TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
37nci
Birleşim
15
Aralık 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 281)
2.- 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca
Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2020 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2020 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
282)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, yaşamını yitiren hasta
mahpuslar Abdülrezzak Şuyur ve Halil Güneşin ailelerine ve
sevenlerine başsağlığı dilediklerine ve hasta
mahpusların bir an önce serbest bırakılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 11inci maddesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 11inci maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
7.- Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 11inci maddesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki ve
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
8.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine, Prof. Dr. Yücel Saymanın vefatına,
Şırnakın Güçlükonak ilçesi Dağyeli köyünde ve
Fındık beldesi Gümüşyazı Mahallesinde yaşanan
elektrik sorununa ilişkin açıklaması
9.- Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın, Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oralın 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.- Bitlis Milletvekili
Cemal Taşarın, Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oralın
281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
11.- Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalının, Bitlis Milletvekili Cemal
Taşarın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
12.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Uluslararası Çalışma Örgütünün 1991
yılında kabul ettiği 172 sayılı Turizm
Çalışanlarının Çalışma ve Yaşam
Koşullarının İyileştirilmesi başlıklı
Uluslararası Sözleşmesine, pandemi sürecinde sanatçıların
mali açıdan desteklenmesiyle ilgili bir çalışmanın olup
olmadığına, av turizmi adı altında
gerçekleştirilen hayvan katliamlarına, Ayvalıkta 2nci kez
çöken demir zenginleştirme tesisine ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Diyanet İşleri
Başkanlığının 2022 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını dilediğine ve Diyanet
teşkilatında yıllarca hizmet eden 26ncı ve 27nci Dönem
Kahramanmaraş Milletvekili merhum İmran Kılıçı
hayırla ve rahmetle yâd ettiğine ilişkin açıklaması
14.-Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, kamudaki taşeron işçilerin kadro sorununa ve
4/Cden 4/Bye geçen özelleştirme çalışanlarının
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
15.- Şanlıurfa
Milletvekili Ömer Öcalanın, bölgede yapılan kazılarda isim
değişikliği ve asimilasyon politikalarıyla Kürt
halkının ya da bölge halklarının tarihinin
değiştirilemeyeceğine ilişkin açıklaması
16.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, 5 Bin Köye 5 Bin Gelir Getirici Orman Projesine
ilişkin açıklaması
17.- Antalya Milletvekili
Kemal Bülbülün, Adıyamanın Kahta ilçesine bağlı Nemrut
Dağı güzergâhında Arsemia turistik alanında restorasyon
adı altında yapılan inşaat çalışmasına ve
1996 yılında Birleşmiş Milletler tarafından
Katalonyanın başkenti Barselonada ilan edilen Dil Hakları
Evrensel Bildirgesine Türkiyenin taraf olmamasının sebebini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
18.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, Hatayda hazine arazisi üzerine evlerini yapan
vatandaşların yaşadığı mağduriyete ve
Belen-Antakya Otobanı ile Hassa Tünelinin akıbetini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
19.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, dar ve sabit gelirlilerin yaşadığı
geçim sıkıntısına ve emekliler, asgari ücretliler,
emeklilikte yaşa takılanlar ve taşeron işçilerin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
20.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, doktorlara ve diş hekimlerine yapılan
kısmi iyileştirmenin diğer tüm sağlık
çalışanlarını ve veteriner hekimleri de kapsaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, ihracatta kırılan rekorların
fındık ihracatı için söz konusu olmadığına
ilişkin açıklaması
22.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, Aile Sosyal Destek Programı
(ASDEP) ile verilen hizmetlere ve ASDEP programı kapsamında
çalışan personelin 4/D işçi statüsü kapsamında kadroya
alındığına ilişkin açıklaması
23.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, Kayseri Büyükşehir Belediyesinin Belediye
Meclisinde bulunan Meclis kürsüsünü Millet İttifakı Meclis üyelerini
susturmak için kaldırdığına ilişkin
açıklaması
24.- Aydın Milletvekili
Hüseyin Yıldızın, Aydın-Denizli otoyol
çalışması sebebiyle işi alan firmanın
kamulaştırma konusunda vatandaşa yaşattığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
25.- İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegünün, sağlık emekçilerinin grevini
selamladığına ve 2011 yılında Rixos Otelinde staj
yaparken ölü bulunan Burak Oğraşın şüpheli ölümünün neden aydınlatılmadığını,
şiddet içerikli ve toplumsal cinsiyet eşitliğine
aykırı yayınlarla ilgili nasıl bir denetim
yapıldığını ve Türkiyede son iki yılda kaç
KOBİnin kapandığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
26.- Mersin Milletvekili
Rıdvan Turanın, sağlık emekçilerinin eylemlerine destek
verdiklerine ve Türkiyedeki antik kentlerin durumunu öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
27.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin onuncu gün
görüşmelerine ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonunda görüşülecek olan (2/4018) esas numaralı Kanun
Teklifine ilişkin açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin onuncu gün görüşmelerine ve Meclisteki tüm partilerin
sağlık emekçilerinin sesine kulak vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin onuncu gün görüşmelerine
ilişkin açıklaması
30.-Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin onuncu gün
görüşmelerine ve Samsun Milletvekili Erhan Usta, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı Cevdet Yılmazın, 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin onuncu gün görüşmelerinde Başkanlık Divanına ve
katkıda bulunan tüm milletvekillerine teşekkür ettiğine ve kabul
edilen maddelerin hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin açıklaması
32.- Ticaret Bakanı
Mehmet Muşun, 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin onuncu gün
görüşmelerine ilişkin açıklaması
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Özcan Purçunun, İzmir Milletvekili Cemal Beklenin 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin
281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, İstanbul Milletvekili Eyüp
Özsoyun 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında İYİ
Partiye sataşması nedeniyle konuşması
6.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
7.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİye ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
VII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, İç Tüzükün
160ıncı maddesinin altıncı fıkrası, 2016
yılında alınan Başkanlık Divanı Kararı ve 25
Ocak 2017 tarihli karar uyarınca milletvekilleri tarafından gündemle
ilgili konuşmalarını destekleyecek doküman
dışında döviz, pankart ve benzeri herhangi bir materyalin Genel
Kurula getirilmesinin ve kullanılmasının
yasaklandığına ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, sabah yapılan
mutabakatın soru-cevap işlemleri ile Grup Başkan Vekillerinin
İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre yerlerinden alacakları
sözlere ve sataşmalara ilişkin olduğuna, hiçbir partinin kendi
grubu adına yapacağı konuşmaya ve konuşmacıya
müdahale etme haklarının olmadığına, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun isminin bütün maddeler için
konuşmacı olarak Başkanlık Divanına
bildirildiğine ama sonrasında 6 maddede bu haklarını geri
çektiklerine, dolayısıyla grup adına yapılan
konuşmanın bir istismarmış gibi değerlendirilmesini doğru
bulmadığına ilişkin konuşması
VIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Van Milletvekili Muazzez
Orhan Işık'ın, Van'ın Erciş ilçesinde 2011
yılında yaşanan deprem sonrasında prefabrik olarak
inşa edilen okulların yeniden yapılması talebine
ilişkin sorusu ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/54735)
15 Aralık
2021 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 37nci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, programa göre, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (xx)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (xx)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Geçen birleşimde 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi kabul
edilmişti.
Şimdi 5inci maddeyi
okutuyorum:
Gerektiğinde
kullanılabilecek ödenekler
MADDE 5- (1)
Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği:
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin bütçelerine konulan ödeneklerin yetmeyeceği
anlaşıldığı takdirde, ilgili mevzuatının
gerektirdiği giderler için Personel Giderleri ve Sosyal Güvenlik
Kurumlarına Devlet Primi Giderleri ile ilgili mevcut veya yeni
açılacak tertiplere, Strateji ve Bütçe Başkanlığı
bütçesinin 99-41.32-01-09.01 tertibinde yer alan ödenekten aktarma yapmaya,
(2) Yedek Ödenek:
Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin
99-41.32-01-09.06 tertibinde yer alan ödenekten, genel bütçe kapsamındaki
kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinde mevcut veya yeni
açılacak (01), (02), (03), (05) ve (08) ekonomik kodlarını
içeren tertipler ile çok acil ve zorunlu hâllerde (06) ve (07) ekonomik
kodlarını içeren tertiplere aktarma yapmaya,
(3) Yatırımları Hızlandırma
Ödeneği:
Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin
99-41.32-01-09.03 tertibinde yer alan ödenekten, 2022 Yılı
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair
Karar esaslarına uyularak 2022 Yılı Yatırım
Programının uygulama durumuna göre gerektiğinde öncelikli
sektörlerde yer alan yatırımların
hızlandırılması veya yılı içinde gelişen
şartlara göre öncelikli sektör ve alt sektörlerde yer alan ve programa
yeni alınması gereken projelere ödenek tahsisi veya ödeneklerinin
artırılmasında kullanılmak üzere genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin projelerine
ilişkin mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya,
(4) Doğal Afet Giderlerini Karşılama
Ödeneği:
Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin
99-41.32-01-09.05 tertibinde yer alan ödenekten, yatırım nitelikli
giderler açısından yılı yatırım programı ile
ilişkilendirilmek kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri
ile özel bütçeli idarelerin her türlü doğal afet giderlerini
karşılamak amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplerine
aktarma yapmaya,
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
BAŞKAN Evet, madde
üzerinde gruplar adına ilk söz, İYİ Parti Grubu adına
Sayın Metin Ergunun.
Sayın Ergun, buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA METİN
ERGUN (Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri,
dengesini ve yönünü kaybeden iktidarın kalkınma modeli konusunda
kendisine örnek aldığı Çinde bir beddua varmış.
Çinliler birisine beddua edecekleri zaman İlginç zamanlarda yaşayasın.
diye beddua ederlermiş. Bu Çin bedduasına maruz kalmış
gibi, ilginç, hatta çok ilginç zamanlarda yaşıyoruz. Zira,
geçmişte Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı millî
marş gibi bir ülkenin gücünü, itibarını,
bağımsızlığını simgeler. Paranın
itibarı bir milletin itibarıdır. diyenlerin şimdiye kadar
millî paramızı değersizleştirmek ve dolayısıyla
yukarıdaki ifadelerinde söyledikleri diğer hususları da
gerçekleştirmek için yapılması gereken ne varsa hepsini yapar
hâle geldiklerini görüyoruz, daha fazlasını yapmak için de
olağanüstü bir gayret gösterdiklerini izliyoruz.
Özellikle Türk
lirasının savunmasız bırakıldığı,
Merkez Bankası rezervleri ve faiz araçlarının bilerek ve
isteyerek işlevsizleştirildiği herkesin malumudur. Hâl böyle
olunca, Merkez Bankası rezervlerini eksi 40 milyar dolara düşürecek
kadar yolunu şaşıranlar artık bir meçhule doğru
koşmaktadırlar.
Yılbaşından bu
yana yüzde 46 değer kaybeden millî paramızın günde yüzde 10-15
marjlarla can yakan oynaklığının ve
değersizleşmesinin rekabet üstünlüğü olarak görülmesi ise
başka bir garabettir. Rekabet üstünlüğü olarak görülen bu travmatik
hâlden dolayı piyasalarda fiyatlar belirlenememekte, ticari
ilişkilerde Türk lirası çekler kabul edilmemekte ve artık
faturalar dolarla kesilmeye başlamıştır yani Türk
lirasıyla ticaret durma aşamasına gelmek üzeredir.
Örneklerini geçmişte
Arjantin ve diğer batık ülkelerde gördüğümüz gibi, mevcut
iktidarın akla mantığa sığmayan bu
uygulamalarıyla Türkiyede de vatandaşlarımız kendi para
birimlerinden kaçar hâle gelmişlerdir. Türk lirasının gücünü ve
güvenilirliğini yitirmesinden dolayı millet hızla Türk
lirasından kaçmakta, tasarruflar dolar veya altına
dönüşmektedir.
Geldiğimiz aşama
itibarıyla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının toplam
tasarruflarının yüzde 60dan fazlası artık Türk lirası
olarak değil, dolar olarak muhafaza edilmektedir. Bu durum, yerlilikten ve
millîlikten bahsedenler için büyük bir ibret tablosunu ortaya koymaktadır.
Muhterem milletvekilleri, AK
PARTİnin 2011 yılında büyük bir şatafatla kamuoyuna
açıkladığı ve yıllarca propagandasını
yaparak vatandaşlarımızın umutlarını sömüren 2023
hedeflerinden bugün kimse bahsetmemektedir. Çünkü bırakın 2011
yılında açıklanan hedeflere ulaşmayı, Türkiye, 2011
yılında sahip olduğu ekonomik koşulların bile fersah
fersah gerisine düşmüş durumdadır. 2023te millî geliri 2
trilyon dolara, kişi başına geliri 25 bin dolara, ihracatı
500 milyar dolara çıkarmayı, işsizliği yüzde 5e
düşürmeyi hedefleyenler, aradan geçen on senede 200 dolarlık asgari
ücreti bile millete çok görerek Çin modelinden bahseder hâle gelmişlerdir.
Millet, fakruzaruret içinde birikimlerinin değerini korumaya
çalışırken mevcut iktidar, âdeta Koruyamazsın çünkü ben
Türkiyede Çinin kalkınma modelini uygulayacağım. demektedir.
İktidarın bahsettiği Çin tipi kalkınma modeli,
esasında, 200 dolara düşen asgari ücretin reel değerini daha da
düşürmektir, on milyonlarca insanın temel hak ve hürriyetlerinin
kalkınma pahasına baskı altına alınmasıdır
çünkü bu modelin uygulanması için itiraz edenin susturulması, kafasını
kaldıranların ibretiâlem için ezilmesi gerekmektedir. Yani bu model,
insanlık onuruna ve şerefine sığmayacak şekilde
karın tokluğuna çalışan modern bir kölelik sistemidir,
sayıları giderek artan çalışan yoksullar
sınıfına on milyonların daha eklenmesi demektir,
yoksulluğun ve yolsuzluğun sıradan ve aleni hâle gelmesi
demektir. Evet, şimdi, iktidara soralım: Arzu ettiğiniz şey
bu mudur? Hâlbuki, günümüzde, Çin bile bu modelden vazgeçerek ucuz iş
gücüne dayalı kalkınma yerine, toptan faktör verimliliği yüksek,
teknoloji odaklı bir kalkınma modeliyle hareket etme niyetini
serdetmeye başlamıştır. Çin'de insan emeğini hiçe
sayan ve insanlık haysiyetine sığmayan söz konusu bu eski üretim
tarzı, sadece Doğu Türkistanlı
soydaşlarımızın esir alındığı toplama kamplarında
ise bütün sertliğiyle devam etmektedir. Burada şunu da belirtmek
gerekir ki 1,5 milyar nüfusuyla her türlü demokratik ve insani nitelikten
yoksun Çin rejimi bile kendi vatandaşlarına bu modeli artık reva
görmeme eğiliminde iken mevcut iktidar 21inci yüzyıl Türkiyesinde
Türk vatandaşlarına bu zalimane modeli reva görebilecek kadar
vicdanını ve merhametini kaybetmiş durumdadır.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Muhterem milletvekilleri,
partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte demokrasiden
hukuk sistemine, ekonomiden dış politikaya kadar yayılan
çürümenin yükü artık taşınmaz bir hâl almıştır.
Bundan dolayı daha görüşmeleri sürerken bile içeriği
boşalan ve kanunlaşmadan makroekonomik gücünü yitiren bir bütçeyle
karşı karşıya olduğumuz ne yazık ki bir gerçektir
çünkü Türk lirasının sene başından beri dolar
karşısında yüzde 46, son iki ayda da yüzde 30dan fazla
değer kaybetmesiyle, 2022 bütçesi de reel değerini büyük ölçüde
yitirmiş durumdadır. Bütçenin reel değerini yitirmemiş
olduğunu varsaysak bile bu bütçe, giderek biriken ve
ağırlaşan sosyoekonomik sorunlar karşısında
herhangi bir çözüm vadetmemektedir. Zira bu bütçede enflasyonla mücadele yoktur
ve bu bütçe, hayat pahalılığı altında ezilen
insanlarımıza zerre miskal umut vermeyen bir bütçedir. Bu bütçede
Yüzde 25leri aşan genç işsizliğin azaltılması. diye
bir hedef yoktur.
Bu bütçe, öğretmenlere
ve birçok branşta atanamayan üniversite mezunu gençlerimize herhangi bir
ümit vadetmemektedir, girdi maliyetlerinin altında ezilen çiftçilerimizin
yaralarına merhem olamayacaktır, mevcut hâliyle arkasındaki
siyasi iradenin tükenmişliğinin en net göstergesidir. Bu bütçe,
faizle mücadele ettiğini söyleyenlerin, öğrencilerin KYK
borçları ile çiftçinin Tarım Kredi borçlarına yüzde 100lere
yakın faiz uyguladığı bir bütçedir. Bu bütçe, dış
güçlerle mücadele ettiğini söyleyenlerin Türk varlıklarını
haraç mezat dış güçlere aktarmak istediği bir bütçedir,
torunlarımızı bile 5 müteahhide dövizle borçlu hâle getirerek
kamu kaynaklarını onlara aktaranların bütçesidir.
Muhterem milletvekilleri,
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin ifade
ettiği gibi, bu bütçe, savurganlık ve israf bütçesidir. Bu bütçe,
milletin emeğini faizcilerin kursağına akıtan bir bütçedir.
Tüm bu nitelikleri itibarıyla bu bütçe, bir yokluk, kıtlık,
yoksulluk, sefalet ve karaborsa bütçesidir. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Zikrettiğimiz tüm bu
hususları dikkate aldığımızda şunu açık ve
net olarak söyleyebiliriz: 2022 yılı bütçesi, yirmi yıllık
bir trajedinin son perdesidir. Bu sebeple de hem mevcut iktidarın hem de
partili Cumhurbaşkanlığı sistemi denen garabetin son
bütçesi olacaktır inşallah. Milletimiz müsterih olsun, Türk
insanına modern bir kölelik vadeden bu düzeni ilk seçimde mutlak surette
değiştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
METİN ERGUN (Devamla)
İYİ Parti olarak Türkiyenin en nitelikli kadrolarıyla ve
projeleriyle milletimizin üzerine çöken karamsar bulutları
dağıtacağız. Ülkemizi hızla ayağa
kaldıracak, güçlü, zengin ve müreffeh bir Türkiyeyi inşa edeceğiz.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin liderliği
ve vizyonuyla ülkemizin her türlü problemini çözmek için biz hazırız.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle
konuşmama son verirken yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Lütfi Kaşıkçı.
Buyurun Sayın
Kaşıkçı. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ
KAŞIKÇI (Hatay) Değerli milletvekilleri, 2022 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi ve ekran başında bizleri takip eden aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
pandemiyle birlikte aslında, dünya, sıkça
tartıştığı bir konuyu ikinci plana attı,
atılan bu konu da küresel ısınma ve küresel
ısınmanın beraberinde getirdiği çevresel problemler.
Dünyadaki çevreyle ilgilenen kurumlar küresel ısınmanın en
önemli sebebi olarak ise fosil yakıtların sıkça
kullanılmasını bize göstermiştir. Dolayısıyla
küresel ısınmaya karşı alınabilecek en önemli tedbirin
ise fosil yakıtların kullanımının
aşağıya çekilerek yenilenebilir enerji kaynaklarını
yani temiz enerji dediğimiz yenilenebilir enerji kaynaklarının
oranını yukarı çekmekle ancak mümkün olduğunu ifade
etmişlerdir.
Paris İklim
Anlaşması'nın tartışıldığı,
konuşulduğu bugünlerde Türkiye'nin yenilenebilir enerji
kaynakları noktasında gelmiş olduğu konumu, burada, sizlere
rakamlarla izah etmek istiyorum. Bakın, değerli milletvekilleri,
temiz enerji noktasında, yenilenebilir enerji noktasında Türkiye,
2020 verilerine göre dünya ortalamasının çok üstünde bir seviyede.
Bugün, dünyada enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarını
kullanma noktasında dünya ortalaması yüzde 27 iken, Avrupa
Birliği ülkelerinde bu ortalama yüzde 35 iken Türkiyede yenilenebilir
enerji kaynaklarının kullanılma ortalaması yüzde 43.
Bakın, bu rakamlar Avrupanın herhangi bir ülkesinde veya
dünyanın herhangi bir ülkesinde olsa temiz enerji noktasında,
yenilenebilir enerji kullanımı noktasında dünyaya en az zarar
veren ülke olarak referans gösterilir. Ancak Türkiyenin yakalamış
olduğu bu temiz enerji konusu hep göz ardı edilmek isteniyor.
Değerli milletvekilleri,
çevre üzerinde insanın olumsuz etkisi ve doğal kaynakların tüketimindeki
aşırılık gibi sebepler küresel ısınma başta
olmak üzere büyük ekolojik krizlerin yaşanmasına neden olmuştur.
Yaşanan bu ekolojik krizlerin en önemli sebebi tarihsel olarak enerji
üretiminde fosil yakıtlara verilen büyük ağırlıktır.
Dolayısıyla enerji her ne kadar insanlar için hayati bir ihtiyaç olsa
da enerjinin üretimi ve tüketimi, iklim, ekosistemler ve insan
sağlığı gibi unsurlar üzerinde olumsuz etkiler
oluşturmaktadır. Günümüzde enerjiye olan ihtiyaç giderek artmaktadır.
Bu sebeple enerji üretim ve tüketim alışkanlarımızda
değişiklik yapmadığımız takdirde enerji sebebiyle
yaşanan ekolojik krizlerin de giderek kronikleşmesi riski
bulunmaktadır. Fosil yakıtlarla enerji tüketiminin kirletici
oluşu ve ekolojik krizlere sebebiyet veren niteliği çevreci
hareketlerle birlikte yeniden sorgulanmıştır. Özellikle
sürdürülebilir kalkınma hareketiyle çevrenin kalkınma sürecinde zarar
görmemesi ve doğal kaynakların dengeli kullanımı
hedeflenmiştir. Yaşanan çevreci bilinçlenme sürecinin de etkisiyle
enerji konusunda da bir farkındalık oluşturulmuş ve bu
doğrultuda yenilenebilir enerji dünya genelinde giderek artan oranda
desteklenmiştir. Özetle, enerji konusu, çevresel kaygıları daha
fazla dikkate alan bir boyut kazanmaya başlamıştır. 70li
yıllardan sonra enerji konusu dışa
bağımlılık olgusu sebebiyle ihtiyacını büyük
oranda ithalatla karşılayan ülkeler için kritik öneme sebep
olmuştur. Bu konu, Türkiye açısından günümüzde de geçerlidir ve
hem uluslararası ilişkiler hem de uluslararası politika
konusunda Türkiyenin tavrını ve tutumunu belirleyebilecek bir alan
hâline gelme ihtimalini taşımaktadır. Gerek çevresel sebeplerle
gerekse de bağımlılık sebebiyle oluşan kaygılar
nedeniyle yaygın kullanım alanı bulunan fosil yakıtlara
alternatif olarak temiz ve yenilenebilir enerji üretim yöntemleri giderek önem
kazanmaktadır. Dünyada da yenilenebilir enerji yatırımları
gittikçe artmaktadır, Türkiye de bu alanda ciddi bir potansiyele sahiptir.
Bu sebeple Türkiyenin yenilenebilir enerjinin kullanımını
artırması ve özel sektörün yenilenebilir enerjiye yönelmesi için son
yıllarda ciddi teşvikler uygulanmaktadır. Bu şekilde
Türkiye gibi ülkelerin hem enerjide dışa
bağımlılığı hem de çevre üzerindeki olumsuz
etkilerinin azaltılması planlanmaktadır.
Enerjiye olan talep ülkelere
göre değişiklik göstermektedir. Örneğin, gelişmekte olan
ülkeler sanayileştikçe gelişmiş ülkelere oranla daha fazla
enerji talebinde bulunmaktadır. Ayrıca, gelişmekte olan
ülkelerde enerjinin gelişmiş ülkelere göre etkin
kullanılmaması ve enerji arzının kısıtlı
kalması sebebiyle enerji fiyatları da artmaktadır. Bu da
yükselen enerji maliyeti sebebiyle nihai anlamda küresel rekabette bir
dezavantaj oluşturmaktadır.
Gelişmekte olan ülkeler
açısından enerji politikalarındaki bir diğer önemli sorun
da dışa bağımlılıktır. Enerjide ithalata
bağımlı olan gelişmekte olan ülkeler açısından bu
bağımlılığı azaltma birinci derecede önem
taşıyan konu olmaktadır. Artan bu enerji talebi beraberinde
bazı sorunlar da getirmektedir. Enerji üretiminden kaynaklanan en önemli
sorun, küresel ısınmadır. Küresel ısınmanın
başlıca sorumlusu olan gelişmiş ülkeler, bu soruna çözüm
bulabilmek için yaşam tarzlarını, ekonomik, sosyal
yapılarını ve fosil yakıtlara olan
bağımlılıklarını değiştirmek durumunda
olduklarını ifade etmektedir. Ancak, hâlen dünya üzerinde
çoğunlukla fosil yakıtlarla geleneksel enerji üretme yöntemleri
tercih edilmektedir. Bu da küresel anlamda sera gazı
emisyonlarını azaltamamaktadır. Sera gazlarının çevre
ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri
bulunmaktadır ve atmosferdeki sera gazlarının yüzde 99dan
fazlası fosil yakıt kaynaklıdır. Hem fosil
yakıtların tükenir nitelikte olması hem de küresel
ısınmanın ciddi boyutlara ulaşmasının etkisiyle
alternatif enerji üretim yolları aranmaya
başlanmıştır. Bu alternatif enerji üretim yolları
arasında başlıca rüzgâr, güneş ve jeotermal gibi
yenilenebilir enerji kaynakları da yer almaktadır. Ancak alternatif
enerji üretim yolları, geleneksel enerji üretim yolları karşısında
maliyetleri açısından dezavantajlı olduğundan dolayı
yatırım teşvikleri ve mali desteklere ihtiyaç
duyulmaktadır.
Özetle, gelecekteki
sürdürülebilir enerji politikaları için yeni enerji üretim alternatifleri
ortaya çıkmakta, yenilenebilir enerjinin emisyonları düşürücü
etkisi sebebiyle hem uluslararası sözleşmelerde ülkelere önerilen hem
de ülkelerin ulusal politika tercihlerinde önemli bir alternatif olarak dikkat
çekmektedir. Yenilenebilir ve temiz enerji fosil yakıt kaynakları
gibi tükenir nitelikte olmayan güneş, jeotermal, biyokütle, okyanus, rüzgâr,
hidroelektrik gibi sürekli ve sürdürülebilir enerji kaynaklarından elde
edilen temiz enerjidir. Temiz enerjiyle sürdürülebilirlik için enerji
güvenliği, çevre, maliyet etkinliği gibi konularda daha iyi bir
noktaya ulaşılması hedeflenmektedir.
Bakınız değerli
milletvekilleri, buraya kadar geldiğimiz kısım dünyanın
gelişmekte olan ülkelere önerdiği bir metot, artık fosil
yakıtları bir kenara bırakın ve temiz enerji
kaynaklarına yönelin. İşte, tam bu hususta ben Türkiye'nin
gelmiş olduğu noktayı burada rakamlarla biraz önce ifade ettim.
Temiz enerji noktasında, yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanılması noktasında dünya ortalamasının
üstündeyiz. Biraz önce de rakamları verdim. Dünya ortalaması yüzde 27,
Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde temiz enerji kullanma oranı yüzde
35, Türkiye'de ise bu sayı yüzde 43. Geldiğimiz nokta itibarıyla
2021 yılının ilk dokuz aylık verilerinde ise yenilenebilir
enerji kaynaklarından elektrik üretimindeki payı yüzde 53,4
seviyelerine ulaşmıştır.
Bakın, birkaç bilgi daha
vermek istiyorum size: Türkiye'nin yenilenebilir enerji kurulu gücü yıllar
itibarıyla artan bir trend izlemektedir. 2013 yılında 25,6
gigavat olan Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı kurulu
gücü yıllık ortalama yüzde 10 artarak 2020 yılı Eylül
ayı itibarıyla yaklaşık 47 gigavat düzeyine
ulaşmıştır. 2013 yılında yüzde 40 olan toplam
kurulu güç içerisindeki payı ise 2020 yılı Eylül ayı
itibarıyla yüzde 50,4 seviyesine yükselmiştir. 2013 yılı
ile 2020 yılı Eylül ayı arasındaki dönemde yenilenebilir
enerji kaynaklarına dayalı kurulu güç artışında en
büyük pay sahibi 7,5 gigavatlık artışla hidroelektrik
santralleridir. Hidroelektrik santrallerini sırasıyla 6,4
gigavatlık artışla güneş enerji santralleri; 5,3
gigavatlık artışla rüzgâr enerji santralleri; 1,2
gigavatlık artışla jeotermal enerji santralleri ve 1
gigavatlık artışla biyokütle enerji santralleri izlemektedir.
2015 yılında HES'ler yenilenebilir enerji kaynakları kurulu gücü
içerisinde yüzde 82 pay sahibiyken bu pay yıllar itibarıyla özellikle
rüzgâr ve güneşteki artışlara bağlı olarak gerileme
göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
LÜTFİ KAŞIKÇI
(Devamla) Buna rağmen 2020 yılı Eylül ayı itibarıyla
HESlerin yenilenebilir enerji kaynakları kurulu gücü içerisinde yüzde
63le en büyük paya sahip olduğu da bilinmektedir. Tüm bunları
dikkate aldığımızda, Türkiye rüzgâr, jeotermal ve
güneş enerjisi açısından önemli kaynaklara sahiptir, bu kaynakların
geliştirilmesi gerek iklim değişikliğiyle mücadele ve
gerekse enerjide ithal ve fosil yakıt
bağımlılığının azaltılması
açısından hayati önem taşımaktadır.
Konuşmamın sonunda
şunu ifade etmek istiyorum: Dünyanın kirliliğine karşı
alınan tedbirlerle ilgili birtakım anlaşmalar imzalanıyor.
İşte burada size rakamlarla verdim. Dünyayı en fazla kirletenler
dünyanın bu manada kahrını da en fazla çekmek zorundadır.
Türkiye bu manada temiz enerji ile yenilenebilir enerji kaynaklarını
dünya ortalamasının üstünde kullanmasıyla bence örnek bir ülke,
işte, rakamlar da burada.
Tekrardan Gazi Meclisi
saygıyla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Musa Piroğlu.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MUSA
PİROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, sözlerime yüz
doksan üç gündür Çorluda Bel Karperde yürütülen grevi, iki yüz kırk iki
gündür noodle makarna üreten ADKOTURKteki direnişi ve 52nci gününe
giren Bakırköy belediye işçilerinin grevini selamlayarak
başlamak istiyorum.
Atananların kibrini
anlamak mümkün; kibri atayanlardan alıyorlar. Dün birisini gördük;
Cumhurbaşkanı Yardımcısı burada halka karşı,
Meclise karşı, herkese karşı büyük bir kibir ve üstten
bakışla kendini ifade etti ama seçilmişlerin kibrini anlamak çok
zor çünkü onu seçen halk ve bu noktada Bakırköy Belediyesinde,
Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlunun grevi ve
işçilerin talebini görmezden gelen, grevi kilitleyen ve elli iki gündür bu
grevi çözmemek için her şeyi yapan tavrını anlamak mümkün
değil. İşçiler direniyor, basit talepleri var;
haklarını istiyorlar. Polis zoruyla ve Belediye
Başkanının görmezden gelen tavrıyla bu direniş devam
ediyor. BELEDİYE-İŞ Sendikası, 16 Aralık Perşembe
günü yani yarın saat birde, Bakırköy Özgürlük Meydanında grevci
işçilere destek vermek için toplanacak. Birileri ülkeyi kendi
çiftliği ve mülkü sanıyor, Belediye Başkanı da
Bakırköyü öyle sanıyor sanırım. Ben, bütün Bakırköy
halkını Bakırköye kendi emekçisine, belediye işçisine
sahip çıkmaya, yarınki büyük toplantıya destek vermeye ve bu
grevin bitmesi için işçilerle dayanışmaya
çağırıyorum.
Şu telefon büyük iş
görüyor; ATVnin pembe tabloları, güllük gülistanlık ülke resimleri
bu telefon sayesinde tuzla buz oluveriyor ve son günlerde, telefonu kim açsa
sosyal medyada ekmek kuyruklarını ve bu kuyruklarda yaşanan
dramları ve acıları görüyor; gözü yaşlı
insanları, sözünü yutkunarak konuşan anneleri izliyor. Ülke büyük bir
yoksullukla boğuşuyor. Yoksulluğun dibine vurmuş durumda
ülke. Kar, fırtına, kış yaklaştı, kapıya
dayandı; doğal gaz, elektrik ücretleri, ısınma sorunu,
gıda meselesi almış başını gidiyor ve
iktidarın bunlar umurunda değil çünkü iktidar, halk ne zaman sesini
yükseltse, halk ne zaman sorunlarını gündeme getirse kürsüye
fırlıyor, yandaşları telefonların ve televizyonların
önüne fırlıyor ve başlıyorlar Kibar Feyzodaki Maho
Ağa gibi konuşmaya. Maho Ağayı bilirsiniz, Kibar
Feyzodadır, herkes izlemiştir; köylü ne zaman ayağa kalksa
önlerine atlar Ekmeğinizi veren benim, karnınızı doyuran
benim, donunuzu veren benim ama siz bana nankörlük yapıyorsunuz. der.
İktidarın sözcüleri de aynısını yapıyor; halk ne
zaman Yoksuluz. dese Yoksulluk yok. diyor Ekmek bulamıyoruz. dese
Ekmek bulamayan yok. diyor ve yetinmiyor Şükretmesini bilmiyorsunuz.
diyor, çöpten yemek toplayana şükretmeyi vaaz ediyor, yoksulluktan
sıraya girmiş, ekmek bekleyene şükretmeyi vaaz ediyor ve
başlıyor bağırmaya Nankörsünüz! Yolu biz yaptık,
köprüyü biz yaptık, siz bize nankörlük ediyorsunuz! diyor.
Ben buradan uyarıyorum:
Her ağanın bir Feyzosu, her firavunun bir Musası, her zorba
iktidarın bir korkulu rüyası vardır. Korkulu
rüyalarınızı gerçek kılacağız;
iktidarınızı, sarayınızı ve
saltanatınızı yıkacağız.
Yoksulluk, güncel olarak
asgari ücret meselesinde düğümleniyor. Asgari ücret, dünyada aslında
istisnai bir ücrettir; bizim ülkemizde genel ücrettir, 40 milyona yakın
insanın hayatını belirler. Ve iktidarın sözcüleri kürsüden,
ve iktidarın sözcüleri televizyonların karşısında
büyük bir lütuf verir gibi asgari ücreti çok yükselteceklerini, misal, 4 bin
lira yapacaklarını söylüyorlar. 10 bin lira yapsanız ne olacak?
Bir işçiye sordular Asgari ücret ne kadar olsun? diye Çocuklarıma
harçlık verecek kadar olsun. dedi. Ben buradan o işçiye diyorum ki:
Asgari ücret aldığın sürece çocuğuna harçlık
veremeyeceksin. (HDP sıralarından alkışlar) Çünkü asgari
ücretin tanımı sefalet ücretidir, yoksulluk ücretidir, karın
tokluğuna çalışmaktır, asgari düzeyde, en dipte
yaşamaktır. Ve bu iktidar, adına Çin modeli deyip, bu iktidar,
adına Türk modeli deyip sunduğu ve adına yeni dediği
ama yirmi yıldır bize yaşattığı ekonomi
politikasıyla bu sefaleti kalıcı kılmaya, bu sefaleti
sonsuz kılmaya çalışıyor çünkü bu iktidar yoksulluktan, bu
iktidar sefaletten beslenmeye devam ediyor.
Peki, ne yapmalı?
İktidarı eleştirmek kolay, buradan işçilere ve yoksullara
yoksulluğu anlatmak da kolay ama onlar zaten yaşıyor. Halk çözüm
istiyor, halk bu iktidarın sunduğu bu sefalete karşı ne
yapacağını öğrenmek ve bilmek istiyor ve ben buradan diyorum
ki: Belki bu Meclis yoksulluğu kaldırmayabilir ama bu Meclis
yoksulluğu katlanır hâle getirecek bütün tedbirleri bir günde
alabilir. İsterse bir günde yasaları değiştirip halkın
beklentilerinin önemli bir kısmını karşılayabilir.
Misal, elektriği, doğal gazı ve ısınmayı
yoksullar için ücretsiz hâle getirebilir. Yani enerji şirketlerine el
koyabilir. Misal, zorunlu tüketim maddeleri üzerinde bütün ÖTV ve KDVyi
kaldırabilir. Misal sağlığı, eğitimi, ulaşımı
kamulaştırıp ücretsiz hâle getirebilir ama bunların
hiçbirini yapmaz çünkü bu Meclis, bu iktidarın çoğunluğu
patronların Meclisi gibi çalışıyor ve biz biliyoruz ki
yoksulluğun ana kaynağı var olan sermayeye düzenidir. Biz bir
farkla duruyoruz bu Mecliste, herkesten bir farkla. Meclisin
çoğunluğu bu yoksulluktan besleniyor. Bu yüzden de yoksulluğun
daha derinleşmesini ve büyümesini istiyor. Bir başka taraf,
yoksulluğu azaltmak istiyor. Biz ise yoksulluğu kaldırmak
istiyoruz. Yoksulluğun ortadan kalktığı bir dünya istiyoruz
ve yoksulluğu kaldırmak için yoksulluğun kaynağına
bakmak gerektiğine inanıyoruz ve yoksulluğun kaynağına
baktığımızda karşımıza bu sermaye düzeni
çıkıyor. Yoksulluğun sebebi çok basit, zenginler bizden
çalıyor, patronlar işçiden çalıyor. Zenginler ve patronlar var
olduğu sürece yoksulluk devam edecek, halkın sefaleti devam edecek.
Çünkü çok basit, ülke yoksullaşıyor ama herkes
yoksullaşmıyor, Koç servetine servet ekliyor, Sabancı servetine
servet ekliyor, yandaş sermaye milyarlarla oynuyor ama halkın büyük
bir kısmı yoksullaşmaya devam ediyor çünkü onların serveti
halktan çalınanlardan oluşuyor. O zaman, yapılması gereken
basit bir şey var: Halk kendi sözünü kendi eline almak zorunda. Biz sözü
buraya bıraktığımız sürece, biz kendi adımıza
konuşma hakkını patronlara ve zenginlere
bıraktığımız sürece ya da onların sözcülerine
verdiğimiz sürece bu sorunu çözme şansımız olmayacak;
yıllardır çözmedik, çözemeyeceğiz de; çözmenin bir tane yolu
var: Ağır bir kış geliyor, yoksulluk büyüyor, ayağa
kalkmak, sesimizi duyurmak gerekiyor.
Ve ben buradan, bu yoksulluk
ve sefalet üzerinden OHAL düşleri kuranlara ve ben buradan, bu yoksulluk
ve sefalet üstünden OHAL cazgırlığı yapanlara açıkça
sesleniyorum: Boşuna hayaller kurmayın. Bütün
zorbalığınızı, bütün bu OHAL düşlerinizi sizin
kâbusunuz olmaya döndürmeye hazırız ve bunu yapacağız. Halk
artık eskisi gibi değil; öfke büyüdü ve bu öfke ayağa kalkmak
üzere ve bu öfke ayağa kalktığı gün bu yoksulluğu
yaratanlar kaçacak yer arayacaklar. Bu ülke o zaman halkın cennetine,
halkın yaşadığı gerçek dünyaya dönecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Biz ne istiyoruz? Biz, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya
istiyoruz; biz, insanca yaşayacağımız bir ülke istiyoruz;
biz, insanların dilinden, kimliğinden, etnik kökeninden,
inancından ve sınıfsal kimliğinden ezilmediği, yoksul
ile zenginin ortadan kalktığı, herkesin kardeşçe
yaşadığı bir dünya istiyoruz ve bunu yapmanın bir tane
yolu var, Antepli çiftçi bunu söyledi, ben onun sözleriyle bitireyim:
Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
izninizle bir şey rica edeceğim. Sürem biterse
Halkla İlişkiler
Binasının önünde bir otoparkımız var, o otoparkta da
görevli trafik polisi memurlar var; ben her geldiğimde onları orada
açıkta görüyorum. Kış geldi, bu soğuk ortasında onlara
barınacak bir kulübe, ısınacak bir kulübe yapma görevi de
herhâlde bu Meclisindir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Ben bu Meclisten, özellikle sizin vasıtanızla Meclis
Başkanlığından, bu polis memurlarının bu zor
süreçte, böyle kışın ortasında açıkta kalmaması
için gerekli tedbirleri almasını da bekliyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Genel
Sekreterlikle konuşacağız.
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Oğuz Kaan Salıcı.
Buyurun Sayın
Salıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OĞUZ
KAAN SALICI (İstanbul) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bütçe teklifinin 5inci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
ağır bir ekonomik sıkıntı içindeyiz. Herkes kendi
dilince, kendi bakışınca, kendi birikimince bu krizi ifade
etmeye çalışıyor. Bütçeyi konuşuyoruz, bütçe daha konuşulurken
zaten döviz bazında, ilk teklif edildiği, Meclise ilk geldiği
güne oranla büyük oranda eridi. Muhtemelen bir ek bütçe getirme teşebbüsü
içinde olacak iktidar partileri. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde biz
bir de ek bütçeyi konuşacağız çünkü bütçenin Meclise, Komisyona
gelmiş olduğu toplam zaman diliminde dahi yükselen kurdan
dolayı, değişen Bakan arkadaşların olaya çözüm
bulamıyor olmasından dolayı bütçe kadük hâle gelmiş
durumda.
Hatırlarsınız,
2018 yılının Haziran ayındaki seçimlerden sonra Türkiye
ağır bir kur şoku yaşadı. O zaman iktidar partisi dedi
ki: Bu, dış güçlerin müdahalesidir. Aslında, Türkiyede bir
sorun yok, Türkiyede ekonomik bir sıkışma yok, Amerikada
Merkez Bankasının ta 2013te ilan etmiş olduğu Faizleri
önümüzdeki dönemde artırabiliriz. anlamına gelen açıklamaları
yok, dolayısıyla hiçbir tedbir alınmamış ama Bu
mesele, bir dış güçler meselesidir. Dolayısıyla
dış güçler bize müdahale ediyorlar, bundan dolayı da Türkiye
ekonomik bir sıkıntıya giriyor. dendi, adı da Rahip
Brunson krizi olarak kondu. Hatta sonrasında diyalog daha ilginç bir hâle
geldi Al papazı, ver papazı. denen bir noktaya geldi ki Al
papazı, ver papazı. cümlesi zaten Türkiyede yargının
içine düştüğü durumu tek başına bütün şatafatıyla
anlatıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Rahip Brunson
gitti, Rahip Brunson gitti ama kriz kaldı. Yargıya hızlı
bir şekilde verilen talimatla Rahip Brunsonın Amerikaya
gönderilmesinden sonra kriz Türkiyede kalıcı hâle geldi. Üzerinden
üç seneden fazla bir zaman geçti, dönem dönem daha da sıkışan
bir durumda, en son, son bir aydır daha hızlı bir şekilde
yaşadığımız kur şoklarıyla, Türkiye net bir
şekilde, üç yıldan beri daha önce deneyimlemediğimiz bir kriz
ortamında. Türkiye daha önce krizler yaşadı, farklı
iktidarlar döneminde Türkiye krizler yaşadı. Türkiyenin
yaşamış olduğu krizlerde V şeklinde bir kriz olurdu,
hızlı bir şekilde ekonomi daralırdı fakat alınan
tedbirlerden dolayı, Türk ekonomisinin de dinamik olmasından
dolayı hızlı bir şekilde çıkış sürecine
girilirdi ve bir yıl belki bir buçuk yıllık bir süre içinde
ekonomi toparlanırdı. Hatırlayın, Adalet ve Kalkınma
Partisinin iktidara gelişi de 2002 yılında böyle bir krizin
sonrasında olmuştu zaten. Yani krizin ürettiği, krizin iktidara
getirdiği bir siyasi partiydi Adalet ve Kalkınma Partisi, sonra
iktidarda kalıcı bir hâle geldi. Şimdi, bu krizi yönetemeyen bir
anlayışla karşı karşıyayız. Açık bir
şekilde, işte, simidin 3,5 lira olmasından, ekmek
fiyatlarının artmasından, halk ekmek büfelerinin önündeki
-Adalet ve Kalkınma Partili Meclis üyelerinin muhalefetine rağmen
Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanının
sayısını artırmak istediği,
artırdığı halk ekmek büfelerinin önündeki- kuyruklarla
vatandaşımız boğuşmakta bu kış
koşullarında.
Önümüz kış, bu
kış için de vatandaşın nasıl
ısınacağına dair herhangi bir öneri yok ortada. Doğal
gaz fiyatları Türkiye'de de dünyada da rekor kırıyor, elektrik
fiyatlarında artış var. Vatandaş neyle ısınacak?
Ya kömüre yönelecek ya oduna yönelecek. Odunda da fiyatlarda artış
var, kömürde de fiyatlarda artış var; vatandaşın gelirinde
de herhangi bir şekilde bir yükseliş yok. Dolayısıyla dar
gelirli vatandaş, işi olan, çalışan ama ailesini
geçindiremeyen bir noktada, bu kış da kendi ısınma masrafını
karşılayamayacak bir noktada olacak. Tüm bunlara rağmen biz,
sorumlu muhalefet örneği olarak Cumhuriyet Halk Partisi, 2018
Ağustosundaki kur şokundan bu yana her ortaya çıkan
sıkışmadan, krizden sonra çözüm önerilerimizi ortaya koyduk.
Dedik ki: Bakın, ülkede yapılması gereken şeyler
bunlardır. Sayın Genel Başkanımızın, sayın
parti sözcülerinin ağzından, madde madde, yapılması gereken
önerileri ortaya koyduk. Şimdiye kadar, yirmi yıllık
iktidarı boyunca, muhalefetten gelen önerileri sadece muhalefet
önerdiği için dikkate almayan Adalet ve Kalkınma Partisi o çizgisinde
bir değişiklik yapmadı, bizden gelen Türkiye'de ekonomik krizi
aşabileceğini düşündüğümüz önerilerimizi de dikkate
almadı.
Bugün gelmiş
olduğumuz noktada, mesele, 2018de Rahip Brunson'la beraber başlayan
Dış güçler Türkiye'ye müdahale ediyor. söylemiyle hâlâ devam
ediyor. Yani sorarsanız, aslında Türkiye'de bir
sıkıntı yok, Türkiye'nin dinamikleri çok
sağlıklı, Türkiye'nin ekonomisi yolunda gidiyor ama ah, bu
dış güçler yok mu, bu dış güçler Türkiye'ye sürekli
müdahale ediyor ve onların etmiş olduğu müdahalelerin sonucunda,
hiç hak etmediği hâlde Türkiye bu duruma düşüyor. Şimdi ben size
birkaç örnek vereceğim, bunlar üzerinden, aslında, yaşanan kriz
sarayın bizzat kendinin ürettiği bir kriz mi, başkanlık sistemine
geçildikten sonra Türkiye'nin içine daha da net bir şekilde
düştüğü bir kriz mi, yoksa dışarıdan gelen,
dışarıdan yapılan saldırılarla ortaya çıkan
bir kriz mi, bunu biraz daha netleştirmiş olalım.
Değerli arkadaşlar,
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbalı Sayın
Cumhurbaşkanı görevden aldı, bir cuma gece yarısı
aldı, gece yarısı kararnamesiyle aldı. Pazartesi günü
kalktığında bu ülke, dolar 1 lira artmıştı, 1
lira artmıştı. Şimdi, eğer ortada bir dış
güçler masalı varsa ve dış güçlerden kaynaklanan bir durum
varsa Naci Ağbalı görevden alma talimatını kim verdi, kim
imzaladı? Dış güçler mi verdi bu talimatı? (CHP
sıralarından alkışlar) O kararnameyi kim imzaladı?
Tayyip Erdoğan imzaladı. Peki, ondan sonra Merkez Bankasında
başka değişiklikler oldu, 2 başkan
yardımcısı, Para Politikaları Kurulunun 1 üyesi
değiştirildi. Ondan sonra döviz yükselmeye devam etti. Sonra
başka değişiklikler oldu. İstikrarlı bir şekilde
Merkez Bankası faiz düşürmeye devam etti, her toplantıda faiz
düşürdü; bazen 200 baz puan düşürdü, bazen 100 baz puan düşürdü.
Her faiz düşürmesinden sonra da döviz kurlarında bir artış
ortaya çıktı. Zaten yükselmeye başlayan bir enflasyon
vardı, yüksek olan bir enflasyon vardı, TÜİKin dahi artık
makyajlayamayacağı bir enflasyon vardı, o enflasyon daha da
arttı ve vatandaşın alım gücüne hayat pahalılığı
olarak, fiyat artışı olarak yansımaya başladı.
Şimdi, bütün bu
adımları yani Türkiyede ekonomide önemli değişiklikler
yapan ve o önemli değişikliklerden sonra döviz kurunu daha da
zıplatan, enflasyonu daha da artıran, hayat
pahalılığını daha da artıran kararları
dış güçler mi verdirtti size arkadaşlar? Siz dış
güçlerin talimatıyla mı iş yapıyorsunuz? Dış
güçler bunun böyle yapılmasını istiyorsa niye buna direnmediniz,
niye itiraz etmediniz; neden Biz vatandaşın hakkını,
hukukunu koruyacağız. demediniz, neden buna karşı herhangi
bir direnç göstermediniz?
Değerli arkadaşlar,
bu dış güçler meselesi, Türkiyede, Adalet ve Kalkınma
Partisinin sıkıştıkça, üst üste sıkışmalar
yaşadıkça gündeme getirdiği bir konu. Öbür taraftan, Sayın
Erdoğan partiyi kurmuş yani Adalet ve Kalkınma Partisini
kurmuş ama henüz seçim olup iktidar olmamış; o zaman Bir de
âdet var bu ülkede, başımıza bir şey geldiği zaman
hemen dış güçler deriz, yabancılar deriz, şu deriz, bu
deriz, onlara bazı isimler buluruz. Yani bu da doğru olabilir ancak
ben buna katılamıyorum. Niye katılamıyorum? Eğer sizin
bünyeniz güçlüyse, sağlamsa bünyede olan virüs hiçbir zaman sizin
vücudunuza zarar veremez. diyor bizzat Recep Tayyip Erdoğan. Ama ne zaman?
Muhalefetteyken diyor. Biz Sayın Erdoğanın bu söylediklerine
katılıyoruz; bu sözler Sayın Erdoğanın sözleri, biz
bu sözlere katılıyoruz ama bugün, Adalet ve Kalkınma Partisi
sözcüleri Sayın Erdoğanın o gün söylemiş olduklarının
tam tersi bir şekilde, Türkiyeyi göz göre göre felakete götüren ekonomik
kararlar alıyorlar.
Şimdi, Sayın Bakan
değişti, yeni bir Bakanımız var, açık sözlü bir
Bakanımız var. Önümüzdeki günlerde medya daha da şenlenecek
anlaşılan Sayın Bakanın açıklamalarıyla. Sayın
Bakan kapalı bir toplantıda diyor ki: Faizlerin yükseltilmesini
düşünmeyin yani biz faiz silahını kullanmayacağız. Biz
önümüzdeki günlerde başka türlü müdahalelerde bulunacağız ama bu
yaşadığımız şeyde, bu yaşadığımız
kur şokunda, bu yaşadığımız
sıkıntılarda dışarının herhangi bir
müdahalesi yoktur. Şimdi, değerli Adalet ve Kalkınma Partisi
sözcüleri, sizin anlatmış olduğunuz masala sizin
Bakanınız inanmıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Kapalı toplantıda söylemiş olduğu
sözler basına yansıyor, ortaya çıkıyor. Biz şunu
görüyoruz: Az önce söylemiş olduğumuz sözlerin, Türkiyenin şu
anda içinde bulunduğu ekonomik sıkıntının
dış güçlerle falan hiçbir alakası yok, varsa da bünyesi
sağlam bir ülke bu saldırıları bertaraf eder. Ama ne zaman
Türkiye başkanlık sistemine geçti, ne zaman Türkiye tek bir kişi
tarafından yönetilmeye başlandı, bu şokların, bu
krizlerin önü alınamaz hâle geldi. Türkiyeyi üç yıldan daha uzun bir
süre krizde tutma da size nasip oldu, inşallah sizi değiştirmek
de bize nasip olacak.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara vereceğim ve
Sayın Grup Başkan Vekillerimizi kürsü arkasına davet ediyorum.
Kapanma Saati:
11.51
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 12.09
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şahıslar adına
konuşmalarda kalmıştık.
İlk söz Sayın Özcan
Özelin.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZCAN ÖZEL (Yalova)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Memleket Partisi olarak
adalet diyor, adalet istiyoruz; yargıda adalet, eğitimde adalet,
tarımda adalet, gelirde adalet, Parlamentoda konuşmada adalet
diyoruz, iş diyoruz; ataması yapılmadığı için
inşaatlarda çalışmak zorunda kalan, iş kazasından ölen
öğretmenlerimiz olmasın istiyoruz. Asgari ücret belirleme sürecinin
yılbaşı gecesi büyük ikramiye çekilişini bekler gibi
beklendiği değil, emekçinin ülkesine güvendiği Devletim benim
hakkımı verir. dediği bir Memleket Partisi
iktidarının sözünü veriyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bizim, seçilmiş milletvekilleri
olarak öncelikli görevimiz, bütçe yapmaktır. Seçilmiş 600
milletvekili yerine, bütçeyi tek adam yapmış; milletin iradesini tek
adamın atadığı, her söylemiyle haddini aşan bir
atanmış sunmuştur. Bildiğiniz gibi, bütçe, onaylanmadan
yetmiş beş gün önce Meclise sunulur. Sunulduğunda 195 milyar
olan bütçe bugün 123 milyar dolardır. Sunulan bütçe daha onaylanmadan 72
milyar dolar kayıpla başlamış ve 600 milletvekili buna
müdahale edememiştir. Eylülden bu yana Faizi düşüreceğiz.
diyorsunuz. Faiz yüzde 6, kur yüzde 60, risk ise 250 puan
artmıştır. Boşa harcadığınız bu kadar
dövize rağmen ülke ekonomisine bir gram katkınız
olmamıştır. Ekonomi bir bilimdir, liyakat işidir. Ne
yazıktır ki bilimden, akıldan, hukuktan, liyakatten uzak
olduğunuz için memleketi batırdınız.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı 2016daki Tayyip
Erdoğan gitsin. demek Devlet yıkılsın. demektir. söylemiyle
kendisini devletin yerine koymuştur ancak unutulmamalıdır ki devletin bekası bir kişinin
bekasıyla karşılaştırılamaz. Rusya Devlet
Başkanıyla görüşme öncesinde kapıda bekletilen Sayın
Cumhurbaşkanı, Putinin egosundan dolayı kişisel bir itibar
kaybı yaşamış olabilir ancak terörist ve darbeci olarak
itham edilen Birleşik Arap Emirlikleri Prensini para için ülkeye davet
ederek, Katardaki basın toplantısında para için gelen
Dışişleri Bakanı algısına sebep olarak devletin
itibarını zedelemek kimsenin haddine değildir.
Etrafımızı sürekli silahlandırıp PYDden vazgeçmeyen
ABDden demokrasi dilenen muhalefetin yaptığı da doğru
değildir. Sizler, vatandaşa Porsiyonları küçültün. diyeceğinize
İtibarda tasarruf olmaz. söyleminizden vazgeçin. Cumhurbaşkanının
uçaklarından 10 tanesini, kamudaki lüks makam araçlarının
yarısını satsanız, sarayın bütçesini yarıya
indirseniz, örtülü ödenek israfından vazgeçseniz ne Birleşik Arap
Emirliklerine ne de Katara ihtiyacınız kalır.
Değerli
milletvekilleri, devlet yönetimi ciddiyet ister. Liyakat, liyakat. diye neden
haykırdığımızı şu kısa sürede
yaşananlar fazlasıyla göstermiştir. Keşke benim de evim
yansaydı. diyecekler. cümlesini kurabilen pişkin siyasetçiyi, 40
milyon euroluk ihale aldığı kuruma genel müdür
yapılanları, başında bulunduğu kuruma dezenfektan
satan bakanları, terör örgütü lideriyle yan yana fotoğrafı olan
birinin dahi bakanlık makamına getirildiğini bu sene içinde hep
birlikte gördük.
Değerli milletvekilleri,
gemi içindekilerle batar. Siz de yanlışları görüyorsunuz ama
söyleyemiyorsunuz. Reisten korktuğunuz kadar hak yemekten korksanız,
koltuklarınızı sevdiğiniz kadar ülkeyi sevseniz memleket bu
hâle gelmezdi. Bizler ana vatan yavru vatan mavi vatan ve gök vatan
diyoruz; sizler ise bu ülkenin şerefli insanlarına terörist
damgası vurmaya çalışıyorsunuz. Ülkemizde demokratik
yollardan hakkını aramak isteyen Boğaziçili, ODTÜlü
öğrencilerimize; yanlış yerlere gereksiz olarak kurduğunuz
HESlere direnen köylüye, çevrecilere; soğan ve patates üreticisine,
tüccarına; altüst ettiğiniz gıda fiyatlarından dolayı
marketlere terörist diyemezsiniz. Ülkede rant terörü vardır, sebebi de
her zaman sahip çıktığınız 5li çetedir. Sözüm burada
muhalefete.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ÖZCAN ÖZEL (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kabul edilmeyeceği
aşikâr olan önergeleri vermekle demokrat olunmuyor. Gelin, Siyasi Partiler
Kanununu değiştirmeye dahi gerek kalmadan parti tüzüğünüzü
değiştirin. Genel Başkanın, milletvekillerinin, belediye
başkanlarının kim olacağına üyeler karar versin.
Bırakın kotaları, parti tüzüğünüze fermuar sistemini
getirin. Bir dahaki dönem bu koltukların en az yarısı kadın
arkadaşlarımızla dolsun; hodri meydan diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle
2022 yılı bütçesinin ülkemize ve halkımıza refah ve
mutluluk getirmesini diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Şahıslar adına ikinci söz Sayın Türabi Kayana aittir.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 5inci maddesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Dolar 15 lira, Merkez
Bankası tamtakır olduğu için dövizi tutamıyorsunuz. Borç
dilenmek için çaldığınız her kapı yüzünüze
kapanıyor. Alınan dış borçların millî gelire
oranı her geçen gün artıyor. Borç yükü içinden çıkılmaz bir
hâl aldı.
Devletlerin çöküşü
ahlaksızlaşmış yöneticiler sayesinde olur. Kredi alıp
onu dövize çeviren vatandaşımıza arkadaşınız
Ahlaksızlık. diyor. Genel Başkan Yardımcınız
Kurtulmuş, aldığı krediyle döviz alan
insanlarımıza Ahlaksız. diyor. Asıl ahlaksızlık
128 milyar doları iç etmektir, asıl ahlaksızlık Ziraat
Bankasını 780 milyon dolar zarar ettirmektir, asıl
ahlaksızlık Tank Palet Fabrikasını peşkeş
çekmektir ve asıl ahlaksızlık 2, 3, 4 hatta 5 maaş birden
almaktır.
İktidar olduğunuz
günden bugüne halkımızdan aldığınız 2,5 trilyon
doları har vurup harman savurdunuz. Bu paralarla üretim yapan fabrikalar
kursaydınız bugün döviz aramaktan ziyade döviz veren ülke olurduk.
İktidardan tasarruf olmaz. diyorsunuz. İşte, bu
anlayışınız üretimi değil, tüketimi teşvik
etmektedir. Bu, devasa bütçe açığını doğurdu aynı
zamanda.
Devletin borcu sürekli
büyüyor, vatandaşın cebindeki delik ise daha fazla büyüyor. Kriz
yok. diyorsunuz, bir yılda enflasyon yüzde 100 arttı ama
vatandaşın maaşı 1 lira, 1 kuruş dahi artmadı. Vatandaş
aç, vatandaş işsiz; iflasların sayısı çığ
gibi büyüyor, işsizler ordusuna her gün yenileri ekleniyor. Geçiş
garantili köprüler, geçiş garantili yollar, hasta garantili hastaneler;
oldu olacak mahkûm garantili hapishaneler de yapın da 5li çeteniz işsiz
kalmasın.
Barınamıyoruz.
diyen öğrencileri darbedip gözaltına alıyorsunuz, sosyal medyada
tarafsız haber yapmaya çalışan genç çocuklarımızı
ev hapsine mahkûm ediyorsunuz. Asıl yapılması gereken halkı
refaha kavuşturmaktır. O zaman, kimse sizin karşınıza
dikilip kendini gözaltına aldırtmaz.
Çiftçimiz borcunu ödeyemiyor,
tarlasına gübre atamıyor. Öğrenciler borçlu; işçi, memur,
emekli borçlu; esnaf, sanayici borçlu; çiftçi borçlu, daha
doğmamış çocuğumuz borçlu ve en önemlisi de ülkemiz borçlu.
Dış borç 600 milyar doları geçti. AKP milletvekilleri, sizlere
soruyorum: Üretmiyorsak nasıl ödenecek bu borçlar? Bu borçlar da borçla
ödenecek hiç şüphesiz. Harıl harıl borç arıyorsunuz,
bulamayınca da devalüasyonla vatandaşın sırtına
biniyorsunuz. Vergileri artırıp iğneden ipliğe her
şeye zam üstüne zam yapıyorsunuz, yine de işin içinden
çıkamıyorsunuz. Yabancı yatırımcı ülkemize
gelmiyor, yerli yatırımcı ülkemizden kaçıyor. Çünkü adalet
yok, çünkü hukuk yok; özgürlükler yok, istikrar yok ama en önemlisi mal ve can
güvenliği yok. On dokuz yıldır iktidarınızı
maaşı cebine girmeden vergisini kestiğiniz
çalışanlara, emeğini sömürdüğünüz işçilere, üç
kuruşa muhtaç ettiğiniz emekliye, eğitimi yazboz tahtasına
çevirerek gelecekleriyle oynadığınız gençlere, göçük
altında, tren raylarında kaybettiğimiz hayatlara, her gün
kaybedilen kadınlara, talan ettiğiniz doğaya borçlusunuz
iktidarınızı.
Yurdumuzun her yerinden bizi
izleyen halkımıza ve çiftçilerimize sesleniyorum: 1 dekar
tarlanın değeri 17 bin lira, 1 ton üre gübresinin fiyatı 17 bin
lira; bu demektir ki her yıl çiftçi 40 dekar tarlasına gübre atmak
için 1 dekarını satmak zorunda yani çiftçimizin kırk yıl
sonra hiçbir dekar tarlası kalmayacak, hepsini satmış olacak.
Kurban Bayramlarında
yabancılardan kurbanlık almaya utanmıyor musunuz? Tarım
ülkesinde saman ithal etmekten utanmıyor musunuz? Aç kaldık. diyen
insanlara Porsiyonlarınızı küçültün. derken hiç yüzünüz
kızarmıyor mu? (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Atama bekleyen 100e yakın öğretmen intihar etti;
vicdanınız sızlamıyor mu? Evini geçindirmek için başka
işlerle uğraşmak zorunda kalan öğretmenlerimiz hiç
canınızı yakmıyor mu? Ödeme garantili ihaleler yapıp
vatandaşlarımızı yandaşlarınıza haraca
bağlamaya utanmıyor musunuz? Yurdun her yanında vahşi
partizanlık, vahşi torpil, vahşi kayırmacılık,
vahşi taraf tutma kol geziyor; bu vahşetten hiç utanmıyor
musunuz arkadaşlar? 34 askerimizi şehit eden Rusya'nın
kapısına gidip de dakikalarca beklemekten utanmıyor musunuz?
İki yüz yıldır uygarlaşmaya çalışmaya, yüz
yıldır demokratikleşmeye çalışan Türkiye'de bugüne
kadar nerelerdeydiniz, hangi karanlık dehlizlerde
yaşadınız? Bu geri kalmışlık sizi hiç
utandırmıyor mu? Sayenizde Türkiye en karanlık günlerini
yaşıyor ama umutsuzluğa gerek yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Gecenin en zifiri karanlığı gündüzün habercisidir diyorum.
Geliyor gelmekte olan diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kayan.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sonunda konuşuyoruz Muhammet ağabey.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, sadece
kayıtlara geçmesi için
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sonunda ama karar aldık, beraber karar aldık.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Suçlamaları reddettiğimizi
belirteceğim, o kadar.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sonunda, sonunda. Biz bir şey demiyoruz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Suçlamalarınızı
reddettiğimizi ifade ediyorum, iddiaları reddettiğimizi ifade
ediyorum.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, soru yok, cevap işlemi yok.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
5inci madde kabul
edilmiştir.
6ncı maddeyi
okutuyorum:
Aktarma, ekleme, devir ve
iptal işlemleri
MADDE 6- (1) Bu Kanunla verilen
ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması
amacıyla, kamu idarelerinin yıl içinde ortaya çıkabilecek
ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu idarelerinin ödenek
ihtiyacının karşılanmasında
kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli
hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere genel bütçe
ödeneklerinin yüzde 10unu aşmamak kaydıyla; genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine
konulan (01), (02), (03), (05), (06), (07), (08) ve (09) ekonomik
kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya
Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin Yedek Ödenek
tertibine aktarmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2)
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, 10/7/2018 tarihli ve 1
numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamında
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığına yaptıracağı işlere ilişkin
ödeneklerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı bütçesine aktarmaya yetkilidir.
(3)
Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçelerinde yer alan ve tek merkezden yönetilmesi
gereken ikmal ve tedarik hizmetlerine ilişkin ödeneği, kurumlar arasında
aktarmaya ilgili kurumlar yetkilidir.
(4)
Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumların (B)
işaretli cetvellerinde belirtilen tahmini tutarlar üzerinde
gerçekleşen gelirler ile (F) işaretli cetvellerinde belirtilen net
finansman tutarlarını aşan finansman gerçekleşme
karşılıklarını, idare ve kurumların bütçelerinin
mevcut veya yeni açılacak tertiplerine ödenek olarak eklemeye
Cumhurbaşkanlığınca belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde kamu idareleri yetkilidir. Hazine yardımı alan özel
bütçeli idarelerin 2021 yılında 06- Sermaye Giderleri ve 07-
Sermaye Transferleri giderlerine finansman sağlamak üzere genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri bütçelerinden tahakkuka bağlanan Hazine
yardımlarının bu idarelerce kullanılmayan kısımları,
2022 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Karara uygun olarak mevcut veya yeni projelerin ödenek
ihtiyacının karşılanmasında kullanılır.
(5)
Merkezi yönetim kapsamındaki idare bütçelerinden, hizmeti yürütecek kamu
idaresi bütçesine yıl içinde kaynak transferi yapmaya ilgili idareler
yetkilidir. Bu fıkra kapsamında genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri arasındaki kaynak transferleri ödenek aktarma suretiyle
yapılır. Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idareler
arasındaki diğer kaynak transferleri ise bütçe gideri kaydedilmek
suretiyle gerçekleştirilir. Bu işlemler
karşılığı tahsil edilen tutarlar, ilgili kamu
idaresince bir yandan (B) işaretli cetvele gelir, diğer yandan (A)
işaretli cetvelin 14- Hizmet Sunumu Karşılığı
İdareler Arası Kaynak Transferleri finansman kodunu içeren bütçe
tertiplerine ödenek kaydedilir. Bu ödeneklerden harcanmayan
kısımları aynı amaçla kullanılmak üzere ilgili
tertiplere devren ödenek kaydetmeye idareler yetkilidir. Ancak bu ödeneklerden
tahsis amacı gerçekleştirilmiş olanlardan kalan ödeneklerin
iptaline ve harcanmayan tutarların iade edilmesine
Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde idareler
yetkilidir.
(6)
a) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve
Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 yılı bütçelerinin (özel ödenekler
ve 03.09-Tedavi ve Cenaze Giderleri ekonomik kodu ile Emniyet Genel
Müdürlüğü Güvenlik Hizmetleri Yatırımları faaliyetini
içeren tertipler hariç) mal ve hizmet alım giderleri ve sermaye giderleri
ile ilgili tertiplerinde yer alan ödeneklerden yılı içinde
harcanmayan kısımları, hizmetin
devamlılığını sağlamak amacıyla bu
tertiplere bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin toplamının yüzde
30unu aşmamak üzere ilgili kurum bütçelerinin ilgili tertiplerine devren
ödenek kaydetmeye,
b)
12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 21
inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2021 yılı bütçesinin 18.36 ve 18.60 kurumsal
kodu altında bulunan (03) ekonomik kodunu içeren tertiplerinde yer alan
tanıtma amaçlı ödeneklerden harcanmayan kısımları
Bakanlık bütçesinin aynı kodları içeren tertiplerine devren
ödenek kaydetmeye,
c)
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 2021
yılı bütçesinin 56-49.33-02-07.01 tertibinde yer alan Türkiye
Araştırma Alanı (TARAL) ödeneklerinden harcanmayan
kısımları Kurum bütçesinin ilgili tertibine devren ödenek
kaydetmeye,
ç)
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2021 yılı bütçesinin
17-19.31-01-05.04 ve 17-19.39-01-05.04 tertiplerinde yer alan Tasarım
Destekleri, Temel Bilimler Mezunu Ar-ge Personel Destekleri, Teknolojik Ürün
Yatırım Destekleri, Teknolojik Ürün Tanıtım ve Pazarlama
Destekleri ve Rekabet Öncesi İşbirliği Desteklerine ilişkin
ödeneklerden harcanmayan kısımları Bakanlık bütçesinin
(05.04) ekonomik kodunu içeren ilgili tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,
d)
Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021 yılı bütçesinin
19-12.41-01-07.02, 19-12.41-01-05.06 tertiplerinde yer alan Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetine yardım ödeneklerinden harcanmayan
kısımları ve 19-12.41-01-08.02 tertibinde yer alan ödeneklerden
harcanmayan kısımları Bakanlık bütçesinin ilgili
tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,
e)
Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 yılı bütçesinin Emniyet Genel
Müdürlüğü Güvenlik Hizmetleri Yatırımları faaliyeti
altında yer alan yatırım ödeneklerinden harcanmayan
kısımları Genel Müdürlük bütçesinin ilgili tertiplerine devren
ödenek kaydetmeye,
f)
İlgili mevzuatı gereğince özel gelir kaydedilmek üzere tahsil
edilen tutarları, idare bütçelerinde söz konusu mevzuatta belirtilen
amaçlar için tertiplenen ödenekten kullandırmak üzere genel bütçenin (B)
işaretli cetveline gelir kaydetmeye ve bütçelenen ödenekten gelir
gerçekleşmesine göre ilgili tertiplere aktarma yapmaya, 2021
yılı içinde harcanmayan ödenekleri bütçeye devren ödenek kaydetmeye,
bu hükümler çerçevesinde yapılacak işlemlere ilişkin usul ve
esaslar belirlemeye, Cumhurbaşkanı yetkilidir.
BAŞKAN Evet, gruplar
adına ilk söz, İYİ Parti Grubu adına Sayın Dursun
Ataşın.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, kısa bir söz talebim
vardı.
BAŞKAN Sayın
Beştaş, daldım, söz verdim, Sayın Dursun Ataş
bitirince size söz vereceğim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Tamam, tamam.
BAŞKAN Sayın
Ataş, buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
6ncı maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
dünyanın her yerinde, merkezî yönetim bütçeleri, yıl içinde
gelirlerin kimlerden ne kadar ve nasıl toplanacağını,
toplanan bu gelirlerin nerelere ve nasıl harcanacağını
gösterir. 2022 yılı yoksulluk ve yolsuzluk bütçesinde de gelirlerin
kimden toplanacağı, toplanan gelirlerin kimlere
aktarılacağı gayet açıktır. Bu yokluğun ve
yoksulluğun bütçesinde para, geçim derdi altında ezilen
vatandaştan alınıp ülkemizi yağmalayan Katara
verilecektir. Ay sonunu getiremeyen memurdan, işçiden alınıp
eski düşman -yeni dost- Birleşik Arap Emirliklerine verilecektir.
Pazara dahi gidemeyen emekliden alınıp devlet ihaleleriyle zengin
edilen yandaşlara verilecektir. Siftah yapamayan esnaftan alınıp
vakıflar üzerinden akrabalara aktarılacaktır. 32li bir paket
tuvalet kâğıdı alabilmek için tam bir buçuk gün
çalışan asgari ücretliden alınıp 3-5 maaşlı
danışmanlara, yoldaşlara, saray soytarılarına
verilecektir. Üniversite mezunu işsiz gençten toplanacak para saraylara
harcanacaktır. Torununa bir şeker dahi alamayan yaşlıdan
alınıp koruma ordularına, sarayın lüks uçaklarına,
israf ve şatafata harcanacaktır. Tarlasını ekemez hâle
gelen, traktörü haczedilen çiftçiden alınacak para, geçilmeyen köprülerin,
uçak inmeyen havaalanlarının, kullanılmayan otoyolların,
fiyatından dolayı vatandaşın kullanamadığı
tünellerin, hasta garantili şehir hastanelerinin müteahhitlerine
aktarılacaktır yani devletin kendisi yapmayıp yandaş
müteahhitlerine yaptırdığı işlere Ulaştırma
Bakanlığı bütçesinden 21 milyar lira, Sağlık
Bakanlığı bütçesinden ise 22 milyar lira
aktarılacaktır. Sonuç olarak, ödenecek bu 43 milyar lira, 17
Bakanlığın 9unun bütçesinden daha fazladır;
Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 37si, Tarım
Bakanlığı bütçesinin yüzde 66sı kadardır. Ülkemizin
en az yirmi beş yılı garanti ödemeleriyle ipotek altına
alınmıştır. Üstelik, garanti ödemelerine ayrılan 43
milyar lira dövize endeksli olduğu için dolar kurunun 9 lira
civarında olduğu zaman hesaplanmıştır, bugün bu miktar
en az yüzde 50 daha fazladır.
Değerli milletvekilleri,
bir taraftan en az 43 milyar lira yandaş müteahhitlere
aktarılırken diğer yandan Tarım Kanunundaki Tarımsal
destekler gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1inden az olamaz.
hükmü ihlal edilmeye devam ediliyor. Yıllarca yüzde 0,5 düzeyinde tutulan
destek, son yıllarda yüzde 0,4e, 2022de ise yüzde 0,3e
düşürülmüştür. Bütçede tarımsal desteklere ayrılan pay 25,8
milyar liradır, hâlbuki çiftçiye verilmesi gereken destek asgari 78,8
milyar lira olmalıydı.
Diğer taraftan,
sağlık çalışanlarına hakkaniyetli bir ödeme yapmayan
Sağlık Bakanlığının 114 milyar liralık
bütçesinin 22 milyar lira tutarındaki yüzde 19u şehir hastaneleri
yapanlara aktarılacaktır. Yani bu bütçe üreticinin, emekçinin,
çiftçinin bütçesi değil, devletin kaynaklarını sömüren, milletin
parasıyla zenginliğine zenginlik katan ihaleci yandaşların
bütçesidir. Yani bu bütçe, hayat kurtaran sağlık
çalışanlarının değil, beton binalar yaparak çocuklarımızın
geleceğini bile ipotek altına alan yandaş müteahhitlerin bütçesidir.
Değerli milletvekilleri,
2022 yılı bütçesinde vatandaşın parasının
aktarılacağı bir başka yer de
Cumhurbaşkanının her konuşmasında düşman ilan
ettiği faizdir. 2021 yılı bütçesinde faiz giderleri 2020
yılına göre yüzde 30dan fazla artarak 180 milyar TLye
ulaşmıştı, 2022 yılı bütçesinde ise faize
ödenecek para bir önceki yıla göre 60 milyar lira daha artarak 240,4
milyar liraya yükselmiştir. Üstelik ekonomistlerce yapılan
hesaplamalarda yeni kur artışıyla birlikte faize ödenecek
paranın en az 350 milyar Türk lirası olması bekleniyor. 2002
krizinde dahi faize harcanan para 50 milyar lirayken bugün Faize
karşıyım. diyen AKP, faize 2002de ödenen paranın 6-7
katını faiz lobilerine aktarmaktadır. Yani bu bütçede her bir
Türk vatandaşı en az 3 bin lira faiz ödeyecektir. Bu faiz ödemesine
karşın, üretimi artırıp ülkemize döviz girdisi
sağlayacak organize sanayi ve küçük sanayi sitelerine bütçeden
ayrılan kaynak sadece 1,2 milyar liradır yani faize ödenecek
paranın sadece binde 2sidir. Yine, tarımsal desteklere ayrılan
25,8 milyar lira, faize ödenecek paranın sadece yüzde 10,7sidir;
diğer bir ifadeyle, faizcilere ödenecek en az 240,4 milyar lira çiftçiye
verilen desteğin en az 10 katıdır.
Değerli milletvekilleri,
daha iyi anlaşılsın diye söylüyorum: 2022 bütçesinde Millî
Eğitim Bakanlığına 189 milyar lira, 129 üniversiteye ise 57
milyar lira ayrılmıştır yani bu bütçeden 27 milyon
öğrenciye, 1 milyondan fazla öğretmene, 270 bin öğretim
görevlisine, kısaca, bütün eğitim öğretime ve
araştırmaya ayrılan toplam 246 milyar liradan çok daha fazla
para faize ödenecektir. Şimdi soruyorum: Ey AKP, siz mi faize
karşısınız! Siz faize değil, bu millete
karşısınız.
Sayın
Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde Faizi savunanla yol yürümem.
demişti. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı, bu bütçeyi
hazırlayan kim varsa hepsinin bir an önce görevden affını kabul
etmelidir. Yoksa milletimiz ilk seçimde AKP'nin görevden affını kabul
edecektir.
Değerli milletvekilleri,
saray tarafından hazırlanan bu bütçe vatandaşın
beklentisinden çok uzaktır. Vatandaşın çözülmeyi bekleyen
sorunları bu bütçede yer almamıştır. Bu bütçede insan
onuruna yakışır bir yaşam yoktur. Bu bütçe, yokların
ardı ardına sıralandığı bir bütçedir.
Yandaşlarınızın, yoldaşlarınızın, saray
bürokratlarınızın, müteahhitlerinizin, Türkiye'deki krizi
fırsata çevirmek için bekleyen Katarın, Birleşik Arap
Emirliklerinin ağzını sulandıran bu bütçede
açlığa mahkûm edilen asgari ücretli işçimiz yok; siftah
yapamayan, Hükûmetten destek göremeyen esnafımız yok;
faturalarını ödeyemeyen, ayın sonunu getiremeyen
çalışanımız yok; aldığı 3 kuruş
maaşla zorunlu ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan
emeklilerimiz yok; ailesini ve kendisini geçindiremediği için intihar eden
işsizimiz yok; Tarım Kredi Kooperatifi ve bankalara borcunu
ödeyemeyen, traktörü, ürünü, hayvanı haczedilen çiftçimiz yok; Erken
emekli olacak, gidecek bir başka işte çalışıp çift
dikiş yapacak. dediğiniz EYTliler yok; hayatta kalma mücadelesi
veren sanayicilerimiz ve KOBİlerimiz yok; yaşama güvencesi olmayan
Bizden önce ismi dahi yoktu. dediğiniz kadınlarımız yok;
pandemi sürecinin kahramanları sağlık
çalışanlarımız yok; her seçim söz verip
tutmadığınız 3600 ek gösterge bekleyen
öğretmenlerimiz, polislerimiz yok; üniversiteyi binbir zorlukla bitiren,
kredi borcunu ödeyemediği için evine, hesabına haciz gelen işsiz
gencimiz yok; diplomasını bir kenara bırakıp kasiyerlik
yapan, inşaatta çalışan gençlerimiz yok;
yaşıtları parkta oynarken ailesine bakmak zorunda olan, küçük
yaşta çalışan çocuklarımız yok; sokakta yaşamak
zorunda kalan evsizimiz, kimsesizimiz yok; sayıları 600 binleri bulan
atama bekleyen sağlıkçılarımız yok;
sayılarını bile bilmediğimiz atanamayan
öğretmenlerimiz yok; yine, atama bekleyen mühendislerimiz,
veterinerlerimiz yok; kısaca, bu bütçede istihdam yok, bu bütçede adalet
yok, bu bütçede eşitlik yok.
Değerli milletvekilleri,
sonuç olarak bu bütçede yandaş var, vatandaş yok. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşenerin dediği gibi AKPnin 2022
yılı bütçesinde yoksulluğa, enflasyona, işsizliğe,
gelir dağılımındaki adaletsizliğe çözüm yok. Bu bütçe
AKPnin giderayak milletimize attığı son kazığın
bütçesidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Beştaş, yerinizden buyurun lütfen.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
yaşamını yitiren hasta mahpuslar Abdülrezzak Şuyur ve Halil
Güneşin ailelerine ve sevenlerine başsağlığı
dilediklerine ve hasta mahpusların bir an önce serbest
bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Çok teşekkürler Sayın Başkan.
Maalesef, buradan hep kötü
haberleri paylaşmak durumunda kalıyoruz. 2 hasta mahpus bir günde
yaşamını yitirdi; birisi dün gece, Abdülrezzak Şuyur, yirmi
dokuz yıldır cezaevinde ve on dört ayı kalmıştı
tahliye edilmesine, maalesef kanserden hayata gözlerini yumdu. Halil
Güneş, 1993 yılından bu yana cezaevinde tutuluyor, onun da bir
yılı kalmıştı tahliye olmasına ve maalesef
kendisi de kemik kanseriydi, yıllardır çok ağır
ağrı kesicilerle yaşayabiliyordu ve altı aydır
karantinadaydı; bu sabah sayım sırasında
yaşamını yitirdiğini öğrendik. Hasta mahpuslarla
ilgili bu kürsüden çok söz kurduk, doğrusu
kurmadığımız bir söz kalmadı, devletin denetiminde ve
gözetiminde göz göre göre ölümün beklenmesi ve ölüme terk edilmesi artık
bir hukuk meselesi olmaktan çıkmıştır; bu, insani ve
vicdani bir meseledir. Hakikaten çok üzgünüz, ailelerine, sevenlerine
başsağlığı diliyoruz ve hasta mahpusların bir an
önce serbest bırakılmasını istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Gruplar
adına ikinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın
Yaşar Karadağın.
Buyurun Sayın
Karadağ. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YAŞAR
KARADAĞ (Iğdır) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 6ncı maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi ve aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ben sözlerime öncelikle seçim bölgem olan Iğdırdan başlamak
istiyorum. Iğdır, stratejik olarak 4 ülkenin kesişim
noktasında Türk dünyasına açılan kapımız; hemen
kuzeyinde Ermenistan, doğusunda Nahçıvan üzerinden Türk
dünyasına açılıyor ve güneydoğusunda ise İranla
sınır. Şimdi, Iğdırı coğrafi olarak
değerlendirdiğimiz zaman doğunun Çukurovası olarak
biliniyor. Etrafı yüksek dağlarla çevrili, yaklaşık 2 bin-3
bin metrelerin hatta -Ağrı Dağının zirvesi hemen
yanı dibinde- 5.100 metrelerin altında 700-
Şimdi, iklim
bakımından, toprak bakımından son derece elverişli
olan ilimize son yıllarda yapılan yatırımlar ve
yapılmasını istediğimiz yatırımlardan biraz
bahsetmek istiyorum. Demin söylediğim gibi, yazın yaklaşık
40 derecelere ulaşan yaz sıcaklıkları hem endüstriyel
tarım ürünlerinin yetişmesi için hem de meyve ve sebze
yetiştiriciliği için son derece elverişli ve yanından Aras
Nehri geçiyor; önemli ölçüde su kaynaklarına sahip, büyük oranda
sulamalı tarımın yapıldığı bir tarım
arazisi. Şimdi, Iğdır tarımıyla ilgili özellikle
meyvelerde kayısı olsun, şeftali olsun, onun
dışında üzüm olsun, turunçgiller dışında her
türlü meyve yetişiyor ve endüstriyel tarım ürünü olan pamuk da dâhil
-Doğu Anadolu'da tek yetiştirilen yer- onun dışında
her türlü tarımsal faaliyetin yapılabileceği tarım
arazisine sahip. Ama sulamayla ilgili -yaz boyunca da gezdik-
hemşehrilerimizin, Iğdırlı çiftçilerin beklentileri var.
