TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
38inci
Birleşim
16 Aralık
2021 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(x)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (x)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Şanlıurfada cezaevinde tutulan 25inci ve
26ncı Dönem Milletvekili Behçet Yıldırımın Türkçe
öğretmeni olan eşi Mukadder Yıldırımın
açığa alındığına ve iktidarın bu
haksızlıktan, hukuksuzluktan ve zulümden vazgeçmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
4.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
7.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
8.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Cumhurbaşkanı tarafından
açıklanan asgari ücrete ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin
Nebatinin 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde yapılan soru-cevap
işlemi sırasında yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan asgari ücrete ve Hazine
ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan asgari ücrete
ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
16ncı maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan asgari ücrete ve Hazine
ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
12.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan
asgari ücrete ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
16ncı maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadeleri ile İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin,
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 2nci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 282 sıra sayılı
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2nci
maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Ümit Beyazın 282 sıra sayılı
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
18.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
20.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hazine ve
Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi
üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazakın 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Ankara
Milletvekili Sadir Durmazın babası Hacı İbrahim
Durmazın vefatına ilişkin açıklaması
27.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Ankara Milletvekili Sadir Durmazın babası
Hacı İbrahim Durmazın vefatına ilişkin
açıklaması
28.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun,
Ankara Milletvekili Sadir Durmazın babası Hacı İbrahim
Durmazın vefatına ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Ankara Milletvekili Sadir Durmazın babası Hacı İbrahim
Durmazın vefatına ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
Hükûmetin maaşları asgari ücretin altında kalan emekliler ile
ücretli ve sözleşmeli öğretmenler için de gerekli adımları
atmasını beklediklerine ve asgari ücretin kur farkından ve
enflasyondan kaynaklanan gelir kaybını ortadan kaldırmak
bakımından üç aylık periyotlarda değerlendirilmesini
önerdiklerine ilişkin açıklaması
32.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 282 sıra sayılı
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci
maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve emekliler, memurlar ve diğer
çalışanlar açısından gerekli tedbirlerin vakti geldiği
zaman alınacağına inandıklarına ilişkin
açıklaması
33.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu
Milletvekili Fehmi Küpçünün 282 sıra sayılı 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bolu Milletvekili Fehmi Küpçünün 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
38.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, cumhuriyet tarihinin en büyük kur krizi nedeniyle
bütçenin yüzde 40ının Mecliste henüz oylanmadan tükendiğine,
Merkez Bankası tarafından açıklanmadan bir gün önce faiz
kararının Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin
kardeşi tarafından bilinip kamuoyuyla
paylaşılmasının vahim bir durum olduğuna, politika faizinin
siyasi baskılarla düşürülmesinin döviz kuruyla beraber enflasyonu da
yükselttiğine ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 2nci maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
2022 yılı bütçesinin hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan
niyaz ettiğine ilişkin açıklaması
40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, faiz harcamalarının payının
düşürülmesinin eğitime, sağlığa ve sosyal
yardımlara ayrılan kaynağı artırdığına
ilişkin açıklaması
41.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, kamu-özel iş birliği projelerinin ödemelerinin dövizle
yapılmasına ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin Türk
Telekom Yönetim Kurulu üyeliğinin hâlen devam edip etmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
42.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatiden hamaset yerine muhalefetin
dile getirdiği ve vatandaşların çözüm bekleyen sorunlarına
bütçeden kaynak aktarılmasını beklediklerine ilişkin
açıklaması
43.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
Kayserinin hızlı tren sorununa ilişkin açıklaması
44.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 2022 yılı bütçesinin ve
Cumhurbaşkanının açıkladığı asgari ücretin
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
45.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun bütçe görüşmelerinin ilk gününde Meclis
kürsüsünde yaptığı el hareketinin bir önceki gün İzmit
Belediyesinin kafe açılışında belediyenin basın
danışmanı tarafından tekrarlandığına ve 2022
yılı bütçesinin ve açıklanan asgari ücretin hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
46.- Diyarbakır Milletvekili Semra Güzelin,
kamu-özel iş birliği projelerine ne kadar kaynak
ayrıldığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
47.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, eşel mobil sisteminin sıfırlanmasının
akaryakıta büyük zamlar yapılması endişesini beraberinde
getirdiğine; Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatiden dolardaki
artışa istinaden ne büyüklükte bir ek bütçe düşünüldüğünü,
ekmek ve gıda fiyatlarındaki artışı nasıl
önlemeyi planladıklarını ve ASELSANın
satışına ilişkin soru işaretleri yaşanırken
Türkiyenin Doha Büyükelçiliğinde ASELSAN Yönetim Kurulu üyelerinin
fotoğrafının yayınlanmasını nasıl
açıkladığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
48.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adanadaki
sosyal ve nakdî yardıma muhtaç ailelere, unvan sahibi olmayan devlet
memurlarının maaşlarına, ek bütçede çiftçilere
yapılacak doğrudan nakdî yardım katkısının veya
desteklemelerle ilgili bir oran artışının olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
49.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, Cumartesi Annelerine ilişkin açıklaması
50.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiğinde
ilk ayda kadınlar için neler yapacaklarına ilişkin
açıklaması
51.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin, kedi
ve köpek mamalarına uygulanan KDV oranına ilişkin
açıklaması
52.- Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin
Nebatinin, 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin on birinci gün
görüşmelerine ilişkin açıklaması
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklaması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklaması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Bolu Milletvekili Arzu Aydının 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
16ncı maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 2nci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında CHP Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
8.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya
Milletvekili Selman Özboyacının 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
10.- Konya Milletvekili Selman
Özboyacının, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
11.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya
Milletvekili Selman Özboyacının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
12.- Konya Milletvekili Selman
Özboyacının, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
13.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya
Milletvekili Selman Özboyacının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında CHP Genel
Başkanına ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
14.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
15.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
16.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
17.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer
Karacanın, Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine ve CHP Genel Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
18.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
19.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
20.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 5inci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, hatiplerin bir milletvekilini veya bir grubu rencide,
tahrik ve tahkir edici sözlerden uzak durması gerektiğine, kendisini
İç Tüzükün 67nci maddesini uygulamak zorunda bırakacak
davranışlardan ve sözlerden kaçınılmasını rica
ettiğine ve İç Tüzükün 69uncu maddesine istinaden
Başkanın açıklama ve cevaplar için aynı oturum içinde olmak
üzere söz verme zamanını takdir etmesi nedeniyle önceki oturumdaki
olaylara ilişkin başka bir milletvekiline söz vermeyeceğine
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, babası vefat eden Ankara Milletvekili Sadir Durmaza
ve ailesine Başkanlık Divanı olarak sabırlar dilediklerine
ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, asgari ücret artışının toplumsal bir
beklentiyi karşılayacağına ve bu konuda bütün
grupların uzlaşı hâlinde olmasının güzel bir olay
olduğuna ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, bugüne kadar bütçe görüşmelerine katkı
sağlayan tüm siyasi parti Grup Başkan Vekillerine, milletvekillerine,
bakanlara, bürokratlara, Başkanlık Divanı üyelerine ve
emeği geçen tüm personele teşekkür ettiğine ilişkin
konuşması
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, bir ilahiyatçının sözlerine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun cevabı (7/54560)
2.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersin
Anamur İskelesinin eksikliklerine ve ne zaman kullanılabilir hale
getirileceğine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/54778)
16
Aralık 2021 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, programa göre, 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 281) (xx)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Geçen birleşimde 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 13üncü maddesi kabul edilmişti.
Şimdi 14üncü maddeyi okutuyorum:
Yetki
MADDE 14- (1)
Bu Kanunda ve diğer kanunlarda Cumhurbaşkanına veya
Cumhurbaşkanlığına bütçenin uygulanmasına yönelik
verilen yetkilerin kullanımı ve devrine ilişkin hususlar
Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir.
BAŞKAN 14üncü madde üzerinde söz isteyen,
İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 14üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Gazi Meclisin
çatısı altında bütçe yapmaktayız ama iktidar yirmi senedir
bu çatı altında yaptığı bütçenin, Ankara-Çankaya
kapısından çıktıktan sonra buluştuğu şehre
ne kadar faydası olduğunu hiç düşünmemiştir. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Ankara, AK PARTİ
iktidarı döneminde öksüz kalmıştır, yetim
kalmıştır. Ankara, AK PARTİ iktidarı döneminde onlarca
yıl bitmeyen metro projelerinin, dinozor heykellerinin, harcanan
milyonlarca liranın, yıllarca yenilenmemiş altyapıların
şehri olmuştur. Banka genel merkezlerinin, finans kurumlarının,
Merkez Bankasının İstanbula taşınması AK
PARTİnin eseridir. Ankaranın içi
boşaltılmıştır. İçi
boşaltıldığı gibi, sorunları da çözülmemiştir.
Geçtiğimiz yıl bütçe görüşmelerinde yaptığım
konuşmada ifade ettiğim sorunların tamamına
yakını bir yıl sonra bugün de sorun olmaya devam etmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, Elmadağ ilçemizde 2016da
başlayan Samsun yolu üzerindeki ÇAYKUR geçit projesi, üzerinden beş
yıl geçmesine rağmen hâlen tamamlanamamıştır. Yine,
Elmadağda Gençlik ve Spor Bakanlığının kapalı
yüzme havuzu projesi çürümeye devam etmektedir. Kentsel dönüşüm ise hâlen
bir adım daha ilerlememiştir. Komisyonda sorduğumuz soruya gelen
cevapla öğrendiğimiz üzere Lalahan ve Elmadağ halkının
özellikle talep ettiği Başkentrayın uzatılması meselesi
de planlanan projeler içerisinde yer almamaktadır. Bakanlık bu hususu
acilen gündemine almalıdır. Üstüne, Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim
Şirketi Hakkında Kanunla Elmadağ göç ve işsizlikle
tanışmıştır. MKE anonim şirkete dönüştükten
sonra 122 aile Elmadağdan göç etmek zorunda kalmıştır.
Fabrika müdürlüğü giden işçilerin yerine Elmadağın
yerlilerini ve fabrikada kalan işçilerin yakınlarını
işe alacaklarını söylediyse de bu gerçekleşmemiş,
sadece 20 kişi işe alınmıştır. Şunu
unutmayın, fakirleştirdiğiniz Elmadağ sahipsiz
değildir, Elmadağa sonuna kadar sahip çıkacağız.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, AK PARTİ iktidarı Ankaraya
yatırım yaparken de insanları mağdur etmeyi
başarabilen bir iktidardır. Mesela, Ankara-Niğde Otoyolu her ne
kadar ücreti nedeniyle çok kullanılmasa da yapılmış bir
yatırımdır ancak Ankara-Niğde Otoyolu yapılırken
güzergâh çevresindeki köylülerin tarım ve hayvancılık
faaliyetleri göz önünde tutulmamıştır. Pek çok köylü otoyolun
diğer tarafında kalan meralara gitmek için çok uzun yollar gitmek
durumunda kalmaktadır. Özellikle, Gölbaşı ve Balâ'nın köyleri bundan
dolayı mağdurdur. En uç örnek ise Belçarşak köylüleridir, yol
yapılmadan önce yarım saatte hayvanlarını meraya
götürebilen köylüler artık iki buçuk saatte hayvanlarını
götürebilmektedirler. Bu hususta hem Bakanlığa hem de ERG
firmasına başvuran vatandaşlarımız ise cevap dahi
alamamış, hatta tehdit edilmiştir. Köylü milletin efendisidir,
köylüyü tehdit etmek hiç kimsenin haddi değildir. Kaş yaparken göz
çıkarmak. deyimini devlet politikası hâline getirmek de bu olsa
gerekir.
Değerli milletvekilleri, Ankara'mızın
tarım noktasında en geniş araziye sahip ilçesi
Polatlıdır. Ancak yılan hikâyesine dönen sulama sorunları
hâlen çözülebilmiş değildir. Eylül ayında Tarım Bakanı
Sayın Pakdemirliden Gökpınar Barajı'nın
inşaatının tamamlandığını, sulama
hatları için ise ihaleye çıkılacağını nihayet
öğrendik. 2015te temeli atılan 2017de bitirilmesi planlanan bu
barajın 2021de tamamlandığı düşünülürse sulama hatlarının
yeni bir yılan hikâyesi yaratacağını düşünmemek elde
değildir. İnşallah, biz yanılırız diyorum ama bu
performansla 2023e kadar Polatlı'da tarımsal sulamayı tamamlayabileceğinizi
asla düşünmüyorum. Ayrıca, Polatlı çiftçisi, Türkiye
tarımının da bir aynasıdır. Konuşmamdan önce
birkaç çiftçi dostlumuzla konuştum, hepsi sulamadaki elektrik
maliyetinden, gübre ve tohum fiyatlarından şikâyetçiydiler; hepsi kan
ağlıyor. Buğday fiyatlarının açıklandığını
ancak açıklanana kadar çiftçinin borcunu ödemek için buğdayı
elinden çıkardığını söylediler. Hani, dereye su gelene
kadar kurbağanın boğazı çatlar misali perişan olan
yine çiftçimiz olmuştur, yine Polatlımız olmuştur.
Polatlı çiftçisini yine kaderine terk ettiniz,
yine yoksulluğa muhtaç bıraktınız. Polatlı çiftçisi bu
mağduriyetler karşısında arsalarını hobi
bahçelerine vermek zorunda kalmaktadır. Tarım arazilerimiz
plansız yapılaşmaya maruz kalmakta, buna da ilçe belediyesi
maalesef göz yummaktadır. Kısacası Polatlının derdi
çoktur.
Gözleri görmeyen, kulakları duymayan iktidara
sesleniyorum: Siz gideceksiniz, Ankaraya hak ettiği değeri biz
vereceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri, Avrupada
havaalanında metro hattı olmayan tek başkent Ankaradır.
Yirmi senedir merkezî iktidarda AK PARTİ vardır. Aynı sürede de
Ankarayı AK PARTİli bir belediye başkanı
yönetmiştir. Ankarayı metro yatırımlarında
kısır bırakan, olan metrolarda yıllarca süründüren bu
iktidar açıkça Ankaraya hasımlık etmektedir.
Ankarayı uluslararası turnuvaların
oynanabileceği bir stada bile kavuşturamayan AK PARTİ Ankaraya
hasmane davranmaktadır. Nerededir bu 19 Mayıs Stadı? Yılan
hikâyesine döndü. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye Spor Yazarları
Derneği Ankara şubesini ziyaretimiz sırasında tekrar bakma
şansı buldum. 19 Mayıs Stadının yerinde güvercinler
yemlenmektedirler. AK PARTİ iktidarı Büyük Atatürkün bir
uygarlık merkezi olmasını hayal ettiği Ankarayı Orta
Çağ karanlığına mahkûm etmeye çalışmaktadır.
Çok şükür ki Ankaralı buna razı olmadığını
yerel seçimlerde göstermiştir.
Değerli milletvekilleri, İmrahor
Vadisinde planlanan millet bahçesi projesiyle alakalı pek çok şaibe
ve çekince bulunmaktadır. Daha önceki Twitter trolü belediye
başkanı döneminde Kanal Ankara diye bir ucube projeyle tehdit
altında kalan bu vadi şimdi de su kaynaklarının, doğal
yaşamın, ciddi zararlar görebileceği bir projeyle
karşı karşıyadır. Ağaçlandırma ve millet
bahçesi yapımı adı altında çevredeki inşaatlara ve
konut projelerine manzara yani rant yaratmak amacıyla
taşındığından şüphelendiğimiz bu projenin
Ankaranın Eymir-Mogan hattındaki su kaynaklarını tahrip
edeceği, doğal yaşamı bozacağı ve yapılacak
inşaatlarla toprak yapısını bozacağı bilimsel
olarak tespit edilmiştir. Üstüne, imar planı da iptal
edilmiştir. Ancak, AK PARTİ iktidarı bu hatayı yapmakta
ısrarlıdır. İmrahor Vadisi'nde doğal güzellikleri ön
plana çıkaracak ya da sadece ağaçlandırmaya dayalı bir
projeye hiçbir Ankaralı karşı çıkmamaktadır ancak su
kanalları, inşaatlar yapılacak, doğayı bozacak
projelere Ankaralılar olarak karşıyız. Her zaman
söylediğimiz gibi, biz projeye değil, ranta karşıyız.
Ankara'nın doğasını asla inşaat firmalarının
manzara ihtiyaçlarına, rant hesaplarına kurban ettirmeyeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Sakarya Zaferi'nin
100üncü yılını idrak ettiğimiz bugünlerde Haymana
Belediyemizin öncülüğündeki mütevazı programlar
dışında Kültür ve Turizm Bakanlığımızın
ses getirecek hiçbir çalışmaya imza atmaması asla kabul
edilebilir değildir. Yüzlerce yıllık gerilemenin durdurulduğu
Sakarya Zaferi'nin Haymana'mızı, Polatlı'mızı ve
Ankara'mızı ön plana çıkaracak geniş faaliyetlere konu
edilmemesi tarihe ve şehitlerimize yapılmış bir
yanlıştır. Bu yanlış da Ankara alerjisi olan AK
PARTİnin karnesinde en büyük sıfır olmuştur. En
azından, Sakarya Savaşı Tarihî Millî Parkına Sakarya
Savaşı Haymana-Polatlı Tarihî Millî Parkı adının
verilerek bu ilçelerimiz ön plana çıkartılmalıdır. Kültür
ve Turizm Bakanlığımız zaten Ankara turizmini güçlendirmek
için çok isteksiz davranmaktadır. Daha önce de gündeme getirdiğim
gibi, Kıbrıs Köyü Kanyonu ve çevresindeki doğal güzelliklerin
güçlü bir şekilde tanıtılması ve turizme
kazandırılması şarttır.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım.
Ancak, maalesef, bu doğal harikalar, turist
yerine taş ocaklarının tozunu, dumanını
görmektedirler. Kısacası, Ankara, AK PARTİ iktidarı
döneminde sahipsiz kalmıştır. İnşallah, bu devranı
ilk seçimde çevirecek ve Atatürkün başkentine hak ettiği değeri
kazandıracağız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Bu düşüncelerle, teşekkür ediyor, bütçenin
milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın İsmail Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 14üncü maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
İçerisinde bulunduğumuz dönemde, dünyanın
hemen her alanda hızlı bir dönüşüm sürecinin içerisinde
olduğu açıktır. Bu dönüşüm sürecinin temelde hangi
alanlarda ve nasıl seyrettiğiyle beraber, ülkemizin aynı
süreçler açısından hangi konumda olduğu ve nasıl
etkilendiği hususu önem arz etmektedir. Böylesi bir zamanda öncelikle
enerji meselesine değinmek doğru olacaktır.
19uncu yüzyılın sonlarında, kömürün
bazı makine ve sistemlerde yakıt olarak
kullanılmasının ardından petrolün keşfiyle
insanlık yeni bir döneme girmiştir. 20nci yüzyıl boyunca ana ve
en stratejik enerji kaynağı olarak petrol, sadece her türden
taşıtları hareket ettirmek için ihtiyaç duyulan bir enerji
kaynağı olmamış, aynı zamanda ekonomilerin de
belkemiğini oluşturan ve siyaseti şekillendiren bir kıymet
olarak kabul görmüştür. Hatta yakın döneme kadar, bilhassa Orta
Doğu coğrafyasında yaşanan işgal ve iç
savaşların temelinde de küresel petrol piyasasını kontrol
etme uğraşında olan ülkeler vardı. Yaklaşık elli
yıl önce yaşanan petrol krizi dünyayı hepten bir ekonomik
buhrana dahi sürüklemeyi başarmış, ardından gelişen
askerî müdahaleler ve darbelerle hem bölge siyaseti hem de küresel siyasetin
gidişatı yaşananlardan etkilenmişti. Şimdi ise hem
Birinci Dünya Savaşının hem de İkinci Dünya
Savaşının stratejik sahalarının ve hedef coğrafyalarının
şekillenmesine sebep olan, uğruna çok acıların
çekildiği petrol artık, insanlığın önceliklerinden
olmaktan çıkmaya başlamıştır. Bilhassa iklim krizinin
etkisiyle birlikte artık çoğu ülke yakın zamanda petrol
kullanımını bırakacaktır. Yeni dönemde enerji
dönüşümünün seyri ise ısınmada doğal gazın, hareket ve
iletme ihtiyacı içinse elektriğin öne çıktığı bir
süreci işaret etmektedir. Bu sürecin sonraki dönemi ise hidrojenin
yakıt olarak kullanılacağı bir başka zamanı
getirecektir.
Enerjiden sonra ikinci dönüşüm süreci ise
teknolojide yaşanan gelişmeleri karşımıza
getirmektedir. Dünya artık basit mekanik sistemler yerine dijital
sistemlere doğru geçtiği, kendi kendisine düşünebilen ve hareket
edebilen, hatta bir insanın yaptığı her işi yapma
kabiliyeti olan makinelerin yer aldığı zamanı tecrübe
etmeye başlamıştır. Bunun yanı sıra insanlık
artık sanal bir dünyayı oluşturmayı da
başarmış ve başta iletişim, haber alma, bilgi edinme
ve aynı alanda sunulan hizmetlerle her türlü işlemlere erişme
imkânına sahip olmuştur. Sanal dünyanın
ulaştığı boyut öylesine bir hâl almıştır ki
sağlıktan tutun her türlü resmî kayıtlara ve hatta finans
işlemlerine varıncaya kadar temel gereksinimlerimizden olan tüm
konular aynı mecra üzerinden gerçekleştirilebilmektedir. Sanal
dünyaya olan bağlılığımız şimdilik sadece
gündelik ihtiyaçlarımızın karşılandığı
bir hizmet alım sahası olarak ön plana çıkarken yakın
gelecekte sanal gerçeklik adı verilen yeni sistemlerle bambaşka bir
âleme daha kapı aralanmıştır. Buna göre insanlık,
sanal âlemde kendi karakteri olan yapay görsele sahip olacak ve kendisini
temsil eden bu karakterle, sanal gerçeklik üzerinden kurduğu sürekli
bağla yine sanal dünyada yaşamaya başlayacaktır. Daha
şimdiden bu çalışmalar yoğunlaşmış,
bazı teknoloji şirketleri sanal ortam üzerinden inşa etmeye
koyuldukları dünyada toprak satışına dahi
başlamış ve yine sanal dünyada yaşarken para
kazanmanın bile mümkün olabileceği vaadinde bulunur olmuşlardır.
Tam da bu noktada üçüncü dönüşüm
başlığı olarak ekonomide yaşanan gelişmelere
işaret etmekte fayda vardır. Bilhassa ödeme sistemleri
açısından altın ve gümüşle başlayan rezervler, bir
zaman sonra madenî ve kâğıt para kullanımına
varmışken şimdi elektronik yahut kripto para olarak
adlandırılan yeni bir model daha karşımıza
çıkmıştır. Sanal dünyanın artan etkisi finans
sistemlerini etkilemekle kalmamış, gündelik ihtiyaçların
karşılanması ve aynı zamanda, yatırım
kaynakları açısından da kripto rezervler çoğalmaya
başlamıştır. Bazı ülkelerin aynı dönemde rezerv
para birimi olarak kripto sistemlere geçmeye koyulmaları ve yine bunu
resmî olarak ilan etmiş olmaları gelinen aşamanın ne
derecede ciddi boyuta vardığını göstermektedir. Enerji,
teknoloji ve ekonomi alanlarında yaşanan bu dönüşüm süreçleri
güncel gelişmeler itibarıyla giderek siyasi sistemleri ama özünde
bizzat küresel sistemin kendisini de etkilemeye
başlamıştır. Bugün dünyanın tek yahut çift kutuplu
değil de çok kutuplu bir yapıya doğru hızla ilerlemesinin ana
nedenlerinin başında hiç kuşku yok ki aynı sahalarda
yaşanan dönüşümün etkisi vardır. Dönüşüm, ülkeleri yeni
döneme dair siyaset izleme ve politika üretmeye mecbur bırakırken
çıkarlar ve beklentiler de aynı ölçüde şekillenmektedir. Rekabet
alanı yine aynı nedenlerle artık sadece kara, deniz ve hava üstünlüğü
alanlarında kalmamakta, sanal dünyanın yanında uzay, küresel ve
bölgesel rekabetin yeni mecraları olarak öne çıkmaktadır. Bu
durum, ülkeler arası ilişkilerde yeni cephelerin açılması
ve bahse konu olan iki mecradaki üstünlüğün tesisini millî güvenlik
paradigması olarak da algılatmaya koyulmuştur. Diğer konu
başlıklarından etkilenen siyasi alanda oluşan tahribat ve
yeni koşullarsa tabii olarak toplumun ve bireylerin tavır,
davranış ve alışkanlıklarında da dönüşüm
yaşamalarını zorunlu kılmaktadır. Bu durum, gerçekte,
insanlığın bizatihi kendisini tehdit etmektedir. İnançlar,
değerler, ihtiyaçlar ve gereksinimlerin tamamı, hızlı
seyreden dönüşüm sürecinin yoğun tahribi ve tehdidi
altındadır.
Muhterem milletvekilleri, işte bu şartlar
altında ülkemizin, yaşanan ve tüm insanlığı etkileyen
dönüşüm sürecini nasıl karşıladığı, neler
yaptığı ve neler yapması gerektiği önemlidir. Enerji
ve teknoloji alanında, dönüşümler anlamında ülkemizin
başarılı bir şekilde mevcut dönemi
karşıladığı ve geçmiş yüzyıllarda benzer
gündemlerle yaşanan kırılmalarla
kıyaslandığında çok daha başarılı
olduğu açıktır.
Üstelik, yapılan yatırımlar ve
izlenen politikalarla Türkiye, 21inci yüzyılın ilk çeyreğinde
gözlemlenen gelecek yılların enerji ve teknoloji gelişmelerinde
de etkin bir konumda olduğunu ispat etmiştir. Yenilenebilir enerji
kaynaklarımıza yönelik yapılan yatırımların ve
potansiyelimizi artırmanın yanı sıra Karadenizde bulunan
yeni doğal gaz kaynakları ile muhtemel diğer rezervlerimiz
enerji dönüşümünü doğru zamanda, doğru şekilde
karşılamış olduğumuzu işaret etmektedir.
Ayrıca önem arz eden, enerji depolama sistemleri anlamında sürdürülen
inovatif çabalar da başarı yüzdemizi giderek artırmaktadır.
Ekonomik ve siyasi alanlarda küresel düzeyde
yaşanan büyük dalgalanmada ise her ülkenin ihtiyacı olan
istikrarın ülkemiz açısından korunması ve
geliştirilmesi bahsi de bizlere göre Cumhurbaşkanlığı
hükûmet etme sistemiyle mümkün olmuştur. Bunun yanında önemli olan
ana husus, tüm insanlığı tesiri altına alan dönüşüm
sürecinin milletimizi fert ve cemiyet olarak nasıl etkileyeceğidir.
Çünkü kuralsız seyreden ve bir bakıma zihinlere ve hatta bedenlere
dışarıdan müdahale etme imkânı sunan kötü niyetli
gelişmeler birey sağlığını, toplum huzurunu,
millî kültürümüzü ve bekamızı da etkilemektedir. Bu kapsamda
inancımızı, değerlerimizi ve geleneklerimizi koruyacak,
yaşanan dönüşüm tehdidine karşı her alanda sürdürülecek bir
gelişim sürecini başlatmak sadece bugünümüz için değil, geleceğimiz
açısından da hayati derecede öneme sahiptir. Nesilleri uzaktan
kumanda edebilen ve sadece istenileni uygulayan bir yapıya dönüştürme
tehlikesi barındıran konulara yönelik, bilhassa çocuk yaştan
itibaren evlatlarımızı korumak ve eğitmek mecburiyetimiz
vardır. İnsanlık tarihi bize açıkça göstermektedir ki
şuurlu, inanmış, irade sahibi toplumlar, her türlü yapay ve
doğal tehditlerle baş etme konusunda daima öne
çıkmışlar ve hedeflerinde muktedir olmuşlardır. Türk
milletini hak ettiği seviyeye ulaştıracak, devletimizi sadece bu
zamanları değil, geleceği de şekillendirecek kudrete sahip
kılmak ancak millet olarak karakterimizde olan yüksek vasıfları
korurken çağın gelişmelerini doğru okuyup zamanında
icap eden çabaları hayata geçirmekle mümkün olabilecektir. İlelebet
payidar kılmaya yemin ettiğimiz cumhuriyetimiz ancak büyük vizyon
sahibi ve kararlılık gösterebilen anlayışla hedefine
ulaşabilir. Çağlar öncesinden, Kutadgu Biligden bize ulaşan
İnsan nadir değil, insanlık nadirdir; insan az değil,
doğruluk azdır. sözü böyle bir dönemde yolumuza ışık
tutacaktır.
Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bütçeye desteğimizi yineliyor, Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi sevgi
ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Hakkâri Milletvekili Sait Dede.
Buyurun Sayın Dede. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 4üncü ve son kez saraydan
yapılan bütçe üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Bu bütçe, mevcut gelir
dağılımını, adaletsizliği daha da
derinleştiriyor; her saray bütçesinde olduğu gibi emekçilerin,
yoksulların omuzlarına yıkılan vergi yükünü daha fazla
artırıyor; bunun yerine kamu kaynaklarını emekçilerin cebinden
alıp işverenlere, patronlara, yandaş müteahhitlere teşvik,
prim desteği, hazine garantisi, faiz olarak aktarıyor ve yine,
savunma ve güvenlik adı altında savaş
harcamalarını artırmayı temel alıyor.
Bakınız, 2021 yılında 1 Ocak-30
Ekim tarihleri arasında en az 104 yurttaşımız ekonomik
nedenlerden dolayı intihar girişiminde bulundu ve 76
yurttaşımız hayatını kaybetti. Bu noktadan sonra kim,
nasıl bir ekonomik başarıdan söz edebilir acaba? TÜİK
verilerine göre bile gıda enflasyonu -TÜİK verilerine göre bile
diyorum- yıllık yüzde 29a, konut enflasyonu yüzde 21e
ulaştı. Benzine, mazota, oto gaza, elektriğe her gün yeni zamlar
geliyor. Açlık sınırı yılın başından
ekim ayına kadar 2.590 TLden 3.100 TLye çıktı. Yoksulluk
sınırı yine aynı dönemde 8.436 TLden 10.100 TLye
çıktı. 2021 yılının başından bu yana TLnin
dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 70in üzerinde.
2022 yılı için dolar tahmini 9,27 Türk
lirası olan saray bütçesi, şu an 14-15 TL arasında olan dolarla
zaten kadük oldu. Sayın Fuat Oktayın vatandaş odaklı bir
icraat bütçesi olarak tanımladığı bu bütçede
vatandaşın vsi bile yok. Nasıl vatandaş odaklı bir
bütçedir ki tarım ve hayvancılığa 57 milyar, Sağlık
Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına 116,4
milyar ayrılırken savunma ve güvenliğe ayrılan bütçe,
Cumhurbaşkanlığına bağlı tüm örtülü ve yedek
ödenekler, iç ve dış güvenliğine ilişkin bazı kalemler
ve kayıtlara geçmeyen gizli harcamalar hariç 212 milyar lirayı
buluyor. Emekçilerin en temel ihtiyaçlarında tasarruf prensibini elden
bırakmayanlar, halkın talepleri söz konusu olduğunda bu
haklı talepleri bastırmak için Anayasayı ve yasaları
askıya alarak müdahale edenler, Barınamıyoruz. diyen
öğrencileri yaka paça gözaltına alanlar, sıra istihbarat,
savunma, emniyet, yandaşa af gibi alanlara gelince kesenin
ağzını tam olarak açıyorlar. AKP iktidarının
giderayak hazırladığı bu son bütçede bir de yerli ve
yabancı sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan
kalemler var. Durum vahim; döviz rezervlerinin yerinde artık yeller
esiyor. Bakın, Birleşik Arap Emirlikleri Türkiyede
sağlık, endüstri ve gıda sektörlerinde yatırım
fırsatlarını değerlendirebiliriz. dedikten hemen sonra
heyecanla bir telefon trafiği başlatılıyor ve nihayetinde,
Abu Dabi heyeti davet edilerek ruhani liderleri tarafından sarayda
ağırlanıyor. Kasa boş, tamtakır, yandaşa
aktarılacak para lazım.
Sayın milletvekilleri, hepiniz
hatırlarsınız, yakın tarihte dönemin Başbakanı
rahmeti Turgut Özal Bu kadar az maaşla memur nasıl geçinecek?
sorusuna Benim memurum işini bilir. diyerek cevap vermişti.
Şimdi, birden fazla kamu kurumuna çökmüş, birden fazla maaş alan
yöneticilerle karşılaşıyoruz. Sarayın memurları
bu olguyu epey yukarı taşıyarak çıtayı haylice
yükselttiler. Bütün Türkiye ve dünya gördü 1 ton 600 kilo
fıstıklı kadayıfı işkembesine indiren
Diyarbakır kayyumunun yaptıklarını; tam bir Lale Devri,
hatta çoğu uygulamalarla Sultan III. Ahmet ve Sadrazam Damat İbrahim
Paşanın hayatından çok daha gösterişli, çok daha
şaşaalı bir hayat, uçan yüzen saraylar, yazlık
kışlık saraylar, son model arabalar, beyaz çaylar ve saymakla
bitmeyecek bir israf. (HDP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Kamu kaynaklarına,
halkın bütçesine nasıl çökülürün bir diğer örneğini kayyum
uygulamalarında görüyoruz. Kürt halkının iradesine atanan bu
gaspçı kayyumların yaptığı yolsuzluklar saymakla
bitmez elbette. AKP iktidarı, Kürt halkına yönelik
kanunsuzluklarına artık bir hukuksal kılıf arama zahmetine
dahi girmiyor.
Bakın, Yüksekova Belediyesini 16 Mart 2016
tarihinde kayyum gasbettiğinde belediyenin kasasında 4 milyon lira
vardı; 31 Mart 2019 tarihinde halkın büyük oylarıyla Belediye Eş
Başkanlarımız tekrar göreve geldiğinde ne kadar vardı?
680 milyon borç vardı; kayyumun üç yılda yaptığı
buydu. Bir büyükşehir belediyesinde dahi rastlanmayacak kalemlerde bir
borçlanma. Sadece teşrifat ve temsil gideri olarak, bakın, bir
ilçede, bir yılda 580 milyon lira harcayan saray zihniyetindeki bu
kayyumun yaptıkları. Şimdi borcunun ne kadara
çıktığını bilmiyoruz ama kayyum uygulamalarına
bakınca tahmin etmek çok da zor değildir.
Hakkâride de durum Yüksekovadan çok farklı
değil. Hakkâride halkın büyük oylarıyla belediye tekrar
kayyumdan alınınca Belediye Eş Başkanlarımız
kayyum döneminde yapılan yolsuzluklara ilişkin yargısal bir
süreç başlattılar ancak yeniden atanan kayyum tarafından
yolsuzluk davaları geri çekildi yani önce çaldınız, sonra da yargı
denetiminden kaçırdınız.
Bakın, bu kayyumlar, yolsuzluk
dışında bir de neyi yapmayı çok iyi biliyorlar onu sizinle
paylaşayım. Atanan gaspçı her kayyum hemen bir
araştırmaya koyuluyor, gasbettiği belediyede hangi kurumdan kim
onunla uyum içinde çalışarak yerel halka eziyet eder, kimin
ağzına pastadan bir pay çalarsa sessiz kalır ve dediklerini
harfiyen yerine getirir, hatta çoğunlukla da kraldan çok kralcı olur
bunu tespit edip araştırmalarına göre bu kişi veya
kişileri yanlarına alıyorlar. Yani sadece seçilmişlere
değil oradaki memurlara, çalışanlara da kayyum atanıyor.
Başka kurumlardan birilerini belediyeye alıyorlar yani kaymakam ya da
vali belediyeye atanınca kendisiyle beraber valilik ve kaymakamlıktaki
memurları da belediyeye getiriyor. Örneğin, başka birimlere de
-imar müdürü, fen işleri, çevre müdürü- kaymakamlık ve valiliklerden
işin ehli olmayan, liyakatsiz kişiler getiriliyor. Tabii, bunlar da
bu durumda hem çift maaş alıyor hem de belediyedeki tüm imkânları
kendi nüfuzları için kullanıyor.
Şimdi, belediyelerimize bakın, halkla
konuşun; gaspçıların yanında türeyen bu kişilerin
neler yaptıklarını duyacak, yurttaşların
şikâyetlerini işiteceksiniz. Mesela, mahallede araçla dolaşırken
bile Yüksekova ya da Hakkâri yolları toz toprak içindeyken bu
kişilerin evlerinin önünde sıfır asfalt göreceksiniz.
Bizi ekranları başında izleyen
halkımızın güzel bir sözü var: Balık baştan kokar.
Sen sarayında ejder meyvelerini yiyeceksin ve Diyarbakır kayyumuna
kadayıfı çok göreceksin; olmaz tabii, o da yiyecek, hem de 1 ton 600
kilo fıstıklı kadayıfı mideye indirecek! (HDP
sıralarından alkışlar) Bu insani değerleri
alabildiğince aşındıran ahlaki çöküntü her yere sirayet
etmiş durumda. Hakkâri İl Özel İdaresinden hurda çaldılar.
Geçen hafta Yüksekovada bir lisede iki idareci okulun kömürünü çalarken
yakalandı. İşte ülkeyi getirdiğiniz durum; idareci kömür
çalıyor, üniversitenin rektörü, araştırma görevlisi için
açtığı kadroya 31 kişi içerisinden 29uncu sıradaki
çocuğunu alıyor.
Bakın, Hakkâri Üniversitesinden
bahsetmişken Yüksekova Yüksekokulundan bahsetmeden de geçmek olmaz.
Üniversite yetkilileri tarafından Yüksekovaya törenle bir yüksekokul
açıldı ama bilin bakalım nereye açıldı?
Kiraladıkları bir apartman dairesine. Evet, bir apartman dairesine
üniversite tabelasını asıp halkımıza dalga geçer gibi
Hayırlı olsun. dediler. Muhtemelen, ya 2+
Bakınız, bir taraftan böyle yolsuzluklar,
hırsızlıklar yapılıp kamu kaynakları talan edilirken
öbür taraftan on iki, on üç yıldır Derecikin Gelişen köyünün
Mordağ mezrasında çocuklarımız, her yeri dökülmüş
prefabrik bir barakada, ısınmak için evden götürdükleri odunlarla
eğitim almaya çalışıyorlar. Bakın, işte size
okul diye tabir edilen yerin fotoğraflarını göstereyim; bu,
şu an öğrencilerin eğitim gördüğü okul, öbür taraftan da
anlattığım gibi millî eğitimde yaşanan yolsuzluklar,
hırsızlıklar. Ama bilmediğiniz bir şey var ki o da bu
çocukların ahı bu çürümüş saltanatınızı
başınıza mutlaka yıkacaktır.
Son olarak, AKP iktidarına bir önerim var:
Hakkâride OHAL uygulaması olarak iki bin otuz gündür sürdürdüğünüz
eylem etkinlik yasağının ismini HDPnin eylem etkinlik
yasağı olarak değiştirin çünkü kentte AKP yapmak
istediği her eylem etkinliği yapıyor, her toplantıyı
yapıyor, çarşıyı kapatıyor ama söz konusu HDP olunca,
muhalifler olunca her şey HDPye yasak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
talep eden Muğla Milletvekili Sayın Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gönül isterdi ki 2022 bütçesi
halkımızın ihtiyaçlarını karşılayan,
istihdamı artıran, yatırımlara ağırlık veren
bir bütçe olsun ancak bütçede halk yok, rant var, zam var, vergi var, yoksulluk
var. KÖİ garanti ödemeleri için 42 milyar 500 milyon lira kaynak
ayrıldı. Bütçede oluşan bu kara delik maalesef
halkımızın vergilerini sömürüyor, sömürmeye de devam edecek.
20 Ekimde sunum yapıldığında 188
milyar dolar olan bütçe sıcak suda yıkanmış yün kazak gibi
çekti ve 116 milyar dolara düştü bugün itibarıyla, kurun
sıcaklığına dayanamayarak elli beş günde 72 milyar
dolar eridi yani bütçenin yarıdan fazlası eridi. Bu kazak bize
olmaz. diyoruz, anlamıyorsunuz, İlle de giydireceğiz. diye
uğraşıyorsunuz. Değerli arkadaşlar, dolar 15 lira oldu
bu sabah; övünebiliyor musunuz eserinizle? Bütçe, halkın ve emekçilerin
taleplerini dikkate alarak, ek bütçe şeklinde değil, yeniden
hazırlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, zamanın birinde
bir ağa varmış; eli sıkışan, tarlasını,
evini, bağını bahçesini satmak isteyen onun yanında
alırmış soluğu. Ağa sorarmış Bu satmak
istediğin mal miras mı kaldı yoksa alın terinle mi
aldın diye. Miras malı. denirse pazarlığa oturur,
alın teriyle denirse oralı olmazmış. Cumhuriyet ve
cumhuriyet kazanımları cumhuriyeti kuranlar için miras değil,
alın teriydi arkadaşlar. Türkiye son on dokuz yıldır kadir
kıymet bilmez bir hayırsız mirasyedi iktidar tarafından
yönetiliyor. Âdeta öç alırcasına cumhuriyet
kazanımlarını har vurup harman savurdunuz. Ne banka
bırakacağız ne fabrika ne işletme ne de liman, hepsini
satacağız. dediniz ve sattınız. Sata sata devletin tüm
akarlarını kuruttunuz, geriye bir tek vergi gelirleri ve
vatandaşın cebi kaldı; bir tek, aldığımız
nefes karşılığında şimdilik vergi vermiyoruz.
Hiçbir hükûmetin cumhuriyet tarihinde toplayamadığı vergiden
daha fazla vergi topladınız, 2 trilyon 600 milyar dolar. Sonra? 63
milyar dolarlık özelleştirme yaptınız. Başka? 446
milyar dolar da devleti borçlandırdınız. Soru şu: Bütün bu
paralar nereye gitti? Ortada bir hesap hatası var, Nasrettin Hoca'nın
dediği gibi Kedi buradaysa ciğer nerede, ciğer buradaysa kedi
nerede?
On dokuz yılda ne yaptınız? Gencecik,
fidan gibi çocuklarımız işsiz, 8 milyon işsiz var. Neden
insanlarımız ekmek kuyruğunda? On dokuz yılda bütün
dengeleri değiştirdiniz, bir avuç yandaş
sermayedarınızı zengin etmek için 84 milyonun hakkını
gasbettiniz. Siz saraylarınızla itibarlı olmakla övünedurun, on
dokuz yıllık iktidarınızın özeti Yandaş
köşeyi döndü, vatandaşın ocağı söndü. Bir ülkenin itibarı
1.150 odalı saraylarla değil, emeğe verdiği değerle
ölçülür, insana verdiği değerle ölçülür, kadına verdiği
değerli ölçülür arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
Dışişleri Bakanı Katar'a gitti ve Katarlı
mevkidaşı öyle bir söz söyledi ki bu ülkenin bir vatandaşı
olarak biz utandık, gurumuz zedelendi ama Dışişleri Bakanı
en ufak bir alınganlık göstermedi. Katar Dışişleri
Bakanı dedi ki Ekonomik gidişat nedeniyle Türkiyede ortaya
çıkacak fırsatları değerlendiriyoruz. Yani, Katar diyor
ki: Batan geminin kelepir malları bunlar, elbet biz de bu
fırsatı değerlendireceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ey Dışişleri Bakanı, ey Katar
sevenler; bu sözleri nasıl hazmediyorsunuz? Bu sözleri nasıl sineye
çekiyorsunuz? Hadi bunu sineye çektiniz, Katarlı gazetecinin Ekonomik
kâbus nedeniyle Katardan para istemeye mi geldiniz? lafı hiç mi dokunmadı
size? Siz kendinizi Orta Doğunun lideri olarak göredurun, onların
sizi ne gözle gördüğünü cümle dünya gördü. Siz bu ülkenin ekonomisini de
onurunu da yerlere düşürdünüz, bu sözleri yiyip yuttunuz; yazıklar
olsun size!
Değerli milletvekilleri, bir ülkenin
itibarı başta adaletidir, demokrasisidir, eğitim sistemidir;
üreten ekonomisi, halkının refahıdır; alım gücüdür,
fabrikalarında dönen çarklarıdır; ekilen, biçilen, sulanan
tarım arazileridir. Ülkeden gitmek için uğraşan değil,
yarınlarına güvenle bakan gençleridir; sanatıdır,
sanatkârıdır; zanaatıdır, zanaatkârıdır itibar.
Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız insanların nasıl
öldüğüne bakın. der Albert Camus. Atanamayan öğretmenin,
çalıştığı inşaatın inşaat
boşluğuna düşerek ölmediği bir ülkedir itibar. Barınma
sorununu ve seslerini duyurmak için Ankaraya gelen öğrencilerin
darbedilerek gözaltına alınmamalarıdır itibar.
Kadınların sokak ortasında öldürülmediği bir ülkedir
itibar. İfade özgürlüğüdür, basın özgürlüğüdür,
gazetecilerin tutuklanmadığı bir ülkedir itibar.
Değerli milletvekilleri, ocak ayında
asgari ücretin net karşılığı 383 dolar iken bugün 188
dolar,
Değerli milletvekilleri, Adan Zye tüm
ürünlere gelen zamlarla vatandaş pahalılık altında inim
inim inliyor ancak turpun büyüğü heybede. Nasıl mı? TÜİKin
tartışmalı verilerine göre yurt içi Üretici Fiyat Endeksi
oranı yüzde 54,62 iken Tüketici Fiyat Endeksi oranı yüzde 21,31dir.
İkisinin arasındaki fark yüzde 33,31 gibi tarihî yüksek seviyededir.
Bunun anlamı şudur: Üreticilerin artan girdi maliyetleri tüketici
fiyatlarına tam olarak yansımamış, artan maliyetlerin büyük
bölümü üreticilerin kârından karşılanmış demektir.
Buradaki en büyük tehlike ise bu farklar satış fiyatlarına
yansıtılacağından, ücretli çalışanın artan
maaşı da sadece bir iki ay içerisinde yine artan fiyatlar
karşısında eriyecektir. Buna bir de yüzde 36,2 oranındaki
yeniden değerleme oranına göre vergilerin artışı
eklenince halk, 2022 yılının daha ilk aylarında bile
bugünkünden daha fazla fakirleşecektir.
Ey iktidar, milleti öz yurdunda garip, öz
vatanında parya yaptınız; ülkemizi 1 milyoncu
mağazasına çevirdiniz, paramızı pul ettiniz. Yeni ekonomi
modeli deniyorlarmış, tutmazsa üzülürlermiş. Modeliniz
batsın, hükûmet sisteminiz batsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Girgin.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Tamamlıyorum.
Sen maaş alıyorsun, en fazla neyini
kaybedersin? Enflasyon altında ezilirsin. diyor Sayın Bakan. Ülke
ekonomisini altılı ganyan olarak gören bu zihniyete de bizden bir
tüyo: Geliyor gelmekte olan!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gruplar
adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz Karabük
Milletvekili Hüseyin Avni Aksoya aittir.
Buyurun Sayın Aksoy.
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Geçen yılki bütçe konuşmamda Memleketi
karpuz gibi ortadan ikiye bölmeden, icat çıkarmadan, vatan için, millet
için en geçerli yol, kula kulluk etmeden Türk milleti ittifakıdır.
demiştim. Bugün ülkemizde kavga, kamplaşma, birbirini düşman
ilan edip alt etme siyaseti izlendiği için sözlerimizin hiçbir
şekilde ciddiye alınmadığını gördüm. Bu onurlu
kürsüden sizlere ve Türk milletine sesleniyorum: Gelin, bu kavgayı
bırakıp birlikte memleketimize sahip çıkalım.
Bugün ülkemizin en önemli sorunları: Bir,
ulusal güvenlik, sınırlarımız ve terörle mücadele; iki,
ekonomi ve hayat pahalılığı; üç, pandemiyle mücadele.
Sayın milletvekilleri, ülkemizdeki terörün
gerçek nedeni emperyalistlerin Lozan Anlaşmasını
aşındırmaya çalışmalarıdır. Hedefleri
yüzyıl önceki Sevr Anlaşmasıyla Osmanlıya dayattıkları
hayallerdir. Emperyalistler o dönemde fiilen kendi orduları ve
Yunanlılarla yaptıklarını bugün teröristlere kol kanat
gererek yapmaktadırlar. Geldiğimiz noktada, Trakyada,
Dedeağaçta, adalarda, Giritte, mavi vatanımız Doğu
Akdenizde ve yavru vatanımız Kıbrısta emperyalistler
tetiktedir. Kurtuluş Savaşındaki taşeronların
Yunanistanla birlikte yaptıkları anlaşmalar tesadüf
değildir. Emperyalistlerin Suriye ve Irak'ta teröristlerle birlikte yeni
devletçikler kurup yeni sınırlar oluşturma hevesleri Türkiye
Cumhuriyetine karşı düşmanca tavırlardır. Diğer
yandan, şanlı bayrağımız can Azerbaycanda
Karabağa dikilmiştir. Sonuç olarak dört bir yanımızda Sevr
heveslileri tekrar harekete geçmiştir. Tam bu noktada, emperyalistlerden
dost edinenlerin Vietnamda, Irak'ta, Suriye'de ve Afganistanda ne olduysa
aynısı olacaktır akıbetleri.
Sayın milletvekilleri, insanlar önce takas
sistemiyle, sonra da parayla ticaret yapmışlardır. Bir ülkenin
parası değerliyse ekonomisi güçlüdür. Para değersizleşirse
ekonomi iyi idare edilemiyor demektir. Türk lirası hepimizindir, millîdir,
değer kazanması hepimizin yararınadır. Ekonomimizin ana
motorlarını yabancı sermaye girdisi olsun diye emperyalistlere
açarken de çok dikkat etmeliyiz. Osmanlının kapitülasyonlarla
beş yüz sene uğraştığını
unutmamalıyız.
Sayın milletvekilleri, pandemi küresel bir halk
sağlığı sorunudur. Geldiğimiz noktada, bir hekim
milletvekili olarak -pandemiden kurtuluş için tek çözüm
aşıdır- herkesi aşı olmaya davet ediyorum. Bu süreçte
hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah'tan
rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum.
Pandemiyle hayatları pahasına mücadele eden bütün
meslektaşlarıma ve sağlık çalışanlarına da
teşekkür ediyorum. Sağlık hizmeti bir ekip işidir; gelin,
ayrım yapmaksızın hepsine emeklerinin
karşılığını verelim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin geldiği bu noktada biz, 70 yurtsever
arkadaşımızla birlikte Memleket Partisini kurduk. Partimizin en
önemli amacı, kamplaşan ülkemizi birleştirmek, barıştırmak
ve bu darboğazdan çıkarmaktır. Türkiyemizin kurucusu Gazi
Mustafa Kemal Atatürkle problemi olmayan, mezhep ve kimlik üzerinden siyaset
yapmayan ve terörün her türlüsüne karşı olan herkesi Memlekete davet
ediyorum. Bu karanlıktan çıkış için tünelin sonundaki
ışık Memleket Partisidir. Bu onurlu kürsüden sizlere birkaç kez,
gelin, kula kulluğu yok edelim
Şimdi, bir kez daha, kula
kulluğu yok ederek lütfen kendiniz olunuz diyorum.
Parti liderlerine sesleniyorum: Vatanımız,
milletimiz, bayrağımız ve Türkiyemiz için zihinlerinizi
temizleyiniz, siyasetteki kavga dilini bırakınız, sevgi,
saygı, samimiyet içinde Türk milletini birleştirip
barıştırınız. Unutmayınız ki egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. Memleket Partisine göre tek
çıkar yol, ne sağdan ne soldan, doğrudan Atatürkün yolundan
Türk milleti ittifakıdır.
Sözlerimi bitirmeden önce Türk milletine
sesleniyorum: İktidar da muhalefet de birbirleriyle kavga etmekten
yorulmuş. Gelin, bu yorgunları yokuşa vurmayalım, emekli
edip dinlendirelim, barışsınlar, torunlarını
sevsinler. Zaten son zamanlarda helallik almaktan bahsediyorlar, önce
birbirlerinden, sonra da Türk milletinden helalliklerini alıp memleketi de
Memlekete emanet etsinler. Memleket iktidara geliyor, memleket ayağa
kalkıyor! Ne Cumhur ne Millet, tek yol Memleket! diyorum.
Yorgun iktidara sesleniyorum: Burası son durak,
yol tamam diyorum. Yorgun muhalefete sesleniyorum: Gitti gitmekte olan diyorum.
Türk milletine sesleniyorum: Musalla taşında olan bu iktidarı ve
bu muhalefeti nasıl bilirsiniz? Hakkınızı helal ediyor
musunuz? Gelin, bu eskileri Allahın rahmetiyle gönderelim. Eskiye
rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı.
Türk milletini ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
ve son konuşmacı Hatay Milletvekili Sayın Barış Atay
Mengüllüoğlu.
Buyurun Sayın Mengüllüoğlu.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Birileri
her gün zenginleşirken her gün daha da yoksullaşan emekçi
halkımızı selamlıyorum.
Dün parti sözcümüz Sera Kadıgil konuşurken
Ben buradakilere konuşmuyorum. dediğinde İyi o zaman, biz de
dinlemiyoruz. dediniz. Ben bugün direkt size konuşacağım, o
yüzden çok iyi dinleyeceğinizi umuyorum.
Geçtiğimiz günlerde bütün işi gücü
provokasyon olan bakanınız buraya geldiğinde onur ve
şahsiyetten bahsetti, dedi ki: Onura sahip çıkmak, bakan ya da
milletvekili olduğumuz için değil, insan olduğumuz için
hakkımızdır. Onur ve şahsiyet önemli.
Siz böyle bakanın anlattığı gibi
tırışkadan hikâyeler seviyorsunuz ama ben size gerçek bir hikâye
anlatayım. Üniversiteyi kazandığımda Adanaya babamla
birlikte gittik. Yolda bir sürü şey konuştuk, çok önemli değil
konuşmanın hepsi ama bir yerde şöyle bir şey söyledi:
Benim sana bırakacak hiçbir şeyim yok, sadece bir ismim var ama
onurlu bir isimdir, seni hiç utandırmaz.
Onur, gurur, şahsiyet, haysiyet; dedim ya,
bunlar çok önemli şeyler ama aynı zamanda da çok
kırılgandır mesela. O yüzden hayatlarımızı
bunlara korumaya adarız hepimiz, aynı babam gibi, iyi bir isim
bırakmak için. Fakat bir gerçek var ki bu olguların hiçbiri sırf
istiyoruz diye olmaz, yaşamlarımızda
yaptıklarımızın toplamıdır,
karşılığıdır bu, tercihlerimizdir aslında
bizi biz yapan. Sonuçta hepimiz onurumuz için yaşıyoruz ve bundan başkası
lafügüzaf fakat bazen merak ediyorum, belki cevabı sizde vardır. Bir
onur, nasıl bir onurdur ki her gün hakaret ettiği, yolsuzlukla
suçladığı, Hesap sormazsam namerdim, namerdim. dediği
insanın kapısına gelip, biat edip verdiği görevi kabul
etmeyi mümkün kılar? Bir onur, nasıl bunları söyleyen
kişiyi kalkıp ayakta alkışlar ve hiç zedelenmez mesela? Bir
insanın onuru, adının mafyayla anılmasını, her
türlü kirli ilişkilerde adının anılmasını ya da
mafyadan rüşvet alındığını ve kim olduğunu
bildiğini söyleyip susarak bu suça ortak olunmasını nasıl
kaldırır? Bir başkası kendi alanıyla ilgili
açıklama yaparken Sen gel buraya gel, ne dedin bakayım? diye Genel
Başkanı tarafından azarlanmayı insanın gururu
nasıl kaldırır ya? Ormanlar yanarken yangın söndürme
uçağı alma inisiyatifi bile verilmeyen bir yönetici bunun için Genel
Başkanından talimat beklerken onuruna hiç mi dokunmaz bu durum
mesela? Durup uzun uzun bakıyoruz size. Yaşamak için çöp toplamak
zorunda olan insanlara Haksız kazanç elde ediyorsunuz. demek, ülkenin en
iyi fakültelerinden bir yılda verilen mezun sayısından daha
fazla doktorun yurt dışına gitmek istemesi ya da bir gencin
tarikat yurdunda kafasının kesilmesi, öldürülen onca çocuk, öldürülen
onca kadın, tacize uğrayanlar, canım ormanların çok uluslu
şirketlere peşkeş çekilmesi, limanların ülkenin neredeyse
her yerine musallat ettiğiniz Katarlılara satılmaya
çalışılması, Birleşik Arap Emirlikleri'nden para
dilenmek, Amerikan Başkanının kapısında Dostum Biden
diye bekleyip konuşmaya çalışmak, ülkenin bütün
fabrikalarını satmak, ülkede yetişen her ürünü artık ithal
ediyor olmak hiç mi rahatsız etmez bir insanı?(CHP ve HDP
sıralarından alkışlar) İnsanlar ekmek kuyruğunda;
benzin, mazot 10 lira; markette bebek maması bile kotayla; bir vekiliniz
Sebzeyi, meyveyi taneyle alsınlar. diyor; bir başka vekiliniz
Soğan ekmek yeriz. diyor; fabrika işçisi tatlı alacak
parası olmadığı için kumanyasından artırıp
eve götürüyor. 80 yaşına gelmiş emekli pazarda tezgâh açar,
küçücük çocuklar seyyar satıcılık yapar, insanlar çaresizlikten
intihar eder, yeni Hazine Bakanınız -umarım konuşma bitene
kadar değişmez- emekçiye Sizin maaşınızdan fazla
kaybedecek bir şeyiniz yok, ben babamdan kalan her şeyimi
kaybederim. der -ki o tek maaşın bütün bir hayat olduğunu bile
bile- ve millete ağız dolusu sinkaflı küfür eden saray beslemesi
sözüm ona iş insanlarına dolarla kamu ihaleleri verilir
-onlarcası, yüzlercesi- tekinizin bile ne onuru zedelenir ne gururu
kırılır ne yüzü kızarır. O kadar şey olurken bir
tek neyden onurunuz kırılıyor biliyor musunuz? Bir el
hareketinden. Yani sonuçta ülkede bu kadar şey olurken
kılınızın kıpırdamadığını
görünce insanlar, el hareketinden bu kadar utanacağınız
minnoş kalplere sahip olduğunuzu düşünememiş olabilirler
hakikaten, kusura bakmayın. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Neyse tabii, herkesin onuru kendine benimkisi sadece
merak. Ben hikâyeme döneyim. Devamı yirmi yıl sonra oldu çünkü. Yine
bir gün babamla arabada gidiyoruz. Ben artık, hikâyenin başında
babamın olduğu yaştayım, annem de babam da oldular 61
yaşında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla)
Bazı insanlar, yarattığınız dönemin ruhuna uygun
olarak kısa yoldan servet kazanıp zenginleşirken ailemin, geçen
bunca zamana, bunca emeğe, bunca çalışmaya rağmen
önümüzdeki ay bile ne olacağını bilmiyor olmasının
beni gerçekten çok rahatsız ettiğini söyledim. Dedi ki: Ama hiç
kimse o insanların arkasından konuştuğu gibi bizim
arkamızdan konuşamıyor. Hah, işte onur, gurur; iyi, temiz
bir isim bırakmak bu. Babam beni hiç utandırmadı, ben de
oğlumu utandırmamak için bir yaşam sürüyorum. Sizden bu kadar
lafın üzerine utanmanızı da beklemiyorum fakat emin olun,
çocuklarınız utanacak.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ayıp,
ayıp!
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) Bu
kadar mal, mülk bırakacağınıza keşke bize bir isim
bıraksaydınız. diyecekler.
O yüzden son sözüm: Biz bu ülkeye
yapılanların hesabını yapandan da hesap sormak yerine
namert olmayı tercih edenlerden de soracağız, sormazsak da yuh
olsun bize! (CHP ve HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından Yuh! sesleri)
İBRAHİM HALİL FIRAT (Adıyaman)
Yuh olsun sana!
BAŞKAN Şahıslar adına söz
talepleri karşılanmıştır.
Şimdi soru-cevaba geçiyoruz. On dakika süreyle
soru-cevap işlemi uygulayacağız; beş dakikasını
sorular için, beş dakikasını da cevaplar için
kullanacağız.
İlk söz, Sayın Çepni
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkanım.
Diyarbakır 2 no.lu F Tipi Kapalı
Cezaevinde, kemik kanseri hastası tutsak Halil Güneş
arkadaşımız hayatını kaybetti. Hasta tutsaklar,
iktidar tarafından kasıtlı olarak ölüme terk ediliyor. Hasta
tutsakları serbest bırakacak mısınız?
TL, tasarruf aracı olma işlevini de
hızla kaybediyor. Banka mevduatlarında TLnin payı yüzde 39a
düştü, gerisi döviz cinsinden tutuluyor. Bu rakamda bankalar
dışında ya da yurt dışında tutulanlar hariç. TL
hamaseti yapan iktidar, bu krizin sonuçlarını ucuz iş gücü
olarak emekçilere mi yıkmayı planlamaktadır? Orta vadeli
programda dolar 9,27 TL idi, şimdi 15 TL. Tarıma 25,8 milyar
tarımsal destekleme öngörüldü. 41,747 milyara çıkması lazım
bunun, 15 milyarı
erimiş durumda. Bütçe Kanununa göre
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şahin
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Döviz kurlarındaki aşırı artış nedeniyle
pek çok ilaç artık bulunamıyor, hatta tıbbi malzemeler
bulunamadığı için de ameliyatlar dahi yapılamaz durumda.
Ülkemiz, bu döviz krizi sebebiyle âdeta açık bir pazar hâline gelmiş
ve komşu ülkeler tarafından yağmalanır durumda. Ben
Sayın Bakana sormak istiyorum: Ya, bu kamu-özel iş birliği
projelerini hâlâ dövizle ödemeye devam mı edecekler? Ülke bu şekilde
harap hâldeyken siz yandaş müteahhitlerinize dövizi aktararak dövizin daha
fazla yükselmesine sebep olmuyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Güzel
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler Sayın Başkan.
SPKnin 2021 yılında kesmiş olduğu toplam ceza
miktarı ne kadardır, hangi şirketlere, hangi gerekçelerle
kesilmiştir? TÜİKte ve Hazine ve Maliye Bakanlığında
sık sık yaşanan başkan ve yardımcı
değişikliğinin gerekçesi nedir? TÜİKin 2021de ertelediği, 16 Temmuz günü
yayınlanması planlanan 2020 Uluslararası Göç İstatistikleri
ve 17 Eylülde yayınlanması planlanan Hayat Tabloları
İstatistiklerinin ertelenmesinin nedeni nedir ve de ne zaman
açıklanacaktır? Sağlık
emekçileri için getirilen ve Genel Kuruldan oy birliğiyle geçirilen
düzenlemenin Komisyona geri çekilip maddelerin çıkarılmasında
bir payınız var mıdır? Emekçiye hak ettiğini verecek
bir bütçeniz yok mu?
BAŞKAN Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın Başkan, 2021 yılı YÖK
verilerine göre 146 üniversitede mevcut olan elli sekiz yıllık
sağlık yönetimi bölümü neden Sağlık
Bakanlığı tarafından yapılan alımlarda kendi
unvanıyla yer almamaktadır? Sağlık Bakanlığının
yapacağı 40 bin kişilik sağlık çalışanı
alımında, sağlık yönetimi bölümü mezunlarına imkânlar
doğrultusunda yer verilecek mi? 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununda açıkça var olan sağlık yönetimi bölümünün adı ve
4597 nitelik kodu, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
KHKnin Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Hizmetler
Sınıfı Cetveline neden eklenmemektedir?
Ayrıca öğrencilerle ilgili YURTKUR
kredileri dün açıklandı. Sene başında başvuru yapan
öğrenciler 650 TL alacaklar. Başvuru ile ödeme arasında geçen
doksan günlük sürede 650 TLnin değeri 300 TLye düştü maalesef. Bu
rakamı enflasyona göre güncelleyecek misiniz? Yurt yok, burs yok, iş
yok. Kredi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, yirmi yıldır
tutturamadığınız ekonomi politikaları neticesinde
millet aç. En azından geçen seneki asgari ücret düzeyini yakalamak için
asgari ücretin 380 dolar olmasını sağlayacak mısınız?
Aynı zamanda maaşlarından başka kaybedecek şeyleri
olmayan asgari ücretlilerin üzerindeki vergi ve yükleri kaldıracak
mısınız? Asgari ücretin altında maaş alan emeklilerin
en düşük maaşını asgari ücret düzeyine çıkarmayı
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Kemalbay
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
29 Aralıkta yoldaşımız Deniz
Poyraz davasının duruşması başlıyor. Deniz
Poyrazı katleden katilin çantası nerede? Neden çanta ve içindekilere
dair tutanak tutulmamıştır?
1999 yılından beri ödenen deprem
vergilerine ne oldu? Neden deprem vergileri kullanılmıyor ve
vatandaştan yardım isteniyor? Vergilerin akıbetini sorgulayan
her şahıs ve kurum terörist ilan ediliyor.
Bakan Soylu, faturasını gösterdiği
ödemeyi yandaş şirket Söğüt AŞye yaptı mı?
Yaptıysa dekontu nerede? Naylon fatura mı kullandı?
Kayyum yönetimindeki Van Büyükşehir Belediyesi,
3 defa mahkemece haklı bulunan 303 işçiyi hâlen işe almadı.
İşçilere mülakatta Barbie bebeğin erkek arkadaşı
kim? sorusu soruldu. Aynı soruyu Soyluya sorabilir miyiz?
Hazine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, soruları Sayın Bakan
cevaplayacak.
Buyurun.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle, hayırlı bir gün ve
hayırlı bir toplantı olsun inşallah.
Sabit ücretler üzerinden alınan stopaj ve
ücretler üzerindeki vergi yükü, asgari geçim indirimi uygulamasıyla medeni
duruma bağlı olarak kişinin ödeyeceği gelir vergisi
üzerinden indirim yapılmak suretiyle önemli ölçüde hafifletilmiştir.
Bu uygulamayla 2021 yılına ilişkin gelir vergisi yükü evli,
eşi çalışmayan ve 3 çocuklu asgari ücretlide yılın son
aylarına kadar aylık yüzde sıfır olarak
gerçekleşmektedir. Ayrıca, asgari ücretin yılın son
aylarında vergi tarifesinin ikinci dilimine girmesinden kaynaklanan kayıp,
ilave asgari geçim indirimi yoluyla giderilmektedir. Asgari ücretlilerin
tamamına baktığımızda ortalama vergi yükü aylık
2,34, yıllık ise 3,25tir. Aynı zamanda, asgari ücretle ilgili
bugün açıklama yapılacak zaten. Bugüne kadar asgari ücretli enflasyonun
karşısında asla ezdirilmedi, bundan sonra da ezdirmeyecek bir
oranı hep beraber görmüş olacağız.
Türkiyede asgari ücretle geçinenler dâhil olmak
üzere bütün maaşlılar, her türlü kamu -özellikle sağlık
başta olmak üzere- imkânlarından faydalanarak yaşamlarını
idame ettiriyorlar ve onlara ilişkin olarak da geçmişten bugüne kadar
yapılan her türlü iyileştirme pozitif yönde devam etmiş ve
enflasyonun çok çok üzerindedir; bütçe konuşmamda da ifade etmiştim,
katlar arası fark var.
Sağlık Bakanlığı hastaneleriyle
ilgili olarak, 2020 yılında hastanelerin birikmiş
borçlarını yapılandırarak önemli bir kısmını
ödedik, 2021 yılında da ilave kaynak tahsis ederek ayrıca
ödemeler gerçekleştirdik, hâlen devam eden vadesi geçmiş borçlara
yönelik olarak da bütçe imkânlarını dikkate alarak bir planlama
yaptık. Bu kapsamda, Sağlık Bakanlığına söz
konusu borçların ödenmesi amacıyla ilave kaynak
aktarılmış olup borç ödemeleri de yapılmaktadır.
Tarımsal desteklerle ilgili, 5488
sayılı Tarım Kanununun 21inci maddesinde, tarımsal
destekleme programlarının finansmanı için bütçeden
ayrılacak kaynağın gayrisafi millî hasılanın yüzde
1inden az olamayacağı hüküm altına alınmaktadır. 2022
yılında tarım sektörüne aktarılması planlanan toplam
kaynak tutarı 57,6 milyar lira olup bu kapsamda 2022 yılı
bütçesinden tarımsal destek programları için 25,8 milyar lira,
tarım sektörü yatırım ödenekleri için 16,3 milyar lira;
tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal kitlenin
finansmanı ve ihracat destekleri için de 15,5 milyar lira kaynak
aktarılmıştır.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1i kaçtır Sayın Bakan?
Kendinizle çelişiyorsunuz, hikâye anlatıyorsunuz!
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ - TÜİK tarafından 14/10/2021 tarihinde açıklanan son
verilere göre gayrisafi millî hasılamız 2020 yılında 4,98
trilyon TL olmuştur. Bu kapsamda 57,6 milyar liralık destek gayrisafi
millî hasılanın yüzde 1,16sına denk gelmektedir.
E, tabii, gerek yürütmede gerek diğer alanlarda
ihtiyaç duyulduğunda her türlü değişim söz konusu çünkü
zamanın ruhuna, günün politikalarına uygun bir şekilde
değişimler de bürokraside yaşanıyor.
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Bakan, bu
hesaplamalar zamanında, orta vadeli programda dolar 9,27 liraydı,
şimdi 15 lira.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ - Teşekkür ediyorum, diğer sorulara da hazırlık
yapıp soru soranlara arz edeceğiz inşallah.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
elli altı saniye var, soru sorabilir miyim? Elli iki saniye var
BAŞKAN Tabii, bir
saniye lütfen
HAZİNE VE MALİYE
BAKANI NUREDDİN NEBATİ Süre varmış, affedersiniz, ben bitti
zannetmiştim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Müsaade eder misiniz arkadaşlar,
henüz oylamaya geçmedim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bittikten sonra
oylamaya geçiliyor diye
BAŞKAN Yalnız, bir dakika var, o bir
dakikayı da Bakan kullanmadığı için ben bir
arkadaşıma söz vereceğim.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Lütfen, ben
BAŞKAN Sıradaki arkadaşa söz
vereceğim.
Evet, Sayın Gürer
Yok.
Sayın Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Ben, söz
hakkımı geri çekiyorum, grubumuzun yoklama talebi olacak.
Teşekkürler.
BAŞKAN Evet, süre doldu.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
yoklama
BAŞKAN - 14üncü maddeyi oylarınıza
sunmadan önce bir yoklama talebi var, bunu karşılayacağım.
Sayın Özkoç, Sayın Sümer, Sayın
Aydın, Sayın Karabıyık, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Bulut, Sayın Arı, Sayın
Şahin, Sayın Antmen, Sayın Özdemir, Sayın Emecan,
Sayın Yalım, Sayın Özkan, Sayın Aygun, Sayın Tanal,
Sayın Köksal, Sayın Kılıç, Sayın Tuncer, Sayın
Durmaz, Sayın Erbay.
Evet, yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum arkadaşlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN - Pusula veren milletvekili
arkadaşlarımın salondan ayrılmamalarını rica
ediyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.11
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 12.27
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 38inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin 14üncü maddesinin oylamasından önce istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Pusula veren sayın milletvekilleri lütfen Genel
Kuruldan ayrılmasın.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 14üncü madde kabul
edilmiştir.
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
15inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 15- (1)
Bu Kanun 1/1/2022 tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 15inci madde üzerinde İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Hasan
Subaşı.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, uzun bir
gün olacak. Konuşmacıyı kürsüye davet ettim, salonda ciddi bir
uğultu var; lütfen, sizden rica ediyorum
Buyurun Sayın Subaşı.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 15inci maddesi üzerinde partim adına söz
almış bulunuyorum.
Geçen hafta, iktidarın acemilik
yıllarında, 2002den itibaren geçen yıllardaki başarı
hikâyesinden bahsetmiştim ve son dört yılın
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle mukayesesini yapmıştım.
O dönemin başarıları ama bu dönemin
başarısızlıkları son derece açık ve net
olmasına rağmen, bütçe sürecinde konuşan ve bu dönemi neredeyse
kutsayan arkadaşları da hayretle ve ibretle izledik.
Faizden çokça konuşuldu, nastan söz edildi;
geçen hafta vaktim yetmediği için açamadığım faiz konusunu
da takdirinize sunmak istiyorum. Bakın, 2002den itibaren, 2018e kadarki
parlamenter sistem döneminizde, acemilik ve kalfalık döneminizde faizler
45 milyar ile 55 milyar arasında değişim göstermiş ama
2018de başkanlık sisteminizle beraber 73,9 milyara
çıkmış, 2019da 99,9 milyara, 2020 yılında 134 milyara
ve 2021 yılında da 179,5 milyara çıkmış yani bu
süreçte faiz 45-50 milyar dolar, sonra da 200 milyarı
aşmış. Yani Faizi istemiyoruz. Faiz yasaktır. Faiz
haramdır. Nas var. derken Türkiyeyi maalesef faize
batırmış durumdasınız. Sahi, nas var; tamam. Dövize
bağlamak ahlaksızlık; onu da söylediniz, onu da anladık.
Peki, birikimi olan, birkaç 100 bin lira birikimi olan insanlar ne yapmalı;
size soruyoruz. Ne yapabilirler? Bankaya parasını
yatırdığında Faiz kalsın. mı demeliler yoksa
ahlaksızlık dediğiniz dövize mi yatırsınlar?
Herhâlde sadece parası olanlar, doları olanlar çok rahat
yaşıyorlar ama sizin o insanlara verebileceğiniz bir görüş
ve fikriniz de kalmamıştır. Günlerdir bütçelerini sunan
yatırımcı bakanlar, KÖİ müteahhitlerinin geleceğimizi
borçlandırıp yapılan yatırımları En büyük, en
yüksek, en uzun köprü, tünel, uçak. diyerek övdüler. Otomobil ve uzay
projelerinden, yapay zekâdan bile söz edildi; uzun uzun anlattılar. Unutulan,
en çok, en büyük cezaevleri yapıldığı gerçeği
olmasına rağmen en çok insan hakları ve hukuk reformu sözünü
eden Adalet Bakanımız, zannediyorum belki nezaketinden, belki de
mahcubiyetinden olsa gerek bundan hiç söz etmedi. Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Oktay da bütçe kanunu teklifi sunumunda,
2021 yılı bütçesinin de tıpkı önceki yıllarda
olduğu gibi dev eserlerin bütçesi olacağını
söylemişti. Bakanların sözleriyle paralel söylemlerde bulundu,
enler, dev eserler bütçesi olarak takdim etti ama bu bütçede insan
unutulmuştu.
Devlet ne yapar, görevi nedir? Bakın
Anayasaya, ben hatırlatayım. Gerçi hukuk ve Anayasayla pek
işiniz kalmadı, çoğu zaman görmezden geliyorsunuz. Anayasa
5inci maddeyi hatırlatmak istiyorum: Devletin görevi, toplumun refah, huzur
ve mutluluğunu sağlamaktır. İnsanın maddi ve manevi
varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaktır. diye yazar. Devletin başlıca görevi
insanın refahıdır. Refah nedir diye
baktığımız zaman, Türk Dil Kurumuna göre, zorluk çekmeden
yaşamak, bereket ve bolluk demektir. Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, tümüyle, devletin insanına öncelikle refah
sağlama görevini tümden unutmuş olabilir mi diye sunumuna dikkatlice
baktığımda, 48inci sahifede şöyle yazıyor:
Amacı, küresel salgına bağlı olarak dengelerin yeniden
şekillendiği bir konjonktürde, Türkiye ekonomisinin güçlü bir biçimde
yükselişini sürdürmesi ve halkımızın refahının
artmasıdır. Refah kelimesinin geçtiği tek yer burası.
Evet -refahla ilgili- bu kelimeyi buldum ama hemen ardındaki paragrafta
şu açıklamaya rastladım: 2022 bütçesi de önceki yıllarda
olduğu gibi, dev eserlerin, sürdürülebilir katkıların bütçesi
olacaktır. Ve görüldüğü gibi, bütçede faizin dışında
kalan ne varsa yine KÖİ müteahhitlerine, döviz cinsi geçiş garantili
ödemelere ayrılmıştı.
Cumhurbaşkanı ise refahı hepten
unutmuş görünüyor, Bakara suresini hatırlatarak Çektiğiniz
yokluğu sabırla karşılayın. öğüdünü veriyor.
Yine, 1567 sayılı Yasaya göre, Cumhurbaşkanının Türk
parasını koruma görevi bulunmaktadır. Bugün ise görev tümüyle
unutulmuş; Türk parasını korumak yerine, âdeta değerini
düşürmek için çaba sarf edilmektedir. Gezi olayları
hatırlardadır. Gösteri ve eylemler sonucunda doların 1,80
bandından 2 seviyesine çıkmasını örnek göstererek
şöyle seslenmiştiniz: Tarih boyunca birçok iç ve dış
saldırıya maruz kalan Türkiyede sadece Gezi olaylarının
maliyeti yüzlerce milyar doları bulmuştur. Yatırımcı
algısında bozulan finansal piyasalara, telafisi zor hasar
verilmiştir. Cumhurbaşkanı, devleti ve milleti hedef alan alçak
bir saldırı olarak yorumlamıştı. Türk
parasının değerinin düşmesine neden olan eylemcilere her
türlü cezanın verileceği söyleniyor, âdeta mahkemelere telkin ve
talimat yağdırılıyordu. Peki, bir yılda doların
yüzde 100 artmasından, TLnin rekor değer kaybından kim
sorumludur? (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Yeni Maliye Bakanı Kur artışlarına
dışardan müdahale yok. diyerek Cumhurbaşkanının
dış müdahalelere karşı ekonomik kurtuluş
savaşı iddiasını farkında olmadan boşa
çıkaran kişi oldu. Bu söylem hem hayırlı oldu hem de içi
boş ve dayanıksız söylemler yüzünden yerde sürünen Türk
parası için kurtuluş savaşı diye atılacak
maceracı başka bir adımı şimdilik ertelemiş oldu.
Değerli milletvekilleri, tüm dünya pandemiden
bir ölçüde etkilendi ama biz hem hukukta hem ekonomide dibe vurduk. İnat
ve ısrardan, bilmezlikten, bilmediğini bilmemekten ve ortak aklı
terk ettiğimizden paramızın değerini yitirdik, halkı
yoksullaştırdık, insanlarımızı açlıkla yüz
yüze getirdik; hem de bolluk ülkesinde, zengin ve bereketli
topraklarımıza ve fedakâr çiftçilerimize rağmen. Sonunda
çiftçilerimiz bile toprağını, köyünü terk edip şehirlerde
iş aramaya başladı.
Değerli milletvekilleri, Edirneye Bulgarlar,
Vana İranlılar, Artvin ve Trabzona Gürcüler, Iğdıra
Azeriler alışverişe geliyor, araçlarını tıka basa
mallarıyla doldurup memleketlerine dönüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Katar ve BAE sermayesi
de kamusal varlıkları kelepir fiyatına kapış kapış
almak için geliyor çünkü her ülkenin parası bizim paramız
karşısında çok değerli hâle geldi. Kendi
vatandaşımız ise filesini dolduramıyor, ekmek
kuyruğunda bekliyor. Aynı pazarlardan atılmış
mallardan toplayıp evine götüren vatandaşlarımızın
sayısı az değil. Devletin tarım ve üretimi korumak için de
çeşitli görevleri var ama böyle giderse çiftçiyi sadece küstürmekle
kalmayacağız, önümüzdeki yıllarda toprakların terk
edilmesine ve ekilenlerde de gübresizlikten ürün kaybına, tarım ve
bolluk ülkesinde ürünümüzün, etin ve sütün yokluklarına tanık
olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Zamanım
-maalesef- yetmediği için bağlıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Kocaeli Milletvekili Sayın Saffet Sancaklı.
Buyurun Sayın Sancaklı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları
başında bizleri izleyen büyük Türk milleti; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bütçe görüşmeleri doğal olarak
gergin geçiyor, geç vakitlere kadar sürüyor; biraz yorgunuz. Ben de biraz
siyasetin dışına çıkıp biraz gençlikten, biraz da
spordan size bahsetmek istiyorum.
Şu anda Türkiye'de bulunan genç nüfus
Avrupa'nın en genç ve en dinamik nüfusudur; bu, sadece sözde değil,
rakamlarla da sabittir. 18 milyon ilköğretim öğrencimiz var bizim, 25
milyon da 20 yaş altı gencimiz var, 35 yaş altı da toplamda
45 milyon kişi yani Türkiye hakikaten Avrupa'nın en genç ve en
dinamik nüfusuna sahip. Peki, kendimize o zaman şöyle bir soru
soralım: Acaba bu genç nüfusu biz doğru bir şekilde
kullanabiliyor muyuz, gerekeni yapabiliyor muyuz, aktif hâle getirebiliyor muyuz?
İşte, burada -tabii ki eksiklerimiz olabilir- bunları biraz
konuşmak istiyorum ben çünkü Türk gençliği başıboş
bırakılabilecek bir alan değildir; eğer
başıboş bırakılırsa maalesef, başta terör
örgütleri olmak üzere bunu suistimal eden birçok grup var.
Tabii, cumhuriyeti kuran irade, başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere yakın çalışma
arkadaşlarıyla nasıl bir Türk gençliği istediklerini bundan
yaklaşık yüz sene önce söylemişler. 15 Temmuz 1921 Maarif
Kongresinde Atatürk şöyle söylüyor: Gençlerin, vatanını ve
milletini seven, ülkenin birliğini ve
bağımsızlığını koruyacak, idealist ve
fedakâr nesiller olarak yetiştirilmesini istiyorum. demiş. Yine
aynı Kongrede Görecekleri eğitimin derecesi ne olursa olsun, onlara
her şeyden önce Türkiyeyi, millî benliklerini koruyacak bilgi ve bilincin
kazandırılmasını istiyorum. demiştir. Türkiyenin
istiklaline ve millî birliğine düşman unsurlarla mücadele etmeyi
öğretmek gerekir; bunu bilmeyen bireylerden oluşan bir topluma hayat
ve istiklal hakkı yoktur. demiş Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk. Bir
kez daha okuyorum burayı: Bunu bilmeyen bireylerden oluşan bir
topluma hayat ve istiklal hakkı yoktur. demiş Atatürk.
Tabii, Atatürkün bundan sonra da gençlikle ilgili
herkesin bildiği ve söylediği bir sözü var, diyor ki: Ey yükselen
yeni nesil, istikbal sizindir! Cumhuriyeti biz tesis ettik, onu yaşatacak
ve idame ettirecek sizsiniz. Atatürk, bununla, Türk gençliğine
seslenerek, nasıl bir Türk gençliği istediğini ve Türk
gençliğine ne kadar güvendiğini yüz sene önce açıkça ifade etmiştir.
Tabii, Ulu Önder Atatürk Türk gençliğiyle
ilgili konuşurken, nasıl bir Türk gençliği istediğini
söylerken bunu sporla birleştirmiş ve Sporla birlikte Türk
gençliğini sağlam bir kafa ve sağlam vücutta nasıl
buluşturabilirim? düşüncesiyle 1938 yılında Beden
Terbiyesi Genel Müdürlüğünü kurmuş ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde
onaylatmış. O zaman, Atatürk -tabii, Gençlik ve Spor
Bakanlığı yok, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü var-
Hollandanın şu andaki yüz ölçümü kadar bir araziyi Beden Terbiyesi
Genel Müdürlüğüne bağışlamış ve ilkokullardan
başlatarak, öğretmenleri de içine katarak -Millî Eğitimi de
katarak- gençlere bir sportif proje başlatmıştır. O zaman,
bu Beden Terbiyesi Kanununu yazarken 12-35 yaş arası kadınlara,
12-45 yaş arası erkeklere haftada dört saat beden eğitimi ve
spor zorunluluğu getirmiştir. Yani Atatürk, gençlik ve sporu
birleştirerek bu ülkenin geleceğini kurma hayalini kurmuştur.
Nitekim, şu andaki Bakanlığımızın adı da
zaten Gençlik ve Spor Bakanlığı.
Tabii, Atatürk sporla ilgili daha neler
söylemiş, sporun önemi hakkında? Türk çocuklarına sporun
bugünkü tekniğini öğretmek ve bunların bir
kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor olarak ortaya
koymak gerekir. demiştir. Atatürk, Türk sporunun ve
sporcularının uluslararası alanda tanınmasının
önemli olduğunu şu sözlerle vurguluyor: Türk sporculuğu,
beynelmilel sahnede layık olduğu mevkisi ihraz edecektir. O zaman
Türk sporculuğu memleket ve millet hayatında müessir olduğu
kadar biraz da medeni ve belki de benim tahminimden fazla bir
şiarımedeniyet olacaktır. demiştir. Atatürk, beden
eğitimi ve sporda gerçekleştirdiği uygulamalarla, Türkiye'de
beden eğitimi ve spor faaliyetleriyle grup dinamiğini
oluşturarak bunun millet dinamiğine
ulaştırılmasını amaçlamıştır. Bütün bu
uygulamalar, Atatürk'ün üstün görüşü sayesinde vücut bulabilmiştir
onun döneminde. Beden eğitimi ve sporla sağlıklı bir beyin
ve vücut oluşturulduğuna, sağlıklı beyinler ve
vücutlarla daha güçlü toplumlar yaratıldığına göre, spor
politikalarının devletin bütün çalışma alanlarına
yansıtılacak millî bir politika olarak ele alınması ve
yürütülmesi birinci görev olmalıdır. Yani Ülke olarak biz sporu,
spor politikası olarak bütün branşlarda, bütün alanlarda birinci
görev olarak önümüze koymalıyız. diyor Ulu Önder. Beden
eğitimi ve spor toplum için her şeyden önce bir yaşam biçimi
hâline getirilmelidir. Yaşam biçimi hâline getirilmelidir.
Sağlıklı düşünen sağlıklı bedenlerden
oluşan toplumlar, kültür ve uygarlık alanında daha kolay
gelişebilir ve ilerleyebilirler. Böyle toplumlar, dünya uluslarıyla
sağlıklı ve uyumlu ilişkiler kurarak bir evrensel dinamik
oluşturmada ve bu dinamiği yaşatmada etkili olurlar. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin de bu dünya dinamiğine katkıda bulunan bir
beden eğitimi ve spor politikası yürütmesi Türk milletinin
sağlığı, mutluluğu, saygınlığı
bakımından önemli görülmelidir. diyor Mustafa Kemal Atatürk. Yani
geçen hafta Spor Bakanlığının bütçesinde anlatmış
olduğum o proje, büyük Türk milletine spor kültürünü aşılamak.
İlkokullardan başlayarak beden eğitimi derslerini
artırarak, spor ve sanat yaptırarak sağlıklı, yeni bir
toplum yaratabiliriz. Yüz yıl önce de Atatürk bu vizyonu bize
anlatmış. Ben bu Meclis kayıtlarını kurcalarken,
bakarken ne oluyor diye, belki buradan da esinlenerek böyle bir şeyler
anlattım sizlere arkadaşlar. Atatürkün nasıl bir vizyon sahibi
olduğu buradan da ortaya çıkıyor.
Şimdi, tekrar gençliğe döneceğim,
bugünümüze geleceğim. Biz acaba bu gençliğimizi kategorize ederek; X,
Y, Z diye başka gruplara ayırarak doğru mu yapıyoruz? Bence
doğru yapmıyoruz arkadaşlar, ben katılmıyorum.
Türkiyede bir tane gençlik var, onun adı da Türkiye Cumhuriyeti
gençliğidir. (MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Bir de, bu gençliği ayırıyoruz,
sonradan da ikide bir şöyle bir şey -ben gençliğe
haksızlık yapıldığını düşünüyorum-
söylüyoruz: Önümüzdeki seçimlerde -ilk oy olarak- şu kadar milyon genç oy
kullanacaktır.
Arkadaşlar, bu gençleri bu politikadan biraz
uzak tutalım, siyasetten biraz uzak tutalım, onları politika
malzemesi hâline getirmeyelim, onları oy deposu olarak görmeyelim.
Nasıl 18 yaşına gelenler bir yere oy kullanacaklar
Artık
18 yaşındaki çocuk dediğimiz çocuklar vallahi çocuk
değil. Rahmetli dayım telefon almıştı, ben 8-9
yaşındaydım, bana çevirtmişti o telefonu böyle, ben de
sülalenin en havalı çocuğu olmuştum o telefonu çevirdim diye; o
şeyli telefonlar var ya, hatta bej renkliydi, üstünde de tülbent
vardı. Şimdi, yeni doğan çocuk daha 1 yaşında
internete giriyor ve dünyayı görüyor, iletişimi çok kolay
sağlıyor. Onun için bu çocuklara böyle çocuk muamelesi
yapmayalım. İlk defa oy kullanacaklar, işte şöyle diyelim,
böyle... Gerek yok, onlar zaten her şeyi görüyor ve yapmaları
gerekeni de yaparlar. Ben bu gençlerin politika malzemesi olarak
kullanılmasına karşıyım, ayrışmalarına
da karşıyım.
Tabii ki kuşak çatışması var
bizim ile çocuklarımızın arasında. Ben çocuktum,
diyorlardı ki: Bu gençler ne olacak? Sonra genç olduk Bu gençler ne
olacak? Şimdi yaşlanmaya başladık, hâlâ Bu gençler ne
olacak? diye bir soru soruyoruz. Bu, kuşak farkından
arkadaşlar. Biz, çocuklarımızı bizden daha iyi okullarda
okutmaya çalışıyoruz, daha iyi imkânlar sunuyoruz, bu
bilişim çağında her şeyi önlerine koyduk, sonra diyoruz ki:
Bizim her dediğimizi yapacaksın. Yapmayacaklar tabii ki bizim her
dediğimizi. Onun için, biz, bu kuşak farkından dolayı,
oturup, gençleri, iyi dinleyip bunları ikna etmek zorundayız çünkü bu
Türk gençliği, çok akıllı, çok zeki bir gençliktir. Atatürkün
yüz yıl önce söylemiş olduğu, istemiş olduğu gençlik
bugün de var, hiç merak etmeyin.
Tabii, gençlerle ilgili bizim ne yapmamız
lazım? Gençlerimizi -birkaç madde yazmışım- spora, sanata,
bilime, teknolojiye yönlendirmemiz gerekiyor; geleceğin daha güçlü
Türkiyesini onların inşa edeceğine ikna etmemiz gerekiyor. Türk
gençliği, onurlu, karakterli, yüksek vasıflı, vatansever bir
gençliktir. İşte bu noktada, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak,
gençlerimizle ilgili daha fazla nasıl projeler yapabiliriz, onların
önünü nasıl açabiliriz diye burada çalışma yapmamız
lazım, burada bazı projeler yapmamız lazım ve onların
önünü açmamız lazım, daha fazla imkân yaratmamız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
Türk gençliğine imkân verildiğinde neler
yapabileceğini çeşitli alanlarda görmekle beraber, en son
TEKNOFESTte bir kez daha gördük; binlerce pırıl pırıl
genç, bilimsel çalışma ve yaratıcı ruhlarıyla millî
teknoloji alanında yaptıklarıyla büyük başarılar elde
etmiş ve bütün dünyanın ilgisini Türkiye'ye çevirmiştir.
Aynı şekilde, üniversitelerimizin teknoparklarında gençlerimiz
bilişim, yazılım konusunda, mühendislik konusunda mükemmel
işler yapmışlardır. Yani, ben şunu söylemek istiyorum
arkadaşlarım: Türk gençliği yetenekli, Türk gençliği
akıllı, Türk gençliği vatanseverdir. Bizim, burada, 600
milletvekili, gençlerimizle ilgili daha fazla proje yapıp geleceğin
Türkiyesini onların inşa edeceğine onları ikna etmemiz
lazım. Biz Türk gençliğine güveniyoruz ve kendilerini seviyoruz.
Beni dinlediğiniz için de teşekkür ederim,
saygılar sunarım. (MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli vekiller, ben bütçenin geneliyle ilgili
olarak bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir
kere, şunun altını çizerek konuşmak lazım herhâlde:
Kötü bir konjonktürde bu bütçe hazırlandı. Biliyorsunuz, pandemiyle
birlikte başlayan, hatta daha arkadan söyleyecek olursak, 2008 krizinin
etkilerinin tümüyle ortadan kalkmadığı bir dönemde pandemiyle
karşılaşan dünya konjonktürü, gerçekten de bütçenin
uygulanmasıyla ilgili olarak uygun bir döneme işaret etmiyor.
Bunun da ötesinde, değerli arkadaşlar,
şunun da altını çizmek lazım: Biliyorsunuz, 2008 krizinin,
G20lerin birlikte davranması ve iktisat politikalarını
ortaklaştırmalarıyla büyük ölçüde etkileri
zayıflatıldı ve bir ölçüde de olsa 2008 krizini atlatabildi
dünya. G20ler bir anlamda davranışlarını senkronize
ettiği için, genişleyici para politikalarıyla talebin
artması biçimindeki bir iktisat politikasını krizle karşılaşmış
olan bütün dünyaya önerdiler ve gerçekten biz de o dönemde bunu yaptık ve
dolayısıyla da likidite artışı sonucunda arzın
tekrar karşılık vereceği bir noktaya getirildi bütün dünya
ekonomileri, Türkiye de öyle.
Yalnız, bu krizde biz yalnız kaldık
değerli arkadaşlar. Çünkü, 2008 krizinden ülkeler çıkarken
benzer bir anlaşma yapmadılar aralarında; herkes kendine göre bu
işten çıkmaya çalıştı veya
hatırlarsınız belki, çıkarken de kur savaşları
oldu bir süre için. Doğrusunu isterseniz, Türkiye o dönemde referans
noktasını kaybetti bir bakıma ve kendi içine döndü.
Hatırlar mısınız bilmiyorum ama 2011 itibarıyla
Sayın Cumhurbaşkanı, özellikle, ekonomide var olan,
geçmişte var olan serbest piyasa ekonomisinin birtakım
kurumlarını, bağımsız davranan kurumlarını
kendine bağlayarak yani bakanlıklara bağlayarak daha
merkezîleşen bir yönetim tercih etti. Dolayısıyla da benim
anladığım kadarıyla bu, zaten, bizim 2019da
karşılaştığımız pandemi krizinden önce de
bizi krize sürükleyen, bir adım ileri iki adım geriye iten bir süreci
büyük ölçüde oluşturmuştu.
Değerli arkadaşlar, şimdi, pandemiyle
ilgili
Bu kriz başlarken pandemi tabii ki büyük, olumsuz bir etki
yarattı ve Türkiye bu krizle nasıl baş edeceğini de çok
fazla bilemedi. Yani hatırlarsanız, IBAN numarası verilmesi
vesaire gibi, hiçbir devlette hiçbir hükûmetin yapmadığı
şeyler yapıldı ama sonunda şöyle bir fikre vardı bence
Hükûmet, dedi ki: Zaten ekonomi krizdeydi, pandemi bunu daha da kötü etti.
Müthiş bir üretim daralması olacak. Yani sorunun büyük ölçüde arzla
ilgili olduğu kanaatiyle ne yaptı? Yine kredi genişlemesi ve
parasal genişlemeyi tercih etti. Fakat değerli arkadaşlar,
mevcut bankacılık sistemi
Ki genellikle iktidar milletvekilleri ve
bakanlar Türkiyeyi yorumlarken özellikle özel kesim ve devlet arasında
hiçbir çelişki yokmuş gibi konuşurlar ama fiiliyatta
baktığımızda da bu işler böyle olmuyor
arkadaşlar. Nitekim Hükûmetin o dönemde özellikle bankalar
aracılığıyla artırdığı likiditeyi ne
yaptılar diye baktığımızda, sonucu söyleyeyim size:
Bankalar o sene yüzde 20 reel kâr etti, borsa yüzde 29 civarında reel
getiri verdi. Yani Hükûmetin verdiği likidite genişlemesi krediye
döneceğine ki bankalar bunu yapacaklardı- bankalar bunu
yapmadılar ve dolayısıyla da finansallaşma söz konusu oldu.
Bunu gören Hükûmet o yılın sonuna doğru aktif rasyosu diye bir
ceza mekanizması üretti ve bankalara Ya kardeşim, ben size likidite
sağladım, bunu krediye dönüştürün, üretime dönüşsün bu ve
bunu yapmadığınız takdirde de size ceza keseceğim.
dedi ve ceza kesti, böylelikle de bankacılık sektörünün bu kendi
politikasına uygun olmayan davranışını bir anlamda
ceza uygulayarak önlemeye çalıştı.
Değerli arkadaşlar -zaman hızla
geçiyor- bu pandemiyle birlikte ekonomik krizimizin ikinci aşamasında
bütün dünyada da olduğu gibi bir talep artışı oldu.
Değerli arkadaşlar, talep artışı, Hükûmet bu
ayrıntıyı düşünmedi, nedense bilemiyorum ama Hükûmetin
iktisatçıları
Bakan gitti mi buradan? Gitmiş galiba, neyse.
Değerli arkadaşlar, özellikle emek yoğun sektörlerde talep
artışı fiyat artışı olarak gerçekleşir,
sermaye yoğun sektörlerde ise talep artışı üretim
artışıyla beraber gider. Şimdi, dünyada bu pandemiyle,
aşı maşı meseleleriyle birlikte talep artınca iç
piyasada da enflasyon arttı. Çünkü bina ve dediğim gibi gıda
sektöründe özellikle, emek yoğun sektörler olarak burada, bu talep
artışı fiyat artışı olarak ortaya çıktı
ve bir enflasyon üretti. Öte yandan, aynı talep artışı,
sermaye yoğun sektörlere ise olumlu bir katkıda bulundu ve orada da
bir üretim artışı oldu ki bu sene beklediğiniz yüzde 10
büyüme de buradan kaynaklandı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu arada
şunlar oldu: Enflasyon ortaya çıkınca kurlar değer
kazandı ve Hükûmet esas itibarıyla bu işle
uğraşırken klasik yöntemleri uygulayamaz hâle gelmişti
çünkü döviz fiyatları yükseldiği zaman yapılacak işlerden
bir tanesi piyasaya döviz vermektir ama Merkez Bankasının dövizi
kalmamıştı değerli arkadaşlar. 128 milyar doları,
yine kurlar artmasın diye geçmişte harcadılar ve
dolayısıyla da öyle bir durum ortaya çıktı ki yeteri kadar
rezerv yok, bu durumda ne olacak? Bırakın gitsin. anlamına
gelebilecek olan yeni bir teori ortaya attılar. Yeni teori, esasında
ithal ikamesi politikaları bağlamında bir teoriydi yani
şunu öneriyordu: Efendim, ithalat pahalılaşacak; tamam ama
ithalat pahalılaştığı zaman, elimizdeki bütün imkânlarla
ithalatın yerine geçecek olan üretimi yapacak olanları
destekleyeceğiz ve böylelikle ithalata olan
bağımlılığımız kalkacak, ihracata yönelik
bir büyüme patikasına geçeceğiz diye düşündüler.
Değerli arkadaşlar, ben sol siyasetlerden
gelen bir insanım. Bu fikir, yani ithal ikamesi sayılabilecek olan
mesele, yani ülke ekonomisinin ithalata
bağımlılığının ortadan kalkması tabii
ki bizim de desteklememiz gereken bir meseledir -dün Sayın Bakanla
konuşurken bunu da bir ara konuşmuştuk- fakat değerli
arkadaşlar, 1960 ile 80 arasında ithal ikamesi politikaları
uygulandı, sonuçta ortaya ne çıktığını ben size
söyleyeyim: Bir; aşırı bir tekelleşme ortaya
çıktı, aileler büyük ekonomik güce sahip oldular; Koçlar,
Sabancılar burada çıktılar efendime söyleyeyim; ikincisi de
rahmetli Demirelin söylediği gibi 70 sente muhtaç bir bütçe ya da bir
devlet ortaya çıktı.
Şimdi, benzer bir hadise burada da
gerçekleşiyor. Ben 2 tane şey söyleyeceğim, bu programın
zayıf tarafı olarak 2 tane mesele var, bunlardan bir tanesi
şudur: İthalat azaldığı için ithalattan alınan
vergiler azalıyor değerli arkadaşlar. İthalattan
alınan vergiler bütçenin önemli bir gelir kalemidir. Dolayısıyla
da bütçe açığı giderek büyüyecek demektir. Bütçe
açığının büyümesi, arkadaşlar, zam demektir ve tekrar
enflasyon demektir.
İkinci olarak, kısa vadeli yabancı
borçlarımız, yabancı parayla aldığımız
borçlar var. 125 milyar dolar var önümüzdeki yıl ödememiz gereken, benim
görebildiğim kadarıyla. Bunların da bu kurlarla hesap
ettiğimizde, iç yükü çok müthiş artacak -Türk lirası cinsinden,
anlamında söylüyorum- bu da yine bize zam olarak dönecek diye
düşünüyorum.
