TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
14üncü
Birleşim
3 Kasım
2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili İffet
Polatın, Türkiyenin And Parlamentosundaki etkinliğine ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Yozgat Milletvekili İbrahim Ethem Sedefin,
Yozgata yapılan yatırımlara ve ilin çeşitli
ihtiyaçlarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
köy korucularının sorunlarına ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, TÜİKin enflasyon rakamlarına kimsenin
inanmadığına ve kara kış fonunun kurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
AK PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
4.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Hükûmetin
çiftçiye Anayasanın 45inci maddesinde belirtilen destekleri vermeyerek
suç işlediğine ilişkin açıklaması
5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
döviz kurundaki artış sebebiyle ilaç tedarikinde zorluk
yaşandığına ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, AK
PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersindeki hazine ve 2/B arazileri sorununa ilişkin açıklaması
8.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, AK
PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
9.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivas
Altınyayladaki üreticilerin ve sulama kooperatifinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
10.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, TÜİKin açıkladığı ekim ayı
enflasyon rakamlarının gerçeği
yansıtmadığına ilişkin açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, AK PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
12.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Covid-19 aşısı temininde yaşanan sorunun
grip aşısında da yaşandığına ilişkin
açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, AK PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
14.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Gaziantepin simgelerinden olan tarihî Gar
restoranının ve istasyonun tahrip edilerek VIP salonuna çevrilmek
istendiğine ilişkin açıklaması
15.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Trakya millî mücadelesinde emeği geçenleri minnetle
andığına ilişkin açıklaması
16.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
tarımsal üretimdeki azalmayı gösteren TÜİK istatistiklerine
ilişkin açıklaması
17.- Iğdır Milletvekili Habip Eksikin,
Iğdır Belediyesine kayyum atanmasından sonra vatandaşlardan
gelen şikâyetlere ilişkin açıklaması
18.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, AK
PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
19.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
AK PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
20.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, 2-8
Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, enerji fiyatlarına ve kömüre gelen zamlara ilişkin
açıklaması
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasına, son zamanlarda
Bosna Hersekte yaşanan dikkat çekici ve endişe verici siyasi
gelişmelere, Afganistanın başkenti Kabilde
gerçekleştirilen terör eylemini kınadığına ve
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, Afgan halkına
başsağlığı, yaralılara da acil şifalar
dilediklerine ilişkin açıklaması
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiyeyi değil
enflasyonu ve hayat pahalılığını uçurduğuna, AKP
Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin şirketi Kiler GYOnun
Kızılkum Koyunda çevreyi talan ettiğine, İzmir
depremzedelerinin yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce
giderilmesini istediklerine, Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırım ile Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün
danışmanının gözaltına alındığına
ve BEKSAVa yapılan baskılara ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, TÜGVAda
yaşananların AKPnin ülkeyi yönetemez bir duruma geldiğinin ve
yeni bir FETÖ tipi yapılanmaya alan açtığının
göstergesi olduğuna, TÜGVAyla ilgili haberleri vatandaşa duyuran
Halk TVye RTÜKün para cezası kestiğine ve savcıların
sadece izlediğine ilişkin açıklaması
25.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, 29
Ekim-4 Kasım Kızılay Haftasına, AK PARTİnin iktidara
gelişinin 19uncu yıl dönümüne, AK PARTİnin
başarılarına; kendilerine teveccüh gösteren, sevgisinden,
desteğinden, doğasından güç aldıkları millete
müteşekkir olduklarına; son dönemde her vakıfta yapılan
hayırlı çalışmaların yandaş ithamıyla
sorgulanmasını doğru bulmadığına; bu ithamlara
ilişkin somut belge, bilgi varsa tartışabileceklerine ve vakıfların
yaptığı hayır işleriyle herkesin gurur duyması
gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Adalet ve Kalkınma Partisinin on dokuz
yıllık iktidarını kutlamakla beraber yaptıkları
yanlış işlerle alakalı olarak eleştirdiklerine,
İstanbul Sözleşmesinin kadın cinayetlerini önlediğine,
iktidara geldiklerinde İstanbul Sözleşmesini tekrar imzalayarak
uygulamaya sokacaklarına, gençlerin yaşadığı
işsizlik kaygısına, beyin göçüne ve tükenen umutların
İYİ Parti iktidarında tekraren yeşereceğine
ilişkin açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Kütahya
Milletvekili İshak Gazelin İYİ Parti grup önerisi üzerindeki
konuşması sırasında kullandığı bazı
ifadelere ilişkin açıklaması
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Ankara Milletvekili Orhan Yeginin HDP grup önerisi
üzerindeki konuşması sırasında kullandığı
bazı ifadelere ilişkin açıklaması
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Ankara
Milletvekili Orhan Yeginin HDP grup önerisi üzerindeki konuşması
sırasında kullandığı bazı ifadelere ilişkin
açıklaması
31.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Ankara
Milletvekili Arife Polat Düzgünün CHP grup önerisi üzerindeki
konuşması sırasında kullandığı bazı
ifadelere ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Meclis Başkanıyla yapılan son
toplantıda Grup Başkan Vekillerinin söz sırasını
değiştirerek söz verme konusunda bir mutabakat olduğuna
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin
göstermiş olduğu fotoğrafta Firma yetkilileri, Bakanlık
yetkilileri ve Isparta milletvekilleri de. diyerek şahsını
kastettiğine, söylemiş olduklarının hepsinin bir
cevabı olduğuna ve şu an Başkanlık kürsüsünde
oturduğu için bu cevapları vermediğine ama milletvekili
sıralarında oturduğu zaman bu cevapları kendisine
vereceğine ilişkin konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 28/10/2021
tarihinde Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve arkadaşları
tarafından, nüfus ve diğer kamusal kayıtların kötüye
kullanımını önlemek için alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Kasım 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 3/11/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Türkiyede milyonlarca insanın yoksulluk ve
açlığa bağlı olarak verdiği yaşam mücadelesinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan genel
görüşme önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Kasım 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan
Isparta Şehir Hastanesinin yapım ihalesi sürecine ilişkin
iddiaların araştırılması amacıyla verilmiş
olan (10/4913) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2021
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Orhan Yegin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ile Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun yaptıkları açıklamaları sırasında
şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Şahin Tin ve Samsun
Milletvekili Fuat Köktaş ile 50 Milletvekilinin Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3876) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 284)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut
Protokol Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2275) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 141)
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, TBMMde bulunan kiralık makam ve hizmet araçlarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/52503)
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, TBMM kütüphanesinde bulunan kitaplara ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/52504)
3.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan
çocuklara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanıkın cevabı (7/52517)
4.- Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları
Oruçun, Türkiyede yaşayan ve son bir ay içerisinde kaybolan
Filistinlilere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı (7/52530)
5.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işıkın, Bakanlığın görev alanında bulunan
kurum ve kuruluşlarda toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemeye yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı (7/52622)
6.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işıkın, Bakanlığın görev alanında bulunan
kurum ve kuruluşlarda toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemeye yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/52631)
7.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, son
5 yılda Aydında Bakanlığa ait taşınır ve
taşınmazların satışına ilişkin sorusu ve
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanıkın cevabı
(7/52686)
8.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, son
5 yılda Aydında Bakanlığa ait taşınır ve
taşınmazların satışına,
Son 5 yılda Bakanlığa ait
taşınır ve taşınmazların satışına,
İlişkin soruları ve
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı
(7/52719), (7/52720)
9.- İzmir Milletvekili Murat Bakanın,
2002den günümüze kadar yabancı ülkelere yardım amaçlı
gönderilen yangın söndürme uçaklarına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı
(7/52722)
10.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, Demokrasi
Eğitimi ve Okul Meclisleri Projesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/52934)
11.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, son
5 yılda Bakanlığa ait taşınır ve
taşınmazların satışına ilişkin sorusu ve
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanıkın cevabı
(7/52947)
12.- İzmir Milletvekili Bedri Serterin,
Bakanlığın İzmirde 2021 yılında yapımı
ve uygulanması devam eden yatırımlarına ilişkin sorusu
ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanıkın cevabı
(7/53067)
13.- İzmir Milletvekili Kamil Okyay
Sındırın, New Yorkta yapılan Türkevinin yapım
işine ve Hazineye olan maliyetine ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı
(7/53300)
3 Kasım 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14üncü Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türkiye'nin And
Parlamentosundaki etkinliği hakkında bilgi vermek için söz isteyen
İstanbul Milletvekili İffet Polata aittir.
Buyurun Sayın Polat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili İffet
Polatın, Türkiyenin And Parlamentosundaki etkinliğine ilişkin
gündem dışı konuşması
İFFET POLAT (İstanbul) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; 23-28 Ekim tarihleri arasında
Kolombiya'nın Monteria kentinde 42nci kuruluş yıl dönümü
kutlanan, 2019 yılında bizim de gözlemci olduğumuz And
Parlamentosunun Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen
katıldığımız çalışmaları ve Türkiyenin
Latin Amerikayla ilişkileri hakkında kısa bir bilgi vermek için
söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Latin Amerikayla olan ilişkilerimiz
Osmanlı Devleti zamanına kadar uzanıyor. Azımsanmayacak
sayıda Latin Amerikalının dedelerinin Osmanlı
pasaportlarıyla Latin Amerika'ya göç ettiğini tarihî belgelerde
görmekteyiz. Türkiye Cumhuriyeti döneminde de kurulan iyi ilişkiler
ivmelenerek artmaktadır. Bu ilişkilerin kritik bir adımı da
And ülkeleri Parlamentosuna üye olmuş olmamızdır. PARLANDİNOnun
yani And ülkeleri Parlamentosunun başlıca görevleri; üye ülkelerin
yasalarının uyumlaştırılması, kamu
politikalarının bölgeselleştirilmesi ve 120 milyona ulaşan
And ülkelerinde yaşayan halkların yaşam kalitesinin ve
refahının artırılması yönünde başarılı
hükûmet uygulamalarının paylaşılması ve
yaygınlaştırılmasıdır. PARLANDİNO üyeleri
Şili, Kolombiya, Peru, Bolivya ve Ekvadordur.
And Parlamentosunun pandemi sonrası bu ilk
oturumuna Türk heyeti Başkanı olarak şahsım, Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokal ve Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanla birlikte
katıldık. PARLANDİNOnun ana oturumunda hep birlikte
İstiklal Marşı'mızı gururla söyleme
bahtiyarlığına eriştik. PARLANDİNOdaki komisyon
çalışmaları kapsamında Kadın ve Cinsiyet
Eşitliği Komisyonunun ve Dışilişkiler Komisyonunun
toplantılarına katılım sağladık. Ana oturumda
heyetimiz adına şahsıma, katılımcı vekillere
hitap etme fırsatı verildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak PARLANDİNOya
üye olmaktan memnuniyetimizi, Cumhurbaşkanımız, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanımız başta olmak üzere, 600
milletvekilimizin ve Türk halkının selamını kendilerine
ilettik.
Türkiye'nin, Latin Amerika büyükelçiliklerimizin
TİKAyla, Maarif Vakfıyla yaptığı çalışmalar
hakkında bilgilendirme yaptıktan sonra pandeminin ülkelerimizi
sosyal, ekonomik olarak nasıl zor duruma soktuğunun, dünyadaki
herkesin pandemiyle mücadele kaynaklarına adil bir şekilde
erişemediğinin ve yerli geliştirdiğimiz Turkovac
aşısının hazır olduğunda bu aşıyı
tüm dostlarıyla paylaşacağımızın bilgisini
paylaştım.
Pandemi, iklim değişikliği gibi
sebeplerden ortaya çıkan olumsuzluklarda oluşan ortamda birçok
gelişmekte olan ülkenin, insanın, insanlığın ortak
kaynaklarına ulaşmakta yetersiz kaldığını ve
bunun dünyada adaletsizliğe sebep olduğunu ve Sayın
Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletlerde defaten
söylediği Dünya 5ten büyüktür. sözlerini hatırlatarak daha adil
bir dünyanın mümkün olduğunu hatırlattım.
Hem Turkovac aşımızı onlarla
paylaşacağımızın haberi hem de
Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletlerde
söylediği sözleri hatırlatmamız müthiş bir teveccüh ve alkışla
karşılandı.
Sözlerimin sonunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanımız Mustafa Şentopun PARLANDNOnun bir oturumunun
Türkiyede yapılması yönündeki davetini ilettim. Bu davet çok
memnuniyetle karşılandı. Bizden sonra söz alan PARLANDİNO Başkanı
Şili Milletvekili Juan Pablo Letelier, bizim konuşmamıza atfen
Türkiye'nin çok büyük bir medeniyet olduğunu, Batının
kendilerinde keşfettiğini düşündüğünü ama Latin Amerikada
zaten medeniyetin onlar gelmeden beş bin yıldır var
olduğunu, pandemi esnasında Latin Amerikanın çok canlar kaybettiğini,
aşıya ulaşamadıklarını,
Batılılarının fiyat konusunda şeffaf
olmadığını ve Turkovac haberinin onları çok mutlu
ettiğini söyledi.
Daha sonra, katılımcı ülkelerin
heyetleriyle bire bir toplantılar yaparak bir dizi temaslarda bulunduk.
Her ülke, bize büyük bir dostluk ifadesiyle siyasi, kültürel ve ekonomik
ilişkilerin daha ileriye götürülmesi noktasında iyi niyetlerini
belirtti. Özellikle Perulu bir milletvekili bizi çok duygulandırdı.
Kendisi Türkiyenin tarihini çok iyi bildiğini, Osmanlı İmparatorluğuna
büyük bir hayranlık duyduğunu söyledi. Siz Türkler, Gelibolu'da,
Çanakkale'de ülkenizi işgale gelerek ölen askerleri kendi evladı gibi
sahiplenen yüce gönüllü, alicenap bir milletsiniz. sözleriyle bizi çok
mütehassis etti. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sözün özü, milletimizin vefası ve
alicenaplığı, Sayın Cumhurbaşkanımızın
dik duruşu ve temsiliyeti Latin Amerika'da çok iyi biliniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İFFET POLAT (Devamla) - Ayrıca
belirtmeliyim ki Cumhurbaşkanımızın hepimizin zihninden ve
yüreğinden geçen Daha adil bir dünya mümkün mü?
çağrısının yansıması olarak,
TİKAmızın Latin Amerikadaki 200ü aşkın projesi ve
Maarif Vakfımızın Türk kültürü ve dili hakkında
yaptığı çalışmalar göğsümüzü kabartmaktadır.
Maarif Vakfının birkaç haftada Türk diliyle ilgili derslere 700ü
aşkın ön kayıt alması çok ciddi sevindirici bir haberdir.
Hem TİKAyı hem Maarif Vakfını bu başarıları
için tebrik ediyoruz.
Ayrıca Kolombiyadaki diplomatlarımıza,
Meclis Dış İlişkiler birimimize destekleri için de çok
teşekkür ediyoruz.
Hep söylediğimiz gibi, Türkiye sadece
Türkiyeden ibaret değildir, gönül coğrafyamızın
sınırları kıtaları aşmaktadır.
Tüm bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son
veriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz,
Mersinin sorunları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Cengiz
Gökçele aittir.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Mersin tarım ve
ticaret kenti, aynı zamanda bir liman kenti; ülkemizin lojistik merkezi,
dünyaya açılan kapısı. Mersin Limanı 1962 yılında
faaliyete geçti, 2007 yılında da özelleştirildi. Bu
özelleştirmedeki amaç neydi? Mevcut limanın özelleştirilmesinden
elde edilecek kaynakla yapılması düşünülen Mersin Ana Konteyner
Aktarma Limanı ve Çandarlı Limanının fizibilite
çalışmalarını yapmak. 2010 Yılı Yatırım
Programının Uygulanmasına Dair Kararda şu ifadeler yer
alıyor: Lojistikte artan trafiğe çözüm getirecek büyük limanların
oluşturulması için çalışmalar
başlamıştır. Demek oluyor ki Türkiyenin en büyük
limanı olacak Mersin Ana Konteyner Aktarma Limanının fiilen
çalışmaları başlamış. Mersin Ana Konteyner
Aktarma Limanı Projesi, Dokuz ve Onuncu Beş Yıllık
Kalkınma Planlarında yer almıştı.
Lojistik merkezi olarak ülkemiz ve Mersin mükemmel
bir konumda. Mersin, mevcut liman ve yapılması düşünülen
konteyner aktarma limanıyla öne çıkan kentlerin başında
geliyor. Mersin, lojistik merkezi olmak için biçilmiş bir kaftan. Elde bir
proje var, çalışmaları başlamış, Mersin Ana
Konteyner Aktarma Limanı bu liman. Projenin derhâl hayata geçirilmesi
gerekirken gelin görün ki fizibilite çalışması bitmiş,
projesi bitmiş bu liman On Birinci Kalkınma Planında bütün
itirazlarımıza rağmen Doğu Akdeniz Konteyner Aktarma
Limanı Projesi olarak yer alıyor. Mersin ibaresi neden
çıkarıldı? Soruyorum size arkadaşlar: Neden
çıkardınız? Mersinde bu liman olmazsa olmaz.
Değerli milletvekilleri, şu anda mevcut
liman, kapasitesiyle, ihtiyaca karşılık vermiyor. Hâl böyleyken
mevcut liman işletmecisi açgözlülük yaparak Mersinin kalbine hançer gibi
saplanacak, siluetini bozacak, çevreyi kirletecek yeni bir rıhtım
projesi yapmaya çalışıyor; bunu kabul etmek asla mümkün
değil. Mersinin ve ülkemizin kaderiyle oynamaya kimsenin hakkı da
yok, haddi de yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Mersin Ana Konteyner Aktarma Limanı hayata
geçerse 12,8 milyon TEU kapasitede olacak. Bu, dünyada konteyner
taşımacılığında müthiş bir rakam
arkadaşlar, müthiş bir rakam.
Değerli milletvekilleri, Mersinde tüm kent
dinamikleri aynı soruyu soruyor: Ne oldu da bu yatırımdan
vazgeçiliyor, ne oldu? Mevcut liman işletmecisi para kazansın diye mi
vazgeçildi bu projeden? Mersinin adı neden kalkınma planından
çıkarıldı? Bunu mutlaka Mersinlilere açıklamanız
lazım, eğer cesaretiniz varsa açıklayın. Mevcut liman
işletmecisinin kente hançer gibi saplanacak rıhtım projesine,
ÇED sürecini beklemeden, yargı kararını beklemeden Bakan temel
atmaya gidiyor. Merak ediyorum, Sayın Bakan, sizin buradan ne
çıkarınız var, nedir derdiniz sizin Mersinle?
Değerli arkadaşlar, eğer Mersin Ana
Konteyner Aktarma Limanı Projesi hayata geçmezse Asya ve Orta Doğu
küresel ticareti önce Lazkiye Limanına, oradan da Pire üzerinden
İtalyaya geçecek, ülkemize gelecek döviz bu ülkelere gidecek. Buradan
bütün Mersinli siyasilere sesleniyorum: Gelin, hep birlikte bu limanın
Mersine yapılması için mücadele edelim. Büyükşehir Belediye
Başkanımız Sayın Vahap Seçer ve Mersin Ticaret ve Sanayi
Odası aynı çağrıyı yapmıştı, bu
kürsüden ben de açık çağrı yapıyorum: Mersin
milletvekilliği yapmış Hazine ve Maliye Bakanı Sayın
Lütfi Elvan, Mersin Milletvekilleri Hacı Özkan, Ali Cumhur
Taşkın, Zeynep Gül Yılmaz, Behiç Çelik, Zeki Hakan
Sıdalı, Rıdvan Turan, Fatma Kurtulan, Olcay Kılavuz, Baki
Şimşek, Büyükşehir Belediye Başkanımız ve 13 ilçe
belediye başkanımız, sivil toplum kuruluşları,
odalarımız, borsalarımız; gelin, hep birlikte bu
yatırımı Mersine kazandıralım. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SALİH CORA (Trabzon) Niye
bağırıyorsun?
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Arkadaşlar,
bağırmam şundandır: Tıkalı kulaklar var,
sağır kulaklar var, görmeyen gönül gözleri var; onun için
bağırıyorum, Mersinli için bağırıyorum, ülkem
için bağırıyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Mersinliler
gördüler hepsini.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Başkanım,
özür dilerim, tamamlıyorum.
SALİH CORA (Trabzon) Sen önce Mersine git,
Mersine.
BAŞKAN Buyurun.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Cumhuriyet Halk
Partisi Mersin Milletvekili olarak ben Cengiz Gökçel, Alpay Antmen, Ali Mahir
Başarır
SALİH CORA (Trabzon) Mersine gitmiyorsun.
BAŞKAN Sayın Cora, lütfen
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
hep birlikte Mersin
Ana Konteyner Aktarma Limanının Mersine yapılması için
sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gelin, Mersin olarak böyle bir
yatırımı masada kaybetmeyelim. Milyarca dolar geliri Lazkiyeye,
Pireye kaptırmayalım, ana konteyner limanını Mersine
yapalım, Mersine. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Yozgata yapılan yatırımlar ve ilin çeşitli
ihtiyaçları hakkında söz isteyen Yozgat Milletvekili İbrahim
Ethem Sedefe aittir.
Buyurun Sayın Sedef. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Yozgat Milletvekili İbrahim Ethem Sedefin,
Yozgata yapılan yatırımlara ve ilin çeşitli
ihtiyaçlarına ilişkin gündem dışı konuşması
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgata yapılan
yatırımlar ve ilimizin çeşitli ihtiyaçları hakkında
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Saygıdeğer
heyetinizi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin ekonomisini
canlandırmak için Hükûmetimiz ve ilgili kurumlarımız yoğun
bir çaba içerisindedir. Yaşanan piyasa hareketlerini hem ticareten hem de
siyaseten fırsata çevirmek isteyenlerin varlığı da bir
gerçektir; her gün yapılan hamaset dolu konuşmaları, algı
çalışmalarını ticaretin içerisinde yaşanan haksız
fiyat artışlarıyla tecrübe ediyoruz.
Allahın izniyle ve Cumhur
İttifakının gayretleriyle, dünya genelinde yaşanan
ekonomik bozulmayı, pandemi nedeniyle yaşanan ekonomik daralmayı
milletimizle el ele verip aşarak 2023 hedeflerimize doğru
durmaksızın ilerleyeceğiz.
Bozkırın ortasında güzel şehrim
Yozgat. İlimizin ekonomisi, başta tarım ve
hayvancılığa bağlı şekillenmektedir. Tarım
sektöründe girdi maliyetleri çiftçimizi zorlamaktadır. Kimyevi gübre
üretiminde ham madde noktasında dışa bağımlı
olmamızdan dolayı gübre fiyatları dolara bağlı olarak
da yükseliştedir. Yozgat çiftçisi bu yıl gübresiz ekim yapmak
durumunda kalmıştır, sertifikalı tohumların
pahalı olması, akaryakıtta yaşanan yükseliş çiftçimizi
naçar bırakmıştır. Tarım
Bakanlığımız tarafından verilen desteklerle günü
kurtarmaya çalışıyorlar. Liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin
talimatlarıyla yaz boyu Meclis çalışmalarına verilen
arayı hemşehrilerimizle birlikte geçirmeye gayret gösterdik.
Sıkmadık el, girilmedik gönül bırakmayacağız.
düsturuyla kapı kapı ilçelerimizi ve köylerimizi teşkilatlarımızla
birlikte dolaştık. Bu ziyaretlerimizde hemşehrilerimiz bizlere
sorunlarını anlattı ve bizlerin de gözlemleri oldu.
Çiftçilerimiz verilen desteklerden daha çok girdi maliyetlerinin bir
şekilde düşürülmesini bekliyor ve gözleri kulakları yüce
Meclisimizde. Üreticimiz kapasite geliştirerek yeni istihdam oluşturmak
ve ilimizdeki tarım ve hayvancılıkta teknoloji
ağırlıklı üretimle maliyetleri düşürüp oradan da
rekabet avantajı sağlamak istiyor. Yozgatın gelişmesine ve
kalkınmasına katkı sunmak için sektörler arasında iş
birliğinin gelişmesi, şehirdeki imalatçıların
ürünlerinin tanıtılması ve fuarlar üzerinden bir ekonomik
hareketlilik sağlanması gerekmektedir. Valilik, belediye, Ticaret ve
Sanayi Odası başta olmak üzere STKlerin katılımı ve
destekleri çok önem arz etmektedir. Buradan iş adamlarımıza da
seslenmek istiyorum: Gelin, Yozgata yatırım yapın; biz de
işlerinizi kolaylaştırmak için elimizden geleni yapalım
diyorum. Gelin, bu toprakların kaderini el birliğiyle
değiştirelim; kaderimiz gurbete gitmek olmasın.
Konuşmanın bu bölümünde, yaz boyu ziyaretlerimizde
hemşehrilerimizin bizlerden birtakım beklentileri oldu -ilçe
ziyaretlerimizde- birazcık da onlardan bahsetmek istiyorum.
Kadışehrili hemşehrilerim, Yayla mevkisindeki barajın
yapımının gündeme alınmasını ve çiftçimizin daha
iyi hizmet verebilmesi için bu barajların bir an önce
yapılmasını beklemektedir.
Tüm ilçelerimizde bulunan Maliye
Bakanlığına bağlı kurumlarda ciddi personel
eksikliğimiz var; 1 kişiyle, bazı yerlerde 2 kişiyle hizmet
vermeye çalışıyorlar ve acil personel desteğine ihtiyaç duyuyorlar.
Şoför esnafımız
Şoför
esnafımız ÖTVsiz yeni araç almak için Meclisimizden yasa
beklemektedir. Yozgat merkezde Kamyoncular Kooperatifinde bulunan 100e
yakın şoför esnafımız TMO tarafından kurulan İç
Anadolu Bölgesi Başmüdürlüğüne teşekkürlerini sunarken Yozgatta
kapanan siloların tekrardan açılmasını da dört gözle
bekliyorlar.
Bir de Yozgat Şehir Hastanesinde yaşanan,
doktor eksikliğinden kaynaklı bir konuyu sizlere aktarmak istiyorum.
475 yataklı olan Şehir Hastanemiz çok şahane bir
yatırımla Yozgata kazandırılmış ve bu pandemi
sürecinde de bütün Yozgatlılara en iyi hizmeti vermiştir ama doktor
eksikliğinden kaynaklı bir problem yaşanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
Bunun nedeni de pandemide, pandemi hastanesi olarak
görev yapmasından kaynaklı olarak yetersiz kalmış bir
durumdadır ve kulak-burun-boğaz, kadın doğum, endokrin,
tıbbi onkoloji ve yoğun bakım uzmanlarına da hastanemizin acilen
ihtiyacı vardır diyorum, her birinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Çelebi
ÖZKAN YALIM (Uşak) Kanun teklifini getirin,
ÖTVsini kaldıralım hemen Mecliste.
BAŞKAN Sayın Yalım
Milletvekili
konuşuyor Sayın Yalım, lütfen
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
köy korucularının sorunlarına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
1.800ün üzerinde şehit veren, 3 bin gazisi
olan köy korucularımızın maaşları çok düşük,
2.825 lira. 7/24 görevleri dışında odun kesimi, yol kontrolü,
kule, karakol nöbeti, felaketlerde yardım, öncü üs bölgesi koruma, baraj
güvenliği ve bunun gibi diğer görevleri de yürütmekteler. Köy
korucularımızın emekli oldukları hâlde tazminat
hakları bulunmamaktadır. Yerleşim yerlerinden uzak bölgelere
operasyonlara gidiyorlar, dış görev ücreti 100-200 lira; bu da yetmiyor,
bu ücret iyileştirilmelidir. Görev yerlerinde elektrik, su,
ısınma problemleri var. Gönüllü köy korucularımızın da
herhangi bir maaş veya sosyal hakları yok, kadroya geçmek
istemektedirler. Memleket Partisi olarak programımızda bu
kahramanlarımızı unutmadık, korucularımızın
sonuna kadar arkasındayız, hakları verilmelidir diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu...
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, TÜİKin enflasyon rakamlarına kimsenin
inanmadığına ve kara kış fonunun kurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
TÜİK, bugün yıllık enflasyonu yüzde 19,89 olarak açıkladı.
Millet çarşı pazara gittiğinde yüzde 40tan aşağı
olmayan zamlarla karşılaşıyor. Son bir yılda tavuk eti
yüzde 68, yumurta yüzde 47, ayçiçek yağı yüzde 41 artmış,
mutfak tüpüne yüzde 42, kömüre yüzde 89 zam gelmişken, elektriğe 9
kez, doğal gaza 3 kez zam yapılmışken ve arkası
beklenirken TÜİKin rakamlarına elbette ki kimse inanmıyor.
Asgari ücretliyi, emekliyi, memuru, çiftçiyi, esnafı enflasyona
ezdirmeyin, derhâl gerçekçi rakamlarla gelirlerini artıracak, giderleri,
faturaları azaltacak kara kış fonunu kurun diyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kaya...
3.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
AK PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Bugün 3 Kasım 2021, AK PARTİ olarak
iktidara gelişimizin 19uncu yıl dönümü. Genel
Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye'de artık hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak. diyerek çıktığımız bu yolda
milletimize hizmette on dokuz yılı geride bıraktık. AK
PARTİ'miz, ilk kez iktidara geldiği günden bu yana millet
sevdasıyla kesintisiz hizmet dönemini sürdürürken Türkiye'ye çağ
atlatan kalkınma hamlelerini gerçekleştirdi, bir yandan da şer
odaklarına karşı dimdik duruşuyla bir başarı
öyküsü yazdı. Bugün de aynı heyecanla ve inançla 2023, 2053 ve 2071
hedeflerimize yürümeye devam edeceğiz. Milletimize hizmet yolunda daha
nice yıllara, nice zaferlere diyerek kıymetli hemşehrilerimi ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Barut
4.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Hükûmetin
çiftçiye Anayasanın 45inci maddesinde belirtilen destekleri vermeyerek
suç işlediğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan,
Anayasa'mızın Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler
başlığının yer aldığı Üçüncü Bölümü
var. Bu bölümdeki 45inci madde ne diyor? Madde 45te Devlet, tarımsal
üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi
artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla
uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer
girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.
Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin
değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi
için gereken tedbirleri alır. deniliyor. Peki, siz ne yapıyorsunuz?
Tedbir almak bir yana, çiftçinin işini daha da zora sokuyorsunuz. Son
günlerde ateş pahası olan, çiftçinin olmazsa olmazı mazot,
gübre, tohum, ilaç gibi girdileri temin etmek için kılınızı
bile kıpırdatmıyorsunuz; üstelik çiftçimizin sizden
alacağı olan 211 milyarı da vermiyorsunuz. Bunları da
yaparak; kanuna, Anayasa'ya uymayarak suç işliyorsunuz. Hukuk önünde hesap
vereceksiniz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
döviz kurundaki artış sebebiyle ilaç tedarikinde zorluk
yaşandığına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiyede ilaç firmaları, gerçekten, ilaç
tedarik etmekte, üretmekte zorlanmaktalar. Ortalama fiyat uygulamasında
ABdeki en uygun ilaç fiyatından bile daha uygun olan Türkiyedeki ilaç
fiyatları euroyu neredeyse yarısından daha ucuza; 4,30 TLden
hesaplamakta. Bir düşünün, 11 küsur liradan maliyet yapacaksınız;
4,30dan satış yapıp, ayakta kalıp üretime devam
edeceksiniz. Bu, üretimin, ekonominin bütün mantığına ters.
Böyle devam ederse, eğer bu iyileştirmeler gelmezse -ki son günlerde
artık ilaçlar piyasada bulunamamakta- birçok kronik hasta, kanser
hastası ilaçlara ulaşamamakta ve daha sonra ne olacağı da
öngörülememekte. Sağlık Bakanlığının bir an önce
bu euro fiyatını düzene sokması ve ilaçların yoka
girmesinin önüne geçmesi gerekir. Aksi takdirde, birçok kişi ilaç
bulamadığından hayatını kaybedecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
6.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, AK
PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
3 Kasım 2002den bu yana Türkiye,
Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde âdeta şaha kalkmış,
önceki dönemlerde hayal bile edilemeyen dev projeler bir bir hayata
geçmiştir. Her alanda yapılan yatırımlarla ülkemizin âdeta çehresi
değişmiş, geleceğe daha umutla ve güvenle bakabilmemizin
önü açılmıştır. On dokuz yılda demokrasinin ve millî
iradenin güçlendirilmesi yanında istiklal ve istikbal davamızın
ayrılmaz bir parçası olan kalkınma, büyüme, yatırım,
refah mücadelesini de asla ihmal etmedik.
AK PARTİ hükûmetlerimiz olarak Türkiyenin 81
vilayetinin her karışına, 84 milyon
vatandaşımızın her birinin hayatına dokunan
eserlerimizle, hizmetlerimizle aziz milletimizin gönlünü fethetmeye devam edeceğimize
inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
7.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersindeki hazine ve 2/B arazileri sorununa ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Seçim bölgem olan Mersinin Tarsus, Toroslar,
Erdemli, Anamur, Bozyazı, Mut ve Gülnar başta olmak üzere birçok
ilçesinde hazine arazileri ve 2/B arazilerinin ihale yoluyla satışa
çıkarılması arazileri kullanan vatandaşlarımız
arasında mağduriyet yaratmaktadır. Uzun yıllardır
kullanılan bu arazilerin rayiç bedeller üzerinden mülk
kullanıcılarına veya orada yaşayan insanlarımıza
tahsis edilmesi yerinde olacaktır. Mersinli hemşehrilerimizin bu
haklı taleplerinin karşılanması noktasında çalışmalar
yapılmalıdır.
Bununla birlikte, başta tapu olmak üzere, herhangi
bir işlem yapılmayan, orman vasfını yitirmiş
arazilerin güncellenip 2/B durumuna dönüştürülmesi ya da hazineye
devredilmesi yerinde olacaktır.
Mersinli hemşehrilerimi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın İbrahim Aydemir,
buyurun.
8.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, AK
PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Efendim, bugün özel bir gün. Bizim için özel, milletimiz
için özel, mazlum milletler için özel, vatanımız için özel, tarihe ak
notların düştüğü zaman diliminin
başlangıcıdır. Dolayısıyla özeldir, güzeldir.
Efendim, hep söyledik ki AK PARTİ
iktidarlarıyla beraber Türkiye şaha kalkmıştır. Bugün
19uncu yıldayız, yüz doksan yıla sığmayacak icraatlar
yapmışız. Buna katkı sağlayan milletimize
medyunuşükranız, bu kervanın yürüyüşünde rol
almış bütün yol arkadaşlarımıza minnettarız;
Değerli Başkanım, başta siz olmak üzere
şahsınız da. Ve tabii, şimdi birlikte olduğumuz Cumhur
İttifakına, ortaklarımıza da burada memnuniyetimi ifade
ediyorum.
Bu kutlu kervanın daha çok yürüyecek
olmasını ifade eden bütün insanlarımıza, milletimize de
yüreğimizi açtığımızı kayda geçiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Karasu
9.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivas
Altınyayladaki üreticilerin ve sulama kooperatifinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğim seçim
bölgem Sivasa bağlı Altınyayla ilçemizdeki üreticilerimiz tüm
Türkiye'de olduğu gibi dertli. Altınyayla Sulama Kooperatifinin
öncülüğünde bölgeye yapılan güneş enerjisi sisteminden
yararlanan ve geçtiğimiz beş yılda belirli miktarda katkı payı
alan sulama kooperatifi, bu yıl katkı payının ödenmemesiyle
mağdur oldu. Sulama kooperatifi çiftçilerimizin tarlasını
sulayabilmesini sağlamak için 2021 yılında toplam 320 bin lira
tutarındaki elektrik faturasını borç alarak, faiz ödeyerek
ödemeye çalışıyor. Gübrenin, mazotun, sulama ve elektrik bedelinin
her gün arttığı dönemde çiftçilerimizi yüz binlerce liralık
elektrik borcuyla karşı karşıya bırakmak çiftçimize
Üretim yapmayın. demekle eş değerdir.
Buradan Tarım ve Orman Bakanına
sesleniyorum: Çiftçimizi, sulama kooperatiflerimizi elektrik şirketlerinin
insafına bırakmak hangi anlayışa sığar?
2002de 3Yyle gelenlerin halkımızı
on dokuz yılda getirdiği nokta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karaduman
10.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, TÜİKin açıkladığı ekim ayı
enflasyon rakamlarının gerçeği
yansıtmadığına ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
TÜİK ekim ayı enflasyon oranını
yüzde 19,89 olarak açıkladı. Yani bir önceki aya göre enflasyondaki
artış yüzde 2,39. TÜİK bu oranı bulabilmek için neyi neyle
topladı, hangi rakamı hangi rakamla çarptı bilemiyoruz ancak bu
oranı tespit etmek için ciddi bir emeğin harcandığı
açık.
Enflasyon Araştırma Grubu verilerine göre
ekim ayında sebze ve meyve yüzde 21, kırtasiye ürünleri yüzde 24,
giyim yüzde 17, temel gıda ürünleri yüzde 20 oranında
artmışken aylık enflasyon artışı nasıl
oluyor da yüzde 2,39 olarak hesaplanıyor? TÜİKin enflasyonu
başka, sokağın enflasyonu başkadır.
Kâğıda yazılan bazı rakamlarla
hiçbir sorunu çözemeyiz. Siz gerçeklerden kaçarak ancak sorunları daha da
çözülemez bir hâle getirirsiniz. Buradan sizi gerçeklerle yüzleşmeye ve
vatandaşın derdiyle ilgilenmeye davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
11.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, AK PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün 3 Kasım 2021,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde yola çıkan AK PARTİmizin milletimizin
desteğiyle iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümü.