1960larda, 70lerde yapılan, hatta bir kısmı 80lerde
yapılan bir açık sulama sistemimiz var. Aras Nehri üzerinden
alınıyor, o Aras Nehrinin suyunun bir kısmı Ermenistana,
bir kısmı Iğdır Ovasına aktarılıyor ve o
sulamanın olduğu yerlerde kanallarımız büyük oranda tahrip
edilmiş durumda. Mutlaka ve mutlaka kapalı sulama sistemine geçilmesi
gerekiyor. Bir şey daha, birkaç tane baraj projemiz var. Özellikle Ünlendi
Barajı -büyük oranda yapılıyor- tamamlanmak üzere; o, hem içme
suyunda hem kullanma suyunda, tarımda yararlanılacak bir proje ama en
kritiği, bir Tuzluca Depolama Barajımız var, o baraj
yapıldığı takdirde Iğdırın geleceğini
yüz yıl boyunca o ova tarımsal olarak çok büyük bir potansiyelle ülke
ekonomisine katkı sağlayacak, buna değinmek istiyorum. Bunun
yanı sıra, birkaç tane küçük çaplı göletimiz var: Bunlar
arasında Göktaş Göleti olsun, Aliköse Göleti olsun, Alibeyköy
Göletleri olsun, bunlarla birlikte, bu projelerle birlikte yaklaşık
300-400 milyonluk bir projeyle birlikte Iğdır Ovasının
sulama problemi tamamen ortadan kalkacaktır.
Yine, çiftçilikle
uğraşan, hayvancılıkla uğraşan
hemşehrilerimiz var, bunların da
karşılaştığı sorunlar var. Özellikle
Iğdırda 1 milyon 300 bin civarında bir küçükbaş hayvan varlığı
var. Bu küçükbaş hayvanlarımızın büyük bir bölümü on ay
boyunca meralarda otlatılıyor. Şimdi, Iğdırın
meraları yaklaşık bu hayvanların yüzde 20-25ini karşılayacak
şekilde şey oluyor. Yüzyıllardır çevre illere giden
göçerlerimiz var, hayvancılıkla uğraşanlar; bununla ilgili,
gittikleri yerlerde karşılaşmış oldukları
problemleri var, bunları zaten Tarım
Bakanlığımızla paylaşıyoruz. Yani inşallah,
bu, özellikle mera kiralama konusunda tek yıllıktan ziyade
-çiftçilerimizin beklediği gibi- üç dört yıllık olursa çok daha
faydalı olacağı inancındayım.
Değerli milletvekilleri,
Iğdırla ilgili bir de son yıllarda, özellikle altyapıyla
ilgili, kanalizasyonla ilgili, yollarla ilgili, bunun dışında,
içme suyuyla ilgili
Yani şu anda Iğdır bir şantiye
konumunda. Gerçekten ciddi anlamda devlet yatırımları
olduğunu görüyoruz, millet bahçesi yapılıyor. E, onun
dışında parklar, bahçelerle birlikte yollara büyük oranda
yatırımlar yapılıyor ama en önemlisi, bir demir yolu
projesi var, bu demir yolu projesi şu anda proje aşamasından
çıktı, ihale boyutuna ulaşacak. Bu uluslararası bir proje;
Kars üzerinden, Iğdır üzerinden, Nahçıvan üzerinden Baküye
ulaşacak bir proje. Bu, ülkemizi de son derece ilgilendiriyor, bölgeyi de
ilgilendiriyor yani Çinin o Bir Kuşak, Bir Yol Projesinin bir nevi
tamamlayıcısı konumundadır.
Ha, Her şerden bir
hayır çıkar. sözü vesilesiyle söylemek istiyorum: Karabağ, bu
bölge, otuz yıldır işgal altındaydı; 1,5 milyon insan
sürülmüştü ama Azerbaycan devleti gerçekten, Türkiye'nin de ben o bölgenin
çocuğuyum- büyük desteğiyle yani aklıyla, kurmay aklıyla,
onun dışında, uluslararası alandaki büyük desteğiyle,
lobilerle birlikte Azerbaycan kırk dört günlük bir vatan savaşı
verdi, vatan muharebesi verdi, 3 bine yakın şehit verdi ve bu bölge
geldi, buraya dayandı ve anlaşma imzalandı, ateşkes
anlaşması. Bu 40 kilometrelik Zengezur Koridoruyla birlikte biz bir
nevi Türkiye-Iğdır üzerinden Türk dünyasına kavuştuk,
inşallah kavuşacağız. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Burada planlanan hem demir yolu
hatları olsun hem kara yolu hatları olsun hem de boru hattıyla
birlikte bir nevi Azerbaycan üzerinden, Hazar üzerinden ta, Orta Asyayla,
Kazakistanla, Kırgızistanla, Özbekistanla, Türkmenistanla bir
bütünleşme gerçekleşiyor. Hangi anlamda? Kültürel birliğimizin
olduğu, kan bağımızın olduğu ve ortak tarihimizin
olduğu bu coğrafyayla biz bütünleşiyoruz. Ben bu konuya biraz
değinmek istiyorum. Gerçekten, şimdi, diyoruz, doğrudur, dünya
pandemiyle mücadele ediyor, belli bir şekillenme var, güç odakları
değişiyor, güç merkezlerinin çatışmasına şahit
oluyoruz, milyonlarca insan evinden, yurdundan yok oluyor, ülkelerin belki
sınırları değişiyor, her bölgede kan akıyor,
yanı başımızdaki Suriyeden tutun ta Afganistana kadar bir
kaos var ama bir de Türkiyenin izlemiş olduğu politikayla,
izlemiş olduğu yolla gerçekten bir nevi güç odağı olma
pozisyonu var. Bu, bunun en önemli parçalarından biridir. Türkiye
Cumhuriyeti devleti her yönüyle ayaktadır.
Ben diyorum ki: İyi ki
Türk Devletleri Teşkilatı var. 2 milyon 720 bin kilometrekarelik
alanı, 19 milyon nüfusuyla Kazakistan var. 200 bin kilometrekare
alanı, 6,5 milyon nüfusuyla Kırgızistan var. 500 bin
kilometrekare alanı, 40 milyon nüfusuyla Özbekistan var. 500 bin
kilometrekareye yakın alanı, 6 milyon nüfusuyla Türkmenistan var.
86.600 kilometrekarelik yüz ölçümü, 10 milyon nüfusuyla bir Azerbaycan var ve
783.562 kilometrekarelik yüz ölçümü ve 84 milyon nüfusuyla bir Türkiye
Cumhuriyeti devleti var. Bu devlet, bu Türk Devletleri Teşkilatı
Allahın izniyle -önümüzdeki dönemde bunlar çok daha iyi görülecek- bu
ülkenin, bu milletin bir yerde umudu olacak, her alanda, eğitim
alanında, ekonomi alanında, siyasal ilişkiler alanında,
kültür alanında.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
YAŞAR KARADAĞ
(Devamla) Teşekkür ederim Başkan.
Bununla birlikte bir güç
odağı oluşacak. Zaten gördüğümüz, gözlemlediğimiz
şey de bundan. Emin olun, bir yerde, bu birliğin, bu Türk
birliğinin, yeri geldiği zaman bu güç odağının
oluşmasını engellemeye çalışanlardır;
yıllardır, kırk elli yıldır bir PKK terör örgütüyle
bizim bütün enerjimizi almaya çalışanlar. Zaten kırk elli
yıldır neredeyse bir FETÖ örgütüyle tüm kılcallarımıza
girip devletin her kademesinde olmadık işler yapmaya
çalışan güçler ve bu coğrafyada Türk dünyasında da her
türlü oyunu oynayıp insanlarımızı katleden, yerinden
yurdundan sökmeye çalışan kişiler
Ama emin olun ki Türkiye ve
Türk devletleri topluluğu bunu başaracaktır.
Çok teşekkür ederim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Gamze Akkuş İlgezdi.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE
AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli vekiller; bütçenin 6ncı maddesi üzerine söz aldım. Gazi
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu bütçeye bakınca,
sizin de pusulanız olan üstat Abdurrahim Karakoç'un bir şiirini
anımsadım. Diyor ki: Kış yakın, evde odun
yok/Tenekede yağ yok, çuvalda un yok/Yok yoka
karışmış; tuz yok, sabun yok/Çalışsa ne iş
var, ne cepte para. Evet, durum buyken biz hâlâ iktidardan masallar dinliyoruz
ancak bu masallara çocuklarımız bile artık inanmıyor. Niye
mi? İktidara geldiğiniz günden beri ne söylediyseniz tam tersini
yaptınız. 3Yyle (yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar) mücadele
edeceğiz. dediniz, ne oldu? Yoksulluk dediniz, yenmeyi bir tarafa
bırakın, asgari ücretliyi yoksul sayılabilmesi için 4 ayrı işte
çalışmak durumunda bıraktınız. Yoksulluk
sınırı 10 bin lirayı geçti yani milyonlarca emekçiye
layık gördüğünüz asgari ücret, ne acı ki onları yoksul
sınıfına sokmaya bile yetmiyor bugün. Bunun utancı da
vebali de iktidarınızındır ve sizlerindir. Yolsuzluk
dediniz, vatanın toprağını, varlıklarını,
kaynaklarını, rahmetli Bakanınız Unakıtanın da
dediği gibi, babalar gibi yok pahasına sattınız. Hazine
arazilerinden ihalelere her şeyi parsel parsel yandaşa
dağıttınız. Yetti mi? Hayır. Emekçinin alın terinden
kestiğiniz vergilerle fonlar kurup halkı değil, bir avuç
tefeciyi beslediniz. Sözün özü, devriiktidarınızda yolsuzluklar
azalmadı ama haramsız iş azaldı, haramzade
çoğaldı.
Evet, gelelim yasaklara. Ne
acı ki güzel yurdum altmış dört yıl öncesine gitti.
Bakın, buna, bu afişe bakın, 1957 yılında basılan
bu afiş çok anlam ifade ediyor aslında; bir daha, bir daha
bakın. Niye mi? Çünkü bugün de hırsıza hırsız
diyemiyoruz çünkü yasak. (CHP sıralarından alkışlar) Evet
yani yasaklarla mücadelenizin de yalan olduğunu bir kez daha gördük. Ak
dediğiniz her şeyin kara olduğunu gördük.
Bütçenin detaylarına
gelinecek olursa, özellikle altını çizmek isterim ki şükürler
olsun, bu sizin hazırladığınız son bütçe,
gidiyorsunuz. Türkiyeyi topyekûn sefalete mahkûm eden bu sosyal cinayet
düzeninin artık biteceğini görüyoruz, gidiyorsunuz ama giderayak
faturayı da millete yüklüyorsunuz gene. Evet, tek adam rejimini inşa
edenlerin, denge denetim mekanizmalarını kaldıranların, ekonomi
yönetimini, Merkez Bankasını hatta TÜİKi bile siyasi silaha
dönüştürenlerin halk yararına bir bütçe yapması mümkün
değildir, düşünülemez. Ve bizi yanıltmadınız;
milyonlar yoksulluğun pençesinde kıvranırken, gençlerden,
kadınlardan işsizler ordusunu oluşturmuşken, emekçinin,
emeklinin borcu gırtlağına çıkmışken, mutfaklar
alev almış yanıyorken, velhasıl yoksulluk ve çaresizlik
ülkenin dört bir yanına yayılmışken; içi bomboş bu
bütçeyle büyümeyi, üretimi, istihdamı, yatırımı, tasarrufu
hedefliyorsunuz. İyi de ekonomik kurtuluş savaşını
Türkiyeyi katar katar satarak mı yapıyorsunuz?
Bu bütçe, ülkenin
kaynaklarının, limanlarının, fabrikalarının bir
avuç tefeciye rehin verilerek kumpas belgesi olarak önümüze gelmiş bir
bütçedir. Düne kadar ekonomik istikrarla övündünüz, bugün Büyüyeceğiz.
diyorsunuz. Biz ne kastettiğinizi biliyoruz bundan. Buradan soruyorum:
Döviz garantili ve otoyollara rant akıtarak mı büyüyeceksiniz? SBK ve
Zarrab gibi karanlık kişilerle yolsuzluğu
meşrulaştırarak mı büyüyeceksiniz? 128 milyar doları
buharlaştırdığınız devlet hazinesini
boşaltarak mı büyüyeceksiniz? Liyakati hiçe sayıp üç-beş
maaş bağladığınız kişilerin cebini daha da
daha da doldurarak mı büyüyeceksiniz? Yoksa toplumsal buhranı her
geçen gün biraz daha tırmandırıp şiddeti körükleyerek mi
büyüyeceksiniz? Bu gerilim ortamının ağır bedelini maalesef
milletimiz, halkımız ödüyor, açlık ve yoksullukla ödüyor. Hani
diyor ya Tevfik Fikret: Millet acılı, millet ölümün
eşiğinde/Ama bu doyumsuz sofra sizin/Doyuncaya,
tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin! İşte, bu
bütçenin gerçeği budur değerli arkadaşlar.
Bütçe ekonomi
politikalarından ve rakamlardan ibaret değildir. Aksine,
iktidarın esnafa, çiftçiye, işçiye, emekliye, kadınlara,
gençlere vadettiği demokrasinin göstergesidir. Oysa sizin göstergeleriniz
de tıpkı demokrasiniz gibi hileli çünkü tek adamı üzmeyecek
İstatistik Kurumu, sürekli terazinin ayarlarıyla oynuyor.
Örneğin, millî gelirimizi artırmak mı istiyorsunuz? Tedavüle
girdiği gün 131 dolar olan 200 liranın, bugün yüzde 89 eriyerek 14
dolara gerilemesi sizi korkutmasın. Hesaplama yöntemini
değiştirirsiniz, millî geliri yükseltirsiniz; bir gecede milyonlarca
yurttaşı gerçek olmadığı hâlde zenginleşmiş
gibi yansıtırsınız. Yansıtmadınız mı?
Yansıttınız. İşsizlik mi? Hiç dert etmeyin.
Vatandaş iş aradığını bildirmiyorsa eğer
size göre zaten çalışıyor demektir. Böylece işsizler
ordusunu da terhis edersiniz, orada işsiz kalmaz. Yapmadınız
mı? Yaptınız. Bütçe açığı mı? Üzerinde
düşünmeye değmez. Merkez Bankasına şak diye emir
verirsiniz, tak diye faizi düşürürler; rezervler erir ama neticede çark
döner. İtiraz eden olursa görevden alırsınız.
Almadınız mı? Aldınız. Tüketici Güven Endeksi mi?
Sorun değil, endişelenmeyin. Çıkartırsınız
tasarruf ihtimali kalemini, artırırsınız ülkede ekonomiye
güveni. Enflasyon mu? Duymamış olalım. Hesaplarken halkın
alışveriş sepetini bırakırsınız,
sarayın market arabasını alırsınız, tartıda
hile yaparak enflasyonu düşürmüş olursunuz. Yapmadınız
mı? Yaptınız, işte görüyoruz.
Evet, verilerle oynayarak
Türkiyeyi yönetirsiniz ama insanların yaşadığı
dramı değiştiremezsiniz. Bakın, bugün marketlerde sütten
peynire, bebek bezinden bebek mamasına kadar onlarca üründe alarm var,
tablo bu. Sarayı kızdırmaktan korktuğunuz kadar kul
hakkı yemekten de korkun. (CHP sıralarından alkışlar)
Unutmayın Sabahın bir sahibi var/Sorarlar bir gün sorarlar/Biter bu
dertler acılar/Sararlar bir gün sararlar. Evet, o acıları biz
saracağız. Evet Rakamlarla değil, vicdanla gelin, aşla
gelin, işle gelin, umutla gelin. diyen
vatandaşlarımızın yaralarını biz saracağız.
Unutmayın ki insanın tarihi, emeğin tarihinden ayrı
düşünülemez. Dolayısıyla, içinde insana dair hiçbir iz
bulunmayan bu bütçe emekten yana değildir çünkü kaynakları halk için
hakça bölüştürmediğiniz sürece insan onuruna yaraşır bir
yaşam sunamazsınız.
Bakın, bu bütçede
yaşamın her alanında ötekileştirilen kadınların
adı yok. Niye mi? Günde 7 kuruşla kadınları güçlendirmeniz
mümkün değil de ondan. Yok böyle bir dünya, önce eşit temsiliyet
hakkını getireceksiniz. Bu da yetmez İstanbul Sözleşmesini
geri getireceksiniz. Bu da yetmez, cinsiyet eşitliğine dayalı
bütçe yapacaksınız.
Borçla doğan çocuklar da
bütçede bir gelecek göremiyor. Günde 72 kuruşla çocuklarımıza
refah sağlayamazsınız. Eğitimden
ayrılmalarını önleyemezsiniz, suça sürüklenmelerini engelleyemezsiniz
-dilim varmıyor ama- istismar edilmelerini, küçük yaşta zorla
evlendirilmelerine engel olamazsınız; önce zihniyetinizi
değiştireceksiniz. Ya gençler
Günde 20 kuruşla gençleri hangi
geleceğe hazırlayacaksınız?
Hazırlayamazsınız. Gençler yurt dışına
gitmesin. demekle olmuyor arkadaşlar, onlar için istihdam
politikaları uygulayacaksınız. Yapabilir misiniz?
Yapamazsınız.
Düne kadar seçim
meydanlarında Bizim, Hanstan, Georgetan ne farkımız var;
Ahmet, Mehmet, Ayşe de öyle yaşayacak. diye caka satıyordunuz
ama öyle olmadı. Ne yazık ki bugün günde 6 kuruş
ayırdığınız 84 milyon yurttaşımız,
sağlıklı bir şekilde yaşaması mümkün olmayan bir
hayat sürüyor.
Bu bütçede emekli yok.
Görünen o ki onları çoktan hayattan emekli etmişsiniz; zorunlu harcamaları
düştükten sonra günde 15 lirayla ömürlerinin geri kalanını rahat
ettirmeyi bekliyorsunuz. Bakın, 76 yaşındaki vatandaş Otuz
sene devletime çalıştım; aldığım maaşla
geçinemiyorum, maaşımdan hâlâ vergi kesiyorlar. diyor. Evet,
taşı sıksanız vergisini alırsınız da kemer
sıkmaktan kemikleri sayılan vatandaşın helal oyunu
artık alamazsınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Hiç kusura bakmayın,
ekonomi politikalarınız bir kez daha göstermiştir ki AKP, neden;
fakirlik fukaralık sonuçtur. Artık söyleyecek sözünüz yok, millete
bakacak yüzünüz kalmadı. Aslında bu bütçenin bir
imkânsızlıklar itirafnamesi olduğunu siz de biliyorsunuz, biz de
biliyoruz. Bir inat uğruna ülkeyi felakete götüren bu sisteme ses
çıkarmıyorsunuz, suça ortak oluyorsunuz. İtibardan değil ama
temel yaşam hakkından tasarruf ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
GAMZE AKKUŞ
İLGEZDİ (Devamla) Artık susmayın. Evleri değil ama
cepleri ısıtan doğal gaz faturaları için Zam gelmiş
ama mini mini. diyenlerle artık bir olmayın. 2 kilo yerine
yarım kilo et yiyin, ne olacak. diyenlerin açlığı
meşrulaştırmasını onaylamayın. Yokluk yok,
bolluk ortada. diyenlerin ekmek kuyruklarında kumpas kurmasına
artık izin vermeyin. Elektriği kısan daha az öder. diyenlerin
bin odalı sarayın faturasını vatandaşa ödetmesine artık razı olmayın.
Yandaşın borcunu kepçe kepçe silerken çiftçiye, esnafa borcu
nedeniyle kelepçe takanlara artık Dur! deyin. Hakikat
karşısında kör, sorunlara sağır, çaresizliğe
dilsiz olanlara Hayattan kısıyorsunuz da şu itibardan neden
kısmıyorsunuz? diye artık sorun, sorun onlara.
Evet, ne yazık ki
Türkiye'de umutsuzluğu büyüttünüz. Değil yaraya merhem olmak,
insanları bir kuru ekmeğe muhtaç ettiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
İlgezdi, süreniz tamamlandı, teşekkür ederim.
GAMZE AKKUŞ
İLGEZDİ (Devamla) Sözümü buradan -kayıtlara geçsin diye
efendim- Hasan Hüseyinin küçük bir dörtlüğüyle bitirmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
GAMZE AKKUŞ
İLGEZDİ (Devamla) Topraksa paylaşılmış,
kıyılarsa yağmalanmış
Umut hacizde
Sana yokluk sana yasak sana
dam
İnsan değil
-haşa- bir yağmacı soyu bu
Bıçak kemikte
Hiç merak etmeyin, gidiyor
gitmekte olan, geliyor gelmekte olan; umudunuzu kaybetmeyin. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Tayip Temel.
Sayın Temel,
şahsı adına da söz talebiniz var, birleştirdim, süreniz on
beş dakikadır.
Buyurun Sayın Temel.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TAYİP
TEMEL (Van) Değerli halkımız, Sayın Başkan,
saygıdeğer Meclis üyeleri; başta tüm tutsaklar olmak üzere bütün
dinleyenleri selamlıyorum.
İçinden geçtiğimiz
küresel siyaset, Covid-19 gibi bir sınavın sonrasında yeni
gelişme ve dönüşümlere gebedir; yeni iktidar
arayışları, yeni ittifaklar kapıdadır. Buna
bağlı olarak yeni savaşlar, yeni tercihler, yeni mücadele
yöntemleri; üretimin ve tüketimin alışkanlıkları giderek değişmektedir.
Bugünkü finans kapital, kamplara bölmek üzerinden değil, iç içe
geçmiş, her alanda birlikte hareket etmeyi tercih eden bir
durumdadır. Eskisi gibi statik değil, son derece akışkan
bir mücadele var karşımızda. Sistem içi çekişmeler özünde
devam etse de kapitalist sisteme hizmet eden bir tabloyla karşı
karşıyayız. Yeni bir yüzyıla girerken bu çağ bazı
siyasi, sosyal ve toplumsal arayışları öne çıkaracak,
bazılarını da oyun dışı bırakacak.
Oturacağı yeni ekseni arama ve kaybetme arasında gidip gelen
Türkiye Cumhuriyeti tüm bu olup bitenlerden azade bir durumda durmayacak.
Cumhuriyet, 100üncü
yılına ülkenin en kaotik dönemeciyle giriyor. Yeni bir ideolojinin
dayatıldığı, toplumsal renklerin ve
farklılıkların tasfiye edilmeye
çalışıldığı, dar bir grubun çıkar
dünyasına göre şekillendirilen bir rejim istenciyle
mücadele ediyoruz hepimiz. AKP ve küçük ortağı açıktır ki
cumhuriyetin 2nci yüzyılına yeni bir inkâr konseptiyle giriyor.
Özellikle Aleviler ve Kürtler başta olmak üzere, halklara dönük
tahammülsüzlüğün zirve ulaşması, Kürtçeye dair sistematik
tahammülsüzlük, kadın düşmanlığı ve kayyum rejimi yeni
sistemin nasıl olacağının şifrelerini veriyor.
Varlığını korumuş tüm farklılıkları
hedef alan bu anlayış onları parçalayarak, ezerek âdeta bir çöl
yaratmak istiyor.
Mevcut iktidar,
sorunları çözmek yerine daha büyük sorunlar yaratan yöntemler
geliştiriyor göz göre göre. Hâliyle bugün yurttaşların
itirazlarını iletecekleri muhatap bir kurum bile
bulunmamaktadır. Durmadan ekonomik mucizeden, siyasal istikrardan, aç
bırakılan halklara seslenip onlara sabır telkin edip gelecek
güzel günlerden bahsedip duruyorsunuz; bu da yetmiyor,
yaptıklarınıza Geleceği yeniden inşa etme ekonomik
savaşı. diyerek çöküş siyasetini
meşrulaştırıyorlar. Tabii, burada başka bir akıl
işliyor. Uçlaştırılmış ve
kutuplaştırılmış bir iç siyaset, gündelik olarak
değişen, yer yer pazarlayıcı bir dış siyaset,
halkları yok sayan, kendinden olmayan herkese düşman, korku ve
dehşet üzerinden devlet yeniden dizayn edilmeye
çalışılıyor. Neredeyse tüm muhalefetin
bastırılması, Kürtlerin eşitlik ve özgürlük talebi,
kadınların mücadelesi, sol sosyalist demokrasi güçlerinin mücadele
direnci kırılmak isteniyor ve en önemlisi de AKP-MHP
dışındaki herkesin hizaya getirilmesi hedefleniyor hatta bu
amaçla iktidar ve propaganda aygıtları bütün gücüyle muhalefeti parçalama
siyasetini yürütüyor. Elbette bu, sadece günümüze has bir siyaset tarzı
değil, geçmişin yıkım siyasetine merdiven dayayan ve bunun
üzerinden yükselen, bugünün viranı hâline ulaşan bir kötülük
yolculuğudur bu.
Cumhuriyet, kuruluşundan
bu yana tüm demokratik arayışlara rağmen antidemokratik
karakterini hep korudu; farklılıklar bu düzen içinde tehlike olarak
görüldü. Bu siyasetin odak noktası inkâr politikasıdır.
Kürtlere, Ermenilere ve diğer tüm halkların payına düşen
mutlak bir inkâr ve onun sonucu olarak bir imha siyaseti oldu. Özellikle,
1923-1938 yılları arası dönem ile 1950-1980
aralığı devam ederek günümüze gelen devlet politikası ve
siyasi hat ibretlik derslerle dolu aslında. Tüm kimlikler inkâr siyaseti altında
ezildi, tüm değerler inkâr eksenli siyasetin başarıya
ulaşması için tüketildi, harcandı, tüm zenginlikler tekçi
zihniyeti hâkim kılmak için tüketildi.
Cumhuriyet tarihi boyunca
sistematik olarak devreye konulan darbelerin, askerî müdahalelerin,
muhtıraların ve ekonomik krizlerin varlığı topluma
büyük bedeller ödetti. AKP, yarattığı bu belirsizlik içinde
bugün toplumla savaş hâlindedir, hukukla savaş hâlindedir,
kadınlarla, gençlerle savaş hâlindedir, adaletle savaş
hâlindedir, doğayla savaş hâlindedir, işçi ve emekçilerle
savaş hâlindedir, AKP en çok da Kürtlerle savaş hâlindedir. Kürtlere
saldırmak için kapı kapı geziyor iktidarınız oysa
Amerika ve Rusya, artık kaba çelişkilerle değil
karşılıklı mutabakatla Orta Doğuya giriyor ve ortak
planlar yapıyor. O yüzden, Türkiyenin bu çelişkilerden yararlanma
zemini kalmamıştır, bunu görmeniz gerekiyor. Türkiye şu
süreçte ne Rusyaya ne de Amerikaya dayanarak yeni Osmanlıcılık
anlayışıyla Orta Doğunun etkin bir gücü olamaz; bunu
sadece demokratikleştirerek, Kürt sorununu çözerek yapabilirdi ancak
mevcut iktidar bu fırsatı büyük oranda
kaçırmıştır.
Bakın,
demokratikleşme sancılı biçimde de olsa bugün Türkiye
dışındaki tüm Orta Doğu ülkelerinde devam ediyor. Bugün
Orta Doğuda demokratikleşme dinamiğinin ve gelişimin
öncüsü her gün saldırdığınız kuzey ve doğu Suriye
Kürtleridir. Evet, Rojava modeli Arap dünyasında ciddi
arayışlara vesile olmuştur. Artık AKP-MHP
ittifakının politikaları hem dışarıda hem içeride
çıkmaza girmiştir; şimdi varlığını Kürtlere
karşı yürüttüğü savaşa bağlamıştır.
Ancak biliyorsunuz Arap Birliği bile birçok defa açıkça Türkiyenin
yürüttüğü savaş politikasına, Suriye ve Iraka yönelik askerî
yönelimlerine karşı çıkmaktadır. Artık iktidarın
Teröre karşı mücadele ediyorum. safsatalarına ve tezlerine
kimse inanmıyor hatta Arap ülkeleri, terörist gördüğü örgütlerle
iktidarın ilişki içinde olduğunu görüyor, biliyor; Türkiyenin
tüm Arap ülkeleri için de istikrarsızlık odağı
olduğunu yüksek sesle ifade ediyor.
Değerli arkadaşlar,
Kürt sorunu, defalarca ifade ettiğimiz gibi bu ülkenin en temel ve en
köklü sorunudur. Bu soruna doğru temelde yaklaşmayan hangi iktidar ve
anlayış olursa olsun dağılmaya mahkûmdur. Yakın döneme
baktığımızda Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün daha çeyrek
asırda 8 başbakanı, 13 iktidarı siyasetin çöp sepetine attığını
görüyoruz. Yarım asırdır gelişen, gelip iktidar olan
hükûmetlerin, darbelerle, büyük hevesle Türkiye halkının
başına getirilen iktidarların Kürt sorununu çözmediklerinde
nasıl eriyip yok olduklarına, yaptıkları tüm zulme ve halka
karşı uygulamalara rağmen Kürt düşmanlığı
üzerinden yapılan tüm soygun, talan ve katliamlara rağmen nasıl
da
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Yalan, yalan, yalan!
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Dinle, dinle!
TAYİP TEMEL (Devamla) -
güç olamadıklarına, en güçlü göründükleri dönemde de nasıl dibi
gördüklerine, ki buna en iyi örnek şimdiye kadar Çiller Hükûmetiydi,
bundan sonra AKP ve MHP iktidarı olacak. (HDP sıralarından
alkışlar)
NECİP NASIR (İzmir)
Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır.
TAYİP TEMEL (Devamla) -
Kürtlere düşmanlık cumhuriyetin en büyük çıkmazıdır,
artık bu görülmelidir; mevcut iktidar bloku bunun son örneğidir. Bu
iktidar, çözümsüz bıraktığı kadar çözülecektir, bu meseleye
layıkıyla yaklaşmadığı sürece aynı sonu
kendisi de çaresizce bekleyecektir. Ekonominin de bilinen bir
kuralıdır biliyorsunuz; çözümsüz kalan her şey maliyeti artarak,
büyüyerek devam eder. Devletin bu konudaki toptancı uygulamaları,
millî birlik ve beraberliği sadece Türklük üzerinden geliştirme çabası
çözümsüzlüğü derinleştiren en önemli etkendir. Bugün iktidarın
Kürtlere karşı operasyonlarından daha büyük operasyonlar örtülü
olarak Türkiye halkının ekonomik değerlerine, Türkiye
coğrafyasına, doğasına, insanların emeğine düzenleniyor.
Tüm bunların üzeri Kürt düşmanlığıyla örtüldüyse de Kürt
halkının ve demokrasi güçlerinin ısrarlı mücadelesi
karşısında tüm maskeler düşmüştür artık. Bu
siyasal ve toplumsal soruna sadece güvenlikçi ve asayiş perspektifinden
bakan herkes kaybetti; oysa, devlet aklı bu sorunun çözümüne
layıkıyla yaklaşsa; ülkeye siyasal, sosyal, ekonomik açıdan
büyük avantajlar ve derinlikler kazandırabilirdi.
Irak Federal Kürdistan
bölgesine durmadan operasyon yaparak, Şengali bombalayarak, kuzey ve
doğu Suriyeye sürekli saldırarak, demografik değişiklikler
yaparak, cezaevlerini savaş alanına çevirerek, mutlak tecridi
derinleştirerek, siyasal arayışlara kapatma davaları açarak
bir yere varamayacaksınız; bunu anlamanız gerekir.
Bugün, iktidar,
İmralıda bütün yasaları ayaklar altına alarak Sayın
Öcalana ağır bir siyasi ve fiziki tecrit uyguluyor. Öcalanın
tek bir cümlesinden korkmuş bir iktidarla karşı
karşıyayız; bundan dolayı, havalandırmada, sporda
söylenen birkaç cümleyi bile disiplin konusu yapıyorsunuz. Bu, zayıflayan,
tahttan düşme korkusu yaşayan bir iktidarın ruh hâlidir;
zayıfsınız, o yüzden tecridi derinleştiriyorsunuz. Korkunun
ecele faydası yok çünkü Öcalanın değerlendirmeleri toplumsal
barışa ve demokratik çözüme katkı sunmaya devam edecektir.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Öcalan terörist değil mi?
TAYİP TEMEL (Devamla)
Saygıdeğer Meclis, Kürt sorununu Ankarada çözebilirsiniz,
Diyarbakırda çözebilirsiniz çünkü biliyorsunuz ki bu sorunun çözümü
dışarıda değil.
NECİP NASIR (İzmir)
Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır!
TAYİP TEMEL (Devamla)
Emperyalist devletler sorunun çözümünü istemiyor. Sayın Öcalanın da
önemle vurguladığı gibi savaş politikaları ve
çözümsüzlük onlar için daha çok silah satmak, daha fazla hükûmete güç
gösterisinde bulunmaktır. Bu savaşın çatışmadan
nemalanan uluslararası güçler ve savaş lobileri
dışında kimseye bir şey
kazandırmadığını gördük.
Demokratik müzakere
yöntemlerinin değerlendirilmesi, savaşa akıtılan
kaynakların toplum yararına kanalize edilmesi temel görev
olmalıydı ama bu fırsatı kaçırdınız.
İktidara uyarımızdır: Etrafınızı saran ve
yaklaşan muazzam fırtınayı artık görün. Bu
fırtınada devlet aklı ya mevcut hâli geride bırakan bir
geçiş süreci başlatır ya da temas ettiği her şeyi
şu günlerdeki gibi çürüten bir yapıyla toplumu felakete götürür.
Kürtlerle demokratik bir ilişki, hak ve hukuk gözeten bir çerçeve,
kadın kazanımlarını destekleyen ve koruyan bir siyaset, tüm
inanç ve kimliklere sağduyulu bir temas bu ülkenin yararınadır.
Bundan niye çekiniyorsunuz? Ekonomiyi bir zümre için değil herkes için,
adaleti bir zümre için değil herkes için uygulamak zorundasınız;
aksi tüm hâller geriye götürür, çelişkileri derinleştirir, sizi de
batırır. Bundan ötürü diyoruz ki öncelikle bu itaatçi zihniyetinizi
terk edin. Bundan ötürü diyoruz ki demokratik siyaset, demokratik müzakere ve onurlu
barış bu ülkenin kaderini değiştirecek tek şeydir.
(HDP sıralarından alkışlar)
Bakın, Türkiye'de
radikal demokrasi isteyen güçlerin mücadelesi ve direnişi diğer tüm
muhalefet güçlerine de cesaret vermiştir. HDPnin
çatısı altındaki siyasi birleşenler, HDPnin ilişkide
olduğu demokratik güçler, kadın mücadelesi, gençler, Aleviler ve
emekçiler bu zorba iktidarın önüne barikat kurmuştur. Türkiyede
AKP-MHP dönemi kapanmıştır. Bugünden seçime gidecek olan bu ülkede,
gelen iktidarlar uzun süre bu enkâzı toplamakla meşgul olacak.
Türkiyede Kürt halkının özgürlük talebi tasfiye edilmediğine
göre, Türkiyede yönetim ve iktidar olmak Kürt sorununu çözmekle
gerçekleşir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAYİP
TEMEL (Devamla) Bir dakika lütfen
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi.
TAYİP
TEMEL (Devamla) Hangi güç ve siyasi anlayış iktidarı
hedefliyorsa, önce, çözüm programını ortaya koymalıdır. Biz
haklar bahçesi HDP olarak; kimlikleri yok sayan, bizleri katı
tanımlamalara hapseden, toplumsal sorunlarımızı çözmek
yerine daha da kutuplaştıran, kriz ve kaoslarla ayakta kalmaya ant
içmiş, yoksulluğu kader bellemiş bir cumhuriyet istemiyoruz.
Bizim ihtiyacımız, demokratik bir cumhuriyettir; HDP bunun adresidir.
HDP demişken şunu da hatırlatmak istiyorum: HDPye
yaklaşım bu ülkenin demokrasisine, geleceğine
yaklaşımdır; HDP, halk özgürlük eğiliminin bu topraklarda
temsilcisidir; Gezide bir ağaç, Dersimde bir orman, Somada bir
işçi, parkta bir öğrencidir. (HDP sıralarından
alkışlar) Kerbelâda Hüseyin, Diyarbakır zindanında
Mazlumdur; Ceylan, Berkin, Dilekin asılı kalmış
bakışıdır. (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Temel, süreniz tamamlandı; teşekkürler.
TAYİP
TEMEL (Devamla) Esas görevi de toplumu savunmaktır.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahsı adına ikinci söz Sayın Cemal Beklenin.
Sayın
Bekle, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEMAL BEKLE (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; sizleri saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum.
Arkadaşlar, Meclisimizin
açılışından bugüne kadar bu çatı altında millet
egemenliği ve millî iradenin üstünlüğü ilkesiyle aziz milletimize
ve ülkemize hizmet eden tüm milletvekillerimizi saygıyla anıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Cumhuriyetimizin 100üncü
yılına gelirken, dünya, küresel ölçekte bir krizle
karşılaşmıştır. 2020 yılında patlak
veren pandemiyle birlikte kriz daha da derinleşmiş; aynı
şekilde, emtia fiyatlarındaki artışın, değerli
madenlerde dolar bazında yüzde 30 seviyesindeki artışın,
BRENT petrolde yüzde 35 ve doğal gazda yüzde 350ye yakın
artışın da dünya ekonomisini derinden sarstığı
ortadadır. Üzerine gelen gıda fiyatlarındaki artış,
tedarik zincirlerinin kırılması ve özellikle hizmet sektörünün
zarar görmesi de dünya ekonomisini çok büyük boyutlarda etkilemiştir. Tüm
bunlara rağmen Türkiye olarak ortaya koyduğumuz politika ve
reflekslerle örnek olmayı başardık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL
(İzmir) Cemal, dünyayı bırak, Romanlara gel. Romanlara gel,
bırak dünyayı, sen Roman Milletvekilisin.
CEMAL BEKLE (Devamla)
Dünyanın en gelişmiş ülkeleri birer birer sınıfta
kalırken, başta sağlık politikalarımız olmak
üzere geniş ve kapsamlı sosyal politika ataklarıyla bu süreci en
iyi şekilde yöneten ülkelerin başında geldik. Alın teriyle
tarlasını süren çiftçilerimize, işçilerimize,
esnafımıza, sağlıkçılarımıza,
engellilerimize, öğretmenlerimize, yarınların teminatı
gençlerimize, kadınlarımıza, çocuklarımıza,
topraklarımızın mayası yaşlılarımıza,
velhasıl toplumun her kesimine yönelik gerçekleştirdiğimiz
politikalarla sosyal devlet anlayışında yeniliklerin öncüsü
olduk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tüm bunların yanı
sıra, güçlü devletin en önemli göstergesi olan kültür ve sanatı asla
geride bırakmadık. Salgın sürecinde
sanatçılarımıza sağladığımız
desteklerle kültür, sanat hayatımızın da
devamlılığını sağladık. (CHP
sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Romanların yoksulluğunu anlat, Romanların yoksulluğunu!
BAŞKAN Arkadaşlar,
müsaade edin, çok ayıp yaptığınız ya!
CEMAL BEKLE (Devamla) -
Atatürk Kültür Merkezinin açılışı ve Müzik Susmasın
diyerek sağladığımız destekler, bu durumun en güzel
örnekleridir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Romanların yoksulluğunu anlat!
CEMAL BEKLE (Devamla)
Arkadaşlar, Romanlara da geleceğim merak etmeyin, Romanlara da
geleceğim.
BAŞKAN Sayın
Bekle konuşunca rahatsız oluyorsunuz, yapmayın!
CEMAL BEKLE (Devamla)
Kısacası, tüm politikalarımızı hak temelli
anlayışımızın üzerine inşa ettik fakat maalesef
birileri Yiğidin hakkını yiğide teslim et.
anlayışını, şiarını çoktan unutmuşlar.
Hayalleri dahi bizim gerçeklerimize erişemeyenlerin boş
laflarına karşı icraatlarımızı hatırlatmak,
en güzel cevap olacaktır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ümitsiz mektuplarla vesayet odaklarına el
açanlar, helalleşme maskesini kullanarak devletin memurunu ve iş
adamlarını tehdit edenler, şehit yakınlarına ağız
dolusu küfür edenler, Geliyor gelmekte olan! naraları atıyorlar;
kiminle, nereye geliyorsunuz; kimlere mesaj gönderiyorsunuz bilmiyorum ama biz
Cumhur İttifakı olarak, Allahın izniyle, 2024 bütçesini de
buradan yapmaya namzet olanlarız. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, arkadaşlar,
hiç öyle anlatmayın, biz bugüne kadar sırtımızı sadece
milletimize dayadık, onların duasına güvendik. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar) Hiçbir zaman da kindar
cahillikle hareket etmedik Allahın izniyle. O yüzden zorunuza gitse de bu
bütçeyi on dokuz yıldır biz yapıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP
sıralarından gürültüler) Bu bütçeyi yüreğimizdeki aşkla
yapıyoruz Sayın Sertel.
ATİLA SERTEL
(İzmir) İzmir Belediyesine teşekkür et, teşekkür!
CEMAL BEKLE (Devamla) Biz,
bu bütçeyi, bu aşkla yapıyoruz. Yüreğinde bu aşk olmayan
bizim hayallerimizi de yaptıklarımızı da anlayamaz. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ATİLA SERTEL
(İzmir) Belediyeye teşekkür et, belediyeye!
CEMAL BEKLE (Devamla)
Bakın, saatlerce sürecek projelerimizi açıklayabilirim ancak ben,
size örneği kendi güzel şehrimden, İzmirden vermek istiyorum:
30 Ekim depremini hepiniz hatırlıyorsunuz
ATİLA SERTEL
(İzmir) İzmir Büyükşehir Belediyesine teşekkür et!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Belediyeye teşekkür edeceksin!
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade edin lütfen, yapmayın!
CEMAL BEKLE (Devamla)
Depremin ardından tüm İzmir tek yürek olduk, hamdolsun ki
verdiğimiz tüm sözleri yerine getirdik. Konutları sahiplerine iade
ettik, iş yerlerini teslim ettik, Alsancak Stadı ve yanında 96
büyük projeyi
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bakın, aramızdaki vizyon farkını
anlatıyorum; Alsancak Stadını, deprem konutlarını,
iş yerlerini ve yanında 96 büyük projeyi de yapmak için liderimiz,
Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımızı
İzmirde ağırladık. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yaparsa AK PARTİ yapar.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Romanların yoksulluğunu anlat! Bırak, Allah aşkına!
CEMAL BEKLE (Devamla)
İHA, SİHA, ATAK helikopteri, yerli tank, yerli uydu üreten, yollar,
tüneller yapan, Ayasofyayı aslına kavuşturan, yerli uçak motoru
ve uçak gemisi için gün sayan, enerjide tam bağımsız
politikalarla dünyada oyun kurucu Türkiyeyi inşa eden,
gerçekleştiren vizyonu idrak etmenizi anlamıyoruz zaten.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Ya, Romanlar açlıktan ölüyor, ölüyor! Romanlar ölüyor!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hadi be!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bu bütçede Roman kardeşlerimize ne var? Onu anlatın bize!
CEMAL BEKLE (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada bugün sadece bu
milletin bütçesini yapmıyoruz, burada bir duruş sergiliyoruz, zulüm
dolu bir coğrafyanın tek umudu, ülkesiyiz biz. Libyada ne
işiniz var? diyenlere, Libyada ne işiniz var? diyen zihniyete
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ya, Roman kardeşlerimiz için bu bütçede ne yapıldı? Bana onu
anlat!
CEMAL BEKLE (Devamla) -
bu
zulme uğrayan mazlumların omuzlarında
taşıdığı al bayrağın
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Roman kardeşlerimiz için bütçede ne var?
CEMAL BEKLE (Devamla) -
Recep Tayyip Erdoğan sloganlarıyla sokakta olmasının ne
anlama geldiğini sizler anlayamazsınız.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Müzisyenler intihar etti, intihar!
CEMAL BEKLE (Devamla) Biz,
yeri geldiğinde, Esmanın kurşun yiyen vücudunda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Müzisyenler öldürdü kendini!
CEMAL BEKLE (Devamla) -
Suriyeli bir çocuğun gözyaşında
ATİLA SERTEL
(İzmir) Cemal Bekle, müzisyenler intihar etti, intihar! Müzisyenler
öldü!
CEMAL BEKLE (Devamla) -
Gazzeli bir babanın feryadında, Keşmirli bir dedenin duasında
umut olmayı bildik Allahın izniyle! (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP
sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bu bütçede Romanlara ne var, ne veriliyor?
CEMAL BEKLE (Devamla) Tüm
teşkilatlarımızla Dünya 5ten büyüktür. diyerek daha adil bir
dünyaya haykıran birleşmiş yürekler olduk. (CHP
sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, hiç
boşuna anlatmayın. Her fırsatta, her konuşmasında
para, para diyerek Roman konusunu ucuzlaştıran Sayın Purçu,
AK PARTİ ne yaptı? diyorsun, hemen anlatayım AK PARTİnin
ne yaptığını.
AYŞE ACAR BAŞARAN
(Batman) Tuvalet yok Roman mahallesinde!
CEMAL BEKLE (Devamla)
Bugüne kadar bu ülkenin ötekileştirilenlerini, bu ülkenin yok
sayılanlarını bu ülkenin öz evladı hissettiren partinin
adıdır AK PARTİ, o liderin adı da Recep Tayyip
Erdoğan! İşte Sayın Purçu, bu öz güven paha biçilemez! (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
CEMAL BEKLE (Devamla) Bu öz
güven paha biçilemez!
BAŞKAN Sayın
Bekle, tamamlayın sözlerinizi selamlama için.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin
) Üçüncü kere verdiniz.
ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Helikopteri mi yiyecek, doğal gaz mı yiyecek Romanlar! Romanları
konuşmadın ya!
CEMAL BEKLE (Devamla)
Arkadaşlar ilerleme raporu diyorsunuz, Türkiyeyi ilerleme raporuna
sokan CHP belediyeleridir; buna cevap vermiyorsunuz. Kaynak diyorsunuz, Siz
ne kaynak ayırdınız? diyoruz.
BAŞKAN
Sayın Bekle, selamlama için açtım.
CEMAL BEKLE
(Devamla) Arkadaşlar, Özcan Purçuyu belediyeye sokmayan zihniyet
Romanlara ne yapar ki? (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bekle, rica ediyorum ama bakın
Sayın Bekle
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Sayın Başkan, üçüncü kere söz verdin.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bütçede Roman kardeşlerimize ne var? Bu bütçede Roman
kardeşlerimize ne veriliyor?
CEMAL BEKLE
(Devamla) Yüce Meclisimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
CEMAL BEKLE
(Devamla) Bugüne kadar Romanlara ne yapıldıysa biz yaptık,
Rabbimin izniyle de bundan sonra biz yapacağız. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Sayın Başkanım, hatip ismimi de vererek bana
sataşmıştır.
BAŞKAN
Sataştı, doğru.
ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Evet.
BAŞKAN Ama şimdi
söz vermeyeceğim, biraz sonra; müsaade edin.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Olmaz, rica ediyorum
ATİLA SERTEL
(İzmir) Başkanım, olur mu ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Engin Bey
Engin Bey
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ama direkt
BAŞKAN
Arkadaşlar
ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Sayın Başkanım, lütfen, ismimi kullandı. Sayın
Başkanım, hakkım var.
BAŞKAN Biraz sonra söz
vereceğim Sayın Purçu, yerinize oturun.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Başkan, hatibin ismi var, olur mu ya!
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade edin, söz vereceğim.
Sayın Purçuya
sataşmadan dolayı söz vereceğim, müsaade edin.
ATİLA SERTEL
(İzmir) İsmini veriyor.
BAŞKAN Evet,
6ncı madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Purçu,
sataşmadan dolayı sizi kürsüye davet ediyorum.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, İzmir Milletvekili Cemal
Beklenin 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatip buraya
çıktı, doğal gazdan bahsediyor, ATAK helikopterinden bahsediyor;
Romanlar mahallerinde aç, onu görmüyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Ya, burada Roman kökenli bir vekilin ATAK helikopteriyle ne
işi olur ya?
CEMAL BEKLE (İzmir) Bu
ülke bizim! Bu ülke bizim!
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Bizim
işe ihtiyacımız var, eğitime ihtiyacımız var,
bizim barınmaya ihtiyacımız var. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bravo!
ÖZCAN PURÇU (Devamla)
Zengin, açın hâlinden ne anlar ya, ne anlar ya? Götüreceğinizi
götürmüşsünüz! Hadi girin mahallelere de göreyim sizi. Yoksul size oy
vermeyecek, Roman mahallelerine girip oy isteyemeyeceksiniz; yüzünüz yok çünkü
yüzünüz yok.
CEMAL BEKLE (İzmir)
Söylediklerinizin hepsi yalan!
ÖZCAN PURÇU (Devamla)
Romanlara verdiğiniz tahribatı iki yüz sene düzeltemeyeceğiz,
düzeltemeyecek bu ülke.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) -
Ne tahribatı?
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Bizi
yoksulluğa gömdünüz, bitirdiniz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) -
Ne tahribatı verdik; söyle hadi.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) -
Bakın, 35 milyar dolar -dün söyledin- Suriyelilere harcadınız,
Roman mahallelerine bir kuruş para harcamadınız. Avrupa Komisyonundan
gelen 20 milyon euroyu da harcamadınız, Romanların
hakkını dahi yediniz.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ayrımcılık yapma.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) -
Nerede 20 milyon euro, nerede? Avrupa Komisyonundan gelen 20 milyon euro
nerede? İlerleme raporuna bir bakın. Avrupa Komisyonu uyardı
sizi.
CEMAL BEKLE (İzmir)
Doğru söylemiyorsunuz.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Roman
Strateji Eylem Planında hiçbir şey yapmadınız, Romanlara
gelen parayı dahi kullandınız. Nerede para, nerede? Para nerede?
Romanların hakkı nerede? Hadi söyleyin bakalım. Nerede?
CEMAL BEKLE (İzmir)
Başkanım, böyle olmaz, hatip yalan söylüyor
ÖZCAN PURÇU (Devamla) -
Romanlar size hakkınızı verecek, sandıkta 1 tane oy
alamayacaksınız, 1 tane oy alamayacaksınız.
Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
CEMAL BEKLE (İzmir) -
Sayın Başkan, sataşma var, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN - Ne dedi
sataştı?
CEMAL BEKLE (İzmir) -
İsmimi andı Ne yaptınız? dedi.
BAŞKAN Buyurun, gelin
bakalım
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İsim vermedi efendim.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Sataşmadı.
BAŞKAN Cemal Bekle
dedi.
ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Ben isim vermedim Sayın Başkan, sataşmadım.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Tutanakları getirin, isim geçmedi ki Başkanım, genel ifadeler
kullandı.
ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Hayır, söylemedim Başkanım.
CEMAL BEKLE (İzmir)
Cemal dedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkanım, gruplar arasında ismen bir sataşma
olmadığı müddetçe sonuna kadar gideceğiz, en son
BAŞKAN Tabii,
bekliyoruz, onda bir şey yok ama Cemal Bekle Bey'in ismini verdi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İsim vermedi efendim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Verdi, verdi.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Verdi, verdi.
CEMAL BEKLE (İzmir)
Mahallene giremiyorsun. dedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Vermedi. Tutanaklara bakın.
BAŞKAN Tamam,
tutanakları isteyeceğim.
Sayın Bekle, sizi
yerinize alayım, tutanakları inceleyeceğim, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Vekilim, oturur musunuz.
BAŞKAN -
Tutanakları inceleyeceğim, ona göre söz vereceğim.
Tutanakları istiyorum.
CEMAL BEKLE (İzmir)
Zengin açın hâlinden ne anlar? dedi.
BAŞKAN - Evet, dedi,
dedi canım, onları demedi demiyorum ki, onları söyledi, müsaade
edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Tutanaklara bakın.
BAŞKAN - Ben Cemal Bekle
diye sizin isminizi verdiğini düşündüm ama vermediğini
söylüyorlar, kayıtlara bakacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Getirin, söylenmediği için telaffuzu yok. Tutanakları getirin
Başkanım.
BAŞKAN
Arkadaşlar, şöyle, bakın
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tutanaklara
bakalım.
BAŞKAN - Müsaade
ederseniz Sayın Özkoç
Ben ismini söyledi gibi
düşünüyor, hatırlıyorum ama bu arada direkt olarak kendisi
dönerek, direkt olarak yüzünü Sayın Bekleye dönerek mahallere dahi
giremediğini söyledi hatta zenginleştiğini söyledi yani bunlar
ağır hakaretler aslında yani doğrusunu istiyorsanız
değil mi? Hakaret kabul etmiyorsunuz bunları.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, biraz evvel,
sayın konuşmacı, milletvekilimize dönerek, bizzat hitap ederek
kendisine sözler söyledi, açık yani.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Ya, her sene bütçede 2 Roman arkadaş birbiriyle
çatıştırılıyor. Bu yanlış bir şey ya!
Ayıptır ya!
BAŞKAN Sayın
Özkoç, buyurun, siz söyleyin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) İsmini zikredip zikretmemesinden
ziyade doğrudan kendisini kastederek ithamlarda bulundu açık
açık.
BAŞKAN - Sayın
Akbaşoğlu, müsaade edin, sizi dinledim, şimdi de Sayın
Özkoçu dinleyeceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Efendim, şimdi, gruplar arasından, hem muhalefetten hem iktidardan
buraya hatipler çıkıyor; onlar bizim gruplara bakarak, bizimkiler de
diğer gruba bakarak çok şey söylüyoruz.
CEMAL BEKLE (İzmir)
Sayın Purçu direkt beni hedef gösterdi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bunların hepsini sataşma kabul edersek biz bunu bitiremeyiz. Bir
anlaşma yaptık ama ismen, ismen
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ama döndü Zengin açın hâlinden ne anlar? dedi.
BAŞKAN
Anlaşmamız var, o yüzden zaten tutanaklara bakacağım
diyorum size.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Evet, ben de öyle diyorum.
İsmen Engin Özkoç diye
veyahut herhangi bir Adalet ve Kalkınma Partili kişiye ismen bir
sataşma olursa o zaman onun hakkıdır çıkmak. Durum budur
efendim. Kayıtlara bakın.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Roman vekil dedi, biz de başka Roman vekil yok, 1
kişi var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yok, yok, ismen.
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
Bakın, Grup Başkan
Vekilleri, gruplar arasında bir mutabakat var.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ama Roman vekil 1 kişi var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O, arkadaşımızın ismini verdi. Biz burada etnik kökene göre
hareket etmiyoruz.
BAŞKAN - Bu mutabakat
çerçevesi içerisinde Genel Kurul çalışmaları götürüyoruz ama
istiyorsanız mutabakattan vazgeçelim, benim için fark etmez.
Sayın Bekle, sizi
yerinize alayım lütfen.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Tutanaklara bakarak bu şeyi
değerlendirmenizi istirham ediyorum.
BAŞKAN - İstedim
tutanakları, ne olur bana da ne yapacağımı öğretip
durmayın burada, bırakın da ben de kendi işimi
yapayım. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN 7nci maddeyi
okutuyorum:
Diğer bütçe
işlemleri
MADDE 7- (1) Yükseköğretim
Kurulu Başkanlığı bütçesinin 99-401-02-05.02 tertibinde
4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 10 uncu
maddesi çerçevesinde Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına yönelik
tefrik edilen ödenek, lisansüstü eğitim veren yükseköğretim
kurumlarına, görevlendirilen öğrencilerin sayıları ve
öğrenim alanları dikkate alınarak tahakkuk ettirilmek suretiyle
ödenir. Bu amaçla tahsil edilen tutarlar ilgili yükseköğretim kurumu
tarafından, mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere bir
yandan yükseköğretim kurumunun (B) işaretli cetveline öz gelir,
diğer yandan (A) işaretli cetveline ödenek kaydedilir.
(2)
2547 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendi, 44 üncü, 46 ncı, 58 inci, ek 25 inci,
ek 26 ncı ve ek 27 nci maddeleri ile 19/11/1992 tarihli ve 3843
sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca tahsil edilen tutarlar ve
diğer gelirler, yükseköğretim kurumları bütçelerine öz gelir
olarak kaydedilir. Kaydedilen bu tutarlar karşılığı
olarak ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine konulan ödenekler, gelir
gerçekleşmelerine göre kullandırılır.
(3)
Cumhurbaşkanı;
a)
Emniyet Genel Müdürlüğünün öğrenim ve eğitim müesseselerinde
okutulan ve eğitim gören yabancı uyruklu öğrenci ve personele
yapılan giderler karşılığında ilgili devletler
veya uluslararası kuruluşlar tarafından ödenen tutarları,
b)
NATO makamlarınca yapılan anlaşma gereğince yedek
havaalanlarının bakım ve onarımları için ödenecek
tutarları,
c)
Gümrük idarelerince tahsil edilerek Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal
ettirilen bandrol ücretlerinin yüzde 2si oranında Ticaret
Bakanlığı hizmetleri için söz konusu Kurumca ödenecek
tutarları,
ç)
Jandarma Genel Komutanlığına ait veya tahsis edilen her türlü
taşınmazın bünyesinde yer alan kule, tekrarlayıcı
merkezi ile Jandarma birimlerinin konuş yeri içinde kalan alan ve
ünitelerin, haberleşme maksatlı olarak merkezi yönetim kapsamı
dışındaki kurum ve kuruluşlar ile özel teşebbüslerin
kullanımına açılması karşılığında
tahsil edilen tutarları, aynı amaçla kullanılmak üzere bir
yandan genel bütçeye özel gelir, diğer yandan ilgili idare bütçelerinde
açılacak tertiplere özel ödenek kaydetmeye ve önceki yıl bütçesinde
harcanmayan kısımları devren ödenek kaydetmeye yetkilidir.
BAŞKAN Madde üzerinde
gruplar adına ilk söz, İYİ PARTİ Grubu adına
Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlunun.
Buyurun Sayın
Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 7nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubumuz adına
görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Yüce milletimizi ve siz
değerli vekilleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu bütçe, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeye
başladığımız 26 Ekim gününden bugüne kadar geçen bir
buçuk aylık sürede doların 9,20 TLden 14,65 TLye yükselmesi sonucu,
daha Genel Kurul görüşmeleri devam ederken yüzde 50nin üzerinde küçüldü.
Bu bütçe âdeta yokluk, yoksulluk ve yolsuzluk bütçesi oldu. Bu bütçe milleti
çaresizliğe iten, 5li çeteyi ihya etmeye yönelik bir bütçedir. Bu
bütçenin işçinin, emeklinin, esnafın, memurun, EYTlinin, 3600 ek
gösterge bekleyenlerin, KOBİlerin derdine derman olamayacağı açıktır.
Plan ve Bütçe Komisyonunda
İYİ Parti Grubu olarak görüşmelere aktif katkı verdik ve
milletimiz için yapılması gerekenleri tek tek sıralayarak 19
tane de önerge verdik. Her biri ayrı ayrı, konularında uzmanlaşmış,
İYİ Partimizin yetkin ekonomi kurmayları tarafından
üzerinde hassasiyetle çalıştıkları, hesaplarını
titizlikle yaptıkları, her biri ülkemizin, milletimizin dertlerinin
çözümü için verilmiş bu önergelerle Gençlik ve Spor Bakanlığı
bütçesine 8 milyar 500 milyon Türk lirası ilave ödenek verilmesini kabul
etseydiniz 1 milyon öğrencimiz ayda 650 Türk lirası yerine 1.000 Türk
lirası burs alabilecekti. Ne yaptınız? Reddettiniz.
Millî Eğitim
Bakanlığı ödeneklerine 6 milyar 250 milyon Türk lirası
eklenmesi önergemiz kabul edilmiş olsaydı 50 bin ilave öğretmen
ataması yapılabilecekti; bunu da reddettiniz.
Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı bütçesi ödeneklerine AR-GE teşvikleri için 50
milyon, diğer teşvikler için 3 milyar Türk lirası eklenmesi
önergemizi kabul etseydiniz ülkemizin yüksek teknoloji üretim konusundaki
eksiğini giderme imkânımız olacaktı; bunu da reddettiniz.
KOSGEB bütçe ödeneklerini 10 milyar Türk lirası artırma önergemiz
kabul edilmiş olsaydı KOBİlerin elektrik ve doğal gaz
maliyetlerindeki artışın bir bölümünün sübvanse edilmesi
sağlanacaktı; reddettiniz.
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı bütçesine 7 milyar 250 milyon Türk
lirası ilave yapılması önergemiz kabul edilseydi 3600 ek
göstergenin belirtilen gruplara verilmesi sağlanacaktı; bu da
reddolundu. Yine, bu Bakanlığın bütçesini 30 milyar Türk
lirası artırma önergemiz kabul edilmiş olsaydı asgari
ücretin en az net 4.000 Türk lirası olabilmesi ve sosyal güvenlik
primlerinin kişi başı 500 Türk liralık bölümünün sübvanse
edilmesi sağlanacaktı; reddolundu. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı bütçe ödeneklerinin 45 milyar Türk
lirası artırılması önergemiz kabul edilmiş
olsaydı, EYT sorunu çözülecekti ama bunu da reddettiniz.
Tarım ve Orman
Bakanlığı bütçesini 28 milyar 200 milyon Türk lirası
artırma önergemizi kabul etmiş olsaydınız, tarımsal
destekler artacak, çiftçimize daha fazla destek olunabilecekti; bunu da
reddettiniz. Orman Genel Müdürlüğü bütçesinin 800 milyon Türk lirası
artırılması önergemiz kabul edilmiş olsaydı, orman
yangınlarına müdahalede yaşanan sorunların çözümü
amacıyla 10 adet yeni yangın söndürme uçağı
alınabilecekti; bunu da reddettiniz.
Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı bütçesine 10 milyar Türk lirası eklenmesi
önergemizle ülkemizdeki 2 milyon 600 bin bebeğin bez ve mama
masrafları karşılanacaktı fakat bu da reddolundu. Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin 20 milyar Türk lirası
yükseltilmesi önergemiz kabul edilmiş olsaydı, engelli
vatandaşlarımıza yapılan aylık ödeme tutarı 1.500
Türk lirasına yükseltilebilecekti; bu da reddolundu. Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı bütçesinin 10 milyar Türk lirası
artırılması önergemiz kabul edilmiş olsaydı,
kadınların güçlenmesi ve kadın yoksulluğunun
azaltılması imkân dâhilinde olacaktı; maalesef bunu da
reddettiniz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesine 5
milyar 500 milyon Türk lirası eklenmesi önergemizi kabul etmiş
olsaydınız, şehit ve gazi yakınlarına sağlanan
destekler makul bir seviyeye çıkarılacaktı ama bunu da
reddettiniz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin 5
milyar lira artırılması önergemiz kabul edilmiş
olsaydı, yoksulluk sınırı altında yaşayan 2
milyon ailenin kış ayları boyunca ısınma giderleri
karşılanacaktı; bunu da reddettiniz.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı bütçesine 350 milyon Türk lirası ilave edilmesi
önergemiz, kabul edilmiş olsaydı, şehit, yakın ve
gazilerimizin TOKİ aracılığıyla ev sahibi olması
sağlanacaktı ama ne yazık ki bu da reddolundu.
Ticaret
Bakanlığı bütçesinin 25 milyar Türk lirası
artırılması kabul edilmiş olsaydı, esnaf ve
sanatkârlarımızın pandemi sebebiyle yaşadıkları sorunlar
çözüm bulacaktı; reddolundu.
Sağlık
Bakanlığı bütçesine 5 milyar Türk lirası ödeneğin
eklenmesi, kabul edilmiş olsaydı, sağlık
çalışanı ihtiyacının karşılanması
amacıyla, 50 bin ilave atama yapılması, olanak dâhilinde
olacaktı; bunu da reddettiniz.
Önergelerimizin bütçe
ödeneklerine net etkisi, 199 milyar 521 milyon Türk lirasıydı.
Önergelerimizi kabul etseydiniz toplumun tüm kesimlerinin beklentisine çözüm
olacaktı. Retçi zihniyetinizle sizin önceliğinizin kimler
olduğunu bu bütçe de açıkça gösteriyor: Bütçede 42,5 milyar
ayırdığınız 5 müteahhit ve 240 milyar
ayırdığınız faiz lobileri. Tekrar ediyorum: Bu hâliyle
yapılan bütçe; yokluk, yoksulluk ve yolsuzluk bütçesidir arkadaşlar.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin ifadesiyle, Türkiye, ilk defa ekonomik kriz yaşamıyor
ama ilk defa milletin gözünün içine baka baka krizi inkâr eden bir iktidar var.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) İlk defa
bu iktidar enflasyondan çiftçiyi ve esnafı sorumlu tuttu. Bu hayat pahalılığının
sebebi, stokçu çiftçiler ve fırsatçı esnaflarımız.
dediniz, Çiftçimiz ve esnafımız, dış güçlerle el ele verip
ekonomimize savaş açtı. diyebildiniz; yazık olsun. Bu
söylemleriniz, AK PARTİ iktidarının yanlış
politikalarını kamufle etmeye yetmiyor.
Arkadaşlar,
Dış güçler, dış güçler
Ülkeler için dış güçler
her zaman vardır. Önemli olan, ülkeyi yönetenlerin bunun bilincinde
olmaları ve buna göre politika üretme kabiliyetine sahip
olmalarıdır. Bakınız, ekonomik tablodan Amerikayı
sorumlu tutuyorken, bir bakıyoruz, AK PARTİ Genel Başkanı,
ABD Başkanına sevgili dostum diyor. Bir bakıyorsunuz 15
Temmuz hain darbe girişiminin finansörü olarak görülenler, bugün
kurtarıcı olmuş ve ayaklarına gidilmiş. Milletimiz,
hayretle sizi izliyor ve dış güç dediğiniz kim varsa hepsiyle
sarmaş dolaş olmanızın
şaşkınlığını yaşıyor.
Arkadaşlar, Türk
ekonomisine saldıran dış güçler masalı da artık
milletimizin nezdinde tutmuyor. Milletimiz, etrafını saran
yangından nasıl çıkacağının hesabını
yapıyor. Seçim bölgem Adananın Kozan ilçesinde
taşımacılıkla uğraşan bir
arkadaşımız beni arayarak Firmalarla anlaşma
yaptığımız tarihte mazot 6 lira 30 kuruş idi, bugün 10
lira 30 kuruş ve bizler taahhüdümüzü yerine getirmek zorunda
olduğumuz için bırakın kâr etmeyi, zararına
çalışıyoruz. Evimize ekmek götüremiyoruz.
Kazandığımızı mazota veriyoruz. diyor. Bu
mağduriyetlere kulak tıkamayacak ve çözüm bulacak, iktidardır.
Biz iktidar duyana kadar konuşmaya devam edeceğiz. Milletimizi içine
düşürdüğünüz tüm olumsuz durumlardan yetişmiş, bilgili,
donanımlı ve liyakatli kadrolarımızla biz
çıkartırız. Biz, İYİ Parti olarak hazırız,
milletimizin önündeki tüm engelleri bir bir kaldırmaya kararlıyız
ve tekrar ediyorum, biz hazırız. İyileştirilmiş ve
güçlendirilmiş parlamenter sistemle ülkemizi bu buhranlı günlerden
çıkaracak ve vatandaşlarımızın yaşanabilir bir
ülkede insanca yaşamalarını sağlayacağız. Bunun
için Hemen seçim! diyoruz.
İktidar olduğumuzda
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener'in ifadesiyle:
Ülkemiz ve milletimiz için verilen her bir emeğin tek bir
damlasını bile heba etmeyeceğiz, heba ettirmeyeceğiz.
İyilerin iktidarında Türkiye, paylaştıkça
eşitlenecek, eşitlendikçe büyüyecek. diyor, yüce Türk milletini ve
sizleri selamlıyor, bütçenin de hayırlı olmasını diliyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Berdan Öztürk.
Sayın Öztürk
(HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA BERDAN ÖZTÜRK
(Ağrı) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekillerini ve bizleri izleyen tüm halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye, tarihinin en zor
dönemlerinden birinden geçmektedir. İçinde bulunduğumuz dönem;
halkın gittikçe yoksullaştığı, esnafın her gün
kepenk kapattığı ve iktidarın ülkeyi yönetemez hâle geldiği
bir dönemdir. Bu dönem, ülkenin çoklu krizler yaşadığı ama
aşamadığı bir dönemdir. Yaşanan çoklu krizlerin
arkasında ise yüz yıldır çözülemeyen Kürt meselesi var. Bu
hakikati görmemek, bizzat Kürt meselesindeki dar ufkun
uzantısıdır. Kürt meselesinin tüm toplum açısından
yıpratıcı bir mesele hâline geldiği açıktır.
Bugün ağır bir faturaya dönen ekonomik krizin altında binlerce
insanın yoksullaşmasının, yüz binlerce esnafın kepenk
kapatmasının, darbelerin altında Kürt meselesi vardır.
Kimse meseleyi oraya, buraya çekmesin. Gelinen aşamada İrlanda, Bask,
Katalan ve Filistin gibi siyasi sorunlar, zamanında demokratik yollarla
çözüme kavuşturulamadığı için nasıl ki her iki tarafta
ağır tahribatlar yarattıysa Kürt meselesi de aynı
şekilde çözüme kavuşamadığı için yıllardır
büyük tahribatlara neden oluyor, olmaya devam ediyor. Kürtler Savaşla bu
iş olmaz. dedikçe siz savaşı derinleştirdiniz. Bilanço
ortada: Her açıdan krize giren bir devlet, tüm sınırlarda
Kürtlerle savaşan bir devlet, Kürtler dışında herkesle
konuşan bir devlet, Kürt düşmanlığı üzerinden herkesle
anlaşan bir devlet, herkesin Kürt düşmanlığını
kullanarak istediğini yaptırdığı bir devlet var
karşımızda.
Değerli arkadaşlar,
Kürt meselesini çözmemek için yıllardır kullanılan geleneksel
devlet retoriği bölücülüktür. Şunu belirtmek gerekiyor: Kürtleri
bölücülükle suçlamak; büyük bir manipülasyon, büyük bir yalandır. Kürt
halkının demokratik mücadelesinde bölücülük arayan akıl,
savaşı derinleştiren ve Kürt-Türk çatışmasını
isteyen akıldır. Eğer bölücülük arıyorsanız, bizim
demokratik ve insani hak arayışımızda değil, bu
zihniyette aramalısınız.
Evet, ortak yaşamı
istemeyen ve halkların boğazlaşmasını isteyen kesimler
her zaman oldu. Irkçı güruhların Kürt halkının üzerine
nasıl salındığını gördük. Daha yakın zaman
önce Konya'da yapılan katliamın arka planında hangi senaryonun
olduğunu biliyoruz. İzmir HDP il binasını gündüz
ortası basarak Deniz Poyrazı katleden zihniyetin hangi kaosun
beklentisi içinde olduğunu çok iyi biliyoruz. Kürtler defalarca
ayrılıktan yana olmadıklarını ama mevcut sistemle de
yaşanamayacağını söylüyor, tanınmak ve
haklarını almak istiyor, dilini özgürce konuşmak ve
çocuklarına öğretmek istiyor. Kürt halkı artık etle
tırnak gibi değil, evrensel hukuk ölçüleriyle güvence altına
alınmış, eşit ve özgür yurttaşlar olarak demokratik
bir cumhuriyetin çatısı altında yaşamak istiyor.
İktidarlar değişse de aklın yolu birdir, akıl
dışılığın yolu da birdir. Akıl bizi demokratik
topluma, akıl dışılık ise bizi faşizme ve
çöküşe götürür. Kürt halkı, şimdiye kadar ne İskenderin ne
Sezarın ne Saddamın ne Esadın ne de Evrenin kölesi oldu, bu
saatten sonra da kimsenin kölesi olmayacak. (HDP sıralarından
alkışlar)
Saygıdeğer
arkadaşlar, Kürt halkı ile Türk halkı arasında bir sorun
olduğunu düşünmüyoruz. Sorun, siyasal bir sorundur; sorun, siyasetin
sorunlardan rant devşirme sorunudur; sorun, meseleyi çarpıtma ve
hakikatten uzaklaştırma sorunudur; sorun, samimiyet ve
fedakârlık sorunudur. Halklarımız eğer sorunu nefret ve
düşmanlık üreten siyasetin aklıyla ele alsaydı,
şimdiye kadar büyük bir iç savaş yaşamıştık ancak
halklarımız bir arada, sağduyu içinde ve insanca
yaşamayı tercih etti. Biz barışı, sağduyuyu ve
siyaset aklını halklarımızın bu tarihsel ortak
aklından alıyoruz. Bizler dar odalarda siyasi mühendislik
planlarıyla siyaset yapmıyoruz. Tarihsel olarak bütün oyunları
bozan bir halkız. İktidarın temsilcileri gibi Meclis kürsüsünden
tüm ülkeye kaos, nefret ve öfke siyaseti yapmıyoruz. Halkın iradesini
kişisel hırslarımıza kurban etmiyoruz,
aldığımız yetkileri suçların üzerini örtmek için
kullanmıyoruz. Bizler en sade şekilde halkın sesini buraya
yansıtmaya çalışıyoruz.
Bizler her zaman savaşa
karşı çıktık. Hepimizi aç bırakma,
yoksullaştırma, hukuksuz, adaletsiz bırakma uğruna bu
çabamız görmezden geliniyor. Peki, soruyoruz: Gerçekten değiyor mu?
Elinize ne geçti? Bir an olsun kibrinizi bir kenara bırakıp
geçmişinize dönüp bakın, durduğunuz noktayla
kıyaslayın ve nerede olduğunuzu, ülkeyi hangi bataklığa
sürüklediğinizi bir kez olsun görün.
Türkiye, Kürt
savaşındaki ısrarından dolayı uluslararası
ilişkilerde itibarını kaybetmiş bir devlet hâline geldi.
Kürtlere bölgesel düşmanlık yaparak Kürt meselesini bölgesel bir
sorun haline getiren neden, iktidarın pragmatist politikalarından
başka hiçbir şey değildir. Kürtler ve Türkler arasında
çözülebilecek sorunun bugün bir tarafında Rusya, bir tarafında ABD
var, bir tarafında Araplar, diğer tarafında Farslar var. Tüm
bunların siyasi sorumluluğu, halk büyük krizlerle boğuşurken,
şiddet ve güvenlik politikalarıyla demokratik haklarını
kullanmasınlar diye her gün tehditler savurarak, korkutarak, muhalifleri
yargı kıskacına alarak ömrünü uzatmaya çalışan
iktidardadır. Bakınız, Sayın Öcalan Bir haftada Kürt
sorununu çözerim. demişti. Fakat ne yapılıyor? Savaşta
ısrar ediliyor. Bugün yaşanan tüm katliamlardan, tüm krizlerden,
halkın yoksullaşmasından, binlerce nitelikli insanın ülkeyi
terk etmesinden, Anayasanın ve hukukun askıya
alınmasından, Meclisin notere dönüştürülmesinden, umutsuzluktan,
karamsarlıktan, iktidarın şahsileştirilmiş ama tüm
topluma yerli ve millî diye yutturmaya çalıştığı
bilimsellikten, demokrasi ve hukuktan bihaber aile ve akraba siyaseti
sorumludur.
Biz, iktidarın
savaş sanayisi üzerinden akrabalarını zenginleştiren
politikalarını teşhir ettikçe, konumumuz ne olursa olsun -ister
milletvekili ister belediye başkanı ister sıradan Kürt
yurttaşı olsun- bizlere efendinin hukuku uygulandı, düşman
ilan edildik; devletin tüm yargı ve şiddet aygıtları,
iktidarın eliyle hunharca bizlere uygulanarak düşman ilan edildik
ancak bizler Meclise düşmanlık yapmak için gelmedik, kimsenin de bize
düşmanlık yapmasına müsaade etmeyiz. Halkın bütçesini
akrabasına, ailesine taşıyanlar; burada bize düşmanlık
şovları yaparak, bize parmak sallayarak suçlarının üzerini
örtemezler. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Bugün siyaseti dost ve
düşman arasında oynanan bir oyuna çevirmeye çalışan
iktidar, önümüze iki yol bırakmış durumda: Ya demokrasi ya
faşizm. Eğer bir Kürt barışı olacaksa bu onurlu bir
barış olabilmelidir Önce yüzleşme, konuşma, sonra
helalleşme. diyen bir barış olmalıdır. Kürt
barışı, hem Kürt halkı hem Türk halkı için en rasyonel
yol iken maalesef politik menfaatlere kurban edildi, ediliyor. Uzun süre
ordunun siyaset üzerindeki vesayet aracı olarak kullanılan Kürt
meselesi, bugün siyasi iktidarın savaşıyla,
barışıyla oy devşirmeye çalıştığı,
araçsallaştırdığı ve istismar ettiği bir mesele
hâline getirildi.
Bu Meclis,
halklarımızın ortak yaşam
çığlığına artık kulak vermeli ve Kürt-Türk
kavgasından fayda devşirenlerle artık yüzleşebilmelidir. Bu
kürsü, bizim için, iktidarın temsilcilerinin yaptığı gibi
şov yapma yeri değil, hakikatleri halka anlatma yeridir. Parlamento;
bizim için polemik mekânı değil, toplumsal sorunları çözüme
kavuşturacak mekândır. Dolayısıyla bu Meclis, artık
savaş tezkerelerini değil, barış mutabakatlarını
çıkartmalıdır. Meclis; barışa, demokrasiye ve adalete
hizmet etmeli. Meclis; artık büyümeye hizmet etmeli, evrensel hukuka
dayalı demokratik bir sistemi kurarak daha çağdaş bir ideale
hizmet etmelidir diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BERDAN ÖZTÜRK (Devamla)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Gülizar Biçer Karaca.
Sayın Karaca, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün konuşmama
vatandaşın bütçe hakkını ve vatandaşın bütçe hakkının
tek kişilik hükûmet sisteminde nasıl gasbedildiğini
anlatacaktım. Sabah bu konuşma için mesaj attığımda
arayan yurttaşlarımızın sorunları, talepleri o kadar
can yakıcıydı ki onları paylaşmayı daha uygun
gördüm.
Değerli milletvekilleri,
Denizlinin Bozkurt ilçesinden çiftçi Hasan Yurdakul aradı sabah
Sayın Vekilim, üre gübresini geçen yıl 95 liraya aldım, bugün
780 lira ve gübre atmadım, atamayacağım. diyor. Bu bütçede
çiftçinin bu sorununu çözecek bir kalem var mı? diye sordu, baktım;
hayır. Denizlinin Bozkurt ilçemizden Hasan amcamız gibi çiftçilerin
bu sorununu çözecek, bütçede hiçbir kaynak yok.
Yine, Kale ilçesinden Mehmet
Bey aradı, çiftçiymiş kendisi, Tarım Kredi Kooperatifine ve
Ziraat Bankasına olan borçlarından dolayı traktörünü
satmış, yetmemiş; tarlasını satmaya
çalışıyormuş, geçen hafta bankaya gittiğinde bakiye
borcunun 5.600 lira olduğunu söylemişler, bugün bankaya 5.600
lirayı ödemek için gittiğinde 9.800 lira demişler, diyor ki:
Sayın Vekilim, çiftçilerin bu faiz borçlarının silinmesi için
bütçede bir kaynak var mı? Hayır, yok.
Yine, Erzurumdan 6 çocuk
annesi Ayten Hanım aradı. İnanın içim burkuldu,
yüreğim sızladı. 6 çocuğunun 2si üniversiteyi
bitirmiş ama işsiz. Ayten Hanım diyor ki: Benim
çocuklarım, meyvenin ve sebzenin tadını bilmeden büyüdü ve bunu
söylemeye utanıyorum. Ve ben buradan Ayten Hanıma, Ayten Hanım
gibi, Anadolunun vefakâr, cefakâr kadınlarına sesleniyorum: Ayten
Hanım, değerli kadınlar; utanması gereken, siz
değilsiniz; asıl utanması gereken, her mevsim için oturacak bir
saray yapıp ardından Ekonominin kitabını yazdım.
diyerek sizlerin bu yoksulluğunu, çığlığını
duymayanlardır, asıl onlar utanmalıdır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sağlık meslek
lisesinden mezun olan Esra aradı. Cümleleri aynen şöyle: Sağlık
meslek lisesine girdiğimde bir B planım yoktu. Tek amacım,
aylarca deli gibi çalışıp sınavda 1inci olmaktı ve
branşımda 95 puan alarak 1inci oldum; hâlâ atamam
yapılmadı. Televizyonlarda görüyorum, mülakat denildikçe içim
sızlıyor ve atanmamayı düşünemiyorum, düşünmek
istemiyorum çünkü düşünürsem delirecek gibi oluyorum. diyor.
Yine, bir başka
gencimiz, Özge diyor ki: Arkadaşlarımla üniversite mezunu olarak
hepimiz işsiziz, umutsuzuz; yurt dışına
çıkışı kurtuluş kapısı olarak görüyoruz. Çok
kolay bir karar değil, ailemiz burada ama başka çaremiz yok.
Ekonomik özgürlüğümüzü elde etmenin tek yolu yurt
dışıdır. diyoruz. Özgeye şunu söyledim:
Özgeciğim, Efendim, işsizlik var; olabilir. Her üniversiteyi bitiren
iş sahibi olacak diye bir şey yok. diyen bu bütçeyi yapan
zihniyettir. İşte bu bütçeyi bu zihniyetle yapan o kişinin, ne
sizin işsizliğinizle, ne kısıtlanan özgürlüklerinizle, ne
adalete olan inancınızın sarsılmasıyla ve ne de umudu
yurt dışında aramanızla alakası yok çünkü onlara göre
siz yurt dışına turistik geziye gidiyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yine, kasım ayında
SMA hastası Eskişehirli Muzaffer bebeğin annesi, çocuğunun
tedavisi için gerekli masrafları karşılayamayacağı
kaygısıyla intihar etti.
Diyarbakırdaki
Esmanın ailesi Öksürtme cihazı alamıyoruz. diyor. Çünkü geçen
yıl 30 bin liraydı, bu yıl dolardaki artışla 60 bin
lira. Diyor ki: Bu bütçede, bu öksürtme cihazı var mı? Maalesef
yok.
Kistik fibrozis hastası
olanlar için yurt dışından bir ilaç gelmesi gerekiyor ama
mahkeme kararıyla; geçtiğimiz hafta bir yönetmelik
çıkardılar, mahkeme kararıyla da gelmiyor. -işte o
KİFDER denen Derneğin Başkanı aradı- o hastalar için
de bu bütçede kaynak yok. Bu bütçede Muzaffer bebeğin ilacı yok,
öksürtme cihazı yok, kistik fibrozis hastalarının tedavisi için
ilaçları yok; bu bütçede yaşam hakkı yok yani.
Burada sağlıktan
bahsetmişken bugün sağlık emekçilerimiz eylemde. O
sağlık emekçilerine dediniz ki: Sizlerin hakkı ödenmez.
Vallahi pes, çok doğru bir şey söylemişsiniz çünkü
haklarını ödemediğiniz için bugün eylemdeler ve buradan,
pandemide çocuğunun kokusunu özlediği hâlde günlerce hastanede
yurttaşların yaşam hakkı için mücadele eden tüm
sağlık emekçilerimize selamlarımızı iletiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Peki, bu bütçede ne var?
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne yıllık 147 milyon 825 bin dolar
artı KDV ödemek var. Bu bütçede başka ne var? Bu bütçede 7 milyon
yoksul için sosyal destek adına ayırdığınız
sadece 414 lira pay var. Dün bu bütçe konuşmasını
hazırlarken bunu bir geçiş ücretiyle şöyle ilişkilendirdim:
Yardıma muhtaç dediğiniz, sosyal desteğe muhtaç dediğiniz 7
milyon vatandaşa yıllık ayırdığınız
para 4.968 lira, sadece 4.968 lira ama bu konuşmayı hazırlarken
Osmangazi Köprüsü'nde 1 araç için 548 lira ödeyecektiniz; daha yirmi dört saat
bile geçmeden dolar 15 liraya doğru yelken açtığından, o
5li çete dediğimiz, müteahhit rant çetesine 1 araç için Osmangazi
Köprüsü'nde ödeyeceğiniz para 552 lira oldu; vatandaşa bir yılda
4.968 lira, ayda sadece 414 lira ama yirmi dört saat bile geçmeden kârına
kâr katan yandaş müteahhitlere garanti ödemeleri.
Değerli arkadaşlar,
bu bütçede, bugün doğan kundaktaki bebeğin ödeyeceği faiz yükü 3
bin TL'ye yakın ama o bebeğin annebabası ekonomik darlık,
ekonomik buhran ve derin yoksulluk sebebiyle bebeğine mama alamıyor.
Genel Başkanımızın talimatıyla bizim belediyelerimizin
oluşturduğu o fon var ya, kara kış fonu; gidip bebekleri
için mama istiyorlar. İşte, milleti bu duruma düşürdünüz.
Kadına karşı
şiddete sıfır tolerans diye nutuklar atıyorsunuz;
kadına karşı şiddetin önlenmesi için kadının
güçlenmesi lazım. Bu bütçede kadının güçlenmesi için kadın
başına, personel giderini çıkardığınızda
sadece 6,5 lira kalıyor, sadece 6,5 lira.
Bir başka mesele, bu
bütçede, şehit yakınları için, gaziler için ayrılan
payı şehit yakınları ve gazi sayısına
böldüğünüz zaman 92 lira 47 kuruş düşüyor. Yandaş
müteahhitler yapişletdevret modelindeki döviz bazlı ödemelerle
zenginleşirken şehit yakınlarına ve gazilere sadece 92 lira
47 kuruşu reva görüyorsunuz; o zaman, bu kürsüye gelip milliyetçilik
nutukları atmayacaksınız.
