TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
36ncı
Birleşim
14
Aralık 2021 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 281)
2.- 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca
Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2020 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2020 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
282)
A)
CUMHURBAŞKANLIĞI
1) Cumhurbaşkanlığı 2022 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
E)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2022 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI
1) İletişim Başkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
H)
GELİR BÜTÇESİ
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, HDP Grubu adına konuşan hatiplerin
281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde
yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, İzmir Milletvekili Hasan
Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun vefatına
ilişkin açıklaması
4.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun
ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun vefatına
ilişkin açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, İzmir Milletvekili
Hasan Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun
vefatına ilişkin açıklaması
6.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İzmir Milletvekili Hasan
Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun vefatına
ilişkin açıklaması
7.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İzmir
Milletvekili Hasan Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı
Kalyoncunun vefatına ilişkin açıklaması
8.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun
ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun vefatına
ilişkin açıklaması
9.- Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın, İzmir Milletvekili Hasan
Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun vefatına
ilişkin açıklaması
10.- Ankara
Milletvekili Mustafa Desticinin, İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun
ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun vefatına
ilişkin açıklaması
11.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Siyasal Bilgiler Fakültesi Cebeci kampüsünde
öğrencilerin düzenlediği Geçinemiyoruz başlıklı
forumun polis tarafından ablukaya alındığına,
parlamenter sistemde bu tür sıkıntıların Genel Kurulda
bakanlara iletilerek hızla çözüldüğüne, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktaydan bu yeni rejimin
alametifarikasını göstererek yürütme adına krizi çözmesini ve
öğrenciler üzerindeki ablukanın kaldırılmasını
beklediklerine ilişkin açıklaması
12.- Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
13.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, CHP Grubu adına konuşan hatiplerin
281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde
yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
14.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
15.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, AK PARTİ Grubu adına konuşan
hatiplerin 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur
görüşmelerinde yaptıkları konuşmalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Bursa Milletvekili
Mustafa Hidayet Vahapoğlunun 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
17.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
18.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
19.- İzmir
Milletvekili Atila Sertelin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
20.- İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadeleri ile Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci
tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur
görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
24.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, HDP, İYİ Parti ve CHP
Grupları adına konuşan hatiplerin 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
sekizinci tur görüşmelerinde yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadeleri ile Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur
görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.- Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın, İzmir Milletvekili Dursun
Müsavat Dervişoğlu ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadeleri ile
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadeleri
ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Bursa Milletvekili
Emine Yavuz Gözgeçin 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadeleri ile Bursa Milletvekili Zafer Işıkın
yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, İzmir
Milletvekili Hasan Kalyoncunun vefat eden ağabeyi İsmail Hakkı
Kalyoncuya Allahtan rahmet, ailesine sabır dilediğine ilişkin
konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Bütçe
tamamlandıktan sonra Grup Başkan Vekillerinin düşüncelerini
açıklamasına dair karar alındığına, arada söz
istenerek konuşma yapılmasının zaman kaybına sebep
olduğuna ilişkin konuşması
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Siyasetin insan
haysiyeti için yapıldığına inandığına,
kimsenin Türkiye Büyük Millet Meclisini küçük düşürmesine veya herhangi
bir milletvekilini rencide etmesine müsaade etmelerinin mümkün
olmadığına, milletvekillerinin laf atmasının kendisini
üzdüğüne, söz istemeleri durumunda kendilerine söz vereceğine ilişkin
konuşması
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına
yaptığı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Antalya Milletvekili
Kemal Bülbülün, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur
görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
14 Aralık
2021 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 36ncı Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gündemimize göre, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca, bugün,
sekizinci turdaki görüşmeler ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifinin ilk 2 maddesinin oylamasını, 4üncü madde dâhil,
4üncü maddesine kadar olan maddelerin görüşmelerini yapacağız.
Sekizinci turda bütçe ve
kesin hesapları yer alan kamu idarelerini okutuyorum:
Cumhurbaşkanlığı,
Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri
Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı,
Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı, İletişim
Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (x)
2.- 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (x)
A)
CUMHURBAŞKANLIĞI
1) Cumhurbaşkanlığı 2022 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
B)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI
1) Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ
BAŞKANLIĞI
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
1) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI
1) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) İLETİŞİM
BAŞKANLIĞI
1) İletişim Başkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ
BAŞKANLIĞI
1) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince tur üzerindeki görüşmelerde siyasi parti
gruplarına ve İç Tüzükün 62nci maddesi gereğince istemi
hâlinde görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye yetmişer dakika söz
verilecek, bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilecek ve şahsı adına yapılacak
konuşmaların süresi ise beşer dakika olacaktır.
Ayrıca, konuşmalar
tamamlanınca soru ve cevap işlemi on dakika soru, on dakika cevap
olarak yapılacak ve sorular gerekçesiz olarak yerinden sorulacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
Sekizinci turda siyasi parti
grupları, yürütme ve şahısları adına söz
alanların adlarını sırasıyla okutuyorum:
Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına: Sezai Temelli, Van; Rıdvan Turan, Mersin; Zeynel Özen,
İstanbul; Kemal Bülbül, Antalya; Necdet İpekyüz, Batman; Dirayet
Dilan Taşdemir, Ağrı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına: Abdüllatif Şener, Konya; Burcu Köksal, Afyonkarahisar; Mustafa
Tuncer, Amasya; Servet Ünsal, Ankara; Mehmet Göker, Burdur; Nazır Cihangir
İslam, İstanbul; Ali Mahir Başarır, Mersin; Burak Erbay,
Muğla; Kadri Enis Berberoğlu, İstanbul; Yüksel Mansur
Kılınç, İstanbul; Kani Beko, İzmir; Bekir Başevirgen,
Manisa; İlhami Özcan Aygun, Tekirdağ.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına: Radiye Sezer Katırcıoğlu, Kocaeli;
Halis Dalkılıç, İstanbul; Gülay Samancı, Konya; Murat
Baybatur, Manisa; Selami Altınok, Erzurum; Yalçın Akdoğan,
Ankara; Niyazi Güneş, Karabük; Erol Kavuncu, Çorum; Fatih Süleyman
Denizolgun, İstanbul; Hasan Turan, İstanbul; Uğur Aydemir,
Manisa; İbrahim Aydemir, Erzurum; Kadir Aydın, Giresun; Ahmet Mücahit
Arınç, İstanbul.
İYİ Parti Grubu
adına: Aytun Çıray, İzmir; İbrahim Halil Oral, Ankara;
Aydın Adnan Sezgin, Aydın; Zeki Hakan Sıdalı, Mersin; Ümit
Dikbayır, Sakarya.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına: İsmail Faruk Aksu, İstanbul; Mehmet Celal
Fendoğlu, Malatya; Yaşar Yıldırım, Ankara; Mustafa
Hidayet Vahapoğlu, Bursa; Tamer Osmanağaoğlu, İzmir; Mevlüt
Karakaya, Ankara.
Şahıslar
adına: Lehinde Mücahit Durmuşoğlu, Osmaniye; yürütme adına
Fuat Oktay, Cumhurbaşkanı Yardımcısı; aleyhinde
Feridun Bahşi, Antalya.
BAŞKAN 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 2nci maddesini
okutuyorum:
Gelir ve finansman
MADDE 2- (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri
1.448.944.742.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 19.623.651.000 Türk Lirası öz gelir, 136.708.735.000 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 156.332.386.000 Türk
Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların gelirleri 10.062.295.000 Türk Lirası öz gelir, 176.258.000
Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 10.238.553.000
Türk Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı
244.600.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN Şimdi
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına yapılacak
konuşmalara başlıyoruz.
İlk söz Van Milletvekili
Sezai Temellinin.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SEZAİ
TEMELLİ (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
(x)
2022 yılı
Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine söz almış
bulunuyorum. 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifini
konuşuyoruz ama ortada bütçe vasfına sahip bir metin maalesef yok.
Aslında son dört
yıldır bütçe diye adlandırılan bu metinler öncelikle
Meclisin iradesini yok sayan bir anlayışla
hazırlanmaktadır. Hukuktan, ekonomiden ve siyasetten yoksun bir
içeriğe sahip olarak karşımıza gelen bu metne bütçe demek
mümkün değil. Üzerinde konuştuğumuz şey,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi gibi gerçeklikten uzak bir
sistemin akıl dışı hesap bültenidir. Bütçe yok çünkü hukuk
yok, bütçe yok çünkü ekonominin gerçekliği yok, bütçe yok çünkü demokratik
siyasetin izi yok. Demokratik siyaseti ve onun kurumlarını yok sayan,
hukuk devleti yerine örtülü OHAL anlayışıyla hukuku askıya
alan, istisna hâlini normalleştiren ve otoriterliği yaygın bir
şiddetle dayatan bu iktidar, iktisadi gerçeklikten o denli kopmuştur
ki ekonomik model diye bir zırvalığı dayatarak hem
ekonomiyi hem ülkeyi büyük bir çöküşe sürüklemiştir.
Bütçe görüşmeleriyle
müzakereci bir süreci yaratmak demokrasinin mihenk taşıdır;
siyasetin her veçhesinin yüzleşme anıdır, müzakere
aklını var edebilmektir. Bütçe süreci, aynı zamanda ortak
sorunlara ortak çözümler üretme iradesinin yaratılmasıdır. Bunun
için meclisler, toplumların önemli mutabakat zeminleridir. Temsilcileri
vasıtasıyla egemenliğin kayıtsız şartsız
toplum adına var edildiği mekânlardır. Oysa bu mekân böyle mi?
Bakanı bile atanmış olan bir bütçe müzakere süreci,
samimiyetsizliğiyle, adaletsizliği yeniden üretmekten başka bir
işe yaramıyor.
Bir ülkede halkların ne
için ne kadar vergi ödediğinden, bu vergilerin hangi kamu harcamalarına
nasıl harcandığından, ne için ve ne kadar borç
alındığından haberdar olması ve bu araçları
denetleyip yönlendirebilmesi tüm dünyada yüzlerce yıldır bütçe
hakkı olarak tanımlanıyor. Bütçe hakkının kökeni
13üncü yüzyıla kadar gitmektedir. 1215 Magna Carta
Anlaşmasıyla ilk kez kralın vergi toplama ve harcama yetkileri
kısıtlanmıştı. Magna Carta, aynı zamanda
kralın savaş çıkartma yetkilerini de
kısıtladığından barışın da ilk
belgelerinden biri sayılmaktadır. Bu bağlamda, bütçe
hakkına sahip çıkmak, sadece demokrasiye değil, barışa
da sahip çıkmaktır.
Bugün bütçe hakkı yok.
Artık bütçe hakkının zedelenmesinden değil, bütünüyle
ortadan kaldırılmasından söz etmek daha doğru olabilir. Bu
durum, otoriter rejimin en belirgin özelliklerinden biri hâline gelmiştir.
Tüm harcama ödeneklerinin oluşturulmasına ve nerelere tahsis
edileceğine, alınacak ya da alınmayacak vergilerin hangileri
olduğuna ve miktarına, yapılacak borçlanmaların
miktarına ve niteliğine, kurumlar arasındaki irili ufaklı
tüm ödenek aktarımlarının yapılmasına tek bir
kişi karar veriyor. Dahası, bu yetkiyi kendisinden başka kimin
kullanacağını da yine kendisi, tek adam belirliyor.
Bütçe hakkının
gasbedildiği yerde bütçe hukukundan da bahsetmek zaten mümkün değil.
Bütçe hukukunun kendisini var ettiği yer, toplumun mutabakat zemini olan
Meclistir. Meclisi baypas eden bugünkü sistem, hukuk
tanımazlığın bir belgesi olarak bu belgeyi bize bütçe diye
yutturmaya çalışıyor. Hiçbir mevzuata, yasaya, teamüle, usule,
içtihata uymaksızın Biz yaptık, oldu.
mantığıyla çalakalem hazırlanan saray tefrikası, âdeta
tüm hukuksuzluklara davetiye çıkarır niteliktedir.
Bütçede Anayasa Mahkemesinin
bütçesi var ama Anayasa Mahkemesini kapatmak isteyen bir zihniyet
hazırlamış bütçeyi. Bütçenin tüm aklını yok sayarak, HDPyi
kapatmak adına Anayasa Mahkemesini hedefe koyan, tehdit eden iktidar,
âdeta bir şantaj aklıyla hareket etmektedir.
Yargı
kurumlarının bütçesi var ama yargı kurumlarının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
ortadan kaldırılmış durumda. Kobani davası olarak kurgulanan
tarihin en büyük kumpas davası yargı
bağımsızlığının tükenişini sergilerken
aynı yargı, ülkenin çöküşünü de
hızlandırmaktadır. Oysa bütçe hukuku ve bütçe hakkını
koruyabilseydik, hukukun üstünlüğünü, sert kuvvetler
ayrılığını ve insan haklarında tavizsiz bir
anlayışı, denge-denetleme mekanizmalarını var
edebilseydik bugün ne kumpas davalarını ne de kapatma davası
gibi davaları gündemine alan bir yargı olacaktı.
Yargı bütçede kendisini
göremediği gibi, toplum da yargıda adaleti görememektedir. Durum öyle
bir hâl almıştır ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarını tanımıyorum. diyen hukuktanımaz iktidara
eşlik eden bir yargı mekanizması, adaletin mezar
kazıcısına dönüşmüştür.
Sürekli yargı
reformlarıyla ülke, en büyük insan hakları ihlal merkezi hâline
dönüştü. Bugün, cezaevlerinde işkence ve her türlü şiddet,
yaygın ve sistematik bir şekilde sürmektedir. Garibe Gezerin ölümü,
yıllardır süren bir adaletsizliğin, bitmez bir zulmün son
vakasıdır. Hukukunu yitirmiş bir iktidarın ve onun
partisinin, vicdanını da yitirdiğini izliyoruz.
Tecrit varsa o ülkede zaten
bir müzakere zeminini yaratamazsınız. Bugün, tecrit
anlayışı, aslında Meclisin müzakere iradesini yok sayan bir
iktidar anlayışıdır. Neden bütçe
yapamayacağımızın bir delili de tecrittir. İnsan
hakları ihlalinin en uç sınırına tekabül eden
İmralı tecridi, tüm hukuksuzlukların beslendiği bir
süreçtir aslında. Kendisi bir
müzakere zemini olan Meclisin müzakere aklından yoksun bir hukuksuzluk
dayatmasına karşı çıkamadığı yerde, hukuk ve
demokrasi adına hiçbir zaman adres olamayacağını da
anlamamız gerekiyor. İmralı
tecridini aşamadığımız sürece, başat bir
meselemiz olan Kürt meselesinin çözümünde demokratik bir müzakerenin zeminine
asla kavuşamayacağız. Eksik denklem ve aktörlerle yol almamız
mümkün değil. Meclis, kendi iradesini aşkın bir iradeye
karşı hukuk mücadelesiyle tutum alamadığı sürece,
aslında tecritleşmiş bir sistemin parçası olmaya devam
eder. Hiçbir meclis bunu hak etmez. Bugün burada HDP'liler olarak tecride
karşı çıkarken aslında faşizme karşı
Meclisin ve halklarımızın iradesine sahip çıkıyoruz.
(HDP sıralarından alkışlar)
İki temel yapısal
meselemiz var; Kürt meselesi ve yoksulluk meselesi. Bu iki meselenin çözümünü
birlikte ve bütünlüklü olarak var edemediğimiz sürece çöküş döngüleri
içinde yaşamaya devam edeceğiz. Son dört yılın bütçeleri bu
meseleleri daha da derinleştirmiştir. Yapısal nitelikteki bu
sorunları çözmek yerine, bu sorunların çözümsüzlüğünden beslenen
bugünkü iktidarın bütçeyi bir kez daha savaş ve rant bütçesi olarak
tasarlaması sistemin kronikleşmiş
hastalığının bir sonucudur. Çöktürme planından bugüne,
ülkenin baş aşağı gidişi hızla sürüyor. Yirmi
yılda değişen hiçbir şey yok. Kararlısınız;
ülkeyi, aldığınız gibi teslim etmek istiyorsunuz. Ama bugün
yaşanan çöküş 2001 krizini katbekat aşmış durumda.
2021 yılına yetiştiremedik ama 2022de, sizi iktidardan
indirdiğimizde bu çöküş sürecini de sonlandırmış
olacağız.
Kürt meselesini çözememenin
getirdiği çözülmeyle, artık, kadim halkımızın diline
bilinmez bir dil diyorsunuz. Vanın, Diyarbakırın
sokaklarında, özellikle seçim zamanlarında Kürt vatandaşlarla
karşılaştığında
(x)
ile şirinlik yarışı yapanlar burada ırkçılık
yarışına tutuşuyor. Kürdistan sözünü duyunca kolektif
panik atak yaşamaya başlıyorsunuz. Oysa bu Meclis 1920de
Kürdistan, Lazistan mebuslarının katılımıyla var oldu.
Ortak vatanın temellerinin atıldığı bir mecliste
olduğunuzu istediğiniz kadar unutmaya çalışın, tarih
bunu size hatırlatmaya devam edecek. (HDP sıralarından
alkışlar)
Şark Islahat
Planından kayyum rejimine kadar, bu hafızayı silmeye
çalışsanız da bu coğrafyanın kadim halkları
tarihi yeniden üretmeye devam edecektir. Barış ve demokrasi
mücadelemizle tekçiliğe karşı çoğulculuğu,
mezhepçiliğe karşı laikliği, otoriteye karşı demokrasiyi,
kısaca, demokratik cumhuriyeti inşa etme
kararlılığımızla buradayız; bu Meclisin yüz
yıllık hafızasıyız. (HDP sıralarından
alkışlar)
Misakımillî
rüyaları görüyorsunuz. İçinde Kürtlerin olmadığı, Kürt
barışının var edilemediği hiçbir misak rüya olamaz,
olsa olsa kâbus olur; bu kâbusu bu ülkenin halklarına da maalesef
yaşatmaya devam ediyorsunuz. Bizler ise yeni bir misak için,
(x) barış
kapısını açık tutmak için savaş politikalarına
karşı direnişimizi sürdürüyoruz.
Ekonomik krizin esas belirleyici
dinamiklerinden biri, aslında, çözüme karşı üretmiş
olduğunuz savaş ekonomisidir. Çok basit bir simülasyon
yapacağım size. 2013 yılında hazırlamış
olduğunuz orta vadeli planda 2024 yılı kişi
başına millî gelir tahmininiz 12 bin dolar. 2023e kadar, on yıl
boyunca yüzde 5 büyüseydik 2023 yılında kişi başına
millî gelir 20 bin dolar olacaktı. Siz 25 bin dolar tahmin ediyordunuz,
uçuyordunuz ama uçmaktan anladığınız
çakılmakmış. Bu yıl hazırlamış
olduğunuz orta vadeli planda 2023 tahmininiz 10 bin dolardır. Yani 20
bin dolar ile 10 bin dolar arasında 10 bin dolar fark vardır. Kaç
kişiyiz? 85 milyon; çarpın 10 bin dolarla: 850 milyar dolardır
ortaya çıkan açık. Bu, savaşın toplumsal maliyetidir; bu,
masayı devirmenin işte karşılığıdır.
Uluslararası
kuruluşlarsa son kırk yılda savaş ekonomisine ayrılan
kaynağın bunun 4 katı olduğunu söylüyor. Silahlanmaya,
savaşa bu denli kaynak ayırmanın sonucunda da ciddi anlamda bir
borç sarmalına girmiş durumdayız. Çoklu krizlerle aslında
çöküşe sürüklenmemizin nedeni işte bu yanlış
politikalardır. Soruyordunuz ya meydanlarda Bir mermi kaç lira? diye,
halk da şimdi size ekmek kuyruklarından soruyor: Bir ekmek kaç
para? AKP Genel Başkanı, Bakara suresinden alıntılarla
konuyu teğet geçirme çabasında ama unutmayın Kur'an'da bu
meseleye dair başka ayetler de var.
Bütçe
harcamalarının fonksiyonel dağılımı
açısından ele alındığında aslında en büyük
payın güvenlik ve kamu düzenini sağlamaya yönelik olduğunu
görürüz. Kamu düzenini bu tür harcamalarla sağlayamazsınız.
Eğer gerçekten bir kamu düzeni sağlamak istiyorsanız, toplumsal
barışı dinamitleyen harcamalarla değil; toplumsal
barışı var eden harcamalarla bir kamu düzeni
sağlayabilirsiniz. 2022 yılında militarist harcamalara
ayrılan para 246 milyar lirayı buluyor. Buna, bu sektörün -ki lider
sektör olarak tanımlıyorsunuz- harcamalarını ve Savunma
Sanayii Destekleme Fonunu da kattığınızda 350 milyar
liraya ulaşıyor. Bu da aslında bütçenin neredeyse yüzde 20sine
karşılık gelen bir büyüklüğü ifade ediyor.
Israrla savaş sanayisi
ve inşaat, emlak sektöründe yaratılan rantları korumaya ve
büyütmeye dair faiz indirme politikası sürdürmeniz nedeniyle 8 milyona
varan bir işsizlik yarattınız ve istihdam oranı -yüzde 45-
tarihin en düşük düzeyine ulaştı, enflasyon yüzde 40a
vardı, dolar ben içeriye girerken 14 lira 20 kuruştu,
çıktığımızda bakalım kaç lira olacak.
İşsizliği ve enflasyonu TÜİK'in manipülasyonlarıyla
düşürmeye çalışıyorsunuz, bu denli bir aciz içindesiniz.
Finansal krizler beraberinde döviz krizini getirdi; şimdi, artık önümüzde
bizi bekleyen bankacılık krizi var. Siz ise göle yoğurt çalmaya
faiz indirimleri yaparak devam ediyorsunuz.
2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinde yer alan merkezî
yönetim bütçe giderleri ise 1,750 trilyon. Bu, millî gelirin yüzde 22si;
gelirler ise millî gelirin yüzde 19u. Bu, aslında küçük bir bütçe ama
bütçeyi sağlıksız büyüttüğünüzde o da başlı
başına bir sorun oluyor. Dolayısıyla, bu küçük bütçeyle
Türkiye'nin mevcut sorunlarına çözüm bulmak mümkün değil ama sizin bu
aklınızla Türkiye'nin hiçbir sorununa çözüm
bulunulamayacağı artık herkesçe bilinmektedir.
Bütçenin bu militarist
harcamalarını takip eden en büyük başka bir kalemi de 240 milyar
lirayla faiz ödemeleri. Her 100 liralık verginin neredeyse beşte 1i
faiz ödemelerine gidiyor. Faiz neden, enflasyon sonuçtur. Burada kalmadınız,
devam ettiniz: Kurun yükselmesi istihdamı arttıracaktır.
Fahiş fiyat artışıyla mücadele edilecektir bu kur
artışına rağmen. Bunların hepsi bir zırva, siz
de biliyorsunuz. Oysa, esas bakmanız gereken, ülkenin risk primidir.
Ülkenin risk primi o denli yükselmiştir ki dünyada 3 riskli ülkeden 1i
Türkiye'dir. Bunu başarmış durumdasınız. Faiz ve kur
üzerine ekonomi politikası kurulamaz. Ekonomi politikasının
amacı, nedenleri düzeltmek ve sonuca gitmek olmalı. Faiz, kabul
etmeseniz de sonuçtur. Eğer faizi belirli bir noktaya indirmek
istiyorsanız politikanızın risklerini düşürmek
zorundasınız.
Merkez Bankası para
politikası üretemez hâlde, Hazine maliye politikası üretemez hâlde;
kurumlarımızın, kurumların özgün siyaset, özerk karar alma
kabiliyetleri tükenmiş durumda. Oysa özerklik, üniversitelerden yerel
yönetimlere, Merkez Bankasından sosyal güvenlik kurumlarına kadar
ekonomik istikrar ve demokrasi için vazgeçilmez bir tercihtir. Merkez
Bankası yanlış para politikası sonucunda milyarlarca doları
piyasaya satarak kuru tutmaya çalışıyor. Çin modeli diyorsunuz
ya, ben de size bir Çin atasözüyle yanıt vermek istiyorum: Bin doğru
adım bir yanlış adımı düzeltemez. Geçmiş ola.
Bütçenin gelirler tarafı
ise 1,250 trilyon. Vergilerin en az üçte 2si dolaylı vergi yani halktan,
emekçiden, mağdur kesimlerden alıyorsunuz. Vergide adalet yoksa
ülkede hiçbir yerde adaleti bulmanız mümkün değil. Yoksuldan vergi
alıp sermayeye vergi harcaması yapıyorsunuz. Asgari ücretten
vergi almasanız vazgeçeceğiniz rakam 32 milyar, oysa vergi
harcaması adı altında vergi muafiyet ve indirimleriyle sermaye
sağlamış olduğunuz -tırnak içinde- kıyak 336
milyar. Yani asgari ücretten vergi almaktan vazgeçmeyerek sözde vergi tasarrufu
yapıyorsunuz ama 336 milyar liralık vergi harcaması yaparak
sermayeye kaynakları aktarmaya devam ediyorsunuz. Bu rakam bütçe
açığının yüzde 121ine tekabül ediyor yani sermayeye bu
aktarımı yapmasanız aslında bütçe açığı
olmayacak ama sizin niyetiniz belli, geldiğiniz günden gideceğiniz
güne kadar sermayenin ve savaş baronlarının iktidarı olarak
hep anıldınız, hep de öyle kalacaksınız. Bu yoksulluk
yaratan sistem aslında bir yolsuzluk sistemi.
Bu bütçe ne ekonomik krizi ne
de bugün içinde yaşadığımız salgının
etkilerini ortadan kaldırabilir ne işsizlikle ne enflasyonla mücadele
edebilir. Zaten bütçeyi hazırladığınızda dolar 9 lira
20 kuruştu, 14 lira 20 kuruş olmuş; bütçe zaten yüzde 35 şu
anda küçülmüş, bütçenin üçte 1ini yani kaybettik. O yüzden ne
yapmalı? 5018 sayılı Yasa çok açık: Ek bütçe yapmalı.
Eğer ek bütçe yapmazsanız kurumlar ödeneküstü harcamaya gidecekler
yani yasayı yok sayacaklar. Gerçi siz bunu çok dert etmezsiniz;
Anayasayı yok sayıyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararlarını yok sayıyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'ni yok sayıyorsunuz, şimdi de 5018 sayılı
Yasayı yok sayabilirsiniz. Ama böyle yaptığınız
sürece, işte bu çöküş her yapıda hızlı bir
şekilde devam edecektir. O yüzden, bir an önce ek bütçe
yapılması gerekir. Ek bütçe OHAL anlayışına
karşı aslında bir tavır geliştirmektir. Ek bütçe ile
aslında erken seçimi de bir an önce hayata geçirmek zorundayız,
böylece içine sürüklendiğimiz bu çöküşten hep birlikte
kurtulabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
SEZAİ TEMELLİ
(Devamla) Toparlıyorum.
Böyle bir bütçenin
alternatifi demokratik bir halk bütçesidir. Bugün, sadece kapitalizmi mevcut
krizden çıkarıp onun yerine yeni krizleri hazırlamak gibi bir
kısır döngüye mahkûm olmak istemiyorsak, demokratik ekonomiyi
yaratmak istiyorsak bunun bütçesini de şimdiden tasarlamamız
gerekiyor. Krizsiz bir ekonomide, sömürüsüz bir düzende, yurttaşların
eşitlik ve barış içinde, bir arada, özgürce
yaşadığı bir ülke istiyorsak eskiye dönüşü değil,
yeniyi hedeflemeliyiz. Bunun için de şimdi, yeni bir paradigmaya, yeni bir
öyküye, yeni bir sözleşmeye ihtiyacımız var.
Hepinizi bir kez daha
saygıyla selamlıyorum.
(x)
(HDP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Bülent
Bey.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, konuşmacı konuşmasında sermayenin
iktidarı gibi, Bütçe, Meclisin yetkilerini yok etti. gibi, savaş,
rant bütçesi gibi ithamlarda bulundu, cevap vermek istiyorum izin verirseniz.
HABİP EKSİK
(Iğdır) Tümüyle doğru şeyler.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Anlaşmamız var, gruplardan sonra...
BAŞKAN Gruplarla
anlaşmaya göre...
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Tüm gruplar bitince mi Başkanım?
BAŞKAN - Evet.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN - Söz
sırası, Mersin Milletvekili Rıdvan Turanda. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN
(Mersin) Sayın Başkan, sayın Genel Kurul ve ekran
başındaki kıymetli halkımız; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
MİT bütçesi üzerine söz
aldım. Öncelikle şunu ifade etmek gerekiyor zannediyorum:
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle geçen üç yılda,
devletin yalnızca kurumsal mimarisi tam anlamıyla çökmekle
kalmadı, aynı zamanda ekonomiden iç politikaya, dış
politikadan kamu yaşamına kadar bütün alanlar, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin tarihinde görülmediği kadar âdeta bir Moğol
istilasıyla yüz yüze kaldı. Şimdi, yeni kurumsal mimarinin
tamamlayanı ise MİTin Cumhurbaşkanlığına
bağlanması. Bir bakmak gerekiyor, MİT özelinde ve genelde de bu
istihbarat ve güvenlik örgütlerinin feyzaldığı fikir nedir, bu
örgütlerin çalışmalarının geri planındaki güvenlik
anlayışı ve algılayışı nedir. Özellikle, bu
anlayışın 1920 model bir anlayış olduğunu ifade
etmek istiyorum; tarihsel ve siyasal olarak miadını çoktan
doldurmuş bir anlayış olduğunu ifade etmek istiyorum.
Esası şuraya
dayanıyor: 7 milyon kilometrekarelik Osmanlı
İmparatorluğunun 780 bin kilometrekareye kadar daralmış
olması, bir parçalanma ve bölünme paranoyasını güvenlik
mimarisinin omurgası hâline dönüştürdü. Bununla birlikte, bu
coğrafya içerisinde farklı kimliklerin var olmuş olması ve
bu farklı kimliklerin bir homojen ulus devlet yaratmak adına süreç
içerisinde tasfiye edilmiş olması da bir başka önemli
adımdı. Bu dönemde Rumlar, Ermeniler, Museviler toplumsal, siyasal
hayattan ve ekonomiden tedricî ve planlı bir biçimde tasfiye edildiler.
Türkiyenin ulusal güvenlik politikası hâlâ iç mihrakların ve
dış mihrakların Türkiye'yi zayıflatacağına ve
böleceğine ilişkin bir kanıyla ne yazık ki malul.
İkincisi: 1950lerde
antikomünizm rüzgârıyla NATO, gladyo örgütlenmesinin
yarattığı süreçti; Sabri Yirmibeşoğlunun 6-7 Eylül
olaylarına ilişkin vurgusu hatırlanacaktır.
Üçüncüsü: Kürt sorununun
çözümsüzlüğünden kaynaklanan politik istikametin Kürt meselesini bir
güvenlik meselesi derekesine düşürmesi, bununla birlikte, Susurluk gibi
devlet, siyaset ve çete ilişkilerinin açığa çıkması,
17 bin faili meçhul ve yakılan 3 bin tane köyün Türkiyedeki güvenlik ve
istihbarat algısını ve yönelimini temelli şekillendiren
olgular olduğunu ifade etmek gerekir; Mehmet Eymürün bu konudaki
ifadeleri ibret verici.
Bu güvenlik mimarisinin
şekillenmesinde dördüncü adımsa, Erdoğanın, tek adam
iktidarının bekası için MİTi Erdoğan özel örgütü
hâline dönüştürmesi. MİT öyle yetkilerle teçhiz olmuş ki yani Dışişlerinden
Adalet Bakanlığına, İçişlerine kadar bütün bu
bakanlıkların alanında istediği gibi at koşturur hâle
gelmiş.
Şimdi, güvenlik ve
istihbarat faaliyetlerinin normalde, ulusal ve uluslararası hukuktan
kaynaklı, objektif kriterlere dayalı ve kamusal, herkese eşit
mesafede bir hak olması gerekirken, temsil ettiğim Halkların
Demokratik Partisi ve toplumsal muhalefetin geneli açısından bir
düşman hukukunun bizatihi MİT eliyle örgütlendiğini ve
yaygınlaştırıldığını çok yakından
biliyoruz. Nereden biliyoruz? Mesela, Deniz Poyraz hadisesinden biliyoruz.
Bütün coğrafyadaki herkesi denetlemekle övünen, bu konuda son derece
cebbar olduğunu ifade eden MİT; defalarca HDPnin çevresine
gelmiş, keşif yapmış, 24 defa Emniyeti aramış
faşist bir katilin HDPye bir saldırı düzenleyeceğini
anlayamamış, bunu fark edememiş; buna inanmak için zannediyorum
çocuk olmak gerekir. Sadece o değil yani toplumda çevreci kaygılarla
yapılan bütün eylemler, etkinlikler, işçilerin sendika kurma
hakkı, grevler, şunlar bunlar hepsi bir millî güvenlik meselesi gibi
algılanıyor; YouTuberların gözaltına alınması
da barınamayan öğrencilerin gözaltına alınması da
aynı böyle.
Şimdi, MİTin
eylemine feyiz veren şeyler iç politikada böyle; peki, dış
politikada ne? Dış politikada da muhayyel bir millî güvenlik millî
beka millî çıkar kavramı var kıymetli arkadaşlar ve
MİT bu siyaseti takip ediyor. Şimdi, örneğin Mısırla,
Libyayla, Suriyeyle olan ilişkilerin ve buradaki politikanın millî
çıkarla ne alakası var? Açık söyleyeyim, örneğin, Libya;
ya, Mısırda iktidar olamayan Müslüman Kardeşleri Libyada
iktidar yapmanın yöntemi bir anda bir millî çıkar aurasıyla
donatıldı ve o biçimsiz siyasete mavi vatan adı verildi ve
MİT de bu faaliyetlerin alanındaki önemli aktörlerinden bir tanesi
hâline geldi. Açık söylüyorum, Türkiye halklarının Libyada
olmakla, Suriyede bu sürdürülen siyasetle uzaktan yakından hiçbir
çıkar ilişkisi yoktur, hiçbir çıkar ilişkisi yoktur.
Suriyenin toprak bütünlüğünden yana olduğunu söyleyen iktidar bir
izah etmeli ya; mesela, HTŞyi Suriye ordusuna karşı
korumanın millî çıkarlarla ne türden bir ilişkisi var? Onlara
kalkan olmanın, Ahrar el-Şama destek vermenin, maaş ödemenin,
okul açmanın, oraya vali atamanın, âdeta bir ilhak politikasının
Türkiyenin millî çıkarlarıyla, halkın çıkarlarıyla ne
alakası var? Afrinde ÖSOnun yapıp ettiklerine ses çıkarmamak
mıdır millî çıkar? Şimdi, örneğin, yine, HTŞnin
saraya bağlı kişilerle Türkiye üzerinden petrol ticareti
yapmasının Türk halkının, Kürt halkının, vesair
bütün halklarımızın çıkarıyla ne alakası var? Ama
yanlış bir dış politika MİTin de elbette faaliyetini
yanlış sürdürmesine sebep oluyor.
Kürt meselesi, hep
konuştuğumuz mesele
Yani bu politika o kadar kökten
yanlışlıklarla dolu bir politika hâline gelmiş durumda ki
sırf orada Kürtler statü elde etmesin diye, kendi deyimleriyle
dünyanın küresel güçlerinin orada olmasının siyasi zeminini bu
siyaset kurmuş durumda. Rusyanın da orada işi yok, ABDnin de
işi yok. Suriye halklarının kendi geleceklerini özgürce
belirlemesi gerekirken sırf orada Kürt anasını görmesin.
siyasetinin karşılığı işte ne yazık ki
şu anda bu ülkelerin burayı mesken tutması hâline geldi. Bu
yanlış dış politika, Kürt düşmanlığına
dayanan dış politikanın ayna görüntüsü, işte, bu
uluslararası güçlerin ve emperyalist ülkelerin buraları mesken
edinmesi oldu. Oysa biz kendi vatandaşlarımızın, kendi Kürt
vatandaşlarımızın kardeşleriyle
anlaşabilmeliydik, uzlaşabilmeliydik. Diplomasiye dayanan,
barışa ve müzakereye dayanan bir yöntemle bu meseleyi çözmek son
derece mümkündü.
Tabii, MİTin
faaliyetleri -şunun tekrar altını çiziyorum ki- bir
azınlığın bekasını teminat altına alma
faaliyetlerine dönüşmüş durumdadır. Yalnız MİT için
söylemiyorum, bütün güvenlik ve istihbarat faaliyetlerinin temeli ne yazık
ki sarayın bekasına kadar daralmış durumdadır. Ya, bu
MİT, o kadar her şeyle hemhâl olan MİT, Hrant Dink cinayeti
hakkında ne söyler; 10 Ekim Gar katliamı hakkında,
Diyarbakır bombalaması hakkında ne söyler? Ne söyler ben size
söyleyeyim; bomba patladıktan üç buçuk saat sonra IŞİDin bombaları
patlatacağına ilişkin istihbari bilgi verildi.
Mesele sadece böyle
değil, uluslararası alanda da problemler var. Örneğin,
Avusturyada Kürt siyasetçilere yönelik suikast iddiaları Avrupa
basınında yoğun olarak işleniyor. Feyyaz isminde bir
şahsın Avusturya istihbaratına giderek MİT adına
siyasi suikastla görevlendirildiğini ifade etmesi konusunda herhangi bir
açıklamaları var mı acaba? Pariste 3 Kürt kadın
siyasetçinin öldürülmesine ilişkin ve bütün işaretlerin bir MİT
operasyonu olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamaları, bir
ifadeleri olacak mı acaba? Avrupa Osmanlıları, DİTİB
üzerindeki faaliyetlerin toplamda bir güvenlik değil, tam tersine, ülkemiz
adına güvensizlik faaliyeti olduğunu görmüyorlar mı? Onlar görse
de görmese de sonuçta memur ama onları bu hedefe yönlendiren bir
dış politik anlayış var; bu, sarayın dış
politikasıdır.
Yargı ve güvenlik
başta olmak üzere bürokrasinin her kademesine sirayet etmiş
rüşvet ağları, iş takipçiliği, kamu ihalelerinde
yolsuzluk, çökülen oteller, marinalar, kendi bakanlığını
dolandıran bakanlar, hızla zenginleşen eş, dost, akraba
tayfası mesela, neden hiç MİTin konusu olmaz? Ya da Suriye'den
Libya'ya kadar cihatçı örgütlere verilen destekler, paramiliter
organizasyonlara verilen destekler, kaçakçılık, muhaliflerin üzerine
mafyanın salınması, bin tonlarla ifade edilen uyuşturucu
ticareti niye acaba MİTin konusu olmaz? Cevabını biliyorsunuz.
Arkadaşlar, bazı
şeyler artık iddia olmaktan çıkmış durumda, mesela, 15
Temmuzda kaybolan silahlar; değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
RIDVAN TURAN (Devamla)
Valiliğin bu konuda yaptığı açıklamalar var,
ayrıyeten bir İçişleri yetkilisinin, İstanbul'da bir AKP
yöneticisine Kaleşnikofların verildiği anda orada olduğuna
ilişkin kendi ifadeleri var; bunlar yaygın basında
yazıldı, çizildi. Mesela, MİT niye bu konularla
uğraşmaz? 3 tane tweet atan çocuğu sabahın beşinde
gözaltına alacak istihbari bilgileri vermekle mağrur olan MİT,
niye bu türlü konularda, gerçekten ulusal çıkarları, gerçekten
güvenliği ilgilendiren konularda tek söz söylemez? Mesela,
Almanya'nın bölge teşkilat başkanı Yılmaz İlkay
Arın ile Metin Külünk arasında Kürtlerin sopayla kafasına
vurun. Bunların da filmini çekin. Ondan sonra da bunları
yayımlayın. diye yaptığı ve Alman istihbaratına
takılan bu belgelerin, bu söylemlerin acaba millî güvenliğimizi
ilgilendirmeyen şeyler olduğunu mu düşünmektedir?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Metin Bey yalanladı bunu.
RIDVAN TURAN (Devamla)
Söyleyecek şey çok ama
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla)
MİT kendi işini yapsın, kara para aklama ve terörizmin
finansmanı konusunda gri listeye alınmamızı mesele
yapsın. Mesela Uluslararası Organize Suçlara Karşı Mücadele
Girişim Grubunda Türkiyenin ön sıralarda olmasını
kendisine mesele yapsın diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederiz.
Söz sırası
İstanbul Milletvekili Zeynel Özende.
Buyurunuz Sayın Özen.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZEYNEL ÖZEN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
Cumhurbaşkanlığı bütçesini görüşüyoruz. İsterdim
ki Cumhurbaşkanının burada olmasını, benim
konuşmamı onun yüzüne yapmamı ama olsun, burada
Yardımcısı Fuat Oktay var. Ben ondan rica ediyorum, bu
konuşmayı dikkatlice dinlesin.
AKP Genel Başkanı
Erdoğan dokuz gün önce, 5 Aralıkta Siirtte sivil toplum örgütlerine
bir konuşma yaptı; orada özellikle Almanya Federasyonunu kastederek
-bu, Erdoğanın sözleridir- Almanyada özellikle Alevilikten öte Alisiz
Alevilikle âdeta yeni bir din ihdası öne sürülüyor ve ciddi de onlara para
desteği veriliyor. Bundan iki yıl öncesi rakamla 30 milyon euro
bunlara parasal destekleri olmuştur. ifadesini kullandı. Bir
Cumhurbaşkanı yalan söylemez, iftira atmaz, ötekileştirmez ama
AKP Genel Başkanı Erdoğan Siirtteki konuşmasında
Avrupadaki Alevi kurumlarına iftira attı. 30 milyon euro
aldıkları iddiası külliyen yalandır.
Ülkemizde Diyanete 7-8
bakanlığın bütçesi kadar bütçe ayrılır. Siz
zannediyorsunuz ki demokratik ülkelerin hepsinde bu böyledir. Arkadaşlar,
demokratik ülkelerde inançlara 1 kuruş verilmez; sadece,
yaptıkları projelere, eğitsel, sosyal, kültürel projelere
destekler sunulur. O kurumlar sadece bu desteği alırlar, bunun da
inanç ve dinî faaliyetlerle uzaktan yakından ilgisi yoktur, bu
paranın yani desteğin. Bakın, burada, örnek amaçlı,
2014-2017 yılları arasında Alman resmî kurumlarının
raporlarındaki inanç projelerine aktarılan bütçeleri açıklayayım:
Dört yıl içinde, Erdoğanın konuşmasında bahsi geçen Alevi
kurumlarına aktarılan bütçe sadece 596.117 avrodur; dikkat edin, buna
karşın, Diyanetin Almanya temsilciliğini yapan DİTİB
ve 4 çatı kuruluşun projelerine aktarılan bütçe ise tam 13
katı 7 milyon 645 bin 221 avrodur arkadaşlar. Bunu Alman
kurumlarından hem Almanyanın Sayıştayından hem de
Türkçesi burada, çevirisini yaptık, isteyen arkadaşlara veririz.
Aynı zamanda ben bunun grafiğini de yaptım. Bakın,
grafikte, şurada mavi gördüğünüz biz Alevilere verilen proje
desteğidir, turuncu olan da Diyanet ve onun uzantılarına verilen
destektir arkadaşlar. Buna bakın, bu, tamamen iftira, yalan ve
ötekileştirmeden başka bir şey değildir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Ayrıca, Erdoğan o
konuşmasında CHP'ye de bir taş atmasa olmazdı, dedi ki:
İşte, bunların, bu Alisiz Alevilerin temsilcisi, CHPden aday
olacaktı. Bizim, yurt dışında 300 derneğimiz var,
cemevimiz var. 300 cemevinin yüzde 98inin onayıyla bizim
Başkanımızı HDPden aday koyduk ve HDPde de kazandı,
milletvekili oldu, bu biline. (HDP sıralarından alkışlar)
Siirt'teki bu iftira dolu
açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Erdoğan, biz
Alevilere karşı tarihsel ön yargılarından asla
kopamıyor. Biz Alevileri olduğu gibi kabul etmek yerine bizlerin değerlerini
manipüle edip içini boşaltmakla uğraşıyor. Maalesef şu
anki iktidarın düşünce kodları, kendi gibi olmayanların
yaşam tarzlarını sapkın ve hastalıklı görme
alışkanlığı üzerine kurulu. Geçmişten günümüze
mirasını taşıdıkları ve Alevi katliamlarıyla
meşhur zihniyetlerinin tarihsel misyonlarını hâlen devam ettiriyorlar.
Buradan Erdoğan'a
sesleniyorum: Sizin, Aleviler konusunda geçmişten günümüze siciliniz
bozuk. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldunuz, bir
hafta sonra dozerleri Karacaahmet Cemevimizin kapısına dayadınız.
Oradaki halk direnmeseydi beş yüzyıllık tarihi olan Karacaahmet
tarihî dergâhımız yok olacaktı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Öyle olmadı o. Öyle değildir, öyle değildir.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla)
Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminizde de
aynı yıkıcı tutumlara devam ettiniz. Madımak katilleri
davasının zaman aşımına uğramasını
Hayırlı uğurlu olsun. diyerek sevinçle
karşıladınız. Bu katliamların avukatlarının
hepsine iktidarınızda makamlar, rütbeler, ödüller verdiniz. Katliam
sanıklarını özel afla salıverdiniz. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinde Alevilerin lehine verilen kararları
uygulamadınız. Bugüne kadar Alevilerin de Cumhurbaşkanı
olduğunuzu gösteren tek bir olumlu adım attınız mı?
Aleviler için bugüne kadar Alevilerden bir vali, emniyet müdürü, kaymakam veya
bürokrat atadınız mı? Tek bir somut örnek verebilir misiniz?
Aleviler için taş üstüne taş koymadınız. Sadece
yıkmayı, yok etmeyi, asimile etmeyi ve iftira atmayı iyi
bilirsiniz. Siz bugüne kadar Alevilerin hangi acısına ve mutluluğuna
ortak oldunuz?
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Her acısına, her.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, Erdoğanın bu Alisiz Alevilik
yaygarasının neye hizmet ettiğini biz çok iyi biliyoruz. Bu,
bizleri ayrıştırmak ve birbirimize düşürmek için ortaya atılan
bir tartışmadır. Alevilikte esas Yol bir, sürek binbirdir. Biz
o yolun yaşaması ve birliği için mücadele ederken
süreklerimizin, farklılıklarını zenginlik olarak bildik.
Kimse kimseye süreğini dayatamaz, herkes istediği gibi
inancını yaşar. Erdoğan diyor ki: Aliyi sevmek Alevilikse
ben de Aleviyim. Aliyi sevmekle arkadaşlar, Alevilik olmaz. Sünni tarikatlar arasında,
tarikatlar arasında yorum farklılıkları var,
fıkıh, tercüme farklılıkları var ama ben bir Alevi
olarak buraya girmeyi haddim olarak görmem ama kimsenin, Alevi
inancını asimile etmeye, onu ayrıştırmaya,
ötekileştirmeye haddi ve hakkı yok; bu, Cumhurbaşkanı
Erdoğan da olsa. (HDP sıralarından alkışlar)
Biz biliyoruz ki burada
asıl sorun, Alevilerin ana vatanlarında mahrum bırakılan
eşit yurttaşlık haklarını Avrupada
yaşadıkları ülkede elde etmesidir, oralarda bir inanç
topluluğu olarak kabul edilmesidir. Benim de içinde olduğum Avrupa
örgütlenmesi, mücadele tarzı; biat etmeyen, her zaman doğrularda
ısrar eden bir yapıdır arkadaşlar. Ve iftiralara
sığınıp gerçek dışı algılar yaratmaktan
öteye gitmemiştir bu konuşmalar.
Alevilik, insanın
yaşamını da inancına göre yürütebilmesidir. Alevilik,
kadın-erkek eşitliğidir; rızalıktır,
hoşgörüdür, kin ve nefret taşımamaktır, barıştan
yana olmaktır; haram lokma yememektir; beşikteki ile eşiktekini
bir görmektir ve insanı, doğayı, tüm canlı ve cansız
varlıkları inancın temeline koymaktır.
Buradan Erdoğana
sesleniyoruz: Artık yeter! Alevilerden, Kürtlerden, Ermenilerden,
Ezidilerden, kadınlardan, emekçilerden ve tüm farklılıklardan
elinizi ve dilinizi çekiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Öyle bir şey yok, öyle bir şey yok.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Bu
nefret dili, kin ve düşmanlık yaratmaktan başka bir işe
yaramıyor; yirmi yıldır bunu yaptınız da ne oldu?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Öyle bir şey yok.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla)
Erdoğana yine çağrı yapıyoruz ama Erdoğanın ruh
hâli, bu çağrıyı duyacak durumda değil arkadaşlar.
(HDP sıralarından alkışlar) O, kendine yeni kullar yaratma
anlayışına devam ediyor, iktidarını sürdürebilmek için
dini kullanmaya devam ediyor.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Öyle bir şey yok.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Biz
Aleviler olarak biliyoruz ki nefret diline en iyi cevap, bu Yezid ve Muaviye
oyunlarına düşmemektir; biz de düşmeyeceğiz. Bu topraklarda
başta Kürtler, Türkler, Aleviler, Sünniler ve bütün cümle canların
laik, demokratik bir cumhuriyette, barış ve kardeşlik içinde,
eşit haklar temelinde bir arada yaşamasını Halkların
Demokratik Partisi olarak er ya da geç mutlaka hayata geçireceğiz. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla)
Şimdi, bu nefret dilini yıllarca yaptınız, bin dört yüz
yıldır yaptınız; Aleviler
ne biat etti ne diz çöktü ne de eyvallah etti. Bundan sonra da biz ne diz
çökeceğiz ne boyun eğeceğiz; mücadelemize de devam
edeceğiz. Yaşasın tüm halkların ve inançların
kardeşliği! Yaşasın kardeşlik ve barış! (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbülde. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL
(Antalya) Sayın Başkan, değerli Genel Kurul;
Cumhurbaşkanlığı bütçesi içerisinde yer alan Diyanet
İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine söz
almış bulunuyorum.
Cümle inananlar,
inanmayanlar; mütedeyyin ve muhafazakâr diye tabir edilip müminliği
unutulanlar; hakka, hakikate, adalete, merhamete dâhil olanlar ve bunu bir
yaşam biçimi bilenler; Ben bu ülkede kendi inancımla eşit
yurttaş olmak istiyorum, ben de inananlardan biri olarak
inancımı özgür bir şekilde yaşamak istiyorum. diyenler;
kimlik, cinsiyet, kültür ayrımı yapmaksızın hakkı,
hakikati, adaleti yaşama indirgemeye çalışanlar; hepinize sevgi
ve saygılar, hepinizin gül cemaline aşk ile.
3 Mart 1924te kurulmuş
Diyanet İşleri Başkanlığı lakin aslında 1424te
kurulmuş şeyhülislamlık olarak. Aslında öyle de değil,
aslına bakarsanız Osmanlının ilk şeyhülislamı,
her kürsüye çıkanın diline pelesenk ederek Devleti yaşat ki
insan yaşasın. diye söylediği ve oradaki devleti
ceberutluğa, tekçiliğe, ırkçılığa teşmil
ettiği
İşte, hafıza, unuttum birden.
FETİ YILDIZ
(İstanbul) Edebali, Edebali.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Evet, Şeyh Edebali. Teşekkür ederim.
Şeyh Edebalinin
Osmanlıda ilk şeyhülislamlık, ilk ilmikâmillik görevini
yaptığını bilmek lazım. Sonra? İdam edilen biri
var, hiç adı anılmayan kadılıktan
şeyhülislamlığa aslında; Şeyh Bedreddin. Başka?
Bakınız, Sayın Başkan ve Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı; bu yıl, içinde bulunduğumuz yıl
UNESCO tarafından ne yılı ilan edilmişti? Hacı
Bektaş Veli Yılı, Ahi Evran Yılı ve Yunus Emre
Yılı. Dört kitabın manasını okudum, ezber
ettim/Aşka gelince gördüm, bir uzun hece imiş. Tefsir edelim mi
beraber? Dört kitabın manasını okudum, ezber ettim/Aşka gelince
gördüm, bir uzun hece imiş. dedi Yunus. Bu aşka neyi dâhil etti?
İnsanı, cümle mevcudatı, kevnümekânı, kainatı bu
aşka dâhil etti. E, siz ayrıştırıyorsunuz. Siz, bu
mevcudat içerisinde şu yoktur, bu yoktur, şu teröristtir, şu
bölücüdür, şu inkârcıdır, şu
Olmadı, bu
münafıklıktır. İkide bir Yunustan, Mevlâna Celâlettinden
söz edip de akabinde de ayrıştırma yapmak
münafıklığın ta kendisidir ve bu
münafıklığı başta, dibe vuran, politikalarıyla,
fetvalarıyla dibe vuran DİB yapıyor, Diyanet İşleri
Başkanlığı yapıyor.
Bakın Diyanet
İşleri Başkanlığına, her konuda fetva veriyor,
maşallahu teâlâ, her konuda. (HDP sıralarından
alkışlar) Nedir? Efendim, Kadınlar, kocalarınıza
itaat edin. fetvası, efendim, Yoksulluğa takvayla cevap verin.
fetvası, başka başka bir sürü fetvalar; öğrenci için fetva,
tütün için fetva, deniz ürünleri için fetva
Ya, sevgili Diyanet
İşleri Başkanı ve yetkilileri, bu memlekette yoksulluk,
açlık, işsizlik ve din adını kullanarak vakıflarda
eğitim yapan çocukların taciz edildiği yerler var; her gün
yolda, yolakta, sokakta kadınların taciz edildiği, tecavüze
uğradığı bir ülke var; sen bununla ilgili niye bir tane bir
şey söylemiyorsun?
Diyanet İşleri
Başkanlığı yapısal bir sorun yaşıyor.
Bakın, Diyanet İşleri Başkanlığında var olan
her şeyi devlette görebilirsiniz; Dışişleri var, İçişleri
var, efendim, bütün devletteki kurumlar mikro ölçekte
yapılandırılarak Diyanetin içine zerk edilmiş. Diyanet,
Güney Afrikadan Sibiryaya, Çin Mâçînden Amerikaya kadar misyonerlik görevi
yapıyor ve bu misyonerlik görevini yaparken
Bakınız, çok kere
söyledim, bir daha söyleyeceğim: 1876 yılında kabul edilen
Anayasa nedeniyle her yıl bütçe yapılıyor ve yüz kırk
altı yıllık bu bütçe yapımında Alevi inancına ve
farklı inançlara bütçeden pay ayrılmıyor -biraz önce Zeynel
Vekilim Avrupa ülkelerinde ayrılmıyor. dedi de- burada böyle bir
hakikat var, ne yazık ki.
Şimdi, sevgili Romanlar,
Romanların, Arap Alevilerin, Kürt Alevilerin ana dilde ibadet ve ana dilde
eğitim sorunu var. Romanca, Arapça, Kürtçe ibadet etmek yasaktır.
Peki, 72 millete bir nazarla bakmayan kırk yıl müderris olsa
hakikatte asidir. diyen Hünkâr Hacı Bektaşa övgüler dizen ve bu
yılı Hünkâr Hacı Bektaş Veli Yılı olarak kutlayan
zihniyet nasıl oluyor da sen 72 milleti birbirinden ayrıştırıyorsun,
Romanları, Kürt Alevileri, Arap Alevi yok sayıyorsun?
Şafii Kürtlerin
inancı Hanefilikten farklıdır ve buradan ilan ediyorum: Diyanet
İşleri Başkanlığı asla ve kata Hanefi
içtihatlarına göre inanç ve ibadet yürüten bir kurum değildir;
estağfurullah, tövbe estağfurullah! Niye? Çünkü Ebu Hanife, Abbasi sarayına,
fetva vermediği Abbasi sarayının zulmüne teslim
olmadığı için, işkenceyle katledilen, tarihin görüp
görebileceği en büyük direnişçi ve şehitlerden ve
hakikatçilerden biridir, aşk olsun ona. Şimdi, Hanefi
olacaksınız ve ikide bir saraya fetva vereceksiniz; Hanefi
olacaksınız ve zulümden yana olacaksınız. Bu nasıl
Hanefilik? Dolasıyla, Hanefilik de kirletilmiştir.
Şafiilerin
inançlarıyla Hanefilerin inançları farklıdır. Bir
Şafii bir Hanefi hocanın arkasında namaz kılmaz ama Hanefi
hocalar Şafiilere gönderiliyor ve arkasında namaz kılmaya
zorlanıyor; bu da bir zulümdür.
Tevhidi Tedrisat Kanunu,
Tekke ve Zaviyeler Kanunu ve Diyanet İşleri
Başkanlığı Kanunuyla bu ülkede Alevilik ve Şafiilik
yasaklanmış, tekke ve dergâhlar kapatılmış, 12 ilim
öğreten, Kürtçe eğitim veren Şafii medreseleri de
kapatılmıştır.
Şimdi, Veysel baba diyor
ki:
Beni hor görme
kardeşim,
Sen altınsın, ben
tunç muyum?
Aynı vardan var
olmuşuz,
Sen gümüşsün, ben sac
mıyım?
Bunu Diyanete söylüyorum,
bunu Hükûmete söylüyorum. (HDP sıralarından alkışlar) Senin
inancın altın da benim inancım tunç mu? Senin inancın
gümüş de benimki sac mı? Sana ne, ben hakikate ister niyazla giderim,
ister namazla giderim, ister yürüyerek giderim, ister amuda kalkarak giderim;
sana ne? Bakınız Cemevi
var mıdır? diye Diyanete soruyorlar, Diyanet hemen şöyle bir
fetva veriyor: İslamda bir tek ibadethane vardır, o da camidir.
diyor; yalan söylüyor, bilmiyor çünkü Diyanet şecereimelunenin -bu
kavramı bir yere yazın arkadaşlar- zihniyeti üzerine ibadet,
fetva, takva, ilim, kelam yürütmektedir. Biz, şecerimeluneyi Kerbelâda
mahkûm eden şecereihakikatçiyiz. Hakikat
siyasetten büyüktür, ben burada siyaset konuşmuyorum, hakikat
konuşuyorum. Onun için dedim ki: 4 kitabın manasını okudum,
ezber ettim. Aşka gelince gördüm, bir uzun heceymiş.
"Isılık
oddadır sacda değildir.
Us baştadır tacda
değildir.
Hakkı ister isen âdemde
ara,
Kudüs'te, Mekke'de, hacda
değildir." demiş Yunus. (HDP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bana ikide bir
Hakka nasıl gideceğimi, nasıl ibadet edeceğimi
Ya,
arkadaşlar, bakar mısınız, bu ülkede mezarlıklar yerle
bir edildi, bu ülkede çocuklar katledildi, bu ülkede bir insanın cesedi
kutunun içinde evladına gönderildi ve Diyanet, bununla ilgili zerre kadar
ses etmedi. İşte, bu, münafıklığın ta kendisidir.
İşte, bu, dini tahrif etmenin ta kendisidir. İşte, bu, dini
siyasete alet etmenin ta kendisidir. Diyanet ne yapmalıydı? Diyanet
bir hakem kurum olabilir, Diyanet bir kurul olabilir ve bu kurulda bütün
inançlar eşit temsil edilir, bütün inançların eşit söz
hakkı olur ancak böylelikle olabilir. Yoksa tek adamlık üzere
Bakın, Diyanet bir tek adamlık kurumudur. Aslında Diyanetten
kopyalanmış bir Cumhurbaşkanlığı vardır. Bu
tek adam sistemi -Türk halkından çok özür diliyorum- Türk tipi
Cumhurbaşkanlığı, Türk tipi başkanlık
değildir; zulüm tipi başkanlıktır. Ayıptır ya,
Türk halkına yazık ya! Zulüm tipi başkanlığın
adı Türk tipi başkanlık olur mu? (HDP sıralarından
alkışlar)
Şalvarı
şaltak Osmanlı,
Eğeri kaltak
Osmanlı,
Ekende yok, biçende yok,
Yiyende ortak Osmanlı
Arkadaşlar,
Osmanlı, en büyük zulmü Türk
halkına yaptı. Türkmen halkını sürüm sürüm süründürdü.
Türkmen halkını toplu katliama tabi tuttu. Türkmen halkının
inancını kabul etmedi. Ne zaman ki İttihat Terakkide Türkler
vardır. denildi; aslında ileri bir adımdı ama İttihat
Terakki işi ırkçılığa kadar götürdü; bugün de
Neoittihat Terakkicilik yapılıyor, yeni İttihat Terakkicilik
yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, sevgili
İsmet Yılmaz burada yok. İsmet Yılmaz, Sivas Milletvekili,
bildiğim kadarıyla.
"Ben de bu dünyaya
geldim sakinim,
Kalsın benim davam,
divana kalsın.
Muhammed Ali'dir benim
vekilim,
Kalsın benim davam,
divana kalsın.
Yorulan yorulsun ben
yorulmazam,
Dünya kadısından
ben sorulmazam,
Hakikat makamından ben
ayrılmazam,
Kalsın benim davam,
divana kalsın.
Pir Sultan Abdalım,
dünya kovandır,
Giden adil beyler, gelen
ihvandır,
Hakikat divanı ulu
divandır,
Kalsın benim davam,
divana kalsın. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Ey insanlık, niye Pir
Sultanın divanını kurmuyoruz? Ey insanlık, gelin, 72
millete bir nazarla bakan, bütün halkların ve inançların
hakkını teslim eden Pir Sultanın divanını
kuralım, kardeşçe, eşit yaşayalım. Herkes
hakkını alsın, öbür tarafa kalmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Ve
Pir Sultan Abdalın köyünün yolu asfalt değil Sayın İsmet
Yılmaz -İsmet Yılmaza söyleyin bunu- ve Sayın Başkan,
size de ve Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, size
de
Bakın, dünya insanlığına mal olmuş Pir Sultan
Abdalın, Osmanlı zulmüyle idam edilmiş Pir Sultan Abdalın
köyünün yolu, Banazın yolu asfalt değil. Aha size
ayrımcılık, utanç verici bir şeydir bu!
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüze ait. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
değerli halkımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
17 Bakanlık
görüşüldü, bugün Cumhurbaşkanlığını
görüşüyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi neydi?
Geldiğinde hızlı ekonomik kalkınma olacak, koalisyon
bitecek, yerel yönetimler güçlenecek, Meclis daha da güçlenecek.
Geldiğimiz aşamaya baktığımızda,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denildiğinde
hepimizin aklına bir afet gelmekte, bir felaket gelmekte. Nedir? Her
şeyi ben bilirim, her şeyi ben tayin ederim. Ve ne denildi? Türk
tipi.
Şimdi, arkadaşlar,
gerçekten insanlarla buluşmaya gittiğimizde, Nevşehirlisinden
Ağrılısına, Hakkârilisinden Edirnelisine gittiğimizde
insanların hangi hâlde olduğunu görmek istiyorsanız, bir
felaketle karşı karşıya olduğumuzu görmüş
olursunuz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bugün üç
yıl beş ay beşinci günü, Kabinenin açıklandığı
günden beri. Bütün özerk kurumları yok ettiler, bütün
bağımsız kurumları yok ettiler. Arkadaşlar, Meclisi de
yok ettiler. Denge denetleme denilen bir şey yok, kuvvetler
ayrılığı zaten yok, denge denetleme denilen bir şey
yok. Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesi, TİHEK,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna kadar birçok yeri yok
ettiler. Denetleme yok, dengeleme yok. Peki, ne var? Tek yapılan şey
Biz biliriz, biz tayin ederiz. Bilinen şey Susun, itaat edin. Tek
bilinen şey bu. Ve geldiğimiz aşamada ne oldu? Siyasette, politikte,
hukukta, birçok konuda denge denetlemeyi yok edenler, şimdi ekonomide de
denge denetlemeyi yok ediyor ve sorduğumuzda Biz 50+1le seçildik, bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi onaylandı. Peki, bu
Meclis arkadaşlar, bu Meclis, yüzde 90 küsurla seçilmiş.
Varlık Fonu, Türkiyenin
en çok para pul işi olan Varlık Fonu Meclisin denetiminde değil,
Cumhurbaşkanlığında. Sayıştay,
Sayıştayı Kamu İhale Kurumuna dönüştürdüler, ikide
bir istisna, istisna diye birçok kurumu içinden çıkartıyorlar.
Neredeyse, vazgeçmeseler şunu diyecekler: Burada da afet durumunda
Sayıştaya gerek yok. Afet nedir? Zaten Hükûmetin kendisi, bunu da
denetimden çıkartacaklar. Bir diğeri ne? Ajansları
çıkartıyorlar, ajanslar Meclisin denetimi dışında.
Şimdi, böyle olunca ekonomi felakete gidiyor ve ekonomiyle ilgili bir
orta vadeli diyorlar, bir yeni plan diyorlar her seferinde yeni bir
şey çıktığında ama yeni bir şey yok, tek bilinen
bir şey var: Bu hükûmet sistemiyle beraber demokrasi nasıl dibe
çökmüşse, özgürlükler nasıl dibe çökmüşse, insan hakları
nasıl dibe çökmüşse bir de ekonomik durum felakete gitmiş, makas
açılmış. Çiftçi perişan, emekçi perişan, köylü
perişan, kadın perişan, öğrenci perişan ve insanlar
aç. Bakın, arkadaşlar, gübre fiyatları
Birçok kişi bütün
bütçe turunda söylediler. Nevşehirde patates üreten çiftçi 3 liraya
patatesi satamıyor; bakın, bunu satamıyor; Ağrıda,
Vanda, Batmanda, Afyonda, Antalyada insanlar patates alamıyor, makas
öyle açılmış ki. Ejder meyvesi, birileri bunu yiyor sofrasında,
birileri bunu yiyor. (HDP sıralarından alkışlar) Bizim
orada ne derler biliyor musunuz.? Ben bunu götürsem Batmana, Vana, diyecekler
ki:
(x) Yani hakikaten bu nedir?
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) İlk defa görüyoruz. Kaldır, kaldır,
görelim.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Ama, işte, siz bunu yediğiniz sürece bunu ekeni de bunu yiyeni de
göremezsiniz ve insanlar açlıkla karşı karşıya
kalıyor. Siz bunu çözemezseniz, siz bununla yüzleşemezseniz hakikatle
yüzleşemezseniz, gerçekten ne çiftçiyi ne emekçiyi ne de tüketiciyi
anlamazsınız.
KANİ BEKO (İzmir)
Saray meyvesi mi o?
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Ne oldu Cumhurbaşkanlığındaki bakanlar? Arkadaşlar,
bakanların dışında, bakanlıklar dışında
başkanlıklar var ve ne var? 4 tane de ofis var. Bakanlar buraya
geliyor, bize karşı mı sorumlu? Bütçede bir kez gelip
konuşuyorlar, Plan ve Bütçe Komisyonuna da geliyorlar; onun
dışında bize karşı sorumlu değiller,
Cumhurbaşkanına karşı sorumlular. Ve nedir?
Başkanlıklar ve ofisler aslında bir paralel
bakanlıktır; paralel bakanlığa dönüştürmüşler.
Bakanların tek şeyi Gidin, Mecliste şov yapın. Ya,
burası şov yeri değil; şov yeri
Güveniyorsanız gelin,
beraber halkın huzuruna gidelim; gelin, Batmanda gezelim; gelin, Siirtte
gezelim; özgürlük nedir, açlık nedir, onu görelim, yoksulluk nedir, onu
görelim ama burada, yok; sadece gelip bir hamaset atıp milliyetçilik,
kutuplaştırıcı bir dil, ayrımcı bir dil ve
güvenlikçi politikalar. İnsanlar güven istiyor, güven, güvenlik
değil, güven istiyor. Siz bunu yaptığınızda
barışın önünü de açarsınız, ekonominin de önünü
açarsınız ama buradan uzaklaşıyorsunuz.
Öyle bir hâle getirdiniz ki
soru sormak sorgulanma nedeni oldu; kim soru soruyorsa hakkında bir
soruşturma açılıyor ama inanın, artık insanlar soru
sormaktan çekinmiyor; öğrenciler bas bas bağırarak geldiler Barınamıyoruz.
dediler; yarın sağlık emekçileri greve gidiyor. Ne
yaptınız siz? Çalışma ortamını bozdunuz.
Stratejiden söz ediyorsunuz. Strateji, bir yasayı iyice süzüp
çıkartabilmektir, çalışma barışını bozmak
değildir; hekim ve sağlık emekçileri arasındaki ve
diğer emekçiler arasındaki barışı bozmak
değildir. Siz stratejiden anlamadığınız için bu hâle
dönüştürüyorsunuz.
Kriz var. dedik, Yok.
dediniz, Kriz var ama büyüyoruz. dediniz, şimdi de dış
mihraklar. İçeride bir şey olduğunda terörö diyorsunuz,
içerideki bir şeyin açıklaması yoksa dış mihraklar
diyorsunuz. Ya, bu dış mihraklar neymiş? Araştırma
önergesi verdik, araştırmadınız, reddettiniz. Ya, biz de
araştıralım ama insanlar şunu biliyor: İnsanlar pazara
gittiğinde, insanlar çocuğunu okula gönderdiğinde, insanlar
hastaneye gittiğinde, insanlar günübirlik yaşamında
yoksullaştığını görüyor ve siz ne diyorsunuz?
Enflasyon değil, fiyat artışıdır. Ya, siz dalga
mı geçiyorsunuz? Hani, derler ya
(x)
Yiyemiyorum, yiyemiyorum, açım; bu duruma gelmiş insanlarımız
ve siz bunu düzeltmediğinizde, tek argüman bu siyaset
dışında, bir taraftan da Millî Güvenlik Kuruluna getirtip
ekonomik durumu tartışmaya açıyorsunuz ve seferberlik ilan
ediyorsunuz. Bunu da siz
çözemezsiniz; gerçek sorunları çözebilmek hakikatle yüzleşmektir,
gerçek sorunlara eğilmektir.
Neydi? Bir kez daha
gösterdik, arkadaşlar, şimdi, bazen, hani, derler ya Gözlerinizi
kapatın, düşünün. Ya, bir sağlık emekçisi, bir hekim
olarak da
Bazen insanlar böyle der. Bir
hekim olarak, bir sağlık emekçisi olarak, düşünün, gözlerinizi
kapatın, düşünün dediğinizde Türkiye'yi; Van, Muş, Bitlis,
Hakkâri, Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, Urfa, Diyarbakır,
Ağrı, Kars, Iğdır, ve Ardahan; bu gördüğünüz iller.
Nedir buralar? Hani diyordunuz ya şark hizmeti, hani diyordunuz ya
mecburi hizmet, hani diyordunuz ya sürgün yeri, hani diyordunuz ya Kürtçe
konuşulan yerler, hani diyordunuz ya yoksulluğun yeri, hani
diyordunuz ya işsizliğin yeri. Peki, nedir bu, kader midir? Yer
altı yoksul mu, yer üstü fakir mi? Bu insanlar niçin yoksul, bu insanlar
niçin özgürlükten yoksun? Buna gözünüzü açın, açın ve yüzleşin,
hakikatle yüzleşin; bunu yapmadığınız zaman siz
gerçekle yüzleşmezsiniz ve sorunları çözemezsiniz. Bir hamasetle yola
çıkarsanız, cumhuriyetin 100üncü yılına hazırlık
yaparken burası hâlâ yüz yıldır aynı düzeydeyse bununla,
herkesin hakikatle yüzleşmesi lazım ve bu soruna çözüm bulması
lazım. Gerçek ismi koymadığınız zaman hep geriye
gidersiniz, ilerlemezsiniz. O yüzden, gerçekle yüzleşmek hepimizin en
doğal hakkı ve barışa giden yol, ekonomik
kalkınmanın yolu; bunları yapmadığınız
sürece ilerleyemezsiniz.
Dış mihraklar
diyordunuz ama aynı Cumhurbaşkanı daha önce şunu diyordu:
Avrupa'da ve Orta Doğu'da en fazla yatırım yapılan,
dış ülkelerin yatırım yaptığı ülke Türkiye.
Ya, bir haftada nasıl değişiyor? Bir haftada nasıl
değişiyor? Bizleri balık hafızalı mı
sanıyorsunuz, bu toplumu öyle mi sanıyorsunuz? İnanın,
çıkın sokağa, sokak böyle değil, halk öyle değil. Halk
artık gerçeği görmüş ve bangır bangır bağırıyor,
geliyor. Bunlarla sizin anlaşmanız lazım, görüşmeniz
lazım.
Yeni Bakan, yeni Bakan geldi.
Yeni Bakan, şimdi, oturduğu gibi şunu diyor: Ben despot yönetim
yapmayacağım. Ya, iyi de sen Lütfi Elvana mı söylüyorsun,
Berat Albayraka mı söylüyorsun? Bana güvenin. Ya, sen kimsin, sana
nasıl güveneceğiz? Sen 3üncü oldun, 4üncü oldun. (HDP
sıralarından alkışlar) Yarın sen de gideceksin. Dolar
nereye geldi, geldiğinden beri? Ya, sadece bir barış kelimesini
kullanın, sadece deyin ki: Biz her şeyi yüz yüze
konuşacağız, demokratik kitle örgütleriyle, sivil toplum
örgütleriyle, sendikalarla konuşacağız. Gelin, dolar yerinde
değil, düşer. Ama bunda tercihiniz yok. Peki, bu tesadüf mü? Bilinçli
bir tercih. O yüzden, HDP Savaşa, saraya, sermayeye bir bütçedir. diyor,
o yüzden HDP her yerde bunu dile getiriyor. Siz bunlarla
yüzleşmediğiniz sürece olmaz.
Bakan ne diyor? Bakan diyor
ki: Hiç dış mihrakların işi değil, dış
müdahale değil. İyi de Strateji Başkanlığına
sormazlar mı ya Siz diyorsunuz, MHP diyor, AKP diyor dış
mihraklar, Bakan diyor ki: Dış mihraklar yok. diye. Kime
inanacağız biz? Ya, Bakan o zaman bir şeyler mi söylüyor,
biliyor ki gideceğini, bunu düzeltmeye mi çalışıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Buradan çıkış yolu, gerçekten ekonomiyi ele almak
istiyorsanız; ekonomi ile demokrasi, barış beraber seyreder.
Dünyadaki ekonomik düzeyi iyi ülkelere baktığınızda
barışla beraber, demokrasiyle beraber, özgürlüklerle beraber ekonomi
paralel seyreder. Despot yönetimlerde birileri saltanat yaşar, büyük
çoğunluk açlıkla karşı karşıya kalır.
Cumhurbaşkanlığı
bütçesiyle ilgili bir de şunu söylemek istiyorum: Sayın Başkan
Yardımcısı, Plan ve Bütçede de söylemiştim; Kürtçe,
Kürtlerin kırmızı çizgisi. Kürtçeye gösterilen saygı,
Kürte gösterilen saygıdır ve Cumhurbaşkanlığında
-üç yıl beş ay beş günlük bir kabine, bir hizmet- bir tane
Kürtçeyle ilgili yayın var mı? Ben baktım yayınlara;
İngilizce var, Arapça var, Rusça var, Japonca var, Almanca var,
Fransızca var, Kürtçe yok. O zaman, Kürtçe konuşmak, sadece seçim
zamanı propaganda için gelip bir poşu takıp le le, lo lo mu
demektir? Kürtler artık propaganda istemiyor, kendilerinin seyirci
olmasını istemiyor. (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Bununla yüzleşmemiz lazım, bunun için de mücadeleye devam. HDP her
zaman şunu söylüyor: Özgürlükler, barış, demokrasi ülkenin önünü
açacaktır. Kürtçeye de özgürlük istiyoruz.
Sağ olun, var olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemire ait.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim
Başkan.
Savunma Sanayii
Başkanlığı bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu ve
televizyonları başında bizleri izleyen
halklarımızı selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları
Enstitüsü tarafından hazırlanan bir araştırma, Covid-19 salgınına
rağmen dünya genelinde savunma harcamalarının yaklaşık
2 trilyon dolara ulaştığını gösteriyor. Yine, Türkiye,
en çok savunma harcaması yapan 40 ülke içerisinde 16ncı sırada.
Dünyada birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de savunma sanayisine devasa
kaynaklar harcanıyor. Yine, küresel askerî malzeme, teçhizat
satışlarında en fazla satış yapan 20 şirketin
14ü ABDli şirketlerden oluşuyor. Tüm dünyada savaş ve
karışıklık çıkararak silah satan ve aslında
insani acıları paraya dönüştüren bir sektörle biz
karşı karşıyayız. Daha fazla silah satmak için veya
daha fazla silah almak için bilinen bilinmeyen envaiçeşit düşman
yaratılıyor, halkları karşı karşıya
getirerek aslında bu düzen sürdürülmek isteniyor.
Değerli arkadaşlar,
işte, bir bütçenin savaş bütçesi mi yoksa halkın bütçesi mi
olduğunu anlamak için savunma sanayisine ayrılan bütçeye bakmak
gerekiyor. 2022 bütçesine baktığımızda
karşımıza saraya ve savaşa finansman için hazırlanan
bir bütçe çıkıyor, tıpkı daha önceki bütçeler gibi.
Bakın, silahlanma ve güvenlik harcamaları için ayrılan tutar 246
milyar TL. Bu rakam 2014 yılında 45 milyar TL'ymiş ama
şimdi, 2022 bütçesinde bu rakam bu kadar devasa bir noktaya
getirilmiş. Yani neredeyse sekiz yıl içerisinde bu bütçe 5 kat
artırılmış. Diğer bir yandan, Cumhurbaşkanlığı
Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2022 Yılı Bütçe
Gerekçesi raporunda yapılan analize göre, söz konusu bütçeye, savunma
sanayisi alanı ve bu alanda faaliyet gösteren 5 büyük şirketin
gelirleri, yatırımları ve Savunma Sanayii Destekleme Fonu için
ayrılan kaynak da dâhil edildiğinde güvenlik için ayrılan kaynak
350 milyar TL olarak hesaplanmıştır. Bu elbette ki buz
dağının sadece görünen kısmı, bir de görünmeyen milyar
dolarlık kısmı var. Örtülü ödenek ya da gizli hizmet
harcamaları adı altında denetim dışı
bırakılan bir pay da var ki o da aslan payı ve bu aslan
payı maalesef savaşa, ölüme ve öldürmeye harcanıyor. Bu savunma
harcamaları nasıl oluşturuluyor? Tabii ki borçlanarak gerçekleştiriliyor.
Askerî harcamalardaki bu orantısız artış büyümeyi
baskıladığı gibi halkın sırtına daha fazla
vergi yükünü de bindiriyor dolaylı vergilerle gelir
eşitsizliğinin de bir nedeni budur. Siyasi iktidar, krizler ve
çelişkiler yaratarak, savaş politikalarında ısrar ederek
ülke kaynaklarının büyük bir çoğunluğunu silah sanayisine
harcıyor, elbette ki silaha bu kadar para harcamak zorunda değiliz.
Savaş ve güvenlikçi politikalar yerine eğer barış
politikasında ısrar edilseydi bugün silaha, tanka, topa
ayırdığımız bütçeyi biz emekçilere, yoksullara,
kadınlara, çiftçilere ve EYT'lilere harcayabilirdik. Ülkemizin öz
kaynakları, bugün kangrenleşen sorunları, ekonomik
sorunları elbette ki çözecek büyüklüktedir. Nitekim, çözüm sürecinde de
AKP Ekonomi İşleri Başkanlığı bünyesinde
hazırlanan bir rapor da savaş ekonomisi maliyetinin bu ülkeye hem
maddi hem manevi kayıplarının çok fazla olduğunu
göstermiştir. Zamanım olmadığı için bunun
detaylarını aktarmayacağım, merak eden arkadaşlar bu
araştırmaya bakabilirler. Bugün savaş değil,
barış ekonomisi ve siyasetine yatırım yapılsaydı
bu ülkenin insanları çöpten ekmek toplamak zorunda kalmazdı; Türkiye
kendi bölgesinde demokrasi, barış ve özgürlükleri savunan bir ülke
konumunda olurdu; komşularına paramiliter güçler ihraç etmek yerine
hukuk, adalet, eşitlik ve özgürlüğü götüren örnek bir ülke olurdu.
(HDP sıralarından alkışlar) Ama AKP, maalesef krizden
beslenerek büyüyen, iktidarını sürdüren bir parti olduğu için
tabii ki bu güvenlikçi politikalarda, bu savaş politikasında
ısrar ediyor. Bu politikalarla sadece ülkemizi istikrarsızlaştırmıyor,
aynı zamanda bu istikrarsızlığı Orta Doğu'ya da
taşıran bir parti. İnsanlar yıllarca hafızalardan
silinmeyecek acılar yaşadı. Sadece Suriyedeki tablo bunu özetliyor.
Tüm bunlar, sadece içeride ve dışarıda Kürtler bir hak ve hukuk
sahibi olmasın diye meşrulaştırılıyor ve
yapılıyor. Yani açıkçası Kürtler uzaya gidip bir fidan
dikse ve bu fidanın ismine de Kürt fidanı dese uzayı terörist
ilan edeceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar) Kürt fobisi
ve karşıtlığı öyle bir hâl almış ki
gerçekten artık AKPde bir akıl tutulması yaşanıyor.
Küreselleşen bir Kürt sorunu var, bu sorunun çözümüne katkı sunmak
yerine ayrımcılık ve ötekileştirici politikalarla cevap
veriyorsunuz. Sırf bu yüzden halkın boğazından
kestiğiniz paralarla, vergilerle Suriyedeki cihadist grupları
besliyorsunuz, büyütüyorsunuz.
Beslediğiniz bu gruplar
ne yapıyor peki? Suriyede insan haklarına karşı,
insanlığa karşı suç işleyen birer makineye
dönüştüler. Neler mi yapıyorlar? Bakın, insan
kaçırıyorlar, işkence yapıyorlar, fidye istiyorlar,
insanların malını gasbediyorlar, insanları öldürüyorlar
yani insanlığa karşı buna benzer bir dizi suç fiilinde
bulunmuşlar ve bunu da zaten Birleşmiş Milletlere
bağlı uluslararası örgütler her ay raporluyor. Raporlara daha
detaylı bakın, aslında insanlığa karşı
işlenen suçlar var. Ama unutmayın ki bunların işlediği
suçlar AKPnin de hanesine yazılıyor.
Ülkenin
kaynaklarını bu çetelere peşkeş çektiğiniz
yetmezmiş gibi, bir de bu çetelerin ülkemize yönelik
yarattığı bir itibarsızlaştırma da söz konusu.
Bakın, OECDnin, OECDye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF)
tarafından Türkiyenin gri listeye alınmasının bir nedeni
de bu suçlar.
Tüm bunları bir beka
sorunu varmış gibi anlatıyorsunuz, ısrarla bunu ifade
ediyorsunuz ama biz biliyoruz ki ülkemizde bir beka sorunu yok, olsa olsa
AKP'nin koltuklarını kaybetme sorunu var. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bir diğer sorun ise tabii ki SİHA'lar. Yani bu silahlı
insansız hava araçları artık insanları yargısızca
infaz eden araçlara döndüğü için dünya çapında da çokça
eleştirilen silahlar bunlar. Siz de hatırlarsanız 2004 ile 2011
yılları arasında bu SİHA'larla Pakistan'da siviller
vurulmuştu, 875 kişi katledilmişti, dünya bunun üzerine çok
ciddi refleksler gösterdi. O dönem AKP iktidarı da bayağı
bayağı bunları eleştiriyordu ama ne zaman Türkiye'de
İHA'ları, SİHA'ları damat Bayraktar alınca bir
baktık ki AKP iktidarı canhıraş bu silahları savunmaya
başladı.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) - SİHAdan da İHAdan da rahatsız oluyorsunuz,
yazık ya!
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Hatırlayacaksınız, bu
silahların saldırısıyla 31 Ağustos 2010da Hakkâri
kent merkezine
Şimdi SİHA
saldırılarının yeni bir hedefi var. Neresi? Orası da
Ezidi halkının kadim yurdu Şengal. Mezopotamya ve Orta
Doğu'nun en mazlum ve en barışçıl halkına yönelik bu
saldırıların gerçekten nedenini merak ediyoruz. On binlerce
yıldır kutsal bildikleri topraklarda 74 defa soykırım yani
fermandan geçmesine rağmen Ezidi halkı kendi coğrafyasında
yaşamak istiyor, direnmek istiyor ve kendi varlığını
korumak istiyor. 2014 yılında IŞİD barbarları,
Şengale saldırdı, binlerce Ezidiyi katletti. Bu
saldırılar sonucunda 450 bin Ezidi dünyanın dört bir yanına
mülteci olarak dağıldı. Yine 7 bine yakın Ezidi kadın,
köle olarak kaçırıldı, köle pazarlarında satıldı
hâlâ 2.700 kadından haber alamıyoruz, akıbetleri bilinmiyor.
21inci yüzyılın en büyük trajedisini yaşayan bu halka yönelik
saldırılara gerçekten anlam vermek mümkün değil. Yani 74 kez
soykırım geçiren, nüfusu neredeyse bitme noktasına gelen Ezidi
halkının kendini savunması, yurdunda kendini yönetmesi AKPyi
niye bu kadar rahatsız ediyor, biz bilmiyoruz. Şimdi, bir güvenlik
gerekçesi olarak sunuluyor Şengal. Yani
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) - Yani şimdi buna inanmamızı
mı istiyorsunuz? Biz Ezidi halkına yönelik her
saldırıyı IŞİD zihniyetinin bir devamı olarak
görüyoruz. Ezidi halkının mücadelesini de bir kez daha buradan
selamlıyoruz. Ezidi halkıyla birlikte olduğumuzu ifade etmek
istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Evet, değerli
arkadaşlar, 2023ün bütçesi savaş bütçesi olmayacak, 2023ün bütçesi
sarayın bütçesi olmayacak, 2023ün bütçesi HDPnin halklarla birlikte
eşit, adil, demokratik, hakça paylaşımın olduğu bir
bütçe olacak.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılacak
konuşmalara başlıyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, izin verirseniz, takdiriniz üzere grupların
bitiminden sonra değerlendirme imkânı verecektiniz, uygunsa 60a göre
söz isterim.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, HDP Grubu
adına konuşan hatiplerin 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yaptıkları konuşmalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Genel Kurulu bu vesileyle
saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki
konuşmacıları dikkatle dinledik, tekliflerini, tespitlerini not
ettik. Akşamki konuşmada zaten yürütme cevaplarını
verecektir ancak grubumuzu da itham eden bazı konular oldu. İzin
verirseniz onlara birkaç dakika değinmek isterim.
Başkanım,
öncelikle, AK PARTİ millet iradesinin tam
karşılığıdır. AK PARTİye hakaret
edildiğinde bilinmelidir ki bu ona oy veren, destek olan milyonlara
hakarettir. Üslubunuzda, konuşmalarda bazen kürsüye yakışmayan
ifadelerin reddini ifade etmek isterim.
Sayın Başkan,
siyaset, mesnetsiz iddialarla, imalarla, tehditlerle, hakaretlerle
yapılmamalıdır. Maalesef İnsanlar, hangi dünyaya kulak
kesiliyorsa diğer tarafa, öbür anlayışa, diğer kesime
kulaklarını kapatıyor. diyor İsmet Özel.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bugün tam da bunu yaşadık. Bizim için o mezhep, bu ırk
ayrımı olmaz Sayın Başkanım, bizim için 85 milyonun
kardeşliği esastır. Türkiye, bu anlayıştan
dolayıdır ki bölgesindeki iki yüzyıllık sorunları
aşmaya başlamıştır, zincirlerini kırmaya
başlamıştır. Biz vali atarken, kaymakam atarken mezhebine
bakmayız, bakmamalıyız. Biz arkasında namaz
kıldığımız imamın mezhebini sormayız; bunu,
namaz kılan herkes bilir, cemaatteki herkes bilir.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Bir tane vali söyleyin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) En
kötü dil, ayrıştıran, ötekileştiren fakat bunu yaparken de
hep başkalarının
ayrıştırdığını, başkalarının
ötekileştirdiğini ifade eden dildir.