AK PARTİ, on dokuz yıldır kesintisiz
olarak aziz milletimize hizmet ediyor. AK PARTİ, eğitimden
sağlığa, adaletten emniyete, ulaştırmadan enerjiye,
sosyal yardımlardan toplu konuta her alanda devrim niteliğinde
adımlar attı; Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrara
kavuşmasını sağladı, IMFye olan 23,5 milyar
dolarlık borcu ödeyerek altmış sekiz yıllık defteri
kapattı, vesayet odaklarının her türlüsüne son verdi, Türkiyeyi
dev yatırımlarla donattı, her alanda yerli ve millî üretime
ağırlık verildi, savunma sanayisinde yerlilik oranını
yüzde 70lerin üzerine çıkardı, dış politikada bölgesinde ve
dünyada söz sahibi ülke hâline geldi. AK PARTİ, milletine verdiği tüm
sözleri yerine getirdi.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde nice on dokuz yıllara diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
12.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Covid-19 aşısı temininde yaşanan sorunun
grip aşısında da yaşandığına ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, Covid-19 hasta sayısı, vefat sayısı her geçen
gün artıyor. Covid-19 aşılamasının neredeyse durma
noktasına geldiği bu dönemde, Bakanlığın halkı
ikna etmek için herhangi bir girişimi yok, ciddi düzeyde bir girişimi
yok. Öte taraftan, grip aşısı tüm Türkiye'de şu anda yok
Sayın Başkan. Risk grubundaki hastalar grip aşısına
ulaşamıyor, büyük tehdit altında. Bu yönetememe, bu
beceriksizlik, bu öngörüsüzlüğü Covid-19 aşı temininde
yaşamıştık geçen sene, şimdi de grip
aşısın da yaşıyoruz. Grip aşısı
yaptıramadığı için risk grubunda olup ölenlerin
sorumluluğu kime aittir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gül Yılmaz
13.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, AK PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) - On dokuz yıl önce
bugün AK PARTİ'mizin genel seçimlerde 1inci parti olarak tek
başına iktidara gelmesi Türk siyasi hayatında önemli bir
kilometre taşı, stratejik bir başlangıçtır.
Vatandaşlarımız sivil siyaseti AK PARTİ eliyle yeniden
inşa etmiştir. 3 Kasım 2002de Türkiye'de vatandaş yönetime
yön vermiş, aziz milletimiz AK PARTİ liderliğinde Türkiye'nin
siyasi, sosyal ve yapısal dönüşümü için iradesini göstermiştir.
O günden bugüne Türkiye, sivil siyaset eliyle yeni ufuklara
ulaşmıştır. AK PARTİ olarak Genel
Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde yılmadan, durmadan yolumuza devam ediyoruz. Tüm
vatandaşlarımız için çok daha sağlam bir gelecek inşa
etmeye çalışıyoruz.
İktidara gelişimizin 19uncu yıl
dönümü vesilesiyle millet siyasetinin dayanağı AK PARTİ'yi her
seçimde daha çok güçlendiren vatandaşlarımıza,
teşkilatlarımızdan sandık görevlilerimize kadar tüm dava
arkadaşlarımıza
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yılmazkaya
14.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Gaziantepin simgelerinden olan tarihî Gar
restoranının ve istasyonun tahrip edilerek VIP salonuna çevrilmek
istendiğine ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yetmiş yıllık bir geçmişe sahip,
Gaziantep'in simgelerinden olan tarihî Gar Restoran ve Gar İstasyonu
tahrip edilerek VIP salonuna çevrilmek isteniliyor ama Gazianteplilere, bizlere
sorulmadan alınan bu karar kent hafızasının ve kentte
yaşayanların güzel anı değerlerinin silinmesine, gastronomi
turizmiyle öne çıkan Gaziantepimizin önemli bir lezzet durağının
da yok olmasına neden olacaktır. Kentimizin tarihî dokusuna zarar
verecek bu kararı Gaziantepli hemşehrilerim adına
kınıyor, bir an önce bu yanlış uygulamadan dönülmesini
bekliyoruz.
VIP salonundan faydalanma hakkı olan birisi
olarak üzerime düşen sorumluluk çerçevesinde bu VIP salonunu kullanmayacağımı
ve bunun gereksiz olduğunu buradan beyan ediyor; VIP salonunu kullanan
diğer Gaziantep milletvekillerinin, Vali, Belediye Başkanı ve
Bakanın da bu VIP salonunu kullanmaması adına çağrıda
bulunuyorum. Gaziantepin dokusuna ve kentin tarihine sahip çıkmak, bu
şehrin mimari değerlerini korumak öncelikle halkın seçtiği
yöneticilerin bir görevi ve misyonudur. Gelin, bu yanlışı
durduralım. Kentin yaşayan tarihiyle ilgili konularda birkaç bürokratın
alacağı kararlar değil, biz Gazianteplilerin düşünceleri
esas alınmalıdır diyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aygun.
15.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Trakya millî mücadelesinde emeği geçenleri minnetle
andığına ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Yurtsever
Tekirdağlı şairimiz Namık Kemal İnsan vatanı
sever çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı vatan sayesinde kaimdir.
demiştir. Tekirdağ ilimiz adım adım düşman
işgalinden kurtarılmıştır. 29 Ekimde Çerkezköy,
Kapaklı, Marmara Ereğlisi; 1 Kasımda Çorlu, Ergene, Saray; 2
Kasımda Muratlı; 13 Kasımda Süleymanpaşa; 14 Kasımda
Hayrabolu, Malkara; 17 Kasımda Şarköy ilçemiz düşman
çizmelerinden kurtarılarak özgürlüğünü kazanmıştır.
Trakya millî mücadelesinde emeği geçenleri, ebediyete intikal eden tüm
kahraman şehitlerimizi, Ulusal Kurtuluş
Savaşımızın Önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarını minnet ve şükranla anıyorum;
ruhları şad olsun.
BAŞKAN Sayın Sümer
16.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
tarımsal üretimdeki azalmayı gösteren TÜİK istatistiklerine
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
TÜİKe göre, tahıllar ve diğer
bitkisel ürünler ile sebzelerin bir önceki yıla göre azalacağı
tahmin edildi. Üretim miktarlarının bir önceki yıla göre
bitkisel ürünlerde yüzde 12, buğday üretiminde yüzde 13, arpa üretiminde
yüzde 30, çavdar üretiminde yüzde 32, nohut üretiminde yüzde 24,
kırmızı mercimekte yüzde 30, şeker pancarı üretiminde
ise yüzde 15 azalacağı tahmin ediliyor. Tarımın
bittiğini, biz değil, istatistikleri iktidarın isteğine
göre yorumlayan kurumu TÜİK söylüyor. Çiftçinin isyanına ne zaman
kulak vereceksiniz? AKP iktidarı bereket fışkıran
toprakları kurutmuş, tarımı, çiftçiyi borç yükü altında
hayata küstürmüştür.
BAŞKAN Sayın Eksik
17.- Iğdır Milletvekili Habip Eksikin,
Iğdır Belediyesine kayyum atanmasından sonra vatandaşlardan
gelen şikâyetlere ilişkin açıklaması
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Seçim bölgem Iğdır şehrinin
altyapısının yapılması ve temiz içme suyuna
kavuşturulması için Avrupa Birliği fonundan 35 milyon 242 bin
gibi bir fon HDP belediyeciliği döneminde sağlandı. Hukuksuz bir
şekilde, halkın iradesini hiçe sayarak Iğdır Belediyesine
kayyum ataması yapıldıktan sonra bu fon âdeta AKP
iktidarının yandaşlarına peşkeş çekildi,
yüklenici firmalara peşkeş çekildi. Iğdırlı
yurttaşların bu ihalenin yüklenici firması hakkında çok
ciddi anlamda, yoğun şikâyetleri gelmektedir. Özellikle, su ve
kanalizasyon için kullanılan boruların kaliteye uygun
olmadığı, küçük çaplı, uygun olmayan malzeme
kullanıldığı, bilimsel çalışmalardan yoksun
olduğu ve bu noktada kayyum atanan Iğdır Belediyesinin denetim
görevini yerine getirmediğiyle ilgili yoğun şikâyetler
gelmektedir.
Sayın Başkan, belediye, denetim görevini
niçin yapmamaktadır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Esgin
18.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, AK
PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ESGİN (Bursa) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Bugünden sonra artık hiçbir şey eskisi
gibi olmayacak. Milletin adamı, Genel Başkanımız ve
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın bu
veciz sözleriyle Türkiyede yeni bir dönem başladı. AK PARTİ,
milletin kalbinde, gönlünde kurulan bir siyasi harekettir; bize sadece tabelasını
asmak düştü. İşte bu sözler, milletimizin davamıza
duyduğu özlemin bir göstergesidir. Milletimiz, kendi bağrından
çıkan, desenini kendisinin oluşturduğu, hamurunu yine kendisinin
yoğurduğu, rengini kendisinin bezediği AK PARTİmizi ve
milletin adamı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanı 3 Kasım 2002den itibaren hep iktidara
taşıdı. AK PARTİ on dokuz yıldır gücünü sadece
milletimizden aldı, daima milletimizin durduğu yerde durdu. 2023,
2053 ve 2071 yolunda nice yıllara diyor, aziz milletimizi ve Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sami Çakır
19.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
AK PARTİnin iktidara gelişinin 19uncu yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
Türk siyasi hayatına damgasını vuran AK PARTİ, kurulduktan
hemen sonra girdiği ilk seçimde 1inci parti olarak iktidara
gelmiştir. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Bundan sonra
Türkiye'de hiçbir şey eskisi olmayacak. yaklaşımıyla
milletin kalbinde makes bulan AK PARTİ, ortaya koyduğu çalışma,
gayret ve başarısı hiç azalmadan bugünlere gelmiş
bulunmaktadır. Milletimizle kurulan sağlam bağların,
güvenin yarınlara taşınacağına hiç şüphemiz
bulunmamaktadır. Yeter ki dün olduğu gibi bugün de milletimizle el
ele, omuz omuza yürüme, ülkeyi daha büyük hedeflere taşıma
inancımızda sarsılma olmasın. Yarın daha da güzel
olacaksa mazi ile gelecek arasında bu bağı güçlü tutmaya gayret
eden ve hâli en iyi değerlendiren AK PARTİ eliyle olacaktır.
Milletin sağduyusu bugüne kadar olduğu gibi bunu ortaya koyacak en
iyi mihenk taşıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Etyemez
20.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, 2-8
Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İçerisinde bulunduğumuz Lösemili Çocuklar
Haftasını, minicik bedenlerdeki kocaman yüreklerin sevgiyle
kucaklaşacağı, toplumsal farkındalığın
sağlanacağı bir hafta olarak görmeliyiz. Lösemiyle mücadele
sadece lösemiye dair özel hafta ve günlerde değil, toplum olarak her gün
gündemde tutmamız gereken bir durumdur. Bu hastalıkla toplum olarak
mücadele etmeliyiz. Lösemi tedavi edilebilir bir hastalıktır ve en
güzel ilaç sevgidir. Unutmayalım ki lösemi değil, iyilik
bulaşır; dünyayı güzelleştiren yegâne şey ise çocukların
tebessümüdür. Sevgi, farkındalık ve dayanışma olduğu
sürece lösemili çocuklarımız girdikleri büyük mücadeleden hep galip
çıkacaktır.
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasında
tüm lösemili çocuklarımıza acil şifalar, sağlıklı
ömürler ve mutlu yarınlar diliyorum. Çocuk gülerse insanlık güler.
BAŞKAN Sayın Filiz, buyurun.
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, enerji fiyatlarına ve kömüre gelen zamlara ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1 Kasımda yapılan zamlarla bin metreküp
doğal gaz sanayiciler için 3.482 liraya, elektrik üretim santralleri için
ise 4 bin liraya yükseldi. Enerji maliyetlerinde yaşanan sürekli
artışlarla sanayicinin rekabet gücü azalacak, ürün fiyatları
daha da artacaktır. Bu konuda bir an önce kontrollü önlemler
alınmalıdır.
Sayın Başkan, bu kış zor
geçecek, kara kış çok kötü geliyor. Fakir fukaranın artık
kömür almaya da gücü kalmadı; emekliler, asgari ücretliler, dar gelirliler
perişan. Kömürün tonu 3 bin lirayı geçmiş. Osmaniyenin Bahçe
ilçesinde oturan bir emekli 1.500 TL maaş alıyorum, nasıl
ısınacağım? diyor. Oğuzelide bir muhtar Kömür
almaya gittim, 3.500 TL istediler, almadan geri döndüm. diyor.
Şehreküstülü Berber Mehmet Kendimizi geçtik, çocuklar ne olacak? diyor.
Sıkıntı büyük; vatandaş, alabilirse elli yıl öncesinde
olduğu gibi odun kömürüyle tandırda ısınmaya
hazırlanıyor.
İktidara Vatandaşın sesini duyun.
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Meclis Başkanıyla yapılan son
toplantıda Grup Başkan Vekillerinin söz sırasını
değiştirerek söz verme konusunda bir mutabakat olduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Değerli Grup Başkan Vekilleri, Sayın
Meclis Başkanımızla en son yapmış olduğumuz
toplantıda Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz
sırasını değiştirerek verme konusunda bir mutabakatımız
olmuştu. O yüzden bugün Sayın Bülbülle başlayacağım.
Sayın Bülbül, buyurun lütfen.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasına, son zamanlarda
Bosna Hersekte yaşanan dikkat çekici ve endişe verici siyasi
gelişmelere, Afganistanın başkenti Kabilde
gerçekleştirilen terör eylemini kınadığına ve
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, Afgan halkına
başsağlığı, yaralılara da acil şifalar
dilediklerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 3-9 Kasım tarihleri Organ Bağışı
Haftasıdır. Tedavisi sadece organ ve doku nakliyle mümkün olan
hastalıklar, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli
sağlık sorunlarının başında yer almaktadır.
Türkiyede organ ve doku nakli bekleyen hastaların sayısı her
geçen gün artarken yapılan organ bağışları
ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Ülkemizde 20
bini aşkın insanımız hayatlarını devam ettirmek
için organ nakline ihtiyaç duymaktadır. Her gün 10
vatandaşımız organ nakli olmadığı için
hayatını kaybederken 60 bin vatandaşımız organ
nakliyle hayata tutunmayı beklemektedir. Bu anlamda, organ bağışı
konusunda farkındalık yaratacak her çalışma büyük önem
taşımaktadır. Bir insanın bir insana yapabileceği en
büyük yardımlardan biri olan organ bağışıyla birçok
insana yeni bir hayat sağlanabilir. Bu vesileyle, organ
bağışı konusundaki farkındalığın
artmasını diliyor, tedavisi devam eden hastalarımıza acil
şifalar temenni ediyorum.
Sayın Başkan, son zamanlarda Bosna
Hersekte yaşanan siyasi gelişmeler son derece dikkat çekici ve
endişe verici seviyeye ulaşmıştır. Almanyalı eski
Bakan ve Birleşmiş Milletlerin Bosna Hersekteki Baştemsilcisi Christian Schmidt, Birleşmiş Milletler için
hazırladığı raporda ülkenin dağılma tehlikesiyle
karşı karşıya olduğunu ve çatışmaların
yeniden çıkmasının artık çok gerçek bir ihtimal
olduğunu belirtmiştir. Buna neden olarak ise Bosna Hersekte
yaşayan Sırpların, ulusal silahlı kuvvetleri ikiye bölerek
kendi ordularını yeniden oluşturma tehditlerini
göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bosna
Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Sırp üyesi Milorad
Dodik geçtiğimiz
ay devlet düzeyindeki kurumlardan ve ulusal ordudan çekilerek kendi
ordularını kurma niyetlerini ortaya koymuştur. Dodik,
yaptığı açıklamada, ayrıca, Bosna ordusunu Sırp
Cumhuriyeti bölgesinden çekilmeye zorlayacaklarını ve
Batının askerî müdahaleye kalkışması hâlinde
kendisine destek sözü veren -tırnak içerisinde- arkadaşları
olduğunu belirtmiştir. Bu açıklama hem Avrupaya hem de bölgede
yaşayan halka açıkça bir tehdit oluşturmaktadır. Dodik'in,
Dayton Barış Anlaşmasının aslına
dönülmediği takdirde Sırp Cumhuriyeti'nin
bağımsızlığını ilan edeceğini söylemesi
ülkedeki siyasi krizi iyice tırmandırmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bosna Hersek'te
100 bine yakın insanın yaşamını yitirdiği ve
özellikle Müslüman Boşnak kardeşlerimizin
uğradığı soykırımın acı
hatırası hâlâ yüreğimizde tazeyken bu çatışma
ihtimallerinin ortaya çıkması ve Dodik'in yapmış
olduğu açıklamalar endişemizi iyice artırmaktadır.
Ülkede şu anda Birleşmiş Milletlere bağlı 700
kişilik Barış Gücü bulunmaktadır. Mevcut durumda,
tırmanan gerginliği en aza indirecek adımların
atılması ve bölgede bulunan sağduyulu siyasetçilere kulak
verilmesi gerekmektedir.
Sayın Başkan, Afganistan'ın
başkenti Kabilde bulunan Serdar Muhammed Davud Han Askerî Hastanesi
girişinde gerçekleştirilen iki bombalı saldırıda ve
ardından çıkan silahlı çatışmada 25 kişinin
hayatını kaybetmiş olduğu ve 90 kişinin
yaralanmış olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. Bu
menfur terör eylemini kınarken hayatını kaybedenlere Allah'tan
rahmet, yakınları ile dost ve kardeş Afgan halkına
başsağlığı, yaralılara da acil şifalar
diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir iki
aydır özellikle Afganistan içerisinde Kandahar, Kunduz vilâyetleri de
dâhil olmak üzere camilere yapılan bombalı terör
saldırıları ve devamında yapılan bu
saldırılarla birlikte sivil halka karşı yönelen bu eylemler
oldukça dikkat çekicidir. Özellikle, ABDnin bölgeden çekilmesiyle birlikte
ortaya çıkan ortam ne yazık ki bu tür saldırılara da zemin
hazırlamaktadır. Bu noktada bölgenin, Afganistanın dünya
açısından ve bölgemiz açısından önemine tekrar vurgu
yapıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiyeyi değil
enflasyonu ve hayat pahalılığını uçurduğuna, AKP
Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin şirketi Kiler GYOnun
Kızılkum Koyunda çevreyi talan ettiğine, İzmir
depremzedelerinin yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce
giderilmesini istediklerine, Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım
ile Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün danışmanının gözaltına
alındığına ve BEKSAVa yapılan baskılara
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, bu hafta 2-8 Kasım haftası, Lösemili
Çocuklar Haftası. Hayatımız çocuklarımızdır,
çocuklar hayattır.
Lösemi, tabii ki hepimiz tarafından bilinen bir
kan hastalığı ve tedavisi olabilen, tedavide başarı
şansı yüzde 92 olan bir hastalık yani önlenebilen bir
hastalık ve bu konuda özellikle Sağlık Bakanlığı bütçesinden
tedavi masrafları için daha fazla pay ayrılması hususunu ve en
güzel ilacın sevgi olduğunu, defaatle ifade etmek istiyorum. Minik
bedenlerin mücadelelerinde dayanışmamızı esirgemeyelim
diyorum, yanlarında olalım.
Sayın Başkan, enflasyon tabii ki sürekli
gündemimizde. Bugün, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi söz
vermişti, Türkiyeyi uçuracaktı; bugün, Türkiyeyi değil ama
enflasyonu ve hayat pahalılığını hakikaten uçuruyor.
Bu kardeşinize yetki verin. diyenler yetkiyi işsizliği ve
hayat pahalılığını artırarak kötüye
kullanıyor.
Evet, TÜİKe göre gıda enflasyonu yüzde 27,41
oldu. TÜİKin resmî, soğuk ve yalan verileri bile hayat
pahalılığını saklayamıyor. Son otuz üç ayın
en yüksek hayat pahalılığıyla karşı
karşıyayız. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise ekim
ayı enflasyonunu yüzde 6,90 olarak, yıllık ise 49,87 olarak açıkladı.
ENAG hayat pahalılığını, TÜİK ise iktidarın
sandık hesabını ölçüyor.
Son bir ayda her gün en az bir zam
yapıldı, Ekim ayının 8inde 90 TL olan ayçiçeği
yağı sadece yirmi gün sonra 120 TL oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
TÜİK, sepeti değil; iktidarın sandığından
başka hiçbir şey ölçmüyor. Oysa biz halkın
arasındayız, marketi, sepeti dolduran biziz. Özel kalem ve mutfak
giderlerini yoksuldan, işsizden alınan vergiler üzerinden
karşılayanlar, sokakla bağı kalmayanlar bu ülkede
enflasyonu ancak saray koridorunda belirlerler. Biz ise hayatın ne kadar
pahalı olduğunu, meselenin beka saray değil, ekmek
kavgası olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Yeni bir çevre talanıyla karşı karşıyayız.
Keçi Adasının tam karşısındaki yarımadanın
Kızılkum Koyunda 31 bin metrekarelik zeytinlik için proje
başlatılmış durumda. Projenin sahibi kim, tahmin edelim:
AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin şirketi Kiler GYO.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kiler
GYOnun bu hafta borsaya açıkladığı faaliyet raporunda
arsaların 23 Şubat 2021de satın alındığı ve
denize sıfır olduğu belirtiliyor. Peki, bu nasıl
yapılıyor? Kontrollü koruma bölgesini düzenleyen
değişiklikten sonra, nasıl olmuşsa Kilerin arsası da
kontrollü koruma bölgesinde bulunuyor. Korkunç bir çevre talanıyla
karşı karşıyayız. Kıyı şeritleri hiçbir
iktidar döneminde bu kadar talan edilmemişti. Çevreye düşman, insana
düşman bir siyaset ve rant anlayışıyla karşı
karşıyayız. Bizden kurtuluş yok; bu rantları,
vurgunları her fırsatta anlatmaya, teşhir etmeye devam
edeceğiz.
Sayın Başkan, İzmir depreminin
üzerinden tam bir yıl geçti ve sorumlulukları olduğu iddia
edilen 29 sanık hakkında 5 davada yargılama var. İzmir
depreminin mağdurları bir yandan yargılamaları takip edip
cezalandırılmaları için çaba sarf ederken, adliye
koridorlarında bu davaları izlerken diğer yandan da konut
açısından yaşadıkları mağduriyetle başa
çıkmaya çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Depremzedelere verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Ciddi bir şekilde
mülkiyet hakları ihlal edilmeye devam ediliyor. Ağır
hasarlı binaların sahiplerine hak verilirken orta hasarlı
binaların sahiplerine Sen hak sahibi değilsin. deniliyor, ortada
ciddi bir sorun ve mağduriyet var. İzmir depremzedelerinin
yaşadığı tüm bu mağduriyetlerin bir an önce
giderilmesini istiyoruz.
Sayın Başkan, bu sabah, önceki dönem
Adıyaman Milletvekilimiz Behçet Yıldırım gözaltına
alındı, evi basıldı, 11 yaşındaki çocuğu
dışarı çıkarken, okula giderken üstü kaba bir şekilde arandı.
Yine, dün de Antalya Milletvekilimiz Kemal Bülbülün danışmanı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş,
açacağım ancak biliyorsunuz, beş dakikayla
sınırlandırılması konusunda bir
mutabakatımız var. 6ncı dakikaya giriyor.
Açıyorum, sözlerinizi tamamlayın lütfen,
buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Antalya
Milletvekilimiz Kemal Bülbülün danışmanı da dün gözaltına
alınmıştı. Bizi bu gözaltılarla ve tutuklamalarla
mücadeleden vazgeçiremeyeceğinizi artık anlayın. Bir kez daha
bunu söylemek istiyorum, Behçet Yıldırım Vekilimizi serbest
bırakın demek istiyorum.
Son olarak, BEKSAVa yönelik çok ciddi baskılar
var. Bilim, Eğitim, Estetik, Kültür, Sanat Araştırmaları
Vakfı
Açıkçası, 15-16 Haziran Festivali
yasaklanmıştı, 26ncı kuruluş yıl dönümü
kutlamaları yasaklanmıştı, şimdi de polis tacizleri
eklendi, üyelerini muhbirliğe zorlama girişimleri devam ediyor.
Toplum için sanat üreten kurumlara ve kurum
dostlarına yönelik bu saldırıların son bulmasını
istiyoruz. Konuşma adı altında yasa dışı
gözaltı yapmaktan vazgeçin diyoruz. Bu eğitim ve sanat
kurumlarına ve BEKSAVa yönelik bu saldırılarla kesinlikle
mücadeleyi ve direnişi durduramayacaklar.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç, buyurun lütfen.
24.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, TÜGVAda
yaşananların AKPnin ülkeyi yönetemez bir duruma geldiğinin ve
yeni bir FETÖ tipi yapılanmaya alan açtığının
göstergesi olduğuna, TÜGVAyla ilgili haberleri vatandaşa duyuran
Halk TVye RTÜKün para cezası kestiğine ve savcıların
sadece izlediğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
TÜGVA, Cumhuriyet Halk Partisinin gündeminde. TÜGVA
meselesinde her şey ortaya o kadar ayan beyan döküldü ki TÜGVAcılar
artık milletin yüzüne bakacak hâlde değiller. TÜGVAda
yaşananlar, AKPnin ülkeyi yönetemez bir duruma geldiğinin ve yeni
bir FETÖ tipi yapılanmaya alan açtığının tam da
göstergesi. Çarşaf çarşaf TÜGVA torpil belgeleri ortaya
çıkıyor. TÜGVA Genel Başkanı Enes Eminoğlu torpil
belgelerinin doğru olduğunu açıkladı. Eski TÜGVA
yöneticileri torpilleri, usulsüzlükleri doğruladı ancak
vatandaşın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen TÜGVA
hakkında devlet, savcılar harekete geçmiyor. TÜGVAnın bir
vakıf olmaktan çıkıp devleti gasbeden bir duruma geldiği
çok açıktır. Hâlâ Cumhurbaşkanının oğlu Bilal
Erdoğan çıkıyor, TÜGVAyı savunuyor;
Cumhurbaşkanının Sözcüsü çıkıyor, TÜGVAyı
savunuyor. Bu yolsuzluğu, usulsüzlüğü devam ettireceğiz.
diyorlar çünkü hepsi bu işin içindeler. Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi Rektörlüğünden yer tahsisi istenmiş, TÜGVAya üç
yıl vergi muafiyeti sağlanmış, İstanbul
Büyükşehirden yardım istenmiş, TÜGVA yöneticileri İstanbul
Büyükşehirde işe alınmış, medyadaki AKP sözcüleri
kişilere vakıftan uçak biletleri sağlamışlar, daha
neler neler. AKP, Türkiyedeki gençlerin önünde takozdur. TÜGVA meselesi,
başarılı gençlerimizin hakkının nasıl
yendiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu suçları işleyenlere bir
şey yok; bu suçları ortaya koyan, vatandaşa duyuran Halk TVye
RTÜK para cezası kesiyor ve savcılar sadece izliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerçekten
inanılır gibi değil, bir hukuk devletinde yaşanmayacak
şeyler. Ancak hiç kimsenin şüphesi olmasın, biz bu enkazı
kaldıracağız; bu haksız, hukuksuz düzen
yıkılacak, milletin hakkı millete geri verilecektir.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Turan, buyurun lütfen.
25.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, 29
Ekim-4 Kasım Kızılay Haftasına, AK PARTİnin iktidara
gelişinin 19uncu yıl dönümüne, AK PARTİnin
başarılarına; kendilerine teveccüh gösteren, sevgisinden,
desteğinden, doğasından güç aldıkları millete
müteşekkir olduklarına; son dönemde her vakıfta yapılan
hayırlı çalışmaların yandaş ithamıyla
sorgulanmasını doğru bulmadığına; bu ithamlara
ilişkin somut belge, bilgi varsa tartışabileceklerine ve
vakıfların yaptığı hayır işleriyle herkesin
gurur duyması gerektiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu hafta, Kızılay Haftası. Türk
Kızılayı Türkiyenin sınırlarını aşan
bir şefkat elidir. Kızılayımız milletimizin
şefkat dolu yüreğinde ete kemiğe bürünmüş bir hâl aldı
âdeta. Yüz elli üç yıllık iyilik çınarı olan Hilali
Ahmerimiz hem ülkemizde hem de dünyanın dört bir yanında yaralara
merhem, insanlığa umut olmaya devam ediyor. Bu vesileyle tüm
Kızılay çalışanlarımızın, gönüllülerimizin
Kızılay Haftasını yürekten kutluyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 3 Kasım, AK PARTİnin iktidara gelişinin
19uncu yılı. 3 Kasım 2002 vesayetin, dayatmanın yerini
milletin iktidarının almaya başladığı özel bir
tarih; gelişimin, değişimin, kalkınmanın öyküsünün ve
Türkiyenin milletiyle güçlü bir şekilde tarih sahnesine yeniden
çıkmasının başladığı özel bir gün. Dünyada,
demokratik ülkelerde bu kadar uzun süre iktidarda kalmanın çok az
örneği var. Merhum Menderesin on, merhum Özalın sekiz yıl gibi
bir süre tek başına iktidarda kaldığını
düşünürsek bunun önemi daha da iyi anlaşılır. Siyasi
literatürde, uzun süre iktidarda kalan, zamanın ruhuna uyum gösteren,
tarihsel bir misyona sahip olan, en önemlisi, güçlü bir halk desteği olan
partilere biliyorsunuz hâkim parti denir; Türkiyenin de hâkim partisi
şüphesiz AK PARTİ olmuştur. Üstelik bu süreç
yaşanırken yirmi yıl önce Türkiyenin gündemindeki
başörtüsü sorunu, kat sayı meselesi, vesayet odakları, IMFye
mahkûm bırakılmış bir ekonomi, siyasi krizler, hükûmet
krizleri ve bölgesel geri kalmışlık gibi birçok temel sorunun
geride kaldığını gururla görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Üstelik bu süreçte
MİT kumpası, 367 krizi, Gezi olayları, 6-8 Ekim olayları,
17-25 Aralık, 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi, kapatma
davaları, e-muhtıralar, terör olayları, ekonomik operasyonlara
rağmen, milletimizin desteğiyle Türkiye'yi büyütme imkânı
bulduk. Salgına, konjonktürel sorunlara rağmen büyümeye devam
ediyoruz.
AK PARTİ, Kars-Edirne arasına
sıkışmış olan algımızı
darmadağın ederek Türkiyeyi kendi medeniyet coğrafyasıyla
yeniden buluşturdu. Bugün, mavi vatanda, Libyada, Doğu Akdeniz'de,
Suriye'de, Karabağ'da Kıbrıs'ta tarihî gelişmeler,
dış politikadaki duruşumuz, enerji, savunma sanayisi,
ulaştırma başta olmak üzere birçok alandaki iddiamızla yeni
sayfalar açmaya devam ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Millete hizmette 19uncu
yılımızda, bizlere daima teveccüh gösteren, sevgisinden,
desteğinden, doğasından güç aldığımız
milletimize müteşekkiriz. Bu teveccüh, bu ağır emanet elbette
bizlere daha ağır bir sorumluluk yüklüyor. Bu uzun yolda emeği
geçen tüm teşkilatlarımıza, liderimizden mahalle başkanına,
üyesine kadar teşekkür ediyoruz. Bu bilinçle, ilk günkü aşkla ve
heyecanla daha nice yıllara diyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; derdim polemik yapmak değil ama Sayın Grup
Başkan Vekilinin iddiasına ilişkin şunu söylemek isterim:
Tarihte ilk vakıf, Hazreti Ömer'in, biliyorsunuz, Hayberin fethinden
sonra ganimet olarak kendisine düşen araziyi; satılmaması, miras
bırakılmaması, hibe edilmemesi şartıyla; fakir, köle,
kimsesiz, misafir ve Allah yolunda çalışanların istifade etmesi
için vakfetmesiyle başlar. Vakıf kültürü sadaka, infak, hayırda
yarışma gibi temel prensiplerle özdeşleşir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz, Osmanlıdan
gelen vakıf kültürünü çok özel değerlendiren bir kültürden geliyoruz.
Vakıf çok hassas düşünülmesi gereken, davranılması gereken
bir mesele. Vakıflarda yanlış yapan varsa mutlaka
savcıların gereğini yapması gerekir ancak son dönemde her
vakfa yapılan çalışmaların, hayırlı çalışmaların
-tırnak içerisinde- yandaş ithamıyla sorgulanmasını
da doğru bulmuyorum, vakıf mantığına uygun bulmuyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yandaş
eksik kalır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Essükûtu hayrülminel
dırdır. demiş mâni size, siz yine durun.
ATİLA SERTEL (İzmir) Vakıflarda
yolsuzluk olmaz, olmamalı.
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Engin Bey, söyleyin de
birkaç cümle söyleyebileyim ben arkadaşlarınıza.
İşte, bu anlayış sorun
Sayın Başkan; dinlemeden saldıran, sadece söyleyen. O zaman siz
saldırın, itham edin, hatta mahkûm edin, biz dinleyelim sadece. Ya,
bu siyasi kültür iyi bir kültür değil. TÜGVAya, AK PARTİye, bir
sürü insana ismini vererek laf edeceksiniz vakıf mantığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Turan, biliyorsunuz, Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerinin de beş dakikayla
sınırlanması konusunda bir mutabakat oldu
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadan istedim
Başkanım.
BAŞKAN -
ama sözlerinizi tamamlamanız
için mikrofonu son kez açıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki.
Şöyle: Tüm vakıf
çalışmaları kıymetlidir, yanlış yaparsa
savcı gereğini yapmalıdır ancak kendi gibi düşünmeyen
anlayışı, vakfı sürekli itham eden, tahkir eden bir
anlayış doğru olmaz.
ATİLA SERTEL (İzmir) Hangi savcı?
Hangi savcı?
BAŞKAN Sayın Milletvekili, rica
ediyorum, lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Türkiyede bütün
vakıflara üniversiteler, kurumlar yurt yeri verir, okul yeri
açtırır; bu, kıymetli bir iştir. Bunu tırnak
içerisinde diyorum, sizin ifadenizle, size yakın bir vakfa verince iyi
olacak, uzak olunca olmayacak; bu doğru değil. Elimde bir sürü
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bize yakın
vakıf yok ki. Bir vakıf yakın uzak olur mu ya?
Sayın Başkan, özür dilerim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne kadar ayıp bir
şey Sayın Başkan.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz, bakın, bu
şekilde Sayın Grup Başkan Vekilinin konuşmasına
müdahale hakkınız yok.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Ama yani bu
tarz tarz değil; size yakın, bize yakın
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekiliniz
orada oturuyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bilinçaltı
ortaya çıkıyor.
BAŞKAN - Cevap verilecekse Engin Bey buna cevap
veremeyecek mi yani. sizin mi devreye girmeniz gerekiyor?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Efendim,
parlamenter olarak benim de hakkım var, girerim.
BAŞKAN Rica ediyorum, lütfen,
bırakın.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Siz bırakın.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu çok ayıp bir
üslup Sayın Başkan, İç Tüzüke değil edebe davet ediyorum.
Bu nasıl üslup ya! Böyle bir şey olur mu Başkana falan?
Değerli arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu ithamı doğru bulmuyorum. Buna ilişkin somut belge, bilgi
varsa tartışırız ancak dediğim gibi bir vakfın
yandaşı-uzakdaşı olmaz. Vakıflar hayır işi
yaparlar; üniversite yer vermişse o vakfın başkanının
hayrına vermedi, oraya yurt yap diye verdi, oraya okul yap diye verdi,
program yap diye verdi. Hepimiz bunlardan gurur duymalı, bunlara destek
olmalıyız Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Daha sonra mı söz
vereceksiniz? Siz nasıl takdir ederseniz.
BAŞKAN Yok, size söz vereyim, Sayın
Dervişoğluna en son söz vereceğim bugün.
Yerinizden buyurun.
26.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Turanı
çok dikkatlice dinledim. Vakıflarla ilgili, amaçlarıyla ilgili
Ben
görüyorum ve anlıyorum.
(Uğultular)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Fikret Bey, ben bir
konuşayım; cevap vereceğim, cevap da verdirmiyorsunuz.
BAŞKAN Zaten fark etmiyor yani Sayın
Turanı da konuşturmamışlardı Sayın Özkoç.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın Özkoç,
ortamı yatıştırıyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yani teşekkür
ederim de o size değil ya.
Şimdi, vakıflarla ilgili, vakıfların
amacıyla ilgili sözlerinize katılıyorum ama bu konuda size
güvenmiyoruz Sayın Turan. Başbakanınız Binali
Yıldırım şehit aileleriyle ilgili para topladı,
Şehit edilen polislerle ilgili yardım toplayın, bunları bu
ailelere dağıtacağız. dedi, aradan dört yıl geçti,
parayı dağıtmadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, bir
vakıf kurdunuz, oraya, şehit aileleriyle hiç alakası olmayan
kişileri yönetime atadınız ve şehit ailelerine hak
ettikleri, söz verdiğiniz bu paraları vermiyorsunuz. Şimdi, biz,
buna karşı çıkmayacağız da neye karşı
çıkacağız? O yüzden vakıflara güvenmiyoruz. TÜGVA -çok net
olarak söylüyorum- Başkanı diyor ki: Evet, biz torpil
yapıyoruz, bu listeler doğrudur.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle demedi Başkan
ya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Aynen böyle dedi, ben
de açıklarım, söylerim. Onun için biz bunlara güvenmiyoruz.
Sizden rica ediyorum, ilk önce, şehit aileleri
için kurduğunuz vakfa söyleyin, oradakiler, bir kere, huzur hakkı
falan almasınlar çünkü orada öyle bir hakları yok, almasınlar.
İkincisi: Bu parayı bir an önce şehit ailelerine versinler.
Saygılar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
zapta geçsin diye söylüyorum. Şehit aileleriyle ilgili kurulan vakıf,
biliyorsunuz hayata geçti. Buna ilişkin Bütçe görüşmelerinde
tartışmalar yapıldı. Şu an tüm şehit
ailelerimizin bu konudaki ortak kanaatleriyle beraber bir idari işlem
kuruldu. Hassasiyetinizi anlıyorum, paylaşıyorum ama o
vakfın kurulduğunu söylemek istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ettim.
Evet, Sayın Dervişoğlu, bugün son
Grup Başkan Vekili olarak söz sizde.