Günlerdir, kürsüye çıkan
Adalet ve Kalkınma Partili hatipler milletin bütçesinden bahsetti. Bu
anlattıklarımla soruyorum: Bu bütçe milletin bütçesi mi? Tabii ki
milletin bütçesi değil, tek kişilik hükûmetin, cumhuriyet tarihinde
eşi benzeri görülmemiş bir şekilde kamu kaynaklarını
iktidar eliyle yandaşlara aktaran bir kumpas bütçesidir bu bütçe. Bu
bütçede öğrencilerin yurdu yok. Bu yıl yurt ve barınma sorununu
çözemedikleri için okulu bırakmak zorunda kalan gençlerimiz vardı;
belki, bu bütçeye onların yurdu için kaynak koyarsınız dedik,
koymamışsınız. Öğrenciler Barınmak istiyoruz.
diye sokaklara çıktığında onlara, barınması için
nereyi reva gördünüz, biliyor musunuz? Karakolları ve karakollardaki
gözetleme hücrelerini layık gördünüz; onlar yurtta barınmak
istiyordu, karakollarda değil arkadaşlar. Ardından,
vatandaşlar Açız. diye çığlık attılar,
onların sesini susturmak için onlara uzanan mikrofonları, onlara
mikrofon uzatan bağımsız gazetecileri şafak vakti derdest
ettiniz; ev hapsine çevirip vatandaşın sesinin,
çığlığının duyulmasını engellemeye
kalktınız. Peki, ondan sonra ne yaptınız? Değerli
hatip dedi ki: Hak temelli bütçe. Geçtiğimiz yıl, bu kürsüden
İnsan haklarına dayalı bütçe hazırlayın.
demiştik, yapmadınız; yapsaydınız ne olurdu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Devamla) Bugün, asgari ücretin üzerindeki vergi kalkmış
olurdu; en azından, Çocuğumu okula aç göndermek zorundayım.
diyen annenin çocuğu belki yatağa aç girmezdi, okula aç gitmezdi.
Sayın Genel
Başkanımız defalarca uyardı, önerdi, dinlemediniz; 128
milyar dolarlık rezervi iç ettiniz; bugün, vatandaşı
canından bezdirdiniz. Ne yaparsanız yapın, vatandaş,
beceriksizliğinizin, kaynakları vatandaşa değil
yandaşa peşkeş çekişinizin bilincinde.
Vatandaşımızın yüzde 71i Yoksullaştım. diyor,
yüzde 74ü Türkiye kötüye gidiyor. diyor ve
vatandaşımızın yüzde 68i bu durumun sebebi olarak ne diyor
biliyor musunuz? Türkiye Mustafa Kemal Atatürkün gösterdiği yoldan ve
yönden çıktığı için bunlar oldu. diyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Sorun belli; sorun tek kişilik
saray hükûmeti ve onun liyakatsiz kadroları.
Çözüm belli; Mustafa Kemal Atatürkün
gösterdiği yolda ve yönde giden liyakatli, kadınlara ve gençlere umut
bahşeden ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Karaca, süreniz tamamlandı.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Devamla) Yoksulluğu bir yönetim değil, yoksulluğu
bitirecek halkın iktidarıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Ali Muhittin Taşdoğan.
Sayın
Taşdoğan, şahsı adına da konuşmanız var;
birleştirdim, toplam süreniz on beş dakikadır.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ
MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri takip
eden yüce Türk milleti; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
7nci maddesi üzerine MHP Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Türkiyedeki
yükseköğretim kurumlarının sürekli gelişimine ve bireylerin
evrensel yeterliliklere ulaşmasına katkı sağlamak üzere
yükseköğretim alanında kalite güvencesi sistemini güçlendirmek. misyonuyla
kurulan Yükseköğretim Kalite Kurulunun kurumsal iyileştirme
çalışmalarını yakından takip ediyor ve destekliyoruz.
Yükseköğretim Kalite
Kurulu tarafından 2020 yılında ilk kez uygulanmaya başlanan
ve 209 üniversite arasından 60a yakın kurumun başvurduğu,
2021 yılında ise 12 üniversitenin akredite olduğu, Kurumsal
Akreditasyon Programı kapsamında, üniversitelere kurumsal
akreditasyon belgesi verilmektedir. Bu belgeler, uluslararası
kuruluşlar tarafından denetimler sonucu yüksek maliyetlerle verilmektedir.
Ancak bu uluslararası kuruluşlar tarafından üniversitelerin tüm
bölümlerine akreditasyon belgesi verilmemektedir. Bu durumu göz önünde
bulundurduğumuzda yüksek maliyetlerin azaltılması ve tüm
bölümlerin tanınarak akredite edilme oranının yükseltilmesi
adına yerli ve millî kuruluşların sayısının
artırılarak bu kuruluşlarımızın desteklenmesi
büyük öneme sahiptir. Yerli akreditasyon kuruluşlarının
teşvik edilmesi ve üniversitelerin tüm bölümleri için genel denetim yerine
bölüm bazlı akreditasyon sürecinin yürütülmesi kalite politikasındaki
etkinliği de artıracaktır.
Kıymetli
milletvekilleri, konuşmanın kalan kısmında seçim bölgem ve
aynı zamanda memleketim Gazianteple ilgili bazı hususları dile
getirmek istiyorum. Covid-19 salgın hastalığının
olumsuz etkilerine bağlı olarak küresel ekonominin
daraldığı bir dönemde Gaziantep ihracattaki büyümesini
istikrarlı bir şekilde sürdürmüştür. Türkiye'nin ihracat yükünü
çeken lokomotif şehirlerin başında gelen Gaziantepten bu
yılın ilk on bir aylık döneminde geçen yıla oranla yüzde
29,6 artışla toplam 9 milyar 128 milyon dolar tutarında ihracat
gerçekleştirilmiştir. Ülkemizin en fazla ihracat yapan 5inci
şehri konumunda yer alan Gaziantep, aralık ayı ihracat rakamlarının
da açıklanmasıyla birlikte 2022 yılına, 10 milyar dolar
olan -uzun yıllar arzuladığı- ihracat hedefini yakalayarak
girmiş olacaktır. Türkiye büyüme rakamlarına da olumlu
katkı sağlayan bu tabloya sanayi üretiminin katkısı son
derece büyüktür. Son açıklanan verilere göre Sanayi Üretim Endeksinde yıllık
bazdaki yüzde 8,9luk artış bu büyümenin en önemli göstergelerinden
biridir. Gaziantepin her zaman ülkemizin üretim, istihdam ve ihracat gücü
üzerinde bir performans sergileyen bir şehir olduğu görülmektedir.
Sürekli büyüme ve gelişme hedefini gerçekleştirmek için yolunda emin
adımlarla yürümeye devam eden Gaziantepin yaşamış
olduğu gelişim ve istikrar çizgisi yaşanan bazı
sorunların etkin bir şekilde çözüme ulaşmasıyla çok daha
iyi noktalara gelecektir. Bunlardan biri ise KDV iadeleri hususundaki gecikmelerdir.
İhracatçı firmalarımız KDV iadesi
başvurularını zamanında ve eksiksiz olarak ilgili vergi
dairelerine iletmelerine rağmen sistem üzerindeki KDV iadesi kontrol
raporları yaklaşık on günlük bir gecikmeyle
açılmaktadır. Kontrol raporunda herhangi bir eksiklik olmasa bile
işlemlerin sonuçlandırılması uzun sürmektedir. Bu durum göz
önünde bulundurulduğunda Türkiyenin en fazla ihracat yapan 5inci ili
konumunda bulunan Gaziantepteki vergi dairelerimize ek personel desteği
sağlanması soruna büyük ölçüde çözüm sağlayacaktır.
Ayrıca, mali bilanço konusunda da bazı talepleri olan sanayicilerimiz
kurumlar vergisi matrahının hesaplanabilmesi için tek düzen hesap
sistemi ve vergi kanunlarına göre çıkarılan mali bilanço ile
Türkiye Muhasebe Standartlarına göre çıkarılan bilançolar
arasındaki farklılıkların giderilerek şirketlerin
sadece Türkiye Muhasebe Standartlarına göre bilanço
çıkarmalarının sağlanması, aynı kayıtlardan
mali kârın hesaplanmasına imkân verilen düzenlemelerin
yapılaması, iki ayrı bilanço çıkarılması
uygulamasının sona erdirilmesini beklemektedirler.
Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; bir başka husus ise sadece Gaziantepli
ihracatçılarımızın değil, birçok şehrimizin
beklediği Hassa-Dörtyol Tünel Projesidir. Ülkemizin en büyük organize
sanayi bölgesine sahip Gaziantepin ve birçok şehrimizin İskenderun
Limanına mesafesini kısaltacak ve bölge sanayisine sınıf
atlatacak olan Hassa-Dörtyol Tünel Projesindeki çalışmaları
yakından takip etmekteyiz. Ulaştırma
Bakanlığımızca güzergâh projesi tamamlanan Hassa-Dörtyol
Tünel Projesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde bulunan
Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Adıyaman,
Diyarbakır, Malatya ve Mardin illeri başta olmak üzere birçok ilimizin
ticareti ve sanayisi açısından önemlidir. Bölgesel kalkınma için
acil ihtiyaç olan tünel projesindeki yapım işleri ihalesinin
hızlandırılması ve tünelin bir an evvel hizmete
açılması büyük bir önem taşımaktadır.
Sayın milletvekilleri,
Antep fıstığı, sosyal, ekonomik ve kültürel etkileşimi
yüksek olmasından dolayı Gaziantep ve bölge halkının en
önemli tarım ürünlerinin başında gelmektedir. Antep
fıstığında sahip olduğu tarihsel deneyim, mevcut
üretim potansiyeli ve pazar avantajlarına rağmen ürünün kayıt
altına alınamamasından kaynaklı çeşitli sorunlar
yaşanmakta ve bu güçlü potansiyel, maalesef, tam olarak sahaya
yansıtılamamaktadır. Sürdürülebilir üretimin
sağlanması ve ürünün dünya pazarlarında hak ettiği ticari
potansiyeli yakalaması amacıyla Antep
fıstığının tarımsal destek programına dâhil
edilmesi ve ürünün Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından
alımının yapılarak Antep fıstığı
lisanslı deposunda muhafaza edilmesi, üreticilerimizin desteklenmesi
bakımından önemlidir. Antep fıstığına
tarımsal ürün desteği verilmesi hususundaki genel talep ise ürüne
kilogram başına veya fındıkta olduğu gibi dekar
başına 170 TL alan bazlı gelir desteği verilmesi
şeklindedir. Bunun yanı sıra hasat sezonunda düzenli olarak
fındık alımı gerçekleştiren ve bu ürünleri
fındık lisanslı depolarda muhafaza altına alan Toprak
Mahsulleri Ofisinin en az fındık kadar değerli ve katma
değeri yüksek bir ürün olan Antep fıstığı için de
aynı uygulamanın yapılması Antep
fıstığı üreticilerinin talepleri arasındadır.
Gaziantep Ticaret Borsası tarafından İpekyolu Kalkınma
Ajansının destekleriyle Türkiye'nin ilk Antep
fıstığı lisanslı deposu 2021 yılında
Gaziantep'te hizmete açılmıştır. Faaliyetlerini
devletimizin güvencesi ve gözetimi altında sürdüren, yaklaşık 10
bin ton fiziki depolama kapasitesine sahip Antep fıstığı
lisanslı deposu; üreticilerimize güvenli, sigortalı ve
sağlıklı depolama imkânı ile çeşitli devlet destekleri
sunmaktadır. Antep fıstığının ana vatanı
Gaziantep'te hizmete açılan fıstık lisanslı deponun
kullanım ağının
yaygınlaştırılması, Antep fıstığı
piyasalarında istikrarın sağlanması, üreticilerin pazarlama
sorunlarının ortadan kaldırılarak depolama ve finansman
ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla Toprak Mahsulleri Ofisinin
Antep fıstığına yönelik ürün alımı
gerçekleştirmesine ivedi olarak ihtiyaç duyulmaktadır. Antep
fıstığında özellikle arz
yığılmalarının yaşandığı hasat
dönemlerinde Toprak Mahsulleri Ofisinin üreticilerimizden Antep
fıstığı alımı yaparak bu ürünleri Antep
fıstığı lisanslı depoda muhafaza etmesi ürüne fiyat
istikrarı sağlayacağı gibi ürünün nispi oranlarda
kayıt altına alınmasına da katkı
sağlayacaktır.
Belirtilen tüm bu gerçekler
doğrultusunda kültürel, tarımsal ve sanayi ürünümüz Antep
fıstığının her yıl belirli bir miktarda Toprak
Mahsulleri tarafından alımının yapılması, Antep fıstığı
lisanslı deposunda muhafaza edilmesi hususunda Tarım ve Orman Bakanlığımız
nezdinde yürütülecek tüm projeleri destekliyor olacağız.
Değerli milletvekilleri,
Gaziantep'in düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl
dönümü dolayısıyla Gaziantep Valiliğimiz tarafından
eğitim altyapısını güçlendirmek için 100üncü Yılda
100 Hayırsever 100 Okul kampanyasında hedefimiz 100 okul iken toplam
132 tesisin protokolü imzalanmıştır. Yaklaşık maliyeti
1,5 milyar lira olan projelerin hayırsever katkısı 978 milyon
lira olmuştur. Bu vesileyle eğitime katkıda bulunan
hayırseverlerimize, öncülük eden Gaziantep Valimize, Gaziantep
Büyükşehir Belediyesi Başkanımıza ve tüm emeği
geçenlere hemşehrilerim, partim ve şahsım adına
teşekkür ederim.
Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin lokomotif kenti Gaziantep, kültür ve gastronomi alanında
adından söz ettirip UNESCOnun Yaratıcı Şehirler
Ağına dâhil olarak âdeta cazibe merkezi hâline gelmiştir. Dünya
artık sadece deniz, kum ve güneş turizminden ibaret değildir.
Gaziantepin tarihî yapıları ve kültürel değerlerini
gastronomiyle süsleyerek turizm konusunda her geçen gün daha da iddialı
bir konuma gelmiş bulunmaktayız. Kurtuluş mücadelesindeki
yoklukta zerdali çekirdeğinden ekmek yapılan bir dönemden
gastronominin başkenti olma başarısına erişen Gaziantepin
2022 yılı konaklamalı turist hedefi 1 milyon olurken geceleme
hedefi ise yaklaşık 1,5 milyondur. Pandeminin etkisini
artırdığı dönemde yaklaşık 600 bin turisti
ağırlayan zengin mutfağı, eşsiz kültürü, tarihî
zenginlikleriyle dolu gazi şehrimizdeki büyüleyici yolculuğa ve 25
Aralıkta düzenlenecek olan Fransız işgalinden kurtuluşun
100üncü yıl kutlamalarına tüm Türkiyeyi davet ediyor, Şimdi
Gaziantepe gitme zamanı. diyoruz.
Kıymetli
milletvekilleri, Gaziantep Valiliğimizin koordinesinde İl Millî
Eğitim Müdürlüğümüz tarafından Gaziantepin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılı münasebetiyle
başlatılan ve anlamlı bir proje olan 80 Kente Şehit
Toprağı ve Bayrak Gönderme Projesinden sizlere bahsetmek istiyorum.
Her insanın doğduğu, büyüdüğü ve son nefesini verdikten
sonra ebedî uykuya daldığı bir toprak vardır. İnsanlar
sevinçlerini ve hüzünlerini vatan denilen topraklarda yaşar ve
ekmeklerini bu topraklarda kazanırlar. İnsanlar kimliklerini ve bir
ulusa ait olma hissini vatan denilen topraklarda edinirler. İşte bu
yüzdendir ki insanlar yüreklerinin bir tarafında hep vatan sevgisini
taşırlar ve atalardan gelen bu duygu gelecek nesillere
aktarılarak hiç sönmeyen bir ateş gibi yanmaya devam eder.
İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoyun Bastığın yerleri
toprak diyerek geçme, tanı! dizesinde dikkat çektiği gibi vatan,
sıradan bir toprak parçası değildir. Vatan, toprağın
altındaki şehitlerin ve tüm ataların ebedî uykuda olduğu
kutsal bir topraktır.
Savaşların,
göçlerin, acıların, kahramanlığın, şanlı ve
şerefli olmanın, gaziliğin, şehitliğin tarihi olan
Gaziantep, ikinci bir Çanakkaledir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bütün
şehirleri överken Gaziantepe özel bir yer vermiştir. Yüce Meclisin
de gazilik unvanı vermesi, kahramanlığımızı
örnek göstermesi tesadüf değildir. Şehit makamını
Peygambere komşu olarak gören bir milletiz. Bu sebeple, bizler için
toprak, ana, yâr ve vatandır yani toprak, eğer uğrunda ölen
varsa vatandır.
25 Aralıkta 100üncü
yılını kutlayacağımız şanlı
kurtuluş mücadelemizin anısına Gaziantep Valiliğimiz
koordinesinde İl Millî Eğitim Müdürlüğümüzün
çalışmaları neticesinde gençlerimiz ve öğretmenlerimiz 80
şehrimize 6.317 şehidimizin topraklarından birer avuç ve
şanlı Türk bayrağını götürmeye
başlamışlardır. Bu anlamlı projeden dolayı
başta Gaziantep Valiliğimiz, İl Millî Eğitim Müdürlüğümüz,
gençlerimiz, öğretmenlerimiz ve tüm emeği geçenlere teşekkür
ediyorum. Tıpkı şimdi olduğu gibi, gençlerimizle yüz
yıl sonra da aynı duruşumuz sürecek, zaman değişse
bile duruş değişmeyecek, vazifemiz hep aynı olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
Sağlık Bakanımız tarafından geçtiğimiz günlerde
müjdesi verilen 40 bin sağlık personeli alımıyla birlikte,
başta seçim bölgem Gaziantep olmak üzere birçok ilimizde sağlık
personeli ihtiyacı azalmış olacaktır. Sağlık
çalışanlarımızın yanı sıra, başta
memleketim Gaziantep olmak üzere birçok ilimizde hekim ihtiyacının
karşılanması da önem arz etmektedir. Mevcut sayısal
yetersizlik, hekimlerin Covide bağlı vefatları, yurt
dışı hekim göçü, erken emeklilik, kamudan kaçış,
branş hekimlerinin iş yeri hekimliğine geçişi ve hekimlik
mesleğini terk etmek sebeplerinden dolayı birçok hekim
açıkları oluşmuştur. Geçmişten gelen sağlık
çalışanı eksikleriyle birlikte yeni ortaya çıkan sorunlar
da olumsuzluğun artmasına neden olmaktadır. Bu gerekçelerle,
Gaziantep ve birçok ilimizin özellikle ana branşlar olmak üzere, hekim
ihtiyaçlarının karşılanması adına gerekli
çalışmaların yapılması büyük önem arz etmektedir.
Ayrıca, bütçe
görüşmelerinde dile getirdiğimiz hususlar konusunda yazılı
cevaplarını tarafımıza kısa sürede ileten Sağlık
Bakanımız Fahrettin Koca ve ekibine teşekkür ediyorum.
Kabul edilen tüm bütçelerin
yüce Türk milleti için hayırlara vesile olmasını temenni eder,
hepinize şifalı günler dilerim.
Gaziantepimizin
adaşı Gazi Meclisimizi saygıyla selamlarım. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ikinci söz Sayın Sermin Balıkın.
Sayın Balık,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SERMİN BALIK
(Elâzığ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 7nci maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizin
siz değerli milletvekillerini ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Öncelikle, on dokuz
yıllık iktidarımızda bizlere art arda 20 defa ülkemizin
bütçesini yapma yetkisini veren aziz milletimize minnet ve
şükranlarımı sunuyorum. Şunu belirtmek isterim ki bu bütçe,
mazlumların ve masumların bütçesidir. Bu bütçe, yediden yetmişe
tüm vatandaşlarımızın, yaşanan afetlerden ve
felaketlerden etkilenen vatandaşlarımızın bütçesidir. Bu
bütçe, yerli ve millî bir bütçedir. Bu bütçe, 84 milyon vatandaşıyla
günden güne büyümekte olan güçlü ve büyük Türkiye'nin bütçesidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; iktidarımız döneminde
yaşadığımız doğal afetlerden ve felaketlerden
sonra Devlet nerede? haykırışlarını milletimizin
benliklerinden silen ve unutturan, afetlerin ilk anından itibaren devletin
sıcak ve merhametli elini milletimize hissettiren Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a şükranlarımı arz
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bugün, bütçe
görüşmelerimizin onuncu günündeyiz. Geçtiğimiz günlerde, Sayın
Bakanlarımız kendi Bakanlıklarının bütçelerini
anlattıklarında şüphesiz ki en çok bahsedilen şehirlerden
bir tanesi, en çok yatırım alan, en çok yardım alan
şehirlerden bir tanesi de aziz şehrim Elâzığ'dı.
Geçirdiğimiz 24 Ocak depremi sonrasında yapılan
çalışmalardan, ayni ve nakdî yardımlardan, köy evlerinin
yapımından, camileriyle, okullarıyla, park bahçeleri ve yurtlarıyla
yapılmakta olan 26 bin konuttan ve şehrimin yeniden imar, inşa
ve ihya sürecinden bahsedildi. Yolu yalnızca beş dakika
kısaltıyor. diye küçümsemeye
çalıştığınız, gereksiz olduğunu iddia
ettiğiniz; Elâzığ ile komşu ilimiz Malatyayı
birbirine bağlayan Kömürhan Köprüsü Harputa bakar. diye adına
türküler yakılan, teknoloji ve mühendislik açısından
dünyanın en büyük 2nci köprüsü olan Kömürhan Köprüsü ve tünelinden
bahsettik. Sizlerin şiddetle karşı çıkmalarınıza
rağmen, yaptığımız şehir hastanelerimizin -ki
bunlardan bir tanesi de benim aziz şehrim Elâzığdadır-
pandemi sürecinde ne kadar kurtarıcı, gerekli ve önemli olduğunu
anlattık. Yerli ve millî aşımızın yapım
sürecinden bahsedildi. Bunların yanı sıra şehrimize ve
ülkemize yapılan ve yapılmakta olan pek çok projeden bahsedildi. Ben,
sayın bakanlarımıza geçirdiğimiz 24 Ocak depremi
sonrasında her problemimizde, vatandaşımızdan
götürdüğümüz her sıkıntıda gösterdikleri hassasiyetlerden
ve çözüm odaklı çalışmalarından dolayı teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; milletimize hizmet ederseniz,
yaralarını sarmak, dertlerine derman olmak, dertlerine merhem olmak
için her anında yanlarında olursanız, bu aziz millet emin olun
ki sizin arkanızda olur. Her konuşmanızda bir meslek grubunu
tahkir ederek küçümsemeye çalışmak yerine, bürokrasiyi ve
yatırımcıyı tehdit ederek ülkemizi dış güçlere
şikâyet edip büyükelçilere mektup yazmak yerine, milletimizin sesine kulak
verseydiniz
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
milletimizin şu kutsal kürsüsünde 84 milyon takip ederken ayıplı
el hareketi yapmak yerine millî bir duruş sergileseydiniz
(AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Sırtınızı terör örgütlerine değil, aziz ve necip
milletimize dayasaydınız, kongrelerinizde PKK marşları
yerine milletimizin millî marşı, diriliş ve kurtuluş
marşı olan İstiklal Marşımızı
söyleseydiniz
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Herkesle sataşmak zorunda hissetme kendini! Herkese
sataşmak zorunda hissetme kendini!
SERMİN BALIK (Devamla) -
Şehit ailesine küfredenlere değil, şehidimizin
bacısına sahip çıksaydınız, seçmeninizden gizlemeye
çalıştığınız, her fırsatta inkâr
ettiğiniz ittifaklarınızın yerine milletimizin isteklerini,
milletimizin sesini önceleseydiniz emin olun ki yine, yeniden ve tekraren
gelmekte olanı görürdünüz ve duyardınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SERMİN BALIK (Devamla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletimizin bütçesi olan
2022 yılı bütçemizin aziz milletimize, ülkemize, aziz şehrim
Elâzığa, kıymetli hemşehrilerime hayırlı
bereketli olmasını temenni ediyor, yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Alkışlamıyorlar sizi.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Hiç bu konuşmaların karşılığı
değil be! Herkese sataşmak zorunda hissederek
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 7nci madde üzerindeki söz talepleri
karşılanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8inci maddeyi okutuyorum:
Mali
kontrole ilişkin hükümler
MADDE 8- (1) 5018
sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan
kamu idareleri;
a) Arızi nitelikteki işleriyle
sınırlı kalmak koşuluyla yıl içinde bir ayı
aşmayan sürelerle hizmet satın alınacak veya
çalıştırılacak kişilere yapılacak ödemeleri,
b) İlgili mevzuatı uyarınca kısmi
zamanlı hizmet satın alınan kişilere yapılacak
ödemeleri,
c) 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî
Eğitim Kanunu uyarınca aday çırak ve çıraklar ile
işletmelerde mesleki eğitim gören, staj veya tamamlayıcı
eğitime devam eden öğrencilere yapılacak ödemeleri,
ç) İlgili mevzuatı uyarınca ders ücreti
karşılığında görevlendirilen ve üzerinde resmî görevi
bulunmayanlara yapılacak ödemeleri,
bütçelerinin (01.04) ekonomik kodunda yer alan ödenekleri
aşmayacak şekilde yaparlar ve söz konusu ekonomik kodu içeren
tertiplere ödenek eklenemez, bütçelerin başka tertiplerinden (bu ekonomik
kodu içeren tertiplerin kendi arasındaki aktarmalar ile 6 ncı
maddenin beşinci fıkrası kapsamında yapılan aktarmalar
hariç) ödenek aktarılamaz ve ödenek üstü harcama yapılamaz. Ancak, bu
ekonomik kodu içeren tertiplerden yapılması gereken akademik jüri
ücreti ödemeleri ile (c) ve (ç) bentleri kapsamındaki ödemeler için
gerekli olan tutarları ilgili tertiplere aktarmaya Cumhurbaşkanı
yetkilidir.
(2) Bu Kanuna bağlı (T) işaretli cetvelde yer
alan taşıtlar, ancak çok acil ve zorunlu hâllere münhasır olmak
kaydıyla ilgili bakanlığın teklifi üzerine
Cumhurbaşkanı kararı ile edinilebilir.
(3) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri, sürekli işçileri ve
geçici işçileri, bütçelerinin (01.03) ile (02.03) ekonomik
kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödenekleri aşmayacak
sayı ve/veya süreyle istihdam edebilirler. Bu işçilerle ilgili toplu
iş sözleşmelerinden doğacak yükümlülükler, ihbar ve kıdem
tazminatı ödemeleri, asgari ücret ve sigorta prim artışı
nedeniyle meydana gelecek ödenek ihtiyaçlarını ödenek aktarmak
suretiyle karşılamaya Cumhurbaşkanı yetkilidir. Bu
fıkrada belirtilen ekonomik kodlara bu durumlar dışında
(söz konusu ekonomik kodlar arasındaki aktarmalar ile bu kodlar için
birimler arası aktarmalar hariç) hiçbir şekilde ödenek aktarması
yapılamayacağı gibi bütçenin başka tertiplerinden işçi
ücreti ve fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışma ücreti
de ödenemez. Bu fıkradaki ödenek aktarmasına ilişkin
kısıtlamalar, kendi bütçe tertiplerinden aktarma yapılması
koşuluyla TÜBİTAK için uygulanmaz.
(4) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin harcama yetkilileri,
sürekli işçiler ile geçici işçilerin fazla çalışmaları
karşılığı öngörülen ödeneğe göre iş
programlarını yapmak, bu ödeneği aşacak şekilde fazla
süreli çalışma ve/veya fazla çalışma yaptırmamak ve
ertesi yıla fazla süreli çalışma ve/veya fazla
çalışmadan dolayı borç bıraktırmamakla yükümlüdürler.
Deprem, yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi,
çığ ve benzeri afetler nedeniyle yürürlüğe konulacak
Cumhurbaşkanı kararları uyarınca yaptırılacak
fazla çalışmalar ile fazla çalışma ücret ödemelerine
ilişkin ilama bağlı borçlar için yapılacak aktarmalar hariç
fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışma ücret ödemeleri
için hiçbir şekilde ödenek aktarması yapılamaz.
(5) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel
bütçeli idareler tarafından uluslararası anlaşma, kanun ve
kararnameler gereği üye olunanlar dışındaki
uluslararası kuruluşlara, gerekli ödeneğin temini hususunda
Cumhurbaşkanlığının uygun görüşü alınmadan
üye olunamaz ve katılma payı ile üyelik aidatı adı
altında herhangi bir ödeme yapılamaz.
(6) Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye
Bakanlığının uluslararası anlaşma, kanun ve
kararnamelerle Türkiye Cumhuriyeti adına üye olduğu uluslararası
kuruluşlara ilişkin işlemlerine (katılma payı
ödemeleri dâhil) beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(7) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince
işletilen eğitim ve dinlenme tesisi, misafirhane, çocuk
bakımevi, kreş, spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin giderleri,
münhasıran bu tesislerin işletilmesinden elde edilen gelirlerden
karşılanır. Bu yerlerde, merkezi yönetim bütçesi ile döner
sermaye ve fonlardan ücret ödenmek üzere 2022 yılında ilk defa
istihdam edilecek yeni personel görevlendirilmez.
(8) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel
bütçeli idareler, gerekli tedbirleri alarak bütçelerinin 03.03- Yolluk
Giderleri, 03.06- Temsil ve Tanıtma Giderleri, 03.07- Menkul Mal,
Gayrimaddi Hak Alım, Bakım ve Onarım Giderleri ile 03.08-
Gayrimenkul Mal Bakım ve Onarım Giderleri ekonomik
kodlarını içeren tertiplerine tahsis edilen ödeneği
aşmayacak şekilde harcama yaparlar. Söz konusu idarelerce anılan
tertiplere bütçelerinin diğer tertiplerinden aktarılacak ödenek
tutarları ile 6 ncı maddenin dördüncü fikrası kapsamında
eklenecek ödenek tutarları toplamı bu tertiplerin başlangıç
ödeneklerinin yüzde 10unu aşamaz. Ancak, ihtiyaç hâlinde söz konusu
ekonomik kodları içeren tertiplerin başlangıç ödeneklerinin
yüzde 10unu aşan aktarma ve 6 ncı maddenin dördüncü
fıkrası kapsamında ödenek ekleme işlemlerini yapmaya
Cumhurbaşkanı yetkilidir. Yükseköğretim kurumlarınca 7 nci
maddenin birinci fıkrası kapsamında 03.03- Yolluk Giderleri
ile 03.07- Menkul Mal, Gayrimaddi Hak Alım, Bakım ve Onarım
Giderleri ekonomik kodlarını içeren tertiplere yapılacak ekleme
işlemlerinde bu fıkrada yer alan sınırlamalar uygulanmaz.
(9) Öz gelir karşılığı olarak
yükseköğretim kurumları bütçelerinin (A) işaretli cetvelinde
yükseköğretim öz gelirleri finansman koduyla tertiplenen ödenekler
arasında (Yükseköğretimde Öğrenci Yaşamı Alt
Programı altında tefrik edilen ödenekler arasında yapılacak
aktarmalar hariç) aktarma yapılamaz.
BAŞKAN Evet, gruplar
adına ilk söz, İYİ Parti Grubu adına Sayın Orhan
Çakırların.
Buyurun Sayın
Çakırlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
8inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada gelişmiş
ülkeler, bütçe süreçlerini nisan ayında başlatmaktadır yani
nisan ayında birtakım politikalar ortaya konur, ondan sonra,
kurumlar, bu politikaları dikkate alarak bütçe tekliflerini
hazırlarlar. Sonra da orta vadeli programlar ortaya çıkar ve bütçe
süreçleri bu şekilde başlar. Ülkemizde ise orta vadeli programın
Eylül ayında başlaması anlaşılabilir durum değil.
Değerli milletvekilleri,
yüce Mecliste sunulan bütçenin hedefler bölümünde, Refahın tüm toplum
kesimlerine yaygınlaştırılmasına yönelik politikalara
devam etmek. ifadesindeki toplum, refah içinde mi? Çöpler içerisinden yiyecek
arayan yok; üniversite mezunları zincir marketlerde
çalışmıyor; atanamayan öğretmenler yok; çiftçinin dünya
fiyatları üzerinde geliri artıyor; işçi ve memur emeklisi,
asgari ücretli hâlinden memnun; öyle mi? Bu bütçeyle refahı topluma
yaratmayan politikalar 2022 yılında da -çok üzülerek söylüyorum-
devam edecek. 2016-2021 Ocak-Eylül dönemleri sonunda ulusal net katma
değerde ücret payı 6,2 puan gerilemiştir. Bu, Türkiye iktisat
tarihinde benzerine nadir rastlanacak boyutta işçi sınıfının
tümünü etkileyen bir bölüşüm şokudur. Yıllık olarak
baktığımızda, şokun sürekliliği de ortaya
çıkmaktadır. 2022 yılı bütçesinde gözlenen adaletsizlikler,
hem vergi hem de harcamalarda devam ediyor. Vergi tarafında, çoğunda
firmaların vergi harcamaları, istisnalar; vergi muafiyetleri bütçede
de toplanması hedeflenen vergilerin dörtte 1ini oluşturuyor. 2022
yılında toplanacak verginin üçte 2si her bütçede olduğu gibi
dolaylı vergilerden yani ağırlıkla tüketim vergilerinden
oluşacak; toplam vergi geliri içinde yüzde 18,5 payı olan gelir
vergilerinin tamamına yakını yine ücretlilerin
bordrolarından stopaj yoluyla elde edilecektir.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber ekonomimizin
hızlı bir ivme kazanacağı ve bu sistemin ekonomide büyük
sıçramalara yol açacağı gibi söylemlerin yanında, yeni
sistemde istikrarın kalıcı hâle geleceği, hızlı
karar, gecikmeyen icraat ve etkili yöntemle ekonomik büyümelerden söz
edilmekteydi fakat günümüzde, bırakın hızlı ivmeyi,
sıçramayı, ekonomi gün geçtikçe güvenilirliğini yitirmektedir.
Faiz sebep, enflasyon sonuç. diye bir teori çıkardınız. Merkez
Bankası üzerinde baskı kurarak faiz indirimini zorladınız.
Sonuç ne? Döviz tırmanışa geçti, zamlar
karşısında vatandaşın alım gücü azalmaya
başladı fakat yaşananlardan ders almayarak, inatçı bir
politika izleyerek, sözde teorinizi sürdürerek faiz indirimine devam
ediyorsunuz. Zam gelmeyen ürün yok. İktidar tarafında, zamlar
karşısında geçinemeyen insanlarımıza dalga geçer bir
vaziyette Eti kiloyla değil, gramla; meyveyi ve sebzeyi de taneyle
alın. cümlelerinizden sonra vatandaşı tuvalet
kâğıdına bile muhtaç ettiniz, alım gücü diye bir şey
kalmadı.
Değerli milletvekilleri,
artan döviz karşısında akla mantığa gelmeyen cümleler
sarf edilmeye başlanmış. Japonya'da 114 yen olan dolar kuru
gösterilerek garip algılar oluşturulmaya
çalışılmıştır fakat hatırlatmak isterim,
Japonya'da saatlik asgari ücret -altını çizerek ifade edeyim, saatlik
asgari ücret- 8 dolar civarındadır, bizim ülkemizde ise
bırakın saatlik ücret hesabını, günlük asgari ücret dahi 8
dolar etmemekte. Kısacası, hesap yapacağınız zaman
oraya buraya bakmayın, vatandaşa bakın, vatandaşa. Size
kalsa Böyle büyüdük, şöyle büyüdük. Büyüyen ne biliyor musunuz?
Vatandaşın sırtındaki yük, cebindeki delik.
Değerli milletvekilleri,
coronavirüs salgınının geçtiğimiz yıl mart ayında
ülkemize sıçraması sonunda yaşanan sıkıntılar
birçok sektörde olduğu gibi tarım sektörünü de bir hayli etkilemeye
başlamıştı. Günümüzde ise artan döviz kurunun, yaşanan
kuraklıkların girdi maliyetlerini artırması ve Toprak
Mahsulleri Ofisinin de yıllardan beri uyguladığı ithalata
dayalı politika çiftçimizi canından bezdirmiştir. Bankaya ve
Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlarını ödeyemez hâle gelen
çiftçimiz traktörünü ve diğer ekipmanlarını satıyor; bunu
da herhâlde biliyorsunuzdur. Bu piyasada en hayırlı işin
üretmemek olduğunu düşünerek üretimden uzaklaşmaya
başlamıştır çiftçilerimiz.
Değerli milletvekilleri,
bölgem olan Trakya'da buğday ekim döneminde çiftçilerimizi ziyaret ettim.
Çiftçilerimiz artan gübre fiyatları ve genel gider maliyetleri
karşısında yüzde 10-yüzde 30 civarında eksik gübre
attıklarını söylediler, bazı tarlalara da hiç gübre
atamadıklarını ifade ettiler. Artan girdi maliyetleri ve
açıklanan alım fiyatları sonrası çiftçi zaten buğday
ekmek istemiyordu, bu yıl buğday ekim alanlarında çok büyük
daralmalar yaşanmıştı, gübresiz ekimler de düşünülünce
verim bir hayli düşecek.
Sayın
Cumhurbaşkanı, yaklaşık iki ay önce Almanya'da, Fransa'da
yiyecek bulamıyorlar. demişti. O zaman Sayın
Cumhurbaşkanı, herhâlde Victor Hugo'nun Sefiller romanında Jean
Valjean'ın ekmek çaldığı için beş yıl kürek
mahkûmu olduğunu unutmuş diye düşünüyorum. İki ay sonra
yaşanacak zamlarla beraber ekmeğin kaç para olacağını
bilmiyorum; sonradan fiyatlarla ilgili vatandaşlara nasıl bir
açıklama yapacaklar onu da çok merak ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türk lirasının her geçen gün yaşadığı sert
değer kayıpları sonunda Bulgarların Edirne'ye akın
etmesi
Eskiden bizler Bulgaristan'a gidip mazotu, birtakım gıda ve
yiyeceklerimizi ve kıyafetlerimizi alırdık, oradan yapardık
alışverişimizi. Ekonomide atılan hatalı adımlar
sonucunda durum şimdi tam tersine döndü. Edirne ilinde trafikte,
otoparkta, mağazalarda, benzin istasyonlarında, birçok yerde 22
plakalı araç görmek mümkün değil, Bulgar plakalı araçlar daha
fazla. Nasıl olmasın ki? Leva 8 lira olmuş. Kendi
vatanımızda geçim derdiyle uğraşırken sabahın ilk
saatlerinde şehre gelen Bulgarlar, poşet poşet
arabalarının bagajlarını doldurmaktadır, kendi
vatanımızda yaşayamaz hâle geliyoruz. Bulgarların Edirne'ye
gelmesinden şikâyetçi değiliz, esnafımız için nefes alma
vesilesi oldular. Bizim üzüldüğümüz, geldiğimiz bu noktada
vatandaşımızın cebindeki paranın pul
olmasıdır.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener ülkemizi
karış karış gezmekte; esnafın, çiftçinin,
işçinin, emeklinin, vatandaşın problemlerini gündeme
taşımaktadır. Ziyaretlerimizde görmekteyiz ki ülkemizde
yaşanan ekonomik buhran aşırı yoksulluğa sebep
olmaktadır. Bu bütçe yokluk, yoksulluk bütçesidir.
Değerli milletvekilleri,
eski Hazine ve Maliye Bakanı -şu, Instagramdan istifa eden- Dolar
10 lira olacak, 15 lira olacak, çok beklersiniz. demişti. Siz de hâlen
İktidar olacağız. diye bekliyorsunuz, çok beklersiniz. Getirin
sandığı milletin karşısına.
Bütçenin hayırlara
vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Ayşe Sibel Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AYŞE
SİBEL ERSOY (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 8inci maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
görüşmelerine samimiyetle ve yapıcı bir üslupla katkı
vermeye çalıştık. Bizim önceliğimiz her zaman ülkemizin menfaatlerini
ve milletimizin refahını gözetmek olmuştur çünkü biz her zaman
bilge liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin ifadesiyle: Önce ülkem ve
milletim, sonra partim ve ben. diyoruz.
Kanun teklifi dikkatle
incelendiğinde, küresel salgına bağlı olarak ekonomik
sistemlerin; üretim, merkez ve kaynaklarının, arz ve talebin yeniden
şekillendiği bir dönemde Türkiye ekonomisinin güçlü bir biçimde
yükselişini sürdürmesi ve halkımızın refahının
artması amaçlanmış; aynı zamanda kamu dengelerinin
iyileştirilmesi, kamu maliyesi alanında bugüne kadar elde edilen
kazanımların gelecek dönemde de korunması hedeflenmiştir.
Ülkemizde son iki yılda
başta Covid-19 salgını, doğal afetler, orman
yangınları ile iç ve dış ekonomik ve siyasi pek çok
gelişme gündemimizi meşgul etmiştir. Terörist
saldırılar, iç ve dış komplolar, ekonomi üzerinden
yapılmak istenen operasyonlar, Suriyeden Libyaya, Adalar Denizinden
Doğu Akdenize, Orta Doğudan Kafkaslara egemenlik
haklarımıza yönelik saldırılar, yakın
coğrafyamızdaki kaos ortamı 2020den sonra 2021 yılına
da damgasını
vurmuştur.
Pandemi sürecinin ekonomi
üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek amacıyla uygulanan kısa
çalışma ödeneği, gelir kaybı yaşayan hane halkı
ve firmalara verilen mali destekler, vergi indirimi ve ertelemeleriyle büyümeyi
destekleyici politikalar önemli rol oynamıştır. Bütçe
görüşmeleri sürecinde salgından olumsuz etkilenen ekonomimize dair
gelen kimi veriler bizleri sevindirirken kimi veriler de maruz
kaldığımız şartlar karşısında
açılan yaraların sarılması için biraz daha zamana
ihtiyacımız olduğunu göstermiştir. Salgınla mücadelede
Türkiye; öngörülü, planlı, bilimi esas alan yaklaşımı ve
etkili hareket kabiliyetiyle dünyada öne çıkan ülkelerden biri olmuştur.
İlk vakaların ülkemizde görüldüğü 2020 yılı Mart ayında
hızla harekete geçilerek salgının ekonomiye olan etkilerini
azaltmak, vatandaşlarımıza olumsuz etkilerini asgariye indirmek
için öncelikle Ekonomik İstikrar Kalkanı Programı uygulanmaya
konmuştur. Esnaf, sanayici, çiftçi, çalışanlarımız ve
dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik önemli destekler
getirilmiştir. Bu kapsamda, kısa çalışma ödeneği,
işten çıkarma yasağı, kredi ertelemeleri, nakit
desteği gibi tedbirlerle toplumun tüm kesimleri koruma altına
alınmıştır. İşletmelere yönelik finansman
koşullarının kolaylaştırılması ile
çalışma ve sosyal hayata ilişkin tedbirleri içeren birçok alanda
sağlanan destekler artarak devam etmiştir.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle hedeflenen atılımın gerçekleştirilmesi
ve öngörülen hedeflere ulaşılabilmesi için temel alanlardaki
yapısal sorunlara yönelik çözümler üretilmekte; bununla birlikte,
cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ruhuna uygun
tedbirlerin alınmaya devam edilmesi suretiyle ekonomide yatırım,
üretim, ihracat ve istihdama dönük adımların atılması
mümkün hâle gelmiş, önemli üretim artışları
gerçekleştirilmiştir.
Turizm sektörünün ve
aşılamanın büyümeye sağladığı önemli
katkı sayesinde Türkiye ekonomisinin 2021 yılının
tamamında yüzde 9 oranında ve dengeli bir talep kompozisyonuyla
büyümesi öngörülürken üç çeyrek büyümesi, 2021 yılı büyümesinin yüzde
10a ulaşacağına işaret etmektedir. Pandemi dönemindeki
kapanmalara da bağlı olarak gıda, navlun ve temel mal
fiyatlarındaki artışların yanı sıra, başta
petrol olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki yüksek seyir tüm
ülkelerdekine paralel Türkiye ekonomisinde de enflasyonist baskıları
arttırmıştır. Bununla birlikte uygulanan maliye
politikasıyla, enflasyonla mücadele ve
vatandaşlarımızı destekleme kararlılığı
gösterilmeye devam edilmektedir. Enflasyonu belirleyen en önemli faktörlerden
biri olan enerji girdilerinde ve emtia fiyatlarında yaşanan
olağan dışı gelişmelerin etkisiyle, dünya genelinde
beklentilerin üzerinde ve rekor seviyede bir fiyat artışı
izlenmektedir. Ülkemizdeki enflasyon dinamiklerine
bakıldığında, küresel gelişmeler, birikimli döviz kuru
etkileri, artan gıda fiyatları ve fiyatlama
davranışlarındaki bozulmanın etkili olduğu
görülmektedir. Bunun karşısında, gerek maliye politikası
gerekse para politikasıyla enflasyonla mücadele kararlılıkla
devam etmektedir. Eşelmobil sistemiyle akaryakıt, kira stopajı
ve KDV indirimleriyle bazı mallarda enflasyon etkisi baskı
altına alınmakta, fiyat artışları da
vatandaşlarımıza yansıtılmamaya
çalışılmaktadır.
Covid-19 salgını
nedeniyle artan harcamalar ve azalan gelirler neticesinde, 2020
yılında ülkelerin bütçe açıkları da önemli ölçüde
artış göstermiştir. 2020 yılının
başından itibaren dünyayı kasıp kavuran Covid-19
salgını farklı mutasyonlarla tehdidini devam ettirirken
ülkemizin mücadele başarısında ayırt edici özellik, yeterli
altyapı, öngörü, planlama, hazırlık, sevk ve idare kabiliyeti
olmuştur. Coronavirüs pandemisi bütün ülkelerin kurumsal kapasitesini ve
organizasyon yeteneklerini ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda,
Türkiye, sağlık altyapısıyla, yetkin kadrolarıyla,
bütün kurumsal yapılarıyla ve organizasyon yeteneğiyle olumlu
olarak pek çok ülkeden ayrışmıştır. Türkiye pandemiyle
mücadelede dünyaya örnek bir ülke olmuştur.
Saygıdeğer
milletvekilleri, küresel salgınla birlikte öğrenilen en önemli
derslerden biri de millî üretimin ülkeler için hayati öneme sahip olduğu
gerçeğidir. Salgına hazırlıksız yakalanan dünyada
bilhassa Avrupa'nın önde gelen ülkeleri ve Amerika Birleşik
Devletleri, üretim araçlarının belirli maliyetleri düşünülerek
yurt dışına çıkarılmasının sonucunda en
temel ihtiyaçlarının tedarikinde aksamalar
yaşamışlardır. Başka bir deyişle açıklamak
gerekirse ne kadar paraları olursa olsun, sınırların
kapatıldığı ve fabrikaların sustuğu bir dönemde
en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadıkları
bir aşamaya geldiklerine geçtiğimiz dönemde hep birlikte şahit
olduk. İngiltere başta olmak üzere gelişmiş ekonomilerin
yaşadığı, salgın dönemiyle hayatımıza giren
maske ve dezenfektan tedarikinde bile kriz yaşadıklarını,
sağlık çalışanlarının hayati derecede ihtiyaç
duyduğu malzemeleri sağlayamadıklarına şahit olduk.
Sayın milletvekilleri,
yeni hükûmet sistemiyle birlikte kalıcı siyasi bir istikrar
sağlanmış, hızlı ve etkin icraat sistematik hâle
gelmiş, güvenli ve huzurlu Türkiye'nin yolu inşa edilmiştir. Türkiye
15 Temmuz hain darbe girişimiyle başlatılan, ülkemizi işgal
planının çok cepheli olarak devam ettirildiği süreçte tüm tehdit
ve saldırılara Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle daha güçlü bir karşılık vermiştir. Tüm
dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınıyla gıpta
edilen bir mücadele ortaya konulurken aynı zamanda hem terörle hem de
egemenlik haklarımızı koruma kararlılığıyla
âdeta yedi düvele karşı çok cepheli siyasi ve askerî mücadele
verilmektedir.
Önemli tarihî adımlardan
biri de, başlatılmış olan millî teknoloji hamlesinin
sonuçları alınmaya başlanmış, başta savunma
sanayisi olmak üzere, enerji, yazılım, ilaç ve tıbbi malzeme
gibi birçok yüksek teknoloji alanında yerli ve millî üretim artmıştır.
Millî İHAlar, SİHAlar, TİHAlar, gemiler, zırhlı
araçlar ve silahlarla birlikte millî otomobilimizin üretimine
başlanmış, millî savaş uçağı
çalışmaları da devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi, buyurun.
AYŞE SİBEL ERSOY
(Devamla) Teşekkür ederim.
Son olarak, her türlü
maliyete katlanılarak üretimin ve istihdamın devam ettirilmesinin
devletimiz ve toplumumuz açısından önemine dikkat çekerek 2022
yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın İmam Taşçıer.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA İMAM
TAŞÇIER (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kürtler, Türkiye nüfusunun
üçte 1ine yakınını teşkil ediyor, 25 milyonun üzerinde bir
nüfusa sahip. Bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler üyesi onlarca
devletin nüfusundan daha fazla bir nüfusu var fakat Türkiye Büyük Millet
Meclisi de dâhil olmak üzere kendi dillerini kullanamıyorlar.
Ben konuşmamı dil
üzerine geliştireceğim biraz. Burada iki kelime Kürtçe
konuştuğumuzda önce direkt Sayın Meclis Başkan Vekilinden
uyarı alıyoruz Mikrofonunuz kesilir. diye, bir de tutanaklara x
diye geçer; sonuçta, ne konuştuğumuz da pek
anlaşılmasın şeklinde tutanaklar tutturuluyor.
AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan Ben, Kürt sorununu çözdüm, Kürt meselesini çözdüm;
Kürt sorunu artık yok. diyerek her gün değişik illerde
konuşuyor. Aslında, baktığımız zaman, Kürt
sorununun, otuz yıl öncesinin hatta elli yıl öncesinin dahi gerisine
düştüğünü görüyoruz. Kürt sorununu nasıl çözdü, Kürt sorununu
nerede çözdü; onu bir izah etse de biz anlasak. Ama şunu yapamadı:
Kürtleri asimile edemedi; dillerini, kültürlerini yok edemedi. Bunu da sevinçle
söyleyebilirim. (HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi, İç
Anadoluda yaşayan bir Kürtün evine gidin, İstanbul'da yaşayan
bir Kürtün evine gidin, Antalya'da, Hakkâri'de, Diyarbakır'da
yaşayan bir Kürtün evine gidin, kapısını çalın; içeri
girdiğiniz zaman bunların kendi içlerinde, aile içinde Kürtçe
konuştuklarını hepimiz görürüz. Ağırlamayı da o
şekilde yapacaklarını hepimiz görürüz. Ama Sayın Recep Tayyip
Erdoğan ne yaptı? Diyarbakır'da bir miting yaptı, mitingde
2 tane sanatçı çıkardı
(x)
şarkısını söyletti, bununla Kürt sorununu çözdüğünü
ifade ediyor. Ya da geçen gün Batman'da yine böyle bir toplantı
yaptı, o toplantıda da
(x)
şarkısıyla Kürt sorununu çözdüğünü bize ifade etmeye
çalışıyor. Aslında bunun olmadığı belgelerle
elimizde, yaşamımızda da bunu görüyoruz.
Ben, geçen yıl, Türkiye
Büyük Millet Meclisine bir kanun teklifi vermiştim, ana dilde eğitim
hakkına dair kanun teklifi. Şu, benim verdiğim kanun teklifi;
şu da Sayın Mustafa Şentop'un bana verdiği yanıt, şöyle
diyor: Ana dilde eğitim hakkına dair kanun teklifi
Başkanlığımızca incelenmiştir; Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 3üncü maddesinin birinci fıkrası
Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
diyor. Biz bölmek istemiyoruz ki biz Kürtçe konuşmak istiyoruz, Kürtçe
eğitim almak istiyoruz. Bunun bölünmekle ne alakası var, bu
bağlantıyı kuramadım ben. Devam ediyor: Söz konusu hüküm
Bir de Anayasa'nın 4üncü maddesi de varmış, orada demiş
ki: Bu maddeler değiştirilemez. Bir de orada atıfta bulunuyor.
Devam ediyor, bir de ayrıca 42nci maddenin son fıkrasında,
Türkçeden başka hiçbir dilin, eğitim ve öğretim
kurumlarında -bak, çok önemli burası- Türk vatandaşlarına
ana dilleri olarak okutulamayacağı ve öğretilemeyeceği
açıkça belirtilmiştir. diyor ve gördüğünüz bu kanun teklifini
de reddediyor. Arkadaşlar, Kürt sorununu bu şekilde çözdüğünü
ifade ediyor AKP ve Sayın Erdoğan. Bu uygulamanın -biliyorsunuz-
zaten yüz yıldır ret, inkâr ve asimilasyon politikalarıyla devam
ettiğini biliyoruz. Oysa, Kürtler kadim ari millet olup Kürt dili de
İngilizce, Farsça, Hintçe, Almanca, İspanyolca gibi dillerin
bulunduğu Hint-Avrupa dil grubuna mensup bir dildir. Kürtler üç bin
beş yüz yıl öncesinden kurdukları devletlerle, Orta Doğuda
sürekli etkili olan aşiret ve devlet yapılanmalarıyla
kendilerini her zaman ifade etmişlerdir. Kürtler bugünkü iktidarlar
tarafından tanınmasa da tam tersi, geçmişten bugüne dilini,
kültürünü ve soyunu devam ettirmiş, güçlü bir ari millet olarak bugüne
kadar gelmiştir. Kürtler onlarca devlet kurmuş olup en güç sahibi
olduğu devlet ise Osmanlılardan önce varlığını
sürdüren Selahaddin Eyyubi El-Kurdînin Eyyubi devletidir. Türkiyede tarih
kitapları Kürt devleti olmadığını iddia etse de bu
doğru değildir, zira Eyyubi devleti Arap ve Türkmenlerin içerisinde
olduğu, Kürtlerin de çoğunlukta olduğu, Osmanlı benzeri
kozmopolit bir yapıya sahipti ancak Eyyubi devleti imparatorunun Kürt
olması ve geçmişten bugüne gönderdiği mektubunda da
bahsettiği üzere Kürt olduğunu belirtmesi, Kürtlerin kadim ve
yüzyıllar boyunca bu coğrafyada yaşayan bir millet olduğunu
gösteren verilerden bir tanesidir.
Kürt tarihi tabii ki
Eyyubilerle sınırlı değildir. Kürtlerin tarihinin Hititlere
kadar dayandığı, Medlerle çok zenginleştiği
görülmektedir ve bilinmektedir. Şu an Türkiyede Türkçeyle beraber
konuşulan iki dilden biri olan Kürtçenin edebiyat tarihine baktığımızda,
metinsel edebiyata kaynaklık eden bütün bu unsurları görmek mümkündür
çünkü yazılı Kürt edebiyatının ortaya
çıktığı merkezlerin Cizre, Hemedan, Erdelan, İmadiye,
Bitlis, Hakkâri, Doğubayazıt, Müküs, Hizan, Meyyafarikin (Silvan),
Siirt, Diyarbakır gibi Orta Çağ Kürt devletleri ve beyliklerine
başkentlik yapmış şehirler olduğu görülür. Bu
şehirlerde Kürt hükümdarlar, mirler tarafından kurulup finanse
edilerek klasik dönem edebî patronaj sistemi içinde himaye edilen başat
eğitim kurumları olan Kürt medreseleri bu yazılı edebiyata
kaynaklık etmişler ve Kürtler bu dönem boyunca tarih, felsefe, müzik,
mimari, mühendislik, matematik, astronomi alanlarında
ustalaşmışlardır.
Dönemin önde gelen Kürtleri
arasında Ebul Fida, İbni Attar, İbni Şeddad ve İbni
Qutaybah gibi tarihçiler; El Sühraverdi ve Aynülkudât Hemedânî gibi filozoflar,
gezgin İbni Fadlan, Seyfeddin Urmevî, Muhammed İbni Kâtib Erbili gibi
müzikologlar; İbrahim ve İshak gibi, Musuli ve Ziryab gibi
müzisyenler; mimar ve mühendis Munis; matematik ve gök bilimci Muhyeddin
Ahlati; biyografici İbni Halkan; ansiklopedist İbni Nedim
sayılabilir. Feqiye Teyran, Ahmed-i Hani, Melaye Bate, Cigerxwîn
gibilerini de bunlara ekleyebiliriz. Böylesi edebî bir tarihe sahip Kürtçenin
günümüz Türkiye'sinde eğitim dili olmayışı, aynı
zamanda tarihten, bilimden, kültürden kopmuşluğun açık
ifadesidir. Dil bir iletişim aracı olmaktan çok daha fazla bir
şeyi ifade eder. Her dil, o dili konuşan toplumun tarihinin ve kültürünün
de taşıyıcısıdır.
Her insan için ana dilin ayrı
bir önemi ve yeri vardır. Ana dili, kişinin, dünyayla ilk
iletişim kurma sürecinde edinip öğrenmeye
başladığı ve dolayısıyla kişiliğinin,
kimliğinin, duygusal ve zihinsel gelişiminin ayrılmaz bir
parçası niteliğini taşıyan dildir. Ana dilimizi
konuşamadığımızı bir düşünün, hepiniz için
bu geçerli, ne olur acaba? Kişi kendini başka bir dilde ifade edemez
mi? İlle de kimliğini yaşayabilmesi için kendi dilini mi
kullanması gerekir? Sorular artırılabilir ama gerçek olan
şudur ki ana dilimiz kendimiz ve kimliğimiz kadar hayati, gerçek ve
önemlidir.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
Türkçe konuşulur. Meclisin dışında nerede, ne istiyorsan
konuş. Gören de hiçbir yerde Kürtçe konuşamıyorsun zanneder.
İMAM TAŞÇIER
(Devamla) Günümüz dünyasında insanlığın ortak kültürel
zenginliğinin birer parçası olan dilleri tehlikeli gören, yasaklayan
ve dolayısıyla yok etmeye çalışan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
İMAM TAŞÇIER
(Devamla)
ülke konumunda olmak, bilimsel verilere uymadığı
hâlde ısrarcı olmak çağ dışı kalmış
ırkçı yaklaşımların yansımasıdır. Özellikle
ulus devlet inşası süreçlerinde homojen bir topluluk yaratma
politikalarının yani asimilasyonist politikaların, kültürel ve
dilsel çeşitlilik ve zenginlikler açısından ciddi tehlikelere
yol açtığı bilinmektedir. Çok dilli bir gerçeğe sahip olan
Türkiyede ise bu süreçlerin sağlıklı tartışılması
bile yapılamamaktadır. Ne yazık ki Türkiye'de
tartışmalar, dilsel zenginliğin insanlığın ortak
mirası olarak korunması gerekliliği, pedagojik ilkeler ya da
eğitim hakkı yerine sadece ve sadece Kürt sorunu bağlamında
yürütülmektedir. Elbette ki Türkiye'de ana dille eğitim Kürt meselesiyle
bağlantılıdır. Ancak Kürt sorunu sadece ana dil sorunu
olmadığı için, ana dille eğitim konusunda bilimsel verilere
dayanarak ana dille eğitim konusuna çözüm getirilmelidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Taşçıer.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Ali Öztunç, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerimiz; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Farkında
mısınız bilmiyorum, az önce baktım, dolar 14,69; euro 16,55;
leva 8,47. Yani 1 dolar 14 lira 69 kuruş, 1 euro 16 lira 55 kuruş, 1
leva, Bulgaristan levası 8 lira 47 kuruş. Millet büyük bir ekonomik
kriz içerisinde. AK PARTİnin değerli milletvekilleri buraya
geliyorlar, konuşuyorlar, güllük gülistanlık gösteriyorlar, tozpembe
bir Türkiye tablosu çiziyorlar; bu kürsüden, her şey çok güzelmiş
gibi bir tablo çiziyor AK PARTİnin değerleri milletvekilleri. Oysa
sokağa bir çıksalar gerçeği görecekler. Bakın, geçen
yıl bu zamanlar süt 3 lira, bugün 15; bir koli yumurta 20 lira, bugün 36
lira; etin kilosu 50 lira, bugün 110 lira; ayçiçeği yağı 35
lira, bugün ayçiçeği yağının litresi 139 lira; un 25 lira,
bugün 55 lira; mazot 6,63 lira, bugün 10,39 lira; geçen yıl bu zamanlar tüp
119,5 lira, bugün 212,5 lira. Artış yüzde 100ün üzerinde, her
üründe. Belki size göre hava hoş, belki sizin keyfiniz yerinde ama bu
artışlar milletin belini büküyor. Bir sokağa çıksanız,
bir sabah kalksanız AK PARTİli milletvekilleri, şu kenti bir
gezseniz, halk ekmek kuyruklarını bir görseniz, ne var yani, ne olur
bir görseniz bunları? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bir yandan bu var, bir yandan da Ekonomi nasıl düzelir? diye kafa
yoranlara her türlü eziyeti çektiriyorsunuz. Gençler, üniversite
öğrencileri, geleceğimizin yöneticileri forum yapmak istiyorlar,
ekonomik forum; cop, işkence, gözaltı, cezaevi
Lafa gelince de hemen
Bakara suresinin arkasına saklanıyorsunuz. Evet, Bakara suresinde
Açlıkla; ürünlerden, mallardan eksiltmekle sınarız. diyor,
doğru, bunu söylüyor -Sayın Grup Başkan Vekilim, hoş
geldiniz- ama Bakara suresinde şunu söylemiyor: Millet açken zevküsefa
içerisinde yaşayın. demiyor (CHP sıralarından
alkışlar) Korumalara her ay 260 milyon lira para verin. demiyor
Millet perişanken saraylarda yaşayın. demiyor Binlerce
dolarlık çantaları kolunuza takıp gezin. demiyor. Bakara
suresinin neresinde lüks makam arabalarından, uçan saraylarından söz
ediliyor, neresinde, söyler misiniz? Millete gelince ürün eksiltme, size gelince
serveti artırma; millete gelince açlık, sefalet, yoksulluk, size
gelince şatafat, savurganlık, zevküsefa; millete 2 domates,
yarım kilo kıyma, size gelince löp löp kuzu çevirmeler, efuliler
mefuliler; hayat size güzel beyler. (CHP sıralarından alkışlar)
Ekonomiyi yönetemiyorsunuz,
beceremiyorsunuz. Memleketi milyoncu dükkânı hâline getirdiniz. Bizim
Elbistanda eskiden vardı milyoncu, ne alırsan 1 milyondu; Türkiyeyi
o hâle getirdiniz. Bulgaristandan geliyor levayla, 100 levayla geliyor,
çantayı doldurup gidiyor. Eskiden bizim yurttaşlarımız
Bulgaristan'a giderdi, çantayı doldurur gelirdi. Şimdi,
Bulgaristandan geliyor, çantasını dolduruyor, gidiyor.
Iğdıra geliyor Azerbaycandan, Artvine geliyor, Hopaya geliyor
Gürcistandan, çantaları doldurup gidiyor. Niye? Çünkü siz ekonomiyi
yönetemezsiniz, yönetemiyorsunuz. Ama Sayın Numan Kurtulmuş
açıklama yapmış bugün asgari ücret konusunda Dolara
endeksleyemeyiz. demiş Bu, gerçekçi değil, hakkaniyetli
değil. demiş. Allah aşkına, 5li çeteye otoyolların,
köprülerin parasını dolara endeksliyorsunuz, hakkaniyetli oluyor da
millete gelince mi hakkaniyetli olmuyor? (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu iktidar milletin
iktidarı değildir, bu iktidar rantın iktidarıdır, 5li
çetenin iktidarıdır. Sizin millete karşı olan bütün
bağınız kopmuş durumdadır, geçmişte milletle
bağınız vardı ama bugün itibarıyla millet ile AKPnin
bağı kalmamıştır, bitmiştir.
Başka? Sayın Fuat
Oktay burada konuşuyor Fiyat artışları, kur
artışları kader olmayacak. diyor. Doğru söylüyorsun
Sayın Oktay, günlerdir bu kürsüde, bu Mecliste en doğru şeyi sen
söyledin; kader olmayacak çünkü siz bu milletin kaderi değilsiniz,
gideceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Siz gittikten
sonra bu milletin geleceği çok daha güzel olacak.
Her şeyi
sattınız; SEKA, TEKEL, demir çelik fabrikaları, şeker
fabrikaları, TELEKOM, sahil bölgelerindeki hazine arazileri, Tank Palet
Fabrikası... Her yeri sattınız, her şey bitti, sıra
leyleğe geldi. En son limanları satıyorsunuz; Antalya Limanını
Katarlılara peşkeş çekmeye çalışıyorsunuz. Bu
Katarlılarda ne buldunuz?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Para, para!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Nedir sizin bu Katar sevdanız? Bu Katarlılarla nasıl bir
diyaloğunuz, bir ilişkiniz var ki ne varsa her şeyi
Katarlılara vermeye çalışıyorsunuz? Bu ülkede, bugüne kadar
-Allah rahmet eylesin- Cumhurbaşkanlığı,
Başbakanlık yapmış kim varsa hepsinin bütün birikimlerini,
yaptıklarını sattınız, sattınız,
sattınız; bir de çıkıp o insanlara laf ediyorsunuz!
128 milyar dolar vardı
kasada, o parayı yediniz, gözünüzü dağa taşa diktiniz.
Şimdi, Türkiyenin tüm dağları, taşları, ovaları
maden ruhsatları adı altında peşkeş çekiliyor. Üç
beş kuruş para gelsin diye ufacık pınarların üzerinde
HES projeleri yaptırıyorsunuz. Öyle bir hâle geldi ki artık,
elin Amerikalısı, Kanadalısı ta oradan buraya geliyor,
bizim dağlarımızdaki yabani hayvanları avlıyor. Ne
için? Para için. Parayı bastırıyor, yabani hayvan
avlatıyorsunuz; yazıktır, günahtır.
Değerli arkadaşlar,
birkaç söz de seçim bölgem Kahramanmaraş için söylemek istiyorum.
Sayın Mahir Ünal az önce buradaydı, kendisinin de olduğu bir
toplantıda, Afşin-Elbistan Termik Santralinde, dediler ki: Merak
etmeyin, 2021 yılının Ocak ayından itibaren
Afşin-Elbistan Termik Santralinde filtre olacak. Hiçbir şekilde kül
yutmayacak kimse, hiçbir şekilde zehir solumayacak Afşinli,
Elbistanlı. Söz verdiler, 2022ye giriyoruz, hâlâ sözünü tutan yok, hâlâ
Afşin'de, Elbistan'da yurttaşlarımız zehir soluyorlar, kül
yutuyorlar; santrale filtre hâlâ takılmadı değerli
arkadaşlar. O bölgede yaşayan insanlara hâlâ büyük bir eziyet
yapılıyor. Sayın Mehmet Muş Grup Başkan Vekiliydi
-kendisi de az önce buradaydı, şimdi yok- o gün bu görüşmelerde
bana söylemişti ben kürsüden konuşunca -tutanaklar bende-
demişti ki: Merak etme, Afşin-Elbistan Termik Santraline altı ayda
filtre takılacak. Takılmayacak. dedim. Takılacak.
Bıyığımı keserim. demişti. Hâlâ filtre
takılmadı arkadaşlar Afşin-Elbistan Termik Santraline.
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Bıyık duruyor mu?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Değerli arkadaşlar Devlet hastanesi yaptık Elbistan'da.
diyorlar; doktor yok yahu, ne yapayım ben binayı? Hastaneyi
istediğin kadar yap, dört duvar. Doktor? Doktor yok.
Arsan diye bir
kavşağımız var, Maraş merkezde, Arsan
Kavşağı. İki yıldır bir kavşağı
bitiremediniz ya. Ya, bu kadar mı beceriksizsiniz, iki yıldır
bir kavşak bitirilmez mi?
Yine,
Kahramanmaraş'ın ufacık otogarını yıktılar
Otogar yapacağız. dediler, iki yıldır bir otogarı
yapmayı beceremediler. Millet yağmurda çamurda, soğukta,
otogardan, eski otogarın olduğu yerden otobüslere binmeye
çalışıyor.
Maraş'a stat sözleri
var. Her seçim dönemi geldiğinde Maraşa stat yapacağız.
Antep'e yaptık, Kayseri'ye yaptık... Güzel, yaptınız;
Maraşa niye yapmıyorsunuz arkadaş? Her seçim döneminde gelirler
Söz veriyoruz, bu defa yapacağız. derler. Alırlar
fotoğrafları Bunu yapacağız. diye gösterirler,
"Yalnız bunun çatısı da biraz yamuk olmuş. derler.
Biraz düzeltelim, böyle yapalım. derler. Ama daha Maraş'a bir stat
yapamadınız.
Aksu Çayı diye bir
çayımız var, bildiğiniz kimyasal akıyor; rezalet, kokudan
durulmuyor. Önerge veriyorum Bakana, diyorum ki: Yahu, kardeşim,
burası kirli, temizlenmesi lazım. Bakan bana cevap veriyor
Hayır, orası temiz. diyor. E, gel beraber gidelim, bakalım.
diyorum, gelmiyor. E, gidelim, bir temsilci gönder, oradan bir bardak su
alalım, içelim. diyorum. I ıh, tık yok. Kardeşim, gel
gidip beraber çimelim. diyorum yani Orada yüzelim. diyorum. O da yok, ona da
gelmiyorlar. Ama Maraş'ın ortasında Aksu Çayından zehir
akıyor. Niye biliyor musunuz? Çünkü Maraşlı zamanında AK
PARTİ'ye çok oy verdi, çantada keklik görüyorlardı, Biz bu
Kahramanmaraş'a hizmet etmesek de bunlar zaten bize oy veriyor. diye
bakıyorlardı. Şimdi, meydana çıkacaksınız, seçim
sandığı gelecek, göreceksiniz Maraşlının size
vereceği dersi.
Velhasılıkelam
-sürem de bitmek üzere- değerli milletvekilleri, AK PARTİ dönemi sona
eriyor. Yirmi yıldır bu ülkeyi yöneten AK PARTİ gidiyor, görevi
sona eriyor. Çok büyük tahribatla gidiyorlar, çok büyük zarar verdiler,
Türkiye'nin değerleriyle oynadılar, Türkiyeye ekonomik açıdan
çok çok çok büyük zararlar verdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Teşekkür ederim, Sayın Başkan.
Ama inşallah, 2022
yılında, en erken, ne zaman yapılabilirse, bir sandık
geldiği zaman bu millet yediği ayazı unutmayacak, sizler
zevküsefa sürerken ekmek kuyruklarında çile çekmeyi unutmayacak ve size
Hadi bakalım evinize, hoşça kalın. diyecek.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar
adına söz talepleri tamamlandı.
Şahsı adına
ilk söz Sayın Meliha Akyolun.
Sayın Akyol, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MELİHA AKYOL (Yalova)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinde 8inci madde üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yalovamız, İlk
Çağdan beri şifalı sularıyla Bizans ve Osmanlı
İmparatorluklarında yazlık, sayfiye kenti olarak ün
yapmıştır. Yalova Kaplıcalarının kaderi 19
Ağustos 1929da Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Yalovaya gelmesiyle
değişmiştir. Termale hayran kalan Atatürk buranın dünyaca
ünlü bir sağlık ve su merkezi, su şehri olması için büyük
çaba sarf etmiştir, imar ve ihyasını
sağlamıştır. Bugün hâlâ altın madalyası olan tek
yer Yalova Termal Kaplıcalarıdır.
İktidarımız
sırasında Yalovamız yedi yıl önce- yeni il olmuştu,
dolayısıyla şehrin ihyası ve imarı da AK PARTİye
nasip oldu. İktidarımızın ilk döneminde Altınova
ilçemiz tersane bölgesi ilan edildi. Günümüzde 40a yakın tersane hizmet
vermektedir. Böylece 60 bin kişinin de istihdamı sağlanmaktadır.
Türkiye gemi ve yat ihracatının yüzde 62sini Yalovada
yapmaktadır, millî ekonomimize yüksek oranda döviz katkısı
sağlamaktadır. Yalova tersanelerinde yüksek teknoloji
barındıran gemiler inşa ediliyor. Bu gemilerin hepsi, hizmet
amacına göre, yeni teknolojiler kullanılacak şekilde dizayn
edilmiştir ve bazıları da dünyada ilk, Türkiyede ilktir.
Dünyada ilk defa çevreci sevk sistemleriyle çalışan gemiler
yapılmıştır. Sadece elektrikle çalışan veya
elektrik, doğal gaz, dizel, hibritle çalışan sevk sistemleri
kullanılmıştır. Ayrıca, uzaktan kumandalı gemiler
yapılmıştır ve otonom gibi insansız denizaltılar
yapılmaya devam etmektedir.
Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından, ilimizde olan fabrikalara 2008
yılında verilen çok büyük teşviklerle karbon elyaf üretimi
gerçekleşmiştir. Bu ürün, katma değeri çok yüksek, savunma
sanayisinde kullanılan stratejik bir üründür; Çinden sonra ihracatta
2nci ülkeyiz ve bu da sadece Yalovadan yapılmaktadır. Yılda
276 milyon dolar döviz katkısı sağlamaktadır.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla Osmangazi Köprümüzün 2016
yılında açılışını gerçekleştirdik.
Böylece, Yalova, Sabiha Gökçene otuz beş dakika uzaklıkta
olmuştur, ilimiz bir cazibe merkezi hâline gelmiştir, Türkiyede
nüfus artış hızı 3üncü olan ildir.
Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımızın çalışmaları sonucunda
Yalovada OSBler kuruldu. Siyasi irademizi ortaya koyarak ihtisas OSB ve
yeşil OSB olması yönünde kararlığımızı
gösterdik. Burada da yüksek teknoloji içeren ürünler imal edilecek, ediliyor;
gün geçtikçe de yatırımcı sayımız artmaktadır.
Taşı
toprağı altın olan Yalovamızda kivi üretimi çok
fazladır. Ülkemizdeki toplam kivi üretiminin yüzde 50si Yalovada
yapılmaktadır. Yalova, süs bitkileri üretiminde de Antalya ve
İzmirden sonra 3üncü sırada gelir. Orkidede de en çok orkide üreten
ilk ildir Yalova. İlimizde 2020 yılı içerisinde dış
mekân ve kesme çiçek ihracatımız 5 milyon dolardır.
Ormanları, denizi,
şelaleleri, kaplıcalarıyla Yalovamız Marmaranın
incisidir, işte bu yüzden ilimize teveccüh çoğalmaktadır. Her
geçen gün büyüyen, gelişen ilimizde farklı kültürler bir arada asude
bir hayat yaşamaktadırlar.
Evet, hep söylediğimiz
gibi, Yalova halkı her şeyin en iyisine layıktır. Bu
bilinçle, önemli ihtiyacımız olan 400 yataklı Yalova Devlet
Hastanemizin yakında açılışını yapacağız.
Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle Yalova
Üniversitesi Tıp Fakültesi de kuruldu, hatta bu yıl ilk
öğrencilerimizi aldık; hamdolsun, bu da bizlere nasip oldu. Tıp
Fakültesinin açılışıyla yapılan yatırımlar
ve projeler de taçlanmış oldu.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Hukuk fakültesi açtınız, hukuk fakültesinde öğretim üyeleri
yok.
MELİHA AKYOL (Devamla)
2053, 2071 hedeflerimize ulaşmak için durmadan, dinlenmeden,
adanmış bir ruhla çalışacağız.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gidin artık ya! Sizi istemiyoruz.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Bizi durduramayacaksınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Bravo! Bravo!
MELİHA AKYOL (Devamla)
Bizden seksen yılımızı aldınız,
çaldınız. Ülkemin kadınlarının
yarısının, başörtülü olan kadınların eğitim
hakkını elinden aldınız, siyaseti yasakladınız.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) İnsanların hayatı perişan şu
anda; açlığa, sefalete mahkûm ediyorsunuz.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Artık oradan ekmek yok size. Bırakın,
bırakın; o kapı kapandı.
MELİHA AKYOL (Devamla)
On binlerce genç kızımız heder oldu, her yerde önlerini
kestiniz.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Hâlâ aynı şeyi konuşuyorsunuz, hâlen onu
konuşuyorsunuz.
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Ekmek yok oradan, ekmek.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Yetmedi, eşi başörtülü olan erkeklerin de geleceğini
engellediniz. (CHP sıralarından gürültüler)
Cumhurbaşkanının eşi başörtülü olmaz. dediniz,
cumhuriyet resepsiyonuna sokmadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın
sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Başörtüsü zihniyetini değiştiremediniz
ya!
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Parmak sallama, parmak sallama! Ayıp! İndir o
parmağı, indir!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) 84 milyonu mağdur ettiniz.
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Ekmek yok oradan!
MELİHA AKYOL (Devamla)
Ta ki Sayın Cumhurbaşkanım çıkıp Artık hiçbir
şey eskisi gibi olmayacak. dedi.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Oradan ekmek yok; bırakın, bırakın
onları; o işler geçti.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Bu minvalde, ülkemin kadınları adına eşitsizliklere,
yasaklara son verdiği için Sayın Cumhurbaşkanımıza
şükranlarımı ve minnetlerimi sunuyorum. Bu millet bunları
unutmadı, size asla bir daha ruhsat vermeyecek. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Dini istismar etmeyi artık bırakın
Hanımefendi.
MELİHA AKYOL (Devamla)
Yaptıklarımız yapacaklarımızın
teminatıdır diyor, 2022 yılı bütçemizin ülkemize ve necip
milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Dini istismar etmeyi artık bırakın.
Artık yeter!
MELİHA AKYOL (Devamla)
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) İnsanları açlığa, sefalete mahkûm
edemezsiniz; izin vermeyeceğiz.
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci söz Sayın Sera Kadıgilin.
Sayın
Kadıgil, buyurun.
SALİH
CORA (Trabzon) Sera Hanım, HDP sıralarından geliyorsunuz,
oraya mı geçtiniz?
SALİHA SERA
KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) Kıskandıysanız buyurun
Sayın Cora.
Bütçe kanunu teklifi üzerine
söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ama
ben bugün buradakilere konuşmayacağım; sana, bana, bize
konuşacağım.
RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Biz sizi dinlemeyeceğiz o zaman.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) Biliyorum günler karanlık, yoruldun, bunaldın;
insan gibi yaşayamamaktan, daha ayın başından sonunun
hesabını yapmaktan, eskiden çeyrek altın aldığın
paraya bugün tuvalet kâğıdı bile alamamaktan usandın,
biliyorum. Biliyorum kız kardeşim, yaşayacağın hayata
burnunu sokan hadsizlerden, aile adı altında illaki bir erkeğe
zimmetlenmekten, dövülmekten, öldürülmekten bıktın, biliyorum.
Biliyorum genç arkadaşım, imkânın olsa bir dakika daha
kalmayacaksın bu ülkede. Seni daha 13ünde memleket derdine düşüren
bu düzenden, sana bir telefonu bile çok görenlerden; artık çok
çalışıp doktor, mühendis çıksan bile rahata
çıkamayacağını bilmekten; geleceksizlikten,
güvencesizlikten usandın, biliyorum. Görüyorum umutsuzsun, mutsuzsun.
Eğitimi çökerttiler, üretimi çökerttiler, paramızı çökerttiler;
kasamız tamtakır.
Peki, bunca düştükten
sonra tekrar ayağa kalkabilecek miyiz sence? Hani, derler ya: Bu maç
buradan döner mi? Gerçekten özgür ve adil bir ülke mümkün mü hâlâ? Mesela,
kimsenin dili, dini, ırkı, mezhebi, cinsiyeti, cinsel yönelimi
yüzünden ayrımcılığa uğramadığı bir
ülke; haftada dört gün, misal, günde altı yedi saat
çalıştığın, emeğinin karşılığını
aldığın, emekli olunca huzur ve refah içinde
yaşadığın bir ülke? Ailesi zengin olanın hayata 10-0
önde başlamadığı, çocuğuna laik ve bilimsel bir
eğitim verebilmek için bankadan kredi çekmek zorunda
kalmadığın; özgürce fikrini söyleyeceğin, siyasetçileri
gönlünce yereceğin bir ülke; yurt dışına gitmek zorunda
kalanların koşa koşa geri dönmek isteyeceği bir ülke
çıkacak mı bu yarattıkları enkazdan? Kadınların,
günün her saatinde, kentin her köşesinde korkmadan yürüyebilecekleri bir
ülke; sahi, böyle bir ülke için umut var mı hâlâ? Var kardeşim, var;
var, merak etme! Biliyorum hâlâ umut var bu ülkede, ben inanıyorum;
inanmazsam burada konuşamam zaten. Gün boyu bankalardan gelen taciz
mesajlarına karşın akşam eve gelip çocuğuna kolay
olanı değil, doğru olanı öğretmeye mecalin varsa hâlâ
ya da evlenip çocuk yapmayı mecbur sananlara inat, canının
istediği gibi yaşıyorsan hayatını umut var. Egede bir
avuç orman köylüsü koca koca maden şirketlerine kafa tutuyorsa,
Karadenizde deresine göz diken şirketlerin karşısına
bastonuyla dikiliyorsa Havva ana, sokaktaki köpeğin bir gece olsun tok
yatması için kendi aç yatmayı göze alan güzel insanlar
yaşıyorsa aramızda bil ki umut var. Canını korudu diye
on beş yıl hapse mahkûm ettikleri Çilem Doğan var ya,
kızını bize emanet ettiği mektubunda erkek yargıya
apaçık kafa tutuyorsa; Bir kişi daha eksilmeyeceğiz! diyen
kadınlar, Biz varız! diyen LGBTİ+lar gecelerde sokaklarda ve
dimdik karşılarındaysa bu ülkede umut var. Ankarada
barış isterken eşini ve oğlunu kaybetmesine rağmen
barışın bir gün mutlaka geleceğine inanabilen Nezahatler,
bacaklarını IŞİD bombasında kaybetmesine rağmen
inadına mini eteğiyle Nevruz halayı çeken Lisalar, Somada
Vallahi de korkmuyoruz, billahi de korkmuyoruz sizden! diyen madenciler,
kaybettiği çocuğunun hesabını sormak için direnen
Mısra Özler, sekiz yüz yetmiş iki haftadır inatla Galatasaray
Meydanını size dar eden Cumartesi Anneleri varsa bu ülkede umut var!
(HDP sıralarından alkışlar) Sokak ortasında oğlu
katledilen Emel anne Ali İsmail gibi özgür bir dünya düşleyen yüzlerce
çocuğu okutmaya devam ediyorsa, Gülsüm Abla bir adım bile geri
basmadan oğlunun katillerinden hesap soracağımız günü
bekliyorsa, Gezi Parkı'nda hâlâ boylu boyunca duruyorsa uğruna göz
verdiğimiz, can verdiğimiz ağaçlar ve hâlâ her olayda korkudan
tir tir titreyerek o canım parkı gözaltına alıyorlarsa bu
ülkede umut var arkadaşlar, var. (HDP sıralarından
alkışlar) Bu karanlığın içine doğmasına,
imam-hatiplere, tarikat yurtlarına mecbur edilmesine rağmen dindar ve
kindar olmayı değil, eşit ve özgür olmayı seçen bir
gençliği varsa bu ülkenin, umut var. Saraya kul olup hayatını
kurtarmak varken bazıları gibi, menfaati için haysiyetini satmadan
onuruyla direnen milyonlarca insan varsa bu ülkede umut var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu ülkenin iyi
insanları, güzel insanları, dürüst insanları sanmayın ki
biz yalnız kaldık. Yirmi yıldır şu umudu, şu
inadı söküp atamadılar ya içimizden, bilin ki çoktan biz
kazandık çünkü biz varsak inat var, biz varsak umut var.
Teşekkürler Sayın
Başkan. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Konuşmalar
tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yatırım Harcamaları, Mahalli İdareler ve Fonlara
İlişkin Hükümler
Yatırım
harcamaları
MADDE 9- (1) 2022
Yılı Yatırım Programına ek yatırım
cetvellerinde yer alan projeler dışında herhangi bir projeye
harcama yapılamaz. Bu cetvellerde yer alan projeler ile ödeneği toplu
olarak verilmiş projeler kapsamındaki yıllara sari işlere
(Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca
gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım sistemleri,
metro yapım projeleri ve diğer demiryolu yapımı ve çeken
araç projeleri, Elektrik Üretim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü
ve/veya Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
gerçekleştirilecek kurulu gücü 300 MW ve üzeri pompaj depolamalı HES
projeleri ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü
tarafından gerçekleştirilecek 1.000 MW ve üzeri doğal gaz çevrim
santrali kapasite artışı, yenileme, ikame ve idame projeleri
hariç) 2022 yılında başlanabilmesi için proje veya işin
2022 yılı yatırım ödeneği, proje maliyetinin yüzde
10undan az olamaz. Bu oranın altında kalan proje ve işler için
gerektiğinde projeler, 2022 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına
uyulmak ve öncelikle kurumların yatırım ödenekleri içinde kalmak
suretiyle revize edilebilir.
