TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
39uncu
Birleşim
17
Aralık 2021 Cuma
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkanı Mustafa Şentopun, dünyanın içinden
geçtiği zorlu süreçte ülkemizin büyüme hedefli bütçesinin
oluşmasında emeği geçen bütün siyasi partilerin
milletvekillerinin çok önemli bir görevi yerine getirdiğine, bütçe
görüşmeleri sırasında zaman zaman gerilimler
yaşandığına ve milletin şahit olduğu nahoş
durumlar için üzüntülerini belirtmek istediğine, bugünkü görüşmelerin
Gazi Meclise yakışır üslupla, vakarla tamamlanmasını
temenni ettiğine, gerek Komisyon ve gerekse Genel Kurul
aşamalarında çalışmalara katılan bütün Meclis
Başkan Vekillerine, Divan üyelerine, Grup Başkanlarına ve
Başkan Vekillerine, milletvekillerine, bakanlara, bürokratlara ve Meclis
çalışanlarına fedakârca çalışmalarından
dolayı teşekkür ettiğine ve 2022 yılı bütçesinin
milletimiz ve devletimiz için hayırlar getirmesini Cenab-ı Haktan
niyaz ettiğine ilişkin konuşması
IV.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 281)
2.- 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve Bütçe Komisyonunca
Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir Cetvelleri), 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2020 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2020 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
282)
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İstanbul Milletvekili Numan
Kurtulmuşun 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Numan Kurtulmuşun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın, Adana Milletvekili Jülide Sarıeroğlunun 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile
282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun 281 sıra
sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile
282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Genel Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VI.- DİSİPLİN
CEZASI İŞLEMLERİ
1.- İstanbul
Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlüye TBMM İçtüzüğünün
160ıncı maddesinin 6ncı bendi ile 163üncü maddesi
uyarınca kınama cezası verilmesi
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde
yürütme adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VIII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
281) 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin oylaması
2.- (S. Sayısı:
282) 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin
oylaması
17 Aralık
2021 Cuma
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 39uncu Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkanı Mustafa Şentopun,
dünyanın içinden geçtiği zorlu süreçte ülkemizin büyüme hedefli
bütçesinin oluşmasında emeği geçen bütün siyasi partilerin
milletvekillerinin çok önemli bir görevi yerine getirdiğine, bütçe
görüşmeleri sırasında zaman zaman gerilimler
yaşandığına ve milletin şahit olduğu nahoş
durumlar için üzüntülerini belirtmek istediğine, bugünkü görüşmelerin
Gazi Meclise yakışır üslupla, vakarla tamamlanmasını
temenni ettiğine, gerek Komisyon ve gerekse Genel Kurul
aşamalarında çalışmalara katılan bütün Meclis Başkan
Vekillerine, Divan üyelerine, Grup Başkanlarına ve Başkan Vekillerine,
milletvekillerine, bakanlara, bürokratlara ve Meclis
çalışanlarına fedakârca çalışmalarından
dolayı teşekkür ettiğine ve 2022 yılı bütçesinin
milletimiz ve devletimiz için hayırlar getirmesini Cenab-ı Haktan
niyaz ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Gündeme
geçmeden önce birkaç hususu ifade etmek istiyorum.
(CHP Genel Başkanı
ve İzmir Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun Genel Kurul
Salonunu teşrifi sırasında CHP sıralarından ayakta
alkışlar)
BAŞKAN Bilindiği
üzere, Plan ve Bütçe Komisyonumuz 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifini uzun saatler süren görüşmeler sonucunda kabul ederek Genel
Kurulumuza sevk etmiştir. Bugün yapacağımız kapanış
görüşmeleri sonrasında bütçeyi ve kesin hesabı Genel Kurulun
oylarına sunacağım.
6 Aralık Pazartesi günü
başlayan bütçe görüşmelerini bugün 12nci gününde
sonlandıracağız inşallah. Böylece Plan ve Bütçe
Komisyonundaki görüşmeler dâhil bugüne kadar otuz iki günde toplam 374
saat 23 dakika çalışma gerçekleştirildi ve yine, Komisyon
aşamasıyla beraber toplam 14.804 sayfa tutanak tutuldu. Elbette, bu
sayılar, verilen emeklerin karşılığını tam
olarak ifade etmiyor. Bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerine ilişkin
yasama süreçlerinde görev alan bütün arkadaşlarımın geceli
gündüzlü verdikleri emek, gösterdikleri gayret bu yüce Meclisin tarihinde
şerefle yerini almıştır. Ülkemize ve her birimizin bütününü
temsil ettiği aziz milletimize hizmet etme onuru ve sorumluluğu
göğsümüzde bir nişane olarak duracaktır.
Değerli milletvekilleri,
bir devletin bütçesinin iki temel işlevi vardır: Birincisi,
insanımızı refaha kavuşturmak; ikincisi de devletimizi
ileriye taşımaktır.
Son çeyrek yüzyılda
küresel politik krizler ve politikaların yeniden şekillenmesi, sorun
alanlarına bir de Covid salgınının eklenmesiyle,
dünyanın zorlu bir süreçten geçtiği hepimizin malumudur. Böylesi bir
süreçte, ülkemizin büyüme hedefli bütçesinin oluşmasında emeği
geçen bütün siyasi partilerin değerli milletvekilleri çok önemli bir
görevi yerine getirmişlerdir.
Aziz milletimiz bütçe
görüşmelerini çok yakından takip etmektedir. Görüşmeler
sırasında zaman zaman gerilimler yaşanmış, fikir
ayrılıkları kimi zaman maalesef hoş olmayan şekilde
üsluplara yansımıştır. Milletimizin şahit olduğu
nahoş durumlar için üzüntülerimi belirtmek isterim. Üslup, çoğu zaman
sözden önemlidir, bir vitrindir. Her bir milletvekilimizin şahsında
bütün milletimizin temsil edildiğini düşünürsek, bu mukaddes
çatı altında bulunan herkesin tavır ve tutumlarının
yüce Meclisimizin vakarına yakışır olmasının
öneminin, hak ettiği özenin ve hassasiyetin bir kez daha altını
çizmek isterim. Tartışılmayacak konu yoktur, insana saygı
sebebiyle kullanılamayacak üslup vardır. Bu vesileyle, bugünkü
görüşmelerimizin Gazi Meclisimize yakışır bir üslup ve
vakarla tamamlanmasını temenni ediyorum.
Gerek Komisyon ve gerekse
Genel Kurul aşamalarında çalışmalara katılan,
müzakerelere katkı sağlayan bütün Meclis Başkan Vekillerimize,
Divan üyelerimize, Grup Başkanlarımıza ve Başkan Vekillerimize,
milletvekillerimize, bakanlarımıza, bürokratlarımıza ve
Meclis çalışanlarımıza fedakârca
çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum.
Bugün görüşmelerini
tamamlayacağımız 2022 yılı bütçesinin milletimiz ve
devletimiz için hayırlar getirmesini Cenabı Hak'tan niyaz ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Gündemimize göre 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerindeki son
konuşmalar yapılacaktır.
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (x)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu İdaresine
Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 282) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bütçe görüşmelerinin sonunda, siyasi
parti gruplarına ve İç Tüzük'ün 62nci maddesi uyarınca, istemi
hâlinde, görüşlerini bildirmek üzere, yürütmeye altmışar dakika
söz verilecektir. Bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilecektir. İç Tüzük'ün 86ncı maddesine göre
yapılacak lehte ve aleyhteki kişisel konuşmalar ise onar dakika
olacaktır.
Şimdi siyasi parti
grupları, yürütme ve şahısları adına söz
alanların adlarını sırasıyla okuyorum:
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı ile
İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili
Sayın Meral Danış Beştaş ile İstanbul Milletvekili
Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi ile
İstanbul Milletvekili Sayın İlhan Kesici.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Genel Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili
Sayın Numan Kurtulmuş ile Grup Başkan Vekili ve Kayseri
Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.
İYİ Parti Grubu
adına Grup Başkan Vekili ve Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta
ile Grup Başkanı ve Bursa Milletvekili Sayın İsmail
Tatlıoğlu.
Şahsı adına,
lehte olmak üzere Adana Milletvekili Sayın Jülide Sarıeroğlu.
Yürütme adına
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay.
Şahsı adına,
aleyhte olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili ve Sakarya
Milletvekili Sayın Engin Özkoç.
Şimdi Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına ilk söz Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycıya aittir.
Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022
Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle sizleri ve ekranları karşısında
bizleri izleyen aziz milletimizi hürmetle selamlıyorum.
Konya'da
gerçekleştirilen Hazreti Mevlâna'nın 748inci Vuslat yıldönümü
Uluslararası Anma Törenlerinin son gününde bu akşam Şebiarus
merasimi icra edilecektir. Bu vesileyle Hazreti Mevlâna'yı rahmetle,
minnetle, şükranla anıyor, Şebiarus'un hayırlara ve
güzelliklere vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.
Vuslat törenlerinin bu yılki ana teması irfan vakti olarak
belirlenmiştir. Hazreti Mevlâna diyor ki: Bütün ilimlerin aslı,
insanın kendisini bilmesidir. İlim aklı mesken tutarken irfan
kalbin bekçisidir. İlim yüksek rütbeler, şerefli mevkiler
kazandırır. Bunu ahirette kalıcı hâle getiren
irfandır. İmam Gazali der ki: Aklı bir kenara
bırakıp sırf eskileri taklitle yetinmeye çağıranlar
cahil, sadece akılla iktifa edip Kuran ve sünnetin
ışığından yararlanamayan da aldanandır.
Hamdolsun, biz bu iki cevheri irfanla birleştiren Müslüman Türk
milletiyiz. Bizim medeniyetimiz ilim, irfan, bilgi ve hikmet medeniyetidir.
Değerli milletvekilleri,
devlet ve siyasetin varoluş gayesi insana hizmettir. Siyasi hedefler
milletimizin millî ve manevi değerleriyle birleşmedikten sonra,
söylenen hiçbir söz millet vicdanında karşılık
bulmayacaktır. Siyaset, demokratik bir rekabettir ama millete rağmen
siyaset antidemokratiktir. Milliyetçi Hareket Partisinin siyaset
anlayışının merkezinde millet vardır. Biz, siyaseti,
milletin huzur ve refahının teminine yönelik politikalar
geliştirilmesinin yolu olarak görmekteyiz.
İnsan,
yaratılmışların en şereflisidir. Biz bütün
vatandaşlarımızı büyük Türk milleti ailesinin ayrılmaz
bir parçası olarak bütünüyle kucaklayan bir siyasi
anlayışın temsilcisiyiz. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye
merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesis etme
anlayışını kendisine siyasi misyon olarak kabul
etmiştir. Bu misyon hem Türkiyeyi lider ülke konumuna taşıyacak
hem de bütün mazlum milletlerin hür ve onurlu bir şekilde
yaşamasına vesile olacaktır.
Partimiz, temel görüş ve
ilkelerine bağlı kalarak dünyadaki değişimi ve
gelişimi doğru okumak suretiyle program, hedef, politika ve
projelerini milletimizin ve insanlığın yararını
gözeterek sürekli geliştiren dinamik bir partidir. Ülkemizde güçlü bir
üretim ekonomisinin tesisi ve istikrarlı ekonomik büyümenin
sağlanması suretiyle üreten, istihdam yaratan ve üretilen
değerden her kesimin adil pay almasını sağlayan sosyal refah
düzenini oluşturmak, partimizin temel amaçlarındandır. Partimize
ait Üreten Ekonomi Programı da ülkemizin kendi imkân ve şartları
ile doğal ve beşerî kaynaklarını dikkate alan, ileri
teknoloji kullanan, yenilikçiliği, verimliliği ve istihdamı
gözeten, gelirin adil bölüşümünü esas alan, rekabet gücü yüksek üretim
ekonomisini tesis etmek ve sosyal dokuyu güçlendirmek amacını
taşımaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, geçmişte uygulanan düşük kur, sıcak paraya yüksek faiz
politikalarını devamlı eleştirdik; tüketime, sıcak
paraya ve ithalata dayalı politikaların yanlış
olduğunu hep söyledik. Türk sanayisinin ithalata bağımlı
bir yapıya sürüklendiğini, üretim, istihdam ve ihracat odaklı
yeni plan ve programlara ihtiyaç bulunduğunu sürekli dile getirdik.
İmalat sanayisinin ithalata
bağımlılığının azaltılması, katma
değeri yüksek ürün üretilmesi ve ihracatın da bu ürünlere dayalı
olarak gerçekleştirilmesi için AR-GE, yenilik ve teknoloji alanında
atılım yapılması gerektiğini daima savunduk.
Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, hâlen uygulanmakta
olan yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme
politikasını ve millî teknoloji hamlesini destekliyoruz.
Ülkemizde yerli ve millî
üretimi artırma, stratejik alanlarda dışa
bağımlılığı azaltma yönünde politikalar
devrededir. Millî teknoloji hamlesinin çıktıları alınmakta
olup birçok alanda yerli ve millî üretim artmaktadır. Servo motorlar, CNC
tezgâhlar gibi ithal edilen pek çok ürün bugün yerli ve millî imkânlarla üretilebilmektedir.
Savunma sanayisi alanında aralıksız devam eden ve her biri
milletimizi gururlandıran yerli ve millî üretimlerimiz dış
pazarda artan bir ilgi görmüş, birçok ülke satın almak için
sıraya girmiştir. Birçoğu Avrupanın en büyük ve
Türkiyenin ilk tesisleri olan entegre güneş paneli, grafen, düz cam,
sığır jelatini, gipe iplik, sitrik asit ve çinko izabe tesisi
gibi birçok fabrika ve tesis yakın tarihlerde
açılmıştır. Malzeme teknolojisinde kendini
geliştiremeyen toplumlar ancak izin verilen ölçüde gelişebilirler.
Türkiye, grafen tesisiyle çok kritik bir hamle yapmış, dünyada grafen
maddesini seri üretebilen 10 ülkeden biri olmuştur. Bilim ve teknoloji
dünyasının yeni gözdesi olan grafen, bir atom
kalınlığında en ince malzeme olup mükemmel bir
ısı ve elektrik iletkeni, ışık emme yeteneklerine
sahip ve çelikten yaklaşık 200 kat daha güçlüdür. İthalat
bağımlılığını azaltmak üzere
yıllık 450 bin ton polipropilen üretimiyle ithalatın yüzde
20sini ikame etmesi hedeflenen tesisin temeli Ceyhanda
atılmıştır. Milletimizin gururu, Türkiyenin millî
otomobili dünyanın da ilgisini çekmekte olup inşallah 2023
yılında yollarda göreceğiz. İthalata en fazla
bağımlı olduğumuz enerji alanında yerli ve millî
enerji atılımı kapsamında çok önemli yatırımlar
yapılmaktadır. Türkiye, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupada
5inci, dünyada 12nci konumdadır. Nükleer enerji üretimi 2023
yılında başlayacaktır. Karadenizde keşfettiğimiz
540 milyar metreküp doğal gaz da 2023 yılında sisteme bağlandığında
enerjide dışa bağımlılığımız iyice
azalacaktır.
Üretimin ve ihracatın
kaynağı hâline gelen ve doğrudan istihdam sağlayan organize
sanayi bölgeleri Türk sanayisinin gururu hâline gelmiştir. Dünyaya örnek
gösterilen organize sanayi bölgelerimizin kazanımlarının
korunması ve geliştirilmesi Türk sanayisinin geleceği
açısından çok önemlidir.
Değerli milletvekilleri,
pandemi, küresel ekonomiye büyük bir darbe vurmuştur. Pandeminin
yıkıcı etkisi birçok ülkeye nazaran Türkiyede daha az
düzeydedir. Türkiye genel ekonomik toparlanma ve büyüme konusunda diğer
ülkelerden pozitif olarak ayrışmıştır. 2020
yılında küresel ekonomi yüzde 3,1 daralırken Türkiye ekonomisi
yüzde 1,8 oranında büyümeyi başarmıştır. Bu
yılın dokuz aylık döneminde ise ekonomimiz yüzde 11,7
büyümüş olup yılın tamamında da çift haneli büyüme
sağlanacağı şimdiden anlaşılmaktadır.
Türkiye güçlü büyüme oranlarıyla dünyada en yüksek büyüme kaydeden birkaç
ülke arasında yer almış ve üçüncü çeyrek performansı
Türkiyeyi G20 içinde ilk sıraya taşımıştır. Tüm
dünyada ham madde temininde yaşanan zorluklara, girdi fiyatlarındaki
anormal artışa, navlun fiyatlarındaki keskin yükselişe ve
konteyner sıkıntılarına rağmen Türkiye
yatırım, üretim, istihdam ve ihracatta yüksek bir performans sergilemektedir.
Makine ve teçhizat yatırımları iki yıldır yüksek
oranda artmakta olup 2021 yılının dokuz aylık döneminde
artış yüzde 27 düzeyindedir. Sanayi üretimi bu yılın on
aylık döneminde yüzde 18,6 artmıştır. İmalat sanayi
kapasite kullanım oranı kasım ayı itibarıyla yüzde
78,1 seviyesine yükselmiştir.
Türkiye 2021 Küresel
İnovasyon Endeksi'nde 10 basamak birden yükselerek tarihindeki en iyi
sıralama olan 41inci sıraya çıkmıştır. Endekste
yer alan 132 ülke içinde Türkiye, en büyük sıçrama kaydeden 2nci ülke
olmuştur. İhracat bu yılın on bir aylık döneminde
yüzde 33,8 oranında artmıştır. Türkiye'nin dünya
ihracatından aldığı pay ilk defa yüzde 1 seviyesini
aşmıştır. İşten çıkarma yasağı
kalkınca işsizlik patlayacak. diyenler vardı ama istihdam
patladı. İstihdam, ekim ayında 29 milyon 581 bin kişiye
ulaşmış, bir yılda 2 milyon 561 bin kişi
artmıştır. Ekim ayı itibarıyla mevsim etkilerinden
arındırılmış işsizlik oranı yüzde 11,2; genç
işsizlik oranı yüzde 20,1; atıl iş gücü oranı ise
yüzde 22,8 olup hâlen yüksektir. Ama geçen yılın aynı ayına
göre işsizlik oranı 1,9 puan; atıl iş gücü oranı 2,9
puan; genç işsizlik oranı ise 4,9 puan düşmüştür.
İşsizlik oranındaki bu düşüş neden görmezden
gelinmektedir? Yatırım, üretim ve ihracata dayalı büyüme
işsizlik oranlarını daha da düşürecektir.
Türkiye İstatistik
Kurumu iş gücü istatistikleri ankete dayanıyor, yanlış.
diyenler, peki, somut verilere ne diyecektir? Sosyal Güvenlik Kurumunun eylül
ayı verilerine göre, aktif sigortalı sayısı bir yılda
1 milyon 722 bin kişi, zorunlu sigortalı sayısı ise bir
yılda 1 milyon 441 bin kişi artmıştır. Sosyal Güvenlik
Kurumuna bildirilen iş yeri sayısında da 132 bin 531 adet
artış bulunmaktadır. 500 ve üzeri sigortalı
çalıştıran iş yeri sayısı 285, bin ve üzeri
sigortalı çalıştıran iş yeri sayısı 72 adet
artmıştır.
TOBB verilerine göre, 2021
yılının on bir ayında kurulan şirket sayısı
yüzde 7,6 artarken kapanan şirket sayısındaki artış
yüzde 1,8 olmuştur.
Turizm gelirleri, bu
yılın dokuz aylık döneminde yüzde 107 artmıştır.
Türkiye, küresel turizmden aldığı payla Akdeniz
havzasındaki ülkeleri ve tarihte ilk kez İspanyayı geride
bırakmıştır.
Ödemeler dengesi
iyileşmektedir. Ağustos, eylül ve ekim aylarında toplam 5,7
milyar dolar cari fazla elde edilmiş ve bu yılın on aylık
döneminde ise cari işlemler açığı yüzde 70,5 oranında;
20,2 milyar dolar azalmıştır.
Bütçe performansı çok
olumludur. Kasım ayında 32 milyar lira bütçe fazlası; 47,3
milyar lira faiz dışı fazla verilmiş ve bu yılın
on bir aylık döneminde bütçe açığı yüzde 64,8 oranında
azalmıştır. Aynı dönemde, geçen yıl 3 milyar lira
açık veren faiz dışı denge, bu yıl 125,4 milyar lira
fazla vermiştir. Bütçe açığının millî gelire
oranının yüzde 1,5 düzeyinin de altında kalması
beklenmektedir. Bu oranın dünyada ortalama yüzde 7,9; gelişmekte olan
ülkelerde yüzde 6,6 olması beklenmektedir. Bu da ülkemizin kamu
maliyesinde güçlü duruşunu göstermektedir.
AB tanımlı borç
stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, 2021in ikinci
çeyreğinde yüzde 38,4e inmiştir. AB üyesi ülkelerde bu oran ortalama
yüzde 91dir. Türkiye kamu borçluluğu, reel sektör borçluluğu ve hane
halkı borçluluğu bakımından benzer ülke ortalamalarının
oldukça altında, düşük bir riskliliğe sahiptir.
Bankacılık sektörünün takipteki alacaklılar oranı önceki
yıl yüzde 5, geçen yıl yüzde 4 iken bu yıl ekim ayında
yüzde 3,5; hâlihazırda yüzde 3,2 düzeyine kadar inmiştir. Aynı
şekilde, protestolu senet ve karşılıksız çeklerde de
pandemi öncesine göre ciddi azalma bulunmaktadır.
Tüm bu gelişmelere
karşın, son günlerde döviz kurlarında yaşanan
oynaklıklar ekonomik gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Türkiye
ekonomisinin bazı yapısal zaafları olsa da bunlar dövizdeki
tırmanışın bahanesi değildir, olamayacaktır.
Manipülatif, spekülatif işlem yapanlar kimlerdir ya da hangi sermaye
gruplarıdır? Döviz talebini artıranlar, güvensizlik
pompalayanlar kimlerdir? Bunlar, mutlaka açıklanmalıdır. Devlet
Denetleme Kurulunca yapılan incelemenin hızla tamamlanarak
sonuçlarının açıklanmasını bekliyoruz. Türkiyeyi
kur-faiz-enflasyon şeytan üçgeninde boğmaya çalışanlar
açığa çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır.
Türkiye ekonomisiyle ilgili
endişe ve karamsarlık havası yaymak, kriz ve kaos ortamı
oluşturmak için var gücüyle uğraşanlar bulunmaktadır; hep
aynı yöntemler, malum ezberler, klişe sözler, şablon ifadeler
sürekli devrededir. Bunlara kalsa, Türkiye, bugüne kadar defalarca batmış,
bitmiş, tükenmiş ve yerle yeksan olmuştu. Ekonomiye yönelik
yıkıcı söylemler çok dikkat çekici ve düşündürücüdür.
Karanlık bir kampanya yürütülmektedir. Dönemsel ekonomik ve sosyal
sorunlardan rektör atama ve yurt sorununa hatta salgın, deprem ve orman yangınlarına
varıncaya kadar her olaydan sokak hareketi çıkarmak için
çırpınanların varlığı bir gerçektir. Son günlerde
de sokakların terörizme teslimini alçakça düşleyenler
bulunmaktadır. Engin bir sağduyuya sahip Türk milleti bugüne kadar
tezgâhlanan oyunlara gelmemiş, sokak çağrılarına prim vermemiştir.
Daha önce de yaşadığımız üzere, kur ve faiz üzerinden
ekonomimize saldıranların neyi amaçladıkları, nereye
ulaşmak istedikleri vicdan sahibi her insanımızın
malumudur. İşgal girişimiyle yapılamayan, darbe
teşebbüsüyle başarılamayan, terör saldırılarıyla
ulaşılamayan hain süreç ekonomik saldırılarla, toplumsal
hareketlenmelerle tamamlanmak istenmektedir. Toplumsal barış ve huzur
ortamımızı bozmak için çalışanlara ne devletimiz ne de
milletimiz müsaade edecektir. Türk milleti, küstahça Türkiye ekonomisini
tamamen yıkarım, yok ederim, ki daha önce yaptım. diyen,
Türkiyedeki iktidarı değiştirecekleri söyleyen emperyalist
güçleri ve taşeronu olan terör örgütlerini çok iyi bilmektedir.
Bilinmelidir ki döviz ve faiz üzerinden Türkiye ekonomisini sıkıştırma
girişimleri yine sonuçsuz kalacaktır, Türkiyeyi teslim
alamayacaklar, Türk milletini yolundan çeviremeyeceklerdir. Cumhur
İttifakı vatan nöbetindedir, Türk milletinin
bağımsızlık onurunu yere düşürmeyecektir.
Değerli milletvekilleri,
Türk milleti asil ve alicenap bir millettir. Milletimiz inancımız
kaynaklı kanaat ve şükür erdemine sahiptir; insanımıza
hatırını sorunca Allaha şükür, iyiyim. der,
esnafımıza işlerinin nasıl olduğunu sorunca Allah bin
bereket versin, bugünümüze şükür. cevabını verir ama
insanımızın omuzuna çöken ağırlığın,
yüklendiği külfetin samimiyetle farkındayız. Kur ve fiyat
artışlarından kaynaklanan olumsuzlukları görüyor, üst üste
gelen fiyat artışları nedeniyle özellikle dar ve sabit gelirli
vatandaşlarımızın sıkıntı çektiğini
biliyoruz; fahiş fiyatlardan dert yananlara hak veriyor ve onları
anlıyoruz.
Tüm dünya pandemi
kaynaklı olağan dışı gelişmelerin
yaşandığı bir dönemden geçmektedir. Bugün dünyanın en
fazla meşgul olduğu ekonomik konuların başında da
enflasyon gelmektedir. Dünyanın önde gelen merkez bankaları
enflasyonu coronavirüsten daha büyük bir tehdit unsuru olarak görmektedir.
Dünyada emtia fiyatları anormal düzeyde artmıştır.
Enflasyon ABDde de son otuz dokuz yılın, Avrupada son otuz
yılın, Almanyada son yirmi dokuz yılın, Çinde son yirmi
altı yılın zirvesine çıkmıştır. Enflasyonun
geçici mi kalıcı mı olacağı
tartışılmaktadır. Ülkemizde de uluslararası fiyat artışlarına
bağlı girdi maliyetlerindeki yüksek artışlar ve Türk
lirasındaki değer kaybının etkileri fiyatların yüksek
seyretmesinde belirleyici olmaktadır.
Ülkemiz enflasyonla mücadele
kapsamında önemli adımlar atmaktadır. Fiyat
ayarlamalarının yanı sıra vergi indirimleri
yapılmaktadır. Bu kapsamda, petrol maliyetindeki yüksek
artışlar vatandaşa aynı oranda
yansıtılmamaktadır. Doğal gazda maliyetin dörtte 3ünü,
elektrikte ise yarısını devlet üstlenmektedir. Elektrik
faturalarındaki TRT payı ve Enerji Fonu
kaldırılmaktadır. Doğal gaz fiyat
artışlarında konutlar hariç tutulmaktadır. Fahiş fiyat
artışı yapan fırsatçıların üzerine gidilmektedir.
Piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti
bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını
engelleyici faaliyetlerde bulunanlara yüksek ceza verilmesi konusunda
yapılacak düzenlemeyi destekliyoruz, sonuna kadar üzerlerine gidilmelidir.
Fiyatları yükseltmek amacıyla fırsatçılık, stokçuluk,
karaborsacılık yapan vicdansızlar bilsinler ki
sağladıkları haksız kazanç haramdır ve bu kazancın
hayrını göremeyeceklerdir.
Fiyat
artışları nedeniyle sıkıntı çeken özellikle dar
ve sabit gelirli vatandaşlarımızın gelirlerini
artıracak, yüklerini azaltacak tedbirler alınmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği müjdeyle net
asgari ücretin yüzde 50,4 artırılarak 4.253 liraya yükseltilmesinden,
asgari ücretten gelir ve damga vergisinin kaldırılmasından ve
işveren yükünün 450 lira azaltılmasından Milliyetçi Hareket
Partisi ziyadesiyle memnun olmuştur. Partimizin yıllardır dile
getirdiği asgari ücretle ilgili taahhüdü de yerine gelmiş
olmaktadır.
Asgari ücretin vergi
dışı bırakılmasıyla tarihî bir reforma imza
atılmış ve asgari ücrette yapılan tarihî artışla
da hayat pahalılığından dolayı zor günler geçiren 10
milyonların duası alınmıştır. Asgari ücret
artışı başta muhtar ödeneği, işsizlik
maaşı olmak üzere, birçok kesimin gelirine de aynı oranda
yansıyacaktır. Asgari ücretin vergi dışı
bırakılması da tüm çalışanlara maaş
artışı olarak yansıyacaktır. Söylenecek tek bir söz
vardır: Allah razı olsun, devletimize zeval vermesin. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi,
esnaf ve sanatkârın ve çiftçilerin de desteklenmesi görüşündedir.
Asgari ücret artışıyla yükselecek esnaf ve çiftçi BAĞ-KUR
primlerinde de indirim yapılmalıdır. Esnafımızın
ve KOBİlerimizin işletme sermayesi ihtiyacının giderilmesi
için uygun kredi imkânları sunulmalıdır. Maliyetleri yüksek
oranda artan kamu müteahhitlerine yönelik kolaylık getirilmelidir. AVM ve
büyük market zincirlerinin şube açmaları acilen kurallara
bağlamalıdır. Vergi ve oda kaydı olup BAĞ-KUR
kaydı olmayan esnafımıza ve çiftçimize geçmiş hizmetleri
borçlanabilme hakkı tanınmalıdır. Kamu
çalışanlarına ek zam ve refah payı verilmeli, 3600 ek
göstergeyle ilgili çalışmada ek gösterge sistemi tüm memurları
kapsamalıdır. Yardımcı hizmetlerde çalışanlar
genel idare hizmetlerine alınmalı, sözleşmeli, vekil, fahri ve
ücretli çalışanlar kadrolu hâle getirilmelidir. Emeklilerin
aylıkları geçimlerini sağlayabileceği düzeyde
artırılmalı, emeklilerin aylıklarından kesilen
katılma payları kaldırılmalı ve emekli aylıkları
arasındaki farklılıklar dengeye getirilmelidir. Ayrıca,
çıraklık ve staj süreleri hizmetten sayılmalı, emeklilikte
yaşı bekleyenlerin yaşadığı mağduriyeti
giderecek bir düzenleme yapılmalıdır.
Sayın
Cumhurbaşkanımız, çiftçimize kuraklık desteği
ödemesinin bu ay yapılacağı müjdesini vermiştir.
Desteklerden kesilen 4 milyar liralık vergilerin iadesi ve tohum
desteği ödemeleri de çiftçimizin hesaplarına hızla
yatırılmalıdır. Çiftçimize mutlaka gübre temin edilmeli,
gübre ve yem destekleri daha da artırılmalıdır. Çiftçimize
doğrudan TİGEMden tohum alabilme imkânı verilmelidir.
Tarımsal kredi borçları uzun vadeli ve uygun şartlarda
yapılandırılmalıdır. Kadın çiftçilerimiz, prim
kolaylığı getirilmek suretiyle teşvik edilmelidir.
Kırsal kalkınma desteklerinden tüm çiftçilerimizin yararlanabilmesi
sağlanmalıdır. Çiftçimizin borsaya ürün tesliminde yapılan
hamal kesintisi kaldırılmalıdır. Tarımsal sulamada
kullanılan elektrik için mesken tarifesi uygulanmalıdır.
Enflasyonla mücadeleye yönelik tedbirlerin alınmaya devam
edileceğine; vatandaşlarımızın gelirlerinde
artış sağlayacak, mali yüklerini azaltacak yeni kararlar
alınacağına inanıyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanımızın ve bakanlarımızın da
açıklamaları bu yöndedir. Türkiye büyüyen ve güçlenen bir ülkedir.
Dönemsel sorunlar geçicidir. Fiyat istikrarı ve finansal istikrar mutlaka
sağlanacak, kısa süre sonra her şey eskisinden daha iyi
olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
2022 yılı bütçesi Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi döneminin 4üncü bütçesidir. Her alanda hızlı ve etkili karar
mekanizmasının işlemesi gereken günümüz koşullarında,
milletimizin onayıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçilerek bu sağlanmış; Türkiye, siyasi istikrara ve
özgüvene kavuşmuş, ayak bağlarından kurtulmuştur.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem ezberi; içi boş, günü kurtarmaya
dönük taktik bir adımdır. Türk milleti, parlamenter sistem döneminde
yaşadığı siyasi istikrarsızlıkları, hükûmet
krizlerini, kısa süreli koalisyon ve azınlık hükûmetlerini,
koalisyon ve milletvekili pazarlıklarını, vesayet
odaklarının hükûmetlere müdahalelerini, darbe ve darbe
girişimleriyle kaybedilen on yıllarını
unutmamıştır. Türkiye eskiye dönmeyecek, geriye gitmeyecektir.
Siparişle çalışan kamuoyu araştırma şirketlerinin
masabaşı anketleri neyi söylerse söylesin 2023 Cumhur
İttifakı'nın, Türk milletinin, Türkiye'nin zafer yılı
olacaktır.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi millî bekamızın sigortasıdır. Türkiye,
yoğun bir şekilde maruz kaldığı dayatmalara, terör
saldırılarına, ekonomik ve siyasi baskılara güçlü bir
şekilde karşılık vermiş, her bir
saldırıyı püskürtmüş, oyunları bozmuştur.
Geleceğin temeli Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
atılmıştır. Türkiye çok yönlü ve insani dış
politika anlayışıyla bölgesel gelişmelerin belirleyicisi,
küresel düzeyde etkili bir aktör konumuna gelmiştir. Bu süreçte,
Türkiye'nin, terörle mücadeledeki kararlılığı, güney
sınırımız boyunca bir terör devleti kurmaya dönük
asırlık projeyi akamete uğratması, mavi vatan projesindeki
akılcı hamleleri, Doğu Akdeniz'deki oyunları boşa
çıkarması, Kıbrıs'ı millî rotasına
yerleştirme adımları, Karabağ'ın Ermeni
işgalinden kurtarılması, Türk dünyasıyla ilgili güçlenen
somut iş birliği, savunma teknolojilerinde millî ve yerli üretimler,
Ayasofya'nın tüm karşı çıkışlara rağmen
ibadete açılması gibi gelişmeler aslında ülkemize yönelik
hesap yapanların korkuları ve bahaneleridir. Bilinmelidir ki, Cumhur
İttifakı ülkemiz üzerinde hesap yapanların oyunlarını
bozmaya devam edecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Cumhur İttifakı Türkiye'nin millî birliğini,
tarihsel haklarını, ekonomik menfaatlerini, toplumsal huzurunu,
bekasını ve refahını temine kararlı ve yeminlidir.
Türk milletinin huzur ve refahı için geceyi gündüzüne katan millî ve
sağlam bir irade görevinin başındadır. Yolu doğru
olanın yükü de ağırdır, bu yük fedakâr yürekler
tarafından omuzlanmıştır. Milletler ve medeniyetler
mücadelemizde millî ve stratejik gücümüz olan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle gücümüze güç
katacağımız parlak bir gelecek önümüzdedir. Tarih, Türk
milletinin destanını tekrar okumaya başlamıştır.
