TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
24üncü
Birleşim
30
Kasım 2021 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Niğde Milletvekili Yavuz Ergunun, Niğdenin sanayi
yatırımlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun,
27nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin anayasal sorumluluğuna
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin,
Ağrı ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
mezbeleliğe dönen Bursa Havuzlu Parka sahip çıkılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, kadınların
siyasette eşit temsiliyetini sağlayabilmek için CHP Grubunca
hazırlanan yasa teklifine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, infaz koruma
memurlarının taleplerine ve özel eğitim merkezlerine kamu
katkısının artarak devam etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
4.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, yaşanan
ekonomik sefaletin her zamanki gibi dış güçlere mal edildiğine
ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Türkiyenin döviz kurlarındaki sanal artışlara karşın
yatırım, büyüme ve istihdamda başarı hikâyesi
yazdığına ilişkin açıklaması
6.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, yaz-kış saati uygulamasından
neden vazgeçildiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
7.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, otoyol geçiş
cezalarına ilişkin açıklaması
8.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın,
Diyarbakırda EĞİTİM-SEN üyesi 21 öğretmenin
görevlerinden ihraç edilmesine ilişkin açıklaması
9.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
10.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, eğitimde yaşanan
sorunlara ilişkin açıklaması
11.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Muğlada
Menteşe, Ula, Köyceğiz, Yatağan, Milas ve Bodrum ilçelerine
dikilmesi planlanan rüzgâr türbinlerine ilişkin açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, İstanbulda
yaşanan şiddetli fırtına sebebiyle hayatını
kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, 1-7 Aralık
112 Acil Sağlık Hizmetleri Haftasına ve 3 Aralık Dünya
Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
13.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Özel eğitim ve
rehabilitasyon kurumlarına ödenen kamu katkısının
artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adananın
Yüreğir ilçesine bağlı Köprülü Mahallesinde ilan edilen riskli
alan sebebiyle vatandaşların mağdur edildiğine ilişkin
açıklaması
15.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyamanın il oluşunun 67nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, özel
eğitim ve rehabilitasyon kurumlarına ödenen kamu
katkısının artırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
17.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Başkent
Doğalgaz ve Kütahyadaki Çinigaz firmalarının doğal gaza
gelen zamları bir sonraki faturaya yansıtarak vatandaşı
soyduğuna ilişkin açıklaması
18.- Muğla Milletvekili Suat Özcanın, özel mülk
sahiplerinin, Hükûmetin Muğlaya yeni RESlerin kurulması için
yaptığı çalışmalarda özel mülkler üzerine koyduğu
şerhlerin kaldırılmasını istediklerine ilişkin
açıklaması
19.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, Covid
vakalarının en fazla görüldüğü 3üncü il olan Balıkesirde
herkesi salgın tedbirleri konusunda duyarlı ve dikkatli olmaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
20.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın,
Şırnak il ve ilçelerindeki hastanelerde yaşanan doktor krizine
ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Gaziantepli
vatandaşların geçim sıkıntısına ilişkin
açıklaması
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, piyasada ilaç
sıkıntısı yaratanların fırsatçılar
olduğuna ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Azerbaycan ordusuna ait askerî helikopterin düşmesi sonucu şehit olan
Azerbaycan askerlerine Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar dilediğine; millî gelirdeki sürekli düşüşün
Hükûmetin başarısızlığının göstergesi
olduğuna, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiyeyi
G20 liginden küme düşürdüğüne, özelleştirilen fabrikaların
şeker fiyatlarını artırdığına ve ekonomi
yönetiminde gerçeklerle bağdaşmayan ve hiçbir bilimsel ve sosyolojik
karşılığı bulunmayan kararlar alarak milletin daha
fazla sıkıntıya sokulmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, ülkemizi etkisi
altına alan şiddetli lodos ve fırtına sonucu
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet, yaralılara
acil şifalar dilediğine; İzmir Urlada meydana gelen 5,1
şiddetindeki deprem nedeniyle vatandaşlara geçmiş olsun
dileklerini ilettiğine, Alparslan Türkeşin doğumunun 104üncü
yıl dönümüne, TÜİK tarafından açıklanan dış
ticaret ve 2021 yılı üçüncü çeyrek verilerini memnuniyetle
karşıladıklarına ve Galatasarayın önceki
Başkanı Mustafa Cengizin vefatına ilişkin
açıklaması
25.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Omicron varyantıyla ilgili daha net açıklamalar
yapılmasını ve tedbirlerin alınmasını talep
ettiklerine, İmralıda tutulan Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar,
Veysi Aktaş, Hamili Yıldırımdan sekiz aydır haber
alınamadığına ve bütün haklarından mahrum
bırakıldıklarına, ekonomik buhrana, TÜİKin
açıkladığı büyüme rakamlarının balon veriler
olduğuna ve kendilerinden haber alınamayan Kübra Ekin ile Gülistan
Dokunun bir an önce bulunmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Galatasarayın önceki Başkanı Mustafa Cengizin vefatına,
geçirdiği trafik kazası sonucu vefat eden Sivas İmranlı
Belediye Başkanının ailesine ve Sivaslılara
başsağlığı dilediğine, devleti sevk ve idare
edenleri başta Tahir Elçi cinayeti olmak üzere faili meçhul cinayetler
konusunda hassasiyete çağırdıklarına, Millî Güvenlik Kurulu
üzerinden muhalefete bir ayar verilmeye çalışılmasını
kabul etmelerinin mümkün olmadığına, ekonomik gidişe
verilen tepkiyi dış güçlerle ilintilemenin tam bir zırvalık
olduğuna ve muhalefeti tehdit etmenin ülkede kaos çıkarmaktan
başka hiçbir işe yaramayacağına ilişkin
açıklaması
27.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbulda
başlayan ve tüm Anadoluyu etkisi altına alan fırtına
sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediğine, Galatasarayın önceki Başkanı Mustafa Cengizin
vefatına, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere yetkili kurum ve
kuruluşların vatandaşların pandemiden etkilenmemesi için
büyük bir gayret gösterdiğine, TÜİKin açıkladığı
büyüme ve ihracat rakamlarına, Türkiyenin ihracat odaklı büyümeyi
hedeflediğine ve 2023 yılındaki sandıkta da
vatandaşın kendilerini desteklemeye devam edeceğine
inandıklarına ilişkin açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Halkların Demokratik Partisi olarak, kadınların siyasette
eşit temsilini savunan, bunu uygulayan ve karar mekanizmalarında da
hayata geçiren bir parti olduklarına ve (2/3460) esas numaralı Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınma önergesine evet diyeceklerine
ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, elektrik
faturalarından KDVnin kaldırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
32.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, fiyat
artışlarının bir an önce durdurulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
33.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak çevre dostu, yenilenebilir enerji
politikalarını desteklediklerine ilişkin açıklaması
34.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
iktidarın çiftçinin, halkın, esnafın
perişanlığını görmediğine ilişkin
açıklaması
35.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, simitin de zam
yağmurundan nasibini aldığına ilişkin
açıklaması
36.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, vergi, ceza ve harçlara
yapılan zamma ilişkin açıklaması
37.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, emekli
binbaşıların maaş sorununa ilişkin açıklaması
38.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, birçok ilimizi etkisi
altına alan fırtınada vefat eden vatandaşlara Allahtan
rahmet dilediğine ve Galatasaray Kulübü 37nci Başkanı Mustafa
Cengizin vefatına ilişkin açıklaması
39.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Mersinde
inşa edilen Akkuyu Nükleer Güç Santraline ilişkin
açıklaması
40.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, Doğu Ekspresi
seferlerinin yarattığı turizm potansiyeline ilişkin
açıklaması
41.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Gübre
fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması
42.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın,
iktidarın kıyılarımız ve limanlarımızla
derdinin ne olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
43.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın,
öğrencilerin okul ihtiyacının karşılanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
44.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
45.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Gübre fiyatlarındaki
artışa ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, 6253 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı
Kanunu ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştayın 2020 yılı
harcamalarına ilişkin Dış Denetim Raporlarının
inceleme sonuçlarına ilişkin tezkeresi (3/1761)
B) Önergeler
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, (2/3460) esas numaralı,
2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 2839 Sayılı
Milletvekili Seçimi Kanunu ve 2972 Sayılı Mahalli İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/149)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, kamuoyunda
gündeme gelen PTTye bağlı çalışan taşeron
işçilerin sorunları, giderek artan işten
çıkarılmaları ve bu statüde çalışan personelin kadroya
geçirilmesiyle ilgili sorunlarının bütün yönleriyle
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30
Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Tahir Elçi cinayetinin tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 30/11/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel
görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Kasım
2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, şehir içi ücretsiz toplu taşıma hizmeti
sunan otobüs işletmecilerinin mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla
25/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30
Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın, Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İzmir
Milletvekili Selin Sayek Bökenin (2/3460) esas numaralı Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınması önergesi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin kravat takmayı
unuttuğuna ve takmadığı takdirde kendisini Genel Kurul
dışına rica edeceğine ilişkin konuşması
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287) (x)
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin, 287 sıra sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya
aykırı olduğu gerekçesiyle Komisyona iade edilip edilmemesi
hakkında
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın,
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların makam ve
hizmet amaçlı araç alım ve kiralama sayısına ilişkin
sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun
cevabı (7/54022)
2.- İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın, ROKETSAN'ın
personel ulaşım hizmetinin verildiği firmaya ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
cevabı (7/54083)
3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, kalkınma
ajanslarının uluslararası kaynak kullanımına
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanık'ın cevabı (7/54097)
4.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybek'in, TBMM'de erişim
sağlanan ve erişimi engellenen internet sitelerine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiç'in cevabı (7/54213)
5.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, 2010 yılından
itibaren Bakanlığın Kamu İhale Kanunu'nun 21'inci
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
gerçekleştirdiği ihalelere ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/54237)
30 Kasım 2021 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
24üncü Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Niğdenin
sanayi yatırımlarıyla ilgili söz isteyen Niğde Milletvekili
Yavuz Erguna aittir.
Buyurun Sayın Ergun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Niğde Milletvekili Yavuz Ergunun,
Niğdenin sanayi yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
YAVUZ ERGUN (Niğde) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Ekonomik olarak başarılı olursak
dertlerimizin de bu nispette çözüleceğini biliyoruz. Bir günü bir güne
eşit olan ziyandadır. diyen Efendimizin sözü doğrultusunda
sürekli çalışmaya ve üretmeye devam ediyoruz. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın hayalini kurduğu bir ülke
için yirmi yıldır çalışan dava arkadaşları olarak
birçok şeyin başarıldığını da hep birlikte
gördük, görmeye de devam ediyoruz. Son yıllardaki rakamlara baktığımızda,
Türkiyenin bir üretim üssü hâline geldiğini görüyoruz. Tabii ki bu büyüme,
Anadolunun tarım şehri olduğu gibi sanayide de adından söz
ettirmeye başlayan Niğdemizde de görülmektedir. 2021
yılının son günlerindeki verilere
baktığımızda, Niğdemizin ihracat
rakamlarının yüzde 9,6 arttığını görüyoruz.
Niğdemizde mevcut 2 organize sanayi bölgemiz
bulunmaktadır. 1inci organize sanayi bölgemizde 474 hektarlık mevcut
alanda, 93 parselde firmalar üretim yapmakta ve 17 sanayi parselinde de
inşaatlar hızla yükselmektedir. Bu yatırımların haricinde
230 hektarlık 3üncü genişleme alanı açılmış ve
bu alanda da ülkemiz için stratejik öneme sahip olan ve ülkemizde ilk kez özel
bir yatırımın yapılacağı 6 sanayi parselinin
tahsisi gerçekleştirilmiştir. Niğde Organize Sanayi Bölgemizde
4.200 kişi çalışmakta olup inşaat aşamasındaki
firmaların ve dahi yeni parseli tahsis edilen firmaların faaliyete
geçmesi sonrasında 2022 sonu itibarıyla çalışan kişi
sayısı yaklaşık 7 bin kişiye ulaşacaktır.
Ülkemizin tek parselde en büyük 8inci organize
sanayi bölgesi olan Bor Karma ve Deri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ise
96 aktif firması ve 1.500 kişilik istihdamıyla faaliyetine devam
etmektedir. 2018 yılında 86 tesis üretim yapar durumdayken bugün
üretimde olan tesis sayısı 98e çıkmış, 93 fabrika da
inşaat aşamasındadır. 1.500 olan mevcut istihdam sayısı,
kısa sürede faaliyete geçecek tesislerle birlikte 3.500 kişi
artışla 5 bin kişiye ulaşacaktır. Özellikle, uzun
yıllardır üreticilerimizin ve yeni
yatırımcılarımızın talepleri olan doğal gaz
yatırımımızın hayata geçirilmesiyle organize
sanayimizin tamamı dolmuş ve 7 bin dekar genişleme alanı
için çalışmalarımız başlamış ve
inşallah, 2022 yılı Mart ayı içinde
yatırımcılarımızın da bu alanı hizmetine
sunmaya başlayacağız.
Şehrimizdeki organize sanayi bölgelerindeki
yatırımcılarımızın yapmakta oldukları
fabrikaların yatırım tutarları şu an için 2 milyar 500
milyon TLyi aşmış durumdadır. Tüm bu sanayi
yatırımlarının yanında, mevcut organize sanayilerimize
ek olarak yeni organize bölgelerimizin de kurulum aşaması hızla
devam etmektedir. 5.500 dekar arazi büyüklüğüne sahip olan Niğde 3.
Organize Sanayi Bölgesi 2021 yılı Mart ayında tüzel
kişiliğine kavuşmuş ve yatırımları
değerlendirme ve planlama sürecine girmiştir. Yine, Türkiyenin en
büyüklerinden biri olacak olan Bor Tarıma Dayalı Entegre İhtisas
Besi Organize Sanayi Bölgesi Temmuz 2021 tarihinde tüzel kişiliğini
kazanmış olup 4 bin dekar arazi üzerinde 20 bin büyükbaş
hayvanla başlayıp 11 bin dekar araziye ve 50 bin büyükbaş besi
organizesindeki hayvancılık rakamına çıkacaktır.
Tüm bu yatırımlar, sanayiye ve üretime
destek veren başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın azmi ve kararlılığıyla artarak devam
etmektedir. Niğde organize sanayi bölgelerimizin kurulduğu günden
bugüne çözüm bekleyen sorunlarını büyük bir destekle
aşmamızı sağlayan başta
Cumhurbaşkanımıza, Sanayi Bakanımıza, Maliye
Bakanımıza şehrimiz adına ve şahsım adına,
desteklerinden dolayı yürekten teşekkür ediyorum. Ayrıca,
sanayicilerimize desteğini esirgemeyen ve her türlü
kolaylığı sağlayan, başta Valimiz olmak üzere, milletvekilimize,
belediye başkanlarımıza, organize sanayi başkan ve
yönetimlerimize, sanayi ve ticaret odaları başkan ve yönetimlerine
teşekkür ediyorum.
Bizler de dün olduğu gibi bugün de
Niğdemize daha fazla yatırım ve daha çok istihdam sağlamak
için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Geçtiğimiz aylar
içerisinde birçok şehrimizi ziyaret ettik ve
yatırımcılarımızı ilimize davet ettik, bundan
sonra da bu şekilde sanayicilerimizi ziyaret etmeye devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepimiz biliyoruz ki yol medeniyettir. Özellikle
Niğde-Ankara Otoyolumuzun açılmasıyla ilimiz yatırım
ve üretim konusunda bir cazibe merkezi hâline gelmiştir. Bizler de bu
konuyu en iyi şekilde değerlendirmek için elimizden geleni
yapıyor ve kapı kapı dolaşmaya devam ediyoruz. Hedefimiz
2023 yılında ülkemizi dünyada söz sahibi, Niğdemizi de bir
istihdam üssü hâline getirmektir.
Gazi Meclisin çatısı altından tekrar
tüm yatırımcılarımızı Niğdemize davet
ediyorum. 6ncı Bölge teşvikleri ve birçok avantajıyla tam bir cazibe
merkezi hâline gelen OSBlerimiz
yatırımcılarımızı bekliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YAVUZ ERGUN (Devamla) Gelin, hep birlikte
geleceğin Niğdesini inşa edelim diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
27nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin anayasal sorumluluğunu
değerlendirmek üzere söz isteyen İstanbul Milletvekili İbrahim
Özden Kaboğluna aittir.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili İbrahim
Özden Kaboğlunun, 27nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin anayasal sorumluluğuna
ilişkin gündem dışı konuşması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli halkımız, bütün milleti
temsil eden sayın vekiller; bütün toplum, anayasanın ekmek, su ve
hava kadar neden önemli olduğunu, anayasasızlaştırmanın
acı bir sonucu ve bedeli olarak Türk lirasının değerinin
güneş görmüş kar gibi erimesi sonucu geçen hafta fark etti.
Cumhuriyetin özünde yer alan eşitlik, özgürlük ve toplumsal adalete
dönebilmek için, Türkiye'yi içine sürüklendiği hukuk ve iktisat
bunalımından çıkarma yükümlülüğü acil. Bunun için önce
demokratik anayasanın asgari gereklerinde uzlaşılmalı.
Yargı bağımsızlığına dayalı erkler
ayrılığı ve yürütmenin karşılıklı
bağımlılığı veya
bağımsızlığına dayanan devlet örgütlenmesi ve
kurallar kademelenmesiyle şekillenen hukuki yapılanma; kısaca,
normu koyan, uygulayan ve denetleyen organların birbirinden
ayrılması. Demokrasinin olmazları olan üçlüde de
uzlaşılmalı: Denge ve denetim düzeneği, görev-yetki-sorumluluk
kuralı, hesap verebilir hükûmet gereği. Dünyevi bir norm olarak
anayasa, erkler ayrılığı yoluyla bölünmez bir bütün olan
hak ve özgürlükleri güvenceler. Anayasacılık, anayasa ve siyaset
biliminin tarihsel gelişimi ışığında görev ve
yetkilerin kolektif aklı ortaya çıkaracak kurullar ve meclisler düzleminde
paylaşımını öngörür, uzmanlık ve liyakat ilkelerine
dayanır.
Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri,
tarihimiz de kopuş ve devamlılıklar ekseninde bu bağlamda
yer alır. Eksileri ve artılarıyla tarihsel mirası
sahiplenmek ve bundan ders çıkarmak, geleceğe dönük
adımların itici gücü olarak toplumların gelişmişlik
ölçütüdür. Yakın tarihimizde birbiriyle zıtlaşan iki anayasal
süreç öne çıkar. 1982 Anayasasının güvenlikçi ve otoriter
kurgusu, 19872004 değişiklikleri dizisiyle anayasal denge ve denetim
düzenekleri yönünde belli ölçüde evrildi. Buna karşılık,
20072017 değişiklikleri, tersi yönde demokratik bir anayasanın
asgari ögelerini zedeledi. 1 Şubat 2021de yapılan anayasa
çağrısı ve ardından başlatılan anayasa
çalışmaları bir öz eleştiridir.
Sayın Türkiye vekilleri, anayasa
arayışında şu 3 ön koşul içtenlik testidir: Bir,
yürürlükteki anayasaya saygı; iki, demokratik hukuk devletinin asgari
gerekleri üzerinde buluşmak; üç, anayasal bilgilenme hakkı ve kamuoyu
gerekleri. Gerçekten, nasıl bir anayasa veya değişikliği
tartışmasında Cumhurbaşkanlığı hükûmet
adı verilen sistem ile güçlendirilmiş parlamenter sistem
tartışılırken genellikle düz ve saydam bilgi yerine bilgi
kirliliği yaratılır. Örneğin, olmayan Bakanlar Kurulu veya
Kabine varmış gibi gösterilerek hukuki olgu ve fiilî durum
karmaşası yaratılır. Oysa, tartışmayı
doğru bilgi temelinde yapabilmek için siyasal, anayasal deyim ve
kavramların kullanımına özen, dürüstlük ve halk
egemenliğine saygının ölçütüdür.
100üncü yıllar Meclisinin sorumlu vekilleri,
27nci Yasama Dönemi kurtuluş ve kuruluş sürecini kucaklayan
tarihlerin yüzyılıdır. Bu ağır tarihsel sorumluluk,
2nci yüzyılı biçimlendirecek olan anayasal gelecekle
örtüşmektedir. 1920 Meclisinden sonra hiçbir Meclis, 20182023 dönemini
kucaklayan 27nci Dönem kadar gelecek kuşaklara karşı
sorumlulukla yüz yüze gelmedi. Şu hâlde Meclisimiz demokratik kuruluş
sorumluluğuyla karşı karşıya bulunmaktadır.
Gazi Meclisin değerli vekilleri, 2017 Anayasa
değişikliği demokrasinin olmazsa olmazlarını
kaldırmakla yetinmedi; devlet ve hükûmet, siyaset ve idare, devlet
yönetimi ve siyasal parti arasındaki ayrım çizgilerini de sildi.
Aslında, 2017 Anayasa kurgusunun sürdürülemez özelliği otuz
aylık uygulamasının ardından savunucuları
tarafından da doğrulandı. Kişi-parti-devlet birleşmesi
kamu kurumlarının uyumlu işleyişini bozduğu gibi,
toplumsal dayanışma ve barışı da zedeledi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Çok
teşekkürler Sayın Başkan.
Bunun somut örneğine ve uygulamasına 2022
bütçe görüşmelerinde tanık olmuş bulunuyoruz.
Şu hâlde, hukuk devletinin asgari gerekleri
üzerinde anayasal zeminde buluşma zamanıdır zaman. Aksi hâlde,
100üncü yıllar Meclisi tutanaklarını inceleyen gelecek
kuşaklar, anayasa yapımı bir yana, demokratik bir
anayasanın temel ilkeleri üzerinde bile uzlaşma sağlayamadan
kurtuluş ve kuruluşa sığan zaman yelpazesini hovardaca
tüketmiş bir Meclis nitelemesi yapacaklardır bizim için.
100üncü yıllar Meclisinin tarihsel
sorumluluğunu üstlenmesi, gelecek kuşaklara karşı bir görev
olmanın yanında, otoriter rejimlerin zemin kazandığı
çağdaş dünya için de demokratik esin kaynağı
oluşturacaktır.
Demokratik cumhuriyet anayasası için
dayanışma umuduyla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Ağrı ilinin sorunları hakkında söz isteyen Ağrı
Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemire aittir.
Buyurun Sayın Taşdemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
3.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, Ağrı ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Ağrı ilimizin sorunları üzerine
gündem dışı söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, aslında,
Ağrının temel sorunlarına ilişkin bugüne kadar
söylenmedik söz bırakmadık; buna ilişkin araştırma
önergeleri, soru önergeleri verdik, Genel Kurulda defalarca gündeme getirdik,
basın toplantıları düzenledik, yine, kapsamlı bir rapor
hazırladık ama maalesef, bu sorunlar hâlâ olduğu yerde duruyor,
herhangi bir çözüm üretilmedi; Ağrılılar hâlâ da bu sorunlarla
mücadele etmek zorunda kalıyor.
Aslında, Ağrı ilimiz beşerî
kaynaklar açısından çok yüksek ve zengin bir il; tarımdan
hayvancılığa, turizmden ticarete güçlü bir potansiyele sahip ama
buna rağmen hâlâ açlıkla, yoksullukla mücadele etmek zorunda
kalıyor. Son dönemlerde kentte büyük bir göç dalgası da
başladı, bir temel sorunumuz da bu göç meselesi.
Yine, coğrafyamız zengin ama sizin
ürettiğiniz bu politikalardan kaynaklı biz yoksulluk ve fakirlikle
mücadele ediyoruz. Ağrının geçim kaynağı olan
hayvancılık bitirilme noktasına getirildi, yine tarım
bitirilme noktasına getirildi, ticaret bitirilme noktasına getirildi.
Öyle ki şu an Ağrıda çiftçiler tarlasını ekemiyor,
hayvanını besleyemiyor çünkü hem yem hem mazot fiyatlarındaki
yüksek artışlar çok ciddi anlamda sorunlara neden oluyor.
Yine, değerli arkadaşlar, sosyoekonomik
gelişmişlik düzeyi bakımından, maalesef, ilimiz, her sene
yapılan bu araştırmada 81 il arasından 79uncu sırada
yani biz, her zaman sondan 3üncü sırada yer almak durumunda
kalıyoruz bu politikalar sonucunda. Oysa nüfusu bize yakın olan
Çanakkale, Osmaniye, Kütahya ve Çoruma ayrılan kaynak
Ağrının en az 2 katı. Yine, nüfusu bizden daha az olan
Isparta, Giresun, Aksaray, Uşak illerinin gelişmişlik düzeyi ile
Ağrı kıyaslanamayacak düzeyde. Yani Ağrıda yoksulluk
ve yoksunluk aslında özel bir politika olarak izleniyor. Kentimizde
istikrarlı olarak yapılan tek bir şey var, o da AKPnin vaatleri
yani yerine getirmediği boş vaatler. Her dönem bakanlar, bürokratlar
Ağrıya gelir, bol bol vaatlerde bulunurlar ama bu vaatler hep seçim
vaadi olarak kalır, arkalarını dönüp gittiklerinde de bu
vaatlerini unuturlar. Şimdi de yeni bir şey keşfedilmiş,
artık bu vaatler SMS üzerinden yapılmaya
çalışılıyor. Ağrılılar her cuma AKP
vekillerinin SMSleriyle aslında güne başlıyor. Bu SMSlerden
müjde olarak bize daha önce cezaevi yapılacağı söylenmişti,
şimdi ise idari mahkeme kurulacakmış. Yani bir de bundan mutlu
olmamız isteniyor, sanki cezaevi açılınca, idari mahkeme
açılınca Ağrıdaki yoksulluk, işsizlik ve
eşitsizlik bitecekmiş gibi, bir de insanların aklıyla dalga
geçen bir yönetim anlayışı var.
Yine, değerli arkadaşlar, Ağrı,
Türkiyenin en soğuk illerinden bir tanesi; eksi 40-45leri görüyoruz.
Yine, soğuk mevsim çok uzun yani kış mevsimi çok uzun ama biz,
tam on dört yıl boyunca doğal gaz gelmesini bekledik. İşte,
2013te, dönemin Başbakanı Erdoğan Ağrıya
geldiğinde Bu sene size doğal gaz gelecek. dedi. Aradan tam on dört
yıl geçti, neyse 2017de doğal gaz geldi ama neredeyse bu yüksek
fiyatlar, fatura fiyatlarındaki yükseklik Ağrılılara
şunu demek durumunda bıraktı: Keşke biz doğal gaz
talep etmeseydik. Oysa insanlar o dönem tezekten, ucuz kömürden, kalitesiz
kömürden kurtulacağını düşünüyordu ama şu anki faturalardan
kaynaklı insanlar doğru düzgün ısınamıyorlar bile.
Oysa, değerli arkadaşlar, bu İrandan gelen boru hatları
bizim kentimizden geçiyor, diğer kentlere Ağrı üzerinden
veriliyor doğal gaz, bizim kullandığımız doğal
gaz diğer illere göre daha pahalı. Açıkçası, biz bunun
nedenini merak ediyoruz. Yani niye Ağrı -bu kadar yoksul olan bir
kent- doğal gaz fiyatını en yüksekten ödemek zorunda
bırakılıyor?
Yine, değerli arkadaşlar, önemli
sorunlarımızın başında sağlık geliyor. Yani
sağlık Ağrıda kronik bir hâle dönüşmüş durumda.
Yani o dönemde yine bir sürü sağlıkla ilgili vaatlerde bulunuldu,
Ağrı Devlet Hastanesi bölge araştırma hastanesi statüsünde
olacaktı; bırakın bölge araştırma hastanesi statüsünü,
şu an normal bir tane otopsiyi bile kendisi yapamıyor, Erzuruma
gitmek zorunda kalıyor Ağrılılar.
Değerli arkadaşlar, Ağrılılar
nitelikli bir sağlık hizmetinden yararlanamıyorlar, çok ciddi
sıkıntılarla karşı karşıya kalmak
durumundalar. Dolayısıyla bunlar da hastalar ile sağlık
emekçilerini karşı karşıya getiriyor. Geçen hafta bir
sağlık emekçisi şiddete uğradı, buradan da bir kez
daha kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bitiriyorum.
Geçen günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı
Murat Kurum Ağrıyı ziyaret etti. Ağrıya et ve et
entegre tesisi kurulacağını, Ağrının et
ürünlerinin merkezi ve Türkiyenin en büyük hayvancılık üssü
olacağı vaadinde bulundu. Yani umarım bu da diğer vaatler
gibi havada kalmaz, boşta kalmaz. Ağrı, bu anlamda aslında
model olabilecek bir ildir ama biz, bunun da bir vaatten öteye
gitmeyeceğini biliyoruz çünkü yirmi yıldır AKPnin
Ağrıda yaptığı, söylediği tek şey vaatlerle
sınırlı; biz de Ağrılılar olarak artık
halkımızla hep birlikte bu vaatlere son vermenin AKPden kurtulmak
olduğunu biliyoruz. Bizim de vaadimiz AKP iktidarına son vermek
olacaktır.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Kayışoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, mezbeleliğe dönen Bursa Havuzlu Parka sahip
çıkılması gerektiğine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Geçmişi cumhuriyetimizin ilk dönemlerine kadar
uzanan Havuzlu Park, 1935 yılında açıldığında
sadece Bursanın değil Türkiyenin de tek tesisidir. Muhittin Baha
Pars tarafından yaptırılmış bu tesis şimdilerde
Büyükşehir Belediyesinin kullanımında ancak Bursalılar
burayı kullanamıyorlar çünkü bu resimlerden görüleceği üzere
tamamen çöp içinde ve yıkıntı içerisinde. Büyükşehirin
sitesine girdiğimizde onarımın yapılacağı
söyleniyor fakat bugüne kadar bu onarım başlamadı; sebebi de
Spor Bakanının Bursaya gelmesi bekleniyormuş. Ben buradan
Sayın Bakan Kasapoğluna sesleniyorum: Ya gelsin bir an önce bu
onarım başlasın ya da talimat versin çünkü hakikaten burası
tam anlamıyla, görüldüğü üzere bir mezbeleliğe
dönüşmüş. Bu tarihe sahip çıkalım diyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Özdemir
2.- İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemirin, kadınların siyasette eşit temsiliyetini
sağlayabilmek için CHP Grubunca hazırlanan yasa teklifine
ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kadınların siyasette eşit temsiliyetini
sağlayabilmek için grubumuzca hazırlanan ve Mecliste grubu bulunan
partilerle paylaştığımız yasa teklifi biraz sonra
Genel Kurulda görüşülecek. Teklifimizle, milletvekilliği seçimlerinde
siyasi partilerin aday listelerinin yüzde 50 kadın, yüzde 50 erkek
kotası olarak oluşturulması, aday listesinde kadın-erkek
eşitliği için fermuar yönteminin uygulanması ve il genel meclisi
ve belediye meclisi üyeliklerinde yüzde 50 cinsiyet kotası
amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu teklifle, önce
siyaset kurumundan başlayarak tüm kurumlarımızda, tüm karar alma
birimlerinde, yaşamın tüm alanında cinsiyet eşitliğini
savunuyorsak bugün ilk ve somut adımı atmalıyız. Temel
insan hakları boyutunda eşitlikçi anlayışla özgür bireyler
olarak yaşayabileceğimiz Türkiyeyi hep birlikte inşa etmek için
tüm milletvekillerini bu tarihî sorumlulukla bu kanun teklifine destek olmaya
çağırıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
infaz koruma memurlarının taleplerine ve özel eğitim
merkezlerine kamu katkısının artarak devam etmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Cezaevlerinin huzur, güvenliği ve
asayişini sağlayan, üniformalı olarak görev yapıp 7/24
esasına göre çalışan infaz koruma memurlarının emniyet
hizmetleri sınıfına alınması, buna paralel olarak
özlük haklarının genişletilmesi, sözleşmeli personel olarak
görev yapanların kadroya geçirilmesi, yeşil pasaport alabilme hakkının
verilmesi talepler arasındadır.
Engelli evlatlarımızın kendilerini
değerli hissettiği ve destek gördüğü özel eğitim
kurumları oldukça önemlidir. 425 bin engelli bireyin eğitim
gördüğü, 47 bin personelin istihdam edildiği, 800 bin engelli bireyin
ise rehabilitasyon sürecinin başarıyla tamamlanarak topluma
kazandırıldığı özel eğitim merkezlerine kamu
katkısının artarak devam etmesi talepler arasındadır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Karaduman
4.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, yaşanan ekonomik sefaletin her zamanki gibi
dış güçlere mal edildiğine ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Ülkemizde
buzdolabının icadı ve insanların dağ hayatından
şehir hayatına geçmesi gibi bütün olumlu gelişmeler AK
PARTİ iktidarının bir eseridir ancak her türlü kriz
dış güçlerin bir operasyonudur(!) Bugün yaşanan ekonomik sefalet
de yine her zamanki gibi dış güçlere mal edilmiştir. Soruyorum:
Ekonomimizi yıkmak isteyen bu dış güçler kimlerdir? Sözünü
ettiğimiz dış güçler, Amerika Birleşik Devletleri,
İngiltere, Almanya, 15 Temmuz darbesinin failidir. dediğimiz
Birleşik Arap Emirlikleri midir? Madem bu kriz dış güçlerin bir
operasyonu; peki, bu operasyona karşı biz hangi politikaları
uyguluyoruz? Ve son olarak, yirmi yılın sonunda hâlâ dış
güçler bize müdahale edebiliyorsa bunu söylemek yirmi yıldır
dış güçlere hizmet edildiğinin bir itirafı değil
midir?
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Türkiyenin döviz kurlarındaki sanal
artışlara karşın yatırım, büyüme ve istihdamda
başarı hikâyesi yazdığına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Geçen hafta piyasalarda yaşanan kur üzerinden
yapılan saldırılarla döviz kurlarındaki sanal
artışlara karşın Türkiye, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde
yatırım, büyüme ve istihdamda başarı hikâyesi yazmaya devam
ediyor. Sanayi üretimi güçlü seyrini sürdürürken ihracat, turizm gelirleriyle
konut, araba ve beyaz eşya satışlarında geçmiş
dönemlere göre artan bir ekonomik hareketlilik yaşanıyor. Benzer bir
parlak tablo, kamu maliyesinin güçlü yapısını ortaya koyan
verilerde de var. Durum böyleyken sosyal medya üzerinden Türkiye
düşmanları tarafından yalan ve iftiralarla yapılmaya
çalışılan zihin karartma ve körleştirme
operasyonlarıyla aziz milletimizin kalkınma yürüyüşünü durdurmak
asla mümkün olmayacaktır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde Türkiye bu ekonomik
saldırıları da aşacak, büyük ve güçlü Türkiye olma yolunda
emin adımlarla ilerlemeye devam edecektir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
6.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
yaz-kış saati uygulamasından neden vazgeçildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte
Türkiyemizin birçok ilinde okula gidecek çocuklarımız ve işe
gidecek insanlarımız gün doğmadan uyanıyor ve
karanlıkta lamba yakarak okuluna ya da işine gitmek için
hazırlanıyorlar. Yanan her lamba vatandaşın elektrik
faturasının artması demektir, elektrik dağıtım
şirketlerinin daha çok para kazanması demektir. Hâl böyleyken ve
birçok ülke elektrik tasarrufu için yaz-kış saati uygulaması
yaparken biz neden bu uygulamadan vazgeçtik? İktidara soruyorum: Okula
giden çocuklarımızın, işe giden
insanlarımızın zifiri karanlıkta yollara düşmesi
hoşunuza mı gidiyor? Elektrik faturalarının artması
hoşunuza mı gidiyor? Sabahın karanlığında
çocuklarımızın başına bir şey gelirse bunun
hesabını kim verecek? Çok mu zor kış saati
uygulamasına geçmek, çok mu zor bu sıkıntıyı çözmek?
Artık milleti de kendinizi de kandırmayın, yönetemiyorsunuz,
sandığı getirin; bu talep milletimizin talebidir.
BAŞKAN Sayın Arık
7.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın, otoyol geçiş cezalarına ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Vekilim, otoyol geçiş cezası
78 TL. İcradan ödeme emri geldi, 392 lira. Ödemeye gittim, Hayır,
sizin cezanız 944 lira. dediler. Araç engelli kızıma ait. Faize
haram diyen hükûmet kırk beş günde 12,5 kat faiz alıyor.
Bir başka vatandaş; Sayın Vekilim,
on beş gün önce İstanbul'dan Ankara'ya geldim. 78 lira ücret
yazılmış. Bir de sistemde görünmeyen 33 lira için geçiş
ücreti ödenmediği için 288 lira idari ceza yazmışlar. Sayın
ağabeyim, bu soygun düzeninden bizi kurtarın lütfen. Bu otoyol
soygununu Mecliste dile getirin. 33 TL için 288 lira ceza olur mu? Devlet
vatandaşına tuzak kurar mı?
Vatandaşı değil de yandaşı
düşünen bir iktidar var ise vatandaşa tuzak kurar. Sabret
kardeşim, geliyor gelmekte olan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaya
8.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, Diyarbakırda
EĞİTİM-SEN üyesi 21 öğretmenin görevlerinden ihraç
edilmesine ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
29 Kasım Pazartesi günü Diyarbakır için,
eğitimciler için, öğrencilerimiz için kara bir gün oldu. 21
EĞİTİM-SEN üyesi öğretmenin ekmeği, aşı,
özgürlüğü elinden alındı. Diyarbakır Cumhuriyet
Savcılığının Soruşturmaya gerek yok. demesine
rağmen 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35inci maddesine
dayanılarak Millî Eğitim Bakanlığı, Kasım
Aydın, Mehmet Arda, Mehmet Baydemir, Recep Şimşek, Zeynep Kaya,
Mehmet Emin Yücel, Abbas Şahin, Tahir Çetin, Yıldırım
Arslan, Hamdin Öztekin, Saliha Zorlu, Ezgi Çelik, Halis
Kızılırmak, Murat Derince, Şenay Koç, Bayram
Kılıç, Hacer Alp, Pelda Sevim, Yücel Yıldırım, Fatih
Mutlu, Savaş Solmaz; öğrencilerinden koparılan öğretmenler,
bu öğretmenlerin suçu neydi?
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
9.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz yıl çiftçilerimizin Tarım
Kredi Kooperatiflerine borçları yüzünden haczedilen ve yediemin
parkına çekilen traktörleri Türk halkı televizyonlardan izledi, hatta
bazı çiftçilerimizin inekleri haczedildi, tarlaları satışa
çıkarıldı. Sonrasında Yanlış ve eksik
yapıyorsunuz. dedik ama yüzde 30 peşinat ödeyerek 31 Ekime, sonra da
bugüne yani 30 Kasım 2021e kadar çiftçinin borçları ertelendi. Evet,
bugün son gün. Kuraklık oldu, gübreye yüzde 400 zam geldi, mazota yüzde 50
zam geldi, on binlerce çiftçi peşinatı bulamadı. Çiftçi
buğdayını 2.200 liradan sattı, siz 4 bin liradan ithal
ettiniz. Bugün büyüme rakamları açıklandı, üçüncü çeyrekte
Türkiye tarımı yüzde 5,9 küçüldü. Ne yapacaksınız? Borcunu
ödeyemeyen on binlerce çiftçinin yeniden traktörleri, inekleri haciz mi
edilecek, tarlalar satışa mı çıkarılacak? Çiftçinin
feryadını duyacak mısınız, yoksa her zaman
yaptığınız gibi çözümü ithalatta mı
arayacaksınız?
BAŞKAN - Sayın Barut
10.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Türkiye'de uzun süredir yaşanan ve son süreçte oldukça derinleşen
ekonomik kriz herkesin hayatını olumsuz etkilemiştir; maalesef,
insanların sorunları görmezden gelinirken çözüm adına adım
atılmamıştır. Bu durumdan ne yazık ki herkes gibi
sayısı 1 milyonu aşan eğitim ve bilim emekçileri de
nasibini almıştır. 2002 yılında 1.769 lira maaş
alan bir öğretmen maaşıyla 977 dolar alabiliyordu, bugün ise
4.960 lira maaş alan bir öğretmen ancak 394 dolar alabiliyor. 2012
yılında maaşıyla 10 çeyrek altın alabilen bir
öğretmen bugün sadece 4 çeyrek altın alabilmektedir. Ücretli ve
sözleşmeli öğretmenlik, haksız ihraçlar, yüzbinlerce atanamayan
öğretmen sorunu, yetersiz okul ve derslik sayısıyla
eğitimde yaşanan sorunlar sizlerden çözüm bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Girgin
11.- Muğla Milletvekili Süleyman
Girginin, Muğlada Menteşe, Ula, Köyceğiz, Yatağan, Milas
ve Bodrum ilçelerine dikilmesi planlanan rüzgâr türbinlerine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına
Muğlada Menteşe, Ula, Köyceğiz,
Yatağan, Milas ve Bodrum ilçelerinde vatandaşların arazilerine
kamulaştırma şerhi konularak rüzgâr türbinleri dikilmesi planlanmıştır.
Enerji kaynak alanları belirlenirken kurum ve kuruluşların
görüşleri alındı mı? Kurum ve kuruluşların
görüşleri alındıysa olumsuz görüş veren kurum ve
kuruluşlar hangileridir? Olumsuz kurum görüşleri doğrultusunda
revize değişikliği yapıldı mı? Alanların ne
kadarı orman arazisinde kalmaktadır? Kaynak alanları içindeki
özel mülkiyetlerin kamulaştırma işlemlerine
başlanmış mıdır? Kaynak alanlarında kalan zeytin
alanları hakkında değerlendirme yapılmış
mıdır? Doğal sit ve arkeolojik sit alanları var
mıdır? Varsa kaç hektarlık alan koruma kapsamındadır?
YEKA alanları ve türbin noktalarının meskûn, tarım, turizm,
korunan alanlar, kıyı ve benzeri analizleri yapıldı
mı? Bu analizlerin yapıldığı bir rapor var
mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
12.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, İstanbulda yaşanan şiddetli fırtına
sebebiyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediğine, 1-7 Aralık 112 Acil Sağlık Hizmetleri
Haftasına ve 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Dün İstanbulda şiddetli fırtına
sebebiyle yaşanan kazalarda hayatını kaybeden 4
vatandaşımıza Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı ve yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum.
1-7 Aralık 112 Acil Sağlık Hizmetleri
Haftası vesilesiyle acil sağlık hizmetlerinde çalışan
doktorlarımıza ve sağlık personeline
şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü
münasebetiyle farkındalık yaratılarak tüm engellerin
aşılabileceğini hatırlatmak istiyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
13.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Özel
eğitim ve rehabilitasyon kurumlarına ödenen kamu
katkısının artırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yaklaşık 50
bin kişinin istihdam edildiği ve toplumsal bir misyonu yerine getiren
özel eğitim ve rehabilitasyon kurumları zor bir süreç
yaşamaktadır.
2004 yılında
bir öğrenci için aylık özel eğitim ödemesi bir asgari ücret
tutarındayken, 2021 yılında bu, ücret asgari ücretin 2/7
oranına kadar gerilemiştir. Bu durum, özel eğitim ve
rehabilitasyon kurumlarını ağır bir ekonomik tabloyla
karşı karşıya bırakmıştır. Bu nedenle,
2022 yılı ücretleri belirlenirken kurumlarımızın genel
giderlerinin yüzde 65inin personel gideri olduğu dikkate
alınmalı, asgari ücret artış oranı üzerinde bir
artışla bu kurumların desteklenmesi
sağlanmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
14.- Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkinin, Adananın Yüreğir ilçesine bağlı Köprülü
Mahallesinde ilan edilen riskli alan sebebiyle vatandaşların
mağdur edildiğine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Adana'nın
Yüreğir ilçesine bağlı Köprülü Mahallesi'nde
BAŞKAN Sayın Tutdere
15.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyamanın il oluşunun 67nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, 1 Aralık Nemrut Milli Parkı, Çelikhan Yüzen
Adaları, Gerger Kanyonu başta olmak üzere çok sayıda doğal
güzelliğe; dünyada güneşin en güzel doğduğu ve
battığı Nemrut Dağı'na, Cendere, Arsemia,
Karakuş, Pere Antik Kenti, Besni Ören Yeri, Palanlı
Mağarası gibi ismini sayamadığım tarihî
şaheserlerle Türkiye'nin en büyük açık hava müzesine petrol, mermer,
bakır başta olmak üzere sayısız yer altı
zenginliklerine; tütün, badem, üzüm, nar, dut, incir, Şambayat biberi gibi
çok sayıda doğal tarım ürünlerine ev sahipliği yapan;
lezzetli yemeklerin, farklı kültürlerin ve huzurun başkenti,
çalışkan ve mert insanların diyarı, medeniyetler
beşiği, binbir uygarlığın döşeği
Adıyamanımızın il oluşunun 67nci yıl dönümü. Bu
vesileyle Adıyamanlı hemşehrilerimin ve Adıyaman
dostlarının gününü kutluyor, saygılarımı ve
sevgilerimi iletiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
16.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarına ödenen
kamu katkısının artırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Özel Özel Eğitim Dernekleri Federasyonu bugün bizleri ziyaret
etti. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri 5580 sayılı Özel
Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında açılabilen ve engelli
çocuklara eğitim veren kurumlardır. 2006 yılında sadece 35
bin engelli bireyin eğitim aldığı özel eğitim
sektörümüzde, günümüzde 425 bin engelli birey eğitim alıyor; 47 bin
personel istihdam edildi, 800 bin engelli birey de rehabilitasyon sürecini
başarıyla tamamlayarak topluma kazandırıldı.
Ancak son yıllarda özel eğitim ve
rehabilitasyon hizmetlerine ödenen kamu katkısının ülkedeki
ekonomik göstergelerin çok altında kaldığı görülmektedir;
2004 yılında bir öğrenci için ödenen aylık özel eğitim
ödemesi bir asgari ücret miktarı kadar iken 2021 yılına
gelindiğinde asgari ücretin yedide 2sine tekabül etmiştir. Bu
durumun düzeltilmesi gerekmektedir. Personel gideri olarak bu giderlerin yüzde
65i kapsadığı göz önüne alınırsa Feredasyonun talebi,
asgari ücretin üzerinde bir ödeme yapılması önümüzdeki yıl için.
Bu talebi iletiyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
17.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Başkent Doğalgaz ve Kütahyadaki Çinigaz
firmalarının doğal gaza gelen zamları bir sonraki faturaya
yansıtarak vatandaşı soyduğuna ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler.
Sayın Başkan, 100 liralık benzin
aldınız aracınıza, o arada zam geldi litresine 1 lira.