Sayın
Başkanım, Alevilik ilk defa bizim dönemimizde -biliyorsunuz-
müfredata girdi. İlk defa, Malatya Üniversitesinde Alevilik
araştırma...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Şimdi, bu
daha önce alınan karar gereğince, değerlendirmeyi en son Grup
Başkan Vekilleri yapacaklar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Akşam mı?
BAŞKAN Şimdi,
60a göre söz istediniz, bir dakika verdim, bir dakika daha verdim; devam
edelim mi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, takdir sizin.
Ancak bunu
konuştuğumuzda Grupların bitiminde değerlendirelim.
dememiş miydik arkadaşlar?
BAŞKAN Hayır, bir
şey demiyorum yani diğer Grup Başkan Vekilleri... Sayın
Beştaş da söz istiyor şu anda haklı olarak.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Henüz istemedim Başkan, sataşmazsa
istemem.
BAŞKAN Ne
yapacağız biz? Tekrar başa dönmüş oluyoruz, o
bakımdan.
Buyurun, toparlayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, takdirinize saygısızlık yapmak istemem,
şunu ifade etmek istiyorum: Sizinle olan görüşmede Grupların
bitiminden sonra isteyen söz alır. diye konuştuk, Kürsüye çıkmadan
daha makul değerlendirelim. diye konuştuk, o yüzden söz istiyorum
Başkanım.
Alevilik, ilk defa Malatya
Üniversitesinde araştırma merkezi olarak karşımızda
oldu. Ehlibeyt yolunda, Alevi kardeşlerimiz vazgeçilmezimizdir. Alevilik,
bizim için inanç dünyamızın içerisindeki farklı renklerdendir.
Aleviliği İslam pratiği dışında görmek
İslama, tarihe ama en çok da Aleviliğe haksızlıktır
Sayın Başkanım. Aleviliği inanç meselesinden
çıkarıp folklorik bir unsur hâline getirme çabalarını da
ibretle izliyoruz.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Cemevi ibadethane midir?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu
topraklar hem Yunusun hem Mevlânanın hem Hacı Bektaşın
topraklarıdır. Alevi vatandaşlarımızın da
diğer tüm vatandaşlarımız gibi Türkiye Cumhuriyetinin asli
vatandaşları olduğunu ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bir dakika istirham ediyorum.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Eksiklerimiz var mıdır? Mutlaka vardır. Yapılacaklar var
mıdır? Mutlaka vardır. Ancak bu dilin bu topraklarda
karşılık bulmadığını, bu dilin kimseye
faydası olmadığını ifade etmek isterim. Tavsiyem, 85
milyonun kardeşliğine atıf yapan, önceleyen bir dilin
inşasıdır. Aleviliğin bizleri ehlibeytin yoluna
ulaştırma iddiasıyla beraber hepimizin yolu olduğunu ifade
etmek isterim Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sadece bir dakika
BAŞKAN Sayın
Beştaş, buyurun.
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Şöyle ifade edeyim:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin cemevlerine dair ve zorunlu din
derslerine dair kararları var, Bunları uyguladınız
mı, uygulamadınız mı? diye soracağım ama
uygulanmadığını biliyorum. Bizim burada hatiplerimizin
yapmış oldukları konuşmalar da Türkiyede yaşayan 84
milyon yurttaşın inanç, dil, din, kimlik farkı gözetilmeksizin
herkesin eşit ve özgür olarak yaşaması içindir. Ama hâlâ
cemevleri ibadethane statüsü tanınmayan kurumlardır ve hâlâ zorunlu
din dersleriyle Alevi yurttaşlarımızın inancı inkâr
edilmektedir ve bu büyük bir haksızlık, zulümdür demek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özel, talep var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok,
efendim.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK
KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
(Devam)
BAŞKAN Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılacak konuşmalara
başlıyoruz.
Müsavat Bey, söz talebiniz mi
vardı ya?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yok, hayır.
BAŞKAN İlk söz,
Konya Milletvekili Abdüllatif Şenere ait.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Türkiye bir yangın
yerine dönmüştür. Marketlerde, pazarlarda, bakkallarda, manavlarda
fiyatlar füze gibi yükselmektedir, bütün ürünlerde korkunç zamlar
yaşanmaktadır; ülke perişandır ve mahvolmuştur.
Elbette bunun bir sorumlusu vardır. Bu sorumlu, mevcut Hükûmettir; ne
yapacağını bilmeyen, ikide bir politika değiştiren,
istikrarlı bir çözüm yolu ortaya koyamayan mevcut Hükûmet bu işin
sorumlusudur. Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanı
sorumludur, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sorumludur. Bu
sistemle, bu yapıyla ve bu anlayışla bu ülkenin hiçbir sorununun
çözülemeyeceği anlaşılmıştır.
Bakın, son dönemlerde
ortaya attığı yeni politik çizgiye göre Hükûmet ne diyor?
Faizleri düşüreceğiz, döviz kurunu yükselteceğiz, sonra üretim
artacak, ithalat azalacak, ihracat artacak, istikrar sağlanacak, cari fazla
verilecek. diyor. Değerli arkadaşlar, sadece kur artırmakla,
döviz kurunu füze gibi sıçratmakla bu söylediklerinizin hiçbiri
gerçekleşmez. Önce, bu ülkedeki firmaların yapısı nedir,
durumu nedir, Türkiyenin üretim yapısında hangi sorunlar var,
bunların nasıl aşılması gerekir; bunları dikkate
almadan rastgele kura, cari açığa vurgu yaparak bu ülkedeki hiçbir
sorunu çözemediğiniz gibi bütün sorunları da derinleştirirsiniz.
Nitekim bugün Türkiye'de yaşanan bu tablodur.
Bakın, değerli
arkadaşlar, bunu söylüyor Hükûmet ama Meclise getirdiği bütçe
dokümanlarında da tam tersini söylüyor. Cari açığı
kapatacağız. diye birkaç aydır nutuk atıyorlar, bütçe
dokümanlarına bakıyoruz, 2022 yılında 47 milyar dolar
dış ticaret açığı var, 21 milyar dolar cari açık
var, bu yetmiyor, 2023te de 2024te de hem dış ticaret
açığı var -üstelik 54 milyar dolara çıkıyor- hem de
cari açık var. Şimdi, ya sizin bütçeniz yanlış ya söyledikleriniz
yanlış, bir karar verin artık canım, bir karar verin! Böyle
kararsız yönetilmez ülke, ülkeyi yönetenlerin politikalarında
kararlı olması lazım, ne yaptığını bilmesi
lazım ama ne yaptığını bilmeyen bir Hükûmet var.
Bakın, sadece iş
burada kalmıyor, diyorsunuz ki: Bak, son birkaç aydır cari fazla
verdik. Değerli arkadaşlar, üretim yapısını
düzenlemediğiniz takdirde Türkiye'de her kriz döneminde bu cari fazlalar
oluşmuştur, 94 krizinde de 2001 krizinde de 2014 krizinde de şu
anda da biraz cari fazla var ama üretim yapısındaki sorunlar
giderilmediği için bir süre sonra bakıyorsunuz ki yine kronik
dış ticaret açığı, yine kronik cari açık devam
ediyor. O bakımdan söyledikleriniz ile yaptıklarınız
doğru değil. Aman, sanayi üretimi artıyor. Aynı şey,
aynı şey yani kriz dönemlerinde daha önce de yaşanmış,
2008-2009 krizinde, 2018, 2019 krizinde hatta 2001 krizinde sanayi üretiminde
belli bir artış trendi görülürken sonradan, kısa bir süre sonra
tekrar düşmeye başlamıştır. Nitekim son
verdiğiniz veride de sanayi üretim artışında düşme
trendine girildiği görülmektedir. Onun için politikaların
kalıcı olması lazım, firmaların
yapısını bilmeniz lazım, üretim sorunlarını
bilmeniz lazım. Bakın, 860 bin şirketin giderleri
incelenmiş, faiz giderleri toplam giderler içinde sadece yüzde 3. Siz
Faizi düşüreceğiz; firmaları, şirketleri,
ihracatçıyı ayağa kaldıracağız. diyorsunuz.
Arkadaşlar, giderleri içerisindeki faiz payı sadece yüzde 3 ama kur
şirketler açısından daha büyük bir bela, 122 milyar dolar kur açığı
var ve bu şirketler 586 milyar Türk lirası zararla, kur zararıyla
karşı karşıyalar. Bunu dikkate almadan bilmem Rekabetçi
kur. vesaire, bu böyle olmaz değerli arkadaşlar. Ama bir başka
şey var: Bu söylediklerinde de istikrarlı ve düzenli politika
uygulayamıyorlar. Aman, kuru yükseltmemiz lazım. Politika faizini
düşürüyorlar, bir de bakıyorsunuz ki kuru düşürmek için de 4
sefer piyasaya Merkez Bankasının kendisine ait olmayan dövizlerini
sürmek suretiyle kuru düşürmeye çalışıyor. Ya, aynı
politika uygularken bir politika aracıyla kuru yükseltmeye, öbür politika
aracıyla kuru düşürmeye çalışır mı bir Hükûmet? 3
kere politika faizini düşürüyor, 4 kere piyasaya döviz veriyor.
Arkadaşlar, bir karar vermesi lazım, bakın bu Hükûmetin ne
yaptığına bir karar vermesi lazım.
Gelelim faiz meselesine:
Burada da sorun var. Nas var. diyor Sayın Hükûmet faizle ilgili ama
doğru söylemiyor. Neden doğru söylemiyor? Birincisi, bu Hükûmet faizi
düşürmüyor. Bu Hükûmet politika faizini düşürdü 3 kez, politika
faizini ama Hazinenin borçlanma faizini artırıyor. Politika faizi
nedir? Merkez Bankasının bankalara para verirken
uyguladığı faizdi. Sizin düşürdüğünüz faiz bu ama
Hazinenin borçlanma faizini artırıyorsunuz. Nitekim, daha geçen gün
Hazine borçlandı. Yüzde 15le Merkez Bankasından
aldığı parayı hemen birkaç gün içerisinde bankalar Hazineye
yüzde 27,7yle yani yüzde 51 kârla verdi. Devletin bir cebinden
aldığı parayı devletin öbür cebine koydular ve yüzde 50 kâr
yaptılar. Hani faizi düşüyordunuz siz? Veya bakın,
taşıt kredilerinin faizleri artıyor, ihtiyaç kredilerinin
faizleri artıyor; yüzde 23-24e çıkmış. Hani faizi
düşüyordunuz, nas olduğu için düşürüyordunuz? Elbette şunu
söylemek istemiyorum: Siz kitabın bir kısmına iman edip de bir
kısmını inkâr mı ediyorsunuz demiyorum, öyle bir şey
yok ama nasdan bahsedecekseniz bir nas da ben vereyim: Saff Suresinin 2nci
ayetine bakın.
(Hatip tarafından Saff
suresinin 2nci ayetikerimesinin okunması)
Yani
Yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? diyor.
Niçin söylersiniz yapmadığınız şeyleri. Değerli
arkadaşlar ama iş burada değil, bak Cübbeli Ahmet Hoca bile
uyardı hükûmeti Böyle naslardan bahsetmeyin, insanları dinden
soğutuyorsunuz. dedi ama Sayın Hükûmet bir süre sonra da -büyük bir
sefalet var, ülke bir yangın yerine dönmüş, kendi beceriksizliği
ve yanlış politikalar yüzünden ülke bu duruma gelmiş, bunu
telafi etmek için- yine bir nassa sarıldı Rabbimiz Sizi biraz
korku ve açlıkla, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmeyle
sınarız. buyurmaktadır. dedi. Değerli arkadaşlar,
bakın, halkın canından bezdiği, canından
bezdirdiğiniz bir dönemde böylesine ayetler okuyarak insanları
Dinimübiniislamdan soğutamazsınız, bu yanlış bir
politikadır. Bu neye benzer? Hazreti Ali'nin ifadesiyle, belli bir grubu
tanımlarken: Onlar Allah'ın Hak kelamını batıl murat
ederek söylemektedirler. demişti. Onun için batıl konularda
Hakkı murat ediyormuş gibi konuşulamaz. Bu
yanlıştır ve bu yanlışlık elbette ülkeye zarar
verdiği gibi hükûmet edenleri de yanlış bir kulvara sokmaktadır.
Bakın, size
Osmanlılar döneminden bir örnek vermek isterim: Eskiden elektrik
olmadığından camilerde değişik yakıtlar
kullanırlarmış; zeytinyağı vesaire gibi. Basra
taraflarında bir camide zeytinyağı
kullanılırmış. Yatsı namazından sonra imam efendi
dışarı çıktığında dışarıdaki
kandillerdeki zeytinyağının sürekli bittiğini görürmüş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Şener.
ABDÜLLATİF ŞENER
(Devamla) Bir gün şüphelenmiş ve gizlenmiş. O arada bir
sakallı hacı amca gelmiş, imamın yağ koymak için orada
bulundurduğu merdivene çıkmış, koynunda taze bir somun,
almış somundan bir parçayı El Beytü Beytullah. Cami Allahın camisidir. Ez
zeytü Zeytullah. Zeytin de Allahın zeytinidir. Kül ya Hacı
Abdullah. Öyleyse sen bunu ye ey Hacı Abdullah. demiş. Yağa
bastıra bastıra ekmeğini yerken imam
şaşırmış ama sonra çıkmış ortaya El
beytü Beytullah. Haklısın, Allahın evi. Ez zeytü
zeytullah. Zeytin de Allahın zeytini, ona da haklısın. Ama
et topuzu min indillah. Bu topuz da sana Allahtandır. Yedî hammâlâne
ya Hacı Abdullah. Sen artık tahammül et ey Hacı Abdullah.
demiş, yer misin yemez misin, dayak atmaya başlamış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDÜLLATİF ŞENER
(Devamla) Öbür tarafta zebanilerin topuzu Hacı Abdullahın
topuzundan da imam efendinin topuzundan da şiddetlidir. Onun için nassa
dayanarak konuşmasanız iyi olur.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksala ait.
Buyurun Sayın Köksal.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
5li çete, saray ve yandaşlar için hazırlanan 2022 bütçesini
konuşacağım.
Bugüne kadar tek
düşündüğünüz yandaşlarınız ve ballı ihaleler
verdiğiniz 5li çete olduğu için bizi buraya gönderen asillerin yani
bütçede yer vermediğiniz vatandaşın hâlini anlatmaya
çalışacağım çünkü garip gureba için bütçe
yapmamışsınız.
Bu bütçe, yandaş
müteahhit bütçesi. Sarayın günlük masrafının 13 milyon lira
olduğu, vatandaşın ise her geçen gün daha çok geçim
sıkıntısı çektiği bir ülkede hazırlanan bütçe
olsa olsa ahlı bütçe olur. Bu bütçede sizin payınıza düşen
sefa sürmek, vatandaşın payına düşense kemer sıkmak,
cefa çekmek. O yüzden, bu bütçe ahlı bütçe. (CHP sıralarından
alkışlar)
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) Yavaş yavaş, sakin sakin
Biz duyuyoruz,
yavaş.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Kimlerin ahı var? Bu bütçede, torbası 150 liradan 750 liraya
çıkan gübreyi alamayan çiftçinin ahı var. Bu gübreyi çiftçiler
gönderdi Artık tarlalarımıza atamıyoruz, verim de
alamayacağız; git AKPli vekillere, saraya anlat Vekilim, biz
sesimizi duyuramıyoruz. diyorlar. Bu bütçede, çuvalı 250 lira olan
yemi hayvanına veremeyecek hâle gelen üreticilerin ahı var.
İşte bu yemi alamıyor insanlar ve hayvanlarını kesime
gönderiyorlar. Ha, üretici demişken Çiğ sütü 4,70 liraya
çıkardık. diye müjde verip de ertesi gün yeme 30 lira zam yapmak
kadar da vicdansızlık yoktur. Bu bütçede, 25 adet bebek bezi 49
liradan 79 liraya çıktığı için artık bebeklerine taneyle
bez almak zorunda kalan annelerin ahı var.
Niye gülüyorsunuz? Niçin
gülüyorsunuz, alay ediyorsunuz? Tabii, siz bilmezsiniz, sizin
çocuklarınız Porschelerde, Mercedeslerde pudra şekeri çekerken
bu ülkede anneler çocuklarına bez ve mama alamıyorlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Biliyoruz biz, biliyoruz biz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Terbiyesizlik yapma, terbiyesizlik yapma!
BURCU KÖKSAL (Devamla) Bu
bütçede, 1.610 liralık emekli maaşıyla doğal gaz ve
elektrik faturasını ödeyemeyen emekli Mehmet amcamın ahı
var. Emekli demişken, Erdoğan Emekli aylıklarını 27
kat artırdık. demişti. Hesapladım, eğer doğru
söylemiş olsaydı bugün işçi emeklisi 7.500 lira, memur emeklisi
13.500 lira maaş alacaktı ama nerede? Siz hangi kafayı
yaşıyorsunuz? Bu bütçede, pandeminin gerçek kahramanı olan,
Covidde canlarını ortaya koyan ama AKPnin maaş
zammını çok gördüğü doktorların, hemşirelerin,
ebelerin, sağlık çalışanlarının ahı var. Bu
bütçede, hayatta her türlü engeli aşıp da AKPnin atama engeline
takılıp iş vermediğiniz veya sudan sebeplerle bakım
aylığını kestiğiniz engellilerin ahı var. Bu
bütçede, okullarda ders vermek yerine, atamasını
yapmadığınız için başka işlerde çalışan
veya hiç iş bulamayan, ataması yapılmayan öğretmenlerin
ahı var. Her 3 öğrenciden 1i pandemide eğitim imkânına
erişemediği hâlde her sınıf, her öğrenci aynı
seviyedeymiş gibi yaptığınız bir neslin ahı var.
Bu bütçede, 1 maaşı 1 cumhuriyet altınına denk gelen, her
geçen gün itibarsızlaştırmaya
çalıştığınız; kadrolu, ücretli, sözleşmeli
diye ayırdığınız öğretmenlerin ahı var. Bu
bütçede, 1 Ocak 2021de maaşı 385 dolar olan ama bugün 200 dolara
düşen ve neredeyse saat başı maaşları erimeye devam
eden asgari ücretlilerin ahı var. Bu bütçede, söz verdiğiniz hâlde hâlâ
kadro vermediğiniz kiralık araç şoförlerinin, yemekhane
çalışanlarının, HBYS çalışanlarının,
laboratuvar, radyoloji görüntüleme çalışanlarının, PTT
işçilerinin, Karayolları anahtar teslim ve müşavirlik usulü
ihale çalışanlarının, belediye şirket işçilerinin,
4 Aralık şartı yüzünden kadro alamayanların ahı var.
Bu bütçede çift dikiş, türemiş diye alay ettiğiniz, her seçim
dönemi kandırıp da haklarını vermediğiniz emeklilikte
yaşa takılanların ahı var. Bu bütçede kadro diye feryat
eden geçici orman, DSİ, Millî Eğitim, Doğa Koruma, Milli
Parklar, şeker fabrikaları, TİGEM çalışanları ile
kamuda süresiz sözleşmeli çalışanların, özelleştirme
mağduru eskinin 4/Blisi, 4/Clisi, bugünün 4/Blisi
çalışanların ahı var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Bu
bütçede, şeker fabrikaları satılırken İşçi
çıkarmayacağız. diye söz verip de ekmeğinden
ettiğiniz 400 şeker işçisinin ahı var. Bu bütçede, zamlar
yüzünden sattığı malın yerine yenisini alamayan, ham madde
sıkıntısıyla boğuşan, geçim zorluğuyla,
borçlarıyla kaderine terk ettiğiniz orta direğin, esnafın
ahı var. Bu bütçede, unun kilosu 5 liradan 12 liraya
çıktığı için mamullerine zam yapmak zorunda kalan pastane
işletmecilerinin, fırıncıların ahı var. Bu
bütçede, okullarını kapatıp hayatlarını
kararttığınız askerî öğrencilerin, tek suçları
emre itaat etmek olduğu için yargılanan Harbiyelilerin, takipsizlik
veya beraat kararı aldığı hâlde veya haklarında hiç
soruşturma olmamış olmasına rağmen işlerine geri
döndürmediğiniz KHKlilerin ahı var. Bu bütçede, lastiğini
değiştiremeyen, cezalarını ödeyemeyen, taksitlerini
yatıramayan, takografla ezdiğiniz kamyoncuların ahı var.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla)
Sayın Başkan, toparlayacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burcu,
tutanağa geçsin söyle sen. Veremiyorlar.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
İşte bu yüzden, bu bütçe ahlı bütçe; işte bu yüzden, bu
bütçe vahlı bütçe; bu bütçe ayıplı bütçe. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerde.
Buyurun Sayın Tuncer.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA
TUNCER (Amasya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
yılı bütçesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Bugünkü ekonomik kriz ve
milletin yoksullaşmasına birdenbire gelinmedi. Bugünkü sonuç on dokuz
yıllık basiretsiz ve kötü yönetimin sonucudur. Bunu
Sayıştay raporlarından aldığım iki örnekle
kısaca size anlatmak istiyorum. 2 kurum, KİT; birincisi Eti Maden.
Eti Madenin hizmet binası ihtiyacı karşılamıyor gerekçesiyle
yeni hizmet binası yapılmasına karar veriliyor ve mevcut bina
2012 yılında hazineye devrediliyor. TOKİyle de yeni hizmet
binası yapılması konusunda 10/11/2011 tarihinde protokol
imzalanıyor. Protokole göre Çankaya ilçesi Karakusunlar Mahallesinde
Yine, diğer bir kurum
Devlet Malzeme Ofisi, DMO. DMOnun 1964ten beri Basım İşletme
Müdürlüğü faaliyetlerini yürüttüğü Merdivenköydeki merkezi
Özelleştirme İdare Başkanlığı kararıyla
devredilince, kurum, faaliyetlerini yürütmek için Gebzede
kiraladığı yere taşınıyor. Daha sonra, yeni bir
basım işletme tesisi kurmak için DMOya ait Afyonkarahisar, Kayseri,
Tekirdağ, Isparta, Sivas, Konya, Samsun, Sakarya ve Ankaranın
değişik yerlerindeki toplam 100.620 metrekarelik kıymetli arsa
ve binalar, Maliye Bakanlığına ait olan ve Kocaeli
Büyükşehir Belediyesine tahsisli Çayırovadaki 195.765 metrekarelik
parselle 59 milyon liraya trampa ediliyor, yıl 2009. Buraya kadar her
şey normal gibi görünüyor ama asıl basiretsizlik, öngörüsüzlük ve
iş bilmezlik bundan sonra başlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA TUNCER (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MUSTAFA TUNCER (Devamla)
DMO, devraldığı Çayırovadaki yere işletme tesisi
kurmak için başvuru yaptığında aldığı
cevapla âdeta olduğu yerde oturup kalkamıyor. Maliye Bakanlığı
tarafından DMOya devredilen arazide Fatih Sultan Mehmet Otağı,
Hünkâr Çeşmesi, namazgâh ve köprü gibi tarihî eserlerin olduğunu, bu
yerin Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca koruma
alanı ilan edildiğini ve bu yere çivi dahi
çakılamayacağını öğreniyor. Allah aşkına,
koskoca DMOnun sayın yöneticileri, hiç mi aldığınız
yere bakmadınız? Kendinize ev alsanız perde kornişine kadar
incelersiniz ama konu milletin parası olunca kafayı kuma gömersiniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Çayırovadaki araziye
çivi bile çakamayacağını anlayan kurum, bu kez de burayı
yine Maliye Bakanlığına ait Kartaldaki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Milletvekili.
MUSTAFA TUNCER (Devamla)
Sayın Başkanım, on saniye verebilir misiniz, tutanaklara geçsin.
Nitekim, Devlet Malzeme Ofisi
de bu yere -yıl 2011, yıl 2021 bitiyor- on yılı
aşkın süredir kira ödüyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Ankara Milletvekili Sayın Servet Ünsalda.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERVET ÜNSAL
(Ankara) Değerli Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bütçeye ilişkin çok şey söylemek lazım
ama önümüzü görebileceğimiz bir bütçe yok, yok arkadaşlar. Bütçe
olarak karşımızda ne var biliyor musunuz? Borç var, faiz var,
kriz var, yoksulluk var, yolsuzluk var, yalan var, işsizlik var, insan
hakları ihlalleri var ama sarayın keyfi yerinde. Sarayın günlük
harcamaları 13 milyon. dedi biraz önce Burcu, saatte 500 bin lira
harcanıyor saraya. İlginç bir şey söyleyeyim size
arkadaşlar: Sarayda tıbbi laboratuvara bir yılda 51 milyon
liralık sarf malzemesi alınmış, 51 milyon liralık. Tek
kişi için tam teşekküllü sağlık hizmeti veriliyor sarayda;
her şey saray için arkadaşlar, Erdoğan için. Necip
Fazılın bir sözünü hatırladım arkadaşlar, ne diyor
biliyor musunuz? Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.
Evet, değerli
arkadaşlar, bu ülkede bir de TÜİK Başkanı var ya, Genel
Başkanımız Kılıçdaroğluna kapıları
kapatan, sahibinin sesi TÜİK Başkanı; AKP il, ilçe
başkanlığı gibi çalışıyor. TÜİK
kararları çok önemli, niye? Çünkü asgari ücret, memur maaşları,
emekli maaşları oradan ödenecek. Sayın Cumhurbaşkanı
Devlet kurumları senin şamaroğlanın değil. dedi
Sayın Kılıçdaroğluna. Buradan diyorum ki bürokratları
kafasına göre görevden alan, kurumları doğrudan talimatla
çalıştıran Erdoğana: Kurumlar, devlet kurumları senin
de şamaroğlanın değildir Sayın Erdoğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
ekonomi batık ama Erdoğanın kafasında hiçbir ekonomi
modeli yok. Çin modeli, Erdoğanın Cambaza bak cambaza oyunudur
arkadaşlar. Çünkü Çin modeli, yatırıma bağlı bir
büyüme modelidir arkadaşlar, bu bize uymaz ki nerede yatırım
var?
Saray Yeni bir model
arıyoruz. diyor, Hazine Bakanı yeni ekonomi modelini
değerlendirdi. Bir bakar mısınız arkadaşlar, Nasrettin
Hoca fıkrasına döndü ülke. Nebati, pardon, Nasrettin Hocaya
sormuşlar: Göl hiç maya tutar mı? Hoca cevap vermiş: Tutmazsa
üzülürüm. Nebati böyle diyor arkadaşlar, tutmazsa üzülürmüş! (CHP
sıralarından alkışlar)
Siyasi iktidar faizi
düşürünce enflasyonu da düşüreceğini zannediyor, hâlbuki döviz
maliyeti enflasyondan çok fazla arkadaşlar. 600 milyar dolar
civarında borcumuz var; dış borcumuz, iç borcumuz var. Millî
gelirde bir ayda 300 milyar dolar eridik, eridik.
TLnin düştüğü kötü
duruma 2 ilginç örnek vereyim arkadaşlar: Apple geçenlerde Türkiyede
mağaza açtı 1 dolar 17 lira olursa size satış
yaparım. dedi. Bir diğer olay: Katarla önceden
yapılmış bir swap anlaşması var, swap
anlaşmasını bir yıl uzattık ama Katar şart
koştu, ne dedi biliyor musunuz? 1 dolar 24 lira olursa
dedi ve
bizimkiler kuzu kuzu kabul etti arkadaşlar.
Evet, arkadaşlar,
şimdi de Merkez Bankası ne yapıyor? Çatır çatır para
basıyor arkadaşlar. Piyasadaki para arzı son üç ayda yüzde 45
arttı, arttı. Bakın, arkadaşlar, vergiyle, zamlarla, para
basmalarla 2022 yılındaki enflasyonu söylüyorum, hepinize söylüyorum,
AKP sıralarını özellikle uyarıyorum
MURAT EMİR (Ankara)
Boş sıralar, boş!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
5 kişi var, 5 kişi, boş!
SERVET ÜNSAL (Devamla)
enflasyon yüzde 100ü geçecek, yüzde 100ü geçecek, sahibinin sesi TÜİKe
inanmayın!
Arkadaşlar, bugünlerde
Numan Kurtulmuş fiyatlar için ne dedi biliyor musunuz? TÜİK ve
Merkez Bankasına inanmayıp içki masasındakilere mi
inanacaksınız? Sayın Kurtulmuş, vatandaşlar
marketlerdeki raflarda olan ete, süte, peynire, tuvalet kâğıdına
bakıyor; fiyatları oradan öğreniyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
ekonominin batağını Sayın Erdoğan ayetlerle
açıklıyor. Ben de bir ayet söyleyeceğim, İsrâ suresi
16ncı ayet ne diyor, bakın: Biz bir ülkeyi helak etmek
istediğimiz zaman o ülkenin başına zenginlikten
şımarmış, hırsız, arsız yöneticiler
getiririz, yıkım başlar. diyor, arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yandaş yazar Abdulkadir
Selvinin damadının yolsuzluklarıyla ilgili iddiaları
gündeme getirmiştim. Damat olduktan sonra hızla yükselen Emre
Öğütcen Sanayi Bakanlığında rüşvetle mal alıyor,
daha sonra bu cihazları Selvinin eşi Zehra Selvinin bürosuna
taşıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın
SERVET ÜNSAL (Devamla) -
Skandalları Varanka sordum, Varank iddiaları yalanlamadı.
Bir daha soruyorum:
Müfettiş raporları nerededir? Soruşturma açıldı
mı? Evet, Emre şimdi sarayda mı çalışıyor?
Evet, arkadaşlar, 4üncü
Sanayi Devrimini, yapay zekâyı, iklim değişikliğini,
5inci nesil teknolojilerini tartışırken talihsizliğimize
bakar mısınız? Biz, intiharları, yoksulluğu, krizi,
yolsuzluğu konuşuyoruz; sizler, yirmi yılda, havada, karada,
suda, Ahlatta milyarları harcarken saraylara, Halkınızla
aranıza aşılmaz duvarlar ördünüz. diyorsunuz ama şair ne
diyor, biliyor musunuz: O duvar, o duvarınız vız gelir bize,
vız/Bizim kuvvetimizdeki hız, ne bir din adamının
dumanlı vaadinden, ne bir hülyanın gönlü
yakışındandır/O, tarihin durdurulmaz
akışındandır. diyor şair.
Geliyor gelmekte olan arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim
Başkanım.
BAŞKAN Tamer Bey,
buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun,
İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı
Kalyoncunun vefatına ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, az önce üzücü bir haber aldık. İzmir
Milletvekilimiz Hasan Kalyoncu Beyin kıymetli ağabeyi akademisyen
İsmail Hakkı Kalyoncu Rahmetirahmana kavuşmuştur.
Başta Hasan Kalyoncu olmak üzere tüm Kalyoncu ailesine
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Allah rahmet
eylesin.
Özgür Bey, buyurun.
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir Milletvekili
Hasan Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun
vefatına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, biz de şimdi öğrendik, Milletvekilimiz
Hasan Kalyoncu'ya, ailesine başsağlığı diliyoruz;
ağabeyine Allah'tan rahmet diliyoruz.
BAŞKAN Müsavat Bey,
buyurun.
5.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun
ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun vefatına
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Biz de İYİ Parti
olarak ve şahsen hem Hasan Kalyoncu Beyefendiye, milletvekili
arkadaşımıza hem de kederli ailesine, merhumun sevenlerine
başsağlığı diliyoruz. Kabri nur, mekânı cennet
olsun.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Levent Bey,
buyurun.
6.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İzmir Milletvekili
Hasan Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun
vefatına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Evet, bugün biz de üzüntülü
bir haberle güne başladık. Partimizin İzmir Milletvekili
Sayın Hasan Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncu uzun
süredir zaten tedavi görmekteydi, sıkıntılı bir sürecin
içerisindeydi, bugün de vefat haberini aldık. Biz de grup olarak son
derece üzüntülüyüz. Merhuma Allah'tan rahmet, başta vekilimiz olmak üzere
ailesine başsağlığı diliyoruz. Allah
mekânını cennet eylesin, çektikleri de kefareti olsun inşallah.
Ayrıca, parti
grupları tarafından verilen başsağlığı
mesajlarından ötürü de bütün parti gruplarına hassaten teşekkür
ettiğimi ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın
Beştaş, buyurun.
7.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun
ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncunun vefatına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de İzmir
Milletvekili Hasan Kalyoncu başta olmak üzere, ailesine, tüm sevdiklerine
başsağlığı ve sabır diliyorum. MHP Grubuyla da
başsağlığı dileklerimi paylaşmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın
Turan, buyurun.
8.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İzmir
Milletvekili Hasan Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı
Kalyoncunun vefatına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Biz de Hasan Kalyoncu
Vekilimizin ağabeyine Allah'tan rahmet diliyoruz; mekânı cennet
olsun. MHP Grubuna ve Hasan Bey Vekilimize başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcımız, buyurun efendim.
9.- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın, İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun ağabeyi
İsmail Hakkı Kalyoncunun vefatına ilişkin
açıklaması
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aynı şekilde, ben
de yürütme adına İzmir Milletvekilimiz Sayın Hasan Kalyoncu'ya
ve tüm ailesine başsağlığı, vefat eden kardeşine
de Allah'tan rahmet diliyorum. Allah mekânını cennet eylesin.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun vefat eden
ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncuya Allahtan rahmet, ailesine
sabır dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Kendisine Allah
rahmet eylesin, ailesine Cenab-ı Allah sabır nasip etsin; mekânı
cennet olsun.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU
GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
(Devam)
BAŞKAN - Söz
sırası Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Gökerde.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKER
(Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de MHP
Milletvekilimiz Sayın Hasan Kalyoncunun az önce vefat eden ağabeyine
Allah'tan rahmet diliyorum, MHP Grubunun ve sevenlerinin başı
sağ olsun.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Komisyon aşamasından bu yana bir
cümlesini değiştirmeyi bırakın, virgülüne bile
dokunamadığımız bir bütçeyi yaklaşık sekiz gündür
konuşuyoruz ve üstünde muhalefetin getirmiş olduğu herhangi bir
değişiklik önergesi kabul edilmedi. Şu anda da
görüştüğümüz bütçe Cumhurbaşkanlığı bütçesi. 2021
yılına göre Cumhurbaşkanlığı bütçesinin günlük
harcaması 59 milyon, devasa para. Yani saray, dakikada 41 bin lira bir
parayı harcıyor ve benim beş dakikalık konuşmam
bittiğinde yaklaşık 205 bin lirayı harcamış
olacak. Vatandaş yoksullukla, açlıkla mücadele ederken sarayın
koruma ordusuna günde 870 bin, ayda 26 milyon 200 bin lira ödeniyor, devasa
para. Asgari ücrete vuracak olur isek 9.275 asgari ücretlinin maaşı
aylık korumaya gidiyor. Evet, iktidar sıralarından bu bütçeye
alkışlar, tebrikler gırla gidiyor, bir haftadır bu böyle.
Ama bu bütçede işçiye, emekçiye, emekliye, memura ve dahi iş
bekleyenlere en ufak bir müjde yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Var, var Başkanım, çok var.
MEHMET GÖKER (Devamla)
Şimdi, geçmiş günlerde burada bu bütçe için birçok şey söylendi.
Sayın Bakanların geçmiş bütçelerde bu hafta içerisinde
yapmış olduğu konuşmalar üzerine bir derleme yaptım. O
kadar özensiz hazırlanmışlar ki yanlış ve özensiz
bilgilerle dolu.
Bakın, Adalet
Bakanı çıktı dedi ki: Biz özgürlükler ülkesiyiz. Bunu dedi,
bir gün sonra mesleği sokak röportajı olan YouTuberlar
gözaltına alındı ve ev hapsi verildi. Şimdi, siz ev hapsi
vererek bu insanları işsiz bırakmış
olmadınız mı ya da milletin sesini kısmış
olmadınız mı?
Yine, burada,
Sayıştay belgeleriyle ortaya çıkmış olan, 442 bin
kişiye hak etmemiş olduğu hâlde özürlü aylığı
bağlandığını Sayın Aile Bakanı reddetti,
kabul etmedi, bizi yalanladı ama rakamlar ve gerçekler Aile
Bakanlığını yalanlıyor.
Çevre Bakanı
çıktı dedi ki: Salda Gölüyle ilgili herhangi bir şey
demediniz, ben bekliyordum, Saldayı tam koruma altına aldık.
Oysa ÖÇK bölgesi B tipi mesire alanına kır kahvesi, lokanta, çocuk
parkı ve otopark gibi sistemlerin yapılabileceğinden bize
bahsetmedi. Bunlar yapıldığında nasıl bir tam koruma
olacağını size söylemedi ama siz çıktınız,
alkışladınız.
Yine, Sağlık
Bakanı buraya çıktı dedi ki: Türkiye sağlıkta
atılım yaşıyor. Ama ben mesleğin içinden gelen biri
olarak biliyorum ki hastalar medikal malzeme eksikliği nedeniyle üç
haftadır ameliyat olamıyor. Yine, mesleğin içinden gelen biri
olarak biliyorum ki tek kullanımlık disposable malzemeler 5 kere
steril edilerek kullanılıyor. Ve bir maaş düzenlemesi getirildi,
bu maaş düzenlemesi de hayata geçirilemedi ama elimizde ne kaldı?
Sağlıkçıların arasındaki iş barışı
bozulmuş oldu.
İçişleri
Bakanı geldi, sabahleyin Tüm Türkiyede 160 terörist var. dedi,
akşam büyük bir hezeyan içinde 557 tane terörist sadece İBBde
çalışıyor." dedi, bunu anlamakta zorluk çektik. Yandaş
basınınız bunun içindeki 6 kişiyi iki gün çarşaf
çarşaf yazdı İşte bunlar
İşte, bunlar
diye;
dün arkadaşlar belgelerini gönderdiler, kayıtları tertemiz.
Yine buraya çıktı
Ulaştırma Bakanımız sizden de -gerçi koltuklar boş
orada ama- bir dünya alkış, pankartları kapan kapana, o kadar
güzel alkışladınız ama gerçeklerden haberinizin olmadığını
zannediyoruz. Bakın, sadece Osman Gazi Köprüsü için yatırım gideri,
finansman gideri, ağır bakım gideri ve işletme gideri
olarak toplam maliyet 2,3 milyar dolar ama Ulaştırma
Bakanlığının firmaya verdiği garanti 13 milyar dolar.
Şimdi, bunun neresinde hakkaniyet var, bunun neresinde başarı
var?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET GÖKER (Devamla) Son
olarak, Tarım Bakanı çıktı, burada bir görsel gösterdi;
evet, bunu sanırım hepiniz hatırlayacaksınız. Burada,
ikinci sütunda diyor ki: Arpanın maliyeti 1,85. Alkışladınız
bunu ama oysa Tarım Bakanı geçenlerde arpa fiyatını 1,75
olarak açıkladı. Yani çiftçiye nasıl zarar ettirdiklerini,
çiftçiyi bilinçli olarak yoksulluğa, faize muhtaç ettiklerini bu kürsüde
kabullenmiş oldu. Ha, Tarım Bakanında bir gelişme var
mı? Var; sağ olsun, bu sene kepek ekmedi. (CHP sıralarından
alkışlar)
Tüm bunların sonucu
olarak geldiğimizde, aslında bir veriyi hatalı
hesapladığınızda -ki bu kurum TÜİK- bütün veriler
bozuluyor, ne büyüme ne istihdam ne de reel kur doğru çıkıyor,
ülke fakirleşiyor, millet yoksullaşıyor. ABye gireceğiz,
Avrupa Birliğine vizesiz gideceğiz. dediğiniz ülkede artık
millet markete gidemiyor ama ilk seçimde sizleri bu iktidardan
göndereceğiz, bu kadim topraklara barışı, huzuru ve adaleti
getireceğiz.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Destici, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Ankara Milletvekili Mustafa Desticinin, İzmir
Milletvekili Hasan Kalyoncunun ağabeyi İsmail Hakkı
Kalyoncunun vefatına ilişkin açıklaması
MUSTAFA DESTİCİ
(Ankara) Kıymetli Başkanım, değerli milletvekilleri; ben
de şahsım ve Büyük Birlik Partisi camiası adına Hasan
Kalyoncu Beyin ağabeyine Allahtan rahmet diliyorum, Hasan Beye ve
Milliyetçi Hareket Partisi camiasına başsağlığı
ve sabır diliyorum.
Ve
Cumhurbaşkanlığı ve bağlı
kuruluşlarımızın bütçelerinin de diğer bütçelerimizle
birlikte hayırlı olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, müsaadeniz olursa 60a göre söz istiyorum çok
kısa.
BAŞKAN Buyurun.
11.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Siyasal Bilgiler
Fakültesi Cebeci kampüsünde öğrencilerin düzenlediği Geçinemiyoruz
başlıklı forumun polis tarafından ablukaya
alındığına, parlamenter sistemde bu tür sıkıntıların
Genel Kurulda bakanlara iletilerek hızla çözüldüğüne,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktaydan bu yeni
rejimin alametifarikasını göstererek yürütme adına krizi
çözmesini ve öğrenciler üzerindeki ablukanın
kaldırılmasını beklediklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, biliyorsunuz parlamenter sistemde bakanlar hep
birlikte çoğu görüşmeye iştirak ettikleri için, kanun
görüşülürken bulunmaları da zorunlu olduğu için pek çok sorun
yaşandığı aşamada burada dile getiriliyor, sayın
bakanlar tarafından çözülüyordu. Bugün, tabii, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı yürütme adına bütçe özel
gündeminde burada. Hepimize Siyasal Bilgiler Cebeci kampüsünden haberler
geliyor, öğrenciler bir forum düzenliyorlar Geçinemiyoruz diye. Bu
forumu polis ablukaya almış ve müdahale etmek üzereymiş.
Yıl 2021, yer bir üniversite, yapılmak istenen de söyleşi; böyle
bir söyleyişi abluka altına almak, üniversite de forum
yaptırmamak demokrasiyle bağdaşmaz, fikir özgürlüğüyle
bağdaşmaz, üniversitelerin özgürlük alanı olması gerçekliğiyle
bağdaşmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Adalet
ve Kalkınma Partisinin ülkenin demokrasisini nereye getirdiğini hep
söylüyoruz, eleştiriyoruz. Bir de diyorlar ki: Parlamenter sisteme göre
bu sistem çok hızlı karar verilebilen, çok hızlı müdahale
edilebilen bir sistemdir. Biz parlamenter sistemde burada bakana söylerdik, on
beş dakika sonra Gerekli görüşmeler yapıldı, sorun
yaşanmayacak. denirdi, pek çok sıkıntı çözülürdü.
Şimdi, sabahın veya günün bu erken vaktinde Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısından bu yeni rejimin
alametifarikasını göstermesini bekliyoruz. Öğrenciler üzerindeki
ablukanın kaldırılmasını ve kendisinin kuvvetler
ayrılığını da bize hissettirerek yasamaya
saygılı şekilde yürütme adına krizi çözmesini ve bilgi
vermesini bekliyoruz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK
KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Söz
sırası İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir İslamda.
Buyurun Sayın
İslam. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NAZIR
CİHANGİR İSLAM (İstanbul) Sayın Başkan, çok
değerli arkadaşlarım; bugün yirmi yıllık bir hikâyenin
sonundan bahsedeceğiz.
Adalet ve kalkınma
diye hedef koydunuz ve bu hedefleri terk ettiniz ama yasaklar, yolsuzluk ve
yoksullukla mücadele etmek yerine, ne yazık ki bunları
kurumsallaştırdınız. Değerli arkadaşlarım,
bu başarısızlığınızın altında, çok
açık söylüyorum, sizin bu Cumhurbaşkanlığı sistemi
yatar; bu toplumun mutsuzluğunun altında bu yatar. Size Bunu yüzde
90la da geçirseniz bu sistem işlemez, hele yüzde 51le geçirirseniz bunun
üstüne oturamazsınız. demiştik, oturamıyorsunuz ve
oturamazsınız da.
Çok değerli
arkadaşlarım, işte, yaşadığımız bu
felaketlerin nedeni, özellikle bugünlerde artan ekonomik felaketlerin nedeni ve
siyasi sıkıntıların nedeni hem bu ülkenin hem de kendi
partinizin ve ortaklarının kaderini tek kişiye
bağlamanız. Değerli arkadaşlarım, ülkemiz dibe
vurmuşken, halkımızın çoğunluğu sefalet düzeyinde
yaşarken, gerçekten, pek de sıkılmadan yerli ve millî, Türk tipi
bir başkanlık sistemi getirdiğinizle, bugünlerde Türkiye tipi
bir ekonomik model getirdiğinizle ve âdeta bir medeniyet inşa ediyor
olduğunuzla övünüyorsunuz. Alakası yok. Tarihe bakın, genelde
bütün yönetim sistemlerini iki şekilde tanımlayabilirsiniz; bunlardan
bir tanesi tahakküme dayalıdır ve altını
kazıdığınızda firavunlara kadar gider; diğeri ise
komşuyu, ötekiyi kendisiyle eşit gören sistemlerdir. İşte,
bugün, Türkiyedeki muhalefetlerde, sizin Beş benzemez. dediğiniz
muhalefette, siz bu toplum sözleşmesinin, toplumsal sözleşmenin
yazıldığını görüyorsunuz. Sizin kafanızdaki
şu: Zannediyorsunuz ki herkesi kendiniz gibi yaparsanız bu ülkeye
huzur gelir. Dünyada bunun örneği yok. Medeniyet kurmak önce
farklılıkları tanımaktan ve bir arada yaşamayı,
eşit, özgür insanlar olarak bir arada yaşamayı zorunlu
kılar.
Çok değerli
arkadaşlarım, bunlar sizin de bildiğiniz şeyler, gayet
yakından biliyorum. En çok şaşırtan şey, sizin bu
ekonomik modelinizin yani başiktisatçı Recep Tayyip
Erdoğan'ın Maliyeye atadığı Bakanın sarf
ettiği şu cümleler. Bakın ne diyor: Bir defa Dış
saldırı falan yok. diyor. İkincisi, bana, size ve en önemlisi
şu yoksul halka diyor ki: Kaybedeceğin sadece bir maaşın
var ama benim kaybedeceğim çok şey var; bin tane
çalışanım ve sermayem var. diyor. Yine bizim ona güvenmemizi
yani başarı için güvenmemizi şart koşuyor ve Peki
batarsan, ülkeyi batırırsan ne olacak? diye soruyoruz Üzülürüm.
diyor. Sanki bisikletinden bahsediyoruz! Arkadaşlar, bu
ciddiyetsizliği bir an önce ortadan kaldırmanız lazım.
Düşünün, ben bir cerrahım, bana geliyorsunuz, ağır bir
hastalıkla geliyorsunuz, omurganıza yirmi tane, otuz tane vida
çakacağım Ya, peki sonuç ne olur? Yani sonuç kötü olursa ne
yaparız? diyorsunuz, ben de size diyorum ki Üzülürüm. yani kendi
hâletiruhiyemden bahsediyorum. Ee, tabii ki filmlerinizi ve
raporlarınızı alıp sessizce, bir an önce orayı terk
edersiniz. Medeniyet kurmak önemlidir ama medeniyet kurmak önce bir zihin
meselesidir, medeniyet kurmak kalp işidir, medeniyet kurmak yürek ister.
Çok değerli
arkadaşlarım, bir medeniyetin notunu ancak garibana, güçsüzlere
nasıl baktığından verebilirsiniz, buradan anlayabilirsiniz.
Yani en zayıfların durumuna bakarsınız ve o medeniyet
hakkındaki fikrinizi söylersiniz. Bizim en zayıflarımız,
ölülerimizdir arkadaşlar ve sizin Garibe Gezer'e
bakışınız, sizin medeniyet hakkındaki
anlayışınızı şu son günlerde ortaya koymuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR
İSLAM (Devamla) - Çok değerli arkadaşlarım, Diyanete
gelelim. Sevgili Diyanet mensupları, şu Fahrettin Altun Beyefendi'ye
algı yönetiminin ne olduğunu ve bu işin ta firavunların sihirbazına
kadar, sihirbazlarına kadar gittiğinden bahsedin. (CHP
sıralarından alkışlar) Dış güçleri sürekli bahane
olarak ortaya süren insanlara sorumluluklarını yüklenmekten ve
tıpkı Âdem'in yaptığı gibi yanlış
yaptıysa yanlış yaptığını söylemekten
bahsedin.
Yine bu insanlara Muaviyenin
Mushafı mızraklarının ucuna taktığı gibi üç
gün önce Süleyman Soylu'nun burada narkotik elemanlarını şu
mikrofonun ucuna takıp sizleri içtimaya çektiğinden bahsedin ve bunun
ne anlama geldiğinden bahsedin. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR
İSLAM (Devamla) Ve çok değerli Diyanet mensupları, eğer
yüreğiniz yetiyorsa gidin, Cumhurbaşkanına biraz nasihat edin.
Hepinize teşekkür
ederim, sağ olun. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Söz
sırası Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarıra ait.
Buyurun Sayın
Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, elindeki bütçeyi en
savurgan bir şekilde kullanan Cumhurbaşkanlığı
bütçesini konuşuyoruz. Evet, bu bütçe defolu bir bütçedir, sorunlu ama
sorumsuz bir bütçedir, bencil bir bütçedir. Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın, buraya çıkan arkadaşlarımızın
hepsi ya sözlerinin başında ya sonunda şunu söylüyor: Bu
bütçenin vatana, millete, halka hayırlı olmasını
diliyoruz. Bir bakalım ne kadar hayırlı? Rakamlarla
bakalım, geçen seneki Sayıştayda belirlenen rakamlara
bakalım. Bakın arkadaşlar, sarayın 1 milyar 218 milyon
değerinde araç filosu var, 2020 yılındaki değerlere
baktığımız zaman 5 bin tane yerli araç alıyoruz,
buradan Boluya konvoy olur, yazık değil mi? Değerli
arkadaşlar, bunların içerisinde lastik giderleri, yakıt
giderleri, sigorta giderleri, bakım giderleri yok, yazık değil
mi? Ocak ayı ile ekim ayı arasındaki on aylık süreçte
beyefendimizi koruyan korumaların devlete olan maliyeti 262 milyon 592 bin
lira. Ben, bu arkadaşlar beyefendiyi nasıl koruyor bilmiyorum ama
Allah bu halkı sizden korusun! Gerçekten çok yazık; ya, böyle bir
kalem olabilir mi, böyle bir bütçe olabilir mi? Olamaz. Bakın, bir kalem
daha söylemek istiyorum: Dün açılan sarayın 2019 bütçesindeki
amortisman gideri 50 milyon. 2020de ne olmuş? 205 milyon. Nedir bu gider?
Yıpranma, tamir giderleri. Sayın Oktay, çok mu hor kullanıyorsunuz
bu sarayı, merak ediyorum? (CHP sıralarından alkışlar)
Milletin, halkın, işçinin, esnafın üstünde tepiniyorsunuz,
eşyaların üzerinde de mi tepiniyorsunuz? Böyle bir gider olabilir mi?
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Millet kullanıyor, millet!
ALİ MAHİR BAŞARIR
(Devamla) Milleti çok bilirsin sen zaten! Dinle!
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Sen çok biliyorsun.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Üç dört yıllık bir saraydan bahsediyoruz,
205 milyon lira tamir gideri. Bakın, yine, beyefendinin yiyecek, içecek,
temizlik giderleri 50 milyon lira. Ya, bunu bana anlatır
mısınız lütfen? Bir şu 50 milyonluk yiyecek, içecek
giderine bakın, bir de gidin, Altındağda bir eve girin,
dolabını açın; yüzünüz kızarır, yüzünüz! Yüzünüz
kızarır! (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
CHPnin ne kadar gideri var, baktınız mı?
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Cami var, kütüphane var, öğrenciler var.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Abdullah Bey, bana laf atma kardeşim.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Kütüphane var ya, cami var, vatandaş var.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bakın, ben 84 milyona hesap veriyorum, sen bu
adama hesap veriyorsun; aramızdaki fark bu. (CHP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Yirmi dört saat açık kütüphane var, cami var cami,
vatandaş var ya!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ben işçiyi, emekçiyi, köylüyü temsil ediyorum,
sen bu adamı temsil ediyorsun; aramızdaki fark bu.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Ya, yirmi dört saat açık kütüphane var, cami var,
vatandaş var ya!
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Onları milletten saymıyorlar onlar.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Gelelim tuhaf bir gidere daha; bakın, 2019da
beyefendinin ziraat giderleri 700 bin lira, 2020ye geldiğimizde 9 milyon
olmuş. Şimdi Sayın Oktaya sorsam diyecek ki: Gübreye zam geldi,
tohuma zam geldi, zehre zam geldi, 12 kat. 51 milyon tıbbi laboratuvar,
ilaç gideri var. Aklıma bir, Saraçoğlu geliyor, sarayın o
kürlerini yapan; iki, bu giderler geliyor, ziraat giderleri; ne
yetiştiriyor merak ediyorum.
ARZU AYDIN (Bolu) Ata
tohumu. Ata tohumunu bilir misin?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Laboratuvar giderleri geliyor. Beyefendi için herhâlde
ölümsüzlük iksiri arıyor bu adam. (CHP sıralarından
alkışlar) Ya, böyle bir gider var mı, var mı? Ne
yetiştiriyor bu adam, ben soruyorum?
Değerli arkadaşlar,
bakın, ülkenin hâli çok kötü, gerçekten çok kötü. Sokağa
çıkın, insanları dinleyin, şu rakamlara bakın. Ben
bazılarını anlatıyorum, gerçekten utanç verici rakamlar
bunlar; her yıl kat kat artıyor. Biz sarayın, beyefendinin
güvenliği için, sağlığı için, yiyeceği için,
içeceği için bunları vermek zorunda mıyız? Lütfen bunu
söyleyin; ya bunu söyleyin, bir arkadaşınız çıkıp da
bir soru sormadı, 50 milyon nedir? demedi. Ya, ziraat gideri
Ne
yetiştiriyor bu adam? demedi. Gerçekten soruyorum: Bu adam ne
yetiştiriyor?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) - Ne yetiştiriyor? Bence kivi, muz falan
değil; siz lale yetiştiriyorsunuz çünkü Lale Devrini
yaşıyorsunuz, siz Lale Devrini yaşıyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bir şey daha bana çok dokunuyor: Sizi halk seçti
ARZU AYDIN (Bolu) Bir bunu
doğru söyledin.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) - Şurada konuşan sekreter bakanları
ayakta alkışlıyorsunuz. Bakın, burada kimse yok ama
oylamadan sonra, evet oyu verdikten sonra sıraya giriyorsunuz. Ya, siz
seçilmişsiniz, seçilmişsiniz; bu adam gelecek sizin önünüzde
yakasını ilikleyecek. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Boş konuşma ya, boş konuşuyorsun! Ne kadar
boş konuşuyorsun ya!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir şey
olabilir mi? Siz bu halka hesap vereceksiniz.
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Bu adam dediğin milletin bakanı.
ARZU AYDIN (Bolu) Biz
yabancı devlet liderlerinin önünde önümüzü iliklemiyoruz,
bakanımızın önünde ilikliyoruz.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Hanımefendi, bana bağırma
Hanımefendi; sen bir sokağa çık, sen insanları gör, sen
işçiyi gör; dün haykıran o çiftçiyi, ekmek sırasındaki
amcayı gör, amcayı!
ARZU AYDIN (Bolu) Hepsini
görüyoruz, hepsini.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) - İnsanlar çocuk bezi alamaz, insanlar ekmek
alamaz... Utanın, utanın, utanın, utanın! (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Siz utanın!
BAŞKAN Söz sırası
Muğla Milletvekili Burak Erbayda.
Buyurunuz Sayın Erbay.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURAK ERBAY
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
2022 yılı bütçesini
görüşüyoruz, hayırlı olmasını diliyorum ama pek de
hayırlı olacağa benzemiyor. Yaklaşık altmış
gündür devam eden bir maraton, 15 Ekimde bütçe Meclise sunulmuş. O gün
baktım, 1 dolar 9,18 liraymış, bugüne geldiğimizde, dün
itibarıyla konuşmama bakarken 14,50yi bulmuştu. Yani
yaptığınız bütçe daha bugünden çöktü arkadaşlar,
çöktü. Maalesef beceriksizliğinizin sonucu bu.
Şimdi, bütçeyi
görüşmeye devam ederken sayın vekillerin, sayın bakanların
konuşmalarını izledim, öyle pembe tablolar çizdiler ki gerçekten
şaşırdık. Sayın Başkanım, böyle Allah
Allah nidalarıyla sunumlar yapıldı, el sallayarak, yumruk
sallayarak konuşmalar yapıldı, vatandaş da televizyondan
izledi; Allah Allah, Allah Allah, bunlar hangi ülkeden bahsediyor? dedi ve
maalesef şaşkınlıkla izledi çünkü gerçekleri
anlatmadınız, bambaşka, pembe tablolar çizdiniz. O yüzden ben de
şimdi ülkenin gerçeklerini resimlerle anlatmayı tercih ettim.
Bakın, ülkenin gerçekleri ne biliyor musunuz? İşte bu ekmek
kuyrukları. Kilometrelerce
İnsanlar evlerinden çıkıyorlar,
soğukta geliyorlar, bu halk ekmek kuyruklarında sıraya girerek
50 kuruşa, 1 kuruş daha ucuza ekmek almak için saatlerce beklemek
zorunda kalıyorlar.
Gerçekten, başka ne bu
ülkenin durumları? Bütçe görüşmeleri sırasında Komisyonda
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza da
söylemiştim Sayın Cumhurbaşkanına iletir misiniz, yirmi
yıldır yönettiği ülkede artık, yarım simit
satılıyor. demiştim. İşte, ülkenin durumu bu.
Artık, AKPnin getirdiği durum bu; yarım simit satılır
hâle geldi bu ülkede yanlış politikalarınız, ülkeyi
yönetememeniz sonucunda.
Bakın, hani Ekonomik
politikalar oluşturuyoruz. diyorsunuz ya, kuyruk ekonomisi herhâlde sizin
yaptığınız. Hani şikâyet ediyordunuz ya, eskilerle
ilgili, insanlar kuyruklarda
İnsanlar artık, iş için
kuyruklarda.
MAHİR POLAT (İzmir)
Bakana da göster.
BURAK ERBAY (Devamla)
Bakın, Urfada 6 temizlik işçisi için 10 bin kişi sırada,
10 bin kişi sıraya girmiş. Hani Ulaştırma
Bakanının anlattığı, diğer bakanların
çizdiği o pembe tablolar gerçekten yok. İnsanlar elektrik
faturasını, su faturasını ödeyemez durumda, ülkenin durumu
bu.
Şimdi, bir de büyük
açıdan resme bakalım isterseniz. Bir marka araştırma
şirketi Türkiyeyle ilgili araştırmalar yapmış ve
Türkiyedeki firmaların marka değerlerini ortaya koymuş. Bu
liste onu gösteriyor, Türk Hava Yolları 1inci sırada, 1 milyar 605
milyon dolar; Arçelik 1 milyar 500 milyon dolar diye devam ediyor ve
Türkiyedeki 100 tane firmanın toplam marka değeri 21 milyar dolar,
Türkiyedeki durum bu. Peki, dünyayla bunu
kıyasladığımızda durumumuz ne acaba? diye
baktığımızda, hani o eşofmanlarını
giydiğimiz, spor ayakkabılarını
aldığımız Nike firması var ya, onunla bir
kıyaslama yaptığımızda, bu 100 firmanın
toplamı 21 milyar dolar eder iken Nikenin değeri ne kadar biliyor
musunuz? 42 milyar dolar. Bu durumdayız. Hani anlatıyorsunuz ya
Dünya lideriyiz, şöyle oldu
Durumumuz bu arkadaşlar. Sayın
Cumhurbaşkanım, maalesef gerçekler bunlar. Buna sebep olan ne peki?
ARZU AYDIN (Bolu) Nikenin
sponsorluğunu mu aldın?
BURAK ERBAY (Devamla) Yirmi
yıl ülkeyi o tek adam rejimiyle yönettiniz ya, ülkeyi mahvettiniz ya,
işte o yüzden biz bu hâldeyiz, o yüzden bu hâldeyiz. (CHP
sıralarından alkışlar) O
Cumhurbaşkanlığına -Külliye midir saray mıdır- 1
milyar 370 milyon lira para harcamışsınız bugüne kadar.
Bakın, Ahlatta devam eden 224 milyon lira; seçim bölgem Muğlada,
şu ağaçları keserek katlettiğiniz Okluktaki saray
-açıklanan- 640 milyon lira. Şuraya 640 milyon lira
harcayacağınıza keşke uçak alsaydık, arazöz alsaydık
da ormanlarımız yanmasaydı, yanmasaydı! Yazıklar
olsun! Haram zıkkım olsun! (CHP sıralarından
alkışlar) Bunlar ne olacak biliyor musunuz? Bunlar utanç müzesi
olacak Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında. Utanç müzesi olacak! Bu ülkede
insanlar niye aç, biliyor musunuz? Niye aç? Demokrasi yok çünkü. İnsanlar,
şu vatandaşın yaşadığı
sıkıntıları ifade edemiyor.
Gencecik çocuklar YouTube
kanalı kurmuşlar, mikrofon uzatmışlar vatandaşa ve
demişler ki: Ülkenin durumu nedir? Bu yüzden gözaltına
alındılar.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) O sahtekârları da gördün mü? İstanbul Belediyesinde
çalışan sahtekârı da gördün mü röportajda?
BURAK ERBAY (Devamla)
Şu anda ev hapsinden dolayı bizi evde izliyorlar, ayaklarında
kelepçe var. Ama ne olacak biliyor musunuz? Dostlarımızla, Millet
İttifakı geldiğinde onlar özgürce kendi düşüncelerini ifade
edebilecekler. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) O sokak röportajında, İstanbul Belediyesinde
çalışırken ajitasyon yapan sahtekârı da gördün mü?
BURAK ERBAY (Devamla)
Gençler niye kaçıyor bu ülkeden, biliyor musunuz? Niye demokrasi yok? Niye
o dünya devleri bize -hani kıskanıyor diyorsunuz da
kıskandığı falan yok- yatırım yapmıyor?
Çünkü demokrasi yok.
Ankaraya gelen gençler var,
Biz barınamıyoruz. diyorlar diye, bu hâlde, yaka paça, vurarak,
döverek onları gözaltına aldınız. İşte o yüzden
bizim ülkemiz gelişemiyor, o yüzden geri kalmış bu ülkeler
arasındayız maalesef. Yirmi yıllık
iktidarınızın sonucu bu.
CAVİT ARI (Antalya)
Portakala gel, portakala.
BURAK ERBAY (Devamla)
Şimdi, son olarak, bakın
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BURAK ERBAY (Devamla)
Narenciye üreticisi Muğlalı bir ailenin çocuğuyum. Bu
portakallar satıldı, ben o şekilde okudum, avukat oldum ve nasip
oldu, milletimi temsilen buradayım. Türkiyeyi karış
karış dolaşıyoruz. Genel Başkanımız
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, sayın milletvekillerimiz,
ülkeyi karış karış dolaşıyoruz. İnsanlar
dertli. Bu bütçede zaten söyledik işçi yok, emekçi yok diye köylü de yok.
Mustafa Kemal Atatürkün Milletin efendisidir. dediği köylü yok; gübre
alamıyor, ilaç alamıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Mersin Vekilimiz Cengiz Gökçel bahsetti; limoncular
ağaçlarını kesiyor. Genel Başkanımız
Dalaman'daydı, limon üreticisi bitmiş durumda ve şimdi de
sıra narenciyecide. Rusya'yla görüşülmezse, o kapıdaki engeller
kaldırılmazsa Hatay'daki, Adana'daki, Mersin'deki, Muğla'daki,
Antalya'daki, Adana'daki narenciyeciler seneye kesmek zorunda kalacak.
Onların selamını size getirdim; portakal üreticisi Git, sesimiz
ol, o duymayan kulaklara, görmeyen gözlere duyur. dediler. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURAK ERBAY (Devamla) Bu
portakalları biz ekemedik, görsünler. dediler. İnşallah
görürsünüz, inşallah görürsünüz, gereğini yaparsınız
diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) İşte, sizin seviyeniz bu, seviyeniz, kaliteniz bu,
kaliteniz. Nimete yaptığınız bu, nimeti yerlere
attınız, kaliteniz bu.
BURAK ERBAY (Muğla)
İnşallah görürsünüz, inşallah gereğini
yaparsınız.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi ya, siz ne biçim
milletvekilisiniz ya!
BAŞKAN Bu doğru
değil, bu yaptığınız doğru değil ya,
alın şunu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Nimete saygısızlık, millete saygısızlık.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Kaliteniz bu ya!
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Bu nasıl bir saygısızlık, nasıl bir
tavır ya!
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Şov yapmaktan başka bir işe yaramıyorsunuz ya!
BURAK ERBAY (Muğla)
Millet ağaçlarını kesmez, portakal üreticileri de inşallah
ağaçlarını kesmez, bitirdiniz milleti.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Ne kadar ayıp bir şey ya. Yakıştı
mı, bir milletvekiline yakıştı mı? Allahtan
arkadaşların yardım ediyor da topluyorlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Böyle devam etsinler Başkanım, bu üslubu görsün millet.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Şov zamanı!
BAŞKAN Söz
sırası İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu'na ait.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KADRİ
ENİS BERBEROĞLU (İstanbul) Efendim, ben de sözlerime MHP
İzmir Vekilinin ağabeyine Allah'tan rahmet, kendisine sabır ve
MHP Grubuna da başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum.
Şimdi, Atila Sertel
burada, arkada oturuyor. Dün, görsel medyanın hâlini çok açık, net ve
beni de biraz utandıracak bir şekilde arz etti.
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Sesiniz gelmiyor.
KADRİ ENİS
BERBEROĞLU (Devamla) Bu kadar bağırabiliyorum ancak. Belki
biraz AKP Grubundan yardım isteyebilirim ilerleyen dakikalarda ama.
Ben de bugün izninizle
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı bütçesi hakkında kanaatlerimi serdetmek
istiyorum. En basiti, bir örnekle başlayalım dedim. Elime bir
gazetenin 10 Aralık nüshasının 1inci sayfasını
aldım. Bakın, Sabah gazetesinin 10 Aralık nüshasında,
üstte, sürmanşette bir başlık var, MTV'de yani motorlu
taşıt vergisinde Büyük İndirim diye yazıyor. Ne güzel
değil mi? Biliyorsunuz, biz bu vergiyi yılda 2 taksitle öderiz. Demek
ki ocakta ödeyeceğimiz taksit bugüne göre daha düşük olmalı. Bu
manşet bunu anlatıyor. Hayır, öyle değil, yüzde 25
zamlandı MTV yani indirme değil, bindirme var. Sadece bindiren
şahıs, bindirilen miktardan biraz azaltmış. Şimdi, peki,
bu manşet hakkında objektif olarak ne denilebilir? Normal, sokakta
konuşsak yalan deriz, siyaseten kandırma deriz, Ceza Kanununda
yazdığına göre göz bağcılık,
zarfçılık, sahtekârlık, belgede sahtecilik denir. Yine,
aynı şekilde Bu, okuru ile gazete arasında bir mesele.
denilebilir, evet ama İletişim Başkanlığı geçen
sene 803 tane yerel ve ulusal gazeteye yalan haber bastığı
gerekçesiyle ceza verdi. Bu haberlerden biri şu anda bulunmayan
Başkanın eviyle ilgili. Yargılaması devam ediyor,
Başkanın Yardımcısı Basın İlan Kurumu
Başkanı sıfatıyla Twitterda verilen cezayı
açıklıyor.
Hadi, buraları geçtik;
akreditasyon gibi büyük bir ayıp var, Genelkurmay
Başkanlığının icat ettiği bir yöntemdir bu.
Kırk sene müddetle
Ben gazetecilik yaptım, bunun ilk yirmi-yirmi
beş senesinde Genelkurmay Başkanlığı kendi
koyduğu kriterlere uymayan gazetelerin muhabirlerini dahi askerî tesislere
almaz, sorularını cevaplamazdı ve büyük ayıp ederdi. Peki,
bu sene 29 Ekimde, yine 10 Kasımda bazı gazete ve
televizyonların alınmaması ne anlama geliyor? İnanın,
Genelkurmayı gerçekten kıskandırdınız; o
kadarını onlar bile akıl edememişti. Bakın, o konuda
bir cümlem daha var: Burada cezalanan, o gazete ve televizyonlar değildir;
o gazeteleri ve televizyonları izleyen, o törenleri görmek isteyen,
izlemek isteyen, duygularını bir televizyon ve gazeteyle
paylaşmak isteyen okur ve izleyicilerdir. Dilerim ki
Başkanlığın bu akreditasyon uygulaması sadece bir
sansürcülükten ibarettir; yoksa arada sırada yolu oraya düşenlerin
izlemeye gidildiği düşünülürse ve buna izin verilmiyorsa şunu
söyleyeyim: Ben, Atatürke gitmek için kimseden izin falan almam, böyle bir
izne de muhtaç değilim ne gazeteci olarak ne siyasetçi olarak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Son olarak; maalesef, bir
keyfî uygulaması daha var İletişim
Başkanlığının. Basın kartlarını keyfine
göre veriyor, keyfine göre iptal ediyor. Hatta o noktaya getirdi ki bu
işi, sadece onursal anlamı olan şeref kartı, sürekli
basın kartı gibi kart hamillerinin de kartlarını iptal
ediyor. Bakın, ben dokuz ay önce başvurdum -Anayasa Mahkemesi
kararıyla aranıza döneli dokuz ay oldu- kırk senelik
gazeteciliğim olduğu için benim sürekli kartım var. Ben bu
kartı sadece gazetecilik günlerimi anmak için bir yerde saklarım.
Bunu vermiyor dokuz aydır; vermediği gibi gerekçesini de söylemiyor.
Dava ettim, mahkemeye bilgi vermiyor; daha ne diyeyim. Bu İletişim
Başkanlığı iletişimsiz
başkanlığı olmuş durumda maalesef. (CHP
sıralarından alkışlar)
Daha ötesi var; bendeniz
gazetecilik yaparken toplam -şöyle not almak durumunda kaldım- 22
hükûmet, 12 değişik de başbakan gördüm.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KADRİ ENİS
BERBEROĞLU (Devamla) Tekrar ediyorum: 22 hükûmet, 12 başbakan.
Bakanları, bürokratları saysam sürem zaten yetmez ama yalanla,
dolanla, iftirayla başarılı gösterilen bir yönetim görmedim ben;
ne askerî yönetim ne siyasi.
Son cümlem
Geçen gün
Teşkilat dizisini izliyordum. Teşkilat dizisi bu ülkenin, yine
Cumhurbaşkanlığına bağlı son derece güzide
kurumlarından birini anlatıyor yani Millî İstihbarat
Teşkilatını. Orada bir karanlık karakterin ağzına
Geliyor, gelmekte olan. diye bir cümle konmuş ve buradan Sayın
Genel Başkanın ve bizim, Cumhuriyet Halk Partisinin
sloganını birileri aklınca karalamayı akıl etmiş.
Eğer bu akıl da yine aynı
Cumhurbaşkanlığından maaş alan iletişimsiz
başkanlığına aitse benden önce bu konuda MİTin
harekete geçmesini beklerim, hepinizi de saygıyla selamlarım (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınça
ait.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL MANSUR
KILINÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı ve
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği bütçeleriyle ilgili söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Görevleri başında
bulunan tüm güvenlik güçlerimize de başarılar diliyorum.
2022 bütçe teklifinde savunma
ve güvenlik ihtiyaçları için genel bütçeden ayrılan pay yüzde 11dir.
Güvenlik kurumlarımızda personel sayımız ise 1 milyon 200
bine yakındır. Bu kaynaklarla ülke yönetiminin görevi bölgede
başarı ve ülkede huzuru sağlamaktır.
Değerli milletvekilleri,
güvenliğimiz için ekonomik kaynağımız var mı? Var.
İnsan kaynağımız var mı? Var. Tarihten gelen güç ve
birikimimiz var mı? Var. Peki, ülkemizde güven, güvenlik, huzur var
mı? İşte, o yok. Uyuşturucu baronlarının
kazançları için çocuklarımız uyuşturucu
bataklığının tam girdabında. Thodexiyle,
off-shoreuyla, sabıka holdingiyle kara para, güvenliğimizi tehdit ediyor.
Oteliyle, marinasıyla kıyılarımıza,
koylarımıza mafya çöküyor. Pekeriyle, Çakıcısıyla
organize suç örgütleri her türlü tehdide cesaret edebiliyor. Sınır
ötesinde Mehmetçikimiz teröristlerin kör kurşunlarının
hedefinde. Peki, güvenlik hedeflerini belirlemekle görevli Millî Güvenlik
Kurulunda durum ne? Türkiye Cumhuriyetinin Millî Güvenlik Siyaset Belgesi yok;
bütçe sunumunda Millî Güvenlik Siyaset Belgesi hazırlanmaktadır.
denilmektedir. Millî Güvenlik Siyaset Belgesi yıllardır neden yok?
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri uçaklarda ikram hizmeti veren yemek
şirketinin yönetim kuruluyla meşgul; Millî Güvenlik Kurulu üyesi
İçişleri Bakanı kara paracıları Bakanlıkta
ağırlamakta, organize suç örgütü mensuplarının yurt
dışına çıkmasını sağlamakta; Millî Güvenlik
Kurulunun Başkanı ise mal varlığıyla tehdit edilmekte
ve dış şantajlara sessiz kalmakta. Türkiye, güvenlikle ilgili
özel görevlilerimizin teröristler tarafından alıkonulabilmesini hak
etmiyor, yabancı paramiliter güçler tarafından şehit edilmesini
hak etmiyor. Türkiye, kara para cenneti hâline getirilmeyi, gri listeye
alınmayı hak etmiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, Millî Güvenlik Siyaset Belgesinden yoksun olmayı hak etmiyor.
Türkiye, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterinin bir yemek şirketinin
maaşlı elemanı olmasını hak etmiyor. Türkiye,
yandaş vakıflar, cemaatler üzerinden yeni paralel yapılara izin
verilmesini, paramiliter SADATı, vekalet savaşlarının
parçası hâline getirilmeyi, uyuşturucu gemilerinin limanı
olmayı, cennet köşelerine mafyanın çökmesini,
sınırlarımızın elek hâline gelmesini, kitlesel
düzensiz göçün kentlerimizi tehdit etmesini hak etmiyor. Gazi Meclisimiz, iç
güvenliği sağlamaktan sorumlu Bakanın milletvekillerimize parmak
sallamasını hak etmiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Kara parayla mücadeleden sorumlu MASAK, kara para operasyonlarının
aracı hâline getirilmeyi hak etmiyor. Şehirlerimiz, mahallelerimiz,
uyuşturucu bataklığı olmayı hak etmiyor.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz büyük güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya.
Güvenlik alanı ve kurumları, sıcak siyasetin ve günlük siyasi
tartışmaların gölgesini hak etmiyor. Türkiye, hedefsizliği,
belirsizliği, öngörüsüzlüğü hak etmiyor. Şimdi, tekrar
soruyorum: Millî Güvenlik Siyaset Belgesi yıllardır neden yok? Çünkü
tek adam iktidarı güvenlik kaynaklarımızı saray
ticarethanesinin aracı olarak görüyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi görev bize düşüyor. Güvenlik
alanımızı sarayın, tek adamın ve sıcak siyasetin
etkisinden kesin olarak arındıracağız. Ödülsüz bir
mücadeleyle terörü kökünden kazıyacağız. Organize suç
örgütlerinin, kara paranın, uyuşturucunun kirli
bataklığını tamamen kurutacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ
(Devamla) Güzel yurdumuz için, güzel insanımız için, güvenli ve
huzurlu bir Türkiye için az kaldı, çok az kaldı.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası İzmir Milletvekili Kani Bekoya ait.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KANİ
BEKO (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri öncelikle sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım.
Bugün bu kürsüye çıkan
Bakanlarımız, AKPli ve MHPli milletvekilleri sürekli Türkiyenin
geliştiğini, Türkiyenin büyüdüğünü ve dolayısıyla
neredeyse Türkiyenin uçtuğunu burada bize anlatmaktadırlar. Ben de
diyorum ki: Madem bu ülke bu kadar büyüdü, madem bu ülke bugün bu noktaya
geldi; dolayısıyla buradan soruyorum: Siz çiftçi kardeşlerimizin
2006 yılından bu yana 250 milyara varan borçlarını neden
ödemediniz? Emeklilerin ve EYTlilerin sorunlarını bugüne kadar neden
çözmediniz? Peki, kamu çalışanlarının 3600 ek göstergesini
neden vermediniz? Pandemi döneminde 750 bine yakın sağlık
çalışanı görev beklerken atamalarını neden yapmadınız?
Sayıştay raporlarına göre kamuda 60 bine yakın açık
olmasına rağmen engellilerin atamalarını neden
yapmadınız? Mustafa Kemal Atatürkün güzel bir sözü var. Mustafa
Kemal Atatürk der ki: Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin
eseridir. Bugüne geldiğimizde, maalesef, ataması yapılmayan 500
bin öğretmenin 100e yakını intihar etmiştir. Bu güzelim
insanların atamasını neden yapmadınız?
İşçi
sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine bütçe
ayırmadığınızdan dolayı, siz iktidara
geldiğiniz günden bu yana 28 bine yakın işçi kardeşimiz
iş cinayetlerinde ölmüştür. Bugün iş cinayetlerinde, maalesef,
biz hâlâ Avrupada 1inci, dünyada 3üncü konumdayız. Madem ekonomimiz
büyüdü, açlık sınırı 4 bin lirayı, yoksulluk
sınırı 13 bin lirayı geçerken, yoksul aile sayısı
6,5 milyon olurken yardıma muhtaç aile sayısı neden 2
katına çıktı?
Binlerce öğrenci yurt
bulamadığı için neden açıkta kalmıştır?
Bugün Ankaraya yurt sorunları için gelen öğrencileri neden
gözaltına aldınız? Cumhurbaşkanı 2,5 milyara ABDde
yani New Yorkta Türkevi yapacağına, bu 2,5 milyar dolarla 500
yataklı 23 öğrenci yurdu yapabilirdi. Böylece çocuklarımız
parklarda yatmak zorunda kalmazdı.
Döviz kurunda
artış, bitmeyen zamlar ve düşük ücretlerle birlikte ülke daha da
yoksullaşmıştır. DİSKe, TÜRK-İŞe,
HAK-İŞe bağlı yakın olan sendikalarımız
baraj altında kaldığından dolayı on binlerce işçi
Türkiye'de toplu iş sözleşmesinden faydalanamadığı için
açlığa ve yoksulluğa terk edilmiştir. Milyonlarca emekli
açlık sınırı altında yaşarken emekliyi temsil
etmeyi amaçlayan DİSK, EMEKLİ-SENin kapatılması için dava
açıyorsunuz. Bu durum Anayasanın 90ıncı maddesine
aykırıdır. Dolayısıyla,
baktığımızda, bugün asgari ücret için görüşmeler
başlayacaktır. Asgari ücretliler, Asgari Ücret Tespit Komisyonundan insan
olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını giderebilecek bir maaş
beklemektedirler. Bunun kesinlikle 5 bin liranın altında
olmaması gerekmektedir. Meksika Devlet Başkanı var olan tek
Başkanlık uçağını Ülkede bu kadar yoksulluk ve kriz
varken binmeye utanırım. diyerek satmış,
parasını hazineye devretmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KANİ BEKO (Devamla)
Bizde ise Cumhurbaşkanı saraylarına saray, uçaklarına uçak
katarak açlık ve sefalet içindeki halka Bakara suresini anlatmaktadır.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
KANİ BEKO (Devamla)
Bugün ülkemizde Kurtuluş Savaşı yoktur, peşkeş
vardır. Bu ülkede gerçek Kurtuluş Savaşı bir kez
verilmiştir. O Kurtuluş Savaşının önderi de Gazi
Mustafa Kemal Atatürktür. Yirmi yıldır sata sata bitiremediğiniz
millî varlıkları yoktan var etmiş, bu varlıkları
halkın esenliği için hepimize emanet etmiştir. Sayın
Erdoğan, siz Kurtuluş Savaşı vermiyor, ülkenin
varlıklarını yabancı sermayeye satıyorsunuz.
İktidara geldiğinizden bu yana devletin mallarına çöktünüz,
savaş ganimeti gibi dağıtıyorsunuz. Dolayısıyla,
bu bütçe halkın, emeklinin, işçinin, çiftçinin, öğrencinin,
esnafın, dul ve yetimlerin bütçesi değil; bu bütçe sarayın ve
5li çetenin bütçesi olduğu için bütçeye hayır diyoruz,
hayır diyoruz, hayır diyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KANİ BEKO (Devamla)
Yâr saçların lüle lüle, saray sana güle güle. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Sendikacı olduğu belli.
BAŞKAN Söz sırası
Manisa Milletvekili Bekir Başevirgene aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tek adam sisteminin 4üncü
bütçesini yani halkın vergide olduğu ama refahta
olamadığı son bütçesini görüşüyoruz. Eğitime,
sağlığa, tarıma ve istihdama yeterli pay ayrılmayan bu
bütçede aslan payı yine sermayeye, yine yandaşa, yine 5li çeteye ayrılmış.
Bu bütçede yandaş var, bu bütçede kayırma var, bu bütçede rant var,
bu bütçede faiz var, bu bütçede talan var ama bu bütçede maalesef halk yok;
işçi, emekçi, esnaf ve öğrenci maalesef yok; elinden traktörü
alınan, gübresiz ekim yapmak zorunda kalan çiftçilerimiz maalesef yok.
Değerli milletvekilleri,
mevcut iktidar çaresizliğin ve tarımdaki çöküşün
sayısallaştırılmış hâli olan bu bütçeyle
karşımıza çıkıyor, ne diyor? Zarar eden çiftçi yok.
Çiftçimizin moralini bozmayın. diyor. Üretim maliyetlerindeki
artış yüzde 300ü, yüzde 400ü geçmişken çiftçinin morali
TÜİK'in uyduruk rakamlarıyla mı düzelecek, çiftçinin morali
yandaş kanalların masallarıyla mı düzelecek? (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, zarar eden
çiftçi yoksa iktidarınız döneminde 34 milyon dönüm tarım arazisi
neden üretim dışı kaldı? 700 bine yakın çiftçi neden
üretimi bıraktı? Çiftçilerin bankalara olan borçları neden 205
milyar liraya çıktı? Binlerce çiftçimizin tarlası, bahçesi ve
traktörü neden icralık? Tanesini 3 bin eurodan ithal ettirdiğiniz
damızlık sığırlar neden kesime gidiyor? Besihaneler neden
boş, neden atıl yapılara dönüşüyor?
Değerli milletvekilleri,
Tarım ve Orman Bakanı AK PARTİ'den önce çiftçiye destek
verilmiyordu. diyor; doğrudan gelir desteği ne zaman
çıkarıldı haberi yok, hayvancılıkta ödenen süt ve et
prim desteklerinden de haberi yok. 1999 yılı Türkiyesinde tarıma
millî gelirin yüzde 5,8i oranında destek verilmişken bu iktidar,
Tarım Kanunu'na göre çiftçiye verilmesi gereken yüzde 1lik desteği
hiçbir zaman çiftçimize vermedi. Bugün, yağa, una, süte, tüm temel
gıdalara yapılan zamlar çiftçiye verilmeyen desteklerin sonucudur.
Değerli milletvekilleri,
Tarım Bakanı her yıl Manisa Ticaret Borsasına gelip kuru
üzümün taban fiyatını açıklıyordu, bu sene galiba
utancından gelemedi. Girdi maliyetlerine yüzde 300, yüzde 400 zam gelmişken
kuru üzüm alım fiyatını yüzde 4 artırmak
insafsızlıktır, vefasızlıktır, emeğe
saygısızlıktır. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bir iktidar düşünün, vatandaş Bittik, perişanız. diyor;
iktidar Şu IBAN numarasına para gönderin. diyor, kendi çiftçisini
icraya veriyor, Sırbistan ve Ukrayna çiftçisini zengin ediyor, kendi
çiftçisinin ürettiği buğdayın tonuna 2.250 lira verirken
Arjantinli çiftçinin buğdayına 5.500 lira veriyor. Bir Tarım
Bakanı düşünün, gerçekten evlere şenlik; buğday, arpa ve
mısırın maliyet ve kâr hesabını dahi yapamıyor;
kendisine 3 bin lira olan gübre niye 15 bin lira oldu? diye soruyoruz Yol
yaptık, köprü yaptık. diyor, 3 bin euroya ithal edilen
damızlık hayvanlar niye kesime gidiyor? diye soruyoruz
Havalimanı yaptık. diyor, Neden çiftçiye destek olmuyorsunuz
Sayın Bakan? diye soruyoruz İngiltereden artık 8 gol
yemiyoruz. diyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
biz, bu bütçeye, 205 milyar lira borcundan dolayı belini
doğrultamayan, 174 bini bankaların takibinde, 4 binden fazlası
da icralık olan çiftçilerimiz için hayır diyoruz. Biz, bu bütçeye,
pandemide yüzüstü bıraktığınız 125 bin esnaf, emekli
etmeyip âdeta süründürdüğünüz milyonlarca EYTli, sefalet içinde yaşamaya
mahkûm ettiğiniz 114 bin sözleşmeli öğretmen için hayır
diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, bu bütçeye, atama
bekleyen binlerce ziraat ve gıda mühendisleri ile üniversiteli olup
iş bulamayan 1 milyon 300 bin gencimiz, sayıları 8 milyonu
aşan işsizlerimiz, sosyal yardıma muhtaç ve açlık
sınırı altında yaşayan 25 milyon
vatandaşımız için hayır diyoruz. Biz bu bütçeye, 750
milyon dolar krediyi medya baronlarına hibe ettiğiniz için, 5li
çetenin vergi borcunu silip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Devamla)
banka borcunu ödeyemeyen yaklaşık
3,5 milyon vatandaşın kara listeye girmesine neden olduğunuz
için hayır diyoruz. Biz bu bütçeye, milletin parasını döviz
garantili projelere akıtıp sınırlı sayıdaki
sağlık personelini aralıksız otuz altı saat
çalıştırdığınız için,
çalışanların yüzde 57si asgari ücretle yaşam mücadelesi
verirken yandaşlarınızı ballı maaşlarla
yaşattığınız için hayır diyoruz. Biz bu
bütçeye, öğrenciler yurt bulamayıp sokaklarda yaşarken
adlarını dahi açıklamadığınız vakıf ve
derneklere milyarlarca lira aktardığınız için hayır
diyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Meclise geldiği günden beri yüzde 50den fazla sapması olan,
vatandaşı açlığa, sefalete, umutsuzluğa sürükleyen bu
faiz, rant ve talan bütçesine sonuna kadar hayır diyoruz, hayır
diyoruz, hayır diyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunda. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) İlhami
CHP GRUBU ADINA
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Sayın Başkanım,
sabah marketteydim
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Başkanım dönüşte buraya bırakacak,
söz verdi.
BAŞKAN Ama şey
yapmalıyım. İbrahim Bey talip Sayın Aygun, İbrahim Bey
Giderken. diyor.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Yok Sayın Başkanım, Sayın Başkanım
hepsi
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bana bırakacak.
ORHAN SÜMER (Adana)
Garibana verir, İbrahim Beyin Erzurumda fazlasıyla var.
(CHP sıralarından
Süre başladı. sesleri)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Sayın Başkanım, süreyi sıfırlayalım
lütfen.
BAŞKAN Süreyi
baştan alalım, tamam.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Önce bir sergiyi açsın, bir sergi
ORHAN SÜMER (Adana)
Başkanım, başlatma süreyi sıfırla.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, bu konu Meclisin çalışmasını engelleyen
bir tarzdır.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) İç Tüzük 65e aykırıdır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
İç Tüzük 65in uygulanmasını istiyoruz.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) İç Tüzük 65!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Evet.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Daha çıkarma, Stokçu derler.