(2) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin,
yatırım programında ödenekleri toplu olarak verilmiş
yıllık projelerinden makine-teçhizat, büyük onarım,
idame-yenileme, tamamlama ile bilgisayar yazılımı ve
donanımı projelerinin detay programları ile alt projeleri
itibarıyla tadat edilen ve edilmeyen toplulaştırılmış
projeler ile ilgili işlemlerde 2022 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esasları
uygulanır.
(3) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
bütçelerine yatırım projeleri ile ilgili olarak yapılacak ödenek
ekleme, devir ve aktarma işlemleri 2022 Yılı
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair
Kararda yer alan usul ve esaslara göre yatırım programı ile
ilişkilendirilir.
(4) 2022 Yılı Yatırım Programına ek
yatırım cetvellerinde yıl içinde yapılması zorunlu
değişiklikler için 2022 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararda yer alan
usullere uyulur.
(5) 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı
İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu ile İl
Yatırım ve Hizmetlerine İlişkin Bazı Düzenlemeler
Hakkında Kanunun 28/A maddesi ve geçici 10 uncu maddesi gereği 2022
yılı bütçesine devren kaydedilecek ödenekler, Strateji ve Bütçe
Başkanlığına bilgi vermek kaydıyla proje sahibi ilgili
kurum tarafından Yatırım Programında yer alan projelerle
ilişkilendirilir.
BAŞKAN Madde üzerinde
ilk söz, İYİ Parti Grubu adına Sayın İmam Hüseyin
Filizin.
Sayın Filiz, buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti
Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve
yüce Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.
Bu maddeyle, 2022
Yılı Yatırım Programında ödeneklerin
harcanmalarında uygulanacak genel prensipler anlatılmaktadır.
Ayrıca, bu madde her yıl bütçe kanununda tekrarlanan bir madde olup,
uygundur.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ iktidarının diğer konularda olduğu gibi
yatırımlar konusunda da kaynakların verimli ve etkin kullanılması
açısından başarısız olduğunu, liyakatsiz ve
ehliyetsiz kadrolarla her konuda tartışmalar
yarattığını, firmalarla yapılan sözleşmelerde de
şeffaf olmadıklarını biliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden sonra
yatırımlarda ben yaptım oldu anlayışının
hâkim olduğunu görüyoruz. O yüzden, yanlışlıklar
yapılmakta ve Türkiye zamanının büyük kısmını
tartışarak geçirmektedir.
Değerli milletvekilleri,
biraz tekrar da olsa bazı konuları dile getirmek istiyorum. Gelecek
on beş yirmi yıl torunlarımızın ödeyeceği
yap-işlet-devret modeliyle yapılan, ödemeleri dolara endeksli yolcu
garantili havalimanları, araç geçiş garantili köprüler, yollar;
motoru yabancı, yerli helikopter projeleri
Kasım 2018 tarihinde Savunma
Sanayii Başkanının On sekiz ayda hazır olacak.
dediği ALTAY tankı, otuz altı ay geçti hâlâ ortada yok; motoru
ve transmisyon sistemi yok. Tank demek; motor demek, transmisyon sistemi
demektir; eğer bunlar yoksa nasıl tank yapacaksınız?
Mühendislikte yüzde 10 hata kabul edilebilir bir hata payıdır ama bu
süreçte hata yüzde 100ü geçmiştir. Bu en baştan bilinmez mi, insan
şaşırıyor? İnşallah, otomobil için de böyle
olmaz. Motorumuz yok, dişli kutumuz yok. demezsiniz.
Sanayi ve Teknoloji
Bakanı bütçe sunuşunda araç kamerası
yapıldığını söyledi ve gösterdi burada; bu,
sevindirici. Ayrıca, servo motor ve CNC tezgâh
yapıldığını da ilave etti. Aslında, Türkiyenin
CNC konusunda bir altyapısı var, otuz yıl önce de biz bu
tezgâhları aynı şekilde yapıyorduk.
1990lı yıllarda
TAKSAN ve bir özel firma tarafından 3 eksenli CNC tezgâh üretiliyordu.
TAKSANı 2003 yılında kapattınız,
özelleştirdiniz. Özel firma da yurt dışı firmalarla rekabet
edemediği için imalatı durdurdu. Hâlen birkaç firma 3 eksenli CNC
tezgâh imalatı yapıyor ancak servo motorları, kontrol üniteleri,
kızaklar, vidalı miller, fener milleri yurt dışından
temin edilerek montaj yapılmaktadır. Yerli ve millîlik oranı
oldukça düşüktür ama montaj da olsa, yerlilik oranı az da olsa yine
de olumlu görüyoruz ancak Sayın Bakanın yeni yapılıyormuş
gibi anlatması doğru olmamıştır. 5 eksenli tezgâh
yapılırsa teknolojide bir yerlere gelmişiz demektir ki işte
o zaman övünmek yerindedir.
Değerli milletvekilleri,
bir zamanlar tarımda kendine yeten Türkiye, şimdi, tarımda
gübresi, ilacı, tohumuyla dışarı bağımlı.
Yanlış tarım politikaları ve yetersiz destekler çiftçileri
çökertmiş, vatandaşı ekmek kuyruğuna mahkûm etmiştir.
Hesapsız tarım ürünleri ve hayvan ithalatları tarım ve
hayvancılığı bitirme noktasına getirmiştir.
Yanlış politikalar esnafı da bitirmiştir, emekliyi de.
Yanlış yapılıyor dedik ya, yanlıştan çok ne var;
Tank Palet Fabrikası, F-35ler, S-400 füze savunma sistemleri çok
tartışıldı, o konulara girmeyeceğim ama bunların
günlük karar verilen, hesapsız kitapsız projeler olduğunu
söylemeliyim. Biraz daha sayarsam, sadece sayılarıyla övünülen, bilim
ve teknoloji üretmekten uzak, sorunlar içindeki üniversiteler; milyonlarca
işsiz üniversiteli, yandaş müteahhitlere verilen ballı ihaleler,
yıllardan beri tamamlanmayı bekleyen ve Türkiye için vazgeçilmez
önemdeki GAP, KOP, DAP ve DOKAP bölge kalkınma projeleri yılan
hikâyesi gibi. En iyi durumda görünen GAPta bile sulanması planlanan 2,5
milyon hektar toprağın ancak 580 bin hektarı sulanabiliyor.
Konya Ovası su beklerken, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ilgi ve
destek beklerken çatlasanız da patlasanız da ısrarıyla ve
anlayışıyla yapılmak istenen Kanal İstanbul.
İtibardan taviz verilmeyen lüks ve şatafatlı harcamalar,
saymakla bitmeyen yolsuzluklar
Sonuçta, ülkemiz dış ülkelere borç
vesayeti altına sokulmuştur. Bu sonuçlara gelmemizde en büyük
etkenlerden biri liyakatsiz ve ehliyetsiz kadrolardır. Kendi
kafasıyla düşünen, kendini bilen, vicdanı hür insanları
istemediğiniz için, bilmeden ezberden konuşan, yalan söyleyen,
vatandaşa kazık atan fakat dürüstlüğü dilinden düşürmeyen,
hep yetim hakkından bahseden ve millete ahlak öğretmeye kalkanlara
yol açıldı. Millî Eğitim Bakanlığı bütçe
görüşmelerinde yaptığım konuşmada söylediğim
gibi, Yüce Allahın Karşıma kul hakkıyla gelmeyiniz.
ayetini eğitimde bir değer olarak almadıkça düzelmek mümkün
değildir.
Değerli milletvekilleri,
bir ekonomist Para harcamanın dört şekli var. diyor. Birincisi:
Kendi paranızı kendiniz harcarsınız. Bu durumda,
aldığınız malın fiyatı da kalitesi de sizi ilgilendirir,
hem ucuz hem kaliteli almaya çalışırsınız.
İkincisi: Kendi paranızı başkasına
harcarsınız. Bu durumda, aldığınız malın
fiyatı ilgilendirir sizi; ucuz mal alırsınız, kalitesi
önemli değil. Üçüncüsü: Başkasının parasını
kendinize harcarsınız. Bu durumda, kaliteye bakarsınız,
fiyat önemli değil, nasıl olsa başkasının parası.
Dördüncü şekil ise birinin parasını başka birine
harcarsınız, bu durumda da ne kalitesi ne de fiyatı sizi
ilgilendirir, umurunuzda olmaz. Şu anda kamuda hangi şekil
uygulanıyor diye sormayacağım -hepiniz biliyorsunuz- ama bize
göre olması lazım gelen şekil birincisidir. Para harcama
makamında olanlar, her kim olursa olsun, Cumhurbaşkanı da dâhil,
devletin parasını kendi öz parası gibi harcamak
anlayışında olmalıdır. Kısacası, devletin
her bir kuruşunu harcarken yüreği titreyen Hazreti Ömer'i, Ömer bin
Abdülaziz'i örnek alın.
Bir diğer önemli etken
ise devletin hafızasını da ihtiva eden kurumların
kapatılmasıdır. AK PARTİ hükûmetleri, geçtiğimiz on
dokuz yıl içinde pek çok kurumu değiştirip dönüştürdü; kimini
kapattı, kiminin yerine yeni kurum ihdas etti, kiminin adını
değiştirdi. Devlet Personel Başkanlığı, Refik
Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, Devlet Planlama
Teşkilatı örneklerden birkaçı.
Bunlardan Devlet Planlama
Teşkilatı, 1960 yılında, ülke kaynaklarının
verimli bir şekilde kullanılmasını ve kalkınmanın
hızlandırılmasını sağlamak, ekonomik, sosyal ve
kültürel kalkınmayı planlı bir şekilde yürütmek, uzun
süreli kalkınma planları ile yıllık programlar
hazırlamak ve bunların uygulanmasını takip etmek gayesiyle
kurulmuştu. DPT, birçok eksiğine rağmen, ülkemize
hazırladığı 10 adet beş yıllık planla
oldukça önemli hizmetler veren, doğrudan Başbakana bağlı
bir müsteşarca yönetilen bir kurumdu. DPT, anlaşılmaz bir
şekilde, 2011 yılında kapatılarak yerine Kalkınma
Bakanlığı kuruldu, 24 Haziran seçimlerinden sonra ise
Kalkınma Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı bünyesine alındı yani Kalkınma
Bakanlığı da kapatıldı. 10 Temmuz 2018 tarihli 1 no.lu
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde, kalkınma
planının bundan böyle Cumhurbaşkanı tarafından
belirlenen temel hedef, ilke ve amaçlar çerçevesinde Strateji ve Bütçe
Başkanlığı tarafından yapılacağı
belirtilmiştir. Yeni yapılandırmada teşkilatın birçok
birimi kapatıldı. Planlamanın Hükûmete müşavirlik etme
görevi elinden alınmış Sen bana senaryo üretme, sadece
dediğimi yap.çı bir başkanlığa dönüşmüştür.
Türkiye Cumhuriyetinin bürokratik, ekonomik ve kalkınma
hafızası ortadan kaldırılmış, ekonomimiz tam
anlamıyla plansız ve öngörülmez bir ekonomiye
dönüştürülmüştür.
Değerli milletvekilleri,
bir konuya daha parmak basmak istiyorum. Dünyanın bütün ülkelerinde
istatistik kurumu, planlama yapan kurumun bünyesinde veya onlarla yakın
ilişki hâlindedir; bizde de öyleydi. TÜİK, eski adıyla Devlet
İstatistik Kurumu önce DPT'nin, daha sonra da Kalkınma
Bakanlığının bağlı kuruluşuydu, en son
Hazine ve Maliye Bakanlığının bağlı kuruluşu
yapıldı; istikrarsızlığı görüyorsunuz. TÜİK,
o dönemlerde gerçekleştirdiği istatistik çalışmalarıyla
planlamaya yardımcı oluyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın
sözlerinizi.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Örneğin, Türkiye'nin bölgeler arasında
kişi başına düşen millî gelir kıyaslaması
yapılarak DPT, bölgeler arası dengenin kurulması için
kalkınma projeleri önerebilmekteydi.
Değerli milletvekilleri,
diyorum ki TÜİK şöyle dursun, geride dursun, verdiği bilgilere
göre eğer planlama yapılırsa çöktüğümüzün resmidir,
devlette asıl tahribat da budur. Gelişmiş ülkeler
kurumlarını muhafaza edip daha verimli hâle getirirken AK PARTİ
hükûmetleri ya kurumları ortadan kaldırdı ya TÜİK
örneğinde olduğu gibi kamu nezdinde güvenini kaybettirdi.
Değerli milletvekilleri,
yoksulluk, yolsuzluk ve faiz kokan, gelir gider dengesinin
sağlanamadığı bu bütçelerle bir yere varamayız.
Plansız kalkınma olmaz. Bilimde ve teknolojide seferberlik
yapılarak dışa bağımlılık zinciri
kırılmalıdır; öncelikler belirlenmeli, özellikle bölgeler
arasındaki gelir dengesizliğini minimuma indirmek için
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz
tamamlandı Sayın Filiz.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Peki.
2022 yılı
bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Sayın Sermet Atay.
Sayın Atay, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SERMET ATAY
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 9uncu maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına konuşma yapmak için söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemiz üç yılı aşkın bir
süredir Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
yönetilmektedir. Milletimiz 16 Nisan referandumuyla kararını
vermiş, parlamenter sistemin ağırlıklarından ve küflü
prangalarından kurtulmuştur. 21inci asrın Türk asrı
olması için bir dönüm noktası olarak gördüğümüz bu tercih,
hızlı bir kalkınma ve hızlanma olma sürecini de beraberinde
getirmiştir. Esasen bu sistem, Türk tipi başkanlık sistemidir.
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı yönetim reformu olan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi kabul edildikten sonra
yoğun bir reform dönemi başlamış olup devletimizin tüm
kurum ve kuruluşlarıyla ilgili mevzuatlar yeni sisteme göre revize
edilmektedir. Adalet, eğitim, güvenlik gibi birçok alanda atılan
adımlar, yapılan yenilikler sayesinde vatandaşın devlete ve
hizmete erişimi hızlanmış, dolayısıyla da
kolaylaşmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; parlamenter sistemle yönetildiğimiz
yıllarda, özellikle çok partili seçimlerle başlayan süreçte, ülkemiz
birçok defa sistemin dayatmalarıyla kaotik durumlara maruz
kalmıştır. Seçimlerin hemen arkasından gelen hükûmet
krizleri ve bu durumun sebep olduğu erken seçim süreçleriyle istikrar
kesilmiş, devlet düzeni bozulmuştur. Hükûmet krizlerinin sebep
olduğu yönetim boşlukları, dünya görüşü birbirinden
farklı siyasi partilerin uzlaşmaya kapalı duruşları ve
bunlar gibi birçok durum bahane edilerek millî iradenin askerî cuntalar
tarafından tehdit edilmesine ve darbe yapmak suretiyle gasbedilmesine
kadar varan olaylar yaşanmıştır.
Dünyadaki demokratik yönetim
modellerine baktığımızda; başkanlık, yarı
başkanlık ve parlamenter sistem olarak üç yönetim modeli vardır.
Esasen bu yönetim modellerini, yasama ve yürütmenin yapısı ile
aralarındaki ilişkiler birbirinden ayrılmaktadır.
Parlamenter sistemin ülkemizdeki en önemli sorunlarından biri yönetimdeki
çift başlılık olmuştur. 2007 yılındaki
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan 367 krizi
sonrası Cumhurbaşkanının halk tarafından
seçileceği bir Anayasa değişikliği yapılmış
ve 2014 yılında millet ilk defa doğrudan
Cumhurbaşkanını seçmiştir. Yönetimde çift
başlılık sorununu daha da derinleştiren bu durum, 15 Temmuz
hain darbe girişimiyle bekayı tehdit eder hâle gelince çözüme
kavuşturulması gereken en önemli sorun hâlini
almıştır. Yönetimde çift başlılık ortadan
kaldırılarak; hızlı karar alan ve uygulayan, bu sayede
müreffeh yarınlar için üretkenliğini artıran, içerideki
problemlerden kurtularak bölgede ve dünyada söz sahibi olmaya başlayan
büyük Türkiye hedefinin temelleri atılmıştır. Yasama,
yargı ve yürütme net çizgilerle birbirinden ayrılmış,
Meclisimizin denge ve denetim mekanizması olarak güçlendirilmesi
sağlanmıştır.
Bölgesel ve küresel ölçekte
her alanda uluslararası hukuka uygun, meşru ve millî politikalarımızla,
bekamıza, güvenliğimize, egemenlik haklarımıza, tarihî
mirasımıza sahip çıkılmaktadır. Türk dünyasıyla
geliştirilen ilişkiler birçok alanda iş birliği zeminini
genişletmektedir. Tüm Türk devletlerinin birlik içerisinde olduğu
Türk Devletleri Teşkilatı geçtiğimiz günlerde kurulmuş ve
faaliyetlerine başlamıştır.
Batı'da giderek artan
Türk düşmanlığının ve bunun yanında
İslamofobinin öne çıkması, güçlenen Türkiye korkusundan
kaynaklanmaktadır. Batı dünyası İslam âlemiyle bitmeyen
savaşlara girdiği bin yılı aşkın süreçte
karşısında İslamın bayraktarı olarak hep
Türkleri görmüştür. En az bin yıldır, Batılılar için
Türk demek Müslüman demek, Müslüman demek Türk demektir.
AB ve ABDyle ilişkiler
bağlamında uydu devlet konumundan öte bir misyon üstlenmesine izin
verilmeyen ve NATO vasıtasıyla yörüngede tutulmaya
çalışılan Türkiye, yeni dünya düzeninde ise
ılımlı İslamla uyuşturulmaya
çalışılmıştır. Bu arada dinler arası diyalog
kurgusu üzerinden sosyal bir aşı denemesine girişilmiş, bu
aşının kitlelere zerki için kullanılan FETÖ'nün operasyonel
bir örgüt hâline gelmesi sağlanmıştır. Batı,
Türkiye'de yürütme erkini değiştirip devleti ele geçirme nihai
hamlesini, 15 Temmuz 2016da FETÖ militanlarını bir askerî darbe
girişiminde, teşebbüsünde bulundurarak gerçekleştirmiş
ancak girişim karşısında, Türk milletinin sarsılmaz
iradesini bulmuştur.
Türkiye kendisine biçilmeye
çalışılan yeni düzen gömleğini yırtarak hem
atalarının ruhunu ihya etmiş hem de cumhuriyetin kuruluş
yıllarındaki bağımsız, hükümran, rol model devlet
fonksiyonuna Cumhurbaşkanı hükûmet sistemiyle geri dönerek bölgesinde
ve dünyada yükselmeye başlamıştır. Bu vesileyle, Atatürk'ün
ölümünden sonra içine tıkıldığı daracık uydu
devlet kabuğu kırılmıştır. Bu açıdan
bakıldığı zaman, Cumhur İttifakı'nın
temelinde millî bekanın yattığını, bu milletin
sinesinden geldiğini ve bu ittifakın siyasi partiler değil, yüce
Türk milleti tarafından oluşturulduğunu idrak etmek
kolaylaşacaktır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem söylemleri bu
kervanı yolundan döndüremeyecektir. Önümüzdeki süreçte,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ortaya konulan
başarılar, Türk tipi başkanlık sistemiyle tamamen uyumlu,
vesayet etkilerinden ve darbeci zihniyetlerle hazırlanan metinlerden uzak
yeni bir anayasayla taçlandırılmalıdır.
Geride
bıraktığımız zaman dilimi içerisinde, içeride ve
dışarıda küresel güçlerin kumanda ettiği terör örgütlerinin
faaliyetleri akamete uğratılmış,
sınırlarımızda oluşturulmaya çalışılan
terör koridoru planlayıcılarının başına
geçirilmiştir. Kürdistan hayalleri kuran kravatlı bölücü teröristler
Türk adaletinden kaçamamıştır. Küresel güçlerin gizli
servislerine hizmet eden ve devlet düşmanlığı yapan Osman
Kavala gibi hainler Türk adaletine hesap vermektedir; kravatlı
teröristlerle kahvaltıda buluşma hayali kuranlar hüsrana
uğrayacaklardır.
Savunma sanayisinde
ulaşılan başarı Türkiye düşmanlarını
huzursuz etmiş, millî sanayi ve kalkınma hamleleri bu güçleri
harekete geçirmiştir. İnsansız hava araçlarımız, bunun
yanında geliştirilen silah sistemlerimiz devletimizin bu konudaki
dışa bağımlılığını bitirme
noktasına getirmiştir. Kendi tankını, helikopterini üreten
Türkiye düşüncesi küresel baronların uykularını
kaçırmıştır. Akdenizde haklarımız
çiğnetilmemiş, bize rağmen burada bir şey
yapılamayacağı bütün dünyaya gösterilmiştir. Türkiye bu
atılımları gerçekleştirirken bu yükselişi engellemek
isteyen odaklar asimetrik bir ekonomik savaşla önümüzü kesmeye
başlamış, yeni bir planı uygulamaya koymuştur. Bütün
dünyayı yaklaşık üç yıldır etkisi altına alan,
küresel anlamda ticareti ve üretimi ciddi bir şekilde akamete uğratan
pandemi sürecinde, dünyada ekonomik ve sosyal düzen değişmiştir.
Devletimiz ekonomik savaşta milletimizin her kesimine yönelik tedbirler
almış, devletin imkânları ölçüsünde sanayicisinden esnafa,
işverenden çalışana kadar desteğini esirgememiştir ve
esirgememeye devam etmektedir. Sanayi yatırımlarını
devletimiz ciddi anlamda teşvik etmekte, gereken adımlar bürokratik
engellere takılmadan atılmaktadır.
Kendi seçim bölgem olan
Gaziantep, sanayi ve ihracatta ülkemizin lokomotifi hâline gelmiştir. 1969
yılında temelleri atılan ve 43 milyon metrekareyi aşan
alanıyla Türkiyedeki en büyük organize sanayi bölgesi olan Gaziantep
Organize Sanayi Bölgesinin -genişleme alanı- Gaziantep Organize
Sanayi Bölgesi-Fırat Nehri Arası Kullanma Suyu Hattı Yapım
İşi Protokolü, Sanayi Bakanlığımızca
imzalanmıştır. Gelişen ihracatımıza ve ilimizin
ekonomisine ciddi katkısı bulunan Gaziantepli üreticilerimizin
yoğun ticaret yaptığı Irakın Erbil kentine yeniden
Türk Hava Yolları tarafından direkt sefer konulması bir
gerekliliktir. Bu sayede, aktarmalı uçuşlarla harcanan zaman ve
maliyetler düşürülecektir. Sanayisinin yanında dünyada
sayılı gastronomi şehirlerinden biri olan Gaziantep, yerli ve
yabancı turistlerin yoğun rağbet gösterdiği bir cazibe
merkezidir. Şehrimizin yeni havalimanının terminal binası,
Gaziantepin düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümünde,
25 Aralıkta, Sayın Cumhurbaşkanımızın
katılımıyla hizmete açılacaktır. Artan nüfus ve
iş hacmiyle beraber bölgemizde yaklaşık 4 milyon kişiye
hitap eden bir havalimanı olmasından dolayı Türk Hava
Yollarının özellikle Ankara, İstanbul, Antalya gibi büyük
şehirlerimizden ek seferler koyması ve sefer sayılarının
artırılması, şehrimizin haklı bir talebidir.
Ciddi kazalara, can ve mal
kaybına sebep olan Nurdağı-Gaziantep kara yolu bir an önce
bitirilmeli, bu kayıpların önüne geçilmelidir. On yıllardır
süregelen Barak Ovası sulama projelerine hız verilmeli, bereketli ve
tarıma uygun bu ova su kaynaklarına bir an önce kavuşturularak
ülkemiz ekonomisine katkı sağlanmalıdır.
Gaziantep'te Antep
fıstığındaki üretimin yanında ciddi miktarda zeytin
üretimi de yapılmaktadır. Ticaret Odası liderliğinde
organize edilen rekolte ve üretimi arttırmaya yönelik çalışmalar
takdire şayandır. Ancak bu ürünün bir borsasının
olmayışı, paketleme tesisi bakımından bir
işletmenin bulunmayışı, zeytin üreticisini zor durumda
bırakmaktadır. Antep fıstığımız için
yapılan organizasyon ve tesislerin zeytin üreticileri için de teşvik
edilmesi ve bu üreticiye de bu suretle imkânlar sunulması, Ticaret Bakanlığımız
ve Tarım Bakanlığımızın iş birliğinde
bir zeytin ve zeytinyağı borsasının kurulması bölge
üreticimizin haklı bir talebidir. Bu talebi milletin kürsüsünden ileterek
konunun takipçisi olacağımı bildiriyor; bütçemizin
vatanımıza, milletimize, devletimize hayırlı
olmasını niyaz ediyor, yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Ayşe Acar Başaran.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen değerli
halkımız ve yine cezaevlerinde rehin tutulan sevgili
yoldaşlarımız, arkadaşlarımız; herkesi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, aslında, günlerdir
bütçe tartışması yürütüyoruz. İlk günden bu yana
ısrarla ve inatla ifade ediyoruz ki: Bu bütçe halkın,
kadınların, gençlerin bütçesi değil; bu bütçe savaş
bütçesi, bu bütçe kadın düşmanı bir bütçe, bu bütçe rant
bütçesi, bu bütçe yandaşın bütçesi. Tabii, belki en sonda
söyleyeceğimi başta söyleyerek ifade edeyim ki: Bu, AKP'nin son
bütçesi.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yirmi yıldır aynı şeyi söylüyorlar.
AYŞE ACAR BAŞARAN
(Devamla) Önümüzdeki bütçeyi halkla, kadınlarla, gençlerle, yoksullarla
biz yapacağız ve bu haksızlığa da hep beraber bir son vermiş
olacağız.
Evet, arkadaşlar,
şimdi neden bu bütçeye kadın düşmanı bir bütçe diyoruz?
Çünkü bu bütçede personel giderlerinizi çıkarttığınız
zaman kadının neredeyse adı yok ama bir taraftan da iktidar, kendi
politikasını uygulamak için yani tekçi rejimini uygulamak için
kadın karşıtı düzenlemelere de bu bütçeyle bir kez daha
destek vermiş oluyor. Şimdi, biz HDP Kadın Meclisi olarak
şubat ayında bir kampanya başlattık, Kadınlar
İçin Adalet kampanyası, biliyoruz ki bu ülkede zaten adalete
erişim neredeyse imkânsız, toplumun yüzde 90ı bu ülkede
adaletin olmadığını ifade ediyor ama kadınlar
açısından daha da vahim bir tablo var. Her gün kadınlar
katlediliyor, kadınlar bu ülkede iktidarın gözetiminde tacize,
tecavüze uğruyor, kadınlar bu ülkede her gün biraz daha
yoksullaşıyor, zaten var olan yoksulluk kadınlar
açısından daha da büyüyor, genişliyor ve bu
kampanyamızın 2nci etabını Kadın Yoksulluğuna
Hayır, Kadınlar İçin Adalet şiarıyla
gerçekleştirdik. Onlarca şehre gittik, yüzlerce kadınla bir
araya geldik, onlarca kadın kurumuyla bir araya gelip gerçekten bu
kadın yoksullaşmasını hep beraber nasıl ortadan
kaldırabileceğimizin tartışmasını yürüttük ve en
nihayetinde -yine, aslında Meclisin yapması gereken işi de biz
yaptık- Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe nasıl olur?
tartışmasını yürüttük ve bunun için de birçok öneriler
ortaya çıkarttık.
Şimdi, biz bütün bu
şehirlerde gezerken kimlerle bir araya geldik? Roman kadınlarla bir
araya geldik -hani burada böyle harikalar diyarı anlatılıyor ya
kadınlar- ve onların koşullarını, içerisinde
oldukları derin yoksulluğu dinledik onlardan. Romanlar, bu ülkede
kabul edilmeyen, yok sayılan, sistematik bir biçimde en fazla yok
sayılan kesimlerden bir tanesi ve Roman bir kadının ifadesini
buradan kendisi adına tekrarlamış olayım: Roman kadın
arkadaşımız, evinde tuvalet olmadığı için
komşusuna tuvalet ihtiyacını gidermek için gittiğini ifade
etti. Tarım emekçisi kadınlarla bir araya geldik, sanatçı
kadınlarla bir araya geldik, mülteci kadınlarla bir araya geldik,
tekstil işçisi kadınlarla bir araya geldik, ev eksenli
çalışan kadınlarla bir araya geldik, size rağmen kooperatif
kuran ve bunun mücadelesini yürüten kadınlarla bir araya geldik, koçer
kadınlarla bir araya geldik, Süryani kadınlarla bir araya geldik,
Ermeni kadınlarla bir araya geldik, Arap Alevisi kadınlarla bir araya
geldik, kadın platformlarıyla bir araya geldik yani sizin
aslında görmediğiniz, duymadığınız,
sorunlarını burada tartışmadığınız
bütün kesimlerle bir araya geldik ve onların cümlelerini buradan ifade
etmek istiyorum, siz duymadınız belki ama buradan onların
adına bir kez daha tekrarlamak istiyoruz. Midyatta Süryani
kadınlarla bir araya geldik ve kadınlar şunu söylüyordu:
Süryani olduğumuz için peynirimizi, sütümüzü satamıyoruz. Hayvanlar
da mı Süryani? Yine, Iğdırda kayısı işçisi
kadınlarla bir araya geldik Aldığım para eve gidene kadar
bitiyor, çocuğuma bez alamıyorum, bez parasına yetmiyor.
diyordu kayısı işçisi kadınlar. Yine, mevsimlik tarım
işçisi kadınlarla bir araya geldik Su yok, elektrik var ama o da
parayla, rezil olduk buralarda. diyordu kadınlar. Bursada tekstil
işçisi kadınlarla bir araya geldik Günde on saat
çalışıyoruz, kazandığımız bize yetmiyor.
diyorlardı. Antep'te ev eksenli çalışan kadınlarla bir
araya geldik yani parça başı çalışan kadınlarla Su
içmediğim pınar, çadır kurmadığım yer
kalmadı ama doyamadım, yine bu tezgâhın başına geçtim
ve çalışmak zorundayım. diyordu kadınlar. Cihanbeyli'de de
tarım işçisi kadınlarla bir araya geldik. Çok yakın, çok
uzak değil ama orası da buradan maalesef görünmüyor, sizin
gözlerinize göre çok uzak bir yerde. Cihanbeyli'de kadınlar
Gideceğimiz yer yok, bazılarımız tarlada doğduk.
diyorlardı ve gerçekten onlarca çocuk tarlalarda çalışmak
zorunda kalıyordu. Serada çalışan kadınlarla bir araya
geldik, domates üretiyorlardı ve ne diyorlardı biliyor musunuz serada
çalışan kadınlar? Ürettiğimiz domatesi marketten
satın alamıyoruz. diyordu kadınlar. Yine, İzmir'de seyyar
satıcı kadınlarla bir araya geldik -kadınlar her
defasında ısrarla söyledikleri gibi Yardım istemiyoruz, lütuf
istemiyoruz. diyorlardı- Ben yardım istemiyorum, işimi rahatça
yapmak istiyorum, iş istiyorum. diyordu her gittiğimiz yerde
kadınlar. Adana'da tarım işçisi kadınlarla bir araya
geldik. Tabii, bu, dolar artmadan önceydi, şu anda bunu da
alamıyorlar Bir günlük emeğimize 1 kilo yağ alıyoruz.
diyordu o zaman ama şu anda 1 kilo yağı da bir günlük yevmiyeyle
kadınlar alamıyor. Adıyaman'da tütün işçisi bir
kadınla bir araya geldik ve eğitimini yarıda bırakmak zorunda
kalmıştı. Edebiyat öğretmenliğini 1inci
sınıftan terk etmişti, eğitimine devam edemediğini,
tütün işçisi olarak çalışmak zorunda
kaldığını ifade ediyordu. Yine, Cihanbeyli'de bir
kadın On iki saat çalışıyoruz, çocuklar, evdeki
işler
Aslında on iki saat değil, kadınlar
açısından mesai yirmi dört saat. diyordu. Yine Bursa'da
kadınlar Tarladan döndüğümüzde duş almak için 20 kişi
sırada bekliyoruz. İşte, yarattığınız
Türkiye tablosu bu. Yine müzisyen kadınlarla bir araya geldik.
Yoksulluktan enstrümanlarını satmak zorunda
kalmışlardı. Evet, işte yarattığınız
kadınların Türkiye tablosu tam da bu, karşımızda
duruyor.
Şimdi, biz
kadınlara onların sesini buradan duyurma sözünü vermiştik ama
bir sözü daha veriyoruz buradan kadınlara. Biz
değiştireceğiz, bize reva görülen yaşamı, hep beraber,
ortak mücadeleyle biz kadınlar değiştireceğiz ve
dönüştüreceğiz. Biliyoruz ki iktidar açısından büyük bir
tehlike olarak görülüyor kadınlar. Onun için her yerde büyük bir hedef
olarak görülüyoruz. Bir gece yarısı İstanbul
Sözleşmesi'nden geri çekiliyorsunuz. Her gün her alanda kadınlara
yönelik düşmanca politikaları örgütlüyor ve önünü açıyorsunuz.
Erkeklerle bir ittifak hâlindesiniz, siz söylüyorsunuz, erkekler sokakta
kadınları katlediyor ama biz HDP Kadın Meclisi olarak bunun
böyle gitmeyeceğini ve her alanda dönüşümü yaratabileceğimizi
ifade ediyoruz; bunu gerçekleştirdik de. Bakın, HDP Kadın
Meclisi olarak bizler, Türkiye'deki onlarca yıldır mücadele eden Kürt
kadın hareketinin, yine feminist kadınların, yine Türkiye
kadın hareketinin ortak mirasının bileşkesiyiz. Kadın
Meclisimizde çok farklı kimliklerden, çok fazla inançtan, çok farklı
düşünceden kadın arkadaşımız var. Ortak paydamız
kadın mücadelesi. Ortak paydamız erkek egemenliğine
karşı mücadele ve Kadın Meclisimiz önceki dönem tecrübeleriyle
komisyondan kola ve en nihayetinde şu an özgün, özerk bir örgütlülüğe
kavuştu. Kendimiz karar alıyoruz, program çıkarıyoruz ve bu
kararlarımız bütün parti mekanizmalarımızı
bağlıyor. Biz eş başkanlık sistemiyle aslında
dünyaya örnek bir sistemi şu anda partimizde uyguluyoruz. Yine, kota
sistemini değil -işte, Meclisin hâlâ başaramadığı
şeyi, bırakın başarmasını yanından
geçemediği- eşit temsiliyeti partimiz içerisinde uyguluyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Şuradan, şu kürsülerden
çokça övünülüyor ya Mecliste kadın temsiliyeti arttı. diye,
aslında Meclisteki kadın temsiliyetini artıran parti de biziz.
Sadece son seçimlerdeki sonuçlardan birkaç tanesini size söylemiş
olayım. Biz, HDP olarak, 25 kadın milletvekiliyle buradayız,
neredeyse eşit temsiliyeti sağlamış durumdayız. AKPde
53 -ben toplam milletvekillerini söylemek istemiyorum bile- CHPde 18, MHPde
5, İYİ Partide 3 milletvekili
Aslında, dediğim gibi,
oransal olarak, Meclisteki kadın temsiliyetini artıran da biziz.
Yine, yerel yönetimlerde -2
meclis üyesinden- şu anda bütün yerellerimizde eş başkanlık
sistemini uygulayarak dünyada biricik bir modeli uyguluyoruz. Dünyanın
neresinde olsa göz bebeği gibi bakılacak, geliştirilmesi için
her türlü desteğin verileceği bizim bu modelimiz, maalesef AKP
açısından büyük bir tehlike olarak görüldü, hedef alındı,
kayyum atandı ama orada da çokça başarılarımız
vardı. Bakın, yerel yönetimlerimizde büyükşehirlerde daire başkanlıkları,
ilçelerde ve il belediyelerinde de müdürlükler kurduk, bunların 3 temel
çalışma alanı vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
AYŞE ACAR BAŞARAN
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
Kadına yönelik
şiddetle mücadele, kadın ekonomisini geliştirmek, eğitim ve
araştırma. Ve birçok kadın kurumu kurarak aslında toplumda
da büyük bir dönüşüm yarattık, yerel yönetimler pratiğimizde bir
kadın belediyeciliği örneği sergiledik, kadın dostu kentler
kurduk ve yerel yönetimler bütçelerimizi de toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeler
şeklinde düzenledik. Sadece kadınlarla ilgili alanlarda değil,
aslında bütçenin bütün kalemlerinde kadını da gören, o
dezavantajları da gören bir perspektifle bütçelerimizi
hazırladık. İnanıyoruz ki biz bu iktidarı
devirdiğimizde, yerine kadın özgürlükçü bir yönetimin bir
parçası olacağız ve kadınlara buradan bir kez daha ifade
etmek istiyoruz ki bu tekçi iktidar gittiğinde biz, hep beraber, sizinle
beraber, kadınlarla beraber bu ülkeyi daha özgür bir yönetime kavuşturacağız
diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Onursal Adıgüzel, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONURSAL
ADIGÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
yatırım harcamalarıyla ilgili 9uncu maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
On iki günlük bütçe
maratonumuzun bugün onuncu günündeyiz. Komisyon görüşmelerini de sayarsak
haftalardır Adalet ve Kalkınma Partisi sözcülerini,
milletvekillerini, bakanlarını hep birlikte dinliyoruz ve Az yiyin.
Az ısının. özellikle benzin istasyonlarındaki kuyruklar
için Araç bolluğundan ortaya çıkıyor. gibi akıl tutulması
konuşmaları üzülerek, vicdanımıza
sığdıramayarak izliyoruz. Görüyoruz ki her fırsatta
milletin egemenliğinin arkasına sığınanlar milletin
hâlinden bihaber duruma gelmişler.
Türkiyede bugün ekonomi
freni patlamış bir kamyon gibi yokuştan yuvarlanıyor. Bunun
sorumlusu sizsiniz. Milleti ateşe attınız. Her şeyi ben
bilirim, ekonomiyi ben bilirim. diyen anlayışınız bu
ülkeyi ateşin içine attı. Biz yetkiyi
aldığımızda faizi düşüreceğiz, onunla, bununla,
şununla nasıl uğraşacağız. dediniz, dolar o
günden bugüne 3 katına çıktı. İşçisi, çiftçisi,
emeklisi, genci, yaşlısı 84 milyon yoksullaştı.
Enflasyonda Avrupa 1incisiyiz, işsizlikte rekor üstüne rekor
kırıyoruz, enflasyon rakamlarımız hızlıca 3
haneli rakamlara doğru gidiyor. Bütün bu yaşananlar sonrasında,
Adalet ve Kalkınma Partililer çıkıyor, burada pembe tablolar
çiziyor. Merak ediyorum, sadece yandaş kanalları mı
izliyorsunuz? Gördük, sokak röportajlarından da korkuyorsunuz,
röportajcı arkadaşları eve hapsetme niyetindesiniz. Ama siz,
markete de mi hiç gitmiyorsunuz, pazara da mı hiç gitmiyorsunuz? Bu ülkede
bebek maması alarmla satılıyor, bu ülkede anneler yokluktan,
yoksulluktan süte su katıp çocuklarına veriyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu ülkede babalar çocuklarına
pantolon alamadığı için intihar ediyor. Peki, siz ne
yapıyorsunuz? Siz bunları görmezden geliyorsunuz, sorumluluktan
kaçıyorsunuz.
Bir de yeni bir mesele
çıktı, ekonomik model. Bir ay önce ne ekonomik model vardı ne
başka bir şey vardı. Buradan sormak istiyorum: 12 Kasımda
bütçeyi Komisyona sunan Lütfi Elvan vardı. Lütfi Elvan sizin bu ekonomik
model yalanınıza ortak olmamak için mi istifa etti? (CHP
sıralarından alkışlar) Şimdi, yeni bir Ekonomi
Bakanı getirdiniz. Bu Bakanın hiçbir ekonomi eğitiminin
olmaması, hatta ekonominin yanından, sağından, solundan
geçmemiş olmasının sebebi
Ki yaptığı
açıklamalarla da ortamı şenlendirecek gibi görünüyor; dün dedi
ki: Ya, siz en fazla işsiz kalırsınız, ben batarım,
her şeyimi kaybederim. Her şeyini kaybetmekten korkuyorsan git,
şirketinin başında otur, gelip ekonomiyi yönetmeye kalkma. (CHP sıralarından
alkışlar) Ama biz buradan anlıyoruz ki ekonomiyi bilmediği
için bu işin başına getirilmiş.
Ortaya bir Çin modeli
atıldı. Şunun altını çizmek istiyorum: Eğer Çin
modelinden kastınız Türkiye'yi ucuz iş gücü cennetine çevirmekse
bunu zaten başardınız. Türkiye bugün, asgari ücreti baz
aldığımızda Çin'den daha geri bir durumda. On yılda
Türkiye'yi en büyük 10 ekonomi arasına sokuyordunuz ya, 2023
yılında, bugün Türkiye, ucuz iş gücünde Bangladeş'le
yarışıyor yani sizin modeliniz Çin değil, sizin modeliniz
Bangladeş. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
eğer Çin'in otoriter yönetimine hevesleniyorsanız, bu konuda da çok
başarılısınız; demokrasiyi, özgürlükleri, insan
haklarını, hukuku ayaklar altına aldınız, zaten on
dokuz yılda ülkemizi Çin'in, Hindistan'ın, Rusya'nın içinde
olduğu otoriter ülkeler ligine taşıdınız. Bu konuda
kitap yazabilirsiniz, ismini de ben önereyim: Yirmi yılda bu ülkeyi
nasıl batırdım? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
siz de bu zihniyet olduğu sürece, bu inat olduğu sürece, herkesle
inatlaştığınız sürece, öngörülemeyen, güven vermeyen
ekonomi politikalarınız olduğu sürece hiçbir model
çalışmaz. Aklınızı başınıza alın;
biz bu ülkenin emekçilerini, gençlerini sizin ucuz iş gücü hevesinize
kurban etmeyiz. (CHP sıralarından alkışlar) Biz bu ülkenin
gençlerini Amerika'ya, Avrupa'ya hizmetkâr, ırgat etmeyiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
emin olun ne yaptığınızı siz de bilmiyorsunuz.
Milletin parasıyla deney yapıyorsunuz, kaybettiğinizi görüyorsunuz,
Bütün tuşlara basalım, bakalım, ne olacak? diyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Eğer Çini örnek
alsaydınız teknolojiye, AR-GEye, eğitime, insana, katma
değer yaratan sektörlere yatırım yapardınız.
Türkiyenin bir yılda AR-GE harcaması ne? 55 milyar TL, dolara
çeviremedim utandığımdan. Çinin bir yıllık, 2020
yılı AR-GE harcaması ne? 370 milyar dolar. Hadi, burada küçük
bir hesap yapalım: Bizimki 4 milyar dolar bile değil, utanıyorum;
AR-GEye 4 milyar dolar yatırmamışız ama büyüyeceğiz! On
sekiz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında
gayrisafi yurt içi millî hasılada AR-GEnin payı sadece 1,09
olabilmiş. Çinin teknoloji devi bir şirketi var, Huawei -hepiniz
biliyorsunuz- AR-GEye yılda ne harcıyor biliyor musunuz? 20 milyar
dolar yani koskoca Türkiyenin 5 katını bir Çinli şirket
harcıyor. Dünyada AR-GEye en çok yatırım yapan 2.500
şirket var; bunun 536sı Çinde, sadece 6sı Türkiye Cumhuriyeti
şirketlerinden. Peki, en çok yatırım yapan şirketi ne
yapmaya çalışıyorsunuz? FETÖ darbe girişiminin finansörü
olduğunu söylediğiniz Birleşik Arap Emirliklerine satmaya
çalışıyorsunuz. Yalanladınız şimdilik,
şimdilik yalanladınız ama ayinesi iştir kişinin, lafa
bakılmaz. Bu ülkenin değerlerini nasıl katar katar Katara
sattıysanız, nasıl Tank Palet Fabrikası gibi stratejik bir
kuruluşu peşkeş çektiyseniz ve 2018de TSK envanterine
girecek. dediğiniz tanklar ortada yoksa, nasıl TÜRK TELEKOMu -belki
siz unutmuş olabilirsiniz ama biz unutmadık- birilerine
peşkeş çekip içini boşalttıktan sonra getirip milletin
sırtına yük etsiyseniz, yine, her şeyi yapabilirsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Babalar gibi satarsınız,
memlekette taş üstünde taş bırakmazsınız.
Ben buradan MHP Grubuna
sataşmak istiyorum. Değerli Grup Başkan Vekilleri, milletvekilleri;
size soracak sorularım var. Bu ülkede daire fiyatına fabrika
satıldı mı? Bu ülkede kasaları para dolu fabrikalar
satıldı mı? Bu ülkede KİTler, KİTlerin
gayrimenkulleri yandaşlara hediye edildi mi? Çıkıp buradan bunun
cevabını verin ya da internet sitenizdeki şu özelleştirme
raporlarını kaldırın. (CHP sıralarından
alkışlar) Gerçi, biz hepsini indirdik ama siz yine de
kaldırın ya da çıkın bunun cevabını verin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Yeni mi indirdiniz daha?
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, on dokuz yılda, yandaşa yatırım yapan,
Katara güzelleme yapan, faiz lobilerine paraları verenler, teknolojiye,
eğitime, bilime, araştırmaya tek kuruş
yatırmadılar.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ya, aynı şeyi konuşuyorsun sabahtan
beri.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Biz buradan, kürsülerden yalvardık; İnşaata yatırım
yapmayın; teknolojiye, bilime, insana, araştırmaya
yatırım yapalım. dedik. (CHP sıralarından
alkışlar) Buraya çıkıp büyük laflar ettiler Biz teknoloji
satın alan değil, teknoloji üreten ülke olacağız. dediler.
Bırakın teknoloji ihraç etmeyi, en basit teknolojiyi alamaz hâle
geldik. Aya gidiyoruz. dediler, otomobil fiyatları o kadar arttı ki
millet yaya kaldı, yaya; ne ayı, yaya kaldı millet. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
21inci yüzyılda herkes, interneti temel bir hak olarak sunmayı
konuşurken biz, üniversite öğrencilerimize pandemi döneminde
interneti kotayla veriyoruz. Bunu Komisyonda sorduk, soru önergeleri verdik,
direkt Bakana sorduk, bir türlü cevap alamadık çünkü cevabı vermek
istemiyorlar çünkü şunu söyleyemiyorlar: Gençlere hızlı,
kotasız interneti verecek altyapı yatırımını
yapmadık. Fuat Oktay konuşmasında 2022 bütçesi inovasyonun,
teknolojinin, durmadan ilerleyen Türkiye'nin bütçesi olacak. dedi.
Sanırım Fuat Oktaya farklı rakamlar vermişler ya da bizim
önümüzdeki rakamlar farklı ya da Adalet ve Kalkınma Partisinin
sözcüleri kürsüye çıkıp La Fontaineden masallar okumayı
alışkanlık hâline getirmişler. Sayın Oktay bilmiyorum
farkında mı, sadece pandemi dönemde 4 milyon çocuk eğitimden
uzak kaldı. Mehmet Cengizin 30 defa vergi borcunu sildiniz, bir hesap
yapın, sildiğiniz vergilerle kaç öğrenciye bilgisayar ve
internet sağlayabilirdiniz? Kim bu Mehmet Cengiz? Kim Kolin? Kim Kalyon?
Kim bunlar? 84 milyon vatandaşımızın sırtından
besleniyorlar. Vallaha, bu ülkenin durumunda ilerleyen bir şey varsa o da
sizsiniz, yandaşlarınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Başkanım, bitirebilir miyim, son bir dakika
BAŞKAN
Tamamlayınız.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Bu ülkede yıllarca dirsek çürüten, mühendis olan, doktor olan gençler
ilerleyemedikleri için, emeğinin karşılığını
alamadıkları için ülkeyi terk ediyorlar. Sözde teknolojide ilerliyoruz
ya, Fuat Oktay anlatıyor, Varank anlatıyor, değerli
arkadaşlar rakamlar yalan söylemez, Türkiye teknoloji ihracatında
geriliyor, oranımız da yüzde 2,7ye düşmüş durumda.
Bakın değerli
arkadaşlar, lafla peynir gemisi yürümüyor. Artık Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarının Türkiye'ye, gençlere,
kadınlara, işçiye, çiftçiye, emekliye vereceği hiçbir şey
kalmamış. (CHP sıralarından alkışlar) Öngörüyorum
ki bu Adalet ve Kalkınma Partisinin yaptığı son bütçe olacak.
Gençler, kadınlar, emekçiler üzülmesin; bundan sonraki bütçe, bilimi,
teknolojiyi, kadını, genci, çiftçiyi, işçiyi önceleyen bir bütçe
olacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, Sataşıyorum. dedi ya
açıkça.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Ben sataşıyorum, evet.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Açıkça sataşıyorum. dedi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Evet, arkadaş çok heyecanlı, biz bir cevap verelim
müsaadenizle.
BAŞKAN
Sataşmadan?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Evet.
BAŞKAN Ama acele
etmeyin. Biliyorsunuz, Grup Başkan Vekillerinin mutabakatına göre
madde üzerindeki bütün konuşmaları tamamladıktan sonra
yapacağım o işlemi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Tamam efendim. Tamam, şansımızı denedik.
BAŞKAN Yani
şansınızı denediniz, biliyorum da işte
Evet, şimdi,
şahıslar adına ilk söz Sayın Eyüp Özsoyun.
Sayın Özsoy, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyanın içerisinde
bulunduğu salgın sürecinde küresel ölçekte bozulan ekonomik dengelere
rağmen bir yandan salgınla mücadele ederken diğer yandan
ülkemizi her alanda güçlendirdiğimiz, ihracata ağırlık verdiğimiz,
yerli ve millî yatırımları destekleyerek dışa
bağımlılığı azalttığımız bir
yılı daha geride bırakıyoruz. İhracat
rekorlarının kırıldığı, temel atma ve
açılış törenleriyle geçen 2021 yılında AK PARTİ
iktidarımızın gerçekleştirdiği bazı
açılışları sizlerle paylaşmak istiyorum: Kömürhan
Köprüsü ve tünelleri, Bartın-Kurucaşile yolu,
İyidere-İkizdere yolu ve bağlantı tünelleri, Salarha
Tüneli, Kızılcahamam-Çankırı Tüneli,
Diyarbakır-Ergani-Elâzığ yolu Devegeçidi Köprüsü bağlantı
yolları, Hasankeyf-2 Köprüsü, Malatya Tohma Şehit Gaffari Güneş
Köprüsü, Ergani Barajı, Başlar Barajı ve Ergani İçme Suyu
Arıtma Tesisi, Kuzey Marmara Otoyolu Habibler-Hasdal
Kavşağı, Kırıkkale Sulakyurt Barajı,
Çankırı Dereçatı Barajı, Gerede Tüneli, Veysel Eroğlu
Barajı ve Hidroelektrik Santrali, Manisada 1,37 milyar dolarlık
enerji projeleri, EPDK hizmet binası ve enerji santralleri, İzmir
Göztepe Stadı, Adana Stadı, Hatay Stadı, Alsancak Stadı ve
96 tesis, Eskişehir Millet Bahçesi, Ankara Millet Bahçesi, Ümraniye Millet
Bahçesi, Taksim Camisi, Ankara Valiliğine bağlı 326 eğitim
tesisi, kendi mühimmatlarımızı üreteceğimiz Enerjetik
Malzemeler Üretim Tesisi, Sakaryada 157 adet tesis, uçak bakım tesisleri,
Erzurum Şehir Hastanesi ve 81 tesis, Eskişehirde 52 yeni fabrika,
Çanakkalede 777 milyon liralık 35 eser, Ankarada 26 yeni fabrika,
Atatürk Kültür Merkezi ve 36 katlı yeni New York Türkevi. Evet,
bunların içinde ne temel atmama töreni var ne heykel yapma töreni var ne
de musluk açma töreni var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; zamanımın kısıtlı
olması sebebiyle birçoğunu sayamadığım bu büyük
eserler AK PARTİnin yirmi yıllık iktidarında değil
sadece ve sadece bir yılda yaptığı icraatlardır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) AK PARTİnin
yapmış olduğu hizmetler ortadadır, bu hizmetleri görmek
için millî bakışlara sahip gözler ve yapılanları anlamak
için vatan sevdasıyla yanan yürekler gerekmektedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu sayısız hizmetleri
milletine sunan, yirmi yıldır girdiği her seçimde 1inci olan,
ilk önce one minute, daha sonra Dünya 5ten büyüktür. şimdi de Daha
adil bir dünya mümkün. diyerek tüm mazlum coğrafyaların umudu hâline
gelen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi
bir dünya liderinin yol arkadaşı olmaktan gurur duyuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ayrıca
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Doktor Devlet
Bahçeli Beyefendinin güçlü birliktelikleriyle hayat bulan, millî ve manevi
değerlerimize ne pahasına olursa olsun sahip çıkan, devlet ve
millet düşmanlarının karşısında dimdik duran
Cumhur İttifakının mensubu bir milletvekili olmaktan da
şeref ve onur duyuyorum (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Peki, bizler milletimize bu
hizmetleri sunmak için gece gündüz çalışırken birileri neler
yaptılar? Devletin memurunu, bürokratını, öğretmenini
tehdit ettiler, şehit ailelerine küfrettiler, çiftçilerimize hakaret
ettiler, teröristbaşıyla kahvaltı hayalleri kurdular,
gençlerimizi sokağa dökmeye çalıştılar, vatan hainlerine
sahip çıktılar. (CHP sıralarından gürültüler) Evet, bu
saydıklarımı yapan ahlak yoksunu, devlet ve millet
düşmanı, emperyalizmin uşağı olmuş omurgasız
siyasilerle birlikte olmadığım için, terör örgütlerinin
maşası olmuş bir siyasi hareketin içerisinde
bulunmadığım için, kiralık milletvekilleriyle kurulmuş
şehit ailesine küfredecek kadar alçalan insanların bulunduğu bir
partiye mensup olmadığım için
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Kiralık sensin, kiralık!
EYÜP ÖZSOY (Devamla)
ve
Genel Başkanı iğrenç bir kaset komplosuyla göreve gelmiş,
sürekli taciz ve tecavüzlerle anılan bir partinin milletvekili
olmadığım için Rabbime şükrediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özsoy
EYÜP ÖZSOY (Devamla)
Milletimiz yüz yıl önce bütün varlığıyla
bağımsızlığı için nasıl mücadele verdiyse
yüz yıl sonra 2023te de yine, bu kokuşmuş zihniyetlerin
karşısında dimdik duracak ve gereken cevabı sizlere
sandıkta verecektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Getirin sandığı da görelim!
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Madem öyle, sandığa gitsen ya!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
EYÜP ÖZSOY (Devamla) Bizim
yaptıklarımıza bu mankurt, mandacı zihniyetlerin hayalleri
dahi ulaşamaz. Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın bizler asla
yolumuzdan dönmeyeceğiz.
Son olarak, bütçe
görüşmelerinin ilk günü bu Gazi Meclisimizin şerefli kürsüsünden CHP
Genel Başkanının yapmış olduğu ahlak çerçevesine
sığmayan hareketi maalesef, tüm Türkiye izledi.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Hadsiz!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Az bile yaptı sana!
EYÜP ÖZSOY (Devamla) Bu
hareket milletimize karşı yapılmış bir harekettir ve
ben de milletin bir vekili olarak CHP Grup Başkan Vekilinin Mecliste
masumlaştırarak tarif ettiği şekliyle madem
sıkıntı yok, o hareketi millet adına Kemal
Kılıçdaroğluna ve CHP Grubuna aynen iade ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar ve CHP
sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Onu sen üstüne almışsın, sen. Senden başka üstüne alan
yok.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Şerefsiz, şerefsiz!
EYÜP ÖZSOY (Devamla) Bu
duygu ve düşüncelerle 2022 yılı bütçemizin devletimize,
milletimize ve mazlum coğrafyalara hayırlar getirmesini temenni
ediyor, Gazi Meclisimizi ve yüce milletimizi saygı ve hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) İlk seçimden sonra nerelere
yuvarlandığını göreceğiz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Biliyorum, biliyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hayır, hayır; isim vermemesi gerekir.
BAŞKAN Daha bitmedi
ama, henüz daha bitmedi konuşmalarımız, bitireyim. Yani siz de
şansınızı denediniz ama
Şahsı adına
ikinci söz Sayın Gürsel Erol, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜRSEL EROL
(Elâzığ) Evet, benden önce AK PARTİli milletvekili,
konuşmacı milletvekili Eyüp Beyin bundan sonraki seçimde siyasi
geçmişini, geleceğini takip edeceğim. Acaba bu kürsüye hangi
partinin milletvekili olarak çıkacak? Yapılacak ilk seçimden sonra,
AK PARTİ iktidarını kaybettikten sonra AK PARTİde mi
kalacak, yoksa diğer partilere mi geçecek? Takip edeceğiz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Bizde kiralık vekil yok.
GÜRSEL EROL (Devamla) Refah
Partisinden istifa edip AK PARTİyi kuranlara da aynı ithamları
yapma şansınız var mı?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Kiralık değil onlar.
GÜRSEL EROL (Devamla) Peki
Refah Partisinden istifa edip de AK PARTİyi kuranlar için de aynı
şeyi söyleyebilir misin?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O
farklı bir konu, farklı.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Onlar kendi iradesiyle gitti.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Bizde kiralık vekil yok.
GÜRSEL EROL (Devamla)
Kiralık; kendi iradesiyle bu kürsüden konuşma cesaretini gösteremeyen
sizin gibi milletvekilleridir. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Kiralık; yalnızca lider endeksli siyaset yapan,
kendi kişiliği olmayan senin gibi milletvekilleridir. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sensin o!
GÜRSEL EROL (Devamla) Bak,
ben Cumhuriyet Halk Partisinin içerisinde nezaket kurallarına uyan bir
milletvekiliyim ama senin Atatürkün partisinin, Atatürkün kurduğu
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanına saygısızca hitap
etmen asla kabul edilemez. Haddini bileceksin, haddini bileceksin, hadsiz!
Haddini bileceksin. (CHP sıralarından alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Sen haddini bileceksin. Hadsiz sensin!
BAŞKAN Sayın
Erol, Genel Kurula hitap edin.
GÜRSEL EROL (Devamla)
Sayın milletvekilleri, yaklaşık bir buçuk iki aydır bütçe
görüşmeleriyle ilgili hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem Genel Kurulda
konuşmalar var, tartışmalar var. Tabii, doğal olarak
iktidar partisinin dışındaki muhalefet partilerinin
milletvekilleri bakanları yalnızca bütçe görüşmelerinde burada
gördükleri için, bakanları yalnızca Plan ve Bütçe Komisyonunda
gördükleri için doğal olarak kendi illerinin sorunlarıyla ilgili,
beklentileriyle ilgili, ülkede yaşanan sorunların çözümüyle ilgili,
taleplerini, beklentilerini, eleştirilerini gündeme getirmeleri
onların en doğal hakkıdır ve bugüne kadar da yapılan
bu bütçe görüşmelerinde olan odur hatta siz de partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminde bakanların Meclise ve
milletvekillerine karşı sorumluluklarının olmamasından
ve ulaşılabilir olmamasından kaynaklı ilettiğiniz
sorundan dolayı bakanlara Mecliste nöbetler konuldu. Aslında bu
sistemden kaynaklı bir sorun var. Yani bu Meclisin
onayladığı bütçeyi yöneten bakanların bu Meclise
karşı hiçbir şartta ve koşulda sorumlu olmaması,
aslında demokrasi kültürümüzle ve siyasal yaşantımızla
örtüşmeyen bir gelenektir. (CHP sıralarından alkışlar)
Sorun da buradan kaynaklanmakta.
Şimdi, ben AK PARTİ
milletvekillerine bir soru sormak istiyorum: Sizce
yaşadığımız bu ekonomik krize dış güçlerin
müdahalesi var mı yok mu?
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Var.
GÜRSEL EROL (Devamla) Var,
değil mi? Sayın Bakanım, milletvekilinizi duyuyor musunuz?
(Gürültüler)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bakan da yok, Bakan da yok!
GÜRSEL EROL (Devamla)
Sayın Bakana göre yok, Cumhurbaşkanına göre var,
milletvekillerine göre var. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, yine bir soru sormak
istiyorum: Eğer bir ülkede iktidarın değişimiyle ilgili,
dış güçler ekonomik kriz yaratarak iktidarın
değişmesini bir metot olarak tercih etmişlerse 2001 krizi de
diyebilir miyiz ki AK PARTİnin iktidara gelmesi için düzenlenmiş bir
tezgâhtır? (CHP sıralarından alkışlar) Diyebilir
miyiz? 2001 yılına geri dönün.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Yoktu o zaman AK PARTİ.
GÜRSEL EROL (Devamla)
Meclisteki bütün partiler baraja takıldı, MHP dâhil; öyle değil
mi Sayın Grup Başkan Vekilleri? MHP dâhil, DYP, DSP, ANAP, hepsi. Ne
oldu? AK PARTİ tek başına iktidara geldi. Bu, o zaman demek
oluyor mu ki AK PARTİnin iktidara gelmesi dış güçlerin Türk
siyasi tarihine bir müdahalesi ve AK PARTİnin önünün açılması.
(CHP sıralarından alkışlar) Eğer bugün ekonomik krizi
böyle tanımlarsanız sizin gelişinizi de o zaman öyle yorumlamak
lazım. O zaman öyle yorumlamak lazım. (Gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
CHP takılmadı ama, onu nasıl yorumlayacağız?
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade edelim, lütfen.
GÜRSEL EROL (Devamla)
Bakın, eğer dış güçler ekonomimize müdahale etmişse
(Gürültüler)
BAŞKAN Hasan Bey,
lütfen.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Anlamadan konuşma!
GÜRSEL EROL (Devamla)
Türabi Bey, oturur musunuz
Size şimdi bir örnek
vereceğim: Bakın, dış güçler tarihimizde ekonomimize
müdahale etti mi? Evet, etti. Ne zaman etti? 1974te MSP-CHP Hükûmetinin
Kıbrıs Barış Harekâtı'nda müdahale ettiler. (CHP
sıralarından alkışlar) Niye? Çünkü o zaman rahmetli Bülent
Ecevit Başbakan, rahmetli Necmettin Erbakan Başbakan
Yardımcısı, Amerika Birleşik Devletlerine ve Avrupa
Birliği üyelerine rest çekerek Kıbrıs Barış
Harekâtı'nda Beşparmak Dağlarına Mehmetçikimizi indirerek
meydan okudular. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
GÜRSEL EROL (Devamla) O gün
yokluk var mıydı? Evet, o gün yokluk vardı. Neden dolayı
yokluk vardı? Kuyruk var mıydı? Evet, o gün kuyruk da
vardı.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Döviz var mıydı, dolar var mıydı?
GÜRSEL EROL (Devamla) Peki,
niye vardı? Çünkü ambargodan dolayı mal yoktu. Peki, bugün ne var?
Bugün yoksulluk var, yoksulluk. (CHP sıralarından alkışlar)
O gün mal yoktu ama herkesin cebinde parası vardı. Bugün, her yerde
mal var kimsenin cebinde para yok, alım gücü yok, alım; bunları
her boyutuyla değerlendireceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar) İnanın şunu bütün samimiyetimle söylüyorum:
Yokluk ve yoksulluğu birbirinden ayırın. Bizim dönemimizde
hiçbir zaman yoksulluk olmamıştır, yokluk olmuştur. Niye
olmuştur?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Kuyruklar vardı, kıtlık vardı, açlık
vardı, işsizlik vardı, karaborsa vardı; her şey sizin
zamanınızda.
BAŞKAN Sayın
Erol, süreniz tamamlandı.
GÜRSEL EROL (Devamla)
Emperyalist ülkelere karşı biat etmediğimiz için, meydan
okuduğumuz için ama önümüzdeki dönem, 28inci Dönem Elâzığdan
yine milletvekili, 2nci sıradan geleceğim ama sizin hangi partiden siyaset
yaptığınızı o zaman tekrar göreceğiz.
Saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Her türlü yokluk sizin zamanınızda vardı. Allah
göstermesin o günleri.
BAŞKAN Yaşar Bey,
Sayın Kırkpınar, arkadaşlar, rica ediyorum lütfen.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) İnanıyor musunuz bu söylediklerine?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Tabii, tabii inanıyor. Sen kendine bak, o ne demek? İnanıyor
tabii, sen aynaya baksana!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Sen o Bakana inanıyor musun? O Bakana
inanıyor musun?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) İnanıyorum tabii, inanıyorum tabii.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Ne diyeyim ki ben sana.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hastane kuyrukları, tüp kuyrukları
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Aynaya bak, aynaya! Sen aynaya bak
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Bakana bak, Bakana!
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade edin. Sayın Gürer, müsaade eder misiniz.
Bakın, Grup Başkan Vekilini kürsüye davet ettim.
(Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer ile İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar
arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Kırkpınar, müsaade et. Yaşar Bey, lütfen
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Atatürk hepimizin.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Bizim sayemizde gelip oturdun!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Atatürk hepimizin
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili
Onursal Adıgüzelin 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce
konuşma yapan Cumhuriyet Halk Partili hatip, Milliyetçi Hareket Partisine
de Açıkça sataşıyorum. dedi. Arkadaşımızın
her konuşmasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşma konusunda
derin bir arzu ve heyecan duyduğunu anlıyoruz, her
konuşmasında bize dair bir şey var sağ olsun. Bu
heyecanını gidermeye de her zaman hazırız.
Şimdi, bir defa, MHP,
elli üç yıllık bir siyasi partidir, köklü bir siyasi hareketin
temsilcisidir, bir fikir hareketidir. Bırakın, geçen sene, üç ay
önce, beş ay önce söylediklerini, üç yıl önce değil, elli yıl
önce söylediklerini de hâlâ izah eder, arkasında kayalar gibi durur; onu
bil sevgili kardeşim.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) O zaman size
BAŞKAN Ya, Onur Bey,
sen konuşurken kimse müdahale etmedi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Devamla) Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisinin ne söyledikleri üzerine
değil de sizin daha mürekkebi kurumamış sözlerinizin çöp
olduğu bir ortamda
Geçen sene medya düzenlemesiyle alakalı
-hatırlıyorsunuz- burada neler söylüyordu bu
arkadaşımız, diyordu ki: YouTube, Facebook, Twitter bunlar
hepsi Türkiyeyi terk edecek. Siz internete yasak getirmek için, sansür
getirmek için bu yasayı çıkarıyorsunuz. Ben
kalıbımı basıyorum bunlar burada temsilcilik
açmayacak." Dedi mi?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Dedi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Devamla) Dedi. Ne oldu? Ne oldu? Daha bir yıl önce konuştuğun
çöp olmuş senin. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sen Milliyetçi Hareket Partisinin neresiyle
uğraşıyorsun. (CHP sıralarından gürültüler)
İşine bak sevgili kardeşim. Senin
uğraştığın, büyük bir şehvetle bahsettiğin
ne Türkiye Cumhuriyeti ne Milliyetçi Hareket Partisi ve onların
kurduğu sistem senin bir gecede çöken, seçim gecesi çöken CHPye
kurduğun o yazılım veya sistem gibi değildir, bunu da
aklından çıkartma.
Teşekkür ediyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Başkanım, direkt bana, benim görev alanıma,
söylediklerime Çöp. diyor, yaptığım işe hakaret ediyor.
BAŞKAN Yok canım,
öyle bir şey söylemedi.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Olur mu öyle şey?
BAŞKAN - Yani
Söyledikleriniz çöp oldu. dedi. Ne alakası var?
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Hayır, olur mu? Başkanım, benim
yaptığım iş
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Efendim, kurduğu sistemi bir anlatsın, çok önemli.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Dezenformasyon yapıyor.
BAŞKAN Ya, Sayın
Adıgüzel, müsaade eder misiniz.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Lütfen, benim söylediğim
BAŞKAN Müsaade edin
bir
Öncelikle söz hakkı
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Efendim, Muharrem İncenin beyanlarıdır benim ifade
ettiğim hususlar.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Tamam, ben de cevap vereceğim, cevap vereyim.
BAŞKAN Efendim,
Muharrem İnce beyan etsin o zaman Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Tekrar ettim efendim, tekrar etmek suç değil.
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul)
Cevap verebilir miyim?
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel, siz her elinizi kaldırdığınızda söz
alacaksınız diye bir şey yok.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Başkanım, bana sataşıyor, gözünü seveyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç,
buyurun kürsüden
(CHP sıralarından alkışlar)
Yani Grup Başkan
Vekiline söz vereceğim, Milletvekili ona müsaade etmiyor.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Ona sataştı.
BAŞKAN Yani Sayın
Özkoça sataşmadı mı?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Ona da sataştı.
3.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Arkadaşlar, ben Devlet Bahçelinin bir sözünü yüreğime koydum, onunla
olan ilişkimi de bakış açımı da herkes biliyor bu
Genel Kurulda. Bu vatan haininden Cumhurbaşkanı olmaz. dedi Recep
Tayyip Erdoğan için. (CHP sıralarından alkışlar) Ben
onu aldım, yüreğime koydum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Vatan haini demedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Devlet Bahçeli ne zaman bundan vazgeçtiğini söylerse ondan sonra MHPyle
ilgili cevap veririm, onun dışında cevap vermem.
SADİR DURMAZ (Ankara)
Vatan haini ifadesi yok, saptırma!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) İki:
Değerli arkadaşlarım, bir insan kürsüye
çıktığı zaman hakikaten ne söylediğinin farkına
varmalı. Çiftçinin annesine Ananı al da git. diyen senin Sayın
Genel Başkanın değil miydi? (CHP sıralarından
alkışlar) Somada sadece kendi hakkını savunmak isteyen
maden işçisini kendi korumasının ayakları altına
alıp da dövdürten, tekmeleten senin Sayın Genel Başkanın
değil miydi? (CHP sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) İftira, iftira.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ayakları kırılsın!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Çarpıtma, konuyu çarpıtma.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) -
Sadece hakkımı aramak istiyorum. diyen kişiye Sus oradan
terbiyesiz, ahlaksız! diye millete fırça atan senin Genel
Başkanın değil miydi?
Ben, benim Genel
Başkanımı söyleyeyim: Burada, bütçe toplantısında
Kemal Kılıçdaroğlu Şehitlerin paralarının
üzerine yattınız. diye eline vurduğunda yüzde 100 doğru
söylüyordu. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Yaptınız mı?
Yaptınız, şehit yakınlarının paralarını
topladınız, vermediniz.
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Yalan söylüyorsun.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yalan söylüyorsunuz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Biraz dürüst olun, dürüst.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) -
Siz ne şehidi ne vatandaşı ne de milleti düşünmeyen bir
siyasi partisiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Şehitlerin kemiklerini sızlatıyorsunuz be!
Şehitleri şehit edenlerle birliktesiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkanım, kayıtlara geçsin diye
söylüyorum: Sayın Genel Başkanımızın Vatan hainidir.
şeklinde bir ifadesi söz konusu değildir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Var.
BAŞKAN Geçti
kayıtlara.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Başkanım, direkt beni hedef alan bir söylem var,
benim yaptığım bir görev var; bu görevi hedef alan bir sözü var,
benim bunu açıklamak zorunluluğum var, rica ediyorum sizden.
BAŞKAN Efendim, ben o
söylemi sataşma olarak görmüyorum.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Olur mu öyle şey? Başkanım siz
karıştırıyorsunuz, ben size ilk sataşmasını
söylemiyorum, ikinci sataşmasını söylüyorum.
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel, müsaade eder misiniz.
Buyurun Sayın Grup
Başkan Vekili.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, biraz evvel
CHP Grup Başkan Vekili kürsüden Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkanının söylemediği bir sözü ifade ederek
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Söyledi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Cumhurbaşkanımıza ve
Grubumuza sataşmıştır; bu nedenle söz istiyorum.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Aç YouTubeu dinle!
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
4.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bildik ezberler tekrarlanmak suretiyle
ERKAN AYDIN
(Bursa) Cevap ver, cevap!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
içinde bulunduğunuz acziyeti örtmeye
çalışıyor, gerçekten hakaretlerle hakikatleri ters yüz etmeye
çalışıyorsunuz.
ERKAN AYDIN (Bursa)
Bunları söyledi mi söylemedi mi? Bu kelimeleri söyledi mi söylemedi mi sen
onu söyle; bu sözleri söyledi mi söylemedi mi?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Söylemedi.
ERKAN AYDIN (Bursa)
Nasıl söylemedi?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Söylemedi.
ERKAN AYDIN (Bursa) Git,
elindeki bilgisayara gir de bak.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Millî iradenin tecellisiyle
Cumhurbaşkanımızın millet iradesiyle seçilmesini bir türlü
hazmedemeyenler sağa sola sataşmak suretiyle kendi acziyetlerini
örtmeye çalışıyorlar.
ERKAN AYDIN (Bursa)
Söyleyip söylemediğini izah et. Açıkla bakalım; söyledi mi
söylemedi mi, bir açıkla herkes duysun.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Bunlara cevap ver.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Millî iradeyi benimsemediğinizin
göstergesi olarak burada konuşuyorsunuz.
ERKAN AYDIN (Bursa) Herkes
duysun!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sayın Cumhurbaşkanımız on
dokuz yıldır seçimlere girmek suretiyle, demokratik seçimlerde millet
iradesiyle her zaman ipi şampiyon olarak göğüslemek suretiyle,
bulunduğu makamda millete hizmet ediyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Madem
öyle seçimi yap şimdi. Seçimi yap madem, seçimi. Yap şimdi seçimi, o
zaman görelim şampiyonu.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Hadi bakalım hodri meydan! Görün şampiyonu!
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Cevap ver, cevap ver.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Siz, aslında millî iradeyi
benimsemediğinizi göstermeye çalışıyorsunuz. Yazıklar
olsun size! İşte faşist anlayış, işte jakoben anlayış
tam da sizin sergilediğiniz anlayıştır.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz kayyumlardan bahsedin, siz kayyumlardan bahsedin.
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) AK PARTİ, hadi bakalım, hodri meydan!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sayın milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımız on dokuz yıldır bu millete millet
yetkisiyle hizmet ediyor.
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Seçimden niye kaçıyorsunuz?
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Sorulara yanıt vermemek için hamaset yapıyorsun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bunun dışında
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Bursa)
Şampiyon! Hadi seçime gidelim şampiyon.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Hadi şampiyon çık.
BAŞKAN Süreniz
tamamlandı, teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bir dakika ilave eder misiniz? Herkese
.
BAŞKAN Kime ilave
ettim, kime?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Diğerlerine
BAŞKAN Hayır
canım, sataşmadan ilave iki dakika veriyorum sadece, sataşmadan
iki dakika sadece.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Uzatma yok, uzatma yok.
ERKAN AYDIN (Bursa)
Şampiyon! Hadi seçime gidelim şampiyon.
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Verecek cevabı yok. Zaten cevap vermeye
ERKAN AYDIN (Bursa)
Şampiyon! Hadi seçime gidelim şampiyon.
BAŞKAN Sayın Grup
Başkanvekilleri, kürsüden sataşmadan süreniz iki dakika, yerinizden
isterseniz de bir dakika.
Evet, Sayın
Dervişoğlu buyurun kürsüye.
Süreniz iki dakika.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
5.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, İstanbul
Milletvekili Eyüp Özsoyun 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında İYİ Partiye sataşması nedeniyle
konuşması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bu zamana kadar defalarca konuşulmuş ve cevabı
verilmiş konularla alakalı olarak böyle pişirip pişirip
gündeme taşıyorlar ve yüce Meclisin de zamanını
çalıyorlar. O arkadaş nereye gitti bilmiyorum, Adalet ve
Kalkınma Partisinin sözcüsü? (CHP sıralarından Kaçtı.
sesleri) Müsaade buyurun arkadaşlar, iki dakika zaten oldukça kısa
bir zaman. Arkadaşlar konuştu, biz o sorulara da defalarca cevap
verdik.
Şimdi, iktidar
partisinin söyleyecek sözü kalmadı mı ki böyle filmi sürekli geriye
geriye sarıp Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışma
çıkarıyor. Öncelikle bu tavrı, bu tarzı
kınıyorum. Eğer tekrarlarlarsa anlatırız, hangi
saiklerle neleri yaptık, neleri söyledik, onları konuşuruz ama
bu kadar zamanımız olduğunu da zannetmiyorum. Bakın,
sataşmadan dolayı kürsüye geliyoruz, Meclis Başkan Vekilimiz
bize ancak iki dakika veriyor. Siz, bu Meclisi, bu tavrınızla,
saatlerce meşgul ediyorsunuz. Aslında şuna bakıp da
bunları konuşsanız daha iyi.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yürürlüğe
girdiğinde dolar 4,53 liraydı, bugün 15 lira duvarına
dayandı. Siz bunun cevabını verin bu kürsüde. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Yani yapacak çok işiniz
var. Bu sistemi devreye soktuğunuz andan itibaren işsizlik neydi,
şimdi hangi boyuta geldi, gelin bu kürsüden onu konuşun. Bu kürsüden
çiftçinin dertlerini nasıl çözeceğinizi, işçinin dertlerini nasıl
çözeceğinizi, asgari ücreti nasıl halledeceğinizi, Komisyondan
Meclise getirinceye kadar yüzde 40ını kaybetmiş bütçeyi
konuşun ve Türkiye Büyük Millet Meclisini siyasi magazinlerinizle
meşgul etmeyin.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sadece kayıtlara geçmesi
açısından sayın hatibin ifadesine bir açıklık getirmek
istiyorum.
BAŞKAN Bir
sataşma yok.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben kimseye sataşmam.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Hiçbir sataşma yok.
ÜMİT BEYAZ
(İstanbul) Dolara sataştı ya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine geçildikten sonra dolar ne oldu vesaire diye bir kıyas
yaparak
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) -
Ya bunda sataşma mı var, Allah aşkına ya!
BAŞKAN Açıklama
yok biliyorsunuz. Ya, Kayda geçsin. diye böyle bir usul yok. Müsaade edin
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şunu söylüyorum: Üç rakamlı
enflasyonun, dört rakamlı faizlerin görüldüğü sistem de parlamenter
sistemdi. Bunu bilginize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Gurup Başkan Vekili, evet.
Sayın Adıgüzel,
yerinizden bir dakika.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Sayın Başkanım, ben sadece Milliyetçi Hareket
Partisinin internet sitesinde bulunan özelleştirme raporlarına
atıfta bulundum. Ama bir haklılığımız ortaya
çıktı ki iki taraf da birbirine söylediklerinde çok haklı,
memnunlar da bundan, bunun üzerine konuşmak istemiyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Çok etkilendik.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Kanalizasyon boruları da Persil de... Bunların
hepsi birbirinden haklı olabilir ama dönüp baktığımız
zaman siz sosyal medya yasasından bihabersiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Çok etkilendik.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Bugün Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı bile
hayalet temsilcilerden şikâyet ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı
dâhil bütün sözcüler de Bu işi beceremedik -bir buçuk yıl önce-
muhalefet haklı çıktı. diyor, Yeniden yapmak zorundayız.
diyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ya, bırak Allah aşkına be! Çöp oldu konuşman.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Yaptığım işlere gelince de bir ara zaman
verin, gelin, bir uzman getirin; biz YSKyi bile düzeltiyoruz, bu da size bir
şekilde kapak olsun, kullanırsınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Hadi oradan be!
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN 9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi okutuyorum:
Mahalli idarelere
ilişkin işlemler
MADDE 10- (1) Hazine ve Maliye
Bakanlığı bütçesinin;
a)
22-12.31-01-05.02 tertibinde yer alan ödenek, 13/1/2005 tarihli ve 5286
sayılı Kanun uyarınca il özel idarelerine devredilen personelin
aylık ve diğer her türlü mali ve sosyal haklarına ilişkin
ödemelerini karşılamak üzere il özel idarelerine,
b)
36-12.31-01-07.03 tertibinde yer alan ödenek, Köylerin
Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES) kapsamında
köylerin altyapı ihtiyaçları için il özel idareleri ve/veya köylere
hizmet götürme birliklerine,
c)
21-12.31-01-07.03 tertibinde yer alan ödenek, Su Kanalizasyon ve Altyapı
Projesi (SUKAP) kapsamında belediyelerin içme suyu ve atık su
projelerini gerçekleştirmek üzere İller Bankası Anonim
Şirketine, tahakkuk ettirilmek suretiyle kullandırılır.
SUKAP kapsamında ihtiyaç olması hâlinde genel bütçe kapsamındaki
ilgili kamu idaresi bütçesine veya özel bütçeli idare bütçesine ödenek
aktarılabilir. Bu fıkra kapsamında ilgili idarelere yapılan
Hazine yardımları haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz.
(2)
Birinci fikranın (a) bendine göre yapılacak ödemelere ilişkin
usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı ile Hazine ve
Maliye Bakanlığı tarafından birlikte belirlenir.
(3)
Birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerinde yer alan ödeneklerin, 2022
Yılı Yatırım Programında belirlenmesini müteakip,
KÖYDES Projesi için iller bazında; SUKAP için ise belediyeler bazında
dağılımı, kullandırılması, izlenmesi ve
denetimine ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanı tarafından
karara bağlanır.
BAŞKAN Madde üzerinde
ilk söz İYİ Parti Grubu adına Sayın Hüseyin Örs'ün.
Sayın Örs, buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi'nin 10uncu maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz
aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bugün bütçe görüşmelerinin onuncu günündeyiz. On gündür burada
Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve bağlı
kuruluşların bütçeleri üzerinde ilgililerin
sunuşlarını izledik. Bizler de bütçe üzerinde görüşlerimizi
ifade ettik ve ifade etmeye de devam ediyoruz; eksikleri söyledik, söylemeye
devam ediyoruz. Ayın 17sinde de hayırlısıyla bütçe
görüşmelerimizi tamamlayacağız.
Değerli milletvekilleri,
bütçe üzerinde konuşurken hafızamızı şöyle bir
yoklayalım isterseniz. Öyle sizin yaptığınız gibi
kırk elli yıl evveline gitmeyeceğim, elli gün öncesini
hatırlatacağım. Elli gün önce yani 2022 yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi'ni 26 Ekim 2021 tarihinden itibaren Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşmeye başladık. Değerli arkadaşlar, o gün dolar
9,5 liraydı yani elli gün önce dolar 9,5 liraydı; bugün ise 15 TL'ye
merdiven dayamış durumdadır. Daha bütçe kabul edilmeden,
görüşmeleri devam ederken bu bütçenin üçte 1den fazlası eridi,
gitti, yok oldu arkadaşlar. Şimdi, siz daha 2022ye girmeden üçte 1i
yok olan bu bütçeyle hangi yatırımları yapacak, hangi
sıkıntıları giderecek, hangi derde derman
olacaksınız? Bu bütçe bir yoksulluk bütçesidir arkadaşlar, bu
bütçe bir yokluk bütçesidir. Bu bütçede EYTlilerin sorunlarına
ilişkin bir çözüm yok, bu bütçede 3600 ek gösterge sözünü yerine
getirebilecek bir kaynak yok, bu bütçede işsize iş yok, bu bütçede
atanamayan öğretmene kadro yok. Sayıları 400 bini geçen iktisat,
işletme, maliye, ekonometri, uluslararası ilişkiler,
velhasıl iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu gençlerimize istihdam
yok. Bu bütçede atanamayan sağlıkçılarımız, işsiz
mühendislerimiz için umut yok; bu bütçenin vizyonu yok arkadaşlar.
Toplumun yığınla sorunu varken bu bütçenin onları çözecek
gücü yok, takati yok; her şeyden önemlisi
inandırıcılığı yok. Bu bütçe yoksuldan alıp
zengine veren bir bütçedir, bu bütçe vatandaş için yokluk,
kıtlık ve kanaat; iktidar ve yandaşları için bolluk, lüks
ve şatafat bütçesidir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
buraya çıkıyorsunuz, renkli tablolarla, rengârenk grafiklerle, 2022
için hedeflerinizi anlatıyor, Yapacağız edeceğiz.
diyorsunuz. Değerli arkadaşlar, biz geçen yıl da yine bu
tarihlerde burada 2021 bütçesini konuştuk hatırlarsanız. Siz, o
gün yani bir yıl evvel, yine bu kürsüden buraya çıkıp güzel görsellerle
sunumlar yapmış ve 2021 bütçesinde, orta vadeli programda 2021 için
dolar kurunun 7,67 TL olacağını söylemiştiniz. 2021 daha
bitmedi, on beş günümüz daha var ve dolar bugün 15 TL arkadaşlar.