Aynı şekilde, doğal gaz, ön ödemeli olarak sayaçla
aldınız. Deponuzda kalan, atıyorum 80 liralık benzine 1
lira zam veriyorsunuz, 1 lira litresi için. Bu şu anda Başkent
Doğalgaz ve Kütahyada faaliyet gösteren doğal gaz
dağıtım şebekesi Çinigaz tarafından yapılan bir
uygulama. Siz 100 liralık doğal gaz alıyorsunuz, o ay yüzde 13
zam geldi; bu zammı sizden bir sonraki faturanızda, bir sonraki
yüklemenizde düşüyorlar ve bu soygun -EPDK'nin 2018de
çıkarmış olduğu yönetmeliği gerekçe göstererek
tüketici mahkemelerinde geri çevriliyor, tüketici hakem heyetinde geri çevriliyor-
sürekli, her ay devam ediyor. İki tane firmaya Türkiye'de binlerce insan,
milyona yakın -İstanbul da dâhil- resmen peşkeş çekiliyor
ve soyuluyor. Bu benzinde yapılmıyor, araçlardaki LPG'de
yapılmıyor
BAŞKAN - Sayın Özcan
18.- Muğla Milletvekili Suat
Özcanın, özel mülk sahiplerinin, Hükûmetin Muğlaya yeni RESlerin
kurulması için yaptığı çalışmalarda özel mülkler
üzerine koyduğu şerhlerin kaldırılmasını
istediklerine ilişkin açıklaması
SUAT ÖZCAN (Muğla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Muğla ve ilçelerinde temmuz ve
ağustos ayları içerisinde çok geniş alanda etkili yangınlar
meydana gelmiş, oldukça uzun süren bu yangınlar çok büyük
uğraşlar sonucunda söndürülebilmiş. İlimiz Muğla
ormanlarının yaklaşık olarak yüzde 8ini kaybetmiştir.
Muğla'ya bugünlerde yeni RES'lerin kurulması için
çalışmalar yürütüldüğü görülmektedir. Yangından hemen sonra
Milas ve Bodrum ilçelerimizde yangından doğrudan etkilenen Mazı,
Gökbel, Fesleğen ve Bozalan mahallelerimizde şahısların
özel mülkiyetlerinin tapu kayıtlarına Rüzgâr enerjisine dayalı
yenilenebilir enerji alanları olarak ilan edilmiştir. şerhi
düşülmüştür. Görülmektedir ki Hükûmet yaptığı
oldubitti mantığıyla RES kurma çalışmalarını
yürütmektedir. Mülk sahipleri mülkleri üzerindeki şerhlerin
kaldırılmasını talep etmektedir, istemektedirler.
BAŞKAN - Sayın Şahin
19.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, Covid vakalarının en fazla görüldüğü 3üncü il
olan Balıkesirde herkesi salgın tedbirleri konusunda duyarlı ve
dikkatli olmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son bir haftadaki Sağlık
Bakanlığı verilerine göre Balıkesir Türkiye'de Covid
vakalarının en fazla görüldüğü 3üncü il oldu. Bu olumsuz
tabloyu temizlik, maske ve mesafe kurallarına uyarak ve
aşılarımızı yaptırarak aşabiliriz.
Balıkesirli hemşehrilerimi salgın tedbirleri konusunda
duyarlı ve dikkatli olmaya davet ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaçmaz
20.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, Şırnak il ve ilçelerindeki hastanelerde yaşanan
doktor krizine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bölgenin birçok kentinde olduğu gibi
Şırnak il ve ilçelerindeki hastanelerde de doktor krizi var.
Şırnak halkı sağlığa erişemiyor, sağlık
hizmetinden yararlanamıyor. Beytüşşebap ve Güçlükonak
ilçelerimizde kadın hastalıkları ve doğum servisi hiç
bulunmuyor. 2017 yılında Feyruz Polat Cizrede kadın doğum
uzmanı olmadığı için hayatını kaybetti.
Şırnakta, Cizrede, Silopide kadınlar doktor randevusu
alamıyor çünkü doktor yok. 537 bin nüfusa sahip Şırnakta
şu anda tek bir kadın doğum uzmanı var. Sağlıkta
devrim yaptık. diyen AKPye ve Sağlık
Bakanlığına buradan duyurulur, yandaşlarınız
sizleri ihale ve rant için ararken bizleri ise insanlar randevu almak için
arıyorlar. Artık bu doktor sorunu çözülsün. diyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Filiz
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantepli vatandaşların geçim
sıkıntısına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Daha önce yaptığım konuşmada
seçim bölgem Gaziantepte bir torba unun fiyatının 10 Ağustosta
156 TL, 17 Kasım tarihinde 260 TL olduğunu, 1 adet pidenin de 1,5 TL
olduğunu söylemiştim; 1 torba un bugün itibarıyla 326 TLye,
pide fiyatı ise 2 TLye yükselmiş durumda. Fiyat
artışlarından dolayı esnaf da vatandaş da
sıkıntıda. 4 kişilik bir ailenin sadece aylık ekmek
masrafı 720 TL olursa hesap edin asgari ücretlinin hâlini. Köylümüzün
durumu da içler acısı, artan girdi fiyatlarıyla beli bükülen
çiftçiler geçim sıkıntısı çekiyorlar. İslahiyenin
Çınarlı köyünden çiftçi Halil
Böyle giderse kısa bir süre sonra köylerde
kimse kalmayacak, tarımda tamamen dışa bağımlı
hale geleceğiz diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, piyasada ilaç sıkıntısı yaratanların
fırsatçılar olduğuna ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, kurdaki hareketliliği fırsatçılığa
dönüştürenleri, karaborsacıları kaygıyla izliyoruz. Bu
fırsatçıların ilaç piyasasında da hareketleri
gözlenmektedir. Hastalık tedavisinin en önemli araçlarından biri
tıbbi ilaçlardır. Piyasada bazı ilaçların
olmadığının yaygarasını yapanların kimden
yana tavır aldıkları ortadadır. İlaç sıkıntısı
varsa bunun nedeni üretim yapmayan fabrikalar, piyasaya ilaç sürmeyen
şirketler ya da karaborsacı depolardır. Bu kişilerin veya
bunun spekülasyonunu yapanların halk sağlığıyla
oynadıkları ortadadır.
Türkiye ilaç fiyatlarında yıllık kur
güncellemesi yapılmaktadır. Yeni kur güncellemesi Şubat 2022de
yapılacaktır. Bu nedenle piyasaya ilaç sıkıntısı yaratanlar
fırsatçıdır. İlaç firmaları, fabrikaların
davranışı sıkı bir şekilde izlenmelidir,
depocuların stok takibi yapılmalıdır, denetimler
artırılarak kötü niyetlilere fırsat verilmemelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Bu işin
kalıcı çözümü stratejik ürün olan ilaç sanayisini dışa
bağımlılıktan kurtarmaktır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Evet, ilk söz Sayın Dervişoğlunun.
Buyurun.
23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Azerbaycan ordusuna ait askerî helikopterin
düşmesi sonucu şehit olan Azerbaycan askerlerine Cenab-ı
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine; millî
gelirdeki sürekli düşüşün Hükûmetin başarısızlığının
göstergesi olduğuna, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin Türkiyeyi G20 liginden küme düşürdüğüne,
özelleştirilen fabrikaların şeker fiyatlarını artırdığına
ve ekonomi yönetiminde gerçeklerle bağdaşmayan ve hiçbir bilimsel ve
sosyolojik karşılığı bulunmayan kararlar alarak
milletin daha fazla sıkıntıya sokulmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Başarılı bir çalışma haftası temenni ediyorum.
Bugün saat 10.40 sularında Azerbaycan ordusuna
ait askerî bir helikopter tatbikat sırasında kaza yaparak düştü.
Kaza sonucu şehit olan Azerbaycan askerlerine Cenab-ı Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum; ruhları şad,
mekânları cennet, kabirleri nur olsun.
Yirmi beş yıl sonra bir ilk
gerçekleşti. Uluslararası Para Fonunun paylaştığı
tabloda Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisinin arasından
ayrıldı. Millî gelire kıyasla yapılan sıralamada
Türkiye Hindistan ve Suudi Arabistanın gerisinde kaldı. Yükselen
kura bağlı artan dış borç ve pandeminin Türkiye'de
yarattığı tahribat ülkemizi rakiplerinin gerisinde
bıraktı. Türkiye 796 milyarlık millî geliriyle maalesef 21inci
sıraya geriledi. Borçlar artarken millî gelir 67 milyar dolar eridi.
Kişi başına düşen gelir ise 303 dolar azaldı. Oysa,
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti cumhuriyetin 100üncü yılı
olan 2023 için açıkladığı ekonomik hedeflerde
yıllık gayrisafi yurt içi hasılayı 2 trilyon dolara
çıkararak dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi,
kişi başına düşen millî geliri ise 20 bin dolara
yükseltmeyi planlıyordu. Bu hedeflerin çok uzağında
kalınmıştır. Üstelik, rakamlar sürekli Geriye doğru
gitmeye de devam etmektedir. Bu durum açık bir şekilde Hükûmetin
başarısız olduğunun göstergesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) 90lı yıllardan bu yana G20deki yerini koruyan
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmeden önce
17nci sıraya kadar yükselmişti. Yeni sistemin henüz 3üncü
yılında Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisini oluşturan
ülkelerin arasından ayrılmış durumdadır. Dünyada
başka hiçbir yerde örneği olmayan Türk tipi başkanlık
sistemi uyduruldu, yetki tek elde toplandı, dış dünya
tarafından tek adam rejimi algısı yaratıldı ve ne
idiği belirsiz bir sistemin mimarı oldunuz. Şimdi de
yanlışta ısrar edip millî ve manevi değerleri kalkan
yaparak Türk tipi yeni bir ekonomi düzenlemesinden bahsediyorsunuz. Türkiye'yi
şahlandıracak, uçuracak. dediğiniz bu sistem Türkiye'yi G20
liginden küme düşürmüştür. Sayın Cumhurbaşkanı küme
düşürülen takımın teknik direktörü olarak ilk sandıkta
milletimizden hak ettiği cevabı alacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun, devam edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın milletvekilleri, market raflarında şeker ya
sınırlı sayıda kaldı ya fahiş fiyatlarla
satılıyor ya da hiç bulunmuyor. Türkiye Şeker Fabrikalarının
satış yapmaması ve özelleştirilen fabrikaların
satış fiyatlarını artırmasından dolayı
şeker fiyatları günden güne yükseliyor. TÜİK rakamlarına
göre, Türkiyede şeker pancarı üretimi her geçen yıl artarken
şeker üretiminde de maalesef azalma oluyor. Cumhuriyetin ilk
yıllarında kurulan şeker fabrikaları son üç yıl içinde
özelleştirilerek Varlık Fonuna devredildi. Özelleştirilen
fabrikalar maliyetlerini karşılayamadıkları için de şekere
zam yapmaya devam ediyorlar. Üreticimiz birçok girdiyi dışarıdan
temin ediyor; dolar arttıkça gübreden mazota, enerjiden birçok kaleme
kadar maliyetler de katlanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Son cümlelerim efendim.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Özelleştirilen fabrikalar maliyet
artışını ürün fiyatına yansıttığı
için kamu ve özel sektör şeker fabrikaları arasındaki fiyat farkı
herkesin de dikkatini çekmektedir yani özelleştirmeler
yaptıkları zamlarla piyasanın dengesini bozmaktadır.
Çalışan, üreten ve ülke ekonomisine katkı sağlayan
fabrikalar satılırken özelleştirilen fabrikalarda istihdam
alanları açılmıyor, piyasaya da ürün temin edilemiyor. Bütün bu
olup bitenler kötü yönetimin doğal sonucudur. Hükûmetin her alanda
attığı maceraperest adımların ağır
faturasını millet ödemiştir, ödemeye de devam etmektedir.
Ekonomi yönetiminde gerçeklerle bağdaşmayan ve hiçbir bilimsel ve
sosyolojik karşılığı bulunmayan kararlar alıp
milleti daha fazla sıkıntıya sokmayın der, Genel Kurulu
saygıyla selamlarım efendim.
BAŞKAN Sayın Bülbül
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, ülkemizi etkisi altına alan şiddetli lodos ve
fırtına sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine; İzmir
Urlada meydana gelen 5,1 şiddetindeki deprem nedeniyle vatandaşlara
geçmiş olsun dileklerini ilettiğine, Alparslan Türkeşin
doğumunun 104üncü yıl dönümüne, TÜİK tarafından açıklanan
dış ticaret ve 2021 yılı üçüncü çeyrek verilerini memnuniyetle
karşıladıklarına ve Galatasarayın önceki
Başkanı Mustafa Cengizin vefatına ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizi etkisi altına alan, özellikle Marmara Bölgesinde
İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Yalova ve Bursada etkisini gösteren
şiddetli lodos ve fırtına sonucu hayatını kaybeden 6
vatandaşımıza Allahtan rahmet, yaralılarımıza
acil şifalar diliyorum.
Öte yandan, bugün sabah saatlerinde İzmir
Urlada meydana gelen 5,1 şiddetindeki deprem nedeniyle de
vatandaşlarımıza, hemşehrilerimize geçmiş olsun
dileklerimizi iletiyor, Allahtan ülkemizi her türlü felaket, bela ve
musibetten muhafaza etmesini diliyorum.
Sayın Başkan, İdealler
yıldızlar gibidir, onlara belki ulaşamazsınız ama
bakarak yönünüzü tayin edebilirsiniz. diyerek Türk dimağında yeni
ufuklar açan ve her ülkücünün gönlüne bir yıldız düşüren,
Hepiniz birer Türk Bayrağısınız; bayrağı
lekelemeyin, kirletmeyin, yere düşürmeyin. diyerek Türk gençliğine
bayrak hassasiyetini, millî şuur ve millî tavır ahlakını
aşılayan, fikir ve ülküleriyle vatan ve millet sevdalısı
bir neslin yetişmesinin mimarı olan Milliyetçi Hareket Partisinin
kurucu genel başkanı Başbuğumuz Alparslan Türkeşi
geçtiğimiz 25 Kasımda doğumunun 104üncü yıl dönümünü idrak
etmemiz vesilesiyle rahmet ve minnetle anıyoruz. Bilinmelidir ki
emanetleri emin ellerdedir; yolu yolumuz, davası davamızdır.
Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Sayın Başkan, Türkiye İstatistik
Kurumu tarafından dün açıklanan dış ticaret verilerine
göre, bir önceki yılın ekim ayına göre dış ticaret
açığının yüzde 40 oranında azaldığı,
ocak-ekim ayları arasındaki dönemde ihracatın yüzde 33,9
oranında arttığı ve imalat sanayisinin ihracattaki
payının yüzde 95 seviyesine ulaştığı
görülmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yine, bugün
TÜİK tarafından açıklanan 2021 yılı üçüncü çeyrek
verilerine göre gayrisafi yurt içi hasıla -ekonomimiz- bir önceki
yılın aynı çeyreğine göre yüzde 7,4 oranında
büyümüştür. Ülkemiz ekonomisine olumlu olarak yansıyacak olan bu
gelişmeleri memnuniyetle karşılıyor, inşallah
ihracatta ve büyümede daha yüksek rakamlara ulaşmayı umuyoruz.
Sayın Başkan, son olarak, geçtiğimiz
hafta sonu vefat haberini aldığımız, ülkemizin köklü ve
büyük spor kulüplerinden Galatasarayın daha önceki dönemlerde
Başkanlığını da yapmış olan Mustafa Cengiz
Beyefendiye Allahtan rahmet, ailesi, sevenleri ve Galatasaray camiasına
başsağlığı dileklerimizi iletiyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyoruz.
BAŞKAN Sayın Beştaş
25.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Omicron varyantıyla ilgili daha net
açıklamalar yapılmasını ve tedbirlerin
alınmasını talep ettiklerine, İmralıda tutulan
Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş, Hamili
Yıldırımdan sekiz aydır haber
alınamadığına ve bütün haklarından mahrum
bırakıldıklarına, ekonomik buhrana, TÜİKin
açıkladığı büyüme rakamlarının balon veriler
olduğuna ve kendilerinden haber alınamayan Kübra Ekin ile Gülistan
Dokunun bir an önce bulunmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, Omicron varyantı bütün dünyayı
tehdit eder duruma geldi. Bütün dünya nüfusu aslında şu anda büyük
bir endişeyle bu gelişmeleri izliyor. Her ne kadar Sağlık
Bakanı Fahrettin Koca Ülkemizde bu varyanta
rastlanmamıştır. şeklinde bir açıklama
yapmış olsa da maalesef geçmişteki gelişmeler ve
sıkıntılar bu konudaki endişeyi artıyor.
Aynı zamanda, Sağlık Bakanı
Sayın Koca Botsvana, Güney Afrika Cumhuriyeti, Mozambik, Namibya ve
Zimbabveye seyahat edilmesine izin verilmeyeceğini de açıkladı.
Biz bu konuda en sıkı tedbirlerin alınması gerektiğini
belirtiyoruz ve bu ana kadar olan performansın yeterli olmaması sebebiyle,
bu varyantın Türkiye'ye girip girmediği, olup olmadığı
konusunda daha net açıklamaların yapılmasını ve
tedbirlerin alınmasını ilk elden talep ediyoruz çünkü günlük
coronavirüs tablosu oldukça vahim bir şekilde seyretmeye devam ediyor.
Sayın Başkan, tecrit meselesi Türkiye'nin
temel gündemlerinden biri. Her ne kadar birileri üç maymunu oynamaya devam etse
de Görmedik, duymadık, bilmiyoruz. deseler de aslında tecridi devam
ettiren kararları bizzat iktidar ortakları birlikte alıyorlar.
Şimdi ben şunu soracağım: Hakikaten İmralı
Adası Türkiye'nin sınırları içinde değil mi? Orada
Ceza İnfaz Kanunu, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
geçerli değil mi? Artık bu soruya yanıt arıyoruz. Göz göre
göre açık bir hukuksuzluk, haksızlık ve işkence sistematik
bir şekilde, hem de kesintisiz bir şekilde devam ettiriliyor.
İmralıda tutulan Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Veysi
Aktaş, Hamili Yıldırımdan sekiz aydır haber
alınamıyor. Altını çizerek söylüyorum, haber
alınamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bütün
mahpusların hakları olan; aileyle görüş, mektup yazma, telefonla
görüşme, avukatla görüşme, bütün bu haklar hukuksuz bir şekilde
engelleniyor. En son dün, avukatlar yapmış oldukları
başvurularda Bursa infaz savcılığının 2 tane
disiplin cezası verdiğini öğrendiler, altı ay daha yasak
gelmiş. Ya, yapılmayan görüşe ne yasağı geliyor?
Bugüne kadar Koster bozuk. diyorlardı, hava güllük gülistanlıkken
Hava muhalefeti. diyorlardı, bu yalanlar uydurulmaktan vazgeçilsin.
Desinler ki: Biz, siyasi olarak, konjonktür olarak işimize
geldiğinde görüştürüyoruz, işimize gelmediğinde hukuk bizi
ilgilendirmiyor. Biz hukuku soruyoruz. Şimdi, bu konuda Sayın Öcalan
başta olmak üzere oradaki bütün mahpuslar bu haklardan mahrum
bırakılıyor ve aileler bütün başvurulara olumsuz yanıt
alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, 750
defa avukat başvurusu var, 350 defa aile başvurusu var ve keyfî bir
şekilde bu engelleniyor. Türkiye bir hukuk devleti değildir. diye
iktidar ortaklarından açıklama bekliyoruz eğer öyleyse ya da
derhâl bu tecridin sonlandırılmasını ve haber alınmayan
Şu anda ne olduğu bilinmiyor; yaşıyorlar mı, hastalar
mı? Ya, ne olduğunu kimse bilmiyor. Aileler her gün bize müracaat
ediyor. Bunu ilk elden söylemek istiyorum.
Sayın Başkan, diğer bir mesele
ekonomi buhranı. Ekonomik buhran devam ediyor. TÜİK üçüncü
çeyreğe ilişkin büyüme rakamlarını açıkladı. Buna
göre, gayrisafi yurt içi hasıla bir önceki yılın aynı
çeyreğine göre yüzde 7,4 arttı. Şimdi, bu artışlar
balon veriler tabii ki. Bununla bir başarı öyküsü
yazılamayacağını ifade etmek istiyorum. Ekonomik kriz ve
buhran karşısında nasıl ampul patladı ise
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
bu
balon da gayrisafi yurt içi hasıla incelendiğinde şimdiden
sönmüş durumda. Büyüyen ilk 3 alana bakalım. Mesleki, idari ve destek
hizmetleri faaliyetleri yüzde 25,4; bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde
22,6; hizmetler yüzde 20,7 büyümüş. Üretimsiz ve yoksullaştıran
büyümenin göstergelerini TÜİK bile artık saklayamıyor ve
hakikaten tarım, ormancılık ve balıkçılık yüzde
5,9 azalmışken istihdam yaratan büyüme söz konusu bile değildir.
Büyüyen bir avuç hayalî ihracatçı, kamu garantileriyle çalışan
şirketlerdir. Gerçek hayata etki etmeyen bu büyüme sarayın dört
duvarı arasında toplumla bağı kalmayan bir saray
trajedisidir.
Son olarak
Kayıp bir kadın var Sayın
Başkan, Kübra Ekin. Açıkçası Gülistan Doku hâlâ bulunamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
Kübra Ekinin de aynı akıbete girmesini asla kabul edemeyiz, istemiyoruz.
Tabii, bu arada Gülistan Doku nerede? demeye de devam edeceğiz ve
bulunması yönündeki taleplerimizi de yineliyoruz. Diyarbakır
Bağlar ilçesinde yaşıyor, on yedi gündür 22 yaşında
Kübra Ekinden haber alınamıyor. İçişleri Bakanı bütün
dünyaya meydan okumayı, afra tafra yapmayı gayet iyi biliyor ama bir
büyük şehrin sınırları içinde bir kadın kayboluyor ve
bunu bulamıyor yani buna inanmıyoruz, aramıyorlar, istemiyorlar
demek ki. Biz Kübra Ekini bir an önce bulmalarını istiyoruz; kolluk
dediğiniz, iç güvenlik dediğiniz, iç işleri dediğiniz
mesele tam da bunlara çözüm bulmaktan geçiyor diyorum ve Kübra Ekinin bir an
önce bulunmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altay.
26.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Galatasarayın önceki Başkanı Mustafa Cengizin
vefatına, geçirdiği trafik kazası sonucu vefat eden Sivas
İmranlı Belediye Başkanının ailesine ve
Sivaslılara başsağlığı dilediğine, devleti
sevk ve idare edenleri başta Tahir Elçi cinayeti olmak üzere faili meçhul
cinayetler konusunda hassasiyete çağırdıklarına, Millî
Güvenlik Kurulu üzerinden muhalefete bir ayar verilmeye
çalışılmasını kabul etmelerinin mümkün
olmadığına, ekonomik gidişe verilen tepkiyi dış
güçlerle ilintilemenin tam bir zırvalık olduğuna ve muhalefeti
tehdit etmenin ülkede kaos çıkarmaktan başka hiçbir işe
yaramayacağına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım. Sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bizi üzen haberler olmasa çok iyi ama oluyor.
Galatarasay önceki Başkanı Sayın Mustafa Cengizin
vefatından Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu
olarak derin bir üzüntü duyduk. Spor camiamıza, Galatasaray
camiasına, aziz milletimize başsağlığı diliyoruz,
mekânı cennet olsun.
Sivas İmranlı Belediye Başkanımızı
geçirdiği bir trafik kazasında kaybettik. Yaralılar da var,
yaralılara acil şifa diliyorum, kıymetli Belediye
Başkanımıza, ailesine, Sivasa, İmranlıya
başsağlığı diliyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bir ülkede demokrasinin olup
olmadığını anlamanın en güzel yollarından biri de
faili meçhul cinayet listesinin kabarıklığı ya da minimize
edilmiş olmasıdır. Tahir Elçinin katledilişinin üzerinden
altı yıl geçti, altı tam yıl geçti, 2015 yılında
bugün katledildi. Koskoca devlet bir baro başkanının katilini ya
da katillerini bulamıyorsa bu vahim bir durumdur. Bu tablonun Türk
demokrasisine, Türkiye Cumhuriyetine yakışan bir tarafı yoktur.
Her şeye rağmen devleti sevk ve idare edenleri faili meçhul
cinayetler konusunda, öncelikle Tahir Elçi cinayeti konusunda daha yüksek
hassasiyete çağırıyoruz.
Sayın Başkan, ben anlamıyorum.
Şunu anlamıyorum: Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: Bir
ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz. Üstelik, Milli Güvenlik
Kurulu da işi gücü bırakmış ekonomimize övgüler düzdükten
sonra Bu konudaki saldırılara karşı da
duyarlıyız. falan filan diye, böyle bu perhiz bu ne lahana
turşusu denecek cinsten beyanlarda bulunmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Milli Güvenlik Kurulu
asli işine bakarsa iyi olur. Hükûmeti övmek, Hükûmetin arkasında
durmak, Hükûmetin ekonomimizi düşürdüğü durumla ilgili Hükûmete
uyarı yapmak yerine muhalefete uyarı yapmak Milli Güvenlik Kurulunun
işi değildir. Milletin canı burnunda. Millet hiç şüphesiz
bu şartlarda, bu vahim tablo karşısında yeri
geldiğinde meydana da inecektir, yeri geldiğinde demokrasinin bir
gereği olarak tepkisini ve protestosunu da gösterecektir. Eğer Milli
Güvenlik Kurulu üzerinden muhalefete bir ayar verilmeye
çalışılıyorsa bunu kabul etmemiz, sindirmemiz mümkün
değildir. Bunun da böyle bilinmesi lazım.
Bir kurtuluş savaşı var Türkiyede,
hakikaten var. 84 milyonun, haramilerden kurtulması, devleti haramilerden
temizlemesi için verdiği bir kurtuluş savaşı var...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) ...mutfakta var,
pazarda var, çarşıda var, sokakta var, her yerde var.
Sen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından
dolarla borçlanacaksın, sonra Dış güçler ekonomiye müdahale
ediyor. diyeceksin. Senin bir siyasetçin mafyadan her ay 10 bin dolar
harcırah alacak, sen Ekonomiye dış güçler müdahale ediyor.
diyeceksin. Sen Londradaki faiz baronlarından yüksek faizle dolar
borçlanacaksın, Dış güçler bize saldırıyor.
diyeceksin. Bütün ihalelerini -ihaleyi veren Türk devleti, ihaleyi alan Türk
vatandaşı- dolarla yapacaksın, dolar garantisi vereceksin, sonra
Dış güçlerin ekonomiye saldırısı var. diyeceksin.
Türkiye vatandaşlarından euro, dolar borç alacaksın ve en vahimi
de senin bankalarındaki sen derken sizi kastetmiyorum Sayın
Başkan, o kim olduğunu biliyor- mevduatın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) ...yüzde 58i
dolar, muhtemelen senin kendi paran da dolar, sen Ekonomiye saldırı
var. diyeceksin. Âlem kör, herkes sersem değil. Bu millet asil, necip bir
millet; her şeyi gören, sağduyusu, duyarlılığı
olan bir millet ve bu millet, bu ekonomik gidişe tepki vermeyecekse neye
tepki verecek? Verilen tepkiyi dış güçlerle ilintilemek, yok Gezi
kalkışması bilmem ne demek tam bir zırvalıktır.
4 Aralıkta, Mersinde, saat birde Erdoğanın ekonomik karnesine
milletin verdiği tepkiyi tüm Türkiye görecek ve buradan uyarıyorum:
Muhalefeti tehdit etmek ülkede kaos çıkarmaktan başka hiçbir işe
yaramaz.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Elitaş
27.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbulda başlayan ve tüm Anadoluyu etkisi
altına alan fırtına sonucu hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, Galatasarayın önceki
Başkanı Mustafa Cengizin vefatına, Cumhurbaşkanı
başta olmak üzere yetkili kurum ve kuruluşların
vatandaşların pandemiden etkilenmemesi için büyük bir gayret
gösterdiğine, TÜİKin açıkladığı büyüme ve
ihracat rakamlarına, Türkiyenin ihracat odaklı büyümeyi
hedeflediğine ve 2023 yılındaki sandıkta da
vatandaşın kendilerini desteklemeye devam edeceğine
inandıklarına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Hayırlı haftalar diliyorum.
Öncelikle, İstanbulda başlayan ve tüm
Anadoluyu etkisi altına alan bir fırtınayla karşı
karşıyayız. İstanbulda, en son
aldığımız bilgiler çerçevesinde, can kayıpları var.
Ölenlere Allahtan rahmet diliyoruz. Bu dönemde evleri hasar gören
kişilere de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Öte yandan, geçtiğimiz hafta Galatasarayda bir
dönem başkanlık yapmış Sayın Mustafa Cengizin
vefatını üzüntüyle öğrendik. Kendisiyle de birkaç kez görüşme
imkânımız oldu, dostluğumuz vardı. Sevenlerine, Galatasaray
camiasına başsağlığı diliyorum; merhuma Allahtan
rahmet diliyorum.
Biraz önce Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekilimizin ifade ettiği gibi, devletin, ekonominin 2021
yılı üçüncü çeyreğindeki büyümesi yüzde 7,4 şeklinde
gerçekleşti. 2021 yılı geneline
baktığımızda, muhtemelen yüzde 10 civarında bir
büyümeyi gerçekleştirmiş olacağız; belki biraz daha
aşabilir. Biliyorsunuz, 2019 yılının sonunda
başlayıp 2020 yılında tüm dünyayı kasıp kavuran,
uzun zamandır görülmemiş bir pandemiyle karşı
karşıyayız. Tüm ülke ekonomileri pandemiyle ilgili mücadelede
ellerinden gelen gayreti gösterdiler. Bu süreç içerisinde inanarak ve
mutlulukla ifade ediyorum ki Türkiye Cumhuriyetinde Sayın
Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, yetkili kurum ve
kuruluşlar vatandaşlarımızın pandemiden etkilenmemesi
için ellerinden gelen büyük bir gayreti gösterdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, devam edin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 2021
yılının Haziran ayından, Temmuz ayından itibaren tüm
dünyada piyasaların normalleşmesiyle birlikte tüm dünyanın
müthiş bir talep fazlalığı ve arz
noksanlığı, artı, lojistik desteklerdeki fiyatların
çok yükselmesiyle karşı karşıya kaldığı,
enflasyonist bir baskıyla mücadele etmek için gayret gösterdiği bir
süreci yaşıyoruz. Amerika Birleşik Devletlerinde 2021
yılı enflasyon oranının tarihin en yüksek enflasyon
oranına ulaşabileceği, Almanyada, Avrupa Birliğinde toptan
eşya fiyatlarında hiç görülmemiş bir şekilde
artışların yaşandığı bir dönemde Türkiye
ekonomisini bu krizden en az zararla ve en yüksek faydayla nasıl
çıkarabiliriz?in gayretleri içerisinde bulunan Sayın
Cumhurbaşkanımız ve Hükûmetin aldığı kararlar
gerçekten olumlu sinyalleri beraberinde getiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Biraz önce
açıklandığı gibi, yine, TÜİK rakamları
çerçevesinde aylık ihracatımızın geçmiş
yılın aynı dönemine göre yüzde 30luk bir artış
göstermesi aldığımız kararların,
yaptığımız icraatların doğru yolda olduğunun
en önemli göstergelerinden birisi. Bugün, ihracatın ithalatı
karşılama oranı yüzde 90lara çıktıysa... Ki,
biliyorsunuz, ülkemizde ihracatın ithalatı karşılama
oranları yüzde 60 ila yüzde 70 civarında olan rakamlardı, yüzde
70i geçtiği çok nadir süreçler vardı. İhracatın
ithalatı karşılama oranlarının yüzde 60a
düştüğü dönemlerde ekonomik olarak büyük bir sıkıntıyla
karşı karşıya kalırdık. Bugün,
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, ihracat
odaklı bir büyümeyi hedefleyen Türkiye ekonomisini yapılandırma,
bu çerçevede yatırım mallarının
artışını sağlamak amacıyla ortaya koyduğu
sistem...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
...bazıları tarafından anlaşılmaz olarak ifade
ediliyor.
Bakın, Türkiyenin kuruluşundan bu tarafa
çeşitli evreler ve dünyadaki yaşanan olaylar ve konjonktürel devreler
çerçevesinde değişik modellerin ortaya konulduğu
görülmüştür. Bu, sadece Türkiyede değil, tüm dünyada ortaya
çıkan ekonomik modellerle değişimdir. İhracat odaklı
büyüme ilk defa Türkiyede yaşanan veya bizim söylediğimiz bir hadise
değil. Bu, rahmetli Sayın Turgut Özalın ortaya
çıkardığı, ihracat odaklı büyüme
yapısını koyduğu, 1983 yılında uygulanmaya
başlanan ve o günlerde 1 milyar doların hayal olduğu bir ihracat
hedefinin 10 milyar dolarlara çıkarıldığı bir dönemi
yaşadık. 100 bin otomobil üretimi hayal ediyorum. diyen
Cumhurbaşkanı -o dönemin Başbakanı- Sayın Turgut
Özalın ifade ettiğinden öte bugün milyon araç sayısına
ulaştığımız bir dönemi yaşıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu
kaçıncı açış Başkanım? Çok tolerans
yapıyorsunuz eski partinize.
BAŞKAN E, o kadar olsun efendim, müsaade
edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz de
istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sabrınıza sığınarak son cümlemi ifade etmek istiyorum
Sayın Başkan.
Bugün, Türkiye, ihracat odaklı bir büyümeyi
kendisine hedeflediği takdirde, bu yatırımın da beraberinde
geleceğini, yatırımın büyük bir iştahla ortaya
çıkabileceğini ortaya koyuyor. Vatandaş tepkisini gösterebilir,
nasıl gösterebilir? 2023 Haziranında gelecek sandıkta der ki:
Seni idare etmekte sıkıntılı gördüm, ben bunu
değiştiriyorum. Bundan önceki dönemlerde olduğu gibi,
nasıl ki önümüze gelen on dokuz yıllık süre içerisinde 11 veya
12 sandıkta vatandaş bizim iktidarımızı desteklediyse
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hadi gene getir.
Gene getir sandığı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
bütün
görüşmelere rağmen, bütün itirazlara rağmen 2023
yılındaki sandıkta da yine biz inanıyoruz, güveniyoruz ki
vatandaşımız bizi desteklemeye devam edecektir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim,
tutanaklara geçmesi bakımından. Sandık sandık deyip
duruyorlar. Biz de diyoruz ki getirin sandığı, vatandaş
size itimat ediyorsa, itibar ediyorsa gereğini yaparsınız.
Ama Sayın Elitaş, 2023te böyle giderse
sandığa gidecek vatandaş kalmayacak ya! Millet acından
ölüyor ya! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Sayıştayın 2020 yılı harcamalarına ait
dış denetim raporlarının inceleme sonuçlarına
ilişkin tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, 6253 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı
Kanunu ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştayın 2020 yılı
harcamalarına ilişkin Dış Denetim Raporlarının
inceleme sonuçlarına ilişkin tezkeresi (3/1761)
30/11/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanununun 37nci
maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
69uncu maddesi kapsamında düzenlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Sayıştayın 2020 yılı harcamalarına ilişkin dış
denetim raporları Başkanlık Divanının 14 Ekim 2021
tarihli toplantısında üst yöneticilerin cevapları da dikkate
alınarak görüşülmüş ve ekteki inceleme sonuçlarının
Genel Kurulun bilgisine sunulmasına karar verilmiştir.
Bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
ve Sayıştay
2020 Yılı Dış
Denetim Raporları İnceleme Sonuçları
I - Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
Denetim Raporu İnceleme Sonuçları
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2020 mali
yılı hesaplarının dış denetimini yapmak üzere
görevlendirilen Sayıştay uzman denetçileri tarafından düzenlenen
21/9/2021 tarihli Dış Denetim Raporunda; 2020 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunuyla tahsis edilen ödeneklerin, harcama birimleri
tarafından kullanımı sırasında düzenlenen harcama
belgelerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığı,
hazırlanan mali tabloların doğruluğu, denkliği ve
güvenilirliği hususlarının incelendiği belirtilmektedir.
Ayrıca, yapılan inceleme
sırasında 2020 yılına ait cetvel ve tablolarda gösterilen
gider rakamlarının; doğru ve denk olarak kaydedilip kaydedilmediği,
toplamlarının doğru, denk ve tutarlı olup
olmadıkları ve hesapların birbirleriyle mutabık bulunup
bulunmadıklarına bakıldığı, bütçede tahminî
olarak yer alan kullanılabilir ödenek rakamları ile kesin hesap sonuç
rakamları karşılaştırılmak suretiyle
gerçekleşme oranlarının ve uygunluk durumlarının
kontrol edildiği, programa alınan yatırımların
gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin
araştırıldığı, cetvellerdeki rakamların
dayandıkları sarf belgelerinin ilgili mevzuatına
uygunluğunun örnekleme yoluyla denetlendiği ifade edilmektedir.
Raporda özetle;
TBMM Başkanlığı 2020
yılı başlangıç ödeneğinin 1.747.789.000,00 TL
olduğu, yıl içinde yapılan aktarmalar ve eklemelerle birlikte
1.747.955.495,91 TL'ye çıktığı, 31/12/2019 tarihi
itibarıyla bu ödeneğin 1.547.492.840,06 TL'sinin, başka bir
deyişle yüzde 88,5'inin harcandığı,
- Ekonomik sınıflandırmaya göre
harcamalara bakıldığında; personel giderleri için
ayrılan ödeneğin yüzde 92,6 oranında
kullanıldığı, sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi
ödemelerine ayrılan ödeneğin yüzde 93,0 oranında
kullanıldığı, cari transferler ödeneğinin yüzde 88,4
oranında kullanıldığı, sermaye giderleri
ödeneğinin yüzde 85,3 oranında kullanıldığı,
sermaye transferlerine ayrılan ödeneğin ise yüzde 100 oranında
kullanıldığı,
- TBMM Başkanlığınca
arşivlenen ödeme emri belgeleri ve muhasebe işlem fişleri
tutarları ile bunların kaydedildiği ilgili hesaplardaki
tutarların mutabık olduğu,
- Kesin hesap cetvellerinde gösterilen gelir gider
rakamlarının doğru ve denk olduğu, ödenek üstü harcama
yapılmadığı,
- Harcama birimi başkanları ile Strateji
Geliştirme Başkanı ve diğer personelin, mali
işlemlerin yürütülmesinde ve buna ilişkin harcama belgelerinin
düzenlenmesinde ve muhasebe kaydında, ilgili mevzuatta düzenlenen usul ve
esaslara uygun şekilde işlem yaptıkları,
- Üst yöneticinin; kalkınma planına,
yıllık programa, kurumun stratejik plan hedefleri ile hizmet
gereklerine uygun olarak bütçe hazırlanması ve uygulanmasına,
kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesini ve
kullanımını sağlamaya özen gösterdiği,
ifade edilmekte ve
Harcama belgelerinin ve eklerinin incelenmesi
neticesinde iş ve işlemlerin mevzuata uygun şekilde
gerçekleştirildiğinden bahisle herhangi bir bulgu ve tenkite yer
verilmemekte, sadece sermaye giderlerindeki ödeneğin gerçekleşme
oranının artırılması hususunda bir
değerlendirmede bulunulmaktadır.
Dış denetçilerin önerileri dikkate
alınarak düzenlenen üst yönetici cevabında;
- 2020 yılı bütçe gerçekleşmesinin
yüzde 88,5 olduğu, mal ve hizmet alım giderleri kalemi
dışındaki gider kalemlerindeki (personel giderleri, SGK devlet
primi giderleri, sermaye giderleri ile cari ve sermaye transferleri) harcama
oranlarına ait ortalamanın ise yüzde 92,3 gibi yüksek bir seviyeye
ulaştığı,
- Covid-19 salgını sebebiyle; TBMMnin
100üncü yılına ilişkin olanlar da dâhil olmak üzere planlanan
birçok faaliyet, etkinlik, eğitim ve yurt dışı ziyaretin
yanı sıra ülkemize gerçekleştirilmesi öngörülen ziyaretlerin gerçekleştirilemediği
veya önümüzdeki yıllara ertelendiği,
Bununla birlikte, salgın şartlarında
yaşanan olumlu gelişmeler neticesinde daha önce iptal edilen ya da
ertelenen faaliyet, etkinlik ve eğitimlerin önemli bir kısmı
2021 yılı içerisinde gerçekleştirildiği,
Dolayısıyla, 2021 yılı
bütçesinde yer alan mal ve hizmet alım giderleri kaleminde yer alan
ödeneğin ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılması
suretiyle yıl sonunda yüksek bir bütçe gerçekleşme oranına
ulaşılacağı öngörülmektedir. Bununla beraber, 2022 bütçe
hazırlıklarında bu husus dikkate alınmıştır.
- 2020 Yılı Yatırım
Programında yer alan projelerin etkili, ekonomik ve verimli bir
şekilde kullanılması suretiyle yıl sonunda sermaye
giderlerindeki bütçe gerçekleşme oranının daha yüksek oranda
gerçekleşeceğinin öngörüldüğü, bununla beraber, 2021 Yılı
Yatırım Programında yer alması öngörülen projelere
ilişkin ön hazırlık çalışmalarının da
başlatıldığı,
- Dış Denetim Raporunun "Sonuç
bölümünden de anlaşıldığı üzere; idarenin mali
faaliyet, karar ve işlemlerinin 5018 sayılı Kanun ve diğer
yasal mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütülmekte olduğu, bundan sonraki
süreçte de yasal çerçeve içinde faaliyet sürdürürken kurum
kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde
kullanılmasına azami gayret ve özen gösterileceği,
ifade
edilmektedir.
II - Sayıştayın Dış Denetim
Raporu İnceleme Sonuçları
Sayıştay
Başkanlığının 2020 mali yılı
hesaplarının dış denetimini yapmak üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanınca görevlendirilen
İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri
tarafından düzenlenen 4/8/2021 tarihli Dış Denetim Raporunda;
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla tahsis edilen ödenekler
kapsamında yapılan harcamalar ve bunlara ilişkin belgeler esas
alınarak, bu ödeneklerin kullanımı sırasında
düzenlenen harcama belgelerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere
uygun olup olmadığı, kamu kaynaklarının ekonomik,
etkili ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığı, yapılan harcamaları gösteren mali
tablolarının güvenilirliği ve doğruluğu
hususlarının incelendiği belirtilmiştir.
Raporda özetle;
Sayıştay Başkanlığına
2020 yılı bütçesinde 412.068.880,00 TL ödenek tahsis edildiği,
bu ödeneğin 328.445.452,00 TL'lik kısmının
harcandığı, söz konusu bütçe ödenekleri ve harcama
rakamları oransal olarak
karşılaştırıldığında ise 2019
yılında tahsis edilen bütçe ödeneğinin yüzde 83,45'inin, 2020
yılında ise yüzde 79,71'inin harcandığı
belirtilmiştir.
Ayrıca;
Kurumun ödeme emri belgeleri ve muhasebe işlem
fişlerine dayalı olarak tahakkuk ettirdiği ödemeleri ile banka
hesap özetlerinin mutabık olduğu,
Kesin hesap cetvellerinde gösterilen gelir gider
rakamlarının doğru ve denk olduğu, ödeneküstü harcama
yapılmadığı,
Sayıştay Başkanının üst
yönetici olarak, bütçeyle verilen kamu kaynaklarının etkili, ekonomik
ve verimli bir şekilde kullanılmasını temin edecek mali
tedbirlerin alınmasında, 5018 sayılı Kanunda öngörülen
mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesinde, görev
ve sorumlulukların yerine getirilmesinde üstün gayret gösterdiği,
Harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi,
mali hizmetler birim yöneticisi ve muhasebe yetkilisinin, mali mevzuatın
uygulanmasında ve gerekli tedbirlerin alınmasında azami çaba
sarf ettikleri,
İdarenin mali faaliyet, karar ve
işlemlerinin 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve
ilgili diğer mevzuat çerçevesinde yürütüldüğü ifade edilmiştir.
Harcama belgelerinin incelenmesine ilişkin
olarak da;
1) Yükleniciler tarafından Sayıştay
Başkanlığına sunulan bazı dilekçelerin üzerinde tarih
olmadığı ve açıkça hangi ihaleye ilişkin olarak ödeme
yapılmasının talep edildiğinin net biçimde
belirtilmediği,
2) İhale evrakının ihale komisyonunda
görevli personele teslim edildiğine dair bir teslim tesellüm
tutanağı ihale dosyasında bulunuyor olsa da bu
tutanağın hangi iş dolayısıyla ve hangi görevlendirme
onayı kapsamında düzenlendiğinin
anlaşılamadığı,
3) Genel olarak, ön mali kontrol sonrasında,
kontrolün tamamlandığı tarihi izleyen günden itibaren üç gün
içinde ihale üzerinde bırakılan istekliye, tebliğ tarihini
izleyen on gün içinde kesin teminatı vermek suretiyle sözleşmeyi
imzalamasına ilişkin tebliğ yapıldığı, ancak
bir dosyada bu süreye uyulmadığı,
4) İhale dosyalarında ihaleye konu olacak
mal veya hizmet ihtiyacının karşılanabilmesi için
kullanılması zorunlu olan teknik şartnamelerin
hazırlanması öncesinde herhangi bir malzeme/hizmet talep formunun
düzenlenmediği,
5) İhale dosyalarında mevcut teknik
şartnamelerin yeknesak olmadığı, her bir ayrı birimin
farklı niteliklerde teknik şartname
hazırladığının görüldüğü,
6) İş yeri teslim tutanaklarında
yazıyla belirtilmek suretiyle tarih verildiği ancak yazılan
günün hangi tarihe isabet ettiğinin net olarak
anlaşılmadığı,
7) Yapım işlerine ilişkin ihalelerde
yüklenici tarafından idareye sunulan iş programının idare
tarafından onaylanmadığının görüldüğü,
8) Doğrudan temin yöntemiyle yapılan
alımlarla ilgili olarak "Doğrudan Temin Kayıt Formunun
doldurulup Kamu İhale Kurumuna gönderilmediği,
9) 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun
22/d bendi kapsamında gerçekleştirilen bazı mal ve hizmet
alım işlerine ilişkin olarak düzenlenen muayene kabul teklif
belgelerinde, mal ve hizmet alımlarına ilişkin sayısal
verilerin, nitelik ve evsafının belirtilmeyip
açıklayıcı olmayan genel vasıflı ifadelerin
yazıldığı,
10) Doğrudan temin yöntemi kapsamında
bakım ve onarımları yapılan demirbaşların
onarımlarına ilişkin giderlerin ödenmesinde, hizmet işleri
hak ediş raporu yerine hizmet alımı muayene kabul teklif belgesi
düzenlendiği,
11) Geçici görevle görevlendirilen bazı
denetçilere ödenen yolluk avanslarının, geçici görevden memuriyet
mahalline dönüş tarihinden itibaren bir ay içinde kapatılmayarak,
otuz günlük sürenin ve bazen de mali yıl sınırının
aşıldığının görüldüğü,
12) Bir personele ait yurt içi harcırah
beyannamesi ekine konulan ve konaklama harcamasını gösterir belgenin,
düzenleyen kurum tarafından kaşelenip imza edilmediği,
değerlendirme ve tavsiyelerinde
bulunulmuştur.