Çıkarma daha.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, İç Tüzük 65i istiyoruz.
ORHAN SÜMER (Adana)
İlhami, ceza yiyeceksin stokçuluktan bak.
BAŞKAN Buyurun.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli vekiller;
Cumhurbaşkanlığının 2022 bütçesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Sizleri ve ekranları başında
bizleri izleyen vatandaşlarımı saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Bütçeyi konuşuyoruz. Ne
yazık ki bütçe teklifi Türk lirasının dolar
karşısında erimesi sonucunda geçerliliğini
yitirmiştir. Tarım bütçesindeki artışla saray bütçesindeki
artış maalesef kopmuş durumdadır. Bakınız, 2022
yılında verilen tarımsal desteklere bütçede 25,8 milyar
ayırmışsınız yani bir önceki yıla göre
artış sadece yüzde 12,2 ama sarayın harcamalarına
baktığımızda bütçeden tarıma
ayırdığınız kaynak ile saraya ayırmış
olduğunuz kaynak arasında çok büyük bir fark var.
Örnek verelim,
Sayıştay diyor ki: 2020 yılında zirai maddeyle ilgili
sarayın harcaması yüzde 1.068 artmış, evet, yüzde 1.068.
Sayın Oktay, sarayda çiftlik mi kurdunuz, hayvan mı besliyorsunuz,
merak ediyorum. Sarayın fırınlarında herhâlde taze taze
ekmek pişiriliyor, buğday da yetiştirilip ekmek pişiriliyor
ama vatandaş ise soğukta, yağmurda ekmek kuyruğunda;
aralarındaki fark işte bu.
Yine, bakınız,
Sayıştay tespit etmiş, 2020 yılında canlı
hayvanlar için de bütçede bir kaynak var ve bu kaynak yüzde 200
artmış. Şimdi, soruyorum: Canlı hayvanlar ne? Taze süt,
taze yumurta ve birçok ürün herhâlde sarayda yetiştiriliyor. Bu ülkenin
kurucusu Atatürk, Atatürk Orman Çiftliğini kurdu, halkı bu sütleri ve
orada yetişenleri yer içerken saray, bütçesindeki o artışlarla
beraber kendine has ürünler yetiştiriyor. Aradaki fark bu, Atatürk milleti
düşündü ama saraysa kendini düşünüyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ben bir de merak ediyorum,
sizler ne içiyorsunuz? Geçtiğimiz bütçelerde ejder meyvesiyle sizi
tanıştırmıştım; şimdi bir de mangomuz oldu,
evet, sarayda mangomuz oldu. Saraydan son yapılan açıklamada diyor ki
vatandaşımıza: Mangoyla konserve yapın, kurutun ve
kullanın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Öyle değil diye yüz defa söyledik, anlattık, öyle değil.
Ayıp ya!
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Bu kadar mı çarpıtılır, bu
kadar mı çarpıtılır, ne kadar ayıp ya!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Ya, bu mango kaç lira biliyor musunuz değerli vekiller? Bu
mango 18 ila 27 lira arasında ve vatandaş nasıl alsın,
nasıl kurutsun? Millet kuru ekmek ve kuru soğan alamazken sizse mango
kurutsun diyorsunuz, mango! (CHP sıralarından alkışlar)
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) İşiniz gücünüz yalan ya!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) - Yine, bakınız değerli arkadaşlar, kuzu
ciğer 110 lira olmuş, kıyma 90 lira, kuzu pirzola 110 lira, kuzu
kuşbaşı 110 lira; ya millet et alamıyor, sizse mangoyla ve
birçok ürünle sarayda şatafat sürdürüyorsunuz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Ne kadar ayıp ya!
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) El insaf! Sırf muhalefet yapmak için bu kadar
düşülür mü ya?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) - Bakınız sayın vekillerim, bir fincan kahvenin
kırk yıl hatırı vardı ama artık,
vatandaşları misafiri geldiğinde kahve ikram edemez duruma
getirdiniz, insanları bitirdiniz, insanları yok ettiniz.
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Brezilyada kahve üretimi düştüyse biz ne
yapalım?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) - Bakınız sayın vekilim, mercimeğe yüzde 48,66;
yumurtaya yüzde 36,5; ekmeğe yüzde 30; patatese yüzde 84; margarine yüzde
58; tavuk etineyse yüzde 57 oranında zam geldi, vatandaş artık
tavuk eti yiyemez oldu. Ve borsa gibi, altın gibi, dolar gibi market
reyonlarında fiyatlar anlık değişiyor.
Markete gittim sabah,
kırmızı mercimek alayım dedim, kahve, bulgur, tavuk, süt,
yağ, yumurta, ekmek ve peynir aldım. Marketin kasasına
geldiğimde gördüğüm tablo içler acısı arkadaşlar, evet
gördüğüm tablo içler acısı, fiyatı görünce siz de
şaşıracaksınız
ORHAN SÜMER (Adana)
Tamamı kaç lira, kaç lira?
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Rahmetli Erbakanı eleştiriyordunuz
zamanında, şimdi aynısını siz yapıyorsunuz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) . Bakınız, işte alışveriş fişi
burada,
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Bravo, güzel şov yaptınız!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Çiftçinin en önemli şeyi gübre, çiftçimiz ekim döneminde DAP
gübresini kullanmadan ürün ekti. DAP gübresi, ekim dönemine
baktığımızda 2.350 lirayken bugün 14.000 lira
civarında. Şimdi, kardeşlenme döneminde kullanması gereken
üre gübresi; evet, 1 dolar 1 kilo üre gübresi yapıyor arkadaşlar.
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Onu nereden aldınız?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Üre gübresini getirmiş olduğunuz hâle bakın. (CHP
sıralarından alkışlar) 1 kilo üre gübresi 1 dolar yani
geçen yıl 1.800 lira olan üre gübresinin tonu şu anda 14.300 lira
olmuş ve artış oranı yüzde 660 olmuş.
Çiftçiyi bitirdiniz, esnafı
bitirdiniz, işçiyi bitirdiniz, emekliyi bitirdiniz, öğrenciyi
bitirdiniz. Ya yazıktır günahtır!
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Yazıklar olsun!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Siz de nasıl mide vardır merak ediyorum; hep yiyorsunuz,
yiyorsunuz, yiyorsunuz ama karnınız daha doymadı. Artık
insafa gelin, halkınızı düşünün! Bu bütçe, size ait olan
bütçe halka ait olmayan bütçe, halkınızı düşünmenizi
söylüyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Nasıl mide var? lafını yazdık Başkanım.
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Sende nasıl mide varsa olayları bu kadar
çarpıtarak anlatıyorsun.
BAŞKAN Sayın
Oktay, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Özelin bir sorusu
vardı -biz cevabını hemen aldık ama usul gereği bu
sonu beklemek durumunda kaldık- Ankara Üniversitesi Cebeci
yerleşkesiyle ilgili gündeme getirdikleri husus. Buradaki durum,
karşıt görüşlü öğrenciler arasında sözlü ve fiziki
olarak yaşanan tartışmaların büyümemesi, eğitim ve
öğretimin aksamaması için Üniversite Rektörlüğünün talebi
doğrultusunda ve yasal çerçevede alınmış bir tedbirdir ve
mevcut durumda da herhangi bir abluka söz konusu değildir.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 20
gözaltı olmuş bu arada.
BAŞKAN Sayın
Turan, buyurun.
13.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, CHP Grubu
adına konuşan hatiplerin 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
CHP Grubunun çok
sayıdaki hatibini dinledik, teşekkür ediyoruz, önemli ifadeleri oldu,
tespitleri oldu ancak Başkanım, ısrarla Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine ağır ithamlar oldu. Bizim için bu konu geride
kalmıştır Başkanım; hayat, tarih, siyaset geri gitmez.
Biz bu sistemi son yüz yılın en büyük demokratik kazanımı
olarak görüyoruz. 115 turlu Cumhurbaşkanlığı seçimleri,
altı ayda bir koalisyon değişiklikleri, yılda bir erken
seçim gibi Türkiyemizi geri bırakan sistem çok geride kaldı.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Şimdi de koalisyonsunuz, onu ne yapacaksınız? MHPyle
koalisyonsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu
iddiamızı millete götürdük, millet büyük bir oranla sahip
çıktı. Dünyada alınan demokratik hakkın geri
verilmişlik örneği hiçbir yerde yok. Dolayısıyla ok yaydan
çıkmıştır, sistem değişikliği geride kalmıştır.
Düşünsenize, böyle bir küresel krizde, böyle bir pandemi sürecinde bir de
eski sistem olsaydı yani bakan kavgaları, koalisyon krizleri, erken
seçim gündemi olsaydı bambaşka bedelimiz olurdu. Sonuç olarak,
kendinizi güncelleyin; sistem değişti, sistem değişti,
sistem değişti.
Sayın
Başkanım, bir de konuşmacıların büyük çoğunluğu
atanmışlar-seçilmişler kavgası yaptılar ve çok kaba
üsluplarla atanmış arkadaşlarımıza,
başkanlarımıza ithamda bulundular; Fahrettin Altundan
Cumhurbaşkanı Yardımcımıza kadar bir sürü isim sayarak
ithamda bulundular Yok bunlar memurmuş, yok atanmış bunlar
vesair.
NAZIR CİHANGİR
İSLAM (İstanbul) Sihirbaz dedik, sihirbaz!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bakınız, Sayın Başkanım, CHP inanmasa da sistem
değişti. Atanmış dedikleri, eski sistemdeki
atanmışlar gibi değil; Cumhurbaşkanlığı
sistemiyle gelen yeni sistemde atanmış diye kendilerinin itham
ettiği görevlilerimiz Cumhurbaşkanımızın görev süresi
bitince zaten görevi bitecek olan arkadaşlarımız; klasik memur
gibi değil, iddia ettikleri gibi değil. O atama dedikleri
Cumhurbaşkanımızın yokluğunda vekâlet eden
atamadır. O atanmış diye ifade ettikleri milletvekili gibi
yemin edendir. O atanmış diye ısrarla
aşağılamaya çalıştıkları aslında vekil
seçilme şartının arandığı kişilerdir. Sonuç
olarak, Anayasa 106yı okumak gerekir, yeni sistemi incelemek gerekir.
Memur yargılanması 657dir biliyorsunuzdur, benzer kanunlardır
ama ilgili atanmışların yargılanması Yüce
Divandır yani memurlar gibi değildir.
MURAT EMİR (Ankara) O
daha kötü.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ayrıca milletvekili yemini gibi, vekâlet etmek gibi birçok konuda
farklı bir statü vardır. Cumhurbaşkanlığı
sisteminin gereği olarak Cumhurbaşkanı seçiminden sonra bu ekip
beraber gelir, beraber gider; memurlar gibi bakılmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, bu atanmışlık retoriğini
değiştirmek gerekir. Sizin iş birliği
yaptığınız zamandaki atanmışlar yani 367 krizini
çıkaran atanmışlar, ordu göreve diye pankart açan
atanmışlar gibi değil bu atanmışlar.
Sayın Başkan, bir
de çok hatibin bağırarak, hatta çığlık atarak
konuştuklarını, bazısının portakal
saçtığını, tezgah açtığını, hatta özür
diliyorum Nasıl bir mide var? gibi çok sığ ifadeler
kullandığını üzülerek takip ettik. Tabii ki CHP'nin
içerisinde çok sayıda saygın konuşma da oldu; saygıyla
dinledik, istifade ettik ama bu dil, iyi bir dil değil Başkanım.
Örneğin son konuşmacı
Neymiş efendim, Sarayda mango
varmış da kurutun. deniyormuş. Yüz defa anlattık,
arkadaşlar, bu konu 2015 yılında, eski bir konu; Türkiye'de
değil, Malide olan bir konu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Artık
toparlayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
İki dakika Sayın Başkanım. Önemli Sayın
Başkanım, 70 dakikaya cevap veriyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Cumhurbaşkanımızın eşi, Mali -ekonomik olarak
zayıf bir Afrika ülkesidir- Cumhurbaşkanın eşine Sizde
mango çok fazla var, bunu kurutun, ekonomik olarak dünyaya satın. diyor,
tavsiyede bulunuyor. Türkiye'de değil, sarayda değil. Bu
anlamsız tartışmayı utanmadan, yedi yıldan beri, sanki
bilmiyormuş gibi, buraya değiştirerek getirmek, aslında
CHP'nin neden yirmi yıldan beri iktidar olamadığının
en büyük cevabı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
At yalanı, at iftirayı, halk inanacak zannet. Halkımız
irfan sahibi, izan sahibi. O yüzden yirmi yıldan beri bu kadar Kriz var.
diyorsunuz, bütçe rant diyorsunuz, yok diyorsunuz; buna rağmen
iktidar olamamanızın sebebini uzaklarda aramayın, aynaya
bakın. Bu üslup devlet adabı değil, millet adabı değil,
toplum ahlakı bu değil; bilerek yalan atmanın, bilerek
yanlış yapmanın bir kıymeti olmaz. Göreceksiniz, daha yirmi
yıl AK PARTİ, Cumhur İttifakı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, özür dileyerek söylüyorum; son iki dakika
BAŞKAN Kaç dakika
konuştunuz, biliyor musunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, yetmiş dakikaya cevap veriyoruz; son bir dakika.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Peki, Sayın Başkanım, aynaya bakmalarını tavsiye ediyorum.
Yirmi yıldan beri yüzde 25, yüzde 26 olmuyorsa bu dildendir, bu
üsluptandır. Neler söylendi? Nasıl bağırıldı?
Hatta bir kısım bağıranlar çıkıp gittiler. Tek
görevi var: Kürsüye gelecek, bağıracak, hakaret edecek ve gidecek. Bu
dilin toplumda karşılığı yok Başkanım. Biz
isterdik ki daha makul değerlendirilsin, daha makul konuşulsun.
Sesimizin gürültüsü değil, sözümüzün gücüne inanmak gerekir diye
düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, Bütçe tamamlandıktan sonra Grup Başkan Vekillerinin
düşüncelerini açıklamasına dair karar
alındığına, arada söz istenerek konuşma yapılmasının
zaman kaybına sebep olduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN Özgür Bey, söz
vereceğim, aynı süreyi de tanıyacağım, ayrı
hadise.
Şimdi, bir durum tespiti
açısından
Biz bir karar aldık, dedik ki: Bütçe
tamamlandıktan sonra Grup Başkan Vekilleri düşüncelerini
Bu
arada girişler zaman kaybına sebep oluyor, o bakımdan ben itiraz
ettim ama ısrar ediyorsanız buyurun.
Özgür Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, çok uzatmadan şunu söyleyeyim:
Cumhurbaşkanlığının bütçesi görüşülüyorsa, bu
sistem OHAL şartlarında referanduma götürülürse -ki dünya
demokrasilerinin birçoğunda bu anayasal olarak yasaktır- yani OHAL
şartında değiştiyse, öncesinde, sırasında,
sonrasında bir sürü hukuksuzluk, eşitsizlik varsa, kamu
imkânları bu rejim değişikliği lehinde orantısız
kullanıldıysa -100 billboardun 99u, TRTnin yüzde 72si falan- zaten
sistem bir meşruiyet tartışmasıyla başlar. Bunun
üzerine, atanmış-seçilmiş tartışmasında,
tartışmayı maalesef, atanmışların tutumları,
tavırları ve üslupları belirlemektedir. Öyle bakanlar geliyor ki
buraya -olumlu örneklerini tutanaklara geçirdik- en ufak bir ses yükselmesi
olmadan bütçesi geçiyor ama öyle bakan geliyor, sabah hatibin, milletin
seçtiği hatibin ardından küfre başlayınca ona bu sefer Sen
atanmışsın, seçilmişe bunu yapamazsın. deniyor veya
sunuş konuşmasında son derece beyefendi ve bürokrat, son
konuşmada Benden sonra
Ben vurur, kaçarım, alkışı
alırım; giderim orada ödüllendirilirim. diye son derece nezaketsiz
olununca o zaman bu hatırlatmalar yapılıyor.
Müşahhas bir örnekten
hareket edelim, Fahrettin Altun. Ne olabilir bizim beyefendiyle derdimiz ama 28
Şubat göndermesi
O dönemin mağduruyuz. diyorsunuz, o
mağduriyetten güç aldığınızı söylüyorsunuz;
aynı akreditasyonu Fahrettin Altun şimdi muhalif gazetelere,
onların emekçi muhabirlerine yapıyorsa, sarı basın
kartı subjektif kriterlere bağlanmışsa
Anadolu
Ajansında, Recep Tayyip Erdoğan'ı dahi eleştiriyorum,
tırpanlıyor mırpanlıyor ama bir paragraf geçiyorlar,
Sayın Devlet Bahçeli'nin eleştirisine cevap veriyoruz, iki satır
geçiyor; hodri meydan deneyin, Fahrettin Altun'u eleştirin ve Anadolu
Ajansı bir cümle geçsin, asla geçmez. Bir muhalefet partisinin Fahrettin
Altun eleştirisi bir satır haber olamıyorsa,
Cumhurbaşkanının eleştirildiği, muhalefet liderinin
eleştirildiği yerde Fahrettin Altun bu kadar
ayrıcalıklı bir bürokratsa elbette onun şahsıyla
ilgili yok, şahsıyla ilgili değil ama meşruiyetini
aldığını iddia ettiğiniz sistemle ilgili bu
eleştiriler gelir. Bakın, Sayın Mevkidaşım, Sayın
Turan Ok yaydan çıktı. Atı alan Üsküdar'ı geçti. Bunlar
demokrasi terimleri değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Öyle söylemedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Demokrasilerde
atı alan Üsküdar'ı geçmez, geçse de yanlış yaparsa
yakalanır, attan indirilir, hesap sorulur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Yine çarptırıyorsunuz, yine aynı
şeyi yapıyorsunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Bülent Bey öyle bir şey söylemedi.
BAŞKAN Özgür Bey,
kesmeden üç dakika
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam
Başkanım, bitireceğim.
Ok yaydan çıktı.
demokrasi terimi değildir. Burada denge var, denetleme var ve bunun
sonucunda tekrar gidip millete hesap verme var. O oktan çıkan yayın
ucundaki zehir, fakir fukaranın, garip gurebanın yüreğine
saplandı ayrı konu ama günü gelecek, sandık kurulacak, millet
hesap soracak, daha sonra da kanun önünde hesap sorulacak. Öyle, okun yaydan
çıktığı, atı alanın Üsküdar'ı geçtiği
bir rejim hayali tam saray hayalidir. Siz de sürçülisanla saray dediniz;
yaparken adı ak saraydı, milletten gelen tepkiyle korkup
külliyeye çevirdiniz. Bu saray rejiminin sonu geliyor, sandık geliyor;
hesap sorulacak, bu düzen değişecek. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
14.25
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 36ncı Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK
KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
(Devam)
BAŞKAN 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına yapılacak konuşmalara
başlıyoruz.
İlk söz Kocaeli
Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğluna ait.
Buyurun Sayın
Katırcıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KÖSE (Antalya)
Gençler sahne alıyorlar.
AK PARTİ GRUBU ADINA
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) İyi bir motivasyon oldu,
çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekillerimiz; 2022 yılı
Cumhurbaşkanlığı bütçesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi hürmetle selamlıyorum.
AK PARTİ
iktidarının 20nci, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin 4üncü bütçesi ülkemiz, milletimiz için hayırlı ve
bereketli olsun.
Değerli
milletvekillerimiz, küresel salgın gelişmiş ülke ekonomilerini
küçültürken Türkiyenin OECD ve G20 ülkeleri arasında büyümesini sürdüren
nadir ülkelerden biri olması hepimizin gurur duyması gereken bir
husustur. 2008 küresel finans krizi -Cumhurbaşkanımızın
ifadesiyle- nasıl teğet geçtiyse pandemiden dolayı yaşanan
dönemsel sorunlar da bir bir geride kalacaktır.
Geçtiğimiz günlerde
Hazine ve Maliye Bakanımızla buluşan iş
dünyamızın duayen isimlerinin işaret ettikleri gibi, Türkiye
yeni imkân ve fırsatların eşiğindedir. Avrupa
Birliğinin ifadesiyle Türkiye, pandemi sonrası tedarik zincirinin
merkez üssü, yatırım ve üretimin merkezi olma yolunda hızla
ilerlemektedir. Covid-19a rağmen, üretimi, istihdamı koruyan
politikalarımız sayesinde ihracatımız 2021in ilk
yarısında tam 121,4 milyar dolar seviyesine
çıkmıştır. Türkiye'de yatırım yok, üretim yok.
diyenlerin aksine, 80 ilde kurulan 355 OSB'de üretim ve ihracat yapan 55 bin
fabrikada 1 milyon 750 bin doğrudan istihdam oluşturulmuştur ve
yine, yüzde 80le yerlileşen millî savunma sanayimizle;
SİHA'larımızla, İHA'larımızla,
tankımızla, tüfeğimizle, helikopterimizle ve yerli arabamız
TOGGla gerçekleşmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ve Türkiye tarihinde bir ilk olarak 3,1 milyar dolar cari fazlamızla
yıl sonunda ihracatımızın 211 milyar dolara
yükseldiğine hepimiz şahit olacağız
Değerli
milletvekillerimiz, iktidarı ve muhalefetiyle, ülke ve millet meselelerini
siyasete asla malzeme yapmamalıyız. Millî tavır, vatanperver
tutum, zor zamanlarda birlik olmayı gerektirir. AK PARTİye,
Cumhurbaşkanımıza muhalefet edeyim diye Türkiyeye muhalefet
edenler milletimizin karşısına nasıl çıkacaklar?
Karamsar ve karanlık senaryolar, kötülükten başka bir şey
düşünmeyenlerin ellerinde kalacaktır. Siyasi söylemlerini döviz
dalgalanmasına göre belirleyenler, asla milliyetperver, vatanperver
olamazlar. Hâlbuki Türkiye bugünleri millî iradeyle daha çok bütünleşerek
aşacaktır. Bize düşen, güneşe çamur atmak değil,
karanlığa bir mum yakmaktır; bize düşen, milletimizin eli,
kolu, aklı, vicdanı olmaktır. Bizim için Edirne ne ise
Diyarbakır da odur.
Yirmi yılda doğudan
batıya yüzlerce, binlerce toplu açılışlarla ülkemiz mamur
hâle getirilmiştir. Bugüne kadar taş üstüne taş koymayanlar,
hiçbir eseri olmayanlar gürültüyle siyaset yapıyorlar. Milletin kürsüsünde
sözlerini yükselteceklerine seslerini yükseltiyorlar, şov yerine
çeviriyorlar, Meclisin işleyişini aksatıyorlar. Bu
anlayışa milletimiz asla prim vermez, vermemiştir. Cumhurbaşkanımızın
değerli eşlerinin yıllar önce Afrikada Mali ülkesinin Ekonomi
Bakanına bulunduğu tavsiyeyi çarpıtıp, pişirip
milletimizin önüne sunuyorlar ve milletimiz de yirmi yıldır AK
PARTİyi iktidar yaparak onlara gereken cevabı veriyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bunlar ne yaparlarsa yapsınlar,
bu millet bu gürültüye, bu göz boyamaya, çarpıtmaya, iftiralara,
şovlara asla pabuç bırakmaz.
Değerli
milletvekillerimiz, Cumhurbaşkanımız her seferinde Hodri
meydan! diyerek sandığa 15 kez gitmiş, milletin evet
demesiyle Başkan, Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Devlet
Başkanı olmuştur. Seçilmiş bir lideri koltuğa
yapışmış bir otokrat gibi göstermek en hafif ifadesiyle
insafsızlıktır, millete hakarettir; buna kimsenin hakkı
yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Devamla) Evet, demokratik mücadele sadece meşru
siyasetle olur, gayrimeşru bir siyaset modeli yoktur. Gayrimeşru
olana meşruiyet kazandırmak isteyen siyasi partiler PKKnın
uzantılarının yedeği olmaya mecburdurlar, mahkûmdurlar.
PKKya terörist diyemeyenler, teröristlere kadro verenler, evlerinde
saklayanlar, taziyelerine gidenler, çocukları dağlara kaçıranlar
ile iftira, hakaret, küfür ve yalanı, suçlayan bir nefret dili ile kirli ve
şiddet içeren siyaset dilini şiar edinenler; asla, elde
edeceğiniz hiçbir şey yoktur. Şundan emin olunuz ki Türkiye
düşmanlarının dışarıda yazdığı
senaryolarda figüran rolü alanlar, kulaklarına fısıldanan
hakaret ve iftiralarla demokrasi ve hukuk düzenini bozmaya asla muktedir
olamayacaklardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Devamla) Son cümlem.
Hiç şüpheniz
olmasın, sadece siz değil, Türkiye'nin diz çökmesini isteyenler 15
Temmuzda, Azerbaycanda, Karabağda, Suriyede, Libyada, İdlibde,
Afrinde derslerini aldılar ve alacaklar.
Türkiyenin
Kızılelma hedefine kararlılıkla yürüyüşünü kimse
durduramayacak diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçta.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı bütçesi hakkında söz
aldım. Bu vesileyle, ruhunda, özünde, mayasında kardeşliği,
barışı, hoşgörüyü, mazluma ve mağdura yardım
etmeyi şiar edinmiş Anadolunun güzel insanlarını, aziz
milletimizi ve siz saygıdeğer milletvekillerini yürekten, hürmetle
muhabbetle selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, günlerdir burada 2022 bütçesini konuşuyoruz. Bazı
hatipler gerçekten bütçeye dair eleştiriler getiriyorlar, öneriler
getiriyorlar; bunları büyük bir dikkatle ve sükûnetle takip ediyoruz.
Ancak bazı hatipleri dinlerken gerçekten hayrete kapılıyoruz,
dehşete kapılıyoruz. Dünyanın gerçekliğinden
kopmuş, Türkiyenin her alanda verdiği o muhteşem mücadeleyi;
enerjide, ekonomide, güvenlikte, sağlıkta verdiği mücadeleyi
görmezden gelerek Cumhurbaşkanına hakareti ve Recep Tayyip
Erdoğan düşmanlığını besleyen dili ve hakareti,
iftirayı, karalamayı, karamsarlığı âdeta kendilerine
kılavuz olarak seçmişler, gerçekten milletin umutlarıyla
oynuyorlar.
Değerli milletvekilleri,
hâl bu hâlken bu Parlamentonun çatısı altında bulunan biz,
milletvekillerine düşen, milletimizin umudunu büyütmek, ekmeğini büyütmek
ve kardeşliğini büyütmektir. Bu kadim coğrafya birçok krizi
bertaraf etti, yine bu krizleri de hep birlikte bertaraf edeceğiz.
Sayın milletvekilleri,
bazı milletvekilleri, bazı hatipler buraya çıkıyorlar
Maalesef şunları da gördü bu kürsüde milletimiz: Ellerine
kollarına hâkim olamayan, dillerine hâkim olamayanlar ülkeye hâkim olma
rüyası kuruyorlar. Bu millet o rüyalara geçit vermez bugüne kadar
vermediği gibi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir taraftan dünyada
pandeminin ağır şartları, Türkiyenin verdiği mücadele
ve bir taraftan da milletimizin asil duruşuyla bu bağlamda
geçirdiği süreçler.
Kıymetli
milletvekilleri, maalesef, edebe, adaba sığmayan hareketlerle çok
karşılaştık burada. Milleti tehdit edenler,
Cumhurbaşkanımızı, milletin helal oylarıyla
seçilmiş Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızı, onun
muhterem ailesini, buraya bütçelerini sunmaya gelen, bütçe için gelen
Bakanlarımızı tehdit edenler, parmak sallayanlar bunu
benimsemişler ve arkasından da çok gariptir Özgürlük! sloganı
atıyorlar. Nasıl bir özgürlük hayal ediyorsunuz, anlamakta güçlük
çekiyorum. Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz, anlamakta güçlük
çekiyorum. İşte, yıllardır -yirmi yıldır- Recep
Tayyip Erdoğanın yönettiği Türkiyede bunları
yapabiliyorsunuz ve hâlâ özgürlükten bahsediyorsunuz. Hadi oradan dememiz
lazım, hadi oradan! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri,
bu bağlamda, yeni dönemde, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminde, biliyorsunuz, halkımızın karar verdiği
sistemle, Cumhurbaşkanını halk doğrudan seçiyor. Halka
karşı sorumlu; siyasi sorumluluğu var, anayasal sorumluluğu
var, hukuki sorumluluğu var ve bunun gereği olarak da gece gündüz
koşturan bir Cumhurbaşkanı, halkımızın
hakkını tüm dünya ölçeğinde savunan bir Cumhurbaşkanı
ve yirmi yıldır bu millete verdiğimiz sözü tek tek tutmanın
onurunu yaşatan bir Cumhurbaşkanı
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ben, bu milletin evladı olarak,
Saygıdeğer Cumhurbaşkanımıza bunlardan dolayı
şükranlarımı arz ediyorum, Allah razı olsun diyorum
kendilerinden. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer
milletvekilleri, 2022 bütçesini konuşuyoruz. 2022de pandeminin dünyanın
küresel bütçelerini sarstığını biliyoruz, insanların
hayatını zorlaştırdığını biliyoruz.
Şimdi, inşallah bu bütçe geçecek ve 2023 bütçesini birlikte
yapacağız, cumhuriyetin kuruluşunun 100üncü
yılının bütçesini yapacağız. O gün, bizim, gençlerimize
söyleyecek yeni sözlerimiz var, kadınlarımıza söyleyecek yeni
sözlerimiz var, bu aziz milletin bütün evlatlarına söyleyecek yeni
sözlerimiz var çünkü bizim bir rüyamız var, bir davamız var, büyük
Türkiye idealimiz var; bunu hep birlikte gerçekleştireceğiz
inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer
milletvekilleri, güçlü olmadığınız zaman haklı
olmadığınız bir dönemi yaşıyor dünya; maalesef
dünya vicdanını kaybetmiş. Dünyadaki bütün zulümlere, bütün haksızlıklara
karşı sadece Türkiye ayakta duruyor, sadece bu milletin
evlatları ayakta duruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HALİS DALKILIÇ (Devamla)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Doğrusu, Türkiyeye de
diz çöktürüp Türkiyeyi de susturalım istiyorlar. Bu manada, Türkiye kadim
mücadelesini devam ettirecek. Biz, yüz yıllık cumhuriyetin, bin
yıllık kadim devlet geleneğinin bağrından kopmuş
aziz milletin evlatları olarak, Türkiye olarak güçlü olmak zorundayız,
ayağa kalkmak zorundayız, ayakta durmak zorundayız,
dünyanın hükümranlarına itiraz etmek zorundayız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu bağlamda diyoruz ki:
Önümüzde 2023 seçimleri var, bu seçimler milletimizin birliğine
beraberliğine, ekmeğini büyütmeye, kardeşliğe vesile olsun.
Son olarak diyorum ki: Rota
2023, hedef büyük ve güçlü Türkiye!
Bütçemiz hayırlara
vesile olsun. Bütün milletimizi, milletvekillerimizi hürmetle, muhabbetle
selamlıyorum.
Allah'a emanet olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Konya Milletvekili Gülay Samancıda.
Buyurun Gülay Hanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
GÜLAY SAMANCI (Konya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri
dâhilinde Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubum
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin başında
Sevgide çekilen cefada binlerce vefa var. diyen, Hakk'ın rahmet ve
merhametinin sonsuz olduğunu ifade eden Mevlâna Celâlettin Rûmi
Hazretlerini, 748inci vuslat yıl dönümü vesilesiyle Hazreti Pir'i rahmet
ve minnetle yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum sonucu kabul edilen ve 9 Temmuz
2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi parlamenter sistemin sebep
olduğu hükûmet kurma krizlerini sona erdirmiştir. 2002
yılında AK PARTİ'nin iktidara gelmesiyle birlikte ülkemizde
siyasi duruş ve hizmette paradigma değişimiyle beraber
milletimizin içine terk edildiği makûs talihten kurtulma süreci başlamıştır.
Geçmiş dönemlerde
yaşanan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hatta bakanların
aralarındaki polemikler yüzünden bir gecede faiz oranlarının
yüzde 3.000lere yükseltildiğini, millî gelirin bir anda 51 milyar dolar azalmasına
sebebiyet verdiğini hepimiz birlikte yaşadık.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 2007 yılında, Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinden önce, Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplantı yeter
sayısıyla ilgili yaşananları biliyoruz. O dönem verilen
Anayasa Mahkemesi kararlarını tüm ülkemiz gördü, duydu.
Anayasanın 96ncı maddesinde açık bir hüküm olmasına
rağmen alınan karar vicdanları yaralamış ve
Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili daha önceki süreçlerde oturmuş
bir uygulama olmasına rağmen, o dönemde ülkemiz maalesef krizlere
sürüklenmiştir.
Türkiyede siyasi tarihi
irdelediğimiz zaman, parlamenter sistemden kaynaklı siyasi krizlerin
çokça yaşandığını ve siyasi çalkantılar nedeniyle
istikrarsızlığın hepimize kaybettirdiğini, ülkemizi
gerek siyasi gerek ekonomik olarak gerilettiğini hep birlikte gördük.
İşte bütün bu sebeplerle, ülkemiz siyasi geleceğinin daha
sağlam temellere oturması açısından halkımız tam
yetkili konuma getirilmiştir yani milletvekilini de
Cumhurbaşkanını da kendisinin seçeceği, kararların
daha hızlı ve etkin şekilde uygulanacağı yeni hükûmet
modelini seçmiştir. AK PARTİ olarak temel ilkelerimizden olan Halka
hizmet, Hakka hizmettir. düsturuyla hareket ettik. İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. dedik. Tek millet, tek bayrak, tek
vatan, tek devlet. dedik. Bu nedenle, devletimizi yüceltmek için, milletimizin
sıkıntılarıyla hemhâl olup bizi
istikrarsızlığa sürükleyen parlamenter sisteme referandumla
birlikte son verdik. Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin iradesini temsil
kabiliyetiyle yasama faaliyetlerini yürütürken, yürütme ise hizmet üretme
üzerinde yoğunlaşmakta ve icraatlar ortaya koymaya devam etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi daha da güçlenmiş,
milletin vekillerinin doğrudan Meclise yasa teklifinde bulunma hakkı
pekiştirilmiştir. Ortaya atılan Türkiye Büyük Millet Meclisinin
baypas edildiği iddiaları asılsız olup Meclisimiz milletten
almış olduğu güçle milletimizi temsil etmeye devam etmektedir.
Ülkemiz üzerinde oynanan onca
oyun, terör ve antidemokratik eylemler, hatta 15 Temmuz darbe girişimine
rağmen, üretimde kalkınma hedeflerimiz ve sosyal alanda
gerçekleştirilen başarılar, fikir ve düşünce
özgürlüğünün hayata geçirilmesi, demokratikleşme alanında
verilen mücadele ile ulaşımda, sanayileşmede, sağlık
alanında modern teknolojinin ülkemize kazanımı için elde edilen
gelişmeler, aynı zamanda şehirlerimizin imar ve mamur edilmesi
gibi pek çok alanda yapılan hizmetler
Cumhurbaşkanımızın riyasetinde hızla devam etmektedir.
Her zaman olduğu gibi, milletimizle birlik ve beraberlik içinde, ülkemizi
daha güçlü bir şekilde ileriye götürmenin gayreti içerisinde
olacağız. Artık, her türlü iç ve dış tehdide
karşı dışa bağımlı olmayan, kendi
silahını, mühimmatını kendi üreten, hatta bunları
dünya pazarına sunan bir Türkiye var. İHA, SİHA, İDA gibi
millî savunma gücümüz var. Yerli otomobilimiz için gün sayıyoruz.
Karadenizde ülkemize uzun yıllar yetecek ve ülkemize milyarlarca dolar
kazanç sağlayacak doğal gaz rezervlerimiz bulundu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Doğal gazı bulduk, petrolü bulduk, geliyoruz.
GÜLAY SAMANCI (Devamla)
Gerçekleştirdiğimiz hamlelerimizi geleceğimiz olan TEKNOFEST
gençlerimizle başarıyoruz. Akdenizde ülkemize oynanmak istenen
oyunları bertaraf ettik. Kalkınma hamlelerimizi yaparken,
demokratikleşme sistemini başarıyla yürütürken biz
sırtımızı milletimize dayadık ve gücümüzü milletten
aldık. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Yirmi yıldır terörle mücadelede, şu anda
gelinen noktada terörün belini kırmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
GÜLAY SAMANCI (Devamla)
Sayın Cumhurbaşkanımızın
başkanlığında, devletimizin üniter yapısını
hedef alan ekonomik terör de dâhil, tüm terör hareketlerine karşı tek
bir cevabımız vardır: Başaramayacaksınız,
milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz,
vatanımızı parçalayamayacaksınız, devletimizi
yıkamayacaksınız, ezanlarımızı
susturamayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka
boyunduruk vuramayacaksınız.
Cumhurbaşkanlığı
bütçesi ve merkezî yönetim bütçe kanununun ülkemize ve milletimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Gazi Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Manisa Milletvekili Murat Baybaturda. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MURAT BAYBATUR (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığının 2022 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2021 yılı
dünyanın ve ülkemizin, devletler arası güç mücadeleleri, terör
örgütleri gibi devlet dışı aktörlerden kaynaklı tehditler
ve coronavirüs ile iklim değişikliği gibi uluslarötesi
sorunlarla karşı karşıya kaldığı zorlu bir
yıl olmuştur. Bir yandan, uluslarötesi sorunlar küresel alanda
iş birliğini gerektirirken, diğer yandan da ülkelerin siyasi ve
sosyoekonomik alanda yaşadıkları zorluklar ve rekabetler güç
mücadelesini beraberinde getirmiştir. Amerika, Rusya ve Çin'in küresel
rekabeti, Irak'taki seçimler, İsrail'in yeni iş birliklerine
yönelmesi, Orta Doğu ve Afrika coğrafyasındaki etnik ve siyasi
grupların oluşturduğu otorite boşlukları,
Afganistan'da değişen siyasi yapı, Suriye ve Libya'daki
çatışmalar, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki gerginlik,
Doğu Akdeniz'deki bloklaşmalar, Hint-Pasifik bölgesinde artan güç
mücadelesi, ekonomik manipülasyonlar ve yaptırımlar gibi
uluslararası güvenlik dinamiklerini derinden etkileyen gelişmeler
yaşanmıştır.
Küresel düzeyde yaşanan
gelişmeler ile bölgemizi etkileyen çatışmaların ve güç
mücadelelerinin yanı sıra, 2021 yılı içerisinde, ülkemiz
açısından; sınırlarımızın ötesinden beslenen
PKK/KCK terör örgütünün yurt içinde ses getirici eylem
arayışları, FETÖnün ayakta kalma mücadelesi, Avrupada
aşırılık yanlısı yapıların
güçlenmesiyle artan Türk ve İslam karşıtlığı,
yabancı servislerin casusluk faaliyetleri, siber saldırılar,
basın-yayın organları ve sosyal medya üzerinden ülkemiz aleyhine
yapılan kara propaganda faaliyetleri, ülkeler arasında
geliştirilen askerî ve siyasi anlaşmalar ile yeni ittifaklar
başlıca tehdit alanları olmuştur. Yaşam biçimlerini
değiştiren dijital alan, teknolojik yenilik ve yapay zekâ
alanındaki gelişmeler pek çok açıdan avantajlar sağlamakla
birlikte yeni tehditleri de beraberinde getirmektedir. Hasım devletler,
teröristler ve organize suç örgütleri tarafından ülke güvenliğimiz
tehdit edilmektedir. Sanal ve fiziksel dünyada mücadeleyi gerektiren tüm bu
tehditler karşısında bir ülkenin görünmez silahı olan
istihbarat büyük önem arz etmektedir.
Millî İstihbarat
Teşkilatımız, 2021 yılında
karşılaştığımız tehditler
karşısında erken hamleler yaparak, çok boyutlu ve
hızlı etkileşim göstermek suretiyle, güçlü ve dinamik
yapısıyla, insan istihbaratı gücüyle, teknik İHA-SİHA
kapasitesiyle birleştirme stratejisiyle terörle mücadele alanındaki
tehdit kaynaklarını bertaraf ederek çok yönlü mücadeleyi
başarıyla yürütmüştür. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) PKK ve KCKyla mücadelede sistematik ve hedef odaklı
çalışmalarıyla örgüte ciddi zarar veren MİT
Başkanlığı, üst düzey hedefleri beklemedikleri anda ve
yerde etkisiz hâle getirmeye ve örgütü yönlendiren ana omurgayı bertaraf
etmeye odaklanmıştır. Yalnızca 2021 yılında
etkisiz hâle getirilenler arasında PKK/KCK Suriye sözde genel sorumlusu
Sofi Nurettinden tutun da Engin Karaaslan, Taybet Bilen, Mehmet Hatip
Arıtürk, Selman Bozkır ve Ulaş Doğan gibi örgüt
elebaşıları etkisiz hâle getirilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ayrıca, Millî
İstihbarat Teşkilatı tarafından Suriyede harekât bölgelerinde
sivilleri ve Silahlı Kuvvet mensuplarını hedef alan
PKK/KCKnın uzantısı PYD-YPGyle etkin mücadele verilmekte,
örgütün faaliyet gösterdiği bölgelerde hedef odaklı
başarılı operasyonlar yürütülmektedir.
Yine, FETÖyle mücadele
byLocku çözerek örgütün şifrelerini ortaya çıkarmış,
Emniyet arşivini ve mahrem yapılanmayı deşifre ederek
FETÖyle mücadelede kırılma noktası oluşturmuştur.
Artık bundan sonra yurt içinde ve yurt dışında FETÖyle
mücadelesini kararlılıkla yürüten MİT, FETÖ örgüt
mensuplarının hiçbir yerde kendilerine alan bulamamalarını
ve güvende hissetmemelerini sağlamıştır. Farklı
ülkelerden 100den fazla FETÖ örgüt mensubu Türkiyeye getirilmiş, yine,
2021 yılı içerisinde örgütün Orta Asya koordinatörü Orhan
İnandının Kırgızistandan, FETÖ
elebaşının yeğeni Selahattin Güleni Kenyadan Türkiyeye
getirilmesi bu alanda öne çıkan çalışmalardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MURAT BAYBATUR (Devamla)
Yine, çatışma bölgeleriyle bağlantılı faaliyet
göstermiş çok sayıdaki DEAŞ ve El Kaide mensubuna ilişkin
tespitler MİT tarafından güvenlik güçleri ve yabancı kaynaklarla
paylaşılmış ve pek çok örgüt mensubu yakalatılarak
olası terör eylemleri engellenmiştir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Helal olsun aslan parçalarına, helal olsun aslan parçalarına!
MURAT BAYBATUR (Devamla)
MİT Başkanlığı, Türkiyede istihbari çalışma
yürüten ülkeleri tespit etme ve faaliyetlerini etkisizleştirme
noktasında da istihbarata karşı koyma alanında da bizleri onurlandırmıştır.
Ülkemizin karşılaşması muhtemel tüm iç ve dış
tehditlere karşı güvenlik alanında elini güçlü kılan önemli
yapılardan biridir İstihbarat Teşkilatımız. Teknik
özelliklerini artırarak elektronik ve sinyal istihbaratını insan
istihbaratıyla harmanlayıp başarının
sağlanmasında önemli rol oynayan Millî İstihbarat
Teşkilatımızın tüm çalışanlarını tebrik
ediyor, 2022 mali yılı bütçemizin Teşkilatımıza,
devletimize, ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bravo aslan parçalarına!
BAŞKAN Söz
sırası Erzurum Milletvekili Selami Altınokun.
Buyurun Sayın
Altınok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığının 2022 yılı bütçesi üzerine
partimiz adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz
milletimizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Ülkemizde devlet
istihbaratından sorumlu kurum olan Millî İstihbarat
Teşkilatı, istihbarat, operasyonel kabiliyet, istihbarat diplomasisi
ve arka kapı diplomasisi sayesinde devletimizin akıllı güç
oluşturmasında kritik bir rol oynamaktadır. Millî
İstihbarat Teşkilatı, tehditlerin gerek yurt içinde gerek yurt dışında
kaynağında bertaraf edilmesi ve hedef odaklı operasyonel
çalışma yürütülmesi prensibi çerçevesinde
çalışmalarını yürütmektedir. Millî İstihbarat
Teşkilatının çalışmalarında
Dışişleri Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığıyla birlikte
fevkalade bir koordinasyon içerisinde çalıştığını
görmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Teşkilatın, sadece
derlediği istihbarati bilgiyi değil; edindiği kapasiteyi,
kabiliyeti ve tecrübeyi de diğer kurumlarla paylaşmakta cömert
davrandığını görmekten memnuniyet duymaktayız. Bu
durum, millî güvenliğimizin topyekûn güçlenmesini sağlamaktadır.
Profesyonel bir koordinasyon sistemiyle devletin güvenlik ve istihbarat
çarkının tam anlamıyla işletilmesi, karşı
karşıya olunan karmaşık tehditlerle mücadele için bir çözüm
yoludur.
Millî İstihbarat
Teşkilatı PKK/KCKyla mücadelede, örgütün kendini üretmesini
engelleme anlayışıyla, lider kadroyu hedef alarak beyin
takımını ve sistemi yok etmeye odaklanmıştır.
Nitekim, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığının
Irak ve Suriye sahalarında gerçekleştirdiği operasyonlar sayesinde,
bugüne kadar örgütün sözde başkanlık konseyi, yürütme konseyi,
dış ilişkiler, maliye, istihbarat, özel güç, kadın ve saha
yapılanması sorumlularının da aralarında
bulunduğu çok sayıda lider kadro etkisiz hâle getirilerek bertaraf
edilmiştir. Ülkemizden kilometrelerce uzakta, örgütün kendini en güvenilir
hissettiği noktalarda gerçekleştirilen istihbarat operasyonları
örgütte ciddi endişe ve kopmalara sebebiyet vermiştir. Böylelikle,
kırk yılı aşkın bir süredir mücadele edilen örgütün
hareket kabiliyeti sınırlandırılmış, örgüt yeni
unsur kazanamaz hâle gelmiştir. Örgütün küresel güçlerle ittifak kurarak
kendine yer edinme çabaları da yine Teşkilatın tespitleriyle
ortaya çıkarılmaktadır.
FETÖyle mücadelede ise 15
Temmuzdan öncesine dayanan bu mücadele anlayışıyla ilgili
kurumları bilgilendiren Millî İstihbarat Teşkilatı,
özellikle Emniyet arşivini ve Türk Silahlı Kuvvetlerindeki mahrem
yapılanmalarını deşifre ederek güvenlik kurumlarımızın
terör örgütünden arındırılmasını
sağlamıştır. Ayrıca, hâkim, savcı, doktor gibi
kritik kurumlardaki kripto örgüt mensuplarının ortaya
çıkarılması örgütün ülkemizdeki emellerini boşa
çıkarmıştır.
DEAŞ başta olmak
üzere, radikal örgütlerle de yoğun bir mücadele yürüten Teşkilat
tarafından sadece 2021de gerçekleştirilen çalışmalarla
DEAŞ'ın çok sayıda tecrübeli kadrosu etkisiz hâle
getirilmiş; örgütün eylem stratejisi, irtibat, muhabere yöntemleri,
şebekesi ve faaliyet yöntemleri deşifre edilmiştir. Bu tespitler
ve üçüncü ülkelerle DEAŞ ve yabancı terörist savaşçılar konusunda
yürütülen iş birliği, ülkemizin terör örgütleriyle mücadelede
güvenilir bir partner olduğunu bütün dünyaya göstermiştir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Millî İstihbarat
Teşkilatı Başkanlığının bir diğer
önemli sorumluluk alanı olan istihbarata karşı koyma konusunda
da etkileyici çalışmalar yürüttüğünü görmekteyiz. Birçok
faaliyet mahremiyet nedeniyle açıklanmamakla birlikte, dönem içerisinde
Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından birçok ülkenin
ülkemiz üzerinden yürüttükleri çalışmalar ortaya çıkarılmış,
ajan ağları deşifre edilmiştir. Keza, stratejik
kurumlarımızda çalışanların üçüncü ülkelere bilgi
verdiğine dair casusluk vakaları da yine
Teşkilatımızın titiz ve uzun soluklu
çalışmalarıyla ortaya çıkarılmıştır.
İtalyan
vatandaşının Somali'den kurtarılması, Libya'daki
vatandaşlarımızın ülkemize geri dönüşlerinin
sağlanması gibi rehine kurtarma operasyonlarıyla da
Teşkilat güçlü bir devlet organı olduğunu ortaya koymuştur.
Keza, Suriye, Libya gibi çatışma alanlarında da güçlü istihbarat
ağıyla hem sahada doğrudan rol almış hem de masada
müzakerelere yön verici olmuştur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; basına yansıyan faaliyetlerin
Teşkilatın yürüttüğü çalışmaların çok
sınırlı bir kısmı olduğu hepimizin malumudur.
Gelinen noktada, Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı, personelinin azmi ve
çalışkanlığı ile çeşitlendirdiği insan
istihbarat gücünü teknik, İHA ve SİHA kapasitesiyle
birleştirerek tüm kabiliyetlerini eş zamanlı kullanmakta ve
imzasını attığı başarılarıyla bizleri
gururlandırmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SELAMİ ALTINOK (Devamla)
Tehditlerin karmaşıklaştığı ve daha da
belirsizleştiği dönemde Millî İstihbarat
Başkanlığının görev ve sorumluluklarını
yerine getirirken insan istihbaratıyla birlikte elektronik, teknik,
askerî, psikolojik her türlü istihbarat kaynağını sürekli
iyileştiren ve aynı anda kullanan ölçüde güçlü bir istihbarat servisi
olması zaruridir.
Ülkemizin bekası için
yılmadan mücadele eden ve ülkemizin gizli kahramanları olan Millî
İstihbarat Teşkilatının tüm
çalışanlarını tebrik ediyor; görevleri sırasında
canlarını feda eden aziz şehitlerimize Allahtan rahmet,
gazilerimize sağlık ve afiyet diliyor; 2022 mali yılı
bütçesinin Teşkilata, devletimize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyor; Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğana aittir.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YALÇIN AKDOĞAN (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Millî Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliği bütçesiyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Öncelikle, 2022 yılı bütçesinin hayırlı
olmasını diliyorum.
Millî Güvenlik Kurulu, 1933
yılında Yüksek Müdafaa Meclisi adıyla kuruldu, ardından
Millî Savunma Yüksek Kurulu oldu, 1961 yılında da bugünkü
adını aldı. Kurulun ismi değiştiği gibi
dayandığı anlayış, yüklendiği misyon, yerine
getirdiği fonksiyonlar da zaman içerisinde ciddi değişiklik
gösterdi. Millî seferberlik anlayışından millî savunma
anlayışına, daha sonra millî güvenlik konseptine doğru bir
evrilme yaşandı. Millî güvenlik olgusu, risk ve tehdit
değerlendirmeleri, savunma anlayışları zaman içinde ciddi
şekilde farklılaştı. Yani bir yönüyle kavramlara ve
olgulara yüklenen anlamlar değişmiştir, diğer yönüyle
Kurula yüklenen misyon ve fonksiyonlar değişmiştir.
Türkiye açısından
bakarsak, ülkemizin ve dünyanın son yıllarda maruz
kaldığı risk ve tehditler, meydan okuma ve tehlikeler çok yönlü
bir güvenlik anlayışını gerekli kılıyor.
Birincisi, askerî güç ve kapasiteniz, silahlı kuvvetlerinizin hareket
kabiliyeti, savunma sanayisindeki gelişmişlik durumunuz; bunlar hâlâ
bugün dünyada çok önemli ama tek başına yeterli değil. Bunun
yanında, ülkenin toplam kapasitesi, bu kapasiteyi devlet ve millet olarak
tüm kurumların eş güdüm içerisinde kullanma kabiliyeti bugün daha çok
önem taşıyor. Türkiye son dönemde bu ikisini başardı; hem
askerî kabiliyetini, hareket kabiliyetini, kapasitesini, savunma sanayisindeki
gelişmeleri hem de kurumları eş güdümlü olarak
çalıştırarak devlet-millet kaynaşmasıyla ortak bir
politikaya bunu dönüştürebilmek.
Tabii, ulusal
güvenliğimizi korumak ulusal çıkarlarımızı korumaktan
geçiyor. Aynı zamanda millî güvenlik dediğimiz zaman demokrasi,
refah, tolerans, iç barış, güvenlik, savunma, düzen gibi kavramlar
arasındaki ilişkinin de sağlıklı bir şekilde
kurulması gerekiyor ve toplam güvenlik bu ilişkinin doğru
kurulmasından geçiyor. Aynı zamanda, bugün siber güvenlikten,
gıda güvenliğinden, enerji arz güvenliğinden, iktisadi
güvenlikten bahsediyoruz. Yani güvenlik konsepti bugün daha kapsamlı bir
hâl almış durumda.
Değerli milletvekilleri,
millî güvenlik kurulları dünyanın birçok ülkesinde var, Avrupa
Birliği ülkelerinde de var. Mesele bir kurulun olup olmaması
değil, bu kurulun nasıl bir misyon yüklendiği. Türkiyede bir
dönem bu konuda çok tartışmalar yaşandı Millî Güvenlik
Kurulu ekseninde, her toplantı bir krize dönüştü; işte, siyasi
iktidara, seçilmişlere parmak sallandığını, fırça
atıldığını, birtakım muhtıralar
verildiğini gördük. Millî Güvenlik Kurulu bir tür vesayet kurumu; sivil
siyaseti dizayn eden, bir kısım dayatmalarda bulunan bir organ gibi
algılandı. İşte bu anlayışta da bir
değişim oldu; Türkiyenin demokratikleşmesine, asker-sivil
ilişkilerinin normalleşmesine paralel olarak Millî Güvenlik Kurulunun
da asli fonksiyonuna döndüğünü söyleyebiliriz.
Her anayasal kurum gibi Millî
Güvenlik Kurulu için de esas olan, anayasal zeminde ve demokratik sistemin
ruhuna uygun olarak faaliyet göstermesidir. Bir zamanlar Millî Savunma Kurulu
gibi kendisini kurgulayarak odağını içeriye çeviren;
vatandaşı düşman, sivil iktidarı siyaseti tehdit olarak algılayan
yapı zaman içerisinde daha demokratik bir anlayışa dönüştü.
Millî güvenlik kurulları hiçbir zaman bir icra kurulu, bir vesayet kurumu,
bir dayatma mekanizması, bir kontrol ve denetim organı, bir siyaset
yapım ve uygulama merkezi, devleti temsil makamı değildir ve
olamazlar. Millî Güvenlik Kurulu, iç siyasete racon kesen değil, dünya
kamuoyuna ve ilgili ülkelere pozisyon deklare eden bir platformdur ve zaman
içerisinde bu anlayışın değiştiğini gördük.
1980 darbesinden sonra
vesayetçi anlayış Millî Güvenlik Kurulu üzerinden her şeyi; tarım,
hayvancılık, turizme kadar her alanı güvenlik alanı
içerisine aldı ve bunun üzerinden sivil siyasete birtakım politikalar
dikte etmeye çalıştı. Bugün, enerji arz güvenliğinden,
farklı alanlardaki güvenlikten bahsetmemizle bu farklı bir durum.
Yani sivil iktidara politika dikte etmek, her alanı güvenlikle
ilişkilendirerek bunu bir askerin belirlemesi değil; sivil siyasetin
bütün ülkede yaşananları -mesela pandemi, millî güvenlikle ilgili
elbette boyutları var- bunu kapsamlı olarak değerlendirmesi
farklı durumlardır. 2000li yılların sonlarına
doğru asker-sivil ilişkilerinde ciddi normalleşme
yaşandı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
YALÇIN AKDOĞAN (Devamla)
Avrupa Birliğine uyum paketlerinden Anayasa değişikliğine
kadar, olağanüstü hâlin kaldırılması, devlet güvenlik
mahkemelerinin, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, EMASYA
Protokolünün kaldırılması, askerî yargının yetki
alanının daraltılması, Yüksek Askerî Şûra
kararlarına yargı yolunun açılması, YAŞta oturma
düzeninin değiştirilmesi, askerin koruma kollama vazifesiyle ilgili
35inci maddenin değiştirilmesi gibi birçok şey
Bu
normalleşme sayesinde bugün Silahlı Kuvvetler dünyanın birçok
bölgesinde operasyon icra ediyor ve Türkiye hard ve soft powerıyla
dünyada bölgesel bir güç oldu.
Bir konuşmacı
Millî Güvenlik Siyaset Belgesi yoktur, mahrum kaldı Türkiye. dedi. Bu
mahrumiyet nasıl bir ızdırap meydana getirdi bilmiyorum ama
böyle bir mahrumiyet hissine kapılmasınlar, Millî Güvenlik Siyaset Belgesi
vardır; 10da, 15te, 20de hazırlanmıştır ve şu
anda yürürlüktedir. Böyle bir yokluk, mahrumiyet şeklinde acı
çekmelerine gerek yoktur.
Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğinin bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Karabük Milletvekili Niyazi Güneşte.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bütçe görüşmeleri kapsamında
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Heyetinizi, aziz milletimizi ve kıymetli
hemşehrilerimi saygıyla hürmetle selamlıyorum.
İslam dini konusunda
toplumu aydınlatmak ve bu alandaki beklentileri karşılamak üzere
3 Mart 1924 tarihinde kurulan Diyanet İşleri
Başkanlığı, Anayasada ve kanunda kendine verilen görev ve
sorumlulukları layıkıyla yerine getirmenin azmi ve gayreti
içindedir. Başkanlığın hizmetlerinde ve
çalışmalarında esas olan, İslam dininin ana
kaynaklarının doğru bilgisini esas almaktır;
Başkanlığın kurulduğu günden itibaren
değişmeyen temel çizgisi hep bu istikamette olmuştur. Diyanet
İşleri Başkanlığı din hizmetlerinde nizamı,
intizamı, istikrarı sağlayan bir kurumdur. İbadetlerin
vaktinde ve usulüne uygun olarak icra edilmesini sağlamaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığımız 130 bin
görevlisiyle ülkemizin dört bir köşesinde köy ve mezralara kadar hizmet
veren devletimizin yegâne kuruluşudur. Ülkemiz dışında ise
Avrupadan Asyaya, Amerikadan Afrikaya, Balkanlardan Kafkaslara 7
kıtada 100e yakın ülkede 2 binin üzerinde görevlisiyle ülkemizin
gönül elçiliğini yapmaktadır. Diyanet İşleri
Başkanlığı yurt dışındaki
insanımız için sadece bir din hizmetinin değil, aynı
zamanda bir kimlik ve varoluş mücadelesinin adıdır.
Başkanlığın
bütçesi tartışılıyor; 3 bakanlık, 5 bakanlık
Değerli milletvekilleri, Diyanet İşleri
Başkanlığının bütçesi yatırım bütçesi
değil, personelinin maaş bütçesidir; çalışan kişinin
maaşını ödemek ise uluslararası kurallarla belirlenmiş
evrensel bir haktır. O bakımdan, Diyanet personelinin
maaşının bütçesiyle ilgili 3 bakanlık, 7 bakanlık, 8
bakanlık tarzında bir tartışma doğru bir
tartışma değildir.
Değerli milletvekilleri,
Ayasofyadan sonra, geçtiğimiz mayıs ayında Taksim Meydanı
da camisine kavuştu. Bir buçuk asırlık bir mücadeleden söz
ediyorum. Yakın tarihimizde Menderes, Demirel, Türkeş, Erbakan ve
Özal merhumların da hayaliydi, milletimizin de hayaliydi ama dört
yılda tamamlanan Taksim Camisinde ilk ezan okundu ve ilk cuma
namazıyla Taksim Camisi ibadete açılarak Diyanet İşleri
Başkanlığına tahsis edildi. Milletimizin yüz elli
yıllık hayaline kavuşmasını sağlayan Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana Meclis kürsüsünden
şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yaklaşık iki
yıldır pandemi dönemindeyiz. Salgın döneminde din
görevlilerimizin büyük bir gayret ve özveriyle Vefa Gruplarında ifa
ettikleri hizmetler takdire şayandır. Ülkemizin dört bir yanında
82 bin din görevlimiz bu çalışmada yer almış,
yaşlıların, hastaların eli ayağı olmuştur.
Başkanlığımız, toplumun yarısını
oluşturan kadınlarımızı din hizmetlerinin temel ögesi
görmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
NİYAZİ GÜNEŞ
(Devamla) - Bu cümleden olarak, 433 noktada 3.733 uzman görevlisiyle aile ve
dinî rehberlik bürolarını oluşturmuştur. Haydi Türkiye
Evden Kuran Öğrenmeye Projesine 100 binden fazla
vatandaşımız katılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
Diyanet İşleri Başkanlığı
teşkilatımızda görev yapmış olup ahirete intikal
edenleri hayırla yâd ediyor, onlara Cenab-ı Haktan rahmetler
diliyorum. Özellikle, aramızda bulunup da Diyanet teşkilatında
uzun süre görev yapan İmran Hocamızı saygıyla rahmetle
anıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Emeklilerimize sıhhat ve afiyetler içinde mesut ömürler, görevde olan
bütün mesai arkadaşlarıma da çalışmalarında üstün
başarılar diliyorum.
2022 bütçemiz ülkemize,
milletimize, memleketimize hayırlı olsun diyor, hepinizi hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Çorum Milletvekili Erol Kavuncuda.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
EROL KAVUNCU (Çorum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Diyanet İşleri Başkanlığımızın 2022
yılı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulumuzu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün, insanlık, savaş, terör, hastalık, bütün dünyayı
kuşatan zulüm ve adaletsizlikler sebebiyle çaresizlik ve umutsuzluk
girdabında hayat mücadelesi vermektedir. İnsanlık bir tarafta
bencillik ve rehavet; diğer yanda yoksulluk, sefalet, sosyal
yalnızlık kıskacında sıkışmış
durumdadır. Daha huzurlu bir hayatın inşası için
önceliğimizin, gerçek beka meselemizin genç nesillerimiz ve ailelerimiz
olması gerekirken maalesef bugün insani ve ahlaki değerleri hiçe
sayan, aileyi tahrip eden, göz aydınlığımız
evlatlarımızı hedef alan türlü tuzaklarla karşı
karşıyayız.
Diğer yandan,
yaşanan bütün bu olumsuzlukların ve işlenen bütün insanlık
suçlarının temelinde iman zafiyeti ve inançsızlık
yatmaktadır. Böylesi bir ortamda insanlığa umut olacak yegâne
hayat nizamı da şüphesiz İslamdır, başka bir
kurtuluş reçetesi de yoktur. Şüphesiz, eşrefimahlukat olarak
yaratılan insanı anlamlı kılan yegâne cevher, ruh ve
inancın merkezi imanlı bir kalptir. İman ve istiklal
şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoyun ifadesiyle: İman o cevherdir ki
İlahî ne büyüktür/ İmansız olan paslı yürek, sinede
yüktür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kıymetli
milletvekilleri, bütün bu gerçekliklerden hareketle dinin 2 temel
kaynağı Kuran ve sünnete dayalı sağlam bilgiyi esas alan,
Müslümanların on dört asırlık birikimini de ihmal etmeyen
Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemizde, bugün,
toplumsal huzurun en önemli mimarlarındadır. Bu kapsamda, yurt
dışı temsilcilikleri aracılığıyla
dünyanın dört bir yanında ve yurt içinde Türkiyenin 81 vilayetinde
il ve ilçe müftülükleri aracılığıyla 130 bini
aşkın personeliyle hizmetine devam etmektedir. Diyanet
İşleri Başkanlığı, bütün camilerimizin yanı
sıra, aile ve dinî rehberlik bürolarında, Diyanet gençlik
merkezlerinde, sosyal hizmet kurumlarında, ceza infaz kurumlarında,
hastanelerde, öğrenci yurtlarında, hayatın hemen hemen her
alanında kıymetli hizmetlerine devam etmektedir. Ayrıca, 4-6
yaş Kuran kursları ve Millî Eğitim Bakanlığımızla
iş birliği içerisindeki hafızlık ortaokulları da yüz
akı kurumlarımız olarak hizmetlerine devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar,
Diyanet İşleri Başkanlığı, zorlu Millî Mücadele
yıllarımızdan 1940lı yılların yokluk,
kıtlık, baskı, zulüm dönemlerine, 15 Temmuz FETÖ ihaneti ve darbe
kalkışmasından içerisinden geçtiğimiz zorlu Covid
salgını sürecine kadar hep aziz milletimizin yanında yer
almıştır ve almaya da devam etmektedir. 15 Temmuz FETÖ darbe
kalkışmasındaki ezanları susturan darbelerden darbeleri
durduran selalara misyonuyla imam ve müezzinlerimizin ortaya koydukları
diriliş ve kıyam selalarını asla unutmamız mümkün
değildir. Bugün, Diyanet İşleri
Başkanlığının varlığı milletimizin en
büyük imkânlarından biridir, bugünlere kolay gelinmemiştir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde AK PARTİ iktidarlarında ülkemiz her yönüyle
normalleşirken Diyanet de kendi mecrasını bulmuştur. Aziz
milletimizin göz bebeği Diyanet İşleri
Başkanlığını herhangi bir genel müdürlükten
farklı göremeyenler elbette ki gelinen bu durumdan rahatsız
olacaklardır. Hâlbuki o eski Türkiye günleri artık gerilerde
kalmıştır. Bu aziz milletin çocuklarına 15 yaşına
kadar Kur'an öğrenmeyi yasaklayan o zihniyet, ebediyen tarihin çöp
sepetine atılmıştır hamdolsun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Yalan! Ben öğrendim. Doğru söylemiyorsun!
EROL KAVUNCU (Devamla)
İslam dini, milletimizin en kıymetli müştereği, en
vazgeçilmez değeridir. Dinle problemi olanların Diyanetle de problemi
olduğunu biliyoruz ancak şu da çok iyi bilinmelidir ki: Dini, dindarları
hayatın dışına itmek isleyenlerin binlerce yıldır
kaderi hiç değişmemiştir, kendileri hayatın
dışına itilmekten kurtulamamışlardır.
Kıymetli
arkadaşlar, Diyanet İşleri
Başkanlığımıza devletimizin, aziz milletimizin
desteği tamdır. Din, diyanet, vatan, millet, bayrak
düşmanlarına milletin kürsüsünden bir kez daha seslenmek istiyorum:
Asla başaramayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın, buyurun.
EROL KAVUNCU (Devamla)
Netice olarak, onlar istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.
Bu duygu ve
düşüncelerle, Yüce Allah'ın Kur'an'da Müslümanlara bir sorumluluk
olarak yüklediği iyiliği yaymak ve kötülükten uzaklaştırmak
görevini ifa ederken mihraplarımızı imamsız, minberlerimizi
hatipsiz, minareleri ezansız bırakmayan Sayın Diyanet
İşleri Başkanımızdan teşkilatın bütün
kademelerine kadar fedakârca görev yapan din görevlilerine
şükranlarımı sunuyor, 2022 yılı bütçemizin
hayırlı hizmetlere vesile olmasını diliyor, Genel
Kurulumuzu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası
EROL KAVUNCU (Çorum)
Söyleyecek bir sözünüz varsa gelin, burada konuşun, cevabını
vereyim. Yalan söylüyorsun. ne demek?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Oluyor bunlar yani biz kürsüye
çıkınca sizden herkes laf atıyor yani bu normal.
EROL KAVUNCU (Çorum)
İyi de Yalan söylüyorsun. ne demek yani? Yalan söylüyorsun. diyor.
Yalandan daha büyük hakaret olur mu?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Allah bu memleketin
minarelerini ezansız bırakmasın. Din yalnız Allahın
oluncaya kadar fitneyle savaşı nasip etsin hepimize. (CHP
sıralarından alkışlar)
EROL KAVUNCU (Çorum)
Yalan ne demek yalan Sayın Başkan Vekilim?
BAŞKAN Erol Bey,
müsaade edin.
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Doğru değil. demek; yalan demek, Doğru değil. demek.
EROL KAVUNCU (Çorum)
Buyurun, gelin, doğrusunu söyleyin yüreğiniz yetiyorsa.
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Ben buradayım.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Merak etme, senin gibi fetva veremeyiz
ama dinimizi biliyoruz.
BAŞKAN Söz
sırası İstanbul Milletvekili Fatih Süleyman Denizolgunda.
Buyurun Sayın
Denizolgun.
AK PARTİ GRUBU ADINA
FATİH SÜLEYMAN DENİZOLGUN (İstanbul) 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri kapsamında, Devlet
Arşivleri Başkanlığımızın görüşmeleri
üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyeti ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyevi tarihin
başlangıç noktası, yazının bulunduğu devir
noktaları olarak kabul edilir. Yüzyıllar önceki resmî
anlaşmaları, kanunları, devletlerin
anlayışlarını, yönetimini, milletlerin gelenek, görenek,
kültürlerini, sanat ve ekonomik özelliklerini, inançlarını,
birikimlerini, tecrübelerini ve diğer birçok özelliklerini zaman
tünelindeki yaşanan, o dönemki çağlara ışık tutan,
rehber olan yazılar vesilesiyle öğrenebiliyoruz. Yazı varsa
tarih var, yazı varsa aktarım ve medeniyet var; yazı yoksa
zamanın en güçlü yönetimine dahi sahip olursanız olun
kalıcılık ve kurumsallık asla mümkün olamayacaktır. Bu
bağlamda, birçok millet ve devlet, bu kalıcılığı,
aktarımı ve kurumsallığı oluşturabilmek için
kurumların faaliyetleri sonucu birikmiş olan belgeleri saklamak ve
değerlendirmek amacıyla, devletin geçmişe dönük hafızaları
olan arşivcilik geleneğini başlatmışlardır.
Türklerde ilk arşiv
belgeleri olarak Göktürk dönemindeki Orhun Yazıtlarını
gösterebiliriz. Arşivlerin, milletlerin kültürel, sosyal, tarihsel,
ekonomik, bürokratik, diplomatik birçok büyük bir miras hazinesi olduğunu
Osmanlı Devleti en iyi şekilde idrak etmiştir. Özellikle Sultan
Süleyman döneminde arşivciliğe verilen önem katbekat artmış
olup arşiv niteliğindeki birçok bilgi ve belge kese, torba ve
sandıklarda belli usul ve yöntemlerle saklanarak günümüze kadar
gelmiştir. 1846 yılında Hazine-i Evrak Nezaretinin kurularak
Sadârete bağlanması ve bu teşkilata Hazine-i Evrak ismi
verilmesi arşive verilen değerin ne kadar büyük olduğunun
başka bir göstergesidir. Bu hazine değerindeki belgelerden lonca
teşkilatı belgelerini incelediğimizde, sadece ekonomik yönlerden
değil, aynı zamanda kültürel ve dinî faaliyetleri de keşif ve
tespit yapabiliyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti,
Osmanlı Devletinden devraldığı zengin tarihî mirasla,
miktar bakımından da nitelik bakımından da dünyanın en
zengin arşivlerine sahip sayılı ülkelerinden biridir. Ayrıca,
Türk arşivleri uluslararası alanda da büyük önemi haizdir. Orta
Doğu, Balkanlar, Kafkasya, Avrupa ve Afrikada da Osmanlı
Devletinden ayrılmış 40 civarı devletin hem tarihî
açıdan hem hukuki hem de resmî açıdan Türk arşivlerine
ihtiyacı vardır.
Türkiye olarak, Allah
Zülcelalvel-Kemal Tekaddes Hazretlerine sonsuz şükürler olsun ki çok
zengin bir servete sahibiz. Bu serveti çok daha efektif, stratejik güç ve büyük
bir vizyon hâline getirmek amacıyla 11 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Devlet Arşivleri
Başkanlığı kurulmuştur.
Başkanlığımızın yetki, görev ve
sorumlulukları çok daha genişlemiş olup birkaç üst seviyeye
çıkabilmesi nasip olmuştur. Başkanlığımız;
devlet arşivlerine ilişkin esasları belirlemek, takip etmek,
denetlemek, kamu, özel ve yurt dışı arşivlerinde bulunan
devlet ve millet hayatını ilgilendiren belgeleri tespit ve tescil
etmek, devlet arşivlerimize kazandırmak, bunların tasnifini
yaparak tüm dünya kamuoyunun ve araştırmacıların
istifadesine sunmak, devlet ve kişilerin ulusal ve uluslararası haklarını
belgelemek, korumak ve yenilikçi tekniklerle ve belgeler evimizde projesiyle
dijitalleşme faaliyetlerini yürütmek, Osmanlı ve Cumhuriyet
Dönemlerinin belgelerini tanıtmak ve gelecek nesillerimize intikal
ettirmek amacıyla çalışmalarını sürdürmektedir.
Yerli ve yabancı herkes
araştırmacı olmak için arşivlerimize başvurabilmekte,
on beş dakika içerisinde araştırmacı olabilmektedir.
Başkanlığımız, 66 milyon belgeyi elektronik ortama
aktarmış olup bunların 42 milyonu internet ortamında,
pandemi süreci de dikkate alınarak erişime
açılmıştır. Böylelikle, bir araştırmacı,
araştırmak istediği konuya ilişkin belgelere herhangi bir
internet ağı olan yerden ulaşarak dünya arşivcilik
tarihinde ilk kez sunulan bir hizmeti de deneyimlemiş olabilmektedir. Dijital
arşivlerin oluşmasıyla Başkanlığımız
Bütünleşik Arşiv Yönetim Sistemi projesini de 2023 yılında bitirmeyi amaçlamaktadır. Bu
vesileyle arşivlerimiz bir sistem içerisinde korunacak, arşiv
belgelerimiz tespit edilecek, araştırmacılarımız ve
kurumlarımız belgelere daha kontrollü, güvenilir, hızlı bir
otomasyon sistemi üzerinden erişebilecektir.
Başkanlığımız
yurt dışı faaliyetlerine de çok büyük önem vermektedir. Bu
kapsamda 58 ülkeyle imzalanan arşiv alanındaki iş birliği
protokolünün 6 adedi 2021 yılında gerçekleşmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
FATİH SÜLEYMAN
DENİZOLGUN (Devamla) Bu vesileyle, başta Balkanlar olmak üzere
ülkemizi ilgilendiren milyonlarca belge dijital arşivlerimize
kazandırılmıştır. Tarih temelli tezlerimizin
güçlendirilmesine yönelik belgelerle Osmanlı Yönetiminde
Kıbrıs, 82-1 Numaralı Mühimme Defteri ile, Kaynaklarıyla
Osmanlı Coğrafyası Yer Adları Sözlüğü kitapları
hazırlanıp basımı yapılmıştır.
Diğer taraftan,
Ankarada Cumhuriyet Arşivleri Yerleşkesi ve Ergazi Atık
Kâğıt İşleme Tesisi ile dağınık hâlde bulunan
arşivleri de bir külliye altında birleştiren, bütünleştiren
İstanbul Osmanlı Arşivleri Külliyesi hizmetini de
sürdürmektedir.
Sınırlı
süreden dolayı ancak birkaç hizmetini aktarabildiğimiz
Başkanlığımız, milletimizin emaneti olan
arşivlerimizi en iyi şekilde koruyarak gelecek nesillerimize de en
iyi şekilde bu arşivlerimizi aktarmaya çalışmaktadır.
Başta Sayın
Cumhurbaşkanımıza, Cumhurbaşkanı
Yardımcımız Sayın Fuat Oktay Beye, Devlet Arşivleri
Başkanımız Sayın Uğur Ünala, Devlet Arşivleri
Başkanlığımızın yönetici ve tüm
çalışanlarına grubumuz ve milletimiz adına
şükranlarımı sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FATİH SÜLEYMAN
DENİZOLGUN (Devamla) 2022 yılı bütçemizin tüm
bakanlıklarımıza, tüm kurumlarımıza, milletimize ve ülkemizi
hayırlar getirmesini diliyorum.
Kalyoncu ailesine rahmet
dileyip Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Turanda.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HASAN TURAN (İstanbul) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Hükûmetimiz kökü
mazide olan ati bilinciyle yirmi yıldır ülkemize ve milletimize
kıymetli ve büyük hizmetler yapıp eserler kazandırırken
tarihî ve kültürel değerlerimizi de koruyarak gelecek nesillere aktarmak
amacıyla faaliyetlerini sürdürmektedir.
Tarihî mirası korumakla
birlikte bu eserleri milletimizin kullanımına açtık. Sivil
toplum kuruluşlarımızın toplantılarına, resmî,
özel ve uluslararası sosyal organizasyonların yapılmasına
imkân sağladık. Esas olan, şüphesiz, gönüllerde taht kurmak,
kalplerde yer etmek, bunu yaparken de Rızaibârîyi gözetmektir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Yunusça ifade edecek
olursak: Gönül Calab'ın tahtı, Calap gönüle baktı/İki
cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise.
Değerli
arkadaşlarım, Topkapı ve Dolmabahçe başta olmak üzere,
Millî Saraylar envanterinde yer alan tarihî ve kültürel miraslarımız,
her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlamaktadır. 2020
yılında 1 milyonu aşkın ziyaretçi gelirken salgın
sonrası yasakların kalkmasıyla birlikte, 2021 yılı
Ekim ayı sonu itibarıyla 2 milyon 175 bin 270 ziyaretçiye
ulaşılmış ve ülkemiz turizmine önemli ölçüde katkı
sağlanmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, millî kültürümüzün ve değerlerimizin
yaşatılması milletimizin varlığının en büyük
güvencesidir çünkü bu değerler bizim toplumsal
hafızamızdır. Geçmişini bilmeyenlerin geleceğini
başkaları yazar. Gelecek tasavvurunu ancak geçmişini bilenler ve
doğru okuyanlar yapabilir. Biz, büyük bir medeniyetin vârisleriyiz; buna
sahip çıkmalı, kendi tarihimizi ve medeniyetimizi en güzel
şekilde çocuklarımıza öğretmeliyiz. Lakin milletimizi
bölmek, vatanımızı parçalamak isteyenler bizim geçmişimizle
bağımızı koparmaya, zayıflatmaya
çalışıyorlar. Merhum Cemil Meriç'in ifadesiyle Emperyalistler
tuzağa düşürmek istedikleri ülkeleri kültürleriyle fethetmez,
kültürsüzleştirerek, kültürsüzlüklerine inandırarak yok eder. Bu
anlamda, Dostoyevskinin Avrupa'yı kendimizden çok daha iyi
tanıyoruz. sözleri bize ne kadar da tanıdık geliyor. Hâlbuki,
tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazinedir. Sosyologlarımız,
antropologlarımız, arkeologlarımız ve tarihçilerimiz bu
hazineyi açmalı, güçlü bir gelecek tasavvuru için yol gösterici olarak
önümüze koymalıdır. Kendi ruh köküne, medeniyet değerlerine
yabancılaşmış toplum -Allah korusun- felaketin
eşiğinde olan bir toplumdur. Uzun yıllardır edebiyat ve
sanat dünyamızda da tartışılan ve hakkında kitaplar
yazılan Batıcılık hayranlığı çok sinsice
kültürümüze zerk edilmektedir. Kör ve bağnaz bir Batıcılık
hayranlığı doğru değildir, bu millete de asla
yakışmaz, hele hele toplumun önünde olan sanatçı, siyasetçi ve
aydınlarımıza hiç yakışmaz. Biz eğer
yükseleceksek kendi değerlerimiz üzerinde yükseleceğiz. Batıdan
ne sandık ne demokrasi ne de kültür ve medeniyet dilenmemeliyiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bunların hepsi
medeniyetimizde mevcuttur.
Yine, merhum Meriçin
ifadesiyle Biz bütün Kur'anları yaksak, bütün camileri yıksak,
Batının gözünde Osmanlıyız; bir bütün olarak
İslamı temsil etmekteyiz. İşte, bu topraklardaki temsil
ve nişanelerin en güzellerinden biri olan fethin sembolü, Fatihin
yadigârı, kutlu cami Ayasofya asli hüviyetine uygun olarak, yine bir cuma
günü aziz milletimizin hizmetine, Sayın
Cumhurbaşkanımızın imzasıyla, milletimizin dua ve
gözyaşlarıyla açıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HASAN TURAN (Devamla)
Merhum Sezai Karakoçun ifadesiyle, Ayasofya, tarihî Doğu-Batı
savaşında, zaferin hangi tarafta kaldığını
gösteren bir semboldür. Ayasofya sadece ibadete açılmadı, bu
açılış aynı zamanda milletimizi ve ülkemizi tehdit eden
Yapamazsınız, açamazsınız. diyen Türkiye
düşmanlarına karşı
bağımsızlığımızın tekraren
hatırlatılmasıdır.
Sözlerime burada son verirken
millî birlik ve beraberliğimizin nişaneleri olan ecdat
yadigârlarımızın korunmasında, geleceğe
aktarılmasında önemli bir işlev gören Millî Saraylar
İdaresi Başkanlığımızın, AK PARTİ
hükûmetlerimizin 20nci, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin 4üncü bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyor, Yüce Rabbimizden nice bütçeler yapmamızı
bizlere nasip etmesini temenni ediyorum. Tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Söz
sırası Manisa Milletvekili Uğur Aydemire ait.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Strateji ve Bütçe Başkanlığının 2022 yılı
bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Strateji ve Bütçe
Başkanlığının görevlerinden biri de merkezî yönetim
bütçesini hazırlamaktır. Bütçeyi değerlendirirken bugünü, dünü
ve hatta dünyayla birlikte değerlendirmemiz gerektiğini
düşünüyorum. Pandemi bütün dünyayı kasıp kavurdu, âdeta
dünyayı yangın yerine çevirdi ve bu yangından küresel ekonomi de
etkilendi. Küresel ekonomi 2020 yılında yüzde 3,4 oranında
daraldı. Daraldı da ne oldu? Evet, ham maddeye erişim
zorlaştı, lojistik ve tedarik zincirlerinde aksamalar
yaşandı, enerji maliyetlerinin aşırı derecede
yükselmesine neden oldu. Bunlarla birlikte üretim sorunu yaşandı;
üretim sorunu arz-talep dengesini bozdu ve dolayısıyla emtia
fiyatları ve gıda fiyatları aşırı derecede
pahalandı ve bunlarla birlikte arz yönlü enflasyon oluştu. Dünya
ekonomileri, dünya ülkeleri, Enflasyon nedir? diye bilmeyen ülkeler
enflasyonla tanıştı, enflasyonla birlikte yaşamaya
başladı.
Evet, ülkemize gelince,
değerli arkadaşlar, biz de küresel ekonominin bir
parçasıyız. Bu olumsuz süreçten Türkiye de etkilendi ama olumlu
tarafı, dünya ülkelerinden pozitif yönde ayrışarak, 2020
yılında ve 2021 yılında rekorlar kırarak Türkiye
ekonomisi büyüdü değerli arkadaşlar.
Bakınız, az önce
enerji fiyatlarının aşırı derecede yükseldiğinden
bahsetmiştim. Değerli arkadaşlar, doğal gaz fiyatları
5 katına, elektrik fiyatları 2 katına ve petrol fiyatları
da 2 katına kadar yükseldi. Türkiyede ne oldu? Türkiyede doğal gaz
fiyatlarının -Avrupada 5 kat olmasına rağmen- dörtte 3
maliyetini devletimiz karşıladı.
Mini bir örnek vermek
istiyorum sizlere değerli arkadaşlar. Bakınız, bir ailenin,
bir konutun bir aylık doğal gaz faturasının 300 TL
olduğunu farz edelim, 300 TL. Hâlbuki bu faturanın maliyeti,
tutarı 1.200 TLdir.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Nereden geliyor bu araştırma?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Bunun 900 TLsini devletimiz karşılıyor ve sadece ve
sadece 300 TLsini kime yansıtıyoruz değerli arkadaşlar?
Vatandaşımıza yansıtıyoruz.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun!
UĞUR
AYDEMİR (Devamla) Ben, Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcıma da buradan bir şey ifade etmek istiyorum: Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcım, eğer bu devlet desteğini
faturalarda gösterirsek, belirtirsek vatandaşlarımız, devletinin
kendisine ne kadar sahip çıktığını, ne kadar destek
sağladığını ve devletinin ne kadar güçlü olduğunu
görür ve devletine teşekkür eder ve Allaha da hamdeder diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
konuşmacı arkadaşlarımız, defaatle, işte Türkiye
dünya sıralamasında sondan 5inci. Türkiye Avrupada sonuncu.
Türkiye dünya sıralamasında sondan 20nci. gibi istatistiki
bilgiler vererek buraya ellerinde broşürlerle, listelerle gelirlerdi. Ben,
şimdi, buradan milletvekili arkadaşlarıma seslenmek istiyorum.
Bakınız, ben de size bir istatistiki bilgi vereceğim. Konut
doğal gaz fiyatlarından örnek vermek istiyorum. Bakınız, 29
tane ülkeden 1inci sırada İsveç, doğal gazın metreküpünü
40 TLye satıyor vatandaşına ve bunlar sıralanıyor
böyle, Danimarka, Hollanda, İsviçre, İtalya diye. Biz
kaçıncıyız değerli arkadaşlar sıralamada? 29uncu
yani biz sondan birinciyiz. Niye birinciyiz? Vatandaşın yanında
olduğumuzu gösteren bir liste bu, buna teşekkür edin, buna hamdedin
değerli arkadaşlar. Bu bizim medarıiftiharımız, bu
bizim devletimizin gücünü gösteriyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Asgari ücret kaç lira İsveçte? Asgari ücret kaç euro
İsveçte? Maaş ne kadar, maaş?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, buradan ben bütçeye değinmek
istiyorum. Bakınız, bütçe üzerinde konuşan
arkadaşlarımız defaatle bu bütçenin faizci bütçe olduğunu
ve âdeta, algı oluşturmak için de Sizi gidi faizciler, sizi gidi
faizciler! diyerek buradan defaatle konuştuklarını duyduk. Ben
size Hükûmetimizin faizci olup olmadığını
göstereceğim. Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir ekonomist, 2002nin
nominal rakamları ile 2022nin nominal rakamlarını alarak bir
değerlendirme yapmaz, yapılmaz zaten, böyle bir cehalet olmaz ama biz
bu çatı altında bunu da gördük değerli arkadaşlar. Ben size
bir değerlendirme yapmak istiyorum: Bakınız, 2002
yılında Türkiye'nin toplam vergi geliri ne kadarmış? 60
milyar lira. Faize ödediğimiz bütçedeki rakam ne kadarmış? 51,7
milyar lira, 52 milyar lira diyelim. Verginin faize gitme oranı ne kadar?
Yüzde 85,7.
Değerli arkadaşlar,
60 milyar vergi alıyorsun, 52 milyar tefeciye veriyorsun.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Nas nerede, nas, nas? Nas yok mu, nas?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Kaç para bütçende kaldı? 8 milyar. Bu 8 milyarla hangi
yatırımı ve kime, ne kadar destek daha tahsis ediliyor? (AK
PARTİ sıralardan Bravo sesleri, alkışlar) Emekliye mi,
polisine mi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ŞAHİT TİN
(Denizli) Uğur bravo, Uğur!
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Evet, değerli arkadaşlar, bakınız
çarpıcı bir örnek: Şu anda 2022de hedeflenen vergi gelirimiz 1
trilyon 258 milyar lira. Ne kadar faize ayırdık? 240 milyar lira.
Verginin faize gitme oranı ne kadar? Yüzde 19.
Evet, değerli
arkadaşlar, eğer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan lider olmasaydı, iktidar olmasaydık
Bu vergi gelirinin
yüzde 86sını faize ayırırsak ne kadar yapar? 1 trilyon 258
milyar çarpı yüzde 85,7 eşittir 1 trilyon 78 milyar lira.
AHMET KAYA (Trabzon) O
kadar paran yok değil mi?