Peki, ne öneriyorsunuz? diyebilirsiniz yani böyle
bir soru mantıklı olabilir. Biz 2 şey öneriyoruz; bir, müterakki
vergileri uygulamamız lazım yani çok kazanandan çok, az kazanandan az
vergi almamız lazım; ikincisi de ücretleri arttırmamız
lazım değerli arkadaşlar, asgari ücreti yükseltmemiz lazım.
Niye bunu yapmamız lazım? Sayın Bakanın verdiği güzel
Daha doğrusu, birçok siyasetçinin de paylaştığı bir
laf bu aslında, Aynı gemideyiz. lafı. Evet, aynı
gemideyiz, doğrudur ama değerli arkadaşlar,
bazılarımız güvertede, bazılarımız makine
dairesinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim.
Yani dolayısıyla da eğer gemi
batacaksa güvertedekilerin kurtulma ihtimali var ama
aşağıdakilerin yok. Dolayısıyla da bizim siyaset
olarak bir tercihte bulunmamız lazım: Aşağıdakilerden
yana mıyız, yukarıdakilerden yana mıyız? Biz diyoruz
ki: Aşağıdakilerden yana olmamız lazım çünkü
yukarıdakiler zorlanmazlarsa hiçbir şey yapmıyorlar değerli
arkadaşlar.
1960 ile 1980 arasında yüksek gümrük
duvarlarıyla koruduğumuz sanayi, Türkiye'de büyük bir
tekelleşmeye yol açtı ve tekelleşmeyle de enflasyonist bir ortam
oluştu, yıllardır uğraştık 2 dijitli, 3 dijitli
enflasyonlarla. Dolayısıyla da değerli arkadaşlar,
ücretleri arttırın ki bu yukarıdakiler zorlansınlar ve yeni
teknolojilere yatırım yapsınlar, aksi takdirde yeni
teknolojilere falan yatırım yapmayacaklar, ithalata konu olan
malları da üretmeyecekler.
Sürem bitti.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisinin yirmi
yıldır yapmış olduğu bütçelerin iki farklı
özelliği var: Birincisi, parlamenter sistem döneminde yapılan
bütçeler; ikincisi de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
adı altında yapılan bütçeler. İkisi çok farklı bir
anlayışla Parlamentoya getirildi. Birinci düzenlemelerde Parlamentoda
ve Plan Bütçe Komisyonunda son derece nitelikli tartışmaların,
değerlendirmelerin olduğu bütçeler yapılırdı.
Şimdi öyle değil, şimdi bütçeler saraydan paketle geliyor, Plan
Bütçede ve burada kayda değer hiçbir değişiklik olmadan geçiyor.
E, sıkıysa değiştirin. Niye? Çünkü sarayın sopası
var, asla değiştiremezsiniz. Bu, bütçenin hazırlanış
tekniği çok farklılaştı.
Bakın değerli milletvekilleri,
İngiltere'de 1215 yılında Magna Carta Sözleşmesi'yle birçok
nitelikli düzenlemeler yapıldı. Bunlardan en önemli olanlarından
bir tanesi de vergi toplama ve bütçe yapma yetkisi saraydan ve Kraldan
alınarak Meclise verildi yani sarayın ve Kralın
tiranlığına son verildi. Dokuz yüz yıl sonra siz yeniden
bütçe yapmayı tek adamın insafına ve saraya bıraktınız.
(CHP sıralarından alkışlar) Peki, ne oldu? Olan şu.
Atanmış bakanlar halka ve halkın vekillerine hesap vermekten
uzaklaştılar ve sonuçta "Siz izin vermeden söyleyebilir miyim
efendim? diyen bakanların elinde kaldı. O nedenledir ki halka ve
halkın vekillerine hesap vermeyen bakan, buraya gelip halkın vekiline
efelenebildi, bu çatı altında kabadayılık taslamaya
çalıştı ama dersini alıp gitti. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli vekiller, şimdi dövizde çok ciddi
hareketlilik var. Herkes dolara bakıyor, avroya bakıyor, sterline
bakıyor. Ya, bunlara bakmayın; Türk lirası savaşın ve
yokluğun eşiğinde olan Yemen riyali karşısında
değer kaybetti, Gana'nın, Haiti'nin, Orta Afrika Cumhuriyeti'nin,
Mozambik'in parası karşısında değer kaybetti; Türk
lirasının, karşısında değer kaybetmediği
hiçbir para birimi yok. Onun içindir ki vatandaşları ahlaksız
diye tanımlayan Numan Kurtulmuşa rağmen hangi parayı
bulursanız alın. Vatandaşa ahlak dersi vermeye kalkan
Oysa
yurttaşlarımızın onuru, şerefi, ahlakı, yüksek
erdemi o ahlaksız diyenlere çok daha önemli ahlak dersi verecek birikimde
ve yükseklikte. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdilerde, Avrupa kapıları
kapandığı için dönüp başka ülkelerden para devşirmeye
çalışıyorlar; Katardan, Birleşik Arap Emirliklerinden.
Acaba sıra şimdi kimde; Arabistanda mı, İsrailde mi,
Mısırda mı? Yok, yok; Suriyede, Suriyede, Suriyede.
Yakın zamanda Esada gitmek zorunda kalacaklar. Kapı kapı
dolaşıp para toplamaya çalışan bu iktidar başka
şey de yapıyor: Sözüm ona, el bebek gül bebek büyüttükleri FETÖyle
güya mücadele ediyorlar, IŞİDle mücadele ediyorlar. MİTin,
Emniyetin ve Genelkurmayın araştırmalarına rağmen, tek
kişinin imzasıyla Türk vatandaşlığına
geçilebiliyor. O imza kimin? Cumhurbaşkanının. 100ün üzerinde
FETÖ ve IŞİD mensubu yabancılara Türk
vatandaşlığı verildi, niçin? E, 250 bin dolar geliyor,
gayrimenkul alıyorlar, kasaya para giriyor. Sonra fark ettiler ki bunlar
IŞİD militanı, süratle onların mallarına el koyup
vatandaşlıktan gizli kapaklı çıkardılar.
Somutlaştıracağım, somut bir
örnek vereceğim: Şimdi, bir Irak vatandaşı var, Marwan
Salih Salih. Bu vatandaş Türk vatandaşlığına
alınıyor, İstanbulda ticaret yapmaya başlıyor ama
gelin görün ki 2019 yılında Amerikanın teröre destek verenler
listelerinde başı çekiyor, biz burada ona vatandaşlık verip
kimlik numarası verip ticaret yapmasının önünü açıyoruz.
Sonra ne oluyor? Farkına varınca, 5 Kasım tarihinde Polat
adıyla yeniden vergi numarası veriliyor ve o Polat
Dervişoğlu, bugün, İstanbulda aynı adreste, farklı
bir unvanla ticaret yapıyor, IŞİDe oluk oluk para
akıtıyor. Alın size IŞİDle mücadele, alın size
FETÖyle mücadele. Şu para nelere kadir, şu para uğruna ne tür
tavizler veriliyor, gelin görün. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, şimdi, başka
bir gerçeklik var, o da şu: Ya, ekonomi o kadar ilginç bir noktada
seyrediyor ki
Dünyada fikirleriyle, teorileriyle dünya ekonomisine yön
vermiş çok ünlü teorisyenler var, iktisatçılar var. Ya, acaba
Türkiyede uygulanan ekonomik model hangisine uyuyor diye açıp
baktım; Keynesten Adam Smithe, Karl Marxtan Fishere varıncaya
kadar bu ekonomistlerin, bu iktisatçıların ekonomi teorilerine
baktım; Türkiyeye hiçbiri uymuyor. xErdoğan ikide bir diyor ya Ben
ekonomistim, ben ekonominin kitabını yazarım. Aradım, öyle
bir kitap bulamadım; belki makaleleri vardır dedim, makalelerini de
bulamadım, sonradan anladım ki bu, Türk tipi başkanlık
sistemi gibi Türk tipi ekonomi modeli değil, Erdoğan tipi ekonomi
modeli. (CHP sıralarından alkışlar) Peki, bu ekonomi modeli
neye benziyor biliyor musunuz? Hekim gözüyle bir örnek vereyim: Başı
ağrıyanın kolunu kesmek, dişi ağrıyanın
bacağını kesmek gibi bir şey. Bilimden, akıldan,
izandan uzak bir ekonomik model. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, böyle bir ekonomik modelle Türkiye
tepetaklak gidiyor, vatandaşların önünü görmesi mümkün değil.
Vatandaşlar soruyorlar: Biz ne yapacağız? Ben de şunu
diyorum naçizane: Arkadaş, ne Cumhurbaşkanının ne
AKPlilerin, hele hele bu atanmış bakanların hiçbirinin sözünü
dinlemeyin; kendi ekonominizi, kendi bütçenizi kendi aklınızla, kendi
doğrunuzla oluşturun, zira bu AKPlilerin vereceği aklın
hepsi sizi yanlış yola götürür. Yirmi yıldır Türkiye'ye kan
kusturan bu anlayış maalesef iflasın eşiğine getirdi
bu güzelim ve yalnız ülkemi.
Şimdi, başka bir şey var, kürsüye
çıkan partili arkadaşlar, milletvekillerinin bir kısmı
diyor ki: Bütçe hayırlı ve uğurlu olsun. Ya, arkadaş, bu
bütçe benim yurttaşıma, benim garibanıma, benim fukarama
hayır getirmez. Bu bütçe onlar için vallahi de hayırsız bütçe
billahi de hayırsız bütçe. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama birilerine hayır getirir. Kime? Kol kola girilen mafyaya, çetelere,
yandaşlara hayır getirir ama onların da memlekete hayrı
yok. (CHP sıralarından alkışlar) Onun için, bunun hiçbir şekilde
bir getirisi yok. Çürümüş, lime lime dökülen bir iktidarın bu saatten
sonra Türkiyenin sorunlarını çözme şansı yok ama bir
şey var; ekonomik savaş ilan edildi. Ekonomik savaşa, bu halk
asla savaşınıza ortak olmayacak, sizin
başkaldırı olarak nitelendirip Savaş veriyoruz.
dediğiniz ekonominize en ufak bir katkı koymayacak. Başka bir
şey yapacak bu halk; bu halk, size bir savaş açacak, savaş
verecek ama demokratik yöntemlerle verecek, sandıkta size o hesabı
soracak ve gün gelecek o hesap sorulurken biz yurttaşlarımızla
birlikte o hesabı göreceğiz, Türkiyeyi ayağa
kaldıracağız, işte, o zaman o halkın iktidarına
Hayırlı olsun. diyeceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Sizin bu
hayırsız bütçenize Hayırlı olsun. dersek vallahi bu
vatandaşa haksızlık ederiz, vallahi metrelerce kuyrukta bekleyen
vatandaşlara haksızlık ederiz.
Değerli milletvekilleri, size de geliyordur;
iş arayanlar geliyor. Şimdi, bize başka bir şey için
geliyorlar, diyorlar ki: O büyük metropol belediyeleri halkın
desteğiyle aslanlar gibi aldınız ya, sosyal belediyecilik
yapıyorsunuz; ya, lütfen belediyeleri arayın da bizim mahallelerimize
ekmek büfesi kursunlar, ekmek büfesi. İstanbulda bir arkadaşıma
rica ettim, dedim ki: Ya, şu kuyruğa bir bakın, şöyle göz
kararı bir ölçün. Benim hatırım için 5 yere gitti, baktı;
her bir ekmek kuyruğunda en az 30 metreye, 40 metreye uzanan kuyruk var.
Vatandaşı bu hâle getirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL (Devamla)
Toparlıyorum.
BAŞKAN Selamlayın lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Teşekkürler.
Şimdi, dönmüşsünüz, o kuyruğa giren
vatandaşlarla alay ediyorsunuz. Ne diyorlar biliyor musunuz? İstanbul
Büyükşehir Belediyesinde bir AKPli Belediye Meclis üyesi: Ya, o
kuyruklara bakmayın, o kuyruğa girenler fotoğraf çekmek için o
kuyruğa giriyorlar. Hiç merak etme, senin ve sabıkalı partinin
fotoğraflarını bu halk ve biz çok iyi çekiyoruz, o
fotoğrafları gün gelince sizin yüzünüze vuracağız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 15inci maddede gruplar adına söz
talepleri karşılanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına söz
taleplerine geçiyoruz.
İlk söz, Kayseri Milletvekili Sayın
Mustafa Baki Ersoya aittir.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 15inci maddesi üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen
yüce Türk milletinin tüm fertlerini saygılarımla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin 4üncü bütçesi olma özelliğini taşıyan 2022
yılı bütçesi, dünyayı etkisi altına alan Covid-19
salgınının sağlık sistemlerindeki, sosyal hayattaki,
ekonomideki dengeleri altüst ettiği, cennet vatanımızda
doğal afetlerin peş peşe meydana geldiği ve hain terör
saldırılarının devam ettiği bir dönemde hazırlanmış
ve olağan zamanlı ama olağanüstü durumların bütçesidir. Tüm
bu olumsuzlukların karşısında yaşanan küresel ve
bölgesel gelişmeler Türkiye'nin birçok cephede hazır bulunması
gerektiğini zorunlu kılmıştır. Bu sebeple bu
yılki bütçemiz de bu idrak ve bu imkânla hazırlanarak Gazi
Meclisimizin takdirine sunulmuştur.
Değerli milletvekilleri, bundan tam beş
sene önce, 17 Aralık 2016da eli kanlı terör örgütü, bebek katili PKK
Türkiye'nin tam orta noktasında bulunan, huzurla, sükûnetle tanınan
şehrimiz Kayseri'de vicdanının pimini bir kez daha çekmiş
ve anasından, babasından, yârinden, evlatlarından uzakta Kayseri
1. Komando Tugay Komutanlığında vatani görevini yapmaktayken
çarşı iznine çıkan 15 Mehmetçikimizi şehit etmiştir.
Bu menfur saldırıda şehit düşen kardeşlerimize bir kez
daha Allah'tan rahmet, gazilerimize şifa, büyük Türk milletine ise tekrar
başsağlığı diliyorum. Acımız ve kinimiz ilk
günkü gibi diridir.
Bize bunları yaşatanlardan misli misli öç
almak için, cennet vatanımızdan hainleri temizlemek, kuzey
sınırımızdan güney sınırımıza,
Edirne'den Kars'a, yurdumuzun her bir karış toprağında
huzur ve sükûneti yeniden sağlamak için,
sınırlarımızı ve gönül coğrafyamızı
güvende tutmak için savunma sanayisi alanında yapılan
yatırımların tamamını desteklemekteyiz. Tüketen bir
toplum olmak yerine, üreten bir toplum olmalı, bu sebeple de
tarımı, sanayiyi desteklemeli, teşviklerle ve girdi
maliyetlerindeki düşüşlerle çiftçimizin, sanayicimizin yüzünü
güldürmeliyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarafsız, doğru ve objektif bir şekilde
dünyadan haber almak için, ülkemizin menfaatlerini, kamusal düzeni, toplumsal
dinamikleri ve meslek ahlakını ön planda tutarak sorumlu bir
yayıncılık anlayışıyla
çalışmalarını sürdüren emekçi medya çalışanı
ve işveren arkadaşlarımızın yüzünü de güldürmeliyiz.
Bildiğiniz üzere, RTÜK, uydu ortamından ve internet üzerinden
yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlardan ve de
kablolu yayınlardan her on yılda bir lisans ücreti talep etmektedir.
Zaten hâlihazırda girdi maliyetleri çok yüksek olan ve TÜRKSATa frekans
kira bedeli ödeyen medya kuruluşu işverenlerimiz bu durumda oldukça
zor bir matematikle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu
sebeple, RTÜK, lisans bedellerindeki teminat mektubu oranını
düşürmelidir. TÜRKSAT frekans tahsil bedelleri Türk lirasına
endekslenmeli ve bu tutar her yıl TEFE, TÜFE üzerinden güncellenmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifini olumlu değerlendirdiğimizi
belirtiyor, bütçemizin hayırlı ve bereketli olmasını
Cenab-ı Allahtan diliyorum.
Ayrıca, bütçe görüşmeleri döneminde
gayretli çalışmaları, şehrimizin eksiklikleri
noktasındaki tespitleriyle bizlere katkı sağlayan
Kayserimizdeki tüm il ve ilçe teşkilatlarımıza,
muhtarlarımıza, belediyelerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza
teşekkür ediyorum.
Genel Kurulumuzu saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına son
konuşmacı Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifinin 15inci maddesi üzerinde aleyhte konuşmak üzere söz
aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçe
görüşmelerinin artık sonuna yaklaştık. Yarınki
oturumla da bu görüşmeleri tamamlayacağız. Burada çok
konuştuk, bütçenin eksiklerini söyledik. Özellikle, dolardaki
artıştan sonra, dövizdeki artıştan sonra bu bütçeyi bir
yokluk bütçesi olarak tanımladık, üçte 1inin gittiğini söyledik
ama buna en uyan tariflerden bir tanesi bana göre de kuşa dönmüş bir
bütçe var önümüzde. Bu bütçeyle milletin dertlerine derman
olunamayacağını, sıkıntılarına çare
bulunamayacağını burada da söyledik. Ben bugün bu bütçe
görüşmelerindeki bu konuşmamda, bu bütçeden benim seçim bölgem
Trabzon ne alıyor, ne veriyorlar, ona bakacağım, onunla ilgili
biraz sizlerle fikirlerimi, düşüncelerimi paylaşacağım.
Şimdi, Trabzona baktığımız
zaman, AK PARTİnin iktidara geldiği 2002den beri vermiş
olduğu bir sürü, çok sayıda vaatleri var. Bazen AK PARTİ
Trabzona vaatlerini sunarken onu çok güzel ambalajlıyor, diyor ki mesela:
61 proje. Biz 61 dakikayı seviyoruz, 61i seviyoruz ya 61 proje diyor.
Bu projeyle beraber seçime giriyor ama seçim geçtikten sonra, aradan
yıllar geçtikten sonra bakıyoruz ki sadece projenin adı
kalmış, icraatlar yok, sözler tutulmamış. Mesela ben
hatırlıyorum, 2009 seçimlerinde AK PARTİnin 61 projesinde bir
çizgi film vardı, gerçekten güzel bir çizgi filmdi. Raylı sistem,
böyle, o kadar güzel süzülüyordu ki Trabzon'un sokaklarında -Trabzon'u
bilenler bilir- böyle, Uzun Sokakımızdan, böyle, Maraş
Caddemizden
Bugün vallahi Trabzon'da raylı sistemi boş verdik,
dolmuşların duracağı duraklar sıkıntılı,
insanların yürüyeceği yaya kaldırımları
sıkıntılı. Hele bir teleferik vardı, çok güzeldi;
Trabzon'u bilenler için söylerim, böyle, Boztepeden aşağı
teleferik süzülüyor, böyle, limana doğru iniyordu. E, bugün öyle bir
teleferiğimiz de yok. Bir Çömlekçi dönüşüm projesi
söylemişlerdi; 2009dan bugüne on iki-on üç yıl geçti, daha fazla bir
zaman geçti, hâlâ daha bitmedi, gittikçe de o projeyi küçültüyorlar.
Şimdi, ben asıl
Trabzon'a verdikleri mega
vaatler var; bunların bazılarına mega vaatler diyorlar. Vaat,
vaat ötesi, mega vaat, süper vaat; bunların böyle vaatleri var. Mesela,
bunlardan bir tanesi Güney Çevre Yolu Projesi. Her seçim dönemi, böyle,
pişirip pişirip önümüze getirirler. Güney Çevre Yolu gerçekten
Trabzon için olmazsa olmaz bir proje, sadece bir ulaşım projesi
değil, bir şehirleşme projesi, çok doğru bir proje ama
Güney Çevre Yolu Projesiyle ilgili uzunca yıllar Trabzon'da
konuşulur, AK PARTİ 2002den beri her seçim dönemi vadeder ama en son
yapılan şey, 57nci Hükûmet döneminde, zamanın Bakanı Sayın
Koray Aydın onun proje ihalesini yapmıştı ve bütçeye de bir
temsilî ödenek koymuştu. Ondan sonra, bugüne kadar geldiğimiz
bütçelerde Güney Çevre Yolumuz yok, Güney Çevre Yolumuz tozlu raflarda
bekliyor. Ben bu bütçede baktım, dedim ki: Güney Çevre Yolu Projemizle
ilgili bir şey var mı? Baktım ki yine unutulmuş.
Yine, bu bütçeye baktım; bizim, yine Trabzonun
olmazsa olmazı -aslında sadece Trabzonun değil, Türkiye için de
elzem- Trabzon-Erzincan demir yolu yani Trabzon Limanını ta dünyaya
bağlayacak, Orta Asyaya bağlayacak proje ama bu projeyle ilgili de
bir şey olmadığını gördüm.
Son bir şey daha söyleyeceğim yine AK
PARTİnin mega yatırımlarından; Plan Bütçede, Sayın
Bakanımıza, Sayın Varanka da söyledim. Trabzon için bir
yatırım adası sözünüz var, bunu Trabzonda çok dile getirdiniz,
çok söylediniz ben de gerçekten bu yatırım adası sözünüzü
tutmanızı istiyorum çünkü istihdama yönelik bir proje. Trabzonda çok
işsizlik var, belki o proje gerçekleşirse oradaki işsiz
gençlerimiz de iş bulma imkânına kavuşurlar ama ben
bakıyorum 2022 bütçesine, bu yatırım adası sözünüzü de
tutmadığınızı görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, Trabzonda şöyle diyorlar
arkadaşlar: Yahu Vekilim, ha bu Trabzonun 4 Bakanı var, bu 4
Bakanı varken bu Güney Çevre Yolu yapılmayacak da ne zaman
yapılacak? (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Vekilim, bu Trabzonun 4 Bakanı var, bu yatırım
adası şimdi yapılmayacak da ne zaman yapılacak. diyorlar.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Trabzonda
diyorlar ki: Bu Trabzonun 4 Bakanı var, bu Erzincan-Trabzon demir yolu
ne zaman yapılacak, şimdi yapılmayacak da ne zaman
yapılacak? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ben de diyorum ki: Biz geliyoruz, biz; biz geleceğiz,
demir yolunu da yapacağız, Güney Çevre Yolunu da
yapacağız, yatırım adasını da biz
yapacağız.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına söz
talepleri karşılanmıştır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Peki, 60a göre sadece bir dakika size
söz veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Şanlıurfada cezaevinde tutulan 25inci ve
26ncı Dönem Milletvekili Behçet Yıldırımın Türkçe
öğretmeni olan eşi Mukadder Yıldırımın
açığa alındığına ve iktidarın bu
haksızlıktan, hukuksuzluktan ve zulümden vazgeçmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
25inci, 26ncı Dönem Milletvekilimiz Behçet
Yıldırım 3 Kasımda gözaltına alınmış,
sekiz günlük gözaltından sonra tutuklanmıştı; şimdi
Urfa Cezaevinde tutuluyor. Bu sabah yeni bir gelişme oldu, Türkçe öğretmeni
olan eşinin açığa alındığını
öğrendik. Sebep mi? Sebep: 2015 yılında yapmış
olduğu bir sosyal medya paylaşımı. Sosyal medya
paylaşımında şu var: Yani trajikomik gerçekten bir
karikatürde Ayna ayna söyle bana. Sen, En güzeli kim. diyen aynaya. Ayna
Sen. deyince aynayı danışmanım yapın.
paylaşımı da Cumhurbaşkanına hakaret
sayılmış ve bu sabah okula, normal görevine giderken -iki gün
önce zaten soruşturma başlatılmıştı-
Açığa alındınız, evinize gidebilirsiniz. dendi.
Hakikaten, bunun karşısında her zaman söylediğim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tamamlayacağım.
Yani, kötülükte sınır tanımıyor
bu iktidar. 2015 yılındaki bir sosyal medya
paylaşımını
Eski bir milletvekilinin eşini de
sırf bir paylaşım sebebiyle açığa alıyor. Gözaltına
alınırken ilkokul çağındaki çocuğunu da kafasına
silah dayayarak kolluk gücü aramıştı. Kişilere ve
siyasetlere duydukları öfke ailelere, neredeyse aşiretlere yöneldi.
Kabile devletlerinde bile bu kadar olmamıştı.
Bu haksızlıktan, bu hukuksuzluktan, bu
zulümden vazgeçin diyorum. Bu kötülüğünüz sizi bitirdi, hâlâ
uyanmadınız mı demek istiyorum ve tabii ki Mukadder
Yıldırımı görevine iade edin, Behçet
Yıldırımı serbest bırakın demek istiyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Şimdi on dakika süreyle
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Bülbül
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
20nci Millî Eğitim Şûrasının
128 tavsiye kararının en dikkat çekici kararı ana
sınıfına din dersi tavsiyesiydi. Bu aslında çocuklara
karşı işlenmiş bir hak ihlali ve bir suçtur. Bu
gidişle 21inci Şûrada kundaktaki bebeğe, 22nci Şûrada
da ana rahmindeki cenine din dersi verilecek herhâlde.
Antalyaya neden demir yolu hizmeti getirilmiyor?
Gazipaşadan Kaşa kadar 500 kilometrelik mesafe; aslında kara
yolu dikkate alındığında, demir yolu doğa
tahribatı daha az ve ulaşımı hızlı olan bir
yöntem olmasına rağmen Antalyada demir yolu hizmeti neredeyse
sıfır durumunda. Turistik bölge olan, dünyanın dikkatini çeken
böylesi bir ile demir yolu hizmeti neden yapılmamaktadır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
Yok.
Sayın Girgin
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bodrum, Milas, Yatağan, Menteşe, Ula ve
Köyceğiz bölgelerindeki vatandaşların arazilerine
kamulaştırma şerhi konarak buralara rüzgâr türbinlerinin
dikilmesi planlanmıştır. Enerji kaynak alanları
belirlenirken kurum ve kuruluşların görüşleri
alınmış mıdır? Muğlanın yüzde 68i orman
alanı olması nedeniyle enerji kaynak alanı belirlenen
alanların ne kadarı orman arazisinde kalmaktadır? Kaynak
alanlarında kalan zeytin alanları hakkında 3573 sayılı
Kanun kapsamındaki hükümlerle değerlendirme yapılmış
mıdır? Doğal sit ve arkeolojik sit alanları var
mıdır? Varsa kaç hektarlık alan koruma kapsamındadır?
YEKA alanları ve bu alanlar içinde belirlenen türbin
noktalarının çevreyle olan meskûn, tarım, turizm, korunan
alanlar, kıyı ve benzeri analizleri yapılmış
mıdır? Bu analizlerin yapıldığı bir rapor var
mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, camilerimiz ve Kuran kurslarımızda boş kadro
kalmamalıdır, vekil imamlık ve fahri öğreticilik
uygulamasıyla da boşluk doldurulmaya
çalışılmamalıdır. Vekil imam ve fahri öğretici
olarak çalışanlar ücret ve özlük hakları bakımından
mağdurdurlar. Bu nedenle, boş olan camilere ve Kuran kurslarına
kadrolu atama yapılmalı, Diyanet İşleri
Başkanlığında çalışanlar arasındaki
farklılıklar giderilmelidir.
Okullarımızda eksik olan kadrolar kadar
öğretmen ataması yapılmalıdır. Vekil öğretmenlik,
ek ders ücret karşılığı öğretmenlik gibi uygulamalara
son verilmelidir. Öğretmenler arasında sözleşmeli, kadrolu
öğretmen ayrımına da son verilmelidir. Öğretmen
açığı kadar kadro açılarak kadrolu öğretmen
ataması yapılmalıdır. Öğretmenlik mesleğinin
itibarı ve geleceği için öğretmenlik kariyer mesleği hâline
getirilmeli, bunun için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Öğretmenlerin özlük hakları iyileştirilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özen
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
Sorum Maliye Bakanına. Siz, bütçe
hazırlanırken bakan değildiniz; umarım bu bütçeyi de
uygulayabilirsiniz. Bütçe hazırlanırken dolar 9,27ydi, şimdi 15
TLyi geçti yani bütçeniz kadük oldu, yarıya düştü.
Halkımıza, tarıma, işçiye ve memura vereceğiniz
destekleri, maaşları nasıl vereceksiniz? Tahminimiz, maaşları
artırmayacaksınız çünkü para yok. Yeni ek bütçe yapacak
mısınız? Yapmayacaksanız bütçeyi nasıl savunuyorsunuz;
sahip çıkabiliyor musunuz; sihirli bir formülünüz var mı?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Çelebi
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Depremle yaşamak zorunda olan ülkemizde can
güvenliğimiz için şantiye şefliği anahtar
konumundadır. Bir mühendisin, mevzuatta izin verildiği gibi 30 bin
metrekareye kadar 5 ayrı işin şantiye şefliğini yapma
şansı yoktur. Ülkemizde pek çok projede kâğıt üzerinde
şantiye şefliği uygulaması yapılmaktadır. Gelin,
bir deprem ülkesi olarak bu utanç verici duruma son verelim; mevzuat
düzeltilsin, her şantiyeyi bir şef yönetsin çağrısında
bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kemalbay
Yok.
Sayın Güzel
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiyede KOBİlerin
dağılımına bakıldığında farklı
bölgelerin kalkınması ve çevrenin korunması dikkate
alınmamış, bu da iç göçe neden olmaktadır. Bu konuda
aldığınız bir önlem var mıdır? Son iki
yıllık süreç içerisinde kaç KOBİ kapanmıştır,
kapanma sebepleri nelerdir?
TÜBİTAK fonlarının
dağılım kriterleri nelerdir?
THYye devlet ne kadar para akıttı?
2002den bugüne dış ülkelerden, Avrupa fonlarından ne kadar
finansal kredi aldı; bunlar hangi projeler üzerinden alındı?
Hazine garantili yollara son iki yılda ne
kadarlık garanti ödemesi yapıldı?
Evrensel Hizmet Fonunda son iki yıl içerisinde
ne kadar para toplanmıştır; bu para nerelere
harcanmıştır, detaylı kullanım tablosu nedir?
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Türk lirası sadece dolar ve
euro karşısında değer kaybetmiyor. Kuzeydoğu
komşumuz olan Gürcistandan 2006 yılında 100 lira verip 140 lari
alıyorken Artvinle biraz önce telefonla konuştum- dün
itibarıyla 100 lira verip 18 lari alınıyordu, biraz önce
aldığım bilgiye göre de 15 lari alınıyor. Bu konuda ne
düşünüyorsunuz Sayın Bakan? Yani Gürcistan larisinin Türk lirası
karşısında değer kazanması ve bunun yanında, Türk
vatandaşları -göçün tersine dönerek- daha önceden benzin almak için o
tarafa gidiyorlardı, şimdi Gürcistan vatandaşları bu tarafa
geliyor; Türk lirasının bu şekildeki bir değer kaybı hem
de Gürcistan larisi karşısında, sizi üzmüyor mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, Komisyon
Buyurun Sayın Bakan.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Teşekkür ediyorum.
Bu bütçenin odağında
insanımızın refahı ve güçlü ekonomiyle
kalkınmış, modern Türkiyenin inşası vardır.
Bütçede temel önceliğimiz, toplanan gelirlerin
vatandaşlarımıza hizmeti esas alan bir anlayışla
kullanılmasıdır. Nitekim, yoksullukla ve gelir
dağılımı eşitsizliğiyle mücadele her zaman temel
önceliklerimizden biri olmuştur ve ekonomik büyüme, geniş
altyapı yatırımları ve kapsayıcı politikalar
sonucu ülkemizde yoksulluk, sosyal refah, gelir dağılımı ve
insani gelişmişlik anlamında önemli ilerlemeler
sağlanmıştır.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Nasıl
sağlanmıştır ya?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Aynı amaçla 2022 yılında eğitim bütçemizi
29,4 artışla 273,5 milyar liraya; Sağlık
Bakanlığı ve yükseköğretim kurumları döner sermayeleri
ile Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık harcamaları
da dikkate alındığında sağlık sektörüne
ayrılan toplam kaynağı yüzde 27,8 artışla 304,6 milyar
liraya; sosyal yardım harcamaları için ayrılan kaynağı
yüzde 28,3 artışla 104,2 milyar liraya çıkardık.
Ayrıca, Gençlik Programına tahsis edilen kaynak 876,2 milyon liraya,
Kadının Güçlenmesi Programına ayrılan kaynak 943 milyon
liraya, çocukların korunması ve gelişiminin sağlanması
programına ayrılan kaynak 5,3 milyar liraya
çıkarılmıştır. Bütçemiz tüm
vatandaşlarımızın refahını amaçlayan insan
odaklı bir bütçedir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Böyle
anladığınız için ekonomi düzelmiyor.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Gene, reel sektör desteklerine 2022 yılında da devam
ederek özel sektörle büyüme stratejimizi sürdüreceğiz. Bu kapsamda reel
kesim destekleri için bütçemizden 68,9 milyar lira kaynak ayırıyoruz.
Bütçeden İstihdam Programına ise 44,6 milyar lira doğrudan
kaynak ayırıyoruz. Bu kapsamda, üretim ve istihdamın
desteklenmesi amacıyla Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenmesi gereken 35,2
milyar lira tutarındaki işveren primini bütçemizden karşılıyoruz.
Diğer taraftan, KOBİlerimize KOSGEB
aracılığıyla destek olmak amacıyla bütçeden 1,8 milyar
lira kaynak tahsis edilmiştir. Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımızca yatırımı ve istihdamı
artırmaya yönelik olarak 2,9 milyar lira teşvik veriyoruz. Kredi
Garanti Fonu aracılığıyla yatırımcıları
desteklemeye devam ediyoruz. Bu destek için 2022 yılı bütçesinde 6,2
milyar lira kaynak ayırıyoruz.
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinde yatırımlara ayırdığımız
kaynakları önemli düzeyde artırdık. 2021 yılında 113,3
milyar lira olan yatırım ödenekleri 2022 yılında 147,6
milyar liraya ulaşmıştır. Bu kapsamda, yüksek katma
değer yaratan, istihdamın artırılmasına ve cari
açığın azaltılmasına katkı sağlayan, özel
sektör yatırımlarının üretken kapasitesini yükselten kamu
yatırımlarını da hayata geçirmeye devam edeceğiz.
Göç istatistikleri ve hayat tablolarıyla ilgili
de bir bilgi arz edeyim. Hayat tabloları ve göç istatistikleri
hesaplanırken ölüm verisi kullanılmaktadır. Ölüm
istatistiklerinin elde edildiği kurumların idari kayıtlardaki
çalışmalarının henüz tamamlanmamış olması
nedeniyle, Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri 2020 Haber Bülteni
yayımlanmamıştır. Hayat tabloları ve göç
istatistikleri de Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri 2020 Haber
Bülteninin yayımlanması sonrasında kamuoyuyla
paylaşılacaktır.
Arz ediyorum.
BAŞKAN 15inci maddeyi
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) 15inci maddenin
oylamasından önce bir yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Peki.
15inci maddeyi oylarınıza sunmadan önce
yoklama talebi var, yoklama talebini karşılayacağım.
Sayın Altay, Sayın Bayraktutan, Sayın
Yeşil, Sayın Karabıyık, Sayın Özkan, Sayın Ünlü,
Sayın Şahin, Sayın Gökçel, Sayın Kılınç,
Sayın Kayışoğlu, Sayın Emecan, Sayın
Berberoğlu, Sayın Gürer, Sayın Zeybek, Sayın Tanal,
Sayın Özdemir, Sayın Şevkin, Sayın Özcan, Sayın
Girgin, Sayın Erbay.
Üç dakika süre veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.47
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.57
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 38inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin 15inci maddesinin oylamasından önce, istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Pusula veren sayın milletvekillerinin salondan
ayrılmaması rica olunur.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN - 15inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde kabul
edilmiştir.
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
16ncı maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 16- (1)
Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
(2) Türkiye
Büyük Millet Meclisi ile ilgili hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı, Sayıştay Başkanlığı ile ilgili
hükümlerini Sayıştay Başkanı, düzenleyici ve denetleyici
kurumlara ilişkin hükümlerini kendi kurulları ve/veya kurum
başkanları yürütür.
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, Sayın Bakan,
değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizi
seyreden kıymetli Türk milleti; yoksulluk ve yolsuzluğun bütçesi olan
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 16ncı maddesi
üzerinde söz almış buluyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Eğitim, doğal imkânları
sınırlı ülkeler için son derece elzemdir. İyi bir
eğitim insanlık hakkıdır. Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener Eğitim, bir insanın doğduğu
yeri kaderi olmaktan çıkaran bir fırsat ve kendi hayatı
üzerindeki söz hakkıdır. der. Eğitime ulaşmada her vatandaş
eşit olmalıdır. On dokuz yıllık AK PARTİnin tek
hesabı bir sonraki seçimi almak için ne yapılması gerektiği
tarzında olmuştur. Üç yılda bir Eğitim Bakanı, bir
buçuk yılda bir de eğitim programı değişmiştir.
Öğretmenler, eğitimin omurgasıdır. Kendisini iyi
yetiştirmiş bir öğretmen öğretmenlikten başka, daha
öteye bir şeydir. Hükûmet, cari ideolojisine karşı çıkan
bir öğretmene de adil davranmalıdır, on beş-yirmi yıl
sonra ne olacağı belli olmaz.
Öğretmenler, ülkemizde geçinebilecek bir ücrete
sahip olmalıdırlar. Etkili bir kariyer planlaması
yapılmalıdır. Müdür olacak birisinin başka kariyerleri de
örneğin lisansüstü çalışmaları olmalıdır.
Öğretmenlerimiz maaşta OECD ortalamasının daha
altındadır, daha fazla öğrenci okutmaktadır ve
sınıflarımız daha da kalabalıktır. Şu anda
devletin yetiştirdiği 450 bin öğretmen kapıda öğretmen
olmak için beklemektedir, her yıl da 50 bin öğretmen
yetiştiriyoruz. Bunun yanında, 140 bin kadar öğretmen kadrosunun
boş olduğundan bahsedilmektedir.
Öğretmenler ne iş bulurlarsa yapıyorlar,
çalışıyorlar, iş bulamazlarsa da intihar ediyorlar.
Ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen
diye Hükûmetin yarattığı kadro çeşitleri bir nevi
öğretmenler üzerinde sömürü sistemi oluşturmuştur. Bu, bizim
öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin pürmelalidir, Kemal
Sunalı rahmetle anıyorum.
New York Üniversitesinden Profesör Doktor Selçuk
Şirin, okul öncesi eğitimin çok önemli olduğunu ve bu gruptaki
açılacak bir okulun üniversite açılmasından daha da önemli
olduğunu dile getirmektedir. 3-5 yaş arasında okullaşma
oranı OECD ortalaması yüzde 83 iken, bizde yüzde 39dur. Okul öncesi
eğitim eğitimin en önemli ayağıdır. Okul öncesi
eğitime devam edenlerde okul terk oranı daha azdır ve bunlar
daha da başarılı olmaktadır. İlk ve ortaöğrenimde
17 milyon öğrenci eğitim görmektedir.
Peki, çocuklarımızın bu konudaki
başarısı nedir? PISA sınavları 38 tane OECD ülkesinin
çocuklarını tartmaya yarayan bir terazidir. Bizim
çocuklarımız da oraya girmektedir ve bu hamasete yer bırakmıyor.
2003 yılında Türk çocukları OECD ülkeleri arasında, PISA
sınavlarında 35inci iken, 2015te 50nci sıraya
düşmüştür, 2018de tekrar 40ıncı sıraya yükseldik.
Öyle ki bazı ülkeler sistemini PISA sınavları sonuçlarına
göre ayarlamaktadırlar. 17 yaşındaki gençlerin başarılarını
gösteren üniversite alan yeterlilik sınavları vardır.
Çocuklarımızın maalesef, 2021 yılında bu alanda
başarısı yüzde 17 olmuştur. Bu, bizim liselerde
yetiştirdiğimiz çocuklardır, hepsi aynı ülkenin
insanlarıdır ve aynı sınava girmişlerdir. Eğitimdeki
performansımız ortadadır.
Ülkede gençler dört başı mamur bir
eğitim almalıdır. Örneğin, din adamı felsefeye hâkim,
Arapça yanında başka dil bilen, mükemmel eğitimli insanlar
olmalıdır. Din insanları bilgi ve vicdanlarıyla
konuşan âlimler olmalıdır, siyasetin kuklası değil.
İnsan gücü planlamasında inanılmaz
bir başarısızlığımız var. Ülkemizde ara
insan gücü yetiştirmede yetersizlik var, gelişmiş ülkeler de
bunun farkındadır. Meslek eğitimi pek çok Batı ülkesinde
yüzde 60-70 seviyesinde iken bizde yüzde 43 civarındadır. Genç
işsizlikte kısa sürede sonuç almanın yolu meslek
eğitiminden geçmektedir. İş yerleri kalifiye, yetişmiş
insan gücü arıyor. Devlet bu liselerdeki çocuklara sigorta yaptırmalı,
bir miktar cep harçlığı bırakmalı ve kendilerine
saygı gösterecek iş yerlerinde staj hazırlamalıdır.
Sayın Şenol Sunat altı gün önceki
konuşmasında, meslek lisesi mezunlarının yüzde
40ının iş bulabildiğini, oysa ilkokul mezunlarında bu
sayının yüzde 50 olduğunu söylemiştir. Bunun daha da hazin
tarafı, bunların kendi alanlarıyla ilgili sadece yüzde 6sı
iş bulabilmektedir, geri kalanı iş bulamamaktadır. Meslek
okullarına giren çocukların ancak yüzde 60-65i mezun
olmaktadırlar.
Eskişehir Organize Sanayi Yönetim Kurulu
Başkanı Kaynakçı, tornacı bulamıyoruz. dedi. Ne
yapıyorsunuz? dedim, Bunun için kurslar açıyoruz, kursun sonunda
bunları işe alıyoruz. dedi. Ne kadar ücret veriyorsunuz?
dedim, 6 bin lirayla başlatıyoruz. dedi. Peki, üniversite
mezunları ne kadar alıyor? dedim, 3 bin lira, 4 bin lira para
alıyorlar. dedi. Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu
Başkanlığı gibi bazı sanayi bölgeleri devletten ümidi
kestiler, kendi meslek okullarını açtılar ve kendi
ihtiyaçları olan elemanları yetiştiriyorlar. 2021
yılında devlet bu okullara yardımda bulundu. Bunun 2020den
farkı ne kadar biliyor musunuz? Sadece yüzde 7. Bu Zam yaptım.
demek için verilmiş bir paradır.
15-19 yaş aralığında Türkiye'de
okullaşma oranı yüzde 69 iken OECD ortalaması yüzde 84tür.
Ülkemizde 6-14 yaş okullaşma oranı yüzde 99 iken bu oranın
daha sonra düşmesi eğitime erişimde sıkıntı
olduğunu göstermektedir.
İki yıl önce Eskişehir merkezde ikili
temel eğitim veren okul sayısı 28 iken, bugün 34e
çıkmıştır. Eskişehir'in 50 bin nüfuslu bir semti olan
Emek Mahallesinde bir lise yoktur ve yıllardır
yapılmamıştır. Ülkemizde temel eğitimin eksiksiz
tamamlandığı 2 ilden 1i Eskişehir'dir.
Ülkemizde iyi bir insan gücü planlaması ve
eğitimi olduğunu söyleyebilir miyiz? Son yıllarda yapılan
üniversitelerle düşük kalite, yaygın bir eğitim sağlama
düşüncesi AK PARTİ'nin bir ideolojisidir. Nüfusumuzun yüzde 9,8i
yükseköğrenime devam etmektedir. Bu oran Amerika Birleşik
Devletleri'nde yüzde 6, İran ve Güney Kore'de ise sadece yüzde 4tür. Bir
tarafta ara insan gücü arayan iş dünyası, diğer tarafta iş
bulamayan yükseköğrenim mezunları; Türkiye'nin çelişkileri.
Dünyanın değişik üniversitelerinde
değerlendirme kuruluşları vardır. 2002de bir rankinge
göre ilk 300de 5 üniversitemiz varken QS World University Rankingse göre
2020de ilk 500de sadece 1 üniversitemiz vardır. AK PARTİ
hükûmetleri üniversiteleri işsizler için bekleme salonu olarak
kullanmaktadır, sığ bir eğitim verilmektedir, ideolojik
mülahazalarla ülkenin itibarlı üniversiteleri
itibarsızlaştırılmaktadır. Günümüzde yükseköğrenim
kurumlarımızın kısa tarifi şudur: Çok öğrenci, az
eğitim, dört yıl oyalan, sonra Allah kerim.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
yükseköğrenim planlaması ve eğitim olduğunu söyleyebilir
miyiz? İYİ Parti Eğitim Politikaları
Başkanlığında çalışan bir bilim
adamının doktora üzerinde dünyada geniş
çalışmaları vardır. İskandinav ülkelerinden biri onu
davet etti. O İskandinav ülkelerinde normal kadrolarda doktoralı
insanlar istihdam edilirse çok fazla kazanç olacağını gördüler
ve bizim bilim adamımızdan yardım istedi. Bizim bilim
adamımız orada yaptığı incelemelerin sonunda gördü ki
o İskandinav ülkesinin doktoralı öğrenci yetiştirmeye insan
kaynakları müsait değil, ona önerisi dışarından
öğrenci getirmesi şeklinde oldu. Şu anda da bizim
çocuklarımız maalesef yurt dışına gidiyorlar.
Ülkemizde doktora düzeyinde eğitim alanların oranı binde 2yken
OECD ülkelerinde bu yüzde 1,3tür. Bu veri ülkemizin insan kaynağı
olmasına rağmen bundan yararlanamadığını
göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde iyi bir
doktora eğitimi ve planlaması olduğunu söyleyebilir miyiz? On
dokuz yıllık AK PARTİ yönetimi ülkemizde eğitimde ciddi bir
fırsat kaybına neden olmuştur. Kaybedilen yalnız
eğitim mi? Ülkenin refahı, insanların zenginleşmesi,
mutlulukları ve pek çok şey. Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener Türkiyenin kaynakları, 83 milyona kaliteli
eğitim vermeye de yeter, dünyanın en ileri bilim merkezini kurmaya da
yeter, Türkiyeyi PISA testlerinde ilk 10 sıraya sokmaya da yeter,
Türkiyenin en büyük 10 ekonomi arasına girmesine de yeter. Sorun,
kaynaklarımızın olmaması değil, devleti yönetenlerin
sorunlu olmasıdır. der.
Eğitim ülkeyi başarıya götürecek en
önemli faktörlerden biridir. Bizim gibi, doğal kaynakları olmayan,
fazla toprakları olmayan bir ülke için en önemli fırsat entelektüel
kapasitemizi artırmaktır. AK PARTİ ülkenin yirmi
yılını heba etti, çocuklarımızın gözü yurt
dışında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bir ülkenin
gençlerinin yüzde 75inin gözü yurt dışına çıkmakta ise bu
ülkede artık geriye bir şey kalmış mıdır?
Şu günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
dillerde dolaşan, benim daha önce düşündüğüm bir fikri
pekiştirdi. AK PARTİnin çalışmaktan, iyilikten,
kalkınmaktan ve yükselmekten yana hiçbir kaygısı yok; şu
ana kadarki icraatların hepsi de maalesef bunu gösterdi. AK PARTİnin
yeni ninnisi: Yatırım, istihdam, üretim. Bakalım, bu ninni
nereye kadar gidecek?
Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum. Biraz
önce sosyal medyadan öğrendiğimize göre, kamu bankalarında
sermaye artışına karar verilmiş. Bir; bu, doğru mudur?
İki; doğru ise hangi ihtiyaçtan kaynaklanmıştır?
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Olcay Kılavuz.
Buyurun Sayın Kılavuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında
bizleri izleyen yüce Türk milleti; sizleri saygıyla selamlıyorum.
İnternet ve internet tabanlı sosyal medya
mecraları, gençlerimiz başta olmak üzere, tüm
insanlığın istifade ettiği dijital ortamlardır. Bu
teknolojik imkânlar, insanlara büyük kolaylıklar sağladığı
gibi, birey ve toplum açısından çok sakıncalı
durumların da kaynağı hâline gelebilmektedir. Bugün, dijital
platformlarda, daha fazla tık uğruna mizah adı altında
yayın yapan bazı programlar, Türk milletinin her değerini
ayaklar altına almakta ve şahsiyetsizleştirmenin önünü
açmaktadır. Mizahın izahı olmaz. diyerek her türlü küfrü
savurmak ve ahlaksızlığı savunmak rezilliktir.
Parasıyla değil mi? diyerek bu programları
normalleştirmek tükenmişliktir. Aşağılık bir
şovmenin sunduğu programda sunucu ve izleyici birbirine küfürler
savurmakta, edep ve hayâ duyguları saldırıya
uğramaktadır. Bunlar, arsızlığın,
ahlaksızlığın, çürümüşlüğün
konuşanlarıdır; bunlar, seviyesizliği, iğrençliği
ve sefilliği ekrana taşıyanlardır.
Unutulmamalıdır ki, bu ülkenin harcında, milyonlarca
şehidin selsebil ettiği mübarek kanı, anaların,
babaların, gelinlerin sicim sicim akıttığı
gözyaşı vardır. Türkiye, şerefi ve namusu için
dövüşenlerin memleketidir; Türkiye, hiçbir değere saygısı
olmayan, neme lazımcı konfor meraklılarının ve rating
maymunlarının ayar vereceği, zehir kusacağı, format
atacağı bir ülke değildir, hiçbir zaman da olmayacaktır. Bu
ülkede yaşayan herkesin, bu ülkenin şerefli tarihine, kutlu
mirasına ve yüce Türk milletinin değerlerine saygı duyması
mecburiyettir.
Bu sebepten, dijital terör olarak
adlandırdığımız, zararlı içerik üreten
YouTuberların ve bu tür programların engellenmesine yönelik
çalışma ve yaptırımlar geciktirilmemelidir. Türk aile
yapısını ve değerlerimizi hedef alan yayınlar,
basın özgürlüğü adı altında değerlendirilmemelidir;
dijitalleşme, kültür buhranı ve medeniyet bunalımına
sebebiyet vermemelidir. Türk milletinin izzetini korumak ise devletimizin asli
vazifesidir. Bu gerçeklerle, millî kültüre ve Türk gençliğine yönelik
çalışmalar artırılmalı. Geleceğimizi ve
ideallerimizi gençlerimizin inşa edeceğine gönülden inanıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk gençliğinin de bizlerden talep ve beklentileri
vardır. Terör irtibatı nedeniyle ilişiği kesilenler hariç
olmak üzere, eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalan
gençlerimize yönelik öğrenci affı getirilmesi yerinde olacaktır.
Tecil yaşının 29dan 22ye çekilmesi nedeniyle 500 bini
aşkın gencimiz bedelli askerlik hakkını kaybetmiştir.
Gençlerimiz bedelli affının çıkarılmasını
beklemektedir.
Cana kastetmemiş, yaptıkları kural
ihlalleri nedeniyle ehliyetlerine el konulmuş, ekmeğini şoförlük
yaparak kazananlara da ehliyet affı çıkarılmalıdır.
Jandarma, subay ve astsubay alımlarında olduğu gibi, belirlenen
kontenjan dâhilinde eğitim süreleri dikkate alınıp emeklilik ve
yıpranma payı düzenlemesi yapılarak POMEM alımlarında
da 32 yaş şartı uygulanması yerinde olacaktır.
Yükseköğrenim yurt ücretlerinin makul seviyeye
düşürülmesi, öğrenim ve katkı kredilerinin geri ödemelerinde
faizlerin kaldırılması oldukça önemlidir.
Türk insanının sağlığı
adına fedakârca görev yapıp özveri destanları yazan
sağlık çalışanlarımızın tümünü kapsayacak
mali düzenlemelerin yapılması beklentiler arasındadır.
Ayrıca, tüm kamu çalışanlarımızı kapsayacak
şekilde 3600 ek gösterge çıkarılmalı, asgari ücretten vergi
alınmamalı, EYTyle ilgili çalışmalar
tamamlanmalıdır.
Terörle mücadelede en ön safta yer alıp
teröristlerin korkulu rüyası olan kahramanlarımız, güvenlik
korucularımız, maaşlarının yükseltilmesini ve korucu
kanununun çıkarılmasını beklemektedirler.
Sanayimizin ara eleman ihtiyacı
bulunmaktadır. Ara elemanın da ana personel olduğu gerçeği
göz önünde bulundurularak mesleki eğitimin teşvik edilmesi stratejik
öneme sahiptir. Meslek ve teknik liselerimizin sayısını ve
niteliğini artırmak, mesleki eğitim merkezleri ile sanayi
arasında iş birliğini sağlamak nitelikli eleman
eksikliğimizin giderilmesi hususunda önemli katkılar sunacak.
SMA hastalığı canımızı
yakmaya devam etmektedir. İlaç ve tedavi maliyeti hususunda desteklemeler
artırılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; seçim bölgem olan Mersin, Türkiyenin öncü, marka ve yüksek
değer ihtiva eden şehirlerinden biridir. Bu kapsamda, Mersinin
tarımsal gücü yükseltilmelidir; gübre, yem, tohum, mazot, elektrik gibi
girdi maliyetlerinde ve özellikle limon üreticilerimize destek ve
teşviklerin artırılması gerekiyor. Yapımı devam
eden baraj ve göletlerin tamamlanması, hazine arazilerinin üreticilerimize
tahsisi oldukça önemlidir.
Kara, deniz ve demir yolları
taşımacılığının kavşak
noktalarından olan Mersinde bölgesel havalimanı, Mersin-Antalya,
Silifke-Mut-Karaman, Çamlıyayla-Tarsus, Çeşmeli-Taşucu
otoyolları tamamlanmalı, Mersin-Tarsus otobanı ücretsiz
olmalıdır. Mersin Limanı ve organize sanayi bölgelerinin
ulaşımdan kaynaklı sorunları giderilmelidir.
Güzel Mersinimizde turizmle alakalı
kapsamlı bir eylem planı hazırlanarak tanıtıcı
faaliyetler yapılmalı, Mersinimiz turizm konusunda daha fazla
yatırımlar almalıdır.
Mersin, aynı zamanda sanayi ve ticaret
şehridir. Mersin Limanının ekonomik gücü ve etkisinin
yükseltilmesi, Mersin Ana Konteyner Limanı Projesinin hayata geçirilmesi,
şehrimize yönelik sanayi yatırımlarının
artırılması ve sanayide kullanılan doğal gaz
fiyatlarının düşürülmesi, Mersinde ilçelere doğal gaz
erişiminin sağlanması talebimizdir.
Seçimlerden önce namus ve şeref sözleri
vermelerine rağmen Mersin, Adana ve İstanbul Büyükşehir
Belediyelerinde helal rızıklarını kazanmaya
çalışan, siyasi ve ideolojik gerekçelerle haksız ve hukuksuz bir
şekilde işten çıkarılan binlerce belediye çalışanımızın
mağduriyeti giderilmelidir. İnsanların ekmeklerine kan
doğramayın, Allahtan korkun, kuldan utanın; ayıptır,
yazıktır, günahtır. İşten çıkarılan hiçbir
kardeşimiz yalnız değildir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; devlete kin, nefret ve intikam kusup bölücülüğü ve
ihaneti kendilerine kalkan yapanlar, dolar yükselince mutlu olup ellerini
ovuşturanlar, yabancı başkentlerden iktidar umanlar iyi
bilmelidir ki Türk devleti teslim olmayacak, kendisine reva görüleni asla kabul
etmeyecektir. Devletimiz terör örgütlerine ve ağababalarına asla göz
açtırmayacak, ihanetin kökü iş birlikçileriyle birlikte mutlaka
kazınacaktır.
Ekonomik, diplomatik, siyasi ve askerî
operasyonlarla Türk vatanını hizaya çekmeye amaçlayanlar iyi
bilmelidir ki Ya istiklal, ya ölüm.ü kendilerine parola yapanlar yedi düvel
karşısında asla diz çökmeyeceklerdir. Türke kefen
biçeceğini zannedenler iyi bilmelidir ki muhtaç olduğu kudreti
damarlarındaki asil kanda bulanlar dünya yıkılsa da yenilmeyeceklerdir.
Türk vatanı güçlüdür, Türk milleti büyüktür, Türk Bayrağı ise
şanla, şerefle dalgalanmaktadır. Üstte gök çökmedikçe, altta yer
delinmedikçe Türk milletinin ilini ve töresini bozmaya kimsenin nefesi
yetmeyecektir. MHP ve Cumhur İttifakı var oldukça Türk vatanı
üstünde hesap yapanlar hüsrana uğrayacak, Türk milletine tuzak kuranlar
tarihî bir hezimete uğrayacaklardır. İnsan hakları,
barış, adalet, eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi
kavramların arkasına sığınıp bebek katili
canibaşına özgürlük isteyenler, bölücü teröristlerle kol kola
girenler, kazandıkları belediyeleri terör örgütlerinin çiftliği
hâline getirenler, şehit kanıyla sulanmış
vatanımızı bölmeye çalışıp devletimize meydan
okuma gafletine düşenler, hainlerin sözcülüğüne soyunanlar, Allah'a
yemin olsun ki, yenileceksiniz; büyük Türk milletinin imanı, cesareti ve
çelikten iradesi karşısında yok olup gideceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
OLCAY KILAVUZ (Devamla) - Son olarak dilde,
fikirde, işte birlik şiarıyla toplanan Türk Devletleri
Teşkilatı Türk birliği yolunda inancımızı
tazelemiştir. Türkmenistan'ın gözlemci üyeliğinin
onaylanması, Genel Sekreterlik Binasının Türkiye'de
kurulması, Türk Yatırım Fonu ve Türk Dünyası 2040 Vizyon
Belgesinin kabul edilmesi Türk devletleri arasındaki sosyal, siyasal,
ekonomik, askerî ve kültürel bağların güçlenmesi adına tarihî
bir adım olmuştur. Bizler inanıyoruz ki yarınlar
Türklüğündür. Varlığım Türk varlığına armağan
olsun! Ne mutlu Türk'üm diyene!
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Kılavuzun konuşmasında Cumhuriyet Halk Partili belediyelere
yönelik bir iddia vardır, yerimden cevaplamak isterim.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Cumhuriyet Halk Partili
belediyeler demedim ama siz kendiniz dediniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani Mersin,
Adana deyince öyle anlaşılıyor.
BAŞKAN Peki, buyurun, yerinizden.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Siyaset münakaşa işidir, müzakere
işidir; konuşmayı dikkatle de dinledim. İddia mesnetsizdir.
Şöyle ki: Evet, belediyelerden insanlar
çıkarılmıştır ama çıkarılan insanlar her ay
bankamatiğe gidip maaş çeken ama işe hiç gitmeyen
insanlardır, bunu bir belirtmek isterim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Doğru değil
efendim, doğru değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İkincisi: Bu
terör meselesine gelince. Terörü arkalayan birisi varsa o da Sayın
Süleyman Soyludur. Şunun için: İstanbul Büyükşehir Belediyesine
alınanların içinde terör örgütüne üye, iltisaklı, irtibatlı
500 küsur insan tespit ettik dedi.
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Daha fazla, daha
fazla.
ENGİN ALTAY (İstanbul) E, fazlaysa eli
armut mu topluyor arkadaşım?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu insanlarla
ilgili bırak kovuşturmayı, açılmış bir
soruşturma yok.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
Mersin Büyükşehir Belediyesinden engellilerin işten
çıkarılması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Elinizde ne
bilgi, ne belge varsa cumhuriyet savcıları orada, oraya gidin;
belediyelere iftira atarak buradan size bir ekmek çıkmaz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Ya, ben şahidim ya.
BAŞKAN Peki.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Bülbül
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hatibimizin
konuşmasını Doğru değil bu ifadeleri. deyip
doğru kabul etmeyerek yalan olduğunu ifade ettiler;
dolayısıyla, ben de bununla alakalı olarak bir söz almak
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül, şimdi, kabul
etmiyorsa bir şekilde Doğru değil. diyecek. Ne demesini
bekliyorsunuz, kabul etmesini mi beklediniz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır, yalan
olduğunu ifade ettiler.
BAŞKAN Yani bunların doğru
olmadığını söyledi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tamam biz de
doğru olduğunu söyleyeceğiz efendim.
BAŞKAN E, tamam, söyledi zaten; Sayın
Kılavuz ifade etti, Sayın Grup Başkan Vekili de Doğru
değil. dedi. Şimdi nasıl çözeceğiz bu işi?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır,
Sayın Başkan, buna şimdi Bu konuşma hakkı
doğurmaz. mı diyorsunuz?
BAŞKAN Bana göre doğurmaz. Yani
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun bunu kabul etmesini mi bekliyordunuz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır, kabul
etmesini beklemiyorum. Bankamatik işçileriydi. diyor, Bunlar sadece
bankamatikten maaş almaktan ibaret çalışanlardı. diyor,
Kesinlikle yanlış. diyor. Şu an bu konuşmanın
doğru olmadığını ifade ediyor, farklı
şekilde olduğunu söylüyor bu çıkışların. Biz de
bizzat 69a göre doğrusunu ifade etmek istiyoruz.
BAŞKAN Peki. Yerinizden mi söz istiyorsunuz,
kürsüden mi?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kürsüden talep
ediyorum, lütfen.
BAŞKAN Peki, size kürsüden iki dakika söz veriyorum.
Aslında bir sataşma olduğunu düşünmüyorum ama buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklaması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın Olcay Kılavuz
konuşması sırasında belediyelerde özellikle 31 Mart
seçimlerinden sonra gerçekleşip ve hâlâ devam etmekte olan işten
çıkarmaları sosyal bir yara olarak, büyük bir problem olarak, büyük
bir mağduriyet olarak dile getirmiştir ve bu konuda, bu süreç
içerisinde periyodik olarak bunları tekrar ediyoruz. Sayın
Kılıçdaroğlu 31 Mart seçimlerinden önce, bakın, çok net
ifade etti; Ben bütün işçilere namus sözü ve garanti veriyorum: Eğer
kazandığımız bir belediyede belediye başkanı
haksız yere bir işçinin işine son verirse gelecek, beni bulacak;
ben onun önüne düşeceğim, onun işini tekrar eski konumuna
getireceğim ve eski işinde çalışma ortamını ona
yaratacağım. ifadesini bütün milletle ve kamuoyuyla
paylaşmıştır. Bakın, burada, çıkarılan
işçiler yargı kararıyla işe iade kararlarını
alıp geri döndürülmeyi beklemektedir. Şimdi, iş mahkemelerinde
görülmüş davalardan sonra, bu işçinin haksız ve geçersiz bir
nedenle işten çıkarıldığı tespit edildikten sonra
kanunun, yargının vermiş olduğu bu kararı ki
bunların içerisinde engelli olan, şehit yakını olan, gazi
olan insanların da bulunduğu bir ahvalde
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Şehit
yakını yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Hayır,
hayır, sadece Mersinden bahsetmiyorum.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Ya, ben ziyaret ettim ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu anlamda, bu
mağduriyetler Adanada da devam ediyor.
Şimdi, bu şekilde bir iadenin söz konusu
olmadığı bir ortamda Sayın Kılıçdaroğlunun
bu sözünü hatırlatmak bizim için boyun borcudur. Burada bankamatik
işçileri dediğiniz zaman bühtanda bulunmuş olursunuz. Bu insanlar
gerçekten çalışan, bu belediyelerde faaliyet gösteren
insanlardır; bu şekilde bankamatik işçisi deyip de işin
içinden çıkmak doğru değildir. Bu noktada, gereken hassasiyetin
gösterilmesi ve Sayın Kılıçdaroğlunun namus sözünün
arkasında durmasını bekliyoruz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Bülbül, Sayın Genel Başkanımızın
yaptığı bir konuşmayı kürsüden hatırlatarak bu
konuşmanın arkasında durmadığımızı
beyan etmek suretiyle bir cevap verme gereği doğmuştur.
BAŞKAN Buyurun, size de kürsüden iki dakika
söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sataşma
değil bu, bir tespit. Siz de kabul ediyorsunuz zaten o tespiti.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ediyoruz tabii.
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür
ederim.
Çok samimiyetle Sayın Bülbül, Sayın Genel
Başkanımızın verdiği sözün arkasındayız.
Sayın Genel Başkanımızın söylediği gibi bir
CHPli belediye de kim haksızlığa uğramışsa
-parti farkı gözetmeksizin- lütfen, sizden rica ediyorum, Olcay Beyden
rica ediyorum, Mersinde haksız yere işten
çıkarılmış kim varsa bilinen, lütfen bizzat bana versin.
Ben onu, o listeyi Sayın Genel Başkanımın önüne
koyacağım, Efendim, bu insanlarla ilgili haksızlık
iddiası var. diyeceğim ve Cumhuriyet Halk Partisinden 3-4 milletvekilini
Mersine görevli göndereceğim. Ama elbette yani
yanlışlıklar olmamış mıdır? Olabilir, hiçbir
şey demem ama bir gerçek var kardeşim.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Başkanım, ben
şahidim.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
OLCAY KILAVUZ (Mersin) - Engelli bir kardeşimiz
işten çıkartılıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) Eyvallah, eyvallah,
sizden ismini rica ediyorum.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) - Engelli kardeşimizin
babası da bitkisel hayattaydı, engelli kardeşimin babası
rahmetli oldu. Gazilerimiz sürüldü. 3.500 kişi işten
çıkartıldı Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kılavuz, Engin Bey
sizden talep ediyor listeyi.
Buyurun siz devam edin.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın
Kılavuz, bunda samimiyiz. Biz Genel Başkanımızın
sözünü yere düşürmeyiz. Genel Başkanımızın sözünü
hiçbir belediye başkanı da yere düşüremez, hiçbir belediye
başkanının böyle bir haddi de yoktur. Sizden ve sayın
mevkidaşımdan rica ediyorum, bu listeyi istiyorum, tek tek
inceleteceğiz. En ufak partizanlık gözetilerek biri işten
çıkarılmışsa işine iade etmek Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu'nun boynunun borcudur. Evet, namus borcudur,
gereğini de yaparız. (CHP sıralarından alkışlar)
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Biz takip edeceğiz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sağ olun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkanım, KHKliler içerisinde beraat etmiş olanlar var,
takipsizlik kararı olanlar var. Hassasiyet gösteren AK PARTİ Grup
Başkan Vekiline söylüyorum: Bununla ilgili bir çift laf edebilir mi oraya
çıkıp? Niye başlatmıyorlar, niye başlatmıyorlar?
BAŞKAN Sayın Aydoğan, teşekkür
ediyoruz.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Züleyha Gülümde. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Dün
Türkiyenin her yerinde Artık bu şartlarda
çalışamıyoruz. Emeğimize ve halkın sağlık
hakkına sahip çıkıyoruz. diyerek sağlık emekçileri
grevdeydi. Türk Tabipleri Birliği, SES, İstanbul Tabip Odası,
İSTAHED ve Birinci Basamak Sağlık Çalışanları
Sendikasının çağrısıyla sağlık emekçileri
taleplerini dile getirdi. Özlük haklarına ilişkin kanun teklifinin
tüm hekimleri ve tüm sağlık emekçilerini kapsaması
gerektiğini talep ederken bu eksik teklifin bile geri çekilmesini protesto
ettiler. Salgın döneminde canla başla çalışırken
işten atılmalarla, şiddetle, yoksullukla karşı
karşıya bırakıldıklarını, kölelik
koşullarında otuz altı saat
çalıştırılıp ucuz iş gücü olarak görüldüklerini
ve bu düzene artık tahammüllerinin kalmadığını
söylediler. Biz de buradan seslenelim: Sağlık emekçilerinin özlük
hakları bir an önce teslim edilsin.
Türkiyede milyonlarca insan açlıkla,
yoksullukla boğuşurken ne hikmetse iktidar inanılmaz bir
sorumsuzluk ve umursamazlık içerisinde. Derin yoksulluk artık sizin
süslü cümlelerinizle ya da havuz medyanızın yalanlarıyla üstü
örtülemeyecek kadar büyüdü. Hayat pahalılığı ve zamlar, kredi
borçları ve iflaslar toplumun üzerine karabasan gibi çöktü. Yeni Türkiye
diyorsunuz ya; bakın, sizin yarattığınız yeni
Türkiyede neler var? Şimdi, insanlar tam simit alamıyor, yarım
simit alabiliyor; insanlar daha ucuz ekmek bulabilmek için yağmur altında
metrelerce uzayan kuyruklarda, halk ekmek kuyruklarında ekmek almaya
çalışıyor; sizse Oy kaybedeceğiz. diye muhalif
belediyelerin ekmek satışını bile engellemeye
çalışıyorsunuz. Çocuk bezini bile tane tane almaya
başladı insanlar; lahana, çeyrek olarak satılıyor
artık. Bir pazarcı şöyle diyor: Az önce bir müşteriye
çeyrek lahana sattım. Hâlâ Ekonomi iyi. diyenler varsa at gözlüğünü
çıkarıp etrafına bir baksın. Emekli bir vatandaş,
iş aramak için gittiği bir fabrikada Ekmeği tavuklara
vereceğim. diye alıyor ve evine getirip kendisi yiyor ve bunu
ağlayarak anlatıyor, haberiniz var mı? Yoksulluğu ve
sefaleti din istismarıyla örtmeye çalışıyorsunuz, insanlara
Sabredin. diyorsunuz. Peki, bir anlaşma yapalım; gelin, bütün mal
varlıklarınızı, yandaş sermayelerinizin bütün mal
varlıklarını halka verin, evet, o zaman hep birlikte sabredelim,
ne dersiniz? Maliye Bakanı Sen maaş alıyorsun, en fazla neyini
kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama bu iş düzelmezse ben
bütün mal varlığımı kaybederim. diyor. Zaten sorun bu
değil mi? Siz sayısız mal varlığına sahipken halk
açlıkla karşı karşıya. Nasıl oluyor da gece
gündüz çalışan, mesaiye kalmasına rağmen çalışan
emekçiler, asgari ücret gibi yoksulluk sınırı altında bir
ücretle karşı karşıya kalırken siz
yattığınız yerden sayısız servete
kavuşuyorsunuz? İşte tam da adaletsizlik bu zaten. TLyi dövize
yatırmak ahlaksızlıktır. deyip Katarla dolar üzerinden
anlaşma yapıp Antalya Limanını satıyorsunuz. Sadece
bugünü değil, geleceğimizi de yok ediyorsunuz. Diyanet, Bir Damla
Hayat Projesi kapsamında alınan bağışların
dolarla yapılabileceğini söylüyor; öyleyse bu nasıl bir durum?
Yastık altındakileri çıkarın.
diyorsunuz ya; bırakın yastık altını,
vatandaşın yastığı kalmadı. Kocaelide bir haftada 7 kişi
yaşamına son verdi. Aydın'da bir günde 3 kişi canına
kıydı. 1,5 yaşında çocukları olan anne-baba intihar
etti. Eline iş-aş yazarak intihar etti. Kendisini kamyonuna
astı. Çocuklarım aç dedi, valilik önünde kendini yaktı. Sadece
1 liram kaldı.' dedi ve intihar etti. Bütün bunlar bizim sıkça duyduğumuz haberler. Bunlardan hiç
utanıyor musunuz?
KHKyle zulmettiklerinizden Fatma Demirel intihara
sürüklendi. KHKlileri sivil ölüme dayattınız.
Yandaşlarınızdan şöyle sözler duyduk: Bana ne ya, isterse
ağaç kabuğu yesinler, defolup gitsinler. sözleri sizin
yandaşlarınıza ait.
700 bin müzisyen işsiz kaldı bu ülkede,
100ü aşkın müzisyen intihar etti. Geçtiğimiz yıl
şubat ayında, Hatay Valiliği önünde Çocuklarım aç.
diyerek kendini yakan Adem Yarıcı sizin yeni Türkiyenizin eseri,
İstanbul Fatihte 4 kardeşin borçları nedeniyle intiharı
yine sizin yeni Türkiyenizin eseri.
İktidar Almanyada kuyruklar, Fransada
kuyruklar, yiyecek bulamıyorlar. diye sözler söylüyor. Türkiyede bir
sorun yok. diyorlar. Evet, halkın açlığı, yoksulluğu
sizin için elbette ki sorun değil. Milyonlarca esnaf evine ekmek
götüremeyecek noktaya geldi, esnaf kepenk kapattı. Zor durumdaki binlerce
küçük işletme icrayla karşı karşıya. Çiftçiler
tarım politikalarınız yüzünden artık maliyetleri
karşılamaz durumda; bütün üretim araçlarını, arazilerini
sizin tarım kooperatiflerinize, bankalara, tefecilere olan borçları
yüzünden kaybediyor. Çiftçi diyor ki: Bu iktidar yandaşlarını
besliyor, halkı dize getiriyor. Köylü üretim yapmazsa ne yiyecek bu
insanlar? Biz bir şey yemeyek mi! Yüreğimiz sızlıyor, yeter
bu diktatörlük! (HDP sıralarından alkışlar)
Öğrenciler mezun olduktan sonra bir yandan
işsizlik sorunuyla karşılaşırken bir yandan yüksek
faizli öğrenim kredisinin borçlarıyla boğuşuyorlar. KYK
borcu olan yaklaşık 400 bin genç hakkında icra takibi
başlatılmış durumda. Öğrenciler kalacak,
barınacak yurt bulamıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Ankaraya haklarını
talep etmek için Barınamıyoruz! diyerek gelen öğrencileri,
Ankara Üniversitesinde geçim sorunu forumu yapmak isteyen öğrencileri
şiddetle, dayakla gözaltına alıyorsunuz. E, madem her şey
söylediğiniz gibi güllük gülistanlık, ortada bir sorun yok, niye
insanların seslerini kesmeye çalışıyorsunuz? Niye sesini,
sözünü söylemesini engelliyorsunuz? Çünkü sizin derdiniz
iktidarınızı korumak, başka bir derdiniz de yok.
Türkiyede en zengin 8 milyon kişinin
yıllık toplam geliri, kalan 75 milyonun toplam gelirinden daha fazla;
siz yarattınız bu düzeni. Halka Kurtuluş savaşındayız!
deyip Yoksulluğa katlanın! diyorsunuz. Siz lüks
hayatlarınızdan zerre ödün vermiyorken, siz bu ülkenin
yoksullarını savaşa, ölüme gönderirken sizin
çocuklarınız şatafatlı hayatlar yaşamaya devam ediyor.
Buyurun, iktidarınızı kurtarma savaşını kendiniz
verin; aynı gemide değiliz, hiçbir zaman da olmadık. Siz
zenginleştiğiniz için halk yoksullaşıyor. Kapitalist sömürü
düzeniniz de siz de yok olmaya mahkûmsunuz. Ha, bu arada, zulümleriniz
arşa vardı, yatacak yeriniz yok!
Ülkeyi şirket gibi yönettiğiniz yetmiyor,
cezaevlerini de şirket gibi yönetiyorsunuz. Cezaevlerinde görüntülü arama
için şimdi aylık 200 TL istiyorsunuz mahpuslardan. Geliri olmayan
mahpuslar bunu nasıl karşılayacak? Ucuz emek olarak
cezaevlerinde mahpusları
çalıştırdığınız yetmiyor anlaşılan.
Cezaevlerinde insanlar tuvalet kenarlarında yatmak zorunda kalıyor,
sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda kalıyor,
Elektrik, su, her şey paralı ama bu da yetmiyor, diyorsunuz ki:
Görüntülü konuşma isteyen parasını peşin ödeyecek.
Ağır hasta mahpuslara ise ölüm dayatmalarınız devam ediyor.
Şu fotoğraflara bakmanızı istiyorum: Son iki günde 2 hasta
mahpus daha yaşamını yitirdi. Diyarbakır Cezaevinde
yatmakta olan Halil Güneş, akciğer ve kemik kanseriydi;
Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Cezaevinde
kalamaz. raporuna rağmen sizin Adli Tıp Kurumu dediğiniz,
aslında bağımsızlıktan uzak, insanlıktan uzak,
tamamen sizin ideolojik zemininizde hasta mahpusları ölüme göndermekte
kararlı olan Adli Tıp Kurumunuzdan gelen Cezaevinde kalabilir. raporu
üzerine infaz ertelemesi yapılmadı. Halil Güneş'in serbest
bırakılması için onlarca başvuru yapıldı.
Kız kardeşi, İHD'ye yazdığı mektubunda
şunları söylüyordu: Sevk adı altında işkenceyle,
yapım aşaması bile tamamlanmamış olan Diyarbakır
F Tipi Hapishanesine sevk edilen ağabeyim sağlıksız
koşullar içinde yaşamını devam ettirmeye
çalışmaktadır. Pandemi bahane edilerek ağabeyim altı
aydır kontrollere götürülmüyor, ağabeyime ölüm dayatılıyor.
Koşulların acil düzeltilmemesi hâlinde ağabeyimin
sağlığındaki bozulma tedavi edilemez hâle gelecek.
Ağabeyime dayatılan ölümdür ve bunu kabul etmemiz mümkün
değildir. diyordu. Siz bu çığlığı da
duymadınız; maalesef, Halil Güneş dün yaşamını
yitirdi.
Diğer bir yaşamını yitiren
mahpus ise Şakran T Tipi Cezaevinde ağır hasta mahpus
Abdülrezzak Şuyur, iki gün önce o da hayatını yitirdi.
Şuyura akciğer kanseri teşhisi konulmuştu, yaşama
hakkı yok sayıldı, tedavisi engellendi. Mahkeme birçok yönden
aslında hak ihlali kararı vermişti. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararında, yargılama sürecinde adil
yargılanmadığı, hak ihlalinin yaşandığı
söylenmişti ama siz, geçin hak ihlalini, yaşam hakkını bile
yok saydınız ve Abdülrezzak Şuyuru ölüme mahkûm ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Sadece bu iki örnek
değil, binlerce hasta tutsak cezaevlerinde aynı koşullarda
yaşıyor. Bütün cezaevlerinde yaşanan ölümlerden siz
sorumlusunuz, Adalet Bakanlığı sorumlu; bile bile, göz göre göre
ölüme gönderiyorsunuz insanları. Bunu bir intikam duygusuyla, öç alma
duygusuyla yaptığınızı biliyoruz; düşman ceza
hukukuyla, düşman infaz hukukuyla bunu
uyguladığınızı çok iyi biliyoruz ama siz de şunu
bilin: Bu zulüm düzeniniz sonuna kadar sürmeyecek. Bu halk, bu zulüm düzeninden
kaynaklı yaptıklarınızın da insanların
canına kıyıyor olmanızın da hesabını
soracak. O günler de çok uzak günler değil. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle sayıyla
selamlıyorum.
Bundan on yıl önce, 28 Aralık 2011
tarihinde Uluderede, Roboskide gün normal başlamıştı.
İki gün sonra gelecek yılbaşı herkesi
heyecanlandırıyor, yılbaşının yeni umudu, yeni
iddiaları, gelecekleri köyün bütün gençlerini etkiliyordu. Yıllardan
beri yaptıkları gibi, tarım olmayan, ticaret olmayan köylerinde
başkaca gelir kaynağı olmadığından o gün de 38
genç sınırın öbür tarafına giderek mazot alıp
gelecekler ve katır başına sadece 150 lira para
kazanacaklardı. 38 genç, 70 katırla beraber Irak tarafına gitmek
için hazırlıklarını yaparken, her biri, evde anneleri,
babaları, kardeşleriyle vedalaştılar. Anneler tedirgindi,
endişeliydi Gitmeyin oğullarım. dediler ama onlar
kararlıydı çünkü para kazanmak gerekiyordu.
Şervan Encü, 19 yaşındaydı,
annesi ona sarıldı Şervan, bugün gitme. dedi çünkü ertesi gün
Şervana kız isteyeceklerdi. 16 yaşındaki Celal çok iyi top
oynardı, arkadaşları ona Messi derlerdi Messi Celal.
derlerdi. Bedran, Muhammed, Erkan, Şivan 13 yaşındaydılar
ve anneleri onları o sıcak yataklarından çıkartıp
göndermek istemedi ama para kazanmak zorundaydılar, onlar da
rüştlerini ispatlamak durumundaydı. 38 genç, 70 katırla beraber
Irakı geçtiler, mazotlarını aldılar, heyecanla
dönüyorlardı; yeni yılı hem parayla hem de yeni yılın
güzellikleriyle kutlayacaklardı.
Onlar heyecanla dönerken Türk Silahlı
Kuvvetlerinde de ayrı bir heyecan vardı. Türk Silahlı
Kuvvetlerine son günlerde gelen istihbaratlar PKKnın askerî kanat
sorumlusu Fehman Hüseyinin Türkiyeye girip eylem yapacağı
yönündeydi. Askerlerin kafası karışıktı, bir sürü
istihbarat bilgileri geliyor ve gençler saatlerce insansız hava
araçlarıyla izleniyordu. Genelkurmayda bir karar almak gerekiyordu.
Genelkurmayda önce top atışına karar alındı ama saat
19.03te şimdiki Genelkurmay Başkanı, o zamanın Genelkurmay
İstihbarat Başkanı Yaşar Güler karargâha geldi. Top
atışı değil hava atışı kararını
aldı Yaşar Güler. Bunu hiyerarşik yapıda, Genelkurmay 2nci
Başkanına gidip onaylatması gerekiyordu. Yaşar Güler
dosyayı aldı, 19.20de Genelkurmay 2nci Başkanı, şu
andaki Millî Savunma Bakanı Hulusi Akarın yanına gittiler,
birlikte hava harekâtının kararını aldılar. Ancak
sınır ötesi harekât olduğu için Genelkurmay
Başkanının izni gerekiyordu. O zamanki Genelkurmay
Başkanı Necdet Özel o anda Millî Güvenlik Kurulunda toplantı
hâlindeydi. Hulusi Akar telefonla Necdet Özeli aradı, durumu bildirdi,
Fehman Hüseyini yakalıyoruz. dedi. O anda Millî Güvenlik Kurulunda olan
Necdet Özel dosyayı aldı, konutuna getirttirdi ve hava
harekâtının onay kararını verdi. Gençler,
sınırdan içeri girerken ne olacaklarını
bilemiyorlardı, 4 gruba bölünmüşlerdi. Hava harekâtı kararı
alındıktan sonra 21.39da 1inci bomba atıldı, sonra
21.43te 2nci bomba, sonra 3üncü bomba, sonra 4üncü bomba. Köyde olan
aileler şaşırdılar, hepsi dışarı çıktılar.
Bütün dağ bir alev topuna dönmüş, ışıklarla âdeta
aydınlatılıyordu. Ama gökten bir şeyler de düşüyordu.
Aileler o gökten düşenlerin ne olduğunu anlamaya
çalışıyordu ama o an bilemezlerdi; gökten düşen
parçaların Şivanın bacağı, Cemalin kafası, diğerlerinin
uzuvları olduğunu o anda bilemezlerdi. Gökten yağmur gibi çocukların,
gençlerin uzuvları yağıyordu.
Ama o anda herkes bir yanlışlık
olduğunu anladı, grubun içinde Fehman Hüseyinin
olmadığı çok kısa süre içerisinde anlaşıldı.
Sonra ortalık karıştı, bir sorumlu arandı. Sorumlu
bulunurken ya da aranırken gençlere, ailelere Bu olay karanlık
dehlizlerde kalmayacak. sözü verildi. Ama olay o kadar berraktı ki o
zamanın İçişleri Bakanı ve Millî Güvenlik Kurulu üyesi olan
İdris Naim Şahin üç yıl sonra açıklama yaptı, Devlet,
neyin ne olduğunu biliyor. O hadisenin istihbarat kaynağı
MİTti. Başında yalanlanmıştı ama doğrusu
MİT vermişti. Bilgi, Fehman Hüseyinin o kaçakçı grubuyla
kamufle olarak geçiş yapacağı ve saldırıda
bulunacağı yönündeydi. Bu, büyük bir balık, pas geçilecek bir
istihbarat değil. Bu bilgi bana da ilgili herkese de geldi. diyerek
vicdanının sesi olmaya çalıştı.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, olay karanlık değildi, son derece
berraktı. Devletin bütün üst kademesinin kader birliği içerisinde
olduğu ve karar süreçlerinin birlikte alındığı bir
olaydır Roboski. Herkesin haberi vardı. Peki o üst düzey MİT
yetkilisi kimdi? Benim tanıdığım en üst düzey MİT
yetkilisi Hakan Fidandır. Eğer bu olayda istihbaratı Hakan
Fidan verdiyse Verdim. diyecektir, vermediyse, hangi üst düzey MİT
yetkilisinin istihbarat verdiğini mutlaka açıklamalıdır.
Sevgili dostlar, Uluderede on yıldır
yılbaşı gelmiyor, Roboskide, Uluderede on yıldır hiç
kimse yılbaşının gelmesini istemiyor çünkü
yılbaşının gelmesi demek, 28 Aralığın
gelmesi demek. Ben de her 28 Aralıkta bir tuhaf olurum, evimde
dolaşırım, evimde dolaşırken saatimi durdurmaya
çalışırım, ilk bombanın atıldığı
21.39da saatimi durdururum -ondan önce durdururum- isterim ki o bombalar
patlamasın, isterim ki çocuklar parçalanmasın, isterim ki Mehmet Ali
Tosun, Özcan Uysal, Cemal Encü, Vedat Encü, Selim Encü, Nadir Alma, Selahattin
Encü, Celal Encü, Bilal Encü, Şivan Encü, Nevzat Encü, Hüsnü Encü,
Şerafettin Encü, Salih Ürek, Yüksel Ürek, onlar dağdan annelerine
koşarak gelsin isterim, annelerin onlara sarıldığını
hayal ederim, saati durdururum kendimi avuturum ama bir süre sonra gerçekle
yüzleşirim çünkü sadece duran benim saatimdir, bütün herkesin saati devam
etmekte ve bombalar patlamaktadır, o bombalar patlayınca havaya
çıkan uzuvlar, bacaklar, kafalar, kollar, katır etleriyle
birleşmiş insan etleri benim uykularımı alır,
rüyalarıma girer.
Sevgili dostlar, bu bütçe Roboskiye adalet
getirmiyor; Roboskililer bu bütçeye baktılar ve Bu bütçe Roboskililerin,
Uluderelilerin bütçesi değildir. dediler. Çünkü on yıl sonra
Roboskiye, Uludereye yine adalet gelmedi.
Sevgili gençler, sevgili çocuklarım, sevgili
evlatlarım, ölen genç kardeşlerim; sizi annelerinize
kavuşturmamız mümkün değil, bunu biliyoruz ama siz
yattığınız yerde, bulunduğunuz yerde, her perşembe
sizi ziyaret eden annelerinizin mezarında yine de rahat uyumaya gayret
edin. Bu ülkede elbette adalet işleyecek, bu ülkede elbette bu işleri
yapanların yanına kâr kalmayacak, bu ülkede elbette devletin
sorumluluğu mutlaka yerine gelecek. Değerli evlatlarım, sizlerle
helalleşemiyoruz ama olayı yapanlarla mutlaka
hesaplaşacağız. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Roboskide sizleri sevgili annelerinize,
babalarınıza, kardeşlerinize kavuşturamasak da emin olun ki
Roboskiye bir gün adalet mutlaka gelecek ve bu olayın hesabı mutlaka
sorulacaktır. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Hepinizi saygılarımla selamlarım.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.
Buyurun Sayın Elitaş.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan on yıl önce Uluderede, alınan bir
istihbarat çerçevesinde Fehman Hüseyin denilen, terör örgütünün liderlerinden
birisinin, kırk yıldır ülkemizde güvenlik güçlerimize, bölgede
yaşayan Kürt kardeşlerimize zulmeden PKK terör örgütünün
önderlerinden birisinin Türkiye üzerinden geçip Suriyeye
yerleşeceğiyle ilgili bir istihbari bilgi alınmış.
Biraz önce Değerli Milletvekilimiz Levent Gök Bey de olayı
tarihleriyle, dakikalarıyla anlatmaya çalıştı. Yapılan
işin istihbari bilgi çerçevesinde olduğunu, bunun tarihsel süreç
içerisinde, şimdiki Genelkurmay Başkanımız, Millî Savunma
Bakanımız ve MİT Başkanı Hakan Fidan Bey çerçevesinde
hangi silsilede olduğunu ifade etti. İfadesinde de altını
çizdiği konu şu: Fehman Hüseyin denilen, PKK terör örgütünün
önderlerinden birisinin Türkiye üzerinden Suriyeye gidip orada bir terörist
yapılanmaya destek olacak bir faaliyette bulunmasının önüne
geçilmesi amacıyla yapılan bir istihbarat. Ama sonuçları,
istihbari bilginin verdiği sonuçlar çerçevesinde hakikaten Uluderede
kabul edemeyeceğimiz, bütün vicdanları yaralayan bir hadise gerçekleşti.
Nitekim, ilk anda sanki Fehman Hüseyin varmış gibi yapılan
eylem, hareket, daha sonra, oradan, sınır dışından
Türkiye içerisine gelen ve oradaki kaçak ticareti yaptığı ifade
edilen genç yavrular kullanılarak, kamufle olup, onların arasına
sızıp yapılan bir eylem, bir işlem gibi gösterildi çünkü terör
örgütü zaten bunları yapıyordu. Terör örgütü gençleri,
delikanlıları, kadınları kendisine siper ederek liderlerini
başka yerden başka yere transfer etmeye, faaliyetlerini yürütmeye
çalışıyordu.
Şimdi, şunu sormak lazım: Terör
örgütü liderlerinin -o çocukları tehditle mi, başka şekilde mi-
daha önceki yaptıkları, faaliyetleri, sınır ötesi
hareketleri, Türkiye içerisine girip karmaşa ortaya çıkarmak ve
Türkiyede yuvalanmış teröristlerin talimat vermek üzere
yaptıkları
O yavruları kullanarak mı onu yaptılar?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
talimatı, ne talimatı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Veya öyle bir
istihbari bilgi doğruydu ya da o istihbari bilgiyi aldıktan sonra hem
MİT Müsteşarlığı tarafından hem Millî Savunma
Bakanlığı hem Genelkurmay Başkanlığı tarafından
istihbari bilgilerin alındığı bilgisine ulaşıp
acaba Fehman Hüseyin denen o cani oradan gitmekten vaz mı geçti?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, böyle olsa bile
yurttaşı
Nasıl bunu aklarsınız ya!
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Bunu
nasıl aklarsınız ya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Yanlış istihbarat şekliyle, yanlış istihbarat
verilerek, yanlış istihbarat sonucu o evlatlarımızın
orada hayatlarını kaybetmesini göze mi aldılar?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan, nasıl aklarsınız bunu?
HABİP EKSİK (Iğdır) Nasıl
aklarsınız?
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Böyle bir katliama
gerekçe olmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Onu mu
yaptılar? Onu sorgulamak gerekir.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bile bile mi
katlettiniz o zaman onları?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın Gök
doğru söylüyor, o yavrularımızın, o insanların
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bile bile
katlettiğinizi açıklıyorsunuz o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya, ben PKKya
söylüyorum, sen PKKlı mısın?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Olur mu, ne
alakası var? Yurttaşımızı bile bile katlettiniz o
zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben teröriste
söylüyorum, sen terörist misin?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bile bile
katlettiniz o zaman. Bile bile yurttaşı katlettiniz.
BAŞKAN Sayın Toğrul
Sayın
Toğrul
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Yapma, ben
teröriste konuşuyorum.
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Buna gerekçe olmaz,
böyle bir gerekçe olmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben teröriste
konuşuyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ne alakası
var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Benim hedefim
terörist, benim hedefim PKK terör örgütü.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) O
yurttaşların öldürülmesini haklı gösteriyorsun, makul
gösteriyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya,
kardeşim, sen terör örgütünün avukatı mısın?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Böyle bir şey
olur mu ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Niye
rahatsız oluyorsun terör örgütünden?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Yurttaşımızın öldürülmesini bile bile yaptınız o
zaman.
BAŞKAN Sayın Elitaş, Genel Kurula
hitap edelim lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) PKK terör
örgütünden niye rahatsız oluyorsun? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Orada, Uluderede hayatını kaybeden
yavrularımızın sızısı bizim içimizde. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Değil
işte.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bunun müsebbibi
kim ondan hesap soruyorum ben.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Fehman Hüseyin var
diye haklı göstermeye çalışıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Toğrul
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bunun müsebbibi
PKK terör örgütü mü, bunun müsebbibi Fehman Hüseyinler veya başkaları
mı; onları sorguluyorum ben.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ayıptır
ya!
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) O çocukların
öldürülmesine gerekçe olmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bugün
Sayın Gök Devlet bunun hesabını sormalı, varsa suçlu
hesabını vermeli. diyor; katılıyorum.
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Ne zaman,
ne zaman?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İşte,
bunun hesabını kimden soracağız biz? İşte burada
yanlış istihbarat verdirilerek eğer terör örgütü
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) O gençler giderken
karakolun haberi var, herkesin haberi var.
BAŞKAN Sayın Toğrul
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, ben bu arkadaşı muhatap almıyorum.
BAŞKAN Sayın Toğrul, lütfen, çok
rica ediyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ama böyle bir
şey olamaz ya!
BAŞKAN Söyleyecek sözünüz varsa kürsüden
söylersiniz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Katliamı
aklayamaz!
BAŞKAN Sayın Toğrul, lütfen, çok
rica ediyorum.
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Katliama
malzeme buluyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, ben ne HDP Grubuna ne başka birisine
BAŞKAN Sayın Elitaş, siz de Genel
Kurula hitap edin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sadece hedef
aldığım kişi o lanet PKK terör örgütüdür. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Siz niye üzerinize alınıyorsunuz?
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin Sayın
Elitaş.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Yurttaşımız öldürüldü.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Niye üzerinize
alınıyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 34 çocuk
öldü.
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Çocuklar öldürüldü,
çocuklar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli milletvekillerim, şu hassasiyet çok önemli: Bugün bu ülkede
1980 öncesinde, 5 bin genci birbirine kırdırıp darbe
şartlarını olgunlaştırmaya çalışan,
Artık şartlar müsait olursa darbe kaçınılmaz. diyen
zihniyet, 1977 ile 12 Eylül 1980 arasında 4.500 gencimizi
sağcı-solcu diye birbirlerine kırdırdı.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hikâye anlatma!
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Maraş
katliamı da
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Atladın biraz
önce, atladın o katliamı atladın biraz önce! Atladın katliamı!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) O dönemde
üniversitede olan arkadaşlarımız bunları
yaşadılar, bunların acısını şimdi görüyoruz.
Kimlerin kimlere alet edildiklerini görüyoruz. (HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ama 1983
yılından itibaren PKK terör örgütünü besleyip
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Roboski bu iktidarın zamanında oldu, senin iktidarında; 1980le
ne alakası var!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
dış
mihrakların, yabancı kuruluşların aleti olan, piyon olarak
kullandırmaya çalışanlar bugün bu süreç içerisinde 40 bin Kürt
kardeşimizi katlettiler. Kim katletti? PKK terör örgütü katletti. Bugün
akla şu soru işareti geliyor
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sen kendi katlettiklerinin hesabını ver ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya, PKKdan
niye alınıyorsunuz siz? PKK sözünden niye alınıyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz ölen
çocuklar için alınıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Benim hedefim
PKK, benim hedefim lanetli teröristler; ben, teröriste lanet okuyorum,
milletvekiline değil. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Öldürülen çocuklar için bağırıyoruz. Öldürdüğünüz çocuklar
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Benim hedefim,
benim düşmanım terörist, bu ülkenin evlatlarının
canına kıyanlar, başkasına değil.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Şu anda,
katlettiğiniz 38 yurttaşın katlini aklıyorsunuz. Grubun
içinde Fehman Hüseyin vardı, biz onun için katlettik. diyorsunuz.
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Demagoji
yapıyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
yerlerimize oturalım.
Söz talep ederseniz size de vereceğim söz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, bu
hassasiyeti hep beraber yaşamalıyız. 40 bin
insanımızın, 10 binden fazla güvenlik görevlimizin bu mücadele
içerisinde
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
PKKnın uçağı var o zaman öyleyse!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
bu kardeş
kavgası içerisinde ölümüne sebebiyet verenler kimse onlarla hesaplaşmalıyız.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sizsiniz. Roboskinin sebebi sizsiniz, faili sizsiniz, niye hesap
vermiyorsunuz?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Üzerinden kaç
yıl geçti, niye bir tanesi yargılanmadı bugüne kadar?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bugün, 10
binden fazla güvenlik görevlisi, korucularımız, ülkenin
birliğini, beraberliğini, sınırlarını korumaya
çalışan insanlarımızın
Aynen biraz önce Levent Gökün
söylediği gibi, 31 yavrumuzun
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
31 değil, 34; daha sayıyı bilmiyorsun sen ya! Daha
sayısını bilmiyorsun!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Tamam, yeter artık
ya! Yeter artık!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Uluderede
hayatını katlettikleri çerçevede onlarla ilgili duyduğumuz
hassasiyeti ve sevgiyi, muhabbeti acıyı biz, bu ülkede yaşayan
50 bin insanımız için de aynen göstermeliyiz. Bu, o istihbarat
örgütüyle veya istihbarat bilgisi çerçevesinde acaba Fehman Hüseyin vardı
da sonradan mı vazgeçti?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hem bombalayın hem de konuşun!
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) On yıl
geçti, on yıl. Bir katliam yaşandı, on yıl geçti aradan.
BAŞKAN Bağırmayın lütfen,
bağırmayın.
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) On
yıldır neden hesap vermediniz?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Başkan, böyle
olmaz, bir katliam, Türkiye Cumhuriyeti Meclisini aklamıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Onun da
araştırılması gerektiğine inanıyoruz.
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Bir katliam
yaşandı. Kaç yıl geçti aradan.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Böyle bir şey
olmaz. Bakın, katliamın neden çıktığı burada
açıklanıyor. Katliamdır bu, insanlığa karşı
suçtur, insanlığa karşı suçtur.
BAŞKAN Sayın Toğrul, ne
istiyorsunuz? Lütfen susar mısınız? Lütfen dinleyelim.
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Bir
katliamdan bahsediliyor, katliamdan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Uludere hadisesinin üzerinden geçen on yıl süre
içerisinde
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Başkanım,
kendileri konuştuklarında bir kişi ses
çıkardığında ölüyorlar. Bir kişi buradan
bağırdığında zıplıyorsunuz. Bir Grup
Başkan Vekili konuşamıyor ya, Grup Başkan Vekili
konuşamıyor ya.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) 34 kişinin
ölümünün gerekçesinin Fehman Hüseyin olduğunu söylüyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, ben burada hiçbir siyasi parti ve milletvekilini hedef
almıyorum.
BAŞKAN Evet, siz Genel Kurulu hitap edin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sadece sözüm
terör örgütüne ama ben Terörist. dedikçe buradan ayağa kalkıyorlar.
(HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin siz.
Sayın milletvekilleri
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben PKK terör
örgütüne lanet okuyorum, bunlar alınganlık gösteriyorlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
başka bir şey yapıyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Neyin
alınganlığını gösteriyorsunuz. Terör örgütüne lanet
olsun, Allah belasını versin, teröre destek olanların da Allah
belasını versin. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
Bakın, bizim hassasiyetlerimiz,
acılarımız, bu ülkede yaşayan her insana yapılan
haksızlık bizim acımızdır.
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Katliam
yapanları yargılamadınız, hesap vermediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yalan
attığınız için ses ediliyor, yalan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Gönül ister ki
böyle bir acıyı yaşamayalım, gönül ister ki böyle bir
acı bir daha olmasın; kardeş kardeşe düşman
olmasın, kardeş kardeşe silah sıkmasın, pusu
kurmasın.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Yargılayın
o zaman. İktidarsınız, niye yargılamadınız?
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Yaptınız,
yaptınız; Suruçta yaptınız, Ankarada yaptınız
hepsini.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama bakın,
yapılan bir hatayla ilgili buradan siyaset üretmenin ben doğru
olduğu kanaatinde değilim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Adınız Adalet Partisi ama en büyük katliamlar sizin döneminizde
yaşandı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Grup Başkan
Vekili olarak çıkıp bu katliamı aklıyorsun. Bir Grup
Başkan Vekili çıkıp katliamı aklıyor, böyle bir
şey olmamalı burada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Uluderede on
yıl önce ortaya çıkan acılar, o ailelerin acıları
bizim acılarımız, onların acılarını
paylaşıyoruz, onlara sabırlar diliyoruz, başsağlığı
diliyoruz ama lanet olası PKK terör örgütünün bu ülkeye
yaşattığı kırk yıllık terör hadisesini de
şiddetle ve nefretle kınıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Hâlâ çıkmış hata diyorsun. En büyük
hata sizsiniz, sizin iktidarınız! Hataymış
34 kişi
ölmüş, hata diyor ya!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kimin hatası?
Nasıl bir hata?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Katliam hataymış
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Teröristleri
susturacağız!
BAŞKAN Müsaade eder misiniz, Sayın
Beştaşı duymak istiyorum. Lütfen bağırmayın, söz
talep eden olursa söz vereceğim. Niye bağırıyorsunuz?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) O tarafa
söyleyin!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Başkan, ben
söz talep ediyorum o zaman.
BAŞKAN Hiçbir şey
anlaşılmıyor bağırdığınız zaman.
Sayın Beştaş, niye talep ediyorsunuz
sözü? Onu izah edin önce.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben 60a
göre yerimden talep ediyorum.
