TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
26ncı
Birleşim
2
Aralık 2021 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, diş
hekimliğine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif
Yılmazın, 20nci Millî Eğitim Şûrası ve
öğretmenlik meslek kanununa ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Ankara Milletvekili Şenol Sunatın,
engelli bireylerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
III.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, kayyum
Rektörün şikâyetiyle tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi
öğrencilerine ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, Tip 1 diyabet hastası çocukların kan
şekeri takibi sorununa ve eski eşi tarafından katledilen Antalya
Döşemealtı Ülkü Ocakları mensubu Aylin Alkutaya Allahtan
rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
binbaşı, yüzbaşı ve kıdemli
başçavuşların özlük haklarına ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, 29 Kasım akşamı İstanbul Göztepede
polis kurşunuyla öldürülen set emekçisi Çetin Kayanın katilini ve
katilin koruyucularını lanetlediğine ilişkin
açıklaması
5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
PTTde çalışan taşeron işçilerin yargı kararına
rağmen tebligat yapmaya zorlandığına ve kamu
taşeronlarının işten çıkarılmasının
durdurulması ve kadroya alınmaları gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, Kuzey Marmara Otoyolunun devamı olan güzergâhta
tamamlanmayan yollara ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Hazine ve Maliye Bakanlığına atanan Nureddin Nebatiyi tebrik
ettiğine, görevi devreden Lütfi Elvana hizmetleri için
teşekkürlerini sunduğuna ve Türkiyenin büyüme stratejisine
ilişkin açıklaması
8.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin,
Türkiyenin ihracattaki başarısından dolayı Ticaret
Bakanı Mehmet Muşu ve ihracatçılarımızı tebrik
ettiğine, Türkiyenin büyüme stratejisine, Hazine ve Maliye
Bakanlığına atanan Nureddin Nebatiyi tebrik ettiğine ve
görevi devreden Lütfi Elvana hizmetleri için teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
9.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
ahlaksızlığı alenileştiren gündüz
kuşağı programlarına müsaade edilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Hazine ve Maliye Bakanlığına atanan Nureddin
Nebatinin yeni görevinin hayırlı olmasını dilediğine,
Lütfi Elvana başarılı hizmetleri için teşekkür
ettiğine ve Türkiyenin ihracatta kırdığı rekorlara
ilişkin açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
12.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, AKP Genel Başkanının
konuşmalarının devamı hâlinde daha ne kadar bizim olmayan,
eksi rezervlerdeki doların bozdurulacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin
açıklaması
14.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, çalışmak için gittiği Sırbistanda
mahsur kalan 5 Kırşehirli vatandaşın Türkiyeye getirilmesi
için Dışişleri Bakanlığı yetkililerine seslendiğine
ilişkin açıklaması
15.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, Hazine ve Maliye Bakanlığına atanan Nureddin
Nebatinin yeni görevinin hayırlı olmasını dilediğine,
Lütfi Elvana değerli hizmetleri için teşekkür ettiğine ve
önceki birleşimde sağlık çalışanlarının
özlük haklarında yapılan iyileştirme için Genel Kurula
şükranlarını arz ettiğine ilişkin açıklaması
16.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin,
Tarım Kredi Satış Kooperatifi ve TMO üzerinden Ferrero
şirketine ucuz fındık verme girişimlerine ve muhtar
maaşlarının asgari ücretin bile altında olduğuna
ilişkin açıklaması
17.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
asgari ücretin 5 bin TLye çıkarılması, üçer aylık
artışlar yapılması ve vergilendirmesinde devlet
desteği verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın, Şanlıurfalı çiftçilerin ekonomik krizi derinden
hissettiğine ilişkin açıklaması
19.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işıkın, Van Bölge Eğitim ve Araştırma
Hastanesindeki yanlış tedavi sonucu engelli kalan Osman Aşur
isimli yurttaşın hastane görevlileri hakkındaki soruşturma
talebine Valilikçe izin verilmediğine ilişkin açıklaması
20.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
kadına ve çocuğa yönelik şiddet, taciz ve tecavüz vakaları
gerçekleştiren katiller için idam ve kimyasal hadım cezası gibi
tedbirlerin uygulanması gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantepin ilçelerinde yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, İpek
Ere tecavüz ederek intihara sürükleyen Musa Orhanın Siirt 1.
Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanacağı duruşmada
tutuklanması gerektiğine, yirmi yedi yıl önce 2
Aralığı 3 Aralığa bağlayan gece yarısı
Özgür Ülkeye atılan bombalar sonucu hayatını kaybeden Ersin
Yıldızı rahmetle andığına, yeni atanan Hazine ve
Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin adının çok
maaşlılığıyla gündeme geldiğine, ekonomi dibe
çökünce bakan değiştirme formülasyonunun işe
yaramadığına, iktidar üyelerini topyekûn istifaya
çağırdığına ve İçişleri Bakanının
açıkladığı, ülke halklarının asayişten
memnuniyet duyduğuna ilişkin TÜİK verilerini garip bulduğuna
ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ve Engelliler Haftasında Meclisin
engelliler için ortaya bir şey koyması gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın, 287 sıra sayılı Kanun Teklifine madde
ihdasıyla hekimlerin özlük haklarında yapılan
iyileştirmeye, Cumhurbaşkanının tensibiyle Hazine ve Maliye
Bakanı Lütfi Elvanın affını dilediğine ve
affının kabul edildiğine, Lütfi Elvana yapmış
olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ettiklerine, Hazine ve
Maliye Bakanlığına atanan Nureddin Nebatiye yeni görevinde
başarılar dilediklerine, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ve
pazartesi günü itibarıyla görüşülecek bütçenin memleketimize,
milletimize hayırlı olmasını temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
25.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe,
insanların şerefleriyle sunduğu istifa taleplerini Af diledi.
gibi yorumlamayı yerinde ve anlamlı bulmadığına,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiği günden
beri kötü giden ekonominin faturasının sürekli değişen
Hazine ve Maliye Bakanları ile Merkez Bankası
Başkanlığına fatura edildiğine, asıl sorumlunun
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bu sistemin
başındaki Cumhurbaşkanı olduğuna ve Türk milletinin
Recep Tayyip Erdoğanı görevden affetmeye hazır olduğuna
ilişkin açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
eski eşi tarafından öldürülen Antalya Döşemealtı Ülkü
Ocakları mensubu Aylin Alkutaya Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediğine, Namık Kemali
vefatının 133üncü yıl dönümünde rahmetle andıklarına,
Gümrü Anlaşmasının 101inci yıl dönümüne, 3 Aralık
Dünya Engelliler Gününe ve 6 Aralık 2021 tarihinde görüşülmeye
başlanacak olan bütçenin milletimize ve devletimize hayırlar
getirmesini dilediğine ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Aksu ve Türkoğlu-2 Organize Sanayi Bölgelerinin Kahramanmaraşa
hayırlı olmasını dilediğine ve Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunç adına emeği geçen milletvekillerine
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, önceki birleşimde hekimlere yönelik yapılan
düzenlemenin kapsamının tüm sağlık emekçilerini içerecek
şekilde genişletilmesine dair verecekleri kanun teklifine bütün
partilerden destek beklediklerine ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürelin,
azim ve sevgiyle el ele verince engellerin aşıldığına
ilişkin açıklaması
31.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
32.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, İnönü Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor
Daire Başkanlığına bağlı sosyal tesislerde ve
Turgut Özal Tıp Merkezinde çalışan 4/D kadrolu işçilerin
talep ve mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
33.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işıkın, taksicilerin ve geçimini şoförlükle
sağlayanların sorunlarına ilişkin açıklaması
34.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, Şırnak ili Güçlükonak ilçesi Fındık
beldesinde yaşanan elektrik sorununa ve kolluk gücünün DEDAŞ
şirketinin tahsildarları olarak kullanılmasını kabul
etmediklerine ilişkin açıklaması
35.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın, Şanlıurfada bulunan birçok belediyede yaşanan
yolsuzluğa ilişkin açıklaması
36.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Kahramanmaraşın OSB ihtiyacına ilişkin
açıklaması
37.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
kamuda çalışan sözleşmelilerin ve uzman çavuşların
kadro, taşerondan kadroya geçen işçiler ile hukuksuz yere işten
çıkarılanların iş güvencesi taleplerine ilişkin
açıklaması
38.- Iğdır Milletvekili Habip Eksikin,
Iğdır hayvan pazarı ihalesinde yapılan usulsüzlüğe
ilişkin açıklaması
39.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Aksaraydaki
tamamlanmayan yollara ilişkin açıklaması
40.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Suriye Parlamentosunun Hatayla ilgili
yaptığı skandal açıklamaya ilişkin
açıklaması
41.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Sinopun
Boyabat ilçesini ayakta tutan tuğla sektörünün sorunlarına
ilişkin açıklaması
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Cumhurbaşkanlığının,
Hazine ve Maliye Bakanlığına Nureddin Nebatinin
atandığına ilişkin tezkeresi (3/1762)
V.- ANT İÇME
1.- Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin
ant içmesi
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
engellilerin yaşadıkları sorunların incelenerek bu konuda
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/2098) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Aralık 2021
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- İYİ Parti Grubunun, Kayseri
Milletvekili Dursun Ataş ve arkadaşları tarafından, Merkez
Bankasının bağımsızlığının ve
Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına müdahaleleri
sonrasında oluşan kur şoklarının vatandaşın
alım gücü üzerinde etkisinin araştırılması amacıyla
30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Aralık 2021
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işık ve arkadaşları tarafından, Türkiyede
engellilerin temel yurttaşlık haklarının ve özgürlüklerinin
tanınması amacıyla 2/12/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 2 Aralık 2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun
haftalık çalışma günlerinin dışında 3/12/2021
Cuma günü saat 11.00de toplanarak, bu birleşimde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine ve bu birleşimde 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl'ün, 2020 ve
2021 yıllarında çeşitli kamu kurum ve
kuruluşlarının merkez ve taşra
teşkilatlarının envanterine kayıtlı araçlara
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/54085)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP) personelinin mali ve özlük
haklarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/54086)
3.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, 2010
yılından itibaren Bakanlığın Kamu İhale
Kanunu'nun 21'inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında gerçekleştirdiği ihalelere ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/54289)
4.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel'in,
turistik doğu ekspresinin seferlerinin ne zaman
başlayacağına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/54407)
5.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmaz'ın, yangın söndürme uçakları için yapılan
ihalelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/54408)
6.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünver'in, Türkiye genelinde çeşitli altyapı sorunları
yaşayan köylere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/54413)
7.- Ankara Milletvekili Koray Aydın'ın,
yap işlet devret modeliyle yapılan bazı projelerin maliyet ve
ödemelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/54487)
8.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın,
son on yılda meydana gelen doğal afetler sebebiyle afetzedelere
verilen desteklere ve olası afetlere yönelik alınacak tedbirlere
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/54497)
9.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kaya'nın, Yalova Üniversitesi Altınova Meslek Yüksekokulu Makine ve
Metal Teknolojileri bölümünde kaynak derslerinin kaynak makineleri olmadan
yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/54500)
10.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal'ın,
TYT ek yerleştirme puan hesaplamalarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/54501)
2 Aralık 2021
Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26ncı Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, diş
hekimliği hakkında söz isteyen Burdur Milletvekili Bayram Özçelike
aittir.
Buyurun Sayın Özçelik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
II.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, diş
hekimliğine ilişkin gündem dışı konuşması
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın tensipleriyle Hazine ve Maliye
Bakanlığına atanan ve biraz sonra bu kürsüde yemin edecek olan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında görev
yaptığımız Sayın Doktor Nureddin Nebati'yi tebrik
ediyor; hayırlı olsun, Rabb'im yâr ve yardımcısı olsun
diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Lütfi Elvan Bakanımıza da
şimdiye kadar yapmış olduğu hizmetleri için
şükranlarımızı sunuyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; diş ve diş eti hastalıkları önlenebilir,
kontrol edilebilir ve davranışla iyileştirilebilir
hastalıklar grubuna girmektedir ve alınacak koruyucu tedbirlerle
hastalık oluşmadan önlenebilmektedir. Sağlıklı bir
bireyim. demek, tüm organ ve dokuların ağrısız,
hastalıksız olmasıyla mümkündür. Hele çocukluktaki bu süt
dişlerini ve ömür boyu kullanacağımız daha sonraki daimî
dişlerin diş etleri ve çene yapıları söz konusu
olduğunda, konuşma, sindirim, estetik olarak düşünecek olursak
ağız ve diş bakımının,
sağlığının önemi ortaya çıkmıştır.
Dişsiz, diş çürükleri olan, dişleri ağrılı bir
bireyin yemek yemesini, o tat almanın nasıl eziyete
dönüştüğünü, parçalanmadan, öğütülmeden mideye giden
gıdaların rahatsızlıklarını hiçbir insan
yaşamak istemez.
Covid-19un ülkemizde görülmeye
başlamasıyla beraber, kamuda çalışan diş hekimleri,
görev tanımında olmamasına rağmen filyasyon ekiplerinde
görev almışlar ve özellikle, evlerde karantinaya alınan
vatandaşlarımızın son gördükleri, diş hekimleri
olmuştur. Pandemiyle mücadelenin kahramanları sağlık
çalışanları, coronayla mücadelenin filyasyon kahramanları
ise diş hekimleridir. Salgının arttığı dönemde
filyasyondaki zorlukların üzerine giden, fedakârca çalışan tüm
diş hekimi meslektaşlarımıza
şükranlarımızı sunuyoruz.
Türkiye sağlık
araştırmaları sonuçlarına göre 7-14 yaş grubundaki
çocuklarda yüzde 24,6yla en fazla ağız ve diş
sağlığı sorunları görülmekte; bunu, yüzde 13,8le göz
hastalıkları, yüzde 9,4le enfeksiyon hastalıkları takip
etmektedir. Dolayısıyla başta diş çürüğü ve diş
eti hastalıkları olmak üzere ağız hastalıkları
ülkemizin en yaygın halk sağlığı sorunudur.
Diş hekimliğinde neler
yapılmalıdır? Aile diş hekimliği modeli uygulamasına
hızla geçilmelidir. Aile diş hekimliği modelinin ülkemizde
uygulanması esnasında, öncelikli olarak, risk grubu olan 0-18
yaş grubu çocuklar düşünülmelidir. Bu kapsamda, TÜİK verileri
incelendiğinde 2020de 84 milyon nüfusumuzun 23 milyonunu çocuklar ve
gençler oluşturmuştur. Aile diş hekimliği modeli
uygulamasına serbest diş hekimi muayenehanelerinde, bir iki
vilayetimizde altı ay veya bir yıl pilot uygulamayla geçilmelidir.
Birinci basamak koruyucu flor uygulamaları, fissür örtücü uygulama, oral
hijyen eğitimi, ağız ve diş sağlığı
hizmetlerinin sistematik bir şekilde yürütülmesi kısa dönemde tedavi
maliyetlerini düşürecek ve toplum ağız ve diş
sağlığı konusunda farkındalık, iyileştirme
sağlayacaktır.
Diğer yapılacak bir şey, engelli
bireyler, kötü ağız hijyeni, sağlıksız diş eti
dokuları, çürüklere ve çok sayıda kayıp dişe sahip;
koruyucu oral hijyen ve uygulamalarını yerine getirmekte
zorlanmalarının yanı sıra ağız ve diş
sağlığı hizmetlerinden yeterince de
faydalanmamaktadırlar. Dolayısıyla engelli bireylerimizin
hizmeti daha iyi alması için hem bireyler hem diş hekimleri
adına Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) mutlaka lehte bir
çalışma yapılmalıdır ve teşvik edilmelidir.
2002 yılında 19 olan diş
hekimliği fakültesi sayısı 97ye çıkmıştır,
şu anda 76sı aktif hâldedir ve diğer fakülteler daha sonraki
yıllarda devreye girecektir. Ayrıca, kontenjan sayısı
2018de 63 fakültede 4.991e, 2020de ise 79 fakültede 7.443e
ulaşmıştır. Bu aşamada fakülte açılması
durdurulmalı, kontenjanlar dengeli sayıya getirilmelidir.
Sağlık Bakanımızla
yaptığımız görüşmelerde bir diş hekiminin
muayenehanesinde diğer bir diş hekiminin
çalışmasının önü açılmalıdır, ayrıca
tıp fakültelerinde olduğu gibi, diş hekimliği
fakültelerinin son sınıfındaki öğrenciler de SGK
kapsamına alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) - Serbest
muayenehanelerin sayısı arttığı için, Anadolunun dört
bir tarafında yayıldığı için öncelikle diş
hekimliğinde hizmet satın alma yolunun önünün açılması
gerekmektedir.
Ayrıca, sağlıkta dünya teknolojisinin
en hızlı ilerlediği alanlardan biri de diş
hekimliğidir. Diş hekimliğindeki serbest diş hekimlerinin
yurt dışındaki kongrelere, konferanslara katılması
için de on-on beş yıl gibi serbest diş hekimliği
yapmış diş hekimi meslektaşlarımıza yeşil
pasaportun önü açılmalıdır.
Şimdiye kadar hükûmetlerimiz döneminde sahte
diş hekimleriyle mücadele, diş hekimliğinde 9 dalda
uzmanlık olması, plastik cerrahlarla
karışıklığa sebep olan dişin tarifi konusunda
yasal düzenlemeler bu Mecliste düzenlendi ve ayrıca, Sağlık
Bakanımız -çok teşekkür ediyoruz- Sağlık Hizmetleri
Genel Müdürlüğüne bağlı Ağız ve Diş
Sağlığı Dairesi Başkanlığının
kurulmasını da sağlamış oldu. Dünkü Genel Kurulda
verilen önergeyle 5434 sayılı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) Diş
hekimliğinde yasama yılı ilan ettiğimiz bu yılda siz
değerli milletvekillerimizin diş hekimliğiyle ilgili bundan
sonra gelecek düzenlemelerde desteklerinizi bekliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, 20nci Millî
Eğitim Şûrası ve öğretmenlik meslek kanunu hakkında
söz isteyen Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmaza aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmazın,
20nci Millî Eğitim Şûrası ve öğretmenlik meslek kanununa
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Eğitim, AK PARTİ hükûmetlerinin daima en
öncelikli gündemi oldu. Nesillerimizin nitelikli eğitim ve öğretimi
için planlı ve programlı bir çalışma ortaya koyduk,
eğitim sorunlarını büyük bir ciddiyetle ele aldık. Zira
eğitim meselesinin siyasi hesaplaşmanın, ideolojik
kamplaşmanın malzemesi hâline getirilmesini hiçbir zaman doğru
bulmadık. Bağnaz ve çağ dışı bir
anlayışın on binlerce kızımızı en temel
eğitim haklarından mahrum bıraktığı, yüz binlerce
meslek lisesi öğrencisinin adaletsiz uygulamalarla mağdur
edildiği, mesleki ve teknik eğitime tahribatı hâlâ devam eden
darbelerin indirildiği karanlık dönemleri milletimizin iradesiyle çok
şükür ki geride bıraktık.
Millî iradeden aldığımız güçle
eğitimin en temel altyapı ve erişim sorunlarının
çözümü için gayret ettik ve büyük bir mesafe aldık. Geldiğimiz
noktayı ise asla yeterli görmüyoruz, başta eğitimin kalitesini
yükseltmek olmak üzere çok daha büyük atılımları hedefliyoruz.
Cumhurbaşkanımızın himayelerinde Millî Eğitim
Bakanlığımız tarafından düzenlenen 20nci Millî
Eğitim Şûrası, akademisyenlerimizin, sivil toplum
kuruluşlarımızın ve eğitim tüm
paydaşlarının katılımıyla Temel Eğitimde
Fırsat Eşitliği, Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi
ve Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi başlıkları
altında toplantılarına başladı. Temel eğitimde
fırsat eşitliğini sağlamak için hükûmetlerimiz döneminde
fiziki şartlar iyileştirilmiş, derslik sayısı 253
binden 457 binlere çıkarılmış, okullaşma oranı yüzde
99lara ulaşmıştır.
Bir dönemin baskıcı ve despot eğitim
politikalarından en büyük darbeyi alan mesleki eğitimi ülkemizin
geleceği için stratejik bir memleket meselesi olarak gördük. Bugüne kadar
mesleki eğitimin önünü tıkayan tüm adaletsiz uygulamaları
ortadan kaldırdık ve teşvik edici politikalar ortaya koyduk. Bu
amaçla, meslek liseleri ve sektör talepleri ilişkilendirilerek
bölgelerimizin ihtiyaçlarına yönelik bölümler açılmış,
meslek liselerimizin sayısı artırılarak modernize
edilmiş, çıraklık eğitimi zorunlu eğitim
kapsamına alınmıştır. Bugün Meclisimizde
görüşülen yeni düzenlemeyle mesleki eğitim merkezlerine devam eden
öğrencilere ödenecek en az ücretin tamamı devlet tarafından
karşılanacaktır.
Eğitimde niteliği artıracak en önemli
unsur öğretmenlerimizdir. Bir eğitim sistemi ancak öğretmenleri
kadar başarılı ve güçlüdür. AK PARTİ hükûmetleri döneminde
672 bin öğretmen ataması yapılmıştır. Tüm
bütçelerimizin en büyük ödeneği eğitime ayrılmış, 2002
yılında 7,5 milyar olan eğitim bütçesi bugün 189 milyara
ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, Öğretmenler
Gününde düşünceleri nedeniyle öğretmenleri aşağılayan
zihniyetlerin, öğretmenleri çarşıda, pazarda ek iş yapmak
zorunda bıraktığı günlerden bugünlere geldik. Şimdi,
Cumhurbaşkanımızın verdiği müjdeyle
öğretmenlerimiz için çok önemli bir adım daha atıyoruz.
Öğretmenlerimizin özlük haklarını artırmayı, mali ve
sosyal imkânlarını geliştirmeyi, çalışma
şartlarını iyileştirmeyi amaçlayan kapsamlı ve
bütüncül bir öğretmenlik meslek kanunu Meclisimize geliyor.
Öğretmenliği kariyer mesleği olarak tanımlayarak
adaylık, öğretmenlik, uzmanlık ve başöğretmenlik
alanlarında hak, görev ve sorumlulukları netleştiriyoruz. On
yılını tamamlayan öğretmenlerimize uzman öğretmen
olma imkânı tanınıyor, 1 derece ve bin TL maaş
artışı geliyor. On yıl uzmanlık yapıp
eğitimlerini tamamlayan öğretmenlerimiz başöğretmen
unvanıyla görev yapacaklar; ilave 1 derece ve 2 bin TL maaş
öngörülüyor. Böylece öğretmenlerimize kariyer basamaklarında ilerleme
imkânı sunuyor, lisansüstü eğitim için önemli bir teşvik
getirmiş oluyoruz. 1inci derecedeki öğretmenlerimizin ek
göstergeleri 3600e çıkıyor, sözleşmeli ve kadrolu öğretmen
ayrımı ortadan kalkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MEHMET AKİF YILMAZ (Devamla) Adaylık
eğitiminden emekliliğe kadar pek çok konuda düzenlenmenin yer
alacağı öğretmenlik meslek kanunu tüm öğretmenlerimize
şimdiden hayırlı olsun.
Çocuklarımızı emanet ettiğimiz,
geleceğimizi şekillendiren, ülkemizin her bir köşesinde
canhıraş bir mücadeleyle eğitim hizmeti ifa eden
öğretmenlerimize ve gözümüzün nuru, geleceğimizin emanetçisi
öğrencilerimize yönelik yapılan tüm çalışmalar için
başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere Millî Eğitim Bakanlığımıza, Bakanımıza
ve ekibine bir öğretmen olarak teşekkür ediyor, yüce Meclisimizi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
engelli bireylerin sorunları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili
Şenol Sunata aittir.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Şenol Sunatın, engelli
bireylerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, biliyorsunuz, yarın 3 Aralık Dünya
Engelliler Günü. Engelli bireylerimiz bir gün anılmak değil eşit
yaşam hakkı istiyor sayın milletvekilleri. Engelli bireylerin
sağlık, eğitim, ulaşım, özellikle, erişebilirlik,
sosyal yaşam ve istihdam gibi yaşamsal hizmetlerden eksiksiz bir
şekilde yararlanmaları onların en temel insan hakları.
Ancak 21inci yüzyılda, hâlâ, ülkemizdeki engelli
vatandaşlarımız, birçok engelle karşılaşmaya
devam ediyor ve hiçbir engeli aşmalarına da fırsat verilmiyor;
çalışmak istiyorlar, çalışamıyorlar; Engelli KPSS
imtihanına giriyorlar, atanamıyorlar.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde engelli
vatandaşlarımızın ne sayısı tam olarak biliniyor
ne eğitim ne sağlık ne de istihdam durumları biliniyor. Dün
verdiğimiz bir araştırma önergesi iktidar partisi yani Cumhur
İttifakı tarafından reddedildi. Bakanlık verilerine göre
2,6 milyon engelli vatandaşımız olduğu söyleniyor ama reel
olarak bakıldığında 8,5 milyonu aşan engelli
sayımız var. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Engelli
bireylerin veri tabanını oluşturmak için çok hızlı bir
çalışma başlatmamız gerekmektedir. Bu çalışmalara
katkı sunması amacıyla da yerel yönetimler, muhtarlar, STKler sürece
dâhil edilmelidir.
Evet, 2019 verilerine göre yaklaşık 700
bin vatandaşımızın engelli aylığı
aldığı söyleniyor. İçinde bulunduğumuz bu
sıkıntılı günlerde hiçbir geliri bulunmayan,
çalışamayan ve yüzde 40 ila yüzde 69 arası engeli bulunan
vatandaşlarımıza 661 lira, yüzde 70 ve üzeri engeli bulunan
vatandaşlarımıza da 990 lira aylık verilmektedir.
Geçtiğimiz yılın bütçesinde Cumhur İttifakının
engelli vatandaşlarımıza layık gördüğü kaynak bütçenin
maalesef yüzde 1i civarındaydı. İYİ Parti olarak
verdiğimiz, engellilere ayrılan bütçenin ve yapılan aylık
ödemelerin yüzde 50 artırılmasını hedefleyen önerge Plan ve
Bütçe Komisyonunda Cumhur İttifakı olarak reddedildi.
Sayın milletvekilleri, engelli
vatandaşlarımızın istihdam konusunda çok ciddi
sıkıntıları var. Kotalara hiç uyulmuyor, yüzde 3 olan kota
artırılması gerekirken yüzde 3 olan kota, maalesef,
doldurulmuyor, verilen sözler tutulmuyor. Engelli çeşitliliğinde
tanılama ve eğitim yeterli değil. Biraz önce bir hatip
eğitimin çok başarılı olduğunu söyledi, ben güldüm. Medikal
hizmetlere, malzemelere ve ilaçlara, maalesef, engelli
vatandaşlarımız ulaşamıyor.
Sayın milletvekilleri, engelli bireylerin bir
başka sorunu da eğitim ve rehabilitasyon konusundadır. Evet,
özel özel eğitim ve rehabilitasyon ile örgün eğitim veren
okulların sayısı, öğretmen sayısı, engellilik
durumuna göre özel eğitimin yeterli olup olmadığı mutlaka
tespit edilmelidir. Bu özel özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde
şu andaki mevcut duruma göre 425 bin engelli bireyin eğitim
aldığı ve bu kurumlarda 50 bine yakın kişinin,
personelin istihdam edildiği biliniyor. Günümüz şartlarında
devlet tarafından verilen kamu katkısının yeterli
olmadığı da ortadadır. Bu kurumların hizmet sunum
maliyetleri dikkate alınmayarak düzenlenen yıllık ücret
artışları, kurumların personel istihdam
sürdürülebilirliğini ve hizmet sunumlarının
sürdürülebilirliğini neredeyse imkânsız hâle getirmiştir.
Verilen desteğin artırılmaması hâlinde bu kurumlar kapanma
tehlikesiyle de karşı karşıyadır.
Yine bir konu vardır, özel eğitim meslek
okulları engellilik durumuna göre yeniden tasarlanmalıdır
sayın milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Ülkemizdeki ve
dünyadaki engelli bireylere karşı farkındalığın
arttığı, engelli vatandaşlarımızın
hayatlarının kolaylaştığı, yaşamlarında
karşılaştıkları engellerin ortadan
kalktığı, yapılan yardımların ve ödenen
aylıkların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştığı ve
bizlerin, biz milletvekillerinin buna katkıda bulunduğumuz daha güzel
günler yaşamayı diliyor, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nü bir
farkındalık günü olarak görüyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Çepni
III.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, kayyum Rektörün
şikâyetiyle tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine
ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler
Başkan.
Erdoğan'ın Bunlar olsa olsa ancak
üniversitelerin içerisine sızmış teröristlerdir. diyerek hedef
göstermesinin ardından kayyum Rektörün de şikâyetiyle Boğaziçi
öğrencileri Enis Berke ve Caner Perit Özer
tutuklanmışlardı. Altmış bir gündür tutuklular.
Gözaltı ve tutuklamalarla susturulamayan çalışan-
öğrenciler susmuyor. Kayyuma karşı mücadele kırılamıyor.
Öğrenciler tüm kamuoyunu dayanışmaya, mücadeleyi yükseltmeye
çağırıyorlar. Üniversitelerden elinizi çekin. Öğrencileri
serbest bırakın. Kayyum Rektör gasbına son verin.
BAŞKAN Sayın Taşlıçay
2.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın, Tip 1
diyabet hastası çocukların kan şekeri takibi sorununa ve eski
eşi tarafından katledilen Antalya Döşemealtı Ülkü
Ocakları mensubu Aylin Alkutaya Allahtan rahmet, ailesine ve sevenlerine
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Tip 1 diyabet hastalığı her gün kan
şekeri takibi ve insülin enjeksiyonu gerektiren zor bir
hastalıktır. Öyle ki diyabetli çocuklarımızın gün
içerisinde defalarca parmakları delinmektedir.
Çocuklarımızın ufacık parmaklarının her gün
delinmesi yerine kan şekeri izleme cihazları ve insülin pompası
kullanımıyla olası bir hipoglisemi sonucu yaşanma ihtimali
yüksek olumsuz sonuçların önüne geçilmesi adına kolaylık
sağlanacaktır. Konunun Bakanlığımızın
gündeminde olduğunu biliyor, bir an önce sonuçlanmasını temenni
ediyoruz.
Antalya Döşemealtı Ülkü Ocakları mensubu
Aylin Alkutay
kızımızın eski eşi tarafından katledilmesi, her
kadın cinayetinde olduğu gibi hepimizi derinden
sarsmıştır. Aylin kızımıza Allahtan rahmet,
ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Acımız da öfkemiz de büyük. Katilin hak ettiği cezayı
alacağına inanıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
3.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
binbaşı, yüzbaşı ve kıdemli
başçavuşların özlük haklarına ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hâlen görevdeki bir binbaşımız,
emrindekilerden doğal olarak daha yüksek maaş almaktadır. Peki,
emekli olan bir binbaşımız, zamanında emrinde olan ve
emekli olmuş astlarından neden daha düşük emekli maaşı
almaktadır? Bu açık garabete ne zaman son verilecektir?
Diğer sorunları şudur: TSKde tabur
filo komutanlığı görevi yarbay ve binbaşı rütbesindeki
subaylar tarafından yapılmaktadır. Aynı görevi yapan bu
subaylardan yarbaylara makam görev tazminatı tahakkuk ettirilmesine
rağmen, binbaşılar kapsam dışında
bırakılmıştır.
Binbaşılarımızın yanı sıra
astsubaylıktan subaylığa geçen
yüzbaşılarımızın ve kıdemli
başçavuşlarımızın da kapsam içine alınmaları
gerekmektedir. Bu konudaki kanun teklifim komisyondadır, ele
alınmalıdır. Memleket Partisi çözümün adresi olmaya devam
edecektir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
4.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, 29
Kasım akşamı İstanbul Göztepede polis kurşunuyla
öldürülen set emekçisi Çetin Kayanın katilini ve katilin
koruyucularını lanetlediğine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, 29 Kasım akşamı İstanbul Göztepede set
emekçisi Çetin Kaya polis kurşunuyla öldürüldü. Olayın
yaşandığı akşam 22.00 sularında benzin istasyonu
kameralarına yansıyan görüntülerde, Çetin Kayanın arabasını
bir arabanın arkadan takip ettiği ve önüne
kırdığı, görgü tanıklarına göre havaya ateş
açılmadığı, tek kurşun sesinin duyulduğu,
olayın dört beş saniye içerisinde olduğu, Çetin Kayanın
baş kısmından polis kurşunuyla öldüğü
anlaşılmaktadır. Olayın basına yansıması ve
kamuoyundan gelen tepkiler nedeniyle polis gözaltına alınıp
tutuklanmıştır ama benzeri olaylardan biliyoruz ki polisleri bu
kadar rahat bir şekilde cinayet işlemeye sevk eden, bizzat cezasızlıkla
ödüllendirilmeleridir. Uğur Kurt, Tahir Elçi katliamında olduğu
gibi, polisler, yaptıkları katliama rağmen hâlen dahi
görevlerinin başındadır. Bu katliamın bizzat sorumlusu bu
polislerin koruyucusu ve kollayıcısı olan iktidar ve suç işleri
bakanlığıdır. Kaya ailesine
başsağlığı dilerken katili ve katilin
koruyucularını lanetliyorum. Bu olayın takipçisi
olacağımızı da belirtmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Gürer...
5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, PTTde
çalışan taşeron işçilerin yargı kararına
rağmen tebligat yapmaya zorlandığına ve kamu taşeronlarının
işten çıkarılmasının durdurulması ve kadroya
alınmaları gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - PTT'de 17 bin
çalışan taşeron firmalardadır. Taşeronların
tebligat yapamayacağı yönünde yargı kararı vardır.
PTT'de, bazı bölgelerde tebligat yoğunluğu nedeniyle firma
çalışanları tebligat yapmaya zorlanmaktadır, kabul
etmeyenler işten çıkarılmakla tehdit edilmektedir.
Ulaştırma Bakanı duruma müdahale edip asıl kadro
çalışanı işinin, yasal olmadığı hâlde,
taşerona yaptırılması uygulamasını
durdurmalıdır.
Ayrıca, Karayollarında 14.700 taşeron
çalışan vardır. Ödenek yokluğundan dört ay süreyle
taşeronların işsiz bırakılacağı ifade
edilmektedir. Ekonomik buhranın derinleştiği,
işsizliğin patladığı bu dönemde kamu
taşeronlarının işten çıkarılması
durdurulmalıdır. Kıt kanaat yaşayan emekçileri
kış koşullarında açlığa terk etmeyelim.
Çıkışların durdurulması sağlanmalı, tüm
kurum, kuruluşlarda taşeronda çalışanlar kadroya
alınmalıdır.
BAŞKAN - Sayın Kayan
6.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Kuzey
Marmara Otoyolunun devamı olan güzergâhta tamamlanmayan yollara
ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kuzey Marmara Otoyolu'nun devamı olan
Kınalı'dan Edirne'ye kadar Kınalı, Çerkezköy, Kapaklı,
Saray, Vize, Pınarhisar, Kırklareli, Edirne'ye giden bir güzergâh
vardır. Bu güzergâhın Kınalı'dan Saray'a kadar olan
kısmı tamamlanmış, buradan Edirne'ye kadar olan
kısmı hâlâ hiçbir şekilde tamamlanmamıştır. Bu
yolda 3 tane çimento fabrikası, 4 tane lisanslı depo ve
sayısız un fabrikası vardır ve bunların hepsi
İstanbul'a hizmet etmektedir. Bu yolun ne zaman
tamamlanacağını bütün Trakya halkı bekliyor. Özellikle
Kanal İstanbul Projesine ayrılacak olan paranın belli bir
kısmı buraya ayrılmış olsaydı şimdiye kadar
bunların hepsi biterdi diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
7.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Hazine ve
Maliye Bakanlığına atanan Nureddin Nebatiyi tebrik
ettiğine, görevi devreden Lütfi Elvana hizmetleri için
teşekkürlerini sunduğuna ve Türkiyenin büyüme stratejisine ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanlığına atanan
Sayın Nureddin Nebati Bakanımızı tebrik ediyor, görevi
devreden Bakanımız Sayın Lütfi Elvana hizmetleri için
teşekkürlerimi sunuyorum.
Türkiye, pek çok gelişmekte olan ülkenin
yerinde saymasına yol açan yüksek faiz üzerine kurulu para
politikasını artık terk etmiş, bunun yerine
yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı esas alan bir
büyüme stratejisine geçmiştir. Nitekim, bunun sonucunda da 2021in 3üncü
çeyreğinde yüzde 7,4lük büyümeyle gelişmekte olan 20 ülke içerisinde
ilk sırada yer alıyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın dediği gibi, hep birlikte
çalışacağız, daha çok çalışacağız;
üreteceğiz, daha çok üreteceğiz; güçleneceğiz, daha çok
güçleneceğiz; büyüyeceğiz, daha çok büyüyeceğiz diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gültekin
8.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Türkiyenin
ihracattaki başarısından dolayı Ticaret Bakanı Mehmet
Muşu ve ihracatçılarımızı tebrik ettiğine,
Türkiyenin büyüme stratejisine, Hazine ve Maliye Bakanlığına
atanan Nureddin Nebatiyi tebrik ettiğine ve görevi devreden Lütfi Elvana
hizmetleri için teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye, düşük faiz ve yüksek üretim hacmine
dayanan yeni ekonomi politikasıyla hedeflediği yüksek ihracat
rakamlarına emin adımlarla ilerliyor. Kasım ayında
ihracatımız 21,5 milyar dolar gerçekleşerek bugüne kadarki en
yüksek ihracat tutarına ulaştı. Böylece, 2021 yılı
Ocak-Kasım döneminde ihracatımız rekor seviyede, 203,1 milyar
dolar olarak gerçekleşmiş oldu. İhracattaki bu
başarımızdan dolayı Ticaret Bakanımız Sayın
Mehmet Muşu ve ihracatçılarımızı tebrik ediyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde düşük faizle
yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı esas alan bir
büyüme stratejisiyle daha güçlü Türkiye hedefimize hızla ilerliyoruz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine
atanan Sayın Doktor Nureddin Nebatiyi tebrik ediyor, başarılar
diliyorum. Sayın Lütfi Elvan Bakanımıza da bugüne kadarki
hizmetleri için teşekkür ediyorum. Ülkemiz ve milletimiz için
hayırlı olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karaduman
9.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
ahlaksızlığı alenileştiren gündüz
kuşağı programlarına müsaade edilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Ülkemizde ciddi
bir ahlaki dezenformasyon ve toplumsal erozyon yaşanmaktadır. Hemen
hemen birçok kanalda aile içi ahlaksız ilişkiler, şiddet,
cinayet, intihar, uyuşturucu, alkol ve yasa dışı suç
teşvik edilmektedir. Toplumun ahlaki değerlerini bozmak,
inancından uzaklaştırmak adına yapılan
çalışmaların önemli bir kısmını gündüz kuşağı
programları oluşturmaktadır. Toplumun temel taşı olan
aileyi çökerten, ahlaksızlığı alenileştiren bu
programlara, maalesef, hiçbir şekilde müdahale edilmemektedir. Denetim mekanizması ciddi bir
şekilde çalıştırılmalı, toplumun ruh ve akıl
sağlığını tehdit edici, ahlaki ve manevi tahribata yol
açıcı bu yayınlara müsaade edilmemelidir. RTÜK muhalefetin
sesini kısmayı bir kenara bıraksın, toplumu çökerten bu
yayınlar ve kanallarla ilgilensin.
BAŞKAN Sayın Taşkın
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Hazine ve Maliye Bakanlığına atanan Nureddin Nebatinin yeni
görevinin hayırlı olmasını dilediğine, Lütfi Elvana
başarılı hizmetleri için teşekkür ettiğine ve Türkiyenin
ihracatta kırdığı rekorlara ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanlığına atanan
Sayın Doktor Nureddin Nebati Bakanımıza yeni görevinin
hayırlı olmasını diliyor, Bakanımız Sayın
Lütfi Elvan'a da başarılı hizmetleri için teşekkür
ediyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde Türkiye ihracatta rekorlar
kırmaya devam ediyor. İhracatımız, kasımda,
geçtiğimiz yılın kasım ayına göre yüzde 33,4lük
artışla 21,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşerek tüm
zamanların en yüksek aylık ihracatı oldu, ithalat 26,8 milyar
dolar gerçekleştirildi, ihracatın ithalatı karşılama
oranı yüzde 80,1e yükseldi. Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde Türkiye, üretim ve ihracatın
öncülük ettiği yeni ekonomi modeliyle kaliteli büyümesine devam edecektir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çakır
11.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, 3 Aralık
Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü
uluslararası bir farkındalık amaçlı olarak
kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletlerin, engellilerin toplumsal
yaşama tam ve diğer bireylerle eşit katılım sağlamasına
yönelik çalışmaların yürütülmesini teminen, engelli bireylere yaşamın
her alanında fırsat eşitliği sağlanması,
farklılıklara saygı gösterilmesi, mekânsal erişimle beraber
teknolojiye ve bilgiye erişimin bu bireyler için ne kadar önemli
olduğunu öne çıkararak toplumun bu konuya yaklaşımında
farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır.
Dışlanma, ayrımcılık ve ön
yargıları ortadan kaldırmayı başarabilen toplumlar,
engelli vatandaşıyla daha rahat iletişim kurmayı
başarmış demektir. Farklı olmak farklı muameleye tabi
tutulmanın haklı gerekçesi olamaz, olmamalıdır. Bedenindeki
engeli kendisine engel görmeyip toplumsal hayatın bir parçası
olduğunu her hâliyle yaşayan ve hissettiren Asıl engel hayattan
kopmak, hayatın dışında kalmaktır.
anlayışıyla hareket ederek hayatı renklendirdikleri için
tüm engelli vatandaşlarımızı tebrik ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
12.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKP
Genel Başkanının konuşmalarının devamı
hâlinde daha ne kadar bizim olmayan, eksi rezervlerdeki doların
bozdurulacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İki gün önce TRT bir canlı yayın
yaptı, konuğu konuştukça halkımız
yoksullaştı; kelime sayısı arttıkça milletçe
yoksullaşıyoruz. Dünya tarihi bu kadar pahalı konuşma
görmemiştir. AKP'lilere çağrımız, Genel
Başkanları konuşmak isterse kör bir kuyuya konuşsun,
vatandaşa daha fazla zarar vermesin. Dün, AKP Genel Başkanı konuşmaya
devam ettikçe paramız erimeye, halkımız yoksullaşmaya devam
etti. Bir şey de oldu ki sonradan öğrendik, AKP Genel
Başkanı konuşurken Merkez Bankası piyasaya 1 milyar dolar
satmış. Bir konuşma bu kadar pahalı olmamalı, olmayan
rezervler Ey Kılıçdaroğlu! demekten ötesi olmayan laflara
bozdurulmamalı. Şimdi soruyoruz: Bu konuşmaların
devamı hâlinde daha ne kadar bizim olmayan eksi rezervlerdeki dolar
bozdurulacak?
BAŞKAN Sayın Aycan
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Biz, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak engelli kişileri hayatın gerçeği ve bir
parçası olarak görüyoruz. Engelli vatandaşlarımızın
hiçbir engele takılmadan hayatlarını bağımsız ve
kimseye muhtaç olmadan yaşamasından yanayız. Engellilerin
sorunlarının çözümü ve hayatlarını kolaylaştırmak
adına yapılacak her türlü iyileştirmeye varız ve
destekliyoruz. Engellilerin eğitimi, engellilerin kent yaşamına
katılması konusunda pozitif ayrımcılık
yapılması gerekmektedir. Engellilerin kimseye bağımlı
olmadan yaşayabilmesi için istihdam edilmeleri çok önemlidir. Özellikle
özel sektör engellileri istihdam etmeli ve çalışmalarını
kolaylaştırmalıdır. Kamuda engelli kotaları
artırılmalı ve engelli ataması yapılmalıdır.
Engellilerin iş hayatında olması gelecekleri açısından
çok önemlidir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın İlhan
14.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın,
çalışmak için gittiği Sırbistanda mahsur kalan 5
Kırşehirli vatandaşın Türkiyeye getirilmesi için
Dışişleri Bakanlığı yetkililerine
seslendiğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Sayın Başkanım, ülkemizdeki süregelen ekonomik krizler
sebebiyle, çaresizlikten iş bulma amacıyla aracı kişiler
üzerinden para da ödeyerek yurt dışına çalışmaya giden
vatandaşlarımız büyük mağduriyetler yaşamaktadır.
Kırşehir ili Akpınar ilçesi Aşağıhomurlu nüfusuna
kayıtlı 5 hemşehrim yaklaşık dört aydır
Sırbistanda, Novi Pazar bölgesinin ücra bir yerinde mahsur
kalmışlardır. Vatandaşlarımız Türkiyeye dönme
taleplerini bölgedeki Novi Pazar Türk Konsolosluğu yetkililerine
iletmelerine rağmen, kendilerine Türkiyeden size para göndersinler, öyle
dönüş yapabilirsiniz. Bizim başkaca yapacak bir şeyimiz yok.
denildiği iddia edilmektedir. Vatandaşlarımız yabancı
memlekette biçare kalmış, gıda sorunu da
yaşadıklarını ifade ederek kendi konsolosluklarından
yardım istemişler. Çok mu zor Türkiye Cumhuriyetinin 5
vatandaşını memlekete getirmesi? Buradan durumu yazılı
olarak da ilettiğim Dışişleri Bakanlığı
yetkililerine seslenmek istiyorum: Lütfen, gereksiz bürokratik engelleri bahane
etmeyin, bu vatandaşlarımızı Türkiyeye getiriniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Güneş
15.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Hazine
ve Maliye Bakanlığına atanan Nureddin Nebatinin yeni görevinin
hayırlı olmasını dilediğine, Lütfi Elvana
değerli hizmetleri için teşekkür ettiğine ve önceki
birleşimde sağlık çalışanlarının özlük
haklarında yapılan iyileştirme için Genel Kurula şükranlarını
arz ettiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, Hazine ve Maliye Bakanlığına atanan
Nureddin Nebatiye hayırlı olsun der, değerli hizmetleri için
Lütfi Elvan Bakanımıza da teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, dünkü Türkiye Büyük
Millet Meclisi çalışmasında, gerçekten de AK PARTİ ve MHP
milletvekillerinin önergesiyle ve tüm parti gruplarının kabul
etmesiyle sağlık çalışanları açısından çok
önemli bir gün yaşandı. Özellikle hekim arkadaşlarımızın
ve diş hekimleri arkadaşlarımızın
maaşlarında ve emeklilik haklarında çok büyük bir iyileşme
oldu. Ben bundan dolayı Genel Kurula şükranlarımı arz
ediyorum. Diğer taraftan, yardımcı sağlık personeline
ödenen sabit döner sermayenin aynı zamanda genel bütçeye
ayrılması onlar açısından da olumlu bir gelişme diye
düşünüyorum. Diğer taraftan, onlarda da döner sermayede 20
puanlık bir artış olmasıyla mali durumlarında da bir
miktar artış oldu.