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sarayın bahçesinde mi erittin o parayı?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) 1 trilyon 78 milyardan 240 milyarı çıkartırsanız
838 milyar kasamıza kaldı; üretim altyapısını
geliştirdik, üretim altyapısını oluşturduk.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Hamdolsun, hamdolsun!
AHMET KAYA (Trabzon)
Uçuyoruz, uçuyoruz!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Ne oldu bununla beraber? Bakınız, biz iktidara
geldiğimizde 2 tane İHAmız vardı, 2 tane
İHAmızı tamir ettirebilmek için İsrailinin gönlünün
olmasını bekliyorduk
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Uçurumdan uçuyoruz.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Allah bin kat razı olsun!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla)
ve üretim altyapısını hazırlayarak, bütçemizi
kuvvetlendirerek İHAmızı da kendimiz yapıyoruz,
SİHAmızı da kendimiz yapıyoruz, savaş
tankını da kendimiz yapıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Hamdolsun!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Evet, değerli arkadaşlar, Türkiyede
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET KAYA (Trabzon) Millet
aç, millet aç!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Millet aç! Çiftçi buğday ekemiyor, çiftçi buğday
ekemiyor.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Evet, değerli arkadaşlar, algı oluşturmaya
gerek yok ve milletimizin moralini bozmaya da gerek yok.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Gerçek oluşturuyoruz, gerçek oluşuyor.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
TAMER DAĞLI (Adana)
Uğur ağabey, tabloyu Bekaroğluna hediye et, tabloyu!
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Konuşmanızla imtihan oluyoruz, hamdolsun!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Bakınız, bu zor süreçte dünya yangın yerinde,
yanıyor ama Türkiye bu ülkelerden pozitif ayrıştı ve vatandaşına
sahip çıkıyor.
AHMET KAYA (Trabzon) Bunlar
karın doyurmuyor, karın doyurmuyor! Millet aç!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Millet gübre alamıyor, millet ilaç alamıyor, millet
tohum alamıyor.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Ben, bu bütçenin hayırlı olmasını, 2022
yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum ve
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Hamdolsun!
TAMER DAĞLI (Adana)
Uğur ağabey, tabloyu Bekaroğluna hediye et, Bekaroğluna!
Sayın Bekaroğluna tabloyu hediye et!
BAŞKAN Söz
sırası Erzurum milletvekili İbrahim Aydemire ait.
Buyurun Sayın Aydemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım, çok
teşekkür ediyorum. Milletimizi temsil eden seçkin heyet milletvekillerimizi
de saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı
sistemimizin ihdas ettiği bütün kurumlar çok mübarek, çok bereket yayan
kurumlar; içlerinde İletişim Başkanlığı da çok
özel bir yere konulması gereken kurumdur, sebebi şu: Her vesileyle
söylüyoruz arkadaşlar, biz hakikatin üstünü açmak durumundayız. Bütün
fertler için söylüyorum; sadece iktidar için söylemiyorum, sadece
milletvekilleri için söylemiyorum. Hakkı adaleti üstün tutmayı
şiar edinmiş isek hakikatin üstünü açacağız, bunu açabilmek
için de böylesine bir kuruma ihtiyacımız var. Ülkemizin
çalışmalarını, ülkemizin gayretlerini,
yaptıklarını uluslararası zeminde izah edebilmek için bu
neviden berrak, billur kurumlar olmazsa olmazımızdır. Ve
İletişim Başkanlığı da kurulduğu günden
bugüne kadar hakikaten çok özel çalışmalar yapıyor, ciddi
katkılar sunuyor.
Burada kim hizmet veriyorsa
onlara millet adına minnettarız arkadaşlar, ancak
noksanlarımız var. Farklı zeminlerde çeşitli vesilelerle
hep altını çizdik ki yeri geldiğinde kendimizi de tenkit ederiz
biz; demokrasiye olan inancımız bunu getirir, bunu gerektirir.
Bakın, arkadaşlar,
epey bir zamandır altını çizdiğimiz bir husus var, sosyal
medyaya dönük mutlaka ama mutlaka bir düzenlemenin yapılmasının
gerekli olduğuna dair. Sosyal medya zemini daha önce Demokrasiye
katkı sunar. diye düşünülen bir zemindi ama geldiğimiz noktada
ne oldu? Yalanın, iftiranın, dedikodunun; izzet, iffet, haysiyet
cellatlığının yapıldığı bir zemin hâline
geldi, öyle değil mi? Trol orduları oluşturulmuş,
hakikatler tam ters yüz edilir hâle gelmiş.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Kim oluşturdu?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Az önce burada konuşan kardeşim Uğur
Aydemir Plan ve Bütçe Komisyonunda bir iki not düştü Güvenliğe dair
ayrılan pay fazla. diyenlere karşı şunu söyledi:
Arkadaşlar, bizim ülkemizde terör cari, uzun yıllara sâri. Efendim,
biz bununla mücadele ederken güvenlikten taviz veremeyiz.
Dolayısıyla, gerekirse soğan ekmek yeriz ama o bütçeden kesinti,
kısıntı yapmayız. dedi. Oysa, trol ordusu ne hâle getirdi
o söylemlerini? Ekonomiyle ilişkilendirdi ve sanki
İnsanlarımız kuru soğan ekmek yesin. demiş gibi
lanse ettiler. İşte, bu, hakikati ters yüz etmektir arkadaşlar.
TAMER DAĞLI (Adana)
Bunların işi gücü algı, işi gücü algı İbrahim
ağabey.
İBRAHİM AYDEMİR
(Devamla) Bu, bereketi alıp götürmektir. Öyleyse, Değerli
Cumhurbaşkanı Yardımcımız burada, Hükûmetimiz burada,
mutlaka ama mutlaka, behemehâl -buna aslında muhalefetin de destek vermesi
lazım- hep beraber bunu yapmamız lazım arkadaşlar. Yoksa ne
oluyor? Bir hercümerç ortaya çıkıyor, bir
sıkıntılı hâl ortaya çıkıyor.
Bakın, Avrupa
Birliğinin ilgili Komisyon Başkanı buna dönük raporlar
hazırlamış, sosyal medyaya, internet medyasına dönük
düştüğü öyle özel kayıtlar var ki. O da aynı Sayın
Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz gün İletişim
Zirvesinde düştüğü kayıtları altını çizerek
düşmüş ve diyor ki: Burasının mutlaka ama mutlaka
kayıt altına alınması lazım. Yani demokrasiyi yok
eden bir zemin hâline geldi. Bakın, Avrupa Birliğinin ilgili Komisyon
Başkanı bunu söylüyor. Efendim, ağzımızı
açtığımızda, buna dönük bir talepte bulunduğumuzda
muhalefet hemen şunu söylüyor: Özgürlükleri kısmak istiyorlar.
Arkadaş, ne alakası var? Ne ilgisi var?
Bir örnek daha vereceğim
arkadaşlar. Bakın, burada, Sayın Berberoğlu konuşurken
-kendisine de saygım var- özel notlar düştü. Sabah gazetesinin
yaptığı sahici bir haberi tahrif ederek, gerçek hâlinden
uzaklaştırarak şöyle bir şey söyledi
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Sabah Gazetesi ne zaman sahici haber yapmış?
AHMET KAYA (Trabzon) Sabah
Gazetesi ve sahici haber ikisini bir arada düşünmek gerçekten çok kolay
değil yani! A Haber ve sahici haber çok mümkün değil!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) - Efendim, burada motorlu taşıtlar vergisi
oranını düşmüş gibi göstermiş. Bu doğru haber
değil. diyor. Oysa, arkadaşlar, ben bunları takip ediyorum,
motorlu taşıtlar vergisi yüzde 36,2 artması gerekirken bu dönem
Sayın Cumhurbaşkanımızın kararnamesiyle bunu yüzde
20ler düzeyine düşürdük, gazetenin haberi bunu havi, bunu içeriyordu;
doğru bir haberdi.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) - Düştü. değil ama Çıktı. de
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) MTV yüzde 25 düştü. diyor.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) - Yalan haber ne biliyor musunuz arkadaşlar?
Hakikatin dışındaki haber şu: Ben bir tartışma
esnasında, efendim, intiharlar gündeme geliyor, şunun
altını çiziyorum: Allah aşkınıza, şu
intiharları propaganda vesilesi yapmayın, ayıptır!
diyorum. Peki, yandaş, fondaş, candaş bir televizyon ne
yapıyor bunu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) AKPli Aydemir dedi ki: İntiharlar propaganda
yapılsın diye yapılıyor. Ya, insan propaganda olsun diye
ölür mü? Ama bunu manşetinize taşıyacak kadar bu işleri
tahrif ediyorsunuz. Öyleyse, arkadaşlar, bakın, bir şey
söylüyorum: Size değdiğinde, ucu size değdiğinde feveran
etmeyeceksiniz, her tarafa bakacaksınız, hakikati birlikte ortaya
çıkaracağız; gazetecilik budur, iletişim dili budur, bunun
olması lazım, aksi hâlde sözünüzün hiçbir hükmü olmuyor, gerçekler de
güme gidiyor arkadaşlar.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) İBBde kaç terörist var İbrahim? İBBde kaç
terörist var, İBBde?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) - En başta söylediğim gibi, ben
İletişim Başkanlığımızın çok özel
hizmetler yaptığını, vatana, millete hakikaten yürekleri
ferahlatan kıvamda bir gayret koyduğunu görüyorum. Hizmetleri daim
olsun diyorum.
Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcımıza,
Cumhurbaşkanlığımıza, oradaki ilgili kurumların
hepsine bütçemizin bereket getirmesini, huzur getirmesini
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Ve altını çizerek söylüyorum
arkadaşlar: 2022 daha iyi olacak, 2023 de muhalefete ezber bozduracak.
Tebrik ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Söz
sırası Giresun Milletvekili Kadir Aydına ait.
Buyurun Kadir Bey. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
KADİR AYDIN (Giresun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii
Başkanlığının bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizin
değerli üyelerini, aziz milletimizi ve Giresunlu hemşehrilerimi
saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde savunma sanayimiz, rakamlara
bakıldığında çok önemli yatırımlara imza
atmıştır. 2002 yılında 62 savunma projesi varken bugün
bu sayı 750yi bulmuştur. 2002 yılında bütçemiz 5,5 milyar
dolar iken bugün bu rakam 75 milyar dolara ulaşmıştır.
2002de savunma sanayisinde faaliyet gösteren firma sayısı 56 iken
bugün 1.500ü aşmıştır. Savunma sanayisinde en çok ihracat
yapan 13üncü ülke konumundayız. Son beş yılda
ihracatımız yüzde 30 artarken ithalatımız da yüzde 60 oranında
azalmıştır. Dünyanın önde gelen zırhlı kara
aracı üreticilerinden biriyiz. SİHAlarda dünyada ilk 3teyiz. Kendi
savaş gemisini tasarlayan, üreten 10 ülkeden bir tanesiyiz. İHAlarda
edindiğimiz tecrübeyle insansız kara ve deniz araçları
üretiyoruz. İnsansız hava araçlarımızın
kanatlarının birine adalet bir diğerine merhamet takarak
çıktığımız bu yolculuk, dostlarımızın
güveni, düşmanlarımızın korkusu olmaya devam edecektir.
Değerli Başkan,
kıymetli milletvekilleri; yalanı siyaset, hesapsız ve içi
boş vaatleri oy avcılığı olarak görenleri hayretle
izlemeye devam ediyoruz. Milletin kürsüsünden söylediğiniz hiçbir sözün
gerçekliği de millet nezdinde geçerliliği de yoktur. Her şeyden
önce, hangi vaadi, kimin yerine getireceği dahi belli değildir. Hangi
sözü kiminle ve nasıl hayata geçireceğinizi de açıkça
belirtmeniz gerekir. Sayın Kılıçdaroğlunun her vaadinden
sonra Bunu dostlarımızla hayata geçireceğiz. beyanı da
ayrıca izaha muhtaçtır. Dostumuz dedikleriniz adaletimize istikamet
çizmek isteyen büyükelçiler midir? Dostumuz dedikleriniz Türkiyede
muhalefete destek verip AK PARTİ iktidarını
sonlandırmamız gerekir. diyen uluslararası egemen güçler midir?
AHMET KAYA (Trabzon)
İyilik hareketi (!)
KADİR AYDIN (Devamla)
Yoksa her seçimde açıkça desteğini sizden esirgemeyen Kandil ve onun
siyasi uzantıları mıdır?
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Putin, Putin (!)
KADİR AYDIN (Devamla)
Ya da gizlice otel odalarında buluştuğunuz IMF yetkilileri
midir? Bunları bizim de milletimizin de bilmesi en doğal
hakkımızdır.
KADİR AYDIN (Devamla)
Israrla Aday mısınız? sorularına Adayım.
diyemeyenlerin, dahası Adayımız şudur... diyemeyenlerin
aday adına vaat yağmurunda bulunması milleti kandırmaktan
başka bir şey değildir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Acele etme, acele etme! Zamanı geldiğinde öğreneceksin.
KADİR AYDIN (Devamla)
Hele hele dün bizimle beraberken bir yere getirmemek için ayak
direttiklerinizi, bugün başa getirmek için attığınız
taklalar zillet olarak size yeter de artar bile. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ucube diyenlere, bu
sistemi milletimizin kurduğunu hatırlatmak isteriz.
Cumhurbaşkanımıza tek adam diyenlere, o koltuğa
milletimizin yüzde 52 desteğiyle oturduğumuzu hatırlatmak
isteriz.
AHMET KAYA (Trabzon)
Millete zillet diyorsunuz, ayıp ya!
KADİR AYDIN (Devamla)
Fabrikaları kapattınız. diyenlere ihracatta
kırdığımız rekorları
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Dolardan bahset! Dövizden haberin var mı?
AHMET KAYA (Trabzon)
Dolardan bahset bakalım biraz.
KADİR AYDIN (Devamla)
Bittiniz, tükendiniz, öldünüz. diyenlere, en kötü hâlimizin bile ikinizden,
üçünüzden büyük olduğunu hatırlatmak isteriz. (CHP
sıralarından gürültüler) İktidarda kalmak için her türlü
entrikayı çeviriyorsunuz. diyenlere, yüzde 35le iktidar olma
imkânımız varken iktidardayken iktidar olma
koşullarını yüzde 50 + 1e
çıkardığımızı hatırlatmak isteriz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Devleti zayıf
kıldınız. diyenlere; Akdenizde, Libyada, Karabağda,
Suriyede kazandığımız zaferleri hatırlatmak isteriz.
AHMET KAYA (Trabzon)
Katara para almaya mı geldiniz? diye soruyordu gazeteci ama. Bu utanç
yeter size.
KADİR AYDIN (Devamla)
Dahası, bu ülkenin geleceği, bu milletin refahı için
yapılan her türlü yatırıma engel olmak için nasıl çaba
gösterdiğinizi ve bütün bunlara rağmen AK PARTİ iktidarıyla
bunların nasıl hayata geçirildiğini hatırlatmak isteriz.
AHMET KAYA (Trabzon) Ne
hâle getirdiniz cennet gibi ülkeyi, cenneti ne hâle getirdiniz!
KADİR AYDIN (Devamla)
Nihayet, devlet ve millet olarak sıkıntıda olduğumuz her
olayı bir fırsat gibi görüp Hemen seçim, erken seçim. diyenlere
gelince, onlara da AK PARTİyle girdikleri 15 yarışta Gandi
olarak başladıkları yolculuğu hindi olarak
tamamladıklarını hatırlatmak isteriz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KADİR AYDIN (Devamla)
Talep sahibiyken millete sövüp milletin kürsüsünü uygunsuz
davranışlarla kirletenlerin güç ve iktidar sahibi olunca nasıl
davranabileceklerini de hatırlatmak isteriz.
AHMET KAYA (Trabzon)
Millete zillet diyordun demin.
KADİR AYDIN (Devamla)
Yolsuzluk, tek adamlık, liyakatsizlik, kurumların
siyasallaşması ve millet dışındaki güç
odaklarından vesayet dilenciliği yapmak sizin geçmişinizdir. Hiç
kimse kendi kirli geçmişini bize yakıştırmasın.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Aynaya bak! Aynaya bakın arada!
KADİR AYDIN (Devamla)
Kıymetli milletvekilleri, ne güzel, pazardan geçen bohçasıyla beraber
milletin kürsüsüne gelir olmuş. Ne güzel!
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Pazara gidiyor musun sen, pazara gidiyor musun?
KADİR AYDIN (Devamla)
Biz hep pazardan geliyoruz, hiç sıkıntı etmeyin; sizin gibi,
danışmanlarımızı gönderip marketten
alışveriş yaptırıp da kürsüye dökmüyoruz burada. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Kamera kayıtları nerede? Daha mı pahalı
veriyorlar danışmanlara?
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Pudra şekeri çeken
danışmanlardan bahset sen.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Pudra şekerini kaç paraya aldırıyorsunuz
danışmanlara?
KADİR AYDIN (Devamla)
Kıymetli milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİR AYDIN (Devamla)
Sayın Başkanım
Bütçemiz hayırlı
olsun. Sizin dilinizle ifade etmek isterim ki: Yapıyor yapmakta olan, yine
geliyor Recep Tayyip Erdoğan diyor, milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası İstanbul Milletvekili Ahmet Mücahit Arınçta.
Buyurunuz Sayın
Arınç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET
MÜCAHİT ARINÇ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Savunma Sanayii Başkanlığının 2022
yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Tarihin en erken
dönemlerinden bu yana devlet geleneğini ortaya koymuş bir millet
olarak savunma sanayisine hayati bir önem atfetmemizden daha doğal bir
şey olamaz. Zorlu Anadolu coğrafyasında bin yıldır
Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti silsilesiyle kesintisiz ve
kuvvetli bir şekilde varlığımızı sürdürebilmemizi
güçlü bir savunma altyapısına sahip olmamıza borçluyuz. Bu
coğrafyadaki varlığımızı ebedi kılmak için
savunma sanayimizi yerli, millî ve güçlü kılmak en büyük
arzularımızdandır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
çağımızda güvenlik paradigması siyasi, sosyal, ekonomik,
askerî, teknolojik ve çevre faktörlerinin üzerine inşa edilebilecek
şekilde genişlemiştir. Ülkemizi de içine alan bu coğrafya,
sadece bizler tarafından değil, tüm dünya tarafından siyasi
krizlerin ve çatışmaların en yoğun olduğu yer olarak
tanımlanmaktadır. Bu durum, bizim her alanda kendimizi sürekli
teyakkuz hâlinde tutmamızı, gücümüzü artıracak yöntemler
geliştirmemizi de zorunlu hâle getirmektedir. Bütün dünya istikrar ve
güven iklimini tehdit eden gelişmeler sebebiyle âdeta diken üzerindedir.
İletişim imkânlarını ve teknolojiyi giderek daha etkin
kullanan terör örgütleri, bu tehlikeli gidişin en önemli ve tehlikeli
aracına dönüşmüşlerdir. Kendileri binlerce kilometre öteden bu
tehlikeli girişimleri görüp tehdit algısı olarak üretip
orantısız bir güçle üzerine gidenler ülkemizin bu tam
yangının orta yerinde olmasını maalesef tam bizim
gördüğümüz şekilde görememektedir. Nasıl ki siyasi, diplomatik
ve ekonomik alanda hiçbir dayatmayı ve ön koşulu kabul etmediysek
savunma alanında da hiçbir dayatmayı kabul etmedik, etmeyeceğiz.
Kıymetli
milletvekilleri, Türkiye, son on dokuz yılda savunma sanayisinde
gerçekleştirmiş olduğu atılımla âdeta sessiz bir
devrime imza atmıştır. AK Parti hükûmetleri göreve
başladığı ilk günden itibaren Türk savunma sanayisinin
dışa bağımlılığını azaltmayı
kendine gaye belirlemiştir. Dış alım odaklı pek çok
proje durdurulurken yerli ve millî üretime odaklı bir politika
benimsenmiştir. Savunma Sanayii Başkanlığının
koordinasyonu, sektöre rehberliği ve yönlendirmesi sonucunda ana
yükleniciler, alt yükleniciler, KOBİ'ler, araştırma
kuruluşları ve üniversitelerden oluşan güçlü bir ekosistem
oluşmuştur. Özel ve sivil girişimler çok kısa süre
içerisinde büyük başarılara imza atmıştır. 2000li
yılların başında savunma sanayimizde yerlilik
oranımız yüzde 20 civarındaydı. Bu oranı da 74
Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında maruz kaldığımız
ambargo sonrası edindiğimiz tecrübeler ve atılan adımlar
neticesinde ancak yakalayabilmiştik. 2002 yılında ülkemizde
sadece 62 savunma sanayisi projesi yürütülüyorken günümüzde bu sayı 750
civarındadır. O dönem 5,5 milyar dolar olan savunma sanayisi
projelerinin bütçesi bugün yaklaşık 11 kat artarak 60 milyar dolar
seviyesine gelmiştir. Yine, o dönem savunma sanayisinde faaliyet gösteren
firma sayısı 56 iken bugün yaklaşık 1.500 firma faaliyet
göstermektedir.
Sayın milletvekilleri,
burada, savunma sanayimizdeki özel bir alana ayrı bir parantez açmak
istiyorum. Silahlı-silahsız insansız hava araçlarımız
tüm dünyada gıptayla takip ediliyor. Terörle mücadele, sınır
ötesi operasyonlar, Libya ve son olarak da Karabağda hava
araçlarımız denge değiştirici unsur olarak ön plana
çıktı. Gururla ifade edebiliriz ki Türk mühendisleri tarafından
geliştirilen, yerli ve millî şekilde seri üretimi yapılan
SİHAlarımız elde ettikleri başarılarla harp
yöntemlerini değiştirmişlerdir. Bir yandan bu gururu ve
mutluluğu yaşarken bir yandan da hem bizlerin hem de gelecek
nesillerimizin akıllarından çıkarmamaları gereken bir husus
var, o da bu noktaya kolay ulaşmadığımız gerçeği.
Savunma sanayimizin kalkınmasında rol oynayan kamu-özel sektör
paydaşlarının her biri gerçekten çok çalıştı, çok
fedakârlık yaptı. Uluslararası anlamda önlerine
çıkarılan engeller karşısında asla pes etmediler,
küresel tedarikçilerin çıkardığı zorluklara ve maruz
kaldıkları gizli-açık ambargolara direndiler, hep yeni ve daha
ileri çözüm yolları aradılar, yeri geldi sabotajlara, yeri geldi
ihanetlere maruz kaldılar ama asla vazgeçmediler, 21inci asrın büyük
Türkiyesini inşa etme hedeflerimize doğru yürümekten vazgeçmediler.
Huzurlarınızda, bu başarının tüm
paydaşlarına aziz milletimiz adına bir kez daha teşekkür
ediyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, bu tarz, teknoloji ve inovasyon odaklı alanlarda başarıyı
yakalamaktan daha zor olan şey, o başarıyı da
sürdürülebilir kılmaktır. Elbette bugüne kadar elde ettiğimiz
başarılarla gurur duyacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET MÜCAHİT ARINÇ
(Devamla) Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
AHMET MÜCAHİT ARINÇ
(Devamla) Ama bu başarıların ardına
sığınarak geleceği bir kenara atmamız doğru
olmaz. Tam da bu sebeple, Türkiye olarak, Savunma Sanayii
Başkanlığımızın ortaya koyduğu vizyon
çerçevesinde, bugünün ihtiyaçlarını karşılamanın
ötesinde, geleceğin teknolojilerine, geleceğin araçlarına,
geleceğin ürünlerine yatırım yapıyoruz. Bilhassa yapay zeka
temelli çalışan kara, hava ve deniz araçları konusunda dünyada
alanının en iddialı projelerini yürütüyoruz. Sürü İHAlar,
insansız deniz araçları, insansız savaş uçakları,
elektromanyetik toplar, lazer silahları, uydu sistemleri gibi,
geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek her alanda var olmak adına
gayret gösteriyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, 2022 yılı bütçemizin
milletimize hayırlar getirmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Özgür Bey,
buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, AK PARTİ Grubu
adına konuşan hatiplerin 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Aslında, tabii, iktidar partisi konuştuktan sonra muhalefetin söz
almasına gerek yok ama herhâlde geleceğin iktidar namzeti olarak
gördükleri için arkadaşlar, muhalefete muhalefet ettiler. Biz de Bülent
Beyin yaptığı gibi, bu eleştirilere kısa kısa
cevap verelim.
Soy isimlerindeki uyumdan
herhâlde, sadece 3 milletvekilimize; Sayın İbrahim Aydemir, Uğur
Aydemir ve Kadir Aydına cevap vereceğim. Diğer
eleştirilerde cevap vermeyi gerektirecek bir sataşma yoktu.
Şimdi, neden
bahsettiğimizi görelim, şöyle göstereyim: MTVde (motorlu
taşıtlar vergisinde) büyük indirim. Hangi araç için kaç lira vergi
ödenecek? Manşetlerde asla şöyle bir şey yok: Yüzde 36
artacaktı, 25e çekildi. yok, Motorlu taşıtlar vergisine gelen
zammın bir kısmı telafi edildi. yok. Motorlu
taşıtlar vergisinde büyük indirim. Bunu okuyan insan son
ödediğimden az ödeyeceğim diye anlar. İndirim odur, fiyat iner.
Demiyor ki yüzde 25 arttı. 36 artacakken 25 arttı,
Cumhurbaşkanımızdan jest. dese, dediğiniz gibi olur. Bu
ahlaklı bir gazetecilik değil. Bu şeyden en çok muzdarip olan
biziz, vallahi bizim yerimize konuşmuş gibi oldunuz.
Başınıza bir kere geldi ve çok küçük geldi, ben baktım ve
çok dikkat ettim, son derece de böyle üsluplu şekilde ama sizi
rahatsız edecek boyutta mini bir linç. Biz onu iki gecede bir
yaşıyoruz. Ama bu ülkede 3 trol ordusu kuruldu. Bu ordular
sırasıyla Süleyman Soylu, Berat Albayrak ve Fahrettin Altun'undur.
Bunların beşer bin, altışar bin trolü var; bunu bilmeyen yok
bu camiada. Fahrettin Altunun öyle trol orduları vardır ki ilk yirmi
dakika benim adımla hashtag başlatıyor Polonya'daki hesaptan,
robot hesaplardan, sonra kendi kendilerini siliyor, işi size
bırakıyor. Bakın, burada yüz yüze baktığım iki
genç arkadaşımın benim adıma başlattıkları
hashtag soy ismime de küfrediyor: CHP'nin özel bilmem nesi
Bir hayvan ismi
koymuş. Tweet atmışlar, sen gençlik kolları
başkanlığı yapmışsın, birlikte
milletvekilliği yapıyoruz, yahu yakıştı mı dedim.
Abi, vallahi, yukarıdan geldi, bizim danışman da
atmış geçmiş, hakkını helal et. dedi bana. Şeyi
bilmiyor musunuz? Bazı hashtaglere nasıl merkezî talimat
geldiğini ben mi anlatayım size? Ha, bunu, tersine, bizim partimizin
böyle bir organizasyonu falan filan yok, yapılırsa da ilk
karşı çıkan olurum.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Dolu, dolu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama
bakın, partinin yok ama etki tepki üzerinden
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Genel Başkan Yardımcınız Veli
Ağbaba beni etiketlemiş, dün yapmış.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bakın, trol ordumuz olsa pat diye çıkar ortaya ama size
karşı bunu yapan muhalifler, gençler veya
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN Bir dakika,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Olabilir, olabilir. Bunun kişilik haklarına saldırısı
falan varsa; Yahu, Allah aşkına, Bak, bu saray rejiminin sonu
geliyor, geldiğiniz sandık sizi götürecek. dedim, dört gün Özgür
Özel darbe çağrısı yaptı. dediniz, hanginizi çevirsem
Valla ben başını izlememiştim. dediniz.
Şimdi gelelim,
Sayın Hemşehrim Uğur Aydemir'e, Doğal gazın dörtte
3ünü karşılıyoruz. Örnek verdiğiniz ülkenin millî geliri
60 bin dolar, bizim 7 bin küsur dolar; adamın satın alma gücü 10 kat
bizden fazla. Hadi karşılama doğal gazı, 600 liralık
doğal gaz faturası 2.400 gelse asgari ücret sadece doğal gaz
faturası
Mızrağı sokacak çuval kalmamış
kardeşim, başka yolu yok, kim olsa böyle yapacak. Yoksa bir aile
bütün gelirini doğal gaza verebilir mi? Senin dediğin hesaba göre,
600 lira gelen fatura 2.400 gelecek, 250 lira gelen elektrik faturası bin
lira gelecek, asgari ücret 2.800 olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bitireceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN İlk üç
dakika hiç kapatmadık.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bitiriyorum Başkanım.
İkisinin toplamı 4
bin lira olacak, asgari ücret 2.800 olacak, siz de diyeceksiniz ki Böyle.
Öyle kötü yönetiyorsunuz ki başka bir imkân kalmıyor Sayın
Başkan.
Sayın Kadir
Aydın'ın söylediği sözlere o üslup dâhilinde verilecek her cevap
zaman israfıdır. CHP'yi bir terör örgütünün desteklediğini
söylemek bühtandır, izaha muhtaç değildir ama vicdandan varestedir.
Yerel seçimlerden önce bir terör örgütünün kurucusundan mektup okutmak, bir terör
örgütünün, 33 askerimizin kanı elinde olan birisine TRTyi yollamak gibi
bir acziyeti bile içine sindirmiş birisinin bu eleştirilerini
sindirmiyoruz ama gerçekten, yapılan sözden de üsluptan da tiksiniyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN İYİ
Partiyi de dinleyelim, sonra söz vereyim ben size.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkanım, ismimi anarak
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Sataşma var Sayın Başkan.
BAŞKAN Bunu şunun
için söylüyorum: Milletvekilleri 15.40ta konuşmaya
çıkacağım. diye mesaj atıyorlar. Bu süreç gidince, kendi
arkadaşlarına da zaman konusunda zorda kalıyorlar.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU
GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
(Devam)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına yapılacak konuşmalara başlıyoruz.
İzmir Milletvekili Aytun
Çıray.
Buyurun Sayın
Çıray. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütçe millî egemenliğin özüdür, parlamentoların en
önemli varlık sebebidir. Günlerdir, burada,
hızlandırılmış bütçe görüşmeleri izliyoruz.
Bildiğiniz gibi, benim
bu konuşmamın vesilesi, Cumhurbaşkanlığı ile
MİT ve Milli Güvenlik Kurulu gibi kurumlarımızın 2022
bütçeleriydi ancak bu bütçe Meclise sunulduğundan beri eridi; artık
yoklukla malul. Bu yüzden, MİT gibi göz bebeğimiz kurumların
sayısal bütçelerini tartışmak anlamsızlaştı. O
nedenle, ben, Türkiyeyi içinden geçtiğimiz derin krize sokan ve en
kısa zamanda ortadan kaldırılması gereken otokratik rejim
olgusuna dikkat çekmek istiyorum.
Aslında,
tanıklık ve tahammül etmek zorunda
bırakıldığımız şey tam bir sosyoekonomik
buhrandır. Bu buhranı gizlemek için adı konmamış bir
yayın yasağı uygulanıyor ancak mızrak sosyal medyaya
da sığmıyor. Bu nedenle, milletin sesi oldukları için
-başta Arif Kocabıyık olmak üzere- sokak röportajları yapan
YouTuberlar da tutuklanıyorlar çünkü bir mikrofon, bir kamerayla milyar
dolarlık yandaş medyanızı yendiler.
Sayın milletvekilleri,
ekonomik ve sosyal krizin etkileri koca bir toplumu âdeta
çıldırmanın eşiğine getirmişse içinde
bulunduğumuz durumun adını doğru koymaya mecburuz. Biz,
ekonomik tabanlı bir sosyal buhranın nedeni olan rejim ve
devletsizlik krizinden geçiyoruz.
Değerli Türk milleti,
böylesine ağır buhranlar elbette bir anda ortaya çıkmazlar;
onlar ya kötü yönetimlerin veya kötülük yönetimlerinin sonucu olarak zamanla
ortaya çıkarlar, başarısız aksiyonlara verilen zincirleme
reaksiyonlar toplamıdırlar. Kötü yönetimler, dar çıkarların
peşindeki bilgisiz ve liyakatsiz kadroların eseridir. Yirmi
yıllık AKP iktidarları bu manada, şüphesiz, kötü
değil, çok kötü bir yönetimdir. Ancak arkadaşlar, bu yönetimin
asıl niteliği, cumhuriyetin kurucu ruhundan her anlamda rövanş
almaya kilitlenmiş, varlık sebebini ebedî kurucumuz Gazi Mustafa
Kemal Atatürk nefreti üzerine inşa eden topyekûn bir zulüm ve kötülük
yönetimi olmasıdır. Tayyip Beyi Yüce Allahımızın
-haşa- bütün vasıflarını üzerinde toplamış bir
lider. diye tanımlayacak kadar iman ve basiretlerini kaybetmiş, cumhuriyet
nefretini Altı yüz yıllık imparatorluğun doksan
yıllık reklam arası. diye kusanların gözü dönmüş
hırs ve ihtirasla, sonsuz bir biat içindeki kötülük yönetimiyle
karşı karşıyayız. Kötülük yönetimleri işte bu
yüzden önce çeşitli alanlarda bir dizi kriz, sonunda da buhran üretirler.
Ve gün gelir ne seçimlerin sağlığını bozacak komplo ve
entrikalar ne üzerinde hâkimiyet kurdukları medya ne istedikleri gibi
kullandıkları devlet organları ne sosyal medyayı boğma
teşebbüsleri ne de ezip fakirleştirdikleri kesimlerin
ağızlarına bir parmak bal çalmalar artık hiçbir işe
yaramaz.
Değerli
arkadaşlarım, pençesinde millet olarak
kıvrandığımız bu buhran, ekonomik krizlerden
farklı olarak çok cepheli ve çok boyutludur.
Yaşadığımız, kötü yönetimden kaynaklanan basit bir
ödemeler dengesi açığı olsaydı klasik bir ekonomik istikrar
paketiyle krizi kolayca aşar, sıkıntıları kısa
sürede geride bırakırdık; ama maalesef değil. Biz, ucube
rejimin fıtratı gereği üretmesi kaçınılmaz olan bir
buhranın içindeyiz. Bunun en büyük kanıtı bu bütçe
görüşmeleriyle açığa çıkan Meclisimizin içler
acısı durumudur. Meseleyi anlamak için bütçe
çalışmalarının Meclisimizde modern demokrasilere
yakışan bir ciddiyetle yapıldığı 1966 senesine
gitmek istiyoruz. Başbakan, Adalet Partisini yüzde 53 gibi muhteşem
bir zaferle iktidara taşımış Süleyman Demirel. Demirel,
1966 bütçesi görüşmelerinde tam 3 kez konuşuyor. O
konuşmaları okuyunca liyakat nedir anlıyorsunuz, fikrî zenginlik
nedir görüyorsunuz, Meclis nasıl yüceltilir, muhalefetin bütçeye yönelik
eleştirilerine derin bir hukuk ve saygıyla nasıl cevap verilir
idrak ediyorsunuz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) İkinci konuşmayı on bir gün sonra 27
Şubat 1966 tarihinde yapıyor, bu konuşma bütçe
görüşmelerinin tümü üzerinde. Aynı yüksek seviye, Meclisteki bütün
partilere ve vekillere aynı saygı, muhalefet
çıktığı zaman burada bizim konuşmalarımızdan
korkup kaçan bir iktidar değil. Korkup kaçan bir iktidar! (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Ve bunun sonucu ne? Yüzde 7
kalkınma hızı, yüzde 5 enflasyon, hayal bile edemezsiniz,
hayaliniz yetmez hayaliniz. Ve sanayileşme. Şimdi, aziz
arkadaşlarım, demek ki nereden nereye; bir tarafta ta elli beş
yıl önce tam 3 kez kürsüye çıkarak kendisinin de milletvekili olarak
bir parçası olduğu yüce Meclisin bütçe hakkına saygı duyan
bir başbakan, diğer tarafta şaibeli bir referandum sonucunda,
2018 seçimleriyle tesis edilmiş, dünya siyasi garabetler tarihindeki
mümtaz yerini çoktan almış, Sayın Akşenerin Ucubenin
ucubesi. dediği bir rejimde bütçesini açıklamak ve savunmak
adına bir kere dahi kürsüye çıkmayan bir Cumhurbaşkanı.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Farklılığa bakar mısınız.
Sayın milletvekilleri,
Tayyip Bey üç yıldır bütçe görüşmelerinde kabinesindeki
Bakanları konuşturuyor, 2019 Bütçe Kanunu görüşmelerinde
damadı Berat Albayrak sahne almıştı. Albayrak 2020
Kasımında görevden affedilince bu görevi son iki yıldır
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay
üstlendi. Üstelik, bu yıl görüntü çok daha dramatikti, Sayın Oktay
Cumhurbaşkanı adına 2022 bütçe sunuşunu yaparken
Cumhurbaşkanı Katara uçuş öncesinde gazetecilere açıklama
yaparak dikkatleri Meclisten kendisine çekti. Soruyorum: Tek insan konumundaki
bir Cumhurbaşkanı neden ve nasıl olur da bütçe görüşmelerinde
açılış konuşması yapmaz? Kendisini Meclisin çok
üstünde gördüğü için mi? Başta kendi milletvekilleri olmak üzere
milletin yüce çatısı altında görevlerini icra eden
milletvekillerini bir piyon yerine koyduğu için mi? Veya bir kibir
patlamasıyla gizlenmeye çalışılan öz yetersizlik duygusu mu
yaşıyor? Faiz sebep, enflasyon sonuç. gibi iktisat bilimine
aykırı sayıklamalardan öteye söyleyecek sözü yok mu? Yoksa
kendisini Birleşik Arap Emirliklerinin Prensi hakkındaki
iddialarından vazgeçmek, Katar Emirinin kapısına gitmek zorunda
bırakan buhran yüzünden ortada açıklayıp savunabileceği bir
bütçe filan olmayışı nedeniyle mi konuşamıyor? Gerçi
konuşsa ne diyecek? Bu bütçe Meclise sunulduğu andan itibaren eridi.
Daha fecisi bulunduğumuz an itibarıyla dolar kurundaki
artış bu erimeyi üçte 1in dahi üzerine çıkardı. Bu o kadar
büyük bir sapma ki esasen ortada üzerinde konuşmaya değer bir bütçe
yok, bütçe yok! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
size daha trajikomik bir şey söyleyeyim. Bütçe neredeyse yok hükmünde de
bütçe görüşmelerinde içlerinden birçoğunun milletin vekillerine
saygısızlık ve kabalık ettikleri, bakan adını
taşıyanlardan müteşekkil Cumhurbaşkanlığı
kabinesi var mı? Cumhurbaşkanlığı kabinesi yok. Yüksek
sesle tekrar edeyim, Cumhurbaşkanlığı kabinesi diye bir
kabine anayasal olarak yok, yok, yok! (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bu sözleri siyaseten söylerken tabii
ki arkamı 16 Nisan 2017 referandumunun hukuki mahiyetinin ipliğini
pazara çıkaran anayasa hukuku duayeni Kemal Gözler gibi bir bilim
adamına dayıyorum. Cumhurbaşkanlığı kabinesi,
var mı böyle bir şey? başlıklı makalesinde ne diyor
aziz anayasa hukukçumuz? Şu anki hâliyle
Cumhurbaşkanlığı kabinesi anayasal, yasal ve hatta
kararnamesel olarak dayanaktan yoksundur. diyor. Yani kendilerini parlamenter
hükûmetteki Bakanlar Kurulundaki bakanların muadili sayan bu
arkadaşlar aslında Anayasa olarak yok hükmündeler. Buradan elbette
çok önemli siyasi ve sosyal sonuçlar çıkacaktır ama şimdi
bunları anlatmaya vaktim yok; günü gelince sizlere bunları da
anlatacağız.
Sayın milletvekilleri,
Cumhurbaşkanı sessiz de bütçenin pratikteki muhatapları ne
âlemdeler? TÜRK-İŞ, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Başkanlığı, ticaret odaları, ziraat odaları
neredeler? Neden onlar da sessiz? Aslında TÜİK'in kapısına
gitmesi gerekenler bunlar değil miydi? Ey TÜİK! Rakamları
düşük göstererek benim emekçimi dolandırtıyorsun. diye isyan
etmesi gerekenler bunlar değiller miydi? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bu nasıl istikrar
kardeşim? Kısa zaman döneminde 3 Maliye Bakanı, 4 TÜİK
Başkanı, 4 Merkez Bankası Başkanı
değiştirdiniz. Dolar kuru 16 Aralık 2020de 7,8 lira, bugün 14
Aralık'ta 14,30 lira. Değer kaybı yüzde 100. Bizi bitirdiniz,
erken seçim istiyoruz. diye niye bu beyefendiler haykırmıyorlar?
Yani umreye gidip zemzem suyuyla yıkanan TOBB Başkanı sıra
Cumhurbaşkanına gelince Üyelerim batıyor, ekmek kaç para, niye
böyle oldu, asgari ücret niye böyle? diye soramıyor ama umrede zemzem
suyuyla yıkanıyor; Allah kabul etsin.
Sayın milletvekilleri,
ne yazık ki ekonomi politikalarını derinden etkileyen
dış politikamız da bu anlayışla zehirlenmiştir.
Çoğunda kurucu olduğumuz uluslararası kuruluşlardan
dışlanıyoruz. Avrupa Konseyinin kıyısına geldik,
düştük, düşüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sadece
Sayın Erdoğan ya da AKP'lilerden biri oraya müracaat ederse
meşru. Avrupa Birliğiyle müzakere hâlindeyiz güya ama Avrupa
Birliği Türkiyeyi çoktan Orta Doğu masasına oturttu. Sadece
geçici sığınmaların deposu muamelesi gösteriyor bize Avrupa
Birliği. Amerika-Yunanistan ilişkilerinde Türkiye aleyhine
yaşanan tatsız gelişmeler bunun kanıtı. Tayyip Beyin
NATOdaki siyasi ağırlığı hemen hemen yok gibi.
Amerikanın Yunanistana 9,5 milyar dolarlık silah
satışını onaylaması, Temsilciler Meclisinin
Dış İlişkiler Komitesinden Türkiyenin Doğu Akdeniz ve
Kıbrıs politikalarını kınayan bir kararın
çıkmış olması ne yazık ki hayra alamet değildir.
Mavi vatanı çoktan
Karadenize demirlediniz, ses yok mavi vatandan. Tank Paleti neredeyse bedelsiz
peşkeş çektiğiniz Katar, Exxon Mobil ve Güney
Kıbrısla adanın güneybatısında 5inci parselde,
Türkiyenin de kıta sahanlığını işgal edecek
şekilde bir anlaşma, petrol arama anlaşması, enerji arama
anlaşması imzaladı. Her ne kadar Sayın Çavuşoğlu
Kıta sahanlığımızı ihlal etmez. diyorsa da
doğru değil. Tutun ki doğru, tutun ki Sayın
Çavuşoğlu doğru söylüyor, peki, biz adanın her yerindeki
haklarımızdan vaz mı geçtik? Böyle bir anlaşma bize
rağmen nasıl olur da yapılabilir, Türkiye'ye rağmen nasıl
yapılabilir? Nerede bu devlet? Bu devleti yönetenler nerede?
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ama siz bu
tutumunuzla Güney Kıbrıs Rum Yönetimini
tanıdığınızı biliyor musunuz?
İstediğiniz kadar bizi dinlememek için bu sıraları boş
bırakın, biz buradan millete sesleneceğiz millete, size
değil! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Onun için bu gerçekleri haykırma yeri burası, burası, bu
Meclisin kürsüsü. Bütün bu yaptıklarınız sürpriz mi? 2017de
İsviçrenin gözlerden uzak, ırak bir köşesinde
Burada hamaset
kolay arkadaşlar, vatan millet hikâyesi anlatmak, işte vatan millet hikâyeleri
burada, gerçeği burada, hikâyeler burada, şehitler burada.
İsviçrede Güney Kıbrıs Rum Lideri Anastasiadis ile
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ne konuştu? Türkiye'nin
mektubunu konuştu, Hükûmetin mektubunu. Ne yazıyordu o mektupta?
Türkiye Garantörlük Anlaşmasından vazgeçebiliriz."
demişti Vazgeçebiliriz. Bereket, dua edin de Annan Planında
olduğu gibi Rumların aç gözlülüğü yüzünden geçmedi orası
yoksa bu iş bitmişti. Bu eğer cinnet değilse ihanettir
arkadaşlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Yani milletimizin yüksek çıkarlarından vazgeçmeye
kalkışanların iktidarlarını sürdürmek için göze
aldıkları hiçbir şey sürpriz olamaz artık.
Tayyip Bey son Katar
çıkarmasında yaptığı açıklamada Katarı
kastederek Umarım bu karardan vazgeçerler." demişti. Belli
oldu, Katar vazgeçmemiş. Peki, Tayyip Bey Savaş sebebi. dediği
kararını değiştirtemiyorsa Katara, niye gitti? Ne işi
vardı Katarda? Bizim gıyabımızda, Türkiye'nin millî menfaatleri
konusunda anlaşmalar imzalayan bir ülkede ne işimiz vardı? Yoksa
mantıksız, temelsiz, akla ve bilime aykırı
ekonomistliğiyle batırdığı ekonomiyi seçimlere kadar
suyun üstünde tutayım diye siyasi mahiyeti belli olmayan bir swap
anlaşmasıyla tarihe sığmayan bu büyük ülkeyi, tarihe
sığmayan bu büyük ülkeyi küçük bir ili büyüklüğündeki eski
parçasının sömürgesi konumuna indirgeyip alçaltmayı göze mi
aldınız? İlimiz büyüklüğündeydi.
Dış politikayı
iç politikaya alet etmeniz ve ideolojik takıntılarınız
nedeniyle bakın, Amerika ve Rusya geldi, Suriye
sınırımıza oturdu. İkisi de PKK ve YPGyi destekliyor.
Yanlış Suriye politikalarınız yüzünden bize düşen ise
faili meçhul, hesabı sorulamayan şehitler, İdlibde terör
çöplüğüne bekçilik etmek, milyonlarca sığınmacıya hem
de milletimizin rızkından keserek bakıcı olmak; işte,
Suriye'den Türkiye'nin payına düşen bunlar.
Değerli
vatandaşlar, değerli Türk milleti; tüm kuvvetlerin tek adama tabi
kılındığı bu garabet rejime sandıkta özgür
iradenizle son vermelisiniz. Meclisin sizin adınıza bütçe
yapması, harcanan bütçenin hesabını sorma hakkının
yeniden kazanılması için, istiklal ve istikbalimiz için sizin
iradenizle hukukun üstünlüğüne ve meclisin eşitler arasında
birinci olduğu mutlak kuvvetler ayrılığına dayalı
anayasal bir demokrasi ve cumhuriyeti hep birlikte inşa etmeliyiz. Bizim
iktidarımızda demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü
alanlarında hiçbir boşluk bırakmayacağız. Sayın
Akşener'in söz verdiği iyileştirilmiş ve
güçlendirilmiş parlamenter sistemde temel hak ve özgürlükler mutlak
anayasal güvenceye alınacaktır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Türkiye'nin bozulmuş olan idari
yapısı çağdaş ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenecektir.
Türkiyede kapsamlı bir yargı reformuna gidecektir. AB
standartlarını yakalamak ve aşmak için ekonomik ve sosyal
reformlar yapılacaktır. Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle
ilişkileri sığınmacılar parantezinden
çıkarılacak, eskiden olduğu gibi, partilerüstü bir devlet
siyasetiyle, birbirini takip eden bir siyasetle yeniden müzakereler başlatılacaktır.
Türkiye'nin Kafkaslardan Orta Asya'ya ve Orta Doğu'ya, Rusya ve
Ukrayna'yı kapsamak üzere Hazar havzası ve Karadeniz
havzasından, Yunanistan ve Kıbrıs da dâhil olmak üzere Akdeniz'e
uzanan geniş coğrafyadaki barışçı önder rolü yeniden
sağlanacaktır. Onurlu devlet, onurlu siyaset bizim siyasi hedefimizdir.
Hedefimiz, kaybettiğimiz Adalet ve Kalkınma Partili yılları
telafi ederek evrensel uygarlığa ve zenginliğe
ulaşmaktır. Esasen, Büyük Atatürk'ün bize, gördüğü,
gösterdiği istikamet de odur.
Kral Çıplak hikâyesini
hepiniz bilirsiniz. Değerli milletvekilleri, Türk milleti için önüne
sandığın geleceği gün Kral çıplak! diye
haykıracağı gündür. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Seçim sandığı milletimizin önüne ister erken
ister zamanında gelsin o gün aynı zamanda milletimiz için ekonomik
buhrandan çıkışın, özgürlüklerle kucaklaşmanın
başlangıcı, egemenliğin nihai sembolü olan bütçe
hakkını gerçek adresine, yüce Meclise yeniden teslim etmenin tarihi
olacaktır.
Yüce meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Ankara Milletvekili İbrahim Halil Orala aittir.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Diyanet İşleri
Başkanlığı bütçesi üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz almış buluyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, üç yıldır bütçe görüşmelerinde Diyanet
İşleri Başkanlığı hakkındaki
eleştirilerimizi dile getiriyorum. Bunu yaparken genelde
Başkanlık özelinde yapılması gerekenleri söylüyor,
doğruları takdir ediyor ve yanlış yapılanları da
dile getiriyorum. Ancak bu bütçede biraz farklı bir tarzda
konuşacağım çünkü iktidar İslamı
siyasallaştırmakta ve inancımızı yanlışlarının
örtüsü hâline getirmekte artık zirve yapmıştır. Bu
politikanın bir numaralı aktörü de maalesef Diyanet İşleri
Başkanımız Sayın Ali Erbaş olmuştur. Ülkemizde
adalet sistemi yerle bir olmuş, insanımız Twitterda feryat
ederek adalet arama noktasına gelmişken bir bakıyoruz
Yargıtay binasının açılışında Sayın
Erbaş'ı dua eder hâlde buluyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne
var bunda?
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Dua güzeldir, hepimizin muhtaç olduğu Allaha
yakarıştır ancak Sayın Erbaş'ın elleri niyaz için
mi açıldı, yoksa iktidarın adaletsizliklerini örtmek için mi açıldı,
bunu bilemiyoruz.
Diğer taraftan,
bakıyorsun, iktidar sosyal medya yasasıyla ifade özgürlüğünü
kısıtlamaya niyetleniyor, sahneye yine Sayın Erbaş
çıkıyor ve diyor ki: Tarihte görülmediği kadar sosyal medya ve
iletişim kanallarıyla gençlerimize, çocuklarımıza sürekli
dinsizlik aşılanıyor. Yani iktidarın insanları dinden
soğuttuğu gerçeğini örtmek ve sosyal medya
kısıtlamalarına meşruiyet kazandırmak için Sayın
Erbaş suçluyu sosyal medya ilan ediyor. Sayın Erdoğan,
ekonominin batmasındaki rolünü unutup stokçulara ceza keseceğini,
mallarına el koyacağını söylüyor, Sayın Erbaş
orada da hemen fetva vermek için devreye giriyor ve Stokçuluk haramdır.
diyor. El insaf diyorum. Sayın Erbaş'ı haklı olan bu çıkışları
yaparken görüyoruz ama ne hikmetse hiçbir zaman adam kayırmayı,
torpili, devlet malını çalmayı, rüşveti ve tüyü
bitmemiş yetimin hakkının yenmesini lanetlerken, bunlar için
fetva verirken asla göremiyoruz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Sayın Erbaş, hiç mi İmam-ı Azam Ebu
Hanifeden ilham almamıştır? O büyük alim ki Ancak ilmi bir
ihtiyaçtan dolayı devlet başkanıyla yakınlık
ilişkisi içerisinde ol. Onun yanında ateşin içerisindeymiş
gibi ol. demiştir ama Sayın Erbaş bırakın ateş
içinde olmayı Sayın Erdoğanın yanında kendisini
cennet bahçesinde gibi hissetmektedir. Sayın Erbaşa buradan bir
tavsiyede bulunmak isterim: Makamınızı korumak için Mustafa
Sabriye özeneceğinize doğru bildiğini savunduğu için
kırbaç cezası almış, zindanlara atılmış
İmamı Azam Ebu Hanifeyi örnek alın. Gerçek din
adamının tavrı tam da budur. Çok siyaset yapmak
istiyorsanız Sayın Hulusi Akar gibi siz de örnek olun, o nasıl
üniformasını çıkarıp siyasete girdiyse siz de cübbenizi ve
sarığınızı çıkarın, karşımızda
siyaset yapın. Makamınızı bu çarpık işlere asla
alet etmeyin. Unutmayın ki Yüce Allah bütün bunların
hesabını ahirette mutlaka soracaktır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
bu çarpık durumun bir sebebi de ucube Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi ve getirdiği liyakatsizliktir. İşte, bu sebeple
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemde Diyanet
İşleri Başkanı fermanla değil, Cumhurbaşkanı
ve Başbakanın ayrı ayrı iradelerinin yer
aldığı müşterek kararnameyle atanacaktır. Diyanet
İşleri Başkanlığının Sayıştay
raporlarına bir daha utanç vesikası olan yolsuzluk ve usulsüzlükler
giremeyecektir. Diyanet bir daha camilerde iktidara protokol uygulamayacak,
milyonluk makam arabalarıyla israf etmeyecektir. Kısacası,
Diyanet, Atatürk onu nasıl kurduysa o günkü ruhuyla yüce dinimiz İslama
ve Türk milletine hizmet edecektir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Kıymetli
milletvekilleri, AK PARTİ iktidarında İslami değerler, o
kadar şahsi menfaatlere ve siyasete alet edilmiştir ki milletimiz,
maalesef, dine dair her şeyden uzaklaşmaya
başlamıştır.
Geçtiğimiz üç bütçede de
Ülkede deizm ve ateizm artıyor, insanlar dinden soğuyor.
demiştim. Hem Diyanet hem bağlı olduğu
Cumhurbaşkanlığı bana Bunun bilimsel dayanağı
yok. demişler ve itiraz etmişlerdi. Şimdiyse Sayın
Erbaş, maalesef bizim dediğimize gelmiştir. Diyarbakırda
bir açılışta konuşan Erbaş Gençlerimizi deizme ve
ateizme kaptırmayalım. demiştir. Biraz önce örnek verdiğim
gibi ülkemizde dinsizliğin arttığını ve bunun
sebebinin de sosyal medya olduğunu söylemiştir. Yüce Meclisin
huzurunda sormak istiyorum: Sayın Erbaş, biz bunu üç yıldır
bas bas bağırıyoruz, sizin aklınıza şimdi mi
geldi Allah aşkına? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Sayın Erbaş, madem ülkede dinsizlik artıyor,
siz ne işe yarıyorsunuz? Asıl göreviniz, gençlerimizi bu beladan
uzaklaştırmak, yüce dinimizi ve tek Allah inancını
sevdirmek değil midir?
Sayın Erbaşı
bu görevde tutan iktidar da benzer bir zihniyettedir. Ekonomi yerle bir
olmuş, yolsuzluk almış başını gitmiş ve
bunun tek sebebi, iktidarın, milletimizin dinî değerlerini sömüren, siyasete
alet eden politikaları olmuştur. Bu gerçek ortadayken Faiz sebep,
enflasyon sonuç. gibi iktisat ilmini çöpe atan bir yaklaşımı
Nas var, nas. diyerek savunmak, ülkeyi iflasa sürüklemeye İslami bir
kılıf bulmaktan başka bir şey değildir. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Dün Faiz dünya
gerçeğidir, reddedemeyiz. derken ilgili Kuran hükümleri henüz
haşa- inmemiş miydi, vahyolmamış mıydı?
Çiftçinin Tarım Kredi borçlarındaki faiz, öğrencinin KYK
borçlarındaki faiz, vergi borçlarındaki gecikme faizi, esnafın
borçlarındaki faiz haram değil midir Allah aşkına?
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Yüce dinimizi
suistimal eden bu zihniyet acilen terk edilmelidir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 15 Temmuzda FETÖcülerin saldırısından
kurtulmayı Allah Resulü Hazreti Muhammed ve Hazreti Ebubekirin örümcek
ağıyla kurtulmasına benzetmek AK PARTİ
iktidarının eseridir. Belediye başkanına oy vermeyi
kıyamet günü beraat belgesi almaya bağlamak AK PARTİ iktidarının
eseridir. Erdoğana dokunmak ibadettir. Cumhurbaşkanına karşı
çıkmak haramdır. gibi din dışı sözler AK PARTİ
iktidarının eseridir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bin yıllık tasavvuf geleneğimizi
sürdürenleri tenzih ederek söylüyorum, bazı tarikatların, cemaatlerin
holdingleşmesi, devlete insan kaynağı temin etme
organizasyonlarına dönüşmesi AK PARTİ iktidarının
eseridir. Kısacası, bu iktidarın yaptığı merhum
Mehmet Akif Ersoyun deyimiyle Allahla iskât yani Allahla
susturmaktır, Allahla aldatmaktır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) İşte, bundan Türk milletini
kurtarmak için iktidar olacağız.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Diyanet bütçesinin tamamına yakını personel
harcamalarına gitmektedir. Buna rağmen, din görevlileri
açısından pek çok mağduriyetler vardır. Özellikle, binlerce
fahri Kuran kursu öğreticisi, vekil imam sıkıntı
yaşamaktadır. Bütçe görüşmesi öncesi bu kardeşlerimizin
kurduğu platformun temsilcileriyle de görüştüm. Bu insanlar, KPSS ve
alan puanı alarak ve mülakata girerek göreve başlamaktadırlar
ancak vekil imamlar, normal imam maaşının üçte 2si
oranında maaş alabilmektedirler; sigortalıların prim günü
sayıları maalesef çalınmaktadır. Fahri Kuran kursu
öğreticileri ise çok daha düşük maaşlar almaktadırlar;
görevleri sonlandığında tekrar aynı süreçlerden geçmek
durumunda kalmaktadırlar. Diyanet İşleri
Başkanlığı bu mağduriyeti gidermeli, kadrolu personel
alımında vekil personele öncelik tanıyarak bu yetişmiş
ve tecrübeli personeli hakkıyla değerlendirmelidir; vekil personel
uygulamasına da kökten son verilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
Peygamber Efendimiz İnsanlardan iki sınıf var ki onlar
kurtuluşa ererse insanlar da kurtuluşa erer, onlar fesada girerse
insanlar da fesada girer; bunlar âlimler ve yöneticilerdir.
buyurmuşlardır. İşini hakkıyla yapan ve
vicdanları rahat olan âlimlerimizi ve yöneticilerimizi tenzih ediyorum.
Lakin, bu iki sınıfta sayenizde büyük sorunlar vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) İktidar, zaten malumunuz, miadını
doldurmuştur. Din adamlarına olan güvenin nasıl
azaldığını yakın zamanda yapılan pek çok kamuoyu
araştırması bize göstermiştir. İYİ Parti olarak,
bu devranı tersine çevirecek ve hem Diyanete hem de bütün din
adamlarımıza güveni yeniden tesis edeceğiz inşallah.
Peygamberimizin vârisi olan âlimleri, din adamlarını yeniden
milletimizin gönlündeki asıl yerine oturtmak için
çalışacağız. Bu gerçekleşene kadar sizleri uyarmaya
devam edeceğiz.
Sizin sevdiğiniz Necip
Fazıl Kısakürekin sözüyle sözlerimi bitiriyorum: Müjdecim,
kurtarıcım, Efendim, Peygamberim; sana uymayan ölçü, hayat olsa
teperim. Âlimlerimizin bu düstura uymalarını tavsiye ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası
Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgine ait.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; millet iradesinin ortaya konulmasını
sağlayan temel mekanizmalardan bütçe hakkı
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle maalesef Millet Meclisinden
alınmıştır. Plan ve Bütçe Komisyonundaki bütçe
görüşmeleri de etkisiz hâle getirilmiştir. Komisyondaki sorulara
bakanlar tarafından ya hiç yanıt verilmemekte ya da baştan savma
cevaplar verilmektedir, Genel Kurulda da durum aynıdır. Örneğin,
dün Sayın Çavuşoğlu bize bir hayal tablosu çizmiş, hiçbir
sorumuza yetkin ve yeterli cevap verememiştir. Yazılı soru
önergelerinde de durum böyledir. Yeni sistemle Meclise yönelik bu tutum
Meclisimizin ve demokrasimizin itibarını ihlal etmekte, millete
saygısızlık olmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
ne acıdır ki ülkemiz artık bazı uluslararası rejim
sınıflandırmalarında sultancı rejim olarak
değerlendirilmektedir. Bu tiranlığın başka bir tarzıdır.
2017de yeni bir Anayasa
kabul edildi ama o Anayasa kabul edilip 2018 seçimleri yapıldıktan
sonra Türkiye'nin anayasasızlaştırılması ivme
kazandı. Norm devleti, değerler devleti olma özelliği iyice
aşındı, önlem devleti boyutu öne çıktı. Keyfilikle
birlikte önlem devleti vasfı başat hâle geldi. Bunun için sultanizm
kavramını kullanıyoruz, bunun için Totaliter devlete
gidiş. diyoruz. Ülkemizde demokrasi ve insan haklarının yeniden
doğuşu ve geliştirilmesi ancak yeni bir iktidar ve
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemin
tesisiyle mümkün olabilir. Türkiye, tarihiyle, kültürel birikimiyle,
halkının olgunluğuyla demokrasiyi hayli hayli hak etmektedir.
Ülkemizi yükseltecek temel zemin demokrasi ve hukukun üstünlüğüdür.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Fuat Oktay bütçenin sunuş
konuşmasında Suriye sınırımızda oluşturulmak
istenen terör devletini önlediklerini belirtmiştir. Yanlış
bilgilendirildiği anlaşılıyor. Suriye'de, Suriye Demokratik
Güçleri ile Esad yönetimi arasındaki diyalog giderek gelişmekte;
Rusya ve ABD'nin uzlaşısı ve desteğiyle Suriye'nin
kuzeyinde bir PKK/PYD-YPG antitesi kurulması ihtimali her geçen gün
güçlenmektedir. Örgütün yöneticileri, Washingtonda ve Moskovada üst düzey
kabul görmektedir. Malum, biz Suriyede ABD ve Rusyaya tabi duruma
düşürüldük; önleme kapasitemizden ziyade, önlenme hâlimiz ve rızaya
maruz konumumuz öne çıkıyor.
Sayın Oktay Ermenistan
işgaline karşı Karabağda Azerbaycanın yanında
olduk. ifadelerini de kullandı. Hepimiz can Azerbaycanın
yanındayız ama Azerbaycanda elde edilen zafer neticesinde
yapılan anlaşmada Türkiye, ateşkesi izleme göreviyle yetinirken;
Rusya, hiçbir zaman olmadığı kadar Ermenistana ve de Azerbaycana
nüfuz etmiş, bölgede gücüne güç katmıştır. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Zengezur Geçidi yani
Türkiye-Azerbaycan bağlantısı bile Rusyanın denetiminde
olacaktır.
Sayın Oktay, Libyayla
yaptığımız anlaşmaların Doğu Akdenizdeki
varlığımızı tescillediğini belirtmiştir,
oysa izlenen yanlış politikalar nedeniyle Türkiye Doğu
Akdenizde tarihte hiç olmadığı kadar
aşınmış ve etkinliği
zayıflamıştır. İktidar bölgede birbirleriyle husumet
içindeki ülkelerin Türkiyenin tezlerine karşı bir araya gelmelerini
ve yakınlaşmalarını sağlamıştır.
İktidarın, Varlık Fonunu peşkeş çekme gayreti içinde
olduğu Katar bile -biraz önce arkadaşlarım değindi- bugün
Rum kesimiyle hidrokarbon arama iş birliği yapabilmektedir. On dokuz
yıllık iktidar Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuk
bağlamındaki egemen haklarımızın hukuki güvence
altına alınmasında ve hidrokarbon kaynaklarına ilişkin
ciddi arama ve sondaj çalışmalarının
başlatılmasında hayli gecikmiştir.
Bölgede 2000lerin
başından beri doğal gaz rezervleri üzerinde
çalışılıyor. İlk büyük gaz rezervi ise 2009da
keşfedildi, siz ise Yunan adalarının Türkiye kıta
sahanlığını engelleyecek bir etki
oluşturmayacağını Birleşmiş Milletlere bildirmek
için Kasım 2019u beklediniz; gecikme çok açık değil mi?
Ege'de Türkiye ile Yunanistan
arasındaki güç dengesi bağlamında Yunan tarafı önemli
adımlar atmaktadır. Yunanistan'a karşı üstünlüğümüz
tabii ki sürmektedir ancak iktidar S-400 yanılgısında
bocalarken, Rusya'dan ikinci teslimatla ilgili kinayeli açıklamalar
gelirken Yunanistan son dönemde hem askerî kapasitesini geliştirmekte hem
de ittifak zeminini genişletmektedir. Bu, iktidarın öngörüden ve
sağduyudan yoksun uluslararası ilişkiler
anlayışının sonucudur. Türkiye, eskiden kritik meselelerde
bölgesinde yaşanan sorunları yatıştırmaya yönelik
adımlar atar, tarafları tarafsızlığına ikna
ederek söylediklerinin itibarını temin ederdi. Türkiye, cumhuriyet
tarihi boyunca bölgedeki ülkelerle hem ekonomik ve kültürel
bağlarını geliştirmiş hem de bu
yakınlıkları pozitif gündem yaratan bir siyasi iş
birliğine dönüştürmüştür. Bugün ise normal koşullarda bir
araya gelmesi mümkün olmayan ülkeler Türkiye'ye karşı ittifak
yapıyorlar. İktidar, ülkemizi durup dururken gereksiz risk ve
tehditlere maruz bırakıyor.
Filistin davasına da
değinmek istiyorum, bu da bir başarısızlık
örneğidir. Türkiye, Filistinlilerin haklarının korunması
konusunda hiçbir dönemde bu dönemdeki kadar zayıf
kalmamıştır. Filistinli kardeşlerimizin durumu son on
yılda gerilediği kadar hiç gerilememiştir. Bosna Hersek'te de durum
farklı değildir. Sayın Erdoğan'ın geçtiğimiz ay
Türkiye'de ağırladığı Dodik'in öncülüğünde
toplanan Sırp Meclisi, 10 Aralık 2021 tarihinde aldığı
kararla Bosna Hersek'in bölünmesine giden kapıyı ardına kadar
aralamıştır. Silahlı kuvvetler gibi Bosna Hersek devletine
ait bazı kritik kurumların yetkilerinin Sırp Cumhuriyetine
devredilmesi tasarısı kabul edilmiştir. Dışişleri
Bakanlığımız istediği kadar açıklamalar
yapsın, itiraz etsin; atı alan Üsküdar'ı geçmektedir. Bu, Dodik projesi
de Rusya tarafından desteklenmektedir.
Dün Sayın
Dışişleri Bakanına sordum, bugün de size soruyorum
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı: Onlarca
yıllık emek ve çabanın eseri olan savunma sanayimizin öncü
şirketlerinin veya başka önemli sanayi
kuruluşlarımızın Birleşik Arap Emirliklerine yahut da
başka ülkelere kelepir fiyatına satılması
iddialarının gerçek dışı olduğunu taahhüt
edebiliyor musunuz?
Biz, yabancı sermayeye
karşı değiliz. Bir avuç dolar için veya siyasi ve diplomatik
hataları onarma adına varlıklarımızın haraç mezat
pazarlanmasına itiraz ediyoruz. Sayın Genel Başkanımızın
da belirttiği gibi Devletimizin en kritik kurumlarının
peşkeş çekilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bunu bir defa daha
hatırlatmak istiyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
Sayın Oktay, bütçenin ilk gününde muhalefetin millî menfaatler yönündeki
eleştiri ve önerilerini tükenmişlik ve çarpıtma olarak
tanımlamış, Gidin, bunları ağlayarak günlüğünüze
yazın. ifadelerini kullanmıştır. Bunu küstahlığa
uzanan bir üslup olarak nitelendiriyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sizin yaptığınız küstahlık.
AYDIN ADNAN SEZGİN
(Devamla) Sayın Oktayın TBMMye bir özür borçlu olduğunu
düşünüyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Arkadaşım
Sayın Çıray da Cumhurbaşkanlığı Kabinesi konusuna
değindi. Sayın Oktaydan 25 Mayıs 2021 tarihli yazılı
bir soru önergesiyle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi
kavramı hakkında hukuki bir açıklama rica etmiştim, cevap
alamadım.
Değerli arkadaşlar,
İYİ Parti olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda asgari ücret, EYTliler,
3600 ek gösterge, şehit ve gazi aileleri, sağlık
çalışanları gibi pek çok konuda verdiğimiz önergeler
reddedilmiştir. Vatandaşı gözetmeyen 2022 bütçesi, yokluk ve
yoksulluk bütçesidir. Övündüğünüz büyüme rakamlarıysa Türkiyeyle
sınırlı değildir; Covid döneminde daralan bütün dünya
ekonomileri, 2021 yılını büyümeyle kapatacaklardır.
Avrupada da Türkiyedekine benzer büyüme oranları vardır.
Örneğin, Fransada beklenen büyüme, yüzde 6,5 gibi on yıllardan beri
görülmemiş bir düzeydedir. İktidar, döviz kurunu ve ekonomiyi yönetememekteki
beceriksizliğini, hezeyanlı hesaplarla, dikkatleri büyüme
rakamlarına çekerek gizlemeye çalışmaktadır. Heyhat! Türk
lirasının değer kaybı durdurulamamaktadır, bugün 1
dolar 15 TLye doğru gidiyor.
Çin Halk Cumhuriyetiyle
ilgili yeniden bir öykünme hikâyesi gündeme geliyor. Çine öykünürken asıl
arayışın kalkınma boyutu değil totaliterlik boyutu,
toplum üzerinde üç beş kişinin hatta tek bir kişinin
tahakkümünün tesis edilmesi olduğunu bilecek kadar anladık bu rejimi.
Doğu Türkistanda yaşanan mezalimle ilgili yıllardır ufak
bir eleştiri bile ortaya koymama nedeniniz de bu hayranlık olsa
gerek. Batılı ülkelerin Çini kınama metnine geçtiğimiz
ekim ayında zar zor taraf oldunuz. Doğu Türkistandaki
soydaşlarımızın uğradığı zulüm bu kadar
açıkken Çinde düzenlenecek olimpiyatlara katılma durumumuz ne
olacak? Bir daha soruyorum bunu, kamuoyu yanıt bekliyor. Bugün Sayın
Genel Başkanımızın himayesinde İnsan Hakları ve
Doğu Türkistan toplantısını gerçekleştirdik, durumun
vahametini bir defa daha tüm açıklığıyla gördük.
Değerli arkadaşlar,
vatandaşımız, Türkiyenin geleceğini Çin, Birleşik
Arap Emirlikleri ve Katar gibi ülkelerle ilişkilerde değil, Avrupa
Birliği istikametinde görmektedir. Türk milleti kendisi için neyin iyi
olduğunu çok iyi tespit edebilmektedir. Anketlerde AB üyeliğine olan
destek yüzde 70 dolaylarında çıkmaktadır. Oysa bizim AByle
ilişkilerimiz her zamankinden daha donuk ve bozuk bir noktadadır.
Avrupa Birliği de Türkiyeye karşı birçok hata
yapmıştır elbette, bugün bunların muhasebesine girmiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYDIN ADNAN SEZGİN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Ama Türkiyenin mevcut
iktidarla vatandaşımıza yönelik demokrasi, hukuk, insan
hakları taahhütlerinin çok gerisine düşmüş olması,
İYİ Parti olarak bizleri fevkalade üzen bir gerçekliktir.
Kurucu üyesi olduğumuz
Avrupa Konseyiyle ilişkilerin gerilemesinin de iktidarın işine
gelen bir olay olarak gözüktüğü ortaya çıkıyor. Her hâlükârda
ekonomide, hukukta, siyasette ve uluslararası ilişkilerde
yaşadığımız bu kâbus dönemi elbette bitecektir.
İlk seçimlerde iktidara geldiğimizde evrensel değerlerle uyumlu
ve ayakları yere basan bir yaklaşımla milletimizi ekonomik ve
sosyal açıdan refaha kavuşturacağız, sahici demokrasiyi ve
hukuk devletini tesis edeceğiz Büyük Türkiye hedefine doğru
hızla ilerleyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYDIN ADNAN SEZGİN
(Devamla) Türkiye'nin bütün bunları gerçekleştirme ve sağlama
gücü ve potansiyeli vardır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalıda.
Buyurun Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; geçen seneye göre yüzde 60 artırılarak
680 milyon liraya çıkarılan bir devlet kurumunun bütçesini,
İletişim Başkanlığının bütçesini
oylayacağız. Bu dev bütçeyle, toplamda 816 personelle faaliyet üreten
İletişim Başkanlığı ne yapıyor?
Yaptığı işleri takip ediyoruz ancak AK PARTİye tamam
ama sektöre, millete, devlete ne faydası var anlayamadım.
Gördüğümüz Türkiye markasını güçlendirmek parolasıyla
yola çıkan ancak üç yıllık serüveninde yalnızca Cumhurbaşkanının
PRını yapmaya çalışan, iktidarın sopası konumunda,
fırsat bulduğu zamanlarda seçilmişlere ayar vermeyi dahi görev
edinen bir kurum oldu. Basın Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğünü ilga edip kurduğunuz bu kurumu, kocaman binasında
dezenformasyon merkezi hâline getirdiniz. Parti devletlerindeki propaganda
bakanlığı edasıyla hareket eden, âdeta iktidar partisinin
yayın organı olan bir kurumdan bahsediyoruz. Devletin
kurumlarının ve onları yöneten seçilmemişlerin bu denli
partizanlaştığı bir ortamda demokrasiden söz edebilir
miyiz? Edemeyiz, edemiyoruz da. Bunun adı olsa olsa demokrasimsi oluyor,
ola ola dünyanın illiberal demokrasileri
olarak tanımladığı grubun içinde anılmamıza
vesile oluyor; cumhuriyetimiz bunu hak etmiyor.
İletişim
Başkanlığının görevleri arasında, basın
kuruluşlarının ve mensuplarının
çalışmalarını kolaylaştırmak için gerekli
önlemleri almak yer alıyor. Peki, onlar ne yapıyor? Bir yandan yerel
basını bir ilana, bir aboneye muhtaç ediyor; diğer yandan da
bunu kamuda tasarruf gerekçesiyle yaptıklarını söylüyor. Yerel
basın temel gelirini, can suyunu kaybediyor. Üç beş
maaşlılara huzur hakkı dağıtırken, bütçede
binlerce israf kalemi varken akla gelmeyen gerçek tasarruf, konu yerel
basın olunca ana gündem maddesi oluyor. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Yine, bir yanlış başka bir yanlışla
düzeltilmeye çalışılıyor. Biz bugün burada
kâğıda, boyaya, kalıba gelen yüzde 300 zamları ve yerel
medya organlarının yardım alamazlarsa kapanma risklerini
değil, dijital medya çağına nasıl ayak uydurmaları
gerektiğini konuşmalıydık. Ancak maalesef ki demokrasinin
temel taşının çatlatılmaması gerektiğini
konuşuyoruz. Başka ne yapıyorlar? Denetlemekle görevli
oldukları Basın İlan Kurumunun Cumhurbaşkanı
tarafından atanması gereken 12 Genel Kurul üyesinin bir
yıldır atanmamasına sessiz kalıyorlar. Denetlediği
makam ile sorumlu olduğu makam arasındaki iletişimi bile
sağlayamayan bir Başkanlıktan söz ediyoruz. Daha başka ne
yapıyorlar? Keyfî gerekçelerle gazetecilerin sarı basın
kartlarını iptal ediyor, duayen gazetecilerin bile
kartlarını yenilemiyor, hakkı olanların
kartlarını vermemek için de ayak sürüyorlar. Kimin gazeteci olup
kimin olamadığına alınan eğitimler, bitirilen okullar,
çalışılan kuruluşlar, okurların takdiri değil,
resmen onlar karar veriyor. İşlerini değil, işlerine geleni
yapıyorlar.
Bırakın Türkiye'nin
marka değerini arttırmayı, siz Türkiye'ye kaybettiriyorsunuz. Bu
kurum iletişimi yaygınlaştırabilecekken daraltıyor,
özgürleştirebilecekken hapsediyor, kolaylaştıracakken zorlaştırıyor.
İletişimi genişletmesi gerekirken âdeta iletişimi
sınırlayan Başkanlığa dönüşüyor. Sonunda da olan,
dijital dönüşüm çerçevesinde gelişen yeni medya ortamında yerli
ve millî alanı büyütmek yerine, kısıtlı iletişim
ekosistemi yaratarak fırsatları yabancı platformlara
kaçırarak küçültüyor. Oysaki bu alan ülkemiz için çok büyük
avantajları bünyesinde barındırıyor. Dünya medya
yatırımları 605 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu
yatırımların artık yarısından fazlası
dijital mecralarda yapılıyor. Bu pazarda biz ancak 31inci
sırada kendimize yer buluyoruz. Toplam hacimdeki payımızsa
yalnızca yüzde 0,33; buradaki payımız en az 2,5 kat
artırılabilir.
Film, belgesel, dizi
alanlarında liyakatli kadroların çokluğu,
başarılı teknik ekipleri ve doğal plato olan
coğrafyasıyla ülkemiz büyük bir potansiyel taşıyor.
Doğru teşvikler, bilimsel planlamalar, aktif genç nüfusun buraya
kanalize edilmesiyle yepyeni ve sürdürülebilir bir alan yaratabiliriz; böylece,
dijitali ülkemizin önemli bir ihracat kalemi hâline de getirebiliriz. Sizse bu
potansiyeli değerlendirmek yerine haftanın teröristi panosuna
dijitali koymayı tercih ettiniz. Yazık değil mi o gençlere?
Dezenformasyonla, hakikatin
çarpıtılmasıyla elbette ki sonuna kadar mücadele edilmesi
gerekiyor; aynı zamanda vatandaşın doğru habere ulaşma
hakkını da koruyarak bunu yapmalısınız ancak siz
kontrol edemediğinizi bertaraf etmenin peşinde koşuyorsunuz.
Mecliste de sokakta da dijital mecralarda da samimi eleştirilerden
korkmayın. İfade özgürlüğü, elbette ki -hakaret ve iftira dâhil-
her istediğini söyleyebilme aymazlığı değildir fakat
birinin her şeyi söyleyebildiği, diğerinin ise hiçbir şeyi
söyleyemediği bir ortam olmaz. Sosyal medya başta olmak üzere dijital
mecraları demokrasinin ana tehdidi zannetmek, aslında sosyal medyaya
da demokrasiye de doğru yerden bakamadığınızın
açık göstergesi. Anlaşılıyor ki iktidarın
saplantılı yeni hedefi dijital mecralar. Kontrol edilemez olandan bu
denli tedirgin olunmasının sebebi korkmayı gerektirecek
eksikliklerin açığa çıkmasını engellemek mi? Gerçekten
hakikati gizleyebileceğinizi veya yönetebileceğinizi mi
zannediyorsunuz? Siz, sanıyorsunuz ki biz sussak mesele kalmayacak,
hâlbuki biz sussak tarih susmayacak, tarih sussa hakikat susmayacak.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Hatırlayın, Yasaklarla mücadele edeceğiz. diyerek iktidar
oldunuz, yirmi yıllık serüveninizin son günlerini yaşarken
yasakların sembolü hâline geldiniz. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki
yasaklamak hiçbir fayda sağlamıyor, Türk milletine
yasaklarınız sökmüyor. Bunu sizi iktidara getirirken de gösterdiler,
bizi iktidara getirirken de sizlere gösterecekler. Gerçekten Türkiye'nin marka
değerini artırmak istiyorsanız yapmanız gereken çok
açık; hayal ettiğiniz içine kapalı, kısıtlı
iletişim platformu yerine dışa dönük, fırsatları
yakından takip eden ve rekabet edebilen bir iletişim ağını
kurmak. Bu da ancak fikir ve ifade özgürlüğünün
yaratıcılıkla birleştiği hoşgörü ortamında
gerçekleştirilebilir. Unutmayın, yeni fikirler ancak özgürlüğün
gölgesinde yeşerir.
Değerli milletvekilleri,
web
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Ancak millet bugünü hicvetmek için bile Özallı, Demirelli,
Ecevitli, Erbakanlı karikatürleri paylaşıyor. O dönemin
nezaketini, liderlerin bir arada katıldıkları açık
oturumları bile özlüyor. Biz, elli sene öncesini özler hâle getiren ve
siyasi nezaketten uzak zihniyetiniz bu ülkeyi, bu cumhuriyeti çağın
gerisinde bıraktı diyoruz. Gülümsememizi, mutluluğumuzu,
huzurumuzu elimizden aldınız; bizi birbiriyle kavga eden, asık
suratlı ve endişeli hâle getirdiniz. Ya huzurun iletişimini
yapın ya da vazgeçtim, düşün milletin yakasından, yük
olmayın, başka ihsan istemiyoruz. (İYİ Parti sıralarından
Bravo sesleri ve alkışlar) Ya da ondan da vazgeçtim, getirin
sandığı, millet yapsın. Genel Başkanım Sayın
Meral Akşenerin dediği gibi Biz hazırız, biz çözeriz.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayıra ait.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz İYİ Parti Grubu olarak bu Mecliste
dördüncü bütçeye katılıyoruz, dördüncü bütçemizi yapıyoruz. Biz
bugüne kadar askerimiz, polisimiz eli güçlü olsun; askerimiz, polisimiz
sıkıntıya düşmesin diye Millî Savunma
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
bütçesine sürekli evet dedik. Biz böyle düşünürken siz ne
yaptınız? Bu devletin en önemli kurumlarından biri olan Savunma
Sanayii Başkanlığı kurumuna eski milletvekillerinizi, eski
milletvekillerinizin eşlerini, bacanaklarını,
yandaşlarını doldurdunuz. En liyakatli olması gereken
kurumu arpalığa çevirdiniz. Türk Hava Yolları kurumunu 47 milyar
zarara uğratan adamı, aldınız TUSAŞın
başına getirdiniz. Tam üç yıl önce, 20 Aralık 2018de
buraya bir kanun hükmünde kararname getirdiniz. Sakaryadaki Tank Palet
Fabrikasını önce Özelleştireceğiz. dediniz. Bu
kararnamenin tam 8 yerinde özelleştirme vardı, biz itiraz ettik,
başka bir kılıf uydurdunuz. Sonra bize de dediniz ki
Paçamızdan tutmayın, elimizi kolumuzu rahat bırakın,
devletimize acil tank lazım. Şimdi, bugün itibarıyla tam üç
yıl oldu Sayın Oktay, bu kürsüye geldiniz, bu kürsüde Bizim elimizi
kolumuzu rahat bırakın, acil tanka ihtiyacımız var.
dediniz. Banttan inen bir tane tank yok. Şimdi, ben Türk Silahlı
Kuvvetleri adına, Meclis adına, milletim adına soruyorum: Ne
yaptınız? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bu tanklar nerede? Türk Silahlı Kuvvetleri
sizin müteahhitlerinizin keyfini mi bekleyecek? Bizim güvenlik güçlerimiz,
sizin müteahhitleriniz ne zaman kâr edecekse o zaman yapmasını
mı bekleyecek? Devlet yönetiyorsunuz, devlet yönetmek çocuk
oyuncağı işi değildir. Şimdi, tekrar soruyorum:
Yaptığınız sözleşmede bir gün yok mudur? O firmayla
yaptığınız sözleşmede Şu gün teslim edeceksiniz.
Bugün bu kadar tankı teslim edeceksiniz, etmezseniz bu kadar cezai
şart vardır. diye bir şartınız yok mudur? Bu
şirketten cezai şart alacak mısınız? Ordumuza,
güvenlik güçlerimize tankı ne zaman banttan indireceksiniz?
Cevaplamanızı bekliyoruz.
S-400 sistemi dediniz,
S-400 sistemiyle alakalı size sormamız gereken sorular var. S-400
sistemi kaç kilometrekareyi korumaktadır? S-400 kendi sistemlerimizle
uyumlu hâle getirilmiş midir? 2,5 milyar dolar para verdiğimiz S-400ler
nereyi koruyacaktır, nasıl koruyacaktır ve Rusya'ya
ihtiyacımız var mıdır? Bu sistemi kime karşı
kullanacağız? Rusya'dan aldığımız S-400leri
Rusya'ya ve o bölgedeki ülkelere karşı kullanmayacaksak nereye
kullanacağız? Bu soruyu cevaplamanızı istiyoruz.
Benim bildiğim
kadarıyla Türkiye Cumhuriyeti bir NATO ülkesi. Daha önce kendi öz ve millî
çalışmalarımızla geliştirilen hava savunma sistemi
projesini neden iptal ettiniz? F-35lere 1,8 milyar dolar para verdiniz, ne
paramızın ne olduğu belli ne de uçaklarla alakalı bir
bilgimiz var, şimdi F-16 alacağız. diyorsunuz. Bir taraftan
Millî Muharip Uçak yapacağız. diyorsunuz. Maketine 1,3 milyon euro
para harcadınız, dolaştırdınız, şimdi
diyorsunuz ki: 2023te hangardan çıkaracağız, 2026da uçacak,
2030da filo kuracağız. Ya, gerçekten siz bizim zekâmızla dalga
geçiyorsunuz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
2023te hangardan çıkacak uçak 2026da nasıl uçacak? Basit bir MPT
silahının, basit bir MPT tüfeğinin bile iki yıl deneme
süreci vardır ya; 2030da nasıl filo kuracaksınız, bizimle
dalga mı geçiyorsunuz?
Makine ve Kimya Endüstrisini
anonim şirket hâline getirdiniz. Kırıkkale'deki,
Çankırı'daki, Ankara'daki fabrikalarda memurlar haklı olarak
işçi statüsüne geçmedi ve şimdi oralarda eliniz kolunuz
bağlı.
Ben size muhalefet
edeceğim diye devletimi yıpratmak istemiyorum ama şu soruyu da
sormam lazım: Yurt dışından mühimmat ithal ediyor musunuz?
Ediyorsanız neden ithal ediyorsunuz? Bizim bu kadar güçlü
fabrikalarımız varken neden yurt dışından mühimmat
ithal ediyoruz?
Deniz topu yaptık.
dediniz, yaptığınız deniz topu 1964 model. İHA'lar
SİHA'lar dediniz... Ben bu kürsüde ilk konuşmamı
yaptığım zaman İHA'ları, SİHA'ları yapanlara
teşekkür ettim. Allah razı olsun; yüzlerce şehidin gelmesine
mani olmuştur, başarılı bir çalışmadır ama
ağzınızdan İHA'ları, SİHA'ları
düşürmüyorsunuz, başka tarafa da bakmıyorsunuz. Sayın
Oktay, Türk Silahlı Kuvvetleri İHA'lardan, SİHAlardan ibaret değil.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Ekonomiyi yönetemediniz,
yanlış borçlandınız, kamu-özel iş birliği
yatırımı adı altında doğru projeleri
yanlış yöntemlerle yaptınız, devletimizi
dolandırttınız. Bakın, devlet dolandırıldı,
siz de göz yumdunuz. Devletimizi milyarlarca dolar zarara
uğrattınız, vatandaşımıza çile çektiriyorsunuz.
Bir de biz şu yol bu kadar, bu yol bu kadar derken bazı
milletvekilleriniz çıktı, dedi ki: Siz de ucuz yoldan gidin. Niye
ucuz yoldan gideceğim arkadaş? O yol da benim ülkemin
toprağı, bu yol da benim ülkemin toprağı. Hangisinden
canım isterse oradan giderim; size mi soracağız? (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Siz devletin hazinesini adam
gibi kullanın.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sen de adam gibi git!
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) Siz adam gibi kullanın devletin hazinesini.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sen de adam gibi konuş!