BAŞKAN 60a göre yerinizden kısa bir
söz
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kısa, çok kısa.
BAŞKAN - Ama sadece bir dakikadır 60a
göre. Bana nedenini söyleyin, kürsüden söz vereyim ben size.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben bana sataştı diye
Yani şu anda
sataşma, 34 sivilin Türk savaş uçaklarınca katledilmesini
aklamaya çalışmak. Bu, insanlığa sataşmadır,
bırakın HDP Grubunu. Sataşmadan da söz alabilirim yani. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Tamam
PKKya sataştı. de.
BAŞKAN Peki, buyurun yerinizden iki dakika
söz veriyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ben kürsüden
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Beştaş, bir
dakika, başlatacağım sürenizi.
Sayın Toğrul, size bir sataşma
olmadı, sizin niye bu kadar
bağırdığınızı anlayamıyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
İnsanlığa karşı bir sataşma var.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKKya
sataşma oldu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) 34
yurttaşın katliamı burada aklandı. 34 yurttaşın
katliamına nasıl sessiz kalayım diyorum. (AK PARTİ
sıralarından "Hadi oradan!" sesleri, gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 50 bin
kişiyi katledenler
50 bin kişi insan değil mi?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Arkadaşlar, normaldir, PKKya sataşmadan söz istiyor.
BAŞKAN Tamam, oturun yerinize. Grup
Başkan Vekili onun adına zaten söz talep etti ve söyleyecek.
Buyurun Sayın Beştaş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 281
sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Hoşgörünüzü rica ediyorum.
Ben, Roboskide 34 cenaze katırlar
sırtında getirilirken ilk gidenlerdenim, o çocukların paramparça
cenazesini görenlerden biriyim ve onların acısı, o katır
fotoğrafı ve o çocukların annelerinin ağıdı
hayatım boyunca kulaklarımdan çıkmayacak. Bu nedenle böyle
hariçten gazel okuyup birilerini aklamaya çalışmayı insanlık
dışı buluyorum, her şeyden önce bunu söyleyeyim.
Roboski birçok özelliği var ama Roboski
katliamı AK PARTİ döneminde Türk savaş uçaklarınca
işlenmiş bir katliamdır ve Roboski katliamından sonra ben
oradaydım. diyorum. Hüseyin Çelik o zaman Parti Sözcüsüydü, akşam
saatlerine kadar, bir önceki günden diğer akşam saatine kadar
açıklama bile yapmadı, 34 çocuk ölmüştü ve şu anda önümde
dönemin Başbakanı Erdoğan'ın, Sözcünün, diğerlerinin
açıklamaları var, Genelkurmay Başkanına teşekkür
ettiler, bu katliamdan dolayı. Karakolun uyardığını
biliyoruz, dosyayı biliyoruz, karakol bile uyarmış, Bunlar
çocuk, bunlar sınır ötesine gidip sigara, paket alıp gelen
çocuklar. Bu uyarılar dikkate alınmamış.
Fehman Hüseyin
Bugün Elitaş yepyeni bir
şey söyledi on yıllar sonra, bunu, savcı, takipsizlik
kararı verdiği hâlde söyleyemedi. Bütün hukukçu vekillerin
vicdanına sesleniyorum, savcı Türkiye hukuk tarihinde ilk defa
şu kavramı kullandı: Kaçınılmaz hata. dedi, ilk
defa, bir hukuk tarihinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım o zaman.
Buyurun Meral Hanım.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Başkanım
ben de söz istiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kaçınılmaz
hata. ne demek ya, hukukta böyle bir kavram olabilir mi? Kaçınılmaz
hata. ne demek? Türk savaş uçakları bomba atıyor, 34
çocuğun ayağı, bacağı, kolu kopuyor ve sonra
soruşturma yapılmıyor, takipsizlik kararı veriliyor, Hava
Kuvvetlerine gidiyor, orada da veriliyor ve Hava Kuvvetlerindeki
komutanlık dosyasında kimin emir verdiği, kimin talimat
verdiği, o talimat silsilesinin hepsi yer alıyor. Yani özcesi,
Elitaş bu dünyada da öbür dünyada da Roboskinin hesabını
aklamaya çalışmakla veremez, bunu Allaha veremez. Bu konuda vicdana
davet ediyorum. Roboskili aileler hâlâ her hafta perşembe günü
ağıt yakıyorlar, hâlâ adalet arayışını
sürdürüyorlar. İktidar döneminde işlenen katliamı
savunmasınlar, hassasiyet falan yok burada. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Anladım, peki, teşekkür
ediyorum.
Sayın Elitaş...
4.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Meral Danış Beştaş, benim bu konuyu savunduğumu iddia
etti.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Dinlemedi ki,
dinlemedi.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ne yapacaksın?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben yapılan
bir şeyi Sayın Gökün ifade ettiği çerçevede, olayları
nasıl ki Sayın Gök anlattıysa ben bunun çerçevesinin 1980lerden
hatta 1970lerden başlayıp, bu ülkede bazı konulara malzeme
olup...
MUSA PİROĞLU (İstanbul) 1800lere,
Celâli İsyanlarına kadar... (AK PARTİ sıralarından
Sus be! sesleri, gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ya, ne kadar
rahatsız oluyorsunuz? Bu PKK terör örgütünden bahsetmemden niye
rahatsız oluyorsunuz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bir
dinle ya, dinle, dinlemesini bil ya!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Dinle,
saygısız!
BAŞKAN Siz devam edin.
Siz de bağırmayın, Grup Başkan
Vekiliniz konuşuyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Biz
dinledik ya!
BAŞKAN Sen daha fazla
bağırıyorsun, oturur musun yerine? Otur yerine!
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) PKKnın
avukatlarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde olacağına
inanamıyorum ben. Bugün, 50 bin insanı katleden PKK terör örgütünü
eğer masum diye ortaya koyanlar varsa asıl insanlık suçunu, bu
millete karşı suçu onlar işlemişlerdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Biz bunu ifade ediyoruz. Diyoruz ki:
Orada yapılan bir yanlış varsa istihbari çerçeve içerisinde
eğer Fehman Hüseyin denilen cani, o yavruları kullanarak Türkiye üzerinden
geçip Suriyede de bir terör örgütü, terör devleti kurdurmak ve Türkiye'de
konuşlanmış teröristleri Silahlı Kuvvetlerimize, güvenlik
güçlerimize saldırtmak için bir plan yapıyorsa
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ankaradan aktarmalı uçakla
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
ve sonradan
vazgeçtiyse bunun da hesabı verilmelidir diyoruz ama Sayın
Beştaşın bana İnsanlık suçu yapıyorsun. diye
ifade etmesini yadırgadığımı ve kendisine de
yakışmadığını ifade ediyorum.
Kınamayayım, millet kınıyor zaten onu.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Sayın Elitaş, konuşmasında Terör
örgütü avukatlarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğuna
inanamıyorum. dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Olacağına inanmıyorum. dedim.
BAŞKAN Buyurun, kürsüden iki dakika süre
veriyorum.
Buyurun.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) PKK
diyor, sizinkiler bağırıyor. Yalan mı? Kıyameti
koparıyorlar her PKK dediğinde, her terörist dediğinde
kıyameti koparıyorlar. (HDP sıralarından Saklamaya
çalışıyorsunuz, saklamaya. Yüzleşin! sesi, gürültüler)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Katliamı
aklıyorsunuz, katliamı.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bizim oğlumuzun
hesabını da siz vereceksiniz.
BAŞKAN Buyurun, buyurun, sizin
arkadaşlarınız bağırıyor Sayın
Beştaş, ne yapabilirim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Benim
insicamım hiç bozulmadı ama!
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklaması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben hakikaten hepinizi
vicdana davet ediyorum, hakikaten.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Biz
de sizi.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sömürü yapma, sömürü
yapıyorsun. Sömürme!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Burada
hiçbir örgütün avukatı yok. Burada insanlık değerlerinin,
hukukun üstünlüğünün ve bir katliamın yarattığı
acıyla gösterilen tepkiler var. Buradaki gördüğünüz
milletvekillerinin hepsi Roboskiye gitmiştir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Biz de gittik. Ben de
gittim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Hepsinin ailelerle teması vardır.
Sayın Elitaş, sizin de
vicdanınıza sesleniyorum: Fehman Hüseyin'in bu oyunu kurduğu
yönündeki iddianız, her kimse
Ya, savcı bile söyleyemedi bunu,
İstihbarat bile söyleyemedi, on yıl geçti üzerinden, hiç kimse böyle
bir şey söylemedi. Bugün Sayın Levent Gök'ün konuşmasından
sonra neden böyle bir aklama ihtiyacı duydunuz? Hassasiyet gösteriyorum.
dediniz, sonra bu olayı başka bir yere bağladınız. Ya,
Roboski, Türkiye ve dünya tarihinde hiç olmadığı kadar delil
olan bir katliam davasıdır. Ya, Genelkurmay diyor ki: TSK attı
bombayı zaten. Emir komuta zinciri bu, biz yaptık. diyor,
reddetmiyor ki. Diyor ki: Kaçınılmaz hata var. Bakın, ben
altını çizerek söyledim ve şu anda sizin gösterdiğiniz
iradeyle yapılan bir cezasızlık politikası var. En üst
düzeyde, o ailelerin acısı dindirilmiyor. Bu katliamla yüzleşmek
istiyorsa bu iktidar, failleri yargılamalıdır, faillere hesap
sormalıdır. Siz 34 çocuğun annesine ne diyeceksiniz ya?
Çocukları paramparça edilmiş, Kaçakçıdır. diye
manşetler atıldı. Yani şu anda aileler bizi izliyorsa yani
buna ne diyebilirim? İçişleri Bakanı katledilenlere figüran
dedi, Mehmet Metiner başka bir şey dedi, Hüseyin Çelik başka bir
şey dedi. Biz, sadece, acıyı anlayın diyoruz; acıyı
anlayın. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkanım, Ankara
Milletvekilimiz Sayın Levent Gök'ün biraz önceki kürsü
konuşmasında gündeme getirdiği Roboski katliamı Mecliste
önemli, hararetli bir tartışmaya sebep oldu. Yalnız, bu arada
şu oldu tabii: Sayın Gök'ün konuşmasını dinlemeyen
vatandaşlarımız bakımından Sayın
Elitaş'ın, Sayın Gök'e olumlu -olumsuz demiyorum ama-
atıflarından dolayı Sayın Gökün 60a göre bir dakika
kullanması talebimiz vardır efendim.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Hiç
olumlu da atıfta bulunmadı ama
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Olumsuz
atıftan mı söz istiyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Olumlu
Hayır, hayır onu demiyorum Olumlu. dedim ya zaten.
BAŞKAN 60a göre bir söz talebi, sataşma
değil Sayın Elitaş.
Buyurun Sayın Gök.
Süreniz, biliyorsunuz, bir dakika.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii yakın tarihimizin en önemli
olaylarından birini değerlendirdik. Roboski'ye adalet niye gelmiyor,
bunu sorguluyoruz. Bu insanlara söz verildi ama bu sözler tutulmadı.
Roboski'de yaşayan yurttaşlarımız devlete o kadar
bağlıydı ki bu ölen çocukların 27sinin ailesi korucuydu,
1inin de kendisi korucuydu ve bu olaydan tam sekiz ay sonra Roboski'de bir
askerî araç devrildi, 9 askerimiz şehit oldu, 4 askerimiz yaralandı.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Uludere
Sayın Levent Gök, Uludere. Daha önce de söyledik size bunu, Uludere.
Doğru söylüyorsun. dedin, aynısını söylüyorsun. Uludere
orası.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Roboskinin adı ayrıdır. Niye Roboski demeyelim?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Uludere
orası.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Roboski.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Uludere ilçe,
Roboski köydür ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Köydür
ya, onu bile bilmiyorsun ya.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Komisyonda da söyledik size oranın Uludere olduğunu.
LEVENT GÖK (Ankara) Roboski'de, Uludere'de bu
aileler düşen minibüsün yanına gittiler ve askerlerimizi minibüsten
çıkarttılar, hastaneye götürdüler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
LEVENT GÖK (Ankara) Yani acılarını,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapmış olduğu bir
saldırıyla çocuklarının hayatını kaybetmesinin
acısını bir yana bırakarak Türk Silahlı Kuvvetleri
askerlerimizin içinde bulunduğu bir askerî aracın devrilmesiyle
şehit olan askerlerimizi araçtan çıkarttılar ve hastaneye
götürdüler. Bir yanda devletin iflası bir yanda insanlarımızın
sağduyusu ve insanlığı. Roboski o yüzden, Uludere o yüzden
adaleti hak ediyor Sayın Başkanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, sadece zabıtlara geçsin. Çok söz var ama şunu
da söyleyeceğim: Sayın Elitaşa hatırlatıyorum,
Roboski katliamının emrini veren Hava Kuvvetleri Komutanı Mehmet
Ertene Devlet Üstün Hizmet Madalyası verildi. Bu da herhâlde Emri iyi ki
verdin. madalyasıydı.
BAŞKAN Evet, Sayın Beştaş,
anlaşıldı.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılandı, şimdi şahısları adına söz
talepleri karşılanacak.
İlk söz talebi, Bolu Milletvekili Sayın
Arzu Aydına aittir.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ARZU AYDIN (Bolu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin 16ncı maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Sizleri, sizlerin şahsında aziz
milletimizi Köroğlunun torunları, değerli Bolulu
hemşehrilerimin vekâletleriyle saygı ve hürmetle selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bütçe
görüşmelerinde hiç değişmeyen muhalefet
anlayışının bunalım taktiği denebilecek
durumlarıyla, doğurabilecekleri siyasi, sosyal etkileri hesaplamadan
kaotik bir tablo üreterek psikolojik iklimi bozmaya
çalıştıklarını üzülerek görmekteyiz. Bu üzüntümüz
muhalefetin içi boş, muallak, duruma göre evrilmeye müsait Geliyor
gelmekte olan. söylemi nedeniyle katlanarak artmaktadır. Zira söylemler,
aslında, gelecek olan eylemlerin göstergesidir.
ERKAN AYDIN (Bursa) Geliyor, geliyor
ARZU AYDIN (Devamla) Bu belirsizlik, her
konuşmalarında Dostlarımızla geleceğiz. ifadesini
kullananların dostlarının kim olduğunu söylemekten imtina
etmesinden kaynaklanmaktadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu dostlar acaba Muhalefeti güçlendirmemiz lazım.
diyen ve büyükelçiler üzerinden destek veren dış bedhahlar
mıdır? Ya da yerel seçimlerde HDPli vekilin Belediye
başkanları bilecekler ki seçilmişlerse bizim
oylarımızla seçilmişlerdir. lafzından yola çıkarak
Acaba HDP midir? diye sormak geliyor insanın aklına.
ERKAN AYDIN (Bursa) Bir de dolar kaç para, onu
sor?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Çok doların var
herhâlde.
ARZU AYDIN (Devamla) Şunu da
düşündürüyor: Acaba insan dostlarını niye saklar? Eğer
dostlarınız, saklanması gereken insanlarsa
Ki bir grup
başkan vekili HDPnin içinde PKKlı olanlar da olabilir ama sonuçta
legal bir partidir. demişken onlardan -tırnak içinde söylüyorum-
utanmanıza, çekinmenize sebep nedir? Eğer bunu, halk tepki gösterir
diye saklama ihtiyacı hissediyorsanız, daha ilk baştan,
halkı aldatmaya yönelik bu tavrın takdirini milletimize
bırakıyoruz. (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
Milletin kürsüsünden hemcinslerime seslenmek
istiyorum: Hani yaslandın mı çınar gibi sağlam olan
kadınlar, size -seçim hedefli- değer veriyormuş gibi
görünenlerin Meclisteki hâlipürmelallerini anlatalım. Misal, AK
PARTİde zaten uygulanan, fermuar sistemi dedikleri uygulama için
verdikleri teklif esnasında, 23 Nisan formatında ön sıraları
bir lütufmuş gibi kadın vekillere devrederek güya kadınlara
değer verenlerin
(AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
evlatlarımızın ayağına taş
değmesin diye De ki: Hor bakmayın bu durgun sele; / O, yetmiş
bir kavme akın çıkarmış. diyerek yola çıkan
Akıncıyı alkışlamaktan imtina edenlerin, pandemide
hiçbir ücret almadan yapılan tedavi hizmetlerini görmezden gelenlerin,
Madem her şey bu kadar kötü, siz ne yapacaksınız? denilince
Urfa fındığın başkenti. diyecek kadar vatan
coğrafyasını bilmeyenlerin
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
bu milletin umudu, doğal gaz aramaları
anlatılırken Daha az sondaj yapın. diyerek
sıralarından bağıranların, Garip gurebanın
yanındayız. cümlesini The end. diye bitirirken garibi kalbine
yerleştiremediği belli olanların
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Siz
yerleştiremediniz, milleti yoksullaştırdınız.
ARZU AYDIN (Devamla)
yani bu milletin Meclisinin
ağırlığını taşıyamayanların, bu
milletin sorumluluğunu taşımaya mecallerinin olup
olmadığının takdirini siz kadınlara
bırakıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Hayatınızda çarşıya, pazara mı gidiyorsunuz ki?
ARZU AYDIN (Devamla) Meclis
konuşmalarında gördük ki pankart olmazsa olmaz lakin ruhları
incinmesin diye fotoğraflarını göstermeyeceğiz ama
onları fitne ateşine odun taşıyanlara ve dostlarına
hatırlatacağız.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Hiç
vicdanınız sızlamıyor mu? Biraz gözünüzü açın.
ARZU AYDIN (Devamla) Şehit Teğmen
Abdulselam Özatak Hakkârili bir çocuktu, 9 kardeşi vardı; hepsini
yanına aldı, okutmaya başladı. Öldüğünü
kardeşlerine söyleyemediler. Anneniz sizi özlemiş. diyerek
götürdüler memleketlerine. Aybüke Yalçın, şehit olduğunda sekiz
aylık müzik öğretmeniydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ARZU AYDIN (Devamla) Varsa, vicdanınızda
yer bulsun: Beni öldürende yoktur din iman. söylediği son türküydü.
O vakit, bir kıssayla bitirelim. Bir
kartalı gagalamaya cesaret eden tek kuş kargadır. Kartalın
üstüne oturur ve boynunu ısırır ancak kartal yanıt vermez,
sadece kanatlarını açar ve göklerde yükselmeye başlar. Uçuş
ne kadar yüksekse karganın nefes alması o kadar zorlaşır ve
karga oksijen eksikliğinden düşer. Yani dememiz o ki biz yükseklere
uçmaya devam edelim, bırakın gerisini kargalar düşünsün! (AK
PARTİ sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar; CHP
sıralarından gürültüler)
Gazi Meclisi saygıyla selamlarım.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay, kürsüden.
(CHP sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Bolu Milletvekili Arzu Aydının 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Arzu
Aydın'a teşekkür ederim, kamuoyunda da kısmen yanlış
anlaşılan bir konuyu düzeltme düzeltme derken tekrar anlatma
fırsatı verdi. Tam olarak şöyle dedim Sayın Milletvekili:
İnsanlar teröristtir, kurumlar terörist olmaz. Örneği de şöyle
verdim: AK PARTİ'nin içinde FETÖ terör örgütüne mensup, IŞİD
terör örgütüne mensup insanlar var, sızdı, olabilir diye ben AK
PARTİ'ye terör örgütü demem. dedim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Aynı cümleyi kendi
partiniz için kursanız
ENGİN ALTAY (Devamla) Tıpkı
HDP'nin içine de kimi terör örgütü unsurlarının sızmış
olabileceği gibi. Bu, her partiye sızabilir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) AK PARTİde öyle
bir şey yok.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) AK PARTİnin içinde
yok.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sizin bu HDP
kısmı hoşunuza gitti de AK PARTİ kısmı niye
hoşunuza gitmedi? (CHP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yok ki.
ENGİN ALTAY (Devamla) Yok mu?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yok, yok!
ENGİN ALTAY (Devamla) Yok, güzel; onlar da
Yok. diyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bizde yok!
ERKAN AYDIN (Bursa) En çok bağıran en
çok FETÖcü!
ENGİN ALTAY (Devamla) Beni ilgilendirmez.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ENGİN ALTAY (Devamla) Benim söylediğim
şudur: Bu terör ve şehit hamasetinden kurtulun.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Onlar savunuyor,
onlar PKKyı savunuyor.
ERKAN AYDIN (Bursa) En çok bağıran en
çok FETÖcü!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Aydın
ENGİN ALTAY (Devamla) Bak, dolar 16ya
gidiyor, euro 18e gidiyor, millet perişan. Geçen sene kuru ekmek
bulamayan millet şimdi yarım ekmek bulamıyor. İşinize
odaklanın ama ben AK PARTi'ye terör örgütü mensubu sızdığının
size yüzlerce örneğini görsel olarak da gösterebilirim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Göster!
ENGİN ALTAY (Devamla) Olabiliri makul
anlamda söylemedim yani makuldür, doğru değil
Size de
sızmış olabilir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Peki, ben FETÖnün
Allah belasını versin diyorum, o da PKKya diyor mu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Size de
sızmış olabilir.
ENGİN ALTAY (Devamla) Olabilir işte,
hah, olabilir. Onun için benim söylediğim söz budur.
OYA ERONAT (Diyarbakır) PKKnın Allah
belasın versin. diyor mu?
BAŞKAN Sayın Eronat
ENGİN ALTAY (Devamla) PKKnın da Allah
belasını versin, IŞİDe Kurşununu azaltmasın.
diyen AK PARTİlinin de Allah belasını versin. (CHP
sıralarından alkışlar)
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) Ne
alakamız var bizim IŞİDle, bizim ne alakamız var?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Versin, amin, versin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, Sayın Altay AK PARTİnin Allah belasını
versin. dedi.
BAŞKAN Bir dakika Sayın Elitaş
OYA ERONAT (Diyarbakır) O da desin, ben
diyorum FETÖnün Allah belasını versin, o da desin.
BAŞKAN Ya, Sayın Eronat, Grup
Başkan Vekilinizi duyamıyorum ya.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
hayır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır,
öyle söylediniz, tutanaklara bakın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) IŞİDe
Allah kurşununu azaltmasın. diyen AK PARTİlinin dedim, buna
Hayır. demezsiniz herhâlde değil mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O zaman
yanlış çıktı, tutanaklara bakın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) IŞİDe
Allah kurşununu azaltmasın. diyen AK PARTİlinin dedim.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Örtülü
savunanların da versin.
BAŞKAN Sayın Elitaş, vereyim de
kürsüye kadar gelip geri döndürmek olmaz, nezaket usullerine aykırı.
Buyurun, gelin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, özür diliyorum, şunu dedim
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
Sayın Elitaşın da aynı temennide bulunmasını
istiyorum ben.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
arkadaşlarımız çok gürültü yaptığı için ben
BAŞKAN Tamam, anladım.
Buyurun.
5.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şimdi,
değerli milletvekilleri, FETÖ terör örgütü bu memlekette altmış
yıldan beri var olan bir örgüt. Önce, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Sekreteri -Allah rahmet eylesin- Kasım Gülekle irtibatlarının
var olduğu var ama biz Cumhuriyet Halk Partisi terör örgütünü
birleştirdi, yetiştirdi ve ilk tohumu oradan atıldı.
diyemeyiz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
ERKAN AYDIN (Bursa) Ya, bakanınızın
fotoğrafı var ya FETÖyle, yan yana fotoğrafı var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bizim -24üncü
Dönemdi sanıyorum- birisi Kayseri milletvekili olmak üzere 5 FETÖcü
milletvekilimiz varmış, o zaman öğrendik; birisi de millî
futbolcu diye anılan Hakan Şükür
ERKAN AYDIN (Bursa) Ya, Bakanınızın
fotoğrafı var ya, daha yeni atadınız bakanı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
ama bugün,
26ncı Dönemde Cumhuriyet Halk Partisinden bir milletvekilinin de var
olduğunu biliyoruz. O da nerede şimdi? Pensilvanyada.
Siyasi partilere sızmak, zaten terör
örgütlerinin en önemli görevlerinden, yaptığı işlemlerden
biridir. Bütün siyasi partiler -İYİ Parti, MHP, CHP, AK PARTİ,
diğer siyasi partiler- terör örgütlerinin kendilerine sızmaması
için ellerinden gelen gayreti gösterirler. Benim söylediğim şu: Biz,
sizin AK PARTİnin içinde şu var, bu var. dediklerinize itiraz
etmiyoruz ama biraz önce ben burada, kürsüde konuşurken terör örgütünü
lanetliyorum, PKK terör örgütünü lanetliyorum, IŞİD terör örgütünü
lanetliyorum, İslam adına terör yapan kim varsa onları da
lanetliyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de
lanetledim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İşte,
burada söylediğimiz hadise bu. Yüzüne perde çekerek yaptıkları
insan katliamına lanet okuyorum.
Ben burada PKK terör örgütünü söylerken birilerinin
birdenbire ayağa kalkmasını da lanetliyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Öyle bir
şey yok bak, doğru söylemiyorsunuz! Bak, Grup Başkan Vekili
olarak doğru söylemiyorsunuz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Siz arka
tarafı görmüyorsunuz. Başkan buradan gördü, Başkanı
uyardım, Başkan Sizi muhatap almıyor. dedi. Niye ayağa
kalkıyorsunuz, niye alınganlık gösteriyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
aklamaya çalıştınız; akladınız,
akladınız! Doğru söylemiyorsunuz, size yakışmıyor
gerçekten, gerçekten yakışmıyor.
BAŞKAN Lütfen karşılıklı
konuşmayın arkadaşlar.
Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayıp ya! Yakışmıyor size hiç, yakışmıyor.
BAŞKAN Sayın Oluç, siz niye söz
istediniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hâlâ niye
alınganlık gösteriyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben size
oradan söyledim.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
Sayın Oluça söz verdim; lütfen, çok rica ediyorum.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ya, PKKyı
lanetleyin siz de!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisinin hatibi kürsüde HDP
adını zikrederek sataşmada bulundu, cevap vermek istiyorum.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Kahrolsun PKK, kahrolsun
PKK seviciler!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Slogan
atın, atın. Bence de rahatlarsınız, slogan atın.
İnsanlık değerlerini hatırlatırım ama.
EROL KAVUNCU (Çorum) Engin Bey ile Sayın
Başkanımızın lanetlediği örgütleri siz de lanetleyin.
Sayın Başkan da lanetlesin.
BAŞKAN Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
6.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
16ncı maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bu sataşma vesilesiyle iki
konuya değinmek istiyorum.
Birincisi, Sayın Elitaş, siz mugalata
yapıyorsunuz, mugalatadır sizin yaptığınız; ben
size söyleyeyim. Siz Roboskideki 34 insanın katledilmesini aklamak için
burada konuştunuz, bizim arkadaşlarımız buna itiraz
ettiler. Siz aklayamazsınız Roboskideki katliamı, bunu
bilecekseniz!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bağırma,
bağırma.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) İnsanlık
dışı olan sizin oradaki katliamı aklamanızdır,
şunu çıkıp söyleseydiniz eğer
O dönem hata olmuş.
demeyeceksiniz, o dönem bu kararı vermiş olan Genelkurmay
Başkanı, Kuvvet Komutanları, Başbakan,
Cumhurbaşkanı; kimin altında imzası varsa 34 kişinin
katledilmesinden dolayı ceza alması gerekiyordu, yargılanması
gerekiyordu. Siz bunu söylemediniz, aklamaya çalıştınız
Roboski katliamını, biz buna itiraz ettik, bir.
İki: Şimdi, bakın, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin IŞİDle yapılmış olan
ticaretini bu Mecliste açıklamış olan sizsiniz Sayın
Elitaş, unuttunuz mu? IŞİDle ticaret yaptık. dediniz bu
Meclis kürsüsünde, kayıtlara geçti. Evet, kayıtlarda duruyor,
unutmayın, bunu siz söylediniz.
Üç: Ne kadar canınız acımış
ya. İstanbul seçimlerinden iki buçuk sene geçti, bir siyasi parti olarak
bir taktik uyguladık, istediğimiz yere oylarımızı
yönlendirdik ve başardık. Nasıl canınız
acımış ya, iki buçuk senedir bunu konuşuyorsunuz. Evet
İktidara kaybettireceğiz. dedik ve kaybettirdik. Ya, bunda ne var?
Niye canınız acıdı bu kadar? (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne alakası var?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Şimdi,
bakın, ben size bir şey hatırlatacağım: Seçime
geliyoruz, kendinizi toparlayın, aklınızı başına
alın, yine canınızı acıtırız. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Tehdit mi
ediyorsunuz? Topunuz gelin!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben AK
PARTİye beddua etmedim ama Sayın Elitaş sözü öyle aldı,
ona da bir açıklama getirdi.
BAŞKAN İsterseniz yerinizden vereyim
60a göre söz, düzeltme anlamında.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Takdir
zatıalinizin.
BAŞKAN Anlaşılması için...
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Anlaşılması için evet.
BAŞKAN Evet.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Peki, yerimden
olsun, fark etmez.
BAŞKAN Peki, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tane tane
söylüyorum: Ben AK PARTİyi de yasal, meşru bir parti olarak
görüyorum, merak etmeyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Etmek
zorundasın zaten.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Daha ne yapsın!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben
İŞID iyi ki varsın, Allah kurşununu azaltmasın.
diyen AK PARTİliye bela okudum. Eminim ve umarım, siz de okursunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kim söyledi
bunu?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ve eminim ve
umarım, bu arkadaşı partide tutmuyorsunuzdur hâlen daha ama ben
sanıyorum, bu arkadaş hâlen partinizin üyesi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kim o?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Söylerim, ben
size veririm ismini, hâlen partinizin üyesi.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) İsim
verirseniz
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Dolayısıyla, biraz önce söylediğim AK PARTİnin içine de
teröristler sızmıştır. sözümün bir belgesi bu, bir sürü
var, FETÖyle ilgili onlarca var.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sizin vekiliniz
de terörist cenazesine gitti, hâlâ milletvekili.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ayrıca,
Şamil Tayyar mı haklı, Elitaş mı? FETÖ
borsasından kaynaklı olarak AK PARTİnin içinde ve himayesinde
hâlen FETÖcü var mı yok mu; bunu da merak ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, şahıslar adına
son
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, konuya açıklık getirmek istiyorum izin verirseniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şamil Tayyar
haklı.
BAŞKAN Size de yerinizden 60a göre bir
dakika söz vereyim ve bu konuyu bitirelim lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
7.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben, Sayın
Altaydan istedim ama Ben size daha sonra vereyim. dedi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Vereyim, vereyim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Konuyu bilen
milletvekili arkadaşlarımız geldiler. Bu meseleyi 2014
yılında Göksun Belediye Meclisi üyesi birisi ifade etmiş ve
derhâl ihraç etmişiz.
EROL KAVUNCU (Çorum) Başkanım, buyur,
yedi yıl olmuş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Altaya da bu bilgiyi vermek istiyorum yani hâlâ AK PARTİ üyesi
olmadığını ifade etmek istiyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim, iyi yapmışsınız. Bir teröristi temizlemişsiniz
içinizden, çok güzel.
EROL KAVUNCU (Çorum) Yedi yıl olmuş.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Yedi yıldır öğrenmedin mi AK PARTİden ihraç edilmiş
mi edilmemiş mi? Peki, tecavüzcüler ihraç edildi mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bizim eski
Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Şamil Tayyar ile benim
söylediğimin arasında hiçbir fark yok. Sayın
Kılıçdaroğlu eğer benim tanıdığım,
birlikte görev yaptığım, aynı komisyonlarda bulunduğum
Sayın Kılıçdaroğluysa normal anlamıştır
diye düşünüyorum ama Siyaseten söylüyorum. diyorsa Sayın
Kılıçdaroğlunun da vicdanına havale ediyorum. Bugün, bu
ülkede FETÖ borsasının ne olduğunu, nasıl
işlediğini söyleyip Sayın Kılıçdaroğlunun sanki
Şamil Tayyarın söylediğini bana atfen ifade etmesini kendisine
hiç yakıştırmadığımı ifade ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne
yapmış Genel Başkan?
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz,
Konya Milletvekili Sayın Abdulkadir Karadumana ait.
Buyurun Sayın Karaduman. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi, ekonomi kelimesinin
Arapça karşılığı iktisat anlamına gelir.
İktisat, doğruyu hedefleme, mutedil olma ve orta yol gibi anlamlar
içerir. Aslında parayla olan ilişkimizin orta yol ve mutedil
olmak gibi kavramlarla açıklanması hepimiz adına önemli
mesajlar taşımaktadır çünkü parayla olan ilişkimiz,
çıkarla olan ilişkimiz ve menfaatle olan ilişkimiz aslında insanlarla
olan ilişkimizi belirler. Sadece insanlarla olan ilişkimizi
değil, aynı zamanda kendimizle ve Allahla olan ilişkimizi de
aynı şekilde belirler. Parayla ve güçle kurmuş olduğumuz
orantısız ilişki, bize önce diğer insanların
hakkını ve hukukunu, sonrasında ise kendimizi ve nihayetinde de
Allahı unutturur. Kendini ve Allahı unutmuş bir insanın
ölümü ve hesap gününü hatırda tutarak davranması mümkün
değildir. Böyle bir insanın yüreğinden ilk alınan şey
merhamet duygusu olacaktır. Adalet hiç şüphesiz merhametle
başlar. Merhametsiz bir siyasetin adalet getirmesi mümkün değildir.
Hesap gününü unutmuş bir insanın merhamet etmesi asla beklenemez.
Değerli milletvekilleri, yıllar
yılı, burada bütçe tartışmalarını hep beraber
yapmış olduk. Şu anda da 2022 yılı bütçesini hep
beraber tartışıyoruz. Asıl itibarıyla bütçeler, bir
ülkenin nasıl yönetileceğini, bir ülkedeki yönetimin vizyonunu ve
performansını ortaya koyan önemli programlardır ancak şu
anda görüştüğümüz bütçeye hep birlikte bir kere daha
baktığımızda, önceki yıllara göre faiz giderlerinin
daha da arttığı, bütçe açığının
arttığı, insanımızın sırtındaki vergi
yükünün daha da arttığı ve nihayetinde şu andaki ekonomik
krizden bizi çıkaracak bir bütçe olmadığını hep
beraber görüyoruz. Dolayısıyla, emin olun, bütün samimiyetimle
inanıyorum ki sizin vicdanınız da bu bütçeyi asla kabul etmiyor
çünkü vicdan, kişinin yaptıkları ve
yapmadıklarının ilk şahididir. Ve yine bütün samimiyetimle
inanıyorum ki sizlerin de vicdanı ülkedeki bu yoksulluğa dair
yapılan açıklamaları asla kabul etmiyor. İnanıyorum ki
vicdanınız dış politikadaki bu keşmekeş hâli asla
kabul etmiyor. İnanıyorum ki vicdanınız İslam
ülkelerinin bu hâlde olmasını da hiçbir zaman kabul etmiyor.
İnanıyorum ki vicdanınız ülkemizde adalete duyulan güvenin
bu denli zayıflamış olmasını da kabul etmiyor ve yine
inanıyorum ki vicdanınız emin olma kimliğinin, emin olma
vasfının her geçen gün zayıflıyor olmasını da
ülkemizin ahlaki ve manevi değerler noktasında bir uçuruma
sürükleniyor olmasını da -bütün samimiyetimle inanıyorum ki-
kabul etmiyor. Dolayısıyla, bu sebeplerden dolayı bütün
bunlardan sorumluyuz; yaptıklarımızdan sorumlu olduğumuz
gibi, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz; burada
konuştuklarımızdan sorumlu olduğumuz gibi,
konuşmadıklarımızdan da hep beraber sorumluyuz.
Ortaklıklar, 2 ya da çok kişi arasında yapılabilir ancak
bir haksızlığa ve yanlışa susan kişi o
haksızlığın ve yanlışın ortağı
olmuş vaziyettedir.
Bakınız, bu Gazi Mecliste nice
milletvekilleri, nice bakanlar, nice başbakanlar gelip geçmiş oldu.
Şimdi, onlar, pek çok söyledikleri ve yaptıklarını Meclis
tutanaklarında bırakıp öte dünyaya geçmiş oldular. Burada
konuşmalar kaydedildiği gibi, görevli
arkadaşlarımızın burada yapılan konuşmaları
kaydettiği gibi ilahi kalem de hiç şüphesiz kayıttaydı. Bu
kalem, sadece yapılanları değil, neyin ne için
yapıldığını, yapılmadığını ve
neye niçin susulduğunu da aynı şekilde kaydeden bir kalemdi.
Onlar için artık devran bitti ve herkes kendi hesabını verecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Sizi de CHPyle kaydedecekler.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla)
Unutmamamız gerekir ki halka hesap verdiğimiz gibi, bu hikâyenin
sonunda hep beraber öleceğiz ve karıncanın Süleymandan
hakkını aldığı gün hep beraber bunun hesabını
vereceğiz.
Bugün, kimi zaman kitleleri kandırmak,
onları manipüle etmek ve algıları yönetmek elbette ki mümkündür.
Bugün, TÜİKle insanları aldatma yoluna gitmek elbette ki son derece
mümkündür ancak ilahi mahkemeyi aldatabilme imkânımız asla söz konusu
değildir. Orada güç, itibar, makam ve mevki hiçbir işe
yaramayacaktır. Bakınız hakikat odur ki Zulmedenlere meyil
etmeyin, zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa ateş size de
dokunur. der.
Değerli milletvekilleri, her şeye
rağmen -altını çizerek söylüyorum- ülkemizi yaşanabilir
kılmak hepimizin elindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla)
Başkanım, selamlama adına
BAŞKAN Evet, 2022 bütçesinin son
konuşmacısısınız, bir selamlayın.
Buyurun.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Dolayısıyla,
bugün ülkemizi yaşanabilir kılmak hepimizin elinde olan bir
hakikattir. Amerikayla iş birliği yapmak milletimize huzur getirmez,
İsraille normalleşmek bu millete huzur getirmez, Avrupa
Birliğinin ev ödevlerinden başka bir şey yapmamak bu millete
huzur getirmez. Yıllardır uygulanagelen faize, tüketime, haksız
kazanca dayalı olan bu ekonomi anlayışı, milletimize
sefaletten başka bir şey getirmez. Ahlak ve maneviyatı
öncelemeyen, Devletin dini adalettir. demeyen hiçbir anlayış
ülkemize huzursuzluktan başka -emin olun ki- hiçbir şey
getirmeyecektir.
Son olarak; bu dünyadan geriye
bırakacağımız en kıymetli miras hayırla yâd
edilmekten başka hiç bir şey olmayacaktır. Vicdanın
kınayan sesine yemin olsun diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına söz
talepleri karşılanmıştır.
Şimdi on dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapacağız.
Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
1924 yılından bu yana yürürlükte olan 442
sayılı Köy Kanunuyla çalıştırılan
korucularımızın bu kanundan çıkarılarak korucu
kanunu adı altında özlük haklarının belirlenmesi hususunda
bir çalışma var mıdır? Ortalama 8 nüfuslu bir aileye sahip
olan korucularımızın almakta olduğu maaşın
korucularımızın ailelerinin ihtiyaçlarını
karşılamaya yettiğini düşünüyor muyuz? Vatanı
uğruna ölümü göze alan korucularımızın
maaşının hazır asgari ücret görüşmeleri de
yapılırken çarşı ve mahalle bekçisi maaşına
endekslenmesi gerektiği hususunda yine bir çalışma olacak
mıdır? Korucularımızın emeklilik haklarıyla
ilgili bir çalışma olacak mıdır?
Değerli milletvekilleri, günden güne
gelişen dünyamızda en önemli sorunlardan biri de enerji
ihtiyacıdır. Günümüzde dünyadaki en önemli çevre sorunlarından
biri, atmosferdeki karbondioksit oranının artışından
ve sera etkisinden kaynaklanan küresel ısınmadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARZU ERDEM (İstanbul) - Millî ve yerli
projelerin önem kazandığı dönemimizde özellikle kurumsal, özel
binalar ve dönüşümdeki evlere güneş enerjisi panellerinin zorunlu
olarak takılması öngörülür mü?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bülbül
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Kanun hükmünde kararnameyle işinden,
aşından edilip adı konmamış bir idam cezasına
mahkûm edilen ve hiçbir hukuki karşılığı olmayan bu
uygulamadan ne zaman vazgeçilecektir? Ve hatta bu konuda
kazanılmış davalar olmasına rağmen işine
döndürülmeyen emekçilere karşı açıkça suç işlenmektedir,
bunlardan bazıları da barış akademisyenleridir.
Yine, Millî Eğitim Bakanlığı
bünyesinde şöyle bir uygulamanın geliştirilmesine neden olanak
verilmemektedir? İnternetin ve interneti kullanmayı sağlayan
bilgisayar, tablet gibi uygulamaların öğretmen ve öğrencilere
ücretsiz verilmesi, eğitimin kolaylaşmasını, öğretmen
ve öğrencilerin de yaşamının kolaylaşmasını
sağlayacaktır. Millî Eğitim Bakanlığı böyle bir
uygulamayı yapmayı düşünmekte midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Afganistanın ekonomisini,
Ukraynanın tarımını, 9 milyon Suriyelinin
ihtiyaçlarını, Somalinin borcunu, Sırbistana fabrikaların
açılışını, Iraka 5 milyar dolarlık
yardımı tamamladıysanız artık, Türkiye
halkının ihtiyaç ve sorunlarıyla da ilgilenebilir misiniz?
Mesela, döviz kurunu nasıl düşüreceksiniz? Mesela, memurun,
emeklinin, işçinin, esnafın alım gücünü nasıl
yükselteceksiniz? Mesela, 1 lira ucuza almak için ekmek kuyruğunda
saatlerce bekleyen vatandaşlarımızı bu kuyruktan nasıl
kurtaracaksınız? Merak ediyoruz Sayın Bakan, hazır
buradayken bunların cevabını bekliyoruz sizden.
BAŞKAN Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, sorulara lütfen cevap verin,
üniversite mezunları cevap bekliyor. Sağlık yönetimi
mezunlarını atayacak mısınız atamayacak
mısınız? Eğer ekonomi iyiyse niye atamıyorsunuz?
Mesela, dün kılavuz yayınlandı, sağlık yönetimi
mezunları yok. Mesela, öğretmen arkadaşlarımız beni arıyor,
okul öncesi öğretmeni arkadaşlarımız arıyor, engelli
öğretmen arkadaşlarımız arıyor; 140 bin öğretmen
açığı var, eğer ekonomi iyiyse neden atamıyorsunuz?
Ekonomi kötüyse çıkın, açıklama yapın.
Sayın Bakan, bu sorulara cevap bekliyoruz.
Üniversite mezunlarını atayacak mısınız atamayacak
mısınız? Sizden cevap bekliyoruz, sabaha kadar soracağım
bunları, sabaha kadar soracağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, besicilik ve süt üreticiliği, ekonomik faaliyet olduğu
kadar insan sağlığı için de zorunluluktur. Büyük kesim,
geleneksel yöntemlerle hayvancılık yapmaya devam etmektedir.
Özellikle kırsal kesimde geleneksel yöntemle yapılan
hayvancılık, tüm iller için olduğu gibi şehrim
Kahramanmaraş için de çok önemlidir. Kahramanmaraşta kırsal
kesimde keçi beslenmektedir. Geleneksel hayvancılıkta meralar çok
önemlidir, hayvancılık yapılan köylerde meralar
korunmalıdır, buralar imara açılmamalıdır,
şirketlere kiraya verilmemelidir. Orman Genel Müdürlüğüne
bağlı alanlarda da meralar hayvancılık yapanlara
açılmalıdır.
Hayvancılık açısından veteriner
hekimlik de çok önemlidir. Tarım Bakanlığında veteriner
kadrosu artırılmalıdır. Hayvan sağlığı,
hayvancılığın geleceği için çok önemlidir.
Veterinerlik aynı zamanda insan sağlığı için de çok
önemlidir, birçok hastalık hayvanlardan insana geçmektedir. Bu nedenle,
veterinerler sağlık personeli olarak kabul edilmeli. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak veterinerlerin sağlık personeli için
yapılan düzenlemeye dâhil edilmesini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güzel
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiye'de asgari ücretlilerden tahsil edilen vergi
çeşidi sayısı kaçtır? Vergide adalet sağlamak
amacıyla dolaylı vergi payının azaltılması için
bir çalışma yürütülecek midir?
Vergi affından yararlanan vergi mükelleflerinin
en çok yararlandığı vergi çeşitleri nelerdir?
Covid-19'un açığa çıkardığı
cirosuzluk durumu nedeniyle esnaf ve düşük gelirli işletmelere
getirilen vergi kolaylıkları nelerdir?
TLnin döviz karşısında
yaşadığı değer kaybı işçinin, emekçinin her
geçen gün daha fazla yoksullaşmasına neden oluyor. Temel gıda
ürünlerine yapılan zam yağmurları, halka Zam, zulüm,
işkence, işte AKP. dedirterek isyan noktasına getirmiştir.
Türk lirasının döviz karşısında
uğradığı değer kaybının önlenmesi için
Bakanlığınızın makro ve mikro ölçekte
geliştirmiş olduğu bir politika var mıdır? Varsa içeriği
nelerdir?
Dört yıl önce, Marsa geri dönmemek üzere
gitmek istediğinizi söylemişsiniz; bu kadar mı umutsuzsunuz?
BAŞKAN Sayın Bakan
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, az önce Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan asgari ücret
hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz dedik; on
dokuz yıldır ezdirmedik, şimdi de ezdirmiyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Enflasyonun üstünde değil, çok
üstünde değil, çok çok üstünde yani yüzde 50lik net bir artışla
asgari ücreti açıkladı Cumhurbaşkanımız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Asgari ücret 2022 yılında, Sayın
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi 4.250 lira net
olarak uygulanacaktır. Özellikle yıl başından itibaren de
asgari ücretten alınan gelir vergisi ve damga vergisinin
kaldırılmasıyla ilgili de bir çalışma kararı
aldığını Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı.
Bu gerçekten tarihî bir artıştır. Asgari ücret net olarak yüzde
50 arttırıldı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Enflasyona göre yüzde 50
değil ama.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Hayırlı uğurlu olsun. Bunun yanında, damga
vergisi ve gelir vergisinden de istisna tutma kararı
aldığımızı tekraren ifade etmek istiyoruz.
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın
Başkanım, asgari ücreti açıklıyor ama soruların
cevaplarını da istiyoruz, ona da süre vermeniz lazım, biz soru
soruyoruz burada.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Açıklamadan
rahatsız oldunuz anlaşılan. Her gün siz de söylüyorsunuz:
Asgari ücret, asgari ücret
SERKAN TOPAL (Hatay) Biz boşuna mı
söylüyoruz?
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Dinlemiyorsunuz
ama.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Şimdi, güvenlik korucularının mali haklarına
ilişkin son yıllarda önemli iyileştirmeler
yapılmıştır. 2002 Aralık ayında 236 lira olan
güvenlik korucularının ücretleri yüzde 1.097 oranında
artılarak, 2021 yılı Eylül ayında 2.826 liraya yükseltilmiştir.
Aynı dönemler arasındaki enflasyon artışı yüzde 549
olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca 2017 yılında
yapılan düzenlemeyle, güvenlik korucularının sosyal güvenlik
primlerinin tamamı devlet tarafından karşılanmaya
başlanmıştır. 2021 yılında 442 sayılı
Köy Kanununda yapılan değişiklikle, güvenlik korucularına
anılan madde kapsamında ödenen ücret ve 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname uyarınca ödenen ek tazminat toplamının,
içinde bulunulan yılın ocak ayına ilişkin net asgari ücret
tutarının -sadece kendisi için asgari geçim indirimi uygulanan-
altında kalması hâlinde aradaki farkın tazminat olarak
ayrıca ödenmesine yönelik düzenleme yapılmıştır
Sayın Vekilim.
2003-2021 yılları arasında toplam
713.625 öğretmen atanmış olup bu sayı, şu anki
mevcudun yüzde 73üne tekabül etmektedir. Bu dönem içerisinde
yaklaşık olarak ortalama yıllık 20 bin civarında
öğretmen ataması gerçekleştirilmiştir. Önümüzdeki süreçte,
2022 yılının Ocak ayında 15 bin öğretmen ataması
daha gerçekleştirilecektir.
SERKAN TOPAL (Hatay) 15 bin yetmez Sayın
Bakan.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Bakanlığımız, daha önce de bütçe
imkânları dâhilinde öğretmenlerimizi mağdur etmemek için tüm
imkânlarını seferber etmiş olup bu sene de imkân ve
olanaklarını üst seviyede zorlayarak öğretmen
atamalarını azami bir kadro olanağına göre
değerlendirecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Sermaye Piyasası Kurulunca 1/1/2021 ve 8/12/2021 tarihleri
arasında toplam 230 milyon tutarında idari para cezası
kesilmiştir.
Arz ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin maddeleri kabul
edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylama yarınki birleşimde son konuşmalardan sonra
yapılacaktır.
Şimdi, program uyarınca 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin maddelerini
sırasıyla görüşüp oylamalarını yapacağız.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 1inci maddesini tekrar okuttuktan sonra
oylarınıza sunacağım.
1inci maddeyi okutuyorum:
2020
YILI MERKEZİ YÖNETİM
KESİN
HESAP KANUNU TEKLİFİ
Gider bütçesi
MADDE 1- (1) 21/12/2019 tarihli ve 7197
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanununa ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerine 1.082.021.197.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli
idarelere 82.423.174.000 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici
ve denetleyici kurumlara 7.623.700.000 Türk Lirası,
ödenek verilmiştir.
(2) Kanunların verdiği yetkiye dayanarak
yıl içerisinde eklenen ve düşülen ödenekler sonrası 2020
yılı merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerinin bütçe giderleri 1.183.163.137.365,95 Türk
Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli
idarelerin bütçe giderleri 120.169.070.771,45 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici
ve denetleyici kurumların bütçe giderleri 6.864.039.042,62 Türk
Lirası olarak gerçekleşmiştir.
(3) 2020 yılı merkezi yönetim net bütçe gideri
1.203.737.135.307,17 Türk Lirasıdır.
BAŞKAN 1nci maddeyi daha evvel kabul edilen
cetvellerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
1nci madde kabul edilmiştir.
Şimdi, Grup Başkan Vekillerinin söz
talepleri var; onları, arzu edenleri, talep edenleri
karşılayacağım.
Sayın Dervişoğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Cumhurbaşkanı tarafından
açıklanan asgari ücrete ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin
Nebatinin 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde yapılan soru-cevap
işlemi sırasında yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
26 Kasım tarihinde Sayın Genel
Başkanımız grup toplantısında yaptığı konuşmada
asgari ücretin en az 4 bin lira olmasını, üzerinden gelir ve damga
vergisinin kaldırılmasını istemişti. Bunu söylerken
dolar 12,1 liraydı, şimdi ise dolar 15 lira 60 kuruş
civarında.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Siz
artırdınız, siz!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Buna göre asgari ücretin 5 bin liranın üzerinde
olmasını bekliyorduk, en azından böyle bir beklentimiz
vardı. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 3.194
lira, yoksulluk sınırı ise 10.396 liradır. Bu asgari
ücretle açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk
sınırının da fevkalade altında bir belirleme
yapılmıştır; bu, beklentiyi karşılayacak bir
asgari ücret değildir.
Ayrıca, Türkiyenin genel sağlık
sigortası primi noktasından da meselenin ele alınması
lazım. Türkiyede devlet, hanedeki kişi başı gelirin asgari
ücretin üçte 1inden az olması münasebetiyle 7 milyon 236 bin kişinin
genel sağlık sigortası primini ödüyor. Yani asgari ücretin üçte
1inden az kazanan 7,5 milyona yakın insanın olduğu bir ülkede
açlığın, yoksulluğun, fukaralığın bu asgari
ücret belirlemesiyle nasıl ortadan kaldırılacağına
Hükûmetin biraz kafa yorması gereklidir diye düşünüyorum.
Ayrıca, asgari ücretten gelir ve damga vergisi
kaldırılmış olduğuna göre, 2022 bütçesinde bir gelir
kalemi daha ortadan kalkmıştır. Konuyla ilgili
değerlendirmeyi kapanışta yapacağım.
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Sayın Akçay
9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan asgari ücrete ve Hazine
ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz önce uygulanacak asgari ücret
açıklaması yapıldı ve ilk aldığımız
bilgilere göre de net 4.250 Türk lirası olarak belirlenmiş durumda.
Tabii, bu, asgari ücretlinin evli ve çocuklu olup olmaması durumuna göre
de buna bir miktar daha ilave etmek gerecek.
Ve bir diğer sevindirici husus da Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bizim de parti programımızda, öneri ve
tekliflerimizde de yer alan gelir vergisi ve damga vergisi alınmaması
hususu -bu da bu yılki asgari ücretin en güzel taraflarından olmuştur-
ve bununla da bir önceki asgari ücrete göre yüzde 50 gibi bir artış
gerçekleştiğini görüyoruz. Tabii, biraz sonra Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak çok daha net, ayrıntılı ve kapsamlı
değerlendirmelerimizi de yapacağız.
Öncelikle, Türkiyenin mevcut iktisadi
şartları bakımından da birkaç aydır gerek Hükûmet
gündeminde gerekse iş dünyasında, işçi kesiminde ve işveren
kesiminde de geçmiş yıllara nispeten daha yüksek bir oran beklentisi
var idi. Ülkemiz şartları çerçevesinde bu belirlenen asgari ücretin
ülkemize, iş dünyamıza ve asgari ücretli
vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyor;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP ve AKP PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç
10.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan asgari ücrete
ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
16ncı maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, önce bir hatırlatma: 1
Ocak 2021 tarihinde yani bu yılın başında 1 dolar 7,37 Türk
lirasıydı, asgari ücrete denk gelen ise 383 dolardı. Bugün
asgari ücret 4.250 Türk lirasına çıkarıldı, dolar 15,50
seviyesinde dalgalanıyor yani asgari ücret 274 dolar seviyesine
düşmüş oldu. Bu ne demek? Yıl başından bugüne kadar
109 dolarlık bir kayıp var asgari ücret konusunda. Yani bunu bugünkü
Türk lirasına çevirdiğimizde 1.700 Türk liralık bir hak kaybı
var, bir alım gücü kaybı var asgari ücretle çalışan
yurttaşlarımız için; bu, çok açık. Dolayısıyla
bugünkü verilere göre asgari ücretin en azından yıl
başındaki oranı koruyabilmesi için 5.900 lira civarında
olması gerekiyordu, o nedenle 4.250 Türk lirası yeterli değildir.
İkincisi: Asgari ücretten gelir vergisi ve
damga vergisinin kaldırılıyor olması bizim bu konuda hem
Halkların Demokratik Partisinin hem diğer muhalefet partilerinin hem
de Devrimci İşçi Sendikaları ve diğer sendikaların
önerilerinin ne kadar isabetli olduğunu gösterdi. Plan ve Bütçede bizim bu
konudaki önergelerimizi reddederken nasıl bir hata
yaptığını da anlamış oldu Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu ve MHP Grubu. Ayrıca 2 Nisanda bu konuda kanun teklifi
vermiştik, görmezden geldiniz bunu, bunun da ne kadar hatalı
olduğunu anlamış oldunuz.
Üçüncüsü: Asgari ücrete bu artışı
yaptıktan sonra, aslında iktidar gerçek enflasyonun yüzde 50
olduğunu da zımnen kabul etmiş oldu, bunu da
vurgulamış olalım.
Son söylemek istediğim çok önemli. Asgari
ücretteki bu artış nedeniyle işverenlerin işten
çıkarmaya başlamaları söz konusudur. Bunun mutlaka
durdurulması gerekir. İşçilerin işten
çıkarılmaları engellenmelidir. Bu konuda iktidarı
uyarıyoruz, aynı zamanda işveren örgütlerini uyarıyoruz.
Asgari ücret yükseltildi diye hiç kimseyi işten çıkarmaya
kalkışmayın diyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altay
11.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan asgari ücrete ve Hazine
ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin 16ncı maddesi
üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
takdiriyle asgari ücret açıklandı biraz önce Sayın
Bakanımızın da belirttiği gibi.
Vallahi Sayın Bakan, asgari ücretliyi
enflasyona ezdirdiniz, ezdirmediniz, ben onu bilmem ama iki şey biliyorum:
Bir: Asgari ücretli üşüyor, kombisini gece onda kapatıyor. İki:
Asgari ücretli artık fırınlarda ucuz bayat ekmek arıyor.
Geçen sene bugünlerde, bütçede milleti kuru
ekmeğe muhtaç ettiniz demiştim, Ekmek yeniyorsa aç değildir.
denmişti. Kuru ekmekten kastım katıksızlık
anlamındaydı. Şimdi millet fırınlarda kalmış
bayat ekmeği ucuza alma peşinde. Bu rakam ekim ayında
açıklansaydı Sayın Bakan, size teşekkür ederdim ama bu
rakam, bugün geldiğimiz noktada, doların 15,5 olduğu noktada
şu demek: Tam bu yılın -2021in- başında, 1 Ocakta
asgari ücretli 385 dolar alıyor idi, karşılığı bu
idi. Şimdi, bu hesaba göre asgari ücretin 5.955 lira olması
lazım eğer ezilmeyecekse. Ezdirmeyecekseniz, haksa, hukuksa,
adaletse, insafsa olması gereken 5.955tir. Ya da olması gereken
4.250yse doların tekrar 9 lira seviyesine çekilebilmesidir. Dolar bu
seviyedeyken asgari ücretlinin dolar bazında ücreti yüzde 30
erimiştir. TL karşılığında yüzde 50 zam
yaptık. diyor sevgili Bakan ama dolar bazında asgari ücretli yüzde
30 gelir kaybına uğramıştır. Saruhan Bey 109 dolar
hesaplamış, ben 111 dolar; şu anda işçiye, asgari ücretliye
bu ülkenin borcu var, her bir asgari ücretliye. Böyle
baktığımız zaman, üzülerek söyleyeyim, buna bizim
sevinmemiz mümkün değil. Gerçekler ortada, sadece ekmeğe geçen ocak
ayından bugüne yüzde 100 zam gelmiş iken asgari ücreti TL
bazında yüzde 50 arttırmak milletin sofrasındaki 2 ekmekten
1ini çalmak demektir. Bunu bizim kabul etmemiz, tasvip etmemiz, makul ve uygun
görmemiz mümkün değildir.
Allah bu kış günlerinde, bu kara
kışta dar gelirliye, yoksula, yetime, garibe gurebaya yardım
etsin, Allah kolaylık versin; düşünemiyorum, tasavvur edemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu rakamla
insanlar nasıl geçinecek, nasıl yiyip içecek, nasıl beslenecek,
nasıl ısınacak; bilemiyorum.
Takdir yüce milletin ve asgari ücretlinindir.
Hayırlısı olsun diyelim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sayın Elitaş
12.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan
asgari ücrete ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
16ncı maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadeleri ile İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun
yaklaşık yirmi gün süreyle yaptığı müzakereler
neticesinde hem işveren tarafının hem işçi
tarafının temsilcileriyle birlikte Sayın
Cumhurbaşkanımız bugüne kadar olmamış bir asgari
ücreti vatandaşımızla paylaştı. Net asgari ücret 4.250
lira olarak hesaplanacak. Onun yanında çok önemli bir şeyi daha ifade
etti; asgari ücret üzerindeki gelir vergisi ile asgari ücretten beyanname
verirken alınan harçların da kaldırılması konusunda
bir ifade kullandı. Şimdi, Hazine ve Maliye Bakanımız
burada, bunun bir an önce yasalaşarak
Sanıyorum yasa gerekir çünkü
vergi dilimlerindeki yüzde 15ten başlayan sınırın kanuni
düzenlemeyle yapılması gerekir. Beyannamelerden alınan harçlara
da yine yasal düzenleme yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Sanıyorum Sayın Bakanımız şimdi arkadaşlarımıza
bu konuyla ilgili, asgari ücretteki vergi ve harçların
kaldırılmasıyla ilgili bir talimat veriyorlar. Buradan da hem
işçi kardeşlerimize verilen bir iyileştirme payı hem de
işverenin üzerindeki 450 lira civarındaki yükün de alınması
-ki bundan önceki dönemlerde 75 liralık bir katkı
sağlıyorduk- asgari ücretin brütünün biraz daha düşmesi
anlamına gelecek diye tahmin ediyorum. Biliyorsunuz, daha önceki
yıllardan asgari ücretin vergi dilimlerinden etkilenmemesi için bir kanuni
düzenleme yapmıştık, tüm siyasi parti grubu milletvekili
arkadaşlarımızın destekleriyle o işi
yapmıştık çünkü asgari ücretli, eylül veya ekim ayında
vergi diliminin yüzde 20lik kısmına giriyordu. Şimdi, asgari
ücret nezdinde alınan vergilerin tamamen kaldırılmasıyla
ilgili bir düzenleme yapmamız gerekiyor. Önümüzdeki hafta, inşallah,
bu düzenlemeyi de hayata geçirip kamuoyunun rahatlamasına birlikte imkân
veririz diye düşünüyorum.
Muhalefet sırasındaki
arkadaşlarımız haklı olabilirler, bu konuyu ifade
edebilirler ama enflasyon dolara göre hesaplanmıyor biliyorsunuz;
enflasyon, fiyatlar genel seviyesinin yansıması olarak ortaya
çıkıyor. Döviz fiyatlarındaki artış da maalesef,
enflasyon üzerinde bir etki yapıyor. Bunun ölçülerinde yapılıyor,
gerçekleştiriliyor. Şu anda 2021 yılı toptan eşya
fiyatlarında -en yüksek- enflasyon ortalaması yüzde 42; bugün
Sayın Cumhurbaşkanımızın
açıkladığı rakam enflasyonun, toptan eşya
fiyatlarının üzerinde, yüzde 50 küsur civarında bir
artış var; hayırlı uğurlu olsun.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime yirmi dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.03
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 38inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
2nci maddeyi okutuyorum:
Gelir bütçesi
MADDE 2- (1) 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile 5018
sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri
941.944.001.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 12.464.193.000 Türk Lirası öz gelir, 71.162.721.000 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 83.626.914.000 Türk
Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların gelirleri 7.488.375.000 Türk Lirası öz gelir, 135.325.000
Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 7.623.700.000 Türk
Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) 2020 yılı merkezi yönetim kesin hesap gelir cetvellerinde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri
1.005.017.930.492,97 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin
gelirleri 21.536.369.624,13 Türk Lirası öz gelir, 99.970.274.533,49 Türk
Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 121.506.644.157,62 Türk
Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların gelirleri 7.762.401.832,83 Türk Lirası öz gelir,
126.243.870 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam
7.888.645.702,83 Türk Lirası,
olarak gerçekleşmiştir.
(3) 2020 yılı merkezi yönetim net bütçe geliri
1.028.445.526.973,18 Türk Lirasıdır.
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2nci
maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Türk milletini ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2022 yılı
yokluk ve yolsuzluk bütçesi, AKP iktidarının
hazırladığı 20nci bütçe,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 4üncü bütçesidir. Bu
ucube tek adam rejiminin hazırladığı her bütçe ülkede
ekonomik krizi daha da derinleştirmiş, bütçe
açıklarını yıldan yıla artırmış,
vatandaşın yoksulluğunu günden güne büyütmüş ancak saray
ahalisinin de zenginliğine zenginlik katmıştır. Bu ucube
hükûmet sistemini getirirken Ekonomi şahlanacak. diye milleti aldatanlar
şimdi Geçinemiyorum. diyen vatandaşı terörist ilan ediyor.
Ekmek kuyruğunda ucuz ekmek almak için saatlerce bekleyen, pazar
artığı toplamak zorunda kalan vatandaş, sarayın israf
ve şatafatını eleştirdiğinde millî güvenliğin
önündeki en büyük tehdit sayılıyor. Geleceğe dair umudu
kalmadığı için, hayalleri çalındığı için her
10 gençten 7si başka bir ülkede yaşamak istiyor; ülkeden gitmek
isteyen gençler de AKP tarafından vatan haini ilan ediliyor. Bu ülkede
Dolar 10 lira olacak. dedikleri için bile insanlar yargılanıyor,
bugün dolar 15 lirayı geçti; yargılayan hâkim utancından
duruşmaya çıkamıyor ama Dolar 10 lira olacak. diyenler, çoktan
dış güçlerin maşası ilan edildi.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarında
gıda fiyatları arttı, akaryakıt fiyatları arttı,
elektrik, doğal gaz fiyatları arttı, ekmek ile suyun fiyatı
bile arttı yani Adan Zye her şeyin fiyatı arttı ama en
çok da terörist sayısı arttı. Ülkede iktidar ve
ortağını desteklemeyen herkes terörist damgası yemektedir;
esnaf terörist, manavlar terörist, halci terörist, kebapçılar terörist,
zincir marketler terörist, dolara yatırım yapanlar terörist,
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri terörist, parklarda yatan
öğrenciler terörist, yurt arayan öğrenciler terörist, Burs
yetmiyor. diyen öğrenciler terörist, 128 milyar dolar nerede? diye soranlar
terörist, hayat pahalılığı var. diyenler terörist,
hapisteki gazeteciler terörist, protesto hakkını kullananlar
terörist, Hudut namustur. diyen terörist, barolar terörist, doktorlar
terörist, çiftçiler terörist; Millet İttifakını destekleyenler
zaten terörist, Cumhur İttifakına oy vermeyenler terörist, çay atan
ilkokul öğrencisi bile terörist, say say bitmez. Kısaca güzel
memleketimizde yandaşlar hariç herkes terörist.
Değerli milletvekilleri, hak
aradığı için terörist ilan edilenlerin ülkesinde en çok artan
şeylerden biri de sözde itibar. Tabii, öyle bir itibar ki kişi
başına düşen millî geliri 41 bin euro yani Türk lirasıyla
676.500 lira olan Almanyanın, kişi başına düşen millî
geliri sadece 77 bin lira olan ülkemizi kıskanmasını
sağlayacak bir itibar; enflasyonu yüzde 0,3 olan İsrailin enflasyonu
yüzde 50leri geçen ülkemizi kıskandığı bir itibar;
gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 16,7sini pandemide
vatandaşlarına yardım olarak dağıtan ABDnin,
gayrisafi yurt içi hasılasının sadece yüzde 1ini yardım
olarak dağıtabilen ülkemizi kıskandığı bir
itibar. Nasıl kıskanmasınlar ki? Hangisinin 1.150 odalı
sarayı, 3-5 maaşlı danışmanları, altın
varaklı odaları, yazlık kışlık sarayları,
dünyanın en çok devlet ihalesi alan müteahhitleri, 3 milyar bütçeli
sarayları, onlarca uçakları, New York caddelerinde caka satacak
yüzlerce koruma aracı var? AKPye göre itibardan tasarruf olmaz; tasarruf
emekçiden, vatandaştan, yoksuldan, garibandan olur. Mesela,
vatandaşın porsiyon küçülterek tasarruf etmesi gerekir ama sarayda itibar
için mango kurutulur, ejder meyveli içecekler içilir. Mesela, gençler yurt
bulamasa da itibar için 291 milyon dolara yani 4,3 milyar liraya New York
Türkevi yapmak gerekir. Böyle itibar yerin dibine batsın.
Değerli milletvekilleri, AKP milletle
bağını tamamen koparmıştır. Bir yanda geçim
sıkıntısı, işsizlik, açlık, sefalet içinde kendi
devletinde terörist ilan edilen milyonlar, diğer yanda İtibar,
itibar. diye sayıklayıp israf ve lüks içinde yaşayan saray
şürekâsı.
AKPli Cumhurbaşkanı Sayın
Erdoğan, yirmi yılın sonunda, geçtiğimiz günlerde Bakara
suresinin 155inci ayetini okuyarak Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de Muhakkak
ki sizi biraz korku ve açlıkla, mallardan, canlardan ve ürünlerden
eksiltmekle deneriz. Sabredenleri müjdele. buyurmaktadır. dedi. Ne güzel
değil mi? AKP iktidarı gerçekten şaka gibi ama milleti
güldürmeyip ağlatan bir şaka. Ey AKP, sen yirmi yıl tek
başına iktidarda kal; beceriksizliğinle, yolsuzluklarınla,
yandaşlarına dağıttığın rantlarla ekonomiyi
batır; sonra da bir ayet bul; açlığın, yoksulluğun Allah'ın
imtihanı olduğunu söyle. Milletle dalga mı geçiyorsunuz yoksa
aklıyla alay mı ediyorsunuz? Neden malından, canından,
ürünlerinden eksilen yoksul vatandaş imtihan oluyor da size, saraylarda
yaşayanlara, ülkeye çöreklenen müteahhitlerinize, akrabalarınıza,
yandaşlarınıza imtihan hiç uğramıyor?
Önce çıkıp Ekonominin kitabını
yazdık. diyeceksiniz, baktınız olmuyor, işler kötüye
gidiyor dış güçler diyeceksiniz, sonra İmtihan oluyoruz, bu
yüzden yoksulsunuz. diyeceksiniz, en son o da olmuyor Çin modeli
diyeceksiniz. Bu Çin modeli değil, bu bir cin modelidir. Gerçi dün de
adını Türk modeli olarak değiştirdiler. Eğer bu da
Türk tipi başkanlık modeli gibiyse vay hâlimize. Bu ülke sizin deney
tahtanız mı? Bu kaçıncı ekonomi modeli, bu
kaçıncı bahane? Yirmi yıllık iktidarınızın
sonunda ülkeyi, her fırsatta kötüleyip milat kabul ettiğiniz 2002
yılının bile gerisine götürdünüz. Ama merak etmeyin, siz
gideceksiniz, biz geleceğiz; o zaman, yolsuzluğu da yoksulluğu
da kökünden kazıyacağız.
Sizi de tarih yazacak; bu zamanın gençleri
çocuklarına anlatacak Biz eskiden her sabah kur şoklarıyla
uyanıyorduk. diyecek. AKP zamanında gençliğini geçirmiş
vatandaş, çocuğuna Çıkar telefonunu. diyecek, Bak, eskiden
biz bu telefona fiyatı kadar da vergi ödüyorduk. Hükûmet de gider,
milyonlarca dolarlık yandaş şirketlerin vergi borcunu silerdi.
diyecek. AKP döneminde yaşamış biri ileride torununa anlatacak
Zamanında dünyada çok büyük bir salgın oldu; çalışamadık,
iş yerlerimiz kapandı. Dünyada tüm devletler vatandaşlarına
karşılıksız yardım dağıttı, milyonlarca
dolarlık bütçeler ayırdı; bizim Hükûmetimiz de üç beş
kişiye kredi verdi, onu da faiziyle geri aldı. diyecek. Tarih sizi
yazacak ey AKP! AKP döneminde asgari ücretle çalışmış biri
yıllar sonra bir gence anlatırken diyecek ki: 1 paket tuvalet
kâğıdına ben tam bir buçuk gün çalışırdım.
Halk ekmek bayilerinin önünde kilometrelerce uzunlukta ekmek kuyrukları
olurdu. Okullarda okutulacak Eskiden kendi kendine yeten ülkelerden
biriyken
diyecek öğretmenler 2000li yılların
başında ülkemizde derin bir ekonomik kriz yaşandı, hiçbir
şey üretemiyorduk. Şimdi Anadolunun tahıl ambarı
olduğuna bakmayın; o zaman buğdayı, samanı,
bakliyatı bile ithal ediyorduk. diyecekler Üstelik ambargo da yoktu,
savaş da yoktu. diyecekler Yoksula, garibana, vatandaşa
kıtlık vardı ama yönetenler 1.150 odalı saraylarda
yaşıyorlardı. diyecekler; diyecekler de diyecekler. Köy
kahvelerinde, evlerde, iş yerlerinde Türk tarihinin gelmiş
geçmiş en başarısız hükûmetiydi. diye konuşulacak.
AKPye oy veren kişiler oy verdiklerini inkâr edecek, ne bir rahmet
çıkacak ağızlarından ne iyi bir söz.
Bıraktıkları borçları hâlâ ödüyoruz. diyecek
torunlarımız.
Değerli milletvekilleri, AKPnin Tek vatan,
tek millet, tek devlet, tek bayrak. hamasetinin bugün geldiği nokta tek
domates olmuştur. Bu, yoksulluğun bütçesini savunmak üzere buraya
çıkıp Tek domates alsınlar. diye vatandaşa seslenenlerin
bütçesinde vicdan yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Bu yolsuzluğun
bütçesini savunmak için burada şaşaalı cümleler kuranların
bütçesinde vatandaş için bir şey yoktur. Bu yokluk ve yolsuzluk
bütçesi, diğer bir deyişle tek domates bütçesi AKPnin son bütçesi
olacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Nevin Taşlıçay.
Buyurun Sayın Taşlıçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2nci maddesi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Aziz Türk milletini ve yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İnsani duygularımızın
törpülendiği, ahlaki kavramların örselendiği bir çağda
sığınacağımız, dinç kalacağımız
yerin adıdır gönül. Makul olana, doğru olana, güzel olana,
dolayısıyla, bizi bize ulaştıracak erdeme gönlün
farkına vararak, gönül gözüyle bakarak ve nihayetinde gönüllü olarak ulaşabiliriz.
Her şeyden önce dostluğa gönüllü olmak gerek; havaya, suya,
toprağa dost olmak gerek, akla dost olmak gerek, ahlaka dost olmak ve
cümle yaratılmışların erdemlisi insana dost olmak gerek.
Sevgi üzerine inşa edilmiş bir kültürün
mensupları olarak demeliyiz ki: İnsan insanın kurdu değil,
insan insanın dostudur. Bu da yetmez, demeliyiz ki: İnsan,
insanın onurudur. Onurumuzu zedelememek, onurumuzdan vazgeçmemek elbette
bizim elimizde. İnsandan, insana ait hasletlerden vazgeçmeyeceğimizin
beyanı gönülde saklıdır. Hani Neşet Usta diyor ya Gönülden
gönüle gider yol gizli gizli... Benliğimizi bencillikle sardıkça
gönülsüzlüğü aşikâr ediyoruz, Türk milletinin gönlünde mahfuz olan
irfanı zedeliyoruz.
Kavramların da seyri değişti
çağımızda, kıymet dediğimiz kavram duygulardan
ziyade nesneleri niteler oldu artık. Nesneler de kıymetlidir muhakkak
ancak, öznesi insan olana aşinayız biz. Değerlerimizin
alınıp satılan birer nesneye dönüştüğünü görmek gönül
gözümüzün ferini söndürüyor. Düşünmek, düşünmekten de öte, tefekkür
etmek, insan ilişkilerine dair kafa yormak, kendimizi
karşımızdakinin yerine koymak, bütün bunları huzurumuz için
birer sorumluluk olarak görmek gerek. İmam Mâtürîdînin Düşünmemeyi
telkin eden her türlü his şeytan işidir. sözünden mülhem, insani bir
duruşla hayatı idrak etmek gerek. Sevgi, saygı, samimiyet; bu 3
erdemle hayata bakarsak işte o zaman gönül gözüyle görmüş
olacağız pek çok şeyi ve anlayacağız ki bakmak ile
görmek aynı mana derinliğinde değildir. Hoşgörüyü esas
alan, kusurları örtmede gece gibi olan bir inanç içerisinde, fıtrata
aykırı davranmaktır sığlıkta boğulmak.
Bizler Türk irfanının derinliğinde nefes alabiliriz ancak.
Değerli milletvekilleri, gelişen
teknoloji, değişen dünya, küreselleşen kültür, etkileri
itibarıyla birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir.
Teknolojinin gelişim noktasında hız kazanması ve buna
bağlı olarak internet kullanımının artması,
dünyayı avuçlarımıza sığdırdığı
gibi, bizleri de kültürel anlamda, ayak bastığımız
toprakların dışına itebilmektedir. Dünyamız âdeta
küresel köy hâlini almış, kültürlenme hızı
artmıştır. Özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz
dijital dünya vasıtasıyla yabancı kültürlerle daha sık
etkileşime geçmekte, bu anlamda kadim kültürümüzden uzaklaşma
tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Tehlike
diyorum çünkü kimliğimizi oluşturan kültürümüzdür. Kültür,
hayatımızın toplamıdır aslında; şehirler
kültürle kurulur, insanlar kültürle büyür, toplumlar kültürle anlam bulur;
beslenme alışkanlığımız, barınma
ihtiyacımız, giyinme tercihimiz ait olduğumuz kültür dairesinde
şekillenir. Bizi diğerlerinden farklı kılan kültürümüzdür.
Ne var ki yaşadığımız çağda, küreselleşmenin
etkisiyle, hemen her konuda bir tekdüzelik söz konusudur.
Barınma da kültürün bir parçasıdır ve
estetik anlayışımızın sergilendiği alanlardan
biridir. Türk bozkır kültüründe barınma ihtiyacı otağla
karşılanıyordu ve atalarımız otağı küçük bir
evren olarak nitelendirmekteydi. Otağın kubbesi göğü, kubbenin
ortasındaki boşluk Kutup Yıldızına giden yolu ve
otağın ortasındaki direği de yer ile göğü birbirine
bağlayan direk olarak sembolleştirmekteydi. Bugün dahi modern
binalarda eşiğe basmama âdeti otağ kültürüne dayanmaktadır
ki Türk mitolojisinde otağın eşiğinde insanları
kötülüklerden koruyan ruhların oturduğuna inanılır.
Kültürel kodlarımıza işlenmiş bu ve buna benzer nice
öğretilerimize gönül gözüyle bakarak vâkıf olabiliriz ancak.
Kültürümüzün anlam derinliğinde çevremizi algılamaya
çalıştıkça önümüze pek çok pencere açılacak,
bakış açımız değişecektir.
Bu doğrultuda şehirleşme sürecine
baktığımızda göreceğiz ki bizler, barınma
ihtiyacını yalnızca imarlaşma olarak değil, onun çok
daha ötesinde, şehirleşmeyi bir kültürel mekân tasarımı
olarak değerlendirmişiz. Geldiğimiz noktada ise özellikle mimari
anlamda estetik kaygımızın kalmadığına şahit
olmaktayız. Şehirler de insanlar gibi büyür ve gelişir. Büyüme
ve gelişmenin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için her
şeyden önce toplumun kültürel yapısına uygun planlama
yapılmalıdır. Artan nüfus, konut ve taşıt
sayısına göre yapılacak planlama ise ayrıca önemlidir.
Kültürel anlamda meydan kavramı bugün anlamını yitirme
noktasına gelmekle birlikte meydanlara hâlen ihtiyaç duyulmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, cumhuriyetin
ilanından sonra Anadoluda mekânların önemi daha
belirginleşmiş, şehirleşme algısı uluslaşma
bilinciyle bütünleşmiş, mekânların daha modern tasarlanması
fikri öne çıkmıştır. Bu anlamda şehir
planlamaları Ankarayla başlamıştır. Ankaranın
başkent ilan edilmesinin ardından Türkiye Cumhuriyetine
yakışır bir başkent tasarımı hızlıca
gündeme alınmıştır. Ankaranın ilk imar planı
1924 yılında yapılmış, planlamada genellikle
meydanların öne çıkarılması da amaçlanmıştır.
Bugün pek çok Avrupa şehri de meydanlarıyla anılmaktadır.
1923te cumhuriyetin ilanıyla birlikte ortaya konulan başkent
vizyonunu 2023e taşımak hepimizin görevidir. Ankara, Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ün gelecek tasavvuru, Türk milletinin medeniyet şuurudur. Bu
anlayış doğrultusunda hareket etmek, başkentimizi
dünyanın sayılı şehirleri arasında görmek hepimizin
temennisidir muhakkak. Başta trafik sorunu olmak üzere, Ankara'nın
başkent ufkunu karartacak güncel sorunların ortadan
kaldırılması tarihî bir sorumluluktur. Aynı zamanda
Ankara'ya bir kültür başkenti hüviyetini kazandırmak da bir o kadar
önemlidir. Bu hususta atılan adımları destekliyor ve
devamını bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, millet olma erdemini,
devlet olma kudretini tarihten günümüze kadar taşıyan bizler gelecek
iddiamızı da bu iki düşünce üzerine yürütürüz. Kut inancı
ile Türk cihan hâkimiyeti mefkûresini harmanlamış bir
anlayışın mensupları olarak hedefimiz de muhakkak
yüksektir. Kendi içinde refah, bölgesinde güçlü ve dünyada etkin bir Türkiye
Cumhuriyetini baki kılmak görevimizdir. Bu görevi başarmanın
tek yolu, Türk milletinin gönül ikliminden atılan tohumları
şuurla sulamak, özenle yeşertmek ve bir ülküyle büyütmektir. Maziden
edindiğimiz tecrübe, kültürümüzden aldığımız irfan ve
gönlümüzde büyüttüğümüz sevgi bu yolun mihmandarıdır.
Muhteşem bir dile, muazzam bir tarihe, zor ama bir o kadar da harika bir
coğrafyaya sahip olan bizlerin bu kıymetleri birlik içinde koruma ve
yaşatma gibi bir mesuliyeti vardır. Çocuklarımıza
bırakacağımız en büyük miras, bu birlik iradesinin ta
kendisidir ve gönlümüze tercümandır merhum Niyazi Yıldırım
Gençosmanoğlunun dizeleri: Dedemiz bir, torunlarız/ Dün, bugün ve
yarınlarız/ Yüceliriz, derinleriz/ Yunus Emre, Hacı Bektaş/
Alevi, Sünni, Kızılbaş!
Sözlerime son verirken, 2022 yılı merkezî
yönetim bütçesinin hayırlı olmasını diliyor; bütçenin
hazırlanmasında, Genel Kurula gelmesinde, görüşülmesinde
emeği ve katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Yüce Türk
milletini ve Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Muş Milletvekili Sayın Şevin Coşkun.
Buyurun Sayın Coşkun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ŞEVİN COŞKUN
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu, cezaevlerindeki tüm siyasi tutuklu, hükümlü ve sürgüne gitmek zorunda
kalan binlerce arkadaşımızı buradan selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, içinde
bulunduğumuz 10-17 Aralık tarihleri İnsan Hakları
Haftasıdır ancak ülkede hak ihlallerine her gün yenisi
eklenmektedir. Hak ihlallerinin en acımasız şekilde
görüldüğü ve yaşandığı yerlerden biri de
cezaevleridir. İktidar tarafından işkence ve ölüm merkezlerine
dönüştürülen cezaevlerinde hasta tutuklu ve hükümlüler ölüme terk
edilmektedir.
14 Aralıkta, yirmi sekiz yıldır
cezaevinde bulunan ve tedavisi engellenen, ağır hasta Abdülrezzak
Şuyur yaşamını yitirdi. Daha yirmi dört saat geçmeden, bir
diğer hasta tutuklu Halil Güneşin ölüm haberini aldık. Bu
ölümlerin sorumlusu sizsiniz. Buradan soruyoruz: Daha kaç kişinin ölmesini
bekliyorsunuz?
Bakın, bir diğer hasta tutuklu Aysel
Tuğluk. Ağır hastalığı ve verilen doktor
raporlarına rağmen tahliyesi engellenerek yaşam hakkı ihlal
ediliyor. 83 yaşındaki ağır hasta Mehmet Emin Özkan, yirmi
altı yıldır cezaevinde ve yaşam hakkı
engellenmektedir. Hasta tutuklu ve hükümlülerin yanı sıra keyfî bir
biçimde infazları yakılan hükümlülerin tahliyesinin önündeki engeller
bir an önce kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, 2014te Millî Güvenlik
Kurulu kararıyla bir çöktürme planı devreye konuldu. Bu plan,
siyaseti ve toplumu dizayn etmek için hâlâ yürürlüktedir. Çöktürme
planının bir sonucu olarak, başta Kürtler, Aleviler, gençler ve
kadınlar olmak üzere, hak talep eden tüm toplumsal kesimler ağır
bir şiddet ve baskı politikasıyla karşı
karşıyadır.
HDPye yönelik siyasi soykırım operasyonları
aralıksız sürdürülmektedir. Partimiz ve yöneticileri iktidar
tarafından her gün hedef gösterilmektedir. HDPye karşı büyük
bir medya ambargosu uygulanmakta, demokratik siyaset hakkımız her
fırsatta engellenmeye çalışılmaktadır.
İktidar için bir lütuf olan 15 Temmuz OHAL
uygulamaları fiilen devam etmektedir. Başta seçim bölgem Muş,
Hakkâri, Van ve Mardin olmak üzere, birçok kentte valiliklerce her on beş
günde bir verilen eylem ve etkinlik yasağı kararı, partimiz ve
toplumsal muhalefet için rutin hâle getirilmiş durumdadır. Burada
zaman darlığı nedeniyle sıralayamayacağımız
birçok keyfî yasak, engelleme, hukuksuz gözaltı, kolluk şiddeti,
Türkiyenin birçok yerinde her gün karşımıza
çıkmaktadır. Elbette bu yaşananlara seyirci
kalmayacağız; zulmünüzü, hukuksuzluğunuzu yüzünüze her gün
haykıracağız.
Değerli milletvekilleri, medyayı kontrol
altına alarak halkın haber alma özgürlüğünü
engelleyebileceğinizi, demokratik siyaseti susturabileceğinizi
sanıyorsanız yanılıyorsunuz; hakikatin sesini kısamayacaksınız.
Bakınız, Türkiye'nin yaşadığı bu karanlık
tablo karşısında özellikle medyanın sergilediği tutum
tarihe bir kara leke olarak geçmiştir. HDPye, farklı kimlik ve
inançlara, toplumsal muhalefete, kadınlara, ekoloji mücadelesi yürütenlere
karşı her gün yayın yoluyla nefret dilini örgütleyen, hedef
gösteren yandaş medyanız da en az iktidarınız kadar
suçludur. Dipsiz medyanızın yaptıklarını tek tek
sıralayacak olursak saatler de günler de yetmez. İzmirde parti
binamıza girerek Deniz Poyraz arkadaşımızı katleden
katille ilgili medyanızın yaptığı HDP binasında
çatışma. haberi iktidar medyanızın çukurun da çukur
dibinde olduğunun somut bir örneğidir. Geçen hafta şüpheli bir
şekilde cezaevinde yaşamını yitiren Garibe Gezer için
Cezaevinde beslenen bir terörist daha öldü.
başlığını atacak kadar hadsizleşen ve adına
gazete diyemeyeceğimiz bir kâğıt parçası
iktidarınızın zihniyetinin yansımasıdır.
Değerli milletvekilleri, iktidar yürüttüğü
politikalarla sadece yaşam hakkını ortadan
kaldırmıyor; yurttaşların temel anayasal haklarından
olan ifade özgürlüğünü, doğru haber alma hakkını da elinden
almaktadır. Medyanız, yayıncılık faaliyeti değil,
toplumu manipüle ederek iktidarınızın yarattığı
krizin üzerini örtme faaliyeti yürütmektedir. İsmini herkesin bildiği
bir televizyon kanalınızın ekonomik çöküşün üzerini örtmek
için attığı Uzun süre aç kalmak ömrü uzatır.
başlığı buna en iyi örnektir. Başlıklara
taşınan Porsiyonlarınızı küçültün. Kilo yerine
gramla alın. sözleri çürümenin geldiği noktayı göstermektedir.
Manipülasyon başkanlığı gibi görev yapan İletişim
Başkanlığınız ve bağlı medya
yapılanmanız hakikatlerin üzerini karartmak için gece gündüz
çalışmaktadır. Yalanın iktidar desteğiyle sübvanse
edildiği bir başka ülke örneği daha yoktur. Basın İlan
Kurumundan yandaş medyaya aktarılan kaynaklar yalanı sübvanse
bütçesidir. Demirören grubunun Ziraat Bankasından aldığı ve
geri ödeyip ödemediği belli olmayan 750 milyon dolar iktidar
yalanlarının sübvanse edilmesinde kullanılmıştır.
Anayasa gereği kamusal yayın yapmak zorunda olan TRT,
iktidarınızın, sarayınızın sesi televizyonuna
dönüşmüştür. Gece gündüz iktidar propagandası yapan bu kurumun
bütçesi yine halkın vergilerinden oluşmaktadır. Halkın parasıyla
halka yalan pompalamaya çalışmak yüzsüzlüğün,
arsızlığın bir başka boyutudur.
Elbette tüm bunlar karşısında
hakikati savunan, gerçeğin peşinde koşan gazetecilerin ve
muhalif medya mecrasının olduğunu da biliyoruz. Evet, ülkede
asırlar öncesini aratmayan bir basın sansürü vardır; yasaklanan
dil, fikir, gazete, kitap ve yayınlar saymakla bitmez. Örneğin, Yeni
Yaşam gazetesi cezaevlerine alınmamaktadır. İktidar
tarafından hedef tahtası hâline getirilen gazeteciler, haber
faaliyetleri nedeniyle yargılanmaktadır. Beğenilen bir tweet,
şarkı, renk, fotoğraf ya da Hükûmet yanlısı bir diziye
ilişkin mizahi bir paylaşım bile yargılama sebebi
sayılmaktadır. Gazeteci Nedim Türfent ve Abdulkadir Turay,
yaptıkları haberler gerekçe gösterilerek beş yıldır
cezaevinde tutulmaktadır. Ankarada 12 Aralıkta öğrencilerin
yapmak istediği Barınamıyoruz eyleminde haber takibi yapan 3
gazeteci gözaltına alınarak gazetecilik faaliyetleri engellendi.
Değerli milletvekilleri, son dört buçuk
yılda 3.436 gazeteci işinden oldu. 2020 yılında 48 gazeteci
en az bir gününü gözaltında geçirdi. Dicle Fırat Gazeteciler
Derneğinin verilerine göre, 57 gazeteci ve basın
çalışanı şu an cezaevinde. Jin News Kadın Haber
Ajansı, şu ana kadar 40 kez erişime engellendi. Şimdiye
kadar sadece Özgür Gündem gazetesiyle bilinen 60ı aşkın
farklı isimle gazete ve dergiler kapatıldı. Buna rağmen
özgür basın boyun eğmeden yoluna devam etmektedir. Ne yaparsanız
yapın özgür basını susturamayacaksınız, sesini
kesemeyeceksiniz.
Değerli milletvekilleri, Sınır
Tanımayan Gazetecilerin 2021 yılı Basın Özgürlüğü
Endeksinde Türkiye, 180 ülke arasında 154üncü sıradadır.
Ayrıca, Türkiye'de medyanın yüzde 90ının Hükûmete
yakın iş insanlarının kontrolünde olduğu da raporda
yer almaktadır. Bu tablonun kendisi bile iktidarınız
açısından utanç vericidir.
Evet, ülkenin her alanında kadınlar yok
sayıldığı gibi basın alanında da yok sayılma
ve eşitsizliğe maruz kalmaktadır. Gazetecilikte Kadın
Koalisyonu raporuna göre, 2021 yılı içerisinde 94 kadın gazeteci
röportajları nedeniyle yasal tacize uğradı, 82 kadın
gazeteci görev başında saldırıya uğradı, 18
kadın gazeteci gözaltına alındı.
Değerli milletvekilleri, dördüncü güç olan
basın siyasal iktidarlara karşı önemli bir denetim
aracıyken bugün, iktidarın toplumu sindirme ve manipüle etme
aracı hâline getirilmiştir, psikolojik aracına dönüştürülmüştür.
Oysa basın, bir ülkenin demokratik göstergesinin aynasıdır.
Unutulmamalıdır ki basının özgür olmadığı
bir ülkede toplum da siyaset de özgür olmaz.
Değerli milletvekilleri, bu bütçe; saraya,
savaşa, yandaşa ayrılan bir bütçedir. Bu bütçede yoksullara,
emekçilere, engellilere, öğrencilere ve kadınlara yer
verilmediğini görüyoruz. Neden mi? Çünkü kadın yoksulluğuna dair
Kadın Meclisimiz 18 ilde emekçi kadınlarla bir araya geldi ve
yoksulluğu yerinde gözlemledi. Midyatta Süryani kadınlar, Kızıltepede
tarım işçisi kadınlar, Adıyaman Bulamda tütün işçisi
kadınlar, Ankara Balâda soğan, pancar ve patates tarlalarında
mevsimlik tarım işçisi kadınlar ziyaret edildi. Durum hiç de
iktidarın burada anlattığı gibi güllük gülistanlık
değildir, insanlar yoksullukla mücadele etmekte, yaşam mücadelesi
vermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) Sadece
birkaç örnek paylaşacağım. Mevsimlik tarım işçisi
kadınlar sadece bir kente gitmekle sınırlı kalmamakta, daha
çok gezici tarım işçisi olarak çalışmaktadır;
Konyadan Amasyaya, Adanadan Bursaya neredeyse birkaç şehir
değiştirmek zorunda kalmaktadır. Mevsimlik tarım işçisi
kadınlar 12 ila 65 yaşları arasında günde on iki ila on
dört saat tarlada çalışmakta, günlük 60 ila 110 TL arasında
ücret almaktadır. Mevsimlik tarım işçisi kadınlar
çadır kentlerde yaşamakta, sağlık hizmetlerine
erişememekte, eğitimlerine devam edememektedir. Bir de savaş
mağduru kadın işçiler var. Afrinden, Kobaniden, Rakkadan
savaştan kaynaklı yaşam alanlarını terk ederek
Türkiyeye gelen bu mülteci kadınlar daha fazla emek sömürüsüne maruz
bırakılmaktadırlar. Bu örnekler bile kadın
işsizliğinin ne kadar vahim bir durumda olduğunu;
yoksulluğa, işsizliğe terk edilen kadınların geçinmek
için zor çalışma koşullarına maruz
bırakıldığını göstermektedir.
Teşekkürler Başkanım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener.
Buyurun Sayın Şener. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2nci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum.
2020 yılı kesin hesap metninin 2nci
maddesinde bütçe gelirlerinin miktarı ve ayrıntıları
verilmektedir; burada, karara bağlanacaktır. Buna göre, 2020
yılında bütçe gelirleri 1 trilyon 28 milyar Türk lirası
olmuştur. Buna göre, bütçe açığı 175 milyar ve diğer
ekonomik göstergeler de olumlu bir tablo sergilememektedir. Son
yılların en düşük millî geliri ortaya
çıkmıştır; 717 milyar dolarlık bir millî gelir
vardır, kişi başına millî gelir de 8.500 dolar
civarındadır. Bu, 2020 yılında yani Hükûmetin on sekiz
yıllık iktidarı sonrasında ortaya çıkan 8.500
dolarlık kişi başına millî gelir, aslında ciddi bir
hesaplama yapılırsa 1998 yılındaki kişi başı
millî gelirden bile düşüktür. 2016 yılındaki hesaplama
değişikliği 1998 ve 2002 arasına düzgünce
yansıtılmamıştır, hatta biraz düşürülerek
yansıtılmıştır. Yani daha önceki dönem, iktidarın
daha önceki dönemindeki millî gelir, kişi başına millî geliri
etkiler nitelikte düşürülmüştür. Bunun da ötesinde, dolar kurunu
geriye doğru enflasyon oranında eşitleyerek götürdüğümüz
takdirde, 2000 yılının kişi başına millî geliri,
1998 yılının kişi başı millî gelirinden bile
düşük bir tabloyu sergilemektedir.
Aslında bu sorun, sadece 2020
yılının sorunu değildir; mevcut Hükûmet, izlemiş
olduğu yanlış politikalarla, kamu yönetiminde açmış
olduğu tahribatla, sistemi değiştirmekle ekonomiyi de
bozmuştur. Son beş yıl içerisinde ekonomideki bütün göstergeler
bozulmuştur ama bunun da ötesinde 2018 Ağustosunda patlayan kriz
hâlen kaldırılamamıştır ve bu kriz dönemi üç buçuk
yıldır devam etmektedir. Bu nedenle de biz buna bir ekonomik kriz değil,
bu bir ekonomik buhrandır diyoruz ve bu buhran dönemi hâlen devam ediyor,
ne zaman ortadan kalkacağı da belli değildir. Ama Hükûmetin son
birkaç aydır ortaya attığı bazı ekonomik tezler ve
uygulamalardan, bu ekonomik sıkıntıların daha uzunca bir
süre halkı yok etmeye, sıkmaya ve tahrip etmeye devam edeceği
anlaşılmaktadır. Bu bozuk ekonomik düzen her şeyden önce
enflasyonu patlatmıştır, döviz kurunu
artırmıştır ve artan enflasyon bu ülkede yaşayan 84
milyon insanın yaşam düzeyini, hayat standardını azaltmıştır.
Bakın, memleketin dört bir yanında zam
yağmuru var, fiyatlar hızla artıyor, hatta TÜİKin
verdiği rakamlara göre ÜFEde yani toptan fiyatlarda enflasyon yüzde 55
dolayındadır. Halkın en fazla tükettiği mallara, ürünlere
bakıyoruz; ayçiçeği yağı, yumurta, et, pantolon, gömlek,
tuvalet kâğıdı, peynir, süt, ped vesaire; fiyatlardaki
artışlar korkunç düzeye çıkmıştır. Un
fiyatları, LPG, nohut, çamaşır suyu, tüp gaz, yine, 2ye
katlanmış vaziyettedir. Fiyatlar yıllık değil;
aylık, hatta günlük olarak, sürekli değişmektedir.
Baktığımızda -geçen gün bir hesap yapmıştım-
benzin altmış günde 7 lira 76 kuruştan 10 lira 32 kuruşa,
mazotsa altmış gün önceki 7,50 TLlik fiyatından şimdi
10,30 TLye fırlamıştır. Ama haber alıyoruz ki
benzinin 10,32 TLlik fiyatı bugün 56 kuruşluk zamla tekrar
artmış ve fırlamıştır; fiyatlara
vatandaşın yetişebilmesi de mümkün görülmemektedir. Sadece
bazı ürünlerde değil, vatandaşın en fazla kullandığı
bazı ürünlerde değil; bütün ürünlerde sürekli, günlük, aylık
fiyat artışları yaşanmaktadır. TÜİKin sepetinde
bulunan 450 civarındaki ürünün 400den daha fazlası sürekli fiyat
artışlarına maruz kalmaktadır. Bu elbette, enflasyonun
bazı ürünlere özgü olmadığını, fiyat
artışlarının genel olduğunu, fiyatlar genel
seviyesinin çok yaygın bir şekilde yükseldiğini ve bu
artışın altında vatandaşın perişan
olduğunu söylemek mümkündür.
Sadece tüketiciler değil, üreticiler de bu
fiyat artışlarından büyük mağduriyet çekmektedir çünkü
bakın, eğer altı ay önce bir çiftçiye Mazotun litresi 10 lirayı
geçecek, 11 liraya dayanacak. deseydik hiçbirisi inanmazdı ama bugün
mazot 10 lirayı geçmiştir, yemin çuvalı 230 liradır,
besicilik, sütçülük sürdürülemez hâle gelmiştir, üre gübrenin fiyatı,
DAP gübrenin fiyatı 4-5 kat artmıştır, kömür fiyatları
bile 4 bin lirayı aşmıştır. Böyle bir ortamda
tarım yapılamaz bir ülke hâline gelmiştir Türkiye ama aynı
zamanda, sanayicinin, diğer üreticilerin de durumu zordur çünkü onlar da
almış oldukları ara mallarını ve ham maddeleri her
alışlarında korkunç fiyat artışlarıyla
karşılaşmak suretiyle üretimlerini sürdürebilme çabasına
düşmüşlerdir.
Değerli arkadaşlar, bakın, işi
özetleyecek olursak bu Hükûmetin uygulamış olduğu kuru
artırma politikası doğrudan doğruya bütün ekonomik
göstergelere zarar vermektedir. Bir kere, her şeyden önce, kur sürekli
arttıkça gelir dağılımı bozulmaktadır; zenginler
daha zengin, yoksullarsa daha yoksul hâle dönüşmektedir. TÜİKin
rakamlarına göre, bugün Türkiyede 4 milyon insan günde sadece ve sadece
16 lirayla yaşıyor. 16 lira dediğiniz şey 1 kilo undur,
markete gittiğiniz zaman unun 1 kilosunun 16 lira 90 kuruş
olduğunu göreceksiniz. Demek ki bu ülkedeki 4 milyon insanın günlük
geliri 1 kilo un bile etmemektedir, Türkiye bu duruma gelmiş vaziyettedir.
Yine, TÜİK rakamlarına göre, bakıyoruz, 16 milyon insan günde
sadece 29 lirayla yaşıyor. 29 lirayla bir günün nasıl
geçirildiğini, insanımızın nasıl ayakta
kalabileceğini gerçekten Hükûmetin tefekkür etmesi lazım ve bunu
sorgulaması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu politika, dövizi,
kuru artırma politikası enflasyonu dayanılmaz hâle getirmekle
birlikte bütçe açıklarını da artırmaktadır. Nitekim,
bütçe açıklarına da baktığımızda, 2020, 2021,
2022 bütçesinde gayrisafi millî hasılanın yüzde 3,5u kadar sürekli
bütçe açığı olduğunu görüyoruz. Bu açık oranı
dünya standartlarına, Avrupa Birliği standartlarına uygun
değil, yüksek bir açık olarak kabul edilmektedir ama en kötü
tarafı da bunun yıllardır devam ediyor olmasıdır ve
Hükûmetin kalıcı, düzgün bir politika ortaya
koyamadığının açık kanıtıdır.