Bu destan bitmeyecek, bu devran da böyle gitmeyecektir. 21inci yüzyıla
Türk mührü vurulacak, yeni bir Türk mucizesi yaşatılacak,
inşallah, geleceğin süper gücü Türkiye olacaktır. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Konuşmama son verirken
2022 yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı ve
bereketli olmasını diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bütçenin tümüne de kabul oyu vereceğimizi belirtiyor, sizlere ve aziz Türk
milletine saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Şimdi Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına ikinci söz İstanbul Milletvekili Sayın
İsmail Faruk Aksuya aittir.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifi ile 2020 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin 4üncü bütçesinin milletimizin birliğine, huzur ve
refahına katkı sağlamasını temenni ediyor, sizleri ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Küresel salgına da
bağlı olarak dengelerin yeniden şekillendiği bir
konjonktürde Türkiye ekonomisinin yükselişini sürdürmesini amaçlayan 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, orta vadeli programda yer
alan makroekonomik hedef, politika ve önceliklerle uyumlu olarak
hazırlanmıştır. Bütçe giderlerinin, bir önceki yıl
bütçe kanununa göre yüzde 30,1 artışla 1 trilyon 750 milyar 957
milyon liraya çıkması ve gayrisafi yurt içi hasılaya
oranının yüzde 22,2 olması öngörülmüştür. Bütçe
gelirlerinin yüzde 33,7 artışla 1 trilyon 472 milyar 583 milyon lira,
bütçe açığının ise 278 milyar 374 milyon lira olarak
gerçekleşmesi planlanmıştır. 2022 yılı bütçesi,
ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyütme ve
gelir dağılımı adaletini gözetme, bütçe
açığı hedefine mali disiplinden taviz vermeden ulaşma ve
millî teknoloji hamlesiyle yenilikçiliği yaygınlaştırma
hedeflerini desteklemektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, güçlü bir üretim ekonomisinin tesisi ve istikrarlı ekonomik
büyümenin sağlanması suretiyle, üreten, istihdam yaratan ve üretilen
değerden her kesimin adil pay almasını sağlayan, yoksulu
gözeten sosyal refah düzeninin teşekkülünü, dış
bağımlılığı azaltmak için millî kaynak
potansiyelimizi harekete geçirmeyi öngörüyoruz. Küresel Güç Türkiye
vizyonumuz, ülkemizin imkân ve kabiliyetleri ile sahip olduğu potansiyelin
gerçekçi bir şekilde değerlendirilmesi esasına ve Türk milletini
geleceğe birlikte taşıma iradesini ortaya koyan bir siyaset
anlayışına dayanmaktadır. İnanıyoruz ki bu bütçe,
ülkemizin en ücra köşesinde yaşayan
vatandaşlarımızın nitelikli sağlık ve eğitim
hizmeti almasına, adil ve hızlı adaletin tecellisine, huzur ve
güvenliğin sağlanmasına, kalkınma hedeflerinin
desteklenmesine, bekamızı koruma kararlılığına,
millî ve yerli dirilişe ve lider ülke olma ülkümüzün adım adım
gerçeğe dönüşmesine katkı sağlayacaktır.
Konuşmamın
başında, ilgili tarafların ittifakıyla karara
bağlanarak dün açıklanan yüzde 50,54lük artışla net 4.253
lira olan yeni asgari ücretin ve asgari ücretin vergi dışı
bırakılması kararının toplumsal beklentilere uygun,
tarihî önemde olduğunu ve bundan duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek
istiyorum. İşçimize, işverenimize, devletimize ve milletimize
hayırlı olması dileğiyle emek ve katkıları için,
başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza, işçi ve
işveren temsilcilerine teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
en temel kamu hizmetlerinden biri olan eğitimin ülkemizin her yerinde,
milletimizin her ferdi bakımından yaygın ve erişilebilir
olması eğitimin ana amaçlarından biridir. Bu kapsamda, eğitime,
eğitim yatırımlarına ve eğitim
çalışanlarına verilen önemin göstergesi olarak bütçede en çok
pay, yüzde 15,6yla eğitime ayrılmıştır. Böylece,
eğitim bütçesi yükseköğretim de dâhil edildiğinde yüzde 29,4
artışla 273,5 milyar liraya yükseltilmiştir.
Türkiyenin yaşanılan
zorlu salgın sürecinde yakaladığı başarının
arkasında, zamanında alınan tedbirler yanında önemli
sağlık yatırımları, teknoloji ve insan gücü
kapasitesindeki artış yatmaktadır. Salgınla mücadelede,
Türkiye, güçlü sağlık altyapısı ve kapsayıcı
sosyal güvenlik sistemi sayesinde hiçbir vatandaşını hastane
kapılarında bekletmemiş, ilaç ve tıbbi cihaz sorunu
yaşamamış, dünyanın gıpta ettiği bir mücadele
yürütmüştür. Az sayıda ülkenin aşı üretmeyi
başarabildiği bir ortamda, yerli aşımız Türkovac için
Acil Kullanım Onayı için başvurulması ülkemiz adına
gurur verici olmuştur. Sağlıktaki bu ve benzeri
gelişmelerin sürdürülebilmesi için bütçeden ayrılan kaynak yüzde 47,3
oranında arttırılarak 122,6 milyar liraya
çıkarılmıştır.
Devleti yaşatmanın
yolunun insanı yaşatmaktan geçtiğine, ülkelerin değerinin
insanlarına verdiği değerle artacağına ve istikbale
güvenle bakabilmek için muhtaçların, dezavantajlı grupların ve
yaşlıların onurlu bir yaşam sürmesinin temin edilmesi
gerektiğine inanıyoruz. Bu anlayışla, Türkiye, şehit
yakını ve gazisine, muhtaç ve yoksuluna, engelli ve emeklisine sahip
çıkmakta; sosyal destek ve sosyal koruma amacıyla
attığı önemli adımlarla her daim onların yanında
olmaktadır. Bu doğrultuda, sosyal yardım harcamalarına
ayrılan kaynak bir önceki yıla göre yüzde 28 oranında
artırılarak bütçenin yüzde 6sını oluşturan 104,2
milyar liraya yükseltilmiştir. Türkiye'nin insani yardımda gayrisafi
yurtiçi hasılaya oranla en cömert ülkeler arasında olması,
Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan İnsani Gelişme
Endeksinde Çok Yüksek İnsani Gelişme kategorisinde yer almayı
başarması, insan merkezli politikalarıyla tüm
insanlığın refahı için de çaba sarf ettiğini
göstermektedir.
Değerli milletvekilleri,
bütçe teklifini değerlendirirken temel ilkemiz, ekonomik, mali ve sosyal
politikalarla birlikte son yıllarda yaşanan iç ve dış
gelişmelerin, terörle ve salgınla mücadelenin ekonomik ve sosyal
maliyetinin de dikkate alınması ve Türkiye ekonomisini etkileyen olağan
dışı olayların hesaba katılmasıdır.
Son iki yılda küresel
ekonomiyi derinden sarsan Covid-19 salgınının etkisiyle tüm
dünyada bütçe açıkları, borçluluk, işsizlik, yüksek enflasyon,
gelir dağılımı eşitsizliği ve yoksulluk daha
fazla yaşanır hâle gelmiştir. Salgın, ekonomik ve sosyal
anlamda iş yapış modellerini ve klasik politika
reaksiyonlarını da değiştirmiş ve
dönüştürmüştür. Birçok ülke temel hedef olarak büyüme ve istihdama
daha fazla odaklanmıştır. 2020 yılında, küresel
ekonomi yüzde 3ün, küresel ticaret hacmi yüzde 8in üzerinde
daralmış, dünya genelinde 255 milyon tam zamanlı istihdam
kaybı yaşanmıştır.
Salgının etkisiyle
2020 yılının ikinci çeyreğinde daralan Türkiye ekonomisi,
normalleşme ve aşılamanın yaygınlaşmasıyla
birlikte gösterdiği yüksek performans sonucu hızla toparlanma
sürecine girmiştir. 2020 yılını yüzde 1,8 büyüme
oranıyla kapatan Türkiye, güçlü yatırımlar ve dış
talebin desteğiyle, 2021 yılının ilk dokuz ayında
yüzde 11,7 oranında büyüyerek oldukça güçlü bir performans sergilemeyi
başarmıştır. Bu dönemde, ihracatın sürüklediği
dış talep ve sanayi üretiminde yaşanan güçlü artış
büyümeye belirgin şekilde katkı vermiştir.
Temmuz ayından itibaren
başlayan normalleşme süreciyle birlikte turizm ve hizmet sektörünün
kazandırdığı katkıyla ekonomi daha da
canlanmıştır. Türkiyenin küresel turizmden
aldığı pay ilk defa İspanyanın önüne geçmiştir.
2020 yılında 12 milyar dolar seviyelerine düşen turizm
gelirimiz, 2021 yılında güçlü bir toparlanma kaydederek 17 milyar
dolar olan orta vadeli program hedefinin de üzerinde yaklaşık 24
milyar dolar seviyesinde tamamlanması beklenmektedir.
Ekonomide uzun dönemli
istikrarlı bir büyümenin sağlanması sürdürülebilir sanayi
üretiminden geçmektedir. Büyüme oranlarında görülen bu
başarının arkasındaki asıl itici güç, kuşkusuz,
güçlü sanayi altyapımızdır. Ekim ayı itibarıyla sanayi
üretimi yıllık bazda yüzde 8,5 oranında
artmıştır. Kasım ayında imalat sanayisi genelinde
kapasite kullanım oranı yüzde 78,1 seviyesinde
gerçekleşmiştir. İmalat, Satın Alma Yöneticileri Endeksi
kasım ayında 52 puanla, üst üste altıncı ay eşik
değer olan 50nin üzerinde gerçekleşerek imalatçıların
faaliyet koşullarının iyileştiğine ve büyümedeki
kararlı gidişe işaret etmiştir. Güçlü ve sürdürülebilir
büyüme açısından önemli bir gösterge olan makine teçhizat
yatırımları da 2019 yılının son çeyreğinden
itibaren sekiz çeyrektir büyümektedir.
Gerek güvenlik gerekse
ekonomik açıdan büyük öneme sahip olan savunma sanayisinin gösterdiği
performans gurur vericidir. Güçlü sanayi altyapımız ve artan küresel
talep ihracat performansımızı da olumlu etkilemiş, 2021
yılı, ihracatta büyük başarıların
yakalandığı bir yıl olmuştur. Ekim ayı
itibarıyla Türkiyenin dünya ihracatından aldığı pay
ilk defa yüzde 1in üzerine çıkmıştır. 21,5 milyar dolar
seviyesinde gerçekleşen kasım ayı ihracatıyla en yüksek
aylık ihracat değerine ulaşılmış, kasım sonu
itibarıyla yıllıklandırılmış
ihracatımız 221 milyar doları aşarak yeni bir rekor
kırılmıştır. İhracatın ithalatı
karşılama oranı ocak-kasım döneminde yüzde 83,8e
yükselmiş, enerji hariç tutulduğunda ise bu oran, yüzde 98,3e
ulaşmıştır. Yüksek büyüme, üretim ve ihracatta yaşanan
artış istihdama da yansımış, iş gücü
piyasasında salgının meydana getirdiği kayıplar telafi
edilmiştir. Nitekim, ocak-eylül döneminde 2,2 milyon yeni istihdam
sağlanmıştır. İstihdam edilenlerin sayısı,
2021 yılı Ekim ayında bir önceki yılın aynı
ayına göre 2 milyon 561 bin kişi artmıştır.
Türkiye, bir taraftan yüksek
oranda büyüme sağlarken diğer taraftan ikiz açık olarak ifade
edilen bütçe açığı ve cari açıkta da önemli oranda
düşüş sağlamayı başarmıştır. Dış
ticaret açığımız, ocak-kasım döneminde geçtiğimiz
yıla göre yüzde 13,6 azalışla 39,2 milyar dolara
gerilemiştir. Bir önceki yılın ekim ayında 93 milyon dolar
açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın aynı
ayında 3 milyar 156 milyon dolar, son üç ayında da 5,7 milyar dolar
fazla vermiştir. Büyümenin sürdürülebilirliği açısından
önemli bir risk faktörü olan cari açık, ocak-ekim arasında bir önceki
yılın aynı dönemine göre yüzde 70,5 oranında
azalmıştır. Cari dengede yaşanan iyileşme, ülkemizin
dış finansman ihtiyacının azalmasına, aynı
zamanda yapısal cari açığın kapatılmasına
katkı sağlayacak, cari dengeyi belirli seviyede tutarak
yatırımları artırmak önemli bir başarı
olacaktır.
Avrupa Birliği
ülkelerinde genel yönetim borç stokunun millî gelire oranı yüzde
90ın üzerindeyken Türkiyede bu oran ikinci çeyrek itibarıyla yüzde
38,4tür; 2021 sonunda ise yüzde 36,6 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.
Bu çerçevede, ülkemiz, genel yönetim borç stoku açısından en az
borçlu ülkeler arasında yer almaktadır. Küresel borçluluk 2020
yılında küresel hasılanın yaklaşık yüzde
360ına ulaşırken küresel borç açığı da yine
millî gelire oranla yüzde 10un üzerine çıkmıştır.
Ülkemizde ise bu oran yüzde 3,5 gibi düşük bir seviyede
gerçekleşmiştir. 2021 yılında da bütçe performansı
oldukça olumlu seyretmektedir. Kasım ayında bütçe dengesi 32 milyar
lira, faiz dışı bütçe dengesi ise 47,3 milyar lira fazla
vermiştir. Yılın ilk on bir ayında, ekonomik aktivitedeki
güçlü toparlanmanın etkisiyle, bütçe gelirleri bütçe harcamalarından
daha hızlı artış kaydetmiştir. Böylece, 2020
yılının ilk on bir ayında 132 milyar lira olan bütçe
açığı, bu yılın aynı döneminde yüzde 64,8
oranında azalarak 46,5 milyar lira düzeyinde gerçekleşmiştir.
Küresel ekonomideki güçlenmeye bağlı olarak artan talep ve
sınırlı kalan arz nedeniyle enflasyon oranları tüm dünyada
artarak son otuz, kırk yılın en yüksek seviyelerine
çıkmıştır.
2021 yılında
olumsuz iklim koşulları, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir,
küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar, artan
taşımacılık ücretleriyle, kur geçişkenliği
ülkemizde de fiyatların genel düzeyinde artışa neden
olmuştur. Enflasyonla mücadele kapsamında, para ve maliye
politikalarıyla önemli adımlar atılırken eşelmobil sistemi
etkin bir şekilde kullanılarak başta doğal gaz, elektrik ve
akaryakıtta uygulanan desteklerle küresel düzeyde yaşanan
artışların vatandaşlarımıza daha az
yansıtılması sağlanmıştır. Bununla birlikte,
fiyat artışlarından olumsuz etkilenen dar ve sabit gelirli
vatandaşlarımızın vergi ve sosyal destek
programlarıyla desteklenmesi, çiftçimize, KOBİlerimize ve yurt
içinde üretim yapan işletmelerimize çeşitli mekanizmalarla ilave
katkı verilmesi yerinde olacaktır.
Sermaye piyasalarında
son dönemde yapılan düzenlemelerin piyasaya olumlu yansıması ve
sermaye piyasalarına olan yatırımcı ilgisinin
artmasıyla halka arz tarihinin yıllık bazda en yüksek
seviyelerine ulaşılmıştır. Kasım ayı
itibarıyla, ortaklık payları, borçlanma araçları, yatırım
fonu, bireysel emeklilik sistemi kapsamında sunulan fonlar ve diğer
sermaye piyasası araçları yoluyla yaklaşık 19 milyon
yatırımcıya ulaşılmıştır. Borsa
İstanbulun işlem hacmi 3,5 kat, şirketlerin piyasa değeri 2
kat artmıştır. Yatırım fonları ve emeklilik
yatırım fonlarının portföy büyüklüklerinde de dikkat çekici
bir yükseliş görülmüştür.
Küresel finans
piyasalarını olumsuz şekilde etkileyen salgın sürecinde
bankacılık sektörü de sağlıklı yapısını
korumuştur. Sektörün toplam aktif büyüklüğü 2000-2021 itibarıyla
7,4 milyon lira seviyesindedir. Krediler toplamının
yaklaşık yüzde 78i, üretimi ve istihdamı destekleyecek
şekilde reel sektör firmalarına kullandırılan kredilerden
oluşmaktadır. Bankacılık sektörünün en önemli
sağlamlık göstergelerinden biri olan sermaye yeterliliği
oranı ise yüzde 17,3le yasal sınırların oldukça üzerindedir.
Likidite karşılama oranı, yabancı para pozisyonu ve
kaldıraç oranı gibi göstergeler de uluslararası
standartların öngördüğü asgari düzeylere göre oldukça yüksek
seviyelerde bulunmaktadır. Bu gelişmelerin yanı sıra,
işlem ve bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığına,
finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemlere
tevessül ederek istikrarsızlık yaratmak isteyenlerin tespitine
yönelik denetimlerin etkinleştirilmesini piyasaların sağlıklı
işlemesi bakımından önemli görüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
kısa vadeli dalgalanmalara rağmen, makroekonomik veriler Türkiye
ekonomisinin giderek güçlendiğini, Türkiye'nin çekici bir ülke olmaya
devam ettiğini ortaya koymaktadır. Türkiye, büyüyen, güçlenen ve
zenginleşen bir ülke olarak hayata geçirdiği reformlarla pek çok
uluslararası yatırımcının dikkatini çekmeyi
başarmıştır. Ülkemiz, 2019 yılında
gelişmekte olan Avrupa ülkeleri arasında en çok tercih edilen 3üncü
uluslararası doğrudan yatırım destinasyonu olurken, 2020
yılında yüzde 16lık payla en çok tercih edilen 2nci ülke
olmuştur. Türkiye, yaptığı önemli yasal ve idari
düzenlemelerle yatırımcı için hızlı işleyen,
öngörülebilir, teşvik ve destekleri de içeren uluslararası
standartlarda bir yatırım iklimini oluşturmuştur. Nitekim,
Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksinde
Türkiye, 60ıncı sıradan 2020de 30uncu sıraya
çıkmıştır. Reel ekonominin dayandığı
yatırımların miktarıyla birlikte niteliği de önem arz
etmektedir. Bu doğrultuda, sektörlerin yenilikçi ve rekabetçi
yapısını güçlendiren, istihdamı artıran bir
anlayışla, 2022 yılı için yatırım bütçesi 147,6
milyar lira öngörülmüştür.
Türkiye, sanayi ve teknoloji
alanında güçlü bir vizyon ortaya koyarak birçok yeniliğe imza
atmıştır. Millî teknoloji hamlesinin çıktıları
alınmaya başlanmış, başta savunma sanayisi olmak
üzere, enerji, yazılım, ilaç ve tıbbi malzeme gibi birçok alanda
yerli ve millî üretim artmıştır.
Savunma ve güvenliğe
bütçeden ayrılan payın gayrisafi yurt içi hasılaya
oranının 2018de yüzde 2,6 iken 2022 yılında yüzde 2,3e
düşmesi, savunma sanayisindeki yerli ve millî dönüşümün ve devreye
sokulan ürünlerin olumlu etkisiyle ulaşılan verimliliğin ve
başarının sonucudur.
Kalkınmanın temel
dinamiklerinden biri olan enerji, büyük ölçüde kendi imkânlarımızla
temin edemediğimiz ve ithal etmek zorunda kaldığımız,
üretimin önemli bir girdisidir. Türkiye'nin enerji talebi, büyüyen ekonomisine
paralel olarak gelişim göstermektedir. Dış ticaret
açığımızın büyük bölümünü oluşturan enerjide
dışa bağımlılığı azaltmak için
yerlileştirme oranının artırılması önem arz
etmektedir. Son yıllarda yapılan hamleler, yeni ve yenilenebilir
enerji kaynaklarındaki artış, nükleer santraller, aynı
zamanda yerli üretime dönük keşifler enerji arz güvenliğini
sağlamanın yanında dış ticaret
açığımızın orta ve uzun vadede kalıcı olarak
azaltılması bakımından önemli bir politika aracı
hâline gelmiştir.
Ulaştırma
sistemleri ve hizmetleri, modern ekonomilerin ve toplumsal gelişmenin
temel ögesidir. Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında
ekonomik, çevresel ve sosyal boyutların tamamına etki etmesi
bakımından ulaştırma sektörü kritik bir öneme sahiptir.
Dünya ticaretinin değişen ekseni, tüketim ve üretim merkezlerine olan
coğrafi yakınlığı ve üretim kapasitesi nedeniyle
ülkemize önemli fırsatlar sunmaktadır. Stratejik konumu itibarıyla
ülkemiz, hava, deniz, kara ve demir yollarının bölgesel kesişme
ve hub noktası hâline gelmektedir. Bu kapsamda, Türkiye, İstanbul
Havaalanı gibi ulaştırma ve lojistik alanında
yaptığı dünya çapındaki yatırımlarla ön
almış, fırsat yakalamış ve rekabet üstünlüğü elde
etmiştir.
2021 yılının
ilk yarısında ortalama yüzde 4,7 büyüyen tarım sektörü ülkemize
güç katmaya devam etmektedir. Türkiye, tarımsal üretim
bakımından dünyanın ve Avrupanın önde gelen ülkelerinden
biridir. Tarımsal hasılamız, son üç yılda yüzde 78
oranında artış göstermiştir. Sürdürülebilir bir ivme
yakalayan tarım sektörü, üçüncü çeyrekte daralsa da önceki on iki
çeyrektir kesintisiz büyümüştür. Bütçeden 2022de tarıma ayrılan
kaynak yüzde 35,8 oranında artırılarak 57,6 milyar liraya
yükseltilmiştir. Tarımsal destek programları için 25,8 milyar,
tarım sektörü yatırım ödenekleri için de 16,3 milyar lira kaynak
ayrılmış, sulama yatırımları ödeneği de bir
önceki yıla göre yüzde 39 oranında
artırılmıştır. Ayrıca, yapılan yasal
düzenlemeyle tarım destekleri gelir vergisinden istisna tutulmuştur.
Türkiye, OECD tarımsal destek hesabına göre 2020 yılında
gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1,61 oranıyla üye ülkeler
arasında tarıma en çok destek vermekle birlikte, tarımsal girdi
maliyetlerini azaltıcı ilave tedbirlerin devreye alınması,
tarımsal üretimin ve çiftçimizin refahının
artırılmasına katkı sağlayacaktır.
Salgın tedbirleri
kapsamındaki kapanmalardan en çok esnaf ve sanatkâr kesimi
etkilenmiştir. Bu çerçevede, esnafımıza yönelik gelir kaybı
desteği, kira desteği, borç yapılandırması, faiz
destekli kredi gibi birçok destek tedbiri uygulanmıştır.
Ayrıca, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin kazançları gelir
vergisinden istisna tutularak yaklaşık 835 bin
esnafımızın yıllık beyanname verme yükümlülüğü de
kaldırılmıştır. Devletimiz salgınla mücadele
kapsamında bütçe içi ve dışı kaynakları kullanarak
vatandaşlarımızın ve işletmelerimizin yanında
olmuştur. Salgının ekonomik etkilerinin azaltılması
amacıyla uygulanan doğrudan ve dolaylı tedbirlerin ekonomik
büyüklüğü kasım sonu itibarıyla 717,8 milyar liraya
ulaşmıştır.
Bu süreçte, salgınla
mücadelenin yanı sıra kamu hizmetlerinin sunumunda ve terörle
mücadelenin finansmanında da zorluk yaşanmamıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı
etkin icra sayesinde birçok yıpratıcı operasyonlara
karşı koyabilen Türkiye, atılan yerinde adımlar sonucunda
üretim, imalat, tedarik, lojistik, gıda sevk zincirinde herhangi bir
aksama yaşamamış, üretim çarkları döndürülmüştür.
Önümüzdeki süreçte küresel ekonomideki gidişatta Covid-19
salgınının seyri etkili olacaktır. O sebeple Türkiye
ekonomisi değerlendirilirken tüm dünyayı sarsan krizler yokmuş
gibi davranmak, ekonomik güvenliğimizi tehdit eden gelişmeleri
görmezden gelmek, Türkiyenin belki de hiçbir ülkenin bu kadar uzun süre maruz
kalmadığı terör mücadelesini dikkate almamak gerçeklikten uzak
bir değerlendirme, aynı zamanda insafsızlık olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
toplumsal ihtiyaçların başında huzur ve güvenlik gelmektedir.
Güvenliğin olmadığı yerde özgürlükten, demokrasiden ve
insan haklarından söz etmek de mümkün değildir. Türkiyenin
yıllardır mücadele ettiği başta PKK/YPG, FETÖ,
IŞİD, DHKP-C olmak üzere terör, bekamızı ve milletin
birliğini tehdit ederken Türkiyeye yönelik
düşmanlığın da en etkili aracı hâline
getirilmiştir. Bugün hem terörle hem de terörü besleyen unsurlarla
yapılan mücadele sonucu ülkemizin her yerinde huzur ve güven iklimi hâkim
olmuş, ekonomik ve sosyal hayat canlanmıştır. Yapılan
etkin mücadele sonucunda, inşallah, milletimiz yakın zamanda terör
belasından tüm unsurlarıyla kurtulacaktır. Bu vesileyle terörle
mücadele şehitlerimizle birlikte tüm şehitlerimizi rahmetle ve
saygıyla anıyor, güvenlik güçlerimizin her zaman yanında
olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Küresel ölçekte yaşanan
olayların büyük çoğunluğunun yakın coğrafyamızda
cereyan ettiği, bu çatışmaların yol açtığı
göç ve diğer sorunların ülkemizi yakından etkilediği kaotik
ortamda, çok şükür, Türkiye bir huzur ve güven adasıdır. Ülke
olarak bazı sıkıntılarımız olsa da alınan
tedbirler sayesinde bunların üstesinden gelinecektir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak toplumsal meseleler ve çözümü önceliğimizdir. Bu
anlayışla, 81 ilimizi dolaşarak vatandaşlarımızla
buluştuk, dertleştik, sorunlarını dinledik.
Vatandaşlarımız, devrevi sorunlardan kaynaklı bazı
sıkıntıları olsa da bunu bir istismar aracı ve
sokakları karıştırma vesilesi yapma emellerinden son derece
huzursuzdur; yalan ve istismar siyasetinden, aklıyla alay edilmesinden
bıkmış, usanmıştır; önümüze set çekmek
isteyenlerin her yolu denediği bir ortamda Türkiye'nin terör, salgın,
diplomasi ve ekonomi mücadelesine, Kıbrısta, Libyada,
Karabağda atılan tarihî adımlara, dünya çapındaki
yatırımlara, Batılı güçlerin karşı
çıktığı Ayasofya Camisinin ibadete açılmasına,
kısacası, samimiyetle verilen beka ve kalkınma mücadelesine kara
çalınmasından rahatsızdır. Allahın izniyle, ahlaki ve
ekonomik temeli olmayan, fiyat ve döviz kuru artışlarından
kaynaklı konjonktürel sorunlar el birliğiyle giderilecek, ekonomideki
bazı yapısal sorunların çözülmesiyle de bu
sıkıntılarla tekrar
karşılaşılmayacaktır. Cumhur İttifakı
kararlılığıyla aşılamayacak sorunumuz, çözülemeyecek
problemimiz yoktur. Önemli olan, millî birlik ve beraberliğimizin
korunması, güçlü demokrasimizin, siyasi istikrarımızın
muhafazasıdır; Türkiyeyi kaosa sürüklemek isteyenlere, amaçları
uğruna ülkemizi yangın yerine çevirmekten çekinmeyenlere fırsat
verilmemesidir. İnanıyoruz ki Türkiye, bölgesel ve küresel risk ve
tehditleri bertaraf etmeye, fırsat ve imkânları değerlendirmeye
ve millî kaynaklarımızı harekete geçirmeye devam ederek lider
ülke ve küresel bir güç olma hedefini adım adım
gerçekleştirecektir. Bunun için kin ve öfkeyi yarıştırmak
yerine, Türk milleti ortak paydasında buluşarak tarihimize,
kültürümüze, kurumlarımıza, hukukumuza sahip çıkmak, Türkiye'nin
kutlu geleceğinin inşasına odaklanmak yeterli olacaktır.
Bu düşüncelerle,
bütçenin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin tüme kabul oyu vereceğimizi belirterek Gazi Meclisi ve
muhterem vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.(MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına ilk söz Grup Başkan Vekili ve Siirt
Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaşa aittir.
Buyurun Sayın
Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; değerli Genel Kurulu ve ekranları başında
bizleri izleyen değerli halkımızı, ayrıca,
cezaevlerinde sadece siyasi sebeplerle ve nedenlerle tutulan mahpusları da
buradan saygıyla sevgiyle selamlıyorum; seçilmiş arkadaşlarımıza
da buradan grubumuz adına binlerce selam göndermek istiyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Bugün Ezidi toplumunun
bayramı aynı zamanda, Ezi Bayramı. Ben bayramlarını da
kutluyorum.
(x) demek istiyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
(x)
Değerli milletvekilleri,
değerli halkımız; bir bütçe görüşmesinin daha sonuna
gelmiş bulunuyoruz. Şüphesiz her bütçe dönemine ait belirgin
özellikler vardır. Bu bütçede bu görüşmelere damga vuran konu,
maalesef, despotizm oldu. Evet, belki de bu sene iktidarın topluma
protoplazmalarına dek sirayet eden antidemokratik tavrı ve
metotları çok daha görünür oldu. Demokrasiye vurulan darbe
niteliğindeki kararnameler, kararlar, talimatlar o denli yakıcı
sonuçlar doğurdu ki geçmişin cunta dönemi icraatları dahi unutulur
oldu.
Kuşkusuz pek çok
kuşak, ülkenin demokratikleşme çabalarına tanıklık
etti, yaşanan elim tecrübelerin travmalarının
demokratikleşmeyle aşılacağına inandı;
inandık, hepimiz inandık, hâlâ da inanıyoruz ama gelin görün ki
her seferinde demokratikleşme çabaları birileri tarafından
engellendi. Bu yöntemlere itiraz eden ve kendini bunun üzerinden var eden bir
iktidar partisi var aslında, Adalet ve Kalkınma Partisi. Demokrasi
aşkına dair söylediği sözleri bir bir unuttu ve darbe
yöntemlerinin, yönetimlerinin ustası hâline geldi. Vesayet odakları
diye diye her kurumda kendi vesayetini kurdu. Sadece vesayetler el
değiştirdi; üstelik, mucit iktidar bir de kayyum yöntemini buldu.
Halkın kendi iradesini gösterdiği her alana iktidarının
avatarı olan kayyumları atadı. Tam bir tekçi rejim inşa
edildi; yargıda, yerel yönetimlerde, ekonomide, ticarette, okulda, parkta,
kısacası, her yerde iktidarın avatarları toplumu dizayn
etme cüretini gösterdi ve hâlâ gösteriyor. Bu cüret dediğimiz şey
zalimliğin ta kendisidir tabii. Evet, hileyle, yalanla dolanla,
zorbalıkla vesayet döneminin yeni sahibi oldunuz.
Değerli milletvekilleri,
saray rejimi Türkiyeyi uçuracağız. yalanlarıyla koca bir
çukurun dibine itti. Tarihin hiç görmediği en ağır ekonomik,
siyasal, toplumsal kriz halklara, Türkiye toplumuna yaşatılıyor.
Halk içinde kavrulduğu bu derin krizi dillendirmesin diye
kutuplaştırma siyaseti dayatılıyor. Terörist ilan
etmediğiniz tek bir kesim kalmadı herhâlde. İktidarın
suçla, yalanla, kurduğu totaliter rejim Anayasayı fiilen
lağvetti ve demokrasinin kırıntısını dahi
bitirmeye çalışıyor. Parlamentonun denge ve fren
mekanizmaları tamamen yok edildi. Atanmışlar, seçilmişlerin
üzerine çıkarılmaya çalışılıyor.
Egemenliğini halktan alan bu Parlamentoda evet, ilk defa-
atanmış bakanlar, seçilmişlere parmak sallama cüretini gösterdi
burada. Bu parmağı halka salladığınızı
biliyoruz, tabii ki halk da biliyor bunu ve bunun tabii ki hesabını
soracağı günleri bekliyor.
Yasama-yürütme-yargı
eklerindeki denge yok edildi, yerle bir edildi, tek adam-kumpas
yargısı-kayyum rejimi erkini kurdunuz; yeni üçlü budur.
Anayasanın sadece adı kalmış, varlık sebebi
bağımsızlık olan yargı erki tarafsız olma
niteliğini saraya, maalesef, kurban etmiştir. Kendini totaliterizme
kurban eden yargı erki, iktidarın siyasetinin bir figüranı
olmayı kabul etmiş, saraya biatini aslında Kobani kumpas ve HDP
hakkındaki kapatma davalarında ilan etmiştir. Kobani kumpas
davasında sergilenen adaletsiz duruş, zalimane yöntemler adaletin
bittiğine dair en önemli verilerden, işaretlerden bir tanesidir.
Kobani kumpas davası aslında sadece partimizi hedef almıyor,
ülke halklarının adalete olan kalan güven
kırıntılarını da yerle bir ediyor. Evet, Kobani kumpas
davasının her duruşmasında zulmün ve hukuksuzluğun
devamına karar veriliyor. Bu davada niye arkadaşlarımız
tutuklu kalıyor biliyor musunuz? Gerekçelerden biri, en başı
Kaçma şüphesi. diyorlar; evet, kaçma şüphesiyle tutukluluk hâlinin
devamına karar veriliyor. Ya, soruşturma 2014te açıldı,
arkadaşlarımız 27 Eylül 2020de tutuklandı. Altı
yıl kaçmadılar, evlerinde, işlerinde güçlerinde oturdular;
bazıları siyasete devam etti, bazıları farklı
işler yaptı ve bir yere gitmediler, hepsi burada ama birileri
kaçmıştı. Evet, kimdi onlar? Yedi yıldır Kobani
gerçekleriyle yüzleşmeyen iktidar ve yargısı yoktu;
kaçaktı, kaçmıştı. Yedi yıldır hakikatle
yüzleşmekten kaçanlar, arkadaşlarımız hakkında Kaçma
şüphesi var. diyorlar, ne tuhaf değil mi? İşte, sizin
hukuk anlayışınız, yargı
anlayışınız maalesef buraya kadar. Adaletin terazisini
tamamen ortadan kaldırdınız, bugünlerde görüyoruz, hassas
teraziyle dolaşıyorsunuz. İmara aykırı olarak
yapılan kaçak yapılar gibi hukuka aykırı kaçak bir
yargı tesis etmeye çalışıyorsunuz; temeli çürük,
binası çürük. Adına yargı dediğiniz, bir
kalıpçı edasıyla toplum mühendisliğine soyunduğunuz bu
çarpık düzen, bu sistem çökmeye mahkûm, tabii ki çökecek. Bu sistem bize
halkların neyi istediğini, neyi istemediğini gösteriyor
aslında. Evet, Türkiye halkları, yurttaşları demokrasi
istiyor, ekonomik refah istiyor, barış istiyor, Türkiye halkları
kan ve gözyaşı istemiyor. Evet, Türkiye yurttaşlarına
sözümüz olsun, bu rejimde var olan ve halklara acı veren hiçbir şey
bizim inşa edeceğimiz demokratik cumhuriyette, yeni demokratik
Türkiye'de olmayacaktır, bu devran böyle sürmeyecektir, biz bunu
değiştireceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
Güçlü demokrasi, kalıcı barış, gerçek adalet dengesi bu
ülkede mutlaka kurulacak ve bu mücadelenin öncülüğünü yapmaya devam
edeceğiz. Hani bir söz vardır, derler ya: Dünyada bu gök kubbenin
altında söylenmemiş hiçbir şey yoktur. diye. İşte,
Kürt sorunu hakkında bu Meclis çatısı altında söylenmedik,
konuşulmadık hiçbir söz kalmadı aslında, bırakmadık.
Memleketin en kadim sorununu çözene kadar da bu konuşmalara tabii ki devam
edeceğiz. Ezberlenmiş törörö retoriğiyle bir halkın
varlığını ve bu varlığa dair
ısrarını boş hamasetle perdelemeye
çalışıyorsunuz. Emin olun terör kelimesinin icat edildiği
Fransız Devriminden bu yana hiçbir iktidar, hiçbir hükûmet bu kelimeye bu
kadar sarılmadı ve hiçbir halk Kürtler kadar bu kelimeyle
baskılanmadı. Şimdi, kalkıp Kürt sorunu yoktur, biz bu
sorunu çözdük. diyorsunuz ya; bu, çözümün değil, bir kez daha
inkârın itiraf edilmesidir. Neyi çözdünüz? Sahi neyi çözdünüz? Bunu soruyoruz.
