TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
22nci
Birleşim
23
Kasım 2021 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU
VE TAZİYELER
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın vefatı nedeniyle bir
dakikalık saygı duruşu
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Antalya Milletvekili
Abdurrahman Başkanın, Antalyada gerçekleşecek
Uluslararası Tarım Fuarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Bursa Milletvekili Lale
Karabıyıkın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemirin, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Başkanlık Divanı
olarak, vefat eden Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıça
Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına ilişkin açıklaması
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına ilişkin açıklaması
3.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, matbaa ve yayıncılık sektörünün sorunlarına
ilişkin açıklaması
4.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Kırşehirin sorunlarına ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına ve Ertuğrul Dursun Önkuzunun
51inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına ilişkin açıklaması
8.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, vefat eden Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıç ile İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi
Güneşe Allahtan rahmet dilediğine ve Bursa Şehir Hastanesinin
etrafında kurulu iskelelerle yandaşlara para
aktarıldığına ilişkin açıklaması
9.- Bursa Milletvekili
Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılara
ilişkin açıklaması
10.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve öğretmenlerin
yaşadığı sıkıntılara ilişkin
açıklaması
11.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına ve Medine müdafisi Fahrettin
Paşanın 73üncü ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
12.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, sağlık emekçilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
13.- Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, Bolu Belediye Meclisinin yabancı
uyruklularla ilgili aldığı nefret ve ayrımcılık
içeren kararlara ilişkin açıklaması
14.- Amasya Milletvekili
Mustafa Tuncerin, SMA hastalığının tedavisinin devlet
tarafından üstlenilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Kocaeli Milletvekili
Sami Çakırın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe
ilişkin açıklaması
16.- Diyarbakır
Milletvekili Semra Güzelin, Diyarbakırda 25 Kasım Kadına
Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde
yapılmak istenen etkinliklerin polis gücüyle engellendiğine
ilişkin açıklaması
17.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, ankilozan spondilit hastalarının ehliyet
konusunda yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
18.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılara
ilişkin açıklaması
19.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin çöktüğüne ilişkin açıklaması
20.- Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın, Ertuğrul Dursun Önkuzunun
51inci ölüm yıl dönümüne ve Kerkükün peşmergenin denetim ve
kontrolüne girmesinin mümkün olmadığına ilişkin
açıklaması
21.- Sivas Milletvekili
Semiha Ekincinin, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına ve Sivas Belediyesinin çöpten çıkan
enerji kullanımıyla ısıtılacak sera projesine
ilişkin açıklaması
22.- Şanlıurfa
Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın vefatına ve Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası ile 22 Kasım Diş Hekimleri
Gününe ilişkin açıklaması
23.- Şırnak
Milletvekili Nuran İmirin, 25 Kasım Kadına Karşı
Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına, Çöl Kaplanı Ömer Fahrettin
Paşanın 73üncü ölüm yıl dönümüne, Ertuğrul Dursun
Önkuzunun 51inci ölüm yıl dönümüne ve 3 yaşında vefat eden
Müslüme bebeğe Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına, İçişleri Bakanı Süleyman
Soylunun Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı açıklamalara
ve AK PARTİnin Sezgin Baran Korkmazın yurt dışına
kaçırılmasıyla ilgili açıklama yapması gerektiğine
ilişkin açıklaması
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, vefat eden Şair Sezai Karakoç ve
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıça Allahtan rahmet
dilediğine, AK PARTİnin 2002den bugüne kadar her türlü illegal yapıyla
mücadele ettiğine ve gündem dışı birer dakikalık
konuşmalarda bunun tartışma konusu hâline getirilmesini
doğru bulmadığına ilişkin açıklaması
27.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, vefat eden İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi
Güneşe Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, vefat eden İçişleri eski Bakanı
Hasan Fehmi Güneşe Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
29.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın vefatına, vefat eden Milliyetçi Hareket
Partisi eski İzmir İl Başkanı Ümit Akkuşa Allahtan
rahmet dilediğine, Ertuğrul Dursun Önkuzunun 51inci ölüm yıl
dönümüne, İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi Güneşin
vefatına, 2021 Dünya Superbike şampiyonu millî motosikletçi Toprak
Razgatlıoğlunu tebrik ettiğine, döviz kurundaki yükseliş
sebebiyle dış borcumuzda meydana gelen artışa, mandacı
iktisadi politikalara ve İYİ Partinin önlenemeyen döviz kuru yükselişiyle
ilgili genel görüşme talebine destek verilmesini temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
30.- Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrulun, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın ve İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi
Güneşin vefatına ilişkin açıklaması
31.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın ve Milliyetçi Hareket Partisi eski İzmir İl
Başkanı Ümit Akkuşun vefatına, Ertuğrul Dursun
Önkuzunun 51inci ölüm yıl dönümüne, Şair Sezai Karakoçun
vefatına, 15inci Avrupa Tekvando Şampiyonasında Avrupa
3üncüsü olan millî tekvandocularımızı ve 2021 Dünya Superbike
şampiyonu millî motosikletçi Toprak Razgatlıoğlunu tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
32.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın ve İçişleri eski Bakanı Hasan
Fehmi Güneşin vefatına, Kadir İnanıra acil şifalar
dilediklerine, Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed
El Nahyanın Türkiye ziyaretine, iktidarın tutarsız
dış politikasına, Japonyanın coronavirüs
salgınının ekonomiye olan etkilerini bertaraf etmeye yönelik
açıkladığı büyük teşvik paketine ve Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın Japon ekonomisi ile Türkiye ekonomisini
karşılaştırmasının abesle iştigal
olduğuna ilişkin açıklaması
33.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehirli pancar üreticisinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
34.- Ankara Milletvekili
Levent Gökün, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın ve İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi
Güneşin vefatına ilişkin açıklaması
35.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, Kayserinin Develi ilçesinde bulunan Seyrani Ziraat
Fakültesinin isminin değiştirilmesine ilişkin
açıklaması
36.- Adana Milletvekili
Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, 22 Kasım Türk Diş Hekimleri Günü
ile Ağız ve Diş Sağlığı Haftasına
ilişkin açıklaması
37.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın ve İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi
Güneşin vefatına ve Cumhurbaşkanının 13,5 TLye
çıkan dolar için ne diyeceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
38.- Kastamonu Milletvekili
Hasan Baltacının, Kastamonuda 11 Ağustosta yaşanan sel
felaketi sonrası vatandaşın yaşadığı
mağduriyetin bir an önce giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
39.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Türkiyenin, Kerkükün
peşmergelere devredilmesine duyarsız kalmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, son günlerde ekonominin her alanında
tahribata yol açan döviz kurunda meydana gelen ani artışın
nedenlerinin belirlenmesi, ivedilikle engellenmesi ve oluşturduğu
tahribatın giderilmesi amacıyla 23/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel
görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Kasım
2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ile İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
faizlerin ekonomiye olumsuz etkilerinin araştırılması
amacıyla 23/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Kasım 2021 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Emniyet teşkilatında görevli personelin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/4869) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Kasım 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesi ve 24
Kasım 2021 Çarşamba günkü birleşiminde Anayasanın 159uncu
maddesi ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanununun 18inci, 20nci ve
27nci maddelerine göre Hâkimler ve Savcılar Kurulunda boşalan 1
üyelik için seçim yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceerin, (2/2579) esas numaralı 5237
Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/148)
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Tokat Milletvekili
Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 37
Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 285)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, 2002-2021 yılları arasında
Bakanlığın Sivasta satışını
yaptığı taşınır veya taşınmaz mallara
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmezin
cevabı (7/53793)
2.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, Orduda KYK yurtlarında kalan öğrencilere verilen
yemek desteğine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/53796)
3.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, KYK yurtlarında kalan öğrencilere verilen yemek
desteğine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/53798)
4.- Van Milletvekili Muazzez
Orhan Işıkın, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
öğrencilerinin barınma, beslenme ve ulaşım sorunlarına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlunun cevabı (7/53903)
5.- Ankara Milletvekili Tekin
Bingölün, 2021-2022 öğretim yılındaki yurt verilerine
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun
cevabı (7/53905)
6.- Balıkesir
Milletvekili Ensar Aytekinin, 2002-2021 yılları arasında Kars
ilinde gerçekleştirilen ve planlanan yatırımlara ilişkin
sorusu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akarın cevabı (7/53942)
7.- İzmir Milletvekili
Murat Bakanın, Türkiyede askeri eğitim alan Afgan askerlerinin
Afganistandan ülkemize getirilmesi talebine ilişkin sorusu ve Milli
Savunma Bakanı Hulusi Akarın cevabı (7/53943)
8.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Gençlik Projeleri Destek Programına ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun
cevabı (7/54133)
9.- İstanbul
Milletvekili Oya Ersoyun, öğrencilerin barınma sorununa ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun
cevabı (7/54134)
10.- Bursa Milletvekili
Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, Bursanın İnegöl ilçesinde yer
alan futbol stadyumunun yenilenmesi önerisine ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/54135)
11.- Mersin Milletvekili
Alpay Antmenin, 2010 yılından itibaren Bakanlığın
Kamu İhale Kanununun 21inci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi kapsamında gerçekleştirdiği ihalelere ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun
cevabı (7/54247)
23 Kasım 2021 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 22nci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
III.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın vefatı
nedeniyle bir dakikalık saygı duruşu
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, vefat eden Adalet ve Kalkınma Partisi
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın aziz
hatırası önünde Genel Kurulu bir dakikalık saygı
duruşuna davet ediyorum.
(Saygı
duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN
Allah rahmet etsin, ruhu şad olsun.
ALİ
ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sistemi yeniden başlatır
mısınız?
ORHAN
SÜMER (Adana) Başkanım, sistemi yeniden başlatır
mısınız?
BAŞKAN
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı
söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Antalyada gerçekleşecek Uluslararası
Tarım Fuarı hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili
Abdurrahman Başkana ait.
Buyurun
Sayın Abdurrahman Başkan. (MHP sıralarından
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkanın, Antalyada
gerçekleşecek Uluslararası Tarım Fuarına ilişkin
gündem dışı konuşması
ABDURRAHMAN BAŞKAN
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yıl
Antalyamızda 20nci kez gerçekleşecek olan, dünyanın en büyük
örtü altı seracılık fuarı olan Growtechle ilgili, şahsım
adına gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Antalyamız hem turizm
hem tarım hem de sanayi açısından üç büyük potansiyeli
bünyesinde barındıran ve dünyada çok az şehre nasip olacak
özelliklere sahip bir marka şehirdir. Güneşin başkenti olan bu
kadim şehrimizin en büyük potansiyellerinden biri de hiç şüphesiz ki
bereketli topraklar üzerinde oluşan tarım sektörüdür.
Antalyamız hem iç hem dış piyasa için örtü altı ve
açık alan tarımı konusunda çok önemli mesafeler katetmiştir
ve ülkemizin adını turizm kadar tarım sektöründe de
başarılı bir şekilde temsil etmektedir. Bu
başarıda emeği olan tüm çiftçilerimizle ve tüm
hemşehrilerimizle gurur duyduğumuzu yüce Meclisimizin kürsüsünden bir
kez daha ifade etmek istiyorum.
Değerli
Başkanım, kıymetli milletvekilleri; dünyanın en büyük örtü
altı seracılık fuarı olan Growtech, 24-27 Kasım 2021
tarihlerinde 20nci kez Antalyamızda ANFAŞ Fuar Merkezinde, tüm
dünyadan katılımcılar ve ziyaretçileriyle bir araya gelecektir;
tarım ürünleri ihracatına çok büyük destek sağlaması
açısından önem arz etmektedir. Özellikle tropikal meyve
noktasında Antalyamızın kendini göstermesi hem şehrimiz
hem de ülkemiz için büyük bir kazanımdır.
Ülkemizde yapılan örtü
altı üretim alanlarının yüzde 39u, vekili olmaktan gurur duyduğum
bu eşsiz şehrimizde gerçekleşmektedir. 2020 yılı
verilerine göre, gerçekleştirilen örtü altı domates üretiminin yüzde
60ı, biber üretiminin yüzde 68i, patlıcan üretiminin yüzde 55i,
salatalık üretiminin ise yüzde 43ü Antalyamızda yetiştirilmektedir.
Süs bitkileri üretimine baktığımızda ise karanfil
üretiminin yüzde 59u, gerbera üretiminin yüzde 84ü, anemon üretiminin yüzde
76sı Antalyamızda yetiştirilmektedir. Bu nedenle, ülkemiz
ekonomisine 16 milyar Türk lirası bitkisel üretim desteği katarak bu
alanda Türkiye 1incisi olmanın gururunu da haklı olarak
yaşamaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2020 yılında ülkemizde gerçekleşen
portakal üretiminin yüzde 30u, nar üretiminin yüzde 24ü, muz üretiminin yüzde
41i ve avokado üretiminin yüzde 83ü yine şehrimizde üretilmiştir.
2019 yılında 536 bin ton olan yaş meyve, sebze
ihracatımız 2020 yılında 660 bin tona çıkmış
ve bunun karşılığında Antalyamız ve ülkemize 586
milyon dolarlık nakdî giriş sağlayarak bir başka
başarıya imza atmıştır.
Konuşmamın bu
kısmında, Tarım ve Orman Bakanlığımız
tarafından yürütülen Toprağın Sultanları Projesinden
birkaç cümleyle bahsetmek istiyorum. Kırsal alanda yaşayan
kadınlarımızın eş, annelik ve ev işlerinin
yanı sıra tarımsal üretimin her aşamasında aktif rol
aldıklarını belirtmek istiyorum. Ülkemiz için son derece önemli
ve stratejik bir sektör olan tarımın ve üretimin merkezinde yer alan
kadın çiftçilerimizin yüzde 50 gibi büyük bir paya sahip olması, bir
ziraat mühendisi olarak beni çok mutlu etmektedir. Toprağın
Sultanları Projesi kapsamında, Antalyamızın 19 ilçesinde,
farklı bölgelerde yaşayan kadın çiftçilerimizi her ay ülkemizin
başka bir yöresindeki yerel ve kültürel zenginliklerle buluşturacak
olan bu projeyi takdir ettiğimizi ve bu konuda elimizden gelen tüm
desteği vereceğimizi de bu kürsüden belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmama son vermeden önce, Atatürk'ün
izinde, Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır. sözünün
bilincinde, Türk gençliğinin bilgi ve kültürle donatılması
önemlidir. Çocuklarımızın ve memleketimizin geleceği
adına, yurdumuzun dört bir yanında cefakârca görev yapan
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.
Söz konusu Öğretmenler
Günü olunca, kutlu bir yolun mümessilleri canlanır hafızamda, kutlu
bir makama ulaşanlar düşer aklıma. Hatıraları
şeref nişanesi, ayrılıkları gönüllerde birer yara. Bir
öğretmen adayı olan, 23 Kasım 1970te vatan hainlerinin
ağır işkenceleri sonucu şehit edilen ağabeyim Dursun
Önkuzu, Ege Üniversitesinde sözde öğrenci kılığındaki
teröristlerce şehit edilen, tarih okurken tarihe not düşen Fırat
Yılmaz Çakıroğlu gelir aklıma.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ABDURRAHMAN BAŞKAN
(Devamla) Yine, PKK'lı hainlerce şehit edilen Şenay Aybüke
Yalçın ve Necmettin Yılmaz kardeşlerim nezdinde eğitim
ordumuzun tüm şehitlerini rahmetle ve minnetle anıyor, aziz
hatıraları önünde saygıyla eğiliyor, yüce heyetinizi sevgi
ve saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bu teknik sorunun çözülmesi için sistemin tekrar kapanıp
açılması gerekiyormuş.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.09
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündem dışı
ikinci söz, Öğretmenler Günü münasebetiyle söz isteyen Bursa Milletvekili
Lale Karabıyıka ait.
Buyurun Sayın
Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Bursa Milletvekili Lale Karabıyıkın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
LALE KARABIYIK (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yarın 24 Kasım
Öğretmenler Günü. Yani Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürke
Başöğretmen unvanının verilişinin 93üncü
yılı.
Başöğretmenimiz,
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün şu sözünü unutmayalım:
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet
adını almak kabiliyetini kazanmamıştır.
Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. İşte bu
söz, değerli öğretmenlerimizin bir toplumun gelişmesindeki
önemini bir kez daha ifade ediyor.
Değerli milletvekilleri,
bugün öğretmenlerimiz birtakım sorunlarla görevlerini icra etmeye
çalışıyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisinin
iktidarında sorunları her gün büyüyen, bir sistemsizliğe
dönüşen eğitim sisteminde, öğretmenlerimiz bu sorunlarla
görevlerini yapmaya çalışırken bir de mali yoksunluklar,
yetersizlikler yaşıyorlar.
Şimdi, şöyle ifade
etmek istiyorum: Öncelikle, öğretmenlerimiz yoksulluk
sınırının altında maaş alıyorlar, gelir
kazanıyorlar. Bu yetmiyormuş gibi, öğretmenleri 3 gruba
ayırdılar; kadrolu öğretmenler, sözleşmeli
öğretmenler, bir de ücretli öğretmenler. 9uncu derece 1inci
kademedeki bir kadrolu öğretmenin maaşı 5.097 lira değerli
vekiller, ek ders ücretinin saati ise 21,2 lira ve 881.492 kadrolu
öğretmenimiz var. Göreve yeni başlayan bir sözleşmeli
öğretmenimizin ise 4.750 lira aldığını söylemek
isterim. Sözleşmeli öğretmenlerin iş garantileri yok, eş ya
da mazeret tayinleri de yok; üç yıl sözleşmeli ve çakılı
olarak çalışmak zorundalar ve sözleşmeli olarak 68 bin öğretmenimiz
görev yapıyor. Her zaman söylüyoruz öğretmen sözleşmeli ve
ücretli değil, sadece kadrolu olur diye. Geliyorum ücretli
öğretmenlere. Sayıları bugün 83 bine ulaşan ücretli
öğretmenlerimiz 21,2 liralık ders ücretinden bir ayda en fazla 2.544
lira gelir elde edebiliyorlar ve siz düşünün ki geçimlerini nasıl
sağlıyorlar. Bu zorluklarla ve moralsizlikle de derslerine gelmek
durumundalar. Diğer taraftan, öğretmenlerin aile bütünlüğünün
her koşulda sağlanması gerektiğini de ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri,
3600 ek gösterge neden bir seçim vaadi olarak kalıyor? Bırakın,
3600 ek göstergeyi getirin, öğretmenlerimiz en azından
emekliliklerinde huzurlu bir emeklilik geçirsinler. Diğer taraftan,
ataması yapılmayan öğretmenlerimizi de dile getireceğim ama
öncesinde şunu ifade etmek isterim ki en kısa zamanda
öğretmenlik meslek kanununun çıkartılması lazım.
Öğretmen yetiştirme, ilk atama, yerleştirme, görevde yükselme,
mali ve sosyal haklar gibi bütün konuların ayrı bir yasayla güvence
altına alınması son derece önemli.
Evet, ataması
yapılmayan 700 bin öğretmenimiz var değerli milletvekilleri.
Adalet ve Kalkınma Partisinin ilk iktidara geldiği yıllarda ise
bu sayı dikkatinizi çekerim- 62 bindi, şimdi geldiği noktada
700 bine ulaştı. Öğrencilerine kavuşmayı bekleyen
öğretmenlerimiz bazen tezgâhtarlık, bazen pazarcılık
yapıyor, bazen de çalıştıkları inşaatta
hayatlarının baharında yaşamlarını yitiriyorlar
ki örneklerini çok yakın zamanda gördük.
Diğer taraftan, Millî
Eğitim Bakanlığının bütçesinde Boş geçen
dersimiz yok. deniyor, olduğu hâlde ve boş geçen derslerin de
ücretli öğretmenlerle telafi edilmesinden de olumlu olarak bahsediliyor.
Oysa bu kadar ataması yapılmamış öğretmen varken
ücretli öğretmenle boş derslerin geçiştirilmesini doğru
bulmuyoruz, bütün öğretmenlerin atamasının
yapılmasını bir kez daha ifade ediyoruz.
Yine, geçen yıl 7.154
öğretmen atandı sadece sözleşmeli olarak. Peki, neden 7.154?
Çünkü 20 bin atama yapıldı, emekli olanları da dikkate
aldığımızda 7 bin küsur rakamına ulaşıyoruz,
pandemiye rağmen böyle ve boş geçen derslere rağmen 7 bin küsur
öğretmenin ataması yetersizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla)
Sayın Başkan, biraz süre alabilir miyim?
BAŞKAN Toparlayın
lütfen.
LALE KARABIYIK (Devamla)
Peki.
Diğer taraftan, atama
bekleyen engelli öğretmenlerimiz de var, onları unutmayalım.
Onlara söz verdiniz 3 Aralıkta ama eksik atama yapıyorsunuz yani
2.511 atama bekleyen engelli öğretmenimiz var, sadece 750sine planlama
yaptınız.
Diğer taraftan, PIKTES
öğretmenlerimizin özlük haklarını da unutmayalım.
Evet, biz
iktidarımızda tüm sorunları olduğu gibi
öğretmenlerimizin sorunlarını da çözeceğiz.
Sağlıklı bir eğitim sistemini eğitimin
paydaşlarıyla yeniden yapılandıracağız.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatı münasebetiyle söz isteyen
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Ahmet Özdemire aittir.
Buyurun Sayın Özdemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin, Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın vefatına ilişkin
gündem dışı konuşması
AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Saygıdeğer Başkanım,
saygıdeğer Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçen hafta perşembe
günü kıymetli milletvekilimiz, bizim de ağabeyimiz İmran
Kılıç Hocamız vefat etti. Onun vefatıyla ilgili kendisinin
bizde bıraktığı iz, davamıza hizmeti ve
kişiliğiyle ilgili birkaç şey söyleme ihtiyacı hissettik, o
yüzden söz aldım. Kıymetli Başkanımıza da bu konuda
bize söz verdiği için teşekkür ediyorum.
Malumunuz, perşembe günü
akşamı vefat haberini aldığımızda, bütün
gruplardaki milletvekillerimiz İmran Kılıç Hocamızla ilgili
hem taziyede bulundular hem de cuma günü diğer parti gruplarından da
AK PARTİ Grubundan da birçok arkadaşımız
Kahramanmaraşa cenazeye iştirak etti. Bu vesileyle, cenazeye
katılan, mesaj gönderen, bizi ailesi bilip arayan, çocuklarını,
eşini arayan bütün milletvekillerimize, bütün siyasi partilere huzurunuzda
teşekkür ediyorum.
İmran Hoca bizim için
sadece bir milletvekili değil, çok kıymetli bir değerdi, çok
kıymetli bir insandı. Belki hepinizin gözünde de oturduğu yer
Değişmeyen bir yeri vardı orada. Sözün güzelini söylerdi, insanların
gönlüne hitap ederdi, sert ifadeler kullanmazdı, bir dakikalarıyla
meşhur olmuştu.
Onu böyle güzel bir
anekdotla, hayırla yâd etmek babında bir şey söylemek istiyorum.
Bir gün Sanayi Bakanlığında programımız vardı.
Hocam, Bakanımızla randevumuz var, Bakanlığa gidelim. dedim.
Dedi ki: Benim bir dakikam var, ben onu konuşmalıyım. Ben de
Ağabey, bugün konuşma, sonra konuşursun. dedim, ısrar
ettim, onun da olmasını istedim Bakanlık programında.
Programa gittik, geri döndük, geldik, oturduk. Zannediyorum, Cumhuriyet Halk
Partili Meclis Başkan Vekilimiz Levent Göktü -emin değilim ama oydu
diye hatırlıyorum- baktı, İmran Hocamın orada
oturduğunu gördü, yanına çağırdı, Hocam, sen bugün
söz alamadın, ben sana bir dakika vereyim de sen konuş. dedi. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) O da naif, böyle
güzel bir ifadeyle meramını anlattı. Şunu bilmenizi
istiyorum, benim için kıymetli olan tarafı da odur aslında.
Sayın Bakanımız, Grup Başkan Vekilimiz, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal da buna defalarca şahit olmuştur. Öyle
dedikodunun, gıybetin yapıldığı, birileriyle ilgili
konuşulduğu bir ortamda özellikle hiç konuşmazdı. Birileri
hakkında olumsuz bir şey söylemekten imtina ederdi. Biz, bu
kısmını onun yaşamında hep kendisine şiar
edindiğini gördük. Belki Mecliste, burada konuşurken bu tarafını
çok fark edemediniz. Burada konuşurken en çok fark edilen şey
şudur ama bizim için de o çok kıymetlidir aslında: Bir şeyi
söylerken en yumuşak tarifiyle söylerdi onu, bazen şiirsel
anlatırdı, bazen böyle geçmişte örneklenmiş güzel
darbımesellerle olayları anlatırdı ama hiçbir zaman
kırıcı ve yıkıcı olmadı. Aslında,
Meclisimizin çok ihtiyacı olan bir şeyi, orada oturduğu yerde,
kendi çapında hayata geçirmeye çalışırdı. Bu
anlamıyla, yaptığı işe her zaman gıpta ettik.
İki dönemdir Kahramanmaraş'ımızdan Milletvekilliği
yapıyor.
Hastalığıyla
ilgili de kısaca bir şeyler söylemek istiyorum. Altı ay önce
İmran Hocamızın vücudunda bir alerji belirtisi oluştu. Bu
alerji bütün vücudunda yara oluşmasına sebep oldu, bununla ilgili
yaklaşık elli iki gün bir tedavi gördü. Bu elli iki günlük tedavide
de zannediyorum bağışıklık sisteminde bir gerileme
oldu, hekim vekillerimiz bunu daha iyi takdir edecekler, öyle söylediler
doktorlarımız bize. İkinci defa da Covid-19a yakalandığında
tabii bağışıklık sisteminin çökmesinden dolayı
çok hızlı bir çöküş süreci yaşadı. İlk hafta
solunum cihazıyla, ikinci hafta da uyutularak haftaya
başlamıştı. Uyutulduğunun üçüncü günüydü, rahmetli
oldu. Danışmanına, eşine -onların
aktardığı kadarıyla- şunu söylediğine
şahidiz: Galiba benim buradan çıkışım yok ama siz
Kahramanmaraşın yatırımlarına sanki ben hiç hasta
değilmişim gibi devam edin.. O yüzden, bizim
anılarımızda, bizim hafızalarımızda İmran
Kılıçın çok müstesna, çok güzel bir yeri var. Sadece bir vekil
olmak dışında, çok iyi bir insan olarak biz onu hayırla yâd
edeceğiz. Bizim bu güzel temennilerimize ve acımızı
yaşama biçimimize katkı sağlayan bütün milletvekillerimize de
tekrar huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın,
Başkanlık Divanı olarak, vefat eden Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıça Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Allah rahmet
etsin. Bizde de iz bırakan bir milletvekilimizdi. Onu, saygıyla,
rahmetle anıyorum ama Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
tavırları aşağı yukarı bütün milletvekillerimiz
tarafından takdir görüyor, onu görüyorum.
Bir şey daha söyleyeyim:
Bir dakikası bazen on dakikalık konuşmadan çok daha verimliydi;
kullandığı dil, edebiyat bakımından da çok güçlüydü,
altı doldurulan bir dakikanın ne kadar güçlü olduğuna şahit
olduk. Ben de rahmetle anıyorum ve hemşehrisi Değerli
Milletvekilimiz Ali Öztunça söz veriyorum.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın vefatına ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Az önce Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Sevgili Ahmet Özdemir, İmran Kılıç
Milletvekilimizle ilgili düşüncelerini paylaştı. Geçtiğimiz
hafta perşembe günü kendisi Hakka yürüdü. Hem Ankarada hem
Kahramanmaraştaki törende birlikteydik ve bir kez daha ben tüm
hemşehrilerime, ailesine, AK PARTİ camiasına
başsağlığı diliyorum, Allah rahmet eylesin, mekânı
cennet olsun.
Ahmet Beyin söylediği
gibi bir dakikalar konusunda çok hassastı. Bir dakikalık
konuşmaları çok başarıyla alırdı.
2015 seçimlerinde
yarışmıştık kendisiyle, akşam ben milletvekili
seçilmiştim; yurt dışı oyları gelince ben düştüm,
İmran Kılıç benim yerime milletvekili olmuştu. 2018de
ikimiz tekrar burada Parlamentoya geldik.
Ben bir kez daha Allahtan
rahmet diliyorum. İyi bir insandı, mülayim bir insandı. Siyaseti
kavgayla yapmazdı, kırıcı üslubu yoktu; her zaman mülayim
bir üslupla siyaset yapmaya gayret ediyordu.
Bir kez daha Allahtan rahmet
diliyorum, ailesine, sevenlerine AK PARTİ camiasına, bütün
hemşehrilerime başsağlığı diliyorum.
Allah rahmet eylesin,
mekânı cennet olsun.
BAŞKAN Maraş
Milletvekilimiz Sayın Sefer Aycan Bey, buyurun.
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın vefatına ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İmran Hocamızı
kaybettik. Tabii, İmran Hoca hakikaten milletvekili olarak örnek bir
kişiydi. Beraber Meclis açılmadan, saat 14.00te açılıyorsa
mutlaka 14.00e on kala burada olurduk ve karşılıklı olarak
otururduk.
Tabii, beraber çok yol
yürüdük, beraber siyaset yaptık. Örnek bir kişiydi ama diğer bir
örnek kişiliği, milletvekilliğinden öte müftümüzdü;
Kahramanmaraşın birçok ilçesinde ve bazı illerde müftülük
yaptı. Din konusundaki tutumu hayatına da
yansımıştı. Milletvekiliyken de asla -biraz evvel Ahmet
Vekilimin de söylediği gibi- aşırılığa kaçmayan,
nezaketli, nazik bir kişiydi ve hakikaten de milletvekilliğinin
hakkını verirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Tüm mesaisini burada geçiriyordu.
Allah rahmet eylesin.
BAŞKAN Komşu
vilayetten İmam Hüseyin Filiz Bey, buyurun.
3.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, matbaa ve
yayıncılık sektörünün sorunlarına ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Matbaacılık
sektöründe pazar daralıyor, fiyatlar anormal şekilde yükseliyor. Seçim
bölgem Gaziantepte matbaa ve yayıncılık sektörü çok kötü günler
yaşıyor. Birinci hamur kâğıt ve krome karton ürünlerinde
ihtiyacın yüzde 10unu karşılayan yerli üretim
dışındaki tüm kâğıt ürünleri ithal edilmektedir. Döviz
kurlarındaki sürekli artışa dünya genelinde yaşanan fiyat
artışlarının ilave edilmesi kâğıt
fiyatlarını uçurdu; kuşe kâğıdın tonu 800den
1.300 euroya çıktı.
Matbaa sektöründe e-fatura,
e-arşiv sistemine geçilmesi ve pandemi süresince lokanta, kafe ve
düğün salonlarının kapalı olması, fuar, konser gibi
etkinliklerin olmaması sebebiyle büyük mağduriyet
yaşanmıştır. Konteyner eksikliği ve Çinin temiz
enerjiye geçişiyle fabrikaların üretim kapasitelerini
düşürmüş olmaları sebebiyle yeterli ithalatın da
yapılamaması esnafı durma noktasına getirmiştir.
Esnafımızın
ayakta kalması, kepenk kapatmaması için çözümler üretilerek destek
olunmalıdır.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Çelebi, buyurun.
4.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Kırşehirin
sorunlarına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kırşehirin
öncelikli 5 temel sorunu çözülmelidir.
1) Yaşanan kuraklık
Kırşehirde büyük zararlara yol açtı, tarım arazileri zarar
gördü, hayvancılık etkilendi. Çiftçi bir an önce nakdî hibe
kuraklık desteği beklemektedir.
2) Kırşehir
Bağbaşı 3üncü etap TOKİ projesinin hak sahiplerine 2019
yılı başında teslimi gerekiyordu, iki yıl geçti hâlâ
teslimat yok.
3) Kırşehirde
hükûmet konağı olarak başlayıp kız yurduna
dönüştürülen binaya çivi bile çakılmıyor. 2017 yılında
yapımına başlanıyor, 2018 genel seçiminden sonra
yavaşlıyor, 2019 seçiminden sonra da duruyor. Bina civarındaki
esnaf çok şikâyetçi.
4) Seçim malzemesi olarak
kullanılan ama bir türlü gelmeyen hızlı tren 2 Kasım
2020de Sayın Cumhurbaşkanı tarafından söz verilmişti,
bu proje de hızlanmalıdır.
5) Hizmete girmeyen hastane
de büyük mağduriyet yaratmaktadır. Bu sorunlar çözülmelidir, Memleket
Partisi olarak takipçisiyiz diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın vefatına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçen hafta
kaybettiğimiz ve bizleri derin üzüntüye gark eden Kahramanmaraş
Milletvekilimiz, yol ve dava arkadaşımız İmran
Kılıç Hocamız bu fani âlemden ebedi âleme dua ve niyazlarla
yolcu ettik, âlemi cemale uğurladık. Merhuma Cenab-ı Allahtan
rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı ve
sabırlar diliyorum, hepimizin başı sağ olsun. Ruhu
şad, mekânı cennet, makamı ali olsun.
Değerli ağabeyimiz
İmran Kılıç, Meclisimizin büyüğü, sorumluluk sahibi,
medarıiftiharımız, ahlak abidesi, iyi bir âlim, din adamı,
divan edebiyatı şairi, mütefekkir, hasılı güzel bir
insandı. Daima hayırla yâd edeceğimiz merhum milletvekilimiz
İmran Kılıça Cenab-ı Haktan gani gani rahmet diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
6.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın vefatına ve Ertuğrul Dursun
Önkuzunun 51inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
AK PARTİ
Kahramanmaraş Milletvekilimiz İmran Kılıç ağabeyimi rahmetle,
saygıyla anıyor; ailesinin ve AK PARTİ camiasının
acısını yürekten paylaşıyorum.
Önkuzu hey! Önkuzu!/Önde
gider önkuzu./Anası Dursun demiş,/ Durmaz gider önkuzu!/Bu bayrak
düşmez yere,/Ölmedikçe son kuzu! Vatanımız, milletimiz,
bayrağımız ve mukaddesatımız uğruna hak
bildiği yolda, imanla, cesaretle yürüyen Ankara Erkek Teknik Yüksek
Öğretmen Okulunda öğretmen olma hayalini kurarken ciğerlerine
hava basılarak insanlık dışı işkencelerle
şehit edilen ülkücü şehidimiz, bayrak isimlerimizden Ertuğrul
Dursun Önkuzu ağabeyimizi şahadetinin 51inci yılında
rahmetle ve minnetle anıyor, manevi huzurunda saygıyla
eğiliyorum. Ruhi Kılıçkırandan Fırat Yılmaz
Çakıroğluna yolunuz yolumuz, davanız davamız,
kavganız kavgamızdır; emanetleriniz onurumuzdur.
Tüm şehitlerimizi
rahmetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Şeker
7.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın vefatına ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Allah (CC) Ankebut Suresi 57nci ayette
(Hatip tarafından
Ankebut suresinin 57nci ayetikerimesinin okunması)
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzuruma
geleceksiniz. buyuruyor. Bu emre uygun olarak perşembe günü bu geçici
dünyadan ebedî dünyaya göç eden, Allahın huzuruna yürüyen İmran
Kılıç arkadaşımız, vakarlı ve mütevazı
duruşuyla çevresine ve bulunduğu ortama örnek insan olarak uzun süre
milletimize hizmet ettikten sonra 26 ve 27nci Dönem AK PARTİ
Kahramanmaraş Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında Halka hizmet Hakka hizmettir. düsturuyla bu
dünyadaki hizmetini tamamladı. Yaptığı güzel amelleri
kendisine yoldaş olsun, mekânı cennet olsun, ailesine, sevenlerine ve
AK PARTİ camiamıza Allah sabırlar versin. Başımız
sağ olsun.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Aydın
8.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, vefat eden Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıç ile İçişleri eski Bakanı
Hasan Fehmi Güneşe Allahtan rahmet dilediğine ve Bursa Şehir
Hastanesinin etrafında kurulu iskelelerle yandaşlara para
aktarıldığına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AK PARTİ
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıça Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yine, Eski
İçişleri Bakanlarımızdan Fehmi Güneşe de buradan
Allahtan rahmet, yakınlarına da başsağlığı
diliyorum.
Bursada yap işlet
kırışalım modeliyle 2015te temeli atılan, Temmuz
2019da hizmete açılan şehir hastanesi aradan iki buçuk yıl
geçmesine rağmen yaklaşık üç aydır etrafında kurulu
iskelelerle âdeta Bu paralar nereye gitti? dedirtecek şekilde yine
birilerinin cebine para aktarılıyor. Oraya giden hastalar,
vatandaşlar fotoğrafları çekip gönderdiler. Günlük kirası
binlerce lira olan bu iskelelerin üç aya yakındır orada durduğu
işlem yapılmadığı ancak parasının
ödendiği söyleniyor ve iki buçuk yıllık bir hastaneden
bahsediyoruz, yandaşlara âdeta peşkeş çekilmiş bir
işlemden bahsediyoruz. Burada tüyü bitmemiş yetimin hakkı
olduğunu ve bunun da hakkını sonuna kadar
arayacağımızı ifade ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Vahapoğlu
9.-
Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ve öğretmenlerin yaşadığı
sıkıntılara ilişkin açıklaması
MUSTAFA HİDAYET
VAHAPOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir gün önce olmakla birlikte
tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
24 Kasım
Öğretmenler Günü öncesinde ücretli öğretmenlerimizin yaşamakta
olduğu sıkıntılara dikkat çekmek istiyorum.
Maaşları asgari ücretin altındadır, sigorta primleri ayda
en fazla on altı gün yatırılmaktadır. Tatillerde ve
bayramlarda ücretleri kesilmektedir. Millî Eğitim
Bakanlığının kadrolu ve sözleşmeli
öğretmenleriyle aynı işi yapmalarına rağmen özlük
hakları emsalleriyle aynı değildir. Mazeret izinleri yoktur,
hastaneye sevk veya rapor aldıklarında ücretleri kesilmektedir. Üç
yıl ve üzeri hizmeti olan öğretmenlere daha önce dershane
öğretmenlerine tanınan hakkın bir benzerini gerçekleştirerek
kadroya alınmaları devlete yük getirmeyecektir.
Bakanlığımızı ücretli öğretmenler ile
atanmayı bekleyen öğretmenlerimiz konusuna el atmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Sümer
10.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılara
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ulu Önderimiz,
Başöğretmenimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk kendini her şeyden
önce öğretmen olarak tanımlardı. Bugün ne yazık ki
öğretmenlerimizin kadro sıkıntısı, tayin problemleri,
atanma sorunları, ek gösterge sorunları, ek ders ücreti
sorunları, aile bütünlüğünü sarsacak çalışma koşulları
devam etmektedir. Tüm öğretmenlerin kadrolu öğretmen olarak istihdam
edilmesi gerekmektedir. Öğretmenlerimize her yıl 24 Kasımda bir
maaş ikramiye verilmeli ve 3600 ek gösterge hakkı bir an önce
düzenlenmelidir. Tüm eğitim camiasının dört gözle beklediği
atamalar zaman kaybetmeden yapılmalıdır. Genç nesillerin
yetiştiricisi, eğitim gönüllüsü tüm emekçi öğretmenlerimizin 24
Kasım Öğretmenler Gününü kutlarım.
Teşekkür ediyorum
Başkanım.
BAŞKAN Karahocagil
11.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın vefatına ve Medine müdafisi
Fahrettin Paşanın 73üncü ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Ben de konuşmamın
başında değerli hocamız, müftümüz, değerli
milletvekilimiz, KEFEK Komisyonundan arkadaşım İmran Kılıç
Vekilime, hocama rahmet diliyorum. Rabbim taksiratını hasenata
tebdil eylesin; cennetiyle, cemaliyle şereflendirsin. Ailesine,
akrabalarına başsağlığı ve sabırlar
diliyorum.
Ayrıca Medine müdafisi
Fahreddin Paşanın ölümünün 73üncü yılındayız. Çöl
sıcaklarında askerleriyle aç kalıp çekirge yiyen, Medineyi
teslim etmeyen, kutsal emanetlerin muhafızı, muhteşem komutan
Fahrettin Paşayı da rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Bulut
12.-
Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, sağlık emekçilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Pandeminin etkisiyle birlikte
hastanelerin ve sağlık emekçilerinin üzerindeki iş yükünün her
gün arttığı malumumuz. Türkiyenin dört bir yanındaki
devlet hastanelerinde yaşanan yoğunluk nedeniyle randevular beş
dakikaya indirilmiş ve vatandaş, Merkezi Hekim Randevu Sistemi ve Alo
182 üzerinden randevu almakta zorlanmaktadır. Bazı bölümlerde en
erken randevu on beş gün sonra verilirken muayene olabilen hastalara ise
cerrahi operasyonların gerekli olduğu durumlarda ancak aylar sonra
randevu verilmektedir. Türk Tabipleri Birliğinin raporuna göre, 1 Temmuzda
istifa yasağının kalkmasıyla birlikte 8 bin
sağlık emekçisi istifa etmiştir. İş
yoğunluğu, mobbing ve çalışma koşullarının
ağırlığından kaynaklı olarak çok sayıda
sağlık emekçisi de emekliye ayrılmıştır.
Sağlık
emekçilerinin sorunlarının çözülmesi ve ihtiyaç olan atamaların
bir an önce yapılmasını Meclis kürsüsünden tekrar ifade
ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Karaduman
13.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, Bolu Belediye Meclisinin
yabancı uyruklularla ilgili aldığı nefret ve
ayrımcılık içeren kararlara ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN
(Konya) Sayın Başkanım, Bolu Belediye Meclisi tarafından
yabancı uyruklulara yönelik su fiyatlarının dolar kuru üzerinden
tahsil edilmesi ve nikâh ücretlerinin ise 100 bin TL olarak belirlenmesi büyük
bir skandaldır. Bu karar vicdanla, insafla ve ahlakla asla
bağdaşmaz. Yabancı uyruklularla ilgili alınan nefret ve
ayrımcılık içeren bu kararları kabul edebilmemiz elbette ki
mümkün değildir. Yeryüzünde tahakküm kurmak, başkasına nefretle
bakmak, toprağı kendimizden başkası için yaşanmaz
kılan anlayış bizim anlayışımız olamaz. Biz
bir ayağı çukurda olanın öteki ayağına çelme takan
anlayıştan beriyiz. Irkçılık ve ayrımcılık
elbette ki büyük bir suçtur. Bolu Belediye Başkanını en güçlü
şekilde kınıyorum ve bu yanlıştan bir an önce dönmeye
davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Tuncer
14.-
Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerin, SMA hastalığının
tedavisinin devlet tarafından üstlenilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA TUNCER (Amasya)
Ülkemizin kanayan yaralarından ve en büyük sağlık
sorunlarından biri olan SMA hastalığı tedavisi hâlen
çözümlenmedi. İktidarın sessizliği ve iş bilmezliği
yüzünden her yıl yüzlerce çocuk tedavisiz kalıyor, ya ölüyor ya da
çok büyük sağlık sorunlarıyla yaşamak zorunda kalıyor.
Çocuklarının bu hâllerine ve çaresizliğe dayanamayan anne ve
babalar intihar ediyor. En son geçen hafta SMA hastası Muzaffer bebeğin
annesi: Evladımla çekildiğim son fotoğraf. Kokusuna hasretim,
benden ayrı yoğun bakım odalarında acı içinde. Bir
anne olarak yalvarıyorum yardım edin, ben evladımı
kaybetmekten çok korkuyorum. Bu acıyı yaşadım bir daha
yaşamaya dayanamam. Lütfen elimizden tutun, sizlere ihtiyacımız
var. Muzaffer evini özledi, bilmediği yerde bilmediği cihazlar içinde
küçücük bedeniyle. notunu paylaşarak hayatına son verdi.
Sayın Bakan, SMA
annelerinin sesini duyun, devlete hiçbir yükü olmayan bu tedaviyi üstlenin. Muzafferler,
Elalar, Arenler
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çakır
15.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Gününe ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olarak
kutlanmaktadır. Dünya üzerinde milyonlarca çocuk ya savaş
ortasında ya da açlık sınırında
yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu zor
şartları ortadan kaldırmak ve onlara daha iyi bir yaşam
sağlamak amacıyla hazırlanan Çocuk Hakları Sözleşmesi
hemen hemen tüm dünya ülkelerince kabul edilmiş olmakla birlikte,
muhtevasının pratiğe geçirilmesi noktasında emperyalist ve
kapitalist dünya düzeninin bombaları atarken, füzeleri
fırlatırken, fakir ülkelerin zenginliklerini sömürürken hiç de iyi
niyetli olmadığını söylemek
abartılı olmayacaktır. Zira bunlardan en fazla etkilenenin
çocuklar olduğunu en iyi onlar biliyor. Yarın çocukların daha
güzel bir dünyaya gözlerini açmalarını, böyle bir dünyada
yaşayabilmelerini teminen dünyanın kollarını yeni bir
medeniyete açma mecburiyeti vardır. Kuşu ölen çocuğa
başsağlığına giden bir peygamber
yaklaşımını dünyaya hatırlatmak mecburiyetindeyiz
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Güzel
16.-
Diyarbakır Milletvekili Semra Güzelin, Diyarbakırda 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
Gününde yapılmak istenen etkinliklerin polis gücüyle engellendiğine
ilişkin açıklaması
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Diyarbakırda 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele Günü kapsamında Dicle Amed Kadın Platformunun
barış anneleriyle birlikte Licede gerçekleştirmek istedikleri
mezarlık ziyareti kolluk güçleri tarafından Valiliğin aldığı
on beş günlük eylem yasağı kararı var. denilerek
engellenmiştir. Olay esnasında basın mensuplarını ve
katılımcıları darp eden polisler kameralara el koymak
istemiş, Vekilimiz Remziye Tosun kameraların alınmasına
itiraz ederken kendisi de polis şiddetine maruz kalmıştır.
Bir annenin Biz anneyiz, ciğerimiz yanıyor. demesi üzerine
kolluktan birisinin anneye Benim annem senin gibi değil; o, vatana
hayırlı evlat doğuruyor. demesi sizin ve
iktidarınızın resmidir. Diyarbakırda 25 Kasım
kapsamında yapılan birçok etkinlik polis müdahalesiyle
engellenmiştir. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününde
kadınlara şiddet uygulayan iktidar olarak tarihin karanlık
sayfalarında bir kez daha yerinizi aldınız ama bizler tüm
baskılara ve engellemelere rağmen kadın mücadelesinden asla
vazgeçmeyeceğiz.
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
17.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, ankilozan spondilit
hastalarının ehliyet konusunda yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ankilozan spondilit baş,
boyun, bel ve kalça olmak üzere birçok bölgeyi etkileyen ve ülkemizde
sayıları 350 bini bulan kişiyi etkileyen bir
hastalıktır. Ankilozan
spondilit hastaları Karayolları Trafik Kanununun 41inci maddesine
göre çıkarılan yönetmeliğe göre ehliyet alamamakta, alınan
ehliyetlerine de gelişen hastalıklarına bağlı olarak
el konulmaktadır. Bu durum hastaları mağdur etmektedir.