Diğer taraftan; kuru artırma
politikası bütçedeki faiz ödemelerini artırıyor, kuru
artırma politikası ülkenin dış borçlarını Türk
lirası cinsinden artırıyor ve maalesef ülkenin sırtına
büyük bir yük yüklüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Ne işe
yarıyor bu politika? derseniz bakın, bu politikayla, kuru
artırma politikasıyla kim kazanmıştır? 128 milyar
doları 2019 ve 2020 yılında kimler aldıysa onlar
kazanmıştır. Bir hesap yapıldı; 630 kuruştan
birilerine verildiğini düşünün, 128 milyar doları alanlar 1
trilyon liranın üzerinde kâr etmişlerdir, Türkiye'nin en büyük
firmalarının yüzyıllık kârından daha büyük bir kâr
ortaya çıkmıştır. Veya aynı şekilde, bu ödeme
garantileri dövize bağlı olduğu için, bütçede 42 milyar olarak
gösterilen ödeme garantileri -döviz cinsinden garanti olduğundan- Türk
lirasına çevirdiğimizde 70 milyarı geçmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Yani 30
milyar üzerine ilave koymuştur. Dolayısıyla kazananları
var, kaybedenleri var; kaybeden halktır, kazananlarsa bir avuç
insandır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Van Milletvekili Abdulahat Arvas.
Buyurun Sayın Arvas. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULAHAT ARVAS (Van)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Terörün, bölgenin gelişimine ve geleceğine
ipotek koyduğu Van, AK PARTİ döneminde bir cazibe merkezi hâline
gelmiştir. Coğrafi konumu nedeniyle ticaret yolları üzerinde
bulunması büyük bir avantajı olan Van, sosyoekonomik olarak da
bölgenin çekim merkezidir. Çevre illerden aldığı göçler ve nüfus
yapısı itibarıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolunun özeti
gibidir. Bu nedenle Van, jeopolitik konumu itibarıyla bölge illeri
içerisinde çok belirleyici rol üstlenmiştir. Komşu illerle güçlü bir
etkileşimi olan Van, huzur ve emniyet, bölgenin ve ülkemizin bekası
için büyük bir önem arz etmektedir.
Van ili, ekonomik faaliyetlerinin
çeşitliliği, güçlü ve hızlı gelişen ekonomisiyle
bölgenin en önemli kentidir. Van, genç nüfusu, stratejik konumu, ticari
kaynakları, turizm potansiyeli, doğal güzellikleri, kültürel
çeşitliliğiyle yatırıma açık bir fırsat
alanıdır. Van, Türkiye'nin ve Avrupanın Asyaya açılan
kapısıdır. Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asyanın kesiştiği
bölgede yer alan Van şehri, sahip olduğu stratejik konumu
itibarıyla İran, Irak, Azerbaycanla yapılan ticarette önemli
bir üs konumundadır.
Değerli milletvekilleri, Vanda 1998
yılında kurulan ve ilk yatırımcısı olduğum
Organize Sanayi Bölgesinin alan büyüklüğü 540 hektardır. Karma
sanayi faaliyetlerinin olduğu bölgede 410 sanayi parseli
bulunmaktadır. Cazibe merkezleri kapsamında artan talep ve uluslararası
markalaşmış firmaların yapmış olduğu
başvurular doğrultusunda 277 hektarlık beşinci etap için
ödemeler yapılarak OSB sınırlarına dâhil edilmiştir.
AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde kararlılıkla sürdürülen
terörle mücadele sonucunda kalkınmada büyük ivme yakalayan bölgemizde
Erciş ilçemizde ikinci bir organize sanayi bölgesi kurulmuş, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığının sağladığı
finansal desteklerle altyapısı tamamlanmış,
yaklaşık
Değerli milletvekilleri, 2017 yılında
tamamlanan Tekstilkent Projesinde üretim yapan 32 firmayla doluluk oranı
yüzde 100 seviyesindedir. Bu projede toplam 2.500 kişi istihdam
edilmektedir. Hükümetimizin sağladığı teşvikler ve
artan talepler değerlendirilerek 2019 yılında Van Tekstil ve
Hazır Giyim Organize Sanayi Bölgesi kurulmuş, 100 hektarlık
alanı kapsayan Van Tekstilkent ve Hazır Giyim OSBdeki 42 adet sanayi
parselinin yol, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı
yatırımları tamamlanmış, yatırımcılara
tahsisi başlatılmıştır. Projeyle 15 bin kişinin
istihdam edilmesi hedeflenmektedir. Ülkemiz jeolojik ve coğrafi konumu
itibarıyla aktif bir kuşak üzerinde yer aldığı için
jeotermal açıdan dünya ülkeleri arasında zengin bir konumdadır.
Van ilimiz de jeotermal kaynak bakımından oldukça zengin bir
bölgededir. Özellikle Erciş ve Çaldıran ilçelerimizde
hâlihazırda bulunan kaynakların doğru değerlendirilmesi ve
ekonomiye kazandırılması amacıyla Erciş'te tarıma
dayalı ihtisas sera organize sanayi bölgesi kurulma aşamasına
başlanmıştır. Yapılan jeofizik etüt çalışmaları
sonucunda tespit edilen bölgede 2 adet jeotermal kuyu açılarak
yatırıma fizibil olması durumunda Erciş ilçemizin
sınırları içerisinde bin dönümlük alan içerisinde jeotermal
organize sanayi bölgesi kurulacaktır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİmizle
birlikte tevazu, samimiyet ve gayretle; belediye başkanlarımızla
başlattığımız yatırım, üretim ve istihdam
seferberliğiyle -katma değer sağlayan- gençlerimiz için istihdam
oluşturmaya çabalıyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanımızın ve bakanlarımızın
sağladığı imkânlar ve teşviklerle Gürpınar
Belediye Başkanımızın 6.500 metrekarelik bir fabrika inşaatıyla
350 kişiye istihdam sağlanmış; bu sayı, inşallah,
2022 yılında 650 kişiye ulaştırılacaktır.
Aynı şekilde, Gevaş Belediye Başkanımızın
kurduğu 2.800 metrekarelik tekstil atölyesiyle 200 kişi istihdam
edilmiş; inşallah, 2022 yılında bu sayı 500 kişiye
çıkarılacaktır. Yine, Muradiye ilçemizde Genç İstihdam
Programı kapsamında inşaatı devam eden tekstil
fabrikasının temeli
2022 yılında inşallah o da en
kısa zamanda faaliyete geçip gençlerimize istihdam
sağlanacaktır.
Van yatırım bakımından Türkiyenin
en cazip ilidir; bölgesel teşvik uygulamasında 6ncı bölgede
bulunması Van yatırımcılarına bir avantaj
sağlamaktadır. Zaman Vana yatırım yapma zamanı;
yatırım arayışı içerisinde olan güçlü
firmalarımızı Vana bekliyoruz, gelecekteki Vanı birlikte
inşa edelim. Bizler ve kadirşinas Vanlılar olarak, her türlü
katkıyı sunmaya hazırız, destek olmaya da gönüllüyüz.
Bu vesileyle, 2022 yılı bütçemizin
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Evet, gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zemzem Gülender Açanala aittir.
Buyurun Sayın Açanal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2nci maddesi hakkında
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, iki yıla
yakın bir süredir tüm dünyayı kırıp geçiren Covid-19
salgın sürecinin, Dünya Sağlık Örgütünün de takdir ettiği
bir biçimde başarıyla üstesinden gelmiştir. Muhalefetin millete
çok gördüğü şehir hastanelerimizde ve ülkenin istisnasız her
köşesinde, teşhis, tedavi, yoğun bakım, aşı ve
tüm aşamaları devletimizce karşılanan tek ülke olduk.
Ayrıca kendi aşısını üreten 6 ülkeden 1iyiz.
ERKAN AYDIN (Bursa) Nerede üretiliyor?
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Devamla) Tüm bu mücadele
sürecinde fedakârca görev yapan tüm hekimlerimize, sağlık
çalışanlarımıza ve eczacılarımıza
teşekkür ediyor, minnet ve şükranlarımızı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, insanoğlunun
tarihte yaşadığı vebadan, tifodan, tifüsten, sıtmadan,
koleradan sonraki en büyük salgın olmasına rağmen
alnımızın akıyla tek bir ferdi mağdur etmeksizin
salgınla mücadele ettik. Salgın sürecinde aksamaması gereken en
önemli konulardan biri de eğitimdi. Yüz yüze eğitimin riskli
olduğu dönemde EBA Projesiyle uzaktan eğitimin devamını
sağladık, hazır olan altyapımızla evlatlarımızı
hem korumuş hem de eğitimlerinin aksamamasını
sağlamış olduk. Ayrıca, öğretmenlik meslek
yasasıyla kıymetli öğretmenlerimizin kariyerlerini
destekleyeceğiz.
Değerli milletvekilleri, ticarette de ekonomi
rotamızı üretim, yatırım, ihracat ve istihdam üzerine
kurduk. Ekonomimiz, 2021in üçüncü çeyreğinde, geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 7,4 büyüme kaydetti ve bu alanda G20 ülkeleri
içerisinde ilk sırada yer aldık.
Öte yandan, dünyanın pek çok yerinde
olduğu gibi ülkemizde de iklim değişikliğinin sonuçlarını
yaşıyoruz, yaşadık. Bir yandan sel, bir yandan deprem, bir
yandan yangınla mücadele ettik. Bakanlarımız, bölge vekillerimiz
günlerce afet bölgelerinde oldular. Hiç kimseyi mağdur etmeden yaraları
sarıp destek verdik. Bugün de o bölgelerimizin imarı ve ihyası
devam ediyor.
Milletimiz, cumhuriyet tarihinde ilk olarak 20nci
defa bütçeyi hazırlama görevini bize vermiştir. Bu da gösteriyor ki
hizmetler görülüyor ve takdir ediliyor.
Değerli milletvekilleri, bütçenin içeriği
dışında, ben, bir de bütçe görüşmelerindeki üsluba
değinmek istiyorum. Bütçe görüşmeleri süresince bir temsiliyet
makamı olan Meclisimizdeki tablo son derece rahatsız ediciydi. Ana
muhalefet partisinin ve ittifakının bu çatının bir
uzlaşı ve temsiliyet makamı olduğunu idrak edemediğini
zaten biliyor ve görüyorduk ama bir kadın vekil olarak milletin bütçesine
muhalif olan, esnafa, çiftçiye, öğretmene, bürokrata, şehit
bacısına küfreden, Gazi Meclisimizde bu onurlu Meclis kürsüsünden
millete hakaret eden zihniyeti, inanın, kabul etmekte zorlanıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Muhalefet olarak
hangi ortak paydada bir araya geldikleri anlaşılmayan
ittifakınızı bir kez daha düşünmeye davet ederken Ziya
Paşa'nın Üslubu beyan, ayniyle insan. sözünü hatırlatmak
isterim.
Eksik bırakmış olduğunuz,
halkın içine karışmak, vatandaşı tanımak,
helalleşmek adı altında geçtiğimiz günlerde Urfa'mda
yaşadıklarınız malum. Ana muhalefet lideri
konuşmasında Urfamı âdeta fındık başkenti ilan
etti; helalleşmeye geldiğiniz ili tanımıyorsunuz bile. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Değerli
milletvekilleri, ben Urfa'da doğdum, büyüdüm, yıllardır
eczacılık yapıyorum, aynı zamanda çiftçiyim ama emin olun
ki bir dal fındık yetiştiğini görmedim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Üre
gübresi 15 bin lira.
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Devamla) Siz, ziyarete
gittiğiniz şehri tanımıyorsunuz, bir de Büyükşehri
bana verin; şunu yaparım, bunu yaparım. diyorsunuz. Elinizdeki
büyükşehirlerin hâline bakın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Allah Allah ya!
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Millet
aç, aç!
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Devamla) Emin olun, aziz
milletimiz ve bihaber olduğunuz Şanlıurfalı
hemşehrilerim size gereken cevabı, yine demokrasinin simgesi olan
sandıkta verecektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Tamam, hemen
sandığa gidelim mi? Hadi sandığa gidelim! Hadi
sandığı getirin, hadi!
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bütçenin 11inci gününde, şimdiye kadar
sunumlarını gerçekleştiren Cumhurbaşkanı
Yardımcımız Sayın Fuat Oktaya, kıymetli bakanlarımıza,
değerli milletvekillerine, Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanımız Sayın Cevdet Yılmaza ve üyelerine,
ayrıca yoğun mesai harcayan kıymetli Meclis
çalışanlarına teşekkür ediyor, milletin bütçesinin aziz milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hadi
sandığı getirin, hadi! Hadi gidelim sandığa! Hadi
sandığa gidelim!
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul)
Hoşlarına gitmeyen bir şey olunca bağır bağır,
bastır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, Genel
Başkanımızın Urfada yaptığı
ORHAN SARIBAL (Bursa) Utanın be!
BAŞKAN Sayın Sarıbal, müsaade
ederseniz Sayın Altayı duymak istiyorum.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Genel
Başkanımızın Urfada yaptığı bir
konuşmaya atfen konuşmayı saptırmak suretiyle
sataşmada bulundular.
BAŞKAN Evet, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 2nci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında CHP Genel Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Ben, tabii, AK PARTİnin bu hâline üzülüyorum;
şunun için üzülüyorum: Millete söyleyecekleri hiçbir şey
kalmadığı için
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MELİHA AKYOL (Yalova) Söyledik ya bir saat
önce. Yine bir saat önce 81 milyona söyledik.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şu
kulağımı kapatayım da öyle konuşayım.
Millete söyleyecekleri hiçbir şey
kalmadığı için siyasette buralara kadar iniliyorsa bu,
gidişin işaretidir.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Siyasette nereye
inildiğini hareketlerden gördük biz burada, nerelere
düşüldüğünü!
ARZU AYDIN (Bolu) Burası Millet Meclisi,
burada milletvekilleri var.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, ben, çok
saygıdeğer hanımefendiye bir soru soracağım. Urfada
fıstık derken fındık denmesinden de medet umar hâle
geldiyseniz yazık ki yazık! (CHP sıralarından
alkışlar) Ama şunu söyleyeyim; mesela ben de bir dil sürçmesi
söyleyeceğim şimdi, ben de bir dil sürçmesi söyleyeceğim:
Elhamdülillah, çocuklarımın boğazından helal lokma
geçmedi. Recep Tayyip Erdoğan. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından gülüşmeler, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Biz bunu kullanmadık bile. Belli ki
Tayyip Bey aslında "Haram geçmedi. diyecekken, demek istemişken
Helal lokma geçmedi. dedi. Bunun takdirini Cenab-ı Allah'a ve aziz
milletimize bırakıyorum; yeterlidir.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz'a aittir.
Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de ekonomik krizin nedeni AK
PARTİnin ta kendisi. (CHP sıralarından alkışlar) AK
PARTİ ekonomiyi berbat yönettiği için, Türk lirası değer
kaybettiği, dolar ve avro yükseldiği için hazine bir de kur
farkı ödüyor. Sayıştay raporlarına göre, 2020
yılında kamu kurum ve kuruluşlarının
kullandığı krediler için ödediği kur farkı tutarı
16 milyar 230 milyon lira, 2019 yılında ödediği kur farkı
tutarı 10 milyar 117 milyon lira, 2018de ödediği kur farkı
tutarı 25 milyar 117 milyon lira yani 20142020 yılları
arasında kamu kurum ve kuruluşlarının
kullandığı krediler için ödediği kur farkı toplam
tutarı 77 milyar 949 milyon lira, eski parayla 77 katrilyon lira. Ayrıca,
bu kur farkı ödemelerinin yapıldığı yıllardaki
döviz cinsinden karşılığı 18 milyar 505 milyon dolar.
Ekonomi bu kadar kötü yönetilmeseydi, Türk lirası dolar ve avro
karşısında bu kadar değer kaybetmeseydi bu para çarçur
edilmeyecekti, hazinede kalacaktı.
Bakın, bu parayla neler yapmak mümkündü? Bu
parayla, 14 adet Avrasya Tüneli yapmak mümkündü veya 12 adet Osmangazi Köprüsü
yapmak mümkündü veya 8 Çanakkale Köprüsü veya 6 Yavuz Sultan Selim Köprüsü
yapmak mümkündü.
Sayın milletvekilleri, 18 milyar dolarlık
kur farkı tutarının bugün, güncel kurla TL
karşılığı 277 milyar liradır. Bu para AK
PARTİ tarafından buharlaştırılmasaydı bakın,
nasıl bir Türkiye mümkündü? 2021 yılının başında
asgari ücret 2.825 lira değil, 5.091 lira yapılabilirdi veya 2 milyon
esnafa, coronavirüs sürecinde, yüz otuz altışar bin lira hibe vermek
mümkündü veya 6 milyon konut kiracısına elektrik, su, doğal gaz,
kira için aylık üç bin beş yüzer lira yardım yapmak mümkündü. Bu
parayla, 5 milyon EYTlinin emekli edilmesi mümkündü veya 13 milyon emeklinin
maaşını aylık ikişer bin lira artırmak mümkündü
veya 138 bin atanamayan öğretmeni atamak ve onlara yirmi beş yıl
boyunca ödenecek maaşı hazırda tutmak mümkündü.
Gençler için geleceği değiştirmek,
bakın, ne kadar mümkündü ama yapmadınız; vatandaşı
değil, gençleri değil, yandaşı tercih ettiniz. Bu parayla,
kur farkı olarak ödenen bu parayla, 500 yataklı 5.440 devlet yurdu
yapmak mümkündü, bu yurtlarda 2 milyon 720 bin öğrencinin barınması
mümkündü, gençleri tarikatların ve cemaatlerin yurtlarından kurtarmak
mümkündü; tüm üniversitelilere aylık 2.750 lira burs vermek mümkündü. Yani
bambaşka bir Türkiye inşa etmek mümkündü.
Değerli milletvekilleri, vatandaş ekonomik
krizin altında ezilirken, gençler iş bulamazken, esnaf kepenk
kapatırken israfın anıtı AK PARTİnin sarayı lüks
ve şatafat içinde yaşamaya devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Bakın, bu
elimde gördüğünüz fatura, sarayın 30 Mart 2021 tarihinde sipariş
ettiği lüks makam aracının faturası; faturanın adresi
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi. Mercedes S600 Guard aracın
fiyatı 474.950 avro, üzerine yüzde 220 ÖTV, yüzde 18 KDV eklendiğinde
1 milyon 793 bin avro yani güncel kurla 30 milyon lira. Bu şekilde 3 araç
siparişi var, toplamı 90 milyon lira.
Sayın AK PARTİ milletvekilleri,
konuşmamı bir tespitle tamamlamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla)
Başkanım, son, selamlayacağım.
BAŞKAN Peki, selamlayın lütfen.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) 2021
yılının başında asgari ücret 385 dolar, bugün
açıklanan ücret artışıyla asgari ücret sadece 274 dolar;
yani sayın AK PARTİ milletvekilleri, dört işlem bilen herkesin
hesaplayabileceği gibi aradaki fark 111 dolar. Alım gücü yüzde 30
düşen asgari ücretli vatandaş sizin bu oyununuzu ilk sandıkta
bozar.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına söz
talepleri karşılandı.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Sayın
Başkanım, bir dakikalık bir tespitle beraber
Çünkü partimizi
hedef alan bir konuşma yaptı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hiç hedef
almadı, Sayın AK PARTİliler dedi.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) AK PARTİ
Grubu şu andaki ekonomik krizin sebebidir. diye
Ben de bir
dakikalık bir tespitte bulunmak istiyorum.
BAŞKAN Öyle bir usulümüz yok. Normal
eleştirilerini yaptı, size bir sataşma yok.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Sataşma, AK
PARTİ dedi.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika vereyim, sadece
bir dakika yerinizden.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Peki, 60a göre
efendim.
BAŞKAN Bir sataşma yok, normal
eleştirilerini yaptı.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin,
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 2nci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Evet, sayın
hatip o tespiti şöyle yapsaydı belki haklı olurdu; kendilerinin
de devamı olan bir partinin 1994 yılındaki asgari ücret
tutarını söyleseydi olurdu. AK PARTİ döneminin asgari ücretiyle
yine AK PARTİ dönemini kıyaslıyor, bize teşekkür etmiyor
ama geçmişi kıyaslayacaksa böyle yapacaktı.
İki: Eğer ekonomik
BAŞKAN Bir şey soracağım.
Şimdi söz aldınız da hesap yanlış olsa size kürsüden
söz vereceğim; hesap doğru mu, yanlış mı, onu
soruyorum.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yanlış.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yanlış,
yanlış, hepsi yanlış.
BAŞKAN Ya, nasıl yanlış?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Siz
Başkansınız, siz Başkansınız ya!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) AK PARTİ
dönemi içerisindeki başarıyı
BAŞKAN Ya, bırak şimdi siyaset
yapmayı, demagoji yapmayı bırak şimdi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Bir dakika,
nasıl?
BAŞKAN Hesap yanlış mı,
doğru mu; sataşmadan söz vereceğim kürsüden.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hayır, bir
dakika
Yani AK PARTİyi mi eleştiriyorsunuz?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Dolar
bazında doğru mu, yanlış mı?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Siz
Başkansınız, siz Başkansınız. O zaman geçin
buraya!
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Söz
alın kürsüden! Meclis Başkanı olarak değerlendirme yapmak
durumunda değilsiniz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Siz buraya geçin.
Başkansınız!
BAŞKAN Niye bağırıyorsunuz ya!
Bırakın da bir kelime ben söyleyeyim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır,
Başkansınız, yok öyle bir şey, böyle bir hakkınız
yok; kusura bakmayın.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) AK PARTİyi
eleştirecekseniz
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kusura
bakmayın, böyle bir hakkınız yok; böyle bir usul yok.
BAŞKAN Ben ne yaptığımı
biliyorum arkadaşlar, herkes kendi işine baksın.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Siz de kendi
işinize bakın.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sen de işine
bak yani; işte, size onu hatırlatıyorlar.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kendi
işinize bakmıyorsunuz, başka işe bakıyorsunuz.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Bir dakika, bir
dakika, Sayın Başkan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) AK PARTİnin
başarısı üzerinden AK PARTİ eleştirilmez; kendilerinin
de iktidarda olduğu dönemle kıyaslarsınız.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Geçen
yılı da dolar bazında sana söylüyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Üç: Eğer bir
eleştiri yapacaksanız kıyaslayarak şu anda kendinizin de
iktidarda olduğu bir yönetimi eleştirirsiniz, Biz kasım
ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisinin bütçesini kabul
ettik. O bütçede 2.800 tane aracımız vardı, bunu 4 bine
çıkarttık, giderimiz de 1,5 milyara çıktı. dersiniz,
kıyaslarsınız.
Dört: Yine, Genel Başkanınız Urfada
dedi ki: Bize Büyükşehir Belediyesini verin, elektriği size ücretsiz
vereceğiz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ama
başını okusana Güneş panelleriyle yapacağız.
diyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Sözünü yapardı
şu anda Ankarada, İstanbulda, Ankarada, İstanbulda,
İzmirde, Antalyada önümüzdeki dönem elektriği ücretsiz
vereceğiz, göreceksiniz. derdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Güneş panelleriyle beraber
İSMAİL TAMER (Kayseri) Hodri meydan!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kıyaslama
böyle olur.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Başını da alacak, gelip bekleyecek! Suları kesmeyecek.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yapın
aynısını. Yapın, yapın! Yapın gösterin!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Yapacağız! Yapacağız!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yapın
belediyelerinizde, niye duruyorsunuz? Bir tanesinde yapın ya, bir
tanesinde! Bir tanesinde yapın, görelim!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
14.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Zonguldak
Milletvekilimizin kürsüde söylediklerini bağlamından kopararak ifade
etmediği görüşleri atfetmek suretiyle bir sataşmaya neden
olmuştur çünkü Zonguldak Milletvekilimiz, kürsüde, AK PARTİnin
başarısından değil, başarısızlığından
bahsetmiştir. Zonguldak Milletvekilimizi o anda izlemeyen bütün izleyicilerde,
Deniz Yavuzyılmazın, Sayın Vekilimin iddiasına dayanarak
farklı bir konuşma yaptığı algısı
yaratmıştır. Bunun için Deniz Yavuzyılmaza söz istiyorum.
Ayrıca, ben de bir dakikayla şunu söylemek
istiyorum Genel Başkanımız bakımından: Evet, çatlasan
da patlasan da biz, çiftçiye üretim noktasında ihtiyacı olan
elektriği ücretsiz vereceğiz kardeşim! Çiftçiye, çiftçiye
(CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Evet, Sayın Yavuzyılmaz,
buyurun.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ee,
İzmirde verin, İstanbulda verin, Adanada verin
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ya, versenize,
niye bekliyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) İstanbulda
üretim, elektrik üretimi mi var?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Versenize! Ya,
verin, niye bekliyorsunuz Sayın Vekilim? Verin ya, elinizi tutan mı
var? Versenize, bir tane verin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Elektrikle su mu
çekiyor?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hadi, bir
tanesini verin, İzmire verin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Kuyudan çekilen
suyun, elektriğin parasını almayacağız, nokta!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ya, versenize,
niye bekliyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Almayacağız! Almayacağız!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ankaraya
versenize, Antalyaya versenize, Mersine versenize; niye bekliyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sana ne ya!
Almayacağız!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Niye
bekliyorsunuz, niye vermiyorsunuz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sana ne!
Almayacağız, almayacağız! (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kürsüde
hatip var.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
8.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ya, yaptığım
konuşmayı bilimsel tespitlerle ve belgelerle birlikte ortaya koydum.
Bu belgelere göre, konuşmanın içeriğinde, yahu, 77 milyar 949 milyon
lira ekonomiyi berbat bir şekilde yönettiğiniz için kur farkı
ödemesi yapıldı kreditör şirketlere diyorum; buna hiç itiraz
etmiyorsunuz. Niye? Çünkü bunu Sayıştay raporu söylüyor.
Ödendiği tarihteki güncel döviz kurlarıyla 18 milyar 505 milyon dolar
çarçur edilmiştir, kur farkı ödenmiştir diyorum; en ufak bir
itiraz gelmiyor, buna verecek bir yanıtınız da yok. Gençlerin
geleceğini çaldınız diyorum, burs alamıyorlar, yurtta
kalamıyorlar, tarikatlara, cemaatlere esir edildi diyorum; hiçbir
yanıt yok. Sadece dört işlem bilen herkesin hesaplayabileceği
asgari ücret farkını dolar bazında ifade ediyoruz ki bunu,
Türkiye'deki 10 milyon asgari ücretli vatandaş da hesaplayacak. Ya, niye
kendinizi kandırıyorsunuz, onlar da çarpacak, toplayacak. Zaten,
gidiyorlar, alım gücü yüzde 30 düşmüş
Onların gözünün
içine baka baka, milletin iradesini temsil eden bu Mecliste, açıkça
doğruları hâlâ gizlemeye çalışıyorsunuz. Ya,
yapmayın, bari susun, bari sessizce iktidardan gideceğiniz günü
bekleyin, vatandaşı daha fazla kandırmaya
çalışmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) Sayın hatip,
yüzlerce telefon alıyoruz, takdir ediyorlar, tebrik ediyorlar asgari ücret
için.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Evet, soru-cevap işlemine
başlıyoruz.
Sayın Karahocagil
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Cumhurbaşkanım, hakkın,
halkın ve işçinin yanında olduğunu sadece lafla değil,
bugünkü icraatınla da birebir gösterdin. 4.250 TL asgari ücretin
hayırlı olmasını diliyorum. Allahım seni
başımızdan eksik etmesin.
Cumhurbaşkanımız ne demişti?
Biz, ne yaptığımızı, ne için
yaptığımızı, nasıl
yaptığımızı, hangi risklerle karşı
karşıya bulunduğumuzu, sonunda ne elde edeceğimizi gayet
iyi biliyoruz. İnşallah, önümüzdeki aylardan itibaren
politikalarımızın günlük hayattaki olumlu
yansımalarını görmeye başlayacağız. Bu millet
nasıl yirmi yıldır reisinin yanında dimdik durduysa
Allahın izniyle 2023te de yanında dimdik duracaktır, muhalefet
çatlasa da patlasa da.
BAŞKAN Sayın Bülbül
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hazine garantili yol, köprü ve havaalanlarına
son iki yıl içerisinde kaç TL ödeme yapılmıştır? Bunun
dolar cinsinden tarifi nedir? Ve ödeme garantisini
karşılayamadığı için devlet hazinesinden buraya ne
kadar ödeme yapılmıştır? Bunun TL ve dolar cinsinden
karşılığı nedir? Şu anda buralara herhangi bir
borç söz konusu mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gülüm
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Irkçılığın, burjuvazinin, transfobinin ve patriarkanın
duvarlarında gedikler açan ve ömrünü dayanışma, mücadele ve
direnişle geçiren feminist Amerikalı yazar Bell Hooks bugün
aramızdan ayrıldı.
Feminist mücadelemizi büyüten, güçlendiren Bell
Hooksu, yine onun sözleriyle anıyorum. Yaklaşın, feminizmin
yaşamımıza, hepimizin yaşamına nasıl dokunup bu
yaşamları nasıl değiştireceğini görün.
Yaklaşın ve feminist hareketin derdinin ne olduğunu kendi
gözlerinizle görün. Yaklaşın, şunu göreceksiniz: Feminizm herkes
içindir.
BAŞKAN Sayın Taşkın? Yok.
Sayın Aydın
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şu anda kurlardaki bu anormal
artıştan dolayı hastanelerde cerrahi ameliyatlar
yapılamıyor. Özellikle ortopedi, kardiyoloji ve beyin cerrahisinde, 6
Aralıktan beri ameliyatlar durma noktasına gelmiş durumda. 4
liradan saydıkları euro kurunun bugün 17,5 lirayı bulduğunu
göz önünde bulundurursak Sayın Hazine ve Maliye Bakanına buradan
soruyorum: Bu sorunu nasıl çözeceksiniz? Şu anda hastanelerde
enjektör, kalem, en basit cerrahi aletler, tıbbi cihazlar dahi
bulunamıyor ve insanlar, maalesef, hayatlarını kaybetmeye
başladı ameliyat olamadıklarından dolayı. İlaçta
da durum aynı; 4,57den kuru sayıyorsunuz, euro 17,5. Bu konuda bir
çözüm öneriniz ya da planınız, çalışmanız var
mıdır?
BAŞKAN Sayın Kaya
YILDIRIM KAYA (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Asgari ücret konusunda yapılan açıklamalara
göre, 2021 yılında 385 dolardı, bugün ise 274 dolar olarak
hesaplandı. Yüzde 56 olan enflasyonu düşürecek misiniz? Bu gece
akaryakıta gelecek olan zammı durduracak mısınız?
Dolar kurunu 10 liraya çekecek misiniz? Eğer bunları
yapacaksanız bugün açıklanan asgari ücret olumlu diyebiliriz; yok,
bunları yapmayacaksanız Asgari ücreti yükselttik. diye övünmenize
hiç gerek yok.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Erasmus
öğrencileri paralarını alamadıkları için yurt
dışından dönmeye başladılar. Bu çocuklar sahipsiz
değil. Bu çocukların parasını ne zaman yatırmayı
düşünüyorsunuz? Sadece Paristen 200 öğrenci geri dönüş
yaptı. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünlü
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Başkanım.
Sayın Bakan, Aralık 2017de çıkarılan
696 sayılı KHKyle kamudaki taşeron işçiler kadroya,
belediyelerdeki taşeron işçiler ise belediye şirketlerine
alınmıştır. İl müdürlükleri çalışanları
ve diğer kamu çalışanları, maaş, tediye ve ikramiye
hakkına kavuşurken belediye şirketlerinde çalışanlar
devletin verdiği yüzde 4 zamla yetindi. Kadrolu memur ve işçiler,
enflasyon zammı ve toplu sözleşmede emeğini, hakkını
alırken belediye çalışanları bu haklardan mahrum
kalıyor. Türkiyede belediye şirketlerindeki binlerce
çalışan, haklarının iyileştirilmesini, kadrolu
işçiler gibi sağlam temellere oturan statüye kavuşmayı
bekliyor. Belediye şirketlerinde çalışanlar için bir
çalışmanız var mı? Bunu merak ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
Sayın Cumhurbaşkanımız asgari ücreti açıkladıktan
sonra, özellikle Bakanlığımıza, Çalışma
Bakanlığına, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve
telefonlarımıza asgari ücretlilerden gelen mesajlarda Teşekkür
ederiz, bizi duydunuz, duyumumuzun da üstünde işler yaptınız.
Sizden beklediğimiz de buydu, on dokuz yıldır yüzümüzü kara
çıkartmadınız, size teşekkür ediyoruz, dua ediyoruz.
diyenlere ve sizlere saygılarımı arz ediyorum.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) Sayın
Bakanım, bize de geliyor, hepimize geliyor.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Şimdi, biz, burada, hangimiz ne söylersek söyleyelim, asgari
ücretli, yılbaşından itibaren aldığı
maaşın neye kadir olduğunu gördüğünde, hepimizin ötesinde
kendi kanaatini ortaya koyacaktır. Şu anda dualarını
yapıyorlar, teşekkürlerini gönderiyorlar ama önemli olan kendilerinin
ne yaşadığı.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Markete gidince görecek.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Çarpma,
toplama, çıkarma, bölme.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN NEBATİ
Bakın, asgari ücrette bir önceki yıla göre yüzde 50,5 net
artış yaptık.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) O
zaman enflasyon yüzde 50nin üzerinde demektir Sayın Bakan. O zaman
TÜİK yalan söylüyor! TÜİK yalan söylüyor demek ki. Enflasyon
çıktı ortaya, gerçek enflasyon çıktı ortaya.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Asgari ücretin işverene maliyetini yüzde 39,9
artırdık.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Dolar şu an 16
liraya koşuyor.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Asgari ücret 4.253 lira 40 kuruşa çıktı. 2002yle
2022 arasındaki asgari ücret 24,4 kat artarken enflasyon 6,4 kat
arttı.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Gübre zammı,
hayvan yemi zammı, bunlardan bir bahsedin..
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Enflasyon yüzde 538 artarken alınan asgari ücret yüzde 2.438
olarak arttı.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yemin çuvalı
250 lira Sayın Bakan!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Bir
asgari ücretli bir ay çalışacak 5,5 çuval üre gübresine Sayın
Bakan.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Üre gübresi 750
lira, 5,5 kilo üre gübresi alabilir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Yazıktır, günahtır!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Gübrenin çuvalı
olmuş 750 lira, hayvan yeminin çuvalı olmuş 250 lira.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Kendi arabanızı
geçen yılki fiyata satarsınız o zaman!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Asgari ücretli 5,5 çuvala çalışacak bir ay, yazıktır
günahtır; hesap ortada.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bebek bezi 49
liradan 79 liraya çıktı Sayın Bakan.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Şimdi, aynı şekilde, asgari ücretli 2003
yılında
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Her şeye
neredeyse yüzde 100 zam gelmiş, siz hâlâ orada neden bahsediyorsunuz?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ 2003 yılında asgari ücretle
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Aç
tavuk kendini darı ambarında görürmüş!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Ocak
2021de 1 ekmek kaç paraydı, şimdi 1 ekmek kaç para?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ 2003 yılında asgari ücretle
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 110
lira kıymanın kilosu Sayın Bakan.
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Bakan, Erasmusa
giden öğrencilerin parasını niye yatırmadınız?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sizin yüzünüzden
insanlar o beyaz peyniri gramla alıyor, gramla!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Üreyi
hesaplasana üreyi! Üreyi söyler misin Sayın Bakan?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ
2021 yılında
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Gramla peynir
alıyor insanlar.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Üreyi
söyler misin Sayın Bakan, üreyi? Çiftçinin gübresini söyler misin, üre
gübresi kaç lira olmuş?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ 2003 yılında asgari ücretle 1.447 kilovatsaat elektrik
alabilirken
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) 150 liradan 750
liraya çıkardınız üre gübresini, ondan bir bahsedin.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ
2021de 3.317 kilovatsaat elektrik alabilir, önümüzdeki ay elde
edeceği artışla da 4.637 kilovatsaat elektrik alacak.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Alacak, alacak!
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ 2003 yılında
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) 1.700 dolar
oldu...
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ 2003 yılında asgari ücretle 11 adet tüp
alınabilirken 2021 yılında 22 adet, 2022 yılının
Ocak artışıyla beraber 24 adet.
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Bakan,
öğrenciler yurt dışında mahsur kaldı. Mahsur kalan
öğrencileri kurtaracak mısınız?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Gazel
okuma, dinle! Gazel okuma!
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ 2003 yılında asgari ücretle
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ekmek
kaç lira, ekmek?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Şimdi, ekmek 203 kilogramdan 468 kilograma, dana eti 23
kilogramdan 62 kilograma, beyaz peynir 57 kilogramdan 129 kilograma, elektrik
1.447den 4.637 kilovatsaate, doğal gaz metreküpü 614ten 1.885e
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Sizin
fiyatlardan haberiniz yok galiba! Normal peynirin kilosu 50 lira Sayın
Bakan.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
kapasiten müsait değil, anlayamazsın.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ
tüp 11 adetten 24e, benzin 124ten 489a; motorin 161den
491e; LPG 226dan 644e, otoban geçişi dâhil olmak üzere 80den 260a
çıkacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLİZAR BİÇER (Denizli) Bunları
TÜİK vermiş galiba size, marketlerde öyle değil. Market
fiyatlarından
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
kapasiten müsait değil, anlayamazsın.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Siz
alışverişe TÜİKe mi gidiyorsunuz?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Sen
doğru hesap edersin
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Yani ben -çok özür dilerim ama- şu anda telefonuma gelen çok
değerli milletvekillerimden aradıkları için sağ olsunlar,
verdikleri desteklere ve dua edenlere tekrar saygılarımı arz
ediyorum.
BAŞKAN Evet, Sayın Bakan, teşekkür
ediyoruz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Merkez
Bankası ne kadar para bastı üç ayda?
BAŞKAN Hiçbir soruyu
cevaplamadığınız için uzatmıyorum ben sürenizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, Sayın Altay...
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, 60a
göre pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 282 sıra sayılı
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2nci
maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Genel Başkanımız, bugün
asgari ücret açıklandıktan sonra kamuoyuna şöyle bir
değerlendirmede bulundu: Küçümsemiyoruz. dedi. Gerçekçiyiz,
küçümsemiyoruz ama arkadaşlar, el insaf!
Sayın Bakanım, sevgili Bakanım, bir
örnek de ben vereyim: 1 Ocakta ekmek 1,5 liraydı ve 1.884 adet ekmek
alınıyor idi asgari ücretle. Şimdi ekmek olmuş 2,8 lira ve
sizin verdiğiniz asgari ücret 1.615 ekmek eder yani Sayın
Bakanım, 269 ekmek kayıp, gerçek bu. Ama, tekrar söylüyorum:
Doları çekin 9a, 10a -9a 10a düşürürseniz doları- hakikaten
alkışlarız yani.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Biraz
sabredersen düşecek!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hani, ben pek
alkışlamam ya sizi, bunu alkışlarız yani.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Engin Beyciğim, ama şu yüzde 50yi lütfen
alkışlayın ya! Vallahi güzel bir şey ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Gelecek seneyi bekleyin, düşecek.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
B cetvelinin genel toplamlarını okutup oylarınıza
sunacağım.
(B) CETVELİ
(TL)
Bütçe Geliri
Tahmini 941.944.001.000,00
Tahsilat 1.158.046.374.940,42
Ret ve
İadeler (-) 153.028.444.447,45
Net Tahsilat 1.005.017.930.492,97
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi kabul edilen (B) cetveliyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi, 3üncü maddeyi okutuyorum:
Denge
MADDE 3- (1) 2020 yılı bütçe
giderleri ile bütçe gelirleri toplamları arasında, 5018
sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerinin 178.145.206.872,98 Türk Lirası gider
fazlası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli
idarelerin 1.337.573.386,17 Türk Lirası gelir fazlası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici
ve denetleyici kurumların 1.024.606.660,21 Türk Lirası gelir
fazlası,
gerçekleşmiştir.
(2) 2020 yılı merkezi yönetim net bütçe gider
fazlası 175.291.608.333,99 Türk Lirasıdır.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın
Ümit Beyaz.
Buyurun Sayın Beyaz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT BEYAZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti adına 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyor, Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyanın bütün demokratik ülkelerinde
iktidarlar denetime tabidir çünkü denetim, demokratik yönetimin olmazsa olmaz
ilkeleri arasındadır, denetim, olmazsa demokrasi olmaz. Ülkemizde de
Sayıştay, büyük Türk milleti adına, iktidarın
topladığı gelirlerin, bütçeden yaptığı
harcamaların ve kamu kaynaklarının denetim görevini
yapmaktadır. Fakat Türkiyede 2002 yılından bu yana iktidar olan
AK PARTİ, hesap vermek, denetlenmek istemiyor, denetimi ayak
bağı olarak görüyor; bu düşüncesi doğrultusunda da kendi
iktidarını denetleyecek, hesap soracak kurumların yetkisini
aşama aşama buduyor. İşte, yüz elli beş
yıllık Sayıştay budanan bu kurumlardan sadece bir
tanesidir. Bugün Sayıştay açıkça görevini yapamaz
durumdadır. Sayıştay artık kamu kaynaklarını
denetleyemez hâle getirilmiştir. Sayıştay yargısı
pasifize edilmiştir. Sayıştayın suç duyurusunda
bulunduğu raporlar için bugüne kadar tek bir işlem
yapılmamıştır. AKP Türkiyesinde, Sayıştay, mali
denetim, performans denetimi yapma hüviyetini maalesef kaybetmiştir.
Yetkileri budanmıştır, açıkça Sayıştaya sansür
uygulanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Sayıştaya
uygulanan ağır sansür ve denetime rağmen basına sızan
raporlardan görüyoruz ki Bakanlıklardan, üniversitelerden, özel bütçeli
idarelerden, belediyelerden, il özel idarelerinden usulsüzlük
fışkırıyor. İhaleyle yaptırılması
gereken işler ihalesiz yaptırılıyor. İdarelere ait
taşınır taşınmaz mallar ihalesiz, bedelsiz olarak
kişi ve kurumlara peşkeş çekiliyor. Özel kalem müdürlükleri
memuriyete sınavsız geçiş arası gibi
kullanılıyor, kurumların gelirleri kayıtlara geçilmiyor ve
kayıt dışı bırakılıyor. İhale
sonrası sözleşmelerde ihaleleri alanlar lehine değişiklikler
yapılırken kamu zarara uğratılıyor; devlet
yağmalanıyor, milletin parası çarçur ediliyor.
Değerli milletvekilleri, neden yargıya
taşınan bir Sayıştay raporu yok? Niçin fütursuzca
yapılan bu harcamaların hesabı sorulmuyor? Milleti ekonomik
kurtuluş savaşına çağıran sizler, bu lüksün, bu
şatafatın, bu usulsüz harcamaların hesabını niye
sormuyorsunuz? İş faize gelince nas diyorsunuz ama kamu
malının yağmalanmasında, kamunun zarara
uğratılmasında aklınıza ne ayet geliyor ne hadis.
Faizi yasaklayan Allah, kamu malına ihanet etmeyi de yasaklıyor.
Cenab-ı Allah Âl-i İmrân suresinde buyuruyor ki: Her kim
hıyanet edip kamu malından bir şey aşırırsa
aşırdığını kıyamet günü yüklenip getirir.
Sonra, her benliğe kazandığı tam olarak ödenir. Faizde
sırtını nassa dayayan sizler bu ayeti niye dikkate
almıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, kamu malı
emanettir, kamu malını çalmak ihanettir; kamu malını
çalmanın günahı sadece çalanların değil, çalanları
kollayıp koruyanların, bunlara göz yumanların üzerindedir. Sevgili
Peygamberimiz Kim aşıranı gizlerse o da ondandır.
buyuruyor. Bu sebeple, millete karşı sorumluluğumuz sadece yasa
yapmak değil, milletin malını, milletin hukukunu da
korumaktır; hırsızlığa, yolsuzluğa göz
yummamaktır. Hatalı uygulamalarınızın, yanlış
politikalarınızın faturasını Allaha
çıkarıyorsunuz maalesef. Rabbimiz Sizi biraz korku ve açlıkla
deneriz. diyor. sözlerinizle krizin sebebini Allahın bir imtihanı
gibi gösteriyorsunuz. İktidarda altı ay daha fazla kalmak adına
bu milletin manevi değerlerini yok etmeyin. Biliniz ki millet her geçen
gün fakirleşiyor, siz zenginleşiyorsunuz yani sınanan sizdiniz
ama sınavı geçemeyen de sizsiniz.
Değerli milletvekilleri,
uyguladıkları politikaların sorumluluğunu almaktan
kaçınan ve yaşanan sorunların müsebbibi olarak belli kitleleri
hedef gösteren AKPnin bu haftaki hedefi, Halk Ekmek büfeleri önünde kuyrukta
bekleyen vatandaşlarımız oldu. AKPli bir İstanbul
Büyükşehir Belediye Meclis üyesi, geçtiğimiz günlerde katıldığı
bir televizyon programında, Halk Ekmek önünde ucuz ekmek alabilmek için
bekleyen insanlarla ilgili kurgu iması yapmış, Kuyrukta
bekleyenlerin ekmek beklediğinden emin misiniz? diye sormuş. Buradan
göstermek istiyorum arkadaşlar, İstanbul Halk Ekmekte büfelerin
önünde bekleyen -2 bine yakın Halk Ekmek büfesinin önünde bekleyen-
insanların çoğu maalesef bu şekilde. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Temiz bir vücuda, temiz bir vicdana,
millet için çarpan bir yüreğe sahip hiç kimsenin söylemeyeceği bu
sözler, İstanbulda ucuz ekmek almak isteyen
vatandaşımızı maalesef çok incitmiştir.
İmkânı olan hiç kimse soğukta, yağmur altında ucuz
ekmek almak için o kuyruklarda beklemez. Kendileri aleyhine gelişen her
olayı bir dış güce bağlama hastalığına
kapılan AKP, ekmek kuyruklarının da kurgulandığını
düşünmektedir. Uzun iktidarlar döneminde milletle bağı kopan,
milletin gerçekliğinden uzaklaşan ve Türkiyeyi sadece
sayılardan, büyümeden, kalkınmadan ibaret zanneden AK PARTİ
yöneticileri, Halk Ekmek kuyruklarında bekleyenlerin kendilerine beddua
ettiklerini kesinlikle unutmasınlar.
Değerli arkadaşlar, İstanbulda
ekmek, bazı fırınlarda 3, bazı fırınlarda 3,5
TLdir. Vatandaş, Halk Ekmekten aldığı her 1,25 TLlik
ekmekle en az 1,75 TL tasarruf ediyor. Vatandaşımız bu ucuz
ekmekleri alabilmek için saatlerce kuyrukta bekliyor. Siz insanları
ekmekten tasarruf edecek hâle düşürdünüz. Bunun üzerinde düşünmek
yerine kuyrukta bekleyenlerin ekmek bekleyip beklemediklerini sorguluyorsunuz;
bu, çok ayıptır, günahtır. Kuyruklar, kurgunun değil;
yoksulluğun, vatandaşı bir kuru ekmeğe muhtaç
ettiğinizin resmidir. İnsanların o kuyruklara girerek ucuz ekmek
almaya çalışmasının sebebi sizsiniz. Kuyruklar, Türk tipi
başkanlık sisteminin eseridir. İki tür kuyruk
yarattınız: Birincisi, kendi vatandaşımızı ucuz
ekmeğe muhtaç ettiğiniz Halk Ekmek kuyrukları; ikincisi,
Türkiyede alışverişi daha ucuz buldukları için Edirneye
gelen Bulgar turistlerin kuyrukları. Böyle bir Türkiye
yarattınız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
yaşadığım ilçe ve seçim bölgem olan Bakırköy
Belediyesinde günlerdir Belediye işçilerimiz, grev yapıyorlar,
Türkiyenin içinde bulunduğu ekonomik kriz dikkate
alındığında çok haklı insani taleplerde bulunuyorlar.
Tüketim malzemelerinin yüzde 100 zamlandığı ülkemizde Belediye işçilerimize
sıfır zam önermek hiç de vicdani değildir. Enflasyonun yüzde
40lara ulaştığı şu günlerde Belediye
işçilerimize yüzde 7 zam kabul edilemez. İşçi
arkadaşlarımız, insanca yaşayabilecekleri bir ücret,
enflasyon farkının maaşlarına
yansıtılmasını beklemektedir; emeklerinin, mesailerinin
karşılığını almak istiyor. Eksik personele
rağmen özveriyle çalışan Belediye personelimiz mağdur
edilmemeli, hakları mutlaka verilmelidir. Grev yaparak haklarını
kullanan arkadaşlarımızın işten atılmakla,
sürülmekle, mobbingle tehdit edilmesini de doğru bulmuyorum. Bu grevin
sona ermesi adına üzerime düşecek her görevi üstlenmeyi de
bekliyorum.
Değerli milletvekilleri, hekimlerimiz en
sonunda dün iş bıraktılar, grev yaptılar.
Hatırlıyor musunuz, salgının başında balkonlardan
çılgınca alkışlamıştık
sağlıkçıları; üzerinden tam iki yıl geçti, yalnız
bıraktık onları. Oysa çok şey istememişlerdi;
çalışma koşullarının iyileştirilmesini, güvenli,
sağlıklı çalışma koşullarını, beş
dakikada bir hasta muayene dayatmasını istememiş, emeklerinin
karşılığının verilmesini istemişlerdi.
Vermediniz Hakkınızı ödeyemeyiz. dediniz, gerçekten de
ödemediniz. Salgının ilk gününden bu yana yoğun bir
çalışma temposuyla salgınla mücadele eden doktor, hemşire,
teknisyen, bütün sağlık çalışanlarının fedakârca
gayretlerini takdir etmediniz; mali, sosyal özlük haklarını
düzeltmediniz. Ne çalışma koşullarını düzelttiniz ne
de ücret adaletsizliğini giderdiniz. Bir de sağlık çalışanlarını
birbirine düşman ettiniz.
Değerli milletvekilleri, sağlık çalışanlarımız
da en az sizler kadar iyi bir yaşamı hak etmektedir. Yapılan bir
araştırmada sağlık çalışanlarının yüzde
79u kendilerine gereken değerin verilmediğini, yüzde 92si
aldıkları maaş ve döner sermayelerin yeterli
olmadığını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÜMİT BEYAZ (Devamla) -
yüzde 54ü emeklerinin
karşılığının verilmediğini, yüzde 70i
geleceğe dair kendisini güvende hissetmediğini, yüzde 43ü
çalışma şartlarının fiziksel ve psikolojik olarak
yeterli olmadığını, yüzde 64ü pandemi döneminde
psikiyatrik ya da psikolojik şikâyetlerinin olduğunu, yüzde 83ü
psikolojik olarak tükenmişlik duygusunu
yaşadığını söylemektedir. Bu kahraman insanlarımızın
sorunlarını çözmek, haklarını teslim etmek için daha ne
kadar bekleyeceksiniz diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim,
sıkılıyorum sık söz istemekten ama Sayın
Milletvekilime pek kısa bir şey söylemem gerekiyor konuşmasına
istinaden.
BAŞKAN Buyurun 60a göre.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Ümit Beyazın 282 sıra sayılı
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim.
Sayın Beyaz Bakırköy Belediyesindeki
grevden bahsetti, çok teşekkür ediyorum kendisine de.
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Siz de
gitmişsiniz Başkanım oraya.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben gittim, onu
söyleyeceğim. Biz grevi bir hak olarak görüyoruz. Ben gittim bizzat
bölgenin milletvekili olarak, o grev çadırında işçi
arkadaşlarımla bir saati aşkın oturdum, sohbet ettim,
onlara haklı olduklarını, mücadelelerine devam etmeleri
gerektiğini de söyledim. Biz grevi yasaklamıyoruz, grevi bir hak
olarak görüyoruz. Bakırköy Belediye Başkanımız da her gün
işe giderken, makama giderken grev çadırında muhtemelen bir çay
içip yukarı öyle çıkıyor. Demokrasi bu işte; işçi
hakkını sonuna kadar arayacak, işveren de şartları
zorlayıp verebildiğini vermeye çalışacak. Bu konu hem
Sayın Genel Başkanımızın hem Yerel Yönetimlerden
Sorumlu Sayın Genel Başkan Yardımcımızın
gündeminde. Biz de çözülmesini istiyoruz. Bu noktada işçilerin
yanındayız. Elbette yönetime Genel Merkez olarak belli tavsiyelerde
de bulunuyoruz.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller
(Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Adana Milletvekili Sayın Muharrem Varlı.
Buyurun Sayın Varlı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 3üncü madde üzerine grubumuz
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bütçe konuşulunca en çok ekonomiden
bahsediliyor. İşte, dolar kurundaki yükseliş, onun
yansımasından dolayı ortaya çıkan pahalılık,
insanlarımızın alım gücünün düşmesi ama asgari ücrete
Özellikle buradaki konuşmacıların birçoğu gündeme
getirdiği için söylüyorum: Bu enflasyon oranının, TÜİKin
verdiği rakamın üzerinde, işte, çok daha yüksek olduğu;
yüzde 50lerde falan olduğu iddia ediliyordu. Sayın
Cumhurbaşkanının son açıklamasıyla asgari ücrette
yüzde 50nin üzerinde bir artış inşallah işçilerimizi
memnun edecek bir seviyede olmuştur. Buradan Hükûmet yetkililerini, dar
gelirli vatandaşlarımızı, insanlarımızı zor
durumda rahatlatmak açısından böyle bir rakamı uygun gördükleri
için tebrik ediyorum; teşekkür ediyorum kendilerine. İnşallah
işçilerimiz, bu manada, memnuniyetlerini dile getirirler.
Tabii, dolar yükseldikçe ne yazık ki
Ben
üzülüyorum yani. Benim param yok, param olsa dolar almam ama dolar yükseldikçe
insanlar niye bu kadar çok sevinirler, onu da çok anlamış
değilim yani netice itibarıyla, ülkemizin ekonomisine bir zarar
veriyor, hepimize zarar veriyor, hepimizin cebinden çıkan bir para; bundan
dolayı neden insanlar çok sevinirler, neden hâlâ dolar üzerinden sürekli
spekülasyon yaparlar, bunu da çok anlamış değilim, aklıma
yatmıyor yani benim.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Oraya söyleyin,
oraya.
MUHARREM VARLI (Devamla) Kime söyleyeceğimi
ben çok iyi biliyorum; onun için, bana işaret etmenize gerek yok. Ben
ortaya konuşuyorum, kim üzerine alınırsa o alınsın
yani sizin, üzerinize alınmanıza da bir anlam veremedim. Ben ortaya
konuşuyorum; burada, doların yükselmesinde sevinecek bir şey
olmadığını söylüyorum sadece. Bu, ülke ekonomimize verilen
bir zarardır; bunu görmemiz gerekir.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Cumhur
İttifakında desteklediniz ama.
MUHARREM VARLI (Devamla) Bunun üzerinden
spekülasyona gitmek doğru değil, onu söylüyorum ben. (MHP
sıralarından alkışlar)
Yine, işte, faiz oranı bugün
düşürüldü. Tabii, son, ekonomik manada Hükûmetin almış
olduğu bir karar, düşük faiz; dolayısıyla üretimin artması
noktasında inşallah bu da hayırlı bir sonuç doğurur
ülkemiz için. Tabii, Sayın Genel Başkanımızın
talimatlarıyla biz ekip olarak birçok ile gittik, gittiğimiz her ilde
de sanayi odasını, ticaret odasını, esnaf
odalarını ziyaret ettik ve gördüğümüz şu: Gerçekten,
sanayiciler doların yükselmesinden çok zarar gördüklerini söylemiyorlar
hatta şu anda ihracatın çok arttığını -ileriye
doğru, alınacak ham madde noktasında bir sıkıntı
yaşayabilirler- ve bunun da faydasını gördüklerini söylüyorlar.
Bunu da özellikle belirtmek isterim. Sanayi odasındaki yöneticilerin hepsi
sanayici, bu işin içerisinden gelen insanlar ve bu işi bilen
insanlar. Burada tek sıkıntı yaşayacak... Geçenki
konuşmamda da söyledim yani çiftçilerimizin gübresi arttı, mazotu
arttı, doğru ama bunun karşılığında
buğdaydır, mısırdır, pamuktur, bunların ücretleri
de çiftçiyi memnun edecek seviyede yükseliyor. Tabii, tek problem,
inşallah, Hükûmet bu seviyede tutar yani fiyatlar bunun altına
düşmezse çiftçinin de zarar edeceği kanaatinde değilim ama dar
gelirli insanlarımız bundan etkilendiği için işte asgari
ücretin, yarın emekliye verilecek zamların da tatmin edecek bir
düzeyde olacağına inanıyorum. Bu açıdan da yetkililere
teşekkür ediyoruz.
Tabii işsizlik denilince burada
arkadaşlarımızın birçoğu bu konuda değişik
şeyler söylediler. Sokakta bazı işsiz
vatandaşlarımızla karşılaştıklarında
onların evlerine ekmek götüremediklerini, çocuklarına harçlık
veremediklerini... Doğrudur, Allah kimseyi işsiz etmesin, kimseyi de
çocuğuna harçlık veremeyecek duruma getirmesin ama demin de burada
konuşuldu, ben seçim bölgem Adanada da belediyede çalışan,
büyükşehirde çalışan işçilerimizin hâlâ
çıkarıldığını biliyorum. İşsizlik üzerinden
bunu konuşurken belediyelerimizin de bu işsizliğin
artmasına katkı sağlamaması lazım, koruması
lazım yani hem işçinin hakkını savunarak siyaset yapıp
hem de işçiyi kapı dışarıya koymak ne kadar
doğrudur? Bunu da anlayamıyorum. Sayın Altay çok tecrübeli bir
Grup Başkan Vekilidir, bir lafından alınganlık
gösterdiğimi, işçilerimizin de alınganlık gösterdiğini
özellikle söylemek isterim. Tamamı bankamatikçi. dediğiniz
işçilerimiz beni aradılar.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Atılanlar
için söyledim, yanlışlık varsa da
MUHARREM VARLI (Devamla) Özellikle söylememi
istedikleri için söylüyorum Sayın Grup Başkan Vekili yani ben
işçilerimizin bana söylediklerini söylüyorum. Onların birçoğu
alın teriyle çalışırken partili oldukları için
işten çıkarıldılar, tabii, bunlar doğru şeyler
değil. Yani hem işsizlikten dem vurup, efendim, evlerine ekmek
götüremeyeceklerinden bahsedilecek hem de sen şu partilisin, sen bu
partilisin diye işten çıkarılacak. Bunlar doğru şeyler
değil, kabul etmek de mümkün değil.
Yine, belediyeler konuşulunca, Silivri Belediye
Başkanımızın yaptığı çok güzel bir uygulamadan
burada bahsetmek istiyorum. Belediyenin 3.500 dönüm arazisine hem arpa
ekmiş hem ayçiçeği ekmiş hem buğday ekmiş ve bu
ayçiçeğinden ürettiği, ayçiçeğinden aldığı ham
maddeyi ayçiçeği yağı olarak oradaki dar gelirli insanlara
dağıtıyor. Yine, o arpadan almış olduğu ham
maddeyi tohumluk arpa olarak dağıtıyor. İşte,
belediyecilik böyle olmalı yani hem fakir fukarayı gözetmeli hem de
belediyenin imkânlarını yine fakir fukaranın lehine kullanmalı.
Bu açıdan Silivri Belediye Başkanımızı tebrik
ediyorum, gerçekten güzel bir iş yapmış, kendisine
başarılar diliyorum buradan. (MHP sıralarından
alkışlar) 400 ton tohumluk arpa dağıtmış, 400 ton
yani bu büyük bir rakam. Yine, 50 ton ayçiçeği yağı
dağıtmış fakir fukaraya. Gerçekten çok önemli rakamlar
bunlar. Bu açıdan, belediyeciliğin böyle olması lazım yani
insanlarımıza hizmet noktasında bir şeyler üretmesi
lazım.
Yine, bu kanun hükmünde kararnameyle, biliyorsunuz,
belediyede çalışan personele sözleşmeli personel niteliği
verilmişti. Ama tabii, şu anda kanun yetersizliğinden
dolayı belediyeler bunu çok dikkate almıyorlar ve bunların
çıkışı sağlanabiliyor. Onun için, ben buradan hem AK
PARTİ hem Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bununla ilgili bir
düzenleme yapmamız gerektiği kanaatindeyim. Yani, işçilerimizi
koruyacak şekilde, sadece belediye başkanının inisiyatifine
bırakmadan onların kanuni haklarını en iyi şekilde
düzenlememiz gerektiği kanaatindeyim. İnşallah,
çıkarılacak yasaların içerisinde bunları da görüşürüz
çünkü işçilerimizin böyle bir beklentisi var, bizi arayıp söylediler,
ben buradan onu belirtmek istiyorum.
Yine, arkadaşlar, şurada hepimiz
birbirimizle selamlaşıyoruz, kapının dışına
çıktığımız zaman Nasılsın, iyi misin?
diyoruz, hâl hatır soruyoruz. Ya ama kürsünün arkasına
geçtiğimiz zaman bize bir şeyler oluyor ya da biri mikrofon
uzattığı zaman bize bir şeyler oluyor. (MHP
sıralarından alkışlar) Yani çok ağır laflar
söylüyoruz, çok ağır hakaretler ediyoruz, birbirimizi kırıp
incitiyoruz.
Arkadaşlar, Meclisin onurundan, haysiyetinden
bahsederken Meclisin onurunu, haysiyetini de bizim korumamız lazım.
Biz birbirimize saygılı davranmazsak nasıl
karşımızdakilerden saygı bekleyeceğiz yani?
Şimdi, ben, bu söyleyeceklerimi çok daha ağır söyleyebilirdim ki
Sayın Altay bilir benim bu üslubumu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) AK
PARTİliler iyi bilir, AK PARTİ iyi bilir!
MUHARREM VARLI (Devamla) Ama bakın, dikkat
ederseniz ben çok nezaket kuralları içerisinde söylüyorum. Yani bunu
yapmamız lazım, bunu başarmamız lazım, eğer biz
bunu başaramazsak gerçekten Meclisin onurunu da korumak herhâlde bizim
elimizden çıkar diye düşünüyorum. Onun için değerli
arkadaşlarım yani kürsünün arkasına geçince birbirimize Sen
şusun! Sen busun! falan filan demek çok doğru bir şey
değil. Biz burada üslubu en iyi şekilde korumak mecburiyetindeyiz,
bunu yapmak zorundayız; eğer bunu başaramazsak inisiyatif
başkalarının eline geçer. (MHP sıralarından
alkışlar)
Yine, çiftçilerimizin bir beklentisi var, özellikle
söylediler, Ziraat Bankasının tarımsal kredileri çok iyi, Allah
razı olsun, gerçekten sübvansiyonlar filan güzel, ben de çiftçi
olduğum için bu kredilerden faydalanıyorum, bütün çiftçilerimiz de
faydalanıyor ama çiftçi borcunu ödeyemeyip yapılandırmaya
gittiği zaman şu anki reel faiz üzerinden bir değerlendirme
yapılıyor yani yüzde 15, yüzde 16 gibi bir rakam, bu da biraz yüksek,
bunu da Ziraat Bankası yetkililerine, Tarım Bakanlığı
yetkililerine ileteceğiz inşallah, bunun da düşürülmesi gerekir.
Eğer bunu düşürürsek
Çiftçilerimizin üretmesi lazım yani geçen
yıl buğday 18 milyon ton civarında oldu, bu yıl
kuraklıktan dolayı 15 milyon ton gibi bir rakam bekleniyor,
Türkiye'nin 22-23 milyon ton buğdaya ihtiyacı var; hem makarna hem
bulgur hem un için. Bizim bunu üretebilmemiz için de çiftçiyi desteklememiz
lazım, çiftçiyi destekleyebilmek için hem prim desteklerini hem Ziraat
Bankasından olan desteklerini yeterince yapmak gerekir diye
düşünüyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Şanlıurfa Milletvekili Sayın
Ömer Öcalan.
Buyurun Sayın Öcalan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; halkımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şu an
zindanlarda, cezaevlerinde büyük hak ihlalleri yaşanıyor.
İHDnin verilerine göre 604ü ağır olmak üzere 1.605 hasta
tutsak cezaevindedir. On yılda 682 tutuklu yaşamını
yitirdi, bu son üç dört günde de 2 kişi yaşamını yitirdi.
Ne kadar vicdansız bir yönetim oldu, ne kadar acımasız bir
yönetim oldu. Düşünün -bir insan ömrü, 15-16 yaşına kadar
gençsiniz, çocuksunuz- 20li yaşlarda cezaevine giriyorsunuz, yirmi dokuz
yıl cezaevinde kalıyorsunuz, cezaevinden cenazeniz çıkıyor,
cezaevinden maalesef cenazeniz çıkıyor.
Diyarbakır zindanı her zaman
eleştirilir. AKP yönetimi tarafından da eleştirildi, siyasi
malzeme olarak da kullanıldı. Siz kimsiniz? Siz, Esat Oktay
Yıldıranın mirasçılarısınız; 80lerde Kenan
Evren tarafından orada İç Güvenlik Komutanı olarak
görevlendirilen. Yapılmayan işkenceleri yaptı, onlarca
insanı katletti. Onlarca insana taciz, tecavüz, işkence
yapıldı. Şu an bunun mirasını devralmış
durumdasınız. Ne zaman bu kadar acımasız hâle geldiniz? Ne
kadar vicdanınızı bir köşeye bıraktınız?
Hiçbiriniz bir sulh çağrısı yapmıyorsunuz, hiçbiriniz
olumlu yaklaşmıyorsunuz. Cezaevleri esir kampına dönmüştür.
Pandemiden dolayı bir kanun çıkarıldı bu Mecliste;
Siyasilere corona işlemez. dedi, Siyasiler pandemiden etkilenmez.
dedi. Bu ayrım, bu ayrıcalık, bu vicdansızlık nereye
kadar sürecek? Bu acımasızlık nereye kadar gidecek? Emin olun,
halkımız bunu bilsin, biz bunun hesabını
soracağız, bunun hesabını misliyle soracağız.
(HDP sıralarından alkışlar) O iktidarı arkanıza
alıp cezaevinde yıllarca kalan insanların cenazesini
çıkarıp cenaze çıkarken cenaze aracı bile vermeyip kendi
dinlerine göre defin işlemlerinin önünde engel olun, sonra
insanlıktan, demokrasiden, farklı şeylerden bahsedin. Ne zaman
bu kadar vicdansız oldunuz? Düşman hukuku da vardır tabii,
düşman hukukunu da uygulamak gerekmiyor mu? Bakınız,
Diyarbakır zindanında insanlar açlık grevine girdi, büyük
devrimciler. İdris Baluken şu an cezaevindedir, Bingöllüdür, bir
doktordur. Mehmet Hayri Durmuş da Bingöllüdür, bir doktordur ve açlık
grevinde, ölüm orucunda yaşamını yitirdi; bundan kırk iki
yıl önce oldu bu. Neredesiniz arkadaşlar? Gerisindesiniz, kırk
yıl öncesinin gerisindesiniz. Ne dedi Mehmet Hayri Durmuş: Ben
ölürsem mezar taşıma Halkına borçludur. diye yazın.
İllegalize etmeyin. Bu ülkenin televizyonlarında dizisi çekildi,
filmi yayınlandı AKP döneminde. Şu an nedir? Şu an büyük
bir vicdansızlık. Kemal Pir, arkadaşlarıyla aynı
açlık grevinde, ölüm orucunda yaşamını yitirdi. Ne dedi:
Biz, yaşamı uğrunda ölecek kadar seviyoruz. İşte,
şu an zindanda yatan kişiler bu gelenekten geldiği için zulüm
yapılıyor, hakaret yapılıyor. İnfazı bitiyor,
tahliyesi gelmiş, içerde kurdukları işkence mangaları tahliyesini
engelliyor. Otuz yıl cezaevinde yatmış, çağırıyor
ne soruyor: Pişman mısın, değil misin? İrade
kırmaya çalışıyor. Kimin iradesini kırıyorsunuz?
Kime ne hesap sormaya çalışıyorsunuz? Bunların
hesabını bu iktidardan soracağız yani Allah
şahidimizdir. Aysel Tuğluk; burada milletvekiliydi, 2006da
tutuklandı, 2017de annesini kaybetti. Buradaki faşistler,
kafatasçılar, Nazi Almanyasında kafatası ölçenler gittiler
annesinin cenazesini mezarından çıkardılar, sonra
akşamında da İçişleri Bakanıyla fotoğraf çektirildi.
Ne zaman vicdanınızı bir köşeye bıraktınız?
Düşmanlığın bir hukuku var. Bunu nasıl böyle
yaparsınız? Şu an Aysel Tuğluk zindanda, büyük
sağlık sorunları yaşıyor. Bu aynı sıralarda
oturdunuz ama düşmanlık hukuku daha işletilmiyor.
Leyla Güven; buradaydı, bu sıralarda
milletvekilliği yaptı, yirmi iki yıl üç ay ceza verdiniz, daha
sonra propagandadan beş yıl ceza verdiniz, yirmi sekiz yıl bir
milletvekiline
Arkadaşlar, düşünceyi açıklamış,
fikrini açıklamış; karşısında durabilirsiniz,
siyaseten sizin gibi konuşmak zorunda değil, düşüncesini ifade
etmek zorunda değil, yirmi sekiz yıl
Bir kadın mücadelesi
yürüttü, durum böyle, maalesef durum böyle; bunu biliniz.
Bakınız, Ali Çiçek, Akif Yılmaz,
Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir büyük açlık grevleri sonucunda bir
noktaya getirdiler ülkeyi. Sonra ne oldu? Kurduğunuz televizyonlarda
filmini çektiniz. Ferhat, Necmi, Eşref, Mahmut, bedenlerini ateşe
verdiler, Esat Oktayı, o faşisti protesto ettiler, bedenlerini
ateşe verdiler; filmini çektiniz. Biz Kürtlerle barış
yapacağız. Biz Kürtlerin haklarını
tanıyacağız. Biz Kürtlerle sulh yapacağız. dediniz.
Şimdi ne yapıyorsunuz? Burada hamaset, burada
yaptığınız her şey propaganda. Siz bu ülkeyi uçuruma
götürdünüz. Ayşe Gökkan, bir kadın hakları savunucusudur. Ne
yapmış? Nusaybin Belediye Başkanıdır kendisi, belediye
başkanlığı yaptı, kadın haklarını
savundu; otuz yıl ceza verildi ya arkadaşlar, otuz yıl,
inanılır gibi değil. Engizisyon mahkemesi
Kim adaletten
bahsedebilir, hukuktan bahsedebilir? Adalet Bakanı buralarda dolanıyor,
ülkesinde hukuk olduğunu zannediyor. Sanki aşk ve sevgi ülkesinde
yaşıyor? Sanki Norveçte, İsveçte yaşıyor? Burada
milletvekillerimiz başvuru yapıyor, dilekçe veriyor, görüşme
talebinde bulunuyor; maalesef, büyük bir vicdansızlık, büyük bir
haksızlık. Selahattin Demirtaşa terörist diyorlar burada
birlikte çalıştıkları; kusura bakmayın,
halkının en onurlu evlatlarından birisidir. Cezaevinde bulunan
bizim siyasetçi arkadaşlarımız, yol
arkadaşlarımız bu halkın en onurlu evlatlarıdır, terörist
diyenin de kendisi teröristtir, Selahattin Demirtaş ceza bile almamıştır.
(HDP sıralarından alkışlar) İdris Balukene on
beş yıl ceza verdiniz ya! Burada beraber oturdunuz Vay İdris
Baluken şöyle konuşurdu, şöyle güzeldi, şöyle iyiydi
ve
arkasından on beş yıl ceza, bir ömür
Ne yapacaksınız
arkadaşlar? Adalet Bakanı yatırım aracı olarak
cezaevinden bahsediyor, yatırım yapmış, ülkede cezaevi açma
yarışına girmiş. Yozgat Vekiliniz Bu şehirde cezaevi
yapılacak, istihdam sağlanacak. diyor. Ne yapmaya
çalışıyorsunuz? Ama biz bunun hesabını
soracağız.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Ne
yaparsın oğlum, ne yaparsın? Ne ceza vereceksin? Neyin
cezasını keseceksin?
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Siz sulha gelmiyorsunuz, siz
çözüme gelmiyorsunuz, siz diyaloğa gelmiyorsunuz, siz siyasetçileri
tutuklayıp esir muamelesi yapıyorsunuz. Kim otuz yıl hapis
cezası almış? Kim müebbet hapis cezası almış? Bu
bahsettiklerim siyasetçidir, siyasetçi arkadaşlar. Evlerinde bir çakı
bile yakalanmamış ya, ellerinde bir yaralayıcı malzeme bile
yakalanmamış. Ne olmuş? İktidarı
eleştirmişler, iktidarın politikalarına
katılmamışlar diye tutuklandı. Bunları
İmralıda, çözüm sürecinde muhatap olarak gönderen hükûmet
kendisidir, Kandile gönderen kendisidir, haberleri götürüp getiren kendisidir;
önemli ve anlamlı işler bunlar. Biz bunlara kıymet atfediyoruz.
Kırk yıldır devam eden bir çatışmalı süreç var,
Kan dökülüyor. diyoruz. Bu sıralarda kardeşini, evladını,
çocuğunu kaybeden insanlar vardır, tüm parti gruplarında da. Bu
sorun nereye gidecek? Çözülmeyecek mi? Diyaloğa girilmeyecek mi? Bir
aşamaya getirilmeyecek mi? Sulha çağrı yapılmayacak
mı? İşte ekonomik sonuçları arkadaşlar. Bu
çatışmalı sürecin ekonomik sonuçları ortadadır.
Türkiye halkları bunu görmelidir, Kürt halkı bunu görmelidir. Bunun
bir bedeli vardır, bunun faturası hepimize çıkıyor. Burada
bu kan üzerine var olan partiler vardır. HDP olmasa, bu
çatışmalı süreç olmasa bu Meclise girmeyecek partiler
vardır, istismar alanı oluşmuştur. Vatan, millet, Sakarya
edebiyatı üzerinden Mecliste kürsü işgal edenler vardır. Biz,
tabii ki, demokratik siyasette ısrar edenleriz. Siz ne yapıyorsunuz?
Talimatlarla bu ülkenin tamamını temsil eden HDPye dava
açıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) HDPnin içinde Ermeni var,
Ezidi var, Sünni Müslüman var, Alevi var, Kürt var, Türk var, Süryani var,
kadın var, var da var arkadaşlar. En büyük temsiliyeti burada
yapıyor, ülkenin tamamını temsil ediyor. Ne yapmış
büyük şef? Bu partiyi tasfiye etmek için küçük ortaktan talimat
alıyor ve hukuktan bahsediliyor. Kapatacağız. diyor
siyasetçiler, hâkimlere, savcılara söz hakkı vermiyorlar; bu parti
üzerinde büyük bir terör estiriliyor. Terörizmle, terörle karşı
karşıyayız, üzerimizde büyük bir terör estiriliyor. Biz de
teröre karşı, terörizme karşı da mücadele ediyoruz.
Halkımızı selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet Akın.
Buyurun Sayın Akın. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, şunu baştan söyleyeyim: Bu
bütçeyle, tarihin en büyük kaynak transferini yapan iktidarınızla
halkımızdan alıp bir avuç yandaşınızı zengin
etmekteki ustalığınızı gösterdiniz. İktidar
olarak hazırladığınız bu son bütçe 16 Ekimde geldi;
aradan geçti iki ay, iki ay sadece ve bu iki ay içerisinde yüce Meclise gelip
yürürlüğe geçmeden maalesef bütçe iflas etti. Gemiyi
batırdınız ve konuştukça da
batırdığınız gemiyi kurtarmak bir yana dursun, dibe
oturması için de büyük gayret sarf ediyorsunuz. Zamlarla, hayat
pahalılığıyla vatandaşın bütçesini de
batırdınız.
Değerli arkadaşlar, sadece iki ay
içerisinde akaryakıt ürünlerine, pompa fiyatlarına yansıyacak
şekilde 18 defa zam geldi, bugün de bu gece de 1 tane daha geliyor. Yani
asgari ücret açıklandı tamam- ancak zamlar üzerine binip duruyor,
başlamadan eriyor. Zamlarınızla
vatandaşımızın cebinden 1 depo benzin için 150 liradan daha
fazla parayı almış oldunuz. Avrupayı örnek gösterip En
ucuz akaryakıt bizde. diyerek halkımızı da pembe
tablolarla kandırmaya, inandırmaya çalışıyorsunuz.
Enerji Bakanı akaryakıt fiyatlarıyla ilgili örnekleri verirken
ne asgari ücret oranlarını ne satın alma paritelerini, hiçbirini
kale almıyor, fiyatları söylüyor. Avrupa'da en yüksek fiyata sahip
olan Hollandada 2 avro olduğunu söyledi ve dedi ki: Bir aylık
asgari ücretle
Ki bir önceki asgari ücret, şimdi zam geldi. Asgari
ücrete zam geldi ama hemen akaryakıta da zam geldi. Vatandaşımız
daha zammını -ocak ayının sonunda alacak ama- almadan
bedelini ödemeye başlamış oldu. Şimdi,
vatandaşlarımıza doğruları net, açık olarak
söylememiz gerekir. Hesabı birlikte de yapabiliriz. Bakın, bugün
itibarıyla ele geçen -bu yeni asgari ücret 30 Ocakta ele geçecek, o zamana
kadar gelen üst üste zamlarla bakalım akaryakıt fiyatları nereye
gelecek- asgari ücretle
Şimdi, örneklere devam edelim. Yine Enerji
Bakanı Avrupa'da en pahalı elektrik İngilterede. dedi.
Türkiye'deki asgari ücretle alınan rakamı söyledi, ardından da
İngilterede
4.450 kilovatsaat, bir asgari ücretle
Bu mu ucuz elektrik?
diye sormak var.
Geçiyoruz. Enerji Bakanının En
pahalı ülkeler içinden
dediği ülkeler bile satın alma gücüne
göre, satın alma paritesine göre Avrupa ucuz. Gidelim bir fabrikaya
isterseniz, soralım sanayiciye, diyelim ki: Elektrik, doğal gaz ucuz
mu? Veya gidelim bir akaryakıt istasyonuna, soralım vatandaşa:
Akaryakıt ucuz mu? Gidelim, emeklimize Piknik tüpü, mutfak tüpü,
elektrik ucuz mu? diye soralım. Asgari ücretlimizin evine gidelim,
vatandaşımıza Bakanın Kısın. dediği
kombiyi yakıp yakmadığını bir soralım.
Arkadaşlar, kara kış dedik dedik, kara kış geldi.
Vatandaşımız kombiyi yakmaya korkuyor. Karadenizde doğal
gaz müjdesi verdiniz, ne oldu? Hep beraber sevindik. Müjde üstüne müjdeler
geldi ve ardından zamlar üstüne bindi. Şimdi, bir de ülkemizdeki
doğal gaz depolarını dolduramadınız, neden? Çünkü
öngörü yok, uzun vadeli anlaşmaları zamanında
yapmadınız. Sekiz dokuz ay önce söyledik, dedik ki:
Anlaşmaları yapın, anlaşma tarihleri geliyor. Öngörünüz
olmadığı için yapmadınız, şimdi bunun bedelini de
vatandaşa ödetiyorsunuz. Peki, buradan bir soru var: Yeni yılda zam
yapacak mısınız? Madem asgari ücreti anlattınız, öyle
dediniz, böyle dediniz, bu kadar alma gücü, işte, Peynir, domates,
benzin, petrol vesaire. dediniz, zam yapacak mısınız,
yapmayacak mısınız? Bir de şu yok mu ki:
Vatandaşın gözünün içine bakarak Fedakârlık yaptık.
diyorsunuz ya, işte bu akıl mantık dışı
açıklama vatandaşımızda karşılık bulmuyor.
(CHP sıralarından alkışlar) Arkadaşlar, burada bir
fedakârlık var, burada fedakârlığı yapan bu milletin ta
kendisidir. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bu bedellerle
ancak fedakârlık yapılır. Siz bırakın
fedakârlığı da bir de akla ziyan açıklamalarla
yanlışı yanlışla da neden savunduğunuzu çıkın
anlatın. İsrafın merkezi saray, milletin
porsiyonlarının küçültülmesini öneriyor. Enerji Bakanı
çıkıyor, zaten kombisini yakamayan vatandaşımıza dalga
geçer gibi Kombiyi kısın. diye akıl veriyor. AK PARTİli
bir milletvekili Gerekirse soğan, ekmek yeriz. diyor. Diğeri
çıkıyor Domatesi taneyle, eti gramla alırız. diyor. Sizin
politikanız bu mudur? Allah aşkına, aslolan millettir,
iktidarın görevi de vatandaşlarını rahat ettirmektir, refahı
ve huzur içinde yaşamalarını sağlamaktır,
çocuklarımızı, torunlarımızı, geleceğimizi
güvence altına almaktır. İktidar vatandaşın
ekmeğini azaltmak değil, etini, aşını çoğaltmakla
görevlidir. Çıkıp da AK PARTİli vekillerin veya yetkililerin bu
konuda konuşmasının hangi akılla, hangi mantıkla
alakası var, inanılmaz bir olay.
Peki, bu sorunlara çözüm olarak AK PARTİ ne
yapıyor? Arkadaşlar, bunlar anca zam yapıyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Neden? Çünkü AKP yaparsa anca zam
yapar. Bakın, müjde dediniz, zam oldu; fedakârlık dediniz, zulüm
oldu. Şimdi, zamlarla ne oldu? Ekonomi uçmadı, faturalar uçtu,
bedelini vatandaşımız ödedi. Ekonominin çöküşünün
kitabını yazdınız, bedelini 84 milyon
vatandaşımız ödedi. Öngörünüz sıfır; dolar kuruna 2022de
9,30. dediniz, 2023te 9,80. dediniz, ben buraya geldim ne oldu bilmiyorum,
şimdi belki de 16lara geldi, 15i geçti. Yani kimler kazandı? Burada
bu farklardan kimlerin kazandığını en iyi sizler
biliyorsunuz. Ama kaybedeni biliyoruz. Kaybeden, milletimizin ta kendisi.
Elektrik, doğal gaz üç yılda 2ye, ekmek,
mutfak tüpü 3e katlanmış durumda. Bir avuç yandaşınız
haricinde kimlerin geliri bu kadar arttı? Vatandaşlarımız
sizlerin politikalarıyla yoksullaştı, fileler boş,
tencereler boş, cüzdanlar boş. Sanayiye yüzde 200e varan enerji
zamlarını yaptınız. Vatandaşımız bunun
bedelini çarşıda, pazarda, markette hayat
pahalılığıyla ödüyor; ayıptır,
yazıktır, günahtır değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, AK PARTİnin enerji
politikaları orta ve uzun vadeli olmaktan, planlamadan uzak. Enerji
politikalarınız ülkemiz ve vatandaşlarımızın
çıkarları için asla değil, resmen yalnızca
yandaşlarınızın çıkarları için. Ve sizin enerji
politikası dediğiniz şey, bağımlısı
olduğunuz Rusyaya daha bağımlı olmak mı acaba?
Ayrıca Rusya mı sizin politikalarınızı belirliyor? Nükleer
santrale -12,35 ile 15,85- on beş yıl boyunca bu bedeli vatandaş
ödeyecek, sanayici ödeyecek, nasıl bunun altından kalkacak?
Arkadaşlar, teslimiyetçi
politikalarınızda iklim değişikliği yönetimi yok.
Paris İklim Anlaşması kararlarına ilişkin bir eylem
planı yok. Sıfır emisyon hedefi yok. Düşük karbon ekonomisi
planı yok. Hep mış gibi var, hep mış gibi. Ancak
bir de yeşil dönüşümün adını koydunuz, eylem, hedef olmadan
yeşil dönüşüm olmaz, olamaz. Ne var? Dışa
bağımlılık var, fosil yakıtlara bağımlılık
var, TEİAŞı, BOTAŞı ve Eti Madeni satma planı
programları var. Kademeli tarife adı altında 150 kilovatsaat
diyerek, olması gereken 230 kilovatsaati vermeyerek zam
kurnazlığı yapmak var.
Bir de karanlık inadı var. Bakın,
evlatlarımız gözleri çapaklı, kaygıyla okula gidiyor;
çalışanlarımız karanlıkta çıkıyor,
karanlıkta evlerine dönüyor. Bu inadı bırakın ve bu
uygulamaya son verin.
Sayın milletvekilleri, gelin, size
iktidarımızda yapacağımız enerji
politikalarının bir kısmını anlatalım.
İşlemez hâle gelen, enerji faturalarını artıran bu
sürdürülemez sistemi restore edeceğiz. Paris İklim
Anlaşmasına uyumlu, düşük karbonlu enerji dönüşümünü
gerçekleştireceğiz. Elektrikli araç, pil ve batarya istasyonlarıyla
Türkiyenin elektrikli araç dönüşümünü, elektrifikasyonunu
sağlayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET AKIN (Devamla) Enerji
yatırımlarının önünü kesmeden, arz güvenliğini sekteye
uğratmadan iklim değişikliği odaklı politikaları geliştireceğiz.
Fatih Beyin dediği gibi Kombiyi kıs. diye akıl vermeden
enerji verimliliğini en ön plana koyacağız. Enerji
politikalarımızın odağında yenilenebilir enerji olacak
ve yerli ve yenilenebilir enerjiyi destekleyecek YEKDES Projemizle bunu destekleyeceğiz.
Türkiyeye özgü yeşil mutabakatı biz yapacağız. Türkiyenin
düşük karbonlu kalkınma stratejisini hazırlayacağız.
Enerji kooperatifçiliğini yaygınlaştıracağız; kendi
enerjisini üreten evler, mahalleler, sanayi ve ticaret siteleri oluşturup,
teşvik edip destekleyeceğiz. Kısa vadede olacak, hemen seçimin
ardından faturaları düşürmek için KDV başta olmak üzere
vergi yükünü azaltacağız. Karartılan faturalar şeffaf
olacak. Karadenizde bulunan doğal gaz gerçekten
vatandaşımıza müjde olacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz
isteyen, Konya Milletvekili Sayın Selman Özboyacı.
Buyurun Sayın Özboyacı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SELMAN ÖZBOYACI (Konya)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerine grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Genel
Kurulumuzu ve bizleri ekranları başında izleyen
vatandaşlarımızı saygıyla hürmetle selamlıyorum.
AK PARTİ iktidarlarında 20nci kez bütçe
yapmanın onurunu yaşıyoruz. Bize bu yetkiyi veren aziz
milletimize şükranlarımızı sunuyoruz. AK PARTİye
duyulan güvenle, inşallah, daha nice bütçeleri birlikte yapmaya, her bir
kuruşunu yine vatandaşlarımızın hizmetine sunmaya
devam edeceğiz. Türkiye'nin on dokuz yılda nereden nereye
geldiğini şu on bir günlük bütçe maratonunda milletvekillerimiz, Grup
Başkan Vekillerimiz, Bakanlarımızla beraber vaktimiz imkân
verdiğince anlatmaya çalıştık ancak biz ne kadar anlatmaya
çalışırsak çalışalım muhalefet bu gerçekleri
görmüyor, duymuyor, konuşmuyor; neyse ki bir Allah razı olsun. bile
diyemeyen muhalefete rağmen milletimiz hizmetlerimizi görüyor, duyuyor ve
on dokuz yıldır kesintisiz takdir ediyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu Gazi Meclisteki
oturumlara Adanadan, Mersinden, Niğdeden gelen muhalefet vekilleri
sanki Ankara-Niğde Otoyolundan değil de tarla yolundan gelmiş
gibi konuşuyorlar. Konyadan, Eskişehirden gelen muhalefet vekilleri
hızlı trenle değil de sanki kara trenle geliyormuş gibi
konuşuyorlar. Bursa'dan İstanbul'a giden muhalefet vekilleri sanki
Osmangazi Köprüsünü değil de hâlâ feribotları kullanıyormuş
gibi konuşuyorlar. Buraya uçakla gelen muhalefet milletvekilleri,
İstanbulda Avrupanın en büyük havalimanını ve Türkiye'nin
dört bir yanında iktidarımız tarafından yeni inşa
edilmiş havalimanlarını hiç kullanmamış gibi konuşuyorlar.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Uçağı
da siz icat ettiniz, Allah razı olsun.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Burada sanattan
konuşan muhalefet vekilleri, sanki İstanbul'da Atatürk Kültür
Merkezinin, Ankara'da CSO Adanın yerine çadırlarda konserler
veriliyormuş gibi konuşuyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Rafinerileri biz kurduk, sen
de benzin alma. Rafinerileri biz kurduk, sen de benzin alma Selman;
Ce-Ha-Penin rafinerisi! Allah Allah!
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Burada konuşan
muhalefet vekilleri, dev şehir hastanelerinde otel konforundaki
sağılık hizmeti yerine mezbelelik binalarında doktor
peşinde koşuluyormuş, doktor bulunsa ilaç
bulunamıyormuş, parası olmayan hastanelerde rehin
kalıyormuş gibi konuşuyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) SEKAyı biz kurduk, kitap
okuma, gazete okuma!
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Burada eğitimden
konuşan muhalefet vekilleri, anne ve babalar her sene başında
ders kitaplarını almanın derdine düşüyormuş,
üniversite öğrencilerinden harç alınıyormuş,
öğrenciler 20-30 kişilik, koğuş tipi, yıkık dökük
yurtlarda barınmaya çalışıyormuş gibi
konuşuyorlar.
YILDIRIM KAYA (Ankara) 60 kişilik
sınıflar var Konyada.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Burada sanayiden,
teknolojiden bahseden muhalefet vekilleri, Anıtkabirin bayrak
direğinin lastiğini bile üretemeyen, Devrim otomobili yolda
bırakılan, uçak fabrikalarının kapısına kilit
vurulan bir Türkiye varmış gibi konuşuyor.
Burada özgürlükten ve demokrasinden bahseden
muhalefet vekilleri, üniversitelerde ikna odaları varmış,
şiir okuyanlar hapse atılıyormuş, askerî vesayetin nefesi
hâlâ siyasetin ensesindeymiş gibi konuşuyorlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Hamdolsun biz bu eski Türkiye
fragmanlarını atladık, Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde 2x hızla hedeflerimize ilerlemeye devam ediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Her şeye rağmen,
şuna inanıyorum ki
SERVET ÜNSAL (Ankara) Dolar 15,70 olmuş, daha
ne konuşuyorsun!
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla)
sizler de
İHAları, SİHAları, ATAK helikopterlerini,
akıllı ulaşımları, uzay hamlelerimizi, yerli otomobili
ve daha birçok yatırımlarımızı aslında beğeniyorsunuz.
İçinizde beğenmemiş gibi görünenler elbette olacak ama içten içe
bu hizmetlere hayranlık duyduğunuza eminim. Tabii ki, bunları
alkışlamanızı da beklemiyorum ama gözlerinize bakınca
alışık olduğunuz bir ifadeyle Adamlar yaptı.
dediğinizi duyar gibiyim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye bugünlere kolay gelmedi. Millet sevdalısı
bir liderle yirmi yıldır nice badireleri hep beraber atlattık.
Hainler darbe hevesiyle Gazi Meclisimizi bombaladı, kahraman askerlerimiz terörle
mücadele ederken şehit oldu, ekonomik operasyonlarla yükselişimize
defalarca ket vurulmaya çalışıldı. Mavi vatanda
hakkımızdan vazgeçmemiz için her türlü baskı uygulandı ve
daha nicelerine karşılık hepimiz bir olduk, aziz milletimiz için
üretmeye, ürettikçe büyümeye devam ettik. Biz on dokuz yıldır
Türkiye'nin kronik meselelerini nasıl çözdüysek, ihmal edilmiş alt ve
üstyapı ihtiyacını nasıl hızla hayata geçirdiysek,
bölgesinde ve dünyada söyleyeceği sözün, atacağı
adımın takip edildiği bir Türkiyeyi nasıl inşa
ettiysek, gelecek yirmi yılın yeni başarı hikâyesini de
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
öncülüğünde Cumhur İttifakıyla beraber inşallah yine biz
inşa edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bugün geldiğimiz
noktada iktidar hayaliyle yanıp tutuşan ve bu hedeflerine
ulaşmak için her türlü kirli dili kullanan, iftira ve yalanı strateji
hâline getirmiş, iktidarı yıpratma uğruna her dostluğu
mübah gören bir yapıyla karşı karşıyayız. Millet
İttifakı kapalı kapılar ardında gizli
dostlarının belirlediği rotada yürürken biz milletimizin
çizdiği istikametten asla vazgeçmeyeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Cumhur İttifakı olarak
bizim hedeflerimiz de dostluklarımız da adayımız da belli
ama karşımızda ne hedefleri ne dostlukları ne de adayı
belli olmayan bir çıkar muhalefeti var.
AHMET AKIN (Balıkesir) Aday belli.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Buraya nasıl
geldin? Buraya nasıl geldin Selman, buraya nasıl geldin?
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) - Kimi aday
göstereceğinize ben karışamam ama kimden Cumhurbaşkanı
olmayacağını ben size söyleyeyim: Milletin kürsüsünden el
hareketi çekenden Cumhurbaşkanı olmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir) Sen mi karar
vereceksin!
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) - Ülkesini yabancı
ülkelerin büyükelçilerine mektupla şikâyet edenden Cumhurbaşkanı
olmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 15 Temmuzun
faili hain FETÖcüleri Bir KHKyle kamuya geri alacağım. diyenden
Cumhurbaşkanı olmaz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Mavi vatan için gemilerimiz Akdenizdeyken Libyada ne
işimiz var? diyenden Cumhurbaşkanı olmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Türkiye'nin sınırında
terör koridoru hayalleri kuranlar varken tezkereye hayır diyenden Cumhurbaşkanı
olmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul)
Yandaşları besleyenden de olmaz!
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) - Şehit
yakınlarına küfür edenlere sessiz kalanlardansa
Cumhurbaşkanı da olmaz, başbakan da olmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sözlerime bu duygu ve düşüncelerle son verirken
yirmi yıldır olduğu gibi ve söylemeye devam edeceğimiz gibi
Durmak yok, yola devam. diyorum ve Genel Kurulu saygıyla, hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Daha üç dakikan
var. Ezberleri tekrarladın, ezberleri. Trollük görevini tamamladın,
trollük görevini. Oturabilirsin, trollüğünü tamamladın,
oturabilirsin.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
nasıl bir usul takip ettiğinizi bilmiyorum, sataşmadan kürsüden
iki dakika da kullanabilirim
BAŞKAN Normal usulü takip ediyorum, Tüzük
neyi emrediyorsa onu yapıyorum. Öyle anlaşma, hukuk falan yok, Tüzük
var, onu takip ediyorum. Her konuşanın arkasından da
sataşma varsa söz alabilirsiniz, her turun sonunda değerlendirme de
yapabilirsiniz, sabaha kadar buradayız arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman kürsüden
cevaplayayım.
BAŞKAN - Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
9.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya
Milletvekili Selman Özboyacının 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Çok dikkat ettiğim bir şey var: Genç
milletvekillerine, özellikle genç milletvekillerine cevap verirken -daha önce
de kendisiyle bunu tecrübe ettik- herhangi bir milletvekiline
davranışımdan çok daha özenli davranırım. Gerçi daha
sonra Selman, soy ismimi hashtag yapıp bir hayvanla birlikte
yapanın altına tweet atar, beni hayal
kırıklığına uğratır ama sonrasında o
tweeti atanları savunur ama o tweeti atma sebebini gecenin bir
yarısı gerekçelendirir ama ben yine de belli bir üslup dâhilinde
kalayım, genç bir milletvekilini burada zor durumda
bırakmayayım.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Ben atmadım,
yapmadım öyle bir şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ama Selmana şunu
sorarlar: O köprülerden niye geçiyorsunuz, o havaalanlarından, oralardan
niye uçuyorsunuz? falan
Atatürk Havalimanı duruyor olsa, orası
sizin filonuza tahsis edilmemiş olsa çoğu milletvekilimiz diğer
havaalanına gitmeyi tercih etmez ama bu yapılanlar, örneğin
Emine Hanımın bileziklerini satarak değil hepimizin alın
terlerinden toplanan vergilerle yapılıyor Selman Bey. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul)
İnsanların eşlerini niye dâhil ediyorsunuz? Ne kadar çirkin, ne
kadar çirkin; kadınları, eşleri dâhil etmeyin konuşurken,
çok çirkin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Eğer böyle bir şey
söylüyorsanız, bu yapılan yatırımların hiçbir tanesi
Bilal Beyin, Burak Beyin sünnetinde takılan altınlar satılarak
değil hepimizin vergileriyle yapılıyor, böyle bilin.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) CHPli
kadınlar da karşı çıkmalı. Niye eşinden
bahsediyorsunuz, liderlerin eşinden? Siyasetçinin eşinden
bahsedemezsiniz, ayıp, ayıp.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Selman Bey, eğer siz
Havaalanından uçmayın. diyorsanız size şunu söylerler: O
zaman Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı rafinerilerden benzin
alıp da arabanıza koymayın. (CHP sıralarından
alkışlar)
Millet İttifakının kapalı
kapılar ardında bir şey konuştuğu yok, her yerde
aynı şeyi konuşuruz ama Mektupla şikâyet. deyince yabancı
büyükelçilere ana muhalefeti şikâyet edeni, 15 Temmuz. deyince 15
Temmuzun finansörü Birleşik Arap Emirliklerine avuç açanları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel, sataşmadan söz verdim.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tezkereye hayır
demeye gelince de muhalefette olduğunuz dönemde 3 kere hayır
dediğiniz tezkereleri size hatırlatırlar.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Başkanım,
açıkça ismimi anarak sataşma olduğu için sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özel ne sataştı
Sayın Özboyacı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne dedim?
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Selmana söylemek
lazım. dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, ne dedim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tweeti
söyledin.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Ben tweet
atmadığım hâlde benim tweet attığımı iddia
etti.
BAŞKAN Tweet konusunda bir sataşma
oldu diyorsunuz, onu izah etmek üzere sataşmadan söz veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
10.- Konya Milletvekili Selman
Özboyacının, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Teşekkür ediyorum
Kıymetli Başkanım.
Kıymetli Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel
de daha önce ifade etti, yaşanan bir olaydan sonra birkaç kez telefonda
konuşmuşluğumuz vardır, doğrudur ama kendisinin bunu
kasıtlı yapmadığına inanıyorum. Ben öyle bir
tweet atmadım, sizin soyadınız geçen hiçbir tweet
atmadım, yanlış hatırlıyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Geçen de buralarda ismimi vermeden
söylediniz, ben tweet atmadım, size karşı
atılmış benim de tasvip etmediğimi söylediğim bir
tweete karşı siz dava açacağım diye hedef gösterdiğiniz
için o arkadaşa sahip çıkan bir tweeti alıntılayıp
Biz genç siyasetçilere lütfen daha anlayışlı davranalım.
diye bir tweet atmıştım, kesinlikle benim tweetimde bir
hakaret yok, onu baştan söyleyeyim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bir ikincisi, yine ben art niyetli olduğunu
düşünmüyorum ama tutanaklarda okursa Özgür Bey de fark edecektir,
Kıymetli Grup Başkan Vekili, ben konuşmamda asla Niye
uçağa biniyorsunuz, niye havalimanlarını kullanıyorsunuz?
demedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Binmiyorlarmış gibi
konuşuyorlar. dedin.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Hayır, ben dedim
ki: Hiç kullanmıyormuşsunuz gibi konuşuyorsunuz. Yani sanki o
kadar otoyol, tünel, köprü, havalimanı hiç yapılmamış, siz
onları hiç kullanmamış...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, ne yapsın adam; ne
yapsın, ne yapsın?
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Ama daha önce niye
yapılmadı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır; ne
yapsın?
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Sizin hükûmetleriniz
döneminde bunlar niye yapılmadı? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
Neyse, ben daha fazla sataşmaya mahal vermeden,
tekrar söylediğim gibi, ben asla Siz niye uçakları
kullanıyorsunuz, havalimanlarını kullanıyorsunuz? demedim.
Sadece Siz bunları, ülkenin faydasına, milletin faydasına da
olsa görmeyip, duymayıp, konuşmayıp kendi
kullandığınız nimetleri de görmezden geliyorsunuz. demek
istedim.
Son bir cümle: Yani buraya her geldiğimizde
tabii ki siyaset yapıyoruz, aynı görüşleri
paylaşmadığımız ortada- şahsiyatla
uğraşmak... Bu konuyla hiç alakası olmayan
Cumhurbaşkanımızın eşini ağzınıza
almayı da size yakıştıramadığımı ifade
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne ağzıma
alacağım ya, Bileziklerini mi sattı? dedim.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Bu hiç
yakışmadı. Biz sizin Genel Başkanınızın
eşiyle alakalı burada tek kelime etmedik.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiçbir şey yok.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
aynı gerekçeyle istiyorum. İsmimi andı ve söylemediğim bir
şeyi söylemişim gibi...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sataşma yok, sataşma yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne dedi
Başkanım?