Yani sizin öngörünüzün 2 katına çıkmış. Şimdi, Her şey
güzel, her şey güllük gülistanlık. gibi konuşmaya devam ediyor,
yine vaatlerde bulunuyorsunuz. Ya, millet size nasıl inansın, hangi
sözünüze güvensin? Sizin için söylenebilecek en güzel söz Ayinesi iştir
kişinin, lafa bakılmaz. olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
sizin söylemlerinizdeki dönüşüme yetişebilmek de gerçekten çok zor.
Daha bir iki ay evvel buralarda ne kadar hamasi nutuklar atıyor, müjdeler
veriyordunuz. Her gün gündüzleri burada, akşamları televizyonlarda
Türkiye uçuyor, ekonomi şahlanıyor. diyordunuz, şimdi ise
Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz. diyorsunuz. Ya,
arkadaşlar, AK PARTİye mensup arkadaşlar; sizlere söylüyorum:
Siz, Ey aziz milletimiz, biz bu işi beceremedik, elimize yüzümüze
bulaştırdık. Görüyorsunuz biz konuştukça dolar
fırlıyor, biz konuştukça benzin artıyor, biz
konuştukça zeytinyağı pahalanıyor, biz konuştukça
kömür fiyatı el yakıyor; kusura bakmayın, artık
konuşmayacağız, sükût duracağız, seçim
sandığını getireceğiz. Biz çok konuştuk,
artık sıra sizde, siz konuşun. diyeceğinize bütün
beceriksizliğinizi, bütün hatalarınızı, bütün
yanlışlarınızı muhalefete yıkma gayretinize devam
ediyorsunuz. Beyler, bu ülkeyi yirmi yıldır siz idare ediyorsunuz,
biz idare etmiyoruz, sizin aldığınız kararlar
uygulanıyor bu memlekette. Siz kime ne anlatıyorsunuz? Sorumlu
sizsiniz. Bugünkü perişanlığın, insanların
çektiği sıkıntıların vebali sizlerin
sırtındadır. Bu vebal ağırdır arkadaşlar,
adamın sırtına bindi mi gömleği omuzlarından sökülür,
öyle afra tafra yapıp Bana bir şey olmaz, taşırım.
dedikçe dizleri bükülür. Bunu bilin ve bunu unutmayın diyorum.
Değerli arkadaşlar,
bir de son günlerde çok konuşulan dış güçler meselesinden
biraz bahsetmek istiyorum. Ne zaman zora düşseniz, ne zaman çaresiz
kalsanız hemen bir düşman yaratıyorsunuz, algılarla faturayı
başkalarına kesmek için uğraşıyorsunuz. Son günlerde
de bir dış güç söyleminiz var; dış güç
aşağı, dış güç yukarı. Hemen her konuda
olduğu gibi ekonomide de konuyu getirip getirip dış güçlere
bağlıyorsunuz. Başımıza gelen felaketten ders
alıp politikalarınızı değiştireceğinize,
Biz nerede yanlış yaptık? Bu yanlışı nasıl
düzeltiriz? diyeceğinize suçu dış güçlere atıyorsunuz. Ya,
arkadaş, bu dış güçler kimlerdir? Bunlar nerededirler; nereden
geliyorlar, nereye gidiyorlar? Bu nasıl bir dış güçtür ki
mutfağa giriyor, bizim zeytinyağını oradan buluyor,
zeytinyağının fiyatını 2 katına
çıkarıyor; ya, bu nasıl dış güçtür ki temmuzda 200 TL
olan unun çuvalını aralıkta 350 TLye çıkarıyor; bu
nasıl dış güçtür ki benzin pompasına gidiyor; mazota, tüpe,
elektriğe musallat oluyor? Soruyorum buradan sizlere: Çaya 4 TL fiyat
verdiniz ama bizim çay üreticisi çayını 2,40 liradan; 2,50 TLden
elinden zor çıkardı. Hangi dış güç girdi bizim
çayımıza, hangi dış güç mağdur etti bizim çay
üreticimizi, bunu sizlere sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
İYİ Parti olarak biz yapıcı ve sorumlu muhalefet
anlayışıyla, gördüğümüz eksikleri dile getiriyoruz; soru
önergeleriyle, araştırma önergeleriyle milletin gündemini Meclisin
gündemine taşıyoruz. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Bizden gelen tüm
önergeleri, teklifleri toptancı bir mantıkla reddediyorsunuz.
Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bütçe görüşmelerinde İYİ
Parti olarak biz 19 tane önerge verdik. Bu vermiş olduğumuz
önergelerin 17 tanesi ödeneklerin artırılması yönündeydi ama siz
hepsini reddettiniz. Bakın, bir örnek vereyim: Türkiyede
yükseköğretimde eğitim alan 414 bin öğrencimize ayda 650 TL yani
günde 20 TL burs veriliyor. Biz dedik ki Komisyonda: Gelin, Gençlik ve Spor
Bakanlığı bütçesine 8 milyar 500 milyon lira ilave ödenek
koyalım, böylece hem burs alan öğrenci sayımızı hem de
burs tutarını artıralım, 1 milyon öğrencimize ayda bin
lira burs verelim. Peki, siz ne dediniz? Vermezük. Önergemizi reddettiniz.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'de okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim seviyelerindeki
öğretmen açığı hepimizin malumu. Atanamayan
öğretmenlerimizin mağduriyetini hepimiz biliyoruz. Biz dedik ki
Komisyonda İYİ Parti olarak Gelin, Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesini arttıralım, 6 milyar 250 milyon
lira ek ödenek koyalım, 50 bin ilave öğretmen ataması için
kaynak oluşturalım; hem atanamayan öğretmenlerimizin
mağduriyetini giderelim hem de öğretmen açığını
kapatalım. Siz ne dediniz? Vermezük. Önerimizi yine reddettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Değerli arkadaşlar, AK PARTİli arkadaşlar, sizlere
sesleniyorum: Çoğu gitti azı kaldı, sandık milletin önüne
gelecek ve siz gideceksiniz. Kimse endişe etmesin, biz buradayız,
evelallah geleceğiz ve sorunların hepsini çözeceğiz.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Sadir Durmaz.
Buyurun Sayın Durmaz.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SADİR
DURMAZ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Bütçe Kanunu Teklifinin 10uncu maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamıza göre, mahallî idareler; il, belediye ve köy
halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve
karar organları yine kanunda gösterilen seçmenler tarafından
seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir. Mahallî idarelerin yani
yerel yönetimlerin en önemli işlevi, mahallî nitelikli kamu hizmetlerinin
yerine getirilmesidir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak mahallî idareleri,
millî birlik ve bütünlüğümüzü sağlamada en önemli
uygulayıcılar olarak görmekteyiz. Buradan hareketle rahatlıkla
diyebiliriz ki: Vatan sevgisi, millete hizmetin en büyük gücüdür ve bu sevginin
en iyi gösterileceği zeminlerden biri de hiç şüphesiz yerel
yönetimlerimiz ve belediyelerimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi, mahallî
idareleri, millî kalkınma ilke, hedef ve politikalarının yerel
uygulayıcıları ve yurt sathında
yaygınlaştırılmasının öncelikli
paydaşları olarak görmektedir. Bizim için mahallî idareler ve
özellikle belediyeler, en ücra köşedeki vatandaşla iletişim
hâlinde olan, ihtiyaç ve sorunlarından haberdar, vatandaş
memnuniyetinin ve hayat kalitesinin yükseltilmesini ülkü edinen birimlerdir.
Belediyeler, beşikten mezara kadar vatandaşımıza hizmet
eden, vatandaşımızın iyi gününde de kötü gününde de yanında
olan vefa kurumlarıdır. Ancak son dönemde yaşanan bazı
olaylar üzerinden belediyelerin ne olmadığını ifade etmekte
yarar olduğunu düşünüyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; belediyeler seçim dönemi İşçi
çıkarmayacağız. diye namus sözü verip seçim sonrası
içlerinde şehit yakınları ve yüzde 70 engelli
kardeşlerimizin de olduğu on binlerce kişiyi ekmeğinden
eden vicdan yoksunlarının çiftliği değildir. Belediyeler,
çivi bile çakmadığı hâlde sanal âlemin dehlizlerinde kendilerine
beğeni dünyası kuranların sosyal medya belediyeciliği
yapacakları yerler de değildir. Belediyeler Şu partiye şu
kadar, bu partiye bu kadar kontenjan. diyerek alım hesabı
yapılan pasta paylaşım yerleri de değildir. Belediyeler,
terör örgütlerinin sembollerini çocuk parklarına işleyecek kadar
ihanetin resmedileceği alanlar hiç değildir. Belediyeler, tarihte
varlığımıza kastetmiş şahısların
isimlerinin yaşatılacağı mekânlar da değildir.
Belediyeler, halkımızın millî ve manevi değerlerine sözde
sanat adıyla saldırılan gösteri merkezleri de değildir.
Belediyeler, ayrı para ve bayrak hayali kuranların, özerklik
peşinde koşanların oyun sahası da değildir.
Belediyeler, bölücü örgüt sempatizanlarının, terör örgütlerine
iltisaklı vatan hainlerinin kadrolara doldurulduğu vatana ihanet
merkezleri de değildir. Belediyeler, devletin birliğine, milletin
dirliğine kasteden terör örgütlerinin desteklendiği, kaynak
aktarıldığı terör yuvaları hiç değildir. Kimse,
elde ettiği belediyeler üzerinden boş hayallere kapılmasın,
yaşanan rezaletlerin görülmediğini, bilinmediğini sanmasın.
Milletimiz ferasetiyle olanı biteni görmekte, kimlerin kimlerle iş
tuttuğunu bilmektedir ve zamanı geldiğinde de mutlaka
bunların hesabı sorulacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi de belediyenin ne demek olduğunu
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçelinin ifadeleriyle
açıklamak istiyorum: Belediye demek, Hakka hürmet, halka hizmet, hakikate
riayet demektir. Belediye demek, akıl, ahlak ve adaletle yönetilen, kul
hakkını gözeten, emanete sahip çıkılan yer demektir. Belediye
demek, insanımızla doğrudan temasın ilk yüzü,
demokrasimizin ilk çarkı demektir. Belediye demek, yirmi dört saat
açık kapı, uzatılan eli geri çevirmeyen cömertlik demektir.
Bizim nezdimizde,
belediyecilik, insanı temel alan, millî ve manevi ölçülere uyulması
gereken bir görev alanıdır. Dolayısıyla, belediye
başkanlığı da bize göre kutlu bir emanettir ve emanete
sahip çıkılması, leke sürdürülmemesi, inancımızın
gereğidir. Belediye başkanının bir diğer adı da
şehreminidir yani belediye başkanı şehrin emin
kişisidir. Belediye başkanları, sahip oldukları tüm imkân
ve kaynakları, bir kuruşuna halel getirmeden, hemşehrilerinin
hayat standartlarını yükseltmek, millî ve manevi değerlerimiz
etrafında refah seviyelerini artırmak için seferber etmek zorundadır.
Bu anlamda, gururla ifade edebilirim ki Milliyetçi Hareket Partili belediyeler,
tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeme konusunda bugüne
kadar ahlak ve demokrasi mücadelesini samimiyetle yapmışlar ve
yapmaya da devam etmektedirler.
Biz, yerel yönetimleri,
partimizin görüş, öneri ve politikalarının hayata
geçirildiği ilk alan olarak görürüz. Bu anlayışla, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, yerel yönetimlere dair görüşlerimizi, adına
Üretken Belediyecilik dediğimiz vizyon belgemizde topladık ve
kamuoyuna takdim ettik. Bütüncül yaklaşım-birlikte yönetim
esasına dayalı üretken belediyeciliğin içinde
vatandaşlarımızın sosyal, iktisadi ve kültürel
ihtiyaçlarının tamamına uzanan bir cevaplar silsilesi
vardır. Üretken belediyecilik, tüm faaliyetlerin ve kaynakların etkin
ve verimli kullanılması maksadıyla, finansal, sosyal ve fiziksel
planlamayı birlikte gerçekleştiren bir belediyecilik modelidir.
Üretken belediyeciliğin merkezinde Türkiye ve Türk milletinin kadim
değerleri vardır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; belediyeler, önceliklerini belirlemek, bütçe
disiplini içerisinde eldeki imkânları en akılcı ve verimli bir
şekilde kullanarak vatandaşa hizmet götürmekle sorumludur. Pandemi
döneminin de etkisiyle artan küresel ekonomik daralma, birçok sektörü ve alanı
olumsuz etkilediği gibi belediyelerimizi de zor durumda
bırakmıştır. Artan harcamalar ve iş yükü sebebiyle
belediyelere ilave destekler sağlanmış olmakla birlikte bu
dönemde belki de kahraman sağlıkçılarımızdan sonra en
fazla işin düştüğü yer belediyelerimiz olmuştur ve bu sebeple
belediyelerimizin yanında durmak zorundayız.
Belediyelerde yaşanan
bir diğer sıkıntı da haksız ve hukuksuz işten
çıkarmalardır. Seçimlerde el değiştiren belediyelerde
hiçbir haklı sebebe dayanmayan, tamamen keyfî ve ideolojik maksatlı
çok sayıda işten çıkarmalar olmuştur. Haksız ve keyfî
olarak ekmekleri ellerinden alınan sözleşmeli
çalışanların haklarının iadesi sağlanmalı ve
belediyelerdeki parçalı istihdam sisteminin iş barışını
bozmasına, hizmet verimliliğini olumsuz etkileyebilecek bir hâle
dönüşmesine engel olunmalıdır.
Belediyelere ilişkin
üzerinde durmak istediğimiz bir diğer husus da belediye
başkanı ve meclis üyelerinin özlük haklarıyla ilgilidir.
Hepinizin bildiği üzere belediyelerin yürüttükleri faaliyetlerde en önemli
karar organı belediye meclisleridir. Belediye başkanı ve
belediye meclisi üyelerinin yaptıkları mesai ile kendilerine
sağlanan özlük haklarının doğru orantılı
olmadığı kanaatindeyiz. Görev yaptıkları sürede gerek
belediye içerisinde gerek sahada mesai yapan ve hem hukuki hem de siyasi
sorumluluk üstlenen belediye başkanı ve meclis üyelerinin mali ve
sosyal haklarının gözden geçirilmesinin yararlı
olacağını düşünüyoruz. Aynı şekilde il genel
meclisi üyelerinin de özlük haklarının iyileştirilmesi
gerektiği kanaatindeyiz.
Son olarak,
muhtarlarımızla ilgili birkaç hususu Gazi Meclisimizin dikkatine
sunmak istiyorum. Demokrasi zincirimizin ilk halkası, yerel yönetimlerin
halka hizmet anlamındaki ilk yüzü, devlet ile millet arasındaki ilk
köprü; mahallesinin, köyünün derdiyle dertlenen değerli
muhtarlarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi
ve muhtarlıklarımıza ödenek ayrılması hususu,
kaçınılmaz bir zaruret hâline gelmiştir. Ayrıca, muhtar
adaylığı sürecinin belli bir zaman dilimi içinde
gerçekleşmesi yani muhtarlık adaylığı başvuru
zamanının belirlenmesi ve muhtarlarımız için oy
pusulası hazırlanması, seçim döneminde yaşanan kimi
sorunları da ortadan kaldıracaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle
sözlerimi tamamlarken Gazi Meclisimizi ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Bütçemizin ülkemiz ve
milletimiz adına hayırlara vesile olmasını Cenab-ı
Allahtan niyaz ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.05
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.22
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşimin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Gruplar adına söz
taleplerini karşılamada kalmıştık.
Şimdi, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Murat Sarısaç, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT SARISAÇ
(Van) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bütün
halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkan ve
Genel Kurul, bir hafta önce Mehmet Emin Özkandan ve hasta tutsaklardan
bahsetmiştik. Yaklaşık 1.605 hasta tutsak var ve bunlar bu
iktidar eliyle ölüme terk edilmiş durumdalar. Yine, dün ve bugün de
Şakran ve Diyarbakır Cezaevlerinde Abdülrezzak Şuyur ve Halil
Güneş 1993ten beri cezaevindeydiler yıllardır akciğer ve
kemik kanseri gibi teşhisler konulmasına rağmen ne yazık ki
2 tutsağı da kaybettik bu hastalıklarından dolayı.
Şimdi, AKP her defasında Biz 90lar sürecini, faili meçhul cinayetleri
ortadan kaldırdık. diye nutuklar atıyor ama 90lar süreci
bitmedi hiçbir zaman, hele bizim için hiç bitmedi. Belki 2013 ve 2015
yılları arasında sadece buna kısa bir ara verildi.
Farklı şekilde de olsa yani 90larda domuz bağlarıyla, asit
kuyularına atarak faili meçhuller işleniyordu, bugün sadece taktik
değiştirmiş, yöntem değiştirmiş bir şekilde
bu tutsaklar, 90larda faili meçhullerle katledilenlerin yanında o
zamandan beri tutuklanan tutsaklar, bugünlerde de aynı şekilde ölüme
terk ediliyorlar ki bu infaz yasasıyla zaten buradan da
tescillenmişti. Bu yüzden bu da o katliamın yani 90lardaki faili
meçhullerin devamı niteliğindedir. Buradan söyleyeceğim tek
şey, burada artık ne iktidara ne de muhalefete bir seslenme
değil, sadece bu faşizme karşı yitirdiğimiz
yoldaşlara dönük, onları yaşatamadığımız
için halkımızdan ve onlardan binlerce defa özür diliyorum.
Sayın Başkan,
maalesef, bir bütçeyi daha ekonomik krizlerle, bayat hamasi söylemlerle ve
toplumsal olarak fakirleştiğimiz bir durum olarak yani bir savaş
bütçesiyle tekrar geçirmiş bulunuyoruz. Evet, bu bütçeye biz Savaş
bütçesi. diyoruz çünkü bu sadece bu yılla ilgili de değil, bu
savaş bütçesi, ta yüzyıllık yapısal sorunların
devamı olarak yaptırılan, yapılan ve halkın bütçesi
olmayan bir savaş bütçesidir. Bu, olsa olsa küçük bir
azınlığın, yandaş bir azınlığın
derdine derman olabilecek, asla, bu toplumu, bu halkları kapsamayacak bir
bütçe niteliğindedir.
Şimdi, Bir savaş
bütçesi. diyoruz, sürekli savaştan bahsediyoruz. Bu savaşı
bence artık iyice bir tanımlamak gerekiyor çünkü tarihsel olarak da
savaşların kökenine baktığımızda neredeyse hepsi
ekonomik kökenli savaşlardır. Daha önceleri ganimet alma, egemenlik
kurma ya da egemenliklerini koruma adına savaşlar
yapılıyordu. Ulus devlet öncesi, bir yeri işgal etme veya
orayı tamamen egemenliği altına alma anlamında
yapılıyordu ama ulus devletle beraber tabii ki savaşın
mahiyeti de değişti. Bu dönemde artık sermayenin ve burjuva egemenliğinin
bir aracı hâline dönüştü savaşlar. Daha sonraları da ulus
devletin inşa süreçlerinde özellikle, çıkan ekonomik krizlerde veya
yönetememe sorunlarında da bu ortaya çıkmış olan
hoşnutsuzlukları bertaraf etmek, halkı bastırmak,
memnuniyetsizlikleri baskı yoluyla bertaraf etmek için yine savaş
yollarına başvuruldu.
Savaşların
şöyle de bir özelliği vardır: Şimdi, normal, aklı
başında herhangi bir bireye sorduğunuz zaman elbette ki
savaşı kabul etmeyecektir, barışı tercih edecektir.
Toplumlarda da özellikle modern devletlerde bu algı da
değiştirilmiş durumda. Yani normal şartlarda herhangi bir
kişiye veya topluma kabul ettiremediğiniz savaşı çok
rahatlıkla kabul ettirme imkânlarınız vardır; mesela
güvenlik ve istihbarat eğer devletin tekelinde ise ve basına bu çok
rahat bir şekilde enforme edilebiliyorsa sizin, bu toplumun asla kabul
etmediği, kötü gördüğü, zararlı gördüğü savaşı da
kabul ettirme imkânınız çok daha rahattır. Nasıl? Mesela,
MİT Müsteşarınız çıkar, Suriye'den 3-5 füze attırır,
havuz medyası da bunu sanki bütün dünya size düşmanmış ve
size saldırıyormuş gibi gösterdiğinde çok kolaylıkla
bütün topluma savaşın faydalı bir şey olduğunu kabul
ettirebilirsiniz. Yine, hakeza savaşın diğer özellikleri de
vardır. Sizler karşınıza aldığınız yani
düşman bellediğiniz bir kesime oranla ne kadar güçlü, ne kadar avantajlı
bir pozisyonda olsanız da bu savaşın zararları sadece
düşmanınız tarafında oluşmaz, siz de çok büyük
zararlar görürsünüz. Hem insani hem de maddi olarak birçok zararları
vardır savaşların. Mesela, savaş dönemlerinde ekonomik
olarak büyük yaptırımlarla karşı karşıya
gelirsiniz; hukuk, adalet ve demokrasi anlamında çok büyük zararlara
uğrarsınız. Aynı şekilde, mesela, savaş
dönemlerinde bilime, sanata, eğitime ayrılması gereken bütçeler
aslında savaş bakanlıklarına ayrılır ve siz
kendinizi ifade edemezsiniz hiçbir şekilde çünkü sizin
karşınızda mücadele edilmesi gereken düşmanlar vardır;
eğer siz bu konuda bir itirazda bulunursanız siz de o düşmandan
sayılırsınız. Bu yüzden savaş bu ülkede
yüzyıldır yapısal bir sorun olarak devam ediyor ve devam edecek
gibi de görünüyor.
Sayın milletvekilleri,
yaklaşık yüzyıldır bu ülkenin yaşamış
olduğu çoklu krizleri, yönetememe krizi olarak değerlendiremeyiz.
Mesele tam da Adornonun dediği gibidir, mesele yanlış hayatın
doğru yaşanamama meselesidir. Biliyorsunuz, yüzyıl önce
katı ulus, tekçi devlet anlayışı burada,
coğrafyamızda yaşayan yüzlerce kimliğe yani çoklu kimlik ve
çoklu inançlara göre şekil almadı. Biz, hâlâ bugün o sorunların
acısını yaşıyoruz işte, sürekli savaş hâli
olması bundan kaynaklıdır. Savaş, inkâr, asimilasyon
politikaları sonucu birçok halk ve inanç eriyip gitti. Otokton bir halk
olan Kürtler de yüzyıldır inkâr edilir. Kürtler her anlamda bedeli
ödedi ve ödemeye de devam ediyor. Çünkü Kürt sorununun çözümsüzlüğü
sermayenin yandaşa peşkeş çekilmesinin, mafya ve siyasilerin el
ele vermesinin, yoksulluk ve işsizliğin artmasının, ülkenin
uluslararası sermaye düzenine teslim edilmesinin, hukukun, adaletin ve
demokrasinin yok sayılmasının nedenidir. Çünkü iktidarlar
rantı, yolsuzluğu ancak Kürt düşmanlığıyla örtbas
edebiliyorlar. Yani buradan anlayacağımız, Kürtlere
karşı yüzyıldır bir inkâr ve asimilasyon politikası
var ama bu inkâr ve asimilasyon politikası sadece Kürtlere zarar vermedi,
her anlamda Türkiyede yaşayan bütün halklara zarar vermiş durumda.
Birkaç örnekle somutlaştıracak olursak; mesela, 90larda dönemin OHAL
valisi çıktı ve dedi ki: Burada işlenen faili meçhul
cinayetlere, hukuksuzluklara siz bir millî maç izler gibi bakmak
zorundasınız. 17 bin faili meçhul cinayet işlendi ama bu faili
meçhul cinayetler sadece Kürtlerle de sınırlı kalmadı;
işte, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu gibi
değerlere de bu faili meçhul cinayetler işlendi ve böyle
değerlerimizi de kaybettik. Yine, en basitinden, demokrasi ve adalet
anlamında kaybettirdiğini söylüyoruz Kürt
düşmanlığının, Kürtlere açılan savaşın.
7 Haziran sonuçları
Şimdi, bütün muhalefet, Türkiyedeki herkes bu Hükûmetin
kaybedeceğini düşünüyor, gün geçtikçe de eriyorlar,
katılıyorum size. Ama AKP şöyle bir şey de yaptı: 7
Haziran döneminde kaybetti. Tekrardan nasıl iktidarı ele geçirdi?
Kürtlere savaş açarak tekrardan iktidarını elde etti; bugün de
aynısını yapmayacağı belli değil.
Yine, aynı şekilde,
muhalefet dâhil herkes burada bütün bakanları eleştirirken Süleyman
Soylu buraya çıktığı zaman Süleyman Soylu şöyle de
hukuksuz böyle de antidemokratik. diyor ama, aması var. Bir yerde
çıkıp Süleyman Soylu hukuksuzca hareket edebilir...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MURAT SARISAÇ (Devamla)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi, buyurun.
MURAT SARISAÇ (Devamla)
Süleyman Soylu buraya çıktığında aması şu-
muhalefet bile Evet hukuksuz; yalnız, terörle mücadele ediyor. diyor.
Hayır, terörle mücadele etmiyor. Süleyman Soylu, Kürt köylülerini helikopterden
atıyor, güvenlik güçleriyle bütün Kürtlere zulmediyor, milletvekilleri
hakkında kumpaslar kuruyor. İşte burada, 600 kişinin
karşısında sizin o amanız sonucu neredeyse -CHP ve
İYİ Parti milletvekilleri dâhil- hepimizi, utanmasa, bu Meclisin
içinde tutuklayacaktı. Bu yüzden, Kürt sorununun çözümü sadece Kürtlere
değil, Türkiyeye de nefes aldıracaktır ve bunun da tek çaresi
vardır; Kürt sorununa bakış açısı, Sayın Abdullah
Öcalana bakış açısıdır. Sayın Abdullah Öcalan
üzerindeki tecrit kaldırıldığı zaman, biz, işte
yüzyıllık o aklın ortadan kalktığını ve
artık Türkiyenin gerçekten de Türkiye için mücadele ettiğini
anlamış olacağız.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Seyit Torun, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEYİT
TORUN (Ordu) Sayın başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bütçe görüşmeleri
sırasında, bu kürsüden belediyelerimize pek çok iftira
atıldı, kendi bütçelerini savunamayan iktidar sahipleri buraya
çıkıp belediyelerimizi karalamaya çalıştı. Şunu
söyleyelim: Sorumluluk sahibi hiçbir bakanın yalanı söyleyip
iftirayı atıp köşeye çekilme hakkı da haddi de yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar) Kimse, oturduğu makamlara
güvenip seçilmiş belediye başkanlarımızın
hakkını yemeye kalkmasın. Biz kimsenin hakkını
yemedik, belediyelerimizin hakkını da hukukunu da kimseye yedirmeyiz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, iftiralara
karşı gerçekleri konuşalım. Hepinizin vicdanlarına
seslenerek iktidar ne yaptı, belediyelerimiz ne yapıyor, tek tek
anlatacağım. Önce bir hatırlayalım: Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Başkanı, yerel seçimlerde umduğunu
bulamayınca belediye başkanlarımız için Bunlar topal
ördek. dedi. Bu açıklamayla hukuksuzluğun işaret
fişeğini çaktı. Bununla da yetinmedi, İstanbul'da 13-14
bin oyla seçim mi kazanılır? diyerek milletin iradesini hiçe
saydı. Sonra ne oldu? 13 bin oyu beğenmeyenler 800-900 bin oy
farkını yiyince grup toplantısına çıkıp Ekrem
İmamoğlu'nu 2 kez art arda tebrik etmek zorunda kaldı.
Mayıs 2019da Ticaret
Bakanlığı bir yazı hazırladı, yıllardır
belediye başkanlarında olan belediye şirketlerine atama
yetkisini meclislere verdiniz ama bu girişim de elinizde kaldı.
Şubat 2020de
büyükşehir belediyeleri ulaşım koordinasyon merkezlerinin üye
yapısını değiştirdiniz, belediyelerde olan
çoğunluğu Hükûmete verdiniz. İşte, şimdi o
çoğunlukla İstanbul Büyükşehir Belediyemizin yeni taksi talebini
tam 11 kez engellediniz. Emniyet Müdürlüğünde yapılan kontrollerde
14.875 korsan taksiye ceza uygulanmıştır. İstanbul'un
taksiye ne kadar ihtiyacı olduğu da ortadadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Mart 2020de Covid-19
salgını tüm ülkeye yayıldı, belediyelerimiz yardım
kampanyaları başlattı, halkımız bu hesaplara 15 milyon
lira bağış yaptı. Peki, siz ne yaptınız? CHP'li
belediyeler yardım yapmasın diye bağışlara el
koydunuz. Bunu da yapmayalım, bunun adı
vicdansızlıktır. bile demediniz. (CHP sıralarından
alkışlar) Siz önümüze duvar ördünüz ama biz o duvarı da
yıktık, dayanışma için yeni kampanyalar
başlattık. Gururla söylüyorum ki sadece bu kampanyalarda şu ana
kadar 120 milyon lira destek topladık, ihtiyaç sahiplerinin
faturalarını ödedik, çocuklarımıza eğitim desteği
verdik. Pandemi sürecinde siz 5 maskeyi dağıtamazken biz 5 milyon
haneye yardım götürdük. (CHP sıralarından alkışlar)
İşte, biz bunları yaparken siz vatandaşın
bağışına el koyacak kadar vicdanını kaybeden bir
iktidarsınız. Bunlar da yetmedi; Cumhurbaşkanı
kararıyla belediyelerin afetlerden sonra kampanya başlatma yetkisini
de elinden aldınız. İşte, siz, vatandaşa gidecek bir
tas çorbaya bile göz diken bir iktidarsınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Devam ediyoruz. Belediyelerin
borçlarına karşılık gelen vergi gelirlerindeki kesinti
oranlarını yüzde 50ye çıkardınız. Bu Mecliste,
Türkiye Çevre Ajansı, Turizmi Teşvik Kanunu ve birçok torba kanunla
belediyelerimizin yetki ve gelirlerini kendinize aktardınız.
İşte, siz, boşalan devlet kasasını doldurmak için
belediye gelirlerine göz koyan bir iktidarsınız.
Daha bitmedi, Çevre
Bakanlığı belediyelere araç yardımı ve nakdî
yardım yapıyor. Sayın Bakana 2 kez soru önergesiyle sorduk,
Hangi belediyelere ne kadar yardım yaptınız? dedik. Geçen gün
buraya çıkıp belediyelerimizi kötülemeye çalışan Sayın
Bakan bu sorularımıza cevap vermedi ama biz bunları ortaya
çıkardık. Bakanlık son üç yılda belediyelere 2.628 araç
vermiş, altını çiziyorum, bu araçların yüzde 97si Cumhur
İttifakı belediyelerine gönderilmiş
VELİ AĞBABA
(Malatya) Haram olsun, haram!
SEYİT TORUN (Devamla)
ama ülke nüfusunun yarıdan fazlasını yöneten diğer
belediyelere sadece yüzde 3lük yardım yapılmış, sanki
ihtiyacı varmış gibi saraya bile 5 araç verilmiş.
Sayın Erdoğan Devletin dini adalettir. diyordu; işte, sizin
adaletiniz bu. (CHP sıralarından alkışlar) Aynı
Bakanlık, belediyelere 432 milyon lira da nakdî yardım
yapmış, bizim belediyelerimizin almadığı kesin.
Sayın Bakana defalarca sorduk, yine soruyoruz: Nereye gitti bu 432 milyon
lira? Şimdi, ben bu adaletsizliği Erdoğanın üstadım
dediği Necip Fazılın dizeleriyle anlatayım: Allahın
on pulunu bekleyedursun on kul/Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir
pul/Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi, bu görev suçlarını işleyen
Bakan, yılda bir kez geldiği Mecliste çıkmış
belediyelerimize saldırıyor, bütçesini savunamıyor, İzmir
Büyükşehir Belediyemizi kötülüyor. Sayın Bakan, şunu asla
unutma: Senin itibarın bizi itibarsızlaştırmaya yetmez;
Süleyman Soyluya özenip belediyelere, milletvekillerine iftira atarak makbul
olamazsın. (CHP sıralarından alkışlar) Devletten kör
kuruş destek almadan 6 bin konutun dönüşümünü yapan belediyelerimizi
karalamak sizin haddiniz de değil, hakkınız da değildir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim, Türkiye Belediyeler
Birliğine. Birliğin bütçesinin yüzde 50den fazlası bizim
belediyelerimizden kesiliyor ama birlik kaynaklarının tamamına
yakını sadece Cumhur İttifakı belediyelerine veriliyor.
Arkadaşlar, sormak istiyorum: Böyle bir adaletsizliği hangi vicdan
kabul eder? Bizim için artık Türkiye Belediyeler Birliği yok
hükmündedir. Birlik yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunduk ve bu
birlikten ayrılmak için de her türlü mücadeleyi vereceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bugün bu adaletsizlikleri yapanlar yarın af dileyerek kurtulamazlar.
İktidar milletvekillerine sesleniyorum: Biraz vicdanınız varsa
bu adaletsizliklere ortak olmayın. Yerel seçimlerden önce de pek çok
iftira atıldı. Ne dediler? CHP gelirse yardımlar kesilecek.
dediler. Gururla söylüyorum ki seçimlerde devraldığımız 5
büyükşehirde sosyal yardımları 3 katına çıkarmak bize
nasip oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Ne dediler? CHP
gelirse personel maaşını ödeyemez. dediler. Bizim
belediyelerimizde sizin verdiğiniz asgari ücretten daha fazlası tıkır
tıkır ödeniyor. (CHP sıralarından alkışlar) Ne
dediler? CHP gelirse faturaları teröristler dağıtacak.
dediler. Şunu unutmayın: Bu millet fatura dağıtan terörist
görmedi ama FETÖnün yanında boy boy fotoğraf veren bakanlara
şahit oldu. (CHP sıralarından alkışlar)
Seçimlerden sonra bu
iftiralar az da olsa törpülendi ama biri var ki hâlâ iftiralarını,
suçlamalarını maalesef bırakmadı. Tek mahareti, yalanı
doğru gibi söylemek olan İçişleri Bakanı, geçenlerde, buradan
iftiralar savurdu: İBBde, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde
terörle ilişkili 557 personel var. dedi. Havuz medyası bu
sayıyı bir gün sonra 6ya düşürdü. Aradan bir hafta geçti, ne
557 ne de 6 kişi hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Soruyoruz,
soruyoruz şimdi Sayın Bakan Süleyman Soylu: Yalanla, iftirayla makbul
olamazsın, ancak böyle rezil olursun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Orman yangınları
yaşadık, tüm belediyelerimiz seferberlik başlattı, bölgeye
300 araç, bini aşkın personel gönderdik, onlarca tır yardım
malzemesini vatandaşlara ulaştırdık ama Erdoğan
çıkıp gene bizi suçladı, Belediyeleriniz, itfaiyeleriniz
nerede? dedi. O zaman da söyledik, şimdi de söylüyoruz: Siz otobüs
üstünden millete çay atarken bizim belediyelerimiz yangının
içindeydi. (CHP sıralarından alkışlar) Bizim Genel Başkanımız
mücadeleye destek veren tüm partilerin belediye başkanlarına
teşekkür mektubu gönderdi ama siz, gece gündüz çalışan belediye
personelimizin alın terine iftira attınız. Genel
Başkanımız size Kara kış fonu kurun. dedi,
dinlemediniz ama biz bu fonu belediyelerimizde kurduk, sadece son bir ayda 1
milyondan fazla aileye 160 milyon liralık yardım yaptık. Zam
yapmak size, destek vermek bize nasip oldu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Belediyelerimiz
vatandaşa ucuz ekmek veriyor, biz ucuz ekmek verirken vatandaşları
oralarda kuyruğa girecek hâle getirmek de size nasip oldu. Siz,
İstanbul Büyükşehir Belediyemizin 3 liraya aldığı
dezenfektana soruşturma açıp kendi Bakanlığına 175
liradan dezenfektan satan bir Bakana teşekkür ettiniz, teşekkür eden
bir iktidarsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Siz, 7 bin liraya Atatürk yazılı tabela yapan
Fındıklı Belediyemize soruşturma açan ama Serik
Belediyesindeki 500 bin liralık rüşvete sessiz kalan bir iktidarsınız.
Siz, Orman Genel Müdürlüğünün 155 yangına müdahale aracını
bile kendi belediyelerinize bedelsiz aktaran bir iktidarsınız. Samsun
Büyükşehir Belediyenizdeki 15 milyon liralık yolsuzluğa ses
çıkarmadınız ama Yalova'da yolsuzluğu ihbar eden Belediye
Başkanımızı görevden aldınız, iki yıl geçti,
hiçbir suçlamayı ispat etmediniz ama göreve de iade etmiyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SEYİT TORUN (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım.
Şimdi, yine,
belediyelerimize yönelik kumpas haberleri alıyoruz. Buradan, bu tehditleri
yapan İçişleri Bakanına sesleniyorum: Zalimlerin sultanı,
meydan senindir; elinden geleni ardına koyma. (CHP sıralarından
alkışlar)
Kanal İstanbul meselesi
Maliyeti 15 milyar dolar yani 210 milyar lira; insanda biraz vicdan olur
değerli arkadaşlar ama millet size Dur! diyecek, siyasi ömrünüz bu
ihaneti yapmaya yetmeyecek. Şu anda, TOKİnin ihaleleri tek tek iptal
oluyor, ihalelere teklif veren bile çıkmıyor. Şunu kesinlikle
unutmayın: Yapamayacaksınız, yapamayacaksınız ve asla
yapamayacaksınız! (CHP sıralarından alkışlar)
Son olarak, belediyelerimize
bunca haksızlığı yaparken şunu unutuyorsunuz:
Belediyelerimizden hizmet alan milyonlar size hakkını helal
etmeyecek. Bizim belediyelerimiz bu zor günlerde vatandaşa verdikleri
desteklerle tarihe yazılacak ama siz Ankarayı parsel parsel
satmanın ve İstanbula ihanet etmenin vebaliyle
anılacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Gruplar
adına söz talepleri karşılandı.
Şimdi, şahsı
adına ilk söz Sayın Halil Etyemezin.
Buyurun Sayın Etyemez.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe kanunu teklifinin
10uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
irfan geleneğimizi aşkla yoğuran; ilim, hikmet ve marifeti
sevgi, aşk ve merhamette buluşturan Hazreti Mevlânayı 748inci
vuslat yıl dönümü dolayısıyla rahmetle yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
bütçe kanunu teklifimiz, Hükûmetimizin 20nci,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ise 4üncü bütçesidir.
Global virüslerin ve finansal krizlerin tüm dünyayı
sarstığı, ekonomileri zor durumda bıraktığı
bir zamanda hazırladığımız bütçemiz,
yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme odaklıdır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde, 2022 bütçemizle eğitim, sağlık, adalet ve
güvenlik başta olmak üzere, enerjiden tarıma, ulaştırmadan
sanayiye her alanda elde ettiğimiz kazanımları daha da
yükselteceğiz.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ hükûmetleri olarak milletin iradesini daima her şeyin
üzerinde tuttuk, sessiz devrimler gerçekleştirerek darbeci ve vesayetçi
zihniyete geçit vermedik, 84 milyon vatandaşımızın
geleceğini düşünerek hareket ettik. On dokuz yılda
Değerli milletvekilleri,
genç kardeşlerimiz de hayallerimizi gerçeğe dönüştürmeye, filiz
vermeye başladı. Vatanını dert edinen
evlatlarımızın projeleriyle TEKNOFEST'ler düzenliyor, millî
teknoloji hamlesine destek veriyoruz.
Değerli milletvekilleri,
biz bu cennet vatanımızı hakka, hakikate, hakkaniyete
dayalı bir kalkınma anlayışıyla yönetiyoruz. Biz,
Cumhur İttifakı'nın güçlü iradesiyle eser ve hizmet siyaseti
yaparken, ülkemizi kalkındırırken, geleceği inşa
ederken öğretmenlere, hâkimlere, bürokratlara ve devlet memurlarına
karşı kullanılan üslupsuz dili asla kabul etmiyoruz.
Türkiyedeki dönüşüme ayak uydurmak yerine eskiye dönmeyi tercih edenlerin
çeşitli meslek gruplarını itham edici ifadelerini doğru
bulmuyoruz. Yapılanı yok saymak, projeleri engellemek, hakikati
gizlemek, var olanı yok etmek üzerine kurulu anlayışa milletimiz
asla geçit vermeyecektir. Yalanlarla gerçekleri perdeleyenlere biz
projelerimizle cevap vermeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HALİL ETYEMEZ (Devamla)
Cehaletle mücadele etmek için fedakârca görev yapan Aybüke
Öğretmenimizi, Necmettin Öğretmenimizi ve birçok öğretmeniz ile
masum vatandaşlarımızı şehit ederek eğitim, ilim
ve insanlık düşmanı olduğunu gösteren hain terör örgütüyle
mücadelemiz sürerken terör örgütüyle kol kola yürüyenleri, terör sevicileri
aziz milletimize havale ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
biz, büyük ve güçlü Türkiyenin inşası yolunda gece gündüz
çalışmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle bütçemizin milletimize
hayırlar getirmesini diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci söz, Sayın Aziz Aydınlıkın.
Sayın
Aydınlık, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
AZİZ AYDINLIK
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şanlıurfanın
sorunlarından bahsetmek istiyorum. Şanlıurfa deyince akla
tarım gelir, buğday gelir, mısır gelir, pamuk gelir ancak
bugün Şanlıurfa deyince DEDAŞ geliyor, işsizlik geliyor,
madde bağımlılığı geliyor çünkü siz, yirmi
yıllık iktidarınızda GAPı bitirmek yerine çiftçiyi
bitirmeyi tercih ettiniz; çünkü siz, GAPtan vazgeçerek 4 milyon insanı
işsizlikle baş başa bıraktınız; çünkü siz,
işsiz bıraktığınız gençlerimizi uyuşturucu
baronlarının önüne attınız. Artık yanlış
tarım politikalarınız demek yerine, bilinçli ve istekli olarak
çiftçiyi bitirdiğinizi söylüyorum. Bugün, Güneydoğuda çiftçiye
yapılan zulüm ancak bir senaryonun parçası olabilir. Neredeyse her
gün, Şanlıurfada TOMAlarla elektrik kesmeye giden DEDAŞ
araçlarını görüyorum. Sorsak çiftçi dostu bir iktidarsınız
ama gerçekten öyle değil; asıl hedefiniz çiftçiye zulmetmek,
tarımı bitirmek.
Urfada sulama için çiftçinin
kendi cebinden yaptırdığı bine yakın trafoyu söktünüz
yani 4 milyon hektar araziyi susuzluğa terk ettiniz. DEDAŞla,
TOMAyla söktüğünüz sadece bir trafo değil, siz çiftçi
çocuklarımızın rızkını söktünüz, Türkiyenin
geleceğini söktünüz. Ziraat Bankasından 750 milyon dolar
verdiğiniz şahsın karşısında bile
duramadınız ama devletin gücünü çiftçinin karşısına
diktiniz, Türkiyeyi besleyen çiftçiyi kanser ettiniz. Urfada
fırıncı Un bulamıyorum. diye haykırıyor,
çiftçi, DEDAŞın zulmü altında inim inim inliyor, sanayici artık
ticaret yapamıyor ama sizin temsilciniz Devletin kendisine vermiş
olduğu Türk lirasını gidip dövize yatırmak bir
ahlaksızlıktır. diyor. Sormak lazım: Bu krediyi,
başvurusu reddedilen çiftçiye, sanayiciye, esnafa mı verdiniz yoksa
koruyup kolladığınız bir avuç yandaşa mı? Öyle
bir sistem yarattınız ki vatandaş, bırakın kredi
almayı, bir kamu kuruluşundan torpilsiz hizmet bile alamıyor.
Memleketim
Şanlıurfa'da bir anne şunu söyledi: Çocuklarımı okula
aç gönderiyorum. Bu cümleye bir an olsun hak verecek misiniz, yoksa Kuru
ekmek yiyorlarsa aç değiller. diyen milletvekilinize mi hak vereceksiniz?
Bakın, yine Urfa'da bir
baba şunu söyledi: Vekilim, ben 6 çocuk babasıyım. Allah
rızası için, memleketim Şanlıurfa'yı uyuşturucu
belasından kurtarın. Özellikle gençlerimiz, 20 TL'ye tütün alamıyor
ama 10 TL'ye uyuşturucu bulabiliyor. Şimdi sorarım size:
GAP'ı bitirseydik, gençlerimizi iş sahibi yapsaydık bu
uyuşturucu batağına düşer miydi gençlerimiz?
Buradan iktidara
sesleniyorum: Bu kürsüden size defalarca güneydoğu üzerine,
Şanlıurfa üzerine sözler söylendi, bir kulağınızdan
girdi, diğer kulağınızdan çıktı ancak şu
sözlerimi dikkatle dinleyin: Çantada keklik gördüğünüz Urfalı, bu
saatten sonra, sizi, inanın, sandığa gömecek. (CHP sıralarından
alkışlar) Yapılacak ilk seçimlerde iktidardan gidiş yolunda
size hayırlı yolculuklar diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 10uncu madde
üzerinde soru-cevap işlemi yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi okutuyorum:
Fonlara
ilişkin işlemler
MADDE 11- (1) Türk
Silahlı Kuvvetlerinin stratejik hedef planı ile Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının
ihtiyaç planları uyarınca temini gerekli modern silah, araç ve
gereçler ile gerçekleştirilecek savunma ve NATO altyapı
yatırımları için yıl içinde yapılacak harcamalar;
7/11/1985 tarihli ve 3238 sayılı Kanunla kurulan Savunma Sanayii
Destekleme Fonunun kaynakları, bu amaçla bütçeye konulan ödenekler ve
diğer ayni ve nakdî imkânlar birlikte
değerlendirilmek suretiyle Savunma Sanayii İcra Komitesince tespit
edilecek esaslar çerçevesinde karşılanır.
(2) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bütçe
ile tahsis edilen ödeneklerden birinci fıkra hükümleri gereğince
tespit edilecek tutarları; Emniyet Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis
edilen ödeneklerden zırhlı araç, uçak ve helikopter, insansız
hava araçları (İHA), uçuş simülatörü, Elektronik Harp (HEWS) ve
Kent Güvenlik Yönetim Sistemleri (KGYS) projeleri ile istihbarat ve
güvenliğe yönelik alımlara ilişkin tutarları; Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen
ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen ödeneklerden motorbot
alımına yönelik tutarları; Orman Genel Müdürlüğüne bütçe ile
tahsis edilen ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen ödeneklerden
yangınla mücadele hizmetlerinde kullanılmak üzere helikopter ve uçak
alımlarına ilişkin tutarları; Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına bütçe ile tahsis edilen ödeneklerden petrol ve
doğalgaz boru hatları entegre güvenlik sistemi tedarikine
ilişkin tutarları; Adalet Bakanlığı, Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumuna bütçe ile
tahsis edilen ödeneklerden ceza infaz kurumları, adliye binaları ve
hizmet binalarının güvenlik yönetim sistemlerinin tedarikine
ilişkin tutarları; Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne
bütçe ile tahsis edilen ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen
ödeneklerden Özgün Helikopter Projesi Sertifikasyonu, Bölgesel Sivil Uçak
Projesi Sertifikasyonu ve diğer sertifikasyon faaliyetlerine dair
projelere ilişkin tutarları; ilgili hizmetleri gerçekleştirmek
üzere Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ödemeye ilgisine göre; Millî Savunma
Bakanı, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı,
Tarım ve Orman Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Adalet
Bakanı veya Ulaştırma ve Altyapı Bakanı yetkilidir.
(3) Savunma Sanayii Destekleme Fonundan Hazineye
yatırılacak tutarları bir yandan genel bütçeye gelir, diğer
yandan Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine
ödenek kaydetmeye ve geçen yıllar ödenek bakiyelerini devretmeye
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(4) İlgili yıllar bütçe kanunları
uyarınca, yürütülmesi öngörülen projeler için Savunma Sanayii Destekleme
Fonuna aktarılan tutarlardan kullanılmayan kısımlar,
Savunma Sanayii Destekleme Fonundan ilgili genel bütçeli idarenin merkez
muhasebe birimi hesabına; özel bütçeli idarelerde ise muhasebe birimi
hesabına yatırılır ve ilgili idarenin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir. Gelir kaydedilen tutarlar
karşılığını ilgili idare bütçesine ödenek
kaydetmeye genel bütçeli idarelerde Cumhurbaşkanı, özel bütçeli
idarelerde ise ilgili özel bütçeli idare yetkilidir. Millî Savunma
Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı dışındaki idarelerde ödenek
kaydı, yılı yatırım programı ile
ilişkilendirilerek yapılır.
BAŞKAN Evet, madde
üzerinde ilk söz, İYİ Parti Grubu adına Sayın Ahmet Kamil
Erozanın.
Buyurun Sayın Erozan.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben, izninizle biraz evvel okunan maddenin
bazı unsurlarına değindikten sonra, evvelce ifade etmiş
olduğum üzere, dış politikanın üçüncü perdesine
geçeceğim.
Biraz evvel satın
alınabileceklerden bahsedilirken madde çerçevesinde, helikopter ve
uçaklardan bahsedildi ve tabii ki bunun anlamı özellikle orman
yangınları açısından
Ben merak ettim -geçen sene aynı
madde vardı çünkü- geçen sene ne istemişler diye baktım; geçen
sefer helikopterler var, uçaklar yok. Ha, şimdi, demek ki kafamıza
dank etti. Nasıl dank etti? Bunca orman yandıktan sonra dank etti.
Ha, şimdi, yazık değil mi? Siz bu uçakları niye geçen sene
almadınız? Bu arada Türk Hava Kurumunun da başına gelen
badirelerin bugün nihayet bittiğini memnuniyetle öğrendim.
Biliyorsunuz, adam üç aydır istifa etmeye çalışıyordu,
sonunda bugün kabul edildi istifası. Gözü aydın, adamın gözü
aydın; sizler açısından durum farklı.
Ve üzücü olan başka bir
şey var: Uçak alınacak da uçakların sanki adrese teslim olarak
alınacağı, hatta bir yabancı şirketin
kurtarılması operasyonunun başlatıldığına
dair piyasada haberler dolaşıyor. Yani hiçbir işi hiçbir zaman
şeffaf yapmadığınız gibi bu uçakların da
önümüzdeki dönemde ne kadar şeffaf alınacağı konusu büyük
bir soru işareti olarak kalacaktır.
Türkiye'deki istatistiklerin
ne kadar güvenilemez olduğunu mutlaka herkes biliyor. Ben geçmişte
bir Kozyrev hikâyesi anlatmıştım, Sovyetler Birliği
döneminde en güçlü olduğumuz alan hangisidir? diye sormuştu rahmetli
Süleyman Demirel'e, daha Süleyman Demirel kafasında soruyu çevirirken
Kozyrev demiş ki: En güçlü olduğumuz alan istatistikti. O kadar
güçlüydük ki ilk önce kendi halkımızı aldattık, sonra
kendimizi aldattık, sonra da Batı'yı bir Sovyet ekonomisinin
başarı öyküsünde aldattık. Siz maalesef iktidarınızla
sadece istatistik konusunda değil, demokrasi konusunda da, hak konusunda
da, hukuk konusunda da, özgürlükler konusunda da, basın özgürlüğü
konusunda da Sovyetler Birliğini solladınız. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Sovyetler Birliği
dağıldı, geriye kim kaldı? Rus. Onunla da
yarışmaya başladınız ve fotofinişle onu da
solladınız. Hangi fotofinişle, onu söyleyeyim size:
Biliyorsunuz, Avrupa Birliği zaman zaman -biraz evvel yine infazevlerinden
bahsediliyordu maddenin içinde- Avrupa Konseyi zaman zaman ülkelere
ilişkin hak, hukuk düzeniyle ilgili istatistikler yayınlar. Bunlardan
2020 yılında yayınlanan bir istatistiğe göre, Türkiye'de
100 bin kişiye 357 tutuklu düşüyor. Türkiye 1inci sırada,
fotofiniş diyorum, Rusya'da 356, arada bir kişi var, yine
başardınız bunu. Ben bunu niye söylüyorum? Plan ve Bütçe
Komisyonunda Adalet Bakanlığı bütçesi konuşulurken ben bir
örnek verdim Bursa'dan, bir cezaevindeki durumdan, insanların ranzalarda
değil, artık yere battaniye sererek yattıklarından
bahsettim ama mesele bu değil, mesele siz suçu önlemek açısından
bir çaba göstermiyorsunuz. Bir insanın bir suçu işlemesine gelinceye
kadar önlemek diye başka bir süreç var, bunu yapamadınız, bunu
özellikle kadınlara yönelik suçlarda yapamıyorsunuz. Suçlunun kim
olduğu belli, arkasından kadının başına ne
geleceği belli, o adamı o kadından uzak tutamıyorsunuz.
Tabii, hep birlikte şöyle bir riskle karşı karşıyayız:
Bir yandan da hâlâ cezaevi, infazevi inşa etmeye devam ediyorsunuz ve o kadar
hızlı inşa ediyorsunuz ki biz bu parayı nereden
bulduğunuzu da anlamakta güçlük çekiyoruz. Ha, o zaman ister istemez
diğer köprülerde filan olduğu gibi acaba burada da mahkûm
garantisiyle mi infazevi inşa ettirmeye
başladığınızı da merak ediyoruz. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Yine, bunun içinde, maddenin
içinde, İHA'lardan SİHA'lardan bahsediliyor. Biz, İYİ Parti
olarak savunma sanayimizde İHA ve SİHA sektöründeki
başarıyı büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz ama
sattığımız şey domates, patates değil. Hadi,
İHA bir savunma ama SİHA bir savunma silahı değil. Size
örnek vereceğim: Bugün, Amerika'ya gidip F-16 alacağız.
diyoruz bu ara F-35 alacağız. diyoruz değil mi? Amerika'ya
gidip herhangi bir silahı firmasından alıp buraya getirmek
mümkün müdür? Değildir. Onun bir izin süreci vardır. Şimdi,
Türkiye'de böyle bir izin süreci yok. Sayın Cumhurbaşkanı, yine
bir damadın, başka bir damadın firmasının âdeta
pazarlama müdürü olarak çalışıyor, Alın. diyor,
Satın. diyor. Nedir? Ukraynaya satıldı. Ukrayna nerede?
Kuzeyimizde. Kimle? Rusla kafa kafaya gelmiş vaziyette, bir iç
çatışma içinde ülke. Buna kalkıp biz İHA da sattık
SİHA da sattık. Ne dedi Rus? Yani Rusun
En son, Sayın
Cumhurbaşkanı Putinle telefon görüşmesi yaptı
biliyorsunuz, arkasından bir açıklama yaptılar, Bayraktar diye
ismini yazarak açıklamayı yaptılar. O cümleyi ben size tercüme
edeyim: Başlarım sizin Bayraktarlarınıza, bizi arkadan
vuruyorsunuz. Biz size S-400leri kara kaşınız kara gözünüz için
mi sattık? Bir Rusun başına bir iş gelirse
yanmışsınız. dedi adam. Bu, satış
açısından. Bu bitmedi, Mısırla ilişkilerinizi
düzeltmeye çalışıyorsunuz, Etiyopyaya satmaya
kalktınız. Mısırlılar hemen frene bastılar,
takıldı kaldı o normalleşme süreci. Bitmedi, Somaliye
satmaya çalışıyorsunuz. Ben şunu merak ediyorum: Bu, bu
kadar kolay mıdır? Bu sadece bir askerî savunma sanayisi ürününden
ibaret değildir, bunun ne gibi siyasi, askerî sonuçları
olacağının bu binanın, bu çatının altında
değerlendirilmesi gerekmez mi? Aynı şey alımlar açısından
geçerli. S-400leri alırken Alın. denildi alındı, bu
binanın haberi yoktu yani. Sonunda nereye geldiğimizi, ne gibi
kırmızı çizgilerle değil kırmızı duvarlarla
karşı karşıya kaldığımızı da
herhâlde sizler de benden daha iyi biliyorsunuz. Bu askerî savunma sanayisi
sadece askerlere bırakılabilecek bir iş değildir.
Dolayısıyla, bunun siyasi otorite
Sadece yürütmeden bahsetmiyorum
siyasi otorite deyince, burası da siyasi bir mekân; en azından bu
gibi alımların, satımların ilgili komisyona getirilip en
azından bilgisinin verilmesi gerekir.
Savunma sanayimizde
başka bir sorun da yaşıyoruz biz. Bir fukaralıktan,
yokluktan bahsediyoruz ya, savunma sanayisi maalesef bir beyin fukarası
olmak durumu veya riskiyle karşı karşıya. Yani o biraz
evvel katma değeri yüksek ürünleri üreten zihinler, beyinler maalesef,
içinde bulunduğumuz ekonomik sebeplerden dolayı bu ülkeden başka
bir ufka yönelmek konusunda bir arayış içindeler.
Dış
politikamıza baktığımızda da maalesef dış
politika ile ekonomik güç arasında doğrudan bir ilinti vardır.
Yani bir ülkenin 25 bin dolarsa kişi başına geliri dış
politikası başka bir ağırlıktadır. Bugün maalesef
biz 8 bin değil, 7.500 dolara doğru hızla gidiyoruz. Böyle bir
ülkenin dış politikada güçlü olduğundan söz etmek mümkün
değildir.
Geçen gün
Dışişleri Bakanı buradayken HTŞ ve
şürekâsının maaşlarına zam yaptınız. dedim.
Yok öyle bir şey dedi bana. şey. Ben tabii, terbiyeli bir
insanım Dışişleri Bakanı yalan söylüyor. diyemem ama
şunu söylerim, Bendeki bilgi Dışişleri Bakanında
yok. derim. Ha, şimdi, bitmedi, Türkiye olarak ihracatımız
artıyor. diyorsunuz, başka bir şey yapıyorsunuz şu
anda; şu anda siz Suriye'ye ekonomik kriz ihraç ediyorsunuz. O maaş
zammı zaten onun sebebi ama orada da bitmedi, burada, Türkiyede nasıl
ekmek kuyrukları varsa bugün Türkiye'nin kontrol ettiği
coğrafyada ekmek kuyrukları var. Türk lirası, Suriye lirası
nezdinde dahi değer kaybetti ve orada da yetmedi, insanlar orada Türk
lirası kullanımına geçmiş olduklarından dolayı
bin pişmanlar.
Vakit sınırlı
olduğu için maalesef bazı konular atlayarak gitmek durumundayım.
Bu en son -onu memnuniyetle kaydettik- Türkiye ile Ermenistan
ilişkilerinin başka bir evreye geçeceğine dair... Tabii ki bu
zor bir dosyadır. Yani bu sadece özel temsilci atanmasıyla aşılabilecek
bir sorunlar zinciri değildir. Dolayısıyla ümit ederiz ki
Biden'la görüşüldükten sonra çıkıldığında
Hamdolsun. denildiği gibi bu sürecin bir noktasında da Hamdolsun.
denilmez.
Biz dış politikada
ne yapacağız, ne yapmayacağız diye uzun bir serenat yapmaya
gerek yoktur. Biz, önümüzdeki dönemde iktidar ne yaptıysa bugüne kadar
dış politikada -ki sadece hatalardan ibarettir- bunun tersini
yapacağız. Bizim cumhuriyetin birtakım temel değerleri
vardı. Bu değerleri iktidar maalesef bir kenara itti ve -biraz evvel,
biraz evvel derken geçen hafta sözünü ettiğim, bir İtalyan çukurundan
bahsetmiştim- bizi bir İtalyan çukuruna düşürdü, biz orada
debeleniyoruz. Biz değil, siz debeleniyorsunuz.
Son bir şey de
söyleyeyim, bugün maalesef öğrendim. Bana Libya filan demeyin bir daha.
Açtırmayın kutuyu, söyletmeyin kötüyü. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Daha fazlasını o
toplantıda hazır bulunan A-Ka-Peli milletvekili
arkadaşlarınızdan öğrenirsiniz.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Söyle söyle, Sayın Büyükelçim, söyle.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Cemal Çetin, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMAL
ÇETİN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
11inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
2022 yılı bütçesinin görüşmeleri yapılırken
Türkiye'nin kalkınmasına büyük katkıları olan Avrupa
Türklüğünün Almanya'ya iş gücü göçünün 60ıncı
yılını yaşıyoruz. Bu vesileyle, göçün 60ncı
yılında Almanyadaki insanlarımızın durumlarını
vaktim yettiğince sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz, 1960lı yıllarda işsizlik, gelir
dağılımındaki adaletsizlik ve siyasi çalkantılar gibi
nedenlerle sosyal ve ekonomik alanlarda birtakım
sıkıntılarla mücadele ediyordu. Aynı yıllarda Almanya
ise üretim ve ekonomik kalkınma sürecinde işçi ihtiyacını
gidermek için çeşitli ülkelerden yabancı işçiler
aldığı bir dönemi yaşıyordu. Türkiye ile Almanya arasında
30 Ekim 1961de imzalanan ve göçün önünü açan İşgücü
Anlaşmasından sonra vatandaşlarımız gruplar hâlinde
Almanyaya çalışmak üzere gitmeye başladılar.
Altmış yıl önce İstanbuldan hareket eden trenlerle,
hayallerini ve umutlarını bavullarına doldurarak Almanyaya
giden işçiler para kazanıp geri dönmeyi hayal etseler de oraya
yerleştiler ve Almanyanın en büyük etnik göçmen grubu hâline
geldiler.
Türkiyedeki hayat
şartlarının çok zor olduğu bir dönemde yurt
dışına ilk giden Türk vatandaşlarının büyük bir
kısmı maddi imkânları son derece kısıtlı ve
herhangi bir mesleki deneyimi olmayan kişilerden oluşmaktaydı.
Dilini bilmedikleri, dinine ve kültürüne yabancı oldukları ülkeye
giderek çok zor şartlarda yaşadılar. Almanyaya işçi olarak
giden birinci nesil, ağır işlerde
çalıştırılmaya uygun olup olmadıklarının
tespit edilmesi için aşağılayıcı bir sağlık
kontrolüne tabi tutuldu, insan oldukları, uyum sürecine ihtiyaç
duyacakları gerçeği göz ardı edilerek hemen işçi
yurtlarına yerleştirildi ve ertesi gün de işe gönderildiler.
Almanyaya ilk giden Türk işçileri, dil bilmedikleri için
imzaladıkları sözleşme şartlarını kontrol etme
imkânına sahip değillerdi. Genellikle, imzaladıkları
sözleşme alanlarının dışındaki iş
kollarında, ağır şartlarda
çalıştırıldılar. Ancak kısa zamanda çok para
kazanıp memleketlerine dönme amacı güttükleri için zorluklara
katlanmak ve çok çalışmak gerektiğini düşünüyorlardı.
1970li yıllardan
itibaren Türk işçileri aile birleşiminden faydalanarak ailelerini
Almanyaya getirmeye başladılar. Bu durum Türklerin Almanyada
kalıcı olmasının en önemli etkenlerinden biri hâline geldi.
Almanyada yaşayan Türkler, geçen altmış yıl içerisinde hem
Almanyaya hem ana vatanları Türkiyeye ve memleketlerine sosyal, kültürel
ve ekonomik anlamda önemli katkılar sağlamışlardır.
Almanyanın Anayasasına saygılı, kanunlarına riayet
eden, dinî inanç ve kültürlerine saygılı bir şekilde
hayatlarını sürdürdüler ve sürdürmeye devam ediyorlar. Fakat
aynı hoşgörü onlardan esirgeniyor. Almanyada yaşayan Türklerin,
1960ların başından beri yaşadıkları sorunlar
çözüme kavuşturulamadığı gibi, yeni yeni sorunlarla da
mücadele etmektedirler. Vatandaşlarımızın önemli bir
kısmı Alman vatandaşlığına geçmiş
olmalarına ve Almanyaya sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda çok şey
katmalarına rağmen ayrımcılığa tabi tutuluyorlar,
hâlen ikinci sınıf insan olarak görülmektedirler. Özellikle son
yıllarda Türklere karşı yürütülmekte olan entegrasyon
politikaları sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda onların hayat
şartlarını daha da ağırlaştırmaktadır.
Ayrımcılığa dayalı çeşitli düzenlemeler ve
asimilasyon politikaları hayata geçirilmiştir. Bugün Türkler
arasındaki işsizlik oranı ayrımcılık sebebiyle
ülke ortalamalarının üzerinde seyretmekte ve en önemli sorun olarak
göze çarpmaktadır.
Karşı
karşıya kaldıkları diğer bir sorun ise, yabancı
düşmanlığı ve İslam
karşıtlığıdır. Yabancı
düşmanlığı, yalnız sokaklarda değil, evlerde,
devlet dairelerinde, iş yerlerinde, okullarda ve hayatın her
alanında artarak devam etmektedir. Türkler sürekli
aşağılanmış, ayrımcılığa tabi
tutulmuş, şiddete maruz kalmış, bu sebeple çok büyük
acılar çekmişlerdir. Solingen ve Möllndeki evlerinde yakılarak
hayatını kaybeden vatandaşlarımızın
acıları hâlâ tazeyken NSU seri cinayetleri ve Hanaudaki cinayetler
de bu acılara eklenmiştir.
Almanya'da doğup
büyüyen, eğitim gören çocuklar yaşadıkları ülkenin dilini
çok iyi konuşmalarına rağmen ana dilleri Türkçeyi
unutmaktadırlar. Türkçenin öğretilmesi konusundaki engeller her geçen
gün arttırılmaktadır. Okullarda okutulan yardımcı
Türkçe dersleri kaldırılmış, Türkiye'den öğretmen
getirilmesi engellenmektedir. Türk çocuklarının okul bahçelerinde
bile Türkçe konuşmalarına hoşgörü gösterilmemektedir. Aile
birleşimine engeller getirilmiş, Türkiye'den evlenen gençler
eşlerini Almanya'ya getirmekte büyük zorluklarla
karşılaşmaktadırlar. Türkiye'deki eşlerinin Almanya'ya
gelebilmesi için iyi derecede Almanca bilmeleri isteniyor. Bu da sadece
Türklere yönelik bir uygulama olarak dikkat çekmektedir. Bir yandan
ayrımcılık ve yabancı düşmanlığıyla karşı
karşıya kalan Türkler, diğer yandan Almanya'ya yuvalanan ve
Almanya tarafından korunan PKK ve FETÖ terör örgütlerinin de
saldırılarına maruz kalmaktadırlar. Irkçılar ve PKK
terör örgütü tarafından Türk kurumu ve iş yerlerine, Türk
derneklerine, camilere, sokaktaki insanlara sürekli saldırılar
yapılmaktadır. Türkiye'den kaçarak Almanya'ya sığınan
FETÖ mensupları, Almanya'da yaşayan Türkleri ve Türkiye'yi
açıktan hedef almakta, Türk toplumunun ve Türk
kuruluşlarının dışlanmasına neden olacak yalan ve
iftiralarla kamuoyu oluşturmaya gayret etmektedir. Almanya'da medya ve
televizyonlarda saldırıya uğrayan kişi ve kurumlarla ilgili
Türkiye'nin uzantıları, Türkiyeye yakın. denilerek ya da
ırkçı gibi iftiralar atılarak saldırılar
masumlaştırılmaya çalışılmakta ve
saldırganlar cesaretlendirilmektedir. Bunun yanında,
politikacılar ve siyasi partiler seçimlerde oy toplama
kaygısıyla göçmenleri siyasi malzeme olarak kullanıyorlar, var
olan yabancı düşmanlığını körüklüyorlar.
Türklerin Almanya'ya
sağladıkları başta ekonomik olmak üzere, sosyal ve kültürel
pek çok alandaki katkılarına karşılık, oralardan
bazı beklentileri vardır. Bu beklentilerin başında, göçmen
hakları konusundaki yasal düzenlemeler, yabancı
düşmanlığı ve ırkçılığa karşı
önlemler, ana dilde eğitim ve din konusundaki
ayrımcılığın sona erdirilmesi, aile birleşiminin
önündeki engellerin kaldırılması gibi talepler gelmektedir.
Bugün 3 milyon Türk kökenli kişi Almanya'da yaşıyor,
yaklaşık yüzde 50si vatandaş ya da çifte vatandaş
olmuş. Yıllardır yaşanan ayrımcılık,
dışlanma ve karşılaştıkları
aşağılamalara, şiddete ve uğradıkları
saldırılara rağmen çok çalışarak başarıya
ulaştılar. Türk kökenli insanlar toplum hayatında, spordan,
sanata, her alanda Almanya'nın ayrılmaz bir parçası hâline
geldiler. 915 bin Türk kökenli göçmen ev ve mülk sahibidir, 100 binin üzerinde
Türk kökenli işveren 800 binden fazla kişiye iş imkânı
sağlıyor ve yılda 40 milyar avroyu aşan ciro
yapıyorlar. Türk kökenli mühendis, doktor, hâkim, savcı, avukat,
öğretmen sayısı artmıştır; her meslekte
varlık gösteriyorlar ve sayıları her geçen yıl
artmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Almanyadaki Türkler iki ülke arasında gönüllü elçilik yaptılar,
sosyal ve kültürel zenginliklerin artmasına sebep oldular. Onlara,
Almanyanın ve Türklerin sahip çıkması hâlinde daha birçok başarıya
ulaşacaklarına, elde ettikleri başarıların hem
Almanyaya hem Türkiyeye hem de insanlığa büyük faydalar
sağlayacağına inanıyorum. Bu vesileyle, Almanyaya ilk
giden ve büyük zorluklara göğüs germek mecburiyetinde kalan birinci
nesilden vefat edenleri rahmetle anıyor, hayatta olanlara
sağlıklı, uzun ömürler diliyorum.
Görüşülmekte olan 2022
yılı bütçemizin vatanımıza ve aziz milletimize
hayırlı olmasını Yüce Allahtan diliyor, sizleri tekrar
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Erdal Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERDAL
AYDEMİR (Bingöl) Biraz erken başladı Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu kürsüden benden önce de konuşan,
özellikle HDP hatipleri defalarca Kürt, Kürtlük, Kürt dili, Kürt
folkloru ve Kürt kültürü gibi çeşitli kavramlarda tanımlamalar
yaptılar. Maalesef ki gelinen noktada, bu tanımlamaların
anlaşılmadığı ortaya çıktı. Bundan
dolayı da çok kısa da olsa bu konuyla ilgili bir açıklamada
bulunma zarureti hissettim.
Sayın Meclis,
değerli milletvekilleri; bakın, bu, meyve dünyasına ait nar
meyvesi. Bu nar, kırmızı, kabuğu sert, içerisinde de tane
tane, kırmızı kırmızı çekirdekleri olan bir
meyve; aroması çok farklı, lezzeti çok farklı, tadı çok
farklı. Evet, arkadaşlar. Bu da yine meyve dünyasında portakal
olarak tanımlanan bir meyve; bakın, rengi turuncu, kabuğu daha
yumuşak, içerisi dilim dilim, lezzeti, tadı, aroması çok
farklı. Bakın, bu da meyve dünyasına ait, portakal olarak
tanımlanan meyve.
Evet arkadaşlar,
şimdi, bunu niye açıkladık? Bakın, ister zor ve inkârla,
ister yasa zoruyla, siz narı zorla portakal yapamazsınız ya da
tersi, bu portakalı zorla nar yapamazsınız. (HDP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Yaparız.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Şimdi, bu açıklamalarım, özellikle, Türklük üzerine, Türk
milliyetçiliği üzerine siyaset yapan partilere çağrım olsun:
Arkadaşlar, Türkler -tarihe çıktıkları zaman milattan önce
177- Altay Dağlarının güneyinde yaşayan topluluklar,
halklardır ve Türk bunlara komşu olan Çinliler tarafından
verilen bir isimdir. Bakın, Türkler kendilerine Türk dememişlerdir,
kendilerini Türk olarak tanımlamamışlardır. Bu
tanımı kim yapmış? Komşuları olan Çinliler
tarafından yapılmış.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sen
portakal ile narı anlat, Türklüğü anlatmak senin işin
değil, boş ver!
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bakın arkadaşlar, evet, aynı zamanda Mezopotamya olarak
tanımlanan yerlerde yaşayan topluluklara, halklara, gruplara da
komşuları olan Ermeniler ve Farslar tarafından Kürt
denmiş.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sen
portakal ile narı anlat.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Evet, Kürtlerin yaşamış olduğu coğrafyaya da
tarihsel olarak kürdistan denmiş. Ta ki bakın, binli yıllara
kadar Orta Asyadan ilk gelen Türk kabileleri 140 kişilik bir oba hâlinde
gelmişlerdir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
Türkler beş bin yıldır burada.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
140 kişilik gelen bu obayı yerleşik halk, Kürtler, Ermeniler
ve Farslar bağırlarına basmış,
bağırlarına. Dolayısıyla burada Kürtü inkâr etmek
Türklüğü inkâr etmektir, Kürt dilini inkâr etmek Türkçeyi inkâr etmektir.
(HDP sıralarından alkışlar)
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Hadi oradan!
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Kürt folklorünü, Kürt müziğini inkâr etmek Türk müziğini, Türk
folklorünü inkâr etmektir. Buna böylece bir nokta koyalım.
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Türkler tarih yazmıştır.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Evet, sayın AKP Grubu, bu bütçe neyin bütçesi biliyor musunuz
arkadaşlar? Bu bütçe aşk bütçesi, aşk; Recep Tayyip
Erdoğanın, AKP Genel Başkanı, yürütmenin başı
Recep Tayyip Erdoğanın Kolin İnşaata duyduğu
aşkın bütçesi. (HDP sıralarından alkışlar)
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Türkiye bütçesi, Türkiye!
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bakın, bakın, Recep Tayyip Erdoğanın Kalyon
İnşaata duyduğu aşkın meyvesi bu bütçede nasıl
ortaya çıkıyor? 49 milyar, eski parayla 49 katrilyon lira; Recep
Tayyip Erdoğanın Kalyon İnşaata duyduğu
aşkın meyvesi. Evet, bununla kalmıyor, Recep Tayyip
Erdoğanın Kolin İnşaata duyduğu aşkın
meyvesi 40 milyar, eski parayla 40 katrilyon liralık ihale. E, Cengiz
İnşaatsız olur mu? Cengiz İnşaata duymuş
olduğu aşkın meyvesi 33 milyar, eski parayla 33 katrilyon lira.
Rönesans Holdinge duymuş olduğu aşkın, sevginin meyvesi tam
eski parayla 15 katrilyon lira. Bununla kalmıyor, AKP Genel
Başkanı, yürütmenin başı Recep Tayyip Erdoğan
bakın, ne yapıyor? Bakın, dünya genelinde Limak Holdingi 49
milyar dolarla, 49 milyar dolarla 1inci sıraya çıkarıyor. Bu ne
aşktır ya, bu ne aşktır. Siz Birleşik Arap
Emirliklerine, siz Katara gidip 1 milyar, 2 milyar aranırken,
dilenirken, önce, Cengiz İnşaata, Limaka, Koline, Kalyona, MNGye
vermiş olduğunuz paraları, dolarları Getirin. deyin,
dolarları. (HDP sıralarından alkışlar) Ama başka
bir aşk var; bu, ilahi bir aşk, ilahi bir aşk. Böyle bir
aşk görülmemiş dünyada, ne şimdi ne de bundan sonra da. Kim bu
biliyor musunuz? Bu, Şemsi Tebrizînin Mevlâna Celâlettin Rûmiye
duyduğu aşk. Bir diğer deyişle, Ethem Sancakın Recep
Tayyip Erdoğana duymuş olduğu aşk. Peki, bu aşk
meyvesini vermez mi? Elbette ki verir. Bu meyvenin ismi ne? BMC araç, büyük
araç, ağır araç fabrikasının Ethem Sancaka hediyesi. Var
mı itirazınız, var mı söyleyeceğiniz bir laf? Varsa
gelin söyleyin. İşte ilahi aşkın sonucu da bu. Sizin
bütçeniz aşk bütçesi, para bütçesi, dolar bütçesi.
Arkadaşlar, sayın
vekiller; şimdi, lütfen, herkes çok dikkatli baksın. Özellikle AKP,
AKP Grubu, bu nedir, bu? (HDP sıralarından alkışlar) Sizin
yıllardır unuttuğunuz bir tencere bu, tencere. Bu tencerede ne
pişiyor biliyor musunuz? Bu tencerede aş pişiyor, aş, yemek
pişiyor; sizin hayatınızdan, hafızalarınızdan
sildiğiniz aş, yemek. Bu tencerenin sahipleri bakın kimler? Bu
tencerenin sahipleri, bakın, şu anda çöpten ekmek, sebze
toplayıp evlerine götürenler, alın.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Nerede o?
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bu tencerenin sahipleri kilometrelerce ekmek kuyruğuna dizmiş
olduğunuz bu millet, bu halk.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Neresi orası?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ramazan Bey, çevrene bakarsan bulursun onları.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bu tencerenin sahipleri Hep biz mi şükredeceğiz, biraz da Recep
Tayyip Erdoğan şükretsin. diyen 73 yaşındaki bu teyze; bu
tencerenin sahipleri, ekmek kuyruğundayken yağmur altında
gözyaşı döken bu amca; bu tencerenin sahipleri -ya, bundan insan olan
utanır, insan duygusu olan utanır, insani vasıfları
taşıyan herkes utanır, herkes utanır- bebeğini, 0 yaşındaki
çocuğunu elektrikli saç kurutma makinesini diğer çocuğunun eline
verip ısıtmasını sağlayan anne; sekiz aylık
biriken kirasını ödemediği için intihar edenlerin tenceresi bu.
Evet, bu tencere kimin tenceresi? Yine, Samsunda pazara gitmesi için
eşine harçlık veremeyen ve bunun sonucunda kendisini asan, intihar
edenlerin tenceresi. Evet, arkadaşlar, bu tencere, son olarak da
çiftçinin, almış olduğu kredi borçlarını
ödeyemediği için intihar etmek zorunda kalanların tenceresi.
Şimdi, bu tencere niye bu kadar kutsal biliyor musunuz arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bu tencere AKP iktidarı döneminde görmüş olduğu zulmü hiçbir
dönem görmedi, hiçbir dönem görmedi. Bu tencerenin sahipleri işsizler,
yoksullar, emekliler, doktorlar, hemşireler, öğretmenler, çiftçiler,
10 milyon işsiz. Bu tencerenin sahipleri neyi bekliyor, biliyor musunuz?
Bu tencerenin sahipleri önlerine koyulacak ilk seçimdeki sandığı
bekliyor, sandığı. Bu sandıkta ne yapacaklar, biliyor
musunuz? Bu tencerenin içerisinde helvanızı kavuracaklar,
helvanızı, helvanızı yapıp dağıtacaklar.
Saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
Tencere kadar değeriniz
olsun.
VII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
İç Tüzükün 160ıncı maddesinin altıncı
fıkrası, 2016 yılında alınan Başkanlık
Divanı Kararı ve 25 Ocak 2017 tarihli karar uyarınca
milletvekilleri tarafından gündemle ilgili konuşmalarını
destekleyecek doküman dışında döviz, pankart ve benzeri herhangi
bir materyalin Genel Kurula getirilmesinin ve kullanılmasının
yasaklandığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bir hususu tekrar hatırlatmak istiyorum: İç Tüzükün
160ıncı maddesinin altıncı fıkrası, Genel Kurula
döviz, pankart ve benzeri materyal getirmeyi ve kullanmayı
yasaklıyor. Gene, bütün parti gruplarının yani Adalet ve
Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik
Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekillerinin
imzasıyla, 2016 yılında alınmış olan
Başkanlık Divanı kararıyla, Genel Kurula ürün ve eşya
getirilemeyeceği kayıt altına alınmış vaziyette.
O günkü bütün siyasi partilerin de burada imzaları var.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kaç tarihli?
BAŞKAN Sonrasında
gene, 25 Ocak 2017 tarihli, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ülke ve dünya
kamuoyunda saygınlığını korumak adına,
milletvekili tarafından gündemle ilgili konuşmalarını
destekleyecek doküman dışında herhangi bir materyalin Genel
Kurul salonuna getirilmemesine ilişkin de bir karar var. Ben bütün
milletvekillerimizden bu konuda daha hassas olmalarını rica ediyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Helva yapacağız Başkan, bir şey yok ya.
Helvanızı kavuracağız, bir şey yok, hepsi o.
BAŞKAN Ben senin
helvanı yıllardır kavuruyorum Plan ve Bütçe Komisyonunda.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Bakanlar koca koca tabloları getirirken bu uygulamayı
yapmadınız ama!
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Orhan Sarıbal,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ORHAN SARIBAL
(Bursa) Değerli milletvekili arkadaşlarım, şuradan
başlamak lazım, birçok şey söylendi burada ama Türkiye şu
anda açlıkla karşı karşıya ve Türkiye'de insanlar
ekmeğe ulaşamamakla sınanıyor. Bunu siyasal iktidar
yoksullaştırarak, fakirleştirerek biat kültürüne dönüştürüp
oradan oya tahvil etme çabası içerisinde olabilir ama şu gerçeği
görelim: Şu anda eğer Rusya, Ukrayna, Romanya Türkiye'ye buğday
vermesin, şu anda o kuyrukların olduğu büyükşehirlerde veya
diğer ucuz ekmek satan yerlerde ekmek olmayacak. Yine eğer Romanya
bize ayçiçeği vermesin, sofralarınızda ayçiçeği
yağı olmayacak. Cumhuriyet tarihi böyle bir şey görmedi.
Cumhuriyet tarihi bu kadar büyük bir açlık ve yoksulluk sınavı
geçirmedi. Bunu biri başardı, AKP ve saray iktidarı
başardı. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Çünkü
onlar için ekmek ranttı, onlar için ekmek sermayeydi, onlar için ekmek
borsaydı, onlar için ekmek yandaşlarının
zenginliğiydi. Neden mi bunları söylüyorum? Çok net, biraz önce
burada çok önemli bir şey söylendi, söylenen aynen şuydu: İnsan
olmanın en önemli hakkı elbette yaşam hakkıdır.
Yaşam hakkını eğer siz -şimdilik- bedava hava, onun
ardından gıda ve su hakkıyla desteklemezseniz yaşam
hakkınız olmaz. Türkiye'de şu anda insanların gıda
hakkı yoktur. Biliniz ki zenginler de aç kalır, paranız da olsa
gıdaya ulaşamayabilirsiniz. Neden mi bunu söylüyorum? İşte
Hükûmetiniz döneminde TİGEMin açmış olduğu 21 milyon
tonluk gübre ihalesinde 2 şirket ihaleyi aldı, 2si de ürün teslim
edemedi; TİGEM gübre alamadı. Peki, siz ne yaptınız?
TİGEMin alamadığı gübreden dolayı 8
fabrikanızı tarihsel dönemde kapattınız, tam 265 milyon
dolar gelir elde ettiniz ama sadece kendi döneminizde 76 milyon ton gübre ithal
ederek 22 milyar dolar para ödemek zorunda kaldınız.
Peki, aynı zamanda ne
yaptınız? Başka bir şey daha yaptınız. Elbette,
biraz önce yine söylendi, yani Cengiz Holdinge kıyak. Önce,
Mazıdağının bütün fosfat kaynaklarını verdiniz,
gübre ihracatını yasakladınız ama Cengiz fosfat üretmeye
devam ediyor. Aynı Cengize O stoku ne yapıyorsunuz, o fosfat ne
oluyor? diye sormuyorsunuz; yetmedi, Cumhurbaşkanı kıyak
fonundan ona 1,8 milyar TL ayırarak gübre fabrikası yaptırmak
için elinizden geleni yapıyorsunuz. Çok açık, çok net söylemekte
yarar var.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye çok olağandışı bir süreçten
geçmektedir. Geleneksel bir sözümüz var: Tok açtan anlamaz. Çünkü siz ve
hepimiz, bu çatı altında olanlar
Değerli halkım, size
söylüyorum: Burası Türkiye Cumhuriyetinin en ucuz etinin
satıldığı yer, burası Türkiye Cumhuriyetinin en ucuz
yemeklerinin olduğu yer; elbette, AKP iktidarı bu ucuz şeylerden
yerken milletvekili maaşıyla size öbür dünyada cenneti vadetti.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ayıp ya!