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) Vatandaşa da işaret etmeyin, vatandaşın
aklı kendine yeter.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Adam gibi konuş!
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Nasıl konuşuyor!
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) Sayın Grup Başkan Vekili
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Adam gibi konuş!
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) Benim konuşmam biter, kalkar cevap verirsin.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Adam gibi konuş, böyle şey olur mu ya?
Ayıp ya!
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) Oradan laf yetiştirme bana.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) O zaman adam gibi konuş.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ben buradayım.
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) Hazine ve Maliye Bakanı Bitersek hep beraber biteriz.
demiş, yanlış söylemiş. Vatandaş bitiyor,
vatandaş; size hiçbir şey olmuyor. Siz her gün
zenginleşiyorsunuz, vatandaş her gün fakirleşiyor.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Çiftçimizi
bitirdiniz, tarımı bitirdiniz; çiftçinin tarlasına, traktörüne
haciz geldi, inkâr ettiniz; tefecilerin kucağına ittiniz çiftçimizi.
Bakın, çiftçinin ortalama yaşı 58-60, üretme kabiliyetini kaybediyoruz;
farkında değilsiniz. Esnafı perişan ettiniz; vergisini
ödeyemiyor, BAĞ-KURunu ödeyemiyor, sermayesini koruyamaz hâle geldi. Daha
geçen hafta Sakaryada 5 tane fırın kapandı, bir haftada 5 tane
fırın kapandı. Sanayicimiz üretmek için mal bulamıyor,
üretemez hâle geldi. Emeklilerimiz 1.500 lirayla, 1.800 lirayla, 2 bin lirayla
geçinmeye çalışıyor. Sokakta vatandaş hüngür hüngür
ağlıyor; görmüyorsunuz, duymuyorsunuz. Sokağa
vatandaşın yanına inin, vatandaşın dertlerini
dinleyin. Asgari ücretliye 4 bin lira maaş vereceğiz diye ipe un
serdiniz ya, altı üstü 4 bin lira. İçinizde 24 bin lirayla
geçinebilecek birisi var mı? Asgari ücretliye 4 bin lira vereceğiz
diye ipe un serdiniz; 1inci toplantı, 2nci toplantı, 3üncü
toplantı; sonuç yok.
Gençlerimizin
umutlarını çaldınız. Bu ülkenin gençleri artık bu
ülkeden gitmek istiyor; bunun vebalini kaldıramazsınız. Biz, o
çocukları bu ülkeye hizmet etsin diye yetiştirdik; başka ülkeye
hizmet etsin diye onları okutmadık, onları yetiştirmedik.
Çocukların hakkını yiyorsunuz, KPSSde 95 puan alan çocuk bir
yere giremiyor; 65 puan alan sizin yandaşınızın çocuğu
işe giriyor; ayıptır ya. Bu hakkı ödeyemezsiniz, bu
hakkı parayla ödeyemezsiniz. Bundan, bu çocuktan helallik
alamazsınız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HACI TURAN (Ankara)
Doğru söylemiyorsun, yanlış söylüyorsun.
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) - Yanlış söylüyorsam gelin, burada ispat edin.
HACI TURAN (Ankara) Biraz
sonra konuşacağım. Ben konuşacağım, cevap
veririm.
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) - Ben sokakta 12 yaşında bir çocuk gördüm Sayın
Vekilim. Ben sokakta 12 yaşında bir çocuk gördüm, benden tablet
istemedi, oyuncak istemedi, çikolata istemedi.
HACI TURAN (Ankara) Benim
çocuğum da 81 puan aldı, bir yere giremedi.
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) - Çıkınca konuşursunuz.
Benden ne istedi biliyor
musunuz; 12 yaşında, 12? Evine kömür istedi, kömür! (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) 14 yaşındaki bir
çocuk kitap alacak, kitap alacak parası yok, babasına söylemeye utanıyor,
babasının durumunu biliyor. Siz çocuklardan çocukluğunu
çaldınız, farkında değilsiniz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Çocuklardan çocukluğunu
çaldınız, farkında değilsiniz!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Kitapları masaya koyuyoruz, masaya, masaya!
Kitapları masaya koyuyoruz, yirmi yıldır masaya koyuyoruz!
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) - Ev kadınları ne pişireceğini
şaşırdı, eti, kıymayı unuttu; tavuk
alamıyor, tavuk!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Hadi oradan!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Hayret bir şey ya, ayıp ya! Yirmi
yıldır masaya koyuyorlar o kitapları, yirmi yıldır
masaya konuyor o kitaplar!
TAMER DAĞLI (Adana)
Millî Eğitim masaya bırakıyor kitabı, masaya
bırakıyor; dünyadan haberin yok!
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) Bir gün benimle çarşıya, pazara gelin de göstereyim size
fileleri, çantaları. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yandaşlarınız,
yandaş müteahhitleriniz için 2022 bütçesine 47 milyar bütçe koydunuz;
Sakaryaya 300 milyonu çok gördünüz. Sakarya Büyükşehir Belediyesinin 300
milyon hakedişi var; kendi müteahhitlerinize,
taşeronlarınıza, yandaşlarınıza 47 milyar bütçe
koydunuz 2022ye, Sakarya Büyükşehir Belediyesine 300 milyonu çok
gördünüz, Hayır. dediniz. Sakaryada 100 binin üzerinde insan beton
tabutlarda yaşıyor biliyor musunuz? Kentsel dönüşümle
alakalı çivi çakmadınız.
Sayın milletvekilleri,
sizden bir şey istiyorum, bir şey istirham ediyorum. Bizim
gezdiğimiz her ilde, her ilçede SMA hastası olan çocuklar var.
Dertlerine çare olmamız için, seslerini duyurabilmek için, dikkat
çekebilmek için o çocukları yanımıza getiriyorlar; o çocuklar
bize acınası gözlerle bakıyorlar. Bu çocukların sayısı 1.600. Türkiye Cumhuriyeti
devleti bu güce sahip, bu çocukları ölümden kurtarın.
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Devlet bütün hepsini ödüyor Sayın
Vekilim, hepsini ödüyor; Tip 1i de Tip 2yi de.
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) Bu çocuklara sahip çıkamıyorsanız size bir akıl
vereyim ben. Şans oyunlarına; altılı ganyandı, millî
piyangoydu, şuydu, buydu... Ben bugüne kadar bir kuruşluk oynamadım
ama bu şans oyunlarına, bu SMA hastası çocuklar için bir fon
koyun; buradan çıkacak fonla bu çocukların hepsi kurtulur. Bu
hastalığın tedavisi var, bu çocuklar para yüzünden
hayatlarını kaybediyorlar.
Sayın milletvekilleri,
Genel Başkanımızın talimatıyla Uygur Türkleriyle
ilgili kapsamlı bir çalışma yapıldı, bugün de bunun
paneli vardı. Oruç tutuyor diye, namaz kılıyor diye, komünist
Çin Hükûmeti bu soydaşlarımıza, bu kardeşlerimize eziyet
ediyor, tecavüz ediyor; insanlık dışı muameleyle
karşı karşıyalar orada. Ağzınızı
açıp tek kelime etmediniz, ağzınızı açıp tek
kelime etmediniz. Ses verin, onlar bizim soydaşımız, onlar bizim
kardeşlerimiz. Namaz kılıyor ve oruç tutuyor diye orada
çekmedikleri zulüm yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Biz her zaman konuşuyoruz. Kulağınız duymuyor, her zaman konuşuyoruz.
ÜMİT DİKBAYIR
(Devamla) Bir rapor da biz size göndereceğiz, bakın, o insanlara
sahip çıkın.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Çok teşekkür ediyorum
Başkanım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına yapılacak konuşmalara
başlıyoruz.
İlk söz İstanbul
Milletvekili İsmail Faruk Aksuya ait.
Buyurunuz.
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı ve
İletişim Başkanlığı bütçeleri üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın
başında, kıymetli ağabeyini kaybeden İzmir
Milletvekilimiz Sayın Hasan Kalyoncu ve ailesine
başsağlığı, merhuma da Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı bütçesini görüştüğümüz bugün,
cumhuriyetimizin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ü, Millî Mücadelemizin kahramanlarını, terörle
mücadelede devlet hizmetinde, vatan ve millet savunmasında toprağa
düşmüş tüm şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anarak
sözlerime başlamak istiyorum.
Atatürk Millî Mücadeleyi
başlattığında Milletin istiklalini yine milletin azim ve
kararı kurtaracaktır. diyerek millî iradeye olan inancını,
Türk milletine olan güvenini ve milletle birlikte yol yürüme
kararlılığını ortaya koymuş, millî iradeye
dayalı bir hükûmetin milletin kaderine hâkim olacağını
işaret etmiştir. Atatürk'ün ülkeyi işgalden kurtarıp
yeniden tam bağımsızlığa kavuşturmak için
başlattığı Millî Mücadele aynı zamanda millî hâkimiyet
mücadelesi olmuştur. Anayasamızın 6ncı maddesinde yer
alan millî hâkimiyet prensibi, ilk kez 1921de Teşkilat-ı Esasiye
Kanununun 1inci maddesinde Hakimiyet bilâkaydüşart Milletindir.
düsturuyla Anayasa maddesi hâline getirilerek millî iradenin önemi
tescillenmiştir.
Bilindiği gibi, Türk
milletinin iradesiyle 16 Nisan 2017de yapılan halk oylaması sonucu
yönetim sistemimiz kapsamlı bir reforma tabi tutulmuş, millî iradenin
doğrudan tecelli ettiği bir yönetim yapısı olan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmiştir.
Artık, yasamayla birlikte yürütme yetkisini de doğrudan ve
vasıtasız olarak aziz milletimiz vermekte, hesabını da
kendisi sormaktadır. Bu şekilde demokrasimiz güçlenmiş, cumhur
ile cumhuriyet kucaklaşmıştır. Türkiye'ye özgü, Türk
milletinin tarihî ve kültürel dokusuna uygun Türk tipi başkanlık
modeli olarak inşa edilen sistemin merkezinde sadece millet
egemenliği ve demokratik değerler yer almıştır.
Anayasamızla güvence altına alınan cumhuriyetin temel
nitelikleri, millî ve üniter devlet yapımız, Türk millî kimliği,
Atatürk, demokratik rejim ve temel insan hakları gibi değerler
sistemin kırmızı çizgileri olmuştur.
9 Temmuz 2018 tarihinden
itibaren hukuken ve fiilen yürürlüğe giren
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte ülkemiz,
yönetimde istikrarın temin edildiği, temsilde adaletin
arttığı bir yönetim sistemine kavuşmuştur. Görev,
yetki ve sorumluluk tartışmaları nedeniyle sonu gelmez
gerilimlere yol açan devlet yönetimindeki çift başlılık sona ermiş,
siyasi istikrar kurumsallaşmıştır. Kuvvetler
arasındaki denge ve denetim güçlenmiş, yasama, yürütme ve yargı
organları kendi içinde daha etkin ve daha bağımsız hâle
gelmiştir. Bu şekilde hükûmet etme sistemindeki engeller
aşılmış, karar süreçlerindeki parlamenter sisteme özgü
tıkanıklıklar açılmış, prangalar sökülüp
atılmıştır.
Parlamenter sistemde
birtakım vesayet odaklarının tasarımıyla hükûmetlerin
nasıl kurulduğu, nasıl değiştirildiği ve
nasıl düşürüldüğü aziz milletimizin
hafızasındadır. Uygulandığı 1946 ile 2018
yılları arasındaki yetmiş iki yılda görev yapan 51
Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin ortalama ömrü sadece bir yıl beş ay
olmuştur. Yeni umutlarla yapılan seçimler ve bir öncekinden daha iyi
olacağı düşüncesiyle kurulan istikrarsız hükûmetler
ülkemizi maalesef ileriye taşıyamamıştır. Yaşanan
sistemsel sıkıntılar rejim krizlerine dönüşmüş,
darbelerin acı ve ağır faturası milletimizi demokrasi ve
kalkınma hedeflerinden uzaklaştırmıştır. O
nedenle, kim ne derse desin, Türkiye bu kaotik süreçlere tekrar mecbur
kalmayacak, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle millî
hedefler doğrultusunda yoluna devam edecektir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sayesinde Türkiye, 15
Temmuz hain darbe girişimiyle başlatılan işgal
planının çok cepheli olarak devam ettirildiği süreçte siyasi ve
ekonomik tüm meydan okumaların karşısında
durabilmiştir. Başta millî güvenliğimiz ve terörle mücadele
olmak üzere, etkin kararların alınması kolay hâle gelmiş
Lider Ülke Türkiye hedefi doğrultusunda verimli bir çalışma
imkânı doğmuştur.
Covid-19
salgınının küresel ekonomiyi derinden sarstığı ve
ekonomik aktivitede büyük dalgalanmalara yol açtığı iki
yıllık süreçte Türkiye, salgının olumsuz etkilerini
azaltmaya yönelik önlemleri süratle alarak vatandaşlarımız ve
sektörler üzerindeki yükün hafifletilmesini ve ekonominin çarklarının
döndürülmesini sağlamış, bu amaçla birçok destek tedbirini
uygulamaya koymuştur.
2020 yılını
yüzde 1,8 büyümeyle kapatan Türkiye, 2021 yılının ilk dokuz
ayında da yüzde 11,7 oranında büyüyerek oldukça güçlü bir performans
sergilemeyi başarmıştır. Ekonomik büyümedeki artış,
ihracatta rekor düzeydeki yükseliş, sanayi üretimindeki kapasite
artışı ülkemizin salgından kaynaklı tehlikeli
girdaptan güçlenerek çıktığına işaret etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi itibarsızlaştırılmaya, Türkiye yeniden
parlamenter sistemin karanlık dehlizlerine sokulmaya
çalışılsa da uygulandığı süre içerisinde
etkinliği görülen sistem milletimiz nazarında da
karşılık bulmuştur.
Sayın milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte
Türk kamu yönetiminde de kapsamlı değişimler söz konusu
olmuştur. Devlet yapısı, teşkilatlanma, insan gücü ve
diğer unsurlarıyla yeni sisteme uygun hâle getirilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısında 9
politika kurulu, 4 ofis, 1 idari işler başkanlığı ve
10 bağlı kuruluş yer almıştır.
Cumhurbaşkanlığı yeni yapısına uygun olarak
kurumsal kapasitesini süratle artırmış; politika kurulları,
ofisler, idari işler ve bağlı kuruluşlar görev, yetki ve
sorumlulukları doğrultusunda önemli hizmetlere imza
atmıştır. Dünyanın sayılı kütüphanelerinden biri
olan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesinin milletimizin
hizmetine sunulması ve yaygın bir ziyaretçi ağırlaması
gurur verici olmuştur.
Kamu hizmetlerinin
geliştirilmesi ve etkin şekilde sunulması, yeterli nicelik ve
niteliğe sahip insan gücüyle yakından ilişkilidir. Sistemin
kalitesiyle birlikte insan gücü kalitesinin sürdürülebilirliği de bu
nedenle büyük önem taşımaktadır. Yıllık programda
eğitim-istihdam ilişkisinin kurulması, kamuda liyakat
esaslı, veriye dayalı ve yenilikçi bir insan kaynakları sisteminin
yaygınlaştırılması gibi hedeflerin
gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Bu doğrultuda kamu personel
rejiminin, teşkilatlanma, istihdam, statü, ilerleme, yükselme, hizmet içi
eğitim, mali ve sosyal haklar konusunda bütüncül bir yapıda, işe
girişten başlayarak emekliliğe kadar olan tüm boyutlarıyla
ele alınması, bu amaçla Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü
ile İnsan Kaynakları Ofisi başta olmak üzere kurumsal ve
işlevsel kapasitesinin güçlendirilmesi önem arz etmektedir. Özellikle
yaşadığımız salgın döneminde
dijitalleşmenin, bilgi ve kişisel veri güvenliğinin önemi
artmış, buna uygun altyapının hazırlanması da
önemli hâle gelmiştir. Kamu hizmetlerinin kullanıcı odaklı
bir bakış açısıyla elektronik ortama
taşınması ve E-Devlet Kapısından hizmet sunumu ve
kullanımının artırılması konusunda Dijital
Dönüşüm Ofisi önemli faaliyetler yürütmektedir. Ekim itibarıyla
E-Devlet Kapısı üzerinden 824 kurum ve kuruluşun 6.001 hizmetine
ulaşılabilmesi, mobil uygulamalar üzerinden 3.205 hizmete
erişimin sağlanabilmesi bu alanda alınan mesafeyi
göstermektedir. Aynı dönemde 56,7 milyon kayıtlı
kullanıcının istifade edebildiği bu hizmetin kalitesindeki
artış e-devlet hizmetlerinin kullanımını da giderek
yaygınlaştırmıştır.
Arşivlerimiz, Türk ve
dünya tarihi açısından, aynı zamanda milletimize yöneltilmeye
çalışılan mesnetsiz iddiaları çürütmek ve ülkemizin
dış politikada öne sürmüş olduğu savları bilgi ve
belge temelinde desteklemek adına büyük öneme sahiptir. 56 ülkeyle
yapılan iş birliği kapsamında farklı coğrafyalardan
tarihimizi ilgilendiren önemli vesikaların dijital görüntüsünün ülkemiz
millî arşivine kazandırılması da bu yönde alınan
önemli mesafelerden biri olmuştur.
Türkiye, uluslararası
yatırımlar için sayısız yatırım fırsatı
sunan büyük bir potansiyele sahiptir. Doğrudan yabancı sermaye ve
özel sektör yatırımlarına Türkiyeyi cazip kılmak için
gerekli kolaylıkların sağlanması ve bütünüyle kurumsal hâle
gelmiş bir yatırım ortamının teşekkül ettirilmesi
üretim ve istihdam artışının temel dinamiğidir. Bu
kapsamda tek durak ofis anlayışıyla hizmet veren
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiyedeki
yatırım fırsatlarını küresel iş dünyasına
tanıtmakta, gelişen süreçte başta sanayi ve hizmet sektörleri
olmak üzere doğrudan yabancı yatırımların yoğunlaşmasına
katkı sağlamaktadır.
Finans Ofisi ise kamu ve özel
sektörden ilgili kuruluşlarla, koordineli bir şekilde,
çeşitlilik arz eden finans piyasalarında Türkiyenin konumunu
güçlendirmeye yönelik pek çok çalışma yürütmektedir.
Türkiyenin bölgesel ve
küresel düzeyde artan etkinliği, meydan okumalara verdiği cevap ve
millî menfaatlerimizi koruma kararlılığı Türkiyeye yönelik
hasmane kampanyaların bizzat devletler eliyle yürütüldüğü bir süreçle
karşılaşmamıza yol açmaktadır. Bu durum, Türkiyenin
tanıtımında, hak ve menfaatlerinin takibinde İletişim
Başkanlığına önemli sorumluluklar yüklemektedir. Hemen her
gün medya ve sosyal medya platformlarında Türk devletine yönelik algı
operasyonları, itibar suikastleri ve sinsi tuzaklar bu durumu
değiştirebilecek araç ve yöntemlerin devreye konulmasını
zorunlu kılmaktadır; bu kapsamda, İletişim
Başkanlığı, Türkiyenin tezlerinin ve
politikalarının doğru anlatılmasına, Türkiyeye
karşı yürütülen dezenformasyon ve kara propagandayla mücadele
edilmesine yönelik olarak iletişim boyutuyla önemli katkı
vermektedir. Algı operasyonları yoluyla insanımızın
doğru bilgi alma hakkını kısıtlayan engellerin
kaldırılarak sağlıklı kararlar verebilen bireyler
hâline gelmesini sağlayacak iklimin oluşturulması da bu kapsamda
önem taşımaktadır. Vatandaşlarımızın
yaşadığı sorunları ve kamu hizmetlerine ilişkin
hususları aktarmakta etkin bir araç olarak kullanılan
Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine kasım
ayı itibarıyla yapılan 5,3 milyon başvurunun yüzde 87sinin
ortalama on altı günde cevaplanması sistemin sağlıklı
ve sonuç alıcı işlediğini göstermektedir.
Yaşanan küresel ve
bölgesel gelişmeler Türkiyenin birçok cephede hazır
bulunmasını zorunlu kılmaktadır. Devletimiz hem egemenlik
haklarımıza yönelik saldırılar hem de mazlum ve
barışa susamış mağdurlar için buralarda faaliyet
yürütmektedir. Türkiye, bu gücünü etkili yönetim şekli, demokratik siyasi
istikrarıyla birlikte sahip olduğu askerî ve teknolojik kapasiteden
almaktadır. Savunma sanayi son yıllarda Türkiyenin destan
yazdığı bir sektördür. Sektördeki bu olumlu seyir Türkiyenin
hem yenilikçi ve dinamik bir savunma sanayi hem de yüksek kabiliyetli güçlü bir
ordunun muhafazasını mümkün kılmaktadır.
Sonuç olarak;
Cumhurbaşkanlığı politika kurulları, bağlı
kuruluşlar, ofisler ve diğer merkez birimleriyle tüm devlet
fonksiyonlarını kapsayan bir anlayış ve teşkilatlanmayla
nerede olursa olsun milletimizin her ferdine erişilebilir, kaliteli hizmet
sunma gayretiyle etkin bir icra kabiliyeti kazanmıştır.
Geleceğimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi,
geleceğimizin mimarı da Cumhur İttifakıdır.
Allahın izniyle önümüz daha aydınlık, istikbalimiz bugünden
daha parlaktır.
Bu düşüncelerle millî
çıkarlarımızı korumada, terörle mücadelede, milletimizin
huzur ve refahının temin edilmesinde gösterdikleri
kararlılık nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımıza ve
kabinesine teşekkür ediyor, Cumhurbaşkanlığı ve
bağlı kuruluşları bütçesinin ülkemize ve milletimize
hayırlı olması dileğiyle sizleri ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Söz
sırası Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunda.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET CELAL
FENDOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İzmir Milletvekilimiz Profesör Doktor Hasan Kalyoncunun sevgili
ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncu bugün Hakkın rahmetine kavuşmuştur;
Allahtan rahmet, geride kalanlara sabır niyaz ederim.
Cumhurbaşkanlığı
Millî Saraylar İdaresi Başkanlığının 2022
yılı bütçesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları başında
ve gönül coğrafyamızda bizleri izleyen tüm
vatandaşlarımızı en kalbî duygularımla
selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı
bünyesindeki Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı,
kendine bağlı saray, köşk, kasır, müze ve tarihî
fabrikaların uluslararası müzecilik ve konservasyon standartlarına
uygun olarak idaresi, bakımı, onarımı, restorasyonu ve müze
olarak işletilmesiyle görevlidir. Kuruluşu cumhuriyetin ilk
yıllarına dayanan Millî Saraylar, zaman içerisindeki
katılımlarla birlikte 3 saray, 3 köşk, 5 kasır, 3 müze ve 2
fabrikayı da bünyesinde bulundurmaktadır. Bu saraylarımıza
ve tarihimize özel önem gösteren Gazi Atatürk, 1924te 431 sayılı
Yasanın 8, 9, 10uncu maddeleriyle içindeki emtia ve gayrimenkulleri
arazileriyle birlikte millete intikal ettirmiştir, 11inci maddeyle de
Millete intikal eden emvali ve gayrimenkullerin tespit ve muhafazası için
bir nizamname tanzim edilecektir. hükmünü çıkarmıştır.
1925te sarayları tespit ve muhafaza komisyonları kurulmuş ve
onlar da Millî Saraylar Müdürlüğünü kurmuştur. 1924ten 1934e kadar
millete açık olan saraylar, 1934 yılında Meclis kararıyla
tarihimize ışık tutacak saraylar ve içindekiler ziyaretçilere ve
tarihe kapanmıştır. Üstelik Yüce Atatürk Saraylar, kendisi
gölge olmayan, yaşayan, hakiki bir varlık olan milletin
saraylarıdır; ben de burada milletin bir misafiri olarak
bulunuyorum. diyerek de tarihe not düşmüştür. 1964te
alının kararlarla kısmen açılsa bile süreklilik arz
etmemiş, sürekli açılıp kapanmıştır. Tüm bu
yapıların ve objelerin kültürel ve tarihî arka planlarına
sadık kalınarak korunmaları, restore edilmeleri ve millî
kültürümüzün değerli unsurları olarak yerli ve yabancı
ziyaretçiler tarafından modern müzecilik anlayışı içinde
ziyaret edilmelerinin sağlanması Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığının temel işlevidir.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak geçmişimize, tarihimize, örf, âdet ve geleneklerimize,
kültürümüze, sanatımıza sahip çıkarak bu bütçeyi destekliyoruz.
Saraylardan söz
açmışken Dünyanın en eski kerpiç sarayı nerede? diye
sorsam cevabınız ne olur?
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU
(Bursa) Malatya.
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Devamla) Tabii ki Malatya. Teşekkür ederim Hidayet ağabey.
UNESCOnun ülkemizdeki
19uncu tarihî eserimizi tescil ettiği yer Arslantepedir. Malatya Orduzu
Mahallesinde bulunan Arslantepe Höyüğünün tarihi 7 bin yıl öncesine
dayanır. İçerisinde tapınak ve devlet yönetimine ait
binaların yer aldığı bir saray kompleksi kazılarla
ortaya çıkarıldı. Kazılarına 1961 yılında
başlanan Arslantepe Höyüğünde bey rahip olarak
ayrıcalıklı bir sınıfın, okuma ve yazmanın
olmadığı dönemde mühür baskı sistemiyle ekonomiyi
kayıt altına aldıkları görülmüştür. Devlet
bürokrasisi, muhasebe uygulamalarının olduğu ve Mezopotamya
dışında devlet ve siyasi kuruluşların kökenini
ispatlayan tek höyük olma özelliğine de sahiptir. Şef veya
kralın ikametgâhı olmayıp devlet işlerinde
kullanılmış kerpiç saray, dünyada gün
ışığına çıkarılabilen tek saray olma
özelliğini de taşıyor. Saray dönemine ait arsenik ve bakır
alaşımlı kılıç ve mızrak uçları,
dünyanın en eski silahları olarak Malatya Müzesi'nde de yerini
almaktadır.
Malatya tabii ki sadece
Arslantepe'den mevcut değildir. Darende de Günpınar Şelalemiz,
Ozan harabeleri, Somuncu Baba Külliyesi, Tohma Kanyonu, Kudret Havuzu;
Arapgirimizde Millet Hanı, Gümrükçü Osman Paşa Camisi, Meydan
Köprüsü, Kozluk Çayı, Onar köyü -ki Türkiye'de bilinen en eski cemevi
buradadır- Ormansırtı, Eğnir ve Çiğnir köyleri;
Akçadağ'da Levent Vadisi ve dünyanın en iyi atlarının
yetiştirildiği Sultansuyu Harası; Pütürgemizde de Nemrut
Dağı Millî Parkımız vardır. Yine, Arguvan'da Tunç
Çağı'ndan kalmış yerleşkeler, Morhamam Höyüğü,
İsaköy ve Karahöyük vardır. Malatya'nın
kayısısını ve tüm meyve ağaçlarını da
söylemeye gerek yok; bütün dünya gibi, sizler de biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Sözlerime son verirken
çalışacağız, çabalayacağız;
çağıracağız, çağlayacağız, sular seller gibi
coşacağız; azmedeceğiz, sabredeceğiz; emek
vereceğiz, mücadele edeceğiz, mutlaka başaracağız;
cumhuriyetin 100üncü yıl dönümünde Türk milletinin yeni bir zaferine hep
birlikte imza atacağız.
Bütçemizin ülkemize ve
milletimize hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan
niyaz ederim. Servetiniz ana-baba duası olsun. Sağ olun, var olun,
Allah'a emanet olun.
Teşekkür ederim. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim, sağ olasınız.
Söz sırası Ankara
Milletvekili Yaşar Yıldırımda.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YAŞAR YILDIRIM
(Ankara) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 bütçesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlarım.
Kıymetli milletvekilleri,
dünya insan için yaratılmış, insan Allah için
yaratılmıştır. Cenab-ı Allah dünyayı
yaratmış, insanın emrine vermiş, insanı da kendisi
için yaratmıştır ve insan yaratılırken de
başıboş bırakılmamış; kendisine nasıl
ibadet edeceğini, hangi yasaklara uyup hangilerine
uymayacağını, hangisinin haram hangisinin helal olduğunu
kitaplarında belirtmiştir.
Günümüzde 3 tane semavi din
vardır; bu dinlerin iniş sırasına göre 1incisi
Museviliktir ve bunun Tevrat kitabı vardır; 2ncisi
Hristiyanlıktır, İncildir kitabı; 3üncüsü
İslamdır, kitap Yüce Kurandır.
İlk 2 dini incelendiğimiz zaman ve 2 dinin kitaplarını
incelediğimiz zaman, bu kitaplara insan elinin değdiğini
görürüz. Museviler Tevratı, Tevrat indikten sonra işlerine gelen
kısmı halktan gizlemişler, işine gelmeyen kısmı
tahrif etmişler ve İncile kadar devam etmiştir. İncille
birlikte Tevratın geçerliliği kalmamıştır.
İncilden sonra da Kuran inmiş, Kuranla birlikte İncilin bir
geçerliliği kalmamıştır. İncilin özelliği ise
İncil de insanlar tarafından tahrif edilmiştir. İsmini
sayacağımız, şu anda 4 tane İncil vardır: Matta,
Markos, Luka, Yuhanna. Bununla birlikte, 23 tane daha isimsiz İncil
olduğu rivayet edilir. Şimdi, bu kitapların 3üncüsü ise Yüce
Kurandır, o da Peygamber Efendimize (SAV) indirilmiştir.
İnsan eli değen bu
2 kitap tahrif edilmiş, hükmü kalmamış, Kuran tarafından
neshedilmiştir. Tabii, akla gelen soru da şudur: Acaba Kuranda bir
değişiklik oldu mu; bir tahrifat var mı, insan eli değdi
mi? İnancımıza göre böyle bir şey söz konusu değil ama
bununla ilgili bir ilmî çalışma yapılmış
mıdır? Yapılmıştır. Bundan on yıl evvel, on
yıl süren bir çalışma yapılmıştır. Çalışmanın
esası, hicretle birlikte Hazreti Osmana (RA) ait olduğu iddia edilen
2 kitap, bir de Taşkent Türk ve İslam Eserleri Müzesinde olan,
hicretle birlikte gelen yine Mushaflar vardır.
Teknolojinin gelişmesi,
dijital ortamın gelişmesiyle birlikte Topkapıda bulunan Hazreti
Osmana ait Kuran-ı Kerim dijital ortama çekilmiştir. Yine,
Kahirede Hazreti Osmana isnat edilen bir Kuran, Mushaf dijital ortama
çekilmiştir, Taşkentteki 1inci hicri yüzyılın
kitapları da dijital ortama çekilmiştir. Hepsi birbiriyle mukayese
edilmiştir. Aynı zamanda, dünyada hâlihazırda Endonezyadan
Amerikaya kadar, Afrikadan Rusyaya kadar bütün Kuranlar tek tek
toplanmış, hepsi mukayese edilmiştir. Sonuç itibarıyla
ortaya çıkan şudur: Anlamda bir değişiklik yok, kelimede
bir değişiklik yok, cümlede değişiklik yok, harfte
değişiklik yok; dişe diş aynısıdır. Böyle
bir çalışmayı kim yapmıştır? Bunun
arkasındaki kurum kimdir? Böyle bir çalışmayı Diyanet
İşleri eski Başkanımız Sayın Tayyar
Altıkulaç yapmıştır; on yıl sürmüştür, Ali
Bardakoğlu da o zaman Diyanet İşleri Başkanıdır.
Bu çalışmanın arkasında da Diyanet İşleri
Başkanlığı ve Diyanet Vakfı vardır. Bugün,
burada, bütçesini konuştuğumuz Diyanet
Zaman zaman sorarlar: Bu
Diyanet ne işe yarıyor? Bu Diyanet, dünyada Müslümanların
mutmain olmasını temin ediyor ve Kur'anın İncil gibi,
Tevrat gibi herhangi bir yerinde bir tahrifat olmadığını,
herhangi bir harfinin değişmediğini dosta, düşmana,
Hristiyana, Museviye ve Müslümana ortaya koyup, hepimizin dinde mutmain
olmasını sağlıyor. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Efendim, şimdi, tabii ki
burada İslamın son hak din olduğuna, Kur'anın
İslamın esası olduğuna inanıyoruz ama bir de şu
realite var: İslamın neshettiği, hükmünü
kaldırdığı dinlerden de İslama karşı bir
tahammülsüzlük var. Bu tahammülsüzlük bugünün işi değil, bu
tahammülsüzlük 1400 yıl evvel başlamış. Peygamber Efendimiz
(ASM) Medinede Yahudilerle yaptığı sözleşmeye rağmen,
Yahudiler tarafından canına kasdedilmiştir. Arkasından,
Papa, Bizanstan Herakleios komutasında, 50 bin askerle Şama ilk
Haçlı Seferi düzenlemiştir. Bir tahammülsüzlük vardır. O
tahammülsüzlük bugün sürüyor mu? Sürüyor. Museviler, eğer ellerine
fırsat geçerse, her gün, fırsatını buldukları an
Filistinde Müslüman katlederler, Müslüman şehit ederler. Hristiyanlar,
Haçlı zihniyeti ise Bosnada daha yirmi yıl evvel
akrabalarını, komşularını, hısımlarını
ayırt etmeden; camiye gideni, diskoteğe gideni, meyhaneyi gideni
ayırt etmeden hepsini kesmiştir. Böyle bir tahammülsüzlük vardır
İslama karşı, bu tahammülsüzlük fiilen de devam etmektedir. Bir
taraftan da İslamı kendi mecrasından çıkarma, kendi
değerlerinden uzaklaştırma faaliyetleri yine aynı zihniyet
tarafından organize edilmekte, içimize sokulmakta, fitne çıkarmaya
vesile yaratılmaktadır.
Şimdi, burada, hepinizin
huzurunda Sayın Tayyar Altıkulaça çok teşekkür ediyoruz, Allah
ondan razı olsun. Eski Diyanet İşleri Başkanımız
Sayın Ali Bardakoğluna da çok teşekkür ediyoruz. Bugünkü
Diyanet İşleri Başkanımıza da çok teşekkür
ediyoruz böyle bir kurumun başında bulunduğu için.
Efendim, şimdi, bu
tahammülsüzlük İslamı özünden saptırmayla devam ediyor. Bütçe
günü gelmeye başladığı an -dikkatinizi çekerim- sosyal
medyada, bazı malum medyalarda Diyanet kapatılsın, bütçe
verilmesin. Diyanet yok olsun. Camiler kapansın, cami
açılmasın. kampanyaları başlar. Zaman zaman bu kürsüden de
bu kampanyalara destek olur.
Efendim, buradaki mesele
Diyanet meselesi değil, mesele İslam meselesidir. İslam'ı
Türkiye ve dünyada kurumsal olarak koruyan, doğru öğrenilmesini
sağlayan, doğru yaşatılmasını sağlayan kurum
Diyanettir ve Diyanete yapılan saldırılar İslam'a
yapılan saldırılardır bilerek veya bilmeyerek.
Birtakım insanlar daha şuurlu şekilde saldırı
yapmaktadır. Zaman zaman bakarsınız o meşhur Twitter'lara,
sosyal medyaya, Diyanet İşleri Başkanından başlar,
imama kadar acayip şekilde saldırılar olur. Şimdi, bu
saldırılara göğüs gerilecektir, bu saldırılara müsaade
edilmeyecektir. Bir bakarsınız ki herkes imamla
uğraşır; siz, Türkiye'de hiç papazla uğraşanı
gördünüz mü, Musevilerin hahamına bir şey diyeni gördünüz mü? Olmaz.
Bizim ateistimiz de dine karşı değildir, İslam'a
karşıdır. Türkiye'deki ateistler Hristiyanlığa bir
şey demez, Museviliğe de bir şey demez, onların problemi
İslam'ladır. Şimdi Camiler kapansın, camiler yapılmasın
Camiyi devlet yapmaz -geçen sefer de bu kürsüden söyledim- camiyi o caminin cemaati
yapar, millet yapar, halk yapar, vakıflar yapar, Diyanet İşleri
Vakfı yapar. Efendim, buradaki vakıf parayı nereden bulur?
Camilerden toplar, birer birer toplar, birer lira, biner lira ama o birer
liranın bereketi çok farklıdır.
Şimdi, Türkiye Diyanet
Vakfına tarihinde en fazla bağış yapan kimdir biliyor
musunuz? Tekrar edeceğim, ikinci, üçüncü olacak: Eski Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı ve Başbakanlarımızdan Bülent
Ecevittir. (CHP sıralarından alkışlar) Medine'de
dedesinden kalan 300 milyon dolarlık arsayı Diyanet Vakfına
bağışlamıştır; anlamlı bir
bağıştır. Acaba Sayın Bülent Ecevit'in
bağışlayacağı başka vakıf yok muydu? Birçok
vakıf var, niye gelip de Diyanet Vakfına
bağışlamıştır? Şimdi, bir taraftan kampanya
yapılıyor: Efendim, cami yapılmasın. Bülent Ecevit'in
bağışladığı parayla 300 tane biner kişilik
cami yapılır, bu da devletin cebinden çıkmaz. Ama İslam
düşmanlarının hep beraber yaptığı kampanya budur.
Bu kampanyalara müsaade edilmemelidir. Bizim Diyanetten arzumuz şudur:
Merdiven altı Kur'an kurslarına, ne idiği belirsiz kimselere
hizmet eden yapılara müsaade etmeden kendi Kur'an kurslarının
sayısını artırmak, kendi yapısını
güçlendirmek ve doğru yerden doğru bilginin doğru şekilde
gitmesini sağlamaktır.
Şimdi, Sayın
Diyanet İşleri Başkanımız en son Yargıtay
binasında bir dua etti; ortalık ayağa kalktı. Ne oldu?
Laiklik elde gidiyor. Bazılarının da zoruna gitti. Laiklik
elden gitmez. Laiklik diyen Batı'ya bakın, parlamentoda
İncil'in üzerine yemin ettirirler, mahkemede İncil'in üzerine yemin
ettirirler; devlet başkanı seçilir, İncil'in üzerine yemin eder.
Bizim Diyanet İşleri Başkanımız bir kurumun
açılışında Allah'ın adını andı diye
ortalık ayağa kalktı. Bura Müslüman Türkiye; Allah'ın
adı anılacak, buna alışacaksın, buna tahammül
edeceksin, bunlar olacak. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Niye rahatsız oluyorsun Allah'ın adının
anılmasından? Niye bir kurumda dua edilmesinden rahatsız
oluyorsun? Allah'tan büyük müsün? Allah'a dua etmede imtina mı ediyorsun?
Dua, kulun kul olduğunun işaretidir. Allah'a yakarma, kendinin kul
olduğunun kabulüdür. Ha, bunu kabullenemiyorsan o ayrı bir
şeydir. Mesele şu: Mesele görünende değil görünmeyende; mesele,
ateistte de değil. Şimdi, bakıyorsunuz ki ateist olanlar da
Diyanet kapansın. diyor, radikal unsur diye nitelendirdiğimiz
DEAŞ, FETÖ, El Kaide ve benzeri de diyor ki: Diyanet kapansın. Yani
Benden başka Müslüman yoktur. diyenler de Diyanet kapansın. Ben
Müslüman değilim, dinsizim. diyenler de Diyanet kapansın.
İkisi nasıl buluşuyor? İşte, bu sorunun cevabı
çok önemli.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) İslam düşmanlığından.
YAŞAR YILDIRIM (Devamla)
Evet. İkisi nasıl buluşuyor? Bir taraftan, sizin
adınıza eylem yapılıyor, İslamın adı kötüye
çıkarılıyor. Bir taraftan da Ben dinsizim. diyerek Diyaneti
kapatmaya çalışıyorlar. Diyanet inşallah kapanmaz,
kıyamete kadar kapanmaz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Son din İslamdır. Rabbim kendi
Kur'anını korur, dinini korur. Kul bundan bir vesile olur da ecir
alırsa o da onun kârıdır.
Şimdi, kıymetli
milletvekillerim, Celal Bey bize ne kadar ekleme yapar bilemiyorum; bana yapmaz
prensip olarak.
BAŞKAN Devam edin.
YAŞAR YILDIRIM (Devamla)
Şimdi, prensip olarak yapmadığı için vakit daraldı.
Burada, tabii, öncelikle
Diyanet İşleri personelinin sıkıntıları
vardır. Bunlardan vekil imamlar var, fahri Kur'an kursu öğreticileri
var, murakıplar var. Geçen de söyledim, imamın vekili, aslı
olmaz; imam imamdır, arkasında namaz kılıyoruz. Fahri
Kur'an kursu öğreticilerinin de kadroları verilmelidir,
imamların da kadroları verilmelidir, murakıpların da
problemleri çözülmelidir. Bizim imamımız, çocuk doğar, gelir
kulağına ezan okur; kişi ölür, gider başına
talkın verir. O, imama sövenler var ya, en son imamla baş başa
kalır mezarlıkta; herkes gider, imam başında olur Ey
falandan doğan, falanca... sorularına orada cevap verir. Onun için,
imamlar bizim için kıymetlidir. Biz imamımızın
yanındayız, müftümüzün yanındayız, Diyanet İşleri
Başkanımızın da yanındayız, Diyanet
teşkilatımızın da Vakfımızın da
yanındayız; Cumhur İttifakı olarak hep beraber sonuna kadar
yanlarındayız.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
- Onlar da bizim yanımızda olsa!
YAŞAR YILDIRIM (Devamla)
- Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; vakit daraldı.
Şimdi bir de bizim umre
problemimiz var. Takdir edersiniz ki iki yıldır pandemiden
dolayı hac ve umre olmuyor ama yeni yeni umre başladı, çoğu
dünya ülkelerinden Suudi Arabistana umreye gidilmeye başlandı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAŞAR YILDIRIM (Devamla)
Buradan, Sayın Cumhurbaşkanımıza vekâleten gelen
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızdan talebimiz,
Hükûmetten talebimiz şudur: Bir an evvel Türkiye için umrenin
açılması. Önümüzdeki hac sezonunda eğer Suudi Arabistan
dışından hac kabul edilecekse bu manada da ciddi bir
kotanın alınması ve Türkiyede umreyi bekleyen, haccı
bekleyen insanlarımızın bir an evvel güzel bir haberle
müjdelemesini özellikle istirham ederim.
Beni dinleme... Vakit doldu,
yarısı gitti.
Bütçemiz hayırlı,
mübarek olsun; Allah tekrarını nasip etsin.
Hepinize çok teşekkür
eder, Meclisimizi saygıyla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunda.
Buyurun Sayın
Vahapoğlu. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına 2021 mali
yılı kesin hesabının ve 2022 mali yılı Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin, Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığının ve Savunma Sanayii
Başkanlığının bütçesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; millî güvenlik kavramını Devletin
anayasal düzeninin, millî varlığının, bütünlüğünün,
milletlerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik konular dâhil
bütün menfaatlerinin ve ahdî hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere
karşı korunması ve kollanmasıdır. şeklinde tarif
edebiliriz. Sosyal teşkilatlanmanın siyasal teşkilatlanmaya
dönüşmesi ve devletleşme düzeyine ulaşmasıyla devletin
korunması gündeme gelmiştir. Devletin korunması için organize
silahlı güçlere ihtiyaç doğmuş, bugünkü askerî
yapılanmaların temeli atılmıştır. Bu süreçte
güvenlik sadece kas gücüne, silaha ve silahlı kuvvetlere
dayandırılarak yürütülmeye çalışılmış ve
devletler askerî güçlerinin savaş kabiliyetini artırmaya
yönelmişlerdir. Savaşlar, harp silah ve araçlarındaki
gelişmelerin etkisiyle savaşa taraf ülkeler ve bu ülkelerle
etkileşim hâlindeki diğer ülkelerde kitlesel tahriplere yol açar hâle
gelmiştir. Bu husus cephe stratejilerinin topyekûn savaş
stratejilerine dönüşmesine ve savaşların, devletlerin tüm millî
güç unsurlarına yöneltilmesine sebep olmuştur. Hedef ülke ya da
toplumun tüm millî güç unsurlarının hedef hâline geldiğinin fark
edilmesiyle birlikte, sadece askerin gücünün artırılmasının
yeterli olmadığı, millî gücü oluşturan siyasi gücün,
ekonomik gücün, demografik gücün, coğrafi gücün, bilimsel ve teknolojik
gücün, psikososyal ve kültürel gücün de dikkate alınması
gerektiğinin farkına varılmıştır.
Dolayısıyla, topyekûn savaş stratejisi, topyekûn güvenlik ve
günümüz deyimiyle millî güvenlik kavramını ortaya çıkarmıştır.
Millî güvenlik
kavramının küresel boyut kazanmasında İkinci Dünya Savaşının
Birinci Dünya Savaşına oranla daha kalıcı ve
yıkıcı sonuçlar doğurması, ayrıca toplumun tüm
kesimlerini önemli ölçüde sarsması etkili olmuştur. Yine bu
çerçevede, Birleşmiş Milletler teşkilatı kurulmuş,
kolektif güvenlik ihtiyacı nedeniyle, NATO ve 90ların
başında dağılan Varşova Paktları
oluşturulmuştur.
Millî güvenlik sistemlerinin
yapısı her devletin coğrafyasına, jeopolitik konumuna,
anayasal düzenine, sosyal yapısına bağlı olarak
değişiklik göstermektedir. Her ülkenin millî güç unsurlarının
yapısal özellikleri farklı olduğu için yapısı,
bağlantısı ve işleyişi farklı teşkilatlara
gidilmektedir. Her devlet iç ve dış tehditler olarak şekillenen,
bekası ve güvenliğine yönelen bu tehditlere karşı kendi
tehdit algılamalarına göre tedbir almak, buna göre
teşkilatlanmak zorundadır. Bu teşkilatların görev
alanına giren konular özel ihtisas gerektiren, gizliliği olan,
ayrıntılı araştırma ve değerlendirme isteyen
hususlardır. Ayrıca, yapılan her çalışmanın her
tür siyasi, ideolojik etkilerden uzak ve tüm bakanlık, kurum ve
kuruluşlar tarafından eş güdüm içerisinde yapılarak
uygulanması gerekmektedir. Millî güvenliğin gerektirdiği
çalışmaları yapmak üzere, tüm ülkelerde bizdeki Millî Güvenlik
Kurulu ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekterliğinin benzeri kurullar ve
kuruluşlar bulunmaktadır. Sadece Türkiyede olduğu tahmin edilen
bir kurum zannediliyor; hayır, ben sadece Doğudan ve Batıdan
örnek vereceğim: Amerika Birleşik Devletlerinde Millî Güvenlik
Konseyi, Almanyada Federal Güvenlik Konseyi, Fransada Millî Savunma Konseyi,
Rusyada Ulusal Güvenlik Konseyi gibi. Sabah konuşmacılarından
birisi Millî Savunma Konseyi filan diyecekti. Evet, Millî Güvenlik Kurulu
Genel Sekreterliği ve Kurulun ismi 1930lu yıllarda Millî Savunma
Konseyiydi.
Tarihin her döneminde önceden
haber alma, olan bitenden haberdar olma, muhatap olunanı tanıma,
bilme, yapılacak bir planın ya da uygulamanın
dayanacağı doğru bilgileri temin etme gibi ihtiyaçlar istihbarat
ihtiyacını doğurmuştur. İstihbarat ihtiyacı,
millî güvenliğin teminini sağlamaya yönelik tedbirlerin temelini
oluşturur, ayrıca millî güvenlik ile istihbarat birlikte ele
alınması gereken, birbirinden ayrı düşünülmeyecek
konulardır.
Günümüzde istihbarat
çalışmaları o hâle gelmiştir ki cebinizde
taşıdığınız kredi kartları sizin ekonomik
gücünüzü ve harcama tipiyle davranışlarınızı, yine
cebinizde taşıdığınız cep telefonlarındaki
programlar sizin iletişim kurduğunuz kişi ve grupların kim
olduğunu, onların siyasi, ekonomik eğilimlerini, dinî
tercihlerinizi, uyku düzeninizi, günde kaç adım
attığınızı, hangi hastalıktan muzdarip
olduğunuzu, hangi ilaçları kullandığınızı,
evinizden kaçta çıktığınızı, hangi güzergâhı
kullanarak işinize gittiğinizi, mesajlarınızdaki
içeriklerden zaaflarınıza varana kadar istihbarata dönüştürülmektedir.
Özellikle güvenlikçi politikalar diye eleştirilerde bulunan
arkadaşlara sesleniyorum: Bunu yapanlar ne maksatla yapıyor, onu
lütfen bir düşünün. Tüm bunlar olurken devletin millî güvenliğini,
bekasını, millî hak ve menfaatlerini sağlamak için istihbarat
faaliyetlerinin yerine getirilmesini eleştirmek, en iyi ihtimalle ileri
seviyede ütopik saflıkla ya da binlerce yıllık Türk devlet
geleneğine sahip devlet yönetimini aptal yerine koymakla mümkündür.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizlerin de dikkatinizi çekmiş
olacağı üzere, son bir buçuk yıldır Türkiyede
özgürlüklerin, adaletin ve yargı
bağımsızlığının, demokrasinin, hukukun
olmadığı; tutuklu ve hükümlülerin tutsak olduğu, siyasi
soykırım yapıldığı, devletin ve yöneticilerin
yalan söylediği, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği,
gözaltına alınanlara işkence etmek olduğu gibi suçlamalar
bir plan dâhilinde gündeme getirilmektedir ve bu çabalar, çoğunluğu
sözde araştırma kurumları tarafından da desteklenmektedir.
Devletimize karşı yürütülen bu çalışmalar basit siyasi
propaganda çabaları olarak görülmemelidir. Bir merkezin yönlendirmesindeki
dar bir kesimce bilinçli olarak devlete ve kurumlarına olan güveni yok
edecek bir kampanya yürütülmektedir. Bu kesim toplumun duygu, düşünce ve
davranışlarını şekillendirmeye
çalışırken aynı zamanda devletin kayıtlarına
hayal ürünü suç ve suçlamaların geçirilmesini sağlamaktadır. Bu
kayıtların Türkiye aleyhine kimler tarafından, ne zaman, nerede
ve ne maksatla kullanılacağı meçhuldür. Bu konularda devletin
kurumlarının uyanık olma zorunluluğu vardır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sağlanan nitelikli destekler ve yapılan
çalışmalar sonucunda, ülkemizin savunma sanayisinde dışa
bağlılığının yüzde 60 oranlarında düşürüldüğü
bilinmektedir ancak bu yeterli değildir. Harp silah ve araçlarında
kullanılmaması kaydıyla Türkiye'nin mutlaka nükleer teknolojiye
ulaşması gerekmektedir.
Hayatın her
alanındaki gidişatı değiştirme ve maliyet ile zaman
israfını azaltma imkânı veren yapay zekâ konusunda sürekli
yenilenme imkânına sahip bir stratejinin belirlenerek uygulanması ve
bu konudaki tüm projelerin desteklenmesi ihtiyacı bulunmaktadır.
Yapay zekâ çalışmaları süper zekâ esas alınarak
yapılmalıdır. Bu maksatla gençlerimize imkân
sağlanmalı ve özellikle, değişik sebeplerle yurt
dışına giden genç beyinlerimizin geri dönüşleri için
özendirici her türlü tedbir hayata geçirilmelidir. Süper yapay zekânın
yöneteceği robot sistemleri, araçların ve gereçlerin üretilmesi
teşvik edilmelidir. Millî Uzay Programının hedeflerinin mutlaka
gerçekleştirilmesi ve yapay zekâ çalışmalarıyla entegre
olarak yürütülmesi sağlanmalıdır.
Dronelar dâhil
insansız hava araçlarının tümü desteklenmeli, ihracatları
kontrollü olarak yapılmalı ve bu konuda bilgi ve teknoloji kesinlikle
hiçbir ülkeyle paylaşılmamalıdır. Savunma sanayisinde
makine yapan makinelerin, fabrika kuran fabrikaların yapılması
teşvik edilmelidir. Savunma sanayisinin ihtiyaç duyduğu nitelikli
insan gücüyle gerekli altyapının bulunduğu Bursa gibi en az 1
ilimizin pilot il olarak belirlenerek entegre savunma sanayisi tesislerinin
oluşumuna imkân ve fırsat sağlanmalıdır. Savunma
sanayisine parça ürün yapan firmalarımızın yabancı
piyasalara açılmalarını teşvik edecek ve yabancı
rakiplerle yapacakları rekabette güçlerine katkı sağlayacak
teşviklerin uygulanmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Özellikle AR-GE
çalışmalarının üretilen inovatif ürünler esas alınarak
desteklenmesi, imitasyon ürünlerinin teşvikinden uzak durulması önem
arz etmektedir. Sadece silah ve araç gereç üretimi yerine savunma sistemleriyle
ilgili yönetim sistemlerini de oluşturan çalışmaların da
teşvik edilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA HİDAYET
VAHAPOĞLU (Devamla) - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin, Millî İstihbarat
Teşkilatı Başkanlığının ve Savunma Sanayii
Başkanlığının 2022 yılı bütçelerine kabul
oyu vereceğimizi belirtir, yüce Meclisimizi saygıyla selamlarım.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Söz
sırası İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA TAMER
OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetimizi saygılarımla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesi
üzerine söz aldım. Bu vesileyle Gazi Meclisi ve büyük Türk milletini
saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerimin başında
2022 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize ve milletimize
hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Şüphesiz, geride
bıraktığımız 2020 ve 2021 yılları, tüm
dünyayı kasıp kavuran, yeryüzünde sayısı 5,5 milyona
yaklaşan can kaybına, ülkemizde de 80 bine yakın
vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebep olan
salgının ortaya çıkardığı sorunlarla mücadeleyle
geçmiştir. Sosyal hayatı derinden etkileyen, küresel siyasette
kalıcı etkiler bırakan, ekonomik dengeleri sarsan bu süreçten
tüm ülkelerin olduğu gibi ülkemizin de etkilendiği muhakkaktır.
Bu süreçte devletimizin aldığı önlemlerle -koordinasyon içinde
birçok ülkeye göre bir adım önde sürdürülen- salgınla mücadelede
ortaya çıkan telafisi imkânsız zararlar olmasının önüne
geçilmiştir. Dünyanın dört bir yanında meydana gelen hadiselere
bakıldığında, devletimizin aldığı önlemlerin
ve ülkemizin dinamiklerinin etkin şekilde kullanılmasının
sonuçları daha iyi görülecektir. Dünyanın kabul ettiği
sağlıkta Türk modeli, ekonomik istikrar kalkanı, ihtiyaç sahibi
olan ailelere yönelik gerçekleştirilen ve tüm dünyaya örnek olacak
şekilde hayata geçirilen ayni ve nakdî yardımlar, vergi ertelemeleri
ve vergi teşvikleriyle sektörlerin bu süreci en az zararla
atlatmasının sağlanması, bazı mal ve hizmetlerde KDV
ve iş yeri kira stopaj oranında indirimlere gidilmesi, esnaf destek
ve işe devam finansmanlarının sağlanmasıyla
vatandaşlarımızın bu süreçte işsiz
kalmasının önüne geçilmesi
Güne ve şartlara göre ortaya
çıkan sorunlarla mücadelede, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin kazandırdığı dinamizm en iyi şekilde
kullanılarak vatandaşımızın yükünün
hafifletildiği muhakkaktır. Ayrıca 2021 yılı verileri
bizlere gösteriyor ki 2022 yılı, ekonomik büyüme ve kalkınma
hedeflerine daha da yakınlaşacağımız,
uluslararası ekonomik dalgalanmaların ortaya çıkardığı
olumsuzluklarla mücadelede daha çok mesafe katedeceğimiz, en önemlisi de
enflasyon kaynaklı sorunların kalıcı bir şekilde
ortadan kaldırılması için çok daha verimli bir döneme
gireceğimiz bir yıl olacaktır. Birçok ülke 2022
yılını dengeleme yılı olarak görürken Türkiyenin 2022
yılını toparlanma ve yeniden inşa yılı olarak
görmesi bunun en önemli göstergelerindendir. Uluslararası
kuruluşların raporlarına bakıldığında, 2022
yılının ülkemiz için çok daha iyi geçeceğini işaret
etmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; son yıllarda coğrafyamızda meydana
gelen baş döndürücü gelişmelere rağmen ülkemiz, bölgesinde
istikrarını koruyan ve güvenli ülke olarak kendini gösteren bir
pozisyondadır. Şüphesiz bunda en büyük katkı hazırlanan
stratejik planlar ve bu planlara ısrarla riayet edilmesidir. Küresel çapta
yaşanan salgınla birlikte ortaya çıkan sosyal, kültürel,
ekonomik, hatta siyasi değişiklikler işlerin
planlandığı gibi gitmesini engellemiş olsa da nihai
hedeflere ulaşılması için gereken motivasyonumuz hiçbir zaman
kaybedilmemiştir. Terör başta olmak üzere ülkemizin
bekasını ilgilendiren konularda asla geri adım
atılmamış, asla taviz verilmemiştir. Türkiye, çok yönlü,
çok cepheli mücadelesinde, her durumda, edilgen değil, etken ülke
pozisyonunu korumuştur. Bu sebeple milletimizin, cumhuriyetimizin 100üncü
yılına koşar adım yaklaştığı şu
günlerde stratejik planlardan ödün vermeden atılacak adımlar, 2023
hedeflerine ulaşılması için lazım gelen inancı da diri
tutacaktır. Bu bağlamda, cari açığın temel nedeni olan
dış ticaret açığının düşürülmesinin,
dış finansman ihtiyacının azaltılması ve
sürdürülebilir yüksek büyümenin sağlanması açısından da
önemli olduğunu; ihracatta sektörel ve mal gruplarının
çeşitliliğinin sağlanması, katma değeri yüksek
malların üretimine ve pazarlanmasına ağırlık
verilmesi, uluslararası markalaşmaya gidilmesi, damping ve
sübvansiyonlara karşı Türk markalarını ve üreticilerimizi
koruyucu önlemlerin arttırılmasının kaçınılmaz
bir ihtiyaç olduğunu; fahiş fiyat artışı ve stokçuluk
faaliyetleriyle mücadele için atılan adımların
başarıya ulaşabilmesi için, hızlı bir şekilde
kapsamlı ve etkin denetim sisteminin kurulması gerektiğini;
esnaf ve sanatkârlarımıza yönelik gerçekleştirilen desteklerin
arttırılması, esnaf vatandaşlarımızın
istihdam imkânını arttıracak kredi, vergi, prim gibi
teşviklerin verilmesi gerektiğini hatırlatmakta fayda görüyorum.
Atılacak bu adımların ve artırılacak önlemlerin
ekonomiye katkısı tartışmasız büyük olacak, yeni
girişimcileri teşvik edecek, yeni istihdam alanlarını da
beraberinde getirecektir. Geleneksel sektörlerde yerli üreticinin rekabet
gücünü artıracak adımlara hız verilmeli, jeopolitik konumunun
getirileri en iyi şekilde kullanılmalı, kaçakçılıkla
mücadeleden taviz verilmeden yerli üreticilerin ve esnafımızın
korunmasına yönelik stratejilere de ağırlık verilmelidir.
Şimdiye kadar atılan adımlar, uygulanan programlar, uygulamada
gösterilen usul ve yöntemler bu beklentilerin de
karşılanabileceğinin en büyük göstergesidir.
Diğer yandan, 16 Nisan
2017 tarihinde gerçekleştirilen referandumda milletimizin net iradesiyle
kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ülkülerin
daha ulaşılabilir olduğu, sorunlarla mücadelede daha
işlevsel çözüm mekanizmalarının devreye girdiği, ortaya
konan stratejilerin uygulanabilirliğinin daha mümkün olduğu su
götürmez bir gerçektir. Önümüzdeki zaman diliminde, kamudaki stratejik yönetim
sürecinin sahadaki talepleri de kapsayarak daha bütüncül bir şekilde
değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir; bunun ancak
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle mümkün olduğu ve
olacağı da ortadadır.
Hiç şüphe yok ki 2023
yılındaki en önemli husus, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınma
sürecinin hızlandırılması, dengeli ve sürdürülebilir
kılınmasıdır. Bunun için gerekli olan ise evvela millî hissiyatın
rehberlik ettiği politikaların yine millî hissiyatla sahiplenilmesidir.
Siyasetüstü bir
hissiyatı tartışmanın millî karakterimize yüklediği
büyük bir sorumluluk olduğu da muhakkaktır. Yeniliğe açık
olmak, gelişim için aralıksız çaba sarf etmek ülkemizin
bekası ve milletimizin varlığı için olmazsa olmaz hadiselerdir.
Biliyoruz ki milletimizin ve devletimizin önüne çıkarılan her engel,
yeni bir çağa yürümek için çağına direnmenin
karşılığıdır. Ekonomide yaşanan
dış kaynaklı dalgalanmaların küçük siyasi çıkarlar
elde etmek isteyenler tarafından malzeme olarak kullanılması,
birtakım proaktif olaylara zemin hazırlamak için istismar edilmesi,
masabaşında üretilen ve hiçbir dayanağı olmayan kâbus
senaryolarının dolaşıma sokulması, bazı siyasilerin
bu süreçte maddi ve psikolojik dayatmalarla kendilerine yeni bir taban
oluşturma gayreti taşıması, hatta küresel siyasetin etkin
aktörleri tarafından Türkiye Cumhuriyetine karşı silah olarak
doğrultulan bazı araçları iç siyasetin etkisiz
elemanlarının da kullanmaya heves etmesi üzücü ama gerçek hadiseler
olarak karşımızda durmaktadır.
Biliyoruz ki Türkiye
Cumhuriyeti devleti önüne çıkan bentleri teker teker aşacak kudrete,
kaynağa, akla ve zenginliğe sahiptir. Muazzam insan
kaynağımızla, millî şuura sahip, irfan sahibi olan büyük
Türk milletiyle yarınlara ilişkin iddialarımızda
Allah'ın izniyle tüm tehditleri bertaraf edebilecek kudretimiz
vardır. Türkiye, bugün, sadece kendi coğrafyasında değil,
küresel çapta bir oyun kurucu ve caydırıcı güçtür. Bu gücümüzü
sadece muhafaza etmekle kalmayacak, daha da pekiştirecek, daha da büyüteceğiz.
İnanıyoruz ki Türk milletinin tomurcuklanan hayallerinin
gerçekleşmesinin önünde hiçbir engel duramayacaktır. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Milletimiz, her durumda
muhafaza ettiği feraseti ve vakur duruşuyla Türkiye ve Türk
düşmanlarına gerekli cevabı verecektir.
Bu vesileyle, Türk Devletleri
Teşkilatının hedeflerini oluşturan ve kabul edilen Türk
Dünyası 2040 Vizyon Belgesi'ni ve bu irade beyanını oldukça
önemli bulduğumuzu da ifade etmek isterim. Ayrıca, eylül ayında
10uncusu düzenlenen Türk Konseyi Ekonomi Bakanları
Toplantılarına ilham kaynağı olan vizyonun Türk milletinin
ekonomik bağımsızlığının da temellerini
oluşturduğuna inanıyor, bu bağlamdaki çabaları
destekliyoruz. Türk devletlerinin birbirini tamamlayan iktisadi bir yapıya
sahip olması, mevcut olan potansiyelinin ortaya
çıkarılmasının sağlanması ve bu minvalde
hızlı adımlar atılarak katma değer elde edilmesi
oldukça önemlidir. Önümüzdeki yıllarda, hatta aylarda Zengezur
Koridorunun Türk dünyasına açılan en önemli kapılardan biri
hâline gelecek olması heyecan vericidir.
Şimdiye kadar Türk
dünyasıyla kurulmaya çalışılan birliğe yönelik
atılan adımlar elbette önemlidir. Ancak unutulmamalıdır ki
bundan sonra Türkiye ile Türk devletleri arasında ekonomik, sosyal ve kültürel
anlamda atılacak her adım çok daha anlamlı ve önemlidir.
Liderimiz, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin ifade
ettikleri gibi Ekonomi, sadece ekonomi olmaktan çıkmış, pek çok
değişkenin tesiri altına girmiş, şayet kontrol sizde
değilse baskı aracına dönüşmesi de kaçınılmaz
hâle gelmiştir. Türk tarihi, bir eşiktedir; ya küresel tefecilerin,
para baronlarının, finans simsarlarının sözü geçecek ve
içeriden dışarıya kaynak transferi yoğunlaşacak ya da
böyle gelse de bu şekilde gitmeyecektir. Yayından çıkan ok
Allah'ın izniyle hedefine ulaşacak, Türkiye'yi hiç kimse
tutamayacaktır. Biz, bu oyunu bozarız. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu vesileyle, 2022
yılı bütçesinin devletimize ve milletimize hayırlara vesile
olmasını diliyorum.
Son söz: Milletvekili Hasan
Kalyoncu arkadaşımıza ağabeyinden dolayı
başsağlığı dileklerimi iletiyorum, ailesine sabır
diliyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz
sırası Ankara Milletvekili Sayın Mevlüt Karakayaya aittir.
Buyurun Sayın Karakaya.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT
KARAKAYA (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi görüşmelerinde gelir bütçesiyle
ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
eskiler bütçenin vasıflarını 4Tyle ifade ederlerdi; tahmin,
tahdit, tasdik ve tevzin. Tahmin, bütçenin gelir ve gider kalemlerinin tahmin,
öngörü yöntemiyle belirlendiğini; tahdit, bütçenin belli bir döneme, zaman
dilimine ait olduğunu; tevzin, bütçe gelir ve giderlerinin birbirine denk
olduğunu; tasdik de yasamanın hükûmet tarafından getirilmiş
olan bütçeyi onaylaması anlamına gelir.
Burada, bütçenin
onaylanması aynı zamanda bir güvenoyu anlamına gelir yani
bütçeler aynı zamanda hükûmetlerin güvenoyu alması anlamına da
gelir. Son dönemlerde, özellikle güvenoyu konusu birçok açıdan sistemle
bağlantılı olarak tartışılıyor ama bugün,
burada biz, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından,
Cumhurbaşkanlığı tarafından sunulmuş olan bir
bütçeyi aylardır tartışıyoruz, yapılacak olan
icraatlar üzerinde konuşuyoruz, yapılmış olanları
konuşuyoruz ve sonuçta, bu Meclisten, bu Genel Kuruldan bir bütçe
çıkıyor. Bunun aynı zamanda Hükûmetin de güvenoyu anlamına
geldiğini ifade etmekte fayda var diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri,
bütçe gelirleri esas itibarıyla bütçe giderlerinin
kaynağıdır. Bunların iki temel kaynaktan
sağlandığı hepimizin malumu. Birincisi ve en önemlisi,
bütçe yılına ait olan dönemde elde edilecek olan gayrisafi yurt içi
hasılanın belli bir kısmını toplayarak bu
sağlanır. İkincisi ise bu yolla sağlanamayan
kısım da borçlanma olarak ifade edilir. Çağdaş maliye
teorilerinde, bütçelerde gelir ve gider arasındaki kısım yani
gayrisafi yurt içi hasıladan toplananların dışında
kalan, karşılanamayan kısım borçla
karşılanır ve bu borçlara da bütçe geliri
mantığıyla yaklaşılır.
Değerli milletvekilleri,
2022 yılı merkezî yönetim bütçesine baktığımızda,
bütçe giderlerinin 1 trilyon 750 milyar TL, gelirlerin de 1 trilyon 472 milyar
600 milyon TL olduğunu görüyoruz. Şimdi, bu gelirin tamamı
gayrisafi yurt içi hasıladan toplanacaktır. Aslında, biz, bütçe
yetkisiyle birlikte, bütçenin onayıyla birlikte bir yıl içerisinde
kamusuyla, özel sektörüyle, vatandaşıyla, bireyiyle, devletiyle elde
edilecek toplam gelirin yaklaşık yüzde 19unun toplanmasına
karar vereceğiz, değişik adlarda. Bunun yüzde 16lık
kısmı vergi olarak toplanacak, yüzde 3lük kısmı ise
diğer kamu gelirleri, harçlar vesaire konularında elde edilecek
gelirler.
Şimdi, burada, bir
konuda dikkatlerinizi istirham ediyorum. Sürekli konuşuyoruz,
tartışıyoruz Bu bütçe yük bütçesi. diye veya başka
şekillerde eleştiriyoruz. Ancak, biz bu bütçeye makro nazardan
baktığımızda, şu 2 rakamı yan yana
getirdiğimizde aslında çok farklı bir durum da söz konusu. Nedir
bu?
Değerli milletvekilleri,
bizim gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 19una kadar olan
kısmını toplayacağımızı söyledik, bunun
yüzde 16sı da vergi dedik. Peki, geçtiğimiz yıllarda bu
neydi? diye baktığımızda, yüzde 19 olan oran
geçtiğimiz yıl yüzde 20, ondan önceki yıl yine o civarlarda,
hatta son on yılın ortalamasına baktığımızda
bunun yüzde 21 olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla 2022
yılı bütçesini geçmiş yıl bütçeleriyle mukayese
ettiğimizde aslında öyle bir yük falan getirdiği yok, fazla bir
yük getirdiği yok; bunu hem vergi boyutuyla hem de diğer gelirler
boyutuyla ifade etmemiz mümkün.
Değerli milletvekilleri,
tabii, bütçe gelirlerinin en önemli unsurunun vergi olduğunu söyledik ama
vergilerle ilgili de birkaç hususun altını çizmekte fayda
olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bugün bizim vergi sistemimize
baktığımızda, buralardan, bu kürsülerden sürekli olarak
ciddi bir reform yapılması gerektiğini ifade ediyoruz ki
önümüzdeki dönemlerde böyle bir çalışmanın
olacağının işaretleri de değişik zamanlarda
buralardan ifade ediliyor. Ben, bu vesileyle, tasarruf ve harcamaların
kaynağını tespit edecek bir vergi sistemi
oluşturulması gerektiğini, mükelleflerin her türlü
harcamasının belgelenmek ve beyan edilen gelirin belli
oranını aşmamak kaydıyla gider kabul edilmesi gerektiğini
ya da bunu böyle kabul edecek istisna ve muafiyetlerin daraltılması
ama vergi oranlarının da düşürülmesi gerektiğini, para
hareketlerini takip ve tespit ederek vergiyi doğuran olayı
kavrayabilen bir uygulama yoluna gidilmesi gerektiğini, vergi denetiminin
yaygın ve etkin hâle getirilmesi gerektiğini ve vergi incelemesinde
cari yıl denetiminin esas alınmasını, zaman
aşımının da mümkün olduğu kadar düşürülmesi
gerektiğini ve mümkünse üç yıla indirilmesi gerektiğini,
uzlaşma müessesesinin otomatik indirim mekanizmasına
dönüşmesinin engellenmesini ve daha fonksiyonel hâle getirilmesini, vergi
iadelerinde özel esaslar uygulamasının gözden geçirilmesi
gerektiğini, tahakkuk eden ancak ödenmeyen vergilerin tahsilinde vergi
idaresinin daha etkili olması gerektiğini, toplanan vergilerin israf
edilmediğine kamuoyunun ikna edilmesi gerektiğini, vergi gelirlerinin
toplanmasında en önemli görev ve sorumluluğu üstlenen vergi dairesi
müdürlerine de -3600 konusu hep konuşulduğu için ifade ediyorum- ek
gösterge olarak 3600ün verilmesini, yeminli mali müşavir ve serbest
muhasebeci mali müşavirlerin mesleki faaliyetlerinin icrası nedeniyle
vermiş olduğu hizmetler üzerinden hesaplanan KDV oranının
da tıpkı avukatlarda olduğu gibi yüzde 8e çekilmesi
gerektiğini, yeni vergi reformu çalışmalarında
bunların dikkate alınması gerektiğini ifade etmek
istiyorum.
Aynı zamanda,
biliyorsunuz, vergi gelirlerinin artırılmasında en önemli
konulardan biri de gayrisafi yurt içi hasılanın
artırılmasıdır. Son dönemlerde özellikle dış
ticarette ihracat modeline yönelik çalışmaların ve bu konuda
alınmış olan tedbirlerin ben bu gelirleri
artıracağına inanıyorum. Genç nüfusumuzla birlikte,
inovasyona dayalı yenilikçi girişimciliğin desteklenmesiyle
birlikte çok ciddi işlerin başarılacağından eminim.
Sadece şu
kadarını bir düşünmek için söylemiş olayım
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla)
Tekerleğin icadı milattan önce beş bin yıl, bavulun
icadı yüzyıllar ama bavul ile tekerleğin buluşması
daha on yıllar önce olmuştur.
Hepinize
saygılarımı sunuyor, 2022 yılı bütçesinin
hayırlara vesile olmasını diliyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Beştaş, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun
281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde MHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Vahapoğlu
konuşmasında bir eleştiri yaptı; eleştiri olarak kabul
ediyorum aslında, ileriye gitmek istemiyorum. Bizim
kullandığımız kavramları -üstümüze alındık,
o nedenle söz aldım- siyasi soykırım hak ihlalleri
işkence ve benzeri yani buna dair çokça kavram kullandı. Bunu
söylemek aslında planlı, programlı bir iş. dedi ve bunun
basit bir propaganda ya da bir siyaset gibi algılanmaması
gerektiğini, bunun -hayal ürünü suçlar ve benzeri kavramlarla ifade etti-
devlete ve kurumlara güvensizlik sağladığı, devletin
kurumlarının uyanık olması gerektiği yönünde uzunca
bir değerlendirme yaptı.
Şimdi, doğru,
Sayın Vahapoğluyla aynı görüşte değiliz çünkü biz
demokratik bir devlet derken devleti otoriter, halk üzerinde bir baskı
aracı olan bir tüzel kişilik olarak değil; tam tersine, halka
hizmet eden, halkın haklarını koruyan bir yapı ve tüzel
kişilik olarak kabul ediyoruz.
Şimdi, güvenlikçi
politikaları da eleştiriyoruz, buna dair de sözleri oldu. Hakikaten,
Sayın Başkan, arkanızda Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. sözleri var ve bizler Türkiye Büyük Millet
Meclisine halkın temsilcileri olarak, demokratik yollarla yapılan
seçimlerde sandıklardan çıkarak buraya geldik. Demokrasi demek, halka
dayanan rejim demek; demokratik bir devlet demek, yine halk iradesiyle
yönetilmek demek. Halkın doğrudan temsili söz konusu
olmadığı için temsilî demokrasiyle, seçimler yoluyla bir yönetim
oluşuyor. Yani bu sözler
Biz anayasal bir devleti
savunuyoruz, anayasalı bir devlet değil. Anayasal devlet derken,
devletin bir hukuk devleti olması gerekir ve devletin eleştirilemez,
tartışılamaz, her zaman halktan önce korunan bir varlık
olarak savunulması tezine ideolojik olarak karşıyız. Bu
nedenle, bizler Halkların Demokratik Partisi olarak, işkence varsa
işkencenin olduğunu söyler, bununla mücadele ederiz; hak ihlalleri
varsa -her türlü hak için söylüyorum- bunun karşısında durur,
bunu eleştiririz. Orada bizim için esas olan, halkın
haklarının korunması, halka yapılan
haksızlıkların giderilmesi ve devletin tabii ki halka hizmet
eden bir mekanizmayı kurumsallaştırmasıdır.
Şimdi, mesela, sözlükten
birçok şey bulabiliriz devlet tanımına dair. Nedir? Halkın
refah düzeyini yükseltmek ve korumak
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Dikkat ederseniz, sataşmıyorum Sayın
Başkan, bir değerlendirme yapıyorum yani bizim bakış
açımızı söylüyorum.
Biz, mesela, işkence
yapan ve bunu meşrulaştıran bir devlet istemiyoruz; bu devletse
de karşısında dururuz çünkü o devlet bizim. Halk yoksa devlet
yoktur; her şeyden önce bunu söyleyeyim. Biz devlet adına
işlenen cinayetlere karşı çıkarız çünkü devlet bütün
vatandaşlarını eşit koşullarda korumak
zorundadır. Demokratik devletin bir kere üç temel unsuru vardır
-toparlıyorum Başkan- eşit haklar, kuvvetler
ayrılığı ve halka dayanması gerekir. Bu üç koşuldan
biri yoksa orada demokratik bir devletten söz edemeyiz ve tabii ki otoriter
devlet, faşizan devlet, Mussoliniyle başlayan ve dünyada devam eden,
devlete biat edileceğini ve bir baskı aracı olarak
kullanılmasını kesinlikle reddediyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
toparlayın Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bitiriyorum.
Yani burada Havva ananın
bir sözünü kullanmak isterim, ne demişti Rizede müdahaleye
karşı? Nerede bu devlet? diye Havva ana isyan etmişti. Niye
çağırmıştı devleti? Haklarının
korunması için, devletin ona sahip çıkması için. Bu yönüyle
hiçbir şeyi, hiçbir kurumu olmadığı gibi devleti de kutsal
olarak görmeyi doğru bulmuyoruz; devlet halka hizmet için vardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurun.
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bütün
vatandaşlarımızın devletten üç temel beklentisi
vardır. Bu da aynı zamanda devletin fonksiyonlarını ifade
eden kavramlardır. Bunu üç ana başlık altında sayabiliriz:
Güvenlik, adalet ve refah çerçevesinde devlet faaliyetlerini yürütür. Güvenlik,
tabii, elbette başta gelir. Hatırlarsak, bazı fabrikalarda ve
pek çok iş yerinde, büyük levhalarla kapının önüne asılan
Önce güvenlik kavramı. Çünkü güvenliğin olmadığı
ortamlarda, ülkelerde veya herhangi bir yerde -örneğin Meclisimizde-
sağlıklı bir çalışma yürütülemez. O nedenle, devlet de
öncelikle güvenliği esas alır ve almıştır.
Şimdi, Türkiye'nin,
terör örgütlerinin ve birtakım emperyal ülkelerin ülkemiz üzerindeki
hesaplarını ve bölgemizde yürüttükleri operasyonları da
düşündüğümüzde, güvenlik zafiyetine asla yer vermeden bunu öncelemesi
gerektiğini ve buna paralel ve bununla birlikte elbette... Yani
hiyerarşik bir sıralama değil, yatay bir üçlü kavram olarak
değerlendirdiğimizde, bunun önemli olduğunu düşünürüz ve
Milliyetçi Hareket Partisi olarak da işkenceye şiddetle
karşı olduğumuzu ve insanlık suçu teşkil ettiğini
de tekrar vurgulamak isteriz. Milliyetçi Hareket Partisi sıralarında,
geçmişte en ağır işkencelere maruz kalmış
ağabeylerimizin, kardeşlerimizin oturduğunu ve şu veya bu
şekilde şiddete maruz kalan insanlar olduğumuzu da özellikle
vurgulamak istiyorum. İşkence, asla tolerans gösterilmemesi gereken
bir durumdur, her ne şart altında olursa olsun, hiçbir gerekçeyle bu
kabul edilemez; bir insanlık suçu olarak değerlendiririz. Elbette,
bu, işkencenin de bir propagandadan ari tutulması için somut olarak
da ortaya konulması hassasiyetinin de taşınması gerektiğini
düşünürüz.
Düşüncelerimizi bu
şekilde ifade ediyorum Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Hidayet Bey,
söz talebiniz var mı?
MUSTAFA HİDAYET
VAHAPOĞLU (Bursa) Zaten Grup Başkan Vekilimiz konuştu.
Saygılar sunarım,
teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime
yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.51
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.27
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 36ncı Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK
KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
(Devam)
BAŞKAN 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi şahıslar
adına ilk söz, lehinde Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunda.
Buyurun Sayın
Durmuşoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
sekizinci turu üzerine şahsım adına lehte söz almış
bulunuyorum, Gazi Meclisimizin siz değerli üyelerini ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Güçlenen, kalkınan,
büyüyen Türkiye vizyonuyla hazırlanan 2022 Yılı Bütçe Kanunu
Teklifimiz, AK PARTİ hükûmetlerinin 20nci,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 4üncü bütçesidir.
Cumhur İttifakı olarak doğrudan milletimizin beklentileri ve
ülkemizin hedefleri yönünde hazırlanan bütçemiz, geçmişte olduğu
gibi, alın teriyle değer katan işçilerimizin, ekonomiye bereket
katan esnafımızın, iş insanlarımızın, çiftçimizin
ve tüm girişimcilerimizin bütçesidir. Bölgesel kalkınma, istihdam,
ticaretin güçlendirilmesi, gençlik, insan hakları, uzay ve
havacılık gibi 67 stratejik programdan oluşan bütçe teklifimiz,
daha müreffeh bir Türkiye hedefimizin dayanağını
oluşturmaktadır. Türkiye'nin bütçesini konuşurken sadece
bazı parasal büyüklüklerini değil, Türkiye'nin önündeki hedefleri de
konuşmamız gerekiyor. Bu çerçevede, siyasi fikirlerimiz,
bakış açılarımız farklı olabilir ama ortak
hedeflerimizin, daha güçlü, büyük Türkiye'yi kurmak olduğunun
altını çizmek istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye, son on dokuz yılda demokraside ve
kalkınmada çok büyük bir değişim yaşamıştır.
Bu değişimin etkilerini, insanlarımızın günlük
hayatlarından ülkemizin uluslararası alandaki konumuna kadar her
yerde görmek mümkündür. Milletimizin hak ve özgürlükleri ile refahı
konusunda yaşanan hiçbir gelişme kolay olmamıştır,
atılan her adımın gerisinde verilen büyük bir mücadele ve
yapılan fedakârlıklar vardır. Biz, milletimizle birlikte bu
kutlu yola her türlü bedeli ödemeyi göze alarak çıktık. Nasıl
terörle mücadelede, darbe girişimlerinde şehitler ve gaziler verme
pahasına istiklalimize sahip çıktıysak bu süreçte de sabrederek
yolumuza devam edeceğiz. Bizler, muhalefet partilerinden de aynı
duyarlılığı görmek isterken Türkiyenin millî güvenliği
açısından güçlü bir irade beyanı olan tezkereye dahi
hayır diyen muhalefetin ne yazık ki üreten olmadığı
gibi, tüketen; inşa etmeye değil, yıkmaya çalışan
olduğu açık ve net ortadadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK PARTİ hükûmetlerinin
yapmış olduğu yatırımlar ve icraatlar hakkında
birkaç bilgi paylaşmak istiyorum. Savunma sanayimizin dışa
bağımlılığını azaltarak Türk Silahlı
Kuvvetleri ile tüm güvenlik birimlerimizin ihtiyaçlarını yüzde 80e
varan oranda yerli ve millî imkânlarla karşılar duruma geldik.
Biyoteknoloji ve sağlık endüstrileri gibi geleceğin yükselen
alanlarında da ülkemizi küresel kalkınma zincirinin bir halkası
hâline getirmeyi hedefliyoruz. Sağlıkta tarihimizin en büyük
reformunu gerçekleştirdik. Vatandaşlarımızın son
teknolojiyle tedavi edilebilmesini sağlayacak şekilde kamu-özel
iş birliği modeliyle şehir hastanelerimizi hizmete açtık.
Bu reformların önemi salgın sürecinde daha net bir şekilde
ortaya çıkmıştır.
Hükûmetlerimizin imzası
niteliğinde olan ulaştırma ve altyapı hizmetlerimizle,
sürekli artan bölünmüş yol ağımız ve otoyol
uzunluğumuz, şehirlerimizi ve gönüllerimizi birbirine bağlayan
köprüler, viyadükler, Demir İpek Yolu Türkiye hattımız, 128
ülkeye ulaşan hava ağımız ve büyük tonajlı gemilerin
yeni adresi olan limanlarımız sayesinde ülkemizi güvenilir bir üretim
güzergâhına dönüştürdük. İnşallah, Çanakkale Deniz
Zaferimizin 106ncı yıl dönümünde dünyanın en büyük orta
açıklıklı köprüsü olan 1915 Çanakkale Köprüsü ve Malkara
Otoyolunu da hizmete açmış olacağız.
Ülkemizin altmış
yıllık hayali olan yerli otomobil projesini hayata geçirdik. Organize
sanayi bölgelerinin sayısını geçen yıl kurulan 14 yeni
bölgeyle birlikte toplamda 325e çıkardık. Endüstri bölgelerinden
12sinde üretim başladı, 11inde çalışmalar son hızla
sürüyor.
Enerjide kendi kendimize
yeterli olmanın ötesinde küresel bir merkez olma yolunda
kararlılıkla ilerliyoruz. TANAP projemizin Avrupa
bağlantısını, TürkAkım Doğal Gaz Boru
Hattının da denizden geçen kısmını tamamladık.
Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin yapımı devam etmektedir.
Tarımda dünyanın
206 ülkesine 2 binin üzerinde ürün ihraç eden, yılın ilk dokuz
ayında 17,5 milyar dolar gelir elde eden bir ülkeyiz. Ülkemizin
tarımsal hasılada dünyadaki 10uncu sıradaki yerini daha da
ileriye taşımak için çalışıyoruz.
Pandemiyle tüm dünyada
yaşanan daralmaya rağmen 2021 yılının ilk
çeyreğinde yüzde 7,2; ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 ve üçüncü
çeyreğinde ise yüzde 7,4 büyüme kaydettik. Türkiye İhracatçılar
Meclisinin yayımladığı kasım ayı ihracat
verilerine göre ekonomimiz 21,5 milyar dolara ulaşarak cumhuriyet
tarihinin rekorunu kırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan liderliğindeki AK PARTİ olarak nerede bir mazlum ve
mağdur varsa hep yanlarında olmaya gayret gösterdik ve göstermeye
devam edeceğiz. Mavi vatandaki, Doğu Akdenizdeki hak ve
menfaatlerimizi korurken Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin
çözüm yolunda attıkları adımlara destek olduk. Karabağ ve
işgal altındaki topraklarını kurtarmak için savaşan
Azerbaycanlı kardeşlerimizden desteğimizi ve duamızı
eksik etmedik. Batı Trakyadaki Türk ve Müslüman unsurların
haklarının korunması için tüm platformlarda mücadeleye devam
edeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
sözlerime son verirken ilk günkü aşkımızla,
heyecanımızla ve milletimize olan sevdamızla,
inandığımız bu kutlu yolda yürümeye, hizmet etmeye devam
edeceğiz diyor, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası,
yürütme adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın
Fuat Oktayda.
Buyurun Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün,
Cumhurbaşkanlığı ile Cumhurbaşkanlığına
bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve
kuruluşlarımızın 2022 yılı bütçeleri ve 2020
yılı kesin hesaplarını Gazi Meclisimizin takdirine
sunuyoruz. Yapıcı eleştirileriyle katkı veren
milletvekillerine, Cumhurbaşkanlığı ile
Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve ilişkili
kurum ve kuruluşların bütçeleri ile kesin hesapları
hakkında ifade ettikleri görüşler için teşekkür ediyorum. Burada
konuşup, özellikle, muhalefeti eleştirip
kaçtığımızı ifade ettiler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Kaçamadınız, yakaladık canım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bizim bir yere kaçtığımız yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Kaçamazsınız.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Biz buradayız, şahsen ben de buradayım.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Ama sizinkiler yok.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Buradayız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) İki aydır Meclisteyiz; 17 Ekimden beri Plan ve
Bütçe Komisyonu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulundayız. El kol
hareketleri yapıp, konuşup kaçan birisini arıyorsanız o ben
değilim, başka yerlere bakmanız gerekiyor. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL
(İzmir) Soyludan mı bahsediyorsun?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Genel Başkanınızdan bahsediyorum.
Son derece seviyeli
sunumlarımızın ardından -bunu özellikle ifade etmek
istiyorum- son derece seviyeli sunumlarımızın ardından
kullandığımız dile özellikle dikkat ederek, akıllara
ziyan, adaba uymayan her türlü hakaretten sonra sessiz kalmamızı
bekliyorsanız; kusura bakmayın, hiç kimse bizden bunu beklemesin.