Diğer taraftan, tabii ki engelliler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
16.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Tarım
Kredi Satış Kooperatifi ve TMO üzerinden Ferrero şirketine ucuz
fındık verme girişimlerine ve muhtar maaşlarının
asgari ücretin bile altında olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu bu yıl için
fındık fiyatını 35 TL istedi, Hükûmet 27 TL
açıkladı; serbest piyasada fındık bu oyunla 23 TLden
gitti. Şimdi ne oldu? Fındık 30 TLye, 40 TLye doğru
gidecek. Sizler 27 TL fiyat vererek soyguna aracı oldunuz. Şimdi de
duyduk ki Tarım Kredi Satış Kooperatifi ve TMO üzerinden yine bu
Ferrero şirketine ucuz fındık verme girişimleri var.
Stoklarını şişirmek ve elini güçlendirmek için, bu Ferrero
Türkiyede 23 TLden fındık alırken Azerbaycanda 40 TLden,
kendi memleketi İtalyada 75 TLden fındık alıyor. Siz bu
millete düşman mısınız? Milleti soyan yerli
taşeronların, ülkeyi soyan yabancı kartellerin ve buna
aracılık edenlerin Allah belasını versin diyorum!
Son bir konu, muhtar maaşları bu ekonomik
koşullarda 2.300 TL, asgari ücretin bile altında. Sürekli onlar
üzerinden siyaset yapıyorsunuz ve devletin bütün kamu hizmetlerini
onların üzerinden yürütüyorsunuz ama bunların yola gidecek hâlleri
yok.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aksoy
17.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, asgari ücretin
5 bin TLye çıkarılması, üçer aylık artışlar
yapılması ve vergilendirmesinde devlet desteği verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; asgari ücret, bir kişinin en
temel ihtiyaçları olan beslenme, barınma, giyim, ısınma,
ulaşım gibi giderler için bir çalışana verilebilecek olan
en düşük ücret anlamına gelmektedir. Bıçağın
kemiğe dayandığı şu günlerde biraz nefes almak için
ülkeyi yönetenleri acil önlemler almaya çağırıyorum. Asgari
ücret net 5 bin TLye çıkarılmalıdır. Ayrıca,
kısa dönemde üçer aylık artışlar
yapılmalıdır. Türkiye'de yoksulluk sınırının
altında bile asgari ücret olmamalıdır. Covid-19 sürecinde
sıkıntılar yaşayan işverenlere ek yük getirilmemeli,
aksine asgari ücretin vergilendirilmesinde devlet desteği verilmelidir.
Memleket Partisi olarak memleketimizde
yaşanabilir bir asgari ücret düzenlemesi bekliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öcalan
18.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın,
Şanlıurfalı çiftçilerin ekonomik krizi derinden
hissettiğine ilişkin açıklaması
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, burada ekonomik krizin olmadığını söylüyorlar,
Urfalı çiftçiler bu krizi derinden hissediyor. Mazot fiyatı, gübre
fiyatı, tohum fiyatı, tüm girdiler artmaktadır. Bu ülkede
şu koşullarda en ucuz şey Türk lirasıdır. Bu
gerçekliği görmekte fayda var, bu gerçekliği gördükten sonra da bu
işe bir çözüm bulmakta da fayda var.
Bunun yanında, Urfa ülkenin en sıcak
memleketidir. Antep fıstığının yarısını
Urfa kendi içinde barındırıyor, maalesef, sulama sorunu
çözülmediği için kırk yıllık, elli yıllık
ağaçlar şu an kuruma aşamasına gelmiştir. Bu sulama
yöntemiyle aşılabilirdi, maalesef, Tarım
Bakanlığı kendi görevini yapacağına, tüm bürokrasi
şu an tek ağızdan ekonomik krizin olmadığını
söylüyor ve millet bir ızdırap içerisindedir; bu gerçekliği
görüp bu noktada, buna dönük ortak karar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Orhan Işık
19.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, Van
Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki yanlış tedavi
sonucu engelli kalan Osman Aşur isimli yurttaşın hastane
görevlileri hakkındaki soruşturma talebine Valilikçe izin
verilmediğine ilişkin açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Vanda, Osman Aşur isimli yurttaş
7/11/2014 tarihinde geçirdiği bir kaza nedeniyle Van Bölge Eğitim ve
Araştırma Hastanesine gitmiş ve kolundaki
kırıkları tedavi ettirmek istemiştir. Yapılan
ağrı kesici iğnenin yanlış uygulanması sonucunda
sinirlerin zarar görmesiyle, maalesef, Osman Aşur engelli
kalmıştır. Hastanede yapılan yanlış tedavi
sonrası geçen sürede birçok hastaneye gitmiş ve yapılan
tetkikler sonucunda ayağındaki kalıcı engelin nedeninin
yanlış yapılan iğne olduğu birçok hastane
tarafından da raporlanmıştır. Kolunu tedavi ettirmek
isterken bacağından olmuştur. Yedi yıldır hak
arayışındaki Osman Aşur, söz konusu duruma yol açan hastane
görevlileri hakkında soruşturma talebinde bulunmuşsa da
Valilikçe soruşturmaya izin verilmemiştir. Bakanlık,
Aşurun tedavisini devam ettirmediği gibi, yanlış iğne
yapanların da soruşturulmasına izin vermemiş, zararını
tazmin etmemiştir. Konu hakkındaki önergemizi yanıtsız
bırakmıştır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
20.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, kadına ve
çocuğa yönelik şiddet, taciz ve tecavüz vakaları
gerçekleştiren katiller için idam ve kimyasal hadım cezası gibi
tedbirlerin uygulanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Eski eşinin saldırısı sonucu
vefat eden Ülkü Ocakları Döşemealtı ilçe yöneticimiz,
kardeşimiz Hayriye Aylin Alkutay; Yozgatta 1 aylık bebeğini
öldürüp sobada yakan cani anne; Gaziantepte 3 aylık yavrusunu öldüresiye
döven baba kılıklı yaratık; İstanbulda hiç
tanımadığı biri tarafından Canım
sıkıldı, öldürdüm. denilerek hayattan koparılan Başak
Cengiz; Mersin Gülnarda gizemini koruyan bir şekilde ölü bulunan melek
kızımız Müslüme Yağal; kanımız donuyor,
yüreğimiz dağlanıyor, ciğerlerimiz kanıyor, insanlığımızdan
utanır hâle geliyoruz. Alışıldık kınama
mesajları acımızı dindirmiyor. Kadına ve çocuğa
yönelik şiddet, taciz ve tecavüz vakaları gerçekleştiren canavarlar,
ruhunu iblise satmış alçaklar, şerefi ve haysiyeti olmayan
katiller için idam ve kimyasal hadım cezası gibi tedbirler
uygulanmalıdır, bu topraklarda bir daha asla canımızı
yakan bir hadise gerçekleştirilememelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
Gaziantepin ilçelerinde yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem Gaziantepin ilçelerinde sorunlar devam
ediyor. Karkamış ilçemizin adliyesi, ilçe seçim kurulu, askerlik
şubesi hâlâ Nizipte; kadastro, ehliyet yenileme ve pasaport
işlemleri Nizipte yapılıyor. 25 yataklı hastane
açıldı ama tahliller yapılamıyor, uzman hekim
yokluğundan hasta kabul edilemiyor.
Nurdağı ilçemizde otogar sorunu henüz
çözülmemiştir. Çok fazla sayıda ölümlü kaza olan
Nurdağı-Gaziantep yolunun yapılması bekleniyor. İlçe
Devlet Hastanesinde uzman doktor eksikliği nedeniyle vatandaşlar
Gaziantep merkezde çare arıyorlar.
Araban ilçemizde Çat Barajının
inşaatına başlanması heyecanla beklenmektedir. 130 bin
dönüm araziyi sulayacak Çat Barajı çiftçilerimize nefes olacaktır.
Nizip ilçemizde Nizip Çayı ve
Hancağız Barajı ve Oğuzeli ilçemizde Sacır Suyu
kirliliği devam ediyor. Doğanpınar Barajından çekilmesi
gereken kanallar hâlâ yapılmış değil.
Bu sorunlara çare bulunmak üzere ilgililerin
dikkatini çekiyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Beştaş, buyurun.
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe, İpek
Ere tecavüz ederek intihara sürükleyen Musa Orhanın Siirt 1.
Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanacağı duruşmada
tutuklanması gerektiğine, yirmi yedi yıl önce 2
Aralığı 3 Aralığa bağlayan gece yarısı
Özgür Ülkeye atılan bombalar sonucu hayatını kaybeden Ersin
Yıldızı rahmetle andığına, yeni atanan Hazine ve
Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin adının çok
maaşlılığıyla gündeme geldiğine, ekonomi dibe
çökünce bakan değiştirme formülasyonunun işe yaramadığına,
iktidar üyelerini topyekûn istifaya çağırdığına ve
İçişleri Bakanının açıkladığı, ülke
halklarının asayişten memnuniyet duyduğuna ilişkin
TÜİK verilerini garip bulduğuna ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yarın 3 Aralık Dünya Engelliler Günü.
Birçok milletvekilimiz de ifade etti, hakikaten engellilerin taleplerini
görmek, tartışmak ve sadece bir gün değil, aslında her gün
engelsiz bir yaşam için mücadele etmek gerekiyor. Türkiye nüfusunun yüzde
12,29unu oluşturuyor engelli yurttaşlar ve hâlâ etkili bir politika
geliştirilebilmiş değil. Engelleriyle birlikte yaşamaya
çalışıyorlar ve bu konunun da hakikaten taleplerini
karşılamak için herkesin görüş birliğinde olması
gereken bir konu olduğunu ifade etmek istiyorum. Yüzde 12,29luk bir nüfus
oranı ama bütçeden yüzde 1,6 ayrıldı engellilere. Biz HDP olarak
bu bütçedeki oranın yüzde 10a çıkarılması için önerge
verdik ama maalesef önergemiz Plan ve Bütçe Komisyonunda reddedildi ve
yarın özellikle engellilerin hakkı olan atamaların
yapılması gerektiği yönündeki çağrılara kulak
verilmesi gerektiğini söylüyorum ve 10 bin atamanın artık
açıklanmasını biz de talep ediyoruz. Engelliler sadaka
değil haklarını istiyorlar, sefalet değil atama bekliyorlar
ve engelleri hep birlikte aşabiliriz, hayatı kolaylaştıralım
diye çağrımı yapmak istiyorum ve bütün engelli bireyleri buradan
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Yarın çok önemli bir duruşma var Siirt 1.
Ağır Ceza Mahkemesinde, İpek Ere tecavüz ederek intihara
sürükleyen Musa Orhanın yargılandığı
duruşmanın kararı açıklanacak ve bu Uzman Çavuş
maalesef kısa bir süre tutuklu kaldıktan sonra
bırakıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bu
kürsüden her zaman söylüyoruz: Cinsel istismar, taciz, tecavüz ve kadına
yönelik suçlarda sistematik bir cezasızlık politikası var. Musa
Orhanın tutuklanmaması bile tek başına buna açık bir
örnektir. Yarınki duruşmada Musa Orhanın tutuklanması ve
delilleri karatmasına müsaade eden mahkemenin en azından kararla
beraber bunu ortadan kaldırması, serbest dolaşmasını
engellemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu süre zarfında Musa Orhan
delilleri etkiledi ve kararttı, bunu da kamuoyuyla paylaşmak
istiyoruz. Herkesi, yarın saat dokuzda Siirtte görülecek duruşmaya
İpek Erin yanında olmaya davet ediyoruz ve bizler İpek Erin
yanındayız, Musa Orhanın hak ettiği cezayı
alması için çağrımızı yineliyoruz.
Bundan yirmi yedi yıl önce 2
Aralığı 3 Aralığa bağlayan gece yarısı
yayın hayatının 239uncu gününde Özgür Ülke bombalandı ve
Ersin Yıldız yaşamını yitirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 23
gazeteci ve çalışan da yaralandı ve açıkçası bu
saldırılar o dönemin Millî Güvenlik Kurulu ve Tansu Çillerin ölüm
listelerini açıklamasıyla aynı döneme denk geliyor. Bugün de
maalesef muhalif basın ve Kürt basını yine hedefte ama
onların mücadelesi de çok büyük ve yayın hayatlarına her türlü
engellemeye rağmen devam ediyorlar. Açıkçası, güçlü olanlar,
baskı kuranlar değil baskıya boyuna eğmeden doğru
bildiği yolda devam edenlerdir. Özgür Ülkeye atılan bombalardan daha
güçlüdür inancımız ve direncimiz. Ersin Yıldızı
rahmetle anıyorum ve şimdiden yarınki anmaya katılacak
olanları selamlıyorum.
Dün gece yarısı önemli bir gelişme
yaşandı, Hazine ve Maliye Bakanı değişti ve Nureddin
Nebati yeni Maliye Bakanı oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Doğrusu Maliye Bakanı dayanmıyor bu iktidara. Herhâlde AKP seçim
yapmazsa her milletvekiline sıra gelecek Maliye Bakanı olmak için,
artık dayandıramıyorlar. Tabii ki Nebatinin adı çok
maaşlılığıyla da gündeme gelmişti, bunu da
kamuoyu dünden beridir tartışıyordu; TÜRK TELEKOM Yönetim Kurulu
üyesi olarak biliniyor. Geçen hafta zaten Cumhurbaşkanı bunun
sinyalini vermişti, Lütfi Elvanı eleştirmişti.
Açıkçası, ekonomi dibe çökünce bakan değiştirme
formülasyonu işe yaramaz, bunu herkes biliyor. TLnin değer
kaybetmesinin sebebi bizzat iktidarın kendisidir, bakan
değiştirmekle çözüm üretilemez. Çözüm, sistemi
değiştirmektir ve bu iktidar üyelerinin tamamının topyekûn
istifasıdır; bu çağrıyı bir kez daha yapmak istiyorum.
Sayın Başkan, son olarak,
İçişleri Bakanı bir açıklama yaptı ve ne garip,
TÜİK verilerine göre ülke halkları asayişten memnuniyet
duyuyormuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İçişleri Bakanı yüzde 77 oranında asayişten memnuniyet
duyulduğunu açıkladı. Ya, daha dün değil önceki gün
Kadıköyde bir genç infaz edildi; daha dün, gazeteler çarşaf
çarşaf yazıyor. Sokak anketlerinde, en çok müdahale muhaliflere yine
polisler tarafından yapılıyor. Deniz Poyrazı öldüren
katile polislerin İsmin ne ağabeyciğim? diyenlerden mi
memnuniyet var acaba? Peki, yakalamadıkları diğer gemiler,
uyuşturucu ticareti, onlar ne anlama geliyor? Mersin Limanına
tonlarca uyuşturucu yüklü gemi yanaşıyor,
bazılarını göstermelik Yakaladım. diyorlar. Bir anketleri
gözden geçirsinler; bu, memnuniyet değil ancak büyük bir memnuniyetsizlik
anketi olabilir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Ayın 8inde bütçe var aslında ama siz
salıdan beri hazırlık yapıyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok,
yeni haberler olduğu için
BAŞKAN Ha, anladım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Onlar
hazırlık yapıyor Başkan, İçişleri
Bakanlığı hazırlık yapıyor.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) 8inde bütçede ne var efendim?
BAŞKAN Efendim, İçişleri
Bakanlığının bütçesi var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Memnuniyet anketi bütçe hazırlığıymış.
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
23.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ve Engelliler Haftasında Meclisin
engelliler için ortaya bir şey koyması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Mecliste her şey her gün konuşulabilir
Sayın Başkanım, mahzuru yoktur.
BAŞKAN Yok, hayır, bir
hazırlık hissettim, salıdan beri Meral Hanım böyle
antrenman yapıyor gibi geldi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İşleyen
hazırlık var diyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok,
yok, Bakan antrenman yapıyor Başkan, her gün memnuniyet anketi
açıklıyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Benim süremin
yarısı bitmiş.
BAŞKAN Sizin sürenizi tekrar
başlatalım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Lütfedersiniz,
sağ olun efendim.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
1992 yılında Birleşmiş
Milletlerin kararıyla 3 Aralık tarihi engellilerin
yaşadığı zorluklara dair farkındalık yaratmak
üzere Engelliler Günü olarak ilan edildi. Biz de bu çerçevede Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak bugün, ilerleyen saatlerde, engellilerin
sorunlarının ve çözüm yollarının
araştırılmasıyla ilgili bir Meclis
araştırması önergesini Genel Kurulun takdirine
sunacağız.
Ülkemiz nüfusunun 2002 TÜİK verilerine göre,
yüzde 12,29u engelli ama bütçeden engellilere yüzde 1,6 pay
ayrılıyor; bu tablo doğru değil. Engellilerin iş
gücüne katılım oranı ancak yüzde 22, kamudaki kontenjanlar
maalesef doldurulmuyor. Yani devletin engelli kontenjanında boş kadro
var, engelliler sokakta açlığa mahkûm ediliyor, açlığa terk
ediliyor, çaresizliğe, sahipsizliğe terk ediliyor; bu da sosyal
devlet olma niteliğimizi ortadan kaldırıyor.
Erişim, erişilebilirlik bir hak olarak
görülmedikçe engelli kardeşlerimizin sorunları sadece lafta
kalıyor. Bugün bir kutlama değil, farkındalık günü,
içselleştirme günü, empati günü. Keşke bugün bütün milletvekillerimiz
bir şekilde bir günlüğüne de olsa bir engellinin
yaşadığı gibi yaşayabilse mesela
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
583
milletvekilimizin yarısının gözlerini bağlasak, yirmi dört
saat kapatsak, yarısını da tekerlekli sandalyeye koysak -tabii
başka engeller de var- ya da yarısının iki elini
bağlasak, bir yirmi dört saati böyle yaşamalarını istesek
acaba engellilerin durumuyla ilgili farkındalık noktasında,
duyarlılık, yüksek hassasiyet noktasında Meclisimiz biraz daha
gayretli olur mu, biraz daha çaba sarf edebilir miyiz? Doğrusu merak
ediyorum.
Ben, sayın milletvekillerimize ve yürütmeye
sesleniyorum: Engellileri anlayabilmeliyiz, empati kurabilmeliyiz. Yarın
Dünya Engelliler Günü, bu hafta Engelliler Haftası. Bu hafta Meclisimizin
engelliler için ortaya bir şey sunabilmesi, koyabilmesi lazım.
Tıpkı, dün gece on yedi dakikada doktorlarımıza çok da hak
ettikleri -bence yetersiz olan- bir iyileştirme
yaptığımız gibi, 5 siyasi parti grubunun ittifakıyla,
bugün de keşke engellilere Meclisimiz bir müjde verebilse, ne kadar güzel
olur diye düşünüyorum Sayın Başkan.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Sayın Can, buyurun.
24.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, 287
sıra sayılı Kanun Teklifine madde ihdasıyla hekimlerin
özlük haklarında yapılan iyileştirmeye,
Cumhurbaşkanının tensibiyle Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi
Elvanın affını dilediğine ve affının kabul
edildiğine, Lütfi Elvana yapmış olduğu hizmetlerden
dolayı teşekkür ettiklerine, Hazine ve Maliye
Bakanlığına atanan Nureddin Nebatiye yeni görevinde
başarılar dilediklerine, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ve
pazartesi günü itibarıyla görüşülecek bütçenin memleketimize,
milletimize hayırlı olmasını temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, dün, siyasi parti grupları bir araya
gelerek 287 sıra sayılı Kanun Teklifine madde ihdasıyla,
pandemide emeği geçen doktorlarımızla ilgili güzel bir
iyileştirme yaptık; uzman doktorlarımıza 5 bin lira,
pratisyenlere de 2.500 lira, ayrıca emekliliklerini de düzelttik. Bu
noktada, bütün gruplara da teşekkür ediyorum.
Diğer taraftan,
Cumhurbaşkanımızın tensibiyle, Hazine ve Maliye Bakanı
Lütfi Elvan affını diledi, affı kabul edildi. Sayın
Bakanımıza yapmış olduğu hizmetlerden dolayı
teşekkür ediyoruz. Atanan Bakanımız Nureddin Nebatiye de yeni
görevinde başarılar diliyoruz, inşallah memleketimize,
vatanımıza güzel hizmetler ifa edecek.
Diğer taraftan, 3 Aralık Dünya Engelliler
Gününü tebrik ediyoruz. Özellikle, engellilerde pozitif
ayrımcılığı benimseyen bir partiyiz, benimseyen bir
Hükûmetiz, kamuda 62.337 engelli atamasını yapmış bir
Hükûmetiz. Engellileri destekleyen bir parti olduğumuzu belirttik.
Özellikle engellilerin önündeki engelleri kaldırmak manasında geçen
hafta da güzel bir düzenleme yaptık burada. Evet, teklife eklenen yine bir
madde ihdasıyla, hâkim adayı engelliler için biliyorsunuz,
sıkıntı vardı; o sıkıntıyı da hep
beraber telafi ettik, teklif de yasalaştı. Hâkim adayı
engellilerimize de şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum.
Pazartesi günü itibarıyla bütçeyi, 2022
yılı bütçesi ve 2020 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifini
görüşeceğiz. Şimdiden memleketimize, milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum ve
başarılı bir hafta temennisiyle tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
25.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe,
insanların şerefleriyle sunduğu istifa taleplerini Af diledi.
gibi yorumlamayı yerinde ve anlamlı bulmadığına, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine geçildiği günden beri kötü giden ekonominin
faturasının sürekli değişen Hazine ve Maliye Bakanları
ile Merkez Bankası Başkanlığına fatura
edildiğine, asıl sorumlunun Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle bu sistemin başındaki Cumhurbaşkanı
olduğuna ve Türk milletinin Recep Tayyip Erdoğanı görevden
affetmeye hazır olduğuna ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Diğer Grup Başkan Vekillerimizin de ifade
ettiği gibi, yarın 3 Aralık Dünya Engelliler Günü;
farkındalık kapsamında, engelli vatandaşların
karşı karşıya oldukları sorunların dile
getirildiği gündür. Bugün kutlanacak ya da tebrik edilecek bir gün değil,
9 milyon engelli vatandaşımızın ve ailelerinin
karşılaştığı zorlukları ve sorunları
dile getirip çözüm arama günüdür. Ülkemiz maalesef engelliler
açısından erişilebilir ve yaşanabilir değildir, fiziki
ve mimari şartların yetersizliği, ortez, protez ve medikal
eşyaların yüksek fiyatları, ulaşım
araçlarının yetersizliği ile sosyal hayata
katılımın düşük olması engellilerin
karşılaştığı en sık ve en temel
sıkıntıların başında gelmektedir. Evde bakım
ücretlerinin yetersiz olması ve bu yetersiz ücretin dahi herkese
verilmemesi Hükûmetin en başta çözmesi gereken öncü konu olmalıdır.
Bir ülkenin kalkınma ve muasır medeniyet seviyesi o ülkenin
dezavantajlı vatandaşlarına sağladığı
kolaylık ve imkânlarla ölçülebilir. Bu kapsamda, İYİ Parti
olarak daha erişilebilir ve daha yaşanabilir engelsiz bir Türkiye'yi
inşa etmek üzere çalışmaya son gücümüzle devam edeceğiz.
Dün yayınlanan bir
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Sayın Lütfi
Elvan'ın istifası Cumhurbaşkanı tarafından kabul
edildi. Sayın Grup Başkan Vekiline vekâlet eden
arkadaşımızın açıkladığı gibi, mevzu,
af talep edildi ya da affedildi gibi izah edildi; buna katılabilmemiz
mümkün değildir. İstifa şerefli bir kurumdur ve
dolayısıyla insanların şerefiyle
gerçekleştirdiği, şerefleriyle sunduğu istifa taleplerini
Af diledi. Af talep etti. gibi yorumlamayı yerinde ve anlamlı
bulmuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçildiği günden beri kötü giden ekonominin faturası sürekli
değişen Hazine ve Maliye Bakanları ile âdeta mevsimlik işçi
pozisyonuna düşen Merkez Bankası Başkanlığına
fatura edilmektedir. Oysa, getirdiğiniz ve dünyada örneği olmayan bu
ne idiği belirsiz Türk tipi başkanlık sistemiyle birlikte bakanlar
sadece Cumhurbaşkanının sekretaryasını yönetmektedir.
Cumhurbaşkanının sekretaryasını yönetenlere ekonominin
kötü gidişatının faturasının kesilmemesi lazım,
sorumlu aranıyorsa sorumlu bellidir. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine geçildiğinden beri 3 kez Hazine ve Maliye Bakanı, 4
kere Merkez Bankası Başkanı değişti fakat bir türlü
ekonomi rayına giremedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Döviz sürekli yükseliyor, alım gücü de günden güne
azalıyor. Sayın Cumhurbaşkanı çareyi bakan ya da bürokrat
değiştirmekte arıyor ama maalesef yanılıyor.
İşin aslı şudur: Erdoğan sebep, kötü ekonomi yönetimi
sonuçtur; Erdoğan sebep, yüksek döviz kuru sonuçtur; Erdoğan sebep,
milletimizin fakirleşmesi sonuçtur. Görüldüğü üzere, asıl
sorumlu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ile bu sistemin
başındaki Sayın Cumhurbaşkanıdır. Bu gerçeği
milletimiz size ilk sandıkta hatırlatacaktır. Türk milleti Recep
Tayyip Erdoğanı görevden affetmeye hazır ve nazırdır
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bülbül
26.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, eski
eşi tarafından öldürülen Antalya Döşemealtı Ülkü
Ocakları mensubu Aylin Alkutaya Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediğine, Namık
Kemali vefatının 133üncü yıl dönümünde rahmetle
andıklarına, Gümrü Anlaşmasının 101inci yıl
dönümüne, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ve 6 Aralık 2021
tarihinde görüşülmeye başlanacak olan bütçenin milletimize ve
devletimize hayırlar getirmesini dilediğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kadına karşı işlenen suçlar ve
yaşanan vakalar toplumumuzu derinden yaralamakta, büyük
sarsıntılar meydana getirmektedir. Antalya Döşemealtı Ülkü
Ocakları Yöneticimiz Aylin Alkutay kardeşimiz bir yıl önce
ayrıldığı eski eşi tarafından tabancayla
vurularak öldürülmüş, 2 erkek kardeşi de yaralanmıştır.
Henüz 30 yaşında ve 2 çocuk sahibi olan Aylin kardeşimizin
silahlı saldırı sonucu vefatı nedeniyle üzüntümüz,
acımız büyüktür. Kendisine Allahtan rahmet, ailesine ve
camiamıza başsağlığı dilerken kadına
karşı işlenen suçların toplumsal
barışımızı tehdit eden en önemli meselelerden biri
olduğunu bir defa daha vurguluyor, alınacak her türlü tedbirin
destekçisi olduğumuzu yeniden dile getiriyoruz.
Sayın Başkan, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün hislerimin ve heyecanlarımın babası olarak tarif
ettiği, vatan ve hürriyet şairi olarak bilinen,
yaşadığı dönemde Türk milliyetçiliğinin en önemli
münevverlerinden olan ve eserleriyle Türk gençliğine vatan sevgisini
aşılayan, Türk fikir ve edebiyat camiasının mümtaz
şahsiyeti Namık Kemali vefatının 133üncü yıl
dönümünde rahmetle anıyoruz.
Sayın Başkan, Millî Mücadele döneminde
Doğu cephesinde Kazım Karabekir Paşa komutasındaki 15inci
Kolordunun işgal altındaki Kars, Sarıkamış, Ardahan,
Artvin, Iğdır ve Batumu geri alması üzerine Ermenistanın
isteğiyle Gazi Meclisimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Ermenistan
arasında 3 Aralık 1920 tarihinde Gümrü Anlaşması
imzalanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu anlaşma
Türkiye Büyük Millet Meclisinin uluslararası alandaki ilk
anlaşması olup aynı zamanda TBMMnin uluslararası alandaki
ilk askerî ve siyasi başarısıdır. Bu anlaşmayla
Misakımillî sınırlarımızda yer alan vatan
toprağımız hürriyetine yeniden kavuşmuş, Sevr Anlaşmasının
geçersizliği uluslararası anlamda ilk kez bu anlaşmayla kabul
edilmiştir. Gümrü Anlaşmasının 101inci yıl
dönümünde, doğu cephesinde vatan ve hürriyet mücadelesi verirken
şehit düşen kahraman askerlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle
anıyoruz; ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Sayın Başkan, Birleşmiş
Milletler tarafından 1992 yılında alınan bir kararla 3
Aralık, Dünya Engelliler Günü olarak kabul edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen,
buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yarın idrak
edilecek olan Dünya Engelliler Günü vesilesiyle, engelli
vatandaşlarımız konusunda toplumsal bilinç ve
farkındalığın artmasını diliyor, her insanın
bir engelli adayı olduğu gerçeğiyle engelli vatandaşlarımızın
haklarının savunucusu olduğumuzu buradan bir defa daha ifade ediyor,
herkesi bu duyarlılığa davet ediyoruz. Engelli
kardeşlerimize, kıymetli ailelerine mutlu, huzurlu ve
sağlıklı ömürler diliyoruz.
Son olarak, Sayın Başkan, 6 Aralık
2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmeye
başlanacak olan 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi
ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
milletimize ve devletimize hayırlar getirmesini diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Cumhurbaşkanlığının, Hazine ve
Maliye Bakanlığına Nureddin Nebatinin atandığına
ilişkin
tezkeresi (3/1762)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 104 ve
106ncı maddeleri gereğince Hazine ve Maliye
Bakanlığına 01/12/2021 tarihli ve 2021/573 sayılı
Kararla Nureddin Nebati atanmıştır.
Bilgilerinize sunarım.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, okunan tezkereye göre
Sayın Nureddin Nebati Hazine ve Maliye Bakanı olarak
atanmış bulunmaktadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Anayasanın 106ncı maddesi gereğince
Sayın Bakanın Anayasanın 81inci maddesinde yazılı
şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde ant içmesi gerekmektedir.
Sayın Bakanı ant içmek üzere Genel Kurul salonuna davet ediyorum.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- ANT İÇME
1.- Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin ant içmesi
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ "Devletin varlığı ve
bağımsızlığını, vatanın ve milletin
bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız
egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik
ve lâik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı
kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma
ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve
temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten
ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve
şerefim üzerine andiçerim." (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.03
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.13
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Yok
Sayın Metin İlhan salonda mı? Burada,
peki.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, engellilerin
yaşadıkları sorunların incelenerek bu konuda alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2098)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Aralık 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2/12/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/12/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan engellilerin
yaşadıkları sorunların incelenerek bu konuda alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2098)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmesinin Genel Kurulun 2/12/2021 Perşembe günlü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Metin İlhan.
Buyurun Sayın İlhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA METİN İLHAN
(Kırşehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde engelli vatandaşlarımızın
yaşamlarını eğitim, sağlık, ekonomi ve sosyal açıdan
olumsuz etkileyen birçok sorun hâlihazırda devam etmektedir.
Anayasamızın 5inci maddesinde devletin görevleri
sıralanırken devletin ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya,
insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışması ifadesine
yer verilir. Sosyal devlet, bu bakımdan dezavantajlı bireylerin
toplumda eşit haklara sahip olarak yer alabilmeleri için engelleri
kaldırmak ve sorunları çözmekle yükümlüdür. Bu, devletin
vatandaşına karşı olan sorumluluğu ve asli görevidir.
Daha önce Meclis bünyesinde kurulan Down sendromu,
otizm ve diğer yaygın gelişimsel bozuklukların tespiti
amacıyla kurulan araştırma komisyonunda verimli ve uzun bir
çalışma süreci geçirdik. 324 maddelik Sonuç ve Öneriler
kısmının ne yazık ki gerek Hükûmetçe gerekse de diğer
kamu idarelerince hiçbir şekilde dikkate alınmadığına
tanık olmaktayız. Anayasamızda belirtilen hakları
vatandaşa sağlamak yürütmenin görevidir. Meclisin Komisyon raporunu
dikkate almayan bir iktidar olabilir mi? Unutmasın ki yüce Meclis
çalışmalarını aziz milletimizden aldığı
iradeyle ve Türk milleti adına yapmaktadır. Ancak, on dokuz
yıldır ülkeyi yönetip engelli politikalarında çok geride
kalmış bir iktidarın, şimdiye kadarki
başarısızlıklarını örtmek için, 2030a kadar
kamuda tamamlanması planlanan çalışmaları içeren Engelsiz
Vizyon Belgesiyle vatandaşlarımızı
oyaladıklarını görmekteyiz. Bu konuda, engelli
vatandaşlarımız ne yazık ki iktidarı samimi görmemekte
ve var olan sorunlarını çözme noktasındaki söylemlerine itibar
etmemektedirler. 2022 bütçesinin sadece yüzde 3,77sinin Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığına ayrılması da bu durumun en temel
göstergelerindendir. Zira, bütçedeki aslan payını iktidarın
sözde karşı olmuş olduğu meşhur faiz lobileri
almaktadır.
Ülkemiz nüfusunun onda 1i engelli
vatandaşlarımızdan oluşmakta ve aileleriyle birlikte bu
sayı yaklaşık 25 milyona ulaşmaktadır.
Dolayısıyla engelli vatandaşlarımızın öncelikli
talepleri olan eğitimde, ulaşımda, iş bulma konularındaki
eşit haklarının yanı sıra, kent politikalarında
söz ve karar sahibi olmaları için de gerekli düzenlemeleri zaman
kaybetmeden yapmak durumundayız. Bu anlamda engelli ailelerinin de çözüm
bekleyen birçok sorunu var; ekonomik, aile içi ve toplumsal sorunlar
bunların başında gelmektedir. Bu yüzden işe alımda
sadece engelli vatandaşlarımıza değil engelli bireyin anne
ve babasına da pozitif ayrımcılık yapılması bu
sorunların çözümü noktasında inanın büyük önem arz etmektedir.
Engelli aileleri için geçerli yıpranma oranı yüzde 90dır ve bu
rakam çok yüksektir. Ebeveyn yıpranma hakkı için gereken oran yüzde
50nin altına yani makul bir seviyeye çekilmelidir.
Engelli istihdamında büyük sorunlar ne
yazık ki hâlâ devam etmekte; kamuya alınmada, tayin, nakil, rotasyon,
emeklilik, özlük hakları ve benzeri durumlarda da ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
Yüzde 3lük oran takdir edersiniz ki olması gerekenden çok az ve
dolayısıyla devlet dezavantajlı gruplara pozitif
ayrımcılık yapmak zorundadır. Engelli
vatandaşlarımızın sayısının toplam nüfus
oranına göre durumu göz önünde bulundurulduğunda bu rakamın
pozitif değil negatif yönlü olduğunu fark edeceksiniz. Ayrıca,
kamudaki münhal bulunan engelli kadrolarına hâlâ atama
yapılmaması da bunu teyit eder niteliktedir. Bu husustaki bir
diğer sorun ise ekonomiyi mahveden iktidarın tasarrufu engelli raporlarını
yeniden düzenlemekte ve aylıkları kesmekte bulmuş
olmasıdır. Bakınız, bu konuda çok ciddi mağduriyetler
var. Engelli vatandaşlarımız sürekli tarafımıza
ulaşmakta ve güncellenen raporlarıyla ilgili mağduriyetler
yaşadıklarını ifade etmektedirler. Ağır engelli
olan 520 bin vatandaşımıza sunulan evde bakım hizmeti
ücretleri ise ne yazık ki çok yetersiz. Bu sorun da ivedilikle
çözülmelidir.
Değerli milletvekilleri, bu sorunları
görmezden gelemeyiz dolayısıyla engelli
vatandaşlarımızın istihdamıyla ilgili yeni politikalar
belirlememiz ve bir an önce hayata geçirmemiz gerekmektedir. Türkiye,
engellilerin eğitimi konusunda da gelişmiş ülkelerle
kıyaslandığında maalesef olması gereken düzeyin çok
gerisindedir. Engellilerin eğitim alma ve meslek edinme taleplerini
gerçekleştirme olanakları son derece sınırlıdır.
Özel eğitime bütçeden yeterli kaynak sağlanmamaktadır. Özel
eğitim kurumları ve kamuya ait okulların sayısı
yeterli değildir.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
METİN İLHAN (Devamla) Ayrıca,
mevcut özel eğitim okullarının ve kurumlarının belli
illerde yoğunlaşması, diğer illerde ve bölgelerde
yaşayan engellileri ve ailelerini çaresizliğe itmektedir. Bu konuda
da acil harekete geçilmelidir diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Ümit Beyaz
Buyurun Sayın Beyaz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT BEYAZ
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi hakkında
İYİ Parti adına söz almış bulunuyor, Gazi Meclisimizi
ve yüce Türk milletini sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde 10 milyonun
üzerinde engelli vatandaşımız bulunmaktadır. Engelli
vatandaşlarımızın toplumsal yaşamın her
alanında yer alabilmeleri ve kimseye muhtaç kalmadan hayatlarını
idame ettirebilmeleri için çalışma hayatında var olmaları
büyük önem arz etmektedir. Engellilerin çalışma hayatımıza
kazandırılması ve istihdam politikalarında fırsat
eşitliğinin sağlanabilmesi için başta Türkiye Büyük Millet
Meclisi olmak üzere tüm kurumların üstüne düşen görevi yerine
getirmesi gerekmektedir. Ülkemizde maalesef engelli
çocuklarımızın hangi okullarda, hangi azami şartlarda
okuması gerektiği, hangi öğrencilere nasıl
davranılması, engelli çocuklarımızın diğer
arkadaşlarla nasıl sosyalleşebilmesi, nasıl bir okul
ortamının ayarlanması gibi çok temel kavramların dahi
bilinmediğini görmekteyiz.
Bunun yanında, eğitim sistemimizde
yaşanan en büyük problemlerden biri de tüm engellilerin aynı
kategoride değerlendirilmesidir. Oysaki engelli kardeşlerimiz
bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak 3 ana gruba ayrılmaktadır. Bu
gruplara da dâhil olan engelli kardeşlerimiz ayrı ayrı da
eğitim görmelidir.
Engelli vatandaşlarımızın
muzdarip olduğu en büyük sorunlardan biri de ulaşım
hizmetlerinden yeteri derecede yararlanamıyor olmalarıdır.
Vatandaşlarımızın toplumsal hayata
katılımının önündeki engelleri kaldırmak için kamuya
açık her türlü yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve
yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel
altyapı alanları ile binaların ve toplu taşıma
araçlarının engellilerin kullanımına uygun hâle getirilmesi
için ilgili kurumlara çağrıda bulunulmalı ve denetimleri büyük
bir özenle yapılmalıdır.
Bütün dünyada engelli haklarına dikkat
çekebilmek adına idrak edilen Dünya Engelliler Gününde engellilere
yönelik toplumsal duyarlılığımızın
artmasını temenni ediyorum. Engelli kardeşlerimizi hayata
kazandırmak için çalışmalar yapan bir vakfın
başkanı olarak, engelli grubu ve engel oranı ne olursa olsun
bütün engelli kardeşlerimizin kendi kendine yetebilen insanlar olarak
hayatlarını devam ettirmenin ve toplumsal yaşama tam ve
eşit katılımını sağlamanın Meclisimizin
önemli görevleri arasında olduğunu düşünüyorum.
Fiziksel ve zihinsel farklılıkların
ve eksikliklerin yaşama dair engel oluşturmadığı bir
dünya dileklerimle, başta rahmetli babamın adını
taşıyan -Genel Başkanlığını yaptığım-
Kazım Beyaz -zihinsel ve bedensel engellilerin- Eğitim Meslek
Okulunda birlikte çalıştığımız öğretmenlerimiz
olmak üzere engelli vatandaşlarımız, engelli kardeşlerimiz
için gayret gösteren herkese sevgilerimi sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun Sayın Taşdemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Genel Kurulu selamlıyorum.
Evet, yarın 3 Aralık Dünya Engelliler
Günü. Eğer sadece engellileri bir günde anmak ve mesajlar yayınlamak
istemiyorsak elbette ki engellilerin sorunlarını Meclis olarak
gündemimize alıp çözüm önerileri geliştirmek durumundayız.
Ülkemizde 12 milyona yakın engelli yurttaşımız var ama maalesef bu
engelli yurttaşlarımıza sunulan hizmet yok denecek kadar az.
İktidar, engelli yurttaşların bağımsız, eşit
bireyler olarak yaşama katılımını destekleyecek
politikalar geliştirmek yerine, daha çok, engellileri yardıma muhtaç
bireyler olarak görüp bunları da daha çok sosyal yardımlara muhtaç
duruma getiriyor. Milyonlarca engelli aynı zamanda aileleriyle birlikte
yoksullukla boğuşuyor, yoksullukla mücadele etmek durumunda ama
bakın, işte neredeyse bir iki haftadır Plan ve Bütçede bizler
bütçeyi görüşüyoruz ama engellilere ayrılan pay yüzde 1,6 yani
neredeyse yok denecek kadar az.
Engelliler hem kamuda hem özel sektörde yeterince
istihdam edilmiyor. İstihdam edilen yerler ise daha çok geçici işler
olmaktadır. Yine, özellikle bu engelliler grubu içerisinde kadın
engelliler, cinsiyetlerinden de kaynaklı olarak çok daha fazla
ötekileştiriliyor, cinsiyet ayrımcılığına maruz
kalıyorlar.
Yani engelliler bizden neyi talep ediyorlar?
Engelliler, eğitimde, istihdamda, ulaşımda, sağlıkta
eşit temsil haklarını talep ediyorlar. Bizler de HDP olarak
elbette ki engelli vatandaşlarımızın bu
sorunlarını gündemine alan, bunun için mücadele eden,
haklarını savunan bir yerden mücadele etmeye devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, aslında burada
sözü bir kez daha engelli yurttaşlarımıza bırakmak
istiyorum. Hem HDP engelli meclisi hem de engellilerle ilgili çalışan
sivil toplum örgütlerinin derledikleri ve Meclise aslında öneri olarak
sundukları talepleri var, ben o talepleri paylaşmak istiyorum.
Şimdi, neler talep ediyorlar? Kamu binalarındaki ve yerel
yönetimlerdeki görev alanlarında, 2022 yılının sonuna
kadar, tüm lavabo, asansör, geçit, alt ve üst geçit, kaldırım, park,
otopark, bina girişi ve çıkışı ve benzeri tüm
alanların, internet sitelerinin, mevzuat ve diğer programların
erişilebilirliği için, ödenek kısıtlaması olmayacak
şekilde dönüşüm bütçesi sağlanmalıdır.
Yine, engelli eğitimi için bir seferberlik
bütçesi hazırlanmalıdır. Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesinde, engellilerin eğitimi amacıyla,
özel eğitim istihdamının ilave 20 bin kişi artırılması
ve sonraki yıllarda bu istihdamın planlanmasını talep
etmektedirler. Özel rehabilitasyon merkezleri, yaşlı, hasta, çocuk
destek evleri kamulaştırılmalı ve yaşlı, engelli,
hasta, çocuk bakım destek hizmeti kamusal, parasız ve ana dilde bir
hizmet olarak yaşam destek merkezlerinde sunulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Kadın sığınmaevleri, engelli kadınlar ve engelli
çocuğu olan kadınlar için uyumlu ve erişilebilir hâle
getirilmelidir. Buradaki dönüşüm, salt fiziksel ve binaya ilişkin
değil, bu ve benzeri kurumlarda görev yapan idareci ve kamu görevlilerinin
de uyumunu içermelidir.
Engelli işsizliğini önleme amacıyla
kamu ve özel sektörde engelli istihdamı kotasının yüzde 6 olacak
şekilde düzenlenmesi, mesleki eğitim almak isteyen tüm engellilere
yönelik mesleki eğitim imkânlarının artırılması,
iş bulamayan engellilere yönelik işsizlik sigortası ödemesi ve
bu sigortada engellilerin yararlanma koşullarının hafifletilmesi
sağlanmalıdır.
2022 yılı, engelli hakları
farkındalık yılı ilan edilmeli; bu kapsamda, engelli
hakları için tüm kurum ve kuruluşların bütçelerine panel,
sempozyum, araştırma ve benzeri çalışmalar için bütçe
konulmalı; kolluk gücü, öğretmen, imam, yerel yönetim
çalışanı başta olmak üzere, tüm kamu görevlilerinin engelli
farkındalığı ve hakları konusunda eğitimi
sağlanmalı; rehberlik araştırma merkezlerinin
sayısını artırılmalı; kamulaştırılmalı;
özel eğitimci, psikolog istihdamı için bütçe
oluşturulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bir tane kaldı Başkanım.
Mülteci ve
BAŞKAN Sayın Taşdemir,
teşekkür ediyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bir madde kaldı Başkanım.
BAŞKAN Süreniz bitti ama Sayın
Taşdemir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Tamam, teşekkürler, sağ olun. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Serkan Bayram.
Buyurun Sayın Bayram. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SERKAN BAYRAM
(İstanbul) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
ben de CHP grup önerisi üzerine AK PARTİ adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yarın, 3 Aralık Dünya Engelliler
Günü, farkındalık günü. Bugüne kadar engelliler alanında
yaptıklarımız ortada. Bütün siyasi partilerimizden de bütün
vekillerimizden de ben bu konuda destek bekliyorum. Çok güzel hizmetleri de
geçen hafta çıkan
Engelli kardeşlerime hâkim ve savcı olma
noktasındaki desteklerinden dolayı müteşekkir olmuştum.
İnşallah, bundan sonra engelli kardeşlerimizi temsil
alanında daha iyi yerlerde göreceğiz.
Engelli istihdamıyla alakalı, 2002
yılında 5 bin civarında kardeşimiz varken bugün 62 binin
üzerinde kardeşimiz engelli olarak kamuda çalışıyor. Yine,
384 binin üzerinde engelli kardeşimize istihdam sağladık. Tabii,
engelli kotaları özel sektörde yüzde 3 ve kamuda yüzde 4, bunun da
artırılması noktasında gerekli çalışmaları
Sayın Çalışma Bakanımıza ilettim, onlar da gerekli
destekleri veriyorlar, inşallah artıracağız yeni dönemde.
Engelli kardeşlerimizin Aile Bakan
Yardımcımız olması noktasında, 15 Temmuzda Sayın
Cumhurbaşkanımızın riyasetinde, takdirleriyle ilk defa
Türkiye Cumhuriyetinde bir Aile Bakan Yardımcımız engelli bakan
yardımcısı olarak göreve başladı. Ben, Sayın
Cumhurbaşkanımıza da huzurlarınızda bugüne kadar
engelli dostu olarak yapmış olduğu hizmetlerden ve desteklerden
dolayı, sessiz devrimle gerçekleştirdiğinden dolayı
teşekkür ediyorum.
