin anlamı bundan ibaret değil- bayram olmasın; hakikatle, adaletle buluşmanın bayramı olsun.

Onun için, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, başta devleti yönettiğini sanan mülki idare amirleri olmak üzere, başta sayın grup başkan vekilleri olmak üzere, bir an için kendinizle baş başa kalın, bir an için ilmiledüne teveccüh edin, bir an için hakka, hakikate, adalete teveccüh edin ve kendi içinize bir yolculuk yapın; bu yolculukta mutlaka içinizde bir yerde saklı duran hakikatle buluşacaksınız, adaletle buluşacaksınız. İnsandan ümit tükenmez, insan sadece biyolojik bir varlık değildir Sayın Başkan. İnsan adaletten, merhametten, hakikatten mi, zulmattan mı mevcut bir varlıktır? Zulmatınızı hakikate kurban edecek misiniz, etmeyecek misiniz temel mesele budur. 2023’e giderken geldiğimiz yol budur. 2023’te hakikat ve adalet mi olacak, zulmat mı olacak; temel mesele bu. Zulmattan yana olanlar da belli, hakikat ve adaletten yana olanlar da belli. Ey, hakikat ve adaletin yolunu sürdürenler, sakın umutsuzluğa kapılmayın, sakın yolunuzdan geri dönmeyin; 2023 eşitliğin, adaletin, hakikatin yılı olacak.

Sevgi ve saygılar. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 35’inci maddesiyle 2547 sayılı Kanun’a eklenen geçici 83’üncü maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Yükseköğretim kurumlarında hazırlık dahil bütün sınıflarda intibak, önlisans, lisans tamamlama, lisans, lisansüstü öğrenimi gören öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi isteğiyle ilişiği kesilenler dahil, terör suçu ile kasten öldürme suçlarından (madde 81, 82 ve 83), işkence suçundan (madde 94 ve 95), eziyet suçundan, (madde 96), cinsel saldırı (madde 102), çocukların cinsel istismarı (madde 103), uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan (madde 188) mahkum olanlar ile sahte belge sebebiyle kaydı iptal edilenler ile kayıt sırasında sahte belge verenler ile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 71 inci maddesinde yazılı suçlardan ve terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti nedeniyle ilişiği kesilenler hariç, her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler ile bir programı kazanarak kayıt yapma hakkı elde ettikleri halde kayıt yaptırmayanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde ilişiklerinin kesildiği veya kayıt hakkı kazandıkları yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları şartıyla bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen esaslara göre 2022-2023 eğitim-öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilirler.”

             Mehmet Bekaroğlu                     Sibel Özdemir                    İlhami Özcan Aygun

                    İstanbul                                İstanbul                                Tekirdağ

               Bülent Kuşoğlu                           Ali Şeker

                     Ankara                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ali Şeker.

Buyurun Sayın Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Konuşmama başlamadan önce, Sivas Başbağlar, Çorum, Maraş, Suruç ve Ankara Gar katliamı başta olmak üzere, katliamlarda hayatını kaybedenleri saygıyla anmak istiyorum. Bir daha böyle katliamların işlenebileceği bir ortam hâlinde tutan devlet görevlilerinin de görevini yapmasını talep ediyorum. Eğer organizasyonlar bu ülkede bu katliamları yapabiliyorsa birileri görevlerini yapmıyor, göz yumuyor demektir; göz yummadan bu katliamlar meydana gelmezdi.

Söz aldığım bu madde ilişiği kesilen öğrencilerin tekrardan öğretim hayatına geri dönmesiyle ilgili. Bu olumlu bir gelişme genel olarak, mutlaka eğitimin her şartta devam etmesine yönelik bizim de olumlu katkılarımız, desteğimiz var. Ama bu maddelerin içerisinde “irtibat ve iltisak” diye hep sevdiğiniz bir madde var. Eğer bir kişi bir suçtan dolayı tam hüküm giymediyse onu böyle bir tanımlamayla eğitim hayatından uzak tutamazsınız, kaldı ki hükümlü olsa bile sınavlarını kazanıp eğitim hakkı elde ettiyse eğitime devam edebilmeli.

Burada çok önemli bir nokta var: Sahte belgelerle kayıt yaptıran öğrenciler meselesi. Nedir? Türkiye’de okurken “Yurt dışında bir liseye uzaktan eğitimle ben kaydoldum.” diyor. Sahte bir belgeyle, gidiyor, mavi kart alıyor, yurt dışında çifte vatandaşmış gibi muamele görüyor ve bunun sonucunda gözde üniversitelere; ODTܒye, Boğaziçine, Çapaya, Cerrahpaşaya hem de sınavsız kayıt yaptırabiliyor. Bir çete organizasyonu maalesef bu işi takip ediyor ve bu işe çocukları da alet ediyor. Bunlar da bunun kapsamından yararlanacaklardı, sahte belge nedeniyle ilişiği kesilen, kaydı silinenler de. Orada vicdanlı bazı kişilerin de devreye girmesiyle, bizim de uyarılarımızla olumlu bir düzeltme olacağını umuyoruz; umut ediyorum birazdan o önerge de geçer.

TUS sınavlarında daha önce sahtekârlık yapılıyordu; nasıl yapılıyordu? TUS’ta biz gece gündüz çalışıp sınavı kazanmaya çalışıyorduk, yurt dışına gitti geldi gösterilenler o sınavlara girmeden istedikleri bölüme, en yüksek puanlarla girilen bölümlere yığınla geldiler. Burada çalışıyorken, burada devlet memuruyken sanki yurt dışında da çalışmış, eğitimi yarım kalmış gibi... Böyle sahtekârlıklara müsaade edilmemeli, Türkiye Cumhuriyeti devleti bu işlere alet edilmemeli, Meclis de bu işe alet edilmemeli.

Gençler ekonomik sebeplerle eğitimlerini yarım bırakıyor, gençlerin mutlaka barınma sorunlarını çözmek gerekiyor, onlara verilen kredilerin bedelsiz hibe olarak verilmesi gerekiyor. Biz burada, Cengiz İnşaattan, Kalyondan, Kolinden alacaklarımızı, milyarlarca euro alacaklarımızı otuz, kırk yıl sonraya ötelenecek durumlara müsaade ediyorsak -ki hiçbirine müsaade etmememiz lazım ama- bir kişiye hak tanınacaksa, onu daha eğitim hayatının baharında o paraya ihtiyaç duyandan, daha işe bile yerleştiremediğimiz kişilerden hemen istememeliyiz; o gençlerden, o öğrencilerden bunu istememeliyiz. Bir yandan deniyor ki: “Herkese iş bulmak zorunda değiliz.” Ama o gençler okuduktan sonra o kredileri nasıl ödeyecekler, hayatlarını nasıl idame ettirecekler, nasıl yuva kuracaklar? Bunu dert etmeyen bir iktidar olduğu müddetçe bu sorunlar çözülmez ama biz bu sorunları çözmek için geliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Her 5 öğrenciden sadece 1’ine yurt veriyoruz ve o çocuklar yüksek, fahiş kira fiyatlarıyla ev bulmak zorunda kalıyorlar; buna müsaade etmemek gerekiyor.

Biliyorsunuz, 500’den fazla yükseköğrenim kurumunun akademik itibar, fakülte ve öğrenci oranı, bilgi aktarımı, uluslararası fakülte ve uluslararası öğrenci oranı gibi 6 kriterle değerlendirildiği tabloda 1 tane bile üniversitemiz yok. Bu utancı yaşatmamamız gerekiyordu; bu durumda değildi Türkiye, daha önce bizim 2-3 üniversitemiz bu listeye girebiliyordu. Tıp fakültesi, diş hekimliği ve hukuk gibi bölümlere çok sayıda böyle sahte kayıtlar oldu, bunların sonlandırılması gerekiyor.

Biz “Hekimlerin özlük haklarını iyileştirelim.” dedik, iyileştirmediniz. Hekimler en değerli olan diplomalarını dahi yırtar hâle geldiler. Artık hekimlere hak ettikleri göstergeleri vermemiz gerekiyordu, 6400’ü bile çok gördünüz bu düzenlemelerde.

Ambulans, itfaiye araçları köprüden geçerken para ödüyor… (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 35’inci maddesiyle 2547 sayılı Kanun’a eklenmesi öngörülen geçici 83’üncü maddesinin birinci fıkrasına “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan (madde 188) mahkum olanlar” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile sahte belge sebebiyle kaydı iptal edilenler ile kayıt sırasında sahte belge verenler ile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 71 inci maddesinde yazılı suçlardan” ibaresi eklenmiştir.

                  Mahir Ünal                           Ramazan Can                    Vildan Yılmaz Gürel

               Kahramanmaraş                          Kırıkkale                                 Bursa

         Fatma Betül Sayan Kaya                 Semiha Ekinci

                    İstanbul                                  Sivas

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Akademik hayatla ilgili ağır bir suç olan “intihal” suçu sebebiyle yükseköğretim kurumlarından ilişikleri kesilenlerin aftan yararlanamaması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Kabul edilen önerge doğrultusunda 35’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

36’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

37’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

38’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

39’uncu madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 39’uncu maddesinde yer alan “yer alan” ibaresinin “bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Tulay Hatımoğulları Oruç                 İmam Taşçıer                           Oya Ersoy

                      Adana                                Diyarbakır                               İstanbul

                 Kemal Bülbül                         Abdullah Koç                  Mahmut Celadet Gaydalı

                     Antalya                                   Ağrı                                     Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 53’üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, 53’üncü madde, Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun'un 30’uncu maddesinde değişikliğe gidilerek hem devletin hem de işletme hakkı verilen veya devredilen şirketlerin işletmiş olduğu otoyollarda geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerine geçiş ücretlerini on beş günden sonra ve kırk beş günden önce ödemeleri durumunda geçiş ücretinin 1 katı kadar para cezası uygulanmasına, ödemenin kırk beş günden sonraya kalması durumunda geçiş ücretinin 4 katı tutarında para cezası uygulanmasına yönelik bir düzenlemedir.

Belli ki işletme hakkı verilmiş ya da devredilmiş otoyolları işleten şirketlerin kendi ofislerinde kendi menfaatleri için hazırlattığı bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Hani genel bir kanı vardır ya kanunlar bakanlıklarda hazırlanıyor, Meclise geliyor diye. Hayır, kanunlar maalesef şirketlerin toplantı salonlarında hazırlanıyor. İşte, bu madde bunun en net göstergesidir. Böyle bir düzenlemeyi halkın lehine gibi lanse etmeye kalkmak da tam bir safsatadır. Ya 1 kat ceza öde ya da 4 kat ama ceza ödeyeceksin.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Yani, çalışan arkadaşların emeğine saygı duyun. Ne demek şirketlerde hazırlanıyor?

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) – Yani, şunu söyleyemiyorsunuz: Halkımız ceza ödemesin, tüm hizmetlerden en uygun ve en kaliteli şekilde faydalansın diyemiyorsunuz.

Diğer bir yandan, bu “kaçak geçiş” olarak adlandırılan birçok geçişin aslında sistem hatası olduğu da ortada, hiç istisnai bir durum falan da değil. Birinci durum: PTT, HGS bakiyesi biten vatandaşı uyarmıyor, otomatik ödeme verseniz dahi parayı hesaptan çekmiyor; bunun sonucunda cezasını halk ödüyor.

İkincisi: HGS olduğu hâlde sistem okumuyor. Herhangi bir bilgi verilmediği hâlde, on beş gün sonra 4 katı ceza ödemek zorunda kalıyor. Tebliğ elinize ulaşmazsa icraya veriliyorsunuz. Ortada inanılmaz bir soygun var. Aslında, halkı uyarmak için, şirketlerin işlettiği bu otoyolların girişine kocaman bir “Soygun var.” yazısı yazıp halkı uyarmanız gerekiyor. Varsayalım gerçekten de kaçak geçti, 100 lira ödeyemeyen bir vatandaşın 400 lira ödemesini beklemek kadar saçma bir şey de olamaz. Ama diyeceksiniz ki: “Enflasyon var, sermaye sahipleri zarar görmemeli.” Bu madde, bir kanun maddesi değil, bu şirketlerin soygun politikalarını onaylama maddesidir. Şirketler zarar mı ediyor? Hayır çünkü döviz garantili, araç geçiş garantili ballı ihaleler… Halk zaten derin bir yoksulluk içinde; bırakın işletme hakkı devredilen yolları, işletmesi kamuda olan otoyolları bile neredeyse araçlar benzin zammından dolayı kullanamıyor. Sizler de parayı nasıl toplarız derdine düşmüşsünüz. Yani devlet yakaladığı kazı yoluyor, uçana dokunmuyor hatta uçan kazlara böyle yasalar hazırlayıp el kol hareketiyle daha yüksekten uçmasını sağlıyor.

Karayolları Genel Müdürlüğünün bütçesinin yüzde 45’i garanti ödemesine ayrılmıştı. Sadece Avrasya Tüneli için 2016 yılından itibaren ücreti tahsil edilemeyen kaçak geçişler nedeniyle görevli şirkete yaklaşık 27 milyon TL garanti ödemesi yaptınız. Şirketlerin ortada bir zararı yok ki, zarar kamunun zararı. Kamunun bu kadar zarar etmesinin nedeni de yap-işlet-devret ya da kamu-özel iş birliği projeleri. Biz, kamu-özel iş birliği projelerinin bu halkın sırtına vurulmuş en büyük yük olduğunu defalarca söyledik. Yine, birçok uzman bu tarz projelerin ekonomiyi bir bataklığa sürüklediğini ayrıntılarıyla ortaya koydu. Şeffaf değilsiniz, şeffaf olmamakla birlikte halktan yana da değilsiniz. Özel şirketlerin yaptığı yollar çöküyor. Ulaştırma Bakanlığına soru önergeleri hazırlıyoruz, içinde bir sürü saçmalığın olduğu ama cevabın olmadığı bir kâğıt parçası bizlere gönderiliyor. Bu şirketlere niçin hak ettikleri maddi, manevi cezaları veremiyorsunuz? Soru önergelerine verdiğiniz uyduruk cevaplardan müteahhitleri kolladığınız çok açık belli oluyor. Bariz imalat hatalarının olduğu yol çökmelerini heyelan, sel gibi uyduruk, akla ziyan açıklamalarla örtmeye çalışıyorsunuz. Kamunun kaynaklarını böylesine yağmalamak kimsenin hakkı değil. Bu yağma politikaları da sizinle birlikte yok olup gidecek.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

39’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

40’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

41’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

42’nci madde üzerinde 1 adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 42’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 42- 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle ilave edilmiştir.

“Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına (b) bendine göre yapılan satışlarda satış bedeli, sadece taşınmazın zemin bedeli dikkate alınmak suretiyle belirlenir.”

             Mehmet Bekaroğlu                      İlhami Özcan                  Aygun Süleyman Bülbül

                    İstanbul                                Tekirdağ                                  Aydın

                 Burcu Köksal                            Cavit Arı                            Gökan Zeybek

               Afyonkarahisar                            Antalya                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Gökan Zeybek.

Buyurun Sayın Zeybek. (CHP sıralarından alkışlar)

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime 1 Temmuz Kabotaj Bayramı’nı kutlayarak ve 2 Temmuz Sivas katliamında yaşamını yitirenleri saygıyla anarak başlıyorum.

Yasa ne getiriyor? Yasa bize kamu kurumu statüsündeki meslek kuruluşlarının sahip oldukları gayrimenkullerin hazine tarafından satılması durumunda, binaların değil, sadece altında bulunan arazinin satılmasıyla ilgili bir düzenleme getiriyor. 4706 sayılı Yasa’nın 4’üncü maddesine bir ek getiriliyor. Kimdir bu kamu kuruluşu niteliğindeki meslek örgütleri? Yani TMMOB’a bağlı meslek odaları; eczacı odası, tabip odası, barolar; onun ötesinde, esnaf örgütlenmeleri, borsalar, ticaret odaları; bütün bunları görüyoruz. Peki, niye bu madde metne giriyor? Çünkü Türkiye’de, hâlâ, yerleşik planlarda, bu meslek odalarının bir kamu kurumu niteliğinde oldukları, bunların faaliyet gösterdikleri alanlarla ilgili ihtiyaç duydukları donatı alanlarını imar planlarına koymak akıl edilemiyor. Yani her il ve ilçede ticaret odaları var, esnaf odaları var, meslek odaları var ama bunlar nerede ikamet edecekler; topladıkları aidatlarla, elde ettikleri gelirlerle, yaptıkları binaları hangi parseller üzerine yapacaklar? Çoğunlukla da hazinenin tahsis ettiği araziler üzerine binalarını yapıyorlar. Şimdi de yasayla buna geçici bir çözüm getiriliyor.

Bizim önerimiz çok açık. Nasıl ki günümüzde hurda toplamayla uğraşan insanların topladıkları hurdaları şehrin uzak bölgelerine götürmekte yaşadıkları sıkıntıyı gidermek için bu geri dönüşümle ilgili belli alanların şimdi yeni planlara işlenmesini öneriyor isek meslek odalarının da mutlaka imar planlarına giriyor olması gerekir. Hangi meslek odaları? TMMOB’a bağlı meslek odaları.