İmkân verilse bir haftada çözerim. diyen, İmralıda tutulan
Sayın Öcalana dünyada benzeri olmayan -hiçbir benzeri yok,
araştırdık- mutlak tecridi, bununla yetinmeyerek disiplin
cezalarıyla tecrit içinde tecridi dayatarak bu sorunu derinleştiriyorsunuz.
Bu tutumunuzla Kürt sorunu gibi kadim bir meseleyi bir yüzyıl daha
çözümsüz bırakacağınızı sanıyorsunuz. Daha dün
görüşüyordunuz, yıllarca İmralıda sizin iradenizle, taraf
olmanızla bu soruna dair çözüm arayışları vardı.
Evet, bu uluslararası
kaynaklar -şöyle bir veri veriyor elimize- Kürt sorununun çözümünde
güvenlikçi politikaları tercih nedeniyle son kırk yılda
Türkiyenin yaklaşık 4 trilyon dolar kaybettiğini söylüyor. 4
trilyon dolar; evet, yanlış duymadınız, savaşın ekonomik
maliyeti bu. Halkın lokmasından, boğazından,
eğitiminden, sağlığından, geleceğinden
çalınarak savaşa aktarılan para bu fakat herkes biliyor ki
Kürtleri inkâr ve halklara dayatılan savaş politikaları bir kez
daha iflas etti, dün iflas ettiği gibi bugün de iflas etti. Kürt
düşmanlığı ve çözümsüzlükte ısrarınız bir
bumerang gibi gelip sizi vurdu, tüm ülkeye kaybettiriyor, kaybettirmeye devam
ediyor. Kürtlerin kimliğini, dilini, kültürünü, varlığını
inkâr ederek biten onlarca partiden sadece biri olacaksınız. Partiler
mezarlığı müzesinde yeriniz hazırdır,
hayırlı uğurlu olsun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Barış
politikalarıyla arasına mesafe koyan bir akıl, Türkiyede 84
milyona kaybettiriyor. Savaş politikalarıyla aranıza mesafe
koymadığınız sürece çözülmeye ve kaybetmeye mahkûmsunuz.
Bekleyiniz, gerçekten bekleyin, çok az kaldı, kurulacak ilk sandıkta
sizin sonuna geldiğiniz boş hikâyenize büyük harflerle bir son
yazılacak. Bir de tahammül edemediğiniz Kürtçeyle de söyleyeyim:
(x) Türkiyede savaş kriterleri
değil, barış kriterleri, demokrasi ve hukuk üstünlüğü
kriterleri mutlaka işleyecektir, işleteceğiz. Bunu biz
işleteceğiz, Türkiye halklarının barış iradesi
işletecektir.
Değerli milletvekilleri,
saray rejiminiz bölgesel meselelerde, her zaman olduğu gibi, bu son
yılda da çözümsüzlüğü ve krizi dayatan politikaları
yürürlüğe koydu ve devam ettiriyor. Libyada, Suriyede, Doğu
Akdenizde, Kafkasyada, Avrupayla ilişkilerde ve daha birçok
dış politika konusunda zafer nidaları, kibir ve benzeri
şovenist yaklaşımlarınızı görüyoruz. Diplomasi
yerine şiddeti, çatışmayı ve gövde gösterilerinizi izledik,
izliyoruz. Başka bir deyişle, savaş
çığırtkanlığı ve hamasi siyasetsizliğinizi
gördük.
Dış politikayı
ÖSO, IŞİD, El Nusra, HTŞ ve türevleriyle; ellerinizde
SİHAlarla, İHAlarla yürütüyorsunuz ya da yürüttüğünüzü
sanıyorsunuz. Denizde, havada, karada kriz
fırsatçılığı yapıyorsunuz, savaş
politikalarıyla besleniyorsunuz. Besin kaynağınız, çok
yazıktır ki insan odaklı değil, kan ve gözyaşı.
Kürt
düşmanlığı, barış
karşıtlığı şeklindeki politikanızın
sonucudur Suriyedeki yıkım. Üç tarafı denizlerle çevrili
Türkiyeyi dört tarafı düşmanlarla çevrili bir coğrafyaya
dönüştürdünüz. Etrafta dost bırakmadınız, herkesle
düşmansınız. Şengali bombalayarak Suriyede, Irakta ve
Türkiyede olduğu gibi, IŞİDin yarım
bıraktığı katliamları devam ettirmenin
arayışları sürse de ne Irakta ne Suriyede ne de Türkiyede
yaşayan Kürtlerin iradesini ve mücadelesini tabii ki
kıramayacaksınız.
Ha, bir de geçmişte 15
Temmuz finansörü dediğiniz, hakkında en ağır
manşetleri attırdığınız Birleşik Arap
Emirliklerinin kapısında sıcak para bekliyorsunuz ya;
tutarsızlık, ilkesizlik dış politikanızın ekseni
olmuş. Sizin dış politikada müzakere dediğiniz dolar
müzakeresidir, Türkiyenin kaynaklarını dışarıya
peşkeş çekme müzakeresidir.
Evet, sevgili kadınlar,
bizi izleyen bütün kadınlara seslenmek istiyorum. Bu bütçede kadın
yoktu, şimdi de yok; çocuk yoktu, şimdi de yok. Elli iki gün boyunca
tüm bunları tartıştık, önerilerimizi sunduk. Bütçe
görüşmeleri sadece ekonomik tercihlerin değil, aynı zamanda,
iktidarın toplumsal cinsiyet algısının da turnusol
kâğıdıdır. HDP olarak bütçe hakkının topluma
anlatılmasını, halkın bütçe hakkının en
geniş şekilde savunulmasını ve
katılımını esas aldık
çalışmalarımızda. Bu amaçlarla bütçe buluşmaları
ve çalıştayları gerçekleştirdik. Bu bütçeden önce
kadınlarla, kadın kurumlarıyla, LGBTİ+larla, birçok
kesimle bir araya geldik ve şu söyleyeceğim talepleri Komisyonda da
Genel Kurulda da haykırdık: Kadınlara karşı
değil, kadın yoksulluğuna karşı mücadele edin dedik.
Kadınlar için adalet dedik. Devasa bir bakım emeğini omuzlayan
ev emekçisi kadınların emekli olması sağlansın dedik.
Güvencesiz ve ucuz iş gücü olan ev eksenli çalışan
kadınların sağlık sigortaları yapılsın
dedik. Kadın sığınaklarının sayısı
arttırılsın dedik. Kadınlarla değil kadına
yönelik şiddetle mücadele edin dedik. İstanbul Sözleşmesi'ni geri
getireceğiz ve uygulayacağız dedik. Eş başkanlık
sistemi bütün yönetim kademelerinde hayata geçsin dedik. Çocuklara duyarlı
bütçeyi hayata geçirelim dedik. Ancak HDP'nin, muhalefetin ve Parlamentodaki
kadınların bütün taleplerine iktidar kulaklarını
tıkadı. İktidar kadınları sadece sosyal yardımlarla
yani muhtaç ekonomisiyle gündeme getirdi. Kadınları toplumun
yarısı olarak değil, ailenin bir eklentisi olarak gören
zihniyet, görüşmeler boyunca, zihinlerinin dışa vurumu olarak
kadınlarımız ifadesini kullandı. Bu Parlamentoda
kadınlarımız kavramına hep karşı
çıktık ve karşı çıkmaya devam edeceğiz. Biz
erkeklerimiz demiyorsak, lütfen, erkekler de kadınlarımız
demeyiversin. (HDP sıralarından alkışlar)
AKP, İstanbul
Sözleşmesi'ni savunan, kendi içinde çalışan, binbir emek veren
kadınları da tasfiye eden bir erkek rejimidir aslında. Evet, tek
adam dayanışmasını da gördük burada. Çokça söyledik, bir
kez daha söylüyoruz: Kadınlar devletin, partinin, milletin, ailenin ve siz
erkeklerin izleyen erkekler için uzantısı değildir, bunu kabul
edeceksiniz, başka bir yolu yok. (HDP sıralarından
alkışlar)
Bugün, bu Parlamentoda gücü
oldukça fazla olan biz kadınlar, hangi partiden olursak olalım
gasbettiğiniz kazanımlarımızı da bütün temel
haklarımızı da bir bir alacağız. İpek Erin,
Pınar Gültekin'in, Hande Kader'in, Gülistan Doku'nun, Şule Çetin,
Özgecan Aslan'ın ve erkekler tarafından katledilen
kadınların faillerini koruduğunuz bu düzene son vereceğiz.
Deniz Poyraz ve Garibe Gezer'in yaşamına son veren erkek devlet
şiddetini bitireceğiz. Biz kadınlar, faillerin, azmettirenlerin
erkek yargı değil, gerçek yargı karşısında
yargılanması için mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz. Bu
gücü halktan ve kadınların dimdik duruşundan alıyoruz, bu
gücü haklılığımızdan, alanlarda geri adım atmayan
irademizden alıyoruz.
Sevgili kadınlar, HDP
yönetiminde, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemeyi mutlaka hayata
geçireceğiz, kadın bakanlığını
kuracağız ve bu Genel Kurulda kadın bakanlığı
bütçesini hep birlikte tartışacağız çünkü bu iktidarı
biz kadınlar göndereceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Kürtçede güzel bir söz vardır:
(x)
yani Samanı ateşe verdi, mücadele ediyormuş gibi görünerek
rüzgâra yol verdi. Bu söz, 20nci yılına giren AKP
iktidarını çok iyi anlatıyor gerçekten. AKP algoritması
denilen bir şey var; temeli hakikati inkâr etmeye dayanıyor, bütçe
görüşmelerinde de çokça konuştuk. İktidar başarı
diyorsa başarısız olduğundandır, bunu bilin; iktidar
uzay diyorsa yaya kaldığı içindir; hak, hukuk, adalet
diyorsa ayaklar altına aldığındandır; demokrasi
diyorsa artık kelimeye de tahammül edemediğindendir; herkes için
diyorsa üç beş kişiden bahsettiğindendir; hele hele halk
diyorsa orada halkın yokluğundandır; Kitabını
yazdık. diyorsunuz, kitap okumadığınızdandır.
Kitap yazmayı bir kenara bırakalım, kitap okusaydınız,
on dokuz yılın sonunda ülkeyi bu yangın yerine çevirmezdiniz.
Şimdi, sorsak, çok büyük
bir mücadele içindesiniz ama bu mücadelenin adı nedense, ayda bir
değişiyor: Bir gün beka oluyor, bir gün kurtuluş oluyor, bir
gün dış güçler oluyor, bir gün faiz lobisi oluyor; mücadele
hakikaten çok büyük! AKP çok büyük fedakârlıkla ve çabayla, 2002de 1,6
lira olan 1 doları bugün 16 liraya getirmeyi başardı; kutluyoruz
sizi! Bir yüzükten başka servetimiz yok. deyip iktidara geldiniz, bugün
ise yüzüklerin efendisi oldunuz. (HDP sıralarından
alkışlar) Ülkenin bütün kaynağını ve iradesini tek
adamın yüzüğünde topladınız. AKP Genel Başkanı
Bakara suresini okuyarak şöyle dedi ya
Mallardan, ürünlerden, canlardan
eksilmeden söz ediyor bir konuşmasında; ya, yoksulun, işsizin
eksilecek daha neyi kaldı gerçekten? Neyi kaldı, ne
bıraktınız? İnsanların canı kaldı sadece.
Bir de sizin mal varlığınız eksilsin, sizden azalsın,
emeksiz ve haksız zenginliğiniz eksilsin; neden sürekli
yurttaşlardan eksiliyor, sizden eksilsin.
Büyük çöküşü,
iflası topluma kabullendirmek için iktidar şimdi,
çıkmış, çürümüş düzenini yeni ekonomik modeliyle
allayıp pullayıp sunmaya çalışıyor. Yüksek kur,
düşük faiz modeli.ymiş! Modeliniz yüksek yalan, yüksek talan
modelidir. (HDP sıralarından alkışlar) Yeni ekonomik
modeliniz savaş, israf ve yolsuzluk ekonomisini sürdürme, halkı daha
fazla yoksullaştırma, ezme, işsiz ve güvencesiz bırakma
modelidir; halka değil, 5li çetenize yeni kaynak yaratma modelidir.
Modeliniz hukuksuzluk ve talan rejimini sürdürme modelidir. Bir tarafta
uyuşturan iktidar zenginliğiniz, diğer tarafta ise
atanmadığı için inşaatta çalışırken
hayatını kaybeden Fedai Altun Öğretmendir. Bir tarafta iktidar
torpiliyle kamuya doldurulan eş, akraba, dostlarınız, diğer
tarafta ise KHKyle ihraç edilen ve hayatına son veren Fatma Hemşire
var. Modeliniz hayatları karartma modelidir.
Gece gündüz
çalışarak yirmi yılın sonunda işsizliği yüzde
30lara getirdiniz; iktidarınızda en az 28.380 işçi
hayatını kaybetti, 100 işçiden 86sı sendikal güvenceden yoksun.
Olsun. diyorsunuz. Üzerinden geçmediğimiz ama ömür boyu
parasını ödeyeceğimiz yollar var. Gençlerin
umutlarını, hayallerini, yurttaşın birikimini
çaldınız. Kitapevleri bir bir kapanırken her yerde cezaevlerini
yükselttiniz. Sahi, bu ülkede el koymadığınız ne
kaldı? Halkı kandırmak için gece gündüz güllük gülistanlık,
pespembe bir tablo çizdiniz. Bu bütçe görüşmelerinde de pembe gözlük
getiren vekillerimiz vardı, çok takdir etmiştim ama sıkıştığınızda
dış güçler diyorsunuz. Krizlerin de, çöküşün de,
yıkımın da nedeni iktidarınızdan oluşan iç
güçlerdir, dış güçler değildir. Bu iç güçlere bir bakalım
kimmiş? En tepede saray hanedanlığı, üçer beşer
maaşlı bürokratlar, kumpas yargısı, OHAL, KHK darbe
daireleri, içeriyi karıştıran kumpas ve suç işleri bakanlığı,
dışarıyı karıştıran Dışişleri
Bakanlığı; Susurluk, SADAT, mafya, militarist güçler, tetikçi
medya, çarpıtma kurumu TÜİK, iktidarın kamuya çökme kurum TÜGVA,
TÜRGEB, ekonomiye çöken 5li çete ve gasp, yolsuzluk, yüzsüzlük kurumu olan
kayyumlar. Yarattığınız enkazın sorumlusu bu iç
güçlerdir. Bu getirdiğiniz bütçe halkın değil iç güçlerinizin
rant bütçesidir. Aynı, Davaro filmindeki üleşme sahnesini
hatırlatıyor: 3 bana, 1 sana; 2 bana, 1 sana; 1 sana, 3 bana. Ama
merak etmeyin, hep bana hep bana kurnazlığınızın da
son bütçesidir. (HDP sıralarından alkışlar) Gelecek
yıl bu zamanlar demokratik Türkiye'nin halkçı bütçesini
yapacağız. Zamanınız giderek daralıyor, size bir
tavsiyem var -bir hukukçu olarak da tavsiyem var- Yüce Divan için şimdiden
hazırlıklarınızı yapın, savunmalarınıza
başlayın.
Değerli milletvekilleri,
bugün 17 Aralık, ülke tarihinin gelmiş geçmiş en büyük yolsuzluk
ve hırsızlık skandalının yıl dönümü. Gelin görün
ki Yüce Divanda yargılanması gerekenlerin şimdi önümüze
getirdiği bol makyajlı bir bütçeyi konuşuyoruz ama saatinize iyi
bakın, o rüşvet olarak aldığınız saatler
değil bu saatler, halkın her gerçeği gördüğünü ve
zannettiğinizin aksine, hafızasının ne denli güçlü
olduğunu asla unutmayın. En kısa sürede sandıkla gidecek ve
gerçek adalet önünde yargılanacaksınız.
Bakın,
yaklaşık iki ay önce Meclise sunulan bütçenin miktarı 185 milyar
dolardı, bugün 122 milyar dolar oldu, her geçen gün bütçe eriyor. Dolar ve
altın karşısında anbean eriyen bir bütçe görüştük,
tarihte böylesi bir örnek yoktur. Bunu da siz yaşattınız çünkü
dövizi artıran sizin güven vermeyen sisteminizdir, Her şeyi
bilirim. diyen tek adam sisteminizdir. Halk TLden değil, sizin
sisteminizden kaçıyor, uzaklaşıyor, halk sizden kaçıyor;
bunu böyle bilin. Biliyoruz, siz de sandıktan kaçıyorsunuz ama o
sandık gelecek ve hakikatle yüzleşeceksiniz. Sık sık bakan
değiştirerek, vardiyalı bakanlık sistemine geçerek
kurtulamayacaksınız. Vallahi, ekonomi ordinaryüsü olan AKP Genel
Başkanı Erdoğan, Maliye Bakanı veya Merkez Bankası
Başkanı olsa, eminim, hiç kuşkum yok, kendisini bir saat o
koltukta tutmaz, derhâl affını ister. (HDP sıralarından
alkışlar)
Bütçe görüşmeleri
boyunca iktidarın her sözcüsü bu kürsüye çıkıp projelerden söz
etti, biraz da biz bahsedelim. Yirmi yıllık iktidarınızda
bu halkın vergileriyle tam 35 trilyon lira para topladınız ki
bu, 2022 yılı bütçesinin 20 katı. Peki, nerede bu para? Yok.
Devletin borcu boyunu aşmış, çiftçinin borcu tarımı, hayvancılığı
bitirmiş, yurttaşların borcu icra dairelerine
sığmıyor. Nerede bu para? Yok. Yaptığınız
yolların ihale bedelleri ve verilen garanti ödemeleriyle Türkiyeyi 4 defa
çevirecek kadar uzun yollar, köprülerin ihale bedelleri ve garanti ödemeleriyle
aynı köprülerden üçer tane daha yapılabilirdi.
Havalimanlarının ihale bedelleri ve garanti ödemeleriyle havada
uçacak bir Türkiye yaratılabilirdi. Yani o kadar çoktu ki kaynak,
şimdi yok. Ama sizin derdiniz ne yol ne köprü ne de havalimanları,
derdiniz rantlarınız, yandaşlarınız, kutularca para.
Halkın parasıyla, 1 lira olan projeyi 5 liraya mal ediyorsunuz; 5
liranın üzerine bir de yolcu garantisi, araç garantisi için dolar kuruyla
para ödeyeceksiniz, sonra da çıkıp halka hizmet naraları
atacaksınız. Siz halka değil yandaşlarınıza
hizmet ediyorsunuz.
TÜGVA adı altında
paralel bir evren kurdunuz, kara delik gibi bütün kamu kaynaklarını
yuttunuz. Millî ve yerli yatırımın adı devasa borçlanma.
Hukukun bittiği yerde tiranlık başlar. Tek sermayesi ikiyüzlülük
olanlardan bir gelecek çıkmaz. Halk tüm bu olup bitenlerin, talanın farkındadır.
Yalanlarla gemi daha fazla yürütülemez, yürütemeyeceksiniz, gemi batıyor.
AKP-MHP ittifakının
iflas ettirdiği bir Türkiye ekonomisi var. Ha, bir de şu var: Hayalî
düşmanla savaşıyoruz. gibi bir söylem de var. Halkı
düşman ilan ettiniz. Açım, barınamıyorum, geçinemiyorum.
diyenler bu ülkede düşman oldu. Son olarak Sayın Kurtulmuş
düşmanlık seviyesine maalesef son noktayı koydu Devletin
kendisine vermiş olduğu Türk lirasını gidip dövize
yatırmak bir ahlaksızlıktır. dedi, çok net söyledi. Ye
kürküm ye. dediniz, aksırana, tıksırana kadar yediniz,
doymadınız da! Şimdi ne cüretle halka ahlak dersi vermeye
çalışıyorsunuz? İyi dinleyin, devlet kimseye para vermiyor,
o para halkın parasıdır. Devlet kimseye para vermiyor, açın
bütçe gelirleri kısmına, vergi denen şeyin miktarına
bakın, halk devlete para veriyor, halk. 500ü aşkın vergi
çeşidiyle halkın sırtına çökmüşsünüz, gerçekten
ayıptır. Kendilerini devlet zanneden AK PARTİlilere söylüyorum,
tekrar hatırlatıyorum: Karadenizde yaylasına çöktüğünüz
Havva ananın dediği gibi Devlet biziz, devlet halktır, halk.
(HDP sıralarından alkışlar)
Evet, değerli
milletvekilleri, halkımız asla umutsuzluğa kapılmasın,
bu düzeni değiştireceğiz ve bu düzeni değiştirecek
demokrasi güçleri var bu ülkede. Evet, barış ortaklığı
var, kadınlar var, gençler var, mücadele ortaklığımız
var. Bu ülkeyi daha fazla yıkıma götürmenize izin vermeyeceğiz,
bu düzeni mutlaka değiştireceğiz. Ve bugün Türkiye
yurttaşları bir oy daha fazla kullanmak için Allahtan ömür diliyor,
sizin bu rant düzeninize son vermek için gün sayıyor. 3Yyle geldiniz ya,
şimdi, yalan, yolsuzluk ve yüzsüzlük oldu bu 3Y ama halk sizi 3Gyle
gönderecek; gömmeye, iktidardan göndermeye ve Güle güle. demeye geliyor,
hazırdır halk. (HDP sıralarından alkışlar) Bu
karanlık tablodan, ağır kriz koşullarından,
yoksulluktan, cinsiyet eşitsizliğinden, ekolojik talandan,
şiddet sarmalından çıkışın yolu ancak demokrasi
ve barışla olur. En ağır krizler karşısında
şükretmemizi isteyenlere inanmayın, barış için ter dökenlerin
yanında olun. İşte, en acil görev ülkemizin demokratik bir hatta
yeniden inşa edilmesidir. Birlikte yaşamanın
bağlarını güçlendireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla)
birbirimizle dayanışarak güçlüklerin
üstesinden geleceğiz, yeni bir yaşamı hep birlikte
kuracağız. Ne eskinin köhne yönetimine ne de yeni denen vahşi
vesayet sistemine mahkûmuz. Üçüncü yol siyaseti yaşam siyasetinin de
anahtarıdır ve şunu söyleyeyim: HDP faşizmin kilidi,
demokrasinin anahtarıdır. Biz bunu açacağız bu anahtarla ve
Türkiyenin önünü açacağız. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sürem olmadığı
için sadece son bir cümle söyleyeceğim: Değerli halkımız,
inanın ki başaracağız, inanın ki bu kötülük düzenini
birlikte değiştirmeyi başaracağız; demokrasi
ittifakıyla başaracağız; halk için, emekçiler için bütçe
ittifakıyla başaracağız; kadınların, gençlerin
ittifakıyla başaracağız. Emek ittifakıyla, ekoloji
ittifakıyla kazanacağız, barış ittifakıyla kazanacağız.
Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
(x) (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına ikinci söz Grup Başkan Vekili ve
İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluça aittir.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; öncelikle,
ekranları başında bizleri izleyen halklarımıza en
yürekten sevgi ve selamlarımızı iletiyoruz. Elbette cezaevlerinde
bizleri izleyen arkadaşlarımıza selam ve sevgilerimizi
gönderiyoruz Hepiniz onurumuzsunuz. diyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Günlerdir bu Mecliste, önce
Plan ve Bütçe Komisyonunda, ardından Genel Kurulda 2022
yılının bütçesi ve geçtiğimiz yılın kesin
hesabı üzerine konuşmalar, tartışmalar gerçekleştirdik
ama ortada çok tuhaf bir durum var. Çünkü aslında kadük hâle gelmiş
bir bütçe görüşüldü. Neden mi? Bakın, bu bütçe Plan ve Bütçe
Komisyonuna geldiğinde dolar kuru 9,27 liraydı, şimdi
kapanış konuşmalarını yapıyoruz, dolar 16,5-17
lira aralığında dalgalanıyor. Yüzde 75 sapma var, yüzde 75.
Yani bütçenin bütün öngörüleri ve değerlendirmeleri boşa
düşmüş durumda, aynen iktidarın orta vadeli programında ve
Merkez Bankasının on gün önceki öngörülerinde olduğu gibi.
Şimdi Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz? saçmalığını
düşünmeyin sakın çünkü Türkiye ekonomisini az buçuk bilen bilir ki
ara malları ithalatı üzerinde yükselen bağımlı bir
üretim modeli vardır ve döviz kurlarındaki bu yükselme ithalatı
ve enerji fiyatlarını doğrudan belirlemektedir. Türkiye ekonomisini
kurlar üzerinden ölçmek haksızlık. diyen bakanlara diyoruz ki:
Gerçekleri konuşmazsak gerçeklerden kaçabiliriz. diye düşünmeyin.
Daha bu bütçeyi oylamadan ek bütçe yapılacağına dair haberler
ortalıkta dolaşmaya başladı ve sizler, iktidar kibrinizden
dolayı muhalefete kulaklarınızı kapatıyorsunuz.
Aslında bu bütçenin geri çekilerek revize edilmesi gerekirdi, bütçe
tercihlerinin değiştirilmesi ve halkın ihtiyaçlarına göre
yeni bir bütçe hazırlanması gerekirdi ama bu iktidarın bunu
yapacak mecali de yok, vizyonu da; tükenmiş, halka yeni bir umut hikâyesi
anlatamayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Sayın vekiller, 2015
yılında tohumları atılan ve 2018de başlayan ekonomik
kriz siz Yok. deseniz de her gün etkisini hissettiriyor hem de sosyal ve
siyasal alana sirayet ederek çoklu kriz özellikleri gösteriyor. AKP-MHP
ittifakı ekonomik kriz kelimesini ağzına almasa da bir ülkede
eğer insanlar Karnımızı doyurduğumuz gün
şükrediyoruz. diyorsa, bir esnaf kalkıp Her şeyimi
sattım, borç bitti ama ben de bittim. diyorsa, bir emekçi kadın
Asgari ücretten ucuza çalışıyorum, yetiştiremiyorum. diye
isyan ediyorsa, çiftçi ve köylü gübre, mazot ve tohum fiyatlarındaki
yükselişi dehşetle izliyorsa bu ülkede ekonomik kriz vardır. Bu
ülkede insanlar fırından utanarak bayat ekmek alıp akşam
sofra kurarken iktidar beslemesi medya İşte, 4 lezzetli bayat ekmek
tarifi diye manşet atmakla meşgul oluyorsa halkına
yabancılaşmış bir iktidar sefası vardır. Saray
sefa sürerken işçinin, emekçinin, çiftçinin, yoksulun, dar gelirlinin
mutfağı yangın yerine dönmüştür. Üretici maliyetlerden
ötürü üretemiyor, esnaf alıp satamıyor, hatta son haftalarda fiyat
belirleyemiyor, vatandaş alım gücünü her gün kaybediyor, Türk
lirası değersiz pul hâline getiriliyor; kim yapıyor
bunları? Bu iktidar yapıyor. Cumhurbaşkanı
sıfatıyla Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Erdoğan ise ya Faiz nastır. ya da Stokçuluk haramdır.
sözlerini sarf ediyor. Hâlbuki sorun bu güvensizlik ortamını yaratan
iktidardadır. Halk güvenmiyor sizin sözlerinize. Ortadaki günah sizindir.
Günahkâr olan saraydır. Suçlu olan esnaf değil, üretici değil;
saraydır, Adalet ve Kalkınma Partisi ile MHP ittifakıdır.
Ekonominin kitabını yazdım. diyen Cumhurbaşkanının
eğer bir kitabı varsa adı Sarayın saadet zinciridir.
İşte, siz bu duruma sıkılmadan Ekonomik kurtuluş
savaşı diyorsunuz. Bizler de böyle bir savaş yok, siz
politikalarınız ve uygulamalarınızla emekçiye, yoksul
halka, dar gelirliye savaş açtınız diyoruz.
İktidarınızı koruma savaşıdır bunun
adı.
Sayın vekiller, iktidar
ömrünü uzatmak için şimdi de yeni ekonomik model lafına
sarıldı. Yatıp kalkıyorsunuz yeni ekonomik model
diyorsunuz. Her şeyden önce, bu model yeni değil, onu söyleyelim.
Kenan Evren'in Türkiye'ye 12 Eylül 1980 askerî darbesi ve tank paletleriyle
getirdiği ekonomik modelin makyajlanmış hâlidir. Bu modelin
faturasını halk 1994 ekonomik krizinde ödedi, 2000 ve 2001
yıllarındaki ekonomik krizlerde ödedi. Biz, bu modeli bankerler
krizinden, hayalî ihracatlardan, gıda kuyruklarından tanıyoruz.
Biz, bu modeli cari açıklardan, ticaret açıklarından,
siyaset-iş dünyası-bürokrasi arasında kurulan suç
ekonomilerinden biliyoruz. Bu modelin ilk icraatı Merkez
Bankasının dolar satışları oldu. Merkez Bankası 1
Aralık, 3 Aralık, 10 Aralık ve 13 Aralıkta piyasaya 4
milyar dolardan fazla döviz sattı, bugün de satıyor 1-1,5 milyar
dolar arası. Erdoğan grup toplantısı yaparken bile, kurlar
oynamasın diye Merkez Bankası piyasaya dolar sattı. ABD FED
toplantısı yapılırken satış yapıldı,
faiz açıklamasından sonra yine satış yapıldı.
Kimin dolarlarını satıyor bu Merkez Bankası? Kaçtan
borçlanıp dolarları alıyor bu Merkez Bankası? Kimlere
peşkeş çekiliyor bu dolarlar? Doları düşürmek için piyasaya
satılan dövizin etkisi ne kadar sürdü biliyor musunuz? Kırk beş
dakika, sadece kırk beş dakika. Korkunç bir sorumsuzlukla
karşı karşıyayız. Döviz satıldı, dolar biraz
düştü, kırk beş dakika sonra dolar eski fiyatına geri
geldi. Bu halkın cebinden çıkan milyarlarca dolar açıkça kül
edildi ama birilerinin cebi şişti, bunu biliyoruz. Bütün dünyada
ülkelerin Merkez Bankaları vardır, Türkiye'de ise tek adamın
Merkez Bankası yani saray bank var. Saray bank size
çalışıyor, o da yetmiyor, o da yetmiyor, bugünlerde kamu
bankalarının sermaye yapısını ve kredi kapasitesini
desteklemek için çalışmalar yapıyorsunuz. Esnafı, emekliyi,
emekçiyi, çiftçiyi batırdıktan sonra şimdi sıra kamu
bankalarına geldi. Bu model bir çelişkiler modelidir. Faize
karşıyız. diyenlerin yüksek faiz ödediği, Yerliyiz ve
millîyiz. diyenlerin ülkenin geleceğini, zenginliklerini kelepir
fiyatına yabancı yatırımcılara ve şirketlere
satmaya çalıştığı bir modeldir.
Her yıl bir yeni ekonomi
programı yaratıyorsunuz, geçen yıl da öyleydi, bu yıl da.
Toplumu yüksek kur, yüksek faiz borcu, yüksek işsizlik, yüksek enflasyon
ve hayat pahalılığı sarmalıyla kuşatan sisteminiz
miadını doldurdu, kilometre ömrünü tamamladı; sisteminiz pert
oldu, hurdaya çıktı. Pert olmuş bir arabayı
yürütemeyeceğinizi göreceksiniz.
Üç yıllık
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminiz bolca yeni modelle
doludur. Modellerinizin Türkiyeyi ne hâle getirdiğini size söyleyeyim:
Dünya Bankası raporuna göre nüfusun yarısı yıllık
toplam ülke gelirinin yüzde 15ini alıyor, en yukarıdaki yüzde 1
gelirin yüzde 24ünü alıyor. İşte, sizin modeliniz budur.
Sayın vekiller, iktidar
bu ülkenin ekonomisini batırıyor. 2018den bu yana her yıl bir
Hazine ve Maliye Bakanı değiştirdiniz, 2018den beri 4 Merkez
Bankası Başkanı değiştirdiniz. TÜİKi sarayın
hesap makinesine çevirdiniz, sayısız Başkan ve Başkan
Yardımcısı değiştirdiniz. Yolsuzluğu Bakanlar
Kuruluna, saraya kadar taşıdınız; toplam borçlu
sayısını 35 milyon kişiye çıkardınız, 30
milyon insanı açlık sınırının altında
bıraktınız. Ne ekonomik kurtuluş savaşı diyerek
sarıldığınız 1994 model Tansu Çiller ne zamanında
vesayet kurumu dediğiniz Millî Güvenlik Kurulu ne de sarayın kör
kuyularında hazırlanan karanlık senaryolar bu iktidarı
kurtaramaz. Türkiye halklarını yarattığı çokluk krizi
içerisinde yaşam mücadelesi vermeye zorlayan ve utanmadan
sıkılmadan Kriz yok. diyen bir iktidar ortaklığı
gerçeğiyle karşı karşıyayız. Sokak,
çarşı, pazar, atölye, manav, bakkal, kasap ve en önemlisi halkın
mutfağından bihabersiniz, halkın arasına gidemeyecek duruma
geldiniz. İşte, bu yüzden yüzünüz kızarmadan konuşabiliyorsunuz.
Ucuza almak için pazara akşam saatlerinde gidin. Yerden ürün
toplayın. Porsiyonlarınızı küçültün, az yiyin. Eti
gramla, sebzeyi taneyle alın. Turfanda yemeyin,
sağlığınıza zararlıdır. Kombinizi
kısık derecede kullanın, üşüyün. diyebiliyorsunuz.
Bakın, tarımı
öyle bir tahrip ettiniz ki çiftçiler, köylüler size ne diyeceklerini bilemiyor
artık. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Türkiye'nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığını
yüzde 80lerden yüzde 20lere indirdik. diyor. 2020 yılında üretilen
buğdayın yüzde 48i oranında buğday ithal edilmiş.
2021deki buğday ithalatı 11-12 milyon tona yaklaşmış.
Sadece buğdayda değil; pirinçte, mercimekte, nohutta da Türkiyeyi dışa
bağımlı hâle getirdiniz. Savunma sanayisinde dışa
bağımlılığı azaltmakla övünen
iktidarınız ekmeğin buğdayında, pilavın
pirincinde Türkiyeyi dışa bağımlı hâle getirdi.
Eserinizle gurur duyuyor musunuz? Mazotun, gübrenin, tohumun fahiş
ölçülerde zamlanması nedeniyle bu ülkenin verimli topraklarında
traktörler çalışamıyor, çiftçiler haciz derdiyle
boğuşuyor ama ithalat vurgunculuğu tıkır
tıkır çalışıyor. Türkiyede bir de yalan sanayisi
kurdunuz. (HDP sıralarından alkışlar) Uçuyoruz.
Coşuyoruz. Şahlanıyoruz. Avrupa bizi kıskanıyor.
Bolluk içindeyiz. Ekonomi büyüyor. gibi sürekli yerli ve millî yalan üreten
yalan sanayisiyle siyasetinizi yürütüyorsunuz. Bütçedeki faiz ve silahlanma
harcamalarınızı, çoklu maaş düzeninizi, rant ve
talanınızı, yolsuzlukları ne düşünüyorsunuz ne
görüyorsunuz ne de duymak istiyorsunuz.
Sayın milletvekilleri,
2021 yılı boyunca yaşanan ekonomik krize karşı
halkın taleplerini ve dertlerini dinlemek üzere HDP olarak
İstanbuldan Vana, Mardinden İzmire kadar Türkiye'nin dört bir
yanında İş ve Aş Buluşmaları
gerçekleştirdik. 2022 yılı bütçe görüşmeleri
başlamadan önce de Bütçe Buluşmaları adı altında
Ağrıdan İstanbula, Mardinden Ankaraya hem sivil toplum
örgütleri, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, sivil inisiyatif
gibi kurumlarla görüşmeler yaptık hem de halkla bir araya gelerek
bütçe için taleplerini dinledik. Bu buluşmalar sonucunda ortaya çıkan
talepleri Meclise taşıdık. 2022 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonunda gerçekleşen görüşmeleri
boyunca önergeler verdik. Asgari ücret vergilerden muaf tutulsun dedik,
dinlemediniz ama şimdi saray söyledi diye heyecanla savunmaya
başladınız dünden beri. Doğruyu kabullenmeniz ancak saray
size söylerse oluyor. Öğrencilerin kredi borçlarından EYTlilerin
sorunlarına, 3600 ek göstergeden çiftçilerin borçlarına, ataması
yapılmayan öğretmenlerden emekli maaşlarına, ev emekçisi
kadınların haklarından engellilerin sorunlarına kadar
verdiğimiz önergelerin hepsi AKP, MHP oylarıyla reddedildi. Çünkü işçiyle,
emekçiyle, emekliyle, esnafla, çiftçiyle, kadınla, gençle, dar gelirliyle,
ücretli çalışanla birlikte dertlenmeyi artık önemsemiyorsunuz;
toplumun derdi sizin derdiniz değil çünkü.
