TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
25inci
Birleşim
1
Aralık 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili
Zehra Taşkesenlioğlu Banın, kadına yönelik şiddetle
mücadeleye ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Aksaray Milletvekili Ramazan
Kaşlının, Aksaraya yapılan yatırımlar ve 2023
Lider Ülke Türkiye vizyonuna doğru yapılması planlanan
çalışmalara ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, ekonomideki büyümeye ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, POMEM alımlarına ve öğrenci affı, ehliyet
affı ve bedelli affı beklentilerine ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili Yüksel
Özkanın, Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın Avrupa
ülkelerindeki Covid-19 hastalarını Türkiyede tedavi edebileceklerine
dair açıklamasına ilişkin açıklaması
4.- Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, engelli öğretmen adaylarının
atanmayı beklediğine ilişkin açıklaması
5.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, taşerondan sürekli işçi kadrosuna geçirilen
işçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
6.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, ekonomideki büyümeye ve Niğdeye yapılan sanayi
yatırımlarına ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, inanıp inanmamakta serbest bırakılan
insanın başkasının inancı üzerine dünya kurgulamaya
kalkışmasının jakoben saplantı olduğuna
ilişkin açıklaması
8.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, helikopter kazasında şehit olan
Azerbaycanlı askerlere Allahtan rahmet dilediğine ve 3 Aralık
Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
9.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Kütahyadaki doğal gaz dağıtım
şirketinin soyguna yol açtığına ve EPDKnin adil fatura
uygulamasında ciddi bir adaletsizlik olduğuna ilişkin açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili
Turan Aydoğanın, asgari ücretin açlık
sınırının altında olduğuna ilişkin
açıklaması
11.- İzmir Milletvekili
Yaşar Kırkpınarın, İzmirin Urla ilçesinde meydana
gelen deprem nedeniyle vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini
ilettiğine ve 30 Ekim 2020 yılında İzmirde meydana gelen
depremle ilgili verdikleri sözleri tuttuklarına ilişkin
açıklaması
12.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, 27 Mart 2016da başlatılan ve bir inat
uğruna sürdürülen yaz saati uygulamasından vazgeçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
13.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, vatandaşların aşıya
ulaşmada yaşadığı zorluklara ve
Kırşehirdeki uzman doktor açığının giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Antalya Milletvekili
Aydın Özerin, Recep Ablak isimli vatandaşın Orman Genel
Müdürlüğünde işe alınma vaadiyle kendisinden 100 bin TL
rüşvet alındığı iddiasına ilişkin
açıklaması
15.- Manisa Milletvekili
Bekir Başevirgenin, Tarım Kredi Kooperatiflerinin yüzde 70lere
varan faizle çiftçinin boğazını sıktığına
ilişkin açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Kıbrısta Rum
basını tarafından gündeme getirilen, Türkiyenin garantörlük
rolünü pazarlık konusu hâline getiren plana ilişkin
açıklaması
17.- Iğdır
Milletvekili Habip Eksikin, Patnos L Tipi Cezaevinde olan Mecit
Baştaşın sağlık problemlerine ilişkin
açıklaması
18.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, çiftçilere verilmesi gereken desteklere ilişkin
açıklaması
19.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Orman Kanunu yönetmeliğindeki yeni düzenlemenin insana ve
doğaya açılan bir savaş olduğuna ilişkin
açıklaması
20.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, tarımda dışa
bağımlılıktan kurtulunması gerektiğine
ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, vatandaşın pahalılık ve istikrarsızlıktan
dolayı geleceğinden endişe duyduğuna ilişkin
açıklaması
22.- Çanakkale Milletvekili
Jülide İskenderoğlunun, vefatının seneyidevriyesinde Seyit
Onbaşıyı ve tüm kahramanlarımızı saygı,
minnet ve rahmetle andığına ilişkin açıklaması
23.- Sivas Milletvekili
Semiha Ekincinin, trafik kazasında hayatını kaybeden
İmranlı Belediye Başkanı Murat Açıl ve Tuğba
Demire Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine
ilişkin açıklaması
24.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, Dünya Engelliler Gününe ilişkin
açıklaması
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, sağlık personelinin özlük
haklarına ilişkin açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Azerbaycanda meydana gelen helikopter kazası
sonucu şehit olan askerlere Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar dilediklerine, Sakaryanın il oluşunun 67nci yıl
dönümüne, Türkiyenin enerji alanında yaptığı millî ve
yerli yatırımlara, Ağrı ve Iğdırda Eren
Kış-9 Şehit Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin Keleş
Operasyonunun başlatıldığına, terörle mücadelede
görev alan tüm personele Allahtan kolaylık dilediğine ve Kunuri
Çarpışmalarının 71inci yıl dönümünde Kore
Savaşında şehit olan bütün askerlerimize Allahtan rahmet,
hayatta olan gazilerimize sağlık ve afiyet dilediğine
ilişkin açıklaması
27.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, ekonomik buhrana, AKP Genel
Başkanının her gün yaptığı açıklamalar
sonrası döviz kurlarının yeniden rekor kırdığına,
bu sözlü müdahalelerin takipçisi olup hesaplarını soracaklarına,
Diyarbakır EĞİTİM SEN üyesi 21 eğitimcinin görevden
ihracına, tüm ihraçların iadesini talep ettiklerine, Siirt kayyumunun
ihalelerde yolsuzluk yapmaya devam ettiğine, Siirt Belediyesinin asfalt
çalışmalarında kişiye özel ihale
gerçekleştirdiğine ve asfaltın kontrolörlüğüne Siirt AKP
Kadın Kolları Başkanının kardeşi Ahmet Ekincinin
getirildiğine, Kadıköyde bir gencin Dur! ihtarına
uymadığı için polisler tarafından katledildiğine ve
cezaevlerindeki işkence ve kötü muameleye derhâl son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Cumhurbaşkanı ne zaman konuşsa
doların fırladığına, Cumhurbaşkanı
konuşurken Merkez Bankasının dolara müdahale etmesinin kabile
devleti mantığı olduğuna, Tayyip Erdoğan Türkiyeyi
devraldığından beri Türk parasının dolar
karşısında eridiğine,
Tayyip Erdoğanın tek başına sevk ve idare
ettiği devlette liyakat, adalet ve ahlak kalmadığına, milletin
her yerde sesini yükselteceğine ve Tayyip Erdoğanın muhalefete
tahammül edeceğine ilişkin açıklaması
29.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, AK PARTİ iktidarı döneminde siyasette
hem liyakat hem de ahlak olduğuna, insanları gayrihukuki yöntemlere
teşvik etmenin bir siyasetçiye yakışan üslup ve tarz olmadığına,
milleti eylem yapmaya teşvik etmenin muhalefet partilerinin acziyet içinde
bulunduğunun en önemli göstergesi olduğuna, 1923 İzmir
İktisat Kongresinde temelleri atılan ihracat odaklı büyümeyi
1983 yılında rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özalın
tercih etmesiyle Türkiyede yeni bir büyüme atmosferi ortaya
çıktığına, Türkiyenin pandemi sürecindeki ekonomik
büyümesine, şu anda döviz kurlarının yeni sisteme adaptasyonuyla
ilgili bir dalgalanma söz konusu olduğuna ve Genel Kurul gündemine
ilişkin açıklaması
30.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Marmara, Ege ve İç Anadoluyu
kapsayan fırtına münasebetiyle hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
dilediğine, fırtınada yaşanan can kayıplarının
sorumluluğunun denetimsiz binalara oturma izni verenlerin
sırtında olduğuna, Türk kadınının siyasal
haklarını kazanmasının 86ncı yıl dönümüne,
iktidarın hiçbir ekonomistin anlamlandıramadığı faiz
sebep, enflasyon sonuç ilişkisine dayanan yeni bir ekonomi modelini
faaliyete geçirmeye hazırlandığına, hukuk, demokrasi ve adaletin
gelişmediği yerde ekonomik gelişmenin de
sağlanmayacağına ve ekonominin düzelmesinin tek yolunun seçim
olduğuna ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, şehit ve gazi ailelerinin TBMM misafir locasında
olduğuna ve şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve iftiharla yâd
ettiğine ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve
arkadaşları tarafından, Türkiye nüfusunun yüzde 12sine tekabül
eden engelli bireylerin yaşadıkları istihdam, sağlık,
eğitim, ekonomik, sosyal hakları ve engelli bireylere uygulanan
ayrımcılığın engellenmesi ve erişilebilirlik bakımından
her alanda yapılan yeni yasal düzenlemeler, Hükûmetin ve yerel yönetimlerin
erişilebilirlik alanındaki eylem ve politikaları gibi tüm
sorunların belirlenmesi ve çözüme kavuşturulabilmesi amacıyla
18/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, ekonomik
istikrarsızlıkta dış güçlerin iddiasının
araştırılması amacıyla 1/12/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından,
Merkez Bankasının döviz rezervini neden satmaya
zorlandığının, bu dövizin hangi kurdan kimlere
satıldığının, son aylarda yaşanan kur krizlerini
tetikleyen kararların araştırılması amacıyla
30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Osman Boyraz ve 40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı 287)
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan
Cibuti Ulusal Meclis Başkanı Muhammed Ali Houmed, Yemen Temsilciler
Meclisi Başkanı Sultan Saeed el- Burkani ve beraberlerindeki heyete
Hoş geldiniz. denilmesi
1 Aralık
2021 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 25inci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, kadına yönelik şiddetle mücadele hakkında söz isteyen
Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Bana aittir
Buyurun Sayın
Taşkesenlioğlu Ban. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Banın, kadına
yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin gündem dışı
konuşması
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
öncelikle, bugüne kadar şiddet mağduriyeti sonucu hayatını
kaybetmiş tüm kadınlarımıza Rabbimden rahmet diliyorum.
Şiddet sonucu hayatını kaybetmiş tüm
kadınlarımıza Rabb'imden rahmet diliyorum. Şiddet sonucu
hayatını kaybetmiş olan Zeynep Uçar, Başak Cengiz, Songül
Sarı ve daha niceleri arkalarında yürekleri dağlanan annelerini,
yaraları hiç kapanmayacak kardeşlerini ve nice dostlarını
bıraktılar; giyilmemiş gelinliklerini, açılmamış
çeyizlerini, yuvalarında kendilerini yüzyıllar boyunca belki de hasretle
bekleyecek evlatlarını bıraktılar. Yine, şiddet sonucu
vefat etmiş hiçbir kadınımızı
unutmayacağımızı ve kadına karşı kalkan
bütün elleri asla affetmeyeceğimizi de yinelemek isterim.
Kadına karşı
şiddet, coğrafyalardan bağımsız bir konudur ve tüm ülkelerin
ortak sorunudur. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre her 3
kadından 1i hayatında en az 1 sefer şiddete maruz
kalmaktadır. Yine bir başka uluslararası çalışmaya
göre, 15-49 yaş arasındaki kadınların yüzde 27si bir
yakını tarafından şiddetle karşı
karşıya kalmaktadır. Köklü mazisi olan, birçok ilmin
irfanın merkezi olan coğrafyamızda da ülkemizde de önemli ve
güncel sorunlardan bir tanesidir. Bu çok yönlü sorunun çözümü toplumsal düzeyde
ortak akıl, kararlı ve topyekûn bir mücadeleyi gerektirmektedir.
Toplumun tüm kesimlerinin önleme, koruma, cezalandırma, politika
oluşturma süreçlerinde ortak ve kararlı şekilde yer alması
önemli bir husustur. Bu durumun bilincinde olarak Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, tüm kurum ve
kuruluşlarımızın destekleriyle, şiddete
karşı sıfır tolerans ilkesiyle kadına karşı
şiddetle mücadele ediyoruz. Bu ilkenin etkin bir şekilde
uygulanması için her türlü tedbiri alıyoruz. Bu hususta hukuki altyapının
oluşturulmasına, mağdurların güçlendirilmesine yönelik
çalışmalarımızı hızlı bir şekilde devam
ettiriyoruz. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla
şiddet mağduru kadınları koruyan ve onların
beyanlarını esas alan 6284 sayılı Yasa 2012
yılında Parlamentoda kabul edildi ve uygulamaya geçtik. 2012
yılından beri şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici
tedbirlerin etkin olarak uygulanmasını sağlamak amacıyla
Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezlerini kurduk ve hâlihazırda 81
şubesiyle faaliyetlerini sürdürmektedir. ŞÖNİMler
vasıtasıyla 2021 yılı içerisinde 204.982si kadın,
18.509u erkek, 14.438si çocuk olmak üzere toplam 237.929 kişi istifade
etmektedir. Yine, 374 sosyal hizmet merkezinde şiddetle mücadelede irtibat
noktalarını kurduk ve bu anlamda da şiddetle mücadele konusunda
kapasite oluşumunu sağladık.
Değerli milletvekilleri,
kadına karşı şiddetle mücadele konusunda gelişen
teknolojilerin de imkânlarından yararlanmaya başladık. Bu
kapsamda, ülkemizde ilk defa Ocak 2021 tarihinden itibaren Elektronik
İzleme Birimini İçişleri Bakanlığımız
bünyesinde kurarak elektronik kelepçe pilot uygulamasını
başlattık: Hâlihazırda bu pilot uygulamayla 47 ilde 300 vaka
aktif olarak takip edilmektedir ve bu izleme süreci sonucunda onlarca
kadınımız şiddetle karşı karşıya
kalmadan önleyici faaliyetlerimizle yaşamlarına devam etmektedirler.
Kadına karşı
şiddetle mücadelede şiddet ihbarlarının daha
hızlı bir şekilde yapılmasını sağlamak için
İçişleri Bakanlığımız bünyesinde Kadın
Destek Sistemini kurduk. Sadece kadınların kullanımına
açık olan uygulamaya T.C. kimlik numaralarıyla giriş
yapılmaktadır. KADES uygulamasının sonucunda, bugüne kadar
2 milyon 707 bin 560 kadınımız bu uygulamayı indirmiş
olup 132.400ü asıllı ihbar olmak üzere 234.025 kişi
uygulamayı aktif olarak kullanmaktadır.
Yine, İçişleri
Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığımız,
Adalet Bakanlığımız, Jandarma Genel
Komutanlığımız ve Emniyet Genel Müdürlüğümüz
arasında veri entegrasyonu çalışmalarını
başlatarak mağdura daha hızlı ulaşmak, takip ve izleme
süreçlerini etkin bir şekilde kullanmak amacıyla
çalışmaları başlatmış olduk. Bu vesileyle,
özellikle yazılı ve görsel medya temsilcilerimizi, dizi ve film
yapımcılarımızı, çalışmalarında
kadına karşı şiddetle mücadele süreçlerine etkin olarak
destek olmaları; şiddetin betimlenmesinde, şiddet sahnelerinin
sebep olacağı kötü örnekleri ve bu örneklerin toplumda
yaratacağı olumsuz etkileri göz önüne alarak daha dikkatli
olmaları konusunda uyarıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Sayın milletvekilleri, son
olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği
gibi, biz biliyoruz ki kadına karşı, kadına yönelik
şiddet aynı zamanda annemizin, kardeşimizin,
kızımızın hakkını korumak, hukukunu ve onurunu
korumaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, çiftçilerin sorunları hakkında söz
isteyen Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürere aittir.
Buyurun Sayın Gürer.(CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, çiftçilerin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tarımda yaşanan olumsuzluklar baş döndürücü noktaya
ermiştir. Tarım Kredi Kooperatifine borç
yapılandırması dün sona erdi. Çiftçinin haczedilecek neyi varsa
kısa sürede haciz işlemleri başlayacaktır. İktidar bir
an önce bu konuda düzenleme yapmalı, çiftçiye haciz işlemlerinin önü
kesilmelidir, kredi faiz borçları derhâl silinmelidir. Çiftçi, besici ve
süt inekçiliği yapan da tüketici vatandaş da zor durumdadır.
Aracılar, ithalatçılar kazançlarından taviz vermezken üreten
darbe üstüne darbe yemektedir. Girdi maliyetlerindeki artış
çiftçileri zorlamaktadır. Çiftçiler bu yıl da gübresiz ekim yapmış
ya da yarı yarıya gübre oranını düşürmüştür. 2022
yılı hasat öncesi kullanılacak gübre fiyatları bu
şekilde devam ederse, gübre atılamazsa çok büyük rekolte
kayıpları yaşanması olasıdır. Üre gübre geçen
yıl tonu 1.800 lira iken -bugün sabah bayi fiyatını sordum-
14.500 lirayı bulmuştur. Geçen yıl ton fiyatı 2.200 lira
olan DAP gübrenin tonu 14.200 lira fiyatla satılmaktadır.
Bilindiği gibi DAP gübre Eti Bakır tarafından da üretilmekte ve
buradaki fiyatlar da ithal fiyatlarıyla yarışmaktadır.
Sülfat gübre geçen yıl tonu 1.300 lira iken bugün 8.300 liraya
ermiştir. 15.15 taban gübresi tonu 2.400 liradan bu yıl 8.500
lirayı bulmuştur. Dışa bağımlı gübre
fiyatları döviz hızını da aşmış gitmektedir.
İlaç, tohum, sulama suyunun elektrik faturalarıyla çiftçi
ürettiğinden para kazanamaz durumdadır. Tarımda plansızlık
birden çok üründe üreticinin zarar etmesine neden olmaktadır. Her yıl
bir ürün çöpe gitmektedir, bu yıl da soğanın şansına
düştü bu. 80 kuruşa ürettikleri soğanı 20 kuruşa satamıyorlar.
Değerli milletvekilleri,
buğdayda yaşanan durum da ilginçtir. Ekmeğin ham maddesi
buğdaya Toprak Mahsulleri Ofisi 2.250 liradan ekmeklik buğday taban
fiyatı verdi, makarnalık buğday için 2.450 lira fiyat
açıkladı. Kırsalda, borcu olan çiftçi bu fiyatlarla ürününü
satmak zorunda kaldı. Buğday sanayici ve tüccar tarafından
alındı. Şu anda Gaziantep Borsasında ekmeklik
buğdayın tonu 4.950 lira, Konya Borsasında 5.400 lira. Toprak
Mahsulleri Ofisi, yurt dışından buğday ithaline devam
ediyor, 4.750 liradan buğday ithal etti, bunu da 2.650 liradan sanayiciye
veriyor; çiftçiye vermediği desteği yurt dışındaki
çiftçiye ve sanayiciye vermeye devam ediyor. Sanayici bu destekle üretim
yapıyor ancak un fiyatı ise yerinde durmuyor. Fırıncı
50 kiloluk torbayı iki ay önce 220 liradan almıştı, bugün
340 liradan alıyor. Sanayici una zam yapmaktan vazgeçmiyor. Un
sanayicisiyle görüşen bir fırıncıya un sanayicisi
demiş ki: TMOnun istediği fiyattan sana verirsem ondan
yaptığın ekmeği satamazsın. Çünkü
fırıncıların ekmek için alması gereken protein
değeri yüksek buğday yerine düşük proteinli buğdayı
Toprak Mahsulleri Ofisinin verdiği söyleniyor. Hatta öyle iddialar var ki
hayvan yemi olarak ithal edilen buğdayın piyasaya sürüldüğü,
bunun da un olarak ekmek yapılması olasılığı olmadığı
için sıkıntının katlandığı belirtiliyor. Bu
konuda Toprak Mahsulleri Ofisi bir açıklama yapmalı, ne kadar hayvan
yemlik buğday getirdi, bunu ne yaptı? Toprak Mahsulleri Ofisi
çiftçiden ne kadar buğday aldı? Yoksa şu anda bize hayvan yemi
diye getirdiği buğdayı mı yediriyor? Simit olmuş 3,5
lira, ekmek olmuş 2 lira 25 kuruş. Bu gidiş, iyi gidiş
değil.
Ayrıca, Ulusal Süt
Konseyi dün sütle ilgili fiyat açıkladı. 4 lira 70 kuruşluk
fiyat süt inekçiliği yapanı kurtaran bir fiyat değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi
tamamlayın Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Devamla) Plansızlık her sorunun baş
kaynağıdır.
Ayrıca bölgem için de
Halaç ve İmrahorda gölet yapımları yarım
kalmıştır. Sulama suyunda problem sürmekte,
toplulaştırmayla ilgili şikâyetler almaya devam etmekteyiz.
Bölgemde çok sayıda köyün bekleyen gölet talebi vardır. Güney,
Darboğazdaki gölet sorunu devam etmektedir. Kolsuz, Maden, Himmetli,
Karanlıkdere, Bekçili, Gökbez, Havuzlu, Ovalıbağ, Şeyhler,
Yakacık, Porsuk, Emirlerde gölet ihtiyaçtır. Sulama suyuyla ilgili
sorunlar kuraklığın etkisiyle üretim rekoltesini
düşürmekte, dışa bağımlılık
artmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisinin yirmi yılda
uyguladığı yanlış politikalar çiftçinin ve besicinin
canına okumuştur. Kısa yoldan bu gidişten vazgeçilmeli;
çiftçiye, besiciye doğru destek verilmeli, üretici korunduğu gibi,
tüketicinin de korunması sağlanmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Aksaraya yapılan yatırımlar ve
2023 Lider Ülke Türkiye vizyonuna doğru yapılması planlanan
çalışmalar hakkında söz isteyen Aksaray Milletvekili Ramazan
Kaşlıya aittir.
Buyurun Sayın
Kaşlı. (MHP sıralarından alkışlar)
3.-
Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının, Aksaraya yapılan
yatırımlar ve 2023 Lider Ülke Türkiye vizyonuna doğru
yapılması planlanan çalışmalara ilişkin gündem
dışı konuşması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kuzeyinde Ankara,
güneyinde Adana, batısında Konya, doğusunda Nevşehir ve
Kayseri illerimizin tam ortasında bulunan Aksarayımızda 1987
yılında kurulan Organize Sanayi Bölgesinde bugün itibarıyla
300ün üzerinde fabrikada 15 bin kişi Aksarayımızın ve
ülkemizin ekonomisine katkı sağlamak için gece gündüz
çalışmaktadır.
Kalkınmada öncelikli
iller arasında yer alan ve yakın zamanda da demir yolu
taşımacılığına kavuşacak olan
Aksarayımızda, 18 Kasım 2020 tarihinde bu kürsüden dile
getirdiğim, Aksaray Sultanhanı 2nci organize sanayi bölgesinin
kurulacağı müjdesini almış bulunmaktayız. Bunun için
başta Cumhurbaşkanımıza, ilgili Bakanımıza,
Valimize, milletvekillerimize, Belediye Başkanımıza
teşekkür ediyorum. 3üncü ve 4üncü organize sanayi bölgelerinin
Ortaköy-Ağaçören-Sarıyahşi üçgeni ve Eşmekayada
kurulması için çalışmalarımız ve görüşmelerimiz
devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi, yıllar önce ortaya koyduğu 2023 Lider
Ülke Türkiye hedefiyle, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey'in
talimatıyla, Adım Adım 2023; İl İl Anadolu
temalı programıyla her hafta sonu milletimizle
kucaklaşıyor, dertleriyle dertleniyor, sorunlarıyla ilgileniyor,
samimiyetle sohbetler ediyor. Vatandaşımız bizleri samimi ve
sıcak misafirperverlikleriyle liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beye
selam ve muhabbetlerini ileterek uğurluyorlar. Bütün dünyada olduğu
gibi, ülkemizin de içinde bulunduğu ekonomik krizden etkilenen
hemşehrilerimizin bu konulardaki tenkitlerini dinliyor, partimizin millî
konulardaki duruşuyla kazandığı takdirin haklı
gururunu yaşıyoruz. Bu gururla faaliyet raporlarımızı
genel merkezimize ve Meclis grubumuza iletiyor, hemşehrilerimize sahada
verdiğimiz sözü yerine getirmek için sorunlarını ve taleplerini
bu kürsüden dile getiriyoruz.
Bildiğiniz üzere pandemi
nedeniyle tarım ürünleri girdi maliyetlerinde görülen yüksek
artışlar, olumsuz iklim koşulları, afetler,
uluslararası ölçekte gıda tedarik zincirinde yaşanan
aksaklıklar gıda sektöründe küresel anlamda sorunlar
yaşanmasına neden olmuştur. Buna karşılık,
Türkiye, buna uygun stratejik öneme sahip birçok temel tarım ve gıda
ürününün üretiminde dünyada ilk sıralarda yer almakta ve gücünü dünyaya
göstermektedir. Ancak tarımsal üretim potansiyeli bakımından
büyük zenginliğe sahip Türkiyenin bu meydan okumasının mümkün
olabilmesi için, çiftçilerimizin sesine kulak vermeli, doğru politikalarla
bu zengin ve üretken topraklarda üreticimize yani çiftçimize gereken özeni ve
değeri göstermeliyiz.
Milliyetçi Hareket Partisinin
de desteğiyle 26 Ekim itibarıyla Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren Vergi Usul Kanunuyla çiftçilerimize yapılan destek
ödemelerindeki vergi kaldırılmıştır. Tarım
sektöründeki refah düzeyinin yükseltilmesi amaçlanarak yapılan bu
düzenlemeyle stopajların ve kesintilerin kaldırılması,
beş yıl geriye yönelik olarak çiftçiye tekrar ödenecek olması
üreticimize önemli bir destek sağlamıştır. Ancak
çiftçimizin en önemli sorunu yüksek elektrik ücreti, çiftçimizin üretim
maliyetini artırmakta ve tarımda rekabet gücünü azaltmaktadır.
Ayrıca gübre, tohum, zirai ilaç, mazot gibi tarımın temel
girdilerinde meydana gelen yüksek artışların çiftçimizin üretim
yapma şevkini kırmaması için de gerekli desteğin
sağlanması, üretim maliyetlerinin aşağı yönde çekilmesi
çiftçilerimizin haklı beklentileridir. Bizler, çiftçimizin mahsulünün
değerini bulması, toplumsal refah ve çağdaş hayat
şartlarından hak ettikleri payı almaları için gereken
desteği temin etmeliyiz. Türk çiftçisi mutlaka hak ettiği refah
seviyesine ulaştırılmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi
dün olduğu gibi bugün de yarın da çiftçimizin yanındadır.
Cumhur İttifakı çiftçimizin dostudur. Liderimiz Sayın Devlet
Bahçeli Beyefendinin ifadesiyle, Cumhur İttifakı, geçmişle
gelecek arasındaki köprüdür; Cumhur İttifakı millet ne diyorsa
ona kulak veren, millet ne diyorsa onu önceliğine alan, milletin ruh
köküne tamamıyla siyaset yapan millî ve demokratik bir hüviyete sahiptir.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi Sayın Kaşlı.
Buyurun.
RAMAZAN KAŞLI (Devamla)
Dolayısıyla, bu ittifakla sağlanan destekle Türkiye; kendisine
güvenen, kendi gücüyle ayakta duran, tarımda sanayileşmiş ve
tarım ürünleri ihraç eden, gelecekte söz sahibi, başı dik ve
özgür bireylerin yaşadığı onurlu bir toplum olarak
yükselişine devam edecektir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Taşkın
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, ekonomideki büyümeye
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde Türkiye
ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 7,4lük büyümeyle göz
doldurdu. Türkiye, bu rakamla son on yılın en büyük büyümesine imza
attı. Sanayiyle bağlantılı ihracat ve hizmetler, büyümenin
ana dinamiğini oluşturdu. Net ihracatın büyümeye
katkısı 6,8 puan oldu. Büyümemizin yüzde 92si ihracat
katkısıyla gerçekleşti. İhracat, büyümemizin itici gücü
olmaya devam edecek.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde Türkiye;
üretim, istihdam ve ihracat temelli yeni ekonomi modelinde kaliteli büyümeye
devam edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
2.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, POMEM alımlarına ve
öğrenci affı, ehliyet affı ve bedelli affı beklentilerine
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Jandarma Genel
Komutanlığı subay alımlarında, yüksek lisans
mezunları için 32 yaş şartı uygulanırken Emniyet Genel
Müdürlüğü POMEM alımlarında da yüksek lisans mezunu ve mezun
durumunda olanlar, aldıkları eğitim süreleri de göz önünde
bulundurularak aynı şartın uygulanmasını
beklemektedir. Bunun yanı sıra, terör faaliyetlerine
karışmayan, bir mecburiyet sonucu eğitim hayatlarını
sonlandırmak zorunda kalan gençlerimize yönelik öğrenci affı
beklenmektedir. Ölümlü bir kazaya karışmamış, mesleği
şoförlük olan insanlarımıza yönelik ehliyet affı
beklentiler arasındadır. Yoklama kaçağı ve bakaya durumuna
düşerek bedelli askerlik hakkını kaybeden gençlerimiz,
ısrarla bedelli affı beklemektedirler.
Teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Özkan
3.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, Sağlık Bakanı Fahrettin
Kocanın Avrupa ülkelerindeki Covid-19 hastalarını Türkiyede
tedavi edebileceklerine dair açıklamasına ilişkin
açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta, Avrupa
ülkelerindeki Covid-19 hastalarını Türkiyede tedavi edebileceklerini
söyleyen Sağlık Bakanı Sayın Kocaya Dünya Sağlık
Örgütü Avrupa Direktörü Doktor Hans Kluge, sosyal medyadan teşekkür
etmiştir.
Avrupa ülkeleri son günlerde,
yeni Omicron varyantı nedeniyle alarm durumundayken bu ülkelerden gelecek
Covid-19 hastalarını kabul etmek, birkaç milyon dolar gelir nedeniyle
halkının sağlığını hiçe sayarak
dış politikada kaybettiğiniz itibarı tekrar kazanmak,
Covid-19la ilgili yeni bir algı, bir siyasi başarı yazmak
mı istiyorsunuz? Pandemi döneminde sağlık
çalışanları, iş yükü altında ezilirken ülkemizi
Covid-19 varyantları merkezi hâline mi getirmek istiyorsunuz?
Sağlık turizmi anlayışınız bu mudur? Bu karar
siyasi midir? Bilim Kurulunun kararı bu yönde midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Karaduman
4.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, engelli öğretmen
adaylarının atanmayı beklediğine ilişkin
açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN
(Konya) Sayın Başkanım, çeşitli zorluklara rağmen
sınavdan yüksek puan alan engelli öğretmen adayları görevlerine
atanmayı bekliyor. Yapılan 1.800 kişilik ön başvuruda 1.050
kişi açıkta kaldı, sadece 750 kişilik engelli öğretmen
alımı yapılması planlanmaktadır. Okullarda
mesleklerini icra etmek isteyen engelli öğretmen adaylarının
önündeki engeller mutlaka kaldırılmalıdır. Sosyal devlet,
engelleri ortadan kaldırır, insanların yaşamını
kolaylaştırır. Ancak maalesef, bırakın engellerin
ortadan kaldırılmasını, hak sahibine hakkını
teslim etmeyerek yeni engellerin oluşturulduğunu maalesef görüyoruz.
Beylik cümlelerle kuru hamaseti değil, engelli bireylerin gerçekten yalnız
bırakılmadığını görmek istiyoruz. Sosyal devlet
olmanın gereği olarak, engel olan değil, engeli ortadan
kaldıran bir yönetim anlayışı görmek istiyoruz. Bir avuç
kalan engelli öğretmenlerin tamamının görevlerine ataması
ivedilikle yapılmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Kaya
5.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, taşerondan sürekli işçi
kadrosuna geçirilen işçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon)
Sayın Başkan, 2018 yılında 696 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle taşerondan sürekli işçi kadrosuna geçirilen
işçilerimiz, tam Kadroya geçtik, sıkıntılarımız
bitti. diye düşünürken şimdi de zorunlu emeklilik, tayin, nakil ve
terfi haklarının olmaması, düşük zam oranları gibi uygulamalar
nedeniyle büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar. Bu işçilerimizden
asgari prim gününü tamamlayanlar, zorunlu olarak emekli edilmektedir.
Açlık sınırının 3.093 lira olduğu bir ortamda,
asgari prim günü üzerinden 1.500-1.600 lira tutarlarında emekli
aylığı verilen bu insanlarımız âdeta açlığa
mahkûm edilmektedir. Aynı işi yapan diğer kamu işçileri 65
yaşına kadar çalışabiliyorken taşerondan kadroya
geçirilen bu işçilerimizin 47-48 yaşlarında zorunlu olarak
emekli edilmeleri ve düşük emekli aylığı almaları
büyük bir haksızlıktır ve Anayasanın eşitlik ilkesine
aykırıdır. İktidara çağrımızdır,
elinizi vicdanınıza koyun ve bu haksız uygulamadan bir an önce
vazgeçin.
BAŞKAN Sayın
Gültekin
6.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, ekonomideki büyümeye ve
Niğdeye yapılan sanayi yatırımlarına ilişkin
açıklaması
SELİM GÜLTEKİN
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye, ürettikçe büyümeye
devam ediyor. Ekonomimiz, üçüncü çeyrekte yüzde 7,4 büyümeyle G20 ülkeleri
arasında 1inci sırada yer aldı. 2021 yılının ilk
ayında 181,8 milyar dolarla en yüksek yıllık ihracat rakamımız
gerçekleşti. Ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz bu
dönemde yüksek faiz-düşük kur kısır döngüsü yerine
yatırım, üretim, istihdam, ihracat, büyüme odaklı ekonomik
politikalarımızla ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı
yaparak daha güçlü ve büyük Türkiye hedefimize ulaşacağız.
Niğdemizde de organize
sanayi bölgelerimizde üretmeye, istihdam oluşturmaya devam ediyoruz.
Ankara-Niğde Otoyolumuzun açılmasıyla birlikte sanayicilerin
gözdesi olan Niğdemizde bugün 100e yakın fabrikamızın
inşaatı devam ediyor. Yine, yeni kurduğumuz Niğde
Konaklı ikinci organize sanayi bölgemizle de yeni fabrikaları ilimize
kazandırmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde atılan
adımlar ve yatırımlarla Niğde, Türkiye'nin, Türkiye de dünyanın
parlayan yıldızı olacaktır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Çakır
7.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, inanıp inanmamakta serbest
bırakılan insanın başkasının inancı üzerine
dünya kurgulamaya kalkışmasının jakoben saplantı
olduğuna ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, insan ilişkilerini olumlu yönde etkileyen ana
hususlardan biri, kendini karşısındakinin yerine koyma yani
empati olarak kabul edilmektedir. Elbette, her türlü tartışmanın
konuşma kültürüne katkısı inkâr edilemez. Usul ve esasın
genişçe tartışıldığı metinler ve fikirler
üzerinde ve her zeminde tartışmanın kendi bağlamında
doğruya ulaşmada muhakkak bir katkısının olduğu
kabul edilir. Ancak, üslubu bozuk tartışmaların insan hak ve
hürriyetiyle, düşünce, inanç ve dünya görüşüne
saldırının, şiddetin siyaset veya düşünce
özgürlüğü olarak izahı, sadece maskelenmiş bir yüzün gölge
olmaktan çıkıp habis düşünceleri ortaya dökülmesidir.
İnanıp inanmamakta serbest bırakılan insanın
başkasının inancı üzerine dünya kurgulamaya
kalkışması izah edilemez; en basitiyle jakoben
saplantıdır. Hele yıllarca toplumu şekillendirme
çalışmalarının tokadını yemiş
anlayışların, ortadan kalktığını
sandığımız tutum ve davranışların tekrar
hortlatılmasına karşı çıkmak insani bir gerekliliktir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Özkan
8.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, helikopter kazasında
şehit olan Azerbaycanlı askerlere Allahtan rahmet dilediğine ve
3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Azerbaycan'da helikopter
kazasında şehit olan Azerbaycanlı kardeşlerimize Allah'tan
rahmet, yaralılara acil şifalar, Azerbaycan halkına da
başsağlığı diliyorum.
1992 yılından bu
yana, 3 Aralık, Dünya Engelliler Günü olarak kutlanmaktadır. Amaç,
elbette ki toplumda farkındalık oluşturmak ve engelli
kardeşlerimizin sorunlarına dikkat çekmektir. Sadece bir gün
değil, hayatımızın her anında engellilerimizle
birlikte olmak, onların sorunlarına ve ihtiyaçlarına çözüm
üretmek hepimizin görevidir. Son yıllarda engelli
vatandaşlarımızın hayatını
kolaylaştırmaya dönük, başta evde bakım hizmetleri olmak
üzere, Hükûmetimiz tarafından çok önemli çalışmalar hayata
geçirilmiş olup çıkarılan kanunlarla kamu ve özel sektörde
istihdamları sağlanmıştır. Bu vesileyle 3 Aralık
Dünya Engelliler Günü'nü kutluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Kasap
9.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahyadaki doğal gaz
dağıtım şirketinin soyguna yol açtığına ve
EPDKnin adil fatura uygulamasında ciddi bir adaletsizlik olduğuna
ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Kütahya'da faaliyet gösteren
doğal gaz dağıtım şirketi, maalesef büyük bir soyguna
yol açmak zorunda kalıyor. Sebebi de şu: Enerji
Bakanlığının, EPDK'nin çıkarmış olduğu
-2018 yılında çıkan- bir yönetmelik gereği sizin önceden
peşin olarak ödediğiniz ve yüklediğiniz doğal gaza bir
hafta, iki hafta, bir ay sonra gelen zamlar otomatik olarak
yansıtılıyor; faturalı olanlardan farklı. Bunu adil
fatura diye çıkarmışlar Enerji Bakanlığı, EPDK
ama burada çok ciddi bir adaletsizlik, çok ciddi bir rant var, trilyonlarca
TL'lik bir rant var. Ayrıca, bu şirket, kiosk kurma, ücretsiz hat yükleme
gibi yükümlülüklerini de yerine getirmiyor. Yetkilileri ve Enerji
Bakanlığını buradan tekrar uyarıyorum: Bu soyguna
Dur! deyin. Bu soyguna Dur! deyin. Bu soyguna Dur! deyin.
Teşekkürler Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Aydoğan
10.-
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın, asgari ücretin
açlık sınırının altında olduğuna
ilişkin açıklaması
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Asgari ücret, açlık
sınırının çok çok altında şu anda.
Çalışan her 2 kişiden 1i de asgari ücret geliri elde eder
durumda. Ben, kapıdan girerken Genel Kurula asgari ücret 210 dolar
civarındaydı, umarım, onun da altına düşmemiştir
bu kısa süre içerisinde. Yedi yıldır millî gelirinde gerileme
gösterebilecek yetenek sizin iktidarınıza ait. Bunun
faturasını da bu düşük gelirle çalışan ailelere,
insanlara keser durumdasınız. Asgari ücret, kişinin ve ailesinin
insan onuruna yaraşır şekilde alması gereken ücret olarak
tanımlanıyor hem Anayasamızda hem ILO kurallarında hem
çalışma hayatında. Bugün, bu konuyla ilgili yönetiminiz ile
işçi örgütleri bir araya gelecekler. Umuyorum ve diliyorum ki giderayak,
işçi örgütlerinin anlaşmış olduğu insan onuruna
yaraşır ücreti takdir etme yeteneğini gösterirsiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Kırkpınar
11.-
İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınarın, İzmirin
Urla ilçesinde meydana gelen deprem nedeniyle vatandaşlara geçmiş
olsun dileklerini ilettiğine ve 30 Ekim 2020 yılında
İzmirde meydana gelen depremle ilgili verdikleri sözleri
tuttuklarına ilişkin açıklaması
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
İzmirin Urla ilçesinde
meydana gelen 5,1 büyüklüğündeki deprem nedeniyle tüm
vatandaşlarımıza, hemşehrilerimize bir kere daha
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ayrıca 30 Ekim 2020
yılında İzmirde meydana gelen depremle ilgili verdiğimiz
sözleri şükürler olsun ki tuttuk. Bir yıl içerisinde yeni konut ve
iş yerlerini depremzedelere Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğanın teşrifleriyle teslim etmeye
başladık. Sayın Cumhurbaşkanımızın
İzmiri teşriflerinden dolayı kendisini en kalbî
şükranlarımla burada bir kere daha anıyorum. İzmirli
hemşehrilerimize de Sayın Cumhurbaşkanımıza
göstermiş oldukları yoğun ilgi ve alakadan dolayı
teşekkür ediyorum.
Yaparsa AK PARTİ yapar
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Ceylan...
12.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, 27 Mart 2016da
başlatılan ve bir inat uğruna sürdürülen yaz saati
uygulamasından vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, 27 Mart 2016da başlatılan yaz saati
uygulamasını bir inat uğruna hâlâ sürdürüyorsunuz. Uzmanlar,
hava karanlıkken dışarıda olma mecburiyetinin özellikle
kadın ve çocuklar için endişe kaynağı olabileceğini
söylüyor. Gecenin kör karanlığında çocuklarımız okula gitmek
için kaldırılıyor, kadınlarımız işe gitmek
için yola çıkıyor. Sabit yaz saati uygulamasının elektrik
tüketimi üzerinde bir tasarruf etkisi olduğunu söyleyenlerin, buna
ilişkin varsa bilimsel bir raporu kamuoyuyla paylaşması
gerekiyor oysa aksi yönde raporlar mevcut. Faiz-kur sarmalındaki tutumuyla
Türk lirasını pula çeviren saray rejimi, yaz saati uygulaması
ısrarıyla da çocuklarımızı ve ailelerini mutsuz
etmektedir. Hâl böyleyken gelin vazgeçin bu kör inadınızdan,
yaşama sevincimizi çalmayın; bırakın, güneşi görsün
çocuklar.
BAŞKAN - Sayın
İlhan...
13.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın,
vatandaşların aşıya ulaşmada
yaşadığı zorluklara ve Kırşehirdeki uzman doktor
açığının giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Başkanım.
Vaka yoğunlukları,
yeni varyantlar, yoğun bakımların dolu olması ve bir türlü
azalmayan can kayıpları, aşı yaptırmanın ve
aşıya ulaşmanın kolay olması bakımından çok
önemlidir. Ancak hatırlatma dozu için e-devletten randevu almanın zor
olması, vatandaşlarımızın aşıya
ulaşmasında sorun oluşturmaktadır, bu sorunun ivedilikle
çözülmesi gerekmektedir.
Bir diğer konu ise
buradan ısrarla belirtmeme rağmen Kırşehirdeki doktor
ihtiyacının bir türlü giderilememesidir. Kırşehir Devlet
Hastanesinde, doktor arkadaşlarımız büyük fedakârlıklar
sergilemekteler ancak başta çocuk, kadın doğum, kardiyoloji,
göğüs cerrahisi, psikiyatri ve endokrinoloji olmak üzere birçok
branşta çok ama çok acil olarak uzman doktorlara ihtiyaç vardır.
Kırşehirli hemşehrilerimiz başka illere gitmek zorunda
kalmaktan kurtulmalıdır.
