TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
23üncü
Birleşim
24
Kasım 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Türkü muasır medeniyetler seviyesinin ötesine
taşımak için çalışan, fikri hür, vicdanı hür nesiller
yetiştiren eğitimcilerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü
kutladığına ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, açık öğretim fakültelerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın, Uşak ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Şanlıurfa
Milletvekili Halil Özşavlının, Atatürkün, İngiliz
arşivlerinde bulunan ve bilinmeyen 12 Şubat 1923 tarihli
röportajına ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kerkükün
işgaline seyirci kalmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
3.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özşavlının yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- Hatay Milletvekili
İsmet Tokdemirin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
5.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Hükûmetin derhâl istifa etmesi ve halkın inisiyatif
alması gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
8.- Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, KİTlerde çalışan taşeron
işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
9.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
11.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, ülkeyi ekonomik felakete götüren AKP iktidarının derhâl
seçim kararı alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
12.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
13.- Kocaeli Milletvekili
Mehmet Akif Yılmazın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
14.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Kütahyaya devlet hastanesinin ne zaman
yapılacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
15.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, ehliyet ve öğrenci affı getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Balıkesir
Milletvekili Ensar Aytekinin, Simav Çayındaki kirliliğe tedbir
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
19.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, dövizdeki belirsizliğin tarımsal
desteklemeleri yok ettiğine ilişkin açıklaması
20.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, ekonomik buhranın sosyal drama
dönüştüğüne ilişkin açıklaması
21.- Samsun Milletvekili
Bedri Yaşarın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
22.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
24.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde şehit olan
Piyade Binbaşı Mete Yıldırıma Allahtan rahmet,
ailesine ve yakınlarına sabır dilediğine ilişkin
açıklaması
26.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Barış Pınarı
Harekâtı bölgesinde şehit olan Piyade Binbaşı Mete
Yıldırıma Allahtan rahmet, ailesine sabır temenni
ettiğine, 24 Kasım Öğretmenler Gününe, iktidarın SMA
hastalarının tedavisine ilişkin atılması gereken
adımları atmadığına, dolar kurundaki artış
sonucu yaşanan krizlerin neden olduğu protesto ve gösterilerin yasal
zeminde gerçekleştirilmesinin hukuki bir mecburiyet olduğuna,
Hükûmetin tüm olup bitenlerden ders çıkarması gerektiğine ve
İYİ Parti olarak milleti sokağa değil seçim geldiğinde
sandığa davet ettiklerine ilişkin açıklaması
27.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe, görevleri
başında şehit edilen öğretmenleri rahmet ve minnetle
andığına, Barış Pınarı Harekâtı
bölgesinde şehit olan Piyade Binbaşı Mete
Yıldırıma Allahtan rahmet, kederli ailesine ve milletimize
başsağlığı dilediğine, PKK terör örgütünün
Hakkârinin Yüksekova ilçesinin İkiyaka köyünde yaptığı
katliamın 32nci yıl dönümüne ve Medine Müdafaasının
komutanı Fahrettin Paşanın vefatının 73üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Türk Tabipleri Birliğinin
düzenlediği Beyaz Yürüyüşe, bütün sağlık emekçilerinin
yanında olduklarına, dolar paritesindeki artış nedeniyle
2022 bütçesi kadük hâle geldiğinden revize edilmesi gerektiğine,
yoksulluğun müsebbibinin iktidar olduğuna, ekonomik kurtuluş
savaşı diye bir şey olmadığına ve Tüketici Güven
Endeksindeki düşüşün iktidarın düşüşünün işareti
olduğuna ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, şehit olan Piyade Binbaşı Mete
Yıldırıma Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe, dolar kurundaki artışa, Recep Tayyip
Erdoğanın Faiz sebep, enflasyon sonuç. politikasının
ülkeyi bu hâle getirdiğine ve derhâl seçim istediklerine ilişkin
açıklaması
30.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, Kayseride yaşanan intihar ve cinayet
vakalarına ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İstanbul Kadıköyde Emek,
Barış ve Demokrasi Güçlerinin yaptığı Geçinemiyoruz!
eylemine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Polonya Millî Meclis Başkanı Elzbieta Witekin vaki davetine icabetle
30 Kasım-2 Aralık 2021 tarihleri arasında Polonyaya resmî bir
ziyarette bulunmasının Genel Kurulun tasviplerine sunulmasına ilişkin
tezkeresi (3/1760)
B) Duyurular
1.- Başkanlıkça, 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Genel Kuruldaki görüşme
programının Türkiye Büyük Millet Meclisi internet sayfasında yer
alacağına ve bastırılarak üyelere
dağıtılacağına; bütçe müzakerelerinde üyelerin söz
kayıt işlemleri ve usullerine ilişkin duyuru
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ
Parti Grubunun, Ankara Milletvekili Şenol Sunat ve arkadaşları
tarafından, usta öğreticiler ve sözleşmeli öğretmenlerin
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin tespit edilmesi amacıyla 23/4/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Kasım 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP
Grubunun, İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve arkadaşları
tarafından, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve toplumsal
cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla 24/11/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Kasım 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, öğretmenlerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5100) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 24 Kasım 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 6 Aralık 2021 Pazartesi
günkü gündeminin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler
kısmının 1inci ve 2nci sıralarında yer
almasına; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Genel Kurulda
görüşme usul ve takvimi ile konuşma sürelerine; kamu idarelerinin
bütçeleri üzerindeki görüşmelerin 8 turda tamamlanmasına ve
turların bitiminden sonra bütçe ve kesin hesap kanunu tekliflerinin maddelerinin
oylanmasına ilişkin önerisi
2.- Danışma
Kurulunun, 24/11/2021 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantıda, 285 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin Genel Kurulun 24/11/2021 tarihli 23üncü Birleşimde
tamamlanması hâlinde Genel Kurulun 25/11/2021 Perşembe günü
toplanmamasına ilişkin önerisi
VIII.- SEÇİMLER
A) Hâkimler ve Savcılar Kurulu
Üyeliğine Seçim
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 159uncu Maddesi ile 6087 Sayılı Hâkimler ve
Savcılar Kurulu Kanununun 18, 20 ve 27nci Maddeleri Uyarınca
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Üyeliği Aday Seçimine Dair Raporu (5/8)
(S. Sayısı: 286)
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Tokat
Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 37
Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911)
ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 285)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
285) İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin oylaması
24 Kasım 2021
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23üncü
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Türkü muasır
medeniyetler seviyesinin ötesine taşımak için çalışan,
fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştiren eğitimcilerimizin 24
Kasım Öğretmenler Gününü kutladığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bugün
Öğretmenler Günü. Dolayısıyla düşüncelerimi kısaca ifade
etmek istiyorum. 24 Kasım 1928, istiklalimiz için Başkomutan olan
Atatürk'ün istikbalimiz için Başöğretmen olduğu gündür. Türkü
muasır medeniyetler seviyesinin ötesine taşımak için
çalışan; fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştiren
eğitimcilerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, açık
öğretim fakültelerinin sorunları hakkında söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğluna aittir.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, açık öğretim fakültelerinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
OECD ülkelerinde nüfusun yüzde 45i
yükseköğrenim mezunuyken bizde bu oran yüzde 35tir. Son dokuz yılda
lisans eğitiminden 2,9 milyon kişi mezun olmuş olup bunun üçte
1i açık öğretim fakültesi mezunudur. Açık öğretim
fakülteleri Türk eğitim sisteminde hem devlet açısından hem de
vatandaşlar açısından önemli bir eksiği
tamamlamaktadır. Eğitim süresi ile kalkınma arasında çok
yakın bir ilgi vardır ve açık öğretim fakültelerinin bu
yönüyle kalkınmaya katkıları da oldukça büyüktür. Ülkemizde
açık öğretim ön lisans ve lisans eğitimi veren 3 tane fakülte
vardır; bunlar Atatürk Üniversitesi bünyesinde, İstanbul Üniversitesi
bünyesinde ve Anadolu Üniversitesi bünyesinde hizmet vermektedirler. Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi en çok öğrenci
yetiştiren fakültedir. Otuz dokuz yıllık bir kurum olup 2020
yılı açık öğretim lisans eğitiminden mezun olanların
yüzde 50si Anadolu Üniversitesindendir. Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi dünyada 6ncı, Avrupada 1inci
sırada yer alır. Pek çok Avrupa ülkesinde, örneğin Almanyada
açık öğretim lisans eğitim diploması kabul edilmektedir. Bu
durum, orada çalışanlara açık bir maddi destek
sağlamaktadır. Böylece açık öğretim fakülteleri akut bir
ihtiyaca cevap vermiş oluyor.
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
New Yorktan Kahireye kadar çok geniş bir coğrafyada eğitim
vermekte ve sınav yapmaktadır. Öğretim üyelerinin ve
yöneticilerinin fedakârlıklarıyla ayakta kalan bu kurumların
kendi gayretleriyle olan maddi birikimlerine YÖK el koymuştur. Oysa
açık öğretim fakültelerinin önemli giderleri vardır. Bugün bir
yasama yetersizliğinin bir kurumu düşürdüğü zorluktan bahsetmek
istiyorum. 7243 sayılı Yasa, 10 Nisan 2020 tarihinde torba yasa
teklifi olarak Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda
görüşülmüş olup konuşmama konu olan maddeyle açık
öğretim fakültelerinin gelirlerinin önemli bir kısmına YÖK el
koymuştur. Ek ödemelerin azami yüzde 5 olması
kararlaştırılmıştır. Gerekçesi ise doktoralı
eleman yetiştirmektir. Teklifin görüşüldüğü sırada
Komisyonda yer alan 2 üye karşı çıkmış, biri oradaki
YÖK yetkilisi tarafından ikna edilmiş, diğeri bunun
yanlış olduğu, yapılmaması gerektiğini
ısrarla vurgulamıştır. Genel Kurula geldiği zaman ise
ben de dâhil madde üzerinde söz alan ve itirazda bulunan kimse
olmamıştır.
Öğretim üyeleri saatte 60 lira gibi komik bir
ücretle çalışmaktadır. 25 Temmuz 2020 tarihinde yayımlanan
Yükseköğretim Kurumları Döner Sermaye Yönetmeliğinde
yapılan değişiklikle açık öğretim malzemesi üretim
faaliyetleri durma noktasına gelmiştir. Açık öğretim
yalnız kendine değil, yükseköğretim kurumlarına da ders
içeriği sağlamaktadır. Açık öğretim fakültelerinin
1.000den fazla ders kitabı, 20 bin ders videosu tüm öğretim üyeleri
ve öğrencilerine açıktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2021 yılında döner sermaye gelir
fazlasının yüzde 80inin YÖKe aktarılması, YÖKün bu
miktara el koymasıyla açık öğretim fakülteleri sorunların
üstesinden gelemez ve kendi kendini finanse edemez duruma düşmüştür.
Ayrıca, açık öğretim sınav faaliyetleri 2020 yılından
itibaren açık öğretim geliri kapsamında
sayılmıştır. Bu ise bir sınav 50 milyon lira gibi çok
yüksek ücrete mal olduğu için açık öğretim fakültelerine büyük
bir yük olmaya devam etmektedir. Bir yıl önce Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yapılan yasal değişiklikler, başarılı
bir şekilde devam eden açık öğretim fakültesi faaliyetlerine
engel olur hâle geldi. Türkiye Büyük Millet Meclisi yapılan hatayı
derhâl düzeltmeli, böylece açık öğretim fakülteleri eskiden
olduğu gibi başarılı çalışmalarına devam etmelidir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İsmail Bey, sizin mazeretiniz
vardı galiba.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kerkükün işgaline seyirci kalmaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Türkmeneli, Türk yurdu Kerkük'te neler oluyor?
Emperyalist ABD ve AB'nin laboratuvarlarında üretilen cani, eli kanlı
IŞİD terör örgütü bahanesiyle, kadim Türk yurdu Kerkük, PKK
destekçisi Barzani güçleri tarafından işgale
hazırlanılmaktadır. Kıbrıs neyse Kerkük de odur.
Türkiye Cumhuriyeti devleti Kerkük'ün işgaline seyirci kalamaz. Başta
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün kurumları olmak üzere, Gazi Meclisimizi
bu konuda inisiyatif almaya davet ediyorum. Kerkük Türk'tür, Türk kalacak.
Ne mutlu Türk'üm diyene!
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
Uşak ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Uşak ilinin sorunları hakkında söz isteyen Uşak
Milletvekili Özkan Yalım'a ait.
Buyurun Sayın Yalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın
Başkanım teşekkür ederim.
Yüce Divana, değerli arkadaşlarıma ve
de bizi izleyen tüm vatandaşlarıma selam ve
saygılarımı sunuyorum.
Bugün 24 Kasım, başta Ulu Önderimiz,
Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk ve tüm öğretmenlerimizin
Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Tabii ki içimizde, Parlamentoda görev
yapan öğretmen arkadaşlarımız da var; öğretmen
vekillerimizin de onların da aynı şekilde gününü kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, şu
anda Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün bakanlıkların görüşmesi
yapılıyor. 2022 için Hükûmet dolar kurunu tahminî 9 lira 27
kuruş olarak -biliyorsunuz- açıklamıştı. Ancak bugün
itibarıyla bu rakamlar tutmadığından dolayı hatta
rakamlar yüzde 50 daha fazla arttığından dolayı 2022
bütçesi şimdiden geçersizdir, hükümsüzdür ve kadük
kalmıştır. Onun için tüm Hükûmeti ve Parlamentoyu bu konuyla
alakalı uyarmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz,
yap-işlet-devret modeliyle projelerimiz var. Özellikle 4 büyük projemizden
bahsetmek istiyorum; bu döviz artışlarından dolayı, bu
anlaşmalar dövizle yapıldığından dolayı bu
anlaşmaların hazinemize maliyetinin ne olduğuyla alakalı.
Bakın, neredeyse dünyanın en popüler havalimanı hâline gelen
Zafer Havalimanı: 2021 yılı yolcu garanti adedi 1 milyon 317 bin
569 kişi. İç hatlar için yolcu başına 2 euro+KDV -yüzde
8den- garanti verildi yapıcı firmaya. 1 Ocak 2021de euro kuruna
göre, bakın, 1 milyon 317 bin yolcu sayısı... Neden bunun
özellikle tamamını alıyorum? Çünkü 2021de sadece 61 kişi
dış hatları kullanmış, 1.100 kişi de bugün
itibarıyla belki 1.300, 1400 olmuştur- iç hatları
kullanmış. Neredeyse verilen 1 milyon 317 bin garanti yolcu
sayısının tamamı hazine tarafından, bizim
ödediğimiz vergilerle, vatandaşlarımızın ödediği
vergilerle ödenecek. 1 milyon 317 bin 569u yolcu başına garanti
ücretle çarpıp 1 Ocaktaki euro kuruyla da
çarptığımızda 24 milyon 91 bin 906 TL yapıyordu. Bugün
24 Kasım, euro kuruna göre bu rakamı
çarptığımızda tutar 37 milyona çıkıyor ve aradaki
fark -değerli arkadaşlar- 13 milyon 626 bin 403 TL. Yani Ocak
2021deki kura göre ve de bugünkü kura göre sadece normal verilen garantiden
dolayı, anlaşma Türk parasıyla
yapılmadığından dolayı hazineden ödeyecek
olduğumuz fark 13 milyon 626 bin 403 TL.
Bitmedi
İkinci büyük projelerimizden Osmangazi
Köprüsü; hani yerliydik, millîydik ya, bakın neler geliyor? Günlük 40 bin
araç garantisi verildi. Tabii, kimse geçmiyor, o kadar az geçiliyor ki
tutturmak imkânsız. Günlük 40 bin araç garantisi verildiğinde,
çarptığımızda, bir yılda 14 milyon 600 bin araç yapıyor.
45,36 dolarla çarpıyoruz çünkü yüzde 8 KDVsi var, senelik 662 milyon 256
bin dolar yapıyor. 1 Ocak rakamlarına göre 4 milyar 913 milyon Türk
lirası yapıyor; bugün, 24 Kasım itibarıyla 8 milyar 377
milyon TL yapıyor. Değerli milletvekili arkadaşlarım,
değerli vatandaşlarımız, bizi izleyen tüm
vatandaşlarımız; özellikle Hazine Bakanına, Sayın
Cumhurbaşkanına ve de yetkililerine sesleniyorum: Bakın, sadece
Osmangazi Köprüsünde, dövizle anlaşma yaptığımızdan
dolayı fark 3 milyar 463 milyon TL.
Bununla birlikte, Avrasya Tünelinden devam
ediyoruz. Orada ise fark 577 milyon 843 bin TL.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü; bütün nakliyecilerimizi
zorla oradan geçiriyorsunuz ama yine de geçiş garantileri
tutmadığından dolayı, dövizle
yaptığınızdan dolayı sadece bu yılki farkı
834 milyon 177 bin TL.
Peki, bu 4 projenin hazinemize, milletin
ödediği vergilere zararı ne oldu? Yap-işlet-devret modeliyle,
sözleşmesiyle yapılan bu 4 projenin 2021 yılı için hazine
toplam zararı 4 milyar 889 milyon 245 TL. Sayın AK PARTİ Grup
Başkan Vekili, Sayın Bakan; bakın, 4 milyar TL, bu anlaşma
dövizle yapıldığından dolayı, Türk lirasıyla
yapılmadığından dolayı hazineden bu para çıkacak.
Hani yerliydik, hani millîydik?
Gelin, sizi çağırıyorum: Eğer
vicdanınız varsa çağırın şu 5li çeteyi, bu
firmaları -durum belli, ekonominin durumu belli- gelin, bir an önce
sözleşmeyi Türk lirasına çevirelim diyorum. Acilen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Bu yap-işlet modeliyle
yapılan bu sözleşmenin bir an önce Türk lirasına çevrilmesini
yüce millet adına talep ediyorum.
Diğer bir taraftan, Sayın Başkan,
biliyorsunuz, özellikle, döviz arttığından dolayı bu hafta
50 kuruş motorine, mazota zam geldi; bugün 1 TL ve üzerinde zam
bekleniyor. Bakın, nakliyeci, kamyoncu, ulaştırma sektörü bir
ülkenin kalbidir; kalbiyle oynamayın. Eğer bugün siz 1 TL zam
yaparsanız, inanın, kalp durur; aynı İngilteredeki gibi
durma noktasına gelir. Nakliyeci hareket etmediği zaman bütün
milletin aç kalacağını, sistemin
tıkanacağını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Diğer bir taraftan, Sayın
Ulaştırma Bakanına sesleniyorum: Zaten şoför sorunu
çekiyoruz. SRC 5 sınavlarında birazcık kolaylık
sağlanmasını istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Devamla) - Çünkü 50 yaş ve
üzerindeki şoförlerimiz bu sınavı geçmekte zorlanıyorlar,
bu sebepten dolayı da araç kullanamıyorlar; bununla alakalı da
gerekli desteği bekliyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Burcu Hanım, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, öncelikli olarak, bir
öğretmen çocuğu olarak bütün öğretmenlerin Öğretmenler
Gününü kutluyorum.
Millî Eğitim Bakanlığı, bu
yıl, öğretmenlerin doğrudan doğruya veya aracı eliyle
hediye istemelerini, hediye kabul etmelerini ve borç istemelerini yasaklayan
bir genelge yayınlamıştır. Bu genelgeyle öğretmenleri
sanki sürekli hediye bekleyen ya da menfaat temin eden bir konuma sokmaya
çalışanların, yandaşlarına çifter maaş bağlayanların,
5li çeteye dolar, euro bazında ballı ihaleler verenlerin, TÜGVAya,
ENSAR Vakfına Protokol imzaladık. diye milyonlar aktaranların,
kendi bakanlığına kendi şirketinden dezenfektan
satanların öğretmenlere laf söylemeye, rencide etmeye,
onurlarını kırmaya hakkı yoktur. Eğer iktidar olarak
öğretmenlerle ilgilenmek istiyorsanız, onlara direktif vermek,
baskı uygulamak yerine taleplerine kulak verin, sorunlarını
çözün; kadrolu, sözleşmeli, ücretli ayrımını
kaldırın, 3600 ek göstergeyi verin.
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak
öğretmenlerdir.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özşavlının, Atatürkün, İngiliz arşivlerinde bulunan
ve bilinmeyen 12 Şubat 1923 tarihli röportajına ilişkin
gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Atatürkün, İngiliz arşivlerinde bulunan ve bilinmeyen 12 Şubat
1923 tarihli röportajıyla ilgili söz isteyen Şanlıurfa
Milletvekili Halil Özşavlıya aittir.
Buyurun Sayın Özşavlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Bugünün Öğretmenler Günü olması hasebiyle
sözlerimin başında tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü
kutluyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün gündem
dışı söz alarak tam da bugünlerin hâletiruhiyesine denk
düşen, Mustafa Kemalin bilinmeyen bir röportajı hakkında size
bilgi vermek istiyorum.
Malumunuz, Millî Mücadelenin sonunda
barış görüşmeleri başladı. Lozan barış
görüşmeleri Kasım 1922de başladı, Ocak 1923te kesintiye
uğradı, ta temmuza kadar sürdü. Kesintiye uğramasının
en büyük nedeni, galip devletlerin Ankara Hükûmetine Kapitülasyonları
devam ettireceksiniz. baskısı idi. Mustafa Kemal, o dönem
verdiği birçok demeçte, röportajda kapitülasyonların kesinlikle ama
kesinlikle kaldırılması gerektiğini ifade ediyor. Tam da
bugünlerde, Lozan görüşmelerinin kesintiye uğradığı
günlerde, 12 Şubat 1923te, Fransız gazeteci Paul Gentizon, Mustafa
Kemalle bir röportaj yapıyor. Şimdi, belgenin ilginçliği
şuradan geliyor: Alakasız bir yerde bulduk, İngiliz
arşivinde, İngiliz savaş gemisinin seyir defterlerinde bulduk bu
röportajı, bir buçuk sayfa ve Mustafa Kemal Atatürk'ün ağzıyla
konuşuyor, kendisi nakletmiyor -tırnak içerisinde- Mustafa Kemal
konuşuyor. İzninizle okumak istiyorum çünkü çok vurucu, çok keskin
ifadeler var: Yeni Türkiye'nin hiçbir koşul altında
kapitülasyonları kabul etmeyeceğini,
bağımsızlığımız için savaştığımız
dört yıl boyunca her zaman ifade ettim. Binaenaleyh,
Fransızların bu konuda diğer herkesten daha uzlaşmaz
olması beni şaşırttı. Şahsımın ve
ülkemin Fransa'ya karşı hissettiği duygular dostanedir. Ancak bu
dostane duygular bağımsızlığımıza menfi
anlamda etki edecek bir duruma sebep olamaz. Eğer Fransız hükûmeti
bağımsızlığımızı tehlikeye sokacak
koşulları kabul etmemiz konusunda ısrarcı olursa biz bunu
dostane kabul edemeyiz. Yeni Türkiye, diğer milletler gibi yaşamak
istiyor. Biz köle olmayacağız, biz bir Çin veyahut da başka bir
koloni gibi görülmek istemiyoruz. Kapitülasyonların ilgası hiçbir
şekilde ülkemizdeki Fransız çıkarlarının
zedeleneceği anlamına gelmemektedir. diyor ve devam ediyor.
İşte, bakınız, 3 defa yeni
Türkiye diyor ve kapitülasyonların mutlaka ve mutlaka
kaldırılması gerektiğini söylüyor, hatta röportajın
sonunda: Fransa bunu kabul etmezse gerekirse savaşırız,
sınırsız sorunlar ortaya çıkar. diyor. Aynı günlerde
Mustafa Kemalin Askerî ve siyasi zaferler, ekonomik zaferlerle
taçlandırılmazsa söner gider, kaybolur. sözünü hatırlayalım.
İstiklalitamme, istiklalimaliyle mümkündür. yani Tam
bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıkla
mümkündür. sözünü hatırlayalım. İşte, bugün de
Hükûmetimizin, Cumhurbaşkanımızın yapmaya
çalıştığı budur, tam ekonomik
bağımsızlık ilkesini gerçekleştirmeye
çalışıyoruz. (CHP ve HDP sıralarından gülüşmeler)
Beğenmeyebilirsiniz fakat bizim yapmaya
çalıştığımız budur.
Geçen 22 Kasım Pazartesi günü, Medine Müdafisi
Fahrettin Paşanın ölüm yıl dönümüydü. Onunla ilgili de bir
belge açıklamak istiyorum; bunlar daha hiç yayınlanmadı, kimse
bilmiyor.
ATİLA SERTEL (İzmir)
İnanmadığın şeyi söyleme, yanlış oluyor,
komik oluyor. Komik duruma düşüyorsun.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Medine Müdafisi
Fahrettin Paşa, biliyorsunuz, 30 Ekimde Mondros imzalandı, tüm ordu terhis
oldu fakat o, Medineyi müdafaa etmeye devam etti. İngiliz Komutan Allenby
defalarca mektup gönderip Teslim ol. dedi. O, kesinlikle teslim olmadı.
Kuşatma altındaydı, askerleriyle beraber çekirge yedi, yine
teslim olmadı malumunuz olduğu üzere.
ATİLA SERTEL (İzmir)
İnanmadığın şeyi söyleme.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Ya, bir dinle
ya!
ATİLA SERTEL (İzmir)
İnanmıyorsun!
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Bir edep, edep!
Bir dinle, bir dinle!
ATİLA SERTEL (İzmir)
İnanmıyorsun, inanmıyorsun. Söylediğin yanlış,
inanmıyorsun.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Bir dinle!
Terbiyesiz herif!
ATİLA SERTEL (İzmir) Söylediklerine
inanmıyorsun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Arkadaşlar, kürsüdeki kişinin konuşma hakkı vardır ya.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Şimdi,
Şerif Hüseyin mektup gönderiyor, Fahrettin Paşaya Teslim ol.
diyor. Fahrettin Paşa bir cevap yazıyor, şu cevabı
yazıyor -İngiliz arşivlerinden çıktı, tercümesi bu-
bakınız ne diyor Şerif Hüseyine, 4 Eylül 1918: En büyük fatih
olan Allahın adıyla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla)
...İslamın gücünü kırıp Müslümanların katledilmesine
sebep olan ve Allahın yeryüzündeki temsilcisi olan halifenin
İngilizlerin tutsağı olup onların baskısı
altına girmesine sebep olan emire: 14 Zilkade Perşembe gecesi birkaç
kişi küçük bir meydanda çalışıyordu. Medineyi nasıl
savunacağını düşünmekten yorgun ve bitkin düşmüş
olan ben, onların arasından geçiyordum. Birdenbire, muhteşem
görünümlü birinin önümde durduğunu gördüm. Bu zat, selam ve salavat
üzerine olan Hazreti Muhammeddi. Sol elini beline koymuş,
parmaklarıyla kuşağını tutarken emredici bir üslupla
bana Beni takip et. dedi, ben onu takip ettim. İki üç adım onu takip
ettikten sonra gözlerimi açtım, uykudan uyandım, hemen camideki
hücreye koştum, secdeye kapandım, Allaha şükrettim çünkü
artık en büyük komutan olan Peygamber Efendimizin koruması
altında olduğumu biliyordum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Şimdi
savunma hatlarını güçlendirerek, yeni yollar ve meydanlar inşa
ederek kendimi meşgul ediyorum. Lütfen, saçma taleplerinle beni
meşgul etme. deyip Şerif Hüseyine gereken cevabı veriyor.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlının
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim,
sağ olun efendim.
Her zaman siyasette karşı
karşıya gelinmez, yeri geldiği zaman müzakere de
yapılır. Elbette ki dün yanlışlarını anlayanlarla
bugün masaya oturur, müzakere de yaparız ama dün iki ayyaş dedikleri
Mustafa Kemal Atatürke, bugün onun ilkelerine ve duruşuna Türkiyenin
ihtiyacı olduğunu söylemeleri bizim açımızdan önemlidir
ancak bugün Türkiye'nin geldiği nokta, Mustafa Kemal'in gösterdiği
yoldan ayrılanların Türkiye'yi getirdiği noktadır. O
yüzden, bunda ne Mustafa Kemal'in ne de İslam'ın bir günahı
vardır. İslam açıkça Kul hakkı yemeyin, faize
sarılmayın. demiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Kul hakkı
yiyenlerin, faize sarılanların, ülkeyi üretime değil başka
yollara muhtaç edenlerin bugün artık bu görevi teslim etme günleridir. O
yüzden, bu söylemlere gelmiş olmaları inanın önemlidir ama
onlara sarılmış olmaları, onları iktidardaki
koltuklarında tutamaz. Sizi ve kamuoyunu bilgilendirmek
açısından söz istedim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Erkan Bey, söz talebiniz mi var?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hayır, sağ olun.
Aslında olur da gerek yok, polemik çıkarmak
BAŞKAN Pardon.
Şimdi, değerli milletvekilleri, buraya kadar
gelip söz isteyenlere ben söz veriyorum ama bir adaletsizlik de oluyor, onu
belirteyim.
Sayın İsmet Tokdemir, buyurun.
4.-
Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye'nin çağdaş uygarlık
seviyesinin üstüne çıkması ve kalkınma hedeflerine
ulaşması ancak öğretmenlerin yetiştireceği fikri hür,
vicdanı hür, irfanı hür nesillerle mümkündür. İktidar,
öğretmenlerimizi açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmiştir;
kadrolu sözleşmeli ücretli diye öğretmenlerimizi
sınıflandırmıştır; dört sene önce verilen 3600 ek
gösterge sözünü yerine getirememiştir; şimdi de 2022
yılında yapacağız. diyor. Gereken düzenlemeler yüce
Meclisin iradesiyle hızlı bir şekilde yapılabilir. 3600 ek
gösterge, her beş yıla bir yıl olacak şekilde yıpranma
payı ve Öğretmenler Gününde 1 maaş ikramiye
öğretmenlerimize en kısa sürede verilmelidir.
Tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz
vereceğim.
Sayın Çepni
5.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Hükûmetin
derhâl istifa etmesi ve halkın inisiyatif alması gerektiğine
ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Yalan imparatorluğu çürüdü, çöküyor. Bir yanda
aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyenler, bir yanda
ise açlıkla boğuşan milyonlar.
Hırsızlığı belgelenenler, koro hâlinde vatan, iman, dış
güçler hamasetine sarıldılar; başka şansları yok.
Dünyanın kıskandığı cihan
devletinden soğan ekonomisine; gerçekler ısrarcıdır.
İmdada yetişene bakın; mafyanın hamisi, mafya. Artık
yeter! dedikçe halk korku büyüyor ama nafile. Sokaklar, meydanlar
halkındır. Genel grev, genel direnişle birleşirsek bu
karanlığı aydınlığa çevirir, demokrasi ve
özgürlüğü kazanabiliriz. Hükûmet derhâl istifa etmelidir, halk inisiyatif
almalıdır.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
6.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Ülkemizde ve dünyada en saygın meslek
gruplarının başında gelen öğretmenlik mesleği
hepimizin hafızalarında şükran duygularıyla yer
etmiştir; her şeyi, herkesi unutsak bile öğretmenlerimizi asla
unutmuyoruz. Öğretmenlerimiz, bizleri yarınlara hazırlayan, geleceğimizi
inşa etmemizde en önemli rehberlerden biridir. Hayatımız boyunca
bize eşlik edecek olan öğrenim ve tecrübelerde öğretmenlerimiz
her zaman en ön saflarda yer almıştır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK PARTİmizin öncelikli hedef
gördüğü eğitimde son on dokuz yılda kapsamlı reformlar
gerçekleştirdik, öğretmenlerimizin çalışma
şartlarını iyileştirdik. Meslek kanunu ve ek gösterge
çalışmalarımız devam etmektedir. Eğitimi teknolojinin
imkânlarıyla buluşturduk. Bugün gelinen noktada, eğitimde
ülkemizi ileri standartlara kavuşturmanın gururunu
yaşıyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle, tüm
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum. Terör
saldırılarında ve görev başında hayatını
kaybeden şehit öğretmenlerimiz başta olmak üzere, ebediyete
irtihal eden tüm öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
7.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk
başta olmak üzere; kendisi de bir eğitimci olan, Türklük
şuuruyla vatan, millet sevdalısı nice nesillerin
yetişmesini sağlayan bilge liderimiz Sayın Devlet Bahçeli
Beyin; Gazi Atatürkün Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır. sözü
doğrultusunda kutsal bir mesleği icra eden öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Öğretmenlik hayalleri ahirete kalan ülkücü
şehit öğretmenlerimizi, Fırat Yılmaz Çakıroğlu
kardeşimi, Şenay Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz
başta olmak üzere, alçak teröristler tarafından kahpece şehit
edilen tüm öğretmenlerimizi rahmetle minnetle anıyor, aziz
hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Son olarak, kadrolu sözleşmeli ve ücretli
ayrımları kaldırılmalı; atama bekleyen tüm
öğretmenlerimiz atanmalıdır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Karaduman
8.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
KİTlerde çalışan taşeron işçilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkanım, 696 sayılı KHKyle taşerondan kadroya
geçirilen işçiler 375 sayılı KHKye eklenen geçici 23üncü madde
nedeniyle zorunlu emekliliğe sevk edilmekte, tayin hakları ise
ellerinden alınmaktadır. Yine, KİTlerde çalışan
taşeron işçilere defalarca kadro sözü verilmesine rağmen sözler
tutulmamış ve işçiler kadroya maalesef geçirilmemiştir.
Devlet Su İşleri bünyesinde çalışan geçici işçiler
sadece üç ay üzerinden çalıştırılmış; Orman
işçileri, TİGEM işçileri, Millî Eğitimde çalışan
işçilerden ayrı tutularak on aylık vize hakkından mahrum
bırakılmıştır. Tüm bu sorunlar ilgililere defalarca
iletilmiş ve verilen onlarca söz ortadayken gerekli adımlar ne
yazık ki atılmamıştır. Hükûmetin bir an önce bu
gerekli adımları atmasını ve bu mağduriyeti
gidermesini buradan beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Şeker
9.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Bana bir harf
öğretenin kırk yıl kölesi olurum. diyen Hazreti Ali,
insanın doğruyu-yanlışı, güzeli-çirkini,
haklıyı-haksızlığı, cehaleti-bilgili olmayı,
adaletli hükmetmeyi ilimle başarabileceğini ifade etmektedir.
Toplumların ve medeniyetlerin ilerlemesinin, yükselmesinin en önemli
aktörleri de hep öğretmenler olmuştur. Öğretmen,
yaratılanların en şereflisi olan insanı yetiştiren,
eğiten, topluma faydalı bir insan olmasını sağlayan
sanatkârdır. Öğretmen, kendilerine emanet ettiğimiz ve
geleceğimiz olan çocuklarımızı, gençlerimizi insani
değerlerle donatır, maddi ve manevi açıdan sevgiyle
şekillendirir. Fedakârca bizlere hayatı öğreten ve eğiten
başta öğretmenlerim olmak üzere tüm öğretmenlerimizin 24
Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyor; sağlıklı, huzurlu bir
yaşam diliyorum.
Görevi başında şehit olan, vefat eden
tüm öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyorum, mekânları cennet
olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Taşkın
10.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yarınlarımızı emanet
edeceğimiz çocuklarımızı hızla değişen ve
gelişen dünyaya ayak uydurabilecek şekilde bilgili,
donanımlı, millî ve manevi değerlerini özümsemiş açık
fikirli bireyler olarak yetiştirmek için canla başla
çalışan öğretmenlerimize şükranlarımı sunuyor,
tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü tebrik
ediyorum.
Emekli öğretmenlerimize sağlıklı
uzun ömürler temenni ediyorum. Görevleri başında şehit
düşmüş ve ebediyete göçmüş öğretmenlerimize de Allahtan
rahmet diliyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde AK PARTİ olarak on
dokuz yıldır eğitim öğretimin her alanında
attığımız adımlarla öğretmenlerimize minnet
borcumuzu yerine getirmeye çalıştık. Bu amaçla, Sayın
Cumhurbaşkanımızın dün açıkladığı,
öğretmenlerimizin merakla beklediği 3600 ek gösterge hakkı ve
öğretmenliği bir kariyer meslek hâline getirecek öğretmenlik
meslek kanunu müjdelerinin tüm öğretmenlerimize hayırlı olmasını
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer...
11.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, ülkeyi ekonomik
felakete götüren AKP iktidarının derhâl seçim kararı alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Döviz her geçen dakika rekor kırıyor,
saray iktidarı doların yükselmesinden mutlu olurken vatandaş
harap oluyor. 2021in ilk çeyreğinde 30 bin şirket kapandı.
Vatandaşın vadesinde ödeyemediği kredi ve kart borcu toplam 22
milyar liraya ulaştı, 25 milyon kişi icralık oldu. Fakirlik
artık ülkenin dört bir yanını sarmış durumda;
sanayide, tarlada, inşaatta, markette, fabrikada, ülkedeki tüm sektörlerde
ham madde fiyatlarının döviz bazlı aşırı
yükselmesi nedeniyle üretim durma noktasına geldi. Kombiyi
kısın. Porsiyonları küçültün. Soğan ekmek yiyin. Eti
aylık yarım kilo porsiyona düşürün. diyerek ekonomik kriz
çözülmez. Ekonominin kitabını yazdığını iddia
eden, milletin düştüğü durumu görmezden gelen, 1.100 odalı
saraylarda yaşayıp ülkeyi ekonomik felakete götüren AKP iktidarı
derhâl seçim kararı almalıdır.
BAŞKAN Sayın Arık...
12.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Başta Başöğretmenimiz Gazi Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü
kutluyor, şehit olan öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum.
Halkın iktidarında öğretmenlerimizin
arasındaki kadrolu sözleşmeli vekil öğretmenlik gibi
ayrımlar ortadan kalkacak, öğretmenlerimizin hepsi kadrolu olacak ve
öğretmenlerimiz için bir meslek kanunu çıkarılacak.
Öğretmenliği yeniden hak ettiği gibi itibarlı bir meslek
hâline getireceğiz. İktidarın her fırsatta suistimal
ettiği 3600 ek gösterge ivedilikle hayata geçirilecek. 24 Kasım
Öğretmenler Gününde öğretmenlerimize birer aylık maaş
tutarında ikramiye verilecek. Okullar öğretmensiz,
öğrencilerimiz öğretmensiz kalmayacak. Atama bekleyen
öğretmenlerimiz torpil arama derdine düşmeden mülakatsız olarak
atanacak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
13.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmazın,
24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Sayın
Başkan, ülkemizin dört bir yanında büyük bir fedakârlık ve
özveriyle çalışan, öğrencilerimizi toplumun en değerli
emaneti olarak görerek onları en mükemmel şekilde yetiştirmenin
gayretiyle mücadele eden, üzerimizde büyük hakları olan
öğretmenlerimizin emekleri her türlü takdirin üstündedir. Ben de bir
muallim -yani öğretmen- olarak gönderildim. diyen insanlığın
başöğretmeni, adalet, barış ve merhametin Peygamberi
Hazreti Muhammed Mustafanın (AS) ifadesiyle dünyadaki rütbelerin en
yücesi olan ilim öğretme rütbesini gönlünde ve zihninde
taşıyan, ilmiyle hayatını ve insanlığı
aydınlatan toplumun öncüleri kıymetli öğretmenlerimizin,
meslektaşlarımın Öğretmenler Gününü en içten dileklerimle
kutluyorum.