Muhalefetin eleştirilerine cevabımızı küstahlık
olarak nitelendiren hatibe ifadelerini aynen iade ediyorum; bunu da
günlüğüne yazarsın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Zaten geldi, gitti.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Yine, Cumhurbaşkanımızın bütçe
sunumunu niçin bizzat yapmadığı tekrar tekrar soruldu. Bu 4üncü
bütçemiz, dört yıldır da aynı soru soruluyor; biz de tekrar
tekrar cevap veriyoruz. Bir kez daha ifade edeyim, bunu Genel Kurulda geçen
günlerde gerçekleştirdiğim sunuşumda da ifade etmiştim.
Amerika Birleşik Devletlerinde de olsun, Fransada da olsun veya
diğer birçok ülkede de bütçe teklifi -özellikle
cumhurbaşkanlığı veya başkanlık sistemlerinde-
cumhurbaşkanı tarafından meclise, kongreye yazılı
olarak sunulur ama ardından cumhurbaşkanı meclise gelmez
bütçeyle ilgili, görevlendirdiği bir cumhurbaşkanı yardımcısı
veya bakan yürütme adına bütçeyi mecliste savunur. Biz de bunu yapıyoruz,
farklı bir şey yaptığımız yok ve dediğim
gibi iki aydır da buradayız.
Bütçe görüşmelerinin
Plan ve Bütçe Komisyonu aşamasında da bugün gerçekleşen
konuşmalarda da özellikle bir şey tekrar tekrar, nakarat gibi yine
ifade edildi. Bütçemiz sarayın bütçesi ya da tek adam bütçesi vesaire
gibi bilgi ve iyi niyetten yoksun tanımlamalara indirgenmeye
çalışılmıştır. Ben çok fazla da buraya
girmeyeceğim ama sadece şunu ifade etmek istiyorum: Bu bütçe ne tek bir
kişinin ne de tek bir kurumun bütçesidir; bu, halkın bütçesidir,
vatandaşımızın bütçesidir ve milletimizin bütçesidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına
bağlı, ilgili ve ilişkili kurumların bütçesi, 2022
Yılı Bütçe Kanunu Teklifinde yer alan tüm
kurumlarımızın olduğu gibi 84 milyon vatandaşımızın, milletimizin bütçesidir.
Siyasi tarihimizde AK PARTİ hükûmetleri dönemi kadar sivil toplumun,
meslek örgütlerinin, iş dünyasının bu kadar aktif olduğu,
karar alma süreçlerine toplumun tüm kesimlerinin dâhil edildiği bir
başka dönem olmamıştır. Gençlerimizin,
kadınlarımızın, dezavantajlı
vatandaşlarımızın beklentilerine, hayallerine bu derece
kulak veren, özgürlük alanlarını bu derece genişletmiş
Recep Tayyip Erdoğan gibi bir başka lider gösteremezsiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Tabii, tabii!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Saray diyerek sözde çamur atmaya
çalıştığınız yerleşke, Millet Camisinden
Millet Kütüphanesine, milletimize ait alanlardan oluşan gazi bir
mekândır. 15 Temmuzda birileri televizyon karşısında olan
biteni seyrederken o saray diye itham ettiğiniz yer bombaların ve
mermilerin hedefi olmuş, milletin karargâhına dönüşmüştür.
Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere,
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, yirmi dört saat
ışıklarının sönmediği, milletimiz için
çalışan, üreten ve yaşayan bir alandır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bütçemiz, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı,
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Devlet
Arşivleri Başkanlığı gibi 7 Başkanlık, 4
Ofis, 9 Politika Kurulu ve 1 Genel Sekreterlik bütçesini
barındırmaktadır. Bu bütçe, dijital Türkiye hedefiyle yapay
zekâ, siber güvenlik ve büyük veri gibi alanlarda öncülük eden Dijital
Dönüşüm Ofisimizin tüm kamu hizmetlerini sizlere telefondan,
bilgisayardan, tabletten ulaşılabilir hâle getiren
altyapının mimarı mühendisimizin, yazılımcımızın,
siber kahramanlarımızın bütçesidir. Bu bütçe, savunma ve
güvenlik teknolojilerinde tam bağımsız olmamız yönünde
büyük başarılara imza atan Savunma Sanayii
Başkanlığımızın; Akıncı, ATMACA,
HİSAR, AKSUNGUR ve METE gibi milletimizin gurur duyduğu yerli, millî
savunma sanayi projelerimizin kaynağı, dinamosu, kolu
kanadıdır. Sadece bir iki üründen başka bir şey
söylemiyorsunuz. diyenler vardı ya, duyurulur.
Ülkemize yönelik tehditleri
sınırlarımızın hem içinde hem de
dışında tespit ve bertaraf eden Millî İstihbarat
Teşkilatımızın âdeta birer akıncı gibi
çalışan teşkilat mensubu isimsiz kahramanların,
yiğitlerimizin bütçesidir. Hem yerel hem de uluslararası
yatırımları ülkemize çekerek istihdam, ihracat ve büyümeyi
destekleyen dinamik kurumumuz Yatırım Ofisini barındıran
bütçemiz, altyapıdan enerjiye, gayrimenkulden bilgi ve iletişim
teknolojilerine, yatırım alan tüm sektörlerimizin yükselme zeminidir.
Bu millete efendi değil, hizmetkâr olmaya geldik. diyen Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, her bir kuruşu
milletimizin beklentileri, refahı ve geleceği için harcanacak
bütçemizin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Allah, Allah!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ekonomi politikaları üzerine odaklanan eleştirilere de değinecek
olursak, Türkiye, geçtiğimiz on dokuz yılda her alanda büyük
değişimler yaşamış, ilerlemeler kaydetmiştir.
Milletimizin hak ve özgürlükleri, refahı, istikrarı konusunda
yaşanan hiçbir gelişme kolay olmamış, bir günde
gerçekleşmemiştir. Cumhurbaşkanımız liderliğinde
atılan her bir adımın gerisinde verilen büyük bir mücadele ve
yapılan fedakârlıklar vardır. Yıllarca güvenlik
teknolojileri ve savunma ürünleri konusunda ambargolara maruz
bırakıldık ve en ihtiyacımız olduğu anda gerekli
teçhizatı da tedarik edemediğimiz zamanlar oldu. Bunu yüce
Meclisimizin her bir üyesi de yakinen bilir, 84 milyonun her bir ferdi de bunu
yakinen bilir; sizler bilmiyor olabilirsiniz, bilmiyorum, unutmuş
olabilirsiniz, bilmemek mümkün değil de. Savunma sanayisinde bugün sahip
olduğumuz üretim ekosistemi ve yüzde 80lerde yerlilik, millîlik
oranını işte bu motivasyonla yakaladık, sizlerin de
görmesini arzu ederdik. Eskiden, Avrupa başta olmak üzere yurt
dışında yapılan yenilikleri geriden takip eden, üretilen
teknolojinin sadece pazarı olarak görülen bir ülkeyken bugün sadece
savunma teknolojileri değil, bilgi, iletişim teknolojileri de dâhil
pek çok alanda öncü konumda olmayı konuşuyoruz. Türkiye,
kaynaklarını yatırıma, istihdama, üretime, tasarıma ve
AR-GEye aktarma kararlılığındadır. Bu
kararlılığını uygulamaya geçirmek istediği her
denemede de türlü şantaj ve yıldırma politikalarıyla karşılaşmış
olan Türkiye, gerçeklerinden beslenen ekonomi, siyasi ve politik güvenlik politikalarını
muktedir kılmak için mücadelesini sürdürmektedir.
Son on dokuz yıldaki
güçlü siyasi iradeyle ve özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi sonrasında kendi gerçeklerimize uygun mücadeleyi verebilecek
dirayet, azim ve imkânlar mevcuttur. Terör örgütleriyle mücadelede
geldiğimiz seviye, afetlere müdahale hızımız ve Covid-19
kriz yönetimimiz gibi alanlarda somutlaşan zor zamanlarda çözüm üretme
yeteneğimiz milletin teveccühüne mazhar olmaktadır.
Ekonomide de
yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme odaklı tüm bu
alanlarda kalıcı istikrar hedefleyen mücadelemizi sürdürüyoruz.
Sanayi Üretim Endeksi, ekimde aylık bazda yüzde 0,6; yıllık
bazda yüzde 8,5 artış gösterdi. Yine, ekim ayında 3,16 milyar dolar
cari fazla vererek ödemeler dengesinde son üç yılın en yüksek cari
fazla rakamına ulaştık. Ben bir kez daha tekrarlamak istiyorum,
önceden de tekrarlandı: İyi ama cari fazla verilen dönemlerde hep
krizler takip etmiştir. Biz de şunu söyledik: Cari fazla veren
dönemlerde krizlerin takip ettiği dönem, aynı zamanda küçülmenin
yaşandığı dönemlerdir, burada normaldir zaten cari fazla
vermek ama hem büyümeyi hem de yüksek büyümeyi sağlamak ve aynı
zamanda cari fazla veriyor olmak; bu maharettir, bunu da kabul etmek lazım.
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Maşallah, maşallah!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Hedefimiz, ödemeler dengesindeki iyileşmeyi
sürdürülebilir ve kalıcı kılmaktır. Nasıl ki savunma
sanayisinde Yapılamaz. denilenleri yaptıysak, terörü bitme noktasına
getirip vesayet planlarını yırtıp attıysak, ekonomimiz
üzerindeki manipülatif etkilerin de üstesinden gelip aynı şekilde
bunları da tarihe gömeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yalnızca milletimizin kazandığı,
kazancın toplumun tüm kesimlerine yayıldığı, tam
bağımsız ve müreffeh Türkiye yürüyüşümüzü
kararlılıkla sürdüreceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; makro finansal gelişmelerin
bankacılık sistemi, borçlanma, bütçe ve büyümenin finansmanı
üzerinde oluşturması beklenilen olumsuzluklar da vurgulandı.
Bankacılık sistemimiz hem sermaye yeterlilik rasyosu hem de tahsili
geçmiş alacak oranları itibarıyla eşik değerlerden çok
uzak bir görüntü vererek güçlü yapısını korumaktadır.
Benzer şekilde, borçluluk yapımız, öngörülü
politikalarımız ve sürekli almakta olduğumuz tedbirlerle piyasa
değişkenliklerine karşı riskleri azaltılmış
ve vade yapımız güçlendirilmiş bir biçimde ayaktadır.
Bütçemiz ise gelir gider yapısını birlikte
düşündüğümüz çift kanatlı politikalarımızla hem
vatandaşlarımızın hizmet ihtiyaçlarını
karşılayacak hem de onların reel kazançlarını
azaltmayacak bir yaklaşımla hazırlanmış ve bu
anlayışla da uygulamaya konulacaktır.
Nihai olarak, güçlü ihracat
gerçekleşmelerinin desteğiyle ödemeler dengesi bilançomuzdaki
iyileşmenin yanı sıra uygulayacağımız
politikalarla 2022 yılında büyüme hedeflerimize ulaşabilmek için
gerekli finansmanı sağlayabilecek bir altyapıyı tesis
edebileceğimiz ortadadır. Bu kapsamda,
vatandaşlarımızın refahını artırmak için var
gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; firmalarımız yurt içi ve yurt
dışı talep artışını karşılamak
için kapasitelerini daha çok kullanmaya başlamış, birçok
sektörde kapasite kullanım oranları yüzde 80lere
yakınsamıştır. Bu durum, firmalarımızın yeni
yatırım gereksinimine yönelik güçlü bir sinyal vermektedir.
Uygulayacağımız politikalarla işletmelerin
yatırım maliyetleri azaltılacak, ayrıca, üreticiyi
destekleyeceğimiz paketlerle sağlıklı büyüme
yapımıza ilave katkı sağlayacağız. Bu amaçla,
hızlı gerçekleştireceğimiz ilave istihdama destek paketinin
yanı sıra inovasyonu, yerli tasarım ve üretimi destekleyen
teşviklerle üreticimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bütçemizin gelir performansının
artmasının eleştirildiğini görüyoruz. Her daim olduğu
gibi dezavantajlı kesimleri de gözeten kapsayıcı bütçe
politikalarımızı sürdüreceğiz. Tüm
adımlarımızı serbest piyasa ekonomisi ve finansal serbesti
ilkesiyle tam uyumlu şekilde atacağız. Türkiye Cumhuriyeti,
köklü ve itibarlı geçmişiyle küresel ekonomiye tam entegre bir ülke
olarak yerli ve yabancı tüm yatırımcıya güven tesis etmeye
devam edecektir. Bu genel şiarımızı zedeleyecek herhangi
bir uygulama söz konusu olamaz.
Türkiye ekonomisi, güçlü
bankacılık sektörü ve hızla büyüyen banka dışı
finansal kesimiyle, yeni dönemde hedeflerimize uygun olarak
yatırımı, üretimi, ihracatı ve istihdam
artırıcı faaliyetleri finanse etmeye devam edecektir. Tam
bağımsız ekonominin ruhuna uygun olmayan, tüketim artırıcı,
yatırıma, üretime hizmet etmeyen alanlarda kredi genişlemesini
de arzulamayız. Bu anlamda, finansal kapasitemizin
kullanılmasında yatırımları önceliklendireceğiz.
Orantısız fiyat artışları ve kur dalgalanmaları
Türkiyenin kaderi olamaz, olmayacaktır.
Sanayi kapasitemizi
hızla geliştirirken enerji ve ara malı gibi alanlarda döviz
ihtiyacımızı azaltacak adımları birer birer hayata
geçirecek, üretimi, istihdamı daha ileriye
taşıyacağız. Bunların neler olduğuna dair
bazı detayları da bir önceki konuşmamda, burada, yine, yüce
Meclisimize sunmuştum, anlatmıştım.
Daha önce, tam
bağımsız politikaları hayata geçirme yönünde
verdiğimiz gayretlerde, Cumhuriyet Halk Partisinin, İPin ve hâliyle
HDPnin millî bir çabayla destek verdiğine şahit olmadık.
ŞENOL SUNAT (Ankara)
İP ne demek ya? Ayıp!
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Çamaşır ipi mi!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) E, biz size bir şey diyor muyuz AKP
dediğinizde?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Diyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bu tercihimizi de ne kadar anlatırsak
anlatalım kulaklarınızın kapalı olduğunu
biliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Sizin kulaklarınız açık mı?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) İşte, CHPnin ülkeyi yönetme şeklinin bir
mizansenini de burada, bu kürsüde gördük, hep birlikte şahit olduk. Burada
şov yapma uğruna, kürsüde portakalları yere dökerek, şov
bitince de toplayarak emek ürünü mahsullere bile saygısı olmayan
şov odaklı bir zihniyet. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Asıl şovu siz yapıyorsunuz, şovu
yapan sensin!
SEZAİ TEMELLİ (Van)
Asıl şovu siz yapıyorsunuz işte!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Ne alakası var ya!
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Şu dile bakın, bulunduğunuz makama
bakın!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Ağaçları söküyorlar; anlıyor musun, haberin var mı?
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Bağırma, bağırma!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Gel, sen benim yerimde ol da bağırma!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, müdahale eder misiniz, duyamıyoruz Sayın
Oktayı.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Sen 10 kilo portakal yetiştir bakalım bir!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Önce döken, sonra toplamaya çalışan klasik bir
CHP.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Zehirli bir diliniz var, zehirli bir dil!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Önce kırıp döken, inkâr eden, sonra
helalleşmeye çalışan klasik CHP. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sana ne ya!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Gerçi, diğer ortakları da pek farklı
değil.
ÜMİT DİKBAYIR
(Sakarya) Ya, devleti temsil ediyorsun, ayıptır ya!
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Ya, Cumhurbaşkanı Yardımcısının dediğine
bak!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Her şeyi söylediniz, cevap vermesin mi?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Siz, burada şov yapmayla uğraşadurun;
şimdi anlamasanız da savunma sanayi
atılımlarımızda, Türkiyenin otomobili TOGGda ve
Covid-19la mücadelemizde olduğu gibi ekonomik
bağımsızlık mücadelemizin değerini de yaşayarak
öğrenecek ve anlayacaksınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sandıkta millet gösterecek size şovu, hiç merak etmeyin!
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Millet inanmıyor bu hikâyelere!
ÜMİT DİKBAYIR
(Sakarya) Bütçeyi konuşun, bütçeyi! Devleti temsil ediyorsun ya!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bütçe olduğunu ve devletin temsilcisi
olduğumuzu şimdi mi anladınız, şimdi mi
aklınıza geldi? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Şov yapma, şov yapma!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Şov yapma!
BAŞKAN Şimdi, bir
dakika Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bir
dakika...
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Kimse yutmuyor bu hikâyeleri!
BAŞKAN Değerli
milletvekilleri, daha önce de söyledim, bugün de söylüyorum
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sayın Başkan, muhalefete
sataşarak alkış almaya çalışıyor, çok ayıp!
BAŞKAN Grup
Başkan Vekilleri notlarını alıyorlar, gerekli cevabı
verecekler.
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Dilinizi düzeltin, dilinizi!
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
Temiz bir dil
BAŞKAN
Bağırmanın milletvekiline faydası yok, partisine
faydası yok.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Partinin resmî bir adı vardır Başkanım.
BAŞKAN Şimdi,
Müsavat Bey burada, not alıyor.
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Tamam, alabilir.
BAŞKAN
Dolayısıyla, bağırmanın çağırmanın bir
anlamı yok.
Buyurun Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Makamına göre konuşsun Sayın Başkan!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Her şeyi söyleyecekler, dağılıp gidecekler.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Arkadaşlar, sabahtan beri dinledik yani her
şeyi söylediniz, söylemediğiniz hiçbir şey kalmadı ve yine
de olabildiğince nezaket dili kullanmaya çalışıyorum,
bakın.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Saydıracak mısınız? Hakaret mi
edeceksiniz?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Kelimeleri özenle seçiyorum cevap verirken.
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Öyle mi?
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Küfür mü edeceksiniz, ne yapacaksınız?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Her şeyi söylerler Başkanım, her şeyi.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
milletimizin ve Meclisimizin güçlü iradesiyle hayata geçen
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle, milletimize
sunduğumuz hizmetlerin kalitesini her alanda, sürekli yükseltmeye
çalışıyoruz.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) İnsanlar ekmek kuyruğunda!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Biz, bu yönde tüm kurumlarımızla ciddi çabalar
verirken karşımızda biz ne dersek tam tersini savunmayı
âdet edinmiş; iyi dediğimize kötü, kötü dediğimize iyi
demekten başka bir şey üretemeyen bir zihniyet var.
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Bu kibriniz sizi sandığa gömecek!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Şimdi, sayısı 750yi aşkın
savunma sanayi projemizden bir ilk olan Albatros Sürü İnsansız Deniz
Aracı projemizden -deniz aracı diyorum, bakın, hava
aracı demiyorum- uçuş testini başarıyla geçen Sonda
roketimizden
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Ekmek kuyrukları var Cumhurbaşkanı
Yardımcısı!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla)
yerli Yeni Nesil Muhabere Elektronik Taarruz
Sistemimiz SANCAKtan, Akıncıdan, AKSUNGURdan bahsetsem
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) - Ekmek kaç para Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, ekmek kaç para?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) -
siz, her zaman yaptığınız gibi Ama
sarayın uçağı! diyeceksiniz.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Ekmek kaç para, ekmek?
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Hikâye, hikâye! Gerçeklere dön, gerçeklere!
Vatandaşa bak, vatandaşa!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - Bunlar gerçekler, gerçeklerden bahsediyorum
arkadaşlar yani hayal konuşmuyorum ben. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Ekmek 3,5 lira, ekmek!
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Kendi gerçeklerin!
Saray gerçekleri, saray!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - Hayal konuşmuyorum, gerçeklerden bahsediyorum. Ya,
kafanızı kaldırın, bir görün gerçekleri de!
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Dolar 15 lira oldu!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - Cumhurbaşkanlığı Dijital
Dönüşüm Ofisinin yapay zekâ, büyük veri ve siber güvenlik alanında
önemli adımlarını anlatsam, oluşan ekosistemin istihdama, kalkınmaya
etkisini anlatsam, siz yine Sarayın bütçesi! diyeceksiniz.
BURAK ERBAY (Muğla)- Aç
millet, aç!
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Ülke bitmiş kalkınma diyorsun ya!
Ayıp, ayıp!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - Cumhurbaşkanlığı Yatırım
Ofisinin sadece geçen yıl Amerika Birleşik Devletlerinden
Almanyaya, Japonyadan Fransaya vesile olduğu katma değerli
dış yatırımlardan bahsetsem, siz yine Birleşik Arap
Emirlikleri, Katar! diyeceksiniz.
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Yalan mı?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - İstanbul Finans Merkezi Projesini anlatsam,
İnsan Kaynakları Ofisinin gençlere desteklerini, Diyanet
İşleri Başkanlığının din hizmetlerinin
yanı sıra toplumsal barışa sunduğu katkıları
anlatsam, siz yine Savaş bütçesi, güvenlik bütçesi! nakaratını
tekrar edeceksiniz.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Hangi barış? Cezaevleriyle öldürdünüz, hangi
toplumsal barış ya?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - Bu bütçede milletimizin neye ihtiyacı varsa,
gelecek tahayyülü neyi gerektiriyorsa, Türkiye için en gerekli neyse o var. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
kürsüsüne çıkıp çete üyesi gibi Şunun ahı var, bunun
ahı var! diye sayan hatibin nefret dilinin aksine
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çete üyesi diyemezsiniz milletvekiline!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) -
milletimizin duası, desteği ve hüsnükabulü
var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Peki, ne yok
biliyor musunuz? Sizin kapalı kapılar ardında görüşme
yaptıklarınızın çıkarlarına uyan politikalar yok.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Siz milletvekiline çete üyesi diyemezsiniz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Çete kelimesi kullanıldığı için o
kelimeyi özellikle kullandım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çete üyesi diyemezsiniz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Çete kelimesi kullanıldığı için o
kelimeyi bizzat kullandım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Siz nerenin üyesisiniz?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Türkiyeyi zayıflatacak, bölgede denklemlerin
dışına itecek tercihler yok.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Çete size aittir, çete size aittir! YİMPAŞtan bahset, TURK
TELEKOMdan bahset! Çeteyi size iade ediyorum, çete size aittir.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam, devam!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) İsim vermeden kullandım. (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
Yerli ve millî üretime sekte
vuracak, dört gözle Türkiye'nin sendelemesini bekleyenleri sevindirecek
politikalar yok. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
FETÖyle kol kola olan sizsiniz, çete size aittir! İmralıda
masaya oturan sizsiniz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Vesayet yok, kısıtlamalar yok,
ayrışmayı besleyen yaklaşımlar, haksız
dağılım yok. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Şu hâle bak ya! Şu demokrasiye bak ya!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Arkadaşlar, biz, bu topraklarda bakın, bunu
da iyi dinleyin- Alevisiyle, Sünnisiyle, Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla,
Çerkeziyle, tüm farklılıklarımızla biriz, beraberiz. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Dili yasakladınız, dili!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Çete sizsiniz! Ne beraberliğinden bahsediyorsunuz? Siz insanları
ayrıştırmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz!
Burada atanmış seçilmişe hakaret edemez!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Biz hep birlikte Türkiyeyiz,
farklılıklarımız gücümüz ve zenginliğimizdir; siz de
bizim gücümüz ve zenginliğimizsiniz farklılıklarımız
olarak.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Atanmış seçilmişe hakaret edemez! Çete sensin! Çete senin
bugüne kadar kol kola olduğun, et ile tırnak gibi olduğun
FETÖdür.
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım.
Sayın milletvekilleri,
ne yapıyorsunuz siz ya?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Çete sensin! Bugüne kadar et ile tırnak gibi olduğun FETÖ! Çete
sensin! Bugüne kadar et ile tırnak gibiydiniz FETÖyle. Çetenin alası
sizsiniz. (AK PARTİ sıralarından Otur yerine! sesleri)
BAŞKAN Bir
dakika
Bir dakika
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Çete sensin! Düne kadar et ile tırnak gibiydiniz
FETÖyle! Çetenin âlâsı sizsiniz! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Ne
yapıyorsunuz siz ya?
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) Otur yerine! Otur!
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) - Düne kadar FETÖyle et ile tırnak gibiydiniz! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler, Otur yerine sesleri)
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) Bekleyin bitirelim
Bekleyin bitirelim
(CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir
dakika
Bir dakika
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Böyle bir şeyi kabul etmiyorum!
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) Bekleyin bitirelim. Bak, sabahtan beri biz
dinliyoruz sizi.
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Atanmış seçilmişe hakaret edemez!
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) Sizi de dinledim, seni de dinledim. Sabret!
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Atanmış seçilmişe hakaret edemez bu Mecliste!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Bağırmayın lütfen.
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) Hiç kimseye hakaret ettiğim yok benim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Hakaret ediyor
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) Hiç kimseye hakaret ettiğim yok benim.
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Çete diyorsunuz, milletvekiline çete diyemezsiniz!
Çete diyorsunuz!
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) Yeter be! Yeter be!
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) Kullanılan ifadelere cevap veriyorum
burada arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Eğer cevaplarına dayanamayacaksanız
kullanmayacaksınız o ifadeleri. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar; CHP sıralarından
gürültüler)
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Hadi oradan! Hadi oradan! İmralıda bebek
katiliyle masaya oturan sizsiniz!
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) Cevaplarına dayanamayacaksınız
kullanmayacaksınız o ifadeleri o zaman burada.
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) FETÖyle et ile tırnak gibi olan sizsiniz!
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) Ben size sunumun başında da
söyledim, burada her türlü hakareti edip sonrasında sessiz
kalmamızı bekleyemezsiniz. Kusura bakmayın.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam
Devam
Devam
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) Bugüne kadar
(CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne
hakaret etti sana? Ne dedi?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - Sayın Başkan
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Siz hakaret ediyorsunuz, siz!
BAŞKAN Burcu
Hanım, bir dakika
Bir dakika
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, burada, atanmış seçilmişe hakaret
ediyor!
BAŞKAN Ya, bir dakika
Bir dakika
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Arkadaşlar, dünyayı ters döndürseniz buradaki hiçbir
konuşmacının konuşmasını kesmem. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır, kesmeyin zaten
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Otur! Otur!
BAŞKAN Şimdi bir
şey söyleyeceğim
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Kesmeyin
BAŞKAN - Bir dakika
Özgür Bey, bir dakika
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam
Devam
BAŞKAN - Şimdi,
siz, sayın konuşmacı konuşmasını bitirdikten
sonra söz alacaksınız, cevap vereceksiniz; böyle bir uygulama yok.
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Temiz dil
Temiz dil
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam
Devam
BAŞKAN - Devam edin
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, talebim sadece şudur
YUSUF BAŞER (Yozgat) -
Otur yerine!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Devam
Devam
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bakın, orada milletvekili bir şey söyleyince İç Tüzük
açılıyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Ben şunu da ifade etmek istiyorum Sayın
Başkan: Ayrıştırmalara
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Temiz
bir dile davet edin!
YUSUF BAŞER (Yozgat) -
Otur yerine!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Böyle bir usul yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Böyle bir usul
yok, konuşmasını bitirdikten sonra cevap verirsin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır, temiz bir dile davet edin!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Ben bir hatibin konuşması arasına girip
de herhangi bir şey söylemedim ve bana bu sözü de bu hakkı da
vermediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Temiz
bir dile davet edin! Bu Meclise çete mete diyemez!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam
Devam
Devam
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Meclis İçtüzüğünde böyle bir usul var
mı, bilmiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Temiz
bir dile davet edin!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Ben bir şey daha söyleyeyim size
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Burası saray değil, burası seçilmişlerin Meclisi!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Ben size bir şey daha söyleyeyim arkadaşlar
Ayrıştırmacı üsluba sesleniyorum,
ayrıştırmacı üsluba!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bizi atlıyorsunuz; İç tüzükle o da
bağlı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Söz veremezsiniz!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam, devam!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Devam ediyorum, bakın, cevap vermeye devam ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, bu İç Tüzükle onlar da bağlı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam, devam!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Temiz
bir dile davet etmeniz lazım, temiz bir dil; başka bir şey
demiyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam, devam!
ATİLA SERTEL
(İzmir) Dilinizi düzeltin!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Konuşmasını kesin demiyorum ama temiz bir dil!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Atanmış seçilmiş milletvekiline çete üyesi diyemez.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bugüne kadar, namaz kılınan hiçbir yerde, ben
bugüne kadar, namaz kılınan hiçbir yerde, sadece Türkiye'de de
değil, dünyanın hiçbir yerinde imamın hangi mezhepten
olduğunu ne sordum ne merak ettim.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Ayıp ya!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Senin yaptığın ayıp!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Tanıdığım hiç kimsenin veya
camilerde hiçbir Müslümanın bunu sorguladığına da
şahit olmadım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Özgür
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya,
hayır, Başkan temiz bir dile davet edecek ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Çete üyesi diyorsunuz ya, çete üyesi diyemezsiniz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Ayrıştırmaktan ve düşmanlıktan
beslenenler bize birlik ve beraberlik dersi veremez. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam, devam!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, temiz bir dile davet etmenizi istiyorum.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Temiz bir dile davet ediyoruz Başkan.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Cumhurbaşkanımız liderliğinde AK
PARTİnin her zaman temel bir farkı olmuştur. Biz
politikalarımız ve eylemlerimizi kimsenin güdümünde
oluşturmayız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çete
üyesisiniz. diyor!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Size de çete üyesi desek ne yaparsınız ya? Ne demek ya çete
üyesi, ne demek ya?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Rotamız millet, gayemiz müreffeh Türkiyedir. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Bravo!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Çete üyesi diyor ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çete
üyesi diyor!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bizim iyi dediğimize kötü diyerek kötü
dediğimize de iyi diyerek ancak bulunacağınız,
geleceğiniz yerler muhalefet sıraları olur.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Küfür ediyorsunuz, hakaret ediyorsunuz!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Çete üyesi diyor, çete üyesi diyor!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Buraya gelmiş, atanmış seçilmişe hakaret ediyor!
ATİLA SERTEL
(İzmir) Ayıp, ayıp!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) İşte, bugün, bütçesini görüştüğümüz
kurumlar, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı, İletişim Başkanlığı,
Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii
Başkanlığı ve Millî İstihbarat Teşkilatı
gibi kurumlarımız, milletimize ait, yalnız milletin
çıkarı için çalışan kurumlarımızdır. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) - Millet ekmek kuyruğunda, millet aç!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - Millette biraz karşılık bulmak
istiyorsanız, elinizi vicdanınıza koyar, bu
kurumlarımızın başarılarıyla milletimizle
birlikte gurur duyarsınız.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Ya, şu dilini düzelt Sayın Oktay, dilini düzelt!
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ
(İstanbul) - Dil konusunda en son konuşacak sensin Atila Sertel.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Dilini düzelt!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Nasıl bir üslup bu ya!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - Milletimizle paylaşmak amacıyla bir kez daha
Cumhurbaşkanlığına bağlı kuruluşların
başarılı faaliyetlerinden ve önümüzdeki yıl yapmayı
planladıkları çalışmalardan kısaca bahsedeceğim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığına
bağlı 7 Başkanlık, 4 Ofis, 9 Politika Kurulu ve 1 Genel
Sekreterlik, bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin etkin politika
tasarlama ve uygulama mekanizmalarını oluşturmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları, ilgili kurum ve
kuruluşlarımızla iş birliği içerisinde, sadece 2021
yılı içerisinde, tüm karar alma mekanizmalarımıza yol
gösteren 75 adet rapor ve politika belgesi hazırlamıştır.
Hâlihazırda 19 adet politika dokümanının ise
hazırlıkları sürmektedir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dijital Dönüşüm Ofisi; büyük veri, siber güvenlik,
E-Devlet Kapısı ve yapay zekâ alanındaki çalışmalarına
her geçen gün bir yenisini ekleyerek dijitalleşmede öncü rol
üstlenmektedir. Dijital Dönüşüm Ofisi, 2022 yılında kamunun
elindeki verinin analiz edilerek karar alma süreçlerinde kullanılması
yönünde yerli ve millî büyük veri çalışmalarını, E-Devlet
Kapısına mobil cüzdan eklentisinin yanı sıra 2 faktörlü
güvenlik doğrulaması seçeneğiyle güvenliğin
artırılması ve kullanıcı dostu dijital kamu
hizmetlerinin zenginleştirilmesi, Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi
doğrultusunda 2021-2025 yapay zekâ eylem planlarının
hazırlanması ve yapay zekâ portalının kullanıma
açılması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Veri Merkezi
Projesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki ve e-KKTC iş
birliği gibi çalışmalarını hayata geçirecek,
dijitalleşen Türkiye'nin lokomotifi olmayı sürdürecektir.
Cumhurbaşkanlığı
Yatırım Ofisimiz, topyekûn bağımsız ekonomi tercihimiz
yönünde ülkemizin döviz harcamasını azaltacak katma değerli
yatırımları ülkemize kazandırmaktadır. Ofis
yatırım portföyünde bulunan yatırımların yüzde 13ü
doğrudan AR-GE ve tasarım merkezi yatırımlarından,
yüzde 41i tedarikçisini geliştirme potansiyeline sahip teknoloji,
yoğun ve yüksek katma değerli üretim yatırımlarından
ve yüzde 31i ara malı ithalatının yüksek olduğu sektör
ürün gruplarında ithalat bağımlılığını
azaltmaya yönelik yatırımlardan oluşmaktadır. Otomotiv,
kimya, ilaç ve elektronik gibi orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörleri
içeren projeler, nitelikli istihdam sağlanmasının yanı
sıra, ülkemizin dışa
bağımlılığının azaltılması için de
son derece önemlidir. Cumhurbaşkanlığı Yatırım
Ofisi, 2022 yılında, Türkiye Uluslararası Doğrudan
Yatırım Stratejisindeki eylemleri hayata geçirecek,
yatırımcı için güvenli liman Türkiyenin dış
yatırımcıya açılan kapısı olmaya devam edecektir.
Cumhurbaşkanlığı
Finans Ofisi, finansal altyapımızın daha verimli bir yapıya
kavuşturulmasına katkı verecektir. Ofis bünyesinde takip edilen
İstanbul Finans Merkezi Projesi, finansal ağırlık
merkezinin coğrafi olarak değiştiği dönüşüm sürecinde,
bankacılık ve banka dışı finans kurumları, finansal
yatırım ve portföy yönetim şirketleri gibi geniş bir
yelpazedeki finansal kuruluşları bünyesinde barındıracak,
İstanbulu uluslararası bir finans merkezi hâline getirecektir.
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi, 2022 yılında
yurtdışı faaliyetlerini Malezya ve İngiltereye
yaymayı, katılım finans alanında yeni stratejik
ortaklıklar kurmayı planlamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı
İnsan Kaynakları Ofisi ise beşeri sermaye kapasitemizin
gelişimi ve doğru mesleklere yönlendirilmesi konularında tüm
kurumlarımız ve üniversitelerimizle iş birliği içinde
çalışmaktadır. 2022 yılında genç istihdamına
yönelik kariyer ve staj programları, kamu personeli eğitimleri,
yetenek avcılığı ve geleceğin meslekleri gibi konular
üzerine yoğunlaşarak insan kaynağımıza değer
katmayı sürdürecektir.
Strateji ve Bütçe
Başkanlığımız, program bütçe sistemine geçilmesiyle,
plan, program ve bütçe bağlantısının güçlendirilmesi, karar
alıcılar için harcama önceliklerinin daha kolay belirlenmesi, sonuç
odaklı bir mali yönetim anlayışının
geliştirilmesi, hesap verebilirlik ile saydamlığa hizmet edecek
şekilde izleme ve değerlendirme sürecinin etkinleştirilmesi gibi
alanlarda önemli mesafe katetmiştir. Önümüzdeki yıl, program bütçe
sisteminin çıktıları somutlaştıkça yapılacak
izleme ve değerlendirmelerle daha etkin politikaları hayata geçirmek
için tüm kamu kesimine yön vermeyi sürdürecektir. Başta temel politika
dokümanlarının hazırlanması olmak üzere, merkezî yönetim
bütçesinin hazırlanması ve uygulanması, kaynak tahsisi, bütçe,
politika ve stratejilerin koordinasyonu gibi görevleriyle Strateji ve Bütçe
Başkanlığımız, kalkınmayı dengeli ve
sürdürülebilir kılmak misyonuyla çalışmaya devam edecektir.
Diyanet İşleri
Başkanlığı, İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak
esaslarıyla, toplumu ve insanlığı aydınlatma
sorumluluğuyla çalışmalarını yürütmektedir.
Başkanlık, mevcut faaliyetlerinin yanı sıra, 2022
yılında, Müslümanların hayatın farklı alanlarında
karşılaştığı problemlere çözüm aramak
maksadıyla, iktisadi hayat ve sağlık, sosyal hayat, güncel inanç
problemleri çalıştayları ve ibadet hayatıyla ilgili
konuların ele alınacağı güncel dinî meseleler
buluşmaları düzenlemeyi de planlamaktadır. Ayrıca 2022
yılında kullanıma sunulmak üzere, dil ve üslup olarak
okunması ve anlaşılması kolay, okuyucuyu düşünmeye ve
tefekküre yönlendiren yeni bir Kuran meali hazırlıkları da
sürmektedir.
Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı, devletimizin stratejik
iletişimi konusunda, kamu diplomasisi dâhil olmak üzere, Türkiye'nin yüzü
ve sesi hâline gelmiştir. Başkanlık, önümüzdeki yıl
Türkiye'nin her alanda nitelikli temsilini sağlamak amacıyla proje ve
faaliyetlerine devam edecektir. Kamu kurumlarında gerçekleştirilen
yazılı çeviri faaliyetlerinin daha verimli hâle getirilmesi
amacıyla Çeviri Takip Platformu Projesi
başlatılmıştır ve projenin 2022 yılında
tamamlanması planlanmaktadır.
Türk ve dünya tarihi
açısından çok kıymetli olan arşivlerimize verdiğimiz
değerin göstergesi olarak Devlet Arşivleri
Başkanlığı, belge yönetimi ile arşiv birikimine
ilişkin faaliyetlerini doğrudan Cumhurbaşkanlığına
bağlı olarak sürdürmektedir. Başkanlık, belgelerin
asıllarının korunarak bilginin
yaygınlaştırılması, arşiv belgelerine
hızlı, doğru ve istenilen formatta erişilmesi için
dijitalleştirme çalışmaları yapmaktadır. Böylece
araştırmacılar ve tüm ilgililer devlet arşivlerine internet
üzerinden erişir hâle gelmiştir. Devlet Arşivleri
Başkanlığı önümüzdeki yıl arşivlerin en güvenli
şekilde saklanıp korunması için bütünleşik arşiv
yönetim sistemine geçecek, diğer ülkelerle iş birliği
protokolleri yaparak devletimizi ilgilendiren belgeleri ülkemiz
arşivlerine kazandırmaya devam edecektir.
Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı kurulduğu günden bu yana bünyesindeki
saray, köşk, kasır, müze ve tarihî fabrikalarda dünya çapında,
uluslararası standartlarda müzecilik hizmeti vermekle birlikte, tarihî ve
kültürel mirasımızın korunarak, yaşatılarak gelecek
nesillere aktarılması yönünde çalışmaktadır. Millî
Saraylar İdaresi Başkanlığı, 2020 yılında 5
adet, 2021 yılının ilk altı ayında 5 adet olmak üzere
toplam 10 adet özgün yayın çalışmasına da imza
atmıştır. Başkanlık bünyesinde restorasyon
çalışmaları devam eden Ankara Palas
Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Topkapı Sarayı Fatih
Köşkü 2022 yılında vatandaşlarımızın
ziyaretine açılacaktır.
Savunma Sanayii
Başkanlığı, milletimizin emniyet ve refahını
garanti altına almak hedefiyle güvenlik güçlerimizin
teçhizatlarının yerli, millî imkânlarla sağlanması ve
ekonomiye katma değer oluşturulması için öncü rol
üstlenmektedir. Sadece 2018 yılından bu yana, yurt
dışından almak yerine kendi imkânlarımızla
ürettiğimiz savunma ürünleri sayesinde 20 milyar doların üzerinde bir
tutarın ülkemizde kalması sağlanmış, döviz
harcamasının önüne geçilmiştir. Sizlerin de bildiği gibi,
yerli imkânlarla geliştirilen taarruz helikopterimiz ATAKın
geliştirilmiş Faz-2 versiyonunun teslimatları sürmekte, GÖKBEY
helikopterimizin prototipleri üretilmekte ve test edilmekte, OMTAS tanksavar
silahıyla donatılmış olan KAPLAN gibi kara
araçlarımız ve sayamadığım pek çok sistem gerekli
testlerin ardından hizmete alınmaktadır. Yeni tip
denizaltılarımızın inşaları devam etmekte, test
ve eğitim gemimiz hizmete alınırken insansız hava
aracı konuşlandıracak şekilde de uyarlanan Anadolu gemimiz
tamamlanma aşamasındadır. Türkiye'nin dünyada Amerika
Birleşik Devletleri, Rusya ve Çin gibi beşinci nesil ve ötesi bir
muharip uçağı üretebilecek altyapı ve teknolojiye sahip
sınırlı sayıdaki ülkeler arasında yer
alacağı, yurt içi imkân ve kabiliyetlerle tasarlanan ve
geliştirilen beşinci nesil insansız savaş
uçağımız MİUS ve insanlı millî muharip savaş
uçağı projelerimizin çalışmaları da tüm hızıyla
devam etmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Savunma sanayisinde
kazanılan kabiliyetlerimiz enerjiden ulaştırmaya,
sağlıktan bilişim sistemlerine kadar pek çok alana
yayılmayı da sürdürecektir, hâlihazırda da sürdürmektedir.
Ordumuzun ve diğer güvenlik birimlerimizin silah, teçhizat ve benzeri
ihtiyaçlarının yerli ve millî imkânlarla
karşılanmasının terörle mücadeleye katkıları da
son derece kıymetlidir. Tüm dünyanın Nasıl oldu bu ilerleme?
diyerek takdirle ve gıptayla izlediği; bölgemizdeki denklemleri,
dünyada savunma konseptlerini değiştiren insansız
araçlarımız, yazılımından motoruna Türk
mühendislerinin ürünü olan yeni nesil savunma ürünlerimiz ve Millî Gemi,
denizaltı projelerimizle havada, karada ve denizde, mavi vatanda ülkemizin
hak ve menfaatlerini korumaya, teröre Türkiye'nin demir yumruğunu
indirmeye, terörle kesintisiz mücadele etmeye devam edeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği,
güvenlik konseptinin her boyutunda, yurt içinde ve dışında
meydana gelen gelişmeleri takip ve analiz etmekte, stratejik
araştırma ve değerlendirme raporları
hazırlamaktadır. Ayrıca, NATO kapsamında görev alanıyla
ilgili çalışmaları yürütmekte ve Millî Güvenlik Siyaset Belgesini
hazırlamaktadır. Cumhuriyet Halk Partili Milletvekili Sayın
Kılıç Millî Güvenlik Siyaset Belgesi yıllardır niye yok?
diye sordu. İlk olarak 1963 yılında hazırlanan Millî
Güvenlik Siyaset Belgesi, 1963 yılından bu yana 8 defa
güncellenmiş ve en son 30 Eylül 2019 tarihli Millî Güvenlik Kurulu
toplantısında görüşülerek uygun bulunmuştur. Belge, millî
güvenliğe yönelik devlet politikaları ile temel hassasiyetleri
içerir. 30 Eylül 2019 tarihli Millî Güvenlik Kurulu toplantısında
Millî Güvenlik Siyaset Belgesiyle ilgili olarak milletimizle
paylaşılan bir basın bildirimiz de mevcuttur. Onu bari inkâr
etmeseydiniz. Basın bildirisi şu şekilde: Ülkemizde, bölgemizde
ve dünyada meydana gelen gelişmelerin millî güvenliğimize yönelik
tesirlerinin tüm yönleriyle değerlendirilmesi suretiyle hazırlanan
millî güvenlik siyaseti belgesi görüşülmüş ve uygun
bulunmuştur. Basın metni bu -noktası virgülüne
tekrarladım- kamuoyuna açıklanmıştır. Ha, şunu da
ifade edeyim: Arzu ettiğiniz vesayetçi ve antidemokratik metinler demokratik
Türkiye'de artık yok. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Özleminiz bu ise hayal kırıklığına
uğramış olabilirsiniz çünkü demokratik bir Millî Güvenlik
Siyaset Belgesi var.
Millî Güvenlik Kurulu
bildirisinde ekonomik tehditlere ilişkin ifadelerin yer alması yine
bazı milletvekilleri tarafından Plan ve Bütçe Komisyonu
görüşmelerinden itibaren eleştirildi. 25 Kasım 2021 tarihinde
gerçekleşen MGK toplantısı basın açıklamasına
Ülkemizin karşılaştığı ve
karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler
değerlendirilmiş, Cumhuriyetimizin 100. Yılına her alanda
olduğu gibi iktisadî olarak da güçlü şekilde ulaşma
kararlılığı teyit edilmiştir. şeklinde bir ibare
eklendi. Bu, güvenlik konseptini tam da olması gerektiği gibi
ekonomik, siyasi, toplumsal ve çevresel boyutlarıyla ele
aldığımızın bir göstergesidir. Ekonomi hem güvenlik
politikalarının nihai amaçlarından biri hem de güvenlik
politikalarımızın tartışılmaz bir
enstrümanıdır. Amerika Birleşik Devletleri-Çin jeopolitik
rekabeti büyük oranda ekonomi güvenliği üzerinden sürdürülmüyor mu? Son
zamanlarda bütün dünyadaki tedirginlik arz güvenliğiyle ilgili değil
midir? Demokratik ülkeler başta olmak üzere ülkelerin arz güvenliğini
garanti altına alma amaçlı her türlü güvenlik tedbirine
başvurmakta olduğunu hep birlikte yakından takip etmiyor muyuz?
Bağımlı ve
tehditlere duyarlı bir ekonomiyle tam anlamda ayakları yere basan
güvenlik politikalarını hayata geçirmek mümkün değildir.
Bağımsız ekonomi politikamızın Millî Güvenlik Kurulu
bildirgesinde yer alması son derece doğal ve olması gereken bir
durumdur. Ekonomi güvenliğimize dört elle
sarıldığımızın ispatı olan bu
duruşumuz, ekonomiye yönelik arz güvenliği dâhil manipülatif
ataklardan siber finans saldırılarına kadar hepimizin, tüm
milletimizin hakkını hukukunu koruma irademizi gösteriyor. Böyle bir
durumdan rahatsız olanlar ekonomiye yönelik tehditlere karşı
önlem almayalım mı isterdi? Bundan bile nem
kaptığınıza göre yine milletimizden bir şeyler mi
gizliyorsunuz? Gizli otel odalarında veya koridorlarında
buluşmalarınıza alışkın olduğumuz
yabancı dostlarınızdan uyarılar mı var? (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcım, bu iddianızı somutlaştırın.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) - MGK bildirisinde daha önce vurgulanan iklim
değişikliği tehdidi ve ekonomi güvenliği gibi başka
konular da güvenlik siyasetinin tüm boyutları
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bu iddianızı
somutlaştırın. Kapalı kapılar ardında
yabancılarla kim görüşüyor, somutlaştırın, ortaya laf
atmayın.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) ...ve milletimizin çıkarları göz önünde
bulundurularak güvenlik gündemimize alınabilecektir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Otur yerine, yeter be!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Niye rahatsız oldun ya, otur! Otur yerine!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Biz, Cumhurbaşkanımız liderliğinde
millî güvenlik politikamızı, milletimizin önceliklerini ve
geleceğini düşünerek belirlemeye devam edeceğiz. Millî
İstihbarat Teşkilatımız da yine bu anlayış ve
kararlılıkla PKK/KCK, PYD -YPG, FETÖ/PDY, DEAŞ başta olmak üzere, tüm terör örgütlerine ve terör
tehditlerine karşı fedakârca çalışmaktadır. Dünya
ölçeğinde bir servis olma vizyonuna sahip olan MİT, özellikle son
yıllardaki başarılı operasyonlarıyla istihbarat
dünyasının sayılı teşkilatları arasında yer
almıştır. Yurt içinde ve yurt dışında art arda başarılı
operasyonlara imza atan Millî İstihbarat
Teşkilatımızın önümüzdeki dönemde dijital istihbarat
kabiliyetlerini daha da geliştirerek başarılarını
taçlandıracağına inanıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Varlık Fonuna ilişkin yine
bazı soru ve eleştiriler de geldi. Türkiye Varlık Fonu, tüm
faaliyetleriyle Türkiyenin stratejik projelerine yatırım
yapmayı, portföyündeki şirketlere değer katmayı ve finansal
piyasalarda iyileşme ve derinleşmeyi sağlayacak adımlar
atmayı gözetmektedir. Bildiğiniz gibi, tasarrufun artırılması
için bankacılık dışı finans sektörünün büyümesi ve
sigortacılık sektörünün genişlemesi amacıyla kamu sigorta
şirketleri ve kamu emeklilik şirketleri birleştirilmiştir.
Maliyetleri düşürülerek verimlilik artırılmış,
oluşturulan ölçek ekonomisiyle de sektör lideri hâline gelen fon
bünyesindeki Türkiye Sigorta, daha düşük maliyetle daha yüksek hacimli
hizmet sunabilir hâle gelmiştir. Örneğin, Türkiye, tarihinin en büyük
doğal gaz keşfi Tuna-1 kuyusu ile yine değeri 280 milyon
doları aşan TÜRKSAT millî haberleşme uydularını bu
sayede sigortalayabilme imkânına kavuşmuştur, kendisi
sigortalamıştır.
Türkiye Varlık Fonunun
denetim yapısına ilişkin değerlendirmelere değinecek
olursak; Türkiye Varlık Fonu, bağımsız dış
denetim, Devlet Denetleme Kurulu denetimi ve Plan Bütçe Komisyonu denetimi olmak
üzere üç aşamalı denetime tabidir ve bu üçlü yapıya ek olarak iç
denetimi de kendi süreçlerine dâhil etmiş durumdadır. Türkiye
Varlık Fonu portföyünde yer alan tüm şirketler daha önce tabi
oldukları denetim usullerini muhafaza etmektedir. Yani, önceden KİT
Komisyonu denetimine, Sayıştay denetimine ve benzeri herhangi bir
denetime tabi olan şirketler söz konusu denetim usullerini aynen muhafaza
etmektedirler.
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Zonguldak) Yeni kurulan alt şirketler?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Örneğin, Ziraat Bankası, Türkiye Varlık
Fonu portföyüne devredilmeden önce bağımsız denetim ve
Sayıştay denetimine tabiyken fona devredildikten sonra yine
bağımsız denetim ve Sayıştay denetimine tabi olmaya
devam etmektedir.
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Zonguldak) Yeni kurulan alt şirketler
ATİLA SERTEL
(İzmir) Yeni kurulan alt şirketler olmuyor Sayın Oktay, tam
bilmiyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bunlara ek olarak, Türkiye Varlık Fonunun tabi
olduğu bağımsız dış denetim, Devlet Denetleme
Kurulu denetimi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminin de kapsamına
girmiştir.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Birçok şirket kaçırılıyor, KİT
Komisyonu
Sayın Oktay, yanlış biliyorsunuz, eksik biliyorsunuz,
eksik.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Türkiye Varlık Fonu, hesap verebilirliği ve
şeffaflığı her zaman önceleyerek Türkiyenin vizyoner
projelerine sermaye desteği sağlamaya devam edecektir.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sayıştay denetiminden kaçırılıyor
şirketler.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben bugün dış politikaya girmeyecektim aslında, yine de
girmemeye çalışacağım -Dışişleri
Bakanımız buradaydı daha dün- ama biz mavi vatanda egemenlik
haklarımızı savunup deniz yetki alanlarımızı
netleştirmeye çalışırken Libyada ne işiniz var?
diye sorgulayanlar bugün bizim Doğu Akdeniz
politikalarımızı sorgulayamazlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı,
Barış Pınarı dâhil, terörü, tehditleri bulunduğu yerde
vuracağız ve mücadele edeceğiz politikamızdan hareketle
Suriye ve Irak sınırındaki terör kamplarına
yaptığımız operasyonlara destek vermeyenler Suriyede
terörle ve terör devleti kurulmasını engellemeye yönelik mücadelede
kararlılığımızı sorgulayamazlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Oraya söyle.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Buradan geldi eleştiri.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Biz o tezkerelere evet verdik, oraya
söyle.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Otuz yıldır çözülemeyen Karabağdaki
Ermenistan işgalini kırk dört günde bitiren can Azerbaycana
desteğimizi tüm dünya ve her bir vatandaşımız görürken siz
bizim Azerbaycan politikamıza dil uzatamazsınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YUSUF BAŞER (Yozgat) O
kadar! O kadar!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Türkiyenin Filistin davasına ve Bosnaya
verdiği desteği görmek istiyorsanız Filistinlilere ve
Bosnalılara sorun, yeter; başka birisine sormanıza gerek yok,
size cevap verirler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiyenin, bölgesinde ve
tüm dünyada ses getiren dış politikası, biliyoruz, birilerini
rahatsız ediyor, rahatsız ediyordu ama İYİ Parti olarak
sizi rahatsız ettiğini bilmiyorduk. Rahatsız da olsanız
dış politikadaki kararlı duruşumuz devam edecektir.
ATİLA SERTEL
(İzmir) İYİ Parti takıntısı olmuş
Sayın Oktayda.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) İYİ Parti dediğiniz
için memnun oldum. Dilinizi düzelttiniz Türkiye Büyük Millet Meclisinde.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Girmeyecektim arkadaşlar bu konuya, hatibin
konuşmaları çerçevesinde buna girmek zorunda kaldım.
Türkiye Doğu Akdenizde
egemen hak ve yetkileri çerçevesinde, kıta sahanlığında,
istediği zamanda istediği çalışmayı yapar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Doğu Akdenizde
ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin meşru hak ve
menfaatlerine zarar verecek hiçbir adımı
karşılıksız bırakmayız.
Sayın Başkan,
müsaadenizle birkaç soruya daha cevap verip tamamlamak istiyorum.
Sonrasında soru-cevap da olduğu için belki bu soru-cevapları o
kısma da bırakabilirim.
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Bence yeterli Sayın Oktay.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Eğitime, sağlığa, tarıma
yeterli pay ayrılmayan bu bütçede yine aslan payı ranta ayrılmıştır.
şeklinde başlayan bir eleştiri vardı.
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Aynen öyle.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Gübre ne olacak Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Arkadaşlar, bütçemiz, iddia edildiği gibi, bir
rant bütçesi değildir. 2022 yılı bütçesinde, faize harcanan
orandan bahsediyorum, yüzde 13,7 seviyesinde kalması planlanmakta. Faiz
harcamalarının bütçe giderlerindeki payı 2002den itibaren
bakarsanız da yıllar itibarıyla önemli ölçüde
azaltılmıştır yani yüzde 43,2lerden bugünlere
gelinmiştir.
Bütçenin genel görünümüne
bakıldığında -bunu önceden de ifade ettim, bir kez daha
tekrarlamakta fayda görüyorum- önceki yıllarda olduğu gibi,
tarıma, eğitime, sağlığa yüksek oranlarda kaynak aktarıldığı
görülecektir. Buna göre, 2022 yılında tarıma
ayırdığımız kaynağı yüzde 36,1
artışla 57,6 milyar liraya, eğitim bütçemizi yüzde 29,4
artışla 273,5 milyara -yani bu da bütçedeki en büyük pay- Sağlık
Bakanlığı ve yüksek öğretim kurumları döner
sermayeleri ile Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık
harcamaları da dikkate alındığında sağlık
sektörüne ayrılan toplam kaynağı yüzde 27,8 artışla
304,6 milyar liraya çıkarıyoruz.
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Zonguldak) Kaç dolar?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Görüleceği üzere, 2022 bütçesi eğitimden
sağlığa vatandaşımıza yönelik tüm hizmetleri
önceleyen, altyapı harcamalarına önem veren, sosyal yönü
ağır basan bir bütçedir.
Yine cevap verdim, bir daha
vereyim Bütçe, savaş ve rant bütçesi olarak tasarlandı, yine en
büyük pay güvenlik ve kamu düzenine ayrıldı, güvenlik için
ayrılan kaynak 350 milyar. vesaire gibi eleştiriler... Burada da
zaten ifade ettim savaş ve rant bütçesi olmadığını.
2022 yılı bütçe teklifimiz savunma ve güvenlik harcamalarına,
evet, önem vermekte ama bununla birlikte, önceki yıllarda olduğu
gibi, biraz önce ifade ettiğim gibi, eğitim ve sağlığa
daha yüksek oranlarda kaynak ayrılan, sosyal nitelikli harcamaları
önceleyen bir bütçe. 2022 yılında savunma, güvenlik birimlerimizin
toplam bütçe büyüklüğü de 180 milyardır, diğerlerini zaten ifade
etmiştim. Şunu da paylaşayım isterseniz: 2002
yılında savunma, güvenlik birimlerimizin ihtiyaçları için
ayrılan kaynak gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,3ü iken,
2022 yılında bu oran yüzde 2,3tür. Dolayısıyla, bütçemiz
iddia ettiğiniz gibi bir savaş ve rant bütçesi değil, savunma,
güvenlik birimleri için ayrılan kaynağı en verimli şekilde
kullanarak yerli savunma sanayisini geliştiren ve
vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarından olan
güvenliği tam anlamıyla sağlayan bir bütçe.
Yine Vergilerin üçte 2si
dolaylı vergilerden oluşmakta. diye başlayan bir eleştiri
vardı. Burada yine, sosyal güvenlik primleri ve mahalli idare vergi
gelirleri dâhil, 2002 yılında dolaylı vergilerin payı yüzde
46,9; bu oran 2020de yüzde 43 olarak gerçekleşmiştir. Sadece merkezî
yönetim vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı 2020
yılından bugüne kadar 2 puan azalmıştır, 2022
yılında da 1 puan daha azalması beklenmektedir. Öte yandan,
vergi politikamızla çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almak,
vergi tabanını genişletmek ve vergi adaletini güçlendirmek
amacıyla çok önemli düzenlemeler yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.
Yine, eğitimde,
sağlıkta, giyim ve gıdada da önemli KDV oran indirimleri
yapmış durumdayız. Basit usulde vergilendirilen
yaklaşık 835 bin esnafımızın kazançlarını
2022 yılından itibaren gelir vergisinden istisna ettik. Yeni iş
kuran gençlerimize gelir vergisinde 75 bin TL kazanç istisnası sağladık.
Dolayısıyla, bu örneklerden de görüleceği üzere, vergi sistemimizi
toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarını sağlamaya göre, bu
ihtiyaçlara göre planlıyor ve uyguluyoruz.
Cevap verdim ama bir kez daha
ifade edeyim: Bu ülkede Alevilik ve Şafiilik yasaklanmış.
şeklinde başlayan yine bir eleştiri vardı. Bu ülkede böyle
bir şeyin yasaklanması söz konusu değildir; ne Aleviliğin
ne de Şafiiliğin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onlar
da şey değiller.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Nereden çıktı bu, anlamış
değiliz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onlar
da şey değildir.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Kabul
etmiyorsun ki yasak...
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç
edinerek toplumun tüm konularda, dinî konularda aydınlatma görevini yerine
getiren Diyanet İşleri Başkanlığı, vatandaşlarımızın
farklı dinî yorumlarına saygı prensibi çerçevesinde hareket
etmektedir.
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Tanımadığınız bir şeye nasıl saygı
duyuyorsunuz?
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Saygı duymuyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Başkanlık, yürütmekte olduğu hiçbir
hizmette vatandaşlarımıza Alevi, Hanefi, Şafii gibi bir
ayrım yapmamaktadır, yapamaz.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Bir tane vali yok, bir tane vali yok.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Eşit davranmıyor.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Eşit davranması lazım, eşit
davranmıyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Diyanet İşleri Başkanlığı,
aralarında Hacı Bektaş Velinin Makalatı ve Besmele
Tefsiri gibi eserlerin bulunduğu, Aleviliğin ve Bektaşiliğin
15 kaynak eserini Türkiye Diyanet Vakfı aracılığıyla
da yayınlamıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benim
yakın arkadaşım Alevi. falan diyebilirsiniz. Alevi komşum
var, annemle çok yakındılar.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Kaç Alevi vali, kaç Alevi kaymakam var, bürokraside kaç Alevi var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nefret
söylemi böyle bir şey. Bizim Alevi komşumuz bile var.
diyebilirsiniz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Yine, Türkiyede Diyanet İşleri
Başkanlığına ayrılan kaynağın
fazlalığından bahsedilmekte. Burada da Diyanet bütçesinin yüzde
96dan fazlasının personel, maaş ve prim giderlerinden
oluştuğunu bir kez daha ifade edeyim.
Köy ve mezralara kadar her
yerde vatandaşın hizmetine koşan, özellikle de yine salgın
hastalık döneminde de Vefa Gruplarıyla birlikte
yaşlıların ve milletimizin eli ayağı olan bu
çalışanlarımızdır.
Yine Türkiye'nin millî
güvenlik politikası hâlen iç ve dış mihrakların ülkeyi
bölüp zayıflatacağı anlayışına
dayanmaktadır. diye başlayan bir hatibimizin eleştirisi
vardı. Ülkemiz jeopolitik konumu nedeniyle, yakın
coğrafyamızda yaşanan kriz ve çatışmalardan her daim
etkilenmektedir, zaten bu da hepimizin malumu. Çok boyutlu, çok aktörlü ve
hızlı değişimlere sahne olan ve yeni dünya düzeni,
ülkemizin önceden öngörülemeyen tehdit ve risklere karşı ön
alıcı politikalar geliştirilmesini ve her daim
hazırlıklı olunmasını zorunlu hâle getirmektedir.
Ülkemizin millî güvenlik politikası şekillendirilirken de bu hususlar
özellikle dikkate alınmaktadır.
Yine, Millî İstihbarat
Teşkilatımızla ilgili bir soru vardı MİT
Bakanlıkların görevlerini mi üstlendi? Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın özel istihbarat örgütü hâline mi geldi? şeklinde.
Millî İstihbarat Teşkilatının görevleri 2937
sayılı Kanunun 4üncü maddesiyle düzenlenmiş olup madde metni
düzenlenmiş alanlar haricinde görev ifası tabii ki bulunmamakta ve
bulunamaz. Böyle bir ifade bile milletimizin güvenliği için
Teşkilatta emek veren her bir vatan evladımızın emeklerine
haksızlıktır.
Yine, MİT'le ilgili
Avusturya'da bir Kürt siyasetçiye yönelik suikast iddiası doğru mudur?
şeklinde bir ifade vardı. Yine
mezkûr Teşkilatın kanunuyla belirlenmiş görev kapsamı
dışında kalan konularla ilişkilendirilmesi
Bu
Teşkilatımızı bu konularla ilişkilendirmeye
çalışan spekülatif haberlere de itibar edilmemesi gerekmektedir, bunu
özellikle her bir vekilimizin dikkatine, bilgisine sunmak isterim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ömer Güneyin MİT telefonları hâlâ
açığa çıkmadı Sayın Başkan. Ömer Güney neden
MİTle görüştü?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Ataması yapılmayan öğretmenlerle ilgili
bir soru vardı Neden atama yapmadınız? diye. Yine, 713.625
öğretmen atanmış durumda, sadece 2021de yaklaşık
olarak 20 bin öğretmen atamış durumdayız, aynı şekilde
önümüzdeki ocak ayında da 15 bin öğretmen ataması daha
gerçekleştirilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
138 bin öğretmen açığı var.
BAŞKAN Buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bütçe imkânları dâhilinde öğretmenlerimizi
mağdur etmemek için tüm imkânlar seferber edilmiş olup bu sene de
bunlar en üst düzeyde zorlanarak öğretmen atamaları azami kadro
imkânlarına göre düzenlenecektir, gerçekleştirilecektir.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sözleşmeli öğretmenler ne olacak? 138 bin
öğretmen açığı var, 15 bin ihtiyacı
karşılamaz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
2022 yılı bütçesinin gerçekleştirdiğimiz müzakereleri
sonucunda şahsıma ayrılan zaman dilimi içerisinde Cumhurbaşkanlığı
ve bağlı, ilgili, ilişkili kuruluş bütçeleri ve
faaliyetleri başta olmak üzere dile getirilen konularda kapsamlı
değerlendirmelerimizi tamamlamış bulunuyoruz.
Cumhurbaşkanlığı
ve Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve
ilişkili kurum ve kuruluşların bütçe ve kesin
hesaplarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, Siyasetin insan haysiyeti için yapıldığına
inandığına, kimsenin Türkiye Büyük Millet Meclisini küçük
düşürmesine veya herhangi bir milletvekilini rencide etmesine müsaade
etmelerinin mümkün olmadığına, milletvekillerinin laf
atmasının kendisini üzdüğüne, söz istemeleri durumunda kendilerine
söz vereceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, ben siyasetin insan haysiyeti, insan şerefi, insan onuru
için yapıldığına inananlardanım. Bulunduğum
görevi önemsiyorum. Burada herhangi birisinin veya herhangi bir yerin Türkiye
Büyük Millet Meclisini küçük düşürmeye, herhangi bir milletvekilini
rencide etmesine müsaade etmemiz mümkün değil. Gürültü oluyor, bazen
anlamamış olabiliyoruz, konumu ne olursa olsun herkesin bu değer
ölçülerine dikkate etmek mecburiyetinde olduğunu özellikle ifade etmek
istiyorum.
Bir şeye çok
üzüldüğümü belirtmek istiyorum: Şimdi, Atila Sertel var, takip
ettiğim bir politikacı, o buraya laf atınca ona Sus.
diyemiyorum yani. Üzülüyorum arkadaş, yapmayın ya. Ben görev
yaptığımda veya diğer arkadaşlarda bir
bağırma olmasın, söz isteyin söz verelim, hatta en çok
bağıran arkadaşımız bana not göndersin ona da söz
vereyim. Bu, bizi küçültüyor, dışarıda küçültüyor, küçük
düşürüyor. Türkiyenin temel problemleri var, birtakım
sıkıntıları var diyoruz, elbette var. İktidar partisi
de Türkiyenin çok ciddi sıkıntılarının olduğunu
biliyor dışarıda, içeride, sizler de söylüyorsunuz. Ama orada
birbirine laf atan, bağıran çağıran konuma bu Meclisin
düşmesini de küçük düşürücü olarak görüyorum.
Özgür Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, birinci husus: Tabii, siz çok incesiniz ama bir
şey çok incelince yok kadar incelebiliyor. Ondan belki ilgilisi o
sırada da meşguldü. Bu yaptığınız çok ince, nazik
uyarı Konumu ne olursa olsun kimsenin milletvekillerini incitmeye
hakkı yoktur. dediğiniz şey İç Tüzük 67 kapsamında
temiz bir dil konusunda Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısına yapılmış bir uyarıysa
teşekkür ederim. Eğer o noktada bu kadar inceyken o incelik, yokluk
noktasına gelirse ondan da memnun olmayız. Bu konuda bir
açıklık getirirseniz ben çok özel
BAŞKAN Herkes için
geçerli benim kullandığım ifade, bütün konuşmacılar
için.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Cumhurbaşkanı Yardımcısının temiz bir dile davet
edilmesiyle ilgili talebimiz vardı.
BAŞKAN
Bakınız, tutanakları istettim, siz beni uyardıktan sonra
istettim tutanakları, bakacağım, orada eğer bir şey
varsa söyleyeceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam
efendim, sağ olun.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sayın Başkanım, benim ismimi geçirdiniz.
BAŞKAN
Sataşmadan
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) İsminizi geçirmedi de sen olduğun
anlaşıldı.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Türkiye'den izleyen insanlar niye geçirdiğinizi, niye benim
ismimin geçtiğini anlamamış olabilirler.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) İsminizi söylemedi ama sizin olduğunuz
anlaşıldı.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Ben 60a göre yerimden söz isteyeceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) İsminiz hiç geçmedi.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Atila Sertel dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hayır, söylemedi yani öyle olduğu
anlaşıldı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Dedi,
dedi, vallahi dedi.
BAŞKAN Peki, buyurun
Sayın Sertel.
19.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sayın Başkanım, ben Mecliste görev yaparken
gerçekten Türkiye'de yaşayan bütün insanlarımızın
sorunlarını burada dile getirmeye çalışan, temiz dil
kullanan ve gerçekten kimseyi rencide etmeyen bir anlayış içindeyim.
(AK PARTİ sıralarından Aa! sesleri, gürültüler) Bakın,
burada konuşurken bile bağırıyorlar, ben onlara da
yanıt vermeyeceğim.
Sayın
Başkanım, burada bir açık var, 15 bin öğretmen
atanacağını söyledi, ben Türkiye'de 138 bin öğretmen
açığı olduğunu ve atamanın buna göre
yapılması gerektiğini Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısına ilettim; bir. İkincisi, Sözleşmeli
öğretmenlerin durumu ne olacak? diye sordum. Mesele bundan ibarettir,
hiçbir hakaret içeren ya da hakaretvari bir cümle bugüne kadar
kullanmadım, kullanmam.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Ben
teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK
KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
(Devam)
BAŞKAN Şimdi, söz
sırası, şahıslar adına, aleyhte Antalya Milletvekili
Sayın Feridun Bahşinin.
Buyurun Sayın
Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerine şahsım
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz ilk günden bu yana bu
nobran, bu ayrıştırıcı dilden şikâyet ettik, hep
bu dilin olmaması gerektiğini söyledik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bu dil Cumhurbaşkanı
Muavini tarafından kullanılınca çok daha anlamlı hâle
geliyor. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Cumhurbaşkanı Muavini partimizin adını bile doğru
telaffuz etmeme
MUSTAFA SAVAŞ
(Aydın) Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Daha fazlasını söylemiyorum, burada kesiyorum. Ben de
aynı dil ve üslubu kullanabilirim; aynı nobranlığı,
aynı küstahlığı gösterebilirim ama ben üslubumu, dilimi
bozmayacağım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
on dokuz yıl önce -burada AKP diyebilirim ama demeyeceğim- AK
PARTİ iktidara geldiğinde 3 hedefi vardı. Neydi bu hedefler?
3Yyle mücadele yani yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar; partinin adı ise
Adalet ve Kalkınma. Ülke parsel parsel yağmalanıp FETÖye
peşkeş çekilerek yolsuzlukla mücadele edildi. İranlı
dolandırıcıya 4 Bakan ve çocukları ile birçok siyasetçi
ihya ettirilerek yolsuzlukla mücadele edildi. Parti genel merkezinin büro
memurları lüks araçlar edinip içinde pudra şekeri çekerken tespit
edilmesine rağmen işlem yapılmayarak yolsuzlukla mücadele
edildi. 5li çetenin sadece vergi borçları değil, faizleri
değil, aslı da silinerek mücadele edildi. İktidara gelirken
simit hesabı yapanlar, bugün yarım simit satılmaya
başlamasıyla yoksullukla da mücadele ettiler. Asgari ücreti dolar
bazında Çinin bile neredeyse yarısına getirerek yoksullukla
mücadele ettiler. İnsanımızı çöpten ekmek, pazar yerinden
sebze meyve artığı toplar hâle getirerek yoksullukla mücadele
ettiler.
Yasaklardan ise ilk nasibini
Andımız aldı, sonra T.C., sonra eleştiri hakkı, sonra
gösteri hakkı, sonra adil yargılanma hakkı, ifade hakkı ve
vakit azlığı sebebiyle sayamayacağım onlarca, yüzlerce
hak kaybı.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen bu ucube sistem
her şeyi altüst etti. Sıkıntılar büyüdükçe büyüdü, güçler
ayrılığı sistemi ortadan kalktı, tüm güçler tek bir
adamın elinde toplandı. Türkiye dış politikada hiç bu kadar
aciz duruma düşmedi, düşürülmedi. Demokrasi hiçbir dönemde bu kadar
zayıflatılmadı, uluslararası alanda Türkiye hiç bu kadar
yalnız kalmadı.
Değerli milletvekilleri,
bütçe görüşmeleri boyunca dile getirdiğimiz konular milletin genel
meseleleriydi. Biz İnsanımız nereye gidiyor, ailemiz nereye
gidiyor, milletimiz nereye gidiyor, devletimiz nereye gidiyor, adalet nereye
gidiyor, özgürlükler nereye gidiyor? diye soruyoruz. Evet, bütün bunları
sormaya da devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
devletlerin birincil görevi, vatandaşlarına insan onuruna, şeref
ve haysiyetine uygun standartlar yaratmaktır. Neresinden bakarsak
bakalım, insanımız yokluk ve yoksulluk içinde biçare
düşürülmüş, naçar bırakılmıştır.
İYİ Parti iktidarı yakındır ve tüm bu
sıkıntılara çözüm bulacaktır. Sokakta kalmış çocuğun
koruyucusu biz olacağız. Şiddete maruz kalan
kadınların onurunu biz koruyacağız. Geçinemeyen emekli,
işçi; evine götüreceği ekmeğin derdine düşen asgari ücretli
milyonların derdini biz çözeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Toprağını ekemeyen, ektiğini biçemeyen,
biçtiğini satamayan, sattığıyla geçinemeyen köylünün,
çiftçinin derdi bizim derdimizdir. Millet yoksulluk içinde çırpınırken
itibarı sarayın ihtişamında arayıp İtibardan
tasarruf olmaz. diyenlerin durumu ne kadar ibretliktir. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener'in de dediği gibi Kodamanlar
onlarınsa, garibanlar bizimdir; eş, dost, yandaş onlarınsa,
emekli, çiftçi, esnaf, köylü bizimdir; ihale arsızı 5li çete onlarınsa,
atanamayan öğretmen bizimdir; 5-10 maaşlı danışmanlar
onlarınsa, işsiz gençler bizimdir; tacizciler, tecavüzcüler
kadın katilleri onlarınsa Türkiye'nin boyun eğmeyen
kadınları bizimdir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle
Gazi Meclisi ve ulu Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Dervişoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadeleri ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur
görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Biz, muhalefet partisiyiz;
diğer muhalefet partileri gibi Hükûmetin uygulamalarını Türkiye
Büyük Millet Meclisinin hür kürsüsünden dile getirmeyi de şeref
sayarız. Elbette ki icra sorumluluğunu üstlenmiş kişilere
yönelteceğimiz sorular olacaktır ve bütün bunları yaparken de
asgari saygıyı bile göremememize rağmen azami saygı
gösterdiğimiz de hem bu Meclisin hem de bu aziz milletin malumudur.
Sorular sorarız. dedim
ama Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı kürsüye
çıktı, oldukça da mütecaviz bir üslupla, partimizin
sıralarına da yönelerek hakaret boyutuna varan ifadelerde bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Kendisine iade ediyorum sözlerini ve
kendisine muhalefetin eleştirilerine tahammül gösterecek bir feraset
sergilemesi sorumluluğunu da Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir mensubu
olarak yüklüyorum.
Şimdi, bizim partimizin
adı İYİ Parti, tüzüğümüzde o yazıyor; siz iyiyle,
iyilikle, iyiliğe çok aşina olmamış olabilirsiniz, bize
İP diye hitap ettiniz. Biz, ipini başkasının eline verip
sonradan özür dileyenlerden değiliz Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
Sorularımıza cevap
isterdik, Türkiye'nin sıkıntılarıyla ilgili dertlerin
tarafınızdan dile getirilmesini -pek tabiidir ki- beklerdik, ortada
kaldı sorularımız. Sayın Sakarya Milletvekilimiz tankın
ne zaman geleceğini sordu, ben bize yönelik hakarette bulunmanız
yerine o sorulara cevap vermenizi beklerdim.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Detaylarıyla anlattım.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Şimdi, bakın, ben ne kadar
oldukça uygun bir dil kullanmaya çalışıyorum ve zaman zaman
yorgunluktan kaynaklı, gerginlikten kaynaklı strese dayalı olmak
kaydıyla bazen insanların ağzından istemediği
şeyler de çıkabilir, benim de ağzımdan çıkarsa özür
dilerim; özür dilemek erdemdir ama en ağır lafları belagat
yeteneğimizi kullanarak yumuşak hâle getirebiliriz biz. Şimdi,
Sayın Bakan döndü bizim sıralara, sınır ötesi
operasyonlarında Hükûmetin tezkeresine evet oyu verdiğimizi
unutmuşçasına bize suçlamalarda bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yetmedi, kapalı kapılar
ardında karanlık mahfillerle ve dış güçlerle pazarlık
yaptığımızı ve görüşmelerde bulunduğumuzu
ima etti; konuşması esnasında ben bunu kime söylediğini
somutlaştırmasını istedim, buradan da tekrar
tekrarlıyorum o talebimi, somutlaştırabilirse çok memnun
olacağım ama yok somutlaştırmaz, tıpkı kürsüde
olduğu gibi kaçarsa ben kendisine kapalı kapılar ardında ve
karanlık mahfillerde kimlerle nerede görüşüldüğünü
hatırlatırım, Oslo'ya atıfta bulunurum, Dolmabahçe'ye
atıfta bulunurum, Kandil'e ve İmralı'ya gönderilen kuryelere
atıfta bulunurum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Türkiye Cumhuriyeti devleti
ve şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri sınır ötesinde
operasyonlar yapıyor. Biz, bunu, İYİ Parti olarak, bir Türk
vatandaşı olarak, bir millî mesele olarak telakki ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bunun iç siyaset malzemesi
yapılarak muhalefete karşı ve özellikle İYİ Parti'ye
yöneltilmiş bir isnada dönüştürülmesini de şiddetle
kınıyoruz. Biz Millî İstihbarat Teşkilatının
bütçesine, Savunma Sanayisinin bütçesine, Jandarma Genel Komutanlığının
bütçesine, İçişleri Bakanlığına bağlı
Emniyet Genel Müdürlüğünün bütçesine, Sahil Güvenliğin bütçesine
evet oyu veren bir siyasi partiyiz ve bunu, bir millî sorumluluk olduğu
için yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısının da bunu anlamasını istiyoruz.
Şimdi, bu iktidar ve bu
iktidarın sözcüleri, özellikle bozdukları şeyleri düzeltmeye
çalışırken bundan kendilerine bir kahramanlık
devşirmeye gayret sarf ediyorlar. Neleri bozduklarına bakmak
lazım
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Biz bu Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemini eleştiriyoruz. Neden eleştiriyoruz? Yani biz durup
dururken eleştiri serdeden, serdettiği eleştirilerin mesnedini,
dayanağını oluşturamayan cahil insanlar değiliz ki. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin yürürlüğe girdiği tarihte dolar 4 lira 53
kuruştu, şimdi 14 lira 40 kuruş; bunun cevabını verin.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Euro 5 lira 33
kuruştu, şimdi 16 lira 10 kuruş; bunun cevabını verin.
Yeni ekonomik modeller üretmeye
çalıştığınızı söylüyorsunuz;
Cumhurbaşkanınız ayrı söylüyor; siz ayrı
söylüyorsunuz, Hazine ve Maliye Bakanı ayrı söylüyor; bunun
cevabını verin. Bu ülkede yokluk var, bu ülkede fukaralık var,
bu ülkede açlık var, çiftçi toprağa düşürdüğü terin
karşılığını alamıyor, tencere
kaynamıyor, ekonomik sıkıntılar her geçen gün üst üste
birikerek intiharlara sebep teşkil ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sizin haberiniz var mı
gazetelerin polisiye haberlerini içeren 3üncü sayfalarından? Buna cevap
verin. Ama siz, yok, efendim, dış politika alanında
şunları yaptınız, bunları yaptınız
O alanda
da siz, yine bozduğunuzu düzeltmeye çalışırken kendinize
kahramanlık çıkarıyorsunuz. Siz bu hatadan mümkün mertebe
vazgeçmeye çalışın çünkü siz, Büyük Orta Doğu Projesi
Eş Başkanlığıyla da iftihar ediyordunuz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Siz, Irakta ve
Suriyede geçmişe dayalı yanlış politikalarınızı
savunurken de oldukça iddialı davranıyordunuz. Mısırla
münasebetlerinizi kestiniz -defalarca uyarıldınız o konuda-
şimdi Mısırla iyi temaslar kurmaya gayret sarf ediyorsunuz,
bununla övünüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Birleşik Arap Emirliklerine,
talimatla manşet attırdığınız gazetelerde
şerefsiz dediniz, şimdi kırmızı halılar sererek
onları karşılıyorsunuz -oranın prensini- bununla
iftihar ediyorsunuz. Bu Hükûmetin bizim tarafımızdan
bakıldığında sabıka karnesi oldukça
kabarıktır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Milletin sizden beklentisi
var. Bakın, burada söylüyorum: Küstah lafına ziyadesiyle
alındığınızın farkındayım. Türk Dil
Kurumunun sözlüğüne baktığınızda küstah, saygısızca
davranma anlamına geliyor. Beni bağışlayınız
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, siz de çok
saygılı davranmıyorsunuz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Sizden, bize saygı gösterme
hususunda özen göstermenizi hassaten istirham ediyorum.
Kamuoyunun bir beklentisi
var. Bu bütçe, Komisyondan Meclise gelinceye kadar üçte 1den fazlası ve
hatta yüzde 40ı eriyerek geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Son cümlem
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ekonomiyle ilgilenen yerlerden,
kişilerden ve bütün bu olup bitenlerden zarar görenlerden bize sorulan bir
soru var, o soruya da cevap vermenizi rica edeceğim. Bu bütçeyle bu ülke
yönetilemez, bu bütçeyle bu devlet yönetilemez. Acaba bir ek bütçe
hazırlığınız olacak mı? Bu konuyla ilgili Türkiye
Büyük Millet Meclisini aydınlatmanızı diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkanım, zatıalinize de müsamahanız için çok teşekkür
ediyorum efendim. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Levent Bey
21.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu akşam
itibarıyla bakanlıklarımızın ve
kurumlarımızla birlikte
Cumhurbaşkanlığımızın da bütçe görüşmelerini
tamamladık. Biz, buraya katkı sağlayan tüm siyasi partilere ve
özellikle bütçesini -bugüne kadar sunumunda- kürsüde dinlemiş
olduğumuz bütün bakanlarımıza, Cumhurbaşkanı
Yardımcımıza hassaten teşekkür ediyoruz.
Özellikle, Türkiye'nin
içerisinde bulunduğu şartlarda -ki bu şartlar sadece ekonomik
meselelerle izah edilebilecek şartlardan ibaret değildir- bizler,
bugün bu koşullarda, Türkiye'nin vermiş olduğu
canhıraş mücadelenin farkında olan ve bu konuda devletinin,
milletinin, hükûmetinin yanında olan bir anlayışla bugün
siyasetimizi devam ettirmekteyiz. Cumhur İttifakı
anlayışıyla yürüttüğümüz bu siyaset -inşallah-
Türkiye'nin hem ekonomik alanda hem siyasi alanda hem güvenlik alanında
hem dış politikada çok daha güzel günleri görmesine vesile
olacaktır diye düşünüyoruz.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin 4üncü bütçesini bu sene görüşüyoruz. Tabii,
Türkiye'nin özellikle 15 Temmuz gibi bir hain darbe girişimi
sonrasında, o olağanüstü şartlarda ortaya koymuş
olduğu irade, özellikle yönetim sisteminin ortaya çıkması noktasında,
yeni yönetim sisteminin ortaya çıkması konusunda göstermiş
olduğu irade son derece önemlidir. O mücadelede sokaklarda Türkiye
Cumhuriyeti devletinin varlığı için, bekası için
canını dişine takıp mücadele eden milletimizle birlikte
devletimiz, devlet-millet iradesinin bir araya gelmesiyle çok önemli bir karar
almış ve bu karar, milletimizin de -yüzde 51, yüzde 52 teveccühüyle
birlikte- teveccühüne mazhar olarak uygulamaya konulmuştur. Bugün,
uygulanmakta olan sisteme dair burada ifade edilen kötü sözleri, kabul
edilmeyen tanımlamaları, sıfatları şiddetle
reddettiğimizi burada ifade etmek istiyorum. Siyasi istikrara
dünyanın bu kadar ihtiyaç duyduğu bir ortamda, Türkiyenin siyasi
anlamda güçlü bir şekilde yoluna devam etmesi, istikrarlı bir yönetim
anlayışıyla bu yoluna devam etmesi bugün son derece
kıymetlidir. Tarih, bugünlerdeki bu istikrarı mutlaka
yazacaktır; biz buna eminiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Türkiyenin şu şartlarında neler olduğunun da
farkındayız. Biz de milletimizle birlikte Adım Adım 2023,
İl İl Anadolu programlarımızda binlerce, on binlerce
insanımızla, vatandaşımızla bir araya geldik,
vatandaşımızın sıkıntılarını
dinledik. Evet, sıkıntılarınız var, bunları
biliyoruz dedik ama orada hemen sözümüzü kestiler, Evet,
sıkıntılarımız var. İnşallah biz bu günleri
geçeceğiz; birlik, beraberlik içerisinde geçeceğiz. dediler
vatandaşlarımız. Ekonomiyi düzelteceğim. deyip veyahut
da Sokakta sıkıntı var, açlık sefalet içerisinde bu
millet. deyip memleketin, milletin geleceğini, güvenliğini,
bekasını hiçe sayanlarla bu yolun yürünmeyeceğinin gayet
farkındayız. dedi bize vatandaşlarımız. Onun için,
merak etmeyin, biz sizlerle beraberiz, inşallah bu zorlukları da
aşacağız. mesajını biz
vatandaşlarımızdan net bir şekilde aldık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) İnşallah bu ekonomik sıkıntıları da
karşı karşıya olduğumuz beka seviyesindeki tehditleri
de Türkiye bertaraf edecek güce sahiptir ve bu gücün odak noktası, merkezi
de -Allahın izniyle- Cumhur İttifakıdır. Bu noktada, bu
irade ortada olduğu sürece inşallah bizler neticeye
varacağız diyor, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin hayırlara
vesile olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Oluç, buyurun.
22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, sayın
vekiller.
Şimdi, Sayın Oktay,
konuşmanızın başında dediniz ki: Orantısız
fiyat artışları ve kur dalgalanmaları Türkiyenin kaderi
olamaz. Gerçekten doğru. Hakikaten değil, Türkiyenin kaderi
değil. Büyük bir ekonomi uzmanı var, Faiz sebep, enflasyon sonuç.
diye bir tez ortaya attı ve o büyük ekonomi uzmanının tezinin
peşinden giden bakanların ve iktidarın sayesinde
orantısız fiyat artışları ve kur dalgalanmaları
yaşanıyor ve Türk lirası değersiz bir pul hâline
getiriliyor. Kader değil, Cumhurbaşkanı konuştukça, Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı konuştukça kurlar
dalgalanıyor, Türk lirası değer kaybediyor. Onun için, kader
olmadığını biz de biliyoruz, siz de biliyorsunuz. Bunu
itiraf etmiş oldunuz, kaderimiz bu değil.
İkincisi, şimdi,
partimizin adını da anarak HDP, millî çabalarımıza destek
vermiyor. dediniz. Şimdi, ben de düşündüm yani hangi millî çabalara
destek vermemişiz acaba diye, böyle bir ufak liste hazırladım.
Şu millî çabalarınıza sizin destek vermiyoruz gerçekten
Sayın Oktay: Türk lirasını değersiz pul hâline getirme
millî çabanıza destek vermiyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri ve
Katara bu ülkenin şirketlerini, topraklarını peşkeş
çekmenize, çabanıza destek vermiyoruz. 5li çete diyorduk biz, dün bir
bakan dedi ki: Ya, 5 tane olur mu, 30 şirket var. 5li çeteye ve o 30
yandaş şirketinize ihale vererek vatandaşın
hakkını sömürme çabanıza destek vermiyoruz. Enflasyonu, hayat
pahalılığını yüzde 50ye çıkarmış olma
millî çabanıza destek vermiyoruz. Emekçiyi, esnafı, çiftçiyi,
kadını, genci, engelliyi, emekliyi sömürerek yoksullaştırma
millî çabanıza destek vermiyoruz. Geniş tanımlı
işsizliği yüzde 23e yükseltme millî çabanıza destek vermiyoruz.