Buradan Sağlık
Bakanlığına tekrar seslenmek istiyorum: Amasız,
fakatsız, hiçbir gerekçe üretmeden, zaman kaybetmeden
Kırşehirdeki uzman doktor açığının giderilmesi
için gerekli işlemleri lütfen başlatınız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özer
14.-
Antalya Milletvekili Aydın Özerin, Recep Ablak isimli
vatandaşın Orman Genel Müdürlüğünde işe alınma
vaadiyle kendisinden 100 bin TL rüşvet alındığı
iddiasına ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Recep Ablak isimli
vatandaşın Orman Genel Müdürlüğünde işe alınma
vaadiyle kendisinden 100 bin TL rüşvet alındığı
iddiasına ilişkin 3 Kasımda verdiğimiz soru önergesine on
beş günlük yanıt süresinde herhangi bir yazılı
açıklama gelmemiştir. Orman Genel Müdürlüğü, çıkan
haberlere yönelik basın kuruluşlarına yazılı bir
açıklama göndermiş, Dolandırıldım. diyen
vatandaşın sahtecilik yaptığını söyleyen OGM,
savcılığa da başvurmuş. Konunun yargıda çözülmesi
önemli, umarız sonuçlanması da uzun sürmez.
Ancak, yine de buradan
sormalıyız: 5/6/2018 tarihli, 653/42 sayılı, üzerinde
Bakanlığın ismi ve logosunun yer aldığı,
Adapazarı Orman Bölge Müdürlüğü tarafından dönemin bölge
müdürünün, yardımcısının ve personel şube müdürünün
imzalarının olduğu ve Körfez İşletme
Şefliğine gönderildiği görülen, işe giriş emir
yazısının yer aldığı belge, gerçek değil
midir? Belgenin vatandaş tarafından üretildiğine dair bir
kanıt var mıdır? Belgenin Orman Genel Müdürlüğü
tarafından üretilmediğine dair bir kanıt var mıdır?
BAŞKAN Sayın
Başevirgen
15.-
Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Tarım Kredi
Kooperatiflerinin yüzde 70lere varan faizle çiftçinin boğazını
sıktığına ilişkin açıklaması
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çiftçilere Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçlarını ödemeleri için verilen bir
aylık ek süre dün doldu, borcunu ödeyemeyen çiftçilere artık haciz
işlemi uygulanacak. Çiftçi, borcunun yüzde 30unu Kasım 2021de ödemek
zorundaydı ancak peşinatı dahi ödeyemedi. Üstüne üstlük temel
girdiler olan ilaç, gübre ve mazot her güne yeni zamlarla başladı.
Gübre son bir ayda 6 kere zamlandı; DAP gübre 14 bine, üre gübre 15 bine,
mazot neredeyse 10 liraya kadar çıktı.
Tarım Kredi
Kooperatifleri, yüzde 70lere varan faizle çiftçinin boğazını
sıkmaya devam ediyor. Faizi düşürdük. diyorsunuz ama çiftçiden
tefeci gibi faiz almaya devam ediyorsunuz. Tarım Bakanının
Kayırıyoruz. dediği çiftçiler, artık borçları
yüzünden bir bir hapse atılıyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında bu faizleri silecek, yapılandırmayı da
çiftçinin ödeyebileceği şekilde yapacağız; çiftçi ve
üretici bizim iktidarımızda rahat bir nefes alacak.
BAŞKAN Sayın
Nuhoğlu
16.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Kıbrısta Rum
basını tarafından gündeme getirilen, Türkiyenin garantörlük
rolünü pazarlık konusu hâline getiren plana ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Bugünlerde Kıbrısta Annan Planına benzer bir
plan, Rum basını tarafından gündeme getirilmiştir.
İsviçrede yapılan görüşmelerin gizli tutanaklarına göre
tıpkı Annan Planında olduğu gibi Türkiye'nin, garantörlük
rolünü pazarlık konusu hâline getirdiği gösterilmektedir.
Açıklanan bilgilere göre Türkiye, diğer şartlar
sağlandığı takdirde 650 asker dışındaki tüm
askerî varlığını geri çekmeyi kabul etmiştir. Garanti
Antlaşmasında yer alan tek yanlı müdahale hakkının
iptal edilebileceği de kabul edilmiştir. On beş yıl
sorunsuz bir dönemden sonra, kalan 650 askerin bile geri çekileceğinin
görüşülebileceği de tutanakta yer almıştır. Bu plan,
Annan Planını bile aratacak kadar tehlikelidir. Biz buna inanmak
istemiyoruz, Türk milleti adına Dışişleri
Bakanlığından net bir açıklama bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın
Eksik
17.-
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin, Patnos L Tipi Cezaevinde olan
Mecit Baştaşın sağlık problemlerine ilişkin
açıklaması
HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
63 yaşında,
ağır hasta olan ve 2010 yılından beri Patnos L Tipi
Cezaevinde olan Mecit Baştaşın yakınları,
avukatları bana ulaştılar. Mecit Baştaşın
sağlık sorunlarının giderek
ağırlaştığı ve sağlık hizmetine
ulaşmasının pandemi süreciyle daha da
ağırlaştığını bana ilettiler ve maalesef,
Mecit Baştaşın durumu her geçen gün daha da
ağırlaşıyor. 63 yaşında olan Mecit
Baştaşın başta kanser olmak üzere birçok
hastalığının olduğu ve bu gidişle ciddi anlamda
yaşamının, sağlığının tehlikede
olacağını öngörmekteyiz. Bu açıdan, Adalet Bakanlığının
derhâl Patnos L Tipindeki koşulları düzeltmesi noktasında
adım atması ve Mecit Baştaşın hem sağlık
hizmetine erişmesi hem de var olan ağır
hastalıklarından dolayı dışarıda tedavisinin
devam etmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
18.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, çiftçilere verilmesi gereken
desteklere ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, süt
fiyatları yüzde 47 artırılarak çiğ süt 4 lira 70 kuruş
olarak belirlenmiştir. Aynı oranda et fiyatlarına da bir
artış yapılmasını, yemde bir indirim yapılmasını
Gerçekten hayvancılarımız çok zor günler geçiriyorlar, mutlaka
üreten insanların desteklenmesi, tabii, tüketicilerin de aynı oranda
zam yapılarak bunların da maaşlarında artış
yapılması
Yine, şu anda ekim mevsimi ama çiftçilerimiz
gerçekten gübre almakta zorlanıyorlar, mutlaka gübre desteği ve mazot
desteği verilmeli. Bununla ilgili ayrıca verilen tarımsal
destekler, bu yıla mahsus olmak üzere hepsi toplu bir şekilde, bir
defada verilmeli ve çiftçilerimizin ekim yapmaları sağlanmalıdır.
Yoksa önümüzdeki yıl üretimde ciddi sıkıntılar
yaşanacak ve çiftçimize vermediğimiz parayı
dışarıdan ithal edeceğimiz ürünlere vermek zorunda
kalacağız. Onun için, kendi çiftçimizi destekleyelim, kendi
çiftçimizin mazot, gübre ve tarımsal desteklerini bu yıl, hepsini bir
defada toplu olarak verelim diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Çepni
19.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Orman Kanunu yönetmeliğindeki
yeni düzenlemenin insana ve doğaya açılan bir savaş
olduğuna ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkanım.
Orman Kanunu
yönetmeliğinde yeni düzenlemeyle zaruret ve kamu yararı hâlinde -ki
bunu kimin, nasıl belirleyeceği de belli değil- ormanlık
alanlarda havalimanından petrol boru hatlarına, yer altı
patlayıcı madde depolarından ibadethanelere, spor tesislerinden
cezaevlerine kadar izin verilmeyen neredeyse tek şey yok. Böylesi
stratejik bir düzenleme sarayın odalarında hallediliyor, Meclisten
kaçırılıyor. Ormanların yok edilmesinin yanında yer
altı patlayıcı madde depolarıyla ülke, resmen, nükleer
çöplüğe dönüştürülecek. Bu yönetmelik, devlet resmiyetinde insana ve
doğaya açılan bir savaştır. Çağrımız, bu
yönetmeliğin derhâl iptal edilmesidir.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
20.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, tarımda
dışa bağımlılıktan kurtulunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çiğ süt
fiyatlarındaki artış, sevindirici ama yeme, anında zam
geldi. Yıllardır söylüyoruz, yem ham maddelerini ithal edersek ne süt
üreticisini koruyabiliriz ne de hayvancılıkta yol alabiliriz.
Çiftçimiz, hayvanlarını kesime gönderiyor. Son bir yılda 1
milyonun üzerinde süt hayvanı kesildi.
Şimdi çiğ süt
alım fiyatlarına zam yapıldı ama hem geç yapıldı
hem de içinde bulunduğumuz şartlarda işe yaramayacak. Yemde
dışa bağımlıyız; dolarla, avroyla artıyor.
Maşallah, AKP Genel Başkanı, her ağzını
açtığında dolar uçarak gidiyor. Sonuçta hem üretici hem tüketici
zarar üstüne zarar ediyor. Yapılan artış, çiftçimizin cebine
girmeden uçtu; vatandaşımızın cebinden alınacak
paralar da yabancılara, ithalat lobilerine gidiyor.
Yapılması gereken,
tarımda AKPyle getirildiğimiz dışa
bağımlılıktan kurtulmaktır, üretebileceğimiz her
ürünü çiftçimize destek vererek ülkemizde üretmektir. 5li çeteye
verdiğiniz desteğin yarısını Türk çiftçisine verin, ne
çiftçimiz mağdur olsun ne vatandaşımız.
BAŞKAN Sayın
Filiz
21.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, vatandaşın
pahalılık ve istikrarsızlıktan dolayı
geleceğinden endişe duyduğuna ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Toplumun içinde
bulunduğu ekonomik ve ahlaki kriz, adaletsiz uygulamalar, geçim
sıkıntıları, fiyatların olağanüstü
artışı; buna karşılık bazı AK PARTİ
milletvekillerinin Bizden önce dağlarda yaşayan aç insanlar
vardı. Soğan ekmek de yeriz. Eti gramla, sebzeyi taneyle
alın. gibi tavsiyelerde bulunarak fakirlik edebiyatı yapmaları,
herkeste metal yorgunluğu yaratıyor. Gaziantepte dün bir torba un
326 TL demiştim, bugün 346 TL olmuş. Her şeye her yıl zam
gelirse vatandaşın psikolojisi bozulmaz mı? Vatandaş sadece
pahalılıktan değil, istikrarsızlıktan dolayı
geleceğinden endişe duyuyor. Metal yorgunluğu fiziksel
sistemlerde ani kırılmaya, toplumlarda ise manevi boşluğa
ve çöküşe sebep olur. Bunun da en önemli göstergesi toplumun heyecanını
kaybetmesidir; esnaf, köylü, çiftçi, gençler, emekliler heyecanlarını
kaybettiler. Toplumun güveni, istikrarı ve refahı sağlayacak iyi
yönetime ihtiyacı vardır diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
İskenderoğlu
22.-
Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlunun, vefatının
seneyidevriyesinde Seyit Onbaşıyı ve tüm
kahramanlarımızı saygı, minnet ve rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Çanakkale) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Anadolu halkına verdiği
umut ve kararlılıkla Kurtuluş Savaşının
meşalesini ateşleyen Çanakkale Zaferi, bir milletin topyekûn
yazdığı eşsiz bir destandır. Birçok kahramanlık
anısını barındıran bu destanın en önde gelen
isimlerinden birisi Seyit Onbaşıdır. 215 kiloluk top mermisini
sırtlayıp namluya süren Seyit Onbaşı, isabetli
atışıyla âdeta savaşın seyrini
değiştirmiştir. Vefatının seneidevriyesinde, 215
kiloluk mermiyi değil de âdeta bir milletin kaderini sırtlayan Seyit
Onbaşıyı ve tarihe altın harflerle Çanakkale geçilmez.
yazdıran tüm kahramanlarımızı saygı, minnet ve
rahmetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın
Ekinci
23.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, trafik kazasında hayatını
kaybeden İmranlı Belediye Başkanı Murat Açıl ve
Tuğba Demire Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
dilediğine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.
29 Kasım Pazartesi günü
Sivas ili İmranlı ilçesi Kılıçköy mevkisinde meydana gelen
trafik kazasında hayatını kaybeden İmranlı Belediye
Başkanımız Murat Açıla Allahtan rahmet,
yakınlarına, İmranlılı ve Sivaslı
hemşehrilerimize ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna
başsağlığı diliyorum. Aynı kazadan
hayatını kaybeden Tuğba Demir kardeşimize de Allahtan
rahmet, yakınlarına sabır ve yaralılara da acil şifalar
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Ersoy
24.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, Dünya Engelliler Gününe
ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Doğuştan veya
sonradan meydana gelebilen zihinsel ya da bedensel işlevsellikleri yerine
getirememe olarak değerlendirilen engellilik, tüm insanların
hayatları boyunca karşılaşabileceği bir durumdur.
Engelli vatandaşlarımızın yaşamın olağan
akışında karşılaştığı
kısıtlamaları belirleyerek çözüme ulaştırmak
sağlıklı ve verimli bir toplum yapısına
kavuşmamızı sağlayacaktır.
Yalıtılmış eğitimden ulaşılamaz binalara,
zorlu ulaşım sistemlerinden iş olanaklarının
kısıtlılığına kadar sosyal ve ekonomik birçok
alanda zorluk yaşayan engelli bireylerin sesi olmak ve onların
yaşam koşullarını iyileştirmek bizlerin
sorumluluğundadır.
Dünya Engelliler Günü
vesilesiyle toplumsal farkındalığın artmasını
temenni ediyor, tüm engelli vatandaşlarımıza sevdikleriyle
birlikte mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir ömür diliyorum.
BAŞKAN Sayın
Aycan
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, sağlık
personelinin özlük haklarına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, sağlık personeli daima
özveriyle çalışmaktadır. yedi gün yirmi dört saat esasıyla
çalışmak yıpratıcı bir süreçtir. Sağlık
personelinin, sanılanın aksine, ekonomik durumu, özlük hakları
iyi değildir. Sağlık personelinin
çalıştığı kuruluşa ve branşa göre döner
sermayeden aldığı ek ödemede farklılıklar vardır.
Sağlık kuruluşlarının her türlü harcamasının
döner sermayeden yapılması da döner sermayelerin yükünü
artırmaktadır; bu nedenle nöbet, icapçılık, aylık ve
onarım harcamalarının döner sermayeden yapılmamasını
öneriyoruz. Ayrıca, tüm sağlık personeline sabit döner sermaye
ödemelerinin standart hâle getirilerek her sağlık personeline genel
bütçeden uygun ödeme yapılmasını ve bunun emekliliğe
yansımasının sağlanmasını çok önemsiyoruz.
Sağlık personelinin bu isteğini uygun buluyor ve destekliyoruz.
Saygılarımla.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum
Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Bugün Sayın Bülbülden
başlıyoruz.
Sayın Bülbül, buyurun.
26.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Azerbaycanda meydana gelen
helikopter kazası sonucu şehit olan askerlere Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar dilediklerine, Sakaryanın il
oluşunun 67nci yıl dönümüne, Türkiyenin enerji alanında
yaptığı millî ve yerli yatırımlara, Ağrı ve
Iğdırda Eren Kış-9 Şehit Jandarma Uzman Çavuş
Hüseyin Keleş Operasyonunun başlatıldığına,
terörle mücadelede görev alan tüm personele Allahtan kolaylık
dilediğine ve Kunuri Çarpışmalarının 71inci yıl
dönümünde Kore Savaşında şehit olan bütün askerlerimize
Allahtan rahmet, hayatta olan gazilerimize sağlık ve afiyet
dilediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dost ve kardeş ülke can Azerbaycanda dün
meydana gelen helikopter kazası hepimizi derinden üzmüştür. Bu kaza
neticesinde şehit olan 14 Azerbaycan askerimize Allahtan rahmet
diliyoruz, yaralı olan askerlerimize de acil şifalar diliyoruz;
Azerbaycanın başı sağ olsun, hepimizin başı
sağ olsun diyoruz.
Sayın Başkan,
Anadolu coğrafyasının müstesna bir yerinde bulunan Karasu
sahili, Sapanca Gölü, Doğançay Şelalesi, tarihî Beşköprü,
Taraklı Gölü, Soğucak ve Dikmen Yaylaları, Acarlar Longozu,
Süleymaniye Ormanları ve şairlere, şiirlere ilham olan Sakarya
Nehri gibi doğal güzellikleriyle bizleri büyüleyen, 1 milyonu aşan
nüfusu ve ülkemiz ekonomisine özellikle tarım ve sanayide önemli
katkılarda bulunan güzide şehrimiz Sakaryanın il oluşunun
67nci yıl dönümünü kutluyorum.
Türkiye'nin özellikle son
yıllarda enerji alanında yaptığı millî ve yerli
yatırımlarını artırması ve enerji
çeşitliliği alanında yenilenebilir enerji kaynaklarına
yönelmesi temiz enerjinin elde edilmesi noktasında çevreye ve ülkemiz
ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadır. Türkiye Elektrik
İletim AŞ verilerine göre, geçtiğimiz pazar günü Türkiyede
günlük bazda 791 bin 794 megavatsaat elektrik üretildiği, tüketimin 788
bin 969 megavatsaat olduğu belirtilmiştir. Açıklanan verilere
göre, enerji üretiminde ilk kez yüzde 22,6 payla rüzgâr enerjisi santralleri
1inci sırada yer almıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin
lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Ülkemizin enerji alanındaki bu
atılımlarını ve özellikle enerji ithalini azaltacak bu
girişimleri destekliyor, enerji alanında ülkemizin daha iyi ve daha
doğru adımları gelecekte atacağına inanıyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İçişleri Bakanlığı
tarafından yapılan açıklamada Ağrı ve
Iğdırda Eren Kış-9 Şehit Jandarma Uzman Çavuş
Hüseyin Keleş Operasyonunun başlatıldığını
öğrenmiş bulunmaktayız. Öte yandan, Millî Savunma
Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada,
kasım ayında 17si büyük, 44ü orta çapta olmak üzere 61 operasyon
icra edildiği, 169 teröristin etkisiz hâle getirildiği
bildirilmiştir. Ülkemizin huzur ve güvenliğini tesis etmek için
terörün bitirilmesi noktasında yapılan bu kararlı mücadelede
görev alan tüm personellerimize Allahtan kolaylık diliyor, Allah
ayaklarına taş değdirmesin diyor, kendilerine
başarılar diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, 1950 yılında Kuzey Kore ve Güney
Kore arasında yaşanan gerginlik ve sınır ihlalleri
sonrasında patlak veren Kore Harbinde Türk ordusu da tugay seviyesinde
katılım sağlamıştır. 17 Ekim 1950de Pusan
Limanına inen Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki
Türk tugayı, 26-29 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen
Kunuri Çarpışmalarında en yüksek zayiatını
vermiştir. Çin Halk Kurtuluş Ordusunun ilerleyişine
karşı geri çekilme kararı alan Birleşmiş Milletlere
bağlı güçler, Türk askerinin kahramanca mücadelesiyle çekilmek için
zaman kazanmış ve imha olmaktan kurtulmuştur. Türk askerinin
kahramanlığının bir defa daha gösterilmiş olduğu
Kunuri Çarpışmalarında 218 askerimiz şehit olmuş, 94
kaybımızla birlikte 455 askerimiz de yaralanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Çarpışmaların 71inci yıl dönümünde Kore
Savaşında şehit olan bütün askerlerimize Allahtan rahmet ve
kendilerine minnet duygularımızı tekrar ediyoruz. Hayatta olan
gazilerimize sağlık ve afiyet diliyor, rahmete
kavuşanlarını da saygıyla anıyoruz.
Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Beştaş
27.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, ekonomik
buhrana, AKP Genel Başkanının her gün yaptığı
açıklamalar sonrası döviz kurlarının yeniden rekor
kırdığına, bu sözlü müdahalelerin takipçisi olup
hesaplarını soracaklarına, Diyarbakır EĞİTİM
SEN üyesi 21 eğitimcinin görevden ihracına, tüm ihraçların
iadesini talep ettiklerine, Siirt kayyumunun ihalelerde yolsuzluk yapmaya devam
ettiğine, Siirt Belediyesinin asfalt çalışmalarında
kişiye özel ihale gerçekleştirdiğine ve asfaltın
kontrolörlüğüne Siirt AKP Kadın Kolları
Başkanının kardeşi Ahmet Ekincinin getirildiğine,
Kadıköyde bir gencin Dur! ihtarına uymadığı için
polisler tarafından katledildiğine ve cezaevlerindeki işkence ve
kötü muameleye derhâl son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, ilk gündemimiz tabii ki
ekonomik buhran. Bir haftadır her gün aralıksız AKP Genel
Başkanı Faizi düşüreceğiz; faiz sebep, enflasyon sonuç.
Faize halkımızı ezdirmeyeceğiz. şeklinde, aynı
yere seslenen açıklamalar yapıyor. Her gün bu açıklamalar
sonrası döviz kurları yeniden yeniden rekor kırıyor. Son
olarak, dün gece yine aynı açıklamalarla dolar yeni rekorunu
kırdı. Merkez Bankası ise bugün dövize müdahale ettiğini duyurdu.
Çok net olarak ifade etmek isteriz ki Merkez Bankasının piyasaya
müdahale etmesine aracı olan milyar dolarlar Erdoğanın diline
pelesenk olmuş cümlelere hibe edilmektedir. Türkiye'nin ekonomisini
nasıl bir sirke çevirdiğinizi her gün ısrarla anlatmanızın
sebebi nedir? Kimlere mesaj veriyorsunuz?
Bir gecede bir cümleyle yüzde
20yi aşkın yükseliş yaşanıyor. Bu
artışın Türkiye'ye maliyeti yaklaşık 200 milyar
TLdir. Sonra, artışa müdahale etmek için harcanan milyar liralar
var, 128 milyar doların üzerine kaç milyar dolar daha
harcadınız? Sussanız; her işi ehline, liyakatlisine,
kurumların özerkliğine ve en önemlisi derhâl seçim kararı
alınarak sandığa bıraksanız aslında hiçbir sorun
kalmayacak. Biz söyleyelim, 2021 yılını hiçbir şekilde
unutmayacağız ve bu sözlü müdahalelerin takipçisi olup
hesaplarını soracağız.
Sayın Başkan,
mevcut KHKlerle ihraçların iadesini talep ederken maalesef yeni kanun
hükmünde kararnamelerle ihraçlar devam ediyor. Diyarbakır
EĞİTİM SEN üyesi 21 eğitimci ihraç edildi. Hem de
nasıl? Bir yıl önce, 6 Kasım 2020de gözaltına
alınmışlardı ve 1i hakkında beraat kararı,
diğerleri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına
dair karar verilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yani mahkeme kararları beraat ve takipsizlik
kararı fakat KHKyle görevlerinden ihraç ediyorlar, medeni ölüme terk
ediliyorlar. Peki, faaliyetler ne? Tamamen sendikal faaliyetler.
Açıkçası, kanun hükmünde kararnamelerle ihraçlara devam,
iktidarın faşizmde ısrarıdır, zulümde
ısrarıdır; haksızlıkta, hukuksuzlukta
ısrarıdır. Sendikacılık suç olmadığı
gibi, tüm uluslararası sözleşmelerde de garanti altına
alınmıştır, güvencededir; iç hukuk da bunun güvencelerinden
bir tanesidir. Bu nedenle tüm ihraçların iadesini talep ediyoruz. Kanun
hükmünde kararnameyi çıkaran irade kanunları tanımıyor,
mahkemeleri tanımıyor, yargıyı tanımıyor; bunu da
not etmek isteriz.
Siirtte ihale
yolsuzluğu devam ediyor, kayyum bütün ihalelerinde yolsuzluk yapıyor.
Daha önce de defalarca söyledik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Geçtiğimiz hafta Siirt kayyumu, Fen
İşleri Müdürlüğü kapsamında (21/b) usulü ihale yaptı
yine. Herkesin bildiği üzere, (21/b) mücbir sebep hâllerinde
kullanılabiliyor fakat kayyumlar bunu bir rutine dönüştürmüş
durumda; bekaları için, orada oturabilmeleri için yandaşlarına
rant sağlamaları gerekiyor. İhale konusu, asfalt
çalışmaları. 6 milyon TLye kişiye özel ihale
gerçekleştirildi ve ihale, göstermelik bir şekilde, Diyarbakır
firmasına verildi. Diğer önemli ayrıntı ise asfalt
dökülecek yer belediyenin sınırlarının
dışında. Söz konusu asfalt, belediye sınırları
dışında olan organize sanayi bölgesine döküldü. Bu alan, il özel
idaresinin yetki alanında ve asfaltın kontrolörlüğüne de kayyum
döneminde sözleşmeli olarak işe alınan, Siirt AKP Kadın
Kolları Başkanının kardeşi Ahmet Ekinci getirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kayyum gasptır. demeye devam ediyoruz.
Dün Kadıköyde bir genç
öldürüldü, katledildi. Dur! ihtarına uymadığı için
polislerin vurduğu haberlerde geçti fakat, maalesef, hiç de önemli bir
haber gibi yansımadı ve yaşamını yitirdi. Neymiş:
Polisler görevlerinden uzaklaştırılmış. Bu
kaçıncı cinayet, bu kaçıncı Dur! ihtarına uymama
iddiası, bu kaçıncı yargısız infaz? Kolluğa
verilmeyen ceza ve cezasızlık politikası yeni ölümlere maalesef
davetiye çıkarıyor; çocuklar, gençler, insanlar, yurttaşlar
ölmeye devam ediyor. Buna Dur! denilmesini istiyorum.
Sayın Başkan
-affınıza sığınarak- cezaevleriyle ilgili 2 mektup
var, birinde; telefonla görüşürken elini cebine koyduğu için disiplin
cezası almış. Evet, İlyas Arat
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi
tamamlayın, son kez buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ailesiyle görüştüğü sırada elleri
niye cebinde? denilerek telefon kesilmiş ve sonra da disiplin cezası
verilmiş. Diğeri; bizim MYK üyemiz Bülent Parmaksız, Alp
Altınörs ve İsmail arkadaşımız
Ya, sözde
normalleşme oldu mektupları, faksları geldi
Artık gece
yarısı aramalar yapılıyor. Eskiden 2 defa olan sayım
3e çıkarılmış ve aramalarda tacize varan uygulamalar var.
Bu aramalar haksız, usulde olmayan bir yöntemle yapılıyor ve
içeride 3 kişi olmasına rağmen, sayım sırasında
gidip bütün üst katı, alt katı bilerek dolaşarak bir baskı
yöntemine dönüştürmüşler. Cezaevlerinde olan uygulamaların,
işkencenin, kötü muamelenin haddi hesabı yok. Bu keyfiyete derhâl son
verilmesi gerekiyor diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Altay
28.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Cumhurbaşkanı ne
zaman konuşsa doların fırladığına,
Cumhurbaşkanı konuşurken Merkez Bankasının dolara
müdahale etmesinin kabile devleti mantığı olduğuna, Tayyip
Erdoğan Türkiyeyi devraldığından beri Türk
parasının dolar karşısında eridiğine, Tayyip
Erdoğanın tek başına sevk ve idare ettiği devlette
liyakat, adalet ve ahlak kalmadığına, milletin her yerde sesini yükselteceğine
ve Tayyip Erdoğanın muhalefete tahammül edeceğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
Parlamento milletin dertlerinin çözüleceği yerdir, milletin derdiyle
dertlenilen yerdir, millete umut olma, millete ışık olma
yeridir, bir çare müessesesidir ve millî egemenliğin
tecelligâhıdır.
Şimdi, böyle olunca,
tabii, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik gidişat vahim bir
şekilde seyrediyor. Sayın Cumhurbaşkanı, tabii, bugün de
grup konuşmasında makro göstergelerle -vesair- bir pembe tablo
çizmeye çalışıyor ama kendi sebep olduğu bütün
olumsuzlukları da neticede muhalefete mal etmek için çabalıyor. Bunu
ben çok yadırgamıyorum. Yadırgadığım şu
tabii: Dün akşam TRTde konuşurken dolar 1 lira falan arttı,
13,80leri buldu. Efendim, sabah 13,80le başladık, Merkez
Bankası Tayyip Bey kürsüye çıkmadan önce bir karar aldı,
Müdahale edeceğiz. kararı aldı. Ben, niye müdahale ediyor
etmiyor; buna karışmıyorum, yanlış buluyor diye de
söylemiyorum bunu. Yanlış olan şu bence: Tayyip Bey ne zaman
konuşsa dolar fırladığı için
Çünkü bir gece önce
TRT'de 1 liraya yakın bir maliyet oldu, dünyanın en pahalı televizyon
programı oldu Türkiye için. Şu garip ve ucubedir: AK PARTİ Genel
Başkanı konuşacak, her konuştuğunda da döviz
fırlıyor, Türk parası değer kaybediyor, biz müdahale
edelim, aman Tayyip Bey konuşurken döviz fırlamasın ya da Türk
parası daha çok yerle yeksan olmasın mantığını
ucube bir mantık olarak görüyorum; ciddi devletlerde böyle işler
olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin
lütfen.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Nitekim, Tayyip Bey'in konuşmasından yarım
saat önce başlayan müdahaleyle -tebrik ediyorum, tebrik ediyorum- Tayyip
Bey'in konuşmasının ortalarında dolar 12,48e kadar indi.
Ben dedim ki: İyi, herhâlde iniyor. Sonra tekrar fırladı; 13,10;
13,20leri gördü, sonra -bizim iktisatçılarımızın bize
söylediğine göre- Merkezin 2nci bir müdahalesi oldu. Bu kabile devleti
politikasıdır Sayın Başkan. Yani kabile açlıktan
geberiyordur, kabile reisinin çocuğu olunca herkese et
dağıtılır, bir şey yapılır, zenginlik
gösterisi yapılır; bunun gibi bir şey. Bu külüstür devlet
mantığıdır. Devlet hepimizindir, devlet yücedir,
kutsaldır. Devleti bu kadar ayaklar altına almaya gerek yok. Ben hep
söylüyorum yani ekonominin kuralları bellidir. Bugün itibarıyla dolar
13,5 diyelim...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben 11 Kasımda basın toplantısı yaparken
para göstermişim 9,70; yirmi günde 13,70 olmuş, sadece yirmi günde 4
lira
Tayyip Bey Türkiye'yi devraldığından beri 4,80den 13e;
Türk parası 9 lira dolar karşısında erimiş. Kendi
ucube teorisini hayata geçireceğim diye Millî Güvenlik Kurulunu devreye
sokarak, Devlet Denetleme Kurulunu devreye sokarak bu ucube ekonomik
doktrinini, kehanetini hayata geçiremeyecek. Şuna üzülüyorum: Olan millete
oluyor.
Sayın Başkan, bir
insanın ayakta kalması için 3 şeye ihtiyacı vardır;
hava, su, güneş. Bu üçü olmazsa insan ayakta kalamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Devletin ayakta kalması için de hava gibi, su gibi,
güneş gibi üç şeye ihtiyacı vardır, bunlar: Liyakattir,
adalettir, ahlaktır. Maalesef, şu anda, Sayın
Erdoğan'ın tek başına sevk ve idare ettiği devlette ne
liyakat ne adalet ne de ahlak kalmamıştır. Bu, devletimizin
bekası için Parlamentoyu oluşturan bütün grupları derin
endişeye sevk etmesi gereken bir durumdur. Ve hâl böyleyken, konuşan,
karşı çıkan, eleştiren, müşteki olan herkesi
terörist mandacı vesayetçi diye yaftalamak devlet ciddiyetiyle
bağdaşmaz. Tayyip Bey'in şunu da bilmesi lazım: Sokakta,
meydanda, ekranda, sosyal medyada, köyde, kasabada, tarlada, fabrikada, her
yerde millet sesini yükseltecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi
tamamlayın.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Milletin sesini yükseltmesi, Açım. demesi,
Geçinemiyorum. demesi, İşsizim. demesi, Borçluyum. demesi,
Hacizliyim. demesi teröristlik falan değildir; vatandaşlık
hakkının kullanılmasıdır ve millet, parti
ayrımı yapmaksızın sesini yükseltemeye, ses vermeye,
konuşmaya devam edecektir, Tayyip Erdoğan muhalefete de tahammül
edecektir.
Sizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Elitaş
29.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, AK PARTİ iktidarı
döneminde siyasette hem liyakat hem de ahlak olduğuna, insanları
gayrihukuki yöntemlere teşvik etmenin bir siyasetçiye yakışan
üslup ve tarz olmadığına, milleti eylem yapmaya teşvik
etmenin muhalefet partilerinin acziyet içinde bulunduğunun en önemli
göstergesi olduğuna, 1923 İzmir İktisat Kongresinde temelleri
atılan ihracat odaklı büyümeyi 1983 yılında rahmetli
Cumhurbaşkanı Turgut Özalın tercih etmesiyle Türkiyede yeni
bir büyüme atmosferi ortaya çıktığına, Türkiyenin pandemi
sürecindeki ekonomik büyümesine, şu anda döviz kurlarının yeni
sisteme adaptasyonuyla ilgili bir dalgalanma söz konusu olduğuna ve Genel
Kurul gündemine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu
selamlıyorum.
Şu gerçeği
altını çizerek ifade ediyorum ki: On dokuz yıldır idare
ettiğimiz AK PARTİ iktidarı döneminde, siyasette hem liyakat vardır
hem de ahlak vardır. Bunu, muhalefet anlamayabilir, görmeyebilir ama yüce
milletimiz bu değerlerin olduğu konusunda hemfikir. Nitekim, bugüne
kadar yapılan bütün ibralaşmalardan sandıklarda bu gerçek ortaya
çıkmıştır.
Herkesin derdi olabilir, bu
dertleri farklı şekilde dile getirebilir ama bunu sokaklara dökülerek
sokak ağzıyla ifade etmek şeklinde değil.
İnsanları nümayişe, insanları hukuki olmayan, gayrihukuki
yöntemlere teşvik etmek, o söylemlerle ifade etmek bir siyasetçiye
yakışan üslup ve tarz değildir. Milletvekili milletin vekilidir;
milletin dert ve isteklerini, onların dilek ve temennilerini Türkiye Büyük
Millet Meclisinde dile getirmek, çözüm yollarını bulmak
milletvekillerinin esas görevleridir. Eğer milletin vekillerinin görevini
yapamadığı ve bunu yapamadığından kaynaklı
olarak millete Hadi yürüyün, hadi nümayiş yapın, hadi farklı
farklı eylemlerde bulunun. demesi maalesef, muhalefet partilerinin
acziyet içinde bulunduğunun en önemli göstergesidir.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ooo!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bugün, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya
attığı, ihracat odaklı büyüme, istihdam ve
yatırım amaçlı bir ekonomi politikası sadece bugün
bulunmuş bir mesele değildir; 1923 İzmir İktisat
Kongresinden başlayan ve o günden bu tarafa, özellikle de 1983
yılında, rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özalın ihracat
odaklı büyümeyi tercih etmesiyle Türkiye'nin yeni bir büyüme atmosferi
ortaya çıkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bugün de pandemi sürecinde kapanan bir dünyanın
2020
yılında tüm dünyadaki ekonomilerin ya sıfır ya da negatif
büyümeyle karşılaştığı bir dönemde Türkiye,
1,8lik bir büyümeyle 2020 pandemi sürecini atlatma ve 2021 yılı
ekonomik büyümesini de çift haneli rakamlara çıkarma
başarısını göstermiştir.
Şu anda, döviz
kurlarının yeni sisteme adaptasyonuyla ilgili bir dalgalanma söz
konusu. Umuyoruz, diliyoruz, en yakın bir gelecekte bu istikrarı
sağlayacak ve su, yolunda mecrasını bulacak, inşallah,
hedefine ulaşacaktır.
Bugün, Türkiye, pandemi
sürecinde ortaya çıkan iklimden pozitif bir katkı
sağlayabildiği takdirde, bu, Türkiye'nin hem gayrisafi millî
hasılasında hem de orta gelir tuzağı dediğimiz
sistemden çıkmasının en önemli yollarından biri olacak diye
inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin
lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bugün görüşeceğimiz kanun teklifi 39 madde. 39 madde
içerisinde, siyasi parti gruplarıyla yaptığımız
görüşmeler sonucunda -muhtemelen teklifleri de metinleri de verdik, o
arkadaşlarımız da ilgili arkadaşlarıyla
değerlendiriyorlar önerge tekliflerini- sağlık
çalışanlarının hem maaşlarına hem de
emekliliklerine bir katkı sağlayan 7 kanun maddesi ihdasıyla
ilgili önergelerimiz var. O arkadaşlarımız da yetkilileriyle,
ilgilileriyle inceliyorlar. Umuyorum, diliyorum ki birlikte, bu kanun teklifi
içerisine 7 madde ihdas ederek sağlık
çalışanlarımızın pandemi sürecinde gösterdikleri
performanslara, gösterdikleri fedakârca gayretlere Türkiye Büyük Millet Meclisi
tüm siyasi partilerle birlikte bir katkı sağlar diye
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Şimdiden katkı sağlayacak değerli siyasi parti
gruplarımıza, milletvekillerimize teşekkür ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın
Dervişoğlu, sizi unuttum ben, öbür taraftan başlayınca.
Sayın
Dervişoğlu, buyurun lütfen.
30.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Marmara, Ege
ve İç Anadoluyu kapsayan fırtına münasebetiyle
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet, yaralılara
acil şifalar dilediğine, fırtınada yaşanan can
kayıplarının sorumluluğunun denetimsiz binalara oturma izni
verenlerin sırtında olduğuna, Türk kadınının siyasal
haklarını kazanmasının 86ncı yıl dönümüne,
iktidarın hiçbir ekonomistin anlamlandıramadığı faiz
sebep, enflasyon sonuç ilişkisine dayanan yeni bir ekonomi modelini
faaliyete geçirmeye hazırlandığına, hukuk, demokrasi ve
adaletin gelişmediği yerde ekonomik gelişmenin de
sağlanmayacağına ve ekonominin düzelmesinin tek yolunun seçim
olduğuna ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Evet, çok teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sık
görüştüğümüz için herhâlde beni konuşmuş
varsaydınız.
Zatıalinizi ve Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Marmara, Ege ve İç
Anadoluyu kapsayan lodos ve kum fırtınası münasebetiyle
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum, yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar
temenni ediyorum.
Fırtınayla birlikte
binaların dışındaki duvarlar ve yüzlerce çatı maalesef
kâğıt gibi savruldu. Savrulan çatıların
vatandaşların üzerine düşmesi münasebetiyle de kayıplar
yaşadık. Yolda yürürken başınıza çatı
düştüğü için ölmek, bizim tarafımızdan bir doğal afet
sonucu olarak görülmez, ortada ciddi bir denetimsizlik problemi vardır
demektir çünkü bu kasırga ya da tayfun değil. Kaderine terk
edilmiş binalar, sonradan oturtulmuş çatılar ve üstünkörü
yapılmış bina kaplamaları yaşanan can
kayıplarının asıl sebebidir. Sorumluluk, binaları
denetlemeyen, denetimsiz binalara oturma izni verenlerin
sırtındadır. Hükûmetin bu konuda denetimlerini
artırması ve yaşanacak felaketlere karşı şimdiden
tedbir almasını buradan ifade etmek istiyorum.
Bugün, 1 Aralık 1935te
Türk kadınının siyasal haklarını
kazanmasının 86ncı yıl dönümü. Başta Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener olmak üzere Meclisteki kadın
milletvekillerimizin nezdinde tüm kadınlarımızın gününü
kutluyorum. Kadınların toplumun her alanında olduğu gibi
siyasette de daha fazla yer almasını ve faaliyetlerde
bulunmasını temenni ediyor, önemsiyor ve destekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun lütfen.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) - Bu vesileyle dünyanın birçok gelişmiş
ülkesinden daha önce Türk kadınına bu hakkı tanıyan Gazi
Mustafa Kemal Atatürkü bir kez daha saygı, rahmet ve minnetle yâd
ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Cumhurbaşkanı dün katıldığı televizyon
programında Yeni ekonomi modeliyle birlikte düşük faizle üretimi ve
ihracatı destekleyeceğiz. diyerek tıpkı
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi gibi ne olduğu belli
olmayan yeni bir ekonomik model ihdasında ziyadesiyle ısrarlı
görünüyor. Dünyanın hiçbir yerinde örneği görülmemiş bir Türk
tipi başkanlık sistemini milletimizin sırtına külfet olarak
yükleyenler şimdi de hiçbir ekonomistin
anlamlandıramadığı Faiz sebep, enflasyon sonuç.
ilişkisine dayanan yeni bir ekonomi modelini faaliyete geçirmeye
hazırlanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Getirilen başkanlık
sisteminden millet ne hayır gördü ki şimdi getirmeyi
planladığınız ekonomik sistemle umutlansın. Faizi
düşürüyorsun, dolar yükseliyor; faizi sabit tutuyorsun, dolar yine
yükseliyor; faizi yükseltiyorsun, dolar yine ve yeniden yükselmeye devam
ediyor. Ben, bu konuyla alakalı ekonomik
başarılarınızı mikrofonun arkasına geçip
vatandaşlarımızla paylaşmanızı doğrusunu
isterseniz yadırgamıyorum, sizi millete havale ediyorum. Siz,
eğer bu şartlarda dahi ekonominin yerli yerinde yürüdüğü,
dinamiklerinin ayakta kaldığı iddiasında
bulunuyorsanız tenceresini kaynatamayan vatandaştan almanız
gereken cevabı zamanı gelince alacaksınız.
Artan döviz kurunun ve buna
bağlı olarak vatandaşlarımızın azalan alım
gücünün yarattığı sıkıntının önüne
geçemiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ne idiği belirsiz bir
başkanlık sistemi ve yeni, yeniden getirmeyi
planladığınız ve açıkladığınız
sözde ekonomi modeliyle de bu ekonomik felakete doğru sürüklenmenin önünü
kesemeyeceksiniz, milleti de sıkıntıdan
kurtaramayacaksınız çünkü ekonomi güven ister, başta Sayın
Cumhurbaşkanı olmak üzere AK PARTİ Hükûmeti, artık
piyasalara ve aziz milletimize güven vermiyor. Ekonomi hukukun, demokrasinin ve
adaletin olduğu yerde gelişir ve yükselir fakat sizin Hükûmetiniz hem
hukuk hem demokrasi hem de adalet noktasında önemli sabıkalardan
muzdarip bir yönetim kadrosudur. Bu kavramları geliştirmeden ekonomik
gelişme de sağlanmaz. Sizler o koltuklarda yani iktidarda oturmaya
devam ettikçe ekonomimiz her geçen gün güvensizlikten ötürü yara almaya, milletimiz
de her gün fakirleşmeye devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ekonominin düzelmesi,
vatandaşlarımızın refah seviyesinin yükselmesi için bir tek
yol var, o da seçimdir. Sandığı getirin ve ekonomi nasıl
rayına oturtulur, sadece izleyin yeter.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Altay, söz talebiniz mi var?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Var, var Başkanım, 60a göre efendim.