Dünyanın birçok yerinde ankilozan spondilit hastaları gelişen
teknolojiyle beraber araç içi ve dışı ek tertibatlarla araç
kullanabilmektedir. Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak
Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelikte
yapılacak değişiklikle ankilozan spondilit
hastalarının araç içi ve dışı ek tertibatlarla ehliyet
alarak araç kullanabilmelerini sağlamanızı rica ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın Gürer
18.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ve öğretmenlerin yaşadığı
sıkıntılara ilişkin açıklaması
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
24
Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle tüm öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü kutluyorum. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
öğretmen meslek kanununu çıkaracağız. Öğretmenlerin
hakkını, hukukunu garanti altına alan özel bir yasası
olacak. Öğretmenlerimize 3600 ek göstergeyi vereceğiz. Her 24
Kasım Öğretmenler Gününde öğretmenlere birer aylık
ikramiye vereceğiz. Sözleşmeli öğretmen-ücretli
öğretmen-kadrolu öğretmen ayrımını
kaldıracağız; bütün öğretmenler kadrolu
çalışacak. Devlet eğitimde açığı kabul etmez,
öğretmen açığını derhâl kapatacağız; atama
bekleyen öğretmenlerin sorununu çözeceğiz. Taşımalı
eğitime son vereceğiz, nerede çocuk varsa orada okul ve öğretmen
olacak. Öğretmenlere insan onuruna yakışır bir maaş
vereceğiz, hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının
altında maaş almayacak. Öğretmenlerin tamamı yoksulluk
sınırı altında maaş alıyor. Kanun hükmünde
kararnameyle ihraç edilen öğretmenlerden beraat edenler hakkında
takipsizlik kararı verilenler işe
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Ataş
19.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, partili
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin çöktüğüne
ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Partili
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi daha 4üncü
yılını tamamlamadan çöktü. Bu sistemle, ülkemizdeki tüm
sorunların çözüleceğini, Türkiyenin ekonomik olarak
uçacağını, şahlanacağını, ülkede her alanda
istikrarın sağlanacağını iddia eden iktidar
yetkilileri bile bugün bu sistemden yakınmaya başladı. Meclisin
zayıflatılarak tüm yetkilerin bir adama verildiği, liyakat,
denge, denetlenebilirlik ve şeffaflığın yok edildiği,
hukuk devleti ilkesinin ayaklar altına alındığı,
ekonominin çöktüğü, vatandaşın sefalete terk edildiği bu
dönemde ülke olarak tarihimizin en kötü günlerini yaşıyoruz. Bu,
sürdürülebilir bir durum değildir. Bir an önce sandık
vatandaşın önüne getirilmeli, ülkemizde adalet ve güveni tesis edecek
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem için gerekli
adımlar atılmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Karadağ
20.-
Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın, Ertuğrul
Dursun Önkuzunun 51inci ölüm yıl dönümüne ve Kerkükün peşmergenin
denetim ve kontrolüne girmesinin mümkün olmadığına ilişkin
açıklaması
YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önkuzu hey! Önkuzu!
Önde gider Önkuzu
Bu bayrak düşmez yere
Ölmedikçe son kuzu!
23 Kasım 1970de
şehadet şerbetini içen ülkücü şehidimiz Ertuğrul Dursun
Önkuzuyu saygı ve rahmetle anıyorum; ruhu şad, mekânı
cennet olsun.
Ayrıca, Kerkük
geçmişten günümüze bir Türkmen kentidir. Kerkük üzerinde oyun oynayanlar
kendi oyunlarında bozguna uğrayacaklarını
unutmamalıdır. Kerkük üzerinde kurulan türlü oyun ve tuzaklar asla
yerini bulamayacaktır. Kerkük, yalnız değildir. Bu Türk kentinin
peşmergenin denetim ve kontrolüne girmesi mümkün değildir, böyle bir
projeye alet olan herkes bunun sonuçlarına da katlanacaktır. Kerkük
Türktür ve hep Türk kalacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Ekinci
21.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın vefatına ve Sivas Belediyesinin çöpten
çıkan enerji kullanımıyla ısıtılacak sera
projesine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.
Geçtiğimiz günlerde
vefat eden Kahramanmaraş Milletvekilimiz, ağabeyimiz İmran
Kılıç Hocamı rahmetle anıyor, yakınlarına ve
camiamıza başsağlığı diliyorum.
Sultan şehrim Sivasta,
Sivas Belediyemiz tarafından çöpten elektrik üretim tesisinden
açığa çıkan ısı enerjisiyle kurulacak modern,
topraksız cam sera projemizin temel atma töreni gerçekleşmiştir.
Yaklaşık 55 dönüm arazi üzerinde son teknolojiyle topraksız
tarım teknikleri kullanılarak sıfır ilaç ve iyi tarım
modeli uygulanacaktır. İlk etapta yaklaşık 100
hemşehrimize istihdam sağlayacak olan bu tesiste yıllık
2.500 ton salkım domates üretimi yapılacaktır. Çöpten çıkan enerji
kullanımıyla ısıtılacak Türkiye'nin ilk
serasının yaklaşık 55 milyon TL yatırım maliyeti
olacaktır. Projenin Sivasımıza şimdiden hayırlı
olması temennisiyle emeği geçen Belediye Başkanımız
Sayın Hilmi Bilgin ve ekibine teşekkür ediyor, yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Açanal
22.-
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın,
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın
vefatına ve Ağız ve Diş Sağlığı
Haftası ile 22 Kasım Diş Hekimleri Gününe ilişkin
açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL
(Şanlıurfa) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Sayın İmran Kılıç Hocamıza Allahtan
rahmet, ailesine ve AK PARTİ camiamıza
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizin ilk dişçilik yüksek okulu olan Dişçi Mektebi Alisi,
tıp fakültesi bünyesinde 22 Kasım 1908 tarihinde kurulmuştur.
1996 yılından bu yana 18-24 Kasım olan hafta Ağız ve
Diş Sağlığı Haftası olarak kutlanmaktadır.
Ağız ve diş sağlığının korunması
alışkanlığını yeni nesillere kazandırmak,
toplumsal bilincin oluşmasını sağlamak, diş
hekimlerimizin ve ailelerin yanı sıra herkesin görevidir. Bu
vesileyle ağız ve diş sağlığı
çalışanlarımızın Ağız ve Diş
Sağlığı Haftasını ve diş hekimlerimizin de
22 Kasım Diş Hekimleri Gününü en içten dileklerimle kutluyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
İmir
23.-
Şırnak Milletvekili Nuran İmirin, 25 Kasım Kadına
Karşı Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Gününe
ilişkin açıklaması
NURAN İMİR
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
25 Kasım Kadına
Karşı Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle
HDPli kadınlar olarak erkek devlet şiddetine, savaşa,
yoksulluğa karşı her yerdeyiz şiarımızla alanlarda
olacağız. Başta AKP yargısıyla mahkeme
salonlarında hukuksuzluğa uğrayan ve yine cezaevlerinde her gün
hukuksuz bir şekilde işkence ve kötü muameleye maruz kalan kadın
yoldaşlarımız, haber peşinde koşan gazeteci
kadınlar, tarlalardan fabrikalara, evde emeği sömürülen emekçi
kadınlar, siyasi temsil iradesi gasp edilen kadınlar ve
yaşamın her alanında baskıya, şiddete, tacize ve
tecavüze maruz kalan kadınlar; bu düzene biat etmeyeceğiz, el ele
verip örgütleneceğiz. Hep birlikte, Mirabel kardeşlerden bugüne sürdürdüğümüz
mücadeleyle nerede olursak olalım her gün çığ gibi büyüyoruz.
Yeni yüzyılda kadınlar yaratılan şiddetle değil,
mücadelenin kazanımları ve yarattıkları eşit bir
dünyayla anılacaklardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Hayati Bey,
önemli bir şey mi söyleyecektiniz?
Buyurun.
24.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın vefatına, Çöl Kaplanı
Ömer Fahrettin Paşanın 73üncü ölüm yıl dönümüne, Ertuğrul
Dursun Önkuzunun 51inci ölüm yıl dönümüne ve 3 yaşında vefat
eden Müslüme bebeğe Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Gazi Meclisimizin
çalışkan, dürüst, hoş sohbet, gönül dostu Kahramanmaraş
Milletvekili değerli arkadaşım Sayın İmran
Kılıça Allahtan rahmet, kederli ailesine
başsağlığı diliyorum.
Sayın
Başkanım, 22 Kasım 1948de vefat eden Çöl Kaplanı Ömer
Fahrettin Paşayı ve 23 Kasım 1970 tarihinde şehit edilen
ülküdaşımız Ertuğrul Dursun Önkuzuyu da şahadetinin
yıl dönümünde rahmetle anıyorum, ruhu şad olsun. Ayrıca
vefatıyla tüm ülkemizi yasa boğan 3 yaşındaki Müslüme
bebeğe de Allahtan rahmet diliyorum, ruhu şad olsun.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi söz
talep eden Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Sayın Özkoç, buyurun.
25.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefatına, İçişleri Bakanı Süleyman
Soylunun Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı açıklamalara
ve AK PARTİnin Sezgin Baran Korkmazın yurt dışına
kaçırılmasıyla ilgili açıklama yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
İmran Milletvekilimiz çok değerli bir milletvekiliydi.
Sakinliği, sadeliği, insanlara karşı
yaklaşımıyla hepimizin sevgisini kazanmış birisiydi.
Kendisine Allahtan rahmet diliyorum, sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, dün
İçişleri Bakanlığı bütçesinde Bakan Soyluya defalarca
Sezgin Baran Korkmazın yurt dışına
kaçırılmasında aralarındaki ilişkiyi sorduk. Gece
yarısı ikide giderayak şöyle bir cümle kurdu, benimle ilgili güzel
sözlerinizle atlamadan tutanaklardan aynen aktarıyorum: Daha ötesini
söyleyeyim
Soylu söylüyor: Daha ötesini söyleyeyim
Sezgin Baran Korkmazla
ilgili söylüyor: Biz, bir şey yaptık devletin bütün
kurumlarıyla beraber. Sayın Özkoç, aklınızın yetmediği
şey şudur: Türkiye uluslararası bir operasyona gelirken devletin
bütün kurumlarıyla yukarıdan aşağıya öyle bir karar
aldık ki meselenin içerisine öyle bir daldık ki Amerikayı da
açığa düşürdük, bize kumpas kuranları da açığa
düşürdük. diyor. Şimdi ben buradan soruyorum, Soylu böyle bir
cümleyi kuruyor Bütün kurumlarla yukarıdan aşağıya karar
aldık. diyor Bize kumpas kuranları, Amerikayı açığa
düşürdük. diyor. Mesele nedir? ABDde Kingston kardeşler ve
Termendhzyan ABD maliyesini 511 milyon dolandırıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Türkiyeye kaçarken yakalanan Kingston kardeşler ceza indirimi için
itirafçı oluyorlar. Dolandırıcılık ağıyla
ABD Hazinesini dolandırdıklarını, elde ettikleri gelirin
bir kısmını Sezgin Baran Korkmazın holdinginin
kontrolündeki inşaat, ilaç şirketleri ile gayrimenkul
yatırımları aracılığıyla Türkiyeye
gönderdiklerini söylüyor. Vurgunun 134 milyon doları Türkiyeye
gönderiliyor. Türkiyede oteller, şirketler satın alınıyor.
Utah Başsavcılığı Sezgin Baran Korkmazın mal
varlığına el konulması ve Amerikan Hazinesine devri için
harekete geçiyor. Sezgin Baran Korkmaz hakkında Türkiyede 29 Aralık
2020de gözaltı kararı çıkartılıyor ancak ortada yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Korkmaz 19 Haziran 2021de Avusturyada yakalanıyor ve gözaltına
alınıyor. Avusturya Türkiyeye iade kararı alıyor ancak ABD
Bana iade et. demiyor. Bakın, Türkiyenin yetkili mahkemeleri bir kara
para aklayıcısıyla ilgili -10. Sulh Ceza, 4. Sulh Ceza, 8. Sulh
Ceza ve tekrar 8. Sulh Ceza- MASAKtan herhangi bir belge dahi gelmeden bu
adamın mal varlıklarına el koyuyor ve Yurt dışına
çıkma. diyor. Bir gecede İrfan Fidan Başsavcının
emriyle, Hasan Yılmaz Başsavcı Yardımcısı, bu
kararların tamamı ortadan kaldırılıyor. Yurt
dışına çıkış yasağını tamamen
ortadan kaldırıyorlar; tamamen, bir gecede ortadan
kaldırıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Daha sonra bu kara para aklayıcısının yurt
dışına çıkmadan bir gece önce İçişleri
Bakanlığında Süleyman Soyluyla görüşme
yaptığı iddia ediliyor. Dün akşam sordum kendisine,
yalanlamadı. Daha sonra da diyor ki: Biz bu organizeyi devletin birçok
kurumuyla baş başa yaptık ve onlarla birlikte
yaptığımız operasyon neticesinde bu sonuç çıktı.
Şimdi, bunu Soylunun açıklaması gerekiyor Sayın Başkan.
Devletin kurumlarını Soylu lekeleyemez, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
kurumlarını lekeleyemez. Eğer, Adalet
Bakanlığıyla ilgili bir şey söylüyorsa açıkça
söyleyecek, Sezgin Baran Korkmazla görüşüp yurt dışına
kaçmasını sağladıysa hesabını verecek. Bununla
ilgili AK PARTİnin de muhakkak bir açıklama yapması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Teşekkür ederim.
İçişleri
Bakanı nelere bulaşmıştır? 10 bin dolar alan
siyasetçiyi, kara parayı açıklamıyor; bu, mafya ilişkisi.
Sordum akşam: 4,9 ton kokain Mersin Limanına geldi, bu belge
doğru mu? diyorum Doğru. diyor. Bu konteyner numaraları
doğru mu? Doğru. Soruyorum: Peki, bu konteyner
numaralarının sahibine Mersin Limanında bir işlem
yaptın mı, yapmadın mı? Cevap yok, bir buçuk yıldan
beri cevap yok. Cevabını istiyoruz, Soylunun peşini asla
bırakmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın
Mahir Ünalda.
Buyurun Sayın Ünal.
26.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, vefat eden Şair Sezai
Karakoç ve Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıça
Allahtan rahmet dilediğine, AK PARTİnin 2002den bugüne kadar her
türlü illegal yapıyla mücadele ettiğine ve gündem dışı
birer dakikalık konuşmalarda bunun tartışma konusu hâline
getirilmesini doğru bulmadığına ilişkin
açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Değerli Başkan, şahsınızda
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
16 Kasım günü
kaybettiğimiz üstat Sezai Karakoça ve 18 Kasım günü
kaybettiğimiz Kahramanmaraş Milletvekilimiz, ağabeyimiz
İmran Kılıça Allahtan rahmet diliyorum.
Sezai Karakoç Beyin yolu bir
dönem Maraşa düşmüştü ve son dönem fahri hemşehrimiz
olarak fahri hemşehri beratını Kahramanmaraşın kabul
göstermişti.
İmran Beyle ilgili
konuşulanları dinlerken şunu düşündüm: Bir insanın
hayatının kendisinden sonra güzel sözlerle anılmasının
ne kadar kıymetli olduğunu İmran Kılıç Hocamız
bize bir kez daha göstermiş oldu. Kendisine tekrardan Allahtan rahmet
diliyorum. Kahramanmaraşa gelerek acımıza ortak olan Değerli
Meclis Başkanımıza, İçişleri Bakanımıza,
Adalet Bakanımıza, Grup Başkanımıza,
milletvekillerimize, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan
Yardımcısı, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ali
Öztunça, Milliyetçi Hareket Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Profesör
Doktor Sayın Sefer Aycana çok teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekili Engin
Özkoç Bey, birtakım konuşmaları paylaştı ve bu
konuşmalarla ilgili de AK PARTİ Grubunun bir cevap vermesi
gerekliliğinin altını çizdi. Şimdi, şurada,
sanırım gündem dışı konuşmalar
başlığı altında bu konuyu alıp
karşılıklı tartışma zemini... Hele hele de
şimdi, İmran Kılıç Hocamızla ilgili bir
acıyı bütün milletvekilleriyle beraber paylaşırken bu gündem
dışı konuşmaların içerisinde Sayın Grup
Başkan Vekilinin, bu konunun bir tartışma gündemi hâline
gelmesini istediğini zannetmiyorum. Tabii ki bu konuyu her ortamda, her
şekilde otururuz, konuşuruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) AK PARTİ 2002den bugüne kadar, on dokuz
yıldan beri çetelerle, mafyayla, terör örgütleriyle, her türlü illegal
yapıyla nasıl mücadele etti, bunu bütün milletimiz biliyor.
Dolayısıyla, AK PARTİnin ve AK PARTİnin bu yapılara
karşı verdiği mücadelenin şahidi milletimizdir. Şimdi,
burada, gündem dışı birer dakikalık konuşmalarda bunun
tartışma konusu hâline getirilmesini ve bunun üzerinden de
birtakım şayialar oluşturulmasını doğru
bulmuyorum açıkçası.
Bu duygularla yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Özkoç, buyurun.
27.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, vefat eden İçişleri eski
Bakanı Hasan Fehmi Güneşe Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Efendim, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, ben
Sakarya Milletvekiliyim. Sakarya tarihine adını altın harflerle
yazdırmış olan, Türkiye Cumhuriyeti devletine İçişleri
Bakanlığı yapmış, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
senatosunda bulunmuş, yaşına rağmen her zaman herkesin
aklında delikanlı kalan ve soyadı gibi de etrafını
güneş gibi aydınlatan Hasan Fehmi Güneş ağabeyimizi
kaybettik. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum, sevenlerine
başsağlığı diliyorum; Cumhuriyet Halk Partisine ve
bütün milletimize de başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, söz
verdiğiniz için de size teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, ben yeni öğrendim, ben de taziyelerimi sunmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ünal
28.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, vefat eden
İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi Güneşe Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Şimdi Sayın Grup Başkan Vekili konuyu
zikrettiğinde konuya vâkıf olduğum için ben de aynı
şekilde Türkiye Cumhuriyeti devletine İçişleri
Bakanlığı yapmış Sayın Hasan Fehmi Güneşe
Allahtan rahmet; ailesine, sevenlerine başsağlığı
diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Allah rahmet
etsin.
Dursun Müsavat
Dervişoğlu, buyurun.
29.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın
vefatına, vefat eden Milliyetçi Hareket Partisi eski İzmir İl
Başkanı Ümit Akkuşa Allahtan rahmet dilediğine,
Ertuğrul Dursun Önkuzunun 51inci ölüm yıl dönümüne,
İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi Güneşin vefatına,
2021 Dünya Superbike şampiyonu millî motosikletçi Toprak
Razgatlıoğlunu tebrik ettiğine, döviz kurundaki yükseliş
sebebiyle dış borcumuzda meydana gelen artışa, mandacı
iktisadi politikalara ve İYİ Partinin önlenemeyen döviz kuru
yükselişiyle ilgili genel görüşme talebine destek verilmesini temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. Başarılı bir çalışma haftası
diliyorum.
Acı haberleri üst üste
alıyoruz; önce değerli milletvekilimizi, İmran Kılıç
Hocamızı kaybetmiştik, onu ebediyete uğurladık.
Geride
bıraktığımız günler içinde de pazar günü de Milliyetçi
Hareket Partisi eski İzmir İl Başkanı değerli
ağabeyim, sevgili Ümit Akkuş Beyi kaybettik; kendisine Allah'tan
rahmet diliyorum, kederli ailesine ve sevenlerine
başsağlığı dileklerimi tekrarlıyorum.
Bugün rahmetli şehidimiz
Dursun Önkuzunun şehadetinin 51inci yıl dönümünü idrak ediyoruz.
İnsanlık dışı işkencelerle hayatını
kaybetmişti, ağabeyimizi rahmetle yâd ediyorum; kabri nur, ruhu
şad, mekânı cennet olsun temennisini tekrarlıyorum.
Ülkemizin İçişleri
Bakanlığı görevinde bulunan Hasan Fehmi Güneşin
vefatını öğrendik, sevenlerine ve ailesine
başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, bu acı
haberlerin yanında sevindirici haberler de var. Dünya Superbike
Şampiyonasında 2021 sezonunu genel klasmanda 564 puanla zirvede
bitiren ve bu alanda Türkiye'ye tarihinde ilk şampiyonluk
kupasını kazandıran millî motosikletçi Toprak
Razgatlıoğlunu da tebrik ediyor, başarılarının
devamını diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son iki ay içinde döviz kurundaki yükseliş sebebiyle
dış borcumuz 1 trilyon 710 milyar Türk lirası
artmıştır. Söz konusu artış, 2022 merkezî yönetim
bütçesine neredeyse denktir. Bu, şu anlama gelmektedir: Sözde faizle
mücadele eder gibi görünüyorsunuz ama Türk lirasının son iki ayda
giderek değer kaybetmesiyle birlikte ülkemizin bir yıllık
bütçesi Londradaki bir avuç tefeci tarafından irat kaydedilmiştir.
Bu, neresinden bakarsanız bakın Hükûmetinizin -ben gasp diyorum- bu
gasba seyirci kalmasından kaynaklanıyor.
Bütçe teklifi Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulduğunda ödenekler toplamı 211 milyar dolara
eşitken bugün ancak 140 milyar dolara denk gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yani bütçenin üçte 1i bütçe teklifi
daha Komisyondan çıkmadan âdeta erimiştir.
1211 sayılı Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu, Merkez Bankasıyla birlikte Hükûmete
Türk lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli
tedbirleri alma hususunda açık bir sorumluluk yüklemektedir. Hem Merkez
Bankasına hem de Hükûmete Türk lirasının değerini koruma
noktasındaki sorumluluklarını hatırlatıyor ve gerekli
adımları atmaları için de kendilerini göreve davet ediyorum.
Aksi takdirde, iktidar, mandacı iktisadi politikaların memleket
dâhilindeki uygulayıcısı hâline gelecektir. Çünkü asıl
mandacılık memleketimizin bir yıllık bütçesini iki
aylık döviz kuru artışıyla yabancı sermayeye
peşkeş çekmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Asıl mandacılık
Türkiye'nin bir yıllık bütçesinin üçte 1inin daha Genel Kurula
gelmeden önce erimesine sebep olmaktır. Asıl mandacılık
döviz garantili rant projelerini İngiliz tahkim mahkemelerine
bağlamaktır.
Sözlerime son verirken
şunu ifade etmek istiyorum: İYİ Parti Grubu olarak bugün
araştırma önergesi yerine genel görüşme talebinde bulunduk çünkü
bildiğiniz üzere araştırma önergeleri kabul edildiği
takdirde bir komisyon kurulması ve gerekli incelemelerin
yapılması için asgari bir süre ihtiyacını beraberinde
getiriyor. Ancak döviz kurunun artış hızı göz önünde
bulundurulduğunda Türkiye'nin araştırma komisyonu kurmaya dahi
vakti olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla
milletimizin çıkarları, huzur ve refahı için önlenemeyen döviz
kuru yükselişiyle ilgili genel görüşme talebimize destek vermenizi
temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Sağ olun.
Mahmut Bey, buyurun.
30.-
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın ve İçişleri eski Bakanı Hasan
Fehmi Güneşin vefatına ilişkin açıklaması
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, Grup Başkan Vekillerimiz daha sonra söz alacaklar ama
ben bu vesileyle
Geçen hafta kaybettiğimiz, beraber, birlikte
çalıştığımız İmran Kılıç aynı
zamanda benim hemşehrim olur, ben her ne kadar Gaziantep Milletvekiliysem
de aslen Maraşlıyım. İmran Kılıç naif
kişiliğiyle hafızamızda yer aldı, kendisine Allahtan
rahmet; ailesine, sevenlerine, AK PARTİ camiasına
başsağlığı ve sabır diliyorum.
Yine, biraz önce
öğrendik, eski İçişleri Bakanlarımızdan Hasan Fehmi
Güneş Bey Hakka yürümüş. Ailesine, sevenlerine
başsağlığı ve sabır diliyoruz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna başsağlığı diliyoruz. Mekânı
cennet olsun diyoruz grubumuz adına.
Teşekkür ediyorum
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurun.
31.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın ve Milliyetçi Hareket Partisi eski
İzmir İl Başkanı Ümit Akkuşun vefatına,
Ertuğrul Dursun Önkuzunun 51inci ölüm yıl dönümüne, Şair Sezai
Karakoçun vefatına, 15inci Avrupa Tekvando Şampiyonasında
Avrupa 3üncüsü olan millî tekvandocularımızı ve 2021 Dünya
Superbike şampiyonu millî motosikletçi Toprak Razgatlıoğlunu
tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu fâni dünyanın örnek
insanı, mümtaz şahsiyeti AK PARTİ Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın İmran Kılıçın vefatının
üzüntüsünü yaşıyoruz. Gazi Meclisimizin çok kıymetli
milletvekili olan İmran Kılıç çalışkan, mütevazı
ve hoşgörülü bir ilim ve irfan insanıydı. Sözünün
doğruluğunu üslubunun seçkinliğiyle ortaya koyan İmran
Kılıça bir kez daha Allahtan rahmet; ailesine, AK PARTİ
camiasına ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, yine,
Milliyetçi Hareket Partisi İzmir eski İl Başkanımız
zarif insan Ümit Akkuş Beyefendiyi kaybetmenin üzüntüsünü
yaşıyoruz. Kendisine Allahtan rahmet; ailesine,
yakınlarına ve camiamıza başsağlığı
dileklerimizi iletiyorum.
Sayın Başkan, elli
bir yıl önce bugün Ertuğrul Dursun Önkuzu, Ankara Teknik Yüksek
Öğretmen Okulunda eğitim görürken birtakım teröristler tarafından
işkence yapılarak canice şehit edilmiştir. 22
yaşında genç bir öğretmen adayıyken şehit edilen
Dursun Önkuzunun acısı hâlâ yüreklerimizdedir. Niyazi
Yıldırım Gençosmanoğlu Önkuzu adlı şiiriyle
hislerimizin tercümanı olmuştur: Önkuzu hey!/ Önkuzu!/ Önde gider
Önkuzu./Bu bayrak düşmez yere,/ Ölmedikçe son kuzu!
Sayın Başkan, 16
Kasımda, geçtiğimiz günlerde şair, yazar, düşünce
adamı, mütefekkir ve Türk şiirinin zirve insanı üstat Sezai
Karakoçun vefat haberini büyük bir teessürle öğrendik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sezai
Karakoç Hızırla Kırk Saat Mona Roza Sürgün Ülkeden
Başkentler Başkentine şiirleriyle edebiyatımızın
en incelikli sanatlarını eserlerinde ustaca işlemiş,
İslamın Dirilişi İnsanlığın
Dirilişi gibi inceleme eserleriyle toplumumuzun geleceğine dair
çözüm reçeteleri sunmuştur.
Büyük şairimiz Sezai
Karakoçu yine onun bir şiiriyle anıyorum:
Çocuk
düşerse ölür çünkü balkon
Ölümün cesur
körfezidir evlerde.
Yüzünde son
gülümseme kaybolurken çocukların
Anneler anneler
elleri balkonların demirinde.
İçimde ve
evlerde balkon
Bir tabut kadar
yer tutar.
Çamaşırlarınızı
asarsınız hazır kefen
Şezlongunuza
uzanıp ölü
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Gelecek zamanlarda
Ölüleri balkonlara
gömecekler.
İnsan rahat etmeyecek
Öldükten sonra da.
Bana sormayın böyle
nereye
Koşa koşa
gidiyorum.
Alnından öpmeye
gidiyorum
Evleri balkonsuz yapan mimarların.
Sayın Başkan, millî
tekvandocularımız 19-21 Kasım 2021 tarihleri arasında
Portekizde düzenlenen 15inci Avrupa Tekvando Şampiyonasında 5
altın, 8 gümüş, 14 bronz olmak üzere toplam 27 madalya kazanarak Avrupa
3üncüsü olmuştur. Başarılı müsabakalarıyla ülkemizi
gururlandıran millî sporcularımızı, teknik ve yönetim
ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını
diliyoruz.
Diğer yandan,
Endonezyada gerçekleştirilen Dünya Motosiklet Superbike
Şampiyonasında dünya şampiyonu olan millî motosikletçimiz
Toprak Razgatlıoğlunu tebrik ediyor,
başarılarının devamını diliyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, son günlerde ekonominin
her alanında tahribata yol açan döviz kurunda meydana gelen ani
artışın nedenlerinin belirlenmesi, ivedilikle engellenmesi ve
oluşturduğu tahribatın giderilmesi amacıyla 23/11/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 23 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
23/11/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili ve
Grup Bakan Vekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından Son
günlerde döviz kurunda meydana gelen hızlı yükseliş ekonominin
her alanında tahribata yol açmıştır. Döviz kurunda meydana
gelen ani artışın nedenlerinin belirlenmesi, ivedilikle
engellenmesi ve oluşturduğu tahribatın giderilmesi.
amacıyla 23/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
23/11/2021 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Samsun
Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım.
Önergemizin az önce gerekçesi
açıklandı, hepimizin bildiği gibi Türkiyede döviz kurlarında
ciddi bir artış var, ciddi bir oynaklık var, bu konunun Meclis
gündeminde tartışılması bizim çok zorunlu olarak
gördüğümüz bir husustur. Şöyle azıcık bir geriye gidecek
olursak, biliyorsunuz Merkez Bankası son üç toplantısında
politika faizini 400 baz puan indirmiştir, şu anda yüzde 15e
çekilmiştir. Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına
açıktan talimat verdiği günleri yaşıyoruz. Daha öncesinde
biliyorsunuz Merkez Bankası başkanları, Para Politikası
Kurulu üyeleri sık sık değiştirilmişti ve şimdi
de çok açık bir şekilde talimat veriliyor ve dolayısıyla
Merkez Bankasının zaten
bağımsızlığından söz edemediğimiz gibi
hiçbir şekilde itibarından da söz etme imkânımız maalesef
yok.
Merkez Bankası
Başkanı geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı
Türkiye ekonomisinde temel sorun cari açıktır." dedi; aynı
günlerde, hemen bir iki gün sonra Hazine ve Maliye Bakanı bir
açıklama yaptı Temel sorun enflasyondur, yüksek enflasyondur.
Eğer enflasyona istikrar kazandırırsak faizleri ve kuru
aşağı çekme imkânımız olabilir. dedi; Sayın
Cumhurbaşkanının açıklamalarına da
baktığımızda -onun tam ne dediğini anlamıyoruz
ama- sanki Merkez Bankası Başkanının tarafını
tutuyormuş gibi bir görüntü var. Tabii, şu soruyu soruyoruz: Türkiye
Cumhuriyeti ekonomisini kim yönetiyor? Ekonominin yönetiminden kim sorumludur?
Her kafadan bir sesin çıktığı bir ortamda yani kaptan
köşkünün boş olduğu bir ortamda bu Türkiye ekonomisi nasıl
sağlıklı bir şekilde seyredecektir? Tabii, şu anda
pusulasını kaybetmiş bir ekonomi vardır, bir ekonomi yönetimi
vardır. Dünyada Merkez Bankası Başkanı ve Sayın
Cumhurbaşkanının ortaya koyduğu politikayı
uygulayıp başarıya ulaşmış hatta bu
politikayı uygulamış bir tane örnek ülke dahi görmek mümkün
değildir. Lütfen bakın, bir sürü ampirik çalışma var, cari
açık ile enflasyon arasında hiçbir şekilde anlamlı bir
ilişki bulunamamıştır ancak bu anlamlı ilişki
olmamasına rağmen Merkez Bankası Başkanı ve Sayın
Erdoğan bu ilişki üzerinden giderek Türkiyede enflasyonun
aşağı çekileceğini ifade ediyorlar. Şu anda
baktığımız ortamda kur tamamen serbest
bırakılmış durumda -zaten dalgalı kurdayız da-
yani başına bırakılmış durumda, her dakika
değişiyor, bugün dolar kuru 13,50lere kadar görüldü. O zaman şu
soru hemen akla geliyor: Madem kuru sonunda bu kadar serbest bırakacaktınız,
başına bırakacaktınız, o zaman niye geçen
yılın nisan, mayıs aylarında kuru 6,85te tutmak için bu
ülkenin 128 milyar dolarını heba ettiniz. Bu sorunun
cevabını mutlak surette bu ülkeyi yönetenlerin vermesi gerekir. Akla
şu soru da geliyor: Acaba bugünlerin hazırlığı mı
yapıldı o günden yani dolar kuru 6,20lerdeyken birilerine verilerek,
128 milyar dolar Merkez Bankasından çıkartılıp birilerine
aktarılarak bu günlerin hazırlığı mı
yapıldı diye de insanın aklına geliyor.
Şimdi, tabii,
geldiğimiz noktada istikrar tamamen bozuldu, güven dibe indi, fiyat
kayboldu. Değerli arkadaşlar, şu anda Türkiye'de iş yapacak
insanlar -gerek para piyasasında gerekse üretimde- fiyat veremiyorlar;
fiyatın kaybolduğu bir ekonomide ticaretin olması hiçbir
şekilde mümkün değildir. Son günlerde çok sık bir şekilde
Kapalı Çarşıda işlemlerin durduğunu görüyoruz, bu
sabah da yine aynısı yaşandı.
Şimdi, tabii, politika
faizi düşürülüyor; tamam, güzel, düşürülsün. Faiz yüksek mi? Yüksek.
Güney Afrikada bile politika faizi yüzde 3,5 ancak ekonomik temellerini
hazırlamadan atacağınız, faizi indirme yönünde
atacağınız her adım bize yüksek faiz olarak dönüyor, bunu
görmemiz gerekir. Bakın, 1 Ocak 2018 yılında politika faizi
yüzde 18miş ama Hazinenin 5 yıllık borçlanma
kâğıtlarındaki faiz oranı yüzde 12ymiş
arkadaşlar; yüzde 18 politika faizi, yüzde 12 beş yıllık
kâğıtların faizi, on yıllık tahvillerimizde de
11,6ymış. Bugün ne oldu? Bugün politika faizi ekonomik temelleri
oluşturulmadan 15e çekildi, bunun yarattığı
istikrarsızlık nedeniyle beş yıllık
kâğıtlarda yüzde 21,6yı gördük; belki şimdi biraz daha
artmış olabilir. Yani yüzde 21-22lerden hazine borçlanacaksa o zaman
politika faizini yüzde 15e çekmenin ne anlamı var? Bugün Gençlik ve Spor
Bakanlığı bütçesinde de söyledim yani öğrenim kredilerini
ödeyemeyen öğrencilerden yüzde 19,2 temerrüt faizi alıyoruz,
eğer faizi düşürecekseniz oradaki faizi düşürün, politika
faizini yüzde 15e çekmenin hiçbir mantıklı bir izahı olamaz.
Şimdi, tabii,
gelişmekte olan ülkeler, bakıyorsunuz, yaklaşık yüzde
5-6yla borçlanırken bizde yüzde 21le borçlanmanın hiçbir
şekilde izah edilecek bir yanı yoktur. Bu etki, yüzde 5 ile yüzde 21
arasındaki etki Erdoğan etkisidir, kötü yönetim etkisidir. Türkiye
şu anda bu anlamda bir yönetim bunalımı yaşıyor.
Bundan sonra ne olacak? Türkiye'de enflasyon hızlanacak, çok yakında
yüzde 30 enflasyonları göreceğiz, büyüme düşecek, finansal
sistem ciddi bir risk altındadır. Bu bir cinnet hâlidir
arkadaşlar, Türkiye ekonomisi cinnet geçirmektedir, olup bitenlere de
sadece Türkiye düşmanları sevinir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ERHAN USTA (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bakın, orta vadeli
program çıktığında 2022 yılı bütçe
harcamaları dolar karşısında 224 milyar dolardı, bütçe
Meclise verildiğinde 189 milyar dolara düştü, bugün ise 140 milyar
dolara düştü. 224 milyar olarak hazırlanan bütçe bugün
itibarıyla 140 milyar dolara düşmüştür; bunu nasıl, neyle
izah edeceksiniz? Makro çerçeve tamamen bozulmuştur, bu bütçenin
dayanağı olan bir makro çerçeve kalmamıştır. Esas
itibarıyla yapılması gereken şey, bütçenin geri çekilip
bugüne göre yeni bir makro çerçevenin oluşturulması gerekir.
Bakın, bir gösterge daha
vereceğim: Yılın başında dış
borçlarımızın Türk lirası
karşılığı 3,2 trilyon liraydı; bugün,
arkadaşlar, bunun karşılığı 5,9 trilyon liraya
çıktı. Yani yılın başından bu yana dış
borçlarımız, bu ekonomiye yük olan dış borçlar 2,7 trilyon
lira artmıştır. 2020 yılı, mukayese olsun diye
söylüyorum, vergi gelirleri 1 trilyon liradır. Yani vergi gelirlerimizin
2,7 katı yılbaşından bu yana bu ekonominin üzerinde yük
olarak gelmiştir. O zaman şu soruyu soruyorum: Esas mandacı kim?
130 milyar dolar olarak aldığınız dış borcu 446
milyar dolara getireceksiniz, kuru da zıplatacaksınız
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla)
vergi
gelirlerinin 2,7 katı kadar bir borç artışına sebep
olacaksınız, o zaman esas mandacının kim olduğunu
burada görmek lazım.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Filiz
Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın
Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda bir teyakkuz hâlinde
olmamız lazım yani bugün itibarıyla halk ciddi biçimde
yoksullaştı, birkaç saat içinde ciddi biçimde yoksullaştı
ve bu Meclisin bütün sıralarının dolu olması lazım, bu
genel görüşmenin yapılıyor olması lazım ama
Başkanınız ne diyor: Ekonomik kurtuluş savaşı.
2018de de öyle demişti ve dolar 5,77 seviyesindeydi, 2021 Erdoğan
yine Ekonomik kurtuluş savaşı. diyor, dolar 13 lirayı
gördü bugün arkadaşlar. Bu inanılmaz bir şey yani şu anda
ülkeyi ciddi biçimde yoksulluğa sürüklemiş durumdasınız ve
kurtuluştan anlaşılan, gerçekten, aslında iktidarın
ve yandaşlarının kurtuluşundan başka bir şey
değil. Bugün un fiyatlarına baktığınızda bir iki
haftada 200 liradan 360 liraya ulaştı; ekmek 2,5 lira ve 3,5-4 lira
olması bekleniyor. Dün bir milletvekiliniz bütçede diyordu ki: Soğan
ekmek yiyeceğiz gerekirse ama güvenlik için gerekeni yapacağız.
Siz soğan ekmek falan yemeyeceksiniz. Siz, öncelikle insanları
gerçekten soğan ekmek yemeye muhtaç hâle getirmeyeceksiniz ama getirdiniz.
Soğan ekmek yiyeceğiz. falan da tamamen bir palavra, öyle bir
şey yok. Size söyleyeyim: Mart 2021de bu 128 milyar dolar olayında
kamu bankaları eliyle döviz satıldı. Kimler kazandı orada?
Ne kadar para kazanıldı? Bunlar biliniyor muydu gerçekten, bugüne
aslında hazırlayarak mı geldiniz? Şimdi, mart ayında 1
dolar 7,68di, şimdi 13e yol aldı; o kamu bankalarından 1
milyon dolar alan birisi bugün herhâlde -ben bu hesabı da iyi yapamam ama-
4 milyona yakın para kazanmış oldu. Evet, neyin
hazırlığını yaptınız, gerçekten neyin
hazırlığını yaptınız? Seçimde
dağıtmak üzere para mı biriktiriyorsunuz? 128 milyar doları
mı tamamlıyorsunuz? Ne yapıyorsunuz bilemiyoruz ama bugün ülke,
hakikaten, bir kez daha ciddi biçimde yoksullaştı ve bizim, bu Meclis
sıralarının boş olmaması, halkın
yoksulluğunu konuşuyor olmamız gerekiyor, buna çare olmamız
gerekiyor. Yoksunuz burada, buna sebep olanlar burada yoksunuz; böyle bir
hakkınız yok. Ekonomik kurtuluş savaşı falan
değil, gerçekten halkın ne yediği umurunda olmayan çünkü hiç
susmayan bir Başkanınız var ve o hiç susmayan
Başkanınız faiz indirimleriyle, yürüttüğü politikalarla
Ekonomide destan yazıyorum. diyerek hâlâ
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Bir insanın her şeyi
bilmesi nasıl mümkün olabiliyor yani gerçekten, bunu anlamak mümkün
değil ama bu, herhâlde kibirle söz konusu olan bir şey. Halkı
sadece yoksulluğa sürüklüyor, Sussun Erdoğan! diyorum. Siz
gerçekten iktidarsanız bizlerin taleplerine kulak verin ve hep birlikte bu
Mecliste halkın yoksullaşmasını önlemeye gayret edelim.
Genel görüşmeyi destekliyoruz bu anlamda.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Aydın Özer.
Buyurun Sayın Özer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYDIN ÖZER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
Parti Grubunun döviz kurundaki artışın ekonomi üzerindeki
etkilerinin araştırılması önerisi üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bundan bir yıl önce 7 lira 63 kuruş, altı ay önce 8 lira 41
kuruş, bir ay önce 9 lira 60 kuruş olan bir tanecik dolar -şu
gördüğünüz dolar- öğleden önce 12 lira 48 kuruş, ben kürsüye
çıktığım zaman 12 lira 84 kuruştu, az önce
aldığım habere göre de 12 lira 90 kuruşu geçmiş
durumda, şu anda 13 lira. Sana ne, dolarla mı maaş
alıyorsun? diyen damada buradan gerekli selamımı gönderiyorum.
Doların Türk lirası karşısında artmasının
sadece maaşını dolar üzerinden alanları
ilgilendirdiğini zanneden bu düşünceye ekonomistler makul
açıklamayı yaptılar, hâlâ yapıyorlar, belli ki yapmaya da
devam edecekler. Bir çiftçi olarak bu kafada olanlara şunu söylemeden
kürsüden inersem olmaz: Soframıza koyduğumuz ekmeğin, sebzenin,
meyvenin üretildiği yerlerde her şeyin maliyeti dolara
bağlı. Tarlada, serada, bahçede, tarım yapılan bütün kesimlerde
gübresi, tohumu, mazotu, zirai ilacı, elektriği, tel örgüsü,
plastiği, aklınıza gelen iğneden ipliğe her şey
dolara bağlı. Tek başına bu örnek yettiği için de bu
artışın nedenini sadece dolarla maaş alanların
sorgulayacağını düşünen o zihniyete bakanlık veren
zihniyeti kınıyorum.
Soru basit, Sayın
Cumhurbaşkanı ve onun gibi düşünenlere soruyorum: Döviz kuru
neden artıyor? Dolarla maaş mı alıyorsunuz? Yok öyle
değilse döviz kurundaki bu artışa neden seyirci
kalıyorsunuz? Finans üzerine eğitim almış uzmanlar,
uzmanlık yapmış, önemli kürsülerde ders veren profesörler
yalvarıyor Lütfen faiz indirimi yapmayın. Geri dönülmesi çok zor
tahribatlar yaratıyorsunuz, mega enflasyonun önünü açıyorsunuz. Faiz
indirimiyle malları değerlenen zenginleri daha zengin, fakirleri daha
fakir yapıyorsunuz, dönün bu yoldan, yapmayın. diyor. Ama tek
kişi Ben ekonomistim, kitabını yazdım. Dolar bizi terbiye
edemez. diyor, kimseyi dinlemiyor. Yani döviz kurunda meydana gelen bu
artışın kaynağı, nedeni, müsebbibi belli; yarattığı
tahribat da ortada, bu ülkeyi batırıyor.
Sizi bir
esnafımızın dükkânındaki bir yazıyı okuyarak
selamlamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
AYDIN ÖZER (Devamla)
Değerli müşterilerimiz, fiyatlarımız geçtiğimiz
haftaya göre daha pahalı olabilir fakat gelecek haftaya göre daha
uygundur. diyor.
Ülkeyi bu duruma getirenleri
millete havale ediyor, İYİ Partinin önerisini destekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Nilgün
Ök.
AK PARTİ GRUBU ADINA
NİLGÜN ÖK (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup
önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen
vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Son iki yıldır
Covid-19 salgını eşi benzeri görülmemiş şiddette ve
büyüklükte bir krize yol açmıştır. Küresel ekonomi ve ticaret
ciddi olumsuz etkilerle sarsılmıştır. Tedarik zincirlerinin
işleyişinde ezberler bozulmuş, küresel ekonomi İkinci Dünya
Savaşından bu yana en büyük sınavıyla karşı
karşıya kalmıştır. Serbest piyasa kurallarına
bağlı, dünya ekonomisine tam entegrasyon sağlamış olan
ülkemiz küresel ekonomik gidişattan doğal olarak etkilenmiştir.
Tüm dünyada bu yaşananlara rağmen, emtia fiyatlarındaki
artış, tedarik zincirlerindeki sıkıntılar, enerji
krizleri, bütün bunlara rağmen ülkemiz bu yıl ikinci çeyrekte yüzde
21,7lik büyüme oranıyla dünyadan ayrışarak OECD ülkeleri
arasında 2nci olmuştur. Son on iki aylık ihracat
rakamlarımıza baktığımızda ise ekim ayı
itibarıyla 215 milyar doları aşmıştır; bu rakam
2002de 36 milyar dolardı. Tabii, bu gelişmelerde öncelikle ana
ihracat pazarlarımızdaki dış talebin hızlı bir
şekilde artmasının yanı sıra reel sektörün artan
rekabet gücü ve bunu destekleyici politikalarımız etkili
olmuştur.
Evet, son günlerde dövizdeki
hareketliliğin hepimiz farkındayız. Biz geçmişte uzun bir süre
denenmiş ama bir türlü sonuç alınamamış yüksek
faiz-düşük kur kısır döngüsü yerine yani Düşük kurla bol
bol ithalat yapalım, üretmeyelim, cari açığımız
artsın. demek yerine yatırım, üretim, istihdam, ihracat büyüme
odaklı ekonomi politikamızla ülkemiz ve milletimiz için doğru
olanı yapmakta kararlıyız. Kura müdahale etmiyoruz, dalgalı
kuru tercih ediyoruz.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) İhracatçılar kazansın diye mi
yapıyorsunuz?
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Ama şunu da unutmayalım ki bu bir ekonomik saldırı ve
algı operasyonuyla, gece yarısı atılan tweetlerle millete
Aman dolar alın, dolar 15 lira olacak. diyerek algı operasyonuyla
buraya sürüklenilmiştir.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yandaşlarınız kazansın diye mi
halk yoksullaşıyor?
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Bugün piyasaya baktığımızda şu an bankalardaki döviz
oranları en yüksek seviyede. Fiyat niye artıyor, doların
fiyatı niye artar? Talep artıyor ama talebi yönlendireceğiz.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Türk lirasının değer
kazanmasının(!) sorumlusu sizin iktidarınızdır,
Başkanınızdır.
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Biz bununla mücadele edeceğiz. Biz, bunun için yatırımı,
üretimi, ihracatı teşvik edeceğiz, istihdamı
artıracağız.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Dövize sığınmayın, dövizi
fırsata çevirmeyin.
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Bakın, Sanayi Bakanlığı bütçesinde Sanayi
Bakanımız dedi ki: Cari açığımızı etkileyen
913 kalem malda, üründe teşviki getiriyoruz. Bunlar belirlenmiş,
artık Türkiye üretecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Evet, evet, yoksulluğun dibini göreceğiz
anlaşılan.
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Dünya değişiyor, bu değişen dünyada Türkiye şu an
sağlam bir konumdadır. Müsaade edin, göreceksiniz ki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Titanik gibisiniz, Titanik.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Vatandaşlarımız, bir kere, şöyle müsterih olsun: Çok
kısa süre içerisinde, yakın zamanda bu mücadele sonucunda
göreceksiniz ki Türkiye üreten
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ne kadar süre içinde, ne kadar? Ekmek bulamıyor
vatandaş.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Parayla dans ediyorsunuz, Titanik batıyor.
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Ben bir yatırımcıyım, vaktizamanında ben kendimizi de
eleştirdim çünkü biz düşük dolar kurunu baskılaya,
baskılaya, baskılaya üretimden insanları bir şekilde
çektirdik, ithal etmenin önünü açtık ama artık üretecek, kendi
kendine yeten bir Türkiye olacak, hiç merak etmeyin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Ne zaman? Ne zaman? Yirmi yıldır yönetiyorsunuz, bu ülkenin kamburu
oldunuz ya!
NİLGÜN ÖK (Devamla) Bu
128 milyar dolar mevzusuna da geliyorum. Türkiye tarihinde hiçbir zaman
kasasında 128 milyar dolar olmamış, 122 milyar dolar olmuş.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Kambur oldunuz bu milletin sırtına ya!
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Geldiğiniz gibi gideceksiniz! Geldiğiniz
gibi gidiyorsunuz!
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Şu anda zaten Merkez Bankası kasasında 122 milyar doları
geçmiş bir büyüklük vardır. Ben bunu şöyle ifade etmek
istiyorum: Milletimiz bize inansın. Şunu söyleyeceğim:
Biliyorsunuz, en kısa zamanda asgari ücretle ilgili rakamlar belirlenecek.