Buyurun.
27.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Adalet ve Kalkınma Partisinin on dokuz
yıllık iktidarını kutlamakla beraber yaptıkları
yanlış işlerle alakalı olarak eleştirdiklerine,
İstanbul Sözleşmesinin kadın cinayetlerini önlediğine,
iktidara geldiklerinde İstanbul Sözleşmesini tekrar imzalayarak
uygulamaya sokacaklarına, gençlerin yaşadığı
işsizlik kaygısına, beyin göçüne ve tükenen umutların
İYİ Parti iktidarında tekraren yeşereceğine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bu nazik
ortamın nazara gelmemesi temennisiyle sözlerime başlıyorum.
Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Benim nezaketimden mi bahsediyorsunuz?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Mükerrer tartışmalara girmenin gereği yok, zaten
Adalet ve Kalkınma Partisinin on dokuz yıllık
iktidarını biz muhalefet partisi olarak eleştiriyoruz. On dokuzu
gördünüz, on dokuzu tamamladınız ama millet size böyle giderse
yirmiyi, yirmi biri zor gösterecek; bu konudaki ayrıntıya dikkatinizi
çekmek istiyorum. Yine de on dokuz yıllık iktidarınızı
tebrik ediyorum, yaptığınız iyi işleri kutluyorum ve
yaptığınız yanlış işlerle alakalı
olarak da eleştirilerimiz noktasında tahammülünüzü istirham ediyorum.
Türkiyede kadın olmanın zor olduğu
günlerden geçiyoruz -bir erkek olarak söylüyorum bunu- ne yazık ki
ülkemizde her gün başka bir kadın hayatını kaybediyor.
Geride bıraktığımız hafta içinde Şebnem
kızımızı cinayete kurban verdik; 23 yaşında,
gençliğinin baharında, gencecik bir insan daha hayatını
kaybetti. Kadın ayrılmak istediğinde saldırıya
uğruyor, kadın Hayır. dediğinde cinayete kurban gidiyor
çünkü bugün, Türkiyede, kadın Hayır. dediğinde onun iradesini
koruyacak bir hukuk maalesef ve maatteessüf yok, ona destek olacak bir kurum da
yok; kadın tek başına bırakılıyor maalesef.
Üstelik, gördüğü şiddetin, hatta cinayetin suçlusu bile kadın
gösteriliyor. İşte bu yüzden, biz, İstanbul Sözleşmesinin
üzerinde hassasiyetle duruyoruz ve bir kere daha tekrarlıyorum ki
İstanbul Sözleşmesi yaşatır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çünkü İstanbul Sözleşmesi, kadın cinayetlerini
önleyici bir sözleşmedir; şiddet tehdidi altındaki
kadınlara koruma kalkanı oluşturan, kadınları
sakınan bir sözleşme olarak kendini hissettirmiştir; tam olarak
uygulanırsa kadını şiddetten korumuş olacak olan da
bir sözleşmedir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı
İstanbul Sözleşmesini kaldırarak bazı olumsuzlukların
önünü açtığının farkına varsın. temennisini bir
kere daha tekrarlıyorum ve iktidara geldiğimizde İstanbul
Sözleşmesini tekrar imzalayarak uygulamaya
sokacağımızı buradan ilan ediyorum.
Sayın milletvekilleri, gençler henüz lisedeyken
bile işsizlik kaygısı ve geçim derdi yaşıyor. Ülkede
kendilerine gelecek göremeyerek umutsuzluğa kapılan gençler çareyi
yurt dışına çıkmakta arıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yurt dışı eğitim fuarlarında
yabancı ülkelerdeki eğitim fırsatlarını araştırıyorlar.
İstanbulda gerçekleştirilen ve 20 ülkeden 50 üniversitenin
tanıtıldığı Yurtdışı Eğitim
Fuarı hiç olmadığı kadar bu yıl liselilerin ilgisini
çekmiş ve yoğun talebiyle karşılaşmış.
Artık öğrenciler henüz lise sıralarında yurt
dışı hayali kurmaya başlıyor. Aslında
kurdukları yurt dışı hayali değil, mezun olunca
ülkelerinde iş bulamama ve geçim sıkıntısı çekme
korkusu.
TÜİKin açıkladığı genç
işsizlik oranı bile yüzde 23,1 yani her 4 gençten 1isi işsiz.
Bu veriyle, Türkiye genç işsizlikte OECD ülkeleri içinde ilk sırada
yer almaktadır. Gençlerimizin iş bulamaması ve gelecek
kaygısı Türkiye'nin gerçek ve öncül sorunudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Vatandaşlarımız asgari ya da daha düşük
ücretlerle geçim mücadelesi vermekte, işsizlik ve bilhassa genç
işsizlik de çığ gibi büyümektedir. Bu durum, gençlerin ülkeden
ayrılmasına yani beyin göçüne sebep olmaktadır. Ülkenin
yarınları olan gençlerimizin gelecek umutları sönmüş
durumdadır. Tüm bunlara karşı iktidarın ekonomi
politikaları da iflas etmiş, artık çare üretemez duruma
gelmiştir.
Buradan gençlerimize sesleniyorum: Asla
umutsuzluğa kapılmayın; az kaldı, İYİ Parti
iktidarında tükenen umutlar tekrar yeşerecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 28/10/2021
tarihinde Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve arkadaşları
tarafından, nüfus ve diğer kamusal kayıtların kötüye
kullanımını önlemek için alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Kasım 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/11/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve 21 milletvekili
tarafından nüfus ve diğer kamusal kayıtların kötüye
kullanımını önlemek için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla 28/10/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 3/11/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Son günlerde, Nüfus ve Vatandaşlık
İşleri Genel Müdürlüğünün ve Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün kayıtlarının şaibeli bir şekilde
suiniyetli şahıslar veya gruplar tarafından ele geçirildiği,
kötüye kullanıldığı, amaç dışı işler
için istismar edildiği haberleri geçmektedir. Bu 2 Genel Müdürlük
dışında, Millî Emlak Genel Müdürlüğü, tüm kademelerdeki
örgün eğitim kurumları ile akademik kurumların, özellikle
üniversitelerin kayıtlarına da nüfuz edilerek birtakım belge,
bilgi, not, transkript cetvelleri, diplomaları üzerinde tahrifatlar
yapılabildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, tahrifat
yapılmasa dahi diploma veya başka belgelerin noter onaylı
örnekleri de üretilebilmektedir.
Sağlık sektöründe, Covid-19
kapsamında öğrencilere veya talep eden kişilere sahte HES kodu düzenlenebildiği
yaygın olarak söylenmektedir. Türkiyede AKP iktidarlarının
denetim sistemini tahrip etmelerinden dolayı vergi ve maliye
kayıtlarının gerçeği yansıtıp
yansıtmadığı şüphe götürür bir durumdur. Zaten
piyasalarda naylon faturanın, kalpazanlığın ve
dolandırıcılığın had safhada olduğu piyasa
aktörlerinden öğrenilmektedir. TÜİK verilerinin
tartışıldığı bir süreci zaten
yaşıyoruz. Devletin varlığı, bizatihi devletin
tapusunun, nüfus kayıtlarının ve sair belgelerinin
sağlamlığıyla ölçülür. Bugün, TÜGVA adlı
vakfın, iddialara göre 80 milyon insanın bütün nüfus
kayıtlarını ERP adlı bir yazılım yoluyla ele
geçirmesi bir faciadır. Bunun yanında, tapu kayıtlarında
birçok mülke irade dışı el konulması kamuoyunca bilinen
tipik örneklerdendir. Bu bağlamda, başta bazı belediyeler olmak
üzere bir kısım kamu tüzel kişileri mülkiyet hakkına
müdahale etmektedir. AKPnin bu yönde yıllardır yapmış
olduğu icraat, ülkemizin önemli şehirlerinin aşırı
gerilemesine ve yozlaşmasına yol açmıştır.
Evet, ülkemizde bugün itibarıyla, TÜGVA
üzerinden konuya girersek, görülmüştür ki nüfus kayıtlarına
güven kalmamıştır, tapu kayıtlarına güven
kalmamıştır, Maliye teşkilatına ve belgelere güven
kalmamıştır; eğitim kurumlarının belgelerinin
sahih olup olmadığı tartışma konusudur. Böyle bir
düzenin sürdürülebilirliği imkânsızdır. AKP
iktidarının ülkeyi içine düşürdüğü bu vahim tablodan bir
çıkış gerekmektedir. Öncelikle, insanlarımızı
mutlu kılacak, her türlü sahtekârlığın önüne geçecek,
devlet kayıtlarının güvenliğini ve güvenilirliğini
teminat altına alacak bir siyasal iradeye ihtiyaç olduğu
muhakkaktır. Aksi hâlde, devletin mevcudiyetine en büyük darbe, bu süreç
devam ederse gelecektir. Bu sebeple, nüfus, tapu, maliye, eğitim ve
diğer tüm kamu kayıtlarının kötüye
kullanılmasının önlenmesi şarttır.
Değerli arkadaşlar, AKP, on dokuz
yıllık iktidarında artık göstermiştir ki Türkiye
Cumhuriyetini yönetmemiştir, devleti fethetmiştir. Bu fetih
saçmalığına öyle inanmışlar ki Türk düşmanı,
devlet düşmanı olan her kesimle rahatlıkla ittifak
kurabiliyorlar; Ankara'ya karşı Brükselle iş birliği -Kıbrıs
Annan Planı'nda olduğu gibi- Ankaraya karşı FETÖ iş
birliği, Ankaraya karşı PKKyla iş birliği hep bunun
örnekleridir. Bu fetih saplantısı, önce, AKP camiasında bir zafer
sarhoşluğuna sebep olurken zamanla tam bir kibir,
ahlaksızlık, oportünizm, takiye ve yalan vadisinde kırk
haramilere dönüşen bir mecraya savrulmuştur. Doğal olarak bu bir
hastalıktır.
Değerli milletvekilleri, ne diyoruz? Tapu
delindi, nüfus ve vatandaşlık kayıtları tehlikede.
Arkadaşlar, bunlar devletin varlığıdır, devletin
mevcudiyetidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) AKP iktidarı
devletin varlığına bu yolla da kastetmiştir.
Evet, 21inci yüzyılın ilk çeyreğinde
devletler arasında total bir rekabetin olduğu açıktır. Yeni
başarılarımız yükselen bir güç olmamıza zemin
teşkil edecektir. Topyekûn mücadelede veri edinimi, bilgi ve kayıt
güvenliği hayatidir. Gelinen aşamada ülkemiz ne yazık ki tapuda,
nüfusta, maliyede, gümrükte, belediyelerde, bankacılıkta
sınıfta kalmıştır.
Buradan iktidarı uyarıyorum: Yakın
geçmişte olduğu gibi devlette paralel yapıya izin vermeyin,
Dur! deyin.
Saygılarımla. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, İYİ Partinin grup
önerisi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranların
başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Öneriye geçmeden önce
Bugün Adıyamanda
25inci ve 26ncı Dönem Milletvekili olarak bu sıralarda bizimle
mesai yapan bir arkadaşımızın, sevgili Behçet
Yıldırımın, hukuksuzca, ahlaksızca denilebilecek bir şekilde,
sabahın köründe evine baskın yapılıyor, ev
dağıtılıyor, 11 yaşındaki çocuk okula gitmek
üzere dışarı çıktığında çocuğun üstü
aranıyor. Bir vekile bunlar yapılabiliyorsa yurttaşa nelerin
yapılabildiğini de halkımızın takdirine bırakmak
istiyorum.
Değerli vekiller, önergeye gelince
Evet, son
dönemde kamu kurumlarının, Nüfus ve Vatandaşlık
İşleri Genel Müdürlüğünün, Tapu ve Kadastronun, eğitim
kurumlarının birçok belgesinin ortalığa
saçıldığını açık açık hepimiz görüyoruz.
Bakın, daha dün Antep yerel basınında, adında Bilim ve
Teknoloji olan bir üniversitenin kayıtlarının internet
ortamında yabancı yerlerde satıldığına dair
haberler çıktı ortaya. Rektör Antepte değil ama üniversite
Antepte maalesef. Yine birçok kurumda, özellikle tapu işlemlerinde
yurttaşın bilgisi dışında, iradesi
dışında birçok kaydın ve mülkiyet
değişikliğinin yapıldığı bilgileri her gün
basına yansıyor, sağlık sektöründe sahte PCR testlerinin,
sahte HES kodlarının yapıldığı da yine -önergede
de yer alıyor- 80 milyon yurttaşın nüfus bilgilerinin
TÜGVAnın elinde olduğu da. Şimdi, değerli arkadaşlar,
bir taraftan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu var ama bir taraftan
da bunlar var. Eğer önlem alınmazsa gerçekten devletin hiçbir
belgesine, hiçbir bilgisine yarın güven olmayacaktır. O açıdan,
öncelikle devletin bilgisinin, belgesinin güvenilirliği tabii ki liyakatli
yöneticilerden sorulmalıdır ama AKP döneminde liyakat yerlere
alındığı için, es geçildiği için, hatta bir kriter
olmaktan çıkarıldığı için, yakınlık esas
alındığı için, maalesef bu tür bilgilerin, belgelerin
dışarıya sızması son dönemde çok sıkça gündeme
geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bakın, pandemi
döneminde AKP İl Başkanlıklarına Covid geçiren
yurttaşların telefon bilgilerinin verildiği basına sızdı.
Şimdi, böylesi dönemlerde AKPnin hem beceriksiz yöneticileri hem de
siyaseten alet edilen bu bilgilerin ortalığa saçılması
kabul edilebilir değildir diyorum. Gerekli önlemlerin alınması
noktasında herkesin üzerine görev düştüğünü ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi,
basında yer aldığı üzere vatandaşın tapu
kayıtları, nüfus bilgileri ve kamusal kayıtlarının
yani kendisine ait olan kozmik bilgilerin AK PARTİye yakın dernek ve
vakıflara aktarıldığı, bu bilgilerle de özellikle tapu
bilgileriyle de imar rantının kapılarının
açıldığını hepimiz acı bir şekilde
görüyoruz.
Bugün 3 Kasım, AK PARTİnin iktidardaki
19uncu yıl dönümü. Bakın, AK PARTİ nereden nereye geldi.
Ankara-İstanbul demiryolu hattı
rehabilitasyonun 2nci kesimi işinde 200 milyon dolarlık
yolsuzluğu resmî belgesiyle tespit ettik. Teftiş Kurulu
Başkanlığının 2015-2016 yıllarında
hazırladığı rapora göre, 2006 yılında ihale
edilen ve ihalesini IC İçtaş, Cengiz İnşaat ve 2 Çinli
firmanın aldığı bu işin bedeli 610 milyon dolar.
Teftiş Kurulu raporuna göre, işin yapım süresi yedi yüz otuz gün
ancak işi zamanında tamamlayamıyor, ilave olarak bin dokuz yüz
yirmi iki gün daha süre veriliyor. İhale bedeli şirkete ödeniyor
ancak şirket ilave para talep ediyor ve Bakanlar Kurulu kararıyla
yüzde 40 iş artışı veriliyor yani 244 milyon dolar. Peki,
sonra ne oluyor? Projenin toplam bedeli 854 milyon dolara çıkıyor,
hemen bir cinlik yapılıyor ve cinlikle 200 milyon 142 bin 539
dolarlık yaptırılması gereken imalat projeden
çıkarılıyor. Çıkarılıyor da ne oluyor? Paralar
şirketin kasasına aktarılmış oluyor ve projenin de
toplam maliyeti 847 milyon dolar oluyor. Bunu yapan kim? Devlet
Demiryolları. Bu yolsuzluğu tespit eden kim? Devlet
Demiryollarının Teftiş Kurulu Başkanlığı.
Yine Teftiş Kurulundan bir örnek verelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) DT-36 tünelinin
ihale sürecindeki keşif bedeli 10 milyon 227 bin Amerikan doları.
Peki, bu tünel için ne kadar para aktarılmış şirkete? O da
burada, yine Teftiş Kurulu raporunda yazıyor: 88 milyon 944 bin yani
yüzde 880 daha fazla para aktarılmış. DT-35 tünelinin ihale
keşif maliyeti 2 milyon 195 bin dolar, aktarılan para 57 milyon 795
bin dolar, şirkete fazladan aktarılan tutar yüzde 2.850.
İşte, nasıl iktidara geldiğinizin ve bu vatandaşı
ne hâle soktuğunuzun belgesidir bu yolsuzluklar, 200 milyon dolarlık
yolsuzluk. Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kütahya Milletvekili Sayın İshak Gazel.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSHAK GAZEL (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
İYİ Parti grup önerisinde iddia
edildiği gibi, devletimize ait hiçbir kurumun hiçbir
kayıtlarında böyle bir güvenlik açığı söz konusu
değildir. Siber saldırılara karşı yüksek önlemli bir
güvenlik söz konusudur ve dışarıdan sisteme herhangi birinin
müdahale etme imkânı yoktur. Kurumlar KVKK kararları
doğrultusunda bilgi paylaşımı yapmaktadır kendi
aralarında ve vatandaş da e-devlet üzerinden sadece kendi bilgilerine
ulaşabilmektedir, başka bir vatandaşın bilgisine ulaşılamamaktadır.
Veriler kamu kurumlarıyla bir protokol çerçevesinde
paylaşılmaktadır, burada da yani bu protokole dahi bir
aykırılık söz konusuysa bu da log kayıtlarıyla tespit
edilmektedir, bunu yapan kişiler hakkında da hem idari hem cezai
soruşturma yapılmaktadır ve herhangi bir kişi hakkında
gerek tapuda gerek nüfusta gerek noterde bir işlem
başlatıldığı anda zaten ona mesajla bir bildirim
gitmektedir.
TÜGVA da Türkiye'de yaşayan bütün gerçek ve
tüzel kişiler gibi bütün bu kurallara tabidir. Üyelik sistemiyle,
kendisine üye olan kişilerin gönüllülük esasına göre bilgilerini KVKK
kuralları doğrultusunda, kararları doğrultusunda almakta ve
bunu da sadece vakfın faaliyetlerini duyurma adına tutmaktadır.
Peki, bu haberler nereden çıkıyor
değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri? O konuya ben biraz
girmek istiyorum. FETÖ kaynaklı bir etki ajanı bir iddiada bulundu,
dedi ki: TÜGVA, 80 milyon kişinin bilgilerine ulaştı. TÜGVA,
ERP yazılımıyla bunu aldı. Daha sonra bu iddianın
gerçek olmadığı, bu iddianın bir iftira olduğu, bu
iddianın bir yalan olduğu ortaya çıktı; bunu TÜGVA da
açıkladı, devletin diğer kurumları da açıkladı ve
bu bilgilerin FETÖye ait AVG isimli bir yazılımla piyasaya servis
edildiği ve TÜGVAnın bununla da bir alakası olmadığı
gayet ortaya çıktı, açıklandı. Bununla alakalı bizim
açıklamalarımız, aynı zamanda TÜGVAnın Genel
Başkanının da açıklamaları söz konusudur. Şimdi,
ideolojik olarak karşısında oluruz, yanında oluruz yani
bugün TÜGVA konusunda bir tavır sergilenmesi gerekiyorsa eğer, bu
tavrın o algı operasyonu yapan etki ajanlarının
çıkarmış olduğu yangına odun taşımak
değil, TÜGVAnın yapmış olduğu faaliyetlere destek
olmak şeklinde gerçekleşmesi gerektiği kanaatindeyim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Niye? Çünkü
TÜGVAnın şu anda üzerine yapılan algı
operasyonlarının 2 tane ana sebebi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Paralel devlet
oluşuyor.
Yeni paralel yapı olmuş ya! Ne
anlatıyorsun sen ya!
İSHAK GAZEL (Devamla) Birincisi, Türkiye
fikrini ve hayalini kendisine hedef olarak ortaya çıkartan ve bu hedef
doğrultusunda çalışan bir gayrete sahip. İkincisi ise bu
hedef doğrultusunda uygulamış olduğu eğitim ve
öğretim programlarının gücü ve bundan dolayı da TÜGVA
şu anda hedef hâline getirilmektedir. Keşke bu öneri gelmeseydi de
ben İYİ Partiden şöyle bir öneri beklerdim: Yine Adalar
ilçesinde TÜGVAnın hukuken sahip olduğu kullanım
hakkının CHPli Adalar ve...
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hiç mi
utanmanız yok?
İSHAK GAZEL (Devamla) ...Büyükşehir
Belediyesi tarafından işgal edilmesi üzerine, İYİ Partinin
Adalar İlçe Başkanının CHPli Büyükşehir ve ilçe
Belediye Başkanı hakkında yapmış olduğu suç
duyurusunda ortaya koyduğu iddiaları keşke getirseydiniz buraya,
onları keşke konuşsaydık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sana mı
soracağız?
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) TÜGVA
yanlış yapamaz mı?
İSHAK GAZEL (Devamla) Ben, sözlerimi
İsmail Kılıçarslanın, çok kısa, hemen...
BAŞKAN Kısası kalmadı,
teşekkür ederim.
Sayın Gazel, uzatmanızı verdim.
İSHAK GAZEL (Devamla) Hemen
bağlayacağım.
BAŞKAN Sayın Gazel, bir dakikalık
uzatma sürenizi verdim.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Devletin
polisini paralel yapı idare ediyor Adalarda, nasıl olmuş bu?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) TÜGVA nereden
türedi? Devletin paralarını yediniz, bir de utanmadan
anlatıyorsun! Belediyenin paralarını yediniz, çöktünüz devlete,
devletin imkânlarına; zehir zıkkım olsun! Bir de savunuyor ya!
Şuna bak!
İSHAK GAZEL (Devamla) Sözlerimi İsmail
Kılıçarslanın şu sözleriyle bitirmek istiyorum:
Değil TÜGVA gibi göz bebeği bir organizasyonu, 7 üyeli bir cami
derneğinin 7nci üyesinin abdest alırken sağ ayağına
giydiği takunyanın tabanını sizin operasyonunuza kurban
verirsek yuf olsun bize.
BAŞKAN Sayın Gazel, rica ediyorum,
lütfen
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sen Adalarda
kiralanan yeri gördün mü? Konuşuyorsun orada ya! 2 bin liraya yer
kiralamış, onu da alıp kiraya vermiş. İnsan biraz
utanır ya!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hiç utanma
yok!
İSHAK GAZEL (Devamla) - Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Devlete
çöktünüz, devlete, zehir zıkkım olsun, yetim hakkı yediniz!
Belediyelere çöktünüz, yetim hakkı yediniz!
BAŞKAN Arkadaşlar, böyle bir müzakere
usulü yok.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bize
konuşuyor efendim, nasıl konuşmayacağız?
BAŞKAN Sataştı mı size?
Sataşmadı.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bize
sataştı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, TÜGVA ticarethane midir, 2 bin liraya yer kiralıyor, alt
kiraya veriyor?
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın, Grup
Başkan Vekiliniz ayakta, siz çıkıp
bağırıyorsunuz. Yani Sayın Özkoç, sizin işiniz zor.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
eğer izin verirseniz hatibin sözlerinin gerçekle
bağdaşmadığını 60a göre bir dakika içerisinde
açıklayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Kütahya
Milletvekili İshak Gazelin İYİ Parti grup önerisi üzerindeki
konuşması sırasında kullandığı bazı
ifadelere ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, birincisi,
Enes Eminoğlunun belgelerle ilgili burada canlı
açıklamaları var, hatip açıp bakabilir. Açın, belgelerin
doğru olduğunu, belgelerin açık olduğunu çok açık ve
net bir biçimde söylüyor. Kendisi söylüyor, biz söylemiyoruz, TÜGVA
Başkanı söylüyor. Burayı açın, girin tam 4 tane canlı
videosu var. Tamam mı arkadaşım?
İkincisi, Sayın Başkanım,
TÜGVAnın sahil kenarında, iskelenin üstünde 2.500 TLye
kiraladığı ve çöktüğü yere mahkeme kararıyla oradan
çıkarılma emri verilmiştir, mahkeme emri elimizde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Son kez açıyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Mahkemeye rağmen
orayı işgal eden TÜGVAlılara millet adına CHP
gerektiği gibi tepki vermeye devam edecektir. Milletin hakkını
size yedirmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, 28/10/2021
tarihinde Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve arkadaşları
tarafından, nüfus ve diğer kamusal kayıtların kötüye
kullanımını önlemek için alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Kasım 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Sayın
Başkanım, 60a göre ben de söz talep ediyorum bu söz üzerine, lütfen
BAŞKAN Bakın, sizin söz talep etmenizi
gerektiren bir şey yok, bir sataşma yok, hiçbir şey yok.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Sayın
Başkanım, konuşmam üzerine bir yorum yapıldı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sadece gerçekleri
söyledim efendim, herhangi bir sataşma yok.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekiliniz
orada oturuyor. Müzakerelerin de bir üslubu var. Siz Divan üyesisiniz, bu
işlerin nasıl yürüdüğünü herkesten iyi biliyorsunuz, benden de
iyi biliyorsunuz.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Sayın
Başkanım, şöyle; konuşma içerisinde dedi ki: Enes
Eminoğlu bunları kabul etti.
BAŞKAN Bunları canlı olarak
paylaştı. dedi, siz de dediniz ki: Ben kendisiyle konuştum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir sataşma söz
konusu değil efendim.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Sayın
Başkanım, konuşmaya girmeden önce Enes Eminoğluyla bir
telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Bu konu hakkındaki
detayları da konuşmama hazırlık yapmak adına
almıştım ve aynı şeyleri de CHPnin daha önce
basına düşen bu iddialarını da kendisine sordum, dedi ki:
Böyle bir şey söz konusu değil. Bunu
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yalan bilgi
almışsın.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Hayır, ben
kendisiyle bizzat görüştüm ve bunu ifade etti.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yalan bilgi
almışsın.
BAŞKAN Arkadaşlar, ne yapayım, bir
araya getirip ben de mi bilgi alayım sizinle beraber? Tamam,
kayıtlara geçmiştir.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Peki, İYİ
Parti Adalar İlçe Başkanının suç duyurusu üzerine ne
diyorsunuz Sayın Başkanım?
BAŞKAN Evet, rica ediyorum, müsaade edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Grup
Başkanınız burada
Mahkeme kararı var; gerçeklerle,
belgelerle konuşalım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 3/11/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Türkiyede milyonlarca insanın yoksulluk ve
açlığa bağlı olarak verdiği yaşam mücadelesinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan genel
görüşme önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3/11/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 3/11/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
3 Kasım 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(15134 grup numaralı) Türkiye'de milyonlarca insanın yoksulluk ve
açlığa bağlı olarak verdiği yaşam mücadelesinin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan genel görüşme önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3/11/2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili
Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ekranları başında bizi izleyen
değerli halklarımız, hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Evet, açlık, yoksulluk, geçinememek bu ülkenin
temel gündemlerinden birini oluşturmaya devam ediyor ve ne yazık ki
her geçen gün aslında tablo gittikçe iç karartan bir hâl almaya da devam
ediyor. Normal koşullarda, burada, aslında konuşmamız
gereken şeylerin çok uzağında şeyler konuşuyoruz. AKP
milletvekilleri buraya çıkıyor ve gerçekten pembe tablolar
çiziyorlar, ülkeye dair öyle şeyler anlatıyorlar ki hepimiz dönüp Bu
hangi ülke? diye milletvekili sıralarından birbirimize soruyoruz
çünkü bizim yaşadığımız ülke öyle bir ülke değil.
Ben, bizim yaşadığımız,
milyonlarca insanın, Türkiye halklarının
yaşadığı ülkeyi kısaca size tariflemek istiyorum
değerli arkadaşlar. Örneğin,
yaşadığımız ülkedeki açlık
sınırının 3.093 TL olduğundan iktidar
milletvekillerinin haberi var mı? Ya da yoksulluk sınırının
10 bin TLnin üzerine çıktığından ve buna
karşılık Türkiyede bir ortalama ücrete dönen, neredeyse nüfusun
10 milyondan fazlasının geçim kaynağı, ücreti hâline gelen
asgari ücretin de 2.825 TL olduğundan bilgileri var mı acaba? Ben
iktidar milletvekillerine bir hafta sonu, geçmişte padişahların
yaptığı gibi -çünkü Osmanlı özentisi yüksek grupta-
tebdilikıyafet pazar çarşı gezmelerini salık veriyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Gerçek hâliyle
gidemezler zaten.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Osmanlı
özentisi olmakta ne sorun var?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Gerçekten, bir pazara çıkın, bir çarşıya çıkın;
acaba 1 kilo domates kaç para, 1 kilo fasulye kaç para, 1 kilo elma kaç para ve
2.825 TL alan bir işçi ailesine ayda bunlardan -kaç kilo demiyorum- kaç
tane alabiliyor. Örneğin, 2 çocuklu bir ailedeki bir anne çocuğuna
meyve yedirmek istediği zaman 2.825 liralık ücretiyle bu meyveyi
nasıl yedirecek? Elektrik faturası, doğal gaz faturası,
internet faturası, taksitler ve bütün bunları üst üste
koyduğumuz zaman, aslında geçinemeyeceğini bizler de siz de çok
iyi biliyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bir ay sonra yine
Asgari Ücret Tespit Komisyonu yan yana gelecek ve bu ülkede ortalama ücret
hâline gelen asgari ücreti konuşacak. İşverenler, Hükûmet ve
işçi kanadı yan yana gelecek ve tabii ki işverenler ile Hükûmet
iş birliği yapacak, işçi tarafı azınlıkta kalacak
ve asgari ücreti yine sizler belirleyeceksiniz. Üstelik hangi koşullarda?
Yoksulluğun 4 bin ve açlık sınırının 4 bin liraya
geldiği Türkiye koşullarında yeni asgari ücreti
belirleyeceksiniz. Peki, bu ücreti belirlerken ülkemizde, sizin kendi
Bakanlığınızın raporuna göre 6 milyon 630 bin hanenin
2020 yılında yardım aldığı bilgisini masanın
üzerine koyacak mısınız? Ve sadece bu yardım alanların
bir yıl içerisinde 2 katına çıktığını, bir
yıl önce 3 milyon 282 bin 975 kişi olduğunu ama bir yıl
sonra 6 milyona çıktığı bilgisini masaya koyacak
mısınız?
Bunlardan çok daha önemli olan bir şey,
ülkemizdeki asgari ücretle çalışanların oranının
nüfusa oranının yüzde 57 ama AB üyelerindeki bu oranın ortalama
yüzde 9 olduğu bilgisini göz önünde bulunduracak mısınız?
Yunanistan'da yüzde 4, Danimarka'da, Hollanda'da, İsveç'te yüzde 3 çalışıyor
yani asgari ücretlilerin oranı yüzde 3, ülkemizde yüzde 57 değerli
arkadaşlar. Yani bu toplumun çalışanlarının yüzde
57si 2.825 TL ücret alıyor. Üstelik, bu, artık vasıfsız
işlere verilen bir ücret değil; artık mühendisler, artık
üniversite mezunları, dört yıllık fakülte mezunları da ne
yazık ki bu ücretlerle işe başlıyorlar.
Diğer bir mesele, yıllık gıda
enflasyonu değerli arkadaşlar. Bakın, yüzde 27,4e
çıkmış. Birçok OECD ülkesinde gıda enflasyonu negatif
ilerliyor, bunu biliyor musunuz? Lokantalardaki fiyatlar nasıl? Yüzde 25
Siz hiç lokantaya gidiyor musunuz? Mesela, Meclis lokantası
dışındaki lokantalarda yemek yiyor musunuz? Düşünüyor
musunuz, sizin mahallenizde oturan herhangi biri, herhangi bir işçi Ahmet,
işçi Nimet gelip bu lokantadan yemek yiyebilir mi? Hiç böyle düşündünüz
mü? O lokantalara bir işçinin gözüyle hiç baktınız mı, bir
dar gelirlinin gözüyle baktınız mı, bir emeklinin gözüyle
baktınız mı? Siz, bu ülkede kaç milyon insanın
lokantaların önünden geçerken yutkunduğunu biliyor musunuz? Siz kaç
milyon insanın çocuğuna et yediremediği için, meyve yediremediği
için, manavların önünden geçemediğini biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Biliyoruz, biliyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Hayır, bilmiyorsunuz. Niye bilmiyorsunuz? Eğer bilseydiniz Sayın
Vekil, eğer bilseydiniz, bunu değiştirmek için bir şey
yapardınız, eğer bilseydiniz bu ülkedeki bu zamları, bu
fahiş fiyatları aşağı çekmek için bir şey
yapardınız.
Bakın, Türkiyede gıda enflasyonu neden bu
kadar yüksek? Çünkü dolarizasyon var çünkü kur almış
başını gidiyor çünkü siz gübreyi ithal ediyorsunuz ve bu çiftçi
bu gübreyi o parayla, o yüksek fiyattan alıyor, tarlasına
atıyor, maliyetler tavan yapıyor. Üretim olur mu? Bakın, biz
artık buğdayı bile ithal ediyoruz, buğdayı. Bu ülke
hani kendi başına yeten 7 ülkeden biriydi, hani tarımda biz
dünya 1incisiydik? Nerede kaldı? Çiftçi üretmiyor. Niye üretsin ki? Ben
olsam ben de üretmem. Sizin ithal getirdiğiniz çok daha ucuz, niye
boşuna emek harcasın ki?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) -
Siz bu ülkeyi on dokuz yılda yoksulluğa, işsizliğe mahkûm
ettiniz ve insanların artık gece yatağa aç girmesinin nedeni
sizsiniz. Biz bu düzeni değiştireceğiz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İYİ Parti Grubu adına Sayın
Arslan Kabukcuoğlu, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP Grubunun vermiş olduğu açlık ve yoksulluk
Meclis araştırması önergesi üzerine İYİ Parti Grubum
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Ülkemizdeki ekonomik sorunlar kişi
başı gelirin yüzde 40, yüzde 50 azalmasından öte çok daha ciddi
boyutlardadır. Eğer Türk milletinin feraseti, sağduyusu,
vatanperverliği olmasa, Allah korusun, yoksulluk, işsizlik
yağmalar yaptıracak seviyeye gelmiştir. Hükûmet insanları
sabırla sınamaktan vazgeçmelidir. Ocak ayında asgari ücret
belirlenecek, o vakitler vergi alınmayacak, fiyatlar
artırılacak, asgari ücret artırılacaktır. diye söz
vermek bir yana, bugün derhâl asgari ücret artırılmalı ve
insanlar bu yoksulluktan, bu çaresizlikten kurtarılmalıdırlar.
Yoksulluk sınırının 10 bin lira olduğu bir zamanda
asgari ücretin 2.825 lira olması hiç kabul edilir bir şey
değildir. Günümüzde 10 bin lira dahi 4 kişilik bir ailenin geçimini
sağlamaktan son derece uzaktır. Hükûmetin, garantili yollara, tüp
geçitlere, köprülere, şehir hastanelerine taksit bulmakta
yarattığı finansal ustalığı
vatandaşlarının geçimi için de yaratması gereklidir.
Gerekirse garantili ödemelerin bir kısmını geciktirip
vatandaşın yoksulluğuyla mücadele etmelidir. Batı ülkelerinde
rafların boş olduğu, insanların gıda
bulamadığı lafları gerçek değildir ve Türk milletinin
karnını doyurmamaktadır.
İnsanların sosyal ihtiyaçları da
biyolojik ihtiyaçları kadar önemlidir. Ancak biyolojik
ihtiyaçlarını gerçekleştiremeyen, yerine getiremeyen
insanların sosyal ihtiyaçlarını da yapamayacağını
biliyoruz. Bu, Türkiyenin geleceği için büyük bir kusurdur, eksikliktir,
tehlikedir. Türkiye aynı Türkiye, sınırlar aynı
sınır, kaynaklar aynı kaynak, insanlar aynı insan;
farklı olan tek şey 8 milyon kadar göçmenin olmasıdır. Bu
kadar sefaletin nedeni tek başına göçmen olamaz. Adalet, eğitim,
hoşgörü, yarınlara güven ortadan kalktı, insanlar hayatta
kalmaya uğraşıyorlar. Gidin bakın şehirlere, pazar
yerlerine, oradaki artıklarla, kalanlarla insanlar geçimlerini
sağlamaya, gıdalarını temin etmeye
uğraşıyorlar. Hükûmetin uyguladığı
yanlış politikalar sonucunda gıda enflasyonu yüzde 27, genel
enflasyon da yüzde 40 olmuştur. Bir kısım sebze ve meyve
fiyatları, market fiyatları tarla fiyatının 4,5 misline ulaşmıştır.
Burada pahalılık nedeni olarak aracı kuruluşları
göstermek Türk milletinin yoksulluğuna çare değildir. Şayet
aracı kuruluşlar bunu bu hâle getirdilerse, bu kadar fahiş
kazançta bulunuyorlarsa Hükûmet şimdiye kadar neredeydi, bununla ilgili
sorumluluğunu niye yerine getirmedi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Ülkemizde asgari
ücret, tüm ücretlerin yüzde 43ü civarında olup bu, Batı ülkelerinde
binde 4 ile yüzde 19 arasında değişmektedir. Bizde asgari ücret
maalesef ortalama ücret olmuştur. Oysa, asgari ücret, tarifi gereği,
işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım gibi
asgari giderlerini sağlayacak ve bunu belirlerken de din, dil, mezhep,
ırk gibi hiçbir ayrıma gidilmeden hesap edilmesi gereken bir
değerdir, fiyattır. Bir ülkenin insanlarını asgari ücrete
mahkûm etmesi, o da bir yana, asgari ücretin işe yaramaz hâle gelmesi
Hükûmetin çok büyük bir kusurudur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türk
milletinin yoksulluk ve açlığını araştırması
elzemdir.
Saygılarımı sunarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Ali Şeker İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
günlerdir Mecliste bütçe görüşülüyor ve bu görüşmelerde
milletvekillerine belli bir sayının üzerinde söz verilmemeye
kalkılıyor ve sadece 4 ajans var, diğer gazeteciler dışarıdan
izliyorlar yani halkın bütçesi nereye harcanıyor, nereye harcanacak
onu dahi halktan saklıyorsunuz, gizliyorsunuz.