İktidar döneminde yasal yetkileri, üye aidatlarının dışında mesleki denetim yetkileri elinden alınmış olan bütün meslek odalarına buradan şunu söylemek istiyorum: Yeniden etkin ve verimli bir denetimin sağlandığı, meslek odalarının yeniden yasal süreçlere, uygulama süreçlerine, kanun yapma süreçlerine dâhil edildiği bir gelecek çok yakında geliyor; az kaldı, bir yıl sonra geliyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Peki, esnaf örgütlenmelerindeki durum ne? Sayın Meclis Başkan Vekilimizle birlikte biz, beraberce İstanbul’da esnaf odalarının genel kuruluna katıldık. Ne dedi orada esnaf odasının temsilcileri? “Türkiye'de, yasaların içinde, yönetmeliklerde, her yerde esnafın adı var ama esnafın bir tanımı yok, esnafın bir yasası yok.” Bugün sabahleyin yani ilk oturumda e-ticaretle ilgili bir düzenlemeyi Meclisten geçirdik. Şimdi soruyorum Sayın Genel Kurul üyelerine ve iktidar partisinin mensuplarına: E-ticaretteki uluslararası sermaye karşısında benim Anadolu’daki işletmemi koruyacak, benim İstanbul’daki, Ankara’daki, İzmir’deki küçük esnafımı koruyacak, ana caddedeki dükkân sahibini değil arka sokaktaki müşteri bulmakta zorluk çekecek olan esnafımı koruyacak ne düzenleme getiriyorsunuz?

SALİH CORA (Trabzon) – Kanun geçti Gökan Bey, e-ticaret kanunu geçti.

AHMET KAYA (Trabzon) – Dinleyelim Salih Bey, dinleyelim.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) – E-ticaretle ilgili düzenlemeler yapılıyor ama bizim küçük esnafla ilgili olarak, küçük esnafın ihtiyacı olan alanlar da küçük esnafın ihtiyacı olan hukuki, kanuni düzenlemelerin yapılması, mutlaka bir yasaya kavuşması gerekir. Evet, Türkiye'de esnafın mutlaka kendi yasasının olması gerekir. (CHP sıralarından alkışlar) Ne zaman? Az kaldı, esnafın kendi yasasını çıkaracağız ve esnafın tanımını Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçecek olan bir kanunla birlikte düzenlemiş olacağız.

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Esnaf bakanlığı kuracağız.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) – Şimdi, burada meslek kuruluşlarıyla ilgili getirilen düzenlemeye ben bir ek de yapılmasını istiyorum. Bakın, geçmişte köy tüzel kişiliklerinden büyükşehir statüsüne dönenler de şimdi mahalle oldular ama köy tüzel kişiliğinde köye ait olan, şimdi hazineye ait olan çok sayıdaki arazi üzerinde köylülerin yapmış olduğu birtakım tarımsal yapılar var, konutlar var, evler var. Şimdi, gelin, bununla ilgili düzenlemeyi de ilave edelim; köylerde de Hazine parsellerinin üzerinde ev yapmış olan vatandaşlara sadece arsasını satalım, kendi yapmış oldukları evleri köylülere bir kez daha satmak durumunda kalmayalım diyorum.

Kurban Bayramı’nızı şimdiden kutluyor, Genel Kurula saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

42’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

43’üncü madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 43’üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Tulay Hatımoğulları Oruç                 İmam Taşçıer                           Oya Ersoy

                      Adana                                Diyarbakır                               İstanbul

                 Kemal Bülbül                         Abdullah Koç

                     Antalya                                   Ağrı

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Gerekçe Sayın Başkan…

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Hâlihazırda finansman sorunu yaşansa da KOBİ'lerin ve özel sektörün en büyük sorunlarından biri borçluluktur. Özel sektör dış borcu 170 milyar dolar iken Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) 2022 yılı Mart sonu itibarıyla açıkladığı KOBİ kredileri raporu, küçük ve orta boy işletmelerin ciddi ve düzenli artan bir borç yükü altında olduğunu göstermiştir. Buna göre, Türkiye'de hâlen 4 milyon 219 bin küçük ve orta ölçekli işletmenin kredi borcu vardır. İşletme başına ortalama borç ise yüzde 34 artışla 300 bin 379 lira olmuştur. Kanun teklifinin bu vahim tabloyu göz önüne almadan düzenleme yapması yeni borç krizlerine sebep olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

43’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

44’üncü madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 44’üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Tulay Hatımoğulları Oruç                   Oya Ersoy                            İmam Taşçıer

                      Adana                                  İstanbul                               Diyarbakır

                 Kemal Bülbül                         Abdullah Koç                  Gülüstan Kılıç Koçyiğit

                     Antalya                                   Ağrı                                      Muş

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yakılarak katledilen 33 aydını sevgiyle saygıyla minnetle anarak başlamak istiyorum. O günün IŞİD’çi anlayışının aslında ülkeyi gömmek istediği karanlık çok da uzağımızda değil, aynı anlayışlar ne yazık ki bugün de birçok yerde tezahür ediyor. Hâlâ Sivas katliamıyla yüzleşebilmiş değiliz, hâlâ Sivas katliamında gerçek anlamda, suçlular, failler yargılanmış ve hak ettikleri cezayı da alabilmiş değiller. Bu nedenle de bir kez daha söylememiz gerekiyor, eğer Sivas’la yüzleşmezsek… Ki yüzleşmediğimiz için sonrasında farklı katliamlar da oldu, onun için bir an önce Sivas katliamının bütün boyutlarıyla araştırılması ve yüzleşilmesi gerekiyor.

Sayın Başkan, sayın vekiller; yine büyük bir torba yasa var. Birbirine benzemeyen birçok şeyi içerisine koymuşsunuz. Deyim yerindeyse “seç, beğen, al yasası” da denilebilir, “seç, beğen torbası” da denilebilir. İçerisinde 3600 ek gösterge dışında dişe dokunur, doğru dürüst, halk adına bir uygulamanın, bir düzenlemenin olmadığını görüyoruz fakat buna rağmen sürekli bir şekilde merkez medyada pompalanan, “yenilik” diye ifade edilen, “müjde” diye ifade edilen bir süreçle de karşı karşıyayız.

Biz bugün bu yasa teklifini burada konuşurken Asgari Ücret Tespit Komisyonu asgari ücreti belirledi ve -büyük olay- “5.500 lira.” dedi; evet, dağ fare bile doğurmadı. Günlerdir, haftalardır asgari ücrete zam konuşuluyor; asgari ücretin, dar gelirlinin enflasyona ezdirilmeyeceğine dair laflar ediliyor ama günün sonunda geldiğimiz nokta 5.500 lira yani açlık sınırının altında bir miktarı siz Türkiye’de çalışan nüfusun yüzde 50’sine reva gördünüz. Evet, asgari ücret Türkiye’de ortalama bir ücrettir, çalışan nüfusun yüzde 50’si asgari ücretle çalışır. Onun için, siz, asgari ücreti belirlerken aslında bu ülke nüfusunun çalışanlarının yüzde 50’sini ve kalanların da üst limitini belirlemiş oluyorsunuz. Bu nedenle, açlık sınırının altındaki bu asgari ücretle Türkiye’de hiç kimsenin geçinemeyeceği, dar gelirlinin gittikçe yoksullaşacağı ve enflasyona ezdirileceği ortada. Üstelik, sizin TÜİK’in resmî enflasyonu oranı kaç? Yüzde 73,5. Yani yüzde 73,5 olan bir yerde, siz, 5.500 liralık bir asgari ücretle zevahiri kurtarmaya çalışıyorsunuz.

Evet, şimdi, ülkede asgari ücret böyle. Alım gücü gittikçe düşmüş durumda ama en önemlisi, bu ülkede ciddi bir gıda enflasyonu yaşanıyor. Bakın, bugün, asgari ücretliye, dar gelirliye yansıyan gıda enflasyonu yüzde 113’ün üzerinde, resmî oranlardaysa yüzde 91,6 -evet, resmî verilere göre yüzde 91,6- ama biz biliyoruz ki bunun çok daha üzerinde bir gıda enflasyonu var. Bugün insanlar taneyle meyve alıyorlar, gramla et alıyorlar, neredeyse artık kırmızı ete ulaşamaz durumdalar, çocuklar beslenemedikleri için bodur kalıyorlar, çocuklar beslenemedikleri için birçok gelişim sistemi hastalığına maruz kalıyorlar. Anneler, babalar; çocuklarına yediremedikleri her şey için gözyaşı döküyorlar ve büyük bir acı çekiyorlar ama gördüğünüz gibi sizin keyfiniz gayet yerinde, her şey tıkırında devam ediyor.

Şimdi, böyle bir ortamda size ne anlatalım? Önümüz bayram, insanlar bayramda evlerine, memleketlerine, annelerinin, babalarının yanına giderlerdi, onlarla bayramlaşırlardı ama artık sayenizde hiç kimse bayramda memleketine gidemeyecek. Çünkü her gün akaryakıta gelen zamlarla artık 4 kişilik bir ailenin seyahat etmesi neredeyse imkânsız hâle gelmiş durumda. Bu miktarlar ve bu oranlar ortadayken, siz, yoksulun ekmeğini her gün küçültürken, yoksulun sofrasındaki ekmeğe her gün göz dikmişken kimin sofrasını büyütüyorsunuz, kimin kasasını büyütüyorsunuz? Kur korumalı mevduatla bir avuç yandaşın, bir avuç zenginin banka hesaplarını her gün şişiriyorsunuz. Biz de diyoruz ki: Yazıklar olsun! Yazıktır. Bu memleketin yoksuluna, işçisine yazıktır. Siz bu ülkeye yakışmıyorsunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

44’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Şimdi üçüncü bölüm görüşmelerine başlıyoruz.

Üçüncü bölüm geçici 1’inci madde dâhil 45 ila 65’inci maddeleri kapsamaktadır.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.

Buyurunuz Saruhan Oluç. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller yani başka bir konuşma yapmayı düşünüyordum ama son gelişmelerle birlikte asgari ücretle başlamayı daha uygun gördüm. Şimdi, biliyorsunuz, asgari ücret 5.500 lira oldu. Ne desek boş aslında yani bu asgari ücretin hiçbir ihtiyacı karşılamadığını sizler de bizim kadar iyi biliyorsunuz ve ortada bununla yaratılmış olan büyük bir enkaz var.

Şimdi, bakın, ya, bir Hazine ve Maliye Bakanınız var yani bu Hazine ve Maliye Bakanının mesleği aslında illüzyonistlik. İllüzyonistliği biliyorsunuz değil mi? Yani böyle el çabukluğu, marifet falan, ortadan bir şey çıkartıyor. Ya, insan biraz sıkılır.

Şimdi, biraz evvel, bu Hazine ve Maliye Bakanınız, Diyarbakır'da yaptığı bir konuşmada: “Aslında, bu ocak ayından bugüne kadar baktığımızda, asgari ücretin kümülatif artış oranı yüzde 94,6 oldu.” diyor. Yüzde 94,6… Ya, hakikaten bir sıkılması falan yok, hakikaten yok; böyle bir şey olabilir mi? Ya, asgari ücretin Mayıs 2022 itibarıyla enflasyon karşısındaki aylık kaybı 1.515 lira olmuş. Şimdi artış ne kadar olmuş? 1.247 lira. Yani bu bile gösteriyor. O diyor ki: “Kümülatif artış oranı yüzde 94,6.” Yani, yalanın bu kadarı artık gerçekten fazla bir şey.

Şimdi, bu hâldeyiz, bir de madde ihdası getirdiniz; şimdi geldi, onu konuşacağız. Madde ihdasında “İşverenlere 100 TL’lik destek sağlansın.” diyorsunuz. Ya, biz diyoruz ki, asgari ücret 5.500 lira, sefalet ücreti; bunun hiçbir şeye, hiçbir ihtiyaca cevap vermediği ortada. Sizin, bu işverenler için düşündüğünüz 100 liralık destek, onlar için de bir şey ifade etmiyor aslında. Yani, bu, işverenler açısından herhangi bir yaraya merhem olacak bir şey değil ama “Yapmış olalım.” diyorsunuz. Hâlbuki, gelin, SSK primleri ve vergi gibi yüklerin azaltılması yönünde bazı şeyler tartışalım; yok, o da yok sizde, laf olsun diye bir şeyler yapılıyor.

Ama esas ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Bu işverenlere vereceğiniz 100 liralık miktarı nereden alacaksınız? İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ya! Yani, bunu kullanmak hem yasa dışı hem de etik değil, doğru değil. İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere aktarım yapacaksınız; hani, daha önce de yaptınız, bir kez daha yapılacak. Şimdi bu da madde ihdası olarak karşımıza geliyor, asgari ücretin durum bu. Yani, bu asgari ücret meselesini daha tartışmaya devam edeceğiz. Saptadığınız şu asgari ücret var ya, 5.500 lira, bunun ağustos ayında bir geçerliliği kalmayacak. Hani, nasıl ocak ayındaki hemen martta geçersiz hâle geldi, bu da ağustos ayında geçersiz hâle gelecek; bunu da şimdiden söylemiş olalım.

İstanbul Ticaret Odası, İstanbul’da gıda fiyatlarındaki -her zaman açıklıyor bunu biliyorsunuz- enflasyon oranlarını daha yeni açıkladı. Aylık gıda fiyatları yüzde 4 artmış, yıllık yüzde 100 olmuş; ulaştırma yüzde 126, konut yüzde 104. İstanbul’daki bu oranlar aslında normalde Türkiye açısından da önemli bir işarettir. Pazartesi açıklanacak enflasyon oranları, aylık olarak enflasyon yüzde 4 bile artsa TÜFE yüzde 77’yi bulacak; böyle bir durumla karşı karşıyayız. Şimdi bunu göreceğiz tabii pazartesi günü ve bunu konuşmaya devam edeceğiz.

Bakın, sayın vekiller, gerçekten bu ekonomiyle ilgili yarattığınız enkaz ve büyük bir çöküş ortada, bunu görüyoruz ve Hazine ve Maliye Bakanı -diyorum ya- bir illüzyonist havasıyla “Her şeyi çözeceğiz.” diyor, bunu anlatıyor. Şimdi, en son, yine bugün dedi ki: “Şubat, martta enflasyon düşecek, biz seçime düşen enflasyonla gideceğiz. Bunun için Cumhurbaşkanına söz verdim.” Nasıl yapacak bunu? TÜİK’teki düzenlemelerle; ekonomide alınan önlemlerle değil, TÜİK’teki düzenlemelerle bunu yapacak ve bunu da hep birlikte yaşayacağız.

Şimdi, bakın, bu Hazine ve Maliye Bakanının -şu anda burada değil ama biraz evvel buradaydı- Sayın Mahir Ünal’ın, tabii ki Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın anlattıkları bir masal var; iki cümle de ona dair söylemek istiyorum. Nedir bu masal? İhracat masalı, ihracatımızda büyük artış var! Yeni ekonomi modelinin gereği böyleydi ya; Türkiye üretecek, işsizliği bitirecek, dış ticaret fazlası verecek ve bunun sonucunda da düze çıkacaktık! Şimdi, ihracatımız uçuyor, masalımız bu, yeni masalımız. Yani Tayyip Erdoğan “Hamdolsun, ihracat açısından bu bir rekordur, dünden bugüne ulaştığımız bir rekordur.” demiş. O öyle deyince Hazine ve Maliye Bakanı illüzyonist Nebati ne diyecek? “Cumhuriyet rekorunu kırdık.” diyor. Mahir Ünal geldi şimdi, o da “Türkiye ihracatta yeni bir rekor kırdı…”

Şimdi, evet, baktığımızda, bu ihracatla ilgili veriler böyle ama “dış ticaret” dediğimiz şey sadece ihracattan oluşan bir şey değil, bunun ithalatı var. Bunu niye konuşmuyorsunuz? Bakın, ben, size, bunu daha evvel anlattım; anlatmakla olmuyor, göstereyim: Şu, ithalat eğrisi; ithalat artıyor, bakın, görüyor musunuz? Bu, ithalat, artıyor; bu da ihracat. Evet, ihracat da artıyor ama ithalatın artışına bakın ve bunun sonucunda dış ticaret açığında çok ciddi bir artışla karşı karşıya kalınmış vaziyette. Yani bir masal anlatmaktan vazgeçin, sahte bir zafer görünümü koyuyorsunuz ortaya.

Şimdi, ihracatı anlatan iktidar ithalattan konuşmuyor. Şimdi, öyle değil mi Sayın Ünal? Şimdi, bakın, TÜİK’in verileri ortada, TÜİK’in verileri; bizim söylediğimiz rakamlar değil. TÜİK’in bu verileri diyor ki: “2022 Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 15,3 artmış.” Güzel, peki! “Aynı aya göre ithalat ise yüzde 43,5 artmış durumda.” diyor, 43,5! Şimdi, yine TÜİK’e göre, 2022 yılı Ocak-Mayıs döneminde ihracat yüzde 20,4 artmış, evet ama ithalat ise yüzde 40,8 artmış. Böyle bir gerçekle karşı karşıyayız yani ithalat 2 katı artmış; bunu söylüyor.