Sayın vekiller, bu
bütçenin en büyük özelliklerinden biri kadın bütçesi
olmamasıdır. Bu bütçe, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı
olmak bir yana eşitsizliği derinleştiren bir bütçedir.
Kadına yönelik şiddeti engellemeye yönelik, kadın
yoksulluğunu ve işsizliğini çözmeye dönük, kadınların
esnek, güvencesiz ve düşük gelirle çalışmamasına yönelik
politikalar bu bütçede yoktur. Bu bütçe, eşit katılımı,
eşit temsiliyeti yok sayan bir bütçedir.
Türkiye, dünya genelinde
gençlerin en yoğun olduğu ülkeler arasında üst
sıralardayken maalesef, aynı zamanda gençlerin en mutsuz ve umutsuz
olduğu ülkeler arasında da üst sıralarda yer almaktadır.
Türkiyede genç işsizliği TÜİK verilerinde bile yüzde 25e
yakın yani her 4 gençten 1i işsiz; daha da beteri, istatistiklere
göre yüz binlerce genç iş aramaktan vazgeçmiş durumdadır,
iş bulma umudunu yitirmişlerdir. Gençliği bu hâle getirdiniz.
Bütün bu yoksulluk ve
işsizlik gençler arasında en çok da genç kadınları vuruyor.
Hâl böyleyken liyakatsizlik ve torpille ilgili belgeler, bilgiler klasör klasör
ortaya dökülüyor. Umutsuzluğun normalleştirilme, kuralsızlığın
kural, olağanüstülüğün olağan, hukuksuzluğun norm,
eşitsizliğin felsefe, yolsuzluğun sistem hâline getirilmeye
çalışıldığı bir dönemdeyiz. Bizlere yol
göstereceklerin ve cesaret aşılayacakların kadınlar ve
gençler olduğunu çok iyi biliyoruz. Kadınların gücü, mücadelesi,
iradesi ve ısrarı bütün engellemelere rağmen büyüyor. Önümüzdeki
zaman diliminde bir devri kapatırken gençlerin kendi elleriyle yeniden bu
ülkeyi inşa edeceği bir umut var. Genç başladık, genç
başaracağız. diyen gençler her geçen gün artıyor. (HDP
sıralarından alkışlar)
Kadınları kamusal
alandan uzaklaştırmak isteyenlere karşı direnen
kadınlar, Çıkar telefonunu. diyen zihniyete cevap veren gençler
hepimize yol gösterecektir.
Sayın milletvekilleri,
bütçe boyunca iktidar sözcülerinin, bakanların burada çizdiği sahte
pembe tabloyu birkaç gün önce Maliye Bakanınız ters yüz etti,
Bitersek hep beraber biteriz. dedi. Biz de diyoruz ki: Yok, hep beraber
bitmeyeceğiz, siz biteceksiniz, siz! Bitiyorsunuz da zaten. Gemi
metaforunu çok seviyorsunuz ya, aynı gemideyiz ama kaptan ve yardımcıları
ehliyetsiz, değiştireceğiz hepsini,
değiştireceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
Başka türlü bu geminin batmaktan kurtulma şansı
kalmamıştır.
Sayın vekiller, içinde
bulunduğumuz durum çoklu krizdir ve bu çoklu krizin önemli bir sebebi bu
ülkenin tarihinde saklıdır. Bu ülke, kuruluşundan bu yana
cumhuriyeti demokrasiyle buluşturamamıştır. Yüz
yıldır aktörleri değişse de Türkiye'de yürürlükte olan
düzen antidemokratiktir. Bu ülkede ne sivil demokratik bir anayasa ne de
demokratik bir cumhuriyet maalesef inşa edilememiştir. Her gelen
iktidar yalnızca kendi bekasını esas almıştır ve
halkları her seferinde sefalete, demokrasisizliğe, hukuksuzluğa,
adaletsizliğe mahkûm etmiştir. Belirli periyotlarla siyasal,
toplumsal kriz yaratan bu durum, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçilmesiyle birlikte çoklu boyut kazanmıştır.
2018 sonrası otokrasiyle
yönetilmeye çalışılan bu ülke, halktan, Meclisten ve kurumlardan
kaçırılan karar mekanizmalarını sarayda tek bir
kişinin insafına bırakmıştır. Oysa zamanın
ruhu bize başka bir şey söylüyor: Tek bir kişi her konuda bilgi
ve yetki sahibi olamaz. Tekliği, merkeziyetçiliği bu kadar
yüceltirseniz kaçınılmaz olarak yasama, yürütme, yargı ve kitle
iletişim araçları, akademi vesayet altına alınır.
İçinde bulunduğumuz çoklu krizin sebebi bu merkeziyetçi ve tekçi
anlayışınızdır.
Bu sistemde, ne yazık ki
yargı kurumu da saygınlığını ve
güvenilirliğini yitirmiştir. En üst yüksek mahkeme olan Anayasa
Mahkemesinin kararlarına saygı duyulmamakta, iktidarı
rahatsız eden bir karara karşı mahkemenin kapatılması
gerektiği iktidar ortaklarınca dile getirilebilmektedir. Yargıya
güven bugün toplumda yüzde 20lere kadar gerilemiştir sizin sayenizde.
Kanun hükmünde kararnamelerle on binlerce yurttaş kamu görevlerinden ihraç
edilerek kendi söylemleriyle sivil ölüme terk edilmiştir. Son derece derin
adaletsizliklerin ve hukuksuzlukların yaşandığı bu
uygulamalarla haklarında herhangi bir yargı kararı olmayan
insanlar âdeta ölüme terk edilmişlerdir. Meclisin hâli ortada; yürütmenin
noter makamı gibi çalıştırılmak isteniyor. Ezcümle,
istikrardan söz edenler istikrarsızlığın kaynağı
hâline gelmişlerdir.
Bakın, Türkiyeyi her
anlamda uçuracağı söylenen Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi şaibeli bir referandumla kabul edildiğinden bu yana,
Türkiyede zaten kadük olan demokrasi her alanda darbe almaya
başlamıştır. Türkiyede eski parlamenter sistem sorun
üretiyordu, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ise hem seri
şekilde sorun üretiyor hem de eski sorunları derinleştiriyor.
Bugünkü çöküşün nedeni günümüzün saray hanedanlığıdır.
Halkın cebindeki parayı yandaşın cebine, halkın
sandıktaki iradesini kayyumların, atanmışların eline
teslim eden bir sistemdir sizin sisteminiz. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi adı altında parti devleti sistemiyle tüm kurumları
iktidarınızın parti birimlerine çevirdiniz. Tablo ortada;
Yargıtay partisi, Danıştay partisi, ağır ceza partisi,
Emniyet partisi, SADAT parti, TÜGVA partisi; vali, kaymakam, Millî Eğitim,
İŞKUR partisi; bunları sizler oluşturdunuz. Siyaset
mutfağınızda istediğinizi pişirin, mutfaktaki boş
tencereler, sokaklarda Geçinemiyoruz. diyen milyonlar ve ekmek
kuyruklarında Hakkımı helal etmiyorum. diye
bağıranlar karşısında sizler kaybedeceksiniz.
Türkiyeyi Sefalet
Endeksinde ilk sıralara yerleştiren sizin yolsuzluk ekonominizdir.
Türkiyeyi Küresel Organize Suç Endeksinde 12nci sıraya getiren, FATFde
gri listeye aldıran sizin hukuk dışı, meşru olmayan
işlerinizdir. Ülkeyi bütün uluslararası demokrasi ve hukuk endekslerinde
son sıralara siz yerleştirdiniz. Her ne kadar ABDnin 9-10
Aralıkta yaptığı Demokrasi Zirvesi hiç olmamış
gibi davranılsa da söyleyelim ki Türkiye bu zirveden
dışlanmıştır. Zambiyadan tutalım Ekvadora kadar
111 devletin çağrıldığı Demokrasi Zirvesinde
Türkiyenin olmaması demek diplomatik ve siyasi
dışlanmışlıktır. İktidar
anlayışınız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
Demirtaş ve Kavala kararlarını uygulamayarak, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesini çiğneyerek Avrupa Konseyinin
yaptırım hamleleriyle karşı karşıya
kalınmasını da sağlamıştır. Sizin sık
sık yok saydığınız Avrupa Birliği ilerleme
raporları felaketi ortaya sermektedir. Kopenhag Kriterlerinin yerine
düşmanlık kriterlerini, hukuktan uzak saray kriterlerini koydunuz.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde çok devlet, az toplum vardır. Siyasal rekabeti kötü
göstermeye çalışan bu sistem kendi varlığını
sürdürmek için düşmanlar yaratma çabasına girmiştir.
Dolayısıyla, muhalifler birer siyasal rakip olarak değil, bastırılması
ve hatta tasfiye edilmesi gereken birer düşman olarak görülmektedir.
Toplumsal kutuplaşma zirve noktasında; Türkiye toplumu bir toplum
olmaktan çıkmış, fay hatlarının sürekli
kışkırtıldığı, ortak bir yaşamın
dinamitlendiği ayrı mahallelere bölünmüştür. Bunu siz
yarattınız, kutuplaştırma ve gerginlik yaratma üstadısınız
ama toplum bu kutuplaştırmayı aşıyor. Ortak
sorunları etrafında size rağmen ve siz iktidar olduğunuz
için buluşuyor, bu yeni bir gelişmedir ve umudu büyüten bir
gelişmedir.
Sayın vekiller, kendini
sınırlar içinde ve dışında Kürtlere
karşıtlık üzerinden var eden bu yeni rejim, Kürt sorununu da
çözümsüz hâle getirmiştir. Önce Kürtleri, sonra Kürtçeyi, daha sonra Kürt
sorununu, şimdi ise Kürtlerin siyasal temsilini inkâr eden bu rejim,
demokratik ve barışçı bir çözümü de reddetmektedir. Bu iktidar
çatışma ve güvenlikçi politikaları tırmandırarak bu
hayati meseleyi çözümsüz bırakmak istemektedir. Bu yeni sistem bir amok
koşucusu gibi etrafı dağıta dağıta ilerlerken
Kürt sorunu ve demokratikleştirmeyi bu ülkede konuşturmak
istememektedir. Kürt sorununun filmini çekersiniz. diyenler bugün ekonomik
krizin kitabını yazmaktadır. Dolmabahçe mutabakatını
inkâr ettiniz, toplumsal barış mutabakatını hedef
aldınız. Kürt sorunu yoktur. deme karşılığında
ittifak kurduğunuz yapılar, size, Tansu Çillerler, Mehmet Ağarlar,
mafya bozuntuları, siyaset simsarlarını hediye etti. Millî
Güvenlik Kurulu vesayet kurumu. dediniz, şimdi Millî Güvenlik Kuruluyla
birlikte Kürt halkının iradesine en büyük ipoteği siz koymaya
çalışıyoruz. Kürt sorunu, bu ülkede yaşanan siyasi, toplumsal
ve iktisadi krizlerin hepsinin merkezinde yer alan temel bir sorundur.
Yüzyıldır Türkiye halklarına yönetim rejimi olarak inkâr,
asimilasyon ve baskıya dayanan tekçi otoriterlik dayatılmaktadır
hâlbuki yapılması gereken, bir arada barış ve eşitlik
içerisinde yaşama kültürünü, gönüllü birlikteliği
geliştirmektir. Türkiye halkları bu ağır bilançoyu
geçmişte bırakacak ve demokratik bir cumhuriyeti inşa edecek
güce ve deneyime sahiptir.
Sayın vekiller,
dış politikada kendi planlarınızın yanı
sıra, aynı zamanda Doğu Akdeniz'den Suriye'ye, Libya'dan Irak'a
ve Afganistan'a varıncaya kadar Akdeniz ve Orta Doğu hattında
size verilen rolleri bir bir oynadınız. Bu rollerin nasıl
oynandığını bizzat sizin Genel Başkanınız
anlattı, iki sözünü buradan hatırlatacağım; Türkiye,
bölgesinde ve ötesinde güvenilir bir müttefik olarak üzerine düşeni
fazlasıyla yerine getirmektedir. dedi. Eğer hakikaten icraat ortaya
konulursa biz de Türkiye olarak bize ne düşüyorsa bunları yapmaya hazırız.
dedi. Bu iki söz, verilen rolleri nasıl
oynadığınızı anlatmaktadır.
Savaş tezkerelerini
geçirdiğiniz şu Parlamentoda barışa dair, çözüme dair,
hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, insan haklarına dair köklü politika
değişikliklerini getirseydiniz bugün bu ekonomik yıkımın
sonuçlarını değil, istikrar ve ekonomik büyümeyi konuşuyor
olacaktık. Hukukla, demokrasiyle aranıza mesafe koydukça ekonomi
yangın yerine dönüyor; kurduğunuz her cümle yanmakta olan ekonomiye
biraz daha fazla benzin döküyor.
Yeter ki Kürtler Suriyede
birlikte yaşadığı halklarla ortak bir gelecek
kurmasın. diye uluslararası alanda taviz üzerine taviz verdiniz, ne
rol verdilerse oynadınız; diplomasiyi, barışçı bir
söylem ve politikayı, müzakere ve diyaloğu öne çıkarmak yerine
askerî operasyonları, vekâlet savaşlarını,
çatışmayı seçmeniz, tarihsel hataları art arda
yapmanızla sonuçlandı ve çok şey kaybedildi.
Bu topraklara demokratik
çözüm ve barışı getirmeyi sadece bizler, sadece Kürtler, sadece
HDPliler için istemiyoruz. Halkların Demokratik Partisi olarak yeni dönemde
barış içinde, bir arada yaşanabilecek demokratik,
denetlenebilir, şeffaf ve eşitlikçi bir ülke hedefiyle üzerimize
düşen her şeyi yapmaya hazırız.
Siz bize değil, bu
ülkenin demokrasi ve adalet umuduna saldırıyorsunuz. Siz bizlere
saldırırken ortak demokratik geleceğimizi baltalıyorsunuz.
Kürt halkının ve Türkiye demokrasi güçlerinin siyasi temsiline son
vermek, demokratik siyasetten HDPyi tasfiye etmek için yargıyı
kullanmanız, çözümsüzlük ve hukuksuzluk ve büyük bedeller demektir. Çok
açık söyleyelim: Bizlere siyaseten büyük kaybettirmek isteyenler bilsinler
ki kendileri de büyük kaybedeceklerdir. Partimize yargı kumpası
kuran, terfi ve ödül almak için fezleke ve iddianame yarışına
giren savcılarınıza buradan sesleniyorum: Siyasete çok
meraklıysanız çıkarın üzerinizdeki cübbeleri ve cesaretiniz
varsa çıkın siyaset yapın. Bir suçluları koruma ve suç
işleme bakanı var, her gün bir suçluyla fotoğraf albümü ortaya
saçılıyor; bu savcıların sesi çıkmıyor. Sözde
adalet arıyorsunuz siz, öyle mi? Geçin bu yalanları. Sizin hukuk ve
adalet cesaretiniz ve anlayışınız zerre kadar yok.
Bu iktidara bıkmadan
söyleyeceğiz ki demokratik siyasette kararlıyız;
sorunlarımızı çatışma ve şiddet yoluyla
değil, konuşarak, müzakere ederek, diyalogla, Ankarada ve bu
Mecliste çözme konusunda kararlıyız. Eşitlik taleplerimizde ve
mücadelemizde Edirneden Hakkâriye, Trakyadan kürdistan
coğrafyasına kadar ortak vatan ve demokratik cumhuriyet mücadelemizde
kararlıyız. Onurlu ve adil barışı bu ülkeye,
aydınlık yarınları bu ülkeye hep birlikte getireceğiz.
Türkiye halkları yüzyıldır kendilerine dayatılan otoriter
rejimlere mecbur değildir. Dışlayıcılık,
ayrıştırıcılık üzerinden kendini kurgulayan ve
var eden rejimler karşısında eşitliğin ve demokrasinin
birleştirici, bütünleştirici ve toplumsal adaleti
sağlayıcı özelliğine sıkı sıkıya
bağlıyız.
Değerli
halkımız, iki farklı bloka tekçilik, merkeziyetçilik, erkeklik
üzerinde birleşen anlayışlar karşısındaki
gerçekçi alternatif üçüncü yol siyasetimizdir. Bu anlayışı esas
alan partimiz, Türkiyede cumhuriyeti demokrasiyle buluşturacak, bu
adaletsiz düzene son verecek bir güçtür. Yeni bir siyaset, yeni bir yönetim ve
yeni bir yaşam kurabiliriz. Bugün, Türkiyenin temel ihtiyacı
katılım, müzakere ve demokratik toplumsal uzlaşı
esasına dayalı evrensel temel hak ve özgürlüklerin en geniş
şekilde sağlandığı güçlü demokrasidir. Bütçenin
saraylara, israfa, yandaşlara, silahlanmaya, faize değil, halka
harcandığı; toplumsal cinsiyete dayalı bütçelemenin
olduğu, maceracı dış politikalar yerine bölgesel
barışın ve ilkelerin esas alındığı bir
yönetim mümkündür. Kamu yönetiminin iktidar blokunun tekelinde
kadrolaşmanın alanı olmaktan
çıkarıldığı ve liyakatin esas alındığı,
şeffaflığın ilke edinildiği, halktan hesap soran
değil hesap veren bir anlayışın hâkim
kılındığı, eşitliğin eş değerlikle
buluştuğu, merkezin değil yerelin sözünün geçtiği ve yerel
demokrasinin güçlendirildiği, kayyum sisteminin ve
anlayışının çöpe atıldığı bir sistem
için geç kalınmamıştır. Yargının, yürütmenin ve
tek adamın vesayetinden çıktığı, eşitliği
esas alarak düzenlenecek yasaların uygulanacağı, adaletin ve
yargının bağımsızlığının terazi
dengesiyle sağlandığı bir hukuk mümkündür. Kâr
hırsıyla doğayı sonsuz bir sömürü alanı olarak gören
anlayışların son bulması ve başta enerji, ulaşım,
kentleşme ve tarım olmak üzere tüm politikalarda doğa
haklarının kabul edilmesini sağlayabiliriz. Kürt sorununun
kalıcı ve onurlu çözümü için müzakere ve demokratik inşayı
esas almak aslolandır. Demokrasi, adalet, eşitlik, eş
değerlik ve barış mücadelesini bir programa bağlamak için
her seferinde yeni bir keşfe gerek yoktur. Biz bu
saydığımız değerlerden bir adım geri
atmayacağız. Her türlü baskı, yok sayma, tutuklama tehditlerine
karşı ödediğimiz bedel ve mücadelemiz de bunun
kanıtıdır. Her zaman, nerede zülüm, haksızlık varsa
orada olmaya devam edeceğiz ve hep birlikte kazanacağız. Bu,
halklarımıza sözümüzdür; bu söz, demokratik toplumsal
değişimi ve dönüşümü, mücadeleyi ve kurucu aklı kendisine
rehber edinmiştir. Biz parti olarak tüm bunları halkımızla
birlikte yapacağız. Kendimize ve halklarımıza
inanıyoruz. Sırf bir seçim kazanacak diye ülkeyi batırmakta
ısrar eden iktidar ittifakına sesleniyoruz: Hiçbir entrika
açlık, yoksulluk, işsizlik hakikati karşısında
dayanamaz ve kazanamaz. Size bir kez daha şunu söyleyelim: Siz
tekleşin, çoğunluk bizleriz; siz Karunlaşın, Harun
bizleriz; siz zalimleşin, mazlum bizleriz; siz korkutmaya devam edin,
cesaret ve umut bizleriz; siz yalanlarınıza devam edin, hakikat bizleriz.
Herkesi saygıyla
selamlıyorum, dinlediğiniz için teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.07
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.21
BAŞKAN:
Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına ilk söz İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet
Akif Hamzaçebiye aittir.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu ve ekranlardan bütçe görüşmelerini takip
eden bütün vatandaşlarımızı, izleyicilerimizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. Bütçe görüşmelerinin hayırlı olmasını
diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
2022 yılı bütçesini görüşüyoruz ancak 2022 yılı
gelmeden, bu bütçenin dayanmış olduğu birtakım
varsayımlar şimdiden çökmüş durumdadır. Örneğin, 2022
yılı için enflasyon hedefi yüzde 9,8dir. Bu hedef şu anda
çökmüştür. Yine, 2022 yılı kur varsayımı 9 lira 27
kuruştur, 2014 yılı kur varsayımı da 10 lira 27
kuruştur. Şu an kürsüye gelirken kur 17 liraya gelmişti. Bu
nedenle
Bu bütçe yasalaşacak, öyle anlaşılıyor ancak ondan
sonra ek bir bütçe teklifinin getirilerek süratle yeni rakamlara göre bu bütçe
kanunu cetvellerinin, gelir cetvelinin yeniden düzenlenmesi gerekir.
Değerli milletvekilleri,
kur ve faizdeki son gelişmelerden sonra ekonomimizin öteden beri var olan
sorunları çok daha ağırlaşmıştır. Bu
sorunları çok kısaca özetlemek istiyorum. Birincisi: Türkiye
ekonomisi 2017 yılından bu yana çift haneli enflasyon
yaşamaktadır. Enflasyon artık yüzde 20lerin üzerine
çıkmıştır. TÜİKin bastırılmış enflasyon
rakamları dahi bu gerçeği gizlemeye yetmemektedir. İkincisi, en
az enflasyon kadar önemli bir konu: Enflasyonun düşeceği yönünde bir
beklenti yoktur; tam tersine, beklentiler, enflasyonun artacağı
yönündedir. Üçüncüsü: Türkiye ekonomisi sürdürülebilir yüksek büyüme
ortamına sahip değildir. Türkiye ekonomisi, potansiyeli olan yüzde
4-4,5luk büyümeyi bile çok zaman gerçekleştiremeyecek bir ekonomik
tablonun içerisindedir. Türkiye ekonomisinin büyüme meselesi son derece
önemlidir. Şu an millî gelirimiz 2008 yılının gerisine
gitmiştir ve Sayın Erdoğanın Cumhurbaşkanı seçildiği
2014 yılından bu yana millî gelirimiz azalmaktadır. Kişi
başına gelirde durum farklı değildir. Kişi
başına gelirde de Sayın Erdoğanın
Cumhurbaşkanı olduğu 2014 yılından bu yana düzenli bir
azalma söz konusudur. Şu an, yedi yıl öncesinin kişi
başına gelirine sahibiz, kurdaki bu gelişmeler sonrasında,
2022 yılında -geriye gittiğimiz yıl, demin 2008
yılının öncesine gittik diyordum- belki 2006ya 2005e
gideceğiz; öyle gözüküyor, şu andaki tablo öyle gözüküyor.
Uluslararası kredi notumuz yatırım yapılabilir ülke
seviyesinin 3 ve 5 kademe altındadır. Üst derecelendirme
kuruluşunun Türkiye değerlendirmelerine baktım; birinde 3 kademe
altındayız, birinde 4 kademe altındayız, birinde 5 kademe
altındayız. Tehlike eşiğine 1-2 kademe kalmış
yani 1-2 kademe sonra Türkiye ekonomisi küme düşecek, Türkiye ekonomisi
borçlanmakta zorluk çekecek, borçlanamayacak. Kredi risk primi dediğimiz
prim kredi notumuz son derece düşüktür, şu anda 521dir. Bunun
anlamı, Türkiye yurt dışı piyasalardan dolar cinsinden
borçlanacağı zaman, dolar cinsinden yüzde 7,5-8 oranında faiz
vermesi demektir. Dünyada reel faizlerin düşük olduğu,
sıfır olduğu bir süreçte Türkiye ekonomisinin yüzde 7,5-8
faizlerle borçlanması asla kabul edilemez; bu, bir açmazdır.
Değerli milletvekilleri, tablo budur.
Şimdi, Türkiye
ekonomisinin dünya hasılası içindeki yerine bakalım: 2000li
yılların başında Türkiye ekonomisi dünya
hasılasının yüzde 0,8ini gerçekleştiriyordu; on dokuz
yıl geçmiş aradan, bugün yine yüzde 0,8ini gerçekleştiriyoruz.
0,8; 0,8; elde var sıfır. Arada artan yıl yok mu? 2008-2013
yılında artmış ama Erdoğanın
Cumhurbaşkanı olduğu 2014 yılından bu yana Türkiyenin
dünya hasılası içindeki payı yine azalmaya
başlamış.
Yine, ülkeler itibarıyla
kişi başına gelir yönünden yapılan sıralamada 2002
yılında Türkiye 75inci sırada, şimdi de 76ncı
sırada; bir sıra daha düşmüş. Arada iyileşme yok mu?
Olmuş. 2008-2013 döneminde bir iyileşme var ama Erdoğanın
Cumhurbaşkanı seçildiği 2014 yılından bu yana burada
sürekli olarak geriye gitmişiz, kötülemişiz.
Şimdi ne diyor
Sayın Erdoğan? Ülkemizi yetmiş dört yıllık IMF
reçetelerine mahkûm etmeyeceğiz. Bir ekonomik program
açıkladık. diyor. Aslında ortada bir ekonomik program falan
yok, bir dağınıklık var sadece ve bunu şöyle takdim
ediyor: Ülkemizi yetmiş dört yıllık IMF reçetelerine mahkûm
etmeyeceğiz. Sonra söylüyor: Türkiyenin çıkarları yerine
küresel faiz lobilerinin çıkarlarını savunanlar millî olamaz.
Bu düzeni, sistemi eleştirenleri yani bizi, küresel faiz lobilerinin
çıkarlarını savunan kişiler olarak değerlendiriyor.
Başka ne diyor? Başka birçok şey söylüyor; efendim iktisat ve
siyaset mandacıları diyor, evet, mandacılar diyor.
Şimdi, bu laflar doğru mu, bir bakalım. 1 Mart 2003 tezkeresi
günlerine gidelim. Z kuşağı bunu bilmez ama onlara
hatırlatmayı bir görev sayıyorum, Z kuşağı her
şeyin farkında, her şeyi biliyor ama bu tarihî geçmişi bir
hatırlatmakta yarar var. AK PARTİ yeni iktidar olmuş. Amerikan
askerleri Türkiye topraklarını kullanarak Iraka girecekler,
Saddamı devirecekler; Türkiye Büyük Millet Meclisinin izin vermesi
gerekiyor. AK PARTİnin ileri gelenleri Amerikaya gittiler, Başkan
Bushla pazarlık yapıyorlar; para alacaklar. 128 milyar dolara bile
çıktı bu iddialar. Para alınacak, ne yapılacak? IMF
programı uygulanıyor önceki hükûmetten kalmış. IMF
Türkiyeden kovulacak. AK PARTİ seçim bildirgesine yazmış bunu:
IMF ve Dünya Bankasını kovacağız. Fakat -Bush at
pazarlığı diye niteledi bu pazarlığı- eli
boş döndüler. 1 Mart tezkeresi de Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul
edilmedi. El elde, baş başta. AK PARTİnin Gömlek
değiştirdik. dediği yıllardı. Evet, eskiden
olsaydı yani o gömlek değiştirmeden önceki duruş
olsaydı belki şöyle diyebilirdiniz: Efendim, hiç önemli değil
bu durum, biz Allahın ipine sarılarak buradan çıkarız.
Siz ne yaptınız? IMFnin ipine sarıldınız. Evet,
IMFyle ilişkiler burada kaldı mı? Kalmadı. Bunun tadı
alındı. Önceki hükûmetten kalan, stand-by anlaşmasından kalan
krediler kullanıldı. Ee, sonra? Mayıs 2005te IMFyle bir
stand-by anlaşması imzalandı -Sayın Erdoğanın
Başbakanlığı dönemi- 10 milyar dolar kredi
alındı; onu da kullandılar, kullanıldı.
Şimdi, Sayın
Erdoğan diyor ki: Biz göreve geldiğimizde IMFye 23,5 milyar dolar
borç vardı, bunu son kuruşuna kadar ödedik. Ya, söyleye söyleye
kendisi de gerçek olmayan bu lafa inandı, devamlı söylüyor. E, bunun
10 milyar dolarını siz anlaşma yaparak kendiniz
aldınız, güle güle kullandınız. Şimdi ne diyor?
Ülkemizi yetmiş dört yıllık IMF reçetelerine mahkûm
etmeyeceğiz. Yetmiş dört yıl derken Türkiye, IMFyle ilk
anlaşmayı 1947 yılında yaptı. diyor, onu da
düzelteyim; Türkiye 1947de IMFye üye oldu, anlaşma yapmadı; onu da
bir bilgi olarak sunayım. Diyor ki: Bu köhne IMF reçeteleri
Ya, 20nci Stand-by
Anlaşmasını imzaladın, şimdi köhne diyorsun. Bu
stand-by anlaşmasına göre 70 milyar dolarlık da
özelleştirme yaptınız. Aslında demek istediği şu:
IMF bizi kandırdı. Ya, Sayın Erdoğan, bir kere de
kandırılmamış olun, bir kere de
kandırılmamış olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, ülkemizin önüne
koyduğu tablo nedir? Çin modeli. Türkiyenin tarihsel olarak yönü daima
Batı olmuştur. Türkiye, 10-11 Aralık 1999 tarihinde Helsinkide
yapılan zirvede Avrupa Birliğinin tam üye adayı ilan edildi.
Zamanın koalisyon Hükûmetini oluşturan partilerine yani Demokratik
Sol Partiye, Milliyetçi Hareket Partisine ve Anavatan Partisine bu tarihî olay
nedeniyle teşekkür ediyorum; çok önemli bir şeydi, bütün Parlamento
da arkasında durmuştu o zaman, onu da ifade edeyim. Sonra, 2004 yılında,
2 partili Türkiye Büyük Millet Meclisinde -AK PARTİ ve Cumhuriyet Halk
Partisi- Erdoğanın Avrupa Birliğiyle yapacağı
müzakerelerde Türkiye'nin elini güçlendirmek için Anayasa
değişiklikleri yapıldı, mutabakatla yaptık. Ve 17
Aralık 2004te Brükselde Türkiyeyle müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde
başlaması kararlaştırıldı, güzel. Bu iki tarih
Türkiye-AB ilişkilerinde, Türkiye tarihinde dönüm noktasıdır,
çok önemlidir. Helsinki Zirvesinden bu yana yirmi bir yıl, Brüksel
Zirvesinden bu yana on altı yıl geçti; iktidarın gündeminde
ABye tam üyelik falan, böyle bir şey yok, sorsanız bir sürü gerekçe
söyleyebilirler. Şimdi, ne diyorlar? Efendim Çin modeli. Ya, biz hep
Batıya yöneldik, şimdi bizi Doğuya mı yöneltiyorsun? Çin
modeli. Nedir Çin modeli? Emeğin baskılandığı,
otoriter bir rejimin olduğu, ekolojik kaygıların
olmadığı, emeğin maliyetinin düşürülmesi suretiyle bir
rekabet gücü elde etmeye dayalı bir model; orta sınıfı yok
eden bir model. Demokratik rejim de yok. Çin modeli derken acaba
Yani Çinde
bugünkü sistemin otoriter bir rejim olmadan uygulanmasının
imkânı yok. Acaba Erdoğanın kafasının arkasında
böyle bir şey mi var? Zaten ona doğru gidiyor Türkiye, malum,
özgürlükleri, hukuk devletini, bütün bu kavramları bir kenara
atmış durumda. Kafada böyle bir şey de olabilir. Şunu
söyleyeceğim, bakın: Bu, AK PARTİnin on dokuz yıllık
iktidarı ve Sayın Erdoğanın kişiselleşmiş
iktidarının son dönemecinde aczin, tükenmişliğin, çaresizliğin
itirafıdır; olay budur. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi, bu beceriksizliğin üzeri, aczin üzeri Çin
modeli diye bir kılıfla örtülmeye çalışılıyor.
Eğer Çin modeli diyeceğine eğitime yatırım
yapsaydın, teknolojiye yatırım yapsaydın, geleceğe yatırım
yapsaydın bugün Türkiye dünyanın sayılı ülkelerinden biri
olacaktı. Çin modeli diyor. Bakın, asgari ücreti
artırdık, asgari ücret arttı, asgari ücrete geleceğim ama
konu Çinden açıldığı için örnek vermek istiyorum. Çinin,
dünyanın 10 büyük şirketi içinde 2 tane şirketi var, teknoloji
şirketi: Alibaba grubu, e-ticaret şirketi; Tencent, yapay zekâ,
teknoloji, internet
Alibaba 1999da kurulmuş, diğeri 1998de
kurulmuş yani Erdoğan eğitime yatırım yapsaydı,
teknolojiye yatırım yapsaydı, geleceğe yatırım
yapsaydı, gençlere yatırım yapsaydı bugün Türkiye,
dünyanın ilk 10 büyük şirketi içerisinde bir teknoloji şirketine
sahip olurdu; bu, Türkiye'nin gelişmişliğini gösterirdi,
maalesef
Şimdi, sık sık
Asımın nesli deniliyor, evet, Asımın nesli. Ben de
Asımın nesli diyorum. Mehmet Akifin ideal karakteri, gençliği
idealize ettiği karakter; ismi gibi ahlaklı, akıllı, hiçbir
kötülük yok, takvası tam, ahlakı tam; ideal bir genç ama orada bir
şey var: Asım fen bilimi öğrenmek için Berline gider;
bakın, fen bilimi o zaman Türkiyede yok, o yılları
düşünün; fen bilimi öğrenmek için oraya gider. Şimdi Türkiyede
öğrenciler maalesef Türkiyede fen bilimi öğrenme imkânı
olmadığı için yurt dışında çare arıyor,
maalesef.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bir taraftan saate bakıyorum, on beş dakikamız
geçmiş, maalesef evdeki hesap bazen çarşıya uymuyor, biraz
kısaltacağız.
Şimdi nas diyor
Sayın Erdoğan, nas, evet, Kuran emri yani Kuran ve sünnet; Allah
emri, Peygamber sözü; kısaca Kuran ve sünnet ne diyorsa ben bu
yoldayım. diyor. Hangi konuda? Faiz konusunda. Ben dün de faize
karşıydım, bugün de karşıyım, yarın da
karşı olacağım. Bu faiz indirimiyle ilgili olarak
söylüyor. Peki, güzel, aslında bu var ya, bu cümle millî görüş
seçmenine selam, gerçekte böyle bir şey yok. Yaklaşan
Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle Saadet Partisi seçmeninin
oylarını alabilir miyim? kaygısından başka bir
şey değil ama millî görüş seçmeni akıllıdır,
bunları görüyor, değerlendiriyor, bunları yutmayacaktır.
Şimdi, evet, Merkez
Bankası faizi ilkin 15e indi, 19lardan 15e indi, dün de 14e indi. 15
üzerinden değerlendirme yapmıştım, fark etmez 14 de olsa
durum değişmiyor. Tüketici kredisi faizleri 1,5 puan arttı,
taşıt kredisi faizleri arttı. Hani faiz inince, Merkez
Bankası faizi inince bütün faizler inecekti? Yok böyle bir şey.
Ticari kredi faizleri indi ama 2,5 puan kadar. Ne yapıyor vatandaş?