AKP ne diyor: Daha az doğal gaz yakın,
daha az elektrik kullanın, daha az yiyin. Bayat ekmeği nasıl
değerlendirirsiniz, bunların tavsiyesinde bulunuyorlar, AKPlilerin
yoksullara çözüm önerileri bunlardan ibaret.
Bir anne çocukları üşüdüğü için,
ıslak odunlar yanmadığı için bir saç kurutma makinesini
çocukların eline verip onunla ısınmalarını istedikten
sonra intihar etti. Yani cebinde parası olmadığı için,
çocuklarına mama alamadığı için intihar edenler var bu
ülkede ve sayıları, maalesef, siz göstermeseniz de gittikçe
artıyor.
Siz Yoksullukla mücadele etmek için geliyoruz.
dediniz, derin yoksulluk diye bir mefhum var artık. Sizin Genel
Başkanınızın mitinglerinin sonrasında bir topluluk
var, o alanı terk etmiyorlar Artan kumanyalardan acaba
açlığımızı giderecek bir besin bulabilir miyiz? diye
onunla uğraşıyorlar, o alanda kalmaya devam ediyorlar. Siz, bu
memleketin yoksuluna bu memleketin bir çöpünü bile çok gördünüz;
kâğıt toplayıcıları çocuklarına ekmek, çocuk bezi
almak için günler boyunca topladıkları o malzemeleri satmasın,
bir avuç yandaş buradan da rant devşirsin istediniz. Sizin bu rant
üzerine politikalarınız artık milletin çöpüne çökmeye kadar
geldi maalesef. O insanların oralardaki, o derin yoksulluk içerisindeki
mücadelesini milletvekili adayı arkadaşımız Hacer Foggo çok
yakından takip ediyor ve o yoksulluğu sizin de görmenizi dilerim, onu
da görün ki bu kadar umursamaz olmayın. Siz, sarayda tropikal meyvelerle
besinler hazırlarken kuru ekmeğin nasıl
değerlendirileceğini anlatıyorsunuz.
Gittikçe yoksulluğun arttığı
ülkede Gini endeksi en son 0,410a çıktı yani en yüksek gelir
grubundaki yurttaşlar ile en düşük gelir grubundaki yurttaşlar
arasındaki fark giderek artıyor. En yüksek yüzde 20lik gelir
grubunun aldığı pay sizin iktidarınız döneminde, en
son 2020de daha da arttı, yüzde 47,5a çıktı yani yüzde 20
toplumun kazandıklarının yarısını alırken
yüzde 80 diğer yarısını bölüşmek zorunda kalıyor.
8 katına çıktı, en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20
arasındaki fark 8 katına kadar çıktı maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız
sözlerinizi.
ALİ ŞEKER (Devamla) Asgari
ücretle geçinenlerin sayısı açıklanıyordu, son
yıllarda bunu da açıklamıyorsunuz. Asgari ücret 2.826 lira ama
açlık sınırı 3.093 lira. Türkiyede 20 milyon nüfus
yardıma muhtaç, 30 milyon asgari ücretle geçinen yurttaş da
açlık sınırının altında bir yaşam sürüyor ve
sene başında 383 dolar olan asgari ücret şu anda 292 dolara
düşmüş durumda. Daha önceden hep Çin örnek verilirdi; İnsanlar
200-300 dolara çalıştırılıyor. denir, orası çok
fakir, zulmedilen bir ülke olarak gösterilirdi. Şu anda ülke Çinden beter bir noktaya geldi. Mini mini zam
yapılıyor. deniyor, doğal gaza yapılan yüzde 48 zam yoksul
hanelerde daha çok elektrik faturası olarak karşımıza
çıkacak. O elektriği dağıtan Cengiz İnşaat daha
fazla kazansın, 5li müteahhit ödemelerini dolar bazında alabilsin
diye.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN
YEGİN (Ankara) Sayın Başkan, çok kıymetli
milletvekilleri; aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, belki
bugün bu vesileyle bir tarihi anmamız lazım, 3 Kasım günündeyiz;
3 Kasımın yaşandığı gün, gazetelere,
manşetlere Anadolu İhtilali olarak tanımlanan bir gün olarak,
milletin iktidarının günü olarak tescil edilmişti,
konuşulmuştu. Bugün o günün 19uncu yılının
bittiği ve yarınla beraber 20nci yılına girdiğimiz
bir gündeyiz; Cenab-ı Allaha sonsuz şükürler olsun. Az önce farklı gruplardan
milletvekilleri çıktılar, haklı haksız, kısmen
doğru kısmen çok abartılı fotoğrafları önümüze
koydular.
Kıymetli milletvekilleri, tarih ileriye
doğru yaşanır fakat biraz da geriye doğru bakarak
anlaşılır. Biz 3 Kasım 2002de iktidara geldiğimizde
-özetle söyleyeyim- Türkiye'de hangi meseleye bakarsak bakalım, toplumsal
barıştan ekonomiye, ulaşımdan haberleşmeye,
güvenlikten sosyal politikalara, her alanda böyle öz güveni yerlerde sürünen
bir ülke vardı. Cenab-ı Allaha sonsuz şükürler olsun,
milletimizin verdiği yetkiyi aldık, işimize sahip
çıktık, mücadelemizi sürdürdük ve o yerlerde sürünen bütün
şartları aldık şuraya getirdik, Allah bize bunu nasip etti
ve bunu bu noktalara getirirken -tek tek saymayacağım, tek tek
anlatamayacağım çünkü zaman oldukça sınırlı- biz bunu
buraya getirirken kimlere rağmen getirdik? Kapatma davalarına,
e-muhtıralara, 367 garabetlerine
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Şimdi de siz kapatıyorsunuz.
ORHAN YEGİN (Devamla) -
Gezi
kalkışmalarına, 17-25lere, çukur terörlerine ve 15 Temmuzlara
rağmen, bize sürekli dışarıdan sallanan parmaklara
rağmen mücadelemizi verdik ve bunu buraya getirdik, Cenab-ı Hakk'a
sonsuz şükürler olsun. Kiminle yaptık bunu, kiminle başardık
bu başarıyı? Asından, Zsine milletin tüm kuşakları
ve tüm unsurlarıyla, bölge, dil, din, mezhep, yöre, ten farkı
gözetmeksizin; el ele, omuz omuza verdiğimiz bütün milletimizle, aziz
milletimizle beraber yaptık. Şimdi, pandeminin etkisiyle, gelinen
noktada taşıdığımız şu seviye buradayken,
şimdi, evet, şu noktaya düştük, doğru mu? Zamlarla
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Biraz daha
aşağıda.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yerlerde,
yerlerde.
ORHAN YEGİN (Devamla) Eyvallah, siz alın
biraz daha düşürün, önemi yok. Bakın, ben bir şey anlatmaya
çalışıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ama
hiçbir şey söylemiyorsunuz.
ORHAN YEGİN (Devamla) - Burada lafları
dövüştürmek değil derdim, bir hakikat var.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Pandemide en çok büyüyen ülkeydiniz ya!
ORHAN YEGİN (Devamla) - On dokuz yılda
taşıdığımız şu nokta, son iki üç yılda
pandeminin etkisiyle, dünyada arza ilişkin sorunlarla veya farklı
sorunlarla refahımız şuraya inmiş olabilir, doğrudur
ama bu sadece Türkiyenin meselesi değildir. Bugün dünyada, dünyanın
birçok ülkesinde bir önceki yıla göre enerji fiyatları 4 kat
artmıştır.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Biz gaz
buldukça fiyat artıyor.
ORHAN YEGİN (Devamla) EUROSTAT Avrupa
İstatistik Ofisine göre Avrupada enerji fiyatları önceki
yılın aynı ayına göre yüzde 200-300
artmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ORHAN YEGİN (Devamla) Geçen yıl bu
aylarda 50 dolar olan ithal kömürün tonu bugün 270 dolarları
aşmıştır. Bu sadece Türkiyenin değil, bütün
dünyanın yaşadığı, bizim de yaşadığımız
bir şeydir ama AK PARTİ hikâyesinin aldığı yerden
getirdiği burasıdır.
Türkiye de AK PARTİ de her birimiz de bunu
buradan alıp çok daha yukarıya taşıyabilecek bir
birlikteliği, bir memleket sevdasını, bir
dayanışmayı ortaya koyabiliriz. Bu milleti umutsuzluğa değil,
potansiyelinin farkında olarak, yapabileceklerimizin farkında olarak,
birbirimize omuz vererek; paçalarımızdan tutup aşağı
çekmeye çalışarak değil memleketi büyütmeye çalışarak
bu ülkeyi, standartları çok daha yukarılara taşıyıp
milletimize, insanımıza çok daha büyük bir refahı ve
standardı sunabiliriz ve sunacağız da.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
40ıncı senede mi?
ORHAN YEGİN (Devamla) Allahın izniyle,
bu başarıyı hep beraber ortaya koyacağız da,
göreceksiniz diyorum.
Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yirmi sene
oldu, Allahtan korkun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 60a
göre kısa bir söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Ankara Milletvekili Orhan Yeginin HDP grup önerisi
üzerindeki konuşması sırasında kullandığı
bazı ifadelere ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, doğrusu, önergemize dair bir şey
duymadık.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sana ne!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yüksek
bir öz güvenle, yoksulluk ve açlık yokmuş gibi bir konuşma
dinledik yani bunu öncelikle ifade edeyim.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün
2020 yılı Faaliyet Raporuna göre, 2019da 3 milyon 282 bin 975 hane,
2020de 6 milyon 630 bin 682 hane sosyal yardım alıyor. Yüzde 57
asgari ücretli çalışan oranıyla köleliği bu ülkede norm
hâline getirdiniz ve hakikaten sermayeye yaptığınız
yandaşlık ve bu, cebe
çalışıldığının en net göstergesidir.
Açlık sınırı asgari ücretin
üstünde. diyorsunuz, bu nasıl bir dildir? Yani gerçekten böyle bir öz
güveni görmek çok üzdü beni. Bari gerçekleri kabul edin
BAŞKAN Ama Sayın Beştaş,
sataşıyorsunuz, yapmayın yani. Yerinizden bir dakika söz istiyorsunuz
ve sataşıyorsunuz, görüşmeleri uzatıyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben verileri söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Gerçekler.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu ülke
BAŞKAN Yani ben mecburen sataşmadan söz
vereceğim isterse.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Verebilirsiniz Başkan, takdir sizindir tabii ki.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Biz duymadık sataşmayı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu ülkede
milyonlarca insan, 20 milyon insan yoksullukla, sosyal yardımlarla
yaşıyor ve hayatını kazanamıyor, yardımlara
muhtaç hâle geldi. Bu iktidarın yaptığı en olumsuz
göstergelerden biri: Yoksullaştır ve yardım et, halkı
kendine bağımlı hâle getir.
Yani yıl dönümünü kutlayabilirsiniz ama
vatandaşın açlığıyla, yoksulluğuyla ilgili bir
önergede hakikaten endeksleri dinlemek isterdik, hiç endekslerden söz etmedi.
Teşekkür ediyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sana ne! Sana ne!
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, kayıtlara
geçsin diye
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kayıtlara
geçmesi için
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye
BAŞKAN Efendim?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçmesi
için, 60a göre.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Herhâlde sehven
BAŞKAN Gerçi oylamayı
başlatmıştım ama sonra kayıtlara geçireyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Siz bilirsiniz.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 3/11/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Türkiyede milyonlarca insanın yoksulluk ve açlığa
bağlı olarak verdiği yaşam mücadelesinin araştırılması
amacıyla verilmiş olan genel görüşme önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Kasım 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Buyurun Sayın Özkoç.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Ankara
Milletvekili Orhan Yeginin HDP grup önerisi üzerindeki konuşması
sırasında kullandığı bazı ifadelere ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Vekil
konuşma tarzını her zaman takdir ettiğim bir Vekilimizdir
ancak sehven söylediğine inanıyorum. Bir kere, gerçekten ülke
yönetiminin geriye doğru gittiğini kabul etmesi takdire
şayandır. İkincisi de, Türkiye -ne Kurtuluş
Savaşında ne Birinci Dünya Savaşında ne İkinci Dünya
Savaşında- yoksulluk görmüştür, açlık görmüştür ancak
hiçbir zaman yerlerde sürünmemiştir. (CHP sıralarından
alkışlar)
ORHAN YEGİN (Ankara) Başkanım
BAŞKAN Evet, buyurun.
Duyamıyorum sizi Sayın Yegin.
ORHAN YEGİN (Ankara) Başkanım, çok
özür dilerim.
Benim konuşmama hitaben iki grup Başkan
Vekilinin de -ya yanlış anladılar ya da sehven diyeyim-
ifadeleri oldu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Haklı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataştı.
BAŞKAN Öyle olmadı efendim, sizin
söylemediğiniz ifadeyi öyle söylemişsiniz gibi addettiler, bu
sataşmadır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, gerçekleri söyledim, hayır ya.
ORHAN YEGİN (Ankara) Hatta evet, yani öyle
oldu.
TURAN AYDOĞAN (Ankara) Sayın
Başkanım, Orhan Bey çıksın yoksulluk vardır. desin,
konu bitsin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Gerçekleri söylemek sataşmak değildir Başkanım, ben rakam
söyledim.
BAŞKAN Efendim, söylemediklerini
söylemiş gibi izafe ettiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, ben rakam ifade ettim, sataşmadım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) AKPden önce
tekerlek yoktu
TURAN AYDOĞAN (Ankara) Ülkede yoksulluk
var. de bitsin.
BAŞKAN Kürsüden iki dakika
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Orhan Yegin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ile Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun yaptıkları açıklamaları sırasında
şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması
ORHAN YEGİN (Ankara) Efendim, Derdimiz
rakamları çatıştırmak değildir. dedik, derdimiz
burada laf üstünlüğü yapıp üste çıkmak da değil, benim
böyle bir derdim yok, bizim grubumuzun böyle derdi yok, eminim sizin de yok,
muhtemelen yanlış anladınız.
Sermaye yandaşlığı ifadesini
kullandınız. Bunu yakıştırmam, bunu bize hiç
yakıştıramam, siz kendinize
yakıştırıyorsanız buyurun, zinhar reddedeceğimiz
bir şeydir, bir.
İkincisi, Başkanım, ben Türkiye
yerlerde sürünüyordu. demedim, O dönemleri hatırlarsak birçok alanda
yerlerde sürünen bir öz güvenimiz vardı. dedim, yani o anlamda söyledim.
Yoksa elbette, milletimize, devletimize her zaman, hepimiz, her birimiz,
istisnasız, hizmette canımız pahasına kendimizi ortaya
koyar ve gurur duyarız, onda da bir sorun yok.
Bir ifadeniz daha oldu, sataşma
anlamındaydı ama
BAŞKAN Sataşmadan lütfen.
ORHAN YEGİN (Devamla) Ben şunu
söyleyeyim: Ben Türkiyenin yanlış yönetildiğini söylemedim.
Son birkaç yılda, pandeminin etkisiyle, geldiğimiz şu refah
seviyesinden, evet, bir esneme oldu, bir parça aşağıya geldik,
bunu inkâr mı edeceğiz, bu yok mu? diyeceğiz.
TURAN AYDOĞAN (Ankara)
Orhancığım, Yoksulluk vardır. de bitsin kardeşim. Ne
ısrarcı oluyorsun?
ORHAN YEGİN (Devamla) Ama diyorum, bu ne AK
PARTİnin ne Türkiyenin ne bizim ne bu milletin potansiyelidir. Bu
milletin, bu partinin potansiyeli, on dokuz yılda alıp getirdiği
şu noktadır ve biz hep beraber el ele verirsek; birbirimizi laflarla,
birbirimizi sözlerle, birbirimizi farklı siyasi sebeplerle yerin dibine
sokmaya çalışarak değil, bu milletin hak ettiği
değerlere ve standartlara onu hep beraber, içeride ve
dışarıda, her şeyiyle mücadele ederek yükseltmenin
mücadelesini verirsek hiçbir şey bu milletin, bu ülkenin önünde duramaz
diyorum, söylediğimin özeti budur.
Hürmet ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Gündem
yoksulluk dedim Vekilim, gündem yoksulluk. Yoksulluk var mı, yok mu?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Yoksulluk var mı, yok mu?
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır.
Öneriyi okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan Isparta Şehir
Hastanesinin yapım ihalesi sürecine ilişkin iddiaların
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/4913)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 3/11/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan Isparta Şehir Hastanesinin
yapımı ihalesi sürecine ilişkin iddiaların
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/4913)
esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin görüşmesinin
Genel Kurulun 3/11/2021 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Fikret Şahin,
Balıkesir Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Isparta Şehir Hastanesi ihalesinde yapılan usulsüzlük ve yolsuzluklarla
ilgili Meclis Başkanlığına vermiş olduğumuz
Meclis araştırması önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet tarihinde bir ilk ve dünyadaki yolsuzluk
literatürüne geçebilecek bir tablo, şöyle ki, kısaca özetleyeyim:
Önce ihale verilecek olan şirketle bir temel atma töreni düzenleniyor
Ispartada, yaklaşık olarak dört buçuk ay sonra da ihale
yapılarak temel atma töreninde bulunan şirkete ihale verilmiş
oluyor yani önce temel atma töreni, daha sonra da ihale verme töreni. Ve ihale
komisyonu
Bakınız, şurada fotoğrafını
göstereceğim. 12 Mart 2014 tarihinde dönemin Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu, Isparta milletvekilleri, iktidar partisi
milletvekilleri ve firma yetkilileriyle birlikte bir temel atma töreni
düzenleniyor. İhale komisyonunun 5 üyesi Artık bir temel atma töreni
yapıldığı için bu ihaleyi iptal edelim. diye
Sağlık Bakanlığına başvuruda bulunuyor ama
Sağlık Bakanlığı ihaleyi iptal etmiyor; aksine,
ısrarla Bunu bir an önce yapacaksınız. diye baskı
uyguluyor ve dört buçuk ay sonra yani 12 Martta temel atma töreni, 24 Temmuzda
da -2014 tarihinde- ihale kararı verilmiş oluyor ve 5 üyeden 1 üye
muhalefet şerhi koyuyor. Kısaca şöyle okuyacağım size:
İhale süreci sonuçlandırılıp ihale komisyon kararı
almadan ihaleyi kazandığı belirtilen firma ve Bakanlık
yetkilileriyle birlikte 12 Mart 2014 tarihinde Isparta Şehir Hastanesinin
temel atma töreni yapılmıştır. İhale kararı
almadan önce gerçekleştirilen temel atma töreni hukuka
aykırıdır. İhale komisyonu zor durumda ve zan altında
bırakılmıştır. diyor. Yani bakın, burada bir
üye, işte, şerefli bir devlet memuru bu şekilde sizin ihalenize
karşı çıkıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Ve siz ne yapıyorsunuz? Dönemin Sağlık
Yatırımları Genel Müdürü Ahmet Burak Yaşar
Müsteşarlık makamına bu ihalenin neden temel atılan
şirkete verilmesi gerektiği konusunda 15 maddelik yazı
yazıyor. Ve burada da görüyoruz ki ihale komisyonu iptal edilsin
talebini kendisi de burada yenilemiş ve baskılar sonrasında 5
üyeden 4ü, evet, bu ihaleye, usulsüz ihaleye imza atmak durumunda
kalıyor, 1 kişi de biraz önce okuduğum gibi, muhalefet
şerhi koyuyor. Kimlerin imzası var? Bakın, ibretlik bir
belgedir. Hani, derler ya Rüşvetin belgesi mi olur? Rüşvetin
belgesi olup olmayacağını bilmiyorum ama ihaleye fesat
karıştırmanın belgesi bakın şu elimde ve size
gösterdiğim belge. Bu, ihaleye fesat karıştırmanın
belgesidir. Sağlık Yatırımları Genel Müdürü Siz bu
ihaleyi bu şirkete vermek durumundasınız. diye baskı
yapıyor ve Genel Müdürün, Müsteşar Yardımcısının,
Müsteşarın imzası var ama tarih yok burada. Tarihi nereden
görüyoruz? Bakınız, buradaki barkoddan okutuyoruz. Tarih ne zaman?
İhalenin olduğu tarih, 24 Temmuz. Saat kaç? İhale kararı
saat 14.00te verilecek, bu 13.54te işleme konulmuş oluyor yani
bürokratlara baskıyı artırmak için. İşte, Sayın
Genel Başkanımız ondan dolayı açıklama yaptı,
namuslu bürokratları korumak için.
Yani şu anda AKP iktidarının bugün
19uncu yılını kutluyoruz. diyorsunuz ama on dokuz yılda
geldiğimiz nokta şu: Türkiyede artık şeffaf, hesap
verebilir, kamudan yana, kamunun çıkarını savunan bir ihale
dönemi artık sizin AK PARTİ iktidarında
kapanmıştır. Gelinen dönem şudur: Temel at, işi al
dönemidir. İhale bitmiştir artık AKP döneminde, temel at,
işi al. Ve inanın sadece bir örnek, tüm şehir hastanelerinde
benzer, bu şekilde usulsüzlükler haddiyle, fazla miktarda var. Son üç yılın Sayıştay
raporlarına bakın, ortak bir noktası var: Hepsinde şehir
hastanelerindeki muhasebe işlemlerinin mevcut mevzuata uygun
olmadığını, kanuna aykırı olduğunu söylüyor.
Yani usulsüzlüklere batmış, cumhuriyet tarihinin en büyük kara
deliği hâlini almış bir hastaneler sistemi. İşte,
ibretlik örneği de burada, ihaleye fesat karıştırmanın
evrakı. Bu evrakın altında kimin imzası var biliyor musunuz
Müsteşar Yardımcısı olarak? Şu anda Sağlık
Bakan Yardımcısı olan Şuayip Birinci'nin imzası da var
ve hâlen şu anda görevde. Bakın, bu evrakları biz açıklayalı
13 Ekim tarihinde Sayın Genel Başkanımız kamuoyuyla
paylaştı yani tam yirmi bir gün önce, üç hafta önce. Hiçbir
Sağlık Bakanlığı yetkilisinden cevap gelmedi, hiçbir
AKP'li yetkiliden de cevap gelmedi, ilk kez burada duyacağız,
bakalım ne diyecekler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Evet.
İlk kez burada duyacağız, keşke
çıksalar Bu belge yanlış. deseler de yüreğimize su
serpilse. Bakın, işte AKP'nin getirdiği nokta burası ve o
Sağlık Bakan Yardımcısıyla hâlen şu andaki Bakan
çalışıyor. Eğer gereğini yapmıyorsa
Cumhuriyet
Halk Partisi olarak o Bakan Yardımcısının
istifasını istiyoruz arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Devlet böyle sahtekârlıklara alet olamaz. Geçen
yıl o Sağlık Bakan Yardımcısı bir
sahtekârlık
Yayında bakın ismi geçti, bu dönemde de ihaleye
fesat karıştıran belgede adı geçiyor, Şuayip Birinci.
Hâlen görevde mi tutacaksınız Sayın Bakan? Eğer görevde
tutuyorsanız Sayın Bakan da bu işe ortaktır. Devlet böyle
sahtekârlara teslim edilemez arkadaşlar. Geldiğimiz nokta şudur:
AK PARTİ döneminde devletten, kamudan yana ihale süreci bitmiştir;
temel atma, işi alma dönemi başlamıştır, yazıklar
olsun.
Saygıyla selamlıyorum hepinizi. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin
göstermiş olduğu fotoğrafta Firma yetkilileri, Bakanlık
yetkilileri ve Isparta milletvekilleri de. diyerek şahsını
kastettiğine, söylemiş olduklarının hepsinin bir
cevabı olduğuna ve şu an Başkanlık kürsüsünde
oturduğu için bu cevapları vermediğine ama milletvekili
sıralarında oturduğu zaman bu cevapları kendisine
vereceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
Şahin, göstermiş olduğunuz fotoğrafta Firma yetkilileri,
Bakanlık yetkilileri ve Isparta milletvekilleri de. diyerek
şahsımı da kastettiniz. Aslında söylemiş
olduklarınızın hepsinin bir cevabı var, ben şu an
Başkanlık kürsüsünde oturduğum için bu cevapları vermiyorum
ama bu cevapları size vereceğim oturduğum yerden.
Teşekkür ederim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın
Başkan, ben de müsaade ederseniz bir sataşma olarak kabul
edeceğim bunu.
BAŞKAN Ben sataşmıyorum, yok yok,
sataşmayı siz yaptınız, ben de size cevabını
veriyorum.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Bir saniye
ama Sayın Başkan. Sizin konuştuğunuzu tüm millet duydu, ben
de cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Siz zaten konuştunuz, ben size
söz verdim, konuştunuz.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Adil
olun. Siz konuştunuz, ben de cevap hakkımı kullanmak istiyorum,
size cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Ben size söz verdim ve
konuştunuz.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hayır,
efendim
Bakın, benim ismimi söyleyerek tüm millete hitap ettiniz, ben de
size cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Bakın, ben size bunların cevabını
vereceğim diyorum.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ben
kürsüde cevap hakkımı kullanmak
Sayın Başkanım, ben
60a göre cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN - Ben size 60a göre cevap hakkı
veririm ama aynı cevap hakkını ben kullanamıyorum burada.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hayır,
ben sizin isminizi kullanmadım, siz benim ismimi kullanarak itham ettiniz.
BAŞKAN Fark etmiyor, Isparta
milletvekilleri diyerek haksız ithamlarda bulundunuz. Bu doğru
değil.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hayır,
Sayın Başkanım. Ben cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden söz vereceğim
size.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sizi
adaletli yönetime davet ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sataşmıyorum, yerinizden söz
vereceğim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Tamam, söz verecek
işte 60a göre.
BAŞKAN Bakın, Sayın Şahin,
60a göre söz talep ettiniz, ben de 60a göre yerinizden vereceğim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hayır,
ben konuşmamı yaparım otururum, ondan sonra siz
konuşursunuz.
BAŞKAN Bakın, 60a göre söz talep etti
Sayın Grup Başkan Vekili.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
İnersin ondan sonra söz istersin, oradan söz isteme diye bir şey var
mı ya. Önce oturursun, oradan söz istersin ya. Kürsüden tekrar bir daha
söz isteme
Öyle bir şey var mı?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 60a göre yerinizden
kullanın. Bak, söz veriyor size Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Size yerinizden söz
verecek Sayın Milletvekilim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Kürsüde
milletvekili var
BAŞKAN Sayın Yavuzyılmaz,
bakın
Sayın Şahin, buyurun, yerinizden size bir
dakika daha söz vereceğim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Efendim,
kürsüden rica edeceğim ben.
BAŞKAN Buyurun açtım mikrofonunuzu,
yerinizden.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, ben sizin isminizi anmadım makamınıza
saygımdan dolayı.
BAŞKAN Isparta milletvekilleri
dediğiniz için ben de cevap verdim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Efendim, isminizi anmadım, diyebilirdim. Bakın, burada da Meclis
Başkan Vekili var. diye hitap edip size de dönüp sizin de isminizi, sizi
de işaret ederek konuşabilirdim ama sizin şahsınıza ve
sizin makamınıza saygıdan dolayı isminizi anmadım.
Burada neyi açıklayacaksınız? 12 Martta temel
atmışsınız birlikte -30 Mart yerel seçimlerine giderken
bunu yapıyorsunuz- ondan sonra da ihaleyi veriyorsunuz.
BAŞKAN Hepsinin cevabı var.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Bu
sadece birinci bölüm. İkinci bölümü de söyleyeyim ben size: 2017de de
ihalenin geri kalan kısmını yine aynı firmaya veriyorsunuz.
Siz firmanın temsilcisi değilsiniz, firmadan kimse ses
çıkarmadı. Siz neden firmadan yanasınız? Kamudan yana,
milletten yana olmanız gerekir sizin. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ben firmadan yana değilim.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Siz
firmanın hakkını savunuyorsunuz şu anda. Bakın,
Sayın Başkan, söylüyorum
BAŞKAN Ben Sağlık
Bakanlığındaki -bakın- bürokratlara yapmış olduğunuz
haksız ithamlardan dolayı
O Sayın Bakan
Yardımcısı buradan cevap verebiliyor mu size?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Hayır efendim, siz Meclis Başkan Vekili olarak milletin
hakkını savunmakla sorumlusunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
O Bakan Yardımcısı buradan cevap
verebiliyor mu size?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Hayır efendim
Sayın Başkanım, bakınız,
siz o kürsüde oturarak milletin hakkını savunmak
durumundasınız. Bakın, ne yazıyor: Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir.
BAŞKAN Siz de herkesin hakkını
savunmak durumundasınız milletvekili olarak, oradaki
bürokratların da.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Siz
burada bir firmaya alet olmuşsunuz.
BAŞKAN Sizin bürokratların da
hakkını hukukunu savunmanız lazım.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Siz
firmanın hakkını savunur noktadasınız şu anda,
farkında mısınız Sayın Başkan?
BAŞKAN Hayır, ben kamunun
yararını savunuyorum.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Hayır, hayır, kamunun yararını savunsanız siz
BAŞKAN Sizin vermiş olduğunuz
bilgiler doğru bilgiler değil.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Bakın, siz kamunun yararını savunsanız şimdi bu
grubunuz bu önergeye evet der. Gelin birlikte araştıralım,
buyurun araştıralım. Kamunun hakkı bu şekilde
savunulur.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Onların hepsinin
cevabı var.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan
Isparta Şehir Hastanesinin yapım ihalesi sürecine ilişkin
iddiaların araştırılması amacıyla verilmiş
olan (10/4913) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Aylin Cesur.
Buyurun lütfen. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta ilelebet var olacak olan
cumhuriyetimizin 98inci yılını kutladık. Büyük Atatürk
cumhuriyetle aslında hedefi koymuştu çağdaş uygarlık
düzeyiyle
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın hatip
kürsüde, lütfen.
Buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Evet, Cumhuriyet, büyük
Atatürkün çağdaş uygarlık düzeyi hedefiyle yolunda yürüyordu.
Kayırmacılığın olmadığı, hukukun
üstünlüğünün benimsendiği, kula kulluğun son bulduğu
yönetim anlayışıyla bu mümkündü ve aslında oraya da
gelinmişti. Liyakat, buna göre her alanda olacaktı ve ötelenmiş
olması bugün en önemli meselelerimizden bir tanesidir.
Bir diğer mesele daha var, kamu
kaynaklarının nasıl dağıtıldığı
meselesi, bu da ikinci önemli meselemiz. Yani demek istiyorum ki: Kamuya
görevli arkadaşları atarken adam kayırmayacaksınız ve
liyakat esas olacak. Kamu ihalesi verirken şirketlerin hepsi ihalelere
erişecek ve rekabet eşit şartlarda yapılacak.
Olmadığında, işin ehli olmayan bürokratlarla kurumlar heba
oluyor. Vergilerimiz kayırmacılıkla işlenen işlerde,
verilen işlerde işi kötü veya daha pahalıya yapacak
şirketlere heba ediliyor ve son on dokuz yıldır biz ne görüyoruz
biliyor musunuz? Cumhuriyetin temeli olan eşit vatandaşlık
anlayışının vahşi bir nepotizmle iktidar tarafından
nasıl erozyona uğratıldığını görüyoruz.
Torpiller, liste usulü işe almalar, araya tanıdık sokmalar Bu
çocuklar bizden, halledelim. demeler maalesef her şeyin önünde ve kamu
ihaleleri -sağır sultan biliyor ki artık- şu meşhur
5li çeteye veriliyor.
Şimdi, sağlık alanında da durum
bu maalesef ve sonuncusu da bizim Ispartamızda ortaya çıktı. 12
Mart 2014te bir temel atma töreni var, bir fotoğraf var -ben de tenzih
ediyorum önceki konuşmacıyı, dönemin Isparta milletvekilleri
demeleri gerekiyordu- ve o dönemdeki az önceki o fotoğrafla 24 Temmuz 2014
tarihinde de ihale yapılıyor, tam dört ay sonra. İhale süreci
sonuçlandırılıp, ihale komisyonu karar almadan, ihaleyi
kazandığı belirtilen firmalar ve Bakanlık yetkilileriyle
birlikte 13 Mart 2014te şehir hastanesinde temel atma töreni
yapılıyor. İhale kararı almadan önce gerçekleşen bu
temel atma töreni hukuka aykırı değerli arkadaşlar.
İhale komisyonu zor durumda ve zan altında bırakılmış.
Bunun iktidar yetkilileri tarafından derhâl açıklanmasında fayda
görüyorum.
Isparta Şehir Hastanesinin ihalesi
yapılmadan, dört ay önce bir firmaya temel attırmak ne demektir ve
hazine arazisini dört ay boyunca bu firma hangi hadle, hangi hadde
sığınarak kullanmıştır? İhaleye girmek
isteyecek firmalar bu işe girebilirler mi böyle bir şey
yaptığınız vakit? Fiyatları ve teklifleri görmeden
iş bağlanmış bitmiş. Bunun bir açıklaması
olması lazım, bu Türk milletine elbette bunu açıklamanız
lazım. Siz milletin parasını kendi paranız gibi görüp
harcayamazsınız. Bundan bir kurtulun önce.
Bakın, bunlar ortaya dökülenler. Kim bilir daha
ortaya dökülmeyen neler var? İnşallah, iktidar olduğumuz zaman
-işte geçen konuşmamda söylemiştim-
kayırmacılığın, hırsızlığın,
bunların tamamının hesabını soracağız. Ama
bugün bunu açıklayın.
Şimdi Ispartada yapılacak o kadar çok
şey var ki yani Ispartaya hizmet yapmaya gelirseniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Günlerdir Ispartanın köylerinde geziyorum, çok
ciddi bir şekilde altyapı sıkıntısı var köylerde
ve aslında ilçelerle ve merkezle olan aradaki yollarda. Ve Eğirdir
Gölü bitiyor. Sulama kanalları eskimiş, kapalı devre sulama
kanallarına ihtiyacı var köylerin. Eğer Ispartaya bir şey
yapacaksanız Dereboğazı yolunu tamamlayın mesela. Mesela,
eğer yol yapacaksanız -Yol yaptık. diyorsunuz ya hani-
Bağkonakta bir altgeçit var, onu tamamlayın, onu bekliyor. Ve
Koruyaka, küçük bir yol var, ciddi bir şekilde hayati sonuçları olan,
o yolun yapılmasını bekliyor. Bizim Yenişarbademli gölet
bekliyor, göletin etrafından
Şimdi biz olsak ne yapardık biliyor
musunuz? Biz bu 61 milyar dolara mal olan şehir hastaneleri projesi gibi
projeleri revize ederdik, yapardık ama doğru şekilde
bunları ihale ederdik ama daha doğrusu devlet olarak yapardık.
Bu paraları da bekleyen Ispartaya ve diğer yerlere hizmete harcardık,
vatandaşa harcardık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Sizler -daha önce de bu
kürsüde söylemiştim- bu şehir hastanesi ve bu garantili
sözleşmelerle bizim torunlarımızın geleceğini ipotek
altına aldınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Cesur.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksik.
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin Isparta Şehir
Hastanesinin yapım ihalesi sürecine ilişkin iddiaların
araştırılması için verdiği Meclis
araştırması açılması istemine biz tabii ki de evet
oyu vereceğiz çünkü tüyü bitmemiş yetimin hakkını sonuna
kadar biz Halkların Demokratik Partisi olarak savunacağız.
Gerçekten, AKP iktidarının artık
yolsuzlukları alenileştirdiği bir dönemi yaşıyoruz.
Malum, hepimiz çok iyi biliyoruz, 3Y ile mücadele için geldiler ama
aslında bu 3Yyi derinleştiren ve daha da artıran bir pozisyon
almaya devam ediyorlar.
Bakın, bu ihaleleri önceden paslama, önceden
karar verme süreci sadece Isparta Şehir Hastanesinde olan bir durum
değil. Isparta Şehir Hastanesinde dört ay öncesinde temel atma töreni
oluyor ve hangi firmanın ihaleyi alacağı aslında belli ve ona
göre de alengirli durum bir hazırlanıyor ve ihale veriliyor, bunun
zaten araştırılması lazım. Vicdanı olan herkes,
her milletvekili burada o tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmak
için evet oyu vermelidir.
İkincisi: İkitelli ve Sancaktepedeki bu
pandemi hastanelerinin kurulmasında da gördük, orada da Rönesans
firmasına yani sarayın müteahhidine söz verilmişti ve nitekim bu
ihaleleri almadan önce yani bu 2 hastanenin ihalesini almadan önce hasır
demiri almak için Rönesans firması alıma
çıkmıştı. Yani bu, aslında ihalelerin nasıl
yürütüldüğüyle ilgili üç aşağı beş yukarı bize
fikir veriyor.
Aynı durum benim seçim bölgem
Iğdır'da da yaşandı. Gençlik ve Spor İl
Müdürlüğünde bir ihale yapılıyor, 20 milyonluk bir ihale. Deprem
yok, olağanüstü bir durum yok ama nedense 20 milyonluk ihale için 21/fyle
ihaleye çıkılıyor ve AKP'ye yakın olduğu iddia edilen
5 tane firma çağrılıyor ve bu 5 firmadan AKP İl
Başkanının kardeşinin sahip olduğu firma ihaleyi
alıyor, 21/fyle, pazarlık usulüyle Gel sana 20 milyonluk iş
vereyim. deniliyor. Sonra infial oldu tabii Iğdır'da, ondan sonra
Vali Bey, kayyum efendi çağırıp, orada 3 milyoncuk indirip 16,5
milyona o ihaleyi verdi. Yani aslında bu yolsuzlukların hemen hemen
her alana sirayet ettiğini, hemen hemen her şehirde böyle
durumların olduğunu görüyoruz, gözlemliyoruz. Bunun neticesinde de
tabii ki yoksulluk oluyor. Bunun neticesinde de tabii ki Türkiye halkları
sefalet içinde yaşamaya mecbur bırakılıyor.