Tabii, engellilerimizin hayatın diğer
alanlarında hizmet etmesi için
Yarın, 3 Aralıkta 750 engelli
öğretmenimizin, kardeşimizin ataması yapılacak. Yine,
engelli okul müdürlerimiz inşallah olacak. Millî Eğitim
Bakanımızın yine bir müjdesi olacak: Engelli eğitim
ataşesi. Yurt dışında engelli kardeşlerimizin ülkemizi
temsiliyeti açısından...
Yine, engelli üst düzey temsilî noktasında,
İnsan Hakları Eylem Planında belirtildiği gibi, kamuda da
önündeki engellerin kaldırılması ve üst düzey kamu yönetiminde
de söz alması noktasında... İnşallah, bundan sonra
aramızda engelli valimizi de, engelli büyükelçimizi de görürüz.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
İnşallah.
SERKAN BAYRAM (Devamla) Tabii, bunu hep beraber,
el birliğiyle gerçekleştireceğiz. Hakikaten, bugüne kadar,
engelliler toplumumuzda 10 milyonun üzerinde, aileleriyle beraber 40 milyona tekabül
ediyor. Toplumumuzun yarısı direkt etkileniyor, diğer
yarısı da dolaylı etkileniyor; bu bir vakıa, bu bir gerçek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın, buyurun.
SERKAN BAYRAM (Devamla) Bütün partilerimizin de
siyasetçilerimizin de vekillerimizin de bu konuda her zaman desteğini
gördük, bundan sonra da görmeye devam edeceğiz.
3 Aralık Dünya Engelliler Farkındalık
Gününü de şimdiden tebrik ediyorum ve hayatın her alanına dair
de engelli kardeşlerimiz açısından yâr olur, ağyâr olur,
dildâr olur, serdar olur; her alanda da serdar olacaktır.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK
PARTİ, CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- İYİ Parti Grubunun, Kayseri Milletvekili Dursun
Ataş ve arkadaşları tarafından, Merkez Bankasının
bağımsızlığının ve
Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına müdahaleleri
sonrasında oluşan kur şoklarının vatandaşın
alım gücü üzerinde etkisinin araştırılması
amacıyla 30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Aralık
2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2/12/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/12/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve 19
milletvekili tarafından Merkez Bankasının
bağımsızlığının ve
Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına müdahaleleri
sonrasında oluşan kur şoklarının vatandaşın
alım gücü üzerinde etkisinin araştırılması
amacıyla 30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 2/12/2021 Perşembe günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Dursun Ataş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Partili 20 milletvekili arkadaşımla birlikte
vermiş olduğumuz Merkez Bankasının bağımsızlığının
ve Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına müdahaleleri
sonrasında oluşan kur şoklarının vatandaşın
alım gücü üzerindeki etkisinin araştırılması konulu
Meclis araştırma önergemiz hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce Türk milletini ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, ilk yazılı Türk
Anayasası olan 1876 tarihli Kanun-ı Esasiden beri ülkemizde
uygulanan parlamenter sistemden vazgeçilerek 9 Temmuz 2018 tarihinde partili
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmiştir. Yüz
elli yıllık parlamenter sistem geleneği, tek adam
hırsına, AKPnin parti devleti kurma isteğine kurban
edilmiştir. Önemli denge ve denetleme mekanizmalarını içeren,
seçmen tercihlerinin kısa sürede tecellisine imkân sağlayan,
kutuplaşmaya meydan vermeyen, devlet başkanına ara buluculuk
rolü yükleyen parlamenter sistemin, ucube bir partili
Cumhurbaşkanlığı sistemine feda edilmesiyle ülkemizde her
alandaki krizlerin ardı arkası kesilmemiştir. Yaşanan
yönetim krizi en çok da ekonomiyi etkilemiştir. Şahlanacak. diyerek
getirdikleri -parlamenter- sistem derin bir krize sebep olmuştur.
Sayın milletvekilleri, ülkenin
egemenliğinin simgesi ve para basma ile para politikasını
yürütmekten sorumlu olan Merkez Bankasının
bağımsızlığı özel bir öneme sahiptir ancak tek
adam sistemine geçilen 2018 yılından beri Merkez Bankası
Başkanı 4 kez değişti, Başkanlar yetmedi gece
kararnameleriyle Başkan Yardımcıları görevden
alındı, o da yetmedi, dün gece Hazine ve Maliye Bakanı görevden
alındı. İstikrar güzellemeleriyle gelen bu partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi bakan ve bürokrat öğütmeye devam
etmektedir. Tüm bunlara ekonomist olduğunu iddia eden
Cumhurbaşkanının hiçbir ekonomi çevresinde kabul görmeyen
teorileri de eklenince döviz kurları sürekli artmakta, adan z'ye her
şeye zam gelmekte, ucuz ekmek için bile kuyruklar oluşmakta,
halkımız her geçen gün daha da fakirleşmektedir. Merkez
Bankası daha dün dolara müdahalede bulunarak kasasında bulunmayan
doları dahi sattı, dolar biraz geriledi, ardından
Cumhurbaşkanı Meclis grup toplantısında konuştu, dolar
14 liraya dayandı, yine vatandaş fakirleşti, yine garibanın
parası buharlaştı. Merkez Bankası dolara değil,
Cumhurbaşkanına müdahale etmelidir çünkü Cumhurbaşkanı
sebep, ekonomik kriz sonuçtur.
Değerli milletvekilleri, Merkez
Bankasının bağımsızlığını hiçe
sayan Cumhurbaşkanının müdahaleleri sonucu bu yılın
başında net 2.825 lira olan asgari ücret 383 dolarken yaşanan
gelişmelerden sonra 209 dolarlara düşmüştür yani asgari
ücretlinin maaşı yılın başından beri tam 174 dolar
erimiştir. Bir asgari ücretlinin yılın başındaki
alım gücüne sahip olabilmesi için asgari ücretin bugün tam 5.170 lira
olması gerekmektedir. Diğer taraftan, 2022 yılı yokluk ve
yolsuzluk bütçesi pazartesi günü Meclis Genel Kuruluna geliyor. 2022
yılı bütçesi hazırlanırken 211 milyar dolardı,
görüşmelere başladığımız 20 Ekimde 188,3 milyar
dolara düştü. Geçen hafta bütçe 134,6 milyar dolara kadar geriledi, bugün
ise 128 milyar dolara düştü. Hani, Merkez Bankasına müdahale ederek
çarçur ettiğiniz 128 milyar dolar vardı ya, bugün devletin bir
yıllık bütçesi yapıyor yani bütçenin hazırlanmasından
bugüne bu milletin 83 milyar doları yok olmuştur. Buhar olan bu 83
milyar dolar evini geçindiremeyen asgari ücretlilerin parasıdır,
ekmek kuyruğunda bekleyen emeklinin parasıdır, maaşı
pul olan memurun parasıdır, yurt bulamadığı için bir evde
7-8 kişi kalan öğrencinin parasıdır, TÜGVAdan
referansı olmadığı için işsiz gezen gencin
parasıdır, kepenk kapatan esnafın parasıdır,
çocuğuna mama alamayan babanın parasıdır, evinde tencere
kaynamayan ananın parasıdır.
Değerli milletvekilleri, Merkez Bankasına
yapılan müdahalelerin ve Cumhurbaşkanının ekonomi
kitabı yazmasının bedelini millet ödemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Tek adam rejiminin
hatalı politikalarının bedelini bu millete ödetmeye kimsenin
hakkı yoktur. Birileri ekonomik safsatalarını millete dayatarak
saraylarda sefa sürecek, millet ise cefasını çekecek; yok öyle yağma!
Milletin çarçur ettiğiniz parasının hesabını
vereceksiniz. Bu yüzden, Merkez Bankasının
bağımsızlığının ve
Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına müdahaleleri
sonrasında oluşan kur şoklarının vatandaşın
alım gücü üzerindeki etkisinin araştırılması,
gerçeklerden uzak ekonomik teoriler bir yana bırakılarak
akılcı bir politikayla kur artışlarının önlenmesi
bu millete borcumuzdur.
Önergemize evet oyu vereceğinizi umuyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Murat Çepni konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
içinde bulunduğumuz tablo hiç komik değil. Aslında
halkımız çoğu zaman yaşananlara artık gülmek zorunda
kalıyor ama durum son derece acı.
Son iki yılda 4 Merkez Bankası
Başkanı, 3 Hazine ve Maliye Bakanı, 2 Varlık Fonu Genel
Müdürü, 2 Borsa İstanbul Genel Müdürü, 3 Merkez Bankası
Başyardımcısı, 2 TÜİK Başkanı değişti;
sadece iki yılda. Şimdi de Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan
gitti, Nureddin Nebati geldi. Tabii, bu değişimden sonra sosyal
medyaya 2 tane fotoğraf yansıdı; bunlardan bir tanesi yeni
Bakanın damat bakanla olan fotoğrafı, bir diğeri de
Gülenle olan fotoğrafı. Bunu yorumsuz geçiyorum.
Evet, yine dün iki olay gerçekleşti, biri
şu: Antalyada sokak röportajında, bizim burada her gün
söylediklerimizi söyleyen Ahmet Kumak ve bu röportajı yaptıran Hasan
Köksoy tutuklandı. Yine bir diğer olay da şu: Sağlık
Bakanı Kocanın Erdoğanla imtihanı vardı, bir
diyaloğu vardı; gerçekten nasıl tanımlanır,
bilemiyorum. Bir Bakanın düştüğü acı durum, gülünç durum
gerçekten ibretlikti.
İstifa etme hakkı dahi tanınmayan
-tırnak içerisinde- bakanlarla karşı karşıyayız.
Şimdi, burada AKPnin çözümü, biri tutuklama biri de mutlak susturma.
Şimdi, bu AKP ekonomisi, böyle kurtulmaz. Yani bu ekonominin, birisinin
gidip birisinin gelmesiyle kurtulma şansı yok çünkü bu ekonomi ucuz
emek üzerine kurulu, bu ekonomi güvencesiz çalışma üzerine kurulu, bu
ekonomi emeğin örgütsüzleştirilmesi üzerine kurulu, bu ekonomi
hortumlama üzerine kurulu. Evet, bu ekonomi tümden değişmediği
müddetçe kurtuluşun imkânı yoktur. Evet, bu ekonominin emekçilerin
lehine düzelmesi imkânı yoktur çünkü bu ekonomide hırsızlık
ekonomisi, yolsuzluk ekonomisi, saray ekonomisi sebeptir; sonuç ise açlık,
yoksulluk, kriz ve çürümedir. Bu kan emici yüzde 1 sermayenin sonuna kadar
sömürdüğü milyonlarca emekçinin, bu saray ekonomisinden herhangi bir
çıkarı yoktur. Çare, hepsinin gitmesidir; şunun bunun
istifası değil, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere suç
işleri bakanından tutun diğer bakanlara kadar. Velhasıl, bu
rant ekonomisinin sahibi ve suçlularının tümden istifa etmesiyle;
demokratik, halkçı bir biçimde halkın inisiyatif alması ve
iradenin halkın eline geçmesiyle ancak kurtuluş olabilir diyorum ve
teşekkür ediyorum, selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Parti Grubu adına
Sayın Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin.
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Partinin kur artışlarının alım gücüne
etkileri hakkındaki grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından 20
Ekim 2021 tarihinde yapılan sunumda 1 trilyon 751 milyar TL olan
önümüzdeki yıl bütçesinin dolar karşılığı 188
milyar dolardı, bugün itibarıyla 130 milyar dolar.
Vatandaşı kura ve kuşa yem ettiniz. Yani kırk üç günde
bütçe 58 milyar dolar eridi, yani 758 milyarı, yani yüzde 30u eridi.
Kimin parası eridi? İşçinin, çiftçinin, emeklinin ve
esnafın. Kimin alım gücü düştü? Sabit gelirlinin, çiftçinin,
esnafın ve emekçi halkın. Her gün garibanın boğazından
birkaç lokma daha alırken kimin parası büyüdü? Devletten döviz
garantili iş alan yandaş müteahhitlerin ve saray efradının.
Vatandaşı getirdiğiniz durumun tek cümleyle özeti şu:
Kimisi tatlı peşinde, kimininse tuzu yok. Esnaflar, her gün gelen
zamlardan dolayı müşterilerine utanarak sıkılarak neden zam
yaptığını izah ediyor, camlara üç ay önceki ve üç sonraki
maliyetleri asıyor. Bakın, zam yağmurunun ardından,
simitçiler, durumu olmayan vatandaşlarımız için yarım simit
satışına başladı, sizse Türkiye yepyeni bir şey
deniyor. diyerek vatandaşla alay ediyorsunuz. İşte, deneyinizin
sonucu: İnsanların bir simide bile parası yetmiyor. Bu millet
sizin deneme tahtanız mı? Üç gün önce Ekonominin kitabını
yazdık. diyordunuz, şimdiyse Kurtuluş savaşı
veriyoruz. diyorsunuz. Doğru, yazdınız ekonominin
kitabını, adı da şu: Para nasıl pula çevrilir?
Yazdığınız kitabın adı bu. Savaşı siz
değil vatandaş veriyor, karnını doyurabilmenin
savaşını veriyor, sizin keyifler ise yerinde.
Diğer yandan, vatandaşın biraz olsun
nefes alması için CHP olarak bütçe görüşmelerinde önergeler verdik,
reddettiniz. Asgari ücreti vergi dışı bırakın. dedik
Hayır. dediniz. Emeklilere bayram ikramiyesini 1.100 liradan 2 bin
liraya çıkarın. dedik Hayır. dediniz. Sağlık
personeli, öğretmenler, din görevlisi ve Emniyet mensuplarına 3600 ek
göstergeyi hemen verin. dedik Hayır. dediniz. Elektrik
faturalarından hangi ad altında olursa olsun, kesinti yapmayın.
dedik Hayır. dediniz. Engellilere elektrik ve doğal gaz
kullanımı için indirim yapın. dedik Hayır. dediniz.
Çiftçilerimizin tarımsal üretimde kullandıkları
akaryakıttan ÖTV ve KDV alınmasın dedik Hayır. dediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Vatandaşın hayrına ne varsa reddetmek
için mi siyaset yapıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, Merkez
Bankasının dolara müdahale etmek için atacak kurşunu yok. Merkez
Bankası, herkes gibi, kurun yükselmesini sadece izliyor,
yaptığı müdahale de işe yaramıyor. Türk lirasında
güven bırakmadınız. Bu, aslında, Hükûmete olan
güvensizliğin bir yansıması. Şu anda doların
yükselmesinin önünde duracak hiçbir engel yok. Kale boş, orta sahadan
vursan gol olacak nitelikte. Ekonomi başıboş. Son üç yılda
3 Hazine ve Maliye Bakanı, 4 Merkez Bankası Başkanı
değişti. Ekonomiyi yönetemediğinizi kendiniz de kabul
ediyorsunuz ancak sizin politikalarınız yüzünden ucuzlayan sadece
Türk lirası değil; ucuzlayan emeğimiz, ucuzlayan
hayatlarımız, ucuzlayan geleceğimiz. Şunu asla
unutmayın: Kurt bu kışı geçirir ama yediği ayazı
da asla unutmaz. Gidiyor gitmekte olan, geliyor gelmekte olan.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Hakan Kahtalı.
Buyurun Sayın Kahtalı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HAKAN KAHTALI (Malatya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; İYİ
Parti Grubunun vermiş olduğu önerge üzerine grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, az önce İYİ Parti Grubundan
arkadaşımızın konuşması ve diğer gruplardaki
arkadaşlarımızın konuşmasında tek adam söylemi
her seferinde burada, defalarca dinlediğimiz bir mesele.
Malum, 2017 yılında biz halkın oyuna
giderek, bir referanduma giderek bir sistem değişikliğini halka
sorduk ve milletimizin teveccühüyle de bu sistem
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olarak
değiştirilmiş oldu. Yine, devamında, 2018 yılında
yapmış olduğumuz seçimde yine halkın oyuyla
Cumhurbaşkanımız bu ülkenin seçilmiş
Cumhurbaşkanı oldu; siz isteseniz de istemeseniz de bu böyle. Millete
rağmen siyaset yapmaya devam etmek istiyorsanız buyurun yapın
ama Allahın izniyle, biz AK PARTİ hükûmetleri on dokuz yıldır
nasıl ülkeyi idare etmişsek, bundan sonraki süreçte de inşallah
idare edeceğiz, yönetmeye devam edeceğiz. Tabii, yapmış
olduğumuz çalışmalar
Bu ülkedeki, şu anda dolardaki
artış; bu söylemler kıymetli, önemli. Evet, var mı dolarda
bir artış? Var. Ama bunun sebebine bir bakmak lazım! Sebebine
baktığımızda, iki yıllık süreç içerisinde
yaşadığımız bir pandemi süreci var. Ekonomide bu
pandeminin getirmiş olduğu, tüm dünyada getirmiş olduğu bir
sarmal oluştu.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Pandemide büyümüştük! Ama biz büyüdük ya!
HAKAN KAHTALI (Devamla) Bakın, bu pandemide
üretimde kısıtlamalara gidildi, tüm dünyada gidildi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Biz büyüdük, büyüdük!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ama
Büyüdük. diyorsunuz!
HAKAN KAHTALI (Devamla) - Ve Allaha şükürler
olsun, biz ülkemizde üretime yine destek vererek, üretimdeki
artışı sağlayarak en az etkilenen ülkeler arasında yer
aldık. Biz, üretmeye devam edeceğiz, istihdama devam edeceğiz,
ülkemizi kalkındırmaya devam edeceğiz. Ülkemiz sadece ekonomiyle
uğraşmıyor; ülkemiz terör gruplarıyla uğraşıyor,
ülkemiz içerideki ve dışarıdaki hainlerle
uğraşıyor. Birçok alanda yatırım yapmaya devam ediyor;
mavi vatan ortada, işte, Kafkasyada, Afganistanda birçok ülkede
yapılan çalışmalar; Azerbaycandaki, Karabağdaki durum ve
Allaha şükürler olsun, bugünkü duruma geldiğimizde yapmış
olduğumuz yerli silahlar, hepsi ortada.
Şimdi, pandemiden kaynaklı oluşan
dünyadaki bu atmosferi söyledim. Şimdi, ülkemize yansımaları
elbette ki olacak ama -en minimize etmek için, Hükûmet olarak en az
yansıtmak için- dar gelirlinin her zaman yanında olduk,
esnafımızın yanında olduk; gerektiğinde kira
desteği verdik, hibeler verdik, faizsiz krediler verdik ve bu desteklerle
esnafımızı, özellikle küçük esnafımızı
ezdirmedik. Üreticimize destek verdik, yatırımını
artırdık ve bu yatırımla beraber yine dünyada en fazla
ihracat yapan, büyüme gerçekleştiren, OECD ülkeleri arasında 2nci,
yine G20 ülkeleri arasında da 1inci ülke durumuna geldik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Lütfen bu artışların,
bu büyümenin yani böyle lafla, sözle küçümsenecek bir olay
olmadığını anlayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAKAN KAHTALI (Devamla) Tamamlayayım
Sayın Başkanım.
Aslında söylenecek çok şey var ama faiz
baronlarının sözcüsü olmayın. Bakın, faizle, tefeciyle bu
ülke kalkınamaz. Faiz ne kadar yüksek olursa üretim o kadar düşer,
buradaki arkadaşlarımız bunu bilir. Ama bunu ne yapıyorlar,
siyasi bir malzemeye çevirmek için kalkıyorlar İşte, efendim,
şu sebeptir de bu bilmem nedir! diye söylemler geliştiriyorlar.
Evet, arkadaşlar,
Cumhurbaşkanımızın sözünü bir kez de ben burada söylüyorum:
Faiz sebeptir
Evet, nedir sonuç?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sonuç: AKP
MAHMUT TANAL (İstanbul) Fenerbahçe
şampiyondur!
HAKAN KAHTALI (Devamla) Faiz sebep, enflasyon
neticedir; bunu hepiniz anlayacaksınız.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yirmi sene sonra
aklınız başınıza geldi.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Sonuç: Türkiye
battı! Faiz sebep; sonuç, Türkiyeyi batırdınız!
HAKAN KAHTALI (Devamla) Bakın, faiz
baronlarıyla iş tutmayın, millete rağmen siyaset
yapmayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sonuç: Türkiye battı! Türkiyeye Allah rahmet eylesin!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yirmi senedir
aynı yerdesiniz.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sonuç iflas, iflas!
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Tamamıyla
iflas!
HAKAN KAHTALI (Devamla) Milletin oyuyla
seçilmiş Cumhurbaşkanını kötülemekle elinize bir şey
geçmez.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Kötülemiyoruz,
gerçeği ortaya koyuyoruz, gerçekleri söylüyoruz.
AHMET KAYA (Trabzon) Biz kötülemiyoruz ki
Gerçekleri söylüyoruz, gerçekleri!
HAKAN KAHTALI (Devamla) - Varsa bir projeniz, gelir
burada söylersiniz, yoksa kötülemek için gayret etmeyin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP, HDP ve İYİ Parti
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET KAYA (Trabzon) Kötüye Kötü! denir.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yirmi senedir
faiz baronlarına hizmet ettiniz, yeni mi aklınız
başınıza geldi?
HAKAN KAHTALI (Devamla) Biz asgari ücreti de
artıracağız, emeklilerimize de gerekli zammı
yapacağız, dar gelirlilerin de yanında olmaya devam
edeceğiz. Bunu da buradan bütün arkadaşlarımız böylece
bilsin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP, HDP ve İYİ Parti
sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yirmi sene sonra
akılları başlarına geldi, buna da şükür yani ne
diyelim
BAŞKAN İYİ Parti Grubu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, öneriyi
okutacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık
ve arkadaşları tarafından, Türkiyede engellilerin temel
yurttaşlık haklarının ve özgürlüklerinin
tanınması amacıyla 2/12/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Aralık
2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2/12/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/12/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
2 Aralık 2021 tarihinde Van Milletvekili
Muazzez Orhan Işık ve arkadaşları tarafından -15554
grup numaralı- Türkiyede engellilerin temel yurttaşlık
haklarının ve özgürlüklerinin tanınması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 2/12/2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına önerinin gerekçesini açıklamak üzere Sayın Hüseyin
Kaçmaz.
Sayın Kaçmaz, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, herkesi saygıyla
selamlıyorum.
Yarın 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ve
dünyanın birçok yerinde engelliler için eşit yurttaşlık
mücadelesi verenler toplumcu olmayan iktidarlara karşı yeniden sesini
yükseltecek, bizler de burada kamusal, eşitlikçi ve özgürlük
imkânlarını sunan bir politikadan yoksun AKP iktidarına
karşı hak odaklı bir mücadele yürütmeye devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidara
geldiğinde doğan engelli bir çocuk şimdi 20 yaşında
bir genç. Peki, bu yaşına kadar bu engelli gencin bu ülkenin
eşit bir yurttaşı olarak hakları tanındı mı?
Bu engelli çocuk ayrımcılığa maruz kalmadan okula gidebildi
mi? Hastaneye gittiğinde onun haklarının farkında olan bir
doktor veya sağlık çalışanıyla muhatap olabildi mi?
Bindiği otobüs şoförü uygun bir tutum sergiledi mi? Yürüdüğü
yol, geçitler, kullandığı asansör, yemek yediği restoran
erişilebilir miydi? Bu çocuk anne ve babasıyla birlikte parka,
sinemaya, tiyatroya gidebildi mi? Mahallede akranlarıyla oyun oynayabildi
mi? Anne babasının gelir durumu ona özel eğitim ve
rehabilitasyon hizmeti almaya uygun muydu? Bu soruları çoğaltabiliriz
ancak cevaplar maalesef hiç de umut verici değil. Maalesef, bu ülkede
engelliler istisnalar dışında yoksul, işsiz ve muhtaç
bırakılmış durumdalar. AKP politikaları birçok toplum
kesimini mağdur ettiği gibi bu dönemde en çok da engellileri
mağdur etmiş durumda. Söz konusu ekonomik kriz ve kur şoku bile
engellileri daha olumsuz etkilemiş, tıbbi medikal erişimini
güçleştirmiş bir durumda. Yeri gelmişken, millî sanayi
hamlesinde sıra ne zaman engellilere, engellilerin tıbbi ve medikal
ihtiyaçlarına gelecek diye sormak istiyorum? Yine, engellileri dolar
lobisinin ve dış güçlerin elinden ne zaman kurtaracak bu iktidar?
Bilim ve teknolojiyi savaşa hizmet etmekten kurtarıp topluma hizmet
etmek amacıyla kullanırsak herhâlde herkes için daha faydalı bir
iş yapmış oluruz.
Değerli milletvekilleri, bir hafta sonra burada
bütçe görülecek ve bütçede engellilerin payı sadece yüzde 1,6 olarak
belirlenmiş durumda. İktidar 10 milyon engelliye ve ailelerine sadece
yüzde 1,6 bütçeyi reva görmüş. Bu bütçeyle şunu deklare etmiş oluyor
iktidar: AKP, engellilerin erişilebilirlik sorununu yeniden erteleyecek.
AKP, kamuda yasal istihdam kotasını bile doldurmamaya devam edecek.
AKP, engelli eğitimi için gerekli kadro, bina, müfredat
değişikliğini yapmayacak. AKP, 75 dolar olan engelli
ödeneğini daha da düşürecek. AKP, evde bakım uygulaması
kapsamındakilere işsizlik maaşı bağlamayacak,
onların emekli olması için herhangi bir planlama yapmayacak. AKP,
engellilerin işsizlik, yoksulluk sorununu bu yıl da çözmeyecek ve
buna ilişkin bir planlama yapmayacak. Bu bütçe, aslında, tüm
bunların tümden itirafıdır.
Değerli milletvekilleri, bizler engelli
sorununun salt tıbbi ve sosyal yardım odaklı ele
alınmasının, engellilerin haklarını ihlal eden bir
sisteme dönüştüğünü görmek zorundayız. Bu Meclis
çatısı altında yapılan yasama faaliyetleri başta olmak
üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarının hizmetleri tüm engelli
gruplarına eriştirilebilir hâle getirilmek zorundadır. Mesela,
söz konusu bu olay için, bu durum için Mecliste şu ana kadar bir
işaret dili ve diğer ihtiyaçların giderilememiş olması
da büyük bir eksikliktir. Engellilerin eğitim, istihdam, ulaşım,
eşit temsil ve ayrımcılığa maruz kalmama
haklarına ulaşabilmeleri için bir seferberlik hâli ilan edilmelidir.
Bu toplumsal dönüşüm için yerel yönetimlerin, üniversitelerin, demokratik
kitle örgütlerinin tüm kamu kurum ve kuruşlarıyla birlikte harekete
geçmesi gerekmektedir. Her kurumun kendi iş ve işlemlerinden,
kadrolarından başlayarak sunduğu hizmetleri, internet
sitelerini, mevzuatlarını, erişilebilir hâle getirmesi
gerekmektedir. Ancak şu aşamada bunun için kamuda yeterli düzeyde
engelli istihdamı mevcut değildir. Bunun için, başlangıçta,
Engelli KPSSsine girmiş 50 bin kişinin işe alınması,
kamuda farkındalığa ve ihtiyaç tespitine imkân sunacaktır.
Hiçbir engelli çalışanı ve yöneticisi olmayan ve engelli
yurttaşların erişemediği yerlerde sorunu tespit etmek bile
mümkün değilken orada çözüm aramak anlamsızdır. Gelin,
geleneksel tutumunuzdan vazgeçin, 10 milyon engelli ve ailesinin bu ülkenin
eşit yurttaşları olduğunu ve onlar için kamusal bir
politika uygulanabileceğini açığa çıkaralım.
Araştırma önergemizde engelliler için
sunulacak kamu hizmetlerinin ve uygulanacak hakların yol haritası
hedefleniyor aslında. Bunu HDP olarak bizim tek başımıza
önermemiz mümkündür ancak bu konuda sadece partimizin önergesi ve önerisi
olmadığını da biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Sayın
Başkanım, müsaadenizle...
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bunu başarmamız tüm toplum kesimlerinin
desteğiyle mümkündür. Yirmi yıl önce doğan bir engelli
bebeğe haklarıyla özgür olabileceği bir ülke sunamadık ama
bundan sonra uygulanacak doğru politikalarla bugün doğacak engelli bebeklere
yirmi yıl sonrası için özgür bir ülke inşa edebiliriz.
Engelsiz bir yeni yaşam, eşitlikçi bir
söylem umuduyla önergemize destek bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engelli
vatandaşlarımızın istihdamı ve
yaşadıkları sorunlar hakkında verilen araştırma
önergesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde engelli
bireylerimiz ne yazık ki sosyalleşme noktasında birçok sorunla
karşı karşıya kalmaktadır. Yaşanan bu sorunlar
engelli kardeşlerimizin içinde bulundukları toplumla
kaynaşmasını da oldukça zorlaştırmaktadır.
Unutmayalım ki her birimiz potansiyel engelli adayıyız. Bu
sebeple engelli olan vatandaşlarımıza vereceğimiz en önemli
destek, onlara normal insanlar oldukları hissini
yaşattırmaktır.
İYİ Parti olarak engellilere yönelik
birçok projemiz var. Bunlardan ikisini Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener son grup toplantımızda
açıkladı. Bunlardan ilki, kişisel
bağımsızlık ve teknik yardım merkezinin
kurulmasıdır. Bu merkez konutlar ve kamusal alanlarda
erişilebilirliğe dair standartları belirleyecek, engellilerimiz
için dijital etkileşimi sağlayacaktır. Ayrıca bu merkez,
araç kullanımı için ehliyet standartlarını ve engelli
ekipmanlarındaki standartları belirleyecektir. Engelli ürünlerinin
imalatı için lisans verecek olan bu merkez, yeni ürünlerin AR-GEsini
yapan firmalara da destek sağlayacaktır.
İkinci olarak bir engelsiz taksi projemiz
var. Hepimizin bildiği gibi ülkemizde engelli
vatandaşlarımız toplu taşımada ve taksilerde
çeşitli sorunlar yaşıyorlar ve yaşamaya devam ediyorlar.
Özellikle tekerlekli sandalye veya özel koltuk değnekleri kullanan
vatandaşlarımız, yanlarında bir refakatçi olmadan neredeyse
taksilerden yararlanamaz durumdadırlar. Toplu taşıma
araçlarının da günün belirli saatlerinden sonra hizmet vermemesinden
dolayı mağduriyetler yaşanıyor ve devam ediyor bu
mağduriyetler. Bu sorunların çözümü için İYİ Parti olarak
Engelsiz Taksi projesini uygulamaya sokacağız. Proje kapsamında,
mevcut taksilere yüzde 5 oranında ilave yapılmasını ama bu
yeni taksilerin engelli vatandaşlarımızın öncelikli
kullanımına uygun olarak tasarlanmasını planlıyoruz.
Bu projemizi ilk olarak İstanbulda uygulamaya sokacağız
inşallah. Engelli vatandaşlarımızın
kullanmadığı zamanlarda ise bu taksiler diğer vatandaşlarımıza
da hizmet edeceklerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti
olarak tüm engelli vatandaşlarımızın yanındayız.
Engelli vatandaşlarımıza verilecek haklar bir lütuf değil,
sosyal devlet anlayışının bir gereğidir.
Yarın 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, bu
vesileyle engelli vatandaşlarıma selamlarımı,
saygılarımı iletiyorum; engelsiz bir Türkiye, engelsiz bir dünya
diyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Mahmut Tanal. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Engellilerin sorunlarının tayini ve
tespitiyle ilgili verilen araştırma önergesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
Engelli kardeşlerimizle ilgili, bugüne kadar,
sadece Mahmut Tanal olarak 17 tane kanun teklifi verdim ancak bunların
hepsi tozlu raflarda bekliyor; Cumhuriyet Halk Partili diğer milletvekili
arkadaşlarımızın verdiği kanun teklifleri de hariç.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar, biz bu
engellilerin sorunlarıyla ilgili hep, bugüne kadar kanun teklifleri
veriyoruz ancak başlıklar şeklinde sayarsak neler var? Bir,
yoksulluk sorunu var; iki, eğitim sorunu var; üç, istihdam sorunu var;
dört, ulaşım sorunu var; beş, fiziksel çevre sorunu var;
altı, konut sorunu var; yedi, rehabilitasyon sorunu var; sekiz,
sağlığa erişim hakkı sorunu var; dokuz, bilgi ve
iletişim teknolojilerine erişim sorunu var; on, aile ve çevrenin
engelliye bakış açısı sorunu var; on bir,
ayrımcılık sorunu var; on iki, TRTyle ilgili, işitme
engelliler hakkında işaret dilinin kullanılmasıyla ilgili
sorun var. Buradan ben tüm işitme engelli kardeşlerime sesleniyorum:
Tabii ki nasıl çeviri olacak, burada TRT de olmadığı için,
burada çeviri dili de olmadığı için öğrenemeyecekler ama
yakınları şunu bilsinler; Meclisin bu uygulaması
ayrımcılıktır, eşitlik ilkesine
aykırılık teşkil etmektedir. Bununla ilgili, ücretsiz
olarak, bulunduğunuz il valiliğine, bulunduğunuz
kaymakamlığa, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumuna şikâyet edin; dilekçeler ücretsizdir, masrafsızdır. Bu
konuda yardım istiyorsanız Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili
Mahmut Tanal olarak size destek olmaya hazırım. İkinci bir
kurum, Kamu Denetçiliği Kurumu. Bu hukuka aykırı bir eylemdir,
hukuka aykırı işlemdir; bunu yine, Kamu Denetçiliği
Kurumuna şikâyet edin.
Buradaki uygulama
Ne diyoruz biz? Efendim, kanunu
bilmemek mazeret sayılmaz. Değerli Meclis Başkan Vekilimiz
yıllarca Komisyon Başkanlığı yaptı, şimdi
Meclis Başkan Vekilliği yapıyor. Peki, kanunu bilmemek mazeret
sayılmıyor. E, madem mazeret sayılmayacaksa bunun
imkânlarını sağlamak lazım Değerli Başkanım.
Nedir bunun imkânı? İşaret diliyle işitme engellilere en
azından bunu anlatacağız ki, bilecekler ki kanun bu hükmü
işlemiş olsun. Aksi takdirde burada hakikaten kamu hizmetinde büyük
bir noksanlık var.
Değerli üstadım hukukçu,
meslektaşım, avukatlık mesleğinden
tanışıyoruz ve saygı duyduğum bir insan.
Şimdi, değerli üstadım, burada,
engellilerin sorunlarıyla ilgili eski Türk Ticaret Kanununun 668inci
maddesinde engellilerin çek, senet veya bono -ticaretle uğraşanlar,
ihtiyacı olduğu zaman- düzenleme imkânı varken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Özür diliyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi
MAHMUT TANAL (Devamla)
yeni Türk Ticaret
Kanununda engellilerin çek ve bono düzenleme hakkı
kaldırılmış durumda yani bu geriye gitmiş durumda.
SERKAN BAYRAM (İstanbul) Biz yazıyoruz
ya.
MAHMUT TANAL (Devamla) Ya, siz
yazıyorsanız da kanunsuz yazıyorsunuz; kanun engellemiş.
Kanunu söylüyorum değerli ağabeyciğim. Bak, kitaptan getirdim
ben size.
Yani onun için, aynı şekilde, burada
Ramazan Can Bey'e söyledim, dedi ki: Ya, bu elektronik ortamda oluyor.
Arkadaş, elektronik ortamda çek, senet düzenlenmez. Kanun diyor ki: Elle
imzanın atılması lazım, ıslak imzanın olması
lazım. Yani bu anlamda, engelli kardeşlerimizin gerçekten
sorunlarıyla ilgileniyormuş gibi görünüyorsunuz ama
ilgilenmiyorsunuz. Niye gelirleriyle ilgili aileyi hesaba katıyorsunuz?
Bireysel anlamda gelirine bakın. Raporlar için iki yıllık süre
isteniyor, altı ay bu engelli kardeşlerimiz raporla
uğraşıyor; yazıktır, günahtır, bürokrasiyi bu
kadar ağırlaştırmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) En azından raporla ilgili
süreç içerisinde, mağdur olmaması açısından, gereken o
sosyal yardımlardan verin.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
SERKAN BAYRAM (İstanbul) Teşekkür
ediyoruz Mahmut Bey, ağzına sağlık.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Halil Etyemez.
Buyurun Sayın Etyemez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ETYEMEZ (Konya)
Teşekkürler Sayın Başkan. Verilen grup önerisi üzerine AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulumuzu
ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün,
ülkemizdeki ve dünyadaki tüm engelli kardeşlerimiz için hayırlar
getirmesini temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, engellilik
yalnızca engellilerin ya da ailelerinin karşı karşıya
bulunduğu bir sorun değil, sosyal ve toplumsal boyutlarıyla
hepimizi yakından ilgilendiren ve tüm bireylerin ortak çabasını
gerektiren bir konudur. Bu bilinçle hareket ederek Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde engelli
kardeşlerimizin sorunlarının çözümü daima önceliklerimiz
arasında olmuştur. Engelli kardeşlerimizin toplumsal hayata tam
ve etkin katılımlarını sağlamak amacıyla
sağlıktan bakım hizmetlerine, eğitimden istihdama ve
erişilebilirliğe kadar her alanda hizmet sunuyoruz, Önce insan.
diyoruz, engelli kardeşlerimizin hayatlarını
kolaylaştırmaya büyük önem veriyoruz. 2005 yılında, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde, engellilerle ilgili kanunu hep birlikte burada çıkardık.
Anayasa değişikliğiyle engellilere yönelik pozitif
ayrımcılığı anayasal güvenceye aldık. Özürlü,
sakat, çürük gibi incitici, küçük düşürücü ibareleri tamamen
kaldırdık. Öğrenim çağındaki özel eğitime ihtiyacı
olan bireylere evde, hastanede ve rehabilitasyon merkezlerinde eğitim
imkânı sağladık. 2012 yılında, dünyada bir ilke imza
atarak engelliler için ayrı ve merkezî bir sınav sistemini uygulamaya
aldık. 128 adet engelsiz gündüz yaşam merkezini hayata geçirdik. Kamu
bakım ve rehabilitasyon merkezi sayısı 21 iken bu
sayıyı 104e çıkardık. Ağır engelli
vatandaşlarımızın hayat standartlarını
iyileştirmek için evde bakım desteği programını
başlattık. 2007 yılında başlattığımız
evde bakım yardımı kapsamında destek alan kişi
sayısı 2021 yılı itibarıyla 535.700e
ulaşmıştır. 62.337 engelli atamasını
gerçekleştirdik.
Değerli milletvekilleri, biraz önce
bazılarını zikretmiş olduğum, engelli
kardeşlerimiz için hayata geçirdiğimiz uygulamalar,
yaptığımız projeler ve verdiğimiz destekler,
şüphesiz, sosyal devlet anlayışımızın bir
gereğidir. Yarının bugünden daha iyi olması
gerektiğinin bilincinde olarak, hak temelli anlayışla hizmet
standardımızı yükseltmeye devam edeceğiz çünkü bizler
engelli kardeşlerimizle ilgili eksikliklerin giderilmesini onlara bir
lütuf olarak değil, hakların sahiplerine teslimi olarak görüyor ve
görmeye de devam ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HALİL ETYEMEZ (Devamla) Bu duygu ve
düşüncelerle zorluklara karşı mücadele azmini kaybetmeyerek
hepimize örnek olan tüm engelli kardeşlerimizi buradan muhabbetle
selamlıyorum. Gazi Meclisimizden bir kez daha ifade ediyorum ki en büyük
engel sevgisizliktir.
Tekrar tüm Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın hatip dedi ki: Biz tüm kanunlardan
engellilerle ilgili küçük düşürücü kavramları çıkardık.
Anayasa 61, ikinci fıkra, Sakatların korunmalarını
ibaresi
Biz kanun teklifiyle ilgili, Anayasayla ilgili geçmişte Mecliste
ne kadar önerilerde bulunduk ama maalesef, bu kavramı
kaldırmadınız.
BAŞKAN Anayasa değişikliği
Meclisin işi Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) -
Şanlıurfada, şehrin batısından tutun, doğusuna;
kuzeyinden tutun, güneyine kadar engellilerle ilgili hiçbir tane
kaldırım yok; kaldırım taşına
tırmanamıyor ve tuvaletlere gidemiyorlar. Yazık günah
arkadaş ya!
HALİL ETYEMEZ (Konya) Anayasa
değişikliği o, Anayasa değişikliği; biz
kanunlardan söz ediyoruz başkan; yapma ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şanlıurfanın
AK PARTİli Belediyesine söyleyin, bunu düzeltsinler ağabeyciğim
ya.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.11
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.20
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Osman Boyraz ve 40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 287 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 10uncu maddesi kabul edilmiş
ve 11inci maddenin önerge işleminde kalınmıştı.
11inci madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci
maddesinde yer alan "kaldırılmıştır ibaresinin
"çıkarılmıştır ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İbrahim
Halil Oral Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Ankara İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İbrahim Halil Oralın.
Sayın Oral, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; 287 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçe görüşmeleri
öncesinde bir AK PARTİ klasiğiyle karşı
karşıyayız. Bu klasik, tabii ki torba kanun klasiğidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisini, ruhu olmayan, mantığı olmayan
-tırnak içinde- bazı kanunlar çıkaran bir meclis olmaktan
çıkarıp gerçekten milletin Meclisi hâline getireceğiz;
Türkiyeyi ilk seçimde sizin gayriciddi idarenizden, torba olmuş yasama
usulünüzden inşallah kurtaracağız.
Saygıdeğer milletvekilleri, Elektrik
Enerjisi Fonu 2001 yılında kaldırılmış ancak bu
fon kapsamında faturalardan tahsil edilen bedel 2003 yılı
itibarıyla başka bir başlık altında
toplanmıştır ve devam etmiştir. Sektör altyapı
giderlerine katkı payı olarak toplanmaya devam eden bedel,
tedarikçiler tarafından alınıp doğrudan Bakanlık
hesaplarına yatırılması gereken bir meblağdır.
2018, 2019 ve 2020 yılları Sayıştay raporlarına
baktığımızda, üç yıl boyunca bu bedelin tedarikçiler
tarafından ya hiç yatırılmadığı ya da eksik
yatırıldığı görülmektedir. 2020de 37 şirket hiç
ödeme yapmamış, 18 şirket ise eksik ödeme
yapmıştır. 2019da 41 şirket hiç ödeme
yapmamışken 15 şirket eksik ödeme yapmıştır. Yani
vatandaş yıllardır ekonomik kriz içinde bu katkı
payını ödemekteyken şirketler bu paya âdeta çökmüş
durumdadırlar. Bugün bu payın kaldırılması çok küçük
de olsa olumlu bir davranıştır. Bu, çözüm üretmese de en
azından şirketlerin vatandaşın parasına çökmesi
engellenecektir. Peki, üç yıl Sayıştay raporlarına
yansıyan, belli ki çok daha geriye giden bir mazisi bulunan bu
ödenmemiş paylar nasıl tahsil edilecektir? Bunu tahsil etmek için
Bakanlık ne gibi tedbirler alacaktır? Biz bunu öğrenmek
istiyoruz. Sayıştay raporlarına yansıyan dönem, damat
bakanın Enerji Bakanlığı yaptığı döneme de
denk gelmektedir. Görüyoruz ki damat bakan ekonomiyi dipsiz bir kuyuya terk
ettiği gibi, Enerji Bakanlığını da hayal âleminde
yönetmiştir. Kendisi
Instagram'dan istifa edip kayıplara karışmıştır
amma bıraktığı tahribat en ufak bir enerji fonunu bile
tahsil edemeyecek düzeydedir. Mevcut Bakan Sayın Dönmez'e de tavsiyemiz,
tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan 1 liranın bile
hesabını sormasıdır, yoksa kendisi de bir gün damat bakan
gibi kayıplara karışmak zorunda kalabilir ve millet
vicdanında suçlu bulunabilir.
Değerli milletvekilleri, TRT payı ve
enerji fonu gibi düşük ödemelerin kaldırılması olumludur
ancak iktidar eğer samimiyse vatandaşı enerji giderleri
konusunda rahatlatmak için kademeli tarifeleri geliştirerek adımlar
atması ve KDV'yi hafifletmesi şarttır. Belli ki serseri
mayın gibi idare ettiğiniz ekonominin döviz kurlarında
yarattığı kriz, enerji fiyatlarını çok ciddi bir
şekilde etkilemeye devam edecektir. 2015te 35 kuruş civarında
olan ve 2018e kadar birkaç kuruşluk artış yaşayan elektrik
fiyatı, sonrasında uçmuş ve 91,5 kuruşu bulmuştur.
Aynı şekilde doğal gaz 2015te 115 kuruş civarındayken
1,5 lirayı bulmuştur. Dolarla doğal gaz aldığımız
ve elektriğin de büyük kısmını doğal gazla
ürettiğimiz düşünülürse 2022de vatandaşı zor günler
beklemektedir. Zaten kıt kanaat geçinen, faturalarını zor ödeyen
insanımız kara kışı kara kara düşünmektedir.
Vatandaş gelecek zamlardan sonra kış günü nasıl
ısınacaktır? En azından bir dönem akaryakıtta
yapılan ÖTV'den karşılama usulünün bir benzerini de elektrikte
gerçekleştirin, 2022 başında beklenen zamları KDV'den
karşılayın. O zaman belki bunca günaha karşılık
giderayak biraz hayır dua kazanırsınız.
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 11inci maddesinde geçen 2 nci ibaresinin
Hüseyin
Kaçmaz Murat
Çepni Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Şırnak İzmir İzmir
Dirayet Dilan Taşdemir Ali Kenanoğlu Nusrettin Maçin
Ağrı
İstanbul Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Başkanım,
katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Nusrettin Maçinin.
Sayın Maçin, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta iktidar olmak
üzere, burada olan her vekil arkadaşa sorularım var: Türkiye nereye
gidiyor, ne yapılmak isteniyor? Ekonomik krizin doğuracağı
sosyal felaketleri tahmin eden var mı? İnsanların temel
ihtiyacı olan barınma, konut edinme hakkı ve imkânı
kaldı mı yani ülkede yeni konut üretme imkânı kaldı
mı? Toplumun temel beslenme ihtiyacı olan gıdaya ulaşma ve
satın alma gücü kaldı mı? Çalışan kesimlerin
aldıkları maaşlarla çocuklarını üniversitelerde
okutabilme imkânı ve olasılıkları kaldı mı?
İnsanların hak, hukuk, adalet arayacakları bir kurumumuz var
mı?
Her vekilin bu sorulara reel cevap bulma ve cevap
verme sorumluluğu vardır. Benim, kendi adıma, halklarıma ve
işçi sınıfına karşı tarihsel sorumluluğum
gereği Türkiye bugün nereye gidiyor? sorusuna ve Ne yapılmak
isteniliyor? sorusuna cevabım nettir. Bu iktidar, ülkeyi 5li çeteye ve
uluslararası finans, sermaye gruplarına peşkeş çekti,
çekiyor; bu ülkenin yüz yıllık birikimlerini yabancı ve yerli
sermaye gruplarına teslim etti, teslim etmeye devam ediyor. Şimdi de
izlenilen politikayla konut, gıda, sağlık ve eğitim de
onların insafına bırakılıyor. Doğal ve
müşterek değerler olan ormanlar ve sular başta olmak üzere,
hazine arazileri ve meralar bu kesimlere peşkeş çekiliyor.