Yıllardır beklenen öğretmenlik meslek
kanunu ve 3600 ek gösterge müjdesini veren Cumhurbaşkanımıza da
hassaten eğitim camiası
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kasap
14.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın,
Kütahyaya devlet hastanesinin ne zaman yapılacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yirmi yıldır iktidara her türlü
desteği veren Kütahya, kamu yatırımlarından hak ettiği
payı alamadı. Kütahyaya söz verilip de yapılamayan ve
Kütahyadan geçmeyen yüksek hızlı tren, yıkılan stadyumun
yerine yapılmayan stadyum
Bor karbür fabrikası sözü verilmişti,
yapılmadı. Bunun çok çok ötesinde daha da hayati olan bir şey,
yaklaşık yirmi yıldır bir devlet hastanesi olmayan bir
şehir; 2011 yılından beri temeli atılıp, arsası
belirlenip, hâlâ yapılamayan, yarıda kalan ve
insanlarımızın her gün civar illere gitmek zorunda
kaldığı, maddi imkânsızlıkları olanların da
evde telefon kuyruklarında beklediği bir şehir; devlet hastanesi
olmayan tek şehir. Hastane ne zaman yapılacak? Hastane ne zaman
yapılacak? Hastane ne zaman yapılacak? Hastane ne zaman
yapılacak? Hastane ne zaman yapılacak?
Teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ersoy
15.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Çocuklarımızın küçük yaşlarda
başladıkları eğitim ve öğretim sürecinin her
anında var olan öğretmenlerimiz gelecek nesillerimizin
yetişmesinde, olgunlaşmasında, fikir sahibi olmalarında
hayati bir role sahiptir. Her birimizin üzerinde ölçülemeyecek büyüklükte
emekleri bulunan öğretmenlerimizin haklarını ödeyebilmemiz
mümkün değildir. Onların beklenti, talep ve ihtiyaçlarını
karşılamak, onlara hürmet etmek en büyük görevlerimizdendir.
24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle,
yurdumuzun dört bir köşesinde azimle görev yapan cumhuriyetimizin fedakâr
ve saygıdeğer öğretmenlerinin gününü en içten dileklerimle
kutluyor, terör saldırılarında şehit düşmüş
öğretmenlerimize Allah'tan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
16.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, ehliyet
ve öğrenci affı getirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değişik
sebeplerden ötürü, trafik cezalarından ya da alkollü araç kullanmaktan
dolayı 1 milyona yakın insanın ehliyetine el konulmuştur.
Bunların yüz binlercesi geçimini şoförlük yaparak temin etmektedir. 1
milyona yakın insanımızın talebi, bir defaya mahsus, ölümlü
kazaya sebebiyet vermemiş olanlara ehliyet affı
çıkarılması ve geçimlerini şoförlük yoluyla
kazananların da evlerine helal rızık götürebilmeleridir.
Yine, aynı şekilde, üniversitelerden harç
yatıramama, kayıt sildirme gibi sebeplerle kaydı silinen,
herhangi bir terör olayına bulaşmamış olan 1 milyona
yakın öğrenci de öğrenci affı beklemektedir.
Yılbaşından önce Türkiye Büyük Millet Meclisinden gelecek
müjdeli bir haberi hem ehliyet affı bekleyenler hem de 1 milyona
yakın öğrencimiz Sadece okumak istiyoruz. diyen öğrencilerimiz
beklemektedir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Aytekin
17.-
Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekinin, Simav
Çayındaki kirliliğe tedbir alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) Sayın
Başkan, Simav Çayı, Kepsut ilçemizden geçerek Susurluk üzerinden
Marmara Denizine akmaktadır. Kanalizasyon atıkları, sanayi
tesisleri ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin arıtma
tesislerinin atıkları Simav Çayına
bırakılmaktadır. Dayanılmaz bir koku Kepsut ve köylerini
esir almış durumda, köylüler isyan ediyor. Eskiden yüzdükleri hatta
su içtikleri çayın kenarından şimdi burunlarını
tutarak geçiyorlar. Muhtarlar konuyu gündeme getirmekten korkuyor. Devletin
güvenlik görevlileri hatta bizzat kaymakam Hakkınızda
soruşturma açarız. diyerek muhtarları tehdit ediyor. Çevre ve
Şehircilik Bakanına sesleniyorum: Gözünüzü Kepsuta çevirmeniz için
illa Kanal İstanbul gibi kanal Balıkesir mi olması lazım?
Ne zaman tedbir alacaksınız? Doğa kirleniyor, balıklar
ölüyor, insanlar zehirleniyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Topal
18.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Yine,
buruk bir 24 Kasım; öğretmen odaları bölünmüş, maaşlar
çeşitlendirilmiş, aileler birleşememiş, öğretmenler
ayrıştırılmış, 3600 ek gösterge sözde
kalmış, iktidarın vaatlerini yerine getirmediği bir 24
Kasım.
Dün, Sayın Cumhurbaşkanı
öğretmenlere hem 3600 ek gösterge hem de meslek yasası müjdesi verdi.
Evet, bizler de bekliyoruz, öğretmen arkadaşlarımız da
bekliyor.
Şimdi, iktidara bir kez daha çağrı
yapıyoruz: Hemen 3600 ek gösterge ve meslek yasasını getirin.
Biz de yasa teklifi vermiştik, biz de size destek verelim,
yılbaşından önce getirin.
Bu vesileyle tüm öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü kutluyor, daha huzurlu bir ortamda tüm
haklarını alacağı günler diliyoruz.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
19.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
dövizdeki belirsizliğin tarımsal desteklemeleri yok ettiğine
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tarım Bakanlığının
desteklemelerini enflasyon canavarı ve dövizdeki belirsizlik yok ediyor.
Son yıllarda Bakanlık, tarımda kullanılan alet ve
ekipmanlar için destekleme veriyor ancak çiftçimiz bu desteklemelerden
şimdilerde hiç yararlanamıyor. Neden mi? Çünkü desteklemeler
zamanında ödenmiyor. Uygulamaya göre çiftçi, aldığı alet ve
ekipmanın proforma faturasını verecek, ürünü satan firma da
sattığı ürünün yarı parasını destekleme olarak
Bakanlıktan alacak. Ancak ödemeler en az yedi, sekiz ay geç
yapılınca tarım makinelerini yapan üreticiler bunları
satmak istemiyor çünkü sattığı ürünün fiyatı zaten bu
zamanda çoktan artmış oluyor. Dövizdeki belirsizlik
satışları engelliyor; bu durumdan hem tarım aletleri
üretenlerimiz hem de çiftçilerimiz şikâyetçi.
Uyguladığınız ekonomi politikalarından dolayı
çiftçimiz; ilaca, gübreye, mazota, tohuma yetişemezken şimdi de
ekipman alamaz, alet ve ekipmanlara verilen desteklerden yararlanamaz duruma
düştü.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
20.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun,
ekonomik buhranın sosyal drama dönüştüğüne ilişkin
açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kontrolsüz ve sahipsiz ekonomi nedeniyle ardı
ardına devam eden fahiş zamlar; emeklinin, işçinin, memurun,
esnafın mutfağını alev alev yakıyor.
Vatandaşın mutfağını yakanlar, ne yazık ki
yangını söndürmekle görevli olanlar yani Ekonominin kitabını
yazdık. diyenlerdir.
Kulakları sağır, gözleri kör,
vicdanları taşlaşmış; ekonomik buhran sosyal drama
dönüşmüş. Adanada 26 yaşındaki ev kadını sekiz
aydır kirasını ödeyemediği için, Kocaelide bir
işçimiz oğluna istediği okul pantolonunu alamadığı
için bunalıma girip yaşamına son veriyor. Bu dramlar
yaşanırken sarayda yaşayanlar üç beş maaş, dövize
endeksli ihale alanlar paşa koltuklarında sefa sürmeye devam
ediyorlar. Güzel ülkemi bu hâle düşürenlere: Yazıklar olsun,
yazıklar olsun, yazıklar olsun!
BAŞKAN Sayın Yaşar
21.-
Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü.
Başta sağlık sorunlarıyla mücadele eden ilkokul
öğretmenim Nebahat Yılmaz olmak üzere bütün öğretmenlerimizin bu
önemli gününü kutluyorum. PKK terör örgütü tarafından şehit edilen
Aybüke ve Necmettin Hocalarımız olmak üzere ahirete intikal edenlere
Allahtan rahmetler diliyorum, emeklilere hayırlı uzun ömür
diliyorum.
Bugün atama bekleyen 460 bin öğretmenimiz var.
Yine, söz vermiş olduğunuz engelli öğretmenlerimiz var, sadece
750sini atadınız, onlar da atama bekliyor. Öğretmenlerimizin
hakkı olan 3600 ek göstergenin bir an önce verilmesini talep veriyoruz.
Aynı şekilde, artık öğretmenlerimiz pazarda limon
satmasın, öğrencileriyle beraber derslerine girsinler diye arzu
ediyoruz. Ümit ediyoruz ki bu yasama dönemi içerisinde öğretmenlerimize
hak ettiği haklarını veririz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın İlhan
22.-
Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öğretmenlerin ekonomik durumu ve toplumsal
konumu maalesef AK PARTİ iktidarı boyunca sürekli azalan bir
eğriyle seyretmektedir. Öğretmenlik mesleğinin de artık
ideolojik ve popülist söylemlere kurban edilmeyip çağın gerekleri
doğrultusunda, yeni bir bakış açısıyla, gerçek anlamda
bir kariyer mesleği olarak yorumlanması, değişen dünyayla
yarışabilen, bilgi ve teknoloji üretebilen bir ülke olabilmemiz
hususunda büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda, eğitim
fakültelerinin yapısının yeniden ele alınmasından
tutun da öğretmenlerin özlük ve ekonomik haklarının ivedilikle
insanca yaşamaya yakışır bir seviyeye getirilmesine kadar
çok acil atılması gereken adımlar var ama ilk önceliğimiz
mutlaka öğretmenlerin ekonomik sorunlarını çözmek
olmalıdır. Bir öğretmenin maaşı 5-6 bin lira
arasında olur mu? Bu durumdan hiç mi rahatsız değilsiniz? Bugün
öğretmenlerimize buradan bir müjde vermek isterdik ama bu Hükûmetle
maalesef imkânsız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arkaz
23.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Öğretmen, doğan güneşe benzer,
etrafını aydınlatarak karanlıklara meydan okur. Aziz
Atatürkün dediği gibi Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak
öğretmenlerdir. Gelecek gençler ise öğretmenlerin eseridir.
Sayın Başkanım, 200den fazla
öğretmenimiz bölücü terör örgütü PKK tarafından şehit edildi.
Şehit edildiklerinde Aybüke Öğretmen 22, Necmettin Öğretmen 23
yaşındaydı, Ünal Öğretmen ise on yedi günlük evliydi,
Neşe Öğretmen daha yirmi beş günlük öğretmendi.
24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle,
başta Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,
adını sayamadığım şehit öğretmenlerin ve
geleceğimizin teminatı olan tüm öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
24.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Hayatın merkezine insanı alan,
İnsanı yücelt ki devlet yücelsin. felsefesiyle hareket eden bir
medeniyetin varisleri olarak kişiliğimizin belirlenmesinde,
yetişmemizde, hayata dair kanaatlerimizin, düşüncelerimizin
oluşumunda büyük emekleri olan öğretmenlerimiz, 2023 hedeflerine emin
adımlarla yürüyen Türkiye'nin geleceğinin inşasında büyük
pay sahibidir. Yarınlarımızın yetiştirilmesi görevini
fedakârca üstlenen kıymetli öğretmenlerimiz ülkemizin geleceği
açısından çok büyük sorumluluklar taşıyor ve bu görevi
layıkıyla yerine getiriyorlar. Bu vesileyle, 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutluyor, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal
Atatürk başta olmak üzere, görevleri başında şehit
düşmüş eğitimcilerimizi ve ahirete irtihal etmiş
öğretmenlerimizi şükranla ve rahmetle anıyor, hayatta olanlara
sağlıklı bir ömür diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Sayın Ünal, buyurun.
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın,
24 Kasım Öğretmenler Gününe ve Barış Pınarı
Harekâtı bölgesinde şehit olan Piyade Binbaşı Mete
Yıldırıma Allahtan rahmet, ailesine ve yakınlarına
sabır dilediğine ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de bugün mesleklerini fedakârca ifa eden, eli
öpülesi tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü tebrik ediyorum.
Aynı zamanda, hem Millî Eğitim Bakanımızın hem
Çalışma Bakanımızın özellikle önümüzdeki süreçte,
toplu sözleşmelerde ders, ek ders ve maaşların ciddi anlamda
iyileştirileceği -ve tabii ki 3600 ek gösterge müjdesi de var-
öğretmenlerimiz için ben de eski bir öğretmen olarak, on yıl
öğretmenlik yapmış bir meslektaşları olarak, bu
sevindirici bilgileri 24 Kasım Öğretmenler Gününde paylaşmak
istedim.
Yine, Millî Eğitim
Bakanlığımız bir öğretmenlik meslek kanunu
çalışması yürütüyor. Öğretmenliğin kendine has
özelliklerinin ve öneminin daha da şekilleneceği önümüzdeki günlerde
öğretmenlik meslek kanunu da inşallah, gündemimize gelecek. Buradan
tekrar bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Görevleri başında şehit düşmüş eğitimcilerimiz
başta olmak üzere, ahirete irtihal eden
tüm öğretmenlerimize de Allahtan rahmet diliyorum.
Yine, dün akşam haberini
aldığımız, Barış Pınarı Harekât Bölgesinde
şehit düşen Piyade Binbaşı Mete Yıldırıma
Allahtan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyorum;
milletimizin başı sağ olsun.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
26.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Barış Pınarı Harekâtı
bölgesinde şehit olan Piyade Binbaşı Mete
Yıldırıma Allahtan rahmet, ailesine sabır temenni
ettiğine, 24 Kasım Öğretmenler Gününe, iktidarın SMA hastalarının
tedavisine ilişkin atılması gereken adımları
atmadığına, dolar kurundaki artış sonucu yaşanan
krizlerin neden olduğu protesto ve gösterilerin yasal zeminde
gerçekleştirilmesinin hukuki bir mecburiyet olduğuna, Hükûmetin tüm
olup bitenlerden ders çıkarması gerektiğine ve İYİ
Parti olarak milleti sokağa değil seçim geldiğinde
sandığa davet ettiklerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Barış Pınarı Harekât Bölgesinde
Binbaşı Mete Yıldırım, meydana gelen bir silah
kazası sonucu yaralanmış ve
kaldırıldığı hastanede şehit düşmüştür.
Kahraman askerimize Allahtan rahmet diliyor, kederli ailesine sabır
temenni ediyorum; aziz milletimizin başı sağ olsun.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Tüm
öğretmenlerimizin gününü kutluyorum. Başta Başöğretmen Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kendisi de bir öğretmen olan Sayın
Genel Başkanımızı ve bu kutsal mesleği icra eden tüm
öğretmenlerimizi tebrik ediyorum. Ahirete irtihal etmiş
öğretmenlerimizi de şükran, minnet ve rahmetle yâd ediyorum.
Bilindiği gibi, ülkemizde SMA Tip 1
hastalığının pençesinde yüzlerce çocuğumuzdan biri
olan Muzaffer Kiraz bebeğin annesi Emine Kiraz, oğlunun tedavi
masraflarını karşılayamadığı için hayatına
son vermiştir. İktidar, SMA hastalarının tedavisine
ilişkin atılması gereken adımları bir türlü
atamamakta, amansız SMA hastalığıyla boğuşan
bebeklerimizi ve ailelerini bu mücadelelerinde maalesef yalnız
bırakmaktadır. İktidarın bu kayıtsızlığı
Emine Kirazı, Muzaffer bebeğin rahatsızlığına
dikkat çekebilmek ve ona bir gelecek sunabilmek adına hayatına son
vermeye itmiştir. Dile getirilmesi dahi çok acı olan bu olayı
yüce Meclisin takdirlerine sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın milletvekilleri, Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın Bakanlar Kurulunun ardından yapmış
olduğu açıklamalarla birlikte dün saatler içerisinde dakika dakika
yükselen dolar kuru, 13 lira 50 kuruş seviyesiyle tarihinin en yüksek
zirvesine ulaştı. Diğer bir ifadeyle, Türk lirası saatler
içerisinde yüzde 10un üzerinde değer kaybetti. Her gün bir önceki günden
değil, artık her saat başı bir önceki saatten daha fakir
hâle geliyoruz. Gün içerisinde doların hızlı yükselişi
piyasalar tarafından endişeyle karşılanırken döviz
büroları döviz alım satımını durdurdu, bankalar
işlem yapamaz hâle geldi, emlak alımında tapudan boş
dönenler oldu. Ayrıca, otomobil satışlarında 9 bin araç
geri çekildi. Ham maddesinin önemli bir kısmı ithal olan gübre ve
zirai ilaç şirketleri, bayilerine fiyat veremedi ve
satışlarını geçici olarak durdurdu. Apple, Türkiyedeki
internet sayfasından telefon ve tablet satışlarına geçici
olarak ara verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Benzine ve motorine bu geceden itibaren geçerli olmak üzere 1
liranın üzerinde rekor zam yapıldı. Sayın Erdoğan
konuştukça dolar yükseliyor, enflasyon artıyor, milletimiz daha da
fakirleşiyor. Artık, mızrak çuvala sığmıyor.
Gerçekler zam olarak vatandaşlarımıza yansıyor, yoksulluk
ve yokluk olarak da can yakıyor. Mutfaktaki yangın her geçen gün
büyüyor. Yaşadığımız krizlerin sosyal bir
hareketliliğe vesile olacağı bu durumda aşikârdır.
Protesto ve gösteri elbette demokratik bir hak ve hürriyettir ancak
bunların yasal zeminde gerçekleştirilmesi de hukuki bir
mecburiyettir. Gece karanlığından istifadeyle atılan her
adımın tıpkı kendisi gibi sonuçları da karanlıktır.
Hükûmetin tüm bu olup bitenlerden ders çıkarması da en büyük
temennimizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sokakta alınacak hiçbir mesafe yoktur. Geçmiş
tecrübelerimizden anlaşıldığı üzere bundan
istifadeciler, istismarcılar ve fırsatçılar yararlanır.
İYİ Parti olarak milleti sokağa değil, seçim önümüze
geldiğinde sandığa davet ediyoruz ve Genel Kurulu bu vesileyle
saygıyla selamlıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
27.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 24
Kasım Öğretmenler Gününe, görevleri başında şehit
edilen öğretmenleri rahmet ve minnetle andığına,
Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde şehit olan
Piyade Binbaşı Mete Yıldırıma Allahtan rahmet,
kederli ailesine ve milletimize başsağlığı
dilediğine, PKK terör örgütünün Hakkârinin Yüksekova ilçesinin
İkiyaka köyünde yaptığı katliamın 32nci yıl
dönümüne ve Medine Müdafaasının komutanı Fahrettin
Paşanın vefatının 73üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Gazi
Mustafa Kemal Atatürk'e başöğretmenlik unvanı verilişinin
de 93üncü yıl dönümü. Güçlü bir gelecek eğitimle inşa
edilebilir; sosyal, kültürel, ekonomik alanda sürdürülebilir bir gelişme
sağlam bir eğitim sistemiyle olacaktır. Eğitimin en temel yapı
taşıysa öğretmenlerimizdir, öğretmen gelecek nesillerimizin
mimarıdır, öğretmen cehaletin kara duvarını yıkan
ışıktır, millî ve manevi kıymetleri aşılayan
rehberler öğretmenlerimizdir. Öğretmenlerimizin ülkemiz için önemi
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Milletleri kurtaranlar
yalnız ve ancak öğretmenlerdir. sözünde gizlidir. Millî şuur ve
millî düşünce öğretmenlerin eliyle yaşatılmaya ve
ulaştırılmaya devam edecektir. Bu sebeple, öğretmenlerimiz
her şeyin en iyisine layıktır.
Atanamayan öğretmenler sorunu kökten
hâlledilmesi gereken bir mesele olarak karşımızdadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak öğretmenlerimizin özlük
haklarının iyileştirilmesi, maddi ve manevi beklentilerinin
mümkün olan en üst seviyede temini amacıyla her çabayı göstereceğiz.
Bu vesileyle, daha 1inci sınıfta okuma yazmayı öğreten ilk
öğretmenim köy enstitülü Hidayet Bakan, okuma
alışkanlığını kazandıran İbrahim Ergin
ve Baysal Özcan Öğretmenlerimin, ortaokul ve lise eğitimimde
emeklerini esirgemeyen ve bizlere öz güven aşılayan Aziz
Kazanoğlu ve ayrıca, araştırma ve tartışma
alışkanlığını kazandıran Dursun Utku ve
matematiği bizlere sevdiren Nilgün Peker Hocalarımın
Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hayatını kaybeden
hocalarıma Allah'tan rahmet, hayatta olan hocalarıma
sağlıklı, uzun ömürler diliyorum.
Ayrıca, görevleri başındayken
teröristler tarafından şehit edilen Neşe Alten, Şenay
Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz Öğretmenlerimizi ve şehit
edilen tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, Barış
Pınarı Harekâtı bölgesinde eğitim sırasında
meydana gelen kaza sonucu Piyade Binbaşı Mete Yıldırım
hayatını kaybetmiştir. Şehit olan askerimize Allah'tan rahmet,
kederli ailesine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Bugün, Hakkâri Yüksekova ilçesine bağlı
İkiyaka katliamının 32nci yıl dönümü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 24 Kasım 1989da PKK
terör örgütü Hakkârinin Yüksekova ilçesine bağlı İkiyaka
köyünde 28 vatandaşımızı çocuk, yaşlı, kadın
demeden canice katletmiştir. PKK terör örgütü yıllarca bölgedeki
vatandaşlarımızın canını, malını,
refahını ve geleceğini gasbetmiştir. Ne mutlu ki bugün, bu
beldelerimiz terörden arındırılmış, huzur beldeleri
hâline gelmiştir. Vatandaşlarımız il, ilçe ve köylerinin
adının terörle anılmasından bıkmış,
usanmıştır. Terörden arındırılmış
yerleşim alanları sosyal, kültürel, ekonomik atılımlarla
kaybolan yıllarını telafi etmeye
başlamıştır. Bu menfur saldırıyı
şiddetle kınıyor, hayatını kaybeden şehit
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine ve milletimize bir
kez daha başsağlığı diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, 22
Kasım 2021, Medine Müdafaasının Komutanı Fahrettin
Paşanın vefatının 73üncü yıl dönümüydü. Fahrettin
Paşa Birinci Dünya Savaşında Medineyi ele geçirmek isteyen
İngilizlere karşı kutsal toprakları iki yıl yedi ay
savunmuştur. Fahrettin Paşa esarete karşı hürriyetin,
yılgınlığa karşı cesaretin timsali olmuştur.
Fahrettin Paşa zor koşullar altında şehrin
müdafaasını sürdürmüş, kuşatmadan önce kaleyi tahliye
etmesini teklif eden İstanbul Hükûmetine Medine Kalesinden Türk
Bayrağını ben kendi elimle indiremem. Eğer mutlaka tahliye
edecekseniz buraya başka birisini gönderin. cevabını
vermiştir. Fahrettin Paşa, Balkan Savaşlarında, Birinci
Dünya Savaşında ve Kurtuluş Savaşında
vatanımızı teslim almak isteyen düşman kuvvetlerine
karşı cansiparane mücadele vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu vesileyle,
vefatının yıl dönümünde, Çöl Kaplanı Fahrettin
Paşayı rahmet ve minnetle anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç
28.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Türk Tabipleri Birliğinin düzenlediği Beyaz Yürüyüşe,
bütün sağlık emekçilerinin yanında olduklarına, dolar
paritesindeki artış nedeniyle 2022 bütçesi kadük hâle
geldiğinden revize edilmesi gerektiğine, yoksulluğun
müsebbibinin iktidar olduğuna, ekonomik kurtuluş savaşı
diye bir şey olmadığına ve Tüketici Güven Endeksindeki
düşüşün iktidarın düşüşünün işareti olduğuna
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Türk Tabipleri Birliği
insanca, güvenli ortamlarda çalışabilmek, özlük haklarına sahip
çıkabilmek ve halkın sağlık hakkına sahip
çıkabilmek için bir Beyaz Yürüyüş düzenledi. İstanbul Kadıköyden
başladı bu Beyaz Yürüyüş ve üç gün sürecek; Kocaeli, Bursa ve
Eskişehirdeki buluşmalarla 27 Kasımda Ankarada düzenlenecek
Beyaz Forumla sona erecek.
Tabipler Birliğinin çabası çok önemli.
Biliyorsunuz, özellikle pandemi döneminde Türkiyede tabipler gerçekten büyük
bir fedakârlıkla çalıştılar, insanların hayatını
kurtarabilmek için kendileri öldüler ama maalesef, çalışma
koşulları açısından baktığımızda,
yaşam açısından baktığımızda, özlük
hakları açısından baktığımızda çok büyük
haksızlıklarla ve adaletsizliklerle karşı karşıya
kaldılar. Şimdi, bu özlük hakları için, bu adaletsizlikleri
giderebilmek için yürüyüşlerini yapıyorlar, seslerini duyurmaya
çalışıyorlar.
Tabipler Birliğinin ve Türkiyedeki bütün
sağlık emekçilerinin bu mücadelesinin yanındayız, onlarla
birlikteyiz, dayanışmamızı sürdüreceğiz.
Şimdi, sayın vekiller, bakın, Plan ve
Bütçe Komisyonunda 2022 bütçesi görüşülüyor ve gelecek haftadan sonra da,
6 Aralık itibarıyla biz, Genel Kurulda bu bütçeyi görüşmeye
başlayacağız fakat saray rejimi tarafından
hazırlanarak Meclise sunulmuş olan bu bütçe aslında kadük hâle
gelmiştir yani anlamsız bir noktaya gelmiştir. Neden?
derseniz; birkaç rakamla bunu söylemek istiyorum. Bütçenin Meclise
sunulduğu 16 Ekim günü dolar paritesi 9,27 liraydı, 16 Ekim günü.
Bugün baktığımızda, dolar paritesi 12,5 ile 13 aralığında
dalgalanmaktadır. Yani müthiş bir farklılık ortaya
çıkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - 2022 bütçesi
9,27lik dolar paritesine göre hazırlanmıştır. 16 Ekim günü
dolar bazında sunulmuş olan bu 2022 bütçesinin büyüklüğü 188
milyar 880 milyon dolar. Bugün, 24 Kasım günü dolar bazında bu
bütçenin büyüklüğü 135 milyar 526 milyon dolara inmiş. Yani, bütçe
dolar bazında 53 milyar 354 milyon dolar küçülmüş, Türk lirası
bazında bakarsak 689 milyar 333 milyon Türk lirası küçülmüş
bütçe. 2022 bütçesini tartışıyoruz Plan ve Bütçe Komisyonunda,
durum budur değerli vekiller. Böyle bir şey olabilir mi? Kadük hâle
gelmiş bir bütçeyle karşı karşıyayız, bu bütçenin
revize edilmesi gerekir.
Şimdi, bu ülkede büyük bir yoksulluk
dalgası yaratıyor bu iktidar. Yoksulları, dar gelirlileri, orta
sınıfı ezecek bir dalgayı yaratıyor bu iktidar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Türkiyeyi ucuz
iş gücü cenneti hâline, Türkiyeyi ucuz şirketler cenneti hâline
getiriyor bu iktidar ve borç batağına batırmış
vaziyette bütün ülkeyi ve toplumu.
Asgari ücret yılbaşında yani on bir
ay önce dolar bazında baktığımızda 385 dolardı.
Ben geçen hafta basın toplantısı düzenledim, 280 dolardı,
geçtiğimiz pazartesi asgari ücret dolar bazında. Bugün, 215 dolara
inmiş vaziyette asgari ücret dolar bazında. Böyle bir
yoksulluğun müsebbibi, bu iktidardır. Ekonomik kurtuluş
savaşı yok ortada, Tayyip Erdoğan kendi gölgesiyle
savaşıyor. Yoksul halka, dar gelirlilere, orta sınıfa
savaş açmış durumda bu iktidar esas itibarıyla. Bakın,
ben size bir şey hatırlatmak istiyorum: Tarih 5 Nisan 1994, dönemin
Başbakanı Tansu Çiller
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
5 Nisan
1994te, ekonomik krizin başladığı günde şöyle diyor:
Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz. Bütün
vatandaşları özveride bulunmaya çağırıyorum. Yıl
1994, Çiller devam ediyor Ancak düzlüğe çıkacaksak, yarınlara
güvenle bakacaksak bu ilacı mutlaka alacağız. diyor. Acı
ilaçtan bahsediyor. Devam ediyor: Ekonominin zincirlerini
kıracağız. Devam ediyor Borç, faiz, döviz
kıskacını yok edeceğiz; Türk lirasına, millî paramıza
güven vereceğiz, ekonomik büyümeyi sağlam kaynaklara
dayandıracağız. Biz bir millet olarak düzlüğe
çıkacaksak, yarınlara güvenle bakacaksak bu ilacı mutlaka
alacağız. diyor Tansu Çiller; yıl 1994, ekonomik kurtuluş
savaşı. Bugün yıl 2021 ve sizin Genel Başkanınız
ekonomik kurtuluş savaşından bahsediyor. İnşallah,
sonunuz Tansu Çiller gibi olur, öyle diyeyim, inşallah. (HDP
sıralarından alkışlar)
Bakın, Tansu Çiller saraydan
çıkmıyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
sizin
danışmanınız gibi çalışıyor ama Tansu
Çilleri danışman yapan zihniyet o gün Türkiyeyi nereye getirdiyse
bugün de Türkiyeyi aynı yere getirecektir. Yangın yerine çevirdiniz
memleketi ekonomi açısından; su dökmek gerekirken benzin
döküyorsunuz, krizi toplumsal ve siyasal krizlerle büyütmeye
çalışıyorsunuz. Ekonomik kriz konuşulmasın diye,
beceriksizliklerinizin üstü örtülsün diye inanca ve vasat milliyetçiliğe
sarılıyorsunuz. Efendim, nas ortadaymış, nas ortadayken
sana bana ne oluyor diyor Tayyip Erdoğan. Efendim, Ekonomik kurtuluş
savaşından milletimizi zaferle çıkaracağız. diyor
Tayyip Erdoğan. Daha geçen birkaç ay önce ne diyordu sizin Genel
Başkanınız? Paranın rengi, dini yoktur, para
paradır. diyordu ya! Daha yeni diyordunuz bunu, nasıl birdenbire
paranın rengini, dinini keşfettiniz, paranın para olmaktan
çıktığını keşfettiniz? Bakın,
dolayısıyla size son bir hatırlatma yapacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ekim
ayında 76,8 olan Tüketici Güven Endeksi kasım ayında 71,71e
geriledi; bu birinci düşüş, bu sizin düşüşünüzün
işaretidir aynı zamanda. Bir de başka endeks var TÜİKin
yayınladığı, diyor ki: Hanenin Maddi Durumu Endeksi bir
yıl sonra nasıl olacak, umudunuz var mı? diye soruyor. 75,6dan
68,9a düşmüş beklentiler. On iki aylık döneme ilişkin
genel ekonomik durum beklentiniz nedir? diye soruyor TÜİK. Beklenti
74,2den 68,2ye düşmüş. İşte bu düşüşlerin hepsi
sizin düşüşünüzün de işaretidir, çok açık bir şekilde
bunu bir kez daha vurgulayalım. Memleketi ekonomi açısından da
siyaset açısından da hukuk açısından da yangın yerine
çevirdiniz, yangın.
BAŞKAN Sayın Özkoç.
29.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, şehit olan
Piyade Binbaşı Mete Yıldırıma Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine, 24
Kasım Öğretmenler Gününe, dolar kurundaki artışa, Recep
Tayyip Erdoğanın Faiz sebep, enflasyon sonuç.
politikasının ülkeyi bu hâle getirdiğine ve derhâl seçim
istediklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şehit olan Piyade Binbaşımız
Mete Yıldırıma Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına
da başsağlığı diliyorum.
Bugün Öğretmenler Günü. Benim
öğretmenlerim başta olmak üzere, Mustafa Kemal Atatürk başta
olmak üzere hayatımızda, gelişmemizde büyük emeği olan tüm
öğretmenlerimizin gününü kutluyorum. Cumhuriyetimiz sizin eseriniz, yarınlarımız
da sizin eseriniz olacak. diyen Mustafa Kemal Atatürkü de şükranla ve
minnetle anıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle bağlı
olduğumuz öğretmenlerimiz ne durumdalar? Hak ettikleri değeri,
saygıyı görebiliyorlar mı? Basit bir cevabı var; yoksulluk içerisindeler.
Türkiye'de öğretmenler yoksulluk sınırı altında bir
hayat sürüyor, çalışma koşulları güvencesiz hâle getirildi.
Bir okulda kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olmak üzere üç statüde de
çalışan öğretmen var. Ayrıca atama bekleyen
öğretmenlerimiz var; sayıları 700 bin. 2002 yılında
atama bekleyen öğretmen sayısı 68 bindi, bugün 700 bin. Okuyan
çocuklarımızla birlikte yaklaşık 1 milyon kişi.
Çığ gibi büyüyen, büyütülen sorunun tek açıklaması var;
planlama hatası. Meslek kanunları yok; yıllardır bekliyorlar,
defalarca Meclise sunduk ama iktidar tek bir adım atmadı. Bugün
Erdoğan 20nci yılın sonunda bir müjde olarak Meslek kanunu
hazırlıklarını tamamladık. diyor. İkinci müjde
de yine, defalarca verdiği 3600 ek gösterge. Neden hâlâ vermediniz? Neyi
bekliyorsunuz? 3600 ek göstergenin maliyeti 5,2 milyar lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Defalarca kanun teklifi
verdik, gündeme taşıdık. Bir tek gerekçeniz vardı; para
yok. Peki, dağıtmadığınız tabletler ve
altından kalkamadığınız FATİH Projesi için ne
kadar harcadınız, daha doğrusu ne kadar ziyan ettiniz? 6 milyar
lira. Sadece son beş yılda özel okullara ne kadar kaynak
aktardınız? 6,9 milyar lira. Eğitimimizin temeli olan
öğretmenler 5,2 milyar lirayı hak etmediler mi?
Siyaset, iktidar öncelik işidir, eldeki
kaynağın nasıl, kime, ne şekilde
kullanılacağını belirleme işidir. Bizim
önceliğimiz eğitim ve eğitimin temelinde de öğretmenlerimiz
olacaktır ve buna bağlı da üretim olacaktır. Milletin
iktidarında biz ne yapacağız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 1) Öğretmenlik
mesleği hak ettiği itibara kavuşacak, Öğretmenler meslek
kanununu çıkaracağız.
2) Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik
uygulamalarına son vereceğiz, tüm öğretmenler aynı statü
içinde, kadrolu olacak.
3) Öğretmenlere 3600 ek göstergeyi
vereceğiz.
4) Hiçbir öğretmenimiz yoksulluk
sınırının altında maaş almayacak.
5) Öğretmen yetiştirmeyi yeniden planlayacağız.
6) Öğretmen açığını
ivedilikle kapatacağız.
7) Okul ve derslik sayısını
artıracak, ikili eğitime ve birleştirilmiş sınıf
uygulamasına son vereceğiz. Peki, öğretmenlerin ne yapması
gerekiyor? Kendilerini yoksullaştıran, itibarsızlaştıran
bu ucube sisteme karşı sandıkta buna son vermeleri gerekiyor.
Bugün Türkiye ekonomisi savruluyor. Dolar 12 TLden
13 TLye sadece beş saat içinde yükseldi ve hâlâ yükselmeye devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Dolar yedi günde yüzde
23, bu ay yüzde 29, yıl içinde yüzde 66 artış gösterdi.
Erdoğanın Faiz sebep, enflasyon sonuç. politikası ülkeyi bu
hâle getirdi. Saray ve eşraf dışında tüm vatandaş can
çekişiyor. Bize porsiyon küçültmeyi, hele hele kombiyi kısmayı
önerenler bir elleri yağda bir elleri balda ahkâm kesmeyi sürdürüyorlar.
Hikâye vakti geçti artık, artık sözler bitti. Yağ, şeker,
kahve sayıyla satılmaya başlandı marketlerde. Millet
kullanması gereken ilaçları bulamaz hâle geldi. Halkın daha
fazla dayanacak gücü yok. Biz Hemen seçim değil, derhâl seçim. diyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
Buyurun.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Polonya Millî Meclis Başkanı Elzbieta Witekin vaki davetine icabetle
30 Kasım-2 Aralık 2021 tarihleri arasında Polonyaya resmî bir
ziyarette bulunmasının Genel Kurulun tasviplerine sunulmasına ilişkin
tezkeresi (3/1760)
24/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Sayın Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin Polonya
Millî Meclis Başkanı Sayın Elzbieta Witek'ın vaki davetine
icabetle, 30 Kasım-2 Aralık 2021 tarihleri arasında Polonya'ya
resmî bir ziyarette bulunması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun okuyun:
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Ankara Milletvekili
Şenol Sunat ve arkadaşları tarafından, usta
öğreticiler ve sözleşmeli öğretmenlerin
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin tespit edilmesi amacıyla 23/4/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Kasım 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
24/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 24/11/2021 Çarşamba
günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Şenol Sunat ve 19
milletvekili tarafından, usta öğreticiler ve sözleşmeli
öğretmenlerin yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin tespit
edilmesi amacıyla 23/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 24/11/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Şenol Sunat.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL
SUNAT (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet,
bugün Öğretmenler Günü. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür
nesiller yetiştiren ve fedakârca çalışan bu ülkenin cefakâr
öğretmenlerinin gününü kutluyorum ve bu vesileyle, Başöğretmenimiz
Mustafa Kemal Atatürk ve şehit öğretmenlerimiz ki Aybüke
Öğretmenimizin, Necmettin Öğretmenimizin ve ebediyete intikal
etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum, emekli
öğretmenlerimize de sağlıklı ömürler diliyorum.
Sayın milletvekilleri, uzun yıllardır
gerek muhalefet gerek eğitimciler hiç durmadan öğretmenlerin
sözleşmeli, kadrolu, ücretli gibi isimlerle
ayrılmasının doğru olmadığını ve tüm
parti programlarında sözleşmeli ve ücretli öğretmen gibi
ayrımların öğretmenin çalışma barışına
çok zarar verdiği konusunda görüşlerini ifade ediyorlar. Biz de
İYİ Parti olarak iktidarımızda sözleşmeli, ücretli
öğretmen kavramının ortadan kaldırılarak tüm
öğretmenlerin kadrolu olmasını sağlayacağız.