Özgür Bey, ne dedi?
BAŞKAN Şahsiyatla
uğraşıyor. dedi Bülent Bey.
Buyurun.
11.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya
Milletvekili Selman Özboyacının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
birincisi şu: Selman Bey...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yine
sataştı.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) ...bir tweeti
alıntılıyor. Alıntıladığı tweeti atan
da Gençlere karşı sabırlı olun. diyor. Onu görünce
altında da CHPnin Özel...sı diye bir küfür var. Dedim ki: Selman,
yakıştı mı? Diyor ki: Ben o tweeti atmadım,
tweeti atanı alıntılayıp arkadaşımızı
savundum. Konu tam da böyle.
İkincisi: Biraz önce söylediniz, süre yetmedi;
diyorsunuz ya: Terörle mücadelede tezkereye hayır oyu verdiniz. 2001
yılının Kasımında Afganistan tezkeresine, 2001
yılının Aralık ayında Kuzey Irak tezkeresine, 2002
yılının Haziran ayında Kuzey Irak tezkeresine Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu hayır oyu vermiştir. Eğer o tezkerelere
verilen hayır oyu vatan hainliği değilse burada Cumhuriyet
Halk Partisine terörle mücadeleye destek vermemekle veya başka imalarla
sataşmak kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir
Selman Bey. (CHP sıralarından alkışlar)
Ayrıca CHP, KHKliler konusunda, hakkında
takipsizlik olan, yargılanıp da beraat eden ya da hiç dava
açılmamışların iadesini söylerken sizin tüm KHKlileri 15
Temmuz hain darbe girişimine kalkışanlar olarak nitelemeniz
büyük bir hatadır ve ayıptır. Ancak şunu söyleyelim:
Darbeye karışanı, darbeyi finanse edeni, darbeye göz yumanı
cezalandırmak kadar normal bir şey yokken, bu darbeyle ilişkisi
iddia edilip ancak daha sonra beraat eden, Para yatırdım. diyen,
hayatın olağan akışı içinde görülen, hiç dava
açılmayan, hiç suçu olmayan ya da hiç ilgisi olmayan, sadece başka
görüşten olduğu için cezalandırılanların
cezalandırılmasını savunmak vicdansızlıktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Başkanım, yine,
benim atmadığım bir tweetle alakalı bir şey söyledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Attın abim, attın
tweeti.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Hayır ağabey,
benim attığım tweette o yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Attın,
alıntıladın, altında yazıyordu.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Ya yok, orada yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Göster o zaman
da bakalım tweete.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakarım, bulurum,
gösteririm.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Başkanım, yine
yanlış tweetten bahsetti.
BAŞKAN Duymaya çalışıyorum
seni ama.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Açıklamaya
çalışacağım: Yine yanlış tweetten bahsetti, ben
öyle bir tweet atmadım.
BAŞKAN Şöyle yapayım: Bir
açıklama yapacağın için yerinden 60a göre bir dakika söz
vereyim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, sataşmalar 69a göre.
BAŞKAN Bir dakika içinde bitirelim bu konuyu,
devam edelim görüşmelere.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Bakın, ben az önce
sataşmadığım hâlde kürsüden cevap verdi. Ben yine
sataşmaya mahal vermeyeceğim, söz veriyorum.
BAŞKAN Ama bir sataşma yok ki bunda.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Var, sözünü çarpıtıyor, sözünü
çarpıtıyor.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Söylediklerimi
yanlış söylüyor.
BAŞKAN İki taraf da olayın
nasıl olduğunu açıkladı, sen 2 kez açıkladın
kürsüde, Özgür Bey de 2 kez açıkladı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, Sayın Özel biraz önce Selman Beyin
konuşmasının farklı şekilde
yaklaştığını ifade etti, sataşmadan söz istedi.
Ama Sayın Özel, ilk konuşmasında olduğu gibi, atılan
"tweet"in varlığını ısrar ediyor. Burada
milletvekilimiz sanki yalan söylüyor gibi bir intiba var. Ya, Sayın Özel
bunu konuşsun, bulsun oradaki "tweet"i
Sayın
milletvekilimiz Böyle bir şey yoktur. diyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ağabey,
alıntıladı.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Ben yapmadım diyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben
yapmadım. diyor.
BAŞKAN Sayın Elitaş, siz
yanlış anlamışsınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ve nezaket
içinde de İftira ediyorsunuz. da demiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gecenin bir
yarısında konuştuk, Yanlış oldu. dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Müsaade edin.
BAŞKAN "Tweet"in
atıldığını 2 arkadaş da söylüyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır,
bakın, Sayın Başkanım.
BAŞKAN Arkadaş direkt "tweet"i
değil, bir şeyi söylüyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, kürsüden olan sataşmayı biliyor da
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Yanlış oldu.
demedim.
BAŞKAN Gel, sevgili kardeşim, gel.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İki dakika süreniz.
12.- Konya Milletvekili Selman
Özboyacının, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Özgür Bey, gerçi telefonla
konuşuyorsunuz ama
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, yok, "tweet"i
isteyecektim de.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
"Tweet"i arattırıyor.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Ha, tamam.
Şöyle, bakın, ben tekrar söylüyorum, o
gece konuştuğumuzda ben Bu tweeti atmam yanlış oldu.
vesaire de demedim. Tamam, gösterin ağabey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Al.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Bakın, ben dedim
ki: Size yapılan bu tweeti ben de doğru bulmuyorum ve tasvip
etmiyorum ama sizin genç bir kardeşimizi hedef göstermenizi
yanlış buluyorum. Benim "tweet"im tamamen bununla
alakalıdır, tamamen bununla alakalıdır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Hayır, benim
attığım "tweet"te kesinlikle size hakaret içeren bir
fotoğraf yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Fotoğraf demedim ben.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Özgür Bey, ben onu
alıntılamadım, siz yanılıyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Özel, doğru söylemiyorsunuz.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Ben bunu
alıntılamadım. Bakın, ben tekrar söylüyorum. Bakın,
size hakaret eden, soyadınızı içerip hakarette bulunan bir ifade
yanlıştı ama sizin de genç bir siyasetçiyi hedef gösterip
savcılığa başvurmanız yanlıştı diye ben
bu "tweet"i attım, o kardeşimize sahip çıkmak için.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O kardeşin ne tweet
atmış ağabeyciğim?
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Gördünüz, benim
alıntıladığım tweette size kesinlikle hakaret yok.
İkincisi
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
Alıntıda da öyle bir şey yok.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Bir mesele daha var,
özür diliyorum, bir mesele daha var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özgür Bey,
atmamış işte.
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Bakın, siz
ısrarla diyorsunuz ki: KHKlileri tekrar işe alacağım.
diyen CHPyi
Tutanakları okuyun, ben öyle bir şey söylemedim. Ben
dedim ki: KHKlileri tekrar kamuya alacağım. diyenden
Cumhurbaşkanı olmaz. Siz niye üzerinize alındınız?
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ben CHPlilere
söylemedim ki bunu. Ama ben bunu CHPlilere söylemedim, ben birini adres
göstermedim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yarası olan gocunur!
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Bunu yapandan
Cumhurbaşkanı olmaz. Millet, bu zihniyeti Cumhurbaşkanı
yapmaz. demek istedim, benim kastım sadece buydu.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Millet
İttifakını direkt hedef alıp cevap yazıyorsun, bir de
oradan şimdi toparlıyor musun bunları? Allah Allah!
SELMAN ÖZBOYACI (Devamla) Ben tekrar söylüyorum:
Bakın, ben sükûnetimi koruyorum, sataşmadan kendimi ifade
edebildiğimi düşünüyorum; sizden de aynı sükûneti muhafaza
etmenizi istirham ediyorum.
Kolaylıklar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Çevir kazı
yanmasın!
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Ben bir şey demedim
ki, metnimi okudum ya.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Metnine tekrar
bak Selman, bir daha bak, diyorsun ki: Millet İttifakının onu
yok, bunu yok.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Ya, metni göstereyim,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hem Genel Başkanla ilgili
kısımla hem de tweetle ilgili kısımla ilgili cevap
hakkımı kullanmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Cevap hakkını yerinden kullanacaksın,
cevap hakkı. Cevap hakkı yerinden kullanılır,
sataşmadan değil.
Cevap hakkı kullanacağım. diyor,
siz sataşmadan veriyorsunuz.
BAŞKAN Size mi soracağım nasıl
yöneteceğimi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sana mı soracak?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özgür Bey, Genel Başkan
olacak adamsın, muhatap aldığın
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olmaz, ayıp ayıp!
Ben yapmam öyle.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yeter, konuştuk ama,
anladık meseleyi.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
13.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya
Milletvekili Selman Özboyacının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında CHP Genel
Başkanına ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
birincisi şu: Öncelikle, iki tane tweet, tweetlerden bir tanesi ismim
kullanılarak yapılmış, saygısız bir şey,
hashtag ve Selman ona tweet atmış, gösterdim.
İkincisi, birisi soy ismimin arkasına bir
hayvan ismi koymuş, onunla ilgili tweet çalışmasını
başlatan birisi hakkında suç duyurusunda bulunulmuş. Gençlere
sahip çıkıyoruz, Özgür Özelin karşısında
gençliğin yanındayız. tweeti var, onu sahiplenmediğini
de gecenin birinde telefonda söylemişti.
Sonra, bir de burada, bir siyaset yapacaksanız,
dürüst bir siyaset yapacaksanız lafınızın arkasında
duracaksınız. Genel Başkanımızın söylediği
birçok sözü teker teker söyleyip oradan bir retorik kuracaksınız,
olabilir Şundan Cumhurbaşkanı olmaz, bundan; adı Kemal.
diyenden olmaz; soyadı u ile bitenden olmaz; işte, güneşe
sıcak diyenden olmaz... Hepsi var, araya bir tane de KHKlileri, 15 Temmuz
darbecilerini serbest bırakacağım. diyenden olmaz deyince o
örgünün ne olduğu anlaşılıyor.
Bizim, KHKlilerle ilgili yargılanıp da
beraat edenler ve takipsizlik olanların iadesi dışında bir
beyanımız yokken Kemal Beyin her gün söylediği 10 tane
şeyi dizip aradaki 6ncıya Darbecileri serbest bırakacak.
demek, burada uyanıklık yapmak, ithamda bulunmak sonra da
sıkışınca Efendim, ben isim vermedim. Niye diyorsunuz?
demektir. Söylediğin 10 şeyin 9u Kemal Beyin, arada bunu sokup
aynı örgüyü söylüyorsan ya aslan gibi lafının arkasında
duracaksın ya da böyle geri vites yapacaksın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Başkan, çok
uzadı ya!
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın
Özel, biraz önce bu tweetle ilgili konuyu
Biraz yaklaşabilir miyim?
BAŞKAN Tabii, tabii, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tweetle ilgili
konuyu kendi telefonundan bana getirdi, Ona gösterdim. dedi.
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın
Başkanım, biz çıkalım ya! Yeter, ne ya bu!
Savcılığa devredilen
Ya bunlar çıkacak ya biz
çıkalım ya buradan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gelsin, göstereyim Selmana.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hâlbuki,
gösterdiği konu ile burada izah ettiği konu arasında fark var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gel ağabey, bak, bak!
MUHARREM VARLI (Adana) Vallahi çıkalım
ya!
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Ya yeter ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İzin
verirseniz
Beni, sanki Sayın Özeli doğruluyor gibi yaptı. (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Elitaş, şu anda
görüşüyorlar. Bunu burada bitirelim, kendi aralarında
görüşsünler.
Birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.03
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 19.35
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 38inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Şimdi şahıslar adına söz
taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, Gaziantep Milletvekili Sayın
Müslüm Yüksele ait.
Buyurun Sayın Yüksel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM YÜKSEL (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz
aldım. Bu vesileyle, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor,
heyetinizi ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere, 6 Aralıkta
başlamış olduğumuz bütçe görüşmelerini yarın
itibarıyla tamamlamış olacağız. Bütçemizin devletimiz
ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ,
iktidarı devraldığı 3 Kasım 2002 tarihinden bugüne
kadar, milletimizin desteğiyle, ülkemizin kronik hâle gelen pek çok
meselesini ele aldı, risk alarak cesur adımlar attı ve çok
önemli, gayretli çalışmaların sonucunda pek çok sorunu çözüme
kavuşturdu. AK PARTİ hükûmetleri döneminde elde edilen tüm kazanımlar
için bütçeler etkili birer araç olarak kullanılmıştır.
Bütçe disiplini çerçevesinde oluşturulan mali alan, iktisadi
kalkınmaya yönelik olarak, ulaştırma, tarım ve enerji gibi
altyapı yatırımlarının yanı sıra, eğitim,
sağlık ve sosyal yardımlar başta olmak üzere sosyal
gelişime yönlendirilmektedir. 2022 bütçesi işçi, esnaf, memur,
çiftçi, emekli, öğrenci, yatırımcı ve sanayiciler gibi tüm
kesimlerin ihtiyaçlarını, sorunlarını dikkate alarak
sıkıntıların giderilmesi noktasında çözüm odaklı
olacak şekilde milletimize sunulacaktır.
Bizler milletimizin hizmetkârları olarak,
milletimizin hassasiyetleri doğrultusunda hizmet etme azim ve
kararlılığı içerisinde
çalışmalarımızı hız kesmeden devam
ettireceğiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ın önderliğinde ülkesine ve milletine hizmet
aşkıyla yola çıkan AK PARTİ hükûmetleri maruz
kaldığı her türlü engellemeye rağmen ülkemize büyük bir
gelişim ve değişim süreci yaşatmış;
eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, enerjiden
tarıma, ulaşımdan turizme, ekonomiden toplumsal yaşama,
demokrasiden insan haklarına kadar her alanda devrim niteliğinde
birçok ilke imza atmayı başarmıştır. AK PARTİ
hükûmetleri olarak attığımız her adım ülkemizin
geleceği, milletimizin huzuru ve refahı içindir. Cumhuriyetimizi
güçlü bir demokrasiyle gelecek nesillere emanet etmek için var gücümüzle
çalışmaya devam edeceğiz. Ülkemizi her karış
toprağıyla geliştirecek, milletimizin her bir ferdinin
refahını artıracak projeleri hayata geçirmeyi,
yatırımları yapmayı, eserleri inşa etmeyi
sürdüreceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
temsilcisi olmaktan onur ve gurur duyduğum gazi şehrimiz Gaziantep'in
25 Aralık tarihinde düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümünü kutlayacağız. Gaziantepliler işgal güçleri
karşısında şehirdeki çetin şartlara ve çok
kısıtlı imkânlara rağmen büyük bir irade ve dayanma gücüyle
şehrin o dönemdeki nüfusunun yaklaşık dörtte 1ini şehit
verme pahasına bu şanlı destanı
yazmışlardır. Anteplilerin Mesele vatansa gerisi teferruattır.
diyerek iman ve inançla savaştığı Antep Harbi, Millî
Mücadelemize ve hürriyet aşığı milletimize örnek
olmuş, Gazi Meclisimiz tarafından da Gazilik unvanı ve
İstiklal Madalyası verilerek
onurlandırılmıştır. Antep savunmasının
Türkiyenin verdiği bağımsızlık mücadelesinde önemli
bir yere sahip olduğu bu onurlu günde adını tarihe altın
harflerle yazdıran Gaziantep savunması Gazianteplilerin
bağımsızlığı ve onuru uğrunda neler
yapabileceğinin en güzel kanıtıdır. Bu vesileyle, gazi
şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl
dönümünü kutluyor, Gaziantepimizin ve ülkemizin kurtuluş mücadelesi,
bölünmez bütünlüğü uğrunda cansiparane mücadele veren, başta
Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizi rahmet
ve minnetle yâd ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime son verirken 2022 yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, bütçenin
hazırlanmasında emeği geçen, başta Hazine ve Maliye
Bakanımıza, kıymetli bakanlarımıza ve
bürokratlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerimize
teşekkürlerimi sunuyor, aziz milletimizi ve sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz,
Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğluna aittir.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sevgili halkımız, şu fotoğrafa iyi bakın. Geçen hafta
Adalet Bakanı buradayken cezaevinde hayatını kaybeden Garibe
Gezerle ilgili defalarca sorular sorduk, tek bir kelime cevap veremedi ve
bizim, cezaevinde hayatını kaybeden bu mahpustan sonra gördüklerimiz
inanılmazdı, ne insanlığa sığan ne de herhangi
bir dine sığan uygulamalar gördük. Kocaeli Devlet Hastanesinde polis,
cenazeyi Cenazenizi alın, gidin lan! diye gönderiyordu, Mardinde
cenazeye cenaze aracı verilmiyordu. Değerli arkadaşlar, bu ne
insanlığa sığar ne de dine sığar, olacak şey
değil bu ama yaptılar.
Bakın, Garibe Gezer avukatına
gönderdiği mektubunda diyor ki: İntihara teşebbüs ettim, evet
ancak öldükten sonra bize değer verip bize yapılan
haksızlıkları araştırıyorlar. Yunus Emreye
atfen bir şey söyleyeyim: Bir Garibe ölmüş diyeler,
sakıncalıdır o diyeler. Yunus Emreden beri bu topraklarda
siyasi iktidarlar -siz de dâhil- garip ve Garibeleri bitirmediniz. Sevgili
Ahmet Kaya ne der: Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler / Mavi gökyüzünü ona
dar etmişler.
Değerli arkadaşlar, bir devlet,
vatandaşını bu kadar köşeye
sıkıştırmamalı ama
sıkıştırıyorlar, devam ediyor. Adalet Bakanı,
aslında Adalet Bakanı değil zulümat bakanı. Bir hafta
içinde 4 mahpus hayatını kaybetti, görün şu
fotoğrafları. Abdülrezzak Şuyur, hastaydı, kanserdi,
Şakran Cezaevinde hayatını kaybetti; Halil Güneş,
Diyarbakır Cezaevindeydi, infaz ertelemeleri verilmedi, yılların
kanser hastasıydı; ikisi de tabutta tahliye oldu. Salih Tuğrul
ise ölüm döşeğinde tahliye oldu, evinde bir iki gün sonra
hayatını kaybetti. Böyle bir bakanlığa ben Adalet
Bakanlığı demiyorum zulümat bakanlığı diyorum
ve bakın, sizin iktidarınız da Adalet ve Kalkınma Partisi
değil zulümat ve kötülük partisi. İşte ispatı: Güya işkenceye
sıfır tolerans diyorsunuz; ben bu Meclise işkenceyle ilgili
Meclis araştırması için defalarca başvuru yaptım, daha
geçen ret cevabı geldi. Bakın, çok ağır işkence
iddiaları var; E. A. isimli kişiye Ankara TEMde Abdülkadir
Türkyılmaz isimli bir polis memuru arkadaşlarıyla beraber
makada cop sokma, 3 kez poşetle havasız bırakma gibi
işkenceler yapmış. Biz bunun Mecliste
araştırılmasını istedik, başka nerede araştırılmasını
isteyeyim? Meclis bana Kaba ve yaralayıcı ifadeler var. dedi.
İnsanlar işkenceyi nasıl anlatsın? Ben tek kelime ekleme
yapmadım ama işte böyle bir Meclis arkadaşlar, ben
inanamıyorum bunlara.
Bakın, başka nedir? Öylesine bir Meclis
Başkanımız var ki resmî evrakta sahtecilik yapıyor bu
Meclisin Başkanı. Mecliste vekilliğim düşürüldüğünde
Genel Kuruldan HDP toplantı odasına çıkarken ben ve
arkadaşlarım güya yasa dışı sloganlar
atmışız diye tutanak tutturmuş, boş
tutanağın altına 10 polis memuruna imza attırmış.
Beni buradan alıp apar topar karakola götürdüler, bir saat içinde Meclis
Başkanının şu tutanağının sahte olduğu
ortaya çıktı. Yalancının mumu yatsıya kadar bile
yanmadı, bir saat içinde tüttü. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, böyle bir Meclis
Başkanlığı olabilir mi? Hayâ ediyorum ya! Nasıl böyle
bir Meclis Başkanı olabilir? Nasıl böyle bir Meclis olabilir?
Böyle bir Mecliste bütçe mi olur? Zaten sakıt bir bütçedir, ben bunun
üstünde de konuşmuyorum.
Zulümleriniz bitmiyor, boşuna zulümat ve
kötülük partisi demiyorum. Bu kim biliyor musunuz? İki buçuk yıla
yakındır kaçırılmış ve muhtemelen öldürülmüş
bir insan -defalarca arkadaşlarımız da söyledi- Yusuf Bilge
Tunç, Cumartesi Annelerinin OHAL dönemindeki versiyonu. Onlarca kişi
kaçırıldı, işkence edildi ve bu insanlar bulunamıyor,
korkunç bir durum bu ve biz bunları defalarca söylüyoruz size.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Gara şehitlerini
hatırlıyor musunuz, Gara şehitlerini? Semih Özbeyi
hatırlıyor musunuz, Semih Özbeyi? Beş yıl
kaçırdılar ve sonunda şehit ettiler!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neye
itiraz ediyorsunuz Öznur Hanım, neye itiraz ediyorsunuz? Hayret bir
şey ya!
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Kim kaçırdı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bilmiyoruz vallahi!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, şu belgeye bakın; bakın, şu belge boş bir
belge. Sayın Ali Babacan ne dedi biliyor musunuz? Bu Mecliste AK
PARTİ sıralarından tek bir kişi buna cevap veremedi.
KHKler imzalanırken bakanlara boş kâğıtların
altına imza attırıldı. dedi, tek biriniz bir açıklama
yapamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Biraz
evvel KHK konusunu tartıştık; KHK zulümdür, boş
kâğıtların altına bakanlar imza atmıştır,
bir soykırımdır, yüz binlerce kişiyi sivil ölüme mahkûm
etmek demektir. Ondan dolayı zulümat ve kötülük partisisiniz. Bitmedi,
AK PARTİ-MHP cumhur zulüm ittifakının Çin devletiyle ilgili
uygulamalarını burada üç yıldır eleştiriyoruz. Çin
devletinin soykırımına ve o insanları sömürmesine,
katletmesine sesi çıkmayan bir Cumhur İttifakı var. Ben ve
arkadaşlarım ne kadar iyi niyetliymişiz ki bunu
eleştiriyorduk. Meğerse bu AK PARTİ-MHP Cumhur
İttifakı, Çin gibi olmak istiyormuş; Çinin o sömürgeci
anlayışı, soykırımcı anlayışı gibi
olmaya çalışıyormuş; işçileri ezen, sömüren
anlayışı gibi olmaya çalışıyormuş. (HDP
sıralarından alkışlar) Biz de iyi niyetle niye Çini
eleştirmiyorsunuz
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Siz mi!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
İşte gerçek ortaya çıktı, işte gerçek yüzünüz,
zulümat ve kötülük partisi olduğunuz ortaya çıkmış oldu.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Gerekçe?
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Gerekçe?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Başkanım gerekçeyi sormadı hakaret ettiğini bildiği
için. Sayın Başkan hakaretin var olduğunu bildiği için
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) Gerekçe ortada
zaten; yalan dolan, hakaret.
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
14.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada biraz önce konuşan
milletvekili, AK PARTİ Grubuna, Sayın Bakanımıza
şiddetli bir hakarette bulunmuştur. Hiç gerçekleri yansıtmayan
zulümat ve kötülük partisi diye ifade ederek kendisinin ne kadar zalim bir
kişi olduğunu tescillemiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler) Bunu, AK PARTİ Grubu olarak bu mesnetsiz iddiaların
hiçbirini kabul etmiyoruz. Zalim varsa, zulüm yapan biri varsa o kendi
bünyesinde arasın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, 4 kişi öldü bu hafta cezaevinde, 4 kişi!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - On dokuz
yıldır iktidar olup millete hizmet etmek için gayret eden Adalet ve
Kalkınma Partisinin tüzüğünden ve yaptığı
icraatlarından ne olduğu ortaya çıkmıştır; her
gelen sandıkta vatandaş bunu tescil etmiş,
yaptığı işlemleri ibra etmiştir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Yusuf Bilge Tunç nerede Sayın Elitaş, Yusuf Bilge Tunç nerede?
HABİP EKSİK (Iğdır) Suçsuz
yere işten attınız ama o hak hukuk adalet diyerek yine bu
kürsülerde hakkı savundu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın
Başkanım, bakınız, milletvekillerine, AK PARTİ Grubuna
doğrudan doğruya zalim demiştir, zulümat partisinin üyeleri
diye ifade etmiştir. Sizler zalim
diye ifade etmiştir.
Bakın, İç Tüzükümüzün 160ncı
maddesinde Kaba ve yaralayıcı sözler sarf etmek ve hareketler
yapmak;
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Her gün
yaptığınız şey, her gün yaptığınız
şey!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Siz beni
kürsüye çağırırken niye olduğunu sormadınız.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Her gün yapıyorsunuz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sanıyorum,
sormamanızın sebebi, hem hakaret hem de kaba ve yaralayıcı
sözler olduğundan dolayı bu işi yaptınız.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hakaret neresinde? Bu kadar da değil artık ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben
Değerli Başkanımızdan 160ıncı maddenin 2nci
fıkrası
Ayrıca, görüşmeler sırasında
Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Başkanına,
Başkanlık Divanı üyelerine, Başkanlık görevini yerine
getiren Başkan Vekiline ve milletvekiline yapılan hakaret 161/3e
göre Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarma cezasını
gerektiren bir konudur. (HDP sıralarından gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, biz ağzımızı bantlayalım, siz böyle oturun,
konuşun; hiçbir şey yapmaya gerek yok!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkanımızın takdirlerine sunuyorum, bu tutumda da
ısrarcı olduğumu ifade ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Elitaş.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Başkanım, bana yönelik hakaret var, kürsüden söz istiyorum.
BAŞKAN Bir saniye, bir müsaade edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, birlikte itham edildik efendim, birlikte sataşıldı.
BAŞKAN Evet, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
15.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, HDPli hatibin ifade
ettiği bu hususları kabul etmiyor, şiddetle reddediyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisinin kurmuş
olduğu ittifak, Cumhur İttifakı, hedefleri, ülküleri,
amacı, niyeti aleni, belli olan bir birlikteliktir, tarafları
bellidir. Burada Adalet ve Kalkınma Partisi, burada da Milliyetçi Hareket
Partisi vardır. Bu şartlar altında, Türkiyede onun
dışındaki yapıların içeriğinin ne olduğu
konusunda vatandaşın hâlâ bir kanaat sahibi olamadığı
bir durumda, Cumhur İttifakı bir fazilet ittifakıdır;
ahlakidir, alenidir, şeffaftır. Bu noktada milletimizin en ufak bir
endişesi ve şüphesi de bulunmamaktadır. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İkinci olarak, Milliyetçi Hareket Partisi, HDP,
Uygur Türklerini herhangi bir sebeple hatırladı veya onlarla ilgili
bir şey aklına geldi diye HDPye destek vermek veya onunla birlikte
hareket etmek durumunda değildir. Milliyetçi Hareket Partisi, Doğu
Türkistan Türklüğünün ta evvelden bugüne kadar her zaman hak ve
menfaatlerinin yanında olmuş; onların hayat, yaşam
hakları da dâhil olmak üzere birçok meselelerinde onlarla beraber hareket
etmiştir, ta Başbuğumuz Alparslan Türkeşten bugüne kadar.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ortağınız, Uygur Türklerinin eylemini yasakladı.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bizler ne Çinden
dolayı, Çine göre Doğu Türkistana bakarız ne de Amerika
Birleşik Devletleri ve AB ve Birleşmiş Milletler
hatırladı diye Doğu Türkistana bakarız. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Biz, Doğu
Türkistana Müslüman Türk olduğu için bakarız ve Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, onların hak ve menfaatleriyle ilgili neyin doğru
olduğunu düşünüyorsak ona göre hareket ederiz; bizim siyasetimiz
budur. Milliyetçi Hareket Partisi kendi gündemine hâkim bir parti olarak bu
politikada da kendine uygun, kendi belirlediği yönde siyasetini devam
ettirmektedir.
Benim söyleyeceklerim bunlar. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Bülbül.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yüzlerce konuşmamız
var bu Genel Kurul tutanaklarında be!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Başkanım, bana zalim denildi, söz hakkı istiyorum;
şahsıma zalim denildi, kürsüden söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın
Gergerlioğlu, biraz evvel siz de aynı kelimeleri sarf ettiniz, ben
Sayın Elitaşa söz verdim. Aynı kelimelerin bir hakaret
olduğunu düşündüğünüz ve size hakaret edildiğini düşündüğünüz
için siz de söz istediniz, size de söz veriyorum şimdi; toparlayalım
lütfen.
Buyurun.
16.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Öncelikle şunu söyleyeyim: İki buçuk yıldır bu iktidar, AK
PARTİ-MHP Cumhur İttifakı 2019 Temmuzda Cumhurbaşkanı
Erdoğanın Çine gittiği zaman verdiği sözü tutmuyor. Ben
kafadan konuşmuyorum, siz bunu bilmiyorsunuz bile; MHP vekillerine
söylüyorum, bilmiyorlar bile.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Senden mi
öğreneceğiz neyi bilip bilmediğimizi!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, kaç yıldır Türkiye sözünü yerine getiremiyor? Cevap
verin! Bilmiyorsunuz işte. (MHP sıralarından gürültüler)
HAYATİ ARKAZ (İstanbul)
Bağırma!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
İki buçuk yıldır Türkiye iktidarı Çindeki toplama
kamplarını ziyaret etmiyor, edemiyor çünkü Çin devletiyle arayı
bozmak istemiyor, Çin gibi olmak istiyor. Apaçık gerçekleri söylüyorum,
ben bilgiyle, belgeyle konuşuyorum, ben hamasetle konuşmuyorum. Benim
için Türk, Kürt önemli değil, benim için insan önemli; Uygur Türklerine
yapılan soykırıma canım yanıyor tüm
arkadaşlarım gibi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Hangi belge?
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Belgeyi
ortaya koy, belgeyi!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Bağırıp çağırmayın.
Ayrıca, şunu söyleyeyim: Beni susturmak
için bu Meclisten attıran insanlarsınız siz. (HDP
sıralarından alkışlar) Ben hakkı, hukuku
söylediğim için yirmi yedi yıllık hekimlik hayatımdan ihraç
edilen bir insanım. Durmadım, susmadım, aynı sözleri
söyledim, barış insan hakları dedim; burada beni
vekilliğimden ihraç edip Meclisten attırdınız, bir kumpasla
attırdınız. (HDP sıralarından alkışlar) O Adalet
Bakanınızı, o zulümat bakanınızı, resmî evrakta
sahtecilik yapan o Meclis Başkanınızı, o suç işleri
bakanınızı buradan istifaya davet ediyorum. Onlar bu ülkenin
bakanı olamazlar.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bölücülük
yaparsan atılırsın!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Tehdit mi ediyorsunuz, tehdit mi ediyorsunuz?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sus be, sus!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Tehdit mi ediyorsunuz bizi? Yine atarız. diyor ya!
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, biraz önce okuduğum gibi, ikinci keredir Sayın Meclis
Başkanına hakaret etmektedir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Tehdit
mi ediyorsunuz bizi?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sus, sus!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 161/3üncü maddesi gereğince
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bölücülük
yaparsanız atılırsınız!
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Yapmadınız
mı? Yapmadınız
mı bunları?
BAŞKAN Şimdi, Sayın Elitaş,
Meclis Başkanına hakaret etmedi, Meclis Başkanının bir
sahtecilik yaptığını söyledi. Sahtecilik
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ne dedi?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Nasıl ya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hakaret
değil mi Sayın Başkan bu?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Zulüm
bakanlığı hakaret değil mi?
BAŞKAN Meclis Başkanı onunla ilgili
tutanakları alacaktır, gereken yasal işlemi yapacaktır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bakın, o dava konusudur.
BAŞKAN Evet, dava konusudur.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Tutanağın sahte olduğu ortada.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Onuru için bedel
ödeyen birini görünce kabullenemiyorsunuz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama bizde bir
İç Tüzük var.
BAŞKAN Evet.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan dava konusu yapabilir, hukuken de hakkını arayabilir.
BAŞKAN Sayın Elitaş, burada
Sahtecilik yaptın. deyip kimseye çıkartma cezası, kınama
cezası verilmedi bu Mecliste. Biraz evvel
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, affedersiniz ama ben size böyle bir ithamda bulunsam siz bana ceza
vermeyecek misiniz?
BAŞKAN Efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben size böyle
bir ithamda bulunsam
BAŞKAN Hitap doğru değil, bunu
kabul ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, bakın, Meclis Başkanına
HABİP EKSİK (Iğdır) Ya, hâlâ
konuşuyorlar ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, tutanak sahte değil mi? Sahte. Tutanak sahte, neyi savunuyorsunuz?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sahte olan
sizsiniz!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Sahte!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Meclis
Başkanına hakareti hoş göremezsiniz. Siz Meclis
Başkanının oturduğu makamı işgal ediyorsunuz.
Onun hakkını, hukukunu korumak sizin en önemli görevlerinizden biri.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sahte
tutanağa Meclis Başkanınız cevap veremiyor.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Biz buradan hiçbir şey söylemeden çıktık. Sahte tutanak!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
duyamıyorum, Elitaşı duyamıyorum.
Tamam, değerlendireceğim Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çünkü
Sayın Başkan, şu anda o makama hakaret etmek
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, Allah aşkına, kişilerin suçu; makamla ne alakası var?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Size de hakaret
oluyor Başkanım ya.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Meclis
Başkanın nezdinde o makama hakaret etmek, size ve Başkanlık Divanı üyelerine hakaret etmekle
eş değerdir. Onun için, lütfen, bu İç Tüzük 161/3ü
uygulamanızı ısrarla istiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçaya söz vereceğim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Konuşmacı biraz evvel 2019
yılından bahsederek Bilmiyorsunuz. gibi birtakım
sataşmalarda bulundu. Şunu söyleyeyim: 27nci Dönemde, 26ncı
Dönemde, 25, 24, 23üncü Dönemlerde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Çin'in
Uygur Türklerine olan insanlık dışı zulmünü daima dile
getirmiştir, Meclis tutanakları buna tanıktır. Tabii,
asıl kendisi bilmiyor çünkü bu son dönem burada olduğu için ondan
önceki dönemleri -2019, 2020, 2021 yıllarındaki bu tutanaklar buna
tanıktır- bilmeden konuşmuştur. O bakımdan bu
açıklamayı gerekli gördüm.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, ben teşekkür ederim.
Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Herhâlde
kürsüden söz vermeyeceksiniz, o yüzden buradan konuşayım.
BAŞKAN Evet, yerinizden vereceğim.
Buyurun.
18.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Doğrusu, bugüne kadar sahtecilik ya da
zalim ya da zulüm üzerine bu Mecliste hiç kimseye ceza falan verilmedi. Bu
kavramların nasıl ve hangi amaçlı
kullanıldığı ve altyapısı önemlidir. Bizim
milletvekilimiz, hatibimiz ne dedi? Meclis Başkanlığının
hazırladığı tutanak sahte. dedi, ben gerçek
dışı diyorum çünkü ben oradaydım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hepimiz oradaydık.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben
buradan gruba kadar yürüdüm, tek bir slogan, tek bir ses çıkmadı,
elimizde video kaydı var. Biz bir saat sonra video kaydını
yayınladık ve Meclis Başkanına da düzeltmesi için
çağrıda bulunduk.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Hiçbir
açıklama yapmadı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Hiçbir
açıklama yapılmadı.
Sayın Başkan, diğeri, zulüm ve
zalimlik kavramları siyasette en çok kullanılan kavramlardır. Nedir?
Kötülük, zalimlik, hukuk dışılık, haksızlık
Şimdi, bunun İç Tüzükle bağlantısının
kurulmasını hayretle izliyorum gerçekten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Her şeye hayret
ediyorsunuz.
BAŞKAN Evet, toparlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok daha
ağır kavramları bizzat iktidar grubu da diğer bütün gruplar
da -tabii ki siyasi terbiye sınırı içinde- kullanıyorlar,
bu bir eleştiri yöntemidir.
Diğeri, bizim milletvekilimizin söylediği
tek bir sözün aksini söylemediler; tek itiraz ettikleri şey, iktidara
söylediği zulümat ve kötülük partisi. Adalet ve Kalkınma Partisine
ya da bizim partimize ya da diğer partilere bugüne kadar birçok
değişik şey söylenmiştir ve bunun için bırakın
bir cezayı, bu tartışılmamıştır bile. Ben
aslında milletvekilimizin söylediklerinin
tartışılmasını istiyorum. Ya, bu cenaze dün
çıkmadı mı? Çıktı, cezaevinden çıktı. Bu
cenaze çıkmadı mı? Salih Tuğrul Siirtte defnedildi. Bu
cenaze çıkmadı mı cezaevinden? Çıktı. Bu, Yusuf Bilge
Tunç kayıp mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım, çok özür diliyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu iki
buçuk yıldır kayıp. Siz kaçırdınız demiyorum,
milletvekilimiz de söylemedi. Neden bulunmuyor? Bu ülkenin iktidarı,
İçişleri Bakanı -1990lı yıllardaki gibi, hâlâ
Cumartesi Anneleri oturuyor- bir kayıp insanı neden bulmuyor,
tıpkı Gülistan Doku gibi, neden bulmuyor? İçişleri
Bakanı neden bulmuyor? Garibe Gezer cezaevinde intihar etti. demedi mi
Adalet Bakanı? Ya, burada cevap bile vermedi ya! Genç bir kadın
cezaevinde öldü, cenaze çıktı. Bu zalimlik değil de nedir? (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim
Sayın Özel, buyurun.
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
kısaca şunu söyleyeceğim: Kendimizi bu
tartışmanın dışında tutmayı vicdani
bulmuyorum velev ki cezayı gerektirecek bir şey olsun; işte,
uyarı değil, kınama değil, çıkarma. Yahu, sizin
Hepimiz hukuk yapan bir yerdeyiz, hepimizin rehberi hukuk; bir hukuksuzluk
iddiası varsa mahkemeye sığınılacak. Anayasanın
tayin ettiği en üst mahkeme demiş ki: Ömer Faruk
Gergerlioğlunun milletvekilliğinin sonlandırılması
hukuksuzdur. Doksan altı gün içeride yattı sizin
oylarınızla, velev ki suçlu düşünüyorsunuz, vicdanen bir
mahsuplaşma yapsanız varıp da böyle bir şeyi talep
etmezsiniz; vallahi Allahtan korkun!
Teşekkür ederim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Onu siz
yaptınız, onu siz yaptınız; helalleşin siz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin yüzünüzden yattı
adam, oy verdiniz, haksız yere.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Helalleşin,
helalleşin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Öyle ama
öyle, öyle.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Zindana attınız beni, bir de şimdi Meclisten bir daha atın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun.
20.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Özeli anlamakta zorluk çekiyorum. Bir:
O, Gergerlioğlunu mahkûm eden de mahkemeydi, Gergerlioğlunun
mahkemesini farklı şekilde yorumlayıp milletvekilliğine
iade eden de mahkemeydi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biri en üst mahkeme.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sizin
mahkemeleriniz.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Siz
yaptınız, siz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hoşuna
giden karar çok güzel, hoşuna gitmeyen karar kötüydü.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Tezkereye kim el kaldırdı, biz mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
bizim İç Tüzükümüz bizim anayasamızdır; bu anayasa çerçevesinde
bizim bu işi yapmamız gerekir. Aksi hâlde, herkes mahkemeye gidecekse
zaten bizim İç Tüzükümüzdeki ceza maddelerine, müeyyidelerine ihtiyaç
yoktur.
İkinci konu: Diyarbakır Annelerinin sesini
duymayıp dağa kaçırdıkları çocuklara
sırtlarını çevirenler zalim değil de nedir? (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar; HDP sıralarından
Ooo sesleri)
Bugün, az önce kürsüde söyledim bir saat önce; 40
bin Kürtü katleden PKK terör örgütüne sırtını dayamak
zalimlikten başka şey değil de nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Ya, iktidar
sizsiniz, bulun ya; iktidar sizsiniz, bulun.
BAŞKAN Bitirin Sayın Elitaş,
buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tekrar
ediyorum: 9 yaşındaki Kürt çocuklarını dağa
kaçırıp devşirmeye çalışan, o annelerin göz
yaşlarına gözünü yuman zalim değildir de nedir? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) 15 Temmuzda 251 şehidimizin
hayatını kaybettiği, kahramanca bu ülkeyi korumak için
verdiği mücadele konusunda, FETÖ terör örgütüyle ilgili zalimlik konusunda
bir tek kelime söylemeyen kişi burada zalimler ve zulümat diye ifade
ediyor.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ne istediler de vermediniz? Her şeyi verdiniz, yine de
yaranamadınız ama.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın,
Değerli Başkan, bir şeyi söylerken katledilen, mağdur
edilen, öldürülen insanların vebalini sırtında yaşayanlar
hukukla ilgili konularda bizi zalimlikle suçlayamazlar.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, bence
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Çok özür
dilerim, doğrudan sıraladığı olaylarla sadece
vekilimize değil, grubumuza, hepimize zalimlik ithamında
bulunmuştur; sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Genel anlamda bir tanımla
yaptı Sayın Beştaş, ben devam ediyorum, kusura
bakmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, lütfen ama çok önemli bir tartışma, sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN Devam etmek istiyorum, şimdi
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan ama lütfen yani burada açıkça sataşmada bulundu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Ama
yani iki dakika aldı, biraz evvel iki dakika ona verdiniz zalim kelimesi
için.
BAŞKAN Size de verdim, vermedim mi size?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Grubumuza saldırdı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, ben sataşmadan
BAŞKAN - Meral Hanıma da verdim en çok
sözü, vermedim mi? Verdim. Ben yeterli olduğunu düşünüyorum. Yeni bir
sataşma yapılmadı, Genel anlamda bunu söyleyenler bu şekildedir.
dedi, genel bir tanım çizdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - O zaman
ben yerimden zabıtlara geçirebilir miyim?
BAŞKAN Geçirin buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bir kere
bizi bizimle eleştirin. Çok sakin söylüyorum, biz İçişleri
Bakanı olarak ya da Adalet Bakanı olarak ya da iktidarda olan bir
parti olarak cezaevinden ölümlerin çıkmasına sebebiyet veriyorsak
bizi eleştirin; gözaltında, cezaevlerinde işkence
yapılırsa ve biz iktidarda olursak bizi eleştirin ve zalim
deyin, istediğinizi söyleyebilirsiniz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Böyle
bir şey yok!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - 40 bin Kürtü
katledenlere sırtınızı dayıyordunuz, Allah göstermesin
ne yapardınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Biz,
cemaatle on yıllarca ülkeyi yönetip, sonra onları terör örgütü ilan
edip işin içinden sıyrılırsak bize zalim deyin. Böyle
siyaset de olmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 40 bin Kürte
zulmedenler iktidar olduklarında Allah göstermesin ne
yaparsınız?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Merak etmeyin, bu ülke sizden daha kötüsünü görmedi, görmeyecek de. Sizden daha
kötüsü gelemez!
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Sokağa
çağırarak 53 vatandaşın katledilmesinden kim sorumlu?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) YPGye, PYDye
sırtımızı dayadık. diyen kimdi? Kimdi? Sizdiniz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) IŞİDle
aranızda mesafe
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bağdadiyi nerede öldürdüler, Bağdadiyi? Hele, cevap verin.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) 6-7 Ekim
olaylarında sokağa kim çağırdı? 53
vatandaşın ölümünden sorumlusunuz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN - On dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız.
Evet, Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Savunma Sanayii Başkanlığı 2022
yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı
olmasını diliyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğindeki AK PARTİ
iktidarında savunma sanayimizin dışa
bağımlılığı yerli ve millî projelerle her geçen
gün daha da azaltılmış, bugün yerlilik oranı yüzde 80e
ulaşmıştır. Bu sayede, Türkiye, küresel silah
pazarında kendine yer açmaya başlamış ve daha da önemlisi
ürettiği silah sistemleri sayesinde çatışma bölgelerinde
üstünlük kuran, oyun değiştiren bir aktör konumuna gelmiştir. Bu
başarıda emeği geçen herkesi tebrik ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, ortaöğretimde meslek liselerinin sayıları
artırılmalıdır. Meslek liselerinde çağın
gereği olan mesleklerle ilgili programlar açılmalıdır.
Teknik programlar yanında tarım ve hayvancılıkla ilgili
programlar da açılmalıdır. Meslek liseleri sektörle iş
birliği yapmalı, mezunları uygulamalı eğitimle ve
stajla ilgili sektörde görev almaya hazır teknisyen olarak mezun
edilmelidir. Meslek yüksekokulları da ihtiyaca göre program
açmalıdır. İhtiyaç olmayan alanlarda yeni program
açılmamalı, mevcut yüksek okulların kontenjanları insan
gücü planlaması yapılarak belirlenmelidir. Meslek
yüksekokullarının eğitim kalitesi artırılmalı,
ilgili sektörlerle iş birliği içerisinde eğitimlerini
tamamlamış ve göreve hazır mezunlar vermelidir.
Yükseköğretimde salgın döneminde aksamalar olmuştur. Yüz yüze
dersler, uygulamalar yapılmamıştır; tezler, ödevler
tamamlanamamıştır; tezlerini tamamlayamayan, sınavlarda
başarısız olan gençlerin terör nedeniyle olanlar hariç
okullarına dönmeleri ve eğitimlerini tamamlama hakkı
verilmelidir.
BAŞKAN Sayın Keven
ALİ KEVEN (Yozgat) Taşımalı
eğitim kapsamında taşımacılık yapan servisçi
esnafımızın ihalesi her yıl haziran ayında
yapılmaktadır. Dolayısıyla maliyet tespiti de o
tarihlerdeki akaryakıt fiyatları dikkate alınarak
yapılıyor. Örneğin bu yıl haziran ayında yapılan
ihalede ve sözleşmede motorin 7,45 TL iken bugün itibarıyla 10,44
TLye çıkarak yüzde 40 artmıştır. Artan maliyetler
karşısında okul taşımacılığı yapan
minibüsçü esnafımız zor günler yaşamaktadır. İlim
Yozgatta da eğitimde okul taşımacılığı
yapan minibüsçü esnafımız büyük sıkıntı içerisinde
olup çoğu böyle devam ederse minibüslerini satmak düşüncesindedirler.
Bu esnaflarımızın ayakta kalması için acilen fiyat
farkının güncellenmesi gereklidir veya şoför esnafının
desteklenmesi gerekmektedir, aksi takdirde bu sektörü yok edeceksiniz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Bakan,
AKP Kamuda taşeron bitti. dedi ama bitmedi. Karayolları, hastane,
PTT gibi yerlerde çalışan taşeron işçileri ne 2018 Genel
Seçimleri öncesi AKP tarafından verilen kadro sözü hâlâ tutulmadı.
Belediye şirket işçileri, kiralık araç şoförleri, HBYS
bilgi işlem çalışanları, Karayolları
çalışanları; yemekhane, diş protez, radyoloji görüntüleme,
sterilizasyon çalışanları; 4 Aralık şartı
mağduru joker işçiler, yüzde 70 şartına takılanlar
hâlâ kadro bekliyor. Bu insanların suçu ne, niye sözünüzü
tutmadınız? Ayrıca kamuda süresiz sözleşmeli
çalışanlar da kadro bekliyor, onlara niçin kadro vermiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, asgari ücretlilere verilen
4.250 TL, evli olanlara verilen 4.330 TL, 1 çocuklu olanlara verilen 4.391, 2
çocuklu olanlara verilen 4.450 ve 3 çocuklu olanlara verilen 4.532 TL
vatandaşlarımızı memnun etmiştir. Aynı
şekilde özellikle asgari ücretin altında maaş alan
emeklilerimize de en az asgari ücret kadar, aynı oranda zam
yapılmasını; ayrıca işçi emeklilerimizin, memur
emeklilerimizin ve tarım BAĞ-KURundan emekli olup düşük
maaş alanların da maaşlarının en az asgari ücret
seviyesine getirilerek vatandaşlarımızın memnuniyetinin
artırılmasını talep ediyor, yeni görevinizde
başarılar diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çepni
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Bütçe sürecini tamamlıyoruz. Milyonlarca yoksul
emekçinin beklentileri sarayın suç ittifakı tarafından yok
sayıldı, hamasi şovlar yaptılar, çareleri yok. Onlar için
vatan; koltukları, para kasaları, dolarları, altın suyuna
batırılmış saraylarıdır. Kandan, halk
düşmanlığından beslenenler ceplerini doldururken halka din,
iman, vatan edebiyatıyla, açlıkla sınanmayı salık
veriyorlar. Bu utanmazlık, yüzsüzlük ibretliktir. Meydanlarda ve burada
hakikati suçluların yüzlerine haykırmaya devam edeceğiz,
haykıracağız ve faşizme karşı birleşerek
özgür, demokratik halk iktidarını mutlaka kuracağız.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bekle
biraz bekle.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne ucuz bir
adamsın ya ne ucuz!
BAŞKAN Sayın Bakan
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Efendim, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben asgari ücretle ilgili birkaç bilgi vereyim
müsaade ederseniz. Bu arada sevgili işçi kardeşlerimize teşekkür
ediyoruz hakikaten -çünkü benim tek numaram var, başka numaram yok, bu da
biraz eski bir numara; kilitlenmiş durumda- teşekkür ve duaları
için. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ve duamız Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğana.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Valla,
kimse teşekkür etmiyor.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sizden
beklemiyoruz zaten, sizden teşekkür beklemiyoruz.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Talimat ondan, biz de gereğini yapıyoruz; hem maliye
koşullarında hem bütçemizi de sarsmadan her türlü tedbiri
alıyoruz, hizmetlerimize devam edeceğiz. Aynı zamanda
işverenlerimizden de hakikaten çok güzel tebrik mesajları geliyor.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Telefonunu istiyorum, telefonunu.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Teşekkür ediyorlar.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - 4.250
lirayla yaşayabilir misin Sayın Bakan? Bir ay yaşayın 4.250
lirayla.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Gazel
okuma, dinle!
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ KOBİlerimiz olsun, büyük iş dünyasından
arkadaşlarımız olsun, sağ olsunlar, var olsunlar. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Onlar var oldukça
biz de hizmet etmeye devam edeceğiz Sayın
Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, AK PARTİ ve
ortağımızla beraber.
Değerli arkadaşlar, bir
karşılaştırma yapmak istiyorum müsaade ederseniz. Berlin,
1.969 avro asgari ücret oranı, şehir merkezinde
Affedersiniz, asgari
ücret 1.585 avro; şehir merkezindeki, Berlindeki bir kira 1.969 avro,
yüzde 124.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Aman ya
Rabbi! Yemin ediyorum yalan!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Kaç
kişi asgari ücret alıyor, onu söyleyin.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Amsterdamda 1.701 avro ücret varken 2.622 avro kira, Pariste
1.555 avro asgari ücret varken 2.750 avro kira, Madridde 1.110 avro iken
asgari ücret, 1.579 avro, Lizbonda 775 avro iken 1.625 avro, Atinada 758 avro
iken 779 avro kira şehir merkezinde. (CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Onlar
da mı kuru ekmek yiyor Sayın Bakan?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Türkiye yeni ücretimiz 4.253 lira 40 kuruş, şehir
merkezinde ortalama kiramız 1.261 Türk lirası.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Böyle bir şey
yok, arka sokaklarda bile yok.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) İstanbulda
1.250 liraya bir tane yer bul Sayın Bakan, ne 1.250 lirası ya? 1.250
liraya kümes yok, kümes! Kümes yok!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Ankarada bile yok o fiyatlara.
OYA ERSOY (İstanbul) Hangi ülkeden
bahsediyorsunuz?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Berlinde ekmek 1.210, şehir içi otobüs 528; Türkiyede
ekmek 2.335 tane alınabiliyor asgari ücretle, şehir içi otobüs ise
1.335. Madridde ekmek 1.130 adet alınabilirken Türkiyede 739
şişe suyu, şehir içi otobüsü 739 adet alınabiliyor.
Pariste ekmek 793 adet alınırken şişe su da 823 adet,
şehir içi otobüs de 818 adet alınıyor; Türkiyede 1.335. (HDP
sıralarından gürültüler)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sizin
Hükûmetiniz sosyal devleti bitirdi.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Asgari ücret karşılaştırması bu yani
OYA ERSOY (İstanbul) Ya, o kadar gitmeyin
bari.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Kaynak ben değilim efendim, Numbeo Yaşam Maliyeti Veri
Tabanı, kaynak biz değiliz.
HABİP EKSİK (Iğdır) Türkiye'de
30 bin liraya da kiralık ev var.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sosyal
devlet hizmetlerini de sayın.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Son yılların en düşük millî geliri var. Kişi
başı millî gelir 1998 yılı seviyesinden düşük müdür?
diye bir soru geldi.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Ya, var
ya, bir aydır neler anlatıyorlar.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ 2002-2020 döneminde gayrisafi yurt içi hasılamız
yaklaşık yüzde 145 artmış, yıllık ortalama büyüme
yüzde 5,2 olmuştur. Yatırımlar ise 2002-2020 döneminde reel
olarak yüzde 273,4 artmış, yıllık ortalama reel
yatırım artışı yüzde 8,1 olmuştur. Kişi
başı gelir seviyemizi de artırdık. Kişi başı
gayrisafi yurt içi hasıla 1998de 4.445 dolar seviyesindeyken 2020
yılı itibarıyla 8.597 dolara yükselmiştir. Kişi
başına gelirimizi artırırken toplumumuzun satın alma
gücünü de artırdık. Satın alma gücü paritesine göre kişi
başına gelir, 1998 yılındaki 8.937 dolar seviyesinden 2020
yılında 28.435 dolara yükselmiştir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Millî
gelirden pay almıyorlar, nerede işçinin 5 bin doları?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Nazar
değdirdik, he, nazar değdirdik.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Doları 16 liraya çıkarmışsınız.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Gazel
okuma, dinle!
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Toplam istihdam 2005 yılında 19,6 milyon kişi iken
10 milyon artarak 2021 Ekim itibarıyla mevsimsel düzeltilmiş olarak
29,6 milyon kişiye yükselmiştir.
Değerli milletvekilleri, bir işçi
kardeşimizin bana gönderdiği Şemsi Tebrizîden bir
alıntı var, müsaade ederseniz okumak isterim, muhteşem bir
şey.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Yok,
okuma bence.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Müsaade etmezler, anlamazlar çünkü.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Sevmeye karınca yük, sevene filler
karınca/Dağı bile taşır insan, âşık olup
inanınca. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Allah
Allah(!) Allah Allah(!)
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ AK PARTİ hükûmetleri döneminde
çalışanlarımızın ve emeklilerimizin her zaman
yanında olduk, aylık ve ücretlerinde önemli iyileştirmeler
sağladık ve enflasyonun oldukça üzerinde artışlar
yaptık; bugün en güzel örneklerinden bir tanesini yaşadık.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Emekli
Avrupada kaç para alıyor?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) 1.500 lira emekli
maaşı alan var.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ 2002 Aralık-2021 Kasım döneminde gerçekleşen
enflasyon yüzde 587,5 iken en düşük memur maaşı yüzde 1.145
oranında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Söylediklerinizde doğruluk payı yok Sayın Bakan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Devam
etsin Başkan, ilgileniyoruz.
BAŞKAN - Evet, toparlayalım.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Değerli Vekilim, ortalama memur maaşı yüzde 913
oranında, en düşük SSK emekli aylığı yüzde 921
oranında, en düşük tarım BAĞ-KUR emekli
aylığı yüzde 2.738 oranında
OYA ERSOY (İstanbul) 3 maaş alanlar kaç
oranında Bakan Bey, 3 maaş alanlar nerede?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ -
en düşük esnaf BAĞ-KUR emekli aylığı
yüzde 1.480 oranında, en düşük memur aylığı yüzde 770
oranında, net asgari ücret yüzde 2.280 oranında
artmıştır.
Arz ediyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Millî
gelir 8.500 dolarsa asgari ücretlinin 5 bin doları nerede?
OYA ERSOY (İstanbul) Enflasyonu yüzde 10a
indirin, önce enflasyonu yüzde 10a indirin.
HABİP EKSİK (Iğdır) İki
ay, iki ay; tam iki ay sürmeyecek.
BAŞKAN Değerli
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kısa bir söz talebim var. Almanyadan bir bilgi
aldım da, onu ben de paylaşayım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ben de
Fransadan bir bilgi aldım.
BAŞKAN Peki, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, bir arkadaşıma,
Düsseldorf'da oturan bir arkadaşıma yazdım, oradaki asgari ücret
nedir ve kiraların ortalaması nedir diye; bana verilen cevap aynen
şu: 2.200 euro brüt, 1.800 euro net; altta da 3 odalı ortalama bir
daire -hani böyle çok lüks ve kötü değil- 650 ile 800 euro arasında
değişiyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Allah
Allah!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Çünkü
Sayın Bakan konuşmasında asgari ücretin kiradan daha düşük
olduğunu söyledi, bir kere bu gerçeği yansıtmıyor.
Ayrıca, Almanya genelinde şöyle bir kural varmış: Kira,
gelirinin üçte 1inin üstüne çıkarsa gerisini devlet ödüyor zaten. Yani
orada sosyal devlet uygulaması bu. Ayrıca, asgari ücret saati de 12
euro yani ben bunu resmî olarak aldım.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın Özel
22.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hazine ve
Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi
üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
öncelikle şunu söylemek isterim: 1 Ocak günü 385 dolarlık bir asgari
ücretle başladık -ilerleyen saatlerde detaylarına gireceğiz
ama- ipe sapa gelmez bir inat ve olmadık yanlışların
tekrarıyla asgari ücret dün 180 dolara kadar düştü. Bir işçimiz bir saatte 80 sent
-eskiden 80 sente çalıştığı dönemlerde Çini
kınamak için söyleniyordu- 1 doların altında alıyor. Bugün
verdikleri asgari ücret, 1 Ocakta geçerli olacak. 12 lira olan kuru bugüne
kadar 16ya getiren Sayın Nebatinin 1 Ocakta kuru 21,5 yapması
durumunda, asgari ücret, dolar bazında dünkü seviyeye gerileyecek. O
yüzden, ben kendisiyle daha bir konuşup da hayırlısı olsun,
Allah mahcup etmesin diyemedim ama buradan diyeyim ama bugüne kadar ki
performansından bile mahcup olması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir gecede, bir günde, paraya
yüzde 10-12-15 değer kaybettirenlerin, 1 Ocaktaki kuru 8,7 tahmin edip
16ya getirenlerin bugün işçiye verdiğinin 1 Ocakta kaç dolar
olacağı konusunda ciddi endişeler var.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
Nasıl olsa sabaha kadar buradayız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Cemal Bey bizzat
telefonla değil ama Cemal Bey
BAŞKAN Hayır, Cemal Beye sataşma
yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir saniye
efendim, bir dakika
BAŞKAN Şimdi, Sayın Bülbül, size
söz verebilirim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir dakika
Telefondan bilgi okudu. Burada da kendisi
BAŞKAN Siz de
Ama bakın
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır, bir
dakika
Niye Sayın Başkan? Telefondan gelen mesajı
okutuyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Almanyada oturan birinden alıyorum ben.
BAŞKAN Sayın Bülbül, Grup Başkan
Vekillerine söz veriyorum.
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Ben milletvekiliyim
konuşamaz mıyım Sayın Başkan?
BAŞKAN Talep ettiğiniz durumlarda her
bir Grup Başkan Vekili
CEMAL ÇETİN
(İstanbul) Burası Meclis, ben milletvekiliyim konuşamaz mıyım?
BAŞKAN Size özel değil, size özel
değil bu iş; başka bir şey anlatıyorum ben. (MHP
sıralarından gürültüler)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir saniye, bir
saniye, bir saniye
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Herkese veriyordunuz
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Siz bu zamana
kadar
Özgür Beyin defaatle yaptığı gibi, ben Grup Başkan
Vekili olarak söz
BAŞKAN Yani çok özür diliyorum Sayın
Bülbül, çok özür diliyorum. Sevgili arkadaşlarım, siz
bağırınca benim söz vereceğimi mi düşünüyorsunuz?
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Herkese veriyorsunuz
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Ben
milletvekiliyim, Mecliste konuşamaz mıyım yani?
BAŞKAN Öyle mi düşünüyorsunuz? (MHP
sıralarından gürültüler) Grup Başkan Vekillerine söz veriyorum
dedim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, siz bir şey
söyleyecek misiniz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, siz vermiyor musunuz?
BAŞKAN Hayır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu tutumunuzu
kınıyorum! tutanaklara geçsin.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Aynen ben de
kınıyorum!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir daha da
aynı şekilde bir şey olduğu zaman inşallah biz de
burada oluruz efendim.
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Bir daha
kınıyorum, bir daha geçsin
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim. (MHP
sıralarından gürültüler)
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN 3üncü maddeyi
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunacağım, sunmadan evvel bir yoklama talebi var, yoklama talebini
karşılayacağım.(MHP sıralarından gürültüler)
Sayın Özel, Sayın Zeybek
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Milletvekilini
Mecliste konuşturmuyorlar nasıl
BAŞKAN
Sayın Karabat, Sayın Sümer,
Sayın Köksal, Sayın Karaca, Sayın Gündoğdu, Sayın
Süllü, Sayın Bingöl
(MHP sıralarından gürültüler)
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Sayın
Başkan, tarafsız yönet!
BAŞKAN
Sayın Kaya, Sayın Beko
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Burayı
tarafsız yönet, tarafsız!
BAŞKAN
Sayın Kayışoğlu,
Sayın Kılıç, Sayın Kılınç, Sayın Özdemir
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Burayı
taraflı yönetme Başkan! Burayı taraflı yönetme!
BAŞKAN
Sayın Şahin
(MHP
sıralarından gürültüler)
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Dağdan
mı geldik biz?
BAŞKAN
Sayın Başarır,
Sayın Özkan, Sayın Tığlı
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Burayı
taraflı yönetiyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Ceylan. (MHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Burası
taraf olunacak yer değil, o oturduğunuz yer taraf olunacak yer
değil!
İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) Yorum
yapıyorsunuz, milletvekiline söz vermiyorsunuz!
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Bir
milletvekiline söz vermiyorsun!
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Dağdan
mı geldik, biz de seçildik geldik!
BAŞKAN Arkadaşlar
Sevgili
arkadaşlar
(MHP sıralarından gürültüler) Sevgili
arkadaşlar... Milletvekillerine, bütün Meclis Başkan Vekillerinden
fazla söz verdiğimi siz biliyorsunuz. (MHP sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 60a göre
kısa bir söz verebilirdiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yoklama talebini
karşılayacağım, yoklama işlemini
başlatacağım.
Üç dakika süre veriyorum yoklama için.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, 60a göre kısa bir söz verebilirdiniz. Milletvekili
arkadaşımızın bu ısrarını göz ardı
etmeniz Meclis Başkan Vekilliğine yakışmayan bir harekettir.
Bakın, 60a göre isteyenlere söz veriyorsunuz ama sayın
milletvekiline bu ihtimamı göstermiyorsunuz.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Adam Avrupa
Federasyon Başkanı, versin cevabını. Niye verdirmiyorsunuz?
Niye taraflı yönetiyorsun? Ne var bunda? Ne biçim bir üslup
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi, Meral
Danış Beştaş Hanımefendi kendisine sataşma
olmadığı hâlde çıktı ve telefondan Düsseldorftan
kendine gelen mesajı orada paylaştı.
BAŞKAN Sayın Bülbül, benim tutumumu en
iyi siz biliyorsunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ben de dedim ki:
Pek sayın bir milletvekilimiz bakın, telefon mesajının ne
olduğu değil- o bilgiyi bizzat canlı olarak paylaştı.
Buna dahi müsamaha göstermediniz.
BAŞKAN - Tutumumu en iyi siz biliyorsunuz.
Lütfen, rica ediyorum
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sizin tutumunuzu
kınıyorum ben.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Orada
yaşayan bir milletvekiline söz vereceksiniz, orada yaşayan!
BAŞKAN Bağırma oradan! Senin kadar
tanıyorum ben arkadaşı.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Kırk
senedir orada yaşıyor, Federasyon Başkanı! Bir bakalım
gerçeklere, söz verin de!
BAŞKAN Senin kadar tanıyorum
arkadaşı ben, merak etme.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Tarafsız yönet, tarafsız!
BAŞKAN Pusula veren arkadaşlar Genel Kuruldan
ayrılmasın lütfen.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN 3üncü maddeyi tekrar
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.23
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.33
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Emine
Sare AYDIN (İstanbul), Bayram Özçelik (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 38inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Devredilen, iptal edilen ve
tamamlayıcı ödenek
MADDE 4- (1) 2020 yılı merkezi
yönetim kesin hesap gider cetvellerinde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerinin harcanmayan toplam 23.522.881.186,78 Türk
Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli
idarelerin harcanmayan toplam 619.460.425,98 Türk Lirası, ödeneği
ertesi yıla devredilmiştir.
(2) Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde
gösterildiği üzere, 2020 yılı içinde kullanılan ve ertesi
yıla devredilen şartlı bağış ve özel ödenekler
dışında kalan ödeneklerden, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idarelerinin 32.814.599.270,05 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli
idarelerin 6.376.986.423,82 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer
alan düzenleyici ve denetleyici kurumların 997.899.248,55 Türk
Lirası,
ödeneği iptal edilmiştir.
(3) Merkezi yönetim kesin hesap gider cetvellerinde
gösterildiği üzere, kamu idarelerinin 2020 yılı ödenek üstü
giderlerini karşılamak üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri için 94.869.620.080,94 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli
idareler için 9.064.102,32 Türk Lirası,
tamamlayıcı ödenek kabul edilmiştir.
BAŞKAN 4üncü madde üzerinde İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden Adana Milletvekili Sayın Mehmet
Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4üncü
maddesi üzerinde İYİ Parti Grubumuzun görüşlerini ifade etmek
üzere söz aldım. Ekranları başında bizleri izleyen büyük
milletimizi ve heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, bütçe
görüşmelerine başladığımız günden bugüne Türk
lirasının dolar karşısında yüzde 56dan daha fazla
değer kaybetmesiyle oldukça küçülen AK PARTİnin 2022 bütçesine
baktığımda, milletimiz lehine hiçbir umut
olmadığını görmekteyim. Bu bütçede, yoksulluğa,
enflasyona, işsizliğe hiçbir çare yok. Çiftçilerimize yeterli destek
ve çözüm yok. İşçinin, işverenin, çalışanın,
emeklinin hayatını kolaylaştıracak adımlar da yok.
Gelir dağılımında adaletsizlik var. AK PARTİ
iktidarı bu bütçede yine milletimizi unutmuş, yine sadece
yandaşlarını hatırlamış. 2022 bütçesinde,
yandaş müteahhitlere bol bol verilen garantiler var; bütçeye konulan 42,5
milyar ödenek var. Bu iktidar, saltanatını devam ettirmek için
savurganlığı önleyici tasarruf yolunu seçmemiş,
vatandaşımızın harç, vergi ve cezalarını
artırma yolunu seçmiş.
Yirmi yılın sonunda iktidarınız,
işsizliği tarihin görmediği kadar yükseltmiş, gelir
adaletsizliği almış başını gitmiş, ülke
tarımını ve çiftçilerimizi de bitirme noktasına
getirmiştir. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine
geçtiğimiz son üç buçuk yılda, döviz kurları, akaryakıt
fiyatları, enflasyon almış başını gitmiş, hâliyle
ülkemiz de yangın yerine dönmüştür. 1980 öncesindeki gibi
akaryakıt kuyruklarını, Halk Ekmek bayilerinin önündeki ucuz
ekmek kuyruklarını vatandaşlarımıza bugün yeniden
yaşattınız. Her dakika patlak veren yasa
dışılıklar, usulsüzlük ve yolsuzlukları görmezden
gelen iktidarınızda devlet kurumlarına da talimatlarla ve siyasi
baskılarla âdeta bir parti devleti hüviyeti kazandırdınız.
Arkadaşlar, bakın, peşinen itiraz
etmeyin diye size Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığının Türkiye Ekonomisinde Haftalık
Gelişmeler ve Genel Görünüm Raporlarından örnekler vererek ülke
gerçeklerini söyleyeyim. Geçen yılın ocak-temmuz döneminde tüketici
kredisini ödeyemeyen kişi sayısı 347.276ydı, bu
yılın aynı döneminde tüketici kredilerini ödeyemeyenlerin
sayısı 788.861 kişiye çıktı. Artış ne kadar
mı? Yüzde 27,2 oldu. Aynı dönemde bireysel kredi kartı borcunu
ödeyemeyen kişi sayısı da 320.889dan 351.161 kişiye
çıktı. Tüketici kredisi veya bireysel kredi kartı borcunu
ödeyememiş kişi sayısı ise aynı dönemde yüzde 73,2
artışla 558.319dan 967.136ya çıktı. Eylülde ise tüketici
kredisini ödeyemeyen kişi sayısında büyük artış oldu.
Geçen yılın eylül ayında 56.987 olan tüketici kredisini
ödeyemeyen kişi sayısı bu yılın eylül ayında
yüzde 101,5 artışla 114.805 kişiye yükseldi.
Vatandaşların bankalara, finansman
şirketlerine, varlık yönetim şirketlerine ve TOKİye olan
tahsili gecikmiş borçlar da dâhil toplam borcu 950,8 milyar lira oldu.
İcra dairelerindeki dosya sayısı 23 milyonu geçti. Sadece bu
yıl 1 Ocak-18 Haziran günleri arasında icra ve iflas dairelerine
toplam 3 milyon 407 bin yeni dosya geldi. Türkiyede her 100 KOBİnin
84ünün bankalara borcu var. İşte,
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı verileriyle ülkenin gerçeği bu; evet,
maalesef gerçek bu arkadaşlar.
Liyakatsizlik bu iktidar döneminde ehliyet oldu.
Örneğin, 200 rektörün 70inin 1 tane yurt dışı akademik
yayını yok. Hâlbuki, rektör akademik anlamda ne kadar nitelikliyse
üniversitelerin performansları da o kadar yüksek olur. Bu
anlayışla, mesleki anlamda yetersiz olan insanların liyakate
dayalı bir sistemde bir yerleri yönetme şansı
olmamalıdır.
Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşener Biz İYİ Parti olarak akıldan, bilimden, liyakatten
yanayız. O yüzden tek adam değil, ortak akıl diyoruz; o yüzden
Ben ne dersem o olur. değil, Türkiye, milletin evinde milletimizle
birlikte yönetilir. diyor. Yine Biz çiftçilerimize, esnafımıza
kulak veriyoruz; kadınların, gençlerimizin, işsizlerimizin
dertlerini dinliyoruz. İktidarı, bilgisizce, beceriksizce,
yanlış yönetim tarzından doğan ekonomik, sosyal,
tarımsal, hukuk, adalet ve dış politika alanlarındaki
yanlışlarının bedelini bu millete ödetiyor. demektedir.
Yani yanlışı AK PARTİ iktidarları yapıyor, ne
yazık ki hesabını da necip milletimiz ödemek zorunda
kalıyor. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter
sistemle tesis edilecek hukukun üstünlüğünü; güçlü, sürdürülebilir ve
toplumun tüm kesimlerini kapsayacak büyüme stratejisini; ülke ekonomimizin
büyümesi için imar rantlarından vazgeçilmesi, bunlarla beraber, katma değeri
ve uluslararası rekabet gücü yüksek olan sektörlere yönelinerek tüketim ve
yüksek kamu harcamaları yerine yatırımlara ve ihracata
dayalı bir akılcı politikayı; dışarıdan
gelecek kredilere bel bağlamadan, istikrarlı ve kalıcı bir
şeffaf yönetimi -Merkez Bankası ve TÜİKin tam
bağımsız hâle getirilmesi, Varlık Fonu ve politika
kurullarının derhâl kapatılması- kamuda tasarrufa
gidilmesini ve ülke kaynaklarımızın iktidarın rant projelerinden
kurtarılmasını sağlayacak, ehliyet ve liyakatin hâkim
olduğu kamu yönetimini İYİ Parti iktidarında biz hayata
geçireceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün gelinen noktada ülkemizdeki gelir adaletsizliği
artmış, geliri en iyi olan kesim ile en yoksul olan kesim
arasındaki fark yaklaşık 30 kat olmuştur. Hâl böyleyken
iktidar mensupları her zaman yaptıklarını yine yapmaya
başladılar ve Ekonomik kurtuluş savaşı
yapıyoruz. söylemleriyle günü kurtarmaya çalışmaktalar. Oysa
milletimiz her gün daha da fakirleşirken AK PARTİnin bir eli
yağda bir eli balda olanları bu milletle dalga geçmeye devam ediyor.
Sanki bu ülkeyi AK PARTİ yönetmiyormuş; LPGye, doğal gaza,
mazota, benzine, elektriğe, gübreye zammı yapan
başkalarıymış gibi davranma yerine, milletimizin sıkıntılarını
çözmek için yaptığımız önerilerimizi dikkate almanız
sizin de milletimizin de hayrına olacaktır; artık milletimiz
hamaset yerine, çözüm odaklı siyaset bekliyor.
İYİ Parti olarak milletimizin dertlerine
çare olacak, üzerinde titizlikle çalışılmış, ülkemizi
düze çıkaracak projelerimizle ülkemizi yönetmeye geliyoruz. Biz
hazırız. Liyakatli ekonomi kurmaylarımızın
hazırladığı, milletimizin derdine derman olacak
projelerimizle; gelir dağılımının düzeltilmesine,
işsizliğe, enflasyona, sanayileşmeye, KOBİlere,
çiftçilerin artan maliyetlerine, gübre fiyatlarının önüne
geçilebilmesine, EYT'lilere, 3600 ek gösterge bekleyenlere, atanamayan
öğretmenlere ve sağlıkçılara, çalışan ve
emeklilerimizin durumlarının düzeltilmesine dair çözüm odaklı
çalışmalarımızla biz hazırız. Evet, seçime de
hazırız, ülkeyi yönetmeye de hazırız. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sonuç olarak, dolar karşısında eriyen
bu bütçe, milletimizin derdine derman olmayacak bir bütçedir. Bu bütçe
vatandaşlarımızı kuru soğana muhtaç edecek, yoksulluk
ve yolsuzluk bütçesidir. Milletimize ve ülkemize daha fazla zarar vermeden,
vakit geçirmeden seçime gidilmelidir diyor, bu duygu ve düşüncelerimle
2022 yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı
olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Eskişehir Milletvekili Sayın Metin Nurullah
Sazak.
Buyurun Sayın Sazak. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA METİN NURULLAH SAZAK
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin 4üncü
maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Muhterem heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce üzerinde
görüşmeler yürüttüğümüz 4üncü maddeden bahsetmek isterim. Söz konusu
maddede kamu idarelerinin, özel bütçeli idarelerin, denetleyici kurumların
ertesi yıla devredilen ödeneklerinin tutarı, iptal edilen
ödeneklerinin tutarı ile kurumların zorunlu nedenlerle yıl
içinde yapmış oldukları ödeneküstü giderlerin
karşılanması amacıyla verilen tamamlayıcı
ödeneklerin tutarı belirtilmektedir. Malumlarınız olduğu
üzere, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Bütçe Kanunu Teklifiyle
birlikte aynı zamanda 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kanunu
Teklifinin de görüşmeleri yürütülmektedir. Bu çerçevede, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Cumhur İttifakı ruhuyla desteklediğimiz
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 4üncüsü olan 2022
yılı bütçesini olumlu değerlendirdiğimizi ve
desteklediğimizi ifade etmek isterim. Değerlendirmeler sonucunda
2022-2024 dönemini kapsayan orta vadeli programda yer alan hedeflerle uyumlu
bir bütçe hazırlanmıştır. Bu manada, 2022 yılı
bütçesinin siyasi, hukuki, ekonomik ve mali hedeflerimizi azami oranda yerine
getireceğine inancımız tamdır.
Değerli milletvekilleri, malumlarınız
olduğu üzere, pandemi, küreselleşen dünyada ülkeleri fiziki
sınırlarına çekmiş, dünya ekonomisinin aks
değiştirmesine sebep olmuştur. En gelişmiş ülkelerde
görülen lojistik sorunlar, arz talep zincirindeki kırılmalar,
kuraklık nedeniyle artan gıda fiyatları, emtia fiyatlarında
gözlenen yüksek seyir ve enerji girdi maliyetlerinde görülen artışlar
dünyada enflasyonu küresel olarak tetiklemiş ve ekonomik kaosu
doğurmuştur. Bu süreçte insanlar hayatlarını
kaybetmiş, şirketler zarara uğramış ve ülkeler
ekonomik zorluklarla yüzleşmek zorunda kalmışlardır.
Ülkemizdeyse Covid-19 salgınıyla birlikte düzensiz göç,
sınır savunmaları, yıkıcı hasarlara sebep olan
doğal afetler ve bölücü faaliyetlerin yurt genelinde
başlattığı orman yangınları gündelik
hayatımızdan ekonomimize pek çok parametreyi
değiştirmiştir. Böylesine olumsuzlukların
yaşandığı bir konjonktürde Türk lirası manipülatif
saldırılara maruz kalmış; ekonomi temelli
saldırılarla ülke ekonomisinin çökertilmesi ve dışa
bağımlı olması hedeflenmiştir. Dahası,
ülkemizdeki muhalefet, ekonomik kırılganlığı
propaganda malzemesi hâline getirip siyasi başarısızlıklarına
kılıf bulmaya çalışmakta, Washington ve Brükselin ipiyle
kuyuya inerek çözümü dışarıda aramaktadır. Bu ekonomik
kuşatmalar ve algı yönetimlerine rağmen, bütçe giderlerinde
yüzde 30luk bir artış, bütçe gelirlerindeyse yaklaşık
yüzde 34lük bir artış öngörülerek 1,7 trilyon liralık,
cumhuriyet tarihinin en büyük bütçesi hazırlanmıştır.
Bütçede en fazla payın yaklaşık yüzde
15le yeniden eğitime ayrılması bizler açısından
olumludur. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
şiarıyla 65 yaş üstü yaşlılarımıza,
bakıma muhtaç engelli vatandaşlarımıza ve yoksul ailelere
sağlanan destekleri de içeren sosyal devlet harcamalarınaysa 100
milyarın üzerinde bir meblağ ayrılmıştır.
Yerlilik ve millîlik oranını yüzde 80ler seviyesine
yükselttiğimiz, istiklal ve istikbalimiz için gerekli olan savunma
sanayisine de 180 milyar liranın üzerinde bir kaynak
aktarılmıştır.
Türkiye yatırım, üretim, istihdam ve
ihracat yoluyla büyümeye devam etmelidir, edecektir. 2016-2020 döneminde
doğrudan yabancı yatırım tutarı 33 milyar doları
geçmiştir, sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 9
artmıştır, istihdamımız pandemi öncesini de geçerek
ilk defa 30 milyona yaklaşmıştır.
İhracatımız aylık 21,5 milyar dolar ve on iki aylık
210 milyar dolarla cumhuriyet tarihimizin rekor seviyesine
ulaşmıştır. Böylece, ekonominin kötüye gitmesinden medet
uman muhalefet sözcülerine inat, Türkiye Cumhuriyeti üçüncü çeyrekte G20nin en
yüksek oranda büyüyen 1inci ülkesi olmuştur.
Elbette, her şeyde olduğu gibi bütçede de
bazı noksanlıklar vardır. Türkiyenin bu ekonomik
göstergelerinden hareketle Gazi Meclisimizin çatısı altında
savaş bütçesi çığırtkanlığı yapanlara
hatırlatmak isterim ki bu bütçe, Akdenizdeki egemen
haklarımızdan doğan varlığımızın
bütçesidir; terörle mücadelede tarih yazan yerli ve millî İHA ve
SİHAların bütçesidir; işgalden kurtarılarak yeniden Türk
yurdu olan Karabağın özgürlük bütçesidir. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu bütçe, bütün olumsuzluklara
rağmen yıl sonunda yüzde 10un üzerinde büyüme bekleyen Türkiye
Cumhuriyetinin bütçesidir.
Elbette ki dünyada kontrolden çıkan enflasyonun
ülkemizi de sarsmakta olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Ülkemizin
beka mücadelesi verdiği bugünlerde, dışarıdan beşinci
kol medyanın da desteğiyle servis edilen ısmarlama söylemlerin
enflasyonu tetiklediğinin de bilincinde olarak iç piyasadaki fahiş
fiyat artışları yakından incelenmeli, alınan
sıkı tedbirler artırılmalı ve enflasyonla mücadeleye
kararlılıkla devam edilmelidir. Türkiye Cumhuriyetinin makro
seviyede yakaladığı kazanımları göz ardı ederek
kuruluş yönlerini şaşırıp barış
güvercinliği rolü üstlenenlere, dostlarından aldıkları
güçle sağda solda dolaşan siyasi devşirmelere, savaş
bütçesi çığırtkanlığı yaparak Türkiye
Cumhuriyetine meydan okuduğunu zannedenlere ve çözümden ziyade sorun üreten,
ülkenin sorununu sadece enflasyondan ibaretmiş gibi sunan benzemezler
ittifakına sormak isterim: Sorun çözerken Kıbrıstaki egemenlik
haklarımızdan mı feragat edeceksiniz? Mavi vatandaki
geleceğimizi mi satacaksınız? Libyadaki
kazanımlarımızdan mı vazgeçeceksiniz? Yoksa, Güneydoğu
Anadoludaki üniter yapıyı mı bozduracaksınız?
Sayın milletvekilleri, dünyada bilgi güçtür;
güç, ekonomidir; ekonomi de bağımsızlıktır. Artık
bilgi ve teknolojisini kendi üreterek ekonomisini güçlendiren Türkiye Cumhuriyeti,
teslimiyetçilikten uzak, Ankara merkezli bir akıl tarafından
yönetilmektedir.
Doğu Akdenizdeki egemenlik
haklarımızdan taviz verilmemesi, kararlı bir mücadeleyle bölücü
terör örgütlerine karşı yürütülen operasyonlar ve İstikamet
Kızılelma! parolasıyla Fıratın doğusuna
gerçekleştirilen askerî harekâtlar bahsetmiş olduğum bu
aklın bir tezahürüdür. (MHP sıralarından alkışlar)
Bu akıl ve binlerce yıllık devlet
geleneğiyle Türkiye Cumhuriyeti, değişen yeni dünya düzeninde
yerini almıştır. (MHP sıralarından alkışlar)
Bu süreçte, kapalı Maraş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
halkının kullanımına tahsis edilmiş, otuz
yıldır Ermeni işgali altında olan Karabağ yeniden Türk
yurdu olmuş ve Ayasofya-i Kebir Camisi tekrardan ibadete
açılmıştır.
Atılan kararlı adımlar ve dik
duruş sonrasında Türkiyenin bölgesel bir aktör olması
uluslararası camiayı da tedirginleştirmiştir. Sokak
eylemleri, terör saldırıları, 15 Temmuz darbe girişimi ve
son olarak ekonomik dış müdahalelerle egemenliğimiz hedef
alınmıştır. Ancak, dışarıdan ekonomimize ve
bağımsızlığımıza yapılan bu
saldırılar ne ilktir ne de son olacaktır. Geçmişte,
Kurtuluş Savaşının zor zamanlarında kenetlenen necip
milletimiz, içerideki ve dışarıdaki hainlerin emellerine
karşı özgürlük mücadelesinden taviz vermemiştir. Egemenlik
kayıtsız şartsız Türk milletinindir! ilkesini benimseyen
kurucu Meclisimiz, dış mihraklara, hasmane dayatmalara boyun
eğmemiştir. Anadolunun bağımsızlığı
için şehit düşen Türk İstiklal Harbinin isimsiz
kahramanları, canı pahasına işgalcilere esir
olmamıştır. Milletimizin şanlı mazisine
karşın bir asır önce de ülkemizde
mandacılığı benimseyen bir avuç vatansızın,
şer odaklarının bizi parçalamaya yönelik oyunlarına piyon
edildiği, yazılan senaryolara figüran olduğu bilindiği
gibi, bugün de aynı oyunlar hız kesmeden oynanmakta, benzer
senaryolar beşinci kol faaliyetleriyle servis edilmektedir. Ancak
bilinmelidir ki Milliyetçi Hareket Partisi, yabancı misyon
şeflerinden yardım talep etmez. Cumhur İttifakı, sözüm ona
demokrasi havarilerinden medet ummaz. Kudretli Türkiye Cumhuriyeti devleti el
etek öpmez. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bozkurtça, hür yaşayan ve Hakka tapan aziz milletimiz diz çökmez.
Sözlerime son vermeden önce, Türkiye'nin siyaseti ve
öncülüğünde kurulan Türk Devletleri Teşkilatının,
kasım ayı içerisinde İstanbulda Türk Dili Konuşan Ülkeler
İşbirliği Konseyi Devlet Başkanları 8inci Zirvesini
gerçekleştirdiği malumunuzdur. Bu birlik içerisinde de Türkiye'nin
siyasi ve ekonomik istikrarının ne kadar önemli olduğu bir kez
daha vurgulanmıştır. Dil birliği, toplumların millet
olabilmesi için önemlidir. Kültür ve vicdan birliği ancak bu şekilde
tesis edilebileceği gibi, bir halkın millet olmasının yani
kader birliğinin sağlanabilmesinin en temel şartıdır.
Zira, harcı bilinmeyen bir fabrikanın yarın neyi, kimin için
üreteceği bilinemez. Bu vesileyle Türk birliği vizyonuyla kurulan
Türk Devletleri Teşkilatından duyduğumuz memnuniyeti dile
getirir; bu duygu ve düşüncelerle, var olan birliğimizin daim
olmasını diler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
METİN NURULLAH SAZAK (Devamla)
2022
yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını temenni
eder, muhterem heyetinizi ve büyük Türk milletini saygıyla
selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, söz
talebim var efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazakın 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sayın hatip Nurullah Sazak saygı duyduğumuz bir milletvekilimiz
ancak konuşmasındaki üslubu, kullandığı birtakım
sıfatları ve zikrettiği birtakım ithamları kabul etmek
mümkün değil. Ülkedeki muhalefet, ekonomik
kırılganlığı siyasi malzeme yapıp
başarısızlığa mazeret arıyor. gibi bir
lafı, siyaseti ve siyasetin bütün dinamiklerini inkârdan başka bir
şey değildir. Bir kriz var, ekonomik kırılganlık var,
vatandaşın aldığı her ürün her gün zamlanırken
muhalefetin buna susuyor olması kendisini inkârdır. Sonra, benim
hatırladığım kadarıyla, Sayın Devlet Bahçeli ve
Grup Başkan Vekilleri kendilerinin muhalefet partisi olduğunu, hatta
milletin kendilerine denge ve denetleme görevi verdiğini bu seçimlerden
sonra zikrettiler. Yani muhalefet partilerine laf ederken gerçek muhalefet
partisi, makbul muhalefet partisi ayrımı yapılıyorsa onu
bir netleştirsinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eğer Genel
Başkanlarının kendi kamuoyu önündeki açık beyanıyla
çelişmek bir problem değilse ben kendisine bırakıyorum
takdiri.
Mavi vatan konusunda ilk gün Doğru buluyoruz;
gelin, geçirelim. diyen Cumhuriyet Halk Partisi; Libya konusunda iki taraf
arasındaki dengeyi tutmanın doğru olduğunu söyleyen CHP ve
dün Meclisimize Libya Meclis Başkanının ziyareti; Kıbrıs
Fatihi Bülent Ecevitin 3üncü Genel Başkanımız olduğu
gerçeği ve o konudaki tutarlılığımız ve
devamlılığımız; Denktaşa AKPnin
yaptığı zulme o gün de sessiz kalmayışımız,
bugün de unutmayışımız ve üniter yapı konusundaki
hassasiyetimiz tartışmadan varestedir.
Teşekkür ediyorum efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, teknik olarak İç Tüzükle alakalı bir hususun da
altını çizmek gerekiyor. Sayın konuşmacı, hatibimiz
siyasi değerlendirmesini yapmıştır; Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşleridir bunlar, burada Cumhuriyet Halk Partisine
açıkça bir sataşma söz konusu değildi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama çok ağır
şeyler söyledi, siz izlememişsiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Açıkça bir
sataşma söz konusu değildi. Madem bir alınganlık oldu, o
zaman, ona dair, Sayın Özgür Özelin ifadelerine karşı da yani
mavi vatan konusundaki hassasiyetinizi ifade ederken Sayın Çeviközün mavi
vatan mefhumunun yayılmacı bir durum arz ettiğini,
yayılmacılık olarak algılandığını
söylediğini burada not etmemiz gerekiyor. Tekzip edilmeyen bir açıklama
olduğu için söylüyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tekzip etti efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yine aynı
şekilde, Libya meselesinde Halife Hafter denilen teröristin seküler bir
insan olduğunu, Türkiye'nin yanlış yerde tutum
aldığını CHP sözcüsü Engin Altayın beyanlarından
biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Ünal
Çeviközün bunun dışında, Türkiye'nin dış
politikasıyla alakalı yaptığı yorumlara
bakıyorsunuz; Karabağ meselesiyle alakalı olarak Sayın Ünal
Çeviköz çıktı, dedi ki: Korkarım, Karabağa Türkiyeden
askerî yardım yapıldığını biliyoruz.
Korkarım
diyor, orada da bunu şerh ediyor. Bir de Cihatçı
teröristlerin oraya Türkiye tarafından gönderildiği haberini
alıyoruz. dedi. Altıda harekât başladı, saat onda
Sayın Ünal Çeviköz bu açıklamayı yaptı, sonra Sayın
Engin Altay çıktı, dedi ki: Eşk olsun Azerbaycan, sonuna kadar
Azerbaycanın yanındayız. dedi. Bir taraf böyle yaparken öbür taraf
böyle yapıyor, biz hangisini ele alacağız, hangisini
değerlendireceğiz? Ama şurası kesin ki: Sayın
konuşmacımızın ifade ettiği hususlar
müşahhastır, somuttur ve Cumhuriyet Halk Partisi tarafından
beyan edilmiş, kamuoyuyla paylaşmış görüşlerdir. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
açıklamam gerekiyor bu ifadeler üzerine.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Gereksiz bir
şeye girdik şimdi, hadi.
BAŞKAN Buyurun.
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, uzatacak veya
gereksiz bir şey yok.
Şöyle: Bakın, ben dedim
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sizin söyleminizi
demiyorum, girdiğimiz şey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Sazak Siz mavi
vatanı bırakacak mısınız? Açıklayın. diyor
ve muhalefet partileri diyor
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ya, size demiyor
çoğunu, herkes üstüne alınıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, dedi. Efendim, bir
bakın bakalım şeye, bir bakın ifadelerine.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Açıklamalarınızı biliyoruz mavi vatanla ilgili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunlarla ilgili tek tek
sorunca, ben bunu yapsam MHPyi kastederek, sizin de göreviniz bu
açıklamayı gerektirir yani.
Ayrıca muhalefet partileri diye
yaptığı ithamlardan biz
MHPnin de kendini muhalefet partisi
ve denge, denetleme görevi diye tanımladığını da
hatırlatmama da müsaade edin yani. Burada işi uzatmaya yönelik bir şey
yok.
Sayın Sazakın ifadelerinin
tamamını reddettiğimizi, Cumhuriyet Halk Partisinin resmî
görüşünün bu olduğunu da söyledim. Biraz önce söylediğiniz 3
ifadeden 2si tekzip edilmiş ifadelerdir. A Haber yerine bağımsız
kanalları izlemenizi tavsiye ederim.
Teşekkürler.(CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır,
hayır, Ünal Çeviközün bahsettiğim beyanları herkes
tarafından bilinmektedir, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşleri de
benim ifade ettiğim görüşlerdir.
BAŞKAN Peki
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, benim değil,
sizin
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Resmî
görüşünüzü
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) CHPnin görüşleri benim
değil
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Resmî
görüşünüzü
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gel o zaman sen buraya otur,
ben oraya oturayım. Allah Allah!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Resmî
görüşü
Orada oturan kişinin görüşünü söylüyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ağabey
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Engin
Altayın söylediğini söylüyorum, Hafter için Sekülerdir. demedi mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Resmî görüşümüz budur. diyorum, CHPnin resmî görüşü bu.
diyorsun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yanlış
yerde duruyorsunuz. demedi mi?
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekillerim
Sayın Grup Başkan Vekillerim
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dün Meclis Başkanı
kimi kabul etti? Dün Meclis Başkanı kimi kabul etti?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) CHPnin resmî
görüşü değil mi Engin Altayın söyledikleri?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bırak Allah
aşkına ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Özgür Özel
söylediği zaman mı olacak bunlar?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tarihî çelişkilerinizle
baş başa bırakıyorum. Ya, hadi Allah aşkına ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Nasıl
çelişki?
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekillerim
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) CHPnin resmî görüşü
benim söylediklerim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Engin
Altayın söylediği değil tabii, Özgür Özelin söylediği;
onu da CHP takdir etsin.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
lütfen oturur musunuz, lütfen oturun.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Ağrı Milletvekili
Sayın Abdullah Koçta.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli halkımız ve cezaevlerindeki tüm
yoldaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ekonomik bir çöküş
yaşamaktadır. Bu çöküşün çeşitli boyutları ve
sebepleri vardır. Her şeyden önce, ülke çatışma süreci
metaforundan ne yazık ki çıkamadı. Bu nedenle ülkenin tamamı
demokrasiden mahrum bırakılmış durumdadır.
İnsanlar mutlu değil, huzurlu değil ve güven içinde yaşama
arzusunu yitirmiş durumdadır. Bütün sorunların ana
kaynağı olan Kürt sorunu günbegün can yakmaya devam etmektedir.
Çözümsüzlük her alana yayılmış bulunmaktadır. Siyasi
cinayetler bitmedi, hukuksuzlar bitmedi, partimize yönelik siyasi
soykırımlar bitmedi; Kürtlere yönelik hukuksuzluklar,
cezasızlıklar bitmedi ve aynı zamanda, değerli
arkadaşlar, cezaevleri, maalesef, ölüm evleri hâline dönüştü. Daha bu
sabah çok sayıda partilimiz, çok sayıda kişi Diyarbakırda
Özel Harekât polislerinin baskınıyla gözaltına alındı.
Kürt sorununu yok saymaya ve bastırmaya yönelik
kamu harcamaları bitmek bilmedi. İçişleri
Bakanlığı gibi bir Bakanlık, resmen devlet içinde devlet
olmuş ve bütün operasyonlarını ve siyasi entrikalarını
Kürtler üzerinde uygulamaktan ve her gün yeni bir hukuksuzluğa imza
atmaktan geri durmadı. İçişleri Bakanı, bu
politikalarıyla âdeta halklarımıza karşı psikolojik
bir savaş yürütmektedir. Yapılan tüm baskılar sonucunda
halkın direnme gücünü kırmak amaçlanmaktadır. Şimdiden
söyleyeyim: Bu halk bu tür baskıları yeni görmüyor, ne bakanlar geldi
geçti, Soylu da gelip geçecek. (HDP sıralarından alkışlar)
Ekonomik istikrar ancak toplumsal ve hukuksal
istikrarla mümkün olacak. Bu Hükûmet 48 belediyemize el koydu, kayyum
atadı ve partimize yönelik operasyonlar, gözaltılar, hukuksuzluklar
yaşanıyor. Burada istikrardan bahsetmek mümkün müdür?
Halkımız gündelik yaşam ihtiyaçlarını dahi
gideremiyorken savunma sanayisine ayrılan bütçe yüzde 30 oranında
artırıldı, yandaşlara ülkenin kaynakları
peşkeş çekiliyor ve Hükûmet rant ekonomisiyle ayakta durmaya
çalışıyor, bu yüzden kamu kaynakları yağmalanıp
talan ediliyor. Bu Hükûmetin ilk on beş yıllık organizasyonunda
60 milyar dolar kadar özelleştirme yapıldı, günümüze kadar 80
milyar dolar gibi bir rakama ulaşmış bulunmaktadır. Ülkenin
sahip olduğu tüm kaynaklar ve elde edilen bu kaynakların tamamı
tüketildi ne yazık ki. Erdoğan, 2 Aralık 2016 tarihinde halka
seslenerek Mevcut olan dolarlarınızı bozdurun. dedi. O zaman 1
dolar 3,53 liraydı yani 1.000 doları olan kişi gitti
dolarını bozdurdu, eline 3.530 lira para geçti. Bugün itibarıyla
1 dolar 15,80 liradır yani daha önce 1.000 dolarını bozduran bir
vatandaşın eline -şimdi 15 bin lira para geçmesi gerekirken-
sadece 3 bin lira para geçti. Bu halk size nasıl güvenecek peki?
Bakın, Numan Kurtulmuş Dövize yönelmek
ahlaksızlıktır. diyor, aynı Kurtulmuş Bunlar
Harundu, Karun oldular. demişti. Peki, bu adama nasıl güveneceksiniz?
Benim size tavsiyem, kesinlikle bu adama güvenmeyin çünkü bir gün
söylediği ile bir sonraki gün söylediği birbirini tutmuyor. Bunlar
halkı ne zannediyorlar?
128 milyar doları ne yaptınız? Her
şeyden önce bunu soruyoruz. 2013 tarihinden bu yana sadece inşaata
yani betona 500 milyar dolar para yatırdınız. Bu
savurganlık ve öngörülmeyen politikalarınızla ülkeyi bugün
yoksulluğa sürüklediniz. Bunlar saraylarda yaşadıkları için
yoksulluk nedir bilmezler. Çıkarları söz konusu olunca Soylu,
Kurtulmuş ve diğerleri Erdoğanın yüzüne çıkamayacak
sözler sarf ediyorlar; şimdi de yoksulluk tablosunu örtmek için ahlak
bekçisi kesiliyorlar.
Siz hiç çöplerden ekmek topladınız
mı? Siz hiç kış koşullarında kapısız,
penceresiz evlerde kalmak zorunda kaldınız mı? Bayat ve
küflenmiş ekmekleri Hayvanlara vereceğim. diye evinize götürdünüz
mü? Siz bisküvinin fiyatının ne kadar olduğunu biliyor musunuz?
Her şey size göre güllük gülistanlık; yoksulluk yok, yoksunluk yok.
Araçlar, fazla olduğu için benzin kuyruğunda değil mi? Bakın,
Adalet ve Kalkınma Partisinin bir milletvekili Ekonomik
sıkıntılar bizimle ilgili değil. diyor. Şaka gibi ya,
gerçekten şaka gibi. Benzin bu akşam 60 kuruş daha zamlanacak
değerli arkadaşlar. Halkta dolar mı bıraktınız?
Halkı her anlamda manipülasyonla, savaş
çığırtkanlığıyla cendereye aldınız ve
bu puslu havada şimdiye kadar götürebildiğiniz kadarını
götürdünüz zaten. Ancak artık, kaynak kalmadı, hazine
boşaldı ama halkın da sizlere hakikaten inancı
kalmadı. Merkez Bankası dövizi indiriyor, 1 dolar 15,80e
çıkmış durumda, asgari ücret 4.253 lira. Asgari ücretin
açıklandığı an itibarıyla, asgari ücretin değeri
aşağıya doğru inmiş durumda değerli
arkadaşlar. Yani ülkenin mevcut olan ortamı maalesef, kurtlar
sofrası.
Bakın, her şey yüzde 100 arttı. Kürtlerde
bu meseleyle ilgili güzel bir söz var; önce onun Kürtçesini söyleyeceğim,
sonra da Türkçesine çevireceğim değerli arkadaşlar:
(x) Ne demek bu, biliyor musunuz?
Muktedir olan kişi, sofrasında aynen şöyle diyor: Tencerenin
kapağını açma, ekmeğe hiç dokunma; bol bol ye, utanma.
(HDP sıralarından alkışlar) Yani bunların halka reva
gördüğü mesele aynen bu, maalesef ancak bu şekilde özetlenebilir
Türkiye'nin ekonomik tablosu.
Demem o ki halk bunların farkında ve
sandığınız gibi değil; halk gerçekten hangi
aşamada olduğunu, ne kadar yoksullukla karşı
karşıya kaldığını çok çok iyi biliyor
değerli arkadaşlar. Bakın, biz bu sıcak ortamda oturuyoruz,
her türlü değerlendirmeyi yapıyoruz ama sokakta insanımız
aç. Mevcut olan asgari ücret yetmiyor, belirlemiş olduğunuz
yetmeyecek, yarından itibaren erimeye devam edecek.
Değerli milletvekilleri, tabii, bizim için
önemli olan bir yer daha var. Bakın, siz bu haritayı görüyor musunuz;
bu harita Ağrının haritası. Bakın, şimdi,
gelelim güzel Ağrının sorunlarına, Ağrının
geri bırakılma meselesine gelelim. Bu kürsüde defalarca dile getirdik
ve dile getirmeye de devam edeceğiz. Bakın, ben 100 tane soru
önergesi verdim, 100den fazla; bu konuyu sürekli gündeme getirdim; bunların
hepsini görmezden geldiniz. Ağrı, önceki yıllarda olduğu
gibi, bu bütçeden de ne yazık ki nasibini alamıyor ve alamayacak.