Krediyi alıyor, ihtiyaç kredisi bile olsa, tüketici kredisi bile olsa onu
alıyor, dolara gidiyor, güvenmiyor size. Şimdi, BDDK açıklama
yapmış: Biz bunları denetleyeceğiz. Böyle yarım
yamalak bir şey söylüyor, yasal yetkisi yok. Bankaya vatandaş gitse
Ben kredi alıyorum. dese banka Nerede kullanacaksın? mı
diyecek? Yani bir şirket gitti, ticari kredi alacak, e, alır dolara
yatırır. Nitekim, o ticari şirketlerin o dolar mevduatı da
artıyor. Şimdi, dostlar şeyde görsün. Fakat ne oldu biliyor
musunuz? Merkez Bankası politika faizini düşürünce Hazinenin
borçlanma maliyeti arttı. Merkez Bankasının faizi yüzde 19 iken
Hazine eylül ihalesinde yüzde 17,67yle borçlanmıştı, Merkez
Bankası faizi yüzde 15e indi Hazinenin borçlanma faizi yüzde 22,70e
çıktı, 5 puan arttı. Ee, ne diyordu Erdoğan? Faizleri
düşürünce paradan para kazanan dışında kimsenin zararı
olmaz. Paradan para kazananlar şimdi Oh, mis gibi. deyip 5 puan daha
fazla kazanıyor. Bankalar ne yapıyor? Ulus'taki Merkez
Bankasından yüzde 15le parayı alıyor, Eskişehir Yolundaki
Hazine binasına gidiyor; 22,70le Hazineye veriyor. Sizin
hakkınız var mı? İktidarın hakkı var mı
buna? Vatandaşın parasını pulunu böyle heba etmeye,
devletin hazinesini yağmalatmaya hakkı var mı?
Gelelim işin mevduat
faiz tarafına
Mevduat faizleri indi. Merkez Bankası faizi yüzde 19
iken mevduat faizi yüzde 17,5tu; onun altında. Niye? Enflasyonun da
altında mevduat faizi. Vatandaş güveniyor Merkez Bankasının
duruşu sıkı, enflasyonu da yenecek. Türk lirasında tutuyor
parasını, yüzde 17,5ta tutuyor. Şimdi Merkez Bankası faizi
indirdi. Mevduat faizi kaça indi? Yüzde 14,5a. Bir aylık vadeli
mevduatı söylüyorum, diğerlerinde durum daha da feci. Şimdi,
bankalar vatandaşın, o milyonlarca vatandaşın, küçük
tasarruf sahibinin -Ayşe'nin, Fatma'nın, Hüseyin'in- onların 10
bin lirasının, 20 bin lirasının, 30 bin lirasının
faizini düşürüyor, enflasyonun altında bir faiz veriyor onlara ve
bankalar yüzde 14,5la aldığı parayı, mevduatı yüzde
22,70le Hazineye veriyor; mis gibi.
Sayın Erdoğan,
vatandaşın parasını bu şekilde çaldırmaya,
vatandaşın cebinden paranın eksilmesine izin veren bir nas var
mı? (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunun adı akbaba kapitalizmidir. Erdoğan modelinin adı akbaba
kapitalizmi akbaba, akbabalara yem ediliyor... (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayrıca, dün düşük
faiz demiyordunuz Sayın Erdoğan, düşük faiz demiyordunuz. Bir
tablo göstereceğim; burada tablolarım var, hepsini
gösteremeyeceğim ama bunu göstermek istiyorum. Bakın, bunu daha evvel
bir Maliye Bakanlığı bütçesinde göstermiştim. 2003-2007
döneminde devlet iç borçlanma senetlerinin faizi yüzde 10, reel faiz -reel bu,
enflasyonun üstünde faiz- yüzde 10 veriyordun. Dün de faize
karşıydım. yok böyle bir şey! Şimdi reel faiz yüzde
1lerde, sıfır hatta, şu anda sıfırdır yani son
kararlardan sonra sıfırdır. Reel faizin yüzde 10 olduğu
dönemde yatırımlar bir önceki yıla göre yüzde 19 oranında
artmış. Yahu faiz yüksek, nasıl yatırım artar? Artar
arkadaşlar, geleceği görebiliyorsa insanlar,
yatırımcılar ona göre hesabını yapar,
yatırımını da yapar. Faizi istediğin kadar indir
geleceği göremiyorsa kimse, yatırım artmaz. Bakın, burada
2008-2014te reel faiz 2ye inmiş, yatırım artışı
7ye; ona göre
Bakın, 2018-2021 Eylülünde buraya gelmiş, şu
anda sıfır. Yüksek faiz iyidir diye bir şey yok, düşük faiz
daima daha iyidir, düşük faiz ama ekonomide her şeyi berbat
etmişseniz yüksek faize mecbur kalırsınız belki, mecbur
kalırsınız.
Şu, Merkez Bankası
Başkanlarının dönemleri, iki yılda 4 Merkez Bankası
Başkanı değiştirdiniz, bu 4üncü Başkan; yani Murat
Çetinkaya, Murat Uysal, Naci Ağbal, şurası da şimdiki
Başkan.
Şu, 2019-2020de
biliyorsunuz, 128 milyar dolar satıldı. Yani o zamanki politika;
olmayan dolar satıldı. İşte, bankalardan, swaplarla bu
paralar toplandı, piyasaya sürüldü. Piyasaya TL kredi veriliyor, giden
krediler dolara yöneliyor, doları baskılamak için piyasaya dolar
sürülüyor; böyle bir devridaim. Con Ahmetin devridaim makinesi gibi, 128 milyar
dolar satıp da 2009 yılı başındaki 5 lira 46
kuruşluk dolar kurunu, iki yılın sonunda 8 lira 53 kuruşa
çıkarma başarısını siz gösterdiniz (!) 128 milyar
dolar sattınız, dolar kurunu yüzde 50 oranında
zıplattınız. Dünyanın en pahalı ekonomi dersi diyeceğim
ama bu dersi almadınız ki; benim oğlum bina okur, döner döner
yine okur. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, kur
fırlıyor, Merkez Bankası çekingen müdahalelerde bulunuyor.
Bakmayın, müdahale parası yok çünkü parası yok. 8,53e
gelmiş. Naci Ağbal geliyor, faizi 19a yükseltiyor, 8,53lük kuru
7,22ye indiriyor o dönem; 6,90a indiği dönem de var, sonra yok ediliyor.
Şimdiki Başkan geliyor, getiriliyor; faiz 14e indi, kur şu anda
16 lira ama kürsüye çıkana kadar bunlar değişmiş olabilir.
Değerli milletvekilleri,
sürem çok geçiyor.
Akbaba kapitalizmi dedim,
fındıktan örnek vereceğim: Türkiye, fındık üretiminde
dünyanın en büyük üreticisidir, dörtte 3ünü üretir dünya üretiminin,
ürettiği ürünün dörtte 3ünü de yurt dışına satar. Giresun
Ticaret Borsasının kayıtlarına baktım: Ofis ekim
ayında 27 lira 44 kuruştan fındık almış. Ofis
26,5 lira fiyat ilan etmiştir demek ki randıman biraz iyi, 27,44ten
almış; o zamanki kur 8 lira 88 kuruş; e, hesap ediyorum; 3,1
dolara geliyor. Türkiye 2015-2016 yılından bu yana kilogramı
3,1-3,2 dolardan fındık ihraç etmiştir. 2014-2015i örnek
vermiyorum, orada rakam 6 dolardır. Şimdi, bakıyorum, bu dolar
kuruyla hesap ediyorum, fındık fiyatı 2 dolara inmiş. 3,1
demiştim, 3 dolar diyelim, şimdi 1 dolar hatta 2,8e falan iniyor; 2
diyelim, kilogramda üretici 1 dolar zararda, bu fiyattan da ihraç edeceğiz
onu. 600 bin ton ihraç edersek 600 milyon dolar. Sayın Erdoğan, yani
fındık üreticisinin 600 milyon dolarını İtalyan
Ferreroya, Avrupalı Nutella tüketicisine, çikolata tüketicisine ikram
etmeye senin hakkın var mı? (CHP sıralarından
alkışlar)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu)
Bravo!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bir dönem Fransız hükûmeti bir Tarım
Bakanına Fransız tarımına yaptığı
katkılar nedeniyle şövalye nişanı vermişti. Sanıyorum,
çikolata ve Nutella tüketicileri de Sayın Erdoğana bu hizmeti
nedeniyle, 600 milyon dolarlık bu desteği nedeniyle bir madalya
vermeyi ihmal etmezler. İşte, bu da akbaba kapitalizmidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, aslında,
şu asgari ücrete gelmek istiyorum, asgari ücret çok önemli bir konu. Dün
asgari ücret açıklandı. Hesabını yapıyorum; dün 274
dolardı; öğlen danışmanımla çalışırken
hesap ettik 266a dolara geldi; buraya, Genel Kurula geldim, 259 dolara geldi;
kürsüye çıkarken 251 dolardı; şimdi, kürsüden indiğimde kaç
dolar olacak, bilmiyorum. Yani, 4.250 lirayla ilgili Genel
Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu dün bir
açıklama yaptı; 2021 yılı başında bu 384 dolardı,
onun karşılığı 5.760 lira; yani bunu verirseniz bir
anlamı olur... E? Yok. Ve bu popülizm Ya, her şey dolarla mı?
Bakın, ben
rakamları çıkardım; 2007 yılından bu yana aralık
ayı dolar kurlarını aldım. 2007 yılından bu yana
asgari ücretin aralık ayındaki tutarı hep 300 doların
üstünde; 330, 350, 370, 380 dolarlar var. Şimdi, asgari ücret 274 dolar.
Aslında, şimdi bunu kıyaslamak da doğru değil,
önümüzdeki yılın aralık ayında bunu kıyaslamak
lazım ama bir ölçü diye şimdi söylüyorum. Pardon, 274 değil;
şimdi, kürsüye gelirken 250ye indi, inerken bakalım kaç olacak?
Şimdi, Efendim, dolarla
olmaz ya, dolarla mı yaşıyorsunuz? Bakın, aralık
ayı kurlarını aldım. Hadi ekmekten gidelim, ekmek: Bu
yılın ocak ayında 1,5 liradan 1.883 ekmek alınıyordu;
şimdi 2,5 lira -fırıncıların zam talebi var, 3 lira
olsun istiyorlar; herhâlde önümüzdeki yılın ilk aylarında olur
olmaz, bilemem ama böyle bir talep bekleniyor- 2,5 liradan hesap ediyorum 1.700
ekmek alıyor. Nerede 183 ekmek? Şimdi, bana çıkıp şey
demeyin: Efendim, yok, onun gramajı şuydu buydu. falan. Hayır
kardeşim, siz ekmeğe mahkûm ettiniz insanları. İktisatta,
okulda bir şey öğrenmiştik, Giffen paradoksu: Bir malın
fiyatı artarsa talep düşmez, artabilir; onun benzeri, aynı
şey değil ama benzeri. Şimdi insanlar daha çok ekmek tüketiyor.
Niye? Çünkü diğer gıda maddelerine ayıracağı para azalmış
durumda, Ekmekle doyayım. diyor.
Değerli milletvekilleri,
tabii ki bunlar, AK PARTİ Grubunu kastetmiyorum ama Türkiye'yi yöneten
kadronun ilgisini çekmiyor. Tahsin Yücelin bir Gökdelen romanı
vardır; çok güzel bir romandır, 2073 İstanbulunu anlatır.
Gökdelen olmuş artık her taraf, Cihangirde bir tane bahçeli, 2
katlı bir ev; o evi de işte, müteahhit alıp oraya gökdelen
dikmek ister. Çok güzel bir kurguyla anlatır; böyle, özelleştirme
politikaları, yargının dahi özelleştirildiği bir
sistem. Tahsin Yücel çok iyi analiz etmiş onları, o adamın
mücadelesini anlatıyor orada. Gökdelenler o kadar çoğalmış
ki artık zenginler en üst katlarda oturuyor, yeryüzüne inmiyor,
helikopterlerle ya da teknolojinin getirdiği o tek kişilik uçan
aletlerle gidiyorlar geliyorlar; yeryüzündekilerin haberi yok. Saraydakilerin
otellerdeki kırmızı halılarda yürümekten
vatandaşın arasında dolaşmaya hâli, mecali yok, artık
vatandaşın durumunu bilmiyorlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Durumunu bilmiyorlar, bilseler
Tahsin Yücel
yılkı insanları diyor yani insanlar aç sefil, tabiatta
başıboş dolaşan yılkı atları gibi
yılkı insanları tasavvur etmiş. Sizin tabii, siz derken
yönetici kadroyu kastediyorum, onlar takvadan günah işleme
özgürlüğüne geçtiği için bütün bunlardan haberleri yok. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sürem bitiyor değerli
milletvekilleri, son cümlelerimi söyleyeyim.
Şimdi, Türkiyeyi
yöneten kadronun gömlek değiştirmeden önceki yıllarda yerli
arabaları vardı, TOFAŞlar, Şahinler, Renaultlar;
onların arkasında Huzur İslamda. diye bir şey
yazardı. Huzur İslamda. yazardı. Şimdi ne oldu biliyor
musunuz? Önce gömlek değiştirildi, sonra arabalar
değiştirildi, sonra mahalle değiştirildi, yeni evlere
taşınıldı, şimdi o yeni evlere giderken
kullanılan o milyonlarca liralık arabaların arkasında
hiçbir şey yazmıyor; huzuru bulmuşlar anlaşılan! (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, bir dakika veriyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Teşekkür ediyorum, tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Son olarak bir fotoğraf
göstermek istiyorum. Fotoğraf bu; hani saraydakilerin artık
gitmediği eski mahallenin fotoğrafı, ucuz ekmek kuyrukları.
AK PARTİ, iktidarının 19uncu yılında insanlarımızı
ucuz ekmek kuyruklarına mahkûm etti. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) İyi ki İstanbul
Büyükşehir Belediyesi var, Ankara Büyükşehir Belediyesi var; iyi ki
CHPli belediyeler var, hiç değilse vatandaşa ucuz ekmek veriyorlar;
buralarda kaldı maalesef. Bu mahallelere arada bir gidip
dolaşmanızda yarar var değerli arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum.
Katılmasak da bu
bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına ikinci söz İstanbul Milletvekili Sayın İlhan
Kesiciye aittir.
Buyurun Sayın Kesici.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
CHP GRUBU ADINA İLHAN
KESİCİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi arz etmek
üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Yüce heyetinizi şahsım ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türk ekonomi tarihinin en önemli günlerinden geçiyoruz; ben de bu bakımdan
ekonomiyle ilgili eleştirilerimi de Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle ilgili eleştirilerimi de görüşlerimi de daha fazla
bir dikkat ve nezaket içerisinde yapmak istiyorum.
Huzurlarınızdaki
bütçe hem biraz önceki arkadaşımız Akif Hamzaçebi
kardeşimizin ifade ettiği gibi hem daha önceki çeşitli
konuşmacıların da ifade ettiği gibi artık kadük
olmuş olan bir bütçedir, bütçe vasfını kaybetmiştir. Bütçe
17 Ekim 2021 tarihinde, tam iki ay önce Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuldu,
arz edildi; o zaman dolar kuru 9,2ydi, demek ki bizim bütçemizin parasal
değeri dolar cinsinden 195 milyar dolar idi. Şimdi biraz önceki
kurlarla -16,90lı bir rakam oldu- bu, 106 milyar dolara inmiş bir
bütçe yani iki ay içerisinde, bütçemizin iki ay önceki dolar cinsinden
değeri 195 milyar dolarken şimdi 106 milyar dolara inmiş.
Artık bu, bütçe filan değildir, bütçe olarak kabul etmek de mümkün
değildir.
Değerli milletvekilleri,
ekonomi ve bütün bütçelerin asıl dayanağı, asıl amacı,
kaynak tahsis politikalarıdır yani kaynakları nasıl tahsis
edeceğinizdir. Kaynak az da olsun çok da olsun asıl mesele bunun
nasıl tahsis edileceğidir. Şimdi, 195 milyar dolardan 100 milyar
dolar gibi bir rakama inen bir bütçede artık kaynak tahsis politikası
diye bir şeyin kalmış olması imkânsızdır, söz
konusu değildir. Bu bakımdan bu, bütçe değildir. Ama diyelim ki
hiç bu işler olmadı, bütçe Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulduğu hâliyle bir değerlendirme yapacak olsak 3 tane rakamı
ve üç hususu huzurlarına getirmek istiyorum.
Bir: Haftalardır, sabah
akşam hem bütün televizyonlarda hem de bütün konuşmalarda Merkez
Bankası, Faiz 1 puan, yüzde 1 indi, yüzde 2 arttı. vesaire;
bununla yatıp kalkıyoruz biz. Şimdi, bakalım, bu bütçede,
2022 yılı bütçesinde orijinal hâliyle faize konulan bir rakam var:
240 milyar Türk lirası, tamam. Belki iyidir, belki kötüdür, bunu bir iki
şeyle mukayese etmek lazımdır.
İki: Aynı bütçede
Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi var. Millî
Eğitim Bakanlığımız demek 18 milyon öğrencimiz;
1,2 milyon öğretmenimiz, hocamız
Bunlara tahsis edilen rakam 189
milyar lira. Üniversitelerimizde, yüksek eğitimimizde, örgün, yaygın,
açık öğretimimizde okuyan 7,9 milyon, 8 milyon öğrencimiz var,
200 bine yakın öğretim üyemiz var. Hepsini toplayalım,
Türkiye'nin bütün okullarında 30 milyon civarında öğrencisi var;
2 milyon civarında öğretim üyesi, öğretmeni, hocası var ve
bu 30 milyon insan bizim önümüzdeki elli yılımızı
şekillendirecek, bizi 21inci yüzyılın üstüne
taşıyacak çalışmaları yapacaklar, eğitilecekler.
Bunlara tahsis ettiğimiz toplam rakam 248 milyar Türk lirası; hiç
kurlar bozulmamış olsaydı bile. Demek ki sadece bir faiz
kalemine 2022 yılı bütçesinin ayırdığı, tahsis ettiği
rakam 30 milyon öğrencimiz ve öğretmenimizin eğitimine harcanmış
olan, tahsis edilmiş olan rakamla aynı. Buradan hayır
çıkmaz değerli milletvekilleri, aziz AK PARTİli milletvekili
kardeşlerimiz, dostlarımız; buradan Türkiye için bir hayır
çıkmaz.
Üçüncü bir rakam daha vermek
istiyorum: Tarımsal destekleme rakamı 26 milyar Türk lirası. AK
PARTİ -iktidara geldiği zaman- 2006 yılında tarım
sektörünün daha çok desteklenmesi lazım geldiğine
inandığı için, bunun her bütçede azaltılmaması lazım
geldiğini teminat altına almak için bir kanun çıkardı;
Tarımsal Destekleme Kanunu. Bu kanuna göre dedi ki: Her yıllık
bütçede tarımsal desteklemeye ayrılacak olan rakam millî gelirin
yüzde 1inin altında olamaz. Biz bunu eşitleyelim, millî gelirin
yüzde 1inin üstünde de olabilir ama biz bunu eşitleyelim, yüzde 1. E, bu
yılın millî gelirinin yüzde 1i 78 milyar Türk lirası eder yani
biz, bütçe kanunuyla daha önce çıkardığımız bir kanunu
ezmiş, dövmüş oluyoruz, onu geçersiz hâle getiriyoruz; biz, kendimiz
yapıyoruz bu işi yani. Şimdi, bu, 26 milyar Türk lirası
aynı zamanda ne demek? Bizim 5-5,5 milyon civarında işçimiz var,
çiftçimiz var, millî gelirimizin -görünür görünmez- yüzde 10una
yakını tarım sektörümüzdür ve bu tarım sektörünün
gelişmesi istikametinde ayırdığımız para 26
milyar lira, faize ayırdığımız para 240 milyar lira;
tam 9 katı.
Şimdi, bunun sonucunda
ne oldu? Bunun sonucunda şöyle bir şey oldu: Epey zamandan beri, Türk
çiftçisi, toprağına küsmüştür; Türk besicisi, gözünün nuru gibi
gördüğü, gözünün nuru gibi baktığı hayvanlarına
küsmüştür; bunun sonucunda, dünyanın bir ucunda Avustralya var, ta
Avustralyadan kırmızı et ithal ediyoruz; öbür ucunda Brezilya,
Arjantin var, onlardan beyaz et ithal ediyoruz; onların üstünde Kuzey
Amerika var, oradan çeşitli ürünler ithal ediyoruz, mısır ithal
ediyoruz. Onlar uzak diyarlar; yanımızda komşumuz Yunanistan
var, Yunanistandan pamuk ithal ediyoruz; öbür yanımızda
komşumuz Bulgaristan var, Bulgaristandan da saman ithal ediyoruz. Böyle
bir Türkiye olamaz, böyle bir Türkiye bize yakışmaz, Türkiyeye
yakışmaz, Türk milletine yakışmaz. Bunun sebebi, Avrupa
Birliği
Mesela dünyanın her tarafında tarım sektörü
desteklenen sektörlerdendir, göz nuru gibi bakılan sektörlerdendir; bu
münasebetle destekler verirler. Biz de veriyoruz, demin söylediğim gibi,
çok az. Avrupa Birliğinin verdiği destekler
Avrupa Birliğinin
Avrupa Ekonomik Topluluğundan bu yana en başarılı politika
alanı, ekonomik politika alanı, adına ortak tarım
politikası dedikleri ortak tarım politikasıdır yani hem
tarım üreticilerini hem tüketicilerini aynı anda memnun edecek olan
bir ortak tarım politikası. Bunların kendi çiftçilerine, ortak
tarım politikasına bu sene ayırdıkları bütçe 45 milyar
dolara tekabül eden eurodur; bunun Türk lirası hâli çiftçi
başına 125 bin lira civarında eder, 125 bin lira eder. Bizim
deminki 26 milyar lirayı çiftçi başına böldüğümüz zaman 5
bin Türk lirası eder. Yani Avrupa Birliği, mesela Bulgaristan, mesela
yanımızdaki Yunanistan -demin verdiğim örnekler- kendi
çiftçilerine çiftçi başına 125 bin lira tarımsal destek verirken
biz sadece 5 bin liralık bir tarımsal desteği verdiğimiz
zaman işte Bulgaristandan, efendim, saman ithal etmek durumunda
kalırız. Sayın Tarım Bakanı, hem geçen seneki bütçede
hem bu seneki bütçede hem Plan ve Bütçe Komisyonundaki tartışmalarda
hem Genel Kurul tartışmalarında özellikle bu saman ithalatı
münasebetiyle eleştirilince, tenkit edilince en son
dayandığı yerlerden birinde şöyle bir tabir kullandı:
Paramız varmış, dövizimiz varmış da ithal ediyormuşuz.
Bu çok vahim bir tabirdir, çok da yanlıştır. Bizim saman ithal
edecek, pamuk ithal edecek, kırmızı et ithal edecek paramız
yoktur, dövizimiz yoktur ama peki, ithal ettik, neyle ettik? Şimdi, biraz
sonra göreceğiz, borçla ettik, bu devleti neredeyse batırma
noktasına gelecek olan borçla ettik.
Bizim grup da maşallah
ne kadar sessiz, sakin, güzel dinliyor. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Aslında çok da hoşuma
gidiyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Dikkatle dinliyoruz.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, bu bütçe elbette AK PARTİ
iktidarının sadece bugüne ait olarak hazırladığı
bir bütçe değil, bunun bir birikimi var. Yani bu, bir birikimin üstüne
gelmiş olan bir bütçe, bu rakamlar. O birikimle ilgili de muhtemelen ben
öyle inanıyorum ki bu bütçe müzakereleri bu dönemin son bütçe müzakereleri
olacaktır yani bir erken seçim olacaktır. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Ama bu bakımdan -birkaç, fazla
olmamak üzere- yine üç büyük alanda bazı rakamlar arz etmek istiyorum:
Bir, toplu bakış, bu on dokuz yılı bir
değerlendirelim. 1800lerin ortasında büyük devlet adamı ve
şairimiz var, Ziya Paşa. Buna benzeyen hâlleri ta 1850lerden yani
yüz elli, yüz yetmiş sene öncesinden gördüğü için şöyle
demiş: Ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz/Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. Yani lafla
peynir gemisi yürümez. Efendim Ben uçuyordum, ben kaçıyordum. Şu
tarihlerde böyle diyordum.la bu iş olmaz, rütbeyiaklını ölçmek
için eserine bakalım.
Değerli milletvekilleri,
bizim -bu on dokuz yıllık- çeşitli ticaret alanlarımız
var; alıyoruz, satıyoruz, yapıyoruz, imal ediyoruz, bunu ihraç
ediyoruz, ithalat yapıyoruz, adına da dış ticaret
diyoruz. İthalatımız 3,7 trilyon dolar, ihracatımız
2,6 trilyon dolar. Bu ikisine bakarsak eksi 1,1 trilyon dolar dış
ticaret açığımız var. Bu, çok büyük bir paradır,
neredeyse toplam ihracatımızın yarısı kadardır.
Bizim şu anda yani 2022 yılı bütçesinde de bundan sonraki
gelecek olan bütçelerde de belimizi kıran; iliğimizi, kemiğimizi
kemiren, emen; bizi sıkıntılardan sıkıntıya
sokacak olan rakamın aslı budur; 1 trilyon dolardan fazla
dış ticaret açığı. Bizim başka döviz gelirlerimiz
de var yani turizm, hizmetler sektöründen gelen dövizlerimiz filan var.
Bunları da işin içine kattığımız zaman bizim
kazanmadığımız, bizim olmayan ama
harcadığımız bir rakam var; 591 milyar dolar, bunun adı
cari işlemler açığı, cari açık. Cari açık
demek, bizim olmayan bir paranın bizim tarafımızdan
harcanması demek. Bir zamanlar Cari işlemler açığı
finanse edildiği sürece herhangi bir mesele yoktur. diye ahkâm kesen
allamelerimiz vardı; bu, hem Hükûmetin içerisinde, AK PARTİ
Hükûmetinin içerisinde vardı hem de dışarıda. Belki de bana
göre bizi bugünlere getiren sebeplerin başında yer alan
şeylerden bir tanesi bu tür allamelerdir.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Kemal Derviştir.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Şimdi, bizim Tanzimat Dönemi büyük
bürokratlarımızdan, yöneticilerimizden Fuat Paşa var, onun bir
de babası var Keçecizade İzzet Molla; sermüderristir, en yüksek din
âlimidir, en son görevi Mekke Kadılığıydı. Buna
benzeyen hâller o zamanlar da varmış ki şöyle bir beyti var:
Meşhûrdur ki fısk ile olmaz cihân harâb. Fısk günah demek.
E, peki, ne olurmuş yani? Buradaki cihandan muradı da devlettir,
Osmanlı Devletidir, büyük cihan imparatorluğudur. E, peki,
günahın harap edemediği şeyden daha kötü ne olabilirmiş de
bu devlet harap hâline getiriliyor? O da şu: Eyler anı -onu yapar-
müdâhane-i âlimân harâb. Âlimlerin dalkavukluğu, önde gelen
insanların -önde gelen gazeteciler, yazarlar, çizerler, iş
adamları, siyasetçiler, aklınıza ne geliyorsa- onların müdâhaneyiâlimanlıkları
harap edermiş. Zaten onun sonuçlarını falan da gördük. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bütün bunları neyle yaptık peki? Cari işlem
açığı verdik, dış ticaret açığı verdik
ama samanı da ithal ettik, pamuğu da ithal ettik. Bunları da
nasıl yaptık? Borçla, değil mi? Borç, el kesesinden
aldığımız borç. Şimdi, AK PARTİ iktidara
geldiği zaman IMF borcu dâhil, aklınıza ne kadar dış
borç unsuru geliyorsa hepsini katın, Türk kamu sektörünün 87 milyar dolar
borcu vardı. Ne umulur? Bu bizi, bu rakam bizi götürdü; o 2000-2001
krizine de biraz mecbur eden unsurlardan bir tanesidir. Bunun şimdiki hâli
207 milyar dolar, şimdiki hâlini atlayayım ben. 2002nin sonundaki 87
milyar dolar, cumhuriyetin seksen senede yaptığı borçların
tamamının toplamı demek yani seksen senede biz 87 milyar
dolarlık dış borç almışız,
yapmışız resumesi. AK PARTİ on dokuz yılda buna 120
milyar dolar eklemiş, 120 milyar dolar.
Türk özel sektörünün de bir
dış borcu varmış, 45 milyar dolar, şimdiki rakamı
245 milyar dolar. Türk özel sektörü de Türk sanayi özel sektörü de 200 milyar
dolar eklemiş. Bunu söylemekten muradım, Türkiyenin borçluluğu.
Biz şimdi dış dünyada -bilmem- herhangi bir borç aradığımız
zaman, ülke riski olarak meydana getirilen unsurların en önemlilerinden
bir tanesi de ülkenin dış borçluluk göstergeleri; sadece kamu
sektörünün değil, tüm Türkiyenin dış borçluluk göstergeleri ve
bu çok fazla. Yani, özel sektörün dış borcu ile kamu sektörünün
dış borcu 132 milyar dolar, buna AK PARTİ tarafından
eklenen borç -ulaştığı seviyeyi demiyorum- 320 milyar
dolar; çok.
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Vay vay vay!
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Buna da dayanılamaz, dayanılamayacaktır. Şimdi,
bu söylediğim kamu sektörünün dış borcuna yani eklenen 120
milyar dolarlık dış borca
Bir de yaptığımız
özelleştirme var, değil mi? 76 milyar dolar, 70 küsur milyar dolar.
Ya bu 70 milyar dolar olmasaydı diye 120 milyar doların üstüne
eklememiz lazım doğru bir hesap için veya kamunun 87 milyar
dolarlık bölümünden çıkarmamız lazım ki doğru mukayese
edelim; bir. İki, hemen onun yanında, bu kamu-özel iş
birliği projeleri; ne idiği de çok belli olmayan, hesabı yok,
kitabı yok. Tek bir A4 sayfası ebadında fizibilite raporunu
görmediğimiz bu kamu-özel iş birliği projelerine de verilen, ne
kadar verildiğini de bilmediğimiz hazine garantileri var; bu hazine
garantileri de yok bu borcun içerisinde. Şimdi, bunların neticesinde
bir de hane halkı borcu var. AK PARTİ iktidara geldiği zaman kişilerimizin
yani şimdi kullandığımız tüketici kredileri, konut
kredileri, araç kredileri, ihtiyaç kredileri vesaire bunların Türk
lirasının dolar cinsinden ifadesi 4 milyar dolar idi. Bunun
şimdiki hâli 104 yani 4 milyar dolarlık borca 100 milyar dolar hane
halkı borcu eklenmiş vaziyette.
Bütün bu rakamları biraz
da şunun için vermiş olayım ben: Bir dönemler bazı AK
PARTİli yöneticilerimiz de Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi içerisinde yer alan yetkililerin, etkililerin de bazı bakanlarımızın
da ara ara Bolluk, bolluk içerisindeydik
Dönemler itibarıyla da
bolluk ifade ettikleri dönemler vardı. Bu bolluk dedikleri şeyin
tamamı en başından itibaren, birinci senesinden itibaren bu borç
bolluğudur. (CHP sıralarından alkışlar) Yoksa, bizim
kültürümüzde adına Halil İbrahim bereketi dediğimiz bir
başka bolluk daha var, Halil İbrahim bereketi. Bunu ekonomiye
vurursak eğer; yatırımlardan, üretimlerden, verimlilikten elde
edilmesi gereken bir bolluktur ki öyle bir şey olmadı.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, bu da iyi, borcu da aldık; iyi, güzel ama bunu bedava
almadık, bir şeyin karşılığında aldık,
bunun bir bedeli var. O bedel -bağışlayın, ağzıma
o geldi- faiz. Şimdi, yine her gün yatıp kalkıyoruz ya Merkez Bankası
politika faizini bunu etti... Böyle allameicihanlarımız da var yani.
Efendim, işte 100 baz puan artırdı.
Bu faize ödediğimiz
rakam -deminki söylediğimiz borçları münasebetiyle- kamu sektörünün
dış borç faizine ödediği rakam 89 milyar dolar dış
borç faizine. Özel sektör de aldı, kullandı. Onun ödediği, özel
sektörün dış borç faizi olarak ödediği rakam da ayrıca 108
milyar dolar. Yani biz Türk devleti olarak, Türk ekonomisi olarak diyelim, hem
kamu hem özel sektörle, dış dünyaya, bu dış borca ödenen
faiz, Sayın Genel Başkanımızın çeşitli
vesilelerle defaatle ifade ettiği Londra faizcilerine on dokuz yıl
içinde ödediğimiz para 197 milyar dolar; bu çok fazla. Devletimizin bir de
iç ekonomiyi döndürmek bakımından aldığı iç borca
karşılık ödediği faiz rakamının dolar cinsinden
ifadesi, düzgün hesaplanılmış bir ifadeyle arz ediyorum, dolar
cinsinden ifade edilmiş olan rakam da 436 milyar dolar. Şimdi, sadece
kamu sektörünü toplayayım; 89 milyar dolar dış borcuna ödenen
faiz, 436 milyar dolar iç borcuna, kamunun ödediği faiz 525 milyar dolar.
Bizim on dokuz senede devlet olarak, adına faizciler derseniz faizciler,
başka bir şey derseniz başka bir şeyciler, onlara
ödediğimiz faiz 525 milyar dolar.
Şimdi, Sayın
milletvekilleri, bunu isteyerek, heveslenerek, bilerek, böyle olsun diye AK
PARTİ yöneticilerinin, AK PARTİ hükûmetlerinin, daha sonra da
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin böyle bir tablo
çıksın diye yaptığı kanaatinde değilim, zinhar
değilim. Ama ne var peki, bu niye böyle oldu, böyle oldu da ne oldu?
Gittikçe kurumsuzlaştırılan bir devlet apareyine döndük, kurum
kalmadı. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bir numaradaki meselesi bu.
İki: Bilenleri elbette
tenzih ederim ama hesap kitap bilmemek, plan program bilmemek, plan program
yapacak olan kuruluşları kaldırmak, onları ortadan
bütünüyle kaldırmak, plansızlık programsızlık;
bunların hepsini bir araya getirdiğiniz zaman da bu
karşılaştığımız durumla
karşılaşmak durumunda kaldık. Şimdi, bu hiç
uyarılmadı mı?
Ben, mesela -şahsen
ben demeyi de edebe, adaba aykırı görürüm ama ben derken, burada
Cumhuriyet Halk diyeceğim bölümler- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, aynen, bu kürsüde, 2007 yılından bu yana yaptığım
bütün bütçe kapanış konuşmalarında arz ettiğim
şeylerdir. 2007den itibaren
Bu Nakşi mahfillerinde sevilen, benim
de çok sevdiğim bir ilahi vardır: Uyan ey gözlerim, gafletten
uyan/Uyan uykusu çok gözlerim, uyan. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Şimdi bunu da söyleyerek,
kardeşim, ya, uyanın! Bu, en son gün bu hâle gelmiş değil;
birinci gününden, ikinci gününden, üçüncü gününden itibaren bu hâle geldi. Ben,
sonra, 2015 yılında, yine bu kürsüde, aralık ayı da
olması münasebetiyle Kış geliyor. dedim. 2017
yılında yaptığım bütçe konuşmasında,
kış beni kesmedi Kara kış geliyor. dedim. 2019
yılında bir daha bütçe konuşması yaptım burada, kara
kış da kesmedi, Nükleer kış geliyor. dedim. E, geldi
işte, kapımızda, öyle değil mi? (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Buna kulak asılmadı.