Şu anda 114 bin sözleşmeli öğretmen, 774 bin de kadrolu
öğretmen var, bir de 80 bini geçen çok az ücretli yani ucuz iş gücü
olarak görülen ücretli öğretmenler var. Değerli milletvekilleri, bir
de tabii atanamayan öğretmen ki bunun rakamını kimse de tam
olarak telaffuz edemiyor; 700 bin ama artık vazgeçmiş olanlarla
birlikte, KPSS imtihanına girenlere göre bu rakamı 450-500 bin olarak
ifade ediyoruz. 100 bin öğretmen açığı olmasına
rağmen biz bu işi ucuz iş gücü olan ücretli öğretmenlerle
çözmeye çalışıyoruz.
Yine, Millî Eğitim
Bakanlığının Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne
bağlı halk eğitim merkezlerinde kısmi zamanlı
çalışan yaklaşık 97 bin kadrosuz usta öğreticiler var.
Bu geçici personel olarak istihdam edilen kadrosuz usta öğreticiler ve
ücretli öğretmenler Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından memur veya sözleşmeli olarak kabul edilmiyor, aynı
şekilde, usta öğreticiler ve ücretli öğretmenler
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından
da işçi olarak sayılmıyor. Şimdi, bu durum, statüsü
olmayan, resmî tatiller, bayramlar, hastalık ve benzeri günlerde ücretleri
kesintiye uğrayan, aldıkları ücret asgari ücretin altında
olan, sosyal güvenceleri olmayan eğitim emekçisi bir
sınıfın oluşmasına yol açtı. Bunlar, hiç durmadan
siyasi partilerin kapılarını aşındırdı ve
dertlerini anlatmak için, eminim, bütün siyasi partilere geldikleri gibi,
İYİ Partiye de geldiler. Onun için bir araştırma önergesi
vermeyi uygun gördük.
Şimdi, değerli milletvekilleri, kar tatili
olduğunda maaşları kesilen, kıdem tazminatı alamayan,
mazeret izni ve doğum izni hakları olmayan, sigorta primleri on iki
ay yatmadığı için işsizlik ve kısa çalışma
ödeneğinden faydalanamayan usta öğreticiler ve ücretli
öğretmenler pandemi döneminde gerçekten çok büyük mağduriyetler
yaşadılar. Bu yüzden, kadrosuz usta öğreticiler ve ücretli
öğretmenler konusunda ve aynı zamanda aile bütünlüğü olmayan,
parçalanmış aileler ortaya çıkaran sözleşmeli
öğretmenlerin mutlaka ve mutlaka sorunlarının
değerlendirileceği bir araştırma komisyonu
kurulmasının çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bugün Öğretmenler Günü. Normalde kadrolu
öğretmenlerin de çok büyük problemler yaşadığı, 3600ü
alamadığı, öğretmenlik meslek kanununun
çıkmadığı ve öğretmenlerin zaman zaman da liyakatsiz
yöneticiler yüzünden mobbing yaşadığı bu süreçte ama tüm
öğretmenlerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bir dakika Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Tüm sorunları
değerlendirmemiz gerektiğini, ayırt etmeden
öğretmenlerimizin mali ve sosyal sorunlarının kısmen de
olsa giderilebilmesi ve öğretmenlik mesleğinin daha cazip hâle
getirilmesi konusunu gündeme getirmek için böyle bir araştırma
komisyonu teklifi verdik. Bu araştırma komisyonu teklifinin sizlerin
de onayıyla mutlaka açılarak tüm öğretmenlerin meselelerinin
tartışılmasının ve sorunlarına çözüm
üretilebilecek bir ortamın hazırlanmasının önemini bir kez
daha vurguluyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurunuz Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili
emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün 24 Kasım. Aslında
Öğretmenler Günü değil de sanki öğretmenlere güzelleme yapma
günü gibi, muhalefet, iktidar, hepimiz baktığımızda,
öğretmenlerle ilgili çok önemli şeyler söylüyoruz. Peki, fiiliyat
böyle midir? İşte, kutsal bir meslektir, öğretmenlik şöyle
önemlidir, şöyle kıymetlidir. Peki, gerçekte böyle midir? Bugün
öğretmenlerimizin sosyal ve ekonomik durumları nedir? Toplumun
gözünde öğretmenlik mesleği nasıl görülüyor? Bizim yerleşmiş
bir öğretmen yetiştirme politikamız var mıdır? Her gün
eğitim sistemi değişirken
Normalde sistemin önce öğretmen
yetiştiren kurumlarda olgunlaştırılması ve sonra
hayata geçirilmesi gerekmez mi? Ama biz sistemi değiştiriyoruz, sonra
okulda öğretmenler ona uyum sağlasın istiyoruz. Sosyal olarak
toplumun gözünde A, B, Cyi bilen, dört işlem yapabilen herkes
öğretmen olabilir gibi görüyoruz. Tüm farklı mesleklerdeki insanlar
öğretmenlik yapabilir. Peki, öğretmenler eşit midir? Kimisi
kadrolu, kimisi sözleşmeli, kimisi ücretli ve her birinin sosyal ve ekonomik
hakları farklı. Aynı işi yapmalarına rağmen
aynı ücreti alıyorlar mı? Almıyorlar değerli
arkadaşlar. Şimdi, bir taraftan böyleyken -hani derler ya, bir söz
vardır, dışı seni yakar, içi beni yakar- bir taraftan da
öğretmen olmak için dört yıl okuyan, yıllarca okuyan ve
yıllardır ataması yapılmayan öğretmenler var. 700 bin
civarında ataması yapılmayan öğretmen var. Niye
atamıyoruz? Öğretmen ihtiyacı da var üstelik. 100 binin
üzerinde, yüz binlerce öğretmen ihtiyacı varken bekleyen
öğretmenleri de atamıyoruz.
Şimdi, biraz önce muhalefeti de dinledim,
iktidarı da dinledim; her iki taraf diyor ki: Öğretmenlik meslek
kanunu çıkaracağız. Arkadaşlar, eğer niyetliysek niye
başka bir zamanı bekliyoruz? Muhalefet, iktidar diyor ki:
Öğretmenlere 3600 ek gösterge vereceğiz. Niye bekliyoruz, ne
zamanı bekliyoruz? Yıllardır tekrarlanan vaatler
öğretmenlerin karnını doyurmuyor. Eğer bugüne bir anlam
atfetmek istiyorsak gelin bugün öğretmenlere bir maaş ikramiye verelim,
öğretmenler için o zaman bugünü bayram yapmış oluruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Eğer
bunları yapmazsak, öğretmenliği kıymetli bir kariyer
mesleği hâline getirmezsek, öğretmenliğin hak ettiği sosyal
ve ekonomik imkânları sağlamazsak vallahi istediğimiz kadar
öğretmenliği kutsayalım, öğretmenlikle ilgili şeyler
söyleyelim
Tüm bunların son bulması, öğretmenlik
mesleğinin hak ettiği değeri görmesi için, madem hepimiz
aynı şeyleri söylüyoruz, o zaman fiiliyata geçirmenin vaktidir; daha
da beklemek, öğretmenlere vaatlerde bulunmak suya yazı yazmaya
benziyor, tekrarlayıp duruyoruz.
Biz, bu vesileyle tekrar tüm öğretmenlerimizi,
saygıyla minnetle önlerinde eğilerek, selamlıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Muğla Milletvekili Sayın Suat Özcan.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SUAT ÖZCAN (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti
grup önerisi için Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İYİ Partinin grup önerisini de
destekliyoruz.
Eğitim ve öğretim hakkının
öğretmenler tarafından yürütüleceği, bilgili,
sağlıklı, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür
nesillerin öğretmenler tarafından yetiştirileceği göz önüne
alındığında çalışma koşullarının
iyileştirilmesi bir zorunluluktur.
Günümüzde 100 bine yakın usta öğretici ve
90 bine yakın ücretli öğretmen bulunmaktadır. Ayrıca, 700
binin üzerinde öğretmen de atanmayı beklemektedir. 5580
sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda öğretmenlerin
ve öğrencilerin iş sözleşmeleriyle ilgili mevcut düzenleme bu
kurumlarda çalışan öğretmenler ve öğreticilerin iş
güvencesinden yoksun olarak çalışmalarına neden olmaktadır.
Öğretmen ve öğreticiler belirli süreli sözleşmeyle
çalıştıkları için kıdem tazminatına hak kazanamamakta
ve sözleşmeleri sona erdiğinde, sözleşmenin kendiliğinden
sona ermesi nedeniyle, insan onuruna yakışır çalışma
hakkından yoksun kalmaktadır. Bu durum, öğretmen ve
öğreticilerin başta ekonomik kaygı olmak üzere gelecek
kaygısı duymasına neden olmaktadır. Ayrıca, aynı
işi yapmalarına rağmen özlük hakları ve ders ücretleri
arasında önemli farklar mevcuttur. Bu sorunlar, Anayasamızın
sosyal devlet ilkesiyle hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır.
Geçici personel olarak istihdam edilen kadrosuz usta öğreticiler Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından memur ya da
sözleşmeli olarak kabul edilmemekte, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı tarafından da işçi olarak
sayılmamaktadır. Bu iktidar döneminde öğretmenler hem ekonomik
hem de sosyal haklarındaki farklılıklar sebebiyle manevi olarak
yıpratılan bir meslek grubu hâline gelmiştir.
Başta Başöğretmen Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler
Gününü kutluyorum.
Bu iktidarın on dokuz yılda
öğretmenlerin temel sorunlarını çözmediği, çözemediği,
öğretmenleri daha da yoksullaştırdığı herkesin
malumudur. Millet iktidarında öğretmenlik mesleği hak
ettiği itibara kavuşturulacak, bağımsız, ayrı bir
yasası olacak. Öğretmenlik meslek kanunuyla, sözleşmeli, ücretli
öğretmenlik uygulamalarına son verilecek, tüm öğretmenler
aynı statü içinde kadrolu olacak. Öğretmenlere 3600 ek gösterge
verilecek, böylece öğretmenlerin emekliliklerinde huzur içinde
yaşamalarına olanak sağlanacaktır. Hiçbir öğretmen
yoksulluk sınırının altında maaş almayacak, her
yıl 24 Kasım Öğretmenler Gününde öğretmenlere birer
maaş ikramiye verilecektir. Öğretmenlerin aile bütünlüğü her
koşulda sağlanacak, öğretmen yetiştirme yeniden
planlanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SUAT ÖZCAN (Devamla) Okullardaki öğretmen
açığı ivedilikle giderilecek, KHK mağduru olup
yargılama sonucu beraat etmiş ya da haklarında
savcılıkça takipsizlik kararı verilmiş öğretmenler görevine
iade edilecek. Öğretmenlerin en büyük destekçisi okul aile birlikleri daha
güçlü bir yasal statüye kavuşacak.
Bu konuda 27 Kasım Cumartesi günü Ankarada
Nazım Hikmet Kültür Merkezinde eğitim ve öğretmenlerin sorununu
araştıracak, raporlaştıracak ve sonuç bildirgesi
açıklanacak büyük bir çalıştay yapıyoruz diyerek Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bitlis Milletvekili Sayın Cemal Taşar.
Buyurun Sayın Taşar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin
grup önerisi üzerinde AK PARTİmiz Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, hayatın her alanında atılan
her büyük adımın arkasında emeği olan kıymetli öğretmenlerimizin
günü. Kırşehir Kaman Savcılıağzıboz köyünde
göreve başlayan ve ülkenin değişik bölgelerinde gururla
öğretmenlik, müfettişlik, yöneticilik, bürokratlık yapan bir
kardeşiniz olarak, yarınlarımızın inşasında
önemli bir paya sahip olan öğretmenlerimizin gününü kutluyorum, tebrik
ediyorum. Başımızın tacı olan öğretmenlerimizin
sevgisini, emeğini, azmini, alın terini bir güne
sığdırmak tabii ki mümkün değildir. Beşikten mezara kadar
ilim tahsil etmeyi emreden, kalemin kılıçtan üstün olduğunu belirten
ve ilk emri Oku! olan bir inancın mensupları olarak,
öğretmenlerimizin gönlümüzde her zaman yeri ayrı olmuştur. Bizim
kültürümüzde 3 insanın eli öpülür; anne, baba ve öğretmen.
Kıymetli milletvekili arkadaşlarım,
Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK PARTİmizin en öncelikli
alan olarak gördüğü eğitimde, son on dokuz yıllık dönemde
kapsamlı reformları hayata geçirdik. Öğretmenlerimizin çalışma
şartlarını iyileştirdik. Eğitimi teknolojinin
imkânlarıyla buluşturduk. Eğitim desteğiyle
öğrencilerimizin yanında olduk, özellikle kız
çocuklarımızın eğitim hayatına katılımı
için çok önemli projeler hayata geçirdik.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
İYİ Partinin sunmuş olduğu Meclis
araştırması önergesine şöyle bir göz attım. Siz de
bakarsanız göreceksiniz ki çok yüzeysel ve gerçeklerden uzak.
Arkadaşlar, yapmayın, etmeyin; yiğidi öldürün ama
hakkını da verin, böylesine güzel bir güne gölge düşürmeyin. On
dokuz yıldır verilen emeğe saygı gösterelim. Burada on
dokuz yılda eğitim alanında yapılanları anlatmak tabii
ki mümkün değil ama 2002den bu yana 713.625 öğretmenimizin
atamasını gerçekleştirdik.
Değerli milletvekilleri, öğretmenlik
meslek kanunu hazırlıklarımız tamam, Sayın
Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi Meclis
çalışmalarımızın ardından yürürlüğe girecek.
3600 ek gösterge başta olmak üzere sevgili öğretmenlerimize ilave
mali ve sosyal haklar sağlayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Öğretmenlerimizin
görevi artık bir kariyer mesleği olarak tanımlanacak.
Değerli meslektaşlarım, kıymetli öğretmenlerim her
şeyin en iyisini hak ediyor.
Bu vesileyle tekrardan geleceğimize
ışık tutarak bizlere mihmandarlık eden tüm
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü tebrik ediyor,
görevi başında şehit olan ve ahirete irtihal etmiş tüm
öğretmenlerimizi rahmetle yâd ediyorum.
İyi ki varsınız öğretmenlerim.
diyerek grup olarak bu önergenin aleyhinde oy vereceğimizi belirtiyor, bu
vesileyle Genel Kurulumuzu ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.-
HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
arkadaşları tarafından, kadına yönelik şiddetin
önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması
amacıyla 24/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Kasım 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
24/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 24/11/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
24 Kasım 2021 tarihinde, İstanbul
Milletvekili Sayın Oya Ersoy ve arkadaşları tarafından
verilen 15429 grup numaralı kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve
toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 24/11/2021 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçisini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Oya Ersoya söz veriyorum.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, altmış bir yıl önce Dominik
Cumhuriyetinde faşist diktatörlüğe karşı mücadelenin öncüsü
olan ve öncü oldukları için diktatörün askerleri tarafından öldürülen
Mirabal kardeşleri saygıyla anıyorum.
Bugün ülkemizde ve dünyanın dört bir
yanında eşitsizliğe, erkek devlet şiddetine, savaşa ve
yoksulluğa karşı mücadele eden, kadın hareketinin mücadeleyle
kazandığı haklarının kırıntısından
bile vazgeçmeyen, günümüz diktatörlerinin karşısında bir
adım bile geri atmayan, haklarına, hayatlarına ve birbirine
sahip çıkan tüm kadınları ve cezaevlerinde rehin
aldığınız Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Figen
Yüksekdağ, Ayşe Gökkan şahsında tüm kadın
siyasetçileri saygı ve sevgiyle anıyorum.
Evet, dolar 13,5 lirayı gördü. Kadınlar
yoksullaşıyor, kadınlar işsiz, çalışan
kadınlar güvencesiz, kadınlar ekonomik şiddete ve
yoksulluğa karşı isyanda. 1 Ocaktan itibaren, bu
yılbaşından itibaren 23 Kasıma kadar, üç yüz yirmi
altı günde en az 285 kadın, erkekler tarafından öldürüldü.
Erkekler tarafından katledilen 193 kadının ölümü basına
şüpheli olarak yansıdı. Ve bu ay, sadece kasımın
yirmi üç gününde ise erkekler, 29 kadını katletti ve 41
kadını da yaraladı. Evet, kadınlar, en
yakınındaki erkekler tarafından, evlerinde, işlerinde,
işlerine giderken, yolda, otobüste, sokak ortasında erkekler
tarafından katlediliyor. Kadına yönelik şiddet ve kadın
cinayetlerinin boyutu artık bir kadın kırımı hâline
geldi. Türkiye'de son on sekiz yılda 542.821 kız çocuğu
doğum yaptı biliyor musunuz? Siz ne yapıyorsunuz? Dördüncü
yargı paketinde -dediniz ki yeni bir yargı paketi, evet, yargı
reformu- cinsel istismar suçlarında ispat yükümlülüğü getirdiniz.
Şiddeti önlemeniz, kadınları şiddete karşı
korumanız ve şiddet faili erkekleri cezalandırmanız
gerekirken cinsel istismar suçlarına ispat yükümlülüğü getirerek
failleri ödüllendirdiniz ve failleri koruyacağınızı
gösterdiniz. Cinsel istismar suçlarında kadının beyanı
esastır, çocuğun beyanı esastır, bunu artık
kafanıza kazıyın.
Evet, bizzat siyasi iktidar tarafından
uygulanan cinsiyetçi, gerici, erkek egemen, kadın düşmanı
politikalar; kadınların toplum içerisindeki rolünü biyolojik özelliklerine
indirgeyip ikinci sınıf vatandaş hâline getiren,
kadını aile içine hapsedip ev içi emek, hasta, yaşlı, çocuk
bakımını kadınların sırtına yükleyen;
erkeklere kadının hayatı, bedeni, emeği üzerinde karar
hakkı veren; makbul kadın yaratma çabasıyla topluma pompalanan o
erkek egemen, kadın düşmanı politik söylemler var ya,
kadın-erkek eşitliğine inanmayan yöneticiler, kürtaj ve nafaka
hakkına saldırı kampanyalarınız, kadınlara 3
çocuk doğurun. 5 çocuk doğurun. tavsiyeleriniz ve Sinirlenirse
çay getirin. öğütleriniz, İstanbul Sözleşmesinden çekilme
gerekçesi olarak LGBTİ+ları hedef göstermeniz, tüm bunların
hepsi kadınların, çocukların ve LGBTİ+ların
şiddete maruz kalmasına neden oluyor.
Evet, erkekleri güçlendiren cezasızlık
politikanız sonucunda kadınlar katledilirken katillerin
savunmaları ise zaten hep ceplerinde. Hepsi aynı ağızdan
aynı şeyi söylüyor bakın: Akıl
sağlığım yerinde değil. Namus için işledim.
Hak etmişti. Peki, bu ifadeleri bu katillere kim ezberletiyor? Çok net
çünkü bu katillere bu sistem bu savunmaları öğretiyor. Cinsiyetçi ve
kadın düşmanı söylemleriyle erkek egemen sistem katillere bu
savunmaları söyletiyor. Kadın katillerine haksız tahrik
indirimleri, iyi hâl indirimleri havada uçuşurken ölmemek için meşru
müdafaa hakkını savunan Çilem Doğan on beş yıl hapse
mahkûm edildi bu ülkede. Aleyna Çakırın katili Ümitcan Uygunun
sokaklarda elini kolunu sallayarak gezmesine izin verildi; peki, ne oldu? Esra
Hankulu katledildi.
İstanbul Sözleşmesinden çekilme
kararıyla kadınların yüz yıllardır erkek
egemenliğine, cinsiyetçiliğe ve ayrımcılığa
karşı verdikleri mücadele ve kazanımlarına karşı
savaş açtınız, biliyoruz. Ama siz bir şeyi unutuyorsunuz;
İstanbul Sözleşmesi biziz, biz kadınlar İstanbul
Sözleşmesi biziz. diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
OYA ERSOY (Devamla) Bugün vermiş
olduğumuz mücadelemizin size ve kadın düşmanı
politikalarınıza cevabı, kendi hayatlarına ve
haklarına sahip çıktığı için sokaklarda polis
şiddetine uğrayan kadınların, Salihliden İkizdereye
toprağına sahip çıkan kadınların ILOnun 190
sayılı Sözleşmesini, iş yerinde şiddet ve tacize
karşı mücadele sözleşmesini hızla onaylayın. diyen
DİSKli kadınların, hani yok saydığınız, her
yerde ve her seferinde ölüme terk ettiğiniz trans kadınların,
bunların hepsinin ortak, birlikte mücadelesinden gelecek.
Evet, biz, 25 Kasımda memleketin dört bir
tarafında sokaklardayız, haklarımızdan,
hayatlarımızdan, birbirimizden ve İstanbul Sözleşmesinden
asla vazgeçmiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün, 24 Kasım Öğretmenler Günü. Ben,
başta Büyük Atatürk olmak üzere, evlatları olmaktan gurur
duyduğum öğretmen annem, babam Aysel Önderin ve Aydın Önderin,
tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Öğretmenlerimizin hak ettiği yaşam
koşullarını sağlamak -3600 dâhil- onlara verilen sözlerin
tutulmasını sağlamak bizim boynumuzun borcudur. 100 bin
öğretmen açığı olmasına rağmen, 500 bin
atanamayan öğretmenlerden liyakatsiz atamalara, ekonomik
sıkıntılara ve adaletsiz uygulamalara maruz kalan
öğretmenlerin sorunlarından emeklilik döneminde ek iş yapmak
zorunda kalarak hayatının son dönemlerini sıkıntı
içerisinde geçiren öğretmenlerimizin şartlarına kadar, bütün
bunların tamamını, bütün yanlış uygulamaları
düzeltmek bizim boynumuzun borcudur. Ben sevgi ve saygılarımı
sunuyor ve hayatta olmayan öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Yarın, Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele Günü. Öncelikle, kadına yönelik şiddetle ilgili
yapılacak her türlü mücadeleyi ve her türlü öneriyi desteklediğimizi
söylemem lazım. Bu konuda iktidara söylenecek çok şey var. 2008 ve
2020 yılları arasında 3.656 kadın, cinayete kurban gitti.
Kimse Ah vah, aman. falan demesin ve aynaya baksın lütfen. Yani, bununla
bunun içinden sıyrılmak filan artık imkânsız hâle
gelmiş. Bu bir yüz karası, bu bir ayıp, bu bir günah ve
eğer Türkiye'yi, ülkeyi bunların olduğu ve kadınların
bu muamelelere tabi olduğu bir Türkiye'ye dönüştürmüşseniz, bu
dönüştürmenin sorumlusudur bu işin sorumluları, aynaya
bakmalılar ve eğer buna izin verilmişse, bunu düzeltemiyorsak,
yasalarla bunun kontrol altına alınmasını
sağlayamıyorsak hepimizin sorumluluğu var bunda; tavan yapan
çocuk evliliklerinden tutun da 2021 Ekim ayına kadar 395 kadının
cinayete kurban gitmesine kadar düzeltilmesi gerekiyor değerli
arkadaşlar.
Son olarak, bir Afgan
sığınmacının cinayetine kurban giden Ayşegül kardeşim
Ona karşı borcumuz var. Hepinizin yüreği dağlandı,
eminim ben bundan. Sanki toplumumuzda yeteri kadar şiddet yokmuş gibi
bir de ülkemize kontrolsüz, kayıtsız aldığınız
320 bin Afgan var. Sayın Bakan açıkladı, bakmak zorunda
olduğumuz 9 milyon Suriyeli var. Ben, bunların hepsi cani, katil
falan demiyorum ama kadın hakları konusunda neticede bizden daha kötü
ülkelerden bu kadar insanı salıvermek, işte, sonuçları
itibarıyla bugün, sadece o Ayşegülün canına bile mal olsa çok
büyük bir sorumluluk.
Devletin, kadın haklarını
gözeteceğini söylediği bir sözleşmeden çıktınız,
bunu defalarca söylemekten dilimizde tüy bitti, konuşuyoruz,
konuşuyoruz, konuşuyoruz, hiçbir şey yapamıyoruz. Nedir bu,
Allah aşkına? Yani bu orta oyunundan gelin, vazgeçelim. Gelin, bu
sistemden vazgeçelim. Haklarımızı burada gelip söylüyoruz;
kadınların haklarını, öğretmenlerin
haklarını, herkesin haklarını. Ya, bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dediğiniz sistemden
dolayı hiçbir şey yapamaz hâldeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AYLİN CESUR (Devamla) Eminim, siz de
üzülüyorsunuz bu cinayetlere falan. Şimdi, Türkiyede aile içi şiddet
sayıları tolere edilebilir sayılarda filan
Yani bir Aile Bakanımız
var, bu anlayışla bunun içinden çıkmak mümkün müdür Allah
aşkına? Tolerable bulmuyorum ben, siz buluyor musunuz tolerable
filan? Bir kadın bile cinayete kurban gitse. Yani mücadele edeceksiniz,
tolere etmeyeceksiniz değerli arkadaşlar.
Şimdi, bu önergeyi reddedeceksiniz biliyorum
ama gelin, siz bir önerge verin, siz bir şey yapın, biz bunun
içerisinde yer alalım. Söz veriyorum, tüm içtenliğimle söz veriyorum,
kadınlar için yapacağınız her şeyin içerisinde yer
almaktan onur duyarız. Eğer hiçbir şeyiniz yoksa sizi iktidara
getiren kadınlara borcunuz var, bunu hatırlatmak istiyorum bu
kürsüden size. O kadınlar için yapın, bir şey yapın. Böyle
boş boş konuşarak hiçbir şey yapamıyoruz.
Ve evet, özgür ve mutlu
kadınlarımızın olduğu Türkiyeyi yeniden inşa
edeceğiz, bunu biz yapacağız. Bunu da nasıl emin olarak
söylüyorum; Genel Başkanı kadın olan bir kadın hareketinin
bir milletvekili, kadın milletvekili olan bir kardeşiniz olarak
söylüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Eskişehir Milletvekili Sayın Jale Nur Süllü.
Buyurun Jale Hanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; kadın ve
şiddet
Son yıllarda ne kadar da sık duyar olduk değil mi?
Şimdi, Bana direnemez. diyen, Kadın
olduğu için seçtim. diyen bir erkek tarafından, hem de hiç
tanımadığı bir erkek tarafından öldürülen, samuray
kılıcıyla öldürülen Başak Cengiz... Onu mu söyleyeyim size?
Normalde beni darbediyordu, hıncını benden almamak için 3
aylık bebeği öldürdü özellikle. diyen Beyza Nur Eroldan mı söz
edeyim? Yoksa o hani ülkeye akın akın giren Afgan erkekleri
tarafından Gebzede öldürülen Ayşegülü mü anlatayım size?
Sadece canice öldürülenler mi; kadının gördüğü şiddet,
sadece kadın cinayetleri ve fiziksel şiddetle sınırlı
değil ne yazık ki. Ülkeyi yönetemeyenlerin anlayışı,
söylemi ve elleriyle kadınlar, ne yazık ki ekonomik, psikolojik,
dijital olarak şiddet görüyor bu ülkede.
Eskişehirli Kiraz ailesi, Sağlık
Bakanlığının ülkemizdeki uygulamasını
onaylamadığı SMA hastası Muzaffer bebeğin tedavisine
erişebilmek için umuda yolculuğa çıkan ailelerden sadece bir
tanesiydi. Kampanya için Valilikten aldığı izin yüzde 3te
olduğu için annesi Eminenin kalbi, bu kampanyayı daha fazla
yürütmeye artık dayanamadı ve yaşamına son verdi. Oysaki
biz, o sırada Eskişehirli Toprak bebeğimiz için kampanyayı
henüz bitirmiştik ve o bitirdiğimiz kampanyayla sevinç içindeyken
Emine Kirazın haberini aldık.
Sayın milletvekilleri, sizlere soruyorum:
Kadınların gördüğü şiddet için milletin vekilleri olarak ne
yapıyoruz? Ben, size ne yapıldığını söyleyeyim:
Sosyal medya sayfalarından kınama mesajları
paylaşılıyor, şehrimizde ise taziye ziyaretlerine gidilip
medyaya poz veriliyor ya da davalar takip edilerek basına demeçler
veriliyor. Peki, 584 milletvekili olarak, milletin vekilleri olarak bu
kadınların canından sorumlu değil miyiz? Bir erkek
çıkıyor gece yarısı karar veriyor, İstanbul
Sözleşmesinden çıkıyoruz. diyor ve muhalefet partileri
dışında tek bir vekil, özellikle de AKPli kadın vekiller
tek bir cümle kullanmıyor. En çok da bu kadın vekillerin
sessizliği içimizi acıtıyor. Ve Bakan, nereye
baktığı belli olamayan İçişleri Bakanı anlatıyor
mevzuatta neler yaptıklarını; 2018den beri polislerin
eğitildiğini söylüyor, sonuç? Öldürülen Şebnem. Polis
kapıyı çalıyor, ses yok diye dönüyor, Şebnem öldürülüyor.
Artık gerekli sorumluluğu almamızın zamanı geldi de
geçmiyor mu? Tüm milletvekilleri olarak gerekli sorumluluğu almak için
harekete geçmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) - Hepinizi bu sorumlulukla
hareket etmeye davet ediyorum.
Sayın Başkan, bitirdim.
Teşekkür ediyorum. (CHP, HDP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi
adına Muğla Milletvekili Sayın Yelda Erol.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisinin aleyhinde AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Benim de üyesi bulunduğum Kadına Yönelik
Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonu, 21 Nisan 2021 tarihi
itibarıyla çalışmalarına başlamış ve 4
Kasım 2021 tarihiyle toplantılarını bitirmiştir.
Hâlihazırda rapor üzerinde çalışmalarımız devam
etmektedir.
Bu süre zarfında yaptığımız
23 komisyon toplantısında, başta 4 bakan olmak üzere toplumun
her kesiminden, sorunun -resmî, sivil- tüm taraflarından oluşan
toplam 93 kişiyi komisyonumuzda dinledik. Bunun yanı sıra
Ankara, İstanbul, Gaziantep ve Diyarbakır'da saha
çalışmaları yaptık. Yerel kamu kurum ve
kuruluşlarını, sivil toplum kuruluşlarını,
kadın konukevlerini, ceza infaz kurumlarını, eğitim
merkezlerini, aile destek merkezlerini ziyaret ettik. Yerel bürokratlarla,
çalışanlarla, medya temsilcileriyle, şiddet mağduru
kadınlarla, sığınmacı kadınlarla, şiddet
uygulayan faillerle görüşmeler gerçekleştirdik. 27-31 Ekim tarihleri
arasında kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda iyi uygulama
örneği olarak İspanya'ya resmî ziyarette bulunduk ve yapılan
düzenlemeler hakkında yerinde bilgiler edindik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle son on dokuz yıl içerisinde Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde
Anayasa ve temel kanunlar başta olmak üzere, reform niteliğinde çok önemli
düzenlemeler yaptık. Ülkemizde kadına yönelik şiddetle
mücadeleyi 2002 yılından beri bir devlet politikası hâline
getirdik ve önlemeye yönelik çok önemli adımlar attık. Güçlü
Kadın Güçlü Türkiye politikamız çerçevesinde kadına yönelik
şiddete sıfır tolerans anlayışıyla birçok
politikada etkin rol oynadık ve 2000li yıllardan itibaren
yasalarımızı, Anayasamızı, genelgelerimizi,
yönetmeliklerimizi hem genelde hem de yerelde uygulamak üzere çok ciddi
adımlar attık.
2012 yılında şiddetle mücadelede
etkin tedbirler öngören 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu yayımlayarak
yürürlüğe koyduk. Kadına yönelik şiddetle mücadelede yol
haritamız olan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem
Planı, 1 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe girdi. İçişleri,
Adalet ve Aile Bakanlıkları konuyla ilgili genelgeler
yayımladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) 2018 yılında
kadınların ve çocukların maruz kaldığı
şiddet, taciz ve kötü eylemleri engellemek adına telefonlara
indirilen Kadın Destek Uygulamasını (KADES)
başlattık. Ülkemizde 2015 yılında
başlattığımız elektronik kelepçe uygulamasıyla
bugüne kadar 794 vaka izlenmiş, hâlen 289 vaka aktif olarak takip
edilmektedir. Bu minvalde, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele Günü kapsamında şiddetsiz bir dünya diliyorum.
Bu bilgiler ışığında HDP
Grubunun Meclis araştırması açılması önerisinin
karşısında olduğumuzu söyler, Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, öğretmenlerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5100) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Kasım 2021
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
24/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 24/11/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme Ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, öğretmenlerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5100) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin,
Genel Kurulun 24/11/2021 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın
Lale Karabıyık.
Buyurun Sayın Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LALE KARABIYIK (Bursa) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 24 Kasım Öğretmenler
Günü ve Türkiyenin kalkınma stratejisinin önemli bir yapı
taşı olan eğitim sisteminin sorunlarını
konuşurken, bir taraftan da eğitim sistemsizliğine
dönüşmüş bu usulde görevlerini icra etmeye çalışan
değerli öğretmenlerimizin sorunlarını konuşmak
durumundayız.
Öğretmenlerimizin çok sorunu var, görmezden
gelmeyiniz ama ekonomik sorunları da yine başta geliyor. Maalesef
Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında üç grup öğretmen
oluştu: Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli. Bugün 871 bin kadrolu
öğretmenimiz, 5 bin lira maaş alarak geçinmeye
çalışıyor yani yoksulluk sınırının
altında. Sözleşmeli öğretmen olmaz, kadrolu olur. derken bugün
68 bin sözleşmeli öğretmenimiz ise 5 bin liranın altında, 4
bin küsur lira maaşla çalışmalarını devam ettirmek
zorunda kalıyor ve yine, ücretli öğretmenlerle boş dersler
doldurulmaya çalışılıyor. Bugün 83 bin ücretli
öğretmenimiz; 21,2 lira ücretle derse girerek ayda en fazla 2.544 lira
gelir elde edebiliyor.
Diğer taraftan, 3600 ek göstergeyi vermediniz;
oysa, öğretmenlerimiz emekliliklerinde huzur içerisinde
yaşayabileceklerdi. Diğer taraftan, atanmayan öğretmenler,
ataması yapılmayan, yapmadığınız öğretmenler
var; 2002 yılında 62 bin iken şimdi 700 bini aştı ve bir
taraftan da öğretmen ihtiyacı var. Yine, ataması yapılmayan
engelli öğretmenlerimiz var. Yine, PIKTES öğretmenlerinin
sorunları var. Yine, öğretmenlerin aile birliklerinin
sağlanamadığı birtakım durumlar var. Özlük
hakları yok ve öğretmenlik meslek yasasına ne kadar ihtiyaç
olduğunu ve iktidarımızda yapacağımızı da
söylemiştik. Adalet ve Kalkınma Partisine teşekkür ediyorum,
bizi izliyorsunuz, 3600 ek göstergede ve diğer konularda olduğu gibi
şimdi de öğretmenlik meslek yasasını
vurguladınız, demek ki biz doğru şeyleri söylemeye devam
ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, evet,
öğretmenlerimizin sorunları var. Peki, 2022 bütçesi ne getiriyor yani
sorunlara çözüm sağlayacak bir bütçe mi? Hayır, kesinlikle
değil. Öğretmenlerin sorunlarını çözecek bir bütçe olmadığı
gibi, vatandaşın sorunlarını çözecek bir bütçe de
değil. Daha Komisyondan Genel Kurula gelmedi, gelecek ama şu anda
bile kadük olmuş durumda. Unutmayınız ki bütçe hesabı
yapılırken, hazırlanırken 2022 yılının
ortalama döviz kuru, dolar kuru 9,27ydi. Şimdi, geldiğiniz noktaya
bakın, hangi bütçe gerçekçi? Tabii ki kadük olmuştur. Oradaki
dış açık rakamı, hiçbir şey doğru değildir.
Bütçe açığı rakamı gerçeği yansıtmamaktadır.
Şu anda buraya gelene kadar geçerliliğini zaten yitirmiştir.
Şunu çok net biliyoruz ki: Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidarında eğitim sisteminin sorunları
arttı, bir sistemsizliğe, bir sorunlar yumağına
dönüştü, bunu biliyoruz. Öğretmenlerimizin de sorunları kat kat
arttı; sadece öğretmenlerimizin değil,
vatandaşımızın, milletimizin sorunları arttı
çünkü bu ülkeyi siz yoksullaştırdınız. Yoksulluk içerisinde
vatandaşlarımız hayatlarını devam ettirmeye
çalışıyor ve her geçen gün birileri daha fazla zengin oluyor,
birileri ise yoksullukla mücadele vermek zorunda kalıyor. Bu, eğitim
sistemine de yansıdı; bu, ekonominin her alanına
yansımış durumda. Bugün esnaf, işsiz, herkes artık
şikâyet ediyor. Oysa siz ne yapıyorsunuz? Sadece görmezden
geliyorsunuz ve yapılanları çok başarılıymış
gibi lanse etmeye çalışıyorsunuz, zaten sorun da buradan
kaynaklanıyor yani oturup şapkamızı önümüze koymazsak, her
şey yolundaymış gibi gösterirsek bu, aslında, kendimizi
kandırmaktan başka bir şey değil. Biz bunun
farkındayız ama siz bunun maalesef farkında değilsiniz.
Dün yaşanan ve geçen hafta yaşanan döviz
kurundaki artışların ekonomiye ne kadar zarar verdiğini,
vatandaşı nasıl
yoksullaştırdığını, bir avuç kişinin de
nasıl zenginleştiğini herkes gördü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla) Bitireyim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
LALE KARABIYIK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bu millet, çektiği sıkıntıları
görmezden geldiğinizi unutmaz. Vatandaş bunu unutmayacak ve bunun
hesabını mutlaka soracaktır.
Sizler şunu çok iyi biliniz ki biz
kadrolarımızla sadece eğitim sisteminin değil, Türkiyenin
bütün sorunlarını çözeceğiz, buna da yürekten inanıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Dursun Bey, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
Kayseride yaşanan intihar ve cinayet vakalarına ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Huzur şehri olarak bilinen Kayseride son
zamanlarda çok sık intihar veya cinayet vakası yaşanıyor.
İki gün önce, uyuşturucunun pençesine düşen mühendislik
fakültesi öğrencisi 22 yaşında gencimiz intihar etti. Hemen
arkasından, iş bulamadığı için
bunaldığı iddia edilen 29 yaşında bir gencimiz önce
annesini, sonra babasını vurdu; annesi ve kendisi rahmetli oldu,
babası ağır yaralı. Bu acıları derinden
hissederken mobilya üretimi yapan ve borcu olduğu söylenen 47
yaşında bir kardeşimiz kendini astı. Bu olaylar sadece iki
gün içerisinde yaşandı. Yaşanan bu olaylar ve uyuşturucu
vakalarındaki artış, şehrimize karşı sorumluluk
hisseden tüm hemşehrilerimizi derinden endişelendirmektedir. Bir an
önce, meydana gelen bu olayların sebeplerinin tüm yönleriyle ele
alınması ve gerekli çalışmaların yapılması
son derece önemli diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, öğretmenlerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5100) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Kasım 2021
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurunuz Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine partim İYİ
Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Sözlerimin başında Neşe Alten, Aybüke
Yalçın, Necmettin Yılmazla birlikte bugüne kadar teröre kurban
verdiğimiz öğretmenlerimizi, sonsuzluğa intikal eden
öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Emekli öğretmenlerimize
sağlıklı uzun ömürler diliyor, görevi başındaki
öğretmenlerimize başarılar diliyor, Öğretmenler Gününü
kutluyorum.