Türk tipi ekonomi icadınıza yani emeği, malları ve
şirketleri ucuzlaştıracak ve kelepir hâle getirip her şeyi
sattıracak millî çabanıza destek vermiyoruz. Dış
politikadaki büyük fiyaskolarınıza, bu millî çabalarınıza
hiç destek vermiyoruz.
Bakın, büyük bir millî
çaba sarf ettiniz ve Türkiyeyi FATFde gri listeye düşürdünüz; bu millî
çabanıza hiç destek vermiyoruz. FATFde niye gri listeye düştü Türkiye?
El Kaide ve IŞİD finansmanını engelleme konusunda
iktidarınız gereken önlemleri almıyor. gerekçesiyle Türkiye gri
listeye düşürüldü; bu millî çabanıza hiç destek vermiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Avrupa Konseyinde Türkiyeyi yaptırımlarla
karşı karşıya bırakma millî çabanıza destek
vermiyoruz. Uluslararası endekslerde, hukuktan demokrasiye, ekonomiden
insan haklarına kadar bütün endekslerde Türkiyeyi son sıralara
düşürme millî çabalarınıza destek vermiyoruz. Avrupa
Birliği ilerleme raporunda hukuk ihlallerinin
anlatıldığı sayfaları görünce o alandaki millî
çabalarınıza destek vermiyoruz. Birleşmiş Milletler
raporlarında Türkiyenin Suriyedeki insanlık düşmanı ağır
suçları işleyenleri himaye altına alması çerçevesinde
değerlendiriliyor olmasına destek vermiyoruz. Türkiyeyi mezhepsel
vekâlet savaşlarının parçası hâline getirmiş
olmanıza destek vermiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim.
BAŞKAN
Toparlayın, evet
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum.
Şimdi, sizin Bütün
dünyada ses getiren dış politikamız. dedikleriniz bunlar ya! Bu
millî çabalara destek vermiyoruz. Doğu Akdeniz'de fiyasko, Ege'de fiyasko,
Libya'da fiyasko, Avrupa'da fiyasko; vallahi bu millî çabalarınıza
destek vermiyoruz. Sayın Oktay, bunları daha fazla uzatabilirim ama
zamanımız sınırlı olduğu için bu kadarla yetineyim.
Bu millî çabalar sayesinde de Türkiye'yi perişan ettiniz, halkı
yoksullaştırdınız ve devam ediyorsunuz. Bunu
durdurmanız için mücadele ediyoruz esas itibarıyla. Ortada ne
kuvvetler ayrılığı bıraktınız ne denge
denetleme bıraktınız ne insan hakları
bıraktınız ne hukukun üstünlüğü bıraktınız.
Bu çabalarınıza hiç destek vermiyoruz Sayın Oktay.
Son olarak bir şey
söyleyeyim: Bakın, bir çabanızı destekliyoruz. Bir
çabanızı destekliyoruz, ne biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum efendim, son cümlem.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Yapay zekâdan bahsettiniz ya,
gerçekten yapay da olsa bir zekâ hayali kurmanızı destekliyoruz,
bravo! (HDP sıralarından alkışlar) Çünkü sadece orada
kurabilirsiniz zekâ hayalinizi, buradaki konuşmalarda bunun
pırıltısını görmedik maalesef, kusura bakmayın,
bunu da söylemek zorundayım.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, sataşmaları sonra
yapıyoruz, değil mi? Sataşmalar var
BAŞKAN Grup
Başkan Vekillerimizden
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yani onu sonra alacağız.
BAŞKAN Özgür Bey,
buyurun lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, sistem kompleks ve karışık bir sistem ve
sistemin seçilmemiş figürleri de son derece kompleksli. Günlerdir burada,
Parlamento terbiyesi almış bakanların nezaketini, bundan mahrum
ve kerameti Cumhurbaşkanının dolma kaleminin mürekkebinden
olanların da kürsüde ortaya koydukları rezaleti bire bir
yaşadık. Parlamentonun üslupsal sorununu, parlamenter deneyimden
nasibi almamış atanmışların düzeyi düşürmeleri ve
seçilmişlere kullandığı dil belirledi.
Amerikadan verilen örnek bir
çarpıtma değilse bir bilgisizlikten. Doğru, Amerikada bütçeyi
başkan yardımcısı savunur ama seçmen oy verirken -erkek ya
da kadın- cumhurbaşkanı yardımcısının kim
olduğunu kampanyada da bilir, pusulada da görür. Bu konuda bana kuvvetli
destek
Cumhur İttifakındaki ortağınız Milliyetçi
Hareket Partisi, sistemin aksaklıkları olarak görüp de kamuoyunda da
aleniyet kazandırdıkları revizyon önerilerinde
cumhurbaşkanı yardımcısının seçilmiş
olması gerektiğini söylüyor. Sayın Şentop da
atanmış birinin Cumhurbaşkanlığına vekâletini
mahzurlu görüp Cumhurbaşkanlığına esas vekâlet
makamının seçilmiş, 2 kere seçilmiş Meclis
Başkanı olması gerektiği söylüyor. Siz de bunları
biliyorsunuz ama işte o yüzden bu kompleks sistemden bu kompleksli
yaklaşımı yapıyorsunuz. Bir gün sandıktan
çıkarsanız eğer, o gün bugünkü duruşunuzu gösterince kimse
size bir şey demez ama o vakte kadar bir atanmış olarak bu Parlamentonun
her bir üyesine karşı saygı dilini kullanmanız lazım;
birazdan o konudaki rezervlerimi ifade edeceğim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Karşılıklı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama
Özgürlük alanını bu derece genişletmiş bir başka
cumhurbaşkanı, başbakan yok. lafı, ibretlik ve gerçekten
dehşetengiz, akıllara durgunluk verici. Boğaziçi Üniversitesi
öğrencileri hapiste. Bu Parlamentonun milletvekilleri hapse girdi,
çıktı, tekrar atıldı, tekrar hapiste, seçilmiş
belediye başkanları hapiste. Somalı madenciler yürümek için yola
çıkıyorlar, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yürütülmüyor,
yollarda süründürdükleriniz uykusuz trafik kazalarında ölüyor.
Barınma hakkı için Meclis önüne gelen öğrenciye gaz
sıkıyorsunuz. Fahrettin Altunun imar yasağını
çiğnemesini haber yapan gazetecileri mahkemelerde süründürüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Ya bu Fahrettin Altun ne yaptı ki kardeşim ya?
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Çamlıhemşin ve deresini savunan Havva anaya gaz sıktıran
zihniyet, Manisa Salihlide JESe direnen Hacıbektaşlılı
Memduh amcaya cop vurduran, eşlerine ters kelepçe taktırmaya cesaret
eden zihniyet özgürlük alanını genişletmekten bahsediyor.
Sayın Başkanım, utançla tutanaklara dercederiz ki 13 Mayıs
2014 faciası, Soma, 301 canımız öldü, 14 Mayıs günü
Cumhurbaşkanını yuhalayanlar oldu orada çünkü miting yapmaya
kalktı. Yusuf Yerkelin tekmesinden Yusuf Yerkel aylar sonra utandı,
özür diledi. İnanır mısınız, altı yıl sonra
bu sene 22 Şubatta dava açtılar 34 kişiye. Kim o 34 kişi?
Ya madenci ya maden şehidinin yakını, bir başkası
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Özgür Bey,
toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bitireceğim Sayın Başkanım, biraz daha var.
Altı yıl sonra,
Somanın o kadar acısı üzerine Somanın katilleri
dışarı çıktı. O gün canı yanmış
adamı, Cumhurbaşkanına -o günkü Başbakana- kamu görevlisine
görevinde hakaret etmiş, yuh çekmiş diye davalarda süründürüyorsunuz.
Ne özgürlük ortamı! Bu neyin kini?
Diğer taraftan
Portakal, orada kal. Bak,
şuradan dolayı orada kal: O portakallar yere döküldü, 5
arkadaşımız fırladı. Neden biliyor musunuz? Gittim
Başkana ne dedim? Sayın Başkanım, bizim bir
arkadaşımızın eyleminden Meclisin emekçisine biz yerlerde
portakal toplattırmayız. Daha önce de kâğıt atanlar oldu,
ben toplattım, milletvekilime toplattım. Biz, bakın
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Senaryo!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Senaryo o, senaryo!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Beyefendi, Başkana demediysem
Kâtip Üye şahittir, Başkan
şahittir.
BAŞKAN Bir dakika, bir
dakika
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Başkan sağ olsun Kavas arkadaşlar, buyurun. dedi,
fırladım gittim.
BAŞKAN Ben söyleyeyim
Özgür Bey, bir dakika
Şimdi, portakallar
dökülünce ona tavır koymak üzereyken Özgür Bey buraya geldi. Ben milletvekili
arkadaşlarıma toplatacağım. deyince topladılar,
götürdüler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Kavasların toplamasını da doğru bulmayız dedim. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Özgür Bey,
buyurun, siz toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ha, ona
bakarsanız, kim toplamış? Mesela miting
yapmışsınız, ayrılmışsınız, Türk
Bayrakları yerlerde kalmış, o bayrakları 8 Ağustos
2014 günü Malatya Gençlik Kolları toplamış. Aynı
şekilde, 16 Nisan referandumundan önce Muş'ta yerde
bıraktığınız Türk Bayraklarını Muş'taki
Ülkü Ocakları toplamış. CHP kırar, döker, arkadan
toplarız. diyorsunuz ya; yerde Türk Bayrağı
bırakırsınız, onu da gider, Cumhuriyet Halk Partililer
toplar. Siz bu işlerden nasibinizi almamışsınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Görüntü de burada Sayın Başkan.
Ha, son sözüm şu, son
konum: Sayın Oktay, bu Meclisin tükettiği tartışmalar var.
15 Temmuz darbe gecesi kim ne yapıyordu?
tartışmasını bu Meclis tüketti. (AK PARTİ
sıralarından Yok, yok sesleri)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son
konu
BAŞKAN Son bir dakika
veriyoruz, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Zira
bir gün bu konular açıldı. Hayati Yazıcının kendisi
de denk geldi Genel Başkanımın yanında -uçaktaki 1Ada
biri, 1Bde biri oturuyor- Özgür Özel telefonu açmış ilk
çektiğinde, bir buçuk saat sonra, ne demiş? Meclise gitmek
istediklerini, yolda olduklarını söylemiş, Genel Başkan
Bulacağım ilk vasıtayla ben de döneceğim. demiş.
Hayati Yazıcı gelmiş, burada Özgür Özeli o davudi, gür ve
babacan sesi ve vücut tavrıyla tebrik etmiş; AK PARTİ Grubundan
18-20 kişi, o gece olmayanlar gelmiş, sıraya girmiş; A
Haber Bugüne kadar çok hakkını yedik ama bu gece Özgür Özeli ayakta
alkışlıyoruz. diye konuşmamı vermiş.
Seçilmiş Hükûmetin, seçilmiş Parlamentonun arkasındayız;
darbecilerin karşısındayız. demişim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bunun üstüne şimdiki Ankara
Üniversitesi Rektörü, dönemin milletvekili böyle tuğla gibi kitap
yazmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Hararetli bir
konuşmanın devamı olarak son sözü veriyorum, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Meclisteki konuşmamın sonunda Genel Başkanımızın
talimatı demokrasiye, Meclise sahip çıkma yönündedir. İlk
fırsatta gelecektir, onun talimatıyla buradayım. demişim.
Ben bunları dedikten sonra bir aklıevvel çıkmış:
Neredeymiş, neredeymiş
O zaman, biz o tartışmayı
şöyle tüketiyoruz: Birisinin Ilgaz Tüneline saklanmasına geliyor
iş; öbürünün gelip kule temizlenmeden inmemesine, dört saat hangarda
beklemesine; öbür taraftan, İçişleri Bakanının Gürcistan
semalarında seyretmesine geliyor iş. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) O yüzden,
herkes haddini, hududunu bilecek. 15 Temmuz konusunda Cumhuriyet Halk
Partisine, Özgür Özele, Genel Başkana laf edenin biz alnını
karışlarız kardeşim, alnını
karışlarız. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Turan, buyurun.
24.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, HDP,
İYİ Parti ve CHP Grupları adına konuşan hatiplerin 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde
yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadeleri ile Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bakanlıklarımızın
bütçelerini bitirmiştik, bugün de
Cumhurbaşkanlığımızın ve bağlı
kuruluşlarının bütçelerini görüştük, bitirdik. Katkı
sağlayan tüm vekillerimize teşekkür ediyorum; Cumhurbaşkanı
Yardımcımıza, Komisyonumuza, tüm vekillere teşekkür
ediyorum.
Başkanım,
değerli arkadaşlar; demokrasi, farklı fikirlere
saygıdır, tahammüldür, sabırdır. Sabahtan beri yetmiş
dakika HDP, yetmiş dakika İYİ Parti ve yetmiş dakika da
CHPli arkadaşlar konuşma yaptılar. Bazısını
büyük saygınlıkla dinledik, bazısını üzülerek dinledik
fakat grubumuz, bu toplam zaman içerisinde çok büyük bir olgunlukla,
sabırla süreci takip etti; hatta hakarete varan ifadeler oldu,
ağır ithamlar oldu, buna rağmen sabrettiler; hatta daha ötesi,
bazen nimet diye ifade ettiğimiz ürünleri yere atmalar oldu
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Keşke kıymetini bilseniz Başkanım ya, Allah için yani dua
ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Meclisin adabına uygun kaçmayan ifadeler oldu; hiç görmek
istemediğimiz, sizin adınıza utandığımız
görüntüler oldu ancak buna rağmen sabrederek, tebessüm ederek, alttan
alarak bir iktidar olgunluğuna atıfla süreci takip ettik.
Başkanım, biz
biliyoruz ki Yalan gürültü yapar, hakikat sakindir. der Münir Derman
Hazretleri. Biz, sizin niye bağırdığınızı
biliyoruz; bağırmaya devam edin, şikâyetçi değiliz.
Cumhurbaşkanı Yardımcımızın kürsüye
çıkıp sabahtan beri tüm partilerin, muhalefetin ithamlarına
Hükûmet adına cevap vermeye başlamasından itibaren
bağırmanızı çok yadırgadık Sayın
Başkan.
Silahların
eşitliği, temel bir insan hakları değeridir. Siz iddiada
bulunuyorsanız bırakın, bunun da cevabı olsun. Savunma
hakkı kutsal bir yaklaşımdır, siz bir iddiada
bulunuyorsanız bunun da savunması olur. Nerede var; söyleyeceksiniz,
cevap almayacaksınız? Nerede var; itham, hakaret olacak ama buna
cevap vermeyeceksiniz? İddia et, savunma yapma, idam et. tarzı
savunma sistemi, İstiklal Mahkemeleri çok geride kaldı Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar,
İç Tüzük tabii ki Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısını bağlar ama bizi de bağlar; Tüzük
hepimiz içindir, tüm vekiller için, tüm Hükûmet üyeleri için geçerlidir. Özetle
Tüzük; sizi, bizi değil, hepimizi bağlar. Büyükler ne güzel
söylemiş: Bakacağın yüze, utanacağın söz söyleme.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının tüm
ifadeleri bugün söylenenlerin tekrarı veya cevabıdır, yeni bir
iddia yok. Kızdığınız, üzüldüğünüz çeteci
tarzı ifade -ki öyle demedi Sayın Başkan- sabahtan beri
sayısız defa söylemiş olduğunuz çeteciler iddiasına
cevaben Çeteci gibi cevap vermeyin. demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ORHAN SÜMER (Adana) Dedi,
dedi!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Derdim kavga etmek değil, polemiği uzatmak değil; işimiz
çok, bugün ilave 4 madde görüşeceğiz. Öfke gelir, göz kararır;
öfke gider, yüz kararır. Bağırmayın, abartmayın, sakin
olun Sayın Başkan. Bağırarak, tehdit ederek, korkutarak
siyaseti dizayn etme iddiası artık çok geride kaldı.
Susturamayacaksınız, hak ettiğiniz cevabı bize
yakışan üslupla alacaksınız! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) AK PARTİ, millet iradesinin ta
kendisidir; hakkını savunmaya devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Burcu
Hanım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şöyle: Şimdi, Burcu Milletvekilimize söz istiyoruz ancak şunun
tutanağa geçmesini önemsiyorum: Tutanakta
EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Demin söyleseydin bunu ya, on beş dakika konuştun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu sen
bana bırak Sayın Bakan, onu bana bırak.
EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Ya, ama olmuyor artık yani kanunun geçmesi lazım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben,
sen Bakanlık yaparken gelip müsteşarına talimat vermedim. Sen
sus, bana bırak o işi; ben işimi bilirim.
EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Hayret bir şey!
BAŞKAN Şimdi
zamanla yarışıyoruz, dolayısıyla buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii.
Yok, o konudaki, usul ekonomisi konusundaki hassasiyeti Sayın
Oktayın tavrı askıya aldı; bitti o iş. Öyle, bütün
haklar kullanılacak. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Ya, usul ekonomisi deyip deyip kilitliyorsun sürekli
Meclisi. İşin gücün Meclisi kilitlemek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, Sayın Oktay diyor ki
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Özgür Bey, siz
devam edin, buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hani olgunluk? Hani olgunluk, hani olgunlukla
dinliyordunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Diyor
ki: Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne çıkıp çete üyesi gibi
Şunun ahı var, bunun ahı var. diyen hatibin nefret dili
Şunun ahı, bunun ahı Burcu Vekilin konuşması. Çete
üyesi gibi diyor. İki yere üyedir: Birincisi, Cumhuriyet Halk Partisine
üyedir; ikincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisine üyedir. Çete üyesi gibi
lafı haddini aşan bir laftır; eğer düzeltilecekse
düzeltilmesini bekleyeceğimiz -cevap hakkını
kullanacağız- düzeltilmeyecekse ona göre İç Tüzük
işletilmesi için talepte bulunacağımız bir noktadayız.
Sayın Meral Danış Beştaş Milletvekiline niye çete
üyesi dediniz? diyor. Kendisi, kendisine laf atılınca,
konuşmasında şöyle diyor sonra da: Çete kelimesini
kullandığı için
O, konuşmasında -bu bütçede 5li
çeteye ödenek var- kamu-özel iş birliği için ayrılmış
ödeneği söylüyor. Biz o müteahhitlere 5li çete diyoruz. Size çete
diyen yok ama siz Burcu Hanımın konuşmasındaki 5li
çeteye ödenek var. lafından dolayı çete üyesi diyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Çetecilere ihale verdiniz.
diyorsunuz! Siz düzeltin kendinizi!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu
düzeltilecek, bu düzeltilmeli ama kişilik hakkına
saldırıdan dolayı 69un ikinci fıkrasına göre söz
istiyoruz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Kendinizi düzeltin önce!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, Burcu Hanımdan sonra, Antalya
BAŞKAN Sayın
Beştaş, Burcu Hanıma söz vereyim, sonra Kemal Beye
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yok, zapta geçsin ki ben sonra size
BAŞKAN Kemal Beye söz
vereceğim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sataşmadan
BAŞKAN Tamam,
vereceğim Kemal Beye.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Neye göre?
BAŞKAN Burcu
Hanım
(CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne
oldu Başkanım?
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bebeğine bez
alamayan anneyi, ineğine yem alamayan üreticiyi, tarlasına gübre
atamayan çiftçiyi; esnafın, öğretmenin, öğrencinin emeklinin,
işçinin, vatandaşın sıkıntısını dile
getirmek ne zamandan beri çete üyeliği oldu?
Şahsıma çete
üyesi gibi diyen hatip, daha düne kadar FETÖyle et ile tırnak gibi olan
kimdi? Şahsıma çete üyesi diyen hatip, daha düne kadar
İmralıda teröristbaşı Apoyla masaya oturan kimdi?
Şahsıma çete üyesi gibi diyen hatip, siz buraya
Cumhurbaşkanlığının bütçesini savunmaya mı
geldiniz, yoksa kamuda ballı ihaleler verip garanti ödemeleriyle zenginleştirdiğiniz
müteahhitlerin bütçesini mi savunmaya geldiniz? Benden çete üyeliği de
çıkmaz, çetelerle işim de olmaz ama o çeteleri savunanların, o
çetelerin arkasında duranların her zaman karşısında
durmaya devam edeceğim. (CHP sıralarından alkışlar)
Benden, İstiklal
Savaşı Gazisi İsmail Çavuşun torunundan çete üyesi
çıkmaz! (CHP sıralarından alkışlar) Kurtuluşun ve
kuruluşun toprağı; havası sert, insanı mert
Afyonkarahisardan çete üyesi çıkmaz! (CHP sıralarından
alkışlar) Benim üye olmaktan onur duyduğum, gurur duyduğum
ve Allah nasip ederse son nefesime kadar da üye olacağım bir tek yer
var; o da Gazi Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu ve emanet ettiği
Cumhuriyet Halk Partisidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Allahtan başka kimseden korkmuyorum, hele hele sizden hiç korkmuyorum,
sizden korkan sizin gibi olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bülbül
2.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Sayın Başkan, değerli üyeler; herkese saygılar.
Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Şafii toplumunun içtihadı
üzerine söylediğim konu için tahrifat yapmış. Evet,
tekrarlıyorum: Şafiler, kendi içtihatları gereği,
Hanefilerin arkasında namaz kılmazlar; bir.
NECİP NASIR (İzmir)
Yalan söylüyorsun!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Yalan sen söylüyorsun! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İki: Ben bir Aleviyim
ama bütün inançlara saygı duyacak ve öğrenecek kadar.
Bakınız, bildiğimizin alimi, bilmediğimizin talimiyiz;
bildiğimizi irfanla söyleriz, bilmediğimizi edeple dinleriz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NECİP NASIR (İzmir)
Yalancısın, yalancı!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Hodri meydan; gelin, hangi inancı diyorsanız içtihadıyla
tartışalım. (HDP sıralarından alkışlar)
Evet, Aleviliği,
Osmanlı yasakladı; Aleviliği 1826da II. Mahmut yasakladı;
Alevilik, Tekke ve Zaviyeler Kanunuyla yasaklandı. Bundan niye
gocunuyorsunuz? Ben, size maddesiyle, tek tek açıklayayım. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve sıralarda oturan
değerli vekiller; ehliharabati hor görme sakın, hazine bulunur viranelerde.
Kiminle konuşuyorsunuz ya? Ben hakka ve hakikate hizmet eden bir yol
eriyim. Elbette, Şafiliği de Sünniliği de bileceğim ve
saygı duyacağım. Bildiğim ve saygı duyduğum için
hakikati söylüyorum, siz tahrif ediyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Bilmiyorsunuz, bilmiyorsunuz!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Kendi inancınızı bilmiyorsunuz, öğrenin de gelin! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Gelin, birlikte hakikati, ilmi
irfanı, kemali, fıkhı, hepsini tefsir edelim; ilminiz yetiyorsa
buyurun. Buyurun gelin; dernekte, meydanda, televizyonda, her yerde. Ferman
Yezidinse meydan Hüseyinindir, buyurun! (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Halkı, dini bölmeye geldi sıra. Bir dini bölmediğiniz
kalmıştı, yazıklar olsun size!
EROL KAVUNCU (Çorum)
Sayın Başkan, 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Sana
sataşan mı oldu?
EROL KAVUNCU (Çorum) Evet,
o bölücülük yaptı. Efendim, yani Şafii, Hanefinin arkasında
namaz kılar; Hanefi, Şafiinin arkasında namaz kılar. Bu
bir bölücülüktür.
NECİP NASIR (İzmir)
Neden söz vermiyorsunuz? Büyük bir istismar var.
BAŞKAN Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ve
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadeleri ile Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şahsımla ilgili
birkaç şey kullanıldı, ben onlara cevap hakkımı
kullanmak istiyorum ve bazısı da genelle ilgili
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
İlk önce şu çete meselesine bir açıklık getirin.
BAŞKAN Özgür Bey, bir
dakika
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Küstah kelimesine sözlükten bir tanım getirildi
-saygısız davranmakla ilgili- saygısızca konuşmak,
davranmak çerçevesinde bir tanım getirildi ama bazı kelimeler ve
kavramlar vardır ki toplumda sözlükteki anlamının ötesinde
ifadeler içerir; küstah kelimesi de bunlardan biridir. Ben, şahsen
Meclise hiçbir zaman saygısız davranmadım, davranmam.
Burası, Millet Meclisi ülkemizin, milletimizin, millet iradesinin
tecelligâhıdır; bunu her fırsatta da dile getiririm ama bu
küstah kelimesini kabul edemem, iade ederim, ettim ve ediyorum; bu bir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi: 15 Temmuzla
ilgili konu gündeme getirildi. Bizim 15 Temmuzda Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, milletimizle birlikte nerede, nasıl bir mücadele
verdiğimiz son derece nettir, açıktır ve milletimiz de bunu iyi
bilir. Dolayısıyla, bununla ilgili herhangi yeni bir açıklamaya,
tartışmaya da ihtiyaç duymuyorum.
Çete konusuna gelince; gün
boyu bu kavram kullanıldı, bize karşı kullanıldı,
farklı şekillerde kullanıldı. Dolayısıyla, ben de
herhangi bir şahsa karşı değil, geneli ifade ederek ve
bilinçli olarak da gibi ifadesini de kullanarak bunu kullandım.
Dolayısıyla, herhangi bir şahsa çete üyesi demem söz konusu
değildir.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Antalya Milletvekili
Kemal Bülbülün 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri ile Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, lütfen, zapta geçsin diye buradan söylemek istiyorum.
HDPli sayın hatibin Alevilerle ilgili söylemini bugün çok uzun
tartıştık -grubumuzun belki hepsi burada değildi, o yüzden
tekrar etmek istiyorum- bu dilin doğru olmadığını,
kimseye faydalı olmadığını ifade ettik. Ben bir
imam-hatipliyim, yine söylüyorum, dedim ki: Biz namaz
kıldığımız imamın mezhebini sormayız. Biz
namazımızı kılarız. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla bu dil,
tehlikeli bir dil, yanlış bir dil.
Sayın Başkan, usul
ekonomisi gereği kürsüden konuşmayı istemedim ama bir konu daha
var. Sayın Başkan, Çankırı'yla ilgili meselede sanki hiç
tartışmamışız gibi, aynı iddiaları bir daha
söylüyor.
BAŞKAN Gelin, ben
sizin söylediğinizi tercüme edeyim: Alevi'yi Sünni'ye, Sünni'yi Alevi'ye
düşman eden bizden değildir. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O
kadar.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, bir saniye
Başkanım,
Çankırıdaki iddia edilen yerde hainlerin pistinin vurulma
talimatı verilmiştir. Herkes 15 Temmuzda kimin nerede olduğunu
iyi biliyor Başkanım.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Sayın Başkan, Alevinin hakkını inkâr eden sizden midir?
BAŞKAN Alevinin
hakkını inkâr eden de bizden değildir, Sünninin
hakkını inkâr eden de bizden değildir. (AK PARTİ, MHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Eyvallah, eyvallah.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK
KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Milli Saraylar
İdaresi Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA
SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii
Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
(Devam)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, sekizinci turdaki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap
işlemine geçiyoruz.
Sayın Çelebi
MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Fuat Oktay'a 4
sorum var:
1) Türkiye'de toplam 9 milyon
mülteci ve göçmen bulunduğu doğru mudur?
2) Bugüne kadar ülkemiz
Suriyeliler için ekstra ne kadar harcama yapmıştır? 90 milyar
dolar harcadığımız doğru mudur? Avrupa Birliği
Türkiye'ye bugüne kadar ne kadar ödeme yapmıştır?
3) Ülkelerine dönen Suriyeli
sayısı hâlihazırda kaçtır? Gönüllü ve güvenli geri
dönüş için bir projeksiyonunuz var mıdır? Misafirlik size göre
artık uzamamış mıdır? Dönüş tarihi verebiliyor
musunuz?
4) 900 bin Suriyelinin
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıldığı ve bu
kişilerin seçimlerde oy kullanacağı doğru mudur?
Teşekkür ediyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcım, ülkemizin itibarını
artırıp milletimizi gururlandıran Silahlı Kuvvetlerimizin
gücüne güç katıp ülkemizin yarınları için oldukça önemli olan
savunma sanayisinin yatırımları için, Savunma Sanayii
Başkanımız başta olmak üzere tüm
çalışanlarına teşekkürlerimi ve tebriklerimi sunuyorum.
Gençlerimizin savunma sanayisi alanına yönlenmesi adına ortaya
konulan Vizyoner Genç Programının başarılı
olmasına ve Türk gençliğinin, Türkiyemizin güçlenmesine katkı
sunacaklarına yürekten inanıyoruz.
Son olarak Diyanet
İşleri Başkanlığı bünyesinde görev yapan fahri
Kur'an kursu öğreticileri ve vekil imamların kadroya geçirilmesine
yönelik bir çalışma var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Çepni
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkür ederim Başkanım.
İzmir il binamızda,
yoldaşımız Deniz Poyraz katledildi. Faşist katil, HDP
çevresinde aylarca keşif yapmış. MİT bu süreçte ne
yaptı, bir istihbaratı oldu mu? Katilin SADATla ilişkisi araştırılmış
mıdır?
Ayten Öztürk, 8 Ekim 2018de
Beyruttan MİTe teslim edildi, sonra resmî kayıt
dışında altı ay Ankarada bilinmeyen bir yerde
ağır işkenceler gördü; tutuklandı ve şimdi ev
hapsinde. MİTin bu işkencehaneleri hangi illerde ve kaç tanedir?
Cemevlerinin ibadethane
olamayacağını söyleyen Diyanet, Alevilerden
topladığı vergileri inkâra ve asimilasyona harcamaktadır.
Bu, Anayasa ve insan hakları hukukuna uygun mudur?
Kur'an kurslarında
yaşanan istismar vakaları üzerine gerekli soruşturmalar
yapılıyor mu?
BAŞKAN Sayın
Kaya
YILDIRIM KAYA (Ankara) -
Teşekkürler Başkan.
Sayın Oktay, Diyanet
İşleri Başkanı Profesör Doktor Ali Erbaş, Diyanet
İşleri Başkan Yardımcısı Doktor Burhan
İşliyen ve bazı Diyanet personelinin yazdığı
kitapların cami imamları ve müezzinleri tarafından satın
alınması için baskı yapıldığı, satın
almayanlar hakkında idari işlem başlatılacağı
tehditleri doğru mudur?
Bir siyasi olan
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın
kitabının cami imamları ve müezzinleri tarafından
satın alınması için baskı yapıldığı,
satın almayanlar hakkında idari işlem
başlatılacağı tehditleri doğru mudur?
Ticari kaygılarla
yazılan kitapların camilerimizde imamlar ve müezzinler
tarafından satın alınmasının mecburi
kılınması suç değil midir? Cami imamları ve
müezzinlerin Diyanet İşleri Başkanı ve
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünün yazdığı
kitapları satın alma mecburiyeti var mıdır? Bu 12
kitabın adını saysam zamanım yetmeyecek. Sahi...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Aygun...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Bitersek
hep beraber biteceğiz, kazanırsak hep beraber kazanacağız.
diyor. Bakanın tuzu kuru, ne hikmetse hep millet batıyor, kazananlar
da 5li çete olmak üzere hep aynı isimler. Nimeti vatandaşla paylaşmadınız
ki külfeti hep beraber paylaşmak istiyorsunuz. Cengiz
Yazıcıoğlu adlı kardeşim soruyor: Sadece fakirler,
dar gelirliler mi açlıkla sınanacak?
Bakan, yaşanan ekonomik
krizde dış güçlerin etkisi olmadığını söyledi,
kafamız karıştı, Cumhurbaşkanı ise Türkiye
üzerine oynanan oyunlardan bahsediyor. Bu durumda Cumhurbaşkanı
mı doğru söylüyor yoksa Bakan mı?
Yine, Libyada
barış gücünde görev yapan 56 uzman çavuşun sözleşmeleri
neden tek taraflı feshedildi? Zor koşullarda yabancı topraklarda
Türkiyeyi temsil eden askerlerimize reva gördüğünüz bu mu? Bunca emek
boşa mı gitti? Canları pahasına görev yapan askerlerimizin
neden arkasında durmuyorsunuz?
Yeni ekonomik modelden hiçbir
şey anlamadık. Yabancı gazetelerde OHAL ilan edileceği
yazılıp çiziliyor. Yüce Meclise bilgi verecek misiniz? Bu modelin
mucidi kim?
ASELSAN konusuna sizin de
açıklık getirmenizi bekliyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Güzel...
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Diyanet İşleri
Başkanlığının bütçesi tüm yurttaşların vergileriyle
oluşturulurken neden toplumda sadece belli bir kesimin inancı için
çalışmalar yapılmaktadır? Bu coğrafyada yaşayan
diğer inançlar, Aleviler, Hristiyanlar, Yahudiler için
inançlarını koruma misyonu neden yerine getirilmemekte ve
ayrımcılık yapılmaktadır?
Diyanet İşleri
Başkanlığı Kürtçe mevlit ve hutbe okuyan din âlimlerinin
yargılanıp cezalar almasına karşı neden ses
çıkarmamaktadır? Kürtçe ibadet etmek Diyanet İşleri
Başkanlığına göre yasak mıdır? Mezarlıklar
mezar taşlarında Kürtçe ifadeler bulunduğu için tahrip
edilmekte, kolluk güçleri tarafından ailelerden mezarlıkların
yıkılması istenmektedir; karşı koyanlar ise
soruşturmayla tehdit edilmektedir. Mezarlıklar tahrip edilerek,
ailelerin defin töreni ve taziyeleri engellenerek, cenazelerin yıkanmasına
dahi izin verilmeyerek ailelerin kendi inanç ve değerlerine
aykırı bir şekilde çocuklarını toprağa vermek
zorunda kalmalarını nasıl açıklıyorsunuz?
BAŞKAN Sayın
İmir
NURAN İMİR
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Millî Güvenlik Siyaset Belgesi
en son ne zaman değiştirilmiştir ve hangi içerikle
değiştirilmiştir, düzenlenmiştir?
Bölgede çok ciddi DEDAŞ
zulmü var, bunun için herhangi bir çalışmanız var
mıdır?
İletişim
Başkanlığının bütçesinin yüzde 60,88
artırılmasının nedeni nedir? Bunu kamuoyuna
açıklamanızı istiyoruz.
Şırnak
Beytüşşebapta kaybolan Hürmüz Dirilden yedi yüz sekiz gündür,
Dersimde kaybolan Gülistan Dokudan ise sekiz yüz bir gündür haber
alınamıyor. Etkin bir soruşturma yapılıyor mu? Bir kez
daha sormak istiyoruz: Gülistan Doku nerede? Hürmüz Diril nerede?
BAŞKAN Sayın
Ataş
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
1926 yılında Türkiye'nin ilk uçak fabrikasının
kurulduğu; 3 organize sanayi bölgesi, 16 sanayi sitesi, 1 serbest bölgesi,
2 teknoloji geliştirme bölgesi, Hava İkmal, Ana Tamir, TAKSAN, ASPİLSAN
gibi önemli sanayi kuruluşları olan ve jeopolitik konumuyla da her
türlü yatırıma uygun Kayseriye savunma sanayisi
yatırımı yapılacak mıdır?
Siyasilere cevap vermekten
başka ne iş yaptığı bilinmeyen, devletin memuru
olması gerekirken AKP propagandası yapan İletişim Başkanı,
devlet görevlisi sıfatını bırakıp siyasete ne zaman
başlayacaktır? Ayrıca, İletişim Başkanı kaç
yerden maaş almaktadır?
Diyanet İşleri
Başkanı Türkiye Cumhuriyetinin banisi, Diyanet İşleri
Başkanlığının kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
rahmetle anmayı düşünüyor mu? Ulu Önder Atatürke hakaret eden din
görevlileri hakkında herhangi bir işlem yapmış mı veya
yapacak mıdır?
Savunma sanayisinde yerlilik
oranı hangi kriter ve verilere göre yüzde 80
hesaplanmıştır
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Güler
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Teşekkürler Değerli Başkanım.
Arşivler bir milletin ve
ülkenin hafızasıdır, arşivi olmayan bir devletin
hafızası yok olmuş ve o devlet tarihinden kopmuş demektir.
Tarihî vesikalarımız çok değerli kültür
varlıklarımızdır, bunların korunması ve gelecek
nesillere aktarılması için çok özel mekânların
oluşturulması gerekir. Bu hassasiyetle hareket eden Hükûmetimiz,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
talimatlarıyla dünyanın gıptayla baktığı, son
derece modern arşiv binasına 2013 yılında
kavuşmuştur. İstanbul Kâğıthanede bulunan modern
arşiv binamızın toplam
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Öcalan
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Sayın Cumhurbaşkanına sorum olacak, buradan
Cumhurbaşkanı Yardımcısı
aracılığıyla bu sorunun iletilmesini istiyorum: Bu ülkede
hukuk neden kimilerine uygulanıyor, kimilerine uygulanmıyor?
Bakınız, Mart 2021 itibariyle Sayın Abdullah Öcalan ve
arkadaşlarından herhangi bir haber alınamıyor, büyük bir
tecrit uygulanmaktadır. Sayın Abdullah Öcalan ve
arkadaşlarıyla görüşmenin önünün açılması gerekiyor.
Bu sorunun kesinlikle Sayın Cumhurbaşkanına iletilmesi
gerekiyor. Ben biliyorum, bu soru sizi aşan bir sorudur ama bu ülke bir
hukuk devletiyse bu hukukun herkese uygulanması gerekiyor. Bir an önce bu
çifte standarttan vazgeçin, İmralı kapılarını
açın. Aileleri ve avukatları olarak bir an önce Sayın Öcalan ve
arkadaşlarıyla görüşmek istiyoruz, ülkeyi bu gerilim
siyasetinden bir an önce çıkarın. İktidar gidicidir, bunu da bir
an önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğana iletiniz.
Saygılar.
BAŞKAN Sayın
Kayan
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Lüleburgaz ile
Pınarhisar arası 190 kilometredir ve burada 5 tane köy vardır,
Pınarhisar-Lüleburgaz yolu bu köylerin içinden geçmektedir. Bu köylerin
içinden geçen yolun kaldırım genişliği dahi yoktur, o
yüzden sürekli olarak kazalar olmaktadır. Limak Çimento
Fabrikasının bütün yükünü taşıyan bu yol, aynı zamanda
kireç fabrikasının yükünü de taşımaktadır. Bunun
yanında, bu bölgedeki bütün hububat depolarının da yükünü
taşımaktadır. Bu yol ne zaman yapılacaktır?
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Evet, söz
yürütmede.
Buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben mümkün olduğu kadar
bazı sorulara cevap vermeye çalışacağım.
MGKyle ilgili Millî Güvenlik
Siyaseti Belgesiyle alakalı bir soru vardı, buna biraz önceki
konuşmamda da detaylı yer vermiştim aslında. 1963ten beri
8 defa güncellendiğini ve en sonunda da 2019da güncellendiğiyle
ilgili basın duyurusunun da yapıldığını bir kez
daha ifade etmek isterim; zaten bu, tutanaklarda da mevcut tarihiyle birlikte.
Yine, gündeme gelen bir
başka konu, soru vardı; Diyanet İşleri Başkanı
Sayın Erbaş ve yine, Sayın İbrahim Kalının
yazdıkları kitapların zorunlu olarak
satılışı konusu. Yani buna cevap verilmeli mi bilmiyorum
ama cevap vereyim istedim. Böyle bir şeyin gündeme gelmesi bile söz konusu
olamaz. Her 2 arkadaşımız da böyle bir şeyin gündeme
geldiğini duysa bile son derece üzülürler. Böyle bir şey mümkün mü?
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Resmî yazı var Sayın Başkan, resmî yazı var.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Yani ne cami imamlarına veya müezzinlerine ne de bir
başkasına herhangi birisinin yazdığı kitabın
zorunlu satışı -hele hele Diyanet İşleri
Başkanı Sayın Erbaş ve İbrahim Kalının-
asla söz konusu değildir ve olamaz da; bunu net bir şekilde ifade
etmek isterim.
Yine, Maliye
Bakanımız Sayın Nebatinin bir ifadesiyle ilgili Ne anlama
geliyor? çerçevesinde bir soru vardı. Bu, aslında Sayın
Bakanın, Bakanımızın hep birlikte birlik, beraberlik ve
dayanışma içerisinde -hepimiz aynı gemideyiz- Türkiye'nin
çıkarları doğrultusunda ortak mücadeleyi kasteden, sadece iyi
niyete dayalı bir ifadedir; onun ötesinde anlamlar yüklemek doğru
olmaz düşüncesindeyim.
Yine, kamu görevlileriyle
ilgili alınan huzur hakları, ücretlerle ilgili bir soru vardı.
Burada da bunu birçok defa ifade ettim aslında, bir kez daha ifade edeyim;
hemen hemen her gelişimde mutlaka gündeme geldi ve ben de her
defasında bunu Meclis tutanaklarında sayısız defa ifade
ettim. Bu, yasal bir çerçevededir ve kamu görevlilerinin yönetim kurulu veya
denetim kurulu üyelikleri yaptıkları yerlerle ilgili sadece bir
yerden huzur hakkı alabilmeleri söz konusudur, onun ötesi mümkün
değildir. Ben bunu bir kez daha ifade ediyorum. Öyle bir şey zaten
söz konusu değildir; olsa, zaten fazlasıyla cezai müeyyidelerle bunu
iade etmek zorundadır. Böyle bir şeyin olamayacağını,
ben, bir kez daha buradan ifade etmek isterim.
Yine, savunma sanayisi
şirketlerimizle ilgili sorular geldi. Son zamanlarda da sürekli
tekrarlanıyor bu sorular ama ben, şunu yine pozitif bir amaçla ve iyi
niyetle tekrar ifade etmek isterim: Savunma sanayisi şirketlerimiz
hepimizin göz bebeğidir, elde ettikleri başarılar hepimizin göz
bebeğidir; sadece ürünleri itibarıyla güvenlik güçlerimizin veya
ordumuzun ihtiyaçlarını karşılaması veya ihracat
anlamında destek vermesi çerçevesinde de ekonomi anlamında da
değil geliştirdiği teknolojiler ve AR-GE boyutunda da bu
milletin gerçekten göz bebeğidir, gurur kaynağıdır;
bunları yıpratmamakta fayda var. Özellikle bu şirketlerimizin,
hele hele öncü şirketlerimizin Körfezdeki ülkelere veya bir
başkasına satılmasıyla ilgili herhangi bir şey
gündemimizde değildir, söz konusu değildir, böyle bir şey
gündemimize de gelmemiştir.
Yine, tankla ilgili soru ve
eleştiriler geldi. Bu da zaten çok ilginç şekilde zaman zaman hep
geldi yani hangi alanda ne gelişmeler sağlanırsa
sağlansın ısrarla konu bu tanka getirildi. Tankla ilgili
çalışmalar, aslında yine hepinizin malumu çalışmalar.
Türkiye'nin bu alanda yaptığı çalışmalardan
rahatsız olan mecralar var, yerler var; dolayısıyla yine bu
amaçla getirilen kısıtlamalar söz konusu, engellemeler söz konusu,
ambargolar söz konusu. Bizim yüzde 80lere ulaştık dediğimiz
savunma sanayisindeki gelişmeleri aslında bir anlamda da buna
borçluyuz; yani her şeye, her türlü ambargoya ve engellemelere rağmen
biz bunu başaracağız derken bunu, genç mühendisimizin ve bu
şirketlerde çalışan arkadaşlarımızın, karar
vericilerimizin -en tepeden en alttaki kadrolara kadar- her türlü
çalışma, azim ve kararlılığına borçluyuz. Tabii
ki ayrılan fonlarda da aynı çerçevede milletimizin fedakârlığı
vardır; bu kaynak çerçevesinde de biz yine milletimize şükranlarımızı
ifade ettik; ben, bir kez daha ifade etmek istiyorum. Tank konusu böyledir yani
Tankın motorunu geliştiremezsiniz. anlamında
kısıtlayanlara ve engel koyanlara buradan çok net bir şekilde
ifade ediyorum: Kötü komşu burada da bizi ev sahibi yapacak. Bu alandaki
çalışmalarımız çok ciddi şekilde devam ediyor. Yine
ifade ediyorum: Alternatif güç paketi temini için
çalışmalarımız devam ediyor ama aynı zamanda yerli güç
paketinin tasarımı da bitirilmiştir ve prototip testleri devam
etmektedir. Seri üretimi yapacak taraf için de güç paketinin temin edilmesi bu
anlamda bir mücbir sebeptir. Yükleniciye ceza var mı? noktasında da
sözleşmede yükleniciden kaynaklanan gecikmelere ilişkin tabii ki
cezalar söz konusudur. Ama ülkeden kaynaklı kısıtlamalarla alakalı,
onunla alakalı da zaten biraz önce ifade ettiğimiz gayretimiz söz
konusudur; bunu da hep birlikte göreceğiz, bunu da
aştığımız da, bu engelleri koyanlar da aslında
Keşke yapmasaydık, bu vesileyle bunlar tank motorunun da sahibi
oldu. diyecekler; o da uzak değil.
Yine, iş güvenliği
ve sağlığı konusuna yeterince bütçe
ayrılmadığıyla alakalı ve hayatını kaybeden,
iş kazasında hayatını kaybedenlerle ilgili Türkiye iş
kazalarında Avrupa 1incisi, dünyada da 3üncü sırada. şeklinde
bir yorum vardı, ona da yine cevap vermek istiyorum hazır vaktim
varken: 2002den bugüne kadar 100 binde ölümlü iş kazası
oranında yüzde 53,7 iyileşme kaydedilmiştir. Yine 6331
sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanununun 2012 yılında yayınlanmasıyla birlikte geçen yedi
yıllık süreçte de yüzde 40 iyileşme kaydedilmiştir. Dünya
ve Avrupa ülkeleriyle kıyaslama sadece verisi bulunan ülkeler üzerinden
yapılmakta, tüm ülkelerin iş kazası verilerine erişim
imkânı da bulunamamakta. Avrupa ülkelerinden EUROSTATta düzenli iş
kazası verisi olanların sayısı sadece 30. Ayrıca
verisine ulaşılan ülkelerin de iş kazası ve meslek
hastalığı istatistiklerinde tip, kapsam, kaynak, veri toplama ve
benzeri hususlar ülkeden ülkeye farklılık göstermekte. Bu itibarla
İş kazalarında dünyada 3üncü, ABde 1inci sözü gerçeklerden
uzak bir iddia olup ülkemizin iş sağlığı ve
güvenliği noktasında Avrupa ve dünya ülkelerinde iyi konumda bulunan
ülkelere benzer bir seyirde olduğu görülmektedir.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Doğru değil söyledikleriniz.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Doğru değil, iş sağlığı ve güvenliği
noktasındaki veriler çok daha yüksek.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Yine, Sayıştay raporlarına göre, kamuda atanacak
engellilere ilişkin Niye atama yapmadınız? şeklinde bir
soru ve eleştiri vardı. Yine, bunu da bu bilgiyi de vermek istiyorum:
2002 yılından itibaren kamuda istihdam alanında 10 katı
aşan bir artış sağladık, 2002 yıl sonu
itibarıyla 5.777 olan memur olarak istihdam edilen engelli birey
sayısı -özellikle dikkatlerinize sunuyorum- 62.337ye
ulaşmıştır. Ayrıca, Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler
Gününde 2030 Engelsiz Vizyon Belgesinin açıklandığı
toplantıda 750 engelli öğretmenin ataması
yapılmıştır. Engelli açığı bulunan kamu
kuruluşları...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Şimdi,
sırasıyla, sekizinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ile
kesin hesaplarına geçilmesi hususu ile bütçeleri ve kesin
hesaplarını ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Cumhurbaşkanlığının 2022
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
CUMHURBAŞKANLIĞI
1) Cumhurbaşkanlığı 2022 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL TOPLAM 3.890.381.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının 2022
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının 2020
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Cumhurbaşkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam
Ödenek 3.335.495.451,00
Bütçe Gideri 2.872.745.056,97
İptal
Edilen Ödenek 462.750.394,03
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının 2020
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığının 2022 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
MİLLÎ İSTİHBARAT
TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 3.483.231.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığının 2022 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı 2020 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam
Ödenek 2.452.287.475,67
Bütçe Gideri 2.449.479.837,15
İptal
Edilen Ödenek
2.807.638,52
Ertesi
Yıla Devredilen Ödenek 135.044,87
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 2022
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU
GENEL SEKRETERLİĞİ
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2022
Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 55.520.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 2022
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 2020
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam
Ödenek 35.014.879,67
Bütçe Gideri 34.742.412,93
İptal
Edilen Ödenek 272.466,74
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 2020
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Diyanet İşleri
Başkanlığının 2022 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
DİYANET İŞLERİ
BAŞKANLIĞI
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 16.098.580.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Diyanet İşleri
Başkanlığının 2022 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığının
2020 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2020 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam
Ödenek 6.605.585.568,59
Bütçe Gideri 10.930.391.480,80
Ödenek Üstü
Gider 4.462.644.258,59
İptal
Edilen Ödenek 124.177.189,88
Ertesi
Yıla Devredilen Ödenek 13.661.156,50
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diyanet İşleri
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Arşivleri Başkanlığının
2022 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
DEVLET ARŞİVLERİ
BAŞKANLIĞI
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 185.680.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Devlet Arşivleri Başkanlığının
2022 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Devlet Arşivleri Başkanlığının
2020 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam
Ödenek 109.350.000,00
Bütçe Gideri 101.484.667,26
İptal
Edilen Ödenek 7.865.332,74
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Devlet Arşivleri Başkanlığının
2020 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığının 2022 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2022 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 277.263.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığının 2022 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam
Ödenek 288.579.247,19
Bütçe Gideri 277.625.991,37
İptal
Edilen Ödenek 2.421.030,27
Ertesi
Yıla Devredilen Ödenek 8.532.225,55
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığının 2020 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Strateji ve Bütçe Başkanlığının 2022
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 27.713.310.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Strateji ve Bütçe Başkanlığının 2022
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Strateji ve Bütçe Başkanlığının 2020
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam
Ödenek 559.649.539,00
Bütçe Gideri 488.140.371,83
İptal
Edilen Ödenek 71.509.167,17
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Strateji ve Bütçe Başkanlığının 2020
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
İletişim Başkanlığının
2022 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
İLETİŞİM
BAŞKANLIĞI
1) İletişim Başkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 680.127.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İletişim Başkanlığının
2022 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
İletişim Başkanlığının
2020 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) İletişim Başkanlığı 2020 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam
Ödenek 443.305.000,00
Bütçe Gideri 440.883.343,77
İptal
Edilen Ödenek 2.421.656,23
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İletişim Başkanlığının
2020 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Savunma Sanayii Başkanlığının 2022
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
SAVUNMA SANAYİİ
BAŞKANLIĞI
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 153.974.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 153.974.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Savunma Sanayii Başkanlığının 2022
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Savunma Sanayii Başkanlığının 2020
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2020
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam
Ödenek 115.730.959,49
Bütçe Gideri 114.959.651,77
İptal
Edilen Ödenek 771.307,72
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri
Tahmini 100.839.000,00
Tahsilat 117.368.712,69
Ret ve
İadeler 449,04
Net Tahsilat 117.368.263,65
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Savunma Sanayii Başkanlığının 2020
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, sekizinci turda yer alan kamu
idarelerinin bütçeleri ve kesin hesapları kabul edilmiştir.
Hayırlı olmalarını temenni ederim
Sekizinci tur görüşmeleri tamamlanmıştır.
Böylece, 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2020 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
1inci maddeleri kapsamına giren kamu idarelerinin bütçeleri ve kesin
hesapları ile 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
gelir ve finansmanla ilgili 2nci maddesinin görüşmeleri
tamamlanmış bulunmaktadır.
Şimdi program uyarınca sırasıyla 2022
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin maddelerini görüşüp
oylamalarını yapacağız.
2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
gider bütçesiyle ilgili 1inci maddesini tekrar okuttuktan sonra
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2022 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU
TEKLİFİ
BİRİNCİ BÖLÜM
Gider, Gelir, Finansman ve Denge
Gider
MADDE 1- (1) Bu Kanuna bağlı (A) işaretli
cetvellerde gösterildiği üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerine 1.728.401.621.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel
bütçeli idarelere 155.249.695.000 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan
düzenleyici ve denetleyici kurumlara 10.238.553.000 Türk Lirası,
ödenek verilmiştir.
BAŞKAN 1inci maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan
cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gelir bütçesine ilişkin
2nci maddeyi tekrar okutuyorum:
Gelir ve
finansman
MADDE 2- (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel
bütçenin gelirleri 1.448.944.742.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel
bütçeli idarelerin gelirleri 19.623.651.000 Türk Lirası öz gelir,
136.708.735.000 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam
156.332.386.000 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan
düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 10.062.295.000 Türk
Lirası öz gelir, 176.258.000 Türk Lirası Hazine yardımı
olmak üzere toplam 10.238.553.000 Türk Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net
finansmanı 244.600.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, 2nci maddeye bağlı
cetvelin bölümlerini okutup ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
B
CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
2021
Yılı Bütçe Geliri |
01
Vergi Gelirleri 1.430.041.337.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03
Teşebbüs ve
Mülkiyet Gelirleri 47.349.547.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04
Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 14.220.216.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05
Diğer Gelirler 119.607.950.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06
Sermaye Gelirleri 12.360.575.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
08
Alacaklardan Tahsilat 1.803.398.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Toplam
Bütçe Geliri 1.625.383.023.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Ret ve İadeler (-) 176.438.281.000
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Net
Bütçe Geliri 1.448.944.742.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi kabul edilen ekli cetveliyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Şimdi 3üncü maddeyi okutuyorum:
Denge
MADDE 3- (1) 1 inci maddenin birinci fikrasının (a)
bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı
arasındaki fark, net borçlanma ile karşılanır.
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Şenol Sunat.
Buyurun Şenol
Hanım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gelir bütçesi 3üncü madde üzerine İYİ Parti
adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Kıymetli
milletvekilleri, ne kadar övünsek azdır; ülkeyi yöneten partili
Cumhurbaşkanımız giderek ülkeyi uçuruyor maşallah. O kadar
yükseklere çıktık ki aşağıyı göremiyoruz
artık, her şey yükseklerde yaşanıyor. Ekonominin
kitabını yazan böyle bir ülke başkanı gördünüz mü
sayın milletvekilleri? Dünyada eşi benzeri yok.
(Uğultular)
AYLİN CESUR (Isparta)
Sayın Başkan, çok gürültü var.
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Mesela, şu sözünü hiç unutmuyorum: Onların doları varsa bizim
Allahımız var. Ya, büyük din âlimi Sayın Erdoğan.
Hatırlayın, işsizliğin çözümü için ne güzel bir öneride
bulunmuştu. Ne demişti? TOBB'un 1 milyon 300 bin üyesi var, her üye
1 kişi alsa işsizlik 1 milyon 300 bin azalır. O teoriye göre,
TOBB'un her üyesi 10 kişi alsa büyük oranda işsizlik bitti gitti ama
dinlemiyorlar ustayı, bunlar da dış güçlerin adamı mı
acaba sayın milletvekilleri? Büyük usta az şey yapmadı, paradan
6 sıfır attı. Ne diyordu? Nereden nereye geldik? Eskiden
tuvalete bile 1 milyon liraya gidiliyordu, şimdi artık 1 liraya
gidiliyor. Biz işte buyuz. Türk lirası tüm ülke paraları
karşısında değer kaybediyormuş, doların
yükselişi durmuyormuş, geçin bunları; büyük ekonomistin bir sözü
yeter, bir 6 sıfır daha atarız, herkesi
şaşırtırız. Mesela, dünyanın en ünlü
ekonomistleri faiz sebep, enflasyon sonuç teorisi karşısında
şaşkınlar, niye daha önce kendi akıllarına
gelmediği için de hayıflanıyorlar ve tabii ki
kıskanıyorlar. Anlayamazlar ya onlar, onlar nasıl, ne
olduğunu bilmiyor. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
ağlanacak hâlimize biraz gülelim istedim. Konumuz 2022 bütçesi. 1 trilyon
751 milyar lira olarak hazırlanan bütçe Plan ve Bütçe Komisyonuna
geldiği 20 Ekim tarihinde dolar kuru 9 lira 33 kuruştu, bugün, şu
saatte baktığımızda 15 liraya yakın. Yani 2022ye bile
girmeden üçte 2sine yakını eriyip gitti. Bu ne demek? Bu, daha fazla
borçlanma demek, tefecilere daha fazla faiz ödemek demek ve en önemlisi,
vatandaşın sırtına binecek, boğazını
sıkacak vergi demek sayın milletvekilleri.
Evet, bu bütçe topluma güven
vermiyor, bu bütçe yokluk ve yoksulluk bütçesi. Siz nasıl faize
karşısınız? Uyguladığınız ekonomi
politikaları yüzünden en önemli gider kalemlerinin başında 240
milyar faiz ödemesi var. Bu rakam eğer faize gitmemiş olsa, Millî
Eğitim Bakanlığı, Çalışma
Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına
bölüştürülmüş olsa bugün birçok problem hallolmuş olurdu;
EYTlilerin, atanamayan öğretmenlerin, sağlık
çalışanlarının, 1.500 liraya mahkûm edilen emeklilerin meseleleri
çözülürdü. Faize karşısınız, öyle mi? Gülüyorum. Politika
faizini indirmekle olmaz sayın milletvekilleri; öğrencilerin KYK
faizlerini silin, çiftçinin kredi faizlerini silin. AK PARTİ
iktidarlarının toplam faiz ödemeleri bugüne kadar 516 milyar doları
aşmıştır, Türk parasıyla 7 trilyon 224 milyar lira. Bu
paranın yarısıyla on dokuz senede ne yatırımlar
yapılırdı sayın milletvekilleri. Yoksa AK PARTİ olarak
faiz lobisine mi çalışıyorsunuz? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
bütçe her sene açık veriyor. 2022 bütçesindeki açık 278 milyar lira.
Bu şartlarda bu açıkla devam edilebilir mi? Katara mı
güveniyorsunuz, Birleşik Arap Emirliklerine mi güveniyorsunuz? Onlar
sizin imdadınıza yetişir mi zannediyorsunuz? Ülkeyi
batırdınız sayın milletvekilleri. İktidar
milletvekilleri, sizlere sesleniyorum: Ülke yanıyor, doların
yükselişini hiç umursamıyorsunuz, başka emelleriniz mi var? Yine
kimlerin zenginliğine zenginlik kattınız? Yine kimlerin
mallarını ucuza kapatacaksınız? Yine hangi haramilere, kara
para aklayanlara, yolsuzlara, dolandırıcılara, kaçakçılara
yol vereceksiniz? Vatandaş canhıraş feryat ederken seslerini
kısıp içeri mi atacaksınız? Her ağzını
açtığında doların yükselişine ve Türk
lirasının değer kaybetmesine sebep olanlar, Allahtan korkmuyor,
kuldan da utanmıyorlar mı? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Başı her
sıkıştığında Yastık altındaki döviz ve
altınlarınızı bozdurun. çağrısı yapan
Erdoğan, sana sesleniyorum: Zengin ettiklerine yap bu
çağrıyı, vatandaşın kefen parası bile
kalmadı. Elindeki yüzüğü satan, gece yatağına aç giren bu
cefakâr milletin evlatlarını daha fazla rencide etme.
Sayın milletvekilleri,
vatandaş, vermiş olduğu vergi
karşılığında ne bekler? Kamu hizmetlerinin kaliteli
olmasını, insanca yaşamayı, hak ve imkânlardan daha fazla
yararlanmayı bekler. Öyle mi? Bizim ülkemizde bütçe açığı,
faiz ödemeleri, yap-işlet-devret müteahhitlerine garanti ödemeleri
sırada beklerken vatandaşın hak ve hukukunu düşünen olur mu?
Bizim ülkemizde millî gelirden hakkını almak isteyen vatandaşa
Daha az ye. demek, tevekkül etmek, hâline şükretmek tavsiye edilir.
Asgari ücretliden yüzde 20 vergi alanlar, milyarlarca lira faiz geliri
olanlardan niye vergi almıyorsunuz?
Adalet ve Kalkınma
Partisi, evet, Sayın FO, Sayın FO, siz de dinleyin lütfen.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Adalet nerede? Adalet
Bakanlığının sadece tabelasında olan bir kelime
adalet. Kalkınma çok önemli. Evet, kalkındırdınız.
Kimi? Sayıca azımsanmayacak yandaşları, seçilmiş
müteahhitleri ve 5 maaş vererek semirttiğiniz liyakatsiz
bürokratları. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
2012de Sayın
Erdoğan ne diyordu? Para, tıpkı bayrak gibi, millî marş
gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını,
bağımsızlığını simgeler. Paranın
itibarı, milletin itibarıdır. diyordu. İtibardan tasarruf
olmaz. diyen Erdoğan, başta israfı kes, yolsuzluğu önle,
diline hâkim ol, aklına estiği gibi konuşma, işi ehline ver
ve Türk lirasının itibarını koru. Önceliğin, senin
saray itibarın değil, milletin itibarı olsun. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Bu arada, günün
şartlarına göre farklı da konuşuyor Sayın
Erdoğan, Paranın rengi, dini, imanı olmaz. deyip
konuşmalarını sonlandırıyor.
Şimdi, yeni bir ekonomi
modelinden bahsediyorlar. Hayırdır? Yeni eski çok yeni çok çok
yeni burası çok önemli takma isimli, uydurma ekonomi
programlarıyla kandıramıyorsunuz artık milleti; bilginiz
olsun sayın milletvekilleri. Kimse de kalmamış, dinlemekten pek
hoşlanmıyorlar. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Evet, Numan Kurtulmuş
Devletin vermiş olduğu lirayı dolara yatırmak
ahlaksızlıktır. demiş; büyük, kaliteli bir siyasetçi!
Asıl ahlaksızlık nedir, biliyor musunuz sayın
milletvekilleri?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
FO demektir, FO. İsmiyle hitap etmemektir. Kocaman
yaşınıza bakın ya! Ne kadar ayıp bir şey ya! FO
nedir ya?
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Devletin malını babasının malı gibi, mirasyedi gibi
yandaşlarına ve yabancılara peşkeş çekendir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
FO nedir ya? Nasıl yani ya? Nereye düştük biz ya?
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Asıl ahlaksızlık ne demektir, biliyor musunuz sayın
milletvekilleri? Hazine garantili ihaleleri döviz üzerinden
gerçekleştirmektir. Asıl ahlaksızlık, Türk
vatandaşlığını yabancılara 250 bin dolara
satmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Tokat)
Bu kadar ucuza satılmaz o vatandaşlık.
BAŞKAN Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Asıl ahlaksızlık, Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyetini
uluslararası tefecilerin eline düşürmektir ve asıl
ahlaksızlık, bu ülkenin vatandaşlarını kuru
soğana muhtaç etmektir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
Zihni Sinir projelerinizle artık bu milletle dalga geçmekten vazgeçin.
İlk seçimle gideceğiniz bu kadar ortadayken giderayak bu memlekete
daha fazla zarar vermeyin artık.
Ekonomik bir kurtuluş
savaşı ilan eden Erdoğan, bu saatten sonra Türk milletinin
vereceği kurtuluş savaşının adı olsa olsa AK
PARTİden ve tek adam rejiminden kurtuluş savaşı
olacaktır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Milletten uzak, kendi harikalar diyarında mutlu ve mesut yaşayan
yöneticiler varsın anlamasınlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Bitiriyorum, selamlıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yok Başkanım, yok; bu üsluba saygı göstermek de mümkün
değil artık.
Hiç yakışmadı
Sayın Vekil!
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Biz milletimizin karşılaştıkları
sıkıntıları, problemleri ve çözüm önerilerimizi
İYİ Parti olarak bu kürsüden ve alanlardan haykırmaya devam
edeceğiz.
Allah Türk milletini korusun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT
DURMUŞOĞLU (İzmir) Amin.
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili
Ahmet Erbaş.
Buyurun Sayın
Erbaş. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET
ERBAŞ (Kütahya) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
3üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinde merkezî yönetim bütçe giderleri yüzde 30
artışla 1 trilyon 750 milyar 957 milyon TL, bütçe gelirleri ise yüzde
33,7 artışla 1 trilyon 472 milyar 583 milyon lira olarak teklif
edilmiştir. Bütçe açığı 278 milyar 374 milyon lira, faiz
dışı açık ise 37 milyar 991 milyon lira olarak teklif
edilmiştir. Bütçe dengesinin gayrisafi yurt içi hasılaya
oranının yüzde eksi 3,5 olması öngörülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
bölgem Kütahya'nın yüzde 56sı ormandır; toplam 546 köyümüzün
530u orman köyüdür yani neredeyse köylerimizin tamamı orman köyüdür.
Kütahya nüfusunun yüzde 23ü orman köylerinde yaşıyor. Orman köylülerimizin
çok büyük sosyoekonomik sıkıntıları bulunmaktadır.
Orman köylülerinin tek gelir kaynakları Orman İşletme
Müdürlüklerinin verdiği işlerdir ve sadece bu işlerle
sınırlıdır. Orman köylüsünün kesim sırasında
sağlık güvencesinin olmaması, orman işçi bedellerinin
düşük olması ve günlük yevmiyelerde yüksek kesintilerin olması,
ödemelerin iş bitiminde yapılmaması, bazen iki veya üç ayı
bulması; tüm bunlar dünyada ve ülkemizde yaşanan beton dönüşümü
yüzünden yaşadıkları köyleri kaybetme tehlikesi olan orman ve
tarım köylülerini zor durumda bırakmaktadır.
Orman köylülerinin bizlerden
beklentisi şunlardır: Ormanlarda yapılacak işlerde ve
eleman alımlarında orman köylüsü şartının getirilmesi;
orman köylerindeki madencilik faaliyetlerinden elde edilen gelirlerden köylülere
pay verilmesi; orman köylüsünün üretim yaptığı ürünlerin
satışından elde edilen kârdan belirli bir oranın köylüye
yansıtılması; kesme, sürüme, taşıma, fidan
yetiştiriciliği, dikim, bakım gibi işlerden orman
köylüsünün ve kooperatiflerin kâr payı alması gerekmektedir. Toplumun
ekonomik olarak en alt kesimi olan orman köylülerimizi akla sadece orman
yangınlarında getirmememiz lazım. Şehirlerdeki genç
işsiz oranını arttırmamak için, orman ve tarım
köylülerinin köylerini terk etmemelerini sağlamalıyız.
Değerli milletvekilleri,
100üncü yılımıza yakışacak bir eser olan Çanakkale
Köprüsünün ulaşım yollarından biri de Kütahyadan
geçirilmelidir. Balıkesir-Dursunbey-Kütahya ve
Uşak-Simav-Sındırgı-Balıkesir güzergâhları,
Kütahya-Bursa kara yolu, Tavşanlı-Tunçbilek-Domaniç-İnegöl
bağlantısının bir an önce tamamlanmasını
istiyoruz.
Simavda Tarıma
Dayalı İhtisas Organize Sera Bölgesinin kuruluşu
tamamlanmıştır. Umut ediyoruz ki Simav, seracılık
anlamında ses getiren bir ilçe olacaktır. Yine, Simav SİMSAN
KOBİ Sanayi Bölgesi, yatırıma ve yatırımcıya
hazır hâle gelmiştir. Burada OEDAŞ tarafından elektrik
altyapısı da 2022de yatırım programına
alınırsa çok mutlu olacağız. Ayrıca, açık öğretim
sınavlarının Simavda yapılması konusunda
yardımlarınızı bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
tarım, bir milletin, bir ülkenin can damarıdır. Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün de ifade ettiği gibi Buğdayını, sütünü,
etini, bilimini ve sanatını kendin ürettiğin sürece özgürsün.
Pandemi göstermiştir ki tarımsız bir ülke dışa
bağımlı yaşamaya mahkûmdur. Kütahya, termal bölgesidir,
kaplıca bölgesidir; turizm olsun istiyoruz ama termal su imkânları,
sadece kaplıcalara değil, seralara da büyük avantajlar
sağlamaktadır. Bizler de seracılık yapmak isteyen tüm yatırımcıları
Simava, Gedize, Emete; kısaca Kütahyaya davet ediyoruz.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Örencik, Örencik!
AHMET ERBAŞ (Devamla)
Peki, Örencik de olsun.
Bizim gibi termal suya sahip
illerde tarım teşvikleri ve seracılık teşvikleri
mutlaka farklı olmalıdır. Yine, tarımda kullanılan
sulama sularının elektriğini mutlaka indirimli vermemiz gerekiyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Kesinlikle, Afyon için de öyle.
AHMET ERBAŞ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, et ve süt işletmecileri büyük
sıkıntı içindedir. Özellikle yem, ilaç ve nakliye
fiyatlarının, gübre fiyatının, tarımsal girdilerin
düzenlenmesi çiftçimize can suyu olacaktır. Kırsal kalkınma
desteği kapsamında, çiftçilerimizin ihtiyaç duydukları
makinelere yüzde 50 hibe desteği sağlanmaktadır. Bunun nüfusu 20
binin altındaki yerleşim yerlerinde uygulanması
belirtilmiştir ancak geçiminin büyük bölümünü hâlen çiftçilikle sürdüren
vatandaşlarımızın bir kısmı bu projeye
başvuramamaktadır. Kırsal alan şartının
kaldırılarak oluşan mağduriyetin giderilmesi önem arz
etmektedir. Arazi mülkiyeti şartı yerine, Çiftçi
Kayıt Sisteminde ekili arazi şartı getirilmesi yerinde
olacaktır diye düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
inşaatı süren, planlanan 8 adet barajımız var; Domaniç
Çamlıca Barajı, Pazarlar Orhanlar Barajı, Tavşanlı
Tunçbilek Barajı, Gediz Kayacık ve Murat Dağı Barajı,
Simav Kızılcık, Örenli ve Yağmurlar Barajı.
Yalnız, Simav'da yapılacak olan Örenliyi besleyecek Simav Çayı
son derece kirlidir; sebebi de bölgemizdeki yün yıkama
fabrikalarıdır. Maalesef, arıtma tesislerini elektrik
masrafları çok olacak diye çalıştırmıyorlar. Bölgede
kanser oranları çok arttı. Su çok kirli ve bu suyla yapılacak
sulama göletinden tarımda nasıl faydalanacağız, çok merak
ediyorum.
Yine, Gediz'de Murat
Dağına yapılacak gölet çok önemlidir çünkü Murat Dağı
bu bölgenin ve Uşak'ın su kaynağı, ayrıca bir
doğa harikasıdır. Gediz'i, ılıca
kaplıcalarını ve Murat Dağı'nı bir cazibe merkezi
hâline getirmeliyiz.
Değerli milletvekilleri,
Tavşanlı'da yaşanan bir köy hikâyesinden bahsetmek istiyorum.
Sayın Enerji Bakanımız burada. Sayın Bakanım, Türkiye
Kömür İşletmeleri tarafından Ömerler ve Berke köyleri kömür
madeni sebebiyle 1993te kamulaştırılmıştır. Bu
köyler 2000 yılında Tavşanlı'ya bağlı Ömerler
Mahallesi adı altında kurulmuştur. Bu kamulaştırma
sırasında 332 aileye arsa verilmiş, 93 aileye de
verilmemiştir, nüfusları farklı köylere
yazılmıştır. Kamulaştırılmayan köylerde
yaşam sürerken, hayvancılık, tarım gibi imkânlar sürerken
Ömerler ve Berke köyleri zor durumda kalmıştır. Kömür
sahasında kaldığı için mezarlarına dahi gidemez hâle
gelmişlerdir. Kamulaştırılan tarlaların bedelleri
ödenmeli, 93 kişinin arsası verilmeli, Ömerler köyünün nüfus
kütüğü Yörgüçten alınıp Ömerbey Mahallesine geri verilmelidir.
Otuz yılı aşmış bu sorunun hikâyesini, inşallah
Sayın Bakanım, çözersiniz.
Tavşanlı
demişken ilçemizin doğal değerleri uluslararası çapta ilgi
görmesini gerektirecek niteliktedir. Dünya üzerinde tek kalan piramidal karaçam
ormanı Tavşanlıdadır. Yine, dünya literatürüne Türkçe
ismiyle giren tek karaçam türü Şeneryana ormanı da
Tavşanlı'da bulunmaktadır. Tavşanlı'da Yaylacık
Ormanı'nda muhteşem güzellikte yabani at sürüleri yaşamaktadır.
Geçmişi Osmanlı'daki atlı sipahilere kadar giden bu at sürüleri,
üzerinde bir genetik tespiti yapılarak korunmalı ve
değerlendirilmelidir. Tavşanlı'da yukarıdan
bakıldığında kalp şeklinde görünen, bu nedenle
Kütahya'nın kalbi adı verilen höyükte yapılan kazılarda
önemli buluntular çıkmıştır. Böylece, pek çok medeniyete ev
sahipliği yapan Kütahya, bilinen uygarlıklara bir yenisini daha
eklemiştir.
Değerli milletvekilleri,
Kütahya'da yapımına başlanan, içerisinde millet kütüphanesi,
çini satış mağazası, her şeyden önemlisi otoparkı
olan millet bahçesi için ve proje çizimi tamamlanan kent meydanı
yapımı için verilecek ödeneklere; Kütahya il merkezine yapılacak
kentsel dönüşüm ve 1453 Konutları için verilen desteğe;
Pazarlar, Domaniç ve Aslanapa'da yapılacak TOKİ'ler için Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığına teşekkür ediyorum. Ayrıca, spor
salonları, gençlik merkezleri, gerek Kütahya merkezinde gerek ilçelerde
yapılacak 80e yakın spor tesisleri için Gençlik ve Spor
Bakanlığımıza çok teşekkür ediyorum. Bütün şehrin
beklentisi, bir an evvel Kütahya şehir stadının da müjdesini
sabırsızlıkla bekliyoruz. İnşallah, Kütahya,
yılan hikâyesine dönen şehir hastanesinin dışında, devlet
hastanesine, kadın doğum ve çocuk hastanesine en kısa sürede
kavuşur, ben de bu kürsüden çıkar Sağlık
Bakanımıza teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, UNESCOya en çok kültürel değer kaydettiren ilk 5 ülke
arasındadır. 2016 yılında UNESCOya kaydettirdiğimiz,
Kütahyamızın kent simgesi ve kültürel kimliğinin bir
parçası olan geleneksel çini sanatı da insanlığın
ortak kültürel mirası ilan edilmiştir. Yine, Kütahyadan 3 çini
sanatçısı da Yaşayan İnsan Hazinesi ilan edilmiştir.
Bu çalışmalar, çini ve seramiğin başkenti Kütahya için
mutluluk ve gurur kaynağımız olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Ahmet
Bey.
AHMET ERBAŞ (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
bizim sesimizi bulunduğumuz bölgelerden yurdumuza ve tüm dünyaya
duyurmamızı sağlayan, önemli bir kaynak olan, ülke
yönetimlerinin 4üncü gücü kabul edilen yerel basınımızı,
hepimizin şikâyetçi olduğu sosyal medya canavarına kurban
etmeyelim. İstismara uğramamaları ve çıkar gruplarının
kontrolüne girmemeleri için yerel basınımızın ekonomik
bağımsızlığını kazanması gerekmektedir.
Bu nedenle yerel basınımıza yasal düzenlemelerle can suyu
vermeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle
sözlerime son verirken Gazi Meclisi ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ŞAHİN TİN
(Denizli) Bravo.
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN
KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ekranları
başında bizleri izleyen değerli halklarımızı ve
cezaevinde olan, şu saatte hâlâ televizyon izleme imkânı bulan,
siyasi rehine olan yoldaşlarımızı saygıyla sevgiyle
selamlayarak başlamak istiyorum.
Şimdi, günlerdir bütçeyi
konuşuyoruz ve gerçekten de yorulduk. Bütçe nedir? En temelde,
aslında, halktan toplanan vergilerin kimin adına, nasıl, nerede,
ne zaman harcanacağını gösteren bir metindir. Yani aslında
hükûmetlerin tercihlerini ortaya koyan bir metindir. Biz bütçenin tamamına
Komisyon aşamasından beri muhalefet ediyoruz ve diyoruz ki: AKP
Hükûmetinin bütçe tercihleri ne yazık ki halktan yana değil,
kadından yana değil, işçiden yana değil ve en nihayetinde,
emekçiden yana değil. Kimden yana peki AKPnin
hazırladığı bütçe teklifinin kendisi? Aslında
sermayeden yana, 5li çeteden yana, müteahhitlerden yana bir bütçe
olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar,
siz, 2018 yılında, aslında, yaşanan büyük devlet krizini
çözmek için bir referanduma gittiniz; daha doğrusu, 2017
yılında. 2018 yılında da
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtiniz ve dediniz ki:
Biz artık Anayasada yama yapmayacağız, restorasyonlara son
verdik, biz sistemi toptan değiştireceğiz. Ve onu söylediğiniz
zaman dolar kuru 4 küsurdu, bugün dolar kuru olmuş 15 lira. Yani sizin
beğenmediğiniz restorasyonlar bugünkü sistemden daha iyi
işliyordu ve siz bugün aslında bütün bir sistemi
tıkamış durumdasınız.
Şimdi sizlere bütçeyle
ilgili, daha doğrusu birkaç tane ekonomik veri ifade etmek istiyorum.
DİSK-ARın 10 Aralık tarihinde yayınladığı
bir rapor var ve o rapora göre, geniş tanımlı işsiz
sayısı 8 milyon 281 bine yükselmiş; aslında bunun 10
milyona yaslandığını, dayandığını çok
iyi biliyoruz. Yine geniş tanımlı kadın işsizliği
yüzde 29,9; bakın, yüzde 29,9 geniş tanımlı kadın
işsizliği var. Ve en önemlisi, son bir yılda işsizlik
ödeneğine başvuranların sayısı 1 milyon 408 bine
yükselmiş; 1 milyon 408 bin kişi işsizlik ödeneğine
başvuru yapmış. Bütün bu rakamlar neyi söylüyor? Nasıl
büyük bir işsizlik olduğunu, nasıl büyük bir yoksulluk
olduğunu ama daha önemlisi, nasıl büyük bir kadın
yoksulluğu olduğunu ifade ediyor. Ama siz ne yazık ki
bunları hiçbir şekilde önemsemiyorsunuz.
Şimdi,
halklarımız iktidara sesleniyor, diyor ki: Duyun bizi.
İktidar koltuğunda oturanlar, saraylarda yaşayanlar,
şatafata boğulanlar, lüks araçlarından inmeyenler, beş saat
öncesinden aracını çalıştırıp koltuğunu
ısıtanlar; biz evimizi ısıtamıyoruz, biz çocuğumuzu
doyuramıyoruz, biz çocuğumuza günlük 10 TL harçlık veremiyoruz,
biz çocuğumuzu okula yazdırdık ama yurt bulamıyoruz, onu
barındıramıyoruz. diye isyan ediyorlar. Peki, siz ne
yapıyorsunuz? Siz ne yapıyorsunuz, size söyleyeyim: Siz yurt
yapmıyorsunuz, onun yerine, kaçak yurtlarda çocukların istismar
edilmesine, kaçak yurtlarda çocukların başının kesilmesine
göz yumuyorsunuz değerli arkadaşlar. Burada Karamandaki olay
olduğunda hepimiz dedik ki: Bunun üzerine gidelim. Burada komisyon da
kuruldu, değil mi? Sonuç ne oldu? Siz Bir kereden bir şey olmaz.
dediğiniz için Erzurum Palandökende çocuklar yeniden istismar edildiler
ve istismarcı kaçıp gitti. Sadece orada mı? Hayır, birçok
yerde, birçok Kuran kursunda, birçok yatılı okulda istismar
vakaları almış başını gidiyor ama ne yazık
ki siz bunların hiçbirini görmüyorsunuz.
Bakın, Vekili olduğum
ilde, Muşta 12 yaşında bir çocuk Karşıyaka Kuran
Kursunda kapıya asılı olarak bulundu. Ne oldu? Gizlilik
kararı verildi hemen, soruşturmada hiçbir ilerleme olmuyor ve aile
arıyor, diyor ki: Vekilim, biz dosyaya ulaşamıyoruz.
Çocuğunu kaybetmiş bir aileden bahsediyorum. Siz ne
yaptınız? Valiliğiniz açıklama yaptı mı? Yok, o
zaten daha çok HDP milletvekillerinin protokol listesiyle
uğraşıyor, bizi Valiliğin protokol listesine koymamayı
büyük bir marifet sandığı için Kuran kursunda ölen çocukla zaten
ilgilenmiyor ki.
İkinci bir özelliği
var Vali Beyin, Muş Valisinin; sürekli, üst üste aldığı
yasaklar. Biz daha on beş günlük yasak bitmeden bir sonraki gece gelen
yasağa tanıklık ediyoruz değerli arkadaşlar. Bütün
bunlar nedir? Bütün bunlar aslında hiçbir vaadi olmayan
yozlaşmış bir iktidarın, çürümüş bir sistemin ayak
sesleridir değerli arkadaşlar.
Bakın, biz kadın
yoksulluğunu, çocuk yoksulluğunu öyle oturduğumuz yerden
söylemiyoruz. Kampanya başlattık, il il gezdik, 18 il gezdik ve ne
gördük, biliyor musunuz? İnsanlar perişan hâldeler; tarlalara gittik,
seralara gittik, tezgâhlara gittik, evlere gittik, kapılara gittik ve
herkes şunu söylüyor: Biz bütün gün çalışıyoruz, on saat
çalışıyoruz, günün sonunda elimize 10 lira geçiyor -maksimum 30
lira- ve o 10 lirayı daha eve gitmeden tüketiyoruz çünkü ancak onunla
ekmek alabiliriz. Peki, bu size dokunmuyor mu değerli arkadaşlar?
Bunlar sizin de yurttaşınız değil mi? Bunlar sizin için de
önemli değil mi? Sanırım önemli değil çünkü önemli
olsaydı bu kürsüden bol hamaset, bol nutuk yerine kadınları
nasıl istihdam edeceğinizi, çocukları nasıl
koruyacağınızı, gençlere ne kadar yurt
yapacağınızı ve en nihayetinde de bu ülkeyi nasıl kalkındıracağınızı
anlatırdınız ama siz bize tankı, topu, silahı ve
geleceksizliği anlatıyorsunuz. Neymiş? Mavi vatan, olmadı
uzay vatan. E, ana vatan ne oldu? Ana vatana, üzerinde
yaşadığımız vatana ne oldu? Anadoluya, Mezopotamyaya
ne oldu? Anadolu ve Mezopotamya can çekişiyor. Neden? Kuraklıktan.
Neden? Yokluktan, yoksulluktan, açlıktan, üretimsizlikten,
geleceksizlikten şu anda inim inim inliyor ama ne yazık ki o da sizin
için hiçbir şekilde hiçbir şey ifade etmiyor.
Bakın değerli
arkadaşlar, İnsan Hakları Haftasındaydık, sizler de
birçok milletvekili de söz aldı ve çok şaşaalı şeyler
söylendi. Peki, gerçekten bu ülkenin insan hakları karnesinde ne var? Ben
size bir şey göstereyim, bakın, birçok arkadaşım gösterdi;
insan hakları karnesinde Garibe Gezer var. Cezaevinde işkenceye
uğradı, cinsel şiddete uğradı; bunu kamuoyuna
duyurmaya çalıştı, ona rağmen, daha önce intihara
teşebbüs ettiği hâlde tek başına hücrede tutuldu,
yaşamını yitirdi. Hani, insan Zulüm orada biter. der,
değil mi? Bitmedi; havaalanında, cenazesini almaya gittiklerinde
oradaki polis Alın cenazenizi, defolun gidin. dedi. Yetmedi; Mardin
Havaalanına vardı cenazesi, araç verilmedi. Kayyumlu belediyeniz
Cenaze aracı geldi, sonra polis onu geri gönderdi. İşte zulüm
budur değerli arkadaşlar. İnsan hakları karnesi sözle
olmaz.
Bakın, bu
tanıdık bir yüz değil mi? Sizin de
arkadaşınızdı; burada, bu sıralarda
milletvekilliği yaptı. Yeryüzünün görülmemiş- en büyük
acısına tanıklık etti. Annesini çok seviyordu,
yaşlı annesini cezaevindeyken kaybetti ama bu acı ona sizin için
az geldi değil mi? Onun annesini, Hatun anneyi defnedilen yerden biz
çıkardık. Ben oradaydım, İncek
Mezarlığındaydım ve orada nasıl
bağrıldığına, nasıl hakaretler edildiğine
tanıklık ettim. Aysel arkadaşımız kahroldu, bütün bu
yaşanan insanlık dışı durumları
hafızasından silmek istedi, şimdi bir sağlık sorunu
yaşıyor.
Gelin, Adli Tıbbın
bu ideolojik, bu düşman tutumundan vazgeçin ve Ayseli de Mehmet Emin
Özkanı da diğer hasta tutsakları da serbest bırakın
diyoruz ama kime söylüyoruz değerli arkadaşlar, kime söylüyoruz?
Duyan yok; işlemiyor söz, söz bitti; su çürüdü, tuz koktu ve biz
artık her gün yaşarken gerçekten utanç içinde yaşıyoruz;
bunlara tanıklık etmenin utancı, bunları beraber
yaşamanın utancı.
Bakın, bir resim daha:
Şenyaşar ailesi, Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit
Şenyaşar. Savcılık ne demiş biliyor musunuz? Faili
belli değil. demiş. Ya, kendi milletvekiliniz bile çıktı,
ne dedi Sayın Fakıbaba, ne dedi? Bu, kabul edilemez. dedi, Göz
göre göre bir katliam işlendi. dedi. Ve niye? Sadece Sizin vekilinize,
sizin partinize oy vermem. dediği için. Şimdi, siz Emine annenin
adalet talebine merhem olmadan, onun adalet
çığlığını duymadan hangi insan hakları
karnesinden bahsedeceksiniz? Hangi insanlıktan bahsedeceğiz?
Nasıl bir arada yaşayacağız? Bir evden 3 kişi
hastanenin içinde katledilmiş ve siz hâlâ sessizsiniz. Ya, sizi vicdana
davet ediyorum değerli arkadaşlar. O kadar çok söylenecek şey
var ki ama ne yazık ki zaman yetmiyor.
Bakın, değerli
arkadaşlar, az önce Cumhurbaşkanı Yardımcısı ne
dedi? Bizde Alevi, Sünni -bilmem ne- ayrımı yoktur. Öyle mi? O
zaman, kaldırın zorunlu din derslerini, samimiyetinizi görelim; Alevi
dergâhlarını Alevi kurumlarına teslim edin, samimiyetinizi
görelim.
İFFET POLAT
(İstanbul) Aleviler Müslüman değil mi? Onlar da İslamın
bir parçası değil mi, dinini öğrenmeyecek mi? Aleviler
adına konuşmayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Alevilerin evleri
çarpılandığında, Aleviler hedef
yapıldığında, Aleviler vali olamaz, kaymakam olamaz.
denildiğinde önüne set çekin, görelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Samimiyet mi? Değerli arkadaşlar,
söyleyelim: Maraş Valiliği Maraş katliamının
anmasını yasaklamış. Samimiyet mi? Gelin beraber gidelim, o
anmayı beraber yapalım. Bize Bu ülkede katliam yapmak serbest, katliamda
yaşamını yitirenleri anmak yasak. diyerek, bunu gözümüze sokarak
eşitlikten, adaletten, kardeşlikten bahsedemezsiniz.
Son olarak, katliam
zincirinin en son, en masum, dilsiz olanları; bunlar, bu resim, Dersim'de
çekildi ve Dersim halkının kutsalları ta Amerika'dan gelenler
tarafından katlediliyor. Niçin? Para için. Ama lafa gelince siz Amerika'ya
karşısınız, antiemperyalistsiniz. Kusura bakmayın, siz
paralı olanları çok seviyorsunuz, paralı Amerikalıyı
da, paralı Katarlıyı da baş üstünde ağırlıyorsunuz,
bir tek bu halka bir faydanız yok. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Fethi Açıkel.