Sayın Genel
Başkanımızın bütçe açılış
konuşmasında bu meşhur 128 milyar dolarla ilgili tekrar bir
sorusu oldu Ya, bu 128 milyar dolar nerede? diye sordu. AK PARTİ
Grubundan arkadaşlarımız, bir de Grup Başkan Vekili
arkadaşımız laf attılar Sayın Genel
Başkanımıza, ben de tutanaktan onu gördüm İlhan Kesiciye
sor, İlhan Kesiciye sor. dediler. Şimdi, Sayın Genel
Başkanım da bana sordu elbette Ya, bu neyin nesidir? filan diye
İlhan Kesiciye sor
(CHP sıralarından gülüşmeler,
alkışlar) Ben de şimdi İlhan Kesici olarak
huzurlarınızdayım. Bu 128 milyar dolar nedir yani nedir,
nerededir, ne olmuştur?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Kayıtlarda, kayıtlarda.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Aynen kayıtlardadır, aynen. Sebebi ne kayıtta
olmasının? Bu sizin sayenizde
Osman Bey, bizim NATO
Parlamenter Asamblesinde saygıdeğer bir
başkanımızdır, benim de dostumdur. Aynen
kayıtlardadır. Ben şimdi bunu
Bir televizyon programında,
net iki buçuk saatlik bir televizyon programının son üçüncü
dakikasında bu soru geldi; ona da iki buçuk üç dakikalık bir cevap
verdim. Sonra on beş yirmi saniyelik bu kes-biç-yapıştır
usulüyle, AK PARTİli arkadaşlarımız -herhâlde AK
PARTİli yani tweetlerden şey yaptığım
kadarıyla- bunları kes-biç-yapıştır yaptılar
-Osman Beyin dediği gibi- şöyle bir resim çıktı.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Osmanın trolleri!
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Bana sordular, ben de -hatta çok ileri bir ikazda bulunuyorum, çok
ileri bir ikazda- diyorum ki: Yani bu Türk devleti kayıtçı bir
devlettir, birinci gününden itibaren, Osman Gaziden itibaren olan biten her
işi kayda alır, hatta o kadar alır ki Fatih Sultan Mehmet
Hanın -AK PARTİli arkadaşlarımız için söyleyeyim-
kahvaltıda yediği yemeklerin, kahvaltıda yediği
şeylerin hepsinin kaydı Topkapı Sarayında vardır. O
yüzden, kayıtlardadır diyorum ben. E, şimdi, bu kayıtta.
Bunu kim biliyor? Ben biliyor muyum? Katiyen. Başka bileni var mı?
Mesela, Sayın Cumhurbaşkanına arz edilmemiş ise Sayın
Cumhurbaşkanı bilebilir mi? Hayır, bilemez. Bilen var mı?
Var. Kim? 2 kişi; bir, Merkez Bankası Başkanı; iki, o
tarihteki Hazine ve Maliye Bakanı. Bunların dışında
bilen yoktur. Daha sonra, ben, bu kes-biç-yapıştırın
üstüne Merkez Bankası Başkanının ve Hazine ve Maliye
Bakanının bir açıklama yapmaları lazım geldiği
çağrısında bulundum. Çağrı yerini buldu. Merkez
Bankası Başkanı, çok kısık bir sesle, böyle, söyledi
söylemedi gibi bir sesle, dedi ki: 2017 protokolü diye bir protokol var.
Allah Allah, ya bu 2017 protokolü neymiş? Sonra öğrendik ki Hazine
ile Merkez Bankası arasında 2017 yılında bir protokol
imzalanmış. Bu protokol -sanki, bana öyle geliyor ki- bir çerçeve
protokoldür; içini bilmiyoruz. Hazine ve Maliye Bakanı ondan iki gün sonra
bir açıklamada bulundu, o da -yine kısık ses- dedi ki: 2019
yılında da bir protokol yapılmıştı. O da Merkez
Bankası ile Hazinenin arasında yapılmış olan bir
protokol fakat bu çerçeve protokolün dışında bir şey, içi
biraz daha dolu.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Ses tellerinde bir problem vardır.
İLHAN KESİCİ (Devamla)
Ya, o tabir geliyor ağzıma onu da
Asıl dananın
kuyruğunun koptuğu yer; bu 2019 protokolüdür. Bu nedir? Merkez
Bankası hangi münasebetle Hazineye böyle bir protokolle bir şeyler
devretmiştir? Sonra Hazine ne yapmıştır? Bizim muhabir
bankamız var; Ziraat Bankası. Türk devletinin bu işlerde muhabir
bankası Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasıdır. Hazine ile Ziraat
Bankası arasında bir şeyler olmuştur.
Şimdi -lafı
topluyorum ben- demek ki, bu, kayıtlarda vardır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Biz de onu söylüyoruz.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Ne zamana kadar biz bu soruyu sormaya devam etmeliyiz? Ta ki bu
kayıtlar -aynen, Fatih Sultan Mehmetin kahvaltısında
yediği yiyeceklerin Topkapı Sarayındaki gibi- yerini
arşivlerde alıncaya kadar, Türkiye, bu 128 milyar doların
hesabını Nerede? diye sormalıdır. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
bütün bunları söylemekten ben haz duyan bir insan değilim. Yani bana
memnuniyet verdiğini de katiyen düşünmenizi istemiyorum, katiyen
memnuniyet vermiyor, yüreğim de yanıyor, içim de cızlıyor
ama partilerimiz farklı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kesici, bir dakika ekliyoruz.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Aldık başımızı gidiyoruz Sayın
Başkan.
Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bana memnuniyet veren bir
şey değildir ve kimseye de memnuniyet verecek bir şey
değildir. Bizim partilerimiz farklı ama kaderimiz aynı,
kaderimiz ortak. Eğer ortada bir yanlış yapılıyor ise
bunu söylemekten muradımız ortak kaderimizi, ortak sıkıntımızı
ortaya koymak ve birlikte çözüm aramaktır. Bu büyük yüce Mecliste -Allah
korusun, hafazanallah, Allah muhafaza- bir yangın çıksa Bu, AK
PARTİlilere şu kadar birim değer, Cumhuriyet Halk Partililere
bu kadar değer, Milliyetçi Hareket Partisine, İYİ Partiye,
HDPye şu kadar değer. diye bir şey yok; hepimizi yakıyor,
hepimizi yakıp yıkıyor. O yüzden, şimdi, artık,
Türkiye, bu işlerin yönetilebilir olmaktan
çıktığını görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika daha
süre veriyoruz Sayın Kesiciye.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Hay hay, ilave bir dakika daha istirhamıyla...
Türkiye yönetilmiyor, Türkiye
savruluyor; bunun bir tane, sayın milletvekilleri, tek bir tane çözümü var
bu andan itibaren. Mevcut Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine ve Türkiye yönetimine Türk milletinin güveni
sıfırlanmıştır, hiçbir güven
kalmamıştır. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bu, böyle gidemez. Benim kanaatime göre yani bu, kurdaki 9
liradan itibaren kur artışı ekonomik sebeplerden dolayı değildir;
bu, sadece, siyasete olan güvensizlik, Türkiyenin yönetimine olan
güvensizliktir. Bunu aşmanın tek bir tane yolu var; bu tür durumlarda
sıkıntılar biriktiği zaman yani siz diyeceksiniz ki: Biz
haklıyız, doğruyuz. Biz diyeceğiz ki: Hayır,
değilsiniz. O zaman bir hakeme müracaat icap ediyor. O hakem, millettir.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son bir dakika
daha...
Tamamlayalım lütfen.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Son, son...
O hakem millettir, o hakem
sandıktır. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bu, artık kaçınılmaz olan bir şeydir.
Ben inanıyorum ki
sandığa giren... Sandıktan kimin çıkacağını
bir tek Allah bilir, anketlerle falan sandıktan çıkılmaz,
sandıktan siz de çıkarsınız biz de çıkarız. Siz
çıkarsanız yitirilmiş olan bütün bu güveni,
inançsızlığı, güvensizliği tamir etmiş olursunuz,
önünüzde yeni bir beş yıl, güçlü, kudretli bir beş yıl
olur; Türkiye için hayırlıdır
Veya biz çıkarız. Biz
kimiz? Biz Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Partinin birlikte
oluşturduğu Millet İttifakıyız bugün itibarıyla.
Önümüzdeki günler itibarıyla katılmalarını arzu
ettiğimiz, katılacaklarını ümit ettiğimiz diğer
partilerle birlikte Millet İttifakıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kesici, süreniz yine bitti.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Son bir dakika
daha verelim, bitirin Sayın Kesici, bu son olsun.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Yapacağımız birinci iş; adına
güçlendirilmiş, iyileştirilmiş parlamenter sistem dediğimiz
sistemdir. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ama bu ne yapacak? Yani güçlendirdik, iyileştirdik,
bir parlamenter sisteme geçtik. Bu, devletin yeniden avdet etmesidir.
Türkiyede devlet yeniden avdet edecek. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İki; bu
plansızlık, programsızlık, hesapsızlık,
kitapsızlık devri kapanmış olacaktır. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar) Türkiyeye
yeniden devlet, yeniden devlet kurumları, yeniden plan, yeniden program,
yeniden hesap kitap gelmiş olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
sözlerimi bağlıyorum. Sayın Başkanın gösterdiği
ihtimama teşekkürlerimi sunuyorum. Biz arz ettiğim hususlar
itibarıyla bu bütçeye Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Herhalde bir yarım saniye verilecektir, duyulsun yoksa
oyumuzun rengi belli olmamış olacak.
BAŞKAN Sayın
Kesici tamam, dört dakika ilave ettim.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Oyumuzun rengi belli olmalı, ben de selamlamalıyım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Selamlamak için efendim
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Sadece selam, Allah için yani
Bu kadar hukukumuz var Sayın
Başkan.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bizim Komisyonumuzun üyesi, bir dakika daha verin.
İLHAN KESİCİ
(Devamla) Oyumuzun rengi ret, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak ret oyu
veriyoruz. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ama bu bütçenin -her ne büyüklükte olursa olsun-
vatanımıza, devletimize, milletimize, halkımıza hayırlara
vesile olmasını diliyorum. Yüce heyetinizi şahsım ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına en yüksek saygılarımla
selamlıyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.29
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.43
BAŞKAN:
Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına ilk söz, Genel Başkan Vekili ve
İstanbul Milletvekili Sayın Numan Kurtulmuşa aittir.
Buyurun Sayın
Kurtulmuş.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
NUMAN KURTULMUŞ (İstanbul) Muhterem Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi en içten, en kalbî
duygularımla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken
Bismillah, her hayrın başıdır. diyerek başlamak
istiyorum. Bu müzakerelerin bugün artık son gününe geldik, müzakerenin
başından itibaren dikkatle ve gayretle Genel Kurul
çalışmalarını takip eden bütün milletvekili
arkadaşlarımıza ve bu çerçevede, müzakereler dolayısıyla
2022 bütçesine katkı sunan arkadaşlarımıza yürekten
teşekkür ediyorum.
Bu süre içerisinde, on iki
günlük müzakereler sırasında, zaman zaman tansiyonun yükseldiği,
zaman zaman maksadını aşan sözlerin ifade edildiği, zaman
zaman gerilimlerin yaşandığı toplantılara da
şahit olduk ama bugünkü toplantının geneline
baktığımız zaman -birkaç tane konu hariç- oldukça uyumlu ve
seviyeli bir müzakerenin yapıldığını ve bunun da son
gün olması dolayısıyla görüşmelere olumlu bir şekilde
yansıdığını görmekten duyduğum memnuniyeti ifade
etmek isterim.
Değerli
arkadaşlarım, öncelikle şunu söyleyeyim: Açılış
konuşmasını yaparken bu kürsüden, milletimiz adına Evet,
hayat pahalılığı, enflasyonun yukarıya doğru
yükselmesi karşında milletimizin büyük kesimlerinin, özellikle asgari
ücret konusunda hakkaniyetli bir asgari ücret beklentisi vardır ve
inşallah, Hükûmetimiz bu hakkaniyetli asgari ücreti ilan ederek bütün
toplum kesimlerinin hoşuna gidecek Oldu bu. dediği bir ücreti
belirleyecektir. diye temenni etmiştik, işaret etmiştik. Çok
şükür, son oturumda, dün, Sayın
Cumhurbaşkanımızın açıkladığı asgari
ücret Türkiyede bütün kesimleri fevkalade memnun etmiştir. 4.253
liralık asgari ücret, evet, hiç olmazsa
vatandaşlarımızın bir kısmının alım
gücünün artırılması bakımından önemli bir destektir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu vesileyle, emeği
geçen bütün Bakanlık çalışanlarına, bu toplu müzakereler
sırasında emeği geçen işçi ve işveren tarafına ve
özellikle bunu milletimize açıklayarak, milletimizin büyük bir rahatlama
sağlamasını temin eden Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana milletimiz
adına şükranlarımızı ifade etmeyi bir borç biliyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ayrıca, sadece
asgari ücretin belirlenmesi değil, asgari ücret üzerindeki vergi
yüklerinin de arındırılmış olması Türkiyede son
dönemde bu enflasyonist baskı dolayısıyla bozulan ortamın
da pozitif anlamda gelişmesine katkı sağlayacağı
kanaatindeyim. Bu vesileyle, önümüzdeki süreçte de yeni yılla birlikte,
geçen sene yapılan toplu görüşmeler sırasında elde
ettikleri haklarla, memur kesiminin de inşallah, bu yeni durumdan ortaya
çıkan farklarının da hakkaniyetli bir şekilde
verileceğini biliyoruz, ümit ediyoruz ve böylece, çok geniş bir memur
kitlesinin de yılbaşından itibaren daha rahat bir noktaya
geleceğini tasavvur ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bendeniz, müsaade ederseniz, konuşmama, hele bu coğrafyada,
dünyanın bu ekonomik ve siyasi şartları içerisinde, son derece
zor bir süreçten geçtiğimiz bu ortamda, Türkiye'nin yeniden güçlü büyük
Türkiye olmaktan başka bir yolu, bir seçeneği
olmadığı tezini bir kere daha dile getirerek başlamak
istiyorum. Eğer müsaade ederseniz, vaktin el verdiği ölçüde de
yeniden güçlü büyük Türkiye istikametindeki Türkiye'nin bu yürüyüşünün,
bu yönelişinin kilometre taşlarından birkaç tanesini de Genel
Kuruldaki değerli milletvekili arkadaşlarımız
vasıtasıyla Türkiye kamuoyuyla da paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, Türkiye'nin yeni ekonomi politikalarındaki ya da ekonomi
yürüyüşündeki, patikasındaki temel yönelişlerden beş
altı tanesini sizlerle paylaşmak isterim: Az evvel de ifade edildi,
Türkiye'nin, geleneksel olarak, Osmanlı'nın son dönemlerinden bu yana
en temel problemlerinden bir tanesi, maalesef, tasarruf açığıdır.
Milletimizin yeterli tasarrufu olmadığı için
yatırımları yapabilmek için kaynakları bulmakta
zorlandığımızı bu salondaki herkes biliyor. Bunun iki
ana eksende çözümü vardır -aradaki tonlarını da bilerek söylüyorum,
konuşuyorum- bunlardan biri ya yüksek faizle sizde olmayan parayı
içeriye alarak, bunun karşılığında üretimsizliği
göze alarak, bir bedel ödeyerek yüksek faiz-düşük kurla yolunuza devam
edersiniz ya da Türkiye'nin kendi kaynaklarıyla üretim gücünü
artıracak bir kararlılık içerisinde yolunuzu çizmeye
başlarsınız. İşte, 2013 yılının
-bugünün meselesi değil- Mayıs ayından itibaren Türkiye bu
istikamette gelişmektedir. Türkiye'nin bu yoldaki temel tercihlerinden
birkaç tanesini paylaşmak isterim. Öncelikle şunu söylemek istiyorum:
Türkiye, yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme eksenli bu
politikadan asla vazgeçmeyecektir, bunun için de bütün
kaynaklarımızı seferber ederek yolumuza devam edeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ancak, bunu yaparken,
kimilerinin söylemeye çalıştığı gibi, asla serbest
pazar ekonomisinin kurallarından vazgeçmeyeceğiz. Türkiye, sosyal
politika donanımlı, gerçekten etik kurallarla çevrilmiş bir
serbest pazar ekonomisi istikametinde yürüyüşünü sürdürecektir. Bunun
altını kalın çizgilerle çiziyorum çünkü daha geçtiğimiz
birkaç gün evvel, maalesef, kimilerinin haddini aşan bir şekilde
kıyıda köşede ekonomik OHALden bahsetmiş olması
Türkiyede ve Türkiyeyi dışarıdan takip eden çevrelerde önemli
birtakım endişeleri ortaya çıkardı. Bir kez daha çok net
bir şekilde söylüyoruz: Ekonomik OHAL gibi bir laf, haddi aşan bir
sözdür, kimsenin aklından geçmesin, Türkiye serbest pazar ekonomisi
şartları içerisinde hareket ediyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ama şunu gördük: Bir laf ortaya
atıldı, özellikle sosyal medyada kimler kimler arkasından
takıldı gitti. Dolayısıyla bunun altını çizerek
ifade etmek istiyorum.
İkinci temel
noktamız, ekonomi yönelişimizde, Türkiyenin İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. düsturuyla, birey-piyasa-devlet
dengesini korumakta olağanüstü titiz olduğumuzu bir kere daha
altını çizerek ifade etmek isterim. Bu anlamda, insan hak ve
özgürlüklerini önceleyen bir sosyal düzen, hukukun üstünlüğüyle
işleyen bir piyasa düzeni ekonomi modelimizin vazgeçilmez
unsurlarındandır. Bunu da şunun için söylüyorum: Ekonomik
kalkınma tezlerine baktığınız zaman,
bazıları ekonomik kalkınmayla demokrasiyi birbirinin
karşıtı gibi ortaya koyarlar. Türkiye'nin ekonomi tarihinin
içerisinde ve bugün, AK PARTİ hükûmetlerinin geldiği noktada ekonomi
ile demokrasi yan yana yürümek zorundadır. Asla, İkinci Dünya
Savaşı öncesinde gördüğümüz gibi, faşist Almanyasında
gördüğümüz gibi, ekonomik gelişmeyi temin etmek için demokrasiden
birtakım kısıtlamalara gidilmesi asla ve asla düşünülemez.
Bunun için, biz hem demokratik standartları yükseltmek hem de ekonomik
olarak kalkınmayı sağlamak zorundayız; bu da bizim ikinci
temel çizgimizdir.
Yine, aynı şekilde,
toplumun adil ve dengeli kalkınması için kendi
programlarını bize dayatan iç ve dış vesayet
odaklarının hiçbirisinin tezlerine aldırış etmeden,
hiçbirisinin Türkiyeye tavsiyelerine -bizim lehimize olanları yapmak
hariç- asla uymadan yolumuza devam edeceğiz -az evvel ifade edildi- bunun
için, başta IMF olmak üzere, ekonomik gibi görünen ama siyasi vesayet
düzenekleri kuran uluslararası kurumların ne söylediklerine asla
itibar etmeyeceğiz.
Dördüncü temel
özelliğimiz ise sürdürülebilir bir kalkınma için, mutlaka ve mutlaka
Türkiyede yüksek teknolojili ve katma değeri yüksek alanlardaki üretime
önem vereceğiz, bu yoldaki yürüyüşümüzü sürdüreceğiz çünkü
biliyoruz ki yüksek teknolojiler aslında, özellikle bizim gibi
gelişmekte olan ülkeler, kalkınmakta olan ülkeler için büyük bir
nimettir. Yüksek teknolojileri özellikle son on beş yılda çok iyi
kullanan bir ülke olarak gelişmiş ülkelerle aradaki teknoloji
açığını kapatıyor ve yolumuza devam ediyoruz. Bu
çerçevede, hükûmetlerimizin bundan sonraki ekonomi yürüyüşünde de temel
özelliklerinden biri mutlaka ve mutlaka yüksek teknoloji ve katma değeri
yüksek alanlardaki yürüyüşü sürdürmektir.
Bu ekonomi istikametimizin,
yönelişimizin beşinci noktası ise, Türkiyenin üretim
kabiliyetinin artırılmasıdır. Bu çerçevede,
yıllardır sürdürdüğümüz OSBler, teknoparklar, üniversiteler
aracılığıyla inovasyon ve yenilik alanlarındaki
atılımları sürdürmeye devam edeceğiz.
Yine, bu ekonomi politik yeni
yürüyüşümüzün en önemli göstergelerinden, adımlarından biri de
yeni ekonomide sürdürülebilir yeşil ekonomiyi ve bu anlamda, yeşil
ekonomik dönüşümü de merkeze alarak yolumuza devam ediyoruz.
Değerli
kardeşlerim, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin yeniden güçlü
büyük Türkiye istikametindeki yürüyüşünün ikinci önemli kilometre
taşı ise güçlü büyük Türkiye için endüstriyel üretimin öncüsü olan
millî savunma sanayisidir. Bu anlamda, bütün ülkeler için güçlü savunma
sanayilerine sahip olmanın, dışa
bağımlılıktan kurtulmak için, içeride de buna uygun millî
strateji ve politikaların izlenmesi için en büyük etkenlerden biri
olduğunu hepimiz biliyoruz.
Yine, özgün çözümler üreten,
en son teknolojileri yakalayan yerli millî projelere yatırım yapan
savunma sanayimiz -herhâlde hepimiz, hangi partiden olursak olalım-
şu anda, Türkiye'nin iftihar vesilesi olan önemli alanlarımızdan
biridir. Tekraren hatırlatmak bakımından söylüyorum: Millî
savunma sanayisinde yüzde 70lere yaklaşan millîlik oranı hepimiz için
iftihar vesilesidir ve inşallah, 2023te bu oran, yüzde 75-80
arasındaki bir aralıkta olacaktır.
Değerli
kardeşlerim, savunma sanayisinin ayrıca, ekonomik kalkınma için
bir güç çarpanı olduğunu yine hepimiz biliyoruz. Savunma sanayisi
sadece kendisinden ibaret değildir, savunma sanayisi, kendisine
bağlı birçok sektörü de harekete geçiren ve ekonomik
kalkınmayı ileriye doğru taşıyan en önemli güç
çarpanlarımızın başında geliyor. Bu anlamda, savunma
sanayisindeki atılımların aynı zamanda diğer
sektörlere de çok güzel yansımaları olduğunu sadece ASELSAN
örneğiyle söylemek isterim. ASELSANdaki teknolojik
başarıların ve yatırımların sadece savunma
alanında değil, tıp ve enerji alanlarında da yeni
teknolojilerin kullanılması için zemin
hazırladığını hepimiz biliyoruz. Bu çerçevede -yine,
hatırlatmak bakımından söylüyorum- millî
İHAlarımızın, SİHAlarımızın,
TİHAlarımızın üretilmiş olması; genel maksat
helikopterlerimiz, yeni tip denizaltı projelerimiz, insansız deniz
araçlarımız, İHA motorlarımız, geliştirilmiş
füze motorlarımız, helikopter motorlarımız ve çok
amaçlı amfibi hücum gemilerimiz Türkiyenin savunma sanayisindeki önemli
göstergelerindendir ve inşallah, yeniden güçlü büyük Türkiye
istikametinde bu alandaki atılımlarımızı
sürdüreceğiz ve bugün -açılış konuşmasında
söylediğim için, tekrar olmasın, söylemeyeceğim ama-
dünyanın gıptayla baktığı, uçak motoru üretmek
başta olmak üzere birçok alanda da Türkiye olarak adımlarımızı
atacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine, sanayiyle ilgili bir
başka konu da Türkiyenin otomobili TOGGdur. Nasıl savunma sanayisi,
sadece savunma sanayisi değilse; TOGG da sadece otomotiv endüstrisi
değildir. TOGGdaki başarılar, aynı zamanda otomobil
sektöründe yan sanayinin gelişmesinde ve hatta yenilenebilir enerji bağlamında
bataryaların geliştirilmesinde de önemli ve fevkalade güçlü bir
çarpan etkisi oluşturmaktadır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, ekonomi politikamızda vazgeçmeyeceğimiz
önemli yönlerden biri de yenilenebilir ve temiz enerji
kaynaklarımızı artırmak ve böylece fosil kaynaklara olan
bağımlılığımızı azaltmaktır.
Yeniden güçlü büyük Türkiyede -maalesef, bu istikamette vakit
darlığından daha fazla konuşamıyorum- bizim en önemli meselelerimizden
biri, ekonomideki yerli, millî gücümüzü artırmak ve ürettiğimiz
markalarla, ürünlerle küresel pazarlarda rekabet edebilmeyi temin etmektir.
Değerli
arkadaşlarım, yeniden güçlü büyük Türkiye istikametindeki bir
başka kilometre taşımız, toplumsal dayanışma
gücümüzdür. Özellikle Covid süreci bir kez daha ortaya koydu ki dünyada hemen
hemen her ülke toplumsal dayanışmanın, alınacak
tedbirlerden çok daha önemli olduğunu gördü. Bu çerçevede, Türkiye olarak,
iktidarıyla muhalefetiyle, toplumsal dayanışmayı
zedeleyecek her türlü sözden kaçınmak mecburiyetindeyiz. Evet -az evvel
İlhan Bey söylediği için söylüyorum- bundan da şüphemiz yoktur:
Bu memlekette demokrasiye inanan bir kadro olarak her birimizin üzerinde
durmamız gereken şey, demokraside sözün de kararın da bir tane
sahibi vardır; o da milletin kendisidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Millet, iktidara AK PARTİ
Hükûmetini, Sayın Cumhurbaşkanımızı helal
oylarıyla iktidara getirmiş ve iktidar da millete karşı
sorumluluğunu yerine getirerek hizmetlerini sürdürüyor.
Dolayısıyla sandığın, zamanında halkın önüne
geleceğinden ve halkın kendi üzerine düşen sorumluluğu
yapacağından en ufak bir kuşkumuz yoktur. Ancak, tekraren
altına çizerek söylüyorum -bugün sorumluluk sahibi olarak konuşan
arkadaşlara onun için teşekkür etmek lazım- değerli
arkadaşlar, bu toplumda kaybedeceğimiz en önemli şey, toplumsal
dayanışma ruhudur. Bu ruhu kaybetmemek için hep beraber çok güçlü bir
dayanışma sergilememiz lazım. Birbirimizi eleştirebiliriz,
birbirimize karşı sözler söyleyebiliriz. Sizin
baktığınız yerden görülen, bizim baktığımız
yerden başka görünüyor. Bu anlamda, dayanışmayı ortadan
kaldıracak, hele hele husumet ve sokakları karıştırma
anlamına gelecek sözlerden herkesin imtina etmesi lazım. Çünkü
hepimizin partisi başka olsa da hepimizin ortak paydası Türkiyedir,
hepimizin vatanı Türkiyedir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bu süre içerisinde Türkiyede
de çok güçlü dayanışmalar ortaya çıktı. Öncelikle
Türkiyenin kadınlarını, Türkiyenin öğretmenlerini,
Türkiyenin sağlık çalışanlarını, Türkiyenin
filyasyon ekiplerinde ter döken emektar insanlarını ve Türkiyenin
halka yardım etmek için cansiparane çalışan Vefa
Gruplarının insanlarını; hepsini bu örnek
dayanışma dolayısıyla kutluyorum ve her birinin emekleri
unutulmaz emeklerdir.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Karşılığını verin.
NUMAN KURTULMUŞ
(Devamla) Bu çerçevede, aynı şekilde, Türkiyenin takdirle
karşılayacağı bir diğer grup da Türkiyenin millî
hassasiyetlere bağlı sivil toplum kuruluşlarıdır. Bu
süre içerisinde, sağlam hukuk altyapısı ve bu anlamdaki,
özellikle gelişmiş kurumlarıyla birlikte sivil toplum
kuruluşlarının pandemi sürecinde de olağanüstü bir emek
ortaya koyduğunu biliyoruz. Ayrıca, bizim millî hassasiyetlerimize
bağlı sivil toplum kuruluşlarının yanında;
maalesef bazı vesayet odaklarıyla, bazı yurt dışı
çevrelerle de ilişkiler içerisinde, Türkiyenin sivil toplum
alanını zehirlemeye çalışan grupların olduğunu da
biliyoruz. Onları da sağduyu sahibi, millete ve manevi değerlere
bağlı millet çoğunluğunun zihniyetine havale ediyor ve bu
anlamda, Türkiyenin sivil toplum kuruluşlarıyla da iftihar ediyoruz.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, yeniden güçlü büyük Türkiye yürüyüşünün bir
diğer önemli alanı ise eğitimde güçlü bir perspektife sahip olma
mecburiyetimizdir. Bu çerçevede, kalkınma ve halkın refahının
güçlü bir şekilde arttırılması konusunda en büyük gücümüzün
insan kaynağımız olduğunun farkındayız ve on
dokuz yıllık iktidarımız sırasında insan
kaynağımızın niteliğinin, bilgi ve becerisinin
arttırılması ve çağın gerektirdiği yeteneklerle
donatılması için her türlü imkânı seferber ettiğimiz
ortadadır. Eğitimin gerçekten bir milletin en önemli
yatırımı olduğunu biliyoruz. Bu anlamda, gençlerimizi de
Türkiye'nin geleceği olarak görüyor ve gençlerimize de canıyürekten
güveniyoruz. Türkiye'nin bu iktidar sırasında eğitime
ayırdığı pay -her sene burada, bütçelerde konuşulur-
yaklaşık 20 kat artmıştır. Aynı şekilde,
Türkiye'nin bu yılki eğitim bütçesinde de yükseköğrenim bütçesi
dâhil olmak üzere ayrılan payın 211 milyar lira olması gerçekten
fevkalade değerlidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Çünkü iyi ve donanımlı, nitelikli bir iş
gücü bir milletin kalkınmasının motorudur. Bunun için, on dokuz
yıllık iktidar sırasında, meslek yüksekokullarının
yaygınlaştırılması, meslek liselerinin
güçlendirilmesi, meslek okullarındaki öğrenci
sayılarının özel sektörle uyumlu bir şekilde
arttırılması, mesleki eğitimin kalitesinin yükseltilmesi ve
özellikle teknolojik altyapının güçlendirilmesi de fevkalade
değerlidir. Bu anlamda, meslek
okullarının katsayısının kaldırılması
ise AK PARTİ hükûmetlerine nasip olmuş Türkiye'ye yapılan en
büyük iyiliklerden biridir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Çünkü meslek yüksekokullarını, meslek liselerini
yapsanız bile annelerbabalar çocukları eğer üniversiteye
girmeyecekse şunu söylüyorlardı: Oğlumu oraya göndereceğim
ama kızımı oraya göndereceğim ama nasıl üniversiteye
gidecekler? diye endişe ediyorlardı. Katsayının
kalkmasıyla birlikte, üniversitelerin önündeki engellerin kaldırılmasıyla
birlikte, meslek yüksekokullarında çok daha büyük bir rağbet
yaşandı ve bu anlamda da şunu rahatlıkla söyleyebiliriz...
O 28 Şubatı konuşmayalım, 28 Şubatın defterini
açarsak neler çıkar oradan neler ama şunu söyleyeyim: 28
Şubatın o zulüm dönemlerinde, gerçekten, Türkiye'nin
yaşadığı zorluklardan biri de bu meslek okulları
meselesiydi. Yeni yeni 28 Şubatın eğitim üzerindeki kara
örtüsünü kaldırabiliyoruz. Bunun için, AK PARTİ hükûmetlerinin
yapmış olduğu bu önemli hizmetin tarihî bir hizmet
olduğunun, bunun ne anlama geldiğinin de beş altı sene
sonra çok daha iyi anlaşılacağının hepimiz
farkındayız.
Değerli
kardeşlerim, ayrıca, eğitimde 4+4+4le milletimizin
çocuklarının istediği alanlara yönlenmesi fevkalade önemli bir
imkân sağlamıştır. Bunları uzun uzun söyleyecek
değilim ama yeniden güçlü büyük Türkiye istikametindeki bu
yürüyüşümüzün önemli kilometre taşlarından biri eğitim
meselesidir; nitelikli, güçlü, çağın gereklerini iyi bilen
insanların yetiştirilmesidir, gençlerin yetiştirilmesidir.
Üniversitelerin sayılarının arttırılması bir
başarıdır, önemli bir gelişmedir. Şimdi,
üniversitelerimizin önünde hem Türkiye içerisinde rekabetçi bir ortamı
hazırlamak hem de küresel üniversitelerle rekabet edebilecek bir zemini
oluşturmak için kalite esaslı bir reformun yapılmasının
artık vakti ve zamanı gelmiştir. Bu çerçevede, Beşinci
Beş Yıllık Plan içerisine konulan hedef aslında, Hükûmet
için de itici bir güçtür. Yani dünyanın ilk 500 üniversitesi
arasında, böyle giderse, önümüzdeki dönemde 3 tane -en az 3 tane- Türk
üniversitesi yer alacak ve bunlar uluslararası alanda rekabet
edebileceklerdir.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, eğitimde kalitenin artırılması için
çalışmalar sürdürülüyor. Sadece, bu ay başında yapılan
20nci Millî Eğitim Şûrasını dikkatlerinize sunarım
ve en son olarak da şunu söylemek isterim: Eğitimden
anladığımız, sadece bilgili insanlar yetiştirmek
değildir. Eğer sadece bilgi bir şey olsaydı, insanlık
tarihinin en çok bilgi üretilen bu döneminde insanlığın huzur,
saadet, refah ve dayanışma içerisinde yaşaması gerekirdi
ama bilgi tek başına yetmiyor; bu bilginin Anadolu
irfanının yanına koyduğu iki değerli hazineyle
güçlendirilmesi lazım, o da hikmet ve irfandır. Bizim eğitim
anlayışımızın temelinde bilgi, hikmet ve irfanla eğitim
sistemimizin daha da güçlendirilmesi yer almaktadır.
Değerli kardeşlerim,
bu güçlü yürüyüşümüzün, yeniden güçlü büyük Türkiye istikametindeki
yürüyüşümüzün -son değil ama en azından konuşmam
bakımından- son kilometre taşlarından biri etkin
dış politika zaruretidir.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Son, son.
NUMAN KURTULMUŞ
(Devamla) İçinde yer aldığımız coğrafya
-Doğu Akdeniz, Kafkaslar, Balkanlar, Karadeniz, Afrika, Orta Doğu
vesaire- dünyada en fazla çatışmaların olduğu, güç
merkezlerinin en fazla kavga ettiği bir bölgedir; bu bölgenin
ortasında Türkiye. Burada yeni durmuyoruz; bizim Malazgirtten beri,
yaşaması zor ama şerefle
taşıdığımız bu vatanı korumak için
-Malazgirt'ten beri- şöyle rahat bir tek günümüz olmadı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bugünlerde de
birtakım zorluklarla
karşılaştığımızı biliyoruz ama bu
vatanı, ecdat bize nasıl vatan olarak bıraktıysa biz de çok
daha güçlü bir şekilde, bu bölgedeki gelişmeleri çok iyi bir
şekilde, dikkatle izleyerek, tedbirlerimizi alarak yolumuza devam
ediyoruz.
Bu çatışma
ortamında, dünyanın türbülansının merkezi olan bu
coğrafyada bir taraftan otorite boşluğundan istifade eden terör
grupları, diğer taraftan devlet olarak bu boşlukları
doldurmak isteyen emperyal güçlerin oluşturduğu politikalara Türkiye
asla taviz vermemiştir ve vermeyecektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu coğrafyadaki bütün
ülkelerin umudu ve bu bölgenin dengesi olan ülke Türkiyedir. Türkiye, bölgenin
dengeleyici bir gücüdür. Bunu yaparken, ortaya çıkan bütün
çatışma alanlarında, bütün kavga alanlarında, bütün gerilim
alanlarında Türkiye, barış masasında olarak hem 84 milyon
vatandaşımızın hakkını, hukukunu koruma gayreti
içinde hem de mazlum milletlerin hukukunu korumanın gayreti içerisindedir.
Değerli
kardeşlerim, bu anlamda, artık bütün dünya, ilgili tarafların
hepsi biliyor ki hiçbir barış masası Türkiyesiz kurulamaz ve
Türkiye'nin olmadığı hiçbir çözüm bu bölgede geçerli olmaz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli
kardeşlerim, bu anlamda, ortak çıkarları gözeten etkin bir
dış politikayı sürdürmekte kararlıyız.
Dostlarımızın sayısını artırmak, geçmiş
dönemlerde fırtınalı ve badireli ilişkilerimiz de olsa
halklarıyla dost olduğumuz milletlerle dostluğumuzu
artırmak için yeni fedakârlıklar, yeni perspektifler ortaya
koyuyoruz.
Ayrıca şu iki
cümleyi de özellikle dikkatlerinize arz ediyorum: Biz, millî
politikalarımızı korumak için bütün gerilimlerde diplomasiyi
önceledik, onlarcasını sayabilirim, sizler de sayabilirsiniz.