Sendikaların yaptığı
araştırmalara göre öğretmenlerin yüzde 78i sağlık
harcamalarını bile karşılayamaz durumdalar. Yine, yüzde
83ünün borcu var yani öğretmenlerin yüzde 17sinin borcu yok, geriye
kalan tüm öğretmenler bir şekliyle borçlanmışlar.
Yine, yapılan araştırmalarda
öğretmenlerin yüzde 45i daha iyi iş bulduklarında
öğretmenlik mesleğini bırakacaklarını beyan ediyorlar.
On altı yıllık öğretmen 5.300
lira maaş alıyor. Büyükşehirlerde 5.300 liranın 2.500-3.000
lirasının kira bedeli olduğu düşünülürse geriye kalan
miktarla çoluğuna çocuğuna bakması, temel
ihtiyaçlarını gidermesi mümkün olmadığından muhakkak
bir ek iş yapmak zorunda kalıyor. Ya geceleri taksi
şoförlüğü yapıyor ya da derslerinin dışında,
pazarda, lokantada, şurada burada ek bir gelir peşinde koşuyor.
Bir öğretmen arkadaş diyor ki: Coronanın en büyük faydası
bana oldu, zira maske takıyorum, maske taktığım için
pazarda satış yaparken öğrencilerim beni tanımıyorlar,
veliler beni tanımıyorlar; bundan dolayı da biraz rahatım.
Binlerce öğretmenimiz 3600 ek göstergeyi
bekliyor. 2018de verilen bu sözün bir an önce yerine getirilerek bir nebze de
olsa öğretmenlerimizin nefes almasının sağlanması
isteniyor.
Yine, öğretmenler arasında ücretli,
sözleşmeli, vekil öğretmen ayrımı öğretmenlerimizi üzmektedir.
Bu durum ortadan kaldırılarak öğretmen uzman öğretmen
başöğretmen şeklinde bir kariyer basamağı
oluşturulmalı, en azından on yıl hizmeti bulunan
öğretmenlerimize uzman öğretmen yirmi yıl hizmeti bulunan
öğretmenlerimize başöğretmen unvanı verilerek hem
ekonomik anlamda hem de kariyer anlamında bunlar onore edilmelidir. diyor
öğretmenlerimiz.
Yine, branş öğretmenleri ile
sınıf öğretmenleri arasındaki ek ders ücreti
adaletsizliğinin ortadan kaldırılarak branş
öğretmenlerine de yeterli derecede ek ders ücretinin ödenmesi
gerektiğini söylüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Ayhan Bey.
AYHAN EREL (Devamla) Sağ olun
Başkanım.
Yine, öğretmenlik meslek kanunu
hazırlandığını duymaktayız. İnşallah,
en kısa zamanda Meclise gelir ve kanunlaşır. Yine, nöbetçi
öğretmen ücretlerinin belli bir standarda bağlanmasını ve
en azından haftada altı saat nöbet karşılığı
ek ders ücreti verilmesi talepleri var öğretmenlerimizin. Büyük
şehirlerde yaşayan veya köyde yaşayıp lojmanı olmayan
öğretmenlerimiz yerleşim birimlerinden köye, okulun olduğu
yerleşim birimine giderken kendilerine servis sağlanması veya en
azından servis ücreti verilmesi talepleri var. Diğer memurlarda olduğu
gibi lojman ve kıyafet talepleri var diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Dünyanın
bütün çiçeklerini diyorum,
Bütün çiçekleri getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin
buraya,
Kaya diplerinde açmış
çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin
buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı
söyleyeceğim,
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini
istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse
bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur
kokuları
Yurdumun sevgili ve adsız
çiçekleri,
Hepinizi, hepinizi istiyorum.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kop Dağına göçen,
Yörükler yaylasında, Toroslarda
eğleşen.
Muş ovasından, Ağrı
eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni.
demişti Ceyhun Atuf Kansu Sayın Başkan, o hazin öyküde. Ceyhun
Atuf Kansuya bu şiiri yazmaya sebep olan hikâyeyi lütfen internetten
bulup okuyun ancak öğretmenleri o zaman anlarız.
Şimdi, bugün anahtar kelime öğretmen ve
yapılan şey öğretmene boş methiye. Öğretmeni
sevdiğinizi, bir öğretmenin elinden yetiştiğinizi, bir
öğretmenden irşat olduğunuzu herkes biliyor lakin
öğretmenlere borcumuz var. Öğretmenlere sevgi, saygı, ekonomik,
özlük, insani, sosyal, kültürel, yaşamsal her konuda borcumuz var. Bu
borcu ödemek için ne bekliyoruz, neyi bekliyoruz? Meslek yasası
gelecekmiş. Ne zaman? Çıkmaz ayın çarşambasında. 3600
gelecekmiş. Ne zaman? Belli olmayan bir günde; yazıktır,
günahtır, ayıptır.
Bir topluma kamusal, kültürel hizmet veren ve
kamusal alanın moralinde, dengesinde, yürümesinde emeği olan bir
meslek grubuna, öğretmenlerine bu şekilde davranan bir Hükûmet, bu
şekilde davranan bir Meclis, bu şekilde davranan bir anlayış
bilsin ki öğretmene söylediği methiye ya da sevgi sözünün de asla
hiçbir karşılığı yoktur. O anlamda, evet, 3600 ek
gösterge 3.600 kereden fazla söylendi; 40 kere söylenirdi, olurdu; 3.600den
fazla söylendiği hâlde hâlâ olmadı.
Öğretmenlik meslek yasasını
nasıl düzenleyeceksiniz? Bakınız, öğretmenlik
mesleğinin sadece bir devlet memurluğu
olmadığını; akademik, kültürel sıfatlarının
olduğunu ve öğretmenin kendini donatmak, kültürel olarak
yaşamak, hizmeti daha kaliteli, öğrencileriyle iletişimini daha
etkili yapabilmek için okumaya ihtiyacı var, kitap alamıyor.
Kitabı bırakın, ekmek alamıyor. Yoksulluk
sınırının altında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ve hâlâ böylesi bir durumda işte,
öğretmenlik mesleği... Şah-ı Merdan, Şir-i Yezdan,
Haydar-ı Kerrar, Sahib-i Zülfikar demişti ki: Bana bir harf
öğretenin kırk yıl kölesi olurum. Daha önce de bu kürsüden
söyledim: Onu Şah-ı Merdan söyler. Onun anlamı, derinliği
Şah-ı Merdandadır, Alidedir, onu bilmek için Ali olmak
lazım. Bırakın kırk yıl köle olunsun istemiyoruz biz
öğretmenler, sadece bir günlüğüne yâr ve yâren olunsun, dertlere
çare, deva olunsun, dertlere ilaç olunsun, bu kadar. Yok kölelik, yok bilmem
ne? Gerek yok böyle şeylere ve bunu söyleyenin, bu anlam derinliğini
bilmesi lazım.
Bir an önce sorunların çözülmesi dileğiyle
bu araştırma önergesini desteklediğimizi belirtiyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Orhan Erdem.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ERDEM (Konya)
Sayın Başkanım, çok değerli Gazi Meclisimizin
milletvekilleri, muhterem milletim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görevi başında şehit olan
öğretmenlerimiz başta olmak üzere, ebedî hayata intikal eden tüm
öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Görevi başında hizmet
eden güçlü, güvenli ve müreffeh bir yarın için çalışan
öğretmenlerimizi de bugün, günlerinde kutluyorum.
CHP grup önerisi üzerinde
konuşacağım. Atama bekleyen öğretmenlerden sözleşmeli
öğretmenlere, ücretli öğretmenlerden öğretmenlerin emeklilikteki
haklarına kadar birçok konu var bu önergede. Tabii, rakamlar yanıltılıyor;
bunu söylerken küçümsediğim için değil, bu konuda her şeyin iyi
olduğunu da söylemek için değil ama yirmi yılda
yapılanların hepimizin tahmin ettiğinin üzerine
çıktığını, beklediğimizden daha iyi olduğunu
da bilmemiz gerektiğini ifade etmek isterim. 500 bin bekleyen
öğretmen olduğu görülüyor; bunların 20 bininin
atamasını yaparken 89 bini başvurdu, şu an 15 bin atama
daha yapacağız, 71 bin öğretmenimiz başvurdu. Bu
sayıların çokluğu
Özel okullarda da öğretmenlerimiz var
ama devlette görev almak için hepsi her sınava giriyor ve haklarıdır
da. Bugün itibarıyla görev yapan 978 bin öğretmenin AK PARTİ
döneminde atananına baktığımızda 713 bin olduğunu
görüyoruz, bu da bugün görev yapan öğretmenlerin yüzde 73ü demektir. AK
PARTİ elinden geleni fazlasıyla yapmaya çalışıyor.
Yine, birçok beklenti var, burada da ifade edildi.
Sayın Cumhurbaşkanımız, dün 81 ilden gelen 81
öğretmenimize hitabında önümüzdeki günlerde -bu yıl içinde
olacağını umut ediyoruz, bütçe şartları, Meclis çalışmaları
ne getirir bilemem ama- aday öğretmenlikten sınavlara, kariyer
basamaklarından 3600e kadar hepsini içeren bir meslek kanununun
geleceğini ilan etti ve Cumhurbaşkanımızın
ağzından çıkan her söz yerine gelmiştir, bu da gelecektir.
Bakanımız Mahmut Özer Bey de bu konuda gerekli
çalışmaları yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
ORHAN ERDEM (Devamla) Öğretmenlerimizin
maaşı, şu anda, farklı farklı ifade edildi ama 2002de
635 lira alan 9un 1i öğretmenimiz bugün 6.350 lira, 1in 4ü de 7.150
lira maaş almaktadır, yeter mi? Yetmez. Kariyer basamaklarıyla
daha iyi noktaya gelecek.
Söylenecek çok şey var; OECD
şartlarını
diyoruz, bugün OECD satın alma paritesiyle
bakar. Bu noktada 30.812 dolarlık bir gelirle öğretmenlerimizi
biçmektedir. Ve yine öğretmenliğe olan talebin
azaldığı söyleniyor. 42.584 kontenjanın 41.773ü
dolmuştur. Bunlar da gösteriyor ki başımızın tacı
öğretmenlerimize hâlâ eğitimdeki gençlerin ilgisinin çok fazla
olduğunu görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN ERDEM (Devamla) Bu vesileyle,
öğrencilerinin yüreğine dokunan, bu sayede unutulmayan
öğretmenlerimize tekrar teşekkür ediyorum. Bu öneriye hayır
oyu vereceğimizi açıklamak istiyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince gündemin seçim kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A) Hâkimler ve Savcılar Kurulu
Üyeliğine Seçim
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 159uncu Maddesi ile 6087 Sayılı Hâkimler ve
Savcılar Kurulu Kanununun 18, 20 ve 27nci Maddeleri Uyarınca
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Hâkimler
ve Savcılar Kurulu Üyeliği Aday Seçimine Dair Raporu (5/8) (S.
Sayısı: 286) (x)
BAŞKAN Şimdi bu kısımda yer
alan ve Anayasa'nın 159uncu maddesi ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu
Kanunu'nun 18inci, 20nci ve 27nci maddelerine göre Hâkimler ve Savcılar
Kurulunda boşalan 1 üyelik için yapılacak seçime
başlıyoruz.
Genel Kurulda yükseköğretim
kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri
ile avukatlar arasından aday gösterilen 3 adaydan 1 üyelik için seçim
yapılacaktır.
Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonunca belirlenen aday listesini okutuyorum:
1) Timur Borahan,
2) Mustafa Halit Çelik,
3) Havvanur Yurtsever.
Karma Komisyonca belirlenen adayların
adlarını gösteren oy pusulası adayların
soyadlarının alfabe sırasına göre düzenlenmesi suretiyle
Başkanlıkça bastırılmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyesi seçilebilmek
için ilk oylamada üye tam sayısının üçte 2 çoğunluğu
yani 400 oy aranacaktır. İlk oylamada seçimin
sonuçlandırılmaması hâlinde ikinci oylamada ise üye tamsayısının
beşte 3 çoğunluğunun yani 360 milletvekilinin oyunu alan aday
seçilmiş olacaktır. Beşte 3 çoğunluğun
sağlanamaması hâlinde bu oylamada en çok oy alan 2 aday
arasından ad çekme usulüyle üye seçimi tamamlanacaktır.
Sayın milletvekilleri, oylamanın
sayımı ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif
komisyonu tespit edilecektir. Tasnif komisyonuna ad çekmeyle belirlenen üyeler,
oylama işlemi bittikten sonra Komisyon sıralarında yerlerini
alacaklardır.
Şimdi ad çekme işlemini
gerçekleştiriyorum:
Mahmut Celadet Gaydalı? Yok.
Oya Eronat? Yok.
Atilla Ödünç? Burada.
Behiç Çelik? Burada.
Hacı Ahmet Özdemir? Yok.
Ahmet Kaya? Burada.
Ayşe Sibel Ersoy? Burada.
Hüseyin Şanverdi? Burada.
5 kişilik tasnif komisyonu
oluşmuştur.
Şimdi oylamanın ne şekilde
yapılacağını arz ediyorum: Komisyon sıralarından
birinci sıradaki Kâtip Üye Adanadan başlayarak İstanbula kadar
-İstanbul dâhil- ikinci sırada yer alan Kâtip Üye ise İzmirden
başlayarak Zonguldaka kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan
milletvekillerinin adını defterden işaretleyecektir. Adı
işaretlenen milletvekiline mühürlü oy pusulası ve zarf verilecektir.
Oyunu kullanan milletvekili oy pusulasını içeren zarfı
Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulmuş olan oy
kupasına atacaktır. Oy pusulasında belirlenen aday listesinde
bir adayın isminin karşısına yani kare içerisine çarpı
işareti konulacaktır. Aday listesinde birden fazla adayın
işaretlendiği veya oyun kime ait olduğunu belirleyecek herhangi
bir işaret, imza veya karalama bulunan oy pusulaları geçersiz
sayılacaktır. Bu hususlar oy pusulasında dipnot olarak
belirtilmiştir.
Sayın Kâtip Üyelerin yerlerini
almalarını rica ediyorum.
Birinci oylamada kullanılacak mühürlü oy
pusulaları ve zarflar Sayın Kâtip Üyelere teslim edilsin.
Oylamayı Adana ilinden başlatıyorum.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı sayın milletvekilleri? Yok.
Oylama işlemi tamamlanmıştır.
Oy kupaları kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini
alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını
tekrar okutuyorum:
Sayın Atilla Ödünç, Bursa; Sayın Behiç
Çelik, Mersin; Sayın Ahmet Kaya, Trabzon; Sayın Ayşe Sibel
Ersoy, Adana; Hüseyin Şanverdi, Hatay Milletvekilleri.
(Oyların ayrımına başlandı)
BAŞKAN Behiç Çelik Bey mazeret
belirtmiştir.
Ümit Beyaz Bey, buyurun.
(Oyların ayrımına devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Tasnif
Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Hâkimler ve Savcılar Kurulundan boşalan 1
(bir) üyelik için yapılan seçimin birinci oylamasına 348 üye
katılmış, kullanılan oyların
dağılımı aşağıdaki şeklide
gösterilmiştir.
Saygıyla arz ederiz.
Tasnif Komisyonu
Üye Üye Üye
Atilla Ödünç Ümit Beyaz Ahmet Kaya
Bursa İstanbul Trabzon
Üye Üye
Ayşe Sibel Ersoy Hüseyin
Şanverdi
Adana Hatay
Kullanılan oy sayısı : 348
Timur Borahan : 7
Mustafa Halit Çelik : 5
Havvanur Yurtsever : 323
Boş : 2
Geçersiz : 11
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu sonuca
göre Anayasada öngörülen üçte 2 çoğunluk bulunamamıştır.
Bu nedenle, şimdi ikinci oylamaya başlıyoruz. Bu oylamada üye
tam sayısının beşte 3 çoğunluğunun yani 360
milletvekilinin oyunu alan aday seçilmiş olacaktır.
Sayın milletvekilleri, oylamanın
sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif
komisyonu tespit edilecektir.
Sayın Murat Emir? Yok.
Sayın Okan Gaytancıoğlu? Burada.
Sayın Ahmet Özdemir? Burada.
Sayın Nevin Taşlıçay? Burada.
Sayın Yaşar Karadağ? Yok.
Sayın Recep Şeker? Yok.
Sayın Hacı Bayram Türkoğlu? Burada.
Sayın Ahmet Büyükgümüş? Burada.
Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonuna
seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon
sıralarındaki yerlerini alacaklardır.
Oylamada dikkat edilecek hususlar birinci oylama
öncesinde belirtilmişti.
Sayın Kâtip Üyelerin yerlerini
almalarını rica ediyorum.
İkinci oylamada kullanılacak mühürlü oy
pusulaları ve zarfları Sayın Kâtip Üyelerine teslim edilsin.
Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın
milletvekili var mı? Yok.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Oy kupaları kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini
alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını
tekrar okutuyorum:
Sayın Okan Gaytancıoğlu, Edirne;
Sayın Ahmet Özdemir, Kahramanmaraş; Sayın Nevin
Taşlıçay, Ankara; Sayın Hacı Bayram Türkoğlu, Hatay;
Sayın Ahmet Büyükgümüş, Yalova.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Tasnif
Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Hâkimler ve Savcılar Kurulundan boşalan 1
(bir) üyelik için yapılan seçimin ikinci oylamasına 357 üye
katılmış, kullanılan oyların
dağılımı aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
Saygıyla arz ederiz.
Tasnif Komisyonu
Üye Üye Üye
Okan Gaytancıoğlu Ahmet Özdemir Nevin
Taşlıçay
Edirne Kahramanmaraş Ankara
Üye Üye
Hacı Bayram Türkoğlu Ahmet Büyükgümüş
Hatay Yalova
Kullanılan oy sayısı : 357
Timur Borahan : 14
Mustafa Halit Çelik : 5
Havvanur Yurtsever : 327
Boş : 2
Geçersiz : 9
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu sonuca
göre, Anayasada öngörülen beşte 3 oy çoğunluğu
bulunamamıştır. Bu nedenle şimdi ikinci oylamada en çok oy
alan 2 aday arasında ad çekme usulüyle üye seçimi tamamlanacaktır.
Öğretim üyeleri ile avukatlar arasından
seçilecek üyelik için en çok oy alan adaylar: Havvanur Yurtsever ve Timur
Borahan.
Şimdi torbaya 1 ve 2 numaralı pulları
atıp kura işlemini gerçekleştireceğim.
1 numaralı pul Havvanur Yurtseveri, 2
numaralı pul Timur Borahanı temsil etmektedir.
(Başkan tarafından kura çekimi
yapıldı)
BAŞKAN Kuradan 1 numaralı pul
çıkmıştır; dolayısıyla 1 numaralı pulun
temsil ettiği Havvanur Yurtsever ad çekme sonucu Hâkimler ve Savcılar
Kurulu üyesi seçilmiştir.
Hayırlı olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.26
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 23üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6 Aralık 2021
Pazartesi günkü gündeminin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler kısmının 1inci ve 2nci sıralarında
yer almasına; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Genel
Kurulda görüşme usul ve takvimi ile konuşma sürelerine; kamu
idarelerinin bütçeleri üzerindeki görüşmelerin 8 turda tamamlanmasına
ve turların bitiminden sonra bütçe ve kesin hesap kanunu tekliflerinin
maddelerinin oylanmasına ilişkin önerisi
No: 67 Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 24/11/2021 Çarşamba
günü (bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mahir Ünal Engin
Özkoç
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı Saruhan Oluç Erkan
Akçay
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu
İYİ Parti
Grubu Başkan Vekili
Öneriler:
1) 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6 Aralık 2021 Pazartesi günkü gündeminin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler kısmının 1'inci
ve 2'nci sıralarında yer alması, bütçe görüşmelerine 6
Aralık 2021 Pazartesi günü saat 12.00'de başlanması; Bütçe
Kanunu Teklifi ve Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmelerinin bitimine
kadar, resmî tatil günleri dâhil, her gün saat 11.00'den günlük programın
tamamlanmasına kadar çalışmalara devam olunması,
2) Görüşmelerin on iki günde tamamlanması,
bütçe görüşmelerinin son günü olan 17 Aralık 2021 Cuma günü
görüşmelere saat 14.00'te başlanması ve bu birleşimde Bütçe
Kanunu Teklifi ve Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmelerinin bitimine kadar
çalışmalara devam olunması,
3) Başlangıçta bütçenin tümü üzerindeki
görüşmelerde yürütme adına yapılacak sunuş
konuşmasının süreye tabi tutulmaksızın
yapılması, siyasi parti grupları ve İç Tüzük'ün 62'nci maddesi
gereğince, istemi hâlinde, görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye de
altmışar dakika söz verilmesi (bu süre birden fazla
konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel
konuşmaların ise onar dakikayla
sınırlandırılması,
4) Kamu
idarelerinin bütçe ve kesin hesapları üzerindeki görüşmelerin 8 turda
tamamlanması, kamu idarelerinin bütçe ve kesin hesaplarının
görüşülme günlerini belirten programın Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığınca bastırılarak duyurulması,
turların bitiminden sonra Bütçe Kanunu Teklifi ve Kesin Hesap Kanunu
Teklifi'nin maddelerinin oylanması,
5) Birinci
turda, istemi hâlinde, TBMM Başkanlığı ile İç Tüzük'ün
62'nci maddesi gereğince, görüşlerini bildirmek üzere yürütme
adına yapılacak konuşmaların yetmiş dakika, bu turda
siyasi parti grupları adına yapılacak konuşmaların
yetmişer dakika (bu süre birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilir) siyasi parti grupları ve İç Tüzük'ün 62'nci
maddesi gereğince, istemi hâlinde, görüşlerini bildirmek üzere
yürütme adına yapılacak konuşmaların üçüncü turda
altmış beşer dakika (bu süre birden fazla konuşmacı
tarafından kullanılabilir) dördüncü ve beşinci turlarda seksener
dakika (bu süre birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilir) altıncı turda altmışar dakika (bu süre
birden fazla konuşmacı tarafından kullanılabilir)
diğer turlarda ise yetmişer dakika (bu süre birden fazla
konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel
konuşmaların beşer dakika olması, kişisel
konuşmalarda her turda İç Tüzük'ün 61'inci maddesine göre 1i lehte,
1i aleyhte olmak üzere 2 üyeye söz verilmesi ve 1 üyenin sadece bütçenin tümü
üzerinde veya sonundaki görüşmelerde ya da bir turda söz kaydı
yaptırması,
6) Bütçe
görüşmelerinde soruların gerekçesiz olarak yerinden sorulması ve
her tur için soru-cevap işleminin on dakika soru, on dakika cevap olarak
sınırlandırılması,
7) Bütçe
görüşmelerinin sonunda siyasi parti gruplarına ve İç Tüzük'ün
62'nci maddesi gereğince, istemi hâlinde, görüşlerini bildirmek üzere
yürütmeye altmışar dakika süreyle söz verilmesi (bu süre birden fazla
konuşmacı tarafından kullanılabilir) İç Tüzük'ün
86'ncı maddesine göre yapılacak kişisel konuşmaların
ise onar dakika olması önerilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Tokat Milletvekili
Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 37
Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/3911) ve Adalet Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 285) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre, temel kanun olarak görüşülen 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan maddeler
üzerindeki işlemlerde kalınmıştı.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeler, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
30uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
30uncu maddesiyle 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1)
sayılı tarifenin (A) Mahkeme Harçları başlıklı
bölümünün III-Karar ve ilam harcı başlıklı
fıkrasının 1.Nispi harç başlıklı bendinin, (f)
alt bendinden sonra gelmek üzere eklenen (g) alt bendindeki hâlinde
ibarelerinin durumunda şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Alpay Antmen Süleyman Bülbül Zeynel Emre
Mersin Aydın İstanbul
Rafet Zeybek Ömer Fethi Gürer Aydın Özer
Antalya Niğde Antalya
Turan Aydoğan Özgür Karabat
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Özgür Karabat.
Buyurun Sayın Karabat. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Üzerinde konuştuğumuz İcra ve
İflas Kanunuyla ilgili, keşke bütün sorunları çözseydi ve biz
bu sorunları nasıl çözdüğünü konuşsaydık ama Türkiye
öyle bir noktaya geldi ki değerli milletvekilleri, artık icra ve
iflas süreçleri ne yazık ki mahkemelerden daha çok mafyalar
tarafından takip ediliyor ve raconu çoğu yerde mafya kesmeye
başlamış, tarifeleri de mafya belirler hâle gelmiş çünkü
artık Türkiye ekonomisinde kayıt dışılık
oranı her geçen gün artıyor. Keşke, ben size buradan, defalarca
değiştirdiğiniz İcra ve İflas Kanununun
faydalarından bahsetseydim, onun güzel hikâyelerini anlatsaydım ama
Türkiye artık öyle bir noktaya geldi ki ben size vatandaşların
iflasından, ben size şirketlerin iflasından, ben size bir
hükûmetin iflasından ve iflas etmek üzere olan bir devlet
politikasından bahsetmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, UYAPa bakalım,
UYAP verilerine göre, 1 Ocak-5 Kasım arasında tam 6 milyon 328 bin
icra dosyası gelmiş ve Türkiye'deki icra dosyası toplamda 23
milyona ulaşmış ve yine, Türkiye'de, TOBB verilerine göre,
kapatılan şirket sayısı 48 bin olmuş. Aileler iflas
ediyor, şirketler iflas ediyor, asgari ücret dolar
artışlarıyla beraber 232 dolar seviyesine gerilemiş, bazen
210 dolarlara gelmiş ve ne yazık ki asgari ücretlinin
çalışma saati 1 doların altına inmiş değerli
milletvekilleri. İşte, bu, sizin tablonuz; iflas ettirmek üzere
olduğunuz bir ülkenin tablosu.
Bütçeyi görüşeceğiz, az önce
Danışma Kurulu kararları geçti. Değerli milletvekilleri,
bütçe 20 Ekimde Meclise geldiğinde dolar değeri yaklaşık
188 milyar dolardı. Peki, bugün itibarıyla, bir saat önce o bütçenin
dolar değeri ne? 144 milyar dolar. Yani bizim bütçemiz daha bu Meclise
gelmeden 44 milyar dolar erimiş. Bunun TL
karşılığı 530 milyar değerli arkadaşlar. Biz
EYT'lilerin sorununu çözün. dediğimizde Kaynak nerede? diyorsunuz. Biz
Kredi ve Yurtlar Kurumuna borcu olan çocukların sorununu çözün.
dediğimizde Kaynak nerede? diyorsunuz. İşte, kaynak burada.
Sizin yanlış politikalarınızın bedelini, bu ülkede
EYT'liler, bu ülkede asgari ücretliler, bu ülkede öğrenciler ödemek
zorunda mı değerli milletvekilleri?
Şunu söylemek isterim: Bakın, devleti
nasıl batırıyorsunuz? Varlık Fonunu kurdunuz -hani
Varlık Fonu Başkanını toplantıya
çağırıyordu ya Cumhurbaşkanı,
Başkanının kendisi olduğunu bile unutup- 2017de
Varlık Fonuna aldığınızda BOTAŞ 7,9 milyar TL
kâr; PTT, 550 milyon TL kâr; ÇAYKUR 82 milyon TL kâr. Şimdi nerede?
Bakın, BOTAŞ, ettiği kâr kadar tersten zarar etmiş 7,9dan
8,1e. PTT 1,9 milyar zarar etmiş yani ettiği kârın 3 katı
kadar zarar etmiş. ÇAYKUR 1,4 milyar zarar, ettiği kârın 17
katı zarar etmiş. İşte, sizin ülkeyi getirdiğiniz
nokta bu. Ülkenin kurumlarını iflas ettiriyorsunuz, asgari ücretliyi
iflas ettiriyorsunuz, şirketleri iflas ettiriyorsunuz ve şimdi siz de
yavaş yavaş iflasın eşiğine geldiniz. İflas
etmiş bir Hükûmetiniz var. Bu ülkede, evet, iflas eden iş
adamları var; onlara kanunen müflis iş adamları deniyor ama
buradan çok açık ve net bir şekilde söylemek isterim ki müflis bir
Hükûmetiniz var değerli milletvekilleri, müflis bir Hükûmetiniz var. (CHP
sıralarından alkışlar)
Çözüm nerede? diye sorarsak, birincisi şu:
Sorunun varlığını kabul edeceksiniz; millet, fakruzaruret
içinde harap ve bitap düşmüş, bunu kabul edeceksiniz. İkincisi,
kendinize döneceksiniz, yorgun ve bitkin olduğunuzun farkına
varacaksınız. Yorgun ve bitkinsiniz değerli milletvekilleri.
Yorgun ve bitkinsiniz, o yüzden bence biraz dinlenin, biraz kenara çekilin; siz
de rahat edin, halk da rahat etsin. O yüzden, dinlenmeniz için tek şart da
derhâl seçimdir, bunu paylaşmak istedim.
Bu kadar büyük bütçeleri kullanan, bu kadar fazla
sayıda fabrikaları satan -Sayın Ahmet Kaya listeyi attı
buradan, gösterdi size- yetmedi, bu ülkenin arazilerini satan, bu ülkenin
topraklarını satan, toprak satarak vatandaşlık veren bir
iktidarsınız ama yine yetmiyor size, neyi versek yetmiyor, sürekli
öğütüyorsunuz bu ülkenin kaynaklarını. O zaman biz, size niye oy
verelim? Eğer bu ülkede vatandaş kombileri kısıyorsa, bu
ülkede porsiyonlar küçülüyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla)
eğer bu ülkede bayat
ekmeklerden, pazar artıklarından beslenen
vatandaşlarımız varsa, eğer bu ülkede kuru ekmek
bulduğumuza biz şükredeceksek size niye ihtiyaç var, niye buradasınız,
Hükûmetiniz niye var eğer hâl böyleyse? Size niye biz 2 trilyona
yaklaşan bütçeleri veriyoruz? Size niye biz sınırsız
yetkiler veriyoruz? Size niye biz çifter çifter maaşlar veriyoruz ve her
kanunda Cumhurbaşkanına artı-eksi 10 kat artırma yetkisi
veriyoruz? Biz, size niye danışmanlar veriyoruz, niye? Bunun bedelini
halk ödüyor ve son olarak şunu söylemek isterim ki değerli
milletvekilleri, iflas ettiniz, siz bittiniz; bari ülkeyi bitirmeyin, kenara
çekilin, siz dinlenin, vatandaş da rahat etsin. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 30uncu maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
İzmir Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesi üzerine İYİ Parti
Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Aile bir kurum, yapı ve bir sosyal grup olarak
toplumlar için vazgeçilmez nitelik taşımaktadır. Toplumsal
sistemin mikro modelleri olarak aileler, birçok toplumsal kurumun görevlerinin
kurgulanarak içselleştirildiği yapılar olmuştur. Sürekli
bir devinim içinde bulunan toplumun devamına ilişkin olarak yeni nesiller
aile yapıları içerisinde üretilir ve topluma hazırlanır.
Sağlıklı bireylerin, dolayısıyla
sağlıklı toplumların oluşturulabilmesi için bir ön
koşul niteliği taşıyan sağlıklı bir aile yapısı,
tüm toplumların üzerinde odaklandığı nihai amaçlardan
biridir.
Boşanma, evliliğin yasal olarak sona
ermesidir. Aldatma, ekonomik nedenler, terk etme en belli başlı
boşanma nedenleridir. Ana babanın boşanması çocuklar
açısından arzu edilmeyen bir durumdur. Aileleri boşanan
çocuklar, bir gün onların mutlaka bir araya geleceği hayaliyle
yaşarlar. Bir boşanma ne kadar sorunsuz gerçekleşse de çocuklar
açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Boşanan çiftler
arasında husumet arttıkça çocuklara boşanmanın olumsuz
etkilerinin yansıması fazla olmaktadır. Bu durumda gerekli
tedaviye alınma ihtimali yoksa çocuklar toplumun karşısına
tekrardan bir sorun olarak çıkarlar.
Ebeveynlerin boşanmalarına çocuklar
değişik tepkiler verirler: Suçluluk, korku, öfke, üzüntü,
barışma arzusu, yemek yemeyle ilgili sorunlar, yalnızlık,
gerileme, reddetme, uyku problemleri, okul başarısızlığı
fiziksel sorunlar gibi fakat boşanan çiftlerin bu tepkilerin çocuklarda
kalıcı problemlere dönüşmemesi için birlikte ve bilinçli hareket
etmeleri gerekmektedir. Boşanma kaçınılmazsa boşanmadan
sonra çocuklarda meydana gelebilecek olumsuz davranışları
önceden görmek ve mümkün olduğunca sevgiyle ve kararlı davranarak
düzeltmek, düzeltilmezse uzman kişilerden yardım almak gerekir.
Boşanma gerekçelerinde eşlerin ilgisiz kalması 1inci
sırada iken, 2nci sırada evin geçiminin sağlanamaması
gelmektedir. En büyük boşanma nedeni şiddetli geçimsizlik olarak
gösteriliyor ancak bu bir üst başlıktır; bunun altında
yoksullaşma, artan pahalılık, teknoloji ve sosyal medyanın
lüks yaşama teşviki gelmektedir; maddi yetersizliğin bir
altında da gelir dağılımındaki bozulma yer
almaktadır. Geçimsizlik durumunda psikologlar çiftlerin evliliklerini
sürdürmelerinde yardımcı olabilmektedir. İnsanların
kafasındaki bu güvensizlik sorunu siyasetteki belirsizlik nedeniyle daha
da artmaktadır. Bu güvensizliğin sonuçları şöyle
özetlenebilir: Evliliğe teşebbüste azalma, kadın
istihdamında azalma, kadına yönelik şiddet ve kadın
cinayetlerinde artma; bunların neticesi olarak evlilikten
cayılmaktadır.
Türkiye'de boşanma oranı Amerika
Birleşik Devletlerine ve Avrupa ülkelerine göre gittikçe yükselmektedir.
Örneğin, 2015 yılında 206 bin olan boşanma davası
sayısı 2020de 246 bine çıkmıştır. Boşanma
hukuki açıdan gerçekleşse de toplumsal açıdan onaylanması
ve meşruiyet kazanması zaman almaktadır.
Aileyi korumak kamu düzenindendir. Bazı
boşanmalarda aile kurumunu korumak ve kurtarmak adına hâkim resen
tarafları aile terapistlerine yönlendirebilmektedir; aile terapistlerinin
sayısı ülkemizde maalesef yeterli değildir. Ülkemizde aileler 3
çocuk söyleminden 1 çocuk sahibi olamama safhasına gelmişlerdir.
Ülkemiz geçim zorluğu, huzursuzluk, aile içi şiddet, boşanmalar
ve kadın cinayetlerine giden bir sarmal içerisine düşürülmüştür.
Boşanan aileler dramının ortasında çocuklar vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu ana sorunlara çözüm arayacakken şimdi, en
son aşama olan, boşanan ailelerde çocuğun anne babasıyla
görüşmesine çözüm aramaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Oysa Türkiye
Büyük Millet Meclisi dramı azaltacak yöntemler aramak yerine öncelikle
boşanma nedenlerini ortadan kaldıracak çözümler üzerinde
çalışmalıdır. Ailelerin sağlığı,
Türkiyenin sağlığı, Türkiyenin mutluluğu ve
Türkiye'nin geleceği buna bağlıdır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 30uncu maddesinde geçen
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer Faruk Gergerlioğlu Mahmut Toğrul Murat Çepni
Kocaeli Gaziantep İzmir
Semra Güzel
Diyarbakır
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstü bir
ekonomik felaket yaşıyoruz. Buna karşı bakıyorum da
iktidar vekilleri bu kürsüye çıktığı zaman sanki ülke
güllük gülistanlıkmış gibi bir tablo oluşturuyorlar.
Tabloyu ben size özetleyeyim: Bakın, asgari ücret ilan edildiğinde
383 dolardı, şu anda 223 dolara inmiş durumda; 1 dolar 13 liraya
yine tırmanıyor. Borçlanma faizleri alabildiğine
artmış durumda; en riskli üç ülke arasındayız. Son bir ayda
yüzde 50ye yakın devalüasyon var, son on günde yüzde 35 ve son yirmi dört
saatte de yine yüzde 10 civarında bir devalüasyonla karşı
karşıyayız. Peki, bütün bunların karşısında
iktidar vekilleri ne yapıyor? Yahu kardeşim, 2 kilo domates
alacağına 2 tane al. 2 kilo et alacağına yarım kilo al.
Bu sözler bize neyi hatırlatıyor biliyor musunuz AK PARTİ
vekilleri? 1789 tarihini hatırlıyorsunuzdur, Fransız Devrimi
öncesidir; XVI. Louisin eşi Marie Antoinette Açız, ekmek
istiyoruz." diyen insanlara karşı çıkar ve der ki: Ekmek
yoksa pasta yesinler. Hâliniz bu, başka hiçbir şey değil; bunu
yaşıyoruz. Sabah iktidara yakın bir televizyon kanalında
efendim Bizde 200 dolar asgari ücret. Ey dünya, gelin, gelin, bizi sömürün.
diyordu iktidara yakın televizyonun muhabiri.
Şimdi, bütün bunlardan sonra
yapılması gereken şudur, bunu bugün muhalefet liderleri
yapmıştır, tebrik ediyorum; çıkmışlardır,
olağanüstü toplantılar yapmışlardır ve bizim partimiz
de dâhil erken seçim demişlerdir. Bu iktidarın bir an evvel gitmesi
lazım, Marie Antoinettee benzeyen bu iktidarın bir an evvel gitmesi
lazım. Erken seçime biz varız, siz var mısınız? Biz
varız, mertçe söylüyoruz, biz halkımızın
karşısına çıkarız, biz erken seçim diyoruz.
Bakın, bütün bunlara karşı neyle
kandırıyorsunuz insanları? Dinle kandırıyorsunuz.
Efendim Nastır, faizin olmaması lazım, faizin düşürülmesi
lazım. Dolar fırlıyor, böyle izah etmeye
çalışıyor. Bakın, insanları dinle
kandırmayın. Her şeyle kandırabilirsiniz ama dinle
kandırdığınız zaman olmaz. Peki, madem böyle dinî
argümanlar kullanıyorsunuz, ben size dinî literatürden bir soru
sorayım AK PARTİ vekilleri. Bir söz vardır, bir cevaplayın
bakalım madem böyle dinî argümanlar kullanmakta pek mahirsiniz. En büyük
cihat, zalim yöneticiye karşı hakkı haykırmaktır.
Nedir bu? Ayet midir, hadis midir, söyleyin bakalım. Hiçbir ses gelmiyor;
söyleyemezsiniz, bunu yapamazsınız çünkü zalim yöneticiye
karşı hakkı haykırsaydınız buralarda
oturamazdınız, çok nettir. Biz zalim yöneticilere karşı
hakkı haykırıyoruz Allaha şükürler olsun.