Bu çerçevede, dış denetçilerin denetim
bulguları ve önerileri dikkate alınarak düzenlenen üst yönetici
cevabında;
1) Yüklenicilerin vermiş olduğu
dilekçelerde rapora konu eksikliklerin görülmesi hâlinde, tespitteki öneri
doğrultusunda idaremiz tarafından not düşülerek işlem
yapılması hususuna dikkat edileceği,
2) Başkanlıkça ihalesi yapılacak
işlerde, ihale ilan tarihi sonrasında o işe ait bir ihale
komisyonu kurulmakta ve bu komisyonun ihale dosyasının birer
örneği teslim tesellim tutanağıyla gönderildiği,
Bu tutanaklarda, ihalenin adı ve tarihi ile
tutanağın düzenlendiği tarihin belirtildiği,
Söz konusu tutanaklar 2021 yılı
itibarıyla mevcut uygulamada elektronik ortamda gönderildiği, teslim
tesellüm tutanağı düzenlendiği durumlarda eksikliklerin
tamamlanması konusunda gerekli hassasiyetin gösterileceği,
3) Bir akaryakıt alımı ihalesinde ön
mali kontrol sonrasında, kontrolün tamamlandığı tarihi
izleyen günden itibaren üç gün içinde ihale üzerinde bırakılan
istekliye tebliğ tarihini izleyen on gün içinde kesin teminatı vermek
suretiyle sözleşmeyi imzalamasına ilişkin tebliğ
yapılmadığı tespiti kapsamında, sehven yapılan bu
işlem konusunda birimlerin uyarıldığı, bundan sonraki
uygulamalarda söz konusu sürelere uyum konusunda gerekli hassasiyetin
gösterileceği,
4) Malzeme/hizmet talep formunun ihtiyaç listesi
adı altında ilgili birim tarafından müzekkereyle
Başkanlıktan onay alınarak Mali İşler Müdürlüğüne
gönderildiği, ihtiyaç raporunun hazırlanması ve İhale
Kayıt Numarası (İKN) alınmasıyla ilgili
işlemlerin rutin olarak Elektronik Kamu Alımları Platformu
(EKAP) üzerinden yapıldığı, bu kapsamda ihtiyaç raporu ve
İhale Kayıt Numarası alınmasının ihale
dokümanı hazırlamanın ön koşulu olduğu, idare
tarafından her ihalede ihtiyaç raporunun oluşturulduğu,
5) Birimlerden gelen mal, hizmet veya yapım
işlerine ilişkin farklı taleplerle ilgili her işin teknik
özelliklerinin farklı olması sebebiyle teknik şartnamelerde
yeknesaklık sağlanamadığı, bundan sonraki süreçte
teknik şartnamelerin genellik arz eden hükümlerinde yeknesaklık
sağlanması konusunda gerekli hassasiyetin gösterileceği,
6) İş yeri teslim tutanağındaki
tarihlerin daha açık, net ve anlaşılır bir şekilde yer
alması için gerekli hassasiyetin gösterileceği,
7) Yapım işlerinde bundan sonraki
süreçlerde, iş programının yüklenici tarafından
hazırlandıktan sonra idarece onaylanmasının
sağlanması konusunda gerekli hassasiyetin gösterileceği,
8) Doğrudan temin yöntemiyle yapılan
alımlarla ilgili olarak EKAP üzerinden düzenlenmesi gerektiği
belirtilen "Doğrudan Temin Kayıt Formunun düzenlenmesi için
gerekli çalışmalara başlanıldığı,
9) Doğrudan temin yöntemiyle sözleşme
yapılmadan gerçekleştirilen mal ve hizmet alımlarına
ilişkin muayene ve kabul işlemlerinin, Merkezî Yönetim Harcama
Belgeleri Yönetmeliği'nin doğrudan temine ilişkin ortak
hükümlerin yer aldığı 63üncü maddesi uyarınca
yapıldığı, ilgili maddede yer alan "Muayene ve kabul
komisyon tutanağı, kabul işleminin idarece yapılması
halinde ise idarece düzenlenmiş belge ... ödeme belgesine
bağlanır. hükmünden hareketle alınan mal veya yapılan
hizmetin niteliğinin, evsafının ve miktarının
detaylı olarak belirtildiği muayene ve kabul komisyonu belgesinin
2021 yılından itibaren düzenlenmeye başlandığı,
10) Bakım, onarım işlerinin
doğrudan temin usulüyle yapılmakta olduğu ve herhangi bir
sözleşme yapılmadan gerçekleştirildiği, Merkezî Yönetim
Harcama Belgeleri Yönetmeliği'nin 7nci maddesinde "İhale veya
doğrudan temin usulüyle yapılacak yapım işleri ile hizmet
alımlarında, sözleşme hükümlerine göre yerine getirilen
taahhütlerin bedellerinin ödenmesinde hak ediş raporları düzenlenir.
hükmünün yer aldığından bahisle, idarenin bu hüküm uyarınca
sözleşmeye dayalı yaptığı yapım ve hizmet
işlerinde hak ediş raporu düzenlediği, sözleşmeye
dayalı olmayan işlerde aynı yönetmeliğin ortak hükümlerine
göre hazırlanmış muayene ve kabul komisyonu raporunun
düzenlendiği,
11) 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun
59uncu maddesinin ikinci fıkrasında Daimi memuriyetle bir yere
gönderilenler gidecekleri mahalle varış tarihinden ve muvakkat vazife
ile gönderilenler de memuriyetleri mahalline dönüş tarihlerinden itibaren
bir ay zarfında harcırah beyannamelerini, evrakı müspiteleri ile
birlikte dairesi amirine tevdi ederler. hükmü yer aldığı,
2020 yılında coronavirüs (Covid-19)
tedbirleri kapsamında uzaktan çalışma yapılması
nedeniyle bazı harcırah beyannamelerinin yasal süresi içinde
verilemediği, geç verilen harcırah beyannamelerine ilişkin
olarak yasal faiz hesaplanarak ilgililerin maaşlarından kesinti
yapılmak suretiyle tahsil edildiği, tahsilat belgelerinin ekte
sunulduğu,
Ancak 17802894 no.lu Ödeme Emri Belgesinde, ilgili
harcırah beyannamesini düzenleyerek yasal süresi içerisinde dilekçeyle
birlikte idareye sunduğu, beyannamenin incelenmesinde iki ayrı avans
için tek beyanname düzenlendiğinin görüldüğü ve beyannamenin
düzeltilerek yeniden gönderilmesinin istendiği, yaşanan gecikmeye
ilişkin faiz tahakkuk ettirilmediği,
12) Harcırah beyannameleri eki konaklama
faturalarında imza ve kaşenin olup olmadığına
ilişkin kontrollerin daha dikkatli yapılacağı,
ifade edilmiş ve Dış Denetim
Raporunda yer alan öneriler kapsamında gerekli tedbirlerin
alınacağı belirtilmiştir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup
Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
tarafından, kamuoyunda gündeme gelen PTTye bağlı
çalışan taşeron işçilerin sorunları, giderek artan
işten çıkarılmaları ve bu statüde çalışan
personelin kadroya geçirilmesiyle ilgili sorunlarının bütün
yönleriyle araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30
Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
30/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 30/11/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, kamuoyunda gündeme gelen
PTT'ye bağlı çalışan taşeron işçilerin
sorunları, giderek artan işten çıkarılmaları ve bu
statüde çalışan personelin kadroya geçirilmesiyle ilgili
sorunlarının bütün yönleriyle araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 30/11/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 30/11/2021 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti grubumuzun PTT çalışanlarının,
özellikle taşeron işçilerin sorunlarıyla ilgili vermiş
olduğu araştırma önergemiz üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2 Aralık 2020 tarihinde, yine bu kürsüden PTT
çalışanlarının sorunlarını detaylı bir
şekilde anlatmıştık. O dönemde pandemi
yoğunlaşmış, pandemi süreciyle birlikte PTT
çalışanlarının önemli bir bölümü sağlıksız
şartlar içerisinde hizmet vermeye çalışmış, iş
yükleri artmış, yetersiz personel sebebiyle de nitelikli hizmet
veremez hâle gelmişlerdi. Ancak o günden bu yana bir yıl geçmesine
rağmen, maalesef, PTT çalışanlarının hiçbir sorunu
çözülememiş, ağırlaşarak devam etmiştir. Pandemi
sürecinde PTT Genel Müdürlüğünün, PTT personeline dağıtmak üzere
başmüdürlüklerine gönderdiği destek ödemeleri, maalesef, personel
arasında eşit bir şekilde
dağıtılmamıştır. Çalışanların
açmış olduğu davalar sonucu, çalışan başına
2 bin TL destek ödemesi, maalesef, mahkeme kararıyla çalışanlara
ödenmeye başlamıştır. Burada öyle bir şey
yapılmıştır ki başmüdürlükler, istediği personele
bu destek ödemesini yapmış, istemediklerine yapmamış ve
personel arasında ayrımcılık yapmıştı;
siyasi iktidarımız ise maalesef, bu uygulamayı seyretmişti.
Nihayet hukuk, adalet, taşeron olarak çalışan işçi
kardeşlerimizin hakkını iade etmiştir.
Değerli milletvekilleri, PTT bünyesinde
aynı işi yapan ancak adları memur, sözleşmeli işçi,
taşeron işçi gibi farklı statüleri olan
çalışanların özlük hakları da farklılık arz
etmektedir. Bu durum, çalışma barışını
bozduğu gibi, eşitsizlik ve adaletsizlik de yaratmaktadır. Bu
personellerden özellikle taşeron işçileri, üzerlerinde artan iş
yüküne rağmen, sürekli işten çıkarılma tehdidi altında
çalışmakta ve baskıya maruz kalmaktadırlar. Bu
işçiler, PTT çatısı altında pasaport, kimlik, ehliyet ve
benzeri tüm iş kalemlerinin hem ayrımını yapmakta hem de
dağıtımını sağlamaktadır. Kadrolu ve sözleşmeli
personellerle birlikte kurumun asıl işini yapmalarına
rağmen, uğradıkları baskının yanı sıra,
diğer personelin aldıkları ücretlerin çok daha azına
çalışmakta ve bu personelin sahip oldukları sosyal haklardan da
yararlanamamaktadırlar. Anayasamızda yazılan eşit
işe eşit ücret ilkesi, maalesef, PTTde uygulanmamaktadır.
PTTde çalışan taşeron işçiler hor görülmekte, ayrıma
tabi tutulmaktadırlar. Uğradıkları
haksızlıkları dile getirdiklerinde ise işten
çıkarılmakla tehdit edilmekte, bazılarının, maalesef,
işine de son verilmektedir. Son günlerde önemli sayıda taşeron
işçinin işten çıkarıldığı kamuoyunun
malumudur. Bununla birlikte, yaklaşık iki yıldır
yaşadığımız pandemi döneminde PTT gibi kimi
işverenler de işten çıkarma yasağına karşı
kod 29 kullanmaktadır. İşçi haklı olsa bile kıdem
tazminatı ödememek için 29 numaralı kodu kullanarak işçilerin
mağduriyetine sebep olunmaktadır. Bilindiği gibi, kod 29la
işten çıkarmalar bir denetime de tabi değildir. İşçi
işten tazminatsız çıkarıldığı gibi, İŞKUR
da 29 numaralı kod sebebiyle işten çıkarılanlara
işsizlik maaşı ödememektedir. Özellikle sendikal örgütlenmenin
başladığı iş yerlerinde iş yerlerine sendikal
hakların girmesini istemeyen işverenler, kod 29a dayanarak
işçilerin haklarını suistimal ederek işçilerin iş
akdini feshetmektedirler.
Değerli milletvekilleri, kod 29 işverenler
için bir silah hâline gelmiştir, çalışanlar için ise ne
yazık ki bir korkulu rüya olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
İşçiler hem işsiz kalmakta hem de ahlak ve iyi niyet kurallarına
uymadığı gerekçesiyle damgalanmaktadırlar. PTT
çalışanları kadrolu, güvenceli, sendikalı olarak
çalışmak istiyor, PTT çalışanları insanca yaşamak
istiyor, PTT çalışanları eşit işe eşit ücret
ilkesinin hayata geçirilmesini istiyor. Bu nedenle, İYİ Parti Grubu
olarak PTTye bağlı çalışan taşeron işçilerin
sorunlarının gün geçtikçe ağırlaştığı
bu şartlar içerisinde kadroya geçirilmeleri ve yaşam
standartlarının, çalışma şartlarının
düzeltilmesini talep ediyoruz. Bu noktada, vermiş olduğumuz
araştırma önergesine desteklerinizi arz ediyoruz.
Saygılarımla. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, İYİ Partinin
vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım, sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Varlık Fonuna
devriyle âdeta bir emek ve emekçi düşmanı hâline çevrilen PTT,
maalesef, giderek daha da acımasız bir hâl almaya başladı.
Bir kamu iktisadi kuruluşu olarak değil, âdeta bir şahıs
şirketi gibi yönetilmek istenen PTTde emek sömürüsü konusunda ciddi sorunlar
baş göstermeye başladı. PTTde firma personeli taşeronlar
399 sayılı KHKye göre çalışanlar, idari hizmet
sözleşmeli personel ve özel alımlarla istihdam edilen iştirak
çalışanları mevcuttur. Her biri için farklı bir hukuk,
farklı bir ücretlendirme, farklı bir çalışma şekli
vardır ama yapılan iş çoğunda aynıdır. Bu
çalışma düzeni çalışma barışını
bozduğu gibi eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Ciddi anlamda bir eksik personel sorunu
bulunmaktadır. Bu sorunu 1 işçiye 10 iş yaptırarak
çözeceklerini düşünen PTT yöneticileri âdeta köle-efendi ilişkisi
kurmuş durumdalar. Kendini CEO olarak gören Genel Müdür sanırım
PTTde meydana gelen zararı işçiye mal etmek istiyor.
Edirne PTT Başmüdürlüğünde 25 binin
üzerinde gönderi dağıtılamadı, yine Muğla PTT
Başmüdürlüğünde 15 bin civarı gönderi
dağıtılamadı. Çoğu insanın mahkeme
tebligatını almadan mahkemesi dumura uğruyor. Bu ayıbı
düşünmeyen yöneticilerin emekçiyi düşünmesini beklemek hayalcilik
olur.
İnsanların haksız ve adaletsiz
çalışma düzenlerine itiraz etmeleri dahi istenmiyor. Memuru sürüyor,
işçiyi kod 29la işten çıkarıyor; bu bile bir
yargısız infazdır, ölümü gösterip sıtmaya razı
etmektir. Örgütlenmesinler, hak aramasınlar diye sendikal
haklarını engellemek için her türlü baskı ve usulsüzlük PTTnin
tüm yapılanmasına bulaşmış bir tümör gibi büyüyor.
Bunun sorumlusu da müsebbibi de maalesef AKP iktidarıdır.
Kurumları niteliksiz ve liyakatsiz yöneticilerle doldurdunuz, hâlbuki
emekçilerin talepleri açık ve net: Eşit işe eşit ücret,
güvenceli çalışma ve hak edilen kadroların verilmesi. Bundan
daha doğal ne olabilir? Bunları sağlamak da sosyal devlet
anlayışından geçer. Bu ülkenin emekçileri iktidarın kölesi
değildir. Emeklerinin karşılığını almak için
canlarını almak istediğiniz emekçiler bunun hesabını,
eninde sonunda bu dünyada da ahirette de sizden soracak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) PTT adı
altında kurulan onca iştirakte talan sofrası kurulmuş,
huzur haklarıyla kendi ekonomik refah alanını kurmuş
yöneticiler şunu unutmamalıdır ki bu talan düzeni ebedî
değildir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Ensar Aytekin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENSAR AYTEKİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti
Grubunun verdiği önerge üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tam 181
yıllık bir kurum olan PTTnin 2013ten itibaren özelleştirilmesiyle
yaşanan sorunlar maalesef artmıştır.
AKPnin özelleştirme adı altında
kamu kurumlarını yok pahasına sattığı, içini
boşalttığı ve erozyona uğrattığı
kurumlardan bir tanesidir PTT ve bugün büyük sorunlarla boğuşmaktadır.
Bu sorunların başında da yeni çağın kölelik düzeni
olan taşeron sistemi gelmektedir. PTT, yüklendiği hizmeti
yapamadığı için taşeron işçilerinde işin
kolayına kaçmış ve bu taşeron işçilerine ne yazık
ki hiçbir hak tanımamıştır. Şimdi, şu ifadelere
dikkatinizi çekmek istiyorum değerli milletvekilleri:
İktidarımızda örgütlenme özgürlüğünün önü açılacak,
sendikalaşma teşvik edilecek, kamu görevlilerinin grevli ve toplu
sözleşmeli sendikal haklara ve özgürlüklere kavuşması için
gereken mevzuat değişiklikleri yapılacaktır. En
komiği de şudur: Çalışma hayatında cinsiyet
ayrımcılığının önüne geçilecek, eşit
işe eşit ücret ve liyakat prensibi çalışma hayatında
hâkim kılınacaktır. Bu ifadeler AKP'nin parti programında
yer alan ifadeler. Eşit iş liyakat sendikalaşma ve AKP.
Programlar partilerin vizyonlarıdır.
Görüleceği üzere bu vizyon kâğıt üzerinde kalmış,
durum tam tersine dönmüştür. Geldiğimiz noktada ne örgütlenme
özgürlüğü ne de sendikacılık bırakılmıştır.
Öyle ki PTT'ye bağlı taşeron işçiler
sendikalaşmış, 2 ilde toplu sözleşmeye oturmuş ancak
bir sabah hepsinin işine son verilmiştir. Bilinen kadarıyla
PTTde 14 bin taşeron işçi çalışmaktadır. Bu
işçiler her gün canlarını dişlerine takmışlardır
ama altyapısı olmadığı için kargo hizmetini
zamanında yerine getiremediklerinden dolayı ceza kesilmekte,
aldıkları ücret bile ulaşılamaz ücret düzeyinde
kalmıştır. Personel bina içinde çalışırsa yüzde
30, dağıtıcı olursa yüzde 35 asgari ücrete ek maaş
almasına rağmen bu kesintiler sebebiyle ellerine geçen maaş
vergi dilimini de düşünürsek kar gibi erimektedir. AKP'nin
dayattığı bu düzen sömürü düzenidir. Bu sömürü düzeninde daha
fazla işçi kardeşimizin hakkı yenmesin diye bu önergeyi
destekliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Orhan Yegin.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, çok kıymetli
milletvekilleri; İYİ Parti Grubunun vermiş olduğu öneri
hakkında Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Aziz
milletimizi ve onu temsil eden Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
On dokuz yıllık AK PARTİ
iktidarında çalışma hayatındaki
yaklaşımımızın özeti; çalışana değer
vermek, emeğin değerini artırmak ve emek kesimini hak
ettiği haklarıyla, kendi haklarıyla buluşturmaktır.
Her zaman çalışanın haklarını koruyup çoğaltacak
düzenlemeleri hayata geçirme çabasında olduk, bu doğrultuda çalışanın
emeğini zayi etmeden, hak ettiğini alın teri kurumadan
çalışana ulaştırmanın önemli bir vecibe olduğu
inancıyla hareket ettik bugüne kadar. Bunun için de canla başla
çalıştık, şükürler olsun ki bu hassasiyeti her zaman
muhafaza ettik.
Kamuda taşeron firmalar üzerinden
çalışan emekçi vatandaşlarımızın bazı
sorunları vardı, bazı talepleri vardı. Onların bu
taleplerine yine aynı anlayışla kulak verdik, dinledik ve
imkânlar doğrultusunda ne yapılabilir, bunun
çalışmalarını yaparak bazı düzenlemeleri hayata geçirdik.
Yıllardır kadro özlemiyle bekleyen taşeronda çalışan 1
milyon işçimiz ve aileleriyle birlikte çok daha fazla kişinin
beklediği taşeron işçilere kadro konusunu 24 Aralık 2017
tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'yle yaptığımız düzenlemeyle -hamdolsun- önemli
ölçüde çözüme kavuşturduk. Aynı zamanda, kamuda 4/C statüsünde
çalışan kardeşlerimizi de 4/B kadrosuna alarak onların da
taleplerini aynı düzenleme içerisinde bir şekilde hayata
geçirmiş olduk. 696 sayılı KHKyle düzenleme yapılırken
5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı
cetvellerde yer alan merkezî kamu idareleri ile bunlara bağlı döner
sermayeli kuruluşları ve yerel yönetimleri kapsama alırken
KİT'ler, taşeron üzerinden çalıştırdıkları işçiler,
KİTlerin ekonomik amaç gütmesi, bunların sermaye şirketi
olması, kararlarının yönetim kurulu tarafından
alınması gibi bazı gerekçelerle bu düzenleme kapsamına
alınamamıştı.
Diğer yandan, 2013 yılında
yapılan düzenlemeyle AŞ olarak yeniden yapılandırılan
PTT, o dönemde KİT statüsünde de değildi. Evet, daha önce 4/A, 4/B
statüleriyle PTTde işe başlamış ve PTT AŞ olduktan
sonra da bu statüde devam etmek isteyen ve devam ettirilmiş personel
olduğundan, yapısı gereği kendi içerisinde gerçekten de
çoklu bir personel yapısı oluşmuştur ancak
öğrendiğimiz kadarıyla, PTTde 2013 yılından sonra
sadece idari hizmet sözleşmesiyle personel istihdam edilmektedir. PTTde
taşeron firma üzerinden çalışan personel sayısı da
bildiğimiz kadarıyla yaklaşık 17.500 civarındadır.
Bu kişiler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ORHAN YEGİN (Devamla) Başkanım,
tamamlıyorum.
PTT, dönem dönem kendi bünyesinde personel
alımı yaparken taşeron kapsamında çalışan
kişilerin de şartları sağlamaları durumunda
sınavlara girip idari hizmet sözleşmesi kapsamında istihdam
edilebilmelerine yönelik imkânlar olduğunu, idari hizmet sözleşmesi
kapsamında personel alımı yaparken taşeron firmalar
üzerinden çalışan ve şartları sağlayan kişilerin
de sınava girip başarılı olmaları hâlinde idari hizmet
sözleşmesine geçişlerinin yapıldığını ifade
etmektedir ama bu imkân bütün sorunları çözmeye yetmemektedir, talepleri
arzu edilen düzeyde karşılamamaktadır.
Kıymetli milletvekilleri, süremiz çok dar.
Sonuç olarak, biz işçinin, emekçinin yanındayız ve her zaman da
yanında olacağız. Emek sömürüsüne ve haksızlığa
da hiçbir zaman geçit vermedik ve vermeyeceğiz. Tüm kesimlerin haklı
taleplerinde AK PARTİ olarak onların yanlarında olduğumuz
gibi, PTT bünyesinde veya başka yerlerde görev yapan tüm işçilerin
haklı taleplerinde de elbette onların yanında
olacağız, bundan da hiç kimsenin şüphesi olmasın. Eğer
önergede iddia edildiği gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Orhan Bey.
ORHAN YEGİN (Devamla) Ben teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, İYİ Parti grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Tahir Elçi cinayetinin
tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla
30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30 Kasım 2021 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
30/11/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
30/11/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
30 Kasım 2021 tarihinde Siirt Milletvekili, Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
Tahir Elçi cinayetinin tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (15521) grup
numaralı genel görüşme önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak 30/11/2021 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Ebrü Günay.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; insan hakları savunucusu olarak
yaşamı boyunca hukuk mücadelesi vermiş, her gününü hukuk
mücadelesi ederek sürdürmüş, hayatını faili meçhul cinayetlerin
aydınlatılmasına adamış Tahir Elçinin Dört
Ayaklı Minarenin önünde katledilmesinin üzerinden tam altı yıl
geçti.
Yaşam hakkı, işkence
yasağı, etkin soruşturma hakkı, adil yargılanma
hakkı gibi insan hakları ihlalleriyle ilgili birçok davada
mağdur haklarını savundu; 90larda gözaltında kaybedilenler,
yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler, gözaltında
işkence ve mayın patlaması gibi birçok hak ihlalinde
mağdurlar ve aileleri için adalet mücadelesi verdi. Birçok hak ihlalinde
mağdurları yerel mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi önünde korkusuzca temsil etti, haklarını aramaları
için mücadele etti ve çalıştı.
Tahir Elçi 14 Ekim 2015 tarihinde, Ahmet
Hakanın moderatörlüğünü yaptığı Tarafsız Bölge
programında yaptığı konuşmanın ardından
hedef gösterilmeye başlandı. Âdeta azmettirici rolünü üstlenen bu
programdan sonra Tahir Elçi gözaltına alındı, hakkında
soruşturma açıldı, ölüm tehditleri almaya başladı.
Tahir Elçi, kullandığı Twitter hesabından kimseden korkmadığını;
tüm bunların, mücadelesinin bir parçası olduğunu dillendirirken
de hedef olduğunu belirtmiş ve âdeta bu cinayeti, henüz
gerçekleşmeden önce, kamuoyuna ilan etmiş oldu ancak yetkililer ölüm
tehditlerini dikkate almamış, tüm bu süreçte hiçbir önlem
alınmamıştır.
Tahir Elçi 28 Kasım 2015 günü Diyarbakır
Barosu adına bir basın açıklaması yapmak için Dört
Ayaklı Minarenin önündeydi ve şöyle diyordu: Biz bu tarihî bölgede,
birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış
bu kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekânında silah,
çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar,
silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun istiyoruz. Ve bu sözlerinden
hemen sonra katledildi. Ne yazık ki son sözlerinde Silahlar sussun.
derken kendisi de faili, failleri bulunmayan bir cinayetin kurbanı oldu. Göz
göre göre işlenen bu cinayete dair iddianame, Tahir Elçinin
öldürülmesinden ancak dört buçuk yıl sonra, 20 Mart 2020 tarihinde
onaylandı. Olay yeri incelemesi, Tahir Elçi cinayetinden tam dört ay
sonra, 17 Mart 2016da yapıldı. Daha önce tespit edilen 83 delilden
ancak 43ü toplandı. Gazetecilerin çektiği olay yerine ait
görüntülere ait hazırlanan raporda, fail olarak tespit edilen 3 polisten
1inin kesin fail olduğuna işaret edildi ancak polisler mahkemede
görgü tanığı olarak dinlendiler. Âdeta göstere göstere gelen bu
cinayete ilişkin hiçbir önlem alınmadığı gibi, olaydan
sonra da kolluğun olay mahalline su sıkması, savcının
anında tespit yapmaması gibi durumlar faillerin bulunmasını
olanaksız hâle getirdi. Olay yeri incelemesinin yüz on bir gün boyunca
yapılmaması nedeniyle delil bütünlüğünün bozulması; hatta,
bazı delillerin ortadan kaldırılması; olay yerinde
silahlarla ateş ettikleri görgü tanıkları ve kamera
kayıtlarıyla sabit olması nedeniyle potansiyel şüpheli olan
kolluk görevlilerinin ifadelerinin olayın üzerinden aylar geçtikten sonra
alınması ve hatta, olayla ilgili bilgi sahibi olabilecek bazı
kamu görevlilerinin hiç dinlenmemiş olması; Diyarbakır Barosunun
100e yakın dilekçesinin işleme dahi konulmaması; ilk andan itibaren
yargı makamlarının isteksiz tutumları, kamera
kayıtlarının yok edilmiş olması ve kaybettirilmesi bu
katliamın aydınlatılmak istenmemesinin göstergesidir. Bu
nedenle, üzerine konuştuğum bu grup önerimizin reddedilmesiyle Meclis
de üzerine düşen görevi yapmamış olacak ve Tahir Elçi
cinayetinin karanlıkta bırakılmasına destek vermiş
olacaktır.
Tahir Elçinin de dediği gibi, devletin
aydınlatamayacağı cinayet yoktur,
aydınlatmadığı cinayet vardır. Faili meçhul
cinayetlerin aydınlatılması için mücadele eden Tahir Elçinin
dosyasını karanlıkta bırakmayacağız elbette.
Ancak sorumlular yargılandığında, hakikatler
açığa çıktığında gerçek adalet tesis edecektir.
Ailesinin, dostlarının, meslektaşlarının
acısı ancak gerçek adalet tesis edildiğinde bir nebze de olsa
dinecektir. Bugün buradan bunun ilk adımını atalım ve ocak
ayında yapılacak olan duruşmada ise bunun devamını
getirelim, failler yargılansın ve hesap versin. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz bu tarihî bölgede, birçok medeniyete
beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede,
insanlığın bu ortak mekânında silah, çatışma,
operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar,
operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz. Evet, son sözleri bunlardı
sevgili Tahir Elçi'nin. İnsanın kendi dostunun arkasından bu
kürsüde konuşması son derece zor gerçekten ama konuşmak
zorundayız. Burada kayıtlara geçsin, bu vesileyle bir kez daha
kendisini anmış olalım.
Değerli dostlar, Tahir Elçi insan hakları
savunucusuydu, bir hukuk emekçisiydi kendisi ve herkesten çok daha fazla bir
fikrî takipçiydi. Birçok davanın peşine düştü, failleri
yargı önüne çıkardı, yargılanmasını
sağladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde savaş
suçlarını ortaya çıkardı, savaş suçlarını.
Bunları keşke okuma fırsatınız olsa. O dönemlerde
neler yapıldığını çok iyi okumuş olursunuz,
mahkeme kayıtlarından okumuş olursunuz,
tanıklıklarını okumuş olursunuz. O nedenle,
öldürülmesi tesadüfen, bir anda gerçekleşen bir ölüm değil. Dönemin
Başbakanı Sayın Davutoğlu'nun geçen yıl
Diyarbakır'da söylediği gibi, bir siyasi suikasta kurban gitti,
siyasi suikasta kurban gitti.
Bakın, değerli arkadaşlar yani o
ortamı çok iyi biliyorum, çok iyi takip ettim, o günleri çok iyi
biliyorum, çok iyi takip ettim sonrasında yani bu ölümün sonrasında,
cumhuriyet savcılığının isteksizliği, delilleri
toplamadaki yetersizliği ve kararsızlığı
sanıkların nasıl korunduğunu ortaya çıkardı.
Failler belli olmasına rağmen ısrarla ama ısrarla deliller
toplanmadı, Adli Tıp gerekli araştırmayı yapmadı.
Sonunda ne oldu biliyor musunuz? Londra'daki bir merkez bir rapor
hazırladı. O rapordan sonra, üç buçuk yıl sonra dava
açılmak zorunda kaldı; üç buçuk yıl sonra o dava açılmak
zorunda kaldı.
Şimdi, değerli dostlar, bakın,
gerçekten, burada, adliye koridorlardan gelmiş birçok avukat var.
Değerli arkadaşlar, bakın, ben de duruşmadaydım, ilk
duruşmayı izleyin. Türkiye'nin birçok yerinden gelmiş baro
başkanlar var, avukatlar var ve o duruşmada pervasız davranan
bir yargıç var; pervasız davranan, böyle olmaz dedirten bir
yargıç var, başkan var. Bakın, ya, Türkan Elçi'ye, eşine
iddiasını bildirmek için konuşma hakkı vermeyen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Önce
sanıkları dinleyeceğim, müdahiller iddiasını
bildirmeyecek, ilk önce sanıkları dinleyeceğim. diyen bir
başkan var. Hangi usulde bu var? Ve hepimizin gözü önünde bu
yapılıyor, göstere göstere yapıyorlar; bakın, göstere
göstere. O nedenle, bu kürsüye çıktığım zaman,
yargının bu ortamını gördüğüm zaman kendimden
geçiyorum değerli arkadaşlar çünkü siz, o yargının
rantıyla ilgilisiniz ama faili meçhul cinayetlerle, işkencelerle,
zulüm gören insanların ne çektiğiyle ilgili değilsiniz o ortam
içerisinde. Bizim bulunduğumuz ortamda, Diyarbakır Adliyesinde,
Diyarbakır Barosunun katıldığı duruşmada
yargıç bu kadar pervasızsa, bu kadar pervasızsa; o
pervasızlığını sürdürüyorsa diğer ortamlarda
neler olacak, neler olacak değerli arkadaşlar?
Bakın, bunun faili -söylüyorum sizlere- Tahir
Elçinin faili sizlersiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Hadi be! Kendine gel!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Araştırmayanlardır, bunun üstünü örtenlerdir; bir kez daha
söylüyorum buradan.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Kendine gel ya!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tanrıkulu.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Faillerini koruyan da sensin, ayıp ya!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sizsiniz be, sizsiniz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, lütfen uyarır mısınız.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Saygısızlık bu! Ne biçim konuşuyorsun öyle be!
Saygısız!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, lütfen uyarır mısınız.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Utan
biraz ya!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ne
konuştuğunu bilmiyor, kafayı yemiş.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Ali Özkaya.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri, aziz milletim; HDPnin grup önerisi hakkında AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
28 Kasım 2015te, PKK terör örgütünü takip eden
polis memurlarının takibi sırasında, 2 Polis Memuru Ahmet
Çiftaslan ve Cengiz Erdur PKK terör örgütü tarafından şehit ediliyor
ve o bölgedeki polislerin PKK terör örgütü mensuplarının
arkasına düşmesi akabinde ve onların kaçtığı
sırada rahmetli Tahir Elçi de o ateş arasında kalıp vefat
ediyor. Buradan hem polis memurlarımıza hem rahmetli Tahir Elçiye
Allahtan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.
Tahir Elçi, ondan kısa bir süre önce şöyle
bir tweet atmıştı -bunu bütün aziz milletimiz de görsün-
demişti ki: Diyarbakırın simgelerinden Dört Ayaklı
Minarenin ayaklarına silahlı suikast
Bu silahlı suikastı
yapan kim? PKK terör örgütü. Camilere bomba atan kim? PKK terör örgütü.
İnsanları katleden kim? PKK terör örgütü.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Aydınlat, aydınlat.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Onların
yandaşları onlarla ilgili tek kelime söz söylemez. (HDP
sıralarından gürültüler)
Bakın, yine ses geldi, HDP demedim, PKK
dedim; niye konuşuyorsunuz, niye konuşuyorsunuz? PKK terör örgütü
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sesini
yükseltme.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bu terör örgütüne tek
kelime söz edemeyenler, rahmetli Tahir Elçinin o günlerde
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Niye
faillerin üstünü örtüyorsunuz?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Aydınlat işte, aydınlat.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
sürekli Ey çukurcular,
ey hendekçiler, tarihe saygı gösterin, medeniyete saygı gösterin,
şehirlere bu silahları taşımayın, insanları
öldürmeyin, bunları katletmeyin. demesine karşı çıkanlar
burada bulunmuyorlar
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz ne
yapıyorsunuz?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
ve şimdi de
gelmişler -bazen hani olur ya- kuzu postunda görünen kurt misali de bize
bunları söylüyorlar.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz
aynaya bakın, aynaya.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Devlet, her
soruşturmayı yapmak ve suçluyu bulmak yükümlülüğü
altındadır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Bulmuyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bunu yapmak için de
devlet, cumhuriyet savcıları uzun bir araştırma
yapmış.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yedi yıl geçti, yedi yıl!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Canlı yayında
izledik, o gün cumhuriyet savcısı olay mahalline keşfe gitti
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Hangi
suçluyu buldunuz bugüne kadar? Bütün suçluların üstünü örtüyorsunuz!
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
PKK terör örgütü bütün
hendeklerden, bütün çukurlardan cumhuriyet savcısına ateş
açtı; zırhlı araçlarla bile keşif devam edemedi, keşfe
ara verildi, günlerce keşif yapılamadı. Bunu bilmiyor muyuz?
Biliyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Faili
meçhul bırakıyorsunuz, faili meçhullerin sorumlususunuz!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Gözümüzün önünde
olmadı mı? Oldu. Bugün bu önergeyi verenlerden birisi niye tek kelime
Ey PKK terör örgütü, tarihe, millete, insanlara neden silah
sıkıyorsunuz? diyemiyorlar?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Failleri bulun, ondan sonra konuşun!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Diyemezler çünkü
onların esirleri de o yüzden; o örgüt hepsini esir almış,
susturuyor, konuşturmuyor.
Canımız yanıyor,
insanlarımız şehit oluyor, ölüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Gerçekleri söylemiyorsunuz Sayın Milletvekili.
BAŞKAN Devam edin.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bakın, bu iddianame
rahmetli Tahir Elçinin öldürülmesiyle ilgili bir iddianame. Burada, polis
memurları hakkında kastı aşan suretle adam öldürmeye
sebebiyet vermekle ilgili bir iddianame var. Diyarbakır 10. Ağır
Ceza Mahkemesinde yargılama devam ediyor; 22 Şubat 2022de de yeni
duruşması var. Bir, Anayasa gereğince devam eden davalarda
konuşulmaz ve Mecliste de önerge verilmez.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Anayasaya saygı duymuyorsunuz ki.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Velev ki getirdiniz;
araştırma önergesiyle, hangi yetkiyle neyi
araştıracaksınız; sorgu mu yapabileceksiniz, delil mi
araştırabileceksiniz, neyi ortaya koyacaksınız?
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Örtbas edenleri soracağız, örtbas edenleri
ortaya çıkaracağız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Hukuk
sizin sopanız olmuş.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Yalnızca
acıları daha da acıtmak ve bunları ortaya koymak, PKK terör
örgütüne söz söylemeden devleti, polisi, askeri suçlamakla bir yere
gideceksiniz. Ey PKKnın arkasında duranlar, sırtını
oraya yaslayanlar; bu işten vazgeçin. (HDP sıralarından
gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Saygılı ol, saygılı! Saygılı ol, terbiyeli ol!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bu yol yanlış
yol, gittiğiniz yol yanlış yol.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Duyamıyorum Sayın
Beştaş.
Arkadaşlar, lütfen
Sayın milletvekilleri
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hatip
sataşmada bulundu.
BAŞKAN Ne dedi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kuzu
postuna girmiş kurt bir de Sırtını örgüte, PKKye
dayayanlar dedi.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ne demedi ki!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) PKKya
sataştım, doğrudan muhataba.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) PKKnın
gerçek yüzünü gösterdi.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Sataşmadım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
kendi aranızda konuşmayın, rica ediyorum.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sizin,
Tahir Elçinin CNN Türkteki programından sonra sizin gazetelerinizin
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bizim gazetemiz
yok Hanımefendi, yok öyle bir gazetemiz; gazetemiz yok bizim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
emirlerinizle çalışan gazetelerin manşetleri burada. Tahir
Elçiyi hedef gösteren sizin gazetelerinizdi.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Öldüren de
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tahir
Elçinin katline giden yolda linç edenler, hedef gösterenler
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKK!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
bizzat sizdiniz. Tahir Elçiyi öldürenler
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKK, PKK!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bir tane HDPli
niye yoktu o zaman? Neredeydiniz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
sizin
koruduğunuz kolluk gücüdür. Şu anda Diyarbakırda
yargılanan 3 polis memuru koltuklarda oturarak tutuksuz
yargılanıyor, tutuksuz! Siz kime hikâye anlatıyorsunuz? Tahir
Elçiye burada rahmet dilerken bile
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hikâyeyi siz
anlatıyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben
sizi dinledim bütün o bağırmanıza rağmen. Buradan
tweetini okuyorsunuz ya! Ya, ayıptır, günahtır,
yazıktır ya! Ölen, katledilen arkadaşımızın
arkasından tweetini okuyacak kadar insanlıktan
çıkmışsınız ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sizsiniz o
insanlıktan çıkan! Sensin o insanlıktan çıkan! PKKya bir
söz söyleyemeyen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ne
kadar korkunç bir şey ya! İnsanlık değerleri ayaklar
altında gerçekten.
BAŞKAN Sayın Beştaş, lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tahir
Elçiyi vuranların yargılanmaması için yargıyı dört
yıl oyaladınız. Keşfe arkadaşlarımız gitti,
bizzat avukat arkadaşlarımdan dinledim, göstermelik bir
çatışmayla keşif yaptırmadınız.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Allah Allah! Göstermelik
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Dört
ay sonra keşif yapılmış gibi gösterdiniz ve şimdi de
mahkeme heyeti sanık polisleri kucağımda mı tutayım,
bezlere mi bağlayayım, pamuk içinde mi tutayım diye onlara öyle
kibar davranıyor ki! Tahir Elçinin katili sizin politikanızdır,
sizin desteklemenizdir, sizin linç etmenizdir, sizin yönettiğiniz
gazetelerdir. Tahir Elçi hayatını cezasızlıkla mücadeleyle
geçirdi ve biz, burada, çok yakın arkadaşları olarak sizin bu
küstahlığınızı asla kabul etmeyeceğiz! (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş, rica
ediyorum, lütfen
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ne
biçim konuşuyorsunuz ya?
Sayın Başkan, müdahale edin. Bir milletvekiline
küstah denir mi kürsüde? Ne usul biliyorlar ne adap ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, hem küstah dedi, hem de
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Acıyla oynuyor ya!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Saygısız!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Küstahlık yapıyorsun ya!
İSMAİL TAMER (Kayseri) Acıyla
oynayan sizsiniz!
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özkaya.
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; acıyla oynayanın az önce
konuşan kişi olduğunu herkes biliyor.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Acıyla oynamak
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Acıdan besleniyorsunuz, kandan besleniyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Hayatı acıyla
oynamak olanların siz olduğunuzu gayet iyi biliyoruz. Bakın, ben
Diyarbakırlı milletvekillerimizle de diğer insanlarla da
konuşup bu konuyla ilgili detayları öğrenmeye
çalışıyorum.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Diğer insanlar kim,
talimat aldığınız yerler mi? Sarayla mı
konuşuyorsunuz?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) İnsanların
acısını
O gün bir HDP'li yoktu rahmetli Tahir Elçinin orada
olduğu yerde. Neredeydiler?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Baro
açıklama yapıyor, baro!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Çünkü onlar o silahlara,
o tarihe, o medeniyete silah sıkılmasına razıydılar da
o yüzden yoktular.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Onu siz yapıyorsunuz,
siz; o sizin işiniz!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bakın, İmam
Gazali der ki İhyâü Ulûmi'd-Dînde
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Medeniyete silah sıkan
sizsiniz!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Dinle!
İmamı Gazali der ki İhyâü
Ulûmi'd-Dînde: Bu coğrafyanın üç kadim milleti vardır
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) O
katliamı aydınlatmayan sizsiniz, hainsiniz hain!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bir, Türkler; iki,
Araplar; üç, Kürtler.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Edebiyatı bırakın, gerçekleri konuşalım!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bunlar beraber
olduğu müddetçe bu coğrafyada hiç kimse bunlara karşı
gelemez ama bunların arasına fitne sokup da bunları birbirine
kırdırmak için çalışanlar olduğu müddetçe bu
coğrafya rahat yüzü görmez.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Tarihi
de sömürüyorsunuz, Gazaliyi de sömürüyorsunuz. Yeter artık, yeter!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bugün yapılan,
acıyı, ızdırabı, üzüntüyü soruşturmak değil
acıyı kanatmak, PKK terör örgütüne söz söyleyemeyenlerin millete söz
söylemesi ve buna itiraz etmesidir.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sizin işiniz o!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Hesap
verin!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Küstahın kim
olduğunu biliyoruz, PKK terör örgütünü kimin desteklediğini
biliyoruz, sırtını PKKya kimin dayadığını
biliyoruz. Bize laf anlatmayın, bizim acımız ta
ciğerimizde. (HDP sıralarından gürültüler)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz
katliamlarla yaşıyorsunuz, kanla yaşıyorsunuz!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bütün milletin bu
konulara katkı verdiği insanlarını rahmetle, saygıyla
anıyoruz. Aziz şehitlerimize de bir kez daha rahmet diliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan Silah sıkanların arkasında
duruyorsunuz. dedi.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Doğru, yalan mı? Arkasındayız. demediniz mi?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Evet.
BAŞKAN Söyledi, buyurun.
Yeni bir sataşmaya lütfen yol açmayın
Sayın Beştaş ve kişiselleştirmeden
konuşmanızı rica ediyorum.
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Camilere
kırmızı halı çekip protokol kuranlar camileri
ağzına almasın.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayatında
kaç kere camiye gittin be!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Yeterince istismar ettiniz bu konuyu, yeterince!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayatında
kaç kere camiye gittin be!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz
Kürt halkının kimliğini, dilini, inancını, kültürünü
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Biz verdik o
kimliği biz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz
vermediniz, Kürt halkı mücadele ederek aldı. Siz bir şey
vermediniz, gidin oradan! (HDP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Biz verdik, AK
PARTİ verdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Gidin
oradan!
Şimdi, İmam-ı Gazaliyi böyle örnek
alıyorsanız vay hâlimize! Yani sizin örnek almanız bu kadar
olur!
Ya, Tahir Elçiyle ilgili konuşurken dikkatli
olun. O tweeti okumakla sizin zerre kadar bir rahmet dileğinizde duygu olmadığını
gördüm.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Allahtan kork
be! O kadar yalanı utanmadan söylüyorsunuz! O kadar yüzün
kızarmıyor ki!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz
Tahir Elçiyi elinizden gelse burada suçlu ilan edeceksiniz. O tweeti okumak
bu anlama geliyor. İki gün önce onun anmasıydık ya; Sezgin Bey
de vardı, Ebrü Hanım da vardı, bütün baro başkanları
oradaydı ve siz, o Dört Ayaklı Minarenin ayağına
kurşun sıkanların kim olduğunu bilmeden
konuşuyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sizsiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Suru
yerle bir ettiniz ya!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sizsiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Suru
göç ettirdiniz ya!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sizsiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bir
şehri talan ettiniz
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sizsiniz!
İSMAİL TAMER (Kayseri) Suru ayağa
kaldıran biziz, Suru ayağa kaldıran.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
ve
Tahir Elçiyi hedef göstererek, linç ederek ölümüne giden yolu adım
adım döşediniz.
Ve şu anda da yargı katilleri koruyor, siz
de katilleri koruyorsunuz. Niye yargıya tek laf etmediniz? Ya, cinayetten
insan tutuklanmaz mı ya? Tweet atan tutuklanıyor, Türkiye tarihinde
ilk defa bir Baro Başkanını öldüren polisler neden tutuklu
değil? Neden SEGBİSle duruşmaya katılıyor? Bunun
hesabını verin önce ya! Siz en ufak bir suçta insanları
cezaevine koymayı biliyorsunuz ama bir bölgenin en büyük barosunun
başkanı polis kurşunuyla öldürülüyor, hâlâ tek bir gün
gözaltı yok; bunun cevabını verin. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.05
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24üncü
Birleşiminin İkinci oturumunu açıyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, şehir içi ücretsiz toplu
taşıma hizmeti sunan otobüs işletmecilerinin
mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla 25/11/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 30
Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
30/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 30/11/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay İstanbul Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili, Grup Başkan Vekili
Engin Altay; Manisa Milletvekili, Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili, Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından,
şehir içi ücretsiz toplu taşıma hizmeti sunan otobüs
işletmecilerinin mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla 25/11/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (2961
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
30/11/2021 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Cavit Arı.
Buyurun Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
şehir içi toplu taşıma hizmeti sunan otobüs
işletmecilerinin sorunları hakkında Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisiyle ilgili söz almış bulunmaktayım; hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sosyal bir devlet
olmasından yola çıkarak belirlenen mevzuat kapsamında vatandaşlarımızın bir
kısmının yüzde 50, bir kısmının da tamamen
ücretsiz olarak şehir içinde halk otobüsleri tarafından
taşınmasıyla ilgili bir uygulama var bildiğiniz gibi. Bu
uygulama kapsamında belirlenen esaslara göre gazi, gazi
yakınları, şehit yakınları, yüzde 40 ve üstü engelli
vatandaşlarımız, 65 yaş üzeri
vatandaşlarımız, devlet sporcuları, basın
mensupları, Jandarma ve Emniyet mensupları gibi belirlenmiş olan
vatandaşlarımızın da ücretsiz olarak halk otobüsleri
tarafından taşınması gerçekleşmektedir.