Bakın, Türkiye halklarının sefalet
içinde yaşadığını ben belgeyle size göstereyim. 156
ülke içerisinde biz sondan 21inci sıradayız. Sefalet
sıralamasında bizden önceki ülkeler, Zimbabve, Sudan, Lübnan, Surinam
gibi ülkeler yani içler acısı bir durum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
HABİP EKSİK (Devamla) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bunların hepsinin yani bu sefaletin, bu
yoksulluğun olmasının temel sebebi, işte bu ihalelerle,
ihale sistemiyle, önceden verilen sözlerle, önceden verilen bu ihalelerle
aslında bütçenin, hazinenin nasıl
boşaltıldığıyla ilgili bir durum.
Bakın, dünyada kamuda en çok ihale alan
şirketler içerisine baktığınız zaman, Türkiye'den 5
tane firma var. O ilk 10da 5 tane firma var, düşünebiliyor musunuz.
Dünyada ilk 10da 5 tane firma, en çok kamu ihalesi alan firmalar arasına
giriyor ve bunlar 5li çete, hepimiz biliyoruz. Önceden söz veriliyor, önceden
bunlara ihaleler paslanıyor ve doğal olarak da çok uçuk rakamlarla
ihaleler bu şirketlere paslanıyor. Bunların hepsi de
AKP dönemi
de artık yolsuzluğun alenileştiği bir dönemdir. O
açıdan, biz bu önergeye evet oyu vereceğiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK (Devamla)
ve vicdanı
olan her milletvekilini bu yoksulların, bu tüyü bitmemiş yetimlerin
hakkını korumak için evet oyu vermeye davet ediyoruz.
Teşekkürler Sayın Başkan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Arife Polat Düzgün.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ARİFE POLAT DÜZGÜN
(Ankara) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri,
ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımız;
CHPnin Isparta Şehir Hastanesi hakkında verdiği önerge
hakkında aleyhte söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün,
iktidarımızın 19uncu yılını kutluyoruz. Tabii,
bu kadar uzun süre milletimizin teveccühünü ve güvenini kazanmak çok
çalışarak ve milletimize layık olduğu hizmetleri en
kaliteli ve hızlı şekilde sunarak gerçekleşmiştir.
Bu hususta, en başarılı
olduğumuz alanlardan biri de sağlık alanıdır. 2002
yılından bu yana uyguladığımız Sağlıkta
Dönüşüm Programı neticesinde her bir vatandaşımızın
erişilebilir, etkin ve kaliteli sağlık hizmetini
almasını sağladık. Bunu sağlık hizmetlerinde
memnuniyet oranlarının yüksekliğinden görebiliyoruz.
Sağlık fiziki altyapısında Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
talimatlarıyla hayata geçirilen kamu-özel iş birliği modeli
sayesinde yapılan şehir hastaneleri bugün dünyanın örnek
gösterdiği sağlık yapılarıdır. Bugüne kadar
Yozgat, Isparta, Mersin, Adana, Kayseri, Elâzığ, Eskişehir,
Manisa, Ankara Bilkent, Bursa, Tekirdağ ve Konya'da hizmete
aldığımız şehir hastaneleri toplam 14.669 yatakla
hizmet vermektedir. Önümüzdeki süreçte Ankara Etlik Şehir Hastanesi,
Kocaeli, Gaziantep, İzmir, Şanlıurfa ve İstanbul
İkitelli Şehir Hastanelerimizin kalan etaplarını hizmete
alacağız.
İçinde bulunduğumuz Covid-19
salgını sürecinde hayata geçirilen şehir hastaneleri ve
yatırımlarımız sayesinde şükürler olsun ki sağlık
sistemimiz tıkanmadan bu süreç başarıyla yürütülmüş ve
aynı şekilde devam etmektedir. Salgının ilk pik
yaptığı dönemlerde gelişmiş Avrupa ülkeleri ve Amerika
Birleşik Devletleri hastanelerinde yerlerde yatan hastalar, cesetler
varken ülkemizde şehir hastanelerinin yüksek kapasitesi ve tabii ki
sağlık çalışanlarımızın özverili
çalışmaları sayesinde bu görüntüler hiç
yaşanmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ARİFE POLAT DÜZGÜN (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, CHPnin iddialarına gelecek olursak, Isparta Şehir
Hastanesinin ihalesi, 6428 sayılı Kanun uyarınca Haziran 2011
tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak belli istekliler arasında
ihale usulüyle ilan edilmiştir. 9 firmanın
katıldığı ön yeterlilik ihalesi 2011 Temmuzda
yapılmış, 2012 Temmuzda 4 firma ilk teklifi vermiş, 2013
Şubat ayında da 2 firmadan nihai teklif alınmış ve
Şubat 2013 tarihinde açık eksiltme yapılmış. Bunlar,
tamamen mevzuata uygun ve bu aşamalardan sonra yapılan, yürütülen
pazarlık sürecinde en düşük teklifi veren firma revize edilmiş,
işe en uygun teklifi veren firma belli olmuştur. Kamu-özel
ortaklığı ihalelerinde bütün süreçler gözden geçirilerek idare
ile yüklenici firma arasında müzakereler yapılmıştır.
Firma daha düşük teklif vermeye zorlanmaktadır. İhale, genel
şartnamelerin sonucunda yapımı üstlenecek firma belli olduktan
sonra pazarlık süreci doğası gereği uzun sürmektedir.
Yapımı üstlenecek firmayla yapılan pazarlıkların
sonucunda çok güzel, hayırlara vesile olan bir iş yapılmıştır.
Ankara Çamlıdere ilçemizde Semerkandi
hazretlerinin bir türbesi vardır, görmenizi isterim. Burada yazar Niyet
hayır, akıbet hayır. diye. İşte, bu sözlerle sözüme
son verirken ekranları başında bizi izleyen kıymetli
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AYLİN CESUR (Isparta) Temel ne zaman
atıldı? Marttaki temeli söyle önce!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, eğer
müsaade ederseniz, hatip gerekçelendirdiği savunmada yani bu şehir
hastanesinin atılan temeliyle ilgili savunmada gerçekleri
yansıtmadığı için 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Gerçekleri
yansıtmadığı için. derken?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet çünkü tam tersini ben
burada ispat edeceğim şimdi.
BAŞKAN Buyurun size 60a göre söz vereyim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gerekçe makul değil
ama Başkanımıza verelim tabii ki.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Ankara
Milletvekili Arife Polat Düzgünün CHP grup önerisi üzerindeki
konuşması sırasında kullandığı bazı
ifadelere ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok teşekkür
ediyorum.
Bakın, sizin ortağınız ama
Isparta Belediye Başkanı, MHPli Belediye Başkanı Yusuf
Günaydın diyor ki: Ruhsat almadan nasıl temel atacaklar merak
ediyorum.
BAŞKAN İnşaat ruhsatı
alınması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ruhsatı yok.
İşte, burada. Aynı şekilde Bakan Müezzinoğlu cevap
veriyor, Ey MHP, ey CHP sen neden rahatsız oluyorsun? diyor. Neden rahatsız
oluyoruz? İşte, bu usulsüz ve yolsuz ihalelerinizden rahatsız
oluyoruz.
BAŞKAN Siz de ihalenin daha önce
yapıldığını zımnen kabul etmiş oldunuz
yalnız bu açıklamayla.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, burada
diyor ki
Bakın, Sayın Başkan, o zaman sataşmadan
söz alırım.
BAŞKAN Veririm.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Öyle demiyor, çok
açık bir şekilde MHPli Belediye Başkanı Bu, usule uygun
değildir. diyor, çok açık.
BAŞKAN Evet, Sayın Yusuf Ziya
Günaydın.
Teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan
Isparta Şehir Hastanesinin yapım ihalesi sürecine ilişkin
iddiaların araştırılması amacıyla verilmiş
olan (10/4913) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2021
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.25
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili
Şahin Tin ve Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ile 50 Milletvekilinin
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Şahin Tin ve Samsun
Milletvekili Fuat Köktaş ile 50 Milletvekilinin Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3876) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 284) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 284 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin önerge işleminde
kalınmıştı.
1inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 1- 18/6/2009 tarihli ve 5910 sayılı
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan Müsteşarlığın ibaresi
Ticaret Bakanlığının şeklinde
değiştirilmiş, üçüncü fıkrasında yer alan Hizmet
sektörü ibaresi Hizmet sektörleri şeklinde ve beş katı
arasında ibaresi beş katı arasında yıllık
cirolara göre şeklinde değiştirilmiş, beşinci
fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümleleri yürürlükten
kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
(6) Mal ve hizmet ihracatçılarının
finansman ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlamak ve
teminat yetersizliği içinde olan ihracatçılar lehine münhasıran
ihracat kredileri için kefalet vermek amacıyla TİMin
ortaklığında kurulan İhracatı Geliştirme Anonim
Şirketinin sermayesine eklenmek üzere, ihracat işlemleri üzerinden
FOB bedelin onbinde üçüne kadar Ticaret Bakanlığınca belirlenen
oranda ek nispi ödeme kesintisi yapılır. Hizmet sektörleri için
İhracatı Geliştirme Anonim Şirketinin sermayesine eklenmek
üzere, Ticaret Bakanlığınca yıllık cirolara göre belirlenen
tutarda ilave yıllık aidat tahsil edilir. Bu kesinti on altı
yaşından büyükler için uygulanan aylık asgari ücretin beş
katını geçemez.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Trabzon
İstanbul
Adana
Zeki
Hakan Sıdalı Arslan
Kabukcuoğlu İbrahim
Halil Oral
Mersin
Eskişehir
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi Ankara Milletvekili
Sayın İbrahim Halil Oralın.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 284 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiyede bir
ihracat hayaleti dolaşıyor. Bu hayalet öyle bir hayalet ki AK
PARTİ iktidarının dilinde ete kemiğe bürünmüşçesine
gerçek ama vatandaşların refahına, ülkenin gelişmesine göre
ise kadim tarihte kalmış efsaneler kadar soyuttur. Sayın Bakan
Mehmet Muş başta olmak üzere iktidarın sürekli İhracatta
rekor kırıyoruz. açıklamalarını duyuyoruz. Cumhuriyet
tarihinin en yüksek ihracatını gerçekleştirdiğimizi
öğreniyoruz ama bu ihracatın Anadolu tabiriyle Mala, davara ne
faydası var? bir türlü anlayamıyoruz. Yüzyıllık verilere
enflasyonun etkisini değerlendirmeden kalkıp rekor icat etmek ancak
bir hayalet yaratmakla açıklanabilir. Aynı çarpıtmayı
öğrenci burslarını överken de yapıyorsunuz: Biz
geldiğimizde 45 liraydı, şimdi 650 Türk lirası
olduğunu anlatıyorsunuz; 45 liraya o günlerde ne alınabiliyordu,
bugün ne alınabiliyor bunu hiç konuşanınız yok. Ben
iktisatçı değilim ama reel-nominal ayrımını da
kaçırmayacak kadar siyasi etiğe ve tecrübeye sahibim. İYİ
Parti kadroları da bu tecrübeye muhakkak ki sahiptir ancak AK PARTİ
iktidarının hayalî gelişmelere, hayalî kalkınmalara
dayanarak siyaset yaptığını görüyor ve üzülüyoruz.
Rakamlarla, çarptırılmış verilerle vatandaşı
kandırmaktan vazgeçin. İhracat hayaliyle ancak kendinizi avutursunuz.
Millet markette, pazarda, benzin istasyonunda, doğal gaz faturasında
gördüğü ekonomik tabloyu çok iyi değerlendirmektedir. Türk milleti
sizin gibi Kandırıldık, bizi affedin. demez, sandıkta
size muhalefet etme görevini tevdi eder.
Kıymetli milletvekilleri, ihracatı
desteklemeye yönelik hazırlanan bu teklif genel manada olumludur ancak
özellikle görüştüğümüz 1inci maddede bir sorun ve çelişki
mevcuttur. İhracatçılara finansman sağlamak amacıyla
kurulan şirkete kaynak sağlamak için gereken parayı yine
ihracatçıdan almak yanlıştır. Krediyi kullanan, aynı
zamanda krediye kefil olan kişi yapılmak istenmektedir. Aynı
hata Tarım ve Kredi Kooperatiflerinde de yapılıyor; krediyi çeken,
başka bir çiftçinin kefili oluyor, borçlar ödenmeyince faiz üstüne faiz
biniyor maalesef. Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansını da aynı mantıkla kurdunuz Turizmcilerden pay
alıp turizmi geliştireceğiz. dediniz fakat bu ajans ne
yaptı? Güvenli turizm sertifikası vermekten başka bir
çalışması oldu mu? Bence bu ajans da bir fiyasko olmuştur.
Onun için ihracatçılardan yüksek bedeller alıp kötü yönetilen ihracat
politikalarına bu paraları kurban etmemelisiniz. Komisyonda
partimizin üyeleri de Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri de bu konuda bir düzeltme
talep etmişlerdir. Bu düzeltme talebini Genel Kurulda dikkate
almanızı tavsiye ederim.
Sayın milletvekilleri, düşük faiz yüksek
kur politikasıyla Türkiye'deki işçi maliyetlerini düşürmeye
yönelik bir yatırım çekme politikası
planladığınız anlaşılıyor.
İhracatı Çin modeliyle uygulamayı planlıyorsunuz
anlaşılan. Çin kadar üretim yapabilecek kapasiteniz var mı, bunu
nasıl planlıyorsunuz? Elimize aldığımız her
ürünün arkasında Made in China yazısı yazıyor. Bu kapasiteye
ulaşmadan, üretim yapmadan bu modeli uygulamak Türkiye'yi yoksulluğa
mahkûm etmektir, hatta Çinde de bu durum yaşanmaktadır. Çin'de pek
çok insan açlıkla boğuşmaktadır, insan hakları
ihlalleri zirve yapmaktadır. Umarız Çin'den
aldığımız bu politika gibi, tek parti rejimini, insan
hakları ihlallerini ve Türkiye'de toplama kampları kurma
politikasını da ithal etmezsiniz diyor, bu düşüncelerle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir...
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 284 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 1inci maddesinde yer alan yirmi katı
ibaresinin beş katı olarak değiştirilmesini, son
cümlesinde yer alan aylık asgari ücretin on katına kadar ibaresinin
aylık asgari ücretin beş katına kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Kocaeli Manisa İzmir
Müzeyyen
Şevkin Ulaş
Karasu
Adana Sivas
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Müzeyyen Şevkinin.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
284 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
1inci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin geneline karşı
olmadığımızı buradan ifade etmek isteriz ama 19
maddelik bu yasa teklifi içerisinde 13 farklı kanuna atıfta bulunarak
sadece 8inin doğrudan ihracatçılarla ilgili olduğunu da yine
burada ifade etmek isteriz. Yine, bir torba yasayla karşı
karşıyayız.
İhracatta asıl sorun olan finansmana
erişim, ham madde temini ve pazar sorunu, ihracatta yüksek katma
değerli ürünün payının artırılması, kilogram
başına ihracatın dolar bazında düşmesi ve katlanan
üretim maliyetleri, nakliyedeki fahiş artışlar konularında
yapısal bir çözüm içermemekte kanun teklifi. İhracat ve üretim
kısmen arttığı hâlde dış ticaret hadlerinin
bozulmasından, artan üretim maliyetlerinden ve liranın değer
kaybından, uluslararası rekabet nedeniyle reel fiyatların, asgari
ücretin aşağı çekilmesinden kaynaklı yoksullaşan kof
bir büyümeden bahsediliyor. Hizmet İhracatçıları Birliğine
ödediği giriş ve yıllık aidatların üst
sınırının 4 katı artırılarak 20 katına
çıkarılması anlamsızdır. Komisyonda buna itiraz
önergelerimiz oldu ama maalesef bu önergeler sizlerin, çoğunluğun
-AKP ve MHP- oylarıyla reddedildi yine. Dolayısıyla, bunu çok
anlamlı bulmadığımızı buradan ifade etmek
isterim.
Değerli arkadaşlar, madem ihracatı
konuşuyoruz, bakın, daha üç gün önce doğal gaza yüzde 48
oranında yapılan zamla ihracatı nasıl artırmayı
düşündüğünüzü gerçekten çok merak ediyoruz. Doğal gaza
yapılan zam, yeni yatırım ve üretim alanı
açılmadığı gibi, sürekli ticarette ve üretim
alanlarında darboğaza mahkûm ediyor insanları. Çukurovada narenciye,
maalesef, dalında kaldı bu sene, soğan tarlada kaldı. Yine,
limon üreticisi, ihracatçısı perişan. Girdi maliyetlerini,
enerji fiyatlarını yükseltip sonra da giriş aidatıyla, yeni
şirket kurmakla falan siz ihracatı nasıl yükseltmeyi
düşünüyorsunuz, gerçekten merak konusu. Bakın, 2 milyon 258 bin
kişilik nüfusuyla Adanada 957.347 kişi bireysel kredi
kullanıyor arkadaşlar ve böyle geçinmeye çalışıyor.
Adanalıların 20 milyar 930 milyon lira bireysel kredi borcu var.
Hayat pahalı Adanada; iş yok, para yok, yatırım da yok
aynı şekilde.
1927 yılından itibaren sanayinin
gelişmesine paralel olarak 1995 yılına kadar göç alan Adana,
1990 nüfus sayımında 4üncü büyük il konumundayken maalesef
artık, göç veren iller kapsamına girdi; binde 6,4 net göç
hızı ölçülmüş şu anda Adanada. İşsizlik ve
yoksulluk nedeniyle her yıl en az 13 bin kişi Adanayı terk
ediyor. Hükûmetin her dönem göz ardı ettiği Adanada kamu
yatırımı neredeyse hiç yapılmadığı gibi,
havaalanı gidiyor, son on yılda 100e yakın fabrika kapandı.
Temel atmayla övünüyorsunuz bazı konularda ama önemli olan temel atmak
değil, bu fabrikaların hayata geçmesi, üretime katılması
Adanada. Maalesef, Adana her geçen gün kan kaybediyor. On beş yılda
-dediğim gibi- 100e yakın fabrika kapandı. Tarımın
başkenti konumundaki Çukurovanın bereketli topraklarında
artık, üretim yapılamıyor, ürün tarlada. Günübirlik işlere
odaklanmış çaresiz insanlar kenti olmaya başladı Adana.
İşletmelerin yüzde 88i mikro ölçekli işletmeler. Kamu
yatırımlarını gerçekleştirmek ve kapanan fabrikalar
yerine yeni yatırımlar yapmak için de herhangi bir çaba sarf etmiyor
Hükûmet. Büyük ölçekli işletme sayısı sadece binde 3
oranında. Dolayısıyla, 2 milyar doların üzerinde ihracat
hedeflenmişti ama ne yazık ki 2020 yılında -bir önceki
yıla göre- 1 milyar 839 milyon dolarda kalmıştır ihracat.
Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu,
kibar bir dille, üretime ve istihdama yönelinmesi gerektiğini söyledi ama
Hisarcıklıoğluna sormak isteriz: Kim yaptı acaba bu
zamları? Biz mi yaptık Sayın Hisarcıklıoğlu? Çıkın,
açık yüreklilikle Hükûmeti eleştirin; kibar bir dille değil,
açık yüreklilikle eleştirin lütfen.
Değerli milletvekilleri, Adanada yapılan
polis sınavları hakkında Kozandan bir
arkadaşımız aradı bizi bugün; yine, Pozantıdan bir
başka kardeşimiz aradı, askerlik sınavlarında
liyakatin esas alınmadığını, puanlamanın esas
alınmadığını ifade ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yasamada
katılımcılık olmadığı sürece, yürütmede
şeffaflık yoksa, yargıda adalet yoksa, atamalarda liyakat
değil, yandaşlık baz alınıyorsa, akademik ve kurumsal
yapının oluşması göz önünde bulundurulmuyorsa, medya
özerkliği yoksa; bütün bunlar olmadan kalkınmadan söz etmek,
ihracatın artmasından söz etmek elbette mümkün değil. Orta gelir
tuzağından kurtulamayız bu şekilde, elbette ki gri listeye
düşeriz. On dokuz yıllık iktidarınız döneminde yönetememeniz
nedeniyle ülke yönetimi âdeta bir çürük tahtaya dönmüştür. Çürük tahta da
çivi tutmamaktadır ama hiç üzülmeye gerek yok, hiç merak etmeyin, hiç
korkmayın, hiç kimse endişelenmesin; ülke yakında huzura
kavuşacak.
Geliyor, gelmekte olan diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 284 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen yer alan
ibarelerinin bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oya
Ersoy Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Habip
Eksik
İstanbul Muş Iğdır
Mahmut
Celadet Gaydalı Ömer
Öcalan Kemal
Peköz
Bitlis Şanlıurfa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi
İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoyun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, her ay Ticaret Bakanlığı
tarafından ülke ticaretinin ne kadar geliştiğine dair rakamlar
açıklanıyor. Mesela, en son açıklanan rakamlar 2021 Ekim
ayı ve geçen yılın aynı ayına göre birtakım
rakamlar açıklanmış durumda. İhracat yüzde 20,17 artarak 20
milyar 807 milyon dolar olmuş, ithalat yüzde 12,97 artarak 22 milyar 270
milyon dolar olmuş.
Şimdi, bu veriler bizi ekran başında
izleyen yurttaşlarımız için ne anlam ifade ediyor acaba? Mesela,
evine ekmek götüremeyen, bir yakını, tanıdığı
olmadığı için işsiz kalan bir üniversite öğrencisi
için bu rakamlar ne ifade ediyor? Ve aldığı maaş enflasyon
karşısında eriyen, çocuklarına gelecek kurma konusunda
ciddi anlamda endişe taşıyan yurttaşlarımız
açısından bu rakamların anlamı nedir? Sizin
açıkladığınız ihracat gelirlerinin evlere gelen
faturalara etkisi ne oldu mesela? Merkez Bankasının faiz indirimi
sonrası biliyorsunuz dolar 10 liraya doğru gidiyor ve avro ise 11
liranın üzerinde. Böylesine büyük bir ekonomik kriz içerisinde ve bu
krizin yükü pandemi koşullarında tamamen halkın
sırtına yüklenirken siz iktidarınıza büyüme öyküleri
yaratma derdindesiniz ve devletin kurumlarını, Merkez Bankası
başta olmak üzere, bu büyüme hedefi için
çalıştırıyorsunuz. Yüksek döviz kuru politikanız sizin
iktidarınızın bir tercihi, onu herkes anladı. Düşük
faiz ile bazı sektörlerin zenginleştirilmesi ve ihracatın
artacağını hesaplıyorsunuz. Türk lirasının döviz
karşısında değer kaybetmesinin ihracatı
artırması beklentisi sürdürülebilir ve gerçekçi bir beklenti
değil çünkü ithalat yapmadan üretim yapamayan ve dolayısıyla
ihracat yapamayan bir ülke yarattınız siz. 2021
yılının ilk beş ayında en çok ihracatı
yapılan ürünler -sayıyım- fındık, fındık
içi, un ve makarna olmuş mesela. Bu ürünler toplam ihracatın yüzde
14,1ini oluşturuyor; aynı dönemde en çok ithal edilen ürünler ise
buğday, soya fasulyesi ve ham ayçiçeği yağı olmuş. Bu
3 ürünün toplam ithalatın yüzde 25,3ünü oluşturduğunu
görüyoruz. Yani un ve makarna ihraç edebilmek için önce buğdayı ithal
etmişsiniz. Bu politika cari açık başta olmak üzere ithalata
bağımlılık sebebiyle iç piyasada sürekli
pahalılığa ve alım gücü düşüklüğüne sebep oluyor
ve dolayısıyla o balon büyüme rakamlarının
propagandasını yaparak ekonomimiz mükemmel algısı
yaratmaya çalışıyorsunuz ama artık, algı yönetiminin
sonuna gelindi. Evet, ekonomi politikalarınız halka daha fazla
işsizlik, yoksulluk, yüksek enflasyon ve borç olarak geri dönüyor.
TÜİK de sürekli bir rakam açıklıyor, enflasyon
rakamlarını yüzde 19,89 olarak açıklamış ama halk
artık, TÜİKin bu rakamlarına da bakmıyor çünkü markette,
pazardaki o fiyatlara bakıyor halk ve son üç buçuk yılın
öncesine göre gıdayı yüzde 70 pahalıya satın
aldığını bizzat kendisi biliyor. Aynı zamanda, eve
gelen faturalara bakıyor -elektrik, doğal gaz, su faturalarına-
özellikle elektriğe yapılan o son zamlardan sonra elektrik
faturası yüzde 93, doğal gaz faturasıysa en az yüzde 63
artmış durumda. Üstelik eve gelen faturaların neredeyse
yarısı sizin o vergi, fon, dağıtım bedelleri vesaire
olarak topladığınız paralara tekabül ediyor. 1-21 Ekim
arasında yapılan zamla beraber elektrik üreticilerinin 64 kuruşa
sattığı elektrik için 91,7 kuruş ödüyoruz ve elektrik
üreticileri satış fiyatı 18 Ekimde gelen zamla daha da
arttı, bu da demektir ki bu faturalar daha da zamlanacak.
Peki, sizin büyüme öykünüzden üretenler bir pay
aldı mı? 2021 yılının ikinci çeyreğinde büyüme
oranı yüzde 21 olmuş, ekim ayı enflasyonu yüzde 19,89. Peki,
şimdi soruyorum: Bir yıl içinde ücretli çalışanlardan
hangisinin maaşı yüzde 40 arttı mesela? Pay almak bir yana,
üretenler bu artışa rağmen fakirleşti, Türk lirasıyla
birlikte emek de değersizleşti ve işçi yoksullaştı.
DİSK-ARın 11 Ekimde açıkladığı bir rapor var,
geniş tanımlı işsiz sayısı 7,9 milyona ulaşmış
bu ülkede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi
lütfen.
OYA ERSOY (Devamla) Tabii ki.
Yüksek kur politikasıyla Türkiyeyi ucuz emek
cennetine dönüştürmeyi tercih ediyorsunuz, bu da sizin tercihiniz.
Yabancı yatırımcılar gelsin diye kelepir emek, kelepir
memleket stratejiniz var. Ortaya çıkan ekonomik büyüme kimi büyütür böyle
bir durumda? Mesela sermaye sahiplerini büyütür, ihracatçıları
büyütür, dolar zenginlerini büyütür ve yabancı sermayeyi büyütür.
Açlık sınırı siz iktidara
geldiğinizde 337 liraydı şimdi 3.093 liraya
çıkartmışsınız, yoksulluk sınırı 1.025
lirayken olmuş 10.076 lira. AKPnin büyüme oranı artarken halkın
yalnız cebindeki delik, kafasındaki sopa büyümüş. Ucuzlayan
emekle beraber grevler yasaklanmış,
sendikasızlaştırmada had safhaya varmış
durumdasınız. Bu rejimin ekonomi politikası ve tercihleri halk
için değil sermayenin zenginleşmesi için ama bu halk ne sizin ne de
şirketlerinizin kölesi değil. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinde yer alan kısmen ya da ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Zeki Hakan
Sıdalı Yasin
Öztürk
Trabzon Mersin Denizli
Ümit
Beyaz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Adana Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Denizli
Milletvekili Sayın Öztürkün.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye İhracatçılar
Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İhracatçılarımız, yıllar
içerisinde hem ihraç edilen ürün sayısını hem rekabetçi ürün
sayısını hem de toplam ihracatlarını
artırmayı başarmışlar. Bu kürsüden tüm
ihracatçılarımızı, her birini ayrı ayrı tebrik
ediyorum.
Başından ileteyim, kanun teklifini genel
olarak olumlu buluyoruz. Bununla birlikte, kanun teklifinde
ihracatçının aleyhine olabileceğini düşündüğümüz
bazı maddeler konusunda ise uyarılarımız olduğunu
hatırlatmak istiyorum.
İhracatımız büyük bir ivmeyle büyüyor
ancak ihracatımızın finansman ihtiyacı da aynı
hızla artıyor. Ham madde pahalı, enerji fiyatları yüksek.
Döviz kurlarındaki artış ihracatçının lehine gibi
görünse de döviz kurlarının yansıttığı her
artış firmaların girdi maliyetlerini yükselttiği için
ihracatçıya da yansıyor yani para kazandığını
düşündüğümüz sektörler bile kâr edemiyor ve her sektörde olduğu
gibi ilave finansman ihtiyacı doğuyor. Bu finansmanı
karşılamak hususunda EXIMBANK ne yazık ki yetersiz kaldı ve
ihracatçılar bu konudaki ihtiyaçlarını kendi kendilerine
karşılamaya karar verdi. Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
EXIMBANK, Ticaret Bakanlığının koordinasyonunda
ihracatçıların finansmana erişimini kolaylaştırmak ve
kredi kefalet sorunlarının çözümüne katkı sağlamak
amacıyla İhracatı Geliştirme Anonim Şirketini kurdu.
Ne zaman? 14 Ekim 2021de yani kanun teklifi Komisyona bile gelmeden,
görüşmelere başlanmadan hemen önce. Başında da
belirttiğim gibi, biz ihracatçılarımızın finansman ve
teminat sorununu çözebilecek bir yapılandırmaya kesinlikle
karşı değiliz ancak şu an biz, her zamanki gibi,
kurulmuş bir şirketin onaylanması konusunda Meclis olarak noter
vazifesi görüyoruz; bu da Meclisin itibarına yakışmıyor.
İhracatçılarımız, son iki
yılda Hükûmete ilettikleri 122 talebin tamamının ivedilikle
çözüme kavuştuğu öz güveninden olacak ki ya da -iyi niyetli
olduğunu düşünüyoruz- Meclisin işleyişini bilmediklerinden,
şirketin kuruluşu için kanunun çıkmasını
bekleyemediler, acele ettiler diyelim. Peki, ihracatçıların
kendilerine ilettiği 122 sorundan haberdar olanlar neden şirketi kurmak
için Meclisten çıkacak kanunu bekleyemediler? Biz muhalefet olarak kanun
tekliflerinin bu şekilde gelmesine, Komisyondan aceleyle geçmesine, alt
komisyonlarda görüşlerin alınmamasına alıştık
artık diyebiliriz ama söz konusu olan, milletin itibarı, Meclisin
itibarı. İşte, Meclisin itibarının bu şekilde yok
sayılmasına alışamıyoruz.
Bu arada, ihracatçıların kendilerine
ilettiği 122 talebin tamamını karşılayan Sayın
Cumhurbaşkanından emeklinin de asgari ücretlinin de atanamayan
öğretmenin de esnafın da çiftçilerin de talepleri var. Buradan bir
daha hatırlatalım.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 2nci
maddesiyle, maddenin yürürlüğe gireceği tarihte ihracatçı
birliklerinin yedek akçe hesaplarında bulunan meblağların
Ticaret Bakanlığınca belirlenen tutarda, İhracatı
Geliştirme Anonim Şirketinin sermayesine eklenmek üzere, sermaye
taahhüdü olarak aktarılması öngörülmektedir. Buraya kadar bir
şey yok ancak ihracatçı birliklerinin aktarılacak yedek akçe
hesaplarında bulunan varlıklardan aktarılacak tutara
ilişkin ibareler muğlaktır. Kanun teklifine geçici madde
eklenerek yapılan bu düzenlemede varlıkların kısmen ya da
tamamen aktarılması düzenlenmektedir. Kısmen ya da tamamen ne
demektir? İnisiyatif kullanmak. İnisiyatifi kim kullanacaktır?
İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine yüzde 95 oranında
ortak olan TİM mi, yüzde 5 oranında ortak olan EXIMBANK mı,
yoksa ortaklık oranlarına rağmen şirketin Yönetim Kurulunda
3 üyeyle temsil edilen Ticaret Bakanlığı mı, 1 üyeyle
temsil edilecek olan Hazine Bakanlığı mı? 1 üyeliğin
de ortaklığı temsilen EXIMBANKa verildiğini tekrar
hatırlatalım ve soralım: Kısmen veya tamamen devre kim
karar verecek? Bir başka konu da şirketin 9 kişilik Yönetim
Kurulunda yüzde 95 ortaklığına rağmen TİM 5 üyeyle
temsil edilecek, 4 üye ise kamudan yapılacak atamalar. Kamudan
yapılacak atamalarda öne çıkan görevlendirmeler konusu kamuoyunun
malumu ama bir kere daha dikkate getirelim ve kanun teklifine geri dönelim.
Teklifin bu maddesinde yer alan kısmen ya da
tamamen ibareleri hem kanunilik hem de uygulanabilirlik açısından
çelişki yaratacak muğlak ifadelerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) İktidar
partisinin birçok kanun teklifinde muğlak ifadeler kullanması,
kanunları istedikleri gibi yorumlamaları bakımından
sıradan bir uygulama hâline gelmiştir ama böyle kanun olmaz.
Kısmen veya tamamen gibi esnek ve belirsiz ifadelerle kanun
yapılmaz. Tamamen devredilecekse öz kaynakların hepsinin
alınması gerekmektedir. Kısmen alınacaksa da bunun
sınırının kanunla belirlenmesi uygun olacaktır.
Kanunilik ilkesine aykırı bu durumun düzeltilmesi için Komisyonda
teklif verdik ve tahmin edileceği üzere, kabul edilmemişti.
Şimdi tekrar hatırlatıyoruz ve yine kabul edilmeyeceğini
biliyoruz.
Biz tutanaklara not düşelim, gerisini görevini
yerine getiremeyenler düşünsün diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen
kısmen ibaresinin yarısının şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Kemal
Peköz Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Bitlis Adana Muş
Habip Eksik Ömer
Öcalan
Iğdır Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Evet, Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi Muş
Milletvekili Sayın Gülistan Kılıç Koçyiğitin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller; ben de
yasa teklifinin 2nci maddesi üzerine söz aldım. Bu maddede çok bir
şey yok ama bir belirsizlik olduğunu ve bu belirsizliğin en
azından düzeltilmesi gerektiğini ifade ederek daha önemli diğer
konuları en azından dilim döndüğünce ifade etmek istiyorum.
Şimdi, siz İstanbul Sözleşmesini AKP
olarak kaldırdınız ve bu konudan da bu durumdan da hiç
rahatsız değilsiniz. Yerine Ankara sözleşmesini getireceksiniz.
Ankara sözleşmesinden de bir haber yok. Bu sırada peki ne oluyor?
Hani, İstanbul Sözleşmesini kaldırdınız, Ankara
sözleşmesini tartışmaya aldınız, kadına
şiddete geçit yoktu vesaire en üst perdeden konuştunuz ama bütün
bunların karşısında kadınlara şiddet her geçen
gün artıyor. 2021in Ekim ayında 22 kadın ve 2 çocuk, erkekler
tarafından katledildi; bir o kadar da istatistiğe yansımayan
ölüm, öldürme, katledilme vakası olduğunu biliyoruz.
Sadece bununla da kalmıyor kadına yönelik
şiddet; bir kadın katlediliyor, sonra ailesi, kadın örgütleri,
kadın kurumları onun hakkını almak için; o erkeğin, o
katilin hak ettiği cezayı çekmesi için mahkeme mahkeme koşuyor.
Sonuç ne oluyor? Pınar Gültekin davasında olduğu gibi, o mahkeme
heyeti aslında katili aklamaya ama mağduru, yaşamını
yitiren kadını, Pınar Gültekin'i ve ailesini mahkûm etmeye, onun
özel yaşamı üzerinden, telefon görüşmeleri üzerinden başka
algılar yaratmaya çalışıyor. Niye? Çünkü kravatlı
yargı, çünkü erkek yargı, çünkü erkek devlet yargısı ve
buradaki cezasızlık politikasının da sizin bakış
açınızla, sizin pratiklerinizle örtüştüğünü ifade edelim.
Bir kez daha buradan, artık kadına yönelik şiddete tahammülümüz
olmadığını ve 25 Kasıma doğru giderken de
İstanbul Sözleşmesi'nin yaşattığını
tekrardan ifade etmek istiyoruz.
Tabii, siz sadece dışarıdaki
kadınlara şiddet uygulamıyorsunuz. Bakın, geçen hafta daha
burada ifade ettik TJA dönem sözcüsü Ayşe Gökkan sadece kadın
özgürlük mücadelesi yürüttüğü için, bir kadın olarak bu sisteme meydan
okuduğu için siz ona mükerrer şekildeki cezalarla otuz yıl ceza
verdiniz, otuz yıl. Oysaki Ayşe Gökkan aslında bu ülkedeki
kadın özgürlük mücadelesinin simge isimlerinden birisiydi. Onu normalde
baş tacı etmeniz gerekirdi, sizin ona ödül vermeniz gerekirdi
kadın özgürlük mücadelesine olan katkılarından ama siz onu
cezaevine koydunuz.
Fakat bununla da bitmiyor işiniz. Bakın,
cezaevlerine koyduğunuz insanlara da eza çektirmeye, işkence etmeye
devam ediyorsunuz. Son haftalarda basına da çok yansıdı, birçok
cezaevinden üst üste ihlal ihbarları geliyor yani sürgünler
-Şırnak Cezaevinden tutalım Kırıkkale Cezaevine kadar,
başka cezaevlerine kadar- toplu sürgünler, toplu darp girişimleri ve
buna karşı da hiçbir şey yapmayan Adalet
Bakanlığı ve Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü. Ben geçen
hafta da bir cezaevi görüşüne gittim. Bakın, Kırklareli
Hacılar Cezaevinde -biz burada belki de bir ay önce kaloriferleri
yaktık değil mi- bir hafta önce kaloriferler yakılmış.
Şu anda siyasi mapusların koğuşlarının
arasına IŞİDlilerin koğuşlarını koyuyorlar
biliyor musunuz? Yani birbirlerinden bağlantılarını kesmek
için. Bu IŞİDlilerin her birinin bizim can güvenliğimizi,
içerideki mapusların can güvenliğini tehdit ettiğini siz bizden
daha iyi biliyorsunuz. Peki, neyi amaçlıyorsunuz? Ya da siz
Şırnaktaki, Mardindeki, Diyarbakırdaki, İzmirdeki
mapusu alıp, kilometrelerce uzağa gönderip o insanların
ailelerine niçin eziyet ediyorsunuz? Gerçekten bu sorunun cevabını
merak ediyorum. Bakın, AİHM ihlal kararı verdi. Siz hep diyorsunuz
ya Aile kutsal, aile kutsal. E, hani aile kutsaldı, ne oldu? Bu
mapusların ailesi yok mu, bu mapusların ailesi kutsal değil mi?