Bakın, Vanda annelerimiz, ekmek tekneleri un
leğenleriyle bir eylem yapmışlar. Vanlı annelerimiz diyor
ki: Bir gün tokuz, altı gün açız. Bakın, un fiyatları
nasıl arttı biliyor musunuz arkadaşlar? Bitlisli bir
fırıncı arkadaş aradı beni dün. Yedi ay önce
fırını açtım. 155 liraydı un çuvalının
kilosu, şu an 300 ve 320 lira arası. Ben ne yapayım; iş
yerimi kapatacağım. Vatandaşa zam yapamam; vatandaş fakir,
günde 10 tane ekmek alıyor. diyor. Ya 2-2,5 lira olan ekmeğin
şu anda İstanbulda en az 4-5 lira olması bekleniyor. Böyle bir
şey olabilir mi?
Bakın, dün sokaklarda ne vardı? Şu
fotoğrafa iyi bakın, insanlar o Fransız Devrimi öncesindeki gibi
Açız. Hükûmet istifa. sloganlarıyla Ankara, İstanbul,
İzmirde ve diğer illerimizde sokaktaydı. Bütün bunlara
karşı bir mafya lideri çıktı, Hükûmet adına sözcülük
yaptı. Yanlış duymuyorsunuz, Alaattin Çakıcı
iktidarı savundu ve dedi ki: İşte bunlar provokatörlerdir,
bunlara karşı duralım. Ya nasıl bir ülke!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Öyle
bir ülke ki Sedat Peker muhalefet yapıyor, Alaattin Çakıcı
iktidarı savunuyor; memleketin hâli bu arkadaşlar, en son hâl bu.
Faiz kamburundan kurtulacağız. derken yoksulluk kamburuna
düşmüş durumdayız; ülkenin hâli budur. Bir an evvel istifa edin,
gidin. AK PARTİ, MHP, Cumhur İttifakının, zulüm
ittifakının bir an evvel bitmesi lazım, bu ülkenin selameti için
bitmesi lazım. Biz varız, biz seçime varız; alnımız
ak, başımız dik, göğsümüz de aktır ve size şunu
söylüyoruz: Erken seçim için biz varız. Memleketi bu felaketten
kurtarın. Biz erken seçimden başka bir şey demiyoruz. Bu
felaketin bitmesi ancak böyle olur.
Siz eğer dinî argümanlar
kullanıyorsanız şunu söyleyin: Mağdurun iniltisine
karşı sessiz kalmak nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Normal
bir şey midir? Günah değil midir? Dinî argüman kullanırken gayet
güzel, soru sorduğumda sınıfta kalıyorsunuz. Bu nasıl
hâl? (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 30uncu madde kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
31inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 31- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 152nci maddesinin (II) numaralı
Tazminatlar kısmının G) ADALET HİZMETLERİ
TAZMİNATI bölümüne aşağıdaki bent eklenmiştir.
e) İcra başmüdürleri ile icra müdür ve
müdür yardımcılarına % 50sine,
Alpay Antmen Süleyman Bülbül Zeynel Emre
Mersin Aydın İstanbul
Ömer Fethi Gürer Rafet Zeybek Turan Aydoğan
Niğde Antalya İstanbul
Aydın Özer Hüseyin
Yıldız
Antalya Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldız.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü;
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerin
Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, son iki ayın
içinde -üzülerek söylüyorum- AK PARTİ iktidarında yüzde 50
devalüasyon oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız mandacı
iktisatçı diyor Bizi dış güçler bu hâle getirdi. diyor.
Değerli arkadaşlar, hepimizin oturup düşünmesi lazım, on
dokuz yıldan beri bu ülkeyi yöneten AK PARTİ iktidarıdır,
Sayın Recep Tayyip Erdoğandır.
159 sefer İhale Kanununu
değiştirdiniz, bu İhale Kanununda ihalelerin yüzde 50sini,
yüzde 60ını (21/b)yle yaptınız yani yandaşları
çağırdınız, 1 liralık işi 5 liraya verdiniz; O
yetmiyor. dediler, doyurmadınız adamları, sonra kalktılar,
dediler ki Hey Cumhurbaşkanı, bu paralar bize yetmiyor, ne
yapacağız? Yap-işlet-devret, soy devleti; bir sistem getirdiniz
Türkiyede ne kadar otoyol varsa, köprü varsa dolar üzerinden ve euro üzerinden
ihale yaptınız arkadaşlar ve özel, bu firmaları
çağırdınız 1 liralık işe -yaptınız- 13
lira para ödediniz.
Size kendi bölgemden küçük bir ihaleden bahsedeyim
arkadaşlar. Aydın-Denizli Otoyolu ihalesi. 23 Temmuz 2020de bu ihale
yapıldı. Ben Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonundayım. Aradan on beş gün
geçti, Bakan açıklama yaptı, dedi ki: Bu ihalenin maliyeti 6-7
milyar civarında. İyi, sıkıntı yok, Türk
parasıyla yapıldı. dedik. Bir ay sonra bir araştırayım
dedim, yaptığınız sözleşme elime geçti, bir
baktım sözleşmede şu yazıyor: Yıllık 91 milyon
158 bin euro garanti vermişsiniz ve yılda da 24,5 milyon araba
geçiş garantisi vermişsiniz; TL bazında değil, euro
bazında ve on yedi yıl boyunca bu firma burayı yapıp işletecek,
çarptığınız zaman 1 milyar 549 milyon 686 bin euro
yapıyor arkadaşlar. Tarih 3 Temmuz 2020 -dün hesap yaptım, 23
Kasımda hesap yaptım- o dönemle çarptım, TL bazında 11
milyar 932 milyon yapıyordu. Bugün baktığımda
arkadaşlar, 23 milyar 245 milyon yapıyor. Sadece kur farkından
11 milyar 313 milyon lira bir firmaya aktarmışsınız.
Demin Sayın Grup Başkan Vekilim Engin
Özkoç şunu dedi: Bu bütçede öğretmenlere 3600 için 5 milyar 200
milyon lira para bulamıyorsunuz, vermiyorsunuz, yapmıyorsunuz. Ama
siz, bir firmaya sadece bir yıl içinde kur farkı arkadaşlar, 11
milyar 313 milyon para aktarıyorsunuz hem de euro bazında. (CHP
sıralarından alkışlar) Peki, ben size soruyorum
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak size bir
önerimiz var: Sadece bu yol için değil, yaptığınız
şehir hastaneleri, yaptığınız otoyollar, köprüler için
hangi tarihte sözleşmeyi yapmışsanız -bak, yine o
müteahhitlerin haklarını yemiyoruz- o tarihte euro veya dolar kuru
kaç paraysa bir an önce çevirin, Türk parasına çevirin ve bu müteahhitlere
ödeme yapın; aksi takdirde
İşte, demin Özgür Karabat anlattı,
daha bütçe buraya gelmeden yüzde 35i gitti, yeniden bütçe yapmanız
lazım; daha Plan ve Bütçe Komisyonunda, bütçe daha Genel Kurula gelmedi,
onaylanmadı. Daha bütçe Genel Kurula gelmeden yüzde 35 eksilerek geliyor
buraya değerli arkadaşlar. İşte, sizin
Cumhurbaşkanınız var ya, Recep Tayyip Erdoğan diyor ya
dış güçler dış güçler falan değil. Öyle bir
üzülüyorum ki arkadaşlar.
Bak, sizin yandaş televizyonunuz veriyor, diyor
ki: Dünyanın en ucuz işçiliği Türkiye'de. Hey dünya! Gelin,
bizi Köle Isaura olarak kullanın. diyor, Köle olarak kullanın.
diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Siz Türkiye
Cumhuriyetinin, vatandaşını bu hâle soktunuz değerli
arkadaşlar.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) 83 milyonun
kanını yandaşlarınıza Sivas sülüğü gibi
emdiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu ülke hepimizin,
inanın ki bu yaptığınız anlaşmalarla var ya, biz
değil, bizden sonra da çocuklarımız değil,
torunlarımız ödeyecek. Siz birilerini zengin yapmak için,
yandaşları zengin etmek için her türlü fedakârlığı
yapıyorsunuz da bir dönün 83 milyon insana bakın. Ben özellikle AK
PARTİnin milletvekillerini tenzih ediyorum, bu paralardan bir kuruş
size gelmiyor, size ulaşmaz; onu ben biliyorum ama ben sizden şunu
istiyorum: Akşam eve giderken elinizi vicdanınıza
koyacaksınız, çocuklarınıza bakarken elinizi
vicdanınıza koyacaksınız. Bu Türkiyeyi resmen soydunuz
soğana çevirdiniz. Eğer gerçekten bu ülkeye minnetiniz varsa bir an
önce sandığı getirin koyun ortaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 31inci maddesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ümit Beyaz Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 31inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Başta
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, şehit
öğretmenler Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz nezdinde tüm
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçildiğinde torba kanun uygulamasının ortadan
kalkacağı söylenmiş olsa da görüyoruz ki hâlâ değişen
bir şey yok. AK PARTİ iktidarından önce sadece özel durumlara
mahsus başvurulan torba kanunlar son yıllarda Meclisimizin en önemli
özelliği hâline geldi. 2000li yılların başında AB
müzakereleri sırasında bir zorunluluk olarak başvurulan paket
kanun yöntemi, zamanla torba kanuna dönüşmüş ve âdeta bir genel
uygulama hâlini almıştır.
Değerli milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz
İcra ve İflas Kanunu daha önce 4 kez değiştirilmiş, en
son yine Mayıs 2021de 21 maddelik torba kanun hâlinde Genel Kurulda
kanunlaşmıştır. Her yıl parça parça değişiklik
yapmak yerine İcra ve İflas Kanununu yeni baştan yazarak o
metni yasalaştırmak üzere çalışmalar yürütülmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
İstanbul'da taksi kaosu devam ediyor. Vatandaşlarımız
ticari taksi bulamamaktan ve taksicilerin yolcu seçmesinden
yakınıyor. Geçen sene 100 bin civarında olan ticari taksi
şikâyet sayısı bu yıl ağustos ayında 81 bine
ulaşmış durumda. Bu şikâyetlerin 18 binini taksicilerin
yolcu seçmesi oluşturuyor. İstanbul'un nüfusu her geçen yıl
artarken taksi sayısının sabit tutulması İstanbullu
hemşehrilerimizi zor durumda bırakıyor. Ticari taksi
plakalarını elinde bulunduran bir grup plaka ağası, elde
ettiği ranttan vazgeçmediği için yaşanan bu işkencenin bir
an önce sona ermesi gerekmektedir. Taksi sorunu siyasi çatışmaya
kurban edilmemelidir. UKOME'de yer alan Bakanlık yetkililerine buradan
sesleniyorum: Biliniz ki soğukta, yağmur altında taksi bekleyen
yüz binlerce İstanbullu her geçen gün kulaklarınızı
çınlatmaya devam edecek.
Değerli milletvekilleri, Hükümlü ve Tutuklu
Hakları Alt Komisyonuyla beraber yaptığımız her
ziyarette, cezaevlerinde aralıksız on iki saat çalışmak
zorunda olan infaz koruma memurlarımız özlük haklarında
iyileştirme bekletmektedir. Meslek tanımları belli olmayan infaz
koruma memurları güvenlik sınıfına geçmeyi bekliyor.
Çalıştıkları süre zarfında mahkûmlardan farklı
olmayan, hiçbir sosyal aktivitesi bulunmayan infaz koruma memurları,
mahkûmlarla olan insani ilişkileriyle onlara çok fazla şey
katmaktalar. Çalışma ortamları, temasta bulundukları
kişiler göz önüne alındığında 62 bin infaz koruma
memuru psikolojik olarak yorucu bir mesleği icra ediyorlar. Toplum
düzenini sağlamak için en az polis, jandarma gibi koruyucu güç
unsurları kadar çalışan, en az onlar kadar bu uğurda
hayatlarını tehlikeye atan bu arkadaşlarımızın
şartlarının yeterince iyi olmadığı, hak ettikleri
saygınlık ve özgürlük değerlerinden uzak olduğu
aşikârdır.
Değerli milletvekilleri, biriktirdikleri
kaynaklarla elde avuçta ne varsa faizsiz ev ya da araba almak isteyen 54 bin
mağdur vatandaşımız bulunmaktadır. Temmuz 2021de sonu
evimle biten şirketlere yönelik düzenleme yapıldı.
Düzenlemeyle, bu tarz şirketler Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun denetimine tabi tutuldu. BDDK, lisans alabilmek için
minimum 100 milyon lira sermaye şartının yanı sıra
yönetim, kurumsal organizasyon, teknolojik altyapı, bilgi güvenliği,
mali şeffaflık ve denetim başlıklarında belirlenen
kriterleri yerine getiremeyen 21 şirketi tasfiye etti. Bu süreçte 8
şirket ise kendisini feshetti. Kapanan şirketler nedeniyle 54 bin
kişi mağdur oldu, mağdur olan vatandaşlarımız
çareyi Mecliste arayarak ziyaretimize geldiler. Zaten yoklukla mücadele eden
vatandaşlarımız, bir de dolandırılma tehlikesiyle
karşıya kalmıştır, gözleri TMSFde hayırlı bir
haber beklemektedirler. Vatandaşlarımız devletimiz
tarafından mağduriyetlerinin giderilmesini dört gözle beklemekteler.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesinde geçen
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Murat
Çepni Mahmut Celadet
Gaydalı
Gaziantep İzmir Bitlis
Hüseyin Kaçmaz Semra Güzel Hasan Özgüneş
Şırnak Diyarbakır Şırnak
Ömer Faruk Gergerlioğlu
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun.(HDP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta Çocuk Hakları Gününün
arifesinde yani 19 Kasımda HDP olarak Çocuk Komisyonumuzu kurduğumuzu
basına ve kamuoyuna sunmuştuk. HDP olarak neden bir çocuk komisyonuna
ihtiyaç duyduğumuza ilişkin birkaç ifade paylaşmak istiyorum.
Bildiğiniz üzere 20 Kasım 1989da Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu tarafından BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 193 ülke
tarafından imzalanmıştır. Türkiye de söz konusu
sözleşmeyi 90 yılında imzalayıp 95 yılında
onaylamıştır. Ancak söz konusu sözleşmenin Türkiye 3
maddesine çekince koyarak imzalamıştır. Söz konusu maddelere
baktığımızda çocukların ana dili, kültür ve inanç
haklarına vurgu yapan 17, 29 ve 30uncu maddelere çekince koyulduğunu
görmekteyiz. Yani Türkiye çocukların ana dilinde eğitim hakkı,
inanç ve kültürel haklarını koruyacak politik sorumluluğu
üstlenmemiştir. Cumhuriyetin başından itibaren Sünni, Hanefi
Müslümanlığı ve Türklüğü esas alarak Müslüman olmayan
halkları, Alevileri, Kürtleri ve diğer Türk olmayan halkları ötekileştiren
bir anlayışla -Türkiyede 5 milyonu aşkın Kürt çocuk olmak
üzere- toplamda 10 milyon çocuk ana dilinde eğitim görememekte,
milyonlarca Alevi çocuk ise zorunlu din derslerine maruz
bırakılmaktadır. İktidarların bu tekçi ideolojik
anlayışı çocuklar üzerinde bir asimilasyon aracı olarak
özellikle yatılı bölge okullarında da somutlaşmış
bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin
sözleşmeye koyduğu bu çekinceler aslında diğer maddelerin
de ihlal edilmesine sebep olmuştur. Yine Türkiyede bugün çocuklar devasa
sorunlarla karşı karşıya kalmış durumda, toplam
nüfusun yüzde 27,2sini oluşturan 22 milyon 750 bin çocuğun
yaşadığı Türkiyede çocuklar yoksunluk ve yoksulluktan, her
türlü istismar ve sömürüden, ayrımcılıktan, mülteci olmaktan,
savaşların yıkıcı etkilerinden, cezaevlerinde
bulunmaktan ve ana dillerinde eğitim görememekten muzdariptirler. Bugün
Türkiyede yaklaşık 2 milyon çalışan çocuk mevcut. Peki,
Bu sorunun failleri kimdir? diye sorduğumuzda mevcut iktidar ve sermaye
ortakları olarak karşımıza çıkmakta. Birkaç gün önce
İstanbulda atık kâğıt toplayan bir çocuğun çekçek
arabasına el konuldu, birçoğumuz belki bu duruma şahit oldu, o
çocuğun ağlayışlarına tanık oldu. Bir
yetişkinin kurabileceği bir cümleyle anlattı meramını.
Ekmeğime sahip çıkıyorum, onlar zulüm yaptılar. diyordu.
O çocuğun gözyaşı alın terinin ve onurlu yaşamın
simgesiydi. Çalışmaması gereken çocukların, ev geçindiren
yetişkinlerin sorumluluğuyla yaşamak zorunda bırakıldığı
bir gerçeklikle karşı karşıyayız. HDP olarak bu
gerçekliği değiştirmeyi hedefliyoruz. Çocukların
çalıştırılmasının engellenmesi ve
çalışmak zorunda kalmayacakları bir hayat inşa etmek için
mücadele etmeye devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, yine, bir diğer
devasa sorun da anneleriyle birlikte 0-6 yaş grubu toplam 345 çocuğun
yanı sıra toplamda 1.896 çocuğun cezaevinde
kaldığı gerçekliğidir. Bu çocukların istismar,
işkence, kötü muamele ve diğer onur kırıcı muamelelere
maruz bırakıldıklarını hepimiz biliyoruz. HDP olarak,
şiddetin üretildiği çocuk cezaevlerinin derhâl kapatılması
gerektiğini savunuyoruz.
Yine, engelli, nöroçeşitli çocuklar ve mülteci
çocuklar için eğitim hakkı, ayrımcılık
yasağı, çatışma etkilerinin azaltılması ve
çocuklara fiziksel, hukuki ve psikolojik olarak korunma sağlanmasında
tamamlayıcı çabaların desteklenmesi bakımından
bütünlüklü politikaların üretilmesinden yanayız. Uluslararası
sözleşme hükümlerinin ısrarla altını çizdiği
çocuğun yüksek yararının gözetilmesi gerekliliği çoğu
zaman kâğıt üzerinde kalan, hayatta bir
karşılığı olmayan bir söyleme dönüşmektedir.
Değerli milletvekilleri, toplumsal birer özne
olarak görülmeyen, katılım hakkı tanınmayan çocukların
şiddete ve istismara uğraması, maddeye bağımlı
hâle getirilmesi, çalıştırılması, evlendirilmesi ve
ana dilinde eğitim ve ücretsiz sağlık hakkı gibi temel
haklarından mahrum edilmesi yaygın biçimde devam ederken çocuklara
yönelik kapsayıcı politikalar üretilebilmiş değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bizler HDP olarak çocukları kendi biricik
varlıkları, talepleri ve iradeleriyle toplumsal özneler olarak
görüyoruz. Bu nedenle, çocuklara rağmen değil, çocuklar adına,
çocuklarla beraber yaşamı yeni baştan kurmanın
yollarını arayacağız. HDP olarak bir çocuk
bakanlığı kurulması talebimizden vazgeçmeyeceğiz.
Nüfusun yaklaşık üçte 1ini oluşturan çocukların kamusal
harcamalardan her yurttaş gibi faydalanması için her
bakanlığın bütçeleme süreçlerini çocuğa duyarlı hâle
getirmesini sağlayacağız. Çocuklar için daha
yaşanılabilir bir dünya diliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
31inci madde kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 32nci maddesinde geçen
araştırma, inceleme ve rapor işlemleri ibaresinin inceleme,
araştırma ve rapor işlemleri olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mahmut Toğrul Murat Çepni Mahmut Celadet
Gaydalı
Gaziantep İzmir Bitlis
Filiz Kerestecioğlu Demir Semra Güzel Hasan Özgüneş
Ankara Diyarbakır Şırnak
Oya Ersoy
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, çok değil, birkaç ay
sonra bu rakamlara 14, 15, 16, 17 diye devam edeceğiz biz. Elbette bunlar
bir rakam, sadece rakam ancak bu rakamların ekonomik ve toplumsal
sonuçları var ve henüz görmediğiniz,
yaşamadığınız ama mutlaka olacak olan siyasal
sonuçları da var. Bu basit rakamlar ülkemizi mahkûm ettiğiniz
kapitalist sistemin değer ölçüsü doların 1 tanesinin son üç ayda kaç
lira zamlandığı. Yurt içindekiler üç ay önce 7 liraya -1 dolara-
karşılık gelen bir ürünü bugün 13 liraya alabiliyor. Yurt
dışındakiler ise üç ay önce 1 dolara alabilecekleri ürünü bugün
70 sente alabiliyor. Yani üç ay önce aldığımız benzinin
şimdi ancak yarısını alabiliyorken uluslararası
sermaye emeğimizi yarım asgari ücrete satın alıyor.
Merkez Bankası verilerine göre döviz
mevduatları yaklaşık 250 milyar dolara yükselmiş durumda.
Buna saraydaki, yalılardaki kasalarda saklanan dolarları da ekleyin,
buna yurt dışına kaçırılan dolarları da ekleyin
ve hadi deyin ki 400 milyar dolar. Türkiye halklarının
sırtından elde edilen o 400 milyar dolar yattığı yerde,
hiçbir emek harcamadan bir günde yüzde 20 kâr elde etti. Yattığı
yerden kâr elde etmedi tabii ki, Türkiye halklarını yüzde 20
yoksullaştırıp kendi cebine koydu, onlardan aldı. Sadece
dolar istifçilerinin parasına para katmadınız, geçiş
garantili köprüler, otoyolların müteahhidi o 5li çete var ya, 5li
çetenin dolarlarına da dolar kattınız.
Artık bu ülkede fabrikasından
bankasına, yumurtasından çorabına kadar her şey yarı
yarıya ucuz. Gel Avrupalı, gel Amerikalı, gel Arabistanlı;
batan geminin malları bunlar, kelepir bunlar. AKP her şeyi yarı
yarıya ucuzlattı. En büyük indirimi ise emekte yaptınız. Bu
ülkeden daha ucuza işçi çalıştıramazsın mesajı
veriyorsunuz. Evet, 1 Ocak 2021de asgari ücret 382 dolar, 23 Kasım
2021de kaç? 220 dolar. Yakında asgari ücret açıklanacak, nüfusun
dörtte 3ünün asgari ücret geliriyle yaşadığı bir ülke
burası ve bakalım asgari ücreti 382 doların üstüne
çıkaracaklar mı? Yani emekçinin sahip olduğu tek şey olan
emek bir yıl önceki değerini bile koruyabilecek mi?
Bu arada, emeğinin bile hiçbir değeri
olmayan milyonlar var. Evet, DİSK, işsizliği 7,9 milyon
hesaplıyor. Kadın işsizliği yüzde 29,7. Kadınlar
şiddet sarmalının içinde yaşamaya çalışırken
bir de yoksullukla boğuşuyor. Peki, bu tablonun sorumlusu kim? Dolar
istifçilerini mutlu eden, ülkeyi uluslararası sermayeye peşkeş
çeken, dolarla kazanıp TLyle harcayanları memnun eden kim? AKPli
vekilin dediği gibi, domatesi 2 tane, biberi 3 tane almak zorunda
bırakan kim? Bu sorunun yanıtını herkes biliyor. Evet,
zaten sorumlu olan da sorumluluğunu söylüyor. Evet, AKP Genel
Başkanınızdan bahsediyorum, Tayyip Erdoğandan, Türkiye
ekonomisinin sorumlusu benim, ben. diye bağıran Genel
Başkanınızdan. Ama işler kötüye gitmeye
başlayınca her türlü sorumluluktan kaçan hatta suçu kendisi ve
ortağı dışında kim varsa onlara yükleyen bir
Başkan var bu ülkede. Sizler, şu koltuklarda oturan AKP ve MHPli
vekiller, artık vazgeçin, sarayı eleştiren, hatta ona biat
etmeyen herkese mandacı, terörist, dış mihrak, provokatör
yalanını uydurmaktan vazgeçin. Yaşamını ve onurunu
korumaya çalışan halkları, seferber olup da serbest
bıraktığınız o eli kanlı faşist katillerle
tehdit etmekten vazgeçin. Bu ülke, bu halk işsizlikle, yoksullukla,
cehaletle boğuşurken başka ülkelerin toprağına,
başka halkların emeğine göz dikmekten vazgeçin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
OYA ERSOY (Devamla) Evet, demokratik
haklarını kullananlara, Cumartesi Annelerine barikat kurmaktan
vazgeçin. Neredeyse her gün birkaç kadının katledildiği, her
dakika çocuk tacizinin yaşandığı bu ülkede din bezirgânlığından
vazgeçin. Artık yeter!
(x)
Evet, sevgili Gülten Akının dediği
gibi: Her şey birikir/Gösteren parmaklar, gören gözler/Susan konuşan
birikir/Yargılarlar davasız dosyasız/Silahsız sözcüksüz
kansız kavgasız/Dağ mı değil/Ova mı, kent mi,
alan mı, değil/Bir ülke, bir insan birikir. Ve artık bir ülke,
bir insanın biriktirme zamanı bitti. Birikecek bir şey
kalmadı, sabır tükendi. Dün akşam gördünüz, iki sokak protestosu
hepinizi, çıkarı bu düzenden yana olan herkesi titretmeye yetti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) Şimdi, gitme zamanı,
üstelik hesap vererek gitme zamanı, çaldığınız
emeğimizin, haklarımızın,
yaşamlarımızın hesabını vererek gitme
zamanı. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 32nci maddesinde yer alan
çıkarılmıştır ibaresinin
kaldırılmıştır olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İmam Hüseyin Filiz Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Gaziantep İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 285 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 32nci maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle,
keşif ve icra işlemine bağlı olmaksızın hâkim ya
da cumhuriyet savcısının görevlendirmesiyle araştırma,
inceleme ve rapor işlemleri için daire dışına çıkan
sosyal çalışmacı, psikolog ve pedagogların da yol
tazminatı alması hükme bağlanmaktadır. Ayrıca, bu
unvanlarda çalışan görevlilere ödenecek yol tazminatının
hesaplanmasında esas alınan (200) gösterge rakamının
(275)e çıkarılması amaçlanmıştır. Bu
değişikliği olumlu bir düzenleme olarak görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümünde 69 bin civarında İhlas Finans mağdurlarıyla
ilgili konuşmak istiyorum.
2001 ekonomik krizinde bankacılık sektörü,
çok ağır bir hasar aldı. Bu hasar çerçevesinde hazine
tarafından TMSFye devredilen bankalara aktarılmış olan
kaynakla TMSF, bu bankalara para yatırmış olan
vatandaşlarımızın mevduatlarını ödedi. Öte yandan
TMSF, bu ödemeyi yaparken bu bankaların tasfiye sürecini de
başlattı ve banka sahiplerinin mal varlıklarına gitmek
suretiyle bunları paraya çevirerek alacağını tahsil etme
yoluna gitti. 2001 krizi sürecinde batan, sadece 21 özel banka değildi,
özel finans kurumları da bu krizden paylarını aldılar. Özel
İhlas Finans Kurumu da BDDK tarafından yayımlanan Şubat
2001 tarihli bir kararla faaliyeti durdurularak tasfiye sürecine sokuldu.
Değerli milletvekilleri, özel İhlas Finans
Kurumundan da tıpkı TMSFye devredilen bankalar gibi
alacağını alamamış olan mevduat sahiplerinin
paraları, kendilerine ödenmeli ve hazinenin uğramış
olduğu kayıp ve zarar da İhlas Finans Kurumunun sahiplerinin mal
varlığına gidilmek suretiyle kendilerinden tahsil edilmeliydi
ama öyle olmadı. İhlas Finansın o dönem TMSFye devredilmesi, AK
PARTİ tarafından engellenmiş ve 5411 sayılı
Yasanın açık hükmü karşısında bile İhlas Finans
hakkında bir işlem yapılmayarak pozitif
ayrımcılık yapılmıştır, aslında görevi
kötüye kullanmışlardır. İhlas Finans davasında
yargılanan Mücahid Ören, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinde
görülen davasında mahkemece şirket yöneticisiyle beraber bir yıl
dörder ay hapis cezasına çarptırılsa da İhlas Finansın
tasfiye sürecine yönelik olarak hiçbir işlem
yapılmamıştır.
Değerli milletvekilleri, sorunun çözümü için
CHP Milletvekili Sayın Hamzaçebi tarafından 5 Şubat 2019
tarihinde teklif edilen kanun değişikliği de AK PARTİ
oylarıyla reddedilmiştir. İhlas Finans kurumunun tasfiye süreci,
yirmi bir yıldır devam ediyor ama gelinen aşamada, geri ödeme
sözü verildiği hâlde 69 bin aile yani yaklaşık 300-350 bin
kişi civarında mağdurun paralarının hâlâ
ödenmediğini ve bu ödemelerin hangi takvime göre yapılacağı
konusunda da hiçbir bilgi bulunmadığını belirtmek isterim.
Vatandaşlar Biz faiz haramdır diye yatırdık bu
parayı, inancımız gereği yatırdık; bankaya
yatırmadık, banka faiz veriyor. Biz şimdi
inancımızın cezasını mı çekiyoruz? diyorlar.
Yazıktır, günahtır.
Değerli milletvekilleri, İcra ve
İflas Kanunuyla, vatandaş çeşitli kurumlara karşı
borcunu ödemediği zaman, hemen elektronik ortamda icra takibi yapma
yetkisi verilirken İhlasın ne özelliği vardı da yirmi
yıldan beri kılınız kıpırdamıyor,
anlaşılır gibi değil; bu, zulümdür ya da zulme ortak
olmaktır. Hangi hukuk devletinde binlerce vatandaşının
inançlarının ve güvenlerinin kurbanı olmasına göz
yumulabilir? Hangi vicdan bunu kabul edebilir? Yaklaşık 69 bin
ailenin parasına çökülmüş ve düzeltmek makamında olan AK
PARTİ de sessiz kalıp Neme lazım. demektedir. Şu an
mağdur edilen birçok kişi vefat etmiş, bu dünyadan
göçmüştür. Bu mağdurlar, Enver Ören ve bu süreci yönetemeyenlere veya
yönetmek istemeyen AK PARTİ yönetimine karşı haklarını
helal etmeden bu hesabı mahşere bırakarak gitmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti
olarak İhlas Finans mağduru binlerce
vatandaşımızın mağduriyetlerinin giderilmesine
ilişkin Meclise getirilecek bir düzenlemeye destek vereceğimizi
belirtiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, buyurun toparlayın.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Konuşmamın sonunda Türk milletine bir de tavsiyede bulunmak
istiyorum: Hz. Süleymanın Derviş Kuş hikâyesini
unutmayın; sana inancının ve manevi değerlerinin
elbiselerini giyerek yaklaşanlara artık aldanma diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 32nci
maddesindeki fıkrada yer alan ibaresinin fıkradaki şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Levent Gök Alpay Antmen Süleyman Bülbül
Ankara Mersin Aydın
Zeynel Emre Rafet Zeybek Ömer Fethi Gürer
İstanbul Antalya Niğde
Turan Aydoğan Aydın
Özer
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Levent Gök.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 32nci maddesi üzerinde söz aldım.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Yapılacak düzenlemeyle hâkim ve savcılar
tarafından daire dışında görevlendirilecek sosyal
çalışmacı, psikolog ve pedagogların yol tazminatları
düzenleniyor. E, emeği geçenlerin ücreti alması doğaldır,
bu maddeyi de destekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde, kasım ayının
başında, Ankarada, bir avukat meslektaşımızın
başına çok üzücü bir olay geldi. Bir avukat
meslektaşımız, Edirne'de duruşmadayken,
Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması nedeniyle evi
basıldı. 4 polis, apartmana geldiler, apartmanda bütün
komşuların zilini çaldılar, avukat
arkadaşımızı aradılar. Avukat
arkadaşımız duruşması için Edirne'deydi, evinin
kapısı kapalıydı; bütün apartmana ve mahalleye
karşı, avukat kardeşimizin bütün itibarını zedeleyici
bir işlem yapıldı. Değerli arkadaşlarım, bir
avukattan bahsediyorum. Belgeler elimde, arzu ederse Grup Başkan Vekili
Sayın Mahir Ünal'a takdim ederim hepsini. Daha sonra telefonla
avukatımıza ulaşıldı, sanki daha önceden
ulaşılması mümkün değilmiş gibi, Ben Edirne'deyim,
geldiğim zaman gelirim karakola. dedi. Arkadaşımız geldi
ertesi gün, değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti'nin
başkentinde bir avukat, yargının en önemli ayaklarından
biri olan savunma mesleğini icra eden bir avukat kardeşimiz, polisler
tarafından derdest edildi, üstü arandı; cebinden çıkan
parası, cebinden çıkan cüzdanı, gözlüğü tutanaklara
geçirildi ve Yakalandı. diye tutanak tutuldu. Neden?
Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla açılan bir
soruşturmadan dolayı.
Ve olayda yakalama kararı veren sayın
savcı -ismini yine ben AKP'li arkadaşlarımızla da
paylaşacağım- değerli arkadaşlarım, bu
arkadaşımızı akli dengesi yerinde midir diye Adli
Tıbba gönderdi. Değerli arkadaşlarım, ortada bir suç var;
arkadaşımız gayet makul, ifadesini de veriyor ve Adli Tıbba
gönderiliyor tutanakla. Yine, polisler eşliğinde arabaya yükleniyor,
polisler eşliğinde Adli Tıbba gidiyor, Adli Tıp doktorunun
karşısına çıkıyor; şu
itibarsızlığa bakar mısınız değerli
arkadaşlar? Adli Tıp doktoru, avukat arkadaşımız
hakkında Ya, gelen avukat kardeşimizin akli melekelerinde herhangi
bir sorun yok; son derece düzgün, ne yaptığını bilen bir
kişi. diye rapor veriyor. Sonra, yine polisler eşliğinde,
mesleğini icra ettiği Ankara Adliyesine getiriliyor; tam on saat
değerli arkadaşlar, on saat adliyede bekliyor!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İçişleri
Bakanı sahip çıkmadı ona.
LEVENT GÖK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, sayın savcı, Ankarada,
Cumhurbaşkanına hakaretten dolayı bir avukatı tutuklama
istemiyle mahkemeye sevk ediyor. Tam on iki saat boyunca adliyede bu
arkadaşımız, on iki saat! Şimdi, bu
arkadaşımız, apartmandaki komşularına karşı
düştüğü itibarsızlığa mı yansın, arama
biçimiyle uğradığı hakarete mi yansın, Adli Tıbba
gidip neredeyse deli raporu aldırırcasına bir rapor
aldırılmasına mı yansın, bir de, mesleğini icra
ettiği, emeğiyle para kazandığı adliyede bütün
meslektaşlarının gözünde uğradığı bu itibar
kaybına mı yansın? Tam on iki saat sonra adliyede bir hâkim
serbest bırakılmasına karar veriyor ve
arkadaşımız bütün itibarı sarsılmış bir
şekilde evine gidiyor Sayın Mahir Ünal.
Şimdi, bu olay kasım ayının başında
oldu. Bunu yapan sayın savcı, 19 Ekim 2021 tarihinde yani bir ay önce
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararı yerine
getirmiyor.
Değerli arkadaşlarım, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine bağlı mıyız, değil
miyiz; biz Avrupa Birliğine girecek miyiz, girmeyecek miyiz, bir karar
verelim. Bakın, bir yargı paketini görüşüyoruz, yan tarafta da
Adalet Bakanı, bütçesini savunuyor, yargı
bağımsızlığı diyor, adalete erişim diyor;
bunları yapıyoruz, biz kendi ayağımıza kurşun
sıkıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Levent Bey.
LEVENT GÖK (Devamla) Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi diyor ki: Türkiye'deki Cumhurbaşkanına
hakaret suçu, artık Cumhurbaşkanının koruması olarak
kullanılamaz. Eğer Cumhurbaşkanı hakarete
uğradığını iddia ediyorsa genel mahkemelerde tazminat
davası açsın. Türk Ceza Kanunundaki 299uncu maddeyi
kaldırın. Şimdi bizim aslında bunları
tartışmamız lazım ve başvuran Vedat Şorli
ismindeki kişi hakkında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,
Türkiye'yi 7.500 euro tazminata mahkûm etti. Şimdi, Sayın
Cumhurbaşkanının, tam 160 bin tane davası var, 3.200 tanesi
sonuçlanmış hapis kararıyla, 7.500le çarpın 3 bin küsuru,
her birinden teker teker mahkûmiyet kararları çıkacak Türkiye
aleyhine; sizden çıkmayacak Doğan Bey, Sayın Mahir Bey,
hepimizden çıkacak. 19 Aralıkta Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi karar verdiği zaman 81 bin lira, şu andaki euro kuru 103
bin lira. Yazıktır, günahtır. Biraz da bunları
konuşalım, bunları yerine getirelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
32nci madde kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 23üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri (Devam)
2.-
Danışma Kurulunun, 24/11/2021 Çarşamba
günü (bugün) yaptığı toplantıda, 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin Genel Kurulun 24/11/2021
tarihli 23üncü Birleşimde tamamlanması hâlinde Genel Kurulun
25/11/2021 Perşembe günü toplanmamasına ilişkin önerisi
NO: 68 Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 24/11/2021 Çarşamba
günü (bugün) yaptığı toplantıda, 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin Genel Kurulun 24/11/2021
tarihli 23üncü Birleşimde tamamlanması hâlinde, Genel Kurulun
25/11/2021 Perşembe günü toplanmaması önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mahir
Ünal Engin
Özkoç Hakkı
Saruhan Oluç
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi Halkların
Demokratik Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Erkan
Akçay Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Milliyetçi
Hareket Partisi İYİ
Parti
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/3911) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
285) (Devam)
BAŞKAN 285 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
33üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet İpekyüz Mahmut Toğrul Hasan Özgüneş
Batman Gaziantep Şırnak
Murat Çepni Mahmut Celadet Gaydalı Semra Güzel
İzmir Bitlis Diyarbakır
Züleyha Gülüm
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Türkiyede
yaklaşık 23 milyon çocuk olmasına rağmen çocukların
sorunları maalesef görmezlikten geliniyor. Bütünlüklü bir çocuk
politikası yok. Türkiyenin çocuk karnesi içerisinde, çocuk istismarı,
kız çocuklarına uygulanan ayrımcılık ve şiddet,
çocuk işçiliği, mülteci çocuklar, engelli çocuklar, cezaevindeki
çocuklar, savaş ve fiziksel şiddet kıskacındaki çocuklar,
ana dilde eğitim almayan ve asimilasyon politikalarına maruz
bırakılan çocuklar, sosyal ve ekonomik durumları nedeniyle
yoksulluğun sınırında yaşayan çocuklar var.
Milyonlarca çocuk, ücretsiz aile işçisi, tarım işçisi ya da ucuz
iş gücü olarak piyasada ağır sömürüye maruz kalıyor.
Özellikle kız çocukları ise eğitim haklarından mahrumlar.
Eğitim, sağlık, beslenme, barınma gibi temel haklara
erişim oranlarında ciddi azalmalar, sorunlar yaşanıyor.
İHDnin 2018 raporuna göre, 2002den bu yana 18 yaşın
altında 440 bin çocuk doğum yaptı, 15 yaşın
altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk
sayısı ise 15.937.