Türkiyede 22 bin özel
halk otobüsü bulunmaktadır ve bu düzenlenmiş esaslara göre, ücretsiz
veya yüzde 50 yani indirimli olarak taşıma işlemi
gerçekleşmekte. Bu ücretsiz ve indirimli taşıma
karşılığında da otobüslere belirli bir ücret
verilmekte Bakanlık tarafından. Bu yıl hâlâ devam eden ücret
-bakın değerli arkadaşlar- İstanbul, Ankara, İzmir
gibi şehirlerde 1.330 TL, diğer büyük şehirlerde 1000 TL,
diğer illerde yani büyükşehir olmayan illerde ise 800 TL olarak
otobüslere bu ücretsiz taşıma karşılığında ödeme
yapılmakta. Örneğin, Antalya ilimizde pandemi öncesinde günlük 350
bin-380 bin yolcu otobüsler tarafından taşınmaktaydı. Ancak
pandemi sürecinde günlük taşınan yolcu sayısı 230 binlere
kadar düşmüş durumda. Bir önceki ay, değerli arkadaşlar,
Antalyada ücretsiz olarak taşınan yolcu sayısı 1 milyon 767 bin
civarında olmuştur. Bunlar resmî rakamlardır değerli
arkadaşlar.
Şimdi, bakın, bir otobüs için toplamda ne
dedik? Örneğin Antalya gibi yerlerde 1.000 TL. Şimdi, eğer ki bu
ücretsiz taşımada, ücretsiz taşınan ya da indirimli
taşınana ücret ödenseydi örneğin Antalyada tamamen ücretsiz
taşımada bir otobüsçüye 14.500 TL, indirimli taşıyana da
12.900 TL ödeme yapılacaktı. Şimdi kaç para verilmekte? 1.000
TL. Değerli arkadaşlar, bakın, bu ücret 2018 yılında
belirlenmiş bir ücret ve 2018 yılında belirlenmiş ücretle
üç yıldır aynı para ödenmekte. Şimdi, ücretsiz
taşınan vatandaşımızın ücretsiz
taşınmasını destekliyoruz, ücretsiz
taşınmalarına devam edilsin, o konuda biz de destekçiyiz. Ancak
zaten ekonomik koşullarla can çekişen esnaflarımız var,
taşımacı esnaflarımız var, bu
esnaflarımızın da düşünülmesi ve bunların da
desteklenmesi gerekir.
Bakın, 2018den bu tarafa dolar 4,80 TLden
bugün 13 TLye yükseldi değerli arkadaşlar; mazot 2018
yılında 5,30 TL, bugün neredeyse 10 TLye yükselmiş durumda.
Şimdi, bir otobüsçü lastik alsa otobüsüne 2018 yılında 1.350 TL
verecekti, bugün 3.500-3.600 TL ücret vermek durumunda. Yani değerli
arkadaşlar, otobüsçüler bu süreçte gerçekten mağdurlar, ekonomik
anlamda zaten can çekişiyorlar, bu rakamlar devam ettiği müddetçe
daha da mağdur olmaya devam edecekler. O nedenle, buradan, iktidara ve
iktidara bağlı Bakanlığa sesleniyorum: Otobüsçülerin bu
taşıma ücretlerinin artırılması, makul seviyeye
yükseltilmesi gerekir. Bakın, dolar yüzde 167 artmış, mazotun
fiyatı yüzde 85 artmış, lastiğin fiyatı yüzde 167
artmış; ücret aynı. Yani bu oranlara göre makul bir
artış yapılması gerekir, otobüsçünün hakkının
savunulması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
CAVİT ARI (Devamla) Bu bağlamda
değerli arkadaşlar, şehir içi ücretsiz toplu taşıma
hizmeti sunan otobüsçü esnafının yaşadığı bu
mağduriyetin önlenmesine yönelik olarak konunun tüm yönleriyle incelenmesi
ve gerekli önlemlerin alınması için Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ediyoruz, sizlerden de destek
istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun lütfen. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu
araştırma önergesi üzerinde grubum adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Türkiye Cumhuriyeti bir sosyal devlettir.
Yaşlıların veya mağdur insanların sosyalleşmesini
sağlamak için, bir kısım insanlarımıza makul
nedenlerle maddi destek sağlamak için Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı tarafından yöntemler geliştirilmiştir.
Bu gruptaki insanlar özel halk otobüslerinden ücretsiz veya indirimli
yararlanırken dolmuş, taksi veya taksi dolmuşlardan
yararlanamıyorlar. Bu, yerinde ve olması gereken bir
uygulamadır. Bu gruptaki insanların yalnız
taşımacılık hizmetlerinde değil ihtiyaç
duydukları diğer alanlardan da -elektrik, su, doğal gaz gibi-
birtakım vergi muafiyetlerinden de yararlanmaları gerekir. Ancak
burada Bakanlığın aldığı tedbir kendi
sorumluluğunu vatandaşa yükleme tarzında olmuştur. Kaba bir
değerlendirmeyle, sadece özel halk otobüslerinden bu yardım
istenmiştir. Aynı zamanda, şehir içi yolcu
taşımacılığı yapan belediyeler ve belediyelere
bağlı kuruluşlara hiçbir yardım yapılmamaktadır.
Bu resmî kurumlara Bakanlıkça ödeme yapılması gereklidir. Aile
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, sorumluluğunu cüzi bir
ücretle özel halk otobüslerine ve tamamen ücretsiz olarak belediyelere
yıkmıştır. Bakanlık denklemi kurmuş, kendisi bir
kenara çekilmiştir.
Uygulamanın
başlatıldığı 2018 yılında mazotun litresi
3,5 lirayken şimdi 10 lira; 2018 yılının 1.000
lirasının günümüze enflasyon eskalasyonu 1.596 liraya tekabül
etmektedir. Üç yıllık sürede otobüs başına yapılan
fiyat artırımı ise sadece yüzde 30dur. Bakanlığın
verdiği ücret yasak savma kabilindendir. Ücret veriyorum. adı altında
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının aldığı
hizmet angarya olup Anayasanın 18inci maddesine de terstir. Özel otobüs
işletmecileri ile Bakanlık görüşüp rızaya dayalı bir
sözleşme yapmalıdırlar. Tüm Özel Halk Otobüsleri Birliği
Başkanı, yolcu başına ücret alınmasını, bunu
belediyenin takip etmesini, kullandıkları mazotta vergi indirimi
getirilmesini istemektedir. Böylelikle devletimiz belli bir grup
vatandaşımızın ulaşımlarını kesintisiz
bir şekilde sağlarken özel halk otobüsçü esnafımızın
emeği karşılıksız kalmamış olacaktır.
Pandemi boyunca belediyelerde birtakım gelir
kayıpları oldu, bunun yanında giderleri de arttı. Böyle bir
desteğe belediyelerin de ihtiyacı var. Belediyeler için de Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığının indirimli veya ücretsiz taşımacılığı
belli bir bedele bağlanmalıdır. Bu durum, belediyelerin daha
kapsamlı ve kaliteli hizmet vermelerine yardımcı olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Konunun
etraflıca tartışılması için bir araştırma
komisyonu kurulmasını yerinde buluyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Kemal Bülbül, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Antalya'da müzmin bir tarım sorunu
var giderek toplumun çok büyük bir kesiminin geçim sorunu hâline gelen.
Aşağı yukarı her mevsimde seraları, üretim alanlarını
su basmasıyla ilgili ve bunun yarattığı tahribatla ilgili
bir iki şey söylemek istiyorum.
Kadriye ve Sarıabalı'da şu anda
yaklaşık 250 üreticinin serasını sel basmış
durumda ve üzerinden üç gün geçmesine rağmen su kendiliğinden
çekiliyor; tıpkı orman yangınında yangının
kendiliğinden sönmesi, selde selin kendiliğinden son bulması
gibi. Burada da kendiliğinden son bulan bir durum söz konusu ama şu
ana kadar 3 bin dönüm alanda meydana gelen arız, meydana gelen
yıkım ve seraların zarar görmesi durumuna dair hiçbir tespit
yapılmış değil.
Önergeye gelince, tabii ki, önergenin desteklenmesi
gerektiği kanaatindeyiz. Zira, evet, sosyal devlet olmanın bir
gereği olarak yurttaşlara bir hak verilmiş ve bu hak gereği
yurttaşlar ücretsiz olarak toplu taşıma araçlarından, halk
otobüslerinden yararlanabiliyorlar fakat bu yararlanma denetlenemediği,
yararlanmaya dair somut, resmî bir tanım var ama bu tanımı ifade
eden, bu tanımı belgeleyen bir belge, bir bilgi, bir kimlikten çok sadece
bazı resmî olmayan beyanlar, kimlikler var; bunun yeterli
olmadığı kanısındayız. Burada, esnafa
yapılan desteği biraz önce vekil arkadaşlarımız ifade
ettiler. Burada büyük şehir ayrımı, küçük şehir ayrımı
söz konusu ve 2018 yılında belirlenen bu destek artık
işlevsiz kalmış durumda. Esnaf, ekonomik olarak oldukça zor
durumda. Burada öneri olarak KDV oranının düşürülmesi, plaka
tahdidi getirilmesi, tüm ülkede uygulanacak toplu taşıma kanununun
yapılması, abonman kart uygulamasının sadece bir ile özgü
değil tüm illere özgü ve denetlenebilir olması,
taşıdığı yolcu ücretini alamama konusundaki
şikâyetlerin ciddi anlamda değerlendirilmesi ve bu mağduriyetin
toptan giderilebilmesi için önergede sözü edilen ve kastedilen
araştırma talebinin bir bütün olarak ele alınması gibi bir
durum söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Zira, tüm esnafın bu
pandemi sürecinden ve pandemi sürecinin yaratmış olduğu kamusal
alandaki durgunluktan ve bunun ekonomiye, bunun esnafa, bunun döngüye
yansımasından kaynaklı olarak etkilenen esnaflardan bir tanesi
de taşımacılar, toplu taşımacılar ve toplu
taşımacıların sorunlarını dikkate alarak bu
önergenin desteklenmesi ve gerekli araştırmanın
yapılması gerektiği kanısındayız.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Emine Zeybek. Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE ZEYBEK
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup
önerisi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Aziz milletimizi ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, 2002 yılında iktidara
geldiğimizden bugüne kadar sosyal politikalar anlamında devrim
niteliğinde gelişmeler gündeme getirdik ve iktidara geldiğimizde
4 kalem olan sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler bugün 43 kalem
altında gerçekleşmektedir.
Anayasanın 2nci maddesinde yer alan sosyal
devlet ilkesinin içi AK PARTİ döneminde doldurulmuştur. Bu kapsamda 8
Ocak 2002 tarih ve 4736 sayılı Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun 1inci maddesine 12 Temmuz 2013 tarihinde ek fıkra
getirilmiştir ve getirilen bu ek fıkrayla şehit yakınları,
gazi ve gazi yakınları, vazife malulleri, yüzde 40 ve üstü engelli
vatandaşlarımız, ağır engellilerin refakatçileri, 65
yaş ve üstü vatandaşlarımız ile vatani hizmete
bağlı olarak şeref aylığı alanlar ücretsiz
seyahat hakkından yararlanmaktadır. Evet, ücretsiz seyahat
hakkından yararlandıran özel halk otobüslerine de destek amaçlı
olarak yine 6 Ocak 2016 tarihinde yönetmelik çıkarılmış ve
bu yönetmelik gereği de 2016 yılında Ankara ve İstanbul
Büyükşehir Belediyelerinde şehir içi toplu taşıma hizmeti
veren her bir ulaşım aracı için aylık 1.000 TL olan destek
2018 yılında 1.330 liraya çıkarılmış; diğer
büyükşehir belediyelerinde 750 lira olan destek yine 2018 yılında
1.000 TL'ye; büyükşehir belediyesi olmayan illerimizde 600 lira olan
destek 2018 yılında 800 liraya
çıkarılmıştır.
Evet, 2019 yılında malumunuz dünya bir
pandemiyle mücadele ederken ülkemizde 2019 ve 2020 yıllarında 65
yaş üstü ve engelli vatandaşlarımız için sokağa
çıkma yasağı söz konusuyken, özel halk otobüslerine
binemezlerken bile bu desteklerimiz devletimiz tarafından bu otobüslere ve
bu işletmecilere verilmiştir. Evet, bu desteklerimiz, Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığımızın bütçesine konulan ödemelerden
ilgili belediyeler aracılığıyla verilmektedir. Evet, 2021
yılında haklı talepleri olduğu takdirde tabii ki biz bu
kesimlerin de mağduriyet yaşamalarını istemeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
EMİNE ZEYBEK (Devamla) Devletimiz her zaman
halkının yanındadır, gerekli gördüğü zaman da ilgili
destekler ve iyileştirmeler yapılacaktır diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Emin misiniz
Başkanım?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kabul ettiler
Başkanım, AK PARTİ de evet dedi.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Müsaade edin, ben
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Evet dedi, evet dedi, evet dedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ya, Başkan,
bakmadın; kameraları getir, kameraları. Başkanım, onlar
da evet dedi. Kameraları getirin Başkanım.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum, bütün arkadaşlar lütfen yerlerine otursunlar. Kâtip üye arkadaşlar
vasıtasıyla sayım yapacağım. Lütfen herkes yerine
otursun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Uyardıktan sonra
kabul eder mi Başkan? Uyarıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
yerlerinize oturun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, oylamayı yaptınız. Yani, şimdi
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu Mecliste
milletvekillerinin kulakları Mecliste olacak.
BAŞKAN Sayın Tanal, müsaade edin;
bakın, duyamıyorum ki.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
bir sefer
BAŞKAN Arkadaşlar, ben saydım, ben baktım
el kaldıranlara
Müsaade edin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Niye
uyarıyorsunuz ki?
Yani Başkanım, Meclisi dinlemiyorlarsa,
yanlış oy veriyorlarsa bunun kabahati bizim mi?
BAŞKAN E, yani, yanlış
MAHMUT TANAL (İstanbul) E, yanlış
oy verdiler işte.
BAŞKAN Zaten, siz de Kabul edenlerde el
kaldırmadınız Sayın Tanal, Kabul etmeyenlerde el
kaldırdınız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ya, bir
sayım yapılsın, ondan sonra konuşun ya.
BAŞKAN İşte zaten siz de Kabul
edenlerde el kaldırmadınız Sayın Tanal, Kabul
etmeyenlerde el kaldırdınız.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Siz Kabul
etmeyenlerde el kaldırdınız.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Sen
biliyor musun? Sen saydın mı? Sen söyle.
BAŞKAN Yani bir gecikme
yaşadınız orada Kabul etmeyenlerde el kaldırdınız
sayın milletvekilleri.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, saysınlar Kâtip Üyeler İç Tüzüke göre.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Mahmut
Bey doğru söylüyor, CHPliler yanlış el kaldırdılar.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
milletvekilleri yerlerine otursunlar; rica ediyorum, lütfen.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Hayır, saydıysa o söylesin sayıyı.
BAŞKAN Evet, öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, lütfen Genel Kuruldan
ayrılmayalım.
Arkadaşlar, arka arkaya oylamalarımız
olacak, lütfen Genel Kuruldan ayrılmayalım.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
287 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
30/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 30/11/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 287
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin kırk sekiz saat geçmeden Gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1'inci sırasına, yine bu kısımda
bulunan 109 ve 110 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin ise yine
aynı kısmın 2'nci ve 3'üncü sıralarına
alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
30 Kasım 2021 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 287 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamalarının
tamamlanmasına kadar,
1 Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
287 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
1 Aralık 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde 287 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 2 Aralık 2021
Perşembe günkü birleşiminde 287 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
287 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.
287 sıra sayılı İstanbul
Milletvekili Osman Boyraz ile 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3950) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 20nci Maddeler |
20 |
2. Bölüm |
21 ila 39uncu Maddeler |
19 |
Toplam Madde Sayısı |
39 |
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi üzerinde ilk söz, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Meral Danış Beştaşın.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, Kobani
kumpas davasını burada anlatmaya devam edeceğimizi
söylemiştik. Dün 7nci duruşma başladı ve mahkeme süreci
-tırnak içinde- yargılama süreci, tamamen dışarıdan
talimatlı bir şekilde, kararların siyasetle verildiği bir
yargılama. Şimdi, mahkeme heyeti ne diyor? Diyor ki: İki hafta
duruşma yapacağım, bir hafta ara vereceğim. Bu ne demek
biliyor musunuz? Avukatlar ara kararlarını okuyamadan, bir sonraki
ara kararını okuyamadan, ertesi gün duruşmaya giriyor ve haftalar
sonra ara kararları okunabiliyor.
Peki, başka ne oluyor? Kolluk gücü sadece
askerler değil, çevik kuvvet tarafından mahkeme tıka basa
dolduruluyor. Normal bir yargılama değil çünkü özel bir
yargılama ve özel yargılama olduğu sadece kolluk gücüyle de ölçülmüyor.
Başka bir özelliği ne? Başka bir özelliği de bu 3üncü
hâkim değişikliği. Mahkeme başkanı
değiştirildi, görevden alındı; onun yerine yeni bir mahkeme
başkanı atandı. Bilin bakalım o mahkeme başkanı
ne demiş? Demiş ki: HDP binalarına neden saldırılar
olmuyor? Bu, kamuoyuna yansıdı -ismini söylemeyeceğim
kişilik hakları sebebiyle- ve o sözü söyledikten bir gün sonra Deniz
Poyraz İzmirde katledildi. Şimdi bu mahkeme başkanı Kobani
kumpas davasında HDPlilerle ilgili karar verecek. Dün arkadaşlarımız
duruşmaya gitti, yeni bir üye daha atanmış, diğeri geri
çekilmiş. Şunu anlatmaya çalışıyorum: Özel bir
yargılama -öyle bildiğiniz gibi bir özellik değil; özel heyet,
özel hâkimler, özel savcılar- ve talimatları harfiyen yerine
getirecek bir yargılama, bir düşman hukuku pratiğiyle
karşı karşıyayız. Kesinlikle, bu mahkeme heyeti -iddia
etmiyorum, bilimsel ve fizik kurallarına göre biliyorum- 3.500
sayfayı okumadı. Avukatlardan aldığım bilgiye göre,
şu anda klasörler, 320 klasör bin klasöre çıktı ve diyorlar ki:
Biz okuduk. Ya, daha yeni atandınız, ne zaman okudunuz? Biz
hesapladık, seksen günde sadece 350 klasörü okuyabilir; uyusa, bir de
arada bir üç öğün yemek yese onar dakika, seksen gün yetmiyor bile. Bunlar
diyorlar ki: Biz okuduk. Bir de bir belge unutulmuştu ya dosyanın
içinde Bu Kobani davası önemlidir, kapatma davasına dayanak
yapılacak. diye -bu kadar da gafiller, bu kadar da bilgisizler- o belge
ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Yani
bütün Türkiyeye ve dünyaya şunu söylüyorum: Kobani kumpas davası,
AKP ve MHPnin özel olarak yürüttüğü bir yargılamadır. Orada
mahkemenin hiçbir yetkisi ve rolü yoktur. Özel hâkim ve bir savcıyla bu
yargılama yapılarak kendilerince HDPye yapılacak kumpasın
zemini hazırlanıyor ama şunu unutmasınlar: O delillerin
hepsinin zaten tek tek aksi
ispatlanıyor, istedikleri kadar grup toplantılarından talimat
versinler, hakikatler ortaya çıkıyor. Nitekim, her geçen gün
İşte talimat dedikleri belge dün ortaya çıktı,
dünyanın her tarafında dolaşımda olan belge. Bu da bir
örnek olsun diyorum ve bütün milletvekillerini bu kumpas davasını
incelemeye davet ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Engin Altay, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Elitaş, geliyorsunuz oradan
doğru, buyurun efendim. Çünkü grup önerinizle getirdiğiniz 287
sıra sayılı Kanun Teklifi, genel bir tabir yapmak gerekirse
Sayın Elitaş, siyanürlü baklava. Biz bu siyanürlü baklavayı
yemeyiz. Bu sıra sayısında, bu kanun teklifinde, hiç düşünmeden,
gözümüz kapalı altına imza atacağımız maddeler var.
Tabii, bu varken biz Kışın elektrik faturalarından KDV
almayın. dedik, siz TRT payını almamakla durumu
geçiştirmeye çalışmışsınız; bu ayrı ama
asıl mühim bir mesele var, o da şu: Bu mühim meselede aslında
her gün Ne büyüksün. dediğimiz, büyüklüğüyle her gün bizi
şaşırtan Mustafa Kemal doksan dört yıl önce demiş ki:
Cebren ve hileyle -şimdi sizin yaptığınız gibi- aziz
vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine
girilmiş, bütün orduları dağıtılmış, memleketin
her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Tersaneden
kastım, bu teklifle getirdiğiniz limanların devri. Şimdi,
bu sizin limanlarınızın devir işi, Danıştay
kararını kanunla güya yasalaştırmak yani Danıştayın
OImaz. dediğini parmak sayısıyla Olur. yapmak ki olmaz. Biz
bunu Anayasa Mahkemesine getireceğiz, götüreceğiz. Hangisiydi,
karıştırdım.
LALE KARABIYIK (Bursa) Götüreceğiz.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Götüreceğiz,
ayrı ama bir şey soracağım Sayın Elitaş: Antalya
Limanını, mevcut işleten kiracı, yedi yıl kala
Katarlı bir şirkete satmış; yedi yıl kala. Şimdi,
niye Katar, merak ediyorum. Yabancı sermayeye karşı
değiliz. Bir örnek daha: İskenderun Limanını 2012de zaten
kiraya vermişsiniz otuz yıllığına, daha yirmi bir
yılı var Uzatalım. diyorsunuz; kırk dokuz yıl.
Mersin Limanı otuz altı yıllığına verilmiş,
yirmi iki yılı var. Aceleniz niye, bir ve bütün bu limanların
alayının yönetimine bir eski AK PARTİlinin girmesi bir kaide
midir? (CHP sıralarından alkışlar)
Bir önerge vereceğiz burada. Bütün liman
yönetimlerinde bir eski AK PARTİ milletvekili olmalı çünkü
baktık, birkaç tanesinde yok, birkaç limanda AK PARTİli yok
arkadaşlar, unutulmuş; kabul edilemez. Ve liman deyince
aklımıza eskiden muz konteynerleri gelirdi; şimdi artık
limanlarımızı, Mersin başta olmak üzere, kokain
konteynerleri kaplamış.
Bu liman meselesi önemli Sayın Elitaş ve
Anayasanın 138, 2 ve 48inci maddelerine açıkça aykırı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Hemen
Başkanım.
AK PARTİ grup önerisi kabul edilirse biz bu
287nin görüşmesinden önce Anayasaya aykırılıkla ilgili
bir usul tartışması talep edeceğiz Sayın
Başkandan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
muhalefete verdiği bütün hakları bu 16ncı maddeden sebep
kullanacağız.
İktidar partisinin sayın
milletvekillerine, Grup Başkan Vekillerine şimdiden söyleyeyim:
Gelin, yol yakınken tersaneleri ve limanları satmayın; Atatürkü
doksan dört yıl önce söylediği bir sözden dolayı tekrar
haklı çıkarmış olursunuz, Atatürk hep haklıdır
ama siz ihanet etmeyin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN AK PARTİ grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
(2/3460) esas numaralı, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 2839
Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ve 2972 Sayılı Mahalli
İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/149)
18/11/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/3460) esas numaralı
2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 2839 Sayılı
Milletvekili Seçimi Kanunu ve 2972 Sayılı Mahalli İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifimizin İç Tüzükün 37nci maddesi uyarınca doğrudan Genel
Kurul gündemine alınması için işlem yapılmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Özgür
Özel
Manisa
CHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi olarak
İzmir Milletvekili Sayın Selin Sayek Böke konuşacaktır.
Buyurun Sayın Sayek Böke.
Süreniz beş dakikadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, 5 Aralık 1934te,
tam seksen yedi yıl önce, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan
kadınlar seçme ve seçilme haklarının güvence altına
alındığı bir günü yaşadılar. Seksen yedi yıl
sonra, 5 Aralığa günler kala, karşımızda büyük bir
sorumluluk ve tarihî bir fırsat var. Fırsat var çünkü Cumhuriyet Halk
Partisinin, Sayın Genel Başkanımızın ilk
imzacısı olduğu, kadın-erkek tüm milletvekillerinin ortak
imzasıyla Meclise sunulmuş olan, siyasette eşit temsili
sağlayacak teklifimiz bugün gündeme alınıyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Oylayacağımızın ne olduğunu
hatırlatmak istiyoruz size: Eşitlikçi, özgür, demokratik bir
geleceği birlikte kurup kurmayacağımıza dair bir oylama
yapacağız bugün ve her birimiz -her birimiz-
kullanacağımız oyla bazı sorulara yanıt veriyor
olacağız.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Bekaroğluna gel,
Mehmet Bekaroğluna gel. Nereden girdi? Bekaroğluna gel, Mehmet
Bekaroğlu nereden girdi?
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Bir: Toplumun
yarısını kadınlar oluşturuyor. Vereceğiniz
yanıt şu: Kadınların siyasette de temsilin
yarısını oluşturmasına evet mi diyeceksiniz yoksa
hayır mı diyeceksiniz? (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
hatibi dinleyelim, lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) -
Kadınların ve erkeklerin seçim listelerinde yüzde 50 temsilini
önerdiğimiz bu teklifin kendisi bizim yanıtımızı
ortaya koyuyor. İki: Kadınların seçilebilmelerini güvence
altına alacak sıralamalarla listelerde yer bulmasına evet mi
diyeceksiniz hayır mı diyeceksiniz? (CHP sıralarından
Evet sesleri, alkışlar) Fermuar yöntemini getiren teklifimizin
yanıtı açık. Kadınların siyasette eşit temsil
hakkının hukuken güvence altına alınmasına, hukuka,
yasalara evet mi diyeceksiniz hayır mı? (CHP
sıralarından Evet sesleri, alkışlar) Yüksek Seçim
Kurulunun listelerin yüzde 50 kota ve fermuar yöntemine uygunluğunu
denetlemesine, uygun değilse listeleri reddetmesine evet mi diyeceksiniz
hayır mı diyeceksiniz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bir
CHPye bak, bir de AK PARTİye bak.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Gündeme
alacağımız bu teklif sadece bir mevzuat
değişikliği değil, sadece bir yasal düzenlemeden
bahsetmiyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Başkanım, ne kadar bağırmam
gerekiyor?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum, lütfen sessiz.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Sadece eşit
temsili değil, birbirimizi dinlemeyi de öğrenmemiz gerekiyor. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) CHPde kaç
kadın milletvekili var?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Selin Hanım, ayda
yılda bir gelip konuşuyorsun, sen bizi hiç dinlemiyorsun, biz
dinliyoruz.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Bu teklif,
bunların ötesinde bir teklif. Toplumsal cinsiyet eşitliğini, çağdaş,
demokratik bir toplumu isteyip istemediğinize dair bir oy
kullanacaksınız bugün yani verdiğiniz oyla bir soruya yanıt
vereceksiniz: İnsan haklarının güvence altına
alındığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin
sağlandığı, demokratik yarınlara evet mi diyeceksiniz
yoksa hayır mı diyeceksiniz? (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Biz bu teklifi bu toplumun eşit
yarısı olan
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Şimdiye kadar
Cumhuriyet Halk Partisindeki kadın temsil oranını lütfen söyler
misiniz.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla)
demokrasiyi
yaşatan, sivil toplum örgütlerinde hak mücadelesi veriyor olan
kadınlarla birlikte hazırladık.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sadece yüzde 11le
kadın temsiliniz var. Şimdiye kadar ne yaptınız?
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Demokrasinin
olmazsa olmazı ortak akıldır.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Yüzde 11 kadın
temsiliniz var, sadece 16 kadın milletvekiliniz var.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) 400e yakın
kadın örgütünün görüşleridir bu tekliftekiler; 400e yakın
kadın örgütünün, 42 milyon kadının sesidir. (CHP
sıralarından alkışlar) Onların sesine evet mi
diyeceksiniz hayır mı diyeceksiniz?
Bu teklif sadece demokrasimize, sadece
eşitliğe dair değil, kalkınmaya
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, rica ediyorum
Sayın milletvekilleri, sayın milletvekilleri, lütfen
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla)
ekonomik
buhranı aşıp aşmayacağımıza dair
yanıtınız olacak. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Çünkü refah arttıran, kalkınma sağlayan
politikaların güvencesi meclislerde kadınlardır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen!
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Ben
bağırırım gerekirse.
Bugün her mahallede kreş, her mahallede geceli
gündüzlü bakımevi yatırımı yapacak bir sosyal devletin
güvencesi olmadığı için her 3 kadından sadece 1i
istihdamda. Bu tabloyu değiştirmeye evet mi diyeceksiniz yoksa
hayır mı diyeceksiniz? (CHP sıralarından
alkışlar) Kadınların sokaklarda öldürüldüğü,
yaşam hakkının gasbedildiği, işsizlikle baş
başa bırakıldığı, iş bulan kadının
güvencesiz çalıştırıldığı bu derin ekonomik
buhranı kuran düzene hayır mı diyeceksiniz, yoksa bunu
değiştirmeye evet mi diyeceksiniz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Çok samimiyetsiz bir
teklif Selin Hanım, çok samimiyetsiz bir teklif.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Sorular açık:
Kadınların siyasette eşit temsiline evet mi diyorsunuz
hayır mı diyorsunuz? (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Kadınların katılımını
keyfîliğe terk etmeyen, yasal güvence altına alan bir teklife evet
mi diyorsunuz hayır mı diyorsunuz? Demokratik bir geleceğe
evet mi diyorsunuz hayır mı diyorsunuz?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) CHPde niye
uygulamıyorsunuz? CHPde neden uygulamıyorsunuz? Siz samimi
değilsiniz.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Bizim
yanıtımız net, biz evet diyoruz.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
(CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Çok samimiyetsizsiniz.
Kadınları lütfen istismar etmeyin bu konularda.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) CHPde
uygulayın, CHPde uygulayın.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bir tane doğru
dürüst kadın yöneticiniz yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Müsaade ederseniz, önce Sayın
Beştaşın bir söz talebi oldu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben
sataşmadan söz talep ediyorum efendim.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Bakın, Sayın Grup Başkan Vekillerini duyamıyorum, lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sataşmadan
söz talep ediyorum Sayın Başkanım, sataşmadan söz talep
ediyorum.
BAŞKAN Tamam, vereceğim, müsaade
ederseniz
Sayın Beştaş, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Halkların Demokratik Partisi olarak,
kadınların siyasette eşit temsilini savunan, bunu uygulayan ve
karar mekanizmalarında da hayata geçiren bir parti olduklarına ve
(2/3460) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınma
önergesine evet diyeceklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Siyasette eşit temsil yönünde bir kanun teklifi
verildi.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Yalnız nedense bugün bu salonda bir uğultu var. Kadınlardan
korkuyorlar gerçekten.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
hanımefendiler; rica ediyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kadınları yine
alet ettiniz, çok yazık, çok yazık!
Hanımefendiler, alet olmayın bu
politikalara.
BAŞKAN Ama arkadaşlar, müsaade edin,
bakın
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bunlar politika
değil, ayak oyunu, ayak oyunu! Siyasetin ayak oyununa alet olmayın
hanımefendiler.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen!
Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bu, maalesef, Meclisimiz
için kötü bir gün; kadınlar siyasetin ayak oyununa alet ediliyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, siyasette eşit temsili uygulayan bir parti olmaktan büyük bir
mutluluk duyuyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Lütfen buna alet
olmayın.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Ya bir
sus!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O zaman Genel
Başkanınız bıraksın o koltuğu, geçsin, bir
hanımefendiye versin.
BAŞKAN Hasan Bey, Sayın Çilez, lütfen!
Sayın Çilez, rica ediyorum!
Arkadaşlar, müsaade edin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın
Başkanım, hanımefendiler alet ediliyor, olmaz bu kadar ya!
Siyasete alet ediliyor ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, bir
kere, sana ne ya!
BAŞKAN Müsaade edin.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Hanımefendiler
yüzde 50 oy verirken bir şey yok.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Öne niye oturdun? 1 grup
başkan vekiliniz yok.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Hanımefendiler
bu ülkede yüzde 50 oy veriyor; oy veriyor, oy, nüfusun yarısı
kadın.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) 1 grup başkan
vekiliniz yok.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Oy verdiği gibi
temsil hakkı istiyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin
kravat takmayı unuttuğuna ve takmadığı takdirde
kendisini Genel Kurul dışına rica edeceğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın Gürer,
kravatınızı unutmuşsunuz, lütfen kravatınızı
takın. Yoksa sizi Genel Kurul dışına rica edeceğim,
buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Halkların Demokratik Partisi olarak,
kadınların siyasette eşit temsilini savunan, bunu uygulayan ve
karar mekanizmalarında da hayata geçiren bir parti olduklarına ve
(2/3460) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınma
önergesine evet diyeceklerine ilişkin açıklaması (Devam)
BAŞKAN Sayın Beştaş, siz de
sözlerinizi tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başlayamadım ki Başkan, başlayamadım.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kadar
endişelenmeyin, kadınlar toplumun yarısı.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Velinimetimiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de eşit temsili
hepimizin savunması gerekiyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Başımızın üzerinde yeri var, buradalar.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) O zaman gösterin
görelim, oylarınızı verin görelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
Halkların Demokratik Partisi olarak eş başkanlık sistemine
dair ilk kanun teklifini vermiş olmaktan büyük bir onur duyuyoruz ve bu
partinin üyesi olmaktan mutluluk duyuyorum. Hem Genel Merkezde hem bütün il ve
ilçelerimizde hâlâ eş başkanlık sistemini uygulayan bir
partiyiz. Yine, 7 Haziran seçimlerinde biz Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en
yüksek kadın temsiliyet oranının yakalanmasına sebebiyet
vermekten de büyük bir onur duyuyoruz ve kadın temsiliyetimiz o tarihte
yüzde 44tü, bugün de 56 vekilimizden 23ünün kadın olmasından yine
büyük bir gurur duyuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz,
Halkların Demokratik Partisi olarak, kadınların siyasette
eşit temsilini savunan, bunu uygulayan ve karar mekanizmalarında da
hayata geçiren bir partiyiz ve bugün verilen kanun teklifinde de bunun
verilmiş olmasını tabii ki olumlu buluyoruz ve bu kadar itiraza
gerek yok. Biz, bu kanuna Evet. diyeceğiz tabii ki. Bizim de
geçmişte buna yönelik çok sayıda kanun teklifimiz var ve şu anda
kendi parti tüzüğümüzde de zaten bunu uygulamaktan büyük bir onur
duyuyoruz. Türkiyedeki bütün kadınlara binlerce selam olsun. Bizler bu
mücadeleyi kazanacağız, mutlaka kazanacağız. (HDP
sıralarından alkışlar)
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
(2/3460) esas numaralı, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 2839
Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ve 2972 Sayılı Mahalli
İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/149) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, söz talebim vardı.
BAŞKAN Sayın Elitaş,
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
İzmir Milletvekili Selin Sayek Bökenin (2/3460) esas numaralı Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınması önergesi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Genel Kuruldan ayrılmayalım, yerlerinize oturun, rica ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şurada çok
güzel bir tablo görüyorum: 4 hanımefendi Cumhuriyet Halk Partisinin en ön
sıralarına oturmuş, 3 de HDPnin sıralarında
hanımefendi var
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bak, bak, kadın
dernekleri terk ediyor bak.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Biz, hep öndeyiz, hep hep!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Kadın örgütlerimiz var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
MHPden var,
İYİ Partiden var, AK PARTİ Grubundan var.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Kadın
dernekleri sizi gördü. Kadınlar sizi gördü, üste bakın; bakın,
salona bakın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi,
öyle bir şey olmalıydı ki şurada oturan 3, 4
hanımefendinin yerine bu kanun teklifini verenlerin, grup başkan
vekillerinden en az 1inin hanımefendi olmasını arzu ederdik.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ya, kadın, kadın!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Samimiyetsizsiniz!
Samimi değilsiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bugüne özel,
merasim için, bugünün anlam ve önemini ifade edebilmek için, sadece bugün için
Grup Başkan Vekilleri belki beş dakikalığına kendi
sıralarını oraya vermişler. (CHP sıralarından
gürültüler)
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Yasalaştırın, yasalaştırın.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Mazeretiniz bu mu? Ayak
oyunları yapıyorsunuz yine, ayak oyunu! Hanımefendileri alet
ediyorsunuz, yazıklar olsun!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - On dokuz
yıldır Parlamentodayım, Cumhuriyet Halk Partisinden bugüne kadar
gelen grup başkan vekilleri içerisinde 1 kadın Grup Başkan
Vekili görev aldı, ona da tahammül edemediniz, partinizden ihraç ettiniz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Bizim
verdiğimiz önergelerde de gördük sizi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın,
değerli milletvekilleri, 1999 seçimlerinde bu
bacılarımızın, bu hanımefendilerin Türkiye Büyük
Millet Meclisinde temsil edilmesine tahammül edemediniz; niye tahammül
edemediniz? (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Hadi
oradan! Ne alakası var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hani o,
kadınlarımızın isteyerek taktıkları başörtüsüne
bez parçası dediğiniz dönemde, onların Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bulunmasına tahammül edemediniz. Hani kadın
eşitliği, nerede kadın eşitliği? (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Kadınlar adına konuşma.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Niye
korkuyorsunuz kadınlardan, niye korkuyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Siz Bu
kadına haddini bildirin! diyen bir gelenekten geliyorsunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz
kadın mısınız ki konuşuyorsunuz kadınlar
adına?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
daha hâlâ bu konuyla ilgili, sadece konuyu istismar edebilmek için, bugünün
anlam ve önemini ifade etmek için sadece hanımefendileri buraya dizerek
ortaya koyuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Ya, bu bize hakaret ama. Lafa bak ya! Hakaret ediyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Başkanım...
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Uzatma yapmıyoruz Sayın Elitaş,
sataşmalarda ilave süre vermiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Maalesef Sayın
Elitaş, maalesef (!)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Meclis
Başkanı bile katılmıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sizden
ayrılan bir siyasi parti genel başkanı partisini kurdu.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Niye
bir kadın konuşmuyor kadınlar adına?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bir kadın milletvekili konuşsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben
tüzüğümde kadın kotasını yüzde 50 yapıyorum. dedi.
Madem öyle, ben Sayın Kılıçdaroğluna buradan teklif ediyorum,
diyorum ki: Her zaman yaptığınız bir iş var;
olağanüstü kurultayı toplayın, tüzük kurultayını
toplayın.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Elitaş.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz de
kadın değilsiniz ki Sayın Grup Başkan Vekili, siz de
erkeksiniz, siz de eşit temsile Hayır. diyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Deyin ki: Biz,
2023 seçimlerinde yüzde 60 kadın milletvekili koyacağız; hatta
fermuar sistemi değil, bunları en önlere yerleştireceğiz.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Bu
talebimizi bu konuşmayla örtemezsiniz. Temsilde eşitlik
hakkımız, söke söke alacağız sizden.
BAŞKAN Sayın Elitaş, teşekkür
ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bunu
yapabilirsiniz, niye yapmıyorsunuz?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bir kadın konuşsun, kadın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ama ne olur,
lütfen, kadınları, hanımefendileri bugünün anlam ve önemine
binaen orada oturtarak onları rencide etmeyin.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ya, bir kadın konuşsun, sen niye konuşuyorsun
kadınlar hakkında?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Elitaş
konuşmasının hiçbir yerinde bir sataşmada bulunmadı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nasıl
bulunmadı? Başörtüsü istismarıyla suçladı bizi,
milletvekillerimizi...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Altay, makam
gidiyor, bak kaldın orada (!)
BAŞKAN Tarihten bir hatırlatma
yaptı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, Sayın
Başkan, gözünü seveyim...
BAŞKAN Buyurun, buyurun. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİŞTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, bir kadın konuşsa daha iyi olur aslında.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, orayı emaneten
verdiler zaten.
5.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz son
yapılan genel seçimlerde AK PARTİnin şu anki sandalye
sayısı kadar milletvekili çıkarsaydık bizim kadın
milletvekili sayımız 50yi aşıyordu, önce onu söyleyeyim.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Ya, Engin Bey, kadın
temsil oranınız yüzde 11.
ENGİN ALTAY (Devamla) İki:
Başörtüsü kadının başını örter,
inancının bir gereğidir; sizin günahlarınızı
örtmez. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Temsil oranınız
sadece yüzde 11, önce temsil oranlarınızı artırın.
ENGİN ALTAY (Devamla) Başörtüsüne
sığınmaktan artık vazgeçin, oradan size ekmek yok. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Onu çok
kullandınız, çok istismar ettiniz. Bugün, bu ülke, iki şeyden
çekiyor; bir, devlete çöreklenen haramilerden
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bir de
kadınları istismar edenlerden.
ENGİN ALTAY (Devamla) İki, sizin gibi,
Allahla aldatanlardan. (CHP sıralarından alkışlar) Millet
bu gerçekleri biliyor, bu tartışmalarla bir yere
varamazsınız ama şunu söyleyeyim: Evet, bizim bir kadın
grup başkan vekilimiz yok, bundan da üzülüyoruz. Bugün özel bir gün,
farkındalık olsun diye kadın milletvekillerimiz önde oturuyorlar
ama sen bir kadın Grup Başkan Vekilini o görevden aldırıp
yerine oturdun, bu ayıp da sana yeter! (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Altay, beyaz
bir kâğıda not al. Yaz istifanı, ver, hadi yaz. Sayın
Altay, samimiysen yaz istifanı, hadi. 23 Nisan çocukları gibi
oturtmuşsunuz. İstifanı ver, öyle konuş. Öyle konuş,
hadi.
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Ya, siz daha 23
Nisan diyorsunuz! Utanmıyor musunuz ya! Utanmıyor musunuz, insan
utanır ya!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hanımefendileri
alet ettirmeyin ya, yapmayın.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sizleri
sükûnete davet ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, size
yerinizden söz vereceğim.
Buyurun. (Gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, 3 kadın milletvekili
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sataştı, sataştı.
BAŞKAN Arkadaşlar, duyamıyorum
lütfen
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hepimizin annesi var,
kardeşi var, eşi var ya! Bu hâle düşürmeyin ya! Ayak oyunu
yapıyorlar ya! Siz bari alet olmayın.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Ayak
oyununu siz yapıyorsunuz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yapanlar orada
Hanımefendi.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Sizden
âlâ ayak oyunu yapan yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, bir
dakika ya
Sayın Başkan
BAŞKAN Hanımefendi milletvekili
arkadaşlarımız, bakın, bir hanımefendi Grup
Başkan Vekili ayakta, rica ediyorum
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, sen
kadınlardan ne istiyorsun?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, yapıyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kadınlara niye hakaret
ediyorsun?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Genel Başkan
yaptı şeyi
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niye kadınlara
bağırıyorsun? Kadınlara niye bağırıyorsun?
Ayıp değil mi?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Niye koymamış,
yarısını niye koymamış?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, Sayın Elitaş grubumuzu göstererek 3 hanımefendiyi
öne oturtarak bu meseleye muhalefet ediyorlar. dedi; ben söz istiyorum.
BAŞKAN Yani 3 hanımefendi hakikaten
oturuyor orada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
sanki göstermelik yapıyoruz diye dedi.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bir buçuk sene önce
belediye seçimi oldu, niye koymadı? Lafa bakılmaz, işe
bakılır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niye
bağırıyorsun kadınlara?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Niye
bağırıyorsun ya?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kadınlara niye
bağırıyorsun kardeşim?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Bağırmıyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niye
bağırıyorsun kadınlara? Ayıp değil mi?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ya, iktidarları gidecek diye nasıl panikliyorlar!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niye el kol
yapıyorsun?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Konuşuyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Otur yerine!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sen otur yerine!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Değerli arkadaşlar, müsaade ederseniz
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Terbiyesiz adam!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Terbiyesiz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Müsaade ederseniz ben konuşabilir miyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne
bağırıyorsun kadınlara?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Bağırmıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niye
bağırıyorsun?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Konuşuyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç
Sayın Çilez
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Terbiyesizlik yapma!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Şov yapma bana!
BAŞKAN Sayın Özkoç, bakın
mevkidaşınız kürsüde, lütfen
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Otur yerine! Ne
istiyorsun lan kadınlardan!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ne diyorsun sen!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen kimsin!
Ahlaksız adam!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, sen ne diyorsun!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bağırma lan
kadınlara!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bilip bilmeden
konuşma!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niye
bağırıyorsun?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Adilik yapma!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Niye
bağırıyorsun kadınlara?
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.09
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 24üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Her ne kadar sataşmadan dolayı oturum
kapandıktan sonra söz verilmese de kürsüdeyken bu işlem
gerçekleştiği için size kürsüden söz vereceğim.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
6.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve sevgili kadınlar;
bizi izleyen bütün kadınlara seslenmek istiyorum. Açıkçası bu
kadar kıyamet niye koptu, bilmiyorum; savaş çıkarıldı.
Kadınlar yüzde 50 kota istiyor, yüzde 50 taleplerinin yasallaşmasını
istiyor.
Bir kere, ben partim adına bütün partilere
açık çağrı yapıyorum: Kanun tabii ki geçmeliydi ama kendi
iç tüzüğünüzle, parti iç kurullarınızla bu oranı
yakalayabiliriz. Biz bunu uygulayan bir partiyiz; şu anda yüzde 41
oranında kadın milletvekilimiz var, 7 Haziranda yüzde 44tü. Ve
dünyada model ve örnek gösterilen eş başkanlık gibi bir
sistemi şu anda uygulayan bir parti konumundayız biz fakat maalesef,
maalesef iktidar partisi, eş başkanlık sistemini kriminalize
ederek, suç gibi göstererek bizim belediyelerimize yönelik müdahaleye, kayyum
atamasına gerekçe yaptı.
Şimdi şunu da söylemek isterim tabii ki:
Biz Meclisteki kadın oranını artıran bir parti olmaktan ve
örnek olmaktan hakikaten -mütevazılıkla söylüyorum- çok büyük bir
gurur duyuyoruz. İstiyoruz ki bütün partiler yüzde 50 kadın
kotasını uygulasın, eş başkanlık olsun, grup
başkan vekilleri mutlaka kadın olsun. Biz toplumun
yarısıyız, biz hayatın her alanında bu hak ve
özgürlüklere sahibiz, sahip olmalıyız ve bunun mücadelesini tabii ki yürütmeliyiz.
Yani bu nedenle bugün CHP'nin verdiği kanun teklifine biz evet dedik
çünkü bunu uyguluyoruz zaten, uyguladığımız bir kanun
teklifinin burada yasallaşması ve örnek alınmamız bizi çok
mutlu eder çünkü biz kadınları ayırmadan temsiliyetlerini savunan
bir partiyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bir
de, beyefendilere söylüyorum: Kadınlar sizin koltuklarınızdan
ziyade kendi haklarını istiyorlar, böyle büyük bir kıyamet
kopmasın! Bütün beyefendilere söylüyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Doğru.
BAŞKAN Alınan karar gereğince
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay, yerinizden
söz vereyim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın
Başkanım, biraz önceki münakaşalar esnasında -bizce çok
hoş olmayan- mevkidaşım Sayın Elitaş, grubumuzun ön
sırasında oturan kadın milletvekilleri için bunlar
sıfatını, hitabını, zamirini kullandı; takdir
kendisinin. Ben bir grup başkan vekiline çok
yakıştıramadım; bunu belirtmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Emin olabilirsiniz ama biz de
Başkanlık Divanı olarak, sarf edilen pek çok sözden dolayı
büyük üzüntü duyuyoruz, onu da ilave olarak burada ifade etmek istiyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sıraya alınan, İstanbul
Milletvekili Osman Boyraz ve 40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Osman Boyraz ve 40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı 287) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 287 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, çok teşekkür ederim.
Biraz önce AK PARTİ grup önerisiyle ilgili
görüşlerimizi açıklarken de belirttiğim gibi, bu teklifin
özellikle 16ncı maddesinin Anayasamızın 10uncu, 38inci, 2nci
ve 138inci maddelerine aykırılığını çok
açık görmekteyiz. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 38inci maddesi uyarınca, teklifin tümünün
görüşmelerine geçilmeden önce, Komisyonda yok sayılan Anayasaya
aykırılık iddiamızı Genel Kurulun takdirine ve
bilgisine sunmak için İç Tüzükün 63üncü maddesine göre bir usul
tartışması talep etmekteyim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Aslında, bu konu hem Meclis
Başkanlığı tarafından -sanıyorum- hem de Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu tarafından
değerlendirilmiştir. Yalnız, Sayın Altayın ifade
ettiği durum mümkün değil çünkü bu konuyla ilgili bugüne kadar, daha
önceki dönemlerde 3 tane kanuni düzenleme gerçekleştirilmiş; 2008
yılı, 2015 yılı ve 2017 yılında bu maddenin
tamamı, bire bir aynısı kanuni düzenlemeyle geçmiş. O gün,
2008 yılında yapılan düzenlemeye Cumhuriyet Halk Partisi
Anayasaya aykırıdır. diye itiraz etmemiş, 2015
yılında yapılan düzenlemeye yine Cumhuriyet Halk Partisi
Anayasaya aykırıdır. diye itiraz etmemiş çünkü zaten
Anayasaya aykırı olmadığı açık ve net ortada.
İşte, bakın, ben buradan okuyorum: 4706 sayılı Kanun,
geçici madde 8; aynı düzenleme. Yine, geçici madde 23, geçici madde 15
olmak üzere bu düzenlemeler daha önce yapılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdiye
kadar usul tartışması biterdi ya.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Anayasaya
aykırı olduğu konusuna katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, 287 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Komisyona iade edilip
edilmemesi hakkında
BAŞKAN Usul tartışması
açacağım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Aleyhte
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Lehte
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Aleyhte...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Lehte
BAŞKAN Aleyhte Sayın Engin Altay ve
Sayın Meral Danış Beştaş; lehte Sayın Elitaş
ve Sayın Ramazan Can.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ora istemedi mi?
Girmediniz mi topa?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Giremedik efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Topa
giremiyorsunuz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Giremedik efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sağlık
olsun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ama siz varsınız efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Estağfurullah.
BAŞKAN - Usul tartışmasını
başlatıyorum.
İlk olarak, lehte olmak üzere Sayın
Elitaş, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce Sayın Altayın burada, kürsüde
yaptığı konuşmada İşte, Danıştay iptal
etmiş
diye bir durum söz konusu. Bakın, 4706 sayılı
Kanuna 2008 yılında eklenen geçici maddeyle Hazinenin özel
mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile kıyı kenar çizgisinin
deniz yönünde (kıyıda) bulunan Devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunan yerler ve deniz, göl ve akarsularda doldurma veya kurutma
yoluyla elde edilen alanlar üzerinde, tersane, yat limanı, kurvaziyer
limanı
vesaire gibi konuların kırk dokuz
yıllığına devredilmesiyle ilgili bir düzenleme
gerçekleşmiş. Bunun üzerine, çeşitli kurum ve kuruluşlar,
hatta bu konuyla ilgili 2018 yılında 116 otel, 12 yat limanı;
2019 yılında 30 otel, 6 yat limanı; 2020 yılında 2 yat
limanı bu çerçevede, düzenlenen kanunlar çerçevesinde ortaya
çıkmış. Bu kanundan, 2008 yılında çıkan kanundan
faydalanacaklarını düşünen işletme sahipleri, 4706
sayılı Kanunun geçici 8inci maddesi kapsamında kırk dokuz
yıla çıkarılmasını istemiş ama idarenin
verdiği cevap da bu konunun mahkeme tarihinde dava
İşte,
işleticinin bu konuda açtığı davayı mahkeme 2016
yılında reddetmiş. Yani 2008 yılında
çıkarılan kanunun geçici 8inci maddesinin uygulanmasıyla ilgili
bir düzenleme yapıldığından hareketle, hak sahibi olanlar
bunun düzeltilmesini arzu etmişler fakat mahkeme bu kanuni düzenleme
onları kapsamadığı için Kırk dokuz
yıllığına uzatmayı gerçekleştiremezsiniz. diyor.
Bakın, değerli milletvekilleri, kırk
dokuz yıllığına yapılan uzatma
Bazı
limanların otuz yıllığına ihale edildiği,
bazı limanların otuz dokuz yıllığına ihale
edildiği söz konusu. Bizim buraya getirdiğimiz konu, yeknesaklık
sağlanması adına -tüm limanların kırk dokuz
yıllığına- hem yatırımın hem de
işletmenin devamlılığının, oradaki
verimliliğin artırılması adına
yaptığımız bir düzenleme.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Başkanım,
beş yıl önce ihale yapılmış ya, beş yıl.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Tamam, otuz
yıllığına, otuz dokuz yıllığına
yapılmış, onlar da kırk dokuz
yıllığına
Nasıl olacak bu iş?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Diğer
adamların suçu ne?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, olacak şekil şu: Uluslararası
değerlendirme kuruluşlarının yapacağı bir
teklifle, x limanı şu fiyat eder. Bunu ilgili bakanlık, sahibine
veya orayı işleten kişiye diyecek ki: Bizim bu konuyla ilgili,
on beş yıl ilave süreyle ilgili, on üç yıl ilaveyle ilgili, on
dokuz yıl ilaveyle ilgili konuda size teklifimiz bu. Eğer kabul
ediyorsanız buyurun imza edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Ya, otuz dokuz
yıl var, acelen ne?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Tamamlayayım mı Sayın Başkanım?
BAŞKAN Tamamlandı, süreniz doldu.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Elitaş, kadınlardan bir özür dileyecektiniz kürsüden, onu
da bekliyoruz.
BAŞKAN Açalım Sayın
Eltaşın mikrofonunu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bu konuyla
ilgili, devlet bir ön araştırma yapacak, liman işletmecisine
diyecek ki: Ben burayı size şu kadar fiyata teklif ediyorum. Kabul
ediyorsanız üç ay içerisinde bana cevap verin. O cevabı
vermediği takdirde zaten sözleşmenin yenilenebilme imkânı yok.
Yani hem devlet tarafından hem de limanı işletmek için,
kiralayan kişi tarafından ihtiyari olarak, isteğe bağlı
olarak yapılan sözleşme sonucunda ortaya çıkan bir durum. Buraya
yapılan yatırımlar kira süresi bittikten sonra zaten olduğu
gibi, bütün mamelekiyle, bütün yapılan yatırımlarıyla birlikte
kamuya devir hâline gelecek, devredilmiş olacak.
Bu anlamda, bunun Anayasaya aykırı
olduğunu düşünmüyoruz çünkü bu konuyla ilgili daha önce yapılan
düzenlemeler var; hiç de itiraz edilmemiş ve Anayasa Mahkemesine
götürülmemiştir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Elitaş, bir özür dileyecektiniz kadınlardan,
cümlelerinizle ilgili.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Başkanım, müsaade eder misiniz? Hanımefendi bir arzuda bulundu.
BAŞKAN Sayın Elitaş, teşekkür
ediyorum.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sataşma var
ama.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne oldu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Süre vermedi.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Bir özür
dileyecektiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Özür
dilemeyeceğim, hayır, özür dilemeyeceğim.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Öyle
dediniz az önce buradan, cümlelerden dolayı özür dileyeceğinizi ifade
ettiniz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Özür
dileyeceğim. diye bir şey ifade etmedim.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Evet,
öyle dediniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yok, yok;
Sözlerimi düzelteceğim. dedi.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sözlerimi düzelteceğim. dediniz ama düzeltmediniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Düzelteceğim. dedim, düzelttim ama
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Hayır ama düzeltmediniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tutanaklara
mı geçmesini istiyorsunuz?
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Tabii ki.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu tekrar saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli mevkidaşım bu konuyla
alakalı İYİ Parti'nin görüş ve düşüncelerine
başvurmak üzere topa girip girmeyeceğimizi söyledi. Kanun teklifi
Komisyonda görüşülürken biz adamakıllı topa girdik, neredeyse
rakip oyuncuları sakatlıyorduk. Şimdi konuyla ilgili muhalefet
şerhimizi de verdik. Kanun teklifi görüşülürken 16ncı maddede
İYİ Parti olarak görüşlerimizi açıklayacağız.
Lütufkâr davranışınız için
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, 287 sıra sayılı Kanun Teklifinin
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Komisyona iade edilip
edilmemesi hakkında (Devam)
BAŞKAN Evet, ikinci söz aleyhte olmak üzere
Sayın Engin Altay'ın.
Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, uygun görürseniz İbrahim Kaboğluna sözümü devretmek
istiyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; bu adsız
torba yasanın birçok maddesi Anayasaya aykırı.
Aykırılıklar o kadar açık ki yasaya ad bile
bulunamamış yani hukukun temel ilkesi olan yasayı bilmemek
mazeret sayılmaz ilkesini daha baştan ihlal ediyor. Hangi yasayı,
hangi yasayı? Ad bile konamamış. Evet, bürokratlardan gelen
metinler yasalaştırılıyor, kaleme alınıyor ama
hiç değilse, ad koyma cesaretini gösterebilselerdi keşke bu teklif
sahipleri. Bu bakımdan, Anayasa 11 ve 81 gereği Anayasanın
üstünlüğüne aykırı. Diğer birçok maddenin yanında yani
2nci, 12nci, 14üncü ve 24üncü maddelerin yanında teklifteki madde 16
Anayasaya çok yönlü olarak aykırıdır.
Öncelikle, teklif metni Anayasanın yasama ve
yargı erkleri için tanımladığı yetki alanları
arasındaki sınıra riayet etmemektedir. Şöyle ki: Türkiye
Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi ve Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait
limanların bir kısmının özelleştirilmesine
ilişkin kararlar Danıştay tarafından iptal edilmişti.
İptal kararları kesinleşmiş olmasına karşın
uygulanmamıştır. Maddeyle, bu Anayasa dışı durum
yasalaştırılmak istenmekte ve yeni sözleşmeler yoluyla hem
süre uzatılmakta hem de daha önceki mahkeme kararlarının
uygulanmaması meşrulaştırılmak istenmektedir. Böylece,
Anayasanın 138inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca
öngörülen yasama organının mahkeme kararlarına uyma
zorunluluğu ile 2nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi
çiğnenmektedir.
İkinci olarak, kanun teklifi
aracılığıyla, yeni bir ihale açılmadan,
yapılmış ihalede belirlenmiş sürenin kırk dokuz
yıla çıkarılabilmesi öngörülmüştür. Ancak limanların
işletme hakkı verilmesi devri yöntemiyle gerçekleştirilen
özelleştirme uygulamaları bakımından, ihalede
öngörülmüş sürenin yeni bir ihale yapılmadan, yeni bir
sözleşmeyle arttırılmasının öngörülmesi Anayasanın
2nci maddesi gereği hukuki belirlilik, öngörülebilirlik ve kamu
yararı alt ilkelerini içeren hukuk devleti ilkesine
aykırıdır. Zira, işletme hakkı verilmesinin, devrinin
ihale tarihinde öngörülemez olan yeni bir ihale söz konusu olmadan daha uzun
süreli hâle getirilmesi devleti zarara uğratacaktır ve bu itibarla
kamu yararı içermemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Üçüncü olarak, kanun teklifinin Genel Kurulda kabul
edilmesi hâlinde, TDİye ait 18 limanın, TCDDye ait 5 limanın
sözleşme süreleri kırk dokuz yıla uzatılacaktır.
Böylelikle, ihalesiz ve rekabete açık olmayan süre uzatımı, söz
konusu hakkı elde etme olanakları bulunmayan girişimcilerin,
Anayasanın 48inci maddesinde düzenlenen teşebbüs hürriyeti ile
Anayasanın 10uncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik
ilkesini ihlal etmektedir.
Son olarak, süre uzatımı için öngörülen
koşullardan biri de Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim
Şirketi ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
İşletmesi Genel Müdürlüğü aleyhine açılmış
davalar var ise bu davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek
kayıtsız ve şartsız feragat edilmesinin istenilmesidir, bu
da Anayasanın, mahkemeye erişim hakkını da içeren hak
arama özgürlüğünü düzenleyen 36ncı maddesine
aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Evet, bu itibarla, çok yönlü olarak Anayasaya aykırılık ilkesi
açık olduğu yüce Meclisin bilgisine arz olunur.
Saygılar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kaboğlu.
Evet, lehte ikinci söz Sayın Ramazan
Canın.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Anayasaya aykırılık
itirazları, eğer içerik olarak itiraz ediliyorsa mücerrettir,
yargılama denetimine tabidir. Burada şeklî olarak incelemek
lazım, şeklî olarak Anayasaya aykırılık
itirazları ise İç Tüzükte düzenlenmiş. Anayasaya
uygunluğun incelenmesi başlıklı İç Tüzükün 38inci
maddesi Komisyonlar, kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce Anayasa'nın
metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik
etmekle yükümlüdürler. der. Nitekim, teklif, Komisyonda Anayasaya
aykırılık itirazıyla karşılaşmış
ve reddedilmiştir. Buradan sonuç alamayan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz burada
yineleyemiyor muyuz yani Komisyonda reddedilince?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Parmaklarınızla reddettiniz; parmatokrasi.
RAMAZAN CAN (Devamla) Buradan sonuç alınamaz
ise Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda da Anayasaya
aykırılık itirazında bulunulabilir. İç Tüzükün
Anayasaya aykırılık önergeleri başlıklı
84üncü maddesinde Bir kanun teklifinin Genel Kuruldaki görüşülmesi
sırasında teklifin belli bir maddesinin Anayasa'ya aykırı
olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler, diğer önergelerden
önce oylanır. hükmü vardır. Dolayısıyla, şeklî
açıdan Anayasaya aykırılık itirazları Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunun takdirine aittir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulu, İç Tüzük 19a göre AK PARTİnin grup önerisini kabul
etmiştir. (AK PARTİ sıralarından Doğru sesleri) AK
PARTİnin grup önerisinde 287 sıra sayılı Kanun Teklifi
gündemin 1inci maddesine alınmıştır, dolayısıyla
Meclis Başkan Vekili bunu görüşmekle görevlidir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Alışkanlık hâline getirdiniz Anayasayı çiğnemeyi.
RAMAZAN CAN (Devamla) Meclis Başkan Vekilinin
tutumunun lehinde olduğumuzu ilan ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Meclis
Başkan Vekili görevini bilmiyor mu yani?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Kendi
kendine kabul ediyorsun! Kendin çalıyor, kendin oynuyorsun!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Meclis
Başkan Vekiline çakıyor ya! Adam mevzuatı bilmiyor mu?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Meclis
Başkanına çakamazsın.
RAMAZAN CAN (Devamla) Diğer taraftan, Anayasa
Mahkemesinin kuruluş gerekçesinde de yasalaşan kanun tekliflerinin
Anayasaya aykırı olup olmadığını inceleyebilir,
belli bir sayıda milletvekilinin Anayasaya aykırılık
itirazı üzerine açılmış davada, Anayasa Mahkemesi, kanun
teklifinin Anayasaya uygun olup olmadığını hem içerik
açısından hem de şekil açısından incelemekle
görevlidir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ne de
olsa orası da sizin tekelinizde.
RAMAZAN CAN (Devamla) Bu nedenle, zaten Cumhuriyet
Halk Partisi de -Grup Başkan Vekilinin söylediği üzere- bu kanun
teklifinde direneceklerini söylediler. Anayasa Mahkemesi içerik olarak
Grup
Başkan Vekilimiz Mustafa Elitaşın söylediği üzere içerik
olarak Anayasaya uygundur.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) AYM de
sizin tekelinizde.
RAMAZAN CAN (Devamla) Nitekim, burada
yasalaştıktan sonra, Genel Kurulun takdiriyle yasalaştıktan
sonra eğer Anayasa Mahkemesine giderse Anayasa Mahkemesi içerik olarak da
şekil açısından da denetleme görevini ifa edecektir ve bir karar
verecektir.
Dolayısıyla, şu an usul
tartışması açısından Meclis Başkan Vekilinin
tutumunun lehinde olduğumu beyan ediyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sadece
tutanaklara geçsin diye
Sayın Can her ne kadar, en son tutumunuzun
Lehinde. dediyse de konuşmasının bütünü içinde
zatıalinizi Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğüne hâkim
olmamakla itham etti. Ben buna üzüldüm.
Arz ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum ama ben, zaten
bütün hatiplerden rica ediyorum, bu tarz usul tartışmalarında
kendi gerekçelerini ve düşüncelerini ortaya koysunlar ama bana da görevimi
hatırlatmasınlar.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Herhâlde
Sayın Ramazan Cana
BAŞKAN Evet, son söz aleyhte olmak üzere
Sayın Meral Danış Beştaşın.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Anayasayı
getirmeyi unuttum ama önemli değil, o kadarını biliyorum.
Bir kere Sayın Candan başlayayım;
hukukçu olarak beni hayal kırıklığına
uğrattı, dedi ki: Anayasaya aykırı olabilir ama bunu biz
kabul ederiz, Anayasa Mahkemesine gider, zaten iptal edecektir eğer
Anayasaya aykırıysa. Mealen bunu söyledi. Yani bu İçişleri
Bakanı Soylunun Ya, siz yürüyün, kanun peşinizden gelir.in
başka bir meali aslında.
BAŞKAN Sayın Beştaş, siz de
bugün hep bütçe hazırlıkları yapıyorsunuz burada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Demek
ki iktidarın pratiği bunu gösteriyor. Diğeri de dedi ki:
Önergeyi kabul ettiniz, bu durumda görüşmek zorundasınız. Ya,
ne alaka! Önergeyi biz kabul etmedik, biz reddettik. İktidar partisi
getirdi, kendileri oyladı. Komisyonda reddedildi. dedi, Komisyonda da
biz reddettik, yine siz kabul ettiniz. Şimdi, burada yine reddedeceksiniz,
sonra diyeceksiniz ki: Bu yasalaştı. Olmaz böyle! Yani burada
bilerek ve isteyerek taammüden Anayasa çiğneniyor, Anayasa göz göre göre
bilinçli bir şekilde çiğneniyor, konuşmalarda zaten bu ikrar
ediliyor. Bir kere, Anayasa Mahkemesinin ormanlık alanlara tesis
kurulmasına yönelik düzenlemeyi iptal ettiğini iktidar grubu bilmiyor
olamaz. İptal etti ve bu kanunu tekrar dolaşarak aynı yöntemle,
farklı bir yöntemle yine ormanlık alana tesis kurulması
öngörülüyor Anayasa Mahkemesi kararına aykırı.
Diğeri, bu kanun, görüşülecek olan kanun,
22 kanunda değişiklik öngörüyor. Hakikaten torbayı çorba
yaptınız diyorum yani bazen gülümsüyorsunuz ama çorbayı da
geçti, bu aşure gibi bir şey oldu. Şimdi, 22 kanun; Millî
Eğitim Bakanlığıyla ilgili olan da burada,
çıraklık da burada, ihalesiz limanları kiralamak da burada;
kanunları değiştiriyor ve ilgili komisyona gitmiyor. İlgili
komisyona gitmesi gereken birçok kanun, gidiliyor, işte Sanayi
Komisyonundan geçiriliyor çünkü bir acele hâli var.
Diğeri, limanlar ihale edilmeden
kiralanıyor. Neden? Neden ya, kırk dokuz yıl neden
limanların kiralanması süresi uzatılıyor? Hem de ihale
yapılmadan bu yapılıyor. Birilerine söz verilmiş, belli;
adrese teslim bir liman kiralama işi var. Hele hele bu uyuşturucu
trafiğinde, Antalyanın, İzmirin, Mersin Limanlarının
bu kadar tartışıldığı bir dönemde böyle bir
teklif akla ziyan bir teklif yani bunun muhalefet tarafından
benimsenmesini istemek de ayrıca bir akla ziyan durum. Yani
Anayasanın 10uncu maddesi, 138inci maddesi ve ilgili maddeleri
başta olmak üzere, baştan sona Anayasaya aykırı bir kanun
teklifiyle karşı karşıyayız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
ve
buna ilişkin oyumuzu olumsuz yönde kullanacağız. (HDP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Döner ya! Bu
zaten dönecek, boşa yormayın kendinizi.
Bürokrasi bunları teslim almış Meral
Hanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Evet.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Onun için 22
kanunda değişiklik var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Aynen.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum bütün
konuşmacılara.
Sayın milletvekili, teklifin Anayasaya
aykırılığı itirazlarına ilişkin
Başkanlığımızın görüşünü kısaca
açıklamak istiyorum.
Bilindiği üzere, İç Tüzükün 38inci
maddesine göre, komisyonlar kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce
Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup
olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Komisyon,
Anayasaya aykırı gördüğü teklifin maddelerine geçmeden reddetmek
zorundadır.
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu, teklifi Anayasaya aykırı görmeyerek raporunu
Başkanlığımıza intikal ettirmiş ve teklif
gündemimizdeki yerini almıştır. Genel Kurulda teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler sırasında Anayasaya
aykırılık iddialarının dile getirilmesi mümkündür.
Genel Kurulun, bu görüşmelerden sonra Anayasaya aykırılık
iddialarını ciddi görerek maddelerine geçilmesini reddetme yetkisi
bulunmaktadır.
Yine, İç Tüzükün 84üncü maddesine göre,
teklifin belli bir maddesinin Genel Kurulda görüşülmesi
sırasında Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle
reddini isteyen önergeler, diğer önergelerden önce oylanır.
Görüldüğü gibi, teklifin Anayasaya
aykırı görülmesi hâlinde gerek komisyonda gerekse Genel Kurulda
reddedilmesine olanak tanıyan da çok sayıda kural bulunmaktadır.
Bu nedenle, teklifin görüşmelerine başlanmadan önce Anayasaya
aykırılık iddialarını görüşmenin İç Tüzüke
uygun olmadığını düşünmekteyim. Kararımda bir
değişiklik yoktur.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum ve Grup
Başkan Vekillerini kürsü arkasına davet ediyorum.
Kapanma Saati: 18.50
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 19.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sevda Erdan KILIÇ (İzmir),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 24üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve
40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287)
(Devam)
BAŞKAN 287 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Teklifin tümü üzerinde gruplar adına ilk söz
İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaşa aittir.
Buyurun Sayın Altıntaş.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubu adına Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun Teklifinin isminden de belli, herhangi bir
odağı olmayan torba bir kanun teklifi. Medyada son zamanlarda TRT
payının kaldırılması için verilen bir kanun teklifi
olarak lanse edilse de durum pek öyle değil. 39 maddeden oluşan bu
teklif, tam 22 farklı kanunda değişiklik öngörüyor. Teklif,
gerekçesine göre şu alanlarda düzenleme yapıyor:
Elektrik enerjisi satışı üzerinden
alınan TRT payının kaldırılması.
Elektrik enerjisi fonu anlaşmaları kapsamında elektrik
faturalarında yer alan bileşenlerin azaltılması.
EPDK bünyesinde elektrik ve
doğal gaz faaliyetleriyle ilişkilendirilen iş modellerini ve
teknolojideki gelişmeleri izlemek, gerekli düzenlemeleri yapmak,
araştırma ve geliştirmeyle inovasyon alanlarını tespit
etmek ve bu alanlardaki çalışmaları yönlendirmek için bir idari
yapının kurulması.
Elektrikli araçlar için şarj
hizmetinin sunulabilmesi ve şarj hizmetinin sunulacağı şarj
istasyonlarının gerekli teknik ve hukuki altyapısının
oluşturulması ve bu piyasanın düzenlenmesi.
Doğal gaz piyasasındaki
tüketicilerin kişisel kusurları haricinde oluşan tüketici
mağduriyetlerinin giderilmesi.
Yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik üreten lisanssız elektrik üretim tesislerinin
dağıtım sisteminin yanında iletim sistemlerini de
kullanabilmesi.
Enerji verimliliği uygulama
proje desteklerinden tarım ve hizmet sektörünün de yararlanması.
Petrol ruhsatı, başvuru
ve değerlendirme süreçlerinin kısaltılması.
Canlı spor etkinliklerinde
çevrim içi korsan yayınlarla mücadele edilmesi.
Bütün eser, icra, fonogram,
yapım ve yayınların 5864 sayılı Kanunda yer alan
bilgisayar programlarına ilişkin olarak sağlanan ve koruyucu
programları etkisiz kılmaya yönelik hazırlık hareketlerini
yaptırıma bağlayan düzenlemeye dahil edilmesi.
Orman içi suların balık
yetiştiriciliğinde kullanılması.
Midye ve istiridye üretiminde
karada kurulması zorunlu olan yapıların, tesis, depo,
arındırma havuzu gibi kıyıda bulunan orman alanlarında
da kurulabilmesi.
Mesleki eğitim merkezlerine
devam eden ve bu merkezleri tercih edecek öğrencilerin teşvik
edilmesi.
Usta öğretici sayısının ve
çırak kayıtlarının artırılması.
Kalkınma ajanslarının mahallî
idarelerden alacağı payın mahiyetinin düzenleneceği ve
geciken alacaklar için temerrüt faizi uygulanacağı.
Esnek çalışma saat ve şartlarına
uyumlu olarak AR-GE ve tasarım merkezlerinde çalışan personelin
faaliyetlerinin bir kısmını bu merkezler dışında
yürütmesi, destek ve muafiyetlerden aynı şekilde faydalanması.
Bu düzenlemelerin pek çoğunu olumlu buluyoruz
ancak belirtmem gerekir ki bunların birçoğu birbirinden alakasız
düzenlemeler. Birbirinden alakasız olmasını geçtik, teklifin
görüşüldüğü Sanayi Komisyonunun da ihtisas alanı
dışında maddeler var. Bu maddeler en azından tali komisyon
olarak ilgili komisyonlarda da görüşülmeliydi. Adalet Komisyonu; Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu; Plan ve Bütçe Komisyonu tali
komisyon olarak belirlenmiş ancak bu durum yalnızca kâğıt
üzerinde kalmıştır. Mesela, teklifin 24üncü maddesiyle, emekli
aylığı almaktayken Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı,
Türk Kızılay Derneği ve Yeşilay Cemiyetinde görev
alanların aylıklarının kesilmemesi, bu
kuruluşların sigorta, prim, teşvik, destek ve indirimlerden
yararlandırılması ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
çıkarılan borçların terkini amaçlanıyor. Yani bu durumda
devlet alacağından vazgeçiyor. İşte bu husus Plan ve Bütçe
Komisyonunun ilgi alanına giriyor, orada görüşülmesi gerekiyordu.
Ayrıca, teklifin 2nci maddesi Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonunun ihtisas alanına giren Orman Kanununda değişiklik
yapmayı öngörüyorken Tarım Komisyonunun adının dahi
zikredilmemesi bizce yanlıştır. Bu denli farklı alanlarda
düzenleme yapılan bir teklifte uzmanların görüşlerinden mutlaka
yararlanılmalıdır. Bu teklifte de yararlanılıp
yararlanılmadığı ciddi bir muamma. Teklif kanunlaştıktan
sonra ortaya çıkabilecek olan yapısal bozuklukların önüne geçmek
için alanın uzmanlarının, konu hakkında bilgisi olan
kişilerin görüşünden yararlanmak elzemdir. Yoksa teklif
yasalaştıktan kısa bir süre sonra tekrar düzeltme ihtiyacı
doğacak, aradaki bu zaman zarfında da vatandaş mağdur
olabilecektir. Plansız verilen tekliflerin sonucunu bu kanun teklifinde de
gördük.
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle
kooperatiflerin kooperatif birliklerine, kooperatif birliklerinin de merkez
birliğinin ortak olmaması durumunda kamu kaynakları çerçevesinde
desteklenen kredilere kefalet sağlanamaması ve kamu kaynaklı
tarımsal desteklemelere aracılık yapamaması
doğrultusunda bir düzenleme teklif edilmişti. Bu teklifi 13 Ekimde
Komisyonda görüştük, 21 Ekimde Genel Kurulda kabul edildi, ardından
26 Ekimde de Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Komisyon
görüşmesinin üzerinden iki ay bile geçmedi. Daha önceki teklif yeterince
dikkatle hazırlanmadığı için bu maddenin
değiştirilmesine, tarım kooperatifleri için bu uygulamanın
2024e kadar ertelenmesine ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyacın
gerekçesinde, genel kurulların yapılması belli bir takvime
bağlı olması sebebiyle, bahse konu tarımsal destekleme
ödemelerinin kooperatif ortağı çiftçilere yapılmasında
mağduriyet oluşturmaması için bu değişikliğe
ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Değerli arkadaşlar, genel
kurulların yapılmamasının belli bir takvime bağlı
olması yeni bir uygulama mıdır, yoksa bu durum sizce de
yeterince iyi planlanmamasından mı kaynaklıdır?
Kanun teklifindeki maddelere geçecek olursak, 2nci
maddeyle Orman Kanununda değişiklik yapılması öngörülüyor.
En başta dediğimiz gibi bu teklifin Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonunda görüşülmesi gerekliydi. Maddenin amacı
Türk somonu olarak adlandırılan, denizlerde yetiştirilen alabalıkların
yavrularının üretilerek belirli bir boya kadar büyütüleceği,
orman içi sulardaki balık tesislerinin kurulumunun yasal statülerinin
düzenlenerek üretim devamlılığının
sağlanması olarak belirtilmektedir. Bunun balıkçılar için
olumlu olacağı nitelendirilebilir ancak bu iznin sonucunda tesislerin
altyapısından, ulaşım için gerekli yollara kadar birçok
yapının ormanlara zarar verebileceği de ortadadır. Bu
yüzden, orman içi su kaynaklarını kullanan tesislerin kapasitelerine
bakılmaksızın ÇED raporlarına tabi olması ve bu
raporların özenle hazırlanması önemlidir yani ÇED olmazsa
olmazıdır. Ayrıca, bugüne kadar üreticiliği yapılmayan
midye ve istiridye çiftliklerinin kurulmasına hemen izin verilmesi de
sakıncalı olabilecektir. Sadece deneme üretimiyle başlanması
daha doğru olurdu.
4üncü, 5inci, 6ncı ve 7nci maddelerle
elektrik enerjisi satışı üzerinden alınan TRT
payının kaldırılması amaçlanıyor. İYİ
Parti olarak elektrik faturalarından TRT payının
kaldırılmasını defalarca dile getirmiştik. Bunu dile
getirmemizin en temel sebebi, TRTnin maalesef devletin değil
iktidarın kanalı gibi yayın yapmasıdır yani bir nevi
iktidarın yayın organı gibi çalışıyor. TRT
yayınlarının adil ve tarafsız olmasının
sağlanmasını gerekli buluyoruz. Kaldı ki TRT payı ve
fonların kaldırılması faturalarda yaklaşık 2-3
liralık bir indirim sağlayacaktır yani halkın fatura yükü
azalmayacaktır. TRT giderlerinin devlet bütçesinden ödenmesi de çözüm
değildir. TRTnin yanlı yayına devam etmesi hâlinde adaletsizlik
devam edecektir.
9uncu, 10uncu ve 11inci maddelerle Elektrik
Enerjisi Fonuyla yapılan fon anlaşmalarının 2019
yılı Haziran ayı itibarıyla sona ermesinin ardından
fon yükümlülüğünün uygulanabilirliği kalmamış ve bu
düzenlemenin yapılması gerekmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı 2019 yılı Sayıştay Düzenlilik
Denetim Raporundaki bulgularda da
görüldüğü üzere, bazı şirketler 2017, 2018 ve 2019
yıllarında nihai tüketiciye elektrik satışı
yapmış, Elektrik Enerjisi Fonu tutarını da tüketiciden
tahsil etmiş ancak bu tutarları Bakanlık hesabına
yatırmamıştır yani hem haksız kazanç
sağlamış hem de kamuyu zarara uğratmıştır.
Bu alacakların da derhâl tahsil edilmesini Türk halkı adına
talep ediyoruz. Çiftçi kredi borcunu geciktirir, vatandaş borcunu
ödeyemezken -zorla tahsil edilirken- bazı şirketlere ya da
kişilere bu kadar tolerans tanınmasını kabul etmiyoruz.
16ncı madde bizce en sorunlu maddelerden biri.
Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait bazı
limanlara ilişkin işletme hakkı verilmesi ve devri yöntemleriyle
gerçekleştirilen özelleştirmeler kapsamında imzalanan ve
kırk dokuz yıldan az süreli olan sözleşmelerin sürelerinin;
başvuru gerçekleştirilmesi, sözleşmeden kaynaklanan
yükümlülüklerin ifa edilmesi ve davalardan vazgeçilmesi hâlinde kırk dokuz
yıla uzatılması öngörülmektedir. Burada devir yetkisi çok hassas
bir konu. Süre uzatıldıktan sonra bu işletmeci şirketler
yüksek meblağlarla başka şirketlere işletme
haklarını devir imkânına sahip olacaklar, yine bir rant
oluşumu ve aktarımı söz konusu olabilecektir. Teklifte geçen açılmış
davalar var ise bu davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek
kayıtsız ve şartsız feragat edilmesi şartıyla
ifadesi bir hukuk devletine yakışmamaktadır. Süre uzatımının
daha önce tanzim edilen hukuki bir işlemden kaynaklı haklardan
feragat edilmesine bağlanması bizce doğru bir yaklaşım
değildir.
Maddenin sorunlu kısmı burada bitmiyor.
Bakın, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi Genel
Müdürlüğü tarafından işletilen Tekirdağ, Ordu, Sinop, Rize,
Giresun ve Ciner Grubuna ait Park Denizcilik tarafından işletilen
Hopa Limanı 1997 yılında, Antalya Limanı 1998
yılında, Alanya Limanı 2000 yılında, Marmaris Limanı
2001 yılında, Çeşme, Kuşadası, Trabzon ve Dikili
Limanları 2003 yılında otuz yıllığına
özelleştirilmiş yani sözleşmelerden en erken bitecek olana dahi
altı yıl var. Erken seçim kararı alınmasa dahi seçimler
2023 yılının Haziran ayında yapılacak. Bu durumda,
seçimden sonra da dört yıllık bir süreç var. Tekrar iktidar
olabileceğinizi düşünüyorsanız neden acele ediyorsunuz? Bunun
tasarrufunu yeni gelecek iktidara bırakın, sözleşmelerin
bitimine yakın karar verilsin. Eğer siz iktidara yeniden
geleceğinize inanıyorsanız yine seçimden sonra yapacak
zamanınız var, o zaman yaparsınız. Ancak belli ki
sabrınız yok, bir an önce kaynak yaratmak istiyorsunuz, otuz
yıllık geleceğimizi satmanız yetmedi ki elli
yıllık geleceğimizi DE satmak istiyorsunuz.
21inci maddeye gelecek olursak, bütün dünyada
olduğu gibi Türkiyede de lisanssız elektrik üretimi ancak belirli
bir kapasitenin altındaki yani 5 megavat altındaki santrallerce
sağlanıyor. Bu gibi, küçük çaplı ve çoğunlukla YEK
kapsamındaki santrallerin TEİAŞın enterkonnekte iletim
sistemine bağlanması, sistemin kararlılığını
ve dengesini kontrolde sorunlara neden olabilir. Bu durum, enterkonnekte
sistemin en önemli özelliği olan merkezî frekans ve gerilim kontrolü
mekanizmalarında belirsizlik oluşturacak ve yerel ve/veya bölgesel
arızalara yol açabilecektir. Enterkonnekte sistemin bir bölgesinde
oluşabilecek arızaların tüm sisteme domino etkisiyle
yayılması da kuvvetle muhtemeldir. Bu yüzden bu maddeyi olumlu
bulmuyoruz.
24üncü maddeyle, emekli aylığı
almaktayken Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı, Türk Kızılay
Derneği ve Yeşilay Cemiyetinde görev alanların
aylıklarının kesilmemesi, bu kuruluşların sigorta prim
teşviki destek ve indirimlerden yararlandırılması ve Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından çıkarılan borçların terkini
amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, farklı yerlerde
görev yapmak isteyen emeklilerin emekli aylıkları kesilirken,
bütçeden katkı alan Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı gibi
kurumlardan kesilmemesi adil değil. Bu kurumlar her ne kadar vakıf
olsalar da kamu tarafından desteklenmektedirler. Bu gibi kamudan
desteklenen kurumlarda görev yapacak kişilerin birden fazla yerden
maaş alması Türk halkı tarafından hoş
karşılanmayacaktır. Kaldı ki işsizlik bu kadar
yüksekken bu gibi uygulamalar yerine işsiz gençleri istihdam etmenin
yollarını araştırmalıyız.
31inci madde, konuşmalarımda daha evvel
söylediğim kademeli faturalandırmayı öngörüyor. Yani abone
grupları için normal tüketim miktarına uygun bir kademe belirlenecek
ve tüketim artışından kaynaklanan ilave maliyetler de bu kademe
üstünde tüketim yapan abonelere yansıtılacak. Bu uygulama enerji
verimliliği açısından önemlidir. Ancak adil bir yönetmelik
hazırlanması çok daha önemlidir. Bu sayede uygulamayı
halkımızın lehine işletebiliriz. Halkın mağdur
edilmeyeceğini, yaşadığı geçim
sıkıntısına ekstra külfet yüklenmeyeceğini umuyoruz.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın
son kısmında ekonominin genel durumu hakkında görüşlerimi
paylaşmak istiyorum. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisinin
adaleti, 2009 yıllarında kumpas davalarıyla zaten bitmişti.
Kalkınmayı da dışarıdan borç para getirip ülkede
inşaat işlerine yatırmak ve bu yolla sadece iktidara yakın
çevrenin kalkınması olarak gördüler. Tabii, imar
değişiklikleriyle oluşan rant yoluyla da büyük servetler
edindirdiler. Bu imar rantından devletin sıfır geliri
olduğu gibi gereken altyapı yatırımlarını da
devlet bütçesinden yaptılar yani milletin tamamının
parasını birkaç yandaşa yedirdiler. Bunun ne adaletle ne de
kalkınmayla açıklaması olabilir. Ancak ne zaman ki bu
borçları ödeme zamanı geldi suçu dış güçlere attılar,
şimdi o bahane de tutmayınca yirmi yıl önce yapmaları
gerekeni şimdi hatırladılar istihdam üretim ihracat demeye
başladılar. Akıllı insanlar başkalarının
deneyimlerini kullanır, illa yanlışları deneyerek
öğrenmez. Yanlış politikalarla yirmi yıllık iktidar
sonunda halkı mağdur etmek zorunda kaldı. Bakın, 2002
yılında 1 asgari ücretle 2 cumhuriyet altını
alınıyordu, şimdi 2 cumhuriyet altını kaç lira? 9-10
bin lira yani asgari ücret dörtte 1ine düşmüş. 2002
yılında kişi başı millî gelirimiz Çin Halk
Cumhuriyetinin 3 katıyken bugün yarısına düşmüş
durumda yani 5-6 kat yavaş gelişmişiz. 1978 yılında
Çin Halk Cumhuriyeti çok fakir bir ülkeydi, millî geliri 150 dolar
civarındaydı, 80 milyon insan açlık sınırındaydı
ama bir kuruş dış borç almadan 2000 yılında bu
rakamı hem bin dolara çıkardılar hem de en mağdur hâldeki
geniş kesimleri de bu artıştan yararlandırdılar, son
yirmi yılda da bu rakamı 10 bin doların üzerine
çıkardılar. Biz neden onların tecrübelerinden yararlanmadık
da borç, ithalat ve inşaatla büyüme yolunu seçtik? Mesela,
tarımı hiç önemsemedik, tarım ithalatıyla birilerini zengin
ettik, bir de üstüne üstlük Paramız var ki alıyoruz. diye
böbürlendik, sonunda tarımı yok etme noktasına geldik. Sefalet
Endeksine bakıyoruz: Türkiye 156 ülke arasında 21inci, Avrupa
ülkeleri arasında ise 1inci sırada yer alıyor. Bizden önde ise
Arjantin, Venezuela, İran gibi ülkeler var. Endekslere falan gerek yok.
Geçtiğimiz gün Gaziantepte bir baba 3
çocuğuna bakamadığını, ihtiyaçlarını
karşılayamadığını söyledi, çocuklarının
devlet korumasına alınmasını istedi. Bir babanın
çocuklarına sahip çıkamaması ve Ne dayanacak gücüm ne de umudum
kalmadı. demesi yirmi senelik iktidarın bir ayıbıdır.
Ekonominin kötü gidişini Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarıyla
oynayarak çözmek de artık inandırıcı değil.
Vatandaş espri yapıyor: Yaşım 38, TÜİKe göre
yaşım
Değerli arkadaşlar, devletin bekası
açısından en önemli sorun devlete olan güveni kaybettirmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Alman Bosch
firmasının kurucusunun dediği gibi İnsanların
güvenini kaybetmek para kaybetmekten çok daha büyük bir sorundur. Kaybedilen
para yerine gelebilir ama güven gelmez.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Abdurrahman Başkan.
Buyurun. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya)
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri ve
televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milleti; 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubumuz adına söz almış bulunuyorum, bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifiyle uygulamada
ortaya çıkan gereksinimlerin karşılanması amacıyla
bazı kanunlarda değişiklik yapılması öngörülmekte
olup, bu değişikliklerden öncelikli ve en önemlilerinden biri olarak
elektrik enerjisi satışı üzerinden alınan TRT
payının kaldırılması, elektrik enerjisi fonu
anlaşmaları kapsamında elektrik faturalarında yer alan
bileşenlerin azaltılması, tüketici üzerindeki mali yükün
hafifletilmesi ve faturada sadeleştirilmeye gidilmesinin son derece önem
arz ettiğini ifade etmek istiyorum. Bu bağlamda Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu bünyesinde elektrik ve doğal gaz faaliyetleriyle
ilişkilendirilen iş modelleri ve teknolojideki gelişmeleri
izlemek ve gerekli düzenlemeleri yapmak, araştırma ve geliştirme
ile yenilik alanlarının tespiti ve bu alanlardaki
çalışmaların yönlendirilmesine ilişkin
çalışmaların hızlandırılması amaçlanmaktadır.
Elektrikli araçlara ilişkin şarj
hizmetinin sunulabilmesi ve şarj istasyonları için gerekli hukuki ve
teknik altyapının oluşturulması, bu kapsamda sera gazı
salımlarının azaltılması hedefi doğrultusunda
elektrikli araç kullanımının yaygınlaştırılmasına
yönelik elektrikli araç ekosisteminin ve bu sisteme dayalı yeterli ve
sürdürülebilir elektrikli araç şarj altyapısı ile serbest bir
piyasanın tesis edilmesi, piyasa faaliyetlerinin yürütülmesinde düzenleme
ve denetim usul ve esasları, piyasa işleyişi temel ilkeleri,
piyasadaki taraflar ile EPDK'nin görev, yetki, sorumluluklar ve
haklarının belirlenmesi ile elektrikli araç
kullanıcılarının haklarının güvence altına
alınması hedeflenmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifine ilişkin
geçen hafta gerçekleştirdiğimiz Komisyon toplantımızda,
elektrikli araçlarla ilgili dünyadaki otomotiv sektörünü göz önüne
aldığımızda, 1900lü yılların başından
beri otomotiv sektörünün amiral gemilerinden olan Mercedes ve Toyota gibi
dünyanın önde gelen bütün firmalarına
baktığımızda, çağı yakalayan ve kendisine daha
ileri hedefler koyan bir Tesla, elektrikli araçlarla piyasaya girerek yüz
yıllık firmaların değerinin üstüne çıkmış,
bugün dünyanın en değerli otomotiv şirketinin değerinden
çok daha fazla bir noktaya gelmiştir. TOGGun elektrikli otomobille
başlamasının ne kadar isabetli olduğunun bir göstergesi
olarak bunun altını çizmek istiyorum ve TOGGun Türk milletinin
gururu olacağına da inanıyorum. Çünkü dünyanın
gidişatında otomotivde rekabet edebileceğimiz en önemli
kısmın elektrikli araçlar olduğunu ve
başladığımız noktanın da çok doğru
olduğunu buradan ifade etmek istiyorum.
Yine, bu kanun teklifiyle yapılan düzenlemeyle,
kendi tüketim ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak yenilenebilir
enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten lisanssız elektrik
üretim tesislerinin dağıtım sisteminin yanı sıra
iletim sistemini de kullanabilmeleri sağlanacaktır. Enerji
verimliliği uygulama proje desteklerinden tarım ve hizmet sektörlerinin
de faydalanmasının sağlanması hedeflenmekte olup
güneşin başkenti olarak adlandırılan
Antalya'mızı tarım ve hizmet sektörü açısından son
derece etkileyeceğini ifade etmek isterim.
Ülkemiz jeopolitik olarak Asya ve Avrupa'yı
birbirine bağlayan, 3 kıtanın birbirine
yaklaştığı çok önemli bir bölgedir. Jeopolitik konumu
Türkiye'ye önemli avantajlar da sağlamaktadır. Enerji
akışının ülkemiz üzerinden sağlandığı,
birçok ülkenin doğal gaz ve petrolünün ülkemiz üzerinden
sağlandığı, birçok ülkenin doğal gaz ve petrolünün
ülkemiz üzerinden taşındığı da bir gerçektir. Fakat
zamanla enerjiyi sadece taşıyan, aktaran değil, üreterek
dağıtan bir ülke olmak için çalışmalarımız son
yıllarda hızlanmış olup bu anlamda, Türkiyenin ilk yerli
ve millî sismik araştırma gemisi olan Oruç Reis öncülüğünde ve
Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin katkılarıyla doğal gaz ve
petrol arama çalışmaları 3 sondaj, 2 sismik araştırma
gemisiyle Karadeniz ve Akdenizde sürdürülmektedir. Geçtiğimiz günlerde
Fatih, Yavuz ve Kanuninin ardından 7nci nesil üstün teknoloji
donanımına sahip 4üncü sondaj gemimizin de yakın zamanda
filomuza katılacağının müjdesini aldık.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanun teklifiyle yapılacak olan bazı
düzenlemelerle hayata geçecek olan değişikliklerle canlı spor
etkinliklerinde, özellikle futbol müsabakalarında çevrim içi korsan
yayınlarla mücadele edilmesi ligimizin marka değerini ve
saygınlığını artıracaktır. İzlenen spor
etkinliklerinin yüzde 88inin kaçak olduğunun ifade edilmesi Türkiyedeki
korsan yayının hangi noktaya geldiğinin de ifadesidir. O yüzden
bu kanunun çok önemli olduğunun da burada altını çizmek
istiyorum. Özellikle Anadolu kulüplerinin elde edeceği gelirlerle ayakta
kaldıklarını düşünürsek, bu kanunun aynı zamanda
Anadolu kulüplerinin de bir can simidi olacağına inanıyorum.
Bu teklifle, orman içi suların balık
yetiştiriciliğinde kullanılmasına ve midye ile istiridye
üretiminde zorunlu olarak karada kurulması gereken tesis, depo,
arındırma havuzu ve benzeri yapıların kıyıda
bulunan orman alanlarında da kurulabilmesi; iş
yaşamının doğrudan içinde olan mesleki eğitim
merkezlerine devam eden öğrencilerimizin ve bu merkezleri tercih edecek
öğrencilerimizin teşvik edilmesi, usta öğretici sayısı
ile çırak kayıtlarının artırılması; Ölçüler
ve Ayar Kanununun Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilen maddelerinden
doğacak hukuksal boşluğun giderilmesi amacıyla yüksek
mahkemenin söz konusu kararında belirtilen gerekçelerini
karşılayacak ve aynı zamanda yasal metroloji sisteminin
işleyişini de bozmayacak şeklide değişiklik
yapılması; kalkınma ajanslarının mahalli idarelerden
alacağı payların mahiyetinin düzenlenmesi ve geciken alacaklar
için 3095 sayılı Kanunda yer alan temerrüt faizi
uygulanacağının hükme bağlanmaktadır; esnek
çalışma saatlerine ve şartlarına uyumlu olarak AR-GE ve
tasarım merkezlerinde çalışan personelin faaliyetlerinin bir
kısmını merkez dışında yürütmesi ve kanunla
sağlanan destek ve muafiyetlerden aynı şekilde faydalanması
amacıyla düzenleme yapılması; proje bazlı
yatırım olarak adlandırılan, ülkemiz için stratejik önemi
haiz, teknolojik içeriği ve katma değeri yüksek yatırımlar
için sağlanan yatırım yeri tahsisi desteğinin uygulamada
yaşanan tereddütleri gidermek amacıyla yeniden düzenlemesi
sağlanmış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak 24 Haziran seçimleri
öncesinde Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli
Beyefendinin aziz Türk milletine ilan ettiği seçim beyannamemizde şu
ifadeler kullanılmıştır: Partimizin millî enerji politikası,
dışa bağımlılığın en aza indirilirken
enerji tedariki ve güvenliğinin sağlanması, enerjide
verimliliğin ve millî kaynakların payının
artırılması, hem üretim hem de tüketim aşamasında
enerjinin çevre ve insan dostu olmasının temin edilmesi ilkelerini esas
almaktadır. Kamu enerji yatırımlarıyla birlikte yerli ve
yabancı özel sermayenin enerji sektöründeki yatırımları
için uygun zemin oluşturulmalıdır. Konvansiyonel petrol ve
doğal gazın yanı sıra, ikili iş birlikleri yoluyla bitümlü
şeyl, gaz hidrat, sığ biyojenik gaz, kömür gazı ve
özellikle kaya gazı aramalarına da hız verilmeli, millî
petrol-gaz şirketleri aracılığıyla Orta Asya Türk
Cumhuriyetleri ve Libya, Cezayir, Irak gibi ülkelerde de arama ve sondaj faaliyetleri
gerçekleştirilmelidir. Sadece Türk karasularında olmayıp
diğer ülkelerle de bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, ülkemizin
ulusal çevrelerdeki etkinliğini çok daha fazla artıracaktır.
Enerji diplomasisi geliştirilmeli, başta Azerbaycan ve Türkmenistan
olmak üzere, zengin enerji kaynaklarına sahip Türk Cumhuriyetleriyle ikili
anlaşmalar yapılmalı, bu ülkelerin kendi aralarında
anlaşmaları için önderlik edilmeli, bu kapsamda Türk Enerji Ticareti
Birliği kurulmalı, enerji sahasında başlayan bu
birliğin ekonominin diğer alanlarına da model olması
sağlanmalıdır.
Hepimizin bildiği üzere, yakın zamanda
Türk Keneşi Türk Devletleri Teşkilatı adını
almış, bu gelişme Türk dünyasında yeni bir dönemin
başlayacağının bir göstergesi olarak bizleri
heyecanlandırmıştır. İnanıyorum ki Türk
Devletleri Teşkilatının varlığı yalnızca
siyasi ve kültürel bağlarımızı kuvvetlendirmekle
kalmayacak, Türk dünyası kapsamında enerji politikamızı da
olumlu yönde etkileyecektir. Bu anlamda, Türkiye olarak gerekli
çalışmaları yapıp iş birliğimizi ata
topraklarımızda artırmamız gerekir.
Doğu Akdeniz havzasındaki enerji
rekabetinde aktif biçimde rol alınmalı, Türkiyenin sahip olduğu
jeopolitik avantaj, deniz altı doğal gaz boru hattı ve LNG
terminalleri projeleriyle değerlendirilmelidir. Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi ve ABnin bölgede uluslararası hukuka ve millî
çıkarlarımıza aykırı bir şekilde arama ve sondaj
çalışmaları yapması engellenerek Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin bölgenin kaynaklarından istifade etmesi temin
edilmelidir. Olağanüstü durumlara ve mevsimsel dalgalanmalara
karşı yüksek yedek imkânı oluşturulmalıdır yani
doğal gaz depolama alanlarımızın daha da fazla
geliştirilmesi gerekmektedir.
Yenilenebilir enerji
yaygınlaştırılmalı, enerji üretimindeki payı
artırılmalıdır. Bilinen maden rezervlerimize ilave olarak
yeni rezervler bulunmalı ve işlenmiş maden ihracatımız
da artırılmalıdır.
Su yönetimi politikası, uluslararası
politikaların millî çıkarlarımız ve toplumsal gerçeklerimiz
ışığında değerlendirilmesi ve sürdürülebilir bir
su politikasının uygulanması esasına
dayanmalıdır.
Değerli Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak Genel
Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin
talimatlarıyla Adım Adım 2023, İl İl Anadolu
temalı programlarımız 30 Ekim 2021 tarihinde
başlamış olup yurdumuzun dört bir yanında
vatandaşlarımızın gönüllerine tek tek dokunarak devam
etmektedir. Geçtiğimiz hafta sonu itibarıyla, kısa zamanda 70
ilimizde binlerce vatandaşımızla kucaklaşarak, partimizin
politikaları içtenlikle her bir vatandaşımızla tek tek paylaşılmıştır.
İnşallah, önümüzdeki hafta sonu da 4-5 Aralık tarihinde
Antalyamızda Şeyh Edebaliden Osman Gaziye ve Osman Gaziden bize
miras olan İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. sözünü
kendimize şiar edinerek Antalyalı hemşehrilerimizle
buluşacağız.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde, her zaman gururla ifade
ettiğim ve vekili olmaktan onur duyduğum bir yanı kum, deniz,
güneş; bir yanı tarih, kültür; bir yanı ören yerleri, eşsiz
antik yerleri ve muhteşem doğasıyla ülkemizin ve dünyanın
her yerinden insanın kendinden bir parça bulduğu, Atatürkün Hiç
şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel yeridir. sözüne mazhar olan ve
bunu sonuna kadar hak eden Akdenizin incisi güzel şehrimizden Gazi
Meclisimizin yüce kürsüsünden bahsetmekten her zaman gurur duymakta
olduğumu belirtmek isterim.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekili
arkadaşlarım; Antalyamız her biri birbirinden güzide ve
eşsiz 19 ilçeden oluşmaktadır. Bu ilçelerimizden biri de tarihi
Eti İmparatorluğuna kadar uzanmakta olan Korkuteli ilçemizdir. Eti
İmparatorluğundan Romalılara, Romalılardan Selçukluya,
Selçukludan Osmanlıya kadar birçok medeniyete ev sahipliği
yapmış, tarihî dokusunu hâlâ muhafaza etmektedir. Selçuklu Hükümdarı
Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından Bizanslılardan alınan
Korkuteli 1207de Türk yurdu hâline gelmiştir. Selçuklu Sultanı
Alâettin Keykubatın yaz mevsimini Korkutelinde geçirmesinden dolayı
ilçemiz Alaaddin Mahallesinin ismi Sultan Alâettin Keykubata atfen
verilmiştir. Korkutelimizde Selçuklu Devletinden kalma eserler hâlâ
mevcuttur. Bunlardan bazıları olarak Sultan Alaaddin Camii,
imarethane, Su Tüneli, Porsuyu Kalıntıları mevcuttur. Beylikler
döneminde Sinaneddin Hızır Bey tarafından 1319 yılında
yaptırılan Sinaneddin Medresesi hâlâ tüm ihtişamıyla
ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Ayrıca, Korkuteli'mizi
ziyaret edenlerin Dallas Tepesi'nde bulunan, Horasan'dan gelerek Korkuteli'nin
manevi koruyucuları olan Yarendede, Kurtbaba ve Kureyş Baba
Türbelerini ziyaret etmelerini ve Yarendede Türbesi'nden ve Korkuteli
Belediyemiz tarafından yapılan muhteşem seyir terasından
Korkuteli'nin tüm ihtişamını bir baştan diğer
başa seyretmelerini de tavsiye etmekteyim. Osmanlı Devleti döneminde
kendisine önemli bir yer edinen Korkuteli'miz ismini Şehzade Korkut'tan almıştır.
Değerli Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Korkuteli, sadece tarihin bize miras
bıraktığı bir ilçemiz değildir elbette. Korkuteli,
Peygamber sporumuz, ata sporumuz olan Türk yağlı güreşine son
otuz yılda damga vurmuş, birbirinden değerli pehlivanlar
yetiştirerek başpehlivanlık noktasında
adımızı ülke sınırlarına taşıma
gururunu bizlere yaşatmıştır. Bunun son örneği de
geçtiğimiz yaz 660ıncı kez düzenlenen Kırkpınar
Yağlı Pehlivan Güreşlerinde 4üncü kez
Başpehlivanlığı kazanan Ali Gürbüzle göğsümüz bir kez
daha kabarmıştır. Ayrıca, Korkuteli, Ali Gürbüz'ün
yanı sıra, 1988 yılı Başpehlivanı -Ali Gürbüz'ün
de aynı zamanda babası olan- Recep Gürbüz, 1994-1998
yılları Başpehlivanı Cengiz Elbeye ve Hasan Cengiz gibi
adını sayamadığımız nice pehlivanlara da ev
sahipliği yapar.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekili
arkadaşlarım; sözlerime son verirken Uğruna baş
koyduğum her şeyim vatanım ve Türklüğümdür. diyerek 3
Aralık 1979 tarihinde akşamüstü pazar alışverişinden
dönerken teröristler tarafından şehit edilip şehadete yürüyen
gazeteci, öğretmen, şair ve yazar olan Antalyalı ülkücü
şehidimiz Kemal Fedai Coşkunerin şahsında tüm ülkücü
şehitlerimizi rahmet, minnet ve duayla anıyor, manevi
huzurlarında saygıyla eğiliyorum.
Onlar ki Oğuz mayası gök
ışığın erleri, ülkü çağının
bahadır melekleriydi. Soylu sevda türküleri ve kurt nefesli rüzgârlarla
birer birer gittiler. Bizler şehitlerimizden aldığımız
kutlu emaneti, bir bayrak gibi taşıyacağız; vatan, millet,
bayrak ve mukaddesat için kanlarıyla destan yazan şehitlerimizi
ilelebet yaşatacağız.
Ülkücü şehitlerimiz, kutup
yıldızlarımızdır; davaları davamız,
kavgaları kavgamız, emanetleri namusumuzdur.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Ali Kenanoğlu
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Aceleyle getirilmiş, her zamanki usul ve
esasların benimsendiği bir torba kanunla karşı
karşıyayız. Şüphesiz, kanun yapma tekniğine yönelik
eleştirilerimizi her seferinde hatırlatmak babında tekrar
ediyoruz çünkü bu kanun da 22 kanunda değişiklik öngören bir torba
kanun hâlinde karşımıza çıktı ve bizim de üyesi olduğumuz
Komisyona geldi.
Şimdi, öyle bir şey var ki, örneğin,
Kooperatifler Kanununda bir düzenleme yapıyoruz ki Kooperatifler
Kanununda bir maddeyi erteliyoruz. Şimdi, Kooperatifler Kanunu burada ne
zaman görüşüldü? Daha bir ay bile olmadı yani bir ay bile
olmadı. Komisyona geldiği süre açısından
baktığınız zaman iki hafta öncesinde
yasalaşmış bir maddeyle, bir kanunla ilgili bir düzenleme
getiriyoruz.
Biz hep şunu söylüyoruz: Bu kanunlar
çıkarılırken geniş kesimlerle, muhataplarıyla
tartışılmadığı sürece böyle alelacele bir
şekilde, siparişle getirilen kanunları arkasından,
aynı dönem içerisinde hatta burada olduğu gibi, şimdi
olduğu gibi aradan iki hafta, üç hafta geçtikten sonra
değiştirmek zorunda kalıyoruz.
Şimdi, burada da aynı durum söz konusu.
Şimdi, Sayın İbrahim Kaboğlu Hocamız söyledi Bu
kanunun bir adı yok. dedi. Bu kanun esasında seçim yatırım
kanunu yani seçimlere yönelik hazırlık yürütülen bir kanun. Bunun
detaylarını da anlatacağım, birkaç maddede bunu
görebilirsiniz. Baktığınız zaman, kanun
yapılırken komisyonlarda şöyle bir usul vardır, şöyle
bir yöntem vardır: Kanunu yaparken kanunla ilgili STKler, kurumlar,
kuruluşlar çağırılır, onlardan görüş
alınır, kanunun doğrudan etkilendiği kesimler vardır,
onlardan görüş alınır ve bu görüşler çerçevesinde kanun
düzenlenir. Şimdi, burada bakıyorsunuz, listeyi aldım ben
arkadaşlardan, 4,5 sayfalık bir listeyle çağrılı
kurumlar, kuruluşlar, STKler var ama oysa içerisine
baktığınız zaman bunların büyük bir kesimi devlet
kurumları yani olması gerekenler, kamu kurumları var burada.
Onun haricinde, bakıyorsunuz, şirketler vardı yani Digiturk,
Exxen gibi, kanun maddelerinde kendilerini ilgilendiren şirketler
vardı. Onun haricinde, STKler adı altında Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği, Kulüpler Birliği, Türkiye Futbol Federasyonu, Süt
Üreticileri Birliği vardı bu her tarafa çağrılıyor,
bunu anlamadık, Kobani davasında da vardı bunlar; hani nedir,
anlaşılmış değil bu mesele- Yeşilay,
Kızılay gibi kurumlar vardı. Şimdi, biz komisyonda da
söyledik, peki, yani burada doğrudan bu kanundan kaynaklı olarak
etkilenen halk kitleleri, onların temsilcileri niye yok örneğin?
Şimdi, Türkiye Futbol Federasyonunu, Exxeni, Digiturkü çağırıyorsun
da taraftar gruplarını niye çağırmıyorsun
örneğin? Çünkü futbol denilen, sizin endüstrileştirdiğiniz bu
futbol mevzusu; onu bir değer hâline getiren, o kazancı ortaya koyan,
o geliri ortaya koyan; o büyük, devasa bir piyasayı oluşturan
şey sadece futbolculardan ve kulüplerden mi oluşuyor? Yani o
maçı izleyen, o biletleri satın alan bütün o taraftar kitleleri bu
işin içerisinde yok mu? Tam tersine, esasen onlar oluşturuyor. Burada
futbol yayınlarıyla ilgili bir düzenleme var ama bununla ilgili, örneğin,
taraftar temsilcilerine -taraftar kulüplerinin dernekleri var, onların
temsilcileri var, taraftar grupları var- bunlara sorulmuyor; Ya, siz ne
düşünüyorsunuz bu konuda? Sizin bu konuda şikâyetleriniz var mı?
Bu mevzularda bir talebiniz var mı? diye bütün bunlar sorulmuyor, Süt
Üreticileri Birliğine soruluyor. Keşke, Süt Üreticileri
Birliğiyle ilgili kanunlar, düzenlemeler yapılırken onlara
sorulsa; onlarda da alakasız şeylerde alakasız kurumlar
çağırılıyor. Tabii, bu yasa yapma mantığı
bize şunu gösteriyor: Esasında, AKPnin doğrudan şirketleri
muhatap aldığının, şirketleri esas alan düzenlemelerle
bu kanunları yaptığının da başka bir belgesi.
Şimdi, bu kanunun ismi yok dedik ancak bu kanun
hani zehirli bir elma şekeri şeklinde. Kamuoyunda bir ismi var:
Elektrik faturalarından TRT payının
kaldırıldığı kanun. Şimdi, bu güzel bir şey
tabii; bu oldukça albenili, işte herkesin destekleyebileceği,
kimsenin itiraz etmeyeceği, hatta bütün parti gruplarının zaman
zaman Ya, bu elektrik faturalarından TRT payı
kaldırılmalıdır. dediği bir kanun maddesi var burada.
Şimdi, bu madde çerçevesinde kanun böyle sunuluyor, oysa resmî adı
Bazı Kanunlarda Değişiklik... ama kamuoyuna özellikle
yandaş medya tarafından bu sunuluyor. Şimdi, bunun içerisinde
zehirler var, tabii, o zehirlere geleceğiz ancak elektrik faturası
mevzusunu iyi irdelemek ve konuşmak gerekiyor çünkü TRT
payını... Yani TRT, bir kere, artık bir kamu kurumu, bir kamusal
hizmet veren bir yayın organı olmaktan çıkmış
durumdadır, böyle görmüyoruz zaten. En tarafsız olması
gerektiği yerlerde yani ülke seçime giderken bile TRTnin iktidarın
bir borazanı olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz. Hatta
bırakın muhalefet partilerinin haberlerini vermeyi -özellikle HDP
açısından, bizim açımızdan- aleyhte yayın yapan bir
tutumu var, bunu da Komisyon esnasında yaşadık. Komisyon
esnasında ben bir konuşma yaptım, önce usul üzerine,
arkasından da esas üzerine yirmi beş dakikalık konuşma
yaptım, usul üzerine kullandığım bir cümleyi alıp
haberleştirdiler. Burada da söyledim ya şimdi, cümle de şuydu:
Ya, niye böyle alelacele kanunlar getiriyorsunuz, bu kanunları niye acele
yapıyorsunuz? Şimdi, kanunun başlığını
şöyle veriyor: Elektrik faturasından TRT payının
çıkarılması. Ve ben de buna itiraz etmiş oluyorum, mevzu
bu. Birisi okuduğu zaman Ya,
bu HDPnin vekili, temsilcisi bunun neyine itiraz ediyor? diyecek. Yani,
okuduğun zaman bu böyle. Ya, yapmayın daha iyi. dedim. Muhabir
yanıma geldi Ya, niye itiraz ediyorsunuz Vekilim? diye. Ya,
kardeşim, bizimle ilgili haber yapmayın. Yaptığın
haberi al, oku bakayım. dedim, sen bir gör bir kere o haberi. Şimdi,
mevzu bundan ibaret arkadaşlar. O anlamıyla, TRT
bağımsızlığını yitirmiştir ve
kesinlikle hiç kimse TRTyi bağımsız, kamusal hizmet veren bir
kurum olarak değerlendiremez. O anlamıyla, elektrikteki TRT payı
zaten çok düşük, hani bu kaldırılıyor; olumludur, buna bir
itirazımız yok ama bu yetmez, bandrol payının da
kaldırılması lazım. Televizyonlardan, radyolardan, cep
telefonlarından, akıllı saatlerden alınan ve aslında
TRTnin gelirlerinin önemli bir kesimini sağlayan bandrol ücretlerinin de
kaldırılması gerekiyor.
Yine, bu düzenlemeyle elektrikte bir tarife sistemi
getiriliyor yani Bu çalışılacak ve getirilecek. deniliyor,
bunun önü açılıyor; işte, bunun düzenlemesi yapılıyor:
Kademeli fatura sistemi. Şimdi, peki, bu kademeli fatura sistemi
vatandaşın hayrına mı olacak? Özellikle elektrik
harcamalarının, elektrik tüketimlerinin yoğun olduğu
kış aylarında vatandaşın aleyhine bir düzenleme
olmayacak mı, bunu biz anlayamıyor muyuz? Çünkü belli bir kotadan
sonra fatura katlanacak. Peki, o kota ücretsiz mi? Değil. Komisyonda da
önerge verdik, dedik ki: 200 kilovatsaate kadar vatandaşın
kullandığı elektrik ücretsiz olmalı. Hani şimdi, bu
elektrik arzındaki elektrik fazlamızdan bahsediyoruz, enerjideki fazlamızdan
bahsediyoruz. İşte, Şöyle nükleer santral yaptık, oradan
şu kadar elektrik elde edeceğiz; şu kadar HES yaptık,
oradan bu kadar elektrik elde edeceğiz. bunlardan bahsediyoruz. Peki,
bunları elde ederken vatandaşın, yurttaşın,
canlıların doğasını, yaşam alanlarını
tahrip ediyoruz ama buradan elde edilen gelirin paylaşımına
geldiğimiz zaman da bundan hiçbir şekilde vatandaşı
faydalandırmıyoruz, tamamen şirketleri esas alıyoruz. Biz
orada da iddia ettik, Komisyonda da söyledik, şirketlere pandemi sürecinde
indirim yapıldı, tedarik şirketlerine yapıldı. Bu
indirimler hiçbir şekilde faturaya yansıtılmadı.
Şimdi, bakıyorsunuz, 1 Temmuzdan itibaren
geçerli olmak üzere abone gruplarına yüzde 15 zam yapıldı ve
Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre 2018den bu yana mesken
abonelerinin elektrik faturalarına yüzde 122 civarında zam
yapıldı. Şimdi, indirim ne zaman yapılmış? Hani
dedim ya Bir seçim kanunu; bu, seçime yönelik bir yatırım. diye,
AKP iktidarı döneminde elektrik faturalarında sadece 2019 yerel
seçimleri öncesinde yüzde 10 indirim söz konusu, bir de şimdi, işte,
bu TRT payı alınmayarak bir indirime gidiliyor. Hani o anlamıyla
bir hazırlık yani seçime hazırlık -erken ya da
zamanında- çerçevesi noktasında ele alınmış bir durum.
Zaten indirilen pay çok yüksek değil yani vatandaşa yüzde 2-2,5 gibi
bir oranla ancak yansıyabilecek ama bunun gürültüsü çok
kopartılıyor, propagandası büyük yapılıyor,
Vatandaşa büyük faydası olacak. şeklinde ifade ediliyor ancak
bu işin gerçeğine baktığınız zaman bundan ibaret
değil; özellikle kademeli fatura sisteminin vatandaşa çok daha büyük
maliyete yol açacağını düşünüyoruz çünkü özellikle
kış aylarındaki fazla elektrik sarfiyatı nedeniyle buna yol
açacaktır.
Bir de burada biz geçen hafta araştırma
önergesi de verdik bu saat düzenlemeleri meselesiyle ilgili. Oradan da ciddi
bir elektrik sarfiyatı var ve biz bunu söyledik zaten Bu, elektrik
şirketlerinin işine yarayan bir şey çünkü çocuklar, okula
gidenler, işe gidenler çok erken saatlerde kalkıyorlar ve çok ciddi
bir şekilde hem doğal gaz tüketiliyor hem elektrik tüketiliyor ve
buradan sadece elektrik şirketleri ve enerji şirketleri kâr
sağlıyor, onun haricinde başka bir faydası yok. dedik.
Tabii, kayıp kaçak mevzusu her toplantıda
tartışılan konulardan bir tanesi oluyor, önerilerden bir tanesi
oluyor. Biz Komisyonda da söyledik, kayıp kaçak konusunda bir bölge
halkını suçlamak, ona yönelik bir algı oluşturmak
yanlıştır, bilimsel olarak da doğru değildir çünkü
kayıp kaçak mevzusunun tümüyle elektrik dağıtım şirketlerinin
üzerlerine düşen görevleri yerine getirmediklerinden kaynaklı olarak,
trafoları ve elektrik dağıtım hatlarını
yenilemediklerinden kaynaklı olarak tüketiciye giden yolda kayıp
elektrikten kaynaklı olduğunu ifade etmek isteriz. Bu konuyla ilgili gerek
bölgedeki odalardan gerekse o bölgede faaliyet yürüten şirketlerden de
aldığımız görüşler var, bunları da bir rapor
hâline getirmiştik.
Şimdi, arkadaşlar, diğer taraftan, bu
maddedeki zehirlerden birisi de ormanlık alanların tahribatı
konusu. Tabii, Anayasaya uygunluk tartışması esnasında da
konu edildi, sulak alanlarda balık çiftlikleri, alabalık
yetiştirme tesisleri ve benzeri şeyler üzerine
tartışıldı. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen
bir yasanın etrafından dolaşılarak yeniden getiriliyor.
Burada, tesis kurma çok açık bir şekilde reddedilmiş
olmasına rağmen yeni düzenlemeyle yine, burada bekçi kulübesi ve
benzeri adlarla birtakım tesisler kuruluyor.
Bugün bir haber vardı, bu ilginçti. Şimdi,
basına yansıyan, daha doğrusu Resmî Gazetede yayımlanan
bir şey. O habere de baktığınız zaman, Orman
Kanununda değişiklik: Kamu yararı ve zaruret varsa
yapılaşmaya izin çıktı. diye bir haber var. Orman Kanunu
kapsamındaki ormanlık alanlarda yapılaşmaya yönelik
yönetmelik değiştiriliyor yani esasında bizim kanunla dahi
değiştiremeyeceğimiz bir husus
Cumhurbaşkanlığı tarafından yönetmelikle düzenlenerek
bir sürü imkân oluşturuluyor. Resmî Gazetenin bugünkü sayısında
yer alan yönetmelik Ormanlık alanlarda, kamu yararı ve zaruret
bulunması hâlinde liman, geri hizmet alanı, havaalanı, demir
yolu, teleferik hattı, tünel gibi ulaşım tesislerine, savunma ve
güvenlik tesislerine, enerji üretim santralleri, radyo-televizyon verici
istasyonu ve antenleri, baz istasyonları, petrol ve doğal gaz boru
hattı, ruhsata dayalı petrol ve doğal gaz arama, işletme ve
yer altı doğal gaz depolarına ilişkin tesislere, aile
sağlığı merkezi, hastane gibi sağlık tesislerine,
ilk, orta, lise ve dinî eğitim tesisi ile dinî eğitim tesislerine
bağlı uygulama maksatlı ibadethane tesisi gibi eğitim
tesislerine, ceza infaz kurumu tesislerine ve buna bağlı yer, bina ve
tesislere izin verilebilecek. diyor. Şimdi, bir yönetmelikle orman
alanlarının neredeyse bütünü inşaat alanına çevrilebilecek
bir hâle getiriliyor. Şimdi, biz diyoruz ki Ya, anayasal olarak Orman
Kanununu burada biz milletvekilleri olarak kanun şeklinde bile
değiştiremeyiz. ama -bugün yayımlandı bu Resmî Gazetede-
ormanlık alanların tümünü tahrip edecek bir yönetmelik çıkarılıyor.
Şimdi, bütün bu kapsamda deniliyor ki: Ya,
efendim, bunlarla ilgili ÇED süreçleri olacak. Ya, ÇED sürecinin Türkiyede,
iktidarınız döneminde nasıl işletildiğini çok iyi
biliyoruz yani ÇEDin nasıl arkasından
dolanıldığını, ÇED kapsamına girmemesi için
parselasyonların nasıl bölündüğünü ve bunların üzerinden
bir olur çıkarılmaya
çalışıldığını, birçok yerde de ÇEDe
karşı açılan davalar kazanılmasına rağmen
işlemlerin sürdüğünü ve sürdürüldüğünü biliyoruz, bunun
uygulaması belli. O anlamıyla, ormanı -hani çok klasiktir bu,
ifade edilir- eskiden devlet korurdu vatandaşa, köylüye karşı;
şimdi vallahi köylüler size karşı, özellikle iktidara
karşı ormanı korumak zorunda kalıyorlar, maalesef bu
düzenleme de böyle bir şeyin yolunu açıyor.
Şimdi, diğer bir mesele, limanların
kırk dokuz yıllığına ihalesiz kiralanması
meselesi. Burada en çok tartışılan Antalya Limanıydı,
Komisyonda da oldukça tartışıldı çünkü Antalya Limanı
bir Katarlı
Katarlılara verilmiş daha doğrusu.
İşte, ihalesinin bitmesine yedi yıl, sekiz yıl kala
Katarlılar geri geliyor ve buraya 140 milyon dolar vererek alıyorlar.
Ya, bir dakika! Süresinin dolmasına çok az kalmış, sen öbür
şirketten bunu kiralıyorsun yani bir garip ilişki var burada.
Tabii, bu yasayla ortaya çıkıyor ki yani iktidar şöyle
düşünüyor: Yakında bir seçime gideceğiz -seçim
yatırımı dedik ya- ne olur, ne olmaz; hani, biz zaten bu seçimi
de kaybediyoruz, anketler de öyle gösteriyor. Biz, bu Katarlılara
verdiğimiz sözleri bir yerine getirelim, bu kanunu şimdiden
çıkaralım. Şimdi, bu var ve Antalya Limanı on dokuz
yıl daha uzatılarak toplam süresi ihalesiz bir şekilde kırk
dokuz yıla -yani karşı tarafın talep etmesi hâlinde-
uzatılıyor ve hiçbir şekilde, işin içinde ihale yok,
doğrudan teslim ediliyor.
Şimdi, bu limanlarla ilgili başka bir
mevzu da bu limanların yurt dışındaki şirketlere
verilmesi; işte, Antalya Limanının Katarlılara verilmesi
gibi. Bu da neye yol açıyor? Türkiye'nin çok ciddi bir şekilde
uyuşturucu merkezi olmasına yol açıyor. Mersin Limanı çok
tartışılıyor, biliyorsunuz. Mersin Limanına getirilen,
o Amerika Kıtasından, Kolombiya ve benzeri yerlerden getirilen
uyuşturucuların Mersin Limanı üzerinden
dağıtıldığı iddiaları üzerine Mersin
Limanını işletenler Bizim böyle bir şeyimiz yok. deyip
geçip gidiyorlar; bir soruşturma, inceleme, şudur budur, bilmem ne de
yok. Yani bütünüyle Türkiyenin artık bir uyuşturucu merkezi hâline
dönüştürülmesinde, bu limanların yabancı ülkelere yani
dış ülkelere ve şirketlere verilmesi çok doğru
orantılıdır. Bu da bilinçli bir tercihtir arkadaşlar,
bilinçli bir tercihtir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, diğer
taraftan, vakıflar meselesi vardı; hani bu çift maaş olarak
falan da kamuoyunda tartışıldı. Esasında,
baktığınız zaman, bir emekli maaşının
alınması düzenlemesi üzerine kurulu bir sistemdi. Komisyonda dikkatimizi
çekti; hani diyoruz ya, hep bir elma şekeri süslemesi yapıyorlar, bu
maddenin Komisyondaki elma şekeri de Kızılaydı.
Kızılay gelmiş sadece; Yunus Emre Vakfı, Maarif Vakfı,
Yeşilay; bunlar yoklar, öbürlerinin hiçbiri gelmemiş.
Kızılay tabii, kamuoyunda bilinen, ne iş yaptığı
bilinen, desteklenen bir kurum bir taraftan, kamu yararı çok yüksek olan
bir kurum. Buradan kaynaklı olarak elma şekeri niteliğinde
Kızılay geldi, orada biraz duygu sömürüsü, biraz ajitasyon, biraz
dert yandı, sıkıntılarını, sorunlarını
anlattı, niye buna ihtiyaç duyduklarını anlattı ama
diğer kurumların niye buna ihtiyaç duyduğuna yönelik herhangi
bir söz duyamadık, bu kanun teklifinin gerekçesini izah edemediler,
anlatamadılar.
Biz şunu söyledik: Kanunlar kurumlara ve
kişilere özgü olmaz. Burada sayılan 4 vakıf var ve bu 4 vakfa
özel bir kanun çıkartılıyor, oysa kanunların kişilere
özgü değil, kurumların tamamını yani geneli kapsayacak bir
şekilde olması lazım. Örneğin şunu diyebiliriz: Kamu
yararına vakıflara böyle bir şey yapacağız. Hani, bu
tartışılır, ayrı bir konu ama burada bile genellik
esası vardır yani geneli kapsayan bir ilke, bir tutarlılık
vardır. Yani kurum adı sayılarak kanun çıkartılır
mı ya? Vakfın adını sayarak kanun çıkartıyoruz
yani Şu vakıf, işte, Kızılay; Yunus Emre, Maarif ve
Yeşilay Vakıflarına şu özellik, şu hak
tanınacak. diyoruz. Böyle bir düzenleme içerisinde yürütülen bir kanun
var. Dolayısıyla kanunun tümüne baktığımız zaman
olumlu olarak görmüş olduğumuz bu ve esasında elma şekeri
diye de nitelendirdiğimiz o süsleme içerisinde bulunan elektrik
faturalarındaki TRT payının kaldırılması
adı altında Anayasaya ve yasalara aykırı birçok husus var.
Öyle bir şey ki yani çıraklar ile mesleki eğitim
mensuplarıyla ilgili kanun var, orada da söyledik: Ya, bu kanun bizi hiç
ilgilendirmiyor yani bizim Komisyonla hiç alakası yok. Millî Eğitim
Bakanlığını ilgilendiriyor ve Millî Eğitim
Komisyonunda görüşülüp gelmesi gereken bir kanun. Ama o kanunla
Hazır böyle süslü püslü bir paket oluşturduk, bunu da nasıl olsa
buranın üzerinde sunacağız, bunun içinde de bunu geçiririz.
diyerek tutmuşlar yani Millî Eğitim Komisyonunu ilgilendiren, zerre
kadar bizim Komisyonla alakası olmayan bir kanunu da bu maddenin içerisine
sokarak burada bize onaylatmaya çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Ya da bir bütün
olarak işte, bu güzellemelerle, bu süslemelerle
Şimdi, kanun
görüşülüp bittikten sonra haberler şöyle yayılacak: Elektrik
faturalarındaki TRT payının kaldırılmasına
yönelik kanun kabul edildi ve artık elektrik faturalarında indirim
olacak. Böyle
Ne orada limanlar var ne ormanlar var ne o millî eğitimle
ilgili düzenlemeler; bunların hiçbiri haberlerin hiçbir yerinde yer
almayacak. Bu anlamıyla bunun bütünüyle doğru bir mantık
olmadığını, doğru bir yöntem
olmadığını söylüyoruz.
AKP iktidarı Anayasa değişiklikleri
yaparken de 12 Eylülü yargılayacağız. diyerek birçok ucube
konuyu o paketlerin içerisine koydu, o referandumların içerisine koydu,
arkasından da onun öyle bir derdi zaten yoktu, öyle bir şey de
olmadı, bu kanun da buna benziyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Tahsin Tarhan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Kanunun adı Bazı Kanunlarda
Hangi
kanunlarda olduğu saymakla bitmeyeceği için teklifin adı yok.
Öyle bir torba ki içinde yok yok; fikir ve sanat eserleri, ormanlar, limanlar,
şarj istasyonları, mesleki eğitim, çift maaş, TRT payı
ve Enerji Fonu, hepsi aynı torbanın içinde, 22 ayrı kanunda
değişiklik yapan 39 madde. İhtisas komisyonu olarak Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu resmen
torbacı oldu. Bu teklifin tali komisyon olarak Millî Eğitim,
Tarım ve Adalet Komisyonlarında da görüşülmesi gerekiyordu;
aynı zamanda, bütçe yetkisinden dolayı Plan ve Bütçede de
görüşülmesi gerekirdi.
Değerli arkadaşlar, bu teklifteki uzun
zamandır Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak çeşitli tekliflerle
gündeme getirdiğimiz elektrik faturalarında TRT payının ve
enerji fonunun kaldırılması düzenlemelerini destekliyoruz ancak
birçok kanun yayınlandığında yürürlüğe giriyor, neden
1 Ocak 2022den itibaren kalksın. diyorsunuz? Önümüz kış,
neden bu yükü kasım ve aralık aylarında hâlâ
vatandaşın omuzlarına bırakıyorsunuz? Değerli
arkadaşlar, işte bizim en temel farkımız bu. Biz kimden
gelirse gelsin vatandaşın faydasına olan düzenlemelere Evet.
diyoruz, elektrik faturalarından TRT payının ve enerji fonunun
kaldırılmasını destekliyoruz.
Gelin, birlikte, vatandaşın öncelikli olan
sorunlarını çözelim. Nedir bu sorunlar? Emeklilikte yaşa
takılanların haklarını teslim edelim. Polis ve
sağlık görevlilerine 3600 ek göstergeyi verelim. Öğrencilerin
KYK borçlarını silelim. Asgari ücretten vergi almayalım.
Emeklilerin bayram ikramiyelerini 2 bin liraya çıkaralım.
Eğitimcilere Öğretmenler Günü'nde bir maaş ikramiye verelim.
Akaryakıtta çiftçiden ÖTV almayalım. Doğal gaz ve mutfak
tüpünden ÖTV ve KDV'yi kaldıralım. Elektrikten kış
ayları boyunca KDV almayalım. Bu sorunların çözülmesi gerekiyor;
gelin, önce bunları çözelim.
Sayın milletvekilleri, Komisyonda
verdiğimiz ek madde önergemiz de kabul edilmedi. Mesleki eğitimde
kalfa ücretlerini artıralım. dediniz, destekledik. Hatta yetmez
Çıraklarımızın da ücreti artsın. diyoruz.
Şarj istasyonlarına dair düzenlemeleri
destekliyoruz, geç kalınmış bir düzenleme. Kahramanmaraşta
organize sanayinin kurulmasını önemli gördüğümüz için
destekliyoruz.
Millete Elektrik faturasındaki TRT
payını kaldırıyoruz. dediniz ama teklife limanların
özelleştirilmesini ve çift maaşı soktunuz. Komisyonda Elektrik,
TRT payı ve enerji fonunu kaldırmak yetmez, kara kış
geliyor, vatandaşın omzundaki yükü azaltalım, kış
aylarında enerji ve ısınmada KDVyi de kaldıralım.
dedik, siz kabul etmediniz. Beş ayda 1 milyon 525 bin abonenin
elektriği, 674 bin abonenin doğal gazı kesildi. Çiftçinin borcu
belini büktü. Enerji ve akaryakıtta yapılan zamlar üretimi durma
noktasına getirdi. Gelin, vatandaşımıza destek olalım,
borçları öteleyelim, faizleri affedelim, aboneliklerini açalım, bu
önerimize de destek verin.
Sayın milletvekilleri, TRT
aldığı bu gelirle ne yaptı şöyle bir bakalım,
bunu da sorgulamamız gerekiyor: Binlerce radyo, televizyon, sinema ve
gazetecilik bölümü mezunu işsiz. TRT, cemaatin organizasyonlarında ve
kanalında görev yapmış bir spor spikerine haftada 69 bin, ayda
278 bin lira ödedi. TRT, bu ülkenin en büyük KİTi, çalışan
sayısı 7 bine yaklaşmış ama dış
yapımlara harcadığı paranın haddi hesabı yok.
Yılda 600 milyon lira bu yapımlara gidiyor. Özel kanallarla reklam ve
rating rekabeti yapmayan TRT, yayınladığı dizilere bölüm
başı milyonluk bütçeler ayıran TRT, hiç
yayınlamadığı Muna filmine 1 milyon lira ödemiş.
2010-2020 yılları arasını
kapsayan on bir yıllık dönemde TRT, vatandaşın elektrik
faturalarından 8 milyar 923 milyon lira, satın aldığı
cihazlardan ise bandrol geliri adı altında 11 milyar 880 milyon lira
topladı. Bu paraları nereye harcadığını
sorduğumuzda aldığımız yanıt hayli ilginç:
Ticari sır. Neyin ticareti, neyin sırrı? Devletin kanalı,
halkın televizyonu TRT on bir yıllık dönemde ne yaptı?
Devletin televizyonu olduğunu unuttu; TRT, 14 televizyon kanalı, 5
ulusal, 5 bölgesel, 3 uluslararası ve 3 yerel radyo istasyonuyla AK
PARTİnin borazanlığını yapar hâle geldi. Milyonlar
yatırılan dizilere bakalım: Diriliş Ertuğrul,
Uyanış: Büyük Selçuklu, Barbaroslar: Akdenizin
Kılıcı
Selçukluyu, Osmanlıyı
anlattığı iddiasında olan bu dizilerde savaş
sahneleri, kılıçlar, silahlar başrolde. Selçuklunun,
Osmanlının bu topraklara bıraktığı kültürel
mirastan eser yok TRTde. TRT ekranlarında kılıçlar,
savaşlar sokaklara taştı; elinde bıçakla
kadınları tehdit edenler; bıçakla, silahla hatta kılıçla
kan dökenler
TRTnin kamu yayıncılığından uzak
tavırları sonucunda ekranlarına kan bulaştı, kan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, ülkemizde
hâlihazırda kullanılan elektrikli araçlar için şarj istasyonu
altyapısı ve piyasa düzenlemesi bu kanunla geliyor. Değerli
arkadaşlar, tam bu konuya gelmişken geçtiğimiz günlerde
Sayın Sanayi Bakanıyla birlikte Sanayi Komisyonu olarak seçim bölgem
olan Kocaeli Bilişim Vadisinde TOGGa ziyarette bulunduk. Kendi bölgem
olduğu için katılmam gerekiyordu, Sayın Grup Başkan
Vekilimiz Engin Altay da Muhakkak katıl. dedi -bu bir görevdi- kuru
kuruya muhalefet yapıyor demesinler diye. Sayın Bakan Cumhuriyet
Halk Partisi yerli otomobile karşı. diyerek bunu siyaseten şov
olarak kullandı ama biz asla o hamasete karşı sessiz
kalmayacağız, unutmayacağız. Biz, evet, yerli otoya
karşıydık ama hangi yerli otoya karşıydık?
Altı yıl Türkiyeyi oyaladılar, tam altı yıl Yerli
oto yapacağız. diye. Unutturmayacağız bunu, asla
unutturmayacağız! Soracağız: 128 milyar dolar nerede? Ayda
10 bin dolar alan o siyasetçi kim? (CHP sıralarından
alkışlar) Bir de bunu ekliyoruz arkadaşlar, 47 milyon euro
nerede? Bu araç şimdi nerede? 47 milyon euro bu araca ödendi. Altı
yıl seçimlerde Yerli oto yapıyoruz. diye bu araç, bu
fotoğraflarla kullanıldı. Şimdi nerede olduğunu
bilmiyoruz, bilmiyoruz.
Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk
Partisi asla yerli otoya karşı değil, yerli otomobil adı
altında yapılan hamasete ve çarpık siyasete
karşıyız. İnşasında sadece maketini
gördüğünüz TOGG parçaların ve tasarımın yurt
dışından alındığı bir araç, numune bir araç.
İçinde oturdum, inceledim, lüks segmentte bir araç, ekonominin
geldiği noktada yerli ve millî aracımızı alt ve orta
gelirli vatandaşın alma gücü yok. Üstelik, yollar, köprüler gibi
yerli otomobile de alım garantisi verilmiş. Kamu
kurumlarının yılda 2.000 adet, on beş yılda toplam
30.000 araç alımı garanti ediliyor, burada vatandaş kendi
alamayacağı araba için borçlandırılıyor.
2022-2023te yerli oto yollarda. diyorsunuz. Peki,
ben soruyorum: Neden kamuda dört yıllık sözleşme yaparak araç
kiralıyorsunuz, yerli oto çıkacaksa neden? Ayrıca, sanki
arabanın her şeyi bitmiş sanki piyasaya sürülmüş gibi
davranılıyor, gösterilen araç sadece bir numune.
16ncı maddeyle yerli ve millî
limanlarımızı ihalesiz vermeye çalışıyorsunuz. En
erken 2027de sona erecek işletme devri sözleşmelerini neden
kırk dokuz yıla uzatmaya çalışıyorsunuz?
İşletme hakkını zaten otuz dokuz yıl
devretmişsiniz, en yakın sözleşmesi dolacak olan 2027.
Ben size yakından bildiğim bir örnek
göstereceğim: Burası Safiport. Safiport. Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarına aitti. İşletmesi özelleştirilen Derince
Limanı; özelleştirme tarihi 2015, özelleştirme bedeli 543 milyon
dolar, özelleştirme süresi otuz dokuz yıl, 2054te bitmesi gerekirken
2064te sona erecek. Derince Limanının özelleştirmeden önceki
hâli burada. Milletin vicdanına sesleniyorum, bakın,
özelleştirme öncesi ve özelleştirme sonrası bu hâle gelmiş,
Körfez bitme noktasında. Körfezi yok etme
Yatırıma elbette
karşı değiliz ama yatırımın
başlığı altında yapılan bu talana
karşıyız. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir diğer çarpıcı örnek, Antalya
Limanı geçtiğimiz yıl Katarlılara sekiz yıllık
süreyle 140 milyon dolara verildi. Sekiz yıl için aldılar, on dokuz
yıl daha uzatıyorsunuz sürelerini.
Sayın milletvekilleri, bu sene denizlerimiz müsilajla
isyanını ortaya koydu, Yeter artık! dedi, Yeter, çekin
ellerinizi üzerimden! Vicdanlar ölünce gözler kör, kulaklar sağır
oluyor; denizin sesini duymadınız,
balıkçılığın durumunu görmediniz. Yeryüzü bize
atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç
aldık. Körfezin geldiği bu hâli çocuklarımıza,
torunlarımıza anlatamayız. Limanlar çevre sorunu olduğu
kadar millî güvenlik sorunudur. Katara, Singapura
limanlarımızı sattığınız bu
özelleştirmelerde ülkemizin uyuşturucu
kaçakçılığıyla anılmasının sebebi sizsiniz.
Limanların özelleştirilmesine ilişkin 16ncı maddeye
karşıyız. Bu madde de Anayasaya, hukukun genel ilkelerine
aykırıdır. Gelecek seçimlerde gideceğinize karar
vermişsiniz, giderken de yandaşınıza,
yoldaşınıza limanların rantını garantileme
peşindesiniz. Limanların rantını garantileme peşinde
olduğunuz için size bu izni vermeyeceğiz, bu talana hukuki her
zeminde karşı çıkacağız. Ankarada hâkimler var;
hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar adaletten üstün değildir. (CHP
sıralarından alkışlar) Hiç kimse adaletin üstüne
çıkamaz, orada oturamaz. Siz de artık o yıldızlı
saraylarınızda oturamayacaksınız. Karamürselli,
İzmitli, Herekeli, Eskihisarlı, Kocaelili, Marmaralı
balıkçılar denizlerini öldürdüğünüz için, Karadenizli köylüler
HESlerle derelerini kuruttuğunuz için, Akdenizli çiftçiler nükleer
santralle çevreyi kirlettiğiniz için, Egeli üretici zeytin
bağlarını ranta kurban ettiğiniz için isyanda. (CHP
sıralarından alkışlar) Kızılderililerin bir sözü
vardır: Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok
olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen
bir şey olduğunu anlayacak. Siz de bu ülkede alacak nefesimiz
kalmadığında, yiyecek lokma bulamadığınızda,
Katarın dost olmadığını, paranın yenmeyen bir
şey olduğunu anlayacaksınız.
Değerli arkadaşlar, teklifin 30uncu
maddesini, kaçak yayınlara ilişkin düzenlemeyi biz de destekliyoruz.
Yayın haklarını hukuki olarak elinde bulunduranların
haklarını korumak hukuk devletinin bir görevi ama bu düzenlemenin
altında yine sizin Katar sevdanızın
yattığını da biliyoruz ama sizin bu sevdanız tamamen
duygusal, tamamen duygusal. Daha geçen gün Darbeyi finanse etti. diye
kızdığınız ama şimdi masaya oturduğunuz
Birleşik Arap Emirliğine olan sevdanız da hep doların
yeşiline olan sevdanızdır. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Covid-19un ortaya çıktığı 2020
yılından bu yana vatandaş Dardayım. dedi. Siz ne
yaptınız? Katarlı şirket için yardım
musluklarını açtınız. 2016da Katarlı şirket,
futbol yayın hakları için yapılan ihaleyi 500 milyon dolar
artı KDVyle kazandı. Siz bu şirkete 2017de dolar kurunu
ortalama 3,30a sabitlediniz. 2019 yılının Ağustos
başlarında yayın ihalesi bedelinden 90 milyon dolarlık bir
indirim yapmakla kalmadınız, dolar kurunu da bu kez 5,80e
sabitlediniz ama Katarlıya bu yetmedi, 2020 yılında 410 milyon
dolar olan yıllık yayın gelirinde yüzde 30luk bir indirim daha
talep ettiler. Anlaşmamış gibi göründünüz ama dolaylı
olarak bu talepleri de karşılandı, Katarlı şirketin
kulüplere ödemesi gereken 140 milyon lirayı bu milletin cebinden Spor Toto
Teşkilatı ödedi. Siz bu şirkete imkân üstüne imkân
sağlamakla kalmadınız, üstüne bir de para ödediniz. Esnafa
gelince kaynak yok, Katarlılara gelince tüm kaynaklar seferber ediliyor.
25inci maddeyle, getirdiğiniz her yasada
olduğu gibi, çift maaşın önünü açmaya devam ediyorsunuz.
Üstelik, partili Cumhurbaşkanınız, kazanılmış
hakları geriye dönük yasayla ellerinden alınan EYTli
vatandaşlarımıza Yok öyle, hem emekli olup hem gidip
çalışmak. derken -Kızılay, Yeşilay, Türkiye Maarif
Vakfı, Yunus Emre Vakfı gibi- kendi atayacağınız
kişilere çift maaş vermekten geri durmamak için yasa
değiştiriyorsunuz. Bu kişiler hem bu dernek ve vakıflarda
çalışacak hem de emekli maaşı alacak, yönetim
kurullarına maaşları çifter çifter dağıtacaksınız;
EYTliler ise yıllardır bekliyor, insanların umutlarıyla
oynuyorsunuz. Buradan EYTli vatandaşlarıma sesleniyorum: Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarında, kazanılmış haklarınızı
alacaksınız. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Sayın iktidar milletvekilleri Ekonomide
şahlandık, teknolojide uçuyoruz... Gerçekten uçuyorsunuz.
Vatandaş, yapacağınızı söylediğiniz uzay
mekiğinizle ilk seçimde sizi Aya gönderecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TAHSİN TARHAN (Devamla) Gidiyorsunuz
arkadaşlar, gidiyorsunuz. Atalarımız ne güzel demiş:
Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılandı.
Şimdi şahıslar adına ilk söz
Sayın Mahir Polatın.
Buyurun Sayın Polat. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR POLAT (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 287 sıra sayılı Yasa
Teklifi üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifi gündeme geldiğinde
sevinmiştik, halk yararına bir şeyler yapılıyor diye
düşünmüştük. Mesela, biz KDV de kalksın diye önermemize
rağmen enerji piyasalarından, elektrikten sadece TRT payının
kalktığını gördük fakat bununla birlikte bir de ne görelim,
limanlarla ilgili 16ncı madde diye bir madde eklemişsiniz. Bu
madde, Türkiyenin yararına olan bir madde değil. Bu maddede de
diyorsunuz ki: Karşılıklı davaların çekilmesi
kaydıyla limanların özelleştirme süreleri kırk dokuz
yıla kadar uzatılır. Komisyonda sorduk: Böyle bir dava var
mı? Maalesef böyle bir dava yok, siz bunu sadece Antalya Limanı için
yapıyorsunuz. 2028 yılına kadar özelleştirilmiş olan
bu limanın yedi yıllık bir süresi kalmışken Katar'a
devri konusunda bir anlaşma var, 21 Ekim 2020de Rekabet Kurulu
onayıyla Katarlı bir firmaya devredilmiş. Yani kanunun
arkasından dolaşarak, sadece Katar sevdanıza binaen Katar için
bir yasa yapıyorsunuz hem de gözümüzün içine bakarak, yalan söyleye
söyleye çünkü burada herhangi bir mahkeme yok.
Değerli arkadaşlar, bu yasa tamamen
Antalya Limanını devralan Katarlılar için
yapılmaktadır, halk yararına yapılmıyor. Eğer
yeniden özelleştirilecekse neden ihale yapılmıyor, neden kanunun
arkasından dolaşılıyor? Bu milletin Meclisinin Katarlı
bir firma için yasa yapmasını içimize sindiremiyoruz.
Değerli arkadaşlar, limanlar bir ülkenin
iktisadi kalkınmasının motor güçlerinden bir tanesidir, çok
önemli yer işgal ederler. Mesela, Mersin Limanının
gelişmesine tarih boyunca baktığınızda, Amerikan
İç Savaşından sonra Mersin Limanı gelişmiştir.
Mersin Limanının gelişme sebebi, Amerikan İç
Savaşıyla birlikte dünyadaki pamuk arzının o bölgeye
doğru yönelmesiyle başlar. Bugün tıpkı pandemi sürecinde
Avrupa'nın tedarikinin Türkiye'ye akması gibi gelişmesidir burası.
Limanları liman yapan ark bölgesidir. Biz limanlarımızı ark
bölgeleriyle birlikte stratejik bir düzlemde ele almak zorundayız.
Bizde limanlar, Osmanlı döneminde Düyun-ı
Umumiye yasalarıyla birlikte Düyun-ı Umumiye idarelerine
devrolmuşlar fakat İzmir İktisat Kongresi sonrasında -bu
iktisat kongresi kararlarından biri de Kabotaj Yasasıdır-
Kabotaj Yasasıyla birlikte limanlarımız kendi
işletmelerimize dönmüş, o yıllardaki gazetelerde Türk limanları
özgürleşti. diye manşetler atılmıştır.
Yine, değerli arkadaşlar, Atatürkün
Gençliğe Hitabesinde Memleketin bütün tersanelerine girilmiş.
dediği nokta Türk limanlarıdır. Limanların, deniz
fenerlerinin, römorkörlerin ve kılavuz kaptanlık hizmetlerinin devlet
tarafından, ulusal şirketler tarafından verilmesi bir millî
egemenlik hakkıdır. Özelleştirme ve yabancı sermayeye
karşı olmamakla beraber, dünyada yeni tip sömürge
anlayışının hedeflerinden bir tanesi ucuz maliyet, çok
kâr anlayışıyla limanları ve havalimanlarını ele
geçirmektir. Önümüzde örnekleri var; mesela, Ugandanın borçlarına
karşılık Entebbe Havalimanının alacaklarına
karşı Çine devri. Yine, Sri Lankanın Hambantota
Limanının yüzde 70inin finansman borçlarına
karşılık yeni sömürgeci anlayışa devri. Ben ülkem
adına bu husustan dolayı çok üzgünüm. Ülkem, Katar gibi bir ülkenin
finansmanlarına karşı onun yeni tip sömürge
anlayışının bir arenası olamaz, hem de kanunun
arkasından dolanarak hem de olmayan mahkemeler varmış gibi
gösterilerek. Bu, devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz. Kanun millet
adına yapılır, kanun marifetiyle milletin arkasından
Katarın lehine yapılmaz.
Değerli arkadaşlar, limanlar bir ülkenin
dış ticaretinin ana motorudur. Bu özelleştirmelerin Türk
dış ticaretine hiçbir katkısı yoktur. Yapılan
analizlerde dış ticaretin gelişmesine rutinin
dışında herhangi bir katkı sağlamadığı
görülmüş, bilakis dış ticaret erbabının üzerinde ilave
yükler ve pahalı fiyatlarla yeni yükler oluşturmuştur.
Örneğin, Devlet Demiryolları işletmesi olan Alsancak Limanı
ile yabancı ortaklı Mersin Limanının fiyatlarını
karşılaştırdığımızda, bir 20lik
konteynerin Mersinde 15 dolar daha pahalı olduğunu görürüz. 15 dolar
deyip geçmeyin değerli arkadaşlar, Mersin Limanının kapasitesinin
3,6 milyon TEU olduğunu hesaba katarsak buradan hesap yapmak
Yani hiç
boşaltma, elleçleme, muayene, x-ray, mühür kesme gibi hizmetlerin
verilmediğini de düşünürsek aradaki fark bu kapasiteyle 54 milyon
dolardır yani Türk dış ticaretine özelleştirmelerle,
yabancı özelleştirmelerle ilave 54 milyon dolar daha külfet
yüklenmektedir.
Ülkemizin liman işletmeleri konusunda tecrübesi
ve kapasitesi yeterince vardır. 2003-2007 yılları arasında
Devlet Demiryollarına ait 7 liman özelleştirilmiş, yabancı
firmalara peşkeş çekilmiştir; İzmir haricinde tamamı
da bugün yabancı firmalar tarafından -büyük birçoğu-
işletilmektedir. Biz limanlarımızı stratejik bir anlamda
ele alırsak; bunların özelleştirme sürelerini uzatmak yerine
onların sabırsızlıkla millete tekrar dönmesini bekliyor olmalıyız.
Modernize ederek, teknolojisini yükselterek, yenileyerek gelecek nesillere,
çocuklarımıza bırakmamız gerek; yoksa yeni nesil
sömürgecilerin ülkemizin kaynaklarını sömürmesine izin vermiş
oluruz.
Komisyon sırasında ifade ettim, bu
yasanın geçmesinde kimin katkısı olursa o, bu millet nezdinde
töhmet altındadır. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) O açıdan gelin, bu maddeyi bu yasadan
çıkaralım, milletin menfaatine iş yapalım. Bizim
çocuklarımızın geleceği Katarlı çocukların geleceğinden
daha kıymetli. Bu ülkeyi yeni sömürgecilerin iştah kabartılan
pastası hâline getirmeyiniz. Yatırım yapacaklarsa buyursunlar,
üretim tesisleri yapsınlar, bizim limanlarımıza göz
koymasınlar.
Değerli arkadaşlar, limanlar bir ülkenin
aynı zamanda ulusal güvenliğiyle ilgili çok önemli yer teşkil
ederler yani orada yapılacak iş ve işlemler devletin
güvenliğini, toplumun sağlığını ve iktisadi
dengesini ilgilendirmektedir. Bu husus hayati önemli bir noktadır.
Örneğin, geçtiğimiz aylarda adını sıkça
uyuşturucuyla andığımız, uyuşturucu ticaretiyle
andığımız, âdeta kokainin arasında muz ticareti
yapılan Mersin Limanı'na bakalım. Neden bunlar sürekli Mersin
Limanında oluyor? Niye devletin işlettiği millî
limanlarımızda olmuyor? Değerli arkadaşlar, devletin
işlettiği limanlarda memurundan operatörüne kadar, işçisine
kadar hepsi devlet ciddiyetiyle yetiştirilmiş insanlardır, o
yüzden olmaz oralarda. O yüzden devletin iktisadi, mali yapısını
ve toplumun geleceğini ilgilendiren şeyleri devlet memurlarına
yaptırmalısınız. O yüzden bu limanları
özelleştirmek yerine, hem de yabancılara özelleştirmek yerine,
devlete, kendimize, kendi imkânlarımızla işletmemize tekrar
döndürmek zorundayız.
Biz Mersin Limanı ve uyuşturucu
sevkiyatında kör nokta olduğunu dile getirdik, ısrarla ifade
ettik, devletin tutanaklarında da var. Kör noktalar olmasa eğer
hayalet mühürler
Yani hayalet mühür dediğimiz, konteynerlerin üzerine
takılmış güvenlik mühürlerinin bir eşi sahte bir şekilde
konteynerlerde bulundu. Hiç düşündünüz mü acaba bu hayalet mühürler neden
bu konteynerlerde bulundu? Çünkü kör noktalara çekilip bu konteynerler, orada
kokainler ayıklandı ve tekrar mühürlendi sanki hiçbir şey
yapılmamış gibi ülkeye girdi ve yoksul çocukları
zehirlenmeye devam etti değerli arkadaşlar.
Biz bunları ifade ettiğimizde, bu liman
işletmesinin yabancı ortağının Genel Müdürü ülkemizin
hem de saygın bir gazetecisine verdiği röportajda şu hadsiz
cümleleri kurabilmekte değerli arkadaşlar: Hiç kimse bunu yapamaz
diye garanti veremem. Dikkatinizi çekerim, işletmenin yabancı
ortağının Genel Müdürü Hiç kimse bunu yapamaz diye garanti
veremem, kimse veremez... Hayır efendim, devlet garanti verir, kendi
tekelindeki limanlarda olmadığını görüyorsunuz hep beraber.
Bireylere kefil olamam ama şirketim adına garanti verebilirim...
Orada o işlemleri yapan kişileri şirketiniz işe aldı,
onlardan da şirketiniz sorumlu.
Değerli arkadaşlar, işte tam da bu ve
buna benzer sebeplerle ve daha tespit edemediğimiz, ulusal
güvenliğimizi, sağlığımızı ilgilendiren
birçok nedenlerle limanlarımızın bu kapsamdan
çıkarılması gerekiyor. Yabancı sermayeye karşı
değiliz, gelsinler ülkede işletmeler kursunlar, üretim yapsınlar
fakat bizim limanlarımız bizim tarafımızdan işletilmeli.
Bu bize Atatürkün bir ödevidir, bu bize Kabotaj Kanununun getirdiği bir
haktır.
Bu kanun teklifine karşı olduğumuzu
belirtiyor, bu maddeyi bu kanun teklifinden çıkarmazsanız
geleceğimiz adına töhmet altındasınız, bunlarla
iş birliği yapıyorsunuz demektir diyor; hepinizi, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Sayın Osman Boyrazın.
Sayın Boyraz, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gündemde yer alan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifimizle ilgili düzenlemeler
hakkında sizleri bilgilendirmek amacıyla söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri ve ekranları başında
bizleri seyreden aziz milletimizi en kalbi duygularımla selamlıyorum.
Öncelikle, fırtına sebebiyle
İstanbulda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına sabrıcemil niyaz
ediyorum.
Yine, dün elim bir trafik kazasında
Rahmetirahmana kavuşan Sivas İmranlı Belediye Başkanı
Murat Açıl dostumuza Allahtan rahmet diliyorum; yakınlarına
sabır ve partisine de başsağlığı diliyorum.
Enerji alanında ortaya çıkan ihtiyaçlar,
değişen koşullar ve küresel gelişmeler doğrultusunda
hazırlanan ve şu anda da Genel Kurulda görüşülecek olan
düzenlemede yer alan maddelere geçmeden, enerji alanında son yıllarda
yapılan çalışmalara dair birkaç hususu belirtmek istiyorum.
Bilindiği üzere Covid-19, ekonomilere ve enerji sektörlerine şimdiye
kadar benzeri görülmemiş şekilde zarar verdi. Dünyadaki en büyük
ekonomiler bile bu durumdan farklı şekilde etkilendi. Ülkemiz ise
uyguladığımız başarılı politikalar
neticesinde, zorlu geçen 2020 yılını büyümeyle kapattı.
Türkiye ekonomisi 2020 yılında 1,8; 2021in üçüncü çeyreğinde
ise yüzde 7,4 büyüme gerçekleştirdi.
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz
olalım. Bakın, hatibi duyamıyoruz, rica ediyorum.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Bu kapsamda Türkiye, 2021
yılı ilk çeyreğinde Avrupada en hızlı büyüyen, G20
ülkeleri arasında ise Çinden sonra en fazla büyüyen ekonomi
olmuştur. Bu büyümede, enerji alanında dışa
bağımlılığı azaltmaya yönelik yapılan
yatırımlar, kurulu güç kapasitemizin artırılması, arz
güvenliğine ilişkin alınan tedbirler, enerji verimliliği
politikaları ve enerji aksamlarının yerli ve millî olarak
üretimi gibi birçok unsur etkin rol oynamıştır. Diğer
yandan, millî enerji kaynaklarımızdan tasarruf sağlayabilmek
için, hepimizin bildiği gibi, son derece başarılı enerji
verimliliği uygulamaları yürütülmektedir. 2018 yılında
kamuoyuyla paylaşılan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem
Planıyla 2023 yılına kadar birincil enerji tüketiminin yüzde 14
azaltılması ve 66 milyon ton karbondioksit emisyon azaltımı
hedeflenmektedir. Sadece enerji değil, birçok sektörü kapsayan bu plan
çerçevesinde 2017-2019 yılları arasında 2,7 milyon ton eş
değer petrol, enerji ve 1 milyar dolar tasarruf
sağlanmıştır. Bu alandaki çalışmalar
açıklanan hedeflere uygun bir şekilde sürdürülmektedir. Yüksek talep
artışı ve yüksek ithalat bağımlılığına
sahip olan ülkemizde, AK PARTİ iktidarları döneminde enerji
sektöründe gerçekleştirilen reformlar ve uygulamaya devam eden piyasa
mekanizmaları çerçevesinde özel sektörün elektrik üretimindeki payı 2001
yılında yüzde 20 seviyesindeyken şu an yüzde 80 seviyelerine
çıkmıştır.
Petrol ve doğal gaz sektörüne ilişkin en
güncel ve en önemli gelişmeyse, bildiğimiz üzere, geçtiğimiz
yıl kendi sondaj gemilerimizle Karadenizde gerçekleştirdiğimiz
doğal gaz keşfidir. 2020 yılının en büyük off-shore
doğal gaz keşfi, bu yıl tespit ettiğimiz ilavelerle
yaklaşık 540 milyar metreküp kapasitededir. Bölgedeki
çalışmalar devam etmekte olup söz konusu doğal gazın
2023te şebekeye ulaştırılması hedeflenmektedir.
Denizlerdeki hidrokarbon arama faaliyetleri mavi
vatanın tüm sathında aynı kararlılıkla yürütülmeye
devam ediyor. Bu bağlamda, enerji alanında ortaya çıkan
ihtiyaçlar, değişen koşullar ve küresel gelişmeler
doğrultusunda birtakım maddelerde düzenlemeler yapıldı.
Enerji ve tabii kaynaklar alanında
dışa bağımlılığın
azaltılması, enerji arz güvenliğinin sağlanması,
elektrikli şarj istasyonlarının kullanılmasına yönelik
hukuki altyapının oluşturulması, vatandaşlarımızın
enerjiyi en uygun fiyatla kullanabilmesi için gerekli tedbirlerin
alınması, enerji verimliliğinin teşvik edilmesi ve bu
kapsamda millî servetimizin boşa gitmesinin önlenmesi en temel
politikalarımızı oluşturmaktadır.
Bu öncelikler doğrultusunda, düzenlemeler
hakkında sizleri kısaca bilgilendirmek isterim: Elektrik
faturalarında TRT payı olarak bilinen elektrik enerjisi
hasılatından ayrılacak payın TRT gelir kalemlerinden
çıkarılmasıyla vatandaşlarımıza daha uygun
fiyatla enerji kullanımına ilişkin imkân sunulmaya
çalışılmaktadır. Aynı amaç doğrultusunda
yapılan düzenlemeyle katkı payı kaldırılarak elektrik
faturalarında yer alan bileşenlerin azaltılması, tüketici
üzerindeki mali yükün hafifletilmesi, faturada sadeleştirilmeye gidilmesi
hedeflenmektedir.
Doğal gaz piyasasında, tüketicilerin
kusurları haricinde, gaz arzının sağlanmasının
gecikmesi, gaz arzının durdurulması, tüketicilere yapılacak
bedel iadelerinin gecikmesi gibi sorunların sonucunda oluşan tüketici
mağduriyetlerinin karşılanmasına ilişkin olarak
yapılan düzenlemeyle tüketicilerin korunması amaçlanmaktadır.
Enerji verimliliği konusunda, özellikle
uygulama proje desteklerinden tarım ve hizmet sektörlerinin de
faydalanmasına imkân sağlayan bir düzenleme öngörülmektedir.
Ayrıca, enerji verimliliğine yönelik
olarak çok önemli bir düzenleme daha getiriyoruz; elektrik faturalarında
farklılaşan tarife sistemiyle abonelerin elektrik enerjisini
tasarruflu kullanmalarını teşvik etmek, enerji
verimliliğini artırmak istiyoruz.
EPDK bünyesinde, kurumsal yapının ve
kapasitenin güçlendirilmesine yönelik olarak Enerji Dönüşüm Dairesi
Başkanlığı adıyla yeni bir hizmet birimi kuruluyor.
Ayrıca, kanun teklifiyle, elektrikli araçlara
ilişkin şarj hizmetinin sunulabilmesi ve şarj istasyonları
için gerekli altyapının oluşturulması, buna ilişkin
hukuki altyapının kurulması sağlanmaktadır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun!
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Diğer bir
düzenlemeyle, arz güvenliğini sağlama görevini yürüten Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın uzun dönemli Türkiye
Ulusal Enerji Planı çalışması yapmasına ilişkin
hukuki çerçeve oluşturulmaktadır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Enerji bahsinde son olarak
yapılan düzenlemeyle, petrol ruhsatı başvuru ve
değerlendirme süreçleri kısaltılarak petrol
yatırımcısının sektörde faaliyete başlama
süresinin kısaltılması amaçlanmaktadır.
Sanayi ve teknoloji alanında yapılan çok
önemli değişikliklerden de bahsetmek istiyorum. 20 ve 28inci
maddelerde yapılan düzenlemelerle AR-GE ve tasarım merkezlerinde
çalışan personelin esnek çalışma saatlerine,
şartlarına uyumlu olarak faaliyetlerinin artan bir
kısmını merkez dışında yürütmesine imkân
sağlanmaktadır.
Yine, diğer bir düzenlemeyle ise kalkınma
ajanslarının mevzuatta öngörülen gelirden mahrum kalmasına ve
ayrıca belediyelerin kalkınma ajanslarının desteklerinden
faydalanmamasına yol açan sorunlar giderilmektedir.
Sanayi ve teknoloji alanındaki son düzenleme
ise yatırımların proje bazında desteklenmesine ilişkin
kanunda yapılmaktadır. Bu kapsamda, hâlihazırda
yatırım teşvik sisteminde sağlandığı gibi
proje bazlı nitelikli yatırımlar için kullanılacak
yatırım kredilerinde karşılanan teminat sorununun giderilmesi
ve söz konusu yatırımların hızlandırılması
amaçlanmaktadır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun!
OSMAN BOYRAZ (Devamla) İstihdama yönelik ara
eleman sorununun giderilmesi amacıyla mesleki eğitim alanında
düzenlemeler yapılmaktadır. Mesleki eğitim alanında son
madde ise süre uzatımı ve bütçe uygulamasına ilişkin bir
düzenlemedir. Bilindiği gibi, Mesleki Eğitim Kanununun 25inci
maddesi ile geçici 12nci maddesine göre, kapsamdaki öğrencilerin
aldıkları ücretin bir kısmını, devlet,
işletmelere ödemektedir. Cumhurbaşkanı kararıyla destek
süresinin uzatılması öngörülmektedir.
Kanun teklifinin 1inci ve 29uncu maddeleriyle
yaptığımız değişikliklerden bahsetmek istiyorum.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 72nci maddesi
değiştirilmektedir. Buna göre, yalnızca bilgisayar
programlarına ilişkin olarak sağlanan ve koruyucu
programları etkisiz kılmaya yönelik hazırlık hareketlerini
yaptırıma bağlayan düzenlemenin kapsamı genişletilmektedir.
Madde; tüm eser, icra, fonogram, yapım ve yayınları kapsayacak
şekilde yeniden düzenlenmektedir. Bu düzenlemeyle, telif hakkı
sahipleri tarafından izinsiz kullanımları engellemek
amacıyla, öngörülen teknolojik önlemleri etkisiz kılmaya yönelik ürün
ve araçların ticaretini veya tanıtımını
yapanların cezalandırılması amaçlanmaktadır.
Ayrıca düzenleme, ilgili AB direktifiyle de uyum sağlamaktadır.
29uncu maddeyle, 5894 sayılı Türkiye
Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
değişiklik yapılmaktadır. Maddeyle futbol
müsabakalarının devamı esnasında hukuk dışı
yayınların engellenmesi hedeflenmektedir.
Son olarak, bazı kanunlarda
yaptığımız düzenlemeleri paylaşmak istiyorum:
Bunlardan biri, 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunla ilgilidir.
İşletme hakkı verilen limanların sözleşme sürelerinin
kırk dokuz yıla uzatılması öngörülmektedir.
Bir diğer düzenleme, 1163 sayılı
Kanunda yapılmaktadır. Hatırlanacağı üzere, 1163
sayılı Kanunun 72nci maddesiyle, kooperatiflerin kooperatif
birliklerine, kooperatif birliklerinin de merkez birliğine ortak
olmadığı takdirde kamu kaynaklarından desteklenen kredilere
kefalet sağlayamayacağı ve kamu kaynaklı tarımsal
desteklemelere aracılık yapamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu ortaklık veya üyelik ise kooperatiflerde genel kurulda alınacak
yetkiye bağlıdır. Genel kurulların
yapılmasının belli bir takvime bağlı olması
sebebiyle, bahse konu tarımsal destek ödemelerinin kooperatif
ortağı çiftçilere yapılmasında mağduriyet
oluşturmaması için söz konusu hükmün 1/1/2024 tarihinden itibaren
uygulanması öngörülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonumuzda eklenen yeni bir maddeyle Kahramanmaraş ili Dulkadiroğlu,
Onikişubat, Türkoğlu ilçelerinde bulunan, ekli haritalarda da
gösterilen alanlar Erkenez OSB, Aksu OSB ve Türkoğlu-2 OSB olarak
belirlenmiştir.
Sözlerime burada son verirken sizleri ve
ekranları başında bizleri seyreden aziz milletimizi sevgiyle selamlıyorum,
hayırlı günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Söz talepleri var, sırayla onları
karşılayacağım.
Sayın Gaytancıoğlu, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, elektrik faturalarından KDVnin
kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye ekonomisi çöküyor, vatandaşlar âdeta
gözümüzün önünde eriyor. Toplumumuzun önemli bir bölümünü oluşturan
emekliler, işçiler, esnaflar, dar gelirliler ve daha niceleri özellikle
kara kışın da gelmesiyle perişan günler yaşıyor.
Vatandaş borçlarla, açlıkla, faturalarla ve soğukla âdeta boğuşuyor
ve sabrı sınanıyor; odun kömür fiyatları, doğal gaz fiyatları
ve elektrik fiyatları aşırı derecede arttığı
için nasıl ısınabileceği konusunda çelişki içinde.
Zaten elektrik çok pahalıydı, siz üst üste zamlar yaptınız
daha da pahalı hâle geldi. Bir de vatandaşa müjde olarak Elektrik
faturalarından TRT payını kaldıracağız. dediniz.
Vatandaş gerçekten bir indirim bekliyor, alacağı indirim ise
yüzde 2. Peki, neden elektrik faturalarından yüzde 18 olan KDVyi
kaldıramıyorsunuz? Özellikle bu soğuk günlerde vatandaşa
bir katkınız olsun.
BAŞKAN - Sayın Tutdere...
32.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, fiyat artışlarının bir an önce
durdurulması gerektiğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Çiftçi ekonominin bel kemiğiydi, iktidar olarak
bel kemiğini kırdınız, ekonomimizi çökerttiniz. On
altı aylık sürede gübreye 37 kez zam yapıldı, üstelik
yapılan son zamlar çiftçilerimizin ekim yaptığı döneminde
yapıldı. DAP gübrenin ton fiyatı on altı ayda 2.200 liradan
11 bin liraya yükseldi, üre gübrenin ton fiyatı on altı ayda 1.800
liradan 13 bin liraya, CAN gübrenin fiyatı ise 1.000 liradan 8 bin liraya
yükseldi. Gübre fiyatlarının artması çiftçilerimizin
çoğunu, bu yıl gübresiz ekim yapmak zorunda bıraktı.
Gübresiz yapılan ekimler üretimi yarıya düşürecek fakat iktidar
her zaman olduğu gibi yine herhangi bir önlem almıyor. 3 bakan
oturmuş, bugün bir açıklama yapmış Üreticiyi ve
vatandaşlarımızı fiyat baskısına karşı
koruduk. demiş. Siz ne üreticilerimizi ne de
vatandaşlarımızı korudunuz; fiyat
artışlarından gördüğümüz, sizler, sadece fahiş
artış yapan firmaları koruyorsunuz. Buradan Tarım ve Orman
Bakanlığına ve tüm yetkililere açıkça çağrıda
bulunuyorum: Bu fiyat artışlarını bir an önce durdurun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan...
33.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak çevre dostu, yenilenebilir
enerji politikalarını desteklediklerine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, enerji, insan yaşamının vazgeçilmezi hâline gelmiştir,
her gün enerjiye olan ihtiyaç artmaktadır. Enerji ihtiyacının
fosil yakıtlardan temin edilmesi ekonomimiz ve çevremiz
açısından sorunludur. Fosil yakıtlar en önemli ithalat
kalemimizdir. Daha önemlisiyse fosil yakıtların oluşturduğu
hava kirliliği ve buna bağlı küresel ısınma, iklim
değişikliği sorunlarıdır. Hava kirliliği ve iklim
değişikliği, insan sağlığını
doğrudan ve dolaylı yoldan etkilemektedir. Hava kirliliği,
hastalıkların yüzde 25inin sebebidir. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak çevre dostu, yenilenebilir enerji politikalarını
destekliyoruz. Hava kirliliğinin diğer nedeni motorlu
taşıtlardır. Motorlu taşıtların petrol ürünlerini
kullanması hava kirliliğinin yüzde 20sinin nedenidir. Bu nedenle
elektrikli araçları çevre dostu olarak görüyor ve destekliyoruz. Bu
kapsamda, elektrikli araçlar Türkiyedeki araçların yüzde kaçını
oluşturmaktadır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aygun...
34.- Tekirdağ Milletvekili İlhami
Özcan Aygunun, iktidarın çiftçinin, halkın, esnafın
perişanlığını görmediğine ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Başkanım.
Çiftçimiz perişan, Mecliste
arkadaşlarımız her gün dile getiriyor ama iktidar partisi
kulaklarını tıkamış, başını kuma
gömmüş. Gübre fiyatları almış başını
gidiyor. Çiftçimiz, maalesef, gübresiz ekim yaptı, ekim yapmayan birçok
çiftçimiz var. Ama maalesef bunu görmeyen bir iktidar var, saray var. Saraydan
her şey güzel gözüküyor. Bakın, geçtiğimiz günlerde
hanımefendi diyor ki: Mango kurutun. Vatandaş soğan
bulamıyor, ekmek bulamıyor, kuru ekmek bulamıyor; Emine
Erdoğan diyor ki: Mango kurutun, mango konservesi yapın.
İşte saraydan görünen ülkenin hâli bu, ülkeye bakış bu.
Çiftçimiz perişan, halkımız perişan, esnafımız
perişan ama bunu gören iktidar maalesef ortada yok. Şimdi,
gelmiş Elektrikteki TRT payını kaldırıyoruz.
diyorsunuz ama kanun teklifinde 16ncı maddeye
baktığımız zamansa bütün limanlarımızı
maalesef peşkeş çekiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
35.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
simitin de zam yağmurundan nasibini aldığına ilişkin
açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Zam yağmuru dinmiyor, simit de zamdan nasibini
aldı. Çay simit hesabı yaparak iktidara gelenlere bir de ben hesap yapayım:
Simit 3,5 TL, çay 3 TL, toplam 6,5 TL; 5 kişilik bir aile günde 3
öğün çay simit yerse -6,5x5- eder 32,5 TL; onu da 3 öğünle
çarpın, etti mi 97,5 TL. Bir ayda ne eder? 2.925 TL. Eşi
çalışmayan 3 çocuklunun asgari ücreti ne kadar? 3.013 TL. Elde ne kaldı?
88 TL. Bununla kira mı fatura mı ödesin, çocuk mu okutsun, toplu
taşımaya mı versin? Bu zalim yönetim, bu aziz millete 1 bardak
çay ve 1 simidi bile layık görmüyor. Millet sizin peşinizden niye
gelsin? İşçi aç kalsın, emekçi aç kalsın. diyorsunuz.
Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.
BAŞKAN Sayın Tokdemir
36.- Hatay Milletvekili İsmet
Tokdemirin, vergi, ceza ve harçlara yapılan zamma ilişkin
açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Vergi, ceza ve harçlara zam yüzde 36,2. Resmî
Gazetede yayımlanan tebliğle yeniden değerleme oranına
yüzde 36,2 artış yapıldı. Bu rakam, on dokuz
yılın en yüksek zammı. Madem enflasyon yüzde 19,95 harçlara niye
36,2 zam yaptınız? Memura, emekliye yaptığınız
zam, asgari ücret ortada. Kaşıkla verip kepçeyle alıyorsunuz.
İktidar tüketici için ayrı, üretici için ayrı enflasyon
belirleyerek vatandaşlarımızı kandırabileceğini
düşünüyor. Bu şekilde vatandaşlarımızı kandıramazsınız
çünkü vatandaş her şeyi görüyor; daha da kötüsü, bizzat
yaşıyor.
Ekonomik kurtuluş savaşı diyerek
yaşanan sefaletin üzerini örtemezsiniz. Bu savaşı açanlar
sizlersiniz hem de millete karşı açtınız ama siz hiç merak
etmeyin, kazanamayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şevkin
37.- Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkinin, emekli binbaşıların maaş sorununa
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar
kalması için ülkemizi dış tehditlere karşı cansiparane
savunan kahraman askerlerimizin değerini bilmemiz gerektiğini
hatırlatarak emekli binbaşıların maaş sorununa
değinmek istiyorum. Aldıkları emekli maaşları,
görevdeyken astlarının aldıkları maaşlardan daha
düşük seviyede kalmıştır. Emekli yarbaylarla aynı
statüde olan emekli binbaşılara uygulanan maaş sistemi,
dünyanın hiçbir ordusunda görünmeyen bir mağduriyet
yaşatmaktadır. Aldıkları maaş nedeniyle evlerini
geçindiremeyen ve bu nedenle piyasada çaycılık yapan, çamaşır
satan, evlere tüp dağıtan, Millî Piyango bileti satan emekli
binbaşılar mevcuttur. Hayatlarının en verimli dönemlerini
ülkesi için ortaya koyarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde yirmi beş ila
otuz sekiz yıl aralığında görev yapan emekli
binbaşıların mağduriyeti giderilmelidir. Emekli
binbaşılar iyileştirme değil, hakkının teslimini
istiyor.
Ayrıca, gerek görevdeki gerekse emekli
binbaşı ve astsubaylar Anayasa'nın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve
40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287)
(Devam)
BAŞKAN Tümü üzerinde soru işlemi yok.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sadece 3 arkadaşın söz talebi var,
onları karşılayacağım, 60a göre başka da söz
vermeyeceğim.
Sayın Özkan, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, birçok ilimizi etkisi altına alan fırtınada vefat
eden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine ve Galatasaray Kulübü
37nci Başkanı Mustafa Cengizin vefatına ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
İki gündür birçok ilimizi etkisi altına
alan, yer yer hızı 130 kilometreyi bulan lodostan dolayı
başta İstanbul ilimiz olmak üzere fırtınadan etkilenen
illerimizde bulunan vatandaşlarımıza ve esnafımıza
geçmiş olsun dileklerimi iletiyor; vefat eden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, kederli ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Tüm doğal afetlerde olduğu gibi
devletimiz, yine olay yerinde tüm kademeleriyle yaraları sarmaktadır.
Rabbim ülkemizi ve milletimizi tüm afetlerden korusun ve muhafaza eylesin.
Ayrıca, geçtiğimiz günlerde ahirete
irtihal eden Galatasaray Kulübü 37nci Başkanı merhum Mustafa
Cengize Allahtan rahmet diliyor; ailesine, sevenlerine ve Galatasaray
camiasına başsağlığı diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
39.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersinde inşa edilen Akkuyu Nükleer Güç
Santraline ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Enerji, günümüzde dünya ekonomisine ve politikalara
yön veren en önemli bir faktör konumuna gelmiştir. On dokuz
yıllık AK PARTİ iktidarında, enerji
bağımsızlığı konusunda, yenilenebilir enerjide
büyük atılımlar yapan Türkiye, nükleer santral hamlesiyle nükleer
enerjiyi işleyen ve kullanabilen sınırlı sayıdaki
ülkeler arasına girmeyi hedeflemektedir.
Seçim bölgem Mersinde inşa edilen Türkiyenin
ilk nükleer santrali Akkuyu Nükleerde çalışmalar yoğun bir
şekilde devam ediyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali
tamamlandığında toplam elektrik ihtiyacımızın
yüzde 10unu tek başına karşılayacak.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde, AK PARTİ olarak
enerji ihtiyacımızı, millî enerji ve maden politikamız
rehberliğinde yerli ve millî imkânlarla karşılamaya
çalışıyoruz diyor, Genel Kurulu Saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karaman
40.- Erzincan Milletvekili Süleyman
Karamanın, Doğu Ekspresi seferlerinin yarattığı
turizm potansiyeline ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, pandemi nedeniyle uzun
bir aradan sonra turistik Doğu Ekspresi, seferlerine 15 Aralık 2021
tarihinde başlayacak. Başta Ulaştırma ve Turizm
Bakanlarımız ve Demiryollarımız olmak üzere emeği
geçen herkese teşekkür ederim.
Ankara, Kırıkkale, Kayseri, Sivas,
Erzincan, Erzurum ve Kars ilini içine alan Doğu Ekspres seferlerinin
yarattığı turizm potansiyeli yerel halkımızı
ziyadesiyle memnun etmektedir. Ankaradan kalkarak dağların
arasında kıvrılan trenimiz, Fırat Nehri ve kolları
boyunca devam eden bir seyir keyfi sunar ziyaretçilerine. Erzincan, bu
yolculuğun önemli duraklarından biridir. Kemaliye ilçemizde bulunan
dünyanın en büyük ve güzel ikinci kanyonumuzu ziyaret ederek muhteşem
bir manzarayla karşılaşacaksınız. Ayrıca,
Erzincan merkezde Bakırcılar Çarşısı, Girlevik
Şelalesi, Ergan Kayak Merkezi, Ekşisu Mesire Alanımız ve
almadan gidemeyeceğiniz meşhur tulum peynirimiz vardır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve
40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 20nci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde ilk söz, İYİ Parti
Grubu adına Sayın Bedri Yaşarın.
Sayın Yaşar, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
287 sıra sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, her zaman olduğu
gibi, Hükûmetin yeni bir torba yasasını görüşüyoruz. Daha önceki
torba yasalarda olduğu gibi, bu torba yasada da birbirinden farklı 22
kanun teklifinde değişikliğe gidilmektedir.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, salonda çok uğultu var efendim.
BAŞKAN Her zamankinden çok daha iyi yani.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Eğer size geliyorsa ses, sorun yok.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Burada her ne
kadar farklı komisyonları ilgilendiren konular olsa da bu teklif,
sadece Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunda görüşülmüş, ne yazık ki diğer komisyonlarda
görüşülmemiştir. Bunlardan olumlu bulduğumuz, TRT payının
kaldırılmasıdır. Torba yasanın detaylarına
baktığımızda ise teklifteki bazı maddeleri olumluyken
bazı maddelerinde de sakıncalı olan hususlar mevcuttur.
Genel olarak değerlendirdiğimizde,
İYİ Parti olarak mücadele verdiğimiz maddelerden bir tanesi de
TRT payının kaldırılmasıdır, bu olumlu bir
gelişmedir ancak tek başına yetersizdir. Elektrik
faturalarına baktığımızda 100 TLlik bir faturada TRT
payı yaklaşık 1,65 TL olarak yansımaktadır; bu da
derde deva bir rakam değildir, üstelik de bu pay 1 Ocak 2022 tarihinde
faturalardan düşürülecektir. Artık, elektrik faturalarına
şöyle bir baktığımız zaman, maalesef, hepimiz de
biliyoruz ki biz bu faturaları daha çok vergi tahsilat makbuzları
olarak kullanıyoruz. Bizim bu konuyla ilgili bir önerimiz var, diyoruz ki:
Hiç olmazsa bu TRT payının kaldırılmasının
yanı sıra, örneğin, 100 kilovatsaat altı tüketimler için
KDV yüzde 1 olsun, yine 100 ile 200 kilovatsaat arası tüketimler için KDV
yüzde 8 olsun, 200 kilovatsaat ve üzerindeki tüketimler için KDV yüzde 18
olsun. Hiç olmazsa bugünkü gibi zor günlerde çekirdek ailelerin faturaları
düşsün istiyoruz.
Tabii enerji dediğimiz zaman, bunun yüzde
64ü enerjinin kendi bedeli yani 47,42 kuruş; hizmet bedelleri 26,51
kuruş, bunun üzerine KDVyi ilave ettiğimiz zaman, bugün konutlarda
tükettiğimiz enerjinin kilovatsaati yaklaşık 91 kuruşa
satılmaktadır. Şöyle bir baktığımız zaman,
devletin alım garantileri üzerinden gittiğimiz zaman, jeotermal,
hidroelektrik, güneş, rüzgâr, termik ve doğal gaz santrallerinde
toplamının ortalaması yaklaşık 10 sent. 10 sent demek
-bugünkü rakamlarla doların da 13,5 TL olduğuna
baktığınız zaman- 1 kilovatsaati yaklaşık 1,35
TL. 91 kuruşa satıyorsunuz, e, bu aradaki 44 kuruşluk farkı
doğal olarak devletimiz finanse etmektedir. Yani burada şunu ifade
etmek istiyoruz: Hani bu dolarda açık var ya, siz aynı şekilde
enerji anlaşmalarının tamamını dolar bazında
yaptınız, daha yeni bunu TLye döndürdünüz. Bugün piyasadaki en
yüksek dolar alıcılarının enerji üreticileri olduğunu
unutmayın, en büyük rakamları da bunlara ödüyoruz. Hani Dolar
yükselir de ne olur, bizim dolarla ne işimiz var? diyorsunuz ya,
işte, kur 1 kuruş yükseldiği anda Türkiye'ye 2 milyar 334 milyon
TLye mal oluyor. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Onun için bu, inşallah, Sayın
Cumhurbaşkanının dediği gibi olur; faiz düşer, kur da
düşer, bu ülke rahatlar. Aslında, bu aralar
Ben size samimiyetle bir
şey söyleyeyim: Şöyle bir ay hiçbir şey konuşmayın,
otomatikman yüzde 10 düşer, ben bunu buradan söylüyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Yine, Sayıştay raporlarının tespitleri
var. Hani bu dağıtım şirketleri var, bu
dağıtım şirketleri tahsil ettikleri fatura bedellerini
normal şartlarda devlete ödemeleri lazım ama maalesef, bu
tahsilatların yapılmadığı Sayıştay
raporlarında da var.
Yine, bu şirketlerin, normal şartlar altında
dağıtım yapan şirketlerin yatırımlarını
kendi şirketleri marifetiyle yapmaları yasak ama bütün
dağıtım bölgelerine şöyle bir
baktığınız zaman, bunların alt şirketleri tümüyle
kendi şirketleri; tam tersine, devletten de yüzde 25lik kâr garantileri var,
kendi şirketlerinin altına alt şirketler oluşturdular.
İnanın onlara da olan borçlarını morçlarını
ödemiyorlar; biz buradan uyarıyoruz. Hatta bu dağıtım
şirketlerine bu ihaleler verildiği zaman kayıp kaçak
oranlarının hep düşeceğini, bu dağıtımdan
kaynaklanan performansın artacağını, devletin gelirlerinde
çok ciddi oranda düzelmeler olacağını söyledik ama maalesef, bu
dağıtım bedellerinin tahsilatını bile
Bugün çiftçiye
verdiğimiz elektrik var. Bu elektrik bedelini, gelir desteklerini
otomatikman bu dağıtım şirketlerine
bağladınız, gelir destekleri otomatikman bu elektrik
şirketlerine gidiyor.
Bu arada, enerjinin de tabii ki
çeşitlendirilmesi lazım. Bugün termik santrallerden ciddi oranda
enerji üretiyoruz, zaten kömür bedelleri de artıyor. 2030 yılı
İklim
Anlaşmasını hep beraber imzaladık. Dolayısıyla,
bunların çevreye verdiği zararlar da dikkate alınırsa
bunlarla ilgili tedbirlerin daha şimdiden gözden geçirilmesi gerekiyor ki
o güne hazırlanalım.
Tabii, duyuyoruz, işitiyoruz;
TEİAŞın, özellikle iletimin özelleştirilmesi
Bakın,
buradan uyarıyoruz, kesinlikle aklınızın ucundan bile
geçirmeyin yani bugün üretim şirketleri, üretimin yaklaşık yüzde
65-70i şu sizin 5li grup dediğiniz grubun elinde. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Aynı şekilde, dağıtım
şirketleri de bu 5li grubun elinde. Hiç şüpheniz olmasın ki
-özelleştirmeye çıkıldığı andan itibaren- iletim
ihaleleri de tereddütsüz bu 5li gruptan birine gidecektir. E, Sayın Cumhurbaşkanımız
ne diyor? Dünya 5ten küçüktür. diyor değil mi? E, biz de diyoruz ki:
Türkiye iş dünyası bu sizin 5linizden daha büyüktür.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Dünya 5ten
büyüktür. diyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Düzeltelim
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Düzeltelim,
kayıtları da düzeltelim, büyüktür diyelim ama Bu 5liden de Türk
yatırımcıları daha büyüktür. diyelim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Eğer bu iletim şirketleri
bunların elinde olursa Türkiyenin enerji güvenliği, arz güvenliği
hiç şüpheniz olmasın ki muhakkak tehlikeye girecektir, bu son derece
risklidir. Bugün, demir yollarımız ne kadar önemliyse, kara
yollarımız ne kadar önemliyse, boru hatlarımız ne kadar
önemliyse iletim hatları da o kadar önemlidir; muhakkak devletin tekelinde
olması lazım, her şeyden önce trafoya kedi girmemesi için.
(İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Yine, özellikle son dönemde, limanların
özelleştirilmesi
Otuzar yıl süreyle özelleştirildi, daha
bunların süreleri dolmadı yani durup dururken
Devlet bu işten
kârlı mı çıktı zararlı mı çıktı,
vadedilen yatırımlar yapıldı mı yapılmadı
mı, işin sonucunu görmeden bugünden uzatmanın devlete
faydası olduğuna inanmıyoruz biz. Daha çoğunun süresi
dolmadı, bu yatırımlar doğru mu yanlış mı?
Belki bundan sonra üretecek, talip olacak insanlar, daha yüksek oranda
yatırım yapacaklar, daha yüksek oranda gemi
karşılayacaklar, uğurlayacaklar. Dolayısıyla, bu,
doğmamış çocuğa don biçmek gibi bir şey. Ya,
dolayısıyla, bu sözleşmeler bitmeden, bugün böyle alelacele
buraya getirilip uzatılmasını da doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyoruz.
Yine, aynı şekilde, hepimizin -Karadeniz
milletvekilleri var- bu orman arazileriyle, özellikle, bu
balıkçılık sektörüyle ilgili, tabii, endişelerimiz var.
Türkiyenin bu kıyılarının -genelde desteklediğimiz-
balıkçılığa açılması açısından desteklediğimiz
bir madde ama ormanların tahrip edilmesiyle ilgili de endişelerimiz
var. Ümit ediyoruz ki bu konuda da yanılırız.
Tabii, özellikle en büyük ithalat kalemlerimizden
biri de doğal gaz. Yani bu yeni moda oldu: Hangi bakan sabah erken ya da
bakanlığa gelse bir müjdeyle uyanıyoruz. Millî Eğitim
Bakanı bir sürü müjdeyle bizi müjdeledi. Doğal gazla ilgili de
Enerjinin başına gelen herkes bizi müjdeledi. 2023ün ilk
çeyreğinde bizim gaz üretmeye başlayacağımız yönünde
Hükûmetin ifadeleri var. Ümit ediyoruz ki inşallah bu da yılan
hikâyesine dönmez.
3600 ek göstergeyi de ha bire konuşuyoruz.
Yine, 2022nin sonuna doğru olabileceğini söylüyorsunuz. Biz bu
ülkede yapılan, üretim dâhil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Tamamlıyorum.
Yeter ki bu ülkede üretim olsun, istihdam olsun;
yapılan her işin yanındayız ama bizim itirazımız
bunların maliyetinin yüksek olmasına, bunların ranta kurban gitmesine.
Ümit ediyoruz ki -beklentimiz de o ki tez zamanda, 2022nin sonuna kadar
doğal gaz kara hattı ve deniz hattı yapılacak- Türkiye çok
yüksek rakamları ödemek zorunda kalmaz diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Lütfi Kaşıkçı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Lütfi Bey, çok alkış aldınız.
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay)
Teşekkür ediyorum. Alkışlayan bütün arkadaşlara
teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tutanaklara
geçsin efendim.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekran başında bizleri izleyen
aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kalkınmanın
temel dinamiklerinden biri olan enerji, büyük ölçüde kendi
imkânlarımızla temin edemediğimiz ve ithal etmek zorunda
kaldığımız önemli bir girdidir. Türkiye'nin enerji talebi
büyüyen ekonomisine paralel olarak gelişim göstermektedir. 20002020
yılları arasında yıllık elektrik enerjisi talebi
dünyada ortalama yüzde 3 artış gösterirken ülkemizde bu oran yaklaşık
yüzde 4,5 olarak gerçekleşmiştir. Doğal olarak da bu yüksek
talep artışının güvenli bir biçimde
karşılanabilmesi enerji politikamızın temel önceliği
olmak durumundadır. Enerji üretiminde kullanılabilecek
kaynakların çeşitliliği, üretim ve dağıtım sistemlerine
yönelik teknolojilerdeki hızlı gelişmeler, kaynak temininin
aynı zamanda, uluslararası ilişkiler ve diplomasinin de konusu
olması ve enerji tüketiminin olumsuz çevresel etkileri, enerjiyle ilgili
değerlendirmelerin çok boyutlu ve çok eksenli bir yaklaşımla ele
alınmasını zorunlu kılmakta, bunları dikkate alan
millî bir enerji politikası ortaya koymayı gerektirmektedir.
Küresel ölçekte güç dengesi
arayışları enerji politikalarını etkilemekte,
yaşanan ekonomik ve politik belirsizlikler, enerji ve doğal kaynaklar
üzerindeki paylaşım mücadelelerini artırmaktadır. Enerjinin
ekonomik boyutunun yanı sıra, siyasi, diplomatik, çevresel ve insani
boyutlarının olması uzun vadeli bir enerji stratejisinin hazırlanmasını
gerekli kılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, özellikle 2017den
itibaren Türkiyede enerji alanında millî politikalar devreye
alınmış ve bu millî politikaların bugün için
yansımaları da bir bir gerçekleşmeye
başlamıştır. Bakınız, ben, millî
politikaların yansımasına geçmeden önce, özellikle enerjinin
ithalatımız içerisindeki payının ne kadar yüksek
olduğunu ifade etmek için sizlerle birkaç rakamı paylaşmak
istiyorum: 2020 yılında toplam ithalatımız 219 milyar 500
milyon dolar olarak gerçekleşirken bu toplam ithalat içerisinde enerjinin
payı 28 milyar 900 milyon dolar olmuştur. 2019 yılında ise
-yani pandeminin hemen öncesinde ise- ithalat büyüklüğümüz 210 milyar 300
milyon dolar olarak gerçekleşmiş ve bu büyüklük içerisinde enerjiye
ayırdığımız bütçe 41 milyar 700 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir.
İşte, ülkemiz, özellikle bu kara
deliği kapatma noktasında son yıllarda atağa
kalkmış ve geldiğimiz noktada da atılan adımlar sonuç
vermeye başlamıştır. Enerjide yakalanan bu ivmenin
arkasında hiç şüphesiz, dışa
bağımlılığı bir millî güvenlik sorunu olarak
gören Enerji Bakanlığı ve kadroları gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, gelinen noktada, millî
enerji politikalarımızın bugüne yansımalarıyla ilgili
sizlere birkaç örnek vermek istiyorum. Enerji ithalatımızın ana
kalemlerini oluşturan 3 büyük unsur var, bunlar: Petrol, doğal gaz ve
kömür. Özellikle elektrik üretiminde doğal gaz ve kömürden istifade
etmekteyiz ancak millî politikaların devreye girmesiyle birlikte elektrik
üretiminde doğal gaz ve kömürün payını aşağı
çekip kendi yerli ve millî kaynaklarımızın payını
yukarı çıkarmayla ilgili çok önemli adımlar atıldı.
Bakın, bugün geldiğimiz noktada, kendi millî
kaynaklarımız dediğimiz; su, rüzgâr, güneş ve jeotermal
kaynaklarının toplam elektrik üretimimizdeki payı yüzde
40ın üzerine çıkmış durumda. Bu, gerçekten ülkemiz için,
ülkemiz açısından çok önemli bir gelişmedir. Elektrikle ilgili,
özellikle Mersin Akkuyudaki nükleer enerji santralinin de devreye girmesiyle
birlikte çok önemli bir adımı daha atmış, bir eşiği
daha atlamış olacağız.
Değerli milletvekilleri, elektrikle ilgili
durum buyken petrol konusunda ülkemizde yaşanan gelişmelerle ilgili
de birkaç kelime etmek istiyorum. Özellikle, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının ülkemizin enerjide dışa bağımlığını
azaltma noktasındaki azim ve kararlılığı sayesinde
gidilmez aranmaz denilen yerlerde petrol arama çalışmaları
yapılmakta ve artık sonuç da alınmaya başlanmakta. Günlük
petrol üretimimiz 50 bin varilken bugün geldiğimiz noktada, günlük ham
petrol üretimimiz 62 bin varil seviyesine ulaşmıştır.
Ayrıca, Türkiye Petrolleri sadece Türkiyede değil, yurt
dışında da ham petrol arama faaliyetlerine devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, yine, enerjide önemli
bir ithalat kalemi olan ve neredeyse yüzde 99 oranında dışa
bağımlı olduğumuz doğal gazla ilgili bugün
geldiğimiz nokta ise gerçekten tarihî bir noktadır.
Bakınız, doğal gazla ilgili verileri
sizlerle paylaşmadan önce şunu ifade etmek istiyorum: Tarih bugün
gerçekten Türk milleti için önümüze altın değerinde yeni bir
gelişmeyle karşımıza çıkmış durumda. Bir
asır önce, Musul ve Kerkükte kaybettiğimiz o toprak parçası ve
altındaki zenginlikleri, tam bir asır sonra, dün kara parçasında
kaybettiğimiz o zenginliği bir asır, tam bir asır sonra,
bugün denizin derinliklerinde karşımızda görüyoruz. Bakınız,
değerli milletvekilleri, doğal gaz ihtiyacımız pandemi
öncesi yani 2019 yılında yaklaşık 46 milyar metreküp
seviyesindeydi ve bu doğal gaz ihtiyacımızın yüzde 99u
ithaldi. Bunun için Türkiye Cumhuriyet devletinin ayırdığı
bütçe ise yaklaşık 12-13 milyar dolar seviyesinde. Her yıl
verdiğimiz cari açıkta neredeyse artan bir değişken olan
doğal gazda 2017 sonrası ortaya koyulan vizyonla bugün yepyeni bir
alana girdik.
Süremin bu son dakikalarında özellikle
Karadenizde faaliyet gösteren Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı çalışanlarına buradan, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden selam göndermek istiyorum. Onlar Türk milletinin
geleceği için Karadenizin açıklarında Türk
Bayrağını dalgalandırarak Türk milletinin
rızkının mücadelesini veriyor, Allah onların hepsinden
razı olsun. (MHP sıralarından alkışlar) Bakın,
bir milletvekilinin hurda dediği, hurda dediği o sondaj gemisinin
bugün Türkiyeye kattığı katkıyı buradan paylaşmak
istiyorum. Evet, bir milletvekili Fatih sondaj gemisiyle ilgili hurda demişti.
O hurda dediğiniz gemiyle biz Karadenizde tam 11 sondaj
çalışması yaptık. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) O hurda dediğiniz gemi
Cumhur İttifakının ortaya koyduğu millî enerjiyle
Karadenizde Türk devleti artık kendi filosuyla doğal gaz arama
çalışmalarına başladı. Peki, bu
çalışmalardan az evvel önce ne yapıyorduk? Bakın,
Şilede uluslararası bir doğal gaz arama firmasına bir
doğal gaz kuyusu açtırmak için bir günlüğüne 1,5 milyon dolar
para veriyorduk. O Şiledeki kuyuyu açmak için o firmaya Türkiye
Cumhuriyeti devleti tam 350 milyon dolar para ödedi. Ve 2017den sonra bu
Cumhur İttifakının ortaya koyduğu bu millî heyecan, bu
millî güç sayesinde biz artık dedik ki bu iş böyle olmayacak. Peki,
ne yapacağız? Kendi gemilerimizi alıp kendi filomuzu kurup derin
denizlerde doğal gaz aramalarını artık biz
yapacağız dedik. O gün bir milat oldu
(CHP sıralarından
gürültüler)
Laf atmayın, durun, dinleyin ya. Laf
atmayın ya, bir dinleyin, bir şey anlatıyoruz ya.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Dinle,
dinle, sonra cevap verirsin.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Devletimizle
ilgili, milletimizle ilgili bir şey anlatıyoruz. Burada
verdiğimiz rakamlar da doğru rakamlar, benden sonra tutanakları
alır
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Vatandaş
görüyor doğruyu, yanlışı, merak etmeyin ya.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Dinle,
dinle, lazım olur.
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı, siz
Genel Kurula hitaben devam edin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Onu
diyenin zihniyeti hurda.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Ya, sizin
rahatsız olmanız normal zaten, bulunan doğal gazdan
rahatsız olmanız normal.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar, bu Türk milletinin geleceğiyle ilgili çok
önemli bir ayrıntıyı burada sizlerle paylaşıyorum. Dün
350 milyon dolar para verip yabancı uluslararası bir firmaya
yaptırdığımız bu sondaj faaliyetini bugün sizin o
hurda dediğiniz gemilere 35 milyon dolara yaptırıyoruz, onda 1
fiyatına yaptırıyoruz. Bu büyük bir atılım değil
mi, bu büyük bir kazanç değil mi? (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Sayın
Başkanım, sözlerime son vereceğim. Mavi vatanın
derinliklerinde Türk milletinin geleceği saklı, Türk milletinin
ekmeği saklı, rızkı saklı. Mavi vatanda
yayılmacı politikalar izliyoruz. diyenlerin inadına mavi
vatanın derinliklerindeki Türk milletinin geleceğini sonucu ne olursa
olsun oradan çıkartacağız ve milletimizin hizmetine
sunacağız. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu Adına Sayın Muazzez Orhan Işık.
Buyurun Sayın Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Tahsin Bey, takdir
etmeniz gereken bir konuşma oldu.
BAŞKAN Sayın Cora, Sayın Tarhan,
arkadaşlar; bakın, konuşmacı kürsüde.
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım, ben sakinim, beni tahrik ediyor.
BAŞKAN Tahrik olmayın siz de Sayın
Cora.
HDP GRUBU ADINA MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Teşekkürler Sayın Başkan.
AKPnin yasama ilkelerini altüst eden torba yasa
geleneği devam ediyor. Bu torba da öncekiler gibi, içinde bir iki tane iyi
maddeyle süslenmeye çalışılmıştır ama genel
karakteri itibarıyla rant ve sermaye yandaşlığı
üzerine kuruludur. Bu torba yasa da ilgili sivil toplum kuruluşları
ile sendikaların ve Meclisin ilgili komisyonlarının görüşü
alınmadan hızlıca Kurula getirilmiştir. Faturalarda TRT
payını kaldırıyoruz. propagandasıyla kamuoyuna bir
hafta önceden sunulan bu torbada birçok talan, vurgun ve kayırmanın
üstü örtülmeye çalışılmaktadır. 22 değişik
kanunda değişiklik getiren bu yasa teklifi birçok alanda rant ve
sermayenin talepleri için yapılmıştır. Sanayi, Ticaret ve
Enerji Komisyonunun yetkisi dışında olan 8 kanunda
değişiklik öneren bu teklif ilgili komisyonlarda görüşülmeden
önümüze getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, teklifin 2nci
maddesinde, ormanlık alanların tasfiyesi, özelleştirilmesi, özel
sektöre devredilmesi, orman alanlarında tesislerin kurulması ve
ormanlar üzerinden rant elde edilmesi için alanlar açılıyor. Son
ağaç bittiğinde bu felaketin yol açacağı süreci bütün dünya
görüyor ve tedbirler alıyor. İklim krizinin önüne geçmek için tüm
ülkeler ormanları korumaya çalışırken iktidarınız
ise ormanları yok etmeyi hızlandıracak her türlü girişimde
bulunmaktadır. Bu yaz yaşadığımız orman
yangını felaketleri unutulmuş olacak ki bu düzenlemeyle orman
içinde kurulacak balık çiftlikleriyle birlikte orman alanları
özelleştirilerek ranta açılacak ve telafisi mümkün olmayan ekolojik
tahribatlar meydana gelecektir. Endüstriyel bir üretim modeliyle ormanlık
alanlara yapılacak tesisler ve yapılar ormanlık alanlardaki
kaynaklara zarar vererek orman ekosisteminin tehlike altına girmesine
neden olacaktır. Bu yüzden, orman içi alanlarda yasak olan balık
çiftliği tesislerinin önünü açmaya hazırlanan söz konusu bu düzenleme
geri çekilmelidir.
Değerli arkadaşlar, teklifin 3üncü
maddesi ise kooperatiflerle ilgili bir düzenleme getiriyor.
Dayanışmacı bir ekonominin temeli olabilecek kooperatifler için
yapılması gerekenler açıktır. Bu yasa teklifiyle
getirdiğiniz düzenlemede kooperatiflerin sorunlarını çözmek
yerine erteleme yaklaşımı vardır. Açıkça ifade
edilmelidir ki kooperatiflerin üst birliklere, üst birliklerin kooperatif
birliklerine üyeliği bir cezalandırma mekanizması temel
alınarak yapılamaz. Söz konusu maddeyle üyeliğin genel
kurullarla mümkün olabileceği belirtilmektedir. Genel kurullar da hemen
yapılamayacağı için, burada bir mağduriyet
oluşmasın diye 2024 tarihine ertelenmekte, süreç daha da
uzatılmaktadır. Partimizin bu konuda kapsamlı bir kanun teklifi
hâlâ ilgili komisyonda bekletiliyor. Gerçekten çözüm arıyorsanız,
kanun teklifimizi getirin, birlikte tartışıp, son hâlini verip
Türkiye'deki kooperatiflerin sorunlarını çözelim.
Değerli milletvekilleri, bu yasa teklifinin propaganda
amaçlı maddeleri ise 4 ila 8inci maddeleri arasındadır. Bir
kamu kuruluşu olan TRTnin nasıl AKPnin propaganda aparatına
dönüştürüldüğünü hepimiz biliyoruz. TRTnin nitelikli kadroları
da tasfiye edilmiş ve AKPnin kalemşorları sınavsız
bir şekilde, asla gelemeyecekleri yerlere getirilmiştir. Bugün TRT,
tarihinin en niteliksiz dönemini yaşamaktadır. AKPnin Asından
Beyazına, Sabahından Akşamına boyalı medyası
propaganda için yetmiyormuş gibi, halkın vergileriyle 18 televizyon,
16 radyo kanalı, 4 basılı dergi ve dijital mecralar üzerinden
yayın yapan TRT de bugün AKP ve sarayın özel yayın organı
gibi hizmet vermektedir. 2010-2020 yılları arasını kapsayan
dönemde elektrik faturalarından yapılan yüzde 2,26lık
kesintiyle vatandaşlardan TRT için yaklaşık 9 milyar lira
toplanmıştır. Sadece bu değil, bandrol kesintileri ve
reklam gelirleriyle alınan milyarlar da bu Kurum bünyesinde
harcanmıştır. Peki, TRT bu milyarları eşitlikçi bir
yayın yaklaşımı için mi harcamıştır? Elbette
ki değil. Hepimiz biliyoruz ki bu süreçte TRT, AKPnin mikrofonu,
kamerası ve prompterı gibi çalışmıştır.
Sadece HDPye değil, tüm muhalefete karşı haksız bir
yayın politikası uygulayan TRTnin, tüm bu usulsüz uygulamaları
yüzünden, Meclis ve Sayıştay tarafından ciddi bir denetimden
geçirilmesi gerekmektedir.
Yasada getirilen düzenlemeyle hepimizin elektrik
faturalarındaki TRT payı kaldırılıyor. Elbette ki bu
düzenleme olumlu olmakla birlikte eksik bir düzenlemedir. Faturalardaki Enerji
Fonu ve KDV payı da kaldırılmalıdır. Komisyonda yoksul
haneler için önerdiğimiz belli bir kilovatsaate kadar elektriğin
ücretsiz olması yönündeki önergemiz ile çiftçilerin elektrik
borçlarının silinmesi ve belli bir sınıra kadar çiftçiye
elektrik desteği verilmesi yönündeki önergemiz de iktidarınız
tarafından reddedilmiştir.
Teklifin 12nci ve 14üncü maddelerinde sermayenin
en temel talebi olan ucuz iş gücü için bir düzenleme yapılıyor.
Bu ülkede genç işsizliği yüzde 30 bandındadır. Mesleki ve
teknik liselerdeki çocuklar yıllardır ülkenin her yerinde staj,
çıraklık, kursiyer adı altında ucuz iş gücü olarak
kullanılıyor. Çırak, kalfa, stajyer, kursiyer ve benzeri adlarla
genç emek sömürü kanallarını sonuna kadar açtınız.
İşsizlik Fonunun yağmalanmasıyla sonuçlanan bu uygulama ne
genç işsizliğini azaltmış ne gençlere güvenli bir iş
ve gelecek sunmuştur. Bu istihdam düzeniyle gençlerin bir yaşam kurma
şansı da yoktur. Gençler ülkeyi terk ediyorsa, terk etmek istiyorsa
bu gemi batıyor demektir. Gençlerini ucuz iş gücü olarak pazarlayan
bir ülkenin geleceği de karanlıktır. Ülkede kamu personelleri
hariç sigortalı çalışan sayısı 20 milyon bile
değildir, çırak ve kursiyer sayısı da 1,5 milyona
yükselmiştir. Kayıt dışı, güvencesiz, esnek bir
şekilde, karın tokluğuna çalıştırılan, her
türlü mobbing ve şiddete maruz kalan bu çocuklar sermayenin kölesi
yapılmaktadır. Fiilî olarak haftalık çalışma saati
kırk saatin üzerine çıkan hiç kimse -çırak, stajyer veya
herhangi başka bir statüde olsun- asgari ücretin altında
çalıştırılmamalıdır. İşsizlik Fonuyla
ödenen miktar asgari ücrete tekabül etmiyorsa geriye kalan miktar işveren
tarafından ödenmelidir.
2016 yılında sayısı 360 bin
kişinin altında olan stajyer ve kursiyerler İşsizlik Fonu
desteği başladıktan sonra çok hızlı bir şekilde
artmıştır. 2020 yılında 1 milyon 441 bin kişiye
çıkan bu sayı, aktif sigortalıların yüzde 6sını
oluşturmaktadır. Bu uygulamalarla, istisnai ve geçici bir dönem
olması gereken stajyerlik kalıcılaştırılmıştır.
Birçok iş yerinde mevcut kayıt dışı
çalışanlar stajyerlik adı altında yeni işe
alınmış gibi gösterilip işverenin vermesi gereken ücret de
İşsizlik Fonundan karşılanmıştır.
İşsizlik Fonundan 2020 yılının başından bu
yana 128 milyar liradan fazla bütçe harcanmış ama bu harcamanın
büyük bir bölümü işçilere veya işsizlere değil sermayeye
yapılmıştır. Yandaş sermayenizi İşsizlik
Fonundan besleyesiniz diye çocukların, gençlerin, işsizlerin
sömürülmesine şimdiye kadar sessiz kalmadık, bundan sonra da sesiz
kalmayacağız.
Değerli milletvekilleri, teklifin 13üncü
maddesiyle de usta öğretici belgesi verme koşulları
düzenleniyor. Usta öğretici sayısını artırmak,
sömürüyü artırmaktır. İşsizliği sertifika vererek
çözemezsiniz. Usta öğreticiler kamu hizmeti sunmalarına rağmen
kamu emekçilerinin haklarına sahip değildirler, aldıkları
ücretler çok sembolik düzeydedir. Mevcut koşullarda bir kadrosuz usta
öğreticinin emekli olabilmesi ihtimali yoktur. Bu düzenlemeyle
yaklaşık 90 bin usta öğreticinin asıl sorunları olan
ücret, kadro ve emeklilik gibi sorunları çözülmüyor. Usta
öğreticilere ödenen ücretlerin destekleme ve yetiştirme
kurslarında olduğu gibi ders saati ücretlerinin 2 katı
şeklinde ödenmesi gereklidir. Kadrosuz usta öğreticilerin SGK prim
gün sayılarının artırılması için gerekli yasal
düzenlemeler yapılarak, otuz saat ders okutan bir usta öğreticinin
aylık otuz gün SGK priminin yatırılması gerekmektedir.
Yine, usta öğreticiler, iş güvenceleri
olmadığından, dönem dönem sözleşmeleri
yapılmadığı için işsiz kalmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) Bu nedenle de
usta öğreticiler işsizlik sigortası primine dâhil edilerek
işsiz kaldıklarında işsizlik ödeneği ve kıdem
tazminatından yararlanabilmeleri için gerekli yasal düzenlemeler
yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, zararları
uygulamada ortaya çıkan bu torba kanun yapma tekniğinin demokratik
işleyişle ilgisi olmadığını sürekli ifade
etmekteyiz. Ülkeyi torba kanunlarınızla, yolsuzlukla, tekçi ve
düşman politikalarınızla her türlü krize açık hâle
getirdiniz. Emekten, kadından, çocuktan, gençten, çiftçiden yana olmayan,
yoksuldan yana olmayan düzeninize ve düzenlemelerinize son vereceğimiz
günler yakındır, siz de biliyorsunuz. Şairin dediği gibi:
O büyük gün geldiğinde ölmek yasak olacak. Bu adaletsiz düzeninizden nasıl
hesap sorduğumuzu yaşayarak göreceksiniz.
Tüm halkımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU
(Manisa) Saygıdeğer Başkanım, değerli
milletvekilleri; 287 sıra sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Kamuoyunda elektrik faturalarındaki TRT payını
ve Enerji Fonu ödemesini kaldıracak bir düzenleme olarak bilinmesine
rağmen, sizin de fark ettiğiniz gibi, biraz evvel Tahsin Vekilimin de
belirttiği üzere, 287 sıra sayılı Kanun Teklifinin bir
adı bulunmamakta. Nasıl olsun ki? 39 maddelik kanun teklifinde tam 22
kanunda değişiklik yapılacak. İlk bölümdeyse tam 8 kanunda
değişiklik yapılacak. Neler var neler: 5846 sayılı
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundan 1163 sayılı Kooperatifler
Kanununa, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunundan 3516
sayılı Ölçüler ve Ayar Kanununa, Doğal Gaz Piyasası
Kanununa kadar tam 22 kanunda değişiklik yapılacak. Şimdi soruyorum:
Böyle bir torbaya nasıl bir isim konulabilir?
Değerli milletvekilleri, teklifin 2nci
maddesinde 6831 sayılı Kanunun 18inci maddesinde
değişiklik yapılarak, ormanlarımızda orman içi su
kaynakları kullanılarak balık üretim tesisleri kurulmak
istenmekte. Oysa geçmişte aynı maddede benzer bir
değişiklik yapılmak istenmiş ancak bu değişikliği
Anayasa Mahkemesi reddetmişti, iptal etmişti; şimdiyse ifade
değiştirilerek tekrar Genel Kurula gelmiş durumda. İfade
değiştirilmiş ancak özü itibarıyla değişen bir
şey yok. Amaç belli; amaç, ormanlarda balık üretimi yapmak.
Değerli milletvekilleri, ormanlarımız
ve bilhassa su kaynaklarımız ciddi bir tehdit altında. Kanun
teklifinin gerekçesinde de belirtildiği gibi, bu tip tesislerin temiz su
kaynaklarında kurulması gerekli. Oysa elimizde temiz su
kaynağı kalmamış durumda. Türkiyedeki yer üstü su
kaynaklarımızın sadece yüzde 37si temiz. Dolayısıyla
söz konusu balık üretim tesisleri zaten kıt olan temiz su
kaynaklarımızı daha da azaltacak. Ayrıca sayısı
ve etkisi artan yangınların ve tahsislerin ormanlarımız
üzerindeki baskısı ortadayken bu tesislerin var olan
baskıyı daha da artıracağı aşikâr.
Son on yılda ortalama 2.631 orman
yangını çıkmış ve bu ormanlarda ortalama
Teklifin 4üncü, 5inci, 6ncı, 7nci
maddeleriyle elektrik faturalarındaki TRT payı ve Enerji Fonu
tahsilatı kaldırılacak. Madde olumlu ancak yeterli mi? TRT
payının kaldırılması, Enerji Fonunun
kaldırılması gerekçede belirtildiği gibi tüketici
üzerindeki mali yükü hafifletecek mi?
Değerli milletvekilleri, Avrupa İstatistik Ofisinin 2019-2021
yıllarını kapsayan araştırmasına göre, Türkiye 39
Avrupa ülkesi arasında yüzde 47,4le elektrikte en fazla fiyat
artışı yaşayan ülke konumunda. Satın alma gücüne göre
son iki yılda elektrik fiyatları ülkemizde yüzde 30,6
artmış durumda; aynı dönemde Avrupa Birliği ortalaması
ise yüzde 1,4lük bir artış. Doğal gaza gelen fahiş
zamlardan sonra elektriğe yeni zamların gelmesinin
kaçınılmaz bir gerçek olduğu ortadayken, her 5 aboneden 1i
faturasını ödeyemez hâldeyken faturalarda sadece yüzde 3lük bir
azalmaya yol açacak olan bu düzenleme yeterli mi? Yeterli değil elbet.
Oysa bu zor günlerde sosyal bir devletin yapması gereken daha pek çok
şey var esasında. Genel Başkanımız Gelin, kara
kış fonunu kuralım. dedi, dinlemediniz; Komisyon esnasında
KDVyi yüzde 1e indirelim. dedik, gene dinlemediniz; Gelin, fatura borcu
olanların borçlarını faizsiz öteleyelim. dedik, dinlemediniz,
vatandaşı kara kışa teslim ettiniz ama unutmayın, kurt
kışı geçirirmiş ama yediği ayazı da
unutmazmış, bu millet de kara kışı geçirecek elbet
ancak bu yaptıklarınızı ve
yalnızlığını unutmayacak.
Görüşmekte olduğumuz teklifin 12nci,
13üncü, 14üncü maddeleriyle mesleki eğitim merkezlerine devam eden veya
edecek olan öğrencilerin teşvik edilmesi amaçlanmakta. Özellikle
12nci sınıfta okuyan ve kalfalık yeterliliğini kazanan
öğrencilere net asgari ücretin yüzde 50si kadar ücret ödenmesinin önü
açılacak ve bu öğrencilere ödenen ücretlerin tamamı devlet
katkısıyla olacak.
Değerli milletvekilleri, genç nüfusumuz en
önemli gücümüz, bunda şüphe yok, bu bir gerçek ancak bir de acı bir
gerçek var: 15-24 yaş aralığındaki gençlerimizin yüzde
26sına ne eğitim verebiliyoruz ne de iş bulabiliyoruz. Ülkede işsizlik rekorlar
kırıyor. TÜİKe göre -yani Tayyip Erdoğanı üzmeyen
İstatistik Kurumuna göre- ülkede işsizlik oranı yüzde 11,7. Bu
makyajlı rakamlar bile korkunç esasında ama esas
sıkıntı genç işsizlikte. Genç işsizlik oranı ise
genelin neredeyse 2 katı, yüzde 22,7. Beri taraftan da her 5
işletmeden 1 tanesi eleman bulmakta zorluk çekiyor. En önemli gerekçe ise
başvurulara gelen adayların gerekli mesleki beceriye sahip
olmaması. Yani mesleki eğitim sistemimizde ciddi bir
sıkıntı söz konusu ve mesleki eğitim gerçekten de bir ülke
meselesi hâline gelmiş durumda.
Değerli milletvekilleri, bir de kamuoyunda ve
bugün burada, Genel Kurulda oldukça tartışmalara neden olan,
özelleştirilmiş limanların sürelerini uzatmayı amaçlayan
bir 16ncı madde var. Anayasaya uygunluğu biraz evvel
tartışıldı, Anayasaya aykırı olduğu
İbrahim Hocamız tarafından gerekçeleriyle güzelce
anlatıldı. Ben anayasa uzmanı değilim, Anayasaya
uygunluğu konusunda ahkâm kesemem ancak vicdan sahibiyim ve bu madde
vicdana aykırıdır. Vicdan sahibi insanlar, ülkesini seven
insanlar, Ben milliyetçiyim. diyen insanlar, bu maddenin tekliften
çıkartılması için vereceğimiz önergeye kabul oyu verirler,
vermelidirler. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu teklif ilk geldiği zaman, Komisyon
çalışmaları esnasında, bilgi almak için sektörden birisiyle
görüştüm; maddeyi anlattım, haberi yoktu maddeden. Bana ilk
söylediği şey: Katarlıların bu kadar dolaşmasının
ve kulis yapmasının nedeni belli oldu. dedi. Bir daha söylüyorum:
Katarlıların bu kadar dolaşmasının sebebi belli
oldu. dedi. Katarlı bir firma, bu yılın başında,
sözleşme süresi Ağustos 2028de bitecek olan Antalya
Limanını 140 milyon dolara devralmıştı, o dönemde bu
konu bayağı tartışılmıştı. Gerçekten de
sözleşme süresinin bitmesine yedi yıl kala neden böyle bir devralma
olur, üstelik böylesine bir parayla? Katarlılar Antalya
Limanını devralıyor, daha senesi geçmeden sözleşmeyi on
dokuz yıl daha uzatma şansı veren bir düzenleme yapmaya
çalışıyoruz; şu an yapmış olduğumuz şey
o. Sizce bu tesadüf mü?
Değerli milletvekilleri, bugün bizden istenen,
bu yüce çatı altındaki milletvekillerinden istenen, adrese teslim bir
kanun yapmamız ve bu kabul edilemez, bu yüce Meclis böylesi bir utanca
imza atamaz, atmamalı. Biz limanlarımızın
özelleştirilmesine başından beri karşı
çıktık. Limanların işletmesinin kimde olduğu
geçmişte de günümüzde de bir beka meselesi olarak
tartışılmakta. Ancak bu düzenleme liberal ekonomi
kurallarına aykırıdır; rekabeti ortadan kaldıran, kamu
zararına yol açacak bir düzenlemeden bahsediyoruz. Biz bugün burada
vatandaşın elektrik faturasından belki 2-3 lira tutarındaki
TRT payını kaldırıyoruz ancak vatandaşın
geleceğini adrese teslim bir kanun düzenlemesiyle elinden alıyoruz;
yaptığımız tam olarak budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
Toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
Konuşmamın başında teklif sahiplerinin bu kanun teklifine
bir isim koyamadığından bahsetmiştim. Esasında, bu
kanun teklifinin ismi belli; bu kanun teklifinin adı Katarlılara
adrese teslim kanun teklifidir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi şahıslar adına ilk söz
Sayın Hayrettin Nuhoğlunun.
Sayın Nuhoğlu, buyurun. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
şahsım adına söz aldım. Selamlarımı sunarım.
Teklif 39 maddeden oluşmakta ama öyle bir torba
kanun ki içinde 22 farklı kanunda yapılan değişiklikleri
ihtiva etmektedir. Ayrıca, konuları açısından
bakıldığında, 5 ayrı komisyon kapsamında
bulunmaktadır. 4 tali komisyondan 3üne gönderilmiş, şeklen de
olsa Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ihmal edilmiştir. Gerçi
diğer 3ünde de görüşme yapılmamış, tali komisyonlara
havale işlemi kâğıt üzerinde kalmıştır.
İşte ben, bu, incelemekten kaçınmaya dayanan kanun yapma
şekline karşıyım.
Değerli milletvekilleri, bu teklif vesilesiyle
TRT üzerinde biraz durmak istiyorum. Elektrik faturalarından TRT
payının kaldırılmasını defalarca dile
getirmiş bir milletvekili olarak söylüyorum: TRT'de hakkında olumlu
düşünülebilecek hiçbir yayın faaliyeti bulunmamaktadır. Devletin
kurumu olmasına rağmen, iktidarın yayın organı bir
kanal gibi görev yapmaktadır. Yayınlarında tarafsız ve
aynı zamanda adil olması gereken bu kurumun böylesine
pervasızca, muhalif görüşlere düşmanlık, iktidara
dalkavukluk yapması hiçbir dönemde görülmemiştir. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Özellikle seçim dönemlerinde
utanç verecek şekilde partizanlık yapıldığına
bütün Türk milleti şahit olmuştur. Bebek katili bir
teröristbaşının bile mesajı TRT kanallarında
okutulmuş, kardeşinin röportajı yayınlanmış ve
onlar vasıtasıyla seçimlerde başarı sağlamak için
PKKdan medet umulmuştur.
TRT'nin en büyük ayıplarından biri hiç
şüphesiz Türkçeye yapılan saygısızlıktır. TRT,
kurulduğu günden itibaren Türkçe ve Türk kültürü için bir okul gibi
hassasiyet göstermiş ve nice insanlar yetiştirmiştir. Ne var ki
son yıllarda program yapımcısından kameramanına,
sanatkârından sunucusuna kadar yandaş olmayan herkes kıyıma
uğramış, temizlik yapılmış, yerlerine ise
yandaş ve liyakatsiz kadrolar doldurulmuştur.
TRT'de her şey Külliyenin algı
operasyonlarına hizmet edecek şekilde organize edilmektedir. Nisan
ayında, İstanbulda yapılan, depremle ilgili basit bir tatbikat
öylesine abartılarak yayınlandı ki TRTye göre İstanbulda
deprem sorunu çözülmüş oldu. Hiç kimseye en küçük bir fayda
sağlamadığı gibi, deprem konusunda alınması
gereken tedbirleri aksatması ve gevşetmesi yönünden zararı bile
olmuştur.
Dünyanın en büyük yatırım projesi
olduğu ve inadına yapılacağı ifade edilen Kanal
İstanbulla ilgili olumsuz görüş belirten çok sayıda bilim
insanı ve siyasetçiden hiçbirisi TRTde yayına çıkarılmamıştır.
Olumsuz görüş beyan eden herkes kötülenerek kanalın yapılması
lehine algı oluşturulmak istenmiştir.
Yayınlanan film ve dizilerde bile Hangi
fenalık var? diye düşünmek zorunda kalıyoruz. Bir örnek vermek
gerekirse, hâlen TRTde yayınlanmakta olan Bir Zamanlar Kıbrıs
şimdiki adıyla Kıbrıs Zafere Doğru dizisinde, ilk
bölümlerde Rauf Denktaş ve Türk Mukavemet Teşkilatı yok
sayılmıştır, hatta merhum Denktaşın gerçek bir
kahraman olduğu gölgelenerek katil Sampson'un gölgesinde
bırakılmak istenmesi tepkilere yol açmıştır.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Diğer taraftan, TRT, bir kamu iktisadi
teşebbüsü olarak çalışmasından dolayı
Sayıştayın mali denetimine tabidir ancak yıllar içerisinde
sistematik olarak Sayıştaya ve Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı
sorumluluk ve hesap verebilirliği ortadan
kaldırılmıştır. Bu denetimsizlik sonucu, bugün, TRT,
Türk milleti adına tarafsız ve adil yayın yapan bir devlet
kurumu olmaktan çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu teklifte bazı
maddelerdeki değişiklikler olumlu denebilecek şekilde
gerçekleşse bile kanunun tümüne bakarak; teklifin Meclis
dışında hazırlanması, bir torba kanun olması,
tali komisyonlarda görüşülmemesi, görev alanına giren bir komisyona
şeklen bile olsa gönderilmemesi, İç Tüzükün ihlal edilmesi gibi
sebeplerle kabul oyu kullanamayacağımı beyan ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu vesileyle hukukun üstünlüğünün yeniden tesis
edilerek kuvvetler ayrımını esas alacak iyileştirilmiş
ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilerek Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kurucu temeller üzerine yeniden oturtulacağı, TRT dâhil
bütün devlet kurumlarının liyakatli kadrolarla
kuvvetlendirileceği günlerin yakın olduğunu ifade ediyor, saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Sayın Ahmet Çolakoğlunun.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 287 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklif; enerji, ticaret, sanayi, bilgi ve teknoloji
alanıyla ilgili bazı kanunlarda kanun değişikliği ve
yeni kanun maddesi eklenmesini içermektedir. Kanun teklifinin maddelerinde
halkımızın ihtiyaçları doğrultusunda
hazırlandığını görmekteyiz ve bu ihtiyaçların
karşılanması için, mevcut uygulamalar incelendiğinde, değişen
ve dönüşen dünya şartları içerisinde ilgili maddelerin yeniden
gözden geçirilerek düzenlenmesinin hedeflendiği de ortadadır.
Maddelere baktığımızda, teklif, izinsiz, gündelik terimle
korsan yayıncılık yapanlara yaptırımları ve bu
yayınları önlemek için alınabilecek tedbirleri içermektedir. Bu
kaçak yayınların, ticari ürünlerin kullanımını ve
tanıtımını yapanların da
cezalandırılması amaçlanmaktadır.
Bu kanun teklifiyle elektrik satışı
üzerinden alınan TRT payının kaldırılması
halkımızın menfaatine olup bütün kesimleri ilgilendiren önemli
bir değişikliktir. Ayrıca, kanun teklifinin geneline
bakıldığında, elektrik faturalarında bileşenlerin
azaltılması, tüketici üzerindeki mali yükün azaltılması
hedeflenmiş ve halkımızın menfaati gözetilmiştir.
Kanun teklifiyle, doğal gaz arzında
tüketici kusuru dışındaki gecikme, gaz talebinin durdurulması
ve benzeri gibi durumlarda gaz tüketicisinin korunması,
mağduriyetinin karşılanması hedeflenmiş, bu
doğrultuda usul ve esaslar belirlenmiştir. Bununla beraber, elektrik
ve doğal gaz faaliyetleriyle ilgili enerji politikaları dâhilinde,
EPDKde, görev alanında yer alan enerji piyasasını etkileyen
gelişmeleri analiz etmek, gerekli düzenlemeler ve araştırmalar
ile bu alanlarda çalışmalar yapmak üzere yeni bir birimin
kurulması planlanmaktadır. Bu yeni birimin hedefi ülkemizin enerji
alanındaki yeterlilik konusunda önemli faaliyetlerini yerine getirmek
olacaktır.
Mesleki eğitim merkezlerindeki eğitim
çalışmaları ticareti ve üretim ortamını doğrudan
etkilemektedir. Mesleki eğitim merkezlerine devam eden öğrencilerin,
iş ve üretim ortamına adapte olabilmesi için, bu kurumlarda
eğitim gören öğrencilerin özellikle 12nci sınıfa geçip
kalfalık yeterliliğini kazanmasıyla bu öğrencilere ödenen
bedelin asgari ücretin yüzde 30undan yüzde 50sine çıkarılması
hem öğrencilerimiz için hem de işveren için ileriye dönük üretimde
kalifiye personel ihtiyacının karşılanması
açısından önemli bir teşvik olacaktır.
Bu kanun teklifinde, ihracatta 1 milyar doları
aşan ve gelecekte bu rakamı katlayacak olan balık
yetiştiriciliği sektöründeki üreticileri ilgilendiren bir maddenin
mevcut olduğunu da görmekteyiz. Bu maddeyle, ÇED sürecine uygun olmak
şartıyla orman içi sularda balık üretiminin
artırılması da amaçlanmaktadır.
AR-GE ve tasarım merkezlerinin üretim ve sanayi
alanında önemli bir yeri vardır. Bu alanlar, daha aktif ve verimli
kullanmak isteyen işletmeler ve sanayicilerimiz için de önemlidir. Bu
çerçevede, esnek çalışma saatleri ve şartlarına uyumlu
olarak, bu merkezlerde çalışan personelin faaliyetlerinin bir
kısmını merkez dışında yürütmesi, kanunla
sağlanan destek ve muafiyetlerden aynı şekilde faydalanması
amacıyla bu kanun metninde değişiklik de mevcuttur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanun değişikliği teklifinin birçok alanda
halkımızın ihtiyaçlarına ve taleplerine doğrudan
dokunan bir teklif olduğu da görülmektedir. Ayrıca, esnafı,
işçiyi, üretimi, üreticiyi, yatırımı,
yatırımcıyı doğrudan olumlu etkileyecek maddeleri
içermektedir.
Bu kanun teklifini desteklediğimizi belirtir,
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birinci bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
4 arkadaşımızın söz talebi var,
onları karşılayacağım.
Sayın Gaytancıoğlu...
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Gübre fiyatlarındaki artışa ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Gübre fiyatlarını biliyor musunuz? Gübre
fiyatları yüzde 400 arttı. Birçok çiftçimiz taban gübre
kullanamadığı için 2022 çok kara bir yıl olacak. 2021de
zaten kuraklıktan etkilenmiştik ve üretim neredeyse 4-5 milyon ton
düştü ve siz üreticiyi desteklemek yerine yine ithalatı
çalıştırdınız, olmayan dövizimizi başka ülkelerin
şirketlerine, çiftçilerine verdiniz. Hâlâ akıllanmadınız,
hâlâ alternatif gübre kaynaklarının neler olduğu, çiftçiye
nasıl ulaştırılabileceği ve destekleme yönünde hiçbir
çalışmanız yok. Lütfen, biraz daha ciddi olun. Çiftçi gübre
kullanmazsa verim yarı yarıya düşer. Biz anlatıyoruz, 20
milyon ton beklerken birdenbire 10 milyon ton buğdayla
karşılaşırsak bu pandemi ortamında bu
açığımızı gideremeyiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Aydoğan
42.- İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın, iktidarın kıyılarımız ve
limanlarımızla derdinin ne olduğunu öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Anayasanın 43üncü maddesi Kıyılar,
Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. der.
yararlanmada
öncelikle kamu yararı gözetilir. der aynı hükümde.
Kıyılarımız ve limanlarımızla derdiniz ne? Akla
hitap etmeyen, hukuk dışı yasama faaliyetlerinizle kime, kimlere
çıkar yapmaya yönelik bir faaliyette bulunuyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
Kaya
43.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, öğrencilerin okul
ihtiyacının karşılanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Katarlılara ya da Birleşik Arap
Emirliklerine limanlarımızı peşkeş çekmek yerine
gelin, öğrencilerin okul ihtiyacını karşılayalım.
Çankaya Belediyesi, Öveçlerde, Çankayanın en merkezî yerinde, 7.971
metrekarelik kıymetli arsasını Millî Eğitim
Bakanlığına okul yapmak üzere bağışladı. Tam
dört yıldır, temel atıldı yani bir tek çivi çakılmadı.
Sokullu Mehmet Paşa İlkokulunda 470 öğrenci öğrenim
görüyor; okul yıkıldı yıkılacak, 1957
yapımı. 32 derslikli okulun yatırım planına dâhil
edilmesine rağmen dört yıldır yapılmamasını izah
edebilecekler mi? Buradan Millî Eğitim Bakanı Sayın Mahmut
Özere bir çağrı yapıyorum: Ankarada 2022-2023
yılında 70 okul yapacağız. diyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve
40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287)
(Devam)
BAŞKAN Evet, bölüm üzerinde soru yok.
Birinci bölüm üzerinde soru yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Sayın Kayan, Türabi Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çiftçimiz en kara kışı
yaşıyor biliyorsunuz. Burada, önemli olan konu şudur: Çiftçi
gübresini atamadığından dolayı bu sene para kazanamayacak,
zarar edecek. Ama önemli olan konu şu: Sizler yani AKP yani Hükûmet
Türkiyede çiftçi para kazanamayıp tarlasını satsın mı
istiyorsunuz? Aynı bu limanlarda olduğu gibi, çiftçinin de
tarlasını Araplara mı satacaksınız, yabancılara
mı satacaksınız; hesabınız bu mu? Peki,
yabancının elde ettiği üründen mi siz alacaksınız da
bu Türk insanını besleyeceksiniz; sizin derdiniz bu mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin
Evet, son söz olarak Sayın Suzan Şahine
60a göre söz veriyorum.
45.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
Gübre fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gübreye son bir yıl içerisinde yüzde 400 zam
geldi, tam 16 kez zam yapıldı. Doğal gaz ve buna bağlı
amonyak krizine ayrıca dövizdeki artışa bağlı olarak
gübreye peş peşe zam geldi. Çiftçi yüksek fiyat nedeniyle gübre
alamıyor, tarlasını ekememe riskiyle karşı
karşıya. Türkiye, amonyak ve gübre ham maddelerinin yüzde 95ini
ithal ediyor yani dışa bağımlı, buna rağmen,
ithal ettiği ham maddeyle gübre üreten ve dünyaya ihraç eder konumdayken
AKP akıl almaz şekilde gübre ihracatını yasakladı. AKP
iş bilmezliği bir yandan İhracat yapın, döviz
kazandırın. diyor, diğer yandan gübre ihracatını
yasaklıyor. Katma değer sağlayan gübre gibi ürünlerin ve ithal
edilen ham maddelerin gümrük vergileri belirli bir süreliğine sıfırlanmalıdır,
ham maddelerin ihracatına yasak getirilmelidir millî ekonomi ancak bu
şekilde gelişir. Çiftçiye nefes için yıllık gübre
ihtiyacının yarısını devletin vermesi ya da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime üç dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.16
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve
40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
konu bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 1 Aralık 2021 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:22.18