Bu insanlar, annelerini, çocuklarını, eşlerini,
yakınlarını göremiyorlar. Nasıl gitsin Mardindeki biri ta
Tekirdağdaki çocuğunu görmeye, söyler misiniz? Hadi, kalktı,
gitti
Ne yaptınız? Bakın, Her şey düzeldi, pandemiyle
mücadele çok iyi
Ama iki yıldır açık görüş
yaptırmıyorsunuz cezaevlerinde, iki yıldır insanlar
sevdiklerine dokunamıyorlar. Ya, bu bir tecrit sistemidir, bu bir
işkencedir, bu kime yapılırsa yapılsın
işkencedir. Yani siz vicdanınızı acaba şöyle mi
rahatlatıyorsunuz: Ya, bunlar zaten siyasi mapus. Böyle mi acaba rahat
uyuyorsunuz? Gerçekten başınızı yastığa
koyduğunuz zaman şu soruyu kendinize soruyor musunuz: Ya, ben de bu
mapushanede olabilirdim, benim yakınım da olabilirdi. Benim
çocuğum gelse bir ay bana dokunamasa, iki ay bana dokunamasa ben ne
hissederim ya? Düşünün, bir beş dakika düşünün lütfen.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Bu insanlar cezaevinde mapus; siz bunlara rehine muamelesi yapıyorsunuz,
siz bunlara köle muamelesi yapıyorsunuz, siz bunlara esir muamelesi
yapıyorsunuz.
Bakın, bir ülkenin gelişmişliği,
bir ülkenin demokrasisi nereden ölçülür biliyor musunuz? Cezaevlerinin
sayısından, cezaevlerinde yatan suçluların tiplerinden ölçülür.
Bizim ülkemizdeki cezaevlerinin kapasitesi niye aşıyor? Düşüncesi
nedeniyle. İnsanlar yazdıkları, çizdikleri, söyledikleri ve
yaptıkları nedeniyle cezaevindeler yani size muhalefet ettikleri için.
Yani bugün burada benim bu söylediklerimi yarın cezaevinde yatmam için
gerekçe yapıyorsunuz ya; böyle bir şey olamaz. Bu hangi demokraside
var?
Şimdi, bu yıl 19uncu yılınızı
kutluyorsunuz. E, on dokuz yıldır siz bu ülkede 19 tane iyi şeyi
üst üste koymadınız ki biz de diyelim ki: Vallahi helal olsun ya, bu
işi de iyi yaptınız. On dokuz yıldır insanlara eziyet
ediyorsunuz ya, on dokuz yıldır. Gelin, gelin, iyi bir şey
yapın; gelin, iyi bir şey yapalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Biz de sizi alkışlayalım ama bu cezaevlerinden elinizi çekin.
Neyi amaçlıyorsunuz, gerçekten çok merak ediyorum.
BAŞKAN Sayın Koçyiğit, süreniz
tamamlandı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle,
Şirketine ibarelerinin Şirketinin ibareleriyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Manisa Adana
Tacettin
Bayır Ulaş
Karasu
İzmir Sivas
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Kocaeli
Milletvekili Sayın Tahsin Tarhana ait.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye
İhracatçılar Meclisi Yasa Teklifinin 2nci maddesi üzerine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu teklif Meclise gelirken İhracatçılara
müjde. diye sunuldu, Kredi Garanti Fonu kuruluyor. diye duyuruldu. Oysa
teklife bakarsanız yine kendilerinden başkasına faydası
yok. Bu teklifin 2nci maddesiyle TİMin bünyesinde kurulu bulunan Türkiye
Tanıtım Grubu tasfiye edilerek mal varlığı
İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine aktarılacak. Buna
göre, ihracatçıya kefil olsun diye bir şirket kuruluyor:
İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi. Bu şirketin ana
sözleşmesi 13 Ekim 2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmış.
Şimdi şirket için, daha üç hafta önce kurulmuş şirket için
Meclise diyorlar ki: Biz şirketi kurduk, siz de bu şirketi
yasalaştırın. Bu şirketi kurarken Meclis iradesi her
zamanki gibi yok sayılmış. Sevgili AK PARTİli
milletvekilleri, sizin de iradeniz yok sayılmış.
Değerli arkadaşlar, biliyor musunuz bu
şirketin ortakları kimler? Türkiye İhracatçılar
Birliği yüzde 95, Türk EXIMBANK yüzde 5 hisseye sahip. Yönetim Kurulu ise
öyle bir oluşturulmuş ki 3 üye Ticaret Bakanlığından,
1 üye Hazine ve Maliye Bakanlığından geliyor, 1 üye de EXIMBANK
Genel Müdürü, 4 üye TİMden. 9 üyeden sadece 4ü TİMden temsilci
olarak geliyor. Özetle TİM, kendine ait olması gereken bir
şirketin yönetimini bürokratlara bırakıyor.
Peki, bu şirketin sermayesi nereden gelecek?
TİMin ihracatçılardan topladığı ödeneklerle
oluşan Türkiye Tanıtım Grubunun mal varlığı bu
şirkete aktarılacak. Hangi ortaklıkta böyle ikram görülüyor
değerli milletvekilleri? Hangi iş adamı böyle bir
anlaşmanın altına imza atar? TİM, ihracatçıdan topladığı
ödenekleri sorgusuz sualsiz bürokratların yöneteceği şirkete
altın tepsiyle sunuyor. İşi ihracatçıyı korumak,
ihracatçıyı geliştirmek olan TİM Başkanı neden
böyle yapıyor? Yaptığı görevlere bakarsanız
anlarsınız; çeşitli yönetim kurulu üyeliklerinden
başkanlıklara, bir koltukta dokuz karpuz taşımaya
çalışıyor TİMin Başkanı. Her köşede bir
koltuğunuz varsa hiçbir şeye sesinizi çıkaramazsınız.
Odalar Birliğinden zaten hiç ses yok.
Değerli arkadaşlar, kurulan şirketin
yapısı baştan sona hatalı. Kredi için başvurulan
EXIMBANK; krediyi değerlendiren EXIMBANK ve TİM; krediyi veren
EXIMBANK; krediye kefil olan İhracatı Geliştirme Anonim
Şirketi. Şirketin yöneticileri kim? EXIMBANK, TİM ve
Bakanlıklar yani krediyi veren, krediyi değerlendiren ve krediye kefil
olan aynı. Böyle bir yapıda kaynaklar sağlıklı ve adil
bir biçimde dağıtılamaz.
Değerli milletvekilleri, bu teklifte ödenecek
çift maaşlar var, EXIMBANKa Kamu İhale Kanunundan ve vergiden
muafiyet var, serbest bölge kuracak olanlara vergiden istisna var, üç hafta
önce kurulmuş bir şirketi noter gibi onaylamak var, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin iradesine saygısızlık var ama ne yok biliyor
musunuz? İhracatçının ham madde ve navlun sorunlarına çözüm
yok, her gün artan enerji fiyatlarına, yükselen maliyetlere önlem yok,
temelden bozuk olan bu teklifte her gün daha da kötüye giden ekonomiye ilaç
yok.
İhracatçının sorunlarına çözüm
amacı taşımayan bu teklifi doğru bulmuyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde geçen
yer alan ibaresinin bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Gülüstan Kılıç Koçyiğit Mahmut Celadet Gaydalı Kemal Peköz
Muş Bitlis Adana
Kemal Bülbül Ömer
Öcalan Habip
Eksik
Antalya Şanlıurfa Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Antalya
Milletvekili Sayın Kemal Bülbülün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
Değerli Genel Kurul üyeleri; Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde konuşacaktım dün Adıyamanda
yapılan barbarlık olmasa idi, savcı zebanilik yapmasa idi
bununla ilgili konuşacaktım. Ama dün, danışmanım
Mustafa Yüksel, evine baskın yapılarak 5 çocuğunun gözü önünde
evi darmadağın edilerek gözaltına alınmış; bu da
yetmemiş, yirmi dört saat avukat görüş yasağı
verilmiş, bu görüş yasağı bugün saat birde bitmiş,
avukat arkadaşlar gidip görüştüklerinde de maalesef dört gün
gözaltı süresi uzatılma kararı verilmiş.
Bakınız, evinde yapılan
dağıtmayı, evinde yapılan barbarlığı
eşi Özlem Hanım bana çekip gönderdi. Bakınız, ev ne hâle
getirilmiş. Asıl ibretlik şey burada; bakın, görüyor
musunuz burada sevgili Demirtaşın Devran ve yeni kitabı,
önceki kitapları
Kitaplar burada darmadağın edilmiş.
Bununla ne mesaj verilmek isteniyor? Adıyaman
Savcısı bana mesaj veriyorsan bu mesajı okudum. Sen, suç
işliyorsun Adıyaman Savcısı! Sen; kitaba,
yazarlığa, edebiyata, insan haklarına, demokrasiye ve
emeğiyle geçinen bir danışmana karşı; onun eşine
ve 5 çocuğuna karşı suç işledin Adıyaman
Savcısı! Bu da yetmedi Adıyaman Savcısı, bugün de ne
yaptın? Yine önceki dönem Vekilimiz sevgili Behçet
Yıldırımın evine baskın yaptırıp
gözaltına aldırdın ama bu da yetmedi, 11 yaşındaki
çocuğunu okula uğurlamak isteyen eşi, izin alıyor eve
baskın yapan polislerden -buna ben tanığım, kendimiz de
böyle şeylerle karşılaşmışız- diyor ki:
Çocuğumu okula gönderebilir miyim? Gönder. diyorlar. 11
yaşındaki çocuğun sırtına çantayı takıyor
gönderiyor, bahçe kapısında çocuğu durduruyorlar, çantayı
arayıp, çocuğun üstünü arayıp, çantayı boşaltıp
sonra tekrar, çocuğa Çantanı doldur, okula git. diyorlar. Bakar
mısınız şuraya; şimdi, bunun hukukla, demokrasiyle ne
alakası var, hangi hukukta yazıyor bu, hangi demokraside? Evi bu
şekilde dağıtmak hangi hukukta yazıyor Savcı Bey?
Sayın Başkan, açıktan size
sataşıyorum şimdi. Sayın Süreyya Sadi Bilgiç, şu anda
temsil ettiğiniz, makamında oturduğunuz Meclisin bir
çalışanı gözaltında ve hiçbir somut suçlama yok Sayın
Başkan. Daha önce burada vekillik yapmış bir
arkadaşımız şu anda gözaltında, gözaltındayken
hakkında yirmi dört saat avukat görüş yasağı verilmiş,
hiçbir somut suçlama yoktur. Danışmanım Mustafa Yükselle
avukatlar görüştü Neyle suçlanıyorsunuz? dediler, hiçbir suçlama
yoktur. Peki, bu keyfiyetin anlamı ne, bu keyfiyetin sebebi ne?
Biz daha önce de söyledik buradan; bununla bizi
korkutamazsınız, bununla bizi yıldıramazsınız,
bununla bizi bastıramazsınız. Evet, biz Kürt halkının
eşitliğini, özgürlüğünü, Türkiye halklarının
eşitliğini, Alevi inancının eşit yurttaşlık
hakkını, emekçilerin hakkını, eşit
yurttaşlığı her düzeyde savunuyoruz, savunmaya da devam
edeceğiz ve bununla da çekineceğimizi sanıyorsanız Vedat
Aydına dönük yapılan katliamdan bu yana yüzlerce partili
gözaltına alınmış, katledilmiş, gözaltında
kaybedilmiş, hapse atılmış. İşte 4
Kasımın yıl dönümü yarın; Sayın Demirtaşın,
Sayın Figen Yüksekdağın barbarca gözaltına
alınıp tutuklandığı, hukukla hiçbir
alakasının olmadığı günün yarın yıl dönümü.
Ape Musanın tabiriyle, biz bunları biliyoruz, biz bunların
tanığıyız, biz bunların sanığıyız,
biz bunların yargılayıcısıyız; bundan dolayı
bir çekincemiz yok ki. Einsteinin tabiriyle, denenmiş şeyi denemekle
hangi ahmaklığa varacağınızı sanıyorsunuz?
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar,
sevgili Genel Kurul, değerli Türkiye halkları; hukuk ihlal ediliyor,
hukuka -çok özür diliyorum- tecavüz ediliyor, haklara tecavüz ediliyor. Böyle
bir hukuk uygulaması, böyle bir yasa uygulaması olamaz. Bu, açık
bir barbarlık, açık bir zebaniliktir Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bu uygulamaya bir an önce son verilmesini, sevgili
Mustafa Yükselin ve sevgili Behçet Yıldırımın bir an önce
serbest bırakılmasını istiyoruz. Eğer uygulanacak bir
hukuk varsa budur. Somut bir suçlama yoktur, somut bir sebep yoktur.
Genelgeçer, bilindik yöntemlerle, bilindik
suçlamalarla burada, dışarıda, basında, televizyonda,
yolda, yolakta, sokakta akıl devşiren savcılar, buradan hukuk
devşiren savcılar: Yazık size, günah size, vah size! Bu hukuk
bir gün sizin dilinize, bir gün sizin ayağınıza dolanacak, bir
gün kollarınıza dolacak ve sizi kurtaracak kimse kalmayacak ne
yazık, ne günah, ne ayıp ki!
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüseyin
Örs Zeki Hakan
Sıdalı Arslan
Kabukcuoğlu
Trabzon Mersin Eskişehir
Ümit
Beyaz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
İstanbul
Adana Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Edirne
Milletvekili Sayın Orhan Çakırların. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle şahlanacak olan
ekonomimiz, gece yarısı atama ve görevden af kararıyla
tepetaklak olmuştur. Bu süreçte, önü alınamayan işsizlik sorunu
âdeta bir orduya dönüşmüş, her geçen gün artan enflasyonu
düşürmek için yapılan faiz indirimleri tıpkı doları
tutmak için eritilen 128 milyar dolar gibi hiçbir işe yaramamıştır.
Ekonomiyi yönetemeyen Hükûmet ricali, zam haberleriyle uyanan
vatandaşın geçim derdine çözüm bulamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, coronavirüs
salgını yaşamın her alanını etkilediği gibi,
insanoğluna tarım ve gıda sektörünün önemini bir kez daha
hatırlattı. Salgın sürecinde dünyanın birçok ülkesi
dış ticaret yasakları koyarak gıdaya olan
ihtiyaçlarını kendi bünyelerinde karşılama yolunu
seçmiştir. Bu durumda, üretimde kendi kendine yetebilmenin önemi
anlaşılmış, yaşanabilecek gıda krizi karşısında
birçok ülke, tarım sektörüne gerektiğinden fazla yatırım
yapma kararı alarak, üreticileri ve sektörü destekleyecek adımlar
atarak sektörün büyümesine katkı sağlamıştır.
Ülkemizde, vazgeçilmeyen ithalat politikaları, yüksek girdi maliyetleri,
zamanında ödenmeyen destek ücretleri, çevresel faktörler, her gün artan
döviz kurları ve çiftçinin sözlerine kulak asılmaması sonunda
tarım sektörünün nereye gideceğini anlamak zor değil.
Değerli milletvekilleri, bilinmektedir ki
ülkemizdeki pirinç ihtiyacının yarısı Edirne ilimizden
karşılanmaktadır. Edirne ilimizde, bu yıl, çeltik
üreticimiz zor günler yaşamakta; artan girdi maliyetlerinin yanında,
bölgede yaşanan hastalık dolayısıyla verim
düşüklüğü bekleniyordu. Bu kadar olumsuzluklar içerisinde,
geçtiğimiz hafta İpsalada yaşanan dolu felaketi sonunda ilk
belirlemelerde büyük bir kısmı Sarıcaali köyünde olmak üzere,
Balabancık, Sultanköy, Paşaköy ve civar köylerde toplam 10-12 bin
dönüm çeltik alanının etkilendiği söylenmişti. Yerinde
yaptığımız incelemelerde, dolunun, yaklaşık 20
bin dönüm çeltik alanını ürün alınamaz hâle getirdiğini
gördük. Bölgede birçok çeltik alanının sigortasız olduğunu
ve bazı tarım alanlarının da mahkemelik olmasından
dolayı üreticilerin ÇKS kaydı yaptıramadıklarını,
bu sebeple sigortasız olduklarını gördük. Burada üretim yapan
birçok çiftçimiz bu durumun göz önünde bulunmasını istemekte, bu
durumun yaşandığı alanlarda herhangi bir destek alamayan
üreticimiz girdi maliyetlerinin altında daha fazla ezilmektedir.
Sigortalı alanlarda zararların tespit edilmesi için
çalışmalar tamamlanmış fakat bu zamana kadar üreticiye
herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Tespit edilen zararlar
vakit kaybetmeden ödenmelidir. Sigortası olmayan üreticilerimizi ise
görmezden gelmeyin, feryatlarını duyun; ilgili alanın afet
bölgesi olarak ilan edilmesi bekleniyor, daha doğrusu mağduriyetlerinin
karşılanmasını istiyorlar, devletten yardım
bekliyorlar; umarım seslerine kulak verirsiniz.
Değerli milletvekilleri, çeltikle ilgili bir
başka konu randıman meselesi. Toprak Mahsulleri Ofisinin
yanlış politikaları sonunda üretici gün geçtikçe mağdur
edildiğinden çeltik üreticileri Toprak Mahsulleri Ofisinin alım
kriterlerinde değişikliğe gitmesini beklemektedir. Üretici
çeltikte 50 randıman altındaki ürünlere fiyat istemektedir. Bu sene
yaşanan birçok olumsuzluk sonunda verim maalesef çok düşük kaldı
açıklanan rakamlar artan maliyetlerin önüne geçemedi. Bu durum da dikkate
alınarak Toprak Mahsulleri Ofisinin alım kriterlerinde
değişikliğe gitmesi gerekmektedir.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 284 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen şeklinde
ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gülüstan Kılıç Koçyiğit Habip Eksik Mahmut Celadet Gaydalı
Muş Iğdır Bitlis
Kemal Peköz Ömer
Öcalan
Adana Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi
Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksikin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Türkiye cezaevlerinde tam bir dram
yaşanıyor; gerçekten insanların tüm insan hakları resmen
bilinçli bir şekilde gasbediliyor, insan haklarından mahrum
bırakılıyorlar. Hemen hemen birçok hapishanede, cezaevinde
mahpusların en temel hakları, en insani hakları gasbediliyor.
Bunların başında da yaşam hakkı, sağlık
hakkı gelmektedir. Maalesef, pandemiyi de gerekçe göstererek AKP
iktidarı, cezaevlerinde sağlık hakkına erişimi âdeta
imkânsız hâle getirmiştir. Birçok cezaevinden mahpusların mektuplarla
bize ulaşması sonucunda şunu öğrendik: Birçok mahkûmun sağlık
sorunları nedeniyle maalesef, sağlık merkezlerine sevkleri
yapılmıyor, tutsaklar sağlık haklarından mahrum
bırakılıyor. Sadece bununla kalınmıyor, eğer bir
sağlık merkezine, bir hastaneye gidildiyse ondan sonra on dört gün
tek başına hasta hâliyle maalesef, hücrelerde karantina adı
altında tutulmaktadırlar. Bunların hepsinin uluslararası
sözleşmelere de bizim imza attığımız İnsan
Hakları Bildirgesine de ve aynı zamanda Anayasamıza da
aykırı olduğunu hepimiz biliyoruz ama en çok ihlal edilen konulardan
bir tanesi, tutsakların aslında tek başına
bırakılmamaları, tutulmamaları gerekirken cezaevi
koşulları gerekçe gösterilerek tek kişilik odalarda
tutulması yani tecrit altında, izolasyon altında infaz sürecinin
yürütülmesidir. Bakın, seçim bölgem Iğdırdaki S Tipi Cezaevi
yönetimini aradım bir mahpusla, bir tutsakla ilgili; bana şunu
söyledi, dedi ki: Bizim cezaevi yapımız tek kişilik ve 3
kişilik koğuşlardan oluşmaktadır ve ben siyasi
mahkûmların hepsini tek kişilik odalarda tutuyorum, adli
mahkûmları da 3 kişilik odalarda tutuyorum. Ben, bunun suç
olduğunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanunda böyle bir uygulamanın olmadığını, bunun
tamamıyla ileride yükümlülükler getireceğini ve o insanlara
yapılan bir işkence anlamına geldiğini söylememe
rağmen Bakanlık bunu söyledi, Bakanlık bunu
uygulamamızı uygun gördü. diye cevap verdi. Bakın,
işkencenin tanımı şudur: Fiziksel ve psikolojik olarak bir
insana bilerek acı vermektir. Birçok araştırma da
göstermiştir ki cezaevlerinde insanların tek başına bir
yerde tutulması ileride çok büyük sağlık sorunlarına yol
açmaktadır ve toplumla bir araya geldiklerinde de ciddi anlamda toplumla
kaynaşmalarının önüne geçen bir süreç yaşamaları anlamına
gelir. O açıdan, bu tek kişilik odalarda tutma hem uluslararası
hukuka aykırıdır hem kendi Anayasa'mıza hem Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'a da
aykırıdır ama en önemlisi, bir insanın sağlık
hakkının tamamıyla elinden alınmasıdır,
dolaylı olarak yaşam hakkının gasbedilmesidir. Bakın,
bir insanın Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun'a göre tek kişilik odada tutulacağı kıstaslar
belirlenmiştir ama bugün Türkiye cezaevlerinde, tıpkı Nazi
kamplarında olduğu gibi, tıpkı engizisyon mahkemelerinin
zindanlarında olduğu gibi insanlar âdeta imha edilmek isteniyor.
Bunun amacı, psikolojik olarak insanları imha etmek demektir.
Bakın, bir insanı siz hukuksuz bir şekilde, kanunun yol
göstermediği hâlde eğer orada tek başına tutarsanız tüm
sağlığının elinden alınması ihtimaliyle
karşı karşıya bırakırsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Cezaevindeki intiharların yüzde 91inin tek
kişilik odalarda kalan kişiler tarafından
gerçekleştirildiği araştırmaları var ve
insanların tek kişilik odalarda kaldıktan sonra, hüküm bittikten
sonra toplumda çok ciddi sorunlar yaşadıkları, nöropsikiyatrik
sorunlar yaşadıkları, psikolojik sorunlar yaşadıkları
çok kez tespit edilmiş ve bilimsel verilerle de ortaya koyulmuştur.
Tecrit insanlık dışı bir uygulamadır, tecrit
kesinlikle bir insan hakkı gasbıdır ve kabul edilemez bir
durumdur. Bugün Türkiyedeki cezaevlerinin hepsinde tecridin
uygulandığını söyleyebiliriz ama en ağırı da
İmralı Cezaevinde Sayın Abdullah Öcalan üzerinde
uygulanmaktadır. Derhâl bu tecrit uygulamasına hem İmralı
Cezaevinde hem de diğer cezaevlerinde son verilmelidir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4üncü maddesinde yer alan "değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Zeki
Hakan Sıdalı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş
Mersin Adana Kayseri
Ümit
Beyaz Hüseyin
Örs Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Trabzon Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Trabzon
Milletvekili Sayın Hüseyin Örsün.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 4üncü maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
ilgili maddesiyle 488 sayılı Kanunda yapılan
değişiklikle İhracatı Geliştirme AŞye muafiyet
tanınması hususuyla sermaye yapısının güçlendirilmesi
hedeflenmektedir.
Değerli milletvekilleri, konu ihracat olunca
Trabzondaki ihracatçılarımızın bana ilettiği
sorunları gündeme getirmek istiyorum. İhracatçımız, ihraç
ettiği bir ürünün çeşitli sebeplerle müşterisinin almaktan vazgeçmesi
veya iade etmesi nedeniyle mevzuatın tanıdığı imkân
dâhilinde, ihraç edildikten sonra üç yıl içinde yurda iade edilen
ürünlerinin serbest dolaşıma girişi için damga vergisini gecikme
faiziyle ödeyerek malı yurda sokabilmektedir. Bu bir mağduriyettir,
bu mağduriyetin giderilmesi yönünde ihracatçılarımızın
talebi vardır.
Değerli arkadaşlar, 4458 sayılı
Gümrük Kanununun 168inci maddesinin (1)inci fıkrası gereği
serbest dolaşımda bulunan eşyanın Türkiye gümrük
bölgesinden ihraç edildikten sonra üç yıl içinde yeniden serbest
dolaşıma girmesi hâlinde ithalat vergilerinden muaf
tutulacağı belirtilmekte. Bu durum, tatbikatta, kanunun bu maddesi ve
Gümrük Yönetmeliğinin 446ncı maddesinde belirtilen sebeplerin vuku
bulması üzerine ihraç edilen eşya ithal vergilerinden muaf olarak
yurda geri getirilebilmektedir. Bu hususla ilgili de
ihracatçılarımızın talepleri var. İhraç edilen ve
alıcı firmaların, Gümrük Yönetmeliğinin 446ncı
maddesinde belirtilen sebepler nedeniyle iade ettiği ürünlerle ilgili
olarak denetimi yapan bir gümrük müfettişinin tuttuğu rapor üzerine
idareden ihracatçının iradesi dışında alıcı
ithalatçı firmanın çeşitli gerekçeler ileri sürerek üç yıl
içinde ihraç ettiği şekliyle iade ettiği, yurda geri getirilen
ürünler için Damga Vergisi Kanunu gereği ihracatın
gerçekleşmediği yorumu yapılarak ceza tahakkuku
yapılmaktadır. Bu uygulamanın başlatılmasıyla
ödenen cezalar nedeniyle ihracatçılar büyük mağduriyetlerle
karşı karşıya kaldıklarını ifade ediyorlar.
Bu nedenle, ihracatçının tamamen iradesi dışında,
hatta alıcıların keyfî uygulamaları neticesinde gerçekleşen
bu işlemlerde uygulamanın 4458 sayılı Gümrük Kanununun
168inci maddesinde belirtilen ürünün serbest dolaşıma girişinin
tüm vergilerden muaf olarak yapılması uygulamasıyla uyumla hâle
getirilmesi açısından, damga vergisinin gecikme faiziyle birlikte
geri alınması uygulamasının kaldırılması ve
üç yıl içinde ihraç edildiği şekliyle iade edilen ve ithal
vergilerinden muaf tutulan geri kalan ürünlerde de damga vergisi muafiyeti
sağlanması talepleri var ihracatçılarımızın.
Değerli milletvekilleri, yaş meyve, sebze
ürünleri alımlarındaki stopaj uygulamasından kaynaklanan
sorunlara da biraz değinmek istiyorum. Bilindiği üzere,
ihracatçılar tarafından ihraç edilmek üzere üreticilerden satın
alınan ürünlerden yapılan gelir vergisi stopaj kesintisiyle üreticinin
sosyal güvenlik prim borcu olup olmadığının
sorgulanması ve var ise ürün bedelinden kesilmesi uygulamasında
üreticiden kesilmesi gereken stopaj gelir vergisi ile prim borçları
pratikte işlememekte, tüm bu kesintiler ürünü satın alan
ihracatçının üzerinde kalmaktadır. Bununla ilgili de yeni bir
düzenleme talepleri var ihracatçılarımızın.
Değerli arkadaşlar, son olarak, yakın
komşu ülkelerle iş yapan, oralarda iş yeri olan ve her hafta
başı bu ülkedeki iş yerine gidip hafta sonu ailesinin
yanına, evine dönmek için yurda dönüş yapan
ihracatçılarımız, Temel fıkralarına konu olan ceza
uygulamasıyla karşı karşıya kalmakta. Ayda 4 defadan
fazla yurtdışına kendi özel taşıtınla neden
çıktın? diye bu arkadaşlarımıza para cezası
kesilmektedir. 2008 yılında, Türk plakalı taşıtlar
Gürcistana gidip ucuz yakıt alıp dönmesin diye çıkarılan
bu uygulama bugün geçerliliğini yitirmiştir. Geçerliliği
kalmayan bu uygulamanın yani 4 defa niye yurtdışına
çıktın, cezasını öde. uygulamasının
kaldırılması, en azından iş insanlarının,
ihracatçıların bu uygulamadan muaf tutulması gerektiğini
söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
İhracatçılarımızın yaşamış olduğu
bu mağduriyetlerin bir an önce çözüme kavuşturulması için
gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade ediyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 284 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde geçen yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Habip
Eksik Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Gaziantep Iğdır Muş
Mahmut
Celadet Gaydalı Ömer
Öcalan Kemal
Peköz
Bitlis
Şanlıurfa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, Değerli Genel Kurul; halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Son dönemlerde gerek Kürt sorununun çözümüne ilişkin
gerekse tüm antidemokratik uygulamaların ve tüm
sıkıntıların çözüm merkezi olarak Parlamento gösteriliyor,
bu Meclis gösteriliyor. Halk için de siyasetçiler için de bu Meclise büyük bir
anlam veriliyor, büyük bir kıymet atfediliyor.
Şimdi, bu Meclisin bir hafızasına
bakmakta fayda var. 1993 yılında Parlamentoyla tanışan
Kürtler neye uğradı, nasıl bir durumu yaşadı;
hafızaları bir yoklamak lazım ki bir gerçekliği de ifade
etmekte fayda olacaktır. Bakınız, 1993 yılında
Parlamentoda vekillerin polis zoruyla yaka paça nasıl
dışarı atıldığının görüntülerine herkes
şahittir. Sevgili Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk,
Sırrı Sakık, Selim Sadak, Mahmut Alınak; o görüntüler
hepimizin gözünün önündedir. Bu ülkeyi bir adım ileri götürdü mü? Bu ülkeyi
otuz yıl geriye götürmedi mi? Götürdü tabii. Bu ülkenin demokrasisine
büyük bir darbe vurdu. 28 Şubat süreci, burada, başörtülü
insanların yemini krize dönüştü; bunları bilmekte fayda var,
hafızaları iyi sorgulamak lazım. 2016da HDP vekillerine cezaevi
yolunu açanların, dokunulmazlıkların
kaldırılmasına katkı sunanların buradan bir ders
çıkarmaları gerekiyor ki ilerleyen dönemde nasıl bir Türkiye
inşa edilecek, gasbedilen hakların iadesi üzerine nasıl
konuşulacak bir hat çizelim, bir yol çizelim. Yıl dönümü 4
Kasım, yarın; 2016da vekil arkadaşlarımızın
evleri basıldı, hepsi bulunduğu illerden kaçırılarak
zindanlara hapsedildiler. Şimdi, peki, bu zindanlardaki, cezaevindeki
durumlar nedir? Bunun sorumlusu bellidir, Hükûmettir, Adalet
Bakanlığıdır, Abdulhamit Güldür. Şu an cezaevleri
işkencehaneye dönmüş; IŞİDi oraya alıyor, cemaati
oraya alıyor, diğer örgütlü yapıları oraya alıyor.
Böyle bir şey olabilir mi?
Bu ülkede 200 binin üzerinde insan cezaevindedir.
Özellikle siyasi tutsaklara büyük zulümler yapılıyor. Tecrit desen
tecrit var, açık görüş iki yıldır ortadan
kaldırılmış; sorsanız Pandemide başarı.
derler, günde 230 insan ölmektedir ama cezaevinde tecrit devam ediyor.
Tutuklular, hükümlüler aileleriyle görüştürülmüyor. Cezaevindeki
akrabalarına para yatıran insanlar örgüt üyeliği üzerinden
gözaltına alınıyor, günlerce gözaltında kalıyor. Bu
Meclis ne zaman kendi üyelerine sahip çıkacak? Bugün, Behçet
Yıldırım -25 ve 26ncı Dönem Adıyaman Milletvekili-
gözaltına alınıyor. Böyle mi bu işler çözülecek? Günlerce
gözaltında kalan insanlar vardır. Önce gözaltına al, 4+4+4 on
iki gün gözaltında tut, sonra delil oluşturma peşine düş.
Buna herkesin bir sözünün olması gerekiyor. Bu Parlamentoda bulunan
beş partinin grubu, barolar, kitle örgütleri, sivil toplum
kuruluşları, tabip odası, kendini demokrat ve aydın olarak
gören herkes bu ülkenin sorunları için oturup konuşmayacak mı? O
zeminin kalmadığını ben görüyorum. Büyük bir
karşıtlaşma üzerinden siyaset yürütülüyor zaten. Faşist
zihniyetin söylemleri yetmiyor, kendini muhalif olarak görenler de
sıkıştıkça Kürte, HDPye saldırıyor, HDP
üzerinden milliyetçi oyları konsolide edeceklerini zannediyorlar.
Geçmişi biliyoruz, 90ları biliyoruz, 90dan -bugün arkadaşlarımız
söyledi, Vedat Aydın gibi- şimdiye kadar bu ülkede binlerce insan
kaybedildi, mezarları belli değil, faili meçhuldür; yargı bunun
peşine düşmemiştir, hesabına gelmemiştir, yargı
ideolojiktir; bunların hepsini biliyoruz. Burada söylemlerle, algılarla
oy devşirme peşine düşenler büyük bir yanılgı içerisindedirler.
Bu halkı artık terör hikâyesi, düşmanlık hikâyesi üzerine
ikna edemeyeceksiniz. Kırk yıldır bu hikâyeleri
anlatıyorsunuz, devam ediyorsunuz, kırk yıl önce doğanlar
şimdi 40 yaşında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Bu sorunun içinde artık
birkaç nesil belli bir noktaya geldi. Biz siyaseti olgunluğa davet
ediyoruz, Parlamentoyu göreve çağırıyoruz. Söz söyleme, oy
kaygısıyla yapılan haksızlığa, hukuksuzluğa
söz söyleme noktasındadır bu Parlamento, kendini muhalif olarak
görenler de bu noktadadır. Cezaevlerinin durumu vardır, kapalı
kapılar ardında kimi şeyleri konuşabiliyorlar ama
halkın Meclisinde ya da halkın gözleri önünde farklı bir söylem,
farklı bir yaklaşım. Bu, bütünleştirmeye götürmez, bizim
demokratik bir zeminde bütünleşmeye ihtiyacımız vardır.
Faşist ve sağ zihniyete karşı bir motivasyon, bir sinerji
yaratılması gerekiyor ama görünen odur ki herkes iktidar hesapları
yapıyor. İktidar hesaplarından sonra HDP ve Kürt sorunu üzerine
herhâlde hesapları olmayanlar söylemleriyle kendini ifade etmektedir.
Halkımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüseyin
Örs Zeki Hakan
Sıdalı Hayrettin
Nuhoğlu
Trabzon Mersin İstanbul
Ümit
Beyaz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Adana Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna ait.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
284 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz aldım, selamlarımı
sunarım.
27nci Dönem Beşinci Yasama Yılına
girerken torba kanunların daha az gelmesi temennimiz ve beklentimiz çok
kısa sürdü, yeniden bir torba kanunla muhatabız. 13 kanunda
değişiklik söz konusu olmasına rağmen konularına göre
farklı tali komisyonlarda görüşülmesi
yapılmamıştır. Bu şekilde ihtisas
komisyonlarının devre dışı
bırakılmasıyla biz yasama faaliyetinin kalitesinin
düştüğünü söylemeye devam edeceğiz. İktidarın acele
kanunlaştırma iradesi Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün öngördüğü asgari süreleri zorlamaktadır.
Başkanlık bu süreleri tekliflerin sağlıklı
incelenmelerine engel olacak şekilde kullanmaktadır. Bunun makul bir
sebebi olamaz ve yapılan uygulama iyi niyetle bağdaşmaz.
Teklifin 5inci maddesi, 492 sayılı
Harçlar Kanununun 123üncü maddesinin üçüncü fıkrasını 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4üncü maddesinin birinci
fıkrasının (p) bendinde belirtilen kurumlar şeklinde
değiştirmektedir, bir bakıma güncelleme yapılmaktadır.
Dolayısıyla bu madde için sadece bir kelime
değişikliği önerimiz vardır, kabul edileceğini
umarız. Bazı olumlu değişiklikleri kapsadığı
için teklife genel olarak karşı değildik ama Komisyondaki
görüşmeler esnasında İYİ Parti Grubu olarak verdiğimiz
önergelerin reddedilmesi, ihracata yeni başlayacak KOBİlere
yapılacak teşviklerin çelişkili olması, muğlak
ifadelerin düzeltilmemesi, torba kanun teklifi niteliği
taşımasına rağmen ilgili komisyonlarda görüşülmemesi
ve Anayasa açısından tartışmalı yönlerinin olması
sebebiyle teklife destek vermeyeceğimizi beyan ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu bölümde bütün Türk
milletinin içini sızlatan güncel bir olaya değinmek istiyorum: 21
Ekim 2021 günü Tuncelide gerçekleştirilen Eren-7 Operasyonunda Jandarma
Uzman Çavuş Burak Tortumlu ağır yaralanmış ve
helikopterle bölgeden alınarak eski adı Erzincan Asker Hastanesi
olan Binali Yıldırım Üniversitesi Mengücek Gazi Eğitim ve
Araştırma Hastanesine sevk edilmiş, tüm müdahalelere rağmen
kurtarılamayarak şehit olmuştur. Şehit Burak Tortumlunun
operasyon bölgesinden alınarak sevk edildiği hastanenin
otoparkına indirildiği, iniş noktasında müdahale ekipleri
ve ambulansın hazır bulundurulmadığı ve Mehmetçikin
uygunsuz bir şekilde, sedyesiz olarak askerler tarafından taşındığı
görüntüleri basına yansımış ve milletin vicdanı
sızlamıştır. Burak Tortumlunun hastaneye
yatırılmasında gereken hazırlıkları
yapmadığı gerekçesiyle hastane başhekimi açığa
alınarak sorumlular hakkında soruşturma başlatıldığı
Sağlık Bakanı tarafından açıklanmıştır.