BAŞKAN Buyurun.
31.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şimdi, Sayın Elitaş
Ben Halk meydanlarda,
sokaklarda konuşacak. deyince Sayın Elitaş diyor ki: Bu,
siyasetin acziyetini gösterir. Sayın Elitaşa şunu
hatırlatmak isterim: Bu ülke
BAŞKAN Siyasetin
demedi, muhalefetin
dedi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) O minvalde bir şey söyledi.
Bu ülke, 15 Temmuz darbesini
püskürttüyse bunu sadece Erdoğan ya da AK PARTİli vekillere borçlu
değiliz; hep birlikte oldu, sokaklar ve meydanlarla oldu. Bir iktidar
sokaktan ve meydandan korkuyorsa onun sonu gelmiştir. Bunun örneğini
gördük; 4 Aralıkta biz Mersinin en büyük meydanını istedik.
Vali Bey 4 Aralıkta Mersinin en büyük meydanını bize vermedi.
Niye vermedi? Vali Beyin buna bir cevap vermesi lazım. Tayyip Beye
verdiği meydanı Kemal Kılıçdaroğluna niye vermedi?
Tayyip Bey Mersinin en büyük meydanını dolduramadı. Şimdi,
ayın 4ünde göreceğiz; Valinin verdiği meydan taşacak,
Mersinin caddeleri, sokakları miting alanına dönecek inşallah.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) E, şimdi, bu, vandallık değil,
saldırı yok, şiddet yok Sayın Elitaş, meydandan,
sokaktan korkma. Bugün, burada oturuyorsan sokağın, meydanın
sayesinde oturuyorsun. Meydandan niye korkuyorsunuz ya! (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Demokratik bir hak ya.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş,
buyurun.
32.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Burada hepimizin oturma sebebi
Milletimizin yüce oylarıyla
hepimiz burada oturuyoruz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Evet, demokrasi işte.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Mersin Meydanı 2014 yılından beri hiçbir siyasi
partinin toplantısına, mitingine verilmemiş.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Verildi, verildi, Tayyip Bey konuştu.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bile bile bunu ısrarla temcit pilavı gibi gündeme
getirmek haksızlıktır.
BAŞKAN Kayıtlara
geçmiştir.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Temcide laf etme, sahura laf etme!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) 2014 yılından itibaren verilmediği için bunu
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sahura laf etme. Sahurdan niye rahatsız oluyorsun!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) 2014 yılından beri hangi partinin
Sayın
Cumhurbaşkanı mitinglere gittiğinde de siyasi mitinglere
gittiğinde de aynı şekilde o meydan verilmemiş, Valilik tarafından
belirlenen meydanda mitingler düzenlenmektedir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
2018de verilmişti, yanlış bu. 2018de AK PARTİye
verilmişti meydan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Yüce Meclisin, yüce milletin bilgilerine arz ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Efendim, 2018 yılında AK PARTİ Genel Başkanına
verildi o meydan.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
Grup Başkan Vekillerinin söz talepleri tamamlandı.
Sayın Kılavuz,
buyurun.
33.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, şehit ve gazi ailelerinin TBMM
misafir locasında olduğuna ve şehitlerimizi rahmetle, minnetle
ve iftiharla yâd ettiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Büyük Türk milletinin namus
ve şerefi uğruna anadan, yârdan ve serden geçerek şehadet
şerbeti içen Gara şehidimiz Burak Coşkunun, şehidimiz Musa
Özalkanın, şehitlerimiz Faruk Eraslanoğlunun, Hakan
Altunyurtun, Selçuk Pakerin, Muhammet Yılmazın anne ve
babaları, şehitlerimiz Kazım Şahanın, Adem
Yassıkayanın ve Mustafa Eserin muhterem eşleri, gazilerimiz
Alparslan Fırat, Şakir Gülmez, Lütfü Arslan, Halil İbrahim
Doğansoy, Beşir Kaya ve Muhammet Kaplan
kahramanlarımızın muhterem aileleri TBMMde misafir
locasında aramızdalar; hoş geldiler, şeref verdiler.
Şehitlerimizin anaları anamız, bacıları
bacımız, babaları babamız, evlatları namusumuzdur.
(MHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Şehitlerimizi rahmetle, minnetle, iftiharla yâd ediyor, manevi
huzurlarında saygıyla eğiliyorum.
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, Türkiye nüfusunun
yüzde 12sine tekabül eden engelli bireylerin yaşadıkları
istihdam, sağlık, eğitim, ekonomik, sosyal hakları ve
engelli bireylere uygulanan ayrımcılığın engellenmesi
ve erişilebilirlik bakımından her alanda yapılan yeni yasal
düzenlemeler, Hükûmetin ve yerel yönetimlerin erişilebilirlik
alanındaki eylem ve politikaları gibi tüm sorunların
belirlenmesi ve çözüme kavuşturulabilmesi amacıyla 18/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Aralık 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
1/12/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
1/12/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili
Arslan Kabukcuoğlu ve 19 milletvekili tarafından, Türkiye nüfusunun
yüzde 12sine tekabül eden engelli bireylerin yaşadıkları
istihdam, sağlık, eğitim, ekonomik, sosyal hakları ve
engelli bireylere uygulanan ayrımcılığın engellenmesi
ve erişilebilirlik bakımından her alanda yapılan yeni yasal
düzenlemeler, Hükûmetin ve yerel yönetimlerin erişilebilirlik
alanındaki eylem ve politikaları gibi tüm sorunların
belirlenmesi ve çözüme kavuşturulabilmesi amacıyla 18/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 1/12/2021 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına
Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun lütfen.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubumuzca verilmiş
olan, engelli bireylerin tüm alanlarda yaşadığı sorunların
araştırılması ve bunların gereğinin yerine
getirilmesi için verdiğimiz Meclis araştırması önergesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Türkiyede engellilerle
ilgili en önemli yasa 1 Temmuz 2005te Engelliler Hakkında Kanun
adı altında yürürlüğe girmiştir. Bu kanundaki On yıl
içerisinde engelli bireyler toplumun diğer bireylerine
eşitlendirilecektir. hükmüne rağmen, günümüzde yapılanlar son
derece yetersiz kalmıştır.
Fiziksel çevrenin
çeşitli işlevlerine sahip yapılara ait mimari çözümlerin
yetersiz olması, toplu ulaşım sistemlerinin uygun
olmayışı engellilerin eğitim, istihdam, sosyal hayata
katılım, iletişim ve bilgilendirme, sosyal destek ve
sağlık hizmetlerinden faydalanamamasına neden olmaktadır.
Türkiye'de Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı verilerine göre 2,6 milyon, engelli
derneklerine göre de 8,5 milyon engelli birey bulunmaktadır. Engellilerin
sorunları insani boyutu, sosyal boyutu ve iktisadi boyutuyla toplumların
öncelikli ve önemli sorunları arasında yer almaktadır.
Engellilere yönelik çabaların önemli bir kısmı özel eğitim
ve rehabilitasyon hizmetleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Esasen,
bu hizmetlerle engelli bireylerin temel becerileri en üst seviyeye çıkarılarak
psikososyal ve mesleki açıdan bağımsızlaşmaları
ve toplumsal uyumlarının sağlanması hedeflenmektedir.
Engeli olan çocuklar dünyanın en marjinal ve savunmasız
insanları arasında yer alırlar. Millî Eğitim
Bakanlığındaki mevcut eğitim programları öğrencilerin
eğitim gereksinimini karşılamakta yetersiz kalmakta ve
programların öğrenci merkezli bir anlayışla
hazırlanmadığı gözlenmektedir. Özel eğitimin
gelişmesi için üniversitelerin engelli eğitimi veren bölümleri
araştırma ve uygulamalarla desteklenmeli, engellilerle ilgili
uygulama, araştırma merkezleri kurulması teşvik
edilmelidir. Özel eğitimin yapılabilmesi için engel grupları
hakkındaki istatistiki veriler doğrultusunda engelli bireylerin
eğitim hizmetlerinden yararlanması gerekmektedir.
Engelliler, toplumsal hayata
katılma konusunda çeşitli problemlerle
karşılaşmaktadır. Son yıllarda engellilerin toplumsal
hayattan dışlanmalarının önlenmesine yönelik çeşitli
politikalar geliştirilmekle birlikte yetersizdir. Hükûmet,
yaptığı cüzi maddi yardımlarla engellileri susturmaya
çalışmaktadır. Ülkemizdeki engelli
vatandaşlarımızın çözüm bekleyen birçok sorununa ilgisiz
kalınması, engellilerin toplumsal hayata adapte olmalarına engel
olmaktadır. Bu sorunların çözümü sadece engelliliği ortadan
kaldıracak tedbirler alınmasıyla, özellikle maddi desteklerle
mümkündür. Engelli bireyler için birinci öncelik onların
istihdamının sağlanmasıdır. İstihdamı
sağlanmış olan engelli birey, daha özgür, kendine güvenli ve
daha mutlu birey olacaktır.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca
yüzde 40 engellilere ayda 661 Türk lirası, yüzde 70 ve üzeri engellilere
de ayda 991 Türk lirası maaş ödenmektedir. Bu, sadece adı olan
ancak kişinin ihtiyaçlarını karşılamaktan son derece
uzak bir bedeldir. Bu destek açlık sınırının yüzde
30u, yoksulluk sınırının yüzde 10una tekabül eder yani
engelli vatandaşlarımız açlık sınırının
bile çok altında bir destekle hayata tutunmaya mecbur
bırakılmıştır. Bu rakamlar göz önüne
alındığında, engelli vatandaşlarımız için
2022 yılı bütçe teklifinde ayrılan meblağ çok yetersiz
görülmüş ve İYİ Partiyi temsil eden 2 üye tarafından Plan
ve Bütçe Komisyonuna sunulan -bu ayrılan ödeneğe ilave- 20
milyarlık bir devlet ödeneği talebi iktidar partilerince reddedilmiştir,
engellilerin ihtiyaçlarına kulak tıkanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCOĞLU
(Devamla) Bitiriyorum.
İYİ Parti
iktidarında engelli vatandaşlara hak ettikleri önem verilecek,
onların daha mutlu birey olmaları sağlanacaktır.
Yüce kurulu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Muazzez Orhan Işık
konuşacak.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MUAZZEZ ORHAN
IŞIK (Van) Teşekkürler Sayın Başkan.
Çok önemli bir konu olan
engellilerin ertelenen hakları hakkında konuşuyoruz.
Yaşamları yok sayılan engellilerin haklarının
tanınması, korunması ve hayata geçirilmesi için yapmamız
gereken çok iş var. Sadece Meclis değil, kamu kurum ve
kuruluşları, belediyeler engelli yurttaşların hakları
için yıllardır bir arpa boyu yol almış değil. Ne
rehabilitasyon merkezleri ne okullar ne de hiçbir kamu kurumu bunun
gereğini tam olarak yerine getirmiş değildir.
Değerli milletvekilleri,
engellilik, sanıldığı gibi sadece doğuştan
olmuyor; iş kazaları, trafik kazaları, yetersiz beslenme, aile
içi şiddet, savaş ve çatışmalar da engellilik
doğuruyor. İnsanlara önleyici sağlık hizmetlerini
eriştiremiyorsanız, gebelik sürecinde tıbbi destek
vermiyorsanız, doğum anında doktor sağlamıyorsanız
doğal olarak engellilik yaratırsınız. Gerekli tedbirler
alınmadığı için çalınmış
yaşamlardır bunlar. Sadece engelliler değil kronik
hastalığı olanlar, yaşlılar, nöroçeşitli insanlar
ve bu kişilerin aileleri de ülkede yeterli düzeyde sosyal devlet ilkesi
esas alınmadığı için hak kaybına,
ayrımcılığa, ötekileştirilmeye maruz kalıyor.
Erişilebilirlik
meselesinin on yıllarca ertelenmesinin izahı olamaz. Son yirmi
yıldır bütün şehirleri altüst eden iktidar, yol, alt geçit,
asansör, otopark, bina girişi, park ve diğer mekânları herkes
için erişilebilir hâle getirememişse burada bir zihniyet sorunu
vardır. AKP, engellilerin yoksunluğunu, muhtaç
bırakılmışlığını istismar eden bir
siyasette ısrar etmektedir. Engellilerin haklarını önceleyen bir
iktidar, erişilebilir yaşam alanlarının
inşasını erteleyemez.
Öte yandan, kamuda bile
zorunlu olduğu hâlde engelli istihdam kotaları dolu değildir.
KPSSye 200 bin insan girmekte ancak 10 bin kişi bile atanmamaktadır.
Engelliler, bu ülkede nüfusun yüzde 12sini oluşturuyor. diyorsunuz ama
bütçede yüzde 2 pay ayırıyorsunuz. Kamuda istihdam edilen işaret
dili tercümanı sayısı sembolik düzeydedir. Mesela, nüfusu 1,5
milyon olan Vanda kadrolu tek bir işaret dili tercümanı yoktur.
Sebep olduğunuz ekonomik kriz ve kur şokları nedeniyle tedavi
her geçen gün daha da pahalılaşıyor. Engelliler, hastalar ve
yaşlılar ihtiyaç duyulan ilaçlara, medikal tıbbi cihazlara,
tedavi merkezlerine erişemiyor. Tedavileri karşılanmadığı
için her gün bir SMAlı, SSPEli çocuk için aileleri kampanya ve
yardım talebiyle bizlere ulaşıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının sitesi bile erişilebilir değildir.
Değerli milletvekilleri,
gelin, hep birlikte bu gidişe Dur! diyelim, engelli hakları için
verilen önergelere destek verelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK
(Devamla) Son cümlem Başkanım.
Birleşmiş Milletler
Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmenin gereğinin
yerine getirilmesi ve engellilerin yaşama dâhil olmasının
önündeki tüm engelleri kaldıralım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Ali Fazıl Kasap.
Buyurun Sayın Kasap.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın işaret diliyle konuşması)
ALİ FAZIL KASAP
(Devamla) Bunu geçen sene 3 Aralık civarında da
yapmıştım. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak aslında
üzerimize düşen bir şey var. Şu anda işitme engelli
vatandaşlarımız maalesef bizim bu yüce Mecliste söylediklerimizi
anlayamıyorlar, öğrenme imkânları da yok, tezat orada.
Ayrıca, Türkiye'de engellilerin karşısındaki en büyük engel
bence Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve onun zihniyeti.
Şöyle söyleyeyim değerli arkadaşlar: 420 bin hak etmeyen
kişiye maaş bağlayan bir Bakanlığımız var.
Gerçekten, engellilikle zerre miktar alakası yok,
kayıtlarını bulamıyorlar, kendileri hastanelerden
istemişler, bulamıyorlar ve o 420 bin kişiye maaş
bağlanmış, yersiz ödeme yapılmış; kendileri de
kabul ediyorlar ve kamu zararı var.
Öte yandan, bu
Bakanlığın engellilere verdiği maaş
Bakın,
şu anda 2022 yılı için yüzde 40-69 oranında engeli olan
şahsa verilen maaş 657 Türk lirası yani 50 dolar -biraz önce
değişmiş olabilir belki, bilmiyorum- yüzde 70 ve üzeri olanlara
da verilen maaş 60 dolar sadece; tam bağımlı engelli
bakım aylığı alan birine verilen maaş da 125 dolar
karşılığı 1.800 küsur lira.
İstihdama yönelik bir
şeyler yapabiliyor musunuz? Yapamıyoruz. Şöyle bir
yapılanma var orada da: 50 kişiye 3 istihdam; bunun benzeri ülkelerde
15 kişiye 1 istihdam. Kamuda şöyle: Uluslararası örnekleri
genelde 15 kişiye 1 istihdam şeklinde olması gerekiyor.
İşverenler genelde 40 civarında, 40-50 arasında bir blokaj
koyuyor, orada engelleme yapıyor ve 3 kişiyi istihdam ediyor; kamu
aynı şekilde. Küçük kaymakamlıklar var, küçük idareler var;
buralarda da 50 kişilik personeli olmadığı için yine
engelli istihdamının önüne geçiyoruz. Burada sıkıntı
var.
Demin de söyledim,
işitme engelliler
Mesela, burada milletvekili
arkadaşlarımız var, hiçbir milletvekilimiz şu anda bir
engelliyle iletişim kuramaz. Ben, hastanelerde, kamu binalarında, her
yerde işitme engellilere, görme engellilere bu konuda gereken
şeylerin yapılmadığı kanaatindeyim ve
yapılabilecek şeyler var. Düşünebiliyor musunuz, bir ortopedik
engelli uçakta lavaboya nasıl gidebilir, otobüste nasıl oturabilir?
Amerikada ve Avrupada arkadaki 2 koltuk boşaltılmış,
uçaklar için gerekenler yapılmış ama Türkiyede bunların
hiçbiri yok, hiçbiri yok.
Yüzde 20 ile 40
arasındaki engeli olan arkadaşlar için, engelliler için bir şey
yapılmış mı? Hayır, yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız
sözlerinizi.
ALİ FAZIL KASAP
(Devamla) Ben bir hekim olarak şöyle söyleyeyim: Rapor almadaki
sıkıntılarının çok büyük olanlarından bir tanesi
şu: Engellilere genelde şöyle bir rapor veriliyor; tam
bağımlı, kısmi bağımlı. Ya, arkadaşlar
bir şahıs kendi temel ihtiyaçlarını gideremiyorsa tam
bağımlıdır denir ve Amerikada bununla ilgili tekrar rapor
alma ihtiyacı duymuyorsunuz; sosyal çalışmacılar, ailesiyle
birlikte izlediğinde, incelediğinde bu rapor veriliyor. Bütün bu
engellerin kaldırılması için önce zihniyetin değişmesi
gerekiyor. Engelli bir Aile Bakanlığı olmaması gerekiyor,
engelli düşmanı bir Aile Bakanı olmaması gerekiyor.
Gerçekten engellilere hak ettiğini vermeyen bu ülke
Bakın, yüzde
36,2lik bir yeniden değerlendirme yaptınız, peki bu 657 liraya
niye yapmıyorsunuz? Geliriniz var, ben size şöyle söyleyeyim: Sosyal
Dayanışma Fonunun gelirlerinden bir tanesi trafik cezaları,
yüzde 36,2 artırdınız ama burada 657 lirayı yani 50-60
doları artırmıyorsunuz. Bu engellerin ortadan kaldırılması
için bu önergeye evet vermenizi istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Hacı Ahmet Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) Değerli Başkan, kıymetli
milletvekilleri ve bizleri ekranları başında izleyen
halkımız; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Son konuşmacı
arkadaşımızın özelikle üzerinde durduğu birkaç hususun
altını bendeniz de çizmek istiyorum. Divanda Başkan Vekilimiz
oturuyor, yanında Kâtip Üyelerimiz var, Grup Başkan Vekillerimiz
buralarda hizmet ediyorlar, milletvekillerimiz var. Evet, Meclisimizi
erişilebilirlik açısından, işitme engelli, konuşma
engelli milletvekillerimizin de dinleyebilmesi için bir işaret dili
tercümanıyla takviye etmek çok gerekli, lüzumlu. Bu hususu
değerlendirmeyi özellikle ben altını çizerek sizlere bir kez
daha vurgulamak istiyorum.
Şimdi, genellikle,
engellilerle ilgili verilen rakamlar farklı kaynaklardan
alınıyor. Bu rakamlarla alakalı en yetkili kurum TÜİK.
TÜİK, Türkiye'de ilk defa, engellilerle ilgili 1923ten beri bir
istatistiki çalışma yaptı, 2011 yılında ve bunu
detaylarıyla beraber yayınladı. TÜİK'in istatistikleri
kendi "web" sayfalarında var, Aile Bakanlığı
üzerinden de ulaşmak mümkün. Buraya bakarsak, bunun Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde bir ilk olduğu ve ilk kez AK PARTİ tarafından
yapıldığı da ortaya çıkar.
Yine, erişilebilirlik
açısından eksiklikler vardır ama ilk kez yapılan bir hususa
ben özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. İlk defa, 2015
yılında AK PARTİ iktidarı tarafından uygulamaya
konulan seyahat desteğinde 96 milyon 772 bin liralık katkı
sağlanmışken bu, 2020 yılında -tam rakam elimizde
olduğu için 2020 yılını ben arz ediyorum- 218 milyon 275
bin liraya çıkartılmıştır.
Okullaşma
oranlarıyla alakalı da bilgilerinize sunmak isterim. Okullaşma
oranlarında da biz engellilerin okullaşmasında gerek özel
eğitim, rehabilitasyon merkezleri gerekse kaynaştırma
eğitimi, taşımalı eğitim vasıtasıyla bugün
yüzde 89luk hakikaten muazzam, muhteşem bir rakama ulaşmış
bulunmaktayız.
Engelli istihdamıyla
alakalı da biz engellilerin engelli maaşı alan bireyler
değil, edilgen bireyler değil, etkin bireyler olması
noktasında memur sayısını artırmışız 10
kattan fazla.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HACI AHMET ÖZDEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Bugün işçi olarak
çalışanlarla beraber bu rakam cumhuriyet tarihinin rekorudur, 414 bin
engelli çalışana bugün ulaşmış bulunmaktayız.
Ayrıca, 50 artı 1
işçi çalıştıran yerlere, eğer bu yükümlülüklerini
yerine getirmezlerse kesilen cezalardan alınan miktarlar ayrıca
engellilere KOSGEB ve İŞKUR üzerinden kredi olarak verilmiştir.
Bugün, 250ye yakın engellinin kendi iş yerlerini açtıkları
ve çalıştırmakta oldukları, hatta daha başka insanlara
istihdam sağladıkları da bilinen bir husustur.
Şüphesiz, iktidarın
görevi icraat, muhalefetin görevi tenkittir. Tenkitlerin bizim yolumuzu
aydınlattığını, bizim yolumuza ışık
tuttuğunu, eksikleri görmemize vesile olduğunu biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HACI AHMET ÖZDEMİR
(Devamla) Fakat, yapılanları da görmezden gelen acımasız
tenkitleri de bir kenara koymanın yine insanlık ve siyaset
gereği olduğunu burada ifade ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Karar yeter sayısı istiyoruz Başkanım.
HACI AHMET ÖZDEMİR
(Devamla) Hürmet ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunacağım
MEHMET GÖKER (Burdur)
Yoklama talebimiz var efendim.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı istendi efendim, geç kaldınız, yapmayın.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
E, zaten yok, fark etmiyor.
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime yirmi dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.34
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
İYİ Parti grup
önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Değerli milletvekilleri,
biliyorsunuz, sürekli olarak her on-on beş dakikada bir oylamamız
var
Teşekkür ediyorum.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, ekonomik istikrarsızlıkta dış
güçlerin iddiasının araştırılması amacıyla
1/12/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Aralık 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
1/12/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
1/12/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
1 Aralık 2021 tarihinde
Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, ekonomik istikrarsızlıkta
dış güçler iddiasının araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (15533) grup
numaralı Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 1/12/2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller;
saygıyla selamlıyorum.
Bugün yeni bir durumla
karşı karşıya kaldık. Adalet ve Kalkınma
Partisinin grup toplantısı sırasında Genel Başkan
Recep Tayyip Erdoğan konuşurken Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası dolar yükselmesin diye, doları bastırmak için müdahale
etti. Bu müdahaleyi de açıkladı, yeni bir durum. Şimdi, neden
yaptı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bu müdahaleyi? Çünkü biliyor,
sizler de bildiğiniz gibi Merkez Bankası da biliyor ki sizin Genel
Başkanınız konuştuğu zaman döviz kurları
yukarı doğru çıkıyor. Yani Merkez Bankasının
hedefi neydi, kaça indirecekti, doları nereden buldu, bankaların
emanetini mi satıyor; bu soruları bir kenara bırakalım.
Peki, ne oldu bu müdahale sırasında? Merkez Bankası müdahaleye
başladığında dolar 13,85ti; 12,47ye kadar indi,
konuşma sırasında tekrar 13,36ya çıktı; buyurun, ne
oldu şimdi? Ya, Merkez Bankası bu koşulları yarattı;
şimdi, Türk lirasından kaçışı Merkez Bankası
yarattı. Merkez Bankasının doğrudan müdahaleyle bu durumu
değiştirmesi mümkün değildi, bunu da gördük. Yani sizin Genel
Başkanınız Tayyip Erdoğan Kur dediğin nedir; bugün
artar, yarın düşer. dedi ama konuşmasının
başında düştü, konuşmasının sonunda yine
arttı; bugüne, yarına kalmadı. Ülkede bir ekonomik yangın
yarattı Adalet ve Kalkınma Partisi ve Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan ve her gün yaptığı konuşmalarla bu
yangının üzerine benzin dökmeye devam ediyor. Yanan kim? Yanan bu
ülkenin halkları, bu toplum; işçisi, emekçisi, esnafı, köylüsü,
çiftçisi, kadını, genci, emeklisi, engellisi, dar gelirlisi, yoksulu,
açı. İşte bunlar yanıyor, cayır cayır
yanıyor ve siz bu yangını seyrediyorsunuz, seyretmekten de öte,
büyütüyorsunuz.
Kasım ayında Türk
lirası yüzde 40 değer kaybetmiş ya, değersiz pula
çevirdiniz Türk lirasını, yüzde 40, Kasım ayında. Böyle bir
şey daha önce ne zaman görülmüş biliyor musunuz sayın vekiller?
2001 krizinde ve 1994 krizinde bu kadar büyük değer kaybı. O zaman
devalüasyon deniyordu, şimdi değer kaybından bahsediyoruz.
Şimdi, bakın, öyle
bir durumla karşı karşıyayız ki faizlerin 4 puan
indirildiği eylül ortasından bugüne kadar 150 milyar Türk lirası
kredi kullanılmış. Peki, ne olmuş bu 150 milyar Türk
lirası kredi? Yani eylül ortasından bugüne kadar Türk lirası
krediyi almışlar, dolara kaçmışlar; ortalama 10 Türk
lirasından bu krediyi aldılarsa o günlerde 12,5-13ten
sattıkları zaman en az yüzde 25 kâr ediyor bunu yapanlar. Siz bunu
yarattınız ya, bunu yarattınız resmen. Şimdi böyle bir
durumla karşı karşıyayız.
Bakın, bugün Genel
Başkanınız diyor ki: Asgari ücrette görülmemiş bir
artış yapacağız. Neymiş yapacağınız
artış? Asgari ücret yılbaşında
Bu yılın
başında 385 dolardı asgari ücretin karşılığı,
385 dolar. Bugün ne? 210 dolara indi ya asgari ücretin
karşılığı on bir ayda. Siz şimdi ne yapacaksınız
asgari ücrete? Fevkinde görülmemiş bir artış
yapacağız. diyorsunuz. Yahu, asgari ücreti 385 dolara yani bu
yılın başındaki rakama çıkarmaya
kalkışsanız en az 5.200 Türk lirası yapmanız
lazım asgari ücreti. Yapacak mısınız göreceğiz
bakalım fevkinde görülmemiş yükselişi.
Şimdi, niye bunları
anlatıyoruz? Bakın, döviz mevduatı çok uzun zaman sonra ilk kez
genel mevduatın içinde yüzde 61,5a çıktı, rekor. Bu ne zaman
vardı daha önce? 2001de vardı, o zamanki krizde vardı,
şimdi yine çıktı. İşte böyle bir durumla
karşı karşıyayız ve böyle bir durumda siz yangına
benzin dökerken Başkanınız dedi ki Devlet Denetleme Kuruluna:
Bir araştırın bakalım, bu döviz niye böyle oluyor?
Dış güçler, dış mihraklar niye bizi bu hâle getiriyor bir
araştırın. Devlet Denetleme Kurulu çalışmaya
başlarsa ilk gideceği yer saraydır,
Cumhurbaşkanlığı ofisidir çünkü oradan kaynaklanıyor
bu artışın hepsi, oradan kaynaklanıyor. Ne zaman
konuşsa döviz yükseliyor. Peki, Devlet Denetleme Kurulu bunu
araştıracak da Meclis ne yapacak ya, Meclis bunu
araştırmayacak mı; döviz neden bu hâle geldi, ekonomi neden bu
hâle geldi diye araştırmayacak mı? Araştırmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Siz bugün oylarınızla yine bu araştırma önergesini
reddedeceksiniz. Onun için, hikâye anlatmayın bu halka, dış
güçler, dış mihraklar filan yok; siz varsınız, bu iktidar
dövizi bu hâle getirdi, doları bu hâle getirdi ve ülkeyi şimdi ucuz
emek cenneti, ucuz şirket cenneti, ucuz üretilen mal cenneti hâline
getirip -yerli ve millî iktidar olduğu iddia edilen bu iktidar-
yabancılara bu ucuzluğu satacak. Ülkenin bütün kaynakları, bütün
değerleri, bütün emek gücü ucuza satılacak. Siz bu hâle getirdiniz bu
ülkeyi ve bunu bir kez daha vurgulayalım. Şimdi, şunu da
unutmayın: Bu politikanızla bu ülkenin halklarını, bu
ülkenin toplumunu yoksullaştırıyorsunuz, yoksulluğu
yaygınlaştırıyorsunuz ve sizin politikalarınıza
ne Türkiyede ne uluslararası alanda güven kalmadı; bu güvensizlikle
bu iktidarı götüremeyeceksiniz, onu da bilin. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Sayın Ümit Beyaz.
Buyurun Sayın Beyaz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Artan kur
artışı ve ortaya çıkan hayat pahalılığı
nedeniyle Türkiye son dönemde en zor günlerini yaşamaya
başlamıştır. Şahlanma açıklamaları çok
kısa sürmüştür. Türkiye ekonomisi, ekonomik kurtuluş
savaşı başlatacak kadar kötü duruma düşmüştür. Art
arda yapılan zamlar takip edilemez hâle gelmiştir. Ekonomide kötü
gidişatın suçu dış güçlere atılmıştır.
Artış ve yapılan zamlara müdahale etmek yerine, yine suçu
dış güçlere atmışlardır. Bu dış güçler
kimdir? Mutlaka bunun açıklanması gerekmektedir. Gerçekten
iktidarın söylediği gibi bir dış güç var ise bununla
hepimiz mücadele etmeye hazırız. Dış güçler
açıklamasına hiç kimse inanmıyor. Dış güçler
değil, ekonomiyi planlayan da uygulayan da Hükûmet. Hepinizin de bildiği
gibi, ülkemizde ekonomik politikaları planlayan da uygulayan da
yalnızca Hükûmetin kendisidir. Bugün gelinen noktanın tek sorumlusu
Hükûmettir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kur artışları, girdi
maliyetlerinde artış, enflasyon, yüksek faiz, finansmana
ulaşım, TL'deki artış ve değer kaybı ve hayat
pahalılığı Türkiye ekonomisinin en önemli sorunları
hâline gelmiştir. Kur artışı ve girdi maliyetlerindeki
artış, yüksek faiz ve TL'nin aşırı değer
kaybı işletme sermayesine olan ihtiyacı
artırmıştır. Türkiye'nin dış borcu kur
artışına bağlı sürekli artarak 446 milyar dolara
ulaşmıştır; dış borç kur artışıyla
birlikte maalesef sürekli artmaktadır. Özel sektörün dış borcu
240 milyar dolar, kamunun dış borcu 180 milyar dolar, Merkez
Bankasının borcu ise 26 milyar dolardır. Dolar kurundaki her 1
TL'lik artış dış borcu 446 milyar dolar
artırmaktadır. Döviz kurlarındaki artış, dalgalanma
ihracatı durduracak boyuta ulaşmıştır. İhracatçılar
fiyat veremez, mal alamaz duruma gelmiştir. Üretim ve ihracat durmak üzeredir.
Türk ekonomisinde ham madde, enerji, lojistik başta olmak üzere pek çok
girdi dövize endeksli durumdadır. Döviz bir günde yüzde 10-15
aralığında dalgalanmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
piyasada her şeyin fiyatı artarken Samsun'daki üreticinin elindeki
fındığın ve çeltiğin fiyatı artmıyor,
Rize'deki çay üreticisinin elindeki çayın fiyatı artmıyor, buna
rağmen marketteki raflar âdeta yangın yerine dönmüştür.
Acil önlem
alınmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun
Başkanım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Turan Aydoğan.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TURAN
AYDOĞAN (İstanbul) - Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bizde bir âdet var: Ülkede
başımıza bir iş geldiğinde hemen dış güçler
deriz, şu deriz, bu deriz, onlara bazı isimler buluruz ve bunlar
sebebiyle ayağa kalkamıyoruz, kalkınamıyoruz,
birliğimiz beraberliğimiz bozuluyor falan filan
Ben buna
katılmıyorum. Niye katılmıyorum? Eğer sizin bünyeniz
sağlamsa bünyedeki virüs bünyeyi alt edemez. Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu, siz bu sözlere katılıyor musunuz?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Biraz sonra cevap vereceğiz.
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
Ben söyleyeyim: Sayın Cumhurbaşkanının henüz büyük reis
olmadan önce söylemiş olduğu sözler bunlar. Belki o tarihte belediye
reisi olabilir, şu anda çok detaylarını bilmiyorum ama
işte, hikâye bu, hikâye bu. İşinize geldiğinde
faşizmin jargonuyla kılıf arıyorsunuz. Niye faşizmin
jargonuyla diyorum? Goebbelsin kitabını alıp okursanız,
orada, teknik olarak iktidarın ayakta kalması için önce iç
düşman sonra dış düşman gibi kavramlarla beraber hareket
ettiğini görürsünüz. Dış mihraklarla sizin yerli edebiyatımıza
uygun uydurduğunuz gulyabaniniz
E, yemiyor kimse be kardeşim,
yemiyor, yemiyor! Milletin karnı aç. Millet taş mı yiyecek ya,
sizin gulyabaninizi yerken bir de taş mı yiyecek?
Ben size başka yollar
göstereyim, orada arayın isterseniz dış mihrakı, iç
mihrakı. Adaletsizliği bu ülkede dış mihraklar mı
yaratıyor? Hukuksuzluğu, demokrasi yoksunluğunu dış
mihraklar mı yaratıyor? Bunlar olmayınca böyle 3 kuruşa
muhtaç hâle gelebiliyorsunuz. Londra bankerlerinden, gidin, 6 kat faizle para
alın. diye size dış mihraklar mı söyledi? Niye normal
yollardan borçlanamadınız da 6 kat faizle Londra bankerlerine
borçlandınız? Dövize endeksli sözleşmeler yapın, bu
milletin kuruşu kuruşuna parasını peşkeş çekin.
diye dış mihraklar mı söyledi? Onlar mı yapıyor, kim
yapıyor bu işleri? 128 milyar doları iç edin, piyasaya sürün,
buharlaştırın, hukuksuz yöntemlerle beraber oradan, dövizden
rant kazanacak alanlara verin. diye dış mihraklar mı söyledi,
kendiniz mi yaptınız? Bugünün kuruyla hazineye 750 milyar lirayı
dış mihraklar mı yükledi? Yoksa bu ara dövizle alım
satım yaparken bu arkadaşlar mı aynı alım
satımları yapıyor? Üç günde bir Merkez Bankası
Başkanını dış mihraklar mı
değiştiriyor? Öyle ya, ekonomistsiniz ya, ekonomiyi biliyorsunuz
ya(!) Nepotizmin nedeni, kayırmacılığın nedeni
dış mihraklar mı? Kafanıza göre insanlarla çalışıp
diğerlerini dışlıyorsunuz. İçte ve dışta
gerilmiş bir Türkiyenin temel nedeni dış mihraklar mı?
5li çeteyi dış mihraklar mı yarattı? Öyle ya,
yarattıysa bir nedeni olmalı!
Bir de ben bir şey
soracağım sizin bu hikâyenizle ilgili ya: Dış mihraklar,
dış mihraklar
Kim bu dış mihraklar? Öyle ya, somut olarak
önümüze koyun. Bir gün birinin kapısında, bir gün diğerinin
kapısında beklediğiniz devletler mi dış mihraklar,
başkanıyla görüşmek için takla attığınız
devlet mi, kapısında sizi sıraya dizdikleri devlet mi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
Kimdir bu dış mihraklar ya, kimdir bu dış mihraklar?
Kabadayılığı beraber yapalım, adlarını
açıklayın da beraber yapalım. Ya, insanda biraz öz güven olur,
biraz yüz olur, biraz utanma olur. Yirmi yıldır devlet
yönetiyorsunuz, sorumluluk alamayacak kadar aciz hâlindesiniz. Çıkın,
insan gibi deyin ki: Kardeşim, kötü yönettik, yanlış yönettik;
sorumlu biziz. Ben size söyleyeyim ama: Hukuka dayalı, demokratik,
üreten, sosyal adaleti yüksek, nepotizmden uzak, sürdürülebilir bir devlet
yapısı size rağmen gelecek. Vallahi de billahi de tallahi de
geliyor gelmekte olan, haberiniz olsun!
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Uğur Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Covid-19 salgını bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Hangi
alanda? Her alanda, başta sağlık alanında. Sağlık
alanında -sözüm ona- büyük ülkelerin her birinin bu Covid-19
salgınında sınıfta kaldığına şahidiz
ama ülkemize dönüp baktığımızda, bizim sağlık
altyapımız sayesinde bütün vatandaşlarımızın
sağlığa ulaşımında, sağlığa
erişiminde sıkıntı yaşamadığını
çok net bir şekilde görüyoruz. Kaldı ki yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımız da bu imkânlardan
faydalandılar. Yani Türkiye pozitif bir ayrışım
sağlamış oldu sağlık alanında.
Başka hangi alanlarda
kriz yaşandı Covid-19 salgını nedeniyle? Ekonomik kriz
değerli arkadaşlar. Bütün ülkelere baktığımızda
-daha doğrusu- küresel ekonomi büyük bir kriz yaşadı. Dünya
ekonomileri küçülürken Türkiyenin 2020 yılında 1,8 olarak
büyüdüğünü hep birlikte görüyoruz, Çinden sonra 2nci sırada büyüdük
biz ve 2021 yılına baktığımızda yine dünyayla
ayrıştığımızı görüyoruz, pozitif olarak
ayrışıyoruz; ilk çeyrekte 7,2; ikinci çeyrekte 21,7; üçüncü
çeyrekte 7,4 büyüme oranıyla âdeta rekor kırıyoruz.
Evet, değerli
arkadaşlar, bu pandemi enerji fiyatlarında aşırı bir
yükselmeye neden oldu. Bundan bütün dünya etkilendi, biz de etkilendik. Evet,
petrol fiyatları, doğal gaz fiyatları, elektrik fiyatları
hepsi yükseldi.
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Ama Tayyip öyle demiyor Zam yok. diyor.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Ama biz bu fiyatları vatandaşımıza bugüne kadar
yansıtmadık. Doğal gaz fiyatları Avrupada 5 kat
yükselmesine rağmen biz sadece ve sadece yüzde 25 olarak
vatandaşlarımıza yansıttık. Değerli
arkadaşlar, bu da arz yönlü enflasyon oranını yükseltti. Bu ne
demek? Bütün dünya artık enflasyonla tanışmış oldu.
Enflasyon nedir? diye bilmeyenler, Amerikasından Avrupasına kadar
bütün ülkeler enflasyonla tanıştılar.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Hangi devlet sonuncu? Onu söyle Sayın Aydemir.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bakınız, biz Düşük
faiz politikasını uygulayacağız." dedik. Sayın
Cumhurbaşkanımız bunu her defasında söylüyor; ne zaman
ekranlar başına çıksa, ne zaman mikrofonu eline alsa, hangi
toplantıya girerse girsin, düşük faiz politikasından yana
olduğunu dün de söyledi, bugün de söylüyor, yarın da söyleyecek, biz
de buna inanıyoruz. Düşük faiz sayesinde ne olacak arkadaşlar?
Yatırımlar artacak. Yatırım artınca ne olacak
arkadaşlar? İstihdam artacak. İstihdam artınca ne olacak
arkadaşlar? Üretim artacak. Üretim artınca ne olacak arkadaşlar?
İhracat artacak.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Uyan, kendine gel, uyan!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Bakınız, Türkiye 84 milyon nüfusa sahip, genç bir
nüfusumuz var arkadaşlar. Ben size şunu söyleyeyim: Paradan para
kazanma dönemi bitmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
Buyurun.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Değerli milletvekilleri, bakınız, eğer yüksek
faiz olursa bizim yatırımcımız, bizim iş
adamımız, bizim esnafımız kredi kullanarak nasıl
yatırım yapabilir, nasıl üretim yapabilir? Yüzde 50 enflasyon
olan bir ortamda bir esnaf -ben serbest piyasadan geliyorum-
kullandığı kredinin yüzde 50sini kredi aldığı
yere, kurumlara ödeyebilir mi? Nasıl kâr yapacak, nasıl istihdam
oluşturacak?
BEDRİ SERTER
(İzmir) Yüzde 25 faizi biz mi verdik?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Krediyi veren kurumlar zerre kadar riske girmeden verdiği
krediyi ne yapar? İş adamı iflas ederse eğer kredisini en
güzel şekilde geri alır, eğer iflas etmezse de yüzde 50sini faiz
olarak, kâr olarak alır. Biz bu düzene Dur! diyoruz, bu sömürge düzenine
Dur! diyoruz, Dur! demeye de devam edeceğiz Allahın izniyle,
inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
inşallah, Türkiyede bundan sonra, düşük faizle, yatırımlar
artacak, ihracat artacak, cari açığımız da azalacak. (CHP
sıralarından gürültüler)
Evet, buradan sizlerin
desteğini bekliyoruz arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Düşük faizin neyine karşı geliyorsunuz?
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Yirmi yıldır neredeydiniz?
BAŞKAN Sayın
Aydemir
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Düşük faize destek olmanızı bekliyoruz ve önergenin
aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin
Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, Merkez Bankasının döviz rezervini neden satmaya
zorlandığı, bu dövizin hangi kurdan kimlere satıldığı,
son aylarda yaşanan kur krizlerini tetikleyen kararların
araştırılması amacıyla 30/11/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
1/12/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
1/12/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan
Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç
tarafından, Merkez Bankasının döviz rezervini neden satmaya
zorlandığının, bu dövizin hangi kurdan kimlere
satıldığının, son aylarda yaşanan kur krizlerini
tetikleyen kararların araştırılması amacıyla
30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (2962 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 1/12/2021 Çarşamba
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Murat Emir, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT
EMİR (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
On dokuz yıllık
iktidarınız sonucunda ekonomiyi duvara dayadınız, bütün
parametreler çöküyor, dövizi ancak seyredebiliyorsunuz,
yapacağınız hiçbir şey kalmadı; milletimiz açlık,
yoksulluk, işsizlikle baş başa, yarın çocuğuna süt
alabilecek mi, alamayacak mı, bunu düşünüyor ama siz bu
sorunları çözmek yerine âdeta bir sebep arayıp Buradan nasıl
sıyrılırız?ın peşindesiniz.