Biz bugüne kadar bir sürü krizle baş başa kaldık ve bunlarla
mücadele ettik ve bunlardan da başarılı bir şekilde biz
çıktık, yine biz çıkarız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
Yine biz çıkarız,
milletimiz bize güvensin.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederiz sayın milletvekili.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Ne kadar süre alsanız da anlatamazsınız,
boşuna uğraşmayın.
NİLGÜN ÖK (Devamla) Bu
süreçten de biz çıkarız.
Hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ile İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, faizlerin ekonomiye olumsuz etkilerinin
araştırılması amacıyla 23/11/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel
görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Kasım
2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
23/11/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
23 Kasım 2021 tarihinde
Siirt Milletvekili, Grup Başkan Vekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili, Grup Başkan Vekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından (15414 grup numaralı) faizlerin
ekonomiye olumsuz etkilerinin araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan genel görüşme
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak 23/11/2021 Salı
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL
KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, bu önergeyle
amacımız, Türkiyenin şu anda giderek derinleşen ekonomik
kriziyle ilgili olarak neler yapılabileceğiyle ilgili bir
çalışmayı Meclisin gündemine getirmek. Buna ihtiyaç var mı?
Evet, var değerli arkadaşlar; gerçekten, doların ve diğer
kurların çılgınca bir biçimde gelişiyor olması, bunun
karşısında iktidarın hiçbir şey yapmamış
olması kabul edilebilir bir durum değildir. Yani, anlıyorum,
onların mantığıyla, böylelikle, ihracat artacak, vesaire
vesaire
Değerli arkadaşlar, bu böyle olmayacak çünkü burada hem
teorik olarak hem pratik olarak bir sorun var ve bu sorunu nasıl formüle
ediyorlar bilemiyorum. Erhan Ustanın dediği gibi, iktidarın,
daha doğrusu bu politikaların yöneticisi kim, o da belli değil.
Dolayısıyla da bu belirsizlikler ortasında ekonomideki sorunlar
giderek ağırlaşıyor.
Bakın, gerçekten de
dış borçlarımızın bugün değeri -demin yine Erhan
Ustanın söylediği gibi- inanılmaz bir şekilde
artmıştır ve bu faiz yükleri, zaten son üç yılda giderek artmış
olan faiz yükümüzü, bütçe üzerindeki faiz yükünü giderek daha da
yükseltmiştir. Bakın, en azından birkaç rakam vereyim: 2019da
17,8 milyar dolar olan borç, 2020de 134e sıçrıyor, 2021de 179a ve
önümüzdeki yıl için de 240 milyar Türk lirasına sıçrıyor.
Değerli arkadaşlar, oran olarak baktığımızda, bu
rakamlar bütçemizin çok önemli rakamları. Neredeyse diyebiliriz ki, faiz
lobisine Türkiye bütçesinden ayrılan pay her geçen daha da artıyor ve
bu öyle bir derinliğe varıyor ki birçok bakanlığın
ödeneklerinin üstünde rakamlara varıyor.
Dolayısıyla da
gerçekten bu gidişe bir Dur! demek lazım ama
anladığım kadarıyla iktidarınızın böyle bir
derdi yok çünkü Hükûmet bir zamandan beri bir kulvar değiştirdi.
Kulvarın adını koyacak olursak -ki bu son zamanlarda çok
sıkça ifade edildi- kulvarın adı şu: Düşük Türk
lirası, yüksek ihracat, pahalı ithalat ama o sırada
ithalatı ikame edecek olan yatırımlara reeskont kredileri vermek
-Merkez Bankası Başkanı 30 milyar dolar. diyor- ve sonuçta bir
anlamda cari açığı yani ithalat ve ihracat arasındaki
farkı kapamak, hatta cari açık fazlası vermek ve böylelikle de
kurların düşeceğine inanmak. Arkadaşlar, böyle bir
şey olma ihtimali yok. Bu, böyle ifade edildiğinde mantıklı
bile gelebilir size ama bunu gerçek hayata oturttuğunuz zaman yani çok
aktörlü bir ekonomi dünyasının üzerine oturttuğunuz zaman bu
yürümez, kontrol edemezsiniz. Dolayısıyla da bu yol gerçekten bir yol
değil ve bu yol bizi herhangi bir sahile getirmeyecektir yani rahatlamamızı
sağlayamayacaktır. Dolayısıyla da biz diyoruz ki: Bir,
Türkiye bütçesindeki faiz yükü; ikincisi, Sayın Erdoğanın her
konuşmasıyla kurların yükselmesiyle ilgili olarak ortaya
çıkan tablo; esasında bunlar birbirini bütünleyen şeyler ve
bunun sonucunda da gerçekten kontrol edilmesi ve yönetilmesi neredeyse
imkânsız bir ekonomiye varmış durumdayız.
Değerli arkadaşlar,
doğrusunu isterseniz benim kanaatim budur: Türkiye ekonomisinin
sorunları vardır ama Türkiye ekonomisinin bugün
yaşadığı ekonomik sorunlar Türkiye ekonomisinden kaynaklanmamaktadır,
aksine Türkiye siyasetinin ekonomiye dokunmasından
kaynaklanmıştır yani yanlış tercihler,
yanlış modeller üzerinden kafa yormalar bir anlamda bu iktisat
politikalarını iktidarın önüne getirmiş ve iktidar da
bunları uyguladıkça yanlış yapmıştır,
yanlış yaptıkça da yanlış yapmaya devam etmiştir.
Gördüğünüz gibi, Merkez Bankası Başkanını görevden
almıştır, tekrar bir Merkez Bankası Başkanı
atamıştır ve bu giderek öyle bir hadise ortaya
çıkarmıştır ki değerli arkadaşlar, Sayın
Cumhurbaşkanı, neredeyse, içinde yaşamak zorunda olduğumuz
dünya sistemine meydan okuyan adını söylemeyeyim ama- bir aktör
konumuna gelmiş durumdadır ve doğrusu isterseniz bu meydan
okumanın da herhangi bir kıymetiharbiyesi yoktur çünkü içinde
yaşadığımız dünya gerçektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Biz Faiz nedendir, enflasyon sonuçtur. türünden bir mantıkla
bu hadiseye bakmaya devam ettiğimiz sürece, hiçbir bağımsız
kurumun bağımsızlığını sağlamadan
ekonomiyi yönetmeye kalktığımız sürece
Değerli
arkadaşlar, bu yanlış aksiyonlar ekonominin
sağlıklı bir biçimde gelişmesinin önündeki en önemli
engellerdir ve dolayısıyla da Adalet ve Kalkınma Partisi olarak
ne yaparsınız bilmiyorum ama Sayın Cumhurbaşkanına
etki edin ve bu ısrarından, bu çabasından vazgeçsin derim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Yaşar.
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce ben de
Değerli Milletvekilimiz İmran Kılıç Beye Allahtan rahmet
diliyorum, mekânı cennet olsun. AK PARTİ camiasına da
başsağlığı diliyorum. Biz ona saatli maarif takvimi
diyorduk, bir dakikaların ustasıydı. Allah rahmet eylesin,
mekânı cennet olsun.
Değerli arkadaşlar,
özellikle bugün konuştuğumuz, işte, kurdu, faizdi
Şimdi,
hep Faize karşıyız. diyorsunuz, Faizle mücadele
edeceğiz. diyorsunuz ama maalesef, biz bütçemizin yüzde 14ünü faiz
bütçesi olarak ayırıyoruz. Özellikle 2021 yılında 179,5
milyar, 2022de 240 milyar, 2023te 290 milyar, 2024te 320 milyar olarak biz
bir faiz bütçesi ayırmışız.
Şimdi, bugün Sayın
Cumhurbaşkanımız özellikle aşağıya çekmekten
bahsediyor ama politik faizin 15e düşmesi piyasalar açısından
hiçbir anlam ifade etmiyor. Bugün, özellikle özel bankalara şöyle bir
baktığınız zaman, 23-24ün altında faiz yok; buna
paralel olarak bireysel kredilere şöyle bir baktığınız
zaman, bankalarda bireysel kredilerin aylık faiz oranı
yaklaşık 1,8 ile 2 arasında değişiyor; gecikmeler
2nin üzerindeki rakamlarla başlıyor yani sizin zorla
aşağıya çektiğiniz faizleri
Mesela şunu yapabilirsiniz:
Yarından itibaren bankalara Bireysel krediler için uygulanan faiz
oranını 1e çektim, 1,2ye çektim. deyin. Hani bu çektiğiniz 15
rakamını böldüğünüz zaman, bu aşağı yukarı
1,1e tekabül ediyor, 1,2ye tekabül ediyor. Peki, bunu yapabiliyor musunuz?
Yapamıyorsunuz.
Peki, buna paralel olarak,
bakın, bugün neler yaşıyoruz, biliyor musunuz? İnsanlar
cebindeki parayla ham maddeye ulaşmada zorluk çekiyor. Şişecama
iki ay önce adam parasını yatırmış, bugün cam alamıyor,
fiyatının kaç lira olduğunu bile soramıyor. Şimdi siz
Bu rakamlar ihracatı bir miktar artırıyor. diyebilirsiniz,
tamam, doğruluk payı da vardır ama inanın, şu an iç
piyasa inanılmaz sıkıntılı yani peşin parayla
bugün insanlar emtiaya ulaşmada inanılmaz zorluklar
yaşıyor. Parmak hesabıyla matematiksel işlemlerle işte
15e çektik, yarın da 14e çekeceğiz
İşte, temmuz
ayı itibarıyla Sayın İçişleri Bakanı da
söylüyordu: Temmuzdan itibaren uçuşa geçiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız
üç ay önce Allaha şükür, ekonomi aldı başını gitti.
diyordu. Bugün de diyorsunuz ki: Ekonomide kurtuluş savaşı
verme zamanı geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) - Şimdi bu karamsar ortamın içerisinde özel sektörün ne
yapacağını şöyle bir düşünün bakalım.
İnanın, şu an herkes, toto, loto oynar gibi; tahmin ediyorum,
hepinizin elinde de telefonlarında da var
Dolar 13e
çıkmış, aşağı inmiş, 12,6 olmuş, son
gelen rakamlarda da -biraz önce yazdım, bilmiyorum şu an ne- 12,64.
Bu neyi değiştiriyor? Bu, Türkiyede, bir defa, her şeyi
değiştiriyor. Başta en büyük girdilerden biri enerji, bizim
enerjimizi
Tamam, enerji derken sadece mazot, motorin, benzin gibi
algılamayın, elektrik
Bugün Türkiyede döviz cinsinden en büyük
alıcı devlet. Herkesin alım garantileri var, bunun üzerinden
alıyor. Hatipler de ifade etti, özel sektör ve devleti de sayarsanız
toplam 450 milyar borçta 1 kuruşun değişmesinin 4,7 milyar
olduğunu da tahmin edersiniz. Yani bugün nelerle mücadele ettiğimizin
farkında mısınız bilmiyorum; artık, oturup,
düşünüp, daha sağlıklı karar vermenin faydalı
olacağını düşünüyorum. Vallahi mümkünse şu ara hiçbir
şey söylemeyin daha iyi diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet
Akına söz veriyorum.
Buyurun Sayın
Akın.(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN
(Balıkesir) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Öncelikle, Değerli
Milletvekilimiz İmran Kılıça rahmet, ailesine ve AK PARTİ
camiasına başsağlığı diliyorum.
Çok değerli milletvekili
arkadaşlarım, ülkede büyük bir yangın var. Bu yangın
artık herkes tarafından da hissediliyor ve
vatandaşlarımız da olup biteni anlamaya çalışıyor
çünkü her gün TL değer kaybediyor, her gün böyle güneş görmüş
kar gibi eriyor. Kim görmüyor? Hiç kusura bakmayın, bir görmeyen AK
PARTİ; gerçek anlamda görmüyor çünkü görse bir tepki verir. Israrla
söylüyoruz: Ekonomik buhran. Bu duruma gelmenin sebebi, maalesef, AK PARTİnin
yanlış politikaları.
Güzel ülkemiz, Türkiyemiz
yönetilemiyor. Üstüne basa basa söylüyoruz: Güzel ülkemiz, Türkiyemiz
yönetilemiyor, savruluyor. Ekonomi yanlış politikalarla devam ediyor,
göz göre göre de yanlış kararlar alınıyor. İğneden
ipliğe her şeye zam geliyor ve bir de şimdi, yakında da
kara kış kapıda, hem de bayağı büyük bir kara
kış. Vatandaşımız, maalesef, ekonomik
sıkıntılardan dolayı da yeterli
hazırlığını yapamadı. Neden? Çünkü
faturalarını ödeyemiyor, odununu alamıyor, kömürünü
alamıyor; maalesef, iktidar yine seyrediyor.
Siz ne yapıyorsunuz?
Hiçbir şey yapmıyorsunuz. Olanlar şunlar: Sayın
Cumhurbaşkanı ekonominin çöküşünün kitabını
yazıyor; dolar rekor üstüne rekorlar kırıyor; Enerji Bakanı
en ucuz doğal gaz derken akıl veriyor; biz kara kış
diyoruz, Bakan Kombiyi kıs. diyor; saray Porsiyonları küçültün.
diye akıl veriyor. Arkadaşlar, bu millet sarayda yetkiyi size
porsiyonları küçültün diye değil, milletin porsiyonlarını
büyütün diye verdi; verdiğiniz akıl Küçültün. diye oldu. (CHP
sıralarından alkışlar) Milletimiz zaten kombiyi de
kısıkta kullanıyor ve milletvekilinin dediği gibi Normal
şartlarda ayda 2 kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. diye akıl
veriyorlar. Akıl vermenize ihtiyaç yok, sadece bulunduğunuz makam
gereği milletin bu ekonomik sıkıntısını ortadan
kaldırın. Politikalarınız yanlış, asgari ücretli
çalışanlar ve emekliler zaten eti bırakın, beyaz et bile
yiyemez duruma geldi ve maalesef, milletvekilleriniz de ülkeyi yönetenler de
bakanlar da millete akıl veriyor. Bu, kabul edilecek bir şey
değil; bu, milletin aklıyla alay etmektir.
Değerli arkadaşlar,
bakın, destek olamıyorsunuz belli, beceremiyorsunuz belli; gelin,
şu sandığı getirin, erken seçim isteyen milletimizin ta
kendisi. Siz bu millete çıkıp Fedakârlık yaptık. diyorsanız
millet de size fedakârlığın nasıl
yapıldığını ilk sandıkta gösterecek. Geziyoruz,
dolaşıyoruz, çalışıyoruz; esnaf, üretici, herkes seçim
istiyor; bir istemeyen kim? Siz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET AKIN (Devamla)
Müsaade var mı?
BAŞKAN Buyurun.
AHMET AKIN (Devamla)
Vatandaştan korkmayın, vatandaştan çekinmeyin çünkü beceriksiz
politikaların bedelini 83 milyon vatandaşımız ödüyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Buna ne deniyor biliyor musunuz?
Ayıp, yazık, günah deniyor. Gerçek anlamda bir buhran var ve bu
buhran vatandaşlarımızın alım gücünü bitirdi, hayat
pahalılığının en üst düzeyini yaşıyoruz.
Buraya ben çıkmadan önce
dolar neydi, şimdi ne oldu bilmiyoruz. Ülkemizde
vatandaşımız, üreticimiz istikrar diyor. Neyin istikrarı
diyor? Önünü görmenin. Çünkü istikrar ne demek? Öngörü demek. Şu anda
üreticide öngörü yok. İş dünyasıyla toplantılar
yapıyoruz, hiç öyle sizin anlattığınız gibi bir tablo
yok. Vatandaşımız önünü göremiyor. Bunun görülmesi için hemen
sandığı getirin, biz de vatandaşımıza gerçek
baharı getirelim, kara kıştan da kurtaralım,
sıkıntılardan da kurtaralım. Yeter artık, sandık
gelsin. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Sayın Hasan
Çilez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
geçen hafta aramızdan ayrılan çok Değerli Kahramanmaraş
Milletvekilimiz İmran Kılıç Hocamı rahmetle anıyorum.
Rabbim rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, sevenlerinin başı
sağ olsun.
Yine,
aldığımız bir habere göre önceki dönemlerde
İçişleri Bakanlığı yapmış, Cumhuriyet Halk
Partisinde milletvekilliği yapmış Sayın Hasan Fehmi
Güneşe de Allahtan rahmet diliyorum, sevenlerinin başı
sağ olsun diyorum.
Evet, konumuz faiz. HDP
Grubunun verdiği öneri üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
Faiz nedir? Faiz, borç olarak
verilen belirli bir paranın belirli bir süre sonunda, önceden belirlenen
oran ve miktarda, fazlasıyla geri alınmasıdır. Verilen
borcun anapara kısmının üzerindeki bu fazlalık faizdir.
Faiz ilk ortaya çıktığından beri din adamlarının,
filozofların ve iktisatçıların en önemli inceleme
alanlarından biri olmuştur. Faizi tahlil eden İlk Çağ
Filozofları Eflatun ve Aristo faize karşı olmuşlardır.
Faiz çirkin bir kazanç yoludur, hatta zengin ile fakiri karşı
karşıya getirerek devleti de tehlikeye atabilecektir.
demişlerdir. Faiz, doğal olmayan bir kazanç yöntemidir ve adil de
değildir. Faiz, ahlaki, sosyal ve iktisadi bir hastalıktır. Eski
Mısırdan Asurlulara, Romadan Yunana ve Eski Hint medeniyetinden
günümüze kadar süregelen faizle toplumlar mücadele etmişlerdir yani ilk
çağlardan itibaren insan tabiatına, ahlaka ve adalete aykırı
olan faizle mücadele devam etmiştir. Kimi zaman yasaklanmış,
kimi zaman da kısıtlamalarla kontrol altına alınmaya
çalışılmıştır.
Yine, Musevilik ve
Hristiyanlık gibi semavi dinlerde de net bir şekilde
yasaklanmıştır ancak Yahudiler yabancılardan faiz
almayı uygun görmüşler, birbirlerinden faiz
almamışlardır. Dünya ticaretinde etkin olan Yahudilerin bu
anlayışı faizin yaygınlaşmasına sebep
olmuştur. Sanayileşmenin getirdiği sermaye talebine Hristiyan
Avrupa başka metotlar bulamayınca faiz yasağı
gevşemiş ve faiz buradan da genişleme alanı bulmuştur.
Bu süreçte iktisatçılar da faiz üzerine birçok yorum ve teori
geliştirmişlerdir.
Yüce dinimiz İslama
göre, faiz açık ve kesin bir şekilde yasaklanmıştır.
Faizde ısrar etmek, Allaha ve Resulüne savaş açmak olarak
belirtilmiştir. Yüce Allah, Kuran-ı Kerimde şöyle
buyurmuştur: Ey iman edenler! Allahtan korkun. Eğer gerçekten
inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sıfırlayın Sayın Hatip,
sıfırlayın o zaman.
HASAN ÇİLEZ (Devamla)
Şayet böyle yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından
açılan savaştan haberiniz olsun
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) 16 olunca günah, 15 olunca günah değil mi?
HASAN ÇİLEZ (Devamla)
Ancak tövbe edip vazgeçerseniz anaparanız sizindir
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ya, böyle bir şey var mı?
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) On dokuz sene sonra mı aklınıza geldi?
HASAN ÇİLEZ (Devamla)
Böylece ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa
uğramış olursunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) On dokuz sene neredeydiniz? On dokuz senedir faiz var.
HASAN ÇİLEZ (Devamla)
Tüm insanlık tarihî boyunca faize karşı mücadele olduğunu
da buradan görmüş oluyoruz.
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Hâlen faiz alıyorsunuz ama. Kamu bankaları
alıyor, çiftçiden alıyor.
HASAN ÇİLEZ (Devamla)
Faiz alanların parası fazla olanlar olduğunu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Silin öyleyse.
BAŞKAN Buyurunuz.
HASAN ÇİLEZ (Devamla)
Faiz, zengini daha zengin etmektedir. Bu da gelir
dağılımını alt gelir grupları aleyhine
değiştirmektedir. Tüm hususlar da göstermektedir ki Cenab-ı
Hakkın emri gereği faizle mücadele etmemiz gerekmektedir. Bu
hastalıktan toplumu kurtarmamız aslolandır. Üretime dayalı
ekonomi modeli işin esasıdır. Üretim için gerekli sermaye
ihtiyacını faiz dışı metotlarla
karşılamalı ve gelirlerimizi arındırıp
bereketlendirmeliyiz.
2000li yılların
başlarında yüksek faiz ve yüksek enflasyon ülkemizi kasıp
kavurmuş, 2001 bütçe vergi gelirlerinin yüzde 103ü faize gitmiştir.
Bu oranlar iktidarımız döneminde hızla aşağıya
çekilmiş, 2018de yüzde 10lar seviyesine gelmiştir. 2018de Çin ve
ABD ticaret savaşlarıyla başlayan küresel iktisadi kriz
pandemiyle zirveye çıkmıştır. Enflasyonist baskı
birçok ekonomik parametreyi olumsuz etkilemiştir. Yüksek üretim gücümüzle
bu süreci en az hasarla atlatan ülkelerden biri olduk. İhracatta rekorlar
üst üste gelirken yatırımlar hız kesmeden devam etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HASAN ÇİLEZ (Devamla)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Türkiye, güçlü sanayi ve
üretim altyapısıyla bu süreci büyümeyle gerçekleştirmeyi
başarmış nadir ülkelerden birisidir. Yatırımın ve
üretimin önündeki en önemli engellerden biri olan yüksek faizden kurtulmak
gerekmektedir. Ülkemizin uluslararası arenada son zamanlardaki
etkinliği ve gücünün giderek artması, Türk Devletleri
Teşkilatının ilanıyla ülkemize olan ekonomik
saldırılar fasılasız devam etmektedir. Bunların
hiçbirisi bizi hedeflerimizden vazgeçirmeyecektir.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın faizle olan mücadelesini
inancı siyasete alet etmek veya milliyetçiliği kullanmak diye
tabir etmek doğru değildir. Mücadelemiz, enflasyonla ve faizledir.
Cumhurbaşkanımızın yaptığı, aslında
insanlık tarihinin, tüm toplumların ve bütün dinlerin
yaptığı mücadeledir, milletimizin refahı ve geleceği
içindir, Efendimizin (SAV) mücadelesidir, Allahın emridir diyor, Genel
Kurulu saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Yanlışlıkla size bir dakika daha fazla süre verdim yani büyük
yanlış yaptık. İstemeyin bir daha kardeşim, oldu mu?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Haydi
hayırlı olsun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Borcu olsun.
BAŞKAN
Yanlışlıkla verdik beyler; samimi söylüyorum,
yanlışlıkla verdik yani dalgınlığa geldi.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Hakkı Saruhan
Oluç, sizin mazeretiniz vardı, siz gelmeyince gündeme geçtik.
Buyurun, Grup Başkan
Vekili olarak söz veriyorum size.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın ve İçişleri eski
Bakanı Hasan Fehmi Güneşin vefatına, Kadir İnanıra
acil şifalar dilediklerine, Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi
Muhammed bin Zayed El Nahyanın Türkiye ziyaretine, iktidarın
tutarsız dış politikasına, Japonyanın coronavirüs
salgınının ekonomiye olan etkilerini bertaraf etmeye yönelik açıkladığı
büyük teşvik paketine ve Denizli Milletvekili Cahit Özkanın Japon
ekonomisi ile Türkiye ekonomisini
karşılaştırmasının abesle iştigal
olduğuna ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, öncelikle,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna bir başsağlığı
dilemek istiyorum İmran Kılıç Vekille ilgili olarak, ailesine de
başsağlığı ve sabır diliyorum.
Yine, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna eski dönem İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneşin
vefatı nedeniyle başsağlığı dileklerimizi
iletiyoruz, ailesine sabır diliyoruz.
Bir de şifa
dileğimiz var. Kadir İnanır, biliyorsunuz, Türkiye'de sinema
sanatının en önemli kişilerinden, aktörlerinden biri oldu bugüne
kadar. Geçtiğimiz günlerde rahatsızlandı, bir ameliyat
atlattı. Neyse ki iyi haberlerini almaya başladık Kadir
İnanırın. Kendisine acil şifa diliyoruz, bir an evvel
aramıza dönmesi için hepimiz duacıyız. Seyrediyorsa şu anda
hastanedeki yatağından, kendisine selam ve sevgilerimizi,
saygılarımızı gönderiyoruz. Demokrasi ve barış
konusundaki kararlı tutumunun bütün topluma cesaret verdiğini ve
yönlendirdiğini kendisine bir kez daha hatırlatıyoruz ve acil
şifa diliyoruz.
Sayın Başkan,
sayın vekiller; bir konu var değinmek istediğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi, basında çıkan çeşitli haberlerden
gördüğümüz kadarıyla, Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi
Muhammed bin Zayed El Nahyan yarın Türkiye'ye gelecekmiş galiba. Evet,
hoş geldi diyelim fakat şöyle bir sorun var: Şimdi, Türkiye ile
Birleşik Arap Emirlikleri arasında bir gerginlik vardı
hatırlarsanız ve bu gerginlik 15 Temmuz darbe girişimiyle
ilgiliydi. Şimdi, bir yıl önce İsraille normalleşme
adına Peygamberimizden intikam almaya kalkıyorlar: Şerefsiz
bunlar! manşetini kim atmıştı, hatırlıyor
musunuz? Yeni Şafak gazetesi. Bu Yeni Şafak gazetesi şimdi ne
manşet atmış? Körfezle yeni dönem: Birleşik Arap
Emirlikleri Veliahtı El Nahyan yarın Türkiyeye gelecek. Yani ne kadar
sevinç verici bir durum.
Şimdi, soruyoruz
iktidara: Bakın, bu Birleşik Arap Emirlikleri gerçekten, sizin iddia
ettiğiniz gibi, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında
mıydı, azmettiricisi miydi, finansörü müydü? Şimdi,
Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi buraya geldiği zaman siz
onunla bunları mı konuşacaksınız acaba? Niye bunu
yaptınız? diye soracak mısınız yoksa sıcak para
arayışınızda Birleşik Arap Emirliklerinden 15-20
milyar dolarlık bir meblağın Türkiyeye girmesini sağlamak
için mi konuşacaksınız? Yani 15 Temmuzu unutacak
mısınız, bunu sormak istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ya da 15 Temmuz ve Birleşik Arap Emirlikleriyle ilgili
söylediğiniz her şey yalandı da halkı mı
kandırdınız, bunu merak ediyoruz esas itibarıyla.
Bakın, bu ülkenin, adı her türlü suçla anılan bir Bakanı
var, biliyorsunuz, suç işleri bakanı Süleyman Soylu bundan tam altı
ay önce Birleşik Arap Emirlikleri, 15 Temmuzun Amerika Birleşik
Devletleriyle birlikte failidir. demişti; sonra, aradan altı ay
geçti, Romada Emirliğin Başbakan Yardımcısı ve
İçişleri Bakanıyla bir araya geldi, gülümseyerek uslu
öğrenci modunda yetkiliyi dinledi ve onunla birlikte yemek yedi. Acaba bu
suç işleri bakanı da 15 Temmuz konusunda yalan mı
söylemişti? Bunların açığa çıkması gerekiyor.
Dolayısıyla iktidar, tutarsız dış
politikasını bu alanda da sürdürüyor, bunu da görüyoruz.
Son bir nokta
İzin
verirseniz Sayın Başkan, toparlayacağım. Şimdi, yine
basında okuduk -aramızda bugün yok ama, belki kendisi duyuyordur ya
da iletir arkadaşlar- Sayın Cahit Özkan, Adalet ve Kalkınma
Partisinin Grup Başkan Vekili, Japonyayla ilgili çok veciz ifadelerde
bulunmuştu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Şimdi ortaya çıktı ki Japonya coronavirüs
salgınının ekonomiye olan etkilerini bertaraf etmeye yönelik
olarak büyük bir teşvik paketi açıklamış 55,7 trilyon
yenlik, dolara çevirdiğimizde 488 milyar dolar ediyor bu teşvik
paketi. Türkiyenin 2020 gayrisafi yurt içi hasılasından daha fazla
bir teşvik paketinden söz ediyoruz. Daha önce de Japonyada çeşitli
teşvik paketleri coronavirüs nedeniyle açıklanmıştı;
mesela 2020 yılının Nisan ayında Abe Hükûmeti 424 milyar
dolarlık bir teşvik paketi açıklamıştı, daha
sonra Suga Hükûmeti 350 milyar dolarlık yardımda bulunmuştu.
Bunların niye anlatıyorum? Cahit Özkan Japon ekonomisiyle çok
yakından ilgileniyor, yaptığı açıklamada bunları
ifade etmişti; biraz da buralara baksa aslında Japon ekonomisi ile
Türkiye ekonomisini karşılaştırmasının ne kadar
abesle iştigal olduğunu herhâlde kendisi de görür ve anlar diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Emniyet teşkilatında görevli personelin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/4869) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Kasım 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım,
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
23/11/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
23/11/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan
Emniyet teşkilatında görevli personelin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/4869) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
23/11/2021 Salı günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıça Allahtan rahmet diliyorum, AK
PARTİ camiasına başsağlığı dileklerimi
iletiyorum.
Yine, bugün
kaybettiğimiz, önceki İçişleri Bakanımız ve
İstanbul Milletvekilimiz Hasan Fehmi Güneşe de rahmet dileklerimi
iletiyorum. Güneş ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuza, büyük
ailemize başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugün söz almamın nedeni şu: Bu Parlamentoda
birçok kere polislerin sorunlarını konuştuk. Polis
teşkilatının ciddi anlamda sorunları var; bunları bir
kere daha Parlamentoda konuşmak, bunlarla alakalı bir Meclis
araştırması önergesinde ortak noktada buluşmak konusunda,
Parlamentonun irade koyması konusunda söz aldım.
Değerli
arkadaşlarım, polis teşkilatıyla alakalı ciddi bir
sorun var. Bizim, polisleri hatırlayabilmemiz için, polislerle
alakalı sorunları gündeme getirebilmemiz için illa da al
bayraklı tabutlarla önümüze gelmelerine, onların önünde hamaset
yapmamıza gerek yok; sağ oldukları dönemde de onların ciddi
sorunları var; onları bu Parlamentoda tartışmamız
gerekiyor değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bunlar nedir? Bir kere,
çalışma saatleriyle alakalı, mesai saatleriyle alakalı
problemler var. Bir polis memuru sabah saat sekizde çıkıyor
değerli arkadaşlarım, on iki saat, en aşağı on
iki saat
Başka bir meslekte yok bu. Hele de sivil polis memurları
saat sekizde çıktıktan sonra gece saat birde, ikide geliyorlar.
Bunlar için izin diye bir problem yok çünkü izin yok ne yazık ki.
İstedikleri zaman izin alamıyorlar; bayramları yok,
seyranları yok. Bayramla alakalı bir izin talebinde bulundukları
zaman deniliyor ki: Efendim sizinle alakalı herhangi bir maç var veya
başka bir siyasi faaliyet var. bunlarla alakalı bir bariyer
koyuluyor. Bu nedenle yıllık izinlerinden tutun görevlendirmelerle
alakalı, hafta sonu yaşadıkları mağduriyetlerle
alakalı ciddi problemler var. Bu problemlerin Parlamentoda
tartışılmasını istiyoruz değerli
arkadaşlarım.
Bakın, baştan beri
birçok kere sizlerin Genel Başkanı da ifade etti, bizler de birçok
kereler burada ifade ettik; 3600le alakalı talepleri var, maaşlarla
alakalı iyileştirme talepleri var değerli arkadaşlarım
bu büyük meslek grubunun. Nedir bunlar? Bugün bu konuşmayı yapmadan
evvel birçok polis memuruyla ciddi anlamda konuşmalar yaptık ve
şunu diyorlar: Otuz üç yıllık bir polis memuru, kıymetli
arkadaşlarım, 8.300, 8.400 lira maaş alıyor ve emekli
olduktan sonra bu maaşı 4.500 liraya düşüyor, 4.600 liraya
düşüyor değerli arkadaşlarım. Polis memurlarıyla alakalı
biz 55 yaş sınırını koyuyoruz. Bunların
çocukları var, bakacağı aileleri var ve böyle bir tablonun
içerisinde biz diyoruz ki: 55 yaşında emekli ol, maaşın
-yüzde 100- aşağı doğru düşsün, başının
çaresine bak. Bugün sokaklarda -dramatize etmek istemiyorum ama- limon satan
polis memurlarımız var emekli olduktan sonra. Yani onur, şeref
ve haysiyetini koruyan, o üniformayı haysiyetle taşıyan, terörle
mücadelede en önde yer alan bu meslek grubu ne yazık ki bir üvey evlat
muamelesi görüyor. Bu konuda gerekenlerin yapılmasını istiyoruz
değerli arkadaşlarım.
Bir başka talep daha
var: Üzerlerine giydikleri üniformalarla -bakın, belki bunu bilmiyorsunuz-
alakalı ciddi şikâyetler var. Yaz mevsiminde bu üniformaların
vücutlarını yaktığı, kış mevsimindeyse bu
üniformaların onları korumadığına ilişkin ciddi
kaygılar var. Buna ilişkin talepleri de buradan iletmek istiyorum.
Nöbet yerleriyle alakalı
da sorunlar var değerli arkadaşlar. Birçok nöbet yeri var, birçok
nöbet noktası var; nöbet yerlerinde en acil ihtiyaçlarını
karşılayacakları tuvaletleri bile yok, düşünebiliyor musunuz
böyle bir tabloyla karşı karşıyalar. Hani, eskiden
-büyüklerimiz bilirler, burada o dönemi yaşayanlar bilirler- nöbet
kulübelerinde karınlarını doyurabilmek için sefer
taslarıyla ekmek götürüyorlar, yemek götürüyorlar. Böyle bir tabloyla da
karşı karşıya olan polis memuru
arkadaşlarımız var.
Değerli
arkadaşlarım, cenaze izni ne demektir? Cenaze izniyle alakalı
bir tahdit koymuşlar, diyorlar ki: Birinci derece
yakınızın dışında herhangi bir şekilde
cenaze izniyle alakalı bize gelmeyin, bizden izin almayın. Sevgili
arkadaşlar, polis memurları köle değil, biz de maden
çağında yaşamıyoruz yani 21inci yüzyılın
Türkiyesinde güvenlikle alakalı çok güvendiğimiz, şu anda bile
şu kapıdan çıktığımız anda bize eşlik
eden, ciddi anlamda güvenliğimizi koruyan ve hepimizin biliyorum ki
siyasetin dışında yanlarında olmamız gereken bu meslek
grubuna gerekli takdiri ifade etmemiz, gerekli güveni, onların hak
ettiği ücreti, sosyal yardımları vermemiz gerekiyor. Bu konuda,
Parlamentonun içlerinde bulunduğu sıkıntılı durumu
anlaması açısından, içlerinde bulunduğu bu problemin
Parlamentoya taşınması açısından bir Meclis
araştırması önergesinde ortak noktada buluşulmasında
yarar görüyoruz değerli arkadaşlarım.
Bunun dışında
ne var? Bakın, önemli olaylarından bir tanesi de şu değerli
arkadaşlar: 3201 sayılı Kanunun 13üncü maddesi diyor ki
Karakol amiri olarak başkomiser rütbesindeki bir kişinin görev
yapması gerekiyor. Ama yeterli derecede başkomiser
olmadığı için değerli arkadaşlarım,
başkomiser yetersizliğinden dolayı Türkiye'nin birçok yerinde,
yüzde 95inde, karakollarda komiser ve komiser yardımcıları
başkomiser adına vekâleten bu görevleri yapıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) Kıymetli Başkanım
BAŞKAN Tabii, buyurun.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) Tamamlıyorum Değerli Başkanım.
Şimdi, buradaki problem
şu: Burada başpolis ve kıdemli başpolislikten komiser
yardımcılığı rütbesine terfi etmiş
yaklaşık 1.800 Emniyet mensubumuzun, 2011 yılı
itibarıyla başpolisliğe terfi ettikten sonraki on
yıllık görev sürelerinin komiser yardımcısı ve komiser
yardımcısı ve komiser rütbelerinde bekleme süresinden
sayılarak başkomiser rütbesine terfi ettirilme talepleri mevcuttur
değerli arkadaşlarım. Bu nedenle, sayıları
yaklaşık 1.800ü bulan Emniyet mensuplarıyla ilgili hakkın
verilmesi adına gerekli düzenlemeler yapılarak -buna ilişkin
kanun tekliflerini de hazırlayacağız- hem Emniyet
teşkilatımızın ihtiyacı olan amir açığının
ortadan kaldırılması hem de devletimize ekstra bir külfet olmayacağı,
yılların tecrübe ve birikiminin Emniyet teşkilatının
yönetim kademesine yansıtılmasıyla halkın daha kaliteli bir
hizmet alması adına bunların yaşadığı mağduriyetlerin
giderilmesi gerekiyor.
Sözün özü şu: Polis
bizim polisimiz, polis cumhuriyetin polisi, polis Mustafa Kemalin polisi;
onlara hak ettiği değeri verelim diyorum, yüce Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu ve aziz
milletimizi saygıyla selamlarım.
Aynı komisyonda
çalışma şansı bulduğum Değerli Milletvekilimiz
İmran Kılıç Beyefendiye, eski İçişleri
Bakanımız Hasan Fehmi Güneş Beyefendiye Allah rahmet eylesin.
AK PARTİ camiasına ve Cumhuriyet Halk Partisi camiasına ve
kıymetli ailelerine başsağlığı dilerim.
Sözlerimin başında
polis teşkilatımızın aziz şehitlerini rahmetle
anıyor, gazilerimize sıhhat, afiyet diliyor; tüm teşkilat
mensubu kardeşlerimize sağlık dolu, başarılı
vazifeler temenni ediyorum. Bu değerli hizmetlerinde Allah
yardımcıları olsun.
Polislerimizin iş yükü
her geçen gün artıyor, haftalık çalışma saatlerinin çok
üstünde fedakârca çalışıyorlar. Bunun yanında özellikle
büyük şehirlerde yaşam koşulları oldukça
zorlaştı. Ağır koşullar altında fazla mesai
ücreti almaksızın görev yapan polislerimiz ailelerini bile
göremiyorlar. Diğer yandan ülkemizin son dönemde
yaşadığı ağır ekonomik krizden polislerimiz de
etkileniyorlar. Ekonomik kriz ağır iş yüküyle birleşince
polislerimiz için aşılması zor bir psikolojik durum
oluşturdu. Vatanı uğruna gözünü kırpmadan canını
vermeye hazır olan kahraman polislerimiz çaresizlikten, maalesef, kendi
canlarına kıymaya başladılar. EMNİYET-SENin
verilerine göre 1990 yılında 5 polis intihar ederken bu rakam 2011
yılında 26ya çıkmış. 2011 yılından sonra
resmî istatistiklere ulaşılamamakla birlikte basına
yansıyan haberlerden 2013-2020 yılları arasında yılda
30 ila 53 polisin intihar ettiği, bu sayının en az üçte 1i
kadar da intihara teşebbüs olduğu anlaşılıyor.
Uygulanan sansür nedeniyle ulaşamadığımız hakiki
intihar vakalarının çok daha fazla olduğundan endişe
ediyoruz. İntiharların çoğunlukla mesleğin ilk
yıllarında olan polis memuru kardeşlerimiz arasında
görülmesi, ağır çalışma koşullarının
yarattığı stres ve baskıdan dolayı gerçekleştiği
intibasını kuvvetlendiriyor. Ayrıca, maddi şartların
yetersizliği, düzensiz beslenme, uzun çalışma saatleri, siyasi
mobbing ve bütün bunların tetiklediği ailevi sorunlar polis
intiharlarıyla birleşince altından kalkılamaz bir hayat
şeklini artırıyor.
Bu problemlerin önlenmesi
için Emniyet mensuplarının yaşadıkları sorunlar ve
çözümleri araştırılmalı, öncelikle polislerimizin
üzerlerindeki yük azaltılmalı, Emniyet Genel Müdürlüğü
bünyesinde rehabilitasyon alanında hizmet veren etkin bir birim
kurulmalı, polislerimize psikolog ve sosyolog desteği sağlanmalı.
Her seçim öncesinde söz verilmesine rağmen bir türlü
gerçekleştirilmeyen 3600 ek gösterge gibi Emniyet mensuplarının
özlük haklarının iyileştirilmesi gerekliliğinin
altını çizerek bir kez daha İYİ Parti olarak ifade
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Polisliğin
gıdası elbette ki millet ve vatan sevgisidir. Fakat polislerin robot
olmadıkları; aileleri olan, insani yaşam
koşullarını hak eden birey oldukları da unutulmamalı.
Mesleğin ve bu
kıymetli kardeşlerimizin değerlerinin bilinmesini özellikle
vurgular, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın Kadir
Aydın.
Buyurun Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
KADİR AYDIN (Giresun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen, Türk Emniyet
teşkilatında görevli personelin yaşadıkları
sorunların tespiti ve taleplerinin detaylıca
araştırılması ve mağduriyetlerinin önüne geçilmesi
adına gerekli düzenlemelerin yapılması için Meclis
araştırması komisyonu kurulması önergesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, geçen hafta
aramızdan ayrılan Kahramanmaraş Milletvekilimiz İmran
Kılıç Hocamızı bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor;
yakınlarına, sevenlerine ve teşkilatımıza başsağlığı
diliyorum. Zarafeti, nezaketi, Meclise yakışan üslubu ve güler
yüzüyle hiçbir zaman aklımızdan çıkmayacaktır.
Kıymetli
milletvekilleri, Emniyet teşkilatı, cumhuriyet öncesinde
kurulmuş ve genç cumhuriyetimizle birlikte kurumsal kimliği
oturmuş, bilim ve teknolojinin her türlü imkânlarıyla
donatılmış güçlü bir teşkilattır. AK PARTİ
iktidarı döneminde, her alanda olduğu gibi, Emniyet
teşkilatının da yüksek teknolojiyle donatılıp sonuç
odaklı çalışmasına her türlü yatırım yapılmıştır.
Bu teknik yatırım yapılırken Emniyet
mensuplarının özlük haklarının ve çalışma
koşullarının iyileştirilmesi konusunda da çok ciddi
mesafeler alınmıştır. Bu alan, üzerinde çok siyaset
üretilebilecek bir alan değildir. Emniyet mensuplarımız
başta olmak üzere, çalışanlarımızla ilgili Sayın
Cumhurbaşkanımızın müjdelediği 3600 ek gösterge konusu
da bir miktar gecikmiş olsa bile bir takvime bağlanmış
durumdadır. Elbette daha iyisini, en iyisini istemek hepimizin
hakkıdır ve bu kürsü, milletimizin her alanda
yaşadığı sorunlara çözüm üretilecek önerilerin
değerlendirileceği bir kürsüdür.
Ancak milletin iktidar görevi
verdiği Cumhur İttifakının önceliklerinin Meclisin de
öncelikleri olması gerektiğini düşünerek önergeye olumsuz oy
vereceğimizi beyan ediyorum. Önergeye olumsuz bakmak, sadece Meclisin
çalışma düzeniyle ilgili bir konudur yoksa önerge içeriğinde
belirtilen konulara duyarsız kaldığımızı asla
ifade etmez.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Evet verin o zaman.
KADİR AYDIN (Devamla)
Sınırlı imkânlarla sınırsız vaatlerde
bulunmayı siyaset yapma olarak görenler sadece vaatleri kadar hatırda
kalacaktır. Milletin ihtiyaçlarını ülkemizin imkânlarıyla
çözüme kavuşturan AK PARTİ, yirmi yıla yakındır
iktidardadır. Bu zamana kadar defalarca milletimizin huzuruna çıkılmış,
hem hesap verilmiş ve hem de yeni ufuklar için yeniden milletimiz
tarafından görev verilmiştir. Seçim kantarının topuzu her
defasında kaybedenlerin ensesine vurmaya devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Erzurum) Milletin ensesine vuruyorsunuz, yetmiyor mu
size?
KADİR AYDIN (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
KADİR AYDIN (Devamla)
İftirayı, karalamayı, vaat yağmurunu siyaset hâline
getirenlerin iktidarları ancak öfkeleri kadardır. Öfkenin de hem
sahibine hem de etrafına verdiği zarar açıktır. Yaşanan
her olumsuzluktan bir iktidar olma hayali kuranların, yelkenlerini bu
ülkenin hayrına esmeyen rüzgârlarla doldurarak ve millî olmayan odaklarla
iş birliği yaparak iktidara talip olanların hevesleri
kursaklarında kalacaktır. Heyecanını bu milletin
yaşadığı olumsuzluklardan alanların iktidarında
milletimizin de devletimizin de hayrının olmadığı
açıktır.
Yolumuz milletimizin yolu,
gücümüz milletimizin desteği ve duasıdır diyor; Genel Kurulu ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin
yeniden düzenlenmesi ve 24 Kasım 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde Anayasanın 159uncu maddesi ile Hâkimler ve
Savcılar Kurulu Kanununun 18inci, 20nci ve 27nci maddelerine göre
Hâkimler ve Savcılar Kurulunda boşalan 1 üyelik için seçim
yapılmasına ilişkin önerisi
23/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 23/11/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mahir
Ünal
Kahramanmaraş
AK
PARTİ Grubu
Başkan
Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 23 Kasım 2021 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 285 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci
bölümünün görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
24 Kasım
2021 Çarşamba günkü birleşiminde Anayasa'nın 159'uncu maddesi
ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanununun 18inci, 20nci ve 27'nci
maddelerine göre Hâkimler ve Savcılar Kurulunda boşalan 1 üyelik için
seçim yapılması ve bu birleşimde 285 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
285 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin 24 Kasım 2021
Çarşamba günkü birleşiminde tamamlanamaması hâlinde 25
Kasım 2021 Perşembe günkü birleşiminde 285 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisi üzerinde söz talebi? Yok.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin, (2/2579) esas numaralı 5237
Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/148)
15/11/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/2579) esas numaralı
Kanun Teklifinin İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesini saygılarımla
arz ederim.
Candan
Yüceer
Tekirdağ
BAŞKAN Önerge üzerinde
teklif sahibi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer.
Buyurun Sayın Yüceer.
(CHP sıralarından alkışlar)
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5237 sayılı
Kanun Teklifinde değişiklik yapılarak ısrarlı takip
olgusunun ayrı bir suç olarak düzenlenmesine ilişkin verdiğim
kanun teklifi üzerine söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri izleyen tüm yurttaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Literatüre stalking
kelimesinden türeyerek gelen, Türkçeye ısrarlı takip olarak
çevrilen, halk arasında bilinen hâliyle musallat olma kavramı, aile
bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın,
şiddet uygulayanın şiddet mağduruna yönelik olarak
güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki veya psikolojik
açıdan korku, kaygı, endişe, çaresizlik duygularına sebep
olacak biçimde içeriği ne olursa olsun -fiilî, sözlü, yazılı ya
da herhangi bir iletişim aracını kullanarak olabilir- baskı
altında tutacak her türlü tutum ve davranışı ifade eder. Bu
bir kez yapılıp biten bir takip eylemi olmayıp zaman içine
yayılan, yenileyen, devam eden ve sistematik bir şiddet eylemlerini
ifade eder. Başlangıçta sadece rahatsız edici ve huzursuzluk
yaratıcı olan bu eylemler zinciri, zaman içinde daha tehditkâr ve
saldırgan bir hâle bürünerek maalesef, önlem
alınmadığında, o mağdurun vücut bütünlüğüne
karşı işlenecek, yapılacak bir suça dönüşmesi de
kaçınılmaz olabilir.
Berfin Özek,
ısrarlı takip suçuna maruz kalıyordu. Kendisinin yüzüne kezzap
atılmadan önce defalarca yolu kesilerek iletişim araçlarıyla
tehditler aldı, hakaretlere uğradı ve eski erkek
arkadaşı tarafından yüzüne asitli saldırıda bir gözünü
kaybetti, bir gözü yüzde 70 görme kaybı yaşadı ve yüzü gerçekten
ağır hasar aldı.