Değerli arkadaşlar, açığa
alınması gereken başhekim değil Millî Savunma Bakanı,
İçişleri Bakanı ve Sağlık Bakanı
olmalıdır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ya da bu Bakanlarda azıcık sorumluluk ve vicdan
varsa kendileri istifa etmelidir. Yaralı bir askerin hayatının
kurtarılmasında koordinasyon eksikliğinden kaynaklanan
ihmallerin askerin hayatına sebep olması, devam eden terörle
mücadelede ve olası savaş durumunda çok sayıda yaralı
askerin sevkinin ve tedavi sürecinin nasıl yapılacağı
konusunda askerî personel ve ailelerinde endişe ve güven
bunalımı yaratacağından hareketle Millî Savunma
Bakanına sormak istiyorum: Askerî hastaneler kapatılırken
kendisi Genelkurmay Başkanı değil miydi? O zaman askerî
hastanelerin kapatılmaması gerektiğini ifade etmiş miydi
acaba?
Jandarma Genel Komutanlığı hukuki bakımdan
İçişleri Bakanlığının sorumluluğunda olsa da
Türk milleti jandarmanın da asker olduğunu bildiğinden,
operasyonlarda yaralanan bir askerin sevk ve tedavisindeki ihmaller göz önüne
alındığında askerî hastanelerin yeniden eski statüsünde
açılması için İçişleri Bakanlığı bir
girişimde ve öneride bulunmayı niçin düşünmez? Aynı
şekilde, Sağlık Bakanlığı dünyada örnek
teşkil edecek şekilde stratejik bir hizmeti üstün görev anlayışıyla
çok başarılı olarak yürüten askerî hastanelerin
teşkilatlanma hafızası ve tecrübesi henüz yok
olmamışken açılmalarının gerekli olduğunun
farkında değil midir?
Değerli milletvekilleri, hiç şüphe yok ki
Türk milleti ordu millettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Başta
Mehmetçik olmak üzere, her Türk insanı vatan topraklarının her
karışını kutsal kabul eder. Türkiye Cumhuriyeti devletinin
varlığına, üniter yapısına, millî birlik ve bütünlüğüne
kasteden bütün unsurlarla Atatürkün verdiği görev doğrultusunda son
nefesine kadar mücadele etmeyi ve gerekirse şehit olmayı en büyük
şeref olarak bilir. Ne var ki Türk milleti, şehit Burak Tortumluya
yapılan gayriciddi uygulamaları asla kabul etmez. Gereken her türlü
tedbirin acilen en üst düzeyde alınmasını, askerî hastanelerin
en kısa zamanda yeniden açılmasını bekliyor, bütün
şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyor, saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Grup Başkan Vekillerimizi kürsü arkasına
davet ediyorum lütfen.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.59
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
284 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
6ncı madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde
geçen yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Kemal
Peköz Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Bitlis Adana Muş
Habip Eksik Muazzez
Orhan Işık Ömer
Öcalan
Iğdır Van Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi, Van
Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın.
Buyurun Sayın Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler Sayın
Başkan.
İhracatın tabana yayılması ve
tekeller dışındaki firmaların da finansmana
ulaşması ülke içindeki üretimin ve istihdamın teşviki için
elbette önemlidir ancak Türkiyedeki ihracata ve ihracatçılara Türk tipi
başkanlık denilen bu tek adam politikalarıyla en büyük darbe
vurulmuştur.
Ülkede, KHK ve ihraç politikasıyla, nitelikli
iş gücü bakımından, AKP, liyakatsizliği her yere
taşımıştır. Bağımsız olması
gereken kurumlara yapılan müdahalelerle Türk lirası dalgalı kur
rejimine rağmen bir yıl içerisinde yüzde 35
değersizleşmiştir yani zaten yoksul olan halklarımız
daha da yoksullaşmıştır. Enflasyon resmî rakamlara göre
yüzde 20 seviyelerine dayanmış, işsizlik oranı ve faiz
oranı çift hanelerde seyretmiş, büyük bir yoksulluk hâli toplumun her
kesimini sarmıştır.
Tarım, hayvancılık gibi sektörlerde
teşviklerin kalkması dışa
bağımlılığı artırmıştır.
Sanayinin gelişmemesi, tarım ve hayvancılığın
gittikçe küçülmesi, üretim alanlarında yaşanan daralma içinden
geçtiğimiz ekonomik krizi derinleştirmiş ve daha da kritik hâle
getirmiştir. Bugün, ne çiftçi ne sanayici ne zanaatkâr ürettiğinin
değerini alamamaktadır çünkü faizler, maliyetler ve üretim için
yapılan diğer harcamalar çok fahiş oranda yükselmiştir.
İhracatın artması ülke ekonomisi için
elbette iyidir ancak ham madde girdileri ithal olduğu sürece, enerji ve
yakıt gibi girdiler dolara endeksli olup fiyatlar arttığı
sürece, ihracat artsa da istihdam da refah da artmaz. Türkiyede ihracatın
artışı 2015 yılından sonra sekteye uğramıştır.
Neden mi? Bunun da nedeni, ülkenin içine konulduğu hukuksuzluk ve
olağanüstü hâl, başka ülkeleri işgal girişimi ve savaş
politikaları, kamuda ortaya çıkan yolsuzluk, rant, talan düzenidir. Eğer
ihracatı ve üretimi artırmak, halkın refahını yükseltmek
istiyorsanız, emekçilerin, köylünün, çiftçinin emeğinin
hakkını verin. Rehin alınan gazetecileri, siyasetçileri,
düşünce suçlularını derhâl serbest bırakın.
Barış akademisyenlerinin ve KHKlilerin gasbedilen
haklarını iade edin. 4 milyon seçmenin iradesine el koyarak,
seçtiği belediye başkanlarına atadığınız
kayyumları geri çekin. Talimatla çalışan yargı düzeninize
son verin. Kürt ve kadın düşmanlığından vazgeçin.
Üniformalı tacizci, tecavüzcüleri koruyan siyasetinize son verin;
kadın katliamlarını durdurun. Üniversiteleri özgür
bırakın, kayyum ve yandaş baskısı altından
çıkarın.
Kara para konusunda sayenizde ülke gri listeye
girmiş ise kimse ülkenizle iş yapmak istemez, ticaret yapmaz, kredi
vermez. Herkes bilmelidir ki katilleri eğiten, koruyan, aklayan, yurt
dışına ihraç eden, kiralayan SADATlarınıza, paralel
bürokrasi olan TÜGVAlarınıza son vermeden ihracat mihracat
yükselmez.
Değerli milletvekilleri, ülke genelindeki talan
düzeninin yerel ayakları her yerde AKP eliyle kurulmuş
durumdadır. Vekili olduğum Van ili üzerinden örneklendireyim: Tarihî
ve doğa harikası, turizm potansiyeli yüksek bir sınır ili
olan Van, ihracatta olması gereken düzeyde değildir. Kapıköy
Sınır Kapısı, her ne kadar açıldı denilse de tam
kapasite açık değildir. Van esnafı sınır ticaretinde
keyfî birçok engel ve uygulamalarla karşı karşıyadır.
Öte yandan Van, kelimenin tam anlamıyla bir talan işgali
altındadır. Van, kayyum rejimi eliyle yağmalanmakta, halkın
kaynakları yandaşlara peşkeş çekilmekte, belediyeler
altından çıkılamayacak şekilde
borçlandırılmaktadır. Van'da kış koşulları
bastırmış olmasına rağmen, devam eden enkaz ve
şantiye görüntüleri esnafı, çiftçiyi, memuru, işçiyi, halkı
canından bezdirmiştir. Her yağıştan sonra caddeleri,
sokakları, mahalleleri sel ve su baskınları almaktadır;
yapılmayan altyapı nedeniyle evler kanalizasyon suyuyla
dolmaktadır.
Vanda iki şey sürekli hâle gelmiş
durumdadır: İlki, bin sekiz yüz gündür devam eden eylem, etkinlik
yasağı; diğeri, kayyum yolsuzluklarının uygulama
alanı olan kaldırım işleridir. Mühendisleri tenzih ederek
söylüyorum: Van kayyumu, kaldırım mühendisliğinde
uzmanlaşmıştır. İş yapıyor görüntüsü vermek
için, talanını gizlemek için kaldırımlar yapboz
tahtasına dönüştürülmüştür. Birçok mahallede, sokakta yol
yokken, içme suyu yokken, altyapı yokken Vanın merkezinde yeni
yollar, kaldırımlar defalarca sökülüp tekrar yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) Bir
yılı dolmadığı hâlde, buralarda yollar rant için
yeniden şantiyeye çevriliyor. Şu iki fotoğraf Vanın ne
hâlde olduğunu göstermeye yeter.
Sonuç olarak, AKP-MHP koalisyonuyla bu ülkenin yol
alamayacağı, refahın yükselemeyeceği, üretimin
artmayacağı ve ekonomik, siyasal ve hukuki krizlerin çözülemeyeceği
ortaya çıkmıştır. Halk isyan ediyor artık. İlk
seçimde de sizden hesabını soracaktır.
Yaptığınız hukuksuzluklar, yolsuzluklar, rant, talan
yanınıza kalmayacaktır.
Tüm halkımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 284 sıra sayılı Teklifin Çerçeve 7nci maddesiyle eklenen
Ek Madde 4teki kazançları ibaresinden sonra gelmek üzere (imalat ve
ihracat faaliyetleri dışındaki faaliyetlerden doğan
kazançlar hariç) ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Bayram
Yılmazkaya
Kocaeli Adana Gaziantep
Özgür
Ceylan Hüseyin
Yıldız Mehmet
Akif Hamzaçebi
Çanakkale Aydın İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebinin.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Serbest Bölgeler
Kanununda değişiklik yapan bir maddeyi görüşüyoruz. Serbest
Bölgeler Kanunu, 1985 yılında Turgut Özalın
Başbakanlığı döneminde çıkarılmış olan
bir kanundur. Çok iyi niyetlerle çıkarılmış olan,
Türkiyeye yatırım girişini, doğrudan yabancı
yatırım girişini artırmak, yabancı teknoloji
girişini artırmak, ihracata yönelik imalatı teşvik etmek ve
yurt içindeki sanayinin girdi ihtiyacını zamanında ve düzenli
bir şekilde temin etmek amacıyla
çıkarılmıştır. Zaman içerisinde birtakım
gelişmelere ve değişikliklere paralel olarak, ekonominin
ihtiyaçları dikkate alınarak kanunda bir kısım
değişikliklere gidilmiştir. Örneğin, bölgenin
münhasıran doğrudan yabancı yatırım girişini
çekmesi, yabancı teknolojiyi çekmesi ve ihracata yönelik üretimi
gerçekleştirebilmesi amacıyla, sadece bunlarla sınırlı
olmak amacıyla çalışması öngörülmüştür. Bu çerçevede,
ekonominin düzenli ve zamanında girdi ihtiyacını temin etmek
gibi bir işlev serbest bölgelerin amaçları arasından
çıkarılmıştır.
Bu çerçevede, serbest bölgelerin durumu nedir diye
baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo
çıkıyor: 18 serbest bölge var. 18 serbest bölgenin toplam ticaret
hacmine, dağılımına baktığımızda,
Türkiyeden serbest bölgeye, bölgeden Türkiyeye, yurt dışından
bölgeye ve bölgeden yurt dışına olmak üzere, bu yönler
itibarıyla toplam ticaret hacminin yüzde 35inin bölgeden yurt
dışına ihracat olduğunu görüyoruz. Bölgeden Türkiyeye
önemli ölçüde hâlâ yine bir giriş var, yine Türkiyeden bölgeye sevk
edilen bir ürün var elbette. Önemli olan, bölgeden yurt dışına
yapılan ihracatı teşvik etmektir, bunu artırmaktır;
serbest bölgelerin hedefi bu olmalıdır, yabancı sermayeyi
çekebilmeli. Elbette yabancı sermayeyi çekebilmek, doğrudan
yabancı yatırımı çekebilmek, ülkenin genel ekonomi
politikasıyla ve siyasal istikrarıyla ilgili bir konudur.
Münhasıran serbest bölge kurmak suretiyle bölgeye doğrudan yabancı
yatırımı çekme imkânı da yoktur. Serbest bölgelere
kaldırabileceğinin üzerinde bir misyonu yüklemek, ondan böyle bir
sonuç beklemek de doğru değildir.
18 serbest bölge içerisinde başarılı
olanlar var, başarılı olamayanlar var benim gördüğüm;
serbest bölge rakamlarına baktığımızda bunu görüyorum.
Örneğin, Atatürk Havalimanı Serbest Bölgesini
başarılı bulmuyorum, Atatürk Havalimanı Serbest Bölgesi,
100 dönüm arazi üzerinde faaliyet gösteren, ulaşım
kolaylığı olan, havalimanın hemen yanı
başında şimdi havalimanı taşındı önemli
değil, çok yakın- ama bakıyorum, ihracat potansiyeli, daha
doğrusu gerçekleşen ihracat rakamı en düşük olan
bölgelerden biri. Bu doğru değil, Atatürk Havalimanı Serbest
Bölgesi böyle olmamalı. Kuruluşunda niyet bu değildi,
zamanın Millî Emlak Genel Müdürlüğü önemli arazi tahsisleri
yaptı kendisine, ihracat artacaktı, oraya yabancı
yatırımlar gelecekti, istihdam artacaktı, teknoloji gelecekti;
bunların hiçbirisi yok.
Bir de şu vardı: Serbest bölgeler, vergi
planlaması aracı olarak kullanılıyordu yani
İstanbulda kurulu bir işletme, bir şirket, orada bir ofis
kiralıyordu, faturaları o ofisten kesiyordu. Aslında üretim
vesaire, her şey İstanbulda gerçekleştiği hâlde böyle bir
vergi planlaması amacıyla kullanılıyordu, kullanılan
yerler vardı. Bunları biliyorum, geçmiş tecrübelerimizden
biliyorum. Hâlâ bu ihtimal olabilir; benim, Bakanlığa tavsiyem, bu
yönde bir denetimi Hazine ve Maliye Bakanlığından talep
etmeleridir. Hâlâ vergi planlaması amacıyla buralar
kullanılmakta mıdır?
Şimdi, bu maddede Serbest Bölgeler Kanunundaki
vergi teşviklerine ilişkin bir değişiklik
yapılıyor. Serbest bölgeler bir vergi planlama aracı olarak da
kullanılmış olduğu için 2004 ve 2008 yıllarında
bu teşviklerde bir kısıtlamaya gidildi, azaltıldı
bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Çok
doğru bir iş yapıldı o zaman, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak da o teşviklerin azaltılmasına destek verdik o zaman.
Hâlâ görüşümüz budur, görüşümüz aynıdır,
değişmemiştir.
Burada şöyle bir şey var: Bu maddeyle
Serbest Bölgeler Kanununun geçici 2nci maddesinin yürürlüğe girdiği
tarihten sonra kurulacak olan serbest bölge işleticisi şirkete otuz
yıla ulaşabilecek bir süreyle gelir ve kurumlar vergisinden istisna
verilmesi öngörülüyor. Kazançları gelir veya kurumlar vergisinden istisna
edilecek, biz bunun sınırlanmasını arzu ediyoruz. Yani amaç
ihracatı teşvik etmektir, amaç istihdam yaratan bir
yatırımın burada olmasıdır, doğrudan yabancı
yatırımın gelmesidir. Münhasıran alım satım faaliyetinde
bulunuyorsa bir şirket, buradan doğan kazanca vergi teşviki,
vergi istisnası vermenin anlamı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bu yönde
Bakanlığa da bu görüşümüzü ilettik. İnanıyorum ki bu yönde
bir değişiklik de gerçekleşecek. Bizim önerimiz de bunu
amaçlıyor.
Teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle 3218
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 4üncü maddenin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bu istisna,
münhasıran alım satım veya depo işletmeciliği faaliyet
ruhsatı sahibi kullanıcılardan elde edilen kazançlar ile
31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 13/6/2006
tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca
yapılacak vergi kesintilerini kapsamaz.
Bülent
Turan Ramazan
Can Çiğdem
Erdoğan Atabek
Çanakkale Kırıkkale Sakarya
Ahmet
Özdemir Tamer
Dağlı
Kahramanmaraş Adana
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, serbest bölge kurucu ve işletici
şirketlerine yönelik getirilen kurumlar ve gelir vergisi
istisnasından, münhasıran alım satım veya depo
işletmeciliği faaliyet ruhsatı sahibi kullanıcılardan
elde edilen kazançların çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun takdire
bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8inci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ulaş
Karasu Hasan
Baltacı
Kocaeli
Sivas
Kastamonu
Müzeyyen
Şevkin Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Adana
Manisa
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde konuşmacı Sayın
Hasan Baltacı, Kastamonu Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN BALTACI (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 8inci maddesi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
8inci maddenin kanun teklifinden
çıkarılmasını istiyoruz çünkü mevcut hâliyle, Devlet
İhale Kanunundan muaf tutulan EXIMBANK, ayrıca, yapım
işleri hariç Kamu İhale Kanunu hükümlerinden de muaf tutuluyor.
EXIMBANKın Kamu İhale Kanunu hükümlerinden muaf
tutulmasının hiçbir gerçekçi gerekçesi yoktur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu vesileyle, yine, yeniden Kastamonuda bitmeyen bir çileden
bahsetmek istiyorum. Bu konuyu defalarca bu kürsüden dile getirdim ama herhangi
bir ilerleme maalesef, olmadı. Değerli arkadaşlar, Kastamonulu,
hastane yollarında can çekişiyor. Kastamonuda sağlık
sistemi infilak etmiş durumda. Düne kadar kan tahlili bile
yapılamayan ilçe hastanelerimiz vardı. Çocuk hastalıkları
uzmanı, kadın doğum hastalıkları uzmanı olmayan
ilçelerimiz var. Merkez ilçe dâhil, 20 ilçemizin bütün yükünü çeken Kastamonu
Eğitim ve Araştırma Hastanesinin randevu sistemi çökmüş
durumda; on beş gün sonrasına randevu alabilen kendini şanslı
sayıyor, alamayan her gün telefonun başında kuyruğa girmek
zorunda kalıyor. Diyelim ki MR çektirmek zorundaysanız, diyelim ki
ultrason çektirmek zorundaysanız en az bir buçuk, iki ay beklemek zorundasınız.
Sadece bir yılda sağlık personeli ve hekim yetersizliği
nedeniyle ambulanslar sevk yollarında tam 7 milyon 500 bin kilometre yol
yapmış. Bu ne demek? Şu demek: Kastamonuda hastalar bir
yılda 7,5 milyon kilometre dolaştırılmış demek
Millet zaten yoksullukla mücadele ederken bir de cebindeki son kuruşu da
sevk yollarında, hastane kapılarında harcamak zorunda
kalıyor. Hâlbuki sağlık hizmeti yerinde verilirse
sağlık hizmetidir.
Bu sağlık hizmeti millete zulmettiği
kadar aslında hekimlere de zulmediyor. Bakın, Kastamonuda dönem
tayini, eş mazereti tayini, yan dal uzmanlık eğitimi ve
soruşturma sonucu hastaneden ayrılan hekimler hariç, 2020
yılında 17si uzman hekim olmak üzere toplam 46 hekim istifa
etmiş, 2si uzman hekim olmak üzere 3 hekim de emekliye ayrılmış.
2021de de durum aslında değişmemiş. Bu sene Kastamonu
Eğitim ve Araştırma Hastanesinden 29 uzman hekim aynı
nedenlerle maalesef ayrılmış. Kastamonuda hastanede
hastanın yeri yok, hekimin derdi çok, bu sağlık sisteminin de
Kastamonuya zerre kadar hayrı yok.
Dün sosyal medyada bir haber gördüm, AKP Kastamonu
Milletvekili Sayın Metin Çelik, Sağlık Bakanını
ziyarete gitmiş. Öncelikle, bu ziyaretten ne kadar memnun olduğumu
söylemek istiyorum çünkü sayemizde Sayın Çelik, Sağlık
Bakanlığının yolunu da öğrenmiş oldu; ara ara
ziyarete gidiyor, en son da dün gitmiş. Peki, gitmiş de ne olmuş
yani gitmiş de neye çare bulmuş? Sayın Çelik aslında
sağlık alanında istediğini zaten almıştı,
bir süredir Kastamonu İl Salık Müdürlüğü görevini vekâleten
yürüten yakın arkadaşının asaleten İl Sağlık
Müdürü olmasını zaten sağlamıştı ama ne randevu
sistemi düzeldi ne sevk çilesi bitti ne hekimlerin istifası önlenebildi ne
de istifa eden hekimlerin yerine yenilerinin gelmesi sağlanabildi.
Bugün, Kastamonu Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde 148 uzman hekim görev yapması gerekirken bu sayı
kâğıt üzerinde 110u bile geçmiyor; buna ücretsiz izin alanlar,
ücretli izne ayrılanlar, nöbet sonrası istirahatte olanlar, heyette
görevi olanlar ve Covid nedeniyle izinli olan doktorlar eklenince poliklinikte
hekim bulmak neredeyse imkânsız hâle geldi. Ayrıca, henüz sintigrafi
cihazı hizmete girmemişken Bu alanda hizmet veriyoruz. diye
Kastamonulular da maalesef, aldatılıyor.
Sonuç olarak, Sayın Çelike
çağrımdır: Bir daha Sağlık Bakanını ziyarete
gittiğinde bizden selam söylesin, meselenin yeni bir bina yapmak
olmadığını, sağlık hizmetinin yerinde verilmesi
gerektiğini de bir zahmet iletsin çünkü İstiklal Yolunun
çocukları, Şerife Bacının çocukları, Kastamonulular
en iyi sağlık hizmetini almayı hak ediyorlar.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 284 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Gülüstan Kılıç Koçyiğit Habip Eksik Kemal Peköz
Muş Iğdır Adana
Mahmut Celadet Gaydalı Ömer Öcalan
Bitlis Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Adana
Milletvekili Sayın Kemal Peközün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz teklifin 8inci
maddesiyle ilgili söz aldım ancak Türkiyenin kronikleşmeye
başlayan 2 sorunu hakkında konuşmak istiyorum. 14 Mayıs
2020 tarihinde burada, tüm itirazlarımıza rağmen bir yasal
düzenleme yapıp 7242 sayılı İnfaz Kanununda
değişikliğe gittiniz. Daha önce de siyasi tutsaklar kontrol
ediliyordu, değerlendirmeler yapılıyordu ama 1 Ocak 2021
tarihinde yürürlüğe giren bu kanunla oradaki görevlilere hak etmedikleri
kadar büyük yetkiler verdiniz ve bunlar tutuklular üzerinde
yaptıkları araştırmalarda sıradan, günlük gerekçelerle
-yok kitap alamadı, yok işte, ailesiyle sık görüşemedi,
şöyle yaptı, böyle yaptı diye- insanların
infazlarını yakmaya devam ediyorlar. Onun için de bu konunun bir an
önce halledilmesi lazım. Daha önce de keyfî verilen hücre cezaları
olurdu, onlara dayanılarak da infazlar yakılırdı ama
şimdi yasal bir güvenceye kavuştukları için çok daha
şiddetli olarak bunu uygulamaya devam ediyorlar.
Bunların yanında bir de hasta tutsaklar
var, keyfî olarak tahliye edilmeyen hasta tutsaklar var. İHD
raporlarına göre Türkiye cezaevlerinde 604ü ağır olmak üzere
1.605 ağır hasta tutsak var. İmzacısı olduğunuz
uluslararası sözleşmelere rağmen, tutsaklar, özellikle de hasta
tutsaklar sağlık hizmetlerine ulaşamıyor, erişemiyor.
Tutukluların tahliyesi, ya hastane ya Adli Tıp Kurumu ya da
savcılık tarafından yerine getirilmiyor ve hayatını
tek başına idame ettiremeyecek hasta tutsakları, Cezaevinde
kalamaz. raporlarına rağmen, savcılıkların toplum
güvenliği bakımından tehlike oluşturmak ya da devlet
güvenliğine tehdit kararlarını gerekçe göstererek tahliye
etmiyorsunuz. Son altı yılda veda hakkı bile tanınmayan
bini aşkın hasta tutsaktan en az 103ü yaşamını
yitirdi. İHDnin 2020 yılı raporlarına göre en az 16 hasta
tutsak cezaevinde, 5i de tahliye edildikten kısa bir süre sonra öldü.
Mide kanseri teşhisi konulan Hadi Yalçın
hastalığı nedeniyle mamayla besleniyordu ve Cezaevinde
kalamaz. raporuna rağmen tahliye edilmedi, tahliye edildikten üç gün
sonra da vefat etti. Akciğer kanserinin yanı sıra ülser, gastrit
ve reflü gibi mide hastalıkları bulunan 65 yaşındaki
Hayrettin Yılmaz 14 Mart 2021 tarihinde yaşamını cezaevinde
yitirdi tahliye edilemeden. Yine, 67 yaşındaki İsa Gültekin ise
-Mersin Üniversitesi Hastanesi tarafından kendisine Cezaevinde
kalabilir. raporu düzenlenmiş- 22 Nisan 2021 tarihinde Tarsus Devlet
Hastanesinde yaşamını yitirmiştir. Yine, Siverek Cumhuriyet
Savcılığı, cezai ehliyeti olmayan 96 yaşındaki
Aliye nineye Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma açtı ve
iki yıldır bu mahkeme sürüyor. Aliye teyze Kayseriye hastaneye
götürülerek yeniden bir rapor alınması isteniyor, eğer mutlaka
da rapor alınacaksa neden Diyarbakır'dan ya da Urfa'dan
alınamıyor; Diyarbakır ya da Urfa'daki hastaneler yetersiz midir
bu konuda?
Son söz olarak ise Şair İlhan
Çomakın sesi olmak istiyorum, yirmi yedi yıldır cezaevinde
yatıyor. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül katıldığı
Mağdur Odaklı Adalet Buluşmaları etkinliğinden bir
fotoğrafı paylaştı, bu fotoğrafın altında
Bir binayı adliye yapan şey girişte asılı tabela
değil, o binanın içinde adalet duygusunun temiz, kesin,
hızlı şekilde karşılık bulmasıdır.
yazan bir tweet paylaştı. İlhan Çomak ise buna avukatı
vasıtasıyla şöyle bir karşılık verdi, dedi ki:
1994 yılından beri tutukluyum, yirmi yedi yıldır somut tek
bir delile dayanmadan cezaevindeyim. Başta gençliğim olmak üzere,
hayallerim ve sevdiklerimle birlikte karanlığa gömüldüm. Yirmi yedi
yıldır göğün mavisine, toprağın kokusuna hasretim.
İlhan Çomakın sesini duyuyor musunuz Adalet Bakanı? İçinde
adalet duygusunun temiz, kesin, hızlı şekilde
karşılık bulduğu adliye binalarımızı kimin
için yapıyorsunuz; bunu merak ediyorum.
Değerli arkadaşlar, 80li yıllardaki
Diyarbakır Cezaevini hatırlarsınız, daha sonra Türkiyede
tartışmalara ne kadar konu olduğu ve Türkiyenin geleceğine
ne kadar etkisinin olduğu ve ne kadar olumsuzluk içerdiği defalarca
söylendi. Sizin Adalet ve Kalkınma Partisinin kurucularından birisi
de Ben de cezaevinde yatsam, bu işkenceleri görseydim ben de dağa
çıkardım. dedi. Dolayısıyla, yarın öbür gün
bunların tekrarlanmaması ve daha da çoğalmaması için bir an
önce cezaevlerindeki bu uygulamalardan vazgeçilmesini sağlayın, aksi
hâlde bu zulüm daha çok artacak ve zulüm olmaktan öte anlamlar
taşımaya başlayacaktır.
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 10 ila 19uncu maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde gruplar adına ilk
söz İYİ Parti Grubu adına Sayın Yasin Öztürkün.
Buyurun Sayın Öztürk.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifi nedeniyle iki gündür ihracat
konuşuyoruz. Hepimizin kabul ettiği bir gerçek, ihracatımız
büyüyor, mutluyuz. Umarız ihracatçılarımız en fazla
beş yıl içerisinde 300 milyar dolarlık ihracat hedefine
ulaşırlar. Tabii, TİM Başkanının koyduğu
hedef bu, en fazla beş yıl içinde 300 milyar dolar ihracat.
Sayın Cumhurbaşkanının hedefi neydi? 2023 yılında
500 milyar dolarlık ihracat. Arada tam 200 milyar dolarlık bir fark
var. 2023 yılında 500 milyar dolarlık hedefe
ulaşılabilir mi? Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı
refah değerlerimize bakıldığında, ihracatta da rakam
üzerinde hedefe ulaşılabilir tabii ki.
Sayın Cumhurbaşkanı ülkemizin
ekonomisinin ikinci çeyrekte yüzde 21,7 oranında rekor bir büyüme
kaydettiğini açıkladı. Tabii, 2020 pandemi döneminin en
sıkıntılı dönemi ile 2021 yılında
açılmaların başladığı dönem
karşılaştırılınca Büyüdük. masalı
anlatılabilir. Bu masala kim inanır? Aldığı 1.500 lira
maaşla evini geçindirmeye çalışan emekli mi inanır,
mutfaktaki enflasyonun yüzde 29 olduğu noktada, evinde çorba kaynatamayan
düşük gelirli vatandaşlarımız mı inanır?
Bakın, koyduğunuz hedefe ihracatçılar bile inanmıyor.
Büyüme rakamından devam edelim, 21,7lik büyüme
ikinci çeyrek rakamı, bunun üçüncüsü, dördüncüsü de var.
Cumhurbaşkanından önce müjdeyi ben vereyim: Diğer çeyreklerde
rakamsal olarak çok daha büyüyeceğiz ama dikkatinizi tekrar çekiyorum,
rakamsal olarak. Bu büyük başarının arkasında yatan
sır ne? Mal ve hizmet ihracatının katkısı 10,8 puan,
net ihracatın katkısı ise 6,9 puan. Bu rakam yirmi üç yıldır
açıklanan büyüme rakamlarına en yüksek ihracat katkısı
olarak kayıtlara geçen rakamdır. Tabii, döviz kurlarının da
aynı hızla alıp başını gittiğini de
rakamlara geçmemiz gerekiyor. Biz bu rakamın doğruluğundan yola
çıkarak
Düşük büyüme dönemlerinde ihracatın büyümeye
katkısı tartışılmaz ancak yüksek büyüme dönemlerinde
de aynı katkının ortaya çıkabilmesi için adım
atılıyor mu? Bugün, ülkemize gelen doğrudan yatırımcı
gayrimenkul almak için gelmektedir. İmalat sanayisi teşviklerine
rağmen yatırım yapan yabancı sayısı gayrimenkul
almak için gelen yabancı sayısının kat ve kat
altındadır. Türkiye şu an küresel ihracattan yüzde 1
oranında pay almaktadır. Peki, bu kadar büyürken, ihracatımız
dünyada rekor kırarken, 2nci ülke seviyesindeyken dünya pazarından
alınan yüzde 1lik pay yeterli midir?
Ülkemiz teknolojik bir dönüşüm yaşamakla
birlikte, katma değeri yüksek teknoloji üretmekte zorlanan, katma
değeri orta yüksek ve düşük teknolojilerde
sıkışmış bir ülke görünümündedir. 2021 Ocak-Eylül döneminde
yüksek teknolojili ürün ihracatının toplam imalat sanayisi
ihracatı içindeki payı yüzde 3 olarak gerçekleşmiştir.
İşin acı tarafı, bu oran 2002de yüzde 6,1 seviyesindeydi.
Yüksek teknolojili ürün neden ihraç edemiyoruz? Birçok neden
sıralayabiliriz ama en önemli nedenlerin başında; biz, beyin
ihraç ediyoruz. Her ilimizde üniversite var; TÜBA gibi, TÜBİTAK gibi
bilimsel çalışmalar yürüten kurumlarımız var ama bu
kurumlarda kısıtlı bütçelerle, siyasi baskılarla bilim
değil, iktidar yanlısı siyaset üretiyoruz.
İhracatın kilogram değerini
artırmadan, yüksek teknolojili ürünleri üretip pazarlayamadan nicelikle
söz konusu hedef yakalanabilir mi? İhracat rakamlarımız son
beş yıldır artış gösteriyor ama kilogram başına
ortalama birim fiyatı yerinde sayıyor, hatta aşağıya
gidiyor. Bu konuda ihracatçılar bile Sayın
Cumhurbaşkanını uyarıyor. İhracat kilogram
değerini artırmadan nicelikle söz konusu hedefe ulaşmak
istenmeyen yan etkileri beraberinde getirecektir. İstenmeyen yan etkiler
nelerdir? İhracatımız ithalata dayalı; bu, bir gerçek.
İhracatın artış hızından daha yüksek ithalat
artışları cari açığı daha da
artıracaktır. Dalgalanan büyüme hızları, yükselen döviz
kurları, yüksek enflasyon, yüksek faiz, asgari kâr ve artan işsizlik.
İlaç prospektüsünde çok önemli bir uyarı vardır: Bu yan
etkileri gördüğünüzde doktorunuza ulaşınız. Doktor derde
çare bulacak, az kaldı.
Değerli milletvekilleri, bir konuyu
sanayicilerimizin ve ihracatçılarımızın uyarıları
doğrultusunda tekraren vurgulamak isterim: Türkiye'de yapılan sanayi
üretiminin çok büyük bir kısmı ihraç ediliyor. Yani ihracatın
dayandığı temel güç sanayi ama ülkemiz sanayicisinin en büyük
handikabı da ithalat. İthal edilen ürünler fabrikada üretime,
üretilmiş ürünler de ihracata dönüşüyor. Hâlâ ihracat
rakamlarımız ithalatı karşılayamıyor.
İthalat ne demek? Yabancı para. Döviz kurlarının
alıp başını gittiği noktada üretim yapabilmek için her
gün fiyatları artan kurlar üzerinden yurt dışına para
akıtıyoruz; bu, sanayicimizin üretim maliyetini anlık
artıran önemli bir külfet.
Sanayicinin üretimini kısıtlayan
diğer bir maliyet kalemi ise enerji. Enerji arzında yüzde 67,2
oranında dışa bağımlı olan ülkemiz, bugün, yüzde
74 oranında dışa bağımlı hâle gelmiştir.
2019 yılında enerji ithalatı için 40 milyar dolar ödedik. 2021 yılının
ilk sekiz aylık dönemi ve son bir aylık ithalat rakamı dikkate
alındığında, bu yıl katlanacağımız
enerji ithalatı yükünün 40 milyar doların üzerinde olacağı
da ortadadır. Bu yükün karşılanması gerekir. Kim
karşılayacak? Gizli zamlarla vatandaş, aleni zamlarla ise
sanayici.
Sanayi aboneleri 2020 yılı Ekim
ayında doğal gazın birim fiyatına 1.393 lira ödüyordu, bu
sene Ekim ayında fiyat yüzde 68 artarak 2.347 liraya yükseldi, hatta
kademe 2de 5.200 lirayı buldu. Daha buna alışamadan 1
Kasım 2021 tarihinde BOTAŞ'ın internet sitesinde Kasım
ayına ilişkin tarife tablosu yayımlandı, organize sanayi
bölgesi ve kullanıcı birliği abonelerinin tükettiği
Değerli milletvekilleri, küresel kapsamda
ticaret istatistikleri sunan web tabanlı bir hizmet
sağlayıcısı var; adı: Trade Map. Trade Map verilerine
göre dünyada ortalama tedarik mesafesi 5.156 kilometredir. Türk
ihracatçılarıysa günümüzde sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
Sorun şimdilik çözülmüş gibi görünüyor.
Gibi görünüyor diyorum çünkü bu durumu bir kenara not edenler var; artık
ihracat yapmak için kendimize uzak menzilli ülkeler mi ararız, yoksa
elimizdeki ülkelerle mi devam ederiz, bunu zaman gösterecek.
Sayın milletvekilleri, ülke ekonomisine
katkıda bulunmak amacıyla ihracatçımızın yanında
hep birlikte durmak zorundayız. Bu kanun teklifine verdiğimiz destek
de bunun en açık göstergesi ancak bizim desteğimiz ihracatçılar
adına uyarı yapmamıza engel değil. Biz ülkemiz adına,
ihracatçımız adına uyarılarımızı
yaptık, yapmaya da devam edeceğiz; uyması, dikkate alması
sizden diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, ihracatçı birlikleriyle ilgili
görüşüyoruz, ihracattan söz ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
ihracat kavramına baktığımızda, dönem dönem
ihracatla ilgili hep aklımıza gelen çeşitli anlatımlar söz
konusudur ve ihracata önem verildiğinde dönem dönem de farklı
söylemler ortaya çıkmaktadır. Bir dönem ihracattan söz edilirken
hayalî ihracatçılar vardı ve ülkede yine bolluktan, bereketten söz
ediliyordu ama nereden nereye geldik. Ama bazı gerçeklerle
yüzleşmemiz lazım. Denenmiş, başka yerlerin denediği
tecrübeleri, başka yerlerin ekonomideki büyüme için hedefledikleri birçok
şey yaşama geçmemiş ve bir krizde bununla yeni bir şey
keşfetmişçesine yola çıkmak bir başarı
getirmeyecektir.
İhracat dediğinizde, aslında
ülkenin her tarafında, bir şekilde ekonominin kalkınması
lazım, ekonominin düzelmesi lazım ama siz ham maddeyi geri plana
itip, dışa bağımlı bir politika geliştirip dövizi
yükseltirseniz günübirlik yaşamda ülkenin birçok yerinde problemlerle
karşı karşıya kalacaksınız ve bu strateji sizi
başarıya götürmeyecek. Ne deniliyor? Şimdi Plan ve Bütçe
Komisyonundan geliyorum, sabahleyin de orada Bakan sunum yaptı.
Açıkladığı kavram şuydu: Bu yıl 21 ülke
arasında Türkiye en çok büyüyen ülke oldu. Gerçekten, buradaki
grafiğe baktığımızda İngiltereden sonra,
Birleşik Krallıktan sonra en çok büyüyen ülke. En sondaki hangi ülke arkadaşlar? Norveç. Ya, acaba
Türkiye büyüyor da Norveçten farkımız ne? Dünyada refah düzeyi,
demokrasi düzeyi, insan hakları düzeyi, gençlerin mutlu olduğu, en
çok takdir edilen ülke Norveç. Şimdi, buna bakıp biz hangisini tercih
edeceğiz? Bu grafik böyle.