Bakın, hâlinizi görünce
divan edebiyatı aklıma geliyor. Hüsnütalil diye bir yöntem
vardır, edebî bir tarz vardır. Onda sebep yakıştırma
yapar şair yani olağan bir olayı romantik bir olaya bağlar.
Mesela, sonbaharda dökülen yaprakların nedeni olarak sevgilinin göz
yaşlarını söyler. Aynı şekilde, bunun halkçası da
şudur: Nasrettin Hoca eşekten düşer Zaten inecektim. der.
Değerli arkadaşlar,
bakın, sizin, öyle, faize bir savaş açtığınız
falan yok; siz faizcisiniz, siz cumhuriyet hükûmetleri içerisinde en çok faiz
ödeyen bir Hükûmetsiniz ama yapacağınız bir şey
kalmadı. Niye? Çünkü 128 milyar doları arka kapıdan
sattınız. (CHP sıralarından alkışlar) Biz
neredeyse bir yıldır soruyoruz 128 milyar doları kime, hangi
usullerle sattınız? diyoruz, çıt yok sizden. Eğer
Cumhurbaşkanı doğruysa yani şimdiye kadar ekonomiyi
Cumhurbaşkanı yönetmediyse yani birileri
Cumhurbaşkanını kandırdıysa yani Cumhurbaşkanının
iradesi dışında on dokuz yıldır Türkiye yönetiliyorsa
o hâlde bu 128 milyar dolar da olasıdır ki onun bilgisi ve dahli
olmadan yapılmıştır. O zaman, gelin,
araştıralım, bulalım o hainleri; kim satmış 128
milyar doları, bulalım; kim oradan para kazanmış,
bulalım. Niye bundan korkuyorsunuz? Ama yapamazsınız. Niye
biliyor musunuz? Çünkü bu araştırmayı yaparsak altından
Cumhurbaşkanı ve damadı çıkar. Bunu siz de biliyorsunuz, o
yüzden buna cesaret edemezsiniz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Belki ederler!
MURAT EMİR (Devamla)
Bakın, Cumhurbaşkanı diyor ki: Tarihimizde ilk kez kendi ihtiyaçlarımıza,
önceliklerimize ve gerçekliğimize uygun bir ekonomi politikası
izlemeye başladık. Arkadaş, siz on dokuz yıldır
neredeydiniz? Sizi dinleyen, yeni seçilmiş bir hükûmet zanneder ama baktığınız
zaman, ekonominin bütün çarkları donmuş durumda, çökmüş durumda
ve siz her zaman, bildiğimiz o teflon tava siyasetine devam ediyorsunuz.
Hiçbir sorumluluğunuz yok, hiçbir dahliniz yok; birileri gelmiş
Türkiye ekonomisini duvara toslattırmış, birileri gelmiş bütçeyi
talan etmiş ve siz de işin içinden sıyrılmaya
çalışıyorsunuz. Öyle yağma yok, artık gazel
okumanın zamanı geçti; sorumlu sizsiniz, sorumluluk
alacaksınız.
Bakın, değerli
arkadaşlar, Cumhurbaşkanı konuştukça dolar artıyor;
neden? Çünkü biz ekonomiyi bir kişinin saplantılarıyla birlikte
yönetmeye çalışıyoruz, o kişinin tatmin olmasını
bekliyoruz ve o kişi gerçeği anlayana kadar da maalesef bu
yanlış oyuna devam edeceğiz ve 84 milyon hep birlikte
fakirleşmeye, yoksullaşmaya devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar,
bu, yeni bir ekonomik model değildir; bu, Türkiyeyi
fakirleştirmektir. Her şeyi azaltırsınız, bütün
fiyatları artırırsınız, Türkiyeyi
yoksullaştırırsınız ve onun üzerinden bir ekonomik
model derseniz bunun adı aslında Pakistanlaşmadır,
Afganistanlaşmadır. Bakın, İhracat artacak. diyorsunuz,
nasıl artacak ihracat? Devalüasyon olduğu zaman, dolar
değerlendiği zaman -zaten sizin ihracatınız ithalata
bağlı yüzde 70 oranında- her şeyiniz pahalanacak, bir tek
ne ucuzlayacak? Emek ucuzlayacak. Yani diyorsunuz ki: Türk insanı
çalışacak -o hani dış güçler diyorsunuz ya- o
dış güçlere ihracat yapacak. Ve onun üzerinden de siz Bakın,
ne güzel, ekonomiyi büyüttük. diyeceksiniz. Değerli arkadaşlar,
artık, bundan sonra bu milletin karnı bunlara tok, ağır bir
ekonomik krizden geçiyoruz ve gerçekten bu sorunları çözecek aklı
başında, bilimsel ve piyasayla uyumlu bir yönetime ihtiyaç var ve
sizin bunu yapma olanağınız yok. Sizin yapabileceğiniz tek
şey bundan sonra ekonomiyi makyajlamaktır, ekonomide sanki sizin
sorumluluğunuz yokmuş gibi yapmaktır. Cumhurbaşkanı
konuşurken dolar artmasın diye Merkez Bankasına müdahale
ettiriyorsunuz. Cumhurbaşkanı çıkıyor, o her şeyin
altında dış güçler arayan Cumhurbaşkanı, bu sefer
Devlet Denetleme Kurulunu göreve çağırıyor. Ya, Devlet Denetleme
Kurulu sizin yetkinizde. Şimdiye kadar bir sürü yolsuzluk oldu, bir sürü
iddialar oldu, 128 milyar dolar kapı arkasında satıldı,
Devlet Denetleme Kurulunu niye göreve çağırmadınız? Peki,
Devlet Denetleme Kurulu bu işi layıkıyla yapabilir mi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MURAT EMİR (Devamla) -
Yapamaz çünkü zaten asıl sorumlu sensin. Senin amacın, senin
sorumluluğunu ortadan kaldırmaya çalışmak ve dış
güçlere bağlayarak sanki senin hiçbir dahlin yokmuş gibi yapmak. O
yüzden, bu Meclisin görevi bu duruma el koymaktır ve Türkiyede,
başta 128 milyar doların satışı olmak üzere, kim kara
para üzerinden para kazanıyorsa, kim dolar manipülasyonu yapıyorsa,
kim doların böylesine yükselmesine seyirci kalıyorsa ve kim tüyü
bitmemiş yetimin hakkını yiyorsa onun sorumlusunu
bulmaktır, ortaya çıkarmaktır. Tarihî bir görevimiz var, Meclisi
bu görevi yapmaya davet ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
Gelecek hafta
görüşeceğimiz bütçe teklifi, orta vadeli programın çizdiği
makroekonomik çerçeve üzerinde şekilleniyor ama o günün şartları
ile bugünün şartları tamamen birbirinden farklı.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, mikrofonun sesini biraz yükseltebilir misiniz?
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Bütçe teklifi makroekonomik
tanımını yitirmiştir. Çok net bir şekilde görülüyor
ki
BAŞKAN Sessizce
dinlerseniz duyuluyor, sorun yok.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Biraz ciddiyet rica edebilir miyim
arkadaşlar?
Süremi baştan
başlatabilir misiniz rica etsem; hakikaten tamamen konsantrasyonumu
kaybettim.
Biraz ciddiyet lütfen.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Gelecek hafta
görüşeceğimiz bütçe teklifi, orta vadeli programın çizdiği
makroekonomik çerçeve üzerinde şekilleniyor ama o günün şartları
ile bugünün şartları tamamen birbirinden farklı. Bütçe teklifi
makroekonomik tanımını yitirmiştir. Çok net bir
şekilde görülüyor ki önümüzdeki birkaç ay içerisinde sipariş
TÜİK enflasyon oranı bile yüzde 30ların üzerinde olacak.
Yaşanan ekonomik krizle birlikte milletimiz hızla fakirleşiyor.
Bizler gibi, AK PARTİ milletvekillerinin de milletimizin tasarruflarının
korunmasını arzu ettiklerini düşünmek isterim. Aynı
hassasiyeti, milletimizin emaneti Merkez Bankasının 128 milyar dolar
rezervinin sorumsuzca eritilmesine karşı da göstermelerini beklerim.
Bugün, 128 milyarı fazlasıyla arıyoruz. Kasada para olmadığı
gibi maalesef itibar da yok, bugünkü tabloya şaşmamalı. Merkez
Bankasının milletin emaneti döviz rezervlerini neden satmaya
zorlandığı, hangi fiyatlarla kimlere
satıldığı soruları yanıtlanmalı. 28
Şubat darbe girişiminin tetiklediği 2001 krizi sonrasındaki
para hareketleri nasıl Mecliste araştırıldıysa 128
milyar dolar da yine araştırılmalı, kamuoyu dürüstçe
aydınlatılmalı, Merkez Bankasının döviz rezervinin
eritilmesindeki sır ortaya çıkarılmalıdır.
Artık çok net görülüyor
ki devlet yönetilemiyor, bir devlet krizi yaşıyoruz. Doymak bilmeyen
ak elitist kadro uğruna ülkemiz maalesef feda ediliyor. Sorumsuz sözde
siyaset için alınan kararlar yüzünden ekonomik bir deprem
yaşıyoruz. Bunun sosyal bir depreme dönmemesini dilerim, ülke
hepimizin.
Son haftalarda döviz
piyasalarında yaşanan aşırı dalgalanmaların ak
elitistlere sağladığı avantajlar var mıdır,
araştırılmalı. İYİ Parti olarak en büyük
endişemiz, döviz kurundaki artışla büyük bir borç altına
itilen devletimizin, dört bir yanının çevrelenmekte olduğu bir
dönemde, uluslararası rekabet şartlarının çok
ağırlaşacağı belli olan bir zamanda siyasi tavizlere
zorlanma ihtimalidir; bu, tam da hakiki bir millî güvenlik sorunudur. Bu
ortamı hazırlayan temel sebep, kurumlar arası iletişimi
kesen, devlet hafızasını yok eden, devlet dışı
aktörlerin devlet işlerine bulaşmasına ortam sağlayan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Bu sistem ve AK
PARTİ kontrolü kaybetmiştir, sistemin ciddi kurumsal şeması
yoktur. Milletimizin refahı, güvenliği, devletimizin bekası,
ciddi, sürdürülebilir devlet mekanizmasını işletebilmek için
parlamenter demokratik sisteme acilen ihtiyaç duyuyoruz.
Aslında bütün bu
gayriciddiliklerden arınmak ve milletimizin aziz sağduyusuna
başvurmak için derhâl seçime gidilmesinin zamanı geldiğini ifade
eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Gülüstan Kılıç
Koçyiğit.
Buyurun Sayın
Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)
(Uğultular)
MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, AKP sıralarını uyarın.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kürsüde bir milletvekili var ya!
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN
KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Sayın Başkan, sayın
vekiller ve ekranları başında bizleri dinleyen değerli
halklarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi CHP grup önerisi
üzerine söz aldım. Aslında grup önerisi şöyle diyor: Son
aylarda döviz piyasalarında yaşanan aşırı
dalgalanmaların nedenleri, sorumluları, bu krizlerden kimlerin vurgun
yaptığı; Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık
döviz rezervinin kimlere, hangi kurdan ve hangi yöntemlere
satıldığının açıklanması.
(Uğultular)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çok uğultu var.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Sayın Başkan, çok uğultu
var.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen yerlerimize oturalım.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Şimdi, aslında biz bu
araştırma önergesinin sorularının açık ve net
olduğunu düşünüyoruz. Kurdaki bu dalgalanmanın sorumlusu tek
adam rejimidir, onun başındaki Tayyip Erdoğandır, AKP
Genel Başkanıdır; Merkez Bankası dâhil bütün kurumları
etkisi altına alan ve bir sözüyle yöneten mevcut rejimin kendisidir.
Şimdi, demin bizim grup
önerimizde de vardı -Sayın Grup Başkan Vekilimiz de ifade etti-
sadece kasım ayında dolar yüzde 40 artmış ya da tersinden
söylersek TL yani Türk lirası yüzde 40 değer kaybetmiş. Son
eylül ayından beri toplamda yüzde 55lik bir kayıp var değerli
arkadaşlar. Hani, hep söylüyoruz ya Paramız pul oldu. diye,
gerçekten paramız pul olmuş durumda ve bu paranın pul
olması meselesi bütün ülkeyi yoksullaştırıyor, dar gelirliyi
resmen içinden çıkılmaz bir yoksulluğa sürüklüyor ve sizler her
zamanki yaptığınız gibi şükür edebiyatıyla
halkımızın karnının doymasını bekliyorsunuz
ama söyleyelim: Halkımız aç, halkımız işsiz,
halkımız yoksul ve artık yoksulluk öyle bir boyut almış
ki insanlar geçmişte pazara gittikleri arabalarıyla gece saatinde
mahalleye çıkıyorlar ve Artık yemek var mı?
Toplarım. diye bağırmak zorunda kalıyorlar.
Sanırım, AKP iktidarı bu utancı hiç duymuyor ya da bunun
sorumluluğunu da hiç hissetmiyor.
Şimdi, biz dolara dair
ve diğer ekonomik göstergelere dair çok şey söylüyoruz ama görüyoruz
ki karşımızda duymayan, anlamayan ve gerçekten yüreğine
hiçbir şekilde dokunmayan bir iktidar var. Biz yoksulluk diyoruz; bakıyorsunuz.
Biz işsizlik diyoruz; bakıyorsunuz. Biz dar gelirliler diyoruz;
bakıyorsunuz. Biz asgari ücret açlık sınırının
altında diyoruz; bakıyorsunuz. Yani hiçbir çözümünüz yok, sürekli
gelip burada Biz öyle büyüdük, böyle büyüdük. edebiyatı yapıyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Büyümedik mi?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) - Doğru, büyüdünüz. Nasıl
büyüdünüz? 5 tane müteahhit şirketiniz büyüdü, yandaş
şirketleriniz büyüdü, vergi rekortmenleriniz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) - Vergilerini ödemesi gerekenlerin en büyük
vergi borçlarını silerek onları daha da büyüttünüz ama bizler
yani toplumun yüzde 70inden fazlası, yüzde 90ı küçüldü, ekmekleri
küçüldü. Dün alabildiği ekmeği bugün alamayan, dün bakkala gidip
aldığı ekmeği bugün Halk Ekmek kuyruklarında
soğuğa rağmen, kara rağmen, kışa rağmen
bekleyerek almaya çalışan bir toplumsal yapı var, bir gerçeklik
var ama ne yazık ki siz bu gerçekliği görmüyorsunuz ve bu
gerçekliği pas geçerek işlerinize devam etmeye
çalışıyorsunuz.
Hani, Çin'den sonra
büyümüşsünüz ya, o zaman, gelin, bir anket yapalım, sokaklara
çıkalım, hep beraber çıkalım, soralım bakalım,
Çin'den sonra gerçekten Türkiye'nin büyüdüğünü bu halk düşünüyor mu,
yoksullar düşünüyor mu, işçiler düşünüyor mu, kadınlar
düşünüyor mu, 10 yaşındaki çıraklar düşünüyor mu, bunu
hep beraber soralım diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Yaşar
Kırkpınar.
Buyurun Sayın
Kırkpınar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri takip eden kıymetli
hemşehrilerimi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Aslında Merkez
Bankası rezervlerinin ne zaman 128 milyar dolar olduğunu, bu
rakamı kimin, nereden aldığını bilmiyorum ama şu
an, Merkez Bankası rezervlerimiz zirve yaparak 123 milyar dolara
ulaşmış durumda. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası,
anayasal ve göz bebeği bir kurumumuzdur; dövizle ilgili tasarruf
yetkilerini nasıl kullanmışsa, yasal çerçeve içerisinde
alım satım ya da yasal olan başka bir şekilde geçmişte
nasıl tasarruf etmişse bugün de aynı şekilde tasarruf
ediyor, bu tasarrufunu yarın da sürdürecektir. Bu işlemleri merak
edenler Merkez Bankasının bilgi ve belgelerine,
yaptığı iş ve işlemlere çok rahatlıkla
ulaşabilirler, bu kayıtlar ilgili herkese açıktır. Bu
soruya yine Cumhuriyet Halk Partili bir ekonomistin vermiş olduğu
cevap da bu minvaldedir.
Burada bir kez daha
altını çizmek isterim ki Türkiye, ekonomisi döviz kurlarına
bağlı olarak büyüyen bir ülke değildir. Döviz kurları
ekonominin göstergelerinden sadece bir tanesidir. Ayrıca, bu, ekonomi için,
bizim ekonomimiz için ontolojik bir rakam da değildir. Burada önemli olan
makroekonomik verilerdir, istihdam rakamlarıdır, büyüme ve ihracat
rakamlarıdır. Ayrıca, burada sadece Türkiye yönünden değil,
bu anlamda dünyaya da bakmak lazım. Yani mesela, Avrupada durum nedir;
Fransada, İtalyada, Almanyada durum nedir; ABDde durum nedir, buradaki
şartlara baktığımız zaman, yine sağlıkta da
gördüğümüz gibi, Türkiyenin durumu bunların fevkindedir.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde, inşallah,
Türkiyeyi daha güçlü bir geleceğe kavuşturma adına var
gücümüzle mücadele ediyoruz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İnşallah(!)
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Türkiye için kurguladıkları karanlık senaryolara
bizler AK PARTİ hükûmetleri olarak ve Cumhur İttifakı olarak
asla müsaade etmeyeceğiz ve izin de vermeyeceğiz.
Ben, bu vesileyle, sizleri ve
ekranları başında bizleri takip eden kıymetli
vatandaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Herkesin müsterih olmasını buradan bir kere daha ifade ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, oylamaya geçmeden önce yoklama
yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Bir yoklama
talebi vardır, önce onu yerine getireceğim.
Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Altay, Sayın Tarhan, Sayın Emir, Sayın
Hancıoğlu, Sayın Şahin, Sayın Adıgüzel,
Sayın Şevkin, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın
Tanal, Sayın Kaya, Sayın Aydoğan, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Girgin, Sayın Gürer, Sayın
Sarıaslan, Sayın Keven, Sayın Tüzün, Sayın Ünver,
Sayın Gündoğdu, Sayın Köse.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim.
Pusula veren sayın
milletvekilleri lütfen Genel Kuruldan ayrılmasınlar,
karşılaştırma yapacağım.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:16.39
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.57
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı ve yoklamalarla
yaklaşık kırk-kırk beş dakika vakit kaybettik. Lütfen,
o hassasiyette davranalım.
Pusula veren arkadaşlar
da lütfen, Genel Kuruldan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin
Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, Merkez Bankasının döviz rezervini neden satmaya
zorlandığı, bu dövizin hangi kurdan kimlere
satıldığı, son aylarda yaşanan kur krizlerini
tetikleyen kararların araştırılması amacıyla
30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287) (X)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci
maddenin önerge işleminde kalınmıştı.
1inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinin (a) bendinde yer
alan ile veya ibaresinin ya da olarak değiştirilmesini, (b)
bendinde yer alan ve ibaresinden sonra gelmek üzere /veya ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli
Antalya
Adana
Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
İzmir
Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi Sayın Tacettin
Bayırın.
Sayın Bayır,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR
(İzmir) - Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1inci madde teknolojik
önlemleri etkisiz kılmaya yönelik fiilleri işleyenlere verilecek
hapis cezasını düzenlemekte olup cezai müeyyide vasıtasıyla
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamındaki haklara daha geniş bir
koruma alanı sağlamaktadır. Her ne kadar gerekçede Avrupa
Birliği direktifiyle uyum sağlandığı ifade edilse de
bilgi toplumunda telif hakları ve bağlantılı hakların
belirli yönlerinin uyumlaştırılması hakkında 22
Mayıs 2001 tarihli ve 2001/29 sayılı Avrupa Parlamentosu ve
Konsey Direktifiyle ilgili daha kapsamlı düzenlemeler yapmayı
gerektirmektedir.
Değerli Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 1inci maddeye genel olarak bir
itirazımız bulunmamakla birlikte, yapılan düzenleme de 30uncu
maddeyle ilgili olduğundan kanun teklifinin özellikle 16ncı maddesi
hakkında görüşlerimi beyan etmek istiyorum: 16ncı madde,
limanların işletme sürelerinin kırk dokuz
yıllığına uzatılmasını ele almaktadır.
İhaleye girmeyen şirketlerin davet edilmesi yapılacak bir
uygulamadır; eşitlik ilkesiyle bağdaşmamaktadır,
Anayasaya aykırılık taşımaktadır. Hiçbir siyasi
erkin, stratejik açıdan önem taşıyan, kamu malı olan limanları
Katarlılara veya 5li yapıya babasının malı gibi
vermeye hakkı yoktur; onlar size dedelerinizden miras kalmadı, onlar
halkın malıdır. Ayrıca, limanların ülke
savunmasındaki önemini, ticaretin ana unsurlarından biri olduğu
gerçeğini de hiç kimse unutmamalı. Buradan hareketle, limanların
uyuşturucu trafiğine açılmasına da göz yummamızı
bizden asla beklemeyin.
Şimdi,
düşünebiliyor musunuz, 2027de süresi dolacak olan Hopa Limanı
Katarlılara verilerek, 2028e uzatılan Antalya Limanı, daha
süresi devam eden yani süresi bitmemiş olan Çeşme, Mersin,
İskenderun, Marmaris gibi limanlarımız birilerine
peşkeş çekiliyor ve kırk dokuz yıllığına
kullanım hakkı veriliyor. Liman özelleştirmeleri
yapılırken bu firmalar bu limanları ihaleyle aldılar. Bu
limanları alırlarken -çok doğal ki- kârını,
zararını, yatırım süresini, sözleşmenin de ne zaman
biteceğini biliyorlardı. Peki, şimdi ne oldu da bitimine
yıllar var iken ekstra bir süre veriyorsunuz bunlara? Neden? Burada
ülkemizin hangi çıkarı var? İhalesiz bir biçimde aynı
firmalara eşitlikten yoksun olarak veriyorsunuz limanları,
amacınız nedir? Yok, yatırım yapacaklarmış;
yapsınlar, ellerinden tutan mı var? Yatırımlarına
engel olan kimse yok, daha önlerinde dünya kadar da zaman var. Yoksa, acaba
diyorum, ilk seçimlerde kaybedeceğinizi destek
aldığınız sermaye bile görerek Sonra bizi muhalefet
partisiyle uğraştırmayın, şunu, bu ihaleleri kırk
dokuz yıllığına uzatıverin, giderayak bize böyle bir
güzellik yapın. şeklinde talepleri olduğu için mi
ısrarcısınız bu maddede? Size bir teklif: Erken seçim
diyoruz, yanaşmıyorsunuz; iddianız o ki Oylarımız
düşmedi, tam tersine yükseliyor, yüzde 80 oy alacağız.
diyorsunuz. Peki, o zaman, buyurun, çıkartalım bu maddeyi tekliften,
seçimlerden sonra tekrar getirelim Komisyona; madem bu kadar
iddialısınız, görelim sizleri. Bakalım, halkımız
bunu onaylayacak mı, ret mi edecek?
Sevgili Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; maddede soru işareti olan bir yer
daha var ki
davalardan vazgeçilmesi halinde sözleşmelerinin süresinin
kırk dokuz yıla kadar uzatılması amaçlanmaktadır.
denilmektedir. Sorum şu: Dava eden biz miyiz, kaç limanda dava var, hangi
taraf dava açtı, bu cümle niçin buraya iliştirildi? Bunları
merak ediyorum, bunu Komisyonda da yöneltmiştim. Bu sorularımın
cevaplanmasıyla birlikte, bu maddeye Cumhuriyet Halk Partisi olarak ret
oyu kullanacağımızı belirtiyor, hepinize saygılar
sunuyorum. Halkın limanlarının 5 adama verilmesine izin
vermeyeceğiz. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Dursun Müsavat
Dervişoğlu Dursun
Ataş
Konya İzmir Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Dursun Ataşın.
Buyurun Sayın Ataş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 287 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
kanun teklifinin genel gerekçeleri arasında, iş
yaşamının doğrudan içinde olan kalfa ve çıraklara
yönelik bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Kanun teklifiyle,
mesleki ve teknik öğretimin daha fazla tercih edilmesini sağlamak
amaçlanmaktadır. Yapılan kısmi iyileştirmeler olumlu
olmakla birlikte, hem piyasanın hem de öğrencilerin
sorunlarını çözebilecek nitelikte değildir. Ülkemizde mesleki ve
teknik eğitim içinde 1,5 milyon, mesleki eğitim merkezlerinde ise 115
bin öğrenci, çırak ve kalfa bulunmaktadır. Bu öğrenciler
stajyer, daha çok, ucuz işçi gibi kullanılmaktadır. Ayrıca,
bu çıraklık ve staj süreleri emeklilik prim ve gün
sayılarının hesabında ve sigorta sürelerinin
başlangıcında kabul edilmemektedir. Kanun teklifinde bu
hususlara ilişkin bir düzenlemenin getirilmemesini eksiklik olarak
görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri,
AKP iktidarının on dokuz yılının sonunda, ülkede her
alanda sorunlar çığ gibi büyümektedir; bunların
başında da eğitim ve sanayi gelmektedir. Sayın
Cumhurbaşkanı Bizden önce 76 üniversite vardı, 207 üniversiteye
çıkardık. Şu anda üniversitemizin olmadığı il
yok. dese de sanayi sektöründe teknik ara eleman sıkıntısı
her geçen gün büyümektedir. Eğitimi bile sayılardan ibaret gören bu
zihniyetin, bu kanun teklifiyle de sadece sayılarda
değişiklikler getirmesi bizleri şaşırtmamıştır.
İşsizliğin
rekorlar kırdığı bir dönemde sanayicilerin ara eleman,
kalifiye personel bulamaması son derece düşündürücüdür. Ancak, bu
başarısızlığın üstünü örtmeye çalışan
AKP Millet iş beğenmiyor. diye algı yaratmaya çalışmaktadır.
Ancak asıl olan, mesleki eğitimin yetersiz olduğu, eğitim
sisteminin kalifiye ara eleman yetiştirememesidir. Bu durum, AKPnin
eğitimi vakıflara, cemaatlere taşere ederek eğitim
sistemini getirdiği durumun sonucudur. Bugün, Türkiyedeki hiçbir devlet
üniversitesi dünyanın en iyi 500 üniversitesi sıralamasına bile
girememektedir. Üniversite sayımızı 207ye çıkardık.
diye hava atan başekonomist, başka bir konuşmasında da Her
üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok. diyor.
İşte, size AKPnin devlet ciddiyeti ve planlama
anlayışı. Bunun sonucu olarak gelinen noktada, ara eleman
sıkıntısı yüzünden bazı sektörlerde işler
yürümemektedir, sanayimiz ağır darbe almaktadır. Kalifiye eleman
bulunmadığı için pek çok sanayici işini büyütmekten
korkmaktadır, kapasite artıramamaktadır. Birileri
çıkıp pişkin pişkin Bazı şehirlerde sanayiyi
Suriyeliler ayakta tutuyorlar. diyerek Suriyeli güzellemesi
yapacağına bu sorunların çözümü için
uğraşmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
kimsenin güveninin kalmadığı TÜİKin masabaşında
hazırladığı gerçeğin çok altındaki rakamlar dahi
gençlerin nasıl bir işsizlik bunalımı
yaşadığını göstermektedir. 15-24 yaş grubunu
kapsayan genç nüfusun işsizlik oranı yüzde 21,5tur. Yine, resmî
rakamlara göre, gençlerin yaklaşık yüzde 60ı iş gücüne
katılamamaktadır. AKPnin yeni Türkiyesi diplomalı
işsizler ordusuna dönüşmüştür. Gelinen noktada, memlekette
kasiyerlik yapan mühendis gençlerimiz var; inşaatta çalışan
öğretmen gençlerimiz var; çiftçilik yapan bankacı gençlerimiz var;
otelde çalışan gazetecilik mezunu gençlerimiz var; mevsimlik
işçi olarak çalışan felsefe mezunu gençlerimiz var. Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürkün cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliği Her
üniversite mezunu iş bulacak diye bir şey yok.
anlayışıyla değil Herkes en iyi, kaliteli eğitim
almalı, kimse işsiz kalmamalı. düsturuyla yönetilen bir
Türkiyede yaşamayı hak etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
tek adam yönetiminin ülkemizi taşıdığı noktada
açlık, yoksulluk, işsizlik ve sefalet bulunmaktadır. Ekonomist
olduğunu iddia eden Sayın Cumhurbaşkanının ülkemizde
yaptığı ekonomik deneyler yüzünden döviz kurlarında
yaşanan üst üste artışlar vatandaşın hayatına
zam, yüksek enflasyon, gelirlerde düşüş ve işsizlik olarak
yansımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Sağ olun Başkanım.
Bu ülke sizin deney
tahtanız değildir. Getirin sandığı, düşün bu
milletin yakasından. Esnafın dükkânında yeniden bereket olsun,
mutfaktaki tencere yeniden yine kaynasın, gencin umutsuzluğu umuda
dönüşsün diyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen
şekilde ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dirayet
Dilan Taşdemir Hüseyin
Kaçmaz Ali
Kenanoğlu
Ağrı
Şırnak İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Nusrettin
Maçin
İzmir Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Hüseyin Kaçmazın.
Buyurun Sayın Kaçmaz.
(HDP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
torba yasada gerek bölüm üzerinde gerek bütünü üzerine gerekse de muhalefet
şerhinde aslında birçok defa, defaatle dile getirdiğimiz söz
konusu elektrik faturalarındaki TRT payının
kaldırılmasının, sadece limanların kırk dokuz
yıllığına ihalesiz bir şekilde yandaşlara
peşkeş çekilmesini perdeleme gayesiyle
yapıldığını defaatle dile getirdik. Bu konu niye
önemli? Çünkü son dönemlerde limanlar uyuşturucu
kaçakçılığıyla sürekli gündeme geliyordu ve bu sebeple bu
konuya ilişkin muhalefet ettiğimizi tekrar belirtmek isterim.
Yine, bir diğer konu,
AKP iktidarları dönemindeki cezaevleri uygulamalarına
baktığımızda AKPnin içine 12 Eylül ruhunun
kaçtığını görüyoruz. Keyfî rejim, işkence rejimine
dönüşmüş durumda, hukuksuzluk ve keyfîyet kanıksatılmaya
çalışılıyor cezaevlerinde. Cezaevlerinde yaşanan kötü
muamele, işkence ve hak ihlalleri ciddi boyutlara ulaşmış
ve neredeyse tüm cezaevlerinde benzer ihlaller rutin hâle gelmeye
başlamıştır. Zorla sürgünler, sürgünler sırasında
kötü muamele, ağır hasta tutukluların tahliye edilmemesi,
çıplak aramanın dayatılması, koğuş araması
adı altında tutsakların eşyalarının
dağıtılması, keyfî iletişim cezaları, kitap,
dergi, günlük gazetelerin verilmemesi gibi uygulamalar tüm cezaevlerinde benzer
şekilde açığa çıktığı gibi özellikle pandemi
sürecinde hasta tutukluların sağlık durumu da gün geçtikçe daha
ağır bir hâl almaktadır. İHD verilerine göre, 590ı
ağır olmak üzere 1.564 hasta tutuklu bulunmaktadır. Bu hasta
mahpusların birçoğunun Cezaevinde kalamaz. raporu olmasına
rağmen tahliye edilmemektedirler ve infazları ertelenmemekte.
Cezaevlerinde tutulan ve ağır hasta olan tutuklulardan biri,
tahliyesine iki yıl kaldığı hâlde on yıl önceki
disiplin cezaları sebebiyle tahliyesi altı yıl ertelenmiş
olan Menderes Leyladır. Kemik erimesi, titreme, KOAH gibi birçok
hastalığı bulunan Menderes Leylanın infazının
ertelenmesine 2005, 2006, 2007 yıllarında cezaevi idaresi
tarafından verilen hücre cezaları gerekçe gösterilmiştir. Yine
diğer bir ihlal, yine diğer bir keyfî uygulama, yine diğer bir
hukuksuzluk örneği olarak Diyarbakır İnfaz Hâkimliğinin
Cezaevi Gözlem Kurulu kararına ilişkin vermiş olduğu ret
kararı.
Değerli milletvekilleri,
ceza yargılamasının temel ilkelerinden olan Nemo Tenetur
isimli bir ilke vardır. Söz konusu ilke, Anayasanın 38inci
maddesinin beşinci fıkrasında da işlenmiş. Söz konusu
ilke nedir, Anayasada nasıl işlenmiş? Hiç kimsenin kendisini
veya kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda
bulunmaya ve bu yönde delil göstermeye zorlanamayacağı hükme
bağlanmış. Anayasada da bu işlenmiş ve ceza
yargılamasının temel ilkelerinden biridir ve yüzlerce
yıldır var olan bir ilke ancak söz konusu cezaevlerinde kurulan
cezaevi gözlem kurullarının kararlarının neredeyse tümünde
söz konusu hukuksuzluklarla birlikte infaz hâkimliğinin de aslında
buna iştirak ettiğini görüyoruz. Söz konusu kararda Hükümlü Mehmet
Hakkı Yıldız hakkında dosya üzerinde yapılan
değerlendirmede adı geçen hükümlünün tekrar değerlendirme
sürecinde herhangi bir disiplin cezası almadığı,
haklarını iyi niyetli kullandığı
değerlendirilmiş olsa da hükümlünün kendisine İdare ve Gözlem
Kurulu tarafından sorulan PKKnin terör örgütü olup
olmadığı konusuna ısrarla cevap vermeyerek kendisinin
herhangi bir örgüte karşı ideolojisinin olmadığı
şeklindeki beyanlarının mevcut olduğu,
dolayısıyla Kurul tarafından yapılan değerlendirme
neticesinde
devam ediyor ve sonrasında koşullu salıvermesinin
reddine diyor yani hâkimlik eliyle, Cezaevi Gözlem Kurulu eliyle Anayasa ihlal
ediliyor. Yine dediğimiz gibi, ceza yargılamasının temel
ilkeleri de ayaklar altına alınıyor.
Yine, cezaevlerinden tabutlar
çıkmaya devam ediyor. AKP iktidarları döneminde, yüzlerce mahpusun
ailesiyle, çoluğu çocuğuyla vedalaşmasına bile müsaade
edilmeden, veda hakkı tanınmadan cezaevlerinde ölümüne müsaade
edildi. İskenderun T Tipi Cezaevinde Rojavalı Bangin Muhammed
Türkiye'de suç işlemediği hâlde örgüt üyesi olduğu
iddiasıyla ceza aldı, söz konusu mahpusun midesinin yarısı
ve bağırsaklarının yarısı
alınmıştı, bütün vücudunda yer yer şişlikler
vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
Sayın Başkan, müsaadenizle.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
Oturduğu yerden üstünün ıslandığını fark
etmeden idrarının aktığı söylenmişti.
Bacaklarını kullanamıyordu, kişisel hiçbir
ihtiyacını karşılayamadığı hâlde
yanındaki hasta mahpusla geçici koğuştaydı ancak o
koğuştan alındı ve yine tek başına bir
koğuşta tek başına hayatını kaybetti. Bu ölümden
de iktidar ve cezaevi yönetimi sorumludur.
Değerli milletvekilleri,
her ne kadar iktidar Ekonomimiz, demokrasimiz uçuyor." dese de bizim
oralarda anlatılan bir hikâye vardır: Kartal koyunu
kapmış, yemek için yuvasına götürüyorken koyun
bağırmış Görüyor musunuz, uçuyorum. diye. Evet,
uçuyorsunuz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ama öncesinde bir karar yeter
sayısı talebi vardır.
Önergeyi kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.21
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.36
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1inci madde üzerinde Hüseyin
Kaçmaz ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif
etmiş bulunan Cibuti Ulusal Meclis Başkanı Muhammed Ali Houmed,
Yemen Temsilciler Meclisi Başkanı Sultan Saeed el- Burkani ve
beraberlerindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Parlamenterler
Arası Kudüs Platformunun 4üncü Konferansı vesilesiyle ülkemizde
bulunan Cibuti Ulusal Meclis Başkanı Muhammed Ali Houmed, Yemen
Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın Sultan Saeed el-Burkani ve 45
ülkeden 100 milletvekilinden oluşan parlamenterler Genel Kurulumuzu
teşrif etmişlerdir. Kendilerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu adına Hoş geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3950)
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporu (S. Sayısı 287) (Devam)
BAŞKAN Sayın
Milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair 6 önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan teklife konu kanunun
Komisyon metninde bulunmayan ancak teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir
maddesinin değiştirilmesini isteyen ve Komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
Yeni madde ihdasına dair
Divana ulaşan önergeler Komisyon metninde bulunmayan bir konuda
değişiklik öngörmektedir. Ayrıca, İç Tüzükün 91inci
maddesi ve Meclis uygulamaları çerçevesinde bir bölümde en fazla 2 tane
yeni madde ihdası önergesi kabul edilebilmektedir. Dolayısıyla
İç Tüzük gereğince bu önergeleri işleme almamız
olanaklı değildir ancak grupların uzlaşısı
nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere, önergeleri işleme alacağım.
Önergeleri okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergelere salt
çoğunlukla katılırsa önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla
katılamaması hâlinde ise önergeleri işlemden
kaldıracağım.
Önerge işlemlerine
geçmeden önce yerlerinden ikişer dakika Grup Başkan Vekillerimize söz
vereceğim.
Sayın
Dervişoğlu, buyurun lütfen.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
İhdas edilen maddeleri
yetkili kurullarımızda da inceledik, dolayısıyla yerinde
buluyoruz. Yalnız bazı eksiklikler de var, o eksikliklerin ikmal
edilmesi noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin dikkatini çekmek
istiyorum. Bu düzenleme BAĞ-KUR ve SGK emeklilerini kapsamıyor.
Anadolunun birçok yerinde hem diş hekimi hem de hekim BAĞ-KUR
emeklisi durumunda. O sebeple bu konunun da göz önüne alınması temennisini
tekrarlıyorum. İYİ Parti olarak bu düzenlemeye evet oyu
vereceğimizi ve katıldığımızı ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bülbül, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Genel Kurulda görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin içerisine madde ihdası yoluyla eklenmesi
planlanan bu 8 maddelik teklifin bizler de isabetli olduğu kanaatiyle
birlikte kanunu imzalayan ve teklif edenler arasında yer almaktayız.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle emekli adi malullük veya vazife
malullüğü aylığı bağlanmış olup da
aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış
olan tabip ve diş tabiplerinin ilgili mevzuatına göre uzman olanlara
emekli maaşında iyileştirme öngören bu kanun teklifini, yine,
aynı şekilde tabip, diş tabibi sınıfı personel
için döner sermaye bütçesinden yapılan sabit ek ödemenin merkezî yönetim
bütçesinden karşılanmasına yönelik teklifi ve bununla birlikte, söz
konusu olan teknik düzenlemeleri isabetli buluyor, inşallah
doktorlarımıza, hekimlerimize, diş tabiplerimize
hayırlı olması kanaatimizi dile getiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Özellikle bu pandemiyle mücadele döneminde fedakârlıkları
tartışmasız olan tabiplerimize ve diş hekimlerimize
yapmış olduğumuz bu iyileştirme inşallah kendileri
için faydalı olur temennisiyle yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Beştaş
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bu
görüştüğümüz kanuna dair ihdas edilen maddelere ilişkin biz de
olumlu bir yaklaşım içindeyiz yani özellikle doktorların
koşullarında -hem pratisyenlerin hem uzmanların- tam talep
edildiği kadar olmasa da bir iyileştirme sağlıyor ancak
meslek odalarının ve ilgili meslek örgütlerinin taleplerini tam
karşıladığını söyleyemeyiz, bu talepleri
karşılamaktan uzak, ciddi eksiklikler var. Özellikle sağlık
emekçileri için de aslında aynı yönlü düzenlemelerin
yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin,
hemşirelerin, hemşirlerin, ebelerin, teknikerlerin, diyetisyenlerin,
psikologların, sağlık memurlarının da aslında bu
kapsamda değerlendirilmeleri gerekiyor. Çünkü doktorlarla aynı
ortamda çalışan diğer sağlık personelinin bu
şekilde ayrımcı bir yaklaşıma, farklı
yaklaşımlara tabi olmasını adil
bulmadığımızı ifade etmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız sözlerinizi.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) TTBnin, SESin bu konuda çok sayıda
çalışması var, taleplerini zaten kamuoyuyla da
paylaşıyorlar.
Son olarak şunu da
söyleyeyim: Maddelerde özellikle Cumhurbaşkanının
kararıyla artırılabilir, eksiltilebilir
gibi buna benzer,
birçok kanunda olan durum maalesef burada da var, bu da subjektif bir sonuca
sebep olabilir.
Totalde, bu eksiklikleri
ifade ederek bu ihdas edilen maddelere olumlu oy vereceğimizi ve
destekleyeceğimizi de ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Altay
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Covid-19la mücadelenin
ikinci yılı tamamlanmak üzere. Sağlık
çalışanlarımızı tabii başta
doktorlarımızı- alkışlamakla yetindik, onların
feryatlarına kulak asmadık, onların içinde bulundukları
çalışma ortamları konusunda biraz duyarsız kaldık. Biz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bütün sağlık
çalışanlarından önce ve peşinen bir özür diliyoruz.
Keşke şu teklifi, ek maddeleri çok daha önce yapabilseydik; bunu da
arz ediyorum.
Son on yılda toplam
4.891 genç doktor Türkiye'den yurt dışına çıktı
Sayın Başkan. Yine, Türk Tabipleri Birliği 2012de sadece 59
doktora iyi hâl belgesi vermişken bu sayı bu yılın ilk
dokuz ayında 967 oldu. Bu sayılar büyük sayılar, yurt
dışına doktorlarımız kaçıyor. On sekiz ayda
istifa eden doktor sayımız 8 bini buldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Dolayısıyla, bu iyileştirme çok geç
kalmış bir iyileştirme ama her şeye rağmen Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak bu eksik bulduğumuz iyileştirmeye
amasız fakatsız, kayıtsız şartsız tam destek
veriyoruz. Lakin bununla beraber hemşirelerimize 3600 sözümüzü bir an önce
vermemiz lazım. Ebelerimiz, hemşirelerimiz, acil tıp
teknisyenleri, yoğun bakım çalışanları, röntgen
teknisyenleri, laboratuvar teknisyenleri, hasta bakıcılar,
odyometristler, psikologlar bu iyileştirmeden yararlanamıyor. Buradan
çoğunluk partisine sesleniyorum: Mümkünse bu iyileştirmeyi tüm sağlık
çalışanları için yapalım. Sağlık ordusunu bir
bütün düşünelim. Bu, aynı zamanda, sağlık
çalışanları bakımından iş
barışının bozulmasına da yol açabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Doktorlarımız yapılan bu düzenlemeyi, bu
iyileştirmeyi fazlasıyla hak ediyorlar. Ancak diğer
sağlık çalışanlarını ihmal etmemiz de bir anne
babanın evlatları arasında ayrımcılık
yapması gibi olacaktır. Bu konudaki takdiri önce AK PARTİ
Grubuna, sonra Sayın Sağlık Bakanının dikkatine
sunuyorum.