Ayşe Tuba Arslan, o da
ısrarlı takip kurbanıydı. 23 kez şikâyette bulanan ve
son dilekçesinde Ben öldükten sonra mı dikkate alacaksınız?
diyen ama öldükten sonra da dikkate alınmayan Ayşe Tuba
Arslanın davasına hukukçuların düzenlediği raporda, bu
şikâyete konu olan şikâyetlerin farklı farklı olarak
algılandığı, bunların birbirinden
bağımsız olarak algılandığı ve gereken
önlemlerin alınmadığı; bununla beraber savcılık,
aile mahkemesi, ceza mahkemesi, ŞÖNİMler arasında yeterli ve
düzenli bir şekilde irtibat sağlanmadığından
dolayı ihmal zinciri sonucu Ayşe Tuba Arslanın öldüğü
ifade ediliyordu. Israrlı takip suçu eğer Ceza Kanunumuzda
tanımlansaydı, biz, Berfin Özekin yüzüne kezzap dökülmeden önce onu
koruyabildik, kurtarabilirdik. Ayşe Tuba Arslan, Güleda Cankel, Helin
Palandöken ve nice kadınlar hayattan koparılmamış
olurlardı, hayata tutunabilirlerdi.
Ülkemiz açısından
konunun önemi de şu: Tipik bir ısrarlı takip davası olan Nahide
Opuz davasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği
ihlal kararı.
Şu acı gerçeği
ifade etmek zorundayız değerli arkadaşlar: Yasa ve sözleşme
uygulanmadığı için önlenebilir suçlarla öldürülüyor bu
kadınlar. Bakın, Hacettepe Üniversitesinin yaptığı
araştırma Türkiyede kadınların yüzde 27sinin, 10
kadından 3ünün en az 1 kez ısrarlı takibe
uğradığını gösteriyor ve Türkiyede yaşanan
kadına yönelik şiddet olaylarının, kadın
cinayetlerinin çoğunda ısrarlı takip söz konusu. Acil durum
çağrılarının yüzde 20si ısrarlı takip suçu
kaynaklı. İşin bir vahim boyutu da maalesef, özellikle
yetişkinlere ve çocuklara yönelik olan cinsel suçların
başlangıcında ısrarlı takip olduğu biliniyor. Özellikle
ısrarlı takip altındaki kız çocuklarının namus
kurtarma düşüncesiyle, önce okuldan alınıp daha sonra da
evlendirildiğini biliyoruz biz. İşte, bu fail ilk safhada
durdurulmuş olsa, ısrarlı takip cezasız kalmasa bizler
kadınlara yönelik şiddeti, cinayetleri, cinsel şiddeti
engellemiş olacağız ve -bir diğer kısmı da- çocukların
erken yaşta evliliklerinin önüne geçmiş olacağız.
Dokuz buçuk yıldır
yürürlükte olan 6284 sayılı Kanuna ve bu kanunun uygulama
yönetmeliğine rağmen, ki bunun, kanunda tek taraflı
ısrarlı takip olarak, ısrarlı takip olgusunun ayrı
bir suç olarak tanımlanması gerektiği ifade ediliyor;
Cumhurbaşkanı, İnsan Hakları Eylem Planında bunu
tekrar etti; Adalet Bakanı, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele
4üncü Ulusal Eylem Planında Şiddet İzleme Komitesi
toplantısında mütemadiyen bunun ayrı bir suç olarak
düzenlenmesini ifade etti ama maalesef, hâlâ, henüz bu yasal boşluk
giderilmiş değil, Ceza Kanunumuzda ısrarlı takip suç
olarak tanımlanmış değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CANDAN YÜCEER (Devamla)
Bitireceğim.
BAŞKAN Buyurun, buyurun,
toparlayın.
CANDAN YÜCEER (Devamla) Ve
maalesef, mevzuatımızda da ayrı ayrı, farklı
farklı maddelerde fiiller olarak yer alıyor taciz tehdit
şantaj cebir gibi ama bunların hiçbiri ısrarlı takibi
tam olarak ifade etmediği, kapsamadığı gibi hem
cezalandırma noktasında hem de olayın şiddetini gerçekten
belirleme noktasında yeterli olmuyor. O yüzden biz diyoruz ki
kadınları ısrarlı takibe karşı savunmasız
bırakmayalım. 2si yürürlük 3 maddeden oluşan kanun teklifim
eğer yasalaşırsa hem 6284 sayılı Kanunun gereğini
yerini getirmek adına hem kadına yönelik şiddetin ve
cinayetlerin önlenebilir olması ilkesi uyarınca hem
Anayasamızda yer alan hak ihlallerinin önlenmesi anlamında çok
önemli bir eksikliği gidermiş olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CANDAN YÜCEER (Devamla) Son
cümlelerimi ifade ediyorum Sayın Başkan.
Ve en önemlisi, iki gün
sonra, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günü. Gelin, eğer bu söylemlerimizde samimiysek
ve gerçekten kadınları korumak istiyorsak ki sözleşmeden
çıkarken de bu ifadeler kullanıldı: Mevzuatlarımız
var, eksiklerimizi yaparız. İşte, bu bir eksik. Gelin, o zaman
bu kanun teklifine onay verelim ve kadınları ısrarlı takip
suçuna karşı savunmasız bırakmayalım diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın İlhan,
buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehirli
pancar üreticisinin sorunlarına ilişkin açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Başkanım.
Kameralar önünde IMFye
atıp tutarken onun başımıza bela ettiği pancar
kotasına harfiyen uyup iş, kota yüzünden perişan olan çiftçiye
gelince hiçbir yardım yapılmamakta. Kırşehir'in Mucur
ilçesinde çiftçi feryat ediyor Pancarım tarlada çürüyor ve ben her gün
tarlama bakıp ağlıyorum. diye. Yazık değil mi? Toprak
ve onu işleyen eller bizim en büyük sermayemiz değil midir? Hükûmet
nasıl görmez onca çekilen sıkıntıyı ve günbegün
tükenen çiftçimizi? 2007den beri kanuni hakkı olan destekleri bile
çiftçiye eksik ödeyen Hükûmet, iş yandaş ve ihaleciye gelince vergi
aflarını tereddütsüz uygulamakta ve döviz kuru farkı da dâhil,
garantili ödemeleri gününde ve eksiksiz yapmaktadır. Hâlbuki, Türk
çiftçisinin kanuni alacağı ödense Tarım Kredi Kooperatiflerine
ve bankalara olan borçlarının en az yarısı silinir ve geri
kalanı da faizsiz ve uzun vadeli ertelenir. Aziz milletimiz müsterih
olsun, Kırşehirli pancar üreticisi çiftçimizin de dediği gibi,
bunların işi bitti.
BAŞKAN - Sayın Gök,
buyurun.
34.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın ve İçişleri eski Bakanı Hasan Fehmi
Güneşin vefatına ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, AK
PARTİ Kahramanmaraş Milletvekili, değerli
arkadaşımız Sayın İmran Kılıç'ın
geçtiğimiz hafta içerisinde vefatından büyük bir üzüntü
duyduğumu ifade etmek isterim. Sizin de görev
yaptığınız zaman tespit ettiğiniz gibi, benim de Meclis
Başkan Vekilliği dönemimde gördüğümüz husus şudur:
Sayın İmran Kılıç bu Meclisin en devamlı
milletvekillerinden biriydi ve aldığı sözlerle her zaman Meclis
çalışmalarına katkı yapan çok değerli bir
arkadaşımızdı. Bu değerli arkadaşımıza
zamansız bir şekilde kaybetmenin büyük üzüntüsünü
yaşıyorum. Kendisine Allah'tan rahmet, AK PARTİ camiasına,
ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Yine aynı şekilde,
bugün, önceki dönem Bakanlarımızdan, milletvekillerimizden Sayın
Hasan Fehmi Güneşin de vefatından büyük üzüntü duydum. Hasan Fehmi
Güneşe de Allah'tan rahmet, Cumhuriyet Halk Partisine ve ailesine de
başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN - Alınan
karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan,
Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler
ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler
ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 285) (X)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
18 Kasım 2021 tarihli
21inci Birleşimde İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen 285 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci
bölümünde yer alan 15inci madde üzerinde 3üncü önerge işleminde
kalınmıştı.
Şimdi önergeyi okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Muhammet Naci Cinisli
İzmir Erzurum
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Üzerinde söz
aldığım maddeyle İcra ve İflas Kanununda
değişiklikler yapılarak cebriicra
satışlarının da elektronik ortamda gerçekleştirilmesi
düzenleniyor. Cebriicra, kısaca, borcunu ödeyemeyen kişilerin
üzerlerine kayıtlı gayrimenkullere icra yoluyla el konulup
satışlarının gerçekleştirilmesi işlemine deniyor.
Pandemide, milletimize
yardım olarak kredi ve faiz ödemelerini öteleyen, konut kredisi talebinde
oranı yüzde 90a çıkarıp asgari peşinat oranını
da yüzde 10a düşüren AK PARTİ iktidarı iş, bu biriken
borçların nasıl ödeneceğine gelince İcra Kanununun uygulanmasını
kolaylaştırılıyor yani pandemi boyunca
vatandaşlarımıza sadece 10 milyar lira nakit desteği verip
milleti faize ve borca boğan AK PARTİ iktidarı, ülkemizde
yoksulluğun hızla artmasına rağmen hâlâ milletimize
gerçekten yardım etmeyi düşünmüyor. AK PARTİ milletimizi faiz ve
borç esareti altında tutuyor, üstelik AK PARTİ iktidarı son yedi
yılda üst üste kişi başı millî gelirde ülkemizi sürekli
yoksullaşan bir ülke hâline getirdi maalesef, üzülerek ifade etmeliyim ki
cumhuriyet tarihimizde bu bir ilk. Pandemiyle birlikte kendini iyice
hissettiren AK PARTİnin sosyal politikalardaki, ekonomi alanındaki
yanlışlıkları, yetersizlikleri, fakirleşmeyi ve
yoksulluğu daha da derinleştirdi. Üstelik pandemi
koşullarında vatandaşlarımız işlerine gidemez,
siftah yapamaz, dükkânını açamaz bir durumda iken türlü krediler
pazarlanarak vatandaşlarımızın daha fazla faizle
borçlanmaları teşvik edildi. Vatandaşımıza âdeta faiz
tuzağı kuran bu anlayış, kredilerin nasıl geri
ödeneceğini hiç umursamadı, hesap etmedi, vicdanları
sızlamadı. Erzurumda fırınlar ekmek üretemez hâle
gelmişken aslında icra yoluyla satışı elektronik
ortama taşımayı reform adı altında duyurup sözüm ona
ekonomik kurtuluş savaşı verdiğini söyleyerek algı
yönetiminden medet uman anlayışın vicdanının
sızlaması da beklenmemeli zaten. Hesap vermekten kaçan, denetim
koşullarını, denetim konularını görüşmeyen bu
garip sistemde cebriicraya neden olan sebeplerin belirlenmesi ve çözülmesi de
beklenmemeli. Üretim ekonomisinin terk edilmesi ve dışa
bağımlı bir tüketim siyasetiyle milletimiz giderek kasten muhtaç
bir duruma getiriliyor. İYİ Partinin devlet yönetme
anlayışında aziz milletimize tuzaklar kurulması
düşünülemez bile.
2019 yılında AK
PARTİ iktidarınca açıklanan Yargı Reformu Strateji
Belgesinde hak ve özgürlüklerin korunması, geliştirilmesi,
yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı
ve şeffaflığının geliştirilmesi, savunma
hakkının etkin kullanımının sağlanması,
ceza, adalet sisteminin etkinliğinin arttırılması öne
çıkan başlıklar olarak ifade ediliyordu. Böylesine önemli temel
düzenlemelerin gerçekleştirileceği ifade edilip sonrasında kayda
değer bir çalışma yapılmayınca ülkemizin itibarı
ve güvenilirliği de zedeleniyor. Bazen kendime sormadan edemiyorum, acaba
AK PARTİ ekonomi, dış politika, tarım, adalet ve diğer
konularda giderayak, bilinçli yakıp yıkma stratejisini mi benimsedi?
Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz maddenin son fıkrasında teklif edilen
düzenlemenin hukuken kabul edilmesi mümkün değil. Teklif çok açık bir
şekilde ihaleye fesat karıştırma suçuna benzer bir suçun
işlenmesinin önünü açıyor. Düzenlemeye göre, satış gününde
elektronik satış portalından kaynaklanan teknik sebeplerle
artırmanın son on dakikasında teklif verilemediği görülür
ve icra müdürü ertesi iş günü teklif verilemediğini tespit ederse artırma
süresi bir gün uzatılabiliyor. Belirlenen yeni artırma gününde de ilk
satışta güya son on dakikada teknik nedenlerle teklif veremeyen
üçüncü kişiler teminatlarıyla birlikte yeni tekliflerini
verebilecekler. Bu, hukuken kabul edilmesi mümkün olmayan, icra yoluyla
satılacak olan mala teklif veren dürüst alıcıların
tekliflerinin üçüncü kişilere mafya usulüyle jurnallemeye açık bir
düzenlemedir. Unutulmamalı ki icra takiplerinde öncelikli amaç
alacaklı ve borçlunun çıkarlarının korunmasıdır.
Sayın milletvekilleri,
bugün gelinen noktada şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki verilen
mücadele, AK PARTİnin sözüm ona ekonomik kurtuluş savaşı
değildir. Verilen mücadele, aziz milletimizin verdiği ekonomik
savaştır ve AK PARTİden kurtulma mücadelesidir. Millete
rağmen koltukta ısrar edilemeyeceğini AK PARTİ
yetkililerinin bildiklerini umarım.
Derhâl bir erken seçimin
zaruret olduğunu bildirir, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın Arık, buyurun
kardeşim.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayserinin Develi ilçesinde
bulunan Seyrani Ziraat Fakültesinin isminin değiştirilmesine
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Develi ilçemizde bulunan
Seyrani Ziraat Fakültesinin adı, Seyrani çıkarılarak Ziraat
Fakültesi olarak değiştirildi. Seyrani, şiirlerinde ikiyüzlülüğü,
rüşveti, haksızlığı, dini kötüye kullananları
eleştiren bir halk ozanıdır. Develili hemşehrilerim
adına soruyorum: Seyrani isminden kim, neden rahatsız oldu? Bu
değişikliği kim talep etti? AKP Belediye Başkanı da
Bu uygulama ilçemize ve hemşehrilerimize bir
vefasızlıktır, rencide olduk. diyor. Sayın Başkan,
merak etme; geliyor gelmekte olan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Metanet
Çulhaoğlu
36.-
Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, 22 Kasım Türk
Diş Hekimleri Günü ile Ağız ve Diş
Sağlığı Haftasına ilişkin açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
22 Kasım, ülkemizde Türk
Diş Hekimleri Günü olarak kutlanmaktadır. Diş ve diş eti
hastalıkları önlenebilir, kontrol edilebilir, iyileştirilebilir
hastalıklar grubuna girmekte olup alınacak koruyucu tedbirlerle
hastalık oluşmadan önlenebilmektedir. Ağız ve diş
sağlığının önemini vurgulaması
açısından ailelere, sivil toplum örgütlerine ve devletimize önemli
görevler düşmektedir. Gerek koruyucu hekimlik gerekse tedavi edici
hekimlik açısından üzerine düşen sorumluluğun bilincinde
olan ve bu konuda özveriyle çalışan tüm
meslektaşlarımızın Diş Hekimleri Günü ile
Ağız ve Diş Sağlığı Haftalarını
kutlar, devletimizin de diş hekimlerimizin içinde bulunduğu
sorunları ortadan kaldırmak için gerekli çabayı göstermesini
bekler, saygılar sunarım.
Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler
ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 285) (Devam)
BAŞKAN 16ncı
madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 16ncı
maddesiyle düzenlenen 2004 sayılı Kanunun 118inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan satış bedelini nakden ödemek
zorundadır ibaresinin satış bedelini nakden ilgili icra
dairesi hesabına ödemek zorundadır şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Behiç Çelik
İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerine
söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 285 sıra
sayılı Kanunun 16ncı maddesi üzerine görüşlerimi sunmak
üzere İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
2004 sayılı
İcra ve İflas Kanununun toplumda bu derece yankı bulması
hayra alamet değil. Bakınız, UYAP verilerine göre 2020
yılında 30 milyonu aşan icra ve iflas dosya sayısı,
ekonominin aynı zamanda ne büyük bir krizde olduğunun da
kanıtıdır. Beşinci yargı paketi diye
adlandırılan bu tekliften, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü
yargı paketleri ne yaptı da bundan sonra biz ne umuyoruz? Muhalefet
partilerinden sivil toplum kuruluşlarına, dernek ve vakıflardan
ilgili akademik çevrelere, kendilerine yönelen görüş ve tavsiyelere kulak
tıkayan iktidarın çağ dışı bir ben yaptım,
oldu anlayışı bir kez daha karşımızdadır.
Değerli milletvekilleri,
icra iflas davalarında karşılaşılan sorunlar
yargısal bir düzenlemeyle çözülemeyecek kadar derin ve
kronikleşmiş hâldedir. Konuya daha akılcı ve daha rasyonel
bakmak zorundayız. Vatandaşlarımızın
aradığı çözüme basit ve gelişigüzel
hazırlanmış düzenlemelerle ulaşmak mümkün değil.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizin içinde bulunduğu durum tam bir kaos, tam bir buhran, tam bir
ekonomik kriz görünümündedir. Şimdi dış borcun 435 milyar
dolara, hane halkı borcunun 820 milyar TLye, gram altının 630
TLye, çeyrek altının bin TLye çıktığı bir
ekonomik düzen kuşkusuz büyük bir geçim sıkıntısı,
çaresizlik, işsizlik, enflasyon anlamına gelir. Hayat
pahalılığından muzdarip kitleler eriyen gelirleriyle
hayatlarını sürdürmeye çalışırken elde avuçta kalan ne
varsa son birikimlerini de kullanarak ayakta kalmaya
çalışmaktadırlar. Bu zor dönemler milletin tarihinde nadiren
meydana gelir. Bizim böyle bir zorluğu yaşadığımız
tarih 1881 Muharrem Kararnamesi, 1911-1912 Balkan Harbi dönemi, 1919 işgal
yıllarıdır. Biliyorsunuz, 1959 devalüasyonu, 1978 devalüasyonu,
1994 ve 2001 likidite krizi total bir kriz değildir ama bugün
yaşamakta olduğumuz kriz total bir kriz olup sadece finans
piyasalarını etkilemenin ötesinde, malları, meslekleri,
mülkiyeti, tüm sektörleri yutan bir özellik arz etmektedir. Şunu bilmenizi
isterim ki AKP iktidarı göz göre göre yangına benzinle gitmiş,
krizin aşırı büyümesine ve strüktürel hâle gelmesine yol
açmıştır. Bilimin kurallarına aykırı ekonomik
tezler piyasalarda güveni sarsmıştır. Onun için piyasaların
AKP'den beklediği tedavi edici bir işlem bulunmamaktadır.
Diğer taraftan,
tarım çökertilmiştir. Bildiğiniz gibi, tarımı
desteklemeyen ülkelerin bağımsızlığından söz
edilemez. Tarım ve Orman Bakanının tarımdan
anlamaması, bürokrasisini millî tarım politikalarına uyumlu
çalıştıramaması büyük bir kayıptır. Ülkemizde
hiçbir tarımsal sektör desteklenmemiştir; palyatif birtakım
sözde desteklemelerin, teşviklerin amaca hizmet etmediğini en ücra
köydeki çiftçinin dahi bilmesine rağmen Tarım Bakanının
bilmemesi üzüntü vericidir.
Değerli arkadaşlar,
ürettiğinden fazla buğday ithal eden bir ülke konumuna geldik. Bunun
yanında, arpa, mercimek, nohut gibi temel hububat ve bakliyat ürünlerini
de artık ithal eden bir ülke konumundayız.
Hayvancılığa
gelince, zaten Anadolu feryat ediyor. İnsanlar, süt veren,
buzağı veren ineklerini mezbahaya gönderiyor. Buna bir çözüm var
mı? Gördüğümüz kadarıyla yok. Yarın, et fiyatlarının
altınla yarışacağı bir döneme gireceğimizi bütün
veriler gösteriyor.
Değerli arkadaşlar,
18 Kasım tarihinde Genel Kurulumuzda limon ve muz üretimindeki sorunlardan
bahsetmiştim. Her iki ürünün yoğun üretildiği Mersinde ne
yazık ki üreticilerimiz mağdurdur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Piyasa
yapıcılığı birtakım rantçı ve
fırsatçıların eline düşürülmüş, iktidar da buna
seyirci kalmıştır. İnşallah, AKP, bu rantçı ve
fırsatçılarla ittifak içinde olmaz diye temenni ediyorum.
Evet, söyleyeceğimiz çok
şey var ama İcra ve İflas Kanununda yapılan bu
düzenlemenin ülkemiz için yararlı sonuçlar doğurmasını ümit
ediyorum. Biz, her zaman hakkı, adaleti, ahlakı, dürüstlüğü
savunuyoruz. Eminim ki yüce Meclis bu temel insani ve millî değerlerimizi
savunan vekillerimizin her zaman mekânı olur diyorum.
Önergemizin kabulünü
diliyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 16ncı maddesiyle 2004 sayılı İcra ve
İflas Kanununun 118inci maddesinde yapılan
değişikliğin ikinci fıkrasındaki tescil edilemez
ibaresinin tescillenemez şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Zeynel
Emre
Mersin
Aydın İstanbul
Rafet
Zeybek Ömer Fethi
Gürer Aydın
Özer
Antalya Niğde Antalya
Nazır
Cihangir İslam Özgür
Karabat Turan
Aydoğan
İstanbul İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir İslam.
Buyurun Sayın
İslam. (CHP sıralarından alkışlar)
NAZIR CİHANGİR
İSLAM (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli
arkadaşlarım, İmran Kılıç kardeşimize Allahtan
rahmet diliyorum. İnşallah hakkını bize helal
etmiştir, eğer bizim hakkımız varsa helalühoş olsun.
Değerli
arkadaşlarım, hepinizin bildiği gibi, insan teki ve insan toplulukları
farklılıklara sahip; renk, ırk, boy, fiziki özellikleri, zekâ,
genlerimiz, aklınıza ne geliyorsa. Bilim dediğimiz
çalışma alanı hem aramızdaki yani insan tekleri
arasındaki hem de toplumlar arasındaki farklılıkları
ortaya koyar yani bilimin gıdası, bilimin üzerinde
çalıştığı alan aramızdaki
farklılıklardır, eğer farklılık olmasaydı
bilim denilen bir uğraşı alanı da olmazdı.
İkinci bir nokta; yine
bilimin uğraştığı nokta, bu
farklılıkların nasıl ortaya çıktığı ve
bunların incelenmesi.
Ancak diğer yandan, bu
bilimsel yani deney ve gözlem uğraşısı
dışında bize kadim dönemlerden gelen bir başka bilgi türü
daha var. Bu bilgi türü, farklılıklardan ziyade eşitlikten
bahseder, insanın fâniliğinden bahseder -bir tevafuk oldu- yine
ölümden yani insanın asli meselesinden bahseder, kralın da kölenin de
varlığının aslında bizim hezeyanlarımıza
bağlı çarpık bir inşa olduğundan bahseder; neticede,
ölümün hepimizi eşitleyeceğinden bahseder.
Çok değerli
arkadaşlarım, yine bu öğreti içinde Beni ateşten, onu topraktan
yarattın; o hâlde ben ondan üstünüm. önermesi ve hükmü, hepinizin kutsal
metinlerden hatırlayacağı gibi iblise aittir. Evet, iblisin
iddiası buydu, önermenin birinci kısmı doğruydu -yani
verilere göre doğruydu- o ateşten, insansa topraktan yaratılmıştı
ama bunun bir üstünlük aracı olduğu konusunda elimizde herhangi bir
bilgi yoktu; tamamen nefsine ve kendi arzularına, ihtiraslarına yenik
düşmesiyle alakalı bir şeydi.
Değerli
arkadaşlarım, bu noktada şunu belirtmeliyim ki evrendeki
işleyişi ve insandaki farklılıkları ortaya koyan bilim
ile bizim verdiğimiz değer yargıları tamamen farklı
kategorilerdir ve bu değer yargılarını atfedenler neticede
biz insanlarız. Önemli olan, bu farklılıkların üstünlük
aracı olarak görülüp görülmemesidir değerli arkadaşlarım.
Yani bunu bir üstünlük aracı olarak görmek, farklı olanı
ötekileştirmek ve bunun üzerine bir iktidar inşa etmek ne yazık
ki tarih boyunca ortaya konan uygulamalardan bir tanesi. Yine, bu görüşe,
bu anlayışa baktığımızda, bunların bir
anlamda kendi payına razı olmadığını ve
Allahın ağzını bir anlamda kendi çiftliklerine çevirip
diğerinin hakkına da el uzattıklarını ve onları
gasbetmeye çalıştıklarını görüyoruz.
Ama öte yanda değerli
arkadaşlarım, farklı olanı ötekileştirmeyen,
düşmanlaştırmayan, farklı olana düşman değil de
komşu olarak yaklaşmaya çalışan ve onlarla ünsiyet kurma
çabasında olan bir yaklaşım daha var. Komşu olmak, bir
anlamda birbirimiz üzerinde hak sahibi olmaktır, fâni olmayı
beraberce kabullenmektir, paylaşabilmektir, adaleti el birliğiyle
ayakta tutmaktır; kısaca, komşu, o açken tokluğu içimize
sindiremediğimizdir. Bu iki yaklaşım yani bir yanda
ötekileştirme, düşmanlaştırma ve tahakküm, diğer yanda
ise adalet çabası kadim dönemlerden beri gelen iki
yaklaşımdır değerli arkadaşlar. Evet, bugün önümüzdeki
sorun da kısaca budur; farklılıklarımızı
düşmanlığa çeviren ve aramızdaki bu zaafı fırsata
çevirenlerin değirmenine su taşımak mı, yoksa herkesin özgürce
yaşayacağı bir adil düzeni el birliğiyle kurmak ve işe
helalleşerek başlamak mı? Üzerimizdeki bu tarihsel yük ancak
bizlerin iradesiyle aşılabilir.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde geçen
dahi ibaresinin bile olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Kenanoğlu Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı
İstanbul İstanbul
Bitlis
Murat
Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki
İzmir Kocaeli Batman
Abdullah
Koç
Ağrı
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Ağrı Milletvekili Abdullah Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
halkımız, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bugün yine bu İcra ve
İflas Yasasının değiştirilmesine dair kanun teklifi
üzerinde söz aldık ve Mecliste bu kanunu görüşüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
cezaevleriyle ilgili son dönemlerde ciddi şekilde hak ihlalleriyle
karşı karşıyayız. Cezaevlerinin Türkiyede maalesef
günbegün hukuksuzlukların odak noktası hâline geldiği günleri
yaşıyoruz değerli arkadaşlar. Cezaevlerinde sosyal
alanların tamamı Covid-19 sebep gösterilmek suretiyle
kapatılmış durumdadır. Cezaevlerinde çok ağır
tecrit uygulanmaktadır. Bütün dünyada açılımlar
yapıldı ama cezaevlerinde bu katı uygulamalar ne yazık ki
devam etmektedir. Mahpusların sağlık hizmetine erişim
hakkı ciddi tehlike altındadır ve
sıkıntıdadır. Doktora çıkan her mahpus döndükten sonra
on dört gün -ne yazık ki- karantinaya maruz kalmaktadır. Bu nedenle,
mahpusların büyük bir kısmı, karantinaya uğramamak
adına doktora gitme hakkından maalesef vazgeçmektedir.
Cezaevlerinde temizlik
malzemelerine ulaşma olanağı çok ciddi bir
sıkıntı hâline gelmiştir. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil
Toplum Derneği Koordinatörü Berivan Korkutun aktarımlarına
göre, mahpusların beslenme sorunu olduğu ve bunun çok ciddi bir
boyuta ulaştığı hususunda ciddi raporlar
düzenlenmiştir. Yetişkinler için günlük iaşe bedeli olarak
Hükûmet tarafından belirlenen rakam sadece 10 TLdir. Çocuklarla kalanlar
ya da hamile kadınlar için günlük iaşe bedeli ise 18 TLdir
değerli arkadaşlar. Daha çok karbonhidrat
ağırlıklı beslenme ciddi bir sağlık sorunu hâline
gelmiştir. Mahpuslara yeterince yemek verilmemektedir. Bana gelen bir
mektuba göre, kantinlerde fahiş fiyatlar uygulanmaktadır. Cezaevleri
lüks bir ticaret merkezi hâline dönüştürülmüştür.
Değerli arkadaşlar,
an itibarıyla avro 15 TL, dolar ise 13 TLye ulaşmış
durumdadır. Türkiye ciddi bir ekonomik krizle karşı
karşıyadır. Bakın, bu ekonomik kriz aynı zamanda
cezaevlerine de yansımıştır. Çocuk mahpusların
Türkiyedeki sayıları yaklaşık olarak 1.700
civarındadır. Aileleriyle birlikte hapishanelerde kalmak zorunda olan
0-6 yaş grubundaki çocukların sayısı ise 800e
yakındır. İnsanlar açlıkla karşı
karşıyadır. 1 simit 4 TLye ulaşmıştır.
Cezaevlerine ayrılan iaşe bedeli sadece 2 simit almaya yetmektedir.
İnsanları açlıkla karşı karşıya
bırakmak bir işkence suçudur. Anayasanın 17nci maddesi bu
Hükûmet tarafından ihlal edilmektedir. Anayasanın 56ncı
maddesine göre devlet, herkesin hayatını beden ve ruh
sağlığı içinde sürdürmelerini sağlamakla yükümlüdür.
Cezaevlerinde maalesef Anayasanın bu hükmü ihlal edilmektedir.
On binlerce siyasi mahpus var
cezaevlerinde, binlerce rehine var. Bu durumda derhâl tedbir almak
zorundadır bu Hükûmet. Bakın, arkadaşlarımız bu
nedenle ciddi bir şekilde işkence tahakkümü altında
bırakılmaktadır. Bu insanlar sizin
sorumluluğunuzdadır. Bu şekildeki uygulamalarla bu Hükûmet ve mevcut
olan görevlilerin hepsi suç işlemektedir; çok açıktır bu, Anayasa
ihlali söz konusudur. Cezaevinde, mahallede, sokakta, her alanda toplum
açlığa mahkûm edilmiştir, açlıkla yüz yüze
bırakılmıştır. Bu nedenle biz bu Hükûmete
sesleniyoruz: Bu anayasal suçu derhâl durdurmaları gerekiyor.
İnsanları
açlıkla karşı karşıya bıraktıkları bu
politikalarına derhâl son vermeleri gerektiğini belirtiyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı
madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan kaldırılmıştır ibaresinin
çıkarılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Aydın
Adnan Sezgin
İzmir Aydın
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Aydın Milletvekili Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İcra
ve İflas Kanunu başlıklı torba kanun teklifinin birçok
noktası hakkında partimizin görüşlerini paylaştık.
Ben, memleketim Aydında on binlerce çiftçiyi etkileyen haciz ve iflas
olaylarını gündeme getirmek istiyorum.
Aydında ekonomik kriz
ve kuraklık nedeniyle çiftçiler üretimi bırakma noktasına
gelmiştir. Girdi maliyetlerindeki fahiş artış nedeniyle
üretim yapmakta zorlanan çiftçilerimiz mecburen arazilerini ipotek göstererek
kredi çekmektedir. Kredilerini ödeyemeyenlerin arazileri ise maalesef
haczedilmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığının
açıkladığı ipotekli ve hacizli tarımsal arazi
miktarı ekonomik krizin tarım üzerindeki yansımalarını
ve tarım sektörünün ne denli kötü yönetildiğini net olarak ortaya
koymuştur. Aydında son iki yılda 57.958 adet tarımsal
arazi haczedilmiştir, ayrıca 9.760 arsa ipoteklidir.
Ekonomiyi ve tarımı
bu hâle getirenler Ekonominin kitabını yazdım. derken
doları 13 liraya yükseltenlerdir, paramızı iğdiş
edenlerdir. Sayın Cumhurbaşkanının dün
yaptığı konuşmadan beri vatandaş yüzde 13 daha
fakirleşmiştir. Sayın Cumhurbaşkanının
etrafında zenginleşen var mı? sorusu zihinlerdedir.
Yaşadığımız kriz ülkemizin
yaşadığı en derin ve en uzun süreli ekonomik krizdir ve
kötü yönetimden, keyfî yönetimden kaynaklanmaktadır. Enflasyona fiyat
artışı diyerek, zamma fiyat ayarlaması diyerek, karaya
ak diyerek çözülmez bu kriz. İYİ Parti olarak, ekonomik kriz
başlamadan çok önce krizin yaklaştığını görerek
uyarılarda bulunduk, çözüm yollarını ve çarelerini de
açıkladık; iktidar bizi dinlemedi,
sıkıntısını -ufak bir azınlık hariç-
topyekûn çekiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
tarımdaki haciz sayısında yaşanan artış,
tarımsal üretimin düşmesi demektir; bu da genel üretimin
daralması ve ekonominin yavaşlaması anlamını
taşımaktadır. Mevcut tablo, Aydında tarımsal üretimin
daha da düşüşe geçeceğini ortaya koymaktadır. Aydında
çiftçilerimiz çok uzun zamandan beri bugünkü kadar mağdur, üzüntülü ve
şikâyetçi olmamıştır. Aydın böylesine
ıstırap içindeyken iktidarın bazı mensupları
Aydınlı çiftçileri savurganlıkla suçlayarak Ayranın yok
içmeye, tahtırevanla gidersin ekin biçmeye. ifadesini kullanabilmektedir.
Çiftçilerle böyle alay edenler, önce çiftçinin neden içecek ayranı
olmadığını dert edinmelidir. Aydında hiçbir yerde
lüks traktör derdinde olan çiftçi, üretici bulunmamaktadır; zaten kimsenin
böyle bir gücü de yok. İktidar mensupları çiftçimize
kağnıyı ve kara sabanı uygun görüyor olabilir ancak biz
bunu kabul etmeyeceğiz asla. Aydında besiciler de çok büyük
mağduriyet yaşamakta, hatta köylerini terk etmek zorunda
kalmaktadır.
Sayın Genel
Başkanımız geçen haftaki grup toplantımızda partimizin
tarıma verdiği önemi ve sorunlara çözüm önerilerimizi kamuoyuyla
paylaşmıştır. Bu çerçevede, Atatürkün mirasına ve
tarımla ilgili vizyonuna uygun olarak hazırlanmış olan
Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi Projemizin de
tarım sektörüne hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
sözlerime son verirken ekonomimizin bütünü açısından da bir
endişeye değinmek istiyorum: Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht
Prensinin yarın Türkiyeye yapması planlanan ziyareti sırasında
Varlık Fonu yönetimindeki birçok şirketin haraç mezat
anlayışıyla kelepir fiyatına bu ülkeye
satışı söz konusu olabilir. İktidarı ve Varlık
Fonu Başkanını ulusal varlığımızı bu
şekilde peşkeş çekmemesi için uyarıyoruz. Böyle bir keyfî
tasfiyenin vebali ağır olur.
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinde geçen
şeklinde ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu İmam
Taşçıer Züleyha
Gülüm
İstanbul Diyarbakır İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı Murat
Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Bitlis İzmir Kocaeli
Hasan
Özgüneş
Şırnak
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş.
Buyurun Sayın
Özgüneş. (HDP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Değerli arkşadaşlar, herkesi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Bakanımız Hasan Fehmi Güneş Bey ve Sayın Milletvekilimiz
İmran Kılıç için Allahtan rahmet diliyoruz, mekânı cennet
olsun; ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu DEDAŞ hikâyesini çokça dile getirdik, gerçekten bir terör örgütüne
dönüştü. Şırnakın Güçlükonak ilçesine bağlı
Gümüşyazı köyünde bir haftadır elektrik kesik. AKPli arkadaşlardan
ricamız; bir inceleyin, bir sorun, nedir. Direklere saati
çıkaracağız. diye oradaki halkla gürültülü hâle gelmişler,
bir haftadır kesmişler. İkincisi, kadın ya, itiraz
etmiş, şöyle olsun, böyle olsun ya da şuraya koyun
9 kadın
arkadaşımız ve 1 erkek gözaltında, bilgi yeni geldi yani.
Değerli arkadaşlar,
ikinci husus Şırnak kömür ocakları çalışanlarına
ilişkin. Bugün itibarıyla 33 kişi gözaltında,
çalışanlar bunlar. Ocakları müteahhitlere verdiler,
rantını müteahhitler yiyorlar ama oradaki çalışanları
gözaltına niye aldılar? Her tarafta kalekol var, karakol var,
gözetleme kuleleri var; efendim Siz yardımda bulunmuşsunuz... E,
kime? Soylu her gün çıkıyor Biz bitirdik. diyor. Madem kimse yok,
bu yardım ve yataklık nereden çıkıyor?
Dolayısıyla, buradaki amaç halkı sindirmek, halkı mimlemek,
suçlu pozisyonuna düşürmek, gözaltında eziyet etmek. Tam bir
haftadır gözaltındalar.
Diğer bir husus, yine
Şırnakın önemli problemlerinden, etap dışı
konutlar; 1.200 vatandaşı ilgilendiriyor. 2016 itibarıyla
bunlara para ödemek istiyor AKP Hükûmeti. E, peki, o zamanın
fiyatıyla vermek istiyorlar. O zaman 1 torba çimento 16 TLydi ve 1 ton
demir 1.700 TLydi, arsa ucuzdu; şimdi 1 ton demir 10 bin liraya
çıkmış, 1 torba çimento 50 lira, arsa defalarca
katlanmış; aynı fiyatı vermek istiyorlar.
Ben size bir örnek göstermek
istiyorum: Reşit Gerezin bir binası vardı. Arsası, 3
katlı binası, 3 daire, toplam
Şırnak Devlet
Hastanesine geçen gün bir hastamızı götürdük -ben kendim ilgilendim;
değerli arkadaşlar, üç saat beş saat hastane aradım- teknik
donanımı zayıf, personel az, bakamıyorlar. Dediler: Biz
burada ameliyat yapamayız. Nereye götürelim? İşte, bir yer
arayın. Ben kendim
Bir sürü insanı devreye koymuşuz, zor bela
efendim Diyarbakırda bir yer bulabildik. Bir an önce teknik donanım
sağlanmalı, personel güçlendirilmeli; bir de Sağlık
Bakanının verdiği sözü tutması lazım, bölge
hastanesini bir an önce yapmaya çalışsınlar. Değerli
arkadaşlar, Menderes Kış diye bir arkadaşımız,
kendisi şu an engelli, Ağrılı bir vatandaş, kendim de
görüştüm kendisiyle. Ne diyor? Diyor ki: Beni Sembol İnşaat
Kazakistana işçi olarak götürdü, kayıt dışı
çalıştırdı ve ben iskeleden düştüm, sakat oldum. Beni
önce Türk Kazak Üniversitesi Hastanesine götürdüler
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Beş gün sonra İstanbul Zeytinburnunda Özel Avrasya Hastanesinde
bir muayene yaptırmışlar Eve götürüyoruz seni, on gün sonra
getirip ameliyatlarını yapacağız. demişler, o gün
bugündür aramamışlar ve kendisi sakat kaldı. AKPli yöneticilere
iletiyoruz, bu tür vatandaşların
Seyhan şirketi, sahibi Burhan
Seyhan, TK İnşaat bu tür şeylerle uğraşıyorlar.
Siz niçin bunlara engel olmuyorsunuz, onu sormak istiyorum. Bu
vatandaşların hakkını arama gibi bir göreviniz var mı?
Sorumluluk alıyor musunuz almıyor musunuz? Böyle bir düşünceniz
var mı?
Diğer bir husus,
arkadaşlar, daha önce de dile getirdim, Servet Peker, Erzurumun
Hınıs ilçesinden, Zahoda rehin durumda, pasaportu elinden
alınmış. Taşeron olarak çalışmış
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Tamamlayamadık.
Yani orada
çalışmış, şu anda ne parasını alabiliyor ne
geri gelebiliyor. AKPli arkadaşlara söylüyoruz: Bu bizim
vatandaşımız. Oranın Duhok Valisine bir telefon edin,
deyin: Bu vatandaşımızın hem parasını
vermiyorsun hem pasaportuna el koymuşsun, orada tutuyorsun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 17nci maddesindeki şeklinde ibaresinin olarak olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Zeynel
Emre
Mersin Aydın İstanbul
Rafet
Zeybek Aydın
Özer Ömer Fethi
Gürer
Antalya Antalya Niğde
Turan
Aydoğan Burcu
Köksal
İstanbul Afyonkarahisar
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal.
(CHP sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce, önceki Bakanlarımızdan Hasan Fehmi Güneşe
ve AKP Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıça Allahtan
rahmet; ailelerine, sevenlerine sabırlar diliyorum.
Gün geçtikçe dibe çöken
ekonomide İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifini konuşuyoruz çünkü millet ya iflas ediyor ya
icralık oluyor. İcra dosyalarının sayısı 23
milyonu geçti. Dolar 13 liraya doğru koşuyor, Türk liramız
hızla değer kaybediyor ve Türk lirası değer kaybettikçe de
yoksullaşıyoruz. Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı
millî marş gibi bir ülkenin gücünü, itibarını,
bağımsızlığını simgeler. Paranın
itibarı milletin itibarıdır. diyor Erdoğan 1 Mart 2012
tarihli tweetinde. Peki, o zaman, kötü yönetimleri yüzünden Türk
lirasının itibarını sarsmaya kalkanlara, paramıza
hızla değer kaybettirenlere ve hâlâ daha Dünya bizi
kıskanıyor. diye nutuk atanlara şimdi ne diyelim siz söyleyin.
Zamlarla güzel ülkemizi ne
hâle getirdiniz? 95 liradan aşağıya 5 kiloluk ayçiçeği
yağı yok. Vatandaş eskiden 18 kiloluk büyük tenekelerle
aldığı ayçiçeği yağını neredeyse gramla
alacak hâle geldi. Eskiden 5 kiloluk tenekelerle alınan peynirin
şimdi 1 kilosunu bile alamıyor. Eskiden kömürü tonla
alırdı, şimdi tek torbasını zor alıyor. Sizin
yüzünüzden milyonlarca emekli ve asgari ücretli açlık
sınırının altında yaşamaya mahkûm oldu, insan bir
hicap duyar.
Kara kış çetin
geçecek, millet geçinemiyor, doğal gaz faturalarını ödeyemiyor.
Fon oluşturun, yardım edin. diyoruz, Enerji Bakanı
çıkıyor Kombiyi kısın. diyor. Ya, ne kısması,
milleti kombiyi kapatacak hâle getirdiniz, doğal gaz faturaları o
kadar yüksek ki.
İşsizlikte rekor
kırdınız ama saray ve etrafındakiler aldıkları
çifter çifter maaşlarla mutlu mesut yaşıyorlar. Burada,
bakın, en düşük alan çifter maaşlı yandaşınız
62 bin lira alıyor. Onlar mutlu mesut yaşıyor; KPSSden 83 puan
alıp ataması yapılmayan ve işsizlik yüzünden
inşaatlarda çalışan 23 yaşındaki Fedai Öğretmen
elektrik akımına kapılıp hayatını kaybederken
işte o çift maaşlı bürokratlarınız sıcacık
evlerinde keyif sürüyor. Bu gencecik öğretmen 83 puan
aldığı hâlde atamasını yapmadınız ve
inşaatlarda çalışırken hayatını kaybetti, bunun
vebali bütün AKP Grubunun üzerindedir.
Pandemi nedeniyle, 5
havalimanı işletmesinin devlete ödemesi gereken 2 milyon dolar kira
bedelini silip 2 milyonluk kira bedelini yirmi beş yıl ertelerken
çiftçinin Tarım Kredi borçları için cayır cayır haciz
işlemlerine devam ediyorsunuz. Borçlar demişken, icra daireleri
yetmiyor artık. Dosya sayısı o kadar çok artıyor ki icra
dairelerine sığmıyor, ek bina yapıyorsunuz ve milletin
borcunu ödeyemez hâle gelmesinden sorumluluk duyacağınıza, icra
dairesine yapılan ek binanın önünde Belediye
Başkanınız sanki fabrika, iş yeri açıyormuş gibi
gülerek poz veriyor. İşte Afyonkarahisarda icra dairesine
yaptığınız ek binanın önünde bir de gülerek poz
veriyorsunuz. Milletin dosyası artmış, icralık olmuş,
o dosyalar daireye sığmıyor, bunun için bina yapılıyor
ve bu bina yapımından da mutluluk duyuyor Belediye
Başkanınız.
68 tane yeni cezaevi
açıyoruz. diye övüneceğinize ayçiçeği yağı
fabrikaları, şeker fabrikaları, kâğıt fabrikaları
açmış olsaydınız bugün bu hâlde olmazdık. Tarım
politikanız, ekonomi politikanız, eğitim politikanız
dökülüyor ama bakıyorum, eğitim sistemi çöktükçe Millî Eğitim
Bakanı kendini başarılı sayıyor; saman, buğday,
canlı hayvan, et ithal ettikçe, çiftçi borca battıkça Tarım
Bakanı kendini başarılı sayıyor; dolar, euro,
işsizlik, yoksulluk rekora doğru gittikçe Erdoğan kendini
başarılı sayıyor; Öncelikle, gündemimizde emeklilikte
yaşa takılanlar yok. diye milyonlarca EYTliyle resmen dalga geçen,
kadro dışı kalan taşeronlara karşı verdiği
kadro sözünü tutmayan Çalışma Bakanı kendini
başarılı sayıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Soruyorum size: 5li çeteye verilen ihaleleri dolar ve euro bazında verip
yandaşlarını çifter maaşlara boğanlar, şekerden
una, kömürden yağa, her şeye neredeyse saatlik zam yapanlar, vatandaşı
açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkûm
edenler ekonominin kitabını mı yazıyor,
vatandaşın defterini mi dürüyor?
Genel Kurula
saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 17nci
madde kabul edilmiştir.
Sayın Enginyurt,
buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın ve İçişleri eski Bakanı Hasan
Fehmi Güneşin vefatına ve Cumhurbaşkanının 13,5 TLye
çıkan dolar için ne diyeceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu)
Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Hasan Fehmi Güneş ve
Kahramanmaraş Milletvekilimiz İmran Beyefendiyi rahmetle
anıyorum, mekânları cennet olsun.
Sayın
Başkanım, Sayın Cumhurbaşkanımız bir kitap
yazdı, yazdığı kitap ekonomi üzerine. Bugün kitabı
okuma fırsatı buldum. Dolar 13,5; maalesef ülke iflasa gidiyor,
batıyor. Sizin aracılığınızla
Sayın Cumhurbaşkanımız
-şu kitapta- 13,5a çıkan dolar için ne diyecek? Ülke nasıl
düzelecek, nasıl ayağa kalkacak? Yani bazı AKP vekillerinin
dediği gibi, porsiyonları mı azaltacağız, domatesi
teke mi düşüreceğiz yoksa 1 kilo eti 100 grama mı
çekeceğiz? Sayın Cumhurbaşkanımız bir cevap verirse
çok memnun olurum. Ülke batıyor, memleket batıyor; millet Bir
çare... diyor.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler
ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 285) (Devam)
BAŞKAN 18inci madde
üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 18inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 18inci
maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
ilgili maddeyle, 2004 sayılı Kanunun 126ncı maddesi
değiştirilmekte; elektronik satış portalında
yapılacak satış ilanında, ipotek sahibi alacaklılar
ile diğer ilgililerin taşınmaz üzerindeki haklarını,
faiz ve masrafa dâhil olan iddialarını evrakı müsbiteleriyle on
beş gün içinde icra dairesine bildirmeleri gerektiği, aksi hâlde
hakları tapu siciliyle sabit olmadıkça satış bedelinin
paylaşmasından hariç kalacakları ve bu hususların irtifak
hakkı sahipleri için de geçerli olacağı hususu hüküm altına
alınmıştır.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİye mensup arkadaşlar ne derler bilmem ama Türk lirası
haftalardır, hem de kesintisiz bir şekilde değer kaybetmeye devam
ediyor; dolar aldı başını gidiyor. AK PARTİ Genel
Başkanı Sayın Erdoğan 24 Haziran seçimleri öncesi 24ünde
siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şununla,
bununla nasıl uğraşılır göreceksiniz. demişti.
24 Haziranda Sayın Erdoğan yetkiyi aldı almasına da
Uğraşacağım. dediği şu, bu bugün ne durumda
acaba ona bakalım bir de.