Bir başka grafik göstereyim, yine çubuk grafik.
Bu ne? Birbirine çok benziyor değil mi? Buradaki Sefalet Endeksi. Sefalet
Endeksi ne? Enflasyon, işsizlik ve bankaların faizle ilgili
yaptığı oranlarla ilgili işlem. Türkiye yine aynı
yerde, Türkiye yine ilk sıralarda. O zaman, siz ihracatla büyümeyi
hedeflerken hâlâ Batmanda, Siirtte, Şırnakta insanlar yoksulsa,
işsizse ve giderek işsizlik artıyorsa bunun sorumlusu sizsiniz.
Siz tümüyle bir ülkede kalkınmayı gerçekleştiremiyorsanız,
düzenleyemiyorsanız yine bunun sorumlusu sizsiniz. Sadece bu bölgede mi?
Bakın, Tüketici Hakları Derneği var Türkiyede 16 milyon
kişi açlık sınırında. diyor. Açlık
sınırı dediğimiz nedir arkadaşlar? Temel besin
ihtiyaçlarını alabilmedir bunun içinde kira yok, eğitim yok ve
diğer giderler yok.
Peki, yoksulluk sınırı? O da onu kapsıyor.
Yoksulluk sınırına baktığımızda 50 milyon
kişiden söz ediliyor. Toplam sayıya baktığımızda
66 milyon kişi yoksulluk sınırıyla karşı
karşıya. Sizin Büyüyoruz, büyüyoruz dediğiniz şey
birilerini büyütmek. Nasıl ki
Burada müteahhitlerden, çeşitli kurumlardan
söz ettiğimizde, onları büyütüyorsunuz. Siz büyümeyi,
yaptığınız alanlarla, otoyollarla, New Yorkta
yaptığınız yüksek binalarla değil, halkın
büyümesiyle, en diptekinin büyümesiyle gerçekleştirebilirsiniz. Bu ülkede
asgari ücretli sayısı giderek artıyorsa, düşmüyorsa bir
problem var.
Hep yardımlardan söz ediyorsunuz;
yardımlar, yardımlar. Pandemiyle beraber 2 kat arttı
yardımlar, demek ki insanların ihtiyacı var. Daha önce
geçinebilen insanlar yardıma muhtaç olmuşsa bu sizin sorumluluğunuzdur,
siz doğru dürüst bir gelişmeyi sağlayamıyorsunuz. Ve
teşvik ediyorsunuz. Teşvik, teşvik dediğiniz; tümüyle,
belli kesimleri teşvik ediyorsunuz, büyük çoğunluğu
görmüyorsunuz ve eşitsizliği daha da derinleştiriyorsunuz.
İhracatla beraber birçok problem de aslında AKPnin geldiği
ekonomik krizle bizi karşı karşıya getiriyor. Gelir
eşitsizliği artıyor, enflasyon artıyor, faiz artıyor,
döviz kurları yükseliyor.
Az önce Diyarbakırdaki, Batmandaki
arkadaşlarla konuştum; son dönemde orada tekstilde gelişme var,
doğal gaza da zam yapıldı. Bakan diyor ki: Bilerek yaptık,
hiçbir problem yok. En çok tekstil konusunda
İhracat da
yapılıyor. Aynı gün kumaşa, boyaya, ipliğe yüzde 30
zam gelmiş. Siz, o zaman ihracatla neyi değiştireceksiniz,
doğal gaz zammıyla neyi değiştireceksiniz? Siz, tümüyle
insanların büyük çoğunluğunu açlığa mahkûm ediyorsunuz
ama bu gelen paralar, bu gelen ihracattaki artıklar, bizim size
söylediğimiz savaşa, sermayeye ve saraya yetmiyor, yurttaşa
yansımıyor; yurttaşa yansımadığı sürece
hiçbir ilerleme de kaydedemezsiniz. Ama ne oluyor? Yoksulluk artıyor.
Dünyanın birçok yerinde, işte Biz faizle
ilgili Merkez Bankasına müdahale edelim, bu konuları düzeltebiliriz.
diye düşündüler, başarılı olamadılar; Türkiye de
başarılı olamayacak. Niçin başarılı olamayacak?
Asıl ihraç edilmesi gerekene değil, asıl ithal edilmesi gerekene
değil, dünya şuna bakıyor: Demokrasinin, eşitliğin,
yargı bağımsızlığının olduğu
yerde, siz özgürlükleri artırdığınız sürece
refahı da artırırsınız; o zaman ekonomik kalkınma
da olur. Ekonomik kalkınma sadece ihracatı artırarak, hayalî
şeyler gerçekleştirerek, bankalarda bir kısım kendi
yandaşlarınıza ortam yaratarak, Türkiyenin dünya
sıralamasına giren müteahhitlerini oluşturarak olmaz. Bunu
yaptığınız sürece, o zaman Demirtaş konusunda, Kavala
konusunda, İdris Baluken konusunda, yargı konusunda, Kobani
davası konusunda siz Avrupaya bir şey anlatamazsınız.
Değil ki Avrupa, Avrupa merakımız değil, dünya merakımız
değil, Türkiyede yaşayan halklara bu konuda bir şeyler anlatmanız
lazım. O yüzden, bu yaptığınız düzenlemelerin
çoğu Türkiyedeki ne yoksulluğu ne işsizliği ne de
Türkiyede yaşayan herkesin yaşam kalitesini düzeltmeyecek.
Bakın, biz iş ve aş
buluşmaları nedeniyle, sonra da bütçe buluşmaları nedeniyle
birçok ile gittik; İzmire gittik, Manisaya gittik, Ağrıya
gittik, Mardine gittik. İhracattan söz ediyorlar. Tarımı yok
ettiniz ya, tarımı yok ettiniz ya! Mardinin köylüsüne gitseniz
Tarımı yok ettiniz.
Az önce tekrar arkadaşlarla konuştuk GAP
idaresi, GAP idaresi diyorsunuz enerjinin yüzde 25i orada üretiliyor, bütün
Türkiye de biliyor, DEDAŞ orada zulmedip insanların
sulamasını engelliyor ve sulama kanalları yapılmıyor,
enerji üretimi yapılıyor. Siz o zaman ne tür ihracattan ne tür
kalkınmadan söz edeceksiniz? Kalkınma dediğiniz bütün herkese
eşit ulaşabilmektir, bunu yapmadığınız zaman
gerçek demokratik bir gelişme olmayacağı gibi
yapacağınız çözümler de hiçbir zaman bizi geliştirmeyecek.
Hayvancılık konusunda, tarım konusunda
Bir diğeri, ilişkilere, komşuluklara
baktığımızda yine yok oluyor. Tarım dediğiniz
Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle olan ilişkilerde bile
sıkıntılar yaşanmakta. Vana gittik, Vanda İran
kapısından gelen insanlar Vandaki otellerde,
alışveriş yapamıyorlar. Niçin? Engelleniyor. Antalyaya
gidebiliyor, oraya gidemiyor. İhracat ve ithalat dediğiniz
kısımların, tümüyle insanların her tarafına
yansıyacağı, her tarafı, refah düzeyini yükseltebilecek bir
düzeye getirilmesi lazım.
Erdoğan hep diyor ki: Ben ekonomiyi çok iyi
bilirim, ekonomiyi çok iyi düzeltirim. Cumhurbaşkanlığı
sistemiyle beraber ortaya çıkan tablo bu; dolar yerle bir olmuş,
alım gücü düşmüş, asgari ücretli artık geçinemez düzeyde,
birçok kişi yoksullaşmış.
Bir diğer konu ne? İşsizlik
artmış. Bakın, ben oranlar vereyim size. Türkiye İstatistik
Kurumunun bu oranlarına çoğumuz güvenmiyoruz, çoğumuz diyoruz
ki: Bunlar zaten tümüyle kamufle ediliyor. Ona bile
baktığımızda Batman, Siirt, Mardin, Şırnak
Türkiyedeki işsizliğin en fazla olduğu yerler ve genç
işsizliğinin olduğu yerler. Siz ihracatı artırmakla
-siz kimilerini zengin etmekle- insanların işsizliğine çözüm
bulmuyorsanız, insanların yoksulluğuna çözüm bulmuyorsanız
ilerleyemezsiniz, büyüyemezsiniz. Cumhurbaşkanlığı
sistemiyle beraber bir gelişmenin olmadığı da çıktı.
İhracat deniliyor. Bu ihracat hangi
kalemlerde yapılıyor; gerçekten Türkiyenin coğrafyasıyla,
yer altı zenginlikleriyle uyumlu mu? En fazla yaptığı
ihracat otomotiv sektörü ama Türkiye yirmi yıldır da Yerli araba
üreteceğim. diye konuşuyor, hiçbir şey yok otomotivde de.
Aslında, biz burada üretilen şeyi gönderdiğimizde oradaki
otomotiv geliyor. Özel tüketim vergisiyle yüzde 100den fazla para verip araca
muhtaç ediyorsunuz. Böyle bir süreçle karşı karşıya kaldığınızda,
ham maddeye önem vermediğinizde, bölgeler arası eşitliğe
önem vermediğiniz sürece, demokrasiye, özgürlüklere önem vermediğiniz
sürece işsizlik artacak ve Türkiye geriye gidecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Peki, ihracat çözüm
olacak mı? İhracat çözüm olmayacak. Burada amaç: Döviz yükselsin de
biraz hareketlilik olsun da para gelsin de Türkiyeye her şey düzelecek.
Düzelmeyecek arkadaşlar, giderek hayat daha karamsar bir şekle dönüşecek
ve son kurtuluş için yapılan bu çabalar da iktidarın
kurtuluşu olmayacaktır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 284 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle 13
farklı kanunda değişiklikler yapılacak. Bu kanun teklifi
kanunlaştığı takdirde, ihracatçılarımız,
Türkiye İhracatçılar Meclisi ve TÜRK EXIMBANK tarafından kurulan
İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine yapmış
oldukları ihracat bedelinin on binde 3ü kadar bir kaynak aktaracak.
Ayrıca, Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesinde faaliyet
gösteren Türkiye Tanıtım Grubu tasfiye edilecek ve
varlıkları kısmen veya tamamen kurulmuş olan
İhracatı Geliştirme AŞye aktarılacak.
Genel gerekçeye baktığımız
zaman, kurulan bu şirketin ülkemizin ihracat stratejileri
doğrultusunda ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetlerle
iştigal eden firmaların teminat ihtiyacını
karşılaması amaçlanmakta ve bu şirkete birçok istisna ve
muafiyetler getiriliyor. Buna göre, İhracatı Geliştirme AŞ
damga vergisinden, harçlardan ve KDV'den muaf olacak. Kanun teklifiyle,
ayrıca 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nda yapılacak
değişiklikle yeni serbest bölge kurup işletecek şirketlere
otuz yıla kadar gelir ve kurumlar vergisinden muafiyetler getiriliyor.
Bununla birlikte EXIMBANK'a birtakım muafiyetler de getiriliyor. Mesela
banka Kamu İhale Kanunu'ndan muaf tutuluyor ki biz bunun gerekçesini
gerçekten anlamış değiliz. Ayrıca, Ticaret Sicili
Gazetesini ve Esnaf Sicil Gazetesini çıkaran komitenin üyeleri de
güncellenmek isteniyor.
Değerli milletvekilleri, muhalefet
şerhimizde de belirttiğimiz gibi, bu kanun teklifinin Anayasaya
uygunluk incelemesi yapılmamıştır ve daha önceki torba
kanunlar gibi Anayasaya aykırı bir biçimde torba yasa olarak
getirilmiştir. Bunun haricinde teklifin geneli hakkında olumlu
görüşlerimiz olmakla birlikte, 1nci, 7nci ve 8inci maddelerinde
önergelerimiz bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Ekim 2021 IMFin
Ekonomik Görünüm Raporuna baktığımız zaman, Türkiye'nin
G20 ülkeleri sıralamasından düştüğünü görmekteyiz.
1990lı yılların başından beri dünyanın en
gelişmiş ekonomisine sahip ülkeler arasında yer alan Türkiye
artık bir alt lige düşmüş durumda. CDS primleri yüksek,
rezervlerimiz erimiş, eksiye düşmüş, AB üyelik müzakerelerine
başladığımız dönem doğrudan yabancı
sermayenin akın ettiği ülkemiz şu anda AB üyeliğinden
adım adım uzaklaşmakta, biz ABden adım adım
uzaklaşmaktayken yabancı sermayeyse bizden koşar adım
uzaklaşıyor. Hâl böyleyken, ihracatımızın yıl
sonunda 2021 yılında hedeflediği 211 milyar dolara ulaşacak
olması, dünya ihracatı içindeki payımızın az da olsa
artarak yüzde 1e ulaşması şüphesiz ki önemli. Ancak burada
ihracat yapımızı incelememiz gerekiyor yani
ihracatımız içinde yüksek teknolojili ürün oranı ne? Kilogram
başına ihracat bedelimiz ne? Neydi, ne oldu?
İhracatımızın yapısı hakkında bize ipucu
verecek olan bu verileri birlikte inceleyelim: TÜİKin Dış
Ticaret İstatistikleri Mayıs 2021 Raporunu incelediğimizde,
ihracatımızdaki yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin payı
Mayıs 2020de yüzde 3,8miş, Mayıs 2021e geldiğimiz zaman
bu oran yüzde 2,7ye düşmüş. İlk beş ayın
rakamlarına baktığımızda da 2020 ve 2021
yıllarını karşılaştırırsak, 2020
yılının ilk beş ayında ihracatımızdaki
yüksek teknolojili ürün payı yüzde 3,6ymış, 2021 yılı
ilk beş ayında ise bu oran yüzde 3,1e düşmüş.
Değerli milletvekilleri, yüksek teknoloji
gerektiren ürünlerin ihracatımızdaki oranının 2000li
yılların başında yüzde 6,73 olduğunu,
gelişmiş ülkelerde ise bu oranın yüzde 20leri geçtiğini
düşündüğümüz zaman, daha almamız gereken çok yol olduğunu
görmekteyiz. Kilogram ihracat rakamlarına bakarsak hâliyle benzer bir
manzarayla karşı karşıya kalıyoruz. 2014
yılında kilogram başına ihracat 1,59 dolarken, 2020
yılında bu rakam 1 dolar, 2021 yılı ilk dokuz ayında
ise rakam 1,11 dolara çıkmış durumda. Almanyada ise kilogram
başına ihracat 4 dolar yani Almanyaya kilogramı 1 dolardan
ihracat yapıyoruz, karşılığında ise
kilogramı 4 dolardan yüksek teknolojili ürün ithal ediyoruz. Evet, ihracatımız
artmış hatta rekor kırmışız ancak katma
değeri artıramamışız.
Peki, ihracatımızın artmasındaki
nedenler ne? En önemli sebeplerden bir tanesi, hiç şüphe yok ki Türk
lirasının aşırı değer kaybetmesi. Siz buna
rekabetçi kur diyorsunuz, evet, Türk lirası değer kaybediyor, halk
fakirleşiyor ancak ihracatçımız avantajlı konuma geliyor.
Peki, elin oğlu duruyor mu? Yurt dışındaki
alıcılar Türkiyedeki döviz hareketlerini en az ihracatçılar
kadar takip ediyor. Mal aldıkları Türk firmalarını
çağırıp liranın değer kaybetmesini gerekçe göstererek
indirim istiyorlar ve ne yazık ki alıyorlar. Tekstilde durum böyle,
gıdada durum böyle yani Türk lirasının değer kaybetmesi
bilhassa Avrupalı tüketicilere ucuz ürün olarak yansıyor, Türk
halkına ise pahalılık.
İhracattaki büyümenin aslında
sağlıksız olduğunu gösteren somut iki örnek göstermek
istiyorum. Bu sene sunta ve MDF fiyatları aşırı
pahalandı. Marangoz esnafımız, işletmelerimiz yüzde 100
artan fiyatlara karşı paralarıyla MDF bulamadılar. Piyasada
MDF, özellikle ham MDF bulunamadı. Üretimde sıkıntı var
mıydı? Hayır. Ülkede aşırı bir üretim söz
konusuydu, hatta olması gerekenden daha fazla üretim yapıldı.
Orman varlığımızı tehlikeye atacak kadar üretim
yapıldı. Üretim var ancak mal yok. Mal nerede? Üretilen malın
neredeyse tamamı ihraç edildi, iç piyasanın ihtiyaçları göz
ardı edildi. Düşünebiliyor musunuz ormanları yok etme
pahasına üretim yapıyorsunuz, kendi sanayicinizi üretim yapmak için
Türk malı MDF'yi Bulgaristan'dan ithal etmek durumunda
bırakıyorsunuz ve sonuçta bunun ceremesini Türk halkı çekiyor.
Benzer durum çimento sektöründe de yaşandı.
İhracatımızı bu denli
arttıran bir diğer husussa hiç şüphe yok ki emeğin
ucuzlaması. Hem de ne ucuzlama; şu an Türkiye dünyanın en ucuz
emeğinin bulunduğu ülke konumunda. Ülkedeki
çalışanların yarısı asgari ücret ve altında
maaş almakta. Ülkede asgari ücret 2.825 lira, açlık
sınırı 3 bin lira yani milyonlarca insan açlık
sınırının altında çalışmakta,
yaşamakta.
Bu durum esasında iktidarın bilinçli bir
tercihi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi
Türkiye'nin sunduğu fırsatları keşfedin. diyerek
yabancı yatırımcıya çağrı yapıyor. Gelin ve
ülkedeki nitelikli ve uygun maliyetli iş gücünü değerlendirin.
diyor, çağrı bu. Gelinen noktayı düşünebiliyor musunuz?
Beri taraftan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan
Yardımcısı Asgari ücretli ve emeklilerin
aylıklarını en azından insani yaşama imkân verecek bir
yere getireceğiz. diye beyanat veriyor. Asgari ücretli ve emeklinin
aylıklarının insani yaşamaya imkân vermediği iktidar
temsilcileri tarafından da âdeta itiraf ediliyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Komisyon
çalışmaları esnasında, sanayiciler, pandemi döneminde
sanayinin çalışmasına herhangi bir kısıtlama
getirilmediği için teşekkür etti. Evet, pandemi döneminde tüm dünya
kapandı, ülkemizde de Hayat eve sığar. denildi, Evden
çıkmayın. çağrıları yapıldı; kahveci,
lokantacı, berber, kuaför esnafı aylarca kapalı kaldı,
insanlar kaderleriyle baş başa bırakıldı ancak
madenlerin, sanayi tesislerinin tamamı herhangi bir kısıtlama
olmadan çalıştı. Madenci için, asgari ücretli için hayat ne
yazık ki eve sığmıyordu ve hepsi de çalışmak
zorundaydı. Evet, bu ülkede ihracat arttı, bunu önemsiyoruz ancak ne
pahasına ve nasıl olduğunun iyi anlaşılması
gerektiğini düşünüyoruz.
Sanayimizin yapısal sorunları devam
etmekte. Ucuz iş gücüne dayalı, katma değer yaratmayan,
teknoloji üretmekte zorlanan sanayimizde köklü değişiklikler
yapılması gerektiği ortada. Dünya bir dönüşümün
eşiğinde; dijital dönüşüm, yeşil ekonomi, döngüsel ekonomi.
Peki, biz bunun neresindeyiz?
Değerli milletvekilleri, özetle yüksek
teknoloji üretmeyen, katma değer yaratamayan, bilim üretemeyen ancak emek
ve değersiz TLyle rekabet edebilen, yabancı sermayenin
gelmediği, vaktiyle gelenin ise koşar adım gittiği bir ülke
konumundayız.
Tartıştığımız kanun
teklifinin ihracatımıza hayırlı olmasını diler,
bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Mevlüt Karakaya, Ankara Milletvekili.
Sayın Karakaya, şahsınız
adına da söz talebiniz vardı, birleştirdim, toplam süreniz on
beş dakikadır.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 284 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar
Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine söz aldım. Aynı zamanda
şahsım adına beş dakikayı da bu konuşmayla
birlikte değerlendirmeye çalışacağım. Sizleri ve yüce
Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli Genel Kurul, yapılan
değişiklikler çok sayıda kanunu ve konuyu ilgilendiriyor.
Bunların bir kısmı, hükûmet sistemi değişikliğine
bağlı olarak prosedüre dayalı bazı
değişikliklerin yapılması. Değişikliklerin
bütününe önem derecesi açısından bakacak olursak burada
ağırlıklı olarak dış ticareti ve KOBİleri
ilgilendiren İhracatı Geliştirme Anonim Şirketinin
kurulması ve buna ilişkin mevzuatın yapılması önemli
bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, tabii, burada
dış ticaret önemli bir alan olarak karşımıza geliyor.
Bu düzenlemeyi de bu açıdan iki yönden önemsiyoruz. Birincisi,
dış ticaretle ilgili olması ve burada da ihracatı hedef
almasıdır. İkincisi de özellikle ihracatçı olarak
finansmana ulaşımda sıkıntı çeken KOBİlerin esas
alınmasıdır. İki alan, iki konu da Türkiye
açısından, Türk ekonomisi açısından son derece önemli.
Dolayısıyla, yapılan bu düzenlemelerin hem KOBİ boyutuyla
hem dış ticaret, ihracatın artırılması boyutuyla
çok önemli bir konuya temas etmesi bizim açımızdan önemli.
Değerli arkadaşlar, mevcut ekonomik
yapı ve düzen içerisinde ülke insanının refahını
artırmanın yolu küresel katma değerden daha fazla pay
alabilmektir, bunun yolu da dış ticaretten geçiyor. Katma
değerli ürünleri üreteceksiniz ve bunu da dünya pazarlarında satacaksınız.
Dış ticaret, bir ülkenin ekonomik büyüme
ve kalkınmasının temelini oluşturur. Ülkelerin
dış ticaret politikalarını belirlemelerinde elbette çok
sayıda faktör etkilidir. Bunlar içerisinde üretim faktörleri, üretim
faktörlerindeki güçleri, coğrafi ve fiziksel konumları,
şartları, teknolojik düzeyleri ve bunun gibi birçok faktör
dış ticaret politikalarının belirlenmesinde etkili
olacaktır. Genel olarak ülkelerin birbirleriyle tamamlayıcı
nitelikte iki farklı strateji uyguladıklarını görüyoruz.
Bunlardan birincisi ithal ikame stratejisi, diğeri ise ihracata
dayalı dış politika stratejisi. Bu stratejiler, aynı
zamanda ekonomik büyüme amacıyla kullanılacak araçları da
belirleyen stratejiler.
Değerli arkadaşlar, ilk strateji tercih
edildiğinde, dışarıdan ithalatla alınan mal ve
hizmetlerin ülke içinde üretilebilenlerinin ülke içerisinde üretilmesi
sağlanarak izlenen bir yoldur.
İkinci strateji ise ithal ikameci strateji
çerçevesinde oluşturulan kapasitenin ve bu şekilde üretilen mal ve
hizmetlerin dış dünyaya satışıyla alakalı.
Aslında, birbiriyle çelişkili ya da birbirini dışlayan
stratejiler değil, birbirlerini tamamlayan stratejiler. Genellikle
ülkeler, birinci stratejide ithal ikame boyutunu tamamlayamadan ve içeride
üretecekleri ürünleri doğru, sağlıklı bir şekilde
üretme noktasını, sürecini tamamlamadan bazen döviz krizlerine
girebiliyorlar, yabancı parayla borçlarını ödemekte sorunlarla
karşılaşabiliyorlar.
Değerli arkadaşlar, özellikle son dönemde,
Türkiye'nin ekonomik büyümesinin kaynakları içerisinde ihracatın
payının yüksek olduğunu görmek gerçekten son derece sevindirici,
sevindirici olduğu kadar da aslında teşvik edici bir durum.
İnşallah, Türkiye, döviz kurlarındaki bu son yükselişleri,
yine Covid-19la birlikte tüm dünyada yaşanan mal ve hizmet fiyatlarındaki
anormal yükselişleri, bu durumları, küresel pazarlarda, piyasalarda
yaşanan bu fiyat artışlarını, buna bağlı
olarak kurlardaki artışı ihracat yönlü olarak, ihracata
dayalı kalkınma modeli olarak, ihracata dayalı dış
ticaret politikası olarak gerçekleştirecektir. Bundan şüphemiz
yok, son gelişmeler bunu göstermekte.
Bugün üzerinde konuştuğumuz,
tartıştığımız İhracatı Geliştirme
Anonim Şirketi ve buna bağlı olarak yapılan düzenlemeler,
EXIMBANKla ilgili, onun dışarıdaki benzer bankalarla
rekabetinde güç sağlayacak birtakım muafiyet, istisna ve destekler bu
yönde yapılan adımları ve düzenlemeleri gösteriyor.
Ben, özellikle Komisyon sırasında
muhalefet şerhlerini de oralardaki konuşmaları da
dinlediğimde şunu görüyorum ki muhalefetin aşağı
yukarı tamamına yakını da özellikle bu düzenlemeye karşı
çıkmamakta. Düzenlemenin bazı uygulamalarıyla ilgili
eleştiriler getiriliyor, elbette bu eleştiriler anlayışla
karşılanabilir ama yine, baktığım ve detayında
bir de uygulamanın içinde olan ihracatçı birlikleriyle
yaptığım görüşmelerde, gerçekten böyle bir uygulamadan son
derece memnun olduklarını ifade ediyorlar.
Burada, tabii, daha önceden kurulmuş
olması gündeme getiriliyor, bunun hiçbir mahzuru ve önemi de yok çünkü
bunu engelleyen bir durum yok, istediği gibi şirket kurulabilir. Ama
benim üzerinde durduğum, denetim konusu; Sayıştayın
denetimine tabi olacağını, KİT Komisyonunun denetimine tabi
olacağını görüyoruz ama bunların hepsinden önemlisi,
özellikle ihracatçıya olan katkısıdır.
İhracatçılar bugün bankalardan kredi almaya gittiklerinde, yüzde 1den
risk durumuna göre yüzde 5e kadar varan ölçülerde teminat mektubu komisyonu
ödeyerek kredi çekebilmekteler veya ipotek göstermek zorunda kalmaktalar.
Bunlar da kredi maliyetlerini, faiz maliyetlerini çok daha yukarı
çekmekte, hatta birçoğu bunlara ulaşamamakta. Bu açıdan,
KOBİlere ekonomi üzerindeki, özellikle krizlere karşı
dayanıklılık, hatta ekonomi-demokrasi ilişkisi boyutunda
baktığımızda, demokrasi açısından da mutlaka
desteklenmesi, kollanması gereken bir işletme modeli olarak
baktığımızda, bu düzenlemenin ihracatçı KOBİlere
sağlayacağı katkı ve faydalara da
baktığımızda geriye dönüş mutlaka fazla
olacaktır. Biz burada vergi üzerinden veya diğer açılardan
sağladığımız bazı faydaları elbette
eleştirebiliriz, onlar üzerinde de konuşabiliriz ancak şunu
bilmemiz gerekir değerli arkadaşlar: Asıl belirleyici olan bir
faydanın tüketimi değil ya da bir faydanın tüketilmesi onun yok
olduğu anlamına gelmez, eğer bir fayda tüketildiğinde
ikinci bir faydaya dönüşüyor ise bu kazançtır. Burada tüketilen
faydaları bir kayıp olarak değerlendirmek son derece
yanlış, bunun ciddi kazançları olacaktır.
Değerli arkadaşlar, KOBİler
açısından baktığımızda, elbette, tabii ki,
KOBİlerin girdi maliyetleri açısından ciddi
sıkıntıları var genel olarak, bunu biliyoruz, burada da
gündeme getiriyoruz ancak ihracatçı KOBİlerin bu noktada finansmana
erişimini hedef alan bir düzenleme olduğu için bu düzenlemeyi
getirenlere ben ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, sermaye olarak
baktığımızda bu şirketin kuruşuyla alakalı
herhangi bir kaynak tüketimi, kamu kaynağının tüketilmesi söz
konusu değil. Burada Türkiye İhracatçılar Meclisinin yüzde 95,
EXIMBANKın yüzde 5 bir ortaklığı söz konusu. Kaynak olarak
Türkiye İhracatçılar Meclisinin daha önceki dönemlerde gelir-gider
farkından oluşan ve yedek akçe olarak belli hesaplarda bloke
edilmiş paraların buralara sermaye olarak aktarılacağı
belli. Bu vesileyle, atıl bir şekilde duran kaynak
ihracatçıların derdine, onların finansmana
ulaşımına, erişimine bir merhem olacak ve bu yönüyle de
pasif bir şekilde, atıl bir şekilde bekletilen
kaynağın da ülkenin katma değer oluşturmasına bir
katkı sağlayacağını da ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, biz burada
birçok konuyu konuşuyoruz; dış ticaret konusunun öneminden,
KOBİlerin öneminden bahsettik. Dış ticaretteki bir hususu daha
belki dile getirmekte fayda var. En önemli unsurlardan biri güvendir yani
uluslararası ilişkilerin temeli zaten güvene dayanır;
uluslararası ticaret de uluslararası ekonomi de güven üzerinden
yürür. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında
birçok risk primi vardır. Bu risk primlerini ayrı ayrı
değerlendirebiliriz ama bu risk primlerinin hepsi sonuçta bir ülkeye
maliyet olarak geri dönecektir, fiyatlama olarak geri dönecektir. Bu anlamda,
tabii, Türkiye uzun zamandır terörle mücadele etmektedir, terörle
mücadelesinde de çok ciddi ekonomik kayıplara uğramaktadır.
Terörle mücadele ederken harcadığınız kaynaklar, işte,
geriye dönüşü olmayan, hani tüketilen fayda olup da geriye bir fayda
üretmeyen kaynaklardır. Bu anlamda, kırk yıldır -geçen gün
grup toplantısında Sayın Genel Başkanımızın
da ifade ettiği gibi- terörle mücadeleye harcadığımız
kaynakların ve terörle mücadele için harcadığımız
kaynakların alternatif fırsat maliyetlerini de bunun içerisine dâhil
ettiğimizde 2 trilyon dolar seviyesindedir. Biz, bugüne kadar kaybolan
canlarımızın yanında kaybolan ekonomik değerlerimizi
belki gündeme getirmedik, bunları dert etmedik, bunları bir tarafta
tuttuk ama biz bugünlerde öyle görüyoruz ki bu kürsüden çıkıp
özellikle gençlerin işsizliğinden, esnafın, köylünün,
tarımın, çiftçinin zora düştüğünden bahsedenler 2 trilyon
dolarlık bir kaynağın da boşa gittiğini,
canlarımızın yanında mallarımızın da
gittiğini ve buna artık dayanacak takatimizin
kalmadığını, buna da bir son vermenin gerektiğini
buradan söylemeliyiz, buradan anlatmalıyız.
Değerli arkadaşlar, elbette düzenlemeler
peyderpey gelecektir, her şeyin bir anda düzelmesinin bir tasarıyla
olması mümkün değildir ama bu tarz tasarıda gelen düzenlemelerin
son derece faydalı olduğunu ifade etmek istiyorum.
Çeklerle ilgili bir konuyu da söyleyeyim: Çekler bir
ödeme aracıdır, bir kredi aracı değildir ama -bu
uygulamalarla- vadeli çek konusunun mevzuatımıza girmiş
olduğu uygulamamızda vardı. Bundan sonraki uzatmalarda çeki vade
aracı, daha doğrusu kredi aracı hâline dönüştürme riskini
de dikkate alalım diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şahsı adına ikinci söz,
Sayın Murat Çepni, İzmir Milletvekili.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, bugün AKP'nin iktidar yıl dönümü ve bugün sıralarda bu
kutlandı, evet, AKP'li yıllarda hızla, koşar adım
zenginleşen AKPgiller açısından bir bayram olabilir bugün ama
aynı yıllarda açlık ve yoksulluğa mahkûm edilen milyonlarca
işçi ve emekçi için ise bir felaket olduğunu söylemek lazım.
Evet, AKP denildiğinde birkaç gerçekten
bahsetmek lazım: Bunlardan bir tanesi, bugün İSİG verileri
açıkladı, burada çok çarpıcı veriler var. On dokuz
yılda en az 28.380 işçi iş cinayetlerinde hayatını
kaybetti. Yine, bu on dokuz yılda 15 binden fazla kadın, erkek devlet
şiddeti altında hayatını kaybetti. Evet, AKP deyince
cezaevlerinden yani ustalık alametifarikası olan cezaevlerinden
bahsetmek lazım. Cezaevleri de AKP'nin ustalık alanlarından bir
tanesi. Yine, bu yıllarda 200e yakın yeni cezaevi yapmakla övünen
bir iktidarla karşı karşıyayız. AKP demek çıplak
bir şiddet demek, çıplak bir şiddet tekeli demek; AKP demek
işçinin, emekçinin iş, ekmek, özgürlük mücadelesinin üzerine devletin
tüm araçlarıyla gitmesi demek. Dolayısıyla, evet, bir AKP varsa
bunun yüzde 1 için bir ifadesi var ve milyonlarca işçi ve emekçi için de
başka bir ifadesi var.
Evet, Kobani kumpas davasında
arkadaşlarımız cezaevlerinde rehinler. Kobani kumpas davası
HDPye karşı ve tüm ezilenlere karşı bir siyasi darbe
niteliğinde sürüyor. Mahkeme salonlarında ibretlik, derslik gelişmelere
sahne oluyor Kobani kumpas davası. Fakat Kobani kumpas davasıyla
sadece HDP susturulmaya, halklarımızın mücadelesi susturulmaya
çalışılmıyor, aynı zamanda cezaevindeki
yoldaşlarımız da işkenceye maruz kalıyorlar. Yani,
aynı zamanda arkadaşlarımız cezaevi koşulları
altında bir rehin politikası altındalar. Sincan'da rehin tutulan
arkadaşlarımız aylardır arkadaş ziyaretçi kabul
edemiyorlar çünkü binbir türlü gerekçelerle arkadaş ziyaretçiler hukuksuz
bir biçimde engelleniyor yani arkadaşlarımızın neredeyse
hiçbir ziyaretçisinin gelmemesi üzerine bir politika kurulmuş durumda ve
bunun hiçbir açıklaması yok. Bu anlamda, Sincan Cezaevindeki
arkadaşlarımızı buradan bir kez daha selamlıyorum.
İzmir, Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleri
Yardımlaşma Derneği TUHAY-DERin İzmir Şakran 3 No.lu
T Tipi Cezaevine ilişkin yaptığı bir açıklama var.
Burada bu bölümden sonra İzmir cezaevlerine dair birkaç vurgu yapmak
istiyorum. Evet, yapılan açıklamada şunlar söyleniyor: Pandemi
gerekçesiyle tüm sosyal, kültürel, eğitsel ve sportif faaliyetler
durdurulmuş durumda. Koğuşların kapasiteleri 3 katına
çıkmış durumda. Hastaneye gidiş gelişlerde karantina
uygulamaları ağır şartlarda sürüyor. İçme suyu
ücretli, arıtma sistemi alma talepleri de yine engelleniyor. Elektrik
faturaları -tıpkı halkımızda olduğu gibi- son
derece yüksek vaziyette. Ziyaret süresi bir buçuk saate
çıkarılmasına rağmen bu uygulanmıyor. Mektuplar ya
gitmiyor ya da yerine ulaşmıyor. Kıyafetler keyfî biçimde
verilmiyor. Halay ve şarkılar ceza gerekçesi hâline getiriliyor.
Yine, İzmir'de hasta tutsaklar var, 60
civarında hasta tutsak; tahliye edilmesi gereken, cezaevi
koşullarında yaşaması çok mümkün olmayan hasta tutsaklar
var. Bunlardan biri İzmir Şakran 2 No.lu T Tipi Cezaevindeki 68
yaşındaki Ahmet Çakal, mide kanseri nedeniyle kemoterapi alıyor.
Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu Cezasının tehir edilmesi
uygundur. kararı vermesine rağmen cumhuriyet
başsavcılığı Cezaevi idaresince, pişmanlık
ve itirafçılık gibi yaptırımlara olumlu cevap vermesi
durumunda karar olumlu anlamda uygulanabilir. diyor. Yani tutsaklar tahliye
edilmeleri gerekirken, hatta ve hatta tahliyeleri gelmiş olması
gerekirken pişmanlık dayatması nedeniyle tahliye edilmiyorlar ve
bunlar cezaevlerinde ölüme terk ediliyorlar.
Yine, İzmir 2 No.lu F Tipi Cezaevinde
İsmet Günden, 66 yaşında, kendi ihtiyaçlarını
karşılayamaz durumda. Kalp damar hastalığı, böbrek
yetmezliği, ileri derecede şeker hastalığı
Tek
başına tutuluyor, yine, tahliye edilmiyor. Evet, cezaevleri bir
işkencehaneye dönmüş durumda. Cezaevleri AKPnin gerçek yüzünü ortaya
koyan bir aynaya dönüşmüş durumda. Eğer bir ülkenin cezaevleri
işkencehaneye dönüşmüşse bir ülke cezaevine dönüşmüş
durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Ben buradan
konuşmamı, başta Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş
olmak üzere, cezaevlerinde direnen tüm yoldaşlarımızı
selamlayarak bitirmek istiyorum. Onların özgürlüğü bizlerin
özgürlüğüdür, onların özgürlüğünü sağlayana kadar
mücadelemizi mutlaka devam ettireceğiz ve biz cezaevlerini
özgürleştirme, yoldaşlarımızı özgürleştirme
mücadelesini, işçi sınıfı ve emekçilerin özgürlüğü
mücadelesiyle de birleştireceğiz. Dolayısıyla, demokrasi
mücadelesini bu topraklarda hep birlikte geliştireceğiz. Bunun sözünü
buradan bir kez daha veriyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ikinci
bölüm üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru işlemi yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler de
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.32
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 14üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
284 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
141 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut
Protokol Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2275) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 141)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 4 Kasım 2021 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.34