Yani millî gelirden en az pay alan il Ağrı ili. Bakın,
işsizlik oranı yüzde 10, sağlık hizmeti söz konusu değil
Ağrıda. Ağrıdan gençler göç ediyor, Ağrıda
gençler kalmadı. Gelişmişlik düzeyi ve ekonomik açıdan
Türkiye'nin 81inci ili sırasındadır Ağrı. Bu ülkeye
çok zarar verdiniz AKP Hükûmeti, ama iki şeye çok daha fazla zarar
verdiniz. Bunlardan bir tanesi, Türkiye'yi dünyanın en yoksul ülkesi
hâline getirdiniz, Ağrıyı da Türkiye'nin en yoksul kenti hâline
getirdiniz. Bakın, bu bir gerçek; bu, sayısal verilerle
ortadadır. Ağrıda esnaf kepenk kapattı,
hayvancılık bitti, çiftçilik bitti. Ağır kış koşullarında
Ağrı ciddi bir şekilde ısınma sorunu
yaşıyor. En ağır kış koşulları
Ağrıda. Ülkenin demir yollarına ilişkin olan projesinde
2023 yılında Ağrıya ilişkin hiçbir şey yok fakat
şunu söyleyeyim: 1900lü yıllarda
Erzurum-Eleşkirt-Ağrı-Doğubeyezıta kadar demir yolu
rayları var değerli arkadaşlar; şu anda yok, ortadan kaldırılmış.
Yüz yıl geriden gidiyor bu ülke, bunun da sebebi ne yazık ki önceki
hükûmetler ve sizlersiniz. Ağrı-Hamur-Tutak-Patnos yolu
yaklaşık olarak on beş yıldır yapılmadı ve yapılmıyor.
Bakın, Ağrılılar Osmangazi Köprüsüne para ödüyor fakat
Ağrıya ilişkin bir yol yapılmıyor, bunun nedeni
nedir? Ağrı Şeker Fabrikası atıl durumda.
Değerli arkadaşlar, bakın, ben size
Ağrıyla ilgili -zamanım kalmadı ama- birkaç tane şeyi
daha göstermek istiyorum. Değerli halkımız, bu, Ağrı
Dağı. Dört mevsim karla kaplı olan ve birçok din ve inanç
tarafından kutsal kabul edilen Ağrı Dağı
Diğer bir şey, İshak Paşa
Sarayı. Ağrı Dağının hemen yanı
başında, Doğubeyezıt ilçe merkezine yakın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDULLAH KOÇ (Devamla)
yalçın dağlar
arasında ve Ağrı mimarisinin en güzel örneği olan
İshak Paşa Sarayına ilişkin taleplerimiz var; yerine
getirilmedi.
Bakın, meteor çukuru; bakın, Balık
Gölü -çok önemli, önemli bir turizm merkezi olacak- Diyadin
Kaplıcaları; bakın, Diyadin Kanyonu; bunlar hep
yatırım bekleyen yerler değerli arkadaşlar.
Bir de Nuhun Gemisi, bununla ilgili önemli bir
şey söyleyeceğim. Ağrı Dağının güneyinde
yer alan doğal anıtın, Nuh Tufanı sonucunda karaya oturan
Nuhun Gemisi nedeniyle oluştuğuna inanılmaktadır.
Mitolojik anlamda insanlığın ve tüm canlıların
kurtuluşunu ve yeniden doğuşunu ifade eden bu Nuhun Gemisi,
aynı zamanda bütün insanlığın yeryüzüne
dağıldığı ve kurtulduğu yerdir. Yani hepiniz
Ağrılısınız, bütün dünyadaki canlıların
hepsi Ağrılı ama Ağrı Türkiyenin en son
sırasındaki ildir, bunu kabul etmiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Başkanım, bir söz alma imkânım olabilir mi?
HABİP EKSİK (Iğdır) Sanki
Ağrının tek sahibiymiş gibi her konuda Ağrı için
söz istiyor.
BAŞKAN Mümkün değil.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Yani Sayın
Vekilime ben katılıyorum; evet, herkes Ağrılıdır
ama özellikle AK PARTİ hükûmetleri döneminde gelen 20 katrilyonu da
gözardı etmemeleri lazım, onu da söyleyeyim.
BAŞKAN Grup Başkan Vekilinize söyleyin,
size bir söz versin yani şeyin içinde.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
talep eden İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, değerli arkadaşlar, bütçe görüşmelerinin
sonuna yaklaştık, on dokuz yıldır
yazdığınız bir kitabın da sonuna geldik. Neler yok ki
bu kitapta? Kitabın finalinden başlayalım. Finalde ülkeyi
ekonomik bir deneyin içine soktunuz, adına da Çin modeli dediniz. 16
Ekimden bugüne, iki ayda Türk lirasının dolar
karşısında değer kaybı yüzde 40ı aştı;
dolar bugün 15,5 lira oldu. Beterin beteri yolunda freni
boşalmış bir kamyon gibi gidiyorsunuz. Getirdiğiniz 1
trilyon 751 milyar liralık 2022 bütçesinin yarıya yakını
eridi. Toplam 446 milyar dolarlık dış borcumuz sadece kur
artışından dolayı altmış günde 2,5 trilyon
arttı. Sadece kur farkından artış bütçe rakamının
da üzerine çıktı değerli arkadaşlar. Bütçe
açığı 278,4 milyar TL öngörülmüştü ama bütçe
rakamlarının artık hiçbir anlamı kalmadı, acilen ek
bütçe yapılması gerekiyor.
Soruyorum: Vatandaş size oy verirken
Paramızı pula çevirin. mi demişti acaba? Siz faiz indirdikçe
dolar çıkıyor, dolar çıktıkça bankalardaki TL
mevduatları dolara dönüyor. Bankalarda mevduatın yüzde 63ü dolar
mevduatı oldu arkadaşlar. Dolara döndürecek TLsi olmayan
vatandaş, işçi, çiftçi, esnaf, emekli de her gün daha fazla
yoksullaşıyor, gelir dağılımı gittikçe bozuluyor;
Maliye Bakanımız Nebati de Güvenin, inanın bize. diyerek
milletten kalmayan sabrını istiyor. Vatandaş sizden aslında
ne istedi? Refah içinde yaşamak istedi. Siz ne yaptınız? 2023
yılında kişi başına 25 bin dolar millî gelir sözü
verdiniz, 2020de ancak 8.500 dolar oldu. Bugün Türk lirasına yaşattığınız
serbest düşüşle bu gelir de yarıya düştü, vatandaşı
Halk Ekmek kuyruklarına muhtaç ettiniz. Gıda ürünlerinin fiyatı
2-3 kat arttı, her gün artmaya devam ediyor; anneler çocuklarına süt
alamıyor, mama alamıyor, çocuklar yatağa aç giriyor
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Çalışmak istedi vatandaş, emeğinin
karşılığını almak istedi. Siz ne
yaptınız? Türkiye'nin tarihinde görülmemiş bir işsizler
ordusu yarattınız, 8 milyondan fazla işsizimiz var, ataması
yapılmayan yüz binlerce öğretmenimiz var. Ne istedi bu ülkenin
doktoru? Daha iyi koşullarda çalışmak, alın terinin
karşılığını almak istedi. Siz ne
yaptınız? Hastaneleri şirket, hastaları müşteri
yaptınız. Bu ülkenin doktorunu, sağlık emekçisini
performans sistemine mahkûm ettiniz, göçmen doktorlar yarattınız. On
yılda 5 bin doktor ülkemizi terk etti.
Peki, ya çocuklar ne istedi değerli
arkadaşlar sizden? Sadece mutlu olmak, oyun oynamak, iyi bir eğitim
almak. Peki, siz ne yaptınız? Okulları cemaatlere
bağladınız. 4+4+4 sistemiyle çocuklar işçi oldular.
Bakın, 13 yaşında bir çocuğumuz sosyal medyada şöyle
bir şey söyledi
İzlediniz mi? İzlemediyseniz izleyin.
Şöyle diyor: Bir test kitabı 80 lira. Sen buradan çevir bir genci, 1
tanesi mutluysa hayatından ben bir şey bilmiyorum. Siz
çocukların bile mutluluğunu çaldınız.
Vatandaş size oy verirken cumhuriyet
değerleri korunsun istedi çünkü biz bu değerleri kanla, emekle,
mücadeleyle kazanmıştık. Siz ne yaptınız? Devletin öz
varlıklarını, santralleri, şeker fabrikalarını,
Tank Palet Fabrikalarını, limanları on dokuz yıldır
özelleştirme adı altında sattınız.
Özelleştirmelerden 63 milyar dolar gelir elde ettiniz. 63 milyar dolara bu
ülkenin hem geçmişini hem de geleceğini harcadınız.
Şimdi, daha da hızlandınız, Avrupa'dan ümidi kestiniz,
sıra ülkenin varlıklarını Arap ülkelerine peşkeş
çekmeye geldi. Antalya Liman İşletmesini 2047ye kadar Katar'a
veriyorsunuz, kıyıları da bedelsiz devrediyorsunuz. Bütçede de
gündeme getirmiştim, kapatılan Etibank ile Türkiye Elektrik Kurumuna,
Elektrik Üretim İletim AŞ ve elektrik dağıtım
şirketlerine ait olan, bazıları denize sıfır mülkleri
ve tesisleri bedelsiz olarak TEİAŞ veya TEDAŞ'a devredip sonra
TEİAŞ'ı da özelleştireceksiniz. Bugün, bu konu Komisyonda
şu anda görüşülüyor arkadaşlar.
Ekonomi deneyiniz baş aşağı
gidince Erdoğan ekonomik kurtuluş savaşı ilan etti, sormak
istiyorum: Kurtuluş Savaşının siz ne olduğunu biliyor
musunuz? Bakın, bu çok önemli, böylesi önemli bir kavramı
ağzınıza alırken önünü arkasını çok iyi
düşünmeniz lazım. Bu ülkenin kanla yazılmış
varoluş mücadelesini kendi uydurduğunuz, doları olan yandaşı
zengin ettiğiniz, halkı sefil ettiğiniz bir model için
kullanamazsınız, alet edemezsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Evet, değerli arkadaşlar, vatandaş
çocuklarına ve torunlarına iyi bir gelecek bırakmak istedi, siz
ne yaptınız? Kamu-özel iş birliği projeleriyle
torunları bile borç batağına batırdınız. Dolar
arttıkça 5li çeteye verilen hazine garantili köprü, otoyol, tünel,
hastane projelerinin garanti borçları da artıyor. Bu borçlar için,
bakın, 2020 yılı için verilen hazine garantisindeki sadece kur
farkından artış 22 milyar lira, 2020den 2021e devreden hazine
garantili borç tutarı 151,3 milyar lira; 2022 bütçesine koyulan hazine
garantisi de 42,5 milyar lira ama dövizdeki artışla bu 42,5 miyar
lira 70 milyar lirayı da geçti.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ekonomi
Titanic gibi su aldıkça batıyor; bu sırada,
bağımsız olmadığı hepimizin kabulü olan Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası ise batan gemiye dolar atarak müdahaleye devam
ediyor.
Sayın Maliye Bakanından da bu arada
bazı inciler dökülüyor, Ekonomi modeli tutmazsa üzülürüm; siz bir tek
maaşınızı kaybedersiniz, ben her şeyimi kaybederim.
diyor. Sayın Bakan, asıl bu toplumun büyük bir kesiminin her
şeyi, sizin o küçümsediğiniz maaşı, işi. Ayıptır
yani diyorum, böyle bir şeyi söylemek gerçekten ayıptır,
artık çaresizlikten sağa sola savruluyorsunuz. Böyle olmasaydı,
Maliye Bakanı Bize güvenin. derken neden birdenbire bir profesör
çıkıp da ekonomik OHAL sopasını göstersin, neden birdenbire
Maliye Bakanı Nebati bir yandan iş dünyasına Hepiniz yüzer milyon
dolar bozdurun. çağırısı yapıversin? Şaka
yaptım. demiş ama her şakanın altında bir gerçeklik
payı vardır ayrıca da milletin artık şaka
kaldıracak hâli kalmadı. Peki, dolarları bozdurmazlarsa ne
olacak? Hepsini vatan haini olarak mı ilan edeceksiniz? Bilemiyorum.
Fuat Oktay, salı günü konuşmasında
Bu bütçede, milletimizin neye ihtiyacı varsa, gelecek tahayyülü neyse,
neyi gerektiriyorsa, Türkiye için en gerekli neyse o var. dedi ama gerçek öyle
değil değerli arkadaşlar; bu bütçede Adalet ve Kalkınma
Partisinin neye gereksinimi varsa o var.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuştuğum maddeyle ilgili de birkaç cümle söylemek istiyorum. Bu
madde, 2020 yılında devredilen, iptal edilen ve verilen
tamamlayıcı ödeneklerle ilgili. 2020 bütçesinde yapılan ödenek
üstü harcama 94,9 milyar lira olmuş. Kimin parası bu? Kimin
parasını kime sormadan harcıyorsunuz? Harcanan bu para elbette
milletin parası. Bu kadar yüksek bir ödenek üstü harcama için milletin
bütçe hakkı adına yıl içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisine
ek bütçe yasa teklifi getirerek ödenek ihtiyacı olan kuruluşlara ek
ödenek almanız gerekirdi ama iktidar olarak yaptığınız
kanuni düzenlemelerle bu yolu kapattınız, bütçenin
şeffaflığını da ortadan kaldırdınız,
tamamlayıcı ödenekle de bu konuyu çözmek istiyorsunuz. Tek adam
iktidarının başladığı 2018 yılından
beri uyguladığınız yanlış ekonomi ve maliye
politikaları iflas etti değerli arkadaşlar, artık neresinden
tutsak elimizde kalıyor.
Gelelim asgari ücrete. Asgari ücret 4.250 lira
açıklandı. Yüzde 50 artışla övünüp Enflasyonun çok çok
üstünde. diyorsunuz ama halkın enflasyonu yüzde 58i geçti. Alım
gücü arttı mı, bir bakalım. 2020 Ocak ayında asgari ücretle
Şimdi, Cumhurbaşkanı asgari ücretten
kurumlar vergisi ve damga vergisini kaldıracaklarını
açıkladı. Evet, doğru bir karar özünde, elbette bunu biz
destekliyoruz, aslında sürekli de ifade ediyorduk Asgari ücretin
üzerindeki vergiyi kaldırın. diye ancak burada çok ciddi bir
nezaketsizlik var değerli arkadaşlar. Türkiye Büyük Millet Meclisine
nezaketsizlik ve saygısızlık yapılmıştır
çünkü bu düzenleme Meclisten kanunla geçecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
O nedenle, Cumhurbaşkanı bu
açıklamayı yapmadan önce nezaketen Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanına ve parti gruplarına mutlaka bu bilgiyi vermeli ve
nezaketen görüşlerini almalıydı ama öyle yapmadı.
Artık bir nezaket bile gösterilmiyor Türkiye Büyük Millet Meclisine.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın
başında da dediğim gibi on dokuz yıllık bir
kitabın artık sonuna geldik. Herkesin bir kitabı vardır ama
herkesin hikâyesi yoktur. Sizin elinizde geriye, vatandaşı
yoksulluğa mahkûm ettiğiniz, sonu belli, kuru bir kitap kaldı.
Bizse hep birlikte, kahramanı bu vatan ve bu halk olan, sonu da güzel
biten hikâyelerle dolu bir kitap yazacağız. Şairin de
dediği gibi, nedensiz bir çocuk ağlaması bile çok sonraki bir
gülüşün başlangıcıdır. O başlangıca çok az
kaldı, millet artık sandık diyor, sandığı
bekliyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Trabzon Milletvekili Sayın Bahar Ayvazoğlu.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yirmi
yıldır bütçeyi bizlere teslim ederek Hükûmetimizi takdir eden,
muhalefetten de en azından bir mahcubiyet bekleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bizden niye mahcubiyet
bekliyor? İktidar olamadığımız için mahcubuz
gerçekten.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Günlerdir burada
maruz kaldığımız alt segment ifadelerin, gelişime
kapalı parti müfredatlarının muhalefetlik yetisinde
yarattığı harabiyetin ve üstüne üstlük devletin bütün
imkânlarından faydalanıp imkânsızlıklar üzerine
kurgulanmış pervasız bir üslubun vekil kimliği üzerinde ne
kadar eğreti ve yakışıksız durduğuna hep birlikte
şahitlik ettik. Aidiyetleri ve mutlak doğrular arasında bir türlü
oluşturamadıkları kesişim kümesinden mütevellit, muhakeme
kabiliyetlerindeki yetersizliği kaba saba tavırlarla örtme
telaşlarını izledik. Klasik muhalefet burada art arda söz
alıp konuşurken içimiz bayıldı; bu engin bilgi
deryasına ve izahı olmayan iletişim becerisine ne şekilde
ulaşabildiler, çıfıt çarşısına çevirdikleri bu
aziz kürsüdeki elit skalayı kendi tarihsel süreçleri içerisinde hangi
döneme oturtabildiler diye merak ettik. Kusura bakmayın ama eskici
dükkânlarının yeniden görücüye çıkmış hayaletleri
gibisiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Daha fazla toplumsal adalet, daha çok özgürlük, daha
fazla eşitlik talebini hem bireysel hem de toplumsal düzeyde savunan ve
hayata geçiren AK PARTİnin sömürdüğünüz tüm bu argümanları
tüketişine öfkelisiniz. Siz aslında, sizin gibi düşünmeyen,
sizin gibi yaşamayan ve hep hükmetmeyi, had bildirmeyi hak gördüğünüz
insanlarla eşitlenmeyi hazmedemiyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok artık!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Hâlâ bu milletin
sağduyusunu, bilgisini, görgüsünü, öngörüsünü küçümsüyor, AK PARTİye
duydukları güveni cehaletle eşleştiriyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok öyle bir şey, iftira!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Yoksa Meclis
kürsüsünden yaptığınız bu basit, bu yoz, siyaset
literatüründen uzak
CAVİT ARI (Antalya) Çok saygısızca
bir konuşma, size yakışmıyor.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla)
demokratik ve
katılımcı değerlerle örtüşmeyen replikler başka
nasıl izah edilebilir ki? Bu halk, bu dilden anlar. demek istiyorsunuz.
CAVİT ARI (Antalya) Sen eşini müdür yap,
onunla meşgul ol sen!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) İşte bu
yüzden, ne sosyal demokrat olabiliyorsunuz
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Saygısız!
CAVİT ARI (Antalya) Eşini müdür
yaptır, müdür!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla)
ne milliyetçi, ne
ulusalcı ne laik ne antifaşist ne de antikomünist. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Biraz saygılı
olun! Ne kadar ayıp ya!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Ruh hâliniz
karmakarışık olabilir ama kusura bakmayın, bu Meclis,
bilinçaltınıza işlenmiş galiz bir küfrün Genel Başkan
düzeyinde vücut bulmasını
CAVİT ARI (Antalya) Yakışıyor
mu yani? Ne kadar ayıp, saygısız!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla)
Gurup Başkan
Vekili düzeyinde kerih bir lügatı, vekil düzeyinde son derece
rahatsızlık veren beden dilinizi, sahip
olamadığınız elinizi, kolunuzu, oturma şeklinizi hak
etmiyor. Belki bu çatı altında, ağzından kadın
hakları başlığını düşürmedikleri hâlde tüm
bunlara kayıtsız kalmayı seçerek kendi kimlik
sorgulamasında sınıfta kalmış vekiller olabilir ama
bir destur, bir edep, azıcık demokrasi, azıcık saygı
sizin için çok mu zor? Geçmişinizde tüm şeytani düşlerinize
kılıf yaptığınız kamusal alanlarınız,
süper güç saydığınız bir temsiliyetin
karşısında eğilip bükülerek iliklenen bir ceketin
düğmeleri kadar değersiz; anlayın artık. Siz kendinizi bu
ülkenin en bilgili, en ulu, en mühim ve en üstün siyasi ırkı olarak
tanımlayabilirsiniz ama üzgünüm, gerçekler bambaşka. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Çünkü bu millet sizi çok acı
hatıralarla hatırlıyor.
CAVİT ARI (Antalya) Biraz saygılı
ol!
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Bir şey
soracağım, kaç para bu bütçe? Genel bütçenin toplam rakamı ne
kadar, bir söyler misiniz?
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Çünkü
geçmişiniz o kadar karanlık, o kadar zulüm ve acı dolu ki.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Genel bütçe
toplamının ne kadar bir söylesene.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla)
Çıkmış, helalleşmeden bahsediyorsunuz; siz önce, Gazi
Mustafa Kemalin kurduğu bu partide siyaset yaparken 80 yıldır
gıkınızı çıkarmadığınız emperyalist
dayatmalar için, burjuvaziseverliği bağımsızlığa
değişmiş o gıcır gıcır
sınıflarınız için, sol anlayışı Meclis
düzeninde hemen sol tarafınızdakilerle oturup kalkıp maskaraya
çevirdiğiniz için, partinizin içine nüfuz etmiş, edebilmiş her
türlü musibet için, tezkereye hayır diyerek öyle havalı bir biçimde
havaya kaldırdığınız o yumruğu kusursuz bir
teslimiyetle aşağıya indirdiğiniz için,
bağımsızlık refleksini yitirmiş ruh hâliyle ölüsüne
şehit, şehidine ölü diyenlerin
(CHP sıralarından
gürültüler)
BURAK ERBAY (Muğla) Millet aç, aç; onu
anlatın bir kere de ya! Millet açlıktan ölmüş
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Kelle diyen kim?
Kelle diyen kim?
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla)
kan
kardeşliğini bu millete reva gören patolojik ve anlaşılmaz
siyasi dehanız için, başta size oy veren vatansever seçmenlerinizden,
sonra da içinizde kalmışsa eğer değerlerine bağlı
kadrolarınızdan helallik isteyin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Bırak bu
işleri!
CAVİT ARI (Antalya) Ne kadar saygısızca!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Kendi
tebaanızda bu helallik iletişimine erişebilirseniz eğer,
yirmi yıldır artan bir ivmeyle bu aziz milletin evet mührüne mazhar
olmuş Recep Tayyip Erdoğanı değil, istikrarlı bir
biçimde üst üste yaşadığı yenilgilere rağmen hâlâ toz
konduramadığınız, ufacık da olsa
eleştiremediğiniz Genel Başkanınızı
(CHP
sıralarından gürültüler)
CAVİT ARI (Antalya) Sen kendi Genel
Başkanına bak! Saygısız!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla)
yenilgileri bir
yana, mütemadiyen yaptığı gaflar ve kırdığı
potlar için beceriksizlik, başarısızlık ve yetersizlik
üzerinden kritik edebilme cesaretine de belki sahip olabilirsiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) En son kişisin Genel
Başkanımıza laf atacak olan! Sen kim oluyorsun!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Bunca hezimete
rağmen hâlâ Genel Başkanınıza sesinizi
çıkaramadığınıza göre, biat kültürünüzü
aşamıyor ya da kim bilir, bilinçli ve kasıtlı olarak
kendisini itibarsızlaştırıyor da olabilirsiniz ama
eğer dilerseniz bizler, sizlere istişare mekanizmasını da
parti içi demokrasiyi de siyasi murakabeyi de severek izah edecek
kadrolarımızla yardımcı olabiliriz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
CAVİT ARI (Antalya) Sen kendine bak, kendine!
Kocanı terfi ettirmekle meşgul ol! Kocanı nereye müdür
yapacaksın, onunla meşgul ol! Çok ayıp!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Böylelikle, hep
birlikte yaşadığımız bu güzel ülkenin, sanayide,
savunmada, teknolojide, eğitimde, üretimde, yatırımda, hülasa,
bize ait olanla bize kazandırmayı hedefleyen tüm icraatlarında
birlikte sevinebiliriz, birlikte gururlanabiliriz; inanın zor değil
bu sizin için.
CAVİT ARI (Antalya) Kocanı müdür yap,
müdür!
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Hiçbir şey zor
değil ama seninle zor!
CAVİT ARI (Antalya) Genel Başkana en son
dil uzatacak olan o! Ne haddine!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Yontma Taş
Devrinden bugüne değişmeyen kölecilik kültürü enstrümanı olan
her türlü manipülasyon döneminde, devletinizin yanında dimdik
durmayı, bunu partilerüstü görebilmeyi başarır; geçmişteki
her türlü kara ajanda savaşıyla baş etmiş, hepsinin
üstesinden gelmiş AK PARTİnin ekonomik suikastların da
üstesinden gelebilme kapasitesinin yanında durabilirseniz eğer, bunu
muhalefet literatürünüze bir onur nişanesi olarak not düşebilirsiniz.
Yani siz, muhalefetin tek amacının karalamak, yok saymak, yalan
söylemek, iftira atmak, çarpıtmak olmadığını; bu
fraksiyonla değil bu vatana, kendinize bile hayrınızın
olamayacağını idrak edebilir, böylelikle bunalımlı yıllarınıza
da bir son verebilirsiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BURAK ERBAY (Muğla) Ekmek eve nasıl
girecek, onu anlatın.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Temennimiz odur ki
bu ülkeye kaliteli ve klas bir muhalefet kültürünü getirerek
iktidarımıza da ivme olabilirsiniz.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Siz kaliteli
muhalefet yaparsınız artık!
BURAK ERBAY (Muğla) Millet aç, aç; ekmek yok,
ekmek.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Bunca
yanlışınıza rağmen sizi hâlâ tolere eden aziz
milletimiz bence bunu fazlasıyla hak etmekte.
Ben bu vesileyle, gelir ve damga vergisi
düzenlemesiyle işvereni, belirlenen rakamla da çalışanı
ziyadesiyle memnun eden yeni asgari ücretin hayırlı ve bereketli
olmasını diliyor, asgari ücret açıklandığı
saatlerde başınızı tekrar öne eğen Sayın
Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip
Erdoğana gönülden teşekkür ve minnetlerimi iletiyor, aziz
milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURAK ERBAY (Muğla) 235 dolar. 235 dolar kime
yetecek?
CAVİT ARI (Antalya) Sizin
başınızı eğdi sizin, sizin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gruplar
adına söz talepleri karşılanmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sayın hatip Bahar Ayvazoğlu yapmış olduğu
konuşmasında; kaldı ki bütçe değerlendirmelerinde bütçe
dışında bir sataşma olduğunda kendi Grup Başkan
Vekilleri hemen ayağa kalkıp işte Şahsiyatla
uğraşıyorlar, sataşıyorlar, onu diyorlar, bunu
diyorlar. derken baştan sona, dokuz dakika otuz beş saniye
Cumhuriyet Halk Partisine, partinin gruptaki tüm milletvekillerine, Genel
Başkanına, kurumsal kimliğine ve herkesin ayrı ayrı
şahsiyetine
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Oturmayı
bilmiyorsunuz. dedi, bu ne ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
en ağır şekilde
sataştı; siz de takip ettiniz.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Aynen öyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cumhuriyet Halk Partisi Grubundaki
her bir arkadaşım, ayrı ayrı şahısları
adına ve en sonunda ben grubumuz adına cevap hakkını
kullanmak isterim efendim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
ismini vermedi.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Siyasi bir analiz
yaptım Sayın Başkan, sataşmadım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Meral Danış
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayrı ayrı istiyoruz;
ayrı ayrı.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, böyle bir usul yok ama. Tamam, eyvallah da böyle bir usul de yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz kimseye Hepiniz
şusunuz, busunuz
demedik. Bu kadar korkunç
SALİH CORA (Trabzon) Kaç defa dediniz ya!
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Allah Allah ya!
Yapmayın Allah aşkına ya! Bu sıralarda bu kulaklar neler
duydu Sayın Özel.
BAŞKAN Sayın Meral Danış
Beştaşı dinliyorum. Çok rica ediyorum.
Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Sayın Özel söyledi; hatip baştan sona
başta muhalefet diyerek parti ismi zikretmedi, muhalefetin
tamamını hedef aldı. Sonrasında zaten bizim adımızı
bile söylemeye gerek duymadan Sol tarafta oturan partiyle maskaraya mı
döndünüz. mü; böyle garip garip, saçma sapan
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Aynen öyle
söyledim.
SALİH CORA (Trabzon) İYİ Partide
olabilir bu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepiniz maskaraya döndünüz.
dedi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sol
taraftaki parti siz misiniz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Maskaraya döndünüz. şeklinde sadece bana değil, bütün grubumuza
sataşmıştır; biz de söz istiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
eğer uygun görürseniz ilk söz hakkı şahsı adına
Sayın Gülizar Biçer Karaca...
EROL KAVUNCU (Çorum) Ya, böyle bir usul var
mı?
SALİH CORA (Trabzon) Böyle bir usul var
mı?
BAŞKAN Evet, böyle bir usul var. Talep eden
her milletvekiline sataşmadan iki dakika söz vereceğim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Evet, burada
hepimizin söz hakkı var.
EROL KAVUNCU (Çorum) Üç yıldır
buradayım, ilk defa yapılıyor, ilk defa.
BAŞKAN Evet, böyle bir usul var.
Buyurun Sayın Gülizar Hanım. (CHP
sıralarından alkışlar; AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
MEHMET BÜLEN KARATAŞ (İstanbul)
Sayın Başkan
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Ayıp denilen
bir şey var. Nasıl yönetiyorsunuz?
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
17.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer
Karacanın, Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve CHP Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, az önce bu kürsüde,
bir kadın milletvekilinin Parlamentoda milleti temsil eden
milletvekillerine, en ağır, en yakışıksız,
üstelik nezaketten ve millet iradesine olan
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Az önce
MHPlilere vermediğiniz şeyi, şimdi CHPye kullanıyorsun;
bu nasıl bir şey ya! Az önce MHPli milletvekili istediğinde
vermedin.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Gerçekten
inanılmaz, hakaret içerikli sözlerini dinlediniz.
Cehalet dedi, cehalet, milletin vekiline
cehalet dedi. Azıcık demokrasi dedi. Şunu açıkça
söyleyeyim: Demokrasiyi Adalet ve Kalkınma Partisinden öğrenecek
değiliz. (CHP sıralarından alkışlar)
ARZU AYDIN (Bolu) Saygılı olun,
düşünceye saygılı olun.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
Şeytani düşünce dedi, asıl o şeytani düşüncelerin
kimlerde olduğunu az önce bu kürsüdeki hatibin ağzından hep
birlikte öğrendik. (CHP sıralarından alkışlar)
Eğilip bükülerek iliklenen ceket
Çok
şükür, öyle bir Genel Başkanımız var ki Cumhuriyet Halk
Partisi içerisinde hiçbir milletvekili Genel Başkanın
karşısında, hiç kimsenin karşısında eğilip
bükülmez, bu, Cumhuriyet Halk Partili hiçbir milletvekilinin tavrı
değildir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Allah
Allah!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Ama
burada konuşan bütün Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin
kimlerin karşısında eğilip büküldüğüne, millete
küfredenlerin, milletin canına okuyanların karşısında
neler yaptığına hepimiz tanığız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Helalleşme
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Sataşmadan biz de söz istiyoruz.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Evet,
kusursuz teslimiyet
Cumhuriyet Halk Partisinde düşünce özgürlüğü
vardır, herkes
Kusursuz teslimiyet sizdedir, teslimiyetin dik âlâsı
sizlersiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ARZU AYDIN (Bolu) Ne alakası var! Hadi
oradan, hadi!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Hiç
sataşmayın.
İstanbul Sözleşmesini neden yürürlükten
kaldırdığınızı az önceki hatibin sözlerinde
gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum
Sayın Karaca.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
Şiddetin, üstelik Parlamentoda insan haklarına
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
seviyesizce saldıran bir zihniyetin burada az önce silüetini gördük
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Köksal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
MEMET BÜLENT KARATAŞ (İstanbul)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Az önce
MHPye yaptığınız haksızlığı CHPye
gösteremiyorsunuz. Bu, adalet değil, adalet değil!
CEMAL ÇETİN (İstanbul) Bir daha verin,
bir daha verin! Tarafsız değilsin Sayın Başkan,
taraflısın!
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, bu nasıl bir şey ya!
18.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 3üncü Genel
Başkanımız olan Sayın Bülent Ecevite söz söylemeye
kimsenin haddi de yoktur, hakkı da yoktur. O Ecevit, Amerikan
emperyalizmine boyun eğmeyen Ecevittir. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Bağırmadan konuş!
BURCU KÖKSAL (Devamla) O Ecevit, Afyonkarahisarda
Kimse bizim ne ekeceğimize karar veremez. deyip haşhaşın
ekilmesini sağlayan Ecevittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
ARZU AYDIN (Bolu) Bağır,
bağır! Biraz daha bağır!
BURCU KÖKSAL (Devamla) O Ecevit, Biz
milliyetçiliği sokak duvarlarına değil, Kıbrısın
topraklarına, Egenin deniz yataklarına; biz milliyetçiliği
Afyonun haşhaş tarlalarına yazmışız. diyen
Ecevittir. Hadi oradan, hadi oradan! Haddinizi bilin! (AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler) Sarayın yazdığı bir
milletvekili, sarayın seçtiği bir milletvekili burada halkın
seçilmiş milletvekillerine meydan okuyamaz.
ARZU AYDIN (Bolu) Bizi millet seçti, millet!
Haddini bil!
BURCU KÖKSAL (Devamla) Her zaman söylüyorum,
sizden korkan sizin gibi olsun. Hadi oradan!
ARZU AYDIN (Bolu) Bizi millet seçti. Seni kim
seçti?
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum, Grup Başkan Vekillerini arkaya çağırıyorum.
Kapanma Saati:21.39
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.58
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Bayram Özçelik (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 38inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, hatiplerin bir milletvekilini veya bir grubu rencide,
tahrik ve tahkir edici sözlerden uzak durması gerektiğine, kendisini
İç Tüzükün 67nci maddesini uygulamak zorunda bırakacak
davranışlardan ve sözlerden kaçınılmasını rica
ettiğine ve İç Tüzükün 69uncu maddesine istinaden
Başkanın açıklama ve cevaplar için aynı oturum içinde olmak
üzere söz verme zamanını takdir etmesi nedeniyle önceki oturumdaki
olaylara ilişkin başka bir milletvekiline söz vermeyeceğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hepinizin
bildiği gibi bütçenin 11inci günündeyiz. Bütün milletvekili
arkadaşlarım, Grup Başkan Vekillerim, yürütmenin temsilcileri
gerçekten yoğun bir mesai harcadık ve hepimiz yorulduk. Bu nedenle,
kürsüye çıkan konuşmacı arkadaşlarımın,
milletvekillerimin bir başka milletvekili arkadaşımı veya
bir grubu rencide edici sözlerden uzak durması gerektiğini
düşünüyorum; bir başka grubu tahrik edici, tahkir edici sözlerden
uzak durması gerektiğini düşünüyor ve İç Tüzükün 67nci
maddesini size hatırlatmak istiyorum. Genel Kurulda kaba ve
yaralayıcı sözler söyleyen kimseyi Başkan derhal, temiz bir
dille konuşmaya, buna rağmen temiz bir dil kullanmamakta ısrar
ederse kürsüden ayrılmaya davet eder. Başkan, gerekli görürse, o
kimseyi o birleşimde salondan çıkartabilir. diyor İç Tüzük. Ben
bunu çok doğru bulan bir arkadaşınız değilim yani bu
tür kuralları, İç Tüzükü, bu şekilde, milletin temsilcisi olan
milletvekillerinin üzerinde uygulamayı çok seven bir arkadaşınız
değilim çünkü yıllarca o sıralarda birlikte oturduk. Bu nedenle
de beni İç Tüzükün bu ilgili maddesini kullandıracak
davranışlardan ve sözlerden lütfen kaçınalım diyorum.
Ayrıca, yine, İç Tüzükün 69uncu
maddesine göre Şahsına sataşılan veya ileri sürmüş
olduğu görüşten farklı bir görüş kendisine atfolunan
komisyon, siyasi parti grubu veya milletvekilleri, açıklama yapabilir ve
cevap verebilir. Açıklama ve cevaplar için Başkan, aynı oturum
içinde olmak üzere söz verme zamanını takdir eder. diyor. Oturumu
kapattık, yeni bir oturumda beraberiz, birlikteyiz. O nedenle de bir
başka arkadaşa, yaşadığımız olaydan
dolayı söz vermeyeceğim ve kaldığımız yerden
görüşmelere devam edeceğiz. Bundan sonra da daha dikkatli olmayı
tekrar rica ediyorum sizlerden.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Evet, gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştı.
Şimdi şahıslar adına
konuşmalara geçiyoruz.
İlk söz Balıkesir Milletvekili Belgin
Uygura ait.
Buyurun Sayın Uygur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BELGİN UYGUR (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu, aziz milletimizi ve
Balıkesirli hemşehrilerimi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, Hazreti
Mevlânayı vuslatının 748inci yıl dönümünde rahmetle ve
minnetle yâd ediyorum. Ümitsizliğin ardında nice ümitler var,
karanlığın ardında nice güneşler var. der Hazreti
Mevlâna. İşte, biz, umudun ve cesaretin sembollerinden olan Hazreti
Mevlânanın bu mirasından aldığımız sabırla
ve mücadele azmiyle, milletimizden aldığımız güçle
çıktık yola. Milletimizin desteğiyle çıkmış
olduğumuz hizmet yolunda, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde, vesayetçilerin, darbecilerin ve terör
örgütlerinin bütün tuzaklarına rağmen son on dokuz yılda
cumhuriyet tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini gerçekleştirdik.
İmkânsızlıkların, baskıların, zulümlerin
Türkiyesinden Halka hizmet Hakk'a hizmettir. anlayışıyla, eser
ve hizmet siyaseti şiarıyla, yenilikçi ve reformcu bakış
açısıyla eğitimden sağlığa, ulaşımdan
enerjiye, savunma sanayisinden sosyal politikalara, demokratik hak ve
özgürlüklerden üretim ve istihdama kadar her alanda devrim niteliğinde
icraatlar gerçekleştirdik. Bölgenin ve dünyanın en güçlü ülkelerinden
biri hâline geldik. Son on dokuz yılda ülkemizin imar ve
inşasında büyük yol katettiğimiz gibi, kişisel hak ve
özgürlüklerin korunmasında ve etkin kullanılmasında da büyük
aşamalar kaydettik. Bu kapsamdaki reformlarımızın
devamı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından
açıklanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi doğrultusunda temel
hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, yargı
bağımsızlığının ve
tarafsızlığının geliştirilmesi ve insan
odaklı adalet anlayışı doğrultusunda 5 yargı
paketini hayata geçirdik. Yine, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından
Özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik Türkiye vizyonuyla
açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı doğrultusunda, hak
ve özgürlüklerin güçlendirilmesi ve geliştirilmesi noktasında da
çalışmalarımıza tüm hızıyla devam ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; toplumun yarısını kadınlar
oluşturmaktadır. Güçlü kadın, güçlü toplum ve güçlü Türkiye
anlayışıyla kadınların güçlenmesinin önündeki engeller
AK PARTİ döneminde bir bir kaldırılmış, hak ve
özgürlükler başta olmak üzere, siyaset, eğitim, ekonomi,
sağlık, tarım ve istihdam gibi birçok alanda devrim
niteliğinde politikalar üretilmiş, destekler
sağlanmıştır. Bizler, kadınların gücünün
farkındayız; kadınların desteklendikçe daha da
güçlenecekleri ve yeni başarı hikâyeleri yazacakları bilinciyle,
bakanlıklarımız eliyle kadın girişimcilerimize hibe ve
destekler veriyoruz; kadınlarımızın ekonomiye, iş
gücüne ve istihdama katkılarını artırmak için
çalışıyoruz. Ayrıca, Kadınlar siyasetin nesnesi
değil, öznesidir. anlayışımızdan hareketle karar alma
mekanizmalarında kadın sayısını artırdık.
Kadınların hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan
seçilme hakkını tam anlamıyla kullanabilmelerinin önündeki bütün
engelleri kaldırdık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu bütçe, milletin bütçesidir, millete hizmetin bütçesidir.
Milletimizden aldığımız güçle, yerli ve millî politikalarımızla
milletimize hizmet etmeye, ülkemize yeni eserler kazandırmaya devam
edeceğiz. Tüm dünyanın coronavirüs salgınının ve
doğal afetlerin yıkıcı etkileriyle karşılaştığı
bu dönemde, biz, hem bunlarla başarılı bir şekilde mücadele
ettik hem de yatırım, üretim ve ihracatı hızlandırarak
büyümeye devam ettik, bundan sonra da yatırım, istihdam, üretim ve
ihracat odaklı büyüme hedefimizle yolumuza güçlü bir şekilde devam
edeceğiz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde, içte ve dışta hiçbir
saldırıya boyun eğmeden, ekonomide de Dünya 5ten büyüktür.
diyerek Daha adil bir dünya mümkün. diyerek, azim, cesaret ve
kararlılıkla büyük ve güçlü Türkiye yolunda 2023 hedeflerimize
doğru yürümeye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BELGİN UYGUR (Devamla) 2022 yılı
bütçesinin milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor,
Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şahıslar adına ikinci
konuşmacı Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Mehmet Taytak.
Buyurun Sayın Taytak. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün açıklanan asgari ücret hepimizi memnun
etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımıza, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza ve Hazine ve Maliye
Bakanımıza çok teşekkür ediyorum, Allah kendilerinden razı
olsun.
Birinci Dünya Savaşı'ndan ağır
yara alarak çıkan Türk milleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisini açarak
kazandığı Kurtuluş Savaşı ve ardından
kurduğu yeni cumhuriyetle, egemenliğimizin kayıtsız
şartsız Türk milletinin iradesinde olduğunu yüz yıl önce
dünyaya ilan etmiştir. 15 Temmuzda bir kez daha saldırıya
uğrayan ve yeniden Gazi unvanı alan bu kutlu çatı
altında, Gazi Meclisi yetenek yarışmalarına, gündüz
kuşağı programlarına, yalan rüzgârlarına çevirmeye
çalışan kirli siyaset diline, toplumu kaosa sürüklemeye
çalışan nifak tohumlarına ve yıkıcı muhalefet
anlayışına rağmen, hem Büyük Taarruz'un 100üncü
yılına hem de cumhuriyetimizin 100üncü yılına adım
adım yaklaştığımız bugünlerde, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak ve Cumhur İttifakı olarak yapıcı siyaset
anlayışımızla, Türk milletinin refahı, huzuru
güvenliği ve en önemlisi devletimizin bekası için
çalışmalar yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.
Afyonkarahisarımıza yapılan yatırımlar,
gerçekleşecek projeler, verilen destekler ve teşvikler, şehrimizi
Anadolunun ortasında parlayan bir yıldız hâline
getirmiştir. Kurtuluşun şehri, cumhuriyetin
kazanıldığı topraklar, Anadolunun kilidi Afyonkarahisar,
Allahın izniyle 2023 seçimlerinde de hayra anahtar, şerre kilit
olacaktır. (MHP sıralarından alkışlar)
Valimiz Sayın Gökmen Çiçek Beyefendinin
himayelerinde kurulan ve geçtiğimiz günlerde TİSKin düzenlediği
İşimizin Yarını adlı yarışmada 1inci olan
Kadın Kültür Evleri Projemiz tüm ülkemize örnek bir çalışma
olmuştur. İlçelerimize yapılması planlanan gençlik
merkezleriyle, spor tesisleriyle ve Afyonkarahisar futbol kamp merkezi gibi
yatırımlarla ilimiz sporun cazibe merkezi hâline gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, termal turizmde,
seralarda, elektrik ve konut ısınmasında kullanılan suyun
metreküp fiyatında düzenlemeler getirerek
yatırımcılarımıza, işletmelerimize ve
belediyelerimize büyük avantaj sağladık. Afyonkarahisarda bütün
ilçelerimizin yararlanacağı şekilde KOSGEB temsilciliklerinin
açılması ilimize yüzlerce yeni KOBİ
kazandırmıştır. Afyonkarahisarın en önemli
üretimlerinden biri olan sucuk sektöründe üretim yapan firmaların
problemlerine ve taleplerine yasal çözümler getirdik. Genel
Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin
talimatlarıyla, ilimizle birlikte 81 ilde gerçekleştirdiğimiz
Adım Adım 2023, İl İl Anadolu programlarımız
kapsamında sivil toplum kuruluşlarını, çiftçilerimizi,
esnafımızı, sanayicimizi, kısacası, toplumun her
kesiminden vatandaşlarımızı dinledik. Pandemi döneminde
sıkıntı yaşayan küçük esnaflarımızın can
suyu kredileriyle, sıfır faiz, iki yıl ödemesiz, beş
yıl vadeyle 50 bin TL kredi ve BAĞ-KUR prim borçlarıyla ilgili
düzenleme talepleri vardır; Kredi Garanti Fonu kapsamında verilen
kredilerden yararlanmak istemektedirler. Çiftçilerimiz, Tarım Kredi
Kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına olan borçları için uzun vadede
yapılandırma istemektedirler, bizler de bu talepleri ilgili
bakanlarımıza ilettik.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak ülkemizin büyümesini, gelişmesini, milletimizin huzurunu,
devletimizin bütünlüğünü önemsiyoruz. Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendinin ifade ettiği gibi
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiyenin önüne aydınlık ufuklar
açarak ülkemizi ve milletimizi güvenli bir geleceğe taşımaya
kararlıdır. (MHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET TAYTAK (Devamla) Bu duygu ve
düşüncelerle 2022 yılı bütçesinin devletimize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Demek ki kavga etmeden de konuşabiliyormuşuz,
değil mi Başkan?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Başka
Afyonlulara da bu örnek olsun, hep Afyonu eleştirenlere.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şahıslar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap
işlemine geçeceğiz.
Yalnız, bir şey hatırlatmak
istiyorum: 5, 6 ve 7nci maddelerin soru-cevap işlemlerini 7nci maddenin
sonunda yapacağız. 5inci maddeye
başladığımızda sisteme giren arkadaşlar, soru
talep eden arkadaşlar sisteme girebilirler ve 7nci maddenin sonunda da
soru-cevap işlemini yapacağız.
Şimdi 4üncü maddeyle ilgili soru-cevap
işlemine başlıyoruz.
Sayın Durmuşoğlu
.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türk Silahlı Kuvvetleri ile Millî
İstihbarat Teşkilatının koordineli çalışması
sonucu Irak'ın kuzeyindeki Haftanin bölgesinde 1, Suriye'nin kuzeyindeki
Barış Pınarı bölgesinde 2 olmak üzere toplam 3 terörist
etkisiz hâle getirildi. SİHA'larımız tarafından düzenlenen
bu operasyonlar yerli ve millî sanayideki başarımızın bir
kanıtıdır. PKK/YPGnin Irak'ta ve Suriye'de saklanan
elebaşıları ve teröristlerin tamamını etkisiz hâle
getirene kadar operasyonlarımız sürecektir. Mehmetçikin nefesi
teröristlerin ensesindedir. Pençe Harekâtı'yla Girilemez. denilen
yerlere girilip bölgede uzun yıllardır teröristler tarafından
kullanılan barınak, sığınak, depo ve sözde karargâhlar
kontrol altına alınacaktır.
Bu ülkeye ihanet eden, kurşun sıkan,
herhangi bir insanımıza zarar veren, hele hele
vatanımızın bütünlüğüne, milletimizin birliğine,
devletimizin bekasına tehdit oluşturan herkesi aynı
akıbetin beklediğini hatırlatıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güler
.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Teşekkürler
Başkanım.
Türk İslam süsleme sanatlarından hüsnühat
sanatı UNESCO tarafından insanlığın ortak mirası
olarak ilan edildi. Böylece, Türkiye'nin Somut Olmayan Kültürel Miras
Listesi'ne kaydettirdiği unsur sayısı 21e yükselmiş oldu.
Türkiye, bugüne kadar Meddahlık Geleneği, Mevlevi Sema Töreni,
Âşıklık Geleneği, Nevruz, Karagöz, Geleneksel Sohbet
Toplantıları, Kırkpınar Yağlı Güreş
Festivali, Alevi-Bektaşi Ritüeli, Semah, Tören Keşkeği
Geleneği, Mesir Macunu Festivali, Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneği,
Ebru, Geleneksel Çini Ustalığı, İnce Ekmek Yapma ve
Paylaşma Kültürü, Bahar Kutlaması, Islık Dili, Dede Korkut
Mirası, Halk Masalları, Geleneksel Türk Okçuluğu, Geleneksel
Zekâ ve Strateji Oyunu Mangala, Minyatür Sanatı unsurlarını
Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine kaydettirdi. Şimdi, sırada
çay kültürü, geleneksel Ahlat taş işçiliği, Nasrettin Hoca
fıkralarını anlatma geleneği ile ipek böcekçiliği ve
dokuma için ipeğin geleneksel üretimi var. Bu dosyalar da 2022
yılı döngüsünde UNESCO tarafından değerlendirilmeye
alınacaktır inşallah. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Sağlıkta reform: Son iki yılda 15 bin 239 yatak kapasiteli 10
adet şehir hastanemizi hizmete sunduk. Son on sekiz yılda yatak
kapasitemizi 183 binden 394 bine çıkardık. 2002de 378 bin olan
sağlık çalışan sayısını bugün 1 milyon 101
binin üzerine çıkardık. 58 MR sayımızı 910 adede, 323
olan tomografi sayımızı 1.213 adede, 4.891 olan diyaliz cihaz
sayımızı 18 bine yükselttik. 112 acil sağlık istasyon
merkezimizi 481 adetten 3 bin adede, 618 olan ambulans sayımızı
5.437ye yükselttik. Amasyamızda yapılacak 600 yataklı
şehir hastanemizin Orman Bölge Müdürlüğüne ait arsasının
Sağlık Bakanlığına devri
tamamlanmıştır, proje çalışmalarına
başlanılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun
asgari ücretliyi uydurulmuş TÜİK verilerine ezdirmemek için, gerçek
enflasyonu ortaya çıkarmak için TÜİKe gitmesi ve milyonlarca
emekçinin hakkını koruma kararlılığı, bugün
açıklanan asgari ücretin bir sebebidir.
Sayın Bakan kendisine teşekkürlerin
geldiğini söylüyor ama bir teşekkür söz konusuysa daha önce emekli
ikramiyesinde olduğu gibi, taşerona kadroda olduğu gibi,
emekçiler Genel Başkanımıza teşekkür ederler ama bu
enflasyon, bu zam yağmuru olduğu sürece teşekkür edilecek pek
bir şey yok. Eğer, tutturur da enflasyonu indirir, dövizi
durdurursanız, o zaman teşekkürü hak edersiniz Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanımıza sorum: Türkiye
Tarım Kredi Kooperatifleri, üreticinin finansmana erişimini
hızlandırmak amacıyla yeni kredi ürünleri geliştirme
çabalarını aralıksız sürdürmektedir. Ancak toprağımızı
bereketlendiren çiftçilerimizin taleplerini göz önünde bulundurarak çözüm
yolları üretmemiz oldukça elzem. Çiftçilerimiz, torba gübre ve azotlu
gübre için kooperatiften kredi miktarlarının
artırılmasını talep etmektedir. Bu hususta bir
çalışmanız var mı?
Karayolları Genel Müdürlüğü ve
bağlı bölge müdürlüklerinde çalışan işçilerimize,
aynı işi yaptığı hâlde farklı ücretlendirmelerde
bulunulmaktadır. Karayolları personellerimize 3 farklı skalada
ödeme yapılıyor olması mağduriyetlere sebebiyet
olmaktadır. Ücretlendirme farklılığına maruz kalan
personellerin hak ve motivasyon kaybını ortadan kaldırmak için
bu hususta bir düzenleme yapılacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN- Sayın Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, göreve başladığınız
günden itibaren şeffaflık, öngörülebilirlik, iletişim ve güven
unsurlarına çok önem verdiğinizi belirtiyorsunuz sık sık,
bizim de özellikle en çok vurguladığımız alanlar bunlar.
Özellikle de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte
en çok tahrif olan alanlar da tam da bunlar ve her gün, daha bu gece de bir
Cumhurbaşkanlığı kararıyla başlıyoruz güne
ve tüm bunların ekonomiye yansımasını da
yaşıyoruz aslında. Siz, bu yapısal sorunları
nasıl aşacaksınız? Liyakat konusu, bağımsız
özerk kurumlara müdahale, bu konularda gerçekten ciddi bir yapısal sorun
var. Siz kişisel görüşlerinizi ortaya koydunuz ama bu yapısal
sorunları aşabilecek misiniz?
Asgari ücret açıklandı bugün ve bütçeye
ciddi bir yük getirecek. Siz bütçe görüşmelerinden Bakanlığa
gidene kadar bütçenin geleceği durum ne olacak? Siz ne
düşünüyorsunuz, bunu nasıl tutturacaksınız diyorum genel
tabirle Sayın Bakan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Vergi politikalarımızla çok kazanandan çok, az
kazanandan az vergi almak, vergi tabanını genişletmek ve vergi
adaletini güçlendirmek amacıyla çok önemli düzenlemeler yaptık. Bu
kapsamda, yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranını 2021 yılı
için yüzde 25e, 2022 yılı için yüzde 23e yükselttik, gelir vergisi
tarifesine 2020 yılında verilen beyanlardan itibaren yüzde 40
oranında yeni bir dilim ilave ettik. Eğitimde, sağlıkta,
giyim ve gıdada önemli KDV oranı indirimleri yaptık. Basit
usulde vergilendirilen yaklaşık 835 bin esnafımızın
kazançlarını 2022 yılından itibaren gelir vergisinden
istisna ettik. Yeni iş kuran gençlerimize gelir vergisinde 75 bin lira
kazanç istisnası sağladık. Asgari ücreti gelir vergisinden ve
damga vergisinden istisna ediyoruz. Bahsettiğim örneklerden de
görüldüğü üzere, vergi sistemimizi belli bir kesimin lehine değil
toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarına göre planlıyor ve
uyguluyoruz.
İşsizlik, bu Hükûmet döneminde tarihin
görmediği noktaya geldi. diye bir soru gelmişti bir sayın
milletvekilimizden. TÜİKin 2021 yılı Ekim ayı mevsim
etkilerinden arındırılmış verilere göre, işsizlik
oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 2,1 puanlık
azalışla yüzde 10,7 seviyesine gerilemiştir. İşsiz sayısında
ise 384 bin kişilik azalış gerçekleşmiştir.
İşsizlik verilerinin iş gücüne katılma ve istihdam
verilerinden ayrı değerlendirilmemesi gerekir. İstihdam
oranı ve iş gücüne katılma oranında bu yıl önemli
kazanımlar elde edilmiş ve pandemi dönemindeki kayıplar telafi
edilmiştir. 2002 yılında 23,8 milyon olan iş gücümüz, yüzde
29,8 artarak 2020 yılında 30,9 milyon kişiye
ulaşmıştır ve 2021 yılı Ekim ayında ise bu
rakam 33,8 milyon olmuştur. 2002de 21,4 milyon olan istihdamdakilerin
sayısı yüzde 25,2 oranında artış göstererek 2020
yılında 26,8 milyon olmuştur, 2021 yılı Ekim
ayında ise bu rakam 30,2 milyona ulaşmıştır.
Ortaöğretimde meslek lisesi sayıları
artırılmalıdır, eğitim programları
çeşitlendirilmelidir. diye bir sorumuz daha vardı sayın
vekillerimizden. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı
mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında 3 farklı program türü
uygulanmaktadır; bunlar Anadolu Meslek Programı, Anadolu Teknik
Programı ve Mesleki Eğitim Merkezi Programıdır. Mesleki ve
teknik ortaöğretimde Anadolu Meslek ve Anadolu Teknik Programlarında
47 farklı alan altında, 105 farklı dalda eğitim
yapılmaktadır. Mesleki eğitim merkezi yani çıraklık
programında 33 farklı alan altında 181 farklı dalda
eğitim yapılmaktadır. Eğitim programlarını
güncelleme çalışmalarını sektör temsilcileriyle birlikte
gerçekleştirerek güncel ihtiyaçlara cevap vermek üzere yeni alan ve dallar
açtık. Yeni mesleki ortaöğretim kurumları kurduk, mevcut mesleki
ortaöğretim kurumlarının altyapılarını
güçlendirdik. Programların yeni teknolojilere uyumlu bir biçimde uygulama
temelli olarak hazırlanmasını ve dijital okuryazarlık
becerilerini güçlendirecek içerik ve etkinliklerle zenginleştirilmesini
sağladık. Bununla birlikte Türkiye'nin meslek haritasının
çıkarılması, uygulamalı eğitimi destekleyecek
şekilde döner sermaye kapsamında yapılan üretimin teşvik
edilmesi ve kalite güvence sisteminin kurulması
çalışmalarını yürüttük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Çalışmalarımıza çağın
gerektirdiği mesleki eğitim programlarımızı
çeşitlendirerek devam ediyoruz.
Arz ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN 4üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
Devlet borçları
MADDE 5- (1) Devlet borçlarına
ilişkin cetvellerde gösterildiği üzere, 2020 yılı sonu
itibarıyla;
a) 1.060.353.528.687,58 Türk Lirası orta ve uzun
vadeli Devlet iç borcu,
b) 750.355.008.674,97 Türk Lirası Devlet
dış borcu,
c) 151.319.270.349,52 Türk Lirası Hazine garantili
borç,
BAŞKAN 5inci madde üzerinde İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden Tekirdağ Milletvekili Sayın
Enez Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ENEZ KAPLAN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci maddesi
üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri
izleyen vatandaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri; bugüne kadar
yaptığınız bütçeler vatandaşın sorununa çare
olmadı, bundan sonra da olmayacak çünkü bu yılın bütçesi,
yasalaşmadan en az yüzde 40 eridi. Vatandaş yoksul, vatandaş
işsiz, vatandaş çaresiz, vatandaş geçim derdinde ama iktidar
başını kuma gömmüş, her şeyin güllük gülistanlık
olduğunu söylüyor. Ekonomi sorunları doğru tespit
edilmediğinden çözümleri eksik ve yetersiz. Elde edilen kazançlar
azalıyor, dolar artıyor, Türk lirası her geçen gün değer kaybediyor.
Bu durum milletin alım gücünü azaltıyor, vatandaşlarımızı
daha da fakirleştiriyor. Çay, simit hesabına aşinasınız;
simit 3,5 lira olmuş, yarım simit satışları
başladı. Buna karşılık AK PARTİ yöneticisi
çıkıp Bizden önce, dağlarda yaşayan aç insanlar
vardı. diyebiliyor. Millet geçmediği yolun parasını
öderken bir başka vekil de diyor ki: Cebinde parası olmayan eski
yolu kullansın. Bu, açıkça milletten kopuk bir siyasi
anlayışın belirtisidir.
Değerli milletvekilleri, iktidar on dokuz
yıldır ülkeyi yönetmeye çalışıyor ama yönetemiyor.
Size birkaç rakamsal örnek vereceğim, Sayın Bakanın daha önce
verdiği rakamların hangi ülkede olduğunu ben daha
hatırlayamadım. 2002 yılında benzin 1 lira 48 kuruş
iken 2020 yılında 10 lirayı aştı, bu akşamla
beraber 11 lira olacak. 2002 yılında 1 dolar 1,5 lira iken 2020
yılında, ben buraya gelirken 14,5tu, şu anda 16 lira oldu
herhâlde. 2002 yılında bir avro 1 lira 66 kuruş iken bugün avro
18 lirayı buldu. Aynı şekilde, 2002 yılında çeyrek
altın 32 lirayken 2021 yılında 1.500 lirayı geçti.
Vatandaşımızın aldığı krediler 2002
yılında 5,6 milyar lira iken bu borç 2021 yılında 915
milyar lira oldu. 2002 yılında dış borç 130 milyar dolar
iken 2021 yılında 475 milyar dolar olmuş. Bu veriler gösteriyor
ki -tekrar söylüyorum- mevcut iktidar ülkeyi yönetemiyor. Türkiye, Sefalet
Endeksinde bizi kıskanmaya doyamayan Avrupa ülkeleri arasında 1inci
sırada yer alırken 156 ülkenin yer aldığı endekste
21inci sıradadır. Yani bu iktidar başarısıyla
övünedursun, dünyanın en yoksul 21inci ülkesiyiz, Avrupanın ise
yoksullukta 1inci ülkesi konumuna geldik; işte, yeni Türkiye tablomuz
budur. Bu iktidar, ülkemizi bu ucube sisteme hapsettiği günden beri
bazı konularda çok kararlı davranmaktadır; yoksullukta
kararlıdır, yolsuzlukta kararlıdır, yasaklarda
kararlıdır, bitmek bilmeyen zamlarda kararlıdır,
kutuplaştırmada kararlıdır, yalanda kararlıdır,
talanda kararlıdır, rant dağıtımında, yandaş
korumada kararlıdır.
Değerli milletvekilleri, asgari ücretle
çalışanların durumu da farklı değil. 2003
yılında 318 lira asgari ücretle
Değerli milletvekilleri, şu günlerde
üniversite öğrencilerimizin aldığı burslar da gündemde.
Geçenlerde Cumhurbaşkanı şöyle bir şey dedi: Göreve
geldiğimizde üniversite öğrencilerinin aldığı burs 45
liracıktı, şu an 650 liraya çıktı. Rakamsal olarak
gerçek gibi görünse de alım gücü açısından yanlış bir
söylemdir çünkü göreve geldiklerinde de 45 liraya 1 çeyrek altın, üstüne
Sayın milletvekilleri, iktidara sesleniyoruz:
Bu bütçe, milletin bütçesi değildir. Çiftçiden, işçiden, memurdan,
öğrenciden, fakir fukaradan alınıp bir avuç rant
ortağınıza aktardığınız bütçe, milletin
bütçesi olamaz. Bakın, bir örnek daha vereyim: Suriyelilere
yaklaşık 40 milyar dolar harcama yaptınız, kendi
ağzınızla söylemektesiniz. Bugünkü kurla 630 milyar lira
yapmaktadır. Bu parayla; emeklinin, çiftçinin, gencin, 3600 ek
göstergelinin, EYTlinin, asgari ücretlinin, atanamayan öğretmenlerin,
atanamayan sağlık çalışanlarının, ülkemizin tüm
sorunlarına çözüm üretebilirdiniz. Komisyon görüşmeleri
sırasında verdiğimiz 19 önerge bu sorunlara yönelik
önergelerdir. Hesapladık, yaklaşık 220 milyar lira yapıyor,
bu para Suriyelilere harcadığınız paranın
yarısından bile azdır. İşte, bu
oluşturduğunuz yönetim anlayışı, dış
politikadaki öngörüsüzlük, iç politikadaki pervasızlık, sonu gelmeyen
israf ve talan ülkemizi bu noktaya sürüklemiştir. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle uçacağı söylenen ekonomi, maalesef, yere
çakılmıştır; uçan döviz olmuştur, uçan kredi
borçları olmuştur, işsizlik olmuştur, kamu borçları
olmuştur, enflasyon olmuştur. Evet, iktidar uçuyor ama hayal âleminde
uçuyor. Bu yüzden, İYİ Parti olarak iyileştirilmiş,
güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz.
Değerli milletvekilleri, şimdi de, seçim
bölgem Tekirdağın birkaç sorunundan bahsetmek istiyorum:
Süleymanpaşa-Hayrabolu yolunda yıllardır birçok trafik
kazası yaşanmış, yüzlerce vatandaşımız
yaralanmış ve vefat etmiştir. 54 kilometrelik yolun adı
yaşanan kazalardan dolayı ölüm yolu olarak geçmektedir.
İhalesi 2019da yapılmış
Sayın Ulaştırma
Bakanı, geçen yıl bütçe görüşmeleri sırasında, 13
Aralık 2020 tarihinde Genel Kurulda yaptığı konuşmada,
Tekirdağ-Hayrabolu yolunun sanki tamamlanmış gibi
açılışının gerçekleştirildiğini söyleyerek
Milletimize hayırlı olsun. dedi. Şu ana kadar yolun 20
kilometresi tamamlandı; geçen sene, bu yolu açtık diye tören
yaptınız; bu sene, geçen hafta,
Aynı zamanda, Tekirdağda acil
yapılması gereken diğer yollardan bir tanesi de yaz nüfusu çokça
artan, turizm ilçesi olan Şarköy ilçemizin yolu. Trafik
yoğunluğunu önlemek amacıyla acilen çift şeritli yol
yapılması gerekmektedir. Ayrıca Malkara-Hayrabolu yolu üzerinde
bulunan maden sahalarının düzensiz çalışmaları
yüzünden bu yol da bozulmuştur, can ve mal güvenliğini tehdit eder
hâle gelmiştir, ulaşım tali yollarla sağlanıyor. Bu
yolun da çift şeritli yol yapılması ileride doğabilecek
kazaların önlenmesinde çok önemli rol oynayacaktır. Bu söylediklerim
Tekirdağımızın duble yol ihtiyaçlarıyla ilgili sadece
birkaç tane örnek.
Ayrıca, Çerkezköy ilçemizde bulunan Çorlu
Deresinin ıslahı için 2016 yılında ihale
yapılmıştır, ödenek olmadığı için ıslah
çalışmalarına hâlâ başlanamamıştır.
Çerkezköy ilçemiz her yağmurda sular altında kalıyor.
Çalışmaların bir an önce başlatılarak
mağduriyetin giderilmesi gerekmektedir.
Türkiye vergi sıralamasında üst
sıralarda yer alan Tekirdağ ilimiz yollar ve diğer yapılan
yatırımlardan, maalesef, yeterli hizmeti alamamaktadır.
Tekirdağ ilimizin eksikliklerinin giderilmesi, ihtiyaç duyulan
yolların acil yapılması hususunda beklentilerimi tekrar dile
getiriyorum.
Değerli milletvekilleri, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin liderliğinde
yepyeni bir Türkiye'nin mümkün olduğunu, ülkemizin üstesinden
gelinemeyecek sorunlarının bulunmadığını ifade
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENEZ KAPLAN (Devamla) - Ancak bütün bunları
hukukun üstünlüğüyle, yönetimde liyakatın esas alınmasıyla,
kuvvetler ayrılığı prensibinin sağlanmasıyla
tesis edilebileceği gerçeğinin farkındayız. Milletimiz
rahat olmalıdır; İYİ Parti, ilkeleriyle, kadrolarıyla
hazırdır. Milletimiz umutlu olmalıdır; biz
hazırız, biz çözeriz.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Hayraboluyu niye
söylemedin be ya?
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Yozgat Milletvekili Sayın İbrahim Ethem
Sedef.
Buyurun Sayın Sedef. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İBRAHİM ETHEM SEDEF
(Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk
milletini ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, tüm dünya ülkelerinde
olduğu gibi ülkemiz de Covid-19 salgını nedeniyle artan küresel
belirsizlik ve enflasyon kaynaklı ekonomik sıkıntılar
yaşamakta. Bu nedenle, gıda fiyatları başta olmak üzere,
fahiş fiyat artışları gözlenmektedir. Devletimiz, bu zorlu
süreçte, bütün imkânlarıyla vatandaşlarımızın
yanındadır. Bugün Cumhurbaşkanımızın
açıklamış olduğu asgari ücretin 4.250 TL olması,
emeğiyle, alın teriyle evini geçindiren hemşehrilerimiz
adına olumlu olmuştur ve hayırlı uğurlu olmasını
temenni ediyorum.
Türkiye gibi birçok yükselen piyasa ekonomisinin
üretim yapısının temelinde yatan ana sorun, üretimde
kullanılan hammadde girdisiyle birlikte, makine, teçhizat ve enerjideki
dışa bağımlılıktır. İthalatın
azalması ve kaynakların, gelir artırıcı, istihdam
sağlayıcı ve verimlilik potansiyeli yüksek alanlara
yönlendirilmesi gerekmektedir. Üretim ve ihracat öncülüğünde büyüme süreci
devam ettirilmelidir.
Esnaf ve sanatkârımız yeterli eleman -yani
çırak, kalfa ve usta- bulamadıklarından şikâyet etmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak mesleki eğitimi ülkemizin geleceği
bakımından stratejik önemde görüyoruz. Gençlerimiz, yakın
gelecekte iş, aş ve gelecek beklemektedirler. Gençlerimizin daha
küçük yaşlardan itibaren meslek edinerek eğitim almaları ve
yetişmeleri Türkiyenin kalkınmasına da ivme
kazandıracaktır. Mesleki eğitimin teşvik edilmesine,
yaygınlaştırılmasına ve özendirilmesine yönelik
çalışmalar âdeta millî bir seferberlik hâlinde yürütülmelidir.
Mesleki eğitim veren okulların sayısı
artırılmalı ve kalitesi yükseltilmelidir. Öğrenci ve
velilerin mesleki eğitime yönlendirilmesine ve özendirilmesine ilkokuldan
itibaren başlanılmalıdır. Mesleki eğitim
programlarının içeriğinin belirlenmesinde, öğrencilerin
rehberlik ve yönlendirilmesinde organize sanayi bölgelerinin ve meslek
odalarının etkinliği artırılmalıdır. Zorunlu
eğitimini tamamlayan ve meslek liseleri dışında eğitim
gören evlatlarımız 18, 19 yaşında mezun oluyor ve
üniversite eğitimine yöneliyor. Sanayicimiz, bu yaştan sonra, gençlerimizi
yetiştirme problemi yaşıyor. Üniversite mezunu gençlerimiz için
alternatif sanayi eğitimleriyle, onları çok hızlı
birtakım ikincil kurslarla mesleğe ve iş hayatına
kazandırabiliriz. Örneğin, altı aylık bir kursla CNC
operatörü, ERP yetkilisi olabilirler. Böylece gençlerimizin işsiz
kalmasını önlemiş, piyasa gerçekleriyle örtüşen bir çözüm
üretmiş oluruz. O kadar üniversite okudum, altı ay da ilave
eğitim aldım, sonra mavi yakalı mı olacağım.
diye düşünebilirler. Bu düşüncenin olumsuzluklarını ortadan
kaldırarak meslek sahibi olmanın önemini vurgulayan tanımlara
ağırlık vermeliyiz. Sanayicilerimizden, ara eleman ücretlerinin
makul seviyelere getirilmesini isteyebiliriz. Burada temel olan, insani
şartlarda ve ücretlerde çalışma imkânı sağlanması
olmalıdır. Çocuklarımızı ilgi alanlarına göre
mesleki okullara yönlendirmemiz Millî Eğitim
Bakanlığımızın önceliği olmalıdır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizin
kalkınmasını ilgilendiren en önemli konulardan biri de
tarım ve hayvancılık. Çiftçi üreticilerimiz bir başka husus
olan Neyi, nerede ve ne kadar üreteceğiz? planlamasının devlet
eliyle yapılmasının önemini ifade ediyorlar. Yaşanan
kuraklık ve su kaynaklarının azalmasının ilerleyen yıllarda
derinleşeceğine dikkat çekerken yerli ve modern sulamanın teşvikine
önem verilmesini istiyorlar. Yerli üretimi azaltan unsurlar, üretimin iklime
bağlılığının devam etmesi, sulama
yatırımlarının azlığı, dövize
bağlı ilaç, gübre, tohum gibi temel girdilerin yüksek maliyet
oluşturması, tarımsal üretim plansızlığı ve
en önemlisi, topraklarımız ekilmeden önce Toprak Mahsulleri Ofisinin
maliyet üstü alım fiyat garantisi açıklamaması şeklinde
değerlendirilmektedir. Kuraklık, bu yıl özellikle hububat ve
bakliyatta üretimi düşürdü, diğer ürünlerde de verimi etkiledi. Fiyat
artışında kuraklık, sel, dolu, don, aşırı
sıcak gibi hava değişikliklerine ve iklime doğal afetlerin
de etkisi var. Seçim bölgem Yozgat ve İç Anadolunun genelinde dört
yıldır kuraklık görülmekte, yağmur üçte 1 oranında
azaldı. Girdi fiyatları mutlaka düşürülmeli, girdiler üzerindeki
vergiler kaldırılmalı, destekler
artırılmalıdır. Çiftçilerimizin borçları en az bir
yıl faizsiz ertelenmelidir. Türkiye gibi tarımsal potansiyeli çok
yüksek, ihracat pazarlarına yakın olan bir ülkenin tarımdan
zenginlik üretmesi gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri,
vatandaşlarımız gıda fiyatlarındaki kontrolsüz
artıştan da fazlasıyla etkilenmekte. Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından yayınlanan
Gıda Fiyat Endeksi 13,4 puanla Haziran 2011den bu yana en yüksek seviyesini
gördü. Bu, sadece bizim ülkemizin sorunu değil, tüm dünya gıda
fiyatlarındaki artışla mücadele ediyor. Tabii, bir de
fırsatçılar ve stokçular var. Bunun için marketler yasası hemen
çıkarılmalı ve piyasa zincir marketlerin egemenliğinden
kurtarılmalıdır. Perakende yasasıyla bu işletmelerin
market mi, süpermarket mi, hipermarket mi, ne iş
yaptıklarının adı konulmalıdır. Neredeyse her
şeyi satıyorlar, haksız rekabet ortamı oluşuyor.
İŞKUR destekleriyle eleman alıyorlar, maaşlarını
İŞKUR ödüyor ama bakkalımız, manavımız,
kasabımız alamıyor. Nasıl rekabet edecekler? Bu soruyu
sormamız gerekiyor. Tarım Kredi Kooperatifleri ve Toprak Mahsulleri
Ofisi kendi satış mağazaları dışında kalan
marketlerimiz için tedarik zinciri oluşturmalı. Mal temin edilmeli, tıpkı
ticaret borsalarının yaptığı gibi gıda
borsası oluşturulmalı, malın satış bedeli belli
olmalı, fiyat marketlerin insafına
bırakılmamalıdır. Belediyelerimiz kooperatifçilik üzerinden
hem üretime hem de üretilen ürünlerin tüketiciye en kısa yoldan ulaşmasını
sağlayacak çalışmalar yapmalıdır. Esnafa ve
sanatkârlarımıza faizsiz, bir yıl ertelemeli, otuz altı ay
vadeli can suyu kredileri tahsis edilmelidir.
Sayın milletvekilleri, seçim bölgem
Yozgatın Yenifakılı ilçesinde yaşayan hemşehrilerimiz
ilçe halkının yardımlarıyla yüksekokul ve buna
bağlı yurt binasının yapılması için büyük çaba
gösterdiler. Önümüzdeki eğitim öğretim yılında gerekli
planlamaların yapılarak Yenifakılı ilçemizin yüksekokuluna
öğrenci alımının yapılmasını
hemşehrilerimiz adına talep ediyoruz. Aydıncık ilçemizin
hastanesinde bulunan röntgen cihazlarının yenilenmesi ihtiyacı
bulunmaktadır. Hemşehrilerimiz diş hastanesindeyse röntgen
cihazı bulunmadığını ifade ediyor, çözüm istiyorlar ve
ayrıca Aydıncık ilçemizi doğal gaza
kavuşturmamızı bekliyorlar. Sarıkayalı
hemşehrilerimiz Yahyasaray Göletinden kapalı sulama projesini
istiyorlar, proje ve ÇED çalışmaları tamamlanmış
Hasbek Barajının yatırım programına alınmasını
bekliyorlar ve Sarıkaya Hamamı kazı alanında
kamulaştırma için kaynak ihtiyacı istenmektedir. Sorgun Belediye
Başkanımız ilçemize İç Anadolu kulüplerinin ucuz maliyetle
kullanabileceği spor kamp merkezi ve yüzme havuzu kazandırmak
istiyor. Projeleri hazır, Gençlik ve Spor Bakanlığımızdan
destek bekliyoruz. Sorgun ilçemiz veterinerlik fakülte binası ve
veterinerlik uygulama hastanesinin bir an evvel yapılmasını
bekliyor. İç Anadolu Bölgesinin tek sıralı sarıçam
ormanlarının yer aldığı Akdağmadeni ilçemiz hem
jeotermal turizm hem de ekoturizm olarak bölgemizin yeni gözdesi olabilecek
potansiyele sahip. Kültür ve Turizm Bakanlığımızdan
Akdağmadenili hemşehrilerimiz adına müjdeli haberler bekliyoruz.
Sözlerime son verirken Genel
Başkanımızın ifadesiyle Cumhur İttifakı millet
aklıdır. diyorum. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle ülkemizin geleceğini inşa edilecektir.
Vatandaşlarımız sorunlarının çözümünü yine Cumhur
İttifakında arıyor ve bu millî ittifaka güveni tamdır
diyorum.
2022 yılı bütçesinin tüm
Bakanlıklarımıza, vatanımıza ve milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Devamla)
Konuşma yapmadan önce aldığım bir haberle Genel Başkan
Yardımcımız Sadir Durmaz Beyin kıymetli babası
İbrahim Durmaz Beyin vefat ettiğini öğrendim. Kendisine
Allahtan rahmet, Sadir Durmaz Beye, ailesine ve sevenlerine sabırlar
diliyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Şırnak Milletvekili Sayın
Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun Sayın Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sahteliğin tüm
zamanların rekorunu kırdığı bir devirde
yaşıyoruz. Sahtelik, yalan ve iftira gerçeğe saldırsa da
hiçbir zaman kazanamayacaktır. der Franz Kafka. Birkaç gün önce, 8
Aralık günü İçişleri Bakanlığının bütçe
görüşmelerinde, dediğimiz gibi, İçişleri
Bakanının iftirasına maruz kalmıştım ama birkaç
gün içerisinde nasıl bir iftirayla karşı karşıya
olduğumuz daha net ortaya çıktı.
Değerli milletvekilleri, İçişleri
Bakanı buradan 8 Aralık sabahı bir baskınla katili
yakaladık." dedi Cizrede işlenen bir cinayet için. Ancak ortaya
çıktı ki benim beyan ettiğim üzere söz konusu gözaltı 7
Aralıkta yapılmıştı, 8 Aralıkta değil. Ve
yine Hüseyin Kaçmaz Vekilin evinde yakaladık. dediği kişi için
benim beyan ettiğim üzere ne benim evimde ne ailemin evinde ne herhangi
bir evde yakalanmadığı, gözaltına alınmadığı
ortaya çıktı ve bu durum yine 9 Aralık günü Şırnak
Valiliğinin yaptığı açıklamayla da ortaya
çıktı. Ve yine Katil PKKlı, YPS üyesi dediği
kişinin de aslında bir iftiranın eseri olduğu ortaya
çıktı çünkü söz konusu şahıs HDP Gençlik Meclisi üyesi bir
arkadaşımız. Haftada bir gün hakkında uygulanan adli
kontrol sebebiyle Emniyete gidip imza atan biriydi. Bir İçişleri
Bakanı, bu ülkenin bir bakanı bile isteye bu kadar açık ve net
bir yalan söyler mi, bunu kamuoyunun vicdanına bırakıyorum.
Tabii, bununla birlikte, dediğimiz gibi, valilik benim dediklerimi teyit
etti; şurada, hemen göstereyim, basın açıklaması
şeklinde paylaştı Şırnak Valiliği, herkes girip
görebilir, şu an sayfasında duruyor.
Tabii, bununla bitmedi. Burada net bir şekilde
iftira attı Bakan, dediğimiz gibi, ne lekelenmeme hakkını
ne de masumiyet karinesini esas alan bir tutum sergilemeden -zanlı bile
demedi, şüpheli bile demedi- ancak 11 Aralıkta yani bu iftiradan üç
gün sonra Cizreye taziyeye geldi ve kendisinin ifadesini
paylaşıyorum: Bu kalleşliği, bu tuzağı kim
yaptıysa bulacağız. Üç gün önce burada katili ilan etmişti
oysaki.
Tabii, bununla bitmedi, söz konusu bu kumpas bu
komplo yüzlerine gözlerine bulaştı diye tabii hemen pes etmediler.
Kötülükte hemen pes etmek yok, onu kendileri bir kez daha gösterdi. Ne oldu? Bu
sefer de gözaltındaki kişiler
Onlarca arkadaşımız
gözaltına alındı, parti yöneticisi arkadaşlarımız
gözaltına alındı, yine, partili olan kardeşim de
gözaltına alındı. Ve her ne hikmetse gözaltındaki
kişiler arasından 11 Aralıkta yani İçişleri
Bakanının Şırnakta olduğu gün sadece kardeşim
alelacele adliyeye getirilip, ifadesi alınıp ki kendisine dair hiçbir
şey sorulmadan, suçluyu kayırma gibi ipe sapa gelmez bir iddiayla ki
hukukçular bilir, katalog suçlar arasında değil, altı aydan başlar
Ama İçişleri Bakanının bu yalanını, İçişleri
Bakanının bu iftirasını toplum nezdinde kabul edilebilir
yapmak için bu komployu, bu manipülasyonu, bu algıyı topluma hani
anlatamadıkları için bu sefer de ne yaptılar? Dediğim gibi,
böyle bir planı devreye soktular ve sadece kardeşim adliyeye getirilerek
İçişleri Bakanı Şırnaktayken tutuklandı. Kolluk
gücünü alet ettikleri yetmiyormuş gibi bu kumpasa, bu komploya, bu sefer
de savcı ve hâkim üzerinden de böyle bir kumpasa devam edildi. Sadece
şu başlık için aslında kardeşim tutuklandı,
şunu net söyleyeyim: Şu an benim kardeşim kurban, rehine ve
aslında birçok yetkili de bunu biliyor. Şırnak Valiliği
benim dediklerimi teyit etmişken sırf bu basına böyle bir haber
servis etmek için kardeşimin tutuklu kalıyor olması aslında
bizlerin alışık olduğu bir durum maalesef ki. Çünkü şu
an binlerce arkadaşımız da içeride kurban, içeride siyasi rehine
olarak tutuluyor. Tabii dosya hakkında
Dediğimiz gibi hemen servis
edildi bu tutuklama, üç dakika sonra servis edildi, üç dakika, kararın
verilmesiyle. Peki, daha öncesinde neler oldu? İlk bir ihbar oluyor 7
Aralık saat 13.26da; aslı astarı olmayan, yer, zaman mekân
belirtilmeyen bir ihbar ama her ne hikmetse takip ve göz mesafesinde, yakalama
mesafesinde olan bir kişi hiçbir şekilde gözaltı
yapılmıyor. Çünkü asıl plan 8 Aralık sabahı
-İçişleri Bakanının dediği gibi- Burada biz bu sabah
katili yakaladık, HDPli vekillerle fotoğrafı var.
şeklinde vermekti. Ama Allahın sopası yok. derler ya, bu sefer
tesadüfen 11 Aralıktaki kongre çalışması için parti
yöneticisi arkadaşlarımızın ağabeyimin evine gitmesi
sonrasında plan değişti, plan değiştirilmiş. Ve
evden çıktıktan sonra parti yöneticisi arkadaşlarımız
-daha sonrasında herhâlde telefonla iletildiği için- hemen
gözaltı yapılıyor. 7 Aralık akşamı gözaltı
yapılıyor net bir şekilde ama bu daha sansasyonel olsun diye 8
Aralık dendi. Tabii, yetmedi, 8 Aralık sabahı
Şunu net
bir şekilde söyleyeyim değerli milletvekilleri: Bazı
milletvekilleri, iktidar vekilleri, daha önceki gece de yine televizyonda hâlâ
-söylediğim bu net beyanlara karşı- dediğimi ters yüz
ederek sanki ben itirafta bulunmuşum, sanki evimde katil
saklıyormuşum gibi bir iftirayı devam ettirme
vicdansızlığını devam ettiriyorlar. Şunu net bir
şekilde söyleyeyim değerli milletvekilleri: İlk gece de söyledim,
şimdi de söylüyorum, ne benim ne ailemin ne herhangi bir akrabamın
evinde herhangi bir gözaltı işlemi yapılmamış, bu net.
Bununla birlikte şunu da söyleyeyim: Bahse konu gözaltına alınan
kişi parti gençlik meclisi üyesi arkadaşımız ve daha
ifadesi alınmadan burada katil ilan edilen bir kişiydi. Bununla
birlikte şunu da paylaşayım -herhâlde bu konuda hepimiz
hemfikiriz- vallahi de billahi de Süleyman Soylu benim evimde bir
şüpheliyi sakladığımı düşünseydi kolluk gücüne
bırakmaz, sırf o siyasi şov için kameraları çeker ve
baskını o yapardı, bunu hepiniz de biliyorsunuz. Ama o gün
buraya geldi ve hukuku ayaklar altına alarak, vicdanı ayaklar
altına alarak böyle bir iftirada bulundu.
Tabii, dosya içerisinde ifadeler alınınca
şunu fark ettik. Dediğimiz gibi, düzmece bir ihbar
yapılıyor -ki isteyenlerle de paylaşabilirim, tutanaklar şu
an yanımda, nasıl kumpas hazırlandığını net
bir şekilde görebiliyorsunuz- daha sonrasında 13.26da oluşturulan
bu ihbara, asılsız, düzmece ihbara rağmen gözaltı
yapılmıyor çünkü -dediğim gibi- kumpas 8 Aralık sabahı
içindi; İçişleri Bakanlığının bütçesinin
görüşüldüğü gün, daha sansasyonel olacak ya. Yine, kumpas Katili
yakaladık, HDPli vekillerle fotoğrafı var. şeklinde
olacaktı ama bu kumpası hazırlayanlar, bu senaryoyu hazırlayanlar
Katili HDPli Milletvekili Hüseyin Kaçmazın evinde bu sabah
yakaladık desek daha sansasyonel olur. dediler herhâlde, plan tam da
buydu. Çünkü daha sonrasında, ilk ihbardan sonra, ilk gözaltı
işlemi yapıldıktan sonrasındaki bir sürede 23.12de bir
ihbar daha yapılıyor ama her 2 ihbarda da cinayetle ilgili tek bir
ifade yok. Sadece 8 Aralık saat 00.41de yani gece yarısından
hemen sonra 3üncü bir ihbar daha yapılıyor -diğer 2 ihbarla hiç
alakası olmayan bir ihbar- ve bu sefer direkt cinayetle bağlantılı
bir ifade kullanılıyor. O gün de Bakan Beye söyledim -bakın, bu
işler bu kadar kolay olmamalı- bizden nefret edebilirsiniz, bize kin
duyabilirsiniz, bizi düşman olarak dahi görebilirsiniz
Ama ben eskiden
derdim İnsanlar niye Düşmanım da mert olsun. der? diye,
demek ki bu sebeptenmiş Sayın Başkan, demek ki bu
sebeptenmiş çünkü Sayın Bakan sırf burada siyasi şov
yapacak diye ya da kendisi hakkındaki sorulara cevap vermemek için
çıktı burada böyle ipe sapa gelmez -ki üç gün sonra kendisinin de
aksini ifade ettiği- bir şey söyledi. Orada aileleri,
aşiretleri, belki binlerce kişiyi birbirine husumet besleyebilecek
bir noktaya getirmiş durumda ve şu ana kadar da çıkıp bir
özür dilemiş bile değil. Tabii, bu dosyada hâlen kolluk gücü de bu
kumpasa alet edilerek, yine savcı ve hâkimler de kumpas edilerek sahte
deliller üretilmeye çalışılıyor; bir kere ellerine yüzlerine bulaştı ya. Dediğimiz
gibi, Soylu bu kumpasa kendisi hakkındaki sorulara cevap vermemek için
başvurdu.
Tabii, bununla birlikte sadece bize mi bu tehdidi
yaptı? Bu tehlike sadece bizim için mi geçerli? Hayır. 84 milyon
yurttaş için şu an bu durum herkesin can ve mal güvenliğinin
tehlikede olduğunu aslında ispatlar niteliktedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Sayın
Başkanım, müsaadenizle.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Tabii,
dediğimiz gibi, bu durum sadece bizi alakadar etmemektedir. Sadece bizi mi
tehdit etti? Daha önce iktidar vekillerini de dolaylı olarak -ismini neredeyse
zikrederek- tehdit etti. Televizyon programında Çocuklarımın
evinde ayakkabı kutuları, para sayma makinesi çıkmadı.
şeklinde iktidarı tehdit etti, 10 bin dolar alan milletvekilini
açıklarım. şeklinde aslında iktidarı tehdit etti.
Dolayısıyla sizler de bunun farkındasınız ancak
susuyorsunuz. Bu suskunluk sadece bize değil, size de sirayet edecektir.
Bu iftira, bu yalan ortaya çıktı ancak sizin suskunluğunuz
tarihte yerini alacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Cavit Arı konuşacak.
Buyurun Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) -
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
2020 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
devlet borçlarını gösteren 5inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
2020 yılı sonu itibarıyla orta ve
uzun vadeli devlet iç borcu 1 trilyon 60 milyar 350 milyon TLdir değerli
arkadaşlar, 2020 yılı devlet dış borcu 700 milyar 400
milyon TL dolayındadır, hazine garantili borç miktarı da 150
milyar 300 milyon TL olmuştur yani topladığımızda 2020
yılı itibarıyla devlet borcu 2 trilyon TL
civarındadır. AKPnin ülkeyi kötü yönetimi nedeniyle,
beceriksizliği sayesinde ülkemizin borcu her geçen gün, her geçen saat,
her geçen dakika artmaktadır. Borç Ekim 2021 tarihi itibarıyla 2,3
trilyona çıkmıştır. Devlet borcu, dövizdeki artış
nedeniyle TL karşılığı olarak 3,5 trilyondur. Millet
biliyor ki AKP artık gerçekleri görmez ve duymaz, duysa da anlamaz
hâldedir, anlasa da anlamazlıktan gelerek her şeyi inkâr eder, yok
sayar, milletle dalga geçer vaziyettedir.
5 Eylül 2021de iktidar orta vadeli plan
açıkladı, dolar 8,31 TLydi bu açıklama
yapıldığında. Bütçenin Plan ve Bütçe Komisyonuna
geldiği gün dolar 9,30 TLydi, 6 Aralıkta bu Mecliste
görüşmelerin başladığı gün dolar 13,5 TLydi, 16
Aralık yani bugün dolar 15,5 TL oldu. Yani gördüğünüz gibi, daha iki
ay bile dolmadan dolar 2 katına çıkmış durumda. 446 milyar
dolar dış borç toplamı, sadece son bir ayda dolar karşılığında
yüzde 50 değer kaybı nedeniyle bugün kur farkından dolayı
232 milyar TL artmış durumdadır.
Son altı aylık olarak bakarsak
örneğin, 30 Haziranda Türkiyenin dış borcu 446 milyar dolar ve
TL karşılığında 3 trilyon 900 milyarken bugün TLnin
hızlı değer kaybetmesinin sonucu 6 trilyon 900 milyar TLye
çıkmıştır. Bu aradaki fark neye eşittir? diye
sorarsanız, 2021 yılı bütçesi gibi 2 tane bütçe sadece dolardaki
bu kur farkından dolayı artmış durumdadır yani
Türkiye'yi 2 kez bütçe büyüklüğünde borçlandırmış
bulunmaktasınız. Böyle bir kur farkı yükü milletimizin
sırtına tarafınızdan yüklenmiştir. İşçiye,
memura, çiftçiye, öğrenciye, sanayiciye, herkese sayenizde, kötü ekonomi
yönetiminiz nedeniyle bir yük daha binmiş durumda.
Bir yıl önceye göre
vatandaşlarımızın temel ihtiyaç malzemelerindeki fiyatlar
yüzde 100 arttı. 3 lira olan süt bugün marketlerde 15 TL, 18 lira olan bir
koli yumurta 36 TLye çıktı, 50 lira olan et 100 liraya
çıktı, 25 lira olan un bugün 55 TL, 6 lira olan mazot bugün 10
lirayı geçti, benzin 10 lirayı çoktan geçti, yine 120 lira olan tüp
220 TLye kadar çıktı. Sayenizde emekli, esnaf, çiftçi perişan,
vatandaş nasıl geçineceğini, ne yapacağını
şaşırmış durumda, kara kara düşünür hâlde.
Vatandaş asgari ücrete sevinemedi çünkü zamlar bir taraftan devam ediyor,
dolar artışı, döviz artışı bir taraftan devam
ediyor; daha bugün ilan edilen asgari ücret verilmeden erimeye
başladı.
AKPnin iktidara geldiği 2002 yılına
kadar, tüm iktidarlar boyunca, bütün iktidarlar tarafından
harcanmış 779 milyar dolarlık bir bütçe vardı. Bu
harcamalarla sayısız barajlar, fabrikalar, okullar, köprüler,
binlerce kilometre yol, hepsi devletin bütçesiyle yapıldı. AKP
dönemindeyse 2,5 trilyon dolarlık para harcandı değerli
arkadaşlar, ancak birçok yatırım, bugün sizin Biz yaptık.
diye övünmeye çalıştığınız yatırımlar
ise kamu-özel iş birliğiyle yapılmış projelerdir.
Örneğin, üçüncü boğaz köprüsü, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, İstanbul Havaalanı,
Zafer Havaalanı, otobanlar; bunların hepsi kamu-özel iş
birliği kapsamında yapılan yatırımlardır. Yani bu
kadar büyük parayı nereye harcadığınızı ben
vatandaşlarımız adına sizlere soruyorum. 2024
yılı sonuna kadar bu garanti ödemelerinden dolayı devlete 190
milyar daha bir bütçe yükü olduğunu sizler de biliyorsunuz. Dövizdeki
artışla bu yük de her gün artmaya devam etmekte; üstelik neredeyse
tüm fabrikaları sattınız, elinizde satacak fabrika kalmadı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, 1986dan
bu tarafa yapılmış olan bu özelleştirmelerle 70
milyarlık bir gelir elde edildi ve bu satışların hemen
hemen büyük çoğunluğu iktidarınız döneminde
yapıldı. Şimdi fabrikalar bitti, ne kaldı elinizde?
Elinizde değerli arsalar kaldı yani satma sırası şimdi
değerli arazilerde.
Salgın döneminde bu ülkede neredeyse hayat
durdu, her şey durdu, Meclis dahi o sürede çoğunlukla
çalışmadı ama bir tek şey durmadı; bu hazineye ait
satışlar, arazi satışları durmadı, son
hızıyla bu satışlara devam ettiniz. Cumhuriyetin
ilanından bugüne kadar o zor şartlarda yapılmış birçok
fabrika iktidarınız tarafından birer birer satıldı.
Şimdi, Millî Emlak ile TOKİ kamu arazilerini parsel parsel satmaya
devam ediyor. Yıl sonuna kadar 1.500 arazi satılacak. 2022
yılında yine bu kurumlar tarafından 5.542
taşınmazın satış ilanı
hazırlıkları resmî kayıtlarda var.
Değerli arkadaşlar, siz ne
yapıyorsunuz? Bu ülkede satmadık yer bırakmıyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Hepsini parsel parsel
satıyorsunuz, bir yere mi kaçacaksınız, nedir bu
telaşınız? Her iki kurum yıl sonuna kadar ne bulursa -bakın,
ne bulursa, kamu arazisi olsun yeter ki- tarla, bahçe çalılık, ham
toprak ne varsa satıyorsunuz. İfade ettiğim gibi, önümüzdeki
yıl 72 ilde 5.542 taşınmaz satış takviminde.
128 milyar dolar nerede? dedik, aylarca, günlerce
bir kelime dahi cevap veremediniz ama tahmin ediyorum ki bugün o dolarları
alanlar ayak ayak üstüne attılar, kahvelerini yudumlarken dolardaki
artışı büyük bir zevkle izlemekteler çünkü her dakika
kazanmaktalar.
Bakın, bu satışların en
önemlilerinden ve stratejik olanlarından bir tanesi de limanlar.
Şimdi, önümüzdeki günlerde limanların tekrar
satışıyla, işletmesiyle ilgili süreleri uzatmaya
çalışıyorsunuz, bunlardan bir tanesi de Antalya Limanı.
Antalya Limanı'nın işletmesiyle ilgili daha önümüzde altı
yıllık bir süre var. Yine, Katarlı bir firma, Katarlılar,
Antalya Limanı'nı geçen yıl aldılar, yedi yıllık
işletme karşılığı 140 milyon dolar
karşılığında aldılar, önümüzde daha altı
yıl var ama siz çıkardığınız kanunla on dokuz
yıllık daha hak vermeye çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, limanlar stratejik
yerlerdir. Buraların böyle uzun sürelerle kiralanması,
işletmelerin devredilmesi doğru değildir. Ayrıca,
bakın, günü geldiğinde ihalesi yapılır ise -rekabet
koşulları içerisinde ihalesi yapılırsa- belki daha
yükseğe gitme ihtimali de var ancak siz mevcut kiracılara tekliflerle
buraları devretmeye çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CAVİT ARI (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
Şimdi, Antalya Limanı Antalya ticareti
açısından, ihracatı açısından çok stratejik bir yerdir
ancak bu Katarlılar aldıktan sonra bakın, burada çok yüksek
bedellerle işletme hakkı olduğu için vatandaşa yüksek
bedellerle kullanım yapılmakta. Örneğin, İzmirde 3,20
dolara giderken, Mersinde 3 dolara yükleme yapılırken Antalyada
7,35 dolar gibi yüksek bir hizmet bedeli alınmakta, bu da Antalya
ticaretini ciddi anlamda sekteye uğratmakta çünkü Antalya
ihracatçısı İzmire ya da Mersine mecburen yönlenmek zorunda
kalmakta.
Gelin, limanların ve özellikle de Antalya
Limanının bu şekilde devrinden vazgeçin diyorum; limanlar bizim
stratejik yerlerimizdir, bu kararınızdan geri dönün diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Saygı ve sevgilerimle. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Ankara
Milletvekili Sadir Durmazın babası Hacı İbrahim
Durmazın vefatına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Biraz önce konuşan MHP'li sayın hatibin
konuşmasından haberdar olduk, Sayın Sadir Durmaz'ın
kıymetli babası Hakk'ın rahmetine kavuşmuş. Hacı
İbrahim Durmaz amcamıza Allah'tan rahmet diliyoruz, ailesine
sabır diliyoruz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna da
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz efendim.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, babası vefat eden Ankara Milletvekili Sadir Durmaza
ve ailesine Başkanlık Divanı olarak sabırlar dilediklerine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de Divan olarak ailesine
sabırlar diliyoruz, Allah rahmet eylesin diyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Başkanım, ben kürsüde söyleyeceğim müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Ankara Milletvekili Sadir Durmazın babası
Hacı İbrahim Durmazın vefatına ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan
Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Sadir Durmaz Bey'in
babasının vefatını yeni öğrendim. Kendisine, kederli
ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum, Allah
rahmetini esirgemesin temennisinde bulunuyorum.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Sayın Toğrul, buyurun.
28.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun,
Ankara Milletvekili Sadir Durmazın babası Hacı İbrahim
Durmazın vefatına ilişkin açıklaması
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler
Başkan.
Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan
Yardımcısının babasının kaybından
dolayı aileye başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi camiasına da başsağlığı
diliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Ankara Milletvekili Sadir Durmazın babası Hacı İbrahim
Durmazın vefatına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan
Yardımcımız ve Ankara Milletvekilimiz Sayın Sadir
Durmazın uzun süredir rahatsız olan babası Hacı
İbrahim Durmaz amcamız Hakk'ın rahmetine kavuştu. Biz de
haberi aldık, üzüldük. Allah'tan kendisine rahmet diliyoruz, mekânı
cennet olsun diyoruz. Başkanımıza, ailesine ve camiamıza da
başsağlığı diliyoruz.
Bu arada da Mecliste nezaket gösterip
başsağlığı dileğini ileten gruplarımıza
da teşekkür ediyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.
Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle biraz
önce Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşan Yozgat
Milletvekilimizin buradaki açıklamalarından öğrendik. Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı değerli
dostumuz Sadir Durmaz Beyin muhterem babaları Hacı İbrahim
Durmaz Hakkın rahmetine kavuşmuş. Hem Durmaz ailesine hem
Milliyetçi Hareket Partisi camiasına hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyesi değerli bir kardeşimizin babasının kaybından
dolayı tüm Meclis üyelerine başsağlığı diliyorum,
sabırlar niyaz ediyorum.
Değerli arkadaşlar, buraya, bu kürsüye
esas itibarıyla çıkış nedenim: Sayın
Cumhurbaşkanımızın saat 15.30 civarında
açıkladığı asgari ücretle ilgili yaklaşık bir-bir
buçuk aydır kamuoyunun gündemini meşgul eden ve hemen hemen yirmi gün
süreyle 4üncü toplantısını gerçekleştiren Asgari Ücret
Tespit Komisyonunun aldığı karar çerçevesinde yapılan
faaliyetleri, bizim de Türkiye Büyük Millet Meclisi iktidar grubu olarak
yaptığımız aktiviteleri sizinle paylaşmak üzere
çıktım ama biraz önce konuşan 2 milletvekili
arkadaşımızın sözlerine de bazı şekilde cevap
vermeyi de arzu ediyorum.