ORHAN SARIBAL (Devamla) -
Bunu vadetmeye de devam etmektedir. Dolayısıyla Türkiye şu anda
ciddi anlamda bir açlık sorunuyla karşı
karşıyadır. Neden mi bunu söylüyorum? Bakın, bir bütçede
25,8 milyar TL tarıma para ayırdınız; 25,8 milyar. Tekrar
söylüyorum, bakın, yem bir yılda çiftçinin cebinden çıkan para
100 milyar lira, bütçedeki payı 800 milyon lira; yine gübre, çiftçinin bir
yılda ödeyeceği para 80 milyar lira, bütçeden ayrılan para 1,6
milyar lira; mazot, bir yılda çiftçinin ödeyeceği para 30 milyar
lira, bütçede ayrılan para 3,1 milyar lira; tohum, bir yılda
çiftçinin ödeyeceği para 20 milyar lira, bütçede ayrılan para ne
yazık ki 400 milyon lira; zirai ilaç, ödenecek olan 10 milyar lira,
bütçede ayrılan para sıfır. Yani değerli arkadaşlar,
sadece 5 kalemde çiftçinin ödeyeceği para tam 240 milyar TL. Peki, bunda
ne yok? Söyleyeyim ne olmadığını: Elektrik yok, sulama suyu
ücreti yok, mekanizasyon yok, borç faizi yok, işçilik yok, BAĞ-KUR
yok, depolama yok, SGK yok. Buna karşılık, bütün bu
yokların arkasından sadece 240 milyar lira 5 kalem. Sizce bu ülkede
çiftçi üretim yapabilir mi değerli arkadaşlar? Sizce bu ülkede bu
bütçeyle üretim yapılabilir mi? Sizce bu ülkede, bütün gıda
hakkını yabancı şirketlere, yabancı ülkelere teslim
etmiş bir yapı bu düzenden üretime geçebilir mi? Geçemez ama
bunları konuşmak yerine, ithalat lobilerinizi desteklediniz.
Nasıl mı? Bakın, sadece yine 4 kalemde, tohum, zirai ilaç, yem
ve gübrede iktidarınız döneminde ödediğiniz para 91,7 milyar
dolar; 91,7 milyar dolar.
Yine bunda ne yok?
Söyleyeyim; tohum, zirai ilaç, yem, gübre, mazot, bunların devamında
olan biraz önce söylediğim hiçbir şey yok. Sadece bu 5 kalemde ne
yazık ki çok ciddi bir ödeme yaptığınızı görmek
zorundasınız. Peki, bu bütçede çiftçinin borcuyla ilgili bir şey
var mı? Hiç yok. 2002de 2,4 milyar borçla aldınız; 2,4. Sadece
bankalara 2021 Ekim ayı 155 milyar, 10 milyar da Tarım Kredi
Kooperatifi, 165 milyar. Peki, bayilere olan ilaç borcu? Burada yok. Gübre
borcu? Burada yok. Tohum borcu? Burada yok. Elektrik parası? Burada yok.
Su parası? Burada yok. BAĞ-KUR? Burada yok. Onlarla beraber tam 200
milyarın üzerinde borç var. Hani diyorsunuz ya: Asgari ücreti şu
kadar artırdık, öbürünü bu kadar artırdık. Çiftçi
borçları 84 kat arttı arkadaşlar, bu bir rekor; elbette
rekorları kırmaya muktedir olan bir hükûmetle karşı
karşıyayız(!)
Değerli dostlar, Bakan
da geliyor İhracatçıyız, cari fazlamız var. diyor, bütün
iktidar yetkilileri gelip bunu söylüyorlar. Söyleyeyim, çok açık, Türkiye
2002-2021 Ekim ayı itibarıyla, çok açık bir şekilde, 133
milyar dolarlık ithalat, 89 milyar dolarlık da ihracat
yapmıştır. Toplam 33-34 milyar dolar açık vardır ama
bu böyle basit konuşulamaz. Bu yaptığımız
ihracatın içindeki ürünlere baktığınızda hepsi bu
topraklarda yetişebilen ürünler ama ne yazık ki iktidarın böyle
bir şeyi yapmak gibi, böyle bir üretime dönmek gibi bir derdi yok.
Aslında, bütün mesele şu: İktidar ithalat sopasıyla yedi
yıl boyunca ülkeyi yönetmek istedi. Çiftçiyi terbiye etmek istedi ama
başka bir şey daha yaptı, kendi yandaşlarına büyük
gemiler alarak, o ithalatla -büyük büyük gemilerle- buğday, arpa,
mısır taşıyarak bir taşla iki kuş vurdu ve o
ithalat sopası uzunca bir süre çiftçiyi, tüketiciyi, toplumu terbiye etti.
Ama hiç düşünemediler, o kadar kötü yönettiler ki, o kadar kötü yönettiler
ki dolar tam 12 kat yükselince o ithalat sopası geldi, şu anda
iktidarı güzel güzel terbiye ediyor. Hem de nasıl bir terbiye biliyor
musunuz? Bir hükûmet düşünün, bir ülkenin hükûmetini düşünün; 780 bin
kilometrekarede 200 milyon dönüm ekilebilir tarım alanı var, bu hükûmet
ithalatı teşvik ediyor. Nasıl mı? Değerli
arkadaşlar, şu anda Toprak Mahsulleri Ofisi dışarıdan
tonu 4 bin 700 liraya buğday alarak, un pahalı olmasın diye bir
dayatma yaparak Unun çuvalı 184 lira ile 200 lira arasında olacak.
diyerek ithalatı teşvik ediyor. Sadece AKP döneminde 26 milyar TLlik
ithalat yapan Toprak Mahsulleri Ofisi 15 milyarını hazineden ödedi.
Bu, ithalatı teşvik etmek değil midir? Cumhuriyet tarihinde ilk
siz yaptınız bunu, sizi
kutluyorum elbette. Bu, önemli bir başarı öyküsüdür; sizin, alıp
her zaman rahatlıkla kullanabileceğiniz tarihsel bir süreçtir; bunun
mutlaka farkında olmamız gerekmektedir.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, söylenecek çok şey var. Bakın, bir kanun
çıktı burada, çıkan kanun netti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Peki.
Defalarca söyledik, dedik ki:
Desteklemeden yüzde 2 ve yüzde 4 vergi almayın. Olacak şey
değil. Tarım desteğinden yüzde 4, yüzde 2 vergi
alıyorsunuz. Kanun çıktı, dava açıldı, davayı
çiftçilerimiz kazandı; burada hızlıca bir kanun çıktı,
o kanuna göre son beş yıl çiftçiden kestiğiniz vergileri iade
edeceksiniz. Peki, nasıl? Arkadaşlar, olmaz. Gerçekten elinizi
vicdanınıza koyun. Diyorsunuz ki: 31 Aralığa kadar
çiftçiler vergi dairesine gidip müracaat etsinler. Arkadaşlar, vicdan
var. Bunu keserken sordunuz mu? Ziraat Bankasından direkt keserken
herhangi bir şey söylediniz mi? Çiftçiyi Ziraat Bankasına
çağırıp imza aldınız mı?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Sarıbal, süreniz tamamlandı.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Bir
dakikam yok mu Başkanım?
BAŞKAN Süre verdim.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Onun farkında değilim Başkanım.
BAŞKAN
Kullandınız onu.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Bitireyim, bu çok önemli ama, güncel.
BAŞKAN Onu
kullandınız.
Çok teşekkür ediyorum.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Özür dilerim Başkanım.
Bakın, bu 31 Aralık
meselesini lütfen iptal edin. Hiçbir çiftçi vergi dairelerine gidip Biz
paramızı geri istiyoruz. diye dilekçe veremez.
BAŞKAN Sayın
Sarıbal, süreniz tamamlandı.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Bugüne kadar vergi dairesinin yolunu bilmeyen o insanlar bugün hangi gerekçeyle
vergi dairesine gidecekler? Vergi dairesine gitmeyenlerin kesilen paraları
iade edilmeyecek; hangi vicdanla, hangi ahlakla?
BAŞKAN Sayın
Sarıbal, süreniz tamamlandı. Lütfen...
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Bilgi veriyor.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Lütfen, bunu geri çekin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Muhammet Emin
Akbaşoğlu, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle, muhabbetle
selamlıyorum. Grubumuz adına bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Evet, AK PARTİ 20nci
yaşında, on dokuz yılı iktidar olarak geçti. Kurulur
kurulmaz milletimizin inancını, tarihini, kendisini ifade ettiği
için millet tarafından teveccüh gösterildi ve on dokuz yıldır
kesintisiz iktidarı 20nci bütçeyi sunmakla devam ediyor; bu çok büyük bir
bahtiyarlık. Milletimize hizmet etmek, onların duasına muhatap
olmak bizim için en büyük onur ve gurur meselesi. Gerçekten, bunun
bahtiyarlığı içerisindeyiz. Bu vesileyle, 20nci bütçemizin
bereketli olmasını, hayırlı olmasını Cenab-ı
Haktan niyaz ediyorum.
Malumunuz, bütün dünyada bir
süreç yaşıyoruz. Pandemi iki yıldır kesintisiz bir
şekilde devam ediyor. Bütün insanlık etkilendi bu süreçten; hem
tedarik zincirleri koptu hem enerji fiyatları arttı; enflasyonlar
yükseldi, gerçekten insanlık yüz yılda bir gördüğü bir buhranla
karşı karşıya geldi. Ancak, Allaha çok şükür,
aldığımız tedbirlerle milletimizin,
halkımızın bütün kesimlerinin yanında yer almak suretiyle
bu krizi, bu sıkıntıyı en aza indirgemenin çabası
içerisinde olduk, olmaya devam ediyoruz ve olacağız inşallah.
Biliyorsunuz, yeni bir modeli ortaya koyuyoruz. Yaptıklarımız
yapacaklarımızın teminatı olarak milletimizin
muhataplığındadır, hafızasındadır. On dokuz
yılda nasıl bütün badireleri atlatarak gerçekten milletimizi sahiliselamete
ulaştırdıysak aynı şekilde bu krizleri de bu
sıkıntıları da atlatarak, inşallah, milletimizin bütün
kesimlerinin alım gücünü artırmak suretiyle çiftçisinden
işçisine, emeklisinden memuruna, esnafından sanayicisine kadar
toplumun bütün kesimlerini kucaklayarak, sararak sarmalayarak millet-devlet
kaynaşmasıyla -Allahın izniyle- bu badireleri de hep beraber
atlatacağız; bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Evet, yeni modelimiz nedir?
Yeni modelimiz üretime dayalı bir modeldir. Kimisi Çin modeli, kimisi
Kore modeli diyor. Biz bütün dünyayı inceleriz; biz millî ve yerli bir
parti olduğumuz için politikalarımız da millî ve yerlidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bu
modelin adı Türkiye modelidir.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Senin Başkanın söyledi Millî olmadı.
diye
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bizim milletimizin kendine özgü modelidir. Hep
beraber göreceğiz, işlerin nasıl toparlandığına
şahit olacağız. Evet, yatırım, üretim, istihdam,
ihracat ve büyüme
İşte, bizim yeni modelimizin ismi yerli ve millî
büyüme modelidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Allahın izniyle 2013te biz IMFyle yollarımızı
ayırdık.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz varken IMFye gerek yok ki zaten.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) 23,5 milyar doları ödedik ve Artık
siz bizim ensemizde boza pişiremezsiniz. dedik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) 5li çeteniz varken IMFye gerek yok ki.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Devamla) Sonuç itibarıyla, geldik ve Bye bye! dedik IMFye, vesayet
odaklarına. Uluslararası vesayet odaklarına Güle güle! dedik,
gönderdik.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Biz de size Bye bye! diyoruz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Birileri düğmeye bastı, Mayıs
2013te Gezi olayları çıktı. Hep beraber,
dışarıdan, canlı yayın yapmak isteyen bazı
televizyonlar bir ay öncesinden o mekâna konuşlanmışlardı.
BURAK ERBAY (Muğla)
Dolar 15 lira oldu!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Ancak ne oldu? Allaha çok şükür
başaramadılar. Sonra 17-25 Aralık geldi, sonra başka
başka krizler oluşturulmaya çalışıldı.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ayakkabı kutuları da gelmişti o zaman.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Vaktimiz dar olduğu için geçiyorum
birtakım kronolojik durumları. En sonunda 15 Temmuza dayandı.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ondan önce 17-25 Aralık var.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - 15 Temmuzda gerçekten uluslararası darbe
ve işgal planını ortaya koymak isteyen dış güçler ve
onların şürekâları, iş birlikçileri milletimizden gerekli
cevabı aldı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) İşte bu, Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğidir. Selam olsun ona, Allah ondan razı olsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Niye? Çünkü tıpkı Mustafa
Kemal Paşa gibi Birinci İstiklal Mücadelesinde
Dün de burada bahsi
geçti, Ilgazla ilgili Sayın Başbakanımıza bir atıfta
bulunuldu. Aynı zamanda Çankırı Milletvekili olarak
kayıtlara geçmesini arzu ederim ki İkinci İstiklal
Mücadelesinde de Ilgaz, aynen Birinci İstiklal Mücadelemizde olduğu
gibi bu mücadelemizin karargâhı olmuştur arkadaşlar,
karargâhı. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Çünkü İnebolu-Kastamonu-Ilgaz-Çankırı-Ankara
hattı Birinci İstiklal Mücadelesinde, müseccel İstiklal
Yoludur. Aynı şekilde, Sayın Başbakanımız Binali
Yıldırım da İkinci İstiklal Mücadelemizin
karargâhını orada kurmak suretiyle, bütün Meclisimizi bombalayan,
milletimizi bombalayan, Genelkurmayımızı bombalayan ve
Beştepeyi bombalayan uçakların kalktığı Mürted
Havalimanındaki pistin işleyemez hâle gelme talimatını
Ilgazdan vermiştir. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) 17 Aralıktan bahset, sıfırlama
tapelerinden bahset.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Millet aç, aç!
BURAK ERBAY (Muğla)
Şimdi ne alakası var onun? Karnı aç milletin, karnı aç!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Hakikat budur! Hakikati çarpıtarak
gerçekleri örtemezsiniz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Hamaset budur!
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Tapelerden bahset, tapelerden; 17-25
tapelerinden bahset.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) 5li çeteden bahset.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Allah yardımcınız olsun (!)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, Allahın izniyle biz tam bağımsızlık
mücadelemizi veriyoruz. Nasıl siyasi bağımsızlık
mücadelemizi Mustafa Kemal Paşanın öncülüğünde hep birlikte
milletçe verdiysek ve Türkiye Cumhuriyeti devletini bağımsız bir
şekilde kurduysak şimdi de Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde ekonomik bağımsızlık
savaşımızı veriyoruz; işin hakikati budur. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bağırma lütfen ya!
BURAK ERBAY (Muğla)
Dolar 15 lira oldu, ne ekonomik bağımsızlığı ya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Kim ne derse desin; boyunun hesabını
almaya gelenler Haziran 2023te Cumhur İttifakının zaferiyle
boyunun ölçüsünü alacaklar Allahın izniyle. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BURAK ERBAY (Muğla)
Sokağa çık, sokağa; millet aç!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Sandığı getirin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Evet, herkes konuşuyor. Milletimiz
şöyle güzel formüle etmiş: Onlar konuşur
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) AK PARTİ yapar.
BURAK ERBAY (Muğla)
Aç, aç, millet aç! Ekmekten bahset, ekmekten.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Onlar konuşur
Onlar konuşur
(AK
PARTİ sıralarından AK PARTİ yapar. sesleri) Onlar
konuşur, AK PARTİ yapar; evet, meselenin özü o.
BURAK ERBAY (Muğla)
Millet aç, aç!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, seksen
yıllık cumhuriyet döneminde birçok hükûmet gelmiş, geçmiş.
36 milyar dolardı ihracatımız.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Borç
ne kadardı, borç?
BURAK ERBAY (Muğla)
Ekmek
Ekmek
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bakın, Sayın Ticaret Bakanım
burada. 220 milyar doları aştık elhamdülillah. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURAK ERBAY (Muğla) 1
çuval un ne kadar?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Evet, arkadaşlar, yüzde 600
artış, 6 misli artış.
BURAK ERBAY (Muğla) 1
çuval un 400 lira ya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Evet, değerli milletvekilleri,
değerli milletim; 6 bin kilometreydi bölünmüş yol.
BURAK ERBAY (Muğla) 1
çuval un 400 lira ya! 1 ekmek alamıyorsun!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Devamla) Recep Tayyip Erdoğan diye kendini milletine vakfeden, milletin
hizmetkârı olan bir lider çıktı, dört yüzyıl sonra elde
edebileceğimiz sonuçları on dokuz yılda bu milletin önüne serdi;
eser ve hizmet siyaseti işte budur. Seksen yılda 6 bin kilometre, on
dokuz yılda 30 bin kilometreye çıktı. İşte, hizmet
destanı; işte, AK PARTİ farkı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Ekmek bulamayan arpa mı yiyecek?
BURAK ERBAY (Muğla) 1
çuval 400 lira, 400 lira!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Birkaç hususa daha temas etmek istiyorum,
vaktim daraldı.
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Doğru, az kaldı, gidiyorsunuz!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sayın Cumhurbaşkanımızla
ilgili burada çok densiz bir laf edildi; bir şirketin pazarlama müdürü
gibi, sanki İHA ve SİHA'ların pazarlamacısı gibi
sunuldu. Bu, çok büyük bir hadsizliktir; bu, Cumhurbaşkanımıza
iftiradır, millet iradesine iftiradır. Asla ve kata, hiçbir
şekilde, yaptığımız bu muazzam hizmetten, toplu
iğne yapamaz durumdan, artık NATO ülkelerine İHA, SİHA
satacak noktaya gelmemiz küçümsenemez ve farklı bir noktaya çekilemez.
Ben, bu vesileyle, İHA ve SİHAları üreten başta Selçuk
Bayraktar olmak üzere bütün genç mühendislerimize teşekkürlerimi buradan
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN
(İzmir) Beş dakika daha verin Sayın Başkan.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) SİHA ne Akbaşoğlu; yeniliyor mu,
içiliyor mu? Halkımız onu soruyor size. SİHAlar yeniliyor mu?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Ve bu işin hakikaten emektarı olan
Özdemir Bayraktar Beyi de rahmetle, minnetle, şükranla, saygıyla yâd
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hangi
ülkelere hangi silahları satacağımıza ancak biz karar
veririz. Güvenlik, siyasi, askerî, diplomatik her meseleyi enine boyuna
görüşerek bağımsız bir şekilde biz karar veririz. Biz,
millî ve yerli politik duruşumuzla kimi yerde Amerikayla ve Rusyayla
beraber hareket ederiz, kimi yerde de karşı karşıya
geliriz. Ancak, siz AK PARTİnin yapmış olduğu hizmetlerin
Karabağdan Libyaya, mavi vatandan Kıbrısa tam tersini
yapacağız. derseniz, sizler Yunanla yoldaş olursunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, süreniz tamamlandı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) O zaman, bu millet size hiçbir zaman
iktidarı vermeyecektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) İş, ekmek, adaletten bahsediyoruz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Efendim, devam edeceğim, diğer
maddelerde kaldığım yerden devam edeceğim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Derleme
yapmıyoruz, biliyorsunuz, Grup Başkan Vekillerinin
anlaşması o yani.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, anlaşma ihlal edildi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hayır, hayır, grup
adına konuştum; hayır. Biz hiç konuşmadık mı?
Sizler grup adına koşuyorsunuz, rica ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sen demedin mi?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Nasıl yani?
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Yani bir
sataşmada bulunmadı, sataşma olsa vereyim söz.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, şöyle
AHMET TUNCAY ÖZKAN
(İzmir) Yunanla iş birliği yapan kim?
BAŞKAN
Arkadaşlar, bir müsaade edin.
ERHAN USTA (Samsun)
Anlaşmada bir Grup Başkan Vekilinin çıkıp da burada gün
değerlendirmesi yapacak diye bir şey yok.
BAŞKAN Hayır,
hayır öyle bir yanlış yok. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına konuştular. Siz de İYİ Parti Grubu adına bir
sonraki maddede konuşabilirsiniz yani buna engel bir hâl yoktur.
AHMET TUNCAY ÖZKAN
(İzmir) Yunanla iş birliği yapan kim?
ERHAN USTA (Samsun) Elimize
gelen listede, konuştuğumuz şeyde Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına herhangi bir şey yoktu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bunu buraya koymadınız, burada yok.
BAŞKAN Efendim,
kullanmama kararları vardı, şimdi de kullanma kararı
verdiler.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Burada yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Burada yok.
BAŞKAN Ben Divan
olarak bir şey yapamam ki buna Sayın Grup Başkan Vekilleri,
benim yapabileceğim bir şey yok.
ERHAN USTA (Samsun)
Dolayısıyla
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkanım, siz yapamazsınız.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın
Başkanım
Bu şartlarda anlaşma filan olmaz. Ben, normal,
bir Grup Başkan Vekili olarak madde 60a göre, değerlendirme için söz
istiyorum.
BAŞKAN Evet, siz
bozabilirsiniz anlaşmayı, benim öyle bir derdim yok, nasıl
istiyorsanız öyle yani
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım, bir
açıklama yapmak isterim.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Akbaşoğlu, üst perdeden bunları konuşurken
düşünecekti efendim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Müsaade edin
Sayın Akbaşoğlu, Sayın Özkoçu dinliyorum önce.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 11inci maddesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Efendim, elbetteki siz bir şey yapamazsınız, siz Meclis
Başkan Vekilisiniz. Bir siyasi partinin grup başkan vekili Ben
grubum adına konuşacağım. diyorsa bunu bizim kürsü
arkasında yaptığımız anlaşma gereğince daha
önce bize bildirmiş olması gerekiyordu.
BAŞKAN Doğru ama
ben ne yapabilirim?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Umarım buna hak verirsiniz, size demiyorum, umarım buna hak
verirsiniz.
Bakın, biz, burada
-ellerimizde- arkadaşlarımızın konuşmalarına ona
göre söz hakkı veriyoruz. Arkadaşlarımız burada
konuşma sıralarını buna göre bekliyorlar. Neye güveniyoruz?
AKP Grubunun bize verdiği söze. Maalesef, AKP Grup Başkan Vekili,
burada bütün insanların kulağını çınlatacak derecede
bağırdığınız zaman söylediğiniz söz
doğru olmuyor. Haklı olmak için gerçekleri söylemeniz gerekiyor,
gerçekleri söylemediğiniz müddetçe bir anlamı yok
bağırmanızın.
BAŞKAN Sayın
Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ama ben CHP Grubu adına bunu gerçekten
yadırgadığımızı söylüyorum ve bundan sonra hiçbir
şekilde hiçbir konuşmada biz yokuz. (CHP sıralarından
alkışlar) Tamam mı? Buna Muhammet Bey devam etsin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkanım, ben de
BAŞKAN Müsaade edin,
sizden önce Sayın Beştaş da söz istedi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Buyurun, buyurun.
BAŞKAN Sayın
Beştaş, buyurun.
4.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
11inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, haftalar önce bütçe
konuşmalarıyla ilgili turlar ve madde görüşmelerine dair
görüşmeler yapıldı, doğru. Bu program grupların
tamamına dağıtıldı, bu da doğru. Ve gruplar kendi
konuşmacılarını tespit ederek düzenli bir şekilde
ilgili birime, Kanunlar ve Kararlara konuşmacıları çok önceden
bütün gruplar bildirdi diye biliyorum, biz de bildirdik yani çok küçük
değişikler olursa da mutlaka bir gün öncesinden, iki gün öncesinden,
bir iki küçük değişiklik yaptık ve
BAŞKAN Sayın
Beştaş, onun bildirilmiş olması Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun kendi konuşma hakkından vazgeçtiği
anlamına gelmiyor.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Değiştiremeyeceği anlamına
gelmez. Tabii ki, tabii ki.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ama bize verdiği sözü tutması gerekir.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ama şunu anlatmaya çalışıyorum,
tam da onu söylüyorum; biz bunu bildirmekle aslında bir irade ortaya
koyuyoruz. Bunu da geçtim, hepimiz değiştirebiliriz, son dakikada da
konuşmacımızı değiştirebiliriz.
Haklısınız Divan olarak ama kürsü arkasında sabah bir
görüşme yapıldı
BAŞKAN Derleme
yapılacağına dair.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt)
ve Bütün maddeler bittikten sonra biz gün içindeki
eleştirileri, sataşmaları yanıtlayacağız. dedik
ve şu ana kadar aksini yapmadık kesinlikle.
BAŞKAN Doğru.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ama şu anda son dakika
değişikliğiyle bir Grup Başkan Vekilinin on bir dakika,
hiçbir maddeyle ilgisi olmadan -altını çizerek söylüyorum- ilgili
maddeyle de bütçeyle de ilgisi olmayan, tamamen sataşmalara ya da
konuşmalara cevaben bir hamaset konuşması yapması Bizim
yaptığımız anlaşmaya ben uymuyorum. demektir.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ediyorum, kayıtlara geçmiştir.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Eğer anlaşmaya uyulmuyorsa biz de
uymayız yani bunun başka bir izahı yok.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Müsaade edin,
önce Sayın Akbaşoğluna söz vereceğim.
Buyurun Sayın
Akbaşoğlu
5.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şunu ifade etmek isterim ki
hamaset konuşması yapmadık, hakikat konuşması
yaptık, bunu ifade etmek isterim; bir.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Size göre tabii.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) İkincisi; sabahleyin sizin
makamınızda bizden başka -maalesef- daha sonra bir görüşme
noktasında bu hususlara ilişkin bir şey söylenmedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ne demek?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şöyle: Bakınız, bu
konuyla nasıl anlaşılmışsa bu hem Başkanlık
Divanına, Başkanlık Divanı marifetiyle bütün gruplara
geldi. Burada, AK PARTİnin grup adına konuşmaları yer
almıyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Evet.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şöyle: Biz bunun
değerlendirmesini yapacağımızı, gerektiği yerde
grubumuz adına konuşma yapacağımızı Sayın
Başkanımıza da ifade ettik.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bize niye söylemediniz?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Herkese söyledik ama siz orada
yoktunuz efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hayır, bize söylemediniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Siz yoktunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ne demek...
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Siz yoktunuz.
ERHAN USTA (Samsun) Bize de
söylenmedi; hayır, öyle bir şey yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan...
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hayır, siz yoktunuz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hayır, hayır, söylenmedi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Siz yoktunuz.
BAŞKAN Yani sizinle
yapılan toplantıdan bahsetmiyor Sayın Akbaşoğlu, evet.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Evet.
Siz yoktunuz, siz yoktunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, siz bizi çağırdığınız her
an biz arkada sizin yanınızda toplanıyoruz. Bu, gerçek
dışı bir beyandır; çok ayıp ediyor, çok ayıp.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım,
şöyle: Sonuç itibarıyla sabahleyin on bire beş kala biz sizin
makamınızdaydık.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Grup toplantısı mı yaptınız?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hayır, hayır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
E o zaman niye söylüyorsun burada?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şöyle: Bakın, bu normal bir
durum zaten, her zaman olan...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hayır, grup toplantısı mı yaptınız?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hayır, her zaman...
BAŞKAN Sayın Grup
Başkan Vekilleri, bunun üzerine tartışmaya gerek yok; bozun
mutabakatı, ne yapayım ben.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bozalım.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bakın, sonuçta söyleyeceklerimi
ifade ediyorum. Ben burada grup adına yapılan onar dakikalık
konuşmaları... Bakınız, İYİ Parti, MHP, HDP ve
CHP onar dakikayı grupları adına 11 maddenin tamamında
kullandılar.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) O hakkımız ya, öyle bir şey
tartışmıyoruz ya.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11inci madde...
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun bir tercihiydi
gruplar adına konuşma yapmamak ve o şekilde bildirdiler.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Evet.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Evet.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sizin tercihiniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sonuç itibarıyla şöyle...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ne dediğini duyuyor musun?
BAŞKAN Siz de
şimdi tercihinizi konuşmaktan yana kullandınız. Divan
olarak benim yapabileceğim bir şey yok burada.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
...konuşacağımızı da ifade ettik Başkanlık
Divanı olarak- gerektiği yerde bu konuyla ilgili
konuşacağımızı ifade ettik.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Anlaşmayı bozdu Başkan, bu kadar basit.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Dolayısıyla tutumumuzda
herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Bunu beyan
ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Benim
yapabileceğim bir şey yok burada. Kayıtlara geçmiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurun lütfen.
6.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, bu konuşmalarda gruplar bakımdan
yapılan, grupların anlaşmasına aykırı bir husus
göremiyoruz. Daha beş saat, belki de altı saat evvel, burada
görevliler Divandan konuşmacıların listelerini getirdiler.
Şimdi, hepsini madde madde okumaya gerek yok ve hepsinde de Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Muhammet Emin Akbaşoğlu yazıyor.
Bu, grubun bir tercihidir, her an her isteyen grup
konuşmacılarında bir değişiklik
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Kime geldi Sayın Başkan?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kime geldi?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Herkese geldi, herkese.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Efendim, burada
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hayır, kime geldi? Bize gelmedi.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bize gelmemiş; hayır, bize gelmemiş.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Siz ittifaksınız ya, size gelebiliyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Hayır, yok efendim, ittifakla alakası yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bize
gelmedi.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kesinlikle bize gelmedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bize gelmedi, sorun oraya.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, efendim gelmedi, geldi mi? Kim dağıttı, baksın
arkadaşlar.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hayır, söylesinler, bize gelmemiş.
ERKAN AKÇAY (Manisa) O
zaman, her maddede kimin konuşacağına ilişkin listeyi ben
istedim ve bana getirdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hayır, burada yok; bize gelende yok.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hayır, bize gelmemiş yani.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Niçin istemediniz? Niye istemediniz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) E,
peki, grup son anda değiştiremez mi?
BAŞKAN Evet,
Sayın Akçay, teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Usta
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Tabii ki değiştirir ama otururuz, arkada konuşuruz Grup
konuşma kararı aldı. deriz, Tamam. deriz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Değiştirebilir Başkan, biz diyoruz
Değiştirebilir. diye.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hiçbir şey söylemeden burada
Çam kozalağı mıyız biz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yok,
estağfurullah efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ama olur mu böyle?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani
onunla alakası yok, siz de değiştirebilirsiniz.
BAŞKAN Sayın
Akçay
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hangi Grup Başkan Vekili bugüne kadar böyle bir davranışta
bulundu? Ne konuşuyorsak arkada, onu yapıyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ya, bu
olabilir efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Öyle şey olur mu?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani
siz istemezseniz konuşamayacak mı Akbaşoğlu veya
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hayır, bize gelmedi, bizde yok.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Doğru değil efendim, bu yaklaşımı yanlış
buluyorum.
BAŞKAN Sayın
Akçay, lütfen
Sayın Usta, buyurun,
sizi de dinleyeyim.
7.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 11inci maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki ve yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Şimdi, tabii, AK PARTİ Grubunun grup adına konuşma
yapıp yapmama tercihi kendisinin ama bize ifade edilen konuşma
yapılmayacağı şeklindeydi ve o yüzden de bir zaman
tasarrufu açısından, bir anlaşma çerçevesinde bence şu
vakte kadar da gayet güzel gitti. Ama bakın, Sayın
Akbaşoğlundan önce tam 40 kişi konuştu; şu tarzda
hiçbir konuşma olmadı burada, hiçbir gerginlik çıkmadı.
Sayın Akbaşoğlu, konuyla da ilgili değil -her konuya giren,
IMFye de şuraya da buraya da- bana göre, bir Grup Başkan Vekilinin
konuşmaması gereken tarzda bir konuşma yaptı.
Dolayısıyla bundan sonra Efendim, anlaşma devam ediyor veya
şu şekilde, bu şekilde. demenin bir anlamı yok. Yani
konuşulacaksa bunlar bildirilebilirdi, elbette konuşulabilirdi ama
bu, bir milletvekili tarafından olur
Bakın, şu saate kadar
ağzımızı açmadan oturduk bir Grup Başkan Vekili
olarak, diğer arkadaşlarımız da öyle. Ama çıkıp
böyle hani günün bir özetini yapmak, konularla da alakalı olmayan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
Kayıtlara geçti zaten.
ERHAN USTA (Samsun) Bir de
şeyi söyleyeceğim yani hazır şey yapmışken.
Şimdi, Sayın Ahmet Kamil Erozana karşı bir
sataşması oldu. Bir defa, bakın, 16 Temmuz 2008 tarihinde,
Sayın Tayyip Erdoğanın Başbakanken Biz ülkeyi pazarlıyoruz.
diye bir ifadesi var. Yani bir pazarlamacı gibi ifadesine niye bu kadar
alındınız, bunu hadsiz bir ifade olarak söylüyorsunuz
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hadsiz tabii ki.
ERHAN USTA (Samsun)
o
zaman siz bu hadsiz sözünü Sayın Erdoğana söylüyorsunuz
anlamı çıkar buradan; ben onu söylemek istemiyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Siz hadsizsiniz, siz, siz.
ERHAN USTA (Samsun) Ama
esas, orada Sayın Kamil Erozanın ifade etmeye
çalıştığı şey şuydu Sayın Başkan:
Yani silah satışı, dış politika ile ekonomi
Özellikle
silah satışıysa bunu dış politikadan bağımsız
düşünemezsiniz, elinize çanta alıp Ben, şuna şu
silahı satacağım, buna bu silahı satacağım.
diyemezsiniz, nitekim satamıyorsunuz da.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Kayıtlara
geçmiştir.
ERHAN USTA (Samsun) Yani
işi bağlamından koparıp Sayın Başbakanın da
kendi ifadesiyle Biz ülkeyi pazarlıyoruz. ifadesine bu kadar
alınmanın da doğrusu bir anlamı yok.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Kayıtlara
geçti.
Teşekkür ederim.
Birleşime kırk
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.05
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati:19.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Komisyon
yerinde.
11inci madde üzerinde
şahıslar adına yapılacak konuşmalarda
kalmıştık.
İlk söz, Sayın
Hüseyin Şanverdinin.
Buyurun Sayın
Şanverdi. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
HÜSEYİN ŞANVERDİ
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 11inci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizi izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar).
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ iktidarı on dokuz yıldır milletimizin ve
devletimizin hak ettiği yere gelmesini, dünyada siyasi ve ekonomik olarak
hak ettiği yerde olabilmesini hedeflemiş, mücadele etmiş ve bunu
başarmıştır. İktidarlarımız süresince, tüm
çalışmalarımızı, projelerimizi bu hedef
doğrultusunda planladık ve hayata geçirdik. Büyüme oranlarından
ihracatta kırdığımız rekorlara, sanayi üretimindeki
artıştan iş gücüne katılım oranına kadar pek çok
gösterge, Covid-19 salgınına rağmen Türkiye'nin yoluna
güçlenerek devam ettiğini ortaya koymaktadır.
Bunların yanı
sıra, hastaneler, otobanlar, köprüler, barajlar, içme suyu ve sulama
tesisleri, organize sanayi bölgeleri, teknoparklar, enerji ve savunma sanayisi
projeleri gibi sayısız yatırımı hayata geçirdik. Seçim
bölgem Hatay'da, organize sanayi bölgelerinde şu anda talep patlaması
yaşanmaktadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yeni yatırımlara
bugün hız kesmeden de devam ediyoruz. Biz hız kesmeden
yatırımları sürdürdükçe, 2023 vizyonumuza kilitlenmiş bir
şekilde yolumuza devam ettikçe, Türkiye'nin büyümesini ve güçlenmesini
istemeyen çevreler bizi bu yoldan döndürmek için ellerinden geleni
yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Masaya terör kartlarını
sürdüler, taviz vermedik, o kartları da ellerinde patlattık. Bir
yandan demokrasi nutukları atarken diğer yandan darbe
destekçiliği yaparak kendileriyle çeliştiler. Masaya darbe
kartını sürdüler, Cumhurbaşkanımızın liderliği
ve feraseti ile milletimizle birlikte o kartlarını da yerle bir
ettik. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Ve bugün, 2023e giderken
ellerindeki tüm imkânlar ile küresel medya güçleri ile finans lobileriyle
algı yaratarak gerçekleri eğip bükerek benzeri görülmemiş,
topyekûn bir ekonomik saldırı başlattılar. On dokuz
yıldır şunu gördük ki her saldırı planlı, her
adım önceden düşünülmüş bir strateji çerçevesinde yürüyor. ABD
Başkanı Bidenın göreve gelmeden önce Türkiye için vadettiği
ile bugün yaşananların birbirinden bağımsız
olduğunu söyleyebilir miyiz? Araçlar değişse de, enstrümanlar
değişse de amaç tek; AK PARTİ'yi devirmek,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı
devirmek. Çünkü biliyorlar ki AK PARTİ'siz Türkiye, güçsüz Türkiye'dir;
Recep Tayyip Erdoğan'sız Türkiye, geleceği kuran değil;
hedefleri olmayan, günü kurtaran Türkiye'dir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
2023e
yaklaştığımız bugünlerde saldırı
dozlarını artırmaları, hayal ettikleri Türkiyeyi inşa
etme çabalarıdır. Ama biz, bu yola sadece
başımızı değil, bütün bedenimizi koyduk, kimsenin
şüphesi olmasın. Ülkemizin ilerlemesini engellemeye yönelik tüm
çabaları boşa çıkaracağız, evet. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ve ülkemizi hedeflediğimiz gibi
hak ettiği yere getireceğiz. Cumhurbaşkanımıza
Marmaray'ı yapma, üçüncü boğaz köprüsünü yapma, dünyanın en
büyük havaalanını yapma; Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı,
Barış Pınarı Operasyonlarını yapma. dediler,
şimdi de Kanal İstanbulu yapma. diyorlar, açıkça tehdit
ediyorlar. Oysa bilmiyorlar ki bu ülke artık sınırların çizildiği
bir ülke değil, AK PARTİ iktidarıyla birlikte artık
sınırları sadece bu milletin çıkarları belirliyor.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun, bravo!
HÜSEYİN
ŞANVERDİ (Devamla) Dışarıdan dayatılan hiçbir
sınır bizim için geçerli değildir ve bundan sonra da
olmayacaktır. O yüzden bugün koparılan fırtınaya bakıp
hiçbir vatandaşımız, bize inanan, ülkesine inanan hiçbir
insanımız umutsuzluğa kapılmasın, moralini
bozmasın çünkü biz bu oyunu da bozarız ve bozacağız. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde hedeflerimizden taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
ŞANVERDİ (Devamla) Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HÜSEYİN ŞANVERDİ
(Devamla) 2022 bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile
olmasını diliyor; hepinizi saygıyla sevgiyle, muhabbetle
selamlıyorum.
Sağ olun, var olun. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci söz Sayın Zeki Hakan Sıdalının.
Sayın Sıdalı,
buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on gündür
ekonomi konuşuyoruz, anlamak istemiyorsunuz ya da duymazdan geliyorsunuz.
Tekrarlamak istemiyorum ama mecburum: Bütçe iki ayda gerçekliğini yitirdi,
bütçe revizyonu şart; yapacak mısınız veya nasıl, ne
zaman yapacaksınız?
Kısaca, revizyonu
yaparken ülkemizin gücünü, itibarını ve
bağımsızlığını simgeleyen lirayla
mücadeleden vazgeçin. Sayın Hazine ve Maliye Bakanı da söyledi,
yokmuş dış güçler, artık bu masalı da
bırakın. Siyasetinizde bir değişiklik yapın, biraz
halkın ekonomisini çalışın. Kur, faiz müdahaleleriyle ne
yapmak istiyorsunuz, bir karar verin. Bu aralıklı müdahaleler belli,
şanslı kişilere avantaj sağlıyor. Şaibelerden
kurtulmak için müdahale günü döviz alan banka kime satıyor,
açıklayın; yoksa, belirli firmalara avantajlı fiyattan döviz
aktarmış olacaksınız.
Garip
uygulamalarınıza isimler vermeyi bırakın, bunlar model
falan değil. En son ya batacağız ya çıkacağız
modeliniz var mesela, ben ona millî piyango modeli diyorum; ya çıkarsa,
tutarsa misali. Döviz alanı da satanı da ahlaksızlıkla
suçlamayın, ahlakı hesaplardaki para birimine indirgemeyin; bu
açıklamayla 5 müteahhidinizin ve KÖİ ortaklarının kalbini
kırdınız, farkında mısınız diyerek biraz da
hicivle ulusal ekonomiyi kapatalım, biraz da Mersin konuşalım.
Narenciyeyi ihracat iznine
bağladığınıza şiddetle karşı
çıkmıştık, dinlemediniz. Yılların emeği,
ticaret ağları ve mevcut pazarlar rakiplere
kaptırıldı. Geçen yıl 2,5 lira olan limon bu yıl 40
kuruştan alıcı bulamıyor. Önce de söyledim, limon sadece
limon değildir; çiftçiliktir, fabrikada istihdamdır, ihracattır.
Bugün aldığımız duyuma göre Rusya, maalesef belli ürünlerin
ithalatını yeniden durdurmuş. Bir ay önce bu kürsüden
Maliyetlere destek olun ve DFİF desteğini bu yıl ton
başına en az 100 dolar yapın. demiştim ancak ortada bir
şey yok.
Yerel televizyon
kanalları uydu kiralarını dolar üzerinden ödüyor; zaten
ödeyemiyorlardı, buna bir de şimdi dolar artışı
eklendi. Bu, yerel basının ölüm fermanıdır. Dövize endeksli
uygulamadan acilen vazgeçin, hatta onları destekleyecek önlemler
alın.
Tarsus'ta kayıtlı
araç sayısı 100 bini geçti. Acilen bir araç muayene istasyonu
açılmalı. Bütün bölgenin ihracat kapılarından biri olan
Çukurova bölgesel havalimanı inşaatı
hatırlayamadığımız kadar uzun bir zamandan beri devam
ediyor. Buranın ülkemizin kargo alanında 2nci büyük hubı
olacağını söylemiştiniz, önemli iddia ama üreticilerimiz ve
ihracatçılarımız adına soruyorum: Kara bağlantı
yolları bitmeden, demir yolu bağlantısı olmadan bu hedefe
nasıl ulaşacağız?
Konya-Karaman-Taşucu
Demiryolu Projesi ihracatı artıracaktı, hikâye oldu gitti.
İhracata büyük katkı sağlayacak lojistik merkezlerin
inşaatına bakıyoruz, hâlâ sürüncemede. Organize sanayi
bölgelerine demir yolu bağlantısı projelerinde
İhracatçılarımız
mallarını Mersin Limanından yurt dışına
göndermek için boş konteyner bulamıyorlar; teslimatta yaşanan
gecikmeler maliyeti artırıyor, rekabetçiliğimize de zarar
veriyor. Bir sene önce yerli konteyner üretiminin önünü açın dedim, hâlâ
adım atmadınız. İhracatçılarımız son bir
yılda astronomik artan navlun fiyatlarından şikâyetçi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
Buyurun.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
Ticaret
Bakanlığı bu konuda bir kurul oluşturmuştu ancak ondan
da bir ses çıkmadı. Onuncu Kalkınma Planında Mersine ana
konteyner limanı yapacağınızı söylemiş, On
Birinci Kalkınma Planındaysa Doğu Akdenizde bir yer olarak
değiştirmiştiniz. Mersin Limanı şu anda tam
kapasiteyle çalışıyor ve gelen yüklerin önemli bir
kısmı Akdenizin diğer limanlarına yönlendiriliyor; her gün
binlerce dolar kaybediyoruz, oyalanmayı da oyalamayı da
bırakın. Sizin söylem ve eylemleriniz arasındaki uçurum yüzünden
çiftçilerimiz ve sanayicilerimiz emeklerinin
karşılığını bir türlü alamıyor, kaybediyor.
Her bütçe aynı sözleri
veriyorsunuz ama seneye tekrar gelip aynı sözleri bir daha veriyorsunuz.
Keşke bu sene, değişmeyen bakanları yormasaydık;
artık altyapı da müsait, geçen seneki konuşmaları banttan
yayınlasaydık.
Çok teşekkürler.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Sıdalı.
11inci madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12inci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Hazine
garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti ile borç üstlenim taahhüt
limiti ve borçlanmaya ilişkin işlemler
MADDE 12- (1) 2022
yılında, 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre
sağlanacak garantili imkân ve dış borcun ikrazı limiti 4,5
milyar ABD dolarıdır.
(2) 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi ile belirlenen başlangıç ödeneklerinin yüzde 3üne kadar
ikrazen özel tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilir. Hazine ve
Maliye Bakanı ikrazen ihraç edilecek özel tertip Devlet iç borçlanma
senetlerinin kamu sermayeli bankalar ile kamu kurum ve kuruluşları
arasındaki dağılımını, senetlerin vade, faiz ve
diğer şartlarını belirlemeye yetkilidir.
(3) 2022 yılında 4749 sayılı Kanunun 8/A
maddesi çerçevesinde Hazine ve Maliye Bakanlığınca
sağlanacak borç üstlenim taahhüt limiti 4,5 milyar ABD
dolarıdır.
BAŞKAN - Gruplar
adına ilk söz, İYİ Parti Grubu adına Sayın Behiç
Çelikin.
Buyurun Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetimi Bütçe Kanunu
Teklifinin 12nci maddesi üzerinde görüşlerimi ifade etmek üzere
İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada ekonomik
belirsizlik nedeniyle anlamını yitirmiş bir bütçe
görüşüyoruz. Daha Komisyon aşamasında bile tüm verilerin altüst
olduğu -ortaya çıkan- bir bütçeden bahsediyoruz aslında.
İktidar partisi artık alışkanlık hâline getirdiği
kendi bildiğini okuma, uyarılara kulak tıkama
ısrarını sürdürmektedir. Hâl böyleyken bu siyasi anlayışın
ülkeyi maruz bıraktığı tablo sürpriz değildir. AKP
yorgundur, dinamizmini yitirmiştir, heyecanı ve aktivitesi
düşmüştür. Bu kadronun yapabileceği bütçe ancak böyle bir metin
olabilir.
Evet, bütçe müzakerelerinin
sonuna yaklaşmışken net olarak gördüğümüz tablo: Ülkenin
ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, güvenlik, sağlık ve tarım
alanında uçuruma sürüklenmesidir; işçinin, memurun, çiftçinin,
esnafın, tüm çalışanların, dar gelirlilerin, emeklinin,
kadının, engellinin dikkate alınmamasıdır; kültürde,
sanatta, edebiyatta ilerleme bir yana ülkenin boğulması ve cehaletin
zirve yapmasıdır.
Tabii, geçen yirmi
yıllık sürede ülkenin tüm kaynakları, ülkenin serveti bir bir
vahşice talan edilip, yağmalanıp artık paraya
dönüştürülecek bir şey kalmayınca Körfezden medet umar hâle
gelmek ne acıdır. Bu yüzden vizyonsuz, misyonsuz, hedefsiz bir bütçe
olan AKPnin 2022 yılı bütçesi milletimize katkı yapacak bir
durumda değildir zira iktidar sahipleri kendi siyasi emellerini
düşünme bedbahtlığı içinde toplumun tüm kesimlerini
unutmuştur. Bunun sonucu olarak bize yansıyacak olan fakirlik,
enflasyon, işsizlik ve faizdir, açlıktır, çaresizliktir,
umutsuzluktur. 2014ten 2022ye kadar sürekli gayrisafi yurt içi hasılada
gerileme olur mu arkadaşlar? Bu dönemde sıcak para bolluğuna
rağmen imkân ve kaynakların saray yandaşı bir grup insana
pompalanması ve milyonlarca insanın meselelerine çare olunmaması
en büyük handikaptır. Oluşturduğunuz kara delik milyar
dolarları yutarken ülkenin bütünüyle nasıl bir yoksulluk ve
çaresizlik sarmalına sokulduğuna hep birlikte tanıklık
ediyoruz.
Tarihi tekerrür diye tarif
ediyorlar/Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? diyor Mehmet
Akif. Bundan yüz seksen üç yıl önce başlayan Osmanlıyı
pazarlama macerası, 1881de Muharrem Kararnamesiyle zirve
yapmıştır. Kurulan Düyun-ı Umumiye İdaresi,
emperyalistlerin elindeki tüm Osmanlı gelirlerine doğrudan el koyarak
borçlarını tahsil yoluna gitmiştir. Bugün de Varlık
Fonuyla, borç idaresiyle, özerk Gelir İdaresiyle Düyun-ı Umumiyenin
bir benzeri gerçekleşmiş olmuyor mu? Bu sıkıntılı
durum, iktisadi bağımsızlığı başta net olan
Türkiye Cumhuriyetinin AKP elinde düşürüldüğü vahim tabloyu
göstermektedir. Demek ki tarihten hiç ibret alınmamış.
Değerli milletvekilleri,
şunu belirtmek isterim ki Varlık Fonu tartışmaya
açılmalıdır. Varlık Fonunun Sayıştayca
denetlenememesi kuşkulara yol açmaktadır. Bunun
bağlılarını nasıl yönetiyorsunuz, bankaları
nasıl yönetiyorsunuz; ÇAYKUR gibi kurumları, bağlı KİT'leri
nasıl yönetiyorsunuz? Yüce Meclisin Türk milleti adına bunu bilmeye
hakkı yok mu?
Amerikalı bir
akademisyen var Wallz, diyor ki: Krizler bir şimşek çakması
gibi, manzaranın gerçek özelliklerini açığa vurur.
İşte, tam kriz ortamındayız, bugünkü manzara da bütün
çıplaklığıyla karşımızdadır.
Buradan ben de netlikle ifade
etmek istiyorum ki: Eğer iktidar bu hazin tabloya bir son vermek istiyorsa
tövbe edip samimiyetle millî çıkarlarımıza hizmet ederek iş
birlikçi politikalardan uzak durmalıdır.
Arkadaşlar,
Milletvekilimiz Sayın Hakan Sıdalı bir boyutuyla Mersin'e
değindi, ben de Mersin hakkında bazı bilgileri arz etmek
isterim. Birçok kez dile getirmiş olsak da Türkiye'nin en önemli
illerinden biri olan Mersin'in, AKP iktidarları döneminde beklenenden daha
az destek alması üzüntü vericidir. Mersin -eski adıyla İçel-
Anadolu coğrafyasına Türk mührünü vuran Selçuklu'nun Anadolu
yaylasının sahil tarafı olan bölgeye İçil denmesinden
bugüne yaklaşık sekiz yüz yıllık bir geçmişe sahiptir.
Mersin'de nüfus artış hızı Türkiye ortalamasının
altına düşmüştür arkadaşlar. Bu, Mersin'in artık
dışarıya nüfus ihraç etmeye başladığını
gösteriyor. SEGE endeksine göre sosyoekonomik gelişmişlik
sıralamasında Mersin, maalesef, 3üncü kademe iller grubundadır,
3üncü grupta olup il sıralamasında da 25inci sıradadır;
eğitimde 33, sağlıkta 39, istihdamda 52nci sıradadır;
TÜİK verilerine göre yaşam memnuniyetinde ise 81 il arasında
71inci sıradadır.
Gayrisafi hasılada
Mersin, 2014 yılından beri sürekli gerileme yaşamaktadır;
en yüksek gayrisafi yurt içi hasıla 2014 yılında 16,6 milyar
doları görmüştür.
İhracat ve ithalat
potansiyeli çok yüksek olan Mersin, iktidarın ilgisizliği yüzünden
potansiyelini kullanamamaktadır. 1,5 milyar dolarlık bir ihracat
ithalat dengesi söz konusudur.
Evet, Mersine ne
yapılabilir? OSBler çoğaltılabilir; lojistik köyü
tamamlanabilir; endüstri merkezleriyle şehir bağlantılı
yollar yapılabilir; SEKA Limanı devletçe işletilebilir; Turizm
Koruma Geliştirme Bölgesiyle turizm merkezleri aktive edilebilir;
Çukurova havaalanı açılabilir; Çeşmeli-Taşucu otobanı
yapılabilir; D-400, D-715 yolları bir an önce bitirilebilir; Yenice
Lojistik Merkezi ve Akkuyu Nükleer Santrali tamamlanabilir; Tarsus Pamukluk
Barajı, Erçel Barajı, Sorgun Barajı sulaması, Anamur
Alaköprü sulaması, Aksıfat Barajı, Aşağı Göksu
2nci Merhale ve arazi toplulaştırma işleri bir an önce
bitirilebilir. Ayrıca, Büyükşehrin Mezitli Gar Hafif Raylı
Sistem; 337,5 milyon TLlik hafif raylı sistem de tamamlanabilir.
Arkadaşlar, Mersin tarımsal
altyapı yatırımlarına muhtaç; Mersin, üreticilerinin
devletçe korunmasına muhtaç; limon ve muz üreticileri perişan
edilmiş. Bunu birçok kez dile getirdik, bunlar ilgiye muhtaç. Hazine ve
kamu arazileri, orman alanları kapış kapış yağma
ediliyor; Mersinli kendi toprağına muhtaç. Mersin, devlet bütçesine
katkıda arkadaşlar, 6ncı büyük ilimizdir ancak buna rağmen
iktidardan hak ettiği desteği asla alamamıştır. AKP,
Mersini cezalandırmaktadır, bu böyle giderse Mersin de doğal
olarak AKPyi cezalandıracaktır diyorum; bu, böyle biline.
Evet, görüşmekte
olduğumuz 12nci maddeye gelince, biraz önce Divanın da ifade
ettiği gibi, bu, dış borç ikrazına ilişkin bir madde
olup 4,5 milyar dolarlık bir tutar söz konusu, bunun
Cumhurbaşkanı tarafından 1 kata kadar artırılmasını
içeren bir madde.
Sözün özü: Bir israf ve talan
bütçesiyle karşı karşıyayız. Bu ülkenin servetinin
yağmalanmasına, vatandaşımızın cebindeki üç
kuruşun eriyip gitmesine asla razı olmamalıyız.
Evet, burada şöyle bir
tablo görüyoruz aslında: AKP, israfın tarafında,
yandaşın tarafında duruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Biz, evinin sokağında dolanıp içeriye girmeye gücü
kalmamış bir baba varsa onun yanındayız. Biz Ne iş
yapıyorsun? dediklerinde, için için ezilen, gözüne uyku girmeyen
gençlerin yanındayız. Biz mazlumun, ezilenin, güvencesiz
kadının; biz emekçinin, biz bütünüyle bu milletin yanındayız.
Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin ekonomide AKP
inadı hakkında ifade ettiği gibi, bu yapılanlar ne
hatadır ne kazadır; bu düpedüz AKP'nin kendi tercihidir diyorum. Bu
karanlık yolu yürümeyi de kendisi seçmiştir ve sonucunda da AK PARTİ
iktidarı, kendisi artık bunun bedelini ödeyecektir diyorum.
Bu duygularla, her şeye
rağmen, bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Halil Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HALİL
ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
12nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri
izleyen değerli izleyicilerimizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Cumhur İttifakının kurulduğu günden bu
yana kararlı ve güçlü duruşu nedeniyle Türkiye
düşmanlarının da boş durmayıp içten ve
dıştan el birliğiyle bu güçlü duruşu kırmak istediklerini
görmekteyiz. Türkiye karşıtı lobilerin Türkiye ekonomisindeki
kırılganlıkları derinleştirmek ve bir ekonomik kriz
senaryosu devreye sokmak istemelerinin altında yatan temel neden de budur.
Cumhur İttifakını karalamak ve siyasi hesaplarla yaralamak için
bir araya gelenlere bakıldığında PKK, FETÖ ve diğer
terör örgütleriyle, bunlara destek veren Batılı ülkeler ve ülkemiz
içinde bu Batılı ülkelerden destek bekleyenlerin olduğu
görülecektir. Bu bakımdan, Cumhur İttifakını
oluşturan siyasi partilerden biri olarak önümüzdeki dönemde de
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin daha da
kökleşmesine ve güçlenmesine katkı sağlamak temel
önceliğimiz olacaktır. Türkiye, Cumhur İttifakıyla
üzerinde sinsi, gizli ve kötü emelleri olan güçlerin tüm engelleme çalışmalarına
rağmen, coğrafyasında söz sahibi olma konumuna gelmiştir.
Bugün Cumhur İttifakı çatısı altında uluslararası
gelişmelere bakıldığında, Türkiyenin mavi vatanını
ve semalarımızdaki hak ve menfaatlerini korumaya
kararlılıkla devam ettiğini, Doğu Akdeniz'de günümüzün ve
gelecek nesillerimizin haklarını arayacak şekilde, hidrokarbon
aramalarını gerçekleştirdiğini, bu kapsamda daha önce
olmayan arama ve araştırma gemileri aldığını,
Karadeniz'de yeni doğal gaz yataklarının keşfi, sondaj ve
test kuyu çalışmalarıyla birlikte yakın zamanda üretim ve
taşıma amaçlı boru döşeme
çalışmalarını, Libyayla kıta sahanlığı
anlaşmaları yaptığını ve böylelikle mavi
vatanın batı sınırlarının Birleşmiş
Milletler'de tesciliyle güvence altına alınmasını, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kapalı Maraş'ı turizme
açtığını, Doğu Akdeniz'deki canlı, cansız
varlıklar konusunda uluslararası hukuktan kaynaklanan
haklarını desteklediğini, can Azerbaycan'ın
topraklarının Ermeni işgalinden kurtulması için tüm azim ve
kararlılığını gösterdiğini, yeni adıyla Türk
Devletleri Teşkilatının askerî,
ekonomik, kültür ve sanat alanındaki projelerine önemli destekler
verdiğini, Türkiye'ye devam eden hukuki davalar üstünden ayar vermeye
kalkan 10 ülkenin büyükelçisine hak ettikleri cevabı veren bir Türkiye'yi
görmekteyiz.
Diğer taraftan, Irak ve
Suriyeyle olan sınırlarımızda terör koridoru, hatta terör
devletçikleri kurmaya çalışanlara karşı Afrin, Zeytin
Dalı, Barış Pınarı, Pençe-Yıldırım
Harekâtlarıyla vurduğumuz tokadın yankısının hâlâ
devam etmekte olduğu da görülmektedir. Bu harekâtlarımızın
ardından gelen temizlik operasyonlarımızın da hâlen
kararlılıkla ve kahramanlıkla devam ettiğini görmekteyiz.
Binlerle ifade edilen yurt içindeki terörist sayısı artık yüzle
ifade edilen bir hâle gelmiştir. Bilinmelidir ki ne kadar silah ve
mühimmat desteği verirlerse versinler PKK/YPG, DAEŞ, FETÖ, DHKP-C ya
da irili ufaklı terör ve suç örgütlerinin tamamıyla mücadelemiz etkin
ve kararlı bir şekilde devam edecek ve son terörist etkisiz hâle
gelinceye kadar sürecektir. Buradan tüm kahraman güvenlik güçlerimize güç
kuvvet diliyor, her daim yanlarında olduğumuzu güçlü bir şekilde
ifade ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, sanayiden tarıma, ekonomiden eğitime, kültürden
millî savunmaya dek birçok alanda Türkiye'nin yapmış olduğu
sıçrama, Cumhur İttifakının ortaya koyduğu Tam
bağımsız ve küresel aktör Türkiye. fikriyle daha da güçlü bir
şekilde yoluna devam etmektedir. Sadece Türk dış politikasının
seyrini değil, bölgemizin ve geniş çevresinin akıbetini de lehimize
değiştiren bu teknolojik sıçramada özellikle İHA ve
SİHAlarımız büyük rol oynamış ve dünyada adından
söz ettirmiştir. Türkiye, millî teknoloji hamlesiyle özellikle savunma
sanayimizde dışa bağımlılığı azaltarak
Türk Silahlı Kuvvetleri ile tüm güvenlik birimlerimizin
ihtiyaçlarını yüzde 80e varan oranda yerli ve millî imkânlarla
karşılar duruma gelmiştir. Bu kapsamda, yerli üretimimiz olan
İHA ve SİHA'lar, millî gemi projesi MİLGEM, ATAK ve GÖKBEY
helikopter projeleri, Makine ve Kimya Endüstrisi üretimi yerli ve millî
silahlar, elektrikli araç projesi, TOGG, lityum iyon teknolojisine sahip
batarya üretimi gibi gelişmeler göz kamaştırmaya devam
etmektedir. Tüm bu güzel gelişmelerin ardında, esasen, aziz
milletimizin Cumhur İttifakı'na duyduğu güven ve güçlü
desteğin payı oldukça büyüktür. Bu bakımdan, Cumhur
İttifakı olarak tüm dünyaya Türkiye'nin Ankara merkezli yürütülen
kararlı millî politikalarının gücünü göstermeye Allah'ın
izniyle devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bidenın göreve
gelmeden önce Türkiye üzerine yaptığı değerlendirme ve
planlarını unutmuş değiliz. Biden'ın bu vaatlerine bel
bağlayan, umut bekleyen sözde demokrasi havarisi geçinenler kulak
kabartıp iyi dinlesinler: Türkiye, her daim demokratik, laik, sosyal hukuk
devleti olma özelliğini koruyacak; asla başsız, yönetilemeyen,
parçalanmış bir devlet olmayacaktır. Türkiye üzerine kriz ve
kargaşa planlarının bilincinde olan Cumhur İttifakı,
bu kirli ittifakın taşeronlarına asla ve kata fırsat vermeyecektir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 2023e giderken şunu bilmeliyiz: 2023 seçimi sadece bir
seçim yılı değil, hepimizin bildiği üzere, cumhuriyetimizin
100üncü kuruluş yıl dönümüdür. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin
1990lı yılların başından itibaren ifade ettiği
2023, 2053 ve 2071 hedeflerine giden yoldaki ilk viraj 2023
yılıdır. MHP'nin ve Cumhur İttifakı'nın Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki güçlü temsili liderimizin ortaya koymuş
olduğu ufku bugüne çekecek ve lider ülke Türkiye ülküsünden sonra süper
güç Türkiye ülküsüne atılmış kuvvetli bir adım
olacaktır. Biz bu adımı atmaya hazırız ve de
kararlıyız. Hazreti Peygamber'in Ayrılıkta azap, birlikte
rahmet vardır. ilkesinden hareketle Türkiye'nin büyük yürüyüşüne
Türk milletini davet ediyoruz. Tarihsel manda ve himaye
anlayışını yüzyıl önce olduğu gibi bugün de
katiyetle reddeden ve bu vesileyle hiçbir ülkenin güdümüne girmeyen tam
bağımsız Türkiye için terör sorununu kökünden çözmüş, millî
savunma hamlesini tamamlamış, eğitim, teknoloji ve bilimde
çığır açan, refah seviyesini yükseltmiş bir Türkiye için,
hülasa geleceğe emin adımlarla ve güvenle yürüyen bir Türkiye için
2023te Cumhur İttifakı'na ve Cumhurbaşkanı
adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a sonuna kadar sahip
çıkacağız ve güçlü şekilde destek olmaya devam
edeceğiz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer
milletvekilleri, bizler gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri
düşünüyoruz. Aklımızda sadece güçlü Türkiye var. diyoruz ve
Cumhur İttifakı'nın Türkiye'nin vizyoner umudu olduğuna
inanıyoruz. Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2022
yılı merkezî yönetim bütçesinin milletimize ve ülkemize hayırlar
getirmesini diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Semra Güzel, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SEMRA GÜZEL
(Diyarbakır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ekranları
başında bizleri izleyen değerli halkımızı ve
cezaevlerinde tecrit altında tutulan tüm tutsakları
selamlıyorum.
Sadece kendi varoluşunu
koşullayan; baskı, zulüm ve işkence politikalarını
üzerimizde uygulayan sömürge sistemine karşı ben de bizler de
direnmekteyiz. demişti Halil Güneş ve hasta oldukları hâlde tahliye
edilmedikleri için dün Abdülrezzak Şuyurun, bugün de maalesef Halil
Güneşin cenazesi cezaevinden çıktı. Cezaevlerindeki hak
ihlalleri can almaya devam ediyor. Bizler, buradan, hayatını kaybeden
2 tutsağın ailelerine, yakınlarına, sevenlerine ve tüm
halkımıza başsağlığı diliyoruz. Onlara
sözümüz olsun, bu sömürge sistemine karşı direnişlerini kazanana
kadar bizler devam ettireceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Evet, bugün sağlık
emekçilerinin yaptığı açıklamadaydık. Emekleri
görmezden gelinen sağlık emekçilerinin emekliliğine yansıyacak
yaşanabilir bir ücret için, insanca çalışma ve dinlenme süreleri
için bugün yapmış oldukları iş bırakma grevini de
selamlıyorum.
Bugün, sizlere,
iktidarın ekonomiyi nasıl uçurduğuna kayyumlar üzerinden ve
yaşanan kriz üzerinden kısaca değineceğim. Geçen haftalarda
AKP Genel Başkanı Batman ziyareti sonrası bir MKYK üyesinin
evini belki ziyaret eder diye Diyarbakır Silvanda evinin önüne kayyum
tarafından helikopter pisti yapıldı; maliyeti ise 4 kişiden
1inin işsiz olduğu Diyarbakır halkına ödetildi. Ama
Cumhurbaşkanı, programı yetişmedi diye aileyi ziyaret
edemedi. Yani helikopter pisti bir ihtimal üzerine yapılmış
oldu. Sizin bir ihtimalinizle bile kaç aile doyar, biliyor musunuz? Gerçi
halkı bu kadar düşünüyor olsaydınız kayyumların
Sayıştay raporlarına yansıyan yolsuzluklarına dair
ufak da olsa bir soruşturma başlatırdınız.
2020 yılı
Sayıştay raporlarına göre Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesinin usulsüzlükleri almış başını gidiyor.
Buradan hepsine değinmemiz imkânsız. O yüzden sadece birkaçına
değineceğiz. Belediyenin taşınmazları vakıf ve
derneklere tahsis edilmiş. Hangi vakıf ve dernekler olduğunu
tahmin edersiniz. 2.847 taşınmazdan sadece 2.667 taşınmaz
cetvele işlenmiş. Halkın vergileriyle alınan 180
taşınmaz ise nerede, bilinmiyor.
Yine, yıllar boyu tüm
yolsuzluklara itiraz eden belediye emekçileri, sırf AKPli
olmadıkları için hukuksuz bir şekilde KHKlerle işlerinden
çıkartılırken il dışından getirilen
yandaşlar aynı hukuksuzluklarla her ay 3-4 maaş birden
alıyor. Bu rezillikler basına yansıdığı hâlde tek
bir işlem yapılmadı. Şimdi, Sayıştay
raporları da diyor ki: Belediyelerde usulsüzce geçmiş tarihli yevmiye
kaydı oluşturulmuş. Fazladan yazılan bu yevmiyeler kimlere
yazıldı? Diyarbakır halkı işsizlikle, yoksullukla
cebelleşirken kayyumun kendi yandaşlarına karşı bu
cömertliği, açıkçası, göz dolduruyor.
Değerli milletvekilleri,
biz aynı cömertliği emekçiye, işçiye, kadınlara,
yurttaşlara göremiyoruz maalesef. HDP Kadın Meclisi olarak
aylardır, sokaklarda, tarlalarda, fabrikalarda çalışan, üreten
kadınları ziyaret ettik, dertleştik, onlarla beraber
çalıştık. Neden özellikle kadınlardan bahsedeceğim,
biliyor musunuz? Çünkü kadınların yoksulluğu bu ülkenin utanç
vesikasıdır; ne kadar çalışsalar da emekleri
görülmemiş, asla bir erkeğin emeği kadar
bulunmamıştır emekleri. Bugün Türkiye şartlarında
kadın yoksulluğunun ne boyuta geldiğini görmek
istiyorsanız, pazarlar toplandıktan sonra bir pazara gidin ve orada
satılmamış, çürümüş, pazarcının elinde
kalmış malları tezgâh altından toplayan kadınları
görün, çocuğuna bez alamadığı için evdeki eski
çarşafları yıkayıp kullanan kadınları görün. Biz
gördük, 18 ilde kadınlarla bir araya geldik, her biriyle sohbet ettik.
Sabah saat dörtte kalkıp turşuluk salatalık toplamak için Urfa
ve Mardin'de, 45 derece sıcağın altında, elleri yara bere
içerisinde olan genç kadınları gördük. Doktor olmak istiyordum ama
annem şeker hastası, babam kalp hastası olduğu için bu
tarlaya gelmek zorunda kaldım. diyen, umutları
çalınmış genç kadınları gördük.
Kazandığı 60 liranın 15 lirasını aracılara
vermek zorunda kalan kadınları gördük. Haksız, hukuksuz yere
işlerinden edilen, ihraç edilen kadınları gördük.
Yılın neredeyse altı ila dokuz ayını evlerinden uzakta,
18 kişiye bir banyonun düştüğü çadırlarda, susuz,
elektriksiz, insani olmayan koşullarda çalışmak zorunda kalan
mevsimlik tarım işçilerini gördük. Çadır
kurmadığım yer, su içmediğim pınar kalmadı;
eninde sonunda geldim ve bu üzüm torbasının önüne çöktüm. diyen 55
yaşında 30 TL'ye on bir saat çalışan kadınları
gördük. Devam eden güvenlikçi politikalar yüzünden uygulanan yayla
yasaklarıyla üretim yapamaz hâle gelen, çadır kuracak alan dahi
bulamayan koçer kadınları gördük.
Değerli milletvekilleri,
iktidar, ha bire Uçuyoruz. diyor ya, uçuyor ya, yapmaz biliyoruz ama tavsiyemizdir,
ara ara da inip bu halk ne yaşıyor bunları görsün. (HDP
sıralarından alkışlar) En son ne zaman çarşıya,
pazara çıktınız bilmiyorum. Ben alışverişimi semt
pazarlarından yapan biriyim. Domates bugün markete göre daha ucuz olan
pazarlarda 7 TL, biber 10 TL, elma 9 TL, patates 5 TL yani 2 kişilik bir
ailenin pazar alışverişi en az 200 TL, ayda 800 TL. Uçan bir
şeyler var, evet ama ekonomi değil, maalesef fiyatlar.
Markete gidelim bir de.
Bulgurun kilosu 15 TL, mercimek 14 TL, kışların vazgeçilmezi kuru
fasulye 22 TL, en ucuz şampuan 20 TL, temel hijyen ürünlerinden ped 30 TL
ve son günlerde zam şampiyonu olan tuvalet kâğıdı 130 TL.
Evet, uçan bir şeyler var ama ekonomi değil, fiyatlar.
Tabii, bu fiyatlar böyle
artarken tuvalet kâğıdıyla yarışan ve uçan bir
şey daha var; euro ve dolar. E, tabii, dış güçler, değil
mi? Onlar bizi kıskanıyorlar, dolar ve euro bizimle
yarışıyor. Şu konuda haklısınız
aslında: Fiyat konusunda bizim hızımıza dolar ve euro
yetişemez maalesef. Sadece ekim ayı içerisinde tavuk yüzde 64,
ayçiçeği yüzde 60, mercimek yüzde 41, süt ve yoğurt yüzde 35, nohut
da yüzde 34 oranında zamlandı. Uçan bir şeyler var, evet,
ekonomi değil, fiyatlar.
Bakın, unun fiyatı
üç yılda yüzde 400 artmış. Geçen yıl 2 lira olan
ekmeğin fiyatı şu anda 3,5 liraya dayanmış durumda ve
şu anda da yeni fiyatlar konuşuluyor. İnsanlar daha ucuz ekmek
alabilmek için Halk Ekmek büfelerinde yüzlerce metrelik kuyruklarda işte
böyle bekliyor. Bu fotoğraf sizin utanç vesikanızdır, bu
fotoğraf ekonominin kurtuluş savaşının değil,
halka açtığınız savaşın
fotoğrafıdır. (HDP sıralarından alkışlar)
Tabii, bütün bu fiyatlardaki
artışlar yokmuş gibi, sanki yurttaş pazarı,
manavı, marketi görmüyormuş gibi veri paylaşmayı
değil, veri saklamayı kendisine görev edinen TÜİK gibi bir kurum
var bir de. TÜİK iktidarın bilgi merkezi hâline geldiği için
kasım ayı enflasyon oranını geçen yılın
kasım ayına oranla yüzde 21 artmış olarak gösteriyor fakat
işin ehli iktisatçılar tarafından kurulan Enflasyon
Araştırma Grubu ise TÜİKin açıkladığı bu
verilere ne dedi biliyor musunuz? Doğru değil. dedi, Enflasyon
geçen senenin kasım ayına oranla yüzde 58,6 artmış. dedi.
Yine, TÜİK, kasım ayında bir önceki aya oranla enflasyonu 3,5 kadar
artmış gösterdi ama Araştırma Grubu verileri buna da yalan
dedi, Kasım ayı enflasyonu ekim ayına oranla 9,9
artmış. dedi. Uçuyoruz, uçuyoruz; evet ama güzel uçuyoruz da
TÜİK verileri az gösterdiği için alçaktan uçuyoruz. (HDP
sıralarından gülüşmeler, alkışlar) Hâlbuki bu
rakamlarla ne uzayı, bizler kara deliğin en ucuna doğru
uçuyoruz. Eğer bu bütçe geçerse uçuşu bir de siz önümüzdeki sene
görün. 2022 yılı itibarıyla vergi, ceza, harçlara yüzde 36,2
oranında zam yapılacak. Şu an B sınıfı ehliyet
için olan 822 liralık harç 2022de 1.116 lira yapılacak; üç ile on
yıl arası verilen pasaportun harcı 1.008 liradan 1.478 liraya
uçuyor; gerçekten güzel uçuyoruz! Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği
değişikliği uçak biletimiz Resmî Gazetede yayımlandı
bile, hayırlı uğurlu olsun! Tabii, bir de paraların
gittiği pudra şekeriyle kafayı bulup uçanlar var, onu aklamaya
nasıl bir çözüm bulacaksınız gerçekten çok merak ediyoruz; pudra
şekeri sonuçta! Gerçi, siz bulursunuz bir yolunu; yol yapmak sizin
işiniz.
Değerli milletvekilleri,
iktidar Ekonomiyi uçurduk, uçurduk. diyor ya; bu uçuşun bir de bir sert
inişi olacakmış. Bu iniş yerini de Ay olarak seçmiş
iktidar. Bu coğrafyayı mahvetti, dağı, taşı,
toprağı sattı; sıra Aya geldi tabii. Ayın yerinde
olmak istemezdik doğrusu, onun dengesi bozulacak bu defa da. O yüzden,
siz, iyisi mi, ekonomide uçma fikirlerini sizlere verenleri de hatta şu
yazmış olduğunuz ekonomi kitabını da
yanınıza alın, uçun, uçun ama aya maya iniş yapmayın,
uzay boşluğunda kaybolup gidin, böylelikle, bu halk da sizden
kurtulmuş olsun. (HDP sıralarından alkışlar)
Bırakın artık gerçekten bu Uçurduk. hikâyelerini. Ekonomiyi
uçurduk. laflarına inanmayı bir kenara bırakın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SEMRA GÜZEL (Devamla)
Gerçekten artık bu Uçurduk. hikâyelerini, Ekonomiyi uçurduk.
laflarını bir kenara bırakın; halkımız artık
Alay etti bizimle. diye isyan ediyor ama merak etmeyin, halkımız
sizin tek yönlü uçuş biletinizi çoktan kesti. İlk seçimde
alırsınız biletinizi, bizler de arkanızdan
(x) deriz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Muharrem Erkek, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM
ERKEK (Çanakkale) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
bu kürsüde her zaman gayet açık ve net konuşmamız gerekiyor,
gerçeği ifade etmemiz gerekiyor; ben de gayet açık ve net söylemek
istiyorum: Bugün, maalesef, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi ve saray iktidarı memleketi batırdı. Evet, gerçek bu;
memleketi batırdınız. Tarihin en ağır ekonomik
buhranıyla toplumu karşı karşıya
bıraktınız; toplumu büyük bir işsizlikle, derin bir
yoksullukla, enflasyonla baş başa bıraktınız.
Nasıl olmansın ki? Bakın, yarın Merkez Bankası faizle
ilgili bir karar verecek; bugün Hazine ve Maliye Bakanının
kardeşi Sayın Seyidullah Nebati açıklama yapıyor
Yarın Merkez Bankasının pas geçmesi gerekir ama benim tahminim,
faizi 1 puan indirecekler. diyor. İşte, böyle bir tablo
yarattınız maalesef. Bunu söyleyen Hazine ve Maliye
Bakanının kardeşi, herhâlde yarın Merkez
Bankasının vereceği karar da belli oldu.
Değerli milletvekilleri,
bugün görüştüğümüz bütçenin de bir anlamı kalmadı maalesef.
Çünkü saray, yürütme bütçeyi Meclise sunduğunda dolar 9 liraydı,
işte bugün 15 liraya dayandı, ek bütçeyi de herhâlde bu arada
hazırlıyorsunuzdur. Nasıl bu duruma geldik? Sorun sistemde
değerli milletvekilleri. Bakın, bir hatırlatma
yapacağım 2014ten. Bugün de sarayın iktisatçısı olan,
Cumhurbaşkanının danışmanı olan Yiğit Bulut
12 Mayıs 2014te ne demiş? Her vatandaşın
varlığı en az 3 katına çıkacaksa başkanlık
sistemi olmazsa olmaz ilk şarttır. Ne büyük bir gaflet, ne büyük bir
cehalet. Vatandaşın varlığı artmadı ama gerçekten
Türkiye'yi yönetenlerin mal varlıkları kaç kat arttı kimse
bilmiyor çünkü siyaset bir zenginleşme aracı olmuş, siyasi ahlak
maalesef çökmüş. Zaten 2014te fiilen bu tek adam sistemine geçtiniz. OHAL
döneminde OHALi fırsat bilip Nisan 2017de de hukuken geçirdiniz
memleketi ve maalesef, bu sistemle, Türkiye, 83 milyon, freni
patlamış kamyon gibi uçuruma sürükleniyor.
Değerli milletvekilleri,
bu laflar edilirken, başkanlık sistemi güzellemeleri
yapılırken 1 Bulgar levası 1 liraydı, bugün 1 Bulgar
levası 8 lira, 8 lira. Memleketi getirdiğiniz hâle bakın.
Dolarla maaş almıyor kimse ama vatandaşın aldığı
her şey dolara endeksli, her şey. Yoksul Afrika Kıtasında,
Malide, Tanzanyada asgari ücret ne kadar biliyor musunuz? 200 dolar, yoksul
Afrika ülkesinde, Malide, Tanzanyada, Orta Asyanın Türki Cumhuriyetlerinde
ortalama 400 dolar. Bugün Türkiyede ne kadar? Şu an itibarıyla 190
dolar, yarın belki 150 dolar olacak. Siz asgari ücreti artırın
ama önce gerçek tehlike olan enflasyonla, hayat
pahalılığıyla mücadele edin, gerçek tehlike o çünkü. Faizle
uğraşıyorsunuz ya, insanların alım gücü eridi. Ne diyordu
Genel Başkanınız Sayın Erdoğan, taahhüdünüz neydi
millete: 2023 yılında kişi başına düşen millî
gelir 25 bin dolar olacak. Taahhüdünüzdü bu, taahhüt, söylem değil. Ne
oldu, nerelere geldik? Çünkü sorun sistemde.
Merkez Bankamızı
bile, milletin Merkez Bankasını bile maalesef iflas noktasına
getirdiniz ve çok acı bir şey var; bugün ekonomiyi batıranlar,
ağır ekonomik bunalımın sorumlusu olanlar, kendi
kusurlarıyla bu ekonomik tabloyu yaratanlar, maalesef, bugün sarayın
koridorlarında ne diyor? Ağır ekonomik bunalım sebebiyle
OHAL ilan edilebilir, hazırlanın. Neden? Anayasa bu yetkiyi veriyor
mu yürütmeye? Kendin batıracaksın, sonra OHAL ilan edeceksin! Neden
istifa etmeyi düşünmüyorsun da OHALi düşünüyorsun? Sorumlu sensin,
ekonomiyi sen batırdın. (CHP sıralarından
alkışlar) Öyle diyordunuz ya: Benim ben bu ekonominin sorumlusu. E,
o zaman istifa et, istifa et, memleket seçime gitsin ya da Meclis seçim
kararı alsın. OHAL mi, seçim mi; olağanüstü hâl mi, seçim mi?
Hangisi vatandaşın lehine, hangisi?
Bakın, burada ifade
edildi; anneler, babalar bebek maması çalmaya teşebbüs ediyor
marketlerde. Ne kadar acı bir tablo değil mi? 1 liraya ekmek
alabilmek için; 1,25 liraya ekmek alabilmek için kilometrelerce kuyrukta
emekliler bekliyor. Ağlıyor insanlar, ağlıyor; Türkiyenin
gerçeği bu. Okullarda, sınıflarda açlık sebebiyle
bayılan öğrenciler var. Kim bu tablonun sorumlusu, dış
güçler mi? Büyüklere masallar, küçüklere gerçekler
Ne güzel değil mi?
Harika, şimdi de OHAL. Ya, bizim OHALe değil, demokrasiye, hukuka,
özgürlüklere ihtiyacımız var. Bizim OHALe değil, güven ve
siyasi istikrara ihtiyacımız var. Eğer bu, bilinçli söyleniyorsa
gaflettir, cehalettir, aynı zamanda da Türkiyeye ihanettir. OHALi
düşüneceğinize gelin, sandığı getirin, milletten korkmayın.
Bu sistem, demokratik hukuk
devletini de çökertti, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi.
Öğrenciler cezaevinde, akademisyenler, gazeteciler, siyasetçiler
cezaevinde, Boğaziçinde okuyan 2 öğrenci hâlâ cezaevinde. Niçin? Eylem
yapmışlar! Ya, gençlere bile tahammülünüz yok artık, gençleri
bile terörist yaptınız.
İstanbul İl
Başkanımıza -İstanbulu kaybettiniz ya, nasıl bir kin
ve intikamsa- 5 ayrı dosyadan toplam on yıl hapis cezası
verildi, Yargıtayda bekliyor. Bu da yetmedi, bugün derdest, devam eden 4 tane
soruşturma, 3 tane ceza davası, 3 tane tazminat davasıyla 1
milyon 400 bin lira talep ediliyor. Ya, bu ne korkudur? İstanbulu
kaybettiniz, ilk seçimde ne olacağını da biliyorsunuz,
Sayın Genel Başkanınız söyledi. Yalnız değerli
milletvekilleri, adalet yoksa akıl, vicdana danışmaz; merhamet,
zihinden uzak durur, uzak.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) İstanbul Belediyesinde 20 bin işçiyi kapıya
koydunuz, ondan bahset.
MUHARREM ERKEK (Devamla) -
Bakın, yıl 1998, Genel Başkanınız Erdoğan
-dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı- halkı
kin ve düşmanlığa tahrikten hapis cezası aldı,
Yargıtay onadı, değil mi? Sonra Amerikan Başkonsolosu
kendisini ziyaret etti, Amerikan Başkonsolosuyla beraber Türk
yargısının kararını eleştirdiler. Biz de
eleştirdik; doğru değil. O zaman Ya, benim yargımın
verdiği karardır. Devletimin yanındayım, sorun değil.
demedi. Amerikan Başkonsolosuyla birlikte basın toplantısı
da yaptı. Tam 3 kere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
başvurdu Erdoğan, tam 3 kere. Şimdi, bugün ne diyor? Ben AİHM
kararını tanımıyorum, Anayasa Mahkemesi kararını
tanımıyorum.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Siyasi karar.
MUHARREM ERKEK (Devamla)
AİHM kararını da Anayasa Mahkemesi kararını
eleştirebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz ama Tanımıyorum.
diyemezsiniz. Tanımıyorum. demek, hukuk devletini tanımıyorum
demektir. Hukuk devletini tanımadığınız zaman
işte, böyle bakın; doların hâlini, ülkenin hâlini görün. Dolar
10 lira mı olur diyorduk, şimdi keşke 10 lira olsa diyoruz.
Memleketi ne hâle getirdiniz, maalesef. Şimdi, daha önce de seçim
bildirgelerinizde Erdoğan, millete ne diyordu? Evrensel hukuk, AİHM
kararlarına göre reformlar yapıyoruz. Yol haritamız Avrupa
kıstasıdır. Nereden nereye? Şimdi Afrika ligi, Orta Asya
ligi oldu herhâlde.
Değerli milletvekilleri,
çok samimi bir şey söyleyeyim, Nobel Barış Ödülü sahibi Elie
Wiesel'in sözü bu, güzel bir söz: Adaletsizliği önleyecek gücümüzün
olmadığı zamanlar olabilir ama adaletsizliğe itiraz etmeyi
beceremeyeceğimiz bir zaman asla olmamalıdır. (CHP
sıralarından alkışlar) Bari itiraz edin, adaletsizlikleri
önleyemiyorsunuz, bari itiraz edin ama edemezsiniz çünkü bir gerçek var herkes
gibi siz de sarayın vesayeti altındasınız. Ağır
bir vesayetle karşı karşıyayız.
Ve tarihten bir ders: Atina
kentinin Anayasasını ve yasalarını yapan Solon;
biliyorsunuz bir devlet adamı ve şair. Atina'dan tiran olmamak için
uzaklaşıyor, Mısır'a gidiyor, Kıbrıs'a gidiyor,
sonra Anadolu'ya geliyor sonra Sicilya'da bir kent kuruyor.
Atinalıları, hemşehrilerini de bu kente taşıyor. Sonra
bir bakıyor, aradan zaman geçiyor, kenti yöneten kişi; tiran
olmuş, bir diktatör olmuş. Atinalılara sesleniyor, şöyle
diyor: Eğer bugün çok sıkıntı çekiyorsanız suçu
tanrılarınızın üstüne atıp söylenmeyin. Kendi
yaptığınız hatayı kabul edin. Kimilerine o kadar büyük
bir güç tanıdınız ki o güçle sizlerin boynuna mutlak itaat
boyunduruğunu takmalarına izin verdiniz ve size yalanlar söyleyen bir
adamın tatlı sözlerine kandınız, kötülüklerini görmezden
geldiniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Kılıçdaroğlunu tarif ediyor.