Ben bu sorulara cevap vermeden önce size birkaç veri
sunmak istiyorum. Bu ekonomik verileri size sunduktan sonra Türkiye nereye
gidiyor? sorusu hakkında ipucu vereceği kanısındayım.
Bakın, dolar 31 Aralık 2015te 2,90 Türk lirasıyken bugün
itibarıyla -bu yazıyı dün hazırladım- 12,83, şimdi
13,40ı geçti. Ekim 2015te inşaat demirinin ton bazında birim
fiyatı 1.930 TL iken bugün inşaat demirinin ton fiyatı 12.200.
50 kilogramlık unun fiyatı 2016da 68, 2020de 135 TLydi, bugün
itibarıyla 300 TLyi geçti. Yeni işe başlayan bir eğitim
emekçisi 2015 yılında 2.200 TL maaşıyla 760 dolar
alabiliyor iken şu an 326 dolar alabiliyor. Yine, asgari ücretle
çalışan bir işçi 2015te net aldığı 949 TL
maaşıyla 328 dolar alabiliyorken şu an 217 dolar alabiliyor.
Bütün bu veriler bize açıkça şunu
söylüyor: Toplumun ezici çoğunluğunun temel yaşamsal
ihtiyaçları olan konut, gıda, eğitim ve sağlık
hizmetlerinden mahrum bırakıldığı bir Türkiye
gerçeği vardır.
Biz, iktidarın ekonomiden
anlamadığını biliyoruz ancak iktidar bildiği konularda
da ısrarla yanlış yapmaya devam ediyor. Ey Birleşmiş
Milletler! Ey Amerika! Ey Avrupa! demenin yanlış olduğunu
bilmiyor mu? Merkez Bankasına müdahale etmenin yanlış
olduğunu bilmiyor mu? Yargıya müdahalenin yanlış
olduğunu bilmiyor mu? Adalet kavramının, hukukun ve kanunların
mezara gömüldüğü bir ülkede uluslararası sözleşmelerin ve anlaşmaların
rafa kalkacağını herkes biliyor ve bu iktidar da çok iyi
biliyor. Bütün bunları bilerek yapan bir iktidarın ne yapmak
istediği bence çok açıktır; kendi iktidarı,
yandaşları ve uluslararası sermaye gruplarının
çıkarları dışında kimseyi düşünmediği
açıktır ama şu bilinmelidir ki: Biz HDP olarak, kürdistan ve
Türkiye devrimcileri, demokratları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözleriniz.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) -
insan hak ve
özgürlüklerini savunan kesimler olarak bu ülkeyi karanlığa gömmenize
izin vermeyeceğiz. Bu ülkenin işçi sınıfıyla,
emekçileriyle, küçük üreticisiyle, esnafıyla, meslek odalarıyla tek
yumruk olup sizi iktidardan düşüreceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Kaçmaz Murat Çepni Habip Eksik
Şırnak İzmir Iğdır
Dirayet Dilan Taşdemir Ali Kenanoğlu Serpil Kemalbay Pekgözegü
Ağrı İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın Habip
Eksikin.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 12nci maddesiyle 3308 sayılı
Mesleki Eğitim Kanununda bir değişiklik öngörülüyor. Bu maddede
özellikle kalfalık belgesini kazanmış olan 12nci
sınıf öğrencilerine asgari ücretin yüzde 50sinden az olmayacak
şekilde ücret ödenmesi değişikliği var ve aynı zamanda
9, 10, 11inci sınıftaki öğrencilere de bir ücret ödenmesi ve
ücretlerin artırılmasıyla ilgili bir değişiklik var. Teklif
genel anlamda olumlu görülse de birçok eksikliği de içinde
barındırıyor. O açıdan ben, bu maddenin içerdiği
eksikliklere özellikle vurgu yaparak birkaç şey söylemeye
çalışacağım.
Birincisi, teklifin bu maddesinde şöyle bir
durum söz konusu: Eşit işe eşit ücret ilkesine
aykırıdır çünkü bir 12nci sınıf öğrencisi
şahıs da olsa kalfalık belgesini alan bir kişi artık o
işin bütün inceliklerini, bilgi ve becerisini almıştır ve
aynı zamanda bir usta gözetiminde de bu işi standartlarına uygun
bir şekilde yapabilir anlamına gelmektedir. Kalfalık belgesini
almış olmasına rağmen diğer kalfalardan daha az ücret
alması, aslında bu iktidarın gençliğe bakış açısının
ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor çünkü bir kişi bu
mesleği edinmişse, bu mesleğin bu belgesini almışsa
artık ona eşit şekilde muamele etmek gerekir. Aslında bu
maddedeki değişiklik, AKP iktidarının gençlere yönelik olan
bakış açısını göstermektedir. Bakın gençlere,
özellikle Z kuşağına bir soru sorulmuş, Türkiyedeki temel
sorun size hangi kelimeleri çağrıştırıyor? diye bir
araştırma şirketi sormuş. İlk verilen cevap kelime
olarak eşitlik ikincisi adalet yani AKP iktidarının
aslında daha hayatının baharında olan bu gençlerin
algılarında, zihinsel algılarında oluşturduğu
etki, eşitlik ve adalete aykırı bir durumun söz konusu
olduğu. Teklifteki bu maddede de maalesef, bu durumun söz konusu
olduğunu düşünüyoruz. O açıdan madem kalfalık belgesini
almış, madem bu işi yapabilecek bilgi, becerileri o
standartlarda öğrenmiş ve bir ustanın gözetiminde yapabilecek
bir yeterliliğe kavuşmuşsa o zaman tam ücret alması
gerekiyor.
İkinci durum, şunu özellikle belirtmek
gerekir: Türkiye'de stajyerlik ve kursiyerlik durumları maalesef istismar
ediliyor ve gerçekten 2016dan sonra sayıları 360 binden 1 milyon 200
binin üstüne çıkmış durumda stajyerlik ve kursiyerlikle meslek
edinme durumu. Bunun birçok işveren tarafından istismar
edildiğini de hepimiz biliyoruz. Aynı zamanda Türkiye'deki iş sorununa,
nitelikli personel sorununa da çözüm üretmediğini; tam tersi, çarkın
yanlış bir şekilde dönmesine sebep olduğunu da biliyoruz.
Elbette ki mesleki yeterlilik olması lazım, ebette ki
çıraklık ve stajyerlik, kursiyerlik durumları olması
lazım ama şunu belirtmekte fayda var: Bakın, bir işveren bir
genci alıyor, o genç o iş yerinde kurs alıyor, stajyerlik
yapıyor, süresini geçiriyor ama bu süreyi geçirdikten sonra
aldığı belge veya aldığı eğitim
sonrasında Senin süren bitti, hadi, sen çık. diyor, başka
birisini getiriyor ve o gençleri küçük bedensel işlerde,
çalışmalarda kullanmaya devam ediyor. Açıkçası ben burada
işverenleri de eleştirmiyorum çünkü işverenlerin de Türkiye'de
çoğunluğunun çok ciddi anlamda sorun yaşadığını,
sıkıntı yaşadığını da biliyoruz ama
usulsüzlüğünü asla tasvip etmiyoruz. Ama şunu belirtmekte fayda var:
Türkiye'deki ağır vergi yükleri, özellikle gelir vergisi -üzerindeki-
yükü, özellikle KDV ve stopaj vergilerinin yüksek olmasından dolayı
birçok işveren de zaten zorluk yaşıyor. Ama stajyerlikle ilgili
yani bu mesleki yeterlilikle ilgili değişiklikle, maalesef, bu çark
ters dönmeye, yanlış dönmeye devam ediyor. Yani insanlar
yeterliliği kazanıyor ama o işveren onu çıkarıyor,
dışarıya koyuyor, yenisini alıyor ve basit bir bedensel
işte kullanmaya devam ediyor.
Kısacası şunu söylemekte fayda var:
Gençler Türkiyeden ümitlerini bu tür uygulamalardan dolayı kesiyorlar ve
gerçekten ülkeden çok yoğunluklu bir şekilde göç etme fikriyatı
gelişiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bakın, Türkiyede özellikle Z
kuşağını içeren yaş grubuna, gençlere sorulduğu
zaman hemen hemen yüzde 60-70 civarında yurt dışında
çalışma, iş bulma, eğitim alma beklentilerinin
olduğunu görüyoruz çünkü Türkiyedeki mevcut iktidarın
uyguladığı politikaların hemen hemen hepsi, gençlere
yönelik maalesef, yeterli düzeyde gelecek sunma anlamında bir ümit
vadetmiyor; tam tersi, geleceksizliğe ve ümitsizliğe sevk ediyor.
Aynı zamanda birçok yanlış uygulamayla mesela,
bağımlılıkla ilgili mücadele konusunda olsun,
işsizlikle mücadele konusunda olsun, yine, kadın sorunuyla ilgili mücadelede
olsun, sağlık, eğitim, ekoloji konularında olsun AKP
iktidarının yürüttüğü politikaların güven vermediğini
ve bu ülkeden ayrılmak istediklerini birçok araştırma sonucunda
da görüyoruz. O açıdan teklif olumlu olsa da 12nci maddedeki
değişiklik genel anlamda büyük eksiklikler içeriyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 12 - 5/6/1986 tarihli ve 3308
sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 25 inci maddesinin 1 inci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Aday çırak ve çıraklar ile
işletmelerde mesleki eğitim gören, staj veya tamamlayıcı
eğitime devam eden öğrencilere işletmeler tarafından
ödenecek ücret ve bu ücretlerdeki artışlar, düzenlenecek sözleşme
ile tespit edilir. Ancak, işletmelerde mesleki eğitim gören
öğrenciler ile mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve
kurumlarında staj veya tamamlayıcı eğitim gören
öğrencilere asgari ücretin brüt tutarının; yirmi ve üzerinde
personel çalıştıran işyerlerinde yüzde otuz beşinden,
yirmiden az personel çalıştıran işyerlerinde yüzde yirmi
beşinden, aday çırak ve çırağa yaşına uygun
asgari ücretin yüzde kırkından kalfalık yeterliliğini
kazanan mesleki eğitim merkezi 12 nci sınıf öğrencilerine
asgari ücretin yüzde ellisinden aşağı ücret ödenemez. Bu amaçla
kamu kurum ve kuruluşları gerekli tedbirleri alır.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Müzeyyen Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin Bayır Yıldırım
Kaya
Manisa İzmir Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yıldırım Kayanın.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; torba kanunlar komisyonlar tarafından ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bir alışkanlık
hâline getirildi. Millî Eğitim Komisyonunu ilgilendiren konuları da
ilgisiz olan bir komisyonda görüşerek hangi sonuçları
alacağız, doğrusu merak ediyorum. Bazı kanunların
bazı maddeleri üzerinde ben de görüşlerimizi açıklamak
istiyorum.
Size Yalova Üniversitesinden bir örnek vermek
istiyorum; kalfaya, çırağa, ustaya, sanayiye bakışımızın
Yalovadan tipik bir örneği. Yalova Altınova Meslek Yüksekokulunda
Makine ve Metal Teknolojileri Bölümü var. Bu bölümde öğrenciler kaynak
yapma eğitimini alacaklar ama sanayi elektriği olmadığı
için kaynak yapamıyorlar. 450 bin liraya kaynak makinesi
alınmış fakat üniversite kıyamadığı için bu
kaynak makinesini de kurmamış. Dolayısıyla, siz, böylesi
bir yerde kalfaya, ustaya, çırağa, ne düşünürseniz düşünün,
uygulamada yaşanan problem sorunu çözmeye yetmez. Dolayısıyla,
ben bunun üzerinde çok fazla konuşmak istemiyorum. Biz, halkın
iktidarında bu meseleyi nasıl çözeceğiz, onu anlatmak istiyorum.
Organize sanayi bölgelerinde teknoloji liselerini
yaygınlaştıracağız. Her öğrenci kendi
branşında ders görecek, 3üncü sınıftan itibaren sanayide
kendi alanıyla ilgili staj görecek. Okuldan mezun olduktan sonra
stajını yaptığı fabrikada
çalışabileceği imkânları hazırlayacağız.
Üniversiteye gitmek istiyorsa kendi çalıştığı alanın
iz düşümü üniversiteye artı puanla gidecek. Mesleki eğitimde
çocuklarımızın temel eğitimden yararlanmalarını
sekteye uğratacak uygulamaları kaldıracağız. Mesleki
teknik eğitimin çocukları okuldan
uzaklaştırmasının önündeki engelleri
kaldıracağız. Temel eğitim ve yaşam becerilerini
piyasa tahakkümünden kurtaracağız. Mesleki ve teknik eğitimde
geçerliliğini yitirmiş bazı bölüm ve alanları
kaldıracağız. Öğrencilerin ucuz iş gücü olarak
görülmesine ve çocuk işçiliğine son vereceğiz. Öğrencilerin
kendilerini geliştirmeleri ve eğitim aldıkları alanda
uygulama ve staj yapmalarının önündeki engelleri bir bir
kaldıracağız. Öğrencilerin mecbur
bırakıldıkları değil, tercih ettikleri bölümleri
seçmesini sağlayacağız. Bunları yaparken tabii ki
öğretmene ihtiyacımız var.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dün Millî Eğitim
Bakanlığı toplantısında bir konuşma yaptı.
Adına şûra diyorlar ama üzülerek belirtmek isterim ki bu şûra
değil, sadece Adalet ve Kalkınma Partisinin bir
toplantısıdır. Bu toplantıda diyor ki: Öğretmen
meslek kanununu çıkaracağız. Hoş geldin Sayın Recep
Tayyip Erdoğan. (CHP sıralarından alkışlar) 2022
değil, 18 Kasım 2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi verdik.
Kanun teklifi tozlu raflarda bekletiliyor; getirin, hemen çıkartalım.
(CHP sıralarından alkışlar) 3600 ek gösterge diyorsunuz.
Dün sağlık çalışanlarına ek bir maddeyle ilave olanak
sağladık mı? Sağladık. Sağlık
çalışanlarını bölerek yaptık. Getirin 3600 ek
göstergeyi, şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi getirsin teklifi,
oylayalım, geçelim. Neyi bekliyorsunuz, iktidar olmayı mı
bekliyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) İktidar
olmayı bekliyorsanız iktidar olmayacaksınız, geçti Borun
pazarı, iktidar olma döneminiz bitti. Öğretmen meslek kanununu
çıkaracağız. 3600 ek göstergeyi öğretmenlere, imamlara,
sağlık emekçilerine, hepsine birlikte vereceğiz. Öğretmen
ayrımı yani kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen
ayrımı tarihe karışacak. Siz bu ayıbı 2002
yılında iktidar olduğunuzda getirdiniz. 2002 yılında
ne diyordu Sayın Recep Tayyip Erdoğan: 72 bin atanmayan
öğretmen var, ayıp, ayıp! 72 bin öğretmen atanmaz mı?
diyordu. 10 kat ayıp işliyorsunuz, 700 bin atanmayan öğretmen
var. 2.511 engelli öğretmen var, atama bekliyor. Yarın Engelliler
Günü değil mi? 2.511 engelli öğretmeni niye atamıyorsunuz? 920
atanmayan ücretli öğretmen var, 2019dan beri bekliyor. Niye bu
atamayı yapmıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Eğer siz, 170 bin
öğretmen ihtiyacının olduğu bir ülkede, bugün 50 bin
öğretmen atamıyorsanız iktidara gelme vaadiyle
açıkladıklarınıza öğretmenlerin karnı tok.
Buradan öğretmenlerimize seslenmek istiyorum: Sevgili meslektaşlarım,
hiç umutsuzluğa kapılmayın, yüreğinizi karartmayın.
Halkın iktidarı kurulacak, sizin sorunlarınızın
tamamı çözülecek. Ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen,
kadrolu öğretmen ayıbından sizi kurtaracağız. Bu
ayıptan kurtulmak isteniyorsa gelin, birlikte mücadele edelim. Eğer 4
Aralıkta Mersinde meydanda haklarınızı
haykırırsanız sizi duyarlar yoksa buradan
konuşmalarınızın hiçbirini duymuyorlar ama biz söz
veriyoruz, bu sorunlarınızı çözeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde12- 05.06.1986 Tarihli ve 3308 Sayılı
Mesleki Eğitim Kanununun 25 inci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan yüzde otuzundan ibareleri yüzde altmışından
şeklinde, yüzde on beşinden ibaresi yüzde kırkından
şeklinde değiştirilmiş, aşağı ücret
ödenemez ibaresinden önce gelmek üzere, kalfalık yeterliğini
kazanan mesleki eğitim merkezi 12 nci sınıf öğrencilerine
asgari ücretin yüzde sekseninden ibaresi eklenmiştir.
Şenol
Sunat Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Ankara İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Şenol Sunatın.
Sayın Sunat, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 12nci madde üzerine verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, ben konuya bakarken
gerekçeleri de okudum ama 12nci maddenin gerekçesinde şöyle bir ibare
var:
öğrenciler çırak olarak başladıkları
eğitimlerini ustalık ile tamamlamaktadır. Ustalık,
çıraklık eğitimi sisteminde en üst kademe olup bir bireyin
usta olarak tanımlanabilmesi için ustalık belgesiyle
yeterliliğini ispatlaması gerekiyor. Bu nedenle çırak olarak
başlanan eğitim süreci ustalıkla tanımlanmaz ancak
ustalık belgesi almaya hak kazanılarak tanımlanır; lütfen,
bunu düzeltirseniz iyi olur.
Yine, 14üncü madde de çok dikkatsizce
yazılmış mesleki ve teknik öğretimin diyor, mesleki ve
teknik eğitimin olması gerekiyor.
Sayın milletvekilleri, 3308 sayılı
Mesleki Eğitim Kanununun 25inci maddesiyle ilgili sadece bu düzenlemeyi
yapmak günümüz ekonomik koşullarında yeterli değildir. Asgari
ücretin yarısı olan -bugünkü içinde yaşadığımız
süreçte- 1.300 liraya kalfalık yeterliliği alan kalfanın bir
işletmede çalışması artık mümkün değildir. Her ne
kadar ilgili kanun maddesindeki ibarelerde asgari ücretin yüzde 15inden,
yüzde 30undan aşağı ücret ödenemez. denilse de esnaf ve
sanatkârlar, KOBİler pandemiyle artan bu sıkıntılı
süreçte yanlarında çalışan ve meslek öğrenen çırak ve
kalfalara ancak kanunla sınırları çizilen limitler
doğrultusunda ücret ödeyebilmektedir yani bunu, KOBİlerin ve iş
dünyasındaki işletmelerin ödemesi zor olduğu için bu katkı
bedellerinin de yükseltilerek devlet tarafından
Aynen mesleki eğitim
merkezi öğrencilerine tanınan hakların, mesleki ve teknik lise
öğrencilerine de tanınmasından söz ediyorum. Ekonomik olumsuzluğun
en üst düzeye çıktığı günlerde, asgari ücretin yüzde 15i,
yüzde 30uyla bir gencimizin meslek öğreneceğini, staj
yapacağını, işletmelerde
çalışacağını ve verilen bu oranlarda
aldığı ücret karşılığı mesleki
eğitimin teşvik edileceğini düşünmek abesle
iştigaldir. Günümüz şartlarına uygun olmayan bu tür
düzenlemeler, gençlerimizi, başta sanayi sektörü olmak üzere ilgili
sektörlerden, üretimden uzaklaştırmaktadır. Gerçekçi olmak
gerekirse gerçek manada çırak, kalfa ve iş yerlerinde mesleki
eğitim gören öğrenciler ile mesleki ve teknik eğitim liselerinde
staj yapan öğrencilerin niceliğini ve niteliğini artırmak
istiyorsak, gençlerimizi üretimin içerisine sokarak genç işsizliği
oranlarını makul düzeye indirmek hedefiyle mükellefsek, kısaca,
sözde değil özde mesleki eğitime olan ilgiyi artırmak istiyorsak
kanunun 25inci maddesi biraz önce okunduğu gibi olmalıdır. Hem
mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarını içermelidir hem de
mesleki eğitim merkezi öğrencilerini içermelidir. İlgili
maddeyle, bahsi geçen mesleki eğitim merkezi programına devam eden
öğrenciler zaten fakir aile çocuklarıdır. Öğrenciler, staj
yapacak işletme zaten bulamamaktadırlar, bir de üstüne üstlük -staj
konusunda- işverenler, KOBİler zorlandığı takdirde
staj yapacak yer de bulamayacaklardır. Bu çocuklar, aile bütçelerine
katkıda da bulunuyorlar. Yani, değerli milletvekilleri, tek bir
mesleki eğitim programını ele alarak mesleki eğitimi
istenilen düzeye çıkarmanız mümkün değildir.
Yine, 13üncü maddede, on yıl çalışan
yani ustalık yeterliliğini kazanmış olanlara
çalıştığını belgelendirdiği takdirde usta
öğretici olma hakkı getiriyorsunuz. Evet, iyi bir şey ama bunu,
çıraklık ve mesleki eğitim sistemini anlamadan, eksik ve
yarım bilgiyle, mevzuat değişikliğiyle sonucun
değişebileceği varsayımına dayandırıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Çıraklık
merkezlerinde yani mesleki eğitim merkezlerinde öğrenci
sayısının artırılmasının yolu bu değil.
Burada esas düzeltilmesi gereken husus, her usta öğreticiye daha önce 12
öğrenci düşerken bugün 40 öğrenciyle ilgilenmek durumundalar;
usta öğreticilerin bu durumunu ele almanız gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, yazılımdan,
donanımdan iyi anlayan, iyi dijital okuryazar olan, iyi girişimci
-yaşadığı şehri, bölgesini, dünyayı iyi bilen- ve
sanat tarihinden, müzikten, felsefeden iyi şekilde anlayan, iyi ahlak
sahibi, yeniliğe, tasarıma, iyi ve güzel çevreye yönelen -vasat
değil- iyi bireyler yetiştirmek istiyorsak bunun yolu da mesleki
eğitimde uygulamaya dayalı bir yapıyı oluşturmaktan
geçecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 13- 3308 sayılı Kanunun 31 inci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Ustalık yeterliğini kazanmış
olanlar mesleklerinde en az on yıl çalıştıklarını
belgelendirdikleri takdirde Bakanlıkça açılacak iş pedagojisi
kursu sınavına doğrudan katılabilirler.
Başarılı olanlara usta öğreticilik belgesi verilir. 25
yıl usta öğreticilik yapmış kişiler emeklilik
hakkını kazanır.
Hüseyin Kaçmaz Murat Çepni Gülüstan Kılıç Koçyiğit
Şırnak İzmir Muş
Dirayet Dilan Taşdemir Ali Kenanoğlu Serpil Kemalbay Pekgözegü
Ağrı İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Gülüstan Kılıç Koçyiğitin.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ekranları başında bizi izleyen
değerli halklarımız, hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Tabii, öncelikle, maddeye geçmeden önce, genel bir
kural hâline getirdiğiniz bu torba yasa meselesini eleştirmeden
geçemeyeceğim. Bu yasa teklifinde de yine 21 kanunda değişiklik
yapıyorsunuz; tali komisyonları işlevsizleştirmişsiniz.
Komisyon, etki analiz raporları hiçbir şekilde ulaşmadan ve
dikkate almadan Komisyondan geçirdi ve en önemlisi, Komisyonun aslında
resen dikkate alması gereken Anayasaya uygunluk meselesini hiç dikkate
almadan geneli üzerine ve maddeleri üzerine tartışmalar yapıp
buraya, Meclise getirdiniz. Bütün bunları tabii ki sizin milletvekili
olarak değil, ne yazık ki sarayın ve sermayenin ilgili
birimlerinin isteği doğrultusunda yapıp buraya
getirdiğinizi de biliyoruz.
Şimdi, benim üzerine söz aldığım
13üncü maddenin aslında genel olarak olumlayabileceğimiz bir madde
olduğunu ifade etmemiz gerekiyor fakat yetersiz olduğunu da ifade
etmemiz gerekiyor. Aslında burada usta öğreticilerin sınava
girmek için ulaşmaları gereken, ellerinde olması gereken -on
yıllık- usta öğreticilik belgesi meselesine, sorununa bir çözüm
getiriyorsunuz ve diyorsunuz ki: On yıllık
çalıştığını ispatlarsa bu iş pedagojisi
sınavına girebilir. Bu konuda bir sıkıntı yok, tamam,
bu iyi ve güzel fakat bunun, diğer bütün alanlardaki düzenlemelerle
desteklenmediği zaman aslında havada kalan bir düzenleme
olduğunu da ifade etmemiz gerekiyor. Şu anda, hâlihazırda 90 bin
kişi olan usta öğreticiler, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun kendilerine yükledikleri sorumlulukları yerine
getiriyorlar fakat devlet memurlarına verilen hakların hiçbirinden
faydalanamıyorlar. Öncelikle bunun büyük bir eşitsizlik olduğunu
ifade etmemiz gerekiyor. Yine, usta öğreticilerin emekli olma
imkânları çok sınırlı, neredeyse birçoğu emekli
olamıyor.
Peki, biz parti olarak bu maddenin ya da bu teklifin
neyle desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz? Onları da ifade
edeyim: Öncelikle usta öğreticilere ödenen ücretlerin, destekleme ve
yetiştirme kurslarında olduğu gibi ders saati ücretlerinin 2
katı şeklinde ödenmesi gerekiyor. Kadrolu öğretmenler ve kadrolu
usta öğreticilere verilen özlük haklarından
yararlandırılmaları için gerekli yasal düzenlemenin ivedilikle
yapılması gerekiyor. Kadrosuz usta öğreticilerin SGK prim gün
sayılarının arttırılması için gerekli yasal
düzenleme yapılmalı ve aylık otuz ders saati okutan bir usta
öğreticinin, aylık otuz günlük SGK primi de
yatırılmalıdır. Usta öğreticilerin işsizlik
sigortası primine dâhil edilmesi ve işsiz kaldıklarında
buradan kendilerine yaşamlarını idame ettirecek bir ücretin
ödenmesi için düzenleme yapılmalıdır. En önemlisi de tabii ki
emekli olma imkânlarının düzenlenmesi gerekiyor. Yirmi beş
yıl çalışan bir usta öğreticinin, miktarına ve prim
gün sayısına bakmadan emekli edilmesinin yolu
açılmalıdır değerli arkadaşlar.
Diğer bir mesele, burada, dün, bütün siyasi
partilerin genel uzlaşısıyla hekimlerin özlük haklarında
iyileştirme yapan düzenlemeye dair bir iki şey söylemek istiyorum.
Biz, sürekli, Sağlıkta Dönüşüm Programını
eleştiriyoruz. En temel eleştirilerimizden biri, aslında, sizin
iş barışını bozmaya dönük
yaklaşımınızdı. Ne dedik? Siz, hastaneyi ticarethane,
hekimleri ve hemşireleri de tüccar pozisyonuna getirdiniz yani
sağlığı piyasanın insafına terk ettiniz. Fakat
daha kötü bir şey yaptınız, parça başı
çalışmayı getirdiniz. Böylelikle hastanelerin iş yükü
arttı, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının
iş yükü arttı; en önemlisi, bugünkü SGK'nin kara deliğinin
müsebbibi de aslında bu sağlıktaki dönüşümdü. Fakat siz,
dün daha kötü bir şey yaptınız. Hekimlerin ve diş
hekimlerinin özlük haklarını artırmanız, onların
emekliliğe yansıyacak şekilde ücretlerini düzenlemeniz çok
olumlu ve doğru bir adımdı, hatta geç
kalınmıştı çünkü Türkiye ciddi bir hekim istifası ve
hekim göçüyle karşı karşıyaydı fakat bununla yeniden
çalışma barışını bozacak bir adım
attınız. Neden? Çünkü hekim dışı personeli
kapsamadınız. Hemşireler, ebeler, teknisyenler ve diğer
bütün branşlarda, hatta temizlik işçisi dâhil olmak üzere
söylediğimiz Sağlık bir ekip işidir. meselesinde siz ekibi
getirip hekime sıkıştırdınız. Ne yazık ki
oldukça iktidarcı, oldukça hiyerarşik bir bakış
açısıyla sağlığın merkezine de hekimi koydunuz ve
bu yanlış, yanılgılı yaklaşımınız
da ne yazık ki çok ciddi bir tepki oluşturdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Oysaki ne yapmanız gerekiyordu? 3600 ek
göstergeyi bütün sağlık emekçileri ve bütün diğer memurlar için
çıkarmanız gerekiyordu ve bunu kademeli olarak 7200e
çıkarmanız gerekiyordu. Özellikle çalışan kadınlar
açısından -ki sağlık en fazla kadın
istihdamının olduğu bir alandır- ücretsiz kreşleri çok
hızlı bir şekilde hayata geçirmeniz gerekiyordu. Nöbet
ücretlerini artırmanız, nöbet sürelerini kısaltmanız ve en
önemlisi, hastanelerin fiziki koşullarını düzenlemeniz
gerekiyordu. Ek ödemelerin genel bütçeden verilmesi olumlu bir
adımdır fakat bunun tamamının yani ek ödeme, sabit ücret
dışındaki kısmın da emekliliğe
yansıyacağı şekilde bir düzenlemeyle bütün sağlık
emekçilerine verilmesi gerekiyordu.
Hemşirelik meslek yasasını hâlâ
çıkarmadınız ve daha kötüsü, yardımcı hemşirelik
diye bir mesele çıkardınız, bugün hemşireler bununla
cebelleşmek zorunda kalıyorlar. Ve en önemlisi, atanamayan
sağlık emekçilerinin atamasını yapmanız gerekiyordu
ama siz bunları yapmadınız; yeni, büyük bir sorun
yarattınız. Bu sorunu nasıl gidereceksiniz? Tabii ki siz
gideceksiniz, biz de çözeceğiz diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan
belgelendirdikleri takdirde ibaresinin belgelendirmeleri hâlinde ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Müzeyyen Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Tacettin Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Mustafa
Tuncer
İzmir Manisa Amasya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mustafa Tuncerin.
Sayın Tuncer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesiyle Ustalık
yeterliğini kazanmış olanlar mesleklerinde en az on yıl
çalıştıklarını belgelendirdikleri takdirde
Bakanlıkça açılacak iş pedagojisi kursu sınavına
doğrudan katılabilirler. Başarılı olanlara usta
öğreticilik belgesi verilir. hükmü getirilmektedir.
Sayın milletvekilleri, milletvekili
olduğum Amasya, Gümüş Ovası, Merzifon Ovası, Suluova ve
Geldingen Ovası gibi çok verimli ve büyük ovalara sahiptir, hatta
TİGEM Gökhöyüke üretme çiftliği kurarak bu ovaların önemini
kabul etmiştir.
Amasyalı çiftçiler saydığım bu
ovalarda ağırlıklı olarak soğan, şeker
pancarı, mısır, arpa, buğday gibi mahsuller eker ve hasat
ederler. Bu ürünlerden bazen kâr ederler, bazen de maliyetine satış
yaparlar ama bu seneye kadar hiçbir dönemde ürünlerini satamaz duruma
gelmemişlerdi. Amasyalı çiftçilerin 2021 yılında
ürettikleri soğan maalesef ellerinde kaldı, hatta tarlada kaldı;
ne alan var ne de soran. Hâl böyleyken Tarım Bakanı ne
yapıyor? derseniz pilotu olduğu uçakla uçarken havadan çiftçileri
seyrediyor.
Bu seneki maliyeti kiloda 90 kuruşu bulan
soğan şu anda 30-35 kuruşa dahi satılamıyor. Satmaktan
umudunu kesen bazı çiftçilerimiz tarladan çıkarmadığı
soğanını tarlayı sürerek toprakla
karıştırıyor. Soğanını satamayan, diğer
ürünlerini maliyetine satan çiftçi 2022 yılı mahsulünü nasıl
ekecek, nasıl yetiştirecek? İçinizde bu soruların
cevabını bilen varsa buyursun gelsin. Ama benim size bu konuda
önerilerim olacak. Bu sene çiftçiyi önce kuraklık, şimdi de iktidar
vurdu. Olağanüstü durumlarda olağanüstü kararlar almak lazım.
Gerçekten çiftçi dostuysanız çiftçinin bu sene ürününe atacağı gübreleri çiftçiye verin.
Tamamını veremeyiz. derseniz, o zaman yarısını
verin. Yine, Tarım Kanununun 21inci maddesi uyarınca vermeyi
taahhüt ettiğiniz ama vermediğiniz, çiftçiye olan 220 milyar
liranın üzerindeki borcunuzu derhâl ödeyin. Bu şekilde çiftçinin
2022de de üretmesini sağlayın. Yapar mısınız
bunları? Umarım yaparsınız ama 5li çeteye ödeme yapmaktan
çiftçiye de keşik gelmez.
Sayın milletvekilleri, bugün saat 15.00
itibarıyla çiftçi için olmazsa olmaz bazı ürünlerin
fiyatlarını öğrendim ve bunları sizinle paylaşmak
istiyorum. 1 çuval unun tüccara geliş fiyatı 385 lirayı
bulmuş. 1 çuval yemin tüccara geliş fiyatı 190 lira. 1 ton üre
gübresinin tüccara geliş fiyatı 14 bin lira ki geçen hafta bu 13 bin
liraydı. 1 ton DAP gübresinin tüccara geliş fiyatı 14 bin lira
olmuş; geçen hafta, tam bir hafta önce çarşamba günü 11 bin
liraydı, bir haftadaki artış asgari ücretten daha fazla. 1 ton
20.20 gübrenin tüccara geliş fiyatı 8.250 liraydı ki 7
Kasımda Niğde Vekilimiz Ömer Fethi Beyle Amasyadaki çiftçilerimizi
ziyaret ettiğimizde fiyatı 5.400 liraydı. Bu fiyatlara tüccar
kâr payı ekleyip satacak olursa çiftçinin kaç liraya
alacağını varın siz hesaplayın.
Sayın milletvekilleri, şu anda ülkemizde
yaşanan en önemli belirsizliklerden biri de buğday fiyatları. Çiftçi
buğdayı kaç liraya satacağını bilmiyor, tüccar ve
fabrikacı ise kaç liraya alacağını bilmiyor. Buğday
fiyatlarında tam bir muamma ve belirsizlik hâkim. Şayet bu
belirsizlik yukarı yöne çevrilirse
Sayın milletvekilleri, Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlunun Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası amacına uygun hareket ederek çiftçiye üç
ay geri ödemesiz, faizsiz krediyi hemen vermeli; çiftçimizin su ve elektrik
borçlarının faizi silinmeli, geliri oranında yeniden
yapılandırılmalı ve elektrikte ek kalemler
kaldırılmalıdır. Takibe düşmüş borçlara gelen
faizler derhâl silinmeli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA TUNCER (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Devam edin siz.
MUSTAFA TUNCER (Devamla) Teşekkür ediyorum.
kredi geri ödemeleri altı ay ertelenmelidir.
Tarımsal üretimde kullanılan mazottaki KDVnin önümüzdeki altı
ay süreyle kaldırılması gerekmektedir. Tüketiciye nefes için
gıda ürünlerinde uygulanan yüzde 8lik KDV altı ay
sıfırlanmalıdır. Tüm belediyeler ile kooperatifler
arasında iş birliği yaptırılmalıdır.
şeklindeki önerileri derhâl uygulanmalıdır. Aksi hâlde bu kara
kış bitmez ve çiftçi de tüketici de kara kışta AK
PARTİnin bu yaşattığı ayazı vallahi de unutmaz,
billahi de unutmaz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şenol Sunat Dursun Müsavat Dervişoğlu Aydın Adnan Sezgin
Ankara İzmir Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Aydın Adnan Sezginin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 13üncü maddesi, usta
öğretici sayısının artırılması
amacıyla, mesleklerinde en az on yıl usta olarak
çalışanların iş pedagojisi kursu sınavına
doğrudan katılabilmeleri yönünde bir düzenleme öngörmektedir.
Sayısı 90 bini aşan usta öğreticiler, mesleki eğitim
açısından gayet önemli bir işleve sahiptir ancak usta
öğreticilerin özlük hakları son derece yetersizdir. Usta
öğreticiler 657 sayılı Kanunda belirtilen bütün
sorumlulukları yerine getirmelerine rağmen devlet memurlarına
verilen haklardan yararlanamamaktadır. Ayrıca prim süreleri ve
miktarları yeterli olmadığı için emeklilik imkânları
kısıtlıdır, iş güvenceleri olmadığı
için işsiz kalma riskleri yüksektir ancak işsizlik
maaşından faydalanmaları da mümkün değildir. Düzenleme
sadece usta öğreticilerin sayısını artırmakta, özlük
haklarıyla ilgili bir iyileştirme öngörmemektedir. Teklifin tümünde
olduğu gibi bu maddede de ihtiyaçlardan uzak düzenlemeler, geçici
çözümler, paydaşların taleplerine, beklentilerine yanıt vermeyen
değişiklikler öngörülmektedir. Yasama mantığına
yakışmayan ve tali komisyonları etkisiz kılan kanun
tekliflerinin kifayetsiz ve gerçeklikten kopuk olması elbette
doğaldır.
Değerli arkadaşlar, memleketimle ilgili
vahim bir konuya da değineceğim. Aydın ve Denizliye içme ve
sulama suyu bağlayan Büyük Menderes Nehri son yıllarda yaşanan
kuraklık ve iktidarın yanlış politikaları nedeniyle
artık havzayı besleyemez duruma gelmiştir. İktidar göz göre
göre gelen tehdidi vakitlice önleyememiş, gerekli tedbirleri almakta
gecikmiş, özellikle çiftçilerimizi susuzluğa mahkûm etmiştir. Su
kaynaklarının tükenmesiyle birlikte iktidar iki yıl süreyle bölgedeki
arazilerin yüzde 50sini susuz bırakma kararı
almıştır. Araziler 2 eşit parçaya bölünerek her yıl
bir parçası susuz bırakılacaktır. Kendi artezyeni olan
üreticilerden de ilave ücret alınacaktır. Gelinen noktada tedbirler
alınması elbette gereklidir. Havzadaki akarsu ve yer altı
suları korunmalı, mevcut kapasite en iyi şekilde
değerlendirilmelidir. Ancak bıçak kemiğe dayanana kadar neden
beklenmiştir? Kapasite ve risk analizleri zamanında yapılarak
neden tedbir alınmamıştır? Koçarlı ve
Bağarası Ovası için planlanan kapalı sistem sulama projesi
neden hâlâ tamamlanmamıştır? Damla sulamanın teşvikine
neden bugüne kadar öncelik verilmemiştir? İktidarın
hatalarının bedelini neden Aydınlı üreticilerimiz ödemek
zorunda kalmaktadır? Üreticilerimiz zaten borç batağında
çırpınmakta, haciz ve icralarla boğuşmaktadır. Girdi
maliyetleri inanılması zor düzeylerdedir; bir de bütün bunlara
iktidarın yanlış ekonomi politikaları eklendiğinde,
üreticilerimiz âdeta iflasa, yok olmaya terk edilmektedir. Sadece tarımda
değil, hayvancılıkta da tehdit söz konusudur.
Hayvancılık için hayati önemdeki mısır silajı üretimi
de sulama eksikliğinden dolayı riske girecektir. Bu koşullarda
yapılması gereken, bölgedeki üreticilerden alınan her türlü
vergi ve ücretten feragat edilmesi, destek ve teşviklerin de
zamanında, hatta zamanından önce ödenmesidir.
Değerli arkadaşlar, iktidarın
beceriksizlerinin bedelini her zaman vatandaş ödemek zorunda
kalmaktadır. Sadece Büyük Menderes havzasındaki su değil, tüm
ülkedeki kaynaklar tükenmeye yüz tutmuştur; vatandaşın da
sabrı tükenmiştir. İktidar, Büyük Menderes Nehrindeki
kuraklıktan da Merkez Bankasının kasasının
kurumasından da birincil derecede sorumludur. Türkiyenin başına gelmiş büyük felaket, bu
iktidardır.
Ülkemizin en kısa sürede seçime gitmesi
temennisiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Haziran 2023te gideceğiz inşallah.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Kaçmaz Murat Çepni Remziye Tosun
Şırnak İzmir Diyarbakır
Dirayet Dilan Taşdemir Serpil Kemalbay Pekgözegü Ali Kenanoğlu
Ağrı İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Remziye Tosunun. (HDP sıralarından alkışlar)
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 14üncü maddesine dair söz almış bulunmaktayım.
38 maddeden oluşan, 21 farklı kanunda
değişlik yapan bu kanun teklifi -farklı komisyonların
konusu olan yasaları bir arada görüşerek- hem usulen hem de -birçok
madde- esasen yasa yapma anlayışına aykırıdır.
Kanun teklifinin 14üncü maddesi, mesleki ve teknik
öğretimin daha fazla tercih edilmesinin yolunu açmak için ödenecek devlet
katkısının Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı bütçesinden İşsizlik Sigortası Fonuna
aktarılmasına ve bu kapsamda yapılacak ödemelerin
Cumhurbaşkanı tarafından yedi eğitim ve öğretim
yılına kadar uzatılabileceğine ilişkin düzenleme
içermektedir. Mesleki ve teknik öğretimin önünü daha fazla açma hedefinden
bahsedilmiştir ancak bu torba yasada mesleki eğitim içerisindeki
çocukların; çırak, kalfa veya stajyerlerin hakkını ve
yararını gözeten hiçbir amaç yoktur. Çocuğun veya emekçinin
yararını gözetmekten ziyade, işveren üzerindeki yükü azaltmak
için yapılmıştır. İşvereni rahatlatmayı esas
alan, dolayısıyla da sermayenin çıkarını gözeten bir
düzenleme olmuştur. Nitekim çocuğun yararını gözetseydi,
çocuk, işçi olarak emek sömürüsüne maruz kalmazdı. Mesleki
eğitim alan çırak ve kalfaların hakları esas alınsaydı,
çalıştıkları sürenin emeklilik primine dâhil edilmesi
üzerine iyileştirme yapılırdı.
Anayasada, devlet her türlü istismara ve
şiddete karşı çocuklar için koruyucu tedbir alır ancak
Türkiyede bu madde yıllardır ihlal ediliyor. Çırak, kalfa
eğitimine devam eden 2 milyona yakın öğrenci çoğu zaman
yetişkinlerle aynı işleri yaparak çalışmaya mecbur
kalıyor. Gelenekçi ve ustaya her koşulda itaati öğreten,
işlevsiz ve dağınık eğitim alanı
çıraklık adı altında çocuk ve gençlerin sömürüldüğü
bir alandır.
Bütün bunlara rağmen öğrencilerin mesleki
ve teknik eğitime teşvik edilmesi iktidarın emek
politikalarının boyutunu bizlere göstermektedir. Bu emek
politikalarının bir örneğini de Diyarbakırda yaşıyoruz.
Diyarbakırda, kayyum eliyle, mesleki eğitime erişim
seferberliği ilan edilmiştir. Belediyelere dışarıdan
bürokratlar atanmış, belediye işçileri haksız bir
şekilde işlerinden çıkarılmıştır, kentte
sendikal mücadele engellenmiştir. Buna karşılık, birden
fazla maaş alan kamu görevlileri, öğrencileri, yurttaşları
mesleki eğitime teşvik etmeye çalışmaktadır.
Milyonlarca insan ekonomik krizin
yarattığı yoksulluk ve işsizlikle mücadele ederken iktidar,
ucuz iş gücünü amaçlayan, sermayeyi gözeten emek politikalarını
uygulamaktadır. Sermayeden yana, sermayenin ucuz ve vasıfsız
iş gücü ihtiyacını karşılamak üzere uygulanan bu
politikaları kabul etmiyoruz. Birçoğu asgari ücretin altında,
insani olmayan koşullarda çalıştırılan çırak,
kalfa ve stajyer emekçiler için yapıldığı söylenilen ancak
gerekçesi tam tersi olan bu kanun teklifinin birçok maddesinin emek ve
emekçiden yana iyileştirilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu emek
politikalarının diğer örneği de İşsizlik
Sigortası Fonunun amacı dışında
kullanılmasıdır. İşsizlik yüzde 20yi aşarken
İşsizlik Fonu gibi İŞKUR ve SGK kaynakları
işverenlere aktarılmıştır. İşsizlik
Fonu'ndan işçiye verilen nakdî ücret desteği ise patrona verilenin
neredeyse yarısı durumundadır.
Açık bir şekilde ortadadır ki
çocuğun yararına, haklarını desteklemek bir yana dursun
kapitalist bir bakış açısıyla emek sömürüsünü
derinleştiren bir yasadır bu. İyileştirme adı
altında farklı kanunların hepsini bir torbada toplayıp
kanunlara aykırı bir şekilde Meclisten geçirmeye
çalışıyorsunuz. Sistemin kriz yaratan sorunlarını bu
şekilde palyatif çözümlerle ortadan kaldıramazsınız.
Başta 5510 sayılı Kanunda evrensel çocuk haklarına uygun
ve çocuğun yararına gerekli değişiklikler yapılarak
uygulamadaki haksızlıklar giderilmelidir. Mesleki eğitimde,
piyasacı değil kamusal anlayışla, öğrencilerin,
toplumun üstün yararına odaklanan köklü değişimler
yapılmalıdır.
Son olarak, Diyarbakır'da, mahkeme
tarafından takipsizlik kararı verilmesine rağmen, 21
öğretmen görevlerinden ihraç edilmiştir. Bu ülkenin eğitimcilere
ihtiyacı varken iktidar ise düşmanca politikalar uyguluyor.
İnsanları ekmekleriyle terbiye etmekten vazgeçin. KHKyle
işlerinden haksızca ihraç edilen ve sendikal mücadele yürüten
binlerce emekçiyi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 3308 sayılı Kanunun geçici 12nci
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"2016-2017 eğitim ve öğretim
yılı sonuna kadar uygulanmak üzere aday çırak ve çıraklar
ile 18 inci madde hükümleri uyarınca işletmelerde mesleki eğitim
gören, staj veya tamamlayıcı eğitime devam eden
öğrencilere, 25 inci maddenin birinci fıkrası kapsamında
yapılacak ödemeler asgari ücretin brüt tutarının; yirmi ve
üzerinde personel çalıştıran işyerlerinde yüzde otuz
beşinden, yirmiden az personel çalıştıran işyerlerinde
yüzde yirmi beşinden, aday çırak ve çırağa yaşına
uygun asgari ücretin yüzde kırkından, kalfalık
yeterliliğini kazanan mesleki eğitim merkezi 12 nci sınıf
öğrencilerine asgari ücretin yüzde ellisinden aşağı olamaz.