Şimdi, peki, bu durumda ne olacak? Bu, şunu gösteriyor: Dış ticaret açığı, mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 155 artmış; 4 milyar 156 milyon dolardan 10 milyar 605 milyon dolara yükselmiş. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Mayıs ayında yüzde 79,8 iken 2022 Mayıs ayında yüzde 64,2’ye gerilemiş, işte bunlar gerçek rakamlar, bu illüzyondan vazgeçmek gerekiyor. Şimdi, rakamları vermeye devam edebilirim ve TÜİK’in bütün verileri aslında -evet, ihracat artıyor ama ithalatın artış hızı daha yüksek- bunu gösteriyor yani ithalat yapmadan üretemeyen bir ülke yaratılmış, bir ülke ekonomisi yaratılmış vaziyette ve üretmek için ithalata bağımlılık, dövizdeki dalgalanmayla birlikte ortaya enflasyon felaketini çıkarmaya devam ediyor, bu durumla karşı karşıyayız. Yani her tarafı eğri olan bir ekonomik modelde sadece “ihracat” adlı bir masal anlatarak, ithalatı konuşmayarak herhangi bir çıkış yolu bulmanız mümkün değildir, bunu bir kez daha vurgulamış olalım.

Bunu sıkça yapıyorsunuz, daha evvel de söyledik, bir kez daha söylüyoruz ve önümüzdeki günlerde de bunu söylemeye devam edeceğiz: Dış ticaret açığını büyütüyorsunuz, ithalat bu hâliyle ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor. Ara malı ithalatı olmadan da bunu stoklama olmadan da ihracat yapamayacak hâle gelmiş bir ekonomiyle karşı karşıya kaldığımızı bilelim. O yüzden, hani, ben son bir söz olarak bir kez daha söyleyeyim: Bu Hazine ve Maliye Bakanının illüzyonist tavrıyla ne bu ekonomi yönetiminde karşı karşıya kalınmış olan ciddi sorunlar çözülebilir ne de halk açısından, toplum açısından güven verici bir ortam ortaya çıkartılabilir. Güven olmadığı için tüketici endeksindeki güven endeksi de düşmeye devam ediyor, reel üretim endeksindeki güven oranı da düşmeye devam ediyor; bu illüzyonist tavır yüzünden Hazine ve Maliye Bakanına, inandırıcı herhangi bir tutumu olmamasından dolayı -baktığında bunu insanlar için de sermayedarlar için de söylemek mümkündür, işçi, emekçi, köylü, esnaf için de söylemek mümkündür- hiç kimse güvenmiyor ve bu güvensizlik ortamında attığınız adımların da karşılığının olmayacağını bir kez daha söylemiş olalım.

Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Cavit Arı. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin üçüncü bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi öncelikle saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Görüşülmekte olan torba yasa içerisinde önemli bir kısmı kamu çalışanlarının ve idarecilerinin maaş ve emeklilik haklarının düzenlenmesiyle alakalı bir teklif bulunmaktadır ancak söylemek gerekirse 3600 konusu uzun yıllardır Cumhuriyet Halk Partisi ve muhalefet olarak devamlı gündeme getirdiğimiz bir konudur. Görüyoruz ki iktidar tarafından yeterince hazırlık yapılmadan, üzerinde çalışılmadan, alelacele hatta seçime dönük mesajlar içeren bir şekilde teklif sunulmuş.

Bu düzenleme bir taraftan belli kesimleri memnun ederken geniş kitleleri de rahatsız etmiş durumdadır. Özellikle personel politikası yönüyle baktığımızda yapılan bu düzenlemenin adalet duygusunu zedeleyen, hiyerarşik sıralamaya uygun olmayan bir düzenleme olarak görülmektedir. Bu düzenlemeden hak ettiği payı alamayan mağdur kesimlere sözümüz şudur: Nasıl ki Cumhuriyet Halk Partisi olarak bugüne kadar çalışanın yanında olmuşsak, mağdurun, emekçinin yanında olmuşsak, nasıl ki asgari ücrette bugünkü seviyelere Cumhuriyet Halk Partisinin zorlamasıyla gelinmişse, nasıl ki emekliye 2 dinî bayramda ikramiye verilmesini sağlamışsak, nasıl ki asgari ücrete kadar olan gelirden verginin kaldırılmasını sağlamışsak en kısa zamanda iktidara geliyoruz, biraz sabredin, derdi çözülmemiş olanın derdini, tüm sorunlarını Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz çözeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Üçüncü bölümde yer alan maddelerden bir tanesinde şöyle bir düzenleme var değerli arkadaşlar: Belediyelere ait, şehir içinde çalışan, koltuk sayısı 9 ve üzeri olan otobüslerde engelli rampası yapılmasıyla ilgili zorunluluk süresinin dört yıl daha uzatılmasıyla ilgili bir teklif var. Bu vesileyle, bir kez daha ifade etmek gerekir ise bugün, diğer taşıma esnafı gibi halk otobüsü esnafı can çekişir hâle gelmiştir; çalıştığı her geçen gün esnaf zarar eder ve bu zararı katlar hâldedir; artık halk otobüsü esnafı kontak kapatır hâle gelmiştir; yarattığınız ekonomik çıkmazdan bu esnafı da büyük zarar görmektedir. Sahi, halk otobüslerine ücretsiz binen yolcular için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından ödenmesi gereken ve 2018 tarihinde en son belirlenmiş olan ücreti ne yaptınız? Ben size söyleyeyim, ne yaptınız: Normal belediyelerde 800 TL, büyükşehirlerde 1.000 TL, Ankara, İstanbul ve İzmir’de 1.330 TL olarak 2018 tarihinde belirlenmiş olan bu fiyatlara, dört yıl sonra ancak yüzde 50 zam yapabildiniz. Onu da Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim defalarca buradan bastırmamızla, efendim, soru önergeleri vermemizle, Meclis araştırması önergeleri vermemizle, esnafla çalıştay yapmamız neticesinde ancak yüzde 50 artış sağlayabildiniz, o da yeni. Ancak, 2018’den bu tarafa benzine, mazota gelen en az 4 kat zam var, parçaları yine aynı şekilde… İşte, değerli arkadaşlar, siz esnafı batırma noktasına getirdiniz. Taşıma esnafıyla ilgili bütün yük belediyelerin omzunda kaldı.

Bu bölümde dikkat çeken bir konu daha var değerli arkadaşlar, köprülerden ödemesiz geçenler hakkında bir konu. Ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beş gün içinde, idari para cezasının tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın, geçiş ücretiyle birlikte geçiş ücretinin 1 katı idari para cezası olarak ödenmesi hâlinde, 1 kat ceza verilmiş sayılacak.

Bakın, öncelikle şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar, hukukta bir sürenin başlayabilmesi için, bir cezai müeyyidenin uygulanabilmesi için temel hukuk kuralıdır, her şey tebligatla başlar. Sizin buradaki düzenlemeniz temel hukuk kurallarına aykırıdır, bir süre tebliğ edilmeden başlamaz ancak siz burada temel hukuk kurallarını dahi çiğnemektesiniz, sırf idari para cezası hükmedilsin diye tebligat şartını dahi kaldırmış durumdasınız.

Şimdi, kamu-özel iş birliği yoluyla yapılan köprüler, otoyolları, havaalanları zaten bütçede yük olmaya devam ediyor. Önceki günlerde kabul ettiğimiz ek bütçede dahi ilave olarak 10,5 milyar bu kamu-özel iş birlikleri için bir ödenek ayrıldı, 2022 yılı için ayrılan rakam toplamı 53 milyara çıktı değerli arkadaşlar.

Şimdi, bir şey daha ortaya çıktı bu Komisyon görüşmelerinde. Biraz önce bahsettim ya, 1 kat veya kırk beş günlük süre geçtikten sonra ödenirse eğer 4 kat ceza uygulanmaktaydı. İşte, bu 4 kata kadar olan cezayı hepimiz devlet alıyor zannediyoruz çünkü cezalar devlete ödenir ancak değerli arkadaşlar, bakın, ortaya çıkan şey şu: Kamu-özel iş birliklerinde, bu projelerde, bu köprülerden alınan cezaların bu şirketlere yani yandaş şirketlere gittiği ortaya çıktı. Yani sizin kamu kaynaklarını yandaşlara aktardığınız yetmedi, şimdi tekrar bu cezaları da yandaşlara aktarmaktasınız. (CHP sıralarından alkışlar) Yani tebligatsız, ihbarsız, ücretsiz geçişin kat kat cezasını dahi şirkete aktarmaktasınız; işte, bu ortaya çıktı.

Şimdi, kamu-özel iş birlikleri ile kur korumalı mevduat, kamu kaynaklarının belli kesimlere aktarılmasına neden olan iki el bombası değerli arkadaşlar; bakın, iki el bombası. Eğer bu konular böyle devam ederse Türkiye bütçesi gerçek anlamda tehdit altındadır, kamu kaynakları tehdit altındadır.

Bir örnek vereyim hızlı bir şekilde: 18 Martta Çanakkale Boğazı Köprüsü açıldı. Bu köprünün ihale tarihi olan 16 Mart 2017’de, ihale tarihinde garanti süresi on altı yıl üç ay. Bu köprünün ihale tarihindeki maliyeti -TL bazında- 10 milyar 354 milyon 576 bin TL ya da 2 milyar 545 milyon 465 bin euro. 18 Mart 2022 tarihinde ise köprünün hizmete girdiği kabul edildi, o günkü TL maliyeti 42 milyar. Günde 45 bin araç garantisi var ve araç başına da 15 euro, artı, KDV garanti ücreti var.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, bu köprünün hizmete girdiği tarihteki bedeli 42 milyar dedik. Aynı gün ne oldu, aynı günlerde ne oldu? Kur korumalı mevduatın 8 Nisan itibarıyla bu devlete maliyeti kaç paraydı? 21 milyar. Şimdi, değerli arkadaşlar, daha bu kur korumalı mevduatın, ilk üç ay dolduğundaki, dört ay dolduğundaki maliyeti yarım Çanakkale Boğazı Köprüsü’ydü. Bugünkü maliyet itibarıyla baktığımızda da yaklaşık maliyeti 1 Çanakkale Boğazı Köprüsü yapar duruma geldi. İşte, siz, ülkenin kaynaklarını kur korumalı mevduat sistemiyle ve kamu-özel iş birliği projeleriyle belli kesimlere aktarmaya devam ediyorsunuz, böylelikle de ülke ekonomisine ağır yükler getirmeye devam ediyorsunuz. Bu uygulamadan bir an evvel vazgeçilmeli diyorum.

Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teklifin üçüncü bölümü üzerinde şahsı adına Bursa Milletvekili Sayın Lale Karabıyık.

Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

LALE KARABIYIK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “Torba yasa yok, artık tematik yasalar yapıyoruz.” dediniz; torbayı geçtiniz, çorba oldu, bir de çuval oldu. 4 milyon kamu çalışanını, 2,5 milyon emekli memuru kapsayan yasalar çıkarıyorsunuz. Sendikaların görüşlerini almak gerek, derneklerin görüşleri, baronun görüşü bile önemliydi bir maddede; almış gibi yaptınız, aldınız ve onlar, bunlara karşı olduklarını ve doğru bir çalışma olmadığını ifade ettiler. Ama ne oldu? Görüşünü aldınız, dikkate almadınız.

Çok kısa bir süre önce ek bütçe getirdiniz. Hazine ve Maliye Bakanı mayıs ayında “Bütçe fazlası var, performansımız çok iyi.” dedi; e, beş gün geçti Sayın Erdoğan Meclise ek bütçe teklifini gönderdi. Maalesef, iktidarın artık altı ay sonrasına bile öngörüsü yok. Zaten daha döviz kurunda öngörünün tutmadığını biliyoruz yani “Faizi düşüreceğiz, düşüreceğiz.” derken döviz kuru 8,50’den 18,50’ye, enflasyon 19’dan 34’e yükseldiğinde, zaten 2022’nin bütçesi o tarihte sapmıştı, güdük olmuştu ve şimdi, işte, dün, 2022 bütçesi tutarının yüzde 80’i kadar bir ilave yapmak zorunda kaldınız.

Sözüm ona siz hiç faizi sevmezsiniz, “Politika faizini düşürüyoruz.” dediniz; vatandaşa yönelen faiz yükseldi, iç borcun size yansıyan faizi yükseldi, hazinenin yükü yükseldi, güven probleminiz sebebiyle CDS’ler yükseldi, 12,5’tan dışarıya borçlanmak zorunda kalıyorsunuz. Yine, sözüm ona siz hiç faizi sevmezdiniz ama iç borç faizine 43,5 milyar lira, dış borç faizine 31,9 milyar lira ilave yapmak gerekti bütçede. Yine, sözüm ona siz “Kur korumalı mevduatın hazineye hiç yükü olmayacak, sıfır, maliyeti yok.” dediniz ama onun için de bir 40 milyar lira daha ilave etmeniz gerekti.

Bir pembe gözlükle bakıyorsunuz ve biz bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda da görüyoruz. Mesela, dış ticaret rakamına bakmıyorsunuz, onu ifade etmiyorsunuz, o ilk beş aydaki 43,5 milyar dolarlık ticaret açığından bahsetmiyorsunuz ama diyorsunuz ki: “İhracat arttı.” Yani vatandaşı kandırıyorsunuz da kendinizi de kandırıp en azından çözüm üretmenizi de önlüyorsunuz. İstikrar bozucu ne hamle varsa yapıyorsunuz, istikrar yapıcı en ufak bir girişim bile yok. Şimdi, finansal sıkıntılarınız sebebiyle kur korumalı mevduat yetmedi, gelire endeksli senetleri çıkarmak durumunda kaldınız, kamu kurumlarının hazine ve bütçeye aktarması gereken gelirleri karşılık göstererek yeni bir ihale oluşturdunuz, ihalenin sonucu fiyasko değerli milletvekilleri.

Şimdi, sonuçta ne oldu? Zaten faize 240 milyar lira ayırmıştınız, ek bütçeyle 89 milyar lira daha, artı, kur korumalı faiz için 40 milyar lira daha, toplam 369 milyar lira siz faizi sevmeyen iktidar faize para ayırmış oldu.

Torba yasa getirdiniz, göz boyayacaksınız. Açlık sınırı 6.319 lira, yoksulluk sınırı 20.818 lira; şu anda yirmi beş yıl hizmet üzerinden hesapladığınızda polislerin aldığı 9.706, öğretmenlerimizin aldığı 8.668 lira, doktorlarımızın aldığı 13.332 lira. Yani sadece asgari ücret alanlar değil, bu saydığım kesimler de polis, öğretmen, doktorlarımız da 20.818 liranın yani yoksulluk sınırının altında alıyorlar. Çalışan ve emekli olan toplam 34 milyon kişinin yüzde 80’i de yoksulluk sınırının altında alıyor. Siz zaten 3600’ü getirirken de bunlarda da geç kalmış oldunuz.

Sürem az olduğu için kısa kısa değinmek durumunda kaldım. Şimdi, üniversite sınavında barajı kaldırdınız, af getiriyorsunuz; getirmenize de karşı değiliz ama siz gençlere şunu söyleyin, istihdamdan haber verin. Bu gençler mezun olunca iş bulabilecek mi; siz bunun için ne yaptınız? Peki, af getiriyorsunuz da kredi borçlarını affettiniz mi, bunun için ne yaptınız? Beslenmesi eksik olan, yoksulluk, yoksunluk içerisinde yurt barınma imkânı olmayan gençler için ne yaptınız? Yani affı getirmek yetiyor mu? Bu göz boyama değil mi? Lütfen, oturup gençlerin geleceğini ciddi olarak düşünmenizi tavsiye ederim.

Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Üçüncü bölüm üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerinde önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

45’inci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 45’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 45- 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasına “hükümlüler,” ibaresinden sonra gelmek üzere “salıverilmelerinden sonra yaşamlarını sürdürecek meslek ve sanatları öğrenmelerini sağlamak, çalışma ve üretme isteklerini geliştirmek veya güçlendirmek, yeniden topluma kazandırmak ve iyileştirilmelerini temin etmek amacıyla” ibaresi eklenmiş, beşinci fıkrasında yer alan “hükümlüler,” ibaresi “hükümlülerden istekli olanlar,” şeklinde değiştirilmiş, aynı fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle ve maddeye aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.

"Bu hükümlülerin gündeliği, işyurtları bünyesinde çalıştırılan usta hükümlülere ödenen gündelikten az olamaz.”

"(7) Bu madde kapsamında çalıştırılan hükümlüler hakkında, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen hükümler uygulanır. Bu durumda prim ödeme yükümlülüğü, hükümlünün çalıştırıldığı kurum ve kuruluşlar tarafından yerine getirilir.”

                   Cavit Arı                       İlhami Özcan Aygun                  Süleyman Bülbül

                     Antalya                                Tekirdağ                                  Aydın

             Mehmet Bekaroğlu                      Burcu Köksal                           Kani Beko

                    İstanbul                            Afyonkarahisar                              İzmir

            Mehmet Güzelmansur

                      Hatay

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Güzelmansur.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, iktidarın uyguladığı yanlış ekonomik politikalar nedeniyle ülke de borç içinde, vatandaş da borç içinde. Geçim derdi yüzünden vatandaş kredi kartına sarıldı, kredi kartı harcamaları son bir yılda yüzde 119 arttı. 2022 yılının ilk üç ayında kredi kartı ve kredi borcunu ödemediği için 613 bin kişi yasal takibe düştü. 1 Temmuz 2022 itibarıyla icra dairelerindeki icra ve iflas dosyası 23 milyon 819’a çıktı, sadece bu yıl gelen icra dosyası sayısı yaklaşık 4,7 milyon adet. Bu ne demek biliyor musunuz, değerli arkadaşlar? Bu ülkede günde ortalama 26 bin kişi icralık oluyor demek. Vaziyet ortada, rakamlar bunlar ama iktidara sorarsanız “Ekonomi tam tıkırında.” diyorlar. “Geçinemiyorum.” diyenler yalancı, zamları spekülatörler yapıyor, doları da dış güçler yükseltiyor iktidara göre; sanki Hükûmetin hiç sorumluluğu yok. Hayır kardeşim, ne o ne bu ne de şu; tek sorumlu iktidar.

AKP sadece iktidarda mı kötü? Hayır, muhalefette de kötü. Size bir örnek vereyim: Hatay Büyükşehir Belediyesi CHP’de ama Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı’nda olduğu için, AKP aklınca muhalefet ediyor ama bu o kadar kötü bir muhalefet ki CHP’li Hatay Büyükşehir Belediyesine zarar vereyim derken Hatay halkını perişan ediyorlar. Hatay Su ve Kanalizasyon idaremiz var, kısa adı HATSU. AKP’nin kötü yönetimiyle elektrik, akaryakıt, içme suyu hizmetlerinde kullanılan boruların fiyatları 2-3 kat arttı. İktidar Hatay’a baraj yapmadığı için de Hatay’ın yüzde 80 içme suyu derin su kuyularından karşılanıyor yani anlayacağınız Hatay’ın içme suyu elektrik enerjisiyle çıkarılıyor. Elektrik fiyatları da son bir yılda yüzde 300 arttı. Dolayısıyla, HATSU’nun içme suyu birim maliyeti 11 lira 45 kuruşa çıktı. AKP diyor ki: “Maliyetin ne kadar artarsa artsın, sen git, suya indirim yap. Maliyetin ne kadar artarsa artsın, git, suya zam yapma.” Maliyetlere, piyasa gerçeklerine rağmen, AKP’nin bu dayatmasıyla HATSU, suyun metreküpünü 4 lira 88 kuruştan satıyor yani HATSU, suyu maliyetinin neredeyse üçte 1 fiyatına satıyor. Bu yüzden de HATSU’nun Kasım 2021-Mayıs 2022 arasındaki yani altı aydaki zararı ne kadar, biliyor musunuz? Yaklaşık 256 milyon lira.

Şimdi, 30 büyükşehir belediyesindeki su fiyatlarına bakın, Hatay Büyükşehir Belediyesi, suyu en ucuza satan 2’nci belediye. Eğer “Halk ucuza su kullansın.” diyorsanız o zaman ekonomiyi düzgün yönetin. Elektriğe, akaryakıta, demire, çimentoya, boruya zam yapmayın; suyun maliyeti artmasın, HATSU da suyu ucuza satsın. Yok, bunları yapamıyorsanız, katlanan maliyetlere rağmen “4 lira 88 kuruşa satılmalı.” diyorsanız o zaman Balıkesir, Denizli, Manisa Belediyelerinde de suyu bu fiyattan satın da samimiyetinizi görelim.

Ben de, Hatay halkı da çok iyi biliyoruz ki derdiniz halkın suyu ucuza kullanması değil, derdiniz HATSU’yu işlevsiz hâle getirmek, derdiniz HATSU’nun zarar etmesini sağlamak. Böyle olunca, Hatay Büyükşehir Belediyesini kötü göstermek için elinize bir sebep geçmiş olacak, Hataylı da sanki koşa koşa gidip AKP’ye oy verecek. Böyle mi sanıyorsunuz? Öyleyse çok yanılıyorsunuz, Hatay halkı her şeyin farkında. Buradan tüm samimiyetimle ve içtenliğimle AKP’yi uyarıyorum: HATSU zarar etmeye devam ederse Hatay susuz kalır, Hataylılar da bu susuzluğun hesabını sizi sandığa gömerek sorar.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

45’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

46’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

47’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

48’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

49’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

50’inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır.

Önerge 500 kelimeyi geçtiğinden İç Tüzük 87’nci maddesi gereği önergenin özeti okunacak, önergenin tamamı tutanağa eklenecektir. Ayrıca önergenin tam metni siyasi parti gruplarını da dağıtılmıştır.

Şimdi önergenin özetini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına(x)

Görüşülmek olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 50’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 50- 5520 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 15- (1) Gerçek veya tüzel kişilerce, yurt dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları 31/3/2023 tarihine kadar banka veya aracı kurumlara bildirilir.

(2) Birinci fıkra kapsamına giren varlıklar, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 31/3/2023 tarihine kadar kapatılmasında kullanılabilir. Bu takdirde, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye'ye getirilme şartı aranmaksızın bu madde hükümlerinden yararlanılır.

(3) Bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan sermaye avanslarının, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce Türkiye'ye getirilmek suretiyle karşılanmış olması hâlinde, söz konusu avansların en geç 31/3/2023 tarihine kadar defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla bu madde hükümlerinden yararlanılır.

(4) Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye'de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, 31/3/2023 tarihine kadar vergi dairelerine beyan edilir.

(5) Birinci ve dördüncü fıkra kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar 213 sayılı Kanun uyarınca defter tutan mükellefler tarafından bildirim veya beyan tarihi itibarıyla kanuni defterlere kaydedilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı bildirim veya beyan tarihinden itibaren iki yıl geçmedikçe işletmeden çekilemez, sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamaz, işletmenin tasfiye edilmesi halinde ise vergilendirilmez. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz ve bildirim veya beyan tarihinden itibaren iki yıl geçmesi koşuluyla vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilir. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayanlar, bu fıkrada yer alan beyan dışındaki diğer şartlar aranmaksızın madde hükümlerinden yararlanabilirler, bunlar tarafından taşınmaz dışındaki varlıkların en geç beyan tarihi itibarıyla banka veya aracı kurumlara yatırılmak suretiyle tevsik edilmesi zorunludur. Dördüncü fıkra kapsamında beyan edilerek işletme kayıtlarına alınacak taşınmazların işletmeye devrine ilişkin tapuda yapılacak işlemlerden, 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca harç alınmaz, bu taşınmazların işletmeye devri 193 sayılı Kanunun mükerrer 80 inci maddesi uygulamasında elden çıkarma sayılmaz.

(6) Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak bildirim sahibinden bildirilen varlıkların değeri üzerinden 30/9/2022 tarihine kadar yapılan bildirimler için %1, 1/10/2022 tarihi ila 31/12/2022 tarihi (bu tarih dahil) arasında yapılan bildirimler için %2, 31/3/2023 tarihine kadar yapılan bildirimler için %3 oranında peşin olarak tahsil ettikleri vergiyi, bildirimi izleyen ayın on beşinci günü akşamına kadar vergi sorumlusu sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan eder ve aynı sürede öderler. Şu kadar ki vergi oranı; bildirilen varlıkların, Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılan hesaplara transfer edildiği veya yurt dışından getirilerek bu hesaplara yatırıldığı tarihten itibaren en az bir yıl süreyle tutulması halinde %0 olarak uygulanır. Bu takdirde, banka ve aracı kurumlar tarafından bildirim esnasında tahsil edilerek vergi dairesine ödenen vergi, bildirim sahibinin ilgili vergi dairesine başvurusu üzerine iade edilir.

(7) Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden %3 oranında vergi tarh edilir ve bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenir. Bu fıkraya ve altıncı fıkraya göre ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamaz ve başka bir vergiden mahsup edilemez.

(8) Bildirim ve beyana konu edilen varlıklarla ilgili olarak 213 sayılı Kanunun amortismanlara ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmez.

(9) Bildirilen veya beyan edilen varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Diğer nedenlerle başlayan vergi incelemeleri ile takdir komisyonu kararları sonucu bulunan matrah farkının madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ortaya çıktığının tespiti ve bildirilen veya beyan edilen varlık tutarının, bulunan matrah farkına eşit ya da fazla olması durumunda matrah farkına ilişkin tarhiyat yapılmaz. Bulunan matrah farkının, bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle ortaya çıktığının tespitine rağmen söz konusu varlık tutarlarından büyük olması durumunda sadece aradaki fark tutar üzerinden vergi tarhiyatı yapılır. Vergi incelemesi veya takdir komisyonu kararları sonucunda bildirim veya beyana konu edilen varlıklar dışındaki nedenlerle matrah farkı tespit edilmesi durumunda, bu madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar, bulunan matrah farkından mahsup edilmeksizin tarhiyat yapılır.

(10) Birinci fıkra uyarınca bildirildiği halde, bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye'ye getirilmemesi veya Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmemesi ile bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin tarh edilen vergilerin süresinde ödenmemesi ve bu maddede yer alan diğer şartların yerine getirilmemesi hallerinde dokuzuncu fıkra hükmünden yararlanılamaz. Vergi incelemesine başlanılan veya takdir komisyonuna sevk edilen tarihten sonra bu madde kapsamında yapılan bildirim ve beyanlar dolayısıyla söz konusu inceleme veya takdir komisyonu kararları sonucunda yapılacak tarhiyatlar için de dokuzuncu fıkra hükmü uygulanmaz. Tahakkuk eden verginin vadesinde ödenmemesi vergi aslının gecikme zammı ile birlikte 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsiline engel teşkil etmez. Tahsil edilmiş olan vergiler red ve iade edilmez.

(11) Bildirim ve beyan süresi sona erdikten sonra bildirim veya beyanlara ilişkin düzenleme yapılamaz.

(12) Hazine ve Maliye Bakanlığı, madde kapsamına giren varlıkların Türkiye'ye getirilmesi ve bildirimi ile işletmeye dâhil edilmelerine ilişkin hususları, bildirim ve beyana esas şekli ile maddenin uygulanmasında kullanılacak bilgi ve belgeler ile iade işlemlerine ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

(13) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yapılan değişiklik hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce sermaye artırımı yapan veya ilk defa kurulan şirketler için 2022 yılı hesap dönemi dahil olmak üzere 5 hesap dönemi için uygulanır.”

                Mustafa Elitaş                         Erkan Akçay                     Mehmet Doğan Kubat

                     Kayseri                                  Manisa                                 İstanbul

                   Ali Şahin                  Mustafa Levent Karahocagil           Fehmi Alpay Özalan

                   Gaziantep                                Amasya                                   İzmir

                 Ramazan Can                        Bayram Özçelik

                   Kırıkkale                                Burdur

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Kanun Teklifinin 50’nci maddesinde değişiklik yapılarak, gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunan para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye'ye getirilmek suretiyle millî ekonomiye kazandırılması, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yurt içinde sahip oldukları varlıkları da kayıt altına almaları teşvik edilmektedir.

Maddeden yararlanmak için 31/3/2023 tarihine kadar beyan veya bildirimde bulunulması gerekmektedir. Yurt dışındaki varlıklara ilişkin bildirim süresinin sona ereceği 31/3/2023 tarihi beklenmeksizin, 30/9/2022 tarihine kadar (bu tarih dâhil) yapılan bildirimler için vergi oranının yüzde 1, 1/10/2022 ile 31/12/2022 tarihleri (bu tarih dâhil) arasında yapılan bildirimler için vergi oranının yüzde 2 olarak uygulanması öngörülmektedir. Yine, bildirime konu varlıkların banka ve aracı kurumlarda açılacak hesaplarda en az bir yıl süreyle tutulması hâlinde, bildirim esnasında alınan verginin iadesine imkân tanınmaktadır.

Diğer taraftan, teklifin mevcut 50’nci maddesinde yer alan bu kanunun yayımlandığı tarihten önce nakdî sermaye artırımı yapmış olanların yeni düzenlemelerden ne şekilde yararlanacağına ilişkin hüküm son fıkra olarak korunmaktadır.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Karar yeter sayısı nerede var Sayın Başkan, nerede var?

BAŞKAN – Kabul edilen önerge doğrultusunda…

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Hayır, karar yeter sayısı yok, olmadığı açık.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, karar yeter sayısının olmadığı çok bariz.

BAŞKAN – Kâtipler arasında ihtilaf var.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Ne ihtilafı olacak, hangisi ihtilaf ediyormuş?

BAŞKAN – Elektronik cihazla oylama yaptıracağım.

Üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 50’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

51’inci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 51’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 51 – 14/3/2007 tarihli 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun ek 2 nci maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.

"(2) Türkiye Varlık Fonu veya Türkiye Varlık Fonu tarafından kurulacak şirket tarafından birinci fıkraya göre gelir kaydedilen tutarlardan, 320 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 2 nci maddesi kapsamında lisansı devredilen şans oyunlarına isabet eden kamu payının %8'i; bir takvim yılının üçer aylık dönemleri itibarıyla hesaplanarak izleyen ikinci ayın 15 inci günü mesai saati bitimine kadar Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğüne gelir kaydedilmek üzere aktarılır. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce gelir kaydedilen bu tutarlar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz."

                 Burcu Köksal                        Bülent Kuşoğlu                     Mehmet Bekaroğlu

               Afyonkarahisar                            Ankara                                 İstanbul

              Ömer Fethi Gürer                  İlhami Özcan Aygun                       Cavit Arı

                      Niğde                                  Tekirdağ                                 Antalya

              Süleyman Bülbül

                      Aydın

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer.

Buyurun Sayın Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine bir torba kanun teklifinin görüşmelerindeyiz. Ek 3600’le ilgili düzenlemeyi biz de yıllardır sahiplenip çıkması yönünde görüş belirtiyorduk, bugün nihayet kanun teklifi olarak geldi ve görüşmelerin sonunda da kanunlaşacak. Ama burada hakkaniyet ve adalet duygusuyla ek 3600’le ilgili bir düzenleme yapılmadığını da kayıtlara geçmek gerekir.

Yine, öğrenci affıyla ilgili daha önce 2 kez kanun teklifi de vermiştim. O konuda da yıllardır mağdur olan öğrenciler vardı, nihayet fark edildi. Ama şimdi ehliyet affı… İnsan canına kastetmemiş olanların trafikte ehliyetle ilgili aldıkları ceza için de bir af beklentisi vardı, ne yazık ki bu torba kanun teklifinde yer almıyor.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen kanun teklifleri içinde her zaman umutla beklenen emeklilikte yaşa takılanlar… Emeklilikte yaşa takılanların gasbedilen hakları ne yazık ki yıllardır iade edilmiyor. Ekonomik kriz nedeniyle aynı ailede eşler işsiz kaldığında ne yazık ki Sosyal Güvenlik Kurumu primi yatmadığı için sağlık hizmetlerinden dahi yararlanamıyorlar, çok ciddi bir mağduriyet yaşıyorlar. Emeklilikte yaşa takılanlar bu torba kanun teklifinde yer alması gerekirken ne yazık ki yer verilmedi.

Keza, taşeron firmada kalanlar var. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle bazıları şirketlerin kadrolarına alınsa da çok sayıda taşeron firmada kalanlar da umutla, bayram öncesi bu kanun teklifi içinde yer bulacaklarını düşünüyordu. Yine, ne yazık ki bu teklifte onların da adlarına yer verilmedi.

Emekliler için 3.500 liraya çıkarıldığı söylenen emekli maaşı; esasında, Adalet ve Kalkınma Partisi 2008 yılında aylık bağlama oranını yüzde 70’ten yüzde 35’e düşürmeseydi bugün emekli en düşük 4.500 lira civarında bir ücret alacaktı. Onun için aylık bağlama oranı, katsayısı yeniden yüzde 35’ten yüzde 70’e çıkarılmalı. 3.500 lira emekli için bir geçim ücreti değil.

İntibak düzenlemesi hâlihazırda gerçekleştirilmediği gibi, emekliler için katkı payı, ilaç katkı payıyla ilgili düzenleme de ne yazık ki yapılmadı. Emeklilerin bu anlamda da mağduriyeti devam ediyor.

Atanamayan sağlıkçılara, öğretmenlere, mühendislere de bayram öncesi bir müjde gelmedi. Stajyerlerin yaşlılık sigortasının işe başladığı gün itibarıyla başlaması yönündeki beklentileri de bu kanun teklifinde yer bulamadı.

Yalnız, bugün asgari ücrette bir düzenlemeye gidildi, altı ay önce belirlenen asgari ücretin ekonomik kriz nedeniyle yetersizliğini iktidar da kabul etti. Altı ay önce yaptığı zamla övünüyordu, altı ay sonra bu zammın düzeltilmesi gerektiği kanısına vardı. 5.500 lira asgari ücret yeni düzenlenen ücret oldu. Ama bir yıl önce 4 lira olan ekmeğin kilosunun bugün 20 lira, bir yıl önce 4,5 lira olan şekerin kilosunun 25 lira, simidin 5 lira ve çayın 8,5 lira olduğu yerde asgari ücretin açlık sınırının altında kalmaması gerekiyordu. Ne yazık ki çalışanlar açlık sınırının altında bir ücrete mahkûm edildiler. Bunun da en az 7 bin lira civarında bir düzenleme olması gerekiyordu.

Açıkçası “Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime.” diye, emekçilerin beklentilerinin karşılanmadığı bir süreci bir kez daha yaşamış olduk.

Konuşacağım kanun maddesi Millî Piyangoyla ilgiliydi. “Millî Piyango” adı her türlü şans oyununa dönüştü. Bir yerde kumar yaygınlaştı, yurt dışı bahis olayları patladı, kaçak bahis de ne yazık ki ülkemizde doğallaştı. Bir yerde madde bağımlılığı, bir yerde kumar, bir yerde toplumsal çöküntü devam ediyor.

Yalnızca ekonomik kriz değil, ülkede ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde ahlak da çöktü diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

51’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

52’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

53’üncü madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 53’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 53- 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler ve beşinci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş, sekizinci fıkrasında yer alan "Gümrük ve Ticaret Bakanlığı” ibaresi "Ticaret Bakanlığı” şeklinde, "Maliye Bakanlığı” ibaresi "Hazine ve Maliye Bakanlığı” şeklinde, "Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca” ibaresi "Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca” şeklinde değiştirilmiştir.

"Bu maddenin yedinci fıkrasına tabi olmak üzere, ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beş gün içinde, idari para cezasının tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın, geçiş ücreti ile birlikte geçiş ücretinin bir katının idari para cezası olarak ödenmesi halinde idari para cezası bir kat verilmiş sayılır ve bu ceza için ayrıca tebligat yapılmaz. Bu takdirde idari para cezasından 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 17’nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan indirim hükmü uygulanmaz.”

“Bununla birlikte, bu maddenin yedinci fıkrasına tabi olmak üzere ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretine usulüne uygun olarak ödeyenlerden, ödemekle yükümlü oldukları geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin bir katı cezası tahsil edilir. Ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beşinci günden sonra ise geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti araç sahibine ücret toplama sistemlerinde tanımlı olan bilgiler doğrultusunda, en az on beş gün önceden kısa mesaj, e-posta, ihbarname, e-devlet bildirimi vb. yöntemlerden en az biriyle bilgi verilir. Bu tutar genel hükümlere göre tahsil edilir.”

        Tulay Hatımoğulları Oruç                 Kemal Bülbül                         Abdullah Koç

                      Adana                                  Antalya                                   Ağrı

                   Oya Ersoy                           İmam Taşçıer

                    İstanbul                               Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyuna ek gösterge 3600’le mal olan bu torba yasada gerçekten yok, yok. Torba olmaktan çıkmış, hakikaten dev bir çuvala dönüşmüş durumda ama bu yine, artık bir AKP klasiği.

Söz aldığım maddeyle, otoyollara erişim kontrolünün uygulandığı kara yolları için belirlenen geçiş sürelerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen araç sahipleriyle ilgili ödeme sürelerini içeren bir düzenleme yapılmak isteniyor. En temel kamusal konular yani barınma hakkı, elektrik, su, yol, ulaşım, eğitim, sağlık; bunlar bir kamu yapısında en temel olan haklardandır ve devletin görevi bunları parasız bir şekilde halka sunmaktır ama ne yazık ki AKP iktidarının satmadığı bir şey kalmadığı için, yolları da hastaneleri de sattılar.

2022 yılı için Karayolları Genel Müdürlüğünün bütçesine garanti ödemeleri için 20 milyar 378 milyon liralık ödenek ayrıldı ve kur korumalı olduğu için bu yollara ödenen paralar, şirketlere ödenen paralar her seferinde katlanarak artıyor çünkü döviz yerinde durmuyor, döviz artarak devam ediyor. Sadece Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne dört yılda ödenen garanti ücreti 2 milyon 200 bin insanın işsizlik maaşına tekabül ediyor. İşte, AKP'nin ve bu iktidarın vicdanının bu ülkeyi getirdiği nokta tam da budur. Özelleştirmeci, hortumcu, dolandırıcı anlayış, bizim, halkın ödediği vergileri yol, su ve elektrik olarak değil zam, zulüm ve işkence olarak iade ediyor bizlere, toplumun geniş kesimine.

Bakın, TÜRK-İŞ'in verilerini, neredeyse her kürsüye çıkan hatip burada ifade etti: “Açlık sınırı 6 bini geçti, yoksulluk sınırı 20 bini geçmiş durumda.” diye açıklıyor sendikalar. Bu gidişle, tamamen Lübnan'a benzeyeceğiz yani artık mevduat sahipleri bankadaki paralarını, mevduatını çekemeyecek; dövizin 4 tane fiyatı var piyasada; işte, ülke oraya doğru gidiyor.

Değerli Türkiye halkları, bizler enseyi karartmayacağız, umudumuzu yitirmeyeceğiz. AKP, saray, 5’li çete, tamam çok güçlü gibi görünüyorlar şu an çünkü devletin bütün organlarını arkalarına almışlar; polisi, devletin bütün mekanizmalarını, askeri arkasına almışlar ama halktan daha güçlü değiller, halk bunu çok iyi biliyor, bilmeye de devam etmeli. Sırtımızdaki bu kamburu yani bu iktidarın bizim sırtımıza yüklemiş olduğu bu büyük kamburu hep birlikte atacağız, kamucu ekonomi üzerinde detaylı çalışmalar yapacağız, küçük ve orta ölçekli esnafın belini büken vergide adaleti sağlayacak her türlü adımı atacağız. Ek göstergeyi, ek gösterge 3600'ü şimdi getirdikleri gibi bir kısım kamu emekçisinin değil Türkiye'deki bütün kamu emekçilerinin eşit bir şekilde faydalanacağı bir biçime getirmek zorundayız.

EYT’yi yine seçim malzemesi yapmak isteyen bu iktidara sözümüz şu olsun: Yine, EYT'lilere ek gösterge 3600’de olduğu gibi, kamu emekçilerini böldüğünüz gibi EYT'lileri de bölerek göz boyayan, seçim yatırımı yapan bir şekilde yapacağınız düzenleme asla kabul edilemez, bütün EYT'lilerin hakları tam anlamıyla hepsine eşit bir şekilde teslim edilmelidir.

Yine, şimdi görüştüğümüz torbanın içinde öğrenci affı şartlara bağlanmış. Bir “tweet” atan öğrenciyi de terör listesine koyarak onun okula geri dönmesini yani af kapsamına alınmasını engelliyor bu yasa, bu gençler af kapsamına alınmalıdır. Bu torbaya her şeyi attınız ama milyonlarca öğrenciyi ilgilendiren KYK’yı bir türlü bu torbanın içine atmadınız. Gençlerin işsizliği umurunuzda değil, KYK borçları umurunuzda değil. Gençler bu iktidarı en başta defedecek olan ve bu iktidara “dislike” yapacak olan kesimdir, bu böyle bilinmelidir. Gençler de yalnız değildir; onların hakkı, hukuku ve geleceği için bizler Halkların Demokratik Partisi olarak sonuna kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 53’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 53 - 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler ve beşinci fıkrasına aşağıdaki cümleler ilave edilmiş, sekizinci fıkrasında bulunan "Gümrük ve Ticaret Bakanlığı” ifadesi “Ticaret Bakanlığı" şeklinde, "Maliye Bakanlığı” ifadesi "Hazine ve Maliye Bakanlığı” şeklinde, "Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca” ibaresi "Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca” şeklinde değiştirilmiştir.

"Bu maddenin yedinci fıkrasına tabi olmak üzere, ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beş gün içinde, idari para cezasının tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın, geçiş ücreti ile birlikte geçiş ücretinin bir katının idari para cezası olarak ödenmesi halinde idari para cezası bir kat verilmiş sayılır ve bu ceza için ayrıca tebligat yapılmaz. Bu takdirde idari para cezasından 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan indirim hükmü uygulanmaz.”

"Bununla birlikte, bu maddenin yedinci fıkrasına tabi olmak üzere ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlerden, ödemekle yükümlü oldukları geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin bir katı ceza tahsil edilir. Ödemesiz geçiş tarihini izleyen kırk beşinci günden sonra ise geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte dört katı tutarında ceza, araç sahibine ücret toplama sistemlerinde tanımlı olan bilgiler doğrultusunda, en az on beş gün önceden kısa mesaj, e-posta, ihbarname, e-devlet bildirimi vb. yöntemlerinden en az biriyle bilgi verilir. Bu tutar genel hükümlere göre tahsil edilir.

              Abdüllatif Şener                       Gökan Zeybek                    İlhami Özcan Aygun

                      Konya                                  İstanbul                                Tekirdağ

              Süleyman Bülbül                       Burcu Köksal                            Cavit Arı

                      Aydın                             Afyonkarahisar                            Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Sayın Başkan, mikrofonu…

BAŞKAN – Berekettir, su berekettir.

Görevli arkadaşlar, bakar mısınız kürsüye.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Hayır, daha buraya gelmeden süreyi çalıştırmaya başladınız.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Orada bir şey yok, süreyi erken açmışsınız.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Erken açtınız süreyi de ondan ben…

BAŞKAN – Gergin olmanıza gerek yok, hatırlatırsanız ben baştan başlatırım.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Yani biraz önce iktidarın sunduğu önergeden sonra Genel Kurulda gerginlik yaşamayan varsa gaflet, dalalet ve hıyanet içindedir. (CHP sıralarından alkışlar)

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Siz o hıyaneti yaşadınız, o hıyaneti yaşadınız.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Bu tür önergelerle kaşla göz arasında kara parayı aklayacak, Türkiye’yi kara para aklama merkezi hâline getirecek önergeleri, kanunları çıkarırsanız siz bu memleketi felakete sokuyorsunuz demektir. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 2003 yılında siz Bakanken getirdiniz, 2003 yılında Bakanken getirdiniz siz.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Bu devleti mafya devletine çeviriyorsunuz demektir, mafya devletine!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Üstü kapalı konuşma, neyse onu söyle burada, onu söyle!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Burası bir hukuk devleti olmalıdır, meşru zeminde yürümelidir.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Onu söyle, ne yapmışız? Ne yapmışız? Burada konuşamazsın öyle! Ne yapmışız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 2003’de sen getirdin bunu.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Ben getirmedim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen getirdin.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Onu ben getirmedim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başbakan Yardımcısıydın, Kabine üyesiydin sen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Dinleyelim, dinleyelim.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Bunun da bir adabı, bir usulü vardır.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Burada zoruna giden husus ne?.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – 2009’dan beri niye çırpınıyorsunuz? Göze mi girmeye çalışıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Yukarıdakinin gözüne girmek için burada memleketi satmanın bir âlemi yoktur.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Zoruna giden hususu açıkla! Boş konuşmayacaksın, gereksiz konuşmayacaksın!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Bu mantıkla ülke idare edilmez, bu mantıkla Meclisten kanun geçirilmez.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sana mı soracağız? Sana mı soracağız?

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Yaptığınız işin ne olduğuna bakın.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sen bak bir de! Ne yaptığına bak!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – 2009’dan beri sürekli kara parayı aklıyorsunuz. Konusu suç olan parayı, kaçakçılığı, uyuşturucu ticaretini, beyaz kadın ticaretini, teröre dayalı kazançları hepsini aklayan bir kanun maddesini buraya getiriyorsunuz, geçirmek için mücadele ediyorsunuz, mücadele.(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) AK PARTİ olmaktan çıkmışsınız, yüzünüz kapkara olmuş, kapkara. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Kendine gel, haddini bil!

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sen kendi hâline bak ya! Şu suratına bak!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sen aynaya bakıyor musun, hiç aynaya bakıyor musun?

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Şu suratına bak!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Eğer yüreğiniz yetiyor idiyse, yüreğiniz yetiyor idiyse bu maddeyi kanun teklifinin içine koyardınız, Komisyonda tartıştırırdınız, burada tartıştırırdınız, herkes ne olduğunu görür, doğruyu, kabulü anlardı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Önerge vererek muhalefeti dahi konuşturmaz duruma getirmek suretiyle hiç anlaşılmadan buradan böylesine bir madde geçer mi, geçer mi?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Hep konuşuyorsun bir de “Konuşmuyorum.” diyorsun ya!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Böyle geçmez, böyle geçirilmez.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Bu kadar çelişiklik olamaz; ömrün çelişkilerle dolu, ömrün çelişkilerle geçmiş.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Yazık yahu, yazık!

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Ömrün çelişkilerle geçmiş senin.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) – Cumhurbaşkanı adayı mı olacaksın?

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Yazık, yazık! Hiç sıkılmıyorsun, değil mi?

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) – De, de, de!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Laf atmaya çalışırken hiç sıkılmıyorsun, değil mi?

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) – Geç, geç!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Yüzünde sıkılacak hâl mi kalmış? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Şu yüzüne bak? Sen kendi yüzüne bak! Kendi suratına bak, suratına bak.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Ya, kendine gel! Ayıp bir şey ya!

Sayın Başkanım…

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Ayıp, ayıp…

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Neye ayıp? Kendi grubuna dön, konuş ağabey. Grubuna dön, konuş ağabey.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Ayıptan öte bir şey var, siz devleti mafya devletine çeviriyorsunuz.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Ne ayıbı?

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Siz devleti mafya devletine çeviriyorsunuz.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Haddini bil!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – “Söylediğiniz ayıptır.” diye konuşuyorsunuz. Yazıktır be!

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Haddini bil de konuş!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Yüreğiniz yetiyorsa getirseydiniz Komisyona.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Allah senin durumuna kimseyi düşürmesin.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Otur, otur!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Otur yerine, otur!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Yüreğiniz yetiyorsa madde metnine, teklif içine koysaydınız düzgünce tartışılsaydı.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sen kendine bak, kendine!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Ne kaçırıyorsunuz, ne?

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Hiçbir yer kabul etmedi seni, hiçbir yer kabul etmedi; kendine bak sen bir kere.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Bak, herkes keyif içinde, keyif senin bu durumundan. Bak, bütün muhalefet keyif alıyor, keyif!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Niye tartışılmaz hâle getirdiniz, niye?

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sen devam et tartışmaya.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Önergeyle niye tartışılmaz hâle getirdiniz, niye getirdiniz?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Neyi getirdik? Söyle, neyi getirdik? Neyi getirdiğimizi söyle?

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Yakışmıyor size, yakışmıyor.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Neyi mi getirdiniz?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ha, ne söylüyor?

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Söyledim, deminden beri söylüyorum; her türlü kara parayı aklayan, her türlü suç unsuruna dayalı kazançları aklayan bir madde getirdiniz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Kayıtlara geçsin diye konuşuyor.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Benzerini 2016’da da getirdiniz, bu 7’nci getirişiniz. Cumhurbaşkanına uzatma hakkı tanıdınız; 30 Haziran, bugün itibarıyla o uzatma hakkının süresi dolmuştu. Yarından itibaren tekrar devam etmesi için, Türkiye’nin bu kara parayı çeviren bir merkez hâline dönüştürülmesini sağlamak için bugün, bu gece bu saatte bu önergeyi getiriyorsunuz.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Seni aday yapmazlar.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Şahsa özel kanun çıkarıyorsunuz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Adrese teslim kanun çıkarıyorsunuz resmen, yazık!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Bunu bir an önce çekmeniz lazım. Tekririmüzakereyle bu önergeyi çekmeniz lazım, çekmeniz! (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

53’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

54’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

55’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

56’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

57’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

58’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

59’uncu madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 59’uncu maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenmesi öngörülen ek 37’nci maddeye, üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.


"Sosyal Güvenlik İl Müdürü ile Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü kadrosunda bulunanlardan görevden alınan veya görevleri sona erenler hakkında da mülga ek 18 inci maddenin (c) bendi ve bu bende bağlı hükümleri uygulanır.”

                Mustafa Elitaş                         Erkan Akçay                     Mehmet Doğan Kubat

                     Kayseri                                  Manisa                                 İstanbul

                 Ramazan Can                     Fehmi Alpay Özalan           Mustafa Levent Karahocagil

                   Kırıkkale                                 İzmir                                   Amasya                                    Ali Şahin

                   Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş.

Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetiniz saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce, bu kürsüde çok hazin, çok edep dışı, hiç ahlaki kurallara yakışmayan, bir milletvekili haysiyetine, onuruna yakışmayan bir konuşma izledik. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Milletvekili dik duran adamdır, sözünde duran adamdır, geçmişiyle övünen adamdır. 2003 yılı ilk varlık barışını getirdik, Başbakan Yardımcısısınız ve imza sizin imzanız.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Aynı değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bu aynısı. Ya, arkadaş, 2003 yılında buna itiraz ediyordun, niye bırakıp da gitmedin, niye Başbakan Yardımcılığına devam ettin, niye devam ettin? (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler) Ama baktın ki olmuyor, 2007 yılı, dedi ki: “Ben derviş olacağım, ben derviş olacağım, artık milletvekili olmayacağım.” Milletvekili olmayacaktı altı ay sonra parti kurdu, arkasından baktı başka şeyler oluyor. Ya, arkadaş, soyunduğu yerde giyinen adam, giyindiği yerde soyunan adam muteber adamdır; oradan oraya, oradan oraya… (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın, sözlerinin arkasında duracaksın. Sen necisin?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sen de Anavatandan geldin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Plan ve Bütçe Komisyonu üyesisin. İşte Grup Başkan Vekili, Grup Başkan Vekiliyle paylaştım, Plan ve Bütçe Komisyonunda parti sözcünüzle konuştum, dedim ki…

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Elitaş, siz nereden geldiniz? DSP’den aday olmadınız mı? DSP’den aday oldunuz; yetmedi, AKP’ye geldiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …bizim bu kanun teklifini 30 Hazirandan sonra vermemiz lazım çünkü şu ana kadar getirdiğimiz kanun teklifinde vergi yok ama bizim 1 Temmuz itibarıyla, 30 Haziran akşamı itibarıyla koyacağımız kanun teklifi devreye girdiği anda yüzde 2, yüzde 3 faiz alınacak, vergi alınacak.” Sizin parti sözcünüzle konuştum, Grup Başkan Vekilinizle konuştum, onunla getirdim bu önergeyi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama kalkıyorsun burada…

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Öyle bir şey yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sana niye haber vermemişler? Niye söylemedin kardeşim, niye söylemiyorsun? Adama buradan hakaret ettiriyorsun ve milletvekiline yakışmayan davranışlar içerisinde bulunuyorsun.

RAFET ZEYBEK (Antalya) – Başkan, sana da yakışmıyor bu konuşma.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Biraz önce biri tavsiye etti, “Sayın Başkanım, bu yakışıksız söze cevap vermek doğru bir şey değil.” dedi. “Bu terbiyesizce davranışa cevap vermek milletvekili adabına yakışan bir iş değildir.” dedi ama ben ne için çıktım biliyor musun? 2003 yılında ilk defa vergi barışı yaptığımızda -Mart 2003’te yaptığımızda- ben milletvekiliyim, sen Başbakan Yardımcısısın, bu sorunlardan sorumlu Başbakan Yardımcısısın; ilk getiren sensin bunu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) O zaman kara para… (CHP sıralarından gürültüler)

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Ben değilim!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Kabine üyesi değil misin? İmzan yok mu? (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler) O zaman tasarıydı, imzan yok mu onda? Var mı yok mu? Başkasına vekâlet mi verdin? Gene kaçak mı güreştin? (CHP sıralarından gürültüler) Başkasına vekâlet mi verdin o kanun tasarısında? O teklif olarak gelmedi, tasarı olarak geldi. Tasarıda imzan var mı yok mu?

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – AK PARTİ’nin getirdiği teklifti.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Var mı imzan, yok mu? Onu söyle sen.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Şimdi söyleyeceğim, ne olduğunu şimdi söyleyeceğim!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Var mı yok mu? İmzan var mı yok mu?

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Şimdi söyleyeceğim!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, burada konuşan milletvekili niye böyle sancı çekti bilmiyorum, niye böyle bir grup da buldu; kendi içinizde bir problem mi var, onu da anlamıyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – İçeriğini niye anlatmıyorsunuz ya! İçeriğini anlatın!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Biz konuştuk, yaptık.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Niye getirdiğinizi niye anlatmıyorsunuz? Niye getiriyorsunuz, içeriğinde ne var onu anlatır mısınız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şu kanun içerisine koyduğumuz her madde Grup Başkan Vekilleriyle, parti sözcüleriyle istişare edilerek yapılmıştır. (CHP sıralarından gürültüler)

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Bir dakika! Bir dakika! Hop, dur orada!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Yapmadın mı bunu Sayın Altay?

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Dur orada! Dur orada!

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – İçeriğinde ne var? Ne getiriyorsunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, değerli arkadaşlar, inanın utanıyorum, utanç duyuyorum.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Dün akşam gördük.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Yıllarca birlikte aynı koltuklarda aynı dava uğruna uğraştık ama ben davamı terk etmedim, sen davanı terk ettin. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Davan bu mu? Davan bu mu? Bu mu davan?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Yazıklar olsun sana! Yazıklar olsun sana! Yazıklar olsun sana! (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurun lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Şener’e ithamda bulundu, sataşmadan söz istiyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Konya Milletvekili Abdüllatif Şener’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Ulu orta bağırtılarla bu yaptığınız işi temizleyemezsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Ya, imzan var mı yok mu?

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – 2003 yılında…

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Şener, sen aklınla değil, hırsla konuşuyorsun, senin konuştuğunun hiçbir anlamı yok bizde, sen hırsınla konuşuyorsun; sen aklınla, kalbinle konuşmuyorsun.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Dinlerseniz anlatacağım.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – İmzan var mı yok mu?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Dinleyin, dinleyin!

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – 2003 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla bir kanun tasarısı gelmiştir. Maliye Bakanlığının önerdiği, teklif ettiği bir metin buraya gelmişti ama… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) – İmzan var mı yok mu; onu söyle.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Adam bize olan hırsıyla konuşuyor ya, ne konuştuğunu bilen de yok.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Değerli arkadaşlar, sizin yaptığınız, 2009’dan beri sürekli bu ülkeyi kara paranın merkezi hâline getirmektir.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – İmzan var mı yok mu; aynı şeyi soruyoruz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Abart, abart, hırsını alamıyorsun, daha da abart.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Bu, yedinci kanun teklifidir. Bu işin bir uluslararası standardı vardır, çok olağanüstü koşullar yaşamış ülkelerde çok istisnai olmak üzere…

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sen istifa ettiğin gün Bakanlığında bayram etti herkes, bayram.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – …sık sık çıkarılmamak üzere Batı ülkelerinde de Doğu ülkelerinde de tek bir kezliğine bu tür yasalar çıkmıştır. Türkiye’de de Hükûmet başladığı sırada bu tür bir yasaya ihtiyaç oldu, hem piyasanın hem uluslararası kuruluşların hatta IMF’nin de o günkü koşullarda imkân sağladığı bir nedenle olumlu baktığı bir ortamda bir defaya mahsus olarak çıkmıştır ama siz 2009’dan beri, on üç yıldır sürekli olarak çıkarıyorsunuz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ha, o zaman iyi de biz yapınca kötü mü diyorsun? Bu sözün seni aklamaz.

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Bakın, 2016’da çıkardığınız varlık barışında ne yazıyor biliyor musunuz?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – O tasarıya imza attın mı atmadın mı? O tasarıya imza attın mı Sayın Şener? Ya, onu söylesene!

ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) – Varlık barışı nedeniyle parasını getirip bir hesaba yatıranlar hakkında “Soruşturma yapılamaz.” diyordu. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sen bakanlığı bıraktığın gün Bakanlıktakiler bayram etmiş. Sen öyle bir Bakansın! Yazıklar olsun ya!

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) – Hepinize yazıklar olsun!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Şuna bak, gülüyor, herkes gülüyor. Bu hâle düşer mi insan ya!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Altay.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Kısa bir söz talebim var.

Sayın Elitaş biraz önce bir değerlendirme yaparken… Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplar arasında müzakere olur; bazen uzlaşılır, bazen uzlaşılmaz. “Burada yaptığımız her şeyi diğer grupların onayıyla yapıyoruz.” ifadesine asla katılmam. Doğrudur, Sayın Elitaş bana -ben teknik bir adam değilim- bundan üç dört saat önce bahsettiğinde “Arkadaşlar bir bakar.” dedim. Sizin makamınızdan bölümlerin önerge listesi gelir. Ben burada en son oturduğumda bu önerge bendeki listede yoktu. Ben bir müzakere için arkadayken bu önerge işleme alınmadan on dakika önce buraya koyulmuş, ben de teknik arkadaşlara “Buna bir bakın.” dedim ve konuyu biz böyle fark ettik; bu durum bundan ibaret. Şunu kabul etmeyiz: Biz burada her şeyi görüşürüz, konuşuruz, tartışırız; bu her bize söylenen şeyi biz kabul ettik anlamına gelseydi, Mecliste bu saatlere kadar çalışmamıza gerek yoktu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Durum bundan ibarettir, bunun bilinmesini isterim.

BAŞKAN – Sağ olun, teşekkür ederim.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

2.- Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 53 Milletvekilinin Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4527) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 346) (Devam)

BAŞKAN – Kabul edilen önerge doğrultusunda 59’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başkanım, bir açıklama yapmama müsaade eder misiniz?

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Tatlıoğlu, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu’nun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, bu önergeyle ilgili ben de konuşmak istiyorum doğrusu.

AK PARTİ’li arkadaşlara Abdüllatif Bey’in siyasi çizgisi, bütün bunların dışında bir şeyi söylemek istiyorum: Bakın, bu önerge başlı başına bir kanun değişimi getiren bir önerge. Dolayısıyla, bunun bir usulü var ve bu Meclis bu usullere uyulursa saygın bir Meclis olur ve bununla ilgili bizim hiçbir bilgimiz yok. Ve bilin, bu kanun teklifi geldiğinde, Sayın Elitaş, orada bir mutabakat sağlanmış ama mutabakattan sonra 66 maddelik bir kanun teklifine 11 tane ilave önerge gelmiş. Arkadaşlar, bu doğru değil.

CAVİT ARI (Antalya) – Komisyondaki ilaveler de var Sayın Başkan.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Bunlar normal olarak Komisyonda niçin tartışılmıyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Bu kadar önemli bir konunun tartışılmamasını sizin kendi vicdanınızda sorgulamanız lazım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim Sayın Tatlıoğlu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, bir açıklama yapabilir miyim?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

6.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu’nun yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu önergeyle ilgili saat 17.00-18.00’de önergeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuşum, önergelerle ilgili siyasi parti gruplarını bilgilendirmişim. “Şu önergeler var, bu önergelerin bu ana gelmesinin sebeplerinden biri, eğer biz 30 Hazirandan önce verirsek bu çerçevede olur.” demişim.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) – Doğru değil!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Size değil, size değil.

Siz, arkada saat 20.00 veya 20.30 civarında “Bu önerge neyi ifadeyi ediyor?” dediniz. “30 Haziran tarihli önergede farklılık vardı, kanun uygulamasında farklılık vardı, bu kanundaki uygulamayı 30 Haziranda kamuoyunun da duyması gerekir.” dedim.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Elitaş, iki saat önce ya, insaf edin, iki saat önce.

Benim mikrofonumu açabilir misiniz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Anladım.

CAVİT ARI (Antalya) – Sayın Başkanım, dün getirseydiniz Komisyona.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Komisyona niye gelmedi?

CAVİT ARI (Antalya) – Komisyonda dün görüşüldü, önceki gün de görüşüldü, Komisyona niye gelmedi?

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Sonradan geliyor aklı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şimdi, değerli arkadaşlarım, karşılıklı tartışmıyoruz, biraz sonra söz verir.

Şimdi, bu çerçevede önergeyle ilgili kısımda burada milletvekili arkadaşlarımız ret verebilir ama konuyla ilgili yaptığımız müzakereler çerçevesinde bu önergeyi yaptık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bir cümle, bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Oylandı zaten Sayın Elitaş.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Ya, Başkanım, köy kahvesine döndü burası.

BAŞKAN – Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şimdi, Sayın Başkan, Başbakanlık sisteminde, daha önceki sistemde kanun tasarıları Başbakan dâhil bütün Bakanların imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulur, herhangi bir bakan imza atmadığı sürece veya vekâletle başka bir bakana imza yetkisi vermediği sürece o kanun tasarısı tasarı olmaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gelemez ama 2018’den itibaren kanun teklifi vermek sadece milletvekillerine has bir durum olmuştur. O dönemde 2003 yılından 2018 yılına kadar gelen bütün kanun tasarıları bütün bakanların imzasıyla gelmiştir.

BAŞKAN – Tamam, peki.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – O kişi madem öyle imza atmazdı… Niye imza attın?

Teşekkür ediyorum.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – İsmail Bey, söz istiyor musunuz?

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – 1 önergemiz var bizim.

BAŞKAN – Var, tamam.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Ben isterseniz bir söz alayım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tatlıoğlu.

7.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu’nun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, şimdi bu önerge bize geldiğinde inanın ben Sayın Elitaş’ı aradım. Öyle değil mi? Ben arkaya geçtim, Sayın Elitaş’ı aradım, bununla ilgili bilgilenmek istedim. Ya, bu boyutta bir önergenin böyle son dakikalarda, buralarda konuşulması hakikaten dünyadaki hiçbir Parlamentoda olmaz.

BAŞKAN – Peki.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Mesela bu, yakışmayan da bu, lütfen.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

2.- Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 53 Milletvekilinin Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4527) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 346) (Devam)

BAŞKAN – 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 60’ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“MADDE 60- 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 38- Ekli (II) sayılı Cetvelin;

a) (1) numaralı sırasında yer alan tazminat göstergesi 13.500 rakamının,

b) (2) numaralı sırasında yer alan tazminat göstergesi 12.300 rakamının,

c) (3) ve (3/A) numaralı sıralarında yer alan tazminat göstergeleri 15.000 rakamının,

ç) (4) numaralı sırasında yer alan tazminat göstergesi 15.700 rakamının,

d) (5) numaralı sırasında yer alan tazminat göstergesi 12.000 rakamının,

ç) (6) ve (7) numaralı sıralarında yer alan tazminat göstergeleri 11.000 rakamının,

d) (8) ve (9) numaralı sırasının (a) bendinde yer alan tazminat göstergeleri 6.000 rakamının,

e) (9) numaralı sırasının (b) bendinde yer alan tazminat göstergesi 5.000 rakamının,

f) (9) numaralı sırasının (c) bendinde yer alan tazminat göstergesi 4.000 rakamının,

eklenmesi suretiyle uygulanır.

Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanına 16.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ek tazminat ödenir. Bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesinti yapılmaz. Bu tazminat, ilgili mevzuatı uyarınca en yüksek Devlet memurunun mali ve sosyal hakları esas alınmak suretiyle tespit edilen aylık, ikramiye, her türlü mali ve sosyal hak ile başka bir ödeme veya ücret tavanının hesaplanmasında ya da her ne ad altında olursa olsun ödenmekte olan aylık, zam, tazminat, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmaz. Diğer kanunların bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz.”

                Mustafa Elitaş                   Mehmet Doğan Kubat                    Ramazan Can

                     Kayseri                                 İstanbul                                Kırıkkale

                   Ali Şahin                  Mustafa Levent Karahocagil           Fehmi Alpay Özalan

                   Gaziantep                                Amasya                                   İzmir

               Bayram Özçelik

                     Burdur

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı kadrosunda bulunanlara münhasıran ek tazminat ödenmesi ve bu tazminatın en yüksek devlet memurunun mali ve sosyal hakları esas alınmak suretiyle tespit edilen aylık, ikramiye, her türü mali ve sosyal hak ile başka bir ödeme veya ücret tavanının hesabında dikkate alınmaması ile kamu idarelerinde yönetici kadrolarında görev yapanlardan aylıklarını 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 10’uncu maddesine göre almakta olanların tazminat göstergelerinin yeniden belirlenmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 60’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

61’inci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 61’inci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenmesi öngörülen geçici 41’inci maddenin birinci fıkrasında yer alan “üçüncü fıkrasının ilk cümlesi hariç” ibaresinin “üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ile dördüncü fıkrası hariç” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                   Mehmet Doğan Kubat                    Ramazan Can

                     Kayseri                                 İstanbul                                Kırıkkale

            Fehmi Alpay Özalan                       Ali Şahin                  Mustafa Levent Karahocagil

                      İzmir                                 Gaziantep                                Amasya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle bu kanun teklifinin 59’uncu maddesi uyarınca 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenmesi öngörülen ek 37’nci maddede yapılan düzenlemelerle uyum sağlaması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 61’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

62’nci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 62’nci maddesiyle 1/12/2011 tarihli ve 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu’nun 29’uncu maddesine eklenen 12’nci fıkraya aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Bu fıkranın; (a), (b) ve (c) bentleri ile üçüncü cümlesi hükümlerine göre yukarıda anılan kadrolara atananlardan, bu atamalar öncesi bulundukları yönetici kadro veya görevlerinde en az iki yıl kesintisiz olarak fiilen görev yapmış olanların malî hakları, atandıkları söz konusu kadrolarda bulunmaları kaydıyla, atandıkları tarihi takip eden ay başından itibaren ikinci yılın sonuna kadar, fiili çalışmaya bağlı ödemeler hariç önceki görevine ait ödeme unsurları esas alınarak verilmeye devam edilir.”

                Mustafa Elitaş                         Ramazan Can                            Atay Uslu

                     Kayseri                                Kırıkkale                                Antalya

                 Habibe Öçal                       Yusuf Ziya Yılmaz

               Kahramanmaraş                            Samsun

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 35’inci maddesi kapsamında üst kademe kamu yöneticilerine ilişkin düzenlemelere uyum mahiyetinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatında da benzer düzenlemenin yapılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 62’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona sunacağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde, yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE - 1/12/2011 tarihli ve 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı idari Teşkilatı Kanunu’nun 30’uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(9) Bu madde uyarınca istihdam edilen, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğini haiz kurumlardan gelen personel dışındaki sözleşmeli personele iş sonu tazminatı ödenir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde fiilen, askerlik ve doğum dışında kesintisiz en az 1 hizmet yılını tamamlayanlardan;

a) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince sürekli tam iş göremezlik geliri, malullük veya yaşlılık aylığı bağlanması veya toptan ödeme yapılması,

b) Hizmetinin gerektirdiği pozisyonun sonlanması,

c) Hizmetlerine gerek kalmadığı için sözleşmesinin feshedilmesi veya yenilenmemesi,

ç) İlgilinin haklı nedenle sözleşmeyi feshetmesi,

d) İlgilinin işe alınma açısından gerekli olan niteliklerden herhangi birini sonradan kaybetmesi,

e) İlgilinin ölümü,

hallerinden birinin vuku bulmasından dolayı hizmet sözleşmesi sona erenlere, çalışılan her tam hizmet yılı için ayrılış tarihindeki hizmet sözleşmesinde yazılı aylık giydirilmiş brüt ücret tutarında iş sonu tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de tam yıl için hesaplanan miktardan o süreye isabet eden tutar kadar ödeme yapılır. Bu tazminatın ödenmesinde; daha önce iş sonu tazminatı, ikramiye ve kıdem tazminatı ile benzeri ödemelerde değerlendirilmiş süreler dikkate alınmaz. İş sonu tazminatı ödemesinde dikkate alınmış süreler kıdem tazminatı ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uyarınca ödenecek ikramiye hesabında değerlendirilmez. Ölüm hâlinde, yukarıdaki cümle uyarınca hesaplanacak tutar, ölenin kanuni mirasçılarına ödenir. İş sonu tazminatı ödenmesine ilişkin usul ve esaslar Başkanlık Divanınca belirlenir.”

                 Murat Bakan                     İlhami Özcan Aygun                     Burcu Köksal

                      İzmir                                  Tekirdağ                           Afyonkarahisar

                   Kani Beko                                                                        Erkan Aydın

                      İzmir                                                                                Bursa

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Maalesef salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

63’üncü madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 63’üncü maddesiyle 6643 sayılı Kanun’un yeniden düzenlenen 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını, beşinci fıkrasında yer alan "beş yıl” ibaresinin "sekiz yıl” şeklinde ve altıncı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"ç) Oda bölgesinde sanat icrasından men cezası: Bir oda bölgesinde en az beş defa geçici olarak sanat icrasından men cezası alan veya birden fazla geçici olarak sanat icrasından men cezalarının toplamı yüz seksen gün olan eczacıların, o oda bölgesinde sürekli olarak sanat icrasından men edilmesidir.”

"Savunma alınmadan ceza verilemez. Savunma yazılı veya sözlü olarak da verilebilir. Hakkındaki iddia ve tespitleri içeren savunma isteme yazısının kendisine tebliğinden itibaren onbeş gün içinde geçerli mazereti olmaksızın yazılı veya kendisine bildirilen günde sözlü savunma vermeyen üye, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.”

                Mustafa Elitaş                         Erkan Akçay                           Öznur Çalık

                     Kayseri                                  Manisa                                  Malatya

                Selim Gültekin                      Ayşe Sibel Ersoy                     Mustafa Açıkgöz

                      Niğde                                   Adana                                  Nevşehir

           Hacı Bayram Türkoğlu

                      Hatay

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, bir oda bölgesinde en az 5 defa geçici olarak sanat icrasından men cezası alan eczacıların, o oda bölgesinde sürekli olarak sanat icrasından men edilmesi, disiplin cezalarına ilişkin zaman aşımı süresinin sekiz yıl olarak belirlenmesi ve disiplin soruşturmalarında sözlü savunma imkânı da getirilerek Anayasa Mahkemesinin verdiği karar doğrultusunda savunma hakkının güçlendirilmesi ve kanundaki “ölçülülük” ilkesinin etkin bir şekilde uygulanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 63’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 64 - 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 88 - …

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında haklarında uzun vadeli sigorta kolları hükümleri uygulanan sigortalıları çalıştıran işverenlerce;

a)        2021 yılının aynı ayına ilişkin Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde prime esas günlük kazancı 179 Türk Lirası ve altında bildirilen sigortalıların toplam prim ödeme gün sayısını geçmemek üzere, 2022 yılında cari aya ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,

b)        2022 yılı içinde ilk defa bu Kanun kapsamına alınan işyerlerinden bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,

2022 yılı Temmuz ilâ Aralık ayları/dönemi için günlük 3,33 Türk lirası ile çarpımı sonucu bulunacak tutar, bu işverenlerin Kuruma ödeyecekleri sigorta primlerinden mahsup edilir ve bu tutar İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanır. Ancak (a) bendinde belirtilen prime esas günlük kazanç tutarı 6356 sayılı Kanun hükümleri uyarınca toplu iş sözleşmesine tabi özel sektör işverenlerine ait işyerleri için 358 Türk lirası olarak esas alınır.

Bu madde kapsamında destekten yararlanılacak ayda/dönemde, 2021 yılı Ocak ilâ Aralık ayları/döneminde aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında uzun vadeli sigorta kollarından en az sigortalı bildirimi yapılan aydaki/dönemdeki sigortalı sayısının altında bildirimde bulunulması hâlinde bu madde hükümleri uygulanmaz.

Mevcut bir işletmenin kapatılarak değişik bir ad ve unvan altında ya da bir iş birimi olarak açılması veya yönetim ve kontrolü elinde bulunduracak şekilde doğrudan veya dolaylı ortaklık ilişkisi bulunan şirketler arasında istihdamın kaydırılması, şahıs işletmelerinde işletme sahipliğinin değiştirilmesi gibi İşsizlik Sigortası Fonu katkısından yararlanmak amacıyla muvazaalı işlem tesis ettiği anlaşılan veya sigortalıların prime esas kazançlarını 2022 yılı Temmuz ila Aralık ayları/dönemi için Kuruma bildirmediği veya eksik bildirdiği tespit edilen işyerlerinden İşsizlik Sigortası Fonunca karşılanan tutar, gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte geri alınır ve bu işyerleri hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz. Ancak, ilgili ayda 2022 yılı Temmuz ilâ Aralık aylarına/dönemine ait aylık brüt asgari ücretin onda birini geçmeyecek tutarda eksik prime esas kazanç bildirimi yapıldığının tespiti durumunda Kurumca yapılacak ihtar üzerine on beş günlük süre içinde söz konusu eksikliği gideren işyerleri hakkında bu madde hükümleri uygulanmaya devam eder.

İşverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili 2022 yılı Temmuz ilâ Aralık aylarına/dönemine ait aylık prim ve hizmet belgelerini veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerini yasal süresi içerisinde vermediği, sigorta primlerini yasal süresinde ödemediği, denetim ve kontrolle görevli memurlarca yapılan soruşturma ve incelemelerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği veya bildirilen sigortalının fiilen çalışmadığı durumlarının tespit edilmesi, Kuruma prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunması hâllerinde bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendine ilişkin hükümler uygulanmaz. Ancak Kuruma olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarını 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendiren işverenler bu tecil ve taksitlendirme devam ettiği sürece anılan fıkra hükmünden yararlandırılır. Bu maddenin uygulanmasında bu Kanunun ek 14 üncü maddesi hükümleri uygulanmaz.

Birinci fıkranın (a) bendinin uygulanmasında, bir önceki yılın aynı ayına ilişkin olarak aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi verilmemiş olması hâlinde bildirim yapılmış takip eden ilk aya ilişkin aylık prim ve hizmet belgesindeki veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesindeki bildirimler esas alınır. 2021 yılından önce bu Kanun kapsamına alınmış ancak 2021 yılında sigortalı çalıştırmamış işyerleri hakkında birinci fıkranın (b) bendi hükümleri uygulanır.

Sigortalı ve işveren hisselerine ait sigorta primlerinin Devlet tarafından karşılandığı durumlarda işverenin ödeyeceği sigorta priminin İşsizlik Sigortası Fonunca karşılanacak tutardan az olması hâlinde sadece sigorta prim borcu kadar mahsup işlemi yapılır.

3213 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesi uyarınca ücretleri asgarî ücretin iki katından az olamayacağı hükme bağlanan "Linyit” ve "Taşkömürü” çıkarılan işyerlerinde yer altında çalışan sigortalılar için birinci fıkranın uygulanmasında (a) bendi uyarınca belirlenecek günlük kazanç 477 Türk lirası olarak ve 2021 yılının aynı ayına ilişkin Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde bildirilen prim ödeme gün sayısının yüzde 50'sini geçmemek üzere, 2022 yılında cari aya ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısı dikkate alınır.

Bu madde hükümleri, 5018 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde sayılan kamu idarelerine ait kadro ve pozisyonlarda 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalışan sigortalılar için uygulanmaz.

4734 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde sayılan idareler tarafından ilgili mevzuatı uyarınca yapılan ve sözleşmesinde fiyat farkı ödeneceği öngörülen hizmet alımlarında, ihale dokümanında personel sayısının belirlendiği ve haftalık çalışma saatinin tamamının idarede kullanılmasının öngörüldüğü işçilikler için birinci fıkra uyarınca İşsizlik Sigortası Fonu tarafından karşılanacak tutarlar bu idarelerce işverenlerin hak edişinden kesilir.

2022 yılı Temmuz ilâ Aralık aylarına/dönemine ilişkin yasal süresi dışında Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya Hazine ve Maliye Bakanlığına verilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde kayıtlı sigortalılar için bu madde hükümleri uygulanmaz.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Türkiye İş Kurumunun görüşleri alınmak suretiyle Kurum tarafından belirlenir.

                Mustafa Elitaş                         Ramazan Can                       Asuman Erdoğan

                     Kayseri                                Kırıkkale                                Ankara

                 Erkan Akçay                         Semiha Ekinci                    Vildan Yılmaz Gürel

                     Manisa                                   Sivas                                    Bursa

         Fatma Betül Sayan Kaya                Bayram Özçelik

                    İstanbul                                 Burdur

BAŞKAN – Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sayın Başkanım, Komisyonumuzun salt çoğunluğu vardır, salt çoğunlukla yeni madde ihdasına ilişkin önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz isteyen yok.

Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.

Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için teklifin görüşmelerine mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.

Geçici madde 1 üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin geçici 1’inci maddesinin 2’nci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “aynı unvanlı” ibaresinin “ilgili emsali” şeklinde değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“(3) Konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak kaydıyla, bu maddenin yürürlük tarihine kadar personeline yemek yardımını nakden ödeyen ya da kupon, kart, fiş, bilet ya da bu mahiyette bir ödeme aracı üzerinden gerçekleştirmek amacıyla bu ödeme araçlarının teminini bütçesinden hizmet alımı yoluyla karşılamış olan ve 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükümlerine aykırı olarak sosyal denge tazminatı verdiği tespit edilen il özel idareleri, belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşlarının yetkili ve görevli personeli hakkında idari veya mali yargılama ve takibat yapılamaz, başlamış olanlar işlemden kaldırılır.”

                Mustafa Elitaş                   Mehmet Doğan Kubat                   Abdullah Güler

                     Kayseri                                 İstanbul                                 İstanbul

                Selim Gültekin                         Necip Nasır                           Tamer Dağlı

                      Niğde                                    İzmir                                    Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle 20/4/2021 tarihli ve 73 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle Strateji ve Bütçe Başkanlığına verilen kamu personeliyle ilgili hususlarda her çeşit istatistiki bilgileri toplamak, personel kayıtlarını merkezî olarak tutmak, kurumlar arası veri paylaşımı ve değişimi için gerekli teknik koordinasyonu sağlamak görevi çerçevesinde kamu personeli bilgi sisteminin yürütülebilmesini teminen ilgili personelin durumlarına uygun emsali kadro veya pozisyonlara atanabilmesi sağlanmaktadır. Ayrıca, önergeyle il özel idareleri, belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşları tarafından yemek yardımı ve sosyal denge tazminatı ödemelerinden kaynaklı çıkarılmış olan kamu zararları hakkında konusu suç teşkil etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak kaydıyla dava ve takip yapılmaması yönünde düzenleme yapılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

64’üncü madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 64’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“MADDE 64- Bu Kanunun;

a) 1 inci, 2 nci, 3 üncü, 4 üncü, 5 inci, 6 ncı, 8 inci, 9 uncu, 10 uncu, 11 inci, 12 nci, 14 üncü, 20 nci, 21’inci, 22 nci, 23 üncü ve 60 ıncı maddeleri 15/1/2023 tarihinde,

b) 13 üncü ve 16 ncı maddeleri 2022 yılı Temmuz ayı ödeme döneminden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde,

c) 15 inci maddesi 15/7/2022 tarihinde,

d) 17 nci ve 18 inci maddeleri 2023 yılı Ocak ayı ödeme döneminde,

e) 27 nci ve 28 inci maddeleri yayımını izleyen ayın başında,

f) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.”

                Mustafa Elitaş                Muhammed Levent Bülbül                 Ramazan Can

                     Kayseri                                 Sakarya                                Kırıkkale                  Recep Özel                           Tamer Dağlı                                                        Isparta                                   Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Önerge hakkında söz isteyen yok.

Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, kanun teklifi maddelerinin yürürlük tarihinin belirlenmesine ilişkin teknik düzenleme yapılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 64’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

65’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Teklifinin tümünü oylamadan önce İç Tüzük’ün 86’ıncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere, lehte, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.

Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Haziran ayının içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi gerçekten çok önemli bir performans gösterdi. Öncelikle, son hafta içerisinde, bu hafta içerisinde 2022 yılı ek bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi değerli milletvekili arkadaşlarımızın oylarıyla kabul edildi. Arkasından -bedelli askerlikle ilgili- bakaya kalan vatandaşlarımızın durumunu düzenleyen bir kanun teklifi kabul edildi. En son, bugün elektronik ticaretle ilgili yasal düzenlemeyi getiren kanun teklifi de kabul edildi ve bugün de 65, 66 maddelik, gerçekten işçisinden memuruna, köylüsünden çiftçisine kamuoyunu çok yakından ilgilendiren bir kanun teklifini de hayata geçirmiş olduk.

Zor bir süreç geçti, gerçekten göstergelerle ilgili, emeklilikle ilgili süreçte, kamuoyunda, 3600 ek göstergeyle ilgili yaptığımız düzenlemeden muhakkak ki beklenti büyük bir çoğunlukta vardı ama bunun hepsini karşıladık demek, ifade etmek yanlış olur, bir kısmını karşılayabildik. Bu süreç içerisinde yoğun bir çalışma, yoğun bir gayret gösterdik. Bu kanun teklifini hazırlarken imza sahibi milletvekili arkadaşlarımızla birlikte Grup Başkan Vekilleri olarak, Cumhur İttifakı’nın Grup Başkan Vekilleri olarak hakikaten yoğun bir çalışma sürecini yaşadık ve kanun teklifini imzaya açtık. İmzaya açtığımız kanun teklifinin kırk sekiz saat geçmeden görüşmesiyle ilgili siyasi parti gruplarımızın İç Tüzük’ün 36’ncı maddesine göre Danışma Kurulu kararıyla aldığımız tavsiye kararı çerçevesinde Plan Bütçe Komisyonunda kırk sekiz saat geçmeden, hatta on iki saat sonra görüşülmesi kararı aldık ve bu görüşmeler çerçevesinde Plan Bütçe Komisyonunun tüm partilere mensup değerli milletvekilli arkadaşlarımız çok değerli görüşlerini, fikirlerini paylaştılar.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Elini cebinden çıkar Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Pardon…

O fikirler çerçevesinde bir kısmı olumlu karşılandı, bir kısmı olumsuz karşılandı. Dediler ki “Şunlara da bu imkânı yapalım, şunu da gerçekleştirelim.” Ama iktidar olarak makul gördüklerimize “Evet.” dedik, olmayanlara da “Olmuyor.” dedik, bu şekilde geçtik. Bugün de en son ihdas ettiğimiz maddeyle Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Asgari Ücret Tespit Komisyonunun Sayın Bakanımız, Çalışma Bakanımız Vedat Bilgin Bakanımız başkanlığında yapılan görüşmeler sonucunda önce net yüzde 50 asgari ücreti artırdığımız 2022 yılının başında ve bugün itibarıyla, 1 Temmuz 2022 tarihi itibarıyla, 1 Temmuzdan geçerli de olmak üzere net yüzde 30'luk bir asgari ücret artışı gerçekleştirmiş olduk. Toplam, kümülatif baktığımızda, yüzde 95'e yakın bir asgari ücret sonucu ortaya çıkmış oldu. Az çok tartışılabilir ama bildiğiniz gibi, asgari ücret eskiden vergiye tabi olsaydı, asgari ücretin her artışı kamu maliyesini ilgilendiren bir durumdu.

Yine, 2021 yılının Aralık ayı sonunda, görüşmelerimiz sırasında asgari ücretin değil, asgari ücret kadar bütün ücretlerin vergi dışı kalmasıyla ilgili Değerli Grup Başkan Vekilimizle bir açıklama yaptık Plan ve Bütçe Komisyonunda ve o gün Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleriyle birlikte sadece asgari ücret değil, asgari ücret kadar bütün ücret gelirlerini, 20 bin lira geliri varsa 5.004 liralık kısmını vergiden muaf hâle getirdik ve devam ediyoruz. Yıllardır hep söylenen “Asgari ücreti vergi dışı bırakalım.” idi. ama biz daha ileri adım attık, asgari ücret kadar ücret geliri olan herkesin asgari ücret olan kısmını vergiden istisna hâle getirdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Birlikte çalışarak, Cumhur İttifakı'yla kafa kafaya vererek, bir taraftan yetkili arkadaşlarımız, öbür taraftan grup başkan vekillerimiz bu kanun tekliflerini hazırlarken elden geldiğince çok merkezli, çok paydaşlı, çok katılımcı kanun teklifleri hazırlamaya çalıştık. Mükemmel olduğunu iddia etmiyoruz, muhakkak ki eksikleri vardır ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkanım, izin verirseniz… Bir dakika daha verin.

BAŞKAN – Vermedik, hiç söz vermedik.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Başkanım, teşekkür edeceğim.

Bayram tebriği…

BAŞKAN – Buyurun, son söz…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bu süreci de birlikte götürdük diye düşünüyorum.

Plan ve Bütçe Komisyonunda bu kanun teklifine gayret gösteren Değerli Başkanımıza, Komisyonumuzun uzmanlarına, milletvekili arkadaşlarımıza, diğer milletvekili arkadaşlarımızdan gelip de Komisyon üyesi olmayıp da konuşmalarıyla katkı sağlayan milletvekillerimize, kanun teklifi sahibi milletvekili arkadaşlarımıza, 54 milletvekili arkadaşımıza çok çok teşekkür ediyorum.

9 Temmuz mübarek Kurban Bayramı. Bugün, birkaç gündür hac farizasını yerine getirmek üzere Kâbeyimuazzama’ya giden değerli kardeşlerimiz, dostlarımız, dindaşlarımız var; onların da haclarının kabul olmasını, mebrur olmasını niyaz ediyorum.

9 Temmuz günü Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz. Tüm milletimizin Kurban Bayramı’nı bugünden tebrik ediyorum.

Bugünden itibaren de Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Ekim tarihine kadar tatile giriyor, tüm milletvekillerimize iyi tatiller diliyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz.

Aleyhte, İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay.

Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Efendim, muhalefetin konuşma hakkı daha fazladır; iktidara bir dakika verdiyseniz muhalefete iki vereceğinizi umuyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Salı günü ve çarşamba günü ek bütçeyi görüştük, orada bütün çekincelerimizi ortaya koyduk. O ek bütçenin işçi, memur, asgari ücretli, ev kadını, emekli, öğrenci için değil; bir avuç azınlık için, kur korumalı mevduat sahibi zenginler için, kamu-özel iş birliği müteahhitleri için, banka patronları için olduğunu söyledik.

Ve perşembe günü Askerlik Kanunu’nu görüştük. Şanlı ordumuzun mensuplarının yaralarına kısmen derman olduk, yetersiz ve dedim ki, bir kere de içimize sine sine bir şeye “evet” dedirtin ve perşembe günü bir şey daha yaptık; Ticaret Bakanı Sayın Mehmet Muş’un getirdiği e-ticaret kanununu AK PARTİ yöneticileri olmasaydı kırk dakikada geçirecektik, AK PARTİ yöneticilerinin kararsızlığı nedeniyle biraz rötar oldu. Niye kırk dakikada geçirecektik biliyor musunuz? Namuslu, yerli, kaliteli, emperyalizme ve tekellere savaş açan millî bir kanundu da onun için. (CHP sıralarından alkışlar) Helal olsun Ticaret Bakanına, helal olsun! Böyle kanunlar karşısındaki duruşumuzu da vicdanlarınıza bırakın ama biz muhalefet olarak şüphesiz yanlışa “yanlış” diyeceğiz arkadaş. Bu çerçevede, bugün Devlet Memurları Kanunu’nu bitirdik, eksik; bu kanun milyonlarca kamu çalışanına, bu kanun milyonlarca emekliye “umut” diye pazarlandı, öyle lanse edildi ve geldi. Burada da bir engelleme yapmadık. Niye yapmadık? Biz 3.600 defa 3600’den bahsetmişiz, 3.600 defa. (CHP sıralarından alkışlar) Biz “emekli” demişiz, “Emekli kahveye gidip çay içemiyor.” demişiz, “Böyle bir tablo içinde ekonomik sebeplerle üniversiteyi bırakan öğrenciler perişan, bunlara bir af lazım.” demişiz ve bunlar bu torbada var. Ama gene söylüyorum: Şöyle güle oynaya, dolu dolu bir “evet”i gene bize yaptırmayacaksınız. Çünkü ne yaptınız? Mesela, ne yaptınız? Askerî, mülki, adli, akademik kamu personeli ve tüm devlet memurları için kurum içinde zafiyetler, kurum içi huzuru bozan bir yaklaşım var. Var, 3600 geldi. Şehit olmaktan değil, emekli olmaktan korkan kahraman subaylarımız, astsubaylarımız ve polisimiz için biz buna “evet” diyeceğiz, hiç kimsenin şüphesi olmasın. 3600 bugün geldiyse bu bizim eserimiz, hiç kusura bakmayın. (CHP sıralarından alkışlar)

Dolayısıyla… Asgari ücret ya! Allah aşkına! Allah aşkına! Sayın vekiller, açlık sınırı 6.391 lirayken Sayın Cumhurbaşkanı bugün nasıl “5.500” der yahu, nasıl der? Yani bir vicdan… Başka fedakârlıklar yapalım, gerekirse kimi yatırımları durduralım. Ama bu asgari ücrette, 6.391 açlık sınırının üstüne yüzde 6 dedim; 4.253’te yaptığınız gibi… O zaman 4.253’te, açlık sınırının üstüne yüzde 6 vermiştiniz, şimdi de aynısını yapmanız doğal olanıydı ve daha bugün dedim ki- açıklamadan yarım saat önce- asgari ücreti 6.770’ten aşağı vermek alın terine, emeğe saygısızlıktır, emek hırsızlığıdır. Bu yakışmadı, bu olmamalıydı.

Değerli arkadaşlar, şimdi -50’nci madde- deminki tartışma konusu şu: Var; zaten dokuz, on yıldır var. Niye var? İhtiyacınız var. Niye ihtiyacınız var? Bu, aslında -biraz önce Sayın Genel Başkan Yardımcım Lale Hanım söyledi, ondan alıntı olsun, intihal yapmayalım- devletin iflas hâlinin sürdüğünün apaçık bir göstergesidir, buna ihtiyacınız var, buna ihtiyacınız var; aynı tartışmaya girmiyorum. Velhasıl, yine Meclisi kapatacağız, Meclis kapanıyor, yalnız yine buruk.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Yarın polisimizden astsubayımıza, tapu dairesindeki memurumuzdan akademisyenimize, Yargıtaydan Diyanete tam olarak kimseyi hoşnut edemediğimiz bir tabloya Türkiye uyanacak. Dolayısıyla, inşallah, bunları yeni dönemde düzeltiriz.

Yeni dönem demişken, Anayasa’nın 93’üncü, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 5’inci maddesi gereğince 1 Temmuz-1 Ekim arası Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına ara verecek. Hepinize, tatil yapmak isteyene iyi tatiller diliyorum, çalışmak isteyenlere iyi çalışmalar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİH CORA (Trabzon) – Tatil size yakışır.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Başkanım, son konuşma…

BAŞKAN – Toparlayın, buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ama bir şeyi bilin, bu yasama döneminde biz sizin çıkardığınız 19 kanunun -uluslararası anlaşmalar hariç- 2’si hariç alayını Anayasa Mahkemesine götürmek zorunda kaldık. Evet, ne çıkar bilmem. Keyif için bunu yapmıyoruz, buradan çıkan kanunların mutlaka bir yerinde bir yamuk olduğu için yapıyoruz değerli arkadaşlar. Bu olmasın istiyoruz.

Başkanın müsamahasını ve sizin sabrınızı çok kullanmak istemiyorum. Son sözüm şu olsun: Eksiğiyle gediğiyle, Cumhuriyet Halk Partisinin ısrarıyla çıkan 3600, öğrenci affı ve en düşük emekli maaşının bin lira artırılması hayırlara vesile olsun, hayırlı uğurlu olsun.

Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan…

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Böyle oldu mu Başkanım; lehte, aleyhte beş dakika konuşuldu ya.

BAŞKAN – Bir dakika arkadaşlar, son gün diye söz verdim.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Ha, öyle mi, tamam.

BAŞKAN - Buyurun.

İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) – Konuşmayayım mı?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Yok, konuş Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’te olmayan bir şey yapıldığı için sorgulanıyor. Başkanın takdiriyle bu iş yapılıyor, onun için arkadaşlarımız “Nedir?” diye soruyorlar.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Yanlış olmasın diye.

İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) – Başkanın takdiriyle geldim, arzu ederseniz gideyim yerime.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Doğrudur, buna bir şey demiyoruz. İç Tüzük 86’ya göre Başkan davet etti.

İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar…

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Siz yönetin Meclisi bari, çıkın yönetin! Siz yönetin çok biliyorsanız!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ne olur konuşayım!

İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) – Siz varsınız ya, bize gerek yok, siz yeterince konuşuyorsunuz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Eyvallah, dinleriz.

İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) – Çok değerli arkadaşlar, bu yoğun çalışma dönemi sonunda ben de çok kısa olarak partimin görüşlerini paylaşmak istiyorum.

Gerçekten, bu Meclisin yeni partisi olarak bir çizgi ortaya koymaya çalıştık. Bütçeden itibaren yeminli gelmediğimizi söyledik, doğru ve uygun bildiğimiz -bütçe dâhil- bütün maddelere olumlu oy verdik. AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisinin özellikle Plan ve Bütçedeki üyeleri bunların şahididir ve çizgimiz hep bu şekilde oldu.

Şimdi, ne yazık ki bu torba kanun döneminde bir torba kanun teklifine daha denk geldik. Biz başından beri emeklilikte yaşa takılanların ve 3600 ek gösterge ile kamu çalışanlarının haklarını hep söyleyegeldik, bağırageldik, ifade edegeldik. Bu 66 maddelik kanun teklifinin 23 maddesi bu ek göstergeyle ilgili, dolayısıyla bu kanun teklifine “evet” deme hususunda bir mutabakata vardık ve bu kanun teklifini destekleyeceğimizi ifade ettik ama ne yazık ki -bir şeyi ifade edeyim- 66 maddelik kanun teklifi Genel Kurula geldiğinde gece yarısı, bitime yakın 12 tane önerge geldi. Hele bunlardan, gündeme gelen yurt dışı paralarının Türkiye’ye getirilmesi… Bunlar olur ve makul ama bu şekilde gündeme gelmesinin gerçekten bu Meclise ve yasama etiğine yakışan bir husus olmadığını vurgulamak gerekiyor. Asgari ücrete gelince…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.

İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) – Bir dakika… Bitireyim efendim.

BAŞKAN – Veremiyoruz yani orada söz vermemiz de doğru değildi biliyorsunuz.

İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) – Peki.

Ben bütün milletimizin ve hepinizin Kurban Bayramı’nı kutlarım.

İnşallah hayırlara vesile olur diyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Beştaş, yerinizden söz veriyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kürsüden…

BAŞKAN – O doğru değil, biz yanlış yaptık, yanlışa devam etmeyelim.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Evet, Meclis bu akşam itibarıyla tatile giriyor, herkese öncelikle iyi tatiller ya da iyi çalışmalar diliyorum. Bir de Kurban Bayramı var, şimdiden tüm halkımızın ve milletvekillerinin Kurban Bayramı’nı kutluyorum.

Doğrusu, biz burada yanlış bulduğumuz kanun tekliflerine “hayır”, doğru bulduklarımıza da “evet” dedik. Her zaman objektif davranmaya çalıştık ve davrandığımıza inanıyoruz. Dün Ticaret Bakanlığının kanununa “evet” dedik çünkü serbest piyasa koşullarına ilişkin olumlu düzenlemeler içeriyordu. Bu kanun teklifinde 3600’ü savunduk, öğrenci affını savunduk ama öğrenim hakkını elinden alan o istisnaları asla kabul edilebilir bulmuyoruz. Yani bu ülkede öğrenim hakkını bile engelleyen bir düzenleme yürürlüğe girecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son bir dakika.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Engellilere ilişkin düzenlemeyi doğru bulduk ama buna dair, ayrıca bu kanun teklifinin içindeki eşitsizliği, ayrımcılığı doğru bulmadık. Ya, bugün KYK yurtlarına yüzde 80 zam geldi; evet, öğrenciler hakikaten zor durumda.

Biz torba kanun mantığına her zaman karşı olduk. Bu kanun teklifinde olumlu bulduğumuz düzenlemeler olmasına rağmen, olumsuz olan düzenlemeler sebebiyle ve bize torba kanunun dayatılması, bu yöntemin sistematik hâle gelmesi sebebiyle “hayır” oyu vereceğiz ve bu sistemin artık düzeltilmesi gerektiğine yürekten inanıyoruz.

Bu kanun teklifine dair çokça sözümüzü zaten muhalefet olarak söyledik ama yine de getirdiği olumlu düzenlemeler itibarıyla hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz.

Hepinize iyi akşamlar diliyoruz.

BAŞKAN – Sayın Akçay…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu olarak çok yoğun bir mesai yaptık ve önemli kanunları, ek bütçeyi, askerlikle ilgili kanunu, elektronik ticaretle ilgili kanunu, Sayıştay üyelerinin seçimini ve şimdi de 346 sayılı, 65 maddeyi ve pek çok düzenlemeyi içeren bu kanun teklifinin görüşmelerini tamamlamış bulunuyoruz. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, gerek komisyonlarda gerekse Genel Kurulda ve her platformda bu düzenlemelere destek verdik ve bu 346 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne de olumlu oy vereceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, son bir dakika.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bilhassa ek gösterge düzenlemeleri ve diğer bütün hususlarda, gerek kanun tekliflerimizle gerekse önergelerimizle… Parti programımız ve seçim beyannamelerimizde yer alan pek çok hususun yer alması da ayrıca Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak memnuniyet vericidir, önemli ve büyük katkılar da verdik. Bütün bu düzenlemelerin milletimize, ülkemize, bütün vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum ve 1 Ekimde tekrar görüşmek üzere hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, 27’nci Yasama Dönemi Beşinci Yasama Yılında emeği geçen tüm milletvekillerine, Grup Başkan Vekillerine, Başkanlık Divanı üyelerine ve idari teşkilatın tüm çalışanlarına teşekkür ettiğine, kendilerinin ve aziz milletin Kurban Bayramı’nı tebrik ettiğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, böylece 27’nci Yasama Dönemi Beşinci Yasama Yılının son birleşimini tamamlamış oluyoruz. Yoğun çalışmalarla geçen bu yasama yılında emeği geçen tüm milletvekillerimize, Grup Başkan Vekillerine, Başkanlık Divanı üyelerine ve idari teşkilatın tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum.

Bu vesileyle, şimdiden sizlerin, aziz milletimizin mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor, bayramın ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyor, size saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

2.- Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 53 Milletvekilinin Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4527) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 346) (Devam)

BAŞKAN – Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik sistemle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen milletvekillerinin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Açık oylamanın sonucunu okutuyorum:

Ankara Milletvekili Orhan Yegin ve 53 Milletvekilinin Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı     :341

Kabul                                                :325

Ret                                                   :15

Çekimser                                           :1 (x)

                             Kâtip Üye                                       Kâtip Üye

                         Şeyhmus Dinçel                                  Enez Kaplan

                               Mardin                                          Tekirdağ”

BAŞKAN – Bu sonuca göre teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Hayırlı olsun.

Gündemimizdeki konular tamamlanmıştır.

Alınan karar gereğince gündemde bulunan işleri sırasıyla görüşmek için, Anayasa ve İç Tüzük gereğince 1 Ekim 2022 Cumartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 23.34



(X) 345 S. Sayılı Basmayazı 30/6/2022 tarihli 110’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(X) 346 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Önergenin tam metni tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.