Buyurun Fethi Bey. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FETHİ
AÇIKEL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gazi Meclisimizi ve yurttaşlarımızı en içten
duygularımla selamlıyorum. 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifinin Denge maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
cumhuriyetimizin 2nci yüzyılına girerken tek kişilik hükûmet
sisteminin dengesiz ve denetimsiz, ehliyetsiz ve liyakatsiz yönetiminin sebep
olduğu maalesef 5 büyük krizi aynı anda yaşıyoruz.
Dünyanın başka hiçbir coğrafyasında bu krizler aynı
anda yaşanmıyor. Bu krizler devlet krizi, demokrasi krizi,
dış borç krizi, diplomasi krizi ve değerler krizidir. Bu
krizler, Türkiyeyi her türden boyunduruğa ve
bağımlılığa maruz bırakmaya başlayan tek
kişilik hükûmet sisteminin maalesef kaçınılmaz bir sonucudur.
Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; eğer Bir hükûmet bir ülkenin iki yüzyıllık
modernleşme, yüz elli yıllık Parlamento, yüzyıllık
cumhuriyet birikimini ve çoğulcu siyasi rekabet kültürünü onlarca yıl
nasıl geriye götürebilir; Türkiyeyi tüm uluslararası endekslerde
30-40 basamak birden nasıl geriletebilir? diye soracak olursanız;
sizlere, daha onaylanmadan döviz şokuyla birlikte eriyen ve
halkımızı fakruzaruret içinde bırakan 2022 bütçe teklifine
bakınız derim. Değerli milletvekilleri Bir iktidar bir
memleketin hazinesini, Merkez Bankası rezervlerini nasıl
boşaltır; ulusal fabrikalarını, kamu kaynaklarını
nasıl pervasızca özelleştirir; Türkiye'nin kendine
yeterliliğini nasıl yok eder? derseniz; sizlere, yirmi
yıllık AK PARTİ iktidarına bakınız derim. Değerli
milletvekilleri Bir iktidar Türkiye'nin iktisadi varlıklarını
nasıl insafsızca kelepir hâle getirir, yeni kapitülasyonlara
nasıl izin verir, geçmişin Galata bankerleri yerine bugünün Londra
tefecilerini nasıl yerleştirir? diye soracak olursanız;
sizlere, toplanan vergilerin yeni nesil mültezimlere, 5li çetelere nasıl
aktarıldığına bakınız derim. (CHP
sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri Bir
iktidar milletini, devletin içine sızmış ve âdeta
derebeyliğini ilan etmiş mafya ağalarının
insafına nasıl bırakır, devlet içinde kara para
baronlarının sülük gibi, ahtapot gibi âyanlaşmasına,
oligarklaşmasına nasıl göz yumar? diye soracak olursanız
yani Kendi halkını, kendi devletini bir derin iflasın, bir
sinsi fetret döneminin, izah edilemez bir sefaletin içine insafsızca
nasıl iter? diye sorarsanız; sizlere, memleketi haraç mezat
yabancılara satıp kendini bu rant rejimine paydaş eden saray
iktidarına bakınız derim. Değerli milletvekilleri, yirmi
yıllık iktidarının sonunda Türkiyeyi devletsiz ve
bürokrasisiz, demokrasiyi hukuksuz ve adaletsiz, hazineyi dövizsiz ve yedek
akçesiz, hudutlarımızı ise korumasız ve güvenliksiz hâle
getiren şu tek kişilik hükûmet sistemine bakınız derim.
Değerli milletvekilleri, Türk tarımını çiftçisiz,
tarlaları gübresiz ve ilaçsız, fabrikaları yüksek teknolojisiz
ve teknisyensiz, ekonomimizi ise yerli ve millî sanayisiz hâle getiren
sarayın şu israf ve teslimiyet bütçesine bakınız derim.
Bu bütçe, bir avuç
imtiyazlı saray oligarşisinin servet transfer bütçesidir. Bu bütçe,
halkı yoksullaştırma, küçük üreticiyi mülksüzleştirme
bütçesidir çünkü bu bütçe, Türkiyenin 10 milyon asgari ücretlisini Kolombiya,
milyonlarca emeklisini Filipinler ve sosyal yardıma muhtaç 10 milyondan
fazla yoksulu Bangladeş düzeyinde bir gelire mahkûm eden bir bütçedir. Bu
bütçeyle saray kendine lüks ve şatafatı layık görürken
milletimize ise açlığa katlanmayı, yemek
porsiyonlarını küçültmeyi, halk ekmek kuyruğunda bile
şükretmeyi vazetmektedir.
Değerli milletvekilleri,
bu Hükûmet bütçesi gençlerimizi işsiz ve umutsuz
bıraktığı gibi, aile kurmalarını imkânsız
hâle getiren, yaşamları boyunca dört duvarı ve dört tekeri dahi
hayal edemeyecek bir duruma sokan bir yokluk bütçesidir. Bu fetret bütçesi
içinde devlet bürokrasisi ve personel rejimi felç olmuştur. Yargı
makamları yolsuzluk ve rüşvete karşı soruşturma dahi
açamayacak kadar bir aciz içine düşürülmüştür. Vatansever ve dürüst
kamu görevlileri parti şebekeleri tarafından ya sürgün edilmiş
ya susturulmuştur. Ülkenin namusu olan hudutlarımız insan,
uyuşturucu, altın, petrol ve hatta gıda
kaçakçılarının cirit attığı serbest geçiş
bölgesine dönüştürülmüştür. Ulusal egemenliğimiz ise âdeta
askıya alınmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkememizin ve AİHM'nin açık
kararlarına rağmen siyasetçiler, gazeteciler ve STK temsilcileri
hukuksuz bir biçimde hapiste tutulmaya devam edilmektedir. 2021
yılında bile sosyal medyayı ve gençlerin cep
telefonlarını kendine tehdit olarak gören zihniyet, sokak
röportajı yapan genç gazeteci kardeşlerimizi gözaltına almaktan
medet ummaktadır. Boğaziçinin, ODTÜ'nün, Mülkiyenin kampüsleri
açık hapishaneye dönüştürülmüştür. (CHP sıralarından
alkışlar) Hoca ve öğrencilerin güvenliği eli sopalı,
bıçaklı güruhların, keyfî davranan güvenlik görevlilerinin ve
liyakatsiz atamalarla Türkiye'den beyin göçünü hızlandıran kayyum
rektörlerin insafına terk edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
bu bütçe bu nedenle bir kurumsal çöküş bütçesidir; Türkiye'de devlet
aklını terk edenlerin, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve
Türkiye İstatistik Kurumu gibi geçmişin saygın kurumlarının
başkanlarını bir kabile devletinde atama yaparcasına
defalarca değiştirenlerin bütçesidir; Türk Hava Kurumu
uçaklarını, Muğla'da, Antalya'da memleketin akciğerleri
yanarken beceriksiz ve kör inat uğruna bozuk ve çalışmaz hâlde
pistlerde bekleten zihniyetin bütçesidir. Bu bütçe devletimizi kurumsuz,
bürokrasimizi kadrosuz, idareyi kuralsız ve keyfî hâle getiren; devleti
bir avuç muhteris, ehliyetsiz, 4-5 maaşlı özel danışmanla,
şark usulü nepotizmle yönetebileceğini sananların bütçesidir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
geçtiğimiz yirmi yıl içinde iktidar, İhvancı fantezilerin
peşinden giderek yüzyıllık Atatürkçü dış politikadan
uzaklaşmıştır. Türkiye bu nedenle dünyada yalnızlaşmıştır.
Ulusal itibarımız, firmalarımızın ticaret kapasitesi;
ambargolar, boykotlar ve kınamalar yüzünden zarar görmüştür.
Dış politikamız sarayın izlediği çarkıfelek
diplomasisi yüzünden âdeta dönme dolaba dönmüştür. Bir gün
İhvancılığı, Mavi Marmara'yı öne çıkaran,
ertesi gün ise darbeci ilan ettiğiniz Muhammed bin Zayedi kucaklayan bir
ilkesizlik ortaya serilmiştir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
küresel ve bölgesel jeopolitik rekabette Rusya'nın satranç, ABD'nin poker,
Uzak Doğu ülkelerinin strateji oyunu go oynadığı, Avrupa
Birliğinin ise maalesef mültecilerin ızdırabıyla alay
edercesine kirli pazarlığa giriştiği bu dönemde,
sarayın ısrarla tombala oynama bahtına 5 milyonu aşkın
Suriyeli, Afganistanlı sığınmacı çıkmıştır.
AK PARTİ'nin bu şuursuz açık kapı politikası yüzünden,
Türkiye'de IŞİDli, Nusracı, El Kaideci kimi örgüt üyelerine
oturma izni, hatta vatandaşlık verilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
bu bütçe, aileleri çaresizliğe, devlet kurumlarını çöküşe,
siyasi etiği çürümeye, toplumsal değerleri çözülmeye, milletin
varlıklarına ise çökmeye sebep olan bir yıkım bütçesidir.
Bu bütçe, 21inci yüzyılın ilk çeyreğinde
yurttaşlarımıza reva görülen bir çöküş bütçesidir, bir
Düyun-ı Umumiye bütçesidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; cumhuriyetin 2nci yüzyılında Büyük
Önderimiz Atatürkün ve cumhuriyetimizin ideallerine yaraşır bir
bütçeyi, sosyal demokratik bir bütçeyi Gazi Meclisimizde tüm
yurttaşlarımızla birlikte hazırlayacağız.
Memleketimizi bağımlılıktan, oligarşilerden kurtaracak,
kamu kurum ve kadrolarını yeniden kuracak, helalleşerek yurttaşlarımızı
kucaklayacak, bilimsel üretime dayalı yeni bir kalkınma hamlesi
başlatacağız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; işte, bu nedenle diyoruz ki: Gidiyor
gitmekte olan. (CHP sıralarından alkışlar) İşte,
bu nedenle diyoruz ki, Mekteb-i Mülkiyenin güzel marşının
dizeleriyle yineliyoruz ki: Gül ki sen, neşenle gülsün ay, güneş,
toprak, deniz./ Ey vatan, gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü
biz. Geliyor gelmekte olan.
Yüce Meclisimizi ve
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ankara Milletvekili Hacı Turan.
Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HACI TURAN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, 3üncü madde
hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Konuşma
metnimi hazırladım ama bugün metne sadık kalmayacağım.
Özellikle, 6 Aralıktan bugüne kadar, yaklaşık dokuz gündür
muhalefet partisi milletvekillerimizi burada dinlediğimizde, sanki küresel
salgın dünyada olmamış da sadece Türkiyede olmuş gibi bir
algıyla, farklı rakamlarla birtakım farklı yöntemleri
denediler; Hükûmetimizi bu noktada suçladılar.
Değerli arkadaşlar,
bu küresel salgından sadece Türkiye değil; dünyadaki bütün ülkeler
kendi ölçeğinde, olumsuz bir şekilde etkilendi. Bugün, Almanyaya
baktığınız zaman, mayıs ayında Berlinde bir
yürüyüş düzenleniyor. Sebebi nedir? 3,5 milyon nüfuslu Berlinde
yaşayanların yüzde 84ü kirada oturuyor. Bu küresel salgından
dolayı kiralarda yüzde 86 oranında bir artış oluyor ve
Berlinde yaşayanların büyük bir kısmı asgari ücretle
çalıştığı için yerel eyalet Berlinde şöyle bir
karar alıyor: Eylül ayında referanduma gidiyorlar; yaklaşık
yüzde 56yla, Berlindeki konutların yaklaşık 240 bin tanesi
için devlet tarafından kamulaştırma kararı
alınıyor. Evet, bu süreç herkesi etkiledi.
Özellikle muhalefet partileri
bütçeyle ilgili konuşurken şu çok dikkatimizi çekti: Kur üzerinden
eleştiri başladı. Bir kısmı çıktı dedi ki:
Türkiyenin 1 trilyon 750 milyar olan bütçesi yaklaşık 2 trilyon
zarar etti; bunun sebebi de kurdaki artışlardır. Değerli
arkadaşlar, şöyle Türkiyenin borcuna baktığımız
zaman, Türkiyenin kamu-özel sektör borcu yaklaşık 419 milyar dolar;
bunun 164 milyarı özel sektörün ve özellikle finans sektörünün borcudur.
Bu borçlar bir mal karşılığı alınmış
olan borçlar değildir; özellikle bankaların sendikasyon kredisi
olarak kullandığı borçlardır yani bunlar kısa, orta,
uzun vadeli borçlardır.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Reel sektörün de var, reel sektörün; onun 89 milyarı reel
sektörün!
HACI TURAN (Devamla) Özel
sektör borcuna baktığımız zaman, bugün, özel sektörün borcu
yaklaşık 125 milyar dolardır; bunun 25-30 milyar doları
büyük projeler içindir, diğerleri de özellikle, dövizle ticaret yapan, ithalat,
ihracat yapan firmaların kullandığı borçlardır. Yani
siz bu borçlara bakarak Efendim, Türkiyenin yıllık borcunun bir
kısmı çıkıyor; 2 trilyon zarar ettik
Yine dün bir
arkadaşımız çıktı 1,5 trilyon zarar ettik
Arkadaşlar, borç böyle hesaplanmaz. Bunu ödeyecek olan yine
Özel sektörün
karşılığı vardır, bankalarda
karşılığı vardır.
Avrupa ülkelerine
baktığımız zaman, bugün Almanyanın borcu
yaklaşık 5,5 trilyon dolardır, Fransanın borcu 5 trilyon
dolardır, İngilterenin borcu da 8,5 trilyon dolardır.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Kişi başına millî gelir 60 bin dolar orada; burada 6
bin dolar, 5 bin-6 bin dolar burada.
HACI TURAN (Devamla) Borçla
ilgili böyle olumsuz değerlendirmeler yapılırken değerli
arkadaşlar, mevduattaki paraya baktığımız zaman,
şu anda, geçen hafta itibarıyla mevduattaki nakit döviz rezervi 248
milyar dolardır.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Nerede bu, nerede? Almanyada mı?
HACI TURAN (Devamla) TL
cinsinden bakıyorsunuz
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Almanyada, Almanyada
HACI TURAN (Devamla) TL
cinsinden borca baktığımız zaman
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Milleti yanıltmayın, milleti yanıltmayın!
HACI TURAN (Devamla)
Mevduata baktığımız zaman, değerli arkadaşlar,
mevduatta TL cinsinden 1 trilyon 924 milyar para vardır.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Milleti yanıltmayın! Eksi 36 milyar dolar rezerv. Milleti
yanıltmayın!
HACI TURAN (Devamla) Bunlar
tamamen, Türkiyedeki yerleşiklerin, Türkiyede yaşayanların
parasıdır.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Milletin parasını hesaplıyorsan milletin borcunu da hesapla o
zaman.
HACI TURAN (Devamla) Yurt
dışında yerleşiklerin bu bankalardaki parası
yaklaşık 43 milyar TLdir.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Milletin mevduatını hesaplatabiliyorsan milletin borcunu da hesaplatacaksın.
Vatandaşın dolarını hesaba katıyorsan
vatandaşın borcunu da hesaplatacaksın; çiftçininkini de
katacaksın.
HACI TURAN (Devamla) Yani
makroplanda baktığımızda, ekonomide ciddi bir sorun yoktur
ama emanet ve kiralık kasalarda ne kadar döviz var, ne kadar para var, onu
bilmiyoruz. Şu konuda herkes rahat olsun: Faizin düşmesiyle -ki
inşallah Hükûmetimizin almış olduğu bu kararla birlikte en
kısa zamanda toparlayacağız- beraber
KADİM DURMAZ (Tokat)
Dolar 1 lira artarsa -450 milyar dış borç var- vatandaşa 450
milyar borç biniyor!
HACI TURAN (Devamla) Son
iki ayda faiz 4 puan düşmüştür.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Toplam mevduatın yüzde 63ü döviz.
HACI TURAN (Devamla) Bugün
ticari kredilere baktığımızda, yaklaşık 118
milyar yani eski parayla 118 katrilyon ticari kredi
kullanılmıştır. Bugün piyasaya
baktığımız zaman
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Yanlış bilgilendiriyorsunuz!
HACI TURAN (Devamla) Her
ortamda tartışabilirim, rakamlara vâkıf olun.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Hacı Bey, yanlış bilgilendiriyorsunuz!
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HACI TURAN (Devamla)
Baktığımız zaman, ticari kredi kullanımı 1
trilyon 604 milyar TLdir.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Halkı yanlış bilgilendiriyorsunuz!
HACI TURAN (Devamla)
İnşallah, Hükûmetimizin aldığı kararla en kısa
zamanda bunu toparlayacağız.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Toplam mevduatın yüzde 63ü döviz.
HACI TURAN (Devamla) Yine,
geçenlerde bir arkadaşınız söyledi: Almanyanın kişi
başına düşen millî geliri 55 bin dolar. Doğrudur. 355
milyar dolar fazla veren Almanyada, arkadaşlar, asgari ücret 1.200 ila
1.300 euro arasındadır.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Burada kaç dolar?
HACI TURAN (Devamla) Geçen
hafta ben Almanyayı aradım.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Burada da 200 euro. 200 euro burada, 200 euro.
HACI TURAN (Devamla)
Almanyada
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Türkiyede 200 euro.
HACI TURAN (Devamla) Mutfak
masrafı 600 eurodur; elektrik, su giderleri de yaklaşık 400
eurodur.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Üniversiteyi yeni bitiren 4.500 euro alıyor orada.
HACI TURAN (Devamla) Yani
Avrupada 2 çocuklu 4 kişilik ailede, bir evde eğer ikisi de
çalışmazsa aç kalırlar.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Niye gidiyor bu gençler Almanyaya? Doktorlar niye Almanyaya
gidiyor?
HACI TURAN (Devamla) Yani
bu ekonomik sıkıntıdan sadece Türkiye değil; Almanya da,
Fransa da, Amerika da, hepsi etkilenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatılmaktadır)
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Niye tutamıyoruz doktorlarımızı, gençlerimizi?
HACI TURAN (Devamla) Evet,
değerli arkadaşlar, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Oraya gidiyorlar, Almanyaya. Almanyaya gidiyorlar, Finlandiyaya
gidiyorlar.
HACI TURAN (Devamla)
Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hacı Bey, metne sadık kal bundan sonra, olmadı bu.
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen, İstanbul Milletvekili Hayati
Arkaz.
Buyurun Sayın Arkaz.
(MHP sıralarından alkışlar)
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
2022 yılı
bütçesinin vatanımıza, milletimize ve devletimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Aziz Atatürk diyor ki: Biz Türkler tarihimiz
boyunca hürriyet ve istiklalden yana olmuş bir milletiz. Türklük bir ruh
meselesidir. Büyük Türk milleti Ahlatın kapılarından girdiğinden
bu yana coğrafyayı kanıyla sulamış,
atalarımız bu sınırları cetvelle değil
kanıyla çizmiştir. Türk milletinin genetiğinde insanlık,
mertlik, cömertlik ve hayırseverlik vardır. Türk milleti bir
çınar ağacı gibidir; köküyle, yaprağıyla ve
dalıyla gürler. Vatan aşkı ise maya gibidir; sütü bozuklarda
tutmaz.
Ülkücüler, Türk milletinin
ülküsünü taşıyan kutlu davanın fedakâr erleridir. Ülkücü Türk
milliyetçileri iman erleridir. Ülkücülerden, Ülkü Ocaklarından hain
çıkmaz; çıkarsa dava adamı çıkar. Ülkücülük, Ruhi
Kılıçkırandan Fırat Çakıroğluna bir
sevdanın ölümsüz kahramanlığıdır. Ülkücülerin yeri
bellidir, o da Milliyetçi Hareket Partisidir. (MHP sıralarından
alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi 8
Şubat 1969dan beri Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milletinin
bölünmez bütünlüğünün teminatı olmuştur. Milliyetçi, ülkücü
hareket olarak biz, bu memleket için çok ağır bedeller ödedik ancak
ne kadere küstük ne de devlete küstük çünkü Başbuğumuz Alparslan
Türkeşin dediği gibi; durum ne kadar karanlık olursa olsun
teslim olmayı kabul etmemek yenilmezliğin sırrıdır.
Türkiye'nin kızıl emperyalizmin pençesine yakalanmasını
ülkücü Türk gençliği engellemiştir. Türkiye sosyalist olsaydı
Rusya denizlere inerdi ve Sovyetler Birliği dağılmazdı.
Nitekim, Komünist Partisi yöneticileri Her şeyi hesapladık ama
güneydeki sivil direnişi hesaplayamadık. demişlerdir. Bu
direniş, Başbuğ Alparslan Türkeşin önderliğinde
ülkücü harekettir. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk milletinin karakterinde mazluma merhamet ve
adalet vardır. Renklerimiz, desenlerimiz, duygularımız,
düşüncelerimiz farklı olabilir, hatta siyasi görüşlerimiz de
farklı olabilir ama büyük Türk milletinin kalbi tektir ve birdir. Lider
Devlet Bahçeli Beyin dediği gibi, adımız bir, anımız
bir, acımız bir; biz büyük bir aileyiz; kuzeyden güneye, doğudan
batıya tek yürek, tek bileğiz; biz büyük Türk milletiyiz. (MHP
sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bölücülüğe, ayrımcılığa, etnik
milliyetçiliğe ve kavimciliğe asla izin vermedik, vermeyeceğiz.
Milliyetçi Hareket Partisinin duruşu net, siyaseti berrak,
yaptıkları açık, söyledikleri doğru ve hedefleri kutludur.
Yarım asırdır Türk milletine verdiğimiz söz uğrunda
mücadele ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Kerkükte Türkmen,
Karabağda zafer, İstanbulda Fatih, Sarıkamışta
Enver, Sakaryada Mustafa Kemal, Çanakkalede şehit, Kıbrısta
gazi, Turanda sönmeyecek meşaledir. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP birliktir, beraberliktir, sevgidir, şefkattir, hoşgörüdür, millet
ocağıdır; birliğin, kardeşliğin,
arkadaşlığın, dayanışmanın
ocağıdır. Güçlü MHP, güçlü Türkiye demektir. Milliyetçi Hareket
Partisi büyük Türk milletinin ta kendisidir. Büyük Türk milleti var oldukça
Milliyetçi Hareket Partisi de var olacaktır. (MHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Bu kürsüde devletin
birliğine, dirliğine, milletin bütünlüğüne saldırılar
var. Buradan devlete meydan okutmayız, devlete kafa tutana müsaade
etmeyiz, izin vermeyiz; herkes aklını başına alsın
diyorum. Ne mutlu Türk'üm diyene! (MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN 3üncü madde
üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Şimdi, 4üncü maddeyi
okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Bütçe Düzenine ve Uygulamasına İlişkin
Hükümler
Bağlı
cetveller
MADDE 4- (1) Bu Kanuna bağlı cetveller
aşağıda gösterilmiştir:
a) 1 inci madde ile verilen ödeneklerin
dağılımı (A)
b) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri
tarafından ilgili mevzuata göre tahsiline devam olunacak gelirler (B)
c) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
gelirlerine dayanak teşkil eden temel hükümler (C)
ç) Bazı ödeneklerin kullanımına ve harcamalara
ilişkin esaslar (E)
d) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) ve (III)
sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumların nakit
imkânları ile bu imkânlardan harcanması öngörülen tutarlar (F)
e) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı
Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca verilecek gündelik ve tazminat
tutarları (H)
f) Çeşitli kanun ve
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre bütçe kanununda
gösterilmesi gereken parasal sınırlar (İ)
g) Ek ders, konferans ve fazla çalışma
ücretleri ile diğer ücret ödemelerinin tutarları (K)
ğ) 11/8/1982 tarihli ve 2698 sayılı
Millî Eğitim Bakanlığı Okul Pansiyonları Kanununun 3
üncü maddesi gereğince Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından yönetilen okul pansiyonlarının öğrencilerinden
alınacak pansiyon ücretleri (M)
h) 7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı Millî
Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca millî müdafaa mükellefiyeti yoluyla
alınacak hayvanların alım değerleri (O)
ı) 3634 sayılı Kanun uyarınca
millî müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak motorlu
taşıtların ortalama alım değerleri ile günlük kira
bedelleri (P)
i) 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II) ve
(III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin yıl içinde
edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmette
kullanılacağı ve kaynağı ile 5/1/1961 tarihli ve 237
sayılı Taşıt Kanununa tabi kurumların yıl içinde
satın alacakları taşıtların azami satın alma
bedelleri (T)
j) Kanunlar ve kararlarla bağlanmış
vatani hizmet aylıkları (V)
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 4üncü madde üzerine İYİ
Parti Grubu adına söz aldım. Selamlarımı sunarım.
5018 sayılı
Kanunun 15inci maddesine uygun olarak merkezî yönetim bütçe kanununda yer
verilmesi gereken ilgili cetvellerin 4üncü maddede yer alması
sağlanmaktadır. Yapılan rutin bir işlem olduğu için
ben genel bir değerlendirme yapacağım.
Değerlendirmeye geçmeden
önce, önemli bir mağduriyete acil çözüm beklediğimi dile getirmek
istiyorum. Stajyerler ve çıraklar emeklilik işlemleriyle ilgili SGK
kayıtlarında işe başlama tarihi olarak staja veya
çıraklığa başladıkları tarihin esas alınmasını
istemektedirler. Yurt dışında staj yapanların ve bazı
meslek mensuplarının stajları emekliliğe müracaatta
başlangıç sayılırken 1 milyondan fazla
olduklarını belirten mağdurlar merkezî yönetim bütçesine yük
olmamak için staj süreleri için borçlanmayı da kabul etmektedirler. Bu
hakkın verilerek mağduriyetin giderilmesi sosyal devlet olmanın
gereğidir.
Değerli milletvekilleri,
her yeni bütçenin milleti heyecanlandırması gerekir çünkü yeni
bütçeyle gelirin artması, sorunlara çözüm getirmesi, çare olması ve
hayatı kolaylaştırması beklenir. Açıkça söylemeliyim
ki bu bütçe millete heyecan değil, karamsarlık veriyor. Zira, bu
bütçe milletin bütçesi değil; Külliyenin ve yandaşların
yolsuzluk üzerine kurulu yoksulluk bütçesidir. Bu bütçede faiz ödemeleri var,
garanti ödemeleri var, millete dair hiçbir şey yok. Bu defa galiba
mızrak çuvala sığmayacak.
Ülkemizin daha önce
karşılaştığı onca krize benzemeyen, çok
farklı ve çok yönlü büyük bir krizle karşı
karşıyayız. Son yıllarda, İYİ Parti olarak
ısrarla tekrarladığımız, Genel
Başkanımız Sayın Akşenerin grup
toplantılarında sık sık dile getirdiği üreten ekonomi
modeliyle ilgili sözlerini duymazlıktan geldiler. Tüketime dayalı bir
ekonomik modelle seksen yıllık birikimimizi satıp savurdular.
İtibardan taviz verilmez. diyerek sorumsuzca harcadılar ve nihayet
sona doğru yaklaştıklarını, duvara toslamak üzere
olduklarını anlayınca Millî Güvenlik Kurulu Kanununda
ekonomik kelimesinin geçtiğini fark ettiler. Beceriksizliklerini
gizlemek için Millî Güvenlik Kurulunu alet ederek politika
değişikliği izlenimini vermek ve zaman kazanmak istedikleri
anlaşılmaktadır. Ne var ki bir politika
değişikliğini uygulayabilecek ne kurum kalmıştır
ne de uzman. İktidar, kendi anlayışı ve kıt
bilgileriyle sorunu meydana getiren gerçekleri göremez, hiçbir şekilde
çözüm de getiremez. İtibarın gösterişli saraylarda
şatafatlı hayat tarzıyla sağlanabileceği zannedilse de
gerçekler hiç öyle değildir. İtibara açıklık getirmek
için bazı sorular sormak istiyorum.
1) Uluslararası Mali
Eylem Görev Gücü olan Yasa Dışı Para Hareketleri Takip Kurulu,
Türkiyeyi, kara para aklanması ve terörizmin finansmanıyla
mücadelede yeterince çaba göstermediği gerekçesiyle gri listeye
almıştır. Neler oldu da iktidar döneminizde 2nci defa gri
listeye girmiş olduk? Gri listeye girmemize sebep olan hangi örgütler veya
kişiler vardır?
2) Dünyanın en büyük
ekonomilerine sahip G20 ülkeleri arasında 10uncu sıraya çıkma
hedefinden vazgeçildiği ve G20 dışında
kalacağımız anlaşılmaktadır. Hiç olmazsa G20de
kalabilmek için hangi tedbirleri alacaksınız?
3) Avrupa Birliğine tam
üyelik müzakerelerine başlandığını tantanalı
törenlerle ilan etmenizin üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra,
bırakın tam üyelik sürecinin tamamlanmasını, çok incitici
bir şekilde Avrupa Birliğinin güney komşuları statüsüne
indirilmiş bulunmaktayız. Bunun sorumlusu Avrupa Birliği mi, AKP
iktidarı mıdır?
4) Büyük ümitlerle
girdiğimiz 21inci yüzyılın ilk çeyreğini çok kötü
geçirmekte olan bir ülkeyiz. Hâlâ başarı hikâyeleri uydurularak
peş peşe petrol ve doğal gaz keşifleri
yapıldığı, defalarca, yerli otomobil fabrikaları
kurulduğu açıklanmıştır, uçaklarımızın
göklerimizi süsleyeceği, yakında uzaya bile gidebileceğimiz
müjdelenmiştir. Milletin bunlara inandığını mı
sanıyorsunuz?
5) 2023 lider ülke Türkiye
programında yer alan ekonomik hedefte, kişi başına
düşen millî gelir 25 bin dolardı; revize edilerek sürekli
düşmüş, bu bütçeyle 6 bin dolara yaklaşmıştır.
Ortada hedef falan kalmadığına göre yüzünüz hiç
kızarmıyor mu?
6) 500 milyar dolarlık
ihracat hedefi 226 milyar dolara düşürülmüştür. İş
insanlarımızın üstün ve başarılı
çalışmaları sayesinde en olumlu gelişmeyi
ihracatçılarımız gerçekleştirmiştir. Ekonomi
yönetimindeki son hamleler ara malı ithalatını
zorlaştıracağı için, üretimi zora sokmayacak hangi
tedbirleri aldınız?
7) Ekonomiyle ilgili devletin
önemli kurumları ya kapatıldı ya da içi
boşaltıldı, değiştirildi ve işe yaramaz hâle
getirildi; Devlet Planlama Teşkilatı kapatıldı, Merkez
Bankası ve TÜİK kontrol altına alındı, Kamu İhale
Kurumu yolsuzluklara alet edildi, para kokan bütün kuruluşlara göz dikildi.
İçinizde yanlışlıkları söyleyebilecek kimse yok mudur?
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
8) Her fırsatta, AKPden
önce hiçbir iş yapılmamış gibi mukayeseler
yapılmaktadır. Taş Devrinde yaşanıyormuş da AKP
sayesinde bugünlere geldiğimizi ifade eden iktidar yetkilileri; bugünkü
9) Avrupa ülkeleriyle
mukayese edilirken yoksulluk ve sosyal dışlanma risk oranları
verilerine göre, ülkemizin 1inci sırada olduğunu ve geçen ay
yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Yıllık
Programında da yer aldığını acaba iktidar
milletvekilleri biliyorlar mı?
10) Ekonomik
tükenmişliğinizi gizlemek için bu kürsüden hâlâ Ayasofyayı
açtık. diye edebiyat yapıyorsunuz. Ayasofya stratejik olarak müzeye
dönüştürülürken ikinci bağımsızlık belgemiz olan
Montröyü imzaladığımızı bilmiyor olabilirsiniz ama
hiç olmazsa tapuya Ayasofya-ı Kebir Cami-i Şerifi olarak Atatürk
tarafından kaydedildiğini de mi öğrenemediniz? (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
11) Ekonomide farklı
sesler çıkmaya devam ediyor, aranızda anlaşsanız, biz de bilsek;
yaşanan krizin sorumlusu dış güçler midir, değil midir?
12) Çok sıkı
ilişkiler içinde olduğunuz ve daha dün kardeş ilan
ettiğiniz Katarın mavi vatanda ABD ve Kıbrıs Rum
Yönetimiyle birlikte doğal gaz arama şirketi kurarak ruhsat
almalarını nasıl geçiştirebiliyorsunuz?
13) Üst düzey dostluk
ilişkileri içerisinde bulunduğunuz Çin, Türkiye'nin Suriyede
işgalci olduğunu ve çekilmesi gerektiğini açıkladı.
Aynı Çin, Doğu Türkistanda 30 milyona yakın soydaşımıza
Türk ve Müslüman oldukları için korkunç işkencelerle zulüm uygulamaya
devam ediyor. Bu sebeple bazı ülkeler 2022 Kış
Olimpiyatlarına diplomatik boykot kararı almıştır.
Siz hâlâ nasıl sessiz kalabiliyorsunuz? Vicdanınız hiç
sızlamıyor mu? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
14) Türk milletine moral,
size de itibar kazandıracağına inandığım Süleyman
Şah Türbesi Türk toprağı olan asıl yerine ne zaman
taşınacaktır? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Türkiye büyük bir ülkedir, ne var ki büyük bir ülke gibi yönetilemiyor. Pek çok
konuda çelişkiler yaşanmaktadır. Bu çelişkilerden kurtulmak
için tek çözüm vardır, o da seçimdir. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Biz, İYİ Parti olarak
beklentilere çare olmak ve sorunları çözmek için hazırız. Biz,
neyi nasıl yapacağımızı biliyoruz. Öncelikle, ucube
tek adam yönetimi demek olan partili Cumhurbaşkanlığı
sisteminden kurtulacağız. Kuvvetler ayrımını esas
alarak iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemi tesis
edeceğiz. Biz, nefret, tehdit ve hakaret dilini kullanmayacağız,
güven ve huzura dayalı bir iç politika takip edeceğiz.
Komşularımız, bölgemiz ve dünyayla barışık
olacağız, hak ve menfaatlerimizi korumak için şahsiyetli bir
dış politika takip edeceğiz.(İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Biz, ekonomik dengeleri yeniden
sağlayarak Türk parasına itibar kazandıracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Stratejik bütün ürünlerimize, yer altı ve yer üstü bütün
kaynaklarımıza sahip çıkacağız,
varlıklarımızı peşkeş çekmeyeceğiz,
çektirmeyeceğiz.(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Bu zor coğrafyada Türk milletinin ilelebet hür ve mutlu
yaşamasının temini için var gücümüzle
çalışacağız. Birlik ve beraberlik içerisinde Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kurucu değerlerine sonuna kadar sahip
çıkacağız. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
2022 yılının
huzurlu ve umutlu olmasını diliyor, saygılarımı
sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sivas Milletvekili
Ahmet Özyürek.
Buyurun Sayın Özyürek.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ÖZYÜREK
(Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhur İttifakının gayesi, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin kalıcı ve köklü hâle gelmesi için ihtiyaç duyulan
reformları, yasal düzenlemeleri, sosyal ve ekonomik iyileştirmeleri
hayata geçirmektir. Cumhur İttifakında şahsi çıkarlar
değil, milletin çıkarları esastır; ana eksenidir. Cumhur
İttifakının enerji ve güç kaynağı millî iradedir.
Millî irade çifte su verilmiş çelik gibidir; modası geçmiş,
eskimiş birtakım yaftalama ve saptırma yönetimler onu eğip
bükemez. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'nin şartları, millî
güvenliği, millî bekası, istikrarı ve demokratik
normalleşmesi neyi gerektiriyorsa onu yapar.
Cumhur İttifakı,
tarihin doğru yerinde, doğru şekilde, doğru zamanlamayla
durmaktadır. Bu duruş, geleceği imar ve ihya edecektir.
Değerli milletvekilleri,
2022 yılı merkezî yönetim bütçesi, kapsayıcı,
sürdürülebilir, istihdam odaklı ve gelir dağılımı
adaletini gözeten, büyümenin tesis edilmesi, mali disiplinin sürdürülmesi, kamu
dengelerinin iyileştirilmesi gibi başlıca hedeflerin gerçekleştirilmesi
amacını taşımaktadır. Türkiye'nin büyümesi ve
gelişmesi, daha güçlü bir ülke olması için, demokrasi, insan
hakları ve hukukun üstünlüğü esasında ekonomik ve sosyal olarak
süratle yol almalıyız. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu amaçla
atılan reformist adımların Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını
çözerek Türkiye'nin gücüne güç katacağını
değerlendiriyoruz.
Salgının ekonomiye
olan etkilerini azaltmak, vatandaşlarımıza olumsuz etkilerini
asgariye indirmek için öncelikle Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi
uygulamaya konulmuştur. Bu kapsamda, esnaf, sanayici, çiftçi ve
çalışanlarımıza yönelik önemli destekler
getirilmiştir. Kısa çalışma ödeneği, işten
çıkarma yasağı, kredi ertelemeleri, nakit desteği gibi
tedbirlerle toplumun tüm kesimleri koruma altına
alınmıştır. İşletmelere yönelik finansman
koşullarının kolaylaştırılması ile
çalışma ve sosyal hayata ilişkin tedbirleri içeren birçok alanda
sağlanan destekler artarak devam etmiştir.
Sivas'ımızdaki
esnaf ziyaretlerimizde, esnaflarımıza devletimiz tarafından
sağlanan desteğin devam etmesinin önemli olduğunu gördük. Bu
amaçla, esnafımıza istihdam yönünden fayda sağlayacak kredi,
prim ve benzeri teşviklerin verilmesi gerekmektedir. Bu şekilde
Sivas'ımızın ekonomisine yeni girişimciler kazandırılarak
yerel potansiyelimizin artırılmasının da önü açılmış
olacaktır.
Sivas'ımızda
yaşanan kuraklık, ilçelerimizde çiftçilikle uğraşan
vatandaşlarımızın mağduriyetine neden olmuştur.
Sivas ilimiz iklim nedeniyle her ürünün ekimine uygun
olmadığından yılda bir defa mahsul alınmaktadır.
Bunlar, başlıca arpa, buğday, çavdar ve yem ürünleridir. Bu
ürünlerde verimin düşük olması sebebiyle yaşanan
mağduriyetlerin giderilmesi için, Bakanlığımız
tarafından öngörülen ve aralık ayı başında hesaplara
aktarımına başlandığı duyurulan desteklerin
artarak devam etmesi gerekmektedir. Ayrıca, çiftçilerimizden, il ve ilçe
tarım müdürlüklerince, tarım ve hayvancılık
işletmeleri kayıt ve bilgi dokümanı istenildiğinde belge
işletim ücreti alınmaktadır yani çiftçilerimiz il veya ilçe
tarım müdürlüklerine bir evrak almaya her gittiğinde, her
defasında ücret ödemektedirler, bu da onlarda bir mağduriyete yol
açıyor arkadaşlar. Bu ücretin kaldırılması
çiftçilerimize de yarar sağlayacaktır. Türkiye, tarımsal
üretimde ve tarımsal ticarette parlayan bir yıldız olmayı
hak edecek toprağa, iklime, bilgiye, insan kaynağına sahiptir.
Sivas'ımıza gerekli destekler verildiği takdirde, ülkemizin
tarımsal üretimine katkı sağlayabilecek potansiyelde olduğu
göz ardı edilmemelidir. Tarımsal üretim ve tarımsal ticarette
yeni bir vizyon ve yapısal değişiklerle birlikte bunu
başarabilecektir.
Diğer yandan,
Sivas'ımızda hayvancılıkla uğraşan
vatandaşlarımızın şartlarının
iyileştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede, yemleme
maliyetlerinin azaltılması ve kaba yem açığının
giderilmesi büyük önem taşımaktadır. Hayvancılık
destekleri, hayvan ıslahı, kaliteli yem ve bitkilerin üretimi
artırılmalıdır.
Sivas'ımızın
üreten, gelişen ve vatandaşına istihdam sağlayan bir
şehir olma yolunda ilerleyişini kararlılıkla sürdürmesi
için girişimcilik kapasitesinin güçlendirilmesi gerekmektedir.
İş, yatırım ve girişim odaklı
yaklaşımla iş sahası açma, yatırım yapma, üretim,
ihracat, gelir yaratma hususundaki her türlü çaba desteklenmelidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sivas'ımızı başkente
bağlayacak yüksek hızlı tren hattının tamamlanarak
ulaşıma açılmasını -Sivaslı hemşehrilerimiz
olarak- bekliyoruz. Ayrıca, Sivas'ımızda şehir içi
taşımacılığı yapan özel halk otobüsü
işletmecilerimizle yaptığımız istişarede,
onların 65 yaş ve engelli yolcularla ilgili, onların binişlerine gelir desteğinin
artırılmasıyla ilgili emekçilere sağlayacağı
fayda önemlidir.
Değinmek istediğim
bir diğer önemli husus, uydu üzerinden yayın yapan yerel televizyon
kanallarının, son günlerde temelsiz ve ekonomik gerçeklerle
bağdaşmayan döviz kurlarındaki dalgalanmalardan
etkileneceği üzerinedir. Sektörün işleyişinin
devamlılığı adına, TÜRKSAT uydu frekansı
kiraları Türk lirası bazında sabit fiyat üzerinden
belirlenmelidir. Ülke genelinde binlerce insanın ekmek yediği bu
sektörde maliyetlerin artışının istihdama etkileri düşünüldüğünde, gerek
Sivasımızda gerek diğer illerimizde yerel televizyon
kanallarımızın daha iyi yerlere gelebilmeleri için
çalışmalarını desteklediğimizi belirtiyor, her
kesimden insanımıza, her sektöre destekleriyle sahip çıkan
devletimizin bu konuda da tedbir alacağına yürekten inanıyoruz.
Tabii,
Sivasımızın gelişebilmesi için, kalkınabilmesi için
tarım ve hayvancılığın gelişmesi gerekiyor.
Üretebilen bir Türkiye olabilmek için veya üreten Sivas olabilmek için, tarım
ve hayvancılığın dışında
Sivasımızın sanayide de önemli bir rol oynamasını
istiyoruz. Dünyayı etkileyen nasıl bir Covid süreci varsa ülkemizi de
etkilemiştir. Ekonomik anlamda etkilendiğimizden dolayı ben de
diyorum ki: Covid illeti bütün dünyayı ekonomik olarak etkilemiştir,
ülkemiz de bundan etkilendiğinden dolayı Sivasımız da
etkilenmiştir. Bunun için, madem böyle bir ekonomik sıkıntı
yaşıyoruz, Sivasımızın organize sanayi bölgesinin ve
Demirağ Organize Sanayi Bölgesi'nin de ve tam olarak Sivas'ımızı
kapsayacak bir şekilde yani 6ncı bölgeden, özel teşvikten
Sivas'ımızın da faydalanmasını istiyoruz. Çünkü
oradaki üreticilerimiz veya dışarıdan, içeriden gelecek
yatırımcıların tek istediği şudur: Sivas'ın
lojistik anlamda belki ulaşımı zordur ama bizi Sivas'a
teşvik edecek olan nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
AHMET ÖZYÜREK (Devamla)
Özel teşviktir, 6ncı bölgenin tam olarak Sivas'a verilmesidir. Böyle
olduğunda içerideki ve dışarıdaki
yatırımcılar Sivas'a gelmek istiyorlar. Onun için, Sayın
Varank Bey'le de görüşmüştük Sanayi Bakanımızla,
Hazır. demişti kararname. Ben de diyorum ki: Sayın
Cumhurbaşkanım, Sivas'a 6ncı bölgeyi ve özel teşviki verin,
kararnameyi imzalayın, en azından yılbaşından önce
Sivas'ın yiğidolarına bu da müjde olarak gelsin.
Çalışan, üreten ve millî değerlerine önem veren
Sivas'ımıza da hep birlikte sahip çıkalım diyorum.
Beni dinlediğiniz için
Genel Kurulu saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mardin
Milletvekili Pero Dundar.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA PERO DUNDAR
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi üzerine
partim adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, bizleri
ekranları başında izleyen halklarımızı,
cezaevindeki arkadaşlarımızı selamlıyorum.
Şimdiye kadar 17
bakanlık bütçesi görüşüldü. Bu görüşmeler esnasında, bulunduğumuz
her yerde, bu bütçenin halkın bütçesi olmadığını
anlattık, anlatmaya devam edeceğiz. Grubumuz bu süre boyunca da
birçok konuya değindi, değindiği için de ben çok fazla detaya
girmeyeceğim ancak özellikle bakanların sunumuyla ilgili birkaç
noktaya vurgu yapmak istiyorum. Özellikle Mardinle ilgili, vekili olduğum
ille ilgili bazı sorular soracağım; söylemediğimiz,
sormadığımız sorular değildir ama bir kez daha
söylemek istiyorum.
Bu ülkenin Adalet Bakanı
öyle bir tablo çizdi ki aklınız hayaliniz durur. Cezaevlerinde her
gün hak ihlalleri yaşanmıyormuş gibi konuştu, tecrit
politikaları uygulanmıyormuş gibi, ülkede adalet duygusu
bırakmışlar gibi konuştu. Sanki 84 yaşındaki
hasta tutsak Mehmet Emin Özkanın ellerine hastaneye giderken bile kelepçe
takmamışlar gibi, Urfa Adliyesi önünde iki yüz seksen bir gündür
adalet isteyen Emine Şenyaşarın sesine kulak
tıkamamışlar gibi, Emine Şenyaşarın adalet
arayışına cezaevinde şüpheli bir şekilde
yaşamını yitiren Garibe Gezerin annesi Halime Gezerin adalet haykırışı
eklenmemiş gibi.
Ben buradan Adalet
Bakanına sormak istiyorum: Sistematik işkenceye maruz
bırakılan Garibe Gezerin sesini neden duymadı? Garibeye cinsel
şiddet dâhil her türlü işkenceyi yapan cezaevi personeli neden
cezalandırılmadı? Garibe ölüme sürüklenirken neden elektrikler
yoktu, neden acil durum butonu devre dışı
bırakıldı? Ve son olarak şunu sormak istiyorum kendisine:
Garibenin yaşamını yitirmesine neden olan şey Kürt ve
kadın düşmanlığından başka nedir? Garibe, Kürt
kadınına düşman politikaların hedefi olan ailelerden sadece
birinin çocuğudur. Bu şiddet ilk kez gördüğümüz bir şey
değildir ama son bulması için de tüm gücümüzle mücadele etmeye devam
edeceğiz.
Yine, bir diğer bakan
Çevre ve Şehircilik Bakanı. Sağ olsun, sunum yaparken kendi
alanı dışında her şeye değindi.
Değinmediği şeylerden birini ben söyleyeyim: Nusaybinde
inşa edilen TOKİlerde yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlükten hiç
bahsetmedi. O kadar malzemeden çalmışlar ki rüzgâr esse binalardan
bir parça kopuyor. Ev sahiplerinin dünya kadar
borçlandığını ise hiç belirtmedi.
Hele bir İçişleri
Bakanı var, o zaten Allaha emanet. (HDP sıralarından
alkışlar) Bu Bakan döneminde insanlar helikopterlerden
atıldı ve bu, Bakan tarafından savunuldu. Çocuklar
zırhlı araçlar altında kaldı. Kadına yönelik
şiddet ve katliam derinleşirken katiller İnfaz Yasasıyla
serbest bırakıldı. Peki, 12 yaşında 13 kurşun ne?
Babasıyla birlikte katledilen Uğur Kaymazın katili kimdir?
Bölgeye huzur geldi derken Garibe Gezerin tutuklu olan ağabeyinin,
güvenlik gerekçesiyle kardeşinin cenazesine katılmasına engel
olundu. Halk iradesiyle seçilen belediyelere kayyumlar atandı. Kayyumlar
tarafından kendisine milyarlarca liralık hediye verildi. Başta
Mardin kayyumu Mustafa Yaman olmak üzere kayyumların yolsuzluk ve
usulsüzlüklerine göz yumuldu, ortak olundu. Yetmedi, Mustafa Yaman terfi alarak
ödüllendirildi. Bakın, daha birkaç gün önce, Mardin Kayyumunun hazineden
bedelsiz aldığı 50 milyon liralık taşınmaz
satılığa çıkarıldı. Belediyelerde her türlü
yolsuzluk devam ediyor.
Hani güvenlik sağlanmıştı?
Peki, her ay on beş gün sokağa çıkma yasağı ve eylem,
etkinlik yasağı getiriliyor. Bu yasaklar da kimedir? HDPyedir,
muhalefetedir, sivil toplum örgütlerinedir arkadaşlar. Ha, şunu da
söyleyelim, zulüm ve yolsuzluk kayyum atadıkları Mardin ve ilçe
belediyeleriyle sınırlı değildir, kendi yönetimlerindeki
belediyelerde de aynı zulüm söz konusu. Yeşilliden Dargeçite,
Artuklu'dan Midyat'a, Ömerli'ye, Mardin halkına tek bir hizmet yok,
sokaklar çamur içinde, bitmeyen yol yapımları devam ediyor. Her yolu
neredeyse, nereden baksanız defalarca ihaleye vermişler. Halkın
kaynağını kurutana kadar durmayacaklarını biliyoruz
ama şunu da çok iyi bilsinler ki hepsini teker teker alacağız;
bundan hiçbirinizin şüphesi olmasın. (HDP sıralarından
alkışlar)
Bakın, arkadaşlar,
yine İçişleri Bakanlığından bağımsız
hareket etmeyen bir DEDAŞ zulmü vardır; bunu defalarca sokakta da
burada da dile getirdik, sormaya da devam ettik, edeceğiz. Organize
çalışıyorlar âdeta, nasıl mı? Mardin'deki kolluk gücü
DEDAŞ'ın kolluk gücü gibi olmuş. Halk elektrik
faturasını ödeyemediği için isyan mı ediyor? Polis,
Jandarma, Emniyet anında o mahallede barikat kuruyor. Çiftçi
faturasını mı ödeyemedi? Sorun yok; Jandarma anında
çiftçinin kapısına dayanıyor. Bakın, 240 milyon
borçlandırılan çiftçi ne diyor? 75 dönüm arazim var, ben bu borcu
nasıl ödeyeyim? Evime haciz geldi. Bu, Mardinli çiftçiye
düşmanlık değil de nedir? Halkın güvenliği gibi bir
kaygısı yok bu Bakanlığın, DEDAŞ
kaygısı var. Halkın evine giden faturalar sayaç okunmadan hazırlanıyor.
Sadece borcu olanın değil, borcu olmayanın da elektriği
sebepsiz yere kesiliyor; bunun vebali de iktidarın boynundadır.
DEDAŞ kime bağlı, gerçekten bunu sormak istiyoruz. Yine
Mardin'den başka bir çiftçi şöyle diyor: Şu anda 1 ton gübrenin
fiyatı Kızıltepe'deki 1 dönüm tarlanın fiyatıyla
aynıdır. Mardin'de mısır hasadı bitti; çiftçi,
hasadı bitirmek üzereyken iktidar mısır ithal etmeye
başladı. Çiftçinin tarladaki hasadı daha bitmeden
mısır ithalatına onay vermek zulüm değil de nedir? Ben size
söyleyeyim. Bu politikaların tamamında asıl amaçlanan bölge
halkını toprağından, yaşam alanından
koparmaktır, zorunlu göçü dayatmaktır, mevsimlik tarım
işçisi olarak başka yerlere gidip güvencesiz çalışmaya
zorlamaktır, gittikleri yerlerde ırkçı saldırılara
zemin hazırlamaktır. HDP olarak iş, aş
buluşması dedik, herkes için adalet dedik, kadın
yoksulluğuna hayır dedik; ev ev, mahalle mahalle, köy köy
dolaştık; esnaflarla, çiftçilerle, üreticilerle bir araya geldik.
Kadınların, gençlerin, işçilerin, emekçilerin sesini,
isyanını dinledik ve tüm bunlardan çıkan ortak bir cümle var, o
da yolsuzluk, yoksulluk ve geçinemiyoruz.
Mardin'de mevsimlik
tarım işçisi bir kadının sözlerini de şöyle
aktarayım; özellikle bizim bütçe sürecinde, tüm illerde, mahallelerde, her
yerde yaptığımız görüşmelerde, buluşmalarda dile
getirilen sözleri burada dile getirmek istedim: Halkın alım gücü 10
kat, 100 kat düştü, sadece onlar ve yoldaşları uçuyor, halk
geriye gidiyor. Mardin başta olmak üzere, ülkenin her tarafında küçük
esnaf âdeta can çekişiyor. Mardin'de neredeyse her gün bir esnaf kepenk
kapatma aşamasına geliyor. Görmek istemediğiniz, duymak
istemediğiniz Mardin halkına dayattığınız
yoksulluk budur; eksiği var, fazlası yok.
Peki, bu iktidar ne
yapıyor? Her şey güllük gülistanlıkmış gibi
davranıyor. Güllük gülistanlık içinde olan yandaş
şirketlerdir ve bu şirketlerden biri de elbette ki Mardin'de hem
maddi hem manevi birçok tahribata neden olan Cengiz Holdingtir. Ben buradan
ilgili Bakanlığa sormak istiyorum: Özellikle Derik ve
Mazıdağıda kanser ve astım hastalıklarının
artışı hangi boyuttadır? Bunun Cengiz Holdingin
fabrikasının yarattığı hava kirliliğiyle
bağlantısı nedir? Bu sorunların tamamını HDP
Grubu olarak defalarca önergelerle Meclis gündemine getirdik. Çoğu
önergemize cevap bile verilmedi. Aylar sonra gelen cevapların ise tatmin
edici hiçbir yanı yoktur. Keşke, hakkımızda
düzenlediğiniz fezlekelerde gösterdiğiniz hızı
önergelerimizi cevaplarken de gösterseydiniz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Halktan değil yandaştan
yana olan iktidarın, kriz ve kaos derinleştirmekten başka
yaptığı bir şey yoktur. Halk açlık ve yoksullukla
mücadele ederken bu iktidarın çözümü ne? Çözüm, Hazine ve Maliye
Bakanını değiştirmek; çözüm, Merkez Bankasının
Başkanını değiştirmek. Peki, çözüm oldu mu?
Halkın hâli ortada, Türk lirasının hâli ortadadır.
Sevgili arkadaşlar, bu
krizin nedeni güvenlik politikaları adı altında yürütülen
savaş siyasetidir; Kürte, kadına, doğaya, farklı dillere,
kimliklere düşman politikalardır. İşte, bu bütçe tam da bu
düşman hukuku üzerine oluşturulan bir bütçedir; halkın
değil, savaştan beslenerek iktidarını ayakta tutmaya
çalışanların bütçesidir; demokrasinin, adaletin, özgürlüklerin
değil, baskıların, zulmün, adaletsizliğin bütçesidir.
Halkların adına işçilerin, emekçilerin, çiftçilerin, gençlerin
bu bütçeye oluru yoktur çünkü bu bütçe, toplumu korkuyla, baskıyla,
açlıkla terbiye etmek isteyenlerin bütçesidir. Halkımız bu
bütçeye onay vermiyor, biz de bu bütçeye hayır diyoruz.
Bizi izleyen tüm
halkımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Lale
Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LALE
KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyede iki kriz birden yaşanıyor; hem ekonomide kriz var hem de
tek adam rejiminin yarattığı kriz var. Evet, salgın krizi
var, dünyada da var; salgın krizi, bizdeki krizleri daha da
derinleştiriyor ama esas mesele Türkiyedeki hem ekonomi hem de tek adam
rejiminin yarattığı yönetim krizidir. Bunu belirtelim. Siz bu
krizi görmezden geliyorsunuz, algı yönetimiyle, her şeyi iyi
göstermeye çalışıyorsunuz, vatandaşa iyiymiş gibi
göstermeye de devam ediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
artık devlette kurumsal çöküş var; tarafsız hiçbir devlet kurumu
kalmadı, liyakat ve kariyer deseniz, bitti; orta vadeli programın
vizyonu yok, maalesef temennilerden öteye gidemiyor, kredibilitesi de
düşmüş durumda, sürekli hedefler, yanlış politikalarla
revize edilmek zorunda kalıyor; zaten 2023 hedeflerinizi de tam yarı
yarıya indirdiniz. Orta vadeli program o kadar gerçeklerden
uzaklaşmış ki bakın, ne yazıyor, şu cümleye bir
dikkat edelim: Ağırlıklı olarak yurt içi tasarruflar ve
doğrudan yatırımlarla finanse edilen verimli alanlara
yönlendirilmiş yatırımlara dayalı büyüme yapısı.
Allah aşkına, hangi yurt içi tasarruf, vatandaşta tasarruf mu
var, hangi doğrudan yabancı yatırımcı, sorarım
size? Güven duymadığı için Türkiyeye doğrudan
yatırımcı mı geliyor? Gelenler zaten vurkaççılar.
Unutmayın ki Türkiye'nin riskini gösteren CDSler de zaten 500ü geçti.
Sayın Genel
Başkanınız şöyle demişti: Para, tıpkı
bayrak gibi, tıpkı millî marş gibi, bir ülkenin gücünü,
itibarını, bağımsızlığını
simgeler. E, sonra ne oldu? Türk lirasını nerelere getirdiniz?
Doların önüne attınız ve pul ettiniz. Peki, bakın, kur
arttı ne oldu? Zaten ağır olan borç yükümüz değeri
düşen Türk lirasıyla daha da arttı ve bu süreçte, bakın,
sadece birkaç ay içerisinde dış borç yükümüz 2,2 trilyon arttı;
bu, vatandaşın cebinden, milletin sırtından
çıktı; sayenizde, 2,2 trilyon arttırdınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
merkezî yönetimin borçlarına bakalım. Ben rakamlarla
konuşuyorum, sizin verilerinizle konuşuyorum, isteyen bakabilir.
Merkezî yönetimin toplam borçlarının yüzde 60ı döviz cinsinden,
yüzde 20si sabit faizli, yüzde 20si hatta daha fazlası da
değişken faizli. Dolayısıyla hem faizli hem de döviz
cinsinden olan borçlar yani yüzde 80i hem faize duyarlı hem döviz
kurundaki artışa duyarlı. Dolayısıyla ikisi de
arttı. Peki, anladık da bir faiz düşüşü yaptınız,
neye yaradı, neye yaradı? Merkezî yönetimin borçlarının hem
faizi arttı hem de kur artınca yeniden borç yükü arttı. Neden?
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Batırdılar.
LALE KARABIYIK (Devamla) Üç
ayda toplam 4 puanlık faiz indirimi yaptınız. Tamam,
yapılır ama doğru politikalarla yapılır, doğru
yöntemlerle ve güven üstüne inşa edilir. Peki, 4 puan indirim yaptınız,
ne oldu? Merkez Bankasının borçlanma faizi 5 puan arttı. Yani
siz güya bir faiz indirimi yaptınız ama Merkez Bankası
artık fonladığı bankalardan borç kullanırken 5 puan
daha fazla ödüyor. Ne anladık bundan? (CHP sıralarından
alkışlar) El birliğiyle Merkez Bankasını perişan
etmeye uğraşıyorsunuz.
Peki, başka ne oldu? Siz
oyun içerisinde kural değiştirince, hani içinde atadan, dededen kalma
varlıklar vardı ya emek harcamadığınız;
adına Varlık Fonu dediniz, borçlara karşılık
gösterdiniz. İşte, birkaç ay içerisinde 34 milyar dolardan 20,5
milyar dolara o Varlık Fonunun değerini düşürdünüz, erittiniz,
atalarımızın, dedelerimizin de kemiklerini
sızlattınız.
Peki, hani kur artınca
ihracat da artacaktı? Bakın, eğer sepet kur
artışına ihracat ayak uydurabilseydi ekim ayında 216 milyar
dolar değil, 450 milyar dolarlık ihracat olması gerekirdi; Allah
aşkına, kendimizi kandırmayalım. Kaldı ki bu kadar
ithal girdi oranı yüksek bir üretime sahip ülkemizde hangi maliyetle
yeniden üreteceksiniz? Ama siz maalesef bugünü yaşıyorsunuz, gerisini
düşünmüyorsunuz.
Şimdi, biraz verilere
bakalım; yine sizin verilerinize, sizin döneminizin verilerine
bakalım, son sekiz yıla bakalım. Bakın, sekiz yılda
sepet kur yüzde 254 artmış ama ihracattaki artış sadece
yüzde 33 yani sepet kurdaki 1 birimlik artışa karşılık
ihracattaki artış 0,13 birim; işte, etkisi ortada. Bir de
üstelik düşük TL ihracatı artırmadığı gibi
Türkiye'nin yarattığı katma değeri de ucuz fiyatla
dışarıya transfer ediyor ve gidiyor.
Diğer taraftan, siz
aileleri de yoksullaştırdınız. Dünya Sefalet Endeksinin
raporuna göre 156 ülke içerisinde 21inci sırada, Avrupada da ilk
sırada.
Adalet ve Kalkınma
Partisi döneminde yoksulluk en çok kadınları ve çocukları
etkiledi. Çocuklar yoksulluğu derinden hissediyor. Erkenden büyümek
zorunda kaldılar, çalışmak zorunda kaldılar, oyun
oynamayı bilemediler, çocukluklarını yaşayamadılar.
Ben demiyorum, TÜİK: 5-17 yaş grubunda çalışan çocuk
sayısı 1 milyon. diyor; bu da sizin karneniz.
Ankara İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin raporuna
göre, her yıl en az 70 çocuk iş cinayetine kurban gidiyor. Ve şu
çok önemli: 2012 yılında, aileye bakmakla yükümlü olan, ebeveyni
işsiz olan çocuk sayısı 1 milyon 210 binken bugün 1 milyon 840
bin yani çocukların babaları işsiz kalmış.
Gelelim işsizlikle
mücadelenize: On dokuz yıldır iktidarsınız -2002den beri-
ilk defa istihdam paketini 2004te yaptınız, en son paketi de 12 Mart
2021de yaptınız, bir de en son KOBİlere yönelik ilave
istihdama destek paketi de var yani on dokuz yılda 17 istihdam teşvik
paketi, 7 ekonomi paketi; maşallah size, 24 paket ama işsizliği
ben söylemeyeyim. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat)
İçi boş.
LALE KARABIYIK (Devamla)
İçi boş.
Ayrıca, tek adam
rejimiyle, öyle iddia ettiğiniz gibi, sorunlara hızlı çözüm
üreten bir mekanizma da kuramadınız. Liyakatlerinden ziyade
sadakatleri ölçüsünde göreve getirilen bürokratlar, sık sık görevden
almalar ve görev değişiklikleriyle yönetilmeye
çalışılan bürokrasi, sorunlarınıza, bütün ülkenin
sorunlarına çözüm üretemiyor maalesef. Fiiliyatta işlevini
yitirmiş, bitmiş bir Adalet ve Kalkınma Partisi var. Size ne
Maliye Bakanı dayanıyor, ne de Merkez Bankası Başkanı
dayanıyor, üç yılda 4 Merkez Bankası Başkanı, 3 Maliye
Bakanı oldu, o da sadece yirmi sekiz ayda.
Sistem,
Cumhurbaşkanını ve partisini, krizleri yönetemeyen, aksine daha
da derinleştiren bir girdaba sürüklemiştir değerli
milletvekilleri ve bu girdabın neticesinde siz gidiyorsunuz.
METİN YAVUZ (Aydın)
Nereye gidiyoruz?
LALE KARABIYIK (Devamla)
Hani şöyle bir algı yönetiminiz vardı ya, Ben kaybedersem sen
de kaybedersin. Ben yoksam kriz var. Ben yoksam kaos var. Bunları
söylemiştiniz ya, algıyı yönetmiştiniz ya, artık
bunlara da kimse inanmıyor. Asıl siz gidince kazanacak bu ülke;
liyakat gelecek, demokrasi gelecek, istihdam yaratılacak çünkü
kalkınma olacak, üretim olacak, kalkınmanın payı yoksulun
da emeklinin de emekçinin de cebine girecek. Özgür olacak gençler, hani
sarayınız var ya sarayınız, işte o
sarayınız, Barınamıyoruz. diye sesini duyurmaya
çalışırken susturmaya
çalıştığınız, Ankaraya
sokmadığınız o gençlerin olacak. Merak etmeyin gençler,
geliyor gelmekte olan, bütün sorunlar bitecek. Merak etmeyin
çalışanlar, işsizler, emekliler, emekçiler, işsiz öğretmenler,
dersine kavuşamamış, sınıfına
kavuşamamış öğretmenler; merak etmeyin Türkiyedeki
yoksullar, geliyor gelmekte olan, bütün sorunlarınız bitecek. (CHP
sıralarından alkışlar) Kadınlar, gençler, çocuklar,
merak etmeyin, geliyor gelmekte olan, bütün sorunlarınız sona erecek.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce, diriliş şairi Sezai Karakoçu rahmetle
anıyorum.
Bizim hikâyemiz bir
diriliş hikâyesidir; Sayın Cumhurbaşkanımızın
ifade ettiği gibi, Ayasofyanın dirilişiyle, temeli adalet,
vicdan, ahlak, tevhit ve kardeşlik olan medeniyet güneşimizin yeniden
yükselişinin hikâyesidir. Ne 367 krizi ne 27 Nisan e-muhtırası
ne Gezi olayları ne 17-25 Aralık ne de 15 Temmuz hain darbe
teşebbüsü bu milleti kendi iradesine sahip çıkma kararlılığından
asla döndürememiştir, döndüremeyecektir. Çok şükür ki Rabbim bugün
20nci bütçeyi nasip etti. Bu bütçe, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan,
milletimizin refahını hedefleyen bir bütçedir; İman varsa imkân
vardır. inancıyla, içinde güveni, bereketi, inancı
barındıran bir bütçedir.
AK PARTİnin
kuruluştan bugüne en önemli misyonu, devlet-millet
kaynaşmasını sağlamak olmuştur. Devlet-millet
birlikteliğiyle geçmişten gelen sorunları çözdüğümüz gibi,
reform niteliğinde gelişmeleri de sağladık. Özellikle
nüfusun yarısını oluşturan kadınların siyasetten
ekonomiye hayatın her alanında daima var olmasının
yolundaki engelleri bir bir biz kaldırdık. Bu sayededir ki bugün
İsmetiye köyünden Bakan Mehmetin başörtülü kızı olarak
hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan Gazi Mecliste görev
yapabiliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu
sayededir ki Batman Sasondan Lale Basut, Çıtır Çileğim
Projesiyle aldığı destekle âdeta ters göçü başlatabiliyor.
Karacabey Dağkadıdan çiftçi Aylin Hanım, yerel yönetimlerin,
Tarım Bakanlığının desteğiyle kooperatif kurarak ekonomiye
değer katıyor. Bursadan Elif Hanım, KOSGEBden
aldığı destekle ticari araçtan tekneye araç
kılıfları dikerek üretiyor, istihdam oluşturuyor.
Kadınlar her geçen gün yeni başarı hikâyeleri yazıyor. Biz
kadınların hayallerinin peşinden gitmesi için canla başla
çalışıyoruz ama maalesef 13-14 yaşındaki kız
çocuklarını zorla dağa kaçıran, hayatının
baharında gencecik Aybüke Öğretmeni yaşamdan koparan PKKya
terör örgütü diyemeyenler, Diyarbakır Annelerinin feryatlarına
kulak tıkayanlar pervasızca kadın haklarından, kadın
özgürlüklerinden bahsedebiliyor. Çok şükür ki milletimiz bu
samimiyetsizliği, teröre destek verenleri, terör örgütlerinin
sözcülüğünü yapanları açıkça görüyor.
Bir zamanlar milletimize
Helalleşme olayı insanları avutma amacıyla beyhude bir
çabadır, bırak kardeşim helalleşmeyi. diyenlerin bugün
helalleşmekten bahsettiğini de görüyorum ancak sormak istiyorum:
Kimlerden helallik isteniyor acaba? AK PARTİye oy verirseniz iki elim
yakanızda olacak. dediğiniz, iradesine ipotek koyma hakkını
kendinizde gördüğünüz çiftçilerden mi helallik istiyorsunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bravo.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Devamla) İktidarı destekleyen öğretmene ben öğretmen
demem. dediğiniz öğretmenlerden mi helallik istiyorsunuz? Tehdit
ettiğiniz memurlardan mı helallik istiyorsunuz? Ortaya kocaman bir
yalan atıp üniversite sınavına girme heyecanı içinde
morallerini bozduğunuz, motivasyonların yerle bir ettiğiniz
gençlerden mi helallik istiyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Erkek işsizse, eve yeteri kadar para
gelmiyorsa, erkek de gider hıncını karısından
alır. diyerek şiddeti meşrulaştıran sözlerinizle,
şiddete uğrayan kadınlardan mı helallik istiyorsunuz?
Başörtü zulmünü sonlandırmak için Meclisin aldığı
kararı 400 el kaosa kalktı. manşetleriyle okulda, iş
hayatında hayatlarını heba ettiğiniz Bir metrelik bez
parçası. diyerek aşağıladığınız genç
kızlardan, kadınlardan mı helallik istiyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Tezkereye hayır diyerek bu
vatanın bütünlüğü için canını ortaya koyan Mehmetçik'ten mi
helallik istiyorsunuz? Herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar
şerefli, şerefi kadar değerlidir. der Hazreti Mevlana. Gazi
Meclisin çatısı altında, edebe aykırı sözlerden,
hareketlerden dolayı milletten helallik istiyor musunuz acaba? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Helalleşme
yolculuğuna çıkıyorum. deniliyor ya, geçmişi de
düşünürsek bu yolculuktan dönülemeyecek gibi görünüyor. Biz milletimizin
ferasetine güveniyoruz, millet de bizim samimiyetimize güveniyor. Milletine
sevdalı, cumhurun başı Recep Tayyip Erdoğan'a güveniyor.
Biliyoruz ki daha adil bir dünya mümkün ve yine biliyoruz ki Yalan söyle ve
söylemeye devam et. siyaseti tekrar tekrar yenilmeye mahkûm.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Devamla) Kadın erkek omuz omuza, milletimizle beraber, daha güçlü
Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğimize yürekten inanıyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) - Sayın Başkan, Pervasızca kadın haklarından
söz edebiliyor. dediği kimdir acaba? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Devamla) PKKya dedim ben, size demedim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Burada hedefiniz kim? Pervasızca
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, devam edelim.
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Söylediklerinizin arkasında durun; dürüst olun,
dürüst!
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Bursa) Dürüstüm.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bakın, kimi kastettiyseniz söyleyin.
ZAFER IŞIK (Bursa) Ya,
git grubuna şey yap!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Söyleyin, cevap verelim.
CANAN KALSIN (İstanbul)
Niye üzerinize alındınız?
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ankara Milletvekili
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, söz talebim var.
BAŞKAN Özgür Bey,
buyurun.
ZAFER IŞIK (Bursa)
Size hesap mı verecek bizim grubumuzun vekili?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hesap vereceksiniz tabii.
ZAFER IŞIK (Bursa)
Nasıl verecek, konuşuyorsun
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Vereceksin. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın Başkan, söz
istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O
zaman metni versinler biz o metinle ilgili konuşalım
Başkanım!
RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Metni verin de ona göre konuşsun bari!
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bursa Milletvekili Emine
Yavuz Gözgeçin 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bayağı geçti ama şimdi şöyle bir
şey söyleyeyim: Tabii, belli bir propaganda aygıtının
ürettiği, yüklediği, tek bir kanalı izleyip, tek bir gazeteyi
okuyup orada üretilen yalanların tekrarından etkilenilmiş olacak
ki bir helalleşme retoriği üzerinden yürüyüp dünya kadar şeyi
bizim sırtımıza yüklemeye kalkan bir konuşma.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Helalleşmeyin canım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Samimi
bir şey söyleyeyim, hepinizin gözünüzün içine bakarak söyleyeyim,
bakarsanız.
İFFET POLAT
(İstanbul) Yalan bir şey var mı, yalan var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burada
oturuyor muyum? Grup Başkan Vekili miyim, Genel Başkanın Vekili
miyim? 28 Şubatta Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde
başörtülü sınıf arkadaşımı dışarı
çıkardılar diye laboratuvarı boşaltıp O girmeden
girilmez. diyen benim. Hanımefendinin yazdığı mektup benim
için onur vesikasıdır milletvekili olduğum gün. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bunlar çok
söylendi Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, müsaade edin.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 27
Nisan e-muhtırasının yayınlandığı gün, Ege
Eczacı Odaları toplantısı o tarihte Çanakkalede, Kaz
Dağlarında, salona girip Gidiyorlar, gidiyorlar! dediklerinde
Arkadaşlar, bu, Türkiye'ye yapılmış büyük kötülüktür
Yarın yayınlayacağımız eczacı
odalarının ortak bildirgesinin son paragrafı
Demokratik sivil
siyasetin arkasındayız, asker bu işlere
karışmasın.ı yazan birisi oturuyor bugün burada. Bugün
burada hayatı boyunca en çok mücadeleyi Bidon kafa
ya da Göbeğini
kaşıyan adam yazılarını yazıp o bagajı
sırtımıza yükleyenlerden Cumhuriyet Halk Partisinin resmî
yönetimini ayrıştırmaya çalışmış birisi
oturuyor ve burada o kişi öyle böyle değil, Kemal
Kılıçdaroğlunu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bitiriyorum Sayın Başkanım, son cümlem.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
temsilen oturuyor, onun söylediği her sözün arkasında durarak
oturuyor, büyük bir onur ve gururla ona vekâlet ederek oturuyor. Sizin
gösterdiğiniz o şeytan biz değiliz. Şeytanınızla
gidin nerede helalleşeceksiniz helalleşin, nerede
hesaplaşacaksanız orada hesaplaşın. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar,
şimdi bir şey söyleyeceğim ben, bir dakika. Saat on ikide
konuşan Milletvekilimiz sataşmanın dışında bir
mantık geliştiremez mi be Allah aşkına ya. Bu nedir yani?
(CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Kemal Kılıçdaroğlu helalleşmeyi KHKliler için yaptı.
BAŞKAN Sayın
Beştaş, buyurun.
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri ile Bursa Milletvekili Zafer
Işıkın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Eskilerin bir sözü
vardır, atasözü Dostun da düşmanın da mert olsun. derler.
İnsan ne söylerse arkasında durur, bir kere öncelikle bunu
söyleyeyim.
Gecenin bu saatinde -sizin
sözünüze kesinlikle katılıyorum- bu kadar yorgun bir günün sonunda
herkes eve gitmeyi beklerken, gelip böyle yazılı bir metinde
sağa sola saldırıp
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İFFET POLAT
(İstanbul) Niye rahatsız oldun?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Kendi yazmış canım metni. El yazısıyla
yazmış metni.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt)
sonra da Bunu kime söyledin? dediğimde
lafının arkasında durmamak en hafifiyle
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Size söyledi size.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, çok özür dilerim iki dakika
da ben almak zorundayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ya, bize Hesap mı vereceğiz? diye oradan
konuşuyorlar da, evet, hesap vereceksiniz, halka hesap vereceksiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hesabı millete veririz.
ZAFER IŞIK (Bursa)
Parmak sallama.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Halkı ekmeğe muhtaç eden, halkı
açlıkla yüz yüze bırakan, halkı ölüme terk eden, kadın
kırımına sebebiyet veren bir iktidarın üyeleri olarak halka
da hesap vereceksiniz, yargı önünde de hesap vereceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZAFER IŞIK (Bursa)
Hadsizlik yapıyorsunuz. Bizi tehdit etmeyin. Milleti tehdit etmeyin.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Biz kaç gündür bütçe görüşmeleri
yapıyoruz, Sayın Başkan, kaçıncı defadır
yönetiyorsunuz biliyorum, ya böyle bir şey, hakikaten böyle bir yüzsüzlük
olamaz ya.
ZAFER IŞIK (Bursa)
Tehdit etmeyin tehdit. Tehdit dilini kınıyoruz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hakikaten, burada pembe bir tablo çizip dolar 14ü
geçmiş, vatandaş kumanyalardan kalan yemek
kırıntılarını topluyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Ya, bu ifadelere niye müsaade ediyorsunuz Başkanım?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Dediğim gibi, halk sadece ekonomik kriz
sebebiyle geleceğini düşünemiyor, bunlar burada koltuklarında
rahat rahat gelip had bildirmeye çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZAFER IŞIK (Bursa) Bu
tehdit dilini kabul etmiyoruz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ya, biraz utanın ya! Bunu söyleyene söylüyorum;
utanın ya, utanın! Utanın gerçekten! (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Ya, yapma bunu, bu kadar adileştirmeyin ya! Yazıklar olsun sana,
yazıklar olsun. Sen utan bir kere, sen! Geliyorsun hakaret ediyorsun
ediyorsun
Hakaretiniz zaman, mekân tanımıyor ya.
BAŞKAN Sayın
Turan, buyurun.
30.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; gecenin bu
saatinde bu üslupla konuşmayı doğru bulmuyorum ancak parmak
sallayan, tehdit eden tarzdan korkacak insanlar değiliz. Bu parmak
sallamayı, bu tehdit etmeyi artık çok garipsiyoruz ve komik
buluyoruz. AK PARTİ milletin iradesidir, parmakla ayar veremezsiniz, hep
söylüyorum bunu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onun
dışında sabahtan beri her şey söylendi. Bir hatibimiz,
vekilimiz çok naif bir tonla birkaç ifade de bulundu neler söylediniz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Naif mi(!)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ben tekrarlamaya utanıyorum.
BAŞKAN Peki
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu
saatte bir hanımefendi
Çok teessüf ediyorum yani.
BAŞKAN Peki.
Madde üzerinde
BÜLENT TURAN Sayın
Başkan, bir dakika izin verirseniz, sataşmadan söz istemiştim.
BAŞKAN Tamam.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bir de Başkanım, Özgür Beyi tebrik ediyoruz. Başörtülülere
fakültede sahip çıkmış, can baş üstüne.
ZAFER IŞIK (Bursa) Helal
olsun!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ancak kendi ifadesiyle Vekili olduğu Genel Başkanının
Anayasa Mahkemesine başörtüsüyle ilgili kanunun iptali için gittiğini
hatırlatmak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, ne
alakası var bak burada
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) 411 kaosa kalkan el.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim
çözdü başörtüsünü ama kim?
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Kim çözdü? Biz çözdük.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Biz çözdük biz.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Aynı şekilde, Özgür Beyi tebrik ederim, 27 Nisana karşı
çıkmış ancak o 27 Nisana mensubu olduğu partinin ve vekili
olduğu Genel Başkanın büyük bir heyecanla Altına imza
atarım. dediğini herkes biliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hiç
öyle bir şey yok, hiç öyle bir şey yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O
yüzden bekleriz ki Özgür Beyin demokratik tavrı tüm partisine, liderine
örnek olsun.
Teşekkür ediyoruz
Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bir cümle
BAŞKAN Ya, şimdi
bunu devam ettirmeyelim arkadaşlar, kapatacağım bakın,
yeter.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, ama
BAŞKAN Ya,
milletvekillerinin tamamı şu anda benim bu yönetimime
karşı. Ne yapacağız ya sizinle? (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bende
öyle bir şey yok, bende öyle bir vekil yok, bende öyle bir vekil yok. Var
mı?
BAŞKAN Özgür Bey,
açıyorum mikrofonunuzu.
Buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Tavrınız örnek olsun. dedi ya, sataşma yok ki.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Özgür Bey, ne dedim ya?
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grup
Başkan Vekili partisinin hakkını savunuyor. diye laf eden bir
tane milletvekilim yok benim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bizim de yok. Var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepsi
aslan gibi grubunun arkasında. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar).
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kimin
varsa, o baksın.
Şunu söyleyeceğim
Sayın Başkan, bunu tutanağa düşürmeden bırakmam.
Bakın, çok net
söylüyorum, Kemal Kılıçdaroğlunun helalleşme meselesi
üzerinden konuştu, onun Vekili olarak, Partinin Grup Başkan Vekili
olarak söyledim. Bir şeytan yaratıp, bir
şeytanlaştırma yapıp onunla helalleşme diyorsa
şeytanıyla da ister helalleşsin ister hesaplaşsın o
şeytan biz değiliz.
ZAFER IŞIK (Bursa)
Neyin şeytanı ya? Şeytan nereden çıktı şeytan?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Size
buradan ekmek çıkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Kendiniz çaldınız, kendiniz oynadınız ya. Deniz Baykalla
hesaplaşacaksınız. Deniz Baykalla hesaplaştın mı
ya?
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Tekin
Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl.
(CHP sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saygılar
sunuyorum.
Gecenin bu vaktinde son
konuşmacı olmak biraz talihsizce bir durum. Ancak önce asıl
konuya girmeden
Az önce konuşan AK PARTİ Milletvekilinin
bankalardaki mevduat hesaplarıyla ilgili yaptığı
açıklama ciddi anlamda kafa karışıklığına
yol açmıştır. Üstüne üstlük Kasalardaki mevduatları,
kasalardaki paraları ve dövizleri de bilmiyoruz. demesi bu kafa
karışıklığına ve düzensizliğe pul biber
ekmiştir. Şimdi Maliye Bakanı burada, Maliye Bakanı bunu
nasıl düzeltir bilemiyorum. Hoş, Maliye Bakanının son
günlerde yaptığı açıklamalar da daha çok kafa
karışıklığına, daha çok düzensizliğe yol
açmıştır. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu
da belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri;
az önce Cumhurbaşkanı Yardımcısı burada
çıktı seksen dakika konuştu, dikkatle dinledim ve bir kez daha
Fuat Oktayın niçin Cumhurbaşkanı Yardımcısı
yapıldığına öyle kani oldum ki. Hakikaten
Erdoğanın yardımcısı olmayı hak etmiş ama
bu ülkenin Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmayı asla
hak etmiyor. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bakın, değerli
arkadaşlar, saray kelimesinden niçin rahatsız oluyorsunuz? Saray
demek çok doğal bir şey. Buckingham Sarayının 700
odası var ve buradaki sarayın oturduğu alanın sadece ellide
1ine sahip. Hadi Beyaz Saray
Amerikadaki Beyaz Sarayın oda
sayısı sadece 132 ve buradaki sarayın, o rahatsız
olduğunuz saray deyiminin oturduğu alan Beyaz Sarayın 60
katı büyüklüğünde. Şimdi, siz külliye diyebilirsiniz ama
birileri de saray diyorsa bundan rahatsız olmayın, saray demenin
çok temel nedenleri var.
İkinci husus, şimdi
15 Temmuzda sarayın bombalandığından bahsetti Sayın
Fuat Oktay. Ya, oranın millet meclisi olduğunu söylemek akıllara
zarar bir iş. Sayın Oktay, orada 1 tane seçilen kişi var,
Erdoğan ama burada oturan milletvekillerinin tamamı halkın
oylarıyla seçilip buraya gelmişler ve gerçek milletin Meclisi
buradır, buradır; saray değil. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, gelelim bir
başka konuya. Arkadaşlarımız konuşmalarını
daha etkili hâle getirmek adına, dikkat çekmek adına bazı
objelerle çıkıyorlar. Şimdi, portakalla çıkan
arkadaşımızı eleştirmek, ondan rahatsız olmak çok
ilginç. Değerli arkadaşlar, bakın, o portakalı, soğanı,
biberi üreten benim çilekeş çiftçim çuvallarla döküyor, niye rahatsız
olmuyorsunuz? Çuvallarla yere döküyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Asıl rahatsız olmanız gereken şey,
çiftçiyi bu hâle getirmenizden rahatsız olun. Bugün banka müdürlerinin
kasalarında yüzlerce, binlerce çiftçi kardeşlerimin icra
dosyaları var; bundan rahatsız olun, buna üzülün.
Bir başka konu,
şimdi savunma sanayisinden bahsediyor, iyi ne yapılırsa bu ülke
için gurur duyarız. Ya, biraz da sanayiden bahset Sayın Oktay. Bir
tane büyük sanayi tesisi açıp da yüzlerce gencimize istihdam sağlayabildin
mi? Yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZAFER IŞIK (Bursa)
Pes, pes!
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Şimdi başka bir şey söyleyeceğim. Bakın
değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığına
bağlı bir İletişim Başkanlığı var. Bu
bütçede, bu hayalî bütçede, kadük olmuş bütçede en çok bütçesi artan
başkanlık İletişim Başkanlığı, yüzde 60
artmış. Bu döviz hareketliliğinden en az etkilenen bütçe,
İletişim Başkanlığının bütçesi. Niye
İletişim Başkanlığının bütçesi artar?
Yatırım başkanlığı mı, bir şey mi
üretiyor? Yok. Evet, bir şey üretiyor, buradaki İletişim
Başkanlığı Hitler Almanyasının, Goebbelsin
yaptığı işleri görüyor; onunla yüzleş. (CHP
sıralarından alkışlar) Peki, ne yapıyor? Niye bütçe
arttı? Ne kadar yalan, o kadar bütçe; onun için İletişim
Başkanlığının bütçesi artırıldı.
İSMAİL KAYA
(Osmaniye) Yalan söyleyen sizsiniz, siz bilirsiniz.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Ve bugün o İletişim Başkanlığı
trollerin hesaplarını kontrol ediyor, yandaş gazetelerin
başlıklarına müdahale ediyor. Onun için iletişim
Başkanlığının bütçesi artıyor. Propaganda
başkanlığı, Goebbels taktiğini uyguluyor ve onun
içindir ki İletişim Başkanlığı şu anda
Cumhurbaşkanlığı sarayının
sığındığı, sahiplendiği, gözünün nuru gibi
koruduğu bir başkanlık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Gelelim bir başka konuya. Yarın inşallah Grup
Başkan Vekili benim bu konuşmamı, tutanakları alıp
Fuat Oktaya verir. Fuat Oktay burada giderayak şundan bahsetti. Ne dedi?
Efendim, saygıdan, düzeyden
Şimdi, size bir şey
okuyacağım. Ben 30 Haziranda çok sevindiğim bir olayla
karşılaştım; Cumhurbaşkanlığı ilk kez
farkına varmış, tasarruf genelgesi yayınladı. Bunun
üzerine ben de soru sordum, dedim ki: Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ya da CİMER,
Cumhurbaşkanlığının 2020 envanterine kayıtlı
araç sayısı kaçtır? Cumhurbaşkanlığının
2021 envanterine kayıtlı araç sayısı kaçtır?
Cumhurbaşkanlığı tarafından 2021 yılında
kiralanan araç sayısı kaçtır? Net, anlaşılır, çok
basit sorular. Bakın şimdi cevaba, bakın şimdi
Cumhurbaşkanı Yardımcısının saygısına.
Cevap şu, diyor ki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Lütfen Sayın Başkanım, son
konuşmacıyım.
BAŞKAN Ama hiç kimseye
ek süre vermedim, biliyor Özgür Bey. (CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Son konuşmacıyım, lütfen
BAŞKAN Emin olun
kimseye ek süre vermedim.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Son konuşmacıyım, bu önemli.
ZAFER IŞIK (Bursa)
Teşekkürler, teşekkürler.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Cumhurbaşkanı Yardımcısının
verdiği cevaba bakın: Cumhurbaşkanlığı
hizmetleri, mevduat hükümleri doğrultusunda tasarruf ilkelerine riayet
edilerek hizmetin gerektirdiği sayıda araçla yerine getirilmektedir.
(AK PARTİ sıralarından Doğru, doğru. sesleri)
Bakın saygıya, bu saygısızlık size yapılıyor
size, bana değil. Saygısızlık kralı Fuat
Oktaydır.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 4üncü madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
programımız gereğince bugünkü görüşmeler
tamamlanmıştır.
Programa göre 2022
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 5 ile 13üncü
maddelerini sırasıyla görüşmek için 15 Aralık 2021
Çarşamba günü saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
00.15
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 281, 282 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 6/12/2021 tarihli 28inci Birleşim Tutanağına eklidir
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.