Değerli arkadaşlar,
Haziran 2018de 4,6 TL olan dolar, geçtiğimiz hafta yani beş gün önce
perşembe günü 11 TLydi, bugün 13 TLyi gördü. Ben bu kürsüden inince dolar
kaç lira olacak onu da Allah bilir. 24 Haziran 2018de 5,5 TL olan euro, bugün
15 TLye çıktı. 24 Haziran 2018de 186 lira olan gram altın 700
TLyi geçti bugün.
Değerli arkadaşlar,
enflasyona bakalım bir de. Haziran 2018de 15,39 iken Ekim 2021de 19,89
olmuş, hem de TÜİK verisi enflasyon rakamı bu yani
çarşı pazar enflasyonu değil. Kıyaslamalara işsizlik,
kişi başına gelir, kamu borcu, millî gelir, net döviz rezervi ve
kredi ve kredi kartı borcu gibi rakamları da ekleyebiliriz.
Değerli arkadaşlar,
24 Hazirandan bugüne durumun özeti şudur: Yetkiyi aldınız ama
döviz, işsizlik ve yoksulluk rekora doymuyor. Ben size bir şey
söyleyeyim mi AK PARTİli arkadaşlar: Keşke şununla,
bununla uğraşmasaydınız, keşke
kurcalamasaydınız; uğraştığınız her
iş kötüye gitti, kurcaladığınız her şeyi
bozdunuz. Bize faizle nasıl mücadele edilir gösterecektiniz; hani,
neredesiniz? Döviz nasıl yükselmeyecek, dolar nasıl artmayacak bize
gösterecektiniz; hani, neredesiniz? Siz, milletimizi dizginlenmeyen bir dolar
kuruyla karşı karşıya bıraktınız; hâlâ daha,
bildiğinizi okumaya, sorumsuzca konuşmaya, sorunları
halının altına süpürmeye devam ediyorsunuz.
Bir de Dolar artıyor da
ne olur? diyenleriniz var. Ne mi oluyor aziz kardeşim? Milletin alım
gücü düşüyor. Dolar arttıkça esnaf sattığının
yerine yenisini koyamıyor, rafı boşalıyor. Dolar
arttıkça çiftçinin mazotu, gübresi, ilacı, tohumu zamlanıyor.
Dolar arttıkça temel tüketim maddelerine zam geliyor. Dolar arttıkça
elektrik, doğal gaz faturaları el yakıyor. Dolar arttıkça
vatandaş kömür alamıyor, Kışı, ayazı nasıl
geçiririm? diye kara kara düşünüyor. Dolar arttıkça
firmalarımız zora giriyor, batıyor. Kurdaki 1 TLlik
artış dış borcumuzu 450 milyar lira artırıyor.
Daha ne olsun!
Değerli arkadaşlar,
bunu söylerken içim yanıyor ama söylemek zorundayım. Bugün, Türkiye
ekonomisi yönetilmiyor, Türkiye ekonomisinin kaptan köşkünde kim var kim
yok belli değil, ekonomide politikasızlık temel politika hâline
gelmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Çok özür dilerim Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Böyle bir ekonomide istikrardan nasıl bahsedebiliriz? Faizin talimatla
düştüğü nerede görülmüştür arkadaşlar? Para Politikası
Kurulu çelişkili kararlarına her gün bir yenisini ekliyor. Ne
diyorlar? Şu anda enflasyonu artıran her şey geçiciymiş,
para politikasının etki alanının
dışındaymış; böyle söylüyorlar. Ne yapalım Faiz
indirin. talimatı aldık, buna da mazeret bulmamız lazım.
diyemiyorlar çünkü.
Değerli arkadaşlar,
aziz milletimiz tüm bu gerçekleri görüyor, biliyor. Karış
karış gezdiğimiz Anadolunun sokaklarından bir ses
yükseliyor, milletimiz bu beceriksiz iktidara Artık yeter. diyor.
Artık millet bizi çağırıyor, milletimiz artık
İYİ Parti iktidarını istiyor.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
18inci madde
kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 1 adet
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar
İzmir Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Edirne Milletvekili Orhan Çakırlar.
Buyurun Sayın
Çakırlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İcra ve İflas Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 19uncu maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Gelişen teknolojiye,
çağa ve dünyadaki yeniliklere ayak uydurmak için eğitimin ne kadar
önemli olduğunu unutmamak gerekir. Bu sebeple, başta
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere eğitimin ana
karakteri olan tüm kıymetli öğretmenlerimizin yarın
kutlayacağımız 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü candan
kutluyorum.
Görüşülmekte olan kanun
teklifi kamuoyunda beşinci yargı reformu paketi olarak lanse
edilmekte olup gerçekte ise teknolojiye uyum sağlamak için bazı
uygulamaların düzenlemesini içermektedir. Adalet kavramının zedelendiği
bugünlerde beklerdik ki yargının
bağımsızlığı ve
tarafsızlığını güçlendirecek adımlar
atılsın. Unutulmamalıdır ki kanunlar, büyük sineklerin
delip geçtiği, küçük sineklerin takılıp kaldığı
örümcek ağına benzerse yargının
bağımsızlığına gölge düşer.
Değerli milletvekilleri,
tarım sektöründeki iklim değişikliği, artan kuraklık,
dövizde yaşanan aşırı dalgalanmalar, ihracata dayalı
politikalar ve girdi maliyetlerindeki önlenemez artışlarla beraber
Hükûmetten beklediği desteği alamayan çiftçilerimiz zor günler
yaşamakta. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, 2011
yılından günümüze ülkemizdeki çiftçilerimizin sayısı
yarı yarıya azalmış bir vaziyettedir. Genç nüfusun
kırsal kesimden uzaklaşarak şehir merkezlerinde
yaşaması da doğal olarak gençlerimizin tarımdan uzaklaşmasına
neden olmaktadır. Tarımla uğraşan
vatandaşlarımızın yaş ortalamasının 60
olduğu göz önünde bulundurulduğunda tarımda üretime yönelik
önlemlerin alınması gerekmektedir. Aksi takdirde on beş-yirmi
yıl içerisinde ülkemizde yerli çiftçi bulamaz hâle geleceğiz.
Yakın menfaatler, uzak tehlikeyi görmemize engel olmamalı.
Üretimden vazgeçerek
tarımdan uzaklaşan çiftçimizin yanı sıra besicilikle
uğraşan vatandaşlarımızın durumları da pek
parlak değil. Olağanüstü bir şekilde artan yem fiyatları
karşısında besiciler zor günler geçirmekte. Sadece yem
fiyatları değil, ilaç maliyetleri dahi besicileri etkilemekte. Bu
yıl ülkemizde ilaç maliyetinden kısmak için aşı
yaptırmayan birçok besici, hayvanlarının hastalıklarıyla
mücadele etmekte. Süt hayvancılığı yapanlar, her geçen gün
maliyetin artmasına rağmen süt fiyatlarında beklenen
artışın yaşanmamasına tepkili.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi Edirne ilimizde buğday ekim
dönemi içerisindeyiz. Buğday üreticilerimiz bir yandan kuraklıkla uğraşırken
bir yandan da artan girdi maliyetleriyle mücadele ediyor. Üretici geçen
yıl DAP gübresini 2 lira 20 kuruştan alırken bu yıl 9 lira
oldu; belki bugün daha da arttı dövizin aşırı artışı
sebebiyle. Üre gübre geçen yıl 1 lira 80 kuruşken bugün 11 lira.
Gübreyi atamıyorlar ve tarlalarına gübre atmaktan
kaçınıyorlar. Bu durum da maalesef verim düşüklüğüne neden
olacaktır. Buğday üreticimiz mevcut girdi maliyetlerinin ürünü
karşılayamayacağını düşündüğü için yüzde 30
civarında gübresiz ekim yapmakta, yine yüzde 30 civarında eksik gübre
atmakta. Geçen yıla oranla buğdayda 2 milyon hektar civarında
ekim yapılamayacağı da hesaba katıldığında,
bu sene buğday rekoltesinde düşüş kaçınılmaz
olacaktır. Bitkisel yağ üretimimiz büyük ölçüde ayçiçeğinden
karşılanıyor. Son zamanlarda kanola üretimimizin de devreye
girmesiyle kanoladan yağ üretilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ORHAN ÇAKIRLAR (Devamla)
Kanolaya 80 kuruş verilirken ayçiçeğine geçen yılki gibi 50 kuruş
destek verilmiştir. Birçok üründe destekleme fiyatları düşük
kalmış; fiyatları tekrar gözden geçirmeniz gerektiğini
ifade eder, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 19uncu
madde kabul edilmiştir.
Buyurun Hasan Bey.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, Kastamonuda 11
Ağustosta yaşanan sel felaketi sonrası vatandaşın
yaşadığı mağduriyetin bir an önce giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Kastamonuda 11 Ağustosta
yaşanan sel felaketinde 3 can kaybının yaşandığı
İnebolu ilçemizin Özlüce, Çaykıyı ve Çaydüzü köyleri ile
Güneşli köyü Hızaryanı Mahallesinde
vatandaşlarımız kaderine terk edilmiştir. Bir diğer
deyişle sel gitmiş kum kalmıştır. Felaketin ilk
haftasında bakanların, koordinatör valilerin, kaymakamların
verdikleri sözlerin yerinde yeller esmektedir. Sel sularının
getirdiği rüsubat hâlen temizlenmemiş, evlerin foseptikleri
dolmuş, köy yolları hâlen yapılmamış; aylar geçmesine
rağmen afetzedelerin büyük çoğunluğu beyaz eşya
yardımı alamamıştır. Seralarını, bahçelerini
kaybeden vatandaşlarımız çaresiz. Medet umdukları
kurumlardan Köy sakinleri olarak imece usulü yapın. cevabını
alan muhtarlarımız yalnız
bırakılmıştır.
Bir kez daha AKP
iktidarına sesleniyoruz: Yardım kampanyasında toplanan 996
milyon lira son kuruşuna kadar afetzedeler için harcanmalı,
mağduriyetler bir an önce giderilmelidir.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler
ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 285) (Devam)
BAŞKAN 20nci madde
üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk yönergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 20nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Feridun
Bahşi
İzmir Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Antalya Milletvekili Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın
Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 285 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 20nci maddesi üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de genel yargı
bağımsızlığı, adil yargılanma hakkı,
yasaların doğru uygulanıp uygulanmadığı
konularında bugüne kadar yeterince konuştuk ama hâlâ bir arpa boyu yol
alamadık. 2019 yılında yol haritası çizilen ve 2023
yılına kadar sürecek olan 9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyetten
oluşan Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında
görüştüğümüz bu beşinci yargı paketi. Öncesinde
görüşülüp yasalaşan 4 paketten sonra yargıda bir iyileşme
oldu mu? diye soracak olursanız bunun cevabını yapılan
kamuoyu araştırmaları vermektedir. Bırakın diğer
partilerin seçmenini, AK PARTİ seçmeninin bile yargıya güveni ve
yargıdan beklentisi kalmamış. AK PARTİ seçmeninin yüzde
36sı yargıya güvenmiyor. Uluslararası yargıya güven
endeksi sonuçları ise zaten ortada. Türkiyenin sorunları
sıralamasında ilk sırada yoksulluk varken 2nci sırada
adalete güvensizlik var.
Değerli milletvekilleri,
daha önce de defalarca söylediğimiz gibi, asıl sorun yargı
bağımsızlığının sağlanamaması,
uygulayıcıların eğitimindendir. Geçen yıl yine
bugünlerde hukuk fakültelerinin durumunu konuşmuş, dekanların
neredeyse yarısının hukukçu olmayanlardan, hatta veteriner
hekimlerden, ilahiyat hocalarından oluştuğunu, eğitim
verenlerin de yine hukukçu olmadığını ya da yeterli
akademik kariyere sahip olmadıklarını dile getirmiştik.
Geçen yıldan bugüne değişen bir durum var mı; takdiri
sizlere bırakıyorum. Hukuk fakültesi eğitimi görmemiş
hocalar nasıl olacak da yarının hâkimini,
savcısını, avukatını yetiştirecek? Bu okullardan
mezun olan gençlere bir ülkenin olmazsa olmazı yargısını
nasıl emanet edeceğiz? Yine, hukuk eğitimi almamış,
hukuk fakültesinde çalışmamış, hâkim, savcı veya
avukat olma ehliyetine sahip olmayan akademisyenler nasıl olur da hâkim,
savcı ve avukat yetiştiren okulları yönetirler ya da bu hocalar
kendi çocuklarını kendilerinin eğitim verdiği veya
yönettiği okullara hukuk eğitimi alması için gönderirler mi?
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede başta ilahiyatçılar olmak üzere pek çok çevrede en çok
telaffuz edilen kelimelerden ikisi ehliyet ve liyakattir. Bu çevrelerce,
sıkça, işi ehline vermeyen kavimlerin batacağı söylenegelir.
Yine, hukukçu olmayıp hukuk dersi veren hocalara soruyorum: Sizin,
eğitimini görmediğiniz dersleri vermeniz ehliyet midir? Kendinizin
mezun olmadığı bir fakülteye dekan olarak atanmanız liyakat
midir? Eğer işi ehline vermeyen kavimler batıyorsa, hiç
kuşkunuz olmasın, hukukçu olmayan kişilerin ders verdiği ve
hukukçu olmayan dekanlar tarafından idare edilen hukuk fakültelerinden
mezun olanlara ülkenin adalet sistemini teslim ederseniz bu ülke batar ve
batıyor. Biz ülkenin tepeden tırnağa liyakatsiz ve ehliyetsizlerin
elinde battığını görüyoruz. Hukukçunun hukuk eğitim
düzeyi arttırılmadıkça dünyanın en iyi yasalarını
da çıkarsanız adalete güveni, yargı
bağımsızlığını veya adil yargılanma
hakkını sağlayamazsınız. En iyi yasalar kötü
uygulayıcılar elinde kötü sonuçlar doğurur, en kötü yasalar da
iyi uygulayıcılar elinde iyi sonuçlar doğurur.
Değerli milletvekilleri,
yine, yıllarca yargı çalışanlarının özlük
haklarıyla ilgili birçok açıklama yaptık, yasa teklifi verdik;
sorunları, araştırma ve soru önergeleriyle dile getirdik. Nedir
bu başlıca sorunlar: İnfaz koruma memurlarının
güvenlik sınıfına alınması, yardımcı
hizmetler sınıfının kaldırılması, ek
göstergelerin yükseltilmesi, müdürlük atamalarında yandaşa
değil, liyakate önem verilmesi ve Devlet Memurları Kanununa tabi
olarak hizmet veren ve genel idari hizmetler sınıfında olan
Adalet personelinin adalet hizmetleri sınıfı oluşturularak
bu sınıfa dâhil edilmeleri. Bu çıkarılan yargı
paketlerinden bu sorunlara da eğilmesini beklerdik ama maalesef, bu
sorunların çözümü yine bir başka bahara kaldı.
Gazi Meclisi ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 20nci maddesindeki fıkrasında yer alan ibaresinin
fıkrasındaki şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Zeynel
Emre
Mersin Aydın İstanbul
Rafet
Zeybek Ömer Fethi
Gürer Aydın
Özer
Antalya Niğde Antalya
Vecdi
Gündoğdu Turan
Aydoğan
Kırklareli İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
ekonomide yaşanan sorunların bazı teknik düzenlemelerle
çözüleceğini düşünmek temel sorunları görmezden gelmektir.
İflaslarla, icralarla milletin başına
sardığınız ekonomik darboğaza elektronik ortamlarda
çözüm bulunacağını sanmak ise tam bir çaresizliktir. Asıl
sorun, icra dairelerindeki iş yoğunluğunun neden
kaynaklandığıdır, yapısal tedbirlerin neden yirmi
yıldır alınmadığıdır. AKP'nin halka cefa,
yandaşa sefa sunan ekonomik modeli sayesinde üretimden uzaklaşılmış,
dışa bağımlı hâle gelinmiş, kamu kaynakları
yok pahasına yandaşa aktarılmış, ekonomide ortak
akıldan uzaklaşılmış, kurumların içi
boşaltılmış, sadece tabelası kalmış, eski
Ekonomi Bakanının deyişiyle At izi it izine
karışmış.
Sayın milletvekilleri,
tablo gerçekten zifirî karanlık. TÜİK'e göre enflasyon yüzde 19,9,
vatandaşın yaşadığı enflasyon yüzde 50lerin
üzerine çıkmış, aralıksız zam sağanağı
ise devam ediyor, işsizliğin yüzde 30lara
fırladığı günleri yaşıyoruz. UYAP verilerine
göre, bu yıl ocakkasım arası icra iflas dairelerine toplam 6
milyon 328 bin yeni dosya gelmiş, geçen yılın aynı dönemine
göre artış 1 milyon 163 bine çıkmış.
Vatandaşlarımızın bankalara, finansman şirketlerine,
TOKİ ve varlık yönetim şirketlerine olan toplam borcu 1 trilyon
24 milyar liraya ulaşmış, anne babalar çocuklarına
harçlık veremez hâle gelmiş, ekonomik bunalım sosyal
patlamaları, intiharları tetiklemeye başlamış. Yirmi
yıllık AKP yönetiminin sonunda et yemek AKPliye, dert yemek emekliye
kalmış. Sefa sürmek AKPliye, cefa çekmek emekliye, işçiye
kalmış. Lüks araçta pudra çekmek AKPliye, sabır çekmek yine,
fakire, yoksula kalmış. Ejder meyvesi AKPliye, kuru ekmek ise
emekliye reva görülmüş.
Bir gün uyanıyoruz,
bakıyoruz, Sayın Erdoğan Merkez Bankası
Başkanını görevden aldık çünkü laf dinlemiyordu. diyor. E,
bir bakıyoruz, alkışlıyorsunuz. Ertesi gün kalkıyoruz,
yine, Sayın Erdoğan Merkez Bankası bağımsız
değil mi? Bırakın, bağımsız olarak karar versin.
diyor; e, bakıyoruz, yine alkışlıyorsunuz. E, sormak
lazım, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Yıl başında
7,36 olan dolar 12 lirayı geçti, millî paramızdaki değer
kaybı on bir ayda tam yüzde 65e ulaştı. Döviz kurlarındaki
yükseliş nedeniyle tüm mal ve ürünlere yağmur gibi değil, dolu
gibi zamlar yağıyor; ne yazık ki geliyor ve gelmeye de devam
edecek. Sözde yerli ve millî Hükûmete baktığımızda,
ışık hızıyla ülkemizi yabancı para sahipleri için
ucuz, kelepir bir ülke hâline getiriyor. Ülkemizin sanayi
kuruluşları, turizm ve üretim tesisleri, taşınır,
taşınmaz varlıkları yabancılar tarafından yok
pahasına fiyatlara kapışılacak, âdeta yağmalanacak,
daha sonra da varlıklarımızın yabancılara geçmesi
ulusal ekonomide kontrolün kaybedilmesine de maalesef, neden olacaktır.
Ekonominin kitabını
yazanların milletin defterini dürdüğü, bugünümüzü karanlığa
gömdüğü yetmedi; çocuklarımızı,
torunlarımızı ekonomik esarete sürüklüyorlar. Yirmi yıl
önce millete refahı vadedenler, şimdi sevap vadeder hâle geldiler.
Sayın milletvekilleri,
AKP, kış öncesinde milletimizi iyice korumasız
bırakmıştır. Hiç vakit geçirilmeden kurulacak kara
kış fonundan yaklaşık 10 milyon emeklimize, 8 milyon
işsizimize, ayakta durmaya çalışan 2 milyon esnafımıza
ivedi olarak kış desteği verilmelidir.
Kriz ekonomik olmaktan
çıkmıştır; temel sorun yönetim krizidir, tek adam krizidir,
hukuksuzluk krizidir, siyasi krizdir. Krizin çözümü ise görevde kaldıkça
vatandaşını her saat, her dakika fakirleştirenlerin hesap
vereceği sandıktır. Erken seçim demiyoruz, hemen seçim
diyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinde geçen
şeklinde ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı
İstanbul İstanbul Bitlis
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Murat
Çepni Semra
Güzel
Kocaeli İzmir Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel.
Buyurun Sayın Güzel.
(HDP sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan kanun teklifinin 20nci maddesine dair söz aldım.
Yargı eliyle her türlü
yasal hakkın gasbedildiği, hukuksuzluğun meşrulaştırıldığı
son dönem Türkiyesinde maalesef ki bu yasa teklifi de Türkiyedeki
halkların adalet arayışına çözüm olamamakta. İktidar,
her zaman yaptığı gibi toplumu bu yasal düzenlemenin içerisine
katmamış, çocuk velayeti gibi oldukça hassas bir konuda dahi konunun
uzmanlarına danışma gereği duymamıştır.
Mevcut durum bu iken
toplumsal sorunlara çözüm arayışı havanda su dövmekten öteye
gitmiyor. Keza, tepeden inme bu yasalar şiddeti doğurmakta ve
şiddeti meşrulaştırmaya da devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
hukuksuzluğun, yasa tanımazlığın özellikle bölge
illerinde nasıl hayata geçirildiği, tüm inkâr politikalarına
rağmen hepimizin malumu. Bu durumun pratikte nasıl
işletildiğini 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Mücadele Gününün haftasında bir kez daha hatırlatmak
isteriz.
Kürt kadınları
olarak yıllardır coğrafyamızda kadın mücadelesi
yürütüyoruz. Toplumumuzun, kadın-erkek eşitliğine inanan ve
sağlayan, kadını bir irade olarak gören bir toplum olarak
değişmesi, dönüşmesi için mücadele ediyoruz; bunun hayata
geçirilmesi için ev ev, kapı kapı dolaşarak kadınları
bilinçlendiriyor, kadına yönelik şiddetin durması için
politikalar üretiyoruz. Bu bağlamda, yerel yönetimlerimizde her ilçede tek
tek kadın kurumları açıldı, eş başkanlık
sistemi hayata geçirildi. Kültürden ekonomiye, sosyal yaşamdan siyasete
kadar her alanda kadınların var olması için büyük emekler
verildi fakat atanan kayyumların yaptığı ilk iş bu
kadın kurumlarını kapatmak oldu ve tek bir kişiye bundan
dolayı soruşturma açılmadı, hesap sorulmadı.
Değerli milletvekilleri,
kurumlarımız kapatılsa da her gün aktivist
arkadaşlarımız 8 Marta neden katıldın? 25
Kasıma neden katıldın? Gülistan Doku'yu neden sordun? gibi
son derece absürt bahanelerle gözaltına alınıp tutuklansa da
kadın özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz.
21 Kasım 2016 tarihinde,
bu ülkenin kara lekesi olarak hayata geçirilen KHKlerden biriyle, Kürt
kadınlarının çatı örgütü olan KJA Derneği diğer kadın dernekleriyle birlikte
kapatıldı. Bu hukuksuz uygulamalara rağmen bizler, kadınlar
bu yasaklayıcı zihniyete karşı mücadele etmeye devam ettik;
ev ev dolaşmaya, kadınları bilinçlendirmeye, şiddeti
durdurmak için emek ve inançla çalışmaya devam ettik fakat iktidar
kadın ve Kürt düşmanı; hukuku tanımamaya, kadın
haklarını tanımamaya da devam ediyor. İşin hukuksuzluk
boyutu, milyonlarca Kürt kadınının sahiplendiği, kendisini
içerisinde gördüğü KJAya dair kesinleşmiş bir mahkeme
kararı yokken kriminalize edilmek istenmesidir. Bu ülkenin
İçişleri Bakanlığının
yayınladığı her broşürde, her çalışmada
sayfa sayfa KJAnın antipropagandası yapıldı,
yapılmaya da devam ediyor fakat hakkında alınan bir karar var
mı? Yok. Ortada bir delil var mı? Yok. Olan şey ne peki? Bakan
Bey ferman buyurmuş, emniyet güçleri ve mahkeme de uyguluyor.
Değerli milletvekilleri,
sadece bir bakanın sözü ve yaklaşımıyla eylem ve
etkinliklerimiz yasaklanıyor. Yasal olarak herhangi bir karar ortada
olmamasına rağmen, fiilî olarak, keyfî olarak kadın etkinlikleri
suç sayılıyor. Ülkenin başka bir yerinde yapılan aynı
içerikteki eylemler, etkinlikler kamu düzenini bozmak, pandemi kurallarına
uymamak gibi sudan sebeplerle yasaklanırken bölge illerinde ayrıca bu
eylem ve etkinlikler terörle iltisaklı olarak gösterilip hukuka aykırı
bir şekilde terörize edilmek isteniyor. Fiiliyatta zaten uygulanmayan
yasalar, söz konusu Kürtler ve Kürt kadınlar olunca kökten tepetaklak
oluyor. Her gün bölgemizde kadınlar katledilirken bu katliamlarla,
şiddetle mücadele etmesi gereken Bakanlık, maalesef, kadınlarla
mücadele ediyor. Yine, bu Bakanlığa bağlı kayyumlar her gün
kurumlarımızı kapatıp kadınları işten
atıyor.
Buradan bir kez daha
belirtiyorum: Kadınlara yönelik bu tavrı, kriminalize etme
çabalarını, hukuksuz yere yok sayma, gözaltı ve tutuklamalarla
sindirme politikalarını kabul etmedik, bundan sonra da kabul
etmeyeceğiz. Dün nasıl yaptıysak bundan sonra da ev ev,
kapı kapı gezmeye, mücadeleyi büyütmeye, erkek devlet şiddetiyle
mücadele etmeye devam edeceğiz.
Ben buradan bir kez daha bu
mücadelede yer alan tüm kadınları sevgiyle kucaklıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde
kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
21inci maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun
129uncu maddesinde yapılan değişiklikteki ihale edilmesi
hakkında da uygulanır. ibaresinin, ihale edilmesiyle ilgili de
uygulanır. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Zeynel
Emre
Mersin Aydın İstanbul
Rafet
Zeybek Ömer Fethi
Gürer Aydın
Özer
Antalya Niğde Antalya
Turan
Aydoğan Ali
Mahir Başarır
İstanbul Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır.
Buyurun Sayın
Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dolar bugün 13,5 lirayı
gördü, bu bir felaket. Daha kötü durum, büyük bankaların
bazıları işlem kapattı, döviz büroları döviz
satışını bir süre durdurdu. En kötüsü, 2021in Türkiyesinde
gübre ve zirai ilaçların satışı durduruldu. Şimdi, bu
bir felaket, buna kayıtsız kalmak daha büyük bir felaket.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye ekonomisi kontağı kapatmak üzere, çok kötü bir
durumdayız. Bakın, bugün 14.00 ile 16.00 saatleri arası 1 milyon
doları olan bir kişi iki saatte 1 milyon 250 bin lira para kazandı.
Bu nasıl bir şey? Yani, bu iş dolar baronları, dolar
zenginleri ya da garanti verdiğiniz köprü ve havaalanlarının
müteahhitlerine yarıyor ama aynı oranda 84 milyon da fakirleşti.
Gerçekten felaket bir durum.
Değerli arkadaşlar,
bakın, sabah, Zafer Havaalanı için verilen garanti bir yıl için
84 milyondu, saat 16:00da 100 milyon lira oldu. Kim veriyor bu parayı?
Biz veriyoruz. Osmangazi Köprüsü için işletmeye
açıldığında 6,5 dolar araç başına para,
şimdi 13,5 dolar olmuş. Biriniz de çıkıp Ya, biz bu
adamlara bu parayı niye veriyoruz? demiyorsunuz. Neyin garantisini
verdiniz? Katar için, beIN SPORTS için kuru sabitle ama Cengiz İnşaat
ve 5 şirket için garanti parayı dolar üzerinden
Dava da
açamıyoruz; uyarlama davası da açamıyoruz çünkü İngiliz
mahkemeleri yetkili. Bu, olabilecek bir şey mi?
Bakın, değerli
arkadaşlar, derhal acil önlemler almak zorundasınız. 15
Kasımda bir asgari ücret 285 dolardı, bugün 220 dolar; yazık
değil mi bu insanlara. Önlem olarak Kuru soğan ve ekmek
yiyebiliriz. diyorsunuz, bazı arkadaşlar Zaten kışın
turfanda meyve yemeyin, zararlı. diyor. Ya, yiyen var mı? Bulan var
mı? Yakında insanlar zaten kuru soğan ve ekmeği de
alamayacak; ülke bu durumda.
Bütçe yapıyoruz. Neyin
bütçesini yapıyoruz biz? Bütçenin başladığı gün ile
bugün arasında, zaten oylayacağınız bütçenin üçte 1i
gitti, gitti. (CHP sıralarından alkışlar)
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Bravo!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bu ülkeye yazık değil mi? Bakın, derhâl
önlem almak zorundasınız. Garanti verdiğiniz bu şirketlerin
dolar kurunu 6,5 lira yapın, Katara ne yaptıysanız onlara
aynısını yapın. 84 milyona yazık oluyor, yazık,
gerçekten yazık oluyor. Bugün telefonlar durmuyor, intiharlar
başlayacak, insanlar çöpten ekmek topluyor, bardakla yağ alıyor,
insanlar bayat ekmek kuyruğunda. Gerçekten, insanlar çocuklarını
para veremediği için üniversitelerden evlerine çağırdı. Bu
duruma bir önlem, önlem, önlem
Asgari ücret için neden
aralığı bekliyorsunuz? Bu parayla geçinebilir mi insanlar?
Derhâl asgari ücreti belirleyin ve 5 bin liradan aşağı
olmasın. Emekli maaşını derhâl yaşanabilir bir
seviyeye getirin, zamanını beklemeyin. Türkiyede zaman falan
kalmadı, saat başı dolar artıyor. İnsanların,
parası olanların gözü bilgisayar ekranında, dolar alıyor
dolar satıyor, dolar alıyor dolar satıyor. Doları olanlar
çok zengin oldu ama 84 milyon fakirleşti. Acı bir durum bu, üzüntü
verici bir durum. Lütfen sokağa çıkın, pazara çıkın,
insanların hâlini bir görün. Bunu muhalefet etmek için söylemiyorum. Bugün
ekranda o dolar yükseldikçe benim yüzüm kızardı, kahroldum. Benim
param, bizim paramız bu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Hepimiz empati yapmak zorundayız.
Bakın, Maaşı
dolarla vermiyoruz. diyorsunuz. Şu konuştuğumuz kürsü, şu
mikrofon, oturduğumuz deri, avizeler, elektrik, doğal gaz,
arabanızın mazotu, arabanızın tüm markaları, hepsi
dövizle belirleniyor bu ülkede. Yarın yağa zam gelecek, tarımsal
tüm ürünlere zam gelecek, ete zam gelecek, her şeye zam gelecek; ekmek 4
lira olacak ve insanlar, artık, bırakın açlık
sınırını, açlıktan ölecek duruma gelecek. Bir parça
vicdan, bir parça! Bari burada ortak akılla konuşalım. Eğer
ki sıkıntı varsa -Faik Bey var, Selin Hanım var, Bülent
Kuşoğlu var- bizimkilerden yardım alın. Bir parça
akıl. Olmuyor, olmuyor. Hasta bir zihniyet Türkiyeyi felakete götürüyor,
lütfen, lütfen vicdan!
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 21inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "değiştirilmiştir ibaresinin
"yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İcra ve
İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 21inci maddesi
hakkında İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Eski Bakan Hasan Fehmi
Güneş ve Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç
Vekilimize Cenab-ı Allahtan rahmet, kederli ailelerine de
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 9 Haziran 1932
tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu daha önce 4 kez
değişikliğe uğradı, 5inci kez değişiklik
yapıyoruz ve bu gidişle son on dokuz yılda 196 kez
değiştirilen Kamu İhale Kanunu gibi daha çok
değişeceğe benziyor. 7 kanunda 54 maddelik değişiklik
teklifi yer alan bu torba kanun teklifinin 21inci maddesiyle teknik düzenleme
yapılarak 2004 sayılı Kanunun 115inci maddesindeki
satışa çıkarılan mal ibaresi, 29uncu maddede yer alan
taşınmaz ibaresiyle birleştiriliyor. Zaten dikkat edecek
olursanız, bu sözcükler dışında noktasına, virgülüne
kadar her 2 madde aynı.
Burada söylenmesi gereken
önemli bir husus, ihalenin feshi davalarında her ne kadar kanunda
Taraflar dava açar. diyorsa da uygulamada ihaleyle hiç alakası olmayan
kötü niyetli insanlar dava açabiliyor. Bu davalar da bir, bir buçuk yıl
kadar sürüyor. Evet, sonunda hâkimin taraf olma hakkı ve yetkisi bulunmadığından
dava reddediliyor ama geçen sürede kötü niyetli olarak ve hukuki yollar
kullanılarak ihalenin neticelenmesi engellenebiliyor. Bu konuda gerekli
düzenlemelerin yapılması mutlaktır.
Her çıkarılan
yargı reform paketinde, Vergi Usul Kanununun 359uncu maddesinden kaynaklanan
mağduriyetlerin bir an evvel giderilmesi için gerekli düzenlemelerin
yapılması şarttır. Bu konuda İYİ Parti olarak
kanun teklifi, araştırma önergesi, komisyonlarda ve Genel Kurulda
madde ihdası önergeleri vermiş, sürekli dile getirmiştik; ne
yazık ki hiçbir ilerleme kaydedilmedi.
Değerli
arkadaşlarım, konuşulması gereken o kadar çok şey var
ki İYİ Parti olarak başından beri karşı
olduğumuz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
vatandaşlarımız mağdur olurken bu sistemde yandaşlar
daha da zenginleşiyor; sabit gelirli memur, işçi, emekli her geçen
gün daha da fakirleşiyor. Milletimiz diyor ki: Bu iktidarın
artık bize verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Partili
Cumhurbaşkanlığı denilen bu tek elden yönetim sisteminde
üç buçuk yıl içerisinde milletimizin çilesi dağ gibi olmuş,
sanki bu sistem tıkır tıkır işliyormuş gibi
gösterme çabası içerisindesiniz. Ekonomi yoğun bakımdayken,
adalet ağır yaralıyken, demokrasi işleyemez hâldeyken,
iktidar milletin aklıyla alay edercesine Her şey yolunda.
açıklamaları yapıyor. Türkiye bu yönetim şeklini daha fazla
taşıyamaz değerli arkadaşlar. Milletimiz bu zor zamanlarda
ne yiyor, ne içiyor, ne yapıyor, AK PARTİ iktidarının
umurunda bile değil. Her gün memleketin bir yerinden bir cinnet
çığlığı yükseliyor; iktidar bu çığlıkları
maalesef duymuyor. Ömrünü tamamlamış, milletine
sırtını dönmüş bu iktidarın artık görevi devretme
zamanı geldi de geçiyor. Bunu sadece biz söylemiyoruz; bunu
karış karış gezdiğimiz ülkemizin her yerinde
milletimiz söylüyor, ezilenler, yok sayılanlar söylüyor, işsiz
gençlerimiz, umutsuz milyonlar söylüyor, ay sonunu getiremeyen memurlar,
emekliler, emekçiler söylüyor, EYTli kardeşlerimiz söylüyor, 3600 ek
gösterge bekleyenler söylüyor.
Bu beklentilerin çözümü de
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemdedir.
İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem, sosyal
hayattan ekonomiye, adaletten diplomasiye, doğadan demokrasiye hemen her
alanda ülkemizin karşılaştığı sorunların
anahtarıdır. Türkiyenin partili Cumhurbaşkanlığı
sistemiyle içine düşürüldüğü sıkıntılardan
çıkış yolu getireceğimiz bu sistemle olacaktır. Bu
sistem, adaleti, vicdanı, liyakati, ortak aklı, Türk devlet
geleneğine yakışanı gösteren, milletten yana, devlet ile
milleti yeniden buluşturan bir sistemdir. Bunu yapabilmek için
önceliğimiz tarafsız Cumhurbaşkanlığının
tesis edilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Devamla) Bizim getireceğimiz sistemde
Cumhurbaşkanlığı makamı tarafsız ve partilerüstü
bir şekilde devletin ve milletin birliğini temsil edecektir.
İYİ Parti olarak,
seçim sandığını bir an evvel milletimizin önüne koyun ve en
büyük hakem olan büyük Türk milletinden kaçmayın diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) - Başkanım, 4 kişi kabul
etmedi! Neyse, kâtipler herhâlde aralarında anlaştılar.
BAŞKAN Bunu
söylettirmeyin arkadaşlar.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinde geçen
şekilde ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki Züleyha
Gülüm
İstanbul Batman İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı Murat
Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Bitlis İzmir Kocaeli
Dirayet
Dilan Taşdemir
Ağrı
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun Sayın
Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
normalde yasal düzenlemeler mevcut sorunları çözmek için yapılır
ama sizin torba şeklinde getirdiğiniz bu düzenlemeler
sorunları çözmekten oldukça uzak. Daha önceki yargı paketleri de
hiçbir sorunu çözmedi, bu beşinci yargı paketindeki düzenlemeler de
mevcut sorunları çözecek durumda değil çünkü asıl meselenin
adaleti, eşitliği sağlamak olmadığını
biliyoruz. Mevcut anlayış, mevcut hakları gasbetmek, kendine
göre düzenlemeler yapmak. Dolayısıyla, yapılan her düzenleme bir
öncekini aratır duruma geliyor.
Bu yargı paketleriyle
hiçbir şeyin iyileşmediğini biz nereden biliyoruz? Onu en
yakın gözlemlediğimiz yer cezaevleri maalesef. Cezaevlerinde her gün
yeni hak ihlalleri yaşanıyor. Biz cezaevlerinde yaşanan bu hak
ihlallerine ilişkin, aslında bu kürsüden defalarca ifade ettik,
gündeme getirdik, yine Meclisin İnsan Hakları Komisyonuna
başvurularda bulunduk, Adalet Bakanlığına dilekçeler
yazdık ama maalesef herhangi bir adım atılmadı. Hatta, öyle
ki bütün bu sorunlar karşısında Adalet Bakanı da kameralar
karşısına geçince herkesten daha fazla sitem eder durumda;
açıkçası, böyle de tuhaf bir durumu yaşıyoruz hep birlikte.
Yine, insanlar
yıllardır cezaevinde. Evet, cezaları bittiği hâlde insanlar
tahliye edilmiyor. Neden? Aslında somut bir neden de yok, tamamıyla
keyfî bir hukuk gasbı yaşanıyor. Şu an 66 kişi
cezasını bitirdiği hâlde cezaevinde tutulmaya devam ediyor.
Yine, iki yıla
yakındır cezaevindeki tutsaklar aileleriyle açık görüş
yapamıyorlar, açık görüş yapmaları engelleniyor.
Şimdi, bu ülkede günlerdir işte Sağlık Bakanı
attığı tweetlerde bir normalleşme sağlandığını
iddia ediyor, bunun propagandasını yapıyor; mitingler
yapılıyor, maçlar yapılıyor, çarşı pazar
açık, herkes aslında istediğini yapıyor. Bu normal
yaşama uyum sağlanıyor ama nedense bir türlü bu normalleşme
süreci cezaevlerinde yaşanmıyor; bunun gerekçesi de sözde pandemiymiş.
Sanki coronavirüs sadece cezaevlerinde bulaşıyor, başka bir mekânda
bulaşmıyor. Bunun da aslında bir hak gasbına gerekçe
yapıldığını, pandemiden kaynaklı
fırsatçılık yapıldığını biz biliyoruz.
İnsanlar cezaevlerinde izole ediliyor, hukuk askıya
alınmış, burada da bir hukuktan, adaletten söz etmek mümkün
değil.
Değerli arkadaşlar,
yine bu hukuksuzluğun ve keyfîliğin faturasını elbette ki
halk olarak bizler ödüyoruz. Yoksulluğun, ekonomik krizin bugün bu kadar
derinleşmesinin bir nedeni de bu hukuksuz ve keyfî durumun kendisidir. İşte,
bunun sonucu olarak sabahtan beri yoksulluktan, derin bir yoksulluktan hep
birlikte söz ediyoruz.
Bakın, 16 milyon insan
yoksul, 18 milyon insan yoksulluk sınırında yaşıyor ve
bu sayı her gün gittikçe artıyor, insanlar temel gıda
maddelerine erişmekte zorlanıyor. Şimdi, bunun nedeni ne? Yani
ülkemizde bir kıtlık mı var? Yok. Bir ambargo mu
uygulanıyor bu ülkeye? Hayır. Peki, neden insanlar temel gıda
maddelerine erişemiyor? İşte, bunun nedeni aslında AKP
iktidarının yürüttüğü politikalardan kaynaklı.
İnsanlar Açız. diyor, sokaklarda bar bar
bağırıyorlar. Şimdi bunun karşısında siz ne
diyorsunuz? Utanmadan, işte 2 kilo et almayın, yarım kilo et
alın. Domatesi kiloyla değil taneyle alın. gibi önerilerde
bulunuyorsunuz insanlara, gerçekten dalga geçer gibi.
Şimdi, halka
açlığı öğütlemek yerine, açlığa nasıl
alışacaklarını anlatmak yerine bizce siz 3 maaş
almaktan vazgeçin, lüksten, şatafattan feragat edin,
yandaşlarınızı az besleyin ki bu durumu çözmüş
olalım. Belki bunu denediğinizde bu yoksullukla bir anlamda hep
birlikte mücadele etmiş olacağız. Yine, bakın, bu
anlayıştan kaynaklı, gerçekten insanlar ekmeğe muhtaç
duruma gelmiş. Yani bakın, bu ülke kendine yeten bir ülke,
ekmeğin yurdu olan bir ülke, buğdayın aslında keşfedildiği
bir ülke ama gelin görün ki ekmeğin yurdunda insanları ekmeğe
muhtaç hâle getirdiniz. Bu coğrafya, bu topraklar binlerce medeniyeti
doyurdu ama AKPyi bir türlü doyuramadı. Unun torbası 350 TL
olmuş yani neredeyse yüzde 70 zamlanmış. Yani bundan
kaynaklı, bakın, işte Vanda bir grup kadın ekmek satarak
geçimini sağlıyor ama bu un fiyatlarındaki yükselişten
kaynaklı, kadınlar bir gün sokaklara çıktılar Biz ekmek
pişiremiyoruz, karnımızı doyuramıyoruz ve açlıkla
yüz yüze bırakılmış durumdayız. demek durumunda
bırakıldılar.
Yine bakın, değerli
arkadaşlar, gübre geçen yıl 2.200 liraydı şimdi 8.650 TL
olmuş, mazot geçen yıl 6,40 liraydı bugün 8,74 TL olmuş.
Şimdi, çiftçi nasıl üretsin? Bu zam hızına kim, nasıl
yetişecek?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) - Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) - Yani insanımız sadece tek öğün
doyabilmek için tüm gün çalışıyordu ama artık bugün
itibarıyla insanlar o tek öğünü bile sağlayamıyor, bunun
için bile daha fazla çalışmak zorunda kalacak.
Değerli arkadaşlar,
yine, seçim bölgem Ağrı Türkiye'nin en yoksul illerinden bir tanesi;
yine iklim şartları bağlamında kışın en sert
ve uzun geçen illerinden bir tanesi. Şimdi kömürün fiyatı olmuş
4 bin TL. Şimdi, 6 ay kış yaşanıyor ve 6 ay boyunca
insanlar soba yakmak zorunda. 4 bin TL olan bu kömürü bu insanlar nasıl
alacak? Dolayısıyla bu kış, bütün ülkede olduğu gibi
Ağrı için de çok sert geçecek ve biz televizyonlarda, gazetelerde
soğuktan ölen insan haberlerini duymak istemiyorsak bir an önce bu konuyla
ilgili bir planlama yapılmalı, buna müdahale edilmeli.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
21inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
21inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın Nuhoğlu,
buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Türkiyenin, Kerkükün
peşmergelere devredilmesine duyarsız kalmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Geçen ay Irakta yapılan
genel seçim sonuçlarına göre kurulacak hükûmet pazarlıklarında
Kerkük peşmergelere peşkeş çekilmek istenmektedir. Türkmenlerin
kadim ve tarihî kenti Kerkükün pazarlık konusu yapılarak güvenliğinin
peşmergelere devredilmesi bölgede gerilimi artıracak ve çok olumsuz
etkileyecektir, meydana gelecek kaos ortamı kimseye yaramayacaktır.
Herkes bilmelidir ki Kerkük Türkmenlerin kentidir, Kerkük Türkmenlerin
yüreğidir, Kerkük Türkmenlerin varlığının
göstergesidir. Kerkükün peşmerge tarafından kontrol altına
alınması Türk varlığının tehlikeye girmesi demek
olacaktır. Türkmenler, Irakın toprak bütünlüğü ve diğer
grupların güvenliği için önem arz etmektedir. Bu sebeple Kerkükte
merkezî hükûmet otoritesi devam etmelidir. Türkiye, konuya duyarsız
kalmamalı ve oldubittiye müsaade etmemelidir. (İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.12
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler
ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 285) (Devam)
BAŞKAN Komisyon
yerinde.
22nci madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 22nci maddesiyle
düzenlenen 2004 sayılı Kanunun 130uncu maddesinin birinci fıkrasında
yer alan satış bedelini nakden ödemek zorundadır ibaresinin
satış bedelini nakden ilgili icra dairesi hebasına ödemek
zorundadır şeklinde değiştirilmesini arz ve teklifi
ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Erel
İzmir
Aksaray
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 22nci maddesi üzerine
partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz maddede yapılan düzenlemeyle ihale sonuç
tutanağının ilanından itibaren yedi gün içinde ihale
alıcısı satış bedelini nakden ödemek zorundadır.
Taşınırlar bakımından ihale bedelinin yedi gün içinde
nakden ödenmesi kabul edildiğinden sürelerin yeknesak hâle getirilmesi
amacıyla taşınmazlar bakımından da aynı kural
kabul edilmektedir. Bahse konu düzenlemeyle İcra ve İflas Kanununun
130uncu maddesi değiştirilmekte olup madde metninde yer alan
satış bedelini nakden ödemek zorundadır. ibaresinin
satış bedelini nakden ilgili icra dairesi hesabına ödemek
zorundadır. şeklinde düzeltilmesi uygun olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
yarın Öğretmenler Günü, ben de tüm öğretmenlerin
Öğretmenler Gününü kutluyorum. Ancak öğretmenlerimiz arasında
ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, 4/Bli öğretmen
şeklindeki ayrım öğretmenler arasındaki sosyal
barışı, çalışma huzurunu bozmaktadır.
Bunları tek kalem hâlinde getirerek okullardaki eğitim ve irfan ordusunun
daha huzurlu, daha verimli bir çalışma ortamının
sağlanması, özellikle 4/Blilere eş durumunda gerekli
kolaylığın sağlanması aile birliği ve
beraberliği açısından oldukça önemlidir diye düşünmekteyiz.
Yine, yıllardır söz verdiğimiz 3600 ek gösterge inşallah
önümüzdeki yılda faaliyete geçer ve öğretmenlerle beraber diğer
memurların beklediği bu ekonomik anlamdaki düzelme gerçekleşir
diye umuyor ve AK PARTİyi göreve davet ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
üzülerek ifade edeyim ki son üç yılda Türk lirası maalesef pul oldu.
Dolar 13 lirayı geçti, euro 15 liraya dayandı. Vatandaşlarımızın
yarısından fazlası açlık sınırında
yaşar hâle geldi. Artık hayat pahalılığı çekilmez
bir durumda, vatandaş canından bezdi. Cenab-ı Hak insanları
kınadıkları şeylerle sınarmış; bugün bir
vatandaşımızla görüştüğümüzde, artık
süpermarketler dâhil, bir teneke yağdan fazla yağ vermediklerini, 5
kilo şekerden fazla da şeker vermediklerini söylüyor.
İnşallah, ileride bu durum daha yüksek boyutlara ulaşmadan
önlemler alınır diye düşünüyoruz.
Yine, AK PARTİli
yetkililer ekonominin ne kadar güzel olduğunu, çoğu ürüne ve hizmete
zam yapılmadığını, zam yapılanlara ise mini mini
zam yapıldığını söylese de durum gün gibi ortada.