Birincisi, burada HDP adına konuşan
milletvekili arkadaşımız Hüseyin Kaçmaz, İçişleri
Bakanımızla ilgili İftiraydı. Yalan söylüyordu. gibi
-yemin ederek- farklı şeyler ifade etti. Bu bütçe görüşmelerinin
ilk gününde veya ikinci gününde yapılan konuşmalarda da Sayın
Bakanın hem kürsüde hem de soru-cevap kısmında ifade ettiği
cümleleri yine bugün burada farklı şekilde ifade etmeye
çalıştı veya aynısını söylemeye
çalıştı.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan
ilgili milletvekilinin kardeşinin evinde bir katilin
yakalandığıyla ilgili bir ifadede bulundu. Bunun doğru veya
yanlış olduğunu kendileri ifade ettiler. Sayın Bakana
buradan İftira ediyorsun. Yalan söylüyorsun. Suç işleri
bakanlığı diye hakaret etmeyi haklı olarak görmüyorum.
Sayın milletvekilinin burada yaptığı konuşma, kin ve
nefret ifadeleri, çok çeşitli şeyleri de beraberinde bütünleyen bir
şekilde yaptığı konuşma, Sayın Süleyman
Soylunun, Bakanlığı döneminde PKK terör örgütüne diz
çöktürmesi, onunla ilgili... (HDP sıralarından gülüşmeler)
Yahu Allah aşkına, niye PKK deyince
oradan ses çıkarıyorsunuz ya?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Gülüyoruz, gülüyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben size
söylemiyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Siz
her şeyi PKKya bağlıyorsunuz da ondan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben size
söylemiyorum, niye alınganlık gösteriyorsunuz? Lütfen, yapmayın.
(HDP sıralarından gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya biz söylersek propagandaya giriyor, siz her çıktığınızda
PKKdan bahsediyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) PKK terör
örgütüne diz çöktürmesi, 8 Aralık itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içerisinde 165 PKKlının
kaldığını ve yine
Millî Savunma Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığının yaptığı
faaliyetler sonucunda, son birkaç gün içerisinde, Türkiye içerisinde ve
dışında olan terör örgütü üyelerinin 10-15 tanesinin etkisiz
hâle getirilmesi, Sayın Bakanın terörle mücadele konusundaki büyük
başarıları herhâlde birilerini gereksiz şekilde
rahatsız ediyor. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Bakan bitti ya, neyi konuşuyoruz? Bitmiş zaten.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sizin İçişleri Bakanınızın eroin, esrar, kokain, pudra
şekeri, bütün başarılarını bütün Türkiye biliyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hani, güzel bir
söz söyledi Düşmanımın da mert olmasını severim.
diye.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bize Kolombiyayı anlat, Venezuelayı anlat, Mersin
Limanını anlat
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ben Süleyman
Soyluyu uzun zamandır tanırım, birlikte milletvekilliği
yaptık, MYKde bulunduk; Süleyman Soylu mert adamdır, net
adamdır, PKKnın da başının belasıdır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Biz de şunu
diyoruz: Kürtlerin başının belasıdır asıl,
Türkiye'nin başının belasıdır.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Çok
yazık, Süleyman Soyluya sahip çıkıyorsunuz, çok yazık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, biraz önce Cavit Arı Bey limanlarla ilgili bir konuyu
dile getirdi -Antalya Milletvekilimiz- hassasiyetini anlıyorum. Sanayi
Komisyonunda o kanun teklifi görüşülürken
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sezgin Baran Korkmazı anlat.
BAŞKAN Sayın Milletvekili
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sezgin Baran Korkmazı nasıl yurt dışına
gönderdiğinizi anlat.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, müsaade edin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Anlatsın Başkan, Sezgin Baran Korkmazı anlatsın, hikâye
anlatmasın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
bir madde de
limanların özelleştirilmesiyle ilgili bir maddeydi. Sayın
milletvekilimiz aslında konuyu kavramış gibi tahmin ediyorum
fakat kavradığı gibi burada ifade etmemeye
çalıştı. Bakınız
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sezgin Baran Korkmazı dışarıdan niye getirdiğinizi
anlat. Amerika isteyince niye araya girdiniz, vermediniz; onu anlat.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya,
arkadaşlar, lütfen, rica ediyorum. Ben size bir şey söylemiyorum,
PKKya söylüyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Biz de sana söylemiyoruz, Bakana söylüyoruz.
BAŞKAN Sayın Koçyiğit
Sayın
Koçyiğit
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bize
söylüyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya, niye
alınganlık gösteriyorsunuz? Niye PKK deyince alınganlık
gösteriyorsunuz?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Biz de size söylemiyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hedefim siz
değilsiniz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sen PKK demiyorsun,
bize söylüyorsun, bize; vekilimizin konuşmasının üzerine
konuşuyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Cavit Arı
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Suç
işleri bakanı o, suç işleri!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Biz de size söylemiyoruz, eroin, esrar kaçıranlara söylüyoruz, kokain
ticareti yapanlara söylüyoruz. Size söylemiyoruz, eroin ticaretine yol
verenlere söylüyoruz.
BAŞKAN Sayın Koçyiğit
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Cavit Arı, bakın, Antalya Limanıyla ilgili, on üç
yıllık veya on dokuz yıllık süreyi bugünkü değerden,
ihale bitim tarihinden başlamak üzere uluslararası değerlendirme
kuruluşları tarafından tespit edilen bir rakamı
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Güzergâh belirleyenlere söylüyoruz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Kadın hiç durmadan konuşuyor ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Denilecek ki
şirkete: Ey şirket, bize yapılan değerlendirme şu
kadar lira. Siz bunu kabul ediyorsanız, bizim yaptığımız
teklifi kabul ediyorsanız ve bugüne kadar yapılmış
yatırımlar da dâhil olmak üzere ilk devrettiğimiz liman
değil -şu andaki veya o günkü- şu andaki devrettiğimiz
makine teçhizat ve kapasitelerle birlikte bundan sonra, altı yıl
sonraki on dokuz yıl için şöyle bir fiyat teklifimiz var, kabul eder
misiniz, etmez misiniz? Kabul ettikleri takdirde sözleşme
yapılabiliyor ama bu teklifi muhatap kabul etmeyebilir.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) İhaleye
çıkılsın. Sayın Başkan, niye ihaleye
çıkılmıyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sözleşme
bitti diye bir şey söz konusu değil.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Hayır,
ihaleye niye çıkılmıyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Muhatap kabul
edebilir veya etmeyebilir. Sanki biz bunu, bu teklifi, kanun maddesine
koyduğumuz şeyi Limanları şuna peşkeş
çekiyorsunuz, buna peşkeş çekiyorsunuz...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Çekiyorsunuz.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Öyle, öyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Katara peşkeş çekiyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, o maddenin içerisinde -Komisyonda var mıydınız,
bilmiyorum- yapılmış yatırımlarla beraber
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Vardık.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Yani bunu ihale
yapın, ihale niye yapmıyorsunuz? İhale yapın bakalım,
niye uluslararası firmalara değer ölçtürüyorsunuz?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hepsini biliyoruz, peşkeş çekiyorsunuz Katara. Arazileri de ücretsiz
veriyorsunuz üstelik.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
limanın
toplam kapasitesi de dâhil olmak üzere en son devredilen rakam dikkate
alınmak üzere, on dokuz yıl sonranın değeri neyse
Geçmişten bugünkü değere gelmemiz mümkün ama gelecekle ilgili
değeri bulmak için matematiksel hesaplar var. Bir de şu anda, dünyada
pandemi sürecinde en koşan, en çok dikkat çeken sektör lojistik sektörü.
Bugün de en önemli fiyatın verileceği lojistik sektörünün çok
yoğun bir taleple karşılaştığı dönemde
Antalya Limanının, diğer limanların da bu şekilde bir
teklifle ki firmalar bunu teklif etmişler, mahkemeye vermişler,
mahkemeler reddetmiş. Daha önce kırk dokuz
yıllığıyla ilgili kanun teklifimizle paralellik kurmaya
çalışıyorlar.
MAHİR POLAT (İzmir) Mahkeme yok, zaten
mahkeme yok!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Kasa tamtakır, para istiyoruz. desene!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) O anlamda,
inşallah, önümüzdeki hafta görüşülürken bunu da açıklamaya
çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, asgari ücretle ilgili
konuya gelince, asgari ücret net 4.250 lira civarında oluyor, 4.250 lira.
Şimdi, net ücretteki artış oranı yüzde 50,51; brüt
artış oranı yüzde 39,87. Brüt artış oranı
dediğim yani net ücret 50,51 artıyor, 2.826 liradan 4.250 liraya
çıkıyor ama işverenin üzerindeki 447 lira 30 kuruşluk yükü
alıyoruz merkezî yönetim bütçesinden karşılamak üzere. Normal
şartlar üzerinde asgari ücret 4.250 lira net olmuş olsaydı bunun
işverene maliyeti 6.327 lira olacaktı ama şimdi,
yapacağımız düzenlemeyle birlikte bunun işverene maliyeti
5.879 lira olacak. Biz, bu 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun -sanıyorum
23üncü maddesi olması lazım- 23üncü maddesinde bir
değişiklikle beraber, yine Damga Resmi Kanununda bir
değişiklikle beraber inşallah kanun teklifini saat 15.30da
açıkladığımız üzere
Sayın Bakanımız da
arkada çalışmalarına devam ediyor; Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanımız, Bakan Yardımcıları ve
bürokrasisiyle; Hazine ve Maliye Bakanımız, Bakan
Yardımcıları ve bürokrasisiyle birlikte üç dört saattir bu
maddeleri çalışıyoruz. Umuyorum, diliyorum, yarın Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yaptığımız
çalışmanın son noktasını vereceğiz. Ben siyasi
parti gruplarının pazartesi günü Plan ve Bütçe Komisyonunun
toplanması ve en yakın zamanda bunu görüşerek 2022 yılından
önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşması konusunda katkı
vereceklerine inanıyorum, inancım tamdır. İnşallah, bu
destekle birlikte, 2022 yılına giderken bu müjdeyi asgari ücretli
kardeşlerimizle hep beraber paylaşıp onlara katkı
sağlamanın mutluluğunu birlikte yaşayacağız diye
ümit ediyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Asgari ücret konuşurken eridi, eridi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Yüce Meclisi de
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Elitaş, açıkça grubumuza
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayını da yanına ilave ederseniz daha iyi olur.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
defalarca Ben PKKya söylüyorum, şuna söylüyorum, niye üstünüze
alınıyorsunuz? dedi. Herhâlde İngiliz İşçi Partisine
ya da Kübadaki bir partiye söylemedi yani bize söylediği çok açık.
Sataşmadan söz istiyorum.
Ayrıca, bizi göstererek şu cümleyi de
söyledi: Büyük başarıları birilerini rahatsız ediyor.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika. (HDP
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
19.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Elitaşın bugün performansı gayet iyi,
onu tebrik ediyorum. Türkiyenin çözemediği Roboski katliamı
davasını aklamaya çalıştı. O da yetmedi, şimdi Süleyman
Soyluyu savundu, İçişleri Bakanını; kendisi herhâlde
ortağı. (HDP sıralarından alkışlar) Süleyman
Soyluyla ilgili sorulacak bütün sorulara yanıt vermesi gerekiyor ve
hakikaten, vekilimiz çok sade bir konuşma yaptı, sadece hukuki süreci
anlattı.
İçişleri Bakanınız, evet, bir
suç işleri bakanıdır, İçişleri Bakanı
iftiracı bir bakandır, İçişleri Bakanı hukuk
tanımaz bir bakandır. Gözaltında olan bir vatandaşı
katil ilan etmiştir ve buraya geldiği gün vekilimize iftira atmak
için bir kumpas hazırlamıştır. Bunu ben -dava
dosyasını kendim de okudum- takip edeceğim ve hepsini siz
vekillere, söz veriyorum getireceğim. Keşke onu
savunmasaydınız ama belli ki ilişkiniz çok derin, bu işleri
de birlikte yapmışsınız, yoksa böyle bir
rahatsızlık duymazdınız. (HDP sıralarından
alkışlar) Yani bir İçişleri Bakanı her yıl bu
kürsüden bir vekili hedef göstererek kendisine yönelik suçların
tartışılmasını önlemeye çalışıyor.
Şimdi, evet, hakikaten, şöyle söyleyeyim
size: Platon'un herkesin okuduğu bir kitabı var, Devlet adlı
kitabı. Orada Platon devletin bile bile kendi için attığı
yalana soylu yalan der. Bu, bir tesadüf değil mi? Platon iki bin
beş yüz yıl önce sizi görmüş. Bir de sizin Soylu var,
hayatı yalan! Siz bugün Soylu'ya ilişkin
Engin Sigortayla
ilişkisi nedir acaba? Soruyorum: Sezgin Baran Korkmaz'ı
ağırladı mı ağırlamadı mı? Peker'in
korumasını uzattı mı, uzatmadı mı? Bunun gibi
onlarca soruya ortağı olarak cevap verin. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın
Beştaş.
Sayın Özel, buyurun.
Grup Başkan Vekillerimiz sisteme girerlerse
daha iyi olur çünkü sıkıntı yaşıyoruz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci maddesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Mutluyuz biz, taşerona kadro dediğimizde
ve daha sonra Yapamazsın. diyenlerin Türkiye'nin gündeminde bunu
tuttuğumuzda geldiği noktadan mutlu olduğumuz günkü gibi,
emekliye 2 maaş ikramiye dediğimizde Veremezsiniz. diyenlerin 1
Kasımda biz de vereceğiz. dediği günkü gibi, asgari ücreti
900den 1.500e çıkarmadaki katkımızdaki günkü gibi, intibak
yasasında olduğu gibi, TRT payının
kaldırıldığı günkü gibi bugün de mutluyuz.
Yıllardır söylediğimiz, partimizin seçim beyannamelerinde hep
yer alan bir durum bugünden itibaren görülüyor ki partilerin
katkılarıyla belli ölçüde -dediğimiz kadar olmasa da- çözülecek.
Şu konuda çok önemsiyoruz şunu: Asgari ücretten vergiyi
kaldırmak; damga vergisini, gelir vergisini kaldırmak değil,
herkesin gelirinin asgari ücret kadarki kısmından bunları muaf
tutmak hem eşitliğe hem hakkaniyete yönelik olacaktır ve bizim
bu konudaki yaklaşımımız başından beri budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Maddeyi
görseydiniz, o zaman öyle olmadığını anlardınız.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireceğim.
Burada önemli bir katkı yapmak
durumundayım. Biz, yasama Meclisiyiz, güya kuvvetler
ayrılığı var; bugün, yürütmenin başı
çıkıyor ve diyor ki: Gelir ve damga vergisi de kalktı.
Kalkmadı. Bu konuda Yüce Meclisin bu vergilerin
kaldırılması noktasındaki düşüncemizi takdir
etmelerini bekliyoruz. diyeceği özenli dili kullanmak yerine, daha
yarın yazılacak -bakın, diyorum ya: Yürütmenin talimatı.
güya onlar yasa teklifi veremiyor- bu gece yazılacak, yarın
verilecek, Plan ve Bütçe görüşecek, Egemenlik kayıtsız,
şartsız milletin. vekiller millet adına bu yetkiyi bizatihi
kullanacak ama açıklama: Damga vergisi kalktı. Bu sistemin, rejime
kasteden Anayasa değişikliğinin millî iradeye vurduğu bu
darbenin de altını çizeriz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
31.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
Hükûmetin maaşları asgari ücretin altında kalan emekliler ile
ücretli ve sözleşmeli öğretmenler için de gerekli adımları
atmasını beklediklerine ve asgari ücretin kur farkından ve
enflasyondan kaynaklanan gelir kaybını ortadan kaldırmak
bakımından üç aylık periyotlarda değerlendirilmesini
önerdiklerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle tekraren ifade edeyim: Asgari ücret
hayırlı, uğurlu olsun, inşallah faydalı sonuçlar
doğurur. Konuyla ilgili, 26 Kasım tarihinde Sayın Genel
Başkanımız asgari ücretin 4 bin lira olması
gerektiğini ifade etmişti, o gün dolar 12,1 liraydı. Şimdi
ben dolardan bahsediyorum, Dolara endeksleyemeyiz asgari ücreti. diyecekler
ama farklı parametreler de var, dilerseniz onlardan bahsedelim. Bugün
dolar 15,70 liraya yaklaşmış durumda dolayısıyla bu
asgari ücretin çok yeterli olduğu kanaatinde değilim ama yine de bir
toplumsal beklentiye karşılık vermiştir, emeği
geçenlere teşekkür ediyorum.
Şimdi, ayrıca, devlet gelir ve damga
vergisiyle alakalı bir sorumluluk üstleniyor, bu yolda bir çalışmaları
olduğunu söylüyorlar. Nasıl bir çalışmaları
olduğunu, teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiklerinde
göreceğiz.
Biz bunları ifade ettiğimizde, 4 bin
liralık asgari ücretin yanında 500 liralık da bir destek
talebinde bulunmuştuk; bugün bu, 450 lira civarında
açıklandı. Demek ki muhalefet iyi bir şey yani.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Devamlı
muhalefette kalırsanız
Bize katkı sağlıyorsunuz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Muhalefet iyi bir şey, bazen yol göstericiliğiyle de
temayüz ediyor. İktidar grubuna, muhalefetin sesine kulak verdiği
için teşekkür ediyorum.
Şimdi, yalnız, çeşit çeşit
emeklilikler var, biliyorsunuz; SGK emeklisi var, BAĞ-KUR emeklisi var,
Emekli Sandığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Tamamlayacağım efendim ama altı yedi saattir
dinliyorum, biraz müsamahanızı istirham edeceğim.
BAŞKAN Tamam. Bu, asgari ücretle ilgili;
genel değerlendirmeyi sonunda yapacağız.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Genel değerlendiriyorum zaten. Asgari ücretin yanında
BAŞKAN Ama genel değerlendirmeyi sonunda
yapacağız, onu söylemeye çalışıyorum, maddelerin
sonunda. Asgari ücret
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Anladım, o zaman öyle geçeyim.
BAŞKAN Sayın Elitaşın
sözleriyle ilgili
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim yani bir daha söz vereceğinizi
söylüyorsunuz, bundan onu çıkarıyorum, sağ olunuz.
BAŞKAN Evet.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Biliyorsunuz, çeşit çeşit emeklilikler var, asgari
ücretin altında kalmış olan emekli maaşları da var.
Hükûmetin bu konuda yine, muhalefetin sesine şayet kulak verirse- asgari
ücretin altında emekli maaşı olmamasını temin edecek
adımları atmasını bekliyoruz. Bunun yanında çeşit
çeşit öğretmenlik var tıpkı emeklilik gibi; kadrolusu var,
ücretlisi var, sözleşmelisi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bir dakikanızı daha isteyeceğim.
BAŞKAN Peki, tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlerin maaşları
da artık onlar da mevcut asgari ücretin altında kaldı. O sebeple
Hükûmet yine, diler ve umarız ki- muhalefetin sesine kulak vermeye devam
eder.
Söyleyeceklerim asgari ücrette şimdilik bundan
ibaret ama şöyle bir şey var: Cumhuriyet tarihinin en büyük kur
kriziyle karşı karşıyayız. Asgari ücretin
yıllık periyotlarda değil, mümkünse kur farkından
kaynaklanan, enflasyondan kaynaklanan gelir kaybını ortadan
kaldırmak bakımından üç aylık periyotlarda
değerlendirilmesini öneriyoruz ve bu hususu dikkatinize sunuyoruz.
Şimdilik teşekkür ediyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. Tekrar, zatıalinize de müsamahanız
için şükranlarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Sağ olun, teşekkür ediyorum.
Sayın Bülbül
32.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 282 sıra sayılı
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5inci
maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve emekliler, memurlar ve
diğer çalışanlar açısından gerekli tedbirlerin vakti
geldiği zaman alınacağına inandıklarına
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
1 Aralıkta başlamış olan sosyal
taraflar arasındaki görüşmeler asgari ücretin yüzde 50
artışla net 4.250 TL olarak belirlenmesiyle
sonuçlanmıştır. Bu neticeyi Sayın Cumhurbaşkanımız
bugün yapmış olduğu toplantıda kamuoyuyla
paylaşmıştır. Bu yapılan çalışma
dolayısıyla bu hususta emeği geçen başta Sayın
Cumhurbaşkanımız olmak üzere, bütün Maliye bürokrasisine, sosyal
taraflara, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına
teşekkür etmek istiyoruz. Gerçekten
Çalışanlarımızı bu enflasyona ezdirmeyeceğiz.
yönündeki beyanın karşılığını bu
açıklamayla toplumumuz görmüş oldu; bu, son derece önemlidir. Elli
yıldan bu yana yapılan en yüksek artış olarak gözüküyor.
Bunun yanında yılbaşı
itibarıyla asgari ücretten alınan gelir ve damga vergisinin
kaldırılacağının açıklanması da son derece
önemlidir. Bu, demin ifade edildi ama bu karar yine sosyal tarafların
almış olduğu bir karar. Dolayısıyla burada da toplum
iradesinin bu şekilde tecelli ettiğini, sosyal tarafların, özellikle
ilgili kesimlerin bu noktada talebinin gerçekleştiğini Sayın
Cumhurbaşkanımız açıklamıştır yani bu
noktada şahsi bir karardan bahsetmek mümkün değil; bu, üzerinde
uzlaşılan bir husustur. Tabii ki bunu gerçekleştirecek olan da
yüce Meclistir. Bunu da inşallah, üzerimize düşen sorumluluğu
önümüzdeki süreçte biz de gerçekleştirip bu konuda atılacak olan
adımları hep birlikte atacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tabii.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de uzun
yıllardan bu yana, özellikle seçim beyannamelerimizde asgari ücretten
vergi alınmaması hususunu toplumumuzla, kamuoyumuzla
paylaşıyorduk, partimizin vaatlerinden bir tanesiydi ve doğru
bir adımdı. Bugün bu adımın gerçekleşmiş
olması son derece önemlidir çünkü işveren nezdinde de işverenin
yükünü, Sayın Elitaşın da açıkladığı gibi,
450 TL kadar hafifletmektedir. Bu noktada işçiyi memnun eden ama
işverenin de üzerine büyük bir yükün binmesini engellemek noktasında
alınmış önemli bir tedbirdir. Milletimize, memleketimize
hayırlı olmasını diliyoruz.
Yine, aynı şekilde, emeklilerimiz ve
memurlarımız açısından, diğer çalışanlar
açısından da gerekli tedbirlerin vakti geldiği zaman
alınacağı konusunda inancımızı yineliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş
33.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 5inci maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Asgari ücret tartışması; evet, 1
Aralıktan beri görüşmeler yapılıyor. Doğrusu, biz Plan
ve Bütçe Komisyonunda da asgari ücrete ilişkin tekliflerimizi ve
önergelerimizi sunmuştuk, öncelikle onu hatırlatmak isterim. Biz
Komisyon aşamasında, asgari ücretten gelir vergisi ve damga
vergisinin kaldırılması yönünde önergeleri verdik fakat iktidar
grubu ve ortağı bu önergeleri reddetti alışık
olduğumuz bir şekilde. Bugün yapılan açıklama, asgari
ücrete yapılan yüzde 50 zam, aslında verdiğimiz önergelerin
iktidar tarafından kabul edildiğini ve
doğrulandığını bir kez daha ortaya koydu. Düzenlemenin
yapılması önemlidir ama iktidar grubunun ve Sayın Maliye
Bakanının bunu bir müjde, işte Vatandaş çok çok
teşekkür ediyor
Şimdi, sosyal medyada bir hashtag
açılmış, işte, bunu, böyle, kendilerine ayrı bir övünç
kaynağı olarak sunmalarını da doğrusu talihsiz
buluyorum. Yani bir kere, burada, bu Genel Kurulda muhalefet partileri -biz de
tabii ki- yoğunlukla bunu söyledik, ekonomi komisyonumuz aylardır
alanda. Bütün talepler, kanun teklifimizi de vermiştik hatta 2 Nisan
2021de verdik fakat şimdi Meclis dışında, partiler
dışında bir yerlerde, dışarıda, işte, saray
ve etrafında bunlar hazırlanıyor ve bize servis ediliyor hani
sanki biz bunları talep etmemişiz, bilmiyoruz,
tartışmıyoruz gibi. Bunu da kesinlikle halk iradesine ve Meclis
iradesine saygı göstermemek olarak ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, diğer bir mesele
şu: Bu, aslında, müjdeli bir sömürme hâli, bunu üzülerek
söyleyeceğim yani sömürü bile müjdeleniyor. İnsan onuruna
yakışır bir yaşam için bu yetmez çünkü önemli olan, bu
zamlara dayanılabilecek mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
hakikaten, bu zammı övenler ayda 4.250 lirayla bir ay geçinsinler, bunu
görelim; ne kadarını harcayacaklar, ne kadarını kiraya,
elektriğe, suya verecekler.
Bir rakam hesabı vereceğim: 2021de -yani
henüz bitmedi ama- asgari ücret 2.825 TL, ekmek 1,25 TL; 2.250 adet ekmek
alınabiliyordu. 4.250 TL üzerinden hesaplarsak; ekmek fiyatı 3 TL,
bazı yerlerde 3,5; 1.417 ekmek alınabiliyor yani bu artış,
aslında, zamlar karşısında eriyor. Benzine hemen 56
kuruş zam yapıldı. Kaşıkla verilip kepçeyle geri
alınıyor. Marketlerdeki zamlarla, maalesef, bu eriyecek ve yok
olacak. Tabii ki işten çıkarmaların da yasaklanması
gerekiyor ve bu meselenin sadece iktidar grubunda, dışarıda,
Beştepe'de hazırlanması değil; önemli olan, burada bütün partilerin
katılımıyla halk iradesinin temsiliyetinin
yansıtılması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Doların şu an itibarıyla 15,67 TL olduğunu da hatırlatmak
istiyorum. Dolar karşısında bu zam zaten hızla erimeye
başladı bile.
BAŞKAN Peki.
Sayın Elitaş
34.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Biraz önce Sayın Özgür Özel Niye
Cumhurbaşkanı açıklıyor? diye bir ifade kullandı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu kanunla kurulmuş bir komisyon. 15
kişiden oluşur; 5i işçi, 5i işveren, 5i de Hükûmet
temsilcisidir. Bunlar 4 toplantı yaparlar, 4üncü toplantının
sonunda oylamaya sunarlar, karar alırlar. Oyların eşitliği
hâlinde Başkanın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
veya onun yardımcısının oyu fazladan sayılır.
Sayın Cumhurbaşkanı, Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı. Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanı, Sayın Cumhurbaşkanımız bugün beni
aradı konuşma yapmazdan önce, asgari ücretin 4.250 lira olduğunu
ve asgari ücretteki vergilerin kaldırılmasıyla, hem damga vergisinin
hem de gelir vergisinin kaldırılmasıyla ilgili çalışma
yapılmasını istedi. Biz de zaten buradan, kürsüden ifade ettik,
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının, Grup
Başkan Vekiline
Ki Sayın Meral Akşener nasıl ki
milletvekili değil ama partinin Genel Başkanı, Grup Başkan
Vekilleriyle istişareyi doğrudan doğruya yapabiliyor, Adalet ve
Kalkınma Partisinin Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan da benim Genel Başkanım olarak Grup Başkanına
Böyle böyle bir çalışma yap. diyor. Nitekim, o çalışmayı
biz burada bürokrat arkadaşlarımızla, sayın
bakanlarımızla başladık saat üç buçuktan itibaren, biraz
önce de bitti, onu da paylaştığımı ifade etmek
istiyorum. Yani, Sayın Cumhurbaşkanının Parlamentoya Bunu
yapın. diye değil, kavradığımız ve
inandığımız bir sistem çerçevesinde Genel
Başkanım bana talimat vermiştir, onu yerine getirdim.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, asgari ücret artışının toplumsal bir
beklentiyi karşılayacağına ve bu konuda bütün
grupların uzlaşı hâlinde olmasının güzel bir olay
olduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN Evet, bütün grupların bu konuda
uzlaşı hâlinde olduğunu görmenin de ayrıca güzel bir olay
olduğunu düşünüyorum çünkü toplumsal bir beklentiyi
karşılayacaktır.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Evet, gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına söz
taleplerini karşılayacağız.
İlk söz, Muğla Milletvekili Sayın
Yelda Erol Gökcana aittir.
Buyurun Sayın Gökcan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 bütçe teklifinin 5inci maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve Muğlalı
hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçemizi yatırım, üretim, istihdam ve
ihracat hamleleri üzerine hazırladık; toplumumuzun tüm kesimlerini
kapsayan ekonomik kalkınma ve refah artışı
esasını hedefledik.
Ülkemiz bugün içeriden ve dışarıdan
yapılan tüm müdahalelere rağmen dimdik ayaktadır.
Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yirmi yılda her alanda büyüdük
ve geliştik. Muhalefetin hayal satmasına Öldük bittik!
yalanlarına rağmen yirmi yıldır girdiğimiz tüm
seçimleri açık ara kazandık. Yirmi yıldır bütçe
yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz inşallah. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) İstanbulu
kazanamadınız!
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Muğla
ne oldu, Muğla?
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
İktidarlarımız döneminde, tüm ülkemizde olduğu gibi,
Muğlamızda da vatandaşlarımızı önemli hizmet ve
yatırımlara kavuşturduk. Muğlamıza 23 milyar TL
tutarında yatırım kazandırdık. Son dört yılda 8
milyar TL kaynak kullandık. (CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, az önce temiz dil konusunda uyardınız -66yı uyardınız-
ama sataşmayı da uyarın lütfen, sataşma yapıyorlar.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yazın
Muğlamızın 8 ilçesinde aynı anda orman yangını
çıktı. İlk andan itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız,
sayın bakanlarımız, milletvekillerimiz ve
vatandaşlarımızla sahadaydık. Devletimizin tüm
imkânları seferber oldu; 50 helikopter, 15 uçak, 3 İHAyla
yangına müdahale ettik. Muhalefet ise her zamanki gibi sınıfta
kaldı, yangına körükle gitti. (CHP sıralarından gürültüler)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Biz
oradaydık, yangına helikopter getirmediniz!
ULAŞ KARASU (Sivas) Yangına helikopteri
de biz getirdik.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, çok rica
ediyorum.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) CHPli Muğla
Büyükşehir Belediye Başkanı, bir vakfın
kiraladığı tek bir helikopterle şovunu yaptı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Helikopterin önünde
fotoğraf çektirip Muğla semalarında iki gün gezdirdiler onu da
anlata anlata bitiremediler. Bir de helikoptere Muğla Büyükşehir
Belediyesinin amblemini yapıştırdılar. (CHP
sıralarından gürültüler)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Özel
İdarenin getirmediği helikopteri getirdi Muğla Büyükşehir
Belediyesi!
BURAK ERBAY (Muğla) - Sen neredeydin orada?
Makosen ayakkabılarınla geziyordun orada bilmezsin, biz gördük seni.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
Girgin
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Yanan alanları
imara açacağımız ve akıllı yangınlar
yalanlarına sarıldılar. Yanan alanları imara açmadık,
açtırmayacağız. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Cennet Muğlamızı hep birlikte
yeniden yeşillendiriyoruz. Mangalda kül bırakmayan CHPliler 11
Kasım ağaç dikme seferberliğine gelmedi; ne belediye
başkanları ne milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bakın, burası Bodrum Güvercinlik, ağaç dikme
töreninde binlerce Muğlalı hemşehrimizle birlikte hepimiz
oradaydık ve yanan alanları yine biz ağaçlandırdık.
BURAK ERBAY (Muğla) İçmelerdeki sel
bundan oldu, biliyorsunuz değil mi Vekilim? İçmelerdeki selde 200 ev
çamur altında kaldı.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Büyükşehir
Belediyesi, arıtma ve kanalizasyon işinde de yine sınıfta
kaldı. CHPli Sayın Muğla Milletvekili, Mecliste
yaptığı konuşmada Bodrumdaki kanalizasyon ve altyapı
tesisini Turizm Bakanımızın kendi otelleri için
yaptırdığını iddia etti. Hâlbuki, Sayın
Cumhurbaşkanımızın 30 Büyükşehir Belediye
Başkanıyla yaptıkları toplantıda Muğla
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün,
Cumhurbaşkanımızdan talep etti, Sayın
Cumhurbaşkanımız da talimat verdi, Turizm
Bakanlığımız 250 milyon TL ödenekle işi üstlendi ve
geçtiğimiz yıl temelini attık. Bodruma hayırlı
uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Gelelim yola; yolda da sınıfta
kaldınız. Bakın, burası Ula.
SERVET ÜNSAL (Ankara) Ormanlar yana yana bitti be!
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Siz, Uladaki ana
cadde üzerindeki bu 5 kilometrelik yolu üç yılda yapıp bitiremediniz,
biz ise dünyanın en uzun asma köprüsü olan 1915 Çanakkale Köprüsünü dört
buçuk yılda bitiriyoruz. İşte, AK PARTİ ile CHP
arasındaki vizyon farkı! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Suda zaten sınıfta kaldınız;
hemşehrilerimizi bir damla suya muhtaç ettiniz, köylerimiz susuzluktan
kırılıyor. Büyükşehir Belediyesi olarak, olmayan suyu,
Muğlada en pahalıya yine siz içiriyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi gelelim ulaşıma; CHPli
İstanbul Büyükşehir Belediyesinden bile daha pahalı yolcu
taşımacılığını da yine Muğlamızda
siz yapıyorsunuz. Şehir içi ulaşım taşıtlarınız
yetersiz, yollarınız bozuk, vatandaşlarımız
köylerimizden ilçe merkezlerine dahi gelemiyor. Bir de üstüne yüzde 25 zam
yaptınız, hemşehrilerimizi ve öğrencilerimizi yine siz
perişan ettiniz.
Kanalizasyon ve altyapı
çalışmaları yapmadığınız için Muğla ve
ilçelerinde her yağmur yağdığında
vatandaşlarımızı mağdur ediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Burası Marmaris
İçmeler; evleri, iş yerleri, araçları sel içinde kalıyor ve
maddi anlamda zarar görüyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP Genel Başkanı Sayın
Kılıçdaroğlu, Şanlıurfada Bize Şanlıurfa
Büyükşehir Belediye Başkanlığını verin,
elektriği bütün çiftçilere bedava vereceğiz. dedi. Muğla
Büyükşehir CHPde elinizden tutan mı var? (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Samimiyseniz,
Muğlalı çiftçilerimize elektriği bedava verin de görelim.
Muğlayı bile yönetemeyen CHPnin iktidara talip olduğunu
söylemesi ise trajikomiktir. Biz milletimizin ferasetine inanıyor ve
güveniyoruz. İlk seçimlerde de Büyükşehri ak belediyecilikle
buluşturacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımıza, sayın
bakanlarımıza en kalbî şükranlarımızı sunuyor;
bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlara vesile olmasını
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 2 tane
söz talebi var. Söz taleplerinden bir tanesi, yapmış olduğu
görevden dolayı milletvekilince yetersiz bulunup Senin
yaptığın gibi büyükşehir belediye meclis üyeliği
yapılmaz, o görevi ben senden iyi yaparım. dediği için
Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi AK PARTİ grup sözcüsüne söz
hakkı doğmuştur; onu Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi
takdir etsin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İkinci husus: Muğla Belediyemiz üzerinden
Muğla Milletvekillerimize, partimize
sataşılmıştır; müsaadenizle, 69a göre cevap
hakkını kullanmak istiyoruz. Takdir buyurursanız, grubumuz
adına söz hakkını Muğla Milletvekilimiz Sayın Süleyman
Girgin kullanacak.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Hayır,
hayır!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, sadece milletvekiline sataşmış, ona söz vermeniz
gerekir.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Gerçekleri söyledi, gerçekleri; sataşma yok! Gerçekler zor geldi tabii!
BAŞKAN Sayın Girgin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
20.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 5inci maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Muğlada 670 bin
hektar alan yandı.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Belediyeyi söyle! Su yok, su!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Kemerköyde
termik santralin dibine kadar yangın geldi, bas bas
bağırdık Helikopter gönderin, uçak gönderin. diye ama
helikopter gelmedi, uçak gelmedi, 670 bin hektar alan yandı. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kim yaktı,
kim?
METİN YAVUZ (Aydın) Biz oradaydık,
orada, sen neredeydin?
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Bizler
Muğla Milletvekilleri olarak yangınlarda vatandaşlarla beraber
canhıraş çalışırken sayın vekilimiz havada
helikopterle gezdi, helikopterle; bunu unutmadık. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
METİN YAVUZ (Aydın) Biz oradaydık,
sen neredeydin, sen?
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Ben
yangınların içerisindeydim ama sayın vekil Sayın Valiyle
beraber helikopterlerle izledi.
METİN YAVUZ (Aydın) Yanlış
söylüyorsun, yanlış!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Gelelim suya.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Suyu en pahalı su!
METİN YAVUZ (Aydın) Biz oradaydık,
sen yoktun! Yanlış söylüyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Muğla Büyükşehir Belediyesi, şu anda
Türkiyedeki belediyelerin içerisinde su parası sırasında 20nci
sıradadır -en ucuz- 20nci sırada bir belediyedir. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Siz eğer suyu konuşacaksanız
METİN YAVUZ (Aydın) Yanlış
söylüyorsun! Yanlış söylüyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Güllükte
şu ana kadar Türkiyede olmayan şekilde sözleşmeyle ihale
verildi.
METİN YAVUZ (Aydın) Yanlış
söylüyorsun, yanlış!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Güllükte 11
bin lira olan su parasını konuşun Sayın Vekil. 11 bin lira
su parası, 11 bin lira! (CHP sıralarından alkışlar)
Türkiyede örnek ihale edildi, bunun cevabını verin önce.
METİN YAVUZ (Aydın) Makosenlerini
giymiş gölgede konuşuyordun sen. Yanlış söylüyorsun!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Sayın
Vekilim, siz de geldiniz oraya, yangınlarda beraberdik sizlerle ama siz
helikopterle izlediniz yangınları.
BAŞKAN Sayın Girgin, Genel Kurula hitap
edin.
METİN YAVUZ (Aydın) Yanlış
söylüyorsun!
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Hani helikopter yoktu!
METİN YAVUZ (Aydın) Hani helikopter
yoktu!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Bakın,
değerli milletvekilleri, bir de şunu söyleyeyim sayın vekile
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Yazık Muğlaya!
METİN YAVUZ (Aydın) Yanlış
söylüyorsun!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Eğer siz
Muğlaya yatırım yapmak istiyorsanız
Muğlada merkezî
iktidara 10 lira vergi topluyorsunuz, Muğlaya 2 lira veriyorsunuz, 2
lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
METİN YAVUZ (Aydın) Hocaya
yakışmıyor, öğretmene yakışmıyor!
Yanlış söylüyorsun!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Böyle hariçten
gazel okumak değil o.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Girgin.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Bunun
dışında, Bodrumdaki isale hattı patladı, onu da
Büyükşehir Belediyesi yaptı. Yazıklar olsun size! (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
METİN YAVUZ (Aydın) Yanlış
söylüyorsun! Yanlış söylüyorsun, yakışmıyor.
BAŞKAN Sayın Girgin, teşekkür
ediyorum.
Lütfen, rica ediyorum, buyurun.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz,
Sinop Milletvekili Sayın Barış Karadenize aittir.
Buyurun Sayın Karadeniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) Sayın
Başkanım, değerli Divan, değerli milletvekili
arkadaşlarım
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kürsüde
bir hatip var; lütfen, çok rica ediyorum. Artık yorulduk, birbirimizi
idare edelim lütfen.
Buyurun Sayın Karadeniz.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Sayın
Divan, değerli Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; biraz sessiz olabilirsek konuşmamıza
başlayacağız.
Yelda Hanım az önce konuştu, muhalefet
yapmayı öğrenmiş, kendisini kutluyorum. Şimdiden
kendilerini alıştırmışlar, bu arkadaşları
bir alkışlayın muhalefete alıştıkları için;
tebrik ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
Ülkemiz ekonomisinde önemli bir yere sahip olan
ancak hiçbir zaman hak ettiği değeri bulamamış,
sorunları görmezden gelinmiş, bugünlerdeyse içinde bulunduğumuz
ekonomik koşullarda yaşam mücadelesi veren
balıkçılarımızın sesini duyurmak, haklı
isyanlarına destek olmak için söz almış bulunmaktayım.
Balıkçılık ve su ürünleri sektörü,
paydaşlarıyla birlikte on binlerce kişinin ekmek
kapısı, üretimde ülkemizin gururu olmasına rağmen bitme
noktasına gelmiştir. Maliyetlerinin altından kalkamayan
balıkçılarımızın yüzde 40ı kontak
kapatmıştır. En iyi bildiği, en başarılı
olduğu işi yapamamak ekmeğini kazanamaz hâle getirmiştir.
Eğer balıkçılık ve su ürünleri özelinde acil bir ekonomik
eylem planı hazırlanmazsa dev bir sektörün çöküşünden sorumlu
sizler olacaksınız, bunu unutmayın. Nereden biliyorsunuz? diye
sorarsanız ben Karadenizde Sinopun, bir balıkçı kentinin
milletvekiliyim. Bununla birlikte
Arkadaşlar, siz resim çektirirken biz de burada
balıkçıları anlatalım, zaten ilgilendiğiniz yok, onu
da biliyoruz. Tebrik ederim, balıkçıları konuşuyoruz
burada! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir)
Kendi vekillerinize bakın, önce onlar çektirdi fotoğrafı, oraya
söylesene!
BAŞKAN Sayın Karadeniz, Genel Kurula
hitap edin lütfen.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Nereden
biliyoruz? Hopadan girdik, Samandağdan çıkacağız.
Hopadan girdik, Zelek Limanından, Yeniay Limanından, Sinop
Limanından; devamında Kefkenden, Bağırganlıdan,
İğneadadan, Gemlikten
Gidin, dinleyin oradaki balıkçıları
da ne demek istediğimizi anlarsınız.
SALİH CORA (Trabzon) Konuşabiliyorsan,
konuş!
BARIŞ KARADENİZ
(Devamla) Salih
Cora, sen gittin Trabzon Yeniay Limanına, cevabını aldın;
onu biliyoruz. Onu biliyorum, cevabını çok güzel verdiler. (CHP
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, balıkçılar kan
ağlıyor, mazot fiyatlarından haberiniz var değil mi?
SALİH CORA (Trabzon) Sana Senin ne işin
burada? dediler.
BAŞKAN Sayın Cora
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Bakın,
bugün bir balıkçı ağabeyimiz yolladı, 4,5 liraydı
mazot, şimdi mazotun litresi 10 lira 50 kuruş. Bu akşam da 56
kuruş zam geldi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) Kovaladılar seni
oradan!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Bakın,
burada ağın kilosu 90 liraydı, 175 liraya çıktı.
BAŞKAN Sayın Karadeniz, Genel Kurula
hitap edin.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Çeliğin
kilosu 6 liraydı, şimdi 21 lira.
SALİH CORA (Trabzon) Senin ne işin var
burada? dediler orada sana.
BARIŞ KARADENİZ
(Devamla) Bunun
hesabını vereceksiniz, bunun hesabını size
balıkçılar verdirecek. Balıkçılara meslek tanımı
bile yapmadınız be. Mesleğinin ne olduğunu bilmeyen
balıkçılarla
SALİH CORA (Trabzon) Sen Sinop Vekilisin,
senin ne işin var burada? dediler.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Bir şey
demiyorum.
BAŞKAN Sayın Cora,
balıkçıları anlatıyor, niye rahatsız oldun?
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan,
bana niye sataşıyor?
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Bir tanker
mazot 70 bin TLydi, şimdi 240 bin TL. Nasıl çıkacak
balıkçı balığa? Balık yiyeceksiniz değil mi?
Maliyetler arttı, meslek
tanımı yok, SGKyle ilgili yeniden düzenleme lazım.
SALİH CORA (Trabzon) Bana niye
sataşıyor? Ben ne söyledim? Kürsüdeki adam, oturana niye
sataşıyor?
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Salih Cora,
Yeniay Limanına yine git, sana yine cevap verirler, seni oradan yine kovarlar.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Tekne boyutlarını büyüttünüz, devletine
güvendi balıkçı ama şimdi yarı yolda kaldı; bekliyor,
yüzde 40ı kontak kapattı.
Genel Başkanımıza buradan
teşekkür etmek istiyorum, iktidarımızda
yapacağımız iş Denizcilik ve Balıkçılık
Bakanlığı kurmak. (CHP sıralarından
alkışlar) Genel Başkanımızın talimatıyla
denize kıyısı olan 28 ile girdik, tek tek gezdik, masa başında
oturarak balıkçıların sorunlarını değil,
onların çözüm önerileriyle beraber raporumuzu oluşturduk;
ihtiyacınız varsa size veririz. Eğer balıkçıları
korumak istiyorsanız
Mecliste grubu bulunan bütün arkadaşlara
söylüyorum: Balıkçının durumu çok zor; şaka değil,
balıkçı bitme noktasında, Tekirdağdan Edirneye, Enezden
Samandağa kadar ya, Çanakkalesi, her yer
Sadece balıkçılar değil, üreticiler
de bitti. Muğla Milletvekili az önce konuşuyordu, gitti mi Milastaki
üreticilere? Elektrik faturasını ödeyemedikleri için batan bir sürü
üretici var bu memlekette. Arkadaşlar, balıkçılara sahip
çıkın, ilk başta meslek tanımını yapalım.
Yasaklar ve cezalar üzerine kurulmuş bir sistemin parçaları oldular,
yürümüyor. Balıkçıyı 5 tane fabrikaya esir ettiniz. Misina
avını yasakladınız, ağı dışarıdan
ithal ediyorsunuz, sattırıyorsunuz; balıkçıda bulununca
ceza, balıkçı ceza makinesi. Limanları da peşkeş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Sayın
Başkanım, özür dilerim
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Kooperatif
başkanlarıyla da konuşuyoruz, kooperatifler devrede.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Beşikdüzünde sana ne dediler?
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Sana
dediklerini ben söyleyeceğim buradan çıkınca. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kooperatifleri de küçülttünüz, limanları da
satıyorsunuz; balıkçıların, balıkçı
barınakları artık el değiştirmek üzere. Neden, neden
yapıyorsunuz bunu balıkçıya ya? Yıllarımız
balıkçılıkla geçti ama son dönemde -bir dost tavsiyesi- bu
balıkçı size küskün, kırgın, ilgilenmemişsiniz,
yanına gitmemişsiniz, kızgın. Buradaki arkadaşlar bir
gün giderlerse limanlara, ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklar.
Bütün balıkçıları buradan
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN 5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.55
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 00.07
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 38inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
6ncı maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 6- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 6ncı madde üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz talep eden Samsun Milletvekili
Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün asgari ücret 4.250 lira olarak
açıklandı, biz bunu olumlu karşılıyoruz; üzerinde de
yaklaşık 450 liralık bir vergi yükü vardı, biz de bundan
daha önce İşveren üzerinden bu yük kaldırılsın diye
temennide bulunmuştuk, dolayısıyla onun da
kaldırılmasından memnuniyet duyduğumuzu ifade ediyoruz,
dolayısıyla bunu da olumlu karşılıyoruz. Tabii,
paranın satın alma gücü de önemli. 2021 yılı
başında asgari ücret 2.826 lirayken döviz kuruna göre 380
dolardı; bugün, 2021 yıl sonu rakamlarıyla da 275 dolar yani
satın alma gücü açısından bir yılın gerisine
gittiğimizi söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
Sayın Bakanımız -gerçi şu an
burada değil ama- burada ifade ederken Almanyadan, Fransadan, Avrupa
ülkelerinden asgari ücretle ilgili rakamları beyan etmişti;
Türkiyedeki asgari ücretin alım gücünün onlardan daha yüksek
olduğunu ifade etmeye çalışmıştı. Keşke
burada olsaydı ama herhâlde gelince arkadaşlarımız söyler.
Acaba, Almanyada asgari ücretle çalışanların toplam
çalışanların içerisindeki payı yüzde kaç? Yani bugün,
Almanyada asgari ücretle çalışan bir insanın hiç olmazsa bir
yılın sonunda bir araç alma, ayağını yerden kesecek
orta ölçekte bir araç alma şansı var. Acaba Türkiyede, asgari
ücretle çalışan bir insanın, bırakın arabanın
kendisini tekerleklerini alma şansı var mı bir yıllık
ücretiyle? Onun için, bu işi de fazla şey yapmak istemiyorum ama
paranın satın alma gücü açısından
baktığınız zaman, ümit ediyoruz ki aynı değerleri
yakalar.
Buna paralel olarak, tabii, çalışanlar
var. Bu daha çok özel sektörü ilgilendiren bir husus, onun yanı sıra
devlette çalışan memurlarımız var, emeklilerimiz var. Ocak
ayı geliyor, hiç olmazsa bu zam oranını onlara da
yaparsanız bu konuda tabii ki mutlu oluruz.
Ama bunlara devam ederken bir de paranın
değeri var yani bugün hepimiz hipodromda atları seyreder gibi
işte euronun değeri bu, altının değeri bu,
doların değeri bu diye ha bire gözümüz scoreboardda, ne olup bittiğini
izlemeye çalışıyoruz, sanki para birimi TL değil de dolar
olan bir ülkede yaşıyormuşuz gibi ha bire scoreboardları
takip ediyoruz. Doğal olarak takip ediyoruz, neden? Çünkü bugün girdilerin
önemli bir kısmı dolar bazında; başta enerji girdileri olmak
üzere, girdiler dolar bazında, otomatikman takip ediyoruz. Bugün dolar
15,6 lira görülse bile ticaret olarak bakın, bugün özellikle emtia
piyasasında 17-18 liralardan fiyatlanıyor Değerli
Başkanım. Yani artık vadeli satışlar bir tarafa gitti,
diyor ki Sen vade istiyorsan kur 15,6 olmasına rağmen serbest piyasa
17yi, 18i esas alıyor, eğer bu kuru kabul edersen ben sana
vadelendirme yapabilirim. Bugün peşin fiyatla mal bulmak hakikaten
problem. Yani siz ortaya koyduğunuz programla üretim ekonomisini
destekleyeceğinizi ifade ederken sizin bugünkü programınız
tümüyle tüketimi destekliyor. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Tümüyle tüketimi destekliyor yani bugün insanlar
bulduğu her şeyi satın almaya çalışıyor; bunun
adına ne derseniz deyin yani bunun adına demir deyin, bunun
adına beton deyin, bunun adına alüminyum deyin, bunun adına
ahşap deyin, bunun adına MDF deyin, bunu gıda sektöründe
diyebilirsiniz, kimya sektöründe diyebilirsiniz.
Şimdi, kendi hâlinde bir pazar oluşmuyor,
malını satmamak için yüksek fiyat söylüyor. Yani piyasadaki dengeler öyle
bozuldu ki Nasıl olsa ben bu malı satsam tekrar yerine
koyamayacağım. diyor, yerine koyamayacağı endişesini
taşıyor; dolayısıyla, otomatikman kendine göre bir pazar
uydurmuş ve dolar bazında yüksek fiyatla rakamlar ifade ediyor. Bugün
ticari rakamlar maalesef, şimdiden serbest piyasada emtia 17-18ler
üzerinden işlem görüyor. Tabii, bugünkü genel değerlere
baktığınız zaman da Türk parasının değeri
Bugün etrafımızdaki ülkelere baktığınız zaman,
işte, en basitinden 1 Bulgar levası 8,74 lira. Saymıyorum yani
tersten saysak daha rahat hareket ederiz. Yani 50 kuruşun bugün madeni
para olarak değeri 106 kuruş yani 50 kuruşun madensel
değeri, madeni para olarak değeri maalesef 106 kuruş.
Paranın değerini hepimizin koruma mecburiyeti var, bunun ötesinde bir
şeyi düşünmek mümkün değil.
Onun için, süratle piyasaya müdahale etmeniz
lazım, süratle bu stokçuluğu kim yapıyorsa
Bugün icranın
başında sizsiniz. Özellikle iç piyasada rakamlar aldı
başını gitti, her yönde maliyetler aldı başını
gitti. Özellikle inşaat sektöründe -size de geliyordur, zaman zaman bu
kürsüden de söyledik- hepsi, rekabetle iş alan müteahhitlerin yüzde 99u
bugün batmayla karşı karşıya, eğer siz fiyat
farkı veyahut da tasfiye kararnamesini
çıkarmadığınız takdirde.
Bakın, son dönemde yapılan ihaleleri
-burada diyordunuz ya tenzilatları- son ihaleleri söyleyeyim: Her biri
yüzde 50, yüzde 60 zamlı teklif veriyorlar. Yani bırakın,
ihalelerde, sizin hazırladığınız, keşifler
üzerinden tenzilat yapılmasını -burada hep tenzilatlarla
rakamları ifade ediyordunuz- maalesef, bugün, yapılan ihaleler
tenzilatı bırakın, yüzde 50, yüzde 60 zamlı tekliflerle
işlem görüyor; doğal olarak da ihaleler iptal oluyor.
Tabii, buna paralel olarak ben biraz da Samsundan
örnek vermek istiyorum. Samsun, bugün, her yönüyle -yani ulaşım
olarak kara yolu, demir yolu, hava yolu, deniz yoluyla- herkesin
ulaşabileceği bir il ama genel manada, Samsun bile maalesef geri
gidiyor. Tamam, bu yıl ihracat rakamları 1 milyarın üzerinde ama
bugün, Türkiye'deki millî gelir ortalama 8.598 lira iken maalesef, Samsundaki
rakam 5.880. Yani Samsun gibi bir yer bile ortalama millî gelirin
yaklaşık yüzde 31 altında. Onun için, ben buradan söylüyorum:
Sayın Bakanım, Samsun bu işte model bir il olabilir. Her tarafı
yani bugün, sanayi açısından, tarım açısından, üretim
açısından, lojistik açıdan her şeye sahip ama her geçen
yılda kişi başına düşen millî gelir Samsun gibi yerde
düşüyorsa, e, Türkiye'nin geneline baktığınız zaman
Vay Türkiyenin hâline! diyebiliriz. Onun için, bu konuyla ilgili asıl
olan güvendir. Zaman zaman bu kürsüden de ifade ediyoruz; yani sözlerle,
eylemlerle işte Biz güven tahsis ediyoruz, istikrarla ülkeyi
yönetiyoruz. demeniz bir anlam ifade etmiyor. Yani, piyasa bunu satın
almıyor. Sayın Bakanın iyi niyetle söylediği İşte,
siz ücretiniz kadar batarsınız, biz bin kişiyi
çalıştırıyoruz, komple batarız. Hani bu göreve olan
şevkinden, azminden, hani bu işe katkı
sağlayacağından bahsediyor ama piyasa o kadar kırılgan
hâle geldi ki bu bile olumsuz etki oluşturuyor. Onun için bu tür
durumlarda muhakkak piyasaya güven veren, piyasayı rahatlatan
adımların atılması lazım.
Şahsen asgari ücretin bu manada ilan edilmesini
biz destekledik ama faizin 100 puan düşürülmesini -iş
dünyasından gelen birisi olarak- hâlâ anlayabilmiş değiliz.
Yani, bugün 15ten 14e düştü ne oldu? Bugün dolar kuru yaklaşık
yüzde 5 arttı. Yani, oradan siz Düşük faizle üreticiyi
destekleyeceğiz. derken dolar kurundaki 1 kuruşluk
artışın 4 milyar olduğunu artık herkes biliyor. Onun
için tam tersine etki yaptığını görüyoruz. Ona paralel
olarak ne yapıyorsunuz? 14-15le bu borcu kim alıyor? Sizin bu
aşağıya çektiğiniz kredi faizleri piyasaya
yansımıyor. Yani bugün piyasanın yüzde 65ini tüketici kredileri
oluşturuyor. Bugün tüketici kredilerinde hiç 14 olanı duydunuz mu,
hiç işittiniz mi veyahut da özel bankalardan 14le kredi veren bir banka
tanıyor musunuz? Tanıyamazsınız. Zaten devlet onlara
borçlanıyor, parayı onlara veriyor, onlar dönüyor yüzde 22,7 faizle
devlete satıyor. Dolayısıyla siz gerçekten piyasayı
desteklemek istiyor iseniz sizin üreticiyi, çiftçiyi desteklemeniz lazım
ki işi kaynağında çözebilesiniz.
Bence ondan da daha önemlisi şu: Siz,
şimdi Mücadele edeceğiz. diyorsunuz, belli kurum ve
kuruluşların başındaki insanları ha bire
değiştiriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Başta TÜİK olmak üzere, aynı
şekilde Merkez Bankası Başkanı da maalesef bu ülkede
dayanmıyor. Ümit ediyoruz ki Maliye Bakanımız uzun süreli görev
yapar da hiç olmazsa aldığı tedbirleri uygulama şansı
olur. Şimdi, Merkez Bankasında topunuz var, tüfeğiniz var ama
mühimmat yok yani atacak merminiz yok; zaten piyasaya müdahale edecek
rakamınızı, 128 milyar doları bitirdiniz. Önce, biraz
istihkâm oluşturmak için, gelecekte biraz mücadele edebilmeniz için benim
size tavsiyem şu: Hiç olmazsa bir ay hiç beyanat vermeyin; emin olun,
dolar kurunda ciddi düşmeler olacaktır.
Ben 2022 yılı bütçesinin hayırlı
uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Şanlıurfa Milletvekili Sayın
İbrahim Özyavuz.
Buyurun Sayın Özyavuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZYAVUZ
(Şanlıurfa) Sözlerime başlamadan önce, bugün vefat haberini
aldığım Genel Başkan Yardımcımız Sayın
Sadir Durmaz Beyin babasına Allahtan rahmet, Genel Başkan
Yardımcımıza ve ailesine sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizi
izleyen aziz Türk milletini ve Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bin yıllık kardeşliğin kesintisiz
yaşatıldığı Türkmen şehri Şanlıurfam
ve bölgemiz hakkında konuşmama başlamak istiyorum. Enbiyalar ve
evliyalar diyarı Şanlıurfam, insanlık tarihinin
sıfır noktası olarak bilinen, çeşitli medeniyetlere ev
sahipliği yapmış, değişik dinlere, farklı etnik
kökenlere mensup insanların yüzyıllarca hoşgörü içerisinde
yaşadığı, İslam tarihinde çok önemli yeri olan, inanç
ve kültür turizmi potansiyeli yüksek, dünyanın ve Orta Doğunun en
önemli şehirlerinden biridir. Sizlere Şanlıurfamızda
özellikle Göbeklitepe, Karahantepe, dünyanın ilk üniversitesi Harran
Üniversitesi, Balıklıgöl, Urfa Kalesi, Gümrük Hanı, Hazreti
Eyyüp Peygamberin çile çektiği mağara ve şifalı su kuyusu,
Harran Kapısı, tarihî Urfa taş evleri, Haleplibahçe,
Haşimiye Meydanı, Akarbaşı ve Bakırcılar
Çarşısı, tarihî Harran evleri, Hayatı Harrani Hazretleri,
Bazda Mağaraları, Şuayip Şehri, Han el-Barur
Kervansarayı, Soğmatar Antik Kenti, Saklı Kent Halfeti, Birecik
kelaynak kuşları, tarihî Urfa konakları ve müzikli sıra
geceleri ve daha birçok güzellikleriyle dünyanın en eski kenti olan Urfayı
ve Güneydoğuyu gezmeye, görmeye davet ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gençlerimiz geleceğimizdir. Biz gençlerimizi seviyor,
onlara önem veriyoruz. Türk gençliği fıtratı gereği
zekidir, çalışkandır, basiretlidir, devletine ve milletine
sorumluluk duyan bir vicdana sahiptir. Gençlikten taviz vermemiz, onlara kulak
tıkamamız, onları hayatın karmaşık
şartlarında sahipsiz bırakmamız söz konusu değildir.
(MHP sıralarından alkışlar)
Malumunuz olduğu üzere Şanlıurfa
sanayi alanında hızla büyümekte olan bir ilimiz. Sanayide
çalıştırmak üzere yetişmiş insan kapasitesine ihtiyaç
vardır. Dolayısıyla Şanlıurfada mesleki eğitim
veren okulların sayısı artırılmalı ve kalitesi
yükseltilmelidir. Ayrıca geleneksel usta çırak ilişkisine
dayalı eğitim veren mesleki eğitim merkezleri de teşvik
edilerek sayıları ve nitelikleri artırılmalıdır.
Güçlü Şanlıurfa, güçlü Türkiye, güçlü sanayi ve güçlü ekonomi için
mesleki eğitime gereken önem verilmelidir. Gençlerimiz mesleki liselerden
mezun olduktan sonra istihdama yönelik eğitim kurumları ve sanayi
iş birliğiyle iş sahibi olmalıdırlar.
Sayın milletvekilleri, dünya ekonomisi Covid-19
salgını nedeniyle tarihte benzeri görülmemiş bir krizin
eşiğine gelirken süreç her alanda olduğu gibi tarım sektörü
açısından da önemli sonuçlar doğurmuştur. Son yıllarda
yaşanan gelişmelerle tarım ve hayvancılığın
ekonomiler için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Ülkemizin gıdada
kendi kendine yeterli olabilmesi için tarımsal desteklemeleri mutlak
artırmamız ve ayrıca yerli tarımı teşvik etmemiz
gerekiyor.
Seçim bölgem Şanlıurfa ülkemizin
tarımında önemli bir yere sahiptir. Çiftçilerimizin beklentilerini,
hedeflerini ve sorunlarını yakından takip eden birisiyim,
aynı zamanda çiftçiyim. Çiftçilerimizin birçok sorunu vardır. Bu
sorunların çözüme kavuşturulması bölge insanımıza
üretim açısından güç verecek ve daha fazla üretim
yapılmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla
yapılan mazot, gübre ve desteklemelerin artırılması mutlaka
sağlanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu beklentileri karşılamaya
muktedirdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Güneydoğuda insanlarımız, etnik kökeni ne
olursa olsun muazzam bir aidiyet duygusuyla Türkiye Cumhuriyetinin
ayrılmaz bir parçasıdır. Etnik kökeni ne olursa olsun bu milletin
ismi Türk milletidir. (MHP sıralarından alkışlar) Bölge
insanı bundan gurur duymaktadır. Bölge halkı PKK terör örgütünün
yok edilmesinden, terörün kökünün kazınmasından ve
başarıyla icra edilen operasyonlardan son derece memnundur. Bu
mücadeleden, bölge halkının huzurlu ve barış içinde
yaşamasından rahatsız olan içerideki şer odakları ve
dışarıdaki iş birlikçileri artık bölge
halkının yakasından kopmalı, kene gibi yakalarına
yapıştığı insanlarımızdan elini çekmelidir.
(MHP sıralarından alkışlar) Güneydoğuda yaşayan
kardeşlerimiz üzerinden siyaset yapma dönemi bitmiştir. Herkes
bilmelidir ki bin yıldır bu toprakları beraber savunduk, bin
yıldır bayrağı birlikte dalgalandırdık, beraber
üzüldük, beraber sevindik. Biz gönülleri, vicdanları, umutları
kardeşlikle birleştirdik. Biz ülküleri, hevesleri, heyecanları
al bayrakla buluşturduk. Bölgemizin bir avuç iş birlikçinin elinde
ufalanıp yok olmasına göz yummadık, bundan sonra da
yummayacağız. (MHP sıralarından alkışlar)
Bölgenin tarihî, kültürel, turistik ve ekonomik
anlamda daha ileriye gitmesi için milletimizin desteğiyle Cumhur
İttifakı olarak yolumuza devam edeceğiz, milletimizin beklentisi
de bu yöndedir. Bölgenin terörden arınmasıyla insanlarımız
daha çok üretmeye, eğitimde ilerlemeye ve refah seviyesini yükseltmeye
devam edecektir. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye Cumhuriyeti devleti ve
büyük Türk milleti Cumhur İttifakıyla birlikte dünya üzerinde
yaşayan ve her gün damının üstüne çıkıp Türkiye'ye
bakarak Aha, geldi gelecekler. diyerek rahmetli olan Kerküklü Abdurrahman amcanın,
gözlerinin önünde yavrusunun kalbini çıkarıp anasına yedirmeye
çalıştıklarında bağrı yarılıp ölmeden
önce son söz olarak Menim ve balalarımın intikamını
gardaşlarım size koymayacaklar." deyip Türkiye'ye bakarak
rahmetli olan Yukarı Karabağlı Şahsenem ablanın
(MHP,AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bizi kimlere bırakıyorsunuz ve nereye
gidiyorsunuz? diye haykıran Halepli Türkmen dedenin, Türkiye için dua
etmeden seccademi kaldırmam." diyen Bosnalı teyzenin, İki
patik ördüm, köyüme ilk gelen Türk askerlerine vereceğim." diyen,
sürgünü ve kıyımı iliklerine kadar yaşamış
Ahıskalı gelinin (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) ordumuza katılmak için ceketini satan Pakistanlı
gencin, şehadet parmağını İsrailli askerlere uzatarak
Bir gün gelecekler." diye ağlayan Gazzeli çocuğun, kolundaki
bilezikleri satıp ülkemize parasını gönderen Afganlı
bacılarımızın, Baykalın, Hazarın,
Tunanın, Fıratın, Nilin, Ötükenin, Aras Nehrinin,
Ağrı Dağının, Türkmen Dağının,
Tiyanşanın, Sehendin, Heyder Babanın, Elbruzun ve
Erciyesin, Erbilin ve Halepin, Ahlatın, Urumçinin, Fergananın
ve Tebrizin velhasılıkelam, yürek bohçasında Türke dair
ağıt ve umut taşıyan her yerin, herkesin umudu hâline
gelmiştir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devleti bölgemizde,
İslam âlemi ve dünya mazlumları için de güçlü olmaktan başka bir
çare aramamalıdır.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyin ifade
ettiği gibi Bayrak olacağız, sancak olacağız, vatan
olacağız, düşmeyeceğiz, Türkiye'yi
düşürmeyeceğiz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bir olacağız, kardeş olacağız,
büyük bir aile olacağız. Türk milletinin kahramanca duruşuyla
ayrık otlarını kurutup bölünme umudunu taşıyanları
hayal kırıklığına uğratacağız. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar) Mert olacağız,
ahlaklı olacağız, erdemli olacağız, tavizsiz
olacağız, adam gibi adam olacağız. Serdengeçti bir yürekle
Türkiye'yi sonuna kadar muhafaza ve müdafaa edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle 2022 yılı
bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diler,
yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlarım. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın
Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli üyeler, bizi izleyen
değerli halkımız; erkek devlet, bütçe görüşmeleri boyunca
kendini yine gösterdi. Biz kadınlar olarak kadınların
taleplerini dile getirdik. İktidar her yerde olduğu gibi Genel
Kurulda da kadınları, kadınların taleplerini, söylemlerini
yok sayarak bu bütçeyi oluşturdu. Bu da bize sorunun sistem olduğunu,
sistemde olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Çok boyutlu erkek devlet şiddetinin
kadınlara yaşama alanı bırakmayacak ölçüde
genişlediğini görüyoruz. Erkek aklının ürünü olan bu bütçe,
kadına dair elle tutulur hiçbir düzenleme içermemektedir. Bizler,
toplumsal cinsiyete duyarlı bütçede ısrarcı olduk.
Kadınların talebi, kadın emeğinin görünür
olacağı, kadın istihdamının artacağı,
kadın yoksulluğunun son bulacağı bir bütçedir. Bütçe
sürecine kadın örgütleri, STKler dâhil edilsin. dedik, Kaynaklar
şiddete son vermek için kullanılsın, vergi sistemi toplumsal
cinsiyete duyarlı hâle getirilsin. dedik, Kadın tutsaklara yönelik
yeterli ödenekler oluşturulsun, kız çocuklarının
eğitimini teşvik eden özel bir bütçe ayrılsın. dedik.
Peki, onlar ne yaptılar, bakanlar neler söylemişler, bu bütçede
kadına dair ne var, hep birlikte bakalım. Tarım
Bakanlığı deseniz, kadın çiftçi, kadın tarım
emekçilerine dair tek bir satır yok. Adalet Bakanlığı
deseniz, erkek devlet şiddetinin daimî bekçisi görevini üstlenmiş
vaziyette; katiller aklanıyor, öz savunma yapan kadınlar ise cezalandırılıyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına bakıyoruz, kadın emekçiye dair
hiçbir şey yok; kadın emeği görünmez, emekçi kadınlar
yoksullukla burun burunalar, ev emekçisi kadınlara, ev eksenli
çalışan kadınlara güvence yok.
Bugün geldiğimiz saatlerde Asgari ücrete müjde.
diye verildi AKP Grubundan. Evet, bunun adı müjde, kime göre müjde, onu
hep beraber görelim. Asgari ücret belirlendi, 4.250 TL, bu ücret daha
şimdiden erimeye başladı. Asgari ücretten vergi muafiyeti
patronlar lehine yapıldı, sefalet ücretini büyük zam diye
pazarlayanlara asla halkımız inanmamalı. Çünkü asgari ücret
kimin kârına, kimin lehine onun hepsini biliyoruz. Yani sermayenin
çıkarları emekçinin hayatından üstün tutuluyor; açlıkla,
yoksullukla boğuşan emekçiler değil, lüks
yaşantısından taviz vermemek için Ben ödeyemem bu parayı.
diyen patronlar dinleniliyor.
Ticaret Bakanlığı deseniz, kadın
girişimciyi, esnafı koruyan yaklaşımdan uzak. Gençlik
Bakanlığı
Barınamayan gençleri gözaltına alarak
barınacak yer sağlıyorlar.
Ankara Siyasalda ekonomik kriz konulu forum
düzenlemek isteyen öğrencilere polis saldırdı, 30 öğrenci
ters kelepçeyle gözaltına alındı. Durum o kadar vahim ki
yoksulluğun konuşulmasından dahi korkar hâle geldiler. Suç
işleri bakanlığı ise mücadele eden kadınları
gözaltına almak, işkence, kaybettirme, tehdit etmekle meşgul.
Hakları ve hayatları için mücadele eden
kadınlar, erkek devlet şiddetinden en ağır şekilde
nasibini alıyorlar. Birçok ilde kadınların polis tarafından
yolları kesiliyor, iş yerlerine gidilerek tehdit ediliyor fakat
nasıl ki erkek iktidarın şiddeti günbegün büyüyorsa biz
kadınların öfkesi de günbegün büyüyor.
Öfkeliyiz çünkü Garibe Gezerin bütün
başvurularına rağmen hiçbir talebi kabul edilmedi ve Garibe,
hukuksuz bir biçimde tek kişilik bir hücrede tutulmaya devam edildi. 24
Mayıs günü erkek ve kadın gardiyanların işkencesine ve kötü
muamelesine uğradı ve o gün cinsel saldırıyla yüz yüze
kaldı. Garibe, bunu kamuoyuyla paylaştı, bunun
karşısında yine, tekrar, ısrarlı bir biçimde tek
kişilik hücrede kalmak istemediğini belirterek dilekçeler verdi, bu dilekçeler
işleme alınmadı. İşte, böylece Garibe Gezer devlet şiddetiyle
katledildi. Yetmedi, cenazemize dahi tahammül edemediler, ölümüzden dahi
korkuyorlar. Cenazeniz alın, gidin. sözlerini,
bağrışlarını kulaklarımıza, beynimize
kazıdık. Biz kadınlar öfkeliyiz. Aysel Tuğluk başta
olmak üzere hasta mapus kadınları cezaevinde tutanlara öfkeliyiz.
Emekçilerden, ezilenlerden ve onların avukatlarından intikam almak
için devrimci avukatların yargılanmasına öfkeliyiz. ÇHDli
avukatlar için, cezaevinde çıplak aramaya, işkenceye maruz kalan
mapuslar için, erkek devlet şiddetiyle katledilen tüm kadınlar için
öfkeliyiz. Gülistan Doku başta olmak üzere kaybedilen kadınlar için
öfkeliyiz. Bu öfkemizle kadın mücadelesini büyütecek; Garibe Gezer, Deniz
Poyraz ve erkek devlet şiddetiyle katledilen tüm kadınların
hesabını biz kadınlar soracağız.
Sayın Genel Kurul üyeleri, her yıl bu
kürsüden iktidarın oluşturduğu bütçelerin halkın temel
ihtiyacını, beklenti ve taleplerini
karşılamadığını ifade ediyoruz. Yine, her
yıl oluşturulan bu bütçelerin, patronların
kaygılarını kıstas alarak oluşturulduğunu
belirtiyoruz. Bu, gerçek yaşam tarafından defalarca da
doğrulanıyor. İktidar ve suç ortakları, ülkemiz emekçileri
için bir cehennem yaratmış durumda. Sokaklar Geçinemiyoruz. diye
haykıran halkın çığlıklarıyla çınlıyor.
İşçiler, emekçiler sürekli olarak patronların baskı ve hak
gasplarıyla karşı karşıya kalmış durumdalar.
Köylüler hayvanlarını, tarlalarını satıyorlar;
bankalar tarafından esir alınmış, kredi borçlarıyla
baş başa bırakılmış hâldeler. Ekilebilir
tarım arazileri ya çoraklaşıyor ya da betonlaşıyor.
Gençler, ekonomik ve güvenlik kaygılarıyla ilk fırsatta
ülkelerini terk etmenin yollarını arıyorlar. Kadınlar, her
gün daha fazla erkeklerin ve onları koruyan devlet yönetiminin şiddetine
maruz kalıyorlar. İktidar ve suç ortakları, ulusal ve inançsal
eşitsizlikleri sürekli olarak derinleştiriyorlar. Neredeyse sokakta
Kürt olduğunu söyleyen herkes iktidar tarafından teröristlikle
suçlanıyor. İşçilerin, emekçilerin, köylülerin,
kadınların, gençlerin tüm hak arayışları iktidar ve
basın tarafından hedef gösteriliyor. Devletin bütün
organlarını ele geçiren AKP ve MHP iktidarı tüm
yalanlarına, halka karşı baskı ve tehditlerine
karşı sokaklardan ve meydanlardan adalet, eşitlik ve özgürlük
haykırışları yükseliyor. Öğrenci gençlerin akademik
özerklik mücadelesi iktidarın yalanlarına ve baskılarına
karşı baş eğmiyor. Kadınlar, zırhlı
araçların ve kimyasal gazların karşısında korkusuzca
duruyor. İşçiler fabrikalarda, üretim alanlarında seslerini daha
gür ve cesurca haykırıyor. Kamu emekçileri meydanlarda hak
arayışlarını sürdürüyor. İşte, tam burada AKP
iktidarı neyle karşı karşıya olduğunun tam da
bilincinde; sokaktan yükselen uğultuları,
çığlıkları en az bizim kadar onlar da görüyorlar, sokakta
biriken öfkeyi iliklerine kadar hissediyorlar; bu nedenle huzursuzlar ve
uykuları kaçıyor; yine, bu nedenle bu kadar hırçın ve
saldırganlar, bu nedenle böylesine öfkeliler. Kadına, işçiye,
öğrenciye, Kürte bu derece öfkeliler çünkü ne yaparlarsa yapsınlar,
emekçilerin, ezilenlerin sesini kısamıyorlar.
Ekranları başında bizleri izleyen
değerli emekçiler, dünya ve onun parçası olan insanlık son sürat
büyük felakete sürükleniyor. Kapitalist kâr hırsı, emperyalist
savaş ve sömürü düzeni uçurumun dibine kadar getirdi. Öyle ki bilim
insanları tarafından dünyamızın sadece birkaç derecelik
ömrü kaldığı ifade ediliyor. Birçok bitki ve hayvan türü yok
olmanın eşiğinde. Kapitalizmin neden olduğu tüm bu
eşitsizlikler ve doğa tahribatları dünyanın yüzde 1inden
fazla insanı mülteci durumuna düşürdü. Zengin ile yoksul arasında
uçurum her geçen gün derinleşiyor. Dünyanın yüzde 1lik en zengin
kesimi toplam gelirin yüzde 40ına sahip, Türkiyede ise zengin yüzde
10luk kesim gelirin yüzde 55ini gasbetmiş durumda.
Sevgili halkımız, sizlere seslenmek
istiyorum çünkü bu bütçe, sizlerin bütçesi değil. Ekmek kuyruklarına
mahkûm edilen, simit ve çaya talim edilmesi istenilen, sabahın kör
karanlığında tıklım tıklım otobüslerle
işe gitmek zorunda bırakılan sizlere, cebindeki telefonları
sorgulanan, yoksulluğa mahkûm edilmek istenen sizlere seslenmek istiyorum:
İnsanlığın çok vakti kalmadı. Sizler bu düzeni
değiştirecek güce sahipsiniz. Örgütlü hareket ederseniz hiçbir
sömürücüye göz açtırmazsınız ve bu talana Dur! diyebilirsiniz.
Bu ülkenin devrimcileri, demokratları,
sosyalistleri, yurtseverleri olarak emekten, emekçiden yana, ekolojiyi temel
alan, adil, eşit ve özgür bir geleceğe yani sınıfsız,
savaşsız, sömürüsüz, kurtuluş olan, sosyalizm mücadelesi olan
mücadeleyi gelin hep birlikte inşa edelim diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Osmaniye Milletvekili Sayın Baha Ünlü.
Buyurun Sayın Ünlü. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz aldım. Hepinizi, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, öncelikle, bugün
görüştüğümüz bütçenin buraya bir metin hâlinde hazır olarak
geldiğini ve seçilmişler tarafından değil de
atanmışlar tarafından sunulduğunu belirterek sözlerime
başlamak istiyorum.
Bütçe kanunu, devlet harcamaları ile
gelirlerinin geleceğe yönelik tahminlerini ayrıntılı
biçimde gösteren ve gerek giderlerin yapılmasına gerekse gelirlerin
toplanmasına izin veren bir kanundur. Bir başka deyişle, bütçe,
kamu kaynaklarının toplanması ve harcamaların
yapılması için iktidarın, ulusal egemenliği temsil eden
parlamentodan aldığı bir yetkidir. Bu bağlamda, toplum ile
siyasi iktidar arasında kaynakların kullanımı konusunda da
yapılan bir sözleşmedir. Fakat bugün, burada, bütçe yapma yetkisi
elinden alınmış bir Mecliste 2022 yılı bütçesini
tartışıyoruz, gerçi buna tartışmak demek ne kadar doğru
olur, onu da bilemiyorum.
Demokratik parlamenter rejimlerde bütçe yapma yani
devlet gelir ve giderlerini belirleme yetkisi meclislere aittir. Milletlerin
uzun mücadeleler sonunda elde ettiği, ödeyecekleri vergiyi kendilerinin
belirleme hakkı bugün, burada çiğnenmektedir. Bugün burada
görüştüğümüz bütçe topluma ne güven ne de umut vermektedir. (CHP
sıralarından alkışlar) Toplumun
yaşadığı birçok soruna yer verilmemiştir. Yaşanan
sorunların en başında yoksulluk vardır. Bu bütçede
yoksullaşmayı giderecek çare var mıdır? Yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu bütçede gelir
dağılımının düzelmesine çare var mıdır?
Yoktur. İşsizliğe, enflasyona çare var mıdır? Yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu bütçenin içinde
vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne yönelik
hiçbir çalışma yoktur, EYTlilerin sorunlarına çözüm yoktur,
3600 ek gösterge yoktur. Bu bütçede, iktidarın uyguladığı
yanlış ekonomik politikalar yüzünden döviz kurlarında
yaşanan artış; bitkisel üretimde çiftçilerimizin temel girdileri
olan gübre, mazot, ilaç, elektrik, tohum ve yemdeki büyük fiyat
artışı sonucu yok olmaya mahkûm edilmiş çiftçimiz yoktur.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bu bütçede, gerekli desteği alamayan, icra
takibine düşmüş, Osmaniyenin sembolü yer
fıstığımızın üreticisi çiftçi hemşehrilerim
yoktur. (CHP sıralarından alkışlar) Bu bütçede atanamayan
öğretmenler yoktur, atanamayan sağlıkçılar yoktur;
sanayileşmeye ve KOBİlere destek yoktur, gençler yoktur, çocuklar
yoktur, kadınlar yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu bütçede sanayicilerimize umut ve güven yoktur. Sanayicilerin ve
girişimcilerin yatırım yapmalarını, istihdam
yaratmalarını sağlayacak ortamı yaratmak; bilime,
teknolojiye, AR-GEye ve inovasyona öncelik vermeleri için destek de yoktur.
Değerli milletvekilleri, mevcut Hükûmet
artık ne yerli ne de yabancı yatırımcıya güven
vermemektedir. Yatırımcılar, yatırımlarını
askıya almış; sanayiciler, işletmeler günü kurtarabilmenin
derdine düşmüşlerdir. Şirketler iflasa sürüklenmemek için
çabalamaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
görüldüğü gibi, önümüze gelen bu bütçede geleceğe dair hiçbir umut ve
vatandaşlarımıza vadedilen bir mutluluk yoktur. Bu bütçede,
dolar cinsinden tıkır tıkır işleyen kamu özel-iş
birliği projeleri vardır. Bu bütçede, bu proje müteahhitlerine ve yandaşlarına
kaynak vardır. Bu bütçede israf, şatafat, saltanat vardır ve
yandaş müteahhitlere destek vardır. Bugün mevcut iktidarın
Ortada, yaşanan bir kriz yok. demesine rağmen, herkesin
gördüğü ve bildiği gibi, ülkemizde ağır bir ekonomik kriz
yaşanmaktadır. Dövizdeki artış durdurulamamaktadır;
tam elli bir yıl önce, 10 Ağustos 1970 tarihli gazete manşetinde
yer aldığı gibi, 1 dolar tekrardan 15 lira olmuştur. (CHP
sıralarından alkışlar) Uyguladığınız
yanlış politikayla ülkeyi tam elli yıl geriye götürdünüz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, şu an
kış mevsimini yaşıyoruz. Bu kış için de henüz
iktidarın, vatandaşımızın nasıl
ısınacağına dair herhangi bir önerisi yoktur. Doğal
gaz, elektrik, odun ve kömür fiyatları rekor kırmaktadır. Geçtiğimiz
günlerde kamuoyuna, TRT payının ve Enerji Fonunun elektrik
faturalarından kaldırıldığı
açıklanmıştır. Fakat bu, faturalarda beklenen
düşüşü sağlamayacak ve dar gelirli vatandaşın temel
ısınma ve aydınlanma ihtiyaçlarını
karşılayamayacaktır. Vatandaşın mali yükü
azaltılmak isteniyorsa, acilen, Genel Başkanımız Sayın
Kemal Kılıçdaroğlunun defalarca ülke gündemine
taşıdığı kara kış fonu kurulmalı,
KDVde indirim yapılmalı, doğal gaz ve mutfak tüpünde ÖTV ve KDV
kaldırılmalıdır; düşük gelirlilerin lehine, kademeli
elektrik tarifesine geçilmelidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Önceden de söylediğimiz gibi, bizim
söylememizle bile olsa yapılan her işi takdir eder,
vatandaşımızın ve ülkemizin lehine olacak her türlü teklife
destek veririz. Milletin yararına olan her şeye evet deriz ancak bu
bütçede millet yararına hiçbir şey olmadığı için
hayır diyoruz. Türkiye böyle yönetilmeyi hak etmemektedir.
Yapılacak ilk seçimde iktidarımız, toplumun tüm kesimlerini
kapsayacak; sorunları çözecek bütçeyi, halkımızla birlikte biz,
Millet İttifakı olarak yapacağız. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Hiç merak etmeyin, gidiyor gitmekte olan, geliyor
gelmekte olan.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Bolu Milletvekili Sayın Fehmi Küpçü.
Buyurun Sayın Küpçü. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubum adına 2022
yılı merkezi yönetim bütçesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, heyetinizi ve aziz milletimizi baki
muhabbetle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dünden bugüne
değin, hamdolsun, AK PARTİ hükûmetleri olarak yirmi yıllık
sürede, milletimizin refahını artırmak, ülkemizi bölgesinde ve
dünyada güçlü bir aktör yapmak için gece gündüz çalıştık ve
hamdolsun, ekonomimizi 4 kat büyüttük. Millî iradeyi, milletimizin emanetini
canımızdan aziz bildik, çiğnetmedik, dik durduk, ölümüne
muhafaza ettik; aynı kararlılık ve azimle yürümeye devam
ediyoruz inşallah.
Elbette zordur bütçe yapmak, milletimizin helalini
korumak, ona halel getirmemek için mücadele etmek, hükûmet etmek; çünkü zordur
bu topraklarda yaşamak ve her babayiğidin de harcı
değildir. Yüz yıl önce ne yaşanmışsa
aynısını yaşıyoruz. Dünya bolluk, bereket içinde
değil elbet, küresel bir kriz var; salgın hastalıklar, göçler,
savaşlar ve ham madde krizleri var. Bütün bunlara rağmen pandemide
Çinle beraber büyüyen 2 ülkeden biri olan; ihracatta rekor kıran,
fabrikaları tam kapasite çalışan; dünyanın enleri
köprüleri, tünelleri, santralleri yapan; İHA, SİHA yapan ve satan,
kendi otomobilini yapabilecek; hasılı, küresel oyunları bozan,
oyun kuran güçlü bir Türkiye var artık elhamdülillah. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu ülkede başka şeyler de var elbet; tek
sorunumuzun faizin yükseltilmesi olduğuna inanan, savunan, faiz ve kur
operasyonlarından mutlu olanlar var. Bu tezi savunanlar
açısından kim kazanacak peki? Küçük esnaf, işçi, çiftçi,
emekliler ve dezavantajlı gruplar mı, yoksa para baronları ve
faiz lobisi mi? Biliyoruz, zorlayacaklar, bir süre
sıkıntımız olacak ama üretime dayalı bir ekonomi
modeliyle belki bu topraklar son yüz-yüz elli yılın sorununu
aşmış ve ekonomik bir mücadeleyi kazanmış ve gelecek
yüzyıla ilişkin bölgesinde ve dünyada küresel aktörlüğünü
pekiştirmiş bir Türkiye olacak inşallah. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, yine erken seçim
çağrısını yapanların, mavi vatandan başlamak
üzere Karabağdan Libyaya, Egedeki tezlerimize, Suriyede kurmaya
çalıştıkları terör devletini engellemelerimizden
küreselcilere kadar birçok cephede mücadele veren ali devletimizin şevkini
kırmaya çalıştıklarının da farkındayız.
Yine, dolar üzerinden bu ülkeden Gezi gazı verenlerin bu ülkeye dair
samimi bir kur hassasiyetleri olsaydı, dünya Süveyş Kanalından
yıllık 4 milyar, Panama Kanalından 1,5 milyar dolar para
kazanırken Kanal İstanbuldan kazanılacak yıllık 8
milyar dolar için alkış tutmaları gerekmez miydi? Ya da
yatırım maliyeti 10 milyon euro kârımızla beraber
İstanbul Havalimanından geçen yıl hazineye gelen 22 milyon 400
bin lirayı görmezden gelirler miydi? Ya da ali devletimizin cebinden 1
kuruş çıkarmama becerisiyle yapılan köprülerden, yollardan geçen
araçlardan devletimize gelenlerle gurur duymazlar mıydı?
Değerli milletvekilleri, yine aynı
algının birbirine benzetilmekten aşırı korkan
müşterekleri, bu ülkede insan hakları ve adalet deyince; yanı
başımızda yaşamını yitirmiş yarım
milyon kişi varken, 10 milyona yakın insan göç etmiş,
sınırlarımıza ve ülkemize
yığılmışken, şehadet şerbetini içmiş
şehitlerimiz varken insan hakları ve adalet deyince insanın
aklına sadece Kavala ve Demirtaş mı gelirdi? El insaf ve
merhamet diyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, biz, asırlık
oyunların ve çanak tutanlarının da farkındayız. Tüm
hasımlıkları, yerli, millî olan cumhuru ve ittifakını
yıkmak isteyen, rüzgâra göre eğilen, kalıba göre şekil
alan, ilke tanımayan bu kara propagandanın şerikleri bilsin ki
hile oyunu kazandırsa da kaderinizi asla değiştirmez ve
milletimizse not eder, not. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Çünkü milletimiz muazzezdir, dün de bugün de her daim
muzafferdir inşallah.
Değerli milletvekilleri, İdeolojiler,
siyaset dünyasının haritalarıdır ama pusulaya
ihtiyaçları vardır. Pusulası, şuur, tarih şuuru,
milliyet şuuru, kişilik şuurudur. diyor Cemil Meriç.
Şuurlu olsalardı yapmazlardı. diyebileceğimiz o kadar
şey var ki bu ülkede. Rabbim kimsenin şuurunu bozmasın ve
pusulasını da şaşırtmasın inşallah. (AK
PARTİ sıralarından Amin sesleri)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
İnsanlık şuuru ve demokrasi şuuru eksikliğiniz var
sizin.
FEHMİ KÜPÇÜ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bütçenin sonuna doğru geliyoruz. Ben, bu hissiyatla,
bütçemizin hayırlar getirmesi muradıyla büyük medeniyetimizin
torunlarını selamlarken hadi bu bütçede de her bütçede olduğu
gibi sözümüz güzel bir sözle kâfi olsun.
Harman yeri demiş ki: Eyvah, eyvah, rüzgâr
geliyor. Buğday da Olsun, olsun; saman, çöp, toz, toprak uçar gider de
biz de bakarız ne kadarız vesselam. demiş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, özür
dileyerek... Sistem herhâlde belli bir sayıda başvurudan sonra
almıyor, o yüzden talep edemiyoruz.
BAŞKAN Yok, hayır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söz talebim var,
birkaçtır deniyorum olmuyor Sayın Başkan da. Yani siz
uyardınız İsteyin ki vereyim. diye ama...
BAŞKAN Tamam.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Böyle bir usul yok
Sayın Başkan.
ORHAN SÜMER (Adana) Sana mı soracak
konuşup konuşmayacağını? Yani laf atıyorsun
akşam akşam.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Özgür Bey...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söz talebim var efendim.
BAŞKAN Peki, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu
Milletvekili Fehmi Küpçünün 282 sıra sayılı 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sayın hatip biraz önce konuşmasında, kendince birçok
eleştiride bulundu. Tabii, hepsine, eleştirenler olarak biz de
eleştiriye açığız ama Erken seçim çağrısı
yapanlar, ali devletimizi aciz içinde bırakmayı amaçlıyor.
ifadesi son derece talihsizdir. Devlet başka bir şeydir, hükûmet
başka bir şeydir; devlet başka bir şeydir, parti başka
bir şeydir. Eğer hükûmetteyken devleti kötü yönetiyorsanız ya da
parti ile devlet ayrımını ortadan kaldırmış, bir
parti devletine ya da devlet partisine evrildiyseniz, bu, hem ekonomiye hem
insan haklarına hem adalete hem de her türlü evrensel kazanıma
karşı Türkiye'deki herkesin derdi olduysa, burada çare de sandıkta
görülüyorsa sandıkla göreve gelenlerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
bir sandık meydan
okumasına karşı Erken seçim diyenler devletimizi aciz içinde
gösteriyor. savunuları kendi meşruiyetlerini tartışmaya
açmaktan başka bir sonuç doğurmaz. Öyle ki erken seçim, hemen seçim
ya da gününde seçimle, yetkiyi veren yetkiyi geri alabilir; bu, nasıl sizi
oy aldığınız zaman, o günkü hükûmeti devletin, o günkü 3
partiyi devletin yerine koymayıp değiştirdiyse sizi de
değiştirebilir. Yoksa, size yöneltilen en kadim eleştiri olan
demokrasiyi amaç değil araç olarak gördüğünüz eleştirilerine
ardına kadar kapıyı aralarsınız. Bunu da yüce Meclisin
takdirine sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş
36.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bolu Milletvekili Fehmi Küpçünün 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, hem o erken seçim
çağrısıyla ilgili hem de Hak ihlali deyince akla sadece
Demirtaş ve Kavala geliyor. şeklinde bir eleştirisi oldu
hatibin. Bir kere şunu söyleyeyim: Biz HDP olarak Türkiyede yaşanan
her hak ihlalinin, her işkencenin, her hukuksuzluğun
YUSUF BAŞER (Yozgat) Diyarbakır
Annelerine niye gelmiyorsun?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Buna
niye itiraz ediyorsunuz anlamıyorum ama
BAŞKAN Siz devam edin Sayın
Beştaş, Genel Kurula konuşun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sizi
dinleyeceğim.
Biz ağacın da börtü böceğin de
hakkını savunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Biraz dinleyin belki hukuk öğrenirsiniz ya da
hak öğrenirsiniz.
BAŞKAN Sayın Beştaş, Genel
Kurula hitap edin, lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Orayı
engelleyin Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, gerçekten, gecenin bu saatinde, artık bu yeter ya!
Rahatsız oluyoruz.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
sataşmanın şekillerini tartışmayalım. Siz Genel
Kurula hitap edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, yok.
Gecenin bu saatinde sizin gibi biz de bekliyoruz, hem de sizin yüzünüzden
bekliyoruz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Beştaş, lütfen meramınızı ifade edin.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Demirtaş bu ülkede onlara dert olsun, istedikleri
kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bütün
haksızlıkları, hukuksuzlukları yapsanız da bütün dünya
AKP iktidarının Demirtaşı nasıl rehin
aldığını konuşuyor. Bir Cumhurbaşkanı
adayının, bir parti liderinin partisiyle beraber aldığı
oyları, milyonlarca insanın temsiliyetini nasıl rehin
aldığını konuşuyor. Ve Demirtaşı siz bu
halka unutturamazsınız, dünyaya da unutturamazsınız,
Kavalayı da unutturamazsınız; onlar simgeleşti. Sadece
Türkiyede değil; Latin Amerikadan İskandinavyaya, Avrupadan
Afrikaya, herkes bu hukuksuzluğunuzu, zalimliğinizi biliyor.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Diyarbakır
Annelerine gel!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ve bu
halk, Demirtaşı da Kavalayı da haksız yere cezaevinde
tuttuğunuz binlerce insanı da mücadelesiyle çıkaracak. Siz üç ay
yattınız, hâlâ dilinizden düşmüyor; beş yıldır,
altı yıla yakındır o insanlar rehin.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz
Sayın Beştaş.
Sayın Ünal, buyurun
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Hainlere yer yok burada!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hain
sizsiniz!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Hain
sizsiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
ülkeye hain olan sizsiniz!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Hain
sensin, sen! Hain sensin! Alçaklık yapma!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Ünal
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Hainlik yapan sizsiniz!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Hain
sensin, konuşma! Hain sensin! Hain sensin! Sözünü geri al! Sözünü geri al!
Sözünü geri al! Terbiyesizlik yapma, sözünü geri al! Terbiyesizlik yapma,
konuşma!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sözlerinize
dikkat edin!
(AK PARTİ ve HDP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri, gürültüler)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Gel buraya!
Gel buraya, gel, gel!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sözlerinize
dikkat edin!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Grup Başkan Vekili, lütfen
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Gel hele,
gel, gel!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yerinize
oturun lütfen! Yerinize oturun lütfen!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
Terbiyesizlik yapma, haddini bil!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Arkadaşlar,
bir yerlerinize geçin! Yerlerinize geçin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Nereye
geliyorsun sen, nereye geliyorsun!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Haddini
bileceksin!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Terbiyesiz
de hain de sensin, tamam mı!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Siz kime Hain! diyorsunuz ya, ayıp değil mi!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Terbiyeli
ol! Terbiyeli ol! Seviyeli ol!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Usta, yerinize lütfen
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Arkadaşlar, lütfen yerlerinize oturur musunuz.
Yaşar Bey, arkadaşlar; bir yerlerinize
oturun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Buraya
gelme! Buraya doğru gelme! Gelme buraya! Gelme!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yerinize
oturur musunuz lütfen, Sayın Grup Başkan Vekiline söz verdim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bir
yerlerinize oturun arkadaşlar, lütfen.
BAŞKAN Bütün milletvekillerini yerlerine
davet ediyorum, lütfen.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Arkadaşlar, bir yerlerinize geçin.
BAŞKAN Buyurun, geçin.
Buyurun, yerlerinize lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bizim üzerimizden reklam yapmayın; reklamınızı gidin FETÖ
üzerinden, başkaları üzerinden yapın!
OĞUZHAN KAYA (Çorum) Bağırma lan,
bağırma!
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Lan sensin,
şerefsiz!
BAŞKAN Oturalım sayın
milletvekilleri, Sayın Ünala söz verdim.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Lan! diyen kim?
BAŞKAN Sayın Çepni, lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, oradan küfrediliyor, küfür!
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Burada kimse
kimsenin efendisi değil, biz de kimsenin kölesi değiliz!
BAŞKAN Buyurun, yerlerinize oturun lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Saygısız seni, saygısız! Saygısızsınız!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
Hakaretlerin hepsini iade ediyorum!
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Dağdaki gibi davranmayın, Meclisteki gibi davranın!
BAŞKAN Arkadaşlar, yerinize oturun,
lütfen!
Buyurun Sayın Ünal.
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, demokrasiler tahammül rejimleridir. Burada milletin bütçesini
çıkarmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi on gündür ciddi bir mesai
harcıyor ve tabii ki bütün siyasi partiler bu kürsüde düşüncelerini
dile getirecekler; siyasi düşüncelerini, eleştirilerini dile
getirecekler. Biz burada hakaret içeren
Ki birçok kez de Meclis Başkan
Vekilliğine, İç Tüzükün ilgili maddesi gereği şahsiyatla
uğraşılmaması, temiz dil kullanılması; utanmaz
gibi, hadsiz gibi, zalim gibi ifadelerden uzak durulması, isim
kullanılarak burada bulanmayan kişilerin şahsiyatıyla uğraşılmaması
gerektiği konusunda siz de biz de defalarca ricada bulunduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ama
nihayetinde, biz, burada, her türlü hakarete, eleştiriye rağmen bu
milletin bütçesini çıkarmak için büyük bir mesai harcayan bütün
milletvekillerimizin ve tüm milletvekillerinin gayreti, çabasıyla bir
süreç yürütüyoruz ve bu olay milletimizin gözü önünde cereyan ediyor.
Şurası unutulmamalıdır ki:
Bizleri izleyen büyük bir sessiz çoğunluk var; aklıselime, makul
olana bizi davet eden ve bu Mecliste kavgadan, gürültüden, çirkin sözden
hazzetmeyen büyük bir sessiz çoğunluk var milletimizin büyük
çoğunluğunu temsil eden.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Ünal.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Burada bir
hatibin küçük bir eleştirisine bile tahammülümüz olmayacaksa biz
nasıl demokratik bir kişiliğe sahip olduğumuzu
söyleyeceğiz?
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Adama beş
yıldır zulmediyorsunuz be!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Önce
Demirtaşa saygı duyacaksın sen.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Çünkü
demokrasi tahammül rejimidir, demokratik kişilik de tahammüllü olmayı
gerektirir.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Bu kadar da
değil ya! Bu kadar da değil artık!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Şimdi,
sataşmaya mahal vermek istemiyorum ama şu cümleyi de ifade etmek
istiyorum
BAŞKAN Vermeyin lütfen.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Türkiye
Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir, kimseyi rehin almaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Hadi
ya!
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) Hangi
hukuk? Hangi hukuk, sizin hukukunuz mu?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Ve
Türkiye'nin terörle verdiği mücadele bir savaş değildir
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Beş
yıldır adama zulmediyorsunuz ya, beş yıldır
zulmediyorsunuz!
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul)
Düşman hukuku demek istiyorsun herhâlde.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) -
hukuk
devleti olmanın gereği olarak kendi uhdesindeki terörle mücadele
hakkını kullanmaktır.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Ne
hukukundan bahsediyorsun Başkan, ne hukuku?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Çok
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile
2020 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194
Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz, Adana
Milletvekili Sayın Ahmet Zenbilci'ye aittir.
Buyurun Sayın Zenbilci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET ZENBİLCİ (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde hepinizi
sevgiyle selamlıyorum.
Sevgiye çok muhtacız; sevgi, her işin
başı, ilacı; sevgi dili, bütün dillerin üzerindeki en güzel dil.
Sevgili Grup Başkan Vekilimin ifade ettiği şeylere aynen
katılıyoruz. Sevgiyle yaklaşalım. Hepimizin kendi
biriktirdiklerimiz tarafından baktığımızda mutlaka
karşıyı suçlu bulacağımız aşikârdır.
Bence hepimizin ortak bir dili ve ortak bir paydası olmalı; o da
büyük Anadolu, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve kuranlarıdır. Bunu
böylece arz etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Kıymetli milletvekilleri, sözlerime
başlarken, bugün, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan'ın, Kıymetli Çalışma
Bakanımızın ve ilgili paydaşlarının uzun
çalışmaları neticesinde açıklanan asgari ücretin bütün
çalışan emekçilerimize hayırlı uğurlu olmasını
temenni ediyorum.
Küresel salgınla birlikte son iki
yıldır olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Yaşanan
sağlık krizinin sosyal hayata getirdiği tahribatın
yanında makro dengeleri de bozduğu aşikârdır. Dolayısıyla,
ciddi ölçüde etkilendiğimiz ve yaşadığımız bu
sistemin içerisinde arz talep dengesizlikleri -başta enerji, petrol ve
akaryakıt fiyatları- bulunuyor. Yükselen emtia fiyatları,
kuraklık nedeniyle azalan üretim, artan gıda talebi ve gıda
ürünlerin fiyatlarındaki artışlar, tedarik zincirlerindeki bozulmalar
da bunların içerisindedir. Ancak Sayın
Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, burada,
yükselen enerji ve petrol fiyatlarını, başta Hükûmetimiz olmak
üzere, bütün çalışanlarımızla önemli oranda
göğüslemeye gayret ediyoruz ve bu artan enflasyona karşı da bir
mücadelenin olduğu aşikârdır.