Türkiyede çalışan çocuk sayısı
2 milyon civarında. Çalışmaya zorlanan çocukların en temel
hakları olan sağlık ve eğitim hakları ellerinden
alınıyor, daha da önemlisi yaşam hakları dahi ellerinden
alınıyor. İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisinin verilerine göre, 2013ten 2021in Mayıs
ayına kadar en az 513 çocuk çalışırken hayatını
kaybetti. Çocuklar, sadece çalıştırılırken
yaşamlarını yitirmiyor, sokaklarda oynarken panzerler
tarafından da öldürülüyor. 2008-2021 yılları arasında
zırhlı araç çarpması sonucu en az 20 çocuk öldürüldü, 21i ise
yaralandı. Öte yandan istihdama teşvik programları adı
altında iş yerlerinde 1,5 milyonun üzerindeki stajyer öğrenci
mesleki eğitim ve çıraklık yasal kılıfı
adı altında işçi sağlığı ve güvenliği
önlemlerinden ve sosyal güvenlikten yoksun bir şekilde çoğu zaman
yetişkinlerle aynı iş yaptırılarak çalışmaya
mecbur bırakılıyor. Engelli çocukların eğitim,
sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal hizmetlerden yararlanma
hakları görmezden geliniyor. Mülteci çocuklar ise kötü çevre
koşullarında, beslenme ve temel ihtiyaçları dahi
karşılanmadan yaşamak zorunda bırakılıyor.
Çocuk Hakları Sözleşmesi temelinde
demokratik, eşit ve özgürlükçü politikaların üretilmesi gerekiyor.
Sadece kendi çocuklarınızı düşünmekten vazgeçip bu ülkede
yaşayan milyonlarca çocuğu da görmeniz gerekiyor. Çocuk Hakları
Sözleşmesine konulan çekincelerin kaldırılması, tüm
çocukların parasız, nitelikli, laik, bilimsel, kendi ana dilinde kamusal
eğitim alabilmesinin koşullarının yaratılması
gerekiyor. Çocukların işçilik yapmak zorunda olmadığı
bir ülke yaratmak gerekiyor. Her engel grubundaki çocuğun engel durumuna
uygun bakım, eğitim ve rehabilitasyon olanaklarından
faydalanabilmesi gerekiyor ve en önemlisi de çocuk haklarını koruyan
çocuk bakanlığının bir an önce hayata geçirilmesi
gerekiyor. Tabii, tüm bunların yapılabilmesi için bu iktidarın
önceliği çocuklara vermesi gerekiyor, erkeklere değil.
Şimdi, bu kanun teklifinin 33üncü maddesine
baktığımızda ne deniyor? Eğer çocukla kişisel
ilişki kurulmasına engel oluşturulursa çocuğun velayetinin
değiştirilmesinden bahsediyor. Geçen sefer de söylemiştim,
oranlar şöyle: Genellikle boşanma davası sonucunda velayet yüzde
80e yakın oranda annede kalıyor. Aslında siz bu düzenlemeyle,
sanki eşitler arası bir ilişki varmış gibi ne
demiş oluyorsunuz? Çocukların velayetini kadınlardan
alacağız, erkeklere vereceğiz. demiş oluyorsunuz ve bunu
yaparken de Kadının nasıl bir tehdit altında
olduğunu, çocukların nasıl bir tehdit altında
olduğunu, acaba yaşam güvencelerinin olup
olmadığını, hangi tür sorunlarla karşı
karşıya kaldığını da umursamayacağız,
önemsemeyeceğiz. diyorsunuz.
Şimdi, biz şunu çok iyi biliyoruz ki
kadına şiddet uygulayan erkeklerin ağırlıklı bir
kesimi çocuklara da şiddet uyguluyor. Boşanma davalarının
çoğunda, ilk başta görünmez kılınsa da, aslında dava
süreciyle birlikte genelde erkek şiddetinin varlığı da
ortaya çıkar ve erkek şiddetinin olduğu her yerde çocuklar ya
psikolojik olarak ya da fiziksel olarak erkekler tarafından araçsallaştırılır,
kadına baskı uygulamak üzere çocuklar üzerinden tehdit edilir; hatta
daha sonrasında çocukları kaçırmakla, anneye göstermemekle
tehdit edilerek kadına istemediği şeyleri, rıza
dışı olan şeyleri kabul ettirmeye çalışır.
Şimdi siz bunu yaptığınızda aslında ne
yapacaksınız? Erkek gidecek, şikâyet edecek Çocukla
kişisel ilişki kurmamı engelliyor. diye çeşitli
bahanelerle velayeti almaya çalışacaksınız ve tabii ki
erkekler de bunu kullanacaklar, Seni şikâyet ederim, çocuğun
velayetini senden alırım, dolayısıyla benim isteklerime
boyun eğeceksin. diyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Dolayısıyla
erkeklerin isteklerine boyun eğmesini kolaylaştıracak bir zemin
sunacaksınız. Bundan önce boşanma süreçlerinde zaten bu
yaşanıyordu, zaten erkekler çocukları
araçsallaştırarak kadınlar üzerinde bir tehdit
oluşturuyordu, bir pazarlık aracı hâline getiriyordu; bugünkü
düzenlemenizle boşandıktan sonra da aynı
araçsallaştırmayı, aynı tehditleri yapabilmesinin önünü
açıyorsunuz. Burada gözetilen çocukların üstün yararı değil
çünkü çocukların üstün yararı anne babanın
davranışları üzerinden şekillenmez; çocuğun
hakları, çocuğun geleceği, çocuk için iyi olanın ne
olduğunun tespiti ancak toplamın üzerinden karar verilebilir.
Velayetin ya da kişisel ilişkilerin kurulup kurulmaması
değildir kriter olan, çocuğun üstün yararıdır; biraz da
buradan bakın. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
33üncü maddesiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 182nci
maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere eklenen fıkradaki
halinde ibaresinin durumunda şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Gamze Taşcıer Alpay Antmen Turan Aydoğan
Ankara Mersin İstanbul
Rafet Zeybek Aydın Özer Zeynel Emre
Antalya Antalya İstanbul
Ömer Fethi Gürer Süleyman Bülbül
Niğde Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Gamze Taşcıer.
Buyurun Sayın Taşcıer. (CHP
sıralarından alkışlar)
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün 24 Kasım
Öğretmenler Günü. Bilimin meşalesini Türkiyenin dört bir yanına
yayan, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiren tüm
öğretmenlerin Öğretmenler Gününü kutluyorum ve Başöğretmen
Mustafa Kemal Atatürkü de bir kez daha saygı ve özlemle anıyorum.
İktidarın her soruna aslında temel
bir yaklaşım şekli var: Sorunun kaynağını çözmektense
sonucu üzerine bir çözüm üretme arayışı içerisindesiniz.
Kadına yönelik şiddetle de işte, tam bu anlayışla
mücadele etmeye çalışıyorsunuz. Yarın, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ama bugün, Adanada bir
kadın daha bir erkek tarafından katledildi. Geçtiğimiz
haftalarda Bartında Azize, İstanbulda Başak ve daha niceleri
Bu zihniyet, bu anlayışla sorunun kaynağı yerine sonucu
üzerinden bir çözüm üretmeye çalışılırsa üzgünüm bu isimler
ne ilk olacak ne de bundan sonra devamının gelmesini engelleyeceğiz.
Çünkü siz, kadınlar şiddete uğruyor diye -tırnak
içerisinde- pembe alanlar yaratırsanız, kadınlar için pembe
otobüsler yapmaya çalışırsanız, kalkınma
planlarında ve yıllık programlarda hamam
mantığıyla kadın üniversitesi açmak isterseniz, Boşanmak
isteyen ya da boşanmış kadınlar şiddet görüyor. diye
aile ara buluculuğu adı altında kadınların
boşanmasına engel olmaya çalışırsanız,
kadınları birey olarak görmek yerine aile içine
sıkıştırırsanız, kadınları öldüren
katilleri İdam edelim. gibi önerilerle sorunun kaynağını
görmezden gelip sonucu üzerinden intikamla vicdanınızı
rahatlatmaya çalışacak önerilerde bulunursanız, aslında bu
sorunu çözmeye niyetiniz yok demektir. İktidarın sonuca dönük
çabalarına sayısız örnekler verebiliriz ama ürettiğiniz
çözümler dönüp dolaşıp o sorunun kaynağını besliyor.
AKPnin aslında sorunların
kaynağını kavramakla ilgili genel bir politika sorunu var.
İşte, bugün geldiğimiz noktada ekonominin içinde bulunduğu
içler acısı durum tam da bunun çok net bir örneği. Kadına
yönelik şiddetin sorununun temel nedeni kadınların şiddet
görüyor olması değil, kadınları ikinci sınıf
vatandaş olarak gören zihniyetin varlığı, kadın ve
erkeğin fıtratına eşitliği
yakıştıramayanlar, erkeklerin kadınlar üzerinde hak sahibi
olduğunu düşünmeleri, toplumsal cinsiyet eşitliği
kavramına inanmayanlardır. Bunu kavramayan bir iktidarın daha
vahimi, bu kaynağı besleyecek söylemlerde ve eylemlerde
bulunması bu sorunu çözebilmeye yetisi olmadığının da
bize göstergesi. Kadına yönelik şiddet, bazı adamların
bazı kadınlara uyguladığı şiddetten çok daha öte
başlı başına bir zihniyet sorunudur; olması gereken de
topyekûn bu zihniyetle mücadele etmektir ama elbette ki bu mücadeleyi kadınları
ikinci sınıf vatandaş olarak gören bir zihniyetin yapabilmesi de
mümkün değil.
Siz, Mecliste tüm siyasi partilerin
katılımıyla bir kadına yönelik şiddet komisyonu kurup
ardından bir hafta sonra uluslararası İstanbul
Sözleşmesinden hukuksuz bir şekilde çıkarsanız, bu Komisyona
15 yaşındaki kız çocuklarının evlenmesini
savunanları -İstanbul Sözleşmesini geçtik- Lanzarote
Sözleşmesini tartışmaya açanları, çok eşliliği
savunanları, evrensel temel insan haklarından bile rahatsız
olanları, 6284'ü hedef alanları çağırmaya
başladığınız an, aslında siz, kendi zihniyetinizi
gösteriyorsunuz. Bu kişileri Komisyonda dinletmeniz yetmediği gibi,
bu kişiler kamu kurumu yöneticisi ve bu zihniyetleri oralara sizler
atıyorsunuz. Kürsüye çıkıp Sembolik 2 bayan gelsin."
diyenler ama siyasetçi kadınları sırf partinizden değil
diye vitrin süsü olarak nitelendirenler aslında bu karanlık
zihniyetin bizatihi kendileri.
Sonuç olarak Kadınlar olmazsa kadına
yönelik şiddet de olmaz. gibi akıl tutulması mantıkla
şiddeti önlemeye çalışıyorsunuz, çözümler üretmeye
çalışıyorsunuz ama sorunun kaynağını
besliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GAMZE TAŞCIER (Devamla) Bitiriyorum hemen
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tabii, buyurun, buyurun.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) Çözüm de çok basit:
Kadına yönelik şiddetin bir zihniyet problemi olduğunu kabul
edin ve bunun, zihniyet dönüşümünü gerçekleştirme çabasıyla
mümkün olacağını kabul etmemiz lazım. Bu da ancak bu
dönüşümü gerçekleştirmeyi hedefleyen bir iktidarla olur. Bunun için,
erken seçim kadınların hayatı için de artık
kaçınılmaz bir sonuçtur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) 2023
Haziranında erken seçim yapacağız.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) İşte,
kadınların yaşamı için erken yapmanız lazım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) 2023 Haziranında
yapacağız erken seçimi.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Evet, evet.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 33üncü maddesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Yasin Öztürk Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Denizli İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Denizli
Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İcra ve İflas Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 33üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
33üncü maddesiyle çocuğun velayeti hakkında anne ve babanın
kişisel ilişki kurulmasına dair kararın gereklerini yerine
getirmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak
şartıyla, velayet sahibinin değiştirilebileceği
yönünde ihtar edilmesi düzenlenmektedir.
Kanun teklifinin diğer maddelerinde de yer alan
çocuk tesliminin icranın konusu olmaktan çıkarılmasını
da Çocuk Koruma Kanunu çerçevesinde psikolog, pedagog ve sosyal
çalışmacı gibi profesyoneller eliyle yürütülmesini de
çocuğun üstün yararı açısından olumlu
değerlendiriyoruz. Gördüğünüz gibi, biz, birilerinin dediği gibi
ne edepsiz ne de hainiz; biz, vatandaşın lehine olan her konuda
attığınız küçücük adımları bile takdir etmekten
çekinmedik, çekinmeyiz. Bu demek değildir ki her getirdiğiniz kanun
teklifinde içi sırlarla dolu niyetlerinizin içine
serpiştirdiğiniz bir iki madde adına size alkış
tutalım.
Bugün görüştüğümüz kanun teklifini de ele
alalım. AK PARTİsi iktidarının 19uncu yılında.
2019 yılında yani iktidarının 17nci yılında
Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni, geçtiğimiz yıl da İnsan
Hakları Eylem Planı'nı açıkladı. Bugün
görüştüğümüz beşinci yargı paketi olarak
adlandırılan kanun teklifi de Yargı Reformu Strateji Belgesine
göre sıraya alınan mevzuat değişikliklerinin bir
kısmından ibarettir.
Evet, teklif,
alışıldığı üzere yine bir paket olarak önümüze
sunulmuştur; yine, gerekçede reform niteliğinde düzenlemelerin
devamı niteliğinde olduğu yazılmıştır ama
içinde iflas etmiş tüccarımızın, icralık olan
vatandaşlarımızın, banka borçlusu milyonların
beklediği reformist çözümler yoktur. Tekrar ediyorum: Paket, 2019
yılında Yargı Reformu Stratejisi Eylem Planı
kapsamında hedeflenen mevzuat değişikliklerini içermektedir.
Yargı Reformu Stratejisi Eylem Planı'nda icra ve iflas sisteminde
yapılacak değişiklikler Hedef
9 Haziran 2021 tarihinde Genel Kurulumuzda İcra
ve İflas Kanununda değişiklikler yapıldı. Kasım
ayına geldik, yine İcra ve İflas Kanunu gündemimizde. Eylem
planına göre bu kanun teklifinde olması gereken ama yer verilmeyen
düzenlemeler mevcut. Bu da demektir ki çok yakında gündemimizde yine yeni
bir İcra İflas Kanunu değişikliği olacak. Biraz önce
söylediğimi yeniden hatırlatmak istiyorum: Getirdiğiniz her
kanun teklifi hem eksik hem de içi sırlarla dolu. Bu teklifte yedieminlik
sistemiyle ilgili bir düzenleme yapıldı ama kanun teklifinde
Yargı Reformu Stratejisi Belgesi Eylem Planında yer
aldığı şekliyle, lisanslı yediemin deposu
uygulamasına geçilmesi ve tasfiye usulünün yeniden düzenlenmesi suretiyle
yedieminlik müessesesinin ıslahına yönelik bir değişiklik
yapılmadı. Neden? Çünkü 30 Eylül 2021 tarihinde Resmî Gazetede
yayımlandığı üzere, Sayın Cumhurbaşkanı
yedieminlik müessesesini toptan ıslah etme kararı aldı. Ne
şekilde? Özelleştirme yoluyla. Cumhurbaşkanı kararına
göre özelleştirme işlemleri 31 Aralık 2025 tarihine kadar
tamamlanacak. Özelleştirme işlemleri, işletme hakkının
verilmesi veya gelir ortaklığı modeli ve işin gereğine
uygun diğer hukuki tasarruf yöntemlerinin ayrı ayrı veya
birlikte uygulanarak gerçekleştirilecek. Yedieminlik faaliyetleri bir
bütün olarak veya bölgelere ayrılarak özelleştirilecek.
Özelleştirme işlemleri tamamlanıncaya kadar yedieminlik
faaliyetleriyle ilgili mevzuat çerçevesinde mevcut hâliyle yürütülmesine devam
edilecektir.
Özelleştirme nedir? Kamu kesimi elinde bulunan
şirket paylarının özel kesime aktarılması, kamu kesimi
tarafından yönetilen üretim birimlerinin yönetiminin özel kesime
devredilmesidir.
AK PARTİsinin özelleştirme karnesi
kırıklarla doludur. AK PARTİsi için kamu kurumları ya
özelleştirilerek elden çıkarılmalı ya da Varlık Fonuna
devredilerek özelleştirmeye uygun hâle getirilmelidir. Kamu
kuruluşları, fabrikalar, limanlar, enerji şirketleri ve
gayrimenkuller tek tek satılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) İktidar, on dokuz
yılda kamuya ait tam 4 bin gayrimenkulü özelleştirmiştir ve bu
rüzgâr hız kesmeden devam etmektedir. 2025 yılına kadar
Bodrumdan Şileye, Sakaryadan Manisaya, Edirneden Ankaraya kadar
ülkenin birçok yerinde taşınmazlar vitrine konulmuş
durumdadır. Kamu kurumlarına ait, içinde askerî tesislerin de
bulunduğu Ege ve Akdeniz sahillerindeki yüzlerce dönüm arazi üzerine
kurulu 18 eğitim kampı ve sosyal tesis de Cumhurbaşkanı
kararıyla özelleştirme kapsamına alınmıştır.
İktidarın TEİAŞ planı da BOTAŞ planı da
Varlık Fonundaki şirketlere bakışı da ortadadır.
Ne yazık ki ilk ve son kararı veren Sayın
Cumhurbaşkanı sayesinde ülkenin geldiği durum da ortadadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
33üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın Oluç, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, İstanbul Kadıköyde Emek, Barış ve Demokrasi
Güçlerinin yaptığı Geçinemiyoruz! eylemine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, biraz evvel İstanbuldan haber
verdiler, aradılar, bir konuyu burada dile getirmek istiyorum.
Kadıköyde bu akşam Emek, Barış ve Demokrasi Güçlerinin
-bir platform, yerel bir platform- Geçinemiyoruz! eylemine polis
saldırmış ve çok sayıda kişiyi gözaltına
almış, Milletvekilimiz Musa Piroğlu da orada.
Şimdi, Geçinemiyoruz, açız. diyen
insanları şiddet kullanarak gözaltına almak gerçekten olacak bir
iş değil. Zincire mi vuracaksınız herkesi ya,
ağızlarını mı bantlayacaksınız,
anlaşılır gibi değil. Bu iktidarın
istifasını talep etmek, Yönetemiyorsunuz. demek suç değil, bir
haktır, bir yurttaş hakkıdır ve halkın,
yoksulluğu ve iktidarın yanlış politikalarını
demokratik bir şekilde protesto etme hakkı vardır; bu, demokratik
meşruiyet içindedir. Polisin bu tür protestolara saldırması,
gözaltına alması gerçekten kabul edilemez; bu tür
saldırıları durdurun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir şey
daha durdurun, insanları çileden çıkaran
açıklamalarınız var, bunları da durdurun. Yani mesela
Soğan ekmek yiyeceğiz. 1 kilo et yerine yarım kilo et
yiyelim. Domatesi 2 kilo yerine 2 tane alalım. Turfanda sebze
kullanmak sağlığa zararlı. Ülkede yokluk yok, bolluk
var. gibi insanları gerçekten çileden çıkaran açıklamaları
da bir an evvel durdurun. Bu süreci gerçekten kötü yönetiyorsunuz.
İnsanların demokratik haklarını kullanmasının
önüne engel çıkartmayın, çıkarttıkça daha zor günler
yaşayacağız hep birlikte.
Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/3911) ve Adalet Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 285) (Devam)
BAŞKAN 34üncü madde üzerinde 2 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işlem alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra sayı Kanun
Teklifinin 34üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Garo Paylan Filiz Kerestecioğlu Demir Hasan Özgüneş
Diyarbakır Ankara Şırnak
Murat Çepni Mahmut Toğrul Semra Güzel
İzmir Gaziantep Diyarbakır
Ömer Faruk Gergerlioğlu
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yargıda
reform yapıyoruz. diyerek konunun uzmanlarına danışmadan,
sorunu çözmek yerine daha tehlikeli sorunlara neden olabilecek bir teklif
sunuyorsunuz maalesef. Teklifte çocuğun üstün yararı ilkesinin
uygulanması yönünde somut tedbirler de yok. Çocuk, âdeta anne baba
arasında paylaşılacak bir nesne olarak görülüyor, kişisel
ilişkinin öznesi olarak kabul edilmiyor. Medeni Kanunda velayet, ebeveyne
sağlanan bir hak olarak kabul ediliyor ama burada, velayet, aslında,
ebeveyn için bir yükümlülüktür, bir hak değildir. En başta,
çocukları anne baba arasında çekişme konusuna dönüştüren bu
bakış açısını değiştirmemiz gerekiyor.
Değerli vekiller, çocuk haczi diyerek itici
bir şekilde ifade ettiğiniz şey, aslında,
kadınların ve çocukların can güvenliği ve velayet
hakkına yönelik ihlali önlemek için getirilen bir tedbirdir. TÜİK
2020 istatistikleri, boşanmalarda velayetin yüzde 80e varan oranda
kadınlarda olduğunu gösteriyor. Mevcut sistemde, çocuğa veya
kadına karşı şiddet tehdidi veya çocuğun
kaçırılma ihtimali varsa çocuğa kişisel görüşme
hakkının kullandırılması işlemi icra daireleri
aracılığıyla gerçekleşiyor. Bu yöntemle çocuk, bir
pedagog, bir icra memuru, bir polis vasıtasıyla alınıp
sonra aynı şekilde geri teslim ediliyor. Şimdi, görüşmenin
çocuğun üstün yararıyla gerçekleşmesi ve bu ilkeye
aykırı bir durum varsa işlevi durdurmak için de uzmanlar süreçte
yer alıyorlar; şiddet riskine karşı korumak için de
polisler eşlik ediyorlar ancak bu kanun teklifinde, âdeta, velayeti elinde
bulunduran ebeveyne çocuk kaçıran muamelesi yapılıyor.
Şimdi, Adalet Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren adli
destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerince belirlenen çocuk teslimi
mekânlarında kadının can güvenliğinin
sağlanmasına yönelik hangi önlemlerin alındığı
belirtilmiyor. Çocuklara veya kadınların kendilerine yönelik
şiddet tehdidine dair endişeleri ve önlem talepleri dikkate
alınmıyor. Bu ülkede Çocuğumu özledim, çocuğumu görmek
istiyorum. derken annenin yanından çocuğu alıp görüşme
sırasında babaları tarafından öldürülen çocukların
olduğunu biliyoruz biz. Tehlike bu derece büyük ama kadınlar
çocuklarını şiddet tehdidi nedeniyle teslim etmezlerse disiplin
hapsi cezasıyla karşılaşacaklar. Şimdi, normal
şartlar altında baktığımızda, gerçekten, hangi
anne ya da baba kalkıp da çocuğunu karşı tarafa teslim
etmek istemez? Bunda bir tehdit varsa bunu yapabilir ancak, bir istismar
olabilir, kadına yönelik şiddet tehdidi olabilir. Bütün bunları,
gerçekten, bu donanımları sağlayarak, bunları
değerlendirerek mi bu teklifi getirdiniz? Hayır, böyle bir şey
yok ortada. Evet Mahkemeden bağımsız teslim merkezleri
açalım, pek çok farklı meslekten uzmanlar çalıştıralım.
diyorsunuz. Şimdi, bu müdürlüklerin böylesine hassas bir mevzuyu
örgütleyebilecek altyapısı, personeli var mı? Hayır, bu da
belli değil. Şimdi, görev tanımları, nitelikleri;
bunların netleşmesi gerekiyor. Uzmanların esas işlevi ikna
etmek mi, yoksa tutanak tutmak mı, tanıklık mı olacak,
bunlar belli değil.
Ayrıca, uzman kadrosu yetersiz diye
öğretmenlerin de uzman statüsünde görevlendirilebileceği
belirtilmiş. Burada, uzmanlara formaliteden bir rol mü biçiyoruz? Çocuklar
okullarda teslim alınıp verilemezler, böyle bir şey söz konusu
olamaz, onları orada deşifre etmek gibi bir durum aynı zamanda
bu.
Teklif hazırlanırken Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı da bunun dışında
tutulmuş. Böyle bir şey de olmaz. Öncelikle, gerçekten, bu teklifi
değerlendirmeden sunmuşsunuz, geri çekmeniz lazım. Bu, ciddi
sorunlara neden olacaktır, bu konuda ciddi olarak uyarıyorum.
samimiyetle uyarıyorum. Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının sürece dâhil edilmesi lazım. Çocuğun
diğer ebeveynle şahsi ilişki kurma süreci hâlihazırda
mevcut düzenlemede olan tarafları ve çocuğu tanıyan, daha
önceden çocukla görüşme yapıp sosyal inceleme raporu hazırlayan
aile mahkemesi tarafından görevlendirilmiş olan uzmanlarla
desteklenmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Çocukların görüşlerini onlar bir nesne değil her
aşamada dikkate almamız gerekiyor. Boşanma davasının
çatışmalı ortamında, bu sertlik nedeniyle çocuklar
görüşlerini serbestçe ifade edemiyor, daha sonra bunu ifade edebilirler,
düşünceleri değişebilir, onların özel eğitimli
uzmanlar eşliğinde, adliye dışında, gerçekten,
düşüncelerinin alınması lazım. Ben, bu eksikleri
tamamlamadan bu teklifin sunulması, kabul edilmesi yeni kadın ölümlerine,
çocuk istismarlarına neden olacak diyorum, sizi ciddi bir şekilde
uyarıyorum bir kez daha.
Son olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Gününde evde, sokakta, alanlarda, işyerlerinde
mücadele eden, dayanışmayla birbirine tutunan bütün kadınları
sevgiyle selamlıyorum. Yarın alanlarda olacağız. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 34üncü maddesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayhan Erel Dursun Müsavat Dervişoğlu
Aksaray İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aksaray
Milletvekili Sayın Ayhan Erel. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; İcra ve İflas Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 34üncü maddesi üzerine partim İYİ Parti adına
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz maddede yapılan
düzenlemeyle, velayet kendisine bırakılan ana veya baba kişisel
ilişki kurulmasına dair kararın gereklerini yerine getirmezse
çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayet
değiştirilebilecektir. Bu husus, kişisel ilişki
kurulmasına dair kararda taraflara ihtar edilecektir. Kanun teklifiyle
amaçlanan kişisel ilişki kurulmasında mahkeme kararına
uymayan ana veya babaya bir yaptırım uygulanması, velayetin üzerinde
bulunan kötü niyetin önüne geçilmesini hedeflemektedir. Bu eylemden dolayı
velayetin değiştirilmeden önce yine bir rapor düzenlenerek,
sosyologlar, psikologlar tarafından rapor düzenlenerek, çocuğun
menfaati korunarak velayetin anne veya babada olmasının çocuğun
ruhsal, fiziksel, kişisel gelişimi açısından hangisi
yararlı olacaksa ona göre karar verilmesi daha uygun olacaktır.
Yoksa, kişisel ilişki kurulmasına dair bir kararı ihlal
etti diye anında velayetin değiştirilmesi, çocuğa belki de
ileride telafisi mümkün olmayan zararları da beraberinde getirecektir.
Yine, bu çocuk tesliminde
Bugün Öğretmenler
Günü. 500 binden fazla atanamayan öğretmenler var. Adalet
Bakanlığı bu bağlamda bir ofis kurmaya karar vermiş,
bizce yerinde bir karar. Dolayısıyla 5 yaşına kadar olan
çocukların çocuk tesliminde ana sınıfı öğretmenlerinin
Adalet Bakanlığı bünyesine alınarak istihdam edilmesi, yine
5-11 yaş grubundaki çocuklar için de ilköğretim öğretmenlerinin,
sınıf öğretmenlerinin bu bağlamda değerlendirilmesi,
11 yaş üzerindeki çocukların tesliminde ise rehberlik ve psikoloji
öğretmenlerinin bu alanda görev alması çocukların tesliminde
uğrayacakları psikolojik travmaları ortadan
kaldıracaktır diye düşünüyoruz, hem de böylelikle, atanamayan
öğretmenlerimize de bir nebze olsun istihdam alanı
yaratılacaktır diye düşünmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii ki Türkiye, şu anda, ekonomik anlamda bir
yangın yeri. Özellikle çiftçilerimizle görüştüğümüzde ifadeleri
aynen şöyle: Vallahi çıldırdık, vallahi artık
aklımızı kaybedeceğiz. Hükûmet, bu sene yaşanan
kuraklıktan dolayı kuraklıkların derecesine göre
çiftçilerimize bir kuraklık desteği vermeyi taahhüt etti. Bununla
ilgili tarım il müdürlükleri gerekli çalışmaları
yaptılar, gerekli hak edişleri düzenlediler ama bugüne kadar çiftçiye
bir ödeme yapılmadı. Yine, buradan
çıkardığımız bir kanunla bugüne kadar desteklerden
alınan vergilerin beş yıl geriye dönük olarak çiftçilere
ödenmesi yönünde bir karar alındığı hâlde, maalesef, bugüne
kadar bu ödemeler de yapılmadı. Yani çiftçiler, artık mazot,
gübreden dolayı tarlalarını süremez, ekemez hâle geldiler. Bu
yapacağınız ödemeler en azından bir can suyu olacak, bir
nefes alacaklar. Yine, bize gelen bilgilere göre artık Anadoluda,
özellikle İç Anadoluda gübrenin satılmadığı ve
stoklandığı yönünde bilgiler var. Yine, elek altı
buğday dediğimiz kırık buğdayın bile 4.200 ile
4.500 arasında satıldığını
Böyle giderse
ekmeğin 4 ile 5 lira arasında bir fiyatla satılması
kaçınılmaz hâle gelecektir. Dolayısıyla Toprak Mahsulleri
Ofisinin bir an önce devreye girerek bu değirmenlere buğdayı en
ucuz, en ekonomik şekilde vermesi gerekiyor. Zira, yoksul
vatandaşın temel gıdası olan ekmeğe bile
ulaşmasında çok büyük sıkıntılar ve engeller
yaşanacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN EREL (Devamla) Dün İYİ Parti
tarafından tasvip edilmeyen sokağa çıkma eylemlerinin, Allah
muhafaza, ekmeğe erişemeyen vatandaşlarımızın
seslerinin daha yüksek sesle çıkacağı, düşüncelerinin daha
yüksek sesle ifade edileceği bir ortamın önüne geçmek için siyasi
iradenin bir an önce önlem almasını bekliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 34üncü madde kabul edilmiştir.
35inci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 35inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Erol
Katırcıoğlu Semra
Güzel
Gaziantep İstanbul Diyarbakır
Ali Kenanoğlu Ömer Faruk Gergerlioğlu Murat Çepni
İstanbul Kocaeli İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu çocukların velayeti meselesi önemli bir
konu, toplumumuzdaki önemli yaralardan da bir tanesi. Çoğu zaman
boşanmalar problemli oluyor, bu problemli boşanmalar içerisinde de
özellikle velayet tartışmaları en sıkıntılı,
dramatik sonuçlara yol açabiliyor. İşte,
baktığınız zaman ilginç gazete haberleriyle
karşılaşabiliyoruz: Yine icra zoruyla alınan çocuk
dramı: Yağmurun göz yaşları diye, çok tartışılan
bir konuydu, işte Annesine gitmek istemeyen çocuğun
çığlıkları sokağı inletti gibi haberler,
Pendikte velayet saldırısı Eski eşinin
kardeşleri tarafından öldüresiye dövüldü haberleri. Yine,
Coronavirüs nedeniyle çocuğunun velayeti elinden alınan bir
hemşirenin vermiş olduğu mücadele gibi basına konu
olmuş, çok dramatik birçok konu var.
Tabii, bu boşanma mevzusunda çocuklar bir
taraftan dramatik şeyler yaşıyorlar, bir taraftan da hakikaten
bu boşanma meselesinde erkek bir şekilde yaşamını
oluşturuyor, kuruyor ama kadın daha çok mağdur olan taraf
oluyor. Bir de çocuklar -çocuk olduğu zaman- genelde kadına
bırakılıyor, veriliyor ve bunun getirdiği
mağduriyetlerde de kadınlar yeni bir yaşam oluşturma
konusunda erkeklere göre çok daha dezavantajlı durumda oluyorlar. Tabii,
bu madde, mevcut uygulamayı, çocuğun icra yoluyla birisinden
alınıp diğerine verilmesi meselesini düzenlemeye
çalışıyor. Burada bir kişiden alınıp yani anne ya
da babadan alınıp birisinden diğerine verilen, bir teslim
işini anlatan yani mevcut uygulamada bir teslim üzerine kurulu, bir mal ve
meta olarak görülen bir durum var çocukla ilgili olarak. Şimdi, peki yeni
kanun teklifi, bu kanun teklifiyle bu ortadan kalkıyor mu? Bu, sadece
birkaç hususu değiştiriyor ve diyor ki
Teslim işlemi
tanımı devam ediyor yani teslim meselesi olarak bakıyor hâlen
meseleye ve neyi teslim ediyorsun? Bir malı, bir mülkü teslim eder gibi
yine bir teslim merkezleri oluşturuyorsun, teslim mekânları
oluşturuyorsun ve yine çocuk teslim edilmesi gereken bir unsur olarak, bir
mal olarak görülüyor yani bundan farklı bir durum yok.
Şimdi, şu anda icra yoluyla
yapılıyor bu, yeni düzenlemeyle yine Adalet
Bakanlığına bağlı adli destek ve mağdur
hizmetleri müdürlükleri tarafından yapılacak ve teslim merkezlerinde
yapılacak. Tabii, buranın yeterli düzeyde personele sahip olup
olmaması tartışması ayrı ancak olması gerekenler
hususunda söylenmesi gereken şeyler var. Bir defa, çocuğun artık
bir özne olarak, bir kişi olarak görülmesi gerekiyor; bir meta,
alınıp verilen, ondan ona teslim edilen bir mal olarak görülmesinden
vazgeçilmesi gerekir, bu anlayıştan vazgeçilmesi gerekiyor. O nedenle
yani Türkiye'nin de tarafı olduğu Birleşmiş Milletler
sözleşmelerinde bu konu aslında tarif ediliyor, yani bir kere
çocuğun özne olarak görülmesi gerektiği ifade ediliyor. Velayetin
hangi tarafa bırakılacağı hususunda anlaşmaların
hâkim açısından bağlayıcılığı meselesi
var yani mal bağlayıcı değil, çünkü kamu düzenine
ilişkin olarak bakılıyor.
Şimdi, buradan baktığınız
zaman, bir kere, bizim önerdiğimiz şu: Çocuk
bakanlığının kurulması gerekiyor ve kişisel
ilişki diye tanımlanması gerekir bu meselenin yani çocuğun
kişisel ilişkisi, anneyle ya da babayla kişisel ilişkisi,
bir teslim meselesi olmaktan çıkartılması gerekiyor. Ve bu,
çocuk bakanlığıyla birlikte Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının birlikte yürüteceği ve uzman
kadrolarıyla; pedagogları, sosyologları, psikologları, bu
konunun uzmanı insanlarla ve kadrolu yani sürekliliği bulunan,
değişen değil
Yani bir çocuğa bir pedagog psikolog bakıyorsa
o çocuğa sürekli o bakmalı, o kişiler bakmalı. Mevcut uygulamada
önerilenlere rastgele bir durum söz konusu; bu, kadro bir birim tarafından
yapılacak bir iş değil. Tabii, bütün bunlar çocukların
ciddi bir şekilde mağdur olmasına neden oluyor ve bu mesele
Aslında getirilen bu yasal düzenlemenin bu çocukların mal olarak
alınıp verilmesini engelleyeceği ifade edilse de işin
açıkçası bu madde hem çocukların korunması
açısından hem Birleşmiş Milletler sözleşmeleri
açısından hem de eşitlik ilkesi açısından Anayasaya
da aykırılık içeriyor. Bu nedenle bu maddenin tümüyle
çekilmesini öneriyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 35inci maddesinde yer alan eklenmiş ibaresinin ilave
edilmiş olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Ataş Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Kayseri İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kayseri
Milletvekili Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 35inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin
görüşülen maddesiyle çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki
kurulmasına ilişkin ilamların yerine getirilmesi İcra ve
İflas Kanunundan çıkarılarak Çocuk Koruma Kanunu kapsamına
alınmaktadır. Yani kanun teklifinin yasalaşması durumunda
çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin
ilam veya tedbir kararları icra dairelerince değil, Adalet
Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren adli destek ve
mağdur hizmetleri müdürlüklerince yerine getirilecektir. Çocukları
icra sistemi dışına çıkararak çocuğu bir eşya
gibi gören, anne babayı da borçlu veya alacaklı olarak gören bu
sistemin değiştirilmesi olumludur ancak çocukla ilgili düzenlemelerin
çocuğun üstün yararı gözetilmeksizin bir torba yasaya
sıkıştırılması kabul edilebilir değildir.
Düzenleme, çocuğun hakkı değil, anne babanın hakkı
dikkate alınarak yapılmıştır. Üstelik, gerekli
altyapı olmadan bu düzenleme getirilmiştir. Türkiyede sadece 161
tane adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüğü mevcuttur. Üstelik,
bu müdürlüklerin yeterli personeli de bulunmamaktadır, kervan yolda
düzülür mantığıyla hareket edilmiştir. Çocuğa
kıymet vermeyen, çocuğun haklarını gözetmeyen, çocuğu
değil, kamuoyundaki algıyı düşünen bir iktidardan milletin
sorunlarını çözmesini beklemek çölde kutup ayısını
aramaya benzemektedir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı
sorunları çözme, planlama yapabilme becerilerini kaybetmiştir. Seçim
bölgem Kayserinin 1 milyon 436 bin nüfusu vardır, 16 tane de ilçesi
bulunmaktadır. 0-18 yaş arası 300 binin üzerinde çocuk
Kayseride yaşamaktadır. Yine, Kayseride ortalama yılda 3 bin
boşanma gerçekleşmektedir. Bu boşanmaların pek çoğunda
da çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulması gündeme
gelmektedir. Bu tablo ortadayken Kayseride çocuk teslimi ve çocukla
ilişki kurulmasına ilişkin kararları yerine getirecek
sadece 1 adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüğü vardır.
Evet, yanlış duymadınız. 16 ilçesi bulunan, yaklaşık
1,5 milyonluk Kayseride 1 tane adli destek ve mağdur hizmetleri
müdürlüğü bulunmaktadır; bu müdürlükte 1 müdür, 18 pedagog ve 2
personel bulunmakta yani sadece 21 kişi. Arabaları yok;
Sarızdaki, Pınarbaşındaki, Tomarzadaki,
Yeşilhisardaki, Akkışladaki, Bünyandaki bir çocuğa
nasıl ulaşacaklar? Belirsiz. Teknik altyapıları yeterli
değil; bu işleri nasıl yapacaklarını kendileri de
bilmiyorlar. Çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulması
konusunda eğitim alacaklar mı? Belirsiz. Bunlar halledilmeden burada
kanun çıkarılıyor. Bu kanun nasıl uygulanacak? Cevabı
yok.
Değerli milletvekilleri, 2021
yılının ilk on ayında kayıtlara geçen 256 kadın
cinayeti var, 160 çocuk istismarı var, 670 kadının da
şiddete uğradığı gerçeği var. Tecavüzcü vakıflar
var; dinimizi istismar eden, çocuklara cinsel istismarda bulunan tarikatlar
var. Adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlükleri bu konularda ne
yapabilmiştir? Bu adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlükleri görev
alanları kapsamında bu zamana kadar kaç vatandaşımıza
hizmet vermiştir? Kanun teklifiyle ne kadar daha vatandaşımıza
hizmet sunulması planlanmaktadır? Tamam, çocukları icra
sisteminden çıkaralım ama altyapısını oluşturup
öyle çıkaralım. Bu müdürlükler yaklaşık iki yıl önce
kurulmaya başlanmış ancak bu zamana kadarki görevlerini bile tam
yerine getirememiştir. Şimdi biz daha çok görev veriyoruz, böyle bir
mantıksızlık olur mu?
Değerli milletvekilleri, Bir kereden bir
şey olmaz. diyen AKP iktidarı bu ülkenin geleceği
çocukları koruyamaz. Yap-işlet-devret modeliyle geçilmeyen
otoyollara, köprülere, tünellere, uçak inmeyen havaalanlarına, şehir
hastanelerine verdiği hazine garantileriyle doğmamış
çocukları bile borçlandıran AKP iktidarı çocuklarımıza
iyi bir gelecek sunamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla) Yarım
kalmasın diye Başkanım
BAŞKAN Devam edin.
DURSUN ATAŞ (Devamla) 7.600 kadın
öldürülen AKP iktidarında mutlu yuvalar kurulamaz. Bir yıllık
harcaması 2,8 milyar dolar olan saray ailesinin üyelerinin
Porsiyonları küçültün. tavsiyesi dışında bu millete
verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Çocuğuna
mama dahi alamayan vatandaşa Bakın, çocukları icra sisteminden
çıkardık. diyen bir iktidarın ülkeye yapabileceği en büyük
hizmet bir an önce seçime gitmektir. Getirin sandığı, bu
milletin sırtından inin diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 35inci madde kabul edilmiştir.
36ncı madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 36ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ömer Faruk Gergerlioğlu Zeynel Özen Oya Ersoy
Kocaeli İstanbul İstanbul
Ali Kenanoğlu Kemal Bülbül Serpil Kemalbay Pekgözegü
İstanbul Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; öncelikle, hangi kadın
çocuklarını zorla teslim etmek ister, bunu sormak isterim. Bu teslim
hakkına ben de itiraz ediyorum. Annenin, babanın ve toplumun
çocuğa karşı sorumluluğunu değil, teslim
hakkını öne çıkartan bu kanun maddesi kabul edilemez.
Baktığınız zaman,
çocukların velayeti yüzde 70-80 oranında kadınlardadır.
Kadınların çocuklarını neden teslim etmek istemediklerini
anlamadan, düşünmeden bir kanun maddesi hazırlamak, kadına
yönelik şiddetle mücadelede bütünsel bir yaklaşımın
olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor. Bu kanun maddesinde
çocuğun yüksek faydasına aykırılık olduğu gibi,
eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı ve pozitif
ayrımcılık gibi normlar da yok sayılmaktadır.
Teklifle, çoğunlukla velayeti elinde bulunduran kadınların
haklı gerekçeleri hiçe sayılarak şiddet, tehdit ve zorlamaya
maruz kalıp kalmadıkları araştırılmadan
kadınlara karşı çocuk kaçıran muamelesi yapılması
da erkek aklıdır ve kadınlara yönelik bir şiddet
girişimidir ve kabul edilemez; bu madde çekilmelidir.
Değerli milletvekilleri, 25 Kasım 1960ta
Dominik Cumhuriyetinde diktatörlüğe karşı mücadele eden 3
kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabal kardeşlerin cesetleri
bir uçuruma atılmıştı, bir uçurumun dibinde bulundu.
Tecavüz edilerek vahşice öldürülmüşler, gizlice bir uçurumun dibine
atılmışlardı. Ancak gerçekler ortaya
çıkarıldı; Mirabal kardeşler, diktatörlüğe
karşı mücadelenin sembolü oldular. Diktatörlüğün
yıkılmasında büyük bir rol oynadılar ve daha sonra
Kelebekler olarak anılan bu 3 kadın, bütün dünyada erkek ve devlet
şiddetine karşı mücadelenin de meşaleleri oldular.
Dominikte Trujillo diktatörlüğü tarihin çöplüğüne gömülmüşken
bu kız kardeşleri, Mirabal kardeşleri her 25 Kasımda bütün
dünyada, anmaya devam ediyoruz.
Yarın 25 Kasım, bütün dünyada
kadınlar, kadın cinayetlerine ve trans cinayetlerine yönelik,
şiddetle mücadele için sokaklarda, meydanlarda olacaklar. Biz,
kadınlar olarak bir haftadır 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle
İzmirde, İstanbulda, Diyarbakırda, Ankarada, Hakkâride, her
yerde sokaklardayız.
Bu sene HDP Kadın Meclisi olarak 25
Kasımı, Mirabal kardeşler gibi tek adam diktatörlüğüne
karşı mücadele eden, mücadele ederken İzmirde devletin
gözetiminde ırkçı, faşist bir saldırıyla katledilen
sevgili Deniz Poyraza atfettik. Deniz Poyraz yoldaşımız, 17
Haziran 2021de, yirmi dört saat kolluk tarafından gözetilen parti
binamızda otuz dakika boyunca silahlı saldırıda bulunan,
ırkçı faşist saldırgan Onur Gencer tarafından
katledildi. Fiilî saldırgan ortadadır, saldırganın
sırtını sıvazlayanlar ise siyasi iktidarın ta
kendisidir. Deniz Poyraz da tıpkı Mirabal kardeşler gibi,
yaşadığı coğrafyanın demokratikleşmesi ve
Kürt sorununun demokratik çözümü için antifaşist mücadele eden, en önde
mücadele yürüten; eş başkanları, milletvekilleri, binlerce üyesi
rehin tutulan HDPnin emektarlarındandı. Neden partimizin böyle bir
saldırıya uğradığı ve partimizde bir genç
kadının, Deniz Poyraz'ın hedef alındığı
apaçık ortadadır. Yeryüzünde diktatörlükler tarihin çöplüğüne
atılma akıbetinden hiçbir zaman kurtulmamışlardır.
Mirabal kardeşler, Deniz Poyrazlar ise sonsuza kadar yolumuzu
aydınlatacaklardır.
Bugün görüyoruz ki tek adam diktatörlüğü her
yerinden çatırdıyor, iplik iplik dökülüyor. Tarihin çöplüğüne
atılacağınız günler yakındır. Andolsun ki
İstanbul'da Dilek Doğan'ı katledenlerle, Batman'da İpek
Eri intihara sürükleyenlerle, Paris'te 3 kadın siyasetçiyi katledenlerle,
Silopi'de Kürt kadın siyasetçiler Pakize, Seve ve Fatma'yı
katledenlerle, Deniz Poyraz'ı katledenlerle toplum olarak yüzleşecek,
hakikatleri ortaya serecek, siyasi ve fiilî faillerden mutlaka hesap
soracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Toplumsal
cinsiyet eşitliğini reddetmeniz, kadın cinayetlerini münferit
saymanız, kadın katillerini korumanız, kadın katillerini
çıkardığınız yasalarla sokağa salarken kendini
koruyan Çilem Doğanı cezalandırmanız, LGBT+lara nefret
söyleminiz, patronları kollamak için göz yumduğunuz kod 29larla
işten atmalarınız, derinleştirdiğiniz kadın
yoksulluğu, İstanbul Sözleşmesinden tek adamın
kararıyla çıkmanız, kadın düşmanı
politikalarınız sizin sonunuzu da hazırlamaktadır. Erkek
devlet şiddetine, savaşa, yoksulluğa karşı her yerde
olacağız; yarın, dünyanın her yerinde sokaklarda olacak
kadınlar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
36ncı maddesiyle 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununa 41inci
maddesinden sonra gelmek üzere eklenen Madde 41/Bnin 3üncü
fıkrasının (c) bendindeki marifetiyle ibaresinin
aracılığıyla şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Alpay Antmen Süleyman Bülbül Zeynel Emre
Mersin Aydın İstanbul
Rafet Zeybek Ömer Fethi Gürer Aydın Özer
Antalya Niğde Antalya
Turan Aydoğan Burcu
Köksal
İstanbul Afyonkarahisar
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İcra ve İflas Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 36ncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Söz konusu madde çocuk teslimini düzenliyor. Çocukla
kişisel ilişki tesisi yıllardır aile hukukunda
sıkıntı yaşadığımız bir alan.
Evlilikler bitiyor bitmesine ama sıkıntılar artarak devam
ediyor. Bugüne kadar süregelen mevcut düzenlemede, çocuğun velayeti
boşanma sonrası anneye verildiğinde baba ile çocuk arasında
şahsi ilişki tesisine, velayet babaya verildiğinde anne ile
çocuk arasında şahsi ilişki tesisine karar veriliyordu. Lakin
uygulamada, tabii, kişisel ilişki tesisi kolay olmuyor çünkü
özellikle çekişmeli boşanma davalarında taraflar arasında
yaşanan sorunlar, gerginlikler ve neredeyse düşmanlığa
varan tutumlar neticesinde velayet ve kişisel ilişki tesisinde büyük
sorunlar ortaya çıkıyor. Velayet kendisine verilmeyip çocukla
kişisel ilişki tesisi kararı verilen taraf, diğer taraf
eğer çocukla kişisel ilişki tesisi kararını
uygulattırmıyorsa mahkeme kararını icra yoluyla tesis
etmeye çalışıyor. Tabii, bu da maddi ve manevi açıdan
birtakım sorunları, zorlukları ortaya çıkartıyor.
Şimdi, özellikle ekonomik açıdan
baktığımızda, harç, yolluk, uzman ücreti gibi giderler
tarafı zorlamakta. Neden? Çünkü her seferinde bu giderleri yapmak zorunda.
Özellikle asgari ücretliler ve dar gelirliler, ülkenin de içinde bulunduğu
ekonomik kriz düşünüldüğünde, hakikaten bu giderleri
karşılayamaz hâle geldiler.
Öte yandan, çocuk teslimi sırasında,
çocuğu almak için eve gittiğinizde haciz tutanağı
düzenleniyor. Anne ve baba alacaklı veya borçlu olarak kaydediliyordu.
Borç miktarı bölümüne de çocuk teslimi yazılıyordu. Yani
çocuğun kararına bakılmıyor, adı üstünde: Teslim. Bir
de bunu borç miktarı üzerine, o bölüme yazıyorsunuz. O kadar
yanlış bir terim ki
Hani, çocuk teslimi. Neyi teslim ediyorsunuz
arkadaşlar? Gerçekten, yıllardır uygulamada içimi acıtan
bir terim bu. Bir insan, menkul değil, bir mal değil, bir eşya
değil, çocuk bir insan. Önce, bence, bu teslim terimini ortadan
kaldırmak gerekiyor, onun yerine çocukla şahsi ilişki tesisi
tanımını kullanmak daha doğru. Şimdi, bu 36ncı
maddeyle, icra yoluyla çocukların anne ve babalarıyla
görüştürülmesi olayı sona eriyor ve 38inci maddede de çocukla
kişisel ilişki kurulması için teslim mekânlarının
oluşturulacağı belirtiliyor. Bakıyorum ama hâlâ teslim
kelimesi geçiyor kanunda. Aile hukukunda çocuğun menfaati esas
alınır. Gerçi AKP iktidarında kimsenin menfaati esas
alınmıyor 5li çete ile yandaşlar dışında ama
yine de hatırlatmakta fayda var; aile hukukunda esas olan çocuğun
menfaatidir. Ama maalesef, bu teklifte, çocuğun isteği, tercihleri
yerine ebeveynin istek ve talepleri göz önünde bulundurulmuş. Bu, bence
büyük bir eksiklik.
Bir başka sıkıntı da teslim
mekânlarında tarafların birbirlerine karşı şiddet
uygulaması durumunda şiddete karşı koruyacak tedbirler,
kolluğun sürekli bulunması gibi bir düzenleme yok. Bakın, bu,
uygulamada çok ciddi sıkıntılar yaratabilir. Zaten gerginlik
yaşayan taraflar daha çok gerilip istenmeyen olaylar ortaya
çıkabilir. Örneğin, çocuğunu teslim etmek için gelen bir anneye
babanın şiddet kullanmaya kalkması durumunda ne olacak? Ya da
taraflardan biri diğerine silah sıkmaya kalkarsa ne yapabileceksiniz?
Dolayısıyla daha birkaç hafta önce, bu konuda, seçim bölgem
Afyonkarahisar'da, çocukla kişisel ilişki tesisi esnasında
çocukların dedesi; babayı, halayı, babaanneyi, dedeyi ve büyük
nineyi öldürdü. Yani çocukla kişisel ilişki tesisi noktasında
sıkıntılar
Zaten iki taraf boşanmayla büyük
sıkıntı yaşıyor, taraflar geriliyor. Böyle bir durumda
ortaya çıkabilecek olumsuz bir durumla, bir şiddet olayıyla ya
da bir cinayet olayıyla ilgili bir kolluk görevlendirmesi düzenlemede yok.
Sadece diyor ki 36ncı maddenin (5)inci fıkrasında: Yükümlü,
teslim emrini yerine getirmezse, çocuk nerede bulunursa bulunsun müdürlük
tarafından alınarak hak sahibine teslim edilir. Bu hâlde kolluktan yardım
istenebilir. Bu, yetersiz yani kolluğun mutlaka teslim mekânlarında
sürekli hazır bulundurulması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Bunlar, hayatın
gerçekleri. İçinizde, mutlaka AKP Grubunda da geçmişte fiilen
avukatlık yapmış milletvekilleri vardır, bunu bilir;
bunlar, hayatın gerçekleri. Yıllarca avukatlık yapmış
biri olarak uygulamada bu sıkıntılar doğabileceğinden
şimdiden gelin yanlışları düzeltelim, eksikleri giderelim
diyorum.
Herkese, Genel Kurula saygılarımla. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 36ncı maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ayhan Altıntaş Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Ankara İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Ayhan Altıntaş.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına
285 sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 36ncı maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün 24 Kasım, Öğretmenler Günümüz kutlu
olsun.
Kanun teklifi boşanan ailelerin çocukları
açısından önemli düzenlemeler içermektedir. 36ncı maddede çocuk
teslimine dair ilam veya tedbir kararlarının yerine getirilmesi usulü
düzenlenmektedir. 1932den beri uygulanan çocuk teslimine ve çocukla
ilişki kurulmasına dair ilam ve tedbir kararları nihayet icra
sistemi dışına çıkarılarak Çocuk Koruma Kanunu
kapsamına alınıyor. Çocukların icra konusu olmaktan
çıkarılması, çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki
kurulmasına dair işlemlerde çocuğun örselenmemesi ve polis
zoruyla karşılaşmaması, böylece olası travmaların
önüne geçilmesi amaçlanıyor. Teklif yasalaşırsa
boşanmış anne, babaların çocukla ilişkileri artık
psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı gibi uzmanlar eliyle
yürütülecek.
Bu uygulamaları olumlu buluyoruz ancak kanun
teklifinde çocuğun, kendisiyle kurulacak olan ilişkide pasif bir
konuma alınmaması da gerekmektedir. Modern dünyada bunun yerine
çocuğun üstün yararını gözeten uygulamalar tercih edilmektedir.
Örneğin, Almanyada 1998de, İsviçrede 2002 yılında
yapılan çocuk hukuku reformunda, çocukla kişisel ilişki kurma
konusunda çocuk odaklı yasalar getirilmiştir. Mesela, İsviçrede
anne, baba ve çocuğun kişisel ilişki kurma talep
haklarının karşılıklı olduğu
benimsenmiştir. Alman hukukunda, çocuğun anne veya
babasının rızası hilafında kişisel ilişki
kurma hakkının sınırını çocuğun üstün
yararı çizmektedir. Bu gibi uygulamalar çocukların korunması
konusunda önemli adımlardır ancak çocukları korumak sadece yasal
veya cezai düzenlemelerle kalmamalı, ülkemizdeki çocukların ruhsal ve
fiziksel olarak sağlıklı gelişmesi için elimizden geleni
yapmalıyız. Bunun başlıca şartlarından biri de
şüphesiz ailelerin ihtiyaç duyduğu ekonomik refahı
sağlamaktır.
Değerli arkadaşlar, 25 Şubat
2021deki verilere göre, bir yıl içerisinde 135 binden fazla çift
boşanmıştır, 125 bin civarında çocuk da bu
boşanmalardan etkilenmiştir. Birçok araştırma göstermiştir
ki ailelerin yaşadığı sıkıntıların en
önemli nedenlerinden biri ekonomik sorunlardır. Bazen işini
kaybetmek, hesapta olmayan harcamalar, borçların veya kredilerin
ödenememesi eşler arasında büyük bir stres yaratıyor. Sonu
boşanma olmasa bile, evde yaşanan bu problemler de hâliyle çocuklar
üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Bu olumsuzluklar içe
kapanıklık ve depresyon gibi çocuğu psikolojik olarak
yıpratan sebepler arasında gösterilmekte, öz güven eksikliği
yarattığı da söylenmekte. Bu çocuklar, mutlu olmayı,
değerli olmayı paraya bağlayabiliyorlar, kendilerini
kıymetsiz hissedebiliyorlar.
Bakın, mevcut ekonomik koşulları göz
önüne alırsak maalesef çocuklara, gençlere sağlıklı bir
ortam sunamıyoruz; onları psikologlarla, psikiyatrlarla baş
başa bırakıyoruz. Terapistler, psikologlar, psikiyatrlar
ekonomik sorunların çocukların ruhunda yarattığı
etkilerle ilgilenirler ama ekonomik sorunlara çözüm aramazlar ancak bir
siyasetçinin böyle bir şansı yoktur; siyasetçi temel soruna çözüm
bulur, zaten halk tarafından da bunun için görevlendirilir yani ekonomik
koşulların iyileşmesi için çözümler arar. Siyasetçi
vatandaşa Normalde ayda 1 kilo, 2 kilo et yiyorsak şimdi artık
yarım kilo yeriz. demez, diyemez; vatandaşın domatesini,
biberini taneyle hesap edemez; oturur düşünür Bu millet beni niye seçti?
diye; vatandaş ayda 1 kilo et yiyorsa onu 5e çıkarmanın
hesabını yapar; Bu mevsimde domates zaten sağlıklı
değil. demek yerine sağlıklı beslenebilmesi için gerekli
önlemleri düşünür. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Kendi milletinize, kendi çocuklarınıza,
kendi gençlerinize diğer milletlerin altında bir hayat
standardını layık görüyorsanız; vatandaşın
yiyeceği eti lüks görüyorsanız, sizce vatandaşın hakkı
soğan ekmekse, milleti ucuz işçi konumuna düşürdüyseniz; gençler
başka ülkelerde çalışmayı, yaşamayı kurtuluş
sayıyorsa; halkınız kendi yurdunda mutlu olamıyorsa, refah
içinde yaşayamıyorsa buna milliyetçilik denmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Daha önce de
belirtmiştim, BDDK verilerine göre, 2002de 6,3 milyar lira olan hane
halkı borcu, sadece bu senenin ilk altı ayında 874 milyar liraya
yükselmiş. Çalışan nüfusun yaklaşık yüzde 90ı
borç içinde, önümüzde ekonominin daha kötüye gittiği gerçeği var.
Milletimizin geleceği için nasihat vermek
yerine çözüm bulmaya çalışacağınızı,
hatalarınızda ısrarcı olmayacağınızı
umuyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
36ncı madde kabul edilmiştir.
37nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 37nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Semra Güzel Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Zeynel Özen
Diyarbakır Kocaeli İstanbul
Kemal Bülbül
Ali Kenanoğlu
Oya Ersoy
Antalya
İstanbul
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Diyarbakır
Milletvekili Semra Güzel.
Buyurun Sayın Güzel. (HDP
sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanun teklifinin 37nci maddesine dair söz aldım.
Hangi çalışmada olursa olsun yöntemi
hatalı olan hiçbir eylemden fayda gelmez fakat bu iktidar, Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde ne kadar hatalı yöntem varsa, hatta olmayanları
da icat ederek uygulamaya başladı. Bunun sonucunda yasalar yasa
olmaktan çıktı, demokrasi ise zaten Hak getire. Çocuk hakları
gibi son derece hassas olunması gereken bir konuda dahi alt komisyon
kurulmasına dair yapılan öneriler kabul edilmedi. Çocuk hakları
uzmanlarının, pedagogların, sosyal hizmet uzmanlarının
fikirleri alınmadı. Erkek zihniyetinden müteşekkil Komisyonunuz
Çocukların geleceği böyle olacak." dedi ve bu maddeleri
getirdi.
Değerli milletvekilleri, endişeliyiz çünkü
iktidarın kadın ve çocuk düşmanı politikalarında
çocuğun üstün yararının çıkmayacağını
biliyoruz. Öncelikle, bu teklifte çocuğun üstün yararı yok.
Çocuğun tıpkı bir nesne gibi anne ve babayla görüşmesinin
teslim mekânlarında sağlanacağı, ilam veya tedbir
kararlarının yerine getirilmemesi hâlinde teslim emirlerinin
düzenleneceği, çocuğun teslim edilmesini ve çocuğun kişisel
ilişki kurmasını engelleyen taraf hakkında disiplin hapsi
uygulanacağı, ilam ve tedbire uygun davranmama hâlinde velayetin
değiştirilebileceği hâlleri düzenlenmiştir ve gerekirse
kolluk kuvvetlerinin zoruyla. Burada velayetlerin büyük çoğunluğunun
annelerde olduğu göz önünde bulundurulduğunda hem kadınlar
cezalandırılmak istenmekte hem de çocuğun psikoloji göz
ardı edilmekte. Burada çocuğun psikolojisi nasıl gözetiliyor?
Çocuğun bir ebeveynine disiplin hapsi uygulayarak mı, kalmak
istediği ebeveynden kolluk zoruyla alınarak mı?
Teklifle ebeveynlere mutlak öznellik durumu
tanınırken çocuk bir nesne olarak görülmekte. Burada olan,
çocuğun üstün yararı değil, yargının
kararıdır. Aileler arasında yapılan görüşmelerde yaşanan
gerginliklerde çocuğun üstün yararını korumak için çocuğun
özne olduğu, kişisel görüşme hakkını gözeten yasalar
hayata geçirilmelidir. Teklifteki düzenlemeyle, çocukla kurulacak kişisel
ilişkide çocuğun değil, anne ve babanın istekleri
kişisel ilişki kurma hakkı temel kriteri olarak
gözetilmiştir. Hâlbuki çocuğun üstün yararına göre, çocuğun
psikolojik olarak kişisel ilişki kurmaya uygun olup
olmadığını gözlemleyen, çocuğu tanıyan,
kişisel ilişki öncesinde ve sonrasında çocuğun takibini
sağlayan ve sürekli değişmeyen uzmanlar tarafından
saptanması gerekmektedir. Maalesef ki bu uzmanlık alanında
yeterli sayıda personel olup olmadığı kaygısı bir
yana, bu uzmanların da bu alanlarda ne kadar yetkin olduğu
tartışmalıdır. Bu durum, Hükûmetin çocukları gözeten
kapsamlı bir politikasının olmasının sonucu ortaya
çıkmıştır.
Çocuklarla kişisel ilişki kurma
mekanizmasının Adalet Bakanlığı bünyesinde yürütülmek
istenmesi dahi iktidarın bu konuya ne kadar uzak ve yanlış bir
noktadan baktığını göstermektedir. Adalete dair bir
durumdan ziyade, çocuğun sağlığını gözeten, sosyal
politikalarını öne koyan bir kurum tarafından bu
yapılmalıdır. Her ne kadar mevcut Bakanlıklar içerisinde
buna en uygunu, kötünün iyisi diyebileceğimiz Bakanlık, Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise de o dahi
görevlendirilmemiş, çocukların psikolojik durumları, 0-6
yaş arası 345 çocuğun annesiyle birlikte cezaevinde
kalmasını sağlayan Adalet Bakanlığına
verilmiştir. Olması gereken ise çocuk
bakanlığıdır.
Değerli milletvekilleri, çocukların
hayatlarına dair alınan kararların sağlıklı
olarak hayata geçirilebilmesi için yoksulluktan kadına yönelik
şiddetin önlenmesine kadar geniş yelpazede bir çalışma
yapmak zorundayız. Ev içerisinde kadına ve çocuğa uygulanan
erkek şiddeti her geçen gün artarken çocuğun üstün yararını
nasıl koruyacağız? Bugün Türkiye şartlarında 2 milyon
çocuk, işçi olarak çalıştırılıyor. Yasal olarak
çocuk işçi çalıştırmak yasak mı? Evet ama yasalar
uygulanıyor mu? Hayır. Aslında hallaç pamuğuna çevirdiğiniz
bu yasalarla var olan yasaların etkin olarak uygulanmasını
değil içinin boşaltılmasını sağlıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, yasalarda zaten var
olan bu düzenlemeleri alaşağı etmeye değil yasaların
etkin uygulanması için politikalara ihtiyacımız var. O yüzden bu
kanun teklifinin ikinci kısmında yer alan maddelerin
çıkarılması ve bu konuda çocuğu gözeten kapsamlı
politikaların hayata geçirilmesi için bir çocuk
bakanlığının acil olarak oluşturulması
gerekmektedir. İşin uzmanları bu sürecin en başından
beri mekanizmasına kadar yetkilendirilmeli ve bilimsel veriler
ışığında çocuğun üstün yararı için
çalışmalara bir an önce başlanmalıdır. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 37nci maddesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ahmet
Kamil Erozan Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Bursa İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bursa
Milletvekili Sayın Ahmet Kamil Erozan.
Buyurun Sayın Erozan. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu 37nci maddenin özü konusunda bir
mütalaaya girmeyeceğim ama evvelce de yaptığım gibi
okuduğum yerden devam edeceğim.
Bir defa, öncelikle bu toplantılarda zaman
zaman benim Sirtede tutuklu bulunan vatandaşlarımızın
hâli ne olacak? diye sorduğumu mutlaka hatırlayanlar vardır.
Çok şükür, bu vatandaşlarımız geçen hafta kurtuldular veya
kurtarıldılar diyeyim. Ama şunu da belirtmek gerekiyor ki demek
ki baskı altında kaldığınız zaman gereğini
yapıyorsunuz. Şimdi, bu Baskı altında
kaldığınız zaman gereğini yapıyorsunuz.
dediğimiz zaman büyük beklentimiz aynı şeyi 3600 ek göstergede
de yapmanız.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Yapacağız, biz zaten söz verdik, yapacağız, sorun yok.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla)
Yapacaksınız, buna ne şüphe! EYTde de yapacaksınız.
Sonunda asgari ücretten vergi almaktan da vazgeçeceksiniz. Bunların hepsi
yolda. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Ben yine Libyaya döneyim. Libyaya döndüğüm
zaman şunu hatırlatmam lazım: Biliyorsunuz, 12 Kasım
tarihinde Pariste bir Libya zirvesi yapıldı. Bu zirveye önemli
ülkeler önemli düzeyde katıldılar. Amerika Birleşik Devletleri,
Başkan Yardımcısı düzeyinde katıldı; pek çok ülke
Başkan veya Başbakan düzeyinde katıldı; Türkiye
Cumhuriyeti, Dışişleri Bakan Yardımcısı düzeyinde
katıldı; o düzeyde katılan tek ülke olduk. Bu gibi
uluslararası toplantılarda bir ülkenin ağırlığı
liderinin boyu veya kilosuyla ölçülmüyor, toplantıya katılan
kişinin sıfatıyla ölçülüyor.
Şimdi, siz o toplantıya sadece Bakan
Yardımcısı düzeyinde katılırsanız sizin
toplantıdaki ağırlığınız da ancak o kadar
olur. Buradan başka bir yere gelmek istiyorum: Bu toplantı,
biliyorsunuz, bir seri toplantıdır. Bundan evvelki toplantı da
Berlin'de yapıldı ve Berlin'de yapılan toplantıda
şöyle bir cümle yer alıyordu: Libya'da bulunan yabancı güçlerin
çekilmesi
Kimdir o yabancı güçler diye saysanız iki üç tane
çıkar, bir tanesi Türk Silahlı Kuvvetleridir. O açıklamaya,
Berlin'deki açıklamaya Türk tarafı bir şerh koydu yani Benim bu
maddeyle ilgili bir ünlem işareti veya soru işaretim var. dedi.
Aynı cümle bu toplantıda da vardı, hiçbir şey demediniz,
hiçbir şey demediniz. Neden vazgeçtiğinizi bize bir izah etmeniz
lazım.
Ben bunları, tabii, Sayın Çavuşoğlu
buraya, Genel Kurula geldiğinde soracağım ama siz kendisinin
kulağına şimdiden lütfen fıslayın.
10 bin kişi var orada bizim derhâl
çıkarmamız gereken; Türk Silahlı Kuvvetlerinden bahsetmiyorum,
bir de Suriye'den gelenler var. Dolayısıyla bunun yarattığı
bir sıkıntı var.
Bunun ötesinde, biliyorsunuz, 24 Aralık
tarihinde seçimler yapılacak Libya'da ve bana sorarsanız yeterinden
fazla aday var. Bu yeterinden fazla aday olması etrafı biraz daha
bulanık hâle getirdi. Bu seçimden kimin çıkacağı meçhul. Piyango
bizim açımızdan, bana sorarsanız, 2 tane, yaklaşımlarından
dolayı tavşan mı çıkacak, ne çıkacak bilmiyoruz o
şapkadan. Ama şöyle bir durum var: Kim gelecekse iktidara veya
Parlamento nasıl bir oluşum içinde olacaksa ilk yapacakları
işlerden biri -ben buraya yazıyorum, buraya çok yazdım
aslında, bu tahtaya- bizim deniz yetki alanı
anlaşmamızı tartışma konusu yapacaklardır. Ben
bunu Sayın Çavuşoğlu'na sordum Komisyonda ve hatta şunu da
ilave ettim: Niye bu deniz yetki alanı anlaşmasını
yaptıktan sonra bir de münhasır bölge ilan etmediniz? diye sordum.
Ne dedi biliyor musunuz? Komik bir cevap verdi: Deniz yetki alanı tamam
ama münhasır ekonomik bölge balıklarla ilgili. dedi. Konuyu
balıklara indirgedi ama şunu hatırlatmak lazım
Çavuşoğluna: Karadenizde millet birbirini yiyor denizler ve
balıklar üzerinden. Siz iktidar olarak o anlaşmanın, deniz yetki
alanı anlaşmasının arkasını getiremediniz;
getiremediğiniz gibi Mısır ile Yunanistan geldi, onun üzerine
başka bir anlaşma yaptı. Siz istediğiniz kadar Ben bunu
Birleşmiş Milletlerde kayda geçirdim. deyin, bunun hiç kimseye
faydası yoktur.
Bir ayıbımız oldu bizim bu arada.
İçişleri Bakanımız, biliyorsunuz, o da ekonomist, nitekim
ekonomiyi uçurmak konusunda iddialı beyanları olmuştu ama geçen
hafta biraz burnumuz sürtüldü bizim başka bir konuda. Biliyorsunuz,
Belarus üzerinden bir insan kaçakçılığı meselesi var ve bu
insan kaçakçılığının bir çıkış
noktası da Türkiye. Ve öyle bir noktaya geldi ki; Türk Hava Yolları,
Belarusa yaptığı uçuşlara bazı ülke
yolcularını almamak gibi bir mecburiyetle karşı
karşıya kaldı yani bu insan
kaçakçılığının çıkış noktası
olduğunu kabullendi. Bunu da bir ayıp hanesine yazıyorum.
Vaktim çok sınırlı olduğu için
şunu söyleyeyim: Kerkükü unuttunuz. Kerkükü unuttunuz, önümüzdeki
dönemde peşmergenin gelip Kerküke çöktüğünü görürsek
başınıza taş yağar gökten.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 37nci maddesiyle 5395 sayılı
Kanuna eklenen 41/C maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan , gün ve
saat belirtilmemişse müdürlük tarafından belirlenen gün ve saatte
ibaresinin çıkarılması arz ve teklif ederiz.
Mahir Ünal Mehmet Doğan Kubat İsmail Tamer
Kahramanmaraş İstanbul Kayseri
Mücahit Durmuşoğlu Hacı Bayram Türkoğlu Sabahat Özgürsoy Çelik
Osmaniye Hatay Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, uygulamada
karşılaşılabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla
ilam ve tedbir kararlarında gün ve saat belirtilmeyen hâllerde müdürlük
tarafından gün ve saat belirlenmeyeceği ve işlem
yapılmayacağı düzenlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 37nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 37nci
madde kabul edilmiştir.
38inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gülüstan Kılıç Koçyiğit Ali Kenanoğlu Oya Ersoy
Muş İstanbul İstanbul
Kemal Bülbül Ömer Faruk Gergerlioğlu Zeynel Özen
Antalya Kocaeli İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller ve
ekranları başında bizi izleyen değerli
halklarımız; hepinizi selamlıyorum.
Şimdi, 285 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 38inci maddesi aslında çocuk teslimi gibi sorunlu bir
kavramın nerede yapılacağına dair bir düzenleme yani
aslında kişisel olarak ilişki kurma hakkının
mekânını düzenleyen bir düzenleme ama düzenlemenin çok üstünkörü
olduğu ve gerçek anlamda aslında yasa teklifinin gerekçesinde ve
hatta maddenin gerekçesinde belirtildiği gibi, çocuğun üstün
yararını gözetmekten ziyade, daha çok icra iflas müdürlüklerinin
iş yükünü azaltmak üzere tasarlandığı çok açık ve net.
Şimdi, gerçek anlamda bir çocuğun üstün
yararı gibi bir tartışma yapıyorsak ki bence bu AKP
Grubuyla asla yapamayacağımız bir tartışma o zaman
şuradan başlamamız gerekiyor: İşte, ülkemizde
yaklaşık 35 milyon borçlu var, 28 milyonluk bir icra takibi var. Bu
borçluluk ve icra takibinin içerisinde üzerine pandemiyi de
eklediğimizde en fazla etkilenen kesim kim? Çocuklar ve kadınlar.
Çocuk yoksulluğu ve kadın yoksulluğu artmış durumda,
en üst sıralarda yer alıyor. Çocuklar okula gitmek yerine
çekçekleriyle katı atık topluyorlar ama yetmiyor, sizin belediyelerinizin
zabıtaları gidip o çocukların çekçeklerine yani ekmek
teknelerine de el koyuyor. Birçok yerde çocuklar arabaların
camlarını tıklatıp arabaların camını silip
üç kuruş para almaya çalışıyor. Yine, her yerde mendil
satan çocukları görüyoruz, tiner çeken çocukları görüyoruz ve siz
gelmişsiniz, sanki gerçekten çok büyük bir öncelikmiş gibi
çocukların teslimi meselesinde bazı düzenlemeler yapıyorsunuz.
Üstelik kimin lehine? Erkeklerin lehine. Neden erkeklerin lehine?
Bakın, değerli arkadaşlar, 2020
yılının verilerine göre Türkiye'de 124.742 çocuğun velayeti
verilmiş. Bunların yüzde 75,8i kadınlara verilmiş yani
boşanan ailelerin çocuklarının velayetinin yüzde 75,8i
kadınlara verilmiş. Bu ne demek? Çocuğun bakım yükünü,
aslında çocuğun bakımını üstlenen kişiler
kadınlar. Peki, siz yaptığınız bu düzenlemeyle neyi
getiriyorsunuz? Diyorsunuz ki: Eğer kişisel ilişki kurma
hakkını ihlal ederse kadına disiplin cezası verilecek
kişiye ki bu oranla aslında bunu zımni olarak kadın diye
okuyabiliriz yani aslında, kadının bir kez daha şiddete,
bir kez daha çocuğuyla görüşme hakkının ya da
çocuğunun şiddete uğramasını, istismara
uğramasını engellemeye dönük yaklaşımlarını
da cezalandıran bir aklınız var.
Bakın, değerli arkadaşlar, ben ve
benden önceki birçok milletvekili arkadaşım da çocuk
bakanlığı kurulması için yasa teklifi verdik. Örneğin,
AKP milletvekillerine burada soruyoruz: Böyle bir gündeminiz var mı? Hani,
bu ülkede hep Çocuklar geleceğimiz, gençler geleceğimiz, çocuklar
şöyle
diyoruz ya; peki, niye hâlâ bizim bir çocuk
bakanlığımız yok? Niye çocuklarımız okula gitmek
yerine, oyun parklarında oynamak yerine, kişisel gelişimlerine
uygun bir çocukluk geçirmek yerine hâlâ çalışmak zorunda kalıyorlar;
tartı başlarında sabahlıyorlar ya da çöplerden karton toplamak
zorunda kalıyorlar? Sizin bu sorulara verecek bir cevabınız var
mı? Yok.
Bakın, geçen hafta ben ilim
Muştaydım, Malazgirtteki sanayi tesisine geçtim. Malazgirtte bir
usta gördüm, sordum, Ustam yaşın kaç? dedim. Usta dedikleri için
Çok genç görüyordu,
Olması gereken neydi? Böyle bir yasa teklifi
hazırlanırken paydaşların görüşleri
alınırdı, değil mi? Bu alanda çalışmış,
alanda hâkimiyeti olan, otoritesi olan akademisyenlerden görüş
alınırdı; çocuk derneklerinden, kadın örgütlerinden ve bu
çevrelerden görüş alınırdı. Yetmedi, gelişmiş
ülkelerin örnekleri incelenirdi, değil mi? Gerçekten çocuğu birey
olarak gören, gerçekten çocuğu özne olarak gören, anne baba arasında
paylaşılan bir mal olarak, bir meta olarak görmeyen ülkelerin
örnekleri incelenirdi ve oradan bir uyarlama yapılabilirdi, değil mi?
Sizin deyiminizle yerli ve millî bir uyarlama yapılırdı ama siz
ne yaptınız? İşte -sanırım 37- 37 milletvekili
-ki içlerinde oldukça az oranda, 11i sadece kadın, diğerlerinin
hepsi erkek- oturdunuz ve bu teklifi yazdınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim.
Ve bu teklifi yazarken gerçekten ama gerçekten
çocukların üstün yararını gözetmediniz, gözetseydiniz hâlâ çocuk
teslimi gibi sorunlu bir kavramsallaştırmayı
kullanmazdınız.
Bakın, 38inci maddeye tekrar dönecek olursak
bu yerler kime bağlı? Buraların bütçesi nasıl ayarlanacak?
Belediyeler demişsiniz, valiliklere topu atmışsınız,
belediyelere topu atmışsınız. Ya, bu ülkede bir evrak bir
masadan bir masaya aylarca gitmiyor ya. Bahsettiğimiz şey çocuk ve
siz getirmişsiniz, herkesi işin içine koymuşsunuz; idari olarak
sorumluluk belli değil, gerçek anlamda kimin muhatap olduğu belli
değil. Ve en kötüsü, en kötüsü, siz, bu teklifte de aslında zihinsel
bakışınızı, ideolojik duruşunuzu ortaya
koymuşsunuz. Diyorsunuz ki: Kadınlar ve çocuklar sadece aile
içerisinde önemlidir; birey değildir, özne değildir, insan
değildir. Hakları ancak anne ve babasına
bağlıdır, öyle kullanılır. Bu da kesinlikle kabul
edilemez.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
38inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MADDE 38 5395 sayılı Kanuna 41 inci
maddesinden sonra gelmek aşağıdaki madde eklenmiştir.
Teslim mekanları
MADDE 41/D- (1) Çocuk teslimi ve çocukla
kişisel ilişki kurulmasına dair ilam veya tedbir
kararlarının yerine getirilmesine ilişkin işlemler,
müdürlükçe belirlenen teslim mekânlarında gerçekleştirilir.
(2) Teslim işlemleri için müdürlüğün
talebi üzerine, valilikler ve belediyeler tarafından, kadın yönelik
şiddetin önlenmesi amacıyla başta güvenlik olmak üzere çeşitli
tedbirlerin alındığı uygun teslim mekânları
belirlenir, yoksa oluşturulur; araç tahsis edilir ve sürücü
görevlendirilir.
(3) Teslim mekânlarının belirlenmesinde,
oluşturulmasında, tefrişinde, bu mekânların
güvenliğinin sağlanmasında ve teslim hizmetlerinin sunumunda,
kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler, müdürlüğe her türlü
desteği sağlamakla yükümlüdür.
Alpay Antmen Süleyman Bülbül İbrahim Özden Kaboğlu
Mersin Aydın İstanbul
Zeynel Emre Aydın Özer Turan Aydoğan
İstanbul Antalya İstanbul
Ömer Fethi Gürer Rafet Zeybek
Niğde Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 285 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 38inci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum CHP adına ancak konuşmam genel reforma ilişkin
olacak.
AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı
tarafından 2019da ve 2021de toplamda 18 amaç, 113 hedef ve 649 faaliyeti
kapsayan, yargıyla ilgili bir Strateji Belgesi ve İnsan Hakları
Eylem Planı açıklandı. Son durum nedir, neler yapıldı,
bilen yok. Bu beşincisi olan paketlerde toplamda 42 kanunda 199 madde
değiştirdiniz ama hangileri gerçek bir reforma
karşılık geldi, cevap yok. Bunların dışında,
Adalet Komisyonunun OHALden sporda şiddete, askerî cezadan çoklu
barolara, sosyal medyadan infaza kadar yaptığı düzenlemelerden
kaçı neye çare oldu, yorum yok. Bu nedenle, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmazken, adil
yargılanma hakkı ve masumiyet karinesi ittifak parti
başkanlarının hemen her konuşmasında çiğnenirken,
memlekette ağzını açanın başına polis copu
inerken size Hangi reformdan söz ediyorsunuz? diye soruyorum. Bunları
sorduğum gibi, ana muhalefet liderine yönelik linç girişiminin
görüntülerini grup toplantısında izleten, mafya
başlarını savunarak suçun ve suçlunun yanında saf tutan,
siyasi rakiplerini terörist hain gibi hakaret ve iftiralarla hedef gösteren
ve demokratik toplumu korku ve tehditle sindirmeye çalışan, siyasi
partilerin kapatılması için yargıya siparişler veren,
Anayasa Mahkemesinin kapatılması gerektiğini söyleyecek kadar
hukuka yabancılaşmış olan iktidar ortaklarını
kınıyorum. Onları kınadığım gibi, mafya
başlarıyla sıkı fıkı olan siyasetçilerin,
bakanların ve bizzat mafya odaklarının
karşılarında gördükleri herkesi alenen tehdit edebilmelerine ve
bunlara sessiz kalan savcılara isyan ediyorum. Bunlara isyan ettiğim
gibi, insan hakları kazanımlarını hiçe sayarak Anayasaya
aykırı şekilde ve kim bilir kaç kadının hayatı
pahasına İstanbul Sözleşmesinden bir gece yarısı
çıkılmasına karşı çıkıyorum. Karşı
çıktıklarım bununla bitmiyor. Cezaevlerinde mahpusların
yaklaşık iki yıldır aile ve avukat görüşü
yapamadığı bir ortamda Covid-19 salgını bahane
edilerek mafya başlarının özel afla çıkarılmasından
utanç duyuyorum. Bu utançla birlikte, Olağanüstü Hâl İşlemleri
İnceleme Komisyonunun yıllar sonra barış akademisyenlerine
ilişkin olarak ret kararları vererek Anayasa Mahkemesi ve
ağır ceza mahkemesi kararlarını hiçe saymasını
kıdemli bir anayasa hukukçusu olarak lanetliyorum!
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Ben de
lanetliyorum! Kim işi meydana çıkardıysa
Ben de lanetliyorum!
Çıkarı olan varsa, çıkar elde ettiyse onu da lanetliyorum! Bu da
tutanaklara geçsin.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Onu
lanetlerken görevini layıkıyla yapan yargı
mensuplarını tenzih ederek, hukuka uygun kararları değil, AKP
Genel Başkanının siyasi ikbaline uygun kararlar vererek mesleki
haysiyetlerini ayaklar altına alan ve emanete hıyanet eden ilgili
savcı ve hâkimleri; HSK, YSK, RTÜK ve Basın İlan Kurumu
üyelerini Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve çocuklarımızın
geleceği adına istifaya çağırıyorum. Onları
istifaya çağırırken yargı
bağımsızlığının özellikle 2010 ve 2017
Anayasa değişiklikleriyle bizzat AKP eliyle liyakatsiz ve partizan
kadrolaşma yoluyla dürüst ve tarafsız hukukçuların hakları
çiğnenerek ve ülkenin geleceği karartılarak nasıl
bitirildiğini unutmuyorum. Bunu unutmadığım gibi, CHP
belediyelerinin kendilerini seçen halka hizmet vermesini engellemek
amacıyla topladıkları bağışlara dahi çökecek
kadar gözü dönmüş bir yerel demokrasi düşmanlığı
yapanları, tek adamın yolsuzluk ve israf ekonomisiyle
açlığa mahkûm edilen milyonlara şikâyet ediyorum.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) CHPdeki
tacizleri de lanetliyor musun?
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın vekiller, reform mu dediniz? Yargı paketi mi dediniz?
İcra ve iflas mı dediniz? Hukuk devletini icraya düşürdünüz,
demokrasiyi iflasa, halkı ise sefalete sürüklediniz. Bu bakımdan,
yargı reformu için öncelikle hukuka inanç ereğinde zihniyet
değişikliğine ihtiyaç vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu çerçevede, Anayasaya saygı yükümlülüğü
bir ön koşuldur. Nitekim, CHP olarak hak, hukuk, adalet uğruna
gerçekleştirdiğimiz yüz binlerin yürüyüşü adına yasama
çalışması olan adil yargılanma hakkına dair 189
maddelik 12 yasa önerisinden oluşan gerçek yargı paketini altı
ay önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduk.
Yapıcı muhalefetin bu kayda değer çabasının gündeme
alınmasını talep ediyorum. İktidar partileri olarak sizin
bugün Türkiye'de yapabileceğiniz tek reform kaldı; o da erken seçimi
kabul etmektir. (CHP sıralarından alkışlar) Gölge etmeyin,
başka ihsan istemez.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 38inci maddesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Aylin Cesur Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Isparta İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Isparta
Milletvekili Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İcra ve İflas Kanunu için verilen teklifi
görüşüyoruz. Türkiye'deki ekonomik problemlerin kar topu gibi
büyüdüğü bir süreçteydik. O süreçten çıktık, çıktık da
şimdi bayağı dibe doğru tepetaklak yuvarlanma dönemindeyiz
ve son dönemde gördüğümüz, bilim dünyasını
şaşırtan müthiş bir ekonomi yönetimi
anlayışıyla ülkece geri dönüşü yıllarca sürecek bir
ekonomik çöküşün de eşiğine geldik. Tek çare var artık;
sandık ve Türkiyenin iktidardan bir an önce kurtulması.
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) Karamsar
olma.
AYLİN CESUR (Devamla) Bugün bu hâle
gelmemizin sebebi iktidar ortaklarının tercihleri, üzülerek ifade
ediyorum değerli arkadaşlar. Neyi tercih ettiniz? İnşaat ve
kredi genişleme, borçlandırma odaklı bir büyüme tercih ettiniz.
Neyi tercih ettiniz? Kamu ihalelerini sadece belirli kişilere vererek
döviz cinsi garantilerle dağıtmayı tercih ettiniz. Neyi tercih
ettiniz? Dış politikada pek çok ülkeyle aramızı bozacak
adımlar atmayı ve aslında onurlu yalnızlıktı
tercih ettiğiniz. Ve neyi tercih ettiniz? İç politikada hukukun
üstünlüğünün, demokratik değerlerin hiçe sayılmasını,
sürekli bir gerginlik ortamını ve tansiyon
yaratılmasını tercih ettiniz. Neyi tercih ettiniz? Devlet
yönetecek nitelikli kadroları liyakat yerine ahbap çavuşa
bırakmayı, 3-5 maaşlı saray bürokratları
yaratmayı tercih ettiniz. Tasarruf bütçesi yerine israf bütçesini tercih
ettiniz. Ülke ekonomisini vatandaşa harcamak yerine
iktidarınızın ömrünü uzatacak tedbirler almayı tercih
ettiniz.
Sadece beş günde dolar yüzde 20 arttı ve
bu arada, özür dilerim, bir yanlışı düzeltelim, dolar
artmıyor, Türk lirası düşüyor, dolar artmıyor. Ve
milletimizin onuru, emeğimizin değeri düşüyor tıpkı
yerlerde sürünen umudumuz gibi, kaybolan güven dolu günlerimiz gibi, vatan
topraklarında kendini yapayalnız ve itilmiş hisseden
gençlerimizin, kadınlarımızın hayalleri gibi ve eve ekmek
götüremeyen ve ele güne karşı haysiyetiyle oynanmış
hisseden anaların, babaların düşen omuzları gibi. Sizin akıl
almaz ekonomi yönetiminizin sonucunda BDDKye göre vatandaşın kredi kartı
borçları dâhil bankalara borcu 2002de 6,3 milyar -hani belki
anlaşılır diye söylemek istiyorum- 2021in ilk altı
ayında 874 milyar. Sadece kredi kartı borçları
vatandaşın 155 milyar lira ve 2021in ilk yedi ayında 25 milyon
icra dosyası var, 34 milyon vatandaşımız borçlu. 3 milyon
384 bin vatandaşımız borcu yüzünden yasal takibe
düşmüş.
2019 TÜİKine göre bir veri vereceğim:
Gelire göre en fakir yüzde 10luk kesimdeki 14 milyon bir ayda 487 lira
harcarken 411 lira kazanıyor. Bu ne demek biliyor musunuz?
Borçlanıyor yani yüzde 20 borçlanıyor demek ve iki yıl önceki
rakam. Bugün geldiğimiz noktada 44 milyon vatandaş gelirinden daha
fazla harcamak zorunda kalıyor, yetmiyor yani borçlanıyor. Burada
yama kanunlar getirip icrayla filan düzenlemeler yapıyoruz ya hani,
şimdi, bu korkunç tablonun bazı olumsuz sonuçlarını
ötelemek çözüm değil değerli arkadaşlar. Burada yama falan
yapmayalım, gelin, doğru dürüst dikiş dikelim çünkü tutmadı
bu yamalar.
Şimdi, bakınız, asgariden
insanların ihtiyaçlarını karşılaması için gerekli
olan ihtiyaçları var. Ne lazım? Yağ lazım, bez lazım,
dam lazım -gençler için çatı yani- ve şeker lazım.
Şimdi, şekere gelen zam yüzde 25. Fabrikalar üretimi durdurdu,
üretici ne yapacağını şaşırdı.
İktidarınızda kapatılan fabrikalarla bu en temel gıda
maddesinin kalitesi düştü, fiyatları arttı ve tam 17 tane
fabrika kapattınız: Adapazarı Şeker Fabrikasını,
Amasya Şeker Fabrikasını, Kütahya, Erzincan, Erzurum, Kastamonu
Şeker Fabrikasını kapattınız; Alpullu, Elbistan,
Muş, Bor, Kırşehir, Yozgat Şeker Fabrikasını
kapattınız; Burdur, Çorum, Ilgın, Turhal, Afyon Şeker
Fabrikalarını kapattınız.
İkincisi, yağ demiştik. Yağa
gelen zammı takip etmek imkânsız, haftadan haftaya
değişiyor artık. Ayçiçeği yağı 140 liraya
dayanmış. 13 Mart 2019da 42 lira ve son iki hafta içerisinde yani 8
Ekimde 95 lira, şimdi 140 lira; iki yılda 5 kat artmış
değerli arkadaşlar.
Üçüncüsü, Çatı lazım. dedik. Kiralar
ortada, bir yılda kiralardaki artış yüzde 40-50ye
dayanmış. Maaşların yarısından fazlası
kiraya gidiyor. Zaten aldığı üç kuruş vatandaşın.
Bez lazım. dedik. Millet şu
şartlarda nasıl üstüne başına bir şey alsın.
Tekstil fabrikaları, tekstilcimiz, üreticimiz filan zaten öldü bitti,
yandı kül oldu.
Maaşlar ne oldu peki? Memura emekliye
yapılan zam bütün bunlara rağmen yüzde 8,5larda; 8,45te kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AYLİN CESUR (Devamla) Şimdi, benzine,
doğal gaza, konuta, gıdaya peş peşe zamlar geldi. Maaş
zammı bir ayda eridi gitti ve çalışanlarımızın
yüzde 50si asgari ücretli. Asgari ücret 1 Ocak 2021de 380 dolar, bugün 229
dolar. Ne kadar fakirleşmiş vatandaş, görüyorsunuz.
Çalışanlarımız yılbaşından bu yana yüzde 40
fakirleşmiş. Ve bakınız, eski krizlerden farkı ne
bugünkü krizin biliyorsunuz? Bugün iflas evlerde, hanelerde. Şimdi, biz ne
yapacağız peki? Biz sizin bıraktığınız
enkazı toparlayacağız, iktidara geleceğiz; o belli ve bunu
liyakat sahibi kadrolarla yapacağız Nasıl
yapacaksınız? derseniz. Bu millet, bakın, kendini
yönetemediğini görüp iradesini ortaya koyar ve koyacak çok kısa bir
zamanda. Şimdi, bakın, karşımda -üzülerek söylüyorum
bunları- bu olan bitene iyi falan diyebilir misiniz, diyebilir misiniz
iyi? Diyemezsiniz. İşte, sizi iyi olduğunu düşünerek bu
zamana kadar desteklemiş değerli milletimize, size destek vermiş
vatandaşlara sesleniyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) İyi falan
değilse eğer, hâlinden memnun değillerse desteğini
artık alsınlar sizden ve en kısa zamanda beraber
sandığa gidelim, Türkiye'yi iyileştirelim değerli
arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
38inci madde kabul edilmiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
39uncu madde kabul edilmiştir.
40ıncı madde üzerinde 2 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 40ıncı maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet İpekyüz Züleyha Gülüm Ali Kenanoğlu
Batman İstanbul İstanbul
Zeynel Özen Ömer Faruk Gergerlioğlu Kemal Bülbül
İstanbul Kocaeli Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Öncelikle, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü
yaklaşırken bütün kadın arkadaşlarımı, özgürlük
mücadelesinde olan bütün kadın arkadaşlarımı, sokakları,
meydanları terk etmeyen kadın mücadelesini, feminist mücadeleyi
buradan selamlamak istiyorum. Erkek şiddetine, erkek devlet şiddetine
karşı mücadelemiz sürüyor. Homofobiye, transfobiye karşı,
alanlarda olacağız. Mirabal kardeşlerden Deniz Poyraza,
katledilen tüm kadınlar için meydanları, alanları terk
etmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmaya
Bizimdir, bizim kazanımımızdır, asla geri verdirmiyoruz.
demeye devam edeceğiz. Tekrar tüm kadın arkadaşlarımı
selamlayarak devam etmek istiyorum.
Şimdi, yasa, 40ıncı madde ve
devamı için ne diyor? Çocuk teslimine ilişkin eğer çocukla
kişisel ilişki kurulması yerine getirilmezse cezai müeyyideden
bahsediyor, disiplin hapsinden bahsediyor yani bir kere Başka bir suç
oluştursa dahi, bilfiil suç teşkil etse dahi ayrıyeten disiplin
hapsiyle cezalandıracağım. diyor. Öncelikle, bu, Anayasaya
aykırı bir düzenleme. Bu açıdan, kabul edilebilir değil ama
en önemli yanı, aslında yine dönüyor dolaşıyor
kadınları cezalandırıyor.
Biraz önce de söylemiştik, çocuk velayeti
ağırlıklı olarak kadınlarda; niye kadınlarda
olduğunu da söyleyelim. Hani böyle Hâkimler, mahkemeler çok iyi niyetli,
velayeti hep kadınlara veriyor. diye anlatıyorsunuz ama öyle
değil çünkü bu erkek egemen anlayış, patriarkal
anlayış çocuk bakımının, ev işlerinin, bakım
hizmetlerinin kadınların görevi olduğunu varsayıyor ve bu
nedenle de çocukların velayetini kadınlara veriyor yani
kadınları düşündüklerinden falan vermiyor.
Şimdi, bu düzenlemeyle ne olacak? Kadınlar
haklı gerekçelerle çocukla kişisel ilişki kurulmasına
karşı çıktıklarında ya da çocuk gitmek
istemediğinde, aslında babayla arasındaki sorunlar nedeniyle
gitmek istemediğinde dönecek dolaşacak yine kadınları
cezalandıracaksınız. Erkek egemen anlayışınız
ne hikmetse dönüyor dolaşıyor hep kadınlar aleyhine yasa
çıkarmak üzerine çalışıyor, nedense erkek şiddetine
yönelik ya da erkeklerin kadınların haklarını yok sayan
düzenlemelere ilişkin bir yasa çıkarmayı düşünmüyor; çok
ilginç.
Yine, yasal düzenlemede erkekleri
düşünmüşsünüz. Harçları kaldıralım. demişsiniz.
İyi, güzel de kadınlar nafaka hakkını zar zor elde
edebiliyor, yıllarca süren mahkemeler sonucunda bir nafaka hakkı elde
edebiliyor ama tahsil edemiyor. Peki, bu tahsil edebilmeye dair sizin bir
düzenlemeniz var mı, buna dair bir çözümünüz var mı? O da yok.
Kadınlar alsın ya da almasın, hiç önemli değil; bunu
nasıl karşılayacaklar, hayatlarını nasıl
geçindirecekler? Acaba çocuğun nafakasını da ödemeyen erkekten
bu nafakayı nasıl tahsil edilebilir? Buna dair de hiçbir çözümünüz
yok. Zira siz zaten erkekleri koruyan, erkeklerin çıkarına,
erkeklerin yararına düzenlemeler yapmayı asıl olarak
belirlemişsiniz çünkü sizin için önemli olan; kutsal aile; aman aile
dağılmasın da kadınlar burada ne oluyormuş, çocuklar
burada ne oluyormuş, bunun bir önemi yok. O nedenle, bu yasal düzenlemenin
tamamı aslında -çocukların üstün yararı diye
başlık atsanız da- erkekleri korumak üzere
çıkarılmış bir yasa. Ne kadınları ne
çocukları korumaya yönelik bir düzenlemeniz var. Kadınları
koruyacak bir mekanizma da varmış gibi olan kısmi mekanizmayı
da ortadan kaldırıyorsunuz. Polis eşliğinde çocukla
kişisel ilişki kurulmayı da ortadan
kaldırdığınızda aslında kadınların da
çocukların da can güvenliğini ortadan kaldırmış
oluyorsunuz.
Şimdi, bütün bunlar yaşanırken bir
yandan da ülkede yoksulluk çok derinleşmiş durumda. Ekonomik kriz
ciddi anlamda yoksulları vuruyor çünkü sermayeden yana siyasetiniz
asıl olarak emekçileri, kadınları, çocukları etkiliyor ve
yoksullaşma çok derin bir hâl almış durumda. Gençlerin umudu
kalmamış. Üniversite mezunu olmak artık bu ülkede hiçbir
şey ifade etmiyor. Çoğunluğun umudu
Yurt dışına
gidip belki bir çözüm bulabilir miyim? diye bakıyor gençler. Açlık
sınırında yaşayan yüzde 20 nüfus oluşmuş.
Yoksulluk demiyorum bakın, yoksulluğu geçtim artık, açlık
sınırında yaşayanlardan bahsediyorum. İnsanlar
bulabildikleri tüm kanallardan yardım çığlığı
atıyor. Sosyal medyadan yapıyor, habere, basına geçmeye
çalışıyor Açım. diyor Açım. diyor Bana bir çözüm
bulun. diyor ama sizin bunları da duymaya niyetiniz yok.
Artık zamları takip edemez olduk. Her gün
ne zam geliyor, neye zam geldi, kimse takip edemiyor, zira takip etmenin
anlamı yok çünkü zaten satın alabilecek para kalmadı. Esnaf
battı, çiftçi battı, asgari geçim kaynaklarından bile toplum
yoksun. Şimdi, bütün bu açlıkla, sefaletle karşı
karşıyayken doğal olarak insanlar demokratik haklarını
kullanıyorlar. Çanakkalede, İstanbulda, Beylikdüzünde,
Kadıköyde, Mersin'de, Hatay'da, Antalya'da, Adana'da, İzmir'de,
Samsun'da yani Türkiye'nin dört bir yanında insanlar Geçinemiyoruz.
diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Bu geçinememe hâlinden
Hükûmet sorumludur. diyor. Hükûmet istifa. diyor. Yani ne diyor? En
demokratik hakkını kullanıyor. Hükûmet istifa. demek,
demokratik hakkını kullanarak açıklamalar yapmak en olağan
durum ama nerede? Demokratik bir ülkede tabii ki. Şimdi, demokrasiden
nasibini almamış, demokratik anlayışa sahip olmayan bir iktidar
olduğunda buna cevabı nasıl veriyor? Hemen polis müdahalesiyle,
gözaltıyla veriyor. Kadıköyde 50ye yakın gözaltı var,
Beylikdüzü'nde gözaltılar var ve başka şehirlerde
gözaltılar var. Oysaki biz demokratik bir ülkede yaşıyor
olsaydık, eğer toplum bu taleple sokağa çıkıyor
olsaydı, Hükûmetin istifa etmesi gerekirdi ama demokrasinin
kırıntısı olmayınca maalesef polis şiddetiyle,
devlet şiddetiyle karşı karşıya kalınıyor.
Buradan da bir kez daha söyleyelim: Hükûmet istifa! (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 40ıncı maddesi ile 5395
sayılı Kanuna eklenen 41/F maddesinin 3üncü fıkrasına
yere getirmezse, ibaresinden sonra gelmek üzere bir ay içinde yapılacak
şikâyet üzerine, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mahir Ünal Mehmet Doğan Kubat Mücahit Durmuşoğlu
Kahramanmaraş İstanbul Osmaniye
Sabahat Özgürsoy Çelik İsmail Tamer Hacı Bayram Türkoğlu
Hatay Kayseri Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 5395 sayılı Kanunun 41/F maddesinin
(3)üncü fıkrası kapsamındaki şikâyetin bir ay içinde
yapılması gerektiği açıkça düzenlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
40ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
40ıncı madde kabul edilmiştir.
41inci madde üzerinde bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflâs
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 41inci maddesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Zeki Hakan Sıdalı Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Mersin İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; toplumsal kurumlar içerisinde çok
önemli bir sırada yer alan aile, bireysel ve sosyal yaşamın
işlevsel dinamiklerinden biridir çünkü aile toplumun çekirdek hâlidir.
Toplumsal hayatı oluşturan ekonomi, politika, eğitim gibi diğer
kurumlar ve bu kurumlara endeksli davranış şekillerinin küçük
ölçekli hâli, aile hayatı içerisinde gerçekleşir. Herkesi
ilgilendiren ihtiyaçların bir aile çatısı altında yeteri
kadar giderilmesi kuşakların güçlenmesini, maddi ve manevi
değerlerin zenginleşmesini ve bunların yeni kuşaklara
geçirilmesini sağlar; bu da Türk kültürünün temelidir. Toplumsal
hayatın istikrarlı sürdürülebilmesi toplumun özü olan aile kurumunun
içinden çıkacak ruhen sağlıklı çocuklara
bağlıdır. Aile kurumunun devamlılığını,
huzurunu, ekonomik refahını, yaşam kalitelerini etkileyen
vatandaşlık haklarından ve kamu hizmetlerinden devletimiz
sorumludur.
2020 verilerine bakalım. Bir yılda 135.022
çift boşanmış, bu boşanmalardan etkilenen çocuk
sayısı ise 127.742. Öncelikle boşanmaların son
yıllarda artış göstermesinin sebepleri
araştırılmalı. Aile bütünlüğünü sonlandırmaya
sebep olan sosyal ve bireysel memnuniyetsizlikler nedir, bilinmeli ve sorun
yüzeyde değil, kaynağında tespit edilmelidir. Çözüm yolları
buna göre aranmalı, gerekli noktalarda rehabilitasyon mekanizması
etkin bir şekilde devreye sokulmalıdır.
Toplumun içinde bulunduğu ekonomik buhran ve
çaresizlik hissi maalesef hanelerin içine sirayet ediyor, toplum için en önemli
kurum olan aileler geri dönülemez bir şekilde hasar görüyor. Bu
şartlar altında geleceğimizi temsil eden çocuklar bu öfkeleri
dinmeyen, dertlerine çare bulunamayan, geleceğe dair umutları yok
edilen ebeveynleri tarafından hırpalanabiliyorlar. İstatistikler
bir kez daha gösteriyor ki iktidar, aile bütünlüğünü koruyamadığı
gibi geleceğimizin teminatı olan çocukları korumaktan da uzak.
Çocuğun ruhsal ve bedensel gelişim
sürecinde son derece önemli olduğu gerekçesiyle anne ve baba arasında
icranın konusu olmaktan çıkarılıp bu sürecin, Çocuk Koruma
Kanunu çerçevesinde profesyoneller eliyle yürütülmesi çocuğun üstün
yararı açısından olumlu olmakla birlikte geç
kalınmış ve yetersiz. Çocuğun görüşmesi ve
kişisel ilişkisi boşanma anlaşmasında pazarlık
konusu olmamalı. Bu konu, boşanmadan ayrı bir biçimde,
bağımsız olarak resen araştırma yoluyla karara bağlanmalı
ve süreç dinamik tutulmalı; kararı veren hâkim de bizzat izleme
sürecine dâhil olmalıdır. Yani, çocuk haciz ya da bir benzeri
tutanağa yazılacak şahsi bir eşyaymış gibi
değil de özel koşullarda, yine sadece kendine ait bir hikâyesi takip
edilerek hakları savunulmalı.
Çocuğun, uzman veya öğretmen
tarafından, yükümlüden ya da hak sahibinden teslim
alındığı veya diğerine teslim edildiği
sırada kayda alınan ses ve görüntülerin internet ortamında
yayınlanması nedeniyle kişilik haklarının ihlal edilmesi
durumu istisnasız yaptırıma tabi olmalıdır.
Çocuğun tüm duyularıyla hafızasına işlediği, bir
yetişkin olduğunda bile hatırlayacağı anların,
toplumumuzda yeni sorunlu bireyler yaratmasının önüne geçilmelidir.
Ayrıca, işlevsel olarak
değerlendirildiğinde, Hükûmetin doğru işi doğru kuruma
yönlendirememe sorunu yine önümüze çıkıyor. İcra durumundan
çıkarılan ve artık masraf gerektirmeden uygulanacak taleplerde
oluşacak sayısal patlama, yaklaşık 16 bin personeli
olduğunu söyleyerek konuyu üstlenmek istemeyen Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına değil, sayısı yaklaşık bin
olan, Adalet Bakanlığı bünyesinde görev yapan adalet sistemi
uzmanlarına teslim edilmiş olacak. Hâliyle, kısa süre içinde
kapasitesi üzerinde iş yükü altına girecek bu personel konuya gerekli
özeni de gösteremeyecek. Yani, cerrahi müdahaleye ihtiyacı olan bir
yaraya, sadece basılan gazlı bezin rengi değiştirilmiş
olacak. Sonuç, kısa vadede ortaya çıkacak yeni sorunlar silsilesi
olarak kamuoyunda da tartışılmaya tekrar başlayacak.
Kanun düzenlemesinde anılan çocuk teslim
merkezleri ele alındığındaysa bu merkezlerin Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığına değil, Adalet
Bakanlığına bağlı olması, sosyal politika
odaklı bir hizmet sunumunun esas alınmayacağını,
kararın her şartta icrasına odaklanıldığını
gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Konu, icra
müdürlüklerinin görevinden çıkarılıyor gibi görünse de
kararın yerine getirilmesindeki işleyiş biçiminin
değişmediği, uygulamanın çocuk odaklı hâle gelmediği,
göstermelik ve şeklî bir düzenleme yapıldığı
anlaşılıyor.
Aile bütünlüğü ve özellikle öznesi çocuk olan
kanunlar, STK temsilcileri, barolar, üniversitelerin ilgili bölümlerinden
akademisyenlerinin, katkı sağlayacak uzmanların ve tüm
paydaşların kıymetli görüşlerinin alındığı
komisyonlarda yeterli zaman verilerek görüşülmelidir. Biz ancak bu
şekilde herhangi bir sebepten sağduyusunu kaybetmiş,
sorumluluklarını yerine getiremeyen ebeveynleri olan
çocuklarımıza sahip çıkabiliriz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
41inci madde kabul edilmiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
42nci madde kabul edilmiştir.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
43üncü madde kabul edilmiştir.
44üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 285 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 44üncü maddesi ile 5395 sayılı
Kanuna eklenen geçici 2nci maddenin 6ncı fıkrasının
birinci cümlesine icra dairesince ibaresinden sonra gelmek üzere teslim veya
kişisel ilişki kurulması işlemleriyle
sınırlı olmak üzere ibaresi ile 7nci fıkrasına
birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İşlemleri yerine getiren icra müdürlerine
8/5/1991 tarihli ve 3717 sayılı Adli Personel ile Devlet
Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492
Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten
Kaldırılması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde, uzman ve
öğretmenlere ise 41/H maddesinde belirtilen esaslara göre ücret ödenir.
Mahir Ünal Sabahat Özgürsoy Çelik Hacı Bayram Türkoğlu
Kahramanmaraş Hatay Hatay
İsmail Tamer Mehmet Doğan Kubat Mücahit Durmuşoğlu
Kayseri İstanbul Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 5395 sayılı Kanunun geçici
2nci maddesinin 6ncı fıkrası kapsamında takip
dosyasının işlemden kaldırılmasının teslim
veya kişisel ilişki kurulması işlemleriyle
sınırlı olacağı açıkça düzenlenmektedir.
Ayrıca 7nci fıkraya eklenen cümleyle, geçiş sürecinde çocuk
teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair
işlemleri yerine getirenlere ücret ödenmesi öngörülmekte ve böylece bu
süreçte oluşabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 44üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
44üncü madde kabul edilmiştir.
45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
46ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
51inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
52nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
53üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
54üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylamadan önce, İç Tüzükün
86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere
İstanbul Milletvekili Serkan Bayram lehte söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bayram. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERKAN BAYRAM (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum; gecenin bu saatinde hepinize teşekkür ediyorum.
Tabii, bu yasa teklifimiz hakikaten İnsan
Hakları Eylem Planında olduğu gibi reformist bir yasa teklifi.
Çocuklarımızı emtia olmaktan kurtarıyoruz. Yirmi yıl
avukatlık yaptım; boşanmış ailelerin
çocuklarının teslimlerinde yaşanan süreçleri, o annelerin
bakışlarını, acılarını hep müşahede
ettik. Bu yasa teklifimizle de bunu düzenliyoruz, artık daha profesyonel
ve insancıl bir düzenleme oluyor.
Tabii, yine yeni getirdiğimiz bir düzenleme de
engelli kardeşlerimizin hâkim ve savcı olmasının önünü
açıyoruz. 16ncı maddeyle eklenen düzenlememiz HSK Kanunu'nun 8inci
maddesini değiştiriyor. Orada onur kırıcı bir
düzenleme vardı eskiden; engelli kardeşlerimiz hâkim olamıyordu
çünkü maddede insanların alışılmışın
dışında vücut bozukluğu bulunması gibi bir ibare
vardı, bunu bu teklifle kaldırıyoruz.
Bunun mağduru olan bir kardeşiniz olarak
sesleniyorum: 1997 yılında girdiğim hâkimlik sınavında
84 puan almama rağmen mülakatta elendim; araştırdım, hiçbir
gerekçe ileri süremediler Gözünün üzerinde kaşın var. dediler. Ben
üniversite sınavına girerken ÖSYM bana ek puan mı verdi? Üniversitede,
İstanbul Hukukta okurken bin kişilik amfimiz vardı, Ebülulâ
Mardin amfisi. Burada hocamız bize ek puan mı verdi? Okulu bitirdik,
hâkimlik sınavına girdik, Adalet Bakanlığı bize ek
puan mı verdi? Yok. Her yerde eşit şartlarda
yarıştık, 84 puanla hâkimliği kazanmamıza rağmen
mülakatta elendik. Gerekçesi bu maddeydi,
alışılmışın dışında çevrenin
yadırgayacağı vücut bozukluğu bulunması ibaresiydi ve
bu maddeyi bugün sizlerin desteğiyle kaldırıyoruz.
Ben aziz Meclisimize, sizlere teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Engelli
kardeşlerimizin hayallerini süslediğiniz için Meclisimize
teşekkür ediyorum. Engelli kardeşlerimizin ideallerinin önünü
açtığınız için teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bütün partilerimize de oy birliğiyle
bu yasaya destek verdiği için, önergede imzaları olduğu için
hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Siyasi parti genel başkanlarına da teşekkür
ediyorum. Adalet Bakanımıza teşekkür ediyorum. Meclis
Başkanımıza teşekkür ediyorum. Her daim gücünü,
desteğini yanımda hissettiğim Binali Bey'e teşekkür
ediyorum. Engelli dostu Sayın Cumhurbaşkanımıza
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sağ olsun. Engelli bakan yardımcımız
oldu mu? Oldu Aile Bakanlığında. Engelli hâkimlerimiz bugün
oluyor mu? Oluyor inşallah. Yine, engelli belediye
başkanımız var mı? Var Avcılarda. CHPye de,
Sayın Kemal Bey'e de teşekkür ediyorum Avcılarda engelli Turan
kardeşimizi aday gösterdiği için.
Yine, engellilerimizle ilgili; engelli valimiz olsun
istiyoruz, engelli büyükelçimiz olsun istiyoruz. İçişleri
Bakanımız güzel hizmetlere imza attı ve bu yapmış
olduğu hizmetlerin taçlanması açısından da engelli valimiz
noktasında sizlerin de Meclis olarak desteklerinizi bekliyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İçişleri
Bakanı da engelli zaten.
SERKAN BAYRAM (Devamla) - Yine,
Dışişlerinde, büyükelçimiz, Türkiyeyi dışarıda
temsil edecek engelli kardeşlerimizden olsun istiyoruz; sizlerin
desteğiyle de bunun gerçekleşeceğini düşünüyorum ve gecenin
bu saatinde vermiş olduğunuz bu destekten dolayı hepinize
müteşekkirim, şükranlarımı sunuyorum ve hepinizi ayakta
alkışlıyorum. (AK PARTİ ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaadenizle efendim, bir iki kelime
BAŞKAN Tabii buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Oylamaya geçmeden önce söz alayım istedim, çok
teşekkür ederim lütufkâr tavrınız için.
Biliyorsunuz hem Komisyon sürecinde hem de Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki müzakereler esnasında kanunla ilgili görüş
ve düşüncelerimizi ifade etmiştik. Ayrıca, birlikte bütün siyasi
partilerin katılımıyla kanunda yeni maddeler ihdas ettik yine
müştereken ama bütün bunlara rağmen, kanunun büyük bir çoğunluğuna
katılıyor olmamıza rağmen yine kanunun
yapılış tekniği itibarıyla ve bazı yerlerde
iktidar partisinin muhalefeti yok sayması münasebetiyle İYİ
Parti olarak ret oyu kullanacağımızı ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Erkan Bey, talep var mı? Yok.
Sayın Oluç...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, biz de bu kanunun
tartışmalarına katıldık, eleştirilerimizi,
önerilerimizi dile getirdik, özellikle icra ve iflas konusunda çok teknik
düzenlemeler vardı, çok büyük itirazlarımız
olmadığı için o konuda bir yol verme durumuyla karşı
karşıya kaldık ancak çocuk teslimi konusunda ciddi eleştirilerimiz
vardı, bunu Komisyonda da dile getirdik, burada da dile getirdik. Bu
eleştirilerimiz doğrultusunda herhangi bir değişiklik
yapılmadığı için biz de kanunun tamamına hayır
oyu vereceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; torba yasaya
karşıyız. Çocuk teslimi gibi bir ibare... Çocuk, mal
değildir ve orada yaşanacak olaylarla ilgili gerekli önlemlerin
alınabilmesi mümkün gibi gözükmüyor, buna karşıyız fakat
pandemi nedeniyle cezaevleri konusunda şu anda izinli olarak
dışarıda bulunan mahkûmların altı ay daha süresinin
uzatılmasının altına imza attık. Biz kendi ret
gerekçelerimizden dolayı tümüne ret veriyoruz.
Meclise hayırlı mesailer diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınızı sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucu
gelmiştir, okutuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 296
Kabul :
233
Ret : 63 (x)
Kâtip Üye
Kâtip Üye
Rümeysa Kadak Abdurrahman Tutdere
İstanbul
Adıyaman
BAŞKAN - Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Duyurular
1.-
Başkanlıkça, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Genel
Kuruldaki görüşme programının Türkiye Büyük Millet Meclisi
internet sayfasında yer alacağına ve bastırılarak üyelere
dağıtılacağına; bütçe müzakerelerinde üyelerin söz
kayıt işlemleri ve usullerine ilişkin duyuru
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin Genel Kurul görüşülme
takvimine ilişkin Danışma Kurulunun önerisi bugün kabul
edilmiştir. Bütçe Kanunu Teklifi ile Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Genel
Kuruldaki görüşme programı Türkiye Büyük Millet Meclisi internet
sayfasında yayınlanacak ve bastırılarak sayın
üyelerimize dağıtılacaktır.
Bütçe üzerinde şahıslar adına söz
almak isteyen sayın üyelerin söz kayıt işlemleri 26 Kasım
2021 Cuma günü 11.30 ile 12.00 saatleri arasında büyük grup toplantı
salonunda Başkanlık Divanı kâtip üyelerince
yapılacaktır. Söz kaydını her üyenin bizzat
yaptırması gerekmektedir, başkası adına söz kaydı
yapılmayacaktır. Belirtilen saatlerden sonra söz kayıtları
Kanunlar ve Kararlar Başkanlığınca yapılacaktır.
Sayın üyelerin bilgilerine sunulur.
Gündemimizde konular tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 30 Kasım 2021 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı akşamlar arkadaşlar.
Kapanma Saati: 22.20
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 286 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 285 S. Sayılı Basmayazı 11/11/2021 tarihli 18inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.