Türkiye
İşte, başta Ermenistan meselesi, Suriye meselesi,
Kıbrıs meselesi olmak üzere, Yunanistanla olan gerilimlerimiz olmak
üzere, bütün bu gerilimlerde diplomasiyi önceledik çünkü biz çözümlerin
karşılıklı rızayla olabileceğine, müzakereyle
çözülebileceğine inanıyoruz. Ancak, millî
çıkarlarımızın korunması için de hiçbir gerilimi göze
almaktan asla kaçınmadık, kaçınmayız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Eğer öyle olmasaydı
Akdenizde, Karadenizde petrol arayamazdık, eğer öyle olmasaydı
Ayasofyayı ibadete açamazdık, eğer gerilimleri göze
almasaydık Kıbrısımızda Maraş bölgesini
açamazdık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne)
Ekonomi çöktü.
NUMAN KURTULMUŞ
(Devamla) Değerli kardeşlerim, ABD ve ABye karşı, millî
çıkarlarımıza aykırı durdukları her yerde onlara
karşı derdimizi anlattık ve şunu da çok açık bir şekilde
söylüyorum: Biz, müttefiklik ilişkisi kurduğumuz ülkelerle, ismini
koyarak söyleyeyim, Amerikayla ve AByle, asla ve asla onların
istediği uysal ve pasif bir müttefik olmadık, tezlerimizi
çeliştiği yerde ortaya koyduk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Son olarak, dış
politikamızla ilgili şunları da söyleyerek bu yolun ana kilometre
taşlarını sizlerle paylaşmak isterim: Değerli
kardeşlerim, dünyada yeni bir küresel mimariye hem ekonomi alanında
hem siyaset alanında ihtiyaç vardır. Dünya sistemi bu küresel
ekonomik sistemi ve küresel siyasal sistemi taşıyamıyor, bunun
için de Türkiye bütün dünya uluslarıyla birlikte yeni bir düzen
kurulabilmesi için gerçekten canla başla gayret ederek bütün milletlere
öncü olacak sözlerini dünya platformlarına taşıyor. Dünya 5ten
büyüktür. dememiz sadece bir temenni değil, bu anlamda Türkiye'nin yeni
küresel sistem kurma konusundaki dikkatinin, gayretinin ve
kararlılığının bir sonucudur. Bu çerçevede, ana
işaret taşlarını ifade etmeye
çalıştığım Türkiye'nin bu yürüyüşü Allahın
izniyle sekteye uğramayacaktır. Bu konuda her türlü müspet
eleştiriyi canla başla dinlediğimizin ama Türkiye'nin
ayağına çelme takma anlamındaki her söze karşı da
etkin bir şekilde mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben burada söz alan daha
önceki hatiplerin hiçbirisine sözleri dolayısıyla,
sataşmaları dolayısıyla cevap vermeme
kararlılığındayım ama sadece bir tek konunun
düzeltilmesi bakımından, taşıdığım fikriyat,
taşıdığımız hissiyat ve yeniden güçlü büyük
Türkiye idealinin bize verdiği bir zorunluluk bakımından bir
tek şeyin altını çizerek ifade etmek isterim: Değerli
arkadaşlar, Anadolu kıtasında oturuyoruz, dünyanın
merkezinde oturuyoruz, ecdadın bize miras bıraktığı
büyük bir devlet şuuru ve büyük bir kültürel miras üzerinde oturuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NUMAN KURTULMUŞ
(Devamla) Bir dakika
BAŞKAN Buyurun.
NUMAN KURTULMUŞ
(Devamla) Türkiye'nin yönü neresidir? sorusu bayat bir sorudur,
Türkiye'nin yeri neresidir? sorusu Tanzimat ve Meşrutiyetten beri
söylenmiş ve ne yazık ki birtakım elitler tarafından
yanlış cevaplanmış bir sorudur. Türkiye'nin yönü
Batıdır. demek bu aziz milleti anlamamaktır, Türkiye'nin yönü
Doğudur. demek de bu milleti anlamamaktır. Türkiyenin istikameti
ne Doğudur ne Batıdır, Türkiyenin istikameti kendi kökleri
üzerinde yükselmek ve güçlü büyük Türkiyeyi kurmaktır. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar) Başka yolumuz yoktur;
başkasına benzeyenin, başkasının artık
fikirlerinden başka alıp toparlayacağı bir fikir yoktur. Bu
milletin bir evladıyız, biz biliyoruz ki tarih boyunca hiçbir millet
başkasının gövdesi üzerinde yükselmez. Bu millet de
başkasının gövdesi üzerinde yükselmez, bu millet de
Allahın izniyle kendi kökleri üzerinden yeniden güçlü büyük Türkiyeyi
inşa edecek, kuracak bir iradeye, kararlılığa sahiptir.
Allah yolumuzu açık
etsin, Allah bu aziz milleti korusun. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, grup adına konuşmalar tamamlansın sonra değerlendireyim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Peki efendim.
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına ikinci söz, Grup Başkan Vekili ve
Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaşa aittir.
Buyurun Sayın
Elitaş.
Süreniz otuz dakikadır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarımız, bütçenin hazırlanmasında emeği
geçen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde sunum ve açılış
konuşmasıyla birlikte, eleştirilere verdiği cevapların
yanında biraz sonra da kapanış konuşmalarını
yapacak Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcımıza,
bakanlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve
değerli üyelerimize, on iki gün boyunca sabır ve sebatla müzakereleri
takip eden, katkı sunan tüm milletvekillerimize, bürokratlara, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bütçe sürecinde emek veren en alt kademeden en üst
kademedeki değerli arkadaşlarımıza, kısaca herkese
teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Bugün, bütçenin 12nci günü,
birbirinden değerli milletvekili arkadaşlarımız, tüm siyasi
parti grupları adına bütçe üzerinde görüşlerini sundular, ifade
etmeye çalıştılar. Haklı buldukları, kendilerince inandıkları
meseleleri not etmeye çalıştık, yapılabilirleri birbirimize
izah etmeye çalıştık. Bu süreç içerisinde bazen hoş
olmayan, birbirimizi kırıcı söylemlerde de bulunduk ama o
atmosfer içerisinde olduğu kanaatini taşıyarak biz bunların
hepsini bir tarafa bıraktık. İnşallah, bundan sonra
2023teki yapacağımız bütçe maratonuna kadar -sanıyorum-
böyle bir ortamla bir daha karşılaşmamayı ümit ediyorum.
Eleştirmek kolay, yapmak
zordur. Bugün, cumhuriyet tarihinde, ki dünya ülkelerinde
karşılaştığımızda, on dokuz yıllık
sürekli bir iktidarın, tek başına iktidarın bulunduğu
nadir ortamlardan birini yaşıyoruz. 2023 yılında Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşunun 100üncü yılını idrak edeceğiz.
2023 yılında Türkiye Cumhuriyetinin yüzde 21ini idare etmekten ve
Bugün Türkiye'nin geldiği konumda başarılarını
inşa ederek ortaya koyan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan liderliğindeki AK PARTİ iktidarını tarihte
önemli bir şekilde ifade edecekler ve anacaklardır,
yaptığımız icraatları Bunlar nasıl
yapmış? diye değerlendirme imkânı bulacaklardır.
İnşallah, inanıyorum, ümit ediyorum, Haziran 2023 tarihinde
önümüze gelecek sandıkta bugüne kadar olduğu gibi yine, milletimiz
Cumhur İttifakıyla birlikte bizi iktidara taşıyacaktır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Eleştiri demokrasinin en
önemli unsurlarından biridir ama rakamları da ters yüz etmemek
gerekir. Sayın İlhan Kesiciyi burada keyifle izledik; fikirlerine
katılmasak, düşüncelerine, ortaya koyduğu ifadelere
katılmasak bile büyük bir nezaket içerisinde, nezahet içerisinde söyledi.
Sayın Kesici, 1991-93 yılları arasında Devlet Planlama
Müsteşarlığı yapmış birisi ama Planlama
Müsteşarlığı yapan kişiler sadece rakamlar üzerinden
meseleleri ifade etmezler, Müsteşarlık yapan, o makama oturmuş
kişiler oranlar üzerinden değerlendirmeyi kendilerine ilke edinirler
çünkü Rakam 10 liradan geldi 100 liraya. demek yerine 10 lira neyin yüzde
kaçıydı, şimdiki 100 lira neyin yüzde kaçıydı? diye
ifade etmek mecburiyetinde hissederler. Başkası konuşabilir ama
Planlama Müsteşarlığı yapmış birisinin sadece
rakamları söyleyip oranlar üzerine gitmemesi gerçekten belki siyasetin
kendi üslubu içerisinde doğru bulunabilir fakat kamuoyuyla gerçekleri
paylaşmak açısından farklı neticeler doğurur.
Bakın, iç borcu,
dış borcu döviz cinsinden -borçları- ifade ettiler. 2002
yılında bizim borcumuzun rakamını Sayın Kesici söyledi
ama millî gelirimize oranının ne olduğunu ifade etmedi; 2022
yılı bütçesindeki rakamı da söyledi, oranın ne
olduğunu ifade etmedi. 2002 yılında yüzde 43 olan bizim borcumuzun
millî gelire oranı bugün yüzde 10lar seviyesine düşmüştür. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
şimdi, kullandığınız parayı,
aldığınız borcu verimli bir şekilde döndürürseniz,
çevirirseniz bundan hep beraber fayda sağlayabilirsiniz; eğer borç
almazsanız, kendi yağınızda kavrulursanız en iyisi bu
ama dünya artık bir bir küçülmüş. Global bir dünyada herkesin
birbirine muhtaç olduğu, sadece kendi iç dinamikleriyle değil, kendi
tüketimleriyle değil, bizim iktisatta öğrendiğimiz gibi arpa-kumaş
denklemi içerisinde değil, kendi ürettiğini başkasının
ürettiğiyle mübadele yöntemiyle değil, para ortamında
yaptığımız değerlendirmeler sonucunda, herkesin
birbirine muhtaç olduğu bir dünyada
yaşadığımızı ifade etmek istiyorum.
Bakın, Sayın Kesici
bazı meseleleri ifade etti, bazı şeyleri ifade etmeye
çalıştı, nezaket içinde söyledi ve hakikaten de muhabbetle
dinledik. Ziya Paşadan örnek verdi, dedi ki: Lafla peynir gemisi
yürümez. Doğru söyledi; yirmi bir yıldır biz icraat
yapıyoruz, üretim yapıyoruz, milletimizin çeşitli imkânlarla
refah seviyesini artırmak için elimizden gelen gayreti üretiyoruz; yirmi
bir yıldır da muhalefette olanlar, sürekli, lafla peynir gemisini
yürütmeye çalışıyorlar. Ama hani Ayinesi iştir
kişinin, lafa bakılmaz. derler ya, onun halk arasında
başka bir deyimi var. Sayın Kesici Dananın kuyruğunun
ifadesini kullanırken biraz, edebe, adaba yakışır mı
acaba diye bir çekindi, söyledi. Ben de diyorum ki halk arasındaki bu
Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. ibaresinin yerine:
Eşek ölür, kalır semeri; insan ölür, kalır eseri.
Bugün Cumhuriyet tarihinde
eser bırakan parti kim? diye sorduğunuzda: AK PARTİ (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) 2018den itibaren bu
eserlerin sahibi kim? diye sorduğunuzda: Cumhur İttifakı (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) İnşallah, bu
meseleyi de 2023ten itibaren devam ettirmeye çalışacağız.
Sayın Kesici
eleştirirken dedi ki: Sizin sıranızda olan arkadaşlar
zamanında böyle böyle söyledi. Aslında 2 kişiyi eleştirdi,
birini söyleyeyim. Biri, akrabası, herhâlde kayınpederinin
ağabeyi -damatları- Sayın Demirel'i eleştirdi. Sayın
Demirel ne derdi? Borç yiğidin kamçısı. derdi. Bakın,
değerli arkadaşlar, biz onu demiyoruz, borç yiğidin
kamçısı demiyoruz. Biz diyoruz ki: Aldığın borcu,
aldığın dış kaynakları verimli şekilde
kullandığın takdirde refah seviyen artar. Bugün
Değerli
milletvekillerim, şu anda dünyanın içinde bulunduğu çok önemli
bir kriz var. 2019 yılının Aralık ayının sonunda
Çinde başlayıp 2020 yılının ilk aylarında
İtalyada baş gösteren, 11 Mart 2020 tarihinde Türkiyeye gelen
pandemi süreci tüm dünyayı şok etkisinde bıraktı. Kimin ne
yaptığı bilinmeden, ne zamana kadar süreceği
anlaşılmadan, aşının bulunup bulunmayacağı,
aşının etkisinin olup olmayacağı
tartışmaları varken, bütün dünyanın
kapandığı bir süreçte Türkiye de pandemi sürecinde
yaşanılan bunalımdan, etkilerden muhakkak etkilenmek
mecburiyetinde kaldı.
Bakın,
yaklaşık bir yıldır hem Türkiyede hem dünyada kapanma
süreci yaşandı. O zaman Önce sağlık. denildi. Bütün
ülkeler, kendi ülkelerinde yaşayan insanları bu kapanma sürecindeki
sıkıntılardan kurtarabilmek için çeşitli ekonomik tedbirler
aldılar. 2020 yılının Mart ayından itibaren pandemi
sürecinin devam ettiği 2021 yılına kadar bir yıllık
süre içerisinde, Türkiye ekonomisini idare edenler, başta Sayın
Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Kabine üyeleri de dâhil olmak
üzere, vatandaşımızın bu sıkıntıdan minimum zararla,
minimum refah kaybı yaşayarak çıkması için ellerinden gelen
gayreti gösterdiler. Bugün yaşadığımız hadise şu
anda dünyadaki en büyük sıkıntıların başında.
Bakın, 29 Eylül tarihi,
Avrupa enerji fiyatlarıyla sarsıldı; 14 Kasım, Amerikada
üretici fiyatları on bir yılın zirvesinde; 15 Kasım,
enflasyon gelişmiş ekonomilerde de tarihî seviyelerde; yine 15
Kasım, enflasyon rekorlarla tüm dünyanın sorunu; 7 Aralık, euro
bölgesi yatırımcı güveninde düşüş var; 7 Aralık,
Almanyada küresel ekonomiye güven geriledi; 10 Aralık, Amerika
Birleşik Devletlerinde enflasyon otuz dokuz yılın zirvesinde,
Almanyada yıllık enflasyon otuz yılın zirvesinde; 15
Aralık, İngilterede enflasyon on yılın zirvesinde. Tüm
dünya bu belayla uğraşırken Türkiye bu belanın ülkemizdeki
insanlara, yaşayan kardeşlerimize en az dokunuşunu, en az
zararla yapması için elinden gelen gayreti göstermiştir.
Muhakkak bunun ekonomik
sonuçları da vardır ve pandemi süreci içerisinde, bütün
olumsuzluklara rağmen, tüm dünyanın yaşadığı
meseleleri içinde idrak ederek, sessiz ve sakin kalarak, Hükûmetimize,
milletimize destek veren değerli kardeşlerimize,
vatandaşlarımıza buradan şükranlarımı arz
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biraz önce Genel Başkan
Vekilimiz çok önemli bir konuyu ifade ettiler, dediler ki: Dünyanın
hiçbir ülkesinde olmayan, sadece ülkemize has, bu coğrafyada yaşayan
insanların köklerinden aldığı gelenekler çerçevesinde,
beraberlik ve bütünlük ruhunu yaşaması doğrultusunda, o ilk
amacıyla yaptıkları birlik ve beraberlik göstergesi bugün
pandemi sürecini en minimum seviyede zararla atlatan ülkelerin
başında gelen ülke, ülkemiz Türkiyedir.
Bakınız,
değerli arkadaşlar, bütün dünyada salgın kaynaklı arz
darboğazı, fiyat artışları devam ediyor. Enflasyonla
mücadele küresel ekonominin en önemli gündemleri içerisinde, gelişmiş
ekonomilerde enflasyon tarihî seviyelerde, dünyada tedarik sorunu
yaşanıyor, dolayısıyla da bu, enflasyonu körüklüyor.
Şu anda dünyada ilk maddeye, ham maddeye, emtiaya ulaşmakta büyük
zorluk var, ulaştığınız emtiayı
taşımakta büyük problem var. Geçenlerde burada bir milletvekili
arkadaşımız ifade etti, ya bütçe görüşmelerinde ya da
başka konuşmasında; normal zamanlarda 1.500-2.000 dolar olan konteyner
kirasının 18 bin dolarlara çıktığını, hatta
konteyneri kiraladıktan sonra yüksek fiyatların da ortaya
çıktığını, konteynerin bulunamaz hâle geldiğini
gördük. Amerika Birleşik Devletleri gibi dünyanın en büyük
tüketicisi, Çin gibi dünyanın en büyük 2nci üreticisi olan bir ülkenin
kendi siyasi, iktisadi çatışmaları sonucunda
Amerika -en çok
tüketen o- diyor ki: Bana gelen konteynerleri doldurmadan göndermem.
Konteyner gelmiş, en büyük ithalatçı
Bin konteyner geliyor, 10 bin
konteyner geliyor ama Bunu doldurmadan ben buradan göndermem. diyor. Hâlbuki,
Amerika'nın -örnek veriyorum- bin konteyner gelişi var, 500 konteyner
gidişi var ama 500 konteyner orada kaldığından dolayı
dünyada bir lojistik sıkıntısı var. Bu süreci de hep
beraber aşacağız, aşacağımıza da
inanıyorum.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Konteyner yok diye mi bu kadar zayıfladı
ekonomi yani? Bu mudur Mustafa Bey? Konteynere mi bağladınız
gerçekten? Helal olsun!
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Elitaş, fırsatları aleyhte kullanıyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Şimdi, değerli milletvekilim, bakın, ekonominin
zayıflaması değil, her şeye rağmen Türkiye ekonomisi
ihracatta tarihî rekorlar kırıyor. Bugün ihracatta
yaptığımız tarihî rekorlar, kasım-kasım olmak
üzere on iki aylık sürede 220 milyar doları aşmış. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Elitaş, şu kur krizine bir gelsenize
Sayın Elitaş, kur
krizine bir gel ya, kur krizine bir gel.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bütün olumsuzluklara rağmen Türk iş adamları, Türk
sanayicilerimiz, bakanlarımız ve bürokratlarımız dünya
ekonomisindeki bu boşluktan faydalanmak için, ülkemizin lojistik
sorunlarını ortadan kaldırabilmek için,
ihracatımızın, ihracatçımızın önündeki engelleri
kaldırarak bugün 220 milyar dolarlık ihracat seviyesine ulaşma
başarısını göstermiştir. İnşallah
-aralık ayı rakamları ne gelir bilmiyorum ama- tahminler 2021
yılı ihracat rakamlarının 220 milyar doların üzerinde
olacağı yönünde, 223 milyar dolar da olabilir, 225 milyar dolar da
olabilir.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Dolar 20 TLye gidiyor, 20 TLye.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bugün, bütün dünyada devletlerin en zor durumda olduğu
konulardan biri enerji maliyetleri. Biraz önce Genel Başkan Vekilimizin
ifade ettiği gibi, yeşil enerjiyle, dış âlemdeki enerjinin
ithali konusunu Türkiye'nin ihtiyacı olmaktan çıkarıp hem öz
kaynaklarımızla hem yerli ve millî kaynaklarımızla hem
rüzgârımızla hem güneşimizle hem de hidrolik
kaynaklarımızla artık dışa bağımlı
olmaktan büyük bir hızla çıktığımızı ifade
etmek istiyorum. Bundan önce enerjinin ancak yüzde 30luk kısmı yerli
ve millî olabilirken bugün, kurulu gücümüzün yaklaşık yüzde 70ten
fazla kısmı yerli ve millî enerji olarak hayata geçmekte, biz
kullanmaktayız. Niye öyle yapabiliyoruz? Bugün, elektriği eğer
en ucuza verebiliyorsak, ülke kendi imkânlarından, devlet hazinesi,
maliyesi vatandaşımıza bunu yansıtmamak için en minimum
zamlarla bu hâli geçiştirmeye devam ediyorsa, BOTAŞ yurt
dışından ithal ettiği, uluslararası piyasalarda
borsası bulunan bir ürünü beşte 1 fiyatına satarak
vatandaşımızı kara kışta, soğukta
bırakmamak için gayret gösteriyorsa bu, hazinenin, maliyenin ne kadar
sağlam olduğunun, bütçenin ne kadar güçlü olduğunun,
milletimizin AK PARTİ iktidarına ne kadar güvendiğinin en önemli
işaretlerinden biridir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İkinci konu, biraz önce
ifade etmeye çalıştığım, yüksek lojistik maliyetler
var. Zaten fiyat artışlarının en büyük sebeplerinden biri
ham maddeye, ara mala ulaşamamak. Pandemi döneminde
kapandığı için ne maden çıkarılabildi ne imalat
yapılabildi ne ara mal yapılabildi ne de bu yapılan
malların ülkeler arasında taşınma imkânı ortaya
çıkabildi. Pandemi dönemindeki en büyük sorunlardan birİ de lojistik
maliyetlerinin artışlarıdır ve lojistiğe
ulaşmaktaki sıkıntılardır.
Değerli milletvekilleri,
OECD raporunun Türkiyeyle ilgili bölümüne baktığımızda,
gayrisafi yurt içi hasılanın büyümesinin 2021 yılında yüzde
9 olacağı ifade edilmiş. Çeşitli kereler revize ettiler ama
son verilere baktığımızda çift haneli bir büyümeyle
karşılaşacağımızı ifade ediyorum. Tüm
dünyanın 2020 yılında negatif büyüdüğü bir dönemde Türkiye,
ekonomisi 1,8lik pozitif bir büyümeyi gerçekleştiren bir ülkedir, 2021
yılında da inşallah bu gerçekleşecek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) 2022de Türkiye ekonomisinin yüzde
3,3 büyüyeceği ifade ediliyor, 2023te yüzde 3,9 olması tahmin
ediliyor. Eylül ara raporunda 2022 için yüzde 3,1lik bir büyüme beklenmekteydi
ama OECD, 2022 yılının 3,1ini 3,3le revize etti. Türkiye
ekonomisindeki gelişmeyi onlar rakamlarla, onlar çeşitli verilerle
hesap ediyorlar ama maalesef, burada muhalefet yapmak üzere kürsüye gelen
değerli konuşmacılarımız, hatiplerimiz bunu göz
ardı etmeye çalışıyorlar.
Türkiye ekonomisinin ikinci
çeyrekteki büyüme oranı yüzde 22, üçüncü çeyrekte yüzde 7,4; net mal ve
hizmet ihracatımızın büyümeye katkısı üçüncü çeyrekte
6,8 puan olmuş. Böylece, gerçekleşen yüksek oranlı büyümenin
yüzde 92si net ihracattan karşılanmış yani bütün
zorluklara rağmen, bütün imkânsızlıklara rağmen, lojistik
sıkıntılara rağmen, Hükûmetimizin aldığı
kararlar çerçevesinde ihracatın önündeki engeller kaldırılarak
bizim büyümemizdeki en büyük katkıyı sağlayan unsurlardan biri
olmuş. 2021 yılı Kasım ayına
baktığımızda, ihracat yüzde 33,44 artmış, ithalat
yüzde 26,73 artmış, dış ticaret hacmi yüzde 29,63
artmış, ihracatın ithalatı karşılama oranı
yüzde 80,1 olmuş. Türkiye'nin ihracatı ithalatı
karşılama oranları
Nadir zamanlarda, kapalı sistemlerden
içine döndüğü ekonomilerin bulunduğu zamanlarda ihracatın
ithalatı karşılama oranları bu şekilde olur. Ama
serbest piyasa ekonomisini egemen kılmış, serbest piyasa
ekonomisine kurulduğu günden bu tarafa, iktidara geldiği günden bu
tarafa inanmış ve bundan sonra da bozmayacağını her
türlü hareketiyle göstermiş AK PARTİ iktidarının serbest
piyasa ekonomisinden vazgeçmeyeceğini buradan tekrar altını
çizerek ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Serbest piyasa ekonomilerinde
Bakın, inceleyin, bizim
1980 yılından itibaren değiştirdiğimiz serbest piyasa
ekonomisiyle birlikte baktığımızda, ihracatın
ithalatı karşılama oranları yüzde 50 ile 65 arasında
gerçekleşmiş. 55in altına düştüğü anda bir
devalüasyon tehlikesiyle karşı karşıya kalmış.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 60ın altına,
55e doğru yaklaştığında Merkez Bankasının
devalüasyon yapma -o zaman biliyorsunuz sabit kur sistemi vardı-
ihtiyacıyla karşı karşıya kalmış. Onun için,
değerli arkadaşlarım, on dokuz yıllık iktidar
dönemimizde yaptığımız iş gerçekten takdire
şayandır ve bunu millet biliyor. Bundan sonraki gelecek sandıkta
da en büyük terazi milletin terazisidir, o terazi şaşmaz terazi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Nasıl ki on dokuz
yıldan bu tarafa, gelen 13 sandıkta terazi şaşmadıysa,
doğru tarttıysa, Haziran 2023 yılında yapılacak
seçimde de Cumhur İttifakının terazisi yine ağır
basacak, iktidara taşıyacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kefe
onun adı kefe. Terazi ağır basmaz. Kefe sizinki, sizin kefe
ağır basıyor; öyle demen lazım, terazi ağır
basmaz.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Terazi standart olur.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Senin terazin bozuk.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Terazi
standart olur, kefe ağır basar.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Teşekkür ediyorum Özgür Bey, sayfaları çevirmeme
yardımcı oldun biraz, on saniye zamana ihtiyacım vardı.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Su içeceksen
ona da yardımcı olalım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Değerli arkadaşlar ticarette yeni yol haritası
diye ortaya koyduğumuz, bölgesinde önemli ülke diye ifade ettiğimiz
-ki çevremizde üç saatlik uçuş mesafesinde- dünya ticaret hacminin yüzde
50ye yakın bir kısmının döndüğü süreçte, Türkiye,
içinde bulunduğu konumu en iyi şekilde değerlendirerek ihracat
potansiyelini artırma yoluna gitmiş. Son zamanlarda, 2021
yılında Libyayla olan ticaretimiz yüzde 84 artmış;
İsviçreye ihracatımız yüzde 87 artmış; Birleşik
Arap Emirliklerine yüzde 103, Mısıra yüzde 74, İtalyaya yüzde
40, İspanyaya yüzde 40, Hollandaya yüzde 34 ihracatımız
artmış. Kısaca, yeni ekonomik modelin temel amaçlarından
biri de büyüme ve istihdamın sürdürülebilir kılınarak
yatırım ve ihracatın artırılması diye ifade
ediyoruz. İşte, bu, bizim yeni ekonomik model dediğimizin
adımları, yol haritasının başlangıcı.
İnşallah önümüzdeki dönemlerde de bunu göreceğiz.
Değerli milletvekilleri,
biraz önce ifade etmeye çalıştım, dünyadaki en önemli
sorunlardan biri enflasyonla mücadele. Türkiye, hatırlarsanız,
1970-1980 arasındaki siyasetçiler enflasyonla mücadele diye ortaya
çıkarken 1980-2000 arasındaki siyasetçiler hep Enflasyon
canavarıyla mücadele edeceğiz. diye ortaya çıktılar. Rahmetli
Özalın Türk kamuoyuna hediye ettiği enflasyon canavarı
ifadesi ve orta direk ifadesidir. Bugün, AK PARTİ iktidarı
döneminde enflasyon canavarıyla mücadele ettik ama şu anda -o zaman
iç dinamiklerin iyi yönetilemediğinden dolayı enflasyon bir canavar
gibi gözükürken- on dokuz yıllık iktidarımız döneminde hiç
kimse enflasyonu canavar olarak anmadı, anlamadı ama şimdi,
küresel manada ekonomide çarkların dönmesinde ortaya çıkan
sıkıntıyla birlikte tüm dünyada enflasyon bir canavar olma
yolunda. Ama istikrarlı ve kararlı yürüyüşümüzle, mali disiplini
elden bırakmayan bütçe yapımızla birlikte, inşallah,
enflasyonla mücadele konusunda da en iyi şekilde devam edeceğiz.
Yılın üçüncü
çeyreği itibarıyla lojistik ve enerji maliyetleriyle, temel gıda
ve endüstriyel emtia fiyatlarındaki şiddetli artışlarla
özellikle Avrupada enflasyonun son otuz yılın zirvesine
ulaştığını biraz önce ifade etmiştim.
Dış ticaretimizin olumlu gelişmesiyle birlikte cari açıkta
da önemli bir iyileşmenin olacağına inanıyoruz.
Hatırlayın, 2020 yılında, tüm dünyanın
kapandığı süreçte, 50 milyon misafiri, yabancıyı
ağırlama kapasitesine sahip olan Türkiyenin 16 milyon misafiri ancak
ağırlayabildiğini, 2021 yılında 30 milyonu
aştığını
2022 yılında, inşallah,
Omicron denilen varyantla ilgili mücadelede Dünya Sağlık Örgütü ve
tüm bilim insanlarının yapacakları gayretli
çalışmalarla birlikte, yeniden bir kapanmaya gerek
olmayacağı kanaatiyle, yabancıları Türkiyede
ağırlayarak onların ülkemize bırakacakları dövizin
cari açığımıza da önemli bir katkı
sağlayacağına inanıyorum.
Değerli milletvekilleri,
dünyayı yeniden keşfetmiyoruz, zor bir süreçten geçiyoruz.
Gelecekteki nesil bugünleri anarken bir dönemin salgın
yaşayanları diye ifade edebilirler. Tarihte çok salgınlar
yaşanmıştır; veba salgını, sarp gibi
Sarp
Doğru söylüyorum, değil mi? (AK PARTİ sıralarından
SARS sesleri)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) SARS.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Tamam. Onun gibi hastalıklarla mücadele eden biz,
geçmiştekileri anlatırken bunları ifade ederiz. Bundan sonraki
evlatlarımız da Bu salgınların altından kalkan kim
vardı? diye sorduklarında, En az zayiatla, en iyi şekilde
çıkan kim? diye sorduklarında Cumhur İttifakının
yaptığını büyük bir heyecanla, büyük bir zevkle okuyarak
bize teşekkürlerini, dualarını iletecekler. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK
(Iğdır) Yarım milyon insan Türkiyede öldü.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Gazel okuma, dinle!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, dün Sayın
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği,
anlattığı, kamuoyuyla paylaştığı, asgari
ücretin 4.253,40 lira olmasıyla ilgili açıklamayı sayın
milletvekillerimizle paylaştık. AK PARTİ Genel
Başkanı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan açıklamasından önce dedi ki: Biz böyle böyle bir
şey açıklayacağız ama asgari ücretteki vergiyi ve damga
vergisini kaldıracağız. Ve o anda, Parlamentoda, Grup
Başkan Vekili olarak Sayın Maliye Bakanımıza ve diğer
bürokratlara bizim böyle bir şey yapacağımızı, teknik
bir çalışmayı yapacağımızı ifade ettik.
Bugün o teknik çalışmayı inşallah bitiriyoruz.
Arkadaşlarımız o teknik çalışmayı
hazırladılar, son noktasını verecekler muhtemelen biraz
sonra, AK PARTİ Grubu olarak biz de bunu değerlendirip
milletvekillerimizin imzasıyla teklifi gerçekleştireceğiz.
Bakın, buraya
çıkan, kürsüdeki milletvekili arkadaşlarımız diyorlar ki:
Sayın Cumhurbaşkanı niye buraya gelmiyor? Değerli
milletvekilleri, ya, Allah aşkına, eleştirdiğiniz
Anayasa'yı bir okuyun. Eleştirdiğiniz Anayasa'nın 161inci
maddesinde diyor ki: Bütçeyi Cumhurbaşkanı yapar, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya bakan
savunur. Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
bütçeyi savunmasına Anayasa izin vermemiş. Anayasa'ya göre
Cumhurbaşkanımızın burada -161inci maddeye göre- ifade
etmesi mümkün değil. Sayın Cumhurbaşkanı
yıllardır bu kürsüde -hem kapanışta hem açılışta-
bütçe hakkında görüşlerini ifade ettiler, onları anlatmaya
çalıştılar ama Anayasa gereğince şu anda bu bütçeyi
savunmak Cumhurbaşkanı Yardımcısının veya üst
düzey bir bakanın işidir.
Asgari ücretin 4.253
liralık kısmına gelince, daha on gün önce Sayın
Kılıçdaroğlu Asgari ücret en az 5.500 lira olmalı. dedi.
Sayın Özgür Özel de -sataşmıyorum Özgür Bey'e, onun ifadesini
söylüyorum- dedi ki: Asgari ücret şu hesaba göre 5.450 lira
olmalıdır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kur
hesabına göre.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bu hesaba, kur hesabına göre söyledi. Ama hani, zamanında
burada, kürsüde Sayın Kılıçdaroğlu
konuşmasını yaparken Aile yardımı 600 lira
vereceğiz. demişti. Sayın Başbakan da buraya
çıkmıştı, Sayın Erdoğan, demişti ki: Ya,
senin belediyelerin var -o zaman İzmir Belediyeniz vardı- hadi aile
yardımı ver de göreyim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama şimdi İstanbulunuz var, Ankara Belediyesi
var, İzmir Belediyesi var
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Veriyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
asgari ücreti 5.450 lira
Hadi Özgür Beyinkini bir tarafa
bırakalım, doğru olan Kılıçdaroğlunun sözüdür,
5.500 lira yapma imkanınız var mıydı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Var, var, vereceğiz. Merak etme.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Niye yapmadınız? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Veriyoruz, veriyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ama Sayın Kılıçdaroğlu
Hani, kürsüde
milletvekili arkadaşlarımız bir tekerleme söylüyorlardı ilk
üç gün Geliyor bir şey, geliyor
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Geliyor gelmekte olan, gidiyor gitmekte olan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
gelmekte olan. On bir yıldır yerinde durmakta olan,
dün Asgari ücreti biz 4.500 lira yaptık. dedi, biz asgari ücreti
açıkladıktan sonra. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Biraz önce de Sayın Hamzaçebi dedi ki: Şöyle
şöyle olması lazım asgari ücret.
Bakın, değerli
milletvekilleri, 2002 yılında asgari ücret 116 dolardı, en
yüksek olduğu zirve 380 dolarlar seviyesine geldi, anlık 400
dolarları buldu, 330 ile 350 dolar arasındaydı ama Sayın
Özgür Özelin yaptığı hesaplama, Sayın
Kılıçdaroğlunun sanki yapılmayacak gibi estiği
gürlediği, Belediyelerimizde biz gerekeni yapacağız.
dediği
Ne oldu? 250 lira fazla verdi.
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Şu anda kaç dolar Sayın Elitaş?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Şimdi, biz, onların İstanbul Belediyesinin,
Cumhuriyet Halk Partisine ait diğer
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir dakika süre
verelim Sayın Elitaşa.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Başkanım, Sayın Kesiciye verdiğiniz süre kadar
verir misiniz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
On dakika
BAŞKAN Yavaş
yavaş
Bakalım.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Kılıçdaroğlunun elinde imkânı
varken bunu bekliyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Vereceğiz, vereceğiz, merak etme.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Rahat ol.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bekliyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Siz merak etmeyin, daha fazlasını da vereceğiz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) İstanbulda, İzmirde, diğer büyük belediyelerde
çalışan işçiler dört gözle bekliyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Daha fazlasını, daha fazlasını
Hep fazlasını
BAŞKAN
Arkadaşlar, hatibe müdahale etmeyin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ama size şöyle bir şey daha söyleyeyim: Asgari ücretteki
vergiyi de indirdik.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) O da bizim önerimizdi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Onu da biz söyledik.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bakın, asgari ücretteki vergiden 447 lira 30 kuruş
indirim yaptık, damga vergisiyle beraber indirimini gerçekleştirdik.