Yine, bir milletvekili arkadaşımızın Bundan sonra 2 kilo
yerine yarım kilo et alın. tavsiyesi Meyveyi sebzeyi taneyle
alın. önerisi Türkiyenin gerçekleriyle hiç örtüşmüyor. Yarım
kilo et alın. dediğiniz vatandaş zaten sadece kurbandan kurbana
mutfağında et görebiliyor. Keşke halkın içine girip veya
sosyal medyada açık cep telefonlarınızı paylaşıp
vatandaşların derdinin doğrudan doğruya size iletilmesini
sağlasanız. Böylece, Türkiyenin gerçekleriyle yüz yüze
kalmış olur, vatandaşın çektiği çileyi,
vatandaşın ne kadar zor ekonomik şartlar altında
yaşadığını hep birlikte yaşamış oluruz.
Bugün pazara
çıktığınızda 5 liradan aşağıya sebze
yok -pırasaydı, ıspanaktı- karnabahar 13 lira,
patlıcan 10 lira, biber 10 lira, domates 10 lira yani vatandaşın
tane tane almaya bile gücü yetmiyor. Dolayısıyla eğer bir
fedakârlık yapılacaksa Türk milleti zaten fedakâr bir millet,
vatanı için, milleti için, devleti için, bayrağı için
gerektiğinde kanından canından bile fedakârlık yapabilecek
bir ruhtadır, ekonomik anlamda da her türlü fedakârlığı
yapacak güce ve ruha sahiptir. Ama bu fedakârlığı sadece fakire
fukaraya yüklemeyi bir nevi vicdansızlık olarak düşünüyorum.
Eğer fedakârlık yapılacaksa toplumun her kesimi, en üstteki
vatandaşımız -ekonomik anlamda, idare anlamında- ekonomik
anlamda da en alttaki vatandaşımız bu tasarrufu, bu fedakârlığı,
bu çileyi beraber paylaşmalıdır. Nimeti birileri paylaşırken
külfeti sadece fakir fukaraya yüklemeyi bu vatandaşa yapılacak bir
haksızlık olarak düşünüyorum. AK PARTİ'li
arkadaşlarımı bu konuda vicdana ve sağduyuya davet ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi'nin 22nci maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas
Kanununun 130uncu maddesinde yapılan değişiklikteki nakden
ibaresinin peşin şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Zeynel
Emre
Mersin Aydın İstanbul
Rafet
Zeybek Ömer Fethi
Gürer Aydın
Özer
Antalya Niğde Antalya
Turan
Aydoğan Yüksel
Özkan
İstanbul Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bursa Milletvekili Yüksel Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.
(CHP sıralarından alkışlar)
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 22nci
maddesi hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ Milletvekili
İmran Kılıç ve eski Bakan Hasan Fehmi Güneşe Allahtan
rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, bugün
Sofyada çok acı bir olay yaşandı. Kuzey Makedonyadan
İstanbula gezi için gelen 4 otobüsten 1inde Sofya civarında bir
trafik kazası yaşandı. Bunların çoğu Arnavut kökenli
kardeşlerimiz. Arnavutların alfabesinin kutlandığı bir
günde İstanbula geziye gelmişlerdi ve bu kazada ne yazık ki
Kuzey Makedonya vatandaşı 46 kişi yanarak can verdi,
bunların içinde de 12 çocuk var. Buradan dost, kardeş Kuzey
Makedonyaya üzüntülerimizi ve başsağlığı dileklerimizi
iletmek istiyorum.
İcra ve İflas
Kanununu 2003ten bugüne 14 defa değiştirerek kanunu yamalı
bohçaya cevirdiniz. Kanunun toplam 356 maddesinde değişiklik
yaptınız, düzelttiğiniz maddeleri tekrar tekrar
değiştiriyorsunuz. Değerli arkadaşlar, yürürlükteki kanunun
ilgili maddesi, ihaleyle satış bedelinin peşin ödeneceğini
ve icra memurunun alıcıya on günü geçmemek üzere mühlet verebilmesini
hüküm altına almıştı. Yaptığınız
değişikle alıcıya diyorsunuz ki: İhale fesih talebi
yapılsa dahi sen bu parayı ödeyeceksin. Daha doğmamış
bir mülkiyet hakkı kurulmadan siz bu hakkı kısıtlayacak bir
hükümlülüğü dayatıyorsunuz. O da yetmiyor on günlük süreyi yedi güne
düşürüyorsunuz. Günü geldiğinde size de lazım olacak hukuk ve
adalet kavramlarını yirmi yıllık iktidarınızda
yok ettiniz. Türkiye, 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 139 ülke
arasında 117nci sırada yer aldı, Doğu Avrupa ve Orta
Asyada ise 13 ülke arasında son sırada. Halkın yüzde 70i
yapılan araştırmalara göre hukuka güvenmiyor. İşte, AK
PARTİnin adaleti bu. Sayın İçişleri Bakanının
Mahkeme kararı bizim arkamızdan gelsin. sözleri hukuku ne derece
ayaklar altına aldığınızın acı bir
ifadesidir, acı bir itirafıdır. Artık, kimse sizin
yalanlarınıza inanmıyor.
Hukukun
olmadığı bir ülkede yerli ve yabancı
yatırımcılar o ülkeden uzaklaşır, üretim ve istihdam
azalır, bugün acı örneklerini yaşadığımız
gibi paranızın değerini kendiniz belirleyemezsiniz. Ben
ekonomistim. diyen Sayın Cumhurbaşkanının Faiz sebep,
sonuç enflasyon. tezi çürüdü; dolar uçtu gidiyor, işsizlik hızla
artıyor, gençlerimizin üçte 1i işsiz. Açlık ve yoksulluk
sınırı altında yaşamak zorunda bırakılan
milyonlarca vatandaşımızı ekonomik krizle baş
başa bıraktınız. Ücretli çalışanların
neredeyse yarısının açlık sınırının
altında asgari ücret aldığı, yaklaşık 8 milyon
emeklinin asgari ücretin altında maaş aldığı bir
ülkede hangi refahtan söz edebilirsiniz?
Bugün 5 milyon insan 1.500
TLnin altında parayla geçimini sağlamaya çalışıyor.
Hâl böyleyken zam yağmuru son hızıyla devam ediyor; doğal
gaza zam, elektriğe zam. Akaryakıt zamlarını otomatiğe
bağladınız. Markette sıvı yağ, elektronik alarmla
1 adet, sınırlı olarak satılıyor. Önümüz kara
kış. 1 çuval un son iki haftada 200 TLden 360 TLye yükseldi.
TÜİK tarafından açıklanan sözüm ona enflasyon oranı yüzde
19 civarındayken mutfaktaki enflasyon ise yüzde 50lerde; işçiyi,
memuru, emekliyi, tüm vatandaşlarımızı enflasyona
ezdirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İnsanları kuru
ekmeğe muhtaç ettiniz, şimdi de Soğan yiyin. diyorsunuz.
Millet aç, midesine kuru ekmek giriyor. dediğimizde O zaman aç
değiller. karşılığını verdiniz, utanma
duygusunu kaybettiniz arkadaşlar. Diyanet İşleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan cuma hutbesinde
ise yoksulluk ve açlığın bir imtihan olduğu ifade edildi;
yolsuzluğunuza, haksızlığınıza kılıf
için farklı bir din yarattınız. Yoksulluk kader değildir
arkadaşlar. Bunun sebebi, bunun sorumlusu sizlersiniz, sizlerin adaletsiz
ve yanlış politikalarıdır.
Ülkemizin geleceği
gençlerimizin ümitlerini söndürdünüz. AK PARTİnin Türkiyeye tersine
beyin göçünü destekliyoruz. masalları gerçeğin çok
uzağında kaldı. Kamuda en üst derecede bir uzman hekim yoksulluk
sınırı altında maaş alırken bu ve
çalışma koşulları nedeniyle son iki yılda yurt
dışına giden hekim sayısı 8 bini aştı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla)
Sayın Başkan, bu taziyeler nedeniyle biraz konuşma sürem
uzadı.
BAŞKAN Ama
uzatamıyorum.
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla)
Arkadaşlar, her ay 100 hekim ülkeyi terk ediyor. Bu beyin göçü sizi hiç mi
endişelendirmiyor? 34 milyondan fazla vatandaş bankalara borçlu, 23
milyondan fazla icra dosyası icra dairelerinde. Verin yetkiyi, görün
nasıl uçuyoruz. diyen AK PARTİ Genel Başkanı ve Sayın
Cumhurbaşkanı metal yorgunluğu ve çaresizlik içinde ülkeyi her
geçen gün bataklığa sürüklemektedir. Memleketi iflasın
eşiğine getiren bu yıkım ekonomisi kitabının
yazarına artık Dur! diyoruz. Esnaf siftah yapamıyor, kepenk
kapatıyor; çiftçiyi tükettiniz, tarlasını ekemiyor; mutfakta
tencere kaynamıyor; vatandaş derhâl seçim istiyor. Ancak, her
şeye rağmen hiç kimse merak etmesin, çaresiz değiliz. Gidiyor
gitmekte olan, geliyor gelmekte olan.
Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum
Başkanım, sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Özkan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesinde geçen
şekilde ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Züleyha
Gülüm Mahmut
Toğrul
İstanbul
İstanbul
Gaziantep
Mahmut
Celadet Gaydalı Murat
Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Bitlis
İzmir
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul.
Buyurunuz Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 22nci maddesi üzerine söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları
başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Başta şunu
belirtmek gerekiyor ki bu yasa teklifi kötü ekonomi yönetimiyle borçlular ve
icralıklar ülkesi yapılan ülkede çözüm üretmekte yetersiz
kalacaktır çünkü Türkiye'de iflas, işsizlik, açlık hiçbir dönem
bu kadar konuşulmadı. Yaşanan ekonomik kriz icra ve iflas
dosyalarını patlatmış durumdadır. İcra
dairelerine gelen dosya sayısı günlük binin üzerindedir. İcra
dosyaları iktidarın sadece son üç yıllık döneminde 2 kat
artarak 25 milyona ulaştı. Borcunu ödemeyen yurttaşın
varlığına ise haciz yoluyla el konuluyor. Şu anda icradan
en çok konut, tarım arazisi ve tarım makineleri satılıyor.
Diğer bir yandan, TESK
verilerine göre, 2021in ilk çeyreğinde iş yerini kapatan esnaf
sayısı 29 bini aşmış durumda. Şirket ve esnaf
-sayılarındaki- kapanmaları artınca işsiz
kalanların sayısı da çığ gibi yükseliyor. Geniş
tanımlı işsiz sayısı 7,9 milyon civarında.
İŞKUR'a göre Eylül 2021de kayıtlı işsiz sayısı
bir yılda 219 bin artarken TÜİK'e göre 160 bin azalıyor; birine
göre artıyor, birine göre azalıyor. İŞKUR ve TÜİK
verileri arasındaki yıllık fark 379 bin. İşsiz
sayısı İŞKUR'a göre artıyor, TÜİK'e göre
azalıyor.
Sayın vekiller, tek adam
rejiminin yürürlüğe girdiği 2018 yılından bu yana ihtiyaç
kredileri ve kredi kartı borçluluğu yaklaşık 2 kart
arttı. Enflasyonun ve zamların tavan yaptığı,
yurttaşlarımızın gelirini ve refahını
kaybettiği, alım gücünün neredeyse sıfıra indiği
mevcut koşullarda kredi kartı borçlusu olmayan neredeyse kimse
kalmadı. İhtiyaç kredileri üç yılda 213 milyar TL'den 413 milyar
TL'ye yükseldi. Kredi kartı borçları üç yılda 94 milyar TL'den
164 milyar TL'ye yükseldi. Bu dönemde gemiyi yüzdürmek için borca sarılan
binlerce işletme borcunu döndüremediği için batıyor. 2020nin
ilk çeyreğinde toplam KOBİ kredileri 662 milyar 540 milyon TL iken bu
rakam bu yıl aynı dönemde 879 milyar 284 milyon TLye yükseldi.
Sayın vekiller, AKP
iktidarı on dokuz yıldır Şahlanıyoruz.
açıklamaları yapıyor ama şahlandığımız
falan yok çünkü vatandaşın alım gücü düştü, borçları
arttı; ne şahlandık, ne uçtuk, sadece yoksullaştık.
Bakın, 2002de benzin 1,30 TL iken bugün 9,58 TL, belki ben bu
konuşmayı yaptığımda 10 TLye yükselecek. Dolar
2002de 1,5 lirayken, bu metni hazırlarken 10,45 yazmışım,
gelmeden baktım şu anda 13 TLye yükselmiş. Çeyrek altın
2002de 32 lirayken, ben bu metni hazırlarken 1.020 lira
yazmışım, biraz önce baktım 1.240 TL.
Yaşadığımız yoksulluk ve yoksunluk sadece
yanlış ekonomi yönetimiyle açıklanabilecek bir felaket
değil. İktidarın son on yılda kurduğu rejim bir bütün
olarak yoksulluk üretiyor, o rejim değişmeden de yoksulluk yenilemez,
ekonomi düzeltilemez. Adım adım inşa edilen baskı rejiminin
altında haklar çiğnenip, hukuksuzluklar işlenirken ekonominin
tıkırında gideceğini sanıyordunuz ama ekonominin
tıkırında falan olduğu yok. Otoriterleşen ve
denetlenemeyen iktidar, siyasetin emrine giren hukuk, zapturapt altına alınan
basın, liyakatsizliğe teslim edilen bürokrasi bumerang gibi geri
dönüp herkesin elindeki ekmeği aldı.
Sayın Başkan,
sayın vekiller; sonuç olarak Sayıştay raporları
yayınlanmıyor, bütçe ve ihaleler denetlenmiyorsa; kamuya personel
alımları liyakate göre değil, birkaç yandaş vakfın
listelerine göre yapılıyorsa; kurumlarınıza güven yoksa,
özel mülkiyet bile güvende değilse, özgür basın yoksa, birileri
haksız ihalelerle, çifte maaşlarla zenginleşiyorsa ne yoksulluk
yenilebilir ne eşitsizlik sorunu çözülebilir ne enflasyon durdurulabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
- Bu dönemde Hükûmete ve yetkililerine yapacağımız tek
çağrı susmalarıdır. Her konuştuklarında
yurttaşımız yoksullaşıyor, insanlar daha fazla
açlığa ve yoksulluğa mahkûm kılınıyor. Sussalar
ülke kazançlı çıkacak diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 22nci
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair 1 önerge vardır.
Malumları olduğu
üzere görüşülmekte olan teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan
ancak teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. Yeni madde ihdasına dair Divana
ulaşan önerge, Komisyon metninde bulunmayan bir konuda
değişiklik öngörmektedir. Ayrıca, geçtiğimiz
birleşimde bu bölümde 2 tane yeni madde ihdası önergesi kabul
edildiğinden 91inci madde ve Meclis uygulamaları çerçevesinde yeni
bir önergenin işleme alınması gerekmektedir.
Dolayısıyla, İç Tüzük gereğince bu önergeyi işleme
almamız olanaklı değildir ancak grupların
uzlaşısı nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere önergeyi
işleme alacağım. Önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Yeni madde ihdasına
ilişkin önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifine 22nci maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 23- 1136
sayılı Kanunun 5inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
kovuşturma altında bulunması ibaresi dolayı
hakkında kamu davası açılmış olması
şeklinde değiştirilmiştir.
Mahir
Ünal Erkan
Akçay Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Kahramanmaraş Manisa İzmir
Hakkı
Saruhan Oluç Ramazan
Can Engin Özkoç
İstanbul Kırıkkale Sakarya
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Salt çoğunluğumuz
vardır Sayın Başkanım, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi
yok.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde
kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine
mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecektir, kanunun yazımı esnasında madde
numaraları teselsül ettirilecektir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair 1 önerge daha vardır. Bir önceki madde
ihdası önergesine yönelik yapmış olduğum açıklama bu
önerge için de geçerlidir.
Yeni madde ihdasına
ilişkin önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifine 22nci maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 24- 13/12/2004 tarihli
ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanunun geçici 9 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan
dokuz kez ibaresi oniki kez şeklinde ve altıncı
fıkrasında yer alan 30/11/2021 ibaresi 31/5/2022 şeklinde
değiştirilmiştir.
Mahir
Ünal Erkan
Akçay Engin
Özkoç
Kahramanmaraş Manisa Sakarya
Yılmaz
Tunç Dursun Müsavat
Dervişoğlu Ramazan
Can
Bartın İzmir Kırıkkale
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Salt çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi
yok.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde
kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
Herhangi bir
karışıklığa mahal vermemek için bundan sonra maddeler
üzerindeki önerge işlemlerine mevcut sıra sayısı metnindeki
madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanunun yazımı
esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Sayın
Dervişoğlu, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
İhdas edilen bu
maddeler, kanun teklifi Komisyonda görüşülmeye
başlandığı andan itibaren sıklıkla gündeme gelen
bir talep olma özelliği taşıyordu. Bu
değişikliğin toplumsal talebin dikkate alınarak parti
gruplarınca ortak akılla gerçekleştirilmesi memnuniyet
vericidir.
Değişikliği
onaylıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Sayın
Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak bu maddeye, önergeye, teklife imza koyduk. Malumunuz,
bütün dünyada ve ülkemizde Covid-19 salgını devam etmektedir. Öyle ki
geçen yıl bu düzenlemenin yapıldığı ilk tarih ile
bugünü mukayese ettiğimizde, gerek bulaş sayısı gerekse bu
salgın nedeniyle kaybettiğimiz vatandaşlarımızın
sayısı da dikkate alındığında bu risk ve Covid
salgınına ilişkin bulaş tehdidi hâlen devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) O
nedenle, bu düzenleme önemli bir beklentiyi
karşıladığı gibi, ondan da önemlisi bu düzenlemenin yapılması
hem gerekli hem de yerindedir. Hayırlı uğurlu olmasını
diliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Covid
nedeniyle cezaevlerinden çıkarılmış olanların izin
sürelerinin altı ay daha uzatılmasına itiraz etmiyoruz ama bunu
kesinlikle yetersiz buluyoruz. Geçtiğimiz yıl İnfaz
Yasasında yapılan değişiklikler sırasında da bu
düzenlemeyi yetersiz bulduğumuzu ifade etmiştik, bugün de yetersiz
buluyoruz çünkü çok sayıda hasta mahpus bulunuyor cezaevlerinde, yine çok
sayıda yaşlı mahpus bulunuyor cezaevlerinde ve maalesef, bu
hasta ve yaşlı mahpuslar art arda hayatlarını
kaybediyorlar. Dolayısıyla, hasta ve yaşlı mahpusların
da bu kapsama alınması gerektiğini düşünüyoruz,
yetersizliği bu nedenle vurguluyoruz. Ve çocuklu anneler var çok
sayıda yine cezaevinde. Çocuklu annelerin de hem annelerin hem
çocukların bu düzenlemeden faydalanması gerekiyor. Bu nedenle de yer
almadığı için yetersiz buluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bu yetersizlikler nedeniyle yani hasta, yaşlı
mahpusları ve çocuklu anneleri kapsamaması nedeniyle bu düzenlemeyi
yetersiz bulduğumuzu belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
pandemi maalesef, istediğimiz şekilde Türkiye'de engellenemiyor,
salgın hastalık devam ediyor. Cezaevindeki sıkışıklık
nedeniyle mahkûmlar hastalık dolayısıyla zor durumlar
yaşayabilir. Bu yüzden Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda grubu
bulunan tüm siyasi partiler, anlayış içerisinde, bunun altı ay
daha uzatılmasına karar verdiler. Kararın
mahkûmlarımız açısından da sağlık açısından
da hayırlı olduğunu düşünüyoruz.
Herkese saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Ünal
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
öncelikle 5275 sayılı Kanunun geçici 9uncu maddesinin (5)inci
fıkrasında düzenlenen Covid-19 iznine ilişkin uzatma bir
toplumsal talepti ve hem Sağlık
Bakanlığımızın hem de Adalet
Bakanlığımızın görüşleriyle bunun
uzatılması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine geldi ve
bu hususun bütün grupların ortak önergesiyle uzatılması da
sevindirici bir gelişme.
Böylece, Covid-19 izin süresi
31/5/2022 tarihine kadar uzatılmıştır, hayırlı
olsun.
BAŞKAN
Hayırlı olsun.
23üncü madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 23üncü maddesiyle
2004 sayılı Kanunun 134üncü maddesine eklenen dördüncü fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Talebin reddine ilişkin
kararın kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde tazminat
davasının açılmaması halinde, teminat resen hükmedilen para
cezasından mahsup edilmek üzere hazineye irat kaydedilir.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Fahrettin
Yokuş
İzmir
Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
İYİ Parti Grubu ve şahsım adına saygıyla
selamlıyorum.
Önümüzdeki 26 Kasım
komşumuz Irak ve Irak Türkleri için çok önemli bir tarih. Peki, 26
Kasımda ne olacak? Bu tarihten itibaren bin yıllık Türk
şehri Kerkükün emniyeti peşmerge yönetimine geçecek gibi görünüyor.
Bu hem Irakın siyasi yapısı için hem de Türkiye için çok
olumsuz bir durum. Bu gelişme, kısa vadede sadece siyasi bir hareket
gibi görünse de uzun vadede bu bölgelerin tamamının peşmerge
hâkimiyetine yani Barzaninin yönetimine geçeceği gerçeğidir. Irakta
Kazımi ve Malikinin hükûmet kurabilmeleri için peşmergenin oyuna
ihtiyaçları var. Bu pencereden bakacak olursak bölgeyi Barzaniye
peşkeş çekecekleri aşikâr.
Değerli milletvekilleri,
Irak Başbakanı Mustafa Kazıminin, Barzaniyle ilişkileri
geliştirmek adına, 20 Ekim 2021 tarihinde, Kuzey Irak Bölgesel
Yönetiminin 20nci peşmerge tugayını merkezî hükûmetin Savunma
Bakanlığına bağlamış olması bunun
apaçık göstergesidir. Ancak Irak Anayasasında peşmergenin
sadece Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin koruyucusu olduğu belirtiliyor. Bu
hâliyle, Kerkükün güvenliğinin peşmergeye geçme ihtimalinin ortaya
çıktığını ve bu durumun büyük bir krizin başlangıcı
olacağını da buradan belirtmek istiyorum.
Peki, biz Türkiye olarak
Irakta yaşayan soydaşlarımıza destek olmak için ne
yapıyoruz, Hükûmetimizin Irak ve Türkmenler için bir
çalışması var mı? Kerkük Milletvekili Erşat Salihi
Biz Kerkükün idari sınırları içinde kimseyi istemiyoruz, kan
dökülsün istemiyoruz. diye bu hususta feryat ediyor ve devamında 2017
Irak referandumundan sonra güvenlik ortamının
sağlandığını ve bu nedenle de Erbilin yani Barzaninin
Kerkükü kontrolünün sona erdiğini ifade etmiştir. Şimdi, tekrar
tehlikeye giren Kerkük idari sınırları, Irak merkezî yönetimi ve
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi arasında IŞİD tehlikesi
gerekçesiyle kurulan Ortak Koordinasyon Odası sebebiyle risk altında
diyorlar. Irak Türkleri Kerkükün idari sınırlarının içinde
merkezî hükûmet dışında kimseyi istemiyor; bunun
dışında, Allah korusun, gerilimin artacağını, kan
dökülebileceğini büyük bir tedirginlikle ifade ediyorlar.
Değerli milletvekilleri,
2003ten bu yana Irak Savaşının en büyük kaybedeni hiç
şüphesiz ki Irak Türkleri olmuştur. Ülke nüfusunun yüzde 10una
yakınını oluşturan Türk nüfusu 1950den beri
yıldırma politikalarına maruz kalmıştır; önce
Araplaştırmayla uğraşılmış, sonra da malum
Saddam sonrası yine değişen bir şey olmamış, Irak
Türkleri maalesef hâlen zulüm ve baskı altındadır. Özellikle
Irak Savaşından sonra Türk önderleri suikastlara kurban gitmiş,
soydaşlarımız topraklarından sürülmek istenmekte,
planlı ve aşamalı bir şekilde Büyük Orta Doğu Projesi
maalesef işlemektedir. Zaman içerisinde Türklerin resmî daireleri
yakılmış, nüfus kayıt ve evrakları yok edilmiş,
Türkmen mezarları bile iskâna açılmıştır. Aşama
aşama soykırım uygulanan soydaşlarımızın tek
beklentisi, tek umudu Türkiyedir. Misakımillî
sınırlarımız içinde bulunan ve maalesef son on sekiz
yıldır ateş hattına çevrilen bu bölge göz göre göre
peşmergenin kontrolü altına girmektedir. Misakımillî
sınırlarımız kaderine terk edilemez, Irak Türklerinin
yalnızlaştırılması kabul edilemez. 1923 Lozan
Anlaşması ve 1926 Ankara Anlaşmasının, belirlenen
Türkiye-Irak sınırı ve iki ülke sınırlarının
ya da toprak bütünlüğünün korunması üzerine olduğunu buradan
tekrar hatırlatmak istiyorum. Irakın 2023ten sonra siyasi ve idari
yapısı paramparça olmuş durumdadır. Bu olumsuz ve kritik
duruma Türkiyenin sessiz kalması kabul edilemez.
Değerli milletvekilleri,
İYİ Parti olarak Irak tezkeresine evet oyu verdik. Türkiye olarak,
Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminde ve özelde bizim için tarihî ve millî öneme
sahip olan Kerkükte Türk varlığını ve haklarını
korumak için girişimde bulunulmalı ve bu kararımızı
yüksek bir sesle Hükûmet olarak haykırmalıyız. Irak Türklerinin
kaderi peşmergeye teslim edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) - Yerli ve millî olduğunu her defasında ifade eden siyasi
iktidarın, yerli ve millî olan Kuzey Irak Türkmenlerine sahip
çıkması gerekmektedir. Yerli ve millî olmak, nerede bir mazlum varsa
ona sahip çıkmaktır, Türk kardeşlerimize, Müslüman
kardeşlerimize sahip çıkmakla olur. Doğu Türkistanda
yaptığınız gibi burada da kayıtsız kalmayın
diyor ve Kerkükün feda edilemeyeceğini, Kerkükün bir Türk kenti
olduğunu ve Türk olarak kalacağını buradan bir kere daha
ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
23üncü maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun
134üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen birinci cümledeki
"marifetiyle" ibaresinin "aracılığıyla
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Zeynel
Emre
Mersin Aydın İstanbul
Rafet
Zeybek Aydın
Özer Ömer Fethi
Gürer
Antalya Antalya Niğde
Turan
Aydoğan Ünal
Demirtaş
İstanbul Zonguldak
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş.
Buyurun Sayın
Demirtaş. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun teklifinin Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki
Kurulması başlıklı Dördüncü Kısmındaki
düzenlemeler son derece önemli ve hassaslıkla yaklaşılması
gereken düzenlemelerdir çünkü tamamının öznesi çocuklarımızdır.
Bu teklifte çocuklarımızın üstün yararı için bazı
olumlu düzenlemeler vardır ve bu olumlu düzenlemeleri biz de
desteklemekteyiz. Ancak teklifin lafzına ve ruhuna
baktığımızda çocuk bir özne değil, bir nesne gibi
görülmüş ve tüm tanımlamalar bu yanlış bakış
açısı üzerinden yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
yeni bir yasa ya mevcut düzenlemedeki eksikliklerin tamamlanması ya
yanlış uygulamaların önüne geçilmesi ya da yasaların
ihtiyacı karşılamaması nedenleriyle yapılır. Ama
sorunu bir yerden alıp başka bir yere koyacağınız bir
yasanın hukuksal olarak da idari olarak da toplumsal olarak da bir
yararı yoktur; çocuk teslimiyle ilgili durum tam da böyle bir durumdur. Bu
teklifle önceden İcra ve İflas Kanununda olan çocuk teslimi müessesi
Çocuk Koruma Kanununa aktarılmaktadır. Uygulayıcı da icra
daireleri değil Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü
olmaktadır. Çocukların teslim edileceği yerlerin valiliklerle
belirleneceği, bu yerlerin, okul, kreş gibi yerler olabileceği,
aile mahkemesi kararlarının yerine getirilmesinde uzman
bulunmaması hâlinde öğretmenlerin görev alacağı bir teklif
vardır karşımızda. Bu teklifte iyi olan şey ise çocuk
teslimine dair iş ve işlemlerdeki harçların
kaldırılmasıdır.
Değerli milletvekilleri,
yasa yapmak sorumluluk ister, çocuklarla ilgili yasa yapmak ise çok daha fazla
sorumluluk ister. Bu nedenle, yasa yaparken, ulusal ve uluslararası
mevzuattaki referans noktalarına bakmak gerekir. Bu konudaki referans
noktaları, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 25inci maddesi,
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3üncü
maddesi, Avrupa Konseyi Çocuklarla İlgili Kişisel İlişki
Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 4üncü maddesi ve
Anayasamızın 41inci maddesidir. Bu metinlerin tamamında
Çocukla ilgili tüm iş ve işlemlerde çocuğun üstün yararı
gözetilmeli denilmiştir. Uluslararası ve ulusal mevzuat çok
açık bir şekilde çocuğun bir birey, bir özne olduğunu
söylemektedir. Buna rağmen, hâlâ, çocuğu bir nesne olarak gören ve
bir teslim malzemesi gibi düzenlemeler yapan yasama, sorumluluğunu yerine
getirmiyor demektir. Bu teklifte Çocuk hak sahibine teslim edildikten sonra
Hak sahibine teslim edilmek üzere gibi tanımlamalar vardır. Oysa,
hakkında düzenleme yaptığımız bireyler bu ülkenin
geleceği olan çocuklarımızdır.
Çocuklarımızın, bu yanlış bakış
açısı nedeniyle yaşayacağı travmaların vebali
sizin üzerinizde kalır, haberiniz olsun.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde son üç yılda 432.517 çift boşanmıştır ve bu
boşanmalardan sonra 391.368 çocuk etkilenmiş, 2010 yılında
velayete verilen çocuk sayısıysa 96.366 iken 2020 yılında
bu sayı 124.742ye çıkmıştır. Yani günümüzde
boşanan sayısı da bundan etkilenen çocuk sayısı da son
derece yukarı doğru tırmanmıştır. Kaldı ki
bu sistemdeki yanlış uygulamadan etkilenen tek bir çocuk dahi olsa bu
durum fark etmezdi. Tam da bu noktadan hareketle çocuklarla ilgili
yasaların yapılması gerekmektedir. Ancak ülkemizde çocuk
teslimi diye konuştuğumuz konu, aslında, yanlış bir
anlayış sorununu da ortaya koymaktadır. Buradaki temel sorun,
boşanmış çiftlerde velayeti almayan taraf ile çocuğun
kuracağı ilişkide böyle zorlayıcı bir sisteme ihtiyaç
duyulmasıdır. Yani bir yargı kararının zorla yerine
getirilmesi başlı başına çok temel bir sorundur. Ancak
ülkemizdeki yargı uygulamalarına baktığımızda
zaman zaman mahkeme kararlarının hiçbir şekilde yerine
getirilmemesi ya da zorla yerine getirilmesi gibi uygulamalar görülmektedir.
Bunun nedeniyse iktidarın bile kendi yargı sistemi içerisinde verilen
yargı kararlarını yerine getirmemesi ve yerine getirmekte ayak
sürümesidir. İktidarın sahip olduğu bu zihniyet nedeniyle bugün
bu düzenlemeyi konuşmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Devamla) Efendim, tamamlamak istiyorum, bir dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, Almanya bu konuyu 1998de
çözmüştür, çocukla kişisel ilişki kurma konusunda çocuk
odaklı yasa değişiklikleri yapılmıştır.
İsviçre, ana, baba ve çocuğun kişisel ilişki kurma talep
haklarının karşılıklı olduğunu
benimsemiş. Sizin teklifinizde Aile Destek ve Mağdur Hizmetlerine
devrettiğiniz sorun, İsviçredeyse Çocuk Koruma Müdürlüğü
adı altında ayrı bir birim oluşturularak çözülmüştür.
İçinde çocuğun geçtiği bu hassas, çetrefilli meselelere
çocuğun üstün yararı gözetilerek
yaklaşılmıştır. Sosyal bir hukuk devletinin
gereği neyse İsviçrede o yapılmıştır, bu konuda
sosyal politikalar üretilmiştir. Bizim de Türkiyede aslında
yapmamız gereken budur.
Hepinizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 23'üncü maddesinde geçen
şekilde ibarelerinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Şevin
Coşkun Ali
Kenanoğlu Züleyha
Gülüm
Muş İstanbul İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı Murat
Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Bitlis İzmir Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Muş Milletvekili Şevin Coşkun.
Buyurunuz Sayın
Coşkun. (HDP sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin
23üncü maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu selamlıyorum.
Konuşmamda
cezaevlerindeki hak ihlallerine, hasta tutuklu ve hükümlülerin durumuna dair
konuşacağım çünkü cezaevleri işkence merkezlerine ve ölüm
evlerine dönüşmüş durumda. Özellikle 2020 Nisan ayında
düzenlenen İnfaz Yasasıyla getirilen idare ve gözlem kurulları
hukuksuz ve keyfî gerekçelerle, verilen cezayı bitirmesine rağmen,
hükümlülerin tahliyelerini engelliyor. Söz konusu İnfaz
Yasasının Anayasaya ve Türkiyenin taraf olduğu
uluslararası mevzuata aykırı olduğunu her fırsatta
dile getirdik, getirmeye de devam edeceğiz. Cezaevleri gözlem
kurulları ancak -tırnak içerisinde- iyi hâlli olduğuna karar
verdiği tutukluları denetimli serbestlik ya da adli kontrolle serbest
bırakıyor. Kurulun kararı olumsuz çıkması durumunda
ise tutuklular bu haktan yararlanamıyor. İdare ve gözlem
kurullarının keyfî gerekçeleri arasında, fazla su kullandığı,
sık oda değişikliği yaptığı, açlık
grevine girdiği gibi absürt nedenler bulunuyor. Özgürlük İçin
Hukukçular Derneğinin verilerine göre, verilen cezayı bitirmesine
rağmen tahliyesi engellenen 74 hükümlü bulunuyor, tabii bunlar sadece
şu an tespit edilebilen. Keyfî gerekçelerle infaz yatmalardan sadece
birkaçını sizlerle paylaşacağım: Sincan Cezaevinde
bulunan Hanım Yıldırım ve Jiyan Ateşe verilen, infaz
hükmü bitmesine rağmen, idare ve gözlem kuruluna
çıkmadıkları gerekçesiyle tahliyeleri engellendi. Altı
yıldır cezaevinde olan Rojdan Erezin ise dosyası başka bir
cinayetten hüküm giymiş adli bir tutuklunun dosyasıyla
karıştırılarak idare ve gözlem kurulunca tahliyesi
engellendi. Yine, Afyon 1 no.lu T Tipi Cezaevinde bulunan Dijwar Nesri
İsmailin verilen otuz yıl cezayı bitirmesine rağmen
tahliyesi engelleniyor. Ramazan Durmaz, Menderes Leyla, Leyla
Akyıldız, Abdurrahman Aşkan, Remziye Polat da tahliyeleri
engellenenlerden. Bir an önce bu keyfî uygulamalara son verilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
bir diğer konu da âdeta ölüme terk edilen hasta tutuklu ve hükümlüler.
İHD raporuna göre cezaevlerinde 604ü ağır 1.605 hasta tutuklu
ve hükümlü bulunuyor. Yine rapora göre, Ocak 2020 ile Ekim 2021 tarihleri
arasında 89 tutuklu ve hükümlü hayatını kaybetti. Cezaevinde
yaşam mücadelesi veren hasta tutuklu ve hükümlülere dair birkaç
örneği sizlerle paylaşacağım. Mehmet Emin Özkan, 83
yaşında, yirmi altı yıldır cezaevinde; 5 kez kalp
krizi geçirdi, yürüyemeyecek hâlde olmasına rağmen kelepçeli
şekilde hastaneye götürüldü, aynı şekilde cezaevine geri
gönderildi. Bu görüntüler asla ve asla hafızalardan silinmeyecek.
Hayatını tek başına idame ettiremeyen Mehmet Emin Özkan
hâlâ cezaevinde tutuluyor.
Yine, Elâzığ
Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan Dicle Bozan yirmi beş
yıldır cezaevinde, bağırsakları
dışarıda yaşam mücadelesi veriyor; bir
bacağını kaybeden Dicle Bozan diğer bacağını
da kaybetme riskiyle karşı karşıya çünkü
bacağında yaralar mevcut ve tedavi hakkı engelleniyor.
Tekirdağ 1 no.lu
Cezaevinde bulunun Ali Osman Köse, 64 yaşında, otuz sekiz
yıldır cezaevinde; kanser hastası, sağlık durumu her
geçen gün kötüye gidiyor.
Mardin E Tipi Kapalı
Cezaevinde bulunan Rojbin Çetin, 26 Haziran 2020de gözaltına
alınırken saatlerce köpekli işkenceye maruz
bırakılmıştı. Çetin, kanser hastası ve tedavi
hakkı engelleniyor.
Devrim Ayık, gazeteci ve
yüzde 76 engelli bir hasta tutuklu. Eskişehir H Tipi Cezaevinde bulunan
Ayık, crohn hastası ve 2 kez bağırsak ameliyatı oldu;
sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde bir gözünü kaybetti.
Ayıkın tedavisinin gecikmesinden kaynaklı yeni sağlık
sorunları da ortaya çıkmakta.
Şaban Kaygusuz, bir eli
ve bir ayağı yok, yüzde 90 engelli raporu var. Kaygusuz, güvenlik
gerekçesiyle 19 Ekimde Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinden Kayseri
Bünyan 1 no.lu T Tipi Kapalı Cezaevine sevk edildi. Şaban Kaygusuz
ayakta sayım dayatmasına maruz kaldı. Yüzde 90 engeli
olmasına rağmen hâlâ cezaevinde tutuluyor.
74 yaşındaki Ahmet
Sılık: İzmir Menemen R Tipi Cezaevinde on yıldır
tutuklu olan Sılık için Adli Tıp Kurumunun Hayatını
tek başına idame ettiremez. raporuna rağmen tahliyesi
engelleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
ŞEVİN COŞKUN
(Devamla) - Önceki dönem Muş İl Eş Başkanımız
Muhlise Karagüzel iki yıldır Kayseri Bünyan Cezaevinde; sekiz
yıl, bir ay hapis cezası verildi. Birçok sağlık sorunu olan
Karagüzel 2 defa anjiyo oldu. Hastalıkları sebebiyle görme yetisini
kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Yine, İskenderun T Tipi
Cezaevinde bulunan İsmail Tamboğa 22 yaşında. 4 kez
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
verilen Tamboğa, midesindeki hastalık nedeniyle her gün kilo
kaybı yaşıyor. 35 kiloya kadar düşen Tamboğanın
mamayla beslenmesi gerekiyor ancak bu hayati talebi yerine getirilmiyor ve
sağlığa erişim hakkı engelleniyor.
Hak ihlaline maruz kalan ve
adını sayamadığımız bini aşkın hasta
tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bu hukuk dışı uygulamalara
karşı, tutuklu ve hükümlü aileleri Diyarbakır Barosunda bir
haftayı aşkındır yakınlarının seslerini duyurmak
için bir nöbet eylemi başlattı. Onları da buradan
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesiyle 2004
sayılı Kanunun 134üncü maddesinin değiştirilen mevcut
altıncı fıkrasının ikinci cümlesine durumlarda ihale
ibaresinden sonra gelmek üzere icra müdürü tarafından ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Muhammed Levent
Bülbül Kemal Çelik
Denizli Sakarya Antalya
Mehmet
Doğan Kubat Vildan
Yılmaz Gürel
İstanbul Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 2004
sayılı Kanunun 134üncü maddesinin teklifle değiştirilen
mevcut altıncı fıkrası kapsamında, ihale konusu
malın teslim edilemeyeceği veya teslime hazır hâle
getirilemeyeceği durumlarda ihalenin icra müdürü tarafından iptal
olunacağı açık bir şekilde hükme bağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
23üncü madde kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına
işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 24üncü maddesiyle
2004 sayılı Kanunun 135inci maddesinin ikinci fıkrasına
eklenen cümlede yer alan gereğince ibaresinden sonra gelmek üzere 3 ay
içerisinde ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Dursun
Ataş
İzmir Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kayseri Milletvekili Dursun Ataş.
Buyurun lütfen.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 24üncü maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
AKP iktidarı tarafından kamuoyuna süslü cümlelerle anlatılan
Yargı Reformu Strateji Belgesi, İnsan Hakları Eylem Planı,
yargı paketleri sadece vatandaşın gözünü boyama, kamuoyunda
algı yaratma ve günü kurtarma amacı taşıyan yüzeysel
değişikliklerden ibarettir, gerçek sorunları çözecek nitelikte
değildir. Bu kapsamda beşinci yargı paketi olarak
adlandırılan bu düzenleme de ne yazık ki beklentilerin oldukça
uzağında kalmıştır. İcra ve iflas daireleriyle
ilgili düzenlemeler, çocuğun velayeti, çocuk teslimi ve çocukla
kişisel ilişki kurulması gibi konuları içeren bu kanun
teklifi, kanunların hazırlanmasında esas olan toplumsal
ihtiyaçları karşılamaktan çok uzaktır.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızda yazdığı üzere, Türkiye Cumhuriyeti
demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir ancak bugün geldiğimiz
noktada, iktidarın keyfî uygulamaları yüzünden yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
üzerine gölge düşmüş, ülkemiz hukuk devleti olmaktan
uzaklaşmış, bir şahsın iki dudağı
arasına sıkışmış, hukukun üstünlüğünden
ziyade üstünlerin hukukunun geçerli olduğu bir ülke konumuna
getirilmiştir. Bizzat Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa
Mahkemesinin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum. ifadesi
kullanılmış, bunun üzerine yerel mahkemeler de Anayasa Mahkemesi
kararlarını yok saymaya başlamıştır. Yine, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararları görmezden gelinmiştir.
Daha geçtiğimiz günlerde ülkenin İçişleri Bakanı metruk
binalara ilişkin Sen gece yık, mahkeme kararları arkandan
gelsin. demiştir. Düşünün, bir ülkenin İçişleri
Bakanı yani hukukun tecelli etmesinde önemli vazifesi bulunan, Anayasada
yazılı hak ve hürriyetleri korumakla görevli olan İçişleri
Bakanı hukuk tanımayan tavsiyelerde bulunmuştur. Bu garabet, bu
hukuk tanımazlık, bu anlayış ancak demokratik olmayan
baskıcı rejimlerde mümkün olabilir. Hukuk devletlerinde hukuk her
zaman önde gider, guguk devleti uygulamalarındaysa hukuk arkadan da
gelebilir, hiç gelmeyebilir de. Adalet Bakanı bile İçişleri
Bakanının bu sözlerine şaşırmış olacak ki
Biz yapalım, hukuk arkadan gelsin değil, hukuk önde yürüsün.
şeklinde açıklamada bulunmuştur ancak Adalet Bakanı öyle
dese de AKP iktidarında hukuk hep arkada kalmıştır. AKP,
sözde yargı reformlarıyla icra daire sayılarını
artıracağına, arkada nal toplayan hukukun itibarını
artırmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün
raporunda Türkiye, adalete güvenin son on yılda en keskin
azaldığı ülke oldu. Rapora göre, Türkiyede
vatandaşların adalete güveni 2010dan 2020ye kadar geçen sürede 22
puan birden gerileyerek yüzde 38lere düştü. Yine ORC Araştırma
Şirketinin Yargıya güveniyor musunuz? sorusuna verilen cevapların
son üç aylık değişimi ise yargıya güvenin hızla
azaldığını ortaya koydu. Buna göre, Haziran 2021de yüzde
25,1 olan yargıya güven Eylülde 22,6ya, Ekimde ise yüzde 21,3e
düştü. Ekim ayında yargıya güvenmeyenlerin oranı yüzde 78,7
ölçülerek rekor kırdı. Görüldüğü gibi, Hazreti Ömerin adaletinden
bahsederek iktidara gelen AKP döneminde yargıya kimse güvenmez hâle
gelmiştir. Adalet ve kalkınma diyerek iktidara gelen AKP döneminde
Türkiye, ifade özgürlüğünün en çok ihlal edildiği Avrupa ülkesi oldu.
Adalet kalmayınca ne kalkınma kaldı ne de ekonomi. Şimdi
soruyorum: Bu yargı paketi hukukun hangi sorununu çözecektir?
Değerli milletvekilleri,
adalet kâinatı ayakta tutan temel direktir. Hukukun hâkim
olmadığı, yargının bağımsız,
yargıçların da özgür olmadığı bir ülkede yoksulluk,
yolsuzluk, eşitsizlik, ayrımcılık, zorbalık,
işsizlik, açlık ve güvensizlik olur. Bu yüzden bizim, adalet
saraylarına değil, bağımsız mahkemelere
ihtiyacımız vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Çölde kızgın
güneş altında susuz kalmış bir insanın Su, su. diye
mırıldanması gibi Adalet, adalet! diye çığlık
atan milyonlarca insanımızın ihtiyacı olan adil mahkemelerdir.
Bizim yeni icra dairelerine değil, sözde yargı paketlerine
değil; adaleti gözeten, halkına refah sunacak bir iktidara
ihtiyacımız vardır. Bu yüzden, getirin sandığı
milletin önüne, düşün bu milletin yakasından diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
24üncü maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun
135inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen cümledeki
gereğince ibaresinin uyarınca şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Zeynel
Emre
Mersin Aydın İstanbul
Rafet
Zeybek Ömer Fethi
Gürer Aydın
Özer
Antalya Niğde Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Turan
Aydoğan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurun Sayın
Kaboğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli
milletvekilleri; 285 sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 24üncü maddesi
hakkında CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Biz olumlu olan düzenlemeleri
destekliyoruz. Bu teklifte özellikle Anayasaya ve kamu yararına
aykırı olan 1; 40 ve 44üncü maddelere ilişkin muhalefet
şerhlerimiz var diğerlerinde olduğu gibi ama genel olarak
Olumlu. diyoruz çünkü biz olumlu olanı destekliyoruz. Aslında biz
öneriyoruz, hazırlıyoruz; öneriyoruz, muhalefet etmiyoruz ancak doğruları
söylemek de bu vesileyle bizim anayasal yükümlülüğümüzdür.
Bu açıdan ne
rastlantıdır ki beşinci yargı paketi olarak
adlandırılan bu yasa önerisinin görüşüldüğü sırada
Türkiyede ekonomik kurtuluş seferberliği ilan ediliyor. Hukuk ve
iktisat arasındaki ilişki dikkate alındığı zaman,
altyapı-üstyapı ilişkisi tamamen tersine çevrilmiş durumda
çünkü ne hukuk bilimine saygı ne de iktisat bilimine saygı
duyulmadığı için, yürürlükteki Anayasaya bile saygı
duyulmadığı için Türkiye, iktisadi bakımdan bir
seferberliği gerekli kılacak şekilde en üst düzeyde telaffuz
edilebiliyor.
Şimdi, burada, bu öneri,
beşinci yargı paketi olarak gündeme geldi. Acaba, bu bir reform
paketi midir? Anayasamıza göre değil, kendilerinin
hazırladığı yani birinci partinin
hazırladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan
Hakları Eylem Planına göre çok geride kalan ve gerçekten hiçbir
biçimde yargı reformu olarak nitelenemeyecek bir belge. Niçin
nitelenemiyor, neden nitelenemiyor? Aslında yapılan düzenleme metni
ve uygulama bunu gösteriyor. Peki, uygulamadan ne kastediyoruz? Uygulamadan,
öncelikle, yürürlükte olan Anayasaya ve yasalara uyma gereğini
kastediyoruz. Uyulmadığı sürece bu paketler içerik olarak da
göstermelik kalır, samimiyet olarak da göstermelik kalır. Uyulmuyor
çünkü mahkeme kararlarına meydan okunuyor. Uyulmuyor, bunun ötesinde,
parti grup toplantılarında ikinci parti liderine yapılan linç
girişimleri gösterilebiliyor, suça azmettirici sahneler ortaya
konulabiliyor. Bu kürsüden Anayasa Komisyonu Başkan Vekili Anayasa Mahkemesi
kararları memurlar için geçerli değildir. diyebiliyor, herhâlde
Kelebekler için geçerlidir. demek istiyor. Demek ki burada Anayasa Mahkemesi
kararlarına Hayır. deniyor Ceza mahkemesi kararlarına
uymayabiliriz. deniyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarına meydan okunabiliyor. Böyle bir ortamda çok ideal bir yasa,
düzenleme yapılsa bile bunun bir
inandırıcılığı veya etkililiği olamaz.