Mesleki eğitim merkezi programı dışındaki okul ve
kurumlarda öğrenim gören öğrencilere ödenebilecek en az ücretin;
yirmiden az personel çalıştıran işletmeler için üçte ikisi,
yirmi ve üzerinde personel çalıştıran işletmeler için üçte
biri; mesleki eğitim merkezi programına devam eden öğrencilere
ise ödenecek ücretin tamamı 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununun 53 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının (B) bendinin (h) alt bendi için ayrılan tutardan
Devlet katkısı olarak ödenir. Bu kapsamda yapılacak ödemeleri on
eğitim ve öğretim yılına kadar uzatmaya
Cumhurbaşkanı yetkilidir. Kamu kurum ve kuruluşlarına
Devlet katkısı ödenmez.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Müzeyyen Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Tacettin Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Serkan
Topal
İzmir Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Serkan Topalın.
Sayın Topal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarıma ve
ekranları başında bizleri izleyen bütün
vatandaşlarımıza saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, geçen bir vatandaşımıza
sordum Tencere nasıl gidiyor? dedim, Tencere nedir, kaynıyor mu?
dedim, dedi ki: AK PARTİnin torba yasaları gibi, artık mutfakta
malzeme bulamıyoruz. Tıpkı şimdi 39 madde, hiçbiri
birbiriyle bağlantılı değil; o yüzden, vatandaşın
dediğini söylüyorum: Çorba yasasını tekrardan getiriyorlar.
Şimdi, kış geldi, dolar yükseliyor,
vatandaşlarımız gerçekten mutfağına artık
gıdayı alamıyor, sebzeyi, meyveyi alamıyor; bunun
yanında birileri çıkıp açıklama yapıyor, diyor ki:
Efendim, bizim Allahımız var, bizim imanımız var.
Şimdi, evvelki gün Diyanet İşleri Başkanı da
çıktı, dedi ki: Her çocuk İslam doğar. Ya
arkadaşlar, bütün evreni, insanları Allah yaratmadı mı?
Onların da Allahı yok mu? Aynı Allah değil mi? Anayasada
da şu var zaten arkadaşlar, diyor ki: Kutsal duyguları devlet
politikalarına karıştırmayın. Şimdi, burada,
devlet yönetilmiyor, çıkıyor birileri: Allahımız var.
Türk lirası değer kaybediyor, Bizim imanımız var... Yahu,
kimsenin imanla sorunu yok, kimsenin Allahla sorunu yok ama milletin sizinle
sorunu var. Neden? Biz Yönetemiyorsunuz. dediğimiz zaman Vallahi,
dış güçler, muhalefet
diyorsunuz, yapmayın arkadaşlar.
Bakın, siz buraya doğru olan şeyleri, milletin lehine olan şeyleri
getirdiğiniz zaman, kanunları getirdiğiniz zaman biz onay
veriyoruz ve biz size destek veriyoruz. Oysaki siz daha dün kadın-erkek
eşitliğini de reddettiniz ki birçok yasayı reddettiniz, neden
reddediyorsunuz?
Şimdi, bakın, on yıldır
Suriye'de savaş var, on yıldır Suriye'de üretim yok, on yıldır
Suriye'de ölüm var, kan var; on yıldır Suriye'de elektrik yok,
karanlık var ama bizim ülkemizde on yıldır değil, on dokuz
yıldır bakanı değiştiren; valiyi, kaymakamı
atayan; bütün ekonominin sorumlusu tek bir kişi: Sayın Erdoğan.
Bakın, buna rağmen Suriye'de son bir yıl içerisinde Suriye
lirasının dolar karşısında değer kaybı yüzde
98, Türk lirasının dolar karşısında değer
kaybı yüzde 94 arkadaşlar. Bunun sorumlusu kim?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Esad(!)
SERKAN TOPAL (Devamla) Bunun sorumlusu kim arkadaşlar?
Ekonominin kitabı böyle mi yazılıyor? Böyle mi ekonominin
kitabı yazılıyor? Bakın, Suriye'de on bir yıldır
savaş olmasına rağmen yüzde 98, Türkiye'de hiçbir şey
Ha,
savaş mı var? Yahu, savaş var da biz mi görmedik? Varsa biz
gidelim, biz canımızı verelim milletimiz için,
bayrağımız için, ülkemiz için. Bundan sonra, arkadaşlar,
kimse burada çıkıp milliyetçilik duygularıyla
vatandaşlarımızı kandırmaya çalışmasın.
Şimdi Faize karşıyız.
diyorsunuz, çiftçi de faiz batağında. Yahu Çiftçinin faizini silin.
diyoruz, silmiyorsunuz. Esnafın faizini silin, kredi faizini silin.
diyoruz, silmiyorsunuz. Öğrencinin KYK faizini silin. diyoruz,
silmiyorsunuz. Otoyoldan geçenden faiz alıyorsunuz, vergiden faiz
alıyorsunuz, bu da yetmiyor, faizin faizini alıyorsunuz. E, hani faiz
haramdı arkadaşlar?
Ya, arkadaşlar, bizim telefonlarımız
susmuyor, susmuyor, Allah şahit, susmuyor. Sizi aramıyorlar mı
arkadaşlar?
Hani birileri çıkıp demişti ya:
Temmuz ayında öyle bir şahlanacak ki ekonomi... Ekonomiyi biz göremiyoruz
arkadaşlar. Pert oldu ekonomi, pert; ekonomi pert oldu, pert! Birileri
çıkıyor hâlâ, aklımızla dalga geçiyor, Soğan ekmek
yeriz. diyor, Yarım kilo alın. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Sayın Başkanım,
bitireyim son cümlelerimi.
BAŞKAN Tamamlayın.
SERKAN TOPAL (Devamla) Şimdi, millet
gerçekten sıkıntıda. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir
baba, valiliğe dilekçe veriyor ve Ben evlatlarımı artık
yetiştiremeyeceğim, bakamayacağım, lütfen devlet olarak siz
bakın. diyor. Ya, vicdanımız sızlıyor
arkadaşlar.
Paranın en büyük kuralı nedir biliyor
musunuz? Güvendir. Eğer bir limanda güven yoksa oraya gemi yanaşmaz
arkadaşlar, yanaşmaz. Bakın, hani Sayın
Cumhurbaşkanı üç yıl önce bir söz verdi, vaat verdi ülkeye,
millete, hâlâ o sözlerini yerine getiremiyor. Biz bir kez daha buradan
sözlerini hatırlatıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanının
verdiği sözleri; Cumhur İttifakının verdiği sözleri
bir kez daha hatırlatıyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Subaşı Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hasan Subaşının.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. 287 sıra sayılı Yasa Teklifinin 15inci
maddesi hakkında partim adına söz aldım.
16ncı madde, Özelleştirme
İdaresinden üç ayı geçmemek üzere süre uzatımıyla ilgili.
15inci maddeye bir itirazımız yok ama hazırlanan bu yasa
teklifi, 39 maddelik yasa teklifi her zamanki gibi yine klasik hâle gelmiş
bir torba yasa; 22 yasada değişiklik öngören bir torba yasa. Genel
gerekçesine baktığımız zaman, elektrik faturalarındaki
TRT payının; 1,6lık sembolik payın düşürülmesi en öne
konulmuş, ilk paragrafa. Sonrasında da çıraklık ve
kalfalık desteği ve teşviki söz konusu. Yine, elektrik araçlar
için elektrikli şarj istasyonlarının kurulumunu; ormanlar
içinde, sulak alanlarımızda balık yetiştirmeye ve
kıyılarda da midye ve istiridye yetiştiriciliğine izin
veren maddeleri içeriyor. Ama bütün bu gerekçelerde bir tanesi yer
almamış, limanlarla ilgili 16ncı madde; torba yasanın
gizlenen bölümü. Yani halka yakın ve sempatik gelebilecek birtakım
hususlar sıralandıktan sonra limanlara yer verilmemiştir. Ona da
Antalyadan örnek vermek gerekirse, bizim limanımız geçen yıl 140
milyon dolara Katarlılara verilmişti, daha sekiz yıllık bir
süresi olmasına rağmen yeniden kırk dokuz yıl ilave
ediliyor bu yasa teklifinin 16ncı maddesine göre. Sadece Antalyada
değil, birçok limanda da bu söz konusu olmuş. Fakat Komisyondaki
itirazlar, Meclisteki itirazlar yüzünden bunun geri çekilmiş olması
da çok yararlı olmuştur çünkü torba yasanın gizlenen maddesiydi
ama sanıyorum, verilen sözler gereği bütçeden sonra yeniden gündeme
gelecektir diye düşünüyorum.
Ormanlar maalesef
Eskiden Akdeniz Bölgesi, bizim
bölge Teke Yöresi olarak anılırdı, küçükbaş
hayvancılık yapılırdı ve et üretimine de çok büyük
katkı sağlayan ormanlarımız söz konusuydu; bu,
Osmanlıdan bu yana gelen bir âdetti. Fakat onlar düşman ilan edilip
de ormanlardan çıkarıldıktan sonra, taş ocakları,
maden ocakları, ardından turizm yapıları ve şimdi de
balıkçılık, midye ve istiridye diye yine ormanlarımız
hem yapılaşmaya açılmakta hem de sularımızın
kirliliği ve yok olması söz konusu. Yangınların da nelere
mal olduğunu biliyoruz. O, eskiden hayvancılık ve
başında çobanlarla bir nevi ormanların koruyuculuğu
yapılırken şimdi bu yatırımlarla
ormanlarımızı artık koruyamaz hâle de geldik.
Devletin görevlerine baktığımız
zaman, Anayasanın 169uncu maddesine göre devletin ormanları korumak
gibi bir görevi var, tabii ki en başta Cumhurbaşkanının.
Yine, Anayasanın 56ncı maddesine göre, devletin çevreyi ve
yaşam alanlarını koruma görevi var. Yine, devletin görevlerine
baktığımız zaman; kişilerin ve toplumun
refahını, huzurunu ve mutluluğunu sağlamak, kişilerin
temel hak ve hürriyetlerini sınırlamaya dönük engelleri
kaldırmak, kişinin maddi ve manevi varlığının
gelişmesi için tedbir almak gibi birçok görevi vardır. Yine, 1567 sayılı
Kanuna göre de Türk parasını koruma görevi vardır devletin,
dolayısıyla da başta Cumhurbaşkanının. Ama
baktığımız zaman, devletin ve
Cumhurbaşkanının bu görevleri yaptığını
söyleyebilir miyiz? Maalesef, Anayasadaki tüm görevlerin, yerine
getirilmediği gibi tahrip edildiğini görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Tabii ki Türk
parasını korumamanın maliyeti var. Arkadaşlar da
belirttiler ama ben tarım yapan bir insan olarak geçen yıl DAP
gübresinin çuvalını 180 liraya alırken, şimdi 600
liranın üzerinde alıyorum. Üreyi 100 liraya alırken bugün ancak
650 liraya alabiliyoruz. Elektriğe yüzde 50 zam geldi, bizim sulamada
kullandığımız elektriğe. Mazotu da 2 misli fiyatla
alabiliyoruz. Buğdaydan biraz önce arkadaşlar bahsetmişti;
buğdayı 2,25 TLye aldılar ama bugün Konya Borsası ve
Polatlıda 5 liradır buğday. Arpayı 1,75 TLden verdik,
bugün 4 liradır. Bunda üreticinin zararı büyüktür. Aynı zamanda,
süt üreticisi de 3 liradan kurtarmadığı için ineklerini,
büyükbaş hayvanlarını mezbahalara göndermişti; bugün 4,5
liraya çıkarılsa da 4,25e çıkarılsa da artık
yararlanabilecek üretici maalesef kalmamıştır.
Biz devletimizi ve Cumhurbaşkanını
Anayasadaki görevlerini yapmaya davet ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Subaşı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde aynı mahiyette 2
önerge vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ramazan
Can Fatma
Aksal
Kayseri Kırıkkale Edirne
Polat Türkmen Hamdi Uçar Ahmet Özdemir
Zonguldak Zonguldak Kahramanmaraş
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin Kaçmaz Kemal Bülbül Dirayet Dilan Taşdemir
Şırnak Antalya Ağrı
Serpil Kemalbay Pekgözegü Ali Kenanoğlu Murat Çepni
İzmir İstanbul İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergelere
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Komisyonun takdire
bıraktığı aynı mahiyetteki önergelerden AK PARTİ
önergesinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İlgili komisyonlarda tekrar
değerlendirilmek üzere maddenin teklif metninden
çıkarılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Diğer önergede söz talebi
Sayın Kemal Bülbül'ün.
Sayın Bülbül, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Aslında biraz önce Sayın Subaşı
Vekilimin ifade ettiği gibi, tekrardan bir atraksiyonla gündeme
getirilmeyecekse, bu maddenin tekliften çıkarılması olumlu bir
şey.
Maddeyle ilgili düşünceleri belirtmeden önce,
dün değil önceki gün Antalya'da bir sokak röportajında konuşan
Ahmet Kumak adlı genç konuşmasının içeriğinden,
konuşmasında söylediği sözlerden dolayı tutuklandı,
hatta röportajı yapan kişinin de tutuklandığı
söyleniyor, bunun tutuklanıp tutuklanmadığını henüz
teyit ettiremedik ama barodan avukat arkadaşlar, Antalya'dan avukat
arkadaşlar konuyla ilgilenmekteler.
Şimdi, sadece bir sokak röportajında
düşüncelerini ifade eden bir gencin apar topar tutuklanması ama
televizyon ekranlarından halka, bizlere, farklı inanç kesimlerine,
farklı etnik gruplara sürekli tehdit savuran, muhalefeti ölümle tehdit
eden, küfür ve hakaret edenlere dair hiçbir cezai, hukuki işlemin
yapılmamış olması ve böylesi gençlere dönük bu işlemin
yapılmış olması tam bir hukuksal ayrımcılık
ve suçtur. Ve yine, Diyarbakırda 21 öğretmenin KHKyle ihraç edilip
adı konmamış bir idam cezasına mahkûm edilmesini
kınıyorum, protesto ediyorum. Bu, kanun hükmünde kararname
değil, kanun hükmünde zulümdür. Kanun hükmünde zulüm, öğretmenleri
açlığa mahkûm etmiş ve maalesef, başka bir iş
yapmasını da engellemek gibi bir hukuksuzluğu ortaya
koymuştur.
16ncı maddeye ilişkin
Şimdi,
maddede limanların kırk dokuz yıllığına
Zaten
kırk dokuz yıllığına kiralanıyor ya da kırk
dokuz yıllığına hibe ediliyor ya da hukuksal adı her
neyse, kırk dokuz yıllığına bu yapılıyorsa o
liman gözden çıkarılmış demektir zaten. Antalya
Limanının Katarlılara, Hopa Limanının Cinere;
kokainle gündeme gelen Mersin Limanının aynı şekilde;
İskenderun Limanının LİMAKa
Derince Limanı var
burada yine; Samsun, Bandırma, Tekirdağ, Çeşme,
Kuşadası, Dikili, Trabzon Limanları var. Tıpkı
fabrikalar, tıpkı madenler, tıpkı santraller,
tıpkı Karadeniz yaylaları, tıpkı sahiller,
tıpkı GAP Bölgesindeki değerli araziler, efendim, Kanal
İstanbul çevresindeki araziler gibi, şimdi de sıra limanlara
geldi; memlekette satılmadık şey kalmadı.
Fabrikasını satanın,
limanını satanın ekonomik bakış açısından,
ülkeye sevgisinden, ülkeye hizmet anlayışından ciddi anlamda kuşku
duymak gerekiyor ve limanlarla bu kadar uğraşmanız,
limanları bu kadar gündeme getirmeniz, hani, Gençliğe Hitabede
belirtilen memleketin limanları kuşatılmış,
memleketin değerlerine el konulmuş olgusunu tam gündeme getiriyor.
Bu nasıl bakış açısıdır, bu nasıl
anlayıştır? Memleketin limanlarını satarak
kazanacağınız paranın günlük bir derde deva olabilme
ihtimali olabilir ama uzun erimde memlekete yapılacak bir ihanet
olduğunu açıkça ortaya koymak gerekir ve bunun, bir daha gündeme
gelmemek üzere ortadan kaldırılması gerekir. Limanlarla bu kadar
uğraşınca, doğrusu, merhum Yahya Kemalin Sessiz Gemi
şiirini anımsattınız bizlere. Hani, diyor ya şiirde:
Artık demir almak vakti gelmişse zamandan/Meçhule giden bir gemi
kalkar bu limandan. Meçhule bir gemi kalkacak, AKP gemisi. (HDP
sıralarından alkışlar) Sayın Vekilim, o meçhule kalkan
gemi diyor ki: Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden/Yıllar geçti,
hâlâ dönen yok seferinden. Ne demek bu? Bu, daha önce ANAPla, Doğru Yol
Partisiyle, efendim, çeşitli siyasal partiler
aracılığıyla çeşitli
dolandırıcılıkları, zulümleri yapanların gidip de
siyasi mevta olmasının, geri gelmemesinin şiirdeki tarifidir. O
nedenle, bana Yahya Kemalin Sessiz Gemi şiirini
anımsattınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bir kere daha tekrarlıyorum: Limanlara ve
ülkenin diğer değerlerine dair özelleştirme ya da kiralama ya da
hibe ya da kırk dokuz yıllık adı her neyse yapılan
şey, o değeri ilgili kuruma bahşetmek, peşkeş
çekmektir. Bu ülke adına da ekonomi adına da insanlık adına
da gelecek adına da yurtseverlik adına da demokratlık adına
da kabul edilecek bir şey değildir; reddediyoruz.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda
16ncı madde metinden çıkarılmıştır.
Karışıklığa sebebiyet vermemek için kanun teklifi
görüşmelerine mevcut sıra sayısındaki madde numaraları
üzerinden devam edilecektir. Kanun yazımı sırasında madde
numaraları teselsül ettirilecektir.
17nci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci maddesinde
yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan Erel
İzmir Aksaray
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ayhan Erel'in.
Sayın Erel, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış
bulunmaktayım, hepinizi selamlıyorum.
Kahramanmaraş ilimizin Dulkadiroğlu,
Onikişubat, Türkoğlu ilçelerindeki Erkenez, Aksu Organize Sanayi
Bölgelerinde bazı kısıtlamaların ortadan
kaldırılarak organize sanayinin gelişmesi hususunda getirilen bu
teklifi olumlu bulmaktayız. Organize sanayi bölgelerinin Türkiyenin orta
sanayisinin kalkınmasında, gelişmesinde; iş, aş arayan
insanlarımıza iş, aş sağlanmasın da bize göre
önem arz ediyor.
Yine, Aksarayda Sultanhanı, Ortaköy ve Eskil
ilçelerine organize sanayi bölgelerinin kurulması imza
aşamasında. Ben buradan... Yetkililerden bir an önce bu işlemin
onaylamasını bekliyoruz. Aksarayda organize sanayinin
gelişebilmesi için de AK PARTİ iktidarının 2004
yılından bu tarafa sözünü verdiği ve Aksarayı
İskenderun ve Mersin Limanına bağlayacak demir yolunun da bir
an önce yapılmasını talep ediyoruz.
Yine, doğal gazla ilgili düzenlemeler var.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, sosyal devlet ilkesi gereğince zaman zaman
elektrik, kömür bedellerinde yardımcı olmaktadır oysa doğal
gaz bedeli hususunda böyle bir yardım yoktur. Bu zor kış
şartlarında tıpkı elektrikte ve yakıtta sosyal devlet
ilkesi gereği nasıl ki devlet yardımcı oluyorsa yoksul
ailelerin harcadığı doğal gazın belli bir
miktarının devlet tarafından karşılanması o
insanlarımızın bir nebze de olsa rahata
kavuşacağını göstermektedir. Zira son beş ayda 674 bin
ailenin doğal gazının kesildiğini görmekteyiz.
Yine, Aksaraydan bir çiftçi kardeşim
Tarım Kredi Kooperatifine 120 bin lira borcum vardı, altı ayda
200 bin lira oldu. Bana bir yol gösterin, bunu ödeyemiyorum." diyor. Bu
konuda da ben ilgilileri göreve davet ediyorum.
Yine, bir nakliyeci kardeşimiz Nakliye sektörü
can çekişiyor, mazot fiyatına yetişemiyoruz, lastikleri almak
artık mümkün değil, sanayi parçaları çok pahalı. Nakliye
ücretinin yerinde durması, çoluğumuza çocuğumuza ekmek
götürmemizi engelliyor. diyor. Başta AK PARTİnin değerli
yetkililerinin bu soruna da bir çözüm bulması gerekiyor.
Yine, hepimizi ziyaret eden özel eğitim ve
rehabilitasyon merkezleri var. Bunlar, aldıkları ücretle artık
masraflarını karşılayamadıklarını beyan
ediyorlar. İlk açıldıklarında, devlet, 1 öğrenciye
yaklaşık 1 asgari ücret tutarında ödeme yaparken günümüzde
sadece üçte 1i kadar ödeme yapıyor. Bunlar kapanma noktasına
gelmiş; yaklaşık 45 bin kişi çalışıyor, 400
bin pırıl pırıl özel öğrencimize ders veriyorlar. Bu
konuda da siyasi iradeyi göreve davet ediyorum.
Yine, bir müjde de ön lisans
programlarının raylı sistemler bölümünden mezun olan gençler
bekliyor. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarında çok büyük bir
personel eksikliği olmasına rağmen bu gençlerimiz bir türlü atanmamış;
bu gençlerimizin de feryadına kulak verin diyoruz.
Yine, pancar üreticileri veya pancarla ilgili olan
arkadaşlarımız bilirler; sezon başında pancar
üreticilerine bir kota konulur, bu kotanın altında kalmak veya üstüne
çıkmak mümkün değil. Günümüzde kuraklıktan dolayı bu
kotayı dolduramayan üreticilerimize ceza uygulaması söz konusu. Zaten
kuraklıktan dolayı para kazanamamışlar, yan
komşularında da pancar yok, kotayı dolduramıyorlar, cezaya
maruz kalacaklar; lütfen buna da bir çözüm bulun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yine, son günlerde hepimize gelen Zonguldak Ereğli Ticaret
Odasının bir mektubu var. Hem Halk Partili hem AK PARTİli hem
de İYİ Partili milletvekilleri olarak biz
Kurtuluş
Savaşının tek deniz savaşı olan Alemdar Olayı
var. 27 Ocak 1921 yılında Karadenizde Fransızlarla yapılan
mücadelede bu gemi Türklerin eline geçmiş, daha sonra da bizim Millî
Mücadelede büyük faydalar sağlamış. Karadeniz
Ereğlililerin, Zonguldak milletvekillerinin -kanun teklifi- Gazi Alemdar
Gemisinin İstiklal Madalyasıyla onurlandırılması
yönünde talepleri var. Bizim de aynı konuda bir talebimiz var. Bu talebe
duyarsız kalınmasın, Grup Başkan Vekillerini göreve davet
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
AYHAN EREL (Devamla) Millî Mücadelemizin tek
deniz savaşı olan ve bu deniz savaşının da en önemli
gemisi olan Alemdar Gemisine bir İstiklal Madalyasının
verilmesiyle, Karadeniz Ereğli halkıyla birlikte Millî Mücadeleye
gönül veren, bedel ödeyen, kanlarıyla, canlarıyla bu vatanı bize
emanet edenlere de şükran borcumuzu ödemiş olacağız
diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına (x)
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 17nci maddesiyle 4562
sayılı Kanuna eklenen ek 6ncı maddeye bağlı Erkenez
Organize Sanayi Bölgesi, Aksu Organize Sanayi Bölgesi ve Türkoğlu-2
Organize Sanayi Bölgesi başlıklı haritaların ekteki
haritalarla değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Ahmet Özdemir Ramazan Can
Kayseri Kahramanmaraş Kırıkkale
Ceyda Çetin Erenler Mehmet Cihat Sezal Serap Yaşar
Kütahya Kahramanmaraş İstanbul
Yavuz Subaşı Taner
Yıldız
Balıkesir Kayseri
BAŞKAN Haritaları okuma
şansımız yok, zaten önergeyle birlikte ekte
dağıtıldı.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Peki.
Söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle Erkenez Organize Sanayi Bölgesi, Aksu
Organize Sanayi Bölgesi ve Türkoğlu-2 Organize Sanayi Bölgesi
alanları yeniden düzenlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın Altay, buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Aksu ve
Türkoğlu-2 Organize Sanayi Bölgelerinin Kahramanmaraşa
hayırlı olmasını dilediğine ve Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunç adına emeği geçen milletvekillerine
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Dulkadiroğlu Erkenez, Onikişubat
Şubat Aksu ve Türkoğlu Türkoğlu-2 Organize Sanayi Bölgelerimiz
Maraşımıza hayırlı olsun. Bu, Maraş
Milletvekilimiz Genel Başkan Yardımcımız Sayın Ali
Öztunçun da çok büyük hayali ve iddiasıydı, arzusuydu. Kendisi
Mersin mitingiyle ilgili olarak Mersinde görevli olduğu için Genel
Kurulda onun adına ben de emeği geçen bütün milletvekillerine
teşekkür ediyorum.
Maraşımıza tekrar hayırlı
olsun diyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hayırlı uğurlu olsun
diyoruz biz de.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287) (Devam)
BAŞKAN 18inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hüseyin Kaçmaz Ali Kenanoğlu Dirayet Dilan Taşdemir
Şırnak İstanbul Ağrı
Serpil Kemalbay Pekgözegü Nusrettin Maçin Remziye Tosun
İzmir Şanlıurfa Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Remziye Tosunun.
Buyurun Sayın Tosun. (HDP
sıralarından alkışlar)
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifi
yerine, özelde Diyarbakırda, genelde tüm ülkede uygulanan düşmanca
politikalara değineceğim.
Cumhuriyet tarihinden itibaren Şark Islahat
Planından umumi müfettişliklere, OHAL valiliklerinden kayyum
rejimine, önce Kürt halkının varlığı, ardından
Kürt halkının kimliği ve iradesi yok sayılmak
istenmiştir. Çözüm sürecinin ardından düşük yoğunluklu
savaş hâli devam etmiş, özel savaş politikaları devreye konulmuştur.
Bu politikaların başını ise kolluk güçleri ve belediyeler
çekmektedir. 2019 yılından itibaren 48 belediyemize kayyum
atanmış, yaklaşık 4,5 milyon yurttaşın iradesi
yok sayılmıştır. Millî irade diyerek iktidara gelen AKP,
Kürt halkının iradesini yok saymıştır. Belediyelerde
yapılan usulsüzlük ve yolsuzluk müfettiş raporlarında ve
Sayıştay raporlarında yer almaktadır ancak Kürt
düşmanlığı üzerinden yürütülen kayyum gasbı, her türlü
talana ve yolsuzluğa göz yumulmasını sağlamaktadır.
Peki, bu kayyumlar neler mi yapmış? 2016
ve 2019 yılında atanan kayyumların ilk hedefi, kadın
kurumlarına ve Kürtçeye yönelik olmuştur. Kayyumlar tarafından
toplam 60 kadın kurumu kapatılmıştır; sadece
kadın kurumları değil, sığınmaevleri, kreş
ve klinik gibi kurumlar da kapatılmıştır. Kadına
yönelik şiddetle mücadele eden kadın kurumları
kapatılırken kayyumların kadına yönelik şiddete
karşı çözümü ise Bismilde evlilik okulu açmak olmuştur.
Kürt kentlerinde İngilizce, Farsça gibi
yabancı dillerde tabelalar bulunurken kentin yüzde 90ının
konuştuğu ve yüzyıllardır konuşulan Kürtçe ise
tabelalardan kaldırılmıştır. Silvan ilçe giriş
çıkışlarında bulunan Kürtçe, Türkçe ve İngilizce
tabelalar kayyum tarafından kaldırılmış, yerine sadece
Türkçe tabela dikilmiştir.
Bunun dışında, belediyelerin milyon
liralık ihaleleri Bolu, Kocaeli ve Ankara merkezli şirketlere
verilmiştir. Belediyelere kent dışından bürokratlar
atanarak çifter maaş alınmıştır. Kayyumla siyasi ve
akrabalık ilişkisi olan şahıslar; personel daire
başkanlığı, özel kalem müdürlüğü gibi belediye
kurumlarına atanarak belediyeleri memuriyete sınavsız geçiş
için basamak olarak kullanmışlardır. Bu usulsüzlüklerle birlikte
belediyelerdeki hukuksuzluklar da ayyuka çıkmıştır.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde çalışan 45 işçi
zorla emekliye ayrılmıştır. Onların yerine ise
belediye yöneticilerinin emeklilik yaşındaki yakınları
alınmıştır. Kayyum atanan belediyelerde işten
çıkarılan memurlar hakkında işe iade edilme kararları
ise uygulanmamaktadır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyumu,
sürekli işçi kadrosuna geçiş sırasında güvenlik
soruşturması gerekçesiyle işten çıkardığı 75
işçinin işe iade kararını mülakat yöntemiyle
çiğnemiştir.
Belediyeler yoluyla talan ve yolsuzluk
politikası sürerken Kürt halkının iradeleri, milletvekillerimiz,
eş başkanlarımız ortada suç yokken suç üretilip
yıllarca rehin tutuluyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş
Başkanımız Selçuk Mızraklı hakkında Belediyeye
dair hiçbir soruşturma yokken hukuksuzca yaklaşık on yıl
ceza verildi. Yandaşa kayırmacılık, Kürte
ayrımcılık yapılıyor. Başta Kürt kentlerinde
olmak üzere tüm ülkede muhaliflere, Kürt halkına, iradesine, kadın
kazanımlarına karşı hukuksuzluk, talan, yolsuzluk
örneklerine hepimiz şahidiz. Peki, bu cüreti nereden mi alıyorlar?
Çünkü Kürt halkına karşı yapılan neredeyse hiçbir suç
hakkında işlem başlatılmıyor. Somut deliller ve
müfettiş raporlarına rağmen, milyara varan miktarlarda yolsuzluk
yapan eski kayyumlar hakkında bugüne kadar atılmış etkin
bir somut adım dahi yoktur. Diyarbakır Belediye Eş
Başkanımız Selçuk Mızraklının, kayyumun yaptırdığı
küçük saraylara karşı dediği gibi tüyü bitmemiş yetimin
hakkı diye konuşanlar; işte bakın, belediyeleri nasıl
talan ediyorlar. Belediyelere özelde yapılan bu uygulamalar, Kürtlere,
Kürtçeye ve kadın kurumlarına yönelik saldırganlığın
tipik sembollerine dönüştürülmüştür. Bunun adı nedir, biliyor
musunuz? Ancak tarih sizi bir gün yargılayacaktır. Siz
çocuklarınızın yüzlerine nasıl bakacaksınız, bunu
sorun kendinize.
Buradan tüm halkımızı, başta
Doktor Selçuk Mızraklıyı, Leyla Güveni, Hülya Alökmen
Uyanıkı ve zindanlardaki bütün yoldaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Muhammet
Naci Cinisli
İzmir Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Muhammet Naci Cinislinin.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Üzerinde söz aldığım maddeyle,
doğal gaz arz güvenliğinden Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının sorumlu olduğu kaydediliyor. Ayrıca,
uzun dönemli Türkiye Ulusal Enerji Planı çalışmasına
ilişkin hukuki çerçeve düzenleniyor. Şimdiye kadar
yapılmaması çok vahim bir hata, cidevlet yönetimlerinde
Ciddi devlet yönetimlerinde kesinlikle görülemeyecek
bir boşluk ve devlet ciddiyetinden ne kadar uzak bir Hükûmete sahip
olduğumuzun kanıtı. Devletimiz, maalesef güçlü belediye reisi,
pasif belediye meclisi usulüyle belediye gibi yönetiliyor. Belediye refleksi
ve usulüyle devlet yönetilmez, yönetilemiyor. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Türkiye, doğal gaz ithalatına yılda
13 milyar dolar ödüyor. Ülkemiz, yıllık 50 milyar metreküp
tüketiminin tamamına yakınını ithal ediyor. Dışa
bağımlılık, yıldan yıla artan enerji
ihtiyacına paralel olarak da artıyor. Enerji
politikalarımız güneş, rüzgâr, dalga gibi yenilenebilir enerji
kaynakları üzerinden ele alınıp geliştirilmeli.
Yenilenebilir enerji kaynakları destekleme çerçevesinde dövize endeksli
uygulamalar da azaltılmalı. Ülkemizin satın
aldığı doğal gazın bin metreküplük fiyatının
ortalama olarak 170-180 dolar olduğu ancak Avrupada kullanılan
aynı miktardaki doğal gazın 80-100 dolar civarında
olduğu yerli ve yabancı basında ifade ediliyor. Aynı miktar
gazı Avrupaya göre 4 milyar dolar daha fazla bir maliyetle
kullanıyoruz. Avrupaya gaz taşıyan boru hatları
ülkemizden geçtiği hâlde doğal gazı Avrupaya göre niçin daha
pahalı kullanıyoruz? sorumuza hâlâ net bir yanıt alamadık.
31 Aralık 2021 tarihinde Rusyayla Batı
Gaz Boru Hattı üzerinden 8 milyar metreküplük doğal gaz alım
anlaşmamız sonlanıyor. Spot piyasa hesaplaması yeni
anlaşmada mutlak suretle kullanılmalı. Türkiye'nin çok pahalı
doğal gaz kullanmasına neden olan al ya da öde şeklinde
yapılan uzun dönemli gaz alım anlayışından kesinlikle
vazgeçmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, son üç yılda
doğal gaz faturası yüzde 63 arttı. Bu kara kış
günlerinde insanımızın yakıp yakamadığı bilinmeyen
pahalı doğal gazdan KDV yüzde 18, ÖTV ise her metreküp için 3
kuruştan fazla alınıyor. Yılda sekiz ay doğal gazla
ısınmaya çalışan memleketim Erzurum'da doğal
gazın metreküp fiyatı 2 liranın üzerinde. Doğu Anadolu'da
insanlar eksi derecelerde nasıl yaşıyorlar? diye
düşünmeliyiz. Ekmek, su gibi bir doğal tüketim maddesi hâline gelen
doğal gazın yokluğunda yaşamın neredeyse imkânsız
olduğu, sekiz ay kış yaşayan Doğu Anadolu'da
doğal gaz fiyatlarının makul seviyeye indirilmesi gerekiyor.
Önceden vermiş olduğum ama işleme alınmayan kanun
teklifimde, bölgede doğal gazdan KDV, ÖTV alınmamasını
önermiştim; ciddiyetle dikkate alınmasını rica ederim.
Enerjide uygulanan yüksek orandaki KDV ve ÖTV hazine için bir gelir
kapısı olarak görülmemeli, devletin ana görevlerinden birinin
vatandaşlarına ulaşılabilir ve ucuz enerji temin etmek
olduğu unutulmamalı.
Sayın milletvekilleri, 2021 yılı
Şubat ayında, Sayın Cumhurbaşkanının
kararıyla, BOTAŞ ve Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığına bağlı ortaklığı olan (TPOC)
Turkish Petroleum Overseas Company tarafından 3 yeni şirket kuruldu.
Kurulan şirketlerin ortaklık yapısı, yeni şirket
kurabilmesi ya da ortak olabilmesi konularında tek yetkili olarak
Sayın Cumhurbaşkanını görüyor. Yeni şirketler birçok
yasadan da muaf tutulmuş. Aralarında Devlet İhale Yasası,
Kamu İhale Yasası, Kamu İhale Sözleşmeleri Yasası gibi
11 farklı yasa bu şirketler için ya hiç uygulanmayacak ya da
kısmi olarak uygulanabilecek yani bu şirketler
saydığım yasalardaki hükümlere tabi olmayacaklar. Devletimizin
petrol, doğal gaz ve maden alanlarındaki sorumlulukları
off-shore iştirakler üzerine taşınıyor. Bu
iştiraklerin tüm kayıtları ve imza attıkları
sözleşmeler Sayıştay denetimine açık olmalı.
Kamuoyunun bu tür bilgiler üzerinden şeffaf şekilde bilgilendirilmesi
sağlanmalı. Yaptıkları işlerdeki
kârlılıkları, payları ve kazancın ülkeye getirilmesi
şart olmalı. Bu şirketlerin oluşturacakları borçlanma
ve satış riskleri de izlenebilmeli.
Devletimizin şirketleri üzerinde
oluşabilecek muhtemel şaibenin kaldırılacağını
umar, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN - Size yerinizden kısa söz vereyim.
Buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, önceki birleşimde hekimlere yönelik yapılan
düzenlemenin kapsamının tüm sağlık emekçilerini içerecek
şekilde genişletilmesine dair verecekleri kanun teklifine bütün
partilerden destek beklediklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sağ
olun Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, bilindiği üzere, dün
hekimlere yönelik bir düzenleme yapıldı ve maddeler ihdas edildi. Dün
de ifade etmiştik, diğer sağlık emekçilerinin de bu kapsama
alınması gerektiği yönünde, doğrusu, eminim bütün
milletvekillerine çok sayıda başvuru vardır. Sağlık ve
Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve bu alanda çalışan daha
birçok kurum, dünden bu yana çok ciddi bir talep ve protesto yükseltiyor.
Açıkçası haklılar yani haklılıkları gün gibi
ortada çünkü sağlık hakikaten bir ekip işi; hemşiresiyle,
diyetisyeniyle, laborantıyla, doktoruyla birlikte
çalışıyorlar ve öyle bir hâle geldi ki mesela. şu anda
iş yeri hekimleri bile bu kapsamda değil, bu kapsama
alınmamış, işte kamuda çalışmayanlar yine bu
kapsama alınmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hemşireler ile doktorlar sürekli birlikte çalışıyorlar,
onlar kapsamda değiller ama doktorlar kapsamda. Hatta teklifleri de var yani
bu kapsamda Sağlık Bakanlığı ve bağlı
kuruluşlarında görev yapan personel için 150 puan artırım
talepleri var. Diş tabipleri ve diğer hekimler için ek ödemelerin
tatminkâr olması karşısında kendi talepleri de
mağduriyetlerinin giderilmesi. Covid-19 pandemisiyle mücadele eden
sağlık emekçileri arasında yapılan
ayrımcılığın kabul edilemez olduğu konusunda,
adil olmadığı konusunda tüm sağlıkçıların bu
konudaki itirazlarını haklı buluyoruz, yerinde buluyoruz ve
bütün partilere açık çağrı yapıyoruz; adaletsiz,
eşitsiz ve çalışma barışını bozacak bu
düzenlemeyi biz genişletelim, diğer bütün sağlık
emekçilerinin kapsama alınması için, burada yeni bir madde
ihdasıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neticede
her zaman iktidar partisi önermez, muhalefet de önerir ve biz de kanun teklifi
veriyoruz.
BAŞKAN Biz Divan olarak bütün önergeleri
alıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani bu
konuda önergemizi vereceğiz, diğer bütün partilerden bu konuda destek
bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.05
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.21
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287) (Devam)
BAŞKAN 287 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz. İkinci bölüm 21 ila 39uncu maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde ilk söz, gruplar
adına İYİ Parti Grubu adına Sayın Yasin Öztürkün.
Sayın Öztürk, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Yine, her zamanki gibi kamu yararına bir
reklamla süslenen ama içi sırlarla dolu bir kanun teklifini
görüşüyoruz. Adı bile konulmayan bu kanun teklifinin reklam
malzemesi; elektrikte TRT payının kaldırılması. Muhalefet
partisi milletvekilleri olarak diyoruz ki: Biz bunu hep dile getirdik, tabii
ki buna olumlu oy vereceğiz ama yetmez. Vatandaşın üzerinde
asıl yük olan katma değer vergisi, hadi onu da kaldıralım?
Yok. Vatandaş kullanmadığı elektriğin
parasını kayıp kaçak bedeli diye yıllardır ödüyor,
hadi bunu da kaldırın? Yok. Devletin elektrik üzerinden
işletmelerden alacakları var. İşletmeler,
vatandaşın faturasından Elektrik Enerjisi Fonuna yatırmak
için kestikleri paraların üzerine yatmışlar, bu alacakları
tahsil edin. diyoruz, Biz fonu kaldırdık. diyorlar. Kanunda bu
alacakların neden tahsil edilmediğine, edilip edilmeyeceğine
ilişkin bir düzenleme var mı? O da yok. Yandaş
alacağından keyfî vazgeçme var ama mali af niteliğinde
sayılacak bu düzenleme için Plan ve Bütçe Komisyonuna dâhil görüşme,
sorma var mı? Yok. Bu kanun teklifi 22 ayrı kanunda düzenleme
öngörüyor. Kaçı Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonunu ilgilendiriyor? Tabii, Komisyonun adı dolu dolu
olunca, ilgili ilgisiz, yetkili yetkisiz bir sürü kanunda yapılacak
düzenleme de çorba içinde kaynatılmaya çalışılıyor.
Komisyonu ilgilendirmeyen, yetkisi dâhilinde olmayan bu kanun tekliflerini biz
neden görüşüyoruz? sorumuza cevap veren de yok. Devletin kasasından
beslenen Maarif Vakfında çalışan emeklilere çift maaş
verilmesi ya da bu Vakıfta çalışan emeklilerin SGK prim
borçlarının affedilmesi bu Komisyonun görevi midir? Yarın
emekliliği gelmiş bir kamu personeli Kamuda çalışmaya
devam edeceğim, benim de kamudan çift maaş hakkım var; kanun
önünde eşitiz. diye başvursa Anayasa Mahkemesinden çıkacak
karar nasıl olacaktır ya da bu düzenlemenin yarın kamu
yararına çalışan TÜRGEV ve TÜGVA gibi vakıflar için
genişletilmeyeceğinin bir garantisi var mıdır?
Komisyon görüşmeleri sırasında
Kızılay temsilcisi kurumlar açısından bu düzenlemeye neden
ihtiyaç duyulduğu konusunda ikna etmeye çalıştı, bazı
gerekçeleri de makul bulundu ama Kızılay için yapılacak
düzenlemeye yönetimi tamamen iktidar tarafından belirlenen Maarif
Vakfının eklenmesi, asıl gayenin Kızılay değil
Maarif Vakfı olduğunu turnusol kâğıdı gibi ortaya
çıkardı.
Bu arada, söz emeklilerden açılmışken;
son dönemlerde ardı ardına yapılan zamlardan en çok etkilenen
kesimlerin başında emekliler geliyor. Bugün hâlâ, 2000 yılı
öncesi emekli olduğu için 1.600 lira maaşla yaşamaya
çalışan emeklilerimiz var, bu vatandaşlar intibak yasası
bekliyor. Son beş yılda, emekli olduktan sonra çalışmaya
devam eden vatandaşlarımızın sayısı 2 kat
artmıştır; tabii ki bunlar kayıtlı olanlar,
kayıtlı olmayan, bilinmeyenler çok daha fazla.
Bir de Sayın Cumhurbaşkanının
hiç hazzetmediği bir grup var; kamuoyunda EYTli olarak bilinen, sigorta
prim süresi dolduğu hâlde yaş sınırına
takıldıkları için emekli olamayanlar. Ne diyor bu konuda
Sayın Cumhurbaşkanı? Hem emekli olup hem de gidip
çalışıp ücret alacaklar. Çift dikiş olmaz. Çift
dikiş olmaz. diyorsunuz ama çifter çifter yönetim kurulu üyelikleri
verdiğiniz, aralarında aylık gelirleri 200 bin liranın
üzerine çıkan imtiyazlı grubu da siz atıyorsunuz, emeklilikte
bir nebze rahat etmek için 3600 gösterge almak isteyen kamu görevlilerini siz
oyalıyorsunuz.
Gelelim kanun teklifinin diğer maddelerine:
Ormanlık alanlardaki sularda balık çiftliği
kurulmasının Sanayi, Enerji Komisyonuyla alakası nedir?
Gerekçesine Balık ihracatını artırmak. yazarak Komisyonun
ticaret kısmıyla ilişkilendirmeye çalışıyorsunuz
ama bu konunun asıl muhatabı olan Tarım, Orman Komisyonunun ve
Çevre Komisyonunun görüşlerine bile başvurmuyorsunuz. Balık
üretimimiz artsın tabii, balık ihracatımız da artsın
tabii ki, kimsenin buna itirazı yok ama ormanları madencilik için
açtınız, turizm için açtınız, imara açtınız, bu
yetmezmiş gibi yangına karşı da koruyamadınız,
orman mı bıraktınız? Şimdi, biz diyoruz ki: Orman içi
su kaynaklarını kullanan tesisler ÇED raporlarına tabi olsun.
Bu yapılmadığı takdirde yarın bu madde bir
şekilde Anayasa Mahkemesinin konusu olacak. O zaman ne
yapacaksınız? Bu maddenin içine midye, istiridye ne diye girer? Orman
içi sularda midye, istiridye yetiştirildiğini bilen, gören varsa
gelsin anlatsın. Bu şekilde ilgili komisyonlarda görüşülmeyen,
tali komisyon olarak bile görüşüne başvurulmayan her kanun teklifi
zaman kaybı olarak Genel Kurul gündemine tekraren getirilmektedir.
Daha geçtiğimiz günlerde Kooperatifçilik
Kanununu görüştük. Bu kanun teklifinde de değiştirilen maddeye
ilişkin olarak Kooperatifçilik Kanun Teklifi görüşülürken
uyardık Tarımsal desteklemelere aracılık yapan
kooperatiflere merkez birliğine ortak olmak için süre vermezseniz çiftçiyi
mağdur edersiniz, süre verin. dedik. O zaman söylediklerimizi dikkate
almayanlar, önergemizi reddetmek için el kaldıranlar, daha üzerinden bir
ay geçmeden, sanki yeni duymuşçasına bu kanun teklifiyle
mağduriyeti gidermeye çalışıyorlar. Yasama tekliflerini biz
neden yapıyoruz? Kamu yararı için, vatandaşın mağdur
olmaması için. Peki, teklifi biz verince, önergeyi biz verince neden
reddediyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, yine her kanun
teklifinde olduğu gibi, bu kanun teklifinde de Cumhurbaşkanına
yetkiler verilmektedir. Bu kanun teklifinin 14üncü, 21inci ve 29uncu
maddeleri de bu kapsamdadır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçilmesinin ardından ülke ekonomisinin geldiği durum
ortadadır. Cumhurbaşkanına verilen her yetki, yetkinin keyfiyete
dönüşmesi nedeniyle çöküşü hızlandırmaktadır.
Artık vatandaşın da piyasaların da
Cumhurbaşkanının yetkilerini istediği gibi
kullanmasına değil, konuşmasına bile tahammülü
kalmamıştır. 30 Kasım 2021 gecesi ülke 14 şiddetiyle
sarsılmıştır. Cumhurbaşkanının bu tarihte
yaptığı konuşmanın sadece yarım saatlik bölümünün
ülkeye faturası 200 milyar lira dış borç olarak
sırtımıza yüklenmiştir. Kimdir bunun sorumlusu? Sayın
Cumhurbaşkanına göre, ekonomik kurtuluş savaşı
vermemiz gereken dış güçler. Kim bu dış güçler peki; tamam,
mücadeleyse hepimiz birlikte yapalım ama kime karşı? Kimin
sizinle dost, kimin sizinle düşman olduğu belli değil ki;
kardeşiniz Esad, birden oldu Esed, bu değişimin nüfusumuza
etkisi 8 milyon Suriye vatandaşı, ekonomiye etkisiyse milyarlarca
dolar. Daha dün darbe girişiminin faili, darbecilere 3 milyar dolar para
desteği sağlayan Birleşik Arap Emirlikleri azılı
düşmandı. Millî Savunma Bakanımız demişti ki:
Doğru yer ve zamanda hesabını soracağız. Şimdi
ayağımıza kadar geldiler, hadi hesap soralım. Yok, soramayız.