Dolayısıyla, şunu ifade etmek isterim
ki: Son birkaç aydır ülkemizde ve dünyada gelişen ve pandeminin
etkisiyle meydana gelen fiyat artışlarının, döviz
kurlarındaki dalgalanmalar ve tedarik zincirlerinden kaynaklı olarak
gelişen fiyatlamaların elbette farkındayız, elbette
insanımızın bunun altında ezildiğini biliyoruz ve AK
PARTİ iktidarı olarak da Allahın izniyle, inşallah, bunu
aşacak iktidar da burasıdır.
Şunu net ifade etmek istiyorum ki: On dokuz
yıldır Anadoluda bütün insanların desteklerini,
oylarını alarak iktidar olan bir AK PARTİ var. Sayın
Cumhurbaşkanına diktatör diyebilmek bir haksızlık ve
hadsizliktir çünkü demokratik bir sistemle Cumhurbaşkanı
seçilmiş olan birisine böyle bir dili kullanmak hiç de sevgi diline
yakışmayan bir dildir. Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz
beğenmezsiniz; eleştirinizi kendi ölçünüzde yapabilirsiniz ama bu
milletin iktidarıyla gelmiş olan bir Cumhurbaşkanı;
elbette, bu milletin sevdasıyla yüklenmiş, bu milletin
sevdasıyla değerlendirilmiş
On dokuz yıldır bu millet
tekrar iktidar ediyor ve yine bu milletin, aynı sevgiyle, aynı
muhabbetle, gecesini gündüzüne katan, sevdası bu millet olan, derdi bu
millet olan, çilesi bu millet olan başta
Cumhurbaşkanımızı, takım arkadaşlarıyla
birlikte yine iktidar edeceğinden, Allahın izniyle, benim hiçbir
şüphemin, bir endişemin olmadığını ifade etmek
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kıymetli arkadaşlar, faizle ilgili çok
eleştirilen bir konu vardır. Elbette faizi, zengini daha zengin,
fakiri daha fakir yapan bir düşüncenin ortaya koyduğu; emeği
sömüren bir zihniyetin olduğu aşikârdır. İnşallah
Bu
faiz indirimlerindeki temel amaç, çalışana, üretene daha çok destek
vermek, daha çok istihdam oluşturmak, daha çok ihracat ve istihdamla
ilgili hayatımızı daha güçlü hâle getirmek; bunun için, bu
faizle ilgili çalışmayı biz destekliyoruz. Faizler düştükçe
istihdam yükselecektir, istihdam yükseldikçe üretim artacaktır, üretim
arttıkça ihracat artacaktır, ihracatımız yükseldikçe bu
ülke refaha, ekonomik barışa ve ekonomik kazanca devam edecektir.
Ben, muhalefetteki
arkadaşlarımızın yaptığı olumlu
eleştirileri takdirle ve saygıyla karşılıyorum ancak
bunun karşısında ben şunu söylüyorum, burada diyoruz ki:
Biz, iktidarımız boyunca, dünyanın ve
coğrafyamızın gerçeklerini bilerek, projeler üreterek, planlar
ve yatırımlar yaparak, ülkemizin hak ettiği yerde olması
için, bu millete sevdamızla hizmet etmeye devam ediyoruz; Rabbim ömür
verdikçe hizmetlere devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET ZENBİLCİ (Devamla) - Varsın
onlar yalan yanlış algı yönetimleriyle veyahut da kendi
hayalleriyle uğraşadursunlar. AK PARTİ kadroları Durmak
yok, yola devam. diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bütçemizin
hayırlı olmasını temenni ediyorum, bütçemizde emeği
geçen herkesi kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şahıslar adına son söz,
İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu'na aittir.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6ncı madde üzerine
aleyhte söz aldım, selamlarımı sunarım. Bu madde yürürlükle
ilgili olduğu için ben geneli üzerinde değerlendirme
yapacağım.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı
sunuş konuşmasında Bütçemiz hem işçimizin emeğine hem
işverenimize, esnafımızdan çiftçimize, teknoloji
girişimcilerimizden mühendislerimize, genciyle, yaşlısıyla,
emeklisiyle, çalışanıyla toplumun her kesimine sahip
çıkmakta, milletimize hitap etmektedir. ifadesini kullandı. Bu ifade
her kesime sahip çıkmaktan ziyade havada kalmakta, gerçeklerle hiç
örtüşmemektedir. Konuşmanın içinde enflasyonla mücadeleyi
kararlılıkla sürdürme ifadesi de geçmektedir. Bu nasıl bir
algı operasyonudur? Bu ifadeler sokaktan, pazardan, marketten ve mutfaktan
habersiz olanların, milletle dalga geçmesi anlamına gelmektedir.
Enflasyonla mücadelede kararlı olmaları böyleyse vay bu milletin
hâline. Bu konuşmaları hazırlayıp ellerine verenler
kasıtlı değilse çok yeteneksiz, liyakatsiz ve muhtemelen 5-6
maaş alan birileridir. Toplumun içerisinde olup bitenleri görebilmek için
onların arasında olmak gerekir. Toplum çözülmek üzere, aileler
sarsılmaktadır. Herkes karamsar, mutsuz ve umutsuzdur. Yoksulluk ve
çaresizlik insanların dengesini bozmaktadır. Tenceresini kaynatamayan
annenin, çocuklarına okul harçlığı veremeyen mahcup
babanın, ileriye umutla bakamayan gençlerin evlerinde huzur olabilir mi?
Değerli milletvekilleri, İstanbulda bir
posta dağıtıcısının verdiği bilgiye göre,
son zamanlarda en çok dağıtılan evrakların 1inci
sırasında aile mahkemelerinden gelen boşanma tebligatları,
2nci sırada icra, 3üncü sırada da trafik cezaları vardır.
Farklı 2 büyük ilimizde daha durumu inceledik, benzer sonuçlar gördük;
1inci sırada icra, 2nci sırada boşanma, 3üncü sırada
trafik cezalarıyla ilgili tebligatlar var.
İktidar milletvekillerine sesleniyorum:
Konuşmalarınızda Cumhurbaşkanına ve bakanlara
teşekkür ve iltifatlarda bulunmadan önce halkın arasına girin,
gerçek durumu görün, gördüklerinizi de olduğu gibi
başınızdakilere anlatın. Eğer bunu
yapamıyorsanız hiç olmazsa susun. Ayrıca Ekonomik kurtuluş
savaşı veriyoruz." diyorsunuz. Ben sormak istiyorum:
Kurtuluş savaşını kime karşı veriyorsunuz? Ülkeyi
bu duruma getirenlere karşı veriyorsanız öyleyse işiniz
kolaydır; düşün bu milletin yakasından, millet kurtulsun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türk ekonomisinin bir
yıllık çerçevesinin çizildiği bütçede, tabii ki ben milletimizin
beklentilerinin ne kadar karşılandığına bakarım.
Dolayısıyla, yatırımlarla ilgili kalemlere baktım.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı sunuş
konuşmasında 2022 yılı bütçesinde yatırımlara
ayrı bir önem veriyoruz. dediği için nerede yatırım var
diye aradım ama boşa aradım. Yatırım için devam
etmekte olan kamu-özel iş birliği projeleri için yandaş
müteahhitlere ayrılanlardan başka yatırım bulamadım.
Faiz ve garanti ödemelerinden yatırımlara para
kalmadığı anlaşılmaktadır.
İktidar milletvekilleri, maalesef,
eleştiriye hiç tahammül edemiyorlar; onlara hatırlatmak isterim,
bugün Türk halkının içinde bulunduğu gerçek durumu göremezseniz
sorunun olduğunu tabii ki kabul etmezsiniz, sorun yoksa çözüm de gerekmez.
Esasen, yönetim anlayışını hesap vermemek üzerine kuranlar,
milletin de hesap sormasını istemezler, eleştirilere tahammül
göstermezler. Burada aleyhte konuşan, eleştiri yapan bütün
milletvekillerine aslında teşekkür etmeniz lazım; tam aksine,
yatırımlara karşı çıkmakla suçluyorsunuz. Hayır,
biz yatırımlara değil, biz ranta karşıyız;
çalmaya çırpmaya, peşkeş çekmeye karşıyız.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Kızıyorsunuz ama kızmayın. Toplumda, maalesef, devletin
soyulduğu, yandaşların zengin edildiği kanaati
oluşmuştur; inanmıyorsanız gidin kahvehanelere, gidin
sokaklara, insanlarla konuşun, göreceksiniz bunları. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sılalarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Biz on dokuz
yıldır sahadayız, on dokuz yıldır.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, her fırsatta bu kürsüden tekrarlıyoruz; Türkiye
büyük bir ülkedir, çözülemeyecek sorunu yoktur, yeter ki işi ehline
verelim; bilime saygılı, yetenekli, liyakatli ve namuslu kadrolarla
çalışalım. Böylece ülkemizin biriken bütün sorunlarını
çözeriz, herkesin beklentisine çare buluruz. Yapmamız gereken, samimi
olmak, şeffaf olmak ve şahsi menfaatlerden sıyrılıp
sadece Türk milletinin geleceği için çalışmaktır.
İlk seçimde iktidarın
değişeceğine, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş
değerlerine yeniden döneceğine, iyileştirilmiş,
güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerek aklıselimin galip
geleceğine olan inancımı belirtir; 2022 yılının
milletimize, Türk dünyasına ve insanlığa huzur getirmesini
diler; saygılar sunarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN 6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı
madde kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 7- (1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı
yürütür.
BAŞKAN 7nci madde üzerinde İYİ
Parti Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Cesur.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bütçe görüşmelerinin son
konuşmalarından bir tanesini yapacağım.
İnsanlarımız mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir
yaşam sürsünler diye yapıyoruz aslında biz bütçeyi, aslında
her şey milletimizin iyiliği için ve aslında cumhuriyetin
kurulma sebebi de buydu. Büyük Atatürk cumhuriyeti kurarken hedef, Türkiye
Cumhuriyeti barış içinde kalkınmasını sürdürmeli,
uygar ülkelerde ne varsa bu ülke topraklarında yaşayan
insanlarımıza gelmeliydi; çocuklar okumalı, insanlar iş güç
sahibi olmalı ve insanlar mutlu olmalıydı. Nereden nereye
gelinmiştir ve bugün, gelinen yerden ne kadar geri gidilmiştir; biz
size bunu anlatıyoruz esasında ilk günden beri. Ne kadarı
anlaşıldı bilmiyorum ama sıkıntıların bir
kısmı ezelden beri olanlar; bu, içeriden veya
dışarıdan fark etmiyor ve her şeye rağmen güçlenerek
bugünlere gelebilmişiz. Bu çok büyük bir başarı, bunu
demokrasiye borçluyuz. İşte bunu unutmamak lazım, en önemli konu
bence bu. Demokrasiyi kim işletecek? İşletilmeli demokrasi,
kamuoyu işletecek. Ve Demirelin sözüdür: Kişilerin de
toplumların da hayat hakkı, mücadele gücü kadardır.
Türkiye, dünyanın her yerindeki
girişimcisi ve her yerde alıcı bulan ürünleriyle dünyanın
önemli ekonomilerinden biriydi ve kurumlarıyla hukuk devletini de
işletiyordu esasında. Mevzu güven iklimi, bu da işleyen
demokrasiyle mümkün ve iç barış çok önemli tam bu noktada.
Barış, huzur ve güvenlik ise hukukun üstünlüğüyle mümkün.
Başımızı dimdik tutarak -buraya kadar bir sunuş
yaptım- cevap verebilmemiz lazım. Her şey iyi. diyebilir
misiniz değerli arkadaşlar? Deminden beri alkışlıyorsunuz,
böyle, bakıyorum konuşmalara ilk günden beri. Bakın, görüldü ki,
görülüyor ki yönetimde 2 tane önemli şey var ve bunlar kardeş
birbiriyle; ehliyet ve başarı hep kardeşler, hangi yönetim
biçimi olursa olsun.
Şimdi, bir hikâye anlatacağım size:
Deli Petro, Parisi ziyaret ediyor ve Kardinal Richelieunun heykeline
sarılıyor, diyor ki: Sağ olsaydın, Rusyayı ikiye
bölerdim ve bir yarısını sana verirdim ki bize öbür
yarısını nasıl idare edeceğimizi söyle diye. Yani
Deli Petro Kardinal Richelieuya söylüyor, dikkatinizi çekiyorum. Yani yönetmek
zor iş değerli arkadaşlar. Gelin, bu zoru başaralım,
Anayasamızı değiştirelim; gelin, sistemi tepeden
tırnağa revize edelim. Düze çıkmak için parlamenter sisteme
geçmek şart; gelin, parlamenter sisteme yeniden geçelim. İnat etmenin
hiç kimseye bir faydası yok, ne olduğunu görüyoruz hep beraber. Ve
görüyorsunuz, işletilmeyen kurumlarıyla maalesef, işlemeyen en
yüce kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisiyle bugün demokrasimiz hastanelik. Ve
iyileşmek lazım ama önce iyileşmeye sağlıktan
başlamak lazım. Sağlık Bakanlığı bütçesinden
geri kalan sunumumu birazcık- sizlere yapacağım.
Şimdi, pandeminin kalbinde mücadele eden
sağlık çalışanlarımız; onların derdinin
aslında her şeyin başında olması lazım. Onlar
için hayat normalleşmedi, hâlâ küçücük maskelerin içerisinde, o
kıyafetlerin içerisinde sıkışık vaziyette
çalışıyorlar bizler için. Yani unutulmuş gibiler sanki, bir
dikkatinizi çekmek istiyorum buradan.
Ve birinci acili Türkiyenin bugün,
aşılama oranlarımızın düşüklüğü. Bakın,
omicron bütün dünyayı sarıyor ve 5inci dalga kapımızda
yani bunun çok çok önemli olduğuna yüksek heyetinizin dikkatini çekmek
istiyorum. Ve araştırmalar diyor ki: BioNTech, omicrona karşı
yüzde 35 koruyor ve 3üncü hatırlatma dozuyla bu ancak yüzde 75lere
çıkıyor. Sinovacın etkinliği zaten yok denecek kadar az,
artık biliyoruz. Geçen konuşmamda Sayın Bakan buradayken
söylemiştim Dünya 3üncü doz BioNTechi yapıyor, altı ay
beklememek lazım. diye, kendisine teşekkür ediyorum huzurunuzda,
duymuşlar sesimizi, dün itibarıyla açıkladılar, bunu çok
olumlu ve doğru buluyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Evet, senin
önerin üzerine yapmışlar!
AYLİN CESUR (Devamla) - Şimdi, ama biz
hâlâ aşılamada yüzde 17deyiz ve bu da doğru bir rakam
değil aslında çünkü bu yüzde 17nin içerisinde Sinovaclar da dâhil. 2
doz BioNTech oranını hızla artırmalıyız
değerli arkadaşlar, ilk acilimiz bu olmalı Türkiye için,
yarınlar için. Geçtiğimiz günlerde günlük aşılama 50
binlere düştü, çok üzülerek karşılıyorum bunu yani Almanya,
İngiltere hâlâ günlük 1 milyondalar, aradaki makası görmeniz için
bunu söylemem lazım. Bizde 2 doz aşı olmamış 30 milyon
var. Kaç kişi, kaç doz BioNTech oldu, ne kadar oldu; bunları
bilmiyoruz, bunları öğrenmemiz lazım ki insanları
aşı olmaya ikna edebilelim, ikna olsunlar, endişe etsinler.
İSMAİL TAMER (Kayseri) 2inci doz
aşı olan 65 milyon, yanlış bilgiler söylüyorsunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) - Şimdi, ülkeler
aşısızlara kısıtlama yapıyor; bu ekonomide
kısıtlamaya gidemezsiniz, o belli artık ama tedbirleri
artırmak lazım. Aşılamayı hızlandıracak
mıyız? Hangi tedbirleri, nasıl
sıkıştıracağız, aşı kartı vesaire
sorulacak mı kapalı yerlere girerken? Hükûmeti uyarıyorum ve
yüksek dikkatlerinize sunuyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Aylin Hanım,
rakamları yanlış almışsınız
AYLİN CESUR (Devamla) - Bence susun da beni
dinleyin çünkü bilmiyorsunuz, bari öğrenin.
Şimdi, omicron bizi çok kötü vuracak
değerli arkadaşlar, Hükûmeti uyarıyorum ve yüksek heyetinize
sunuyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Biyokimyacı
olarak çok doğru, iyi şeyler söylüyorsunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) - Şimdi, bir
uyarı daha
Hükûmetiniz, sağlık
çalışanlarımıza özellikle pandemi zamanında hiç iyi
davranmadı, ek ödemeler şaka gibiydi; bir kuru alkışla
bırakmadınız sadece, bazılarınız pandeminin
kaynağı olmakla suçladı. Sivil toplum kuruluşları
kapatılmakla tehdit edildi. 524 sağlık çalışanı
görev şehidi oldu buna da bağırsana- ama Covid meslek hastalığı
sayılmadı ve illiyet bağı istendi. İlliyetten de
zilletten de bu millet bıktı artık, bu
bağlarınızdan bıktı artık; millet düzlüğe
çıkmak istiyor. Ve sağlıkta şiddet aldı
başını gitti yani olayları olmadan caydıracak bir
mekanizma yok esasında.
Ve iki günde otuz altı saat
çalışıyor sağlık
çalışanlarımızın büyük bir kısmı, 39
branşta 600 bin sağlık çalışanı hâlâ
atanamamışken işte, biz bir yandan da eksik sağlık
çalışanını bu kadar çalıştırıyoruz; bu
da ayrı bir handikap. Ve önce 40 bin atama diye duyurdunuz daha sonra
duyduk ki bunların 10 bini sürekli işçi, üç gün önce öğrendik ki
atamalar 2022 Martına kalmış, 2021 diye bekliyordu atanacaklar.
Bir an önce atamak lazım bu arkadaşları. Yöntem mi? Mesela,
şehir hastanelerine bu yıl ödenen parayla aylık 7 bin lira
maaşla 250 bin sağlık çalışanı alabilirdiniz ve
yüzde 25 artardı sağlık ordumuz; düşünebiliyor musunuz,
nasıl muazzam bir rakam ama bir vizyon lazım.
Şimdi, şiddeti bol, koşulları
zor ve ücreti düşük bir işte neden çalışsın
sağlık çalışanları hem de tepsiyle canını
koyarak yani neden? Düşünsenize o yüzden kaçıyorlar, kaçmaya
başladılar ve Türkiye işte bu yüzden çok derin bir halk
sağlığı sorunuyla karşı karşıya. Ve
doktor kıtlığı geliyor, uyarımızı dikkate
alın. Bakın, burada söylediğimiz her şey çıktı,
yakında doktor kıtlığı yaşayacaksınız.
Ve doktor, hemşire sayısında OECD ülkelerinin
altındayız ve sonuncuyuz. Yetişmiş sağlık
çalışanlarımız yurt dışına kaçıyorlar,
TUSa hazırlanmak yerine dil kurslarına gitmeyi tercih ediyorlar. Son
on sekiz ayda 8 bin hekim istifa etti değerli arkadaşlar, bunu
ciddiye alın.
Ve hâl böyleyken müjde diye ilan ettiğiniz
TUS sınavındaki okul puanı olayına değinmek istiyorum.
Dinamit koyarsınız, dinamit, daha çok
kaçırırsınız sağlıkçıları çünkü zaten
eşitlik olan tek sınav bu kalmıştı, buna da eğer
müdahale edecek olursanız puanı bol olan okullardan mezun olanlarla
eşitlensinler diye, işte o zaman liyakati
Liyakatsizliği
sağlığa bulaştırmayın, sağlıkta liyakat
elinizde kalsın çünkü avuçlarınıza aldığınız
insan sağlığı; canınız, sizin de
canınız, yakınlarınızın da canı, bu milletin
canı.
Ve yurt dışında 4 bin euro maaş
alanlar Türkiyede 400 euro alırken niye dursunlar burada? Şimdi, bir
ücret nifakı soktunuz, Maaşları düzenleyeceğiz. dediniz,
döner sermayeleri keserek bu cepten alıp öbür cebe koymaya
kalktınız; bunu da tabii, yemedi millet. Biz de söyledik Olur mu,
1,5 milyon sağlık çalışanına yapın; böyle bir
ayrımcılık olur mu? diye. Şimdi, bir düzenlemeyle
geleceksiniz. Aman ha, sakın sağlıktan kesmeyin,
sağlıkçıdan kesmeyin, 1,5 milyonun tamamına yapın,
hakkaniyetli şekilde yapın. Öyle adına maaş falan diye,
bu cepten alıp öbür cebe falan da koymaya kalkmayın,
sağlıkçılar bunu hiçbir şekilde kaldıramazlar.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Ve hemşirelere 3600 ek göstergeyi söz verdiniz,
çok görmeyin. Bir şeyi daha unutmayın, TSK sağlık personelini
unutmayın, onları da unutmayın. Ve personel bütçesini
artırmak lazım, bunu biz yapacağız ve atamaları,
maaşları, emeğe uygun hâle getirmek lazım, bunu biz
yapacağız. Ve bakın, asıl sorun sistemde; ne kadar iş,
ne kadar çok para. Bu performans sistemini kaldırmak lazım, bunu da
biz kaldıracağız çünkü muayene süresini, bütün bunların
tamamını etkileyen bir sistem bu ve etik de değil. Beş
dakikada muayene mi olur değerli arkadaşlar?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Hiç muayene ettin
mi sen? Hiç hasta muayene ettiniz mi?
AYLİN CESUR (Devamla) - Beş dakikaya
sığdırmak zorunda kalıyor, bu yüzden. Hasta, çözümsüz,
hastane hastane geziyor; kamuyu da sistem zarara uğratıyor çünkü her
biri kamuya fatura ediliyor; işte biz, bu sistemi
kaldıracağız.
Ve bir başkası; birinci
basamağın ihmali. Pandemi döneminde sınırlı personel
ve ekipmanla büyük yük aldı aile hekimlerimiz. Onların
sırtındaki o yükü almak lazım, onların çalışma şartlarını,
koşullarını rahatlatmak lazım; bunu da biz
yapacağız inşallah. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ve derme çatma binalarda, apartman dairelerinde bir
ticarethane gibi çalışmak zorunda kaldılar onlar; bunu da biz
düzelteceğiz çünkü yüksek tıp hizmetinin aslında sırrı
birinci basamağı düzeltmekte gizli.
Ve randevu sistemimiz sorunlu; haftalarca, aylarca
randevu alamıyor, ameliyat olamıyor insanlar. Bütün bunları da
düzeltmek lazım çünkü sevk sistemi tıkanmış; bunu da biz
açacağız inşallah.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Pandemiyi
unuttunuz herhâlde!
AYLİN CESUR (Devamla) Ve ilçelerde uzman
branş doktoru eksikliği var. Sağlıkta devrim
yapacaksanız bunları yapacaksınız değerli
arkadaşlar. Öyle Devrim mevrim diye filan yutturamazsınız
millete.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Devrim
yapıldı, yapıldı; genel sağlık sigortasıyla,
aile hekimiyle devrim yapıldı, sağlıkta devrim
yapıldı.
AYLİN CESUR (Devamla) Ve hastane koridorunun
genişliği elbette önemli, geniş koridorlar bulsun
hastalarımız ama siz hastayı hastaneye
ulaştıramıyorsanız hastane beş yıldızlı
olsa ne yazar, ne çıkar bundan? Dolayısıyla, bütün bunları
düzeltmek lazım.
Tıbbi cihaz sektörümüzde sorunlar var; kura
bağlı artıştan dolayı çok etkilendiler, ameliyat
malzemesine, ilaca ulaşılamıyor ve yerel tıbbi cihaz
üreticileri devletten parasını alamıyor sattıkları
zaman.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Geçen yıl ilaç
şirketlerine 2,3 milyar dolar borç vardı, bu bütçenin üçte 1i
yapıyor; bu para ne oldu mesela bunu bilmiyoruz ama eczanelerimizde ciddi
sorunlar var, bunları biliyoruz.
Ve son olarak, AR-GE ve yerel sektör odaklı
değil; borçluluğu en çok bu artırıyor. Sistemi AR-GEye
yatırmak lazım ve kalıcı yatırımlar yapmak
lazım; bunu da biz yapacağız inşallah. Çünkü Türkiye'yi
içine soktuğunuz, bir halk sağlığı krizidir; bu
krizden de biz çıkaracağız. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
En büyük kambur şehir hastaneleri. Şehir
hastanelerinden detaylı bahsetmiştim ve daha fazla girmeye vaktim
yok.
Her köye ebe, sağlık ocağı;
ilçeye hastane ve uzman doktoru tepetaklak edip onları merkezde
topladınız. Uzman doktorlar, maalesef ilçelerden merkezlere gittiler
ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını bari sağlıkta
birisine vermeseydiniz ama şehir hastaneleriyle tüyü bitmemiş yetimin
hakkını yedirdiniz siz, yedirdiniz bu milletin hakkını. Biz
ranta karşıyız, hastaneye karşı falan değiliz;
bunu da yanlış anlamayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) - Hastaneye
karşısınız, hastaneye! Hastaneye
karşısınız siz!
AYLİN CESUR (Devamla) Geçen konuşmamda
söylemiştim, hekimlik gibi kutsal mesleğimizi ne sizin ne de
uluslararası sermayenin tahakkümü altında ezdirmeyeceğimize ant
içmiştim burada. Tekrar söylüyorum; biz o andımıza
bağlı kalacağız ve İYİ Parti iktidarında
BAŞKAN Sayın Cesur, selamlamak için
mikrofonu açıyorum, selamlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim.
Geçen konuşmamda hekimlik gibi kutsal
mesleğimizi ne size ne de uluslararası sermayeye
yedirmeyeceğimizi söylemiştim. Tekrar söylüyorum; biz
andımıza bağlı kalacağız ve İYİ Parti
iktidarında Sağlık Bakanlığı 1,5 milyon
sağlık çalışanının Bakanlığı
olacak, hekimlerimizi de sağlık personelimizi de size
yedirmeyeceğiz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçenin hayırlı olmasını
diliyorum. Seneye bu bütçeyi sağlıkçılar için ve milletimiz için
biz yapacağız inşallah; vizyoner, çağdaş bir bütçeyle
geleceğiz. (İYİ Parti sıralarından
İnşallah. sesleri, alkışlar; CHP sıralarından
alkışlar)
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Kiminle
yapacağınızı söylemediniz. Siz kim, siz kim?
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Memet Bülent Karataş.
Buyurun Sayın Karataş. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEMET BÜLENT KARATAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7nci
madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizin takdirleriyle hayata geçecek olan 2022
yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı ve uğurlu
olmasını diliyorum. Yüce heyetinizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği
üzere geçtiğimiz yıl Karabağda otuz yıla
yakındır devam eden Ermeni işgaline tarihî bir darbe
indirilmiş, Azerbaycan toprakları geri alınmıştır.
Millî gönülleri sevince boğan Karabağ Zaferi Türk milletinin son
yıllarda elde ettiği en görkemli, en destansı
başarılardan biri olmuştur. Bu kapsamda, Karabağın
ebedî Azerbaycan yurdu olduğu tescil edilmiş, esaret zincirleri
sökülüp atılmıştır. Azerbaycan, bu savaşta,
Türkiye'nin desteği ve kahramanca mücadelesiyle işgal altındaki
topraklarının önemli bir kısmını özgürleştirerek
Ermenistana net bir yenilgi yaşatmıştır. Bu savaş,
Ermenistanın Azerbaycan topraklarını işgalinin
sürdürülemez olduğunu göstermiştir. Azerbaycan meşru müdafaa
hakkını kullanarak Güvenlik Konseyinin yıllardır
uygulanmayan kararlarına konu olan öz topraklarındaki işgali
sona erdirmiştir. Azerbaycan Türkü yaşadığı zorluklar
karşısında yılmamış; vatanına, hakkına,
hukukuna, öz topraklarına sahip çıkmıştır.
Karabağın canevi mertebesinde bulunan Şuşanın 8
Kasım 2020de kurtarılması ise terör devleti Ermenistanın
hayallerini suya düşürmüştür. Bu, sadece Ermenistana karşı
kazanılmış bir zafer değildir, bu zafer, aynı zamanda,
yıllarca haksızlığa, hukuksuzluğa göz yumanlara,
sessiz kalanlara karşı da en güzel cevap olmuştur. Çok
şükür ki hak, sahibini bulmuştur, Türklük büyük bir zafer elde
etmiştir. Ermenistan döktüğü kanların bedelini ödemiştir.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu tarihî zaferin
hemen ardından bizler de Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu olarak kardeş ülkemiz
Azerbaycanın başkenti Baküde bir dizi ziyarette ve incelemelerde
bulunduk. Bu ziyaretler esnasında Ermenistanın
saldırılarında zarar gören ve sivil can
kayıplarının yaşandığı Gence, Berde ve
Terter kentlerini de ziyaret ederek hem yaşanan zulmün
acısını hem de hasretle beklenen zaferin mutluluğunu
birlikte yaşadık çünkü biz aynı kökten beslenen ulu bir
çınarın dallarıyız, biz büyük bir milletin
evlatlarıyız; Metenin, Attilanın, Kül Tiginin,
Alparslanın, Nizami Gencevinin, Nesiminin, Fuzulinin, Dede Korkutun
torunlarıyız. Tüm dünya bilmelidir ki Azerbaycan ve Türkiye
kardeşliği ezelden gelip ebede uzanmaktadır. Bilinmelidir ki
dini, dili, milliyeti bir olan, tarihî kardeşlik bağlarıyla
birbirine bağlı olan 2 ülke insanı sonsuza kadar birlikte
olacaktır; dün böyleydi, bugün böyle, yarın da böyle olacaktır.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türk ve İslam
yurtlarında yaşanan hazin ve ibretlik olaylar millî vicdanlarda derin
izler bırakmaktadır. Türkmeneli Kerkükte yaşananlar da
bunlardan sadece biridir. Kerkükü peşmergenin eline bırakmak için
plan yapanlar şunu asla unutmamalıdır: Dünyada her şey olur
ama Kerkük Türksüz olamaz; Kerkük Türktür, Türkmenlerin canevidir. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Kerkükte Türkmenlik
onurunu ve Türkleri azınlık konumuna düşürmeye
çalışanlar henüz ne kadar yakıcı bir ateşle
oynadıklarının farkında değildirler.
Çağrımız şudur ki: Kerkükün statüsü ve tarihî dokusu
üzerinde oyun kuranlar tarihten ders çıkarmalı, bir an evvel
akıllarını başlarına almalıdırlar.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere,
Kıbrıs meselesi yaklaşık altmış yıldır
ülke ve dünya gündeminde yer almaktadır. Kıbrıs bizim
vazgeçilmez millî meselemizdir. Kıbrıs Türklerinin eşitlik ve
egemenlik temeli üzerine kurulu olan toplum hedefi Rum kesimi tarafından
sürekli engellenmektedir. İyi niyetten uzak bu tutumla Kıbrısta
adil ve hakkaniyetli bir çözüm iklimi yaratılması sabote
edilmektedir. Şu iyi bilinmelidir ki: Kıbrıs meselesinde
çözümden korkan, barış ve uzlaşmadan kaçan yegâne taraf Rumlar olmuştur.
Rum kesimi uzlaşmaz tutumuyla müzakere sürecini sekteye
uğratmıştır. Rumların adada Türklere azınlık
muamelesi yapması kabul edilemez bir densizliktir. Bu nedenle,
Kıbrısta ortak devletin kurulması bugünkü ortamda imkânsız
hâle gelmiştir. Kıbrıs Türklüğü kendi göbek
bağını kendisi kesmeye hazırdır, buna da
kararlıdır. Kurulan müzakere masalarını dağıtan,
uzlaşmaya yanaşmayan, çözüm ümitlerini dinamitleyen Rumların tüm
çabaları beyhudedir. Bu kapsamda, federasyonu esas alan görüşme
trafiğinin hiçbir anlamının kalmadığı, 2 devletli
çözümden başka bir seçeneğin de bulunmadığı
anlaşılmıştır. Kıbrısta 2 ayrı devlet
varlığı artık herkesçe kabul edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurul
konuşmalarımda sıklıkla yer verdiğim Ahıska
Türkleriyle ilgili de yine kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Bilindiği üzere Stalin liderliğindeki Sovyetler Birliği 14
Kasım 1944te Gürcistan'ın
Ahıska bölgesinde yaşayan on binlerce Ahıska Türkünü
sınır güvenliğini tehdit ettikleri gerekçesiyle sürgün
etmiş, bir aya yakın süren sürgün boyunca 17 binden fazla Ahıska
Türkü açlıktan ve soğuktan hayatını kaybetmiştir. Ne
yazık ki sürgün çilesi bununla da kalmamış, göçtükleri yerlerde
çatışmalardan etkilenen Ahıskalı kardeşlerimiz zaman
zaman tekrar yer değiştirmek zorunda kalmıştır. 100
bin Ahıska Türkünün vatanlarından koparılarak sürgün edilmesi
20nci yüzyılın en büyük acılarından biri olmuştur.
Tüm yaşanan bu acılara rağmen, herkes için daha güvenli,
huzurlu, müreffeh, hakkaniyetli bir dünya yolunda atılan her adımın
yanında olan devletimiz, Ahıska Türklerine de yardım eli
uzatmıştır. Dışişleri
Bakanlığımız tarafından Gürcistanla yapılan
ortak girişimler sonucu 1.700 Ahıskalı Türk ana vatanına
dönmüştür. Türkiyede yaşayan yaklaşık 100 bin kişiye
ise vatandaşlık ve uzun dönem ikamet izni verilmiştir; Türklerin
Anadoludaki ilk yurtlarından olan Bitlis Ahlata ve Erzincan Üzümlüye
yerleştirilmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, sürgün
sırasında 7 yaşında olan Kamile Azarovanın
yaşanan sürgün yıllarını ve Türkiyeye gelince
yaşadığı mutluluğu ifade eden sözlerini sizlerle
paylaşmak isterim. Kamile teyze duygularını şu sözlerle
ifade ediyor: Her şeyi hatırlıyorum, bugün gibi aklımda.
Hepimizi vagonlara doldurdular. Vagonlardaki insanların
çığlıklarını ve ağıtlarını asla
unutamam, kim duyarsa duysun unutamazdı; o sesler, o sesler gökyüzüne
ulaştı. Yolculuk çok çetindi, o kadar sert bir soğuk vardı
ki; en küçük kardeşim birkaç aylıktı daha, bir sabah
uyandığımda onu donarak öldü zannettim. Yol boyunca ne
acılar çektik, insanlar ağlayıp dua ediyorlardı. Bir ay
sürdü yolculuk, sonra bizi Özbekistana bıraktılar. Bütün ömrümüz
boyunca Türkiyeye gelmek istedik. Babamız bize Türkiye sizin
vatanınız. derdi; başka bir yer bizim vatanımız
olamazdı, Size Türkiyeden başka vatan yok. derlerdi. Sonunda
ölmeden dünya gözüyle Türkiyeye kavuştum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Tüm bu zorluklara rağmen, öz benliklerini
koruyan ve Türklüğünü hiçbir zaman unutmayan Ahıska Türkleri için
yaptıkları özverili çalışmalar nedeniyle
Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt
Çavuşoğluna ve Bakanlık mensuplarına teşekkürlerimi
sunmak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
MEMET BÜLENT KARATAŞ (Devamla) Bir gün
mutlaka gerçekleşecek olan Türk birliğini şimdiden
selamlıyorum.
Bu vesileyle, sözlerime son verirken Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. 2022 bütçemizin
vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını
Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Mardin Milletvekili Sayın Ebrü Günay.
Buyurun Sayın Günay. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başındaki
-tabii, gecenin bu saatinde uyanık olanlar varsa- halkımızı
buradan saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar) On bir gündür çok yoğun bir tartışma süreci
geçirdik ve hâlâ da bütçeyi konuşmaya çalışıyoruz. Gecenin
bu saatinde herkes yorgun ama konuşmak ve bütçeye dair görüşlerimizi
ifade etmek de esas.
Hazırlanan bu bütçenin halkın bütçesi
olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz; bu bütçe
halkların değil, sarayın bütçesi olarak düzenlendi. Gerek
Komisyon sürecinde gerekse de bu iki haftalık Genel Kurul sürecinde
haklarımızı savunmak için, yapılan tüm yolsuzlukları,
usulsüzlükleri, haksızlıkları bir bir deşifre edip anlatmak
için HDP olarak sizlerin sesini Meclise taşımaya
çalıştık; bunu tabii, halkımız için söylüyorum. Bizler
HDP olarak bütçe görüşmeleri boyunca sarayın bütçesine
karşı halkın bütçesini savunduk. Bütçe görüşmeleri bitiyor
olabilir ancak bizler, iktidarın ezilenlere, emekçilere, kadınlara,
gençlere, çocuklara, doğaya karşı uyguladığı
düşman politikaları; kimlikleri, kültürleri, dilleri tekleştiren
ayrımcı politikalarını söylemeye de devam edeceğiz.
Değerli halkımız, kamu
kurumlarında yapılan alımlarda işleyen torpil, yandaş
kayırma, kişiye özel ilan gibi uygulamalar hiç bu kadar
pervasızca yapılmamıştı. Bu iktidar döneminde mesleğe
alımlarda gerçekleşen eşitsizlik, aranan koşulların
kişilere göre konulması göz göre göre gerçekleşti. Dilsel,
bilişsel ve teknolojik yetkinliklerle donatılarak eşitlik ilkesi
temelinde eğitim verilmesi gerekirken, bu iktidar ideolojik
saplantılarla ve niteliksiz bir müfredatla üniversiteleri il
binalarına çevirmeye çalıştı. Üniversitelerden
yaklaşık 7 bin akademisyeni keyfî ve hukuksuz bir şekilde ihraç
eden ve barış akademisyenlerinin işe iadelerini,
yargılandıkları davalarda beraat etmelerine ve Anayasa
Mahkemesinin ifade özgürlüğü kararını vermesine rağmen
OHAL hukuksuzluğuyla engelleyen iktidar, kişiye özel ilanlarla
üniversiteleri şirketlerine dönüştürmeye uğraştılar.
Belediye alımlarına bakıyorsunuz, AKP referanslı
kişiler; üniversitelere bakıyorsunuz, eşe, kardeşe,
yeğene özel ilanlar açılmış. Üniversitede eşine özel
kadro açan ve şartları eşine göre ayarlayarak puanları
yeten 5 kişinin ise başvurusunun iptal edilmesini sağlayan daire
başkanları var bu ülkede. Sizin iktidarınızda
yaşandı tüm bu usulsüzlükler. Torpil, yolsuzluk, kayırma,
liyakatsizlik üzerine kurulu bir sistem tarafından yönetiliyor iktidar.
Utanmanız gereken bu tablo karşısındaysa, maalesef, gururla
anlatıyorsunuz. Barış talep eden akademisyenler, iş güvencesi
talep eden araştırma görevlileri, emeğine ve haklarına
sahip çıkan idari ve teknik personel, iradesine ve geleceğine
konulmak istenen ipotekleri kabul etmeyen öğrenciler üniversitelerin
dışına itildi bu dönemde. Ne şekilde
çalıştığı belli olmayan OHAL Komisyonu,
barış akademisyenlerinin başvurusunu aradan geçen beş
yılın ardından ret kararı vererek
sonuçlandırdı. Açıkça hukuksuz, siyasi ve keyfî olan bu
kararlar, iktidarın sadece siyasi hesaplarının sonucu olmakla
kalmadı; muhalif, özgür düşünce ve barış talebine
karşı bir hesaplaşmanın ve cezalandırmanın da
aracına dönüştürüldü. En başta YÖK olmak üzere, Türkiye'de
eğitim kurumları ve özellikle üniversiteler için köklü bir
dönüşüm şart. Biz de üniversiteler, akademik özgürlüğün,
demokrasinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün mekânları olana
kadar, üniversitelerde iş güvencesi, liyakat hâkim olana kadar da
mücadelemizi sürdüreceğiz.
Değerli milletvekilleri, kapitalizm, bugün
dünyanın dört bir tarafında emeğin, doğanın ve
kadının sömürüsü üzerinden yarattığı ekonomik kriz ile
dünya genelinde giderek derinleşen bir uygarlık ve ekolojik krize yol
açmıştır. Şirketler ve hükûmetler daha fazla kâr
hırsıyla doğayı geri dönüşü olmayacak bir
barbarlıkta tarumar etmeye devam ediyor. Türkiye'de, AKP iktidarıyla,
yaşadığımız coğrafyada doğal ve kültürel
varlıklar, inşaat, maden ve enerji şirketlerinin
çıkarı için akılalmaz bir hızla talan ediliyor. Doğa
talanı eksenli politikalar yüzünden kentlerimiz yaşanmaz hâle
gelirken tarım alanları, enerji ve maden projeleri için kullanıma
açılmakta, yok edilmekte. Sarayda kararlaştırılan bu
kötücül politikalarla bütün kamusal varlıklarımız yandaş
şirketlere transfer ediliyor. Senelerdir, bu kürsüden Hükûmete, ekolojik
yıkımlara ve kıyımlara son verilmesi çağrısı
yapıyoruz, diyoruz ki: Bu doğa talanına son verin. Diyoruz ki:
Yandaş şirketlere doğayı peşkeş çektiğiniz
için geleceğimizi her gün daha fazla tehlikeye atıyorsunuz. Ve
diyoruz ki: Artık bu Mecliste ekoloji temelli bir bütçe konuşulsun.
Biz diyoruz da kime diyoruz? Maalesef, bu iktidar, dünyada son bir ağaç
kalsa gidip bulup onu kesecek düzeyde ekolojik yıkım yapıyor.
Değerli milletvekilleri, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, Mardin Artukluda tam 14
taşınmazı satışa çıkardı, muhtemelen oradan
da birilerini zenginleştirmeye çalışıyorlar ve yine,
Mardinin Yeşilli ilçesine bağlı Gül ve Tepebaşı
Mahalleleri 2016 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla riskli alan
ilan edildi. Bu kararın ardından, AKPli Yeşilli Belediyesi ve
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Toplu Konut
İdaresi her 2 mahalleyi kentsel dönüşüm alanı olarak belirledi.
2021 yılının Ocak ayında, ilçede gerçekleştirilecek
proje kapsamında belirlenen binaların yıkımına
başlanıldı ancak hazırlanan proje ilçenin tarihî ve mimari
dokusuna aykırı olduğu gerekçesiyle kabul edilmedi ve yeniden
başlayan proje süreci tamamlanmadan ilçede belirlenen evlerin çoğu
yıkıldı. Evlerini boşaltmak istemeyen yurttaşlar
yıkım kararlarına tepki gösterirken evleri boşaltılmak
istenildi; elektrikleri ve suları kesildi; yurttaşlar polislerce
evlerinden çıkarıldı, darbedildi ve gözaltına alındı.
Bunun üzerine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
verdiğim soru önergesine Bakanlığın tarafıma
iletmiş olduğu cevapta Bölgede uygulanacak proje hazır
değil, söz konusu projede planlama çalışması devam
etmektedir. sözleriyle açıklandı ancak devamında ise evlerin
tahliye işleminin zorla yapıldığı görüntülere
yansımasına rağmen, halkla dayanışma bilinciyle
anlaşarak tahliye işlemlerinin gerçekleştirildiği,
anlaşılamayan 5 parsel için de cebrî istimlak süreci
başlatıldığı ve bu konuda da mahkeme süreçlerinin
bekletildiği iddia edildi. Aslında, bu cevaptan da
anlaşılacağı üzere, proje henüz yapılmadı ve
ortada bir planlama yok. Yine de Belediye ve Bakanlık halkı
kandırmanın derdine düştü ama biz, göz göre göre halkı
mağdur etmenize izin vermeyeceğiz. Biz, halka rağmen
gerçekleştirdiğiniz bu talan düzenine devam etmenize izin
vermeyeceğiz ve buradan, tekrardan şunu söylemek istiyorum:
Yarattığınız bu işgal düzenine, bu yıkım
politikalarına karşı direnen halkların mücadelesi
kazanacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bizler Halkların
Demokratik Partisi Kadın Meclisi olarak Kadın Yoksulluğuna
Hayır kampanyamız kapsamında, birçok ilde olduğu gibi
Mardinde de emeği sömürülen, yok sayılan kadınları ziyaret
ettik. Ziyaret ettiğimiz kadınlar arasında Süryani kadınlar
da vardı. Süryani kadınlar, hem inançlarından hem de kadın
kimliklerinden dolayı ağır bedeller ödemeye devam ediyorlar. Dün
Süryani kadınların maruz bırakıldığı
insanlık suçları bugün hâlâ devam ettiği gibi,
dışlanma ve cinsiyetçi yaklaşımları da devam ediyor.
Çoğu kadın yaşadığı dışlanma ve
güvenlik sorunlarından kaynaklı yaşam alanlarını terk
ederek yurt dışına gitmek zorunda bırakıldı.
Yıl neredeyse 2022 olmuş ama hâlen okullarda can güvenliği
olmayan Süryani çocuklar, hem öğretmenler hem de öğrenciler
tarafından Cennete gitmeyeceksiniz, dine dönün. şeklindeki
baskılara maruz bırakılıyor. Ayrımcı
yaklaşım ve tacizlerden dolayı okulu terk etmek zorunda kalan
genç Süryani kadınların eğitim hakkı engellenirken bu
saldırıyı önlemeye dönük politikalar geliştirilmiyor;
kadına yönelik düşman politikalar her yönde, her yerde devam ediyor.
Peki, Süryani kadınlar bizlerden ne istiyor?
Çocuklar okula giderken her an başlarına bir şey gelir
kaygısı yaşamamayı istiyorlar. İnançlarını
güven içerisinde yaşamayı istiyorlar. Evlerini, yaşam
alanlarını baskı ve korkulardan dolayı terk etmemeyi
istiyorlar. Genç kadınlar eğitim hayatlarına korkusuz bir
şekilde devam etmeyi istiyor. Kendilerine yönelik dışlanma,
ötekileştirme politikalarının son bulmasını
istiyorlar.
Bizler, HDP olarak kadınlar için eşit,
adaletli ve sömürüsüz bir dünya istiyoruz ve bunu gerçekleştirmek için
elimizden ne gelirse de yapacağız, bu da buradan kadınlara
sözümüz olsun.
Teşekkürler.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Sayın Osman Mesten.
Buyurun Sayın Mesten. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN MESTEN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi,
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçe maratonunun sonuna geldik; zaman zaman
gerginlikler, Meclisimizin mehabetine yakışmayacak
kavgalarımız da oldu, gerildik, üzüldük. Şimdi,
gerginliğimizin bir nebze azaltılması ve eskilerin
deyişiyle hitamuhu misk kabîlinden konu dışı bir sunum
yaparak bir ay önce Rahmetirahmana tevdi ettiğimiz büyük şair Sezai
Karakoçu anmak ve şiirlerinden bazı bölümleri sizlerle
paylaşmak istiyorum:
Ben çiçek gibi taşımıyorum
göğsümde aşkı,
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum.
Gelmiş dayanmışım demir
kapısına sevdanın,
Ben yaşamıyor gibi, yaşamıyor
gibi yaşıyorum,
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi
taşıyorum.
diyerek inancı ve ilkelerinden zerre taviz
vermeden, gerçekten yaşamıyor gibi yaşayıp sanat ve fikir
dünyamıza şaheserler bırakarak dünya sürgününü tamamlayıp
sessizce aramızdan ayrılmıştır. Bu açıdan
merhumun hayatı, şiirleri ve fikirleri birbirinden ayırt
edilemez bir bütündür.
Ve yalnızlık, sigara külü kadar
yalnızlık!
İyi ki bilmiyor kalabalıklar,
Yağmura bakmayı cam arkasından.
mısralarıyla teselli bulsa da şair ve
mütefekkir olarak insanlığa, tarihe karşı
sorumluluğunu yerine getirmekten asla geri durmamış,
yazmış, konuşmuş ve siyasi hareket
başlatmıştır.
Onlar sanıyorlar ki biz sussak mesele
kalmayacak!
Hâlbuki biz sussak tarih susmayacak,
Tarih sussa hakikat susmayacak.
düşüncesiyle son nefesine kadar hakikati ve
çıkış yolunu haykırmaktan geri durmamıştır.
Topluma karşı ödevimiz bu,
inandıklarımızı, doğru bulduğumuz şeyleri
söylemek. Büyük nehirlerin kıyısından büyük şehirlerin
ortasına bir tayf gibi inmişsek bunun için.
Ben geldim geleli açmadı gökler.
Ya ben bulutları anlamıyorum,
Ya bulutlar benden bir şeyler bekler.
Hayat bir ölümdür, aşk bir uçurum,
Ben geldim geleli açmadı gökler.
Gökler açmasa da çoğunluğun kulakları
sağır, gözleri kör, dilleri lal kesilse de diriliş avazesini gök
kubbeye Davud gibi salmıştır. İzinden gittiği Yunus,
Mevlâna, Fuzuli gibi beş yüz yıl sonra dahi sözlerine kulak verecek
izan ve zevk sahipleri mutlaka bulunacaktır. O, kendisi gibi şair
olan arkadaşı Cemal Süreyanın deyişiyle
sıkışmış ve
sıkıştırılmış bir dehadır. Bu yönüyle
çağları aşan bir şair ve mütefekkirdir.
Benim geçmiş zaman içinde yan gelip
yattığıma bakma,
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim.
Bir tek köşen bile ayrılmamışken
bana,
Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin
sahibi benim.
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim.
Sen kaç köşeli yıldızsın.
Evlerinin içi kabartma bahar,
Köşelerinde keklik gibi bakıp duran
saksılar,
Halıları öpe öpe nakış yapar
nakış gibi ayaklar,
Siz söyleyin insan seve seve ölmez ne yapar?
Köşelerde keklik gibi bakıp duran
saksılar.
Konuştun, güneşi hatırlıyordum.
Gariptin, yepyeni bir sesin vardı.
Bu ses öyle benim, öyle yabancı,
Bu ses, saçlarımı ıslatan sessiz bir
kardı.
Ve güldün, rengarenk yağmurlar yağdı.
İnsanı ağlatan yağmurlar
yağdı.
Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak,
Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin
vardı
İşte, bu içli sesiyle kalbimizi titreten
büyük şair, mükevvenatın Mona Rozasına naat yazmış.
Yaşadığı metafizik gerilimle, varlık yokluk
sancılarıyla varlığın, yegâne var olanın yüce
katına münacatta bulunmuştur.
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin,
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir
süreği.
Bütün törenlerin, şölenlerin, ayinlerin,
yortuların dışında,
Sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim.
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim.
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime,
Ah, uzatma dünya sürgünümü benim.
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan
değil,
Ayaklarımdan belli.
Lambalar eğri,
Aynalar akrep meleği,
Zaman çarpılmış atın son hayali,
Ev miras değil, mirasın hayaleti.
Ey, gönlümün doğurduğu,
Büyüttüğü, emzirdiği,
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden,
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi
yükselttiği
Sevgili,
En sevgili,
Ey sevgili,
Uzatma dünya sürgünümü benim,
Bütün şiirlerde söylediğim sensin.
Suna dedimse sen, Leyla dedimse sensin.
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım
Salome'nin, Belkıs'ın,
Boşunaydı saklamaya çalışmam,
öylesine aşikârsın, bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için,
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini,
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun
haberini.
Ey, gönüllerin en yumuşağı, en derini
Sevgili,
En sevgili,
Ey sevgili,
Uzatma dünya sürgünümü benim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır?
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır.
Aşk celladından ne çıkar, madem ki
yâr vardır,
Yoktan da vardan da öte bir var vardır.
Hep suç bende değil, beni yakıp yıkan
bir nazar vardır.
O şarkıya özenip söylenecek mısralar
vardır.
Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader
vardır.
Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar
vardır.
Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar
vardır.
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar
vardır.
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.
Sırların sırrına ermek için
sende anahtar vardır.
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir
damar vardır.
Senden umut kesmem, kalbinde merhamet adlı bir
çınar vardır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sevgili,
En sevgili,
Ey sevgili.
2022 yılı bütçemizin milletimize
hayırlı olmasını, aynı zamanda bugün belirlenen asgari
ücretin milletimize hayırlı olmasını temenni eder, Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz şiir
dinletisi için. Gecenin bu saatinde bu şiirler de ruhumuzu
okşadı.
Şimdi, Sayın Özgür Özele söz
vereceğim ama şiirsel bir konuşma da bekliyoruz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sataşma yok
Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Örnek
alsın, örnek! Sayın Osman Mesteni örnek alarak konuşsun!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Daha önce
masal anlatıyorlardı, şimdi şiir okuyorlar!
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özeli davet ediyorum.
Grup adına on dakika, şahıs
adına da beş dakika olmak üzere toplam süreniz on beş dakika.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, Sayın Mestenin bu güzel konuşmasından sonra hani
konuşmayı çekmeyi bile düşündüm ama bir de görüşülmesi
gereken bir bütçe vardır. (CHP sıralarından alkışlar)
Bütçe görüşmelerinin son gününe geldik,
yarınki kapanış öncesi son konuşmaları yapıyoruz.
Plan ve Bütçe Komisyonunda yirmi bir gün ve Genel Kurulda on bir gün
aralıksız müzakere edilen bir bütçeyi izledik. Cumhuriyet ve
Parlamento tarihinin şüphesiz en unutulmayacak bütçelerinden bir tanesini
yapıyoruz. Unutulmayacak olması, aktarılan kaynaktan,
büyüklüklerden, yarattığı umuttan ve beklentiden değil,
bütçenin görüşüldüğü dönem ülkede ve ekonomide yaşananlardan
kaynaklanıyor. İlk kez, bir bütçeyi hazırlayan, hatta gelip Plan
ve Bütçe Komisyonuna sunan Bakan Genel Kurulda yok, hatta o artık Bakan
değil. Kendisi, bu Bakandan önceki Bakan temelsiz, sebepsiz, şuursuz,
Türkiye'ye hiçbir faydası olmadığını bildiği bir
ihtirasa ve bir dolu talimata itiraz etti diye, direndi diye hepimizin gözü
önünde görevden alındı. Bir grup toplantısında fiilen o iki
elini kavuşturmuşken ve onun dışındaki herkes
avuçları patlarcasına alkışlarken görevden
alındı, yerine bir başka Bakan geldi. Yeni Bakanı Meclisten
tanıyoruz; şahsiyetine, kişiliğine söyleyecek bir sözümüz
yok ancak ekonominin başına hiç ekonomi eğitimi olmayan bir
Bakan atandı. Atandığı günden bugüne ekonomiyle ilgili
söylediği tek doğru söz Piyasalar görev ister.di, Piyasalar güven
ister.di; bu doğru ama kendisinin bu göreve atanmış olması
dahi bu güveni zedelemeye yetti, arttı. Ekonomi eğitimi yok, 3 dönem
milletvekilliği yaptı. Milletvekillerinin bakan olabildiği bir
dönemde Ekonomi Bakanlığı için tercih edilmedi. Adalet ve
Kalkınma Partisi, onun görev yaptığı dönemde Plan ve Bütçe
Komisyonuna başkan seçti 5 tane, ekonomi eğitiminin güçlü olduğu
kişilerin görevlendirildiği o Komisyonun
başkanlığına da getirilmedi. O komisyon 40 kişiydi, 25
AK PARTİ milletvekili tercih edildi; o, o Komisyona tercih edilmedi. 1
değil, onun görev yaptığı dönemde 4 kez yirmi beşer
ekonomiden anlayan milletvekili görevlendirildi ama o Plan ve Bütçe
Komisyonunda değildi. Kendisi Sanayi Komisyonunda görevlendirildi, o
Komisyonda görev yaptı.
Bugün cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik
krizinde ekonominin başında, geminin dümeninde kaptan ama
kaptanlık belgesi yok, kaptan ama kaptanlık eğitimi yok, kaptan
ama kaptanlık tecrübesi yok. İçinde 84 milyonun olduğu bir
gemide kaptan köşkünde ve bir âdet olduğu üzere, bu bütçede, buraya çıkan
AK PARTİ milletvekilleri çok sayıda sure ve anlamını okudu;
haklısınız, bildiğiniz tüm sureleri ve tüm duaları
okumakta haklısınız çünkü geminin kaptanının
kaptanlık belgesi yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet tarihinin en trajik bütçesiyle
karşı karşıyayız. Bütçeler yapıldıktan sonra,
öngörülemeyen krizlerden dolayı bazen ek bütçeler talep edilebilir. Çok
zaman oldu, hep ekim ya da kasım aylarında yapıldı, bir kez
2001 krizinde haziran ayındaydı ama daha bu bütçe görüşülürken,
daha kabul edilmeden, Reuters haber ajansına saraydan, hazineden,
bürokrasiden birileri bir ek bütçe hazırlığı olduğu
haberini sızdırdı. Bundan daha acemice bir adım, bundan
daha kötü bir ekonomi yönetimi, bundan daha güvensizlik yaratıcı bir
paylaşım düşünülemez ve bir itiraf, durumun 2001 krizinden bile
kötü olduğunu, hazırlanan bütçenin önümüzdeki yılı
şimdiden karşılayamayacağının bir açık
itirafı. Bu bütçenin geri çekilmesini muhalefetten konuya hakim çok
sayıda milletvekili ısrarla söylediler. Çünkü bu bütçe
yapılırken öngörülen hiçbir büyüklük gerçekleşmedi.
Örneğin, bu bütçe yapılırken dolar kurunu 2021 için 8,30; 2022
için 9,27 olarak öngörmüştünüz, bugün itibarıyla 16 liranın
üzerinde seyredip altına giden bir dolar kuru var. Defalarca revize
ettiğiniz enflasyon rakamına en son 16,2 olacak. dediniz, geçen ay
21,3; çıkış trendi sürüyor. Gerçek enflasyonun 50de
olduğunu bilim insanları söylüyor ve TÜİKin de artık
mızrağı çuvala saklayamadığının ve bu
rakamların 50ye doğru ilerleyeceğiyle ilgili kimsenin bir
şüphesi yok. Kur tahmininiz, öngörünüz tutmadı, enflasyon öngörünüz
tutmadı, işsizlik öngörünüz tutmadı, orta vadeli programın
tarumar olduğu bir noktada, kısa vadeli, günü kurtarmaya yönelik
yalanlarla, algı operasyonlarıyla piyasayı yönlendirmeye çalışıyorsunuz.
Öyle bir süreçteyiz ki dünyadaki bütün ekonomistler, faizin kötü yönetimin
sonucu olduğunu söylüyor ancak bir ekonomist, bir hipotezi, önerme bile
olamayacak bir safsatayı yani Faizin sebep, enflasyonun sonuç.
olduğunu söylüyor ancak partisindeki etkisinden, Anayasadaki sınırsız
yetkisinden aldığı güçle bu önerme doktrin gibi vazediliyor.
Buna direnenler görevden affediliyor, bunu kabul eden ve bunu tekrar edenler
eğitimine, tecrübesine bakılmaksızın Ekonomi Bakanı
olarak taltif ediliyor. Memleket distopik bir romana döndü.
Toplumun psikolojisine yön vermek için, piyasalara
değil ama psikolojiye yön vermek için önce Çin modeli diye bir cinlik ortaya
atılıyor, daha sonra bunun yerli bir model olduğuna ilişkin
söylemler evriltiliyor. Nasrettin Hoca eşekten düşer, çocuklar
gülmeye başlayınca üstünü temizlerken aslında
düşmediğini, düşmese de ineceğini söyler, sevimli bir
cinliktir, gülünür.
2019-2020 yıllarında kötü yönetim sonucu
yükselen faizlerin talimatla düşürülmesi, bu sebepten fırlayan
doların çeşitli kademelerden ama en son 6,80 düzeyinde tutulabilmesi
için tam 128 milyar doları cayır cayır yaktılar.
Dedelerimizin, ninelerimizin, anamızın, babamızın alın
teri, göz nuru olan, hepimizin geleceğinin garantisi olması gereken
128 milyar dolarlık rezervimiz, Recep Tayyip Erdoğanın tensip ve
talimatlarıyla damadı Albayrak tarafından satıldı.
Şu anda rezervimiz eksi 50 milyar dolar, net rezervimiz. Brüt rezerv 122
milyar lira, buna dünya kadar yükümlülüğümüz, borcumuz ve tamamı
dâhil ama bir algı yönetimiyle sanki kayıp 128 milyar brütmüş gibi
vatandaşın gözünün içine baka baka yalan söyleniyor ve aynı ilaç
sürdürülüyor. Geçen sene bugün, tam bugün dolar 7,83tü, şu anda 15,6 yani
tam 2 katına çıktı, dün gün içinde 16
sınırının da üzerindeydi. Ve bu şartlar altında
ne uydurduğunuz fiktif düşman dış güçlerle mücadele etmek
mümkündür ne piyasalara müdahale etmek mümkündür çünkü bizim piyasalardaki
aktörümüz Merkez Bankamızdır, o bizim boksörümüzdür. Eğer onu
rahat bırakırsanız çabalar ve mücadele eder, ayakta kalmaya
çalışır ama siz onun beline bir kuşak
taktıysanız, işinize geldiğinde kendinize
çekiyorsanız, işinize geldiğinde itiyorsanız o boksörden o
ringde bir performans beklemeyin. Boksörün 2 eli var; bu ellerden bir tanesi
döviz rezervi, onu arkaya kıvırdınız; öbür eli faiz
enstrümanı, onu da bugünkü açıklamayla görüyoruz ki kullanamayacak
hâle geldiniz ve bu şartlar altında o boksör ringde çaresiz ve
hepimiz dayak yiyoruz. Ekonomiden sorumlu Bakan satacak dolar rezervimiz
olmadığı için iş insanlarına 100er milyon dolar
satarsanız bu iş düzelir. diyecek noktada. Aslında diyor ki:
Kendimize ait bir rezervimiz yok. Elin parasıyla müdahale bu kadar
oluyor. Sizin dolarlarla piyasaya müdahale edelim. Aslında bizim
ehliyetsiz kaptan, dövizi sakinleştireceğim derken, gelen
dalganın ne kadar büyük ne kadar kendisinin bu konuda çaresiz ve acemi
olduğunu öylesine yalın bir dille anlatıyor ki çıkarken çok
olumlu bir toplantıdan çıktığını söylüyor,
iş insanları yüzüne bir şey diyemiyor, toplantıdan sonra
piyasanın açıldığı ilk dakikalarda herkes dövize hücum
ediyor yani iş dünyası yani ekonomiden anlayan herkes Bu yönetimle
olmaz, bu anlayışla olmaz, bu Bakanla olmaz, bu kuru inatla olmaz.
diyerek Bakana, ekonomi yönetimine güvensizlik oyunu o toplantıda veriyor,
yüzüne söyleyemediklerini verdikleri talimatlarla yapıyorlar. Nasrettin
Hoca Düşmesem inecektim. deyince gülünür ama ekonomi yönetimi bunu
yapınca hepimizi süründürür çünkü karşınızda küçük çocuklar
yok. Eğitimiyle, birikimiyle, tecrübesiyle piyasaları takip eden
herkes; dostumuz, düşmanımız; herkes bunların doğru
olmadığını ve bir felakete sürüklendiğimizi biliyor.
İnanın, Sayın Bakan, Nasrettin Hocaya gülen çocuklar bile sizin
bu sözlerinizden sonra sizin karşınıza geçip Bakan amca, Bakan
amca, madem doların yükselmesi planlıydı da Merkez Bankası
neden dolar satarak doları düşürmeye çalışıyor? diye
sorabilir ya da Bakan amca, Bakan amca, madem dolar artacak,
dolayısıyla ihracat geliri artacak, cari açık düşecek ve
iş adamları bu sayede getirdikleri dövizle cari açığı
kapatıp enflasyonu düşüreceklerdi, iş adamlarına Biraz da
siz döviz satın da döviz düşsün. niye diyorsunuz? diye sorar ve
buna verecek hiçbir cevabınızın olmadığını
hepimiz biliyoruz.
Kimimiz iş insanlarına toplantıda
Kesinlikle piyasalara kuralların dışında müdahaleler
yapılmayacak. dediğinizi, buradan bir güven sağlamaya
çalıştığınızı duyduk ama bundan tam üç
iş günü sonra bankalara Türk lirasını dövize çeviren
hesapları dikkatle takip ediyoruz. Numan Kurtulmuşun hain
damgasını vurduğu krediyi dövize çeviren ithalatçıya
İthalatçıyı Ankaradan izliyoruz. tehdit mektubunu
yollayınca o gün verdiğiniz güvenin de bir anlamı kalmıyor.
Bir Çin hikâyesi
Öyle bir hikâye ki günlerce belli
hesaplardan, belli kalemlerden: Çin başardı, aynı yöntemle
başarırız. Bir bakıyorsunuz, dediğiniz Çin son yirmi
beş yıllık Çinse, Çinde son yirmi beş yıldır
bir yıl hariç- enflasyon yüzde 3ü geçmemiş. Çinde asla döviz
kurları oynamamış, sabit tutulmuş ve o Çinde reel faizler
hiçbir zaman eksi olmamış. Çin, millî gelirini 1.000 dolardan 10.500
dolara getirirken -ki biz o sırada 3 binden 8 bin dolara gelebildik- sizin
dediklerinizin tam tersini yapmış. Yok, eğer dediğiniz Çin
1978lerin Çiniyse işte Tayyip Erdoğanın niye Bakara suresini
okuduğunu ve Muhakkak ki biraz korku ve açlıkla, mallardan,
canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sizi deneriz, sabredin. dediğini
anlıyoruz. Çünkü sizin dediğiniz Çin, kırsalda bir tabak pirinç
lapasıyla çalışan köylülerin, fabrika yakınlarındaki işçi
yatakhanelerinin, on sekiz saat karın tokluğuna çalışmanın
ve 1 çocuk sınırlamasının Çinidir. Eğer o Çini
anlatıyorsanız tam da Bakara suresini okumanın yeridir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Son üç ayda 4 puan faiz indiriyorsunuz ama faizle
para aldığınız yere 5 puan fazlasıyla
borçlanıyorsunuz. Çünkü güven yok; güvensizlik, borçlanma maliyetimizi
yukarıya çekiyor ve bu yaptığınız iş, kamunun
borçlarının yüzde 80inin hem faize hem de dolara, dövize
duyarlı olduğu için sırtımızdaki borç yükünü 2 trilyon
TL daha artırıyor. Bugünkü kur ataklarının, artan enflasyonun,
artan yoksulluğun, artan çaresizliğin, içerideki paniğin,
dışarıdaki yalnızlığın tek ama tek sorumlusu
var, bunun bir tane sorumlusu var. Biraz önce siz teşekkürleri
yönlendirdiniz ama Anayasa değişikliğinden sonra bütün
yetkilerin üzerinde toplandığı, her şeye karar veren,
Verin yetkiyi kardeşinize, dövizle nasıl mücadele edilir,
enflasyonla nasıl mücadele edilir
deyip görevi aldığı üç
buçuk yıl önce 1 dolar 4 TLyken 1 doları 1 TLye eşitleme
vaadiyle gelip bugün tam 4 katına, 16 TLye götüren, yapılan bütün
uyarılarda doğruları söyleyenleri duymak, dinlemek yerine
sabredemeyen, ısrar edeni görevinden affeden, yerine kendi hoşuna
gidenleri tekrar edecek birilerini getiren tek adam, bu durumun tek
sorumlusudur, tek başına sorumlusudur. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz...
KADİM DURMAZ (Tokat) Başkan, on dakika
süre ver, on dakika.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Milletin hizmetkârı
olacağız. diye gelip milleti dünyanın ucuz iş gücü hâline
getirmeye çalışanlara, emekçimizi dünya devlerinin hizmetkârı
yapmalarıyla ilgili fikirlerine, planlarına, Yoksulluk, bu ülkenin
kaderi, dünyanın en ucuz alın teri, emekçilerimizin geleceği
olamaz. diyerek ülkeyi önce sizden, kime hizmet ettiği belli olmayan bu
kötü planınızdan, yoksulluğun kader gibi bu ülkenin güzel
insanlarına dayatılmasından kurtaracağız. Bu ülkenin
emekçilerinin alın terinin dünyadaki diğer emekçilerin alın
terinin on dörtte 1inin fiyatına dünyaya pazarlanmasına
itirazımızı sosyal demokrat bir parti olarak burada tarih önünde
not düşüyor; emekçilerin, çalışanların, esnafların
bütçelerini yapacağımız yarınlar umuduyla hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılandı
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, sadece bir düzeltme anlamında söylüyorum: Sayın
Cumhurbaşkanımızın İslam İşbirliği
Teşkilatı Üyesi Ülkeleri Parlamento Birliği Konferansında,
Gazze ve Afganistan özelinde ifade ettiği bir ayetin sanki Türkiye için
okunmuş gibi burada ifade edilmesi gerçeği
yansıtmamaktadır.
Bu düzeltmeyi kayıtlara geçmesi için ifade
ediyorum.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Geri kalan hepsi
doğru yani.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.13
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 02.21
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 38inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şahıslar adına son söz İzmir
Milletvekili Sayın Tamer Osmanağaoğluna aittir.
Buyurun Sayın Osmanağaoğlu. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Gecenin
bu saatinde herkese iyi geceler diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7nci
maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
2020 yılı tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de etkilerini hissettiren Covid-19 salgınıyla mücadelenin
en yoğun olduğu sene olarak geride kalmıştır.
Şüphesiz toplumsal, ekonomik ve siyasi etkileriyle derin yaralar açan
küresel salgının etkileri 2021 yılında da devam
etmiştir.
Diğer yandan, siyasi ve ekonomik buhranlarla
mücadele eden komşularının hemen yanı başında
ülkemizin alandaki mevzisini koruması oldukça önemlidir. Bu mevzi, sadece
Türk milleti için değil, Türk dünyası başta olmak üzere küresel
siyaset baronlarının pençesindeki mazlum milletlere de umut ve ilham
kaynağı olmuştur. Bu öyle bir umut ki sürgülenerek
kapatılan kapılar, gün değmemiş umutlarla yeniden
çalınacağı günlerin yakın olduğunu görebilmektedir. Bu
öyle bir ilhamdır ki dünde hapsolan gönüller, yarını aşan
hedeflerin sanıldığından çok daha yakın olduğunu,
yepyeni ülkülerimizin bestesinin yeniden yapılabileceğini
hissettirebilmektedir. Bu umut kaynağı küçümsenmemelidir, bu ilham
pınarı ziyan edilmemelidir.
Önümüzdeki süreçte de dünya ekonomisinin
dinamiklerine ve memleketimizin ihtiyaçlarına uygun yeni yatırım
alanları, yeni projeler hayata geçirilmeye devam etmelidir. Siyasi
çıkarlarını Türk devletinin ve milletinin zora düşmesinde
arayanlara inat, çözümü sürekli şikâyet etmekte arayanlara rağmen
ekonomimizin temel dinamikleri olan müteşebbislerimiz de bunun
farkındadır. Türkiye, üzerindeki durgunluktan
sıyrılmış, girişimci ruhuyla yeni bir rüzgârı
çoktan yakalamıştır. Kendi markalarıyla, firmalarıyla
uluslararası düzeyde varlığını ve gücünü daha etkin
ispatlayan bir Türkiye vardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir vesileyle güzel İzmirimizle ilgili birkaç önemli
gördüğüm hususu kürsüden dile getirmek, emeği geçenlere de
İzmirimiz adına teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Her
köşesinde kültür pınarları barındıran güzel
İzmirimiz cumhuriyetimizin 100üncü yılına dalga dalga büyüyen
kültür haznesiyle yürümektedir. İzmirimizin kalbinde modern yüzüyle
geçmişini kucaklayacak Atatürk İl Halk Kütüphanesi Projesi
geçtiğimiz haftalarda onaylanmıştır. Umuyorum ki önümüzdeki
bütçe görüşmelerinde İzmirimize kazandırılacak olan bu
eserin hizmete gireceği müjdesini vermek de nasip olsun.
Diğer yandan, 117
vatandaşımızın can verdiği, yüzlerce
vatandaşımızın yaralandığı, milyonlarca
yüreğin ise İzmir diyerek attığı depremin üzerinden
tam bir yıl geçti. Aradan bir sene geçmeden,
vatandaşlarımıza söz verildiği gibi, zarar gören
konutlarının ve iş yerlerinin yerine devletimizin üstün
gayretiyle tamamlanan yenilerinin teslim edilmesinden dolayı İzmirli
vatandaşlarımız adına tüm yetkililere teşekkürlerimi
sunuyorum. Diğer yandan, son olarak, Beydağ ilçemizde kaba
inşaatı biten yeni devlet hastanemizin 2022 yılı içinde
tamamlanarak vatandaşlarımızın hizmetine
sunulacağından hiç şüphemiz yoktur. Aliağa Adliye
Sarayının ihale edilerek yer tesliminin yapılması sevindiricidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; liderimiz Devlet Bahçeli Ülkü, gerektiği ve yeri
geldiği zaman her şeyinden vazgeçebilmeyi göze almış yüksek
bir erdemin tanımıdır. demişti. (MHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) Bizim
ülkümüz, Türk milletinin yükselmesi, Türk milletinin milletler mücadelesinde
hak ettiği yere ulaştırılmasıdır.
İnancımız odur ki geçen yüzyılın başında
dünyaya Türkün ne demek olduğunu yazdığı destanlarla
gösteren Türk milleti, bu yüzyılda yazacağı destanlarla Türkün
ne demek olduğunu yine hatırlatacaktır ve dünya Türk
birliği bir gün mutlaka kurulacaktır. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle 2022 yılı
bütçemizin devletimize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum,
İyi geceler diliyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim, ondan sonra
görüşmelerimize devam edeceğiz.
Sayın Dervişoğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, cumhuriyet tarihinin en büyük kur krizi nedeniyle
bütçenin yüzde 40ının Mecliste henüz oylanmadan tükendiğine,
Merkez Bankası tarafından açıklanmadan bir gün önce faiz
kararının Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin
kardeşi tarafından bilinip kamuoyuyla
paylaşılmasının vahim bir durum olduğuna, politika
faizinin siyasi baskılarla düşürülmesinin döviz kuruyla beraber enflasyonu
da yükselttiğine ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin 282
sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin 2nci maddesi üzerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle Hazine ve Maliye Bakanımız
Sayın Nureddin Nebati Beye hoşgörüsü için teşekkür ediyorum.
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin maddelerinin görüşülmesini tamamladık. Daha önce de ifade
ettiğim gibi, cumhuriyet tarihinin en büyük kur krizi nedeniyle bütçenin
yüzde 40ı Mecliste henüz oylanmadan tükendi yani aslında görüştüğümüz
bütçe şimdi yok. Son kur dalgalanmaları sonucunda borç stokumuz 4,8
trilyon lira artmış durumdadır. Olup bitenlerden ders
çıkarılmamaktadır. Kayırmacılık ve liyakatsizlik
hâlâ son hızıyla da devam etmektedir.
Merkez Bankası tarafından
açıklanmadan bir gün önce faiz kararının Sayın Bakanın
kardeşi tarafından bilinip kamuoyuyla paylaşılması
vahim bir durumdur. Açıklama yapıldığında dolar 15
liranın altındaydı, şimdi ise 15,67 civarındadır.
Insider trading diye bir kavram var, Türkçe
karşılığı Sermaye piyasası araçlarının
değerini etkileyebilecek henüz kamuya açıklanmamış
bilgileri menfaat sağlamak amacıyla üçüncü şahıslarla
paylaşarak piyasada işlem yapmak ve rant temin etmek. anlamına
geliyor. Bu, doğrudan doğruya bir suçtur. Dünden bugüne kimler hangi
menfaati sağlamıştır ve savcılar durumdan haberdar
olup harekete geçecek midir merak konusudur.
Saygıdeğer milletvekilleri, Hükûmetin
yanlış ekonomi yönetimi sebebiyle Merkez Bankası mart
ayından bu yana politika faizini kademeli olarak indirmektedir. 19 Mart
2021 tarihinde politika faizi yüzde 19 iken dolar 7,27ydi; 24 Eylül tarihinde
politika faizini düşürdünüz, yüzde 18e indirdiniz, dolar 8,82ye
yükseldi; 22 Ekim tarihinde yine yüzde 16ya indirdiniz, dolar 9,59a yükseldi;
19 Kasım 2021 tarihinde politika faizini yine yüzde 15e çektiniz, dolar
11,03e yükseldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) 16 Aralık 2021 yani geride
bıraktığımız gün içinde politika faizini yüzde 14e
indirdiniz, dolar 15,67ye fırladı. Hâlâ gerçekleri görüyor
değilsiniz. Tercihen yükselttiğiniz dolar kurunu düşürmek için
Merkez Bankasından döviz satmaya da devam ediyorsunuz. Faiz sebep,
enflasyon sonuç teorisi de bu yönüyle bir işe yaramamıştır.
Politika faizinin siyasi baskılarla düşürülmesi döviz kuruyla beraber
enflasyonu da yükseltmiştir. 19 Mart 2021de beş yıllık
devlet tahvili faizi yüzde 14,75 iken bugün yüzde 23,58 seviyesine
gelmiştir. Bunlardan ders çıkarmanızı istirham ediyorum.
Bir de Sayın Bakanın hoşgörüsüne
sığınarak Meclisimizle paylaştığı bazı
rakamlar var, onlara değinmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Nebatiye göre
bugünkü mevcut asgari ücretle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Son cümlem efendim.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu, son
kez açıyorum, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ediyorum.
Oysa, bizim yaptığımız
araştırmalara göre mevcut asgari ücretle
Bütçenin her şeye rağmen hayırlara
vesile olmasını temenni ediyor, Genel Kurula
saygılarımı sunuyorum.
Zatıalinize de çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben teşekkür ediyorum.
Sayın Bülbül
39.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
2022 yılı bütçesinin hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan
niyaz ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu akşam, bugünkü bütçe görüşmelerinde bütçe
kanununun maddeleriyle birlikte kesin hesap kanununun maddelerini bitirmiş
bulunmaktayız, yarın da bütçenin kapanışını
inşallah gerçekleştireceğiz.
Bu geç saatlere kadar burada bulunan bütün
milletvekili arkadaşlarımıza, katkı sağlayanlara,
yürütme temsilcilerimize -başta Sayın Bakanımız olmak
üzere- ve Meclis personelimize teşekkür ediyorum.
İnşallah, 2022 bütçesinin hayırlar
getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Güçlükleri de birlik beraberlik ruhu içerisinde,
asla ve asla ümitsizliğe kapılmadan aşacağımıza
olan inancımızı yineliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
konuşmayacağım Sayın Başkan, yarın
konuşacağım zaten.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce değerlendirmelerimi yapmıştım.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Ben teşekkür ediyorum.
Sayın Ünal
40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, faiz harcamalarının payının
düşürülmesinin eğitime, sağlığa ve sosyal
yardımlara ayrılan kaynağı artırdığına
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, çok kısa bir değerlendirmeyle ben de sözlerimi uzun
tutmayacağım.
Tabii ki kaç gündür konuşuyoruz ama burada daha
büyük fotoğrafa baktığımızda, ben birkaç not
çıkardım, kayıtlara geçmesi açısından bunların önemli
olduğunu düşünüyorum. 2002 yılında faiz
harcamalarının bütçedeki payı yüzde 43ken bugün yüzde 13e
düşmüş durumda yani bütçenin yüzde 43ü faiz giderlerine
ayrılmışken bugün yüzde 13ü. Peki, bunun sonucu ortaya
çıkan şey ne? 2002 yılında eğitime ayrılan kaynak
11 milyarken bugün 273 milyara çıkmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) -
Sağlığa ayrılan kaynak 13 milyarken bugün 304 milyara
çıkmış. Sosyal yardımlara ayrılan kaynak 2002de 1,6
milyarken bugün 104 milyara çıkmış. Bu birkaç örnek bile -bütçedeki
faiz harcamalarının payının yüzde 13e düşmesiyle-
aslında bu paranın nereye gittiğini, nasıl
yatırıma dönüştüğünü açıklaması ve bugün üzerinde
konuştuğumuz bütçenin kıymetini ifade etmesi açısından
önemli.
Gecenin bu saatinde ben de sözlerimi fazla
uzatmayacağım.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, 10 milletvekili
arkadaşımıza yerlerinden 60a göre birer dakika söz vereceğim.
Sayın Şahin
41.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, kamu-özel iş birliği projelerinin ödemelerinin dövizle
yapılmasına ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin Türk
Telekom Yönetim Kurulu üyeliğinin hâlen devam edip etmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığının, 12
Eylül 2018 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında
Kararda vatandaşların kendi aralarındaki ticari
sözleşmelerde döviz kullanılması yasaklanırken otoyol,
köprü, tünel ve şehir hastaneleri gibi kamu-özel iş birliği
projelerinin ödemelerinin dövizle yapılması Hükûmetinizin bir
çelişkisi değil midir?
Dövizle ödeme yaparak dolara değer
kazandırıp Türk lirasını değersiz kılarak
Cumhurbaşkanlığı kararnamesine aykırı
davranmıyor musunuz?
Doların 16, euronun 18 lira olduğu bir
ortamda kamu-özel iş birliği ödemelerini Türk lirasına neden
çevirmiyorsunuz, gerekçesini açıklar mısınız?
Ayrıca, Sayın Bakan, Türk Telekom Yönetim
Kurulu üyeliğiniz hâlen devam ediyor mu? Bu soruyu ben size 3üncü kez
soruyorum, inşallah bu defa cevap verirsiniz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Özdemir
42.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatiden hamaset yerine muhalefetin
dile getirdiği ve vatandaşların çözüm bekleyen sorunlarına
bütçeden kaynak aktarılmasını beklediklerine ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu dönem, Hazine ve
Maliye Bakanının değişmesi, TL'nin değer kaybetmesi ve
buna devam etmesi, kontrol edilemeyen fiyat artışları,
işsizlik, faiz, asgari ücret, Millî Güvenlik Kurulunda görüşülen,
kabul edilen Yeni Ekonomi Programı, biz bu tartışmalar içinde
burada bütçe görüşmelerini sürdürdük. İlgili bakanların
hamasetlerini, alanlarında vatandaşlarımızın çözüm
bekleyen sorunlarını -bütçede kaynak aktarmaları- çözmeleri
yerine aldıkları talimatları, ileriye dönük vaatlerini gördük.
Şimdi sizden beklenti Sayın Bakan:
İşte, burada bütün o gerçeklikten, hamasetten uzak,
vatandaşlarımızın çözüm bekleyen ve burada muhalefetin dile
getirdiği bütün bu sorunlarına kaynak aktarmanız olacaktır
bütçenizde.
Ben bütçenizin hayırlı olmasını
diliyorum. Umuyorum ülkemiz için ve vatandaşlarımızın
sorunlarına çözüm getirecek bir bütçe olacaktır.
BAŞKAN - Sayın Ataş
43.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
Kayserinin hızlı tren sorununa ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kayseri'nin bir hızlı tren hikâyesi var ki
bitmek bilmiyor. 2010dan beri müjdelenen, sözü verilen Kayseri Yerköy
Hızlı Tren Projesi Ulaştırma Bakanı tarafından
bugün yine, yeniden müjdelendi. Yılan hikâyesine dönen hızlı
trene söz vermeyen kalmadı. Kayseri'ye her gelen bürokrat, bakan,
milletvekili, başbakan söz verdi, gitti, Cumhurbaşkanı söz verdi
verdi, gitti. Anlayacağınız hızlı tren bir türlü
Kayseri'ye gelmedi, gelemedi. 2014ten beri her yıl, her seçim Hızlı
tren ihalesi bu yıl yapıldı, yapılacak. dediniz ama
artık yeter! Kayserililer size inanmıyor, güvenmiyor.
Buradan bir müjde de ben vermek istiyorum: Kayserili
hemşehrilerim, müsterih olun; bu iktidar bir daha müjde veremeyecek çünkü
gidiyorlar. Biz geliyoruz, hızlı treni biz getireceğiz Kayseriye
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
44.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 2022 yılı bütçesinin ve
Cumhurbaşkanının açıkladığı asgari ücretin
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2022 yılı bütçemizin ülkemize, milletimize
hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde AK PARTİ
kadrolarına güvenerek 20nci kez bütçe yapma yetkisi veren aziz
milletimize minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Allahın
izniyle bu güveni geçmişte boşa
çıkarmadığımız gibi, bundan sonra da asla boşa
çıkarmayacağız. Eğitimden sağlığa,
güvenlikten ulaştırmaya, sanayiden ekonomiye kadar her alanda
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde büyük ve güçlü Türkiyeyi inşa etmeye devam
edeceğiz.
Ayrıca, Sayın
Cumhurbaşkanımızın bugün açıkladığı
asgari ücretin işçi kardeşlerimize hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şeker
45.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun bütçe görüşmelerinin ilk gününde Meclis
kürsüsünde yaptığı el hareketinin bir önceki gün İzmit
Belediyesinin kafe açılışında belediyenin basın
danışmanı tarafından tekrarlandığına ve 2022
yılı bütçesinin ve açıklanan asgari ücretin hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
Sayın Kılıçdaroğlunun bütçe görüşmelerinin ilk
gününde Meclis kürsüsünde yaptığı el hareketi hem bu Genel
Kurulda hem de kamuoyunda tepkiyle karşılandı; bu çirkin
hareketten dolayı da CHPden bir özür dileme olmadı maalesef.
Maalesef, bir önceki gün İzmit Belediyesinin
kafe açılışında da belediyenin basın
danışmanı aynı hareketi yaptı yani bu hareket
pandemiye dönüştü; aşısı ise Hacı Bektaş Velinin
dediği gibi, siyasetçinin eline, beline, diline sahip olması, kötü
örnek olmamasıdır. Bu aziz millet kendisine ve seçtiklerine
yapılan bu saygısızca hareketlerin hesabını
zamanı gelince soracaktır.
Bütçenin ve bugün -dün- açıklanan asgari
ücretin milletimize, ülkemize hayırlı olmasını diliyor,
hayırlı akşamlar diliyorum.
BAŞKAN Sayın Güzel
46.- Diyarbakır Milletvekili Semra Güzelin,
kamu-özel iş birliği projelerine ne kadar kaynak
ayrıldığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanlığı 2020
Yılı Faaliyet Raporunda Genel Müdürlük ayrıca, kamu-özel
iş birliği projeleri için Bakanlık tarafından
sağlanacak borç üstlenim taahhüdüne ilişkin iş ve işlemleri
yürütme görevlerini de üstlenmektedir. denilmektedir. Hükûmet bu projeleri
överken Cebimizden beş kuruş çıkmayacak. diyordu; bu durumda,
Bakanlığın faaliyet raporunda bahsedilen borç üstlenim
taahhüdüyle ne kastedilmektedir? 2021 yılı içerisinde ne kadar borç
üstlenmiştir? Bu projenin ekonomiye toplam yükü ne kadardır?
Bakanlık, 2018 yılından bu yana 81 tane projenin gelir gider
dengesini, projelerden kaynaklanan borç stokunu neden
açıklamamaktadır?
Kamu-özel iş birliği projelerine dair
hâlihazırda Hükûmet tarafından ne kadar kaynak
ayrılmıştır? Bu projeler ve bu projelerin başında
gelen şehir hastanelerinde açığa çıkan ve
Sayıştay raporlarına yansıyan usulsüzlüklere dair bir
soruşturma neden açılmamaktadır?
BAŞKAN Sayın Aygun
47.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, eşel mobil sisteminin sıfırlanmasının
akaryakıta büyük zamlar yapılması endişesini beraberinde
getirdiğine; Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatiden dolardaki
artışa istinaden ne büyüklükte bir ek bütçe düşünüldüğünü,
ekmek ve gıda fiyatlarındaki artışı nasıl
önlemeyi planladıklarını ve ASELSANın
satışına ilişkin soru işaretleri yaşanırken
Türkiyenin Doha Büyükelçiliğinde ASELSAN Yönetim Kurulu üyelerinin
fotoğrafının yayınlanmasını nasıl
açıkladığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Akaryakıt ÖTVsinden 44 milyar lira gelir hedefini bütçeye
koymuştunuz. Eşel mobil sistemi sıfırlandığı
için bütçeye tek kuruş girmiyor; bu durumda, akaryakıta büyük zamlar
yapılması endişesi var. Bir açıklama bekliyoruz.
Dolardaki artış sebebiyle bütçe
tutmadı. Ne kadar büyüklükte bir ek bütçe düşünüyorsunuz?
AK PARTİnin yanlış politikaları
ve kuraklık sonucu bu yıl sonunda 14 milyon ton kadar buğday
rekoltesi bekleniyor. Daha çok ithalat anlamına gelen bu gelişme
buğday fiyatlarını artıracak. Ekmek fiyatlarındaki
artışı nasıl önlemeyi düşünüyorsunuz? Vatandaşlar
Halk Ekmek kuyruklarında beklemeye devam edecekler mi? Yine, gıda
fiyatlarındaki artışı nasıl önlemeyi
planlıyorsunuz?
Türkiyenin Doha Büyükelçiliğinde ASELSAN
Yönetim Kurulu üyelerinin fotoğrafı yayınlandı.
ASELSANın satışına ilişkin soru işaretleri
yaşanırken bu olayı nasıl açıklıyorsunuz
Sayın Bakan?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sümer
48.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adanadaki
sosyal ve nakdî yardıma muhtaç ailelere, unvan sahibi olmayan devlet
memurlarının maaşlarına, ek bütçede çiftçilere
yapılacak doğrudan nakdî yardım katkısının veya
desteklemelerle ilgili bir oran artışının olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Adana'da sosyal ve nakdi yardıma muhtaç
ailelerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Kaymakamlık ve
Valilik eliyle yürütülen işlemlerde yaşanan aksaklıkların
mağduriyet yarattığı kamuoyuna yansıdı. Bu
kapsamda son iki sene içerisinde kaç sosyal ve nakdi yardım başvurusu
gerçekleşmiştir? Başvurulardan kaç tanesi reddedilmiştir?
Reddedilme gerekçesi nedir? Yapılan yardımların tutarı ne
kadardır?
İktidar unvan sahibi olmayan devlet
memurlarının maaşlarına seyyanen zam yapmayı
planlanmakta mıdır?
Yükselen gübre, un ve yem fiyatları nedeniyle
vatandaşın günlük tüketmek zorunda olduğu ekmek fiyatı
sürekli artış göstermektedir. Bu durumun çiftçinin ekim yapamayacak
durumda olmasından kaynaklandığı defalarca dile getirildi.
Hazırlandığı söylenen ek bütçe çalışmasında
çiftçilerimiz için yapılacak doğrudan nakdi yardım
katkısı var mıdır? Çiftçi desteklemeleriyle ilgili oran
artışı görülmekte midir? (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kemalbay
49.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, Cumartesi Annelerine ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye bir hukuk devleti değildir, yasaklar
ülkesinde yaşıyoruz. Cumartesi Anneleri olarak bilinen,
gözaltında kaybedilenleri, yakınlarını arayan Cumartesi
İnsanlarının Galatasaray Meydanında yaptıkları
oturma eylemi yüz yetmiş üç haftadır hukuksuz şekilde yasaklanmıştır.
Sekiz yüz yetmiş üç haftadır kayıplarını arayanlara
devlet ne kayıplarını verebilmiş ne özür dilemiş ne
gözaltında kayıplarla yüzleşmiştir. Cumartesi Annelerinin
kuşaklar boyu sürdürdüğü hakikat arayışı neden
engellenmek istenmektedir? Erdoğan, Berfo anneye verdiği oğlunun
kemiklerini bulma sözünü tutmamıştır. Şimdi de Cumartesi
Annelerinin yıllardır çocuklarını aradıkları
Galatasaray Meydanı yasaklanmıştır. Yedi yüzüncü hafta
gözaltına aldığınız kayıp
yakınlarını kriminalize etmek istiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül
Yok.
Sayın Kayışoğlu...
50.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiğinde
ilk ayda kadınlar için neler yapacaklarına ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) AKPli
kadın vekiller bu akşam muhalefet provası yaptılar. Ben de
iktidar adayı bir partinin vekili olarak kadınlar için, iktidara
geldiğimizde ilk ayda yapacaklarımızı özetleyeceğim.
Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu
açıkladı.
1) İstanbul Sözleşmesi yeniden
yürürlüğe girecek ve kadına karşı şiddetle etkin
mücadele edeceğiz. Kadınlar adaleti sosyal medyadan aramak zorunda
kalmayacaklar.
2) Aile destekleri sigortasını
yasalaştıracağız. Ev kadınlığını
kanuni iş tanımına dâhil edeceğiz.
3) Kamuda yönetim kademelerinde yüzde 35 kota
uygulanmasını sağlayacağız ve kadının
istihdamını artırmaya yönelik adımlar atacağız.
4) Yeni başlangıçlar fonu
oluşturacağız, kadınları güçlendireceğiz.
5) Doğum iznini yeniden düzenleyeceğiz ve
güçlü bir kadın sağlığı projesiyle önleyici
sağlık hizmetlerini sağlayacağız. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bir de Sayın Erdeme bir söz
verelim, ondan sonra Sayın Bakana söz vereceğiz.
Sayın Erdem, buyurun.
51.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin, kedi
ve köpek mamalarına uygulanan KDV oranına ilişkin
açıklaması
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kedi, köpek mamalarındaki yüzde 18 KDV
oranıyla ilgili özellikle bir soru sormak istiyorum. Kuş ve
balık yemlerinde KDV oranı yüzde 1 iken kedi, köpek mamalarına
yansıtılan KDV yüzde 18dir. Bu, özellikle sokak
hayvanlarını besleyenler açısından yüksek bir maliyet
oluşturmaktadır. Ülkemizde KDV, özellikle, temel ihtiyaçlarda yüzde 1
ila 8, özel ihtiyaçlarda yüzde 18 olan oranlarda iken kedi, köpek mamaları
satışlarında yüzde 18dir. Bu hususta yapılacak olan bir
düzenleme var mıdır? Sessiz dostlarımız bu hususta bir
müjde beklemektedir.
Teşekkür ederim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Büyükbaş
hayvanların yem fiyatını da lütfen indirin
aşağıya.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
52.- Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin
Nebatinin, 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifi ve 282 sıra sayılı 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin on birinci gün
görüşmelerine ilişkin açıklaması
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Gerçekten bu hava Meclisimize
yakışıyor. Umarım, bütün Türkiyede de bu güzel nefaset
kokan konuşmalarla birlik ve beraberliğimiz devam eder.
Özgür Özel Beye çok çok teşekkür ediyorum. Bir
eczacı olmasına rağmen ve Plan ve Bütçede hiç görev
almamasına rağmen ekonomiyle ilgili yaptığı bu
muhteşem tespitlerden dolayı kendisini tebrik ediyorum. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Bir hayal
kırıklığına uğratmak istemezdim ama benim bir de
kaptanlık belgem var; göstereceğim, haftaya ben size
göndereceğim.
Şimdi, çok değerli Özgür Özel Bey,
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi mezunuyum.
Maliye politikaları ve kamu maliyesi derslerini çok saygı
duyduğum, önem verdiğim, her gördüğümde keyfimi yerine getiren
çok değerli bir hocadan aldım; Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Üyesi
Burhan Şenatalardan. Ondan öğrendim, onun öğrettikleriyle de
hareket ediyorum ve biliyorum ki bugün öne sürdüğümüz, Türkiye modeli
diye beğenmediğiniz modelin önemli ipuçlarını
Burhan Hoca
şöyle elini açarak Kamu maliyesini anlayan ülkeyi iyi yönetir. derdi,
ona layık olmaya çalışıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E,
alkışlayıverin artık o kadar, işin içinde CHP olunca
Bakanı bile alkışlamıyorsunuz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Siz
alkışlayın, biz onu zaten biliyoruz.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Yani Ersin Kalaycıoğlundan siyaset bilimi dersi
aldım; İlter Turan Hocadan aldım; anayasayı, Özgür
Beyciğim, Bakır Çağlar Beyden -Allah rahmet etsin- ondan
aldım, Ali Ülkü Azrak Beyden idare hukukunu öğrendim, Sulhi Dönmezer
Hocadan ceza hukuku öğrendim. Muhteşem hocalarım vardı
-burada- onlar yetiştirdiler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Türk modeli dediğimiz şey, on dokuz
yıldır Sayın Cumhurbaşkanımızın ara ara
ifade ettiği şey ama biz, tam zamanında bir şeyler
söylediğimiz dönemdeyiz. Bakın, Güney Kore 93,8 dolarla
başlamış yola, 31 bin dolarda şu anda; Çin 75 dolarla
başlamış, 10.500 dolarlarda gayrisafi millî hasılada
kişi başına düşen gelir; Gana 190 dolarla
başlamış aynı yıllarda, 2.300lerde, yürütememiş;
Japonya 568 dolarla başlamış, 40 bin dolara gelmiş. Türkiye
ve dünya: Dünya 468 dolarla başlamış, 11 bin dolara gelmiş;
Türkiye de 40 kat artarak 283 dolardan şu anda 8.500-9.000 dolarlara
gelmiş. Bir şey söylüyoruz, bir farkı ortaya koyuyoruz: Biz Çin
değiliz, biz Güney Kore değiliz; biz bölünmüş yol
uzunluğunu 6 bin kilometreden 28 bin kilometreye çıkaran, otoyol
uzunluğunu 1.714 kilometreden 3.532 kilometreye çıkaran, tünel uzunluğunu
50 kilometreden 631 kilometreye, köprü-viyadük uzunluğunu 311 kilometreden
710 kilometreye, hızlı tren ağını sıfırdan
1.213 kilometreye, havalimanı sayısını 26dan 56ya, uçak
sayısını 110dan 552ye, yurt dışı uçak
noktasını 60tan 329a, tersane sayısını 37den 84e,
OSB sayısını 192den 325e, savunma sanayisinde proje
sayısını 62den 750ye çıkaran, dışa
bağımlılık oranını yüzde 80den yüzde 20ye
düşüren bir Türkiye; hastane yatak sayısını 164 binden 255
bine, nitelikli yatak sayısını 19 binden 162 bine, şehir
hastanesi sayısını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz
ekonomiyi hiç anlamamışsınız demek ki.
BAŞKAN Evet, toparlayalım Sayın
Bakan.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Sayın Başkanım, on beş dakika değil mi?
BAŞKAN Yok, o on beş dakika değil.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Bana beş dakika verdiniz Sayın Başkanım.
BAŞKAN On beş dakika değil.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Peki, hasılıkelam, bizim söylediğimiz şey çok
farklı.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Bakanım,
yaptıklarınızı say say bitmez.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Altyapısını bitirmiş, geleceğe ümitle
bakan, güçlü bir başkanlık sistemi kuran, bu başkanlık
sistemi üzerinde inşa edilmiş bütün imkânları ülkeyle beraber
seferber eden ve bu seferberliği de ayrım yapmaksızın
müreffeh bir toplumun yaratılması için elinden gelen her türlü
gayreti ortaya koyan müthiş bir kadroyla beraber yönetiyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ülkeyi
getirdiğiniz yer belli Sayın Bakan.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Ve bu şekilde de bundan sonra atacağımız
adımlarla çok hızlı bir şekilde bir toparlanma
olacağını da hep beraber görmüş olacağız.
Son cümlemi o zaman söyleyeyim, müsaade ederseniz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Sayın
Bakan, sorulara geç, sorulara.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Sorulara gelemedik.
BAŞKAN Yazılı cevap verecek
Sayın Bakan sorulara.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Müsavat Dervişoğluna nazik girişlerinden
dolayı teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI NUREDDİN
NEBATİ Gelmiş geçmiş en harbi bir Urfalı olarak
fırın, kasap vesaire yerleri hanım bana izin vermeden ben
söyleyemem.
Saygılarımla. (AK PARTİ, MHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, bugüne kadar bütçe görüşmelerine katkı
sağlayan tüm siyasi parti Grup Başkan Vekillerine, milletvekillerine,
bakanlara, bürokratlara, Başkanlık Divanı üyelerine ve
emeği geçen tüm personele teşekkür ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bugün on
birinci gündü, yarınki birleşimde son konuşmaları
yapacağız ve bütçenin oylaması gerçekleşecek.
Ben de bugüne kadar bütçe görüşmelerine
katkı sağlayan tüm siyasi parti Grup Başkan Vekillerimizi,
sayın milletvekillerimizi, sayın bakanları,
bürokratlarımızı, Başkanlık Divanı üyelerimizi,
Meclisimizi çalıştırmak için emeği geçen tüm personelimizi
kutluyor, hepsine teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
IV.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281)
(Devam)
2.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli
Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN - 7nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece, 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin maddeleri kabul
edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylama, yarınki birleşimde son
konuşmalardan sonra yapılacaktır.
Programa göre, bütçenin tümü üzerinde son
konuşmaları ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
açık oylamalarını yapmak için, 17 Aralık 2021 Cuma günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.55
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(xx) 281, 282 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 6/12/2021 tarihli 28inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi