TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
12nci
Birleşim
27
Ekim 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Diyarbakır
Milletvekili Remziye Tosunun, Diyarbakırda yaşanan sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Özcan Purçunun, yoksulluk ve Romanların sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Zafer Sırakayanın, Türkiye-Almanya İşgücü
Anlaşmasının 60ıncı yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Turan Aydoğanın, Amerikan Başkanı
Bidenın ABD Kongresine Türkiyeye yönelik suçlamalar içeren ulusal güvenlikle ilgili
gönderdiği kararnameye ilişkin açıklaması
2.- Karabük
Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, gençlerin istihdam sorununa
ilişkin açıklaması
3.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramını kutladığına ilişkin
açıklaması
4.- Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin, İspirli Muhammed Hâzık
Efendiyi rahmetle andığına ve milletvekillerini İspire
davet ettiğine ilişkin açıklaması
5.- Ordu
Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordulu fındık üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
6.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, hayatını kaybeden kadın
doğum asistanı Rümeysa Şene Allahtan rahmet dilediğine ve
Sağlık Bakanının taziye mesajı
yayınlamamış olmasına ilişkin
açıklaması
7.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, güvenlik korucularının
taleplerine ilişkin açıklaması
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, camilerdeki personel açığına
ilişkin açıklaması
9.- Sivas
Milletvekili Semiha Ekincinin, ORKÖY faaliyetleri kapsamında Sivas Orman
İşletme Müdürlüğü tarafından üreticilere verilen desteklere
ve cumhuriyetin 98inci yılını kutladığına
ilişkin açıklaması
10.- Kastamonu
Milletvekili Hasan Baltacının, Kastamonu Aile ve Sosyal Hizmetler
İl Müdürlüğünde çalışan ve otomobilinde uyuşturucu
bulunan personel hakkında cezai işlem yapılıp
yapılmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
11.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehirin sağlık
alanındaki sorunlarına ilişkin açıklaması
12.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, AKPnin yanlış tarım
politikalarına ilişkin açıklaması
13.- Şırnak
Milletvekili Hasan Özgüneşin, kamu avukatlarının maaş,
özlük ve statü sorunlarına ilişkin açıklaması
14.- Iğdır
Milletvekili Habip Eksikin, Ağrı Dağının Korhan
Yaylasının üst kısmındaki ağaç kesimine ve Karakuyulu
köylülerinin ahırlarının hukuksuz gerekçelerle
yıkılmasına ilişkin açıklaması
15.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatyada bulunan Arslantepe Höyüğüne
ilişkin açıklaması
16.- Uşak
Milletvekili İsmail Güneşin, ulaştırma ve altyapı
alanında yapılan yatırımlara ilişkin
açıklaması
17.- Aksaray
Milletvekili Ayhan Erelin, evlenmek isteyen gençlere kredi ve devlet
destekleri verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, öğretmenlere KDVsiz ve
ÖTVsiz bilgisayar hakkı verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Türk
Kızılayının yardım çalışmalarına
ilişkin açıklaması
20.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyamanlı tütün üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
21.- Adana
Milletvekili Kemal Peközün, Konya
Cihanbeylideki köylülerin mera sorununa ilişkin
açıklaması
22.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun, cezaevlerindeki hak ihlallerine
ilişkin açıklaması
23.- Antalya
Milletvekili Hasan Subaşının, uyuşturucu sorununun hukuk
nizamı içinde çözülmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, bireysel silahlanmaya ilişkin
açıklaması
25.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, Türkmenistanın
bağımsızlığının 30uncu yıl dönümüne,
kırmızı etteki fiyat artışına, Tip 1 diyabet
hastası çocukların şekerini ölçmekte kullanılan glikoz
ölçüm sensörlerinin SGK tarafından ödenmesi gerektiğine, Kocaelinin Kartepe ilçesine bağlı Derbent
Mahallesinin ulaşım problemine, Muşun sağlık
alanındaki sorunlarına ve Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan
başvuruların ekonomideki kötü gidişatın ve
yardımların yetersizliğinin göstergesi olduğuna ilişkin
açıklaması
26.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını
kutladığına, Türkmenistanın
bağımsızlığının 30uncu yıl dönümüne ve
serbest dalışta dünya rekoru kıran millî sporcumuz Şahika
Ercümeni tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, KESKin taleplerine; bütçe
görüşmelerini sendikalar, meslek birlikleri ve sivil toplum
kuruluşlarının izleyebilmesi gerektiğine; açlık ve yoksulluk sınırı verilerine,
cezaevlerinde yaşanan sorunlara, Kürtçe
düşmanlığının cezaevlerine de
yansıdığına ve iktidarın Kürtler neden cezaevinde?
sorusuna cevap vermediğine ilişkin açıklaması
28.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını
kutladığına, Türkmenistanın
bağımsızlığının 30uncu yıl dönümüne,
çevre aktivisti ressam Gökçe Erhanın evini yakanların bir an önce
ortaya çıkarılıp cezalandırılmasının
takipçisi olacaklarına, Atatürk isminin Endonezyada bazı caddelere
verilecek olmasına Endonezyadaki İslamcı grupların tepki
göstermesine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi UKOME toplantılarında
ret oyu kullananların hepsinin AK PARTİ Hükûmetinin
atadığı bürokratlar olduğuna ve taksi zulmünün bitmesi için
yarınki toplantıda bir kez daha hayır oyu vermemeleri yönünde
kendilerine çağrıda bulunduklarına ilişkin
açıklaması
29.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramını kutladığına, Türkmenistanın
bağımsızlığının 30uncu yıl dönümüne,
Romanların ve Kürtlerin tamamını işsiz diye
tanımlamanın bölücülük ve ayrımcılık olduğuna,
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre suç işleyenlerin tutuklu ya da
hükümlü olduğuna ve Manisa Milletvekili Özgür Özeli Endonezya
Büyükelçisine gösterdiği tepkinin yüzde 1ini Atatürkün isminden
rahatsız olan kendi il başkanlarına göstermesi durumunda tebrik
edeceğine ilişkin açıklaması
30.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İzmir Milletvekili Özcan
Purçunun yaptığı gündem dışı konuşması
ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Başkanlık
Divanının işari oylamalarda pusula alınmamasına
ilişkin aldığı kararın İç Tüzükün 146ncı
maddesine aykırı olduğuna ve Başkanlık
Divanının bu görüşünü yeniden gözden geçirmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
34.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, işari oylamalarda pusula kabul edilmemesi
konusunun doğru mecralarda hep birlikte tartışılması
gerektiğine ve Meclis Genel Kurulunda toplantı yeter sayısı
bulunmazken sadece karar yeter sayısına bakılmasının
artık kabul edilebilir olmadığına ilişkin
açıklaması
35.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Ankara Milletvekili
Tekin Bingölün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin
CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, PKKlı teröristler
tarafından 26 Ekim 1993te şehit edilen öğretmen Neşe Alten
ve babası Hasan Alteni rahmet ve minnetle andığına ve
terörün her türlüsünü lanetlediğine ilişkin
açıklaması
39.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin
264 sıra sayılı Komisyon Raporu üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
41.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
264 sıra sayılı Komisyon Raporu üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Ankara Milletvekili Ali Haydar
Hakverdinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bolu Milletvekili Arzu Aydının 264
sıra sayılı Komisyon Raporu üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın 264 sıra sayılı Komisyon Raporu üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Dilekçe
Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Başkanı Mihrimah Belma
Satırın, 2020 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporunun
tekamül etmesinde ve görüşmelerinde emeği geçen herkese teşekkür
ettiğine, Dilekçe Komisyonunun faaliyetlerine ve cumhuriyetin
ilanının 98inci yılını kutladığına ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ
Parti Grubunun, Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır ve
arkadaşları tarafından, üretim ve ihracatın il özel
idareleri ve belediyeler tarafından desteklenebilmesi için genel bütçe
vergi gelirlerinden verilecek payın tüm illere adil olarak
dağıtılmasını sağlayacak düzenlemelerin
belirlenmesi ve hayata geçirilmesi amacıyla 8/10/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP
Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, fahiş fiyatları tüm yönleriyle ele almak ve
kalıcı çözümler üretmek amacıyla 26/10/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları
tarafından, Türkiyedeki sağlık emekçilerine dayatılan
insanlık dışı çalışma koşullarının
araştırılması amacıyla 26/10/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, İYİ
Parti grup önerisinin oylamasında yaşanan teknik probleme ve bu tip
oylamalarda pusula kabul edilmeyeceğine ilişkin
konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Meclis
Başkanına bir Meclis Başkanlık Divanı
toplantısı düzenleyerek bu konuyu çözme yönünde bir öneri
götürdüğüne ilişkin konuşması
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
CHP Genel Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Ankara
Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın 264 sıra sayılı Komisyon Raporu üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ
Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak
İmzalanan Mevcut Protokol Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya
Eklenen Protokol IIIün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Teklifi (2/2275) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 141)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar
Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine
Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2546) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 272)
B) Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler
1.- 2020 Yılı Kamu
Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (5/6) (S. Sayısı: 264)
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplan'ın, Bakanlığa yöneltilen yazılı soru
önergelerinin cevaplanma durumuna ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye
Bakanı Lütfi Elvan'ın cevabı (7/53125)
27 Ekim 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Diyarbakırda
yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili
Remziye Tosuna ait.
Buyurun Sayın Tosun. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosunun,
Diyarbakırda yaşanan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) Başta,
şu anda bizi cezaevlerinde izleyen yoldaşlarımızı ve
tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Şu anda Mecliste bir gündem olduğunu ancak
bu gündem
Diyarbakırın yani Amedin gündeminden söz etmek
istiyorum.
Çocukların istismar edilmesinden kadınlara
siyasi operasyon düzenlenmesine, polisin keyfî uygulamalarından kentsel
dönüşüm adı altında insanların göç ettirilmesine,
Diyarbakırdaki özel savaş politikalarına değineceğim.
Değerli arkadaşlar, 2014
yılından itibaren Kürtlerin hiçbir kazanımına tahammül
edemeyen bu iktidar, Kürtlerin yaşadığı kentleri
yıkmakla kalmıyor, insanları yurtsuzlaştırmaya çalışıyor.
Diyarbakırda Sur, Fiskaya ve Kaynartepe başta olmak üzere toplam 6
bölge kentsel dönüşüm adı altında yıkılmak
isteniyor. Bu, kentsel dönüşüm filan değil; kültürel ve sosyal bir
yıkımdır. İnsanların evleri çok düşük bedellerle
satın alınıyor, evleri yıkılıyor, ardından
yüksek fiyatla borçlandırılarak yeni evler veriliyor, bunu kabul
etmediklerinde ise yıllarca yaşamış olduğu kentlerden
göç etmek zorunda kalıyorlar. Burada söz konusu olan, sadece kentsel
dönüşüm değil; bir devlet politikası olarak Kürt
coğrafyasındaki kentlerin tarihsiz ve hafızasız bırakılmasıdır.
Yüz binlerce insan yerinden edilirken yandaşlara ise rant alanı
doğuyor. Surda yapılan cadde kenarlarındaki tuhaf
binaların iktidar yandaşlarına peşkeş çekildiği iddia
ediliyor.
Bu usulsüz ve hukuksuz uygulamalara kayyum
belediyeleri de dâhil oluyor. Tüm bu uygulamalarla birlikte Diyarbakırda
resmen soğuk savaş yaşanıyor. Kolluk eliyle keyfî
uygulamalar yaparak, yargı eliyle hukuksuz kararlar vererek, kentsel
dönüşüm adı altında halkı borçlandırarak,
kadınlara ve çocuklara karşı suçlarda cezasızlık
politikasıyla tam bir soğuk savaş yaşanıyor.
Diyarbakır'da son bir ayda 5 ilçede; Dicle, Kulp, Çınar, Hani ve
Eğilde onlarca çocuk cinsel istismara maruz kaldı. Her ilçeden 1den
fazla çocuktan bahsediyoruz ve bu cinsel istismarların çoğu kamu
kurumlarında gerçekleşiyor, istismarda bulunan kişiler ise kamu
görevlileri; okulda öğretmen veya Kur'an kursunda imam.
Birkaç yıl önce yine bu ilçelerin birinde bir
çocuk, korucu tarafından cinsel istismara uğradı, çocuk korumaya
alındı ancak suç işleyen tüm kolluk güçleri gibi korucu da
hiçbir ceza almadı. Kamu görevlilerinin, özellikle kolluk güçlerinin,
Kürtlere, kadınlara karşı suç işlediğinde cezasız
bırakıldığını biliyoruz. En basit ifade
özgürlüğü kapsamındaki konuşmalara suçu ve suçluyu övme diyerek
soruşturma açanlar esas suçluları görmüyor, görmezden geliyor.
İşte sizin bu cezasızlık politikalarınız, suçu ve
suçluları teşvik ediyor. Dün Musa Orhan ve benzerlerine verilmeyen
ceza, bugün Garibe Gezer yoldaşımıza yapılan cinsel
saldırının yegâne sebebidir. Sizin bu politikalarınıza
karşı, bulunduğumuz her yerde mücadelemizi büyüterek devam
edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, birkaç gün önce, 16
Ekimde Diyarbakır'da her türlü şiddete karşı kadın
mitingi yapıldı. Şiddete karşı yapıldı ancak
Diyarbakır'da görevli binlerce Emniyet mensubunun şiddetiyle
karşılaştık; kadınlara çıplak arama yapılmak
istendi; sarı, kırmızı, yeşil renkleri gerekçe
gösterilerek anneler gözaltına alındı. Her türlü baskıya
rağmen kadın mücadelesini büyütüyoruz, zaten bu yüzden size boyun
eğmeyen kadınlardan intikam almaya çalışıyorsunuz.
Camiye ayakkabıyla girdiler. diyerek kıyamet koparanlar, kadın
mitinginde caminin gözaltı merkezi yapılmasına her nedense
sessiz kaldılar. Kürte karşı yapılan her suçta gözleriniz
kör, dilleriniz lal oluyor. Diyarbakırda yapılan her uygulama,
dikilen her heykel, etkinlik bir ideoloji çerçevesinde yapılıyor; o
da milliyetçilik.
Diyarbakıra bela olan diğer bir kavram
ise ne olduğu belli olmayan güvenlik gerekçesi. Kentlerin
yıkılma planı güvenlik gerekçesiyle, mitinglerde çıplak
arama yapılması yine güvenlik gerekçesiyle, Silvan, Kulp ve Liceyi
birbirinden ayıran HES projesi yine güvenlik gerekçesiyle
yapılıyor. Güvenlik gerekçesi diyerek halka, kadınlara boyun
eğdirmeye ve Kürtlerin yaşadığı her yeri tarumar
etmeye çalışıyorsunuz. Bizim bu uygulamalara diyeceğimiz
tek şey: Zulmünüzü artırın, artırın ki tez zeval
bulasınız.
Son olarak, TJA Dönem Sözcümüz Ayşe Gökkana
hukuksuzca otuz yıl verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
REMZİYE TOSUN (Devamla) - Bu ceza Ayşe
Gökkan şahsında, boyun eğmeyen tüm kadınlara
verilmiştir. Kendisini buradan saygıyla selamlıyoruz.
Kürtüz, kadınız, buradayız ve biat
etmiyoruz, hiçbir yere de gitmiyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
yoksulluk ve Romanların sorunları hakkında söz isteyen
İzmir Milletvekili Özcan Purçuya ait.
Buyurun Sayın Purçu. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
2.-
İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, yoksulluk ve
Romanların sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Ülkemiz maalesef, çok kötü durumda.
İktidarın ciddi boşlukları var; yoksula, fakire, garibana
hiç bakmıyor. Millet sahipsiz kalmış, işsizlikten,
yoksulluktan kıvranıyor; elektrik parasını, su
parasını, ev kirasını ödeyemiyor ama devletin hiçbir
yetkilisi de gelip bu fakir, yoksul vatandaşlarımızın
kapısını çalmıyor. Sen bugün ne yersin, ne içersin ey yoksul,
ey fakir, ey gariban...
Bakın, Türkiyede 6 milyona yakın Roman
vatandaşı var. Altı yıldan beri burada size söylüyorum, ha
duvara söylemişim ha size söylemişim, hiç fark etmiyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, 6 milyon Romanın yüzde 97si işsiz,
kadınlarımız çalışmıyor,
kadınlarımızın yüzde 60ı okuma yazma bilmiyor,
çocuklarımızın yüzde 50sinden fazlası ilköğretimi
terk ediyor; yoksulluktan kıvranıyoruz, sabit gelirimiz yok, maalesef
kayıt dışı çalışıyoruz. Ama devletin
strateji eylem planı var, bütçesi yok.
Bakın, burada, İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu kurmuşsunuz Türkiyede, ne güzel. Bütün
vatandaşlar eşit olsun. diye onlara bütçe de
ayırmışsınız. Bu yıl Avrupa Birliği
Komisyonu tarafından hazırlanan ilerleme raporu var, diyor ki: Ey
Eşitlik Kurumu, sana devlet bütçe de vermiş, Ombudsman, sen
Romanlarla ilgili niye çalışma yapmıyorsun? Bu insanlar
vatandaş değil mi? Açlıkla karşı karşıya
kalmışız, yoksulluktan kıvranıyoruz ama gelip
çalışma yapmıyorsunuz.
Bakın, Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumunun 2017de 7 milyon bütçesi var, 2018de 8 milyon bütçesi
var, 2019da yaklaşık 13 milyon bütçesi var, 2020de 17 milyon
bütçesi var, 2021de 22 milyon bütçesi var. Yalnız, bu kadar büyük
rakamlı bütçeleri olan bir kurum bakın kaç tane dosya incelemiş:
Arkadaşlar, 375 tane dosya incelemiş, Türkiyede 375 tane dosya. Niye
fakirlerle ilgili çalışmıyorsun kardeşim? Bu paraları
nereye kullanıyorsun sen? Ombudsman da aynı şekilde,
Eşitlik Kurumu da.
Yine, aynı şekilde Avrupa Birliği
Komisyonu ilerleme raporunda Türkiyedeki iktidara görevlerini
hatırlatıyor. Roman kadınlarla ilgili
çalışmıyorsunuz, çocuklarla ilgili
çalışmıyorsunuz, kentsel dönüşümü adaletsiz
yapıyorsunuz, Romanların barınma konusunda ciddi
sıkıntıları var, Covid döneminde Roman mahallelerinde
yeteri kadar çalışma yapmadınız. diyor; ben de size bunu
tekrar hatırlatıyorum.
Yine, aynı şekilde, Roman
vatandaşlarımız gibi bütün vatandaşlarımız
yoksulluktan kıvranıyor. Asgari ücretli çalışan
vatandaşımız ev kirasını ödeyemiyor, ikinci iş
yapıyor. Şu an işsizlikten dolayı üniversite
mezunlarımız dahi maalesef motorlarla kuryelik yapıyorlar, ya
kargo dağıtıyorlar ya da kuryelik yapıp yemek
dağıtıyorlar. Üniversiteli gençlerimize değer
verdiğiniz şekil bu arkadaşlar; motorlarda kuryelik yapmak,
sokaklarda tezgâhtarlık yapmak. Gençliğimiz heba oluyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Küçümseme
onları.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Arkadaşlar, maalesef
yüzde 37 civarında işsizlik var aslında. Bir bakın, yüzde
37 işsizlikle millet kıvranıyor, insanlarımız
kıvranıyor. Bakın, Türkiyede çalışıp da gelir
elde eden kadınlarımızın oranı yüzde 16. Bu,
Türkiyenin ayıbıdır, memleketimizin ayıbıdır.
Vatandaşlarımıza eşit değer verin, eşit
değer vermelisiniz. Romanlara, Kürtlere, Türklere, Lazlara, Çerkezlere, bu
ülkede hangi etnik kimlik varsa hepsine eşit hizmet vermek
zorundasınız. Kültürümüzden dolayı bizi yok
sayamazsınız, bizi ötekileştiremezsiniz.
Ayrımcılık artmış, ilerleme raporuna bir bakın,
Romanlara yapılan ayrımcılık artmış; istihdamda
artmış, kamu kurumlarının içerisinde artmış,
eğitimde artmış. İktidarın bunu tekrar gözden
geçirmesi, eksiklerini, hatalarını toparlaması lazım.
Yine aynı şekilde, arkadaşlar,
özellikle, bu Eşitlik Kurumunu, Ombudsmanlığı ya kapatın
-işe yaramıyor, milyonlarca lira bütçe ayırıyorsunuz- ya da
işler hâle getirin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Ama az kaldı, biz
söylüyoruz sizlere, bir fakirlik, yoksulluk fonu oluşturun; bakın,
önümüz kış. Roman mahalleleri artık yoksul değil
arkadaşlar, aç, aç; bunu bilin. Kendi kurumlarınız, özellikle
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kendi il müdürlerini Roman
mahallelerine soksun artık, devlet valilerini, kaymakamlarını
Roman mahallelerine soksun; görsün bakalım açlık, yoksulluk, sefalet
nedir, bir baksın bakalım. Ben artık gerçekten, sosyal medyada,
basında paylaşmaktan da utanır hâle geldim;
vatandaşımız artık penceresini, kapısını
söküp yakmaya başladı, odun kömür alamıyor, kış geldi,
pencere yakıyorlar, kapı yakıyorlar artık, sokaktan plastik
toplayıp yakıyorlar. Lütfen, artık devletimizin ilgili
kurumları vatandaşlarımıza önem versin, bütün vatandaşlarımıza
önem versin.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım, sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, çok sayıda Roman arkadaşım var, Cemal Bey de
bunlardan birisi, şu an burada yok. Söylediklerinin tamamı
hilafıhakikattir, yalandır.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Yalan diyemezsin; hani,
göster bakalım, evrakla konuş.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Devletimiz Romanları birinci sınıf vatandaş olarak görüyor.
Bu yapılan yanlıştır, ayıptır, bühtandır. Ne
hakkınız var ya, ne hakkınız var! Romanlar adına
konuşamazsınız böyle bir şeyi, böyle şey olur mu!
Ayıp ya!
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Sayın
Başkanım, söz istiyorum, bana Yalancısın." dedi.
BAŞKAN Ben söz vermedim kimseye.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Sayın
Başkanım, bana sataşıyor.
BAŞKAN Vermedim, oradan sen de
söyleyeceğini söyle, buyur.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Sayın
Başkanım, Roman Strateji Eylem Planına bir baksın, bir
kuruş bütçe ayırdınız mı?
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Ya, yapma ya, yapma!
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Asıl siz yalan
söylüyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bunların
tamamı yalan, ayıptır. Romanlara iftira bu ya!
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Asıl yalanı siz
söylüyorsunuz, her şeyiniz yalan.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sen
Romanları temsil edemezsin.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Bütçe
ayırdınız mı?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Romanları
temsil eden bak bizim arkadaşımız var.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Hadi, bütçe
görüşmeleri var; gelin, bütçe ayırın o zaman, gelin bütçe
ayırın.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ayıptır!
Şu tavrına bakar mısın! Romanlar senin bu tavrından
rahatsız.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Eşitlik Kurumuna
bütçe ayırıyorsunuz.
BAŞKAN İbrahim Bey
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yok böyle
bir şey.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Hadi bütçe
ayırın o zaman, değer veriyorsanız bütçe ayırın.
BAŞKAN Turan Bey, buyurun
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bizimle
beraber Romanlar çok esaslı bir pozisyon aldılar, çok müreffeh
şartlarda yaşıyorlar.
BAŞKAN Beyler, Meclisi
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Söylediklerin
doğru değil.
BAŞKAN İbrahim Bey
İbrahim Bey,
sen şuraya
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Asıl yalancı
sizsiziniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ama
iftira atıyor ya, böyle bir şey olabilir mi ya!
BAŞKAN - Bir dakika, bir dakika
Sayın milletvekilleri, gelin şuraya, biz
kalkıp gidelim, Meclisi yönetin(!) Beyler, yapmayın böyle
şeyler.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Biz sizden memnunuz
Başkanım.
BAŞKAN Turan Bey, buyurun kardeşim.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın, Amerikan Başkanı Bidenın ABD Kongresine
Türkiyeye yönelik suçlamalar içeren
ulusal güvenlikle ilgili gönderdiği kararnameye ilişkin
açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Amerikan Başkanı Biden ABD Kongresine
Türkiyeyi de ilgilendiren ulusal güvenlikle ilgili bir kararname gönderdi. Bu
kararnamenin içerisinde Türkiye'nin, Amerikanın çıkarları
açısından güvenliğini tehdit eden bir ülke niteliğinde
olduğu, özellikle Suriye ve bölgede yaşanan olaylar
açısından da terörist gruplara destek verdiği, güvenliği
tehdit eder nitelikte eylemler ve işlemler yaptığı ve
sivillerin hayatını tehlikeye attığı yönünde
suçlamalar var.
10 büyükelçinin hukuka ilişkin
uyarıları karşısında kıyameti koparan iktidar
kesimine sesleniyorum: Türkiye'nin onuruyla oynayan bu kararnameye
karşı bugüne kadar neden sesiniz çıkmadı, bundan sonra çıkacak
mı? Mukabeleibilmisil ya da karşılıklılık
esasına göre, G20 zirvesinde Romada bulunmamak ya da benzeri
birtakım uygulamaları yapabilecek misiniz?
Teşekkür ediyorum.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Zafer
Sırakayanın, Türkiye-Almanya İşgücü
Anlaşmasının 60ıncı yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz,
Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşmasının 60ıncı
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Zafer
Sırakayaya aittir.
Buyurun Sayın Sırakaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) Sirkeciden tren
gider,
Evim barkım viran gider
Sirkeciden tren gider,
Vagon gider derdim gider,
Gurbet elde bir başıma,
Varım yoğum alır gider. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1961 yılında tahta bavullarla yola çıkan
insanımızı, anne ve babamızı bu mısralarla
anlatmış Şair Ali Akbaş. İkinci Dünya Savaşı
sonrası, Almanyanın istihdam ihtiyacını
karşılamak üzere, bundan tam altmış yıl önce 30 Ekim
1961 tarihinde Türkiye ile Almanya arasında bir iş gücü
anlaşması imzalanmıştır. 1961den bugüne
vatandaşlarımız, başta Almanya olmak üzere yaşadıkları
ülkeleri o ülkenin insanlarıyla birlikte inşa etmişler, ülkeye
sadece ekonomik anlamda bir katkı değil, aynı zamanda insani
yönden de zenginlik katmışlardır. Üç gün sonra 60ıncı
yılını geride bırakacak olduğumuz bu göç süreci,
inişleriyle ve çıkışlarıyla, hüzünleriyle ve
sevinçleriyle, zorluklarıyla ve umutlarıyla değerlendirdiğimizde,
genel anlamda tarihe adını yazdıracak bir başarı
öyküsüdür. Birinci nesildeki Türkiyeye kesin dönüş hayali zamanla
değişime uğramış, bugün üçüncü ve dördüncü nesilde ise
kesin kalışa dönüşmüştür. Altmış yıl önce
işçi olarak Almanyaya giden vatandaşlarımızın
çocukları ve torunları bugün hayatın her alanına
damgalarını vurarak önemli bir katkı ve değer
sağlamaktadırlar.
Sayın milletvekilleri, göç sürecinde
başarı öykülerinin yanı sıra sorunların da
yaşandığı muhakkaktır. Bunların başında
ise soydaşlarımızın Avrupada karşı
karşıya kaldığı ayrımcılık,
ırkçılık ve İslam düşmanlığı
gelmektedir. 1984ten 2020 yılındaki Hanau saldırısına
kadar son otuz altı yılda Almanyada gerçekleştirilen ve
vatandaşlarımızı hedef alan ırkçı terör
eylemlerinde 31 vatandaşımız hayatını
kaybetmiştir. Saldırıda yitirdiğimiz
vatandaşlarımıza tekrar Allahtan rahmet, ailelerine ve
yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Bugün, hâlâ, ne yazık ki bir yandan insanlar
hayatını yitirmekte diğer yandan da ibadethanelerimize ve
derneklerimize yönelik saldırılara devam edilmekte. Alman
makamlarının yaptığı açıklamalara göre
Müslümanlara ve Müslüman kurumlarına yapılan ve kayıt
altına alınan saldırıların sayısı 2019
yılında 884e; 2020 yılında ise 901e
ulaşmıştır. Gerçekleşen saldırılar
yetmezmiş gibi vatandaşlarımızın özellikle Fransa ve
Avusturyada ötekileştirici bir kimlik politikasıyla karşı
karşıya olduğunu da müşahede etmekteyiz. Özellikle yeni nesillerimizde
Türk ve Müslüman kimliğinin oluşması, korunması ve
yarınlara aktarılmasında önemli görevler üstlenen sivil toplum
kuruluşlarımızın Türkiyeyle gönül bağlarında
bulunmasından dolayı, sanki marjinal ve hatta bir suç örgütü gibi
değerlendirildiklerini üzüntüyle gözlemlemekteyiz. Altını çizmek
isterim ki yaygınlaşan bu ırkçı tutumun resmî devlet
kurumları tarafından da desteklenmesi Avrupanın geleceği
adına da endişe vericidir. Şundan hiç kimsenin şüphesi
olmasın: Biz Türkiye olarak kutsallarımıza yönelik her türlü
baskı, ayrımcılık ve insanlık dışı
muameleye karşı mücadelemizi kararlı bir şekilde
uluslararası platformlar da dâhil sürdürmeye kararlıyız.
Sayın milletvekilleri, iş gücü göçünün
60ıncı seneidevriyesinde bu sorunların yanında tabii ki
olumlu gelişmeler de yaşanmaktadır. Almanya'yı yeni vatan
edinmiş soydaşlarımız Türkiye ile Almanya arasında
köprü fonksiyonu icra etmektedirler. Almanya'daki kuruluşlarımız
pandemi döneminde âdeta maske üretim atölyelerine dönüşmüştür.
Maskelerin üretiminde fedakâr annelerimizi, dağıtımında ise
gençlerimizi üstün gayretlerinden dolayı bir kez daha Gazi Meclisimizin
kürsüsünden tebrik ediyorum.
Son yirmi yılda kurumlarımız
vasıtasıyla Almanya'daki vatandaş ve
soydaşlarımıza eğitim, din, dil, kültür ve sosyal alanlarda
geçmiştekinden daha fazla hizmet götürebilmekteyiz. Konsolosluklarımızdaki
erişim kolaylığı, seçme ve seçilme hakkı, yurt
dışı temsilciliklerinde seçim sandıklarının
kurulması, yurt dışındaki gençlerimizin organizasyonlarla
ülkemize getirilerek tarihlerini, kültürlerini, medeniyetlerini yakından
görmelerinin sağlanması soydaşlarımıza
gösterdiğimiz önem ve alakaya işaret etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ZAFER SIRAKAYA (Devamla) - Yurt
dışında yaşayan vatandaşlarına seçim
beyannamelerinde onlara dokunacak şekilde yer veren tek siyasi parti olan
AK PARTİ ve Cumhur İttifakı olarak, insanımızın
ülkemize olan aidiyet bağının gelişmesi, kendilerinin
ülkemizdeki kimi mevzuatlardan kaynaklı sorunlarının tez zamanda
giderilmesi ve haklarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde sürekli
takibinin sağlanması amacıyla daimi bir komisyonun
oluşması için çalışmalarımızı
aralıksız sürdürmeye kararlıyız.
Sözlerime son verirken, bu Gazi kürsüden bir kez
daha, yurt dışında vatan aşkıyla yanan, Türk
Bayrağını gördüğünde gözleri parlayan her bir
kardeşimizi en kalbî duygularımla selamlıyor, yüce Meclise
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline söz vereceğim.
Sayın Aksoy
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, gençlerin
istihdam sorununa ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Covid-19 salgını döneminde
bir önceki yıla göre gençlerin istihdam oranında ciddi bir düşüş
vardır. Ülkemizdeki yetersiz şartlar sebebiyle gençlerimizin
çoğu yurt dışına gitme çabasında. Neden? Çünkü
ülkemizde liyakat yoktur.
Ayrıca, ülkemizde sosyal bilim
dallarının da değeri yok. Oysa gelişmiş toplumlarda
sosyoloji, psikoloji ve felsefe gibi bilim dalları çok değerlidir.
Gençlerimiz için bu alanlarda yeni istihdam kapıları
açılmalıdır. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün de
dediği üzere: Gençliği yetiştiriniz. Onlara bilim ve kültürün
olumlu fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla
kavuşacaksınız. Özgür fikirler uygulamaya geçtiği zaman
Türk milleti yükselecektir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
3.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını
kutladığına ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Cumhuriyet, egemenliğin bir kişiden alınıp millete
verilmesidir. Cumhuriyet, hiçbir kişinin, ailenin, zümrenin
ayrıcalıklı olmadığı, herkesin eşit yurttaş
görüldüğü bir fazilettir, eşitliktir, kardeşliktir, özgürlüktür.
Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet, kula kulluk etmemektir.
Cumhuriyet adalettir, memleketin en ücra köşesinde doğup memleketin
en yüksek mevkisine gelebilmektir. Cumhuriyet, kadın-erkek
eşitliğidir. Cumhuriyet, seçebilmek ve seçilebilmektir.
Bütün bunları borçlu olduğumuz
cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyor; 2nci
yüzyılında milletimizle birlikte cumhuriyetimizi demokrasiyle
taçlandırmak için bütün gücümüzle çalışacağımıza
Gazi Meclisimizde bir kez daha söz veriyor, Cumhuriyet
Bayramımızı kutluyorum.
Doksan sekiz yıl önce Meclisten yükselen
haykırışı yineliyorum: Yaşasın cumhuriyet! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Aydemir
4.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
İspirli Muhammed Hâzık Efendiyi rahmetle andığına ve
milletvekillerini İspire davet ettiğine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) -
Başkanım, Evliya Çelebi'nin Erzurum'a dair düştüğü bir özel
not var, diyor ki: Erzurum, hasılı, ilim tahsil edilecek
diyardır. Hakikat de budur ve çok sayıda insan buradan ilim tahsil
etmiştir. Bunlardan birisi de Muhammed Hâzık Efendi'dir,
İspir'in bağrından yetişmiş bir büyük vatansever, bir
büyük mütefekkir; rahmetle anıyorum kendisini. Onun da Erzurum'a dair
ifadesi çok şahikadır, aynen şöyle söylüyor: Erzurum'un
ab-ı tabı nevbahar olsun da gör/Çeşme sâr çeşme pinhan
aşikâr olsun da gör." Hakikaten çok özel ifadeler bunlar.
İspirimiz de çok özel bir yer, siz
biliyorsunuz bunu. Panayırlar düzenliyoruz, İspir için çok özel
tanıtımlar yapıyoruz. Ben hususen, milletvekili
arkadaşlarımı, kardeşlerimi İspiri ziyarete davet
ediyorum ki oradaki dadaşların kıvamını görsünler, tanışsınlar,
mülaki olsunlar.
Bu vesileyle hepinize saygı sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın Adıgüzel
5.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordulu
fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Orduda Rüzgâr Mustafa
lakaplı vatandaş sordu Ben geçen yıl gübreyi 1.100 TLye
aldım, fındığı 26 TL'ye sattım. Şimdi, gübre
2.200 TL, fındık 26dan 23e düştü. Ben bu hesabı
anlayamadım Vekilim. dedi. Ben de Bunu gidince iktidar partisi
vekillerine sorarım. dedim. Arkadaşlar, geçen yıl 1 kilo
fındık 3,5 dolar iken şimdi nasıl 2,5 dolar oluyor? Onu
aranızda anlatacak bir matematik ya da fizik hocası varsa dinlemek
isteriz.
Çatalpınar ilçesinden Ergun Çelik amca
aradı; TMOnun Çatalpınar'da alım ofisi yok, Çamaş'ta da
yok ve fındığını Fatsaya götürmek zorunda; 400-500 TL
yol masrafı var, oraya götürüyor, bir de fındığı ezik
büzük diye geri çevriliyor, gerisin geriye dönüyor. Derhâl ilçelerdeki
birimlere alım ofisleri kurun ve vatandaşın
fındığını geri çevirmeyin. Bu ülkeye ve çiftçiye ettiğiniz
zulmün hesabını er ya da geç vereceksiniz.
BAŞKAN Sayın Arık
6.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
hayatını kaybeden kadın doğum asistanı Rümeysa
Şene Allahtan rahmet dilediğine ve Sağlık
Bakanının taziye mesajı yayınlamamış olmasına
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Rümeysa Şen 25 yaşında, Ankara
Şehir Hastanesinde kadın doğum asistanı; otuz altı
saat nöbet sonrası evine giderken trafik kazası geçiriyor ve
hayatını kaybediyor. Buradan genç meslektaşıma bir kez daha
Allahtan rahmet diliyorum, ailesine ve sağlık camiasına
başsağlığı diliyorum.
Rümeysa Şenin genç meslektaşları
Sayın Bakana Bir taziye mesajı yayınla, sağlık
camiasına bir başsağlığı dile. diyor ama
Sayın Bakan bir türlü taziye mesajı yayımlamıyor.
Neymiş efendim; bu kızın babası FETÖden tutukluymuş.
E, adam cezasını çekiyor, kızının günahı ne? Siz
değil miydiniz Melikşah Üniversitesini açarken -belediye
başkanı, grup başkan vekili, bakanı- kurdeleyi kesmek için
birbirinizle yarışan? Siz değil miydiniz ki makrubeye birlikte
kaşık sallayan? Günahtır, ayıptır,
insanlığı bu kadar da öldürmeyin. Sayın Bakan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
7.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, güvenlik
korucularının taleplerine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Vatanımızın güvenliği,
milletimizin huzur ve ferahı adına yaz kış, gece gündüz
demeden imanla ve inançla görev yapan, kahramanlık destanları yazarak
göğsümüzü kabartan, alçak teröristlerin korkulu rüyası olan, fedakâr
ve cefakâr güvenlik korucularımızın haklı talepleri
vardır. Güvenlik korucularımızın en temel beklentisi,
ailelerinin temel ihtiyaçlarını karşılayıp
çocuklarına daha iyi bir yaşam sunabilmektir. Bu noktada,
korucularımız sosyal güvencelerinin yeniden ele
alınmasını, özlük haklarının, çalışma
koşullarının ve görev tanımlarının
düzenlenmesini, ekonomik şartlarının iyileştirilip
statülerinin netleştirilmesini, yurt içi ve yurt dışı görev
ücretlerinin artırılıp korucu kanununun
çıkarılmasını beklemektedirler.
Dualarımız ve desteklerimiz daima kahraman
güvenlik korucularımızla beraberdir. Hainlere karşı
verdikleri mücadele bizleri gururlandırmaktadır. Hepsini
saygıyla ve minnetle anıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, camilerdeki
personel açığına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Diyanet İşleri Başkanlığı bugünlerde
personel almaktadır. Camilerde personel açığı vardır.
Özellikle kırsal mahallelerdeki camilerde imam yoktur. Vatandaş
camilerine imam istemektedir.
Camiler kadar Kuran kursları da çok önemlidir.
Vatandaş çocuklarını Kuran kursuna göndermek ve Kuran-ı
Kerim öğrenmesini istiyor. Diyanet İşleri
Başkanlığı bu ihtiyacı karşılamalıdır.
Aksi hâlde boşluğu bazı gruplar doldurmaktadır. Buna
fırsat vermemek gerekir. Hatta terör örgütleri de bu konuda devreye
girmektedir. Bu atamada kadın Kuran kursu öğreticisi atama kadrosu
ilan edilmemiştir. Mutlaka Kuran kurslarına atama
yapılmalıdır. Özellikle kadın Kuran kursu öğreticisi
atanmalıdır, kız çocuklarımızın Kuran-ı
Kerim öğrenmesi sağlanmalıdır. Diyanet İşleri
Başkanlığı kötü niyetli gruplara fırsat vermemelidir.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Ekinci
9.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, ORKÖY
faaliyetleri kapsamında Sivas Orman İşletme Müdürlüğü
tarafından üreticilere verilen desteklere ve cumhuriyetin 98inci
yılını kutladığına ilişkin
açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Sultan şehrimiz Sivas 17 ilçe, 7 belde, 1.234
köyüyle yerleşim birimi açısından Türkiyenin en büyük ilidir.
Bu köylerimizin 586sı orman köyüdür. ORKÖY faaliyetleri kapsamında
2003-2021 yılları arasında Sivas Orman İşletme
Müdürlüğümüz tarafından 1.977 ailemize 14 milyon 722 bin 475 TL, 2021
yılındaysa 70 köyümüzde 203 haneye 2 milyon 580 TL kredi desteği
verilmiştir. Üreticimizin her daim yanındayız, yanında
olmaya devam edeceğiz.
Bu hizmetlerde emeği geçen Tarım
Bakanımıza ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğana huzurlarınızda bir kez daha şükranlarımı
sunuyor, cumhuriyetimizin 98inci yılını kutluyor, başta
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşları ve tüm aziz
şehitlerimizi saygı, minnet, şükranla anıyor, Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Baltacı
10.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının,
Kastamonu Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde çalışan
ve otomobilinde uyuşturucu bulunan personel hakkında cezai işlem
yapılıp yapılmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemizde uyuşturucu kullanımı ne
yazık ki son on yılda yüzde 189 artmıştır,
Kastamonuda da artmaktadır. İktidara soruyorum: Kastamonu Aile ve
Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bünyesinde teknisyen
yardımcısı kadrosunda işe başlayan, il müdürlüğü
makam şoförlüğü de yapmış bir kurum personeli
hakkında, otomobilinde 500 adede yakın uyuşturucu ilaç
bulunduğu için Kastamonu Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından
tutanak tutulmuş mudur? Kastamonu Valiliği tarafından bu konuda
muhakkik ataması yapılmış mıdır? Muhakkik
raporuna göre herhangi bir cezai işlem uygulanmış
mıdır? Bu şahısla ilgili savcılığa suç
duyurusu mevcut mudur? Ve en önemlisi, bu şahsın il müdürlüğü
bünyesinde hâlen görevine devam etmesine göz yumulmakta mıdır?
BAŞKAN Sayın İlhan
11.-
Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Kırşehirin sağlık alanındaki
sorunlarına ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkürler Başkanım.
Vaka yoğunluğu en çok artan iller
arasında ne yazık ki Kırşehir ilk sıralarda yer
almaktadır. Durum böyleyken Kırşehir Devlet Hastanesinde
yaşanan doktor sorununu görmemek, ütopik vaatlerle ek hastane
başarısızlığını örtmeye çalışmak,
tüm sorumluluğu ve fedakârlığı zaten çok zor günler geçiren
sağlık çalışanlarına yüklemek doğru
değildir. Kadın doğum uzmanlığından çok
başarılı bir bölüm olan ancak son aylarda yaprak dökümü
yaşayan kardiyoloji bölümüne kadar Kırşehirin çok ama çok acil
doktor ihtiyacı bulunmaktadır. Bir ultrasona üç ay sonraya sıra
verilir mi? Vatandaş ne yapsın?
Buradan Sağlık Bakanına sesleniyorum:
Önceden çevre illerden bile hasta alan başarılı bir hastane ne
oldu da bugün doktor açığıyla karşı karşıya
kalmıştır? Kırşehirliler tedavileri için neden
diğer illere gitmek zorunda bırakılmaktadır? Lütfen, bu
soruna bir an önce çözüm bulunuz, zira sağlık hizmeti sunmak devletin
asli vazifesidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
12.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, AKPnin
yanlış tarım politikalarına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
AKP iktidarı yurt dışındaki
çiftçileri zengin etmeye devam ediyor, ülkemiz çiftçisinin ise canına
okuyor. Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçimize bu yıl, arpa taban ton
fiyatını 1.750 lira olarak açıklamıştı, yurt
dışından son ithal edilen arpa alım ihalesinde ise ton
fiyatı 3.180 liradan yapıldı. Yabancı çiftçinin
arpasına ülkemiz çiftçisinin 2 katı para ödüyoruz.
TÜİK, mayıs ayında arpa
açığımızı yüzde 6 olarak açıkladı. Ülkemizde
yıllık ortalama 7,5 milyon ton üretimimiz var,
açığımızı 450 bin ton olarak öngördü. Son alım
ihalesiyle ithal edilen arpa toplamda 2 milyon tonu geçiyor. Ekim ayında,
TÜİK yeni öngörüsünde açığın yüzde 30
olacağını belirtti. Altı ayda bu kadar öngörü
yanılgısı da TÜİKe yakışıyor! AKP'nin
yanlış politikası tarımı vuruyor, üretici ve tüketiciyi
mağdur ediyor, sorunlar giderek katlanıyor.
BAŞKAN Sayın Özgüneş
13.-
Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin,
kamu avukatlarının maaş, özlük ve statü sorunlarına
ilişkin açıklaması
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
Teşekkürler Başkan.
Kamu avukatlarının maaş, özlük ve
statü sorunları söz konusu. Daha önce, 2019da,
Cumhurbaşkanının kendilerine verdikleri bir söz var son
cümlesini okuyorum Statülerini ve özlük haklarını yeniden
düzenleyerek kamuda görev yapan avukatların sorunlarını
çözüyoruz. diye kamuoyuna deklare etmiştir. Kamuda Çalışan
Avukatlar Derneğinin talebi, diğer çalışanlarla denk bir
duruma meselenin getirilmesi. Burada birkaç tane örnek verilmiş: Polis
memuru yaklaşık 7.800 lira alıyor, mahkeme yazı işleri
müdürü 8.500e yakın, ziraat mühendisi 9.500, bakanlık uzmanı
hukukçu 10.500e yakın; kendileri de 7.400 lira
alıyorlarmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Eksik
14.-
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin,
Ağrı Dağının Korhan Yaylasının üst
kısmındaki ağaç kesimine ve Karakuyulu köylülerinin
ahırlarının hukuksuz gerekçelerle yıkılmasına
ilişkin açıklaması
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ağrı Dağının Korhan
Yaylasının üst kısmında bulunan orman bölgesinde
ağaçlar güvenlik bahanesiyle kesiliyor. Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirliye verdiğimiz soru önergesinde, Bakanlık, orman
kesiminin olduğunu doğrulamış fakat bunun
seyrekleştirme ve güvenlik gerekçeleriyle yapıldığını
yazmıştır.
Sayın Başkan, seçim bölgem
Iğdırda bulunan neredeyse tek orman alanının güvenlik
gerekçeleriyle, seyrekleştirme bahanesiyle ve görüş alanı açma
bahanesiyle yok edilmesi kabul edilemez bir durumdur. Bu, bir doğa
katliamıdır. Bölgenin oksijen kaynağı olan bu ormanın
kesilmesine derhâl son verilmelidir.
Ayrıca, yine Korhan bölgesinde Karakuyulu
köylülerine ait, yıllardır kullandıkları ahırlar
maalesef hukuksuz gerekçelerle yıkım kararı alınarak
yıktırılıyor. Bu ahırları yıkmak bölgedeki
tek geçim kaynağı olan hayvancılığa zarar vermektedir,
hayvancılığı bitirecektir. Bu yanlıştan derhâl
vazgeçilmelidir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
15.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatyada bulunan
Arslantepe Höyüğüne ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Anadolu topraklarının zengin tarihî
kültürünü yansıtan, ilk şehir devletinin kurulmasında sahne olan
Malatyamızda Arslantepe Höyüğünün UNESCO Dünya Mirası
Listesine alınmasının sevincini ülke olarak
yaşıyoruz. Bununla birlikte, Arslantepe Höyüğü çevresindeki
kamulaştırmaların bir an önce tamamlanmasını, Malatya
Arslantepe Turizm Çalıştayının gerçekleştirilmesini,
yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen fuarlarda Arslantepenin
tanıtımı için kaynak oluşturulmasını, yeni
Arslantepe Arkeoloji Müzesi projesinin yatırım programına
alınmasını Kültür ve Turizm Bakanımızdan talep ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Güneş
16.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
ulaştırma ve altyapı alanında yapılan
yatırımlara ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ iktidarlarında pek çok alanda olduğu
gibi, ulaştırma ve altyapı alanında da 22 bin kilometre
bölünmüş yol, yeni havaalanları, hızlı trenler hayata
geçirilerek tarih yazılmıştır.
Hızlı trenle halkımızı
tanıştırarak, Ankara-Eskişehir, Ankara-İstanbul,
Ankara-Konya, Ankara-Sivas olmak üzere
Ankara-İzmir hızlı tren
hattının yakın zamanda hayata geçmesi temennisiyle, bu tür
hizmetlerin hayata geçirilmesinde başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana,
Ulaştırma Bakanımıza ve emeği geçen herkese
teşekkür ederiz.
BAŞKAN Sayın Erel
17.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, evlenmek isteyen
gençlere kredi ve devlet destekleri verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Artan döviz fiyatları, toplumun her kesimini
derinden etkilediği gibi, evlenmek isteyen gençlerimizin de umudunu
kırmaya devam ediyor. Döviz fiyatlarıyla birlikte artış
gösteren mobilya, beyaz eşya ve altın fiyatları gençlerin bu
ürünlere erişiminde ciddi sıkıntıları da beraberinde
getirdi.
Sayın Cumhurbaşkanımız evlilik
yaşının ilerlediğini defaatle gündeme getirmiş ve
gençleri, orta yaşa ulaşmadan evlenme konusunda teşvik etmeye
çalışmıştır fakat gerek piyasa koşulları
gerekse gençlerin ekonomiye olan güveni evlilik yaşını
yükseltmiştir. Gelinen noktada, evlenmek isteyen gençlere gerek kredi
gerekse devlet destekleri konusunda yeni adımlar atılması
kaçınılmazdır. Bu konuda atılacak her adımı
destekleyeceğimizi belirtir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu
18.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
öğretmenlere KDVsiz ve ÖTVsiz bilgisayar hakkı verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bilgisayarlar artık eğitimin ayrılmaz
bir parçası oldu. Sadece öğrenciler değil öğretmenler de bilgisayarı
yoğun olarak kullanıyor; doğal olarak kullanılan
bilgisayarlar eskiyor, ihtiyaca cevap veremez duruma geliyor. Biz,
öğretmenlerimize KDV ve ÖTV olmadan bilgisayar hakkı verilmesini
istiyoruz. Öğretmenler bu bilgisayarları eğitim için
kullanıyor. Bir şirket aldığı araç ve gereçleri
vergiden düşüyor ama en önemli yatırım olan insana
yatırımın temel taşı olan öğretmenlerimiz,
öğrencilerine ders anlatırken kullandığı
bilgisayarlara dünya kadar vergi verecek, bu olmaz.
FATİH Projesi diye milyarları
dağıttınız; paralar yandaşlara, FETÖ'cülere gitti,
sonuçta eğitimimiz elde sıfır, ortada kaldı. AKP,
öğretmenlerimize hak ettiklerini versin. Yeter sayıda öğretmen
atamıyorsunuz, insanca yaşanacak maaş vermiyorsunuz,
yıllardır 3600 ek göstergeyi vermediniz, bari bilgisayarlarından
bu kadar vergi almayın.
BAŞKAN - Sayın Taşkın
19.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Türk Kızılayının yardım
çalışmalarına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
1868de kurulan Türk Kızılayı,
yardım ve hizmetleri karşılıksız, kamu yararına
çalışan, millî bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşumuzdur.
Kurulduğu yıldan bu yana toplumsal dayanışmayı sağlamak,
sosyal refahın gelişmesine katkıda bulunmak, yoksul ve muhtaç
insanlara barınma, beslenme ve sağlık yardımı
ulaştırmak gibi çalışmalar yapmaktadır. Afet
zamanlarında milletinin yanına ilk önce koşan Kızılay,
yüz elli üç yıldır yurt dışında da pek çok ülkede,
gıda başta olmak üzere her türlü yardım
çalışmalarını yürütmektedir. Kızılayın hayati
öneme sahip faaliyetlerinin başında kan hizmetleri gelmektedir.
Ülkemizin ihtiyacı olan kan gönüllü ve sürekli bağışlardan
Kızılay vasıtasıyla karşılanmaya
çalışılmakta olup bu vesileyle tüm
vatandaşlarımızı Kızılaya kan
bağışında bulunmaya davet ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere
20.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyamanlı tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem Adıyaman,
sarmalı tütünle birlikte Ege menşeli sözleşmeli tütün üretiminin
de yapıldığı en önemli merkezlerden biridir.
Adıyamanda tütün üreticilerimiz mazot, gübre fiyatları başta
olmak üzere gelen zamlar nedeniyle zor günler geçirmektedirler. Üreticilerimiz
zorluklara rağmen büyük bir emekle tütünlerini hasat ettiler,
satışa hazır hâle getirdiler ancak iktidarın zamları
yetmezmiş gibi bu kez de sözleşme yaptıkları özel
firmaların düşük fiyat teklifleri nedeniyle hayal
kırıklığı yaşıyorlar. Özel firmaların
çiftçilerimizin alın terini, emeğini yok sayan fiyat dayatmaları
kabul edilemez bir durumdur. Buradan ilimizde çiftçiyle sözleşme yapan
firmalara, Tütün Üst Kuruluna ve Tarım Bakanlığına
açıkça çağrıda bulunuyorum: Çiftçimizin alın terinin
karşılığını ve hakkını tam ve eksiksiz
olarak verin, çiftçimizi mağdur etmeyin, sözleşmeye uygun
davranın. Bakanlığı da görevini yapmaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Peköz
21.-
Adana Milletvekili Kemal Peközün, Konya Cihanbeylideki köylülerin mera sorununa
ilişkin açıklaması
KEMAL PEKÖZ (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Konya Cihanbeyli, Gölyazı ve Yeniceobaya bir
ziyarette bulunduk. Cihanbeyli Belediyesi, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının talimatı diye, yaklaşık olarak
altmış ve seksen yıldır köylülerin
kullandığı, yayla olarak adlandırdıkları ama
mera olan yeri kendilerine satmak istiyor. Belirledikleri rayiç bedel 4 lira 35
kuruş olmasına rağmen 22 liradan teklif ediyor, bunu
almayanların mallarını başkalarına satacağını
ileri sürüyor ve beldelik dönemlerinden kalan borçları gerekçe olarak
gösteriyor. Bu uygulamadan bir an önce vazgeçin ve rayiç bedelleri
uygulayın, aksi hâlde yoksullaştırdığınız
köylüleri sefaletle daha da yüz yüze bırakmış
olacaksınız.
BAŞKAN Sayın Toğrul
22.-
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun,
cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin açıklaması
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, gün yok ki cezaevlerinden
bir hak ihlali haberi gelmesin. Ailesi seçim bölgem Gaziantepte ikamet eden,
bir eli ve bir bacağı olmayan, yüzde 90 engelli Şaban Kaygusuz,
19 Ekim 2021 tarihinde Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinden Kayseri
Bünyan 1 No.lu T Tipi Kapalı Cezaevine güvenlik gerekçesiyle sevk edilirken
çıplak arama ve işkenceye maruz kaldığı, ailesi ve
avukatları tarafından tarafımıza iletildi. Kaygusuz,
ağır koşullar altında cezaevinde tutulmaktadır.
Çıplak aramayı reddeden Kaygusuzun gardiyanlarca vücudundaki
protezler çıkarılarak darbedildiği ifade edilmektedir. Yine,
Kaygusuzun aile bireyleri ve avukatların ifadelerine göre, çıplak
aramayı reddettiği gerekçesiyle daha önce de 5 gardiyanın
saldırısına uğradığı ve elbiselerinin
yırtılarak şiddete maruz kaldığı
bildirilmiştir. Bahsi geçen nedenlerle Meclis İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Cezaevi Alt Komisyonunun Kayseri
Bünyan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Subaşı.
23.-
Antalya Milletvekili Hasan Subaşının,
uyuşturucu sorununun hukuk nizamı içinde çözülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
HASAN SUBAŞI (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman
Soylu, muhtarlarla buluşmasında Metruk binalarda uyuşturucu
kullanılıyor; yıkın. diyor. Muhtarlar Mahkeme kararı
olanlar var. deyince Mahkeme kararı arkanızdan gelsin, gece
yıkarsınız, kim yıktı biz nereden bilelim ya!
diyebiliyor. Uyuşturucuyla mücadele tabii ki esaslı görevdir.
İnsanımızın sağlığını, huzurunu,
güvenliğini sağlamak devletin asli görevidir ama hukuk ve yargı
kararlarını yok sayma talimatı, insanımızın
sağlığı, huzuru ve güvenliği için olabilecek en vahim
tehdit ve tehlikedir. Aslolan hukuk nizamı içinde sorunları çözmek ve
hukuk devleti ilkelerini titizlikle korumak olmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Utku Bey, buyurun.
24.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin,
bireysel silahlanmaya ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Ülkemizde hızla artan bireysel silahlanma
meselesini Eskişehirimizde geçen hafta yaşanan acılar üzerinden
gündeminize getirmek isterim. Gencecik kardeşimiz Baturhan Abacı
beraber yemek yemekte olduğu yakın arkadaşı tarafından
ruhsatsız silahla öldürüldü, cenazesi tüm Eskişehirimizi yasa
boğdu. Bir gün önce yol verme meselesi yüzünden çıkan
tartışmada öğrenci dolu okul servisine ateş
açıldı, kurşunlardan biri çocuğunu okula bırakıp
evine dönmekte olan Ceylan Hanımı yaraladı.
Ülkemizde yüzde 80i ruhsatsız olmak üzere 20
milyonun üzerinde silah var. Her yıl yüzlerce yurttaşımız
bireysel silahlanma nedeniyle yaşamdan koparılıyor. Umut
Vakfı raporuna göre, sadece 2020 yılında 3.682 silahlı
olayda 2.040 kişi öldü, 3.688 kişi yaralandı. Silahın
şakası yok; evdeki, arabadaki beldeki silah öldürür. Milletin
vekilleri olarak bireysel silahlanmadaki bu kontrolsüz gidişe Dur.
demeliyiz, silahlanmayı zorlaştırıcı yasal
düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmeli, mevcut denetim
mekanizmalarını mutlaka işler hâle getirmeliyiz.
BAŞKAN Şimdi söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Buyurun.
25.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Türkmenistanın bağımsızlığının 30uncu
yıl dönümüne, kırmızı etteki fiyat artışına,
Tip 1 diyabet hastası çocukların şekerini ölçmekte
kullanılan glikoz ölçüm sensörlerinin SGK tarafından ödenmesi
gerektiğine, Kocaelinin Kartepe ilçesine
bağlı Derbent Mahallesinin ulaşım problemine, Muşun
sağlık alanındaki sorunlarına ve Kamu Denetçiliği
Kurumuna yapılan başvuruların ekonomideki kötü
gidişatın ve yardımların yetersizliğinin göstergesi
olduğuna ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İYİ Parti Grup
Başkan Vekili Lütfü Türkkan ben, Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Türkkan, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; otuz yıl önce, bugün, 27 Ekim 1991de, dost
ve kardeş ülke Türkmenistan devleti
bağımsızlığını ilan etti. Ebediyen
bağımsız ve hür olması temennisiyle kardeş
Türkmenistanın bağımsızlığını tebrik
ediyorum.
Kırmızı ete gelen zamları takip
ediyor musunuz, bilmiyorum; kasaba kendiniz gider misiniz, onu da bilmiyorum
ama hakikaten önüne geçilemiyor. Bu masalların kurumu var, TÜİK.
TÜİKe göre bile kırmızı etin fiyatı son bir
yılda yüzde 25 artmış. Kırmızı et artık ayda
yılda bir kez evlere alınabiliyor. Sayın Meral Akşenerle
yaptığımız yurt gezilerinde, Sayın Akşenerin
Bir haftada ne kadar et alıyorsunuz? sorusuna genellikle şu cevapla
karşılaşıyoruz: Kurban Bayramından Kurban
Bayramına. Bunu söyleyen işsiz veya bunu söyleyen emekli
değil, esnaf. Onların bile proteine ulaşmakta ne kadar zorluk
çektiğini belli etmek için söylüyorum. Dana eti bir yıl içerisinde 52
liradan 65 liraya yükselmiş, bu da o marketlerde satılan, kasaplarda
çok daha pahalı; 62 liraydı geçen sene kuşbaşı et, bu
sene 80 liraya yükselmiş; kıyma 76 liraya yükselmiş, 52
liraydı geçen sene, yüzde 50den fazla. Üretici para kazanıyor mu? O
da para kazanamıyor. Üretici de hayvanlarını kesiyor, daha
buzağıyken satmaya çalışıyor çünkü yem
fiyatını karşılamıyor sattığı fiyat,
daha da zora giriyor yani çiftçi memnun değil, tüketici memnun değil.
Yirmi yılda çok bağırarak çağırarak yönettiğiniz
bu ülkede insanları et yiyemez hâle getirdiniz, insanlar et yiyemiyor, et.
Bunun tek çözümü var, üretimi artırmak, üretimi artırırken de
sübvanse etmek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bunun için de tarım
girdi maliyetlerinin mutlaka ve mutlaka düşmesi gerekiyor.
Çocuklar var Tip 1 diyabet
hastalığına yakalanmış, ufak çocuklar bunlar.
Bunların şekerlerini ölçmek için parmaklarına çok sık bir
şekilde, bazen günde 6-7 defa iğne
batırıldığı oluyor. Yani 8 yaşında, 10
yaşında, 15 yaşındaki bir çocuğunun
parmağının günde 8-10 defa o iğneyle delindiğini
düşünün, çok acı veriyor onlara, çocukların psikolojileri de
bozuluyor. Bunun yerine glikoz ölçüm sensörleri var yani çocukların
parmağı delinmeden bunu ölçebilecek. Sosyal Güvenlik Kurumu bu glikoz
ölçüm sensörlerine ödenen parayı Ödemiyorum. diyor, ayda 1.000-1.500
lira gibi bir para. Böyle rahatsız olan bir çocuğunuz olduğunu
düşünün, imkânlarınızın yetmediğini düşünün; o
çocuğun parmağını her gün 6-7 defa bir iğneyle
deleceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biraz bunları
düşünürken evlatlarınızın, torunlarınızın,
kardeşlerinizin, yeğenlerinizin böyle bir durumda
olacağını düşünün vicdanlarınızla. Bir zamanlar
vicdanlı diye çıktığınız o yol var ya, o yolda
yere düşürdüklerinizi, terk ettiğiniz o vicdanlarınızı
bir daha geri çağırın; bunları düşünün diye
söylüyorum. Sosyal Güvenlik Bakanı da inşallah bu dediklerimizi
duyar.
Kocaelide, Ankara-İstanbul yüksek
hızlı tren hattı yaptınız ama her gün bu treni
kullanan insanları da mağdur ettiniz. Niye biliyor musunuz? Daha önce
Kartepe Derbentte yüzlerce insanın kullandığı Derbent Tren
İstasyonunu yeni trenlere uyumlu değil diye kapattınız.
Yüz binlerce lira harcadınız, yeni bir peron yaptınız ama
onu da atıl bıraktınız. Derbentte bu yolu kullanan
binlerce öğrenci var yani bu çocuklar -liseye, üniversiteye giden
çocuklar- İzmite, Adapazarına, İstanbula gidip gelmek için bu
trenleri kullanıyorlar. Özellikle kız öğrencilerin yoğun
olduğu Derbentte güvenli ulaşımını sağlamak çok
önemli bu evlatların.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başka istasyon
olmadığı için de çevre mahallelerden gelen binlerce
vatandaşımız var; bu insanlara eziyet etmeyin, hizmet edin
istiyorum.
Bir de Muştan söz etmek istiyorum, Samet
Karakuş bizi duyuyorsa onun memleketi Muş'tan söz etmek istiyorum.
Muş'ta en önemli sıkıntı, hastaların bazı
sıkıntılar nedeniyle başka illere sevk edilmesi. Ne bu
sıkıntılar? İlgili branş hekimlerinin eksikliği,
tıbbi cihaz ve donanım eksikliği, hekim ve tıbbi cihaz
konusundaki yetersizlikler nedeniyle hastaların kendi isteği üzerine
sevk istemesi. Muş ve ilçelerinde devlet hastanelerindeki durumdan örnek
vermek istiyorum. Örneğin, Bulanık Devlet Hastanesinde kulak burun
boğaz doktoru yok, kadın doğum doktoru yok, ortopedi doktoru
yok, kardiyoloji doktoru yok, üroloji doktoru yok. Hasköy Devlet Hastanesinde
branş doktorları yok, sadece acil ve aile hekimi var. Korkut Devlet
Hastanesinde sadece dahiliye doktoru ve aile hekimi var, diğer
branşların hiçbirinde doktor yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, bunları söylemezsem Samet Bey çok üzülür, o yüzden
tamamlamak zorundayım, kusura bakmayın.
Malazgirt Devlet Hastanesinde kulak burun
boğaz, kadın doğum, dahiliye, üroloji, kardiyoloji
branşlarının hiçbirinde doktor yok. Varto Devlet Hastanesinde
genel cerrah, kulak burun boğaz, üroloji, kardiyoloji bölüm
doktorları da yok. Sağlık Bakanlığı, umarım
en kısa zamanda Anadolu'nun güzel ili Muş ve ilçelerindeki bu
eksikliği tamamlar.
Sayın Başkanım, biz, bugün Kamu
Denetçiliği Kurumu Raporunu görüşeceğiz. Kamu Denetçiliği
Kurumu Raporunu görüşeceğiz, oylamayacağız ama burada
birkaç rakam vermek istiyorum size. Kamu Denetçiliği Kurumuna 2020
yılında 90.209 başvuru yapılmış, bunun 70.440ı
salgın döneminde yetersiz destek kredileriyle alakalı. Yani Destek
verdik. diye bağırıyorsunuz ya, 70.440 kişi Kamu
Denetçiliği Kurumuna başvurmuş toplamda, bu yetmiyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, bir dakika veriyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) -
veya Bize
ulaşmadı. diyorlar. Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan
geçen yıl 21 bin olan başvuru bu sene 90 bine ulaşmış.
Başvuruların konuları değerlendirildiğinde nasıl,
biliyor musunuz? Yüzde 80,28i ekonomi, maliye ve vergi alanında. Ya, bu
ne demek, biliyor musunuz? Ekonomi kötüye gidiyor, alım gücü
azalıyor, salgın sürecinde yapılan yardımlar yetersiz
kalmış, insanlar son çare buralara başvurmuş. Bu rapor
sadece görüşüleceği için, oylanmayacağı için onu belirtmek
istedim. Geçen sene 860 tane tavsiye kararı almış Kamu
Denetçiliği Kurumu, bu sene 68.128 tavsiye kararı almış ama
tavsiye kararı verdiği kurumların hiçbiri de bunları
uygulamamış. Yani Kamu Denetçiliği Kurumu Raporunu
konuşuyoruz; bunlara bir görev vermişiz, görev yapmalarına
fırsat vermiyorsunuz. Bunu belirtmek istedim.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akçay, buyurun.
26.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramını kutladığına, Türkmenistanın bağımsızlığının
30uncu yıl dönümüne ve serbest dalışta dünya rekoru kıran
millî sporcumuz Şahika Ercümeni tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İki gün sonra, 29 Ekim 2021de istiklal ve
istikbal mücadelemizin şanlı neticesi olan Türkiye Cumhuriyetimizin
98inci kuruluş yıl dönümünü gururla, coşkuyla ve heyecanla
kutlayacağız.
Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşıyla millî
bağımsızlık ve millî egemenlik yolunda yedi düvele
karşı mücadele eden Türk milletinin irade ve
kararlılığının tüm dünyaya ilanıdır.
Cumhuriyetin kilometre taşları Amasyada, Erzurum ve Sivas
Kongrelerinde döşenmiş, 23 Nisan 1920de millî egemenliğin
hâkim kılınmasıyla önemli bir merhale
kazanmıştır. 29 Ekim 1923te Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde
Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiş, Türk milletini devletsiz bırakma
projelerine bel bağlayan işgalcilere ve onların yerli
uşaklarına gereken cevap verilmiştir.
Cumhuriyet, Türk devlet felsefesinin asırlar
boyunca elde ettiği birikimin bir neticesidir. Cumhuriyetin belirleyici
özelliği millet egemenliğine dayanması ve demokrasiyi
benimsemesidir. Türk milleti cumhuriyetin ilanıyla tarihî sözünü
söylemiştir, bu sözden geri dönüş yoktur. Millî birlik ve
beraberliğimizin, zaferlerimizin simgesi cumhuriyetimiz ilelebet var
olacaktır.
Türk milletinin 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramını kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere İstiklal Savaşımızın aziz
kahramanlarını, kurucu kadrolarını, bütün şehit ve
gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum.
Sayın Başkan, bugün, dost ve kardeş
ülke Türkmenistanın bağımsızlığının
30uncu yıl dönümü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkmenistan, 27 Ekim
1991den itibaren bağımsızlığını
pekiştirecek adımları cesaretle ve kararlılıkla
atmış, uluslararası politikadaki daimî tarafsızlık
statüsüyle dünya kamuoyunun saygısını
kazanmıştır.
Türkiye, Türkmenistanın
bağımsızlığını tanıyan ilk ülkedir. Türkiye-Türkmenistan
ilişkileri dün olduğu gibi bugün de her iki ülke için büyük önem arz
etmektedir. Türkmenistanın 12 Kasım 2021de İstanbulda
gerçekleştirilecek olan 8inci Türk Dili Konuşan Ülkeler
İşbirliği Konseyi yani Türk Konseyi Zirvesine gözlemci
statüsüyle katılma kararı alması önemli bir adımdır.
Türkmenistanın Dilde, fikirde, işte
birlik şiarıyla önümüzdeki dönemlerde Türk Konseyine üye olarak
katılması temennimizdir. Ezelî ve ebedî Türkiye-Türkmenistan
dostluğu ve kardeşliğinin ekonomik, kültürel ve siyasi ilişkilerle
daha da gelişeceğine inanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu vesileyle,
Türkmenistanın bağımsızlığının 30uncu
yıl dönümünü kutluyor, selam ve sevgilerimizi iletiyoruz.
Sayın Başkan, 26 Ekim 2021de,
Antalya'nın Kaş ilçesinde, millî sporcumuz Şahika Ercümen,
paletsiz değişken ağırlık kategorisinde, tek nefeste
iki dakika elli üç saniyede 100 metreye dalarak dünya rekoru
kırmıştır. Millî sporcumuz rekor başarısını
cumhuriyetimizin 98inci yılına ve kahraman Mehmetçiklerimize armağan
ederek hepimizi gururlandırmıştır. Sporcumuzu tebrik
ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç
27.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, KESKin taleplerine; bütçe görüşmelerini sendikalar, meslek
birlikleri ve sivil toplum kuruluşlarının izleyebilmesi
gerektiğine; açlık ve yoksulluk
sınırı verilerine, cezaevlerinde yaşanan sorunlara, Kürtçe
düşmanlığının cezaevlerine de
yansıdığına ve iktidarın Kürtler neden cezaevinde?
sorusuna cevap vermediğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Kamu Emekçileri
Sendikaları Konfederasyonu (KESK) var, biliyorsunuz. KESK Eş Genel
Başkanı Sayın Mehmet Bozgeyik ve beraberindeki bir heyet bugün
bizleri ziyaret ettiler ve bütçeyle ilgili görüşlerini ve taleplerini dile
getirdiler. Çok önemli. KESK, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu
yani kamu alanında çalışanların örgütlendiği bir yer,
dün bir basın toplantısı yaparak bütçeyle ilgili
görüşlerini açıklamışlar ve bu basın
toplantısında uzunca bir metin var, tabii ki ben bunun hepsini
okuyamam fakat bir iki noktaya değinmek istiyorum.
KESK Eş Genel Başkanı Bozgeyik:
Bizim cebimizden alıp işverenlere, patronlara, yandaş
müteahhitlere teşvik, prim desteği, hazine garantisi, faiz olarak
aktarmayı, savunma ve güvenlik adıyla savaş
harcamalarını artırmayı temel alan bu bütçeyi kabul
etmiyoruz. diyor. Dar gelirlilerin, ücretli kesimlerin salgından
korunarak nefes almasını ve insanca bir yaşam sürmesini
sağlayacak, emekten, halktan, barıştan ve ekolojiden yana bir
bütçe istiyoruz. diyor. Devam ediyorlar açıklamalarına, her yıl
gittikçe artarak âdeta bütçeyi yutan bir kara deliğe dönen vergi
harcamasına değiniyorlar ve 2022 bütçesinde vergi harcaması adı
altında tam 336 milyar Türk lirasından muafiyet, istisna, indirim ve
teşviklerle vazgeçilmektedir. Söz konusu muafiyet, istisna, indirim ve
teşviklerden ağırlıklı olarak sermaye, patronlar
yararlanmaktadır. diyor Bozgeyik ve 13 talepte topladıkları bir
basın toplantısı var.
Şimdi, neden bunu burada söylüyorum? KESKin
reklamını yapmak için değil şüphesiz. Kamu Emekçileri
Sendikaları Konfederasyonu Eş Genel Başkanı ve
beraberindeki heyet diyor ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) KESK heyeti
diyor ki: 2022 bütçesi konuşuluyor Mecliste, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
evet fakat bu bütçe görüşmelerini ne sendikalar ne meslek birlikleri ne
konuya ilgili olan sivil toplum kuruluşları izleyemiyor yani
bırakın orada söz alıp iki çift laf etmeyi, izlemeleri bile
mümkün değil. Bu konuda taleplerimiz oldu, yine reddedildi.
Peki, 2022 bütçesinden en fazla etkilenenlerin bu
bütçe görüşmelerinde kimin, ne dediğini, ne konuştuğunu, ne
savunduğunu izlemelerini bile sağlayamayan bir Meclisle, Plan ve
Bütçe Komisyonuyla karşı karşıyayız. Bu nedenle
bunları dile getiriyorum. Neden bütçe görüşmelerini bu konunun
birinci dereceden muhatabı olan sendikalar, meslek birlikleri ve sivil
toplum kuruluşları izleyemez de ancak dışarıda
basın toplantısı yaparlar ve görüşlerini açıklamaya
çalışırlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Buna bir kez
daha işaret etmek istiyorum ve KESK heyetinin taleplerini buradan dile
getirmek istedim bu nedenle. Bu sorunun çözümünü yıllardır, her
yıl bütçe görüşmeleri
başladığında biz bir kez daha talep ederiz ve bir kez daha
reddedilir bu ama işte, bu bir bütçe yapma
anlayışıdır, bütçeyi halktan kaçırma
anlayışıdır; bunun sonucunda böyle bir durumla
karşı karşıya kalındığını
biliyoruz.
Şimdi, bütçeyi konuşuyoruz da bakın,
memlekette açlık ve yoksulluk sınırı verileri
açıklanıyor zaman zaman sendikalar ve ilgili kuruluşlar
tarafından. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu, içinde
bulunduğumuz ekim ayında 4 kişilik bir ailenin yoksulluk
sınırının ilk kez 10 bin Türk lirasını
aştığını açıkladı, 10 bin Türk lirası
yoksulluk sınırı 4 kişilik bir ailede. Aynı rapora
göre, ekim ayında 4 kişilik bir ailenin açlık
sınırı 3.093 Türk lirasına yükselmiş vaziyette.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani asgari
ücretin üstünde bir rakamdan söz ediyoruz. Türkiyede 10 milyonun üzerinde
işçi ve ailesi açlık sınırının altında
yaşıyor ve bir yaşam mücadelesi veriyor. Hakikaten hayatın
olağan akışına ters. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de bu
konuda bir karar vermiş ve demiş ki: Vasıflı bir
işçinin büyükşehirlerde asgari ücretle yaşaması
hayatın olağan akışına terstir. Yani hukuk bile
artık bu konuda bir karar vermiş ama iktidar, maşallah, bu
konuda hep pembe tablolar çizmekten vazgeçmiyor. Biliyorsunuz Her evde 2-3
tane telefon var, her evde 1-2 tane araba var, bir de kapıcının
bile arabası var. diyen bir iktidar zihniyetiyle karşı
karşıyayız. Bu ülkede işçileri, emekçileri,
yoksulları, emeklileri, engellileri, kadınları, gençleri
düşünmeden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun
toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Toparlıyorum.
akıllarında fikirlerinde sadece
sermayenin ve 5li çete holdinginin olduğu bir iktidarla karşı
karşıya olduğumuzu bir kez daha vurgulamış
olalım.
Son bir noktaya değinmek istiyorum kısaca.
Hep söylüyoruz, cezaevlerinde büyük sorunlar yaşanıyor.
Cezaevlerinden mektuplar geliyor, avukatlar, aileler arıyor; insan
hakları kurumlarına ve gerekli bütün kurumlara, bakanlıklara,
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna bu
şikâyetleri iletiyoruz, iletmeye de devam edeceğiz. Gerçekten büyük
ihlaller var, büyük hukuksuzluklar var. İnsan haklarının bu
kadar ihlal edildiği cezaevleri dönemini biz bir de 12 Eylül darbesinden
sonra görmüştük, 1980den sonra.
Bakın, Kürtçe düşmanlığı
cezaevlerine de yansıyor. Ya, Balıkesir Bandırma T Tipi
Cezaevinde tutukluya ailesi Kürtçe antoloji kitabı gönderiyor, Kürtçe diye
antoloji kitabına el konuluyor. Nasıl bir düşmanlık bu ya,
nasıl bir şey? Bir de bu iktidar diyordu ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Efendim, son cümlemi
söyleyeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Bu
iktidarın yaptığı en büyük reform, cezaevlerinde Kürtler
anneleriyle Kürtçe konuşabiliyor. Yani Kürtler neden cezaevinde?
sorusuna cevap değil de Kürtler cezaevlerinde Kürtçe konuşabiliyor.
diyorlardı. Yani antoloji kitabı bile verilmiyor, böyle cezaevi
yönetimleriyle karşı karşıyayız.
E, sormuşlar Adalet Bakanına Hukuk
fakültelerine dekan olarak veterinerlerin atanmasından rahatsız
mısınız? diye, Vallahi çok rahatsızım. demiş.
Hakikaten iyi demiş, hukuk fakültelerine dekan olarak veteriner atayan
zihniyet, işte, cezaevlerine de böyle davranan bir zihniyettir. Bunu da
söylemiş olalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
28.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramını kutladığına, Türkmenistanın
bağımsızlığının 30uncu yıl dönümüne,
çevre aktivisti ressam Gökçe Erhanın evini yakanların bir an önce
ortaya çıkarılıp cezalandırılmasının
takipçisi olacaklarına, Atatürk isminin Endonezyada bazı caddelere
verilecek olmasına Endonezyadaki İslamcı grupların tepki
göstermesine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi UKOME
toplantılarında ret oyu kullananların hepsinin AK PARTİ
Hükûmetinin atadığı bürokratlar olduğuna ve taksi zulmünün
bitmesi için yarınki toplantıda bir kez daha hayır oyu
vermemeleri yönünde kendilerine çağrıda bulunduklarına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yarın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu çalışmayacak. Bu vesileyle, 98inci
yılını cuma günü kutlayacağımız kimsesizlerin
kimsesi cumhuriyetimize giden süreçte, başta Mustafa Kemal Atatürkü,
kurucularımızı ve Kurtuluş Savaşında
canlarını veren asker, sivil tüm vatandaşlarımızı,
tüm şehitlerimizi saygıyla, minnetle, rahmetle anıyoruz.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken bu cumhuriyeti demokrasiyle
taçlandıracağımızın, yirmi yıla yaklaşan
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında kangrenleşen tüm
sorunlara bir çözüm önerimizin olduğunun da altını çiziyoruz.
Sayın Başkan, Türkmenistanın
bağımsızlığını
kazanışının 30uncu yılını kutluyor ve
Türkmenistana selamlarımızı, sevgilerimizi iletiyoruz.
Sayın Başkan, Trabzon Sürmenede ressam
Gökçe Erhanın deniz ekosistemini tehdit eden birtakım balık
çiftliklerine karşı bir basın açıklamasına
hazırlandığı sırada, bu basın
açıklamasına saatler kala evi yakıldı. Bir çevre
aktivistine karşı yapılan bu eylemi kınıyoruz.
Sorumluların bir an önce ortaya çıkarılıp
cezalandırılmasının takipçisi
olacağımızı ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkanım, bundan on beş
gün önce Ankarada Endonezya Dışişleri Bakanıyla bir
basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlu, dostluğumuzun nişanesi olarak
büyükelçiliklerimizin olduğu caddelere her iki ülkenin ilk
cumhurbaşkanlarının isminin verileceğini
açıklamıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ankarada Sukarno, Cakartada
da Atatürkümüzün ismi büyükelçiliklerimizin bulunduğu caddelere
verilecekti. Biz bunu, Cumhuriyet Halk Partisi olarak büyük bir memnuniyetle
takip ettik. Atatürk isminin Endonezyada kendisini İslamcı olarak
tanımlayan bazı grupların tepkisini çektiği ve bu konuda
bir geri adım atılabileceği ifade ediliyor. Buradan, bu
tutanakları takip edip yarın öğleye kadar kriptosunu yazıp
Cakarta'ya yollayacak Endonezya Büyükelçiliğindeki uzman arkadaşa
sesleniyoruz: İyi yaz kardeşim, Cakarta iyi okusun, Türkiyeyi
yapılacak ilk seçimden sonra yönetecek iktidar partisi olarak bu
gelişmeleri yakından takip ediyoruz, Atatürkün isminden imtina
edenlerle önümüzdeki dönem diplomatik ilişkilerimiz ona göre
sürdürülecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, son olarak şunu ifade
etmek isterim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika, buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
yarın İstanbulda UKOME toplantısı var. Ulaşım
Koordinasyon Merkezi, Ekrem İmamoğlu seçilene kadar 10 merkezî
yönetim temsilcisi, 1 Taksiciler Odası Başkanı, 11
büyükşehir temsilcisiyle karar alıyordu, eşitlik durumunda
Büyükşehir Belediye Başkanının dediği karar
uygulanıyordu. Ekrem İmamoğlu İstanbul'da iktidara
geldikten, belediye başkanlığını kazandıktan
sonra UKOME'nin yapısı değiştirildi ve 5 tane daha
bakanlık temsilcisi getirildi. Bu UKOME, 9 keredir İstanbuldaki
17.395 taksiye ilave gelecek 5 bin taksiden ilk bininin iznini iptal ediyor ve
onaylamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstanbul 6 milyon
kişiyken kaç taksi hizmet ediyorsa 16 milyon olduğunda da o kadar
taksi yeter. diyorlar, belli bir çıkar çevresinin çıkarını
koruyorlar ve İstanbullulara çile çektiriyorlar. Herkes yaşıyor
ve biliyor ki İstanbulda taksiye erişmek, boş taksi bulmak
imkânsız. Ekrem Başkanın İstanbullular için
yaptığı bu işe 5 bakanlık temsilcisi her seferinde
Hayır. diyor, 9 kez Hayır. dediler, yarın 10uncu kez
Hayır. derlerse bu kişileri ve bunlara talimatı veren saray
rejimini bütün İstanbullulara şikâyet edeceğiz. Karanlıkta,
elinde çocuğu ateşli, hastaneye gidecek, bekleyen bir baba, bunun
partisi olmaz; yolda yürürken arkadan yaklaşan birinden tedirgin olup, bir
taksiye atlayıp uzaklaşmak isteyen bir kadın, bunun partisi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aceleyle, geciktiği
sınavına yetişmek isteyen öğrencinin el
kaldırdığında durmayan taksi, bunun partisi yok.
İstanbulluya zulmedenlerin, UKOMEde ret oyu kullananların hepsi AK
PARTİ Hükûmetinin atadığı bürokratlardır.
İstanbullular, UKOME toplantısında, size zulmedilsin diye,
İstanbulluların burnundan gelsin diye ret oyu verdirten AK
PARTİyi şikâyet ediyoruz. Buradan çağrımızdır:
Taksi zulmünün bitmesi için yarınki toplantıda bir kez daha
hayır oyu vermesinler, İstanbulluya yapılan zulüm, yeter
artık. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
29.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, 29
Ekim Cumhuriyet Bayramını kutladığına,
Türkmenistanın bağımsızlığının 30uncu
yıl dönümüne, Romanların ve Kürtlerin tamamını işsiz
diye tanımlamanın bölücülük ve ayrımcılık
olduğuna, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre suç işleyenlerin
tutuklu ya da hükümlü olduğuna ve Manisa Milletvekili Özgür Özeli
Endonezya Büyükelçisine gösterdiği tepkinin yüzde 1ini Atatürkün
isminden rahatsız olan kendi il başkanlarına göstermesi
durumunda tebrik edeceğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Yarın idrak edeceğimiz, 29 Ekim günü idrak
edeceğimiz -cuma günü- Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 98inci
yılını tebrik ediyorum. Ülkemizin Kurtuluş Savaşı
vererek bugünlere gelmesinde, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,
silah arkadaşlarına, atalarımıza şükranlarımızı
iletiyorum.
Bugün yine Türkmenistanın
bağımsızlığının 30uncu yılı. Tüm
Türkmenistanlı kardeşlerimizin
bağımsızlıklarını tebrik ediyor, nice 30uncu
yıllara ulaşmalarını temenni ediyoruz.
Biraz önce gündem dışı yapılan
konuşmalar maalesef çok üzücü şekilde bir aidiyetçilik,
ayrılıkçılık, bölücülük olarak tanımlanabilecek,
hissettirecek söylemler içeriyor. Herkesin aidiyeti farklı olabilir ama
bizim esas kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır.
Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan herkes bu çatı altında
eşit ve aynı şartlar altında ilgi görür. Kalkmış
birisi Romanlara şöyle yapılıyor, Kürtlere böyle
yapılıyor. Onlardan şu kadar işsiz sayısı fazla
Bakın, Türkiyede Eylül 2021 itibarıyla -yuvarlak söylüyorum-
işsizlik oranı, genel işsizlik oranı yüzde 13. Bunun içinde
Kürt de var, Türk de var, Çerkez de var, Laz da var, Arap da var, Roman da var,
Türkiyede yaşayan kimse o kadar var. Ama bu yüzde 13te, Romanların
tamamını işsiz diye görmek, Kürtlerin tamamını
işsiz diye tanımlamak tamamen bölücülüktür,
ayrımcılıktır.
HABİP EKSİK (Iğdır) Hepsini
güvenlik soruşturmalarıyla eliyorlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O heyecanla,
kürsü heyecanıyla bir şeyler söylenebilir ama bir milletvekili
kürsüye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
çıktığı an bir milletvekili edası içerisinde, ona
yakışır çerçevede konuşmalarını yapması
gerekir, ciddi olması gerekir.
Yine, bir milletvekili arkadaşımız
Kürtler niye hapiste? Arkadaş, Türkiyede eğer hapiste yatan
binlerce insan varsa bunların ırkı olmaz, alt kimliği
olmaz, üst kimliği olmaz, suç işleyen kimse hapistedir. Türkiye
Cumhuriyeti kanunlarına göre suç tanımlanan işlemleri yapanlar
ya tutukludur ya hükümlüdür. Bu Kürt hapiste. diye, Bu Roman burada. diye
ifade etmek maalesef Türk vatandaşlığının kendisine
verdiği tanımlamaları hakkıyla yerine getirmemek ve
anlayamamak demektir.
Öbür taraftan, Sayın Özel önemli bir şey
söyledi; Cakartada Gazi Mustafa Kemal Atatürkün isminin konulması çok
önemli. Uyarıyı da yaptı Endonezyanın Ankara
Büyükelçisine.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama önce
şunu söyleyeyim: Senin il başkanın Atatürk adından
rahatsız. Endonezya Büyükelçisine gösterdiğin tepkinin yüzde 1ini
göster, seni tebrik ediyorum ama onu yapamıyorsunuz, onu
gösteremiyorsunuz. Çünkü beyefendi kulaklarınızı çeker.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel
30.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Romanlarla ilgili kısım Özcan Purçuya atfen olduğuna göre
şöyle söyleyelim: Her türlü eşitsizlikte,
ayrımcılıkta, nefret suçunda kişinin beyanı son derece
esastır. Burada milyonlarca kişi var ve diyorlar ki: Biz hak
ettiğimiz gibi barınamıyoruz, beslenemiyoruz ve
yaşayamıyoruz. Türkiye Cumhuriyetinde bir grup bunu söylüyorsa bu
Meclisin yapması gereken bunu ciddiye almaktır, reddetmek değil.
Reddedenler, inkâr edenler sorunun sebebidirler, çözümü olamazlar. O yüzden
zaten önümüzdeki seçimlerde millet iktidarı değiştirmeye karar
verdi.
Gelelim diğer hususa. İl
başkanından kasıt, anladığım kadarıyla,
Canan Hanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Açık ve
net, ben ismini söylemek istemiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ak troller, Canan
Hanımın bir konuşmasındaki bir kısmı alıp
kullandılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Diyorlar ki: Canan
Kaftancıoğlu Atatürk ismini kullanmak istemiyormuş. Ben kendi
hesabımdan paylaştım, o konuşmadan dört gün önce
-konuşma 9 Eylül, o 5 Eylül günü- 23 kez -4ü Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere- Atatürkü anlatan bir panelde Atatürk ismini kullanmış,
Halk TV tarafından da yayınlanmış. Canan
Kaftancıoğlu değil, Cumhuriyet Halk Partisinin herhangi bir üyesinin
Atatürk kelimesinden bırakın rahatsızlık duymayı,
Atatürke minneti benden eksikse ben onu partilim de kabul etmem, Türkiye
Cumhuriyetine yakışır bir vatandaş da kabul etmem, nokta.
(CHP sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, izin verirseniz bir ilave yapmak istiyorum.
BAŞKAN Bunu devam ettirelim mi şimdi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben cevap
vermek adına değil, eksik kalan bir durum var, izin verirseniz onu
söylemek istiyorum.
BAŞKAN Peki, önce Sayın Oluça söz
veriyorum.
Sayın Oluç, buyurun.
31.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Elitaşa bir iki hatırlatma
yapmak istiyorum. Tabii, bu konuyu bütçe geldiği zaman daha çok
tartışacağız, hani, onun için uzatmayacağım ama
bakın Türkiyenin en yoksul kentleri hangi kentlerdir? diye
sıralama yaptığınızda neresi olduğunu ben size
söyleyeyim
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) PKKnın
tehlikesi altında kalan kentler, PKK tehdidi altında olan kentler.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yok,
bakın, öyle değil, öyle değil, hamaset yapmayın Sayın
Elitaş, siz ekonomiyle ilgili bir insansınız. Türkiyede
bölgesel eşitsizlik denilen şey çok açık ve net; yıllardan
beri, onlarca yıldan beri süren bir şeydir. Ağrısı,
Diyarbakırı, Şırnakı, Hakkârisi, Siirti, saymakla
bitmez; en yoksul iller hep bunlardır. Bakın TÜİK verilerine ya,
bana değil, TÜİK verilerine bakın, işsizliğin en çok
olduğu iller yine bunlardır. TÜİK verilerine bakın,
yatırımların en az olduğu iller yine bunlardır.
TÜİK verilerine bakın, ben bunu ezbere söylemiyorum. Ama bu
tartışmayı bütçe geldiğinde çok daha yoğun
yaparız, sizin dediğiniz gibi değil, bunun
ayrımcılıkla, bölücülükle bir alakası yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bu mevzu, uzun mevzu
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir ekonomik
durumla ilgili bir laf ediliyor siz bunu bambaşka bir yere çekiyorsunuz.
Yani Türkiyede bölgesel eşitsizliğin olduğunu
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hapishaneler
diyorsunuz, hapishaneler.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
ve sizin
Güneydoğu ve Doğu Anadolu diye tarif ettiğiniz bölgenin bölgesel
eşitsizlikte 1inci sırada yer aldığını yani bunu
lise talebesine sorsanız bilir, siz bunu reddediyorsunuz; hayret bir
şey.
İkincisi, ya esprili bir şey söyledim -onu
da tam, demek ki belki ben anlatamadım, hadi kabahat bende olsun- Siz
iktidar olarak övünüyorsunuz ya Kürtlere her türlü hakkı verdik. diye,
1inci sıraya da şunu yazdınız ya: Kürtler cezaevinde
analarıyla Kürtçe konuşabiliyor. diye, ben de Ya tamam da Kürtler
niye cezaevinde? diye sormak gerekir. dedim, bunu bir espri olarak söyledim.
Ama bak Suç işleyen herkes hapiste. diyorsunuz, siyasi rehineleriniz var
sizin, hiçbir suçları yok, rehine olarak onları hapiste tutuyorsunuz,
hepsi bizim üyelerimiz, milletvekillerimiz, eş
başkanlarımız ve belediye eş
başkanlarımızdır Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş, cevap içinde
esasında.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, cevap vermek değil de bir konuyu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
32.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
İzmir Milletvekili Özcan Purçunun yaptığı gündem
dışı konuşması ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biraz önceki
ekonomik verilerden farklı şeyler ortaya çıkar, tutanaklar
okunurken Ya, bu, böyle bir rakam söylemiş ama bu konunun
muhatapları cevap vermemiş. diye bir ifade olur, o yanlış
olur.
2021 yılının ikinci çeyrek verilerine
göre Türkiyedeki iş gücüne katılım oranı yüzde 68,5 erkek,
yüzde 31,5 kadın şeklinde ama kürsüdeki konuşmacı yüzde
Sayın Özel önemli bir şey söyledi. Biz
belki görmemiş olabiliriz, duymamış olabiliriz ama hep gündeme
getiriliyor; sizin il başkanınız Atatürk adından
rahatsız diye biliyor millet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ya, yeter artık, ne il
başkanı?
ORHAN SÜMER (Adana) Başkanım,
gerekçesini söyledik.
BAŞKAN - Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Desin ki
Sayın Özel... İl başkanı burada olmayabilir, sosyal medya
var, şimdi bizi dinliyor olabilir veya duymuş olabilir. İl
başkanı Kardeşim, ben o sözleri kullanmadım, ben Atatürk
sözünden muzdarip değilim. diye yazsın hep beraber görelim. Yani
işin özü bu.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kaç defa açıkladı.
ORHAN SÜMER (Adana) Kaç defa açıklama
yaptı Başkan.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Dedi zaten
ya! Bunları kaç defa söyledi.
BAŞKAN Peki, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Sakarya Milletvekili
Ümit Dikbayır ve arkadaşları tarafından, üretim ve
ihracatın il özel idareleri ve belediyeler tarafından
desteklenebilmesi için genel bütçe vergi gelirlerinden verilecek payın tüm
illere adil olarak dağıtılmasını sağlayacak
düzenlemelerin belirlenmesi ve hayata geçirilmesi amacıyla 8/10/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
27/10/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/10/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayını sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır ve 20
milletvekili tarafından Üretim ve ihracatın il özel idareleri ve
belediyeler tarafından desteklenebilmesi için genel bütçe vergi
gelirlerinden verilecek payın tüm illere adil olarak
dağıtılmasını sağlayacak düzenlemelerin
belirlenmesi ve hayata geçirilmesi amacıyla 8/10/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 27/10/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sakarya Milletvekili Sayın Ümit
Dikbayır.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT
DİKBAYIR (Sakarya) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri; bugün, vekili olmaktan
gurur duyduğum Sakaryamızın kanayan bir yarasına
işaret etmek için huzurunuzdayım. İstiyorum ki Sakarya
Büyükşehir Belediyesi ve 16 ilçe belediyemizin imkânları üzerinden,
daha doğrusu imkânsızlıkları üzerinden
Sakaryalıların uğradığı bir
haksızlığı bu komisyonda konuşalım.
Yıllardır yaşanan bu sorunu
istişare etmek üzere hazırladığım araştırma
önergesi için de siz değerli milletvekillerinin desteğini talep
edeceğim. Hepinizin bildiği kanun maddeleri ve rakamlarla vakit
kaybetmek istemiyorum. Biliyorsunuz, zaten burada ne kadar önemli bir konu
olursa olsun konuşma süremiz beş dakika.
Değerli milletvekilleri; belediyeler,
vatandaşımızın doğrudan hizmet aldığı
en önemli kurumlardandır. Bu hizmetlerin gerçekleşebilmesi için
belediyelerimizin kendi gelirleri dışında asıl ve önemli
kalem bütçeden aldıkları, alacakları paydır. Peki, bu pay
nasıl belirleniyor? İl ve ilçe belediyeleri merkezî bütçeden
nüfuslarına, yüz ölçümlerine ve en önemlisi de ürettikleri vergi üzerinden
pay almaktadırlar. Yani deniyor ki: Bu il şu kadar vergi
üretmiş, bu verginin yüzde 6sının -alacağı
payın- yüzde 60ına denk gelen rakamı da merkezî bütçeden pay
olarak alır. İşte Sakaryanın ve Sakaryalı
hemşehrilerimin sorunu da burada başlıyor.
Bakın, Sakarya Türkiye'nin en çok ihracat yapan
7nci, bazen de 8inci ilidir. Mevcut formülasyona göre Sakaryanın
bütçeden alacağı pay bu sıraya uygun olmalıdır yani
ihracatta 7nci sırada olan bir il 30uncu sırada genel bütçeden pay
almamalıdır.
Türkiyemize en çok döviz kazandıran illerden
biri olan Sakarya bu başarısından dolayı tam anlamıyla
cezalandırılmaktadır çünkü Sakaryadaki firmaların
yaptıkları ihracattan doğan katma değer vergisinin iadesi
belediyelerimizin bütçesinden kesiliyor. Oysa zor değil, ilgili kanun
maddesine konulacak bir cümleyle bu sorunu aşabiliriz. Bakın, 30
büyükşehir belediyesi arasında bütçeden aldığı payla
ancak 27nci, 28inci, hatta 30uncu sırada yer almaktadır Sakarya.
Şimdi sizlere soruyorum: Bu, Sakaryaya reva mıdır, hak
mıdır? Diğer büyükşehir belediyelerimiz daha fazla pay
alıyor demiyorum -mümkünse daha fazla alsınlar, daha iyi hizmetler
versinler- ben diyorum ki bu kadar üreten, ülkesine bu kadar kazandıran
Sakaryanın ve Sakaryalının günahı nedir?
Bakın, size daha açık rakamlar
vereceğim: İhracatta 7nci, 8inci sırada yer alan Sakarya, 2018
yılında kişi başına 202 lira pay alırken
diğer illerin aldığı ortalama pay 503 lira. Yine, 2019 yılında
büyükşehirlerimizin merkezî bütçeden aldıkları payın
ortalaması kişi başına 535 lirayken Sakaryanın
aldığı pay 210 lira. 2020 yılında da Türkiye
ortalaması 665 lirayken Sakaryalının payına düşen
kişi başına sadece 288 lira. Burada aldığımız
sadece ortalama yani 7nci sıradakinin payını istemiyoruz biz,
ortalamasını istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu nedenle
Sakaryamız merkezi bütçeden her yıl ortalama 300 milyon lira daha az
pay almaktadır, 300 milyon lira. Bu çoğu büyükşehir için fazla
bir para olmayabilir ama Sakaryamız için çok kıymetli bir bütçedir.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi ve 16 ilçe belediyemiz merkezi bütçeden
hakkını alabilse, mesela, 195 milyon lira olan Akçay Barajı'ndan
her yıl 1 tane daha yapabilirdik. Mesela, Sakarya'da ulaşıma
çağ atlatacağı iddia edilen ve 30 milyon liraya mal olan SGK
Köprülü Kavşağı'ndan her yıl 10 tane yapabilirdik.
Karaman-Korucuk toplu konutları ile merkeze raylı sistem üç, en geç
dört yıl içinde yapılıp Sakaryalının hizmetine
sunulabilirdi. Sakarya bütçeden hak ettiği payı alabilseydi kentimizi
daha önce hiç tanışmadığı metroyla
tanıştırabilir, böylece Sakarya'nın trafiğine de nefes
aldırabilirdik. Belki de en önemlisi, 1999 depreminde hasar
almış ve içlerinde 60 bine yakın
vatandaşımızın yaşadığı
binalarımız beş yıl içinde yıkılıp yerlerine
yenisi yapılabilirdi -ki bu binaların yarın
yıkılması lazım- vatandaşlarımız da bu beton
tabutlardan kurtulabilirdi.
Değerli milletvekilleri, bugün, burada sizlere
bu gerçeği anlatma sebebim odur ki gelin, bu önergeye destek verin, oturup
istişare edelim, Sakaryalının hakkını teslim edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÜMİT DİKBAYIR (Devamla)
İktidarın ancak şiirlerde hatırladığı
Sakarya'ya artık sırtını değil yüzünü dönmesini talep
ediyorum.
Sakarya, yüce Meclise -her partiden- 7 milletvekili
göndermiştir. Tüm vekillerin -hakkınızın teslimi için-
verdiğim önergeye verdiği oyu takip edeceğim. Sakarya için
gereğini yapanları sizlerle birlikte
alkışlayacağım ancak yapmayanları da bizzat Sakarya'da
kapı kapı, sokak sokak kahvede, iş yerlerinde
vatandaşlarımıza şikâyet edeceğim. Bugüne kadar hiçbir
önergemize evet demediniz, bugün bir bismillah deyin, bu önergemize evet
deyin, vatandaşımızın Türkiye Büyük Millet Meclisine bir
umut ışığı doğdurun.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İyi Parti Grubunun Sakarya özelinde vermiş olduğu -vergi
iadeleriyle ilgili- öneri üzerinde Halkların Demokratik Partisinin
görüşünü ifade etmek üzere buradayım.
Şimdi, efendim, esasında konu Sakaryayla
ilgili olmakla birlikte, genel olarak baktığımızda, bunu
bir makro çerçevede değerlendirdiğimizde, ihracatın
desteklenmesiyle ilgili olan bir konuya geliyor. Gerçekten de Türkiye'de bir
zamandan beri -ki şu anda bütçe konuşmalarında daha çok
altı çiziliyor- ihracatın rekorlar kırdığına dair
ifadeler var. Evet, ihracatın gerçekten son aylarda ve bu yıl itibarıyla
da rekor düzeyinde bir gelir kaynağı olduğunu gördük. Fakat
değerli arkadaşlar, ihracatın alt kalemlerine
baktığımız zaman bunların çok geleneksel ürünlerden
kaynaklandığını görüyoruz. Yani yeni teknolojilerle ilgili
veya ileri teknolojileri içeren mal ve hizmet ihracatımızın çok
düşük olduğunu görüyoruz. Ki biliyorsunuz bir ülkenin büyümesi
doğrudan doğruya ihracatta elde ettiği başarıyla büyük
ölçüde belirleniyor. Dolayısıyla da ihracat bir anlamda ekonominin
gelişmesinin en önemli ivmesini yaratıyor. Şimdi,
dolayısıyla da bu konunun Türkiye için gerçekten önemli bir konu
olması lazım. Ben doğrusunu isterseniz, bu genel bütçeden il
idarelerinin aldığı vergi paylarıyla ilgili olarak benimsenen
kriterlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum
açıkçası. Çünkü bu kriterlerin gerçeği anlamak için çok yeterli
olmadığı kanaatindeyim. Dolayısıyla da biz bu
kriterler üzerinde yeniden bir düşünme sürecini, eğer
oylarınızla onaylanırsa bu araştırma önergesiyle
ilgili olarak kurulacak olan komisyonda bunların
tartışılmasını sağlayabiliriz ve böylelikle de
gerçekten -Sakarya özelinde arkadaşımız ifade etti- büyük
ihracat yapan önemli bir ihracat merkezimizin genel bütçeden
aldığı payın düşük olmasının bir anlamda
gelişmenin de yani Sakarya ili çerçevesinde gelişmenin de önünde bir
engel olduğunu söylememiz mümkün. Dolayısıyla da biz bu
önergenin tartışılması gereken bir önerge olduğunu
düşünüyoruz ve özellikle Adalet ve Kalkınma Partisindeki
arkadaşlar ki genellikle ihracatta büyük başarılar elde ettiklerini
söylüyorlar haklı olarak, bunu daha da geliştirmek için belki böyle
bir komisyon kurulmasına destek verirsiniz diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ordu Milletvekili Sayın Seyit Torun. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; yerel yönetimler
vatandaşa en yakın demokratik hizmet kurumlarıdır ancak
üzülerek ifade ediyorum ki son yirmi yıl içerisinde yerel yönetimlerin bu
işlevine çok büyük zararlar verilmiştir. Sadece bir örnek vermem
gerekirse Türkiyede 2002de 3.225 olan belediye sayısı 1.390a
düşürülmüş, 1.835 belediyenin kapısına maalesef kilit
vurulmuştur. Belediye başına düşen kişi
sayısı gelişmiş ülkelerde 10 binin altına inmekteyken
Türkiyede 60 binlere yükselmiştir. Türkiyede artık yeni bir yerel
yönetim reformuna şiddetle ihtiyaç vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak İkinci
Yüzyıla Çağrı Beyannamemizde de söz verdik, yeni bir merkez
yerel dengesi kuracağız ve şimdiden bunun
hazırlıklarını da tamamlıyoruz. Genel bütçe vergi
gelirlerinden aktarılan paylar da ayrı bir tartışma
konusudur. Bu payların dağıtılmasında ciddi
adaletsizlikler oluşmakta ve bizim bu kapsamda İYİ Partinin
önerisini de desteklediğimizi ifade etmek isterim.
Değerli arkadaşlar, yerel seçim
sonuçlarını içine sindiremeyen iktidar, belediyelerimizin önünü
kesmek için her türlü hukuksuz yola başvurmaktan çekinmiyor.
Belediyelerimizin hakkı olan kaynaklar dahi ellerinden alınıyor.
Örneğin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı son üç
yılda belediyelere 2.628 araç yardımı yapmıştır
ama gelin görün ki bu araçların yüzde 97si sadece Cumhur
İttifakı belediyelerine verilmiştir. Orman Genel Müdürlüğü
son iki yılda 155 aracını sadece Cumhur İttifakı
belediyelerine hibe etmiştir. Bunların hepsi belgelerle sabittir.
Diğer bir konu ise Türkiye Belediyeler
Birliğidir. Birliğin bütçesinin yüzde 50den fazlası Millet
İttifakı belediyelerinin kesilen paylarından oluşmasına
rağmen maalesef AK PARTİli isimlerin oluşturduğu birlik
yönetimi kaynakların tamamına yakınını sadece kendi
belediyelerine aktarmaktadır. Buradan hepinizin vicdanına soruyorum:
Belediyeyi kazanamadım diye vatandaşa hizmet götürmesini engellemek
hangi vicdana, hangi adalet anlayışına sığar?
Değerli arkadaşlar, Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı Erdoğan işte bu
haksızlıkları anlattığım için rahatsız
olmuş. Uçakta, kendisine gazeteci diyen bir AK PARTİli belediye
meclis üyesinin sorusu üzerine bana hem yalancı hem de Belediyecilikten
anlamıyor. demiş. Öncelikle şunun altını çizmem
gerekiyor: Ben Sayın Erdoğanın görev süresinin 4 katı
Belediye Başkanlığı yaptım. Ayrıca, Ordulular da
beni yaptığım dönemimle gayet iyi bilirler. Ben kentime ihanet
etmedim ama İstanbula ihanet edenlerden de belediyecilik dersi alacak
değilim. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SEYİT TORUN (Devamla) Yalan meselesine
gelince sormak istiyorum: Belediyelerimizin kredilerine onay vermediğiniz
mi yalan? Çevre Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Türkiye Belediyeler Birliği, Orman Genel
Müdürlüğü kaynaklarının ve hatta Cumhurbaşkanlığının
kaynaklarının hukuksuzca iktidar belediyelerine
aktarıldığı mı yalan? İstanbul Büyükşehir
Belediyemizin taksi talebinin 9 kez reddedildiği mi yalan? Sayın
Erdoğana soruyorum, bunların hangisi yalan? Erdoğan
vatandaşın aklıyla alay etmeden önce şu sorulara cevap
vermelidir. Şunu da kimse unutmasın: Hakaret ederek gerçeğin
üstünü örtemez, bizleri de asla susturamazsınız. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
Parti grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, İYİ Parti grup önerisinde
belediyenin kaynaklarına dair bir önergesi var. Biliyorsunuz, ülkemizde
toplanan vergilerin bir kısmını belediyelere aktarıyoruz.
Büyükşehirlerde genel bütçeli vergi gelirlerinin yüzde 6sı vergi iadeleri
düşüldükten sonra belediyeye aktarılmaktadır. Bu yüzde
6nın yüzde 60ı büyükşehrin kendi kasasında kalmakta,
yüzde 40ı da büyükşehir belediyelerinde kullanılmak üzere
havuza aktarılmaktadır. Evet, İYİ Partili hatip arkadaşımızın
da ifade ettiği gibi, bu gelirlerden bazı büyükşehirler azami
şekilde faydalanmakta, bazı büyükşehirler de bu gelirlerden
istenildiği düzeyde faydalanamamaktadır. Bu neden
kaynaklanıyor? diye baktığımızda -az önce diğer
hatiplerimiz de bahsettiler- vergi iadelerinden kaynaklanmaktadır.
Hakikaten, baktığımızda, Sakaryada -bir ihracat şehri
olduğundan dolayı- firmalar bayağı yüksek bir miktarda iade
almaktadır dolayısıyla yerelde kalan, kaynağında kalan
vergiler azalmaktadır. Bazı aylarda yüzde 78e varan -önergede de
ifade ettiği üzere- kesintiler yaşanmaktadır, hatta ve hatta
bazı aylarda yüzde 100e yakın vergi kesintisi olmaktadır.
Baktığımız zaman burada bir gelir kaybı olduğu
aşikârdır. Şimdi Ne yapabiliriz? diye baktığımızda
gelin hep beraber bu gelir dağılımındaki
haksızlığı ortadan giderelim. Nasıl giderelim? diye
bakıyorum, gelin
AHMET KAYA (Trabzon) Ayrımcılık
yapmayın, ayrımcılık.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Evet, gelin hep
beraber bu gelir dağılımını tekrar bir gözden
geçirelim. Nasıl geçirelim? Nüfus bazlı gelir
dağılımına geçelim, nüfus bazlı. Mesela, Kocaelide
kaç kişi yaşıyor nüfusuna bakalım, 85 milyona bölelim,
kişi başına ne kadar para düşmesi lazımsa
Sayın
Başkanım da orada, tekrar 81 ili gözden geçirerek hep beraber -benim şahsi
önerim- partiler otursunlar, bir araya gelsinler
SEYİT TORUN (Ordu) -
Gelişmişliği ne olacak, coğrafi yapısı ne olacak?
Yaz-kış nüfusu ne olacak?
UĞUR AYDEMİR (Devamla)
Grup Başkan
Vekillerimiz hep beraber bir araya gelsinler bu gelir
dağılımındaki haksızlığı giderelim diye
öneriyorum. İYİ Parti, tabii
ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) Çok başka
formülleri var, sadece bu değil.
SEYİT TORUN (Ordu) Çalışalım
dedik çalışmadınız.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Diğer
formüle de her türlü formüle de açığız çünkü ben bunu net bir
şekilde gördüğüm için, vergilere de vergi diyebildiğim için
burada Sakaryaya gelir dağılımı düzeyinde bir
haksızlık, bir eşitsizlik olduğu aşikâr. Gaziantepte
de aynı şekilde bir vergi kaybı yaşanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika
SEYİT TORUN (Ordu) Biz de yasayı
getirin, yeniden değerlendirelim diyoruz işte.
ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) Oturalım
konuşalım diyoruz.
BAŞKAN - Toparlayın lütfen.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
Gelin hep beraber nüfus bazlı
dağılımı tekrar bir gözden geçirelim. Bunda CHPyle
anlaşmak lazım. HDPyle, MHPyle, AK PARTİyle, hep beraber Grup
Başkan Vekilleri veya partiler bir araya gelsinler, anlaşsınlar.
Değerli Başkanım, bakınız,
gelir dağılımı dediğimizde, 2002 yılında 4,7
milyar yerel yönetimlere kaynak aktarılmış. 2020
yılında ne kadar bu biliyor musunuz? 20 kat
artırılmış. Kim artırdı bunu?
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde AK PARTİ
hükûmetleri tam 95 milyar paraya çıkarmışız bu
kaynağı.
SEYİT TORUN (Ordu) İyi de genel bütçe
vergi gelirlerinde var zaten, bunu dağıtmak zorundasınız
zaten.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Bundan övünç
duymamız lazım, bundan gurur duymamız lazım. Bunu
başaran bir AK PARTİ Hükûmeti var. 4,7 milyar nere, 95 milyar nere?
Evet, hakaret etmememiz lazım, buraya her
çıkan arkadaşımızın da hakaret etmemesi lazım.
Birbirimize saygı sevgi çerçevesinde, saygınlık içerisinde
konuşmalarımızı yapmamız lazım.
SEYİT TORUN (Ordu) Hareket etmedik ki.
ORHAN SÜMER (Adana) Hakaret etmedi; aksine,
hakaret edeni uyardı.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) AK PARTİnin
olduğu yerde haksızlık olmaz, adaletsizlik olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEYİT TORUN (Ordu) Adalet hiç olmadı ki.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) AK PARTİ 81
ilin 81 belediyesine de aynı hizmeti götüren bir partidir.
Teşekkür ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyeler arasında ihtilaf var,
oylamayı elektronik oylama cihazıyla yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
(Sisteme giriş yapamıyoruz,
çalışmıyor. sesleri)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Başkanım, almıyor ki, kâğıt kabul ederseniz
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, arkadaşlarımız giremiyorlar, buradalar.
Sayın Başkan, sizin huzurunuzda imzalayan
milletvekillerini yok saymak düzgün olmaz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya Pusula kabul etmiyor.
diyorsunuz, kabul ediliyor. Hangisi doğru? Kabul ediliyor mu, edilmiyor
mu?
Sayın Başkan, kabul ediliyor mu, edilmiyor
mu?
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.43
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.56
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
İYİ Parti Grubu önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı,
şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, İYİ Parti grup önerisinin oylamasında
yaşanan teknik probleme ve bu tip oylamalarda pusula kabul
edilmeyeceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, biraz
evvel bir kargaşa oldu, sebebi şu: Milletvekili burada, yok kabul
ediliyor, acaba bir boşluk var mı? Ama Lütfü Bey haklı, bu tip
oylamalarda pusulayı hiçbir zaman kabul etmemişiz -arkadaşlarla
görüştük- dolayısıyla pusula getirmeyin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir dakika
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Sakarya Milletvekili
Ümit Dikbayır ve arkadaşları tarafından, üretim ve
ihracatın il özel idareleri ve belediyeler tarafından
desteklenebilmesi için genel bütçe vergi gelirlerinden verilecek payın tüm
illere adil olarak dağıtılmasını sağlayacak
düzenlemelerin belirlenmesi ve hayata geçirilmesi amacıyla 8/10/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Teknik problem olduğundan oylama için beş
dakika süre veriyorum. Sisteme giremeyenlere teknik elemanlar
yardımcı olacaklar.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Başkanlık Divanının işari oylamalarda pusula
alınmamasına ilişkin aldığı kararın İç
Tüzükün 146ncı maddesine aykırı olduğuna ve
Başkanlık Divanının bu görüşünü yeniden gözden
geçirmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sanıyorum Başkanlık
Divanının aldığı bir karar gereğince, işari
oylarda pusula alınmamasıyla ilgili bir karar alınmış
fakat İç Tüzükün 146ncı maddesini okuduğumuzda alınan bu
kararın İç Tüzüke aykırı olduğu açıkça
görülüyor. İzin verirseniz İç Tüzük 146yı okuyorum: Oya
konulan bütün hususlar, Anayasada, kanunlarda veya İçtüzükte ayrıca
hüküm yoksa, toplantıya katılan milletvekillerinin salt
çoğunluğuyla kararlaştırılır. Salt çoğunluk
belli bir sayının yarısından az olmayan çoğunluktur.
İşaretle oylamada olumlu oylar, olumsuz oylardan fazlaysa, oya konan
husus kabul edilmiş; aksi halde, reddedilmiş olur. Genel Kurulda
bulunup da oya katılmayanlar yeter sayıya dahil edilirler. Özellikle
bu son cümle çok önemli. Biliyorsunuz yeni bir elektronik sisteme geçtik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama burada,
sizin huzurunuzda pusulayı imzalayan milletvekillerini yok saymak demek,
makineye inanıp milletvekillerine inanmamak demektir. Bu manada
Başkanlık Divanının bu görüşü yeniden gözden
geçirmesini talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Yalnız, sisteme giremeyen arkadaşlar,
teknik elemanlar burada. Genel Sekreterlik
İSMAİL TAMER (Kayseri) Gene giremedik
Başkanım.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Başkanım, sistem
çalışmıyor.
BAŞKAN Onlar yardımcı olsunlar, bu
meseleye bir çözüm bulsunlar şimdilik, sonra sizin dediğinizi
şey yapalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
34.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, işari
oylamalarda pusula kabul edilmemesi konusunun doğru mecralarda hep
birlikte tartışılması gerektiğine ve Meclis Genel
Kurulunda toplantı yeter sayısı bulunmazken sadece karar yeter
sayısına bakılmasının artık kabul edilebilir
olmadığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
şimdi, bu elektronik dönüşümü hep birlikte destekledik, işlerlik
kazanmasını istiyoruz ve iki hafta gibi bir geçiş sürecinde de
bazı şeylere toleranslı yaklaşılmıştı.
Bu geçiş sürecini biraz daha uzatabiliriz de. Hiçbirimiz
milletvekillerimize eziyet çektirmek istemeyiz ancak 146yla ilgili işari
oylamalarda pusula kabul edilmemesi engelli milletvekilleri ve parmak izi
kesinlikle alınamayan milletvekilleri
Ki onlar için biz bir
ayrıcalık tanıdığımızı
mutabakatımızda bildirdik. Bunun dışında, çok
katı bir temayülü kökten sarsmak olur ki bunun üzerinde uzunca
konuşmak lazım. Başkanlık Divanının kararında
yasama uzmanlarımızın, geçmiş dönem Genel Sekreterimizin,
Kanunlar Kararlar Dairesinin çok kabul edilebilir, çok haklı ve bu
katı temayülün oluşmasına katkı sağlamış
görüşleri var. Sadece bunu tutanağa geçirmek istedim. Doğru
mecrada hep birlikte tartışırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir başka ilave de benden
-bunun da tartışılması gerekir- hepimiz biliyoruz ki
aynı maddede Oya konulan bütün hususlar, Anayasada, kanunlarda veya
İçtüzükte ayrıca hüküm yoksa, toplantıya katılan
milletvekillerinin salt çoğunluğuyla
diye başlayan yerde biz
eskiden işari oylamada şunu yapıyorduk: Karar yeter
sayısı istendiyse ona, yoklama istendiyse ona bakıyoruz ama
şimdi bu, yeni sistemde sizin önünüzde. Biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesinin
son kararı da açıkça diyor ki: Meclisin bütün iş ve işlemlerinde toplantı yeter
sayısı olmalıdır. Bunu sizi eleştirmek için
yapmadığımı biliyorsunuz, siz uygulamayı
sürdürüyorsunuz ama artık gözünüzün önünde
Arz ederim.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Meclis Başkanına bir Meclis Başkanlık
Divanı toplantısı düzenleyerek bu konuyu çözme yönünde bir öneri
götürdüğüne ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz -ben biraz evvel, arada Meclis
Başkanını aradım- bir Meclis Başkanlık
Divanı yapalım, bu konuyu kendi aramızda çözelim diye bir öneri
götürdük.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylan ve arkadaşları tarafından, fahiş fiyatları tüm yönleriyle
ele almak ve kalıcı çözümler üretmek amacıyla 26/10/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım, oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/10/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
26 Ekim 2021 tarihinde Diyarbakır Milletvekili
Sayın Garo Paylan ve arkadaşları tarafından (15034 grup
numaralı) fahiş fiyatları tüm yönleriyle ele almak ve
kalıcı çözümler üretmek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 27/10/2021 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Musa Piroğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, dün değil evvelsi gün akşam
eve giderken benzin istasyonlarının önündeki, benzinliğin
önündeki levhalara baktım, benzin 8 liraydı, dün akşam giderken
baktım, 8.45 liraydı, sabah geldim, 8.65 lira oldu. Yani benzinin
fiyat artışına yetişemiyoruz. Bu sadece benzinle
alakalı değil, kiralar tavan yapmış durumda, gıda
fiyatlarındaki enflasyon yüzde 30u bulmuş durumda ve halkın
alım gücü dibe vurmuş durumda. Cumhurbaşkanı buyurdu Her
kapıcının arabası var. diye. Demek ki bütün
kapıcıların benzin fiyatı gibi bir derdi de olmuş
oldu.
Fahiş fiyat. diyorlar ve fahiş fiyatla
mücadeleyi yapmak için de zabıta ve polis kolluk kuvvetlerini devreye
koymuş durumdalar. Açıkça söylemek gerekiyor ki fahiş fiyat yok,
zamlı fiyat ve yüksek enflasyon var. Enflasyon niye artıyor yani
halkın gelir düzeyi niye düşüyor? Şöyle bir laf ediliyor: Dünya
çapında petrol fiyatları yükseliyor. Sabah okudum, gene AKP'li biri
açıklama yapmış, diyor ki: Dolar dünya çapında yükseliyor.
Ama bizim alım gücü düşüyor. Belki fiyatlar yükselebilir ama
halkın alım gücü giderek düşmeye devam ediyor.
Kur yüksek arttı, 9,51lere geldi. Bu kur
artışında Cumhurbaşkanının kendi fevri
davranışlarının ne kadar etkisi olduğunu bütün dünya
gözleriyle gördü. Maliyet artışları tavan yapmış
durumda, çiftçi iflasın eşiğinde, gazetelere yansıdı,
1,5 liraya ürettiği soğanı 1 liraya satıyor ama pazardan
şehre geldiğinde gıda fiyatları korkunç artmış
durumda. Köylü çöktü, yoksullaşma giderek artıyor ve insanlar giderek
evsiz kalmaya başlıyor, gündelik hayatını sürdüremiyor,
asgari ücret yerinde sayıyor. Bu, bir durum ama başka bir durum daha
var. Fiyatlar yüksek olabilir, fiyatlar bütün ülkelerde yükselebilir ama bizim
sorunumuz şu: Yüksek fiyatlı ürünleri işçiler alamıyor.
Asgari ücret aslında ekseri bir ücrettir yani
en düşük ücret denilen şey toplumda aslında herkesin
aldığı ücret değildir ama bizim ülkede asgari ücret
yaklaşık 40 milyon insanın hayatını geçindirdiği
temel ücret hâline geldi ve asgari ücret şu anda, yoksulluk ve açlık
sınırının altında seyretmeye devam ediyor.
Peki, bunun sorumluluğu kimde? Yani halkın
gelir düzeyi niye bu kadar düştü ya da artan zamlar, yüksek fiyatlar ve
sürekli, yetişemediğimiz zamlar halkın hayatını neden
bu kadar kötü etkiliyor? Enflasyon geçmişte de çok yüksekti, yüzde 50yi,
yüzde 70i bulduğu dönemler de oldu ama hiçbirinde bu kadar kötü bir sonuç
yaratmadı. Bunun iki sebebi var: Bir, emek maliyeti çok düşük,
ücretler çok düşük; ücretleri düşük yapansa Hükûmetin politikaları.
Asgari ücreti dayatıyor, sendikaları hareketsiz hâle getiriyor,
işçileri örgütsüz hâle getiriyor. Birkaç tane örnek vereceğim:
Mitsuba Fabrikalarında işçiler sendikalaşmaya
çalıştı -yabancı bir fabrika- fabrika patronu bunu kabul
etmedi. İşçiler iki gün işgal ettiler, sendikayı öyle
getirdiler. CarrefourSA depolarında işçiler örgütlenmeye
kalktılar, işten atıldılar; direniş yaptılar,
işçiler tekrar işe alındı. Ve daha orijinali Çin
fabrikası Xiaomi; işçiler eyleme gidince fabrikada neler döndüğünü
öğrendik. İşçiler asgari ücretin yarısı kadar ücret
alıyorlardı ve kölece çalışıyorlardı.
Bu ülkede, bu yabancı firmalar -Bel Karper,
Indomie gibi yabancı firmalar- bu ülkenin iş kanunlarını
tanımıyorsa, bu ülkedeki resmî ücretin altında ücret veriyorlarsa
ve işçilere köle gibi davranıyorlarsa Gücü nereden alıyorlar?
sorusunu sormak gerekiyor ve bu sorunun çok açık bir cevabı var:
Hükûmetin, iktidarın işçi düşmanı politikalarından
alıyorlar. Yerli ve millî Hükûmet, işçileri yabancı firmalara,
yerli firmalara karşı yani patronlara karşı eziyor ve
işçiler ne zaman sesini çıkarmaya kalksa yerli ve millî polis gücü o
işçinin karşısına çıkıyor, Bel Karper
işçisine yaptığı gibi çoluk çocuk darbediyor,
gözaltına alıyor. (AK PARTİ sıralarından Doğru
değil. sesi)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Tekirdağ
Valisinin yaptığı buydu.
Halk yoksullukla uğraşıyor, halk
sefaletle uğraşıyor ama biz dün bu Meclisten savaş
tezkeresi çıkardık. Herkes biliyor ki bu milliyetçilik
rüzgârının altında çocuklarına bedelli askerlik
yaptıranların parmakları yatıyor; herkes biliyor ki
savaşı zenginler çıkarıyor, bedelini yoksullar ödüyor ve ne
yapılması gerektiği sorusunun cevabı, az önce verdiğim
örneklerde yatıyor. Biz yoksulluğa sessiz kaldıkça, biz sefalete
boyun eğdikçe bu düzen sürmeye devam edecek; Bel Karper işçisinin
yaptığını yapmadığımız sürece, Xiaomi
işçisinin yaptığını yapmadığımız
sürece, pazar günü meydana çıkan işçilerin
yaptığını yapmadığımız sürece yani
sokağa çıkıp sesimizi duyurmadığımız sürece
yoksulluk sürecek. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS
(Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Genel
Kurul gündemine gelen bu önergeyle ilgili İYİ Parti Grubu adına
söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 25 Ekim 2017 tarihinde
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin
liderliğinde kurulan partimizin 4üncü kuruluş yıl dönümünü
kutladık. İYİ Parti umulmadık bir zamanda, umulmadık
bir yerlerden çıkıp gelen cesurların öyküsüdür; adaletin,
demokrasinin, sorunlu siyasetin öyküsüdür; bir kutlu mücadelenin, bir büyük
başarının öyküsüdür ve büyük Türk milletinin öyküsüdür. 25 Ekim
2017de tek yürek olup hep beraber güçlü Türkiye hayalimizi
haykırdığımız o kutlu günde Artık hiçbir
şey eskisi gibi olmayacak çünkü artık İYİ Parti var.
demiştik. Öyle de oldu, o gün çaktığımız o
kıvılcım bugün Türkiye'nin tamamında yanan bir koca
ateş oldu. Bugün, 4üncü kuruluş yıl dönümümüzde Cesurlar
Hareketinin lideri Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener
ve İYİ Parti, Türk milletinin tek umudu olmuştur. Bu vesileyle,
tüm teşkilat mensuplarımıza, partimize gönül veren bütün cesur
yüreklere yüce Meclisimizin kürsüsünden sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, son dönemlerde
başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere AK PARTİ'ye
mensup arkadaşlarımızın enflasyonla mücadele ve fiyat
artışlarına ilişkin dikkat çeken açıklamalarına
şahit oluyoruz. Oysaki biz aylardır gittiğimiz her yerde
Vatandaşlar hayat pahalılığından şikâyetçi,
vatandaşın gündemi hayat pahalılığı, gıda
fiyatları ve yoksulluk. diyorduk. Bugün baktığımızda
konu artık iktidarın da gündemine girmiş oldu. Ancak, iktidar,
sanki ülkeyi başkası idare ediyormuş gibi kendi
başarısızlıklarını örtmek adına fiyat
artışlarının sorumluluğunu başkalarına
yükleme çabası içine girmiştir. İktidar sahiplerine şunu
hatırlatırım: Lütfen günah keçisi aramayın, enflasyonun da
hayat pahalılığının da sorumlusu sizsiniz. Bunu bu
şekilde kabul etmeliler, başarısızlıkları bir kez
daha tescillenmiştir. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar,
Hükûmetin enflasyonla mücadele etmek için gerçek anlamda bir program
oluşturduğundan söz etmek de mümkün değildir, bunu
kabullenmelidirler. Ne TÜİK rakamlarının ne de yandaş
medyadaki pembe tabloların inandırıcılığı
kalmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Çok özür dilerim
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Değerli
arkadaşlar, artık vatandaşta bıçak kemiğe
dayanmıştır. Burada asıl mesele, fiyat
artışlarına rağmen gelirin sabit kalmasıdır.
Yılbaşında 2.825 lira olarak belirlenen asgari ücret, ilk aydan
itibaren gelen zamlarla erimiştir. Temel tüketim maddelerine, elektrik,
doğal gaz, kömüre ve gıda ürünlerine yapılan zamlar dar gelirli
vatandaşlarımızın hayatını
zorlaştırmakta, geçim sıkıntısı çekmelerine
sebebiyet vermektedir.
Değerli arkadaşlar, biz İYİ
Parti olarak milletimizin dertlerini, sıkıntılarını
biliyoruz. Hiç kimse merak etmesin, biz buradayız, Türkiyeyi sahipsiz
bırakacak değiliz. Milletimize iyi gelmek, Türkiyeyi
iyileştirmek için durmadan çalışacağız ve çalışmaya
devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özür dilerim efendim,
konuşmacıyı Okan Gaytancıoğlu olarak
değiştiriyoruz, yetişemedi Genel Başkan
Yardımcımız.
BAŞKAN Öyle mi?
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyenin gerçek
gündemi fahiş fiyatlar. Vatandaş çarşıya gidiyor, pazara
gidiyor; geçen sene 100 liraya doldurduğu çantasını, filesini
şimdi 200 liraya dolduramıyor. Bir kurum var, siz o kurumun
güvenilirliğini yerle bir ettiniz, Türkiye İstatistik Kurumu. Türkiye
İstatistik Kurumu diyor ki: Enflasyon yüzde
Bakın, şimdi sizin yerliliğinizi,
millîliğinizi ispatlayacağım. Enflasyon yüzde 19, sizin
açıkladığınız resmî rakamlara göre gıda
enflasyonu da yüzde 29 yani 10 puan fazla ama kendi çiftçimizden 1 ton
buğdayı 2.250 liraya aldık. Şimdi, dün Toprak Mahsulleri
Ofisi limanlara getirdi, 3.344 lira yani kendi çiftçimizden daha fazla -bin
lira fazla- Rus çiftçisine, Ukrayna çiftçisine veriyorsunuz. Sonra fiyatlar
durmuyor, durmaz tabii ki. Arpayı 1.750 liradan aldınız ama
3.180 liradan biz ithal ediyoruz; ayçiçeğini 5.100 liradan aldılar,
şu an 8 bin lira; nohut 4.050 liradan alındı, 9 bin lira, 2
katına çıkmış; yeşil mercimek 4.150den
alınmış, Kanadadan 12.160 liraya 3 katı pahalıya
alıyoruz. Arkadaşlar, buna can mı dayanır? Fiyatlar tabii
ki artar, fahiş de olur, daha da artar. Emekliye ne verdiniz? Yüzde 5.
Memura ne verdiniz? Yüzde 5. Vatandaş nasıl geçinsin?
Peki, kiralar ne oldu? Kiralar da yüzde 100e
yakın arttı. Kiralık ev bulunamıyor. Tabii ki bütün
Suriyelilere, bütün yabancılara 250 bin dolara vatandaşlık
verdiniz, ev fiyatları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Ev de bulunmuyor,
kiralık ev de bulunmuyor.
Yine, kuru fasulye halkın bir dönem temel
gıda maddesiydi. Kuru fasulyeyi 8.500 liradan yurttaşlar, çiftçiler
sattı; biz Arjantinden 10.300 liraya getiriyoruz. Ya, bu kadar da olmaz
yani. Bu ülkeyi nasıl yönetiyorsunuz? Hiç mi ekonomi bilginiz yok?
Haftaya bütçe geliyor. Bütçe, daha geldiği gibi,
275 milyar lira açıkla geliyor. Siz Faize karşıyız. diye
geldiniz ama en yüksek faizi siz veriyorsunuz; Hayat
pahalılığına karşıyız. diye geldiniz,
milleti fahiş fiyatlarla inim inim inletiyorsunuz; garip gureba, fakir
fukara dediniz, o garip gureba sayısını hem
artırdınız hem de inim inim inletiyorsunuz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan.
Buyurun Sayın Erdoğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verilen
önerge üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, tüm dünyada ekonomik daralmayla birlikte
ülkelerin, sistemi yeniden işletmekte ne kadar
zorlandıklarını görmekteyiz. Özellikle pandemi sürecinin
üretimden lojistiğe birçok sektörde dünyayı, ekonomiyi, üretimi nasıl
etkilediğini ve psikolojik enflasyonla ürünlere nasıl
saldırdığını hep birlikte müşahede ediyoruz.
Bütün bunlara rağmen, Türkiye olarak bunları fırsata çevirmekle
alakalı atılan adımları sürdürerek özellikle büyüme
noktalarında, diğer ülkelere rağmen, hep önde olduk ve üretmeye
devam edeceğiz. Onun için, öncelikle, bu üretimde artışları
sağlamakla ilgili, sulama barajları başta olmak üzere, birçok
tedbirleri almıştık, onları sürdürmeye devam edeceğiz.
Tabii, bir de bu fahiş fiyat olayı olsun,
benzer olaylar olsun, bunlarla mücadele gerekli. Özellikle 5 tane zincir
marketle ilgili Rekabet Kurumu çalışmalarını tamamlamak
üzere, bu hafta bir açıklama yapacaklar. Artı, Tarım
Bakanlığına, Ticaret Bakanlığına bağlı
binlerce çalışma var.
Bununla beraber, yapısal çalışmalarda
da adımlar atılıyor ancak bu olayı tabii, şeye
bağlamamak lazım; hani, biraz önce önerge sahibi partinin
milletvekili savaş tezkeresinden bahsetti. Arkadaşlar, bakın, bu
olaya savaş tezkeresi demeyelim. Neden demeyelim? Bu, bugünkü bir
tezkere değil ki yetmiş altı aydır bu tezkere var. Bu
tezkere niye var, ona bakalım, sebep sonuç ilişkilerine bakalım.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Ondan
bahsedin, ondan.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Tezkereyi
değil de bir de fahiş fiyatları konuşalım.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Yani, bu tezkerenin
oluş nedeni
Ben Gaziantep Milletvekiliyim, bakın, bizim
havaalanının duvarında hâlâ DAİŞ'in ya da PKK'nın
attığı füzelerin parçaları duruyor. Bakın, Kilis'te
onlarca insan öldü atılan bombalarla, füzelerle. Onun için bu olaya hemen savaş
tezkeresi falan demeyelim. Sonunda, Türkiye'nin sınır güvenliği
açısından bu şart çünkü her gün İHA'larımız
tarafından sürekli teröristler tespit ediliyor;
DAİŞ-IŞİD dediğimiz örgüt PKK sürekli şekilde
ülkemize girip eylem yapma gayreti içindeler. Peki, bunlara fırsat mı
verelim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Yani serbest
bırakalım o zaman, Semih Terzi'nin yaptığını
yapalım; ülkeye gelsinler, yine bombaları patlatsınlar,
Türkiye'yi savaş alanına mı çevirsinler? Buradaki maksat belli
arkadaşlar, onun için bunu ona bağlamayalım diyorum, önergeye
ret oyu vereceğimizi söylüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve
arkadaşları tarafından, Türkiyedeki sağlık
emekçilerine dayatılan insanlık dışı çalışma
koşullarının araştırılması amacıyla
26/10/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim
2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
27/10/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/10/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve
arkadaşları tarafından, Türkiyedeki sağlık
emekçilerine dayatılan insanlık dışı çalışma
koşullarının araştırılması amacıyla
26/10/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (2897 sıra no.lu)
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 27/10/2021 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Tekin Bingöl.
Buyurunuz Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Rumeysa Berin Şen, 25 yaşında, genç,
asistan doktor kardeşimiz; Ankara Şehir Hastanesinde otuz altı
saatlik bir nöbet sonrasında evine gitmek üzere yola çıkar. Annesi de
kızıyla birlikte kahvaltı yapmak üzere kahvaltı
sofrasını hazırlamış, kızını bekler ama
otuz altı saatlik stresli, yorgun, uzun çalışma
koşulları maalesef Rumeysanın kaza geçirmesine yol açar ve
Rumeysa hayatını kaybeder, anasının
hazırladığı o sofraya oturamaz. Rumeysa hayatını
kaybeder ama bunun sorumlusu kim? İki yıl önce Ceyda, 28
yaşında, genç bir asistan kardeşimiz çalışma
koşullarına ve insanlık dışı uygulamalara maruz
kaldığı için Artık dayanamıyorum. diye intihar eder
ama bütün bunların, bu gelişmelerin hiçbirinden Adalet ve
Kalkınma Partisi ders çıkarmaz ve bu süre içerisinde mesleğinden
ayrılan, ülkesini zorunlu olarak terk eden ve hayatına kasteden
doktor sayısı alabildiğine çoğalır.
Bakın, değerli milletvekilleri, son
beş yılda 4 binin üzerinde hekim Türk Tabipleri Birliğine
başvurarak yurt dışında çalışmak üzere yeterlilik
belgesi alır yani buradan bir göç dalgası var. Yetişmiş,
eğitimini burada tamamlamış, uzmanlığını
almış doktor kardeşlerimiz ülkeyi içleri kan ağlayarak terk
etmek zorunda kalıyorlar.
Uzun çalışma saatleri var. Amerika'da bir
hekim on altı saatten fazla çalıştırılmaz, Avrupa'da
bu süre sekiz saattir ve haftalık kırk sekiz saattir.
Bırakalım Amerika'yı, Avrupa'yı, size Türkiye'den bir örnek
vereyim: Otobüs şoförleri, tır şoförleri beş saatten fazla
çalıştırılmıyor. Niçin? Çünkü insan hayatı var,
insan taşıyor; beş saat sonra dinlenmek zorunda. Onu
bırakın, tır ve otobüsler bile, tır ve otobüsler bile on
sekiz saatten fazla çalışmıyor, kontak kapatmak zorunda.
Düşünebiliyor musunuz, otobüsün kıymeti bizim
doktorlarımızdan daha fazla; böyle bir ülkede yaşıyoruz
değerli kardeşlerim. (CHP sıralarından alkışlar)
740 bin sağlık çalışanı,
sağlık personeli atama bekliyor. Doktor açığı var,
hemşire açığı var, ebe açığı var, teknisyen
açığı var, laborant açığı var; 740 bin
sağlık personeli de atama bekliyor. Niçin atanmıyor? Acaba
AKP'nin o rantçı anlayışı, o yandaş
anlayışı burada da devam ediyor mu? Maalesef ediyor. Nedir bu?
Özel hastanelere ucuz iş gücü sağlamak adına bu atamaların
birçoğunu gerçekleştirmiyorlar ve sürekli oyalıyorlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, tabii, bu
çalışanlar günün yirmi dört saati riskli ortamda
çalışıyorlar. Bir hemşire, yeri geliyor, AIDSli hastadan
kan alıyor; yeri geliyor, tüberkülozlu hastadan nefes alıyor; yeri
geliyor, Covid'li hastayla ilgileniyor; yeri geliyor, hepatitli hastada damar
açıyor. Böyle riskli ortamda çalışıyorlar ama gelin görün
ki Adalet ve Kalkınma Partisi anlayışı, bu olumsuzlukları
ortadan kaldırmak için zerre kadar adım atmıyor.
Bakın, sevgili milletvekili kardeşlerim,
şu sıralarda oturan CHP'li milletvekilleri sadece 27nci Dönemde
sağlıkla ilgili 46 tane araştırma önergesi verdi, 46 adet.
Diğer muhalefet milletvekillerinin verdikleri buna dâhil değil.
Hepsini göğsünüzü gere gere reddettiniz. Bunların hepsinde haklı
gerekçeler var, hayati gerekçeler var, insanlık adına verilmiş
araştırma önergeleri var ama hepsini reddettiniz. Niçin? Saray
talimat vermiş, zinhar, muhalefet partisinin verdiği
araştırma önergelerine haklı da olsa olumlu
yaklaşmayacaksınız. Yaklaşmamaya devam edin.
Bakın, bir başka konu, çok önemli
Hastanelerde ağır yük var, dediler ki: Bütün şeyi
boşaltacağız, kuyruk kalmayacak. Ya, hastane önünde
kuyrukları bitirdiniz de internette kuyruk var, internette. (CHP
sıralarından alkışlar) Evlerinde hasta yakınları
internete girip sıra almaya çalışıyorlar. Üç aydan önce
sıra verilmiyor. Doktor seçeceksiniz
Ya, adam hastalığıyla
ilgili muayene olmak için üç aydan önce sıra alamıyor, doktoru
nasıl seçecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Ama AKP, tabii,
çözüm üretir; o, uygun çözüm üretmede beceriklidir. Bu
yığılmayı nasıl önlemeye çalıştılar?
Dediler ki: Doktor arkadaşlar, beş dakikayla sınırlı
sizin hastaya bakmanız, beş dakika. Şimdi bu sıralarda
oturan Cumhur İttifakına mensup milletvekilleri var. Şu kürsüye
gelsinler; hastanın hikâyesini almak, muayenesini yapmak, hastanın
sorularına cevap vermek ve tetkikleri istemeyi beş dakikaya
sığdırıyorlarsa helal olsun onlara; kamuoyuna
çıkacağız, diyeceğiz ki: AKPnin feraseti bütün
bunların hakkından gelebiliyor. Ama beş dakikada bunu yapmak
mümkün mü? Siz, doktorları bir ayda 350 saat
çalıştırıyorsunuz Türkiyede ve 100 hastadan fazla muayene
etmek zorundasın. diyorsunuz. İşte, onun için,
doktorlarımız, hemşirelerimiz, diğer sağlık
çalışanlarımız çok büyük bir problemle karşı
karşıyalar. Çözmeye niyetiniz yok. Siz, o hasta garantili hastanelere
ödediğiniz paralarla ilgili sorular yöneltildiğinde şunu
söylüyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Sayın
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Ben süre verdim zaten.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Son otuz saniye,
son.
BAŞKAN Vermiyorum.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Peki.
Ve o süre içerisinde şöyle söylendi, dendi ki:
Bu hastane sahipleri o paraları söke söke alırlar. Alırlar ama
bu zulmettiğiniz doktorlar, sağlık çalışanları ve
onların hastaları da sizlerden iktidarı söke söke alacaklar.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesi hakkında grubum adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sağlık personeli, vatanperver duygularla
çalışan fedakâr bir meslek grubudur. Asistanlık eğitimi
veriliyor. bahanesiyle asistanlara insanüstü iş yüklenmektedir.
İş Kanununa göre haftalık çalışma süresi kırk
beş saat olması gerekirken bu, asistanlar için çok defa yüz saat,
uzman hekimler için ise kırk beş saatten daha da fazladır.
Kliniklerde ise çalışma süresi yoktur; kliniklere sabahın erken
saatlerinde gelirler ve işleri ne zaman biterse giderler. Bu, hiçbir zaman
saat 17.00den önce olmamıştır. Sağlık personelinin
mesleklerinden aldıkları haz ve hizmet duygusu, sağlık
personeli için dezavantaj olmakta ve idare bu özelliği istismar etmektedir.
Normalde, lise sonrası dört yıl
eğitim gören meslek gruplarına göre doktorlar, pratisyen hekimler
altı yıl, uzman hekimler ise en az on yıl eğitim görürler.
Ücretlerine baktığınız zaman, maaşlarına
baktığınız zaman, bunların maaşları daima
lise sonrasında dört yıl eğitim almış olan pek çok
meslek grubunun altındadır ve sağlık personeline denir ki:
Sen git, çalış, uğraş, parayı kazan, kalan
kısmından da maaşının eksiğini çıkar.
Sağlık kurumları, kendini bilmez
insanların gittiği ve oraları birer stres odası olarak
kullandığı
Bu mekânlara giderler, hastanelere giderler, orada
sağlık personeline şiddet gösterirler ve işlerini
yaptırırlar, döner gelirler. Şimdiye kadar, AK PARTİ
hükûmetleri sağlık personeline uygulanan şiddete karşı
hiçbir zaman idari ve yasal tedbir almamıştır;
aldığı tedbirlerin hepsi göstermeliktir, hiçbiri amaca hizmet
etmemiştir. Kendini bilmez vatandaşlar ile sağlık
personelinin öyküsü kabaca böyledir. Hükûmetin uyguladığı,
belirli bir kişiliğe kavuşturulmamış iç ve
dış siyasetten sağlık personelinin payına
düşenlerdir.
Dünya Sağlık Örgütü standartlarına
göre bir hasta için ayrılması gereken süre yirmi dakikadır,
yirmi dakika. Bizde ise bu süre beş dakikadır. Buna rağmen,
iddia ediyorum, şuradaki hiçbir milletvekili internetten girip de
-beş dakikaya razı olsa dahi- randevu alamaz. Sağlık
sistemi maalesef Türkiyede iflas etmiş durumdadır. Beş dakikada
bir insan muayene olmaz, problemi anlaşılmaz; olsa olsa ruhen
rahatlayabilir, manen rahatlayabilir ama hastalığına çare bulması
imkânsızdır. Şu kısa sürede sağlık personelinin sorunlarının
bir kısmına değindim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Sağlık
sektörünün sorunları yirmi yılda dağlar kadar olmuştur.
Sağlık sistemine de reorganizasyon gerekmektedir. Hastane
planlaması bakımından, ilaçlar bakımından,
sağlık personelinin rejim planlaması bakımından,
aşılar bakımından, her bakımdan, tıbbi alet ve
edevatlar bakımından sağlık sisteminin adan zye elden
geçirilmesi gerekir. Sağlık sektörünün sorunlarının tespiti
için Meclis araştırmasına her zamandan daha çok ihtiyaç
vardır.
Hepinize saygılarımı sunarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Iğdır Milletvekili Sayın Habib Eksik.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, cumartesi günü
Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Kliniğinde
çalışan ve angaryaya, insanlık dışı bir
çalışmaya maruz bırakıldığı için otuz
altı saatlik nöbetten çıktıktan sonra
yaşadığı trafik kazasında yaşamını
yitiren Doktor Rumeysa Berin Şene Allahtan rahmet diliyorum, ailesine ve
sağlık emekçilerine başsağlığı diliyorum.
Umarım, Doktor Rumeysa Şen son olur ve bu konuyla ilgili vebal
taşıyanlar bu vebali artık taşımazlar, yeni Rumeysa
Şenlerin olmamasına yönelik çalışmalar yürütürler.
Şimdi, sağlık emekçilerinin
sorunları üzerine verilen bu önerge hakkında şunu söyleyebilirim
üç dakika içerisinde: Sağlık emekçilerinin gerçekten çok sayıda
sorunları var. En önemlisi bir angaryaya, insanlık
dışı çalışma koşullarına maruz
bırakılıyorlar ve gerçekten yükleri çok fazla. Bu pandemi
sürecinde çoğu siyasi parti sağlık emekçilerini
alkışladı, işte Biz dünyada birinciyiz, şöyledir,
böyledir. dedi iktidar partisi ama gerçekte şu var ki gerçekten
sağlık emekçilerinin üzerine çok büyük bir iş yükü
bırakılmış. Birkaç tane rakamı sizinle
paylaşayım: Bakın, 42 tane ülke arasında doktor
başına düşen hasta skalasında biz 41inci
sıradayız. Yine, hemşire açısından
baktığınız zaman, Türkiyede bir hemşire
başına düşen hasta sayısı 431 iken dünyada bu 102dir.
Bu, aslında bizim sağlık emekçilerimizin ne kadar büyük bir
iş yüküyle karşı karşıya olduğunun göstergesidir.
O açıdan, bu iş yüküne yönelik derhâl çözümler bulunması ve
ataması yapılmayan yüz binlerce sağlık emekçisinin derhâl
atamasının yapılması lazım. Güvenlik
soruşturmalarıyla, KHKlerle insanların işlerinden
edilmesinden ziyade gerçekten sağlık emekçilerinin bu sorununu, bu
yükünü kaldıracak, çözüm açısından da atamalar
yapılması lazım; beyin göçünün önüne geçilmesi gerekiyor.
Yine, şunu özellikle belirtmek gerekir:
Sağlık emekçilerinin emeklilikle ilgili çok ciddi sorunları var,
aldıkları maaşlar emeklilik durumuna yansımıyor; özlük
haklarıyla ilgili çok ciddi sorunlar var, doktorlar 7200 ek gösterge
istiyorlar. Pandemi sürecinde çoğu, meslek hastalığı olan
Covide yakalandı, yaşamını yitirenler oldu, sağlığını
kaybedenler oldu ama maalesef Covid-19 hastalığı hâlâ bir meslek
hastalığı olarak kabul edilmedi, hâlâ vazife malullüğüyle
orada yetinilmeye çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, buyurun toparlayın.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yine, şunu özellikle söylemek gerekir:
Gerçekten AKP'nin yürüttüğü güvenlikçi politikalar çok ciddi anlamda beyin
göçüne sebep oluyor. Şu an, çok sayıda doktor yurt
dışına göç etmeye çalışıyor ve Türkiyeyi terk
etmeye çalışıyor. Bunların hepsinin temel bir sebebi var,
bakın, yürüttüğünüz Sağlıkta Dönüşüm Programı
ciddi anlamda sağlığı hiçleştirdi ve
sağlığa ciddi anlamda zarar veriyor. O açıdan, bu
Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndan derhâl vazgeçilmeli,
özellikle yeni oluşturulacak bütçeler ve politikalarla
sağlığı bir ticari meta olarak değil -hastayı bir
müşteri olarak değil- gerçekten bir hizmet olarak görme
anlayışına kavuşturmamız lazım. Bu, çok ciddi
anlamda, günümüz koşullarında hastanın müşteri olarak algılanması
neticesinde büyük sorunlara yol açıyor. Çünkü tedavi edici hizmetlere
yönelirseniz ve sürekli hastayı müşteri olarak görürseniz sonuç bu
olur diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Sayın Mustafa Esgin, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ESGİN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilli arkadaşlarım;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu önerge aleyhinde söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, Kadın
Doğum Asistanı Doktor Rumeysa Şen kardeşimizi elim bir
trafik kazasında kaybettik, Allahtan rahmet niyaz ediyorum; ailesine,
sevenlerine ve sağlık camiamıza başsağlığı
diliyorum.
Burada ifade edildiği gibi Otuz altı saat
nöbet. diye bir şeyin olmadığını hastane idaresi
ortaya koydu.
HABİP EKSİK (Iğdır) Belge var,
belge.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) - Var, var!
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Cuma akşamı
kardeşimiz nöbetini tuttu ve ertesi gün sabah saatlerinde elim bir kaza neticesinde
kaybettik.
Arkadaşlar, lütfen acıların üzerine
siyaset yapmayın, bunu her defasında yapıyorsunuz bunu
yapmayın.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Yalan
mı söyleyelim?
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Sağlık
Bakanımız, bu konuda, bugün, ilerleyen saatlerde detaylı bir
değerlendirme yapacak.
Arkadaşlar, bu grup önerisini verdiğinizde
aklıma ne geldi biliyor musunuz? Genel Başkanınızın
SSK Genel Müdürü olduğu dönemler geldi. 2002 yılı öncesi, evet,
sizin Genel Başkanınızın SSK Genel Müdürü olduğu
dönemin Türkiyesinde ne vardı biliyor musunuz? Gece
yarılarında, hastane kapılarında sıra numarası
kuyruğuna giren hastalarımız vardı, şifa için gelen
ama hasta olarak evlerine geri dönen vatandaşlarımız vardı.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Şimdi sıra alınamıyor, randevu alınamıyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şimdi de
var, yalan! Şimdi de var, hatta biz..
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Bekleyin,
bağırmayın, bağırmayın; daha söyleyeceklerimi
bekleyin.
Hastanede rehin kalan hastalar vardı; bu
Türkiyeyi biz yaşadık, eski Türkiyeyi biz yaşadık, siz
neredeydiniz?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Gerçeği
söyleyin, gerçeği söyleyin, yalan söylüyorsunuz!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen yalan söylüyorsun!
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Eski Türkiyeyi siz
yaşamadınız mı? (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Farklı meslek grupları için
farklı hastanelerin olduğu ama hiçbirinin ihtiyacı
karşılamadığı eski Türkiye manzaraları
vardı. İşte, bu kötü manzaraya son veren iktidarın
adıdır AK PARTİ iktidarı değerli arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Şu
da bir gerçektir ki bütün haksız ve insafsız muhalefet
anlayışınıza rağmen, zımnen siz de dönemsel de
olsa sağlıkta dönüşüm devrimini kabullenmek zorunda
kalıyorsunuz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Gerçekleri
anlat.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) İran bile geldi
bizi solladı, G20nin dışına düştük.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Evet, grup önerinizde
bu açıkça görünüyor, bakabilirsiniz.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİyle
birlikte Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında
gelişmiş ülkelerin otuz yılda ulaştıkları düzeye
biz tam on yılda ulaştık.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Hastayı müşteri olarak görüyorsunuz, müşteri!
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Kamu hastanelerini
tek çatı altında birleştirdik, 37 milyon SSKlinin kamu
hastanelerinden hizmet almasının önünü açtık, tüm
vatandaşlarımızın tüm hastanelerden eşit olarak
yararlanmasını sağladık ve genel sağlık
sigortasını bütün halkımızın, insanlarımızın
hizmetine sunduk. Sağlık tesisi sayımızı
Bakın,
bunlar gerçekler, yalanlar değil; yalan algı ve şov siyaseti
sizin siyasetiniz; bunlar gerçekler, bunları dinleyin. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Hastaneleri yıktınız.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Sağlık tesisi
sayımızı 3 kat arttırdık.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Nitelikli yatak
kapasitemizi 7 kat arttırdık. Sağlık personeli
sayısını 300 binlerden 1 milyonun üzerine çıkardık.
Birinci basamak sağlık hizmetlerinde aile sağlığı
sistemine, aile hekimliği sistemine geçtik. Sağlıkta memnuniyet
oranlarını yüzde 30lardan yüzde 70lere çıkaran iktidar bu
iktidar değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Bu başarı hikâyesini
halkımızdan, milletimizden aldığımız ilhamla ve
destekle başardık.
Şehir hastaneleri, şehir hastaneleri. Bu
salgın döneminde 17 tane şehir hastanesini açtık, 20 bin yatak
kapasitesini hastalarımızın, insanımızın
hizmetine sunduk. Siz ne yaptınız? Ağzımızda
maskelerle, evet, bu Covid döneminde şehir hastanelerini
tartışmaya açtınız.
Evet, değerli arkadaşlar, Cumhuriyet
Döneminde, cumhuriyet tarihinde görülmeyen adımları,
atılımları Sağlıkta Dönüşüm Programıyla
birlikte AK PARTİ hükûmetleri sayesinde, Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde gerçekleştirdik. (CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
Aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sayın hatip konuşması sırasında Genel
Başkanınızın SSK Genel Müdürü
Grubumuz adına Tekin
Bingöl efendim.
BAŞKAN Buyurun, buradan söz vereyim.
Geçen hafta yaptığımız bir
toplantıda Sayın Elitaş da vardı, Sayın Özgür Bey de
vardı, Sayın Müsavat Dervişoğlu
Genel başkanlarla
ilgili bir polemiğe meydan vermeyin, zaten liderler grup
toplantılarında bu meseleyi yeterince dile getiriyorlar.
İşte, buyurun cevap hakkı doğuruyor.
Buyurun Sayın Bingöl.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Tekin Bingölün, Bursa
Milletvekili Mustafa Esginin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında CHP Genel Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Uyarınız çok yerinde ama söyleyecek sözü
olmayan maalesef müflis tüccar edasıyla bu kürsüye çıkıyor,
acınacak hâllerini buraya yansıtıyorlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kendi
kendisini anlatıyor.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Biz kırk üç
yıldır iktidar değiliz. Şimdiyi, bugünü konuşun,
bugünü, bugünü!
Bakın, değerli milletvekilleri, kaynayan
suya kapak kapatılmaz. Sizin içiniz fokur fokur kaynıyor, kendi
aranızda bile problemleriniz öyle bir noktaya taşınmış
ki yahu halkın içine çıkamıyorsunuz, tebdilikıyafetle
dolaşıyorsunuz, tebdilikıyafetle!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Nereden nereye geldik.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Bir siyasetçi
için utanılacak bir durum. Siz halkın karşısına
çıkacak yüz bulamıyorsunuz, söyleyecek sözünüz yok,
tebdilikıyafetlerle, Osmanlıcı zihniyetle çıkıyorsunuz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Dönün kendinize bakın. Bizim Sayın Genel
Başkanımızın nasıl bir genel müdürlük, nasıl bir
bürokrasi anlayışıyla bu ülkede devlet adamı ciddiyetini
bugüne kadar taşıdığını, merkez sağ
siyasette geçmişte siyaset yapanlar elhak teslim ediyorlar. Siz varın
geçmişe takılın, siz varın bugünü kurtarmak adına
yalanla dolanla, iftirayla günü geçirmeye çalışın.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Ankara Milletvekili Tekin Bingölün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, AK PARTİ iktidarının 19uncu yılı inşallah
birkaç gün sonra tamamlanmış olacak. Bu millet on dokuz yıl AK
PARTİyi destekledi, onun Genel Başkanının ve
milletvekillerinin yaptıklarını takdir etti,
alkışladı. Eski Grup Başkan Vekili Cumhurbaşkanı
adayının söylediği gibi Yenildikçe yenilen, yenildikçe yenilen,
yenildikçe yenilen
11 kere saydı bunu çünkü 11 kere yenilen bir
Cumhuriyet Halk Partisi var. Umuyoruz, inanıyoruz, görüyoruz,
inşallah 2023 seçimlerinde de yine aynı şey gerçekleşecek.
Genel Başkan Yardımcımızın
ifade ettiği tebdilikıyafet işi, halktan saklanmak için
değil halka hizmet eden
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Tam halktan
saklanmak için.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
lafı tersinden anlamak diye buna söylenir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şimdi,
burada Genel Başkan Yardımcımızın, Teşkilat
Başkanımızın, teşkilatların halka
davranışlarını tespit etmek üzere yaptığı
bir söylemi sanki halka karşı tebdilikıyafet gibi ifade etmek
büyük bir siyasi yanlıştır. Bütün milletvekili
arkadaşlarımız sahada; onlar vatandaşla beraber
oturuyorlar, konuşuyorlar, sohbet ediyorlar, onların
sıkıntılarını paylaşıyorlar; bu, bir gerçek.
Hiç kimse AK PARTİyi vatandaşından, halkından
uzaklaşmış olarak gösterme hakkına sahip değildir;
millet buna inanmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Özgür Bey, bir sataşmaya meydan
vermeden, buyurun.
36.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bursa
Milletvekili Mustafa Esginin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ne
mutlu Cumhuriyet Halk Partisine ki on dokuz yıllık bir iktidar, Genel
Başkanının Genel Müdürlük yaptığı dönemi 380
müfettişle 200 ayrı kez denetletmiş, bir kör kuruş
eksiklik, hata, yanlışlık bulamamış. Ne mutlu
Cumhuriyet Halk Partisine ki kırk üç yıldır iktidarda
olmadığı hâlde, yaklaşmakta olan iktidarı öyle bir
kaygı ve panik yaratmış ki iktidarı üçlü koalisyondan
devraldıklarının, o koalisyonunun bir bileşeninin bugünkü
Milliyetçi Hareket Partisi olduğunun ve o dönemin Bakanının
rahmetli Osman Durmuş olduğunun idrakinde olmayan birisinin
çıkıp kürsüden bu sözleri söylemesi bizim açımızdan
kıvançtır; cevabı Milliyetçi Hareket Partisine
bırakıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) CHP
yoktu, DSP vardı, ne fark ediyor ya?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
37.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisiyiz, kendi
gündemimize de hâkimiz, Cumhuriyet Halk Partisinin gündemine takılacak da
değiliz. Ayrıca, Sayın Özgür Özel dedi diye de bu konuda bir
görüşte, ifadede bulanacak da değilim, herkes görüşünde
serbesttir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve
arkadaşları tarafından, Türkiyedeki sağlık
emekçilerine dayatılan insanlık dışı çalışma
koşullarının araştırılması amacıyla
26/10/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşleri kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ
Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak
İmzalanan Mevcut Protokol Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen
Protokol IIIün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut Protokol
Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2275) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 141)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, 2020 Yılı Kamu
Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.
B)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.-
2020 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (5/6) (S. Sayısı:
264) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 264 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Yapılacak görüşmelerde İç Tüzükün
72nci maddesine göre siyasi parti gruplarına ve şahsı
adına 2 üyeye söz verilecektir. Alınan karar gereğince siyasi
parti grupları adına yapılacak konuşmalar en fazla 3 üye
tarafından kullanılabilecektir. Ayrıca, istemi hâlinde Komisyona
söz verilecek, bu surette Karma Komisyon Raporu üzerindeki görüşmeler
tamamlanmış olacaktır.
Konuşma süreleri, istemi hâlinde Komisyon için
yirmi dakika, şahıslar için onar dakika, alınan karar
gereğince siyasi parti grupları için otuzar dakikadır.
Rapor üzerinde ilk söz, İYİ Parti Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelike aittir.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 98inci yıl
dönümü kutlu olsun. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
diyen Ulu Önder'imiz Mustafa Kemal Atatürkü ve mesai
arkadaşlarını, aziz ecdadı rahmetle anıyorum.
Şimdi, 264 sıra sayılı Karma
Komisyon Raporunu görüşüyoruz. Karma alt komisyon, Kamu Denetçiliği
Kurumu 2020 Yılı Raporu üzerinde yaptığı
çalışmayı tamamlayıp Karma Komisyona sevk etmiştir. 26
Mayıs 2021 tarihinde ise söz konusu karma alt komisyon raporu, Karma
Komisyonda görüşülmüştür.
Değerli milletvekilleri, devlet
çarkının dönüşü mevzuatla olur, teamüllerle olur, pratiklerle
olur; hukukla, ilimle, zekâyla olur. Kamusal düzenin her yüzü bize bir
gerçeği haykırır: Adalet, doğruluk ve dürüstlük, hakkaniyet,
hukukilik, açıklık, hesap verebilirlik, ehliyet ve liyakat,
kayırmacılıktan kaçınmak, millî gelirin adil
paylaşımı, güvenlik, sağlık; bu şekilde devam
edebiliriz. Bu ilkelerin hayata kâmilen geçirilmesi kuşkusuz çok
anlamlı olur; o zaman iyi yönetim ortaya çıkar. İyi yönetim,
hukuk devletine, demokrasiye, insan haklarına saygıya bizi
taşır ki bu, herkesin yani umumiyetle de toplumumuzun menfaatinedir.
Böylece, toplumumuzda özlenen dirlik ve düzen tesis edilmiş olur. Milletin
ve devletin bekası tahkim edilmiş olur.
Değerli milletvekilleri,
yaşadığımız şu zaman dilimi hem iç hem de
dış faktörlerin adamakıllı zorladığı menfi
olaylarla doludur. Bir yanda komşularımızla bozuk ilişkiler,
diğer yanda küresel güç odağı olan devletlerle gerginlikler,
artan göç hareketleri bizi bir tutuma zorlamaktadır; o da
düşmanları azaltma, dostları artırma. Görünen o ki
dış politika iç siyasetin bir sosu olarak kullanılmakta, bu da
ülkemizi hızla girdaba savurmaktadır.
Diğer taraftan, izlenen yanlış
ekonomik politikalar gelir dağılımını
alabildiğine bozarken fert başına düşen millî gelir son
sekiz yıl içinde yüzde 60 oranında gerilemiştir. Makroekonomik
dengeler aşırı bozularak dünyada en yüksek faizle borçlanan
ülkelerden biri durumuna gelinmiştir.
Değerli arkadaşlar, son on dokuz
yılda yurttaşlarımız 2,5 trilyon dolar vergi
ödemiştir, özelleştirme yoluyla cumhuriyetin tüm
kazanımları 70 milyar dolara satılmıştır, 565
milyar dolar da dışarıya borçlanılmıştır. Bu
şunu gösteriyor: Kabaca 3 trilyon doları aşan bir tutar millet
için verimli harcanmış mıdır, yoksa çarçur mu
edilmiştir? Kamu ihaleleri adrese teslim dağıtılırken
İhale Kanunu neredeyse 190 kez değiştirilmiştir. Anayasal
güvence altına alınan bütçe hakkının Türkiye Büyük Millet
Meclisine ait olduğu hükmü alenen çiğnenmiştir.
Cumhurbaşkanının bu konuda tasallutu vardır.
Değerli milletvekilleri; ülkemiz, verimli
toprakları, her ürünün yetişmesine müsait iklimi, çalışkan
ve deneyimli insanlarıyla, 2002 yılında toplam nüfusun yüzde
40ının kırsalda yaşadığı ve
karnını doyurduğu bir görünümdeydi; bugün, kırsalda
yaşayan insanların yüzde 7ye düştüğü, üretim kültürünün
kaybedildiği dolayısıyla üretimin
yapılamadığı bir tablo görünümü vardır. Bu insanlar
kentlere göçürtülerek çığ gibi artan kent işsizliğinin
öznesi olmuşlardır. Tarım sektörünün sorunları devasa
boyutlardadır. Gübrenin, ilacın, tohumun, fidenin, yemin, mazotun
üreticiyi nasıl mağdur ettiğini giderek görebilirsiniz.
Neredeyse yüzde 150 fiyat artışı olur mu değerli
arkadaşlar? Geçen yıl, elma 1,60a satılırken bugün yine
1,60 TLye satılmaktadır. Ben, burada çiftçinin mutfağından
henüz bahsetmiyorum. Bu gidişat öfkeli kalabalıklar yaratmaktan
başka bir işe yaramıyor. Ekonominin kendi kanunlarını
bir kenara iterek bağnaz birtakım düşünceleri ekonominin
çarkına iterseniz finans, banka, üretim, yatırım, faiz, döviz,
ihracat, ithalat, kredi, her şey güvensizlik ortamında savrularak
bize yüksek fiyat, pahalılık, yüksek faiz, üretimsizlik,
aşırı işsizlik, insan onuruna aykırı ücret ve
maaş, düşük istihdam, eriyen Türk lirası, artan ithalat ve
dolarizasyon olarak yansır.
Değerli arkadaşlar, ekonominin en önemli
unsuru -hep belirtiyoruz- güvendir. Biliyorsunuz, Ankara Milletvekilimiz
Sayın Durmuş Yılmaz da hem IMF borçlanmasını ve hem de
Merkez Bankasından buharlaştırılan dövizin Türkiyeye
etkilerini ve sarf edilen yalan beyanları bir bir açıklığa
kavuşturmuştur. Bankaların son iki yılda
aşırı kredi genişlemesine sokulması ayrı bir
endişe kaynağıdır.
Değerli arkadaşlar, ülke olarak biz niçin
böyle olduk? Bütün kötülüklerin anası nedir? Bu çukura niçin düştük?
Evet, sorun bir sistem sorunudur. Devletin kurum ve
kuruluşlarını lağvedip tüm nitelikli
bürokratlarını tasfiye eder, binlerce yılda oluşturulan
gelenekleri, teamülleri ortadan kaldırırsanız sonuç bu olur;
sonuç, sistem sorunu yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi.
Bu yapı Türkiyeyi yönetmede oldukça iptidai kalmaktadır. Gelinen son
üç yılda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin iflas
ettiğini net bir şekilde görebiliyoruz. Halk için çalışan
bir parlamento, millet adına bağımsız karar verebilen bir
yargı şarttır.
Değerli milletvekilleri, 2014 yılında
yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun Türk yerel yönetim sistemini
çökertmiştir. Anayasal sistem bir taraftan darbe alırken diğer
taraftan yerel yönetim sistemi de maalesef bu yasayla
yaralanmıştır, darbe almıştır. 2012
yılında gündeme geldiğinde Ankarada bir toplantı
yapılmıştı, o toplantıda ben de bulunmuştum.
Orada Sayın Burhan Özfatura İki yüz yıllık bir sistem
tahrip ediliyor. dedi. Rahmetli Hasan Celal Güzel Bölücülük prim yapar,
hemşehrilik ve yerel kültür tahrip edilir, subsidiarite ilkesine
aykırılık oluşturur, hizmet maliyeti artar. dedi.
Sayın Mehmet Keçeciler de Konyada, sadece Konyada 180 belde mahalle
oluyor; bu, karmaşaya yol açar, millî birlik ve bütünlüğümüze halel
gelir, niyet acaba federalizme bir geçiş mi? dedi. Benim arz etmek
istediğim husus, tüm bu bilgiler ışığında devletin
tepeden tırnağa yeniden örgütlenmesidir. Hülasa,
iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistem reformuna ve
yeni bir yerel yönetim reformuna ihtiyaç vardır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarının son yıllarının Covid-19 pandemisine
rastlaması da ayrı bir talihsizliktir. Tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de temel iktisadi, sosyal göstergelerimiz maalesef negatif
eğilimini derinleştirmiştir. Bu süreçte
halkımızın her açıdan çektiği
sıkıntılarda yanında olmayan bir iktidar görüntüsü hiç de
hoş olmamıştır.
Yolsuzluk, rüşvet, iltimas, irtikâp, zimmet
vesaire özü itibarıyla kamusal bir yetkinin yasa dışı
kullanımıdır. Yolsuzluk, insan fıtratının
reddettiği hastalıklı bir tutum, hastalıklı bir
icraattır. Yolsuzluk, devletin damarlarını kemirerek güçsüz
düşürür, mutlaka bu hastalığın tedavi edilmesi gerekir.
Bugün asgari ücretle geçinmeye çalışan
vatandaşlarımızın genel nüfusa oranının yüzde
70e kadar tırmanması karşısında yolsuzluk illetinden
kurtulmak için yeni kurallar, ağır müeyyideler getirmek
zorundayız. Zaten Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuru, sayı
ve niteliğine baktığımızda da bu
anlaşılıyor. Bir kere, yolsuzluk potansiyeli taşıyan
tüm hükümler temizlenmeli, bürokratik işlemler basitleştirilmeli,
hızlandırılmalı, halkın bilinçlendirilmesi
sağlanmalı, medya duyarlılığı önemsenmeli,
yargı erkinin güç, kudret ve tarafsızlığı teslim
edilmeli, siyasal ve bürokratik güç odakları ile ekonomik güç
odaklarının kirli ilişkiler kurmalarının da önüne
geçilmelidir.
Evet, bugün bu saydıklarım hayal gibi
geliyor ama asla hayal değil, su akacak ve yatağını
bulacaktır, dürüstlük kültürü mutlaka zaferini ilan edecektir; ben buna
yürekten inanıyorum.
Değerli milletvekilleri, konumuzla mütenasip
bir diğer husus da insan haklarıyla ilgilidir. 1776 Amerikan
Bağımsızlık Bildirgesinden tutun ve Birleşmiş
Milletler İnsanlar Hakları Evrensel Bildirgesine kadar tüm insan
hakları müktesebatına baktığımızda, hepsi
toplam- insan haklarının bugünkü son durumunu bize veriyor.
Bizim de Anayasamızda insan hakları
güvence altına alınmıştır. Cumhuriyetin ilk
yıllarından 2000lere kadar Türkiye, kısa sürede gerek
demokratikleşmede gerekse de insan hakları müktesebatında iyi
bir merhaleye yükselmiştir, kısa sürede ve en az hasarla
başarabilen başka bir ülke de yoktur. 21inci yüzyılın
şu ilk çeyreğinde insan haklarında meydana gelen gerilemeler
Türkiyeye yakışmamaktadır. Anayasada 12nci maddeden itibaren
düzenlenen bu insan hakları konusunu daha da oturtmamız ve mahsus
hukukumuzda içselleştirmemiz gerekiyor. Evet, işbu alt karma komisyon
raporunun esası insan hakları kavramıyla doğrudan veya
dolaylı da ilişkilidir.
Değerli milletvekilleri, sistemden kaynaklanan
sakıncalar nedeniyle ülke kaynakları ve bütçe israf edilmekte,
yolsuzluk tavan yapmaktadır. Eğer israftan kaçınılsa
Türkiye ekonomisi iki yılda düze çıkabilir. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener diyor ki: Bizi Türkiye'nin fakir
olduğuna inandırmak istiyorlar. Ama Türkiye asla fakir
değildir; kaynakları kötü kullanılmakta ve yolsuzluk
yapılmaktadır. Türk ekonomisine kamu-özel iş birliği
yönteminden dolayı ihanet edilmektedir, birkaç kişiye 84 milyonun hakkı
sömürtülmektedir. Ülkenin acilen bir vergi reformuna da ihtiyacı
olduğu ortadır.
Değerli arkadaşlar, yaz mevsiminde ülkenin
birçok iline gittim. Kendi ilim Mersin başta olmak üzere büyük bir
fakirleşme fark ettik; çalışanın, üretenin emeğinin
hakkını alamadığı bir vahşi düzeni
vatandaşlarımız hak etmemektedir.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumu kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve
etkin bir şikâyet mekanizması olup idarenin her türlü eylem ve
işlemlerini, tutum ve davranışlarını insan
haklarına dayalı adalet anlayışı içinde hukuka ve
hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde
bulunmak amacıyla kurulmuştur. 2020 yılı için
hazırlanan Karma Komisyon Raporunda, Kamu Denetçiliği Kurumu
kendisine ulaşan başvuruları inceleyerek Türkiyede ve dünyada
Covid-19 salgınıyla mücadeleyi de takip etmiştir. Bu kapsamda
bazı tespitler yapılmış, öneriler sunulmuştur. Gelen
başvurular, çoğunlukla sağlık
çalışanlarının haklarını ve çalışma
koşullarını iyileştirme taleplerine yöneliktir. Özellikle,
ekonomi, maliye ve vergi konularında da başvuru
yapıldığı görülmektedir. Bu bağlamda
vatandaşların kendi imkânlarından yeteri kadar
faydalanamaması yoğunlaşan şikâyetlerdendir.
Adalet alanına ilişkin olarak nakil
talepleri, cezaevinin fiziki şartları, coronavirüs tedbirleri gibi konularda
da başvurular yapılmıştır; millî savunma ve güvenlik
alanında da yapıldığı görülüyor.
Kamu Denetçiliği Kurumuna 2020
yılında toplam 90.209 şikâyet başvurusu
yapılmıştır, bu başvuruların 70.440ı
salgında verilen yetersiz temel destek kredilerine ilişkindir.
Şikâyetlerin doğrudan Başdenetçilik tarafından incelenip
sonuçlandırıldığı anlaşılıyor.
Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan
başvurularda salgın sebebiyle çok ciddi artış
yaşandığı da gözleniyor. Konu bazlı
değerlendirildiğinde yüzde 80,28inin ekonomi, maliye ve vergi
alanında yapıldığını görüyoruz. Bu durum,
ekonominin kötüye gidişinin, alım gücünün
azaldığının ve salgın sürecinde yapılan
yardımların yetersiz kaldığının bir göstergesi
olarak karşımıza çıkmaktadır. 2020 yılında
başvuruların çoğunluğunun -yüzde 95,48- elektronik
başvuru yoluyla yapıldığı da görülmektedir.
Geçtiğimiz sene alınan tavsiye kararlarında da 8 kat
artış -geçtiğimiz seneye göre 8 kat artış-
olduğunu ve 68.128e ulaştığını da görüyoruz.
Tavsiye kararlarına uyamayan kurumların ise önerilerini ilgili
komisyonlara bildirdiğini de bu vesileyle anlıyoruz.
Kamu Denetçiliği Kurumu, 2020 yılında
550 bin dava dosyasına bakan ve idari yargı mercilerine destek olarak
iş yükünü azaltmayı amaçlayan bir kurumdur. Kurum, kamu kurum ve
kuruluşlarıyla sorun yaşayan vatandaşların
sorunlarını çözmek için önemli bir konuma sahip olsa da Kurumun zaman
zaman bağımsız karar almakta zorlandığı
görülmektedir.
Kamu Denetçiliği Kurumu tavsiye
kararlarının, idarelerce 2020 yılı itibarıyla yüzde
76,5 düzeyinde olumlu bulunarak gereğinin yerine getirilmesi de
sevindiricidir. Kurum, idarenin genellikle iyi yönetim ilkelerine uymada
gerekli bir vasıtası olmaktadır. Bu yönüyle daha sağlıklı
bir kamu düzenine katkı yapma istediği de muhakkaktır.
Ayrıca, kurumlara yazılan yazılardan alınan bilgiler
doğrultusunda kurumların Kamu Denetçiliği Kurumu
kararlarına uymamak değil, uyamamak gibi mevzuattan doğan
sorunlar yaşadığı da anlaşılmaktadır. Bu da
Kamu Denetçiliği Kurumunun kurumlar üzerinde etkisinin büyüklüğünü göstermesi
açısından önemlidir.
Değerli milletvekilleri, bakınız,
başta salgın sürecine değinmiştim, KDK verileri de bunu
teyit ediyor; salgın sürecinde mağduriyetler yaşanmış,
insanlar dertlerine çözüm için müracaatlar yapmışlardır.
Vatandaşların iktisadi, mali konulardan muzdarip olmaları, vergi
ve cezaları öne çıkarmaları dikkat çekicidir. Yerel yönetimlerin
her türlü uygulamalarından dikkat çekici miktarda şikâyetçi
olunması bir yerel yönetim reformuna ihtiyaç olduğunu bir kez daha
hatırlatıyor. Engelli ve yaşlılara yönelik ilgili kurumların
yapacakları düzenlemeler olmalıdır. Elektrik ve doğal gaz
faturaları tam bir zulüm hâline dönüşmüştür. Yoğun trafik
cezaları ile özensiz EDS uygulamaları vatandaşları
bezdirmektedir, ehliyetlerin alıkonulmasına da bir çözüm
bulunması gerekiyor. Bu arada, orman yangınlarından
çıkarılacak dersler vardır. Mağdur
yurttaşlarımız korunup kollanmalıdır, böylece Kamu
Denetçiliği Kurumuna müracaat ve şikâyet en aza indirilmelidir. Sel
afetleri ve büyük yangınlar ile deniz ve çevre felaketlerinde de böyle olmalıdır.
Değerli arkadaşlar, Kamu Denetçiliği
Kurumunun organlarının seçimi ne yazık ki Kurumun
bağımsız karakteriyle mütenasip görünmemektedir. AKPnin
bütünüyle patronajında yapılan seçimler sonucu göreve getirilen
Başdenetçi ve denetçilerin nazari olarak ne ölçüde tarafsız
olacakları tartışmalıdır. Bu sebeple, yeni bir adil
seçim sisteminin benimsenmesi Ombudsmanlık kurumuna uygun düşecektir.
İYİ Parti olarak biz kamu denetçiliğinin her türlü etkiden uzak,
bütünüyle adalete, hukuka mahsus, mevzuatına ve genel ahlaka uygun
faaliyette bulunmasından yanayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Raporun Türk idari
yaşamına katkı yapmasını yürekten diliyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
ikinci söz Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşa ait.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu
Denetçiliği Kurumuyla ilgili İYİ Parti adına söz
almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Toplumu oluşturan bireylerin temel hak ve
özgürlüklerini korumak hukuk devleti yöneticilerinin asli görevidir.
Vatandaşların kamu kurum ve kuruluşlarına karşı
korunmaları ve güvence altına alınmaları demokrasiyle
yönetilen ülkelerin en bariz özelliğidir. Anayasal sistemlerde bireyin ve
toplumun hukuki haklarının güvence altına alınıp
yasalarla korunup kollanması ve bu yasaların zamanına göre
revize edilmesi hukukun üstünlüğü ilkesine inanan demokratik devlet
sistemlerinin en önemli ve en temel özelliklerinin başında gelir.
Türkiyede ve dünyanın birçok ülkesinde hukuki, idari mekanizmalar
yetersiz kalmakta ve adalet bazen ne yazık ki yerini bulmamaktadır. Hukukun
temel amaçlarından biri, vatandaşları devlete karşı
korumakla yükümlü olmasıdır fakat Türkiye'de işler maalesef, tam
tersi şekilde işlemektedir yani hukuk kuralları, devleti,
vatandaşlarına karşı korumakla
uğraşmaktadır. Bundan dolayı Türkiye'de idare ile
vatandaş arasında genellikle sağlıksız bir ilişki
vardır. Bu uyumsuzluktan dolayı vatandaşı koruyacak bir
sisteme ihtiyaç doğmuştur. İşte, burada Kamu
Denetçiliği Kurumunun en önemli özelliği karşımıza
çıkmaktadır. Bilindiği gibi Kamu Denetçiliği Kurumu,
Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı bir kurumdur, gücünü yüce
Meclisin manevi şahsiyetinden almaktadır. Bu kuruluş,
vatandaşların kamu kurum ve kuruluşlarında
uğramış olduğu hukuki ve idari hatalar
karşısında vatandaşın hak ve hürriyetlerini koruma
bilinciyle hareket etmektedir. Kamu Denetçiliği Kurumunun istisnasız
olmazsa olmazı, yasama ve yürütme mercilerinden tamamen
bağımsız hareket etmesidir ve kuruluş felsefesinin en
önemli özelliği de budur. Kamu Denetçiliği Kurumu diğer denetim
mekanizmalarına ilave olarak bireylerin haklarının
korunması adına ikinci bir garanti mekanizmasıdır. Kamu
Denetçiliği Kurumuna yapılan başvurular basit, hızlı
ve masrafsızdır.
Ayrıca bu Kurum her türlü etkiden uzaktır.
Kamu Denetçiliği Kurumu olaylara sadece insan hakları yönünden
yaklaşması nedeniyle bugün, sadece Türkiye'de değil, dünyada da
tercih edilen bir denetim mekanizması hâline gelmiştir. Tüm
bunların yanı sıra, Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan
müracaatlar, yürütme ve yargının işleyişindeki bozukluklar
ve maruz kalınan adaletsizliklerle ilgilidir. Yapılan müracaatlar
incelenirken öncelikli olarak hakkaniyet, eşitlik ilkeleri göz önünde
bulundurulup hukuk ilkeleri ve kuralları çerçevesinde
değerlendirilmelidir. Kamu Denetçiliğine yapılan başvurular
incelenirken idarenin yaklaşım ve davranışının
hukuk çerçevesinde olup olmadığına, uluslararası
anlaşmalara, kanunlara, yönetmeliklere ve ilgili ülke
anayasasının uygunluğuna bakılır. Yapılan
incelemeler ve alınan kararlar neticesinde ikna ve inandırma yolunu
tercih eder, tavsiye ve öğütlerde bulunur. Kamu Denetçiliği Kurumunun
var olmasının en temel nedeni, vatandaşlara karşı tek
taraflı kararlar alabilen yönetimin hukuk dışı ve keyfî
uygulamalarına karşı korumak, vatandaşların hak ve
özgürlüklerine ilişkin olası sınırlamalara ve tehditlere
karşı bir güvence oluşturmaktır.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumunun temel esasları göz önünde bulundurulduğunda öncelikle
yönetsel saydamlığı sağlamak, idari yargıya katkı
sağlamaktır; önleyici, eğitici ve düzeltici işlevleri de
bulunmaktadır. Kısacası, Kamu Denetçiliği Kurumu için halk
koruyucusu yahut vatandaş denetçisi diyebiliriz. Halk ile idare
arasındaki sorunları dostane çözümle çözmeye
çalışmaktadır. Kamu Denetçiliği Kurumu, yargının
iş yükünün azalmasına daha da fazla katkı sağlanması,
vatandaşın sorunlarının daha etkin çözülmesi, hak arama
kültürünün yaygınlaştırılması, idarenin hizmet
kalitesinin artmasının sağlanması ve hukuk devleti
ilkesinin yerleştirilmesi hedeflerine yönelik çalışmalarına
titizlikle devam etmektedir. Kamu Denetçiliği Kurumunun
tanınırlığının ve bilinirliğinin
artmasıyla birlikte nitelikli başvuru sayısı da
artmaktadır. Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuru sayısı
2019 yılında 20 bin küsurken 2020 yılında 90.209a
ulaşmıştır. Özellikle pandemi döneminde, sağlık
çalışanlarının haklarının ve çalışma
koşullarının iyileştirilmesine yönelik talepler
artmıştır. Bununla birlikte, ekonomi, maliye ve vergi konularında
da başvurular yapılmıştır. Vatandaşların
kredi imkânlarından yeteri kadar faydalanamaması da yoğun
şikâyetler arasında yer almıştır. Böylece, 2020
yılında 184.758 kişiye hukuki destek
sağlanmıştır.
2020 yılında Kamu Denetçiliği
Kurumuna -rekor sayıda artarak- 90 bin başvuru olmasının en
önemli sebeplerinden birini Kurum Başdenetçisi Sayın Şeref
Malkoç şöyle ifade ediyor: 2020 yılı için 20-25 bin
civarında başvuru bekliyorduk, pandemi dolayısıyla 2020
yılında tüm işler yavaşlarken bize başvurular 5 kat
arttı. Sadece bankalar ve kredilerle ilgili 70 bine yakın
başvuru aldık. Elbette bu artış
şaşırtıcı değildir çünkü 2020 yılında
yoğunlaşan ekonomik sıkıntılar, pandemi nedeniyle
Hükûmetin nakit ödemeden kaçınarak daha çok vatandaşı krediye
yönlendirmesinin acı bir sonucudur.
Kamu Denetçiliği Kurumunun tavsiye
kararına uyma oranı ise 2020 yılında 76,38e
yükselmiştir. Kurum tarafından 2020 yılında iyi yönetim
ilkeleri bağlamında verilen tavsiye kararlarına birkaç örnek
paylaşmak isterim. Askerlik durum belgesinde terhis nedeni olarak yer
verilen disiplin nedeniyle ayrılma ibaresinin kaldırılması,
özel güvenlik kimlik kartının verilmesi, yazılı ikaz
işleminin geri alınması, başvuranın kurumlar
arası yer değişikliğine muvafakat verilmesi, engelli
çocuğunun mahallî idareye bağlı aile yaşam merkezindeki
yüzme havuzundan ücretsiz yararlandırılması, evde bakım
hizmeti kapsamında tarafına çıkartılan geriye dönük
ödemenin iptali gibi meseleler çözüme
ulaştırılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi,
hiçbir organ, makam, merci veya kişi kamu denetçilerine görevleriyle
ilgili olarak emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde
bulunamaz. Bu hususta, bazı kurumların Ombudsmanlık Kurumumuzun
kararlarını tanımadığı, bazısına cevap
verip bazısına cevap vermediği görülmektedir. Bilindiği
üzere, Kurumun tavsiye kararları, ilgili idarenin isterse
uyacağı, isterse uymayacağı kararlar niteliğinde
değildir; bunlar yapılamayacak, uygulanamayacak tavsiyeler de
değildir. Bu kurumların keyfiyetini kabul etmemiz mümkün
değildir. Demokratik hukuk devletinde, ilgili idare, fiilen uygulanabilir
nitelikteki Başdenetçi kararını uygulamakla mükelleftir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun dostane çözüm
girişimleri ve verdiği kararlarla yargının iş yükünü
hafifletme yönünde ülkemize büyük katkı sağlamaktadır. Hak arama
kültürü yaygınlaştırılmış, idare aleyhine
açılacak on binlerce dava önlenmiş ve vatandaşın derdine
derman olunmuştur. Bununla birlikte, Kamu Denetçiliği Kurumu
çocuklara da kapılarını açmıştır. Çocuk dostu
yaklaşımlarıyla, çocukların hak arama bilincinin
geliştirilmesi yönünde çalışmalar devam etmektedir. Bu hususta
daha fazla kamuoyu oluşturulması ve okullarda da hak arama kültürü ve
bilinciyle ilgili etkinliklerin yaygınlaşması için
çalışmaların artması doğru olacaktır.
Bununla birlikte, kamu kurum ve
kuruluşlarıyla sorun yaşayan vatandaşların
sorunlarını çözmek için önemli bir konuma sahip olan Kamu
Denetçiliği Kurumunun zaman zaman bağımsız karar almakta
zorlandığı görülmektedir. Kamu Denetçiliği Kurumu,
itibarı açısından ve aldığı kararların daha
güvenilir olması açısından tamamen tarafsız
olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Bağlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Yine, Kamu
Denetçiliği Kurumunun yapısının ve seçim yöntemlerinin de
iktidar mensupları tarafından gerçekleştirildiğini göz
önünde bulundurursak -maalesef- muhalefet mensuplarının da Kurum
içinde yer alacağı adil ve hakkaniyetli bir düzenlemenin
yapılması gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı
olan Kamu Denetçiliği Kurumu, doğrudan demokrasinin bir aracı
olmalı ve demokrasinin güçlenmesine katkı
sağlamalıdır.
Sonuç olarak, insanlar sosyal, ekonomik ve kültürel
açıdan sürekli olarak daha iyi, bir hayatın, saygın bir
yaşamın ve hukuki açıdan çok daha iyi, koruyucu haklara
ulaşmanın yollarını aramaktadır; bu hususta da
mücadelesini vermeye devam etmektedir. Hukuk kurallarının da insanlar
gibi belirli bir ömürleri vardır. Bugüne kadar
vatandaşlarımıza sağladıkları hizmetlerinden dolayı
Kamu Denetçiliği Kurumuna teşekkür ediyorum. Yüce Meclisimizden, bu
güzide Kurumumuzun daha verimli çalışması için talep
ettiğimiz yasal düzenlemelerin en kısa zamanda
karşılanmasını temenni ediyorum.
Saygılarımla. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına diğer söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili
Sayın Mehmet Taytak'a aittir.
Buyurun Sayın Taytak. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Kamu
Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Dilekçe Komisyonu,
dilekçe hakkının kullanılmasıyla,
vatandaşlarımız ve ilgili kurumlar arasında köprü olan
önemli bir komisyondur. Kamu Denetçiliği Kurumu ise gelen şikâyetleri
insan haklarına dayalı adalet anlayışı içerisinde,
hukuka ve hakkaniyete uygunluk ölçüsünde inceleyerek araştırır
ve idareye önerilerde bulunur.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 2020 Yılı
Raporunu incelediğimizde Kuruma 2020 yılında toplam 90.209
başvuru yapılmıştır. Bu başvuruların 70.440
adedi Covid19 salgını kapsamında vatandaşlarımıza
verilen temel destek kredileriyle ilgilidir, 19.769 adedi ise diğer
alanlardan gelen şikâyet ve başvurulardır. 2020 Kamu
Denetçiliği Kurumu Raporuna göre bankacılık işlemleri
konusunda gelen 70.440 adet başvurunun 70.187 adedi -yani yüzde 99,64ü-
incelenmiş olup 67.281 adet başvuru hakkında tavsiye
kararı, 2.906 adet başvuru hakkında ise incelenemezlik
kararı verilmiştir, 253 adet başvurunun ise yasal inceleme
süreci hâlâ devam etmektedir.
Coronavirüs salgınının ortaya
çıkmasıyla Kamu Denetçiliğine yapılan başvurularda
ciddi bir artış meydana gelmiştir. 2019 Yılı Raporuna
baktığımızda gelen şikâyet başvurusu 20.968 iken
2020 Yılı Raporunda 90.209 olmuştur ve geçen seneye göre bu
sene yüzde 330,22lik çok büyük bir artış
yaşanmıştır. Kamu Denetçiliği Kurumu,
Başdenetçilik makamı ve diğer birimleriyle büyük özveriyle
çalışarak başvurulardaki bu artışa rağmen
şikâyetleri kanuni süre olan altı ay içerisinde
sonuçlandırmıştır.
Değerli milletvekilleri, 2020 yılında
Kuruma yapılan başvuruları bölgelere göre
değerlendirdiğimizde yüzde 31,34le Marmara Bölgesi, yüzde 17,24le
İç Anadolu Bölgesi, yüzde 14,16yla Akdeniz Bölgesi ve yüzde 13,82yle Ege
Bölgesi takip etmektedir. Bu yıl diğer yıllarda olduğu
gibi, başvuruların yüzde 19,14ü İstanbul, yüzde 8,54ü Ankara,
yüzde 5,54ü İzmir ilimize aittir.
2020 dosya verilerini ele
aldığımızda, 2019 yılından 3.830 dosya 2020
yılına devredilmiştir. 2020 yılında ilgili kurumlara
dağıtılmış olan dosya sayısı 90.209 olup
toplam 94.039 dosya bulunmaktadır. Bu dosyaların 91.100 adedi
sonuçlandırılmıştır, 2.939 dosyanın ise
işlemleri devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, 31 Aralık 2020
tarihi itibarıyla sonuçlandırılan 91.100 adet başvurunun
yüzde 9,51i gönderme kararı; 10,29u incelenemezlik kararı; 2,01i
dostane çözüm kararı; 0,18i başvurunun geçersiz sayılması
kararı; 0,32si karar verilmesine yer olmadığına dair
karar; 75,74ü tavsiye kararı; 1,05i ret kararı; 0,78i kısmen
tavsiye kısmen ret kararı olarak verilmiştir.
2020 yılında verilen kararlar bir önceki
yılla kıyaslandığında, sonuçlandırılan dosya
sayısı 2019 yılına göre yüzde 330,33 artış
göstermiştir. Diğer yandan ise 2019 yılında 860 adet olan
tavsiye kararı 2020 yılında 68.128e
ulaşmıştır. Ret kararlarına
baktığımızda yüzde 5,38lik bir artış,
kısmen tavsiye kısmen ret kararlarında ise yüzde 71,71
artış sağlamıştır.
2020 yılı karar türlerini
incelediğimizde, dostane çözüm yoluyla çözümlenen dosya sayısı
2.867, tavsiye kararı 68.128, kısmen tavsiye kısmen ret
kararı 704, ret kararı 941 olup toplam 72.640 dosya karara
bağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumu 2020 yılında adalete kolay, hızlı erişim ve
dostane çözüm yöntemleriyle, tavsiye kararlarıyla, hakkaniyete uygunluk
denetimiyle, iyi yönetim açısından sağlanan katkılarıyla,
mevzuat değişikliği önerileriyle, özel raporlarıyla
ülkemize katma değer sağlamıştır. Gelen
şikâyetlerin mümkün olduğunca hızlı ve etkin bir
şekilde sonuçlandırılmasını sağlayarak adalete
hızlı erişim gerçekleştirilmiştir. Mahkemelerin
iş yükü azaltılmıştır. Karar ve faaliyetler sonucunda
ise yüz binlerce davanın açılmasının önüne
geçilmiştir. 2020 yılında Kamu Denetçiliği Kurumu,
diğer senelerde olduğu gibi bu yıl da toplumumuzun adalet
duygusunu artırmak için çabalamış, bu doğrultuda kararlar almış
ve insanlarımızın sorunlarıyla ilgili hızlı
çözümler sağlamıştır.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumu, Halife Ömer zamanından günümüze ulaşan köklü bir devlet
mekanizmasıdır. Hazreti Ömer, zamanında bütün
vatandaşların şikâyetlerini bildirebileceği bir kurum
olarak muhtesip kurumunu oluşturmuştur. Muhtesipler özellikle
şehirlerde ve pazar yerlerinde gözetmen olarak bulunmakta ve ortaya
çıkan anlaşmazlıkları çözmekteydiler. Osmanlı
Devletindeyse kadılkudât ismi verilen makamla kamu denetlenmiştir.
Bu tarihî sürece baktığımızda, Anayasamızın
74üncü maddesinde yer alan Kamu Denetçiliği Kurumunun Türk devlet
tecrübesine yabancı olmadığını görmekteyiz. Türk idare
sisteminde yerini aldığı günden itibaren hukuk ve demokrasinin
yerleşmesine, kökleşmesine katkı sağlamış;
devlet, yönetim ve vatandaşlar arasında iyi bir iletişim
kanalı olarak görev yapmıştır. Verdiği kararlarla
tarafsızlığın ve bağımsızlığın
güvence altına alınmasını ve sağlıklı bir
işleyişe sahip olmayı sağlamayı hedeflemiş hem
idarenin eylem ve işlemleri karşısında
vatandaşları haklarını aramaya yöneltmiş hem de idari
yargı başta olmak üzere diğer denetim mekanizmalarının
yükünü azaltmıştır.
Değerli milletvekilleri, günümüzde dünya,
petrol, enerji, silah sanayisi, teknoloji, yazılım, uzay, su, küresel
ısınma, küresel salgın, ekonomi, finans, kripto para ve ticaret
alanlarında savaş hâlindedir. İkinci Dünya Savaşından
günümüze, bölge bölge dünyanın her yerinde hem devletler hem de terör
örgütleri aracılığıyla çatışmalar sürmüş,
sadece bölgemizde yirmi yıl önce başlayan ABD-Afganistan ve
devamında ABD-Irak savaşları, özellikle İslam
coğrafyasını ve tüm dünyayı istikrarsız ve güvensiz
bir ortama sürüklemiştir. Terör, Orta Doğuyu
istikrarsızlaştırmak ve bu kargaşayı sürdürmek için büyük
devletler tarafından desteklenmekte, finanse edilmekte ve
silahlanmaları sağlanmaktadır. Ülkemizde eylemlerine kırk
yıl önce başlayan PKK terör örgütüne dünyanın gözünün içine baka
baka para ve silah desteği veren ABD, terör örgütlerine sponsor olan
ülkelerin başında gelmektedir. ABDnin demokrasi getireceğiz
bahanesiyle yaptığı müdahaleler sonucu Suriye ve Irakta meydana
gelen yönetim boşluklarının ve emperyalist ülkelerin el
birliğiyle yarattığı IŞİDin dünyaya,
insanlığa ve en önemlisi İslam âlemine verdiği zararlar tüm
dünyanın malumudur.
Mülteci ve göç krizleriyle başta ülkemiz olmak
üzere bu bölgedeki tüm demografik yapı değiştirilmekte, ekonomik
sorunlar ve toplumsal krizler yaratılmaktadır. Bir de tüm
bunların üzerine yaşanan küresel salgınla toplumların ve
devletlerin sinir uçlarıyla oynanmaktadır. Sosyal medyanın ve
teknolojinin getirdiği devasa bütçeli şirketler, çoğu ülkenin
ekonomisini kat kat geçen varlıklarıyla ülkelerin politikalarına
yön vermeye başlamıştır. Sosyal medya
aracılığıyla yayınlanan yalan bilgiler, haberler pek
çok ülkede dış destekli devrimlere, askerî darbelere ve iç
savaşlara sebep oldu; Arap Baharı bunlara verilebilecek en önemli
örneklerden biridir. Tunus, Fas, Mısır, Libya, Suriye, Yemen, Cezayir
gibi ülkelerde iç savaşa sebep olan Arap Baharı, hepimizin
hatırlayacağı üzere, sosyal medya platformları
aracılığıyla başlatılmıştır.
Değerli milletvekilleri, insanlık, kendisi
açısından en zor dönemlerden birini yaşamaktadır.
İnsan hakları kavramının içi emperyalist devletler
tarafından boşaltılmaktadır; dünyanın büyük
çoğunluğu açlık çekerken, azgın bir azınlık
dünyanın tüm kaynaklarını elde etme peşindedir. Covid-19
salgını da dünyanın bu kirli, acımasız ve adaletsiz
yüzünü hepimize yeniden hatırlatmıştır. Uluslararası organizasyonlar
kurulma amaçlarından sapmıştır ve Birleşmiş
Milletler, NATO, Avrupa Birliği gibi oluşumlar dünyanın hiçbir
yarasına merhem olamamaktadır. Bu kurumlar, güçlerini yalnızca
ülkelerin iç işlerine müdahale amacıyla kullanmaktadır. ABD ve
Avrupa Birliği, FETÖ'ye ve PKK'ya kendi ülkelerinde barınma ve
propaganda imkânı tanımakta; Reuters, CNN, Deutsche Welle gibi medya
organları aracılığıyla her fırsatta ülkemize
saldırmaktadırlar. İstikrarsız, güvensiz ve en önemlisi
ulus devletsiz bir dünya inşa edilmeye
çalışılmaktadır. Bu istikrarsızlıktan
en çok etkilenen ve en çok etkilenmesi hedeflenen ülke de Türkiye'dir.
Sınırlarımız terör örgütleriyle doludur. ABD'nin itiraf
ettiği ekonomik saldırılar, mevcut Başkanlarının Başkan
seçilmeden önce Türkiye üzerine yaptığı açıklamalar,
muhalefeti destekleyeceğini ilan etmesi ve muhalefetin de bu duruma sessiz
kalması, hain terör örgütü FETÖ'ye 15 Temmuz sonrasında bile kol
kanat germeleri ve PKK'nın adının değiştirildiği
YPG-PYD terör örgütüne yapılan askerî yardımlar, Doğu Akdenizde
Avrupa Birliğiyle birlikte Türkiyeyi hapsetme girişimleri, Almanya
ve Fransanın takındığı düşmanca tavırlar,
S-400 dayatmaları, parasını ödediğimiz uçakları teslim
etmemeleri, İHAlara ve SİHAlara karşı uygulanmak istenen
ambargolar, Karadenizde çıkması istenen gerginlikler,
İranın Azerbaycanın Karabağ zaferi sonrası
yaptığı açıklamalar göstermektedir ki Türkiye çok cepheli
bir mücadelenin içerisindedir. Bu cephenin bir de Türkiyenin içinde
temsilcileri vardır. Fonladıkları medya
aracılığıyla Türk milletinin değerleriyle oynanmakta
ve kendilerine verilen talimatlarla hareket eden siyasiler sayesinde de
milletimiz tek bir merkezden çıkan; aynı dili, aynı üslubu
kullanan kirli ve yapay gündemlere maruz bırakılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sistem tartışmaları, yalan haberler,
oluşturulmak istenen kaos ortamı, gelecek nesillerimizi bir
kalıba sokmak için köksüz; tarihini, kimliğini bilmeyen bir gençlik
oluşturma projesi olan Z kuşağı politikaları; ahlaki
çöküntülere sebep veren gündüz kuşağı yayınları;
sosyal medyadaki, insanlığa ve insan haklarına yapılan
doğrudan saldırılar ve takınılan saldırgan ve
gayrimillî tutum göstermektedir ki oluşturulan yeni dünya düzeninde
Türkiyenin güçlü olmaması için türlü türlü oyunlar kurulmaktadır.
Güçlenmiş ve güçlenmeyi en önemli strateji
hâline getirmiş bir Türkiyenin dünyanın kurulan yanlış
dengesini altüst edeceğini bilen yapı, ülkemize her fırsatta
saldırmış ancak oyunları her zaman bozulmuş ve Türk
milleti kendi iradesi dışında bir iradeyi asla ve asla kabul
etmediğini dünyaya defalarca göstermiştir. Cumhur
İttifakının ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin temel amacı da Türkiyenin maruz kaldığı iç ve
dış tehditleri güçlü bir siyaset kurumu vasıtasıyla
bertaraf etmektir. Düşman bellidir ve karşımızdakiler
hedeflerinden bir gün olsun vazgeçmemişlerdir. Güçlü bir Türkiye istemeyen
ABDnin ve onun güdümündeki ülkelerin her fırsatta Türkiye ve Cumhur
İttifakına saldırmaları da esas niyetlerinin
ilanıdır.
Türk gençliğine millî şuur
aşılamak için kurulmuş, hepimizin yetiştiği, binlerce
şehidi olan, gazisi olan, davası olan ve davasından bir gün
taviz vermemiş olan; pek çok devlet ve siyaset adamı
yetiştirmiş, vatan ve millet sevdalıları
yetiştirmiş, Nobel Ödüllü bilim insanları yetiştirmiş;
bünyesinden yiğitlerin yiğidi insanlar çıkaran Ben Ülkü
Ocaklarında yetişmekten iftihar eden bir Genel Başkanım.
Dünyaya bir kez daha gelsem bin defa Ülkü Ocaklarına giderdim. diyen,
Türk milletinin yüz akı, Türk dünyasının bilge lideri Devlet
Bahçeliyi (MHP sıralarından alkışlar) yetiştiren Ülkü
Ocaklarının, ABD Temsilciler Meclisinde Yunan asıllı bir
milletvekili tarafından, ABD himayesinde yaşayan terörist
elebaşı Fetullah Gülenin manevi oğlu Enes Kanterle
yaptığı toplantılar sonrası verilen önergeyle
tartışmaya açılması ve terör örgütü olup
olmadığının araştırılması; bütün bu
saldırılar yetmezmiş gibi ABD, Fransa, Almanya, Hollanda,
İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Kanada ve Yeni Zelandanın
Ankara Büyükelçilerinin Sorosçu terör finansörü Osman Kavalanın
tutuklanmasının 4üncü yılında, Türk yargısına
açıkça müdahale etmeyi amaçlayarak serbest
bırakılmasını istedikleri ortak bir bildiri
yayınlamaları; Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs
Rum Yönetiminin imza attığı, Türk araştırma gemileri,
Kıbrıs sorunu, kapalı Maraşın açılması,
Libyayla imzaladığımız Deniz Yetki Anlaşması
gibi konularda açıkça Türkiye düşmanlığı yapılan
ortak deklarasyon; yine Yunanistanın Dedeağaç Limanına ABDnin
Rusyayı bahane ederek yaptığı askerî yığınak
ile Türkiyeyi Egede ve Doğu Akdenizde çok küçük bir alana hapsetme
çabaları; Suriyenin kuzeyinde son günlerde ABDli komutanların
PYD-YPGli teröristlerle birlikte verdikleri fotoğraflar ve son olarak,
Batı güdümündeki bir finans kurumunun Türkiyeyi terör finansı ve
kara para aklama konusunda Gri Listeye alması göstermektedir ki
insanlığı ilgilendiren her kavramı kendi menfaatleri için
kullanan, gücünü dünyanın her bölgesinde yaymaya çalışan bir
devlet profili ortaya koyan ABD, yurt içindeki ortaklarını da
yanına alarak Türkiyeyi ekonomik, askerî, siyasal ve sosyal anlamda
kuşatmaya çalışmaktadır.
Türk yargısına tüm uluslararası
sözleşmeleri hiçe sayarak müdahale etmeye kalkan sözde gelişmiş
ülkeler, verilecek veya verilmeyecek tepkiler aracılığıyla
Türk devletine ayar vermeye kalkanlar 15 Temmuzda 251
vatandaşımızı şehit eden terör örgütü FETÖnün
elebaşı Fetullah Gülenle ilgili hukuki olarak tek bir adım
atmamıştır. Türk yargısının verdiği
mahkûmiyet kararı kesinleşmiş olmasına rağmen Almanya,
Can Dündar'ı -hiçbir- iade talebini kabul etmemiştir.
Yunanistanın 500ün üzerinde Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararını uygulamadığını
biliyor musunuz? Acaba, bu 10 ülkenin Yunanistan Büyükelçileri, Batı
Trakya Türkleri hakkında verilen Avrupa İnsan Hakları
kararı için Yunanistana bir bildiri yayınlamışlar
mıdır? ABD ve Avrupa Birliği terör örgütü arıyorsa önce
kendi terör örgütü listesindeki alçak, insanlık dışı,
aşağılık örgütlere baksın; sonra, ilan ettiği
terör örgütlerine yaptığı yardımlarına baksın;
son olarak da terör devleti hâline gelen kendisine baksın.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünyanın tamamını saran küresel kriz, ekonomik
olmaktan çıkıp kavramsal bir hâle gelmiştir. Dünyada şu
anda bir insanlık krizi yaşanmaktadır. Dünyanın kaynaklarının
herkese, tüm insanlığa eşit
dağıtılmamasının, gelir adaletsizliğinin,
güçlünün haklıya olan üstünlüğünün, ülkelerin ve milletlerin kaderini
kendinden daha güçlü devletlerin belirlemesinin yarattığı ve
giderek tüm dünyayı saran bir medeniyet krizi yaşanmaktadır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, daimi üyelerinin güvenliği
dışında hangi ülkenin güvenliği için
uğraşmaktadır? Avrupa Birliği, kendi ülkeleri hariç hangi
ülkenin istikrarını ve ekonomisini düşünmektedir? ABD'nin kendi
menfaatleri için yarattığı sözde demokrasi
kılıcından kaç milyon mazlumun kanı akmaktadır?
Topraklarında bulunan elmas, enerji ve doğal kaynakları
nedeniyle kaç milyon Afrikalı, Fransızların elinde can
vermiştir?
Avrupa Birliğinin kurulmasından sonra,
sömürgeci tarihini, savaşlarını, katliamlarını,
soykırımlarını geçmişe gömerek dünyaya güya demokrasi
ve insan hakları dersi vermeye çalışan Avrupa ülkelerinin
kanlı sömürgeci tarihini nasıl unutacağız? Pasifikten
Afrikaya, oradan Amerikaya uzanan köle ticaretlerini, Birinci ve İkinci
Dünya Savaşlarında ölen 130 milyon insanı, son yirmi yılda
Orta Doğuda ölen 5 milyona yakın insanı nasıl yok
sayacağız? Daha önce bu dünyaya medeniyet dersi vermiş kutlu
ecdadın torunları olarak, gittiği her ülkede huzuru, adaleti ve
insanca yaşamı hedefleyen kahraman Türk askerini Orta Doğuda,
Afrikada gören her mazlum bağrında sakladığı
şanlı Türk sancağını gururla kaldırıyor.
Gönül coğrafyamız, mazlumların kanıyla değil,
yetimlerin ahıyla değil, kıyıya vuran cansız
bedenlerle değil, küresel şirketlerin yoksullara çizdikleri dar
sınırlarla değil; hak ve adaleti esas alan yeni bir dünya düzeni
kurma arzusunu gönlüne nakşetmiş Türk milletiyle huzura erecektir.
Bu anlayışla,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendinin liderliğinde Türk
milleti tarafından oluşturulan Cumhur İttifakı ve
milletimizin helal oylarıyla geçilen Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi bugün hem ülkemize emperyalist güçler tarafından
takılmak istenen prangaları söküp atmış hem de mazlum
milletlerin umudu hâline gelmiştir. Geliştirilen ve hayata geçirilen
millî stratejiler, 98inci yılını kutlayacağımız
cumhuriyetimizin ve Türk milletinin gelecek vizyonunu bağımsız
ve lider ülke Türkiye olarak belirlemiştir. Liderimiz Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendinin ifade ettiği gibi,
Cumhur İttifakı milletimizin ruh kökünden doğmuş, kutlu
iradesiyle doğrulmuş, istikbal ve istiklal hedefiyle
devleşmiş, Türkiyenin güvencesi, millî bekamızın
yılmaz bekçisi olmuştur. Hedef 2023 yani cumhuriyetin 100üncü
yıl dönümündedir. Muazzam millet hareketi olan Cumhur İttifakı
2053 ve 2071 vizyonuyla da Türk milletinin kutlu iradesiyle yoluna devam
edecektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ifade ettiği gibi Türk milletinin
karakterine ve âdetlerine en uygun olan irade cumhuriyet iradesidir. Türkiye
Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır. Doksan sekiz yıl
önce yedi düvele karşı içerideki ve dışarıdaki
hainlere rağmen verdikleri mücadeleyle bağımsız Türkiye
Cumhuriyetini kuran ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürke, silah
arkadaşlarına ve aziz şehitlerimize Cenab-ı Allahtan
rahmet diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızın 98inci yılını
kutluyorum. Ayrıca, otuz yıl önce bugün
bağımsızlığını kazanan
soydaşlarımıza, kardeş ülke Türkmenistana nice otuz
yıllar diliyorum. Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına diğer söz
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Sayın Fatma Kurtulana ait.
Buyurun Sayın Kurtulan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2020
Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Aynı zamanda, başta
Başdenetçi Sayın Malkoç olmak üzere tüm Kurum üyelerine de hoş
geldiniz diyorum.
Kamu Denetçiliği Kurumunun adalete
erişimde yaşanan ihlalleri gidermede, yurttaş ve kurumlar
arası sorunları çözmede göstermiş olduğu dostane çözüm
arayışlarını, çabalarını oldukça önemli
bulduğumuzu belirtmek isterim. Kurum tek bir
yurttaşımızın bile bir sorununu çözebiliyorsa bu
anlamlıdır fakat çoklu demokrasinin felç olduğu, adaletin
artık neredeyse hiçbir yerde kırıntısının bile
kalmadığı bir ortamda ne yazık ki bunların sadece
denizde bir damla olduğunu da belirtmek isterim.
Arkadaşlarımız da belirtti, genel
olarak zaten Komisyona yapılan sunumda da 2020 raporunda bir önceki
yıla oranla başvuruların çok çok arttığını
görmekteyiz. Elbette ki hak arama kültürünün ülkemizde gelişiyor
olması önemli, sevindirici ama tersinden de
baktığımızda hak ihlallerinin de bu kadar yaygın
olduğunu da görmek lazım.
Burada yine Kuruma başvurular içerisinde
kadınların, Kürtlerin ve Alevilerin yani en çok mağdur edilen,
şiddete, baskıya uğrayan, hakları ihlal edilen kesimlerin
başvurularının da az olduğunu, hemen hemen
bazılarının da hiç olmadığını görüyoruz.
Elbette ki bunların sorunlarının olmadığı anlamına
gelmiyor.
Kurum çalışmalarını yaparken -ben
olumsuz bulduğum bir durumu katkı amaçlı paylaşmak isterim-
raporunda, mesela, HAK-İŞ, MEMUR-SEN, Türkiye Barolar Birliği,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Belediyeler Birliği gibi
STK ve meslek örgütlerinin merkezleriyle görüşme yapmış ancak
KESK, DİSK, TTB, TMMOB gibi kurumların bazen kimi yerlerde yerel
yapılarıyla görüşmüş. Yani bağımsız olarak
bilinen bir kurumun, emek örgütleri arasında, meslek kurumları
arasında ayrım yapmasını doğru görmediğimizi,
eleştirdiğimizi sunmak isterim.
Kurum inceleme yaparken, insan haklarına
dayalı, adalet, ayrımcılığın önlenmesi, yetkiyi
kötüye kullanma, eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket,
şeffaflık, hesap verilebilirlik, dinlenilme hakkı, savunma
hakkı, makul sürede karar verme hakkı gibi ilkeleri gözetiyor; bu
oldukça önemli. Merak ediyorum, gidip araştırma yaptıkları,
sorunu çözmeye çalıştıkları yerlerde acaba bunlara
rastlayabildiler mi; gerçekten bu da bir merak konusu. Çok görülen, en
azından bizim çok gördüğümüz bir durum değil. Zaten bu
saydıklarımız tam da ülkemizdeki sorunların temelini
teşkil ediyor. Olmayan bir durum olduğu için tüm adaletsizliklerin
kaynağını teşkil ediyorlar. Bunların
olmadığı bir ülkede tüm sorunların bir kurum
tarafından elbette ki çözülmesini zaten kurumun da böyle bir iddiası
yok- beklemek biraz anlamsız olacak. Zaten bir yerde hukuk yoksa, adalet
yoksa adalete ulaşmak için onlarca, yüzlerce kurum olsa bile gerçekten çok
anlam ifade etmeyecektir. Çünkü adaletin doğalında toplumun tüm
damarlarına, işleyen mekanizmalarına sinmiş olması
gerekiyor ama ne yazık ki biz on dokuz yılda sadece bir
çürümüşlüğe tanıklık ettik.
Görüştüğümüz Kurumun raporunu
incelediğimizde en çok -diğer birçok şahsın da
söylediği gibi- başvurunun olduğu alanlardan biri ekonomidir.
İşte bu yüzdendir ki HDP uzunca bir zamandan beri sürekli alanda;
Ekonomi Komisyonumuz alanda, sahada toplumun tüm kesimleriyle yakın temas
içerisinde; yoksulluğun, açlığın, sefaletin getirdiği,
toplumda yarattığı etkileri yerinde görmek istemekte.
Özellikle Pandemi döneminde halka yardım
ettik. dediniz ancak buradaki başvurulara
baktığımızda bu yardımın
yapılmadığını da görüyoruz. Şimdi olduğu
gibi doğal gaza, elektriğe, bütün tüketim kalemlerine pandemi gibi
zorlu bir dönemde bile hiç aksatmadan zam yapmayı sürdürdünüz. Yoksulluk,
açlık sınırı sürekli artmaya devam etti, ediyor; asgari
ücret açlık sınırının altında.
İnsanların ekmeğiyle keyfince oynayan iktidar yurttaşı
el açmaya mahkûm etmeye devam ediyor. KHKlerle
yarattığınız mağduriyetler bir yana, işverenlerin
kod 18 ve kod 29la mağdur ettiği, işten attığı,
açlığa mahkûm ettiği insanlar ordusu oluştu. Mevsimlik
tarım işçileri bu çağda barınmaya, suya, elektriğe,
banyoya, tuvalete bile erişemiyorken siz hâlâ ülkenin refahını
insanların elindeki telefonlara bağlayan demeçler vermeye devam
ediyorsunuz.
Dostlar alışverişte görsün. misali
Cumhurbaşkanını alışverişte gördük -hiçbirimiz
böyle bir alışveriş yapmadık, yapmıyoruz,
vatandaş da yapmıyor- ve sonunda ne diyor? Fiyatlar gayet uygun.
Evet, saray bütçesine göre gerçekten uygunluk arz eder bu durum. Sonra bu
yetmiyor, açlık sorunu olduğunu söyleyene birisi diyor ki:
Porsiyonlarınızı küçültün. Porsiyonlarınızı
küçültün. demek, aslında sarayın diyetisyenlerinin kendilerine
söylediğini topluma uyarlamaya çalışıyor. Bu yetmiyor,
Doymuyoruz. diyen öğrencilere biriniz Peygamber Efendimizin Midenizin
sadece üçte 1ini doldurun. söylemini hatırlatıyor. Madem öyle, siz
niye aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar midenizi
dolduruyorsunuz? Bunu size söylemek lazım gerçekten. Yani bu sadece
vatandaşlar için mi gerekli? Türkiyenin tüm gelir kaynakları sürekli
sizin midenize niye akmaya devam ediyor?
Yine, yapılan başvurularda en büyük
sorunlardan biri adalettir. Yani 6 kalem içerisinde, başlık
içerisinde en büyük sorunlardan biri adalet. Gerçekten, insan hakları
ihlallerinin çok yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz;
bağımsız yargı yok, insanlar sokak ortasında
kaçırılıyor, ifade özgürlüğü suç sayılıyor.
Anayasa kendisini bile koruyamayacak durumda, kendisine bile sahip çıkamayacak
durumda, bırakın bizi korumayı; Anayasamız bu hâlde.
Uluslararası sözleşmeler eğer AKPnin hesabına gelmezse
ihanet belgesi olarak ele alınıyor. Sayın Demirtaş ve
Osman Kavala örnekleri bunlara en iyi örneklerdir.
Cezaevlerine gidiyoruz, alabildiğine hak
ihlallerini; İnfaz Yasasındaki düzenlemeler, Adli Tıp Kurumunun
vesayetiyle cezaevlerinde hastalıktan sürüm sürüm sürünen, hâlâ tahliye
edilmeyen insan yığınlarını görüyoruz.
Şimdi, Sayın Başkanım,
Sayın Başdenetçim, benim de size 2-3 tane başvurum var, elbette
ki bu döneme ait yani 2021 raporunu eğer geçirirseniz, incelerseniz, bir
çözüm ararsanız o, raporunuza yansıyacaktır. Niye hep Mehmet
Emin Özkan diyoruz arkadaşlar? Bu çok vahim bir durum, bu öyle böyle
değil. Hadi PKKlidir. deyip bir kenara atmayın lütfen. Bu adam tam
bir trajediyi yaşıyor, 83 yaşında, ağır hasta,
yirmi beş yıldır cezaevinde, 5 kez kalp krizi geçiriyor, 4 kez
anjiyo oluyor, ayakta dahi duramıyor; bizler Tahliye edin.
başvurularını yaptığımızda siz böyle, kelepçeyle
görüntü vererek gözlerimizin içine soka soka bunu mahkemeye ya da hastaneye
götürüyorsunuz. Bu adam Bahtiyar Aydın cinayetinin sanığı
olarak biliniyor, dava şu an yeniden görülmeye başlandı ve ben
şuraya bunu yazıyorum: Bu adam ölse bile beraat edecek. Böyle gidiyor
bu durum; şimdi, bu durumu mutlaka çözmeniz lazım. Bu durum neye
işaret ediyor? Devlet içindeki karanlık güçler, Bahtiyar Aydın
cinayetinden sorumlu olan adamlar, kesimler bu adamın ölmesini ve bu
cinayetin bu adamın üzerinde kalmasını bekliyor. diye güçlü bir
iddia var. Kamu Denetçiliği Kurumunun bunun altını çizerek not
etmesini rica ediyorum.
Yine, Muhlise Karagüzel; 60 yaşında,
ağır hastadır. Biz Muhlise Karagüzel tahliye olsun. derken
ameliyattan sonra sekiz gün yatağa kelepçeli olarak bağlandı;
işte, vicdan, adalet burada!
Ve Ayşe Özdoğan, dördüncü evre kanser
hastası. Ayşe Özdoğan, ameliyattan yeni çıkıyor,
kesinleşmiş bir cezasını infaz ettirmek üzere apar topar
cezaevine konuluyor ve şu an yaşamını orada sürdüremiyor.
İşte, biraz bunları... Eğer adalet arıyorsak bunlar en
bariz örneklerdir. Bu Kurum, bunlar için bir şey yapacak mı? diye
sormak isterim.
Değerli arkadaşlar, keşke bu Kurum
şunu yapsaydı: Kadın örgütlerine gitseydi, Pandemi sürecinde
kadına yönelik şiddeti tolere edebiliriz. diyen bir Bakan var iken
-ki bu vahim bir durum, biz kadınlar için kabul edilemez bir durum- gidip
kadın örgütlerinin kapısını çalsaydı, İstanbul
Sözleşmeniz de gitti. deseydi -bunu bu dönem yapabilirsiniz,
İstanbul Sözleşmesini de gasbetti bu Hükûmet- Sizin ne gibi
sorunlarınız var, durumunuz nedir? diye sorsaydı. Bunun
sorulmasını, en azından önümüzdeki dönemde bunu
yapmalarını öneriyorum.
Kadınlar, pandemi süresince gerçekten çok
ağır sorunlar yaşadılar; işten ayrılanlar,
atılanlar oldu, yine ayrımcılığa uğrayanlar
kadınlar oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın
FATMA KURTULAN (Devamla) Teşekkürler
Başkanım.
Bu raporda aslında sadece geçmesi gereken,
isterdik, biz kadınlar isterdik
Sadece 2020de 300 kadın öldürüldü,
171 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Bunlarla ilgili kim ne
yapıyor, raporunuzda hiçbir şey yok, gidip teşvik etme durumu da
yok. Dolayısıyla, aslında bu çoklu kriz atmosferinde ne söylesek
gerçekten azdır, bizim çözüme ihtiyacımız vardır.
Dün burada yine bir kez daha gençlerin
yaşamlarını tehdit etmeye, vatandaşın malına
çökmeye, açlığa, yoksulluğa, ranta, talana, yalana dolana
sarıldınız, elleriniz bunun için havaya kalktı. Ama
artık demokrasi zamanı, artık barış zamanı, artık
güçlendirilmiş bir parlamentoyu oluşturma zamanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA KURTULAN (Devamla) - HDP geliyor; en kısa
zamanda Türkiye'nin refahı, demokrasisi ve adaleti için güç
birliğiyle, demokratik ittifakımızla bunu sağlayacağımızı
tüm Türkiye halklarına bir kez daha ilan ediyorum.
Teşekkürler, saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Hayrettin Nuhoğlu
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, PKKlı teröristler tarafından 26 Ekim 1993te
şehit edilen öğretmen Neşe Alten ve babası Hasan Alteni
rahmet ve minnetle andığına ve terörün her türlüsünü
lanetlediğine ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
1972 yılında Tekirdağın
Şarköy ilçesinde doğan Neşe Alten, Diyarbakırın
Bismil ilçesi Çavuşlu Köyü İlkokulunda 1993 yılında büyük
bir heyecanla sınıf öğretmeni olarak göreve
başlamıştı. Neşe Öğretmen henüz 21 yaşındaydı
ve kendisini yalnız bırakmak istemeyen babası Hasan Altenle
birlikte Bismile gitmişti. Ne yazık ki 26 Ekim 1993 gecesi
PKKlı teröristler tarafından ikisi birden şehit
edilmiştir. Neşe Alten ve babasının şehadeti bölücü
terör örgütünün vahşetini ve çirkin yüzünü gösteren olaylardan sadece
biridir. Üzerinden yirmi sekiz yıl geçmesine rağmen
acılarını hâlâ yaşamaktayız. Neşe Öğretmeni,
babasını ve bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor,
terörün her türlüsünü lanetliyor, Neşenin 83 yaşındaki annesi
Nazife Alteni hürmetle selamlıyorum.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.-
2020 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (5/6) (S.
Sayısı: 264) (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına ikinci söz Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin
Kaçmaza aittir.
Buyurun Sayın Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kamu kurumlarının insan haklarına,
hukuka ve hakkaniyete uygunluklarını incelemek, araştırmak
ve kurumlara tavsiyede bulunmak amacıyla kurulan Kamu Denetçiliği
Kurumuna 2020 yılında toplam 90.209 adet başvuru
yapılmış. Önceki yıllarda yapılan başvurulara
göre 2020 yılında gözle görülür bir artış var. Her ne kadar
raporda, artış, hak arama kültürünün ve
alışkanlığının yaygınlaşmasıyla
ilişkilendirilmişse de aslında kamu kurumlarında birçok
sorunun giderek kronik bir hâle geldiğini de ortaya
çıkarmaktadır. Biz parti olarak Kamu Denetçiliği Kurumunun
misyonunu önemsediğimizi belirterek katılımcı, şeffaf,
tarafsız ve düzenleyici bir tutum almasının bütün
yurttaşlar ve kurumlar için önemli olduğunu defaatle dile getirdik.
Anayasanın esnetilebilir, delinebilir bir forma kavuşturulduğu
bu dönemde, Kurumun üzerine düşeni yapmasının toplumsal
açıdan büyük değişimler sağlayacağı, daha
demokratik ve eşit bir toplum tahayyülüne ulaşmanın mümkün
olabileceği umudunu diri tutmak isteriz. Ancak, Sayın Başdenetçi
de buradayken şu durumu paylaşayım: Kendi
yaptığım başvuru
Milletvekili
arkadaşlarımızın siyasi rehine olarak cezaevlerinde tutulan
arkadaşlarımızla görüşme taleplerimiz hiçbir surette Adalet
Bakanlığı tarafından cevaplanmıyordu. Buna istinaden
Kuruma başvuru yaptım, her ne hikmetse Adalet
Bakanlığı Kuruma dahi cevap vermedi. Yani böyle bir durumla,
böyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız.
Tabii, yine bununla rapordaki bazı konulardan
da açıkça görüleceği üzere maalesef ki Kurum, olaylara yanlı ve
tek taraflı yaklaşımıyla denetimin temel unsuru olan
şeffaflık ve tarafsızlık ilkelerini yok saymış ve
iktidara paralel bir tutum takınmış olduğunu da
göstermektedir. Mevcut raporda Yunanistan askerlerinin mültecilere
uyguladığı ölüme varan şiddet ve insanlık
dışı muamelelerin tek taraflı olarak işlenmesi,
iktidarın mülteciler üzerinde siyasi bir koz ve şantaj aracı
olarak kullanılması ve bu olayların gelişmesindeki
sorumluluğunun rapora yansıtılmaması Kurumun
saygınlığına ve tarafsızlığına gölge
düşürmektedir.
Yine, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin
Azerbaycan sivil yerleşim yerlerine yaptığı
saldırılar ve yaşanan hak ihlalleri rapora işlenirken
Afrin'de, Gire Spide, Serekaniye'de iktidarın desteklediği çeteler
eliyle Kürt halkına karşı yapılan etnik temizlik, insan
kaçırma, fidye, işkence, tecavüz ve ölüm vakalarının hiçbir
surette rapora yansıtılmamış olması Kurumun
iktidarın güdümünde şeffaflık ve tarafsızlık
ilkelerini yok saydığını bize göstermektedir.
Yine, raporda çocuk haklarına ilişkin bir
bölüm tabii dikkat çekiciydi ve önemli bir husus; çocukların da hak arama
konusunda bilinçlendirilmesi kesinlikle önemli ve desteklediğimiz bir
husus. Tabii, çok çocukça, çok masumane talepler, şikâyetler,
başvurular da olmuş; bu da çok güzel ancak rapordaki bu durum bize
hissettirdiği başka bir durumu da ortaya çıkarıyor.
Rapordaki dikkat çekici diğer bir husus da
dediğimiz gibi Kürt kentlerinden yapılan başvuru
sayılarının az olması yani başvuru
sayılarının az olduğu rapora da işlenmiş. Zaten eğitimde,
sağlıkta, ekonomide, sanayide hep en son sıralarda olan
illerimiz, bu sefer de coğrafi olarak Ombudsmanlıkta en az
başvuru yapan yerler arasında yerini almış durumda.
Bölgesel eşitsizlik ve bölgesel farklılıklar sadece eğitim,
ekonomi ve sanayi alanlarında olmuyor.
2009 yılından beri Kürt kentlerinde 20si
çocuk olmak üzere 40 kişi zırhlı araç kazalarıyla
hayatlarını kaybetti. Rapora da işlenen, yapılan
başvurular tabii ki kıymetsiz değil ancak Kürt meselesindeki
çözümsüzlük ve beraberinde gelen çatışma ve savaş hâli, bölgede
onlarca tonluk zırhlı araçların, savaş makinelerinin
yaşam alanlarında süratle gezmeleri sebebiyle çocuklarımız
ve insanlarımız ya hayatlarını kaybetmekte ya da sakat
kalmakta. Sadece bu örnek bile yaşam hakkı ihlal edilen, elinden
alınan çocuklarımızın diğer tali konulara
ayıracak zamanlarının çok da olmadığını
göstermektedir diye düşünüyorum çünkü bizim oralarda çocuklar
yataklarında uyurken hayatlarını kaybedebiliyor. Nasıl
mı? Muhammed ve Furkan kardeşler, birçoğunuz bilir, 2017
yılında 16 tonluk zırhlı polis aracının evlerinin
duvarını kırarak, duvarını yıkarak
yataklarında uyurken onları ezmesi sonucu hayatlarını
kaybetti ve yine, geçen ay yani eylül ayında, İdil ilçemizde Miraç
Miroğlu, evlerinin önünde bisikletle gezerken maalesef ki yine polis
zırhlı aracının çarpması sonrasında
hayatını kaybetti, geriye onlarca parçaya ayrılmış ve
ezilmiş bisikleti kaldı. Ezcümle, kusura bakmayın, çoğu
zaman Kurumunuza başvuracak kadar yaşayamıyor
çocuklarımız. Kürt meselesindeki çözümsüzlük, buna bağlı
hukuksuzluk ve şiddet ortamı, anlattığımız
olayların cezasızlıkla sonuçlanması ve benzeri tüm hukuk
dışı uygulamalar aynı zamanda bütün kurumları
işlevsiz hâle getirmeye, hukuka ve insan haklarına aykırı
bir şekilde hareket etmeye sevk ediyor ve bu sorunlara sebep oluyor.
Yine, rapora yansıdığı üzere
Kuruma cezaevlerinden de birçok başvuru yapılmış durumda.
Türkiyede hapishaneler kapalı mekânlar olması nedeniyle hak
ihlallerinin en yoğun yaşandığı ve başta
yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık
dışı, onur kırıcı muamelelerin
yapıldığı işkence mekânları hâline
gelmiştir. Tutuklu ve hükümlüler âdeta cezaevi idaresinin keyfî
uygulamaları ve işkence rejimleriyle baş başa
kalmış durumdadır. Cezaevlerinde hükümlülerin tahliyeleri keyfî
bir şekilde engellenmekte, özellikle, hasta mahpuslar âdeta ölüme terk
edilmekte. Tabii, 14 Nisan 2020de bu durumu bile fırsata dönüştüren
iktidar, pandemi sebebiyle İnfaz Yasasında bir değişiklik
yaptı ancak burada da bir öç alma hissi olduğunu, isteği
olduğunu o dönemde de söyledik. Sırf siyasi görüşünden
kaynaklı olarak cezaevinde olan binlerce mahpus, içlerinde yüzlerce
ağır hasta mahpus olmasına rağmen kapsam
dışı tutularak tahliye edilmemişti ve bugün maalesef ki
yine bu insanlık dışı, hukuk dışı
muamelelere maruz kalmaya devam etmekte.
Bu düşmanca ayrım yetmezmiş gibi,
aynı düzenlemeyle, tahliye edilmesi gereken politik mahpusların keyfî
olarak, yer yer absürt gerekçelerle tahliyesini engelleyecek bir uygulama
başladı. Bazı engelleme gerekçeleri: Okuduğu kitap
sayısı. Mesela, hasta tutuklu Menderes Leylanın on yıl
önce aldığı bir disiplin cezasıyla tahliyesi altı
yıl ertelendi. Yani bu düşmanlık hukuku, bu düşmanlık
politikası değil de nedir? 1 Ocak 2021den itibaren uygulanmaya
başlanan düzenlemeye göre hükümlüler, iyi hâl tespitinde altı ayda
bir idare ve gözlem kurulunca değerlendirmeye tabi tutulmaktadır.
Yapılan bu değerlendirme sonucunda ancak iyi hâlli olduğuna
karar verilen hükümlüler açık ceza infaz kurumuna nakil ve denetimli
serbestlik ya da koşullu salıverilme hakkından
yararlanabilecektir. Gözlem kurulları âdeta mahkeme olarak kendini
görmekte ve bu şekilde hareket etmekte; bu, açıkça mahkemelerin yetki
gasbıdır, bu gasp kabul edilemez. Hatırlarsanız, bir yandan
pandemi sebebiyle serbest bırakılan binlerce adli mahpus, diğer
tarafta da aynı düzenlemeyle tahliyesi engellenen binlerce politik mahpus
gerçeğine şahit olmuştuk. Tabii, tüm bunların ortaya
çıkardığı bir sonuç olarak rapora yansıyan durumlar da
söz konusu. Rapora da yansıdığı şekilde, cezaevinde
nakil dilekçeleri Cezaevinde yer yok. ya da pandemi bahanesiyle reddedilmekte
fakat sürgünler ise hız kesmeden devam etmektedir. Bir durumu da buradan
paylaşmak istiyorum: Daha iki saat önce Adalet Bakan
Yardımcısını aradığımda özel kalemi
cezaevlerinde açık görüş yasağı diye bir durumun söz
konusu olmadığını söylüyor ancak her ne hikmetse tüm
cezaevlerinde söz konusu yasak pandemi sebebiyle, iddiasıyla uygulanmaya
devam ediyor.
Tabii, dedik ya, iktidar ceza içinde ceza
uygulamakta, keyfî davranmakta ve yine, mahpus ailelerini de
cezalandırmakta hiçbir fırsatı kaçırmamakta. Her gün
tarafımıza onlarca şikâyet ya mahpusların gönderdiği
mektuplar yoluyla ya da aileler vasıtasıyla ulaşıyor.
Silivri 5 No.lu Cezaevinde koğuşlar tatbikat adı altında
basılıyor, halay çektikleri iddiasıyla mahpuslar hakkında
soruşturma açılıyor. Kırıkkalede, Afyonda, Kayseri
Bünyan Cezaevinde işkence ve işkenceye varan uygulamalar ve
saldırılar yaşanıyor. Yine, Şırnak T Tipi
Cezaevinde ayakta sayım dayatması ve keyfî bir şekilde
koğuş değiştirme dayatması sonrası siyasi
mahpuslara onlarca kişilik gardiyanlar tarafından saldırı
düzenlendiğine ilişkin onlarca aile tarafımızla
iletişime geçmiş durumda. Mahpuslar, aileleri, İHD ve
Şırnak Barosu Cezaevi Komisyonu da bu iddialar sebebiyle cezaevinde
saldırıya uğrayan mahpuslarla görüşmüş ve bu
saldırıları doğrulamış durumdadırlar.
Mahpuslardan burnu kırılan, iç kanama geçiren ve vücudunda
çeşitli yaralanmalar bulunanlar Şırnak Devlet Hastanesine
kaldırılmış ancak diğer yaralananların hastaneye
gitme talebi dahi reddedilmiş, hatta revir de dahil olmak üzere
tedavilerine izin verilmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bu iddiaları görüşmek istediğimiz
cezaevi yönetimi âdeta kendini saklamakta veya gizlenmektedir. Takdir edersiniz
ki İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun üyeleri olarak
-aslında cezaevleriyle sürekli bu tarz durumlarla karşı
karşıya kaldığımız için- Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürünün ve yine Adalet Bakan Yardımcısının güya
talimatı olmasına rağmen bazen bize cevap vermiyorlar ancak
buradan gerek Şırnak gerekse de diğer cezaevlerinde yönetimde yer
alan kişilere seslenmek istiyorum: Her kim ki yasalara göre hareket etmez,
anayasal çerçevede kalmaz, hukuk yerine bir zümrenin veya partinin yanında
yer alır ise suç işlemiş olur ve bugün olmasa da er geç hukuk
önünde hesap verecektir. Bu sebeple herkesi hukuka uymaya, işkenceye varan
keyfî ve düşmanca uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyorum.
Son olarak, bir kamu kuruluşu olduğunu unutmadan siyasi
iktidarın politikalarına paralel tutum almaktan vazgeçmeye çağırıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına üçüncü söz İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kayaya
ait.
Buyurun Hüda Hanım. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
2020 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Raporu hakkında Dilekçe Komisyonu üyesi olarak partim adına söz
almış bulunuyorum. Tabii ki burada Ombudsmanımız Sayın
Şeref Malkoç da bulunuyor.
Halkımız pek çok yerde Nedir bu Kamu Denetçiliği
Kurumu? diye soruyor. Sadece ombudsmanın ne manaya geldiğini
buradan ifade edip kendi gündemime geçeceğim. Şikâyetleri ve
birtakım teşebbüsleri ele alıp değerlendiren ve bunlara her
iki taraf için de tatmin edici çözümler bulan kişidir yani ara bulucu
kişi anlamına geliyor.
Değerli arkadaşlar, değerli
halkımız; bugün devam etmekte olan Kobani davamızın bu
süreçteki son günü ve hâlâ şu saatlerde Kobani davamız devam ediyor.
Bu davamızla ilgili bizlere sayısız fezlekeler geldi, ben de
dâhil olmak üzere; Kobani davasıyla ilgili, Yasin Börü davasıyla
ilgili davalarımız devam ediyor. Yasin Börü davasıyla ilgili,
hâkimlikte, savcılıkta verdiğim ifadede de belirttiğim
gibi, Yasin Börüyü katledenler devlet mekanizmaları tarafından çok
iyi biliniyorlar; altını çizerek söylüyorum. Kobani davasında
HDPlilerle ilgili hiçbir nokta, ilişki olmadığını
devlet yetkilileri, gerekli yetkililer çok iyi biliyorlar; gerçek katiller
kimler, saklıyorlar. Hatta, Yasin Börü neden katledildi? Sebebi de dâhil
-ki ben bunu biliyorum- önergelerimize ret verenler,
araştırılmasını istemeyenler, tüm milletvekilleri,
bakın, buradan sizlere bir kez daha söylüyorum
Sizlere bir kez daha
söylüyorum diyorum ama değerli halkımız, burada şu anda
iktidar partisinin milletvekilleri yok, sıralar bomboş. Her seferinde
gerçeklerin ortaya çıkarılmasını istemeyen, reddeden
milletvekilleri
AKP ve MHP sıralarında 3-5 kişinin haricinde
bomboş sıralara hitap ediyoruz. Biz burada boş
sıraları görüyoruz ama sözümüz size sevgili halkımız ve
buradan dinleyenlere bir kez daha söyleyeceğim: Bu gerçeklerin ortaya
çıkarılmasını reddeden, ret oyu veren milletvekilleri,
yarın, çok kısa bir zamanda, öyle Lice davası gibi aradan yirmi
beş yıl geçtikten sonra, Bahtiyar Aydın olayında
olduğu gibi birileri çıkıp iş işten geçtikten sonra
kendi yaptıkları o derin ilişkileri, katliamları itiraf
edenler gibi yirmi beş yıl daha beklemeyeceğiz; çok az bir zaman
sonra bu gerçekler ortaya çıktığında bizlerin yüzüne
bakamayacaksınız, sözünüz olmayacak, bizlere cevap veremeyeceksiniz
ve bu gerçekleri saklamaya devam eden yetkililer ve bu katliamlardan haberdar
olanlar, gerçek suçluları saklayanlar elbette ki adaletli hukuk önünde
hepsi hesap verecekler.
Değerli arkadaşlar, yirmi yıllık
AKP iktidarında ilginç ilginç olaylara şahit oluyoruz.
İkizdereler yaşanıyor, Kaz Dağları yaşanıyor
-efendim, zaten bir Gezi paranoya oldu sizler için de- bir Validebağ
yaşanıyor. Bakın, en son, geçtiğimiz son günlerde Validebağa
da gittim, gördüm.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir milletvekili
olarak, şu Mecliste halkımızın temsiliyeti noktasında
sorumluluğu olan bir insan olarak halkımıza karşı
mahcubiyet hissediyorum. Ne günlere geldik! Bir zamanlar -ve hatta hâlâ-
şehirlerin düşman işgalinden kurtuluş törenleri
yapılır idi ama şu anda Validebağda olduğu gibi,
bizim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı insanlarımız, mahalle
halkı devletine karşı, AKP iktidarının güvenlik
güçlerine, zabıtalarına, polisine karşı mahallesini,
ormanını, ağacını koruma nöbeti tutuyor.
İnsanın, bir vatandaşın kendi devletine karşı
gece gündüz parkını, ağacını, korusunu Kalsın.
diye koruma nöbeti tuttuğunu düşünebiliyor musunuz? Bu nasıl bir
iktidar zihniyetidir? Ve kalkıyorsunuz hâlâ başınız dik,
alnınız akmış gibi insan içine çıkıp
Tabii,
çıkamıyorsunuz ancak yazılı sorulara yazılı
cevaplar vererek günü kurtarmaya çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz
haftalarda -şimdi bir ay olmuştur sanırım- partim
adına, üyesi olduğum Türk Dili Konuşan Parlamentolar Grubu
olarak Kazakistanın Türkistan şehrine gittik. Keşke vakit olsa
oradaki izlenimlerimizi sizlerle daha geniş bir şekilde
paylaşabilsek. Ama sadece çok kısa bir şekilde -vakit de üç
dakika kalmış- çok hızlı bir şekilde şunu ifade
etmek istiyorum: Değerli arkadaşlar, bakın, Kazakistanda,
Türkistanda gördüğümüz, şahit olduğumuz ve de Orta Asyayla
ilgili
Hani, burada, böyle çok milliyetçi, vatansever, Türkçü edebiyatlar
yapılıyor ya, ben de bir Türküm ve ata topraklarıma gitmemden
de çok memnunum. Gittik ve gördük, Orta Asya ülkelerinin yarısından
fazlasında en az 2 resmî dil var ve haftada sekiz saat Kürtçe dersi
veriliyor bu ülkelerde. Ama utandığım bir şey var: Bizim
Türk atalarımız Orta Asyadan bu topraklara gelmişler
yüzyıllar öncesinde, Kürt halkı da 3 büyük göç yaşamış
Orta Asyaya doğru. Orta Asyaya doğru 3 büyük göç yaşadı
ve Orta Asyanın pek çok ülkesinde Kürt toplulukları var, Kürt
halkları var. Oraya göç etmiş oldukları hâlde oradaki Kürtler,
Kürt çocukları ilkokuldan itibaren Kürtçe dersi görüyorlar, müziklerini
yapıyorlar, yasak yok, bölünme yok hatta sokaklarda polis bile görmedik
ama nüfusumuzun en az yüzde 20sini teşkil eden ve kendi ata
toprakları olan şu Türkiye, Anadolu, Mezopotamya topraklarında
Kürt çocukları eğitim dersi olarak Kürtçe göremiyorlar.
Bırakın eğitim dili olmasını, Kürtçe tabelalar
değiştiriliyor. Şırnakta camide Kürtçe ayet mealine bile
tahammül edemediler, Kürtçe ayet mealini bile değiştirdiler.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada,
demokraside de özgürlüklerde de Orta Asya topraklarının, ülkelerinin,
toplumlarının vatandaşlık bilinci ve devletin
yaklaşımı açısından bizlerden ne kadar da ileri
olduğunu gördüm; sokaklarında, üniversitelerinde polis yok.
İşte, Boğaziçindeki hâli görüyorsunuz. Geçen hafta cuma günü Çevik
Kuvvet Boğaziçine girdi, bu pazartesi günü tekrar polis müdahalesi oldu,
hatta ben gittiğimde bir milletvekili olarak bile üniversiteye
alınmadım, müdahale edildim. Ve biz, attığımız
her adımda
Bakın, inanın, şu duyguyu paylaşmak
istiyorum sizinle: Türkistan'dan döndüm, İstanbula girdim; Taksime de
çıksanız aynı, Anadoluya da gitseniz aynı,
Diyarbakıra da gitseniz aynı; her yerde Akrep, her yerde TOMA, her
yerde Çevik Kuvvet; bir savaş ülkesi, bir kâbus ülkesine döndürdünüz
Türkiye'yi. Akrepler, polis araçları çatır çatır sokaklarda
çocuk katlediyorlar. Videoları görüyorsunuz, evet
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Hayda!
Nerede çocuk katlediyorlar? Huzur var, terör yok.
HÜDA KAYA (Devamla) Hemen sözümü toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HÜDA KAYA (Devamla) Evet, sözümü
toparlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hemen son cümle olarak
diğer konuları geçiyorum ama bu korku, bu paranoya bizim
kurtuluşumuz olamaz, ülkemizin kurtuluşu olamaz. Ne kadar nefret, ne
kadar savaş; o kadar rant ve talana, çalıp çırpmaya döndürdünüz
ülkeyi. Savaş değil, barıştır çözüm. Ülkemizin en
büyük sorunu barışsızlıktır. Savaş, şiddet,
nefret, tezkere demek yoksulluk demektir, barış demek ise refah,
huzur, bolluk ve bereket demektir. Ülkece ve tüm halkımızın
yaşadığı sorunlardan, krizlerden
çıkışın tek yolu barıştır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN Niye söz istiyorsunuz Sayın
Çilez?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın
Başkanım, tutanaklara geçmesi gereken bir husus var.
BAŞKAN Buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, yapılan
konuşmalarda AK PARTİ hükûmetlerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine
karşı ortaya atılan iddiaların hiçbirini kabul etmiyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetleri yasalara ve insan haklarına saygı
hususunda son derece hassastır ve dünyanın en saygın ordusudur.
Türk Silahlı Kuvvetlerini diğer ordulardan ve teröristlerden
ayıran en önemli özelliklerinden birisi bu hassasiyetidir. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yurt içi ve yurt dışında yaptığı
operasyonların hiçbirinde sivillere zarar verilmemiştir, operasyonlar
teröristlere ve düşmanlara karşı yapılmıştır
ve yapılmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin gittiği yere
barış ve huzur gitmektedir diyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Bir dakika hak istiyorum
Başkanım.
BAŞKAN Gruplar adına diğer söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Ali
Haydar Bey.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım, Sayın Ombudsman ve denetçi arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak Kamu
Denetçiliği Kurumuna hep olumlu baktık ve Kamu Denetçiliği
Kurumunun bir anayasal kurum olarak düzenlenmesini, bağımsız ve
güçlü bir kurum olarak var olmasını ve sistemimizde hak ettiği
yeri almasını her zaman savunduk ve savunmaya da devam ediyoruz.
Kurum desteklenmeli ve büyütülmeli, daha işler hâle getirilmeli dedik.
Ayrıca, vatandaş ile idare arasında hem uzlaşı hem de
uzlaşı konusunda bir köprü olmasını hep savunduk.
Maalesef, tek adam sisteminden sonra bütün kurumlar
gibi, Meclis gibi Kamu Denetçiliği Kurumunun da eli ve gücü
zayıflatıldı. Mesela, bugün -2 seferdir Kamu Denetçiliği
Kurumunun bu raporu Meclise geliyor, geçen sefer tam denetçilik raporu
görüşülecekken yoklamayla kapandı- AK PARTİ Grubu karar yeter
sayısını zor buldu, yine yoklamayla kapatabilirdik ama bugün
ısrarla, kendim de Kamu Denetçiliği Raporu görüşülsün
arzuladım çünkü kıymet verdiğimiz bir kurum. Aslında
Meclisi iktidar sıralarının çalıştırması
gerekirken, onlar Kuruma bugün 2 seferdir sahip çıkmadı, biz sahip
çıkıyoruz yani bu Meclisi çalıştırma sorumluluğu
iktidarındır ama dediğimiz gibi, muhalefet olarak bu
kıymetli kurumlara sahip çıkmak gibi bizlerin de bir görevi var.
Şimdi, şöyle; Kamu Denetçiliği Kurumu
hakkında sizlerle kısaca tarihsel bir bilgi paylaşmak isterim.
Kurum, aslında ilk defa Osmanlıda görüldü, daha sonra 1713te
İsveçte yasal bir kurum olarak düzenlendi, yine aynı şekilde,
İsveçte 1800lü yılların başında anayasal bir kurum
oldu. Dünyada da İkinci Dünya Savaşından sonra, 1950lerden sonra
yaygınlaşmaya başladı ve 1970lerde de ülkemizde konuşulur
hâle geldi. Yakın tarihimizde, DSP, MHP ve ANAP koalisyonu döneminde
kuruma dair bir yasal düzenleme yapıldı ama tasarı hâlinde
kaldı. Daha sonra, yine yakın tarihimizde, AK PARTİ
zamanında, 2006da bir yasal düzenleme gerçekleşti ancak Anayasa
Mahkemesi 123e aykırıdır. dedi, bir de Anayasanın
87nci maddesinde Meclisin böyle bir görevi yoktur. diyerek yürütmesini
durdurdu. Ta, 2006daki şerhimizi sizlerle de paylaşmak isterim.
Şimdi, şerhimiz aynen şöyle: Kamu
Denetçiliği Kurumunun hiçbir yaptırımı yok, olmaması
da gerekir çünkü bu Kurum öneri yapmaktadır. Bu Kurumun
yaptırımı saygınlığından
kaynaklanacaktır; aldığı kararlar, yaptığı
araştırmalar ve sonuçta yapacağı öneriler
saygınlığının gereği olarak siyasal düzeyde de
bürokratik düzeyde de kabul görerek uygulanacaktır ama daha kuruluş
aşamasında varlığı anayasal olarak sorgulanan bir
kurumun saygınlığından kimse söz edemez. Bu açıdan,
AKP çok önemli bir fırsatı elinden kaçırmakta ve bu önemli
kurumu daha doğmadan öldürmektedir. Bunu demişiz 2006da yasal
düzenlemeyle getirdiğinde. Şerhin altında da Sayın Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ve o dönemki
vekillerimizin imzası var.
Daha sonra, yasal düzenlemeyle getirdikten sonra
2010da yapılan referandum değişikliğiyle
Anayasamızın 74üncü maddesine dercedildi Kurum, iki yıl sonra,
2012de de 6328 sayılı Kanunla yasallaştı.
2012deki şerhimizi de sizlerle aynen
paylaşmak isterim, demişiz ki: Daha etkin ve güçlü bir denetleyici
kurum olmalı, kamu kaynaklarının kullanımında ve
yolsuzlukla mücadelede etkin olmalı tekrar ediyorum, kamu
kaynaklarının kullanımında ve yolsuzlukla mücadelede etkin
olmalı- iktidar dışında kurumlar da söz sahibi olabilmeli
ve tam bağımsız olmalı. En büyük eleştirilerimizden
biridir bu, hâlâ devam ediyor. Ayrıca Yargı yoluna başvurma
yetkisi de olsun ve yargı yoluna başvurmakla beraber o günkü memur
soruşturmalarını da yapabilsin ve Meclise de bir yasa teklifi
önerisinde bulunabilsin. demişiz. Bugün geldiğimiz noktada, tek adam
rejiminde, hele de Kurumun daha da zayıflamasıyla beraber ne kadar
haklı olduğumuz gayet açıkça
anlaşılmıştır.
Şimdi, 6328 sayılı Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanununun temel, başlıca maddelerini
sizlerle paylaşmak istiyorum. Burada görmenizi istediğim gayem de
aslında ne kadar güçlü bir kurum olması gerekirken şu sistemde
elinin ne kadar da zayıflatıldığını sizlerle
paylaşmak. Gerçekten inanılmaz güçlü bir kurum. Şimdi, yasal
düzenlemelerle öyle bir güçlendirilmiş Kurum ki ama yaptığı
işlerle kıyaslandığında, maalesef elinin ne kadar
zayıflatıldığını bahsettiğimde sizler de
göreceksiniz.
Şimdi, 5inci maddede Kurumun görevi
düzenlenmiş. Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet
üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve
davranışlarını
Bakın, tutum ve davranışlarını
yani sadece eylem ve işlem değil, idarenin tutum ve
davranışlarını bile sorgulayabilen bir kurum ki idare
mahkemelerinde bu yetki yok.
insan haklarına dayalı adalet
anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete
Bakın, sadece
hukuka değil ayrıca hakkaniyete de uygun olarak inceleme yapmak,
araştırmak ve idareye öneride bulunmakla görevli. Bakın, öneride
de bulunabiliyor ama sonuç bağlayıcı mı? Sonuç
bağlayıcı değil, önerebiliyor.
12nci maddede
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
düzenlenmiş. Kuruma hiçbir organ, makam, merci, kişi emir veya
talimat veremiyor; olması gerektiği gibi.
18inci madde de çok özel bir madde, Kurum devlet
sırlarına dahi vâkıf olabiliyor. O kadar kıymetli bir madde
ki 18nci madde, devlet sırlarını isteyebiliyor, vermezlerse
Kurum gidip yerinde inceleme yapabiliyor; ne kadar büyük bir yetki, ne kadar
güzel bir yetki.
Şimdi, bir de 31inci madde var.
Soruşturmayı yani Ombudsman ve denetçilerin
soruşturmasını Meclis iznine bağlamış, Meclis
izin verse de soruşturmayı savcılar yapamıyor,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yapabiliyor. Ombudsman,
Başdenetçi ve denetçileri Yargıtayda yargılanabiliyorlar ve
temyizi de Yargıtay Ceza Genel Kurulunda görülebiliyor. Şimdi,
milletvekillerini bile cumhuriyet savcıları Meclisten soruşturma
iznini aldıktan sonra soruşturuyor, ilk derece mahkemesi
yargılıyor ama kamu denetçilerini cumhuriyet savcısı
değil, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
soruşturabiliyor ve Yargıtayda yargılanabiliyorlar. Aslında
yetkileri gerçekten iyi ama tek adam sisteminde etkileri yok, onu sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bunun temel sebeplerinden biri de kanaatimizce şudur: Siyasi
bağlantılar.
Şimdi, 10uncu madde (e) bendi de diyor ki:
Başdenetçi ve denetçiler hiçbir siyasi partiye üye olamaz. Güzel, tamam,
istifa ederler, gelirler, burada otururlar demeye getirmiş ama bir de
yetmemiş aynı kanunun 30uncu maddesinde bunu tekrar etmiş
Siyasi partiye üye olamazlar. demiş ama bir de şunu eklemiş
Herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararına veya zararına
bir davranışta bulunamazlar. demiş. Yani
davranışlarını bile düzenlemiş, o kadar önemli ki
aslında siyasi erkten bağımsız olmaları.
Şimdi, Başdenetçimiz Şeref Malkoç ve
denetçilerimizin aslında şahıslarına hiçbir diyeceğim
yoktur, her birini tanıyorum ve ayrı ayrı da gerçekten
saygı duyuyorum. Şimdi, siyasetin göbeğinden gelmiş hepsi,
bizzat siyasetin göbeğinden, bir de sadece AK PARTİ'den gelmiş,
AK PARTİ'nin göbeğinden, siyasetten çıkmışlar ve
şimdi buradalar. 1 Başdenetçimiz, 5 de denetçimiz var. Dediğim
gibi şahıslarına hiçbir sözüm yoktur.
Şimdi, Sayın Malkoçla
başlayayım. Sayın Malkoç, Trabzon İl
Başkanlığı yapmış, iki dönem milletvekilliği,
Genel Başkan Yardımcılığı, AK PARTİ'nin
Yüksek Seçim Kurulundaki temsilciliğini yaptıktan sonra da partili
Cumhurbaşkanının başdanışmanlığını
yapmış, şimdi Ombudsmanımız. Sayın Yahya
Akmanı bugün göremedim burada yok sanırım.
KAMU BAŞDENETÇİSİ ŞEREF MALKOÇ
Plan ve Bütçede.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Olabilir,
öbür tarafta Plan ve Bütçe devam ediyor, doğru.
Sayın Yahya Akman da 2002-2015 arasında AK
PARTİ milletvekilliği yapmış.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Ondan önce AK
PARTİ yoktu da o yüzden.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Şimdi, Sayın Fatma Benli Yalçın burada. 25 ve 26ncı
Dönemde Sayın Yalçınla burada görev yaptık yani Mecliste
beraber bu sıralarda oturuyorduk; Sayın Yalçın oradan
kalktı, şimdi burada, bağımsız ve tarafsız
Kurumda. Eksiğim varsa siz tamamlarsınız, belki Komisyon
Başkanımız tamamlar.
AYHAN EREL (Aksaray) Aileden
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Arif Bey
ve Sadettin Bey bürokrasiden gelmiş. Sayın Celile Özlem Tunçak da
sanırım Komisyonda, Sayın Tunçak da 23üncü Dönem AK PARTİ
Bursa Milletvekilimizin eşi. Ya, şimdi, buradan gerçekten sormak
istiyorum. Siyasetin bu kadar göbeğinden gelmiş insanlar,
bağımsız ve tarafsız, gerçekten devletin, Anayasanın
böyle sayılı kurumlarından birinin başında burada
duruyorlar. Öncelikle şunu sorayım o zaman: Ya, 10uncu maddeye belki
uyar da 30uncu maddeye uyar mı bu durum?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Akbudsman
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Akbudsman diyor arkadaşlar.
Ya, gerçekten iyi insan olabilirler ama yani şu
konumda adaletli olmak bambaşka bir şey. Adaletli olunabilir mi ya da
sizin kanununuzun 5inci maddesine bu durum uyar mı? Benim tereddütlerim
var.
KAMU BAŞDENETÇİSİ ŞEREF MALKOÇ
Kararlarımızı da sorgulayın.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Kararlarımızı da sorgulayın. diyor,
kararlarınıza da geleceğim Sayın Başkanım,
kararlarınıza da geleceğim, onları da
anlatacağım. Mevcut verdiğiniz kararlardan şikâyetçi
değilim ama veremediğiniz kararları da anlatacağım,
veremediğiniz kararları da anlatacağım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, tekrar edeyim, eleştirilerimizin
amacı kişileri hedef almak değil ama biz, Kurumun daha güçlü,
daha bağımsız, daha etkin olması için ta başından
beri yani Meclise ilk geldiğinden beri, 2006dan beri haklı
şerhlerimizi düşmüşüz, hâlâ bu şerhlerimizin
arkasındayız ve Kurumu destekliyoruz. Mesela, İsviçre
örneğinde olduğu gibi, yasayı çiğneyen görevlilere de
soruşturma açılabilmesini ya da dava yoluna gitmelerini, hatta yasal
değişiklik tekliflerini de Meclise verebilmelerini savunuyoruz. Biz
istiyoruz ki Kurum daha güçlü olsun. Mesela, Komisyon üyeleri olarak Kamu
Denetçiliği Kurumunun tavsiye kararlarına uymayan kurumları biz
davet ettik, dedik ki: Neden uymadınız? Memurun birinci çekincesi
şuydu: Bağlayıcı karar alamıyorlar. İkinci
çekincesi de şu: Ya, tamam, Kurum haklı amma velakin şu
yasanın şu maddesi bana izin vermiyor diye önümüz
tıkanıyor. İşte, tam da burada bizim dediğimize
geliyoruz. Bu, hakkaniyete aykırı olan, yasaya uygun ama hakkaniyete
aykırı olan bazı düzenlemeler tespit edildiğinde, Kurum
Meclise bir yasa teklifi getirebilsin ilgili kanallardan, bunun da önü
açılabilmeli diye düşünüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi tam on
beş yıl önce bunların hepsini söylemişti, bugün ne kadar
haklı olduğumuz bir kez daha görülüyor.
Gerçekten bağımsızlığı
sağlanırsa, yasal başvuru hakkı, dava hakkı verilirse,
kadro ve ekonomik olarak desteklenirse ülkemize daha çok katkısı ve
faydası olacağına inandığımız bir kurum.
Bizlerin, vatandaşların Kurumdan beklentisi yüksek,
tanınırlığı da aslında her geçen gün
artıyor, umarım daha kapsayıcı ve daha etkin kararlar
alabilirler.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Çocuk ölü
doğsun diye yapılmış olamaz mı?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Değil.
Kamu Denetçiliği Kurumuyla birlikte iki
yılı aşkın süredir Karma Komisyonda
çalıştık, alt komisyonda çalışmalarımız
oldu. Bugüne kadar, Kurum kuruldu kurulalı 170 bin kuruma başvuru
yapılmış. Biz bu başvuruların belirli
sayıdakilerinden haberdar olabiliyoruz, Komisyon
Başkanımızın bize getirdiği kadar ve bunların
içerisinde yani bu 170 bin karar içerisinde çok az sayıda genel
kapsayıcı kararlara hükmetmişsiniz, benim itirazım bu.
Kurumun çok daha kapsayıcı kararlar alabilmesi lazım Sayın
Başkanım.
Mesela, iyilerden örnek vermek isterim,
kapsayıcı, şahit olduğum kararlara: YKS'ye giremeyen 2 bin
gencin giriş engeli Kurumun tavsiye kararı üzerine
kaldırıldı, hatta o zamana kadar ÖSYM uymamıştı,
buraya davet ettik, o arada Kurumun uyma kararı da geldi tavsiyeye ve bu
müjdeyi o 2 bin gençle bizler paylaştık, bundan çok mutlu olduk,
birlikte mutlu olduk. Ya da başka bir örnek: Avukat
meslektaşlarımızın adli yardım ödemelerinin
geciktirilmesinde Geciken ödemelerde ya faiz verin ya da ödeme tarihindeki
tarifeyi uygulayın. diye bir tavsiye kararınız oldu ama tabii,
barolar bunu uygulayabiliyor mu, Bakanlık bunu uyguluyor mu, onu
bilmiyorum, umarım takipçisi de olmuşsunuzdur.
Şimdi, 14 Nisan 2021de Kuruma ben, bizzat
kendi adıma bir başvuru yaptım. Anayasanın 74üncü maddesi
ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu kapsamında bir vekil olarak,
on beş aylık o görev süremde 105 farklı konuda bakanlık ve
kurumlara bilgi edinme talebinde bulundum. 51 tanesine hiç yanıt gelmedi,
9 tanesine de ticari sır denildi -ki bu ticari sırların
içerisinde 1 tanesi de o Ziraat Bankasının Demirören'e verdiği
750 milyon dolarlık krediydi, onu sordum ticari sır cevabı
geldi- 1 tanesine de Bilgi ektedir. demişler ama ek
koymamışlar. Yasa gereği süresinde cevap vermeyen
bakanlıklara ve kurumlara bir tavsiye kararı alın. diye
Ombudsmanlığınıza başvurdum, sonuçlarını
bekliyorum, bir altı ay oldu ama umarım bakanlıklara ve
kurumlara da bu konuda bir tavsiye kararı çıkarabiliriz birlikte.
Şimdi, 2020 yılında, Kuruma bugüne
kadar, Kurum kuruldu kurulalı toplam 170 bin başvuru var ama 2020
yılında 90 bin başvuru yapılmış yoğun bir
şekilde, bunların 70 bini de salgın sürecinde
vatandaşların yaşadığı sıkıntılar;
en çok da Kredimi vermiyorlar. Kredi hakkımı vermiyorlar. ya da
işte Benden yüksek faiz alıyorlar. Bu pandemi döneminde faizler
etkilensin. Devlet bana destek olsun. şeklinde vatandaşın
yakındığı 70 bin başvuru var. Aslında, tamam,
pandemi sebebiyle artmış, bir taraftan da artma sebebi Kurumun
tanınırlığının artması ama bu dönem 70 bin
başvuru pandemiye ilişkin. Yakarıyor, vatandaş idareden bir
şey istiyor, dert yanıyor. Bu dönem Kurum ne yaptı biliyor
musunuz? Buna çok üzüldüm, resen pandemiyle mücadeleye dair bir rapor
yayınladı ve bu raporda idareyi, iktidarı övdü; ben buna çok
üzüldüm. Önümüzde 70 bin şikâyet başvurusu varken iktidarın
pandemiyle mücadelesini övmek bence Kuruma yakışmadı.
Dediğim gibi, her birinizi tanıyorum, saygı da duyuyorum ama
sizler maalesef bağımsız değilsiniz. Sadece sizler
bağımsız değilsiniz diyemem yasama da
bağımsız değil, iyice zayıfladı; yürütme zaten
bağımlı, yargı da iktidara göbekten bağlandı, bir
de medya; e, havuz medyasını görüyoruz o da tek adam rejiminde
iktidara bağlandı. Sizin bağımsız olmanızı
çok savunuruz, çok isteriz ama maalesef bu sistemde, tek adam sisteminde, ucube
başkanlık sisteminde siz de bağımsız değilsiniz
ve Kurumun eli iyice zayıfladı.
Şimdi, Sayın Başkanım,
şöyle bir kitap hazırlamışsınız: İyi
Yönetim İlkeleri Rehberi okudum, çok da beğendim bu kitabı.
Şimdi bu kitaptan birkaç örnekle yaşadığımız
pratikleri de aktarmak isterim: Mesela, kitabın 56ncı
sayfasında -gerçekten iyi bir kitap- İlkeye İlişkin
İdareye Tavsiyeler kısmınızda şunu
yazmışsınız, demişsiniz ki İdari makam veya
merciler, kamu yararı dışında kişisel, siyasi veya
ekonomik çıkar elde etmek amacıyla yetki kullanmamalıdır. Tekrar
ediyorum şurasını:
siyasi veya ekonomik çıkar elde etmek
amacıyla yetki kullanmamalıdır. Kimsenin itirazı olamaz,
kimsenin itirazı olamaz. Şimdi, o zaman tam da bu kitap
kapsamında birkaç soru sormak istiyorum ama size değil, iktidara
soracağım; sizin adınıza soracağım, sizin
sormanız biraz zor. O yüzden, sizin adınıza ben buradan iktidara
soruyorum, tam da bu belirttiğiniz kitap kapsamında: Her ay mafyadan
10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi kim? (CHP sıralarından
alkışlar) Kim arkadaş? Söyleyin, bir cevap verin.
İçişleri Bakanınız neden, neden hâlâ
İSMAİL TAMER (Kayseri) Biliyorsan söyle.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Sayın
Vekilim, laf atmayın.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yok, yok.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Ben hiç
laf atmadım, hep dinledim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Peki.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Bir
söyleyeceğiniz varsa siz de gelir söylersiniz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Söyleyeceğim
zaten.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Ama
şunu soruyorum ya
İçişleri Bakanı söyledi, ben söylemedim.
Niye İçişleri Bakanınız bugün çıkıp bir
savcıya gitmedi? Ya, bu işten hiç mi rahatsızlık
duymuyorsunuz? Hepiniz töhmet altındasınız çünkü biz hiç
üzerimize alınmıyoruz. O yüzden, ya, bir sorun bakalım
İçişleri Bakanına Niye gitmiyorsun arkadaş savcıya?
Bir laf attın ortaya
Niye diyemiyorsunuz? Ya da hangi yetkiye dayanarak
sizin bürokratlarınız vatandaş açken üçer beşer maaş
alıyor? Hangi yetkiye dayanıyor, hangi ilkeye dayanıyor
Sayın Ombudsmanım? Ya da deprem vergileri nereye gitti? Bunları
sorabiliyor musunuz? Ya da 15 Temmuz şehit yakınları ve gaziler
için toplanan paraları ne yaptınız? Kamu adına bunları
denetleyemez miyiz mesela? (CHP sıralarından alkışlar) Ya
da başka bir şey: İşsizlik Fonundaki paralar ne oldu?
Resen rapor yayınlayabiliyorsak eğer, resen bunları
soruşturmak sizin vicdani göreviniz değil mi? Sadece vicdani
göreviniz değil, yasal Sorumluluğunuz da, 5inci madde bunu emrediyor
aslında.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Çiftçilerin
parası niye verilmiyor? Onu da sorar mısın?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Resen
yapabiliyorsunuz madem Ya, 2 satır dilekçe versem, İşsizlik
Fonunu hani ne yaptılar, bir açıklayın. diye Hükûmete bir
tavsiye kararı alabilir misiniz? Sizi zor duruma sokmak istemem, zor
durumda bırakmak istemem.
Şimdi, bunların hepsi aslında
denetlenmesi, açığa çıkartılması gereken hususlar.
İşte, vatandaşın hakkını gasbeden yöneticilere
Dur. diyebilecek bir bağımsız ombudsmanlığı biz
savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz.
Şimdi, vicdanları çok rahatsız eden
bir hususu daha burada sizlerle paylaşmak istiyorum: Diyanet
İşleri Başkanımız var, bir bürokrat, atanmış
bir bürokrat ama sürekli siyasete müdahil oluyor, sürekli siyasete dair bir
açıklamada bulunuyor. Mesela, burada 6328 sayılı Kanunun 5inci
maddesi gereği, Diyanet İşleri Başkanına, bürokrata
Dur. diyebilir misiniz? Kardeşim, senin siyasette ne işin var,
niye her şeye karışıyorsun? diyebilir misiniz? Madem bu
kadar isteklisin, çıkar cübbeni gel. diyebilir misiniz? Ya da TÜİK
enflasyon rakamları açıkladı, yüzde 19. Allah aşkına
ya, yani gerçekten edep yahu, yüzde 19. Elektriğe, benzine, doğal
gaza bir yılda dünyanın zammı geldi, ya TÜİK yüzde 19
açıkladı. Mesela Neden vatandaşı
kandırıyorsunuz? Doğru düzgün iş yapın. diyebilir
misiniz?
Başka bir şey daha: Yine, kanun size
gerçekten güçlü yetkiler vermiş ama işte bu sıralarda
oturduğunuz için belki de iktidara bu soruları soramazsınız
ama ben sizin adınıza sormaya devam edeyim o zaman. Mesela, 128
milyar dolar nerede arkadaşlar? Ne yaptınız 128 milyar
doları? (CHP sıralarından alkışlar) Ya da rüşvet
alandan büyükelçi olur mu? Ya da Hakkı ödenmez. dediğiniz sağlıkçıların
hakkını ne zaman ödeyeceksiniz? Dün birisini yine trafik
kazasında kaybettik. Yazık değil mi bunlara?
Başka bir husus daha, önemli bir husus:
Mersin'de muz kutularında yakalanan 1.150 kilo uyuşturucu nereye
gidiyor ya da Kolombiyadan gelen 5 ton uyuşturucu kime geliyordu? Mesela,
bu, mahkemenin alanını ilgilendirir diye çekilebiliriz ama aynı
zamanda idareyi de ilgilendirir. İçişleri Bakanı niye buna dair
soruşturma açamıyor? İçişleri Bakanına diyebilir mi
Kurum: Ya, ülke çalkalanıyor -resen kardeşim- bu 5 ton
uyuşturucu kime gidiyordu, bir araştır. diyebilir mi Kurum? Biz
demesini isteriz, bu kadar güçlü olmasını isteriz. Mesela,
Kolombiyadan gelen o 5 ton uyuşturucuyla aynı zamanda, aynı
tarihlerde Sayın Binali Yıldırımın oğlu da
Kolombiyaya gitti, dedi ki: Maske ve dezenfektan götürdü. vesaire. Yani
şu bağlantı var mı yok mu, o gemiciklerle bu 5 ton
uyuşturucunun bir bağlantısı var mı? Vallahi ombudsman
olsam ben sorar peşine düşerdim, vatandaşın hakkı, bu
görevi size veriyor kanun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Osmangazi
Köprüsüne niye bu kadar para ödüyoruz ya? Ben de bunu sorayım.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Kitaptan
devam edeceğim. Vallahi, Sayın Başkanım, Ombudsmanım,
bu yazdığınız kitabı gerçekten çok beğendim. Yani
keşke Hükûmet şu yazdıklarınızın yüzde 1ini
uygulasa, vallahi de billahi de Neşet babanın dediği gibi
ayaklarının türabı oluruz, keşke yüzde 1ini uygulayabilse.
Şimdi, bu İyi Yönetim İlkeleri
Rehberi kitabının 62nci sayfasını -evet, kitabın
ortasından- okuyacağım: İdari makam ya da merci kendisini
ya da herhangi bir yakınının menfaatini doğrudan veya
dolaylı olarak etkileyen hiçbir karara veya sürece
katılmamalıdır. Bir daha, çok kısa: Bir
yakınının menfaatini doğrudan veya dolaylı olarak
etkileyen hiçbir karara veya sürece katılmamalıdır. Bunu
okuyunca aklıma ilk kim geldi biliyor musunuz? Ruhsar Pekcan, AKPli Bakan
Ruhsar Pekcan geldi. Ya, bu Bakan, kendi Bakanlığından, kendi
şirketinden bozuk dezenfektanları pahalıya satmış bu
Bakan. Değerli Başkanım, mesela, Ruhsar Pekcan, AKPli Bakan bu
kitaba gerçekten yakışmıyor ama ben biliyorum ki AK
PARTİye çok yakışan bir Bakan. Diyorum ki bu işe susan
ortaktır, bu işe susan ortaktır arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Ruhsar Pekcan gelmeli, dokunulmazlığı
burada kaldırılmalı, Yüce Divanda
yargılanmalıdır; aksini düşünüyorsanız da Ruhsar
Pekcanı savunuyorsanız da çıkın, burada savunun yüreklice,
vatandaş da bilsin.
Şimdi, başka bir şey, birçok şey
var ama hangisini anlatacağız: Sosyal Güvenlik Kurumu, Özgür
Başkanım da geçenlerde söyledi
Şimdi, Süleyman Soylunun kuzeninin
ortak olduğu bir firmaya 1 milyar usulsüzlük iddiasıyla Teftiş
Kurulu Başkanlığı soruşturma başlattı,
soruşturma başlayınca Teftiş Kurulu Başkanı
görevden alındı, yerine kim getirildi biliyor musunuz? Süleyman
Soylunun hukuk müşaviri Teftiş Kurulu Başkanı oldu hem de
vasıfları uymamasına rağmen; 2 Ekimde yönetmeliği
değiştirdiler ve oraya Teftiş Kurulu Başkanı
yaptılar.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sağlam iş.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Ya,
şimdi, arkadaşlar, 1 milyar ya, 1 milyar bu garibanın, yoksulun,
yetimin, sizlerin bizlerin parası; bunun soruşturulması gerekmez
mi?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yoksul yok bu
ülkede. diyorlar, nasıl olacak?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Yoksul
yok. diyorlar, doğrudur da sataşmayalım,
sataşmayalım.
Şimdi, gerçekten, mesela, Süleyman Soylu,
Sayın Bakan iyi yönetim ilkelerinize yakışıyor mu
bilmiyorum ama AK PARTİ iktidarına çok yakışan bir Bakan
olduğundan eminim.
Başka bir konuyu daha sizinle paylaşmak
istiyorum: Şimdi, kamu bankaları geçtiğimiz yıllarda birçok
reklam verdi, kamu bankaları gazetelerden en çok reklamı kime verdi
biliyor musunuz? Türkgün gazetesine, MHPye yakın bir gazeteye.
Şimdi, bu Türkgün gazetesinin tirajına baktım geçen hafta,
19uncu sırada bu gazete ya! Kamu bankaları neden 19uncu sıradaki
bir gazeteye en çok reklamı verir?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neden acaba?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Neden
verir? Belki MHPye yakın diye verir, bilemem.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Allahtan korkun ya!
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Ya, niye
korkayım Sayın Başkan? Yani bence bunu yapan korksun. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani 19uncu sıradaki gazeteye
niye en çok reklam verilir ya? Reklam, en çok okunan gazeteye verilir,
doğru değil bu.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkgün gazetesini 1 milyon
kişi okuyor ya!
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Yine, ilk
10un içinde 5i Serhat Albayraka bağlı, onun yönettiği o
Turkuvaz Medya var. Televizyonlarda da durum aynı değerli
arkadaşlar, ilk 10un 5inde Turkuvaz Medya var; hep A Kanal, A Haber,
ATV, bilmem ne. Aslında bunları izleyenler hayatın
gerçekliğinden de kopuyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sanal
gerçeklikte yaşıyor onlar.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Adam A
Kanal izliyor, diyor ki: Avrupa bizi kıskanıyor. Amerika bizi
kıskanıyor. Buna inanıyor ya! Muhtemelen Sayın
Erdoğan da en çok A Kanalı izliyor, ben öyle görüyorum.
Şimdi, iktidar gibi düşünmeyene de 1
kuruşluk reklam vermemişler arkadaşlar, ya 1 kuruş, Allah
için ya! Korkusuza, Evrensele, BirGüne, Karara, Cumhuriyete, Millî
Gazeteye, Sözcüye, Yeniçağa, Yeni Asyaya bir satır reklam
vermemişler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayıptır ya!
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Yine
FOXa, Halk TVye, Tele 1e, KRTye ve TV5e de bir saniye reklam
vermemişler.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İyi ki
kapatmamışlar.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Tüm banka
reklamlarının üçte 2sini kim veriyor biliyor musunuz? Tüm banka
reklamlarının üçte 2sini Halkbank, VakıfBank ve Ziraat
Bankası veriyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Diğerlerine de milyarlarca liralık ceza veriyorlar.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Ya, kimin
bankası, babanızın bankası mı bunlar; sizin, bizim,
vatandaşın bankası. Ve bu bankalar
aracılığıyla, benim cebimden aldıkları paralarla
bana karşı propaganda yapan iktidarın yandaş medyasına
para aktarıyorsunuz. Sayın Ombudsmanım, bu konuda size bir
başvuru oldu mu? Buna dair bir karar verdiniz mi, çok merak ediyorum ama
hiç adil bir durum değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Resen harekete geçtiniz mi
mesela?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Ama resen
yapılabilir mi, incelenir mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Resen harekete geçtiniz mi
mesela, resen?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Ya,
arkadaş, sen kamu bankasısın. Niye bu okunmayan gazeteye, hep
aynı gazeteye reklam veriyorsun? diye sorulabilir mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Resen harekete geçtin mi?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Şimdi
sürem azalıyor, say say bitmez ama
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sadece
reisen harekete geçiyorsunuz, resen harekete geçmiyorsunuz.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Ankarada,
İstanbulda, İzmirde var mı gazeteler burada?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Arkadaşlar, gerçekten kurumun bunlara bir Dur. diyebilme ihtimali yok,
gerçekten şansları zor ama
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) - Ankara,
İstanbul, İzmir Türkgün alıyor mu?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Son
olarak, ben bir de TÜGVAya değinmek isterim. Şimdi Türkiye Gençlik
Vakfı diye
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl?
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Belediyeleriniz
alıyor mu Ankara, İstanbul, İzmir?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vallahi bilmiyorum, gazete
alıyorlar mı, onu da bilmiyorum.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Almazlar.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bir söyleyeceğiniz varsa lütfen siz de
çıkıp söyleyin, çok az sürem kaldı, bölmeyin.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Tamam da hangi
birine cevap verelim.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Şimdi
TÜGVAya da değinmek isterim.
Devlete alımları TÜGVA üzerinden
yapıyorsunuz, paraları buraya aktarıyorsunuz, devlete kadro
alımında ön şart olarak TÜGVA üyeliği koymuşsunuz.
Ustanız da bunu yapardı, FETÖ de devlette aynı böyle
kadrolaşırdı.
Geçenlerde Bilal Erdoğanın kürsüde
olduğu bir toplantıda şöyle marş söylüyorlar, diyorlar ki:
Her yerde ben varım. Doğru, her yerdeler, devletin her yerine
çöreklenmişler, onu görüyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) Ama devam ediyor, bakın diyor ki: Her zaman, her
yerde -bakın- Arakanda, İdlibde, Filistinde, Libyada
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Suriyede var
mı?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Dün
tezkereyi çıkardınız. Madem her yerdesiniz, hani
Arakandasınız, İdlibdesiniz, Libyadasınız; o zaman
Bilal Erdoğan başkomutanları olsun, o tezkereyle beraber önce o
TÜGVA gençliğiniz gitsin de bir görelim. (CHP sıralarından
alkışlar) El kaldırmak öyle kolay, öyle salonlardan
bağırıp çağırmak kolay.
Şimdi, garibanın çocukları ölsün
savaşlarda, çatışmalarda ama TÜGVAlı gençler evde
sıcacık otursun, alsınlar ballı börekli maaşları
ama olan garibanlara olsun, siz de buradan el kaldırın.
Mesela, TÜGVAya dair resen bir rapor yazma
ihtimaliz var mı Sayın Ombudsmanım? Yani aslında, hep size
söylüyoruz ama yok
Zor durumdasınız, biliyoruz, aslında buraya
söylüyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Reisen sakıncalı
bir durum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Reisten
sakıncalı.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Şimdi, başından beri söylediğimiz şu: Çok
kıymetli bir kurumsunuz, çok değerli bir kurumsunuz, güçlendirilmeniz
gerekiyor
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Tarafsız,
bağımsız
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Tarafsız
ve bağımsız olmanız gerekiyor, çok doğru. Ama
şimdi şu geldiğiniz konum itibarıyla, hele de sistem
değişikliğinden sonra, tek adam rejiminde sizin de eliniz
kolunuz maalesef bağlandı. Hükûmete dokunan, iktidara dokunan
kararlar alabilmeniz çok zor. İşte, sadece iktidarı
rahatsız etmeyen kararlarda etkin olabiliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Tamamlayacağım efendim.
Evet, lehedir tutumumuz ama gerçekten
bağımsız kararlar alabilmenizi çok isteriz. Şimdi, bunu
üzülerek söylüyorum, aslında şunu da belirtmek isterim: Sizi getiren
irade ile vicdanlarınız arasında kalmışsınız
ve cesur kararlar alamıyorsunuz Sayın Başkanım. O zaman ben
şöyle bağlayayım konuşmamı: Bu ucube tek adam sistemi
mutlaka ama mutlaka değişecek. Güçlendirilmiş parlamenter
sistemde, söz veriyoruz, sizi de bu dertten kurtaracağız Sayın
Ombudsmanım diyorum ve geliyor gelmekte olan diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
KAMU BAŞDENETÇİSİ ŞEREF MALKOÇ
Başkanım, bunların hepsinin cevabı var ama bize söz
vermiyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama o Anayasaya da siz oy
verdiniz maalesef. Biz de öyle olsun istemedik.
BAŞKAN Siz benden söz talep ettiniz mi ya
Şeref Bey?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, edemez ki efendim,
neyle edecek?
KAMU BAŞDENETÇİSİ ŞEREF MALKOÇ
Usul olarak
BAŞKAN Nasıl ettiniz yani? Hayır,
hayır, ben duymadım yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Usul yok, usulen yok, usulen
imkânı yok.
BAŞKAN - Talep etmeden bunu söylemeniz ne kadar
ayıp ya!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hayır,
hayır, olmaz Sayın Başkan. Hayır, İç Tüzüke göre öyle
bir şey olmaz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Ankara
Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin 264 sıra sayılı Komisyon
Raporu üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben bu yüce Meclisten bütün milletvekillerimizi ve
vatandaşlarımızı Türkgün gazetesini okumaya davet ediyorum.
Özellikle bu Türkgün gazetesinden niye rahatsızlık duyuldu, onu
anlamak da mümkün değil.
Ayrıca, İzmir, İstanbul, Ankara
Büyükşehir Belediyeleri bugüne kadar 1 tane Türkgün gazetesi
almış mı, buna bakmak lazım.
Bir de sadece tek gazete adı veriyorum,
Cumhuriyet gazetesinden ne kadar alınıyor, nasıl reklamlar
veriliyor? Onun için tutarlı olmak lazım biraz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
40.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım,
Genel Merkeze gidince her odada bir çalışma vardı; bir
çalışmaya iştirak ettim, çok hoşuma gitti.
İktidarın ilk altı ayında çıkarılacak, önerilecek
kanun teklifleri içinde medyanın bağımsızlığıyla
ilgili bir teklif var; önce medya patronlarını Hükûmetten, sonra da medya
çalışanlarını medya patronlarından koruyacak bir
taslak. Örneğin, birden fazla gazete ya da televizyona sahip olamama,
geçmişte beş yıl, gelecekte beş yıl kamuyla iş
yapmamış olma ve yapamayacak olunması, sadece ve sadece gazete
gelirlerinden geçinen, başka yerlerden para, bağış almayan
bir medya mevzuatı ve gazetelerde çalışanların sendikal
örgütlenmesinin önündeki bütün engellerin kaldırılması gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
bir çalışmanın
içinde kamu kurum ve kuruluşlarının verdikleri ilanların da
tiraja göre -gerçek tiraja göre, şişirilmiş, yalancı
tirajlara değil- karekod denetimli üretim üzerinden online takip edilen
itiraza açık sistemdeki tiraja göre dağıtılmasıyla
ilgili bir taslak okudum, çok hoşuma gitti. Ben eminim, biz bunu
getirdiğimizde gelecek dönem Parlamentoda büyük bir çoğunlukla kabul
edilecek. Bence o dönemin muhalefet partileri de destek verecekler çünkü biz
Türkiyede iktidara yargıyı ele geçirmeye değil,
basını ele geçirmeye değil Bir daha kimse yargıyı ve
basını ele geçirmesin. diye kanun teklif etmeye geliyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.03
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.19
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.-
2020 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (5/6) (S.
Sayısı: 264) (Devam)
BAŞKAN 2020 Yılı Kamu
Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Karma Komisyon Raporu üzerindeki
görüşmelere devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Gruplar adına diğer söz...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, AK PARTİ Grubu adına ilk sözü ben alabilir miyim.
BAŞKAN Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Daha önce ilk denemesini 2006 yılında
yaptığımız ama dönemin Cumhurbaşkanı
tarafından Anayasa Mahkemesine götürülüp Anayasaya aykırı diye
iptal edilen; nihayetinde, bu konudaki
kararlılığımızı gösterip 2012 yılındaki
Anayasa değişikliğiyle birlikte Anayasanın 74üncü
maddesinden temel alan Kamu Denetçiliği Kurumunu yani halk arasında
Ombudsmanlık diye, halk hakemi diye ifade edilen süreci
başlatmış olduk. Kamu Denetçiliği Kurumunun üyelerinin
nasıl seçildiğini Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin hemen hemen
hepsi bilir veya bilebilecek durumdadır. Kamu denetçilerinin seçimi iki
müşterek komisyonun toplanmasıyla birlikte gösterilen adaylar
arasından 4 kişinin seçilmesi, Kamu Başdenetçisinin ise Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesiyle devam eder. İlk
kurulduğu 2013 yılında toplam 7.638 başvuru, 2016
yılında 5.519 başvuru, 2019 yılında 20.968 başvuru,
2020 yılında ise 90.209 olmak üzere toplam 179.744 şikâyet
başvurusu almış ve bugün bunun yaklaşık 91.100ü
sonuçlandırılmış yani Kamu Denetçiliği Kurumu son
yıldaki, 2020 yılındaki başvuru sayısının
olağanüstü artışı dikkate alınmadığı
takdirde bütün başvuruları hemen hemen zamanında yerine
getirmiş.
Şimdi, aslında burada incelememiz gereken,
irdelememiz gereken Kamu Denetçiliği Kurumunun hangi usul ve esaslar
çerçevesinde karar verdiği, Kendisine nasıl başvurular
yapılmış, ne şikâyetler dile getirilmiş, bu
şikâyetleri hangi çerçevede incelemiş? Biraz önce değerli
milletvekilimizin okuduğu gibi kanun hükümleri veya kendilerine verilen
görev çerçevesinde incelemiş mi incelememiş mi? Burada bulunan
arkadaşlarımızın, Kamu Denetçisi olarak seçilmiş
kişilerin, başlangıçta hangi siyasi partide görev
aldıkları, hangi görevde bulunduklarıyla ilgili eğer ön
yargıyla baktığımız takdirde bu ön yargı
çerçevesindeki değerlendirmelerimiz yanlış sonuçlara doğru
götürür. Kamu Denetçiliği Kurumu aldığı kararlarda hakkaniyetli
davranmış mı? Kişi haklarını gözetmiş mi?
Kamu vicdanını yaralamış mı? bunu
değerlendirmemiz gerekir ama Sayın Başkan Şeref Malkoçun
Cumhurbaşkanı Danışmanı olması veya bir siyasi
partide milletvekilliği yapması, Fatma Benli Hanımefendinin AK
PARTİ Grubunda daha önceki dönemde milletvekili olarak görev yapması
O arkadaşlarımızın aldığı kararları,
kendilerine gelen dosyalar konusundaki verdiği kararları incelemek
gerekir. Onları seçen kim? Türkiye Büyük Millet Meclisi müşterek
komisyonu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu. Buradan O
milletvekillerini niye seçtiniz? Bunları niye seçmediniz? Ya, daha az AK
PARTİ'li yok muydu? ya da Başka partilerden biri yok muydu? diye
ifade etmek sistemin ve kanunun ruhuna, anlayışına,
içeriğine aykırı bir davranıştır. Şu anda bu
sistem verilmiş mi? Verilmiş. Usulüne uygun yapılmış
mı? Yapılmış. O arkadaşlarımızı kendi
kimliklerinden dolayı, daha önceki yaşadıkları siyasi
faaliyetlerden dolayı töhmet altında bırakarak, onların
kararlarını yok sayarak onların yaptığı
işleri siyasi bir davranış şeklinde göstermeye
çalışmak, az önce Sayın Haydar Bey'in ifade ettiği gibi
Kamu Denetçiliği Kurumunu methetti, faaliyetlerini de methetti, kararlarını
da methetti ama bazı sorular sordu, dedi ki: Siz bu sorulara cevap
verebilir misiniz? Tek adam rejiminde buna imkân verebilir misiniz?
Bakın, değerli arkadaşlar, 190 bin
müracaat olmuş, bunun 91.100ünü sonuçlandırmış. 91.100ünü
sonuçlandıran bir Kamu Denetçiliği Kurumuna baskı
yapılabileceğini, Şuna şöyle karar ver, şu
şekilde ifade et. denilebileceği durumu ifade etmek, bunu söylemek hakikaten doğru bir
davranış şekli değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına görev yapan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
komisyonlarının seçtiği -İnsan Hakları Komisyonu ile
Dilekçe Komisyonunun müşterek toplantısında seçtiği- Kamu
Denetçileriyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun seçtiği
Başdenetçiyi burada, siyasi kimliklerinden dolayı,
aldıkları kararlardan değil
Ama bakıyorum, dinliyorum ki
Kamu Denetçiliği Kurumu bugüne kadarki yaptığı
incelemelerin hepsini hakkaniyete uygun bir şekilde
yapmıştır. O, bugün yapılan konuşmalarda tescil
edilmiştir ama milletvekilimiz soru soruyor, diyor ki: Şu banka niye
bu kadar şuna reklam verdi? Reklam ne için yapılır? Bir ürünün,
malın, kendisinin tanıtılması için yapılır ama
anonim şirketi, anonim şirket diye ifade ettiğimiz
kurumları Sen niye bu kuruma reklam verdin? diye sorgulayamazsın.
Neyi sorabilirsiniz? Basın İlan Kurumunun yaptığı,
dağıttığı ilanlarla ilgili
Onların da herhâlde
bir usulü, esası veya nasıl
dağıtıcılığıyla bir yöntem vardır, bir
yönetmelik vardır; o çerçevede eğer bununla ilgili soru
sorduğunuz, Resmî bir kurumun ilanını siz şuraya niye
veriyorsunuz? Hakkaniyetli dağıtılıyor mu,
dağıtılmıyor mu? diye inceleyin. dediğiniz takdirde
Kamu Denetçiliği Kurumu onu inceleyebilir ama bir bankayı, bir özel
şirketi Sen bu arkadaşa niye devamlı reklam veriyorsun? diye
sorgulayabilmek doğru bir iş değildir. O zaman biz herkesi
sorgulamak mecburiyetinde kalırız. Kamu Denetçiliği
vatandaşın kamuyla olan irtibatlarını, kamuyla olan
şikâyetlerini
Yani bir tarafının idare olması gerekir.
Söylediniz işte, iki taraf da özel sektör; biri gazete, biri banka.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Kamu
bankası.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kamu bankası.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
Haydar Bey, kamu bankası başka, anonim şirket niteliğinde
olan bir şeydir. Anonim şirketin yönetim kurulu vardır.
İş Bankasının hisselerinin yüzde 27si Cumhuriyet Halk
Partisi tarafından yönetilen Atatürk'ün hisseleri değil mi? Ona Siz
kime reklam veriyorsunuz? diye sorabilir misiniz?
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Hepsine veriyor
çünkü.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eşit veriyor, eşit.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Soramazsınız, istediğine reklam verebilir, istediğini
tercih edebilir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eşit veriyor, eşit.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın, o,
özel sektörün davranış şeklidir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir rezaleti savunmayın
burada ya. Bir rezaleti savunuyorsunuz ya.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Kime,
nasıl reklam vereceğini sorgulayamazsınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) MHP muhalefet partisiyken 1
lira reklam vermemişsin
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya, Cumhuriyet
Halk Partisinin Kanaltürke ne kadar para verdiğini sorgulayamayız.
Cumhuriyet Halk Partisinin Halk TV'ye ne kadar para verdiğini
sorgulayamayız. Kim sorgular? Anayasa Mahkemesi sorgular.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çatır çatır
sorgular.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Anayasa
Mahkemesi Cumhuriyet Halk Partisi olarak sen partilere bağış,
yardım yapabilir misin veya sahte belgelerle bunlara reklam verebilir
misin? diye sorgulayabilir. Anayasa Mahkemesi, defter, kayıt ve
belgelerini incelediği takdirde bunu yapabilir ama siz
Bugün, bir siyasi
partinin hesaplarını kim denetler? Anayasa Mahkemesi denetler. Anayasa
Mahkemesinin denetim hakkı, Anayasadan aldığı bir
haktır. Siz herhangi bir bankanın, sermayesinin tamamı veya bir
kısmı kamuya ait olan bir bankanın nereden
sorgulanacağını, nasıl yapılacağını,
niye bu şekilde bir faaliyette bulunduğunu soramazsınız.
Şu gazeteye bu kadar verdi... Ya, arkadaş, belki başka
gazeteye de başka şekilde vermiştir.
ORHAN SÜMER (Adana) Nasıl soramaz ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Rezalete bak! Lafa bak ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sizi
destekleyen gazetelere de başka şekilde vermiştir. Bunu
sorgulama yeri siyaset mekanizmasıdır ama bunu sorgulama yeri Kamu
Denetçiliği Kurumu değildir. İşte, hatanız burada,
yanlışınız burada. Kime, neyi soracağınızı
bilmediğinizden dolayı hataya düşüyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tuz koktu, tuz! Tuzu
kokuttunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Kamu
Denetçiliği Kurumuna sormazsınız, açarsınız bankaya,
ilgili bankaya dersiniz ki: Sen şu gazeteye reklam verdin mi? Banka da
ister cevap verir ister cevap vermez size; o, bankanın hakkıdır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tuzu kokuttunuz, tuzu!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) O anlamda,
İş Bankasının hangi gazeteye reklam verdiğini
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne alakası var
İş Bankasıyla? Eşit veriyor hepsine.
ORHAN SÜMER (Adana) Ben de açıp baktım,
fazla vermişse İş Bankasınınkini açıp oku.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İş
Bankasının 5-6 üyesi Cumhuriyet Halk Partisi tarafından
seçiliyor.
ORHAN SÜMER (Adana) Varsa öyle bir şey
açıklarsın. Bilmiyorsun hiçbir şeyi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İşte,
onu diyorum, sorabilirsiniz. Sorarsınız, İş Bankası
ister cevap verir isterse cevap vermez.
Bakın, değerli arkadaşlar, temcit
pilavı gibi gündeme getirdiğiniz ve Sayın İlhan Kesicinin
bir televizyon programında net bir şekilde ifade ettiği o 128
milyar dolarla ilgili konu açıklanmıştı. Maalesef
tweetini de silmek zorunda kaldı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl
açıklandı, nasıl açıklandı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben size
açıklayayım.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Nereye gitmiş bu
128 milyar dolar?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkanım, bizim süremizden beş dakika daha ilave edebilir misin?
BAŞKAN Buyurun, arkadaşınızdan
alacağız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Tamam,
onların süresinden alalım Sayın Başkanım.
BAŞKAN On dakika verelim.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar, 128 milyar dolar 2019 yılının
başından 2021 yılının ilk yarısına kadar
süreyle dünyanın yaşadığı pandemi krizi çerçevesinde,
ülkemizde evlerine kapanan, iş yerleri kapanan, faaliyetlerine devam
etmeyen, işsiz kalan işçilere destek olmak üzere bu ülkenin
insanlarının menfaatine harcanmıştır. (CHP
sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vallahi yalan, billahi yalan!
Vallahi yalan, billahi yalan!
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) İki seçim
arasında, İstanbul seçimleri arasında 50 milyar doları
bozdurdunuz ya!
ORHAN SÜMER (Adana) Başkan, hakikaten, sen
söylediğine inanıyor musun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Özel, Yalan. demek hukuka göre suçtur, Doğru söylemiyorsun. de,
Yalan. diye ifade etme.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vallahi yalan!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Eczacısın ama orada az çok hukukçuluğu öğrenmişsindir.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) İki seçim
arasında 50 milyar doları İstanbul seçimleri için bozdurdunuz
ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Diyor ki: Yalan
atmıyorum ama doğru da söylemiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar, bu 128 milyar dolar bir kişiye, bir gruba,
bir şahsa verilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben anlatayım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bir buçuk
yıl içerisinde ekonominin dengesini sağlayabilmek için, Türkiyenin
ve dünyanın içinde bulunduğu kırılganlıkları
bertaraf edebilmek için, insanlarımızın bu pandemi sürecinde en
az zararı görmeleri için, iktisadi olarak evlerinde geçimlerini
sağlayabilmeleri için yapılmış bir iştir. Bakın,
Kredi Garanti Fonu 250 milyar destek vermiştir. Kime?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O başka bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya,
kardeşim O başka, bu başka. diyorsun. 128 milyar doların
nereye gittiğini ben sana anlatmaya çalışıyorum. 250
milyar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bak, gitmiş ama
değil mi? Gitti, gitti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hayır,
nereye söylendiği değil.
ORHAN SÜMER (Adana) Gitmiş yani,
iktidarınız dağıtmış yani, iktidarınız
yok etmiş. Hani Var. diyordu Sayın Cumhurbaşkanı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şunu diyorum:
Kimi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vatandaşın cebine
girmedi.
ORHAN SÜMER (Adana) Vatandaşta da yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) O günler
içerisinde belki Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri de bankadan elektronik
sistemde döviz alıp satmışlardır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Girmedi cebimize.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Veya CHPli
iş adamları elektronik sistemlerinde ihtiyacı gereğince
döviz alıp satmışlardır.
ORHAN SÜMER (Adana) Ya, Allahtan kork! Yirmi
senede kaç tane CHPli iş adamı bıraktınız? CHPli
iş adamı mı var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ama şunu
söylüyorum, tekrar ısrarla altını çiziyorum: Bu
söylediğiniz para, söylediğiniz rakam Türk milletinin
ihtiyaçlarını karşılamak, pandemi sürecinde ortaya
çıkan kaosu önlemek, iş akdi feshedilmiş insanların
mağduriyetini gidermek üzere yapılmış bir iştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2019da pandemi mi var ya?
2019da pandemi mi var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 2019
yılının sonu diyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, gerçek değil
söylediğin.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) İstanbul
seçimlerinde 50 milyar dolar bozdurdunuz ya, 2019da, iki seçim arasında.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Siz,
İşsizlik Sigortası Fonunun nereye gittiğini soruyorsunuz.
İşsizlik Sigortası Fonunun nereye gittiğinin sorgusu Kamu
Denetçiliği Kurumu değildir. Şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda
bütçe görüşülüyor, siz orada İşsizlik Sigortası Fonu
nereye gitti? diye söylersiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O değil, o; o değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Muhatabının kim olduğunu bilerek soracaksınız. Burada
görevlerini hakkıyla yapan, yerine getiren kamu denetçisi
arkadaşlarımıza eski kimliklerinden dolayı,
bulundukları görevden dolayı ithamda bulunarak, töhmet altında,
onları zor duruma sokmaya gayret ederek az önce övgüyle
bahsettiğiniz, üç beş dakikasında övgüyle bahsettiğiniz
Kamu Denetçiliği Kurumunu maalesef zor durumda bırakan bir hareket
içerisinde bulunuyorsunuz. Doğru bir davranış içerisinde
değilsiniz, doğru bir eleştiri içerisinde değilsiniz.
Siz TÜGVA'yla ilgili konuları soruyorsunuz.
TÜGVA bu milletin evlatlarının en iyi yerde okuyabilmeleri için, en
güzel yerlerde beslenebilmeleri için, barınabilmeleri için
(CHP
sıralarından "Ya, ya! Doğru!" sesleri)
Hoşunuza gitmiyor değil mi? Ya, ya, ya!
diyorsunuz.
Seçerek değil, Şu, bu; bizim
adamımız. diyerek değil, eğer TÜGVAnın seçtiği
insanlar bizim adamlarımızsa yani onların getirdikleri
insanları ya nereden anlayacaksın, referans mı gidip
gösteriliyor, kim yapılıyor?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Listeler gitti, listeler.
ORHAN SÜMER (Adana) Sayın Başkan,
Adanada üç ayda bir savcı oldu adam, üç ayda bir. Başsavcı
oldu, başsavcı, Tekirdağa başsavcı atandı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli milletvekilleri, at gözlüğüyle bakıyorsunuz, ne
olduğunu göremiyorsunuz. Şu anda zaten, başlangıçtan beri,
Kırk altı yıldır iktidar olamadık. dediniz;
kırk altı yıldır yaptığınız
eleştirilerin hiçbirinin doğru olmadığını,
hiçbirinin haklı olmadığını ve haksızlıkla
itham ettiğinizi gösteriyor. 1950 yılından bu tarafa bir dönem
hariç, rahmetli Ecevitin iki dönemi hariç olmak üzere zaten size bu millet
iktidarı vermedi ve ilelebet de vermeyecek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hadi bakalım,
göreceğiz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Göreceğiz,
göreceğiz, 2023te de göreceğiz.
ORHAN SÜMER (Adana) Göreceğiz. Verdi, bu
ülkeyi mahvettiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 2023te Allah
nasip eder, bilmiyorum; ömrümüz olur, bilmiyorum eğer burada milletvekili
olursak o zaman göreceğiz.
ORHAN SÜMER (Adana) Göreceğiz,
göreceğiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olacaksın da orada
değil, şurada oturacaksın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Tutanaklar
burada.
O zaman şuraya da geleceğiz, bak oraya da
geleceğiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Orada oturacaksınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 2023te Cumhur
İttifakıyla birlikte buraya geleceğiz. Şu sıralar var
ya, 2023te şu öndeki çiçeklerden bu tarafa geleceğiz Cumhur
İttifakıyla birlikte.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Bu
taraftasınız, bu taraf.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli milletvekilleri
Başkanım, bir beş dakika daha
istiyorum.
BAŞKAN Tamam. (CHP sıralarından
Oo sesleri)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Arkadaşlar, AK PARTİ Grubunun otuz dakika söz hakkı var, on
dakika da şahsı adına söz hakkı var.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Başkanım, konuşmacıyı mı dinleyelim, Özgür Özeli
mi dinleyelim?
BAŞKAN Sayın Elitaş, bir dakika,
bir şey söyleyeceğim.
Şimdi, Ali Haydar Bey bir konuşma
yaptı, takip ettim; bağırmadan, çağırmadan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne güzel konuştu.
BAŞKAN
güzelce hazırlanmış
bir konuşma. Dolayısıyla buradan Özgür Beyi de çok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Başkanım, sesi açın, kayıtlara geçmiyor.
BAŞKAN Evet, Elitaş rahat bir
şekilde anlatsın, müsaade edin de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, buyursun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Özgür Bey de Buyursun. dedi, sağ olsun.
İnşallah o sözünde devam eder.
Şimdi, bakın, değerli
arkadaşlar, milletin terazisi şaşmaz. İnşallah 2023
tarihinde 18 Haziran diye tahmin ediyorum çünkü Seçim Kanununda Bir önceki
yapılan seçimden bir hafta öncesi pazar günü oy verme günüdür. diyor- 18
Haziran 2023 Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile
Cumhurbaşkanlığının halk önüne çıkıp ibra
edilme günüdür. O gün bakacağız, göreceğiz. Bugüne kadar bu
sıralardan -on dokuz yıldır milletvekilliği yapıyorum,
beş ay ara hariç, zaten o beş aylık dönemde de pek faaliyet
gösterilmedi- on dokuz yıldır hep İktidarız,
iktidarız. dediniz, hiç olmadı. Ya, Muharrem İnce söylüyor:
Bugüne kadar 11 tane olmuş, yendikçe yendi; yendikçe yendi; yendikçe
yendi. 2023te bir daha yenildikçe yenileceksiniz, durum bu. Yani bunu
anlayacaksınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Hani İstanbulu
kaybeden Türkiye'yi kaybederdi? İstanbulu kaybeden Türkiye'yi kaybeder.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
İnşallah, Cumhur İttifakı olarak biz, şurası olur
mu bilemiyorum ama belki oranın yarısı da olabilir, oranın
yarısından itibaren, oranın yarısı
.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Bize
bulaşmayın, bize bulaşmayın çok kötü kaybedersiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben size
bulaşmıyorum, sıralarınıza bakıyorum.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Çok kötü
kaybedersiniz, çok kötü kaybedersiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
İnşallah, millet takdir edecek; millet takdir edecek, diyecek ki:
Şu sıralardan itibaren bu milletin bekası için, bu milletin
geleceği için
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gel, noter huzurunda iddiaya
girelim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, Özgür Bey üç dakika bile duramıyor, üç dakika bile
sabredemiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Noter huzurunda iddiaya
girelim, noter huzurunda iddiaya girelim.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Ya,
sürekli sataşıyorsunuz ama.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) bu millete
düşman olmuş, bu ülkenin gelişmesini hazmedemeyenlerle birlikte
olanlar için, terör örgütüyle mücadele eden, ülkenin haritasını,
ülkenin coğrafyasını göğsünü siper ederek savunmaya
çalışan Cumhur İttifakını ben şuranın
tamamına alıyorum. diyecek inşallah. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar) Benim umudum odur,
benim inancım odur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Emekli maaşını
Mehmetçik Vakfına bağışlamak üzere iddiaya girmeyi teklif
ediyorum. Buraya kadar; gel, noter huzurunda iddiaya girelim emekli
maaşına. Haydi, ben varım!
ORHAN SÜMER (Adana) Başka malzeme
kalmadı, başka malzeme kalmadı elinizde.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakmayın,
şöyle şöyle
Bugün pandemi sürecinde bir buçuk yıldır
insanlarımızın yaşadığı psikoloji,
ulaşamamak, bir araya gelememek
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Anketlere de
bakın, anketlere. Anketlerden haberiniz yok galiba.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gel sandığa; gel,
sandığa gel; sandığa gel.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Yüreğiniz
yetiyorsa gelin seçime.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) G20den
çıktık, G20den çıktık! G20den çıktık!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Özel, biz Sürekli erken seçim oluyor. dediğimiz için bu Anayasa
değişikliğini yaptık, Sürekli erken seçim oluyor. diye
Anayasa değişikliğini yaptık, milletin huzurunda Biz
istikrar istiyoruz. Bir partiye beş yıl görev verdiysen, sonuna kadar
devam edecek, sonra senin önüne gelecek, senin terazinle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sonra bay bay.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bay bay
demez, kimse kimseye bay bay demez, size de bay bay demedi.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) 2018de
niye seçim yapıldı o zaman?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 178le
geldiniz, 135e düştünüz, hiç kimse bay bay demedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oraya oturacağız!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, niye
Özgür Bey
ORHAN SÜMER (Adana) Biz yüz senedir varız.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Ya siz de
niye destekli oraya konuşuyorsunuz ki?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Arkadaşlarımın vaktini çaldıracaklar Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi, değerli
milletvekilleri, bana göre, Elitaşa, daha haklı çıkaracak bir
iklim yaratıyorsunuz. Dolayısıyla
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Başkan da
sizden yana tavır aldı bak. Başkanımın
uyarılarına dikkat edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ha
bire saldırıyor.
BAŞKAN Özgür Beye de emekli
aylığına dokunma.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Emekli aylığına
iddiaya girelim, ben varım, buradan ötesine noter huzurunda iddiaya
girelim
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
Başkanın uyarılarına dikkat edin; Türkiye Büyük Millet
Meclisinde siyaset deneyimi en yüksek olan bir kişinin oradan gözlemlerine
dikkat edin. Halkın gözüyle görüyor Başkan, onun için onun
uyarılarına dikkat edin, yoksa perişan olursunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Halkın gözüyle görüyorsa
yandın sen, halkın gözüyle görüyorsa bittin sen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, az önce bir şey ifade ettim.
Pandemi süreciyle başlayan, 2020 yılının Mart
ayının 12sinde -yanlış hatırlamıyorsam- 12 Mart
tarihinde Türkiyeye gelip değişik kararların
alındığı, binlerce insanın işsiz
kaldığı, binlerce iş yerinin, insan
sağlığını korumak amacıyla alınan tedbirler
çerçevesinde, vatandaşımız bu senenin ortaları
itibarıyla, o psikoloji içerisinden sıyrılıp tüm dünyada
pandemi sürecinin geçtiği intibasıyla, bütün dünyanın üretime
döndüğü, ham maddeye, ara mallarına, gıda ihtiyaç maddelerine
olağanüstü derecede talebin arttığı ve pandemi süreci
döneminde de üretimin azaldığı bir süreç içerisinde bugün tüm
dünyanın yaşadığı sorunları biz de çekiyoruz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Dolar uçtu,
dolar, doları uçurdunuz.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Yedi
yıldır çekiyoruz onları, yedi yıldır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) O
sorunları ortadan kaldırabilmek için, Hazine ve Maliye
Bakanlığımızla, Cumhurbaşkanımızın
önderliğinde, bu milletin bir buçuk yıl çektiği, dünyanın
birlikte yaşadığı sürecin en az bir şekilde, en az bir
hasarla, en az bir zararla, en az bir mağduriyetle geçilmesi için çok
önemli kararlar alındı.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Göreceğimiz zararı gördük daha ne göreceğiz ya? Daha ne zarar
göreceğiz, dolar 10 lira?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bugün
dünyanın lideri diye ifade ettiğimiz
Sayın Başkan bir beş dakika daha
verir misin?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Verin
Başkanım! Verin, sabaha kadar konuşsun.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Beş
dakika da bizden olsun ya.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya
arkadaşlar, Allah aşkına yapmayın! Yani otuz dakika süremiz
var, bizim milletvekillerinin hakkını korumak da size düşüyor;
teşekkür ediyorum, Allah razı olsun.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Aynen,
aynen, devam.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ne kadar
adaletli davranıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Devam
Başkanım.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 128 milyar
dolar ne oldu hâlâ anlayamadık?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Pandemi süreci
içerisinde
Fazla vermiyor, yirminci dakikam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben senin lehine bir şey
yapabilir miyim diye bakıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Yirminci
dakikam.
Pandemi süreci içerisinde, bakın dünyanın
lideri diye ifade edilen, dünyanın jandarmalığına soyunan
ama Covid sürecinde sınıfta kalan, dünyanın en büyük süper
gücü diye ifade ettiğimiz ülkelerle yarışan bir Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetinin icraatlarını görüyoruz.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) 21inci
ekonomiyiz dünyada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 21inci ekonomi
değil, satın alma gücü paritesine göre 11nci büyük ekonomiyiz,
satın alma gücü paritesine göre.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Rüyalar
gerçek olsa!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti pandemi sürecini en iyi
şekilde
Daha mükemmel olabilir mi? Olabilirdi ama dünyanın
yaşamadığı bir iş, mükemmeli bulabilmek mümkün
değil ama mükemmele yakın olabilmek bütün hedefimizdi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Daha kötüsünü
de bulamayız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) O süre
içerisinde sizin farklı farklı yönlendirmelerinize, sizin
vatandaşa farklı farklı değişik şeyler
anlatmalarınıza rağmen vatandaşın büyük bir
çoğunluğu, kahir ekseriyeti bizim verdiğimiz kararların
doğru olduğuna kanaat getirdi.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Vallahi esnaf
hiç öyle demiyor. Esnafa soruyoruz, hiç öyle demiyor esnaf.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hamdolsun, bir
buçuk yıllık süre içerisinde hem işsiz kalmış
insanlarımızın hem iş yeri kapatılmış
girişimcilerimizin bütün sıkıntılarına rağmen sessiz
ve sakince bu süreci beklemeleri, Hükûmetine güvenmeleri
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) İşçi
hiç öyle demiyor vallahi. Gidin halkın içine bir karışın,
görün halkı.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 10 milyon
işsiz var, 10 milyon işsiz. Çok Avrupa ülkesinden daha fazla
işsiz var.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Sessiz
sakin olmasının sebebi, ağzını açanı içeri
atıyorsunuz ya! Allahtan korkun ya! Sesini çıkaramıyor ki adam.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Başka
ülkelerde yürüyüş yaparak, başka ülkelerde hükûmetlere değişik
nümayişler, gösteriler ortaya çıkarmaya çalışarak
yaptıkları işin elhamdülillah hiçbiri bizim
zamanımızda gerçekleşmemiş.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 128 milyar
dolar nerede?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bugün
Sayın Cumhurbaşkanımızın grup konuşmasında dediği
gibi, nasıl ki dünyanın diğer ülkelerinde pandemiyle birlikte
ortaya çıkmış ekonomik sorunların çözümü için tüm dünya
gayret gösteriyorsa biz de Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olarak
Cumhurbaşkanımızın başkanlığında bu
pandemi sürecini en iyi şekilde, en uygun şekilde, en hasarsız
şekilde atlatmanın yollarını arıyoruz.
Şimdi, dönem büyüme dönemi. Bakın,
değerli arkadaşlar, şu anda dünyada müthiş bir piyasa var.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 128 milyar
doları anlatın
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) O piyasa içerisinde
eğer biz iş âlemine, müteşebbislere bu işle ilgili heyecan
verirsek, onlara cesaret verirsek, onların önündeki yolu açabilirsek,
dünyada bir yatırım ikliminin olduğunu ve bu iklimden
Türkiyenin en iyi şekilde faydalanabildiğini izah edebilirsek
Bu
sadece bizim görevimiz değil, bütün siyasi partilerin görevi, siyaset
yapan herkesin görevi çünkü bütün siyasi partiler bu ülkede yaşayan
insanların huzuru, mutluluğu ve refahı için gayret gösterirler.
Bugün dünyada olağanüstü derecede bir yatırım iklimi var. Bu
yatırım iklimi çerçevesinde nereye gideceğimizi, nasıl
olacağımızı hepimiz teşvik etmeliyiz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 280 dolara adam
çalıştırıyorsunuz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Her yere
gidiyor da Türkiye'ye gelmiyor yatırım. Yatırımcılar kaçıyor
Türkiyeden.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Sizinkiler paraları götürüyorlar Paradisea, Mana ya! Ya, paraları
siz vergi cennetine götürüyorsunuz, buraya getirtin ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
Türkiye ilk defa dünyada aşı yapabilecek ülkeler
sınıfına girmiştir. Bundan önce jenerik ilaçları
yapabilen, çok güzel tesislerimiz olmasına rağmen sadece jenerik
ilaçları yapabilen bir ecza sektörümüz vardı, bir kimya sektörümüz
vardı ama şimdi aşısını yapma kabiliyeti ortaya
çıkmış bir Türkiye görüyoruz.
Bundan önceki dönemde, Kıbrıs
Barış Harekâtı'nda, biliyorsunuz, yurt dışından
aldığımız silahların sistemlerini kilitleyerek kendi
silahlarımızı birbirine vuruşturan bir ülke vardı ama
bugün, Türkiye, savunma sanayisinde başkalarına parmak
ısırtacak, parmakla gösterilecek bir başarıyı ortaya
koymuştur. Bugün, Türkiye, geldiği noktada, daha önce yardım
için bekleyen, 70 sente muhtaç olmuş, sadece kalorifer parasını
ödeyemediği için, dış ülkelere gönderecek döviz
bulamadığı için paltoyla görev yapan devlet
memurlarını, devlet dairelerini gören bir ülke, bugün pandemi
sürecinde başka ülkelere yardım yapabilme kabiliyetine
ulaşmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 100 bin
çocuğa süt dağıtıyor İBB, siz neredesiniz?
Neredesiniz, neredesiniz, çocuklar aç?
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Merkez
Bankasının kasasında hiçbir zaman 128 milyar dolar olmadı
bu memlekette. Eksi 50 milyar dolar oldu, Merkez Bankasında para
kalmadı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bugün,
inşallah, yakın bir zamanda hayata geçecek olan Turkovac
aşısı, Erciyes Üniversitesi tarafından
gerçekleştirilen Turkovac aşısı kâr amaçlı değil,
tamamen inancımız gereği, yaradılışımız
gereği, insani duygularla, yardım amaçlı olarak ürettiğimiz
kapasite çerçevesinde dünyanın tüm ülkelerine
dağıtılacaktır.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Allah
razı olsun!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu
görüşler içerisinde
Yani burada, Kamu Denetçiliği Kurumunun
yaptığı işleri, başarılarını
soracaksınız ama görevlerinin dışında olan bir
şeyle ilgili sorgulamaya çalışacaksınız; bu doğru
bir yaklaşım tarzı değildir, bunu ifade etmek istiyorum.
Hem yüce milletimizi hem de yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Özgür Bey söylesin de
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
İç Tüzük 69a göre şahsına sataşılan milletvekili
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 264 sıra sayılı
Komisyon Raporu üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
önce o zaman şu değerlendirmeyi
Ali Haydar Vekilimiz İç Tüzük
69a göre şahsına sataşıldığından kürsüden
cevap hakkını kullanacak.
Çok sakıncalı gördüğüm bir yer, belki
dikkat çekmemiştir. Sıcak polemik, laf atıyoruz, cevap
alıyoruz, Grup Başkan Vekilleri böyle şeyleri sever, siz de
anlayış gösterdiniz ama sonlarda çok tehlikeli bir şey
yapıldı. Sıcak siyasi polemiğin içine Turkovac
aşısı karışırsa -Allah göstermesin- şöyle
bir şey oluşur Sayın Başkanım: Siz Turkovacın adını
AK PARTİye mal edip falan bir şey söylerseniz toplumun çok önemli
bir kesiminde, bakın, aşı tereddüdü de varken sıcak siyasi
polemikte Turkovacın adını anarsanız psikolojik olarak
aşı karşıtlığını beslersiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
DİLEKÇE KOMİSYONU İLE İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU ÜYELERİNDEN KURULU KARMA
KOMİSYON BAŞKANI MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Nereden nereye bağlıyorsun ya!
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Bizim
orada kimse aşı olmuyor, doğru söylüyor.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Ne
alakası var?
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Tabii,
tabii, bizde hiç kimse aşı olmuyor.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Niye
olmuyor?
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Çünkü
devlete güvenmiyor.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Devlete
güvenmiyorsa yapacak bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben Mustafa Varankı
arayıp Turkovacın gönüllüsü olmak istediğimi söylemiş
birisiyim. İki doz aşı vurulmuş olduğum için
olamadım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ben gönüllüsüyüm.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Turkovac ilk uygulamaya
çıktığında
Bu kısmı önemsiyorum arkadaşlar.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Yüz
yıldır yaşadıklarımız bize yeterince sebep
veriyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir müsaade eder misiniz
Başkanım?
BAŞKAN Ya, bir Grup Başkan Vekili
konuşuyor beyler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Değerli arkadaşlar,
Turkovac aşısını sıcak bir polemik
tartışmasına konu yapmayalım. Günü geldiğinde
gideceğiz, kendi aşımızı vurulacağız,
antikorumuz da gelişirse ki gelişecek, başka kimseye muhtaç
olmadan... Atatürkün kurduğu Hıfzıssıhhanın bugün
olmaması en büyük eksikliğimiz, o eksiklik giderilecek. Turkovac
aşısını Elitaş-Özgür Özel tartışmasında
konu etmeyin. Bunun psikolojik bir tarafı var, buna dikkat edelim.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ederim.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Aşı
nerede? diyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu konuda sözüme değer
veren herkese diyoruz ki
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Aşı
nerede? diye soruyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah aşkına ya, ne
kadar yazık bir şey! Benim ne yapmaya
çalıştığımı hiç anlamamış, saçma sapan
bir yaklaşım.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Anladım da
BAŞKAN Tamam, karşılıklı
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Öyle söyleme,
saçma sapan şey söyleme.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Saçma
yaklaşım. deme ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Arkadaşlar, neyse bunu
bırakalım.
BAŞKAN Ali Haydar Beye söz vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Özgür Bey, saçma
diyorsunuz ama arkadaşlarınıza izah edin o zaman.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul)
Arkadaşlarınıza izah edin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kendi arkadaşlarınıza
edin önce, bunu da mı biz izah edelim. Ama öyle deme hakkın yok
arkadaşımıza.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bizim
arkadaşlarımız, bütün Türkiye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Arkadaşlarınız senin gibi hassasiyet göstermiyor. diyor, sana
dediği bu arkadaşımın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım,
açar mısınız?
BAŞKAN Özgür Bey, bunu uzatmayalım, Ali
Haydar Beye söz vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım,
verin de
Müsaade ederseniz
BAŞKAN - Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Değerli arkadaşlar,
ben başka bir şey yapmaya çalışıyorum. Şurada
çıkar 128 milyarın nasıl gittiğini anlatırım.
Zaten kendi de kabul ediyor da nereye gittiğini söylüyor. Oysaki faizi
zorla bastırınca döviz fırlıyor. 2019 yerel seçimlerinde o
128 milyarı harcıyorsunuz ki döviz 10-12 lira olup siyasi sonuç
doğurmasın. Şimdi o para yok, bunları çıkar
konuşurum. Ben hakkımı Turkovac üzerine kullanıyorsam,
Allah aşkına, bir iyi niyete karşı bu
saçmalığı yapmayın.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ya saçmalık
deme Aşı soruyor. diyorum ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bütün Türkiyenin gözünün
önünde tweet attım, bütün arkadaşlarım retweet etti. Biz
yerli aşımız olsun diye kurulmuş
Hıfzıssıhhayı kapattınız diye size
çatıyoruz. Yerli aşıyı polemik konusu yapıp da
aşı karşıtlığına ve yerli aşıya
güvensizlik uyandırmayalım uyarısına hâlen polemikle cevap
vermeye çalışmak iktidar sorumluluğunu tamamen
kaybettiğinizi gösteriyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ali Haydar Bey, buyurun.
Sataşma olmasın lütfen.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 264 sıra sayılı
Komisyon Raporu üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Yeni bir sataşma yapmayacağım ama
Sayın Elitaş şahsıma Kamu denetçilerini önceki
görevlerinden dolayı töhmet altında bıraktınız. dedi,
Hem övdünüz hem yerdiniz. dedi. Şimdi, öncelikle konuşmamda 3 kez
söyledim, 3 kez, şahıslarıyla ilgili hiçbir çekincem yok, asla
şahıslarla uğraşmam ve her birini de ayrı ayrı
tanıyorum ve saygı duyuyorum, 3 defa söyledim bunu Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben de onu
tekrar ettim.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Ama
şunu eleştiriyorum, bakın, diyorum ki bu Kurum 2012de, hani
2012de yasalaştıktan sonra sistem değişti. Ya,
başkanlık sistemi geldikten sonra da geliş ve seçiliş
açılarıyla bütün kurumlar zayıfladı, kendilerinin de eli
zayıfladı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Başkanlık sistemi 2018de geldi.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Etkin ve
yetkin bir kurum olma imkânları kalmadı,
bağımsızlıkları daha da zayıfladı. E, biz
doğruyu da söyleyeceğiz eleştireceğiz de, bunda ne var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Başkanlık sistemi 2018de geldi.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Şimdi, başka bir şey, ya, gerçekten tamam, çok iyi insanlar,
iyilik başka ama bağımsız olmamalarından dolayı
adaletli davranma imkânları gerçekten zor ve çok zordalar, eminim.
Şimdi, başka bir husus da
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ama bu bir ön yargı
Sayın Hatip ya, çok büyük bir ön yargı ya.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Ya, ön
yargı değil arkadaşlar, sistem sorununu anlatıyorum size
ya.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ama zan altında
bırakıyorsunuz.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) O kadar
net ki, başkanlık sisteminde, ucube başkanlık sisteminde
elleri çok zayıf ve çok dardalar, çok zordalar.
Dediğimiz gibi, şimdi, kamu
bankalarını niye soramazsınız diyoruz? Ya, Allah
aşkına devlet sırrını haiz, elinde bulunduran, devlet
sırrına ulaşabilen ve resen, hele de kendine pandemi sürecinde
70 bin başvuru varken Hükûmet lehine bir rapor yayınlayan Kurum,
neden, neden bu kamu bankalarının bu reklamlarını
soramasın? Niye resen bu yetkisi olmasın? Niye olmamasının,
niye yapamamalarının sebebini açıklıyorum. Kendilerini
kararlarıyla ilgili sorgulamıyorum, veremeyecekleri veya
veremedikleri kararlarla ilgili eleştiriyoruz, gayet açık, gayet net.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hukuken
veremeyecekleri kararlarla sorguluyorsunuz. Hukuken veremeyecekleri kararlarla
sorguluyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Harikulade, harikulade!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Özel
biraz önce -inşallah dili sürçmüştür, öyle tahmin ediyorum-
Turkovacı bir siyasi malzeme yaparak saçmalık yaptın. gibi
bir ifade kullandı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Size demedim
saçmalığı, düzelteyim.
BAŞKAN Tamam, düzelmiş oldu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
izin verin bir dakikada tamamlayacağım, polemiğe de fırsat
vermeyeceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Saçmalama dediğim, bir
başka arkadaşa söyledim, bir başka arkadaşınız
saçmalıyordu arkadan.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Sizin grubunuz
tamamen saçmalıyor o zaman aşı diye sorarak. Böyle bir
yaklaşım mı olur ya? Ayıp bir şey!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, ben şunu ifade ettim: Bugün Türkiye nasıl ki
savunma sanayisinde gurur duyduğumuz bir noktaya geldiyse daha önceki
dönemlerde jenerik aşı yapmakla övünen fabrikalarımız
yerine artık
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok öyle bir şey ya.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Jenerik ilaçlar
yapan fabrikalar diye söyledim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Jenerik aşı dedin
de aşının jeneriği olmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Artık
bundan sonra aşı yapabilen ve bunu insanlara dağıtabilecek,
fayda olabilecek bir noktaya geldi diye ifade ettim.
Bakın, Kamu Denetçiliği Kurumunun
görevleri: Ali Haydar Bey kitapta okumuştur, kanunda görmüştür:
İdarenin her türlü eylem ve işlemlerini, tutum ve
davranışlarını
İdare kim? Bankalar değil.
İdare kim? İdare, kamu kurumları. Bankalar kamu sermayeli
olduğu için kamu kurumları değil değerli milletvekili arkadaşlarım.
Sayın Başkan, bunu izah etmeye çalışıyorum. Burada,
İdareye verilen işlem ve eylemlerle öneride bulunmak
Kamu
Denetçiliğinin Kurumunun görevi budur. Ama burada görev ve yetki
sınırları dışında kamu denetçilerine bunu sormak
doğru bir şey değil diye ifade ediyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan.
BAŞKAN Özgür Bey, bir dakika da size söz
veriyorum.
43.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Elitaş, hani,
Eczacısın, hukukçusun. deyip herhâlde biraz da nazire olsun diye
eczacılığın alanına girdi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yok, öyle
demedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Türkiye kendi
aşısını yapan bir ülkeydi 1930dan beri, yerli
aşı.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) 1914
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Türkiye ürettiği verem
aşılarını Iraka, İrana, Çine, Asyadaki bütün
ülkelere yollayan bir ülkeydi. Türkiye sayısız aşısı
kendinde üretilen bir ülkeydi, kapatılan Hıfzıssıhhayla
birlikte bu kabiliyetini kaybetti. Eğer Hıfzıssıhha
olsaydı Covid aşısının çıkmasında biz
Çinle, Almanyayla yarışıyor olurduk. Şu anda
Amerikayı baştan keşfettiğimiz için -bir üniversite
bünyesinde- bu kadar geride kaldık. Aşı nerede? diye sormak
Aşı gelirse vurulmayın. manasına gelmez. Bir an önce
aşı gelsin, milletimiz kendi aşımızla
aşılansın. der arkadaşımız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz öyle
anlamadık ama siz açıkladınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Arkadaşlarımız
Aşı nerede? demiş diye oradan tutup Aşı
karşıtlığını senin arkadaşın
yapıyor. diyene Saçmalama. dedim, Sayın Elitaşa da demedim.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Biz öyle dedik
yahu!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Doğru, yok
yok, arkadaşları
Arkadaşlarının
saçmalığını düzeltmiş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu konudaki tutumumuz budur.
Teşekkür ediyorum.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Evet,
arkadaşlarınızın saçmalığını tescil
ettiniz, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim etmiş tescil?
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Siz ettiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aşı nerede? demek
çok mantıklı.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.-
2020 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu
Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (5/6) (S.
Sayısı: 264) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, İsmail Bey, buyurun.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ya cevap veriyor o
da.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir an önce gelsin. diyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Allah Allah!
Aşı nerede? diyene cevap veriyor, cevap verince de Saçmalık!
diyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Saçmalık!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Böyle bir
dengesizlik olur mu ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dengesizlik senin
yaptığın
BAŞKAN Beyler, sayın milletvekili
konuşacak.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Herkes görüyor,
herkes görüyor.
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TAMER
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 2020 yılı
raporuyla ilgili grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygı, sevgi, muhabbetle selamlıyorum.
Şu tartışmaları bir tarafa
bırakalım. Bu kadar güzide bir kurumun,
tartışmalarımızla onların bu
başarılarına gölge düşürmemizin hiçbir anlamı
olmadığını da ifade etmek istiyorum. Çünkü bu Kurum 2006da
kurulmaya kalkılmış, Anayasa Mahkemesi engel olmuş. 2010
yılında Anayasa değişikliği yapmışız?
Kim yapmış? AK PARTİ yapmış. Anayasa
değişikliğinden sonra da 14 Nisan 2012de bu kurumu
kurmuşuz ve faaliyetlerine başlamış.
Kurum faaliyetlerine başladığı
günden itibaren de giderek bilinilirliği arttığı sürece de
Tüm problemlere, gelen şikâyetlerin hepsine anında, çok güzel ve
yapıcı cevap vermek kaydıyla ayrı bir kurum hâline gelmiş
ve bugünkü güzide kurum hâline gelmiştir. Özellikle rakamlar verecek
olursak da aynen şunu ifade etmek istiyorum: Kurum 2013 yılında
yaklaşık 75 dilekçeye cevap verebilmiş, 2014te 119 -ben
atlayarak gideyim- 2017de 122, 2018de 946, 2019da 1.270
2020de de 90 binin
üzerinde bir müracaatla bugünkü saygınlığını,
güvenilirliğini ortaya koyan bir kurum hâline gelmiştir.
Ombudsmanlık kurumu, Kamu Denetçiliği
Kurumu gelen dilekçeleri iki ay içerisinde incelemek ve cevap vermek
durumundadır. Bunu da en iyi şekilde yapmıştır, eksik
kalmadan da tamamlamıştır. Kamu Denetçiliği Kurumu
2020deki 90.209 şikâyeti anında cevaplamıştır. Yine,
dostane çözümlerle bu işleri yapmaya çalışmıştır.
2.867 tane dostane çözümle dilekçelere cevap vermiştir.
Hak arama kültürünü yaygınlaştıran
pek çok faaliyeti de ortaya koymuştur. Özellikle 100 tane üniversiteyle
iş birliği hâline gitmiş, konferanslar düzenlemiştir. Kamu
Denetçiliği Kurumunun tanınırlığını ve
oradaki güvenilirliğini artırmıştır. İl
toplantıları yapmıştır. Yurt dışı
faaliyetlerinde bulunmuştur, 9 adet iş birliği
anlaşması imzalamıştır yurt dışında.
STKlerle ilgili görüşmeler yapmıştır; özellikle
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, MEMUR-SEN, KAMU-SEN, KESK, DİSK olmak
üzere 600 tane yerel STK temsilcisiyle birlikte hareket etmiş, onlarla
çalışmıştır.
Yine, yazılı basına 1.736 adet, 918
adet televizyon programı, internet aracılığıyla da
10.964 adet çalışma yapmıştır. Raporlar
düzenlemiştir, özellikle Azerbaycandaki Ermenistan katliamıyla
ilgili düzenlemiştir. Yine benden önceki konuşmacının ifade
etmiş olduğu gibi, Yunanistanın mültecilere yapmış
olduğu o haksız davranışları, insan
haklarını ihlal edici işleri için onlara raporlar
düzenlemiştir. Bunu da hiçbir siyasi güçle yapmamıştır,
kendi özgür iradesiyle gitmiştir, orada inceleyip Yunanistanın o
densiz tutumunu ortaya koymuş, raporlarında ifade etmiştir.
Sayılacak çok şey var, sadece şunu
ifade edeyim: Bugün Meclisimize bağlı olarak çalışan bu
Kurum ülkemizin yüz akı olmuştur, kendilerine teşekkür ediyorum.
Özellikle, Başkanımız Şeref Malkoç Bey
başkanlığında diğer 5 üyenin yapmış
olduğu bu çalışmalar gerçek anlamda bu Kurumun
güvenilirliğini ortaya koymuştur. Tabii, ben Özgür Beyin biraz
önceki ifadeleriyle ilgili şunu söyleyeceğim: Genel Başkan
Yardımcıları Gürsel Tekinin bir ifadesi vardı, ne diyordu?
İlk iktidara geldiğimizde tüm gazetelere el koyacağız.
diyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL TAMER (Devamla) Bunu da buradan
hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
Kusura bakmayın, aslında çok farklı
şeylere değinecektim ama maalesef zaman olmadığı için
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz,
Bolu Milletvekili Arzu Aydına ait.
Buyurun Arzu Hanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ARZU AYDIN (Bolu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu üzerinde söz
almış bulunmaktayız. Sizleri, sizlerin şahsında aziz
milletimizi; Köroğlunun torunları değerli Bolulu
hemşehrilerimin vekâletleriyle saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu, Anayasamızın 74üncü
maddesinde yer alan hüküm gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına bağlı olarak 6328 sayılı
Kanunla kurulmuş ve idarenin işleyişiyle ilgili
şikâyetleri inceleyen anayasal bir kurumdur. Yine, Anayasamızın
2nci maddesinde bulunan hukuk devleti, özünde devlet otoritesini
sınırlayan, bu otorite karşısında bireyin
güvenliğini ve haklarını garanti eden bir sistemin
kurulmasını amaçlamaktadır. Bu yüzden, hukuk devletinin
kurulmasını amaçlayan tüm mekanizmaların temelinde bireyin
özgürlük alanının genişletilmesi ve bu özgürlüklerin güvence
altına alınması amacı yer almaktadır.
Dolayısıyla, yürütme organının işlemlerinin hukuka
uygunluk denetimine tabi kılınmasıyla hukuk devletinin
oluşturulması mümkün olabilecektir. Hukuk devletine dayanan anayasal
düzende, tıpkı yasama gibi, yürütme organı ile tüm idari
makamların da eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olmasının
gerekeceği açıktır.
Bir hukuk devletinde hak ve özgürlük ihlallerine
karşı birtakım denetim mekanizmalarının kurulması
kaçınılmazdır. İşte, bu denetim mekanizmalarından
birisi de Kamu Denetçiliği Kurumudur. Kamu Denetçiliği Kurumu,
idareyi insan haklarına dayalı, adalet anlayışı
içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönleriyle denetlemekte, bir diğer
tabirle hukuk devleti adına filtre etmekte ve böylece hukuk devletine olan
inancı ve saygıyı pekiştirmektedir.
İdarenin hukuka uygunluk açısından
denetimi, olayın sadece hukukilik, başka bir anlatımla hukuka
uygunluk yönüyle ilgilidir. Yargı mercileri kısmı olarak takdir
haklarını kullansalar da yerindelik denetimi yapamazlar.
İşte bu noktada kamu denetçisinin önemi ortaya çıkmaktadır.
Bu gibi durumlarda kamu denetçisi, idari işlemin ilgili olduğu
kişi için en uygun çözümün, en uygun işlemin
yapılmasını önermekte, bir haksızlık ya da bir hata
yapılmamasını sağlamaya çalışmaktadır.
Kamu Denetçiliği Kurumu, her şeyden önce
idare ile vatandaş ilişkilerinde yeni diyalog kanallarının
sağlandığı ve en önemlisi, idarenin yürüttüğü kamu
hizmetlerinde kalitenin yükseldiği bir vasıta olarak
karşımıza çıkmaktadır. İdare ile vatandaşlar
arasındaki uyuşmazlıkların bir bölümü dostane yollarla
çözüldüğünden, idari yargının iş yükünü de hafifletmeye
çalışmakta ve böylece idari yargı mercilerinin görevlerini daha
verimli bir şekilde yürütmesinin sağlanması
amaçlanmaktadır. Kuruma başvuruda bulunabilmek hiçbir
zorlayıcı şarta tabi değildir. Şikâyetlerin yüzde
90ı web sitesi üzerinden yapılabilmektedir. Kurum, ücretsiz olarak
yapılabilen başvuruyu aldıktan sonra süratle incelemeyi yapmaya
başlamakta, gerektiğinde bilirkişi incelemesi veya tanık
dinleme yoluna başvurabilen yapısıyla en geç altı ay içinde
karar vermektedir. Kuruma müracaat dava süresini durdurmaktadır. Kurul,
şartların oluşması hâlinde tavsiye kararı vermektedir.
İdare, bu hâlde genel olarak karara uygun davranmakta ve bu yolla
vatandaşın kısa sürede sonuca ulaşması imkânı
mümkün olmaktadır.
Kamu Denetçiliği Kurumu, bir insan hakları
kurumudur. Bu nedenle, bireysel başvuruların yanında, başta
insan hakları alanında olmak üzere çocuk, kadın, engelli
hakları, eğitim öğretim hakkı gibi tüm konularda
çalışmalar gerçekleştirebilmektedir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun hukuk
kurallarını vatandaş lehine uygulamaya gayret ettiği,
idarenin eylem ve işlemlerinde yapılan hataları düzeltmeye
katkısı nedeniyle idare ile vatandaş arasındaki güven
duygusunu zenginleştirdiği, idarenin iyileşmesine ve idari
yargının yükünün azalmasına neden olduğu, yönetime
katılımın gerçekleşmesine katkı
sağladığı, bu katkıları nedeniyle vatandaş
hak ve özgürlüklerinin korunmasına yardımcı olduğu
görülmektedir. Tamamen halkın daha iyi yönetilmesini sağlayan bu
Kurum, idarenin hatalarını düzelttiği kadar
vatandaşların kendi haklarını öğrenmesi ve
aydınlanmasına da katkılar sağlamaktadır. İyi
idare anlayışının yerleşmesi ancak hak arama
sürecindeki bütün paydaşların iş birliğiyle mümkün
olacaktır. Bu nedenle, buradan Kurumun kararlarına, bilgi ve belge
taleplerine olumlu yaklaşan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür
ediyoruz.
Elbette, denetleme kurumlarının
sayısını ve muhteviyatını ne kadar
artırırsanız artırın mühim olanın kişinin kendi
kendini denetlemesi, söz ve davranışlarını kontrol etmesi
olduğu da yadsınamayacak bir gerçektir. Bu minvalde, Bolu Abantta
gerçekleştirilen, CHP milletvekilleriyle yapılan toplantı
esnasında Sayın Kılıçdaroğlu basına yansıyan
konuşmasında ülkenin sorunlarının akıl ve tecrübeyle
çözüleceğini ifade etmiştir ki biz bu noktada Dünyanın en iyi
icraatını da gerçekleştirseniz biz yine
eleştireceğiz. diyenlerin aksine; bir kez daha tecrübe ve birikimin
girdiği her seçimi kaybedenlerde değil, ülkeyi on dokuz
yıldır yönetenlerde olabileceği gerçeğini ifade etmiş
ve subliminal olarak doğru adres göstermiş olmasından
dolayı şahsına teşekkürü borç biliriz.
Bu arada, yine CHP'de milletvekilliği
yapmış ve hâlen partisinin belediye başkanı kampı
değerlendirirken Genel Başkanın binlerce
konuşmasını dinledim, ilk kez kendisinin de bir inancı
olduğunu gördüm. demiştir ki Sayın
Kılıçdaroğlu'nun bunca yıldır parti üst yönetiminin
bile kendisine inanmadığı bir Genel Başkan olarak lanse
edilmesine üzüldüğümüzü beyanla, teşkilatının bile
güvenmediği bir Genel Başkana milletin güvenmiyor olmasını
milletin ferasetinin neticesi olarak gördüğümüzü de ifade etmek istiyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET KAYA (Trabzon) Siz kendi hâlinize üzülün.
ORHAN SÜMER (Adana) Siz kendi hâlinize bakın.
Kendi Başbakanınızı görevden aldınız, belediye
başkanlarını görevden aldınız.
ARZU AYDIN (Devamla) - Yine, Sayın
Kılıçdaroğlu Bizim yolumuz civanmert yolu. deyip kinden,
kibirden bahsetmektedir ki biz kini, öğretmenlere, çiftçiye, memura AK
PARTİye oy verirseniz iki elim yakanızda. söyleminde; biz kibri,
civan civan gibi delikanlılar İlle de vatan! diye PKK'ya
karşı mücadele ederken onların siyasi uzantılarına
iktidar olmak için destek olanlarda; biz kibri, 15 Temmuzu televizyon
karşısında seyredenlerde; biz kibri, ayakkabıyla girilen ev
toplantılarında gördük.
AHMET KAYA (Trabzon) Dekoder lazım anlamak
için ya!
ORHAN SÜMER (Adana) Ayakkabı
kutularını bizden daha iyi bilirsiniz!
ARZU AYDIN (Devamla) - Bilinsin ki bizim
yürüdüğümüz yol, ayağını sevenlerin gelmemesi gereken
dikenli yoldur. İşte biz bu yolu, dikenleri eze eze milletimizle
yürüdük; Allah'ın izniyle yürümeye de devam edeceğiz inşallah.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Milleti eze
eze yürüdünüz, milleti!
ARZU AYDIN (Devamla) Velhasılıkelam,
sözlerime son verirken Kamu Denetçiliği Kurumunun, gelecek dönemlerde iyi
yönetim ilkelerini kamu yönetiminde yerleştirme çabasının daha
çok karşılık bulmasını, yargının iş
yükünü azaltacak şekilde etkinliğinin artmasını ve hak
arama kültürünün yaygınlaşmasını temenni ediyor, hepinizi
saygıyla hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
44.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu Milletvekili
Arzu Aydının 264 sıra sayılı Komisyon Raporu üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Birincisi şu, öncelikle
şunu ifade edeyim Sayın Başkan: Biz Ombudsmanlık Kurumunu
önemsiyoruz. Dört yıl bu Meclis, Ombudsman raporlarını
görüşmediğinde benim gruplar arası diplomasi ve basın
toplantısında defalarca bunu hatırlattığımı
herkes biliyor; Sayın Ombudsman da Kamu Başdenetçimiz de teyit eder.
Daha iyi olsun istiyoruz. Yaptığı işlerle ilgili takdir
ifade etmemizi bir siyasi çıkarıma çevirmek bence bu Kuruma zarar
verir. Bu Kurum, iyi yaptığı şeylerle takdir edilmelidir.
Yapmadıkları ve yapamadıklarını ifade etmek, son
derece değerli bir siyasi değerlendirmedir.
Ben, grubum adına görev verdiğim
arkadaşımıza huzurunuzda teşekkür ediyorum. Kurumla ilgili
bu kadar konuşup üstüne bir grup başkan vekili cevap için yirmi
beş dakika kullanıyorsa bu çok başarılı bir
konuşmadır, kendisini takdir ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İYİ Parti, MHP, HDP
ve CHP grupları, Ombudsmanlık raporu üzerinde dilleri
döndüğünce, güçleri nispetinde, ellerinden geldiğince çok
kıymetli değerlendirmeler yaptılar; hepsinden faydalandık.
AK PARTİ Grubunun bundan mahrum kalmış olmasını, bizi
mahrum etmiş olmasını başka bir yere koyuyorum. Hele hele
son konuşmacının, Sayın Genel Başkanımızın
Boluda yaptığı konuşmaya, bir basın
toplantısı yerine, bekleyip bekleyip bugün, bu kürsüden cevap
vermesini yaklaşmakta olan muhalefetlerine bir hazırlık olarak
görüyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer bir
iktidar partisi iktidar olmayı bırakıp muhalefete muhalefet
etmeye başladıysa en iyi ihtimalle ana muhalefete hazırdır.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ARZU AYDIN (Bolu) Muhalefete muhalefet etmiyoruz,
bir gerçeği ortaya koyuyoruz. Anlayışın bu kadar!
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.-
2020 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (5/6) (S.
Sayısı: 264) (Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz,
İstanbul Milletvekili Gökan Zeybeke ait.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bizler, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Kamu
Denetçiliği Kurumunun anayasal, bağımsız ve güçlü bir kurum
olmasını; hatta, Kamu Denetçiliği Kurumu gibi var olan pek çok
denetim kurumunun da halktan yana konularla ilgili özgür ve
bağımsız karar almasını yürekten savunuyoruz. Niye
bunu söylüyoruz?
Şimdi, bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda son zamanlarda sıkça İstanbul ve İstanbul
Büyükşehir Belediyesiyle ilgili konular gündeme geliyor. Bunlardan bir
tanesi de İstanbulda kurulu bulunan UKOME yani İstanbuldaki
ulaşımla ilgili kararların alındığı karar
mercisi. Sayın Adalet ve Kalkınma Partisinin yirmi beş yıl
İstanbul Büyükşehir Belediyesini yönettiği dönemdeki UKOMEnin
üye yapısı, 11e 11 olan denge, hemen seçimleri kaybettikten sonra 5
tane farklı bakanlık ve kamu kurumunun temsilcisi atanarak 16ya 11e
getiriliyor. Daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyesinde
Ulaşım Daire Başkanı olarak görev yapan bir kişi, bir
şahıs Ulaştırma Bakanlığının temsilcisi
olarak oraya geliyor ve ondan sonra UKOMEde kararlar, bu kişi elini
kaldırdığında 16 kişinin aynı anda el
kaldırmasıyla İstanbul halkının aleyhine dönüyor. Niye
dönüyor? Bakın, yarın, 28 Ekim tarihinde UKOMEnin gündemine
İstanbul halkının en temel sorunlarından birisi olan taksi
sorununun çözümüyle ilgili bir madde 10uncu kez gelecek; yine, talimatla
kalkan eller havaya kalkacak ve İstanbul halkını, 16 milyon
İstanbulluyu, milyonlarca turisti rahatsız eden kararlara imza
atılacak. Fakat iyi şeyler de oluyor. Nedir o? İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin almış olduğu kararla birlikte,
önümüzdeki salı günü, metro ağının genişlemesiyle son
iki yıl içinde açılmış olan metro hatlarında, belki
ondan önceki dönemde Büyükşehir Belediyesinin açmış olduğu
metro ve raylı sistemlerde görev yapan 750 tane minibüs, 250 tane de
dolmuş, taksiye dönüşüyor. Bununla ilgili de salı günü bir tören
yapılacak.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) AK
PARTİnin önerisiyle oldu o.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Şimdi burada şunu
belirtmek gerekiyor arkadaşlar: Acaba Bağcılarda kurulu olan
yani bir senenin on iki ay değil, on üç ay olduğu; her plaka kullanan
taksi şoförünün 12 değil, 13 taksit ödediği
Bağcılardaki plaka ağalarıyla birlikte hareket etmekten ne
zaman vazgeçeceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar)
Yine bu Büyükşehirle ilgili, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, gerçekten İstanbulda olanın bitenin farkında
olmayan bazı milletvekillerimiz buraya çıkıp konuşuyorlar.
Ben bir İstanbul Milletvekili olarak her birinin İstanbulda
yapılan çalışmaları yerinde incelemesine ve
bilgilendirilmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum, buna hepimizin
ihtiyacı var. Şimdi, bakın, bir arkadaşımız diyor
ki: İstanbulda İSKİ ne yapıyor? Şimdi, değerli
arkadaşlar, hatırlayınız İstanbulun o yağmur ve
sel felaketindeki fotoğraflarını, Üsküdar Meydanının
Boğazla buluştuğunu, Eminönü Meydanında, Galata
Köprüsünün altında da bir yurttaşımızın
yaşamını yitirdiğini. Sayın İmamoğlu
seçildikten sonra, pandemiyle birlikte sokağa çıkma
yasağını çok başarılı değerlendiren
İSKİ yönetimi Üsküdar Meydanı, Beşiktaş Meydanı,
Karaköy Meydanı, Eminönü Meydanı, Bakırköy Meydanı, Kartal
Meydanı olmak üzere İstanbulda 16dan fazla meydanın bütün bu
altyapılarını tamamlamış ve artık
İstanbulda hiçbir yağmurda, hiçbir sel felaketinde o
manzaraları, burada daha önce sizlerin de çok iyi bildiği manzaraları
görme şansı olmamıştır.
Başka bir önemli nokta şu: Efendim, metro
yapılıyor mu? Bakın, arkadaşlar, yirmi beş yıl
İstanbul Büyükşehir Belediyesini yönettiniz, ben de dokuz yıl o
Belediye Meclisinde görev yaptım. İstanbulda Refah Partisi, sonraki
Fazilet Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisinin görev
yaptığı yirmi beş yıl içinde İstanbulda
yapılmış olan toplam metro ağınız
Şimdi, 2019 yılının Haziran
ayında neden İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki metro
yatırımları durmuştu? Şimdi, biraz önce Sayın
Grup Başkan Vekili burada dedi ki: Pandemi nedeniyle ekonomide ve özel
yaşamdaki sıkıntıları gidermek için paraları
harcadık. Şimdi, değerli arkadaşlarım bir
gerçeği buradan ifade etmek istiyorum: Merkez Bankasının 128
milyar doları nerede? sorusunun karşılığı
olarak, 2019 yılında kaybettiğiniz 31 Mart seçimleri ile 806 bin
oy farkıyla kaybettiğiniz ikinci İstanbul seçimleri
arasında 53 milyar doları yeniden seçimi kazanmak için bozdurdunuz ve
onu muhtelif yerlere dağıttınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bir başka karar aldılar
değerli arkadaşlar, ucube karara bakın: Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı, bütün
kentlerde olduğu gibi İstanbul'da da raylı sistem
yatırımları yapıyor ve bakın, biz Cumhuriyet Halk
Partisi seçimi kazanana kadar Ulaştırma
Bakanlığının yapmış olduğu raylı sistem
yatırımları için bilet bedellerinin yüzde 15i tahsil edilerek
ilgili kuruma ödeniyordu, ilgili bakanlığa ödeniyordu. Tekrar
söylüyorum, o açılmış olan hattın bilet gelirinin yüzde
15i borca mahsup ediliyordu. Bir örnek vereceğim: İstanbul'da Rumeli
Hisarüstü-Levent hattını Ulaştırma Bakanlığı
yaptı, bunun bedeli karşılığında İstanbul
Belediyesi Ulaştırma Bakanlığına ne ödemiş? 2015
yılı, 470 bin; 2016 yılı, 946 bin; 2017 yılı, 1
milyon 44 bin; 2018 yılı, 956 bin. 2019 yılında Cumhuriyet
Halk Partisi İstanbul'da Belediyeyi kazanmış, bilin bakalım
Büyükşehrin hazine yardımından ne kadar para kesilmiş -hani
1 milyon ya- 5 katı, 10 katı, 50 katı, 100 katı? Tam 326
katı, 326 milyon TL İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
hakkından para kesilmiş. Bu, zulümdür. Bu zulmün altında,
İstanbul'da 806 bin oyla seçimi kaybetmenin yaratmış olduğu
panik ve yaratmış olduğu temel siyasal sonuç vardır.
Sürekli burada 11 seçim kazandık. diyorsunuz.
Arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanının sözü değil mi
İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder. sözü? (CHP
sıralarından alkışlar) İstanbul'u 1 kere değil, 2
kere kaybettiniz; siz, artık bundan sonra yapılacak olan bütün
seçimleri kaybetmeye namzetsiniz; bunu da belirteyim.
Şimdi, bir başka uygulama şu oldu
değerli arkadaşlar: İstanbul'da farklı grup ve
kişilerin kullandığı İETT araçları, halk
otobüsleri, turkuazlar, erguvanlar gibi yandaşlara verilmiş olan
hatlar vardı. Bunların kimi çok para kazanıyordu kimi az
kazanıyordu. Büyükşehir Belediyesi bütün otobüslere, özel
şahıslara ve şirketlere ait olan tüm otobüslere Artık,
yolcu kapmak için yarışmayacaksınız,
yaptığınız kilometre başına size para
ödeyeceğim. dedi ve hepsini sarı renge boyadı.
Şimdi, ben buradan sormak istiyorum: Ya,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tam dokuz aydır
İstanbulda yaşlanmış ve zamanını doldurmuş
olan otobüsleri yenilemek için istediği,
Cumhurbaşkanlığı makamına sunduğu borçlanma ve
krediyle ilgili onayı neden vermiyorsunuz da geriye, kalkıp da neden
otobüslerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yalan
söylüyorsunuz. 2.500 tane yeni otobüs ne olacak? Yaşlanmış
diyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, bunlar basın
toplantısında konuşulacak işler ya!
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Bakın, elimizde
İETTnin resmî raporu var. Daha önce, burada, sizlerin çok iyi
tanıdığı, İstanbuldaki otobüslerin bakım ve
onarımlarını sizin içinizdeki arkadaşların
yaptığı dönemde 10 bin kilometrede 5 olan arıza yapma
sayısı, 2019, 2020 -Allahın izniyle de- 2021 yılının
tamamında 4 ve 4ün altındaki rakamlara resmî olarak çekilmiş
durumdadır. Bunu da bilgilerinize sunmak istiyorum.
Son olarak da şöyle tamamlayayım
değerli arkadaşlar: Şimdi, bir liste geliyor önümüze, Türkiyeyi
çok iyi yönetenlere bir liste geliyor. Bakın, Türkiye, 2021
yılında dünyanın gelişmiş 20 ülkesinin dışına
çıkıyor. Ya, 2017 yılında burada olmayan İran
İslam Cumhuriyeti bile son dört yıl içinde millî gelirini 200 milyar
dolardan daha çok artırmış ama Türkiyeyi siz G20nin
altına düşürdünüz.
Bütün bunlar sonucunda şunu söyleyeyim: 98inci
yılını kutlayacağımız cumhuriyetimiz hepimize
kutlu olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın 264 sıra
sayılı Komisyon Raporu üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Bir milletvekili hassasiyeti çerçevesinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bir üyesi, bu milletin bir ferdi olarak: Biraz önce bu
oturumda veya birleşimin önceki oturumunda HDP adına konuşan bir
milletvekili, hakikaten aklımızın hayalimizin
almayacağı, havsalamızın kabul etmediği bir konuşma
yapmıştır.
Paragraftan okuyorum: Yine, Ermenistan silahlı
kuvvetlerinin Azerbaycan sivil yerleşim yerlerine yaptığı
saldırılar ve yaşanan hak ihlalleri rapora işlenirken,
Afrinde, Gire Spide, Serekaniyede iktidarın desteklediği çeteler
eliyle Kürt halkına karşı yapılan etnik temizlik
ifadesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Türkiye
Cumhuriyeti devletini çetelerle birlikte faaliyet gösteren ve Kürt etnik
temizliği yapan bir noktaya doğru itmiştir. Bunun tutanaklardan
çıkarılmasını ve Başkanlık Divanının bu
milletvekilinin yaptığı konuşmayla ilgili -bugün mü yapar,
bundan sonraki süreçte mi yapar- değerlendirme yapmasını
takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) PKKnın
yaptığı katliamları görmüyor, oradan bir sürü iftira atıyor.
BAŞKAN Komisyon bir dakikalık bir
Buyurun.
46.-
Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Başkanı
Mihrimah Belma Satırın, 2020 Yılı Kamu Denetçiliği
Kurumu Raporunun tekamül etmesinde ve görüşmelerinde emeği geçen
herkese teşekkür ettiğine, Dilekçe Komisyonunun faaliyetlerine ve
cumhuriyetin ilanının 98inci yılını
kutladığına ilişkin açıklaması
DİLEKÇE KOMİSYONU
İLE İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU ÜYELERİNDEN
KURULU KARMA KOMİSYON BAŞKANI MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Karma
Komisyon Başkanı olmam hasebiyle Kamu Denetçiliği Kurumu 2020
Yılı Raporunu süresinde bize sunan Kamu Başdenetçisi Sayın Şeref Malkoç nezdinde tüm
denetçi arkadaşlarımıza, kıymetli görüşleriyle
raporumuzu tekamül ettiren Karma Komisyonumuzun tüm üyelerine, alt komisyon
çalışmaları sırasındaki gayretleriyle Kamu
Denetçiliği Kurumu ve Karma Komisyonumuz arasında iyi yönetişim
ilkesini hayata geçiren Alt Komisyon Başkanımıza çok
teşekkür ediyorum.
Ayrıca yıllık raporların gerek
Komisyon süresince gerekse Genel Kuruldaki görüşmeleri süresince bir
uzlaşı zemininde buluşan tüm siyasi parti gruplarımıza
hassaten teşekkür ediyorum.
Bugün Genel Kurulumuzu yöneten siz Sayın
Başkanımıza teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİLEKÇE KOMİSYONU İLE İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU ÜYELERİNDEN KURULU KARMA
KOMİSYON BAŞKANI MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Efendim bir saniye...
BAŞKAN Buyurun, buyurun, tabii.
DİLEKÇE KOMİSYONU İLE İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU ÜYELERİNDEN KURULU KARMA
KOMİSYON BAŞKANI MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) 12
Şubat 2020 tarihinde gerçekleştirdiğimiz Yasama Kalitesinin
Artırılmasında Dilekçe Hakkının Rolü Çalıştayının
icrası ve sonrasında yapılan çalışmaların
kitaplaştırılması başta olmak üzere, her
aşamasında ve tüm faaliyetlerimizde Komisyonumuzu destekleyen Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanımız Profesör Doktor Sayın
Mustafa Şentop'a ayrıca şükranlarımı arz ediyorum.
26ncı Yasama Döneminden bu yana
Başkanlığını yürüttüğüm Dilekçe Komisyonu
faaliyetleri hakkında çok kısa bilgi vermek istiyorum. 26ncı
Yasama Döneminde 16.030 başvuruda bulunulmuş iken bugün
itibarıyla Dilekçe Komisyonumuza 20.976 başvuru olmuştur.
Bilindiği üzere, parlamenter sistemden
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesiyle birlikte
vatandaşların dilekçelerinde yer alan taleplerden yürürlüğe
giren yasaların etkilerinin izlenmesi ve yasal değişiklik
önerileri için geri bildirim alınmasının bir aracı olarak
yararlanılması yasama süreçlerinin iyileştirilmesi
açısından önem kazanmıştır. Bu nedenle vatandaşlardan
gelen kanuni düzenleme taleplerini milletvekillerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİLEKÇE KOMİSYONU İLE İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU ÜYELERİNDEN KURULU KARMA
KOMİSYON BAŞKANI MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Efendim
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
DİLEKÇE KOMİSYONU İLE İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU ÜYELERİNDEN KURULU KARMA
KOMİSYON BAŞKANI MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Teşekkür ederim.
iletmeden önce yasama sonrası denetim
amacıyla Dilekçe Komisyonu olarak bakanlıklardan yıllara sari
istatistiki bilgiler ve karşılaştırmalı
çalışmaları içeren ayrıntılı raporlar
istemekteyiz. İçinde bulunduğumuz bu dönemde 61 toplantı
gerçekleştirmiş, 19.849 müracaatın 10.044üne karar vermiş
durumdayız.
Komisyon olarak birtakım alt komisyon
çalışmaları yaptık. Sürenizi fazla almamak üzere onlardan
bahsetmiyorum.
Bu vesileyle, sayın milletvekilleri,
değerli başkanlarım; cumhuriyetin ilanının 98inci
yılını kutluyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları olmak üzere, tüm kahramanlarımızı saygıyla
ve minnetle anıyorum.
İstanbul Milletvekili olarak Cumhuriyet
Bayramı'mızı, yeniden faaliyete geçecek olan Atatürk Kültür
Merkezi'nin açılışı ve Kültür Yolu Projesiyle
kutlayacağız. Hepinizi, özellikle başta Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekili arkadaşlarımı davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİLEKÇE KOMİSYONU İLE İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU ÜYELERİNDEN KURULU KARMA
KOMİSYON BAŞKANI MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun ama bitirin artık.
DİLEKÇE KOMİSYONU İLE İNSAN
HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU ÜYELERİNDEN KURULU KARMA
KOMİSYON BAŞKANI MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Teşekkür ediyorum.
Ülkemize ve İstanbulumuza böyle büyük bir
eseri kazandıran başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanımız
Sayın Mehmet Nuri Ersoy ve ekibine teşekkür ediyorum.
Çalışmalarınızdan dolayı
her birinize saygılar sunuyorum.
Hayırlı akşamlar dilerim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.-
2020 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (5/6) (S.
Sayısı: 264) (Devam)
BAŞKAN 2020 Yılı Kamu
Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Hakları İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
3üncü sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar
Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine
Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2546) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük
Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş
Birliği Konulu Niyet Mektubunun Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2546) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 272)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, denetim konuları ile kanun teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 2 Kasım 2021 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.31