Neden? 10 milyar dolar getirecekler. Ne karşılığı? 10
ayrı fasılda yapılan 10 ayrı mutabakat
karşılığı. Anlaşılan, ekonomik kurtuluş
savaşımızda müttefikimiz Araplar olacak. İlk göz
attıkları yer neresi? Varlık Fonu, öncelikli olarak da limanlar,
Bütçe Kanununa yetişelim diye bugün çektiğiniz 16ncı madde.
Bakalım ne zaman tekrar getirirsiniz? Abu Dabi Liman Şirketi ile
Türkiye Varlık Fonu arasındaki mutabakat imzalandı. Varlık
Fonunun portföyünde Türkiye Denizcilik İşletmeleri var, Denizcilik
İşletmelerinin elinde de işletmecisi olduğu 8 tane liman.
Fonda ayrıca İzmir Alsancak Limanı var.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son
döneminde verilen kapitülasyonları hatırlar mısınız?
Hani, imparatorluğu çöküşe götüren nedenlerin arasında
sıralanan, yabancılara verilen ekonomik, adli, idari haklar ve
ayrıcalıklar. Osmanlı'nın verdiği
kapitülasyonların çoğu 2 taraf için geçerli de olsa ekonomisi güçlü
olan taraf kapitülasyonlardan fayda sağlarken ekonomisi zayıf olan
taraf kapitülasyonlardan zarar görmüştür. Yükseliş Devrinde lütuf
olarak verilen, Duraklama Devrinde de tavize dönüşen kapitülasyonlar
giderek Avrupalı devletlerin Osmanlı'yı sömürü aracı hâline
getirmesine sebep olmuştur. Hepimiz tarih okuduk, var mı itirazı
olan? Yok. Bugün birkaç milyar dolar gelsin diye, Gelsin de nasıl gelirse
gelsin. şeklinde yapılan uluslararası anlaşmaların
kapitülasyonlardan ne farkı var? Türkiye'nin en kıymetli
varlıkları zarar ettirilseler bile Varlık Fonunun portföyünde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Bu
varlıkların faaliyet alanlarının içinde banka da var, borsa
da var, ulaşım da var, enerji de var, lojistik de var, arsa da var,
ilk gelen buraya göz dikiyor. Bugün menfaati söz konusu olduğunda
yapılan her türlü yanlışlığı
alkışlayanlar gibi, Osmanlı bu tavizleri verirken
Padişahım çok yaşa! diyenler sonun
başlangıcını bilmiyor muydu? Bugün bilenler gibi onlar da
biliyordu. Tarih, yapılan yanlışlardan ders alınırsa
tekerrür etmez. Biz diyoruz ki: Tarih yanlışlarıyla tekerrür
etmesin, verin işi ehline tarihin seyri değişsin.
(İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Metin Nurullah Sazak.
Buyurun Sayın Sazak. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA METİN NURULLAH SAZAK
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce, can
Azerbaycanımızda önceki gün meydana gelen helikopter kazasında
şehit olan evlatlarımıza Allahtan rahmet, yaralı
evlatlarımıza acil şifalar diliyorum, Türk milletinin
başı sağ olsun.
Malumlarınız olduğu üzere, Türkiye
Cumhuriyeti devleti tarihî bir sınavdan geçmektedir. Tüm dünyayı
etkisi altına alan Covid-19 salgınından sonra dünya genelinde
arz talep dengesi olumsuz anlamda etkilenmiş, tedarik zinciri
bozulmuş, global çapta fiyat artışları meydana gelmiş
ve küresel enflasyon tetiklenmiştir. Dahası, gelişmiş
ülkeler dahi bu olumsuzluklarla mücadelede zorlanırken ülkemiz, ardı
ardına gelen ekonomik saldırılar nedeniyle çıkmaza
doğru sürüklenmiştir. Geçmişte de gördüğümüz suni döviz
artışları, yüksek faiz, yüksek kur sarmalı, art niyetli
insanların fırsatçılıkları ve yaşanan fiyat artışları
ekonomimizi geçici olarak olumsuz etkilemiş,
vatandaşlarımızı bunaltmıştır. Ülkemizi
IMF'e mahkûm etmek isteyen muhalefet ise bu durumdan istifade ederek erken
seçim çığırtkanlığı yapmaktadır. Bizler
Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülkemizin sorunlarına hiçbir zaman
sırtımızı dönmedik, hiçbir dönemde de seyirci
kalmadık. Genel Başkanımız, bilge liderimiz Sayın
Devlet Bahçeli'nin talimatları doğrultusunda
gerçekleştirdiğimiz Adım Adım 2023, İl İl
Anadolu temalı ziyaretimizde kadirşinas vatandaşlarımızla
kucaklaşıyor, sıkıntılarına derman olmaya
çalışıyoruz. Büyük bir coşkuyla
karşılandığımız şehirlerde
vatandaşlarımızla istişarede bulunuyor, ekonomik
bağımsızlığımız ve güvenliğimiz için
onlardan biraz sabır ve muhalefetin sokağa çıkma
çağrılarına karşı itidal rica ediyoruz.
Bilindiği üzere, elektrik faturalarındaki
aktif enerji bedeli üzerinden yüzde 2 TRT payı ve yüzde 0,7 Enerji Fonu
için kesinti yapılmaktaydı. Bu zorlu günlerde enerji
fiyatlarındaki artışın vatandaşlarımız
üzerinde oluşturduğu mali yükü az da olsa hafifletmek amacıyla
söz konusu kesintileri kaldırıyoruz. Kesinti yapılan bu 2
kalemin kaldırılması neticesinde KDV'nin de etkisiyle birlikte
faturalarda yaklaşık olarak 3,2lik bir indirim
gerçekleşecektir. Böylece, vatandaşlarımızın elektrik
faturalarından yıllık olarak 3 milyar liranın üzerinde bir
indirim sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, son dönemlerde Akdeniz
ve Karadeniz'de gerçekleştirilen sondaj çalışmaları
sonucunda ülkemizin enerji geleceği için olumlu gelişmeler
yaşanmasına rağmen ülkemizin enerji kaynakları hâlen
kısıtlı ve dışa bağımlıdır. Bu
çerçevede, ülkemizin en büyük enerji kaynağı enerji
verimliliğidir. Üzerine konuştuğumuz kanun teklifiyle birlikte
elektrik faturalarındaki indirimin yanı sıra enerji
verimliliğinin teşvik edilmesi, enerji arz güvenliğinin
sağlanması ve enerji alanında dışa
bağımlılığın azaltılması
düşünülmüştür. Yapılacak değişikliklerle birlikte,
doğal gaz arz güvenliğinin kapsamında, gelecek yirmi yıldan
daha uzun bir dönemi kapsayacak olan Türkiye Ulusal Enerji Planı çalışmasının
tamamlanması, mezkûr çalışmalar neticesinde enerji arz
güvenliği için gerekli tedbirlerin alınması ve doğal gaz
piyasasındaki tüketicilerin korunmasına yönelik usul ve
esasların belirlenmesi öngörülmektedir. Ayrıca, lisanssız
elektrik üreticilerinin iletim sistemini de kullanması hedeflenmekte,
enerji girdi maliyetlerini düşürmek isteyen sektörlere hibe veya faiz
desteği gibi imkânlar sağlanması planlanmaktadır. 2009
yılından beri devlet tarafından sağlanmakta olan Verimlilik
Artırıcı Proje (VAP) desteklerine tarım ve hizmet sektörü
de eklenerek enerji maliyetinin düşürülmesi amaçlanmakta, elektrik
enerjisinin tasarruflu kullanılmasının teşvik edilmesi için
farklılaşan tarife sisteminin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.
Enerji verimliliği ve enerji tasarrufunun
yanı sıra, üzerinde görüşmeye devam ettiğimiz kanun
teklifi, elektrikli araç şarj altyapısını ve
istasyonlarını kapsayan hukuki düzenlemeleri de içermektedir.
Kısıtlı petrol arzına sahip olan ülkemizde, bu kapsamda,
gündelik magazinsel muhalefetin bir kenara bırakılması ve üretim
çalışmaları başlayan millî elektrikli tren seti ile
Türkiyenin elektrikli otomobili TOGGun sahiplenilmesi gerekmektedir.
Geçmişte yapılan sanayileşme yanlışlarından biri
olan, teknoloji ithalatıyla döviz çıkışı yerine yerli,
millî üretim ve ekonomi fikrini hayata geçirerek üretim teknolojilerinin de
yerli olarak tasarlanması zaruridir. Bu meyanda, Nuri Demirağ, Vecihi
Hürkuş ve Devrim otomobilleri mühendisleri gibi, ideallerinden
vazgeçmeyen, gerçek vatansever girişimcilere sahip çıkılması
ve desteklenmesi gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri,
yaşadığımız ekonomik saldırıların
sonucu olan yüksek kur ve yüksek enflasyon sarmalından kurtulmanın
asıl yolu da bahsettiğim yerli, millî üretim ve ekonomi fikridir.
1929 buhranı sonrası Türkiyenin sanayi
hareketlerinin ele alındığı 1930daki Birinci Sanayi
Kongresinde, ülkemizin sanayileşme mecburiyetinde olduğu
vurgulanmıştır. Sanayi Kongresiyle birlikte sadece ülkemizin
sanayileşmesi değil, bölgesel eşitlik ve sanayinin yurt geneline
yayılarak sürdürülebilir kalkınması amaçlanmıştır.
Bundan sonraki planlamalarda, sanayi planlamalarında ülkemiz bu amaç
doğrultusundan saptırılmış, hatalı kararlar
sonucunda sanayi alanları olarak büyük kentler ve verimli tarım
ovaları seçilmiştir. Böylece, köyden kente göç tetiklenmiş, Türk
tarımı gerilemiş, göç kaynaklı, hızlı ve
plansız sosyolojik değişimlere neden olunmuştur.
Bu hareketle, ülkemizin geçmişte
yaptığı hatalardan ders alınmalı ve sanayi bazlı
üretim desteklenmelidir. Bu desteklerden biri de her fırsatta kalifiye
eleman eksikliğini dile getiren sanayicilerimizin
çağrılarına kulak verilmesi ve gençlerimizin meslek sahibi
olmaya yönlendirilmesidir. Bu hususta özellikle gerçek iş
ortamlarında gençlerimizin becerilerine katkı sağlayan mesleki
ve teknik eğitim modellerimizin üzerinde durulmalı, sağlanan
destekler vatandaşa doğru bir şekilde
aktarılmalıdır.
Hâlihazırda ülkemizde mesleki eğitim
merkezlerinde matbaacılık, giyim, aşçılık,
fırıncılık, sıvacılık, çanta
tamirciliği, dokumacılık ve fotoğrafçılık gibi
birçok farklı alanda öğrenci meslek eğitimi verilmektedir.
Hatırlatmak isterim ki mesleki eğitim
merkezlerinden mezun olan gençlerimiz yüzde 90lar seviyesinde eğitim
aldıkları alanlarda istihdam edilmektedir. Söz konusu kanun
teklifiyle birlikte, Mesleki Eğitim Kanununda yapılan değişiklikle
birlikte, bu merkezlerde okuyan öğrencilere mesleki eğitim
aldıkları süre boyunca net asgari ücretin en az yüzde 30u kadar
ücretin tamamı devlet desteği kapsamında karşılanacak,
üç yıl eğitim aldıktan sonra kalfa olan öğrencilere son
yılında asgari ücretin yarısı kadar ödeme yine devlet
tarafından sağlanacaktır.
Değişikliklerle birlikte işletmelere
verilen devlet desteği yetki süresinin beş yıldan on yıla
çıkarılmasına yönelik düzenleme de yapılacaktır. Bu
arada, işletmelerin adı geçen desteklerden faydalanabilmeleri için ve
mesleki eğitim merkezlerinden çırak alabilmeleri için bünyelerinde
usta öğretici bulunması gerekmektedir. Usta öğretici bulunması hususunda işletmelerin
çekimser kalması ve usta öğreticilik belgesi kurslarına
katılım oranlarının düşük olmasından dolayı
usta öğreticiliğin teşvik edilmesi amacıyla en az on
yıl çalıştığını belgeleyebilenlere ise usta
öğreticilik kursu sınavına doğrudan katılım
hakkı sağlanacaktır.
Uygulamaya konulan yeni model ve düzenlemelerle
birlikte, kayıt olmak için yaş sınırlaması olmayan
mesleki eğitim merkezlerinin kapasite artırımıyla meslek
sahibi gençlerimizin oranının artırılması
hedeflenmektedir. Bu doğrultuda, sanayicilerimizin kalifiye ara eleman
ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak kurulan Eskişehir
Organize Sanayi Bölgesi'nin Meslek Edindirme ve Geliştirme Merkezi ile
firmalarda çalışan işçilerin belgelendirilmesine yönelik
çalışmaları yürüten Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi
Sınav ve Belgelendirme Merkezi (ESBEM) yakından incelenmeli,
uygulanan model örnek teşkil etmeli, yurt genelinde geliştirilmeli,
benzer kurum ve kuruluşların sayısı
artırılmalıdır.
Sözlerime son vermeden önce
Genç nüfusumuz,
kıymetli coğrafyamız ve şanlı geçmişimizle büyük
bir milletiz. Ekonomik kalkınmayla birlikte bütün bu şer
odaklarının oyunlarını bozacağız,
bozmalıyız. Bir avuç uluslararası tefeci sermaye emirlerinde
silah ve uyuşturucu baronlarıyla dünyaya yön vermekte, kimi zaman
yönetimleri ele geçirerek demokrasi, insan hakları maskesiyle, kimi zaman
da muhalefeti, siyasi partileri, STKleri, dolma kalemli gazeteci, yazar,
besleme akademisyen ve topluma yabancı aydınlarıyla algı
operasyonları, kaos ve kargaşa yaratarak toplumu yönlendirmeye
çalışmakta, seçimlerle, olmazsa darbe veya buyruklu
borçlandırmayla ülkeleri ele geçirme ve sömürme operasyonunu
uygulamaktadır. Dünyada gözlenen manzara budur. Bu durumu görerek
gençlerimizi mesleki eğitime yönlendirmeye, alkol ve uyuşturucuya
karşı gençlerimizi bilinçlendirerek, onları insani ve vatani
sorumluluklarıyla yetiştirmeye özen göstermeliyiz. Bizi parçalamaya
yönelik faaliyetler; kadın, erkek, işçi, patron, alt kimlik, mezhep
ve benzer ayrımcı politikalar dikkatle izlenmeli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
METİN NURULLAH SAZAK (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
METİN NURULLAH SAZAK (Devamla)
devlet,
millet birliği sağlayacak kalkınmaya yönelik
çalışmalara hız verilmelidir.
Kanun teklifinin ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Önce ülkem ve
milletim, sonra partim ve ben. ilkesiyle necip Türk milletinin faydasına
olabilecek bütün gelişmeleri ve kanun tekliflerini desteklediğimizi
belirtir, yüce milletimizi ve büyük Türk milletini saygıyla
selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Ömer Öcalan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli halkımız; hepinizi sevgiyle
selamlıyoruz.
Aslında, yaşamın tümü tercihler
üzerine kuruludur. Şu an mevcut iktidar da bu tercihlerini 2015te
değiştirdi; 2015ten önce bambaşka, 2015ten sonra da
bambaşka bir role büründü. Bakınız, cezaevlerinde şu an
büyük hak ihlalleri yaşanmaktadır. Dün, İmralı Cezaevinde
bulunan Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Ömer Hayri Konar, Sayın
Veysi Aktaş, Sayın Hamili Yıldırımın aileleri
buradaydı. Uzun bir süredir büyük bir tecrit İmralı Cezaevinde
devam ediyor.
Şu an bahsedilince tedirgin olduğunuz
duruma nasıl geldiniz, nereden geldiniz? Çözüm sürecinde arkadaşlar.
Tarih 16 Aralık 2012, MİT Müsteşarı Hakan Fidan
İmralı Adasına giderek Öcalanla görüşmüş. 29
Aralık 2012, o dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan TRTnin
canlı yayınında İmralıyla görüştüklerini
açıkladı. 3 Ocak 2013, BDPnin heyeti -Ayla Akat, Altan Tan, Ahmet
Türk- İmralı Adasına gidip görüşme
gerçekleştirmiş. Ve buna benzer onlarca tarih var, ta ki 2014ün Ekim
ayına gelince
Şu an muhalefet partisinin de şikâyet ettiği
Millî Güvenlik Kurulu
Neden ülkenin ekonomik yapısı üzerinden
bazı şeyleri dizayn etme eleştirisine katılıyoruz.
Katılmadığımız nokta, bu Millî Güvenlik Kurulu 2014ün
Ekim ayında da çöktürme planını devreye koydu, ülkeyi
bambaşka bir atmosfere çevirdi. Millî Güvenlik Kurulu aslında
devletin asli sahibi, buralar da biraz işin gölgesi gibi, işi
meşrulaştıran bir alan gibi görülüyor. Biz, Millî Güvenlik
Kurulunda alınan, ülkeyi çıkmaza sürükleyen kararların
karşısındayız; o kararlardan şimdiye kadar bu ülke
günyüzü görmedi.
Biz, tabii ki buradan Adalet
Bakanlığına da Adalet Bakanı Albdulhamit Güle de sesleniyoruz.
2019da yerel seçimlerden sonra İmralı Cezaevine aile ve avukat
görüşü yasağı yoktur, istedikleri gibi gidebilirler
Adalet
Bakanı acaba nerede, hangi ülkede yaşıyor? Acaba söylediği
sözün arkasında durabilecek mi? Yoksa Adalet Bakanı işin içinde
yok mu, farklı bir yapıyla adalet dizayn mı ediliyor?
İmralıda bir işkence ve tecrit rejimini kim koordine ediyor?
Bunu hangi yapı, nereden koordine ediyor? Bir an önce
açıklanması lazım, ateşle oynama noktasına
gelmiştir. Bunlar ülkenin geleceğine zarar verecektir.
Bakınız, 25 Mart 2021 tarihi
Sekiz aydır aileler olarak
Sayın Öcalan ve yanında bulunan diğer arkadaşlarından
haber alamıyoruz.
Bu Meclis bu ülkenin kanunlarını,
yasalarını çıkarıyor ama bu Meclisten çıkan kanunlar,
yasalar maalesef, kişiye göre, şahsa göre. Bunu nasıl kabul
edebilirsiniz, bunu nasıl böyle açıklayabilirsiniz? Aile boyutu var,
hukuki boyutu var; bunun bir an önce tesis edilmesi gerekiyor. O çok
övündüğünüz, güvendiğiniz 80 darbesinden sonra çıkarılan
Anayasadan, beğenmediğimiz darbe anayasasından bile doğan
haklarımız var ama siyasal İslamın temsilcisi olarak
kendini gören AKP rejimi her yönüyle bir zulümle ve zalim politikalarla bizi
sindirmeye çalışıyor. 70 yaşına yaklaşan
insanlardır. Bu intikam duygusu, bu düşmanca yaklaşım
nereden geliyor?
Seçim için bazı şeyler yapıyorsunuz,
olağanüstü dönemlerde girişimler yapıyorsunuz, böyle mi
olması gerekiyor? Ama siz aslında zarar veriyorsunuz, toplumsal
sorunların daha da derinleşmesine sebebiyet veriyorsunuz. Millî
duygularla, dinî duygularla tabanımızı konsolide ederiz, bir
kısım alanı da bu ülkenin yurttaşı,
vatandaşı saymayız, hukukun dışında
tutarız. anlayışı yanlış bir anlayıştır.
Bu kafayla, bu zihniyetle başarıya ulaşamazsınız.
Ekonomik, sosyal, siyasal sonuçları ortadadır. İçinde
bulunduğumuz dakika itibarıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin
kararları vardır. Bakınız, işi bambaşka bir
noktaya evirmişsiniz, acımasızca hareket ediyorsunuz ama bunun hesabını
vereceksiniz, seçimde de vereceksiniz. Siz bu kadar zalimane
yaklaşırsanız bu halkın evlatlarına, yirmi beş
otuz yıl cezaevinde yatıp tahliyesi gelenlere
Orada kurduğunuz
gölge yönetimler, gladyo yönetimler insanların tahliyesine izin vermiyor;
altı ay, altı ay uzatmaktadırlar. Siz hangi kafayla bunu
yapıyorsunuz? Kimi korkutmaya çalışıyorsunuz? Ne yapmak
istiyorsunuz, açık açık söyleyin. Biz sizi kanun
dışına itmişiz, bu ülkede çıkan yasalar size
işlemez, bu ülkede çıkan yasalar İmralı rejiminde
işlemez. Sayın Öcalanla görüşme yapamazsınız, Ömer
Hayri Konarla görüşme yapamazsınız, Veysi Aktaşla
görüşme yapamazsınız. diye çıkın bunu açık
açık söyleyin. Gücünüz var, her türlü gücünüz var, yasalar lastik gibi
kişiye göre değişiyor; kaba gücünüz de var, bunu da
uyguluyorsunuz meydanlarda. Bundan birkaç gün önce İstanbulda
çocuğu, bir set emekçisini yere yatırdınız, beynine de
kafasına da sıktılar. Yarın İpek Erin
duruşması var Siirtte; biliyoruz beraat edecek. Burası gölge,
buranın bir gerçekliği var, buranın bir anlamı yok
aslında. Parlamenter sistemde, demokrasi rejiminde buranın
aslında en kıymetli zemin, halk iradesinin tecelli ettiği alan
olarak görülmesi gerekiyor ama gelin görün ki çıkan kanunlar, çıkan
hukuklar anlatılacak gibi değil, iş çığırından
çıkmış. Ne yapalım yani? Adalet Bakanına haftada 2
kere ben burada başvuru yapıyorum, randevu görüşmesi için
başvuru yapıyoruz, avukatlar her hafta başvuru yapıyor,
aileler başvuru yapıyor. Düşmanlığın da bir
ölçüsü vardır, düşman olarak görebilirsiniz ama bir ölçüsü
vardır. Düşmana da bir noktada şey etmek lazım, bazı
haklar vardır, bunların önüne geçmekte fayda var.
Şunu da belirteyim, 2015ten şimdiye kadar
uyguladığınız çöktürme planıyla bu ülkeyi bu noktaya
getirdiniz. Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp mitinglerde Bir
kurşunun fiyatı ne kadardır biliyor musunuz? Sonucu budur ey
Türkiye halkı, sonucu budur. Bir merminin fiyatını biz bilmeyiz,
tabii ki bu savaşı finanse eden, bu çatışmayı
derinleştiren, bu işin askerî yöntemlerle çözüleceğini iddia
edenler bu halkın yıllık bütçesinin yüzde 20sini güvenlik
politikalarına da peşkeş çeker, 250 milyar TLyi
yatırır. Kimi zengin edecek? Kim kullanılıyor
arkadaşlar? Uluslararası güçler, emperyal güçler tarafından kim
kullanılıyor? Kim en çok silah alıyorsa o
kullanılıyor. Kim piyon, kim maşa? Amerika'dan, orasından
F-35inden F-16sından tutun Rusyasından alınan S-400ler
Biz,
her zaman çözüme vurgu yapıyoruz Demokratik yol yöntemler. diyoruz.
Gücünüz var, bir zulüm politikası, bir vicdansız rejim olarak
insanların üzerinden geçiyorsunuz. Bu yol yöntemler sonuca gitmeyecek.
Tekrar vurgulamak istiyorum: Arkadaşlar, bir an önce bu durumdan vazgeçmek
lazım.
Bakınız, elimde kronoloji var, 2012den
2015e kadar söylemediğiniz söz yok. Geçmişinizi unutamazsanız,
aynı zamanda, cemaatle olan geçmişinizi de unutamazsınız.
Burada bugün hemşehrimiz de yemin etmiş, kendisi Hazine ve Maliye
Bakanı olmuş. Bakınız, fotoğraflar
yayınlanıyor. En azından çıkın söyleyin yani
fotoğraflar var, somut deliller vardır. Kaçmayın, deyin Biz
hata yaptık, yanlış yaptık, kötü yola düştük
zamanında, şimdi yolumuzdan döndük buraya geldik. Gücünüz var,
yapıyorsunuz ama buna da emin olun, emin olun, çekinmiyoruz, korkmuyoruz,
haklıyız çünkü. Doğal, doğuştan getirdiğimiz
hakların iadesini istiyoruz, bunu istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Haklıyız,
eşit yurttaşlığı istiyoruz. Bu Meclisten çıkan
kanunlar herkese uygulanacak mı, uygulanmayacak mı? Gerçeklik budur.
Birilerine uygulanacak, birilerine uygulanmayacak; paşa gönülleri
isteyince hassas süreçlerde, olağanüstü dönemlerde sağa sola ya da
İmralının yolunu açacaksınız ama onun
dışında
Bunlar yanlış işler, bunlar kabul
edilecek gibi değil, doğru işler değil. Biz de artık
bunları burada söylemeyelim ya! Yolunu açın; aile olarak, avukatlar
olarak İmralıya gitmek istiyoruz, görüşme gerçekleştirmek
istiyoruz. Ne gerek var, her gün, her gün, her gün biz de bunu söyleriz yani bu
adaletsizliği, bu hukuksuzluğu dile getirmeye devam ederiz.
Sizi germek, sinirlendirmek gibi bir niyetimiz de
yok ama gerçekler bunlar. Bu gerçeklerle yüzleşin, kanunlara uyun,
yasanın dışına çıkmayın; yarın bir gün de
pişman olursunuz, mahkemeler önünde hesap verirsiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, AK PARTİ, zalim ve zulüm politikaları
uyguluyor. diyerek sataştı.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Değil mi?
BAŞKAN Buyurun, kürsüden
HABİP EKSİK (Iğdır) 126 bin
insanı KHKyle işten attı AK PARTİ; zalimdir. Cezaevlerinde
tecrit uyguluyor; AK PARTİ zalimdir.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın,
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, hatibin konuşmalarını
kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye hukuk devletidir. (HDP
sıralarından Değildir. sesi) Hukuk devletinde kanunlar önünde
herkes eşittir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hangi hukuk? Hukuk yok.
RAMAZAN CAN (Devamla) Kanunların
uygulanmasında bir problem varsa yargı denetimine tabidir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hangi kanunda?
RAMAZAN CAN (Devamla) Temel hak ve hürriyetler
Anayasaca teminat altına alınmıştır.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Bravo
Ramazan Bey.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Atadığınız yargıçlar mı?
RAMAZAN CAN (Devamla) Hatip diyor ki: Bu ülkede
çıkan yasalar bize işlemez.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Size işlemiyor. diyor.
RAMAZAN CAN (Devamla) Bu ne demek ya? Böyle bir
şey olabilir mi?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Size işlemiyor. diyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Çarpıtma, çarpıtma!
RAMAZAN CAN (Devamla) Bunu diyeceksin,
ardından da diyeceksin ki: Kanunlar önünde eşitlik istiyoruz. Bu
bir çelişkidir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ya,
çarpıtma! İçeriği söylüyor işte, Kanunlar
işletilmiyor. diyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Çarpıtma ya!
RAMAZAN CAN (Devamla) Anayasada, meri ve pozitif
hukukta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları eşittir, eşit
muameleye tabidir.
BAŞKAN Arkadaşlar, hiç kimse itiraz
etmedi siz konuşurken, hatip konuşurken, lütfen.
RAMAZAN CAN (Devamla) Eğer bir mahkûmu
ziyaret edeceksen, A mahkûmu ziyarete tabi kurallar neyse B mahkûmu için de
aynı kuralları haizdir.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
İşletilmiyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yalan, yalan.
BAŞKAN Sayın Taşdemir, sizin
arkadaşınız konuşurken kimse laf atmadı.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Arkadaşımız hakikati söylüyor Sayın Başkan. Hakikate
ne denebilir ki?
RAMAZAN CAN (Devamla) En ziyadeye mazhar olmak
eşitlik değildir, varsa bir probleminiz yargıya müracaat
edersiniz. Temel hak ve hürriyetler Anayasaca teminat altına
alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının hepsi kanun önünde eşittir. Uygulamadan
kaynaklanan problem varsa yargı denetimine tabiidir.
Ne demektir Bu ülkede çıkan yasalar bize
işlemez. demek? Bu ülkede çıkan yasalar bize işlemez.
diyeceksin, diğer taraftan da kanun önünde eşitlik arayacaksın,
bu bir çelişkidir; bu çelişkiyi kabul etmemiz asla mümkün
değildir.
Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Bravo
Ramazan Bey, bravo.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Öyle
demedi Ramazan Can, öyle demedi ya.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yine yanlış anlamışsın,
yanlış.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
doğrusu sataşma kavramı yorumla bulabilirim, yerimden
BAŞKAN Ben yerinizden vereyim size.
İki dakikayla sınırlıyorum
yalnız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kaç
dakika?
BAŞKAN İki dakika sadece.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başkan, biterse, emin olun acele edeceğim.
BAŞKAN O zaman kürsüye alayım sizi,
orası iki dakika çünkü biliyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam.
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizi izleyen
değerli Türkiye yurttaşları; bir kere burada hatibimiz Kanunlar
bize işlemez demedi, biz kanun dışına itiliyoruz. dedi,
Kanunlar herkese uygulanmıyor. dedi. Yani nereden
tutacağınızı düşündünüz, düşündünüz burayı
buldunuz. Hatibimiz İmralı Adasında hukuk uygulanmıyor.
dedi. Evet, aynısını tekrar ediyorum: İmralı
Adasında bulunan cezaevinde mahpuslara Ceza İnfaz Kanunu, Anayasa,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, infaz hâkimliklerine dair
kanun, hiçbir mevzuat hükmü uygulanmıyor. Bütün mahpusların tabi
olduğu ceza infaz sistemine tabi değiller. Orada özel bir hukuki
rejim var. Varsa aksini ispat edin. Sayın Ramazan Can, çıkıp
bana Hukuk devletiyiz, insan hak ve özgürlüklerine saygılıyız.
dedi. Hayır efendim, hukuk devleti değiliz. Hukuk devleti
olsaydık hani siz A mahkumu, B mahkumu dediniz ya, mahpuslar
arasında ayrım yapmazdınız, kişiye özel kanun
çıkarmazdınız. Şu anda sizin sunduğunuz gerekçelere
kargalar güler ya, kargalar. Koster bozuk. dediniz, hava muhalefeti
dediniz, infaz hâkimi kararları çıkarıyorsunuz. Size bir yasak
kararı söyleyeyim. 2 kişi, 3 kişi, 4 kişi kalıyor
orada, havalandırmaya çıkıyorlar, spor saatinde -Sayın Can
lütfen dinleyin- volta attıkları için Birbirinizin spor hakkını
engellediniz. diye disiplin cezası veriliyor. Bu dünya tarihine geçecek
kadar ucube, garabet bir karardır. Burada
tıkanmışsınız, ne yapacağınızı
bilmiyorsunuz. Siz, Abdullah Öcalanın bu ülkede barışı
getireceğini biliyorsunuz. (MHP sıralarından Hayda! sesleri)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Hayda!
Güldürdün bizi, güldürdün.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Aslında
biliyorsunuz, bunu engellemeye çalışıyorsunuz. Bunu siz de
biliyorsunuz, biz de. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL KAVUNCU (Çorum) Terör ile barış bir
arada olmaz.
YASİN UĞUR (Burdur) Ya, Öcalan terörist
değil mi ya.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Siz gidip görüştünüz ya.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, sadece tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun, söyleyin.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hukuk devleti
olmasaydı hatipler bu konuşmayı yapamazdı. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, söz alabilir miyim?
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Bu Konuşmayı
yapmayın. tehdididir. Böyle bir hukuk açıklaması olmaz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ya, bu
nasıl bir tehdit ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Konuşamazdı... Gel ağzımızı kapat!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hukuk olsaydı siz de bunu söylemezdiniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri burası
Parlamento.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ya, bunu
söylemekten utanman lazım Ramazan Can. Böyle laf mı olur ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Böyle bir
konuşmayı diyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ya,
utanman lazım, olur mu böyle bir şey ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Böyle bir
konuşma yapılmazdı.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ya, sen
bunu bir milletvekiline, bir Grup Başkan Vekiline söylüyorsun!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Başkan, anlayışını gösteriyor,
anlayışını.
YASİN UĞUR (Burdur) Ya, çıkıp
her şeyi rahatça söylemiyor musunuz; söylüyorsunuz burada.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hakikaten
utanılacak bir şey ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Zihniyetinizi gösteriyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
EROL KAVUNCU (Çorum) İyi ki sizin zihniyetinizde
değiliz yani. Zihniyet diyorsunuz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
İyi ki, iyi ki; Allah korusun.
EROL KAVUNCU (Çorum) Biz de değiliz, bizi de
Allah korusun.
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, şimdi, tabii, bu polemiklerin bu kadar uzamasına
taraftar değiliz, bir kanun görüşmesi var fakat şimdi, HDP Grup
Başkan Vekilinin konuşmasının sonundaki ifadeleri
Diğerlerinin de söyleyecek birtakım şeyleri olabilir ama
özellikle bugün PKK terör örgütünün, PKK/KCK terör örgütünün elebaşı
olduğunu bildiğimiz ve birçok masumun, güvenlik güçlerimizin
hayatını kaybetmesine sebep olan, onların katliamına, katledilmesine
sebep olan kişinin, bizce, -biz bunu bebek katili olarak ifade ediyoruz,
bunu da mübalağa olsun diye söylemiyoruz- kundaktaki bebeklere dahi
kıyabilmiş, acımasızlığı göstermiş bir
kişinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Türkiye
Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılanıp yargı kararıyla
kesinleşmiş hükmünün infazı gerçekleşen bir kişinin
Türkiyeye barış getirecek. olarak ifade edilmesi bizim asla ve
asla kabul etmeyeceğimiz, şiddetle reddettiğimiz ve
lanetlediğimiz bir konuşmadır, bir sözdür. Bunun, burada yüce
Meclisin kayıtlarına geçmesini arzu ediyoruz.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Lanetlendik biraz önce, müsaade edin
BAŞKAN Kim lanetledi sizi?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır, bu
konuşmayı ve bu sözü lanetliyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Konuşmamızı lanetledi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Konuşmayı lanetledi yani bundan daha büyük sataşma mı olur
yani?
BAŞKAN Hayır canım, ne dedi? Sizi
lanetlemedi ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Konuşmayı lanetliyoruz. dedi.
BAŞKAN Konuşmayı lanetliyoruz.
dedi yani.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Konuşmayı yapan benim Başkanım.
BAŞKAN Ha, o zaman buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Türkiye bir hukuk
devleti olmaktan çıktı. derken büyük bir mutlulukla söylemiyoruz bunu.
Biz Türkiye'nin hukuk devleti olması için, demokratikleşmesi için
büyük bir mücadele yürütüyoruz ve bunun bedelini de ödüyoruz.
Ayrıca, bizim burada konuşma
hakkımızı ne iktidar grubu verdi ne başka bir grup, biz bu
yetkiyi tıpkı sizin gibi sandıktan çıkarak aldık yani
demokratik bir hukuk devleti olmak sadece Parlamentoda konuşmakla
ölçülemez.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ona itiraz
etmiyoruz, konuşma yapmanıza itiraz değil o,
konuşmanın içeriğine itiraz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Diğer mesele, ben lanetlenecek hiçbir şey söylemedim. Sizin şu
anki iktidar ortağınız var ya, 2012-2015 süreci içinde
Türkiye'ye barış getirmek için, MİT de dâhil, devlet yetkilileri
de dâhil üç yıl boyunca İmralı Adası'nda görüşme
gerçekleştirdi. Düne kadar bu görüşteydi, siz onlara
kızıyordunuz, bugün iktidar ortağınız size uyduğu
için başka bir dil kuruyorsunuz,
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Size de
kızıyoruz işte bunun için.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ama
biz iktidar döndü diye dönmeyiz. Biz düne kara, bugüne ak diyenlerden
değiliz. Dün de o süreci savunduk, bugün de savunuyoruz. Biz bu ülkede kan
dökülmemesi için, bu ülkede ölümlerin yaşanmaması için, bu ülkede 83
milyon yurttaşın aynı hak ve özgürlüklerde yaşaması
için özgürlüklerle mücadele eden bir partiyiz ve bu nedenle, çıkın,
bana İmralı'daki tecrit sisteminin dayanağını AK
PARTİ Grubu adına söyleyin ya, deyin ki: Bu kararlar sarayda
alınıyor. Deyin ki: Bu kararlar istihbaratta alınıyor.
Ya, sekiz aydır bunların yakınları -bizim vekilimiz
yeğenidir Abdullah Öcalanın- haber alamıyor ya. Sağ
mıdır, yaşıyor mu, hasta mı, Covid mi oldu, ayakta
durabiliyor mu, bunu bilmiyoruz ya. Dün aileler ziyarete geldiler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Böyle
bir hukuksuzluk olabilir mi? (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Grup Başkan
Vekillerini kürsü arkasına davet ediyorum ve birleşime kırk
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.04
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.51
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287) (Devam)
BAŞKAN 287 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, ikinci bölüm üzerinde söz
sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Müzeyyen
Şevkinde.
Sayın Şevkin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, dün, bu kanun teklifi kapsamında
pandeminin ağır yükünü çeken doktorlar ve diş hekimleriyle
ilgili bir düzenleme getirdik ama bunun bütün sağlık
çalışanlarına, ebe, hemşire, hemşir, sağlık
memuru, tıbbi sekreter, memur ve temizlik görevlilerinin tümüne
uygulanması konusunda burada muhalefet milletvekilleri olarak söylem
geliştirmemize rağmen ne yazık ki bu düzenleme
yapılmadı. Büyük özveri gösteren tüm sağlık
çalışanlarımıza, 39 branştaki tüm sağlık çalışanlarımıza
ek gösterge, maaş artışı gibi iyileştirmeler mutlaka
yapılmalıdır çünkü her kesimin sağlığı ve
geleceği için sağlık hizmetinin bir bütün olarak
değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Buradan da o
kardeşlerimizin haklarının verilmesi konusunda gerekenin
yapılacağına olan inancımı ifade etmek isterim.
Evet, değerli milletvekilleri, yine, 22
farklı konuda değişiklik getiren 39 maddelik bir torba yasayla
karşı karşıyayız. İçerisinde neler yok ki kaçak
futbol maçı yayını kesmekten tutun elektrikli şarj istasyonu
kurmaya, kooperatiflere, doğal gaza; kalkınma ajanslarının
alacaklarına faiz işletmek var, mesleki eğitim desteği var,
özelleştirilen limanların işletme haklarının
Anayasaya aykırı bir biçimde kırk dokuz yıla
çıkarılması var, birtakım ayrıcalıklı
vakıfların çalışanlarının emekli olduktan sonra
aylıklarının kesilmemesi, çift maaş alabilmelerini de
içeren yine bir teklif var. Bu torbaya göre proje bazında destek
sağlanan yatırımlara tahsis edilecek kamu
taşınmazları için tapuya en yakın hak olarak
sayılabilecek bağımsız ve sürekli nitelikte irtifak
hakkı var.
Evet, değerli milletvekilleri, teklifte geçen
yüksek teknoloji üreten AR-GE ve tasarım personeline sağlanan
desteklemeler elbette olmalı, bu konuda herhangi bir
sıkıntı yok. İnternet üzerinden kaçak yayınlanan yayınlar
elbette engellenmeli ancak burada tekelleşmenin önüne geçilmeli ve gariban
vatandaşın da bu maçları izleyecek şekilde ucuz maç
seyretme olanağının da sağlanması gerektiğini
buradan ifade etmek isterim.
Enerji verimliliği uygulama proje
desteklerinden faydalanan ve bu sayede enerji maliyetleri düşebilen sanayi
sektörüne ek olarak tarım ve hizmet sektörlerinin de bundan
faydalanması gerektiğini buradan bir kere daha vurgulamak istiyorum.
Elbette, doğal gaz abonesinin kendi kusuru
dışında gelişen doğal gaz kesintisi, geç doğal
gaz verilmesi gibi meselelerde mağduriyeti giderilmelidir ama bunu daha
yeni mi çözüyorsunuz arkadaşlar, yeni mi kanuna yazıyorsunuz
bunları?
Elektrikli araç piyasasında nihayet şarj
istasyonlarının yasal altyapısı kuruluyor ama bu konuda da
çok geç kalındı. 2023 başında TOGG yollara sürülecek.
diye övünüyordunuz, 2022ye girerken şarj istasyonu kanununu daha yeni
çıkarıyorsunuz. Üstelik kanun çıktıktan sonra üç ay Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumunun yönetmelik çıkarmasını
bekleyeceğiz; üç aydan sonra dört ay da şarj istasyonlarının
kanuna uyumu beklenecek.
Saygıdeğer milletvekilleri, kanun
teklifinin 23, 24, 28 ve 31inci maddeleri Plan ve Bütçe, 29uncu maddesi ise
Adalet Komisyonunun ilgi alanına girmekte, uzmanlığına
girmekte ama bir klasik, yine her zaman yaptığınız gibi, tekliflerin
teknik uzmanlığa sahip kişiler tarafından incelenmesi
yerine, komisyon başkanlarının tekliflerin görüşülmesini
İç Tüzük kapsamında değerlendirmeksizin gündeme
alınması, yasama sürecinin nitelikli bir şekilde işlemesine
engel teşkil etmektedir. 25inci madde aracılığıyla,
herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik ya da yaşlılık
aylığı alanlardan münhasıran bütçeden yardım alan
kuruluşlarda görev alanların, bu aylıklarının
kesilmesine yönelik düzenlemeye istisna getirilmek suretiyle Türkiye Maarif
Vakfı, Yunus Emre Vakfı, Türkiye Kızılay Derneği,
Yeşilay Cemiyeti ve Yeşilay Vakfında görev alanların bu
aylıklarının kesilmeyeceğine yönelik düzenleme
yapılmaktadır. Teklif metninde sayılan vakıf ve derneklerde
görev almaya göre koşullandırılan ihtilaflı kural,
aynı kurumda bulunan, aynı durumda bulunan kişiler arasında
eşitsizlik yaratmaktadır; bu da Anayasanın 10uncu maddesine
aykırı bir durumdur. Söz konusu düzenlemede, aynı zamanda bu vakıf
ve derneklerin prim borçlarının terkini öngörülmektedir. Bu terkin,
sosyal güvenlik hakkının icrası için gerekli fonların
azalması sonucunu beraberinde getirmektedir. Bu açıdan da sosyal
güvenlik sistemine müdahale niteliği taşımaktadır;
Anayasanın 60ıncı maddesine de aykırıdır.
Ülkemizde son dönemde gelir adaletinde yaşanan
eşitsizliklerle ilgili temel tartışmalardan biri de birden çok
maaş alma, ücret ve/veya huzur hakkı adı altında elde
edilen gelirlerdir. Halkımız asgari ücretle, işsizlikle, derin
yoksullukla, açlıkla boğuşurken yine dün gece yarısı bir
kararnameyle atanan Sayın Bakan yine bu çok maaş alanlardan birisi
arkadaşlar. Nereden alıyor
Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız? TÜRK TELEKOMda yönetim kurulu
üyeliği nedeniyle çift maaş alanlardan birisi. Tabii, bunun gibi,
bakanlar, bakan yardımcıları gibi pek çok insanın çift
maaş, ballı maaşlar aldıklarını, 3-4 maaş
aldıklarını ve doların henüz 6 liralarda olduğu bir
süreçte 176 bin liraya varan maalesef bu ballı maaşların, çift
maaşların olduğunu görüyoruz -bunu Değerli Vekilimiz,
sevgili Vekilimiz Deniz Yavuzyılmaz sık sık gündeme getiriyor,
ona da atıfta bulunmuş olayım buradan- ama bu maaşı alanların hiç yüzü
kızarmıyor mu arkadaşlar?
Gerçekten nasıl boğazından geçiyor 3-4 maaş bu
insanların? Yani bunu kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Bu düzenlemeyle emekli olduğu hâlde düzenlemede
adı geçen dernek ve vakıflarda görev yapan emeklilere hem buradan
aldıkları ücretlerin hem de emekli aylıklarının,
yaşlılık ödeneklerinin ödenmeye devam etmesinin sağlanması
hedeflenmektedir ama yıllardır Çift maaş olmaz, çift dikiş
olmaz. deyip EYTlilerin maaşları reddedildi arkadaşlar. Emeklilikte
yaşa takılan vatandaşlarımızın sorunları
gündeme getirildiğinde ketum olan iktidar, kendi yandaşlarına
gelince birden çok ücreti onlara hak görmektedir. Vatandaşa derin yoksulluk,
size ballı maaşlar tabii ki.
Sürekli olarak yollarda olacağı söylenen
TOGGda da 2011den bu yana defalarca söylenmesine rağmen, dönemin
Başbakanı, Cumhurbaşkanı dile getirmesine rağmen,
maalesef hâlâ banda çıkmayan, hâlâ inşaat aşaması devam
eden bir süreç devam ediyor. Şarj hizmeti için yapılan yasal,
çevresel ve kentsel altyapıyı, ekosistemi sona bırakan iktidar,
öncelikle altyapıyı oluşturmadan yerli otomobil projesini de
hayata geçirmeye çalışıyor. Bu sözleşme dâhilinde, tabii,
soruyoruz: Ne kadar lisans bedeli ödediniz arkadaşlar? Batarya, motor
aksamı, yazılımlar konusunda, mühendislikte yerlilik
payımız nedir? Hani hep iddia ediyorsunuz ya yerli ve millî
olduğunuzu, bunlar için hangi firmalara ve ülkeye ne ödeyeceğiz?
Şimdiye kadar 175 bin oto hedefiniz vardı, kaçı yola
çıktı? Hangi yabancı firmalara ne kadar ödendi? Bunları
kamuoyunun dikkatine sunmak isteriz.
Evet, tabii, burada 16ncı maddeyi çektiniz
arkadaşlar ama ona da atıfta bulunmadan, kamuoyunun dikkatini buraya
çekmeden de edemeyeceğim. Türkiye Denizcilik İşletmeleri
limanlarının bir kısmının özelleştirilmesine dair
kararlar Danıştay tarafından iptal edilmiş olmasına
rağmen uygulanmamış, şimdilik çekilen bu 16ncı
maddeyle, süre uzatımıyla beraber bu hukuksuz durum hâlâ hukuka uygun
hâle getirilmeye çalışılmaktadır. Söz konusu madde Genel
Kurulda görüşülseydi eğer, daha önce otuz, otuz altı ve
kırk dokuz yıllığına işletme hakkı
devredilen limanların süreleri kırk dokuz yıl daha
uzatılacaktı. İhalenin yapıldığı tarihteki
sürenin daha sonra uzatılması, hukuki belirlilik, öngörülebilirlik ve
hukuk ilkesine aykırılık teşkil etmektedir arkadaşlar.