MUHARREM ERKEK (Devamla)
İki bin beş yüz yıl önce söylenmiş bu sözler, bugün de nedense
aklımıza geldi. Buradan söylememiz gerekti. Tarihten güzel bir ders.
Değerli milletvekilleri,
sistem iflas etti, siz de iflas ettiniz, saray iktidarı da iflas etti.
Bunu asla unutmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUHARREM ERKEK (Devamla)
Değerli milletvekilleri, yeni bir sisteme ihtiyacımız var. Güçlü
kurallara, güçlü kurumlara, güçlü kadrolara ihtiyacımız var. Gücü bir
kişiye bırakırsanız sonuç ortada. Vatandaş kan
ağlıyor, kan, sizin yüzünüzden; siz hâlâ bu ucube sistemi
dayattığınız ve desteklediğiniz için. Yeni bir sisteme
ihtiyacımız var ama hiç kimse merak etmesin, hiç kimse umutsuz
olmasın. Bu tek adam sistemini ve bu adaletsiz düzeni mutlaka değiştireceğiz
ilk seçimde.
HÜSEYİN
ŞANVERDİ (Hatay) Rüyanda görürsün.
MUHARREM ERKEK (Devamla)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, gruplar
adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şimdi, şahsı
adına ilk söz Sayın Hülya Nergisin.
Sayın Nergis, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜLYA NERGİS (Kayseri)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, Değerli
Bakanlarımız; 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 12nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Çok boyutlu, ciddi
sınamalarla dolu bir coğrafyada vizyonu geniş ve interaktif bir
dış politika izleyerek artık sadece bölgesel değil, küresel
konularda söz sahibi olan bir ülke durumuna geldik. Millî
çıkarlarımızın korunması, milletimizin huzur, güvenlik
ve refahının sağlanması için etkin bir diplomasi
uyguluyoruz. Girişimci ve insani dış politikamızla ülkemizi
sahada ve masada güçlü kılıyoruz. 253 temsilciliğimizle
dünyanın her yerinde varız. Kadim medeniyetimizin derinliği ve
farklı medeniyetlerle aynı anda iletişim kurabilme kabiliyeti,
dış politikada bize çok farklı ufuklar açıyor. Böylelikle
küresel gerilimlerin çözüm arayışında Türk diplomasisi güçlü
aktörlerden biri olmuştur.
Sayın milletvekilleri,
salgının yıkıcı etkilerinin devam ettiği dönemde
ekonomik anlamda ihtiyaç duyulan tüm alanlar desteklenmiş, Covid-19
salgınıyla mücadele kapsamında verilen desteklerin toplamı
718 milyar TLye ulaşmıştır. Bu rakam, gayrisafi yurt içi
hasılanın yüzde 14üne tekabül etmektedir. Erciyes Üniversitemiz
bünyesinde geliştirilen Turkovac aşısı da üretim
aşamasına gelmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Pandemi sürecinde
tarımsal desteklemeler sürdürülürken desteklemeler üzerinden gelir vergisi
kaldırılmış olup geçmiş beş yıl içerisinde
yapılan kesintiler iade edilecektir. 835 bin basit usulde vergilendirilen
esnafımızın kazancı, yapılan düzenlemeyle vergiden
muaf tutulmuştur. Esnaf ve sanatkârların kullandığı
kredilerin faiz oranları yüzde 47den yüzde 9,5a düşürülmüştür.
Pandemi sürecinde yüzde 1,8 büyümeyle G20 ülkeleri arasında Çinle
birlikte dünyada büyüme sağlayabilen 2 ülkeden biri olduk. 2021
yılının ilk çeyreğinde yüzde 7,2; ikinci çeyreğinde
ise yüzde 21,7 büyüme sağladık. 2021 yılında toplamda yüzde
10 büyümeyle tamamlıyoruz. Ülke olarak ihracat gelirlerinde rekor
seviyeleri yakaladık, ihracatımızı 210 milyar doların
üzerine çıkarmayı başardık.
Savunma ve güvenlik
alanında nitelikli insan gücünü artırdık, savunma sanayisinin
geliştirilmesi için yapılan yatırımlar neticesinde kritik
silah sistemlerinin önemli bir bölümünü üretir ve ihraç eder hâle geldik. Bunun
neticesinde yerli ve millî üretim yüzde 80ler seviyesine
ulaşmış, aynı zamanda yerli motor seri üretimine de
başlanmıştır. SİHA üretiminde dünyada ilk 3 ülke
içerisindeyiz. Derin denizlerde sondaj yapabilen ilk 10 ülke arasında yer
almaktayız.
Sayın milletvekilleri,
bireyin, ailenin ve toplumsal değerlerimizin korunması ve
güçlendirilmesine yönelik bütüncül ve adil sosyal hizmet modellerimiz ve sosyal
yardım programlarımızla vatandaşlarımızın
yanındayız. Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımızın 375 sosyal hizmet merkezi üzerinden arz
odaklı çalışmaları devam etmektedir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, âdeta her köşesi ayrı bir açık hava müzesi olan
ülkemizin turizm potansiyelini ekonomik bir güce dönüştürmek adına
Turizm Bakanlığımız çok yönlü çalışmalara devam
etmektedir. Kasım sonu verilerine baktığımızda, turist
sayısında, Avrupada yüzde 40 ile 60 arası bir artış
olacağı gözlemlenmekte, bu sayı Türkiye'de yüzde 83
artışla 29 milyon turiste tekabül etmektedir. Gelirde ise yüzde 100
artışla 24 milyar dolar beklenmektedir.
Yirmi yıldır
halkımız bize güvendi ve bizi destekledi, biz de bu güvene layık
olmaya çalıştık. Bu ülkede iktidar sorunu değil, muhalefet
sorunu vardır, zira, muhalefet yalan üzerine politika yapmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CAVİT ARI (Antalya)
Yalan attığın bak şu dakika bile
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HÜLYA NERGİS (Devamla)
Yapıcı değil, yıkıcı siyaset uygulamaktadır
ancak bilinmelidir ki daha önce olduğu gibi yine sağduyu galip
gelecektir diyor, 2022 yılı bütçesinin ülkemiz, milletimiz için
hayırlara vesile olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar
adına ikinci söz Sayın Yunus Emrenin.
Buyurun Sayın Emre. (CHP
sıralarından alkışlar)
YUNUS EMRE (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, çok kapsamlı bir
ekonomik kriz ortamında bütçe tartışmalarını
yapıyoruz. Yine, bu ortamda, önemli bir değişiklik oldu, ekonomi
yönetiminde, bir Bakan değişikliği oldu. Bugünlerde Sayın
Bakanın bir açıklaması basında yer aldı. Diyor ki
Sayın Bakan: Onlara diyorum ki: Sen maaş alıyorsun, en fazla
neyini kaybedersin, enflasyonun altında ezilirsin ama ben bütün
varlığımı kaybederim. Şimdi ben bu
açıklamayı duyunca önce emin olamadım yani bir Bakan böyle bir
şeyi söylememiştir herhâlde diye düşündüm, tekrar kontrol ettim,
bir hata vardır diye düşündüm, kontrol ettim ve Bakanın bunu
söylediğini gördüm. Değerli arkadaşlarım, gerçekten utanç
verici bir durum. Vatandaşlarımızın nasıl bir ızdırapla
karşı karşıya olduğunu görmeyen, bilmeyen bir Bakan
var. Ya, yazıklar olsun! (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bakın, varlıklı bir bakanın varlığını
kaybetmesiyle bir annenin, bir babanın işini, maaşını
kaybetmesi nasıl aynı şey olarak düşünülebilir? Ya, bir
anne, bir baba maaşını kaybederse evinin kirasını
ödeyemez.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Ya,
o, kişisel varlıktan bahsetmedi. Yunus Emre
YUNUS EMRE (Devamla) Bir
anne, bir baba; maaşını kaybederse hasta anasına ilaç
alamaz, ateşi yükselen bebeğini doktora götüremez, çocuğuna
defter, kalem alamaz. Ama orta yere çıkıp bir bakan kendi
varlığıyla, kendi servetiyle bir annenin, bir babanın
maaşını, bir emeklinin maaşını nasıl
kıyaslayabilir? Değerli arkadaşlarım, yani sormak
istiyorum, o anne-baba o maaşıyla ne yapıyor, bir düşünün.
Ya İspanyaya tatile mi gidiyor Allah aşkına? Hayat mücadelesi
veriyor. Ya, bir bakan bunu kendi servetiyle nasıl kıyaslayabilir?
Yani sormak istiyorum ya, bu Türkiyede devlet kimlere kaldı ya? Ya,
devletin kasasını emanet ettiğimiz insan, bunu nasıl
söyleyebilir ya? Bizim milletimizin bir duası vardır, derler ki:
Allah, devlete zeval vermesin. Devleti bu hâle getirdiniz, yazıklar
olsun ya, yazıklar olsun ya! (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Ya,
bu adamı da yoldan çıkardınız ya.
YUNUS EMRE (Devamla) Sonra
Sayın Bakan ekonomi modelini açıklıyor, bakın, dikkatinizi
istiyorum, Sayın Bakanın ekonomi modeli: Tutturamazsam üzülürüm.
Bakın, Ekonomi Bakanının ekonomi modeli: Tutturamazsam
üzülürüm. Değerli arkadaşlar, bir defa bu kadar saçma sapan bir
görüşü politika diye söylüyorsunuz. Görüşünüz şu: Merkez
Bankası faizlerini düşüreceğiz, dolar kuru yükselecek; dolar
kuru yükselince ekonomi toparlanacak, 14-15 liraya yükselinceye kadar bir toparlanacak.
Arkadaşlar, elinizi korkak alıştırmayın, 15
lirayı bırakın canım, 50 lira yapın, 100 lira
yapın, bin lira yapın, 5 bin lira yapın. Millet 100 dolara
gelsin Türkiyeden kamyonlarla malları götürsün, memleketine gitsin.
Ya, şurada,
Polatlıda daha dün bir çiftçi diyor ki: Ya, benim memleketimde
tarlanın dönümü 10 bin lira, gübrenin torbası 15 bin lira! Ya, bu
hâle getirdiniz memleketi, bu hâle getirdiniz.
Değerli
arkadaşlarım, ama neymiş? Bakan üzülürmüş, tutturamazsa
üzülürmüş. Ya, ben sormak istiyorum: Bu tutturma merakı nedir ya?
Ekonomi Bakanından biz bunu duyuyoruz, Veliefendi Hipodromunda
ganyancı bir ağabeyimizden duymuyoruz, Ekonomi Bakanı
tutturmaktan bahsediyor ya. Sayın Cumhurbaşkanı da tabii,
aynı kafada; o da tutturma meraklısı. Üç ayda bir, altı
ayda bir Merkez Bankası Başkanını değiştiriyor,
bakan değiştiriyor, hiç de tutturamadı maşallah, bir türlü
tutturamadı.
Değerli
arkadaşlarım, tutturma merakı içerisinde olan bir ekonomi
yönetimi, bir Türkiye idaresiyle karşı karşıyayız.
Şimdi, mesela, neyi tutturamadığınız konusuyla ilgili
ben size bir örnek vereyim. Sizin döneminizde son beş yılda 5 defa
Merkez Bankası Başkanı değişti. Ya, Merkez
Bankası kurulmuş, otuz senede 5 Başkan değişmiş,
son beş senede 5 Başkan değiştirdiniz. Gelmeden
baktım, Almanyanın Merkez Bankası -altmış üç
yıllık bir banka- 10 Başkan değiştirmiş
altmış üç yılda. American Federal Reserve -yüz on
yıllık o sistem- 16 Başkan değiştirmiş. Ya,
derdiniz ne sizin, beş yılda niye bu kadar Başkan
değiştiriyorsunuz ve ne oluyor değiştirdikçe? İlk
değiştirdiğiniz sırada dolar kuru 2,8 lira düzeyinde; 2nci
değişikliğinizde 5,6ya fırlamış; arkasından
Naci Ağbal geldiğinde dolar kuru 8,5. Adam dört ay kalabilmiş;
7,2 liraya düşürmüş, tabii, hedef olmuş sizin için, hemen
adamı kapının önüne koymuşsunuz. Arkasından Şahap
Kavcıoğlu bütün rekorları kırmış, dokuz ayda 7
lira olan dolar 14 lira olmuş. Memleketi uçuracağız
dediğiniz sistemin sonucu bu. Ama Sayın Bakan hâlâ bize
tutturmaktan bahsediyor. Ya, zaten tutturmuşsun
tutturacağını, memleketi bu hâle getirmişsin. Neyi
tutturacaksın? (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
YUNUS EMRE (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlarım; yoksulluk, işsizlik, hayat
pahalılığı, alacaklılar bunlar vatandaşın
canını yakıyor. Paramız pul oldu,
vatandaşlarımız mahvoldu değerli arkadaşlar. Bir defa
benim size tavsiyem bu 6lı ganyan merakından, sayısal loto
merakından falan çıkın. Dünyada ciddi iktisatçıların
önerdiği politikaların arayışında olun. Ve tabii, en
başta Türkiyeyi demokrasiden uzaklaştırdınız, bir tek
adam rejimini Türkiyede oluşturdunuz, karşı karşıya
bulunduğumuz ekonomik sorunların temeli bu değişikliktir,
değerli arkadaşlar, Türkiyenin demokrasiden
uzaklaşmasıdır. Çünkü Türkiye, demokrasiden
uzaklaştığı için bu şekilde ekonomiyle hiçbir ilgisi
olmayan, ne profesyonel hayatta ne siyasi hayatta hiçbir
başarısı olmayan insanlar, bir süper bakan olarak Türkiye
ekonomisinin tepesine geliyorlar ve bu acı manzarayı Türkiye
yaşıyor. Önerdikleri çözüm de Tutturamazsam üzülürüm. oluyor.
Sayın Başkan,
tekrar teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 12nci madde
üzerinde konuşmalar tamamlandı.
Soru-cevap işlemi yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi okutuyorum:
Gelir ve
giderlere ilişkin diğer hükümler
MADDE 13- (1)
22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun
51 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile 3/7/2005
tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 68 inci maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendi uyarınca il özel idareleri ve
belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren
altyapı yatırımlarında Cumhurbaşkanınca kabul
edilen projeleri için yapılacak borçlanmalar, 5302 sayılı
Kanunun 51 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile 5393
sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının
(d) bendi kapsamında hesaplanan faiz dâhil borç limitinin
hesaplanmasına dâhil edilir. Ancak, il özel idareleri, belediyeler ve
bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde
50sinden fazlasına sahip oldukları şirketler tarafından
Avrupa Birliği ile katılım öncesi mali iş birliği
çerçevesinde desteklenen projelerin finansmanı için yapılan borçlanmalar,
çok taraflı yatırım ve kalkınma bankaları ile
yabancı devlet kuruluşlarından doğrudan veya İller
Bankası Anonim Şirketi aracılığıyla yapılan
borçlanmalar ile SUKAP kapsamında yürütülecek işler için İller
Bankası Anonim Şirketinden yapılan borçlanmalarda söz konusu
borç stoku limitine uyma şartı aranmaz.
(2) Türkiye İhracat Kredi Bankası Anonim
Şirketinin politik risk kapsamında yapacağı tahsilatın
ve Bankanın faaliyet kârlarından Hazineye tekabül eden temettü
tutarlarının ve olağanüstü yedek akçelerinin tamamı veya
bir kısmını, Bankanın politik risk alacağına
mahsup etmeye ve mahsup işlemlerini mahiyetlerine göre ilgili Devlet
hesaplarına kaydetmeye Hazine ve Maliye Bakanı, bu işlemlere karşılık
gelen tutarları bir yandan bütçeye gelir, diğer yandan da ilgili
tertiplere ödenek kaydetmeye Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(3) 2006 yılından önce katma bütçeli olan
idarelerden 5018 sayılı Kanunla genel bütçe kapsamına
alınanların ilgili mevzuatında belirtilen kurum gelirleri, genel
bütçe geliri olarak tahsil edilir.
BAŞKAN 13üncü madde
üzerinde ilk söz İYİ Parti Grubu adına Sayın Ayhan Erelin.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, Sayın Bakan, Sayın Komisyon Başkanı, yüce
Türk milleti; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
13üncü maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Demokrasi, insan
aklının ortaya çıkardığı bir yönetim sistemidir.
Çağdaş, evrensel demokrasiye hatalardan çıkarılan dersler
ve yüzyılların deneyimi sonucu ulaşılmıştır.
Demokrasi ilkeleri uzun deneyimler sonucu eksikliklerin giderilmesiyle
geliştirilmiştir. Demokrasinin en önemli ilkelerinden biri de devlet
başkanlığı makamının tarafsız ve partisiz
olmasıdır. İleri demokrasilerde bu durum kesin bir ilke olarak
kabul edilmektedir. Tarafsız devlet başkanı çağdaş
anayasalarda mutlak sorumsuzlukla güçlendirilmiştir; bunun nedeni, hükûmet
ile parlamento arasında ya da
siyasal partiler arasında çıkan uyuşmazlıklarda devlet
başkanının tarafsız ve etkin hareket edebilmesini
sağlamaktır. Cumhurbaşkanlığı, Anayasamıza
göre en önemli siyasal makamdır. Cumhurbaşkanlığı, tüm
Türk milletinin kabul ettiği en büyük makamdır. Cumhurbaşkanı
ayrımcı değil, tüm halkı kucaklayıcı
olmalıdır. Demokraside halkın değişik partilere
yönelmesi doğaldır ama Cumhurbaşkanı
ağırlığını bu partilerden birinin lehine koyup
diğerlerini kötüleyemez. Ne yazık ki bugün ülkemizde
Cumhurbaşkanlığı makamında bir siyasal partinin Genel
Başkanı oturuyor ve daima kendi partisini öne çıkarıyor,
diğer partilere hakaret ediyor. Milleti bütünleştirmesi gereken
devlet başkanı, halkı ayrıştırıyor. Bu nedenlerle
halk, bu uygulamayı beğenmiyor. Bu nedenle tüm yapılan anketler
sistem hakkında olumsuz sonuçlar veriyor, Türk demokrasisi büyük bir
çelişki yaşıyor. Çok güzel atasözlerimiz var, bunlardan bir
tanesi de Bu ağırlığı, bu terazi
kaldırmıyor. İşte, bugün uygulanan partili
başkanlık sistemi de böyledir.
Görüşmekte olduğumuz
13üncü maddeyle ise il özel idareleri ve belediyelerin ileri teknoloji ve
büyük tutarda maddi kaynak gerektiren altyapı
yatırımlarında Cumhurbaşkanınca kabul edilen projeleri
için yapılacak borçlanmaların, söz konusu idarelerin, faiz dâhil borç
limitinin hesaplanmasına dâhil edilmesi amaçlanmaktadır.
Vatandaşlarımızın Sayın Cumhurbaşkanından
arzu ve beklentisi, onayına sunulan projelerin parti amblemlerine
değil, projenin vasıf ve mahiyetine, uygulanabilir olmasına
bakarak karar vermesidir. Aksi hâlde, o yörede yaşayan tüm
vatandaşlarımız mağdur olmakta, bu mağduriyet,
vatandaşın devletle olan gönül bağının
zayıflamasına neden olmaktadır. Mesela İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığının 300 adet yeni
otobüs alınması yönündeki borçlanma talebinin bugüne kadar kabul
görmemesi sadece bir siyasi partiye oy veren vatandaşları değil,
İstanbulda yaşayan yediden yetmişe herkesi mağdur
etmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener Hanımefendinin önderliğinde Plan ve Bütçe Komisyonuna
vermiş olduğumuz önergelerde ret siyasetinin devreye girdiğini
görmekteyiz. Cumhur İttifakı neleri reddetti? derseniz: Bizler 3600
ek gösterge sözünü uygulamak için bütçeye ek 7 milyar 250 milyon lira teklif ettik;
bu reddedildi. EYTli vatandaşlarımız için bütçeye 45 milyar
lira ek bütçe teklif ettik; Cumhur İttifakı oylarıyla
reddedildi. KOBİlerimiz için KOSGEB bütçe ödeneğine ek 10 milyar
lira teklif ettik; Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi. Asgari
ücretin o günkü şartlara göre -ki bu şartlar bugün çok
değişti- en az 4 bin TL olması için bütçeye ek 30 milyar lira
teklif ettik; Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi.
Tarımsal destek ödemelerinin artırılması için bütçeye ek 28
milyar 200 milyon TL teklif ettik; bu da reddedildi. 1 milyon öğrencimize
ayda 1.000 TL burs için bütçeye ek 8 milyar 500 milyon TL teklif ettik; Cumhur
İttifakı oylarıyla reddedildi. 50 bin öğretmenimizin
atanması için bütçeye ek 6 milyar 250 milyon TL teklif ettik; bu da
maalesef Cumhur İttifakı oylarıyla kabul görmedi. Yüksek
teknoloji üretimi için bütçeye AR-GE teşviklerine ek 50 milyon, diğer
teşviklere 3 milyar TL teklif ettik; Cumhur İttifakı
oylarıyla reddedildi. 10 adet yeni yangın söndürme uçağı
için bütçeye ek 800 milyon TL teklif verdik; Cumhur İttifakı
oylarıyla reddedildi. 2 milyon 600 bin bebeğin bez ve mama
masrafları için bütçeye ek 10 milyar lira teklif verdik; bu da kabul
görmedi. Engelli vatandaşlarımızın aylık
maaşlarının 1.500 TL'ye çıkması için bütçeye ek 20
milyar lira teklif ettik; Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi.
Kadın yoksulluğuna son vermek için bütçeye 10 milyar TL ek teklif
verdik; bu da kabul görmedi. Şehit ailelerine, gazilere ve
yakınlarına verilen desteklerin artırılması için bütçeye
ek 5 milyar 500 milyon TL teklif ettik; reddedildi. Kış
aylarınca, kış boyunca 2 milyon ailenin ısınma
giderlerini karşılamak için bütçeye ek 5 milyar lira teklif ettik;
Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi. Şehit ailelerinin ve
gazilerin TOKİ'yle ev sahibi olması için bütçeye ek 350 milyon TL
teklif ettik; Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi. Esnaf ve
sanatkârların pandemide yaşadıklarına çare olmak için
bütçeye ek 25 milyar lira teklif ettik; Cumhur İttifakı
oylarıyla reddedildi. 50 bin sağlık
çalışanımızın atanması için bütçeye ek 5 milyar
lira teklif ettik; maalesef, bu da Cumhur İttifakı oylarıyla
reddedildi. Siz bunları reddettiniz, ilk seçimde de Türk milleti sizi
reddedecek. Siz reddedin, Genel Başkanımızın sözü
sözümüzdür, proje ve kadrolarımızla biz hazırız. Biz bu
sorunları, bu problemleri çözeriz ve yüce Türk milleti bize güvensin,
rahat olsun; İYİ Partinin kadroları bu işleri çözmek için
görev ve nöbet bekliyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizin bildiği gibi, güz ayında
çiftçi ekim yaparken gübrenin çok pahalı olmasından dolayı
maalesef ya tarlasının bir kısmını ekmekten vazgeçti
ya da 10 torba gübre atması gerekirken 3 torba gübre atarak ekim yapmak
zorunda kaldı. Baharda bu ekilen tarlalara üre gübresi atılacak ve
yeni ekilecek tarlalara da yine DAP gübresi lazım. Günümüzde, bugün DAP
gübre 15 bin lira, üre gübre 14 bin lira, mazot ise bin lirayı geçmiş
oldu. Hükûmet bu gübre problemine ve akaryakıta bir çözüm bulamazsa,
üzülerek ifade etmek istiyorum ki, Türkiyeyi yokluk ve yoksulluk
beklemektedir. Sayın Cumhurbaşkanının defalarca müjde
olarak vatandaşlarımıza duyurduğu kurallık hibesi
bir türlü ödenmedi. Yine -bu Meclisten çıkan- Çiftçilere verilen
desteklerden kesilen vergilerin iadesi ödenecek. denildi maalesef bugüne kadar
ödenmedi. Yani sizin vaatlerinize Suya yazılan vaatler, karın
doyurmuyor. diyor vatandaş. Cep delik, cepken delik; boş tencere
kaynamıyor. diyor. Ve yine vatandaş ekonomi politikanız için ne
diyor biliyor musunuz? Yabancı şarkı gibi, dinliyoruz ama ne
dediklerini bir türlü anlamıyoruz. Vatandaş size yirmi
yıldır oy verdi, güvendi, problemlerini çözeceğinizi sandı
artık bundan sonra ne diyor biliyor musunuz? Yirmi yıldır
derdimize derman olamayan AK PARTİnin bu saatten sonra da derdimize
derman olma ihtimali ortadan kalkmıştır. Bugüne kadar ellerini
kollarını bağlayan yoktu. Niye derdimize derman olmadılar,
niye yaramıza merhem olmadılar? diyorlar. Bu söylediklerinizin bu
saatten sonra anlamı yokmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
AYHAN EREL (Devamla) Bu
saatten sonra vaatlerinizin, taahhütlerinizin, Türkiye ekonomisinin
düzeleceği yönündeki beyanlarınızın vatandaşta çok
karşılığı yok. İnşallah, yapılacak ilk
seçimde bugüne kadar kadrolarıyla Türk milletine güven veren İYİ
Partiye vatandaşımız güven verir, iktidar verir, bu
sorunları çözmek bize nasip olur diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Abdurrahman Başkan.
Buyurun Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN
BAŞKAN (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 13üncü maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce İzmir Milletvekilimiz Sayın Hasan Kalyoncunun dün vefat eden
kıymetli ağabeyi İsmail Hakkı Kalyoncuya Allahtan rahmet,
başta Hasan kardeşimiz olmak üzere Kalyoncu ailesine sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Bugün bu konuşmayı
Sayın Hasan Kalyoncu yapacaktı. Kendisi ağabeyine son görevini
yerine getirmek için aramızda olamadığı için bize de bu
kürsüden onun yerine Genel Kurula hitap etme görevi düştü.
Değerli milletvekilleri,
6 Aralık tarihinde başlayan 2022 bütçe görüşmelerimizin bugün
itibarıyla onuncu gününü gerçekleştiriyoruz. Bu yorucu bütçe
maratonunda zaman zaman yorgunluktan kaynaklı gerilmeler olsa da yüce
Meclisimizin ihtişamını bozmadan bugüne geldik ve kalan
görüşmeleri de bu şekilde tamamlayacağımızı ümit
ediyorum.
Değerli Başkan,
kıymetli milletvekilleri; bizler Genel Başkanımız
Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin de vurguladığı üzere
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yapıcı ve yol gösterici muhalefetin
örneklerini sunuyoruz. Bizler hem yapılan hizmetleri, sergilenen
çabaları hem de sorunları ve eksikleri görüyor ve gösteriyoruz. Biz
sadece güncel sorunların etrafında bir kısır döngüye
kapılmadan, gelecekteki sorunları da öngörerek bunlara yönelik çözüm
önerilerini ortaya koyan bir siyaset yürütüyoruz.
Yaşanabilir ve
sürdürülebilir bir çevre politikası bugün için bizlere, yarın için
gelecek nesillere bırakılması gereken en önemli miras
olacaktır. Genel Başkanımızın ifadesiyle: Bizim
milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenlerden
biridir. Çevre demek insanlığın çehresi, medeni olmanın
çağrısı demektir. Çevre demek aynı zamanda vatan demektir.
Çevreye hürmet çağın şifrelerini çözmenin, huzurlu ve mutlu bir
hayatın ilk şartıdır. demiştir. Bu
anlayışla MHP olarak bizler bölünmüş ekolojik alanları
birleştiren ekolojik köprüler, toprağın değil bitkinin
sulanmasına yönelik kapalı ve basınçlı sistemlerin
yaygınlaştırılması, yer altı barajları,
yağmur suyu hasadı ve iklim değişikliğine
karşı alınacak önlemler konusunda, ekosistem
değişimlerine karşı önlemler dâhil olmak üzere birçok
alanda çözüm önerileri sunduk Hükûmete. Bu önerilerimizin birçoğunun
hayata geçirildiğini de burada ifade etmek istiyorum; örneğin,
otoyollar üzerinde yapılan ekolojik geçitler sayesinde doğal ortamın
bölünmesini önlemeye yönelik güzel çalışmalar devam etmektedir. Bu
sayede canlılarımız otoyollarda telef olmaktan da
kurtulmuşlardır. Ayrıca, belli büyüklükteki yeni inşaat
alanlarında yağmur suyu depolamasının zorunlu hâle
getirilmesi ülkemizin geleceği adına son derece önemli bir adım
olmuştur. Bu önerilerimiz ülkemizin gelecekte yaşayacağı
sorunları önleyecek tedbirler olup Covid-19 gibi, iklim değişimi
ve benzeri küresel felaketlerin etkisini de en aza indirmeye yarayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
yerel yönetimler tarafından yapılan yatırımlar mutlaka
yeşili gözeterek planlanmalıdır. Buna en güzel örnek olarak,
Korkuteli Belediyemiz tarafından 457 dönüm alan üzerinde sadece yüz iki
günlük bir sürede hayata geçirilen Korkuteli Seyirpark Projesini de
verebiliriz. Yatırımların hem dijitalleşmeye, inovasyona
açık hem de iklim değişikliği etkilerine karşı
düşük emisyon teknolojili uygulamalara yönlendirilmesi ve öncelikli
olmaları çok önemlidir. Giderek artacak çevre felaketlerine
karşı şehirlerimizin dirençli hâle dönüştürülmesi için
belediyeler sorumluluklarını mutlaka yerine getirmelidirler.
İklim değişikliğine karşı belediyeler
altyapı yatırımlarına öncelik vermeli, kanalizasyon ve
yağmur suyu sistemleri birbirinden ayrılmalı, katı
atıkların geri dönüşümünü azamiye çıkarmak için kaynakta
ayrıştırma yapılmalı, çöp depolama alanlarında
düzenli depolamaya geçilmelidir. Kentsel donatılarda, park ve yeşil
alanlarda akıllı sulama teknikleri ve geri kazanılmış
sular kullanılmalıdır. Binaların çatılarının,
tabelalar ve antenlerin şiddetli hava olaylarına karşı
dayanıklı hâle getirilmesi de artık ivedilik
kazanmıştır çünkü birçok vatandaşımız bunlardan
dolayı ya yaralanmış ya da hayatını kaybetmiştir.
Cumhurbaşkanlığının yayınladığı
Türkiyenin Yeşil Kalkınma Devrimiyle Türkiyenin iklim
değişikliğiyle mücadelede 2053 vizyonu kapsamlı ve
sağlıklı bir çerçevede sunulmuştur. Bir ziraat mühendisi
olarak belirtmek isterim ki küresel ısınmanın ilk olarak ortaya
koyduğu tehdit su kaynakları, tarım ve hayvancılık
sektörleri olacaktır. Buradan hareketle,
Cumhurbaşkanlığının vizyon belgesinde ortaya
koyduğu yeşil ekonomi temelli bir yeniden yapılandırma
modeli, yeşil yeni düzen umut vericidir. Yeşil ekonominin hayata
geçirilmesi için Hükûmet ve yerel yönetimlerle birlikte özel sektörün de
taşın altına elini koyması gereklidir. Bunun yanında
Büyükşehir Yasasının ve Belediye Kanununun düzenlenmesi ve
yaptırımlar getirilmesi de önemlidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; iklim değişikliği bir günde
gerçekleşmiş ve sürpriz bir durum değildir. Gelinen noktada,
gözlerimizi kapatarak sorunları aşamayacağımız bir
duruma gelinmesine müsaade edemeyiz. Bu sorunlar, gelişmiş sanayi
ülkelerinin toprağı, havayı ve suyu kirleten bir üretim
çarkının eseridir ancak mağduriyeti bütün insanlık birlikte
yaşamaktadır. Mücadelenin sorumluluğu da büyük ölçüde
gelişmiş ülkelerin sırtındadır. Zira bu ülkelerin
faaliyetleri hâlâ kirletici niteliktedir. Çevreyi düşünmeden yapılan üretim
hırsının yol açtığı sorunları Yeşil
Mutabakat metinleriyle mümkün mertebe kendi dışlarındaki
ülkelerin omuzlarına yüklemeye gayret eden sinsi girişimler devam
etmektedir. Yeşil Mutabakat, yeşil ekonomi ve çevre dostu üretimin
yol açacağı finansal maliyetlerin karşılanması ve
bedelsiz teknoloji transferi konusunda gelişmiş ülkelerin
sorumluluğu göz önünde tutulmalıdır. Bugüne kadar ülkemizin
taraflar konferanslarında sergilediği tutum ve savunduğu tezleri
doğru bulduğumuzu ve Paris Anlaşmasının öncelikle
kirletici ülkeler tarafından uygulanmasını izlemek gerektiğini
de burada ifade etmek istiyorum çünkü en çok kirleten kimse o ödeyecektir
bedelini.
Türkiye Cumhuriyeti olarak
bizim karbon salımındaki payımızın ve tarihî
sorumluluğa katkımızın küresel ölçekte ihmal edilebilir
düzeyde olduğu malumunuzdur. Bu aşamadan itibaren, bizim için
asıl önemli olan değişimlere karşı
alacağımız önlemlerin neler olacağıdır. Emisyon
azaltımından daha da önemli olan şey -ülkemizin felaketlere,
kuraklığa- ekosistemdeki değişimlerin, istilacı
türlerin, patojenlerin su kaynaklarına ve tarıma etkisini azaltmaya
yönelik çalışmalardır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz Türkler, insanı doğanın sahibi
olarak değil, bir parçası olarak görürüz. Toprak ve su kutlu
varlıklardır, onların kirletilmesi değil, korunması gerektiği
bengü taşlardan beri kayıtlıdır. Kül Tigin Kitabesinde,
üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında
ikisinin arasında insanoğlunun yaratıldığı ifade
edilmiştir. Tabiatın kendisi canlıdır ve hayatın
kaynağıdır. Türk milleti toprağın, suyun, bitkilerin
ve hayvanların da ruhu olduğunu düşünür. Bu anlayışla,
insan kainatta var olan her şeyle uyum içerisinde
yaşamalıdır. Bu yaklaşım küresel
ısınmayı önleyecek ve kirlenen dünyanın nefes
almasını sağlayacaktır. Bu düşüncelerle, mali bütçenin
yanı sıra, çevremizin de muhakkak bütçelendirilmesi gerekmektedir.
Çevre bütçesinin giderler sütunu, geleceğimizin tahribi olarak görülmeli
ve doğal dengenin yeniden kurulmasına
uğraşılmalıdır.
Belediyelerin, su yönetiminde
kayıp kaçak miktarını asgariye indirilmesi, kentsel
ısı adalarının yeşil alanlarla dengelenmesi,
yağmur hasadı, arıtma tesisleri ve altyapı tedbirlerinin
alınması gibi uygulamalara odaklanması gereklidir. Hükûmet
yetkililerinin ülke ölçeğindeki su yönetim planlarının, su
kaynaklarımızın korunmasında ve geliştirilmesinde
atacağı adımların hayati önem arz ettiğini tekrar
ifade etmek istiyorum.
Sözlerimi Peygamber
Efendimizin Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile
bugün elinizdeki fidanı dikin. hadisişerifiyle tamamlayıp 2022
yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Sayın Habip Eksik. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP
EKSİK (Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve
halklarımızı saygıyla selamlıyorum. Cezaevinde tutsak
olan bütün siyasi yoldaşlarımıza buradan bir kez daha selam
gönderiyoruz. Aynı zamanda, hakları için mücadele eden hekimleri ve
sağlık emekçilerini buradan bir kez daha selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bütçe, Plan ve Bütçe Komisyonundan Genel Kurula gelinceye kadar döviz
karşısında yüzde 50 eridi bile. TL, her geçen gün biraz daha
eriyor. Bakın, 1 Nahçıvan manatı bile 8,3 TL olmuş, 100 manatla
gelip torba torba alışveriş yapabiliyorlar Iğdırda
ama bizim insanlarımızın düştüğü duruma
baktığınız zaman, ekmek kuyruğundalar. Bakın,
Nahçıvanlılar ne diyor, biliyor musunuz? Burada pulumuz
yahşidir. Çok hoşumuza gidiyor, geliriz, istediğimizi
aparır, götürürüz. O açıdan, AKP'nin halkı düşürdüğü
durum maalesef bu.
Değerli milletvekilleri,
yüz binlerce insanımız evine ekmek götürememekte, iş bulamamakta
ama İŞKUR müdürlükleri AKP torpil merkezlerine dönüşmüş
durumdadır. Onun için, İŞKUR müdürlüklerinin isimlerini ak
torpil merkezleri diye dönüştürmemiz lazım. Yine, eskiden AKP'nin
ortağı, can yoldaşı, kardeşi FETÖ vardı Git,
FETÖ'den referans getir, al memurluğu. derdi AKP. Şimdi de FETÖ'nün
çakması, imitasyonu TÜGVA var. AKP Git, parayı TÜGVA'ya yatır;
gel, al memurluğu. diyor maalesef. Onun için, gençlerimize bir kez daha
buradan sesleniyoruz: Gençler, torpilci AKP gidiyor, eşitliği,
adaleti sağlayacak Halkların Demokratik Partisi gümbür gümbür
geliyor.
KHK'lerle yüz binlerce insan
işinden aşından edildi, AKP Genel Başkanı
çıktı, dedi ki: Ağaç kabuğu yesinler. Bugün
geldiğimiz nokta, maalesef, bütün ülkenin ağaç kabuğu yemeye
mecbur bırakıldığı noktadır. O açıdan, kanun
hükmünde kararnamelerle ihraç edilenler de merak etmesinler; hepsi işe
dönecektir, hepsi aklanacaktır.
Yolsuzluklar, AKP döneminde
alenileşti. Iğdır'da Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü 20
milyonluk ihale yapıyor, tribün ihalesi. 5 tane firma
çağrılıyor. Deprem yok, felaket yok, yangın yok, savaş
yok ama olağanüstü koşullarda yapılan 21/byle ihale
yapılıyor. Çağrılan 4 tane firma AKP'li yöneticilerin
firmaları, biri de AKP İl Başkanının kardeşinin
firması. Bilin bakalım, ihaleyi kim alıyor? 4 tane firma
teşekkür mektubu veriyor, AKP İl Başkanının
kardeşinin sahip olduğu firma 20 milyonluk ihaleyi cukka, cebe
indiriyor. Talan, ülkenin dört bir yanına yayılmış durumda
ama en arsızcası, halkın iradesinin
çalındığı, kayyumlar tarafından gasbedilen
belediyelerimizde yaşanıyor.
Bakın,
Iğdır'da, kayyum efendi, Iğdır hayvan pazarını
AKP'li bir iş insanına yirmi beş yıllığına
kiraya verebiliyor, ne kadara verdiğini bile bilmiyoruz. Memurlar
ihalelerde usulsüzlüklere imza atmamak için doktor doktor gezip rapor
istiyorlarmış çünkü çok iyi biliyorlar; AKP'nin usulsüzlüklerine imza
atmak, yarın gün yüzü görmemelerine sebep olabilir. O açıdan da
biliyorlar; bugün, pazarlık usulüyle ihale paslanmasını
isteyenler yarın itirafçı olmak için pazarlık yapacaklar.
Sömürge valileri, bu kayyumlar
Bakıyorsunuz, Iğdırda, kayyum
efendi, İl Emniyet Müdürlüğüne belediye kaynaklarından 70 bin
liralık bayrak direği yapıyor, İl Jandarma
Komutanlığına bağlı 57 bin metrekarelik ihata
duvarını Iğdır Belediyesinin kaynaklarından
karşılıyor. Babasının malı ya, kendisi sömürge
valisi ya, istediğini istediğine veriyor. Ama ant olsun,
halkımıza sözümüz olsun, biz HDP olarak bütün bu usulsüzlüklerin
hepsinin teker teker hesabını soracağız,
kaçacaklarını sanmasınlar. (HDP sıralarından
alkışlar)
Bu sömürge valileri bu
şehirleri sömürge, işgal görüntüsüne kavuşturmak için ellerinden
geleni yapıyorlar. Bakıyorsunuz, daha şehirlerin girişinde
yüksek beton bloklarla, zırhlı araçlarla, uzun namlulu silahlarla
bekleyen güvenlik güçleriyle arama noktaları kuruluyor; hemen hemen her
şehirde, her ilçede, her beldede, hatta köylerde, ellerinden gelse evlerin
önüne bile kuracaklar. Niye? Çünkü bir sömürge mantığı, bir
işgal görüntüsü vermek istiyorlar. Bu işgal görüntüsünü vermek için
ellerinden gelen tüm usulsüzlükleri, hukuksuzlukları yapan bu kayyumlar,
bu sömürge valileri maalesef, ellerinden gelen her şeyi yapabiliyorlar.
AKPye bunları
sorduğumuz zaman, dönüp diyorlar ki: Kardeşiz ya, et ile
tırnağız ya. Her türlü zorbalığı yapacak, Kürte
karşı sömürge hukukunu, düşman hukukunu, işgal hukukunu
işletecek ama dönüp Kardeşiz ya, etle tırnağız.
diyecek. Nedense Kürtler de hep törpülenen, kesilen tırnak oluyor. Kusura
bakmayın beyler, AKP iktidarı Kürt düşmanıdır, AKP
iktidarı Kürt dilinin düşmanıdır. O açıdan, bir kez
daha diyoruz: Kürtler, kardeş değil, eşit yurttaş olmak
istiyorlar; Kürtler etle tırnak değil, eşit yurttaş olmak
istiyorlar.
Yine, bakıyorsunuz, bu
sömürge valileri istedikleri her şeyi yapabiliyorlar. On dakikada bir
zırhlı araçların şehirlerde tur atmasını
isteyebiliyorlar. Bu zırhlı araçlar, insanları ezebiliyor;
onlarca insanı, çocuğu, kadını ezerek öldürdü. Bu
zırhlı araçlar, o, sömürge olarak görülen yerlerde, evinizde
otursanız dahi sizi öldürebiliyor. Bakın, duvarı delip içeri
girip oradaki 2 çocuğu öldürebiliyor. O açıdan çok iyi biliyoruz.
Biz kardeşiz, etle tırnağız. palavrası artık
bizim yiyebileceğimiz bir durum değil.
Siirtte Cemil Taşkesen
çıktı, dedi ki: Kürtlere haksızlık yapılıyor.
Burası, bulunduğunuz yer kürdistandır, tarihte de böyleydi.
AKPnin sömürge valilerinin talimatlarıyla şafak vakti evi basıldı,
gözaltına alındı ve âdeta hepimize, bu kavramlardan uzak durun
diye korku salınmaya çalışıldı ama hepimiz de çok iyi
biliyoruz -bu Mecliste de defalarca ifade edildi- o toprakların ismi
kürdistandır; Genel Başkanınız da söyledi, dönemin
Başbakanı da söyledi.
Bakın, AKP'nin sömürge
valilerinin zulüm ve zorbalık yaptığı bu bölgelerden,
şehirlerden gitseniz de kurtulamıyorsunuz. Kars'tan Dedeoğlu
ailesi göç edip Konya'ya geldi ama bütün aile faşistçe katledildi çünkü
Kürt'e reva görülen aslında, sadece coğrafyasıyla ilgili
değil, Kürtlüğün kendisiyle ilgili bir sömürge
anlayışı vardır. Deniz Poyraz, sadece Kürtlerin
hakkını savunan bir partinin il binasında bulunduğu için
hunharca katledildi. Sorsanız AKP'ye Bu katliam niçin engellenmedi? diye
Kardeşiz ya, etle tırnağız. diyecekler ama herkes de
biliyor, bu, bir palavra; bu metafor, bir palavra ve AKP, Kürt
düşmanıdır.
O açıdan, biz, bir kez
daha buradan net bir şekilde belirtmek istiyoruz: Kürtler kardeş
değil, eşit yurttaş olmak istiyorlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
METİN YAVUZ (Aydın)
Sizsiniz düşmanı, sizsiniz.
BAŞKAN - Tamamlayın
sözlerinizi.
HABİP EKSİK
(Devamla) - Biz Kürtler derelerimizin, ovalarımızın,
şehirlerimizin sömürge olarak görüldüğü bir yerde değil, biz
Kürtler daha doğmamış çocuklarımızın fişlendiği
bir yerde değil, birlikte 1923te kurduğumuz ülkede eşit
yurttaş olarak görülmek istiyoruz.
METİN YAVUZ (Aydın)
Hadi, PKKya beraber karşı çıkalım. Söyle, söyle de,
beraber karşı çıkalım, hadi.
HABİP EKSİK
(Devamla) - Buradan sözümüz olsun: Biz Halkların Demokratik Partisi
olarak, Kürt'ün, Türk'ün, Azerinin, Çerkez'in, Terekemenin, Alevi'nin,
Sünni'nin, herkesin eşit olarak görüldüğü ortak bir yaşamı
var edeceğiz, bunu mutlaka başaracağız. Ve Yılmaz
Güneyin sözüyle sözlerimi bitirmek istiyorum: Kazanacağız, mutlaka
kazanacağız, mutlaka kazanacağız!
(x)
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Veli Ağbaba.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu, biraz önce kürsünün önüne
koyduğum resim, aslında, Türkiyenin resmi, Türkiyenin
fotoğrafı; bir tarafta şatafat, bir tarafta sefalet.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyeyi dünya devi yapacağız. diyenler, Bu milletin
hizmetkârı olacağız. diyenler, maalesef, Dünya lideriyiz.
diye caka satanlar, maalesef Türkiye emekçilerini dünyanın hizmetkârı
yapmak için hızla yol almakta, Dünyaya ucuz iş gücü cennetiyiz.
diye ilan veriyorlar, işçimizin alın terini dünyanın en ucuz
alın teri yapmakla övünüyorlar, işçilerimizi köle gibi karın
tokluğuna çalıştıracaklarını duyuruyorlar.
Bakın,
karşılaştıralım değerli arkadaşlar: Bugünkü
kurla, Türkiyede asgari ücretle çalışan bir işçimiz bir saat
çalışmasının karşılığında sadece
ve sadece 88 sent alıyor. Eskiden, çalışanların
köleleştiğini göstermek için örnekler verilirdi, Çinde bir
işçi 1 dolara çalışıyor. denilirdi. Eskiden Çin
ayıplanırdı. Çin malları niye ucuz? denildiğinde
Çinde iş gücü ucuz. denilirdi ama on dokuz yılın sonunda
geldiğimiz yer Çin'den daha aşağıda, işçimiz Çinli
işçiden daha az yemek yiyebiliyor, daha az kazanabiliyor.
Değerli arkadaşlar,
bir de bizi kıskanan Almanya'ya bakalım: Almanya, asgari ücretlisine
bir saatlik çalışması karşılığında
yaklaşık 11 dolar veriyor yani bizimkinin tam 12 katı;
İngiltere, işçisine 12,5 dolar veriyor, bizimkinin 14 katı yani
sizin anlayacağınız deyimle söyleyeyim: Almanya'daki
Hans'ın alın teri, Türkiye'deki Hasan'ın tam 12 katı;
İngiltere'deki Mary'nin alın teri, Meryem'in tam 14 katı.
İşte, sizin övündüğünüz, anlattığınız düzen
bu. (CHP sıralarından alkışlar) Türk işçisini köleye
dönüştürdünüz, Türk işçisini dünyanın kölesine
dönüştürdünüz. Kim dönüştürdü? En millî ve en yerli olanlar.
Değerli arkadaşlar,
daha başka, beter bir şey söyleyeyim: Eskiden pazarlarda
hamallık yapan, kol gücüyle, sırt gücüyle çalışan insanlar
vardı, onlar bile işsiz kaldı, hamallar bile işsiz kaldı.
Daha da acı bir şey söyleyeyim: Bu şartlarda bile hâlâ iş
arayan yaklaşık 10 milyon geniş tanımlı işsizimiz
var. Niye? Çünkü bu şartların yarısına güvencesiz
çalışacak on binlerce göçmen işçi var.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin düştüğü durumu asgari ücretli bakımından
gördük, bir de emekliler bakımından görelim.
Değerli arkadaşlar,
şu tabloya bakın. Türkiye'de en düşük emekli maaşı
1.500, Almanya'da 19.200, Hollanda'da 16.700, Yunanistan'da 14.112; emeklinin
durumu bu. Emeklinin durumu, iflas eden Yunanistan'daki emekliden daha kötü
durumda.
Değerli arkadaşlar,
bir de bir resim daha göstereyim size, bir fotoğraf daha göstereyim: Bu,
Almanyadaki emekliler, bu da Türkiyedeki emekliler; bir tarafta gülenler, bir
tarafta sürünenler. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin getirmiş
olduğunuz düzen, on dokuz yılın sonunda emekliye reva
gördüğünüz bu. Bu gerçekle her zaman yüzleşeceksiniz. Burada hikâye
okuyorsunuz, nutuk atıyorsunuz ama Türkiyede
yaşadığımız gerçekler sizin
anlattığınız gibi değil.
Bir başka acı
durumu sizlerle paylaşmak istiyorum: Değerli arkadaşlar,
Türkiyede gençlerin durumu perişan. TÜİKin verilerine göre her 3
gençten 1i, bizim sokakta gördüğümüz verilere göre her 2 gençten 1i
işsiz durumda. Raporlara göre, bu insanların yüzde 74'ü sadece yol ve
yemek karşılığında çalışabileceklerini
söylüyorlar.
Değerli arkadaşlar,
hepimizin bildiği gibi, Türkiye dünyanın en güzel ülkesi. Şimdi,
şu soruyu sormak lazım: Dış güçlerin gözü bizim üzerimizde,
bizim gençlerin gözü niye başka ülkelerde? Onu görmemiz lazım.
Bakın, Türkiyede yaşayan, muhtemelen, varsa Akbaşoğlunun
oğlu, çocuğu; AKPlilerin, MHPlilerin, CHPlilerin çocukları
geleceklerini yurt dışında arıyorlar. Her 100 gençten
76sı yaşamını yurt dışında sürdürmek
istiyor, anasının-babasının doğduğu
toprakları bırakarak başka ülkelerde, gurbet elde ekmek
arıyor. Bunu kim yaptı? On dokuz yılın sonunda AKP Hükûmeti
yaptı. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bakın, Recep Tayyip Erdoğan, her kürsüye
çıktığında
Değerli arkadaşlar,
bakın, gelişmiş ülkelerden bir örnek daha vereyim
esnafımızla ilgili; bakın, bu esnafımızla ilgili bir
tablo. Gelişmiş ülkeler ortalama yüzde 11,7 hibe yapmış,
gelişmekte olan ülkeler 5,67; gelişmemiş ülkeler 3,20;
Türkiyenin yaptığı oran ise maalesef 3,51. Bakın, daha iyi
anlayabilmek için başka ülkelerle karşılaştıralım;
Guatemala 3,6sını, Hindistan 4,07sini, Kolombiya 4,62sini,
Gürcistan 7,12sini esnafına doğrudan gelir desteği olarak
vermiş, Türkiye 3,51; maalesef, Türkiye, Afrika ülkelerinin bile
altında. Elin esnafları süper ligde oynarken Türk esnafını
maalesef amatör kümede top koşturmaya zorluyorsunuz.
Bir başka şey
değerli arkadaşlar, esnafın asmış olduğu bir
başka şey: Namuslu bir şekilde battık. Bakın,
ibretiâlem için bu fotoğrafı görün. Bu fotoğraf, esnafın
özetidir. Esnaf bir taraftan 3 harfli marketlerde, diğer taraftan sizin
yaptığınız politikalarla ezilmekte. Esnaf diyor ki: Ben
1.055 liralık BAĞ-KUR primini mi ödeyeyim, elektriği mi
ödeyeyim, doğal gazı mı ödeyeyim, kirayı mı ödeyeyim?
Esnaf batmak üzere. Buradan sizleri uyarıyorum: Eğer böyle devam ederse,
maalesef, esnafımız batacak. Esnaf diyor ki: Birileri gibi
çalıp çırpmadık, üç beş yerden maaş almadık, lüks
ve şatafata düşmedik, kırk yıl bu ülkeye vergi verdik,
şimdi geldik, gıda paketine muhtacız. Esnafına,
komşusuna, sağına soluna, fakirine fukarasına gıda
paketi veren esnaf, maalesef, sizin kötü ve sorumsuz yönetiminizin sonucunda
ekmeğe muhtaç olmuş durumda. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bu Türkiye'de sizin sayenizde neler gördük? Askıda ekmeği, bayat
ekmek kuyruklarını, yağ almak için Kızılaya kan
verenleri gördük, yağ almak için, 1 kilo yağ almak için
kanını verenleri gördük; ucuz ekmek için yağmurda ekmek
kuyruklarını, indirimli yağ kuyruklarını gördük; ucuz
benzin kuyruklarını gördük. Bu memlekette, Türkiye'de -belki
duymamışsınızdır, sizin tuzunuz kuru- ikinci el
eşya satan pazarlar var. İkinci el araba değil -siz ikinci el
araba sanırsınız- ikinci el ceket satıyor, ikinci el
pantolon satıyor, ikinci el ayakkabı satıyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, bu
insanları bu duruma düşürenlere yazıklar olsun! Bununla ilgili
son sözümü de emeklimizi, işçimizi, yoksulumuzu ikinci el eşya
pazarlarına mahkûm edenlere söylüyorum: Yazıktır,
ayıptır, günahtır! (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
keşke kaybettiğimiz sadece Türk lirası olsa, keşke pula
çevrilen sadece Türk liramız olsa, kaybolan sadece asgari ücretlimiz olsa;
kaybolan sadece emeklinin aylığı değil, asgari ücret
değil. Değerli arkadaşlar, bu memlekette ahlak kayboldu ahlak,
ar kayboldu, utanma kayboldu. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Doğru, sende yok!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bakın, birkaç örnek vereceğim, memleketi uyuşturucu
zulası yapanlara birkaç örnek vereceğim: Çocuklarımızı
korumakla görevli Aile ve Sosyal Hizmetler il müdürlüğünde uyuşturucu
bulunuyor, Aile ve Sosyal Hizmetler il müdürünün aracı âdeta
uyuşturucu servisi yapıyor. Bir başka örnek, AKP Genel
Merkezinde bulundu, sonradan zengin olan Kürşat
Neydi onun ismi? Pudra
çekerken yakalandı, çıt yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
VELİ
AĞBABA (Devamla) Merkez ilçe başkanı sızmış
Ben içmedim. diyor. Değerli arkadaşlar, bunlar kurtulmak için var
ya Ben satıcı değilim, içiciyim. diyor. Vallahi bunlar hem
satıcı hem içici. Kokain âdeta millî içkiniz hâline geldi. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Ceren Güneşten bahset.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Değerli arkadaşlar, başka bir şey söyleyeyim:
Bakın, son bir yılda yaşadığımız
şeyleri başkası yaşasaydı biraz utanırdı,
biraz yüzü kızarırdı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bakın, mafya var, mafyaya koruma var, efendime söyleyeyim, 10
milyon euro var, Zindaşti var, Aliye Uzun var, Aliye Uzun, Aliye Uzun;
fuhuş var, servis var, genel yayın yönetmeni var. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Değerli arkadaşlar, bakın, pasaport var ya pasaport,
birilerinin pasosu hâline gelmiş, pasosu, insan
kaçakçılarının pasosu hâline gelmiş. Ama ne yok?
Bunların hepsi var, ne yok? Sayın Akbaşoğlu, savunuyordunuz
ya, size söylüyorum: Ahlak yok, utanma yok, ar yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz
tamamlandı Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Siz biraz önce savundunuz ya, biraz utandınız mı,
bilmiyorum.
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Muhammet Emin
Akbaşoğlu.
Buyurun Sayın
Akbaşoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle, muhabbetle
selamlıyorum.
Son maddeyi görüşüyoruz,
grubumuz adına değerlendirmede bulunmak üzere huzurunuzdayım.
Şunu öncelikli olarak
ifade edeyim ki bu bütçe millî bir bütçedir, 84 milyon
insanımızın, milletimizin bütçesidir; gençlerimizin,
kadınlarımızın, çocuklarımızın, eli öpülesi
yaşlı amcalarımız, teyzelerimizin; çiftçilerimizin,
işçilerimizin, emeklilerimizin, memurlarımızın,
esnafımızın, tüccarımızın, sanayicimizin
velhasıl adan zye 84 milyon insanımızın bütçesidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Hepsini batırdınız, hepsini!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Ve Allahın izniyle bu bütçede umut var,
bu bütçede gelecek var, bu bütçede alım gücünü artırmak var. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Allahın izniyle hepsini
batırdınız!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Asgari ücretle başlayacağız
inşallah.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Ne kadar olacak?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Asgari ücretli kardeşlerimizi
sevindirmekle başlayacağız.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Ne kadar olacak?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Akabinde, 3600 ek göstergeyi mutlaka geniş
spektrumlu bir şekilde ele alacağız.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) 2071de, 2071de ele alırsınız!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Sözleşmeli personelin durumunu
inşallah neticelendireceğiz. Emeklilerin durumunu iyileştirerek
bu kapsamda EYTli kardeşlerimizle ilgili de o konudaki
değerlendirmelerimizi de Allahın izniyle yapacağız.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ne yapacaksınız?
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Zonguldak) Ne zaman?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Toplumun bütün kesimlerini rahatlatarak
alım gücünü artıracağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buradan çiftçi
kardeşlerimize bir çift sözüm var: Ey, eli nasırlı, bu milletin efendisi
olan çiftçi kardeşim! (CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Kan ağlıyor kan çiftçiler!
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ne yapacaksın? Ne yapacaksın? Akbaşoğlu,
söyledim ya, bunları da üzerine alınmıyor musun?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, rica ediyorum, müsaade edin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Ekilmedik, dikilmedik bir karış yer
bırakma, Allah'ın izniyle bu devlet seni yarı yolda
bırakmayacak, desteğini tam manasıyla verecek, enflasyonun
üstünde alım gücünü ortaya koyacak, desteklemeyi yapacak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Akbaşoğlu, Aliye Uzun dedim, mafya dedim, rüşvet
dedim.
BURAK ERBAY (Muğla)
Traktörlerine mazot alamıyor, gübre alamıyor. Neyi ekecek? Nasıl
ekecek?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Değerli ve aziz kardeşlerim, tabii,
dediler ki: Yürütmenin başı tarafsız olmalı.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili hakikat
dışı değerlendirmelerde bulunuldu. Şunu ifade etmek
isterim: 2017 yılında Anayasa Komisyonu ve Genel Kuruldan sonra
milletimizin önüne gelindi ve milletimiz yüzde 53e varan bir oy oranıyla
yeni hükûmet sistemini onayladı ve üç yıldır bu sistem caridir.
(HDP sıralarından gürültüler)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Diyarbakırda da yüzde 60la seçilmişti.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Selçuk Mızraklı nerede? Yüzde 63 oy
aldı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Parlamenter hükûmet sistemini rafa
kaldırdı. Bugün yürürlükte olan sistem
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi. Bu sistemde
başbakanlık yok, Ben başbakan olacağım. diyenler
önce sonuç itibarıyla mutlaka bu sistemi değiştirmeliler ya 400
milletvekilinin oyuyla veya referanduma götürmek suretiyle; bu Anayasa bunu
amir. (AK PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Kürtlerin oyu oy değil mi Sayın
Akbaşoğlu?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sonuçta biz niye parlamenter sistemden,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtik? Çünkü çift
başlı yönetim Türkiye'ye iki ileri bir geri adım attırmak
suretiyle zaman kaybettirdi. Bu hükûmet sisteminde cari oldu bütün darbeler,
ekonomik büyük krizler, 3 haneli enflasyonlar, 4 haneli gecelik repo
faizleri...
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yakındır, yakındır siz de
hiperenflasyona koşuyorsunuz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Şimdi, eski sistemi
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş demek suretiyle allayıp
pullayıp millete yeni diye yutturmaya çalışıyorlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ancak eski tas eski
hamam, siz aslında millî iradeyi vesayet odaklarıyla
değiştirmek istiyorsunuz.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Başa döndük başa!
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Millî iradeyi Diyarbakırda gasbettiniz,
Diyarbakırda.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Vesayet odaklarına kapı aralamak
istiyorsunuz. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
AK PARTİ ve MHPnin,
Cumhur İttifakının dışında olan bütün 6 tane,
birbirine benzemez parti...
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Vanda gasbettiniz Vanda; millî iradeyi Mardinde
gasbettiniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) ...yamalı bohça ittifakı bir araya
gelmiş, Güçlendirilmiş veya iyileştirilmiş parlamenter
sisteme geçeceğiz. diyorlar.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sayın Akbaşoğlu, sarayın
vesayetini nereye koyalım?
CAVİT ARI
(Antalya) Sensin vesayetçi!
BAŞKAN Sayın
Arı, lütfen...
VELİ AĞBABA
(Malatya) Akbaşoğlu, senin partin demokrasi garabeti... Yeni
vesayet Katar, Katar. Memleketi verdiniz be, memleketi!
CAVİT ARI (Antalya)
Memleketi satıyorsunuz Katarlılara!
(CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bakınız, yerel sistem olarak
belediyelerde, biliyorsunuz, belediye başkanını ayrı bir
sandıkta, belediye meclis üyelerini de ayrı bir sandıkta
seçiyoruz.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Diyarbakır Belediyesi belediye değil miydi?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sonuç itibarıyla, devlet yönetiminde de
devlet başkanını bir sandıkta... (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, biraz sessiz lütfen.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) ...Parlamentoyu, milletvekillerini ayrı
bir sandıkta doğrudan millet seçiyor.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Diyarbakırda Mızraklıyı kim
seçti?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Yani yasama ve yürütmeyi doğrudan millet
seçiyor Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde,
yargıyı oluşturan çatıyı, Hâkimler ve Savcılar
Kurulunu da milletin seçtiği Cumhurbaşkanı ve milletin
seçtiği Parlamento belirliyor.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Selçuk Mızraklıyı kim seçti?
(CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, biraz sessiz...
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) İşte, Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. sözü ve Millet, egemenliğini yetkili
organları eliyle kullanır. sözü anayasal olarak bu şekilde
tecelli ediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz
tam demokrasiden yanayız.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Utanın, utanın; demokrasicilik
oynamayın!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, sessiz...
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Biz millet ne diyorsa ondan yanayız. (CHP
ve HDP sıralarından gürültüler) Soruyorum şimdi size:
Parlamenter sistemde yürütmenin başı olan Başbakan partili
değil mi? Hem bir partinin genel başkanı hem de başbakan
değil mi? Kime yutturuyorsunuz? Sizin asıl gayeniz, milletin
doğrudan Cumhurbaşkanını seçme yetkisini milletten geri
almak, sizin asıl hedefiniz bu; çıkın buraya söyleyin.
Cumhurbaşkanını sizin önerdiğiniz sistemde kim seçecek?
(CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Başkanım, konuşmacıyı duyamıyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
biraz sessiz
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Siz başbakanı Parlamentonun
içerisinden atama yoluyla getirmeyecek misiniz?
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Hadi oradan! Hadi oradan!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, tamamen kandırmaca
ve aldatmaca içerisindesiniz. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sen kayyumların hesabını ver,
kayyumların. Demokrasicilik oynama orada. Sandıktan bahsedip durma.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, biraz sessiz
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Söyleyeceğimiz çok şey var ama
şunu ifade edeyim: Bakın, bizim yeni ekonomik modelimiz
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Gasp, talan, yolsuzluk!
CAVİT ARI (Antalya)
Antalya Limanını sattınız, ekonomik modeliniz bu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
bir, yatırım; iki, üretim; üç,
istihdam; dört, ihracat; beş, büyüme.
PERO DUNDAR (Mardin) 5li
çeteye yatırım yapıyorsun. 5li çeteye yatırım!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bu kadar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Spekülatörlere ve manipülatörlere, bütün bu noktada
milletimizi rencide edenlere gerekli tedbirleri alarak cevaplarını
inşallah vereceğiz.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Akbaşoğlu, yeni sistemden reisin haberi var mı, sen
mi uydurdun?
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, soru işlemi yok.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Şunu söyleyeyim: Kürtlerin
düşmanı kimdir?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Akbaşoğlu!
PERO DUNDAR (Mardin) AKP!
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Kim kayyum atıyorsa odur.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Belediye başkanlarına kayyum
atadınız, sizsiniz!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Kürtlerin düşmanı PKKdır,
PKKya terör örgütü diyemeyenlerdir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN
(Batman) Ayna, ayna, ayna! Aynaya bakın! Kim olduğunuzu görün!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Kürtlerin düşmanı Ermeni
soykırımı vardır. diye en üst karar organlarından
karar alanlardır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Herkes şunu bilsin ki Türkiye'de bir tutsak
bulunmamaktadır.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Hadi oradan! Söylediğine sen bile
inanmıyorsun!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bağımsız ve tarafsız
mahkemelerce yargılama sonucunda tutuklu ve hükümlü kimseler
bulunmaktadır.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Cemaatin mahkemeleri, şimdi de sizin mahkemeniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Zihnini emperyalistlere kiraya verenler bu
ülkenin devletinin valisine farklı yakıştırmalarda
bulunabilirler.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) 5 bin hâkim, savcıdan bahset.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Onlar, bu devletin ve bu milletin aidiyetini
maalesef hissetmeyenler olabilir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) 84 milyon insanımız eşit
yurttaştır; Türk, Kürt, Arap, Acem, Alevi, Sünni fark etmez; Hanefi,
Şafii fark etmez; bölücülük yapmaya kalkanlar, milletimizi bölmeye kalkanlar
Allah'ın izniyle avuçlarını yalayacaklar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP ve HDP sıralarından
gürültüler) Öğrenmek isteyenler için söyleyeyim: Yavrularımız,
çocuklarımız bu vatan topraklarındadırlar elhamdülillah.
Biz bu millete âşığız, biz vatanımıza
âşığız.
Şüheda
fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün
varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek beni
vatanımdan dünyada cüda. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) - Yanlış okudu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bizim vatan sevgimiz 57nci Alay gibi,
palaskalarımızı dizlerimize bağlarız, bu ülkeyi
kimseye, hiçbir emperyaliste ve emperyalistin uşaklarına asla
bırakmayız. [AK PARTİ sıralarından alkışlar;
CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarından gürültüler, Bravo
sesleri, alkışlar(!)]
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bravo(!) Bravo(!)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Tebrik ediyorum, muhalefet tarafından da
alkışlanmak hakikaten güzel bir duygu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bravo(!) Helal olsun sana(!) Helal olsun(!)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Yola geldiler, yola geldiler.
[CHP, HDP ve İYİ
Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar(!)]
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Evet, Sayın Ağbaba
Akbaşoğlu dediniz, hakkınız kalmasın. [CHP, HDP ve
İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar
(!)]
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bravo Akbaşoğlu, helal olsun, bravo(!)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Ben de size Sayın Ağbaba, şunu
söyleyeyim: Biz size değil, sizin ağababalarınıza cevap
veriyoruz, ağababalarınıza! [CHP, HDP ve İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)]
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Bu da kapak olsun artık, gecenin kapağı olsun hadi.
AYŞE ACAR BAŞARAN
(Batman) Bakanlıkta boşluk yokmuş.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Değerli ve aziz milletvekilleri, bu arada
tabii Sayın Kılıçdaroğlunun Millet
İttifakının adaylığı da hayırlı olsun,
hayırlı olsun, hayırlı olsun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Allah razı olsun! Koçum benim!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Gerçi Urfada demiş ki -burada
arkadaşlar söylediler- elektrik yok vesaire. Çiftçiye elektrik meselesini
gündeme getirdi CHP Grubundan konuşan arkadaşlar. Orada Urfa
Belediyesini verirseniz elektriği bedava veririz. demişler. (CHP
sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Vereceğiz valla, vermeyen namerttir!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Ya, Adana, Hatay, Antalya sizde, bedava verin
kardeşim, elinizi tutan mı var? Evet, ama Nurettin Canikli
İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzlukları, 700-800
milyon lira nasıl usulsüzlük yapıldığını burada
ispat etti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, süreniz tamamlandı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bütün bunlar sizin on binlerce işçiyi
namus sözü verdiğiniz hâlde çıkardığınız
gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Önce helalleşmeye bu
işçileri geri almakla başlayın. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP, HDP ve İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)]
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bravo Akbaşoğlu(!) Bravo(!)
BAŞKAN Gruplar
adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şimdi
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, 60a göre yerimden bir söz
alabilir miyim?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Başkanım, alkışladığı konuşmada ne
sataşma olabilir ya. Alkışladı kendileri ya.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Arkadaşlar, sataşmadan, sonra zaten veriyoruz yani.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Olur mu efendim, adını verdi, adını vererek sataşmada
bulundu.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Böyle milletvekilliği de olmaz, böyle tezat da olmaz ya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bir şey söylemedim.
BAŞKAN Hayır,
şahıslar adına konuşmaları bitirip yapmıyor muyuz
sataşmaları?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Olur mu efendim?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Ya, hoşuna gitti, alkışladı ya!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Başkanım, alkışladıkları
konuşmaya karşı söz olur mu ya?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Ya, bu ikiyüzlülük olarak algılanır.
BAŞKAN Bitireyim
şahıslar adına konuşmaları.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hiçbir anlaşma kalmadı ya!
PERO DUNDAR (Mardin) Ne
anlaşması Başkan ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Efendim, adını verdi, Ağbaba olarak adını verdi.
BAŞKAN Ağbaba
değil mi soyadı? (CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sayın Ağbaba, bu ikiyüzlülük olarak algılanır,
yapmayın.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Böyle olur, ikiyüzlülük olarak algılanır.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, ismimi vererek sataşmada bulundu.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Ben de öyle anladım Başkanım.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, şöyle:
Sayın Akbaşoğlu
demişti, ben de dedim ki: Sayın
Ağbaba
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ne dedi? Ne
dedi size, anlamadım.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bana ismen hitap ettiği için ben
de
Sayın Ağbaba, biz sizin ağababalarınıza cevap
veriyoruz. dedik, bir şey demedik. (CHP sıralarından
gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Alkışladı kendisi de
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Biz ona cevap değil,
ağababalarına cevap verdik! (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ama siz de bir
iki dakika bekleyin, ben önce Meral Hanıma söz vereyim, Sayın
Beştaşa
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ya, CHP hem alkışlıyor hem itiraz
ediyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Ya, alkışladılar kendileri, takdir ettikleri konuşmaya niye
cevap veriyorlar? Böyle ikiyüzlülük olmaz ki ya!
BAŞKAN Sayın
Beştaş, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
13üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine, Prof. Dr. Yücel Saymanın
vefatına, Şırnakın Güçlükonak ilçesi Dağyeli köyünde
ve Fındık beldesi Gümüşyazı Mahallesinde yaşanan
elektrik sorununa ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Asıl konuşmayı
biz yine sözümüze sadık kalıp sonra yapacağız, onu
söyleyeyim. Akbaşoğlunun kendi grubuna karşı da bu kadar
antidemokratik ve eşit olmayan yaklaşımını bütün
Türkiye gördü, yirmi dakika konuştu ve hiçbir grup üyesine vermeden, Grup
Başkan Vekili olarak, son dakikada on dakika, on dakika alarak burada
miting konuşması yapıyor, bunu da biz not ettik diyeyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Şov konuşması.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çok üzücü bir haber aldık, onu paylaşmak
için söz aldım. Sevgili Yücel Sayman, hukuk insanı, insan
hakları savunucusu, hepimizin çok sevdiği, değer verdiği
bir hukukçu, maalesef kaybettik, insan hakları ve hukukun
üstünlüğünde hayatını mücadeleye hakikaten adayan bir insan. Ben
öncelikle sevenlerine, ailesine, öğrencilerine ve akademi dünyasına,
hukuk camiasına başsağlığı ve sabır
diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözünüzü.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Meslek ustalarımızdan olan sevgili Yücel
Saymanı, Yücel ağabeyimizi unutmayacağız, ona Güle güle.
demek istiyorum.
Ve bu, bana köylülerin
açtığı bir telefon, Akbaşoğlunun o şovuna bir
karşılık olsun: 2021in Türkiyesinde, Şırnakın
Güçlükonak ilçesi Dağyeli köyünde üç aydır elektrik yok;
Fındıkın Gümüşyazı Mahallesinde de bir aydır
elektrik yok. İşte, AKP Türkiyesi bu.
BAŞKAN Kayıtlara
geçti.
Sayın Ağbaba,
kürsüye buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sataşmadan iki
dakikadır süreniz.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Cerenden bahset Cerenden. Terörist Cerenden
bahset!
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 13üncü maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, atalarımı sordu,
ağababalarımı sordu. Benim ağababalarım
Kuvayımilliyeciler, benim ağababalarım Atatürk, benim
ağababalarım emperyalizme karşı savaşanlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Benim ağababalarım
Kurtuluş Savaşında düşmanla iş birliği yapanlar
değil Sayın Akbaşoğlu.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Terörist Cerenden bahset.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Şimdi, bir başka şey, diyor ki:
Şanlıurfayı verin, altı ay içerisinde
Şanlıurfaya bedava elektrik vermeyen namerttir. Nasıl
vereceğiz? Güneş tarlası yaparak; boş tarlaları,
taşlı tarlaları güneş tarlası yapacağız.
(CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Geç, geç, onlar sonradan uydurma. 215 belediyeniz var.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Akbaşoğlu, Bursada tarla bul, yapalım, Bursaya da
bedava elektrik verelim. Denizliyi ver, Denizliye de verelim. Türkiyede kime
istiyorsan bedava elektrik vereceğiz. Nerede tarla varsa sizin gibi imara
açmayacağız, güneş tarlası yapacağız. O Urfaya,
o, elektriğini kestiğiniz yoksul Urfaya elektriği bedava vermek
bizim namus borcumuz. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sen inanıyor musun buna?
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) İzmirde niye vermiyorsunuz?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Akbaşoğlu diyor ki: Bu bütçede umut var, bu bütçede
gelecek var, alım gücünü arttırmak var, büyüme var. Ya, Allah
aşkına, elinizi vicdanınıza koyun, kim büyüyor?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Tarım arazisine güneş enerjisi kurulmaz, öğren de gel.
Sayın Ağbaba, öğren de gel, yine çaktın, yine.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Osmanlı döneminde köy olan Katar büyüyor, Katar büyüyor. Katar
var ya, bir Emîri var, hani doğan görünümlü şahin var ya, Benjamin
Franklin görünümlü Katar Emîri; geldi, ya, almadığı kimse
kalmadı, almadığı kimse kalmadı. Katar eskiden
Osmanlının küçük köyüydü, şimdi Türkiye'nin tapusunu verdiniz,
tapusunu verdiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Bir
başka yeni ortağınız var, yeni ortağınız,
Birleşik Arap Emirlikleri, hani, 15 Temmuzun faili, finansörü. Sizi kim
barıştırdı acaba? Sizi kim barıştırdı
Birleşik Arap Emirlikleri'yle, bu fotoğraftaki biri olabilir mi?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Kim o?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bakın. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Nebati.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şahsıma ve grubumuza,
Katara Türkiyeyi peşkeş çekmek noktasında birtakım
sataşmalarda bulunulmuştur. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Doğrudur, doğrudur,
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz sayın milletvekilleri, Sayın Grup Başkan Vekilleri. Her
çıkan sataşmayı sürdürürse ben birleşime ara veririm, onu
size söyleyeyim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Başkanım
BAŞKAN Sataşmaya
mahal vermeden, lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ondan sonra ben de çıkarım.
BAŞKAN
Sataşırsa
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
215 belediyeye elektrik verilecek mi Sayın Ağbaba?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Vereceğiz.
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, lütfen sataşmayın.
Buyurun.
7.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİye
ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Ülkeyi kimseye
sattığımız yok bizim, bir karış
toprağını kimseye satmayız.
CAVİT ARI (Antalya)
Başkanım, Antalya Limanını on dokuz
yıllığına devreden
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bir milimetrekaresi için de
canımızı feda etmekten geri durmayız; hiçbir şekilde
bu noktada en ufak bir tereddüdümüz söz konusu değildir.
VELİ AĞBABA
(Malatya) İstanbuldaki AVMler zaten Katarlıların ya.
CAVİT ARI (Antalya)
Limanları satıyorsunuz Başkan, limanları.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Mustafa Kemal Paşa İstiklal
Mücadelesinde Tam bağımsız Türkiye. Manda ve himaye kabul
edilemez. Bağımsızlık benim karakterimdir. diye nasıl
yola çıktıysa, Allah'ın izniyle bizler de ekonomik kurtuluş
savaşımızı veriyoruz, biz istiklal ve istikbal mücadelemizi
ortaya koyuyoruz.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Yeni manda, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri. Milyar dolarlar
girince kedi gibi oluyorsun, kedi gibi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Tam bağımsız ekonomik
kurtuluş savaşını da milletimizle, milletdevlet
kaynaşmasıyla Allah'ın izniyle en yüksek başarıya
ulaştıracağız ve milletimizin alım gücünü
artırarak
(CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ne yapacağız? Alacağız, Katara vereceğiz,
Birleşik Arap Emirliklerine
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
zengin millet, zengin birey, güçlü ve büyük
Türkiye ve güçlü ve büyük Türkiye'nin öncülüğünde adil ve merhametli yeni
bir küresel düzeni de insanlığa inşallah hediye edeceğiz. Bizim
ufkumuz bu, bizim amacımız bu, bizim çalışmamız bu.
Benim de elimde çok görüntü,
fotoğraf var; onları göstermiyorum, onları siz bilirsiniz.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Göster, göster Akbaşoğlu!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Göster, göster!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sonuç itibarıyla şunu ifade ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya)
Antalya Limanını Katarlılara sattınız
Başkanım.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Allah'ın izniyle Haziran 2023te, on dokuz
yıldır olduğu gibi, AK Parti ve MHP'nin, Cumhur
İttifakı'nın zaferiyle gerekli cevabı millet size
verecektir inşallah. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Sandığı getirin o zaman.
CAVİT ARI (Antalya)
Antalya Limanını Katarlılara satıyorsunuz
Başkanım. Antalya Limanını on dokuz yıl daha, toplam
yirmi beş yıllığına Katarlılara satıyorlar.
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Evet,
şahıslar adına söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz Sayın Yusuf
Ziya Yılmaz'ın.
Sayın Yılmaz,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUSUF ZİYA YILMAZ
(Samsun) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. Bu hararetli
tartışmadan sonra benim Ulaştırma Bakanlığı
bütçesi üzerinde şahsım adına söz almış olmam ve
şahsım adına söyleyeceklerim belki biraz temposu itibarıyla
düşük kalabilir diye ben de ses tonumu biraz yükseltmeye
çalışacağım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, 2022 yılı Ulaştırma
Bakanlığı bütçemizin kara yolları hizmetleriyle ilgili
tarihsel gelişimini anlatmam gerekiyor. Osmanlı
İmparatorluğu ve cumhuriyet hükûmetleri, Osmanlı Sivas Valisi
Halil Rıfat Paşanın Gidemediğin yer senin değildir.
felsefesiyle, ülkemizi kara yolu, demir yolu, deniz yolu ve hava yolu
ağlarıyla donatmaya çalışmışlardı; o günün
şartlarında ellerinden geleni yapmışlardı.
Başlangıçta yerleşim yerlerini birbirine bağlamak olan bu
çabalar daha sonra, kalkınmanın, ekonomik büyümenin zorunluluğu
hâline gelmiş, insan topluluklarının refahı, ticari, sosyal
ve kültürel gelişimi ancak yollara erişim ve bu yol etrafındaki
alanlara hâkimiyetle mümkün olmuştu.
Değerli
arkadaşlarım, bir malın pazardaki fiyatının üzerindeki
en önemli belirleyici faktör ulaşım giderleridir. İç pazarda
veya dış pazarda rekabet ancak lojistik ve ulaşım
giderlerinin düşüklüğüyle mümkündür; bu da taşıt
işletme giderlerini azaltan standartlarda ulaşım
altyapısıyla mümkündür. Bugün, İzmir Otoyolu sayesinde,
Balıkesirden çıkan yüklü bir kamyon Ambarlıdaki lojistik alana
veya limana dört saatte ulaşıyor ve bundan on sene öncesine
kıyasla yüzde 75 seviyede daha ucuz bir maliyetle mal ve hizmet
Ambarlı Limanına ulaşıyor; bu da ülke ekonomisine olan
katkıyı artıyor.
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ)
Kaç paraya gidiyor? Fiyatı kaç para?
YUSUF ZİYA YILMAZ
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, İkinci Dünya
Savaşının sonunda insanlığın
kullanımına sunulan motorlu taşıtlar, hızlı ve
konforlu ulaşım ve bunun gerektirdiği yol endüstrisinin
geliştirilmesini de beraberinde zorunlu kıldı.
Savaştan sonra, 1950
yılında, kalkınmanın olmazsa olmazı olan
ulaşım altyapısını geliştirmek için, çok partili
dönemin de ilk amaçlarından biri yol altyapısını
iyileştirmek oldu. O zaman iktidar olan Demokrat Parti, dünyada küresel
sermayenin de biriktiği Amerika Birleşik Devletlerinden EXIMBANK
kredileri, Marshall kredileri gibi birtakım krediler de alarak hakikaten,
ülkemizi, 1950 ile 1960 yılları arasında 60 bin kilometre
civarında -belki bugünkü standartlarda değil ama iyi niyetle- bir yol
ağına kavuşturdu. Allah onlardan razı olsun, mekânları
cennet olsun.
Bugün, 25 milyonu bulan
motorlu taşıt sayısı, 1980li yıllarda 2 milyon
civarındaydı. Buna rağmen yılda ortalama 7 bin ölümlü
trafik kazası meydana geliyordu; henüz bölünmüş olmayan yollarda
zaman ve işletme kayıpları ülkemiz ekonomisinde de bir yüktü.
1980 sonrası ülkemiz ekonomisinin dışa açılması ve
serbest piyasa şartları ulaşım ihtiyacını da
büyütmüş; otoyol yapımı ve bu yollardan elde edilecek geçiş
ücretleri yeni yol yapımında kullanılacak bir oto finans çözümü
için düşünülmüş ancak siyasi istikrarsızlıklar ile ekonomik
krizler nedeniyle otoyol hamlesi istenilen seviyeye getirilememişti. O
yıllarda Otoyol yapalım, bunların elde ettiği oto finansla
birlikte devlet yollarını ve diğer bölünmüş
yollarımızı da geliştirelim. düşüncesi vardı ama
ilerleyen zaman içindeki istikrarsızlıklar ve ekonomik krizler
hakikaten bu amacı kadük etti.
İlerleyen zamanlarda,
ekonomisi gelişmiş ülkeler, artan taşıt
sayısının getirdiği yüksek standartlarda yollar yapma
konusunda başarılı oldular; gelişmekte olan ülkeler ise yol
altyapısını ve standartlarını geliştirmek için
kaynak arayışına devam ettiler. Hatta, 1990 yılında
Madridde bir dünya yol kongresinin temel konusu, otomotiv endüstrisinin
ihtiyacı olacak bu yolların yapımı için gerekli
kaynağın nasıl sağlanacağı olmuştu. İlk
defa orada tartışılan yap-işlet-devret ve kamu-özel iş
birliği çözümü -yani bundan tam otuz yıl önce- takip eden
yıllarda da bütün gelişmekte ve gelişmiş olan ülkelerde
kullanılan bir model oldu. Bugün de yaygın bir şekilde dünyada
kullanılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
YUSUF ZİYA YILMAZ
(Devamla) - Ulaştırma bütçesinin görüşüldüğü süre
içerisinde, yoğun bir şekilde, muhalefet partilerinin sözcüleri hep
Biz bu modern altyapı hizmetlerine karşı değiliz, biz aslında
kullanılan finansman modelinin teminine ve bunun kullanılış
biçimine karşıyız. diyordu, hâlbuki otuz yıldır,
dünyanın bütün gelişmekte olan ve bütün altyapısını
iyileştirmeye çalışan ülkeleri bunu geliştirmeye
çalışıyorlardı.
Değerli milletvekilleri
-hatırlar mısınız bilmiyorum, hepimizin
hafızalarında vardır- kara yolları
güzergâhlarının korkulu rüyası hâline gelmiş geçitler
vardı; Ziganalar, Süvari Haliller, Kuskunkıranlar,
Yağdonduranlar, Sakaltutanlar, şurada hemen Ankaranın
yakınındaki Kargasekmezler dahi ülkemiz insanının,
ulaşım hizmeti içinde olan insanların korkulu rüyası
olmuştu. Efsane hâline gelmiş bu dağ geçitleri tüneller ve
viyadüklerle geçilerek, yirmi yılda tünel uzunluğumuz 50 kilometreden
590 kilometreye ulaştı, viyadük uzunluğumuz ise 700 kilometreye
ulaştı.
Değerli arkadaşlar,
iktidara geldiğimiz 2002 yılından bu yana
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yılmaz, sürenin sonuna geldiniz.
YUSUF ZİYA YILMAZ
(Devamla) Son cümlemi söyleyebilirim miyim?
BAŞKAN Son cümleniz için
açayım.
Buyurun.
YUSUF ZİYA YILMAZ
(Devamla)
bütün bu hizmetlerin yapımı talimatını veren
başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana şükranlarımı sunuyorum. 2002den bu yana bu
talimatların gereğini taçlandırarak yapan Sayın Binali
Yıldırım ve onu takip eden bütün Ulaştırma
Bakanlarına ve Karayolları teşkilatının bütün genel
müdür ve her kademedeki Karayolcu kardeşlerime şükranlarımı
sunuyorum.
2022 yılı
bütçemizin ülkemize hayırlar getirmesini bütün içtenliğimle
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci söz Sayın İbrahim Halil Oralın.
Buyurun Sayın Oral.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerine
aleyhte söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, sizlere iktidarın milletin parasıyla milleti
nasıl yerinden, yurdundan ettiğinden ve edildiğinden bahsetmek
istiyorum. Bitlis Dere Üstü Islah Projesinin nasıl bir yıkım ve
göç dalgası yarattığını da anlatmak istiyorum sizlere.
Bütçe görüşmelerinden önce bölgedeki esnaf
tanıdıklarımı arayıp son durumu sorduğumda
duyduklarımla dehşete düştüm. Bir kardeşim dedi ki: Sadece
65 aile buradan kalkıp Aydının Nazilli ilçesine göç etti.
İstanbul, Antalya ve Manisaya göç edenlerin ise hesabı dahi yok.
Peki, bu insanlar doğdukları, büyüdükleri topraklardan neden göç
etmişlerdir? Çünkü nesillerdir ekmek parası kazandıkları
dükkânları, iş yerleri başlarına
yıkılmıştır, kendilerine bir alternatif de
sunulmamıştır. Bazı esnaf dostlarımız ise Rahva
tarafında dükkân açtıklarını ama iş yapamayıp
kapatmak zorunda kaldıklarını ifade etmişler.
Kısacası dere ıslahı diye yıkılan aslında
dükkânlar değil, Bitlis ekonomisinin ta kendisidir.
Değerli milletvekilleri,
dün tütün fabrikalarının kapatılmasıyla göç veren Bitlis,
bugün de dere çevresinin yıkılmasıyla göç veren bir şehir
hâline gelmiştir. TÜİKin -yani Tayyip Beyi üzmeyen istatistik kurumunun-
verilerine göre, Bitlis 2002den beri neredeyse her yıl,
aldığından daha fazla göç vermiştir. Yine, TÜİK
verilerine göre Bitlis, Hakkâri, Van ve Muşla birlikte en yoksul, en
düşük gelirli şehirlerimiz arasında yer almıştır.
1999da benim de içinde bulunduğum 4 milletvekiliyle şehrimizi temsil
etmekteydik, bugün Bitlis 3 milletvekiliyle temsil edilmektedir, bu
gidişle 2 milletvekiline düşecektir. Kısacası Bitlis her
alanda geri kalmıştır. Bitlis âdeta ölümü yaşayan kent
durumundadır. Yazık, günah değil midir bu güzel şehre?
Tarihî dokuyu ortaya çıkaracağız, dereyi ıslah
edeceğiz. bahanesiyle ticari tarihi bin yılı geçmiş bir
bölgeyi, istişare etmeden, alternatifler sunmadan, yangından mal
kaçırır gibi talan eden AK PARTİ iktidarı olmuştur.
Bitlisli esnafı işinden ve dükkânından eden AK PARTİ
iktidarı olmuştur. Yıkıma karşı çıkan
esnafın camlarını kıran, dükkânlarını,
elektriğini, gazını kesen maalesef AK PARTİ iktidarı
olmuştur. Bu yıkıma karşı da Bitlisi cadde cadde,
sokak sokak gezip esnafın yanında olan İYİ Parti
kadroları ve Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener
Hanımefendi olmuştur. Bu kürsüden, Bitlisli hemşehrilerim
adına, dere üstü yıkımıyla başından sonuna kadar
ilgilenen Genel Başkanımıza teşekkür etmeyi bir borç
biliyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
Bitlisliler, derenin ıslahına asla karşı değildir,
plansız, programsız yıkıma ve yıkım metoduna
karşıdır ama iktidar Bitlislinin sesini duymadı. Şimdi
de altı ay ertelenen Tütün Kanununun yaratacağı yeni
sorunları dile getirmemizi istiyorlar. İçinde bulunduğumuz
ekonomik şartlarda bu kanun, tütüncüye Tütün ekme. demekten başka
bir şey değildir. Dünyaca ünlü kalitesi olan Bitlis tütünü bitme
noktasına gelmiştir maalesef. Fabrikası elinden alınan,
uluslararası sigara kartellerine ezdirilen Bitlis tütüncüsü bir
çıkış yolu aramaktadır. Bitlisliler, millet bahçesi ve
parktan önce fabrikalarını ve dükkânlarını geri
istemektedirler. Bitlisliler şehirlerinde göç etmeden gelişmek
istemektedirler.
NECİP NASIR (İzmir)
Ya, yaptıkları organize sanayiyi kendin niye görmüyorsun? Ne zaman
gittin en son Bitlise?
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Ben, Sayın Başkanım, sizden daha önce gittim.
NECİP NASIR (İzmir)
Kendin de inanmıyorsun.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Ben sizden daha önce gittim ve 6 kez Bitlis'i sokak sokak,
cadde cadde, bütün samimiyetimle söylüyorum, gezdim.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Bu kürsüden söylediklerinizin tamamı yanlıştır, ben sizi
kınıyorum. İbrahim Bey, gerçekten sizi kınıyorum. Ben
sizi kınıyorum, bu kürsüden söylediklerinizin hepsi yalan ve
yanlış. Ayıp oluyor!
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sayın Başkanım
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Bu milleti aldatma, sana yakışmıyor, gerçekten
yakışmıyor. Gel Bitlise, gel milletvekili adayı ol.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Ben, Bitlis esnafına gittim. Bitlis'e sizin de beraber
olmanız için giderim ve hazırım.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Ayıptır, bak, sana yakıştıramıyorum, ilk defa
söylüyorum, yakıştırmıyorum.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Milletin, kamuoyunun önünde söz veriyorum.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Ayıptır, ayıp! Gel, bir dahaki sefere Bitlise gel. Bitlise
gel.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Bitlis'e sizinle beraber gitmeye hazırım, hemen
yarın
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Ayıptır sana, yapma bunu! Yakıştıramadım sana!
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Esnaf ve iş adamı kardeşlerimiz, özellikle
vergi ve idare mahkemesi olmamasından şikâyetçidirler. Bitlis ve
Muş'u kapsayacak bir vergi ve bir idare mahkemesi kurulmasını
Bitlisliler adına talep ediyorum.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Kimin adına konuşuyorsun? Neyin adına konuşuyorsun?
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Ben Bitlisliler adına talep ediyorum; siz Bitlislileri
temsil etmiyorsunuz kardeşim.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sen kimin adına konuşuyorsun? Yakıştı mı yani?
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Değerli milletvekilleri, buraya çıkan her
milletvekili bütün milletin milletvekilidir.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Vallahi Bitlise almazlar seni.
İBRAHİM HALİL ORAL
(Devamla) Ben Bitlis'in toprağının evladıyım.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Ahlata, Bitlise seni almazlar.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Değerli milletvekili, ben gideceğim ve Bitlis'e kime
almadıklarını göreceğim.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Almazlar, sizi almazlar.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sizinle beraber
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Almazlar sizi.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Değerli kardeşim, işte, beraber gidelim,
eğer gücünüz yetiyorsa beraber gidelim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Ya, ben oradayım, orada, sizi almazlar.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Değerli milletvekilleri, her ne kadar konuşsalar da
ben buradan Bitlisliler adına konuşacağım ve Bitlislilerin
derdini dile getireceğim arkadaşlarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Kısacası, Bitlislilerin
derdi çoktur, bizim derdimiz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz
tamamlandı Sayın Oral, teşekkür ederiz.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN Ben size ilave
süre verdim.
ERHAN USTA (Samsun) Ama çok
kesildi Sayın Başkan.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Hocam, Ankaraya bakmıyorsun Hocam.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Bir dahaki sefere hazırlığını yap. Bir
dahaki sefere almazlar sizi Bitlise.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi, buyurun.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Biz proje değil, ranta karşıyız. Bu
sebeple, Bitliste siyaset yapan arkadaşları da örnek almaları
için hayırsever iş adamı Sayın Ahmet Eren Beyi göstermek
istiyorum. Bu vesileyle hem üniversiteye verdikleri katkı hem de
şehrin eğitimine destekleri için Ahmet Eren Beye Bitlisliler
adına teşekkür ediyorum.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Mesaj mı gönderiyorsun?
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Bir konuyu da Karayolları işçilerine söz
verdiğim için gündeme getirmek istiyorum: Karayollarında
çalışan kadrolu skala farkı işçilerinin feryadına
kulak veriniz ve ücret durumlarını düzeltiniz diyorum.
Bu düşüncelerle
saygılarımı sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Oral.
Sayın milletvekilleri,
13üncü madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi açısından bir şey
ifade etmek istiyorum.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Sana mı sataştı, ne oldu?
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Cemal Bey, arzu ederseniz, ben huzurda söylüyorum, Bitlise
beraber gidelim.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Yakıştıramadım, vallahi yakıştıramadım
size.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Hayır, Bitlise beraber gidelim.
BAŞKAN Sayın
Oral, müsaade eder misiniz.
Sayın Oral, lütfen
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Ankarayla ilgili konuş. Bak, Ankara seni bekliyor. Ne var
Ankarayla ilgili, Ankara milletvekilisin?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Adam her hafta orada.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Ankaranın esnafını dolaş. Bitlise
gideceğine buraya baksaydın.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
9.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Ankara Milletvekili İbrahim Halil
Oralın 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, yani hakikaten
ben böyle bir şeyde araya girmek istemezdim ama şöyle bir şey
var: Yani Bitlise 3 defa da ben gittim. Bitliste bir defa hakikaten
insanların çok mağdur olduğu, 740 tane iş yerinin
yıkıldığı bir meydan çalışması meselesi
var. Konunun detayına girecek değilim ama biz Bitlislilere gittik,
Bitlislilerle beraber olduk. Ve Bitlisli esnaf bundan son derece
şikâyetçi, oradaki halk da son derece şikâyetçi. Şimdi, bunu
bilmeden oradan İbrahim Halil Bey'e laf atılmasını hiç yakışıklı
bulmadığımı söylemek istiyorum.
BAŞKAN Ama herkes
birbirine laf atıyor Sayın Usta, yapmayın.
ERHAN USTA (Samsun)
İkincisi; İbrahim Halil Bey, hani, şimdi kendisi söyleyemez,
Sen kaç defa gittin, gidebilir misin? falan
BAŞKAN Bitlisli
kendisi.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) PKKya destek veriyorlar." diye orada yediler
fırçayı, fırçayı orada yediler.
ERHAN USTA (Samsun)
İbrahim Halil Bey 6 defa gitti, kendisi Bitlisli zaten ve emin olun,
Bitliste İbrahim Halil Bey'e karşı çok müthiş bir sevgi
var.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) PKKyı destekliyorsunuz." diye orada yediler
fırçayı.
ERHAN USTA (Samsun)
Umarım ve temenni ederim ki AK PARTİli milletvekilleri de Bitlisin
sokaklarında dolaşabilsin, Bitlisin sokaklarında biz o kadar
gezdik, bir AK PARTİli milletvekili ve teşkilat göremedik.
Teşekkür ederim.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Usta.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, konuşmalar tamamlandı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkanım, hatip Meclisi yanıltmıştır,
yanlış bilgi vermiştir. Söylediklerinin hepsi
yanlıştır. Bitlisle ilgili gerçek bilgi vermemiştir.
BAŞKAN Açayım
mikrofonunuzu.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Neyi yanlış bilgi vermiş? Bizim de
Bitlis Milletvekilimiz konuşsun.
BAŞKAN Yerinizden bir
dakika söz veriyorum.
Buyurun.
10.-
Bitlis Milletvekili Cemal Taşarın, Ankara Milletvekili İbrahim
Halil Oralın 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce konuşan
hatip arkadaşımız Bitlise neden bu şekil
davrandığını anlayamıyorum, kendileri Ankara
Milletvekili ama herhâlde bir yerden bir şeyler kapmaya
çalışıyor.
Bitliste -daha önceki
konuşmamda da söyledim- dere üstüne yapılan iş yerleri
vardı. Biz Kastamonuda gördük, aynı şeyi yaşamama
adına Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla
700 tane iş yeri yaptık. Yaptık, oradadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar).
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, hayır. Yok öyle bir şey. Hepsi kapanıyor iş
yerlerinin.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sonra da bunların bütün iş yerleri en üst düzeyde istimlaklerini
yaptık, paralarını verdik.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Belli bir grup var; sizi konuşturan, burada sözleri söyleten bir grup var.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, hiç öyle bir şey yok. Tamamen gerçek dışı
beyanlarda bulunuyorsunuz.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Allahın izniyle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Taşar, teşekkür ediyorum.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, hiç öyle bir şey yok.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bitlis Vekilimiz
BAŞKAN Teşekkür ettim
Sayın Taşar.
ERHAN USTA (Samsun) Tamamen
gerçek dışı beyanlarda bulunuyorsunuz. Tamamen gerçek
dışı beyanlarda bulunuyorsunuz.
BAŞKAN
Arkadaşlar, ama bugün yani bütçeyi mi konuşuyoruz, Bitlisi mi
konuşuyoruz? Yapmayın yani.
Buyurun Sayın Gaydalı.
11.-
Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının, Bitlis Milletvekili
Cemal Taşarın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, hamasi nutuklarla
oradaki gariban insanları mağdur ettiler. Bunu
kapatamazsınız, kusura bakmayın.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Ya, bir çiviniz var mı orada? Allah aşkına ya!
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Orada
Bırak çiviyi miviyi ya!
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sizin yaptığınız bir şey mi var orada? Milleti
karıştırmaktan başka yaptığınız bir
şey mi var? İlla konuşayım mı? Yapmayın bunu ya.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) - Bütün insanların evini yıktınız, çividen
bahsediyorsunuz. Vazgeç ondan, vazgeç! İnsanları mağdur ettiniz
ve insanları perperişan hâlde bıraktınız bu
kış günü.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ya, insanları siz perişan ettiniz.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Sen konuşma oradan, hadi!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Sus, sen konuşma be!
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Terbiyesiz adam!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Sen terbiyesizsin!
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Sana ne oluyor?
BAŞKAN Sayın
Gaydalı, lütfen
Sayın Gaydalı
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Terbiyesiz sensin! Terbiyesiz, ahlaksız! PKKnın
taşeronu!
BAŞKAN Sayın
Kırkpınar
Sayın Gaydalı
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Şimdi
Mağdur ettikleri insanların
karşısına böyle kalkıp
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ne yaptınız siz bugüne kadar? Ahlaksız!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, Terbiyesiz!
diye ifade edemez.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Yahu, yaptıklarınızı
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hakaret mi etsin bize?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bir sözünü bitirsin ya.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sözünü geri alması lazım,
Terbiyesiz. diye bir şey olamaz.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Onu zaten tartacak Bitlisliler.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sözünü bitirsin.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Bitlisliler onu tartacak, önümüzdeki seçimde göreceksiniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Terbiyesiz. diyemez.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Niye diyemez ya? Terbiyeye davet ediyor, ne var?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Terbiyeye davet
Terbiyesiz. bir
hakarettir, hakaret.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Konuşmasın, o da dinlesin. Dinlesin ya, bir saatten beri
konuşuyor bilip bilmeden. Çıksın kürsüde konuşsun.
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Konuşup konuşmayacağımı sana mı
soracağım!
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, Sayın Taşar Sayın İbrahim Halil
Orala Orada bir şey kapmaya çalışıyorsunuz. diye
ağır bir ithamda ve sataşmada bulundu.
BAŞKAN Fark etmez
canım, kendisi de Hiçbir yere gitmiyorsunuz, yani Bitlise
uğramıyorsunuz. dedi.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır
Hayır...
BAŞKAN Bu sataşma
sayılmaz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Eğer
sataşma arıyorsak orada Terbiyesiz adam! diye
bağırdı. Normalde benim cezai işlem yapmam lazım,
disiplin uygulamam lazım.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkanım, bu ayrı bir şey.
BAŞKAN Yapmayın
lütfen Sayın Usta, rica ediyorum
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, Sayın Başkan, Bir şey kapmaya
çalışıyorsunuz. Ne kadar
BAŞKAN Canım ne
var bunda?
ERHAN USTA (Samsun) Çirkin
bir ifade.
BAŞKAN Herkes tabii ki
siyasette bir şey kapmaya çalışır, pozisyon almaya
çalışır, güçlenmeye çalışır.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, bu öyle söylenmez ama.
BAŞKAN Bu, hakaret
olur mu?
ERHAN USTA (Samsun)
Arkadaşlar, böyle söylenmez.
BAŞKAN Rica ediyorum
Lütfen
ERHAN USTA (Samsun) Bir
şey kapmak ne demek? Çok çirkin bir ifade.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam!
ERHAN USTA (Samsun) Bunu
yakıştıramıyoruz kendisine.
BAŞKAN Rica ediyorum
Sayın Usta, lütfen
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, hiç olmazsa yerinden arkadaşa
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam!
BAŞKAN Sayın
Usta, bakın, bunu uzatmanın bir anlamı yok. Normalde
kapanmış bir sırada siz söz istediniz, Grup Başkan Vekili
olarak söz verdim, Bitlis üzerinden siz devam ettirdiniz. Yapmayın, rica
ediyorum ya! Yani on iki saatlik çalışmanın sonunda bunu yapmanın
bir anlamı yok ki. Rica ediyorum
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, biz sözlerimizi şimdi
mi kuracağız, sorulardan sonra mı?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam, devam!
BAŞKAN Size sonra söz
vereyim canım, en son. Bence, hatta oylamayı da yapalım,
milletvekillerimiz de rahat gitsinler. Sonra, biz baş başa
görüşme yapalım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yok, biz şimdi alalım.
BAŞKAN Yani bunda bir
şey yok ki, tamam. Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim ama
şimdi değil.
VELİ AĞBABA
(Malatya) İşiniz varsa vekil olmayın, aceleniz varsa gelmeyin.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
VELİ AĞBABA
(Malatya) Zorla mı vekil yaptık sizi?
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu İdaresine
Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, konuşmalar tamamlandı.
Soru-cevap işlemi yok.
Şimdi 15
milletvekilimize yerlerinden değerlendirme yapmak, soru sormak için
sırasıyla söz vereceğim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, sabahki anlaşmamız
hâlâ geçerliyse ihlal edildi.
BAŞKAN Geçerli.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bütün konuşmalar bittikten sonra, sorudan önce
biz değerlendirmesini yapacağız.
BAŞKAN Soru-cevap
dâhil canım.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Soru-cevaptan sonra
Soru-cevaptan
sonra
BAŞKAN Tamam,
oylamayı yapmayacağım. Soru-cevap işlemini yapıp sonra
da sizlerin değerlendirmelerini alacağım.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ne demek değerlendirme?
BAŞKAN Ya, soru
işlemi değil, işte, milletvekillerine söz veriyorum şimdi.
HASAN TURAN (İstanbul)
Başkanım, oylama yapın. Grup Başkan Vekillerimizle sonra
değerlendirme yaparsınız.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Başkanım, sizi destekliyoruz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çepni.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
12.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Uluslararası Çalışma
Örgütünün 1991 yılında kabul ettiği 172 sayılı Turizm
Çalışanlarının Çalışma ve Yaşam
Koşullarının İyileştirilmesi başlıklı
Uluslararası Sözleşmesine, pandemi sürecinde sanatçıların
mali açıdan desteklenmesiyle ilgili bir çalışmanın olup
olmadığına, av turizmi adı altında
gerçekleştirilen hayvan katliamlarına, Ayvalıkta 2nci kez
çöken demir zenginleştirme tesisine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Uluslararası
Çalışma Örgütünün 1991 yılında kabul ettiği 172
sayılı -Turizm Çalışanlarının Çalışma
ve Yaşam Koşullarının İyileştirilmesi
başlıklı- Uluslararası Sözleşmesini ne zaman
imzalayacaksınız?
Pandemi sürecinde
intiharlarla sonuçlanan, sıkıntılar yaşayan
sanatçıların mali açıdan desteklenmesiyle ilgili bir
çalışmanız var mıdır?
Av turizmi adı
altında gerçekleştirilen hayvan katliamlarından ne zaman
vazgeçeceksiniz?
Ayvalıkta yaşanan
felakette demir zenginleştirme tesisi atık deposu bir yıl
içerisinde 2nci kez çöktü. Üç gün geçmesine rağmen, Bakan Kurum susuyor.
Soruyoruz: Tesisi neden ÇED sürecinden muaf tuttunuz?
BAŞKAN Sayın
Taşkın
13.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Diyanet
İşleri Başkanlığının 2022 yılı
bütçesinin hayırlı olmasını dilediğine ve Diyanet
teşkilatında yıllarca hizmet eden 26ncı ve 27nci Dönem
Kahramanmaraş Milletvekili merhum İmran Kılıçı
hayırla ve rahmetle yâd ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Diyanet İşleri
Başkanlığımızın 2022 yılı bütçesinin
Diyanet İşleri Başkanlığımız, ülkemiz ve
milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Diyanet İşleri
Başkanlığı, İslam dininin itikat, ibadet ve ahlak
esaslarıyla ilgili işleri yerine getirmek, halkımızı
doğru dinî bilgiyle aydınlatmak, ibadet yerlerini yönetmek üzere kurulmuştur.
Değişmeyen temel görevi dinimizin aydınlık
mesajını halkımıza ulaştırmak olan Diyanet
İşleri Başkanlığımızın her kademesinde
çalışan mensuplarını tebrik ediyorum. Bu vesileyle, Diyanet
teşkilatında yıllarca hizmet eden ilim, irfan ve tevazusuyla
hepimizin gönlüne taht kuran, kısa bir süre önce Rahmetirahmana
kavuşmuş olan 26ncı ve 27nci Dönem Kahramanmaraş
Milletvekilimiz merhum İmran Kılıç Hocamızı
hayırla ve rahmetle yâd ediyor, mekânı cennet olsun diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Güzel
Yok.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ya, bana söz verilecekti Başkan.
BAŞKAN Efendim?
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Değiştirilmişti.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Kemalbaya söz verilecekti.
BAŞKAN Sayın
Güzel yok. Bize bildirilen bir şey yok burada.
Sayın Girgin
14.-Muğla
Milletvekili Süleyman Girginin, kamudaki taşeron işçilerin kadro
sorununa ve 4/Cden 4/Bye geçen özelleştirme
çalışanlarının yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kamudaki tüm taşeron
işçilerin amasız, fakatsız asli kadroya
alınacağı açıklandı ancak hâlen on binlerce işçi
taşeron işçi olarak çalışmaktadır. Belediyelerde
iş yapan taşeron işçiler belediye şirketine
alındı, özlük hakları sınırlı tutuldu. Kamu
İktisadi Teşekküllerinde binlerce işçi hâlen taşeron firma
çalışanıdır. Karayollarında 14 bin, PTTde 17 bin
işçi taşeronda kaldı. Hava yolları, Demiryolları,
Tarım ve Orman, Millî Eğitimdeki taşeron işçiler görmezden
gelindi. Yüzde 70 hizmet alım sözleşmesi taşeron işçiler
için ayrım ve ceza gibi uygulandı. İşçilerin tümüne kadro
hakkı verilmesi için çalışma var mıdır?
4/Cden 4/Bye geçen
özelleştirme çalışanları tam 4/B haklarına sahip
olamamış, 4/B içinde 4/C yaratılmıştır. 4/Bli
özelleştirme çalışanları tam 4/B haklarına sahip
olmalıdır. Yapılan haksızlığı ve
mağduriyeti gidermek için bir çalışma var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ömer
Öcalan
15.-
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, bölgede yapılan
kazılarda isim değişikliği ve asimilasyon
politikalarıyla Kürt halkının ya da bölge halklarının
tarihinin değiştirilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, sorum Kültür
Bakanlığına olacak. Şunu belirtmekte yarar var: 21inci
yüzyılda Kürt halkı kültürel soykırım
kıskancından geçmektedir. Bakınız, birçok yerde
yapılan kazılarda isim değişikliğine gidiliyor.
Bakınız, Ergani Çayönünde yapılan kazılarda bölgenin ismi
Koteberçemdir; Göbeklitepenin ismi Xirapreşk köyü, Girê Mirazadır.
Aynı zamanda, Hasankeyf on iki bin yıllık bir tarihe sahiptir.
Maalesef bölgenin halklarının tarihi göz önünde bulundurulamadı
ve Kürt halkının bir kültürel soykırım
kıskancında olduğunu belirtiyoruz. Bunları dikkate almakta
yarar var. İsim değiştirerek asimilasyon politikalarıyla
Kürt halkının tarihini ya da bölge halklarının tarihini
değiştiremezsiniz. Bu ucuz şeylerden kaçınmak lazım,
teknik şeylere takılmamak lazım. Bölgenin ismi Kürt ismiyse Kürt
ismi kalır.
BAŞKAN Sayın
Levent Karahocagil
16.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 5 Bin Köye 5 Bin Gelir
Getirici Orman Projesine ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Son on sekiz yılda
dünyadaki orman varlığı azalırken ülkemiz orman
varlığını artıran nadir ülkelerden biri olmuştur.
5 Bin Köye 5 Bin Gelir Getirici Orman Projesi kapsamında bugüne kadar
5.390 adet köyde 17 milyon adet gelir getirici tür, fidan toprakla
buluşturulmuştur. Türkiye, en çok ağaçlandırma yapan
ülkeler sıralamasında Avrupada 1inci, dünyada ise 6ncı
sırada yer alıyor. Hedefimiz 2023 yılının sonuna kadar
toplamda 7 milyar fidanın toprakla buluşmasını
sağlamaktır. Bu kapsamda, 64 ilde 7 milyon hektar alanda, 265 adet
ovamızda Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı kararnameleriyle
koruma altına aldık. 2021 sonuna kadar Amasyamızda 2 milyon 15
bin, tüm Türkiyede ise 252 milyon fidan dikilecektir.
BAŞKAN Sayın
Kemal Bülbül...
17.-
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, Adıyamanın Kahta ilçesine
bağlı Nemrut Dağı güzergâhında Arsemia turistik
alanında restorasyon adı altında yapılan inşaat
çalışmasına ve 1996 yılında Birleşmiş
Milletler tarafından Katalonyanın başkenti Barselonada ilan
edilen Dil Hakları Evrensel Bildirgesine Türkiyenin taraf
olmamasının sebebini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adıyamanın Kâhta
ilçesine bağlı Nemrut Dağı güzergâhında Arsemia
turistik alanında -ki Arsemianın iki bin beş yüz
yıllık bir geçmişi var- şu anda restorasyon adı
altında hilti ile beton ve demirle bir inşaat
çalışması yapılmaktadır. Bu konuda Kültür
Bakanlığının bir bilgisi var mıdır? Aynı
çalışmaya Cendere Köprüsü de dâhil edilmiştir.
Bir başka sorum: 1996
yılında Birleşmiş Milletler tarafından
Katalonyanın başkenti Barselonada Dil Hakları Evrensel
Bildirgesi ilan edilmiş, Türkiyenin taraf olmamasının sebebi
nedir? Bu yönde bir çalışma var mıdır? Zira dil hakkı
Türkiyede çokça ihlal edilen ve üzerine spekülasyon yapılan ve hatta suç
işlenen bir konudur.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Topal
18.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatayda hazine arazisi üzerine
evlerini yapan vatandaşların yaşadığı
mağduriyete ve Belen-Antakya Otobanı ile Hassa Tünelinin
akıbetini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Bir talimat da Hatay için versin.
Sayın Bakanlara da soruyorum: Hatayda on yıllardır hazine
arazisi üzerinde evlerini yapan vatandaşlarımız mağdur;
ecrimislini ödemelerine rağmen bir türlü tapusunu alamıyor;
yazıktır, günahtır. Bakanlara sesleniyorum: Ne zaman
vereceksiniz tapusunu? Sadece tapu istiyorlar. Ayrıca, Belenden
Antakyaya otoban tamamlanacak mı, tamamlanmayacak mı? Hassa Tüneli
ne oldu? Bu konularla ilgili de AK PARTİ Hatay Milletvekillerinden destek
bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Gürer
19.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, dar ve sabit gelirlilerin
yaşadığı geçim sıkıntısına ve
emekliler, asgari ücretliler, emeklilikte yaşa takılanlar ve
taşeron işçilerin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Paramızın değeri düşüyor, dolar
tırmanıyor, her gün her ürüne zam geliyor. Hesapsız
kitapsız faiz düşürme uygulaması ekonomiyi altüst etti. Dar ve
sabit gelirliler Nasıl geçinelim? diye kara kara düşünüyor. Ekmek 3
lira, simit 3,5 lira oldu. Halk Ekmekten ucuza ekmek almak için kuyruklar
uzuyor. Esnaf, çiftçi, çalışan, işsiz, atanamayan, emekli,
engelli mutsuz. En azından bu sorunlu süreçte emekliler için intibak
düzenlemesi yapmayı düşünüyor musunuz? Asgari ücret tutarı kadar
tüm ücretleri vergi dışı bırakmayı düşünüyor
musunuz? Emeklilikte yaşa takılanların gasbedilen
haklarını geri vermeyi düşünüyor musunuz? Hizmet alım sözleşmesinde
yüzde 70e takılıp taşeronda kalanlara kadro vermeyi
düşünüyor musunuz? AKP olarak, sorunları çözme vasfını
yitirdiğiniz için bir halk oylaması da olan acil seçime gitmeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Mehmet Ali Çelebi
20.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, doktorlara ve diş
hekimlerine yapılan kısmi iyileştirmenin diğer tüm
sağlık çalışanlarını ve veteriner hekimleri de
kapsaması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
Doktorlara ve diş
hekimlerine yapılan kısmi iyileştirmenin diğer
sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde
genişletilmesi için Hazine ve Maliye Bakanlığından
görüş istendiğini biliyor, olumlu buluyoruz. Veteriner hekimlerimiz
de maaşlarını sağlık hizmetleri
sınıfından almaktadır. Bu durum ortadayken sağlık
çalışanı olarak sadece Sağlık
Bakanlığına bağlı personelin kabul edilmesi
tezattır, adaletsizliktir. Memleket Partisi olarak çağrıda
bulunuyoruz. İyileştirme kapsamına hemşirelerimiz,
diğer tüm sağlık çalışanlarımız ve
ayrıca veteriner hekimlerimiz de dâhil edilmelidir, adil olan budur. Bu
konu ivedi Genel Kurul gündemine gelmelidir diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
21.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, ihracatta kırılan
rekorların fındık ihracatı için söz konusu
olmadığına ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin üretime ve ihracata dayalı ekonomi
anlayışı, Ticaret Bakanımız Sayın Muşun
çalışkan kişiliği Bakanlığımıza da yansımış,
ülkemiz cumhuriyet tarihinin ihracat rekorlarına imza
atmıştır. Ancak bu durum fındık ihracatı için söz
konusu değildir. Buradan Bakanlığımıza sormak
istiyorum: 2021 yılında fındık ihracatından kaç milyar
dolar gelir bekliyorsunuz? Fındık ihracatından elde
ettiğimiz gelirlerde son yıllarda yaşanan düşüşün
sebepleri nelerdir? Fındık ihracatının kabuklu ve iç
fındık olarak değil de son mamul olarak yapılabilmesi için
Bakanlığımızın bir çalışması var
mıdır? Fındık ihracatında spekülatif faaliyetlerde
bulunan yabancı firmalarla ve yerli iş birlikçi firmalarla
alakalı Bakanlığımız inceleme ve takibat yapmakta
mıdır?
BAŞKAN Sayın
Hüseyin Avni Aksoy
Yok.
Sayın Ali Muhittin
Taşdoğan
22.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, Aile Sosyal
Destek Programı (ASDEP) ile verilen hizmetlere ve ASDEP programı
kapsamında çalışan personelin 4/D işçi statüsü
kapsamında kadroya alındığına ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
aile ve bireylerin sosyal sorunlarının daha hızlı tespiti
ile sosyal hizmetler ve sosyal yardımlar başta olmak üzere kamu
hizmetlerine daha hızlı erişimi sağlamak amacıyla
kurulan Aile Sosyal Destek Programı yani ASDEP, alanında uzman 3 bin
görevlisiyle 81 ilde hane hane dolaşarak sosyal yardım ve sosyal
hizmete ihtiyacı olan vatandaşlarımızı tespit etmekte;
durumlarına uygun hizmetlerden yararlanmalarını, ailelere
eğitim, rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin verilmesini
sağlamaktadır. ASDEP programı kapsamında çalışan
personel 696 sayılı Cumhurbaşkanlığı KHKsiyle
4/D işçi statüsü kapsamında kadroya alınmıştır.
4/D işçi statüsünde çalışan meslek elemanlarından
oluşan ASDEP personeli hak kayıplarının artmaması ve
iş barışının sağlanabilmesi adına 4/D
işçi statüsünden aynı görevi yaptıkları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Ataş
23.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, Kayseri Büyükşehir
Belediyesinin Belediye Meclisinde bulunan Meclis kürsüsünü Millet
İttifakı Meclis üyelerini susturmak için
kaldırdığına ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kayseri Büyükşehir
Belediyesi, Belediye Meclisinde otuz üç yıldır bulunan Meclis
kürsüsünü sırf Millet İttifakı Meclis üyeleri
konuşmasın diye kaldırdı. Bu mu sizin ileri demokrasi
anlayışınız, bu mu sizin gönül belediyeciliği anlayışınız?
Milletin oylarıyla seçilmiş, gücünü milletten alan Meclis üyelerimizi
kimse susturamaz. Kayseride vatandaşın takdirini kazanmış
İYİ Parti Meclis üyeleri kürsü olmadan da vatandaşın
sorunlarını dile getirir, o sorunlarının sonuna kadar
takipçisi olur. Sayın Belediye Başkanına tavsiyem, milletin
kürsüsünü kaldıracağınıza seçim döneminde verdiğiniz
sözleri tutun, çarşıya pazara çıkın vatandaşı
dinleyin, vatandaşın sorunlarına çözüm üretin, hizmet üretin.
AKP Belediye Başkanı, Meclisinde kürsü olmayan ilk ve tek şehir
olarak tarihe Kayseriyi geçirmiştir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Hacı Özkan
Yok.
Sayın Hüseyin
Yıldız
24.-
Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Aydın-Denizli
otoyol çalışması sebebiyle işi alan firmanın
kamulaştırma konusunda vatandaşa yaşattığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sizin
aracılığınızla Ulaştırma Bakanına
birkaç soru soracağım. Aydın ve Denizli arasına otoyol
çalışması başladı. Bu işi alan mevcut firma,
maalesef, kamulaştırmada vatandaşı zor durumda
bırakıyor. Vatandaşın yerini tespit etmeden, fiyat
vermeden, gece gelip zeytinlerini ve incir ağaçlarını kesiyor.
Buharkent, Kuyucak, Nazilli ve o bölgede vatandaşa hiçbir kuruş
ödemeden mevcut yerlerini hemen işgal etmişler. Bununla ilgili
Sayın Bakandan şunu istiyoruz: Bunu, komisyonun, Karayolları
Genel Müdürlüğünün yapması gerekirken firma kendi kafasına göre
arazilere, dönümüne 20 bin, 30 bin, 50 bin civarında tespit fiyatı
vermiş. Köylüler kabul etmiyor ve bütün köylüler zor durumda. Bir an önce
Karayolları Genel Müdürlüğünün oraya tespit müdürlerini gönderip
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kemalbay Pekgözegü
25.-
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün, sağlık
emekçilerinin grevini selamladığına ve 2011 yılında
Rixos Otelinde staj yaparken ölü bulunan Burak Oğraşın
şüpheli ölümünün neden aydınlatılmadığını,
şiddet içerikli ve toplumsal cinsiyet eşitliğine
aykırı yayınlarla ilgili nasıl bir denetim yapıldığını
ve Türkiyede son iki yılda kaç KOBİnin
kapandığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Teşekkürler.
Hemşire, hekim, kat
görevlisi, teknisyen, tüm sağlık çalışanları
alkış değil, haklarını istiyor. Sağlık emekçilerinin
bugün gerçekleştirdikleri grevi selamlıyorum. Meclisi göreve,
görevini eksiksiz yapmaya davet ediyorum.
Rixos Otelinde staj
yaparken 2011 yılında ölü bulunan Burak Oğraş'ın
şüpheli ölümü neden aydınlatılmıyor? diye soruyorum.
Şiddet içerikli,
toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı, kadını
aşağılayan yayınlarla ilgili nasıl bir denetim
yapılmaktadır? Yapılan bir denetim varsa kaç kuruluşa ceza
verilmiştir?
Türkiye'de son iki yılda
kaç KOBİ kapanmıştır, kapanma nedeni nedir?
BAŞKAN Sayın
Turan
26.-
Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, sağlık emekçilerinin
eylemlerine destek verdiklerine ve Türkiyedeki antik kentlerin durumunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
RIDVAN TURAN (Mersin)
Gündüz sağlık emekçilerinin eylemine katıldık ve
Grevdeyiz. parolasıyla yapılan bu eyleme tüm Türkiye'de binlerce
sağlık emekçisi katıldı; onların eylemlerine destek
verdiğimizi ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan,
Türkiye'de ne kadar antik kentin olduğu, bunların kazı durumunun
ne durumda olduğunu da sormak istiyorum. Zira Türkiye arkeolojik
açıdan çok önemli bir alan olmasına rağmen ne yazık ki
dünyada bu konuda hak ettiği yeri bir türlü bulamıyor. Bu konuda
düşünceler nelerdir? Bunları öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın milletvekilleri,
şimdi Grup Başkan Vekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağım, sonrasında da Sayın Bakana söz
vereceğim.
Arkadaşlar, teknik
olarak oylamayı yaptığım andan itibaren Genel Kurul
çalışmalarını kapatmam gerektiği için Sayın Grup
Başkan Vekillerimizi konuşturmam lazım.
Buyurun Sayın Usta.
27.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin onuncu gün görüşmelerine ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda görüşülecek olan (2/4018) esas
numaralı Kanun Teklifine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bugün, biz bu
müzakereleri yaparken Türkiye'nin dış borcu 190 milyar TL arttı
yani sabah 14,40la başladık, şu anda 14,80. Şimdi, bir
yandan da arkadaşlarımız da hep söyledi, ilk kez, biliyorsunuz,
bu bütçe rakamları orta vadeli programda açıklandı.
Açıklandığında değerli arkadaşlar, 224 milyar dolardı,
bugün itibarıyla bu da 118 milyar dolara düştü yani neredeyse
yarısı eridi; 106 milyar doları gitti bütçenin. Şimdi ben,
Sayın Akbaşoğlu acaba niye bu kadar ateşli konuşuyor,
niye bu kadar çok bağırıyor, hani hiç estetik de değil, onu
düşünürken anladım, suç bastırmak için. Şunlar
konuşulsun istemiyor, suçluluk psikolojisi içerisinde davranan bir AK
PARTİ Grup Başkan Vekili var. Dolayısıyla milletin
çığlığı duyulmasın, suçumuz ortaya
çıkmasın diye bağırıyor olmalı, başka
mantıklı bir izahının olmadığını
herhâlde arkadaşları da takdir ediyordur.
Şimdi bir yandan da
yarın Sanayi Komisyonunda bu limanlarla ilgili bir kanun teklifi
görüşülecek Sayın Başkan. Şu anda mevcut, kırk dokuz
yılın altında kiralanmış olan limanların,
efendim, hepsinin kırk dokuz yıla çıkarılmasına
ilişkin bir kanun teklifi bu. Tabii, bu da yeni bir peşkeş, yeni
bir soygun, çok net söylüyorum çünkü ihale olmayacak burada, sadece
dışarıda bir danışman firmaya bir bedel tespiti
yaptırılacak, onun üzerinden bir şeyler yapılacak. Hâlbuki
zamanında biz bu ihaleleri yapmışız; yirmi yıl, otuz
yıl her neyse süresi bittiğinde bunun açık ihaleyle
yapılması gerekirdi. Eğer buna arkadaşların bir
itirazı olacak olursa -İsmet Bey, itiraz edecekmiş gibi duruyor-
ben geçmişte bunun yapıldığı bir kişiyi bununla
ilgili olarak hatırlatırım, böyle devam eden aynı
işletme sahibine iş verilmesinin ne kadar büyük bir soygun, vurgun
olduğunu söylerim. Herhâlde bunlar da duyulsun istemiyor ki Sayın
Akbaşoğlu, bağırıp bağırıp duruyor.
Şimdi, aslında ben
başka bir şey konuşacaktım ama o kadar çok malzeme verdi
ki
Millî bütçe diyorsunuz yani bütçenin millîliği nedir Sayın
Akbaşoğlu, bana bir söyler misiniz? Yani bir bütçe millî bir bütçeyse
bir defa o bütçenin erimemesi lazım. Bakın, ben uzman
yardımcılığından itibaren bu Mecliste uzman, genel
müdür, müsteşar yardımcısı, milletvekili, Grup Başkan
Vekili olarak otuz yıldır bütçeyi takip etmiş bir kişiyim.
Şunu biz ilk kez yaşıyoruz: Bir bütçenin yarısı daha
bütçe Meclisten çıkmadan önce eriyor. Yani bunun üzerinde durup
düşünmek lazım. Biz bu ülkeyi nasıl yönetiyoruz? diye bir
düşünmeniz lazım; bu bağırmayla, çağırmayla,
hamasetle, efendim, biz burada bütçe konuşuyoruz, öbür tarafta başka
meseleleri sürekli gündeme getirmekle bu işleri çözmek mümkün değil.
Yani millî bütçe eriyen bütçe mi demek? Sizin millîlikten
anladığınız bu mu? Veya EYTlinin olmadığı,
3600ün olmadığı, çiftçinin olmadığı,
esnafın olmadığı
Bunlara ilişkin destekler
artırılsın dedik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin
lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) Şu
anda Artıralım. deseniz artırma imkânımız yok çünkü
-biliyorsunuz- Genel Kurulda harcama artırıcı bir önerge
veremiyoruz. Ha, şuraya geliyor iş, şu anda konuştuğumuz
maddelerle de alakalı: Ya, biz bütçe filan takmayız, biz zaten
Parlamentoyu da hiç önemsemeyiz. Biz ödenek olmasa da istediğimiz
şekilde para harcarız. şeklinde bir antidemokratik
anlayışa geliyor olmalı.
Şimdi, efendim Üretim,
istihdam, yatırım. Ya, arkadaş, bunlara karşı
çıkan mı var? Yirmi yıldır aklınız neredeydi yani
yirmi yıldır aklınız neredeydi? Demek ki bu sizin içinizde
şişmiş, böyle patlayacak duruma gelmişsiniz, enerji
birikmesi olmuş. Sayın Erdoğan 22 Kasım akşamı
On dokuz yıldır biz sonuç alamadık bu politikalardan.
demeseydi hiçbiriniz bunu konuşmayacaktınız, şimdi herkes
bunu konuşuyor. Üretim, istihdam, yatırım. işte Türkiye
ithalat cenneti oldu. Kim ithalat cenneti hâline getirdi? Bu ülkede
samanı kim ithal etti arkadaşlar, kimin döneminde oldu? Yani, ya bu
kadar pişkinlik olur mu? Yani bu ülkeyi ithalat cenneti hâline
getireceksiniz, o dönemde gelen paraları çatır çatır
yiyeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi, son kez açıyorum.
ERHAN USTA (Samsun) Benim
rezervim arttı. diye caka satacaksınız o paralarla. Şimdi,
para bitti, rezerv bitti, her şeyi erittiniz, borç birikti. Artık
para gelmeyince, Nasrettin Hocanın Eşekten zaten inecektim.
dercesine -tamam mı- ondan sonra şimdi Biz üretim, istihdam,
yatırım
Arkadaşlar, buna itiraz eden yok, niye
yapmadınız bugüne kadar? Kim, nasıl yapacaksınız?
Yıllardır Üretim, istihdam, yatırım. diyoruz ya, biz
yıllardır Üretim, istihdam, yatırım. diyoruz, yirmi yıl
sonra aklınıza geldi. Bu belirsizlik ortamında Sayın
Başkan, kim yatırım yapar, kim üretim yapar? Ya, şurada
kurla hesap yapıyoruz, hesabı söyleyinceye kadar hesap
değişiyor. Bunun üzerinden kim iş yapabilir, kim ticaret
yapabilir? Fiyatın olmadığı yerde birileri nasıl hesap
yapıp da mal alacak, mal verecek, iş yapacak? Hiç ihracatçılarla
konuşmuyor musunuz, hiç ithalatçılarla konuşmuyor musunuz? Zaten
para da yok. Dolayısıyla Üretim, istihdam, yatırım.
dediğiniz şeyin de hiç aslı astarı yok.
Şimdi, efendim, diyor ki
Sayın Akbaşoğlu
Ya, bunu defalarca söyledik, artık
kendimizi tekrarlamaktan usandık biz, hâlâ IMF, IMF
deniliyor. Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Beş dakika
doldu.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sadece son
cümlenizi toparlamanız için açıyorum.
ERHAN USTA (Samsun) Ben
şunu söyleyeyim Sayın Başkan. Sizin yönetiminizde değil ama
şu hep oluyor: Biz beş dakika konuşuyoruz, bunun sonradan sekiz,
dokuz, on dakikaya kadar uzadığı oldu. Diğer arkadaşlara
da vermeyeceksiniz ben burada kesebilirim.
BAŞKAN Altı
dakika açtım, tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Samsun) Tamam
ama yani hakikaten öyle oluyor ve biz bundan çok mağdur oluyoruz.
BAŞKAN Yok, altı
dakikada bırakacağım en fazla.
ERHAN USTA (Samsun)
Şimdi, IMF, IMF
deniliyor, tamam mı? IMFyle Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde en uzun programı yapan siyasi parti AK PARTİdir, AK
PARTİ hükûmetleridir arkadaşlar. Ya, suç bastırmak, ya bu kadar
mı olur ya! IMFyle yollarımızı
IMFde siz kaynak
kullanmadınız mı? IMFnin borcu ödendi. Ödenmeyecek miydi bu
ülkenin borcu? IMFnin borcunu ödediniz, Dünya Bankasından borç alarak
ödediniz, Londra'dan borçlanarak ödediniz, Tokyo'dan borçlanarak ödediniz yani
kamunun borcu azalsa siz IMFnin borcunu ödeyince, ben diyeceğim ki; hakikaten
güzel bir iş yapıldı. Ya, kamunun borcu 3e, 5e
katlamış yani bir başka yerden para alıyorsunuz, öbür
tarafın borcunu ödüyorsunuz, bu kadar ucuz siyaset peşinde
koşmayın ya! Bu, tükenmişliğin bir belirtisidir.
Yapmayın Allah aşkına böyle. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Kurtuluş
Savaşı
Ya, bir gün önce Kitap yazdım. diyor Sayın
Cumhurbaşkanı, bir gün sonra
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ettim.
Altı dakika dolmuş,
altı dakikadan fazla kimseye söz vermeyeceğim.
ERHAN USTA (Samsun) Bir
dakika daha alayım, arkadaşlara yedi dakika verirsiniz.
BAŞKAN
Arkadaşlara da yedi dakika vermeyeyim. Bakın, on iki saat oldu, bütün
milletvekilleri yoruldular Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Yarın
maddelerden birinde kendiniz kullanın, on dakika konuşun kürsüden.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, hayır, biz onları arkadaşlarımıza
dağıttık, biz antidemokratik bir parti değiliz. Problem yok
ama Akbaşoğluna geldiğinde
BAŞKAN Oraya da
altı dakika.
ERHAN USTA (Samsun)
Altı dakikaysa problem yok.
BAŞKAN Sadece
altı dakika, altı dakikanın üzerinde kimseye söz
vermeyeceğim.
ERHAN USTA (Samsun) Ama bu
mağduriyeti biz hep yaşıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Başkanım, ben bilahare şey yapacağım. Siz diğer
konuşmacılara, lütfen
BAŞKAN Tamam.
Sayın Beştaş,
buyurun.
Süreniz altı
dakikadır maksimum yani yedi dakika olmayacak.
28.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin onuncu gün görüşmelerine ve Meclisteki tüm
partilerin sağlık emekçilerinin sesine kulak vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, doğrusu
bütçe görüşmelerinin onuncu günündeyiz. Bol bol hamaset, slogan, miting
konuşmaları dinledik ve özellikle iktidar grubunun
konuşmalarında tek şey yoktu, hakikat yoktu. Öyle bir tablo çizdiler
ki dışarıdaki yaşam ile burada konuşulanların
hiçbir bağı kurulmadan sadece bir propaganda dili ve gerçekleri
gizleme dili hâkimdi. Aslında bu dil de bu iktidarın icraatları
da kendisi de iflas etti. İflas eden başka bir şey var. Evet,
mesela kafakol diplomasisi de iflas etti. Erdoğan'ın Putin ve
Bidenla yaptığı görüşmelere Dışişleri
Bakanı ve bürokratları bile alınmamıştı
hatırlarsınız. Bu görüşmelerin kayıtları mesela
sonraki hükûmetler tarafından görülmeyecek bile. Kafakol diplomasisi de
iflas etti.
Yine, burada hiçbir
eleştirimize, sorun tespitlerimize kulak verilmedi, objektif yanıtlar
verilmedi, tatmin edici bir cevap verilmedi ve maalesef
saldırganlıkla, temelsiz iddialarla ve suçlamalarla karşı
karşıya kaldık. Evet, halkın sorunlarını
anlattık ama iktidar grubu -iki gün kaldı-
anlamayacaklarını, anlamadıklarını ya da anlasalar
bile bunu kabul etmeyeceklerini çok net bir şekilde gösterdiler
aslında.
Diğeri de tabii ki
Sayın Akbaşoğlu'na ilişkin eleştirilerimizi söyledik.
Lütfen bize Sizin yüzünüzden buradayız. demesin hiçbir milletvekili. Biz
sabah, sadece erken bitebilsin, vekiller erkenden gidebilsin, dinlenebilsin
diye hiçbir maddede söz almadık ama kendileri bildirmedikleri hâlde 2
maddede yirmi dakika konuştular. Bu uzatmanın sebebi biz değil,
iktidar grubudur; bunun da altını çizmek istiyorum.
Akbaşoğlu, Kürt meselesine dair, bu konuda hakikaten çok garip,
trajikomik şeyler söyledi, Kürtler sizi sevmiyor. dedi. Ya bir Kürtlere
sorun kimi seviyor diye. Lütfen sokak röportajlarına bir bakın,
Kürtler kimi seviyor ona karar verebilecek durumdalar. Onlar adına bari
bunu söylemeyin, halk kendi kararını versin diyorum.
Son olarak, bu
sağlık emekçileri Bugün grevdeyiz. diye Türkiye'nin her yerinde
açıklamalar yaptılar ve temel sloganları da şu: Oyalama
değil, hakkımız olanı istiyoruz. Biliyorsunuz, burada bir
paket görüşüldü, 8 madde, onları biz de onayladık. Bütün
partiler çok az uzlaşır, orada uzlaştık fakat sonra o
maddeler tekrar Komisyona çekildi ve iktidar grubunun şu an iddia
ettikleri gibiyse bir daha gelmeyecek Meclise.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi, buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kaç dakika oldu Başkan?
BAŞKAN Üç
dakikanız doldu daha.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Tamam, daha zamanım çok.
Şimdi, biz o paket
görüşülürken doktorlara ilişkin yapılan düzenlemelerin bütün
sağlık emekçilerine dönük de yapılması gerektiğini, bu
konuda adil ve eşit bir yaklaşımın aynı zamanda meslek
barışı, iş barışı açısından da çok
önemli olduğunu burada savunduk, ısrarla söyledik. Fakat, maalesef,
şimdi doktorlar için getirilen maddeler de geri çekildi ve
sağlık emekçileri Türkiyenin her yerinde Sağlıkta
Dönüşüm Programından sonra ayaktalar, Grevdeyiz. diyorlar ve her
şey daha kötüye gitti. Sağlıkçıların özlük
hakları verilmedi, sağlıkta şiddet de arttı bu arada
ve açıkçası biz Halkların Demokratik Partisi olarak bu
demokratik tepkinin, bu grev kararının haklı olduğunu ve
Meclisteki tüm partilerin de sağlık
çalışanlarının, emekçilerinin bu sesine kulak vermesi
gerektiğini önemle ifade etmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Şu anda, acil servisler hariç hastanelerde
işlem yapılmıyor, bütün doktorlar, hemşireler, laborantlar,
teknisyenler grevde; onların sesini duyalım, hepimizin
sağlıkçılara ihtiyacı var.
Siz altı dakika
dediğiniz için süremi dolduracağım Sayın Başkan.
Şöyle söyleyeyim: Yani burada yarın son günümüz, öbür gün zaten
kapanış olacak; hakikaten, halk buradan başka bir şey
bekliyor, gerçek durumu, gerçek sorunları ve çözümü istiyor. Bütçe daha
geçmeden, bütçe zaten yeterince azaldı. Yani iktidar grubunun bu
gerçekleri daha fazla saklayamayacağı, objektif olarak bu koşulların
tahlil edilmesi gerektiği ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) -
Türkiyenin içinde bulunduğu ekonomik
buhranı bir şekilde atlatmamız için yol ve yöntemleri ortak
akılla da bulmamız gerektiği yönünde bir tablo var. Yani
Sayın Akbaşoğlunun sözlerine yanıt vermeyeceğim,
birçok şey söyledi, onun yine uzunca konuşmalarını
açıkçası arzu etmiyorum çünkü bitsin istiyoruz biz de hani yarın
da
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Şiir gibi konuşuyor, şiir gibi.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yani ben, burada bir miting konuşması için
vekil olmadım; ben, burada sorunları çözmek, tartışmak,
karşılıklı bir şey üretmek için açıkçası
buradayım. Yani tabii ki hakkı, onu da dinlemek durumundayız,
nasıl kendisi bizi dinliyorsa biz de dinleyeceğiz.
Teşekkür ediyorum
Başkan.
VII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, sabah
yapılan mutabakatın soru-cevap işlemleri ile Grup Başkan
Vekillerinin İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre yerlerinden
alacakları sözlere ve sataşmalara ilişkin olduğuna, hiçbir
partinin kendi grubu adına yapacağı konuşmaya ve
konuşmacıya müdahale etme haklarının
olmadığına, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun isminin bütün maddeler için konuşmacı olarak
Başkanlık Divanına bildirildiğine ama sonrasında 6
maddede bu haklarını geri çektiklerine, dolayısıyla grup
adına yapılan konuşmanın bir istismarmış gibi
değerlendirilmesini doğru bulmadığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın
Beştaş, yani süreyi uzatmak ya da yeni bir tartışma açmak
adına söylemiyorum. Bizim sabahleyin içeride yapmış
olduğumuz mutabakatta konuşmuş olduğumuz konu soru-cevap
işlemleri ve Grup Başkan Vekillerimizin 60a göre yerlerinden
alacakları sözlere ilişkindi ve sataşmalara ilişkindi
nasıl yapılacağına dair. Hâlbuki hiçbir partinin kendi
grubu adına yapacağı konuşmaya ve oradaki
konuşmacıya ne sizin ne de Başkanlık Divanı olarak
bizim karışma ya da müdahale etme hakkımız yok. Normalde,
sabahleyin geldiklerinde, ilk başta belki evet, ilk listede olmayabilir
ama ilk geldiklerinde bütün maddeler için konuşmacı olarak Sayın
Akbaşoğlunun ismi Başkanlık Divanına bildirildi ama
sonrasında 6 maddede bu haklarını geri çektiler; her seferinde
ona geldiklerinde konuşmayacaklarını bildirdiler. Onun için,
yani bunun, grup adına yapılacak bir konuşmanın bir
istismarmış gibi değerlendirilmesini doğru
bulmadığımı buradan ifade etmek istiyorum.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Neyse, cevap vermeyeceğim.
BAŞKAN Sayın
Özkoç, buyurun lütfen.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin onuncu gün
görüşmelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Öncelikle, bu sözlerinize katılmadığımı ifade edeyim
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Başkanlık Divanının görüşüdür bu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Müsaade ederseniz açıklayayım.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yani, sözüm bitmese ben de cevap verecektim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Şimdi, AKP Grubunda, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda
Akbaşoğlundan başka konuşacak kimse yok mu da bütün hepsinde
onar dakika konuluyor? Yani, bunun bir anlaşma olduğunu... (AK
PARTİ sıralarından Sana ne ya! sesleri)
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Sen mi karar vereceksin?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Dinlerseniz öğrenirsiniz, bir dakika dinleyin ya! Bizim, bu grupla
ilgili... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müdahale etmeyin, lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
AKP Grubu konuşmayacak, biz soru-cevap önergelerini geri çekeceğiz
ve her maddede değil, en sonda konuşmalarımızı yapacağız.
diye bir karar aldık; bu karara uymayan Sayın
Akbaşoğludur, bundan sonra da biz kararlara uymayacağız.
En azından ben Grup Başkan Vekili olduğum müddetçe Sayın
Akbaşoğlunun bulunduğu hiçbir grupta, hiçbir
anlaşmanın, hiçbir centilmenlik anlaşmasının
altına imza atmayacağım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, akıl olarak
soruyorum; şuraya çıkıyorsun, yirmi dakika konuşuyorsun,
yirmi dakika konuştuğunda sadece şuna cevap ver: Türkiyeden ne
istiyorsunuz? Kendi Genel Başkanına sesleniyor ya!
Bakın, dış
borcumuz 446 milyar liraydı yani bugün itibarıyla 6,6 trilyon lira.
Üç buçuk ayda kur farkıyla Türkiye'nin dış borcu 2,9 trilyon
lira arttı; bu, bu ekonomiden dolayı. Eğer ben bunu eski parayla
söylersem -vallahi dilim döner mi bilmiyorum ama- üç buçuk ayda 2 kentilyon 9
katrilyon lira borç batağına battık, sadece bu politika
yüzünden. Faiz ödemesini söylüyorum, arkadaşlar, bizim ne borcumuz var
İngilteredeki faiz baronlarına? Sadece bu politika yüzünden bu
borcun yıllık faizi 13-14 milyar dolar; gelecek yıl
ödeyeceğimiz faiz, bütçe Meclise sunulduğunda 119 milyar TLydi,
bugün 193 milyar TL. Arkadaşlar, 90 milyar TL sadece bütçe Meclise
sunulduğu andan itibaren borcumuzun artışı.
Şimdi, bu
görüştüğümüz bütçede, devletin iç ve dış borçları için
konulan 246 milyar liralık faiz ödemesi 8 milyar dolar ediyor, bizim dolar
cinsinden ödeyeceğimiz. Bu bütçe hazırlandığında rakam
70 milyar liraydı, şimdi 118 milyar lira. Hamaseti boş verin,
gerçekten ya.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi Sayın Özkoç.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu rakamları ben söylemiyorum, bu rakamları siz söylüyorsunuz. Sizin
bilgilerinizle katrilyonlarca lira borcumuz arttı.
Biz de soruyoruz
arkadaş, bir Allahın kulu çıksın, cevap versin; bu ülkeden
ne istiyorsunuz, neden borçlandırıyorsunuz, bu ülkenin
insanlarını neden yoksulluğa, mutsuzluğa itiyorsunuz,
hamaset yapmadan bir kişi cevap versin diyoruz.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
30.-Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin onuncu gün görüşmelerine ve Samsun Milletvekili Erhan Usta,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bütçenin hem tümü üzerinde
hem kurumlar üzerinde hem de maddeleri üzerinde görüşmeler, kürsüde
milletvekili arkadaşlarımız tarafından yapıldı.
Yalnız, AK PARTİ Grubuna ve Grup Başkan Vekilimize
karşı, hem sizin uyguladığınız yönteme
karşı diğer siyasi partiden arkadaşlarımızın
haksızlık yaptığına inanıyorum.
Bakın, İç Tüzükün
60ıncı maddesi maddeler üzerinde konuşmaların nasıl
yapılacağını açıklamış. Yine, İç
Tüzükün 81inci maddesinin dördüncü fıkrasında Tümü üzerinde yirmi
dakika, maddeler üzerindeki kısım da bunun yarısıdır.
ifadesini gruplar adına yapılan görüşmelerde ifade etmiş.
İç Tüzükün 49uncu maddesine göre bütçe, özel gündemde yer alan
işler kapsamında görüşülür. Bu, bazı kanunlara ve sadece
bütçeye has olarak yapılan değerlendirmelerdir. Siyasi parti
gruplarının söz hakkı, İç Tüzük 60 ve 81e göre vazgeçilmez
bir haktır ama bütçe kanununa has olmak üzere, milletvekillerinin lehinde
ve aleyhinde görüşmeleri, bir siyasi parti grubuna hasredilmiş bir
konu değildir. Milletvekilleri -Kanunlar ve Kararlar onu çok iyi bilir- o
gün Başkanlığın daveti üzerine, saat dokuzda veya onda
isimlerini yazdırırlar. Hangi milletvekili ismini
yazdırırsa lehte ve aleyhte konuşma hakkı onlara
verilmiştir. Onun için, siz lehinde ve aleyhinde konuşanları
tespit edersiniz ancak milletvekilleri birbirlerinin bu haklarını
dilekçeyle değiştirebilirler ama siyasi parti grupları maddeler
üzerindeki haklarını her zaman kullanabilirler.
Sayın
Akbaşoğlu, AK PARTİ Grubu adına, 2 maddede yapılan
eleştirilerle ilgili değerlendirmelerini yaptı, İç Tüzüke
uygun olarak yaptı. Ve bugün, bakın, Cumhuriyet Halk Partisi
konuştuğumuz 9 maddede grup adına doksan dakika konuşma
yapmış, İYİ Parti doksan dakika konuşma
yapmış, HDP doksan dakika konuşma yapmış, bizim Grup
Başkan Vekilimiz yirmi dakika konuşma yapmış...
ERHAN USTA (Samsun) Ona
itiraz eden yok ki ya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Siz de yapın doksan dakika.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Efendim, yapabiliriz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yapın ama önceden konuşalım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bakın, değerli arkadaşlar
Bakın, hayır
Biz, sizin grupta kullanacak mısınız
ERHAN USTA (Samsun) Mustafa
Bey, içeride konuşmadık mı bunu ağabey ya? İçeride
konuştuk bunu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Şimdi biz de İç Tüzüke göre davranacağız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekilleri,
yaptığımız centilmenlik anlaşması; eyvallah,
teşekkür ediyorum.
ERHAN USTA (Samsun) Biz
İç Tüzüke aykırıdır. demiyoruz ki.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Biz de İç Tüzüke göre davranacağız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Yaptığımız centilmenlik anlaşmasına
bütün siyasi parti Grup Başkan Vekilleri uymaya riayet ettiler, onlara da
teşekkür ediyorum fakat bizim grup adına konuşup
konuşmayacağımız bu metin içerisinde olmaz. Sadece
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, siz söylediniz, siz söylediniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ya, siz söylediniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hayır, grup adına
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ya, söylediniz, yok.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bakın, hayır
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İşte, bize gelende yok.
ERHAN USTA (Samsun) Siz
söylediniz Mustafa Bey.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bakın, Sayın Dervişoğlu içerideyken biz
konuştuk, dedim ki: İktidar partileri genellikle grup adına
konuşmaları milletvekillerine vermezler çünkü
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri)
ihtiyaç hasıl olduğu takdirde Grup Başkan Vekilleri
kürsüye çıkarlar, ondan önceki yapılan konuşmalara cevap
verirler. Yoksa Ben sataşmadan dolayı söz istiyorum
Burada
Cumhuriyet Halk Partisinden eski milletvekili çok arkadaşımız
var, diğer siyasi partilerden de çok arkadaşımız var. Yani
bir söz isteme, bir sataşmaya karşı cevap verebilme ancak
69uncu maddeye göre olabilir ama şu anda gelenek hâline gelmiş, bir
teamül oluşturulmuş, yazılı hukuk varken maalesef sözlü
hukuk uygulamaya konulduğundan dolayı bu anlaşma çerçevesinde
diyoruz ki: Beşer dakika, dört artı bir
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İç Tüzüke göre davranacağız ağabey.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) İç Tüzüke göre değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Şimdi biz davranacağız. Biz de öyle davranacağız.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Zaten siz bütün grupları konuşturuyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Tamam, biz de bundan sonra İç Tüzüke göre davranacağız,
herhangi bir anlaşma yok. Tamam mı ağabeyciğim, senin
dediğin gibi
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Şimdi, eyvallah, eyvallah, onu takdirlerinize
bırakıyorum, nasıl yaparsanız, siz bilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sizin dediğiniz gibi, siz ne diyorsanız öyle yapacağız.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Başkanım, tamamlıyorum.
Şimdi, bakın,
burada iktidar partisinin hakkını kullanması eğer muhalefet
partilerini rahatsız ediyorsa bu da demokrasi âşığı
bir milletvekili olarak, bir parlamenter olarak bizim hakkımızı
gasbetmektir diyorum. Bizi konuşturmamak, iktidar partisini
konuşturmamak muhalefetin isteği olmaması gerekir. Biz bütün
konuşmalarınızı yapmanıza -hep diyorlar İktidar
tahammüllü olsun.- tahammül ediyoruz ama ne olur bizim arkadaşımızın
da burada oturup İç Tüzükü ihlal ederek yerinden değil, İç
Tüzükteki hakkını kullanarak kürsüden konuşmasına müsaade
edilmesi gerektiğini ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Akçay, konuşacak mısınız?
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Hayır.
BAŞKAN - Hayır,
peki.
Sayın Komisyon, önce
size bir söz vereceğim.
31.-
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmazın, 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin onuncu gün görüşmelerinde
Başkanlık Divanına ve katkıda bulunan tüm milletvekillerine
teşekkür ettiğine ve kabul edilen maddelerin hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Bugün Komisyonumuza yönelik
doğrudan herhangi bir soru olmamıştır. Hükûmetimize yönelik
soruları Sayın Bakan cevaplayacaktır.
Ben size, Divana,
katkıda bulunan tüm vekillerimize teşekkür ediyorum.
Bugün kabul edilen maddelerin
hayırlı olmasını diliyorum.
BAŞKAN Sayın
Bakan, buyurun.
32.-
Ticaret Bakanı Mehmet Muşun, 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin onuncu gün görüşmelerine ilişkin açıklaması
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
teşekkür ediyorum.
Müzakerelerde bazen
inişli çıkışlı, bazen tansiyonun yükseldiği, bu
şekilde bir tartışma günü yaşadık, bunlar bütçenin
geleneklerinde olağan şeyler.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, tabii, belli soruların cevaplarını almaya
çalışıyorum, yetişebilenlerini; hepsi benim
Bakanlığımla alakalı değil. Dolayısıyla,
onların bir kısmını ilgili bakanlıklardan alıp
sizlere temin edeceğim. Bir kısmıyla alakalı da elde
ettiğim cevapları sizlerle paylaşacağım.
Şimdi, bu
çalışanlarla alakalı bazı sorular geldi, kadrolarla
alakalı bazı sorular geldi. Onlarla alakalı bir kısım
çalışmalar var, bir kısmı da bu özelleştirme
kapsamında geçici personel olarak istihdam edilenlerle alakalı,
sanırım Sayın Süleyman Girgin bu soruyu sordu. Bu
sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirilmiş -herhangi bir
istisnaya tabi tutulmaksızın- sözleşmeli personelin mali
haklarından aynı şekilde bu personeller
yararlandırılmakta. Bu kapsamdaki sözleşmeli personelin
hâlihazırda yararlanmakta oldukları ek ödeme oranları 2022
yılından itibaren 10 puan artırımlı ödenecektir.
Sorunun tamamı belki cevap bulmamış olabilir ama onu tutanaklardan
temin edeceğiz, ona göre bir cevap vermeye çalışacağız
size.
Ömer Bey'in bir sorusu oldu,
HDP Grubundan. Yine, çalışanlarla alakalı bir kısım
vardı, bir kısmı da Kültür Bakanlığının
yaptığı bu çalışmalarla ilgili. Şimdi, değerli
arkadaşlar, burada şöyle bir ifade kullanılıyor: Kültürel
soykırım. Bunu kabul edemeyiz. Dolayısıyla biz
vatandaşlarımızın yaşadığı Türkiye'nin
hiçbir bölgesinde veya tarihî, kültürel mirasımızla alakalı
böyle bir şeyin içerisinde olamayız, bunların hepsini korumakla
görevliyiz, bunların hepsi bizim değerimiz, Türkiye'yi Türkiye yapan
da kendi zenginlikleri. Dolayısıyla bu çatı altında herkes
fikrini ifade edebiliyor. İnsani ilişkilerimiz, Türkiye'nin
meselelerine dair bakışımız farklı olabilir ama
hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin birer vatandaşıyız. Burada
eleştiriler olabilir, daha az yatırım geliyor olabilir,
çalışmaların hızlandırılmasıyla alakalı
talepler olabilir, eksikliklerden dert yanılabilir, eleştirilebilir
ama burada sistematik kültürel bir soykırımla alakalı Hükûmete
veya ilgili kurumlara yönelik olan eleştiriyi kabul etmiyoruz. Oradaki
değerleri ortaya çıkarmak görevimiz; onları insanlığa
kavuşturmak, kazandırmak bizim de görevimiz. Nihayetinde, Mardin de
çok tarihî bir kent, Hasankeyf de o bölgede tarihî bir kent,
Şanlıurfadaki Göbeklitepe insanlık tarihini çok daha gerilere
götürmüş bir yer. Değerli arkadaşlar, dolayısıyla,
bunu ortaya çıkaran yine bu Hükûmet. Eğer orada bir kültürel
soykırımla, böyle bir mantıkla hareket etse bu
çalışmalara kaynak ayırıp bunları ortaya
çıkarmazdı.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Almanyalı bilim adamı buluyor ya! Göbeklitepeyi Almanyalı bilim
adamı buluyor, siz mi buldunuz Sayın Muş?
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Şimdi, değerli arkadaşlar
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam Sayın Bakanım, devam.
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Sayın Milletvekilim, nihayetinde onların buraya gelmesi, o
çalışmaların izne bağlanması, onlara bu izinlerin
verilmesi bir plan dâhilinde Hükûmet tarafından yapılıyor.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Teşekkür ederim.
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Hiç kimse kafasına göre eline bir kazma kürek alıp Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içerisinde bir kazı yapamaz;
dolayısıyla, onlara bu izinler yine bu devlet tarafından
veriliyor. Dolayısıyla, kazandırılmışsa
Türkiyeye kazandırılmış; inşallah, bundan sonrakileri
de sizler kazandırırsınız. [CHP sıralarından
İnşallah sesleri, alkışlar (!)]
Değerli arkadaşlar,
Adıyaman Arsemia turizm alanında, Sayın Kemal Bülbülün
söylediği meseleyle alakalı
Onu Kültür
Bakanlığımızla konuşacağım, eğer orada
varlıkları tahrip etmeye yönelik bir çalışma varsa
kesinlikle müdahale ettireceğim, bunu hemen çıkışta Kültür
Bakanımızla konuşacağım; imkânım olmadı.
1996 yılındaki bir
Dil Hakkı Konferansından bahsedildi; oysa 1996 çok gerilerde, ona
bakmamız gerekiyor. Şu an itibarıyla size bir şey
söyleyemem oradaki Türkiyenin tutumu ve tavrıyla alakalı ama
Türkiyede çok fazla, çok farklı diller konuşulabiliyor, onlara imkân
tanınabiliyor ama resmî dilimiz -hepinizin malumu- Türkçedir; dolayısıyla
bu, Anayasadan gelen bir hak.
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Resmî dile kimsenin itirazı yok.
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Bu açıdan dil konusunda, resmî dilimiz Türkçe ama diğer
dillerin konuşulmasıyla alakalı da hepsi bu ülkenin
zenginliği, onu gönül rahatlığıyla size ifade edebilirim.
Serkan Topal'ın Hatayla
alakalı sorduğu bir soru var, hazine arazileriyle alakalı.
Bunları biliyorsunuz, Türkiye'nin farklı bölgelerindeki pek çok sorun
çözüldü. Her bölgenin kendine göre hassasiyetleri var. Her bölgenin kendine
göre aşılması gereken sorunları olabiliyor. Ben buradayken
dikkat ettiyseniz telefonla bir konuşma yaptım yani bu ilgili genel
müdürü de aradım. Onların yürüttüğü bir çalışma var
ama çözüme ne kadar yakın, onu şu an kestiremiyorum.
SERKAN TOPAL (Hatay) Sadece
evlerle ilgili
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ - Orada, bir talepleri var ama birkaç kurumu ilgilendiriyor; sadece
Millî Emlak değil Serkan Bey, o bölgeyle alakalı birden fazla kurum
var işin içerisinde.
SERKAN TOPAL (Hatay)
Sayın Bakanım, vekillerimiz de biliyor, vatandaşlarımız
gerçekten çok mağdur.
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Şöyle: Biz Parlamentodayken de mesela, Adana'da, başka
bölgelerde de pek çok işi Mecliste, burada çözdük; bu tip olan pek çok
meseleyi Meclisle beraber çözdük, hatta diğer gruplar da destek verdi. Fakat
burayla alakalı farklı bir durum var anladığım
kadarıyla, çalışma devam ediyor ama ne kadar zamanda biter
bilmiyorum.
Bu Belen-Antalya yolu
SERKAN TOPAL (Hatay) -
Antakya
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Belen-Antakya yolunu, onu Ulaştırma Bakanımıza
soracağım.
Bu Hassa Tüneli konusu
Hükûmetin gündeminde olan bir konu. Dolayısıyla, orayı açmak
istiyoruz çünkü onun şöyle bir boyutu var: İskenderun'da sanayi
alanlarının genişletilmesi gerekiyor, orada alan yok, orada
liman var. O tünelle beraber tünelin arka tarafında sanayinin
gelişebileceği ciddi bir alan var ve orası Gaziantep ve
Maraş'a da açılıyor. Bu tünel çok kritik bir tünel. Bu tüneli
Çalışma Bakanlığı, bizim milletvekillerimiz de takip ediyor.
Ben bölgeye gittiğim zaman orada ilgili arkadaşlar da dile
getirdiler. Bunu açacağız, bunu zorlayacağız yani.
SERKAN TOPAL (Hatay)
Teşekkür ediyorum.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Açalım Bakanım, biz istiyoruz. Sayın Bakanım, açalım
tüneli.
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Açacağız, tüneli açacağız.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Açalım efendim.
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Şimdi, Sayın Ömer Fethi Gürer'in sorduğu bazı
sorular var, asgari ücretlilerin vergileriyle alakalı, istisnalarla
alakalı
Onunla alakalı bir çalışma vardır, teknik çalışmayı
temin edeceğim arkadaşlardan, size göndereceğim.
Erken seçimle alakalı
sorunuz... İki şekilde alınabiliyor biliyorsunuz; ya Parlamento
400 oyla alır ya da Cumhurbaşkanı doğrudan götürür.
Cumhurbaşkanımızın bununla alakalı kanaati ve Hükûmetin
kanaati net, seçimin 2023 yılında olacağı.
Dolayısıyla bu alternatif kapalı olduğuna göre
Parlamentonun bir karar alması gerekir. Burada da AK PARTİ ve MHP
Gruplarının yaklaşımı söz konusu.
Dolayısıyla seçim on dokuz ay sonra 2023 Haziranında
gerçekleşecek.
Bazı yorumlar var
değerli arkadaşlar, milletvekillerimizin yorumları olduğu
için onları pas geçiyorum.
Ümit Beyin bir sorusu
vardı. İhracatla alakalı beklentimiz fındık
fiyatlarına, emtia fiyatlarına göre bu rakam
değişebilecektir, kesin bir rakamı size ifade etmeyeyim.
Düşüşüyle alakalı... Tabii, Türkiyenin haricinde yeni
üreticiler piyasaya giriyor, yeni üreticiler bu işe katılıyor.
Türkiyede -bu varlıkların özellikle- mesela, Ordu ve Giresun bu
anlamda çok zenginken artık Sakarya, Samsun ve Düzce burada ciddi bir
üretici olma yolunda ilerliyor. Dolayısıyla buradaki konuyla
alakalı Türkiyenin geçmişten beri...
SALİH CORA (Trabzon)
Sayın Bakanım, Urfada da var.
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Değerli arkadaşlar, bu bölgelerde fındık var.
Urfa ayrı, Urfada fıstık, Urfada Antep
fıstığı...
Şimdi,
dolayısıyla Türkiye buradan hak ettiği ekonomik getiriyi
maalesef istediği neticede alamıyor, almamız gerekiyor. Bu,
yabancı şirketlerin spekülasyonuyla alakalı... Bunun yerli veya
yabancı olup olmadığı fark etmez. Eğer arz taleple
uyuşmayan bir şey varsa Ticaret Bakanlığı olarak bu,
bizim gündemimize gelir. Türkiye serbest piyasa ekonomisidir, kimin kaça
alıp sattığına karışmamız söz konusu
değil ama arz talep dengesiyle izah edilemeyecek bir durum söz konusuysa
ve bu, spekülatif bir şeyse mevzuat gereği bizim alanımıza
girer. O zaman yerli veya yabancı olduğuna bakmaksızın
müdahale edebiliriz.
Hüseyin Beyin
söylediğini de Ulaştırma Bakanımızla
görüşeceğim; Karayollarının buraya müdahil olmasıyla
alakalı, buradaki vatandaşın arsasının
kamulaştırılmasının sağlanması için
değer tespitiyle alakalı bir talep söz konusu.
Sayın Serpil Pekgözegü
Hanımın sorduğu bir soru vardı, Türkiyedeki esnaflarla
alakalı bir soru. Şimdi, Türkiyede 2 Aralık 2021
itibarıyla toplam aktif şirket ve ticari işletme
sayısı 1 milyon 817 bin 156. 11 Mart 2020 tarihinden 2 Aralık
2021 tarihine kadar 226.724 şirket veya işletme açıldı,
78.949 tane kapandı. Esnaf ve Sanatkârlar Odasına kayıtlı
olan esnafa baktığımız zaman, 2020 yılında
365.533 tescil söz konusu, 99.588 terkin, kapanma söz konusu; 2021in Ocak-Ekim
dönemine baktığımız zaman, 233.451 tescil var, 79.372
terkin söz konusu.
Burada, bir otelde
hayatını kaybeden bir gençle alakalı bir soru sordunuz. Tabii,
bu konunun savcılık veya hangi aşamada olduğunu bilemiyorum
ama çıktıktan sonra Adalet Bakanlığıyla da görüşeceğim;
onların araştırması var mı yok mu; savcılık
olaya müdahil oldu mu olmadı mı; ihmal var mı, cinayet mi,
gerçekten bir kaza mı; oradan tahkikat neticesinde ortaya çıkabilir
diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
burada birkaç bilgiyi daha sizlerle paylaşmak istiyorum: Şimdi, bu
faiz harcamaları, tabii, çok tartışma konusu; bu, Türkiye'nin
sürekli gündeminde. Buradaki bütçe görüşmelerinde de bu
tartışmaları görüyorum. Tabii, hiçbir ülke ve hiçbir hükûmet,
hiçbir parlamento daha fazla faiz harcaması yapmayı istemez,
bunları her zaman aşağıya çekmenin yollarını
arar. AK PARTİ iktidara geldiği zaman bunların millî gelire
oranı yüzde 14,4 civarındaydı, 2017-2021 itibarıyla yüzde
2,7ye düştü değerli arkadaşlar. Bunlar, tabii, oransal olarak
Şimdi, miktarsal olarak ölçtüğünüz zaman, bir taraftan da
ekonominizin büyüklüğü var yani oranlayarak ölçülüyor ekonomi biliminde.
Vergi gelirlerine oranladığınız zaman 85,7 iken şu an
yüzde 17ye düşmüş durumda.
Bir diğer konu
değerli arkadaşlar: Bu faiz harcamalarının bütçe giderleri
içerisindeki payı iktidara geldiğimiz zaman yüzde 43ken şu an
2022 yılı bütçesinde öngörülen yüzde 13,7.
Değerli arkadaşlar,
bir başka konu da şu: Bu borçtan bahsedildi. Tabii, IMFin ülkelerle
yaptığı anlaşmalar çok hoş sonuçlar getirmediği
için biz de Hükûmet olarak süresi dolduktan sonra, 2008 senesinden sonra devam
etmedik, bunu sonlandırdık.
Şimdi, borç yüklerine
baktığınız zaman, IMF bütçe tablosunun verilerine göre,
2021 yılında Türkiye'nin yüzde 36,6 borç yükü söz konusu,
gelişmekte olan ekonomilerin ortalaması yüzde 64.
ERHAN USTA (Samsun)
Gelişmekte olanlar
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Gelişmekte olan ekonomilerin yüzde 64,3; Türkiyenin yüzde
36,6.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır efendim, rakam yanlış. Gelişmekte olan ekonomilerin
yüzde 64
Mümkün değil, yanlış, yanlış vermişler.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Bakan, iyi anlatamamışlar orada.
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Değerli arkadaşlar, gelişmiş ekonomilerin
ortalaması, brüt borç stoku -bakın, değerli arkadaşlar,
brüt borç stoku, IMF verileri bunlar- yüzde 121,6 -ortalamasını
söylüyorum- gelişmekte olan ekonomilerin yüzde 64,3; bu, IMFin verisi.
IMFin Mali Görünüm Raporu, Ekim 2021; arzu edenler buradan bakabilirler, ben
oranları sizlerle paylaşmış olayım. AB tanımlı
orana baktığınız zaman ise yüzde 38,4; Türkiyenin kamu
borcu bunlar, uluslararası istatistik kurumlarının
paylaştığı veriler. Burada şunu takdir edersiniz,
bütün dünyada özellikle pandemi döneminde piyasaya verilen bol likiditeden
kaynaklı emtia fiyatlarında bir yükselme söz konusu yani küresel
enflasyonda ciddi bir yükselme söz konusu, Türkiye de bundan etkileniyor. Yani
hiçbir iktidar, hiçbir milletvekili yüksek enflasyondan hazzetmez, yüksek
enflasyon istemez, biz de istemeyiz fakat bunun bir kısmı -az önce de
ifade ettiğim gibi- küresel emtia fiyatlarından kaynaklanıyor.
Dünyada bir enflasyon söz konusu, bu bazı ülkelerde biraz yüksek,
bazı ülkelerde biraz düşük ama bu enflasyonun kontrol altına
alınması da Hükûmetin görevidir. Dolayısıyla burada hem
Merkez Bankasının atacağı adımlar hem de Hükûmetin
atacağı adımlar bu fiyat istikrarının hem
sağlanması hem de enflasyonun kontrol altına alınması
için gereken adımlar 2022 yılı içerisinde de
atılacaktır, atılmaya devam edecektir diyorum.
BAŞKAN Sözlerinizi
tamamlayın Sayın Bakan, lütfen.
TİCARET BAKANI MEHMET
MUŞ Beni sabırla dinlediniz; Genel Kurula teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
Diğerlerini de
göndereceğim sizlere. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 13üncü madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Efendim?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İç Tüzükten kaynaklanan hakkımızı kullanarak,
yazılı kurallara bakarak.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
İlk kez oluyor böyle bir şey, bütçede olmaz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sen bozdun Akbaşoğlu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Bütçede hiç olmadı.
BAŞKAN Evet,
sayın milletvekilleri, 13üncü maddenin oylaması öncesinde bir
yoklama talebi oldu, o işlemi yerine getireceğim.
Sayın Özkoç, Sayın
Özkan, Sayın Durmaz, Sayın Kaya, Sayın Bayraktutan, Sayın
Topal, Sayın Aydoğan, Sayın Kayan, Sayın Arı,
Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın Özdemir, Sayın
Erdan Kılıç, Sayın Girgin, Sayın Kılınç,
Sayın Süllü, Sayın İslam, Sayın Antmen, Sayın
Gündoğdu, Sayın Tanal, Sayın Yavuzyılmaz.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime otuz dakika
ara veriyorum.
Kapanma saati:
23.25
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati:23.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 13üncü maddesinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum.
Pusula veren milletvekilleri
lütfen salonun dışına çıkmasınlar.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
programımız gereğince bugünkü görüşmeler
tamamlanmıştır.
Programa göre 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin oylanmamış
maddeleri ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin maddelerini görüşerek oylamalarını yapmak için 16
Aralık 2021 Perşembe günü saat 11.00de toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
23.59
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(xx) 281, 282 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 6/12/2021 tarihli 28inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.