Sağlık
çalışanlarımıza bu iyileştirmeyle gönül, vefa ve
şükran borcumuzu bir nebze de olsa ödemiş olacağız. Bu
vesileyle başta doktorlarımız olmak üzere, tüm sağlık
çalışanlarına Türkiye Büyük Millet Meclisinden
saygılarımızı, hürmetlerimizi, sevgilerimizi sunuyoruz efendim.
Hayırlı olsun.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Elitaş,
buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, tüm siyasi parti
Grup Başkan Vekillerine buradan teşekkürlerimi iletiyorum.
Arkadaşlarla
yaptığımız istişare sonucunda, sağlık
çalışanlarının, özellikle doktorların
yıllardır içinde bulunduğu mağduriyeti ve çözülmesi için
yapılan gayretleri inşallah bugün nihayete getirmiş oluyoruz.
Yapılan artışlar muhakkak ki tatminkâr olmayabilir. Gönül ister
ki daha yüksek imkânları sağlayabilmek ama bildiğiniz gibi, hem
toplumsal barışı sağlayabilmek hem de bütçe dengelerini
gözetebilmek için bu işleri yapıyoruz.
Özellikle doktor
arkadaşlarımızın aldıkları ücretler ile emekli
maaşları arasındaki ortaya çıkan bir uyumsuzluk sonucunda
yüksek ücret alıp düşük emekli maaşı almasının
uyumsuzluğunu kısmen burada gidermiş oluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bir de döner sermayeden paylaşılan
kısımların her tarafta aynı olmaması
dolayısıyla, bu dönemde, 2022 yılı içinde genel bütçeye
aktararak döner sermayeden aldıkları payı eşit bir
şekilde dağıtma imkânı verdiğimizden dolayı
önemli bir düzenlemedir diye düşünüyorum.
Hemşirelerle ilgili,
diğer sağlık çalışanlarıyla ilgili yapılan
toplu sözleşmede zaten ücret artışları
gerçekleştirilmiştir. Bu performansla ilgili kısım daha
sonraki konularda değerlendirilecek.
Ben tekrar tüm siyasi parti
Grup Başkan Vekillerine ve konuyla ilgili hassasiyet gösteren tüm siyasi
parti gruplarından milletvekili arkadaşlarımıza, doktor
arkadaşlarımıza, doktor olmasa da onların bu hassasiyetine,
iki yıllık pandemi sürecinde canla başla çalışan
sağlık ekibine yaptıkları katkılardan dolayı çok
çok teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Biz de Başkanlık
Divanı olarak Meclisin iradesine sunacağımız bu önergelerin
sağlık çalışanlarımız ve doktorlarımız
için hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Yeni madde ihdasına
ilişkin ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin
eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
MADDE 2 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 84 üncü maddesinin
birinci fıkrasında yer alan (17.000) ibaresi (40.000)
şeklinde, (13.000) ibaresi (33.000) şeklinde
değiştirilmiş ve maddenin beşinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
Mustafa
Elitaş Muhammed
Levent Bülbül Leyla
Şahin Usta
Kayseri Sakarya Konya
İsmail
Güneş Recep
Şeker Selim
Gültekin
Uşak Karaman Niğde Abdullah Ağralı Ahmet Demircan Gülay Samancı
Konya Samsun Konya İsmail Tamer Zeynep Gül Yılmaz Semiha Ekinci
Kayseri Mersin Sivas Çiğdem Koncagül Mustafa Esgin Sabahat Özgürsoy Çelik
Tekirdağ Bursa Hatay
Tuba
Vural Çokal Fatma Betül
Sayan Kaya Şenel
Yediyıldız
Antalya İstanbul Ordu
Lütfiye
Selva Çam Mihrimah Belma
Satır Mustafa
Demir
Ankara İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Değerli Başkanım, salt çoğunluğumuz vardır,
önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Yeni madde kabul
edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Oy birliği diye tutanaklara geçsin efendim, oy
birliğiyle kabul edildi.
BAŞKAN Yeni madde
ihdasına ilişkin diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin
eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
"MADDE 3 4/1/1961 tarihli ve 209
sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı
Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine
Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiş, fıkranın mevcut ikinci
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
ikinci fıkrasında yer alan "Bakanlık merkez
teşkilatı ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
(laboratuvarlar hariç) ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun merkez
teşkilatında ibaresi "Bakanlık merkez
teşkilatında (laboratuvarlar hariç) şeklinde, "Maliye
Bakanlığının ibaresi "Hazine ve Maliye Bakanlığının
şeklinde değiştirilmiş, fıkrada yer alan "idarî
sağlık müdür yardımcısı, idarî halk
sağlığı müdür yardımcısı, ibaresi ile
"başhemşirelerde yüzde 200'ünü, ibaresi madde metninden
çıkarılmış, fıkranın altıncı cümlesi
ile maddenin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
altıncı fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
"Her bir sağlık tesisinde ek
ödemeye esas işlemleri denetlemek üzere inceleme heyetleri
oluşturulur.
"Sağlık kurum ve
kuruluşlarında Bakanlıkça belirlenen hizmet sunum
şartları ve kriterleri, personelin unvanı, görevi,
çalışma şartları ve süresi, hizmete katkısı,
performansı, tetkik, eğitim-öğretim ve araştırma
faaliyetleri ile muayene, ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve
özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar dikkate
alınmak suretiyle ek ödemenin oranı, usul ve esasları ile
inceleme heyetlerinin yapısı, çalışma usul ve esasları
Hazine ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine
Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
"Bu fıkra uyarınca personele her
ay yapılacak ek ödeme net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya
pozisyon unvanı itibarıyla belirlenmiş olan ek ödeme net
tutarından az olamaz ve bu kapsamda söz konusu ek 9 uncu maddeye göre
belirlenen ödeme tutarları bu fıkra uyarınca döner sermaye
gelirlerinden yapılacak ek ödemeden mahsup edilmek üzere merkezi yönetim
bütçesinden karşılanır. "
"Bakanlık bağış, faiz
ve kira gelirleri dışındaki döner sermaye gelirleri ile nakit
kaynaklarını personele ek ödeme dağıtımında
kullanabilir. Bu maddenin ikinci fıkrasının altıncı
cümlesi ile ek 3 üncü madde kapsamında yapılacak ödemeler
dışında dağıtılacak ek ödemenin yıllık
toplamı, döner sermaye gelirlerinin yüzde kırkını
aşamaz. Bu oran, doğal afet, salgın hastalık ve benzeri
olağandışı durumlarda Cumhurbaşkanı kararı
ile yüzde 50sine kadar artırılabilir.
Bakanlık döner sermaye işletmeleri,
sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, kaliteli ve verimli hizmet
sunumunun teşvik edilmesi, sağlık kurum ve
kuruluşlarının kendi imkânlarıyla
karşılayamadıkları ihtiyaçların giderilmesi,
eğitim, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin
desteklenmesi, Bakanlık taşra teşkilatının
desteklenmesi amacıyla yapılacak giderlere iştirak etmek için
aylık gayrisafi hasılattan aylık tahsil edilen tutarın
yüzde 6'sını geçmemek üzere Bakanlıkça belirlenecek oranı
Bakanlık Döner Sermaye Merkez Saymanlığı hesabına
aktarırlar.
"Bu hesaplarda toplanacak tutarların
dağılım ve harcanmasına ilişkin kriterler Hazine ve
Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine
Sağlık Bakanlığınca belirlenir.
Mustafa
Elitaş Leyla
Şahin Usta
Ramazan Can
Kayseri Konya Kırıkkale
İsmail
Güneş Abdullah
Ağralı Recep
Şeker
Uşak
Konya
Karaman
Selim
Gültekin Lütfiye
Selva Çam Zeynep Gül
Yılmaz
Niğde Ankara Mersin
Mustafa
Esgin Mihrimah Belma
Satır Arzu
Aydın
Bursa
İstanbul
Bolu
Ahmet
Demircan Tuba Vural
Çokal Muhammed Levent
Bülbül
Samsun
Antalya
Sakarya
Fatma
Betül Sayan Kaya Semiha
Ekinci Sabahat Özgürsoy
Çelik
İstanbul
Sivas Hatay
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Önergeye salt
çoğunlukla katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Yeni madde kabul
edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Oy birliğiyle Başkanım.
BAŞKAN Yeni madde
ihdasına ilişkin diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin
eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
MADDE 4- 209 sayılı Kanunun ek 3
üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan 410u ibaresi 770i
şeklinde, 335i ibaresi 695i şeklinde 180i ibaresi 450si
şeklinde ve döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılır
ibaresi merkezi yönetim bütçesinden ek ödeme yapılır şeklinde
değiştirilmiştir.
Mustafa Elitaş Muhammed
Levent Bülbül Leyla
Şahin Usta
Kayseri Sakarya Konya
Ramazan Can İsmail Güneş Fatma Betül Sayan Kaya
Kırıkkale Uşak İstanbul
Recep Şeker Abdullah Ağralı Selim Gültekin
Karaman Konya Niğde
Ahmet Demircan Zeynep Gül Yılmaz Semiha Ekinci
Samsun Mersin Sivas
Sabahat Özgürsoy Çelik Mustafa Esgin Tuba
Vural Çokal
Hatay Bursa Antalya
Mustafa Demir Lütfiye Selva Çam Mihrimah Belma Satır
İstanbul Ankara İstanbul
Çiğdem
Koncagül
Tekirdağ
BAŞKAN Sayın
Komisyon, salt çoğunlukla önergeye katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Salt
çoğunlukla önergeye katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Oy birliğiyle...
BAŞKAN Yeni madde
kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
Yeni madde ihdasına
ilişkin diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin
eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Madde 5 209 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 9- Bu maddeyi ihdas
eden Kanunla bu Kanunun 5 inci ve ek 3 üncü maddeleri ile 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesinde yapılan
değişiklik çerçevesinde gerçekleştirilen ödenek aktarma
işlemleri, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
21 inci maddesi ve yılı merkezi yönetim bütçe kanununda düzenlenen
ödenek aktarmalarına ilişkin sınırlamalara tabi
değildir.
Mustafa Elitaş Muhammed
Levent Bülbül Leyla
Şahin Usta
Kayseri Sakarya Konya
Ramazan Can İsmail Güneş Fatma Betül Sayan Kaya
Kırıkkale Uşak İstanbul
Recep Şeker Abdullah Ağralı Selim Gültekin
Karaman Konya Niğde
Ahmet Demircan Zeynep Gül Yılmaz Semiha Ekinci
Samsun Mersin Sivas
Sabahat Özgürsoy Çelik Mustafa Esgin Tuba
Vural Çokal
Hatay Bursa Antalya
Mustafa Demir Lütfiye Selva Çam Şenel Yediyıldız
İstanbul Ankara Ordu
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Salt
çoğunlukla önergeye katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Yeni madde kabul
edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Oy birliğiyle Sayın Başkanım.
BAŞKAN Yeni madde
ihdasına ilişkin diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin
eklenmesini ve diğer maddelerin buna teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 6- 4/11/1981 tarihli ve 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin (b)
fıkrasının birinci paragrafında yer alan tıp ve
diş hekimliği fakülteleri sağlık uygulama ve
araştırma merkezleri ile ibaresi tıp ve diş
hekimliği fakülteleri sağlık uygulama ve araştırma
merkezleri için asgari yüzde 45i, şeklinde değiştirilmiş
ve maddenin (i) fıkrasının üçüncü paragrafının birinci
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Üniversitelerin (c) ve (f) fıkraları
kapsamındaki personeline bu madde uyarınca her ay yapılacak ek
ödemenin net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9
uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya pozisyon unvanı
itibarıyla belirlenmiş olan ek ödemenin net tutarından az olamaz
ve bu kapsamda söz konusu ek 9 uncu maddeye göre belirlenen ödeme tutarı
bu fıkralar uyarınca döner sermaye gelirlerinden yapılacak ek
ödemeden mahsup edilmek üzere merkezi yönetim bütçesinden
karşılanır.
Mustafa
Elitaş Leyla
Şahin Usta Ramazan
Can
Kayseri Konya Kırıkkale
İsmail
Güneş Muhammed
Levent Bülbül Ahmet
Demircan
Uşak Sakarya Samsun
Şenel
Yediyıldız Mihrimah
Belma Satır Lütfiye
Selva Çam
Ordu İstanbul Ankara
Fatma
Betül Sayan Kaya Zeynep Gül
Yılmaz Semiha
Ekinci
İstanbul Mersin Sivas
Sabahat
Özgürsoy Çelik Çiğdem
Koncagül Mustafa
Esgin
Hatay Tekirdağ Bursa
Mustafa
Demir Selim
Gültekin Müşerref
Pervin Tuba Durgut
İstanbul Niğde İstanbul
Arzu
Aydın
Bolu
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Önergeye salt
çoğunlukla katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Yeni madde
kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Oy birliğiyle kabul edilmiştir Başkanım.
BAŞKAN Yeni madde
ihdasına ilişkin diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin
eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
MADDE 7 27/6/1989 tarihli ve 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesinin sekizinci
fıkrasında yer alan Kültür ve Turizm
Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının,
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun ve Meteoroloji Genel Müdürlüğünün
merkez teşkilatı personeli ile Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı, Türkiye Halk Sağlığı
Kurumu, ibaresi Kültür ve Turizm Bakanlığının ve
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün merkez teşkilatı personeli ile
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, şeklinde
değiştirilmiştir.
Mustafa
Elitaş Muhammed
Levent Bülbül Ramazan
Can
Kayseri Sakarya Kırıkkale
İsmail
Güneş Recep
Şeker Abdullah
Ağralı
Uşak Karaman Konya
Fatma
Betül Sayan Kaya Leyla
Şahin Usta Lütfiye
Selva Çam
İstanbul Konya Ankara
Ahmet
Demircan Zeynep Gül
Yılmaz Semiha
Ekinci
Samsun Mersin Sivas
Sabahat
Özgürsoy Çelik Mustafa
Esgin Mustafa
Demir
Hatay Bursa İstanbul
Tuba
Vural Çokal Şenel
Yediyıldız
Antalya Ordu
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Önergeye salt
çoğunlukla katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Yeni madde kabul
edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Oy birliğiyle kabul edilmiştir Sayın Başkan.
BAŞKAN Herhangi bir
karışıklığa mahal vermemek için bundan sonra maddeler
üzerindeki önerge işlemlerine mevcut sıra sayısı metnindeki
madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanunun yazımı
sırasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Evet, 2nci madde üzerinde
2si aynı mahiyette olmak üzere, 3 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Kaçmaz Murat Çepni Ali Kenanoğlu
Şırnak İzmir İstanbul
Dirayet Dilan Taşdemir Serpil Kemalbay Pekgözegü Kemal Peköz
Ağrı İzmir Adana
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Fahrettin
Yokuş Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Konya İzmir
Milletvekili
BAŞKAN Evet, komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ali Kenanoğlunun.
Sayın Kenanoğlu,
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu madde, ormanlık
alanlarla ilgili düzenleme getiriyor. İşte, tesis kurma meselesi var
işin içerisinde. Esasında dün yayımlanan bir yönetmelik
vardı, buradan da ifade etmiştim, kürsüden, dünkü yayımlanan
yönetmeliğe baktığımız zaman yani Meclisin
düzenlemiş olduğu bu madde, oldukça masumane kalıyor çünkü esas
sorun, oradaki yönetmeliğin kendisinde. Bu madde yani kanunun bu hâli,
Anayasa Mahkemesinden dönmüş ancak şu anda çıkartılan
yönetmeliğe baktığınız zaman bu kanunun çok daha
ötesinde, çok daha fecaat bir durum ortaya çıkmış çünkü
yönetmelikte ormanlık alanlara her türlü tesis kurma hakkı kamu
zorunluluğu ya da kamu yararı gözetilmesi adı altında
ortaya konuyor. Daha ilginci, cezaevi yani hapishane yapabiliyorsunuz, ormanlık
alanlara patlayıcı madde deposu yapabiliyorsunuz.
Bir de esasında,
içerisine gizlenmiş yer altı depolama tesisleri ve bu nükleer
atıklarla ilgili çok ciddi bir endişe var çünkü şu anda
İzmir Gaziemir'de on dört yıldır bir fabrikada duran nükleer
atıklar var, fabrika kullanılmıyor; o atıklar da o
fabrikaya ait değil; nereden gelmiş, nasıl gelmiş, oraya
kim getirmiş? Yani Türkiye'nin bir çöplük olduğunu biliyoruz yani çöp
ithal ettiğini, nükleer atıklar getirildiğini, buralarda
çeşitli topraklara gömülmüş sahillerden
fışkırdığını filan biliyoruz, Karadeniz'de
bunu çok yaşadık. Şimdi burada acaba bunlara bir kılıf
mı oluşturuluyor? Bu nükleer atıkları saklayacak,
depolayacak, çöplük olarak kullanacak ormanlık alanlar mı ortaya
çıkartılıyor? Bütün bunların hepsi endişe verici
gelişmeler.
Yine, Sinop Nükleer
Santraliyle ilgili burada çeşitli düzenlemeler yapıldı ama bu
nükleer atıkların nereye götürüleceği, nerelere
atılacağı konusu belli değil. Nükleer santrallerin kendisi
bir felaket, atıkları da başka bir felaket doğuruyor.
Maddenin tümü üzerindeki eleştirilerimizi yapmıştık.
Şimdi ben başka bir
konudan bahsetmek istiyorum bu kalan süremde. Şimdi burada Alevilerin
meselesini çok konuştuk, herkes de hemen Biz kardeşlerimizi çok
seviyoruz, hepimiz iyi niyetliyiz, hepimiz iyi bakıyoruz. falan diyerek
konuşuyorlar. Şimdi, size Almanyadan bir örnek vereceğim: En
son, Almanya Kiel kentinde imzalanan anlaşmayla Almanyada şu ana
kadar 5 eyalette hak eşitliğine kavuştu Aleviler. Şimdi, bu
hak eşitliği mevzusu nedir? Şimdi, hak eşitliği
mevzusu: Bu anlaşmayla birlikte Aleviler, diğer inanç
gruplarının sahip olduğu tüm haklara sahip oldular Almanyada; 5
eyalette bu geçerli, diğer eyaletler de çalışmalar yürütüyor.
Nedir bu, Aleviler açısından ne sağlıyor?
1) Alevilerin inanç
özgürlüğüne yasal güvence tanıyor.
2) Alevilerin kendilerini
tanımlama hakkı güvence altına alınıyor yani Bir
başkası gidip Aleviler adına ahkâm kesemez, Siz aslında
şusunuz, siz böylesiniz. diyemez, kendileri karar verebilir. diyor.
3) Almanya Alevi Birlikleri
Federasyonu, inanç kurumu statüsünde kabul ediliyor.
4) Alevilerin dinî
etkinliklerini yapma temel hakkı yasal güvenceye kavuşturuluyor.
5) Perşembe günü,
Alevilerin dinî dinlenme günü olarak kabul ediliyor.
6) Alevi bayram günleri ve bu
günlerde Almanya Alevi Birlikleri Federasyonunun üyelerine izin hakkı
tanınıyor.
7) Alevi gençlerin
kişiliklerini özgürce geliştirme hakkı, gençlik
çalışmalarını geliştirme, gençlik yardım
kuruluşları kurma ve alıştırma hakkı
tanınıyor.
Diğer taraftan,
Aleviler, okul öncesinden yüksekokul eğitimine, eğitim veren
kurumları açma hakkına sahip oluyorlar. Ve ayrıca, Alevilik
derslerinin Alevi öğretisine uygun verilecek düzenli müfredat dersi
olduğu kabul ediliyor ve bu konuda Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu tek
yetkili kurum olarak kabul ediliyor, müfredatı düzenleme hakkına
sahip oluyorlar.
Şimdi, bu
kazanımı elde eden Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu
yöneticilerini buradan kutluyoruz. Diğer taraftan, Kiel Alevi toplumuna da
hayırlı uğurlu olsun diyoruz; oradaki yönetici arkadaşlara,
Kiel Alevi toplumuna, Alevi kurumuna da hayırlı olsun diyoruz.
Gelelim Türkiyeye. Peki,
Türkiyede ne oluyor? Türkiyede şöyle bir şey oluyor: Şimdi,
İçişleri Bakanı bununla ilgili çok yakın, yeni, iki gün
önce bir konuşmasında şöyle diyor: İşte, biz şu
kadar cemevi dolaştırdık. Danışmanıma söyledim,
1.600e yakın cemevi gezdi, onların ihtiyaçlarını sordu
soruşturdu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın
sözlerinizi.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) - Teşekkürler Başkan.
Bize orada bir
kısmı dedi ki: Ya, cemevinin ibadethane statüsünde kabul edilmesini
istiyoruz. diyor yani cemevlerinden gelen talebi dile getiriyor
İçişleri Bakanı ve cevap veriyor, diyor ki televizyon
programında: Bu, benim boyumu da bilgimi de aşan bir mesele. Buradan
başlarsak hiçbir adım atamayız. Yani cemevlerinin yasal olarak
ibadethane statüsüne kavuşması, Süleyman Soylunun boyunu
aşıyormuş. Yani onun boyunu çok şeyin
aştığını biliyoruz; onun boyunun nelere yettiği
ortalığa döküldü zaten, onların hepsi belli. (HDP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, burada şöyle
bir şey var: Ya, bu, Hükûmetin bir Bakanı. Yani bugün Alevilerle
ilgili herhangi bir düzenleme yapılacaksa, bir hak düzenlemesi
yapılacaksa bunu Hükûmet yapacak. Yani senin boyunu aşan bir meselede
acaba ne olacak, kim yapacak bunu? Yani Almanya Hükûmeti mi gelecek, burada
düzenleme yapacak, Türkiyede? Yani, bu, Türkiyede
Ondan sonra Avrupaya,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidince de İç meselemizi
dışarıya götürüyorsunuz. oluyor. Yani, bu kardeşlik
edebiyatı, böyle lafla olmuyor arkadaşlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerinde Sayın Fahrettin Yokuş,
buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 287 sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Orman içi su
kaynaklarını kullanarak balık üretim ve yetiştirme
tesisleri kurulmasına izin verilmesi, ülke
balıkçılığının geliştirilmesi
açısından olumlu bir gelişme olarak nitelendirilebilir. Ancak bu
amaçla verilecek izinler sonucunda balık üretme ve yetiştirme
tesisleri inşaatı ile ihtiyaç duyulacak olan depo, bekçievi,
arıtma tesisi gibi yapılaşmalar olacaktır. Bu tesislere
ulaşımı sağlamak amacıyla yollar yapılacak ve
altyapı çalışmalarının da ormanlarımıza
zarar vereceği aşikârdır.
Yine komisyon metninde
balık, midye ve istiridye üretim yerleri kurulmasına yer verilmesi
düşüncesi yazılmış, ifade edilmiş ve görüldüğü
gibi balık üretim ve yetiştirme tesislerinin kurulabilmesi için
mutlaka orman içi akarsu kaynaklarına ve orman içi açıklıklara
ihtiyaç duyulmaktadır. Balık üretme ve yetiştirme tesislerinin
orman içi açıklık alanda yer alması gerekmektedir. Böyle olunca
da midye ve istiridye üretimi ve yetiştiriciliği için ihtiyaç duyulan
tesislerin veya gerekli düzenlemelerin mutlak surette orman içinde değil,
denizde olması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
balıkçılığın geliştirilmesi ve yerli gen
kaynaklarının, biyolojik çeşitliliğinin korunması son
derece önemlidir. Bununla birlikte, orman ve iç su ekosistemlerinin de
korunarak sürdürülebilir kullanımı da önemlidir. Bu nedenle, orman
içinde kurulacak her türlü tesis ve işletme için bu kriterlerin gözetilmesi
gerekir. Denetim mekanizmalarının yetersizliğini de
düşündüğümüzde bu konuda ciddi tedbir alınması
gerektiği de ortadadır ve bu nedenle de karşı
çıkmaktayız.
Bilindiği gibi, 30
Kasım 2021 tarihli Resmî Gazetede Orman Kanunu kapsamındaki
ormanlık alanlarda yapılaşmaya yönelik yönetmelik
değişikliği yayımlandı. Yapılan bu
değişiklikle birlikte, ormanlık alanlarda kamu yararı ve
zaruret varsa yapılaşmaya izin çıktı. 2003
yılından 2021 yılına kadar yani on dokuz yılda 6831
sayılı Orman Kanununda tam 29 kez değişikliğe gidilmiştir.
Bu değişiklikler 4 kez kanun hükmünde kararnameyle, 3 kez de Anayasa
Mahkemesinin iptaliyle gerçekleşmiş, toplam 29 kez kanun
değişmiştir. Yapılan bu değişikliklerin hiçbiri
ormanların korunması ve geliştirilmesi amacıyla
olmamıştır, tam tersine ormanların daraltılması
ve içinin boşaltılmasına hizmet etmiştir. On dokuz
yıllık iktidarınızda yani on dokuz yıllık AK
PARTİ iktidarında 29 kez Orman Kanununda değişiklik
yapılmış ve bu kanun değişiklikleriyle birlikte,
maalesef, ormanlarımız talan edilmiştir maden
kazıları, enerji kazıları, enerji direkleri ve HESlerle.
Değerli milletvekilleri,
6831 sayılı Orman Kanununun 16, 17 ve 18inci maddelerinde izne konu
kamu yararına ilişkin sınırlı sayıda yer alan
konular istisna olmaktan çıkarılmış, yasanın ruhuna
aykırı olarak izin verilemeyecek konular da izin kapsamına dâhil
edilmiştir. Orman alanlarını daraltmak ve içini boşaltmak
artık iç içe geçmiş uygulamalar olmuştur. Son yıllarda,
6292 ve 7139 sayılı Yasalarla yapılan düzenlemeler ve İmar
Barışıyla anılan imar affı, orman
alanlarımızın talanına ve işgaline açıkça
davetiye çıkarmıştır. Anayasada yer alan Orman olarak
muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen
şeklindeki yanlış bir ifadeden yola çıkarak 2/B
uygulamasıyla 1973ten günümüze kadar 626 bin hektar ormanlık
alanımızı kaybetmiş bulunmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, ormanlarda ormancılık
dışı uygulamalara verilen izinler önemli ölçüde artmış
durumdadır. Ormanlarda verilen izinler 748 bin hektara
ulaşmıştır, bunun 343 bin hektarı 2012
yılından sonra olmuştur. Farkında değiliz belki ama
orman yoksa su yok, tarım yok, hayat yok. Artık ormanlarda verilen
izinlere ve aşırı odun üretimine Dur! dememiz gerekmektedir.
Başka bir şeye daha
değinmek isterim: Hani, yanan orman alanlarına üzülüyoruz ya, yanan
orman alanlarından çok daha fazlasını, yaklaşık olarak
3-4 katını ormancılık dışı uygulamalarla ne
yazık ki kaybetmiş bulunmaktayız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan orman
içi su kaynakları kullanılarak balık üretim yerleri kurulmasına
ibaresinin kıyı şeridinde bulunan ve orman içi su
kaynakları kullanılarak karada yapılması mecburi olan
tesislerle sınırlı olmak üzere balık üretim yerleri
kurulmasına ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
İzmir Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Müzeyyen Şevkinin.
Buyurun Sayın
Şevkin. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan 287 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci
maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
tali komisyonlarda görüşülmeme âdeta bir gelenek hâline geldi maalesef. Bu
düzenlemeye ilişkin teknik uzmanlık konusu, normalde, Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonunda olmasına rağmen şeklen dahi
olsa teklif, Komisyona havale edilmeden bizim Enerji Komisyonuna
gelmiştir. Altını yeniden çizmemiz gerekiyor ki yasaların
ulaşılabilir, öngörülebilir ve anlaşılabilir olma
özelliklerini bu yasa teklifi modeli zedelemektedir.
Teklifin 2nci maddesiyle
6831 sayılı Orman Kanununun 18inci maddesi değiştirilerek
orman içi su kaynakları kullanılarak balık üretim yerleri
kurulmasına Orman Genel Müdürlüğünce bedeli alınarak yirmi dokuz
yıla kadar izin verilebileceği öngörülmüştür.
Evet, madde gerekçesinde
teklif konusu değişiklikle, Anayasa Mahkemesinin 16 Temmuz 2020
tarihli iptal kararının dikkate alındığı ifade
edilmiş olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi, anılan
kararında Balık üretmek üzere tesis kurulduğunda bu olay
Anayasanın 169uncu maddesine aykırılık teşkil
etmekte, ormanların orman olarak işletilmeleri esas olup kısmen
de olsa farklı amaçlarla işletilmelerine, bu bağlamda öncelik
taşıyan kamu hizmetlerine ilişkin bina ve tesislerin devlet
ormanları üzerinde bulunmasına veya yapılmasına izin verilmesi
ancak kamu yararı ve zorunluluk hâllerine bağlıdır.
denmektedir. Bu, çerçevede bu, kamu yararının zorunlu
kıldığı hâllerin dışında bulunduğundan
dolayı Anayasaya aykırılık teşkil etmektedir.
Arkadaşlar, zaten
kıt olan su kaynaklarımızı neden bu şekilde tüketme
yoluna gidiyoruz? Bakın, bizim kişi başına yıllık
Balık üretim yerleri,
orman içi su kaynaklarının kullanımından, orman
alanları dışında kullanılabileceğinden,
anılan faaliyet açısından kamu yararı ve zorunluluk ölçütü
gerçekleşmemiştir. Allah aşkınıza, soruyorum: Üç
tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde midye ve istiridye
yetiştirmek için orman içi sulardan başka yer bulamadınız
mı arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkenin
yüzde 75inin ormanlarla kaplı olması gerekirken maalesef sadece
yüzde 26,9u orman vasfı niteliğinde arkadaşlar.
Orman
Bakanlığının dün yayınlamış olduğu
içler acısı bir yönetmelik var ne yazık ki. Burada yine âdeta
ormanların talan edilmesine bir yol açılmakta. Ne
yapılıyor? Yönetmeliğe göre, sözüm ona, kanuni zorunluluk baz
alınarak burada havaalanı, ormanlık alanlara otel, futbol
sahası, cezaevi yapılabilecek arkadaşlar.
Ya, 28 Temmuzda
yaşadığımız yangın felaketlerini unuttunuz mu
arkadaşlar? Orman varlığımız 1990 yılında 4
milyar 128 milyon hektarken maalesef her yıl 6,5 milyon hektar
kayıpla bu orman varlığımız her geçen gün azalmakta.
Maden işletmeleri, ağaç kesimi, enerji işletmeleri, endüstriyel
kullanım, imara açma ve benzeri gibi bir sürü nedenle orman kaybı
yaşanırken neden bu Anayasaya aykırı hâli hâlâ geçirmeye
çalışıyorsunuz? Bu, hakikaten anlaşılabilir
değil.
Evet, değerli
milletvekilleri, maalesef bu kara kışta bizim vermiş
olduğumuz önergelere ret cevabı verdiniz, reddettiniz ne yazık
ki. Biz dedik ki: TRTdeki pay kaldırılsın. Gayet iyi,
doğru bir yöntem ama doğal gaz ve mutfak tüpündeki ÖTV ve KDVyi de
gelin kaldıralım, düşük gelirliler bu kara kışı
biraz rahat geçirsinler; reddettiniz. Tabii, elektriğe 1 kuruşluk zam
2,3 milyar liranın halktan alınmasının önünü açıyor
arkadaşlar.
Evet, birçok milletvekiliniz
Türkiyedeki benzin kuyrukları için dedi ki: Arabalar çoğaldı
da ondan oldu. Peki, ekmek kuyruklarını neyle
açıklıyorsunuz değerli arkadaşlar? Türkiyeyi uzaya gitme
hayaliyle kandırırken bir taraftan da kuru soğana mahkûm
ettiniz, bu dar alana sıkıştırdınız Türkiyeyi
maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Devamla) Büyüme masalları anlatıyorsunuz ekonomide yüzde 7,4.
Tamam da kardeşim, bunu anlatırken bebek mamasına maalesef alarm
taktınız, yağa zincir taktınız. Bu ülkede ekmeği
50 kuruş ucuza alabilmek için yağmurun altında kilometrelerce kuyruk
oluşuyor. Eti alınmış tavuk kemiğinin satın
alınmasının önünü açtınız bu ülkede. Allah
aşkına, yıllık enflasyonu TÜİK yüzde 19,89 gösterirken
vergilere ve harçlara yüzde 36,20... Hangi iyileşmeden, hangi büyümeden
bahsediyorsunuz arkadaşlar? Sürekli zamlar
İktidarın
siyasetinde neden sadece patronlar var, neden halk ve doğa yok? Bu ülkeyi
hem sattınız hem de batırdınız. Çekin ellerinizi
halkın üzerinden, bırakın yönetecek insanlar gelsin. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler.. Kabul
edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Kaçmaz Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir
Şırnak İzmir Ağrı
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Rıdvan
Turan Ali
Kenanoğlu
İzmir Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Rıdvan Turanın.
Sayın Turan, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin)
Sayın Başkan, değerli vekiller ve ekran
karşısında bizleri izleyen kıymetli halkımız;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir yasama kalitesizliği sorunu var, bu
Parlamentodan bir türlü kaliteli yasa çıkamıyor. Niye diye bakıldığında;
bunun en önemli sebeplerinden bir tanesinin, dünyada ne kadar mesele varsa,
memlekette ne kadar mesele varsa bunların hepsini bir çuvala doldurup
buradan bir yasa oluşturma çabasının olduğunu görüyoruz. Bu
torba yasalar yasama kalitesini son derece düşüren bir mesele. Fakat
mesele, yalnızca torba yasalar değil; aynı zamanda, öngörüye
sahip olamamak da -iktidar partisi açısından söylüyorum, AKP
açısından söylüyorum- yasama kalitesinin düşmesinin önemli
sebeplerinden bir tanesi. Ne anlatmaya çalışıyorum? Geçen ay
-daha bir ay oldu mu, olmadı mı, tam bilmiyorum ama- 1163
sayılı Kooperatifler Yasasının 72nci maddesinde bir
değişiklik yapıldı. Biz dedik ki: Ya, bu değişiklik
uygun değildir. Fakat o zaman da yine bir torbaya bu 72nci madde konuldu,
böyle tombala torbası gibi bir çevrildi, oradan yasa
çıkarıldı ve yasalaştı. Söylenen şey şuydu:
Kooperatifler kooperatif birliklerine, kooperatif birlikleri de merkez
birliklerine eğer üye olmazlarsa kamu kaynaklarından sağlanan
kredinin desteklenmesinde ve diğer türlü desteklerde aracılık
yapamazlar. anlamına geliyor. O zaman, ben, burada yine çıktım,
konuştum, dedim ki: Ya, aslında evet, bir sorun var. Kooperatiflerin
kooperatif birliklerine, kooperatif birliklerinin merkez birliğine, merkez
birliklerinin ise -bizim yasamızdaki hâliyle- Türkiye birliğine üye
olmasının zemini oluşturulmalıdır; bu,
kooperatifçiliği ileriye götürecek bir şeydir amma velakin bu mesele
inzibati tedbirlerle, cezalandırmayla yapılmamalıdır.
Şimdi getirilen yasa diyor ki: Ya, biz bunu çıkarttık ama
vallahi şimdi bu kooperatiflerin kooperatif birliklerine, kooperatif
birliklerinin de merkez birliğine üye olması genel kurul kararı
gerektirdiğinden ve genel kurul kararı için de zaman müsait, uygun
olmadığından biz bunu bir 2024e kadar erteleyelim. Yahu,
arkadaşlar, bunu ben söyledim size. Yani sizin partinizden
olmadığımızdan dolayı mı önerilerimizin hiçbir
tanesinin en ufak bir kıymeti olmuyor? Bunu söyledik, dedik ki: Ya, bu
böyle olursa bir cezalandırma esasına dayalı bir şey olur;
bu birincisi. İkincisi; bu pratik olarak gerçekleştirilebilir bir
şey değildir. Şimdi, bu yasayı yapanlar demiş ki: Ya,
zaman uygun olmadığından dolayı şimdi biz tutup da
bunu yaparsak bu kooperatifler zor durumda kalacaklar. E, günaydın; ne
diyelim, günaydın. Dedim ya öngörüsüzlük diye. Yani satrançta
oynadığınız taşın nelere sebebiyet
vereceğini, karşıdakinin hamlesini ne türden
kolaylaştıracağını ya da açmaza alacağını
önceden tahmin etmek iyi satranç oyuncusu olmanın gereğidir;
siyasette de biraz böyledir yani yasa laf ola beri gele diye
çıkarılmaz, çıkarttığınız yasanın pek
çok açıdan toplumsal ve siyasal sonuçları olacaktır. E, bunu
görmeden yasa çıkartılabilir mi? Şimdi, deniyor ki: Biz onu
görmemişiz, o sebeple bu desteklerden yararlanamama hâlini biz biraz
uzatalım, 2024e kadar çıkartalım da bu mesele çözülsün. Yani
yasama kalitesinin olmamasından falan bahsettim de, kuşkusuz,
kooperatiflere yönelik olarak -bir kez daha tekrarlamış olayım,
geçen ayrıntısıyla anlatmıştım- temel mesele bu
değil. Kooperatiflerin devletin hegemonyasından, siyasi
iktidarın sultasından kurtulmasına ilişkin, demokratik ve
halkçı kooperatif modelinin alanda örgütlenmesine ilişkin,
çiftçilerin örgütlenmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasına
ilişkin, kooperatiflerin özellikle engelliler, kadınlar
tarafından kurulmuş olanlarının desteklenmesine
ilişkin pek çok öneri sunmuştuk. Yine, HDP olarak yazmış
olduğumuz kooperatifler kanununda bir kooperatifler bankasının,
bir kooperatifler bakanlığının olmazsa olmaz babından
olduğuna değinmiştik. Şimdi, bunları tekrardan ifade
etmek istiyorum. Mesele, makyaj yapmak meselesi değildir yani esasen zarf
meselesi değildir, mazruf meselesidir esas olan şey.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Bu
konuda eksik bakış açısına, hatalı bakış
açısına sahip olan yasanın altında imzası olanlar bu
eksikliği bize bir kez daha göstermiş olmalı.
Bizim, kooperatifler
konusunda başta olmak üzere, yeni tarım politikasına falan
ihtiyacımız yok kıymetli vekiller. Bizim yepyeni bir tarım
felsefesine ihtiyacımız var; demokratik, örgütlenmenin önünü açan,
halkçı bir tarım felsefesine, endüstriyel olmayan, küçük ölçekli tarıma
dayanan, az girdi kullanımına dayanan, ekolojiyle uyum içerisinde
olan yeni bir agroekolojik tarım felsefesine, perspektifine
ihtiyacımız var. Girdi fiyatlarının artmış
olması, mazota, gübreye, şuna buna zamlar, hepimizin bildiği
şeyler. Evet, bunlar iktidarın yanlış
politikalarının doğal sonuçlarıdır ama mesele
yalnızca bu değildir, aynı zamanda yeni, halkçı bir
tarım paradigmasıyla bu meseleleri çözmek mümkün olacaktır. Bu
iktidar sayesinde de, bu iktidarın iktidar olduğu dönemde de bu
mümkün gözükmemektedir. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan
hakkında ibaresinin için olarak değiştirilmesi arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin Osman
Budak
Kocaeli Adana Antalya
Tacettin
Bayır Okan
Gaytancıoğlu Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
İzmir Edirne Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz talebi Sayın Okan Gaytancıoğlunun.
Buyurun
Sayın Gaytancıoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 3üncü madde tarımsal kooperatiflerle ilgili. Hâlbuki bu
maddeyi bir ay önce görüşmüştük, unuttuğunuz bir şey
olmuş -Nasıl iktidarsınız? Hem beş sene
çalıştınız hem de bir şeyi unutuyorsunuz- şimdi,
yeniden onun süresini uzatıyoruz 2024e. Ama kooperatiflerle ilgili olunca
inanın, ben de burada, gerçekten, tarımsal kooperatiflerle ilgili bir
iyileştirme beklerdim. Örneğin, biliyorsunuz tarım
satış kooperatiflerinin bazıları ham madde alıyor,
mamul madde olarak tüketicilere sunuyor. Burada KDV başta olmak üzere
birtakım kolaylıkların sağlanmasını isterdim.
Amaç, üreticiden tüketiciye satış ve burada ortakların yani
kooperatifin ortaklarının kâr etmesi, gelir kazanması
olmalıydı, böyle bir şey bu yasa teklifinin içerisinde yok. Yani
siz zaten şirketlere çalıştığınız için
kooperatif işletmeler, özellikle tarımsal kooperatifler sizin
gözünüzde yok. Ama 30 bin insanın beklediği bir şey de bu yasada
yok. 30 bin insan ne bekliyor? Haftaya görürsünüz, bütçe görüşmelerinde
geçen sene görmüştük; hani, traktörler, inekler kamyonlara, kamyonetlere
bindirilip haciz memurları, icra memurları
aracılığıyla müzayede salonlarına, yediemin
parklarına çekilmişti ya, aynı görüntüler yeniden gelecek,
başladı. Hani Tarım Kredi Kooperatiflerinin
ortaklarının borcunun yeniden yapılandırılması?
Bakın, çiftçilerden gelen mesajlardan -yüzlerce mesaj geldi- bir iki
tanesini okumak istiyorum: Bir haber var mı? Çok bunaldım
artık. Kefiller kapıma dayandı, komşulara rezil oldum. Bu
işin çözümü benim için intihar. Bu işten kim sorumluysa
devamını yazıyor Ben bittim. diyor. Başka bir tane okumak
istiyorum: Dün yapılandırmanın son günüydü, ödeyemedim,
intiharı düşünüyorum. Biz bu ülkede vatan haini olmadık, sadece
üretmeyi düşündük. Ödeyemiyorum, en son çare, Tarım Kredi
Kooperatiflerinin önünde ya intihar edeceğim ya da kendimi ateşe
vereceğim. Evet, vatandaş bu durumda, siz farkında
mısınız? Buraya bir torba yasa getiriyorsunuz, neden içerisine
bunu koymuyorsunuz? Neden üreticilerimiz zor durumdayken bunu anlamak
istemiyorsunuz?
Üreticilerimizin yüzde 80i
gübre kullanmadan ekim yapıyor. Neden? Gübre çok pahalı. Geçen iki
hafta önce incelemiştim dekara yaklaşık 600 lira gübre maliyeti
var. Ondan sonra daha çok zam geldi, şu an dekara neredeyse bin lira gübre
maliyeti var. Ya, tarla zaten bin lira arkadaşlar. Siz ne
yapıyorsunuz? Neyin hesabını yapıyorsunuz? Hiç mi hesap
kitap bilmiyorsunuz? Bu dönem üreticiden öç alma zamanı değil ya da
üreticiyi görmeme zamanı değil, tam tersine kenetlenme zamanı.
Başka ülkeden üretici mi getireceksiniz? O nedenle, üreticimizi korumak
zorundayız; onun, gübresini tarlaya kullanmasını sağlamak
zorundayız. Ne yaparsanız yapın, nereden borç bulacaksanız
bulun, ne edecekseniz edin çiftçinin tarlaya gübre kullanmasını
sağlayın. Yine, ne yapacaksınız yapın, o 30 bin
üreticinin, tarlasına tekrar sahip çıkmasını, traktörünü
yeniden güvenli bir şekilde kullanmasını, ahıra yeniden
gülerek girmesini sağlayın; üreticiye destek verin, Tarım Kredi
Kooperatifleri mağdurlarının sorunlarını çözün. Biz,
size istediğiniz kadar destek verelim. Siz, inanın, gübrenin kaç para
olduğunu bilmiyorsunuz. Ya, tarlada gübre kullanamadan üretim yapılırsa
ne olur? Türkiyede buğday verim ortalaması
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Devamla) Ya, siz, mayıs ayında kuraklık oldu, kuraklıkta
buradan yasa geçirdiniz Kuraklıktan etkilenen çiftçilere dekarına
100er lira vereceğim. dediniz, hâlâ bir şey vermediniz. Nasıl
bir şey bu ya?
İpsalaya dolu
yağdı, Meriçe dolu yağdı; TARSİMden
sigortalananların borcu ödenecek, tamam, ona bir şey demiyoruz ama
sigortasız olan çiftçilere Geçmiş olsun, devlet zararları kapatacak.
dediniz. Ben soru önergesi verdim, gelen cevapta Çiftçi üzerine bir bardak su
içsin. gibilerinden bir şey yazıyor. Yani siz hiç mi üreticiyi
düşünmüyorsunuz, üretimi düşünmüyorsunuz? Bu ülke nasıl
kalkınacak, kime muhtaç olacak? Kendi çiftçimiz varken neden başka
ülkelerden biz ithalat yapalım?
Bunları çok ciddi bir
şekilde düşünün. Bakın, daha yasa teklifi devam ediyor, az önce
yaptığımız gibi yeniden bir madde ihdas edelim ve şu
Tarım Kredileri mağdurlarının sorununu çözelim.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet
Kamil Erozan Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Bursa
İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ahmet Kamil Erozanın.
Buyurun Sayın Erozan.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AHMET KAMİL EROZAN
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddeyi,
maalesef, bazılarımızca torba, bazılarımızca
çuval kanun diye tarif ettiğimiz yasa tekliflerinden birinin yazboz maddesi
olarak telakki ediyorum. Bunu hazırlayanlar milletvekilleriyse vebali
milletvekillerine; yok, milletvekilleri bunu Beştepeden gelen metinler
olarak buraya sunuyorlarsa vebali Beştepeye.
Ben izin verirseniz, bundan
sonra masalla devam edeceğim. Masalla devam edeceğim derken,
biliyorsunuz, çocukluğunuzdaki masallarda beyaz atlı prensler
vardı. Şimdi o beyaz atlı prenslerin atları kalmadı,
onun yerine beyaz uçaklar çıktı ve prenslerin de niteliği
değişti. Eksiden böyle şövalye gibi gezerlerken bugün daha çok
fistanlı olarak geziyorlar, bunlardan biri de geçen hafta buraya geldi. O,
sadece gelmekle kalmadı, âdeta başlık parası gibi masaya 10
milyar dolar koyarak geldi. Bu da yetmedi, Merkez Bankasının brüt
rezervlerinin şişirilmesine yönelik olarak bir de 5 milyar
dolarlık swap anlaşmasıyla ortada dolaştı. 10 tane
iş birliği anlaşması yapıldı, bunların hepsi
ekonomik içerikli, bunların yararı varsa tabii ki destekleriz ileride
ama hiç siyasetten bahsedilmediğini anladık; bahsedilmedi değil,
bahsedilemediğini anladık çünkü bahsedilseydi geçmişte mutlaka
hepimizin hatırlamak durumunda olduğu bazı cümleler gündeme
gelirdi. Ben izin verirseniz o bazı cümlelerden birkaç örnek
sayacağım; bir tanesi İçişleri Bakanı Sayın
Süleyman Soylunun ifadeleri, okuyorum: 17-25 Aralık, 6-8 Ekim, 15
Temmuz, en son amiraller bildirisi. Simetrik ve asimetrik birçok
saldırıyla karşı karşıyayız. 15 Temmuzun
faili bugün nerede? Bugün Cumhurbaşkanımıza Antisemitist. diye
saldıranlar 15 Temmuzun failini kendi ülkelerinde tutuyorlar -buraya kadar
her şeyi biliyoruz, bundan sonrası enteresan- ortakları da
Birleşik Arap Emirlikleri. Yani o beyaz fistanlı... 15 Temmuzu biz
yapmadık, onların talimatıyla oldu. demiş Sayın
Soylu.
Yine, başka bir ifade...
Biliyorsunuz, bu İbrahim Anlaşmaları diye İsraille
ilişkilerin normalizasyonu konusunda bir seri anlaşma imzalandı.
Bununla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımız ne demiş:
Filistine yönelik adım yenilir yutulur bir adım değil.
Filistin, Büyükelçiliğini galiba kapatıyor ya da geri çekiyor.
Şu anda, aynı durum bizim için de geçerli, ben de
Dışişleri Bakanıma talimat verdim, dedim ki Abu Dabi -yani
beyaz fistanlı- yönetimiyle özellikle diplomatik ilişkileri
askıya almak veya bizim de Büyükelçiyi geri çekmek için bir adım
atmamız gerekir çünkü biz Filistin halkının
yanındayız.
Bir müddet sonra Sayın
Dışişleri Bakanımız ne demiş: Kendi dar
çıkarları uğruna Filistin davasına ihanet ederek bunu âdeta
Filistin için yapılan bir özveri gibi takdim etmeye çalışan Birleşik
Arap Emirlikleri -aynı prensten bahsediyor- bu riyakâr
davranışıyla tarihte ve bölge halklarının vicdanı
önünde hesap verecektir, bunu kimse affetmeyecektir.
Devam ediyorum, yine
iktidardan bir başka ses, Sayın Numan Kurtulmuş: Birleşik
Arap Emirliklerinin İsraille yapmakta olduğu anlaşma, Filistin
davasının Birleşik Arap Emirlikleri tarafından açıkça
satılmasıdır. Protesto ediyor ve telin ediyoruz. Ne yaparlarsa
yapsınlar eninde sonunda Filistin davası zaferle
sonuçlanacaktır.
Bitmedi, İbrahim
Kalın: Filistin halkına ve davasına ihanet edenlerin
hüsranını tarih elbette yazacaktır.
Bitmedi, Hulusi Akar:
Bunların ister Suriyede ister Irakta olsun, terörist grupları;
PKKyı, DAEŞi, YPGyi desteklemelerinin hiçbir kıymetiharbiyesi
yok. Bu Abu Dabinin, hepsinin kayıtları tutuluyor -bu Abu Dabi dediği
o prens- yeri ve zamanı geldiğinde bunların hepsinin hesabı
görülür. Şimdi Bunların hepsinin hesabını
göreceğiz. demiş olmakla birlikte maalesef şu unutulmuş
gibi geliyor bana, onu da bir özlü söz olarak hatırlatmak gereğini
duyuyorum: Söz ağızdayken senin esirindir, ağızdan
çıkınca sen onun esirisin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla sizler,
maalesef, bu telaffuz ettiğiniz cümlenin altından kolay kolay
kalkamayacaksınız.
Bu da burada bitmiyor -yine,
bir iki dakikam kaldı- biraz da Sayın Çavuşoğluna
atıfta bulunmak gereğini duyuyorum. Ortada, piyasada 6 Temmuz 2017
tarihinde Crans-Montana şehrinde Kıbrıs meselesi konusunda
yapılan görüşmelere ilişkin tutanaklar dolaşıyor ve bu
tutanaklara göre, Türkiye Cumhuriyeti adına Sayın
Çavuşoğlu, Kıbrıs Adasındaki garantörlük statümüzden
vazgeçmemizi ve askerlerin çekilmesini önermiş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Şimdi, bunu bütün gazeteler sağda solda yazıyor ama
Dışişleri Bakanlığımızdan gelen açıklamada
metnin içeriğine ilişkin herhangi bir şey söylenmiyor, sadece
şu söyleniyor: Bunlar gizliydi, yayınlanması ayıp oldu.
Bunu demekten öteye gidemiyorsunuz. Dolayısıyla maalesef, ortadaki,
gündemdeki bütün sorunlar karşısındaki
davranışlarınız olsa olsa iktidarın bu sorunların
çözümü konusunda ne kadar aciz olduğunu ortaya koyuyor. Bunların
çözülmesi için de biz sizden maalesef ümitvar değiliz; ümit sandıkta,
onu da en yakın zamanda hep birlikte kucaklayacağız
inşallah.
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 4 4/12/1984 tarihli
ve 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununun 1
inci maddesinde yer alan ,radyo, televizyon, video ve birleşik cihazlar
ile görsel ve/veya işitsel yayınları alabilen her türlü
cihazlardan alınacak ücretler, elektrik enerjisi hasılatından
ayrılacak paylar ile ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
Murat
Çepni Hüseyin
Kaçmaz Dirayet Dilan
Taşdemir
İzmir Şırnak Ağrı
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Ali
Kenanoğlu
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Murat Çepninin.
Buyurun Sayın Çepni.
(HDP sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli
halkımız, içinde bulunduğumuz süreç, çokça
tartışıldığı üzere, krizli bir süreç ama bu
süreci tartışırken elbette zorlanıyoruz çünkü
kavramların altı boşaltılıyor, ters yüz ediliyor,
gerçek olan tam tersi olarak açığa çıkarılmaya
çalışılıyor ve benzeri...
Altın suyuna
batırılmış mekânlarda AKP Genel Başkanı krizin
olmadığını dış düşman iç düşman
tartışmalarıyla, her şeyin çok iyi olacağını
anlatmaya çalışıyor fakat tüm meselelerde aynı
çelişkili tutumu görüyoruz. Yani Ahmet Kayanın dediği gibi,
neresinden baksanız çelişki, neresinden baksanız
tutarsızlık ama tabii, bir de fırsatçılık diye bir
becerisi var AKPnin. Dolayısıyla şimdi, bugün, arkadaşlarımız
tartışıyor; bu kriz ortamının aynı zamanda
siyasetle ilişkisini de bugün tartışmak durumundayız.
Maalesef, bu Mecliste tartışamadığımız gerçek
sorunlar var olduğu müddetçe, kaldığı müddetçe bu
tartıştığımız güncel meseleleri de
açığa çıkarma, sonucuna vardırma imkânımız yok.
Cezaevlerinden çokça
bahsettik; cezaevleri bu ülkenin kanayan bir yarası, siyasal krizin,
yapısal krizin en temel yansıdığı alanlardan bir
tanesi. Bugün, grubumuzu İmralı Cezaevinde kalan Abdullah Öcalan,
Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım, Veysi Aktaşın
aileleri ziyaret ettiler. Ziyaret eden ailelerimizin temel derdi şuydu:
Sekiz aydır cezaevine gidemiyorlar ve sekiz aydır cezaevinden,
İmralı Adasından hiçbir biçimde, hiçbir haberi
alamadıklarını söylüyorlar. Dolayısıyla son derece endişeliler
ama aynı zamanda, Öcalanın avukatları da en son 7 Ağustos
2019da görüşebilmişler ve bütün bu süreç içerisinde hiçbir haber
alınamamış yani tecrit içinde tecrit, hukuksuzluk içinde
hukuksuzluk devreye konuluyor. Şimdi, şunu sormak gerekiyor,
soruyoruz: Bu ülkede kişiye özel bir hukuk var mıdır? Eğer varsa
bunu AKP açıklamalıdır yani Biz şu insana şu hukuku,
bu insana bu hukuku uygulayabiliriz. diye. Eğer böyle ise bunu AKP
açıklamalıdır. Çünkü baktığımız zaman,
geçtiğimiz yıllara bizzat AKP yetkilileri tarafından Öcalanla
görüşmeler yapılmış; işte, seçim süreçlerinde, pandemi
sürecinde bizzat Bakan tarafından Görüşmeler önündeki engeller
kaldırıldı. açıklaması yapılmış. Peki,
ne oldu da şimdi bütün görüşmeler ortadan kaldırılmış
durumda? Yani aileler yaşam hakkı, yaşamın güvencesi
açısından bile muazzam bir endişe hâlindeler. Şimdi, bu
işin hukuki boyutu. Aslında şunu söylemek lazım: Ortada
ciddi bir hukuksuzluk var çünkü burada hem Kürt halkı açısından
hem de Türkiye demokrasi ve özgürlük mücadelesi açısından çok temel
bir mesele olan Kürt sorununun çözümsüzlüğü meselesiyle karşı
karşıya kalıyoruz. Çünkü tecrit meselesi, aynı zamanda, bu
meselenin derinleştirilmesi anlamına geliyor. Yani siyasi açıdan
bu ülkede Kürt sorununun çözümsüzlüğünden beslenen akıl,
istediği koşullarda bu fırsatları istediği biçimde
değerlendirmeye çalışıyor. Şimdi, ben şunu
söylemek istiyorum buradan: Kürt sorununun çözümü Kürt halkının
sorunu değildir tek başına hatta daha da fazla tüm Türkiye
halklarının sorunudur; Türkiyedeki işçi
sınıfının, emekçilerin, kadınların, köylülerin,
demokrasi güçlerinin, sosyalistlerin görevidir çünkü bir halk özgür olmadan
hiçbir halk özgür olamaz. Dolayısıyla tecrit sorunu,
İmralıdaki tecrit sorunu, Kürt sorununun çözümsüzlüğü meselesi,
aynı zamanda, Türk halkının, Türkiye halklarının sorunudur.
Buradan çağrımız şudur: Tüm demokrasi güçleri bu tecrit
meselesine, İmralıdaki, tüm cezaevlerindeki bu tecrit meselesine,
insan hakları meselesine, işkence meselesine, hukuksuzluk
meselelerine sahip çıkmalı, bunun mücadelesini yürütmelidirler. Bugün,
ekonomik krize karşı mücadele yürütmek ancak bu demokrasi meselesine
karşı mücadele yürütmekle mümkün olabilir çünkü size Bir merminin
fiyatı kaç liradır? diye soranlar olduğu müddetçe
açlığınızı, iş ve ekmek mücadelenizi kazanma
şansımız yoktur. Çünkü milliyetçilik ve ırkçılık
bütün bunları örten bir örtüye dönüştürülmüştür ilk sermaye
rejimleri tarafından.Buradan Bakanlığa da şu
çağrıyı yapıyoruz:
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Bu
hukuksuzluğu bitirin. Ailelerin ve avukatların ziyaretine,
görüşmesine izin verin. Bu işkenceyi durdurun, bunun ne hukuki ne
insani ne de siyasi hiçbir açıklaması yoktur.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan
tarihli ibaresinin tarih olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin Osman
Budak
Kocaeli Adana Antalya
Tacettin
Bayır Tekin
Bingöl Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
İzmir Ankara Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Tekin Bingölün.
Buyurun Sayın Bingöl.
(CHP sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Bu kürsüye çıkarken bir utanç belgesiyle çıkıyorum.
Birkaç saat önce, Türkiyenin en hareketli ticaret merkezi İstanbul
Kapalıçarşıda bir esnaf borçları nedeniyle intihar etti.
Çok ilginç bir şey var değerli arkadaşlar; 2017ye kadar
TÜİKin intihar sayılarını açıklama zorunluluğu
varken 2017den sonra bülteninden bunu çıkardı, gerekçe olarak bütün
ölüm sayılarının içine katacağını söyledi ama
gelin görün ki 2020den bu yana, en son, temmuz ayında 2020nin
istatistiklerini açıklayacağım. diyen TÜİK hâlâ
açıklamadı çünkü Türkiyede hemen her gün, inanın, her gün
intihar vakaları yaşanıyor ve bu vakaların çok büyük bir
kısmı geçim intiharları. Geçinemeyen, yoksulluğa, çaresizliğe,
açlığa itilen vatandaşlarımız kendi canına
kıyarak sorununu çözme yolunu seçiyor. İktidar etkilenmiyor,
etkileniyor mu? Asla. İktidar bu intiharların tamamına
Psikolojik. diyor, işin kolayını bulmuş. İnsanlar
geçinemediği için, çoluk çocuğunun karnını
doyuramadığı için intihar ediyorlar, AK PARTİ Psikolojik.
diyor. Mübarek, hepsi psikiyatri profesörü, anında teşhisi
koyuyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
şimdi, bu düzenlemeyle elektrikteki
TRT payını, yüzde 2 oranındaki TRT payını
sonlandırıyoruz. Müthiş
bir iş yapıyor Adalet ve Kalkınma Partisi! Yüzde 2 yani 100
liralık bir elektrik faturasında sadece 2 liralık bir
düşüş söz konusu. Ya, Allah aşkına, biz, henüz bu maddeyi
görüşüyorken son bir haftada ekmeğe gelen zam bu 2 lirayı
katlayıp da götürdü. Kimin umurunda? Güya işgüzarlık
yapılıyor, yüzde 2 TRT payı kaldırılıyor. Biz
bununla ilgili yıllar önce defalarca kanun teklifi verdik, dedik ki:
Bunları kaldırın. O gün için anlamlıydı, o gün için
TRT payı ve benzerleri kaldırılsaydı bir anlam ifade
ediyordu ama Türkiye'de, enflasyonun yüzde 45in üzerine
çıktığı, açlık sınırının 4 bin
liranın üzerine çıktığı, yoksulluğun 10 bin
liranın üzerine çıktığı Türkiye'de, siz, yüzde 2lik,
2 liralık bir indirimi bu halka reva görüyorsanız halkla sadece ve
sadece alay ediyorsunuz, alay. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, ne yapılıyor?
TRT, bir resmî kurum. Bu resmî kurum, şu anda, 7 binin üzerinde personel
istihdam etmiş. İktidara geldikleri günden itibaren 2 binin üzerinde
liyakat sahibi, birikimli personel mobbing uygulanarak istifaya zorlandı
ya personel havuzuna atıldı ya da emekliliğe zorlandı ve
emekli edildi. Süratle, o 2 bin kişinin yerine 3 bin personel
alındı. 2016ya kadar KPSS ve yazılı-sözlü
sınavlarıyla TRTye personel alınıyorken 2016dan sonra ne
KPSS dinleniyor ne de sınav yapılıyor, direkt kafadan atama
yapılıyor. Kimler alınıyor? AKP yandaşları.
Şimdi, bu resmî kurum,
sanki yaratılan yandaş televizyonlar yetmiyormuş gibi,
iktidarın borazanı hâline dönüştürüldü. Açın, bakın,
her ay sarayın ve Adalet ve Kalkınma Partili yöneticilerin haberleri
bütün muhalefet partisi milletvekillerinin ve partilerin
yayınlarının 10 katından fazla. Hele başka bir garabet
var, bazı muhalefet partilerinin TRT gibi resmî kurumda adı bile
anılmıyor. Ha, şöyle bir şey yapıyorlar: İktidar
mensuplarının muhalefet partilerinin eleştirileri söz konusu
olduğunda, işte o muhalefet partililerinin adı o eleştiri
içerisinde geçiyor. Şimdi, elektrikte TRT payı
kaldırılıyor, güya yeni bir düzenleme yapılıyor. Siz,
yoksulluğa ve açlığa gark ettiğiniz bu insanları
çürümüş iktidarınızla, çözülmüş iktidarınızla,
böyle garabetlerle hiçbir şekilde tatmin edemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Gelin, gecikmiş faturaların gecikme faizlerini
kaldırın. Gelin, yüzde 18 KDVyi kaldırın ki bir anlam
ifade etsin. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer siz, bu
faizleri ve diğer vergileri kaldırırsanız o zaman, sadece
bu konuda ama sadece bu konuda -çünkü o kadar çok
yanlışınız var ki- bir adım atmış olursunuz.
Halk artık bunları yemiyor. Halk sizin onlara
dayattığınız bu baskıcı yönetim
anlayışının 2 liralık bir düzenlemeyle ortadan
kaldırılacağına inanıyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Halk bir şey yapıyor
Ne yaparsanız yapın, nasıl
düzenleme yaparsanız yapın, hiçbir şekilde, artık hiç
kimseyi aldatamayacaksınız ve halk büyük bir özlem içerisinde. Bu
halk, sabırla ama sabırla bir hesaplaşmayı bekliyor, bir
hesaplaşmayı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) O hesaplaşma da sandık.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan çıkarılmıştır
ibaresinin kaldırılmıştır ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Nuhoğlu Dursun Müsavat
Dervişoğlu
İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Hayrettin Nuhoğlunun.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerine İYİ Parti adına söz aldım.
Selamlarımı sunarım.
22 farklı kanunda
yapılmak istenen değişiklikleri ihtiva eden 39 maddeden
oluşan bu teklif, burada ilavelerle artmıştır,
konuları açısından bakıldığında da 5
ayrı komisyonun kapsamına girmektedir. Ana komisyon olarak Enerji
Komisyonunda görüşülmüş ama tali komisyonlardan birine hiç
gönderilmemiş, 3üne ise şeklen gönderilmiş ve kâğıt
üzerinde işlem yapılmıştır.
4üncü maddeye gelince, biz,
İYİ Parti olarak elektrik faturalarından TRT payının
kaldırılmasını defalarca dile getirmiştik. Esasen, TRT
hakkında çok olumsuz görüşlere sahip olduğumuzun da bilinmesini
isteriz. Elektrik faturalarından TRT payının
kaldırılmasını düzenleyen 4üncü madde ve diğer
bazı olumlu bakabileceğimiz maddeler olsa da
limanlarımızı peşkeş çekmeye yönelik maddelerin
bulunması dolayısıyla biz bu kanun teklifinin tümüne
bakarız. Ayrıca, bir torba kanun olması ve komisyonlardan
kaçırılarak kanun yapma alışkanlıklarının
tekrarlanmış olması, çoğu zaman
yapıldığı gibi İç Tüzükün ihlal edilmesi sebepleriyle
de teklife olumlu bakamıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
şimdi de iktidarda gördüğüm bir olumlu gelişmeye değinmek
istiyorum: On dokuz yılı geçen iktidar dönemlerinin büyük bölümü
Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran kahramanlara, Kuvayımilliyeye ve
kurucu iradeye hakaret ederek geçirenler son zamanlarda Türk ve Türk milleti
demeye başladılar. Henüz samimi olup olmadıklarını
bilmiyoruz ama biz olumlu bir gelişme olarak değerlendirmekteyiz.
Cumhuriyet Dönemini reklam arası, perde arası olarak
değerlendiren birçok AKP yetkilisi, Türk olmaktan kurtulduk. diyen
milletvekilleri suskun kalmaya mecbur edilseler de yeni Türkiye sözlerini
hâlâ duymaktayız. Esasen, AKP iktidarlarının en belirgin
özelliklerinden biri, başından beri takip edilen Türklük
karşıtı politikalardır. Ne kadar Türk düşmanı
varsa baş tacı edilerek ya devlet kadrolarına atanmış
ya da onlarla ortak programlarda yer alınmıştır.
(İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Kurtuluş
Savaşını kazanarak Türk milletini istiklaline kavuşturan
başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün kahramanlar
aşağılanmış ve hakarete
uğramıştır. Millî bayramlar uyduruk bahanelerle
dışlanmış, hasta olduklarını söyleyenlerin dimdik
ayakta olduğu görülmüştür. Kurtuluş Savaşı
karşıtlarına iadeiitibar yapılmış, pek
çoğuna ise anma toplantıları, paneller, sempozyumlar
düzenlenmiş, kitaplar bastırılmış, isimleri devlet
kurumlarına verilmiştir. Üstelik bunları yapanların
arasında devletin valileri, kaymakamları, belediye
başkanları, rektörleri gibi yöneticiler bulunmuştur. Atatürke,
Kuvayımilliyeye ve İstiklal Marşımızın
şairi Mehmet Akif Ersoya ağza alınmayacak küfürlü hakaretler
eden, Keşke Yunan kazansaydı. ve Hilafet gelsin de nasıl
gelirse gelsin, isterse ABD getirsin. diyen, daha pek çok haince söz sarf eden
bir meczuba Diyanet İşleri Başkanı resmî kıyafetiyle
ziyarette bulunmuş, Atatürke zerre kadar muhabbeti olanlar cenazeme
gelmesin. vasiyetine rağmen birçok AKP yetkilileriyle birlikte Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı da cenazesine
katılmıştır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) 36 etnik gruptan bahisle, Türk milleti Anayasaya
rağmen etnisiteye indirilerek 36 gruptan biri sayılmış,
çözüm süreci adı altında bölücü terör örgütü ve onun bebek katili
elebaşısıyla pazarlık yapılıp mutabakat
sağlanması sonucu Andımız yasaklanmış, devlet
dairelerinin isminden T.C.ler bile silinmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Türk ve Atatürk düşmanlığı Kurtuluş
Savaşından zaferle çıkılıp Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kurulmasıyla birlikte başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
İstiklal Harbine
karşı çıkanların ve düşmanla iş birliği
yapanların hepsi sinsice kinlerini devam ettirerek AKP iktidarıyla
birlikte cesaret bulmuşlardır ve yeni Türkiye hayali 2023 Lider Ülke
Türkiye sloganıyla şekillendirilmiştir. İşte, bu
ahval ve şartlar altında bugünlerde suspus olunmuş,
Anıtkabir ziyaret edilir olmuş ama henüz samimiyetle ikna edici bir
duruş gösterilememiştir. Temennim, son davranışların
samimi olması ve bulunduğumuz coğrafyada hür ve mutlu
yaşamamızın teminatı üniter yapısını koruyan
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesine uygun olarak
sağlam temelleri üzerine yeniden döndürülmesidir. Türk milleti
açısından 21inci yüzyılın kaybedilmemesini niyaz ediyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
4üncü madde kabul
edilmiştir.
Birleşime kırk
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.05
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.48
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 5- 3093
sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a)
ve (b) bentleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Hüseyin
Kaçmaz Murat
Çepni Erdal
Aydemir
Şırnak İzmir Bingöl
Dirayet
Dilan Taşdemir Ali
Kenanoğlu Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Ağrı İstanbul İzmir
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Mahmut Celadet Gaydalının.
Buyurun Sayın
Gaydalı.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan 287 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
söz konusu madde elektrik faturaları üzerinden TRT payının
kaldırılması amacıyla hazırlanmıştır.
Şimdi, bu, tabii ki olumlu bir şeydir. Biz toplumun üzerindeki vergi
yükünün kaldırılması için gerekli tüm çalışmaları
destekleriz fakat bu yeterli değil. Faturaları elimize
aldığımızda, kullandığımız
elektriğin neredeyse yarısından fazlası vergiler; bu adil
bir durum değil. Özellikle faturalara yansıtılan bu kayıp
kaçak bedeli hakkında Meclise birçok araştırma önergesi verildi;
yine, onlarca soru önergesi ve kanun teklifi hazırlandı fakat bu
sermaye güçlerini koruma ve kollama politikasından bir türlü
vazgeçilemedi.
Kayıp ve kaçak bedeli,
şirketlerin kendi sorumluluklarını üstlenmeyip topluma mal
ettikleri haksız bir kazançtır. Şirketler, bu haksız
kazançlarını -deyim yerindeyse- topluma yutturabilmek adına, kayıp
kaçak raporlarıyla toplum üzerinde bir algı operasyonu yürütmektedir.
Daha önce de tekrar ettiğim üzere, sanki Türkiyede kullanılan kaçak
elektriğin yarısı Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde
gerçekleşiyor da herkese bunun faturası kesiliyormuş
algısı yaratılmaya çalışılmaktadır.
Özellikle kayıp kaçak
olduğu iddia edilen bölgelerde eski trafolar, elektrik direkleri ve eski
hatların varlığı kayıp oranının zirve
yapmasına neden olmaktadır. Kendi sorumluluğu olan enerji nakil
hatlarının modernizasyonunu yapmayan, eski ve küçük çaplı
trafolarla bölgeye elektrik vermeye çalışan DEDAŞ, bu kayıp
kaçağın bizatihi sorumlusudur. EPDKnin yüzde 40 oranında kaçak
elektrik tespit edilen yerler için Dağıtım Sistemindeki
Kayıpların Azaltılmasına Dair Tedbirler Yönetmeliği mevcuttur.
DEDAŞın bu yönetmelikten muaf tutulması bu gerçeğin ortaya
çıkmasını engellemektedir. Asıl kayıp kaçak bu
faturalardan çıkarılmalıdır. Şirketlerin
yapmadığı altyapı hizmetlerinden kaynaklı
kayıpların Türkiye halklarına ödetilmesi doğru
değildir.
Bakıldığı
zaman, ekonomik anlamda zorlanan bir Türkiye gerçekliği söz konusu. Her
gün uyandığımızda cebimizdeki para biraz daha
kıymetsiz, biraz daha değersiz oluyor. Hayat pahalılığıyla
en temel ihtiyaçları dahi karşılanamayan bir toplumun üzerine
şirketlerin böylesine çökmesine müsaade edilmemelidir. Corona bitmiş
gibi bir yaşam sürdürülüyor ama coronanın ekonomik izleri hâlâ
toplumdan silinemedi. Devlet bu süreci yönetemediği gibi,
uyguladığı ekonomi politikalarıyla da bu süreci âdeta
kangrene çevirdi. Bakınız, iş yerlerinin kapalı olduğu
dönemlerde bile bu elektrik şirketleri fatura yollamaya devam etti.
İnsanlardan kazanmadıkları, hatta kullanmadıkları
elektriğin faturasını çıkardılar; sorumluluğu
devletin almasını beklerken sorumluluk yine, her zaman olduğu
gibi halka yüklendi.
Değerli milletvekilleri,
bu dönemde halk için, bu ülkenin vatandaşları için devlet olarak
hiçbir şey yapmadınız. İş yerleri kapatıldı,
insanlar Onurumuzla battık. tabelaları astı ama bu sese kulak
vermediniz. Tabii, Şu kadar yardım ettik, bu kadar yardım
ettik. gibi yaptığınız açıklamaların da gerçek
olmadığını iki tane esnaf gezisine çıksanız
anlayacaksınız. Fakat halktan o kadar kopmuş
durumdasınız ki hiçbir feryadı duymuyorsunuz.
Kısacası, sizler için sermayenin kulağınıza
fısıltısı halkın çığlığından
çok daha önemli yani üç beş tane şirketin çıkarı için
koskoca bir ülkenin halklarını sefalete sürüklemenizi kabul etmemiz
mümkün değil. TRT payının faturalardan
çıkarılmasını bir hizmet gibi anlatmak dahi
yanlış. Zaten TRT payının alınması
yanlıştı, sadece bir yanlış düzeltiliyor, ortada
övünülecek bir durum da yok.
Yinelemekte fayda var: Tabii
ki devletler halkından vergi alacak. Bu vergilerle ayakta duracak ve
hizmet üretecek ama herkesten geliri oranında, adil bir şekilde vergi
alınmalı. Yine, toplanan vergiler halk için kullanılmalı.
Bu vergiler ne zaman sermayenin talepleri için kullanılırsa o zaman
halkın değil, şirketlerin iktidarı olursunuz. Bu şirketler
size sadık ve Her istediklerini yapalım. diye düşünmeyin.
Sermaye, çıkarlarına sadıktır, çıkarları
değişince sadakat pusulaları da yön değiştirir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 5inci maddesinde yer alan
sayılı ibaresinden sonra gelmek üzere Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanununun ibaresinin eklenmesini ve Kanunun ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin Osman
Budak
Kocaeil
Adana Antalya
Tacettin
Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Suzan
Şahin
İzmir
Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Suzan Şahinin.
Buyurun Sayın
Şahin. (CHP sıralarından alkışlar)
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; telefondan otomobile,
elektrik faturasından televizyona pek çok üründe TRT payı ödeniyor. O
TRT ki bir önceki seçimde AKP ve MHPye ayırdığı elli
saatlik ekran süresinin tamamını lehe yayınlardan, CHP ve
İYİ Partiye ayrılan on dört saatlik sürenin
yarısından fazlasını aleyhe yayınlardan
oluşturdu. Tarafsız mı, denetleniyor mu? Hayır. Ne yapsak,
TRTnin adını açıkça Tayyip radyo televizyonu mu yapsak acaba(!)
Değerli arkadaşlar,
bugün gelinen noktada yüzde 2lik TRT payı kaldırılıyor.
Vatandaş, izlemediği, Hükûmetin propaganda aracı olan, hak,
hukuk, adalet kavramlarını bir yana bırakmış, gazetecilik
mesleğini bir kenara itmiş, yalanla bezeli, infaz timi gibi hareket
eden, demokrasiyi öldüren, temel görevi kamu yayıncısı olmak
iken AKPnin yayıncısı hâline getirilen kanala para ödemeyecek.
Güzel. Ancak, geçemediği köprüye, kullanmadığı yola,
havaalanına, trene para ödemeye devam edecek.
Başka vergi kalemleri üzerinden
içini boşalttığı hazineye gelir elde edip iş bilmez
ekonomi ve dış politikalarıyla ülkeyi batırma seviyesine
getiren AKP, sadece TRT katkı payını çıkararak değil,
elektrik faturalarındaki fahiş zamların önüne geçerek KDVyi de
kaldırmalıdır. Aynı şekilde, kış ayı
boyunca doğal gaz ve mutfak tüpünden de KDV kaldırılmalı,
elektrik ve ısınmada düşük gelirliler lehine bir tarife
sistemine geçilmelidir. Yüzde 2lik payı kaldırıp yüzde 18lik
KDV uygulamak faturalarda beklenen düşüşü sağlamayacaktır.
Battıkça batıyoruz.
Resmî Gazetede yayımlanan tebliğe göre, geçen sene 9,11 olan yeniden
değerleme oranı bu sene 36,20 olacak. Bu değişiklikle bütün
vergi, ceza ve harçlar artacak. Mış gibi uygulamalara artık bu
milletin karnı tok. Kaşıkla verip kepçeyle yağmalama
saltanatı son bulacak, az kaldı.
Sayın üyeler,
Türkiyede, kış aylarına girilmesiyle birlikte birçok ürün ve
hizmete zam yapıldı. 31 gününün 13üne zam haberleriyle
uyandığımız ekim ayında, Türk lirasının sert
şekilde değer kaybetmesiyle yükselen döviz kurları özellikle
doğal gaz ve yakıt fiyatlarını etkiledi. Zamlar kasım
ayında da devam etti, hâlâ da zam yağmuru altında gümbür gümbür
ezilen bir Türkiye'yi hep beraber yaşıyoruz.
Açlık
sınırının 3.200 lira olduğu günümüzde,
sınırların altında olan asgari ücretle halk enflasyon
altında ezim ezim ezilmeye mahkûm bırakılıyor. Döviz
kurunun hızlı yükselişiyle de TLde yaşanan değer
kaybı gıda fiyatlarını vurmaya başladı. Ardı
arkası kesilmeyen zamlara yenileri eklendi. Simit 3,5 lira oldu
arkadaşlar, 3,5 lira. 1993 yılında, AKPli
Cumhurbaşkanı Erdoğan çay-simit
hesapları yapıyordu. Bir hesap yapıyorum size, bu zalim
yönetim 1 bardak çay ile simidi bile layık görmüyor. ifadelerini
kullanmıştı. Ranta, yolsuzluğa, yandaş doyurmaya ve
israfa dayalı halka ihanet politikalarıyla milleti aç, ülkeyi rezil
eden AKPye bir simit-çay hesabı da biz yapalım. 3,5 TLye çıkan
simit fiyatıyla 5 kişilik bir aile bir ay boyunca simit yese, ayda
1.575 TL sadece simit parası vermek zorunda. Hesaba 1 bardak çay da
eklenince toplam maliyet 3.000 TLyi buluyor. Asgari ücret ne kadar? 2.825
lira. 1.500 TL maaş alan emekliler var. Soruyorum sizlere: Bu zalim
yönetim 1 bardak çay ile simidi bile millete layık göremez hâle
gelmiş midir, gelmemiş midir?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Gelmiştir.
SUZAN ŞAHİN
(Devamla) Bu zalim Hükûmet inat uğruna dünya tarihindeki en büyük
rekorlara imza atıp dövizdeki artışı bilinçli olarak
sağlayarak yandaşını ve kendini daha zengin, halkı ise
açlık ve sefalete mahkûm bırakmış mıdır,
bırakmamış mıdır?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bırakmıştır.
SUZAN ŞAHİN
(Devamla) Döviz kurunun artışı kime yarıyor? Döviz
cinsinden devlet garantisi alan müteahhitlere mi, vergileri silinen AKPnin
zenginlerine mi, vatandaşa mı? Esnafın, çiftçinin vergilerini,
borçlarının faizlerini de silin görelim. Dövizle mi maaş
alıyorsunuz ki? diye milletin aklıyla alay edenler bilmelidir ki bu
ülkede sadece alınan maaşlar Türk lirası. İğneden
ipliğe elinizin uzandığı her şey dolara endeksli. On
bir ayda icra iflas dairelerine toplam 6 milyon 328 bin yeni dosya geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SUZAN ŞAHİN
(Devamla) Geçen yıla göre bu sayı 1 milyon 163 bin daha fazla, icra
dairelerinde derdest bulunan dosya sayısıyla 23 milyon 103 bine
ulaştı. Vatandaşların bankalara borcu 968 milyar TL,
KOBİ'lerin borcu 994 milyar TL. Halkımızın yüzde
26sının temel ihtiyaçlarını bile
karşılayamadığı; bütün bunların sonucunda da
esnafın, çiftçinin, işçinin, emeklinin ve memurların yani dar
gelirlilerin haciz kıskacında olduğu; vergi aflarıyla,
ödeme garantileriyle, yolsuzluklarla ihya edilen AKP'li sermayedarlar ve
siyasiler haricinde herkesin fakirleştiği bu ağır ekonomik
buhran döneminin sorumlusu kim? Sorumlu bellidir, sorumlu AKP rejimi ve ikbali
uğruna ülkeyi felakete sürükleyen Erdoğan'dır.
Vatandaşı altında bıraktıkları enkaz CHP
iktidarında kaldırılacak, Türkiye rahat bir nefes alacak. Az
kaldı, geliyor gelmekte olan diyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 5inci maddesinde yer alan kaldırılmıştır
ibaresinin çıkarılmıştır ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Evet, önerge
üzerinde söz talebi Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlunun.
Buyurun Sayın
Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
5inci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubunun görüşlerini ifade
etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, yine AK PARTİ
hükûmetlerinin klasik hâline getirdiği bir torba kanunla karşı
karşıyayız. Bu getirilen 52nci torba kanun, artık bu
uygulamadan vazgeçin değerli arkadaşlar.
Getirmiş olduğunuz
kanun teklifinin 4, 5, 6, 7 ve 8inci maddeleriyle 3093 sayılı
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunundaki elektrik enerjisi
satışı üzerinden alınan yüzde 2lik TRT payı üç buçuk
yıldır verdiğimiz uğraşlar sonunda nihayet
kaldırılıyor. Fakat vatandaşlarımız, elektrik
faturalarındaki sadece TRT payının değil, yüzde 18 olan ve
faturalarını şişiren KDVnin tamamının
kaldırılmasını ya da yüzde 1e düşürülmesini istiyor.
Bunu da defalarca bu kürsüden dile getirdik.
AK PARTİ iktidarı
bir bir dediğimizi yapmak zorunda kalıyor. Neden? Çünkü
vatandaşın taleplerini biz dinliyor, aksaklıkları tespit
ederek -Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasal düzenleme yapılarak-
vatandaşlarımızı üzerlerine yüklenen bu gereksiz
ödemelerden kurtarmak istiyoruz çünkü artık ödeyecek güçleri kalmadı.
Una yüzde 100 zam fırıncıları da vatandaşları da
canından bezdirdi. Bakın, dolardan, benzinden, LPGden hiç
bahsetmiyorum bile.
2020 yılında 3
milyon 700 bin abone elektrik faturalarını ödeyemediği için
sayaçları mühürlenerek elektrikleri kesildi, bunlardan 716.042 abone ise
borçlarını ödeyemedikleri için elektriklerini de açtıramadılar.
Evet, arkadaşlar, bunu ben söylemiyorum, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Sayın Fatih Dönmez söylüyor. Bu aboneler sadece konut
değil; sanayici, esnaf ve çiftçilerden oluşuyor. İcra
dosyaları 23 milyonu bulmuş, 125 bin esnaf iflas etmiş durumda.
Yazıktır bu millete, günahtır. diyoruz ama anlatamıyoruz.
Şu özelleştirme
adı altında yandaşlarınıza
kiraladığınız limanların süresini on dokuz yıl
daha uzatarak kırk dokuz yıla çıkarmaktan vazgeçin.
Vatandaşlarımızın sofrasına koyacağı
ekmeğin fiyatını, yemeğini pişirmek için ihtiyaç
duyduğu ayçiçeği ve zeytinyağının
fiyatlarını düşürmek için bir çare düşünün.
Vatandaşların ayda 1 defa 1 kilo hatta çoğu zaman yarım
kilo alabildiği kıymayı 100 grama düşürme ya da 2 kilo
aldığı meyve sebzeyi 2 taneye düşürme zihniyetinizden de
vazgeçin lütfen. Doğru bir şey yapmak istiyorsanız empati
yapın, kendinizi asgari ücretlilerin yerine koyun, geçinmek nasıl
oluyor bir görün bakalım.
Siz, belediyelerin
açmış olduğu halk ekmek bayilerinin önündeki kuyrukları
gördünüz mü ya da basından takip ediyor musunuz? Sabahın
ayazında halk ekmek önündeki ekmek kuyrukları
vicdanınızı hiç mi sızlatmıyor? Tabii, sizin
yandaş basınlar bunları yazmıyor; görün artık, duyun
artık arkadaşlar. Bakın, arkadaşlar, millet ne diyor?
Elbet o sandık er geç önümüze gelecek. Gramla, taneyle nasıl
yaşanılır, biz onlara sandıkta göstereceğiz. Yeter
artık, bıçak kemiğe dayanmadı, bıçak kemiği deldi
geçti. diyorlar.
Değerli arkadaşlar,
gelin, açlık sınırının bile altında yaşamak
zorunda olan dar gelirli vatandaşlarımız için asgari ücreti 4
bin liraya çıkaralım. Bunun yetkisini verin
Cumhurbaşkanımıza. Asgari ücretli kardeşlerimiz bu
kışı rahat geçirsinler.
Arkadaşlar, bu
dediklerimize de geleceksiniz ama çok geç olacak. Her işte olduğu
gibi, bunda da geç kalacaksınız. Bakın, hâlâ 3600 ek gösterge
sözünü tutamadınız, EYT'lilerin sorunlarını çözemediniz,
vatandaşlarımızı mağdur etmekten başka hiçbir
şey yapamadınız. Artık, milletimiz iyileştirilmiş
ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi istiyor. Liyakatli, işinde iyi
ve cesur kadrolarımızla biz hazırız. İnşallah,
bunu gerçekleştirmek bize nasip olacak diyor, heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3
adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına
göre okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 6ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 6 - 3093
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (a) ve (c) fıkraları
yürürlükten kaldırılmıştır.
Hüseyin
Kaçmaz Murat
Çepni Şevin
Coşkun
Şırnak İzmir Muş
Dirayet
Dilan Taşdemir Serpil
Kemalbay Pekgözegü Ali
Kenanoğlu
Ağrı İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Şevin Coşkunun.
Buyurun Sayın
Coşkun. (HDP sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN
(Muş) Teşekkürler Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifin 6ncı maddesi üzerine söz
aldım. Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
elektrik enerjisi satışı üzerinden alınan TRT payı ve
enerji fonunun 1 Ocak 2022de kaldırılması olumlu ancak
eksiktir. Çünkü AKPnin zam üzerinden indirim oyunları torba yasa tekliflerinde
de açığa çıkıyor. Bu şekilde kanun yapma
tekniğinin demokratik işleyişle ilgisinin
olmadığını her defasında dile getiriyoruz. Bu torba
yasa teklifini de bu yönüyle ele almak gerekiyor. Bugün, yurttaşların
talebi ve ihtiyacı sadece elektrik faturalarından katkı
payının çıkarılması değil, faturalardaki
fahiş fiyatların da önüne geçilmesidir.
Değerli milletvekilleri,
TRTnin geliri elektrik faturalarındaki katkı payı ve
halkın cebinden çıkan diğer vergilerdir. TRT, 2010-2020
yılları arasında elektrik faturalarından yaklaşık
9 milyar TL, elektronik cihazlardan alınan bandrol gelirinden ise
yaklaşık 12 milyar TL gelir elde etmiştir. TRT, özerk, tüzel ve
tarafsız bir yapıyla kuruldu ancak Türkiye halklarına
karşı tarafsızlık ilkesini hiçe saydı. Ayrıca,
TRTnin denetimsizliği bu kurumu AKP iktidarının basın ve
yayın kurumu hâline getirdi; son örneğine yerel seçimlerde
tanıklık ettik. Ayrıca, aynı süreçte AKP ve MHPye yüz otuz
beş saat elli bir dakika lehte yayın yapılırken, partimiz
HDP lehine bir saniye bile yayın yapmadı. Bu da yıllardır
halkın cebinden beslenen TRTnin halka karşı
vefasızlığıdır. Bu yasa düzenlemesiyle TRT
payının kaldırılıyor olması olumlu ama yeterli
değildir. Bu, iktidarın basit ve ucuz bir indirim oyunudur.
Değerli milletvekilleri,
46 milyon elektrik abonesinden 37 milyonu mesken abonesidir. Mesken
abonelerinin elektrik tüketiminden alınan tüm vergiler fatura
tutarının yüzde 21ine denk gelmektedir. Ayrıca, elektrik fatura
düzenlemesinde de büyük oyunlar dönüyor. Faturalarda gördüklerimizin
dışında bir de gizlenenler var. Elektrik Mühendisleri
Odasının belirttiğine göre faturalarımızı
oluşturan 6 temel bileşen var: Perakende enerji bedeli, enerji
bedeliyle ilgili faturalandırmayı esas alan bedel, dağıtım
sistemi kullanım bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, kayıp
kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli. Bunların ilk ikisi
faturalarımıza enerji bedeli olarak yansıtılıyor,
diğer bedeller de tek kalem hâlinde karartılmış faturayla
düzenleniyor. Şeffaflıktan uzak bu fatura oyununda yurttaş neyin
bedeline karşılık ne kadar ödeme yaptığını
ve yapacağını bilmiyor. Dolayısıyla, fatura bilgi ve
kontrol etme hakkı da engelleniyor. Ayrıca, faturalardan tahsis
edilen tüm bu vergilerin toplamına da KDV uygulanıyor. Yani
yurttaştan verginin vergisi alınıyor. Şeffaflık ve
kontrol edilebilirlik hiçe sayılıyor, usulsüzlük ve kayırma
almış başını gidiyor.
Faturalardaki hile ve
oyunlara seçim bölgem Muştan bir örnek vereceğim. Bölge illerinin
elektrik ihalesini alan Türkerler VEPSAŞ şirketi işi
çığırından çıkarmış durumda. Bulanık
ilçemizden bize ulaşan şikâyet üzerine yaptığımız
araştırmalarda birçok hak ihlalini daha gördük. İlgili firma
aylardır elektrik faturası zahmetine girmeden sadece SMS yoluyla borç
bildirimi yapmakta. SMSte yalnızca abone numarası ve ödenecek miktar
yazılıyor. Bu durumu şirkete sorduğumuzda ise gerekçe yok,
cevap yok. İktidar kendine düstur edindiği bir edayla her şeyi
özelleştiriyor. Bu örnekte de gördüğümüz gibi, yurttaşlar
şirketlerin insafı veya insafsızlığıyla
karşı karşıya bırakılıyor. Elektrik üretiminin
yüzde 83'ü, dağıtımının ise yüzde 100'ü özel
şirketlerde. Oysaki enerjiye alınıp satılan kâr odaklı
anlayışla bakılamaz. Enerji kamusal bir hizmet ve temel bir
haktır.
Değerli milletvekilleri,
iktidar, Hasankeyf başta olmak üzere gözüne kestirdiği her dereyi,
çayı, nehri HESlerle talan ederken yurttaşlar ise daha ucuz ve
nitelikli elektriğe erişemiyor. Günümüzde elektrik enerjisi
yaşamsal bir öneme sahip ancak otomatiğe bağlanan zamlar ve
yüksek faturalar dışında da özellikle kürdistan illerinde
sürekli hâle gelen elektrik kesintilerinin; Mardin, Urfa, Diyarbakır
başta olmak üzere birçok kentte çiftçinin tarlasını
suladığında kasıtlı yapılan elektrik
kesintilerinin yurttaşlara yaşattığı
mağduriyetlere de tanıklık ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Öyle bir şey yok ya!
ŞEVİN COŞKUN
(Devamla) Toparlıyorum Başkan.
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
ŞEVİN COŞKUN
(Devamla) Ayrıca, kesintiler nedeniyle ısınma,
sağlık, eğitim, üretim gibi birçok alan da olumsuz etkileniyor.
Özellikle, diyaliz veya başka yaşamsal fonksiyonları olan
tıbbi cihazlara bağlı yaşamını sürdüren
yurttaşlar ölüm tehlikesiyle karşı karşıya
bırakılıyor.
Buradan iktidara soruyoruz:
Elektrik enerjisi üzerinden halklar yararına gerçekten bir şey yapmak
istiyor musunuz? Yapmak istiyorsanız TRT payıyla birlikte enerji fonu
ve KDVyi kaldırın, fahiş fiyatlardan bir an önce vazgeçin,
elektrik ve doğal gazın her haneye ihtiyaç sınırına
kadar ücretsiz olmasını sağlayın, çiftçilerin elektrik
borcunu silin, çiftçilere ihtiyaç sınırına kadar elektriğin
ücretsiz olmasını sağlayın.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde yer alan
sayılı ibaresinden sonra gelmek üzere Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanununun ibaresinin eklenmesini ve Kanunun ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin Osman
Budak
Kocaeli Adana Antalya
Tacettin
Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Neslihan
Hancıoğlu
İzmir
Manisa Samsun
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Neslihan Hancıoğlunun.
Buyurun Sayın
Hancıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
NESLİHAN HANCIOĞLU
(Samsun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Üzerine söz
aldığım madde, elektrik faturasına yansıtılan TRT
payını kaldırmayı amaçlayan hükümlerden biridir. Düzenleme
yerindedir ancak yetersizdir. Bu teklifte 21 ayrı kanunda 38 ayrı
düzenleme yapılıyor yani yine bir torba yasa için mesai
yapıyoruz. Torba yasa uygulaması yasama yetkisinin asli ve genel olma
özelliğine darbe vuran bir uygulamadır. Yasaların
ulaşılabilir, öngörülebilir, anlaşılabilir olma
niteliği torba yasalarla ortadan kaldırılmaktadır. Meclisi
yıllardan beri neredeyse sadece torba yasalar için
çalıştıran iktidar, bu yüce çatının iradesini de
yasama yetkisini de yok etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
teklifin omurgasını, az önce de belirttiğim gibi, elektrik
faturasına yansıtılan TRT payını kaldırmayı
amaçlayan hükümler oluşturuyor. Bu hükümlerin vatandaşın sırtındaki
yükü bir nebze hafiflettiği ortada. Fatura ne kadar hafifleyecek? 100
liralık elektrik faturası 2 lira düşecek. Komisyon üyesi
milletvekillerimiz teklifin Komisyon görüşmeleri safhasında
ısrarla şunu söylediler ve talep ettiler: TRT payını
kaldırmak yetmez, faturalara yüzde 18 oranında yansıtılan
KDV de hiç olmazsa kış ayları boyunca
kaldırılsın, diğer dönemlerde de KDV yüzde 1 olarak
uygulansın ki vatandaşımız biraz nefes alsın. (CHP
sıralarından alkışlar) Çünkü elektrik, vatandaş için
temel tüketim harcaması kalemi durumundadır ve temel tüketim
kalemleri üzerinde vergi yükü azaltılmadıkça vatandaş nefes
alamayacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; memlekette bir yangın var mı? Evet,
var. Mutfakta bir yangın var mı? Evet, var. Peki, ortada bir iktidar
var mı? Hayır, yok. (CHP sıralarından Yok. sesleri) Yangını
çıkaran kundakçı, itfaiyeci kılığına
bürünmüş Yangını söndürüyorum. pozu verip ateşe benzin
döküyor, etrafına da Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz.
masalı anlatıyor. Aslında soru çok basit: Bu memleketin
ekonomisini kurtuluş savaşı verilecek noktaya kim getirdi? Bu
ülkeyi yirmi yıl yöneteceksin, bu milletin seksen yıl boyunca emek
harcayıp alın teri dökerek yarattığı iktisadi
varlıkları satıp savacaksın, 5 yandaş müteahhidi
beslemek için devletimizi yani milletimizi onlara borçlandıracaksın,
bu uğurda hazinenin içini boşaltacaksın, Merkez
Bankasının rezervlerini tüketeceksin, sonra da dönüp millete
Ekonomide kurtuluş savaşı veriyoruz. diyeceksin.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Kendi kendileriyle çelişiyorlar.
NESLİHAN HANCIOĞLU
(Devamla) Ha, bir de şunu yapacaksın; onurumuz namusumuz
dediğimiz Türk lirasını günden güne değersizleştirip
değer yitiren Türk şirketlerini ucuza kapatmaları için Körfez
fonlarının yoluna kırmızı halılar
döşeyeceksin. Tüm bunlara sebep olup da üstüne bir de Kurtuluş savaşı
veriyoruz. demek bu milletin aklıyla alay etmektir, daha da ötesi
emperyalistleri, yedi düveli bu topraklardan atmak için canını veren
atalarımıza, dedelerimize hakaret etmektir. Şimdi, birileri
eline almış millîlik, yerlilik terazisi, herkesi tartıyor.
Onların varsa bizim de yerlilik, millîlik terazimiz var. Bizim terazimiz
Ben ülkemi pazarlatmakla mükellefim. diyenleri tartıyor; bizim terazimiz
vergisini bu memleketin hazinesine kazandırmamak için kıblesini
off-shore cennetlerine çevirenleri tartıyor; bizim terazimiz BOP Eş
Başkanlarını tartıyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) İftira atıyor.
NESLİHAN HANCIOĞLU
(Devamla) Bizim terazimiz dolarla ihale alanları garanti altına
almak için Londra mahkemelerine yetki verenleri tartıyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Sizin teraziniz yanlış tartıyor, sizin teraziniz
yanlış tartıyor.
NESLİHAN HANCIOĞLU
(Devamla) Ve sonra şunu söylemek isterim ki bugün canı yanan,
şu kara kışta kaderine terk edilen milletimizin elinde de bir
terazi var ve o teraziyi bir an önce kullanmak için haykırıyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yirmi yıldır tartıyor, yirmi yıldır
tartıyor.
NESLİHAN HANCIOĞLU
(Devamla) Yiğit olan, milletin iradesine inanan, milletin terazisine
güvenen derhâl sandığı kurar.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinde yer alan
"kaldırılmıştır ibaresinin
"çıkarılmıştır ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan Kabukcuoğlu Dursun Müsavat Dervişoğlu
Eskişehir İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi, Sayın Arslan Kabukcuoğlunun.
Buyurun Sayın
Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 287 sıra sayılı Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Ülkemizde radyo ve
televizyonların yayın yapması devletin tekelindedir. Bu tekel,
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu tarafından kullanılmaktadır.
İletişim,
kişiler arasında veya kurumlar ile kişiler arasında bilgi
ve düşüncenin aktarılmasıdır. Sesli ve görüntülü
iletişimle vatandaşın evine ve sosyalleştiği mekânlara
ulaşılmaktadır. Tek yönlü gerçekleşen bu iletişim, pek
çok manipülasyona sebep olup toplumu istismar etmek de oldukça kolaydır.
Böylece, çeşitli iletişim kanallarına sahip olan siyasi
görüşler toplumun üzerinde hâkimiyet kuracak, toplumda serbestçe kanaat
oluşmasının önüne set çekecektir. İletişim,
münhasıran da radyo ve televizyon, tüm siyasi partilere adaletli hizmet
vermelidir.
Propaganda çok eski bir
sanattır, özel bir metodu yoktur; amaç, toplumu fethetmektir. Milattan
önce 50 yılında, Roma İmparatorluğu tarafından
propaganda amaçlı iletişim metotları
kullanılmıştır. Adalet ve hukuk tanımayan AK PARTİ
iktidarında, televizyon ve radyo devlet
yayıncılığı son derece tarafgir bir yapıya
bürünmüştür. Vatandaşa gerçekleri anlatmak yerine
anlattıkları şeylerin gerçek olduğuna toplumu
inandırmaya çalışan, isminin başında profesör,
gazeteci, yazar gibi unvanları bulunan bir grup AK PARTİ
sempatizanı, değişik grup mensuplarına karşı
unvanlarının sağladığı güvenliklerin
arkasına sığınarak AK PARTİ görüşlerini,
çoğu kez gerçeğin hilafına, cansiparane savunmaktadırlar.
Her şeyin mevzuatta olmayacağı, pek çok konuda ahlakın
gerektiği herkesin bilgisindedir. Bu şekilde kurulan mizansende,
Hükûmet, istediği fikir ve görüşleri topluma
ulaştırırken muhalefetin bunu yapmasına da engel
olmaktadır. Hükûmetlerin vatandaşlarını ikna etme
çalışmalarında topluma anlatılmaya çalışılan
konu tutarlı ve objektif yapıda ise çok kolaydır. Eğer nitelik
olarak bilgi zayıfsa birtakım manipülasyonlarla halka
ulaştırılıp kabul görmesi fazladan efor gerektirir.
Yapılan işlerdeki yanlışların ortaya
çıkmaması için karşı görüşün yani doğruyu
savunanların görüşlerine yer verilmemeye
çalışılmaktadır. Özellikle, radyo ve televizyonda
yapılan propagandalar ucuz ve etkili metotlardır. Ülkemizde
yapılan bir araştırmada, kişilerin yüzde 67sinin radyo
dinlediği ve her gün kişi başına dört buçuk saat televizyon
izlendiği saptanmıştır. Bazı yayın
organlarının iktidar tarafından kullanılmasına,
finanse edilmesine veya sempatizanlarınca sahiplenilmesine sık
sık tanık oluyoruz.
Hükûmetin
alışverişlerde pek çok kez
sığındığı bir mevzuat var; ticari sır. Bu
kavramı, kamu-özel iştirakleri olan hastanelerde, yollarda kullandığı
gibi, gazete satışlarında da kullanıyor. Hükûmetin, ülkenin
seçkin iki gazetesini satın alıp devlet bankalarından kredi
çıkararak o gazeteleri sahiplenen yandaşlara sağladığı
kolaylıklar bilinmekte ve bu kredilerin akıbeti sorulduğu zaman
da burada, soru, cevapsız kalmakta, ticari sır gerekçesinin
arkasına sığınmaktadırlar.
Elektrik faturalarında
TRTnin payı sadece yüzde 5 veya biraz daha aşağıdır.
Hükûmet Elektrik faturalarından TRT payını
kaldırıyorum. diyerek iki yollu propaganda yapıyor. Birincisi,
TRTyi daha özgürmüş gibi gösteriyor. İkincisi ise vatandaşa
gelir yardımı sağladığı propagandasını
yapıyor. Elektrik faturalarından TRT payının
kaldırılmasının haneye yansıyacağı maddi
katkı çok sınırlıdır. Hükûmetin, bu kadarını
ve daha fazlasını hane halkına değişik yöntemlerle
ulaştırması mümkündür.
TRT, eskiden toplum
kültürüne, bilgilendirilmesine çok kıymetli katkılarda bulunmuş
bir kurumdur. Eğer Hükûmet, TRT üzerinden elini çekerse, TRT
tarafsızlığını sağlamış bir kurum
olursa bu kurumun topluma katkısı yine yüksek olacaktır ancak bu
hâliyle TRT, Hükümetçe mevta hâline getirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) Kurumu siyasi iktidarın etkisi dışında
bırakıp tarafsız olarak görev yapmadığı ve
siyasal iktidarın kurumu siyasi propaganda aracı olarak kötüye
kullandığı, seçim dönemlerinde partilere ayrılan yayın
sürelerinden bilinmektedir. 17 Nisan-6 Mayıs 2018 tarihleri arasında
Sayın Recep Tayyip Erdoğana otuz yedi saat, Cumhuriyet Halk
Partisine üç saat ayırırken İYİ Partiye ise sadece dokuz
dakika ayırmıştır. TRTnin tarafsız bir kurum
olduğunu nasıl söyleyeceğiz? Demokratik toplumun özünü
teşkil eden seçimlerin adaylar arasında eşit koşullarda,
adil bir biçimde yapıldığına nasıl
inanacağız? Zaten Hükûmetin pek çok alternatif televizyon ve radyo
yayınları varken TRTnin devamı olsa olsa Hükûmet için bir
istihdam kaynağı olarak gereklidir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 7- 3093
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının
(a), (b), (c), (f) ve (g) bentleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
Hüseyin
Kaçmaz Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir
Şırnak İzmir Ağrı
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Ali
Kenanoğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki
İzmir İstanbul Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Mehmet Ruştu Tiryakinin.
Buyurun Sayın Tiryaki.
(HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, ülkemizde
kadının adı yoktu; evet, ülkemizde Kürt'ün adı yoktu;
ülkemizde Alevilerin adı yoktu; ülkemizde bütün ötekilerin adı yoktu;
şimdi, artık kanunların da adı yok. AKP'li arkadaşlar,
bugüne kadar bir kanun ile bazı kanunların değiştirilmesi
hakkında kanun teklifi diye torba kanun getiriyorlardı; şimdi,
bu kanun teklifinin adı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi. Hangi kanunlarda
değişiklik yapıyorsunuz? Bazı kanunlarda. Kanunların
adı bile yok getirdiğiniz dönem içerisinde.
Peki, teklif ne getiriyor? 27
kanunda değişiklik getiriyor. En önemlisi, bundan sonra elektrik
enerjisi satışından TRT payı alınmayacak. Hepimiz
yasanın bu hükümlerini eleştirdik, TRT payı
alınmasını eleştirdik, doğru bulmuyoruz dedik.
Aslında, elektrik enerjisi satışı üzerinden TRT payı
alınması kamuoyunda sizden önce bu kadar yaygın
tartışılmıyordu. Siz TRT'ye bağlı radyo ve
televizyon kanallarını partinizin propaganda aracı hâline
getirdikten sonra artık halk ve geniş kitleler Benden
aldığın vergilerle, benim tükettiğim elektrik enerjisiyle
niye bana hakaret ediyorsun? diye protestolarla seslerini yükseltmeye
başladılar. TRT gibi pek çok kamu kurumu aslında iktidarın
arkabahçesi durumuna getirilmiş durumda. Bütün kamu kurumları için
bunu söylemek mümkün. Bakın, müsteşarlıkları kaldırdınız,
müsteşarlığın yerine bakan yardımcılarını
getirdiniz -ben doğru bulmuyorum ama bir yere kadar
anlaşılır bir şey- Hükûmetle birlikte gelsin, gitsin.
dediniz. Fakat şimdi, genel müdürler, genel müdür
yardımcıları, daire başkanları, valiler, kaymakamlar,
kamu kurum ve kuruluşlarının il ve ilçe başkanları,
yöneticileri neredeyse partinizin temsilcisi gibi davranıyorlar;
iktidarın aleyhine düşüncelere sahip herkesin aleyhine tweetler
atıyorlar, taraflı davranıyorlar.
Bir dönem bu hukuksuzluk öyle
bir hâle geldi ki Avukatlara hâkim ve savcı olma hakkı
tanıyoruz. diye yüzlerce AKPliyi hâkim ve savcı yaptınız.
Bir dönem AKPden vekil olan, daha sonra milletvekili adayı
yapılmayan kişiyi mutlaka ya bir bankaya yönetici yaptınız
veya bir yere getirdiniz, hatta içinde Anayasa Mahkemesi üyesi olan var. HSK
üyesi Genel Başkanımın isteği üzerine istifa ettim.
diyebiliyor. Tarihte eşine ender rastlanacak bir parti devleti düzeni
kurdunuz. Yargıyı Fetullahçılardan kurtarıyoruz. dediniz,
Artık yargı bağımsız. dediniz, oysa bütün
araştırmalarda en az güvenilen kurumların başında
yargı geliyor, uluslararası kuruluşların
yaptığı araştırmalarda Türkiye neredeyse en son
sıralarda. Bakın, şaka değil, insanlar şöyle espri yapıyorlar:
Bizden sonraki ülkelerde o klanın, kabilenin en yaşlı üyesi,
suçlu olanı uçurumdan aşağı itiyor. Türkiyenin durumu bu
kadar kötü. diyorlar.
Kanınızda
yüzeceğiz. diyenlerden rahatsız olmuyorsa iktidar, mahkemeler
bunlarla ilgili Düşünce, ifade özgürlüğüdür. diyebiliyor.
Bakın, hakaret değil, sinkaflı laflar kullananlara mahkemeler
-eğer iktidar rahatsız değilse bundan- Düşünce, ifade
özgürlüğü. diyebiliyor. Bir partiye İtlaf edilmesi gerekir. diyene
Bu, düşünce, ifade özgürlüğüdür. diyebiliyor. Bir parti HDP
hakkında kapatma davası açılacak. diyor, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Emredersiniz. diyor. Eş Genel
Başkanlarımız hedef gösteriliyor, hop, bir mahkemeden tutuklama.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hak ihlali var. diyor, hemen
başka bir soruşturmadan tutuklama. Büyük Daire ilk andan itibaren
Hukuksuzdu. diyor, bu kez, hop, bir mahkeme tarafından hükümlü hâle
getiriliyor; sonra da Yargı bağımsız. diyorsunuz.
Cezaevleri kaynıyor,
muhaliflerin kimliksizleştirilmesi ve kişiliksizleştirilmesi
için her yöntem deneniyor ve gerçekten, cezaevlerinden bir
çığlık, binlerce çığlık yükseliyor. Bakın,
ben cezaevlerinden sadece bir tane örnek, can yakan bir örnek vereceğim,
bugünlerde çokça duyacaksınız, nedenini de anlatacağız
size. İmralı Cezaevinde bir tecrit var, bunu görmemek için kör olmak
gerekir. Düşünün, Sayın Öcalan normal bir cezaevinde değil, bir
ada hapishanesinde; şaka değil, Orta Çağda
yaşamıyoruz ama Türkiyede hâlâ ada hapishanesi var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) 2011e kadar ara sıra da olsa
avukatlarıyla görüşme hakkı tanınıyordu, ona da
engeller çıkarılıyordu Koster bozuk. hava şartları
falan diye. 2011den 2019a kadar hiçbir avukatıyla görüştürülmedi, sizin
iktidarınız döneminde hiçbir hukuk yardımından
yararlandırmadınız. Peki, bu nasıl sona erdirildi? Binlerce
insan açlık greviyle bunu durdurabildi. Bir milletvekilimiz, sevgili Leyla
Güven iki yüz gün açlık grevine girdi, daha sonra İmralı
Cezaevindeki tecridi bir parça, kendinizce esnettiniz, mahkeme kararı
çıkardınız. 8 insan en değerli şeyini feda etti,
yaşamından vazgeçti İmralı Cezaevindeki tecrit
kaldırılsın diye. Bu, küçük bir ayrıntı gibi
gözükebilir ama emin olun bazı konularda çokça ısrar etmemek
lazım, bir yerde durmanız gerekir. Bu yer sanırım
İmralı Cezaevindeki tecritten başlamalı diyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan
sayılı ibaresinden sonra gelmek üzere Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanununun ibaresinin eklenmesini ve Kanunun ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Ednan
Arslan
Manisa İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ednan Arslanın.
Buyurun Sayın Arslan.
EDNAN ARSLAN (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
yine klasik bir AKP uygulaması olan bir torba yasayla karşı
karşıyayız. Bu sefer de ambalaj, TRT payı, enerji fonunun
faturalardan kaldırılması ambalajıyla, 22 ayrı kanunda
değişiklik yapmak suretiyle birbirinden kopuk alanlarda maalesef
düzenlemeler yapmaktayız. TRT payının ve elektrik enerji fonunun
elektrik faturalarından kaldırılmasını doğru buluyoruz
ama yeterli değil. Şöyle bir örnekle anlatmak istiyorum: Elimde, 4
kişilik bir aileye ait bir elektrik faturası var ve bu hesaplarda
kullandığımız 230 kilovat referans değerine de oldukça
yakın bir fatura. Bu faturanın değeri 223 TL. Şimdi, biz
TRT payını ve enerji fonunu faturalardan kaldıracağız
ya; milletimiz de geçti, ekranlarının karşısından bizi
izliyor ve onlar da önümüzdeki aydan itibaren faturalarda müthiş bir
indirim bekliyorlar. Bu faturanın değeri 223 lira -bu TRT payı
ile enerji fonunun ikisinin toplamı- TRT payı 2,31; enerji fonu 0,81
yani toplamda 3 liralık bir iyileştirme. Yani 223 lira ödeyen 220
lira ödeyecek; bu, yeterli değildir. Burada asıl yapılması
gereken ve bizim de partimizin önerdiği şudur: Var olan tüm
fonların ve KDVnin kaldırılmasıdır. O zaman, bu 223
TLlik fatura ne oluyor biliyor musunuz değerli milletvekilleri? 180
liraya düşüyor, bu anlamlı bir indirime tekabül eder. O yüzden,
derhâl, bu kara kış döneminde, zamların yağmur gibi
yağdığı bu dönemde bir an önce bu KDVnin ve fonların
bu faturadan kaldırılması gerekiyor.
2016 yılında 230
kilovatlık bir fatura 94 lirayken bugün 210 liradır. Bakın,
Sayın Cumhurbaşkanı geçen ağustosta bir müjde verdi, o
müjdeden sonra zamlar yağmur gibi yağdı; 230 kilovat elektrik
kullanan bir ailenin,
Peki, biz bu faturaya
baktığımızda her şeyi görebiliyor muyuz? Bu fatura
yeterince şeffaf mı? Değil. Neden değil? Çünkü yasa teklifi
gibi bu fatura da torba fatura. Bakın, bu faturada görmediğimiz bir
şey var: Kayıp kaçak miktarı. Kayıp kaçak miktarı
bizim ülkemizde yüzde 11-yüzde 12ler seviyesindedir. Kayıp
kaçağı tamamen yok edemeyebiliriz ama en azından bunu yarı
yarıya düşürebiliriz, OECD ülkelerinde olduğu gibi yüzde 5lere,
yüzde 6lara kadar düşürebiliriz. Bakın, geçen yıl 306 milyar
kilovatsaat elektrik ürettik biz. Bunun yüzde 11i, yüzde 12si kayıp
kaçakla yok oluyor yani 35 milyar kilovatsaat. Peki, bunun parasal
karşılığı nedir? 26 milyar TL. Hadi bunun yarısının
önlenemez kayıp kaçak olduğunu düşünelim, diğer
yarısı ise 13-14 milyar TL arkadaşlar. Bu para kimin cebinden
çıkıyor? Bu para namuslu vatandaşın faturalarına
yansıtılıyor ve onların cebinden çıkıyor. Peki,
bu dağıtım şirketleri ne iş yapıyor? Bu
dağıtım şirketleri hiçbir iş yapmıyor. Neden?
Çünkü bu kayıp kaçak bedellerini namuslu vatandaşın
faturasından tahsil ediyor. Bakın, Bilgi Edinme Kurulundan
sorduğum bir soruya bir şirketin cevabı; soru şu:
Şirketinizin özelleştirme sözleşmesinde kayıp kaçakla
ilgili hükümler var mıdır? Varsa bu hükümler neleri
kapsamaktadır? Cevap: Şirketimizin özelleştirme
sözleşmesinde kayıp kaçakla ilgili herhangi bir hüküm
bulunmamaktadır. Ya, hüküm bulunmuyorsa, bu şirket kayıp
kaçakla niye mücadele etsin? Neden uğraşsın kayıp kaçakla?
Keser faturayı, yansıtır namuslu tüketiciye, onların
cebinden tahsil eder.
Başka bir şey var,
daha acı olan bir şey; zaten kayıp kaçak parasını siz
namuslu vatandaşın cebinden alıyorsunuz, utanmadan bir de KDV
uyguluyorsunuz, bir de KDV uyguluyorsunuz ya! Birinin kaçak yolla
kullandığı enerjinin bedelini ya da şirketin
faturalandırmadaki eksikliklerinden dolayı ortaya çıkan, teknik
olan ve teknik olmayan kayıp kaçak miktarını namuslu
vatandaşın cebinden alacaksın, utanmadan bir de ona KDV
uygulayacaksın. Bu, en hafif tabirle insafsızlıktır,
aymazlıktır, bundan da derhâl vazgeçmek gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
EDNAN ARSLAN (Devamla)
Sağ olun Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bakın, son üç yılda
faturasını ödeyemeyen yaklaşık 12 milyon abone var. Sadece
kesme/bağlama bedeli olarak yaklaşık 400 milyon lira bu
insanlardan bu şirketler tarafından tahsil edildi. Ya, zaten adamın
parası olsa faturasını ödeyecek, zaten parası olsa bu
duruma düşmeyecek ama siz bir de o adamlardan -daha önce 37,3
liraydı, en son, bir konuşma yaptık 20 liraya düştü- açma
kapama bedeli olarak vatandaşın cebinden bir de 20 lirasını
alacaksınız ve bu son üç yıldaki miktar da yaklaşık
400 milyon. Yani burada TRT payını, enerji fonunu kaldırarak
yani yaklaşık 1,5-2 miyar liraya gelen bir avantajı topluma
sağlayacaksınız ama kayıp kaçak ile açma kapama
bedelleriyle vatandaşın cebinden yaklaşık bir 15 milyar TL
gidiyor; asıl buralara bakalım ve bunları düzeltelim diyorum.
Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesinde yer alan çıkarılmıştır
ibaresinin kaldırılmıştır ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
İmam Hüseyin Filiz Dursun Müsavat Dervişoğlu
Gaziantep İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın İmam Hüseyin Filizin.
Buyurun Sayın Filiz.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 287 sıra sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7nci
maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu teklifte elektrik faturalarından bizim de
kaldırılmasını defalarca istediğimiz yüzde 2lik TRT
payı kaldırılıyor ama KDV, dağıtım bedeli ve
BTV olduğu gibi duruyor. Yani tüketiciye 100 lirada 2 lira civarında
indirim olacaktır ki elektrik faturalarını ödemekte güçlük
çeken, hatta ödeyemedikleri için elektrikleri kesilen çiftçilerin,
sanayicilerin ve vatandaşların ödeme sorunlarına çözüm
olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
2009-2013 yılları arasında yapılan elektrik
dağıtım sektörü özelleştirmeleriyle yatırım ve
operasyonel faaliyetlerin özel sektör tarafından yapılarak kamunun
finansman yükünün azaltılacağından ve kayıp kaçaktan
dolayı elektrik tüketicilerinin katlandığı maliyeti de
düşüreceğinden bahsedilmişti. Ancak uygulamaya bakınca
elektrik fiyatı düşürülmediği gibi gerekli
yatırımların yapılmadığını ya da
yetersiz olduğunu görmekteyiz. Bilindiği üzere kısa adı
EÜAŞ olan Elektrik Üretim Anonim Şirketi, ürettiği
elektriği özel dağıtım şirketlerine satmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Elektrik Üretim Anonim Şirketinin yanı sıra özel elektrik üretim
şirketleri de mevcut. Bu üretim şirketleri de büyük ölçüde devletten
sağladıkları alım garantisi veya yüksek tutarlı
teşviklerle elektrik üretiyorlar.
Değerli milletvekilleri,
EPDK her üç ayda bir özel şirketlerin dağıttığı
elektrik fiyatını düzenleyen tebliğler yayımlıyor;
böylece elektrik fiyatlarını sanki devlet otoritesi belirliyormuş
gibi görünüyor fakat devlet, Elektrik Üretim Anonim Şirketi eliyle
elektrik dağıtım şirketlerine giderek ucuzlayan fiyatlarla
elektrik satarken dağıtım şirketlerinin halka
ulaştırdığı elektriğin fiyatında hiçbir
indirim yapmadığını görüyoruz. Yani elektrik
şirketleri elektriği daha ucuza alıyor ancak bu indirim halka
yansımıyor, yansıtılmıyor; Devletten ucuza al,
vatandaşa pahalıya sat. Bu, nasıl bir anlayış,
nasıl bir adalet?
Değerli milletvekilleri,
konuyu açıklamak bakımından bir tespitimizi paylaşmak
istiyorum: Elektrik Üretim Anonim Şirketinin, elektriğin
kilovatsaatinin toptan satış fiyatı Ocak 2020de 27,57
kuruşken evlere fatura edilen enerji bedeli, vergiler ve
dağıtım bedeli hariç 34,82 kuruş olarak gerçekleşmiştir.
Temmuz 2020de toptan fiyatına bir indirim daha yapılmış,
dağıtım şirketlerine 13,2 kuruşa verilirken bu fiyat
meskenlerde 36,27 kuruş olmuştur. Temmuz 2021 tarihine
gelindiğinde, dağıtım şirketlerine 23,76 kuruştan
verilen elektriğin evlerimize 47,43 kuruşa
faturalandırılmasıyla bu makas iyice açılmıştır.
Fark sadece bu kadar da değil, vatandaşın bugün ödediği her
100 TLlik faturanın 30 TLsi dağıtım bedeli olarak
alınmaktadır. Daralan ekonomide vatandaşın kaybı
artarken şirketlerin ise kârları artmıştır. EPDKnin
2020 Yılı Elektrik Piyasası Gelişim Raporunda yer alan
verilere göre faturalanan tüketim miktarı 233,4 milyar kilovatsaat olarak
görülmektedir. Bu da mesela, dağıtım bedeline yapılacak 1
kuruşluk zamma karşılık toplamda 2,3 milyar TLnin
dağıtım şirketlerinin kasasına girmesi anlamına geliyor
ki bunu da takdirlerinize sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizdeki enerji tüketiminin yüzde 40ı ithal edilen kömür ve doğal
gazdan karşılanmaktadır ve dışa
bağımlılığın yanında çok önemli çevre
sorunları oluşmaktadır. Bu sorunları aşmanın yolu
ve ayrıca son zamanlarda önemi oldukça artan yeşil dönüşümün
sağlanması, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına
yönelmekten geçmektedir. Ancak yenilenebilir enerji kaynakları kullanarak
elektrik üreten tesislerin makine teçhizatlarının önemli bölümü
maalesef yerli imal edilmemekte, edilememekte ve ithal yoluyla
karşılanmaktadır. Bu bakımdan yerli ve millî ürünlerimizi
imal etmek birincil amaç hâline getirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi, buyurun.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Başkanım, bitiriyorum.
Ürünlerin yerli
imalatıyla beraber tasarımının da yerli olması
sağlanmalıdır; Türkiyenin önceliği bu olmalıdır.
Çok yönlü bir eğitim ve araştırma programı oluşturarak
teknisyen ve ara eleman eğitiminden en yüksek derecede akademik
eğitime kadar her kademede ve nitelikte eğitim
planlanmalıdır. Böylece dışa
bağımlılıktan kurtulup yeşil dönüşüme doğru
da önemli bir adım atılacaktır. Ayrıca, elektrik ucuza mal
edilerek vatandaşlarımız, sanayicilerimiz ve çiftçilerimiz,
dolayısıyla ülkemiz rahatlayacaktır diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 8- 3093
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 7-
31/12/2021 tarihi itibariyle 4 üncü maddenin mülga (a) ve (c)
fıkraları kapsamında tahakkuk etmiş kesinti
paylarının tahsilatı, 5 inci maddenin birinci
fıkrasının mülga (a), (b), (c), (f) ve (g) bentleri
kapsamında tahsil ve takip edilir.
Dirayet
Dilan Taşdemir Hüseyin
Kaçmaz Ali
Kenanoğlu
Ağrı
Şırnak İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni
İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Serpil Kemalbayın.
Buyurun Sayın Kemalbay.
(HDP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sayın Başkan, sayın vekiller; bu
maddeyle TRT payının çıkarılmasını biz de olumlu
buluyoruz. Öte taraftan burada uzun uzun anlatıldı, elektrik
faturalarından TRT payının kaldırılması
faturayı hafifletmiyor, elektrik faturaları hâlâ halkın belini
bükmeye devam edecek. Bu nedenle temel ihtiyaçlar kadar elektrik
faturalarındaki miktarın ücretsiz olması gerekiyor. Elektrik,
doğal gaz, su, konut, hepsi insan hakkıdır, o nedenle de daha
antikapitalist politikalar geliştirmeye ihtiyacımız var.
Sayın vekiller, döviz
kuru rekor kırıyor. Enflasyon rekora koşuyor. Dolarizasyon,
spekülasyon artıyor, borç stokları büyüyor. Döviz krizi, finansal
kriz, devlet mali krizi ufukta beliriyor ve halkın ızdırabı
da büyüyor. Tablo buyken ya Erdoğan'ın içinde bir Pollyanna
yaşıyor ya da Erdoğan halka gerçekleri anlatmıyor; tablo
buyken sözde faiz indirerek ekonomi düzelecekmiş; Erdoğan bize bunu
anlatıyor. Ve Erdoğan konuştukça ülke ekonomisi biraz daha
çöküyor. Döviz fırlıyor, enflasyon uçuyor, süte, ekmeğe, her
şeye zam geliyor. Ekonomi böylesine keyfî, böylesine belirsiz, hukuki
güvenlikten yoksun, yozlaşmış, çeteleşmiş,
mafyanın baş tacı edildiği yönetim
anlayışıyla mı düzeltilecek; denetimden, hesap
verilebilirlikten uzak, tek adamın keyfî yönetimiyle mi düzeltilecek;
kaynakları saraya, ranta, faize aktararak mı düzeltilecek? Evet,
faizle mücadele ettiğiniz de doğru değil; tam tersine faiz
lobisi tam da size denir. Öyle olmasaydı 2022 bütçesinde eğitime,
sağlığa ayrılan bütçe, faize ayrılan paydan daha
düşük olmazdı.
Ayrıca, döviz kuru
artışının, dolarizasyonun tehlikeli boyutlara
ulaştığı bizim gibi ekonomilerde sadece faiz oranları
düşürülerek, tüketim canlandırılarak yatırımı artırmak
mümkün değildir. Mevcut sorunları daha da büyüteceksiniz ve
ekonominin daha da kötüye gidişine sebep olacaksınız. Her an
görevden alınabileceği konuşulan Hazine ve Maliye Bakanı
Lütfi Elvan bir tweet attı. Dedi ki: Ücretli kesimin millî gelirden
aldığı payı artıracağız ve
vatandaşımız müsterih olsun herkes büyümeden en iyi şekilde
pay alacak. vesaire, böyle bir şeyler söyledi. Tabii, koltuğunu
kaybetmeye yakın söylenen bu duyar kasmaları biz biliyoruz,
aşinayız; hiçbir anlam ifade etmediği gibi bunun da
farkındayız. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
İktidarınız yirmi yıldır emek gelirlerinden sermayeye,
servete gelir transferi yapıyor. Türkiyede ilk 500 şirket 2020de
yüzde 55 oranında büyürken neredeydiniz? 2019 yılı üçüncü
çeyreğinde millî hasıla içinde emeğin payı yüzde 32,9 iken
2020 yılında emeğin aldığı bu pay yüzde 29,8e
inmiştir. Şimdiye kadar emekçiden alıp patrona verdiniz,
şimdi ne değişti, neyi değiştireceksiniz? Halkın
bir cebinden alıyorsunuz, kepçeyle alıyorsunuz, öbür cebine damlayla
veriyorsunuz. Asgari ücret artışının fevkinde olup
olmadığını da yakında göreceğiz.
Toplumun ekonomik ve sosyal
refahı halkı merkezine alan, katılımcı, demokratik,
halkçı bir bütçe yaparak mümkün olabilir. Siz 2022 bütçesini sarayın,
bin odalı sarayın odalarında yaptınız ve buraya
getireceksiniz. Sadece rakamlara indirgenen asgari ücret yapımı
emekçinin büyümeden pay aldığını göstermeyecektir. Saray bu
halkın sırtındaki yüktür; saraydan, israftan, faizden, ranttan
vazgeçmeyen anlayışla emekçiyi koruyamazsınız. Halkçı
bir bütçeyi bu Genel Kurula getirebilmeliydik ama getiremedik. Asgari ücretten
değil, servetten, faizden, ranttan, sermayeden bütünlüklü bir şekilde
vergi almalıydık. Asgari ücreti de bu çerçevede ancak
yükseltebilirdik. Asgari ücret şu anda en az net 6 bin lira
olmalıdır, vergiden muaf tutulmalıdır. Asgari ücretteki
artış bütün emek gelirlerine yansıtılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Ayrıca Erdoğanın Bugüne kadar olmuş
olanın çok çok fevkinde bir artış. sözleri asgari ücretin en
ucuz olduğu ülke hâline gelmesiyle övünen ve ihracata dayalı
politikalarla onları teşvik edilen politikalarla da yani ihracata
dayalı politikaları teşvik etmenizle de çelişiyor.
Önümüzdeki on beş gün içinde zaten asgari ücretin ne
olacağını hep birlikte göreceğiz. Hükûmetin
politikası, şu dönemdeki politikası ayrıca halka kemer
sıkma politikasıdır; acı reçete halka içirilecektir. Bu
iktidarın halkın sırtındaki maliyeti daha da
artacaktır ve sarayın tüm sermaye yanlısı
politikalarının emeğe yüklenmesi projesinin
karşısında hep beraber durmalıyız. Sınıf
hareketi, sendikalar, sosyalistler, demokrasi güçleri, herkes sarayın
politikalarına karşı mücadele etmeliyiz hep birlikte. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan 31/12/2021 ibaresinin
Kanunun yayımı ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Mehmet
Göker
Manisa İzmir Burdur
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Mehmet Gökerin.
Buyurun Sayın Göker.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce tüm partililerin
ortak kararıyla kanun teklifine ihdas edilen bir maddeyi geçirdik ve
pandeminin kahramanı sağlıkçılarımıza ücret
iyileştirmesi yaptık. Öncelikle, meslektaşlarım adına
hepinize teşekkür ediyorum, bu gerekli bir şeydi. Yalnız sadece
doktor ve diş hekimlerine yapılan bu zam sağlık sektörü
açısından yeterli değildir. Ebesiyle, hemşiresiyle,
sağlık memuruyla, teknisyeniyle, temizlik görevlisiyle, oradaki
memuruyla veya tıbbi sekreteriyle sağlık hizmeti bir bütün
olarak arz edilir.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Onlara da var onlara da; onlara da yapacağız.
BAŞKAN Sayın
Tamer, lütfen
MEHMET GÖKER (Devamla) Bu
işlerin sonucunda eğer ki bu düzenlemeyi yapamayacak olur isek -varsa
ne âlâ- çalışma barışını bozar, sağlık
sistemine ciddi bir engel buluruz.
Bu vesileyle, bugün
açıklanan haritada pandemide aşılama şartlarında en
üst seviyelerde yer alan ilim Burdura ve bu konuda duyarlılık
gösteren sevgili hemşehrilerime de yürekten teşekkür ediyorum,
sağ olsun, var olsunlar.
Evet, görüşmekte
olduğumuz yasa teklifi aslında çok ciddi bir yasa teklifi gibi
görünse de para olarak kıymetiharbiyesi yok; 130 liralık bir faturada
yaklaşık 3 liralık bir iyileştirme sağlıyor. Eğer
bunda gerçekten çalışan kesimleri ya da ekonomik olarak zafiyete
düşmüş olan kesimleri düşünüyorsak burada KDVde bir düzenleme
yapılmalı ve bundan vazgeçilmelidir.
Bundan daha öncesinde
sorduğumuz bir soru vardı size: 128 milyar dolar nerede? diye. Bu
soruya cevap alamadık. Kiminiz çıktı Böyle bir para yok. dedi,
kiminiz çıktı Bu parayı altına yatırdık. dedi,
kiminiz çıktı Bu para aslında hiç yoktu. dedi vesaire,
vesaire. Bugün, Merkez Bankası Başkanı çıktı, dedi ki:
Evet, biz bunu harcadık. Şimdi buradan soruyoruz:
Harcadığınız dönemdeki fiyat yaklaşık 6,40 lira;
bugün, doların geldiği seviyenin 13 lira olduğu düşünülecek
olursa aradaki meblağın ne denli yüksek olduğu ve TLnin ne
kadar çaresiz ve savunmasız bırakıldığı ortadır.
Yine soruyoruz: Bu parayı kime sattınız, kaçtan
sattınız, hangi yetkiyle sattınız, ortadaki 6,40lık
fiyatı hesaplayamadınız mı? Biz, bunların
hesabını, evet, önümüze sandık geldiğinde
soracağız ve bunların suçlularının tek tek peşine
düşeceğiz.
Eğer ki bu konu
itibarıyla bir; bu yasaya ilaveten yeni bir şeyler ve gerçekten hakkaniyetli
bir şeyler yapmak istiyorsak şimdiye kadar yaklaşık 128
kere affettiğiniz vergi aflarına istinaden gelin,
çocuklarımızın kredi borçlarını, öğrenim gören
çocuklarımızın kredi borçlarını erteleyelim hatta
almayalım çünkü bu, bir sosyal devletin yapması gereken
zorunluluktur. Gelin, sahalarda söz verdiğimiz öğretmene, emekliye,
memura, hemşireye 3600 ek göstergeyi verelim. Gelin, emekliliğini hak
etmiş, her türlü primini yatırmış ama size takılmış
yani yaşa takılmış kişilere bir an önce emeklilik haklarını
verelim. Hani, bunu, emeklilere bayramda birer maaş ikramiyeyi biz ilk
söylediğimizde siz buna Olmaz, yapılamaz. diye söylemiştiniz
ama sonradan gördük ki çok da rahat verilebiliyormuş, devletin bütçesi
buna yetiyormuş. Gelin, bu parayı 2 bin liraya çıkaralım,
emeklilerimizin hiç olmazsa yüzünü bayramda güldürelim. Evet, mağdur olan
kesimleri bu kara kışta korumak istiyorsak elektrikteki faturalardan
kış ayı boyunca KDV almayalım, hiç olmazsa dişe
dokunur bir iş yapalım. Gelin, çiftçimizin üretemediği bu
düzende faizlerini sıfırlayıp geri kalan parayı da
eşit taksitlere bölelim ki üretime geçebilsin. Görüyorsunuz, pandemide
hepimiz de şahit olduk, gıda sektörü çok önemli ve üretilmesi
lazım ama her gün basına düşen haberlerde çiftçilerin ne denli zor
durumda olduğunu görüyoruz.
Evet, buradan da
geleceğimiz olan gençlerimize eğitim veren öğretmenlerimize
-evet, Öğretmenler Gününde bari hiç olmazsa- bir maaş ikramiye
verelim. Bunlar çok büyük paralar değil, 5li çeteye
aktardığınız kaynakların çok az bir miktarıyla bu
iş yapılabilir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 8inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Trabzon İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU
(Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın Hüseyin Örsün.
Sayın Örs, buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; kanun teklifinin 8inci maddesi üzerinde İYİ Parti
Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun
teklifinin bu maddesiyle, 1 Ocak 2022 tarihi itibarıyla elektrik
faturalarındaki TRT payının yürürlükten
kaldırılmasına ilişkin geçiş hükümleri
düzenlenmektedir.
Değerli arkadaşlar,
biz elektrik faturalarındaki TRT payının
kaldırılmasına ilişkin önergeler verdik, bu kürsüde çok çok
konuştuk ancak iktidar partisine mensup arkadaşlarımız her
seferinde söylediklerimize kulaklarını tıkadılar, önergelerimizi
de toptancı bir mantıkla reddettiler. Bugün burada her ne kadar TRT
payının kaldırılması ambalajı içinde birçok
farklı maddeyi içeren bir torba yasayla karşı karşıya
kalsak da kanunun tamamından bağımsız olarak TRT
payının kaldırılmasına ilişkin maddeleri olumlu
bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Peki, TRT payının
kaldırılması yeter mi? Tabii ki yetmez. Değerli
arkadaşlar, bir elektrik faturasında TRT payının
dışında aktif enerji bedeli var, elektrik dağıtım
bedeli var, elektrik tüketim vergisi var, enerji fonu var, KDV var, iletim
bedeli var, kayıp kaçak ve sayaç okuma bedeli var; bu gibi kalemler var.
Bu kalemleri, vergileri, ismi üstünde bedelleri yine
vatandaşımız ödeyecek, yine vatandaşımızın
sırtında yük olarak durmakta. Özellikle kayıp kaçak ve sayaç okuma
bedellerinin elektrik faturalarına yansıtılmasının
hukuka aykırı olduğuna yönelik birçok yargı kararı
mevcutken kayıp kaçağın oluşmasında herhangi bir
sorumluluğu bulunmayan vatandaşların dağıtım
sisteminin kayıp ve kaçağından sorumlu tutulması tüketici
haklarına aykırı bir uygulamadır ve son
bulmalıdır.
Değerli
arkadaşlarım, vatandaşımız elektrik
faturalarının yanında doğal gaz faturalarına da
bakmaya korkar hâle gelmiştir. Vatandaş geçim
sıkıntısı içinde mutfak masraflarıyla
boğuşurken bir de ısınma derdine düşmüştür.
Kömüre bakıyoruz zam şampiyonu olmuş, doğal gaza sürekli
zam geliyor, benzin, mazot, dolar artıyor, uçuyor ve Türk lirası
maalesef değer kaybediyor.
Değerli arkadaşlar,
AK PARTİye mensup arkadaşlar, sizlere sesleniyorum: Dolar
artıyor, tüketim maddeleri el yakıyor, siz Porsiyonları azaltın.
diyorsunuz. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Dolar artıyor, vatandaşın maaşı
eriyor, siz Dolarla mı maaş alıyorsunuz? diyorsunuz. Dolar
artıyor, elektrik faturaları artıyor, siz Elektrikten tasarruf
edin. diyorsunuz. Dolar artıyor, kömür fiyatları artıyor; dolar
artıyor, doğal gaz faturaları artıyor, siz Bir odayı
yakın, dereceyi düşürün. diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
bugün milletimiz çaresiz, millet borç içinde, millet sıkıntıda.
Peki siz? Vallahi görüyorum, bakıyorum siz sanki başka bir
âlemdesiniz. Vatandaşı faize, enflasyona ezdirmeyeceğiz.
diyorsunuz ama vatandaş nefes alamıyor, görmüyorsunuz, duymuyorsunuz.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
2022 yılı bütçesiyle ilgili Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeleri
tamamladık, Allah nasip edecek önümüzdeki hafta Genel Kurulda
görüşeceğiz. İYİ Parti Grubu olarak toplumun tüm
kesimlerinin sorunlarına ve beklentilerine çözüm olması amacıyla
ilgili bakanlıkların bütçelerinin görüşüldüğü
birleşimlerde toplam 19 adet önerge verdik. Bu 19 önergenin 17si ödenek
artırmaya yönelik olup 2 tanesi de ödenek azaltma yöntemiyle
sorunların çözümünü amaçlamaktaydı. Önergelerimizin tamamı
iktidar mensubu arkadaşlarımızın oylarıyla reddedilmiştir.
Bakın, bu 19 önergemizin 1 tanesinden burada bahsedeceğim şimdi.
İYİ Parti olarak yoksulluk sınırı altında
yaşayan 2 milyon ailenin kış ayları boyunca
ısınma giderlerinin karşılanması amacıyla Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin 5 milyar TL
artırılmasını önerdik ama siz reddettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Değerli arkadaşlar, milletin akla ihtiyacı yok.
Vatandaşımız kaç ton kömür alacak, kombiyi kaç derecede yakacak,
hangi odanın ışığını açacak, hangi odanın
ışığını kapatacak, buna kendisi karar verir.
İktidarın görevi millete akıl vermek değil, onun derdine
çare bulmaktır. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) İktidarın görevi vatandaşının
bütün gider kalemlerini karşılayacak ekonomik refah seviyesini
sağlamaktır.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan
kaldırılmıştır ibaresinin
çıkarılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Feridun Bahşinin.
Sayın Bahşi,
buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 287 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 9uncu maddesi üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
torba kanunlar üzerine en ağır eleştirilerle defalarca
görüşlerimizi açıkladık. Hatta, milattan önce 190
yıllarında Romada torba kanun çıkarılmasının
yasaklandığından da söz ettik. Bu teklifle, 39 maddede, 22
ayrı yasada değişiklik yapılıyor. Bu, yeni bir
aşama; gençlerin deyimiyle torbada da level atladınız. Bu
torba filan değil, düpedüz çorba kanun oldu.
Şimdi, gelelim 9uncu
maddeye. 9uncu maddeyle, Elektrik Enerjisi Fonuyla yapılan
anlaşmaların 2019 yılı Haziranında sona ermesiyle fon
yükümlülüğünün kaldırılması düzenlenmektedir.
Sayıştayın 2019 tarihli Enerji Bakanlığı
Raporunda satış faaliyeti yapan bazı şirketlerin fon
ödemesi yapmadığından, bazılarının ise gecikmeli
ödeme yaptıklarından söz edilmektedir. Yani şirketler tüketiciye
elektrik satışı yapmış, fon tutarını
tüketiciden tahsil etmiş ancak bu tutarı Bakanlık hesabına
yatırmayarak hem haksız kazanç sağlamış hem de kamuyu
zarara uğratmıştır. Bu teklifte meydana gelen bu
zararların tahsil edilmesi ya da nasıl tahsil edileceğine dair
herhangi bir düzenleme yoktur.
Değerli arkadaşlar,
insanların yaşamlarını devam ettirebilmesi için temel
ihtiyaçlarını karşılamada acze düşme durumu olarak
tarif edilen yoksulluk, ülkemizin en önemli sorunu hâline gelmiştir.
Mevcut ekonomi yönetiminin yalpalayan ve yozlaşan uygulamaları, israf
ve istismar eden yönetim anlayışı, bilgisiz, ilkesiz ve
istikrarsız siyasi yaklaşımı, kuralsız, ölçüsüz ve
tutarsız politikaları sonucu sanayisiz kalan, aşırı
borçlanan ülkemiz, yoksullaşan, yağmalanan ve sıcak paraya
mahkûm olan bir yapıyla karşı karşıya
kalmıştır. Ülkemizde ekonomik çöküş devam etmektedir. Her
gün yeni bir zam haberi alan vatandaşta ne geçinmek için para ne dik
duruş gösterebileceği bir sabır ne de mutlu olabileceği bir
psikoloji kalmıştır. Undan ekmeğe, doğal gazdan
akaryakıta, kuru kahveden yemişe, sağlık için
kullanılan ilaçlardan temizlik için gerekli deterjana, yediğimiz
meyveye, sebzeden ete, kıymaya, akla gelebilecek her türlü mal ve hizmete
bir kez değil, defalarca zam yapılması insanımızı
perişan etmektedir. Markete giden vatandaş raftan aldığı
malı kasaya götürünceye kadar mala zam gelmektedir.
2021 yılı için çok
büyük bir kıyak yapılmış gibi açıklanan asgari ücret
2.825 lira olmuştu. Ocak ayında dolar
karşılığı 385ti, bugün 224 dolar. Ucuz emek cenneti
olarak kabul edilen Çinde bile 240 dolardır. 2022 yılı Asgari
Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına
başlamıştır. Umuyor ve bekliyoruz ki asgari ücretle
yaşamaya çalışan insanımız, belirlenecek asgari
ücretle insanca yaşayabilecek bir duruma gelebilsin. Zira asgari ücret bir
lütuf veya Hükûmetin çalışanlara bahşettiği bir ulufe
değil, emeğinin karşılığıdır.
Gazi Meclisi ve büyük Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9uncu maddesinde yer alan
tarihli ibaresinin tarih olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin Osman
Budak
Kocaeli
Adana Antalya
Tacettin
Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Mehmet
Güzelmansur
İzmir Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Mehmet Güzelmansurun.
Sayın Güzelmansur,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşmekte olduğumuz 287 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
9uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu madde enerji fonu kesintilerini kaldıran bir düzenleme. Aktif enerji
tüketim tutarı üzerinden yüzde 1 oranındaki bir tutardan
vatandaş kurtuluyor. Normal zamanlarda olsak çok sevineceğimiz bir
düzenleme ancak ucube bir sistemle, yanlış ekonomi
politikalarıyla, faiz inadıyla bu Hükûmet vatandaşın
sırtına öyle yükler bindirdi ki yüzde 1lik bir mali külfetten
kurtulmak devede tüy bile değil.
Her gün değil,
artık, birkaç saatliğine gelen zamlarla vatandaşın cebi de
mutfağı da evi de yanmaya başladı, umurunuzda mı?
Akaryakıta geçtiğimiz hafta tarihî bir zam geldi. Bu da iğneden
ipliğe her şeyin fiyatını artırıyor. Hâl
böyleyken Zam haberleri fason. diye algı yaratmaya
çalışmanız beyhude değil mi?
İki haftada 50 kiloluk
un fiyatı 200 liradan 350 liraya çıktı, ekmek fiyatı 25
kuruş ile 50 kuruş arasında zamlandı. Vatandaş
yağmur çamur demeden halk ekmek kuyruklarında, siz hâlâ Kuyruk,
fotoğraf vermek için. diyerek kendinizi aldatmaya devam mı
edeceksiniz? Bir hafta önce 29 liradan satılan 30lu yumurtanın
kolisi bugün 35 lira. İktidar Yüzde 1lik enerji fonunu
kaldırdım. diyerek müjde çığlıkları atabilir mi?
12 kilogramlık mutfak tüpüne son bir ayda 4 kez zam geldi. Vatandaş
Yemek yapamıyorum. diye isyan ediyor, iktidar Zam yok, yoksulluk yok.
naraları atmaya devam edecek mi? Kömüre üç ayda yüzde 72 zam geldi,
vatandaşın Isınamıyorum, donuyorum.
çığlığını duyanınız var mı?
Ayçiçeği
yağına yüzde 50 zam geldi, 4 litrelik ayçiçeği yağı
100 lira oldu, zincire vuruldu; bu utanç tablosunu da mı görmezlikten
geleceksiniz? Bir ayda
Geçenlerde vergi, harç ve
ceza tutarlarına yüzde 36 zam yaptınız. Her şey güllük
gülistanlık, her şey tozpembe ise niye o zaman bu zammı
yaptınız? Size göre ülke zenginlikten kırılıyor, her
evde araba, herkeste lüks cep telefonu var. Bu gaflet uykusundan ne zaman
uyanacaksınız? Hadi halkın imdat
çığlığını duymuyorsunuz, hadi zam haberlerine
gözünüzü kapatıyorsunuz ama dün Dünya Sefalet Endeksi
yayınlandı, Türkiye 156 ülke arasında 21inci sırada.
Sefaletle ülkeyi Avrupa'da 1inci yaptınız, bunu da mı yok sayacaksınız?
Sayın milletvekilleri,
eğer bir iktidar böylesine derin bir ekonomik kriz
karşısında Pazara akşam gidin. Alışverişe
tok gidin. Lokmanızı küçültün. Doğal gazı az
yakın. Evinizi az ısıtın. demekten başka bir
şey yapamıyorsa o iktidarın yapması gereken tek şey;
halkın önüne sandığı koymak, iktidara bye bye demektir.
(CHP sıralarından alkışlar) Yapamıyorsanız,
yapacak olanın önünü açın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla)
Gelmekte olanı baskıyla, sansürle, algı yönetimiyle
engelleyemezsiniz.
Hepinize teşekkür
ediyor, Genel Kurulu ve vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 9uncu maddesinde geçen 4 üncü
ibaresinin
Hüseyin
Kaçmaz Dirayet Dilan
Taşdemir Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Şırnak Ağrı İzmir
Ali
Kenanoğlu Murat
Çepni
İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Dirayet Dilan Taşdemirin.
Sayın Taşdemir,
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Genel Kurulu
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
cezaevlerinde hukukun üstün olduğu, insan haklarına
saygılı, adil, eşit ve demokratik bir yönetim
anlayışı ülkemizde maalesef hiçbir zaman oturmadı.
Cezaevleri hep işkence, ağır hak ihlalleri, kötü muameleyle
gündeme geldi, hâlâ da bu uygulamalar devam ediyor. Bu hukuksuzluklar elbette
ki iktidar tarafından bilinçli bir politika olarak izleniyor. Çünkü amaç
edinilen şey tam da politik olarak irade kırmaktır.
Şimdi, bu
uygulamaları aslında katbekat aşan, hem ulusal hem
uluslararası hukukun askıya alındığı,
keyfîliğin bir yönetim biçimine döndüğü cezaevlerinin
başında da İmralı Cezaevi geliyor. Bakın, yirmi iki
yıldır İmralı Cezaevinde hukuk askıya alınmış
bulunmakta. Herhangi bir yasa, yönetmelik orada uygulanmıyor. Zaten
oradaki idare de kendisini hukuka bağlı hissetmiyor, tamamıyla
keyfî bir rejim inşası söz konusu.
Bakın değerli
arkadaşlar, diğer cezaevlerinde tutuklular, aileleriyle
görüşebiliyor, avukatlarıyla görüşebiliyor, yine haftada bir
telefon hakkını kullanabiliyor ama İmralı Cezaevinde ne
avukat ne aile ne telefon ne mektup ne faks, herhangi bir iletişim
aracının kullanılmasına izin verilmiyor. Anayasayla
tanınan haklar gasbedilmiş durumda. Bunun yasal bir izahı söz
konusu değil.
Bugüne kadar, aile ve
avukatlar, görüşebilmek için tam 1.400 kere başvuruda bulundu ama
hiçbir başvuru kabul edilmedi. 2011 yılından beri yani on
yıla yakındır İmralı Cezaevine avukatlar gidemiyor,
görüş gerçekleştiremiyor. Bu on yıl içerisinde avukatlar sadece
5 defa gidebildi, o da nedendi biliyor musunuz? İşte, açlık
grevleri ve kamuoyunun baskısıyla iktidar bu dönem
görüştürüyormuş gibi yapıp avukatların oraya gitmesine
müsaade etti.
Şimdi, AKP her
hukuksuzluğa bir kılıf uyduruyor, biz bunu biliyoruz, bu konuda
da çok ustalaştıkları bilinen bir gerçeklik.
Şimdi, son dönemlerde
avukatların Sayın Öcalan ve diğer tutuklularla yapmak
istediği görüşmeleri, disiplin cezaları gerekçe gösterilerek
yaptırılmıyor. Bu disiplin suçlarının gerekçesi hem
hukuk hem akıl hem de mantık sınırlarını zorluyor
gerçekten. Şimdi neymiş? Öcalan ve arkadaşları bir saatlik
spor saatinde volta atmışlar yani yarım saat volta
attıkları için birbirlerinin spor hakkını
engellemişler ve bu da disiplin cezası olarak belirlenmiş.
Şimdi, aile ve avukatlar görüşme yapmak için başvurduklarında
bu disiplin cezası gerekçe olarak gösteriliyor ve görüş engelleniyor.
Tecrit uygulamak, insan haklarına aykırıdır,
insanlığa karşı uygulanan bir suçtur. Yine, CPT,
uluslararası bir örgüt biliyorsunuz, İmralı Cezaevindeki tecrit
uygulamalarına ilişkin raporlar yayımladı, bunun bir
insanlık suçu olduğu ve derhâl ortadan kaldırılması
gerektiğini ifade etti.
Yine, bugün
arkadaşlarım da ifade etti, ben de tekrar ifade edeyim. Evet,
İmralı Cezaevinde olan tutukluların aileleri, bugün grubumuzu
ziyaret ettiler ve tam sekiz aydır İmralı Cezaevinden hiçbir
haber almadıklarını ifade ettiler ve yakınlarının
yaşamından endişe duyduklarını ifade ettiler. Biz de
aynı endişeyi paylaşıyoruz.
Yine, ailelerin ve
avukatların tüm çabalarına rağmen Adalet
Bakanlığı hâlâ bir açıklama yapmıyor, yapmaktan da
çekiniyor. Bakın, Adalet Bakanlığı bu konuyla ilgili derhâl
bir açıklama yapmak zorundadır. Yine, avukat ve aile görüşünü
sağlamakla mükelleftir, bunu yaparak tecride de son vermelidir. 2019
yılında Adalet Bakanının kendisi, İmralıda aile
ve avukat görüşlerinde bir sakınca olmadığını,
hukuki bir engel olmadığını açıkladı. Peki,
hukuki bir engel olmadığını açıkladı. Peki,
hukuki bir engel yoksa şimdi İmralı Cezaevinde neden görüş
yapılamıyor, neden engelleniyor? Eğer Adalet Bakanı
engellemiyorsa kim engelliyor, hangi güç engelliyor? Adalet Bakanı bir
açıklama, bir izahat getirmek zorundadır ama biz biliyoruz, yine
herhangi bir açıklama yapılmayacak, yine yokmuş gibi
davranılacak çünkü her meselede olduğu gibi, İmralı Cezaevi
meselesinde de AKP kendi çıkarına, kendi politikalarına uygun
davranıyor, hukuku çiğneyerek bunu yapıyor. Keyfîlik,
hukuksuzluk bu ülkede artık normalleştirilmişse, normal
görülüyorsa bilin ki bunun nedeni, İmralı Cezaevindeki keyfîliktir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın
sözlerinizi.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Çünkü ilk orada hukuk ihlal edildi, hukuk
tanımazlık orada gerçekleşti, yasa tanımazlık orada
gerçekleşti; sonra burada edinilen deneyimle bu hukuksuzluk ülkenin her
tarafında yaygın hâlde uygulanmaya başlandı.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Kürt sorununun demokratik çözümünde, müzakere ve diyalogda
Öcalan'ın rolünü sizler de bizler kadar iyi biliyorsunuz; bildiğiniz
için de 2011 yılında İmralı'da görüşmeler
gerçekleşti. Belki de AKPnin kendi tarihinde yaptığı en
iyi işti, en güzel işti ama maalesef ne zaman bu görüşmelere son
verildi, biz tekrar savaşı, şiddeti konuşmaya
başladık. Oysa o dönem ilk defa Türkiye toplumu da rahat bir nefes
aldı; biz barış siyasetini, barış
politikalarını konuşmaya başladık.
Tecrit çözümsüzlüktür,
çözümsüzlük derinleştikçe bu ülkenin sorunları, krizleri de
bitmeyecektir. Onun için bir an önce tecridin son bulması gerektiğini
düşünüyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 2si
aynı mahiyette 3 adet önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan
31/12/2021 ibaresinin Kanunun yayımı ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli
Antalya Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Ahmet
Kaya Tacettin
Bayır
Manisa Trabzon İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ahmet Kayanın.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET KAYA (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
39 maddeden oluşan 287
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerine söz aldım. 39
maddeyi dikkatle incelediğimizde milletimizin bazı
sıkıntılarına çözümler önerildiğini görüyoruz;
konuşmama konu 10uncu madde de bunlardan biri. Maddeyle, yüzde 1 olarak
uygulanan elektrik enerjisi fonu katkı payına ilişkin geçiş
hükümleri düzenleniyor yani vatandaşın 100 liralık elektrik
faturasında 1 lira indirim yapılıyor; 100 lirada 1 lira, ne
büyük lütuf değil mi?
Değerli arkadaşlar,
AKPnin yirmi yıldır yönettiği memleketimiz ve milletimiz büyük
bir sıkıntı içindedir. Zamlar ve hayat
pahalılığı milletin belini bükmüştür. Patates,
soğanla başlayan kuyruklar benzinle ve en önemlisi, ekmek
kuyruklarıyla devam etmektedir. Hâl böyleyken, millet bu derece zor
durumdayken niye elektrik faturaları üzerindeki KDVyi tamamen
kaldırmayı düşünmüyorsunuz? Bir hayra hizmet edecekseniz bunu
yapsaydınız; özellikle konutlarda, tarımda ve üretimde kullanılan
elektrik, doğal gaz ve su faturalarındaki KDVyi en azından
yüzde 1e indirseydiniz. Bu yapılsaydı bir anlamı olurdu,
sıkıntı içindeki milletimize az da olsa bir faydası olurdu
ama sizin millet diye bir derdiniz yok; bunu, getirdiğiniz bu torba kanunda
da görüyoruz.
Bizim bir arkadaş
vardı, Santa Market adında bir market açmıştı ve
tabelasına Gel Santaya, doldur çantaya diye bir slogan
yazmıştı. Sizin kanun yapma tekniğiniz de aynen böyle:
Doldur çantaya, doldur torbaya.
Defaatle ifade ettiğimiz
gibi, torba yasa uygulaması, Anayasaya aykırıdır ve
yasaların Anayasa Mahkemesince denetimini
zorlaştırmaktadır. Hâl böyleyken, siz torba yasaları bir
dayatma niteliğinde ve sürekli olarak Meclis gündemine getiriyorsunuz ve
milletin hayrınaymış gibi görünen bazı maddeleri perde
olarak kullanarak araya gizlediğiniz maddeleri -ki 16ncı madde
bunlardan biridir- arada kaynatmaya, yutturmaya çalışıyorsunuz.
Bakın, 16ncı madde ne diyor: Türkiye Denizcilik İşletmeleri
Anonim Şirketi ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait olan bazı limanların
özelleştirilmesi işlerini alan bazı firmaların işletme
haklarını kırk dokuz yıla çıkaralım. Niye bunu
yapıyoruz, niye bu firmaların işletme haklarını
kırk dokuz yıla çıkarıyoruz? Zorumuz ne? Milletin böyle bir
talebi yok, o hâlde niye bunu istiyorsunuz?
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) 16ncı maddeyi çeksinler, söyle.
AHMET KAYA (Devamla) Çünkü
yandaşlarınızın menfaati var. Bu
limanlarımızın işletme haklarını kırk dokuz
yıla çıkarmak yerine, süre bitimiyle birlikte bu limanların yeni
şartlar altında farklı firmaların
katılımlarıyla ihale edilmesini sağlamaya
çalışsaydınız olmaz mıydı?
Değerli arkadaşlar,
böyle yapa yapa şu güzelim ülkeyi ne hâle getirdiniz, milleti ne hâle
getirdiniz. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor, hiç mi
üzülmüyorsunuz? Sizin akılsızlığınız yüzünden,
sizin yandaşlarınızı kayırma ve zengin etme
anlayışınız yüzünden kudretli Türkiye Cumhuriyeti devleti
-yine sizin deyişinizle- ekonomik kurtuluş savaşı verir
hâle geldi. Ülkemiz bu noktaya gelmişse bunun sebebi sizsiniz, sizin
liyakatsiz kadrolarınız ve kötü yönetimlerinizdir.
Her seçimde milletimizden
yetki istediniz, milletimiz de ne istediyseniz fazlasını verdi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Artık vermeyecek.
AHMET KAYA (Devamla) - Yirmi
yıldır davul elinizdeydi, tokmak elinizde ama siz, size verilen
emanetin kıymetini bilemediniz. Bu kutsal emanete ihanet ettiniz;
devletin, milletin kaynaklarını har vurup harman savurdunuz. Kendiniz
zevküsefa içinde yaşarken milleti işsizliğe, açlığa ve
yoksulluğa mahkûm ettiniz, zamlar altında inim inim inlettiniz.
Kendinizi ve yandaşlarınızı zenginleştirirken
milletimizi fakirleştirdiniz bizden-bizden değil diye de
ayırdınız. Şimdi, millete ekonomik kurtuluş
savaşı hikâyesi anlatıyorsunuz. Sizin derdiniz
koltuklarınız, sizin derdiniz makamlarınız,
alıştığınız saltanatınız, zevkiniz,
lüksünüz, sefanız. Bunları kaybetmekten korkuyorsunuz. Sizin
başka bir derdiniz yok. Artık dürüst olun ve çıkın deyin ki
bu yüce millete: Güveninize layık olamadık, emanetinizi
koruyamadık, kendimizi ve yakınlarımızı
zenginleştirme konusundaki becerimizi milletimizi zenginleştirme
konusunda gösteremedik, ülkeyi batırdık, parayı bitirdik, bize
hakkınızı helal edin. Bunu deyin millete, bunu deyin ve
helallik isteyin.
Son söz olarak, evet,
milletimizin büyük bir çoğunluğu, bugün bir kurtuluş mücadelesi
veriyor ama sizden ve kötü yönetiminizden kurtuluş mücadelesi.
Sandığı getirdiğinizde bunu siz de göreceksiniz
değerli arkadaşlar.
Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fatma Kurtulan Ali Kenanoğlu Murat Çepni
Mersin İstanbul İzmir
Serpil Kemalbay Pekgözegü Muazzez Orhan Işık Hüseyin Kaçmaz
İzmir Van Şırnak
Dirayet
Dilan Taşdemir
Ağrı
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Orhan
Çakırlar Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Edirne İzmir
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz talebi Sayın Fatma
Kurtulanın.
Buyurun Sayın Kurtulan.
(HDP sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
selamlıyorum.
Teklifin 10uncu maddesi
üzerinde söz aldım.
Aslında teklifi bütünen,
hem muhalefetin olumlu gördüğü maddelerini hem de olumsuz gördüğü
maddelerini ele aldığımızda, artık
tasınızı tarağınızı toplayıp
yolculuğa hazırlandığınızın göstergesi
olarak değerlendirmek gerekiyor.
Özellikle, tekliften
çektiğiniz limanların işletmelerinin sürelerini uzatmaya dönük
maddeyi, aslında hepimiz biliyoruz ki en kısa zamanda tekrar bir
teklife ya da bir torbanın içerisine yeniden atacaksınız yani
bir takiye durumu olduğu görülüyor, genel olarak pratiğiniz böyle
olmuştur, bundan vazgeçtiğinizi düşünmüyorum. Bir liman kentinin
vekili olarak bunu da esefle karşıladığımı,
artık Mersin Limanını uyuşturucunun durağı
hâline getirdiğinizi de buradan söylemek istiyorum ve bunun takipçisi
olacağımızı da belirtmek istiyorum. TRTdeki katkı
payı kesintisinin bu maddeler içerisinde olumlu olarak görünen yanını
da bir seçim yatırımı olarak ele
aldığınızı da düşünmek gerekiyor. Yani iki yönlü
ele aldığımızda, artık yolcu olduğunuzun, seçimin
olması yönündeki tüm taleplere artık mecburen kayıtsız
kalmayacağınızın da göstergesi.
Değerli arkadaşlar,
yakın bir zamanda Mersinde bir miting yaptık. Biz, Cumhuriyet
Meydanının AKPye tahsis edildiğini bildiğimiz için
Cumhuriyet Meydanı üzerinde durmadık. Eski Tevfik Sırrı
Gür Stadyumu denilen yere başvurumuzu yapmıştık ama
şunu çok iyi biliyoruz ki 12 Eylülde Erdoğan orada bir miting
yaptı.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
O, toplu açılış töreniydi.
FATMA KURTULAN (Devamla)
Ondan sonrası muhalefete yasak.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
Toplu açılış töreni o, miting değil.
FATMA KURTULAN (Devamla)
Konuşmayın lütfen oradan.
Biz bu miting süresi boyunca
sevgili arkadaşlar, halk ekmeği kuyruğunda olan
vatandaşları ziyaret ettik, pazar semtlerinde akşam altıdan
sonra çöplere bırakılan meyve ve sebzeleri toplayan vatandaşları
çok ziyaret ettik. Siftah yapamayan esnaflara çok çok ziyaretlerimiz
gerçekleşti. Tarlada çalışan, emeğinin
karşılığını alamayan, çifte sömürüye maruz kalan
kadınları ziyaret ettik; işsiz, geleceksiz
bıraktığınız gençleri çok ziyaret ettik. Gençlerin
selamları var herkese, şunu diyorlar: Meclise bizim selamımızı
söyleyin; muhalefete, özellikle, HDPye selamımızı söyleyin.
İlk defa oy kullanacağız; bu oylarımızla, bizim
oylarımızla on dokuz yıldır AKPnin bu halkın,
milletin yakasına yapışma durumuna son vereceğiz.
Haberiniz olsun sevgili HDPli yoldaşlarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
aynı zamanda, devamında burada biz çok sayıda kadın
arkadaşla görüştük. Elbette ki biliyorsunuz, 25 Kasım
haftasıydı. 25 Kasım haftasında da finali çok görkemli bir
yürüyüşle tamamladık. Ancak bu yürüyüşte, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
Gününde benim de içinde bulunduğum kortejde darbedildik Slogan
atmayın. Siyasi slogan atmayın. diye uyarıda bulunulduk. O
siyasi slogan neydi, biliyor musunuz? AKP istifa! sloganıydı. Binlerce
kere, bir kez daha, o kadınlar adına istifa etmeniz gerektiğini
buradan haykırmak istiyorum. Oysa biliyorsunuz ki aslında Mersinde
tacize, enseste direnen 3 kız kardeşin mahkemesini takip eden bizler
olarak ve yine, Özgecan ve Cemilenin vahşice katledildiği bir kent
olarak; yine, saldırıya, sömürüye açık hâle getirilen Tarsuslu
kadınların, Müslüme bebeğin kentindeki kadınların o
gün çok görkemli olarak sokağa çıkmaları, yürüyüş yapmaları
ve AKP istifa! diye slogan atmaları, en başta, Mersinli kadınların
hakkıydı. Mersinde kadınlar bunu dediği için darbedildi.
Danıştayın, İstanbul Sözleşmesindeki kararı
ortadayken ve her gün bizler sokakta öldürülürken, en doğal
hakkımız olan sloganları atmak, yürüyüşümüzü yapmak sizlere
dokundu, bunu engellemeye çalıştınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
FATMA KURTULAN (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sizin darbettiğiniz ve
hatta İstanbul Sözleşmesine sahip çıkıyoruz. diyen bu
kadınlar, Finlandiya Uluslararası Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği Ödülüne layık görüldü. O kadınlar sokaklarda
Haklarımızdan, hayatlarımızdan ve birbirimizden asla
vazgeçmiyoruz. diye bir kararlılıkla finali gerçekleştirdi.
Buradan tekrar söylüyorum, tekrar altını çizmek istiyorum: Artık
gidici olduğunuzu kabul edin; Mersin halkının gönderdiği bu
mesajı anlayın; erken seçim, bir an önce seçim
yapmıyorsanız bir an önce istifa etmeli etmelisiniz. Bunu Türkiye
halkına büyük bir iyilik olarak armağan etmelisiniz eğer sizde
biraz vicdan, hukuk, adalet varsa.
Saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz, Sayın Orhan
Çakırların.
Sayın Çakırlar,
buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Hakkında Kanun Teklifinin
10uncu maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Sözlerime başlamadan
önce Azerbaycanda tatbikat sırasında düşen helikopterde
hayatını kaybeden 14 Azeri şehidimize Yüce Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar, Azerbaycanlı
kardeşlerimize de sağlıklar diliyorum.
Dün, 96ncı
yılını idrak ettiğimiz
30 Kasım 1925 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonunda kürsü arkasına
Hâkimiyet bilakayduşart milletindir. yani "Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir."
yazılmıştır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Milletimizin dertlerini görmezden geldiğiniz
bugünlerde, sizlere bu cümleyi hatırlatarak konuşmaya başlayacağım.
Değerli milletvekilleri,
25 Kasım 1922de 4üncü defa kurtulan Edirne; 1828de ve 1877de Rus
işgaline uğramış; 1912-1913te Bulgar; 1920-1922de Yunan
işgalini görmüştür.
Birçok acının
yaşandığı bu topraklar, yakın dönemlerde bazı
aklıevvellerin şehrin ismini bir türlü doğru söyleyememeleri, bu
toprakları savunmuş ecdadımızın kemiklerini
sızlatmakta. Edirne hem kahraman hem gazi hem de şanlı
unvanını hak eden Osmanlı payitahtıdır. Yani
bazılarının dediği gibi ne Odrindir ne de
Hadrianapolistir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
gelelim günümüze. Vatandaşımız gün geçtikçe yoksulluk
altında inim inim inlemekte. Çiftçi, esnaf, emekli, asgari ücretli,
işsiz gençler; herkesin ortak derdi geçinebilmek ve barınmak.
Özellikle son yıllarda yoksulluk acı bir şekilde hissedilmekte.
Bazı aklıevvellerin dediği gibi Taneyle alın.
Porsiyonlarınızı küçültün. Peynir yerine lor, kesik yiyin.
gibi vatandaşın aklıyla dalga geçen ifadeleri daha fazla duymak
istemiyoruz. Çare nedir, çare? Çare biziz, sizin çare olmak gibi bir derdiniz
yok. Seçim sandığını vatandaşın önüne koyun ve
seçimde bu çareyi göreceksiniz. Sosyal devletin gerekliliğini yerine
getirecek adımlardan kaçarsanız bunun hesabını yarın
size sorarlar. Seçim zamanı makarna, kömür dağıtmakla sosyal
devlet olunmaz.
Sayın milletvekilleri
-hepinizin bildiği gibi- bu sene, üniversite öğrencileri de kira
yüksekliği ve yurt sorunları nedeniyle, birçok öğrenci ekonomik
yetersizliklerden dolayı eğitimlerine ara vermek veya yarım
bırakmak zorunda kalmıştır. Bu öğrenciler öncelikle
bizlerin evlatları. Şimdi, bu çocuklar ülkemizde ne gibi gelecek
görebilir, ne hayal edebilir? Bu sebeplerle birçok gencimiz, nasıl yurt
dışına gidebilirim düşüncesiyle geleceklerini ülkemizden
farklı yerlerde planlamaktalar. Sadece gençliğimiz değil
artık birçok vatandaşımız yurt dışı iş
ve gelecek planlaması yapmaktadır. Bir örnek vermek isterim:
İngilizce, Almanca ve Fransızca olmak üzere üç dil bilen ve
TOEFLı 98 olan genç bir adamdan YÖKDİL sınavı isteniyor.
TOEFL uluslararası kabul görmüyor demek ki. Bunun adı beyin göçü bu
sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Bir ülke, insan kaynaklarını iyi
planlayamıyorsa vay o ülkenin hâline.
Değerli milletvekilleri,
diyoruz ya, ülkemizde insanlarımız fakirleşiyor, alım gücü
geriliyor, geçinemiyorlar. İşin daha kötüsü ne, biliyor musunuz?
İnsanlarımız sizin yüzünüzden umutlarını kaybediyor.
İcra dairelerindeki dosya sayısı 25 milyona yaklaştı,
karşılıksız çekler her geçen gün artmakta; ticari hayat
altüst duruma gelmiştir. Merkez Bankasının eylül ayından
bugüne 400 baz puan faiz indirimi istenilen beklentiyi yakalayamamış
ve döviz kuru sonu olmayan bir tırmanışa geçmiştir. Bu
sebeple, her geçen gün gelen zamlar karşısında
vatandaşın cebindeki para erimiş ve alım gücü ortadan
kalkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ORHAN ÇAKIRLAR (Devamla)
1930lu yıllarda Almanyada şöyle bir söz söylenirdi: Eskiden
cüzdanımızda parayı götürür, fileyle mal alırdık,
şimdi fileyle para götürüp cüzdanımızda malımızı
getireceğiz. gibi bir duruma geldik; çok acıdır.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime bir dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
21.45
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 21.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
konu bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 2 Aralık 2021 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
21.47