Bakın, size bunu bir örnekle
açıklayayım: Arkadaşlar, İskenderun Limanında 12
firma ihaleye giriyor, ilk açılış fiyatı 160 milyon dolar
ve yapılan pazarlıklar neticesinde 372 milyon dolar bedelle ihale
ediliyor ve yüzde 100den fazla artışla burası kırk dokuz
yıllığına kiraya veriliyor. Ne demek? Demek ki rekabet en
önemli şeylerden biri burada. Siz bunu kimseye peşkeş
çekemezsiniz arkadaşlar.
Ben buradan bütün vatandaşlarımıza
sesleniyorum: Bu ülkenin en stratejik alanı olan limanların yeni bir
ihale açılmadan, daha önce yapılmış ihalede
belirlenmiş sürenin kırk dokuz yıllığa
çıkarılmasını sağlayan bu teklifin çıkmasına
izin verecek misiniz? Atatürkün, vatanın bütün kaleleri zapt
edilmiş, bütün tersanelerine girilmişse göreve
çağırdığı sizler, bu tersane ve limanlara sahip
çıkacak mısınız diye bütün vatandaşlarımıza
buradan sormak isterim değerli milletvekilleri. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, devlet olmanın
gereği elbette ki pandemi döneminde vatandaşa destek vermektir.
Bugüne kadar verilen kapanma kararlarında ne yazık ki devletin
herhangi bir desteğini göremedi vatandaş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla)
Kalıcı yaz saati uygulaması ve pandemi nedeniyle evde
kapalı kalan insanlar hem eğitim nedeniyle hem de hane elektriği
tüketimi nedeniyle yoğun bir elektrik harcaması içerisinde. Bir de
üstelik desteklemeler olmadığı için, gelir düzeyi de
düştüğü için OECD ülkeleri arasında salgın süresince en az
destek alan ülkeler arasında yerini almıştır. Elektrik ve
doğal gaz borcu nedeniyle biz 37nci maddeye ek madde ihdas etmek için bir
önerge verdik. Neydi bu? Borcu nedeniyle hizmeti kesilen, tarım sektörü
dâhil, bütün abonelerin borcunu ödemesini beklemeksizin hizmetlerin yeniden
açılması ve borçlarının faiz işletmeksizin altı ay
ertelenmesi, ödeme imkânı verilmesi için önerge verdik ama reddedildi. Var
mısınız bu önergeyi çıkarmaya sayın milletvekilleri?
Bu kara kış koşullarında gelin, bunu yapalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Ya bir yol
bulun ya yol açın ya da yoldan çekilin. Ne demiş değirmenci: Bu
nasıl bir çarktır? Buğday bizim, ezilen biziz, un olan biz, aç
kalan biziz ancak doymak bilmeyen siz. Çekin artık elinizi, yettiniz!
(CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, ikinci bölüm üzerinde gruplar
adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şimdi şahıslar adına ilk söz
Sayın Dirayet Dilan Taşdemirin.
Buyurun Sayın Taşdemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi,
Sincan Kapalı Cezaevinde Kobani kumpas davasının
yargılamaları devam ediyor. Bugün de arkadaşlarımız avukatlarıyla
birlikte bu mahkemeye, yargılamaya katılmadılar çünkü orada adil
bir yargılama yapılmıyor, tamamıyla bir tiyatro
oynanıyor ve arkadaşlarımız bu tiyatronun figüranı
olmak istemiyorlar. Orada adil bir yargılama söz konusu değil elbet
yani talimatlı bir mahkeme var ve bu talimatla hareket eden mahkeme,
dosyayı bir an önce kapatmaya uğraşıyor; onun için de avukatların,
arkadaşlarımızın hiçbir talebini kabul etmiyor.
Arkadaşlarımız mahkeme salonunda olmadıkları hâlde
oradaymış gibi davranıp yargılama devam ettiriliyor. Bu
davanın bir kumpas davası olduğunu çok defa söyledik, ifade
ettik, ifade etmeye de devam edeceğiz çünkü bu dava, 6-8 Ekim 2014
tarihinden tam yedi yıl sonra açıldı, partimize yönelik bir
kumpas davası olarak planlandı, organize edildi ve açıldı.
Kobani kumpas davası için özel savcılar görevlendirildi. Bu
savcılar iddialarını, daha doğrusu iftiralarını
güçlendirmek için gizli tanık birimleri oluşturdular. Resmen bu gizli
tanıkları oluşturmak için neredeyse gazetelere ilan verecek
duruma geldiler.
Yine, değerli arkadaşlar, 3.530
sayfalık iddianameyi ve 324 ek klasörü bir hafta gibi bir sürede titizlikle
okuduklarını beyan ettiler. Hâlbuki o bir hafta içerisinde süregelen
bir mahkeme durumları da vardı yani gündüzleri gün boyunca mahkeme
sürdürürken akşamları da tüm günlerinde bu dosyayı, bu
yargılama yapılan dosyayı okuduklarını ilan ettiler.
Tabii, biz kendilerinin bu iddianameyi okumadıklarını çok iyi
biliyoruz. Onu okumak gibi bir dertleri de yok, yargılama yapmak gibi bir
dertleri de yok, açıkçası adaleti sağlamak gibi bir dertleri de
yok. Tek görevleri, aldıkları talimatı hızlıca yerine
getirmek, bu kumpas davasını sonuçlandırmak.
Yine, değerli arkadaşlar, bu dosyada
herkes var yani öyle ki Et ve Süt Kurumu bile var ama IŞİD yok. Oysa
biz 6-8 Ekim olaylarında IŞİDin nasıl dâhil olduğunu
biliyoruz. Özellikle, halkların, Kobani halkıyla dayanışmak
için sokağa çıktığını, dayanışma
göstermek için alanlara indiğini ama bu dayanışmanın sabote
edildiğini, karanlık güçlerin müdahale ettiğini ve bu müdahale
sonucunda insanların yaşamını yitirdiğini biz çok iyi
biliyoruz ama bir şekilde bu dönem aydınlatılmak istenmiyor, bu
dönem karanlıkta bırakılmak isteniyor. Dolayısıyla,
buna ilişkin de partimizin verdiği bütün önergeler,
araştırma önergeleri, soru önergeleri reddediliyor çünkü bu 6-8 Ekim
olayları aydınlanırsa bu dava çökecek, bu kumpas davası
çökecek; çünkü aydınlanırsa yıllardır partimizi hedef
hâline getiren, algı operasyonları yapılan bu kumpas davası
çöktüğünde sizin de yalanlarınız açığa çıkacak.
Değerli arkadaşlar, Kobani kumpas
davasının avukatlarından Mahsuni Karaman önemli bir bilgiyi
kamuoyuyla paylaştı. Aslında davaya nasıl müdahale
edildiğini, nasıl organize edildiğini, kumpas
davasının aslında partimize karşı bir komploya
nasıl dönüştüğünü belki bu örnek çok daha iyi anlatıyor.
6-8 Ekim olaylarında 14 yaşındayken tutuklanan Mazlum İçli
yedi yıldır cezaevinde, yargılama sonucunda da bu çocuk
ağırlaştırılmış müebbet alıyor ama
avukatlarının incelemeleri ve soruşturmaları
doğrultusunda dava dosyasına yeni bilgiler giriyor. Yine Mazlum, sözü
edilen olay günü aslında o olay yerinde değilmiş, Diyarbakıra
Değerli arkadaşlar, tabii ki biz,
yıllardır üstünde tepindiğiniz bu kumpas davasının
çökmesiyle birlikte aslında nasıl zor durumda
kalacağınızı iyi biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Eğer adil bir yargılama söz konusu olursa, şeffaf bir
araştırma yapılırsa aslında bu 6-8 Ekim
olaylarında yargılanacak olanların da kimler olduğu
açığa çıkacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, 60a göre olan söz talepleri var,
onları karşılayacağım.
Sayın Vildan Yılmaz Gürel
Buyurun Sayın Gürel.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürelin, azim ve
sevgiyle el ele verince engellerin aşıldığına
ilişkin açıklaması
VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) Gururumuzsunuz
Kürşat Ceylan, Nihat Türkmenoğlu, Öznur Cüre, Ayşe Begüm
Başbozkurt. AK PARTİ Sosyal Politikalar
Başkanlığımızın organize ettiği Engelleri
Birlikte Aştık İzmir buluşmasında tanıdık
sizi, iyi ki tanıdık. Yaptıklarınız inanılmaz
güzel, hepinizi gönülden tebrik ediyorum.
Öznur, Gençlik ve Spor Bakanlığı
desteğiyle önce üniversiteli oldun, sonra Tokyo Paralimpik
Olimpiyatlarında rekor kırdın. Ayşe Begüm, hukuk
fakültesine 1incilikle yerleştin, üstün başarıyla bitirdin.
Geçen hafta yasal düzenlemeyi yaptık, artık hâkim de olabilirsin,
kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; mesaj açık ve net: Azim ve sevgiyle el ele verince
engeller aşılıyor. Bu manada, Sayın
Cumhurbaşkanımız ve hükûmetlerimiz, dün olduğu gibi bugün
de yarın da özel bireylerimizin daima yanında.
Yaptığımız yasal reformlar, toplumsal, ekonomik ve sosyal
hayattan, sağlık güvencelerine yönelik düzenlemeler ve
gerçekleştirdiğimiz cumhuriyet tarihinin en büyük engelli
istihdamı bunun bazı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kemal Bülbül
31.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, 3 Aralık Dünya
Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü ve engelli
yurttaşlarımız birçok engelle karşı karşıya.
Mesele, bedensel, zihinsel veya bir başka engel değil; mesele,
sistemden kaynaklı engellerdir. Engelliler; haklarını
kullanamama, eğitime erişememe, iş edinememe, kendilerine ödenen
ödeneklerin düzensizliği, sosyal, kültürel, yaşamsal
haklarını kullanamama, bu haklara sahip olamama gibi temel sorunlarla
karşı karşıyalar. Fakat sabahtan bu yana engellilerle
ilgili Meclisimizde konuşulurken Engelli kardeşlerim
diye
başlayan cümleler hiçbir engellinin sorununu çözmez. Bu, hukuksal bir
sorundur; ailevi, biyolojik bir sorun değildir. Dolayısıyla,
engellilere, engelli yurttaşlarımız ve onların temel hak ve
özgürlükleri diye yaklaşmak gerekir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
Yok.
Sayın Fendoğlu
32.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun,
İnönü Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire
Başkanlığına bağlı sosyal tesislerde ve Turgut
Özal Tıp Merkezinde çalışan 4/D kadrolu işçilerin talep ve
mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
İnönü Üniversitesi Sağlık, Kültür ve
Spor Daire Başkanlığına bağlı sosyal tesislerde
4/D kadrolu işçi olarak çalışan personellerimiz, sosyal
tesislerin kendi bütçesinden maaş ve ikramiyelerini almaktadırlar fakat
sosyal tesislerin bütçesi bu konuda yetersiz kaldığı için zaman
zaman ödemelerde aksaklık olmaktadır. Personellerin mağdur
olmaması ve maaş alımında aksaklık
yaşanmaması için kadrolarının 4/Dden alınıp
4/Bye aktarılması ve ödemelerinin de üniversitenin genel bütçesinden
sağlanmasını talep etmektedirler. Yine, Turgut Özal Tıp
Merkezinde 4/Dli olarak çalışmakta olan personellerin asgari ücret
farkının toplu iş sözleşmesindeki zammın kendilerine
de uygulanmasını istemektedirler. Personellerimiz, bu taleplerini ve
mağduriyetlerini Hazine ve Maliye Bakanlığımıza
iletmemizi bizden talep ettiler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Orhan Işık,
buyurun.
33.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın,
taksicilerin ve geçimini şoförlükle sağlayanların
sorunlarına ilişkin açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiyede yaşanan ekonomik çöküş ve
buhran tüm toplum kesimlerinin yaşamını içinden
çıkılamaz hâle getirmiş, çaresiz
bırakmıştır. Saraydan halkın hâli görünmediği
için yoksulun derdi hakkında saray eşrafı sorun yokmuş gibi
davranabilir ama halk yokmuş gibi davranamıyor.
Benzin, mazot, LPG fiyatları bir yıl
içinde yüzde 50ye yakın zamlanırken taksici, minibüsçü ve nakliyeci
esnafı iş yapamaz hâle gelmiştir; maliyetleri her gün artarken
gelirleri azalmıştır. Taksiciler zam da yapamamaktadır
çünkü geliri her gün düşen vatandaşın taksi kullanma oranı
da yarı yarıya düşmüştür. Taksicilerin ve geçimini
şoförlükle sağlayanların vergilerinin azaltılması,
ekmek tekneleri olan araçlarından motorlu taşıtlar vergisinin
alınmaması, muayene ücretlerinin makul düzeye çekilmesi gibi
desteklerle sorunlarına çözüm getirilmelidir.
BAŞKAN Sayın Hüseyin Kaçmaz
34.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın,
Şırnak ili Güçlükonak ilçesi Fındık beldesinde yaşanan
elektrik sorununa ve kolluk gücünün DEDAŞ şirketinin
tahsildarları olarak kullanılmasını kabul etmediklerine
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Şırnak ili
Güçlükonak ilçesi Fındık beldesinde 16 Kasımdan beridir elektrik
sayaçları dışarıya taşınacak diye köylüler ile
DEDAŞ yetkilileri arasında bir durum, bir olay söz konusu. 16
Kasımdan beridir söz konusu mahalleye hiçbir şekilde elektrik
verilemiyor, çocuklar okula gidemiyor çünkü çocuklar ödevlerini yapamıyor,
insanlar yıkanamıyor ve buzdolaplarındaki yiyecekleri
bozulmuş durumda. Yine, bugün itibarıyla söz konusu sayaçların
dışarıya taşınabilmesi için binbaşı
rütbesinde birinin, bir askerin köylüleri tehdit ettiğine ilişkin bir
bilgi tarafımıza ulaştı ve Yarın saat birde ben
geleceğim, çocuk da olsa, kadın da olsa ezer geçerim. şeklinde
bir beyanda bulunduğu iddia ediliyor. Bu durumu hiçbir şekilde kabul
etmediğimiz gibi kolluk gücünün artık DEDAŞ şirketinin
tahsildarları gibi kullanılmasını da kabul etmiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ömer Öcalan...
35.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın,
Şanlıurfada bulunan birçok belediyede yaşanan yolsuzluğa
ilişkin açıklaması
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, Urfanın Halfeti ilçesinde Belediye âdeta yolsuzluğun
merkezi hâline gelmiş; Halfeti sınırları içerisinde,
Belediyenin malını, mülkünü, arazisini yandaşlara
peşkeş çekiyor. Bu acele ne diye? Belediye, Halfeti
halkının malını, mülkünü, arazisini, park
yapılması gereken yerleri ne diye satıyor? Bir an önce tüm
belediyelere müdahale edilmesi gerekiyor. Sadece Halfeti Belediyesi için
demiyorum, başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, Urfada bulunan
birçok belediye yolsuzluğa bulaşmıştır; bu
yolsuzluğun önünü almak gerekiyor. Halk ekonomik krizin içinde
kıvranırken yandaşlarına rant kazandırmak için elinden
geleni yapan yöneticiler bir an önce ya görevden alınmalıdır ya
da soruşturmalar derinleştirilmelidir. Maalesef, iktidar bu konuda da
üzerine düşeni yapmamaktadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek,
Sayın Aycan; zaten soru tarafında var olduğunuz için 60a göre
söz talebinizi siliyorum ama siz onu yeniden giriyorsunuz.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Soru
talebimizi de silmiştiniz de biz onun için 60a göre girmiştik
Sayın Başkan.
BAŞKAN Öbür tarafta, sistemde duruyorsunuz,
sıkıntı yok.
Sayın Sefer Aycan, buyurun.
36.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
Kahramanmaraşın OSB ihtiyacına ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Kahramanmaraş hızla sanayileşen bir ildir.
Özellikle tekstil ve metal mutfak eşyaları üretiminde zirve
yapmıştır. Kahramanmaraş, özellikle şehir merkezi,
sanayide yeni yatırım yapma konusunda
sıkışmış durumdadır; yeni OSBlere ihtiyaç
vardır. Bu nedenle, yeni kurulma kararı alınan Erkenez, Aksu ve
Türkoğlu-2 OSB kararlarını destekliyor ve şehrim adına
memnuniyetlerimi belirtiyorum. Bu bölgelerde mevcut sanayi
kuruluşları vardır. Şimdi bu bölgelerin OSB olarak ilan
edilmesi bölgenin düzene girmesi ve yeni yatırımların
yapılması açısından faydalı olacaktır. Fakat bu
bölgeler yerleşim yerlerine çok yakındır; mutlaka arıtma
tesislerinin yapılmasını ve
çalıştırılmasını, baca filtrelerinin
çalıştırılmasını hatırlatıyor ve
hayırlı olsun diyorum.
BAŞKAN Sayın Baki Şimşek
37.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, kamuda
çalışan sözleşmelilerin ve uzman çavuşların kadro,
taşerondan kadroya geçen işçiler ile hukuksuz yere işten
çıkarılanların iş güvencesi taleplerine
ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, öğretmenlerde
kadrolu-sözleşmeli ayrımına son verilip tamamının
kadroya alınması memnuniyetle
karşılanmıştır. Yalnız, kamuda diğer
kurumlarda çalışan yüz binlerce sözleşmelide aynı beklenti
devam etmektedir. Dolayısıyla, özellikle belediyelerde
çalışan ve her yılbaşı geldiğinde aralık
ayında, kaderleri, belediye başkanının ağzından
çıkacak 2 kelimeye bağlı olan sözleşmeliler de
yılbaşından önce mutlaka kadro istemektedir. Aynı
şekilde, kahraman uzman çavuşlarımız kadro taleplerini dile
getirmektedirler. Ayrıca, taşerondan kadroya geçen 1 milyona
yakın insanımız da iş güvencesi istemektedirler.
Haksız, hukuksuz yere işten çıkarılanlar mutlaka bir
iş garantisi istemektedirler; ne işe dönüşleri sağlanmakta
ne de tazminatları ödenmektedir. Bunlarla ilgili kanun
çıkarılarak bunlar güvence altına alınmalıdır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Habip Eksik
38.- Iğdır Milletvekili Habip Eksikin,
Iğdır hayvan pazarı ihalesinde yapılan usulsüzlüğe
ilişkin açıklaması
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Iğdırda Belediyeye kayyum atandıktan
sonra maalesef, Belediyenin kaynakları âdeta peşkeş çekiliyor.
İşletmesi Iğdır Belediyesine ait olan Iğdır
hayvan pazarı maalesef bir protokolle Ticaret Borsası
Başkanlığına verilmiş ve oradan da iktidara yakın
bir iş insanına kiralandığı söyleniyor.
Sayın Başkan, bu hayvan pazarı kaç
liraya ihale edilmiştir, kaç yıllığına ihale
edilmiştir? 400 işçisi olan belediyede 3 işçi yok muydu ki
buranın bakımını, temizliğini yapıp başka
yere ihale etmek zorunda kalmışlardır?
O açıdan, bu usulsüzlüğe, bu hukuksuzluğa
Dur! demek için derhâl bir el atmak lazım ve bu ihaleyi hukuken derhâl
durdurmak gerekir çünkü onlarca hayvan üreticisi zarar görecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erel
39.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Aksaraydaki
tamamlanmayan yollara ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Aksaray-Ortaköy arasındaki kara yolu 2004
yılından bu tarafa defalarca ihale edilmesine rağmen bir türlü
bitirilemedi; burası Orta Anadoluyu Karadenize bağlayan en önemli
kara yollarından bir tanesi ve trafik çok yoğun. Hemşehrilerimiz
burada her hafta can vermektedirler.
Yine, Ortaköy ile Balca arasındaki 5
kilometrelik yola, kamulaştırma işlemleri
yapıldığı hâlde, bugüne kadar bir kazma kürek dahi
vurulmamıştır. Aksaray, bugüne kadar AK PARTİye en çok oy
veren illerden bir tanesi olduğu hâlde, maalesef, AK PARTİ
iktidarında arzu edilen hizmeti görememiştir.
Çok teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ikinci
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
21inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Fahrettin
Yokuş Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Konya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Fahrettin Yokuşun.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz torba kanuna dün bir
madde ihdas ettik, doktorlarımızın durumunu düzelttik -çok
şükür- ancak sağlık çalışanlarını yok
saydık. Bu anlayışı kabul etmek vicdanen de insani olarak
da mümkün değil. Bir tespihin taneleri gibi sağlık hizmetleri
veren şoföründen hasta bakıcısına, teknisyeninden
hizmetlisine kadar bu insanlara ayrıcalık yapmak ayıptır,
ayıptan da ötedir; acilen düzeltilmesi lazımdır, yetmez!
Veteriner hekimler hekim değil mi bu ülkede, onların hekim olarak
hakkı yok mu? Niye ayrıma tabi tutuyoruz? Bunların da bir an
önce düzeltilmesi lazım. Biz bunları söylediğimiz zaman, siz bazen
alınganlık yapıyorsunuz. Allah aşkına, bir düzenlemeyi
de topyekûn getirin, hepsini düzeltelim ama yok illa parça parça getirmekte
ısrar ediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bir bakanlık
düşünün ki yargı kararını uygulamıyor. Bu
bakanlığa bağlı genel müdürlük ise yargının
aldığı kararı temyize götürüyor, mahkeme ret kararı
vermesine rağmen ısrarla bildiğini okuyor. Bu kurum kimdir?
diye sorarsanız, bu kurum Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor
Hizmetleri Genel Müdürlüğü. 2016 yılında, Danıştay,
spor federasyonlarının seçimlerinde başkan adaylarından
istenilen yüzde 15 delege imza zorunluluğunu kaldırma kararı
veriyor. 2019 yılında Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü karar
düzeltme başvurusunda bulunuyor, düzeltme başvurusu reddediliyor,
kesinleşmiş mahkeme kararı kuruma tebliğ ediliyor ama
Gençlik ve Spor Bakanlığı, bu kararı göz ardı ederek
Bakan Yardımcısı Hamza Yerlikaya imzasıyla bir genelge
yayımlıyor. Bu genelgeden önce ise -çok ilginçtir- bazı
federasyonlara Yüzde 15 imza zorunluluğunu kaldırın.
talimatı verilirken bazı federasyonlara Siz bildiğiniz gibi
devam edin. deniyor. Bu, hukuktan uzak, adaletten uzak talimatları
verenleri milletimizin vicdanına, buradan, havale ediyorum.
Bu konuyla ilgili trajikomik bir olay daha var: Spor
Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu Başkanı ile Danıştay 10.
Daire Başkanı aynı kişi. İlginçtir, Daire
Başkanı kendi onayladığı karara aykırı
hareket eden Kurula da müdahale etmiyor. Allah aşkına, şu
yapılanlara bakar mısınız! Hukukun
tanınmadığı, çarpık zihniyetinizin hüküm sürdüğü
spordan sorumlu bir kurumda başarıdan söz etmek mümkün müdür?
Değerli milletvekilleri, son üç
yıldır Bir kulüpler yasası tasarısı geldi, gelecek,
çıkaracağız. denilip duruluyor. Türk sporu, Türk sporcusu bu
sözlerden bıktı. Bu keyfî tutumunuz, bu ilgisizliğiniz
gözümüzden kaçıyor sanmayın. Bu oyalayıcı sözlerinize
artık kimse inanmıyor. Şunu net bir şekilde söylemek
gerekir ki: Bu ülkenin kulüpler yasasına değil adamakıllı
bir spor yasasına ihtiyacı vardır. En önemlisi de ne biliyor
musunuz? Bu yasaya uyacak, Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde
spora, sporcuya adamakıllı sahip çıkacak yöneticilere ihtiyaç
var. Bu hususta Sayın Cumhurbaşkanımız bir zaman şöyle
demişti: Bu ülkede Türk sporunun başarısının önünü
tıkayan bürokratik oligarşi var.
Sayın Cumhurbaşkanım, evet,
bürokratik oligarşi var ama yetmez, siyaset var yani Türk sporunu mahveden
sizin yanlış politikalarınız var. Allah aşkına,
Türk sporunu on dokuz yıldır AK PARTİnin arka bahçesi
yaptınız; il, ilçe müdürlüklerinden tutun Bakanlık merkezine
kadar; efendim, yetmedi, bütün spor kulüplerine dadandınız; yetmedi,
federasyonların hepsine yandaşlarınızı doldurdunuz.
Şimdi soruyorum size: Futbol Federasyonunda kaç tane futbolcu var, kaç
tane müteahhit var; müteahhit mi çok, futbolcu mu çok? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Vallahi bilen varsa bir söylesin.
Ama merak etmeyin yolun sonu görünüyor.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Size mi?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Yaklaşıyor, yolun sonu görülüyor. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) İyiler
geliyor; iyiler, tahrip ettiğiniz Türk sporundaki düzenlemeyi yeni
baştan alacak; liyakati, hakkı, hukuku, adaleti getirecek, kirli
siyasetinizle kirlettiğiniz Türk sporunu inşallah pırıl
pırıl yapacağız. Haktan, hukuktan, adaletten kopmuş
olan yandaş yöneticilerle de hesaplaşacağız, hukuk önünde
hesaplaşacağız.
Türk sporunu, ata sporunu gerçekten ihya
edeceğiz yani Büyük Atatürkün dediği gibi Sağlam kafa,
sağlam vücutta bulunur. anlayışı içinde sağlam
beyinler yetiştireceğiz, sağlam vücutlar
yetiştireceğiz; Türk gibi düşünen, Türk gibi yaşayan, Türk
gibi dik duran sporcular yetiştireceğiz!
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21inci maddesinde yer alan bu
ibaresinin söz konusu ibaresiyle değiştirilmesi arz ve teklif
ederiz.
Tahsin Tarhan Müzeyyen Şevkin Çetin Osman Budak
Kocaeli Adana Antalya
Tacettin Bayır Türabi Kayan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
İzmir Kırklareli Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz talebi Sayın Türabi Kayanın.
Buyurun Sayın
Kayan. (CHP sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 287
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21inci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine, Anayasaya
uygunluk incelemesi yapılmadan Genel Kurula getirilen bir torba kanunla
karşı karşıyayız. Bu kanun teklifinin 3 maddesinde
yine bütün yetki Cumhurbaşkanında. Bakanlar ne işe yarıyor?
Parlamenter sistemde işler çabuk olmuyor. diye
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini getirdiniz, her konuda
karar alma yetkisini tek adamda topladınız. Sizlere göre mevcut tek
adam; hukuk profesörü, ekonomi dehası, insan hakları savunucusu,
doğa hakları kahramanı, eğitim öğretim neferi, çiftçi,
emekçi dostu ve tarihçi. Öyle mi? Yani size göre, tüm bu vasıfları
tek bir bedende toplamış mükemmel insan. Peki, öyle mi? Tek
adamınız bu kadar mükemmel ise neden ülkemizin durumu içler
acısı? Eğitim
sistemimiz neden bu hâlde? Hem sağlık
çalışanlarımız hem hastalarımız neden isyan
ediyorlar? Gençlerimiz neden yurt dışında yaşamak için her
türlü yolu deniyorlar? Çiftçilerimiz tarımı neden
bırakıyor? Değerli arkadaşlar, çiftçilerimiz
tarımı bırakıyor, farkında mısınız?
Polislerimiz, vatandaşlarımız neden intihar ediyor? Asgari
ücretlimiz ve emeklimiz neden Sesimizi duyun! diye feryat ediyor? Neden
herkesle kavgalısınız? Esnafımızın neden kepenk
indirdiğinin farkında mısınız? Dolar, euro neden bu
kadar yükseldi? Hızlı yürüyelim. derken
yaptığınız yanlışlıkları düzeltmek için
daha fazla zaman kaybediyorsunuz, farkında mısınız?
Aceleyle ve eleştirileri hiç dikkate almadan
yaptığınız yanlış düzenlemeler sonrası
ekonomi, dış politika, eğitim güvensiz, çok tehlikeli boyutlara
gelmiştir, ekonomi dibe vurmuştur. Esnafımız, sanayicimiz,
çiftçimiz borçlarını ödeyemiyor. Devletin elinde bulunan, seksen
yıl boyunca geçmiş bütün iktidarların yaptığı her
şeyi haraç mezat sattınız. Sattıklarınızın
yerine ülkenin menfaatine, vatandaşın menfaatine hiçbir şey
yapmadınız. Kredi ve teşvik vererek özel sektörde bir fabrika
vesaire kurulmasına dahi müsaade etmediniz, faydanız olmadı.
Yoldan ve binadan başka hiçbir şey yapmadınız.
Yıllardır uyguladığınız yanlış
özelleştirme politikalarının sonucu devletin kasasına
girmesi gereken para nerede? Sizden önceki hükûmetlerin dişini
tırnağına takarak çalışıp, tasarruf edip
yaptığı fabrikaları sattınız. Peki, bu
satışların geliri nerede, paralar nerede? On dokuz yıldır
iktidardasınız, on dokuz yıldır bu toplum üretiyor, seksen
yılda yapılanları sattınız, yine de on dokuz
yılın sonunda iflas. Halktan aldığınız vergiler
nerede? Çok iyi şeyler yaptığınızı söylüyorsunuz,
peki, bu kriz nereden çıktı? Neden 1 Amerikan doları 14 lira, 1
euro 16 lira?
Dış politikada Yüce Önder Atatürkün
düsturu olan Yurtta barış, dünya barış.
politikasını bir kenara itip komşuların mevcut
iktidarını tanımayarak fetih söylemleriyle, Şamda Emevi
Camisinde namaz kılacağız. laflarıyla, Büyük Orta
Doğunun eş başkanlarından bir tanesiyiz. teraneleriyle
Orta Doğu bataklığına bodoslama daldınız. Suriye
sınırımızı kontrol altına alacağız.
dediniz, Atlantik ötesinden bir düdük çalınca olduğunuz yere
mıhlandınız, ülke güvenliğini ve toplum güvenliğini
tehlikeli bir hâle getirdiniz. Güney komşularımıza
uyguladığınız yanlış politikayla
sınırlarımız kevgire döndü.
Tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden 1iyken
saman ithal eder hâle geldiniz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün gelişmiş ülkelerin ulaştıkları
sosyal ve ekonomik refahın temelinde tarımdaki gelişmeler yatmaktadır.
Bir yıl önce buğday 1,70 lira, üre 1,70 lira. Peki, şimdi? Bu
yıl buğday 4 lira, üre gübresi 14 lira değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Ormanlarımız yandı, çiftçilerimiz
yanıyor, tarlalar bomboş kaldı. Lütfi Elvan yanlış
ekonomi politikaları nedeniyle istifa etmiştir.
SALİH CORA (Trabzon) İstifa etmedi,
istifa etmedi.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Ormanlar yandı,
Tarım Bakanı ne düşünüyor?
SALİH CORA (Trabzon) Lütfü Türkkan henüz
istifa etmedi.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Ormanlar yandı,
tarım bitti, Tarım Bakanı ne düşünüyor? Buradaki bütün
milletvekilleri merak ettiği gibi en çok da 84 milyon merak ediyor
değerli arkadaşlar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Lütfü
Türkkan istifa etmedi.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Sizlere yazıklar
olsun diyorum! Türkiyede ilk defa tarım bu hâle gelmiştir. Ben elli
yıllık çiftçiyim, ilk defa bu kadar büyük bir rezalet görüyor Türkiye
tarımda diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Ürünün para ediyor mu,
etmiyor mu?
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 21 26/6/2001 tarihli ve 4691
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun geçici 2 nci
maddesinin üçüncü fıkrasının beşinci cümlesinde yer alan
istisna ibaresi teşvik şeklinde, altıncı cümlesinde yer
alan "bu istisnadan faydalanamaz ibaresi "için bu teşvikten
faydalanılamaz şeklinde, yedinci cümlesinde yer alan
"istisnasından ibaresi "stopajı teşvikinden
şeklinde değiştirilmiş ve fıkranın dokuzuncu ve
onuncu cümleleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Buna ilave olarak gelir vergisi stopajı
teşviki kapsamında Bölgede çalışan personelin toplam
sayısının veya teşvike konu edilen toplam çalışma
sürelerinin yüzde yirmisini aşmamak kaydıyla bu fıkrada
belirtilen durumlar haricinde Bölge dışında geçirilen süreler de
gelir vergisi stopajı teşviki kapsamında değerlendirilir.
Cumhurbaşkanı, yüzde yirmi olarak belirlenen bu oranı
belirleyeceği bölgesel ve/veya sektörel alanlarda yüzde yetmiş
beşe kadar artırmaya veya tekrar kanuni oranına kadar indirmeye
yetkilidir.
Mustafa Elitaş Ramazan Can Ahmet Özdemir
Kayseri Kırıkkale Kahramanmaraş
Yavuz Subaşı Ceyda Çetin Erenler Serap Yaşar
Balıkesir Kütahya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun takdire
bıraktığı önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 28/1/2021 tarihli ve 7263 sayılı
Kanunla 4691 sayılı Kanunun geçici 2nci maddesinin üçüncü
fıkrasında yapılan değişiklikle teşvikin uygulama
şeklinin değiştirilmesi üzerine, fıkrada yer alan diğer
ifadelerle yeknesaklık sağlanması amacıyla ibare
değişildiği yapılmakta ve bölge dışında
geçirilebilecek süreye ilişkin Cumhurbaşkanına verilen yüzde 50
artırma yetkisi yüzde 75e çıkarılmakta ve artırılan
oranı tekrar kanuni oranına kadar indirme yetkisi verilmektedir.
Yapılan diğer bir değişiklikle, bölgedeki işletmelerde
çalışan ve teşvikten yararlanan personelin teşvik
kapsamına giren bölge dışındaki çalışma süreleri
ve çalışma şekli netleştirilmektedir. Böylece, yetki
kullanıldığı durumda, teşvikten yararlanan personelin
çalışma saatinin yüzde 25ini bölge içinde, yüzde 75ini bölge
dışında çalışarak geçirmesi durumunda teşvikten
tam olarak faydalanabilecektir. Yine, toplam çalışılan sürenin
yüzde 75inin aşılmaması kaydıyla, örneğin
teşvikten yararlanan 20 personeli bulunan bir işletmede, bu
personelden 5inin çalışma saatinin tamamını bölge içinde,
15inin de çalışma saatinin tamamını bölge
dışında geçirmesi durumunda da teşvikten tam olarak
faydalanılması mümkün olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 21inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
22nci madde üzerinde 2si aynı mahiyette olmak
üzere 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 22nci maddesinde yer alan ihtiyaçlarının
üzerinde ürettikleri elektrik enerjisini ibaresinden sonra gelmek üzere
ibaresinin ihtiyaçları üzerinde ürettikleri elektrik enerjisini
ibaresinden ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Müzeyyen Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Tacettin Bayır Ömer Fethi Gürer Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
İzmir Niğde
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Fethi Gürerin.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yirmi yıl önce ekonomik ve sosyal
hayatımızdaki yeri tartışılmaz olan elektrik
enerjisinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli ve düşük maliyetli
bir şekilde sunulması amaç olarak belirlenip özelleştirmeler
yapılmaya başlandı. Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve
özelleştirmelerden beklenen faydalar şöyle
açıklanmıştı: Elektrik üretim ve dağıtım
varlıklarının etkin ve verimli bir şekilde işletilmesi
suretiyle maliyetlerinin düşürülmesi, elektrik enerjisi arz güvenliğinin
sağlanması ve arz kalitesinin artırılması,
dağıtım sektöründeki teknik kayıpların OECD ülkeleri
ortalamasına indirilmesi ve kaçakların önlenmesi, gerekli yenileme ve
genişleme yatırımlarının kamu tüzel kişilerine
herhangi bir yükümlülük getirmeden özel sektörce yapılabilmesi, elektrik
enerjisi üretimi ve ticareti faaliyetlerinde oluşacak rekabet yoluyla ve
hizmet kalitesinin düzenlenmesiyle sağlanan faydanın tüketicilere
yansıtılması.
Yirmi yıl sonra bugüne geldik; elektrik
ucuzlamadı, kamu malları satıldı, gelirleri yok edildi,
faturalar kabardı, son üç yılda yüzde 100den fazla elektriğe
zam geldi. Elektrik faturalarının güvence bedelleri dahi nakde
çevrildi ve vatandaş elektrik kullanmakta tedirginlik yaşar duruma
erdi. Kış koşullarında hava kararmak üzereyken dahi ne
yazık ki çoğu evde de iş yerinde de artık eller elektrik
düğmesine gitmeye korkuyor çünkü faturalar o kadar kabarık geliyor ki
vatandaş ne yapacağını bu konuda
şaşırmış durumda. Elektrik arzında sorunlar
farklı bölgelerde devam ediyor. Elektrik faturalarındaki vergi ve
fonlar bir an önce düşürülüp bu konuda bir iyileştirme
sağlanmalı çünkü çok sayıda yurttaşın ne yazık ki
elektrikleri de kesiliyor.
Ayrıca yaz-kış saati uygulaması
vardı, bu kaldırıldı, kış saati uygulaması
gündemde yok ama Bakan bunu savunurken de tasarruftan bahsediyor ve rakamlar veriyor.
Bakanın rakamlarına baktığınız zaman TÜİK'in
verdiği rakamlara benziyor. Şu anda çocuklar erken saatte
kalktığı için hanelerde mecbur elektrik lambaları
yakılmak zorunda, hanelerin giderleri artıyor. Buna da bir çözüm
üretmişler, şirketlere yazı göndermişler, Otuz dakika önce
sokak lambalarını söndürün, on beş dakika da akşamları
geç yakın. diyorlar. Böylece sokakları da karanlığa terk
ediyorlar, buralarda da olumsuzlukların yaşanma olasılığı
var. Şirketler aldıkları şikâyetlerden dolayı bizlere yansıtıyorlar
olayı. Bakan Bey hâlâ yaz-kış saati uygulamasıyla ilgili
kendi doğrusunda ama gerçek öyle değil; yaz-kış
uygulaması mutlak suretle sağlanmalı çünkü çocukların da
psikolojisi bozuldu. Keza, bunun yanı sıra, sulama suyunun elektrik
faturaları özellikle kuraklık ve yaz dönemlerinde o kadar
kabarıyor ki çiftçiler neredeyse tarladaki ürünlerinin tutarı kadar
elektrik faturası ödemek zorunda kalıyorlar, bunun da
yarattığı ciddi bir mağduriyet var. Keza, kayıp
kaçaklarla ilgili bedeli, kamudayken kamu karşılıyordu,
özelleştikten sonra firmalar, şirketler bunu
karşılamadı. Ne oldu? Adalet ve Kalkınma Partisi bir çözüm
üretti, kayıp kaçak bedelini de vatandaştan almayla ilgili bir
düzenleme yaptı, onu da vatandaştan alır hâle geldi ve şirketlerin
bu konuda fedakârlık yapması yerine vatandaştan gene
fedakârlık beklendi ve süreç öyle devam ediyor.
Tabii, torba yasada ilginç, farklı maddeler de
var, onlardan 2sine değinmek istiyorum. Biri, kanunda mesleki
eğitimle ilgili, özellikle kalfalıkla ilgili düzenlemeler var.
Keşke burada Çırak ve stajyerlerin işe
başladıkları gün yaşlılık sigortası
başlar. diye bir madde eklenseydi ve bu sayede -stajyerlerin ve
çırakların işe başladıkları hâlde
yaşlılık sigortası başlamıyor- o mağduriyet
ortadan kaldırılsaydı. (CHP sıralarından
alkışlar) Yine, yaşlılık sigortasının bu
sayede başlaması da ara eleman açığını ortadan
kaldıracak bir formül olarak değer arz ederdi.
Değerli arkadaşlar, dün yapılan bir
düzenlemeyle tüm partilerin de destek vermesi sonucu sağlık
çalışanlarıyla ilgili olumlu bir gelişme yaşandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun devam edin.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Hekimler için
yapılan düzenleme doğru bir düzenlemeydi. Pandemi sürecinde
sağlıkçılar gerçekten çok yoruldular ama sağlık
çalışanları bir bütün olarak değerlendirilmeli ve tüm
sağlık çalışanları için bu düzenleme
sağlanmalıydı. Özellikle taşeron firmada olan görüntüleme
merkezi çalışanları var, sosyal tesis çalışanları
var, yemekhane çalışanları var, güvenlik var, onun
dışında hemşireler var ki bunlar da fedakârca bu sürecin
içinde yer aldılar; onlarla ilgili de bir iyileştirme
yapılması şart. Bu anlamda -kanun görüşmeleri sürüyor- tüm
sağlıkçıların Meclisten beklentisi; çalışan tüm
sağlıkçıların da özlük haklarının
iyileştirilmesi, ücretlerinde artış sağlanması, hak
ettiklerinin verilmesi, bu sayede tüm sağlık
çalışanlarını kapsayacak bir iyileştirmenin
gerçekleştirilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hüseyin Kaçmaz Gülüstan Kılıç Koçyiğit Rıdvan Turan
Şırnak Muş Mersin
Remziye Tosun Dirayet Dilan Taşdemir
Diyarbakır Ağrı
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin Örs Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Trabzon İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğitin.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, şimdi, torba yasayı
görüşmeye devam ediyoruz, torba yasadan madde çıktıkça da
aslında hayretlerimiz artmaya devam ediyor. Niye
şaşırıyoruz ki bir AKP klasiğiyle karşı
karşıyayız ama işte o kadar iyi niyetliyiz ki hâlâ AKP
icraatlarına şaşırabiliyoruz.
Şimdi, normalde, bu torba yasa ne diye
getirildi? İşte, elektrik faturalarındaki TRT payını
kaldırmak üzerine cilalandı, parlatıldı, öyle getirildi ama
bakın, içerisinden ne çıktı? Birkaç tane kurumda
çalışan -ki kurumların adını söyleyeyim- Türkiye
Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı, Türkiye Kızılay
Derneği, Yeşilay Cemiyeti, Yeşilay Vakfı gibi yerlerde
çalışanların, eğer önceden aldıkları maaş
varsa bu maaşlar kesilmeden bu kurumlardan da maaş almaya devam
etmelerine dair bir düzenleme var. Şimdi soruyoruz: Sizin bu yandaş
kurumlarınızdaki yandaş arkadaşlarınızın
2nci ve 3üncü maaşları almasının vatandaşın
faturasındaki TRT payıyla ne alakası var? Buna bir cevap
verebilecek misiniz? Hayır, yok. Gerçi niye veresiniz ki? Her biriniz, bir
de yakınlarınız, tanıdıklarınızın
tanıdıklarının tanıdıkları, her biri üçer
beşer maaş aldığı için ve siz de hep onlarla
görüştüğünüz için bütün bir ülkeyi kendi çevreniz gibi biliyorsunuz,
onun için de Zenginlik tavan yaptı, biz uçuyoruz, süperiz, Çinden sonra
en çok büyüyen ülkeyiz. diye de gelip burada inanarak konuşabiliyorsunuz,
biz de hâlâ size şaşırıyoruz.
Bu düzenlemenin kendisi neyi getiriyor? Bir, sizin
ideolojik örgütleriniz
Bakın, bu Yunus Emre Vakıfları ideolojik
bir örgütlenme. Geçmişte FETÖnün, Gülencilerin neyi vardı?
Okulları vardı değil mi? Bu Türki Cumhuriyetlerde, ta işte
Zimbabvede, nerede
Siz de mutlu oluyordunuz o esmer tenli çocuklar burada
gelip Türkçe şiir okudukları zaman. İşte, bu Yunus Emre
Vakıfları bugünkü FETÖ okullarının yerine geçmiş ve
sizin Uzak Doğudaki, birçok yerdeki ideolojik örgütlenmelerinizi yapmaya
çalışan kurumların adıdır.
Onun için, insanlar 2.825 liraya
çalışırken asgari ücret açlık sınırının
altındayken gerçekten bu maddeyi buraya böyle kurnazca koymaya hiç
utanmadınız mı, merak ediyorum. Çünkü insan biraz düşünür,
Ya, benim yandaşım 2-3 maaş alacak da bu zavallı Hatice
teyze ne yiyecek, bu Mehmet amca dolabını nasıl dolduracak?
diye düşünür ama sizin böyle bir düşünceniz, böyle bir
bakış açınız yok.
Bakın, bu yasasızlık, bu
anayasasızlık süreci; devleti bir bütün tasfiye etmeniz, devlete
yerleşmeniz ve devleti kendi parti çıkarlarınız
doğrultusunda yönetmenizin faturasını bütün ülke olarak biz
ödüyoruz.
Şimdi, 30 Kasım-2 Aralık tarihleri
arasında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplandı. Türkiyeye dair 4
tane ana başlık vardı; biri İmralı Cezaevinde süresiz olarak
devam edilen tecrit meselesi, biri Osman Kavala, biri Selahattin Demirtaş
ve diğeri de Alevilere ilişkin hak ihlali kararlarıydı.
Bakın, 4 tane temel mesele siz Türkiyede hukuku
uygulamadığınız için, siz yasaların emrettiği
şeyleri yapmadığınız için, siz Anayasayı
askıya aldığınız için şu anda uluslararası
mahkeme kararlarını da geçti, Bakanlar Komitesinin önüne gitti.
Bakanlar Komitesi ne karar aldı? Dedi ki: Osman Kavalanın tahliye edilmemesiyle
ilgili hak ihlali sürecini başlatıyoruz. Yani yaptırım
uygulayacaklar, o süreci başlattılar. Neden? Siz onu düşman
hukukuyla içeride tuttuğunuz için, siz Sayın Demirtaşı ve
diğer bütün milletvekillerimizi düşman hukuku gözeterek, haksız
hukuksuz, hiçbir hukuki gerekçe olmadan cezaevinde tuttuğunuz için ve en
önemlisi, bu ülkede nüfusu yaklaşık 25 milyonu geçen Alevi
yurttaşların en temel haklarını, en insani
haklarını tanımadığınız için.
Bakın, Aleviler bu ülkede Diyanet
İşlerinden tutalım Başbakanlığa kadar birçok
kuruma başvuru yaptılar. Ne dediler? Cemevleri bizim
ibadethanemizdir, bunu ibadethane statüsünde tanıyın. dediler.
Tanıdınız mı? Tanımadınız. Alevi aileleri
gelip başvuru yaptılar. Ya, ben Aleviyim, benim çocuğum niye
bir başka inancın dilini, daha doğrusu ibadetini öğrensin?
Ben kendi inancımda eğitim almak istiyorum. dediler.
Tanıdınız mı? Tanımadınız. Bütün bunlar
AİHM'e gitti, AİHM hak ihlali kararı verdi ama buna rağmen
siz bu hak ihlali kararlarını uygulamadınız. Şimdi,
biliyordunuz, 30 Kasımda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin önüne
gelecek; İçişleri Bakanınız tutuştu, cemevlerini
ziyaret etmeye başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Ve öneriniz neydi, ne diyordunuz? Ya, tamam, cemevleri var, doğru, biz
onları kültürevi yapacağız. Ya siz kime soruyorsunuz? Siz kimin
inancının mekânını kültürevi diye
tanımlıyorsunuz? Siz bu ülkede sistematik olarak Alevileri asimile
ediyorsunuz, Alevi çocuklarını zorunlu din derslerinde kendisine ait
olmayan bir inancı öğrenmeye zorluyorsunuz, uluslararası
mahkemeler hak ihlali kararı veriyor ama siz gidip arka kapıdan
dolanıp Ya, azıcık daha bizi idare edin, azıcık daha
bu eşitsizliğe göz yumun. diye sırt sıvazlamaya
çalışıyorsunuz. Peki, siz hani Allah'tan korkuyordunuz, hani kul
hakkı yemiyordunuz? Peki, bu ülkedeki Alevilerin, Kürtlerin,
işçilerin, yoksulların ve bugün tecrit altında tuttuğunuz
Sayın Öcalan'ın hakkını niye yiyorsunuz? Nerede sizde Allah
korkusu, nerede sizde vicdan, nerede sizde hukuk?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Sayın kim ya?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Sizde hiçbir şey kalmamış değerli arkadaşlar,
aşınmış her şey aşınmış.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Öcalanın
yediği haklar ne olacak?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Öcalanın aldığı canlar ne olacak?
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Hüseyin Örsün.
Sayın Örs, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 22nci maddesi
üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve
ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin bu maddesiyle madde metninde yer alan Kendi
tüketim ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak yenilenebilir
enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten lisanssız elektrik üretim
faaliyetinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler; ihtiyaçlarının
üzerinde ürettikleri elektrik enerjisini dağıtım sistemine
vermeleri halinde I sayılı Cetveldeki fiyatlardan on yıl süre
ile faydalanabilir. cümlesindeki üretim faaliyetinde bulunan ifadesi üretim
ve iletim faaliyetinde bulunan olarak değiştirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
tamamına baktığımızda, içerisinde değişiklik
yapılmak istenen kanunların birçoğunun birbirinden alakasız
alanlarda olduğunu görüyoruz. Birçok madde de teklifin
görüşüldüğü Komisyonun ihtisas alanı
dışındadır maalesef, bunu da belirteyim. Bu kadar
farklı alanda düzenleme öngören bu teklifin, kanun teklifinin
görüşüleceği Komisyona bile havale süresinin bitimi beklenmeden
gönderildiğini de ayrıca dikkatinize sunmak isterim.
Değerli milletvekilleri, bugün, iktisat
tarihinde eşine az rastlayacağımız, akla ve ilme
sığmayan hedefler üzerinden milleti aldatmayı merkeze alan bir
ekonomi politikasıyla karşı karşıyayız. Bugün bir
yoksullaştırma politikası izleniyor arkadaşlar. Dolardaki
artışla, her geçen gün yükselen enflasyonla milletimiz daha da
yoksullaşıyor, hayat daha da pahalı hâle geliyor. Benzin,
motorin, LPG, elektrik, doğal gaz ve ithal edilen ara malların
fiyatları her geçen gün zamlanıyor. Sabit ve dar gelirli
vatandaşlarımız zorunlu ihtiyaçlarını
karşılayabilmek için daha fazla para ödemek zorunda kalıyor. Siz
Faiz sebep, enflasyon sonuç. dedikçe enflasyon artıyor, dolar
tırmanıyor; toplum yoksullaşıyor, vatandaş
fakirleşiyor.
Ülkemizi yönetenlere göre, TL değer kaybettikçe
Türkiye ucuz emek deposu hâline gelecek ve yabancılar ülkeye akın
edecek, ihracat artacak ve cari açık kapanacak; bu da döviz bolluğuna
yol açacak, döviz bollaşınca fiyatlar düşecek, fiyatlar
düşünce de enflasyon düşecek. Oysa, herkes biliyor ki bizim ihraç
ettiğimiz ürünlerin üretiminin neredeyse tamamına yakını
ithal edilen ara mallara bağlı arkadaşlar ve bu döviz kuruyla
ithalat pahalılaşıyor, bu da maliyetlere yansıyor; insanlar
şu anda fiyat veremiyor, fiyat.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
salgının derinleştirdiği ekonomik krizi bir fırsata
çevirmeye çalışırken bunun faturasını
vatandaşlarımıza çıkarmakla kalmıyor, hayata geçirmeye
çalıştığı akıl ve bilim dışı
ekonomi politikasıyla Türkiyedeki iş gücünü ucuzlatarak yeni bir
iş gücü rejimi inşa etmeye çalışıyor. Düşük ücret
üzerinden, bir tür Çin benzeri, Batının ucuz emeğe dayalı
ürün tedarikçisi olma umuduna dayalı yeni bir çalışma düzeni
kuruluyor.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarıyla geride bıraktığımız yıllar ne
acıdır ki kayıp yıllar olarak geçecek tarihe. Türkiye on
dokuz koca yılı kaybetmiş, kaynakları tüketilmiş,
insanı yoksullaştırılmıştır. Sormak isterim
şimdi sizlere: Neden sizler zenginleştiniz de Türk milletini fakirliğe
mahkûm ettiniz? Nerede özelleştirme paraları, nereye gitti ÖTV paraları,
nereye harcandı yurt dışı kredileri, kimin cebine girdi?
Bunların hesabını vermelisiniz.
Yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele
edeceğiz, 3Yyle mücadele edeceğiz. diye diye geldiniz, 3Yyle
gidiyorsunuz haberiniz olsun diyorum, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23üncü
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bedri Yaşar Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Samsun İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Bedri Yaşarın.
Buyurun Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu yasa teklifiyle beraber emekli olup
özellikle belli vakıflarda çalışan
arkadaşlarımıza bazı imtiyazlar sağlanıyor.
Normal şartlar altında, biz ümit ederiz ki emekli olan
arkadaşlarımız ondan sonraki yaşamlarını huzur
içerisinde dinlenerek geçirsinler ama Türkiyedeki emekli maaşlarına
şöyle bir baktığınız zaman minimum 1.500 lira ama
asgari ücretten emekli olan birinin eline geçecek de 2 bin küsur lira. Ümit
ediyoruz ki, arzu ediyoruz ki bu ülkede yaşayan emeklilerimiz tekrar
iş hayatlarına devam etmesinler ama devam etmek zorundalarsa sadece
belli vakıflarda çalışanlara bu imtiyazı verip başka
yerlerde çalışanlara bu imtiyazı sağlamamak bir defa her
şeyden önce Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı. Yani
bir yerde çalışırsanız maaşınızda kesinti
olmayacak -aynı emekli, aynı şartlarda emekli maaşı
alıyor- ama başka yerde çalıştığınız
takdirde maaşınız kesiliyor. Bu, doğru bir
yaklaşım değil; bu, resmen birilerine imtiyaz sağlamak,
birilerinin de otomatikman hakkını gasbetmekten ibaret. Hâlbuki Anayasamız
diyor ki: Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek,
çalışma hayatını geliştirmek için
çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı
desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam
yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için
gerekli tedbirleri alır. Ancak bunu derken de -Anayasa Mahkemesinin
belirttiği gibi- bu kural, genç işsiz olanların
istihdamının hedeflendiğini belirtmektedir. Peki, ne oldu? Ne
oldu İbrahim ağabey? TÜİK işsizlik rakamlarına
baktığınız zaman 8 milyona yakın işsiz var.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Doğru değil, doğru değil.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Mevsim
şartlarından arındırılmış işsizlik
oranı yüzde 21,5. Peki, ülkemizi terk edenlerin yaş ortalamasına
baktığınız zaman, 330.289 kişi ülkemizden
ayrılmış, bunun 50.154ü 25-29 arası yaş grubuna
mensup. Peki bu insanlar ne için gidiyor? Siz diyorsunuz ki: Yurt
dışındaki şartları araştırsın, bilim
öğrensin. tamam, buna hiçbir itirazımız yok ama yapılan
araştırmaların yüzde 65i diyor ki: Daha iyi şartlar
sağlandığı takdirde seve seve gideriz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bak,
uzman burada.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Ben de yurt
dışını gezen, dolaşan biriyim. Bu şartlar
sağlandığı takdirde gerçekten insanlar yabancı
ülkelerde çalışmak için can atıyor. Hâlbuki bu gençler bizim
geleceğimiz, bu ülkenin geleceği, bu ülkeye bir şeyler versinler
arzu ediyoruz. İktidar olduğunuz on dokuz sene içerisinde ülkeyi bir
yere getirmek yerine Son üç dört aydır bir model oluşturduk,
işte bu model çerçevesinde Allahın izniyle ülkeyi bir yere
getireceğiz. diyorsunuz. Şimdi, yaptıklarınız
yapacağınıza dair bilgi veriyor. Şu ana kadar işsizlik
rakamları arttığına göre, çalışanların
ücretlerine baktığınız zaman yaklaşık yüzde
40ı asgari ücret seviyesinde maaş aldığına göre
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yüzde
40ı mı?
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Peki, bundan sonra
bu işi nasıl düzelteceksiniz? Diyorsunuz ki: Faizi
aşağı çekeceğiz, bunun yanında kur ne hâli varsa
görsün.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yüzde
40ı mı?
BEDRİ YAŞAR (Devamla) İnsicamımı
bozamazsın İbrahim ağabey, boşuna oradan laf atma.
Aslında bunu, hepimiz canıgönülden
istiyoruz yani bugün doların yatırım aracı olarak
kullanılmasının bu ülkeye hiçbir faydası yok; biz istiyoruz
ki insanlar bu birikimlerini TLde de biriktirmesinler, dolarda da
biriktirmesinler, yatırım yapsınlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) -
Kafayı dolara takmış.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Ama sayenizde,
biriken paranın yüzde 60ı, mevduatların yüzde 60ı
maalesef dolar olarak bankalarda yatıyor, bu da bu ülke açısından
inanılmaz bir kayıptır. Şimdi ne olacağı
konusunda hiçbir fikrimiz yok. Her şey düzelecek. Nasıl düzelecek?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - AK
PARTİ varsa düzelir.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bekleyin, görün.
On dokuz senedir bekledik, bence sizin şu an yapabileceğiniz, araya
bir reklam almak, biraz mola vermek; en azından bundan sonra geleceklere
de bir fırsat, imkân tanıyacaksınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - AK
PARTİ varsa imkân var.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok önemli şeyler söylüyor İbrahim Bey.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - AK
PARTİ varsa mesele yok.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bu ülkenin
çözülemeyecek problemi yok, fırsat ve imkân verildiği takdirde bu
problemin çözüleceğini sizler de göreceksiniz, bizler de göreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Arkadaşlar, bakın, bu işin,
ekonominin temeli güvendir. Maalesef, siz şu an Bakanı
değiştiriyorsunuz, sonuç değişmiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız
konuştukça rakamlar değişiyor. Bizim size tavsiyemiz şu:
Hiç olmazsa on gün hiçbir şeyi konuşmayın, göreceksiniz, dolar
kendiliğinden yüzde 10 düşecek. Bu da bir hizmet şeklidir. Ben,
itibar edeceğinizi ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23üncü maddesinde yer alan
şeklinde ibarelerinin ibaresiyle ifadeleriyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Müzeyyen Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Nazır Cihangir İslam Tacettin Bayır
Manisa İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Nazır Cihangir İslamın.
Buyurun Sayın İslam. (CHP
sıralarından alkışlar)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; evet,
bugünlerde enflasyon mu faizden, faiz mi enflasyondan meydana geliyor, ortaya
çıkıyor, bunu konuşuyoruz genellikle. Çok değerli
arkadaşlarım, bu, aslında hepimizin bildiği,
anladığı ama bir kısmımızın konunun gerçek
mahiyetini nedense ortaya koyamadığı bir şey.
Bakınız, 1 tonluk bir havuz düşünün
ve bu 1 ton havuzun içinde 1 kilo tuz düşünün.
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, çok uğultu var,
biraz yavaş lütfen.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, bu havuzdan aldığınız
Değerli arkadaşlarım, siz burada,
tuzu artırmadan, havuzun suyunu artırarak hepimizin cebinden para
çektiniz ve işte Nassı çiğnemek, işte ekonomideki büyük
günah budur.
Değerli arkadaşlarım, şimdi
bakalım, enflasyon mu faizden, faiz mi enflasyondan doğar? Siz
yumurtayı kaç litre suya alırsanız alın havuzdaki
konsantrasyonu değiştiremezsiniz yani enflasyonu
değiştiremezsiniz ama havuzun konsantrasyonunu
değiştirdiğinizde yani tuzu sabit tutup suyu
yükselttiğinizde yumurtanın fiyatını
değiştirirsiniz; sizinle bizim, onunla onun borç ilişkisini de
değiştirirsiniz. İşte buradan görünüyor ki gerçekten
enflasyon ile faiz bir anlamda kardeş gibidir, birlikte hareket ederler.
Değerli arkadaşlarım, ama mesele
şudur: Faizi belirleyen enflasyondur yani havuzun konsantrasyonu sizin
bütün ilişkilerinizi belirleyecektir. Siz havuzu suyla doldurdunuz, oradan
tuz eksilttiniz, en azından tuzu arttırmadınız yani üretimi
artırmadınız, sorumsuzca para bastınız, vergilerimizi
hak etmeyenlerin hortumlamasına müsaade ettiniz ve kâr eden her kuruluşumuzu
sattınız. Değerli arkadaşlarım, işte tuz
gittiği için biz bu sıkıntıları çekiyoruz.
Bu ara bir de yanlışlama
tartışması geçiyor. Bakın, siz Yeni bir teori ortaya
koyduk. diyorsunuz. Eğer gerçekten bir teori ortaya koyduysanız -ki
değil- bunu yanlışlamaya açık tutmalısınız.
Yanlışlama şudur: Bana ve bize, bütün
arkadaşlarımıza, bütün bu millete, ne olursa sizin bu
politikanızı, bu teorinizi geri çekeceğinizi çok açık, çok
net kavramlarla ortaya koymalısınız. Yani bize demelisiniz ki:
Enflasyon rakamı, dolar kuru, mevduatın TL'ye dönmesi gibi ölçütler
şu tarihte, şu noktaya gelecektir. Bunu demediğiniz için sizin
bu uygulamanız ne bir teoridir ne bir ekonomi politikasıdır.
Yanlışlanmaya müsait değildir; bu konuda bir tahmin bile
yürütemiyorsunuz ama sizin bu yaptığınız deneyin
mağdurları, başarısız olacağı belli olan bu
deneyin mağdurları, sadece biz değil, bütün millet olacak. O
yüzden büyük vebal altındasınız. Burada çok ciddi bir ahlaki
problem var; rızamızı almadan bizi, bir deneye değil, bir
anlamda bir kumara sürüklediniz.
(Uğultular)
AHMET KAYA (Trabzon) Sayın Başkan,
uğultu var, konuşmacıyı duyamıyoruz ki
Uyarır mısınız Sayın
Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bu gürültü ne ya!
Ayıp ya!
Dışarı çıksınlar efendim,
ayakta dikiliyorlar.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) Bu
yüzden diyoruz ki: Bir an önce, bütün iktisatçıların söylediği
gibi, siz bu politikayı gündemden çekin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Değerli Başkan, bir kaç saniyeye daha ihtiyacım var.
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) Çok
değerli arkadaşlarım, ben Sayın Lütfi Elvan'ı tebrik
ediyorum. Sayın Lütfi Elvan bu suça ortak olmayacağını ilan
etti ve bu Bakanlık görevinden istifa etti, ayrıldı veya sizin
tanımınızla Affını istedi. Aslında, Sayın
Lütfi Elvan sizin bu politikanızı kendi bilgisiyle
yanlışlamıştır. Sayın Nureddin Nebati'ye
başarı diliyoruz ama bu görevi kabul etmemeliydi çünkü uzmanlık
alanı AK PARTİ, ekonomi değil.
Sayın Bakanın duasına şahit
oldum bugün. Değerli arkadaşlar, dua Allaha dilekçedir ve
duanın bir ahlakı vardır. Gerçeklikle çatışarak dua
edemezsiniz. İki, duada gayrimeşru bir talebiniz olamaz. Siz barbut
masasına oturdunuz ve Allahtan size düşeş vermesini
bekliyorsunuz; işte bu yüzden yanlışsınız.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesinde geçen şeklinde
ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Kenanoğlu Murat Çepni Muazzez Orhan
Işık
İstanbul İzmir Van
Remziye Tosun Hüseyin Kaçmaz
Diyarbakır Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ali Kenanoğlunun.
Bu arada, saat dokuzu geçti yani Grup Başkan
Vekillerimize de hatırlatayım ben.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
geçti.
BAŞKAN Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, kanunun maddeleri üzerinde görüşüyoruz,
kanunun bütünü üzerinde de görüştük. Şimdi, bu kanunda elektrik
faturalarıyla ilgili bir düzenleme de var. Tabii, seçim geliyor,
yaklaştı. Dolar artıyor, dolayısıyla birçok alanda zam
yapmak gerekiyor; bunlardan bir tanesi de elektrik faturaları alanı
yani buraya da zam yapmanız gerekiyor ancak vatandaşlar bundan
etkilenecek ve dolayısıyla seçimlerde sizin aleyhinize bir durum
oluşacak. Bunu nasıl kurtarabiliriz? İşte, bu kanunda
şöyle bir madde koyuyorsunuz ve diyorsunuz ki: Kademeli fatura sistemi
oluşturalım.
Şimdi, kademeli fatura sistemi nedir? Yani,
belli bir kilovatsaate kadar elektrik kullananlara, elektrik sarfiyatı
yapanlara normal tarifeden, onu aşanlara da katlanarak devam eden fatura
sistemi.
Şimdi, tabii, siz bütün algı yönetiminizle
bunu iyi bir şeymiş gibi sunabilirsiniz ya da iyi bir
şeymiş gibi sunuyorsunuz ancak işin gerçeği böyle
değil. Yani burada halk kitlelerini, özellikle de orta kesim insanları
ve orta kesim esnafı çok ciddi bir şekilde elektrik faturası
yüküyle karşı karşıya bırakacak ve artışla
karşı karşıya bırakacak bir durum söz konusu. Çünkü
şöyle bir şey yapıyorsunuz burada: 150 kilovatsaate kadar kullanılan
elektriğe bir tutar belirliyorsunuz -yani bu normal tutar- 150 kilovatsaati
aştıktan sonra da kademeli olarak artış öneriyorsunuz.
Şimdi, baktığınız zaman, 150 kilovatsaat elektrik
tüketimini şöyle bir incelediğimiz zaman, bulaşık makinesi,
çamaşır makinesi, televizyon gibi ortalama elektrik tüketen ürünleri
kullandığı zaman rahatlıkla bir ailenin
ulaşabileceği kilovatsaat ortalaması oluyor. Yani esasında,
siz bunun biraz üzerinde, ortalama aile dediğimiz kesim üzerinde elektrik
faturalarını katlayarak artıracaksınız ve maliyet
yükselteceksiniz. Hele hele küçük esnafın yani bakkallar, kasaplar,
berberler, manavlar -yani sürekli buzdolabı çalıştırmak
zorunda kalanlar, sürekli soğutucu çalıştırmak zorunda
kalanlar- gibi birtakım işletme sahiplerinin, bu gibi kesimlerin
elektrik faturaları 2ye, 3e katlanmak durumunda olacaktır. Bunun
haricinde, Ege, Akdeniz yörelerinde doğal gaz ve benzeri sistemleri
kullanmayan, sadece klimayla ısınan aileler, insanlar var yani
iklimden kaynaklı olarak bunu tercih edenler var, bunların
faturaları da oldukça yüksek şekilde, katlanarak gelecek.
Şimdi, biz burada diyoruz ki: Madem
vatandaşı düşünecek bir sistem düşünüyorsunuz -bu elektrik
piyasasında oluşan artı değer, bu ülkenin
vatandaşlarının topraklarını, doğasını,
canlılarını, suyunu tahrip ederek oluşturulan artı
değerdir- o zaman, 200 kilovatsaate kadar -yani bizim önerimiz, HDP olarak
önerimiz- vatandaşların kullandıkları elektriğe ücret
tanımlamayalım yani bunu faturadan muaf tutalım.
Dolayısıyla, eğer siz hakikaten vatandaşı düşünüyorsanız,
hakikaten yurttaşı düşünüyorsanız 200 kilovatsaatlik
kısmını ücretsiz tutarsınız ve ondan sonraki
kısmına fatura kesersiniz. Ancak sizin böyle bir niyetiniz yok. Hele
hele, sabit saat uygulamasının uygulandığı
kış günlerinde yani elektrik sarfiyatının daha da
katlandığı, daha da arttığı, dar gelirli vatandaşın
da çokça elektrik kullanmak zorunda kaldığı, karanlıkta
çocuklarını kaldırdığı ve okula
hazırladığı süreçlerde bu elektrik faturalarının
çok daha fazla katlanacağı ve aslında elektrik
faturasının maliyetinin vatandaş açısından çok daha
yüksek bir seviyeye ulaşacağı bir tarife düzenlemesiyle
karşı karşıyayız arkadaşlar. O nedenle, buna
karşı yurttaşlarımızı buradan uyarıyoruz: Bu
düzenleme, AKP'nin yapmış olduğu bu düzenleme asla ve katiyen
sizin lehinizde değil, tam tersine, yurttaşlarımızın
aleyhinde. Aslında zam yaparak arttırmak istedikleri; dolar kuru
artışından kaynaklı olarak maliyeti -telafi etmek
istedikleri tutarı- vatandaşların üstüne yüklemek için, elektrik
faturasındaki bu maliyeti vatandaşa yüklemek için, aslında
işin etrafından dolandıkları bir yöntem olarak
uygulanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Komisyonda da
tartıştık, burada da tekrar ediyorum: Pandemi sürecinde elektrik
tedarik şirketlerine indirim uygulandı, bu indirimlerin hiçbiri
vatandaşa yansıtılmadı. AKP iktidarı sermayeden ve
elektrik dağıtım şirketlerinden yani onların yan kolu
olan tedarik şirketlerinden yana bir politika izlemektedir. Asla ve
katiyen vatandaşları düşünmeyen, vatandaşlara daha da çok
yük yükleyen bir sistemi savunmaktadır. Bu getirdikleri düzenleme yani
elektrikte kademeli tarife sistemi de vatandaşa yeni yük yükleyen bir
tarife sistemidir. Bunun kesinlikle ve kesinlikle ortadan
kaldırılması, bundan vazgeçilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde
vatandaşlar daha fazla faturayla karşı karşıya
kalacaklardır. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 24üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Müzeyyen Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Tacettin Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
İzmir Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinden söz talebi Sayın
Çetin Osman Budakın.
Buyurun Sayın Budak. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 24üncü madde üzerinde söz aldım ve bununla ilgili
partimizin görüşlerini sizlerle paylaşacağım.
Kalkınma ajanslarıyla ilgili, ilk kuruluşunda,
yönetiminde bulunmuş birisi olarak şurada açıklıkla
şunu söylemem gerekiyor: Kalkınma ajanslarının ilk
kuruluş felsefesi; bölgesel kalkınma, kentlerin kalkınması,
yerel yönetimlerin planlı bir şekilde hizmetlerini verebilmesi
amacıyla kurulmuş. 2006 yılında kanunu bu Meclisten
geçmiş fakat 2010 yılına kadar kuruluş aşamaları
yaşanmış, kuruluş aşamasından sonra da uygulamada
üstünde kalkınma ajansı yazmasına rağmen bölgelerin
kalkınmasına, kentlerin kalkınmasına en ufak bir katkı
sağlamamış. Nasıl mı? Biraz sonra
anlatacağım.
Kalkınma ajanslarının 2020
yılı gelirlerine ve giderlerine baktığınız zaman,
elde ettikleri gelirler yaptıkları harcamaların çok çok üstünde
kalmış. Gelirlerini nereden elde ediyorlar? Aşağı
yukarı yüzde 50sini merkezî bütçeden; kalanını da
bulunduğu bölgedeki, kentlerdeki ticaret, sanayi odalarının,
belediyelerin, özel idarelerin toplam bütçelerinden pay alarak. Bunları
bölgenin kalkınmasında kullanmak üzere harcamaları gerekiyor.
Şimdi, buradaki ana fikrin, bu kanunun getirilme
maksadının, belediyelerin bütçelerinden yüzde 1 gibi bir payın
kalkınma ajanslarına aktarılması olduğu gibi net bir
kaygımız var. Gerekçesi de şu: 2011 yılında bölgelerde
kurulan kalkınma ajanslarının bütçelerinin harcama kalemlerine
bakıyorsunuz, yüzde 50yi bulamamış bile; gelirler elde ediliyor
fakat harcama kalemlerinde bir şekilde, bulunduğu bölgelere
kalkınma adına, yatırım adına yapılan hiçbir
şey yok.
Şimdi, rakamları inceledim, 2020
yılında İstanbul Kalkınma Ajansının toplam
gelirler kalemi 225 milyon lira. İstanbul gibi bir kent için,
başlığında Kalkınma olan bir ajansın bütçesinin
bu kadar olması zaten komik de, 225 milyon liradan kullanılan miktar
76 milyon lira arkadaşlar, 76 milyon lira; 225te 76 milyon. Oranı
ne? Yüzde 33. Peki, bunu niye getiriyorsunuz? Belli ki belediyelerden
Sizlerin
de belediyeleri, büyükşehir belediyeleri var, onlardan da bu pay
alınacak ama en büyük gelire sahip olan belediyelerde; Ankara,
İstanbul, İzmir gibi belediyelerde ödenen miktarları
söyleyeceğim size: Ankara Kalkınma Ajansının geliri 70
milyon lira, kullanılan 30 milyon lira; yine aynı
aşağı yukarı, harcanmamış yani
kullanılmamış, yatırıma kullanılmamış.
Bütün ilçe belediyeleri dâhil olmak üzere İstanbul belediyelerinden 150
milyon lira para toplanmış, 225in 150 milyonu; sadece İstanbul
Büyükşehir Belediyesinden 60 milyon lira tahsil edilmiş, 60 milyon
lira. Şimdi, bu kanun geçerse giderleri de içine alarak 90 milyon gibi bir
paraya çıkacak. Zaten belediyelerin bütün harcama kalemlerini
kıstınız, birçok yerden belediyeleri boğmaya
çalışıyorsunuz. Bir de kalkınma ajansı zaten bu
paraları harcamıyor; siz niye bunu getiriyorsunuz, soru bu.
Şimdi, kalkınma ajanslarının koordinatör görevi var -vizyonunda
bunlar var- organizatör görevi var, efendim, katalizör görevi var.
Bunların hiçbirini yerine getirmemiş ama Sayıştayın
2018 raporuna bakıyoruz, Sayıştayın 2018 raporunda çok
çarpıcı bir örnek var, diyor ki: Asıl görevi koordinasyon ve
stratejik planlama olan kalkınma ajanslarının stratejik
planlarını bazı kalkınma ajansları taşerona
vermiş. Yani kendi stratejik planını bile yapamayan
kalkınma ajanslarını biz niye hâlâ destekliyoruz ve bunun
üzerinde bugün Meclisi meşgul ediyoruz? Adında kalkınma var ve
ülkeye bugüne kadar kalkınma adına -on bir senedir- yaptıkları,
akılda kalan bir tek yatırım yok ya da destekledikleri bir tek
yatırım yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) En büyük bütçesi
olan İstanbulda 225 milyon liralık bu desteği bir tek sektöre
verseniz, yüksek teknolojili yatırım yapacak bir firmaya bunu
verseniz belki kalkınma ajansının adı bir yerlerde
geçebilir ama bunu 80 firmaya, 100 firmaya bölüp de bunu da yandaşlara
verirseniz bunun hiçbir anlamı yok.
Uzun lafın kısası, kalkınma
ajansları projesi beklenen verimliliği
sağlamamıştır. Bu maddeye biz zaten şerhimizi koyduk,
kalkınma ajanslarının -hatta buradaki teklifin
tamamının- kapatılmasıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 25inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Müzeyyen Şevkin Çetin Osman Budak
Kocaeli Adana Antalya
Tacettin Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Utku
Çakırözer
İzmir Manisa Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Utku Çakırözerin.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye yanıyor;
hayat pahalılığı nedeniyle, işsizlik, yoksulluk
nedeniyle yanıyor. Asgari ücreti Çinin bile altına indirdiniz.
Vatandaşı kara kışta ucuz ekmek kuyruklarına mahkûm
ettiniz. Çay-simit hesabıyla iktidara gelenler, simit bile yarım
yarım satılıyor ülkede, haberiniz var mı? Ülke
yönetilmiyor, ülke savruluyor. Bakın, bu kanun Komisyondayken 1 dolar 11
liraydı, bu hafta 14 lira.
Bir tablo; Eskişehir Büyükşehir
Belediyemizin Eskişehirlilere hizmet için Avrupadan aldığı
kredilerin geri ödeme tablosu. Bugün, tam da bugün 3,3 milyon dolar; 2,4 milyon
euroluk borç ödediler. 15 Aralıkta da 811 bin dolarlık bir borç daha
ödeyecekler. Bundan bir ay önce, tam 1 Kasım tarihinde, bu borçların
karşılığında, Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi 66 milyon 137 bin lira kenara koymuştu ama otuz gün sonra,
işte bugün, bu borcun toplamı 92 milyon 229 bin liraya yükselmiş
durumda. Değerli arkadaşlarım, sadece otuz günde kur farkından
dolayı Eskişehirlinin bütçesinden 26 milyon lira
çalınmıştır. Yeni alınan 40 milyon avroluk kredi için
de dört ayda tam 200 milyon liralık kur yükü söz konusudur,
Büyükşehirdeki 5 bin çalışanın bir yıllık
maaşının tamamı.
İstanbul, İzmir, Adana, Antalya CHPli
belediyelerimizin kur farkı nedeniyle toplam kaybı 21 milyar
lirayı buldu, ilçe belediyelerimizde de durum aynı. Eskişehirde
Odunpazarı, Tepebaşı Belediyelerimiz 2022 bütçelerini
hazırladı; 450-460 milyon lira yaklaşık 57 milyon dolara
denk düşüyordu, daha yıl girmeden 32 milyon dolara düştü
bütçeler. Damat bey burada olsa Dolarla mı maaş alıyorsun, sana
ne? derdi ama iş öyle değil. Kur artınca her şey
artıyor; demir, kereste, beton, hepsi yüzde 150, yüzde 200
artmış durumda; yatırımlar durdu. Belediye
başkanlarımız sabah bakıyor, borcu artmış;
öğlen bakıyor, yine artmış.
İki yıllık pandemi döneminde
belediyelerin bütçelerini kestiniz, yetmedi, Eskişehirde aşevi
hesaplarına bile el koydunuz. Geçmediğimiz yollar,
uçmadığımız havalimanları için 5li çeteye döviz cinsinden
takır takır ödeme yapıyorsunuz ama belediyelerimizin hizmet,
yatırım bütçeleri her gün eriyor, yok oluyor; sesiniz
çıkmıyor. Sarayın beceriksizliğinin bedelini
halkımıza ödetemezsiniz. CHPlisi olsun AK PARTİlisi olsun, belediyelerin
kur farkı kaynaklı zararları hazine tarafından
karşılanmalıdır, prim ve vergi borcu gibi ödemeleri
silinmeli, ötelenmelidir.
Sayın milletvekilleri, bu kur
artışı, beceriksizliğinizin sonucu olan kur
artışı içinden geldiğim basın sektörünü de derinden
etkiliyor. TÜRKSAT, uydu bedellerini yeni kur üzerinden fiyatlandırma
kararı aldı. Bunun ardından dün 3 yerel kanal
ekranlarını kararttı. Zaten kanallar uydu bedelini zar zor
ödüyor, böyle giderse 40 olan yerel televizyon sayısı 3e, 5e
düşecek. Aynı şekilde, ulusal olsun yerel olsun, gazetelerimiz
kâğıt maliyetini karşılayamıyor. Son beş
yılda 900 gazete kapandı, böyle giderse kalanlar da yok olup gidecek.
Yerel televizyonlar, gazeteler Anadolu'muzun sesidir, rengidir. Onlar
ekranlarını karartırsa demokrasimiz eksik kalır, haber alma
hakkımız yok olur, işsiz gazeteci sayısı
katlanır. Yerel basının yaşama çabasına bir an önce
destek verilmeli, uydu fiyatları makul fiyatlara indirilerek sabitlenmeli,
kâğıt temininde devlet desteği mutlaka sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, elektrik
faturalarından yıllardır alınan TRT payı kalktı
ama TRT yayınlarındaki iktidar payı duruyor. TRTye son on
yılda 20 milyar lira kaynak aktarıldı ama bu milyarlar nereye
gidiyor, kimse bilmiyor. Ortada tek bir şey var: Sınırsız
ve partizanca kadrolaşma, çalışanlar arasında vahim ücret
adaletsizlikleri, emekçinin hakkını savunan sendika üyelerine bitmek
tükenmek bilmeyen mobbing. Sonuç koca bir fiyasko. Saray ve parti
referansıyla bir gecede muhabir, kameraman, yönetici olan tecrübesiz
kadroların elinde TRT ne hâle geldi!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Teşekkür ediyorum.
19 Mayısta Cumhuriyet Bayramı'nı
kutladı bu TRT. Atamızı andığımız 10
Kasımda Anıtkabir kelimesini bile yazmaktan âciz bir TRTden
bahsediyoruz. Tarafsızlıkmış, çok seslilikmiş, kamu
yararıymış geçin; ne tarafsızlık kaldı ne
özerklik. Artık halkın kanalı değil, Erdoğan ve AK
PARTİ borazanı ama çok yakında bunu
değiştireceğiz; çok yakında, millet iktidarında TRTyi
yeniden tarafsız, özerk, çok sesli, çok renkli, şeffaf, halkın
kanalına dönüştüreceğiz.
Geliyor gelmekte olan diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 29- 28/2/2008 tarihli ve 5746
sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım
Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "ücretlerinin
ibaresi "ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan
sonra hesaplanan gelir vergisinin; şeklinde, ikinci cümlesinde yer alan
"istisna ibaresi "teşvik şeklinde, üçüncü cümlesinde yer
alan "istisnadan ibaresi "teşvikten şeklinde
değiştirilmiş ve fıkranın altıncı ve yedinci
cümleleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Buna ilave olarak gelir vergisi stopajı
teşviki kapsamında Ar-Ge veya tasarım merkezlerinde
çalışan personelin toplam sayısının veya teşvike
konu edilen toplam çalışma sürelerinin yüzde yirmisini aşmamak
kaydıyla bu fıkrada belirtilen durumlar haricinde bu merkezler
dışında geçirilen süreler de gelir vergisi stopajı
teşviki kapsamında değerlendirilir. Cumhurbaşkanı,
yüzde yirmi olarak belirlenen bu oranı belirleyeceği bölgesel ve/veya
sektörel alanlarda yüzde yetmiş beşe kadar artırmaya veya tekrar
kanuni oranına kadar indirmeye yetkilidir.
Mustafa Elitaş Ramazan Can Ahmet Özdemir
Kayseri Kırıkkale Kahramanmaraş
Ceyda
Çetin Erenler Yavuz
Subaşı Serap
Yaşar
Kütahya Balıkesir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, teşvikin uygulama şeklinin
28/1/2021 tarihli ve 7263 sayılı Kanunla yapılan
değişiklikle 5746 sayılı Kanunun 3üncü maddesinin ikinci
fıkrasına eklenmesi üzerine, fıkrada yer alan diğer
ifadelerle yeknesaklık sağlanması amacıyla ibare
değişikliği yapılmakta ve AR-GE ve tasarım merkezleri
dışında geçirilebilecek süreye ilişkin
Cumhurbaşkanına verilen yüzde 50 artırma yetkisi yüzde 75e
çıkarılmakta ve artırılan oranı tekrar kanuni
oranına kadar indirme yetkisi verilmektedir. Yapılan diğer bir
değişiklikle, AR-GE veya tasarım merkezlerinde çalışan
ve teşvikten yararlanan personelin teşvik kapsamına giren merkez
dışındaki çalışma süreleri ve çalışma şekli
netleştirilmektedir. Böylece, yetki kullanıldığı
durumda, teşvikten yararlanan personelin çalışma saatinin yüzde 25ini
merkez içinde, yüzde 75ini merkez dışında çalışarak
geçirmesi durumunda teşvikten tam olarak faydalanabilecektir. Yine, toplam
çalışılan sürenin yüzde 75inin aşılmaması
kaydıyla, örneğin teşvikten yararlanan 20 personeli bulunan bir
merkezde, bu personelden 5inin çalışma saatinin tamamını
merkez içinde, 15inin de çalışma saatinin tamamını merkez
dışında geçirmesi durumunda da teşvikten tam olarak
faydalanılması mümkün olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 29uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Kaşıkçı
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının,
Suriye Parlamentosunun Hatayla ilgili yaptığı skandal
açıklamaya ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Suriye
Parlamentosu bugün Hatay'la ilgili skandal bir açıklamaya imza
atmış. Bu skandal açıklamada Hatay'ın Türkiye'nin elinde
kalmasını içlerine sindiremediklerini, Hatay'ı geri almak için
ellerinden geleni yapacaklarını söylüyorlar. Suriye'nin Hatay
rüyası bugünün meselesi değil, uzun yıllardır böyle bir
planın içinde olduklarını biliyoruz ancak bu sözde Parlamentonun
üyelerinin bilmesi gerekir ki Hatay mazide Türk'tü, bugün de Türk ve inşallah
ilelebet Türk kalacaktır. Mustafa Kemal Atatürk'ün mirası olan Hatay
1,5 milyon Hataylımızın kırmızı çizgisidir. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Öztürk, size de söz
vereyim.
Buyurun.
41.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Sinopun
Boyabat ilçesini ayakta tutan tuğla sektörünün sorunlarına
ilişkin açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sinop'un Boyabat
ilçesinin 2020 sonu itibarıyla nüfusu 44.443tür. Boyabatı bugüne
kadar ayakta tutan tuğla sektörüdür. Ülkemizin tuğla
ihtiyacının yüzde 20sini Boyabat karşılamaktadır. Bu
nedenle tuğla sektörü Boyabat'ın ekonomisini ayakta tutan en önemli
unsurdur. Özellikle son günlerde sağanak gibi üst üste gelen zamlar
tuğla fabrikalarının maliyetini artırmakta ve belini
bükmektedir. Motorinin ve tuğla üretiminde kullanılan kömür
fiyatlarının durmadan yükselmesi tuğlanın maliyetlerini
artırmakta, üreticileri kara kara düşündürmektedir. Ayrıca,
tuğla yapımında kullanılan toprak, maden kabul edilmekte;
maden ruhsatı harçlarının yüksekliği ve kalifiye eleman
bulunmaması bir diğer sorundur. Boyabatta 26 tuğla
fabrikası üretim yapmakta, toplamda 2.500 işçi
çalışmaktadır, aileleriyle 10 bin kişi geçimini buradan
sağlamaktadır. Yukarıda söylediğimiz olumsuzluklar böyle
devam ederse üretim yapılmaz duruma gelen tuğla fabrikaları
birer birer kapanmak zorunda kalacak, birçok çalışan işsiz
kalacak, Boyabat ekonomisi çökecektir. Bir an önce önlem
alınmasını dikkatinize sunarım.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287) (Devam)
BAŞKAN 32nci madde üzerinde 1 adet önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 32nci maddesinde yer alan
miktarına göre ibaresinden sonra gelmek üzere ilk kademesi ücretsiz
olmak üzere ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Müzeyyen Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin Bayır Murat Bakan
Manisa İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Murat Bakanın.
Buyurun Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; kanun teklifinden bu,
limanlarımızın imtiyaz sözleşmelerinin ihalesini uzatan
16ncı maddenin -çektiğimiz, çekilen 16ncı maddesinin-
çıkmış olmasının, Meclise gelmemesinin ulusal
güvenliğimiz ve ulusal çıkarımız açısından ne kadar
önemli olduğunu, düşüncelerimi ben sizinle paylaşmak istiyorum.
Bakın, dünya limanlar konusunda nasıl
davranıyor: Amerika Birleşik Devletlerinde limanların
satışını onaylama yetkisi ABD Kongresinde. 2006
yılında Dubai Ports World diye bir şirket, bir İngiliz
şirketini satın aldı, Amerikada 6 tane limanın
işletme hakkına sahip olan şirketi satın aldı.
Amerikan Kongresi çok sert tepki gösterdi ve o sözleşmeyi iptal etti
arkadaşlar. Daha sonra yani çok zamanda, Yunanistan, komşumuz, 2016
yılında en büyük limanı Pire Limanını Çinlilere satma
kararını Parlamentoda büyük tartışmalarla onayladı.
Bakın Parlamentoda onayladı. diyorum, zira bizdeki gibi değil,
ihale yapılıyor, her şey bitiyor ama Parlamentonun onayına
tabi limanın satılması. Çinli COSCOya satışı
onayladı büyük grevlerle, büyük olaylarla. Çin, Pire Limanını
aldıktan sonra, arkasından Amerika Birleşik Devletleri
Dedeağaç ve Kavalada limanlara yatırım yapma kararı
aldı. Yine, çok yakın zamanda, Birleşik Arap Emirliklerinde
Çinli COSCO şirketi
COSCO da bu arada dünyanın en büyük liman ve
lojistik şirketlerinden biri ve Çin devlet şirketi. Abu Dabinin
Mesela, Çin Bir Kuşak, Bir Yol konsepti
çerçevesinde dünyada liman satın alıyor değerli arkadaşlar.
Mesela, Sri Lanka Çine borcunu ödeyemedi, 2017 yılında ülkenin
Hambantota Limanını Çine ait bir şirket doksan dokuz
yıllığına aldı. Afrika Kıtasında 2 ülke;
biri Kenyada Mombasa Limanının, Zambiyada ise Kenneth Kaunda
Uluslararası Havalimanının borçları
karşılığında Çine devredileceği o ülkelerin
medyasında en çok konuşulan konulardan biri. Yine, Çinin
İsrailin Aşdod, Mısırın Abu Qir Limanındaki
yatırımlarından sonra Beyrut Limanına talip olduğu
biliniyor. Yani arkadaşlar, devlet olarak ya limanlarınızı
kendiniz işletirsiniz ya ulusal sermayeli şirketleriniz işletir
ya da kimin işleteceğine siz o devlet olarak karar verirsiniz,
Parlamentonun onayına sunarsınız liman
satışını. Eğer siz bunu yapmıyorsanız o
limanları kontrol edemiyorsunuz demektir.
Dünyada -Amerikayı yeniden keşfetmeye
gerek yok- Rotterdam modeli var. Her ülkede bir liman otoritesi olur -bizde
birden fazla otorite var- ve o liman otoritesi, hiçbir limanı komple
satmaz -bizim Mersin Limanını, İskenderunu, Antalyayı
sattığımız gibi- her iskeleyi parça parça farklı
operatöre verir; onların alt limitlerini, üst limitlerini,
fiyatlarını belirler, rekabet oluşturur ve orada cirodan pay
alır.
Bakın, bu madde gelseydi biz ne yaşayacaktık?
Mersin Limanı, 2010 yılında ilk yatırım bedeli dâhil
800 milyon dolara ihale edildi. Bakın, ballı ticarete: Yedi yıl
sonra o 800 milyon dolara satın aldıkları şirketin yüzde
39unu 800 milyon dolara sattılar. Yani ne olmuş? Alan grubun
yatırımları yedi yılda 1 milyar 800 milyon dolara
çıkmış. Bu arada da yedi yıl boyunca, orada, İzmir
limanlarının 3 katı fiyatına yükleme hizmeti verdiler,
kasalarını parayla doldurdular değerli arkadaşlar. Yani
böyle ballı bir ticaretten bahsediyoruz; eğer bu burada onaylansaydı,
bu devam edecekti. Bakın, bu Mersin örneği, Türkiyenin nasıl
soyulduğunun örneğidir.
Değerli arkadaşlar, bu teklif buraya
boşuna gelmedi, birisinin bana anlatması lazım. Yani, bölgesinde
monopol olan, başka rekabetçi hiçbir limanın olmadığı,
Mersin gibi önemli... Ve pandemiden dolayı lojistik dünyada giderek önem
kazandı, Türk limanları da önem kazandı, dünya sermayesinin
-işte, Körfez, bir taraftan Çin- Türkiye limanlarında gözü var. Bizim
limanlarımızı... Hangi akıl, hangi vicdan, hangi vatansever
insan bu kanunun buraya gelmesine onay verir, bu teklifin buraya gelmesine onay
verir? Bu maddenin buradan çıkarılmasıyla bu ülke için çok
faydalı, doğru... Biz, bu vatanı, bu ülkeyi seven bir
muhalefetin yapması gerekeni yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT BAKAN (Devamla) Gerçekten, içinizde
vicdanı sızlayan bir vatansever varsa, bu teklifi bir daha buraya
getirmez değerli arkadaşlar. Saray yeni Osmanlıcılık
hayalleriyle Türk limanlarının ne kadar önemli olduğunu
görmeyebilir ama bu Parlamento görmek zorunda arkadaşlar. Ulusal
çıkarlarımızı, ulusal güvenliğimizi korumak,
gözetlemek, bunun mücadelesini yapmak parlamenter olarak bizim görevimiz;
millet bizi bunun için seçti, gönderdi. Şu an Pire Limanında grev
var, Hayfa Limanında grev var. Dünyadaki bu liman
sıkışıklığı bizim
limanlarımızı daha da önemli hâle getiriyor. Tekrar söylüyorum:
Vatanını seven, ülkesini seven, ulusal çıkarlarını
gözeten hiç kimse bu yasayı bir daha bu Meclise getirmemeli.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.41
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.42
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Necati
TIĞLI (Giresun), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun haftalık
çalışma günlerinin dışında 3/12/2021 Cuma günü saat
11.00de toplanarak, bu birleşimde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine ve bu birleşimde 287 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
No: 69 2/12/2021
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 2/12/2021 Perşembe
günü (bugün) yaptığı toplantıda, Genel Kurulun
haftalık çalışma günlerinin dışında 3/12/2021
Cuma günü saat 11.00de toplanarak bu birleşimde denetim konuları
görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi ve bu birleşimde 287 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulması uygun görülmüştür.
Süreyya
Sadi Bilgiç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Vekili
Mustafa Elitaş Engin
Altay
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Meral Danış Beştaş Muhammed
Levent Bülbül
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu
İYİ Parti
Grubu Başkan Vekili
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
287 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı 287) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 3 Aralık 2021 Cuma günü saat 11.00de toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.44
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 287 S. Sayılı Basmayazı 30/11/2021 tarihli 24üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Önergeye ekli haritalar tutanağa eklidir.