Demokratik hukuk devletinin
asgari gerekleri için üç ön koşul bulunmaktadır. Birincisi,
Anayasanın üstünlüğü ilkesine saygıdır. İkincisi,
parti başkanlığı yoluyla devlet
başkanlığı ve yürütmenin Türkiyeyi giderek felakete
sürüklediğinin ortaklaşa olarak kabul edilmesidir. Üçüncüsü
Anayasanın demokratik hukuk devletine aykırı hükümlerinden
arındırılmasıdır. Bunun için, önce hükûmete ihtiyacımız
var; sonra, hesap verebilir bir hükûmete ihtiyacımız var; daha sonra,
görev, yetki ve sorumluluk ilkelerinin Anayasada kabul edilmesi, anayasal
denge ve denetim düzeneklerinin konulması
Çünkü bunlar olmadan, tıpkı
şimdi olduğu gibi, yargı bağımsızlığı
Anayasada yazsa da bunlar geçerli olmaz, bunlara saygı duyulamaz, bugün
olduğu üzere.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerçekten, bütün yetkilerin
bir kişide toplandığı bir sistem Türkiyede ve dünyada
anayasa hukuku ve siyaset bilimi tarihinin gösterdiği gelişmelere
ters düşmektedir. Bunun gerekleri; paylaşmaktır, yetkileri paylaşmaktır,
demokratik siyasal rejim ve demokratik siyasal sistem gereği kurumlar,
kurallar ve değerler bütününü bilimsel yaklaşım temelinde
yeniden ihdas etmektir. Eğer bunu yapamaz isek iktisadi kurtuluşa
gitmek mümkün değildir. Hukuki kurtuluş olmadan iktisadi
kurtuluş mümkün değildir. Hangi rejim olarak
adlandırılırsa adlandırılsın, dünyada hiçbir
biçimde bütün yetkilerin bir kişide toplandığı bir
demokratik siyasal rejim mevcut değildir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İmran Kılıç
önünde de saygıyla eğiliyorum, nur içinde yatsın. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesinde geçen isteme
ibaresinin talep etme olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı
İstanbul İstanbul
Bitlis
Murat
Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu Kemal
Bülbül
İzmir Kocaeli Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Antalya Milletvekili Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
(HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İcra ve İflas
Kanununa dair teklifin 24üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum
lakin dün Dünya Çocuk Günüydü, yarın da Öğretmenler Günü. Çocuktan
öğretmene giden ve yüreği çocuk, beyni öğretmen olan bir insan
olarak elbette ki Dünya Çocuk Günü ve Öğretmenler Günü hakkında
konuşacağım çok doğal olarak.
20 Kasım 1989da
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen Dünya Çocuk
Hakları Sözleşmesi, 14 Ekim 1990da Türkiye Cumhuriyeti devleti
tarafından 17, 29 ve 30uncu maddelere çekince konularak kabul
edilmiştir Sayın Başkan. Bu çekince kalkmış
mıdır, devam ediyor mu, soruyorum; bir.
İki: 27 Ocak 1995te
Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir ama niye bu 17,
29 ve 30uncu maddelere çekince konulmuştur? Şunun için: Çünkü 17, 29
ve 30uncu maddelerde Ülkenizde yerelde yaşayan farklı dil, etnik
yapı ve inanç gruplarına sahip çocuklar varsa bunların
eğitim, inanç ve benzeri gibi temel insani hak ve özgürlüklerini
karşılamak zorundasınız. diyordu ve Türkiye Cumhuriyeti
devleti 17, 29 ve 30u kabul etse Kürt, Arap, Roman ve benzeri halklara sahip
çocukların dilini, kültürünü ve inancını kabul edecekti. Bundan
dolayı bu maddelere çekince koydu ve bu maddeler hâlâ böyle duruyor mu? Bu
çekince devam ediyor mu, etmiyor mu?
Üçüncüsü: Değerli
arkadaşlar, 24 Kasım 1981 size neyi hatırlatıyor? 24
Kasım 1981, Kenan Evren tarafından Öğretmenler Günü ihdas
edilmesidir. Öğretmenler Günü, cumhuriyetin kuruluş yılına
ait bir uygulama, bir armağan falan değildir. Kenan Evren
tarafından 24 Kasım 1981de uygulamaya konulmuş bir gündür.
Peki, bu Kenan Evren öğretmenlere, eğitimcilere, demokrasiye, insan
hak ve özgürlerine karşı suç işleyen birisi olarak nasıl
olur da öğretmenlere böyle bir gün armağan eder? İşte,
işin ağır çelişkisi de burada. Ve buna rağmen velev ki
bugün oldu ve öğretmenler bunu kutluyor -uzunca bir zamandan beri
söylüyorum, daha geçen gün de bu kürsüden söyledim- Sayın Adalet ve
Kalkınma Partisi yetkilileri, Sayın Millî Eğitim Bakanı,
Sayın Millî Eğitim Komisyonu Başkanı; 24 Kasıma dair
hazırlığınız nedir Allah aşkına, nedir?
Öğretmen çok iyidir. Öğretmen sevgilidir. Öğretmen bir
tanedir. Öğretmenlik mesleği kutsaldır. gibi övgülere
dayalı boş methiyeler.
Peki, bunu şöyle
donatamaz mıydık? 3600 ek gösterge gibi, efendim, sözleşmeli
öğretmen gibi, efendim, başka başka uygulamalar gibi
şeyleri kaldırıp bütün öğretmenler için öğretmenlik
meslek yasasında tanımlanmış bir yapı ve 24
Kasımda bütün öğretmenlere bugün anısına 1 maaş
ikramiye yapamaz mıydık? Yapamıyoruz. Niye? Çünkü üç ayda yüzde
40 yoksullaştık, yüzde 50 yoksullaştık; dolar 15 lira oldu.
Sevgili çocuklar, sevgili öğretmenler; cebimizden gitti,
maaşımızdan gitti, ekmeğimizden gitti, emeğimizden
gitti ve Hükûmet doğal olarak diyor ki: Nerede? Yok ki vereyim.
Şimdi böyle bir
şeyde sevgili öğretmenler, Türkiyeyi var eden değerler
aşkına; demokrasi, insan hakları ve özgürlükler
aşkına; Türkiye halkları aşkına, demokrasi
aşkına, insan hak ve özgürlükleri aşkına yarın
mesleğinize, emeğinize, öğrencilerinize, eğitim hakkına
sahip çıkalım; Çocuk Hakları Sözleşmesine sahip
çıkalım ve 17, 29, 30uncu maddelerin de uygulanması ve bu hak
ihlalinin ortadan kaldırılması ve çocuklara karşı
sistematik suçun son bulması için bir şey yapalım; zira,
öğretmenlik bir şey yapmaktır, öğretmenlik emek
sunmaktır; öğretmenlik yeniyi, güzeli, olgunu, insan için, toplum
için, doğa için, kâinat için, hak ve hakikat için olanı her şeye
rağmen, yokluğa rağmen bulup ortaya çıkarma ve insanlığın
hizmetine sunabilme becerisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Kemal
Bey.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu anlamda, evet, yarın
Öğretmenler Günü kutlaması olacak. Dedim ya dün Çocuk Hakları
Günüydü, yarın Öğretmenler Günü ve bu ikilemde hem çocukların
hem öğretmenlerin istismar edildiği, hak ihlaline
uğradığı bugünde, bakınız, geliniz, bütün parti
grupları olarak öğretmenlerimize; bizi bu sıralara getiren, bize
bu değerleri, bu konuşmaları, bu üretimleri yapma becerisini
kazandıran öğretmenlerimize karşı bir sorumluluk
olması ve geleceğimizi var eden çocuklarımıza
karşı, var etmeye çalışan çocuklarımıza
karşı bir sorumluluk olması anlamında hem Çocuk
Hakları Gününe hem Öğretmenler Gününe dair borcumuzu ödeyelim ve
yapmamız gerekeni yapalım diyorum, sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
24üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 24üncü
madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 25inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 25: 2004
sayılı Kanunun 142/a maddesinin birinci fıkrasında yer alan
Sıra cetvelinde karşı 142nci madde uyarınca şikâyet
veya itiraz yapılmışsa; ibaresi Sıra cetvelinin
düzenlenmesi üzerine şeklinde değiştirilmiş, fıkraya
bankanın kesin ibaresinden sonra gelmek üzere ve süresiz ibaresi ile
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Sıra cetveline
ilişkin itiraz yahut şikâyet ileri sürülmesi halinde ihale bedeli
nemalandırılmaz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu İbrahim
Halil Oral
İzmir
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, İcra ve İflas Kanunu üzerindeki
değişikliği görüşmeye devam ediyoruz. AK PARTİ Grubu
ise bu düzenlemeye çok hevesli görünmemektedir. Bir türlü Mecliste
çoğunluğu sağlamayı başaramadınız da ondan
Herhâlde Ülke iflas ediyor, bir de İcra ve İflas Kanunuyla mı
uğraşalım! diye düşünmektesiniz. Doğru, ülke iflas
etmektedir. Sabah kalkıyoruz, akşam eve gidene kadar dolar 20
kuruş, 30 kuruş değer kazanmış oluyor. İktidar
ise ülkenin iflasının üstünü örtemeyeceğini bile bile bir sürü
akıl dışı yorumlar yapmaktadır. Neymiş efendim
Doların değeriyle ilgili Japonya bir mukayese yapıyor
mu?ymuş. Yapmaz tabii, ortada yapacak bir şey yok ki, bir veri yok;
o ülkede yirmi sene önce dolar kuru neyse bugün de üç aşağı
beş yukarı aynıdır. Burada alım gücüne bakmak gerekir.
Madem AK PARTİ böyle garip bir mukayese usulünü izliyor, biz de bir
mukayese yapalım: Japonya'da asgari ücret saat üzerinden hesaplanır
ve 900 yen civarındadır. Türkiye'de ise bu bir saatlik ücret 15 lira
90 kuruştur. Yani Japonya'da bir işçi 88 lira civarında bir
saatlik asgari ücret almaktadır. Buna Japonya'daki alım gücü,
kalkınma oranları eklendiğinde Türk ekonomisinin ne hâlde
olduğu da görülecektir. Yetmiş altı yıl önce 2 şehrine
atom bombası atılmış bir ülkenin ekonomisi bu
şekildedir. Türkiye'de ise 2021 yılında AK PARTİ'nin
beceriksiz ekonomi politikaları bir atom bombası etkisi yaratmaktadır.
Vatandaş markete gittiğinde artık ayçiçeği
yağlarına bile alarm takıldığını
görmektedir. Esnaf piyasaya fiyat verirken saatlik değişiklikler
yapmak zorunda kalmaktadır. Yakıt fiyatlarındaki artış
gıda lojistiğini etkilemektedir. Eski bakanınız Türk
milletiyle Ya, dolarla mı maaş alıyorsunuz? diye dalga
geçmiştir. Yokluk görmeyenler, yoksulluk derdiyle dertlenmeyenler bu
gerçeği göremezler. Ondan sonra çıkıp televizyonlarda asgari
ücretli için Allah yardımcıları olsun. demek zorunda
kalıyorsunuz. Bence Allah, asıl iktidar mensuplarına
yardımcı olsun. Bu kadar vebalin üstüne iki cihanda da işiniz
zordur. Her ne kadar İstanbul seçimlerinde kafası karışan
Sayın Genel Başkan Yardımcınız AK PARTİye oy
vermek sevaptır. minvalinde sözler söyleyecek kadar kalbini
karartmışsa da gerçek durum hesabınızın zor
olduğu yönündedir. İktidarınızın devamı için yeni
sevaplar, yeni günahlar, yeni haramlar ve helaller üretmeye
çalışmanız dahi nasıl bittiğinizin göstergesidir.
Aynı şeyi faiz meselesinde de yapmaktasınız. Ya, Allah
aşkına, on dokuz yıllık iktidarınızda şimdi
mi aklınıza geldi faizin haram olduğu? Siz, açıkça,
ekonomik beceriksizliğinize İslami bir kılıf uydurmaya
çalışıyorsunuz. Bu bir akıl tutulmasıdır. Allah
hiçbir iktidarı böyle çaresiz ve zavallı bir duruma düşürmesin
ama biz, sizi bu düştüğünüz zor durumdan milletimizle birlikte ilk
seçimde kurtaracağız inşallah.
Türk insanı huzuru,
yüksek alım gücünü, sosyal hayatı en üst seviyede hak eden bir
millettir. Türk milletinin potansiyeli, tecrübesi ve imkânları bütün
sıkıntıları aşacak bir noktadadır yeter ki helal
ambarımıza dadanmış haramzadeler, helal
rızıklarımızı kemirenler
uzaklaştırılsın.
Bu düşüncelerle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesinde geçen
şeklinde ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı Murat
Çepni
İstanbul Bitlis İzmir
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Ali
Kenanoğlu Erdal
Aydemir
Kocaeli İstanbul Bingöl
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir.
Buyurunuz Sayın Aydemir.
(HDP sıralarından alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizi bu hâle getiren
AKP Hükûmeti her alanda dibe vurmuş durumda, çukur demiyorum, çukurun da
dibine vurmuş durumda. Bunu en iyi şekilde bir Zaza atasözü
açıklamakta, bir Zaza atasözü der ki:
(x)
Yani Su çamurlaşmadan, bulanıklaşmadan berraklaşmaz; temiz
akmaz. İşte, AKP Hükûmetinin ülkeyi getirdiği çamur,
bulanık durumdan kurtulmanın yolu ve yöntemini de birazdan size
aktaracağım.
Değerli milletvekilleri,
83 milyon, 1 kişiden çok, çok, çok büyüktür. 83 milyonun
yaşadığı bir ülke, 1 kişinin günlük kaprislerine,
günlük duygusal hezeyanlarına ve saiklerine terk edilemeyecek kadar
kutsaldır. Bakın, değerli milletvekilleri, AKP iktidarı,
Bakanlar Kurulu ve onunla birlikte hareket eden yürütmenin başı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, maalesef ki makul suretle hareket
edebilme iktidarını yitirmiştir. Bakın, bu düzenlemeler
nerede var? Medeni Kanunumuzda velâyet makamı var, vesayet makamı
var ve kayyumluk makamı var. Eğer ruh ve vücut bütünlüğünüz
aynı anda bir işi yapmaya yeterli değilse, bu işi yapmaya
yetiniz yoksa kanun sizi sınırlar. İşte, demokrasilerde de
artık yönetemeyen, makul suretle hareket edebilme iktidarını
yitirmiş, âdeta akıl tutulması yaşamış bu
Hükûmetin önüne, demokratik bir sistemde, halk tarafından halkın
iradesine gidilmesi için sandık konur, sandık ve o sandık da
seçim sandığıdır ve bu halk önünüze koyduğu bu seçim
sandığıyla size mutlaka ki ceza kesecektir.
İstediğiniz kadar seçimden kaçın, istediğiniz kadar bir
buçuk yıl seçimi uzatmaya götürün.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Seçim zamanında yapılacak.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bakın, AKP Hükûmeti, futbol maçı doksan dakika. Maç daha
başlamadan siz 4lü hakem heyetini atamakla şikeyle
başladınız. Bu yetmedi
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) Maç bitmedi daha, doksan dakika
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Maç bitmedi tabii, maç devam ederken kuralları değiştirdiniz.
Bunu yapmadınız mı? Yaptınız ama yine kaybettiniz
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) Maç beş yıl, beş yıl bekleyeceksin o zaman.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
kuralları değiştirmenize rağmen kaybettiniz.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) Erken cayma yok
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bu da yetmedi, yedek kulübesinde tuttuğunuz hamaset yüklü yedekleri
sahaya sürdünüz, bu da yetmedi yine maçı kaybettiniz.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Maç bitmedi, maç!
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bakın, şu anda seçimi uzatmak için muazzam bir çaba
içerisindesiniz.
FATMA AKSAL (Edirne) Daha
beş yıl olmadı ki.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bakın, ister uzatın, ister zamanında yapın, ister erken
yapın; ister Beştepedeki sarayınızdan bakın, ister
yukarıda uçan 500 milyonluk sarayınızdan bakın; size yolun
sonu göründü. Maçı kaybedeceksiniz, bir alt lige düşmeyeceksiniz;
başınız dik, yeriniz amatör lig. Bunu kesinlikle
yaşayacaksınız.
KANİ BEKO (İzmir)
Bravo! Bravo!
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bakın, yine, Hükûmet Başkanınız Recep Tayyip
Erdoğan, daha iki gün önce yapmış olduğu bir
konuşmasında nasa, nasa
Eğer Nas suresiyse veya
müktesebatıysa biz buradan
Elbette ki nas müktesebat olarak var.
Aynı zamanda hırsızlık ve yolsuzluk ayetleri de var. Bir
düşünün, bu ayetler uygulandığı zaman AKP Grubunun vücut
bütünlüğü ne hâle gelir? Düşünün arkadaşlar, kaç kişinin
eli, kaç kişinin kolu kesilir? Bunu siz kendinize hiç sordunuz mu?
Sormadıysanız bu halk bunun hesabını mutlak suretle sizden
soracaktır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
25inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
25inci madde
kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26ncı maddesinin
birinci fıkrasında yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Yasin
Öztürk
İzmir Denizli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 26ncı maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
26ncı maddede, kanun
teklifinin diğer maddelerinde hükmü bulunan elektronik satış
usulüne uyum sağlamak amacıyla düzenleme yapılmaktadır
ancak ülkemizin geldiği noktada üzerinde durulması gereken asıl
konu, icra ve iflasa konu olan hacizli malların nasıl
satılacağı değil hacze konu işlemlerin sayısının
her geçen gün neden daha da arttığı olmalıdır.
İcra ve iflas hukuku, borcunu zamanında ödeyemeyen ya da çoklukla
ödeyemeyen borçluya karşı alacaklı tarafların haklarını
koruyan hukuk sistemidir ve borcun devlet yoluyla tahsil edilmesini
sağlar. Bu tahsilat sırasında borçluya ait
taşınır, taşınmaz mallara belirli şartlar
dâhilinde el konulur. Bu durum, borcuna sadık, ödeme gücü olan hiçbir
vatandaşımızın karşı karşıya kalmak
istemediği bir durumdur ancak ülke ekonomisinin geldiği nokta
itibarıyla ülkemizde borcu olan, borcunu borçla çevirmeye
çalışan, borcunu ödeyemeyip icralık olan ve nihai noktada iflas
yaşayan vatandaş sayısı her geçen gün artmaktadır.
BDDK verilerine göre hane halkı borcu, vatandaşın bankalara olan
tüketici ve kredi kartları da dâhil olmak üzere, 2021
yılının sadece ilk altı ayında 874 milyar
liradır, sadece ilk altı aylık borç. 2002 yılında
Hükûmeti devraldığınızda bu borç o günkü ekonomik
darboğaza rağmen 6,3 milyar liraydı. Geçtiğimiz yıl
kredi faizlerinin düşürülmesi sonrası taşıt ve konut
kredilerindeki artışa rağmen bu rakam 820,7 milyar liraydı.
Ekonomiyi getirdiğiniz nokta budur, rakamlar konuşuyor. Ekim 2021
sonu itibarıyla vatandaşın sadece kredi kartı borcu 193,9
milyar liradır.
Borç yiğidin
kamçısıdır. deriz. Nedir bu sözün anlamı? Bizim
vatandaşımız borcuna sadıktır, borcunu ödemek için
daha çok çalışır, ihtiyaçlarından kısar, borcunu
ödemeye çalışır ama artık yiğidin sırtı paramparça.
Vatandaşın vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından
icraya verilen takipteki borç tutarı 21,3 milyar lira, bankaların
vatandaştan borcu tahsil edemediği için varlık yönetimine
sattığı alacaklardan kaynaklanan borç tutarı mart ayı
itibarıyla 30,3 milyar lira, vatandaşın TOKİ'ye olan borcu
26,4 milyar lira ve sonuç, Ulusal Yargı Ağı verilerine göre
derdest durumda olan 25 milyon icra ve iflas dosyası. Borç rakamları
ortada, borçlu sayısı ortada.
Olaya banka borçları
açısından yaklaşıyoruz ama bir de piyasa borcu gerçeği
var. İş dünyasında uzun yılların verdiği güvenle
devam eden bir alacak verecek, borç ilişkisi de var. Pandemi, döviz
kurları ve zamlar bütün sektörleri derinden etkiledi, piyasada herkes
borçlu, herkes birbirinden alacaklı ama alacağın tahsiline
yönelik ne güven kaldı ne de şirketlerin birbirine karşı
toleransı. Alacağını tahsil edemeyen firmalar birbirini
kilitlemeye başladı. Birçok firma alacağını
Diğerinden daha önce nasıl tahsil ederim. hesabında ki
haklı. KOBİlerin neredeyse tamamı bankalara borçlu. Bankaya
borcunu ödemezse faiz binecek, bankaya öncelik verse piyasada itibarı
kalmayacak, ne iş yapacak ne mal alacak. Bir de çiftçi borçları var.
Devletten aldığı üç kuruş destekleme ödemesine elektrik
dağıtım şirketleri tarafından el konulan çiftçilerimizin
borcu ama sizlerin umurunda bile değil, orada kıkır
kıkır gülersiniz ancak.
2003 yılında toplam
borcu 2,5 milyar lira olan çiftçilerimizin 2021 yılında bankalara 149
milyar lira, Tarım Kredi Kooperatiflerine 10 milyar lira ve geri
kalanı serbest piyasada olmak üzere, 200 milyar liranın üzerinde
borcu bulunmaktadır. 1932 yılında yani cumhuriyetin ilk
yıllarında çıkarılan İcra ve İflas Kanununda
haczi caiz olmayan mallar ve haklar 82nci maddeyle hükme
bağlanmış ve çiftçiye borçlu çiftçi ise ibaresiyle özel bir
atıfta bulunularak malların haczedilemeyeceği kayıt altına
alınmıştır. Bugün, haczi caiz olmayan çiftçi malları,
bankalar ve çiftçilerin borçlu olduğu kurum ve kuruluşlar
tarafından haczedilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Kanunda Çiftçinin tohumuna el konulamaz. denilirken çiftçi tohum almaya bile
fırsat bulamadan parasına el konulmaktadır. Ayrıca,
çiftçimiz sadece Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine
borçlu değildir; borcu borçla ötelemeye çalışan çiftçi zor durumda
kalınca Türkiyede kurulmuş yabancı sermayeli bankaların da
kapısını çalmaktadır, hem de tarlasına ipotek
koydurarak. Şu an ülkemizde satın alma, kuruluş ve şube
açma yoluyla 21 yabancı sermayeli banka faaliyet göstermektedir; işin
daha vahimi, sermaye hacmi ve işlem kapasitesi baz
alındığında, bankacılık sistemimizin
yarısı bu bankaların kontrolü altına girmiştir. Kendi
kamu bankalarımızın, traktörüne, tarlada kullandığı
ekipmanına, hayvanlarına el koyarken acımadığı
çiftçiye elin bankası mı acıyacak? Tarla ipoteği
karşılığı verdiği borç ödenmezse haciz
işlemi başlatılıyor; mülkiyeti, yabancı sermayeli
bankaların eline geçen tarım arazilerimizin ne kadar olduğunu
bilen var mı? Yok çünkü rakamlar hiçbir zaman açıklanmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Sayın Başkanım, biraz önce arkadaşların oradaki
konuşmasından dolayı ek süre istiyorum çünkü
insicamımı bozdular; çok az bir süre, tamamlıyorum.
BAŞKAN Ben vermiyorum.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Takdir senin Sayın Başkan.
Arkadaşlar gitmiş
gerçi ama
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Ne Kabul edenlere el
kaldıran oldu ne şeye el kaldıran oldu, dolayısıyla
takdir kullandım, kabul edilmemiştir.(Gülüşmeler)
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Berabere.
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesinde geçen
şekilde ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı
İstanbul İstanbul Bitlis
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Murat
Çepni Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Kocaeli İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay.
Buyurun Serpil Hanım.
(HDP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Türkiye şu anda büyük bir buhran içerisinde, büyük bir ekonomik kriz
içerisinde ve biz burada İcra ve İflas Kanunu ve bununla ilgili -ismi
devam eden- bir kanun teklifini tartışıyoruz ama Türkiye şu
anda iflas etmiş durumda. Ya, normal koşullarda iyi yönetilen bir
ülkede on yıllarla olabilecek döviz kuru değişiklikleri on
dakikayla devam ediyor ve şu anda Türkiye'de döviz kurları patlama noktasına
gelmiş, Türk parasının değeri ortadan kalkmış,
para pul hâline dönüşmüş durumda. Ekonomi uçuyor. diyordu
Erdoğan fakat görüyoruz ki uçan fiyatlar oldu, zamlar her yerde
fırlamış durumda. Şu anda, benzine, mazota, LPG'ye 1 lira
zam geliyor. Halk, tencere ve tavalarla sokaklara inmiş durumda;
İzmir'de, İstanbul'da ve Ankara'da insanlar protesto gösterisi
yapmaya çalışıyorlar. Tabii, önlerini -örneğin
İstanbul Kurtuluş'ta- polis kesiyor, Taksim'e giriş
kapatılıyor. Halkın demokratik tepkilerini ortaya koyması
İstifa, Hükûmet istifa! çağrısı yapmak demokratik bir
haktır ve halkın demokratik hakkını ortaya koyabilmesi için
sokakları kullanması gerekir. Bu eylemlerin kriminalize edilmesini
buradan kınıyoruz. Halkın, Hükûmetin bu kötü
politikalarına, sermaye yanlısı, rant, talan dolu
politikalarına karşı yükselttiği Hükûmet istifa,
geçinemiyoruz! sloganları eşliğinde yükselttiği,
mücadeleyi buradan selamlamak istiyorum. Erdoğan, birkaç gün önce,
Türkiye'de sarayın ekonomik bir kurtuluş savaşı içerisine
girdiğini söyledi. Görüyoruz ki AKP-MHP bloğu savaştan
başka hiçbir şey bilmiyor yani bir de barış var sayın
milletvekilleri, bir de barışı deneyin, niye hep
savaşıyorsunuz? Şimdi de ekonomik açıdan bir kurtuluş
savaşı verdiğinizi söylüyorsunuz. Siz, hiçbir savaşı
da başarıya ulaştıramazsınız çünkü
savaşlarınız aslında kendinizi iktidarda tutmak için
yürüttüğünüz bir yöntem, savaşa sarılmanız aslında
iktidarda kalmak için başvurduğunuz bir yöntem. Sizin
savaşınız, ekonomik kurtuluş savaşınız
aslında sermayenin, işçi sınıfının, emekçilerin,
işsizlerin, atanamayan öğretmenlerin, EYTlilerin, emeklilerin
kaybetmesidir ve onlara karşı bir meydan okumadır, bir
sınıf savaşıdır aslında ve bu sınıf
mücadelesinde siz her zaman sermayenin yanında oldunuz ve işçi
sınıfının, emekçilerin, ezilen halkların, Kürt
halkının karşısında oldunuz. Bahçeli diyor ki:
Seçimler zamanında yapılacak, 2023te yapılacak. Ya Sayın
Bahçeli yani bu insanlar taş mı yesinler? 2023e kadar beklemek
zorunda mıyız? Bu Hükûmete mahkûm muyuz? Bunu kabul etmiyor insanlar,
Hükûmet istifa! diyor, bu seslere kulak vermeniz gerekiyor.
Bir avuç şirket daha
fazla kazansın diye, yandaşlar daha fazla kazansın diye faizler
düşürülüyor; ihracat firmaları daha fazla kazansın ve
patronlara, yandaşa, müteahhitlere, hazine garantili şirketlere,
uluslararası şirketlere dövizler aktarılsın diye
politikalar üretiliyor. Bu harcamalar, bu politikalar halkın aleyhine
politikalardır. Bakın, hemen şurada bütçe tartışmaları
yapılıyor, bu bütçe tartışmaları şimdiden güncelliğini
yitirdi, bütçe rakamları şimdiden güncel değil. Neyi
tartışıyoruz? Üç günde 2022 bütçesi kadar halkın
sırtına borç bindirdiniz hâlâ neyin bütçesini yapıyorsunuz diye
size sormak istiyorum. Aslında, sizin yaptığınız
-işte aralık ayı da geliyor, asgari ücret de
tartışılacak- işçi ücretlerini baskı altına almak
ve işçi ücretlerini ucuzlatarak Türkiye'yi Avrupanın Çini hâline
getirmek, burada kölelik koşullarında işçilerin çalıştırılmasını
ve Avrupanın ucuz emek cenneti yapmak istiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
tamamlayın.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Teşekkürler.
Biz, HDP Emek Komisyonu,
ekonomi politik komisyonu olarak asgari ücret için önerimizi vergiden muaf 5
bin lira olarak yapmıştık ama bu ekonomik kriz ve ekonomik tablo
karşısında bunun da eridiğini gördük ve asgari ücret
talebini güncellemek durumunda kaldık; 6 bine çıkarttık.
Emeklilik için de aynı şeyi yapmak zorundayız, temel gelir
güvencesi için talep ettiğimiz 2 bin lirayı da daha yükseğe
çıkartmak zorundayız. Ev emekçisi kadınlara sigorta ve emeklilik
hakları için de aynı şeyleri yapmak zorundayız yani ekonomi
o kadar kötü yönetiliyor ki size rakam yetiştirmek de mümkün değil.
Motokuryeler yollarda
yaşamını yitiriyor, çekçeği elinde çocuklar ekmeğini
kazanırken zabıta saldırısına uğruyor. Türkiye
böylesine perişan bir noktada ve bu perişanlığın
ortadan kalkması için halkın örgütlenmesi, dayanışması
ve Hükûmet istifa! sloganlarıyla protestosuna devam etmesi gerekiyor.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
26ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
26ncı
madde kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde 2
önerge vardır; önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 27nci maddesinde yer alan
çıkarılmıştır ibaresinin
kaldırılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu İmam
Hüseyin Filiz
İzmir Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 285 sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 27nci maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddeyle 2004 sayılı Kanunun artırma suretiyle
satışın şartlarını düzenleyen 244üncü maddede
yer alan atıf hükümlerinde değişiklik yapılmaktadır,
kanuna 111/b maddesi eklenmekte, 133üncü maddesi yürürlükten
kaldırılmaktadır. Bu değişiklikle ilgili olumsuz bir
durum yoktur.
Değerli milletvekilleri,
icra iflas deyince köylülerimizin, çiftçilerimizin borçları ve
haczedilmeye çalışılan traktörleri, tarım makineleri akla
geliyor. Gübre, akaryakıt, elektrik, ilaç, tohum ve yem
fiyatlarının olağanüstü artması sonucunda tarımsal
faaliyetlerini sürdürmeye çalışan köylülerimiz borç
batağının içine girmişlerdir. Çiftçilerin bankalara,
piyasalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları önceki
yılın aynı ayına göre yüzde 22lik artışla 222
milyar TLyi geçmiştir. Bunun yaklaşık 161 milyar TLsi bankalara,
11 milyar TLsi Tarım Kredi Kooperatiflerine, 50 milyar TLsi de
piyasadaki akaryakıt, gübre, tohum, ilaç gibi tarımsal girdi
bayilerine olan borçlardır.
Her yıl bir önceki
yıldan daha zorlu gelmektedir, bu gidişle daha da zor günler
gelecektir. Yanlış tarım politikaları sonucu ekilen toprak
miktarı 4 milyon hektar azalmış GAP, KOP, DOKAP ve DAP
projelerine yeterli ödenek sağlanmadığından sulu
tarıma geçilemediği gibi, çiftçi yetiştirdiği ürünü girdi
maliyetini karşılayamayacak şekilde satmakta ve
fırsatçıların elinde perişan olmaktadır. Böyle bir
durumda borçlarını kapatamadığı için traktörü,
tarım makineleri haczedilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
liyakatsiz yöneticiler, soruyu çözemeyip sınavda sağa sola dönüp
yardım isteyen öğrenciler gibi çareyi ithalatta buluyorlar. Türk
çiftçisi iflasa doğru giderken George, Jack, Dimitri, Isaac kazanmaya
devam ediyor.
Değerli milletvekilleri,
tarımda verimliliği etkileyen faktörlerin en başında küçük
ve dağınık parçalı tarım alanları gelmektedir.
Parçalı arazileri birleştirmek ve verimliliği artırmak
amacıyla 2011 yılında arazi toplulaştırması
çalışmaları başlatılsa da ne yazık ki
yıllardır netice alınamamıştır. Uygulamada
yaşanan sorunlar nedeniyle de arazi toplulaştırılması
çiftçilerimize ve arazi sahiplerine faydadan çok zarar getirmiştir.
Seçim bölgem Gaziantepte de
arazi toplulaştırılması masa başında ve harita
üzerinde sadece büyüklüğü görülebilen arazilerin verim durumu
gözetilmeden, derecelendirilmeden yapılmakta, vatandaşın arazisi
birleştirilmekten ziyade parçalanarak birbirinden uzak parseller hâline
getirilmektedir. Mal sahipleri arasında dikili arazilerin birbirine
girmesinden kaynaklanan önemli sıkıntılar
yaşandığına dair şikâyetler hâlen devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri
diğer önemli bir sorun da tarım arazilerinin genellikle hisseli ve
çok sayıda hissedarının bulunmasıdır. Bölünmelerle
küçülmüş olan bu arazilerde verimli bir tarımsal üretim
yapılması oldukça zor bir hâl almaktadır. Bu sebeplerden
dolayı çiftçiler tarımdan uzaklaşmakta, küçülen arazilerin
çoğu tarım yapılamadığı için boş
bırakılmaktadır. Sonuç olarak da köylerden şehirlere göç
devam etmektedir. Türkiyede 2019 yılında köylerde yaşayanların
oranı yüzde 7,2 iken 2020 yılında yüzde 7ye düşmesi bu
tezi doğrulamaktadır.
Ayrıca küçük ölçekli 1-2
dekarlık arazilerde kısıtlı üretimle rekabet
yapılamamakta, sulama ve tarım ıslah çalışmaları
pahalıya mal olmaktadır. Yatırımların getirisi çok az
olmaktadır. Çok sayıda hisseli tarım arazilerinde meydana gelen
kayıpların 50 milyar lira civarında olduğu tahmin
edilmektedir. Bu bakımdan hisseli arazilerin hisseden
arındırılması, toplulaştırılması
gerekmektedir. Toplulaştırma işlemi tüm hissedarların lehine
olan bir uygulama olduğu için köyler, belediyeler, kooperatifler, birlikler
gibi tüzel kişiliklerin veya kamu kuruluşlarının hizmet
konularıyla ilgili arazi toplulaştırması yapma
çalışmaları teşvik edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Filiz.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Arazi Toplulaştırması ve Tarla
İçi Geliştirme Hizmetleri Uygulama Yönetmeliğinin isteğe
bağlı arazi toplulaştırmasıyla ilgili 6ncı maddesinin
(2)nci fıkrasında, toplulaştırma etüt sahasındaki
arazi sahiplerinin sayıca ve sahip oldukları arazilerinin alansal
olarak yüzde 51inin imzalı muvafakati alınarak yapılan arazi
toplulaştırması 2 şarta bağlanmıştır.
Metindeki ve ifadesi veyayla değiştirilirse
toplulaştırma tek şarta bağlanır, masraflar da
toplulaştırmayı talep eden kişi ya da kuruma ödettirilerek
sorun büyük ölçüde çözülmüş olur. Böylece tarım alanlarımız
verimli şekilde kullanılır diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesinde geçen
çıkarılmıştır ibaresinin
çıkartılmıştır olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı
İstanbul İstanbul Bitlis
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Murat
Çepni Sait
Dede
Kocaeli İzmir Hakkâri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Hakkâri Milletvekili Sait Dede. (HDP sıralarından
alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 27nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
İcra ve İflas
Kanununda yapılmak istenen değişiklikler yurttaşların
ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte değildir. Bugün 35 milyon
yurttaşımızın borçlu olduğu, 28 milyon yurttaşın
icralık olduğu çok vahim bir durumla karşı karşıyayız
yani Türkiye nüfusunun yüzde 75i şu anda borçlu. Yurttaşların
Meclisten istediği, icralık olan evlerinin, araçlarının,
traktörlerinin satışının
kolaylaştırılması değildir elbette;
yurttaşların istediği, borçlanmak zorunda kalmadan emeğiyle
kazandığının ellerinden kayıp gitmemesidir.
Sayın milletvekilleri,
maalesef, ödeyemediği borçlarından dolayı intihara yönelen
yurttaşlarımızın sayısı endişe verici bir
oranda artmaktadır. Bakın, UYAP verilerine göre, bu yılın
ilk dokuz ayında icra ve iflas dairelerindeki dosya sayısı,
geçen yıl aynı dönemdeki orana göre 1 milyondan fazla
artmış durumdadır. Yurttaşlar borç batağında;
evlerini, tarlalarını, tarım arazilerini satmak zorunda
bırakılmaktadırlar. Salgın döneminde tarım sektörünün
bankalara olan borçları son iki yıldır milyarlarca lira
artmış durumdadır. Yine, icra ve iflas dairelerine bu
yılın ilk otuz beş gününde, günde neredeyse 25 bin icra
dosyası geldi. Hâl böyleyken AKP iktidarı ne yapıyor? Ekonomiyi
batırmaya devam ediyor. Berbat bir ekonomi yönetimiyle, borçlandırma
ve bağımlı kılma politikalarıyla
yurttaşları, haneleri, esnafı, şirketleri, kamuyu büyük bir
ekonomik çöküşe sürüklemekte ısrar ediyor. AKP iktidarının
ayakta kalabilmek için içeride ve dışarıda
uyguladığı politikasızlıklarının
faturası yoksula, emekçiye kesiliyor.
Sayın milletvekilleri,
öte yandan, yurttaşların kredi kartı borçları artmaya devam
etmektedir. Bireysel kredilerde takibe düşen kredi miktarı bu
yılın ilk dokuz ayında 2020 yılı sonuna göre 2 kat
arttı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun üçüncü çeyrek
verilerine göre, kredi kartı harcamalarında en yüksek artış
gösteren il yüzde 43,44le yine seçim bölgem Hakkâri olmuştur. Yine,
Hakkâride takibe düşen alacak borçları 2020 yılı sonuna
göre yüzde 112,7 arttı. Tek bir yatırımın, sanayinin,
ticaretin, hayvancılığın, tarımın
olmadığı Hakkâride bu krediler nasıl ödenecek, asıl
buna bir çözüm getirelim. Hakkâri ilinin derdi, Ordulu, Manisalı gibi, icralık
olan evinin satışının kolaylaşması için yasal
düzenlemelerin yapılması değil; yurttaşların derdi,
icralık olmamak için gerekli önlemlerin alınması;
yurttaşların derdi, insan onuruna yaraşır,
çalışandan, emekçiden yana, emeğinin
karşılığını alabildiği adil bir
yaşamdır.
Sayın milletvekilleri,
teklif, yargıda sözde reform yapmayı amaçlamaktadır ancak
iktidarın Meclise getirdiği düzenlemeler halkların hak, hukuk ve
adalet taleplerini karşılamaktan çok uzaktır. Eğer bir
düzenleme yapılacaksa her gün ülkenin her yerinde yaşanan insan
hakları ihlallerinin önlenmesi, yaratılan hak gasplarının
etkin şekilde soruşturulması ve caydırıcı
cezaların uygulanması için gereken düzenlemeler
yapılmalıdır. Her gün Hakkâride, Şırnakta, Vanda ve
ülkenin dört bir yanında kadınların, çocukların, genç ve
yaşlı demeden yurttaşların en temel hakkı olan
yaşam hakkının bile gasbedildiği ihlallere tanık
oluyoruz. Yaşanan silahlı çatışmalar ve savaş, insan
hakları ihlallerinin yanı sıra, sosyal, ekonomik ve siyasal
olarak ciddi toplumsal yıkımları da beraberinde getirmeye devam
etmektedir.
Yapılması gereken,
yargı reformlarıyla halklarımızın demokrasi ve adalet
taleplerinin karşılanmasıdır; özgür, adil, emekten,
emekçiden yana düzenlemelerin hayata geçirilmesidir. Yasaklamalar
kalkmalı, insanlar toprakları üzerinde öldürülme ve vurulma korkusu
olmadan tarım ve hayvancılık faaliyetlerini yürütebilmeli,
tarlada çalışan çocuklarına yemek götüren Sürmi analar vurularak
öldürülmemeli; yayla yasakları kalkmalı, koyunlarını arayan
okul çağındaki, 14 yaşındaki Vedat Ekinciler vurularak
öldürülmemeli; köylere uygulanan adı konulmamış ambargolara
derhâl son verilmeli, yurttaşlar kendi topraklarında özgürce, güven
içinde dolaşabilmelidirler. Bir hukuk devletinde olması lazım
geldiği gibi, orantısız güç kullanımına dayalı
ölümler son bulmalı, yaşam hakkı korunmalı, kayıplar
aydınlatılmalı, insanlık dışı muamelelere ve
irade gasbına son verilmeli ve bu ihlaller karşısında etkin
bir iç hukuk yolu kurulmalıdır. İşte o zaman yargıda
reformdan bahsedebiliriz, toplumun adalet duygusunu onarabiliriz.
Bakın,
Şenyaşar ailesi hâlen adalet arayışı içerisinde adliye
önlerinde nöbet tutmaktadır. Geçmişte yaşanılanların
üzerine sünger çekerek, unutarak ya da unutturulmaya çalışılarak
yaşanılan acıların dindirilmesi, açılan yaraların
kabuk bağlaması mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SAİT DEDE (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
SAİT DEDE (Devamla)
Roboskili çocukları, sınır ihlali yaptığı
gerekçesiyle sorgusuz sualsiz öldürülen insanlarımızı,
yatağında uyurken panzerle evleri üstlerine yıkılan
kardeşleri, sokakta oynarken zırhlıların çarpması
sonucu ölen onlarca çocuğu, bodrumda yakılan gençleri unutmak elbette
mümkün değildir. Öyle Ülkede ultra adil bir adalet sistemi var. Ekonomi
şahlanıyor, harika gidiyor. söylemleriyle olmuyor. Giden tek bir
şey olacak, o da AKP iktidarı olacaktır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
27nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
27nci madde kabul
edilmiştir.
28inci madde üzerinde 1
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 28inci maddesinde yer alan
kaldırılmıştır ibaresinin
çıkarılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Bedri
Yaşar
İzmir Samsun
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
28inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Teklifin bu maddesinde, 2004
sayılı Kanunun bazı maddeleri kaldırılmaktadır.
Burada muhalefet açısından herhangi bir durum yoktur ancak ben genel
olarak çocuk teslimi konusuna değinmek istiyorum. Yeni gelen yasa
teklifiyle, icrayla çocuk teslimi sistemi değişmektedir. Buna göre,
çocukla icrayla görüşülmesi uygulaması İcra ve İflas
Kanunundan çıkarılmakta, çocuk tesliminde adres Adalet
Bakanlığı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi
birimleri olmakta ve harç uygulaması da kalkmaktadır. Önemli olan
çocuğun üstün yararı ilkesi. dense de tüm bu işlemler
yapılırken çocuğun fikri, görüşü dikkate
alınmalıdır. Mekân değişmekte, evet ama -bu olumlu bir
durumdur ancak- burada çocuğun duyguları, ihtiyaçları göz ardı
edilmektedir.
Kanun teklifinde teslim
mekânları kurulacağı belirtilmektedir. Burada teslim
sözcüğü bile çocukları hâlâ nesne olarak görmenin en büyük
ispatıdır. Çocuk, ebeveyniyle görüşmek istemese bile bu
mekânlarda görüşmeye zorlanacak, bu da çocukta büyük travmalara sebep
olacaktır.
Bir diğer konu, bu
teslim mekânlarının nasıl, nerede, kaç adet
kurulacağıdır. Bu mekânların sayıları
boşanma vakalarındaki çocuk teslimlerinde ne kadar yeterli
olacaktır? Kurulacak olan Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri
Müdürlüğünce kurulacak olan mekânlarda bulunan personelin niteliği ve
niceliği de çok önemlidir. Diğer önemli bir husus ise burada
çalışacak olan uzmanların muhatap oldukları çocukları
ve gelen aileleri tanımıyor olmasıdır. Burada ailelere ve
çocuklara özel muamele gerekmektedir. Uzmanlar teslim öncesinde çocukla irtibata
geçip teslim edeceği babası ya da annesinden şiddet görüp
görmediğini, cinsel tacize maruz kalıp
kalmadığını sorgulamalı, oraya gitmek isteyip
istemediğini iyice araştırmalı ve çocuğun fikrini
sormalıdır. Günümüz koşullarında şiddetin
arttığı, kadın cinayetlerinin çoğaldığı
göz önüne alınınca, çocuk teslimi önlerine geldiğinde bu
durumları ne kadar dikkate alacaklardır ya da aileyi ne kadar
yakından tanıyacaklardır?
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede boşanmalara baktığımızda genelde
çocukların velayetleri annelere verilmektedir. Bu teklifle, teslim
mekânlarında çocuk teslimleri yapılırken, şiddet gören ya
da görme ihtimali olan taraflara yönelik hiçbir uygulama yoktur. Üstelik,
çocuğu götürmeyene disiplin cezası getirilmektedir. Örneğin,
şiddet görme ihtimali olan bir anne öldürülme korkusu nedeniyle
çocuğunu buraya getirmezse bir de cezalandırılacaktır. Bu
gibi özel durumlar göz ardı edilmemelidir. Burada asıl
yapılması gereken, kadınların ve çocukların
korunmasına yönelik somut tedbirlerin alınmasıdır. TÜİK
verilerine göre -25 Şubat 2021 tarihinde yayımladığı
verilerde- son bir yıl içerisinde 135 bin çift boşanmış, bu
boşanmalardan ise 124.700 çocuk etkilenmiştir. Bu, küçümsenemeyecek
bir rakamdır. Burada çocuğun teslim edilme şeklinden çok,
boşanmalardaki gerekçelere bakmak lazım. İstatistiklere
bakıldığında son beş yılda evlilikler
azalırken maalesef boşanmalar artmaktadır. Boşanma
gerekçelerine bakıldığında ise en çok şiddetli
geçimsizlik adı altında ekonomik geçim sıkıntısı
olduğu görülmektedir. Aile Bakanlığı istatistiklerine göre
2018 yılı sonu itibarıyla kuruluş bakımı
altında bulunan çocuk sayısı 14 bin, koruma altına
alınmadan aile yanında destek verilen çocuk sayısı 119.500.
4 kişilik bir ailenin
Asgari ücretin 2.800 TL olduğu bir ülkede,
açlık sınırının 3.093, yoksulluk
sınırının 10.076 TL olduğu ülkemizde geçinmek
artık lüks olmuştur. Türkiyede 28 milyon kişi icralık, 35
milyon kişi de borçludur. 35 milyonun borcuysa yaklaşık 899
milyara dayanmıştır yani bugün ülkenin yüzde 75i borçlu demektir.
Bu kadar borcun, iflasın, icraların olduğu bir ülkede aileyi bir
arada tutabilmek, mutlu edebilmek başlı başına bir
iştir. Yani bugün hepimiz de biliyoruz ki boşanmaların önemli
bir kısmı ekonomik. Sizin yapabileceğiniz, şartları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Şu an şartları ne kadar zorlarsanız
zorlayın artık ekonominin düzelme ihtimalinin zor olduğunu
hepimiz görüyoruz. Dolayısıyla milletle inatlaşmak yerine
milletin hakemliğine gitmenin daha doğru olacağını
buradan ifade ediyorum. Milletin hakemliğine gittiğimiz takdirde
-görün- Türkiyede işlerin ne kadar hızlı düzeldiğini hep
beraber buradan müşahede edeceğiz. Millete gitmenin kimseye bir
zorluğu yok, millete gitmek ayıp bir şey değil. Eğer
sorunlar ısrarla üzerine gidilip çözülemiyorsa bir tane hakem var, o da
millet.
Millete gideceğinizi
ümit ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
28inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 28inci
madde kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Şenol
Sunat
İzmir
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ankara Milletvekili Şenol Sunat.
Buyurun Sayın Sunat.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bu kanun teklifinin
29uncu maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri,
ülke olarak zor günlerden geçiyoruz. Feryatlar ve figanlar ayyuka
çıktı. Şu saat itibarıyla euro 14,30; dolar 12,70 lira. AKP
iktidarının, partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin
yani tek adam rejiminin ülkeyi ve milleti getirdiği durum ortada. Evet,
Türkiye ekonomisi tarihinin en derin kur krizini yaşıyor. Türk
lirası Merkez Bankası Başkanının eylül ayındaki
açıklamalarından sonra değerinin yarısından
fazlasını kaybetti, Erdoğanın birkaç gündür
yapmış olduğu açıklamalarla da dörtte 1ini daha kaybetti.
Yani Erdoğanın bildiğini okumasıyla bir yıl içinde
tam 170 milyar dolar fakirleştik.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye nereye gidiyor, görmüyor musunuz? Bu durum sadece hayat
pahalılığını getirmiyor, insanlar inim inim inliyor.
Zaten ayakta durmakta zorlanan firmaların çoğu kapandı, bu
kalanların da bozulan mali durumları reel sektör krizini tetiklemek
durumuna doğru gidiyor. Servetin el değiştirmesi ortaya
çıkacaktır diye korkuyoruz yani üretim tesisleri değerinin çok
altında satılacak. Kime? Kime satılacak sayın
milletvekilleri? Ya yabancılara ya da kan emici yandaşlara. Bu duruma
ülkeyi düşürmekten hiç mi vicdanınız sızlamıyor?
Sayın Erdoğanın Türk lirasını
değersizleştirme politikasına karşı çıkanlar
mandacı oluyor da yabancı sermayeye ülkeyi peşkeş çekmeye
ne diyeceğiz?
Recep Tayyip Erdoğan
ekonomik kurtuluş savaşından bahsetti. AK PARTİ
iktidarı, giderayak kendine alternatif bir tarih mi yazmaya
çalışıyor? Beceriksizliğini, liyakat eksikliğini
uydurma kahramanlıklarla kapatmaya mı çalışıyor?
Hatırlatmak isterim, cennetmekân rahmetli Alparslan Türkeşin bir
sözü var: Beceriksizlik ile ihanet arasında kıldan ince bir çizgi
vardır. Beceremediği hâlde makam, mevki işgal etmek en büyük
ihanettir. diyor. Artık yönetemiyorsunuz, bırakın, bu milletin
yakasını bırakın artık. Türk milleti bundan yüz
yıl önce Kurtuluş Savaşını vermiş, Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları emperyalistlerin
kuşattığı bu toprakları bize vatan
kılmışlardır. Bu saatten sonra bir kurtuluştan söz
edeceksek bu da Türk milletinin AK PARTİ iktidarından kurtuluşu
olacaktır. Bir an önce seçim kararı alıp ülkenin önünü açın
ve milleti rahatlatın.
Sayın milletvekilleri,
sizlere sesleniyorum: Bugün, İcra ve İflas Kanununu konuşuyoruz
hep birlikte. Görünen o ki vatandaşlarımız AKP iktidarı
devam ettiği müddetçe icra ve iflasla maalesef çok daha fazla muhatap olmak
durumunda kalacaklardır.
Sayın milletvekilleri,
bütçe görüşmelerinin sürdüğü bu dönemde bu bütçe anlamını
yitirmedi mi; sizlere sormak istiyorum. Bu bütçeyle Türkiye idare edilebilir
mi? O yüzden, bütçeyi de geri çekip revizyon mu yapacaksınız, bugünün
şartlarına uygun yeni bir düzenleme mi yapacaksınız,
bunları da lütfen bir kere daha düşünün.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesiyle 2004
sayılı Kanuna eklenen geçici 18inci maddenin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
87, 88, 106, 110, 111/b,
114, 115, 118, 124, 126, 127, 129, 130, 133, 242 ve 244 üncü maddeler ile 134
üncü maddenin dokuz ve onuncu fıkralarında bu maddeyi ihdas eden
Kanunla yapılan değişikliklerin uygulanmasına Adalet Bakanlığınca
belirlenen il veya ilçelerde, 111/b maddesinin uygulanmasına ilişkin
yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
başlanır ve bu değişiklikler en geç bir yılın
sonunda Ülke genelinde uygulanır. Değişikliklerin hangi il veya
ilçede ne zaman uygulanacağı Adalet Bakanlığının
resmi internet sitesinde duyurulur. Bu değişikliklerin
uygulanmasında aşağıdaki esaslar dikkate alınır:
1. Uygulamaya geçilen il ve
ilçelerde, geçiş tarihinden sonra haczedilen mallar hakkında, bu
maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilen 87, 106 ve 110 uncu madde
hükümleri uygulanır. Geçiş tarihinden önce haczedilen mallar
hakkında ise değişikliklerden önceki hükümler ile mülga edilen
hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
2. Uygulamaya geçilen il ve
ilçelerde, geçiş tarihinden sonra ilanı yapılacak açık
artırmalar hakkında, bu maddeyi ihdas eden Kanunla
değiştirilen 88, 114, 115, 118, 124, 126, 127, 129 ve 130 uncu
maddeler, 134 üncü maddenin dokuz ve onuncu fıkraları ile ihdas
edilen 111/b maddesi uygulanır. Geçiş tarihinden önce ilanı yapılmış
açık artırmalar hakkında ise değişikliklerden önceki
hükümler ile mülga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
3. Uygulamaya geçilen il ve
ilçelerde, taşınır rehninin veya ipoteğin paraya
çevrilmesi, iflas tasfiyesi ve ortaklığın giderilmesine
ilişkin satışlar bakımından, geçiş tarihinden
sonra ilanı yapılacak açık artırmalar hakkında bu
maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilen ve ihdas edilen hükümler
uygulanır. Geçiş tarihinden önce ilanı yapılmış
açık artırmalar hakkında ise değişikliklerden önceki
hükümler ile mülga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
4. Geçiş tarihinden önce
yapılan ilan üzerine ihalesi gerçekleştirilemeyen ve yeniden
satışı talep edilen açık artırmalar hakkında da
bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilen ve ihdas edilen hükümler
uygulanır.
Mahir
Ünal Mehmet
Doğan Kubat Erkan
Akçay
Kahramanmaraş İstanbul Manisa
Ahmet
Özdemir Ramazan
Can Hasan
Çilez
Kahramanmaraş Kırıkkale Amasya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, kanunun uygulamaya
geçiş sürecinde yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla
ikinci fıkra hükmü daha açık bir şekilde düzenlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
29uncu madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm
30 ila 54'üncü maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz isteyen Antalya Milletvekili
Sayın Feridun Bahşi.
Buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 285 sıra
sayılı Yasa Teklifinin ikinci bölümü üzerine söz aldım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önkuzu hey! Önkuzu!/Önde
gider Önkuzu./Bu bayrak düşmez yere,/Ölmedikçe son kuzu! Bugün ülkücü
Ertuğrul Önkuzu ağabeyin şehadetinin 51inci yılı.
Şehidimizi rahmetle ve minnetle anıyorum, ruhu şad olsun.
Değerli milletvekilleri,
ben yine yargıdan bahsedeceğim. Ülkemizi önümüzdeki günlerde
uluslararası alanda büyük bir sorun beklemektedir; Anayasanın
90ıncı maddesine rağmen, yerel mahkemelerce Anayasanın
açıkça ihlal edilmesi karşısında ağır
yaptırımlarla karşı karşıya
kalacağımız görülmektedir. 30 Kasım 2021 tarihinde Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısı vardır. Konsey, 16-17 Eylül
toplantısında, AİHM kararlarına uyulmadığı
takdirde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 46ncı
maddesinin (4)üncü fıkrası uyarınca Türkiye hakkında yasal
süreç başlatılacağını duyurmuştu.
Geçtiğimiz günlerde,
hukukçu olmasa da hâlen yüksek yargı yani Anayasa Mahkemesi
Başkanlığını yürüten Zühtü Arslan ülkenin içinde
bulunduğu yargısal sorunları gerçekçi bir söylemle dile
getirmişti. Şimdi, mümkün olduğunca bu konuşmayı
kısaltarak tekrar edeceğim. Suçluluğu mahkeme kararıyla
kesinleşmeden bir kişinin suçlu kabul edilmesine yönelik tutum ve
davranışlar mahkemelerin bağımsızlığı
ilkesini zedelemektedir. Benzer şekilde, devam eden yargılamalar
hakkında hâkimlere veya mahkemelere baskı yapılması da masumiyet
karinesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sebeple yargı
bağımsızlığının etkili şekilde
sağlanması masumiyet karinesinin ve diğer temel hakların
korunması bakımından hayati derecede önemlidir. Anayasanın
138inci maddesi yargı bağımsızlığının
birbirini tamamlayan üç temel şartını düzenlemektedir:
Birincisi, yargısal görevlerini yerine getirirken hâkimlerin
vicdanlarına müdahale edilmemesidir. Yapılması gereken, herhangi
bir organ, makam, merci veya kişinin yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemeler ve hâkimlere emir ve talimat vermesi hatta
tavsiye ve telkinde bulunmamasıdır. 138inci madde bu konuda hiçbir
istisna tanımamıştır. Bu müdahale yasağının
muhatabı ülke içinde veya dışında bulunan tüm organ, makam,
merci veya kişilerdir. Konumu, sıfatı veya görevi ne olursa
olsun hiç kimse hiçbir gerekçeyle mahkemelere ve hâkimlere, bırakın
emir ve talimat vermeyi, telkin veya tavsiyede bile bulunamaz.
İkincisi, devam eden bir
dava hakkında, Parlamentoda, yargı yetkisinin
kullanılmasıyla ilgili soru sorulmaması, görüşme
yapılmaması veya herhangi bir beyanda bulunulmamasıdır. Bu
anayasal hükmün amacı, yasama organının ve üyelerinin devam eden
yargılamalara müdahalesini önlemek, bu suretle başta masumiyet
karinesi olmak üzere adil yargılanma hakkının tüm unsurlarıyla
korunmasını sağlamaktır.
Üçüncü ve son şart ise
mahkeme kararlarının etkili şekilde yerine getirilmesidir.
Nitekim Anayasanın 138inci maddesinin son fıkrası
gereğince Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme
kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme
kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların
yerine getirilmesini geciktiremez. Kısacası yargı
bağımsızlığı, yargılama sürecine müdahale edilmemesini
ve ortaya çıkan kararın geciktirilmeden ve gereği gibi
uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.
Bu cümleler Anayasa Mahkemesi
Başkanı tarafından dile getirilmiştir. Demek ki AYM
Başkanı bile bu konularda baskıya maruz kalmakta ve
rahatsızlığını dile getirmektedir. AYM bu hâldeyse siz
yerel mahkemelerin durumunu tahmin edin.
Değerli milletvekilleri,
sürenin izin verdiği ölçüde şimdi de yargıyla ilgili çözüm
önerilerimi dile getirmek istiyorum: Yargının en temel problemi
yargı bağımsızlığıdır. Demokratik bir
hukuk reformu yapılarak evrensel hukuk ilkelerinin kaim
kılınması, hukuk devletinin tüm mekanizmalarının
işlerlik kazanması öncelikli amaç olmalıdır.
Kadına ve çocuklara
yönelik şiddetle mücadele için başta Adalet Bakanlığı
olmak üzere, İçişleri, Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği birlikte çözüm
üretmelidirler. Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin
Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi
kapsamında, kadına karşı basit yaralama, hakaret ve tehdit
suçlarında uzlaştırma yoluna gidilmemesi için düzenleme
yapılmalıdır. Boşanmış çiftlerde çocuk teslimi
sırasında icra daireleri devreden çıkarılmalıdır.
Hâkimlik ve
savcılık meslekleri birbirinden tamamen ayrılmalıdır.
Hâkim ve savcı yardımcılığı kurumu
getirilmelidir. HSK Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak ikiye
ayrılmalıdır. Mesleğe kabul kesinlikle liyakat esasına
göre yapılmalı, liyakatin dışında hiçbir ölçüt
kullanılmamalıdır. Hâkimlik sınavına girebilmek için
asgari üç yıllık iş tecrübesi şartı getirilmelidir.
Hâkim, savcı sınavlarında kayırma ve torpil
algısı yaratan mülakat sistemi mutlaka
kaldırılmalıdır.
Hâkimlik teminatı,
yargı bağımsızlığının en temel
güvencesidir. Yargıçlar, verdikleri karar dolayısıyla herhangi
bir yaptırıma ya da soruşturmaya tabi tutulamayacaklarından
emin olmalıdırlar. Kararların doğruluğu ya da
yanlışlığı sadece kanun yolu denetimiyle
değerlendirilmelidir. Hâkimler kendileri istemedikçe yetkilerinde de
değişiklik yapılmamalı, özellikle verdikleri karar
sebebiyle yetki değişikliğine gidilmesi engellenmeli,
coğrafi teminat getirilmelidir. Görevden alma ancak kanunda açık
olarak düzenlenmiş ve mesleğin gerekleriyle bağdaşmayan
suçlar bakımından mümkün olmalıdır. HSK tarafından
verilen disiplin cezalarına karşı mutlaka yargı yolu
açılmalıdır. Hâkimlerin terfilerinde, AİHM ve AYM'ye
yapılan bireysel başvurularda verilen ilkesel nitelikteki kararlara
uyup uymadığının değerlendirileceği bir sistem
kurulmalıdır.
Adli kolluk mutlaka
kurulmalı, kolluk amirliği sınavlarında hukuk fakültesi
mezunlarına öncelik tanınmalıdır. Kamuda çalışan
avukatların özlük haklarıyla ilgili talepleri
karşılanmalı, bu kapsamda kamu avukatlığı kariyer
meslek sınıfına alınmalı; en az 4800 ek gösterge,
makam tazminatı, özel hizmet tazminatı düzenlemesi
yapılmalıdır. CMK ücret tarifesi, avukatlık ücret
tarifesiyle eşitlenmelidir. Serbest avukatların emekli
maaşları şu anda 2.000 lira civarındadır, bu konuda
kesin bir çözüm üretilmelidir.
Tutuklamada katalog suçlar
gerekçesiz tutuklama kararlarına sebebiyet vermektedir. Bu sebeple, CMKde
katalog suçlar kaldırılmalıdır.
Nitelikli hukukçular
yetiştirmek için, öncelikle, hukuk eğitimi yeni baştan ele
alınmalı, yeni hukuk fakültesi açılmasının önüne
geçilip mevcut hukuk fakültelerinin kontenjanı düşürülmelidir. Hukuk
fakültesinde görülen müfredat uygulamaya yönelik olarak mutlaka yeniden
değerlendirilip düzenlenmeli, iyi derecede yabancı dil ve hukuk
İngilizcesi eğitimi verilmeli, avukatlık ve noterlik hukuku
zorunlu ders hâline getirilmelidir. Mevcut hukuk fakültelerinden eğitim
kalitesi düşük olanlara, standartlarını yükseltmesi için süre
verilmeli, bu sürede yeterli seviyeye ulaşamamaları hâlinde yeni
öğrenci alımları engellenmelidir.
Avukatlık, hâkimlik,
savcılık ve noterlik için üniversite bitiminde uygulanacak sınav
yanında avukatlık stajı bitiminde de Barolar Birliği
tarafından avukatlık sınavı yapılması için yasal
düzenlemeye gidilmelidir. Avukat, hâkim ve savcı olmak isteyen herkese
hukuk fakültesi mezuniyeti sonrasında YÖK tarafından görevlendirilen
az sayıda üniversite bünyesinde açılacak yüksek lisans
programını tamamlama zorunluluğu getirilmelidir. Ara buluculuk
uygulamasına mutlaka zorunlu taraf vekilliği getirilmeli ve hak
kayıplarının doğumuna engel olunmalıdır.
Gazi Meclisi ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Gaziantep Milletvekili Sayın
Sermet Atay. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SERMET ATAY
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 285
sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi, Yargı Reformu Stratejisi Belgesi ve
İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde hayata geçirilen reform
niteliğindeki düzenlemelerin devamı niteliğindedir ve önemli
değişiklikleri ihtiva etmektedir.
Türk Medeni Kanunu 336ya
göre, boşanma durumunda velayet, hâkim tarafından eşlerin birine
verilebilir. Bu durumda, çocuğun ikametgâhını belirleyen;
bakımı, eğitimi, gelişimi, gözetiminde birinci derecede
sorumlu olan, velayet hakkına sahip ebeveyn çocukla sürekli kişisel
ilişki içerisindedir. Diğer ebeveyn ise çocukla mahkemenin
belirlediği şekillerde -Türk Medeni Kanunu 182ye göre- kişisel
ilişkiler kurabilmektedir.
Velayetin
kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocukla kişisel
ilişkilerinin düzenlenmesinde çocuğun, özellikle sağlık,
eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Türk
Medeni Kanunu 324e göre çocuk ile velayet hakkına sahip olmayan ebeveyn
arasındaki kişisel ilişki şekli belirlendikten sonra,
kişisel ilişkinin kurulması aşamasında her iki ebeveyn
de bir diğerinin çocukla kişisel ilişkisini zedelemekten,
çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten
kaçınmakla yükümlüdür. Ancak çocuğun, velayet hakkına sahip
olmayan ebeveyniyle kişisel ilişki kurmasında sorunlar
yaşanırsa çocukla kişisel ilişki kurmak isteyen ebeveyn
eski sistemde icra yoluna başvurabilmekteydi. Ebeveynlerin
boşanması durumunda çocuğun her iki ebeveyniyle
sağlıklı bir ilişki içerisinde olması, birlikte zaman
geçirmesi ve paylaşımda bulunması, aralarındaki
karşılıklı sevgi, saygı ve iletişimin
niteliğine bağlı olarak kurulan duygusal bağın
gelişmesini sağlayacak; bu da çocuğun gelişimini olumlu
etkileyecek ve sağlıklı bir birey olarak topluma
katılmasını sağlayacaktır. Aksi durumda, boşanmayla
yıkıma uğrayan, boşanma sonrasında da çiftler
arasındaki çatışmaya maruz kalan çocuğun, gelişimsel
alanlarda -özellikle fiziksel, duygusal, zihinsel, kişisel, sosyal ve
ahlaki- ve diğer akademik başarısında problemlerin
olması dışında, davranış problemleri geliştirmesi
beklenen bir durumdur. Ayrıca, parçalanmış aile çocuklarının
suça yönelme konusunda daha risk altında oldukları söylenebilir.
Çocuğun ebeveynleriyle
sağlıklı ilişki ve iletişimi çocuk için mutlak bir
ihtiyaçken, çocuğun kişisel ilişki kurması gereken
ebeveynleriyle bu ihtiyacı karşılayamaması ya da kişisel
ilişki kurulması sırasında problemlerin yaşanması
sık sık karşılaştığımız acı
olaylara sebebiyet vermektedir.
İlamlı icralara
bakıldığında para, taşınır ya da
taşınmaz mal gibi, alacaklının alacağını
tahsili işlemleri yapılabilmektedir ancak çocukla kişisel ilişki
kurulması ilamlarının icrası alacaklının
değil, çocuğun hakkını alabilmesi içindir. Bu nedenle,
alacaklının da bir ebeveyn olarak çocuğun hakkını
savunmak için kamu gücüne başvurması kaçınılmaz bir
yükümlülük olmaktadır.
Ayrıca çocuk,
kişisel ilişki kurmayı ve teslimi ebeveynlerinden birinin
yönlendirmeleriyle reddediyorsa, bu yönlendirmeleri yapan ebeveyne,
çocuğun diğer ebeveyniyle kişisel ilişkisini zedelememe
sorumluluğunu hukuki ve ahlaki olarak yerine getirmediği için gerekli
yaptırımlar uygulanmalıdır.
Çocukla kişisel
ilişki kurmak için kamu gücüne yapılan başvuru
sayısının azaltılması, ebeveynler ve çocuk
arasında yaşanan problemlerin mümkün olduğunca önlenmesi için
aile mahkemeleri tarafından velayet hakkı ve kişisel ilişki
şekli belirlenirken çocuğun düşüncesi ve uzman görüşü
öğrenilmeli; kişisel ilişki şekli ana, baba ve çocuğa
uygun olmalı; ana, baba, çocuk arasındaki kişisel ilişkiyi
zedeleyecek olumsuzlukları giderici uygun önlemler alınmalı ve
Türkiye tarafından Türk aile hukuku davalarında
uygulanacağı kabul edilen Avrupa Çocuk Hakları Sözleşmesi
uygulanmalıdır.
Mevcut sistemde, çocuk
teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin
ilam veya tedbir kararları yükümlü tarafından rızayla yerine
getirilmediği takdirde İcra ve İflas Kanunu'na göre icra
daireleri tarafından zorla yerine getirilmekteydi. Ancak bu yöntem
eşler arasında yeni ihtilaflar ortaya çıkarmakta, hak sahibini
mali yük altında bıraktığı şeklinde
eleştirilere uğramakta ve çocuğun üstün yararına hizmet
ekmekte eksik kalmakta, çeşitli tatsız olaylara da sebebiyet
vermekteydi. Bu nedenle, 1932 yılından beri uygunlanagelen bu usul bu
kanun teklifiyle icra sistemi dışına
çıkarılmaktadır. Teklifle birlikte bu işlemler bundan böyle
Adalet Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren adli destek ve
mağdur hizmetleri müdürlükleri tarafından, taraflara herhangi bir
mali külfet yüklenmeksizin yerine getirilecek olup tüm masraflar devlet
bütçesince karşılanacaktır.
Çocuk teslimi ve çocukla
kişisel ilişkiler kurulmasına dair işlemler çocuğun
üstün yararı gözetilerek psikolog, pedagog, sosyal
çalışmacı, çocuk gelişimci ve rehber öğretmen gibi
uzmanlar veya öğretmenler marifetiyle yapılacaktır. Uzmanların
ortak bir havuza alınmasına müteakip, uzman sayısının
artırılmasına ilişkin çalışmalar yürütülmüş,
neticesinde uzman sayısı yüksek oranda
artırılmıştır. Yapılan planlamalar neticesinde
uzman sayıları yakın gelecekte daha da
artırılacaktır.
Çocukla kişisel
ilişki kurulması işlemlerinde uygulanan zor kullanma usulü zaman
zaman istenmeyen görüntülerin ortaya çıkmasına neden olmakta,
yazılı ve görsel basın ve sosyal medya platformlarına
yansımakta ve kamuoyunda tartışmalara neden olarak çocuğun
örselenmesine, psikolojisinin bozulmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle,
çocukla kişisel ilişki kurulması işlemlerinde uygulanan zor
kullanma usulünden bu kanun teklifiyle vazgeçilmektedir. 4721 sayılı
Türk Medeni Kanununun 182nci maddesinde yapılan değişiklikle,
öngörülen ihtar, hâkim tarafından bir kişisel ilişki tesis
edildiğinde mutlaka kararda yer alması gerekmektedir. Bu ihtar,
velayet kendisine bırakılan anne veya babaya, kişisel
ilişki düzenlemesinin gereklerini yerine getirmezse ve de çocuğun
üstün yararı çocuğun velayetinin değiştirilmesini
gerektiriyorsa, yargılama neticesinde velayetin değiştirilmesi
ihtimalinin bulunduğunun, 4721 sayılı Kanunun 324üncü
maddesindeki uygulamanın hatırlatılmasıdır. Yükümlünün
teslimin emrine aykırı ilk hareketinde ise danışmanlık
tedbiri uygulanacak, sürecin işleyişi ve diğer konularda yükümlü
bilgilendirilecektir.
Çocukla kişisel
ilişki kurulması işlemlerinde zor kullanma usulü
kaldırılacağından bazı koruyucu tedbirlere
başvurmak gerekliliktir. Yapılacak olan ihtar, velayetin
değiştirileceğinin değil,
değiştirilebileceğinin ihtarı. Çocuğun menfaatine
aykırı olup olmadığı hususu ise yapılacak
incelemeler ve konulacak delillere göre mahkemeler tarafından takdir
edilecektir. Çocuğun menfaatinin gözetilmeden, sadece bir ihtara dayalı
olarak velayetin değiştirilmesi gibi bir durum söz konusu
değildir.
Adli Destek ve Mağdur
Hizmetleri Müdürlüğü görevlileri tarafından, bulundukları
yerlerde çocukların teslimi için uygun mekânlar belirlenecektir. Bunlar
için genellikle kreş, anaokulu, bakımevi, kültür ve gençlik merkezi
gibi
Kişilerin en yakın teslim mekânına çocuğu
götürebilmesine olanak tanınacak, çocuğun örselenmeden, rahat bir
ortamda teslim edileceği yerler sağlanmış olacaktır.
Mazeret bildirilmediği
müddetçe çocuk teslimi eve gitmek suretiyle gerçekleştirilmeyecektir.
Müdürlüklerle birlikte kamu kurumlarının ve belediyelerin iş
birliği ve desteği bu noktada önemli olacağından,
düzenlemeyle, kanun seviyesinde, teslim mekânlarının belirlenmesi,
oluşturulması, tefrişi ve güvenliğinin sağlanması
gibi konularda kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelere yükümlülük
yüklenmektedir.
İlgili kanun teklifinin
devletimize, milletimize hayırlı olmasını diler; yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen Ağrı Milletvekili
Sayın Abdullah Koç.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 285
sıra sayılı Kanun Teklifinin -bu saatte görüşülmesi
üzerine- ikinci bölümü üzerinde partim adına söz almış
bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye çok ciddi süreçlerden geçiyor; bakın, bu son akşam bile
dövizdeki dalgalanmalarla resmen ekonomik çöküntü yaşıyor. Tabii,
önümüzdeki dönemlerde ekonomiye yansıyacak olan döviz kurundaki bu artış
aynı zamanda toplumu da çok ciddi bir şekilde
yoksullaştıracak ve gerçek anlamda bir cenderenin içine
sokacaktır değerli arkadaşlar.
Bakın, daha 2021
yılı sonlanmadan mevcut olan icra dairelerinde meri olan icra
dosyası sayısı 30 milyonu aşmış durumda. Bu ne
demek? Bu, Türkiyede artık her 3 kişiden 2sinin borçlu olduğu
anlamını taşıyor. Yani toplum borçlu, ülkenin ekonomisi
çökmüş durumda, ülke yönetilemez hâldedir.
Peki, nereden çıktı
bu beşinci yargı paketi? Değerli arkadaşlar, 27nci Yasama
Döneminde Adalet Bakanı Yargı Reformu Strateji Belgesiyle toplumun
karşısına çıktı. Büyük bir heyecanla toplum bunu
karşıladı ama yargı paketleriyle bu iktidar neleri getirdi?
Bu iktidar, 1982 Anayasasıyla yani darbe anayasasıyla toplumun sahip
olduğu ve demokrasinin kırıntılarını
taşıyan hususları da bir bir toplumun elinden aldı.
Şimdi biz beşinci
yargı paketini görüşüyoruz. Beşinci yargı paketi,
Türkiye'nin demokraside, Türkiye'nin adalette ve uluslararası alanda gri
listede yer alması nedeniyle getirmiş oldukları paketlerin
içinden bir tanesidir. Bu paketle topluma reva gördükleri şey icra
daireleridir, icra başkanlıklarıdır ve toplumun,
halkın evinin önüne icra daireleri göndermektir; bundan ibarettir, bu
iktidarın anladığı reform, bu iktidarın yargı
reformu diye bu topluma dayatmış olduğu bütün gerçeklik bundan
ibarettir değerli arkadaşlar.
Bakın, birinci
yargı paketi geçti, ikinci yargı paketi geçti, üçüncü yargı
paketi geçti, dördüncü yargı paketi geçti, bu paketlerle toplum cenderenin
içine alındı. Valiler olağanüstü yetkilerle donatıldı,
İnfaz Yasasıyla siyasi mahpusların elindeki bütün imkânlar
elinden alındı ve bu, topluma yargı reformu olarak
yansıtıldı. Bu iktidarın temel karakteri bu
şekildedir; bu iktidarın temel karakteri mevcut olan, demokrasiye
dâhil olan ne varsa hepsini bir bir toplumun elinden almaya yöneliktir
değerli arkadaşlar.
Bakın, ben sizinle son
günlerde yaşamış olduğumuz bir meseleyi daha paylaşmak
istiyorum: Kobani kumpas davası. Değerli arkadaşlar, Kobani
kumpas davasına bu iktidar müdahale ediyor; müdahale etti, mevcut olan
heyeti aldı, yerine başka bir heyet getirdi. Temel amaçları bir
an önce bu dosyayı karara bağlatmak. 500 klasörden ibarettir Kobani
kumpas davası. Altı yılda bir savcı ancak bu davayı
açabildi, diğer mahkeme başkanı ve heyeti üç ayda, dört ayda
okuduğunu iddia etti fakat yeni atanan mahkeme başkanı üç gün
içerisinde 500 tane klasörden oluşan bir davaya hâkim oldu ve
arkadaşlarımızı apar topar mahkemenin huzuruna çıkarmak
suretiyle yargılamaya başladı ve yargılamaya
çalışıyor değerli arkadaşlar. Bu mahkeme talimat alan
bir mahkeme, bu mahkeme olağanüstü bir mahkeme, bu mahkeme
sıkıyönetim mahkemesinin başka bir versiyonu, bu mahkeme devlet
güvenlik mahkemelerinin başka bir versiyonu. Bu mahkemeden biz adalet
beklemiyoruz, bu mahkemeyle verilebilecek olan tüm kararları şimdiden
yok sayıyoruz. Süper bir hâkimle biz karşı
karşıyayız; 500 tane klasörü iki günde okuyup hâkim olan, sözüm
ona hâkim olan bir heyetten bahsediyoruz. Avukatlar savunma için süre talep
ediyor, avukatların talepleri anbean reddediliyor.
Arkadaşlarımız bir hafta boyunca, on gün boyunca duruşmaya
çıktıkları için, savunma hakları ihlal edildiği için
ve talimatla çalışan bir mahkemeye karşı savunma yapmak
üzere süre talebinde bulunuyor, mazeret sunuyor, bu mahkeme, bu talimatla
çalışan mahkeme ne yapıyor? Bütün talepleri bir bir reddediyor
değerli arkadaşlar.
Bakın, Türkiye tek
adamla yönetilen bir ülke, demokrasi denen bir şey kalmadı bu ülkede.
Aynı zamanda ne yapılıyor? Yargı da tek adamla yönetiliyor.
Otokrasinin hâkim olduğu bir ülkeden bahsediyoruz; Anayasanın bütün
hükümleri askıya alınmış ve Anayasa hükümleri asla ve asla
uygulanmıyor değerli arkadaşlar. Bu kumpas davasının
vereceği karar, halkımız tarafından şimdiden yok
sayılıyor ve yok sayılacak, tarihin çöplüğüne de bu karar
kesinlikle gönderilecek değerli arkadaşlar.
Bakın, toplumsal
davalar, örneğin Soma davası, Berkin Elvan davası,
Şenyaşar ailesinin karşı karşıya
kaldığı hukuksuzluklar, cinsel istismar davaları, siyasi
cinayetler, Deniz Poyraz dosyası, Tahir Elçi cinayeti ortadayken adalet
reformundan bahsetmek mümkün değildir. Diyarbakırda daha iki gün
önce sokak ortasında bir genç darbedilerek gözaltına
alındı. Komşulardan bir tanesi kendi penceresinden bunun
görüntüsünü aldı. Bu kişiyi darbeden polis, bu genci gözaltına
aldıktan sonra polise karşı koyduğu gerekçesiyle, mukavemet
gösterdikleri gerekçesiyle tutanak tuttu ve bu genç tutuklandı
değerli arkadaşlar. Bakın, bu kişiyi tutuklayan polis bu
şekilde, gerçeğe aykırı bir şekilde tutanak tuttu. Ben
buradan duyurmak istiyorum ve suç duyurusunda bulunuyorum. Mevcut olan,
açık olan görüntü olmasına rağmen bir genci bu şekilde
işkence yaparak, bu şekilde tutuklayan, bu şekilde
gözaltına alan ve düzmece rapor düzenleyen bu polis memurları hakkında
ben burada suç duyurusunda bulunuyorum. Adalet Bakanı, raporundan
bahsediyor. Bakın, yarın Adalet Bakanlığının
bütçesi görüşülecek ve yargı stratejisinden, yargı reformundan
bahsedecek ve bu halktan bütçe talep edecek. Biz, bu gence adalet gelmediği
sürece, Roboskiye adalet gelmediği sürece, Tahir Elçinin dosyası
adalet görmediği sürece, Ankara Gar katliamı adalet görmediği
sürece, Soma katliamı adalet görmediği sürece bu bütçeyi
şimdiden reddediyoruz. Biz bu bütçeyi kabul etmiyoruz. Neden bütçeye para
gönderelim? Neden cebimizdeki parayı Adalet Bakanına verelim? Adalet
sağlanmadığı sürece
Adalet için bu halkın cebinde
mevcut olan parayı ve kaynağı almak isteyen bir Adalet
Bakanıyla biz karşı karşıyayız. Adalet
Bakanına ve adalete her gün müdahale eden bir İçişleri
Bakanı var, her gün müdahale eden diğer siyasi parti
başkanları var. Neden bunlara karşı harekete geçmiyor?
Neden suç duyurusunda bulunmuyor? Neden Anayasa ihlaline karşı bir
eylemi söz konusu değil? Ve gelmiş bize Adalet Bakanı olarak kürsüde
yer alacağını belirtiyor. Biz bunları reddediyoruz, biz
bunları kabul etmiyoruz çünkü Türkiyede mevcut olan adalete
Kapatma davasında olsun,
Kobani kumpas davasında olsun, adliye koridorlarında eski devlet
bakanları bu mahkeme heyetiyle niye görüşüyor? Neyi
görüşüyorlar? Görüşmek istedikleri mesele nedir? 9/11 tarihli
duruşmada kim mahkeme heyetiyle görüştü? Ne görüştüler? Normal
bir arkadaşlık ilişkisi midir? Bir akraba ziyareti midir? Yoksa
mahkemeyi etki altına almak için yapılan bir görüşme midir?
Oradaki tutanaklar ve kamera kayıtlarının derhâl muhafaza
altına alınmasını talep ediyoruz. Yarın öbür gün suç
duyurusunda bulunduğumuz zaman bu kayıtları o günün tarihiyle
isteyeceğiz. Eski bir devlet bakanı neyi görüşüyor mahkeme
savcısıyla ve mahkeme heyetiyle? Değerli arkadaşlar, bu bir
Anayasal suçtur ve biz buradan suç duyurusunda bulunuyoruz, biz bunu kabul
etmiyoruz. Şimdiden bu dava siyasi bir davadır ve verilecek her türlü
kararı da yok sayıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Alpay
Antmen. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, sözde
bir yargı reformu adı altında ancak çağdaş yasama
dünyasındaki yasa yapma tekniklerine açıkça aykırı olarak
Meclise getirilmiş bir kanun teklifiyle karşı
karşıyayız; klasik. Son demlerini yaşayan AKP, saray ve tek
adamlık rejimiyle birlikte tıpkı ekonomi ve demokrasiye
yaptığı gibi modern yasa yapım süreçlerini de mezara gömdü.
AKP gelmeden önce Türkiye, Avrupa Birliği normlarıyla ilerlerken
şimdiyse Afrika Birliği normlarının bile ardında
gerilemeye devam ediyor.
Gelen teklif yine bir torba,
yine özensiz hazırlanmış, yine içinde Anayasaya aykırı
hükümler var, yine muhatapları ve uzmanlarıyla görüşülmeden
çalakalem yazılmış bir teklif.
Bakınız
değerli milletvekilleri, 2021 Hukukun Üstünlüğü Endeksinde Türkiye
139 ülke içinde 117nci sırada. Sudan, Madagaskar, Zambiya, Kenya,
Tanzanya, Paraguay, Kolombiya, Nijerya, Sri Lanka ve Nepal gibi ülkeler
sıralamada maalesef Türkiyenin üzerinde yer alıyor; bu bir utanç
kaynağı. Yani ekonomi enkaz, demokrasi enkaz, kadın hakları
enkaz, üretim enkaz; tabii ki hukuk da bu enkazın en altında
kaldı. (CHP sıralarından alkışlar) Hatta öyle ki hukuk
öyle ayaklar altına alındı ki suç işleri
bakanınız çıkıp Mahkeme kararını beklemeden
hareket edin. diye açıklama yapıyor. Mahkeme kararını
beklemeyin, hukuka uymayın. TÜGVAya bağlı olan
Büyükadadaki
Kaymakam mahkeme kararını, Türk milleti adına karar veren
mahkemeleri tanımıyor ve devletin polisini yargı
kararını durdurmak için kullanıyor; hadsizliğe,
densizliğe, yandaşlığa bakar mısınız.
Değerli milletvekilleri,
UYAP verilerine herkes bakabilir, buyurun, bu yıl 1 Ocak-5 Kasım
günleri arasında icra ve iflas dairelerine toplam 6 milyon 328 bin yeni
dosya geldi. Geçen yılın aynı dönemine göre artış 1
milyon 163 bin adet oldu. İcra dairelerinde derdest dosya sayısı
23 milyon 103 bin. Dosyaları koyacak yer kalmadı, neredeyse
icralık olmayan vatandaş da kalmadı. İşçiye, memura,
esnafa, çiftçiye, işsiz insanlara bile icra gönderiyorlar. Çiftçinin
üretim yaptığı tarım arazisi ve kanuna aykırı
olmasına rağmen traktörü bile haczediliyor.
Bir vatandaş,
düşünün, karnını doyurmak için, kirasını vermek için 5
bin liralık bir kredi alsa ve ödemese banka derhâl takibe geçer. Peki,
Ziraat Bankası ne yapıyor? Bu ülkenin, tüyü bitmemiş yetimin 750
milyon dolarını hortumlayan holding için Ziraat Bankası ne
yapıyor? Hiçbir şey. İcra takibi bile açmıyor.
Yazıklar olsun! (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Sayın milletvekilleri, bunlardan utanç duymamız
gerekiyor. Ey AKP, gücünüz sadece fakir ve fukaraya mı yetiyor? Adalet bu
hâlde, peki, ekonomi ne hâlde? Ekonomiye bakacak olursak yandık. 50 milyon
kişinin yoksulluk sınırı altında gelir elde ederek
yaşam mücadelesi verdiği, 14 milyon asgari ücretlinin açlık
sınırı altında ücret aldığı bir ülkede
halkımız açlığa mahkûm ediliyor.
Peki, biz ne yapıyoruz
şimdi, burada, gecenin saat on birine doğru? İcra ve İflas
Kanununu değiştirerek e-ihale hükümleri getiriyoruz.
İcrayı kolaylaştıracağız, insanların
mallarını daha çabuk satalım istiyoruz ve çocuklarla
kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamların
icrasıyla ilgili yeni bir sistem getirmeye çalışıyoruz. Ama
bu sistem yanlış, bu sistem eksik, bu sistem hatalı. Ne
yapıyorsunuz? İnsanlar aç, insanlar geçinemiyor, kara kış
kapıda, döviz almış başını gidiyor. Sayın
Cumhurbaşkanı konuşuyor, döviz yükseliyor; Sayın
Cumhurbaşkanı konuşuyor, döviz yükseliyor; Merkez Bankası
Başkanı konuşuyor, döviz patlıyor. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu mu Türkiyenin
hâli? Allah aşkına, önceliğimiz neden ekonomi değil; neden
yoksul halkımız değil? Lütfen bir aynaya bakın, buna bir
cevap bulabiliyor musunuz, ondan sonra konuşalım.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Sussalar düşer mi acaba?
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Değerli milletvekilleri, biraz da gelelim teklife. Bu kanun teklifi, ben,
hazırlayan, altına imza atan milletvekillerini tenzih ederek
söylüyorum, saray koridorlarında çalakalem hazırlanmış. Bu
kanun teklifini yazan bürokratların sahadan haberi yok, icra ve iflastan
haberi yok, kanunlardan haberi yok. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Teklifin ikinci bölümü
30uncu maddeyle başlıyor. Bu maddede ne var? İhalenin feshi
davalarına nispi harç getiriyorsunuz. İnsanlar adalete nasıl
erişecek? İnsanların adalete erişim hakkını
kısıtlamayın sayın milletvekilleri.
Teklifin 33üncü ve 34üncü
maddeleri daha fena. Aile mahkemelerinin çocuklarla kişisel ilişki
kurulmasına dair kararlarına, özellikle, velayetin
değiştirileceğinin ihtar edilmesi
getiriliyor yani kendisine velayet bırakılan ebeveyne siz
Eğer benim kararıma uymazsanız velayeti
değiştiririm. diye ihtar et. diye hâkime emir veriyorsunuz. Hani
Anayasanın 138inci maddesi? Hâkim dosyaya hâkim ise -ki öyle
olmalıdır- bu ihtarı ona bırakacaksınız, hâkime
takdir hakkı bırakacaksınız. Her şeye emir
veriyorsunuz, Her şeyi biz yöneteceğiz. diyorsunuz o zaman
adliyeleri de kapatalım, gerek yok.
Değerli milletvekilleri,
bu teklifin en önemli ama en kötü şekilde düzenlenmiş hükümleri
teklifin 35inci ve devam maddelerinde yer almış. Biz bunları
Adalet Komisyonunda milletvekili arkadaşlarımla anlattık. Siyaseti
bir yana bıraktık, tek tek maddelerdeki eksiklikleri anlattık;
hiçbir düzelme olmadı. Tövbe estağfurullah, bu Allah kelamı
değil, neden bir virgülü dahi değiştirmiyorsunuz ya? Geliyor,
aynı şekilde çıkıyor ama bakın, çok hata var, bu
hatalar başımıza çok büyük problemler açacak.
Ha, bir de şunu
söyleyeyim yeri gelmişken: Çocuk teslimi, çocuk teslimi
Ya, çocuk bir mal
mı? Yeni bir kanun getiriyorsunuz, yeni bir sistem getiriyorsunuz buna
bile yeni bir ad bulamıyorsunuz. Ben Komisyonda da söyledim, seksen doksan
yıllık bazı kelimeler bile aynı şekilde orada. Ya, bir
kanun yazıyorsanız doğru düzgün araştırın. Mesela
burada velayet kararlarının infazı diyebilirsiniz. Çocuk
teslimi; çocuk bir mal, ondan al buna ver; işte bütün sorun burada.
Peki, devam edelim; kanun
teklifiyle, İcra ve İflas Kanununda -oradaki deyimleri
kullanacağım- çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişkiler
kurulması konusunda icra dairelerini baypas ediyoruz. Neden baypas
ediyoruz? Diyoruz ki: Memur harçları var, yolluk var; vatandaş
çocuğunu görmek için para vermesin. Doğru, vermesin; kolayı var,
buradaki memur yolluğunu devlet öder, harcı da
kaldırırız, olur biter; bunu bile düşünmüyorsunuz. Niye?
Biz bir şey yapalım, olsun; yenilik yapacağız. Arkadaşlar,
yenilik yapmıyorsunuz. Bakın, bu kanun teklifini getirirken
kadın dernekleriyle görüştünüz mü? Hayır. Çocuk haklarıyla
uğraşan çocuk hakları savunucularıyla görüştünüz mü?
Hayır. Peki, bu işi yaptıracağınız Adalet
Bakanlığı uzmanlarının bir derneği var, Adalet
Sistemi Uzmanları Derneği; onlarla hiç konuştunuz mu? Hangi
problemler çıkacağını biliyor musunuz? Hayır. Biz
bunları Komisyonda söyledik ama dinleyen yok. Bakın, çok önemli bir
değişiklik; söz konusu çocuk, çocuk. Bu çocukların hakları
önceliklidir, çocukların psikolojileri önemlidir. Çocuk bir mal değildir
ama ne yapıyorsunuz? Ben yaptım oldu, göç yolda düzelir,
yönetmeliklerle aksaklıkları düzeltirim. Ya, yönetmelikler kanun mu?
Alıştınız Cumhurbaşkanı kararnameleriyle
Türkiyeyi yönetmeye; getiriyorsunuz, kanun yerine yönetmelik yapalım
Kapatın Meclisi ya, kapatın Meclisi; Cumhurbaşkanı
kararnameleriyle, yönetmeliklerle bu ülkeyi yönetin, olsun bitsin. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Zaten dolar olmuş 13 lira, olur size 20 lira,
30 lira; Allah sonumuzu hayretsin.
Bakın, gerçekten de çocuk
tesliminde ciddi sorunlar var. Ciddi sorunlar yaşıyor, velayeti
kendisinde olmayan ebeveyn çocuğunu görmek için perişan oluyor ama
böyle eksik ve aksak sistemler yerine neden daha etkili ve yetkin şekilde
işlemler yapmıyorsunuz, kanunlar getirmiyorsunuz? Peki, burada kimi
kullanacaksınız? Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Genel
Müdürlüğü personelini. Bu adamlar, bu kadınlar, bu görevliler, bu
uzmanlar ne yapıyor? Adliyedeki bütün mahkemelere bilirkişilik görevi
yapıyorlar. Ne yapacaklar? Adliyedeki bilirkişilik görevlerini hafta
sonu bırakacaklar, çocuk teslimi, çocukla kişisel ilişki
kurulması
Evet, güzel. Sonra? Oradaki bilirkişi dosyaları
yatacak, çalakalem dosyalar yapacak. Burada avukat arkadaşlarım var.
Aile mahkemesi uzmanları sayfalarca bilirkişi raporları
hazırlardı; şimdi avukatlık yapanlara sorun, yarım
sayfa, bir sayfalık raporlarla adalet sağlanmaya
çalışılıyor. Maalesef, bu son derece tehlikeli bir
gidiş.
Peki, bu kanunu yaparken
Adalet Bakanlığını kullanmayı düşündünüz -Adli
Destek ve Mağdur Hizmetleri Genel Müdürlüğünü- neden Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının Çocuk Hizmetleri Genel
Müdürlüğünü ya da Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğünü
düşünmediniz?
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Et ve Balık Kurumundan getirmişler.
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Kesinlikle, bir yerden geliyor; Ben yaparım, olur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Tamamlayayım Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Bakın, çocuk teslimi ile çocukla kişisel ilişki kurulması
son derece önemlidir, bunu böyle gayriciddi bir şekilde
kanunlaştırmak doğru değildir, pek çok sorun
çıkacaktır. Uzman olmayan yerlerde öğretmenlerden veya valilik
tarafından atanacak listelerden kişiler bunu yapacak. Bunları
kim belirleyecek? Liyakate bakılacak mı, uzmanlıkları
olacak mı, yandaşlardan mı atanacak? Alın size burada
başka bir problem.
Ama ben size daha önemli bir
problem söyleyeyim: Daha mekânlar belli değil. Hangi mekânlarda çocuk
teslimi yapacaksınız? Kafelerde mi? Buralar nasıl tefriş
edilecek? Hangi mekânlar denecek? Bu mekânların daimî güvenliğini
nasıl sağlayacaksınız? Burada yarın, bir kadına
şiddet veya kadın cinayeti olursa bunun sorumlusu sizsiniz; vebali,
günahı size ait. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, değerli
milletvekilleri, değerli AKP milletvekilleri; bu ülkeye bir hizmet mi
yapmak istiyorsunuz, son bir iyilik mi yapmak istiyorsunuz; derhâl seçim. Bu
ülke sizden kurtulur ve ülke rahata erer.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci
bölüm üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru ve cevap yok.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, kayıtlara geçmesi
açısından bir hususun altını çizmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kayıtlara geçmesi
açısından; Meclisin mehabeti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti
İçişleri Bakanlığı için suç işleri
bakanlığı gibi bir nitelemeyi şiddetle reddediyorum. Bu
ifadenin hem bu çatı altında ifade edilmesi hem de böyle bir
şekilde dönüştürülmesi öncelikli olarak hem Türkiye Cumhuriyeti
devletine hem de aziz Meclise karşı yapılmış bir
nitelemedir. Bunun kayıtlara geçmesini istedim.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime
bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
22.41
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
konu bulunmadığından, alınan karar gereğince, Hâkimler
ve Savcılar Kurulunda boşalan 1 üyelik için seçim yapılması
ve kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 24 Kasım 2021 Çarşamba günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
22.43
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(X) 285 S. Sayılı Basmayazı 11/11/2021 tarihli 18inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.