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Elektrik faturalarını ödesin; Adananın,
Mersinin elektrik faturalarını.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Çiftçilerin bile elektrik faturasını ödedik.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ha, elektrik faturalarını ödeyin; Adanada, Mersinde
yaşayan vatandaşlarımızın elektrik
faturalarını da ödeyin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ya, biz ne diyorsak onu yapıyorsunuz, Allah razı olsun (!)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Bütün Türkiyenin elektrik faturalarını ödeyin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bakın, değerli milletvekilleri, İstanbulda
İstanbul Büyükşehir Belediyesi nezdinde çalışan
işçilerimiz de bizim vergiyi istisna kılmamızdan dolayı
onlar da faydalanacaktır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Biz de teşekkür ediyoruz, bizim dediklerimizi
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Öte yandan, biz bu yükü sanayicimize, iş adamımıza
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Çok teşekkürler (!) Bizim dediklerimizi yapın.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, bir dakika süre daha veriyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
yüklememek için, değerli milletvekilleri, eğer normal
şartlar altında biz vergiyi, gelir vergisi ve damga vergisini
indirmemiş olsaydık asgari ücretin, 4.253 lira 40 kuruşluk olan
rakamın işverenimize maliyeti 6.350 lira olacaktı. Ama
şimdi, işverenimizi de bu yükten kurtarabilmek için 5.897
liralık bir rakamı asgari ücretin işverene maliyeti hâline getiriyoruz.
Yani bu ücretten doğrudan doğruya işverenler engellenmesin,
çalışma barışını bozmasın, onların
dünyadaki bir arz noksanlığı döneminde aktif
çalışmalarını engellemesin, maliyetler üzerinde bunun fiyat
artışına sebebiyet vermesin diye böyle bir dengeyi de
yaptık.
Son olarak bir şeyi
ifade etmek istiyorum: Sayın Kesici 128 milyar dolarla ilgili bir
açıklama yaptı. Biz o açıklamasını, kürsüde
yaptığı açıklamayı da aynen kabul ediyoruz çünkü
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Elitaş, bir dakika süre daha ilave ediyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
Sayın Kesici İki saatlik program içerisinde AK
PARTİli arkadaşlar benim konuşmamda on beş saniyelik,
yirmi saniyelik kısmı kesmişler, yapıştırmışlar,
kopyalamışlar, ifade etmişler
Ama biz, Sayın Kesicinin,
iki saatlik program içerisinde iki dakika veya iki buçuk dakikadaki
söylediklerinin şu anda kürsüde söyledikleriyle aynı olduğunu
söylüyoruz ama arada bir fark var, siz diyorsunuz ki: Fatih Sultan Mehmet
Han'dan itibaren bütün devletin kayıtları duruyor, Merkez
Bankasının kayıtları da duruyor. O kayıtlarda neyin
nereye gittiği bellidir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Nereye gitti?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Fakat Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Cumhuriyet
Halk Partisinin çeşitli sözcüleri Bunları talan ettiniz,
bunları hırsızlık yaptınız, bunları yurt
dışına kaçırdınız. dedi. Sayın Kesici'nin
söylediği ile Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği
arasında büyük fark var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Para
yok, para yok.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Kesici diyor ki: Her şey
kayıtlıdır, muhasebede hiçbir şey kaybolmaz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Para
yok, kime satıldığını açıkla. diyor.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ama Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki: Bunu
çaldınız çırptınız. (CHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O da
var, o da var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bir dakika süre daha verin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ucuzdan
verdiğiniz de var.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, tamamlayalım lütfen.
Dördüncü dakika, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Kesiciye beşinci dakikayı vermiştiniz,
bu son.
BAŞKAN Bakalım,
ona göre
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Aradaki nezaket ve letafet
Bakın, burada
eleştiren arkadaşlarımız
Milliyetçi Hareket Partisini
dinledim, televizyonda dinledim, Cumhuriyet Halk Partisinin sözcülerini
dinledim, 2 sözcüsüne de teşekkür ediyorum fikirlerine katılmasak
dahi ama bir nezaket vardı, bir letafet vardı, bir samimiyet
vardı. Sayın Genel Başkan Vekilimiz, o da aynı nezaket
çerçevesi içerisinde sadece bizim duygularımıza hitap edecek, bizi
biraz daha heyecanlandıracak ama sizi kırmayacak söylemler
gerçekleştirdi. Ben de o çerçevede devam etmeye gayret ediyorum çünkü
konuşmacıların o latifliği, o güzel esprili yöntemleri
Ama
şimdi bakıyorum, düşünüyorum; ya, Allah aşkına, bunu 6
Aralıkta yaşasak ne olurdu? Sizin Genel Başkanınız
şuraya çıktığında o letafeti, nezaketi Türkiye Büyük
Millet Meclisinin mehabetine uygun bir şekilde konuşmayı
gerçekleştirseydi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu nezaketsizlik ama, bu nezaketsizlik!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Hayır, ben bir şey söylüyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu nezaketsizlik!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ama ben nezaketsizlik yapmadım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Gerçekten nezaketsizlik!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Onu nezaketsizlik yapana
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu çok büyük bir ayıp yani.
BAŞKAN Sayın
Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bu letafeti
Son cümlem
BAŞKAN Sayın
Elitaş, son bir dakika.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bu letafeti, bu nezaketi gerçekleştiren, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bütçeyi eleştiren, katkı sağlayan, değerlendirme
yapan tüm siyasi parti gruplarına, milletvekili
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Bütçemizin hayırlı
uğurlu olmasını temenni ediyor, aynı bugünkü letafetin ve
de nezaketin bundan sonraki süreçlerde de devam etmesini diliyorum.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Madde 161le ilgili söyledikleriniz doğru
değil.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Numan
Kurtulmuş konuşmasının son cümlelerinde Sataşma
nedeniyle kimseye cevap vermek istemiyorum ama bir konuda cevap vermek
istiyorum, değerlendirme yapmak istiyorum. dedi ve o cevabında, o
değerlendirmesinde bana sataşmada bulundu. Benim cümlem şuydu:
Türkiyenin tarihsel olarak yönü Batı olmuştur. O da bana cevaben
Türkiyenin tarihsel olarak yönü ne Batıdır ne Doğudur.
şeklinde bir değerlendirme yaptı.
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) O sataşma değil ki ya.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Ne sataşması ya!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ve aslında benim söylemek
istediğimi, kastettiğimi bir başka şekle dönüştürdü,
amacından aykırı bir şekilde kullandı. O nedenle,
69uncu maddeye göre söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben
tutanağı aldım Sayın Hamzaçebi, sizden hiç bahsetmiyor
tutanakta.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ama bakın, işte, Sayın Numan
Kurtulmuş burada, kastettiği benim yani ben durup dururken huzurunuza
çıkmadım.
BAŞKAN Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İstanbul
Milletvekili Numan Kurtulmuşun 281 sıra sayılı 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Kurtulmuş, ben şunu
söyledim: Türkiyenin tarihsel olarak yönü Batı olmuştur.
Şimdi, Erdoğan Türkiyenin önüne Çin modelini koyuyor bu kadar
yıldan sonra. Bunu kabul etmiyoruz. dedim, bunu eleştiriyorum; siz
diyorsunuz ki: Türkiyenin yönü ne Batıdır ne Doğudur.
Sayın Kurtulmuş,
Sayın AK PARTİ Grubu, 17 Aralık 2004 tarihinde Sayın
Erdoğan Brükselde müzakere takvimi aldığı zaman, Avrupa
Birliğiyle 2005 yılında müzakereler
başladığı zaman Türkiye Avrupa Birliği tam
üyeliği yolunda gitmiyor muydu? Siz bunu ret mi ediyorsunuz? Demek ki
şunu anladım: AK PARTİ Grubunun Avrupa Birliğine tam üyelik
gibi bir derdi yok; bunu itiraf ettiğiniz için teşekkür ediyorum.
İkincisi: Cumhuriyet bir
modernleşme projesidir, bir modernleşme projesidir. Bu
modernleşme, köklerini 19uncu yüzyıl Osmanlı
İmparatorluğunun modernleşmesinden alır. II. Mahmut,
Abdülmecit, Abdülaziz, II. Abdülhamit; bunların hepsi yenilikçi
padişahlardır, Batının eğitim kurumlarını
almışlardır, Batının teknolojisini almışlardır.
Örnek verdim: Mehmet Akif, Türk gençliğini idealize ettiği
Asımın kişiliğinde Asımı Berline fen bilimleri
öğrenmeye gönderir. Batının fen bilimlerini, bilimini,
teknolojisini almaya niye karşı çıkıyorsunuz, niye
karşı çıkıyorsunuz?
Ayrıca, size bir
şeyi tavsiye edeceğim: 1856 Paris Antlaşmasını bir
okuyun; Rusya ile Kırım Savaşını kazanan Osmanlı
İmparatorluğu, İngiltere ve Fransa arasında
imzalanmıştır. Madde 2: Osmanlı İmparatorluğu
Avrupa devletler topluluğunun bir üyesi olacak, toprak bütünlüğü ve
bağımsızlığı Avrupa devletler topluluğunun
ortak garantisi altında olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Yani Osmanlı
İmparatorluğu dahi, 1856 yılında, Türkiyenin Avrupa
devletler topluluğunun bir üyesi olduğunu kabul etmiş ama sizi
anlıyorum; Sayın Erdoğan bir dönem -Başbakanken söyledi,
Cumhurbaşkanıyken söyledi; bir süredir söylemiyor- şunları
söyledi: İnsanımıza iki yüzyıldır bir istikamet
dayatılıyor. İki yüzyıl öncesi, 1808, tam da II. Mahmutun
iktidara, padişahlığa geldiği yıldır;
yenileşme hareketleri o zaman başlar. Siz, bunun öncesindeki o geri
kaldığımız dönemi hedefliyorsunuz, yenilikçi
padişahlara bile tahammülünüz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Ne kaldı?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Meclis Başkan Vekilleri de sizin gibi yapsa
mutlu oluruz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bütçe konuşmasında hiç ek süre istemedim,
ona mahsuben ek süre verirseniz memnun olurum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Muhasebeci olunca mahsuplaşmayı biliyor.
BAŞKAN Peki, son.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Pardon, burada saniyeyi göremedim, o nedenle kusura
bakmayın.
Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çinle ilgili bir şey de
eksik kaldı, onu da tamamlayayım. Bakın, ucuz emek istiyorsunuz;
bu doların buralara çıkması tesadüf değil, arzu
edilmiş bir şeydir. Türkiyede emek ucuzlasın... 4.250
liralık asgari ücret de emeği yukarı taşımıyor,
Türkiyede emek maliyeti hâlâ ucuz. Problem nerede biliyor musunuz? Teknoloji
yoğun ürün üretemiyoruz; işte, eğitime, teknolojiye, bilime
yatırım yapsaydık Türkiye asgari ücreti
tartışıyor olmaktan çıkacaktı.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
NUMAN KURTULMUŞ
(İstanbul) Sayın Başkanım, ismim geçerek
sataşıldığı için...
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Numan
Beyde OGS mi var efendim direkt geçiyor?
BAŞKAN Efendim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Numan
Beyin OGSsi mi var direkt geçiyor?
BAŞKAN Söyledi,
söyledi.
2.-
İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuşun, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
NUMAN KURTULMUŞ
(İstanbul) Sayın dostum Mehmet Akif Hamzaçebiye çok teşekkür
ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilk defa sataşma
dolayısıyla söz alıyorum, buna vesile olmuş oldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayırlı olsun.
NUMAN KURTULMUŞ
(Devamla) Ben asla bir şahsı kastederek söylemedim ama
konuşmalarındaki söyledikleri şeyde tavzihe muhtaç bazı
konular açıldı. Keşke vaktimiz müsait olsa da saatlerce
Türkiye'nin modernleşme serüvenini karşılıklı müzakere
edebilsek.
Bizim kastettiğimiz
şey şudur: Biz, hiçbir medeniyetin taklitçisi olarak, hiçbir bölgenin
taklitçisi olarak kalkınamayız, ileriye gidemeyiz. Söylediğimiz
şey bundan ibarettir. Bu anlamda eğer illa bir şeyler okunacaksa
Şerif Mardinin, Cemil Meriçin Türkiye'nin çarpık modernleşmesiyle
ilgili söyledikleri şeyleri hep beraber okumamız gerekir.
Ayrıca, rahmetli Mehmet Akif Ersoyun söylediği: Alınız
ilmini Garpın, alınız sanatını; veriniz hem de
mesainize son süratini. görüşünü de hep beraber herhâlde ilke edindik. İlim,
hikmet nerede varsa onu gider alırız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama müsaade ederseniz, kastettiğim şeyin ne
olduğunu Şehbenderzade Filibelinin sözleriyle tamamlayayım.
Aynı dönemde biz de modernleşme sürecine başladık, Japonlar
da modernleşme sürecine başladı. Japonlar, Meiji Restorasyonu
çerçevesinde gittiler, Batıda ne varsa aldılar. Şehbenderzade
diyor ki: Bu kadar çok adamı Batıya gönderdik ama aramızda ne
fabrika yapacak bir mühendis ne uçak yapacak bir mühendis ne demir yolları
yapacak mühendislerimiz var. Bizim söylediğimiz şey budur. Türkiye,
kendi ayakları üzerinde, kendi medeniyetleri üzerinde mukallit olarak
değil, başkasına benzeyerek değil,
başkasının gösterdiği yolda giderek değil; kendi millî
yolu üzerinde giderek, dünyada ne varsa bunları alarak, bunları kendi
özümleyerek yoluna devam eder. Kastım budur, yoksa sayın hatibin
söylediklerine asla bir şey demedim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Arkadaşlar,
birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.59
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.37
BAŞKAN:
Mustafa ŞENTOP
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39uncu Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2020 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2020 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1690) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
282) (Devam)
BAŞKAN Komisyon
yerinde.
Şimdi, İYİ
Parti Grubu adına ilk söz, Grup Başkan Vekili ve Samsun Milletvekili
Sayın Erhan Ustaya aittir.
Buyurun Sayın Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2022 yılı bütçesinin tümü üzerine İYİ
Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve erkanları başında
bizi takip eden değerli vatandaşlarımızı saygıyla
selamlarım.
Öncelikle şunu
söyleyeyim: Ben yaklaşık otuz yıldır bütçeyi takip eden
birisiyim -gerek bürokrat olarak gerek siyasetçi olarak-
yaşadığımız en tatsız bütçe olduğunu ifade
etmek isterim, en tatsız ekonomik ortam olduğunu ifade etmek isterim.
1994 krizini yaşadık, 2001 krizini yaşadık, 2008 ve 2009
krizlerini yaşadık, şimdi de 2021 krizini yaşıyoruz.
Emin olun, Türkiye ekonomisi hiç bu kadar sıkışmamıştı.
Şimdi, öncelikle, tabii,
otuz sekiz gün Plan ve Bütçe Komisyonunda, on iki gün de Genel Kurulda bütçeyi
konuştuk, epeyce şey söylendi, birçok konunun detaylarına
girerek gerek şahsım gerekse milletvekili
arkadaşlarımız konuları detaylandırdık. Bugün biraz
daha genel konuşmak istiyorum fakat öncelikle şunu söylemem gerekir
ki: İktidar çevrelerinde ciddi bir üslup sorunu var. Yani bakın,
dolar kuru 16 lirayı aştı, 17 lira oldu. Yani iktidar partisi
milletvekillerinin veya yetkililerin, -buraya gelsin gelmesin-
dışarıda beyanat verenlerin biraz mahcup bir şekilde
aslında konuşması gerekir fakat bakıyorsunuz, hiç o
mahcubiyet yok, yine en üst perdeden konuşuluyor, yine hep
suçlayıcı dille, kutuplaştırıcı dille
konuşuluyor, kibir had safhada ve herhâlde pişkinlik de en büyük
özellikleri hâline geldi.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, umuyoruz ve öyle görünüyor ki Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetlerinin ve son 4 bütçe itibarıyla da Cumhur
İttifakının son bütçesi olacak. Dolayısıyla bir hasar
tespiti yapmakta fayda var ve Türkiye bugünkü ortama nasıl geldi, bunu bir
analiz etmekte fayda var diye düşünüyorum.
Şimdi, nedir ülkenin
durumu, nasıl bir Türkiye manzarası var; buna önce makro açıdan
bir bakalım. Güven tamamen yok olmuş durumda yani ekonomide hiçbir
şekilde güven yok, güven sıfırın altında. Türk lirasından
ciddi bir şekilde kaçış var ve bu kaçış her
defasında da hızlanıyor.
Bakın, değerli
arkadaşlar, bir yerli paranın 3 tane fonksiyonu var; hepimiz bunu
biliyoruz, iktisat okuyanlar bilir. Nedir? Biri, mübadele aracıdır.
Bugün Türk lirasının bir mübadele aracı olduğunu
söyleyebilir misiniz? Türk lirasıyla alışveriş neredeyse
kalktı. Nedir diğer şey? Tasarruf aracıdır. Bugün Türk
lirası üzerinden tasarruf yapma imkânı var mı? Türk
lirasıyla tasarruf yapılıyor mu? Bakın, toplam
mevduatların yüzde 63ü yabancı para cinsinden; yastık
altındaki dövizleri, altınları, şunları bunları
söylemiyorum. Dolayısıyla Türk lirası maalesef, tasarruf
aracı olma özelliğini de yitirmiştir.
Bir paranın üçüncü
fonksiyonu, değer belirleme aracıdır. Bugün Türk lirasıyla
değer belirleyebiliyor musunuz? Bakın, fiyatlar hep dolar üzerinden
konuşulmaya başlandı, döviz üzerinden konuşuluyor.
Dolayısıyla her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanı
Paramız bellidir, Türk lirasıdır. demiş olsa da piyasada
bugün Türk lirası yoktur. Türk lirası bugün piyasada maalesef,
azınlık para hâline gelmiştir değerli arkadaşlar.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla eğer paramız TL ise, Türk lirasıysa o
zaman Sayın Cumhurbaşkanına -bir sürü şey sorabiliriz de-
şunu sormamız lazım: Ya, bu yandaş müteahhitlere verdiğiniz
garantili projeleri niye dolar cinsinden veriyorsunuz? Öyle ya, Türk
lirasıysa madem Türk lirası üzerinden niye vermiyoruz?
Şimdi, fiyat
istikrarı tamamen kayboldu, yüksek enflasyon hayatımıza geri
döndü. Türkiye 1970li, 1980li, 1990lı yılları yaşıyor.
Merkez Bankası enflasyonla mücadeleyi bıraktı. Enflasyonla
mücadele polise bırakıldı, denetim elemanlarına
bırakıldı ve son olarak da Türkiye İstatistik Kurumuna
bırakıldı. Türkiye, tarihinde görülmemiş bir kur şoku
yaşıyor arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
görülmemiş bir kur şoku yaşıyoruz.
Bakın, vaktim
kısıtlı olduğu için çok detaya girmeyeceğim. 1994
krizini söyleyeyim size: Kriz sonrası, kriz esnasındaki nominal
kurdaki artış yüzde 76, yılın başı ile sonunda
nominal artış yüzde 165. Ancak o yıldaki yüzde 125lik
enflasyonu düşündüğümüzde, reel kur artışı, bunu
Amerikan enflasyon farkını almadan sadece Türk lirasından
arındırarak söylüyorum, yüzde 17,5. Yani 1994 krizi, hâlâ hafızlarımızda
olan 94 krizinde reel kur artışı yüzde 17,5tur. 2001 krizinde,
kriz esnasında kurdaki fırlama yüzde 39dur, yılın
başı ile yıl sonunda yüzde 113lük bir nominal artış
olmuştur. Buradaki reel artış da yüzde 26dır.
Gelelim bugünkü seviyesine;
2021 krizi diyeceğimiz bu krizde ise bu yılın en düşük
kuru 6,88; en yüksek kuru 17,14 olmuştur, nominal kur
artışı yüzde 149dur arkadaşlar. O yüzden diyorum: Türkiye
Cumhuriyeti tarihinin en yüksek kur şokudur. Reel artış daha da
vahimdir, yüzde 106 yani 1994 krizinde yüzde 17,5 olan reel kur
artışı, 2001 krizinde yüzde 26 olan reel kur
artışı, bu krizde yüzde 106dır değerli
arkadaşlar; bunu mutlak surette görmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla yüksek
faiz, ekonominin her yanında; politika faizinin düşürüldüğüne
bakmayın, ekonomide cari olan faiz oranları, siz politika faizini
düşürdükçe onlar artıyor. Borçlanma faizleri yüzde 23e gelmiş,
önümüzdeki aylarda borçlanma faizlerinin yüzde 30un üzerine
çıkacağını hep beraber yaşayacağız.
Faiz ile kur arasına
sıkışmış bir ekonomi var. Bütçe açığı,
borçlanma ve faiz kısır döngüsüne girmiş, girme eğilimi
gösteren bir kamu maliyesi var.
Bunların
detaylarını daha önce konuştuğumuz için sadece
başlıklar olarak geçiyorum.
Dış borçlar
katlanarak artıyor, yılbaşında 3,2 trilyon lira olan
cumhuriyet tarihi boyunca biriktirilen dış borç, bugün 7,6 trilyon
liraya çıkmıştır, bu rakam da yıllık vergi
gelirinin 4 katına ulaşmıştır arkadaşlar. Daha
kötüsü, bakın, daha kötüsü, finansal istikrar risk altındadır;
daha da kötüsü, Türkiye, hızlı bir şekilde ödemeler dengesi
krizine doğru gidiyor. Dolayısıyla kırılganların
en kırılganı olan bir Türkiye ekonomisi vardır.
Firmalar açısından
durum nedir? diye baktığımızda, baskı ve kuşku
altındadır firmalarımız, geleceği göremiyor, fiyat
veremiyor, sermayeleri her gün eriyor, sattığını yerine koyamıyor,
terörist olma korkusu yaşıyor bugün firmalar, döviz açık
pozisyonları nedeniyle sürekli zarar ediyorlar, iş yerleri
kapanıyor, iş yerleri el değiştiriyor, Türkiyenin
varlıkları kelepir hâline gelmiştir ve borçlarını
çevirmekte firmalarımız zorlanıyorlar maalesef.
Vatandaş
açısından durum nedir? diye baktığımızda, mutsuz
ve endişelidir vatandaşımız. Derinleşen bir yoksulluk
vardır, bunları daha önce konuştuğumuz için
detaylarına girmeyeceğim. Kadınlar da
Özellikle çocuk
yoksulluğu, genç yoksulluğu çok fazladır. Emeklilerimizin durumu
zaten perişan, dar gelirliler de aynı şekilde.
Vatandaşımız hayat pahalılığı altında
eziliyor, insanlar geçinmekte zorlanıyor, alım gücü sürekli
düşüyor.
Türkiye, beslenme sorunuyla
karşı karşıyadır değerli arkadaşlar.
Bireylerin borçları aşırı derecede
artmıştır, bugün tüketici kredileri 950 milyar TLye
ulaşmıştır, oysa bunu 2002 yılında 2,2 milyar TL
olarak almıştı, 450 katına ulaşmış bir birey
borcu vardır. Yetersiz borç gelir doğurmaktadır.
Çalışanlar, emekliler, esnaf, çiftçi, herkes borçludur. Gençlerimiz
yurt dışına kapak atmanın yolunu aramaktadırlar.
Millet, ne yiyeceğim, yarın karnımı nasıl
doyuracağım endişesi taşımaktadır. Türkiye 70li
yıllardaki kuyrukları yaşamaktadır. Yarım simit
satılması Türkiyede ilk defa karşılaşılan bir
durumdur, o da size nasip oldu. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
Geniş tanımlı
işsizlik yüzde 22,8dir. İstihdam oranı partili
Cumhurbaşkanlığına geçildiğinde yüzde 47,7ydi,
şu anda yüzde 46,2ye düştü. Değerli arkadaşlar, bugün
gelinen nokta; 46,2lik istihdam oranı Haziran 2015 oranıdır.
İstihdam açısından baktığımızda, Türkiye
altı yıl üç ay kaybetmiştir. Son sekiz yılda
yaklaşık 7,4 milyon vatandaşımız, gencimiz
çalışma yaşına girmiştir fakat bunların sadece
4,1 milyonuna ancak iş verilebilmiştir.
Vatandaşı ekonomik
olarak rahatlatması gereken iktidar ne yapıyor? Tavsiyelerde
bulunuyor. Porsiyonları küçültün. diyorlar, Domatesleri tek tek
alın. diyorlar, Kombiyi kısın. diyorlar, Boğazınızdan
kuru ekmek geçiyorsa aç değilsiniz demektir. diyorlar, Allah sizi
açlıkla sınar. diye tavsiyelerde bulunuyorlar; TRT, çöpten
sağlıklı besin nasıl toplanır, onun belgesellerini
yapıyor, Yeni Akit gazetesi de bayat ekmekten yapılan yemek tarifleri
veriyor. Kötü yönetimin mağduru Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
olmuştur, beceriksizliğin faturası millete
çıkarılmıştır değerli arkadaşlar.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Bu ekonomik
gidişatı, son dönemi üç evrede tanımlayabiliriz bana göre.
Birincisi ekonomik krizdi, bu hâlen devam ediyor fakat ekonomik krizden sonra
ciddi bir fakirleşme ve yoksullaşmadır ikinci evresi, üçüncü
evresi ise Türkiye ekonomisinin komple çökmesidir değerli arkadaşlar.
Peki, Türkiye niye bu noktaya geldi, bunu irdelemekte fayda var diye
düşünüyorum. 1incisi: Türkiye hukuk devleti olmaktan hızla
uzaklaşmaktadır. Yargı sistemiyle sürekli
oynanmıştır, bir ara yargı FETÖcülere teslim
edilmiştir, yargıya güven yerlerde sürünmektedir. Adil yargılamadan
uzaklaşılmıştır; hâkimler, savcılar kritik kararlarda
yönetimin talimatını bekler hâle gelmiştir. Mülkiyet güvencesi
kalmamıştır, çökme devlet dili hâline gelmiştir. Tapu
delinmiştir bu ülkede, sözleşme hukuku kalmamıştır.
Özgürlüklerin kısıtlanması normal bir olay hâline
gelmiştir. İleri demokrasiyi hedeflemesi gereken Türkiye, demokrasi
seviyesini üçüncü dünya ülkelerinin dahi altına indirmiştir.
Antidemokratik uygulamalar yaygınlaşmaktadır. Her an terörist
veya hain ilan edilebilirsiniz. Biraz liberalseniz casus, azıcık
solcuysanız DHKP-Cli, dindar bir görünümünüz varsa FETÖcü, doğu,
güneydoğu kökenliyseniz PKKlı olma riskiniz çok fazladır.
2nci unsur
Türkiye niye bu
hâle geldi? 2ncisi de kötü yönetim. Değerli arkadaşlar, Türkiye
yönetilmiyor, âdeta savruluyor. İlk kırılma 2007
yılında olmuştur, aşırı güven gelmiştir,
iktidarda güç zehirlenmesi meydana gelmiştir. İkinci
kırılma ise bu partili Cumhurbaşkanlığı sistemine
geçildikten sonra olmuştur. Süregelen kötü yönetim tarzı bu sistemle
yani partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle
sistemleştirilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi devre
dışıdır. Ehliyetsiz, liyakatsiz kadrolar iş
başındadır. Nepotizm, eş dost
kayırmacılığı sıradan hâle gelmiştir.
Cehalet ve kuru inat devlet yönetiminin temel ilkesi hâline gelmiştir.
Devlet işinde inat olmaz arkadaşlar, Türkiye sizin deneme
tahtanız değil. Kanaatimce faiz sebep, enflasyon sonuç. diyerek
ülkeyi felakete sürükleyemezsiniz. İstişarenin kaybolduğunu,
kamu kurumlarıyla istişarenin, koordinasyonun olmadığını,
diğer paydaşlarla koordinasyonun olmadığını çok
net bir şekilde görüyoruz. Şeffaflık rafa
kaldırılmıştır, her şey, hesaplar gizlenir hâle
gelmiştir, hesap verme anlayışı yine yok olmuştur;
demokrasiyi sandıktan ibaret sanan bir görüş hâkimdir. Sürekli
konuşan, çelişkili açıklamalar yapan,
kutuplaştırıcı dili hâkim kılan bir yönetici kadro
vardır maalesef. Planlama rafa kaldırılmıştır,
Türkiye'nin kararları günübirlik, hatta saatlik olarak
alınmaktadır.
Diğer 3üncü unsur ise
-Türkiye niye bu hâle geldi?- yolsuzluklardır. Türkiye tarihinin
gördüğünü en büyük yolsuzluklardan bir tanesi 128 milyar doların
kaybolmasıdır, 128 milyar doların heba edilmesidir. Bunun
hesabı mutlak suretle sorulacaktır. İkinci yolsuzluk kanalı
kamu-özel iş birliği projeleridir, temel soygun alanı hâline
gelmiştir. Bu borçları torunlarımız dahi ödeyemeyecek,
yeniden masaya oturulması mutlak bir zarurettir. Siz oturmazsanız
Millet İttifakının iktidarında yeniden kamu-özel iş
birliği projeleriyle masaya oturulacaktır.
Kamu İhale Kanunu
paramparça hâle getirilmiştir, kamudan bütün ihaleleri belli
şirketler almıştır. Vergi cennetleri listesi hâlâ
yayınlanmamıştır, Türkiyeden vergi cennetlerine para
çıkartılmasına âdeta göz yumulmaktadır. Tabii, bu
çıkan paraların da helal paralar olması mümkün değil.
İmar yoksuzlukları had safhaya ulaşmıştır,
elektrik dağıtım şirketleriyle ilgili yapılan
yolsuzlukları burada size anlattım ben. Şu anda son
yolsuzluklardan bir tanesi bu yani şöyle söyleyeyim: 7 milyar lira olan
tüketim bedeli faturalara yansıtılıyor, bunu vatandaş
ödüyor; 2021 yılında EPDKnin aldığı çeşitli
kararlarla 30 milyar liraya yükseltilmiştir ve bunun tamamını
vatandaş ödemektedir. Son perde de şu anda Komisyonda
görüşülmüş olan limanlarla ilgili süre uzatımı meselesidir.
Bunu anlamak mümkün değildir, sürelerin bitmesine uzun bir süre var ve
mevcut işletmelere verilmeye çalışılmaktadır. Bunu
nasıl yapabilirsiniz? Açık rekabet olmadan niye bu ihaleler mevcut
şirketlere veriliyor, bunu anlamak mümkün değildir, bu da yeni bir
soygun alanıdır. Kara delikler soygunun diğer bir alanı olmuştur,
en önemlisi de Varlık Fonudur. Varlık Fonu keyfî ve denetimsiz bir
alan oluşturmuştur ve kamu kaynakları orada harcanmaktadır.
Bütçe anlayışı
kalmamıştır. Ödeneküstü harcamalarla Meclisin bütçe hakkı
diye bir kavramdan artık bahsetme ihtiyacı bile duymuyoruz. 5
maaş, sadece o danışmanlara para vermek için değil; orada
bir çember, bir circle kurulmuştur. Bir şapkayla talep eden öbür
şapkasını giyiyor, aynı kişi onay veren kişi
hâline gelerek yolsuzlukların bir mekanizması hâline
getirilmiştir. İç denetim, dış denetim, teftiş
kurulları tamamen etkisiz hâle getirilmiştir. Dolayısıyla
bu şekilde yolsuzlukların artmış olması Türkiye'nin,
Türkiye ekonomisinin bugünkü duruma gelmesinin 3üncü temel nedenidir.
4üncü olarak ise kamu
harcamalarında bir önceliklendirme sorunu vardır değerli
arkadaşlar. İtibardan tasarruf olmaz. anlayışı,
israfı, şatafatı ve saltanatı meşrulaştırmak
hâline getirilmiştir; kamu binalarının yapılmasında,
kiralanmasında ciddi kaynak aktarılmıştır. Sayın
Nebati buradaysa Maliye Bakanlığının Bakanlık
katına, Bakan Yardımcıları katına bir bakın
bakalım, kaç metrekare yapılıyor. Buralar milletin
parasıyla yapılıyor dolayısıyla buralarda ciddi israf
vardır. Kamu hizmeti alımlarında da yine
aşırılık vardır, gösteriş projeleri temel israf
alanlarından bir tanesi olmuştur.
İşlerin termininden
önce bitirilmeye çalışılması da maliyetleri
artırmaktadır. Çünkü İşi şu vakitten önce
bitireceksiniz. dediğiniz zaman, siz o müteahhide bir şey
söyleyemiyorsunuz. Ben bizim Samsundaki o tünelleri biliyorum, belli bir vakte
yetiştirilmeye çalışıldı; açıldı tüneller,
ertesi gün viyadük çöktü ve bir sene tüneller kapatıldı.
Dolayısıyla arkadaşlar, bunlar da yine kamu harcamalarında
yapılan israfların önemli unsurlarıdır. Sosyal
yardımlar yetersizdir ve partizanca dağıtılmaktadır;
özellikle son yoksulları kapsamaması da çok önemli ve
sıkıntılı bir durumdur. Pandemiyle mücadelede yapılan
yanlışlar da Türkiyede yoksulluğu daha da fazla
artırmıştır.
Türkiye ekonomisi niye bu
hâle geldi? dediğimizde, 5inci unsur; vatandaşı ezen fakat
rantı ödüllendiren bir vergi sistemidir arkadaşlar. Bugün, Türk vergi
sisteminin sistem bütünlüğü tamamen kaybolmuştur Dünyadaki en
karmaşık vergi sistemi olarak literatüre geçmiştir, çok fazla
sayıda vergi vardır, istisna ve muafiyetleri sadeleştirme
ihtiyacı ortada durmaktadır. Tüketim vergileri aşırı
yüksektir ve bu, vatandaşı ezmektedir çünkü bu vergiler adaletsizdir.
Beyan sisteminin getirilmesi artık bir zarurettir fakat Hükûmet
onları hiç düşünmemektedir bile. İmar düzenlemeleriyle
oluşan rantların vergilendirilmesi gerekir fakat burası önemli
bir yolsuzluk kanalı hâline geldiği için burayı hiçbir
şekilde vergilendirmeyi düşünmüyorlar. Kaynakların üretken alanlarda
kullanılmaması, betona gömülmesi, üretim kapasitemizin artmasına
engel olmuştur, dış borçlar da ödenemeyecek boyutlara
ulaşmıştır. Sürekli çıkartılan vergi afları,
yapılandırma kanunları diğer bir sorun alanıdır;
maalesef, vergiye uyum, gönüllü uyum kalmamıştır. Vergi
denetimleri yetersizdir, caydırıcı değildir, objektif de
değildir; Hükûmet tarafındaysanız hiç denetime
uğramıyorsunuz ancak biraz muhalif bir yanınız varsa
denetimden başınızı kaldıramıyorsunuz. Vergi
idaresinin merkez ve taşra teşkilatının yeniden
yapılandırmaya ihtiyacı vardır, vergi idaresinde analiz
kapasitesi güçlendirilmelidir.
6ncı unsur; ekonomi
politikalarındaki tutarsızlık ve
istikrarsızlıktır. Türkiye ekonomisini kim yönetiyor? Bir defa
bu soru hâlâ cevapsız; ben, bunu defalarca sordum burada, bu sorunun
cevabını hâlâ alamadık. Verimlilik kaynaklı büyüme ihmal
edilmiştir. İstikrarsız ve dengesiz büyüme bugün Türkiye'ye
hâkimdir. O övündüğümüz büyümede 2013 yılından beri ücretlilerin
payı en düşük seviyesine gerilemiştir dolayısıyla
toplumun önemli bir kesimi bu büyümeden faydalanamamaktadır. Tarım
küçülmektedir. İstihdam artışları yetersizdir. Zaten
Sayın Cumhurbaşkanı bunları özetledi, daha fazla bir
şey söylemeye gerek yok On dokuz yıllık politikalardan sonuç
alamadık. diye de itiraf etmiştir. Kur politikası yoktur. Yani
bir ara 128 milyar doları harcarken kuru baskıladık, sonra kuru
tutamayınca rekabetçi kur dedik, şimdi kur başıboş
bırakıldı, bu sefer kura müdahale ediliyor; 5 müdahalede 6
milyar dolar heba edildi, bunun nasıl bir mantığı var bunu
anlamak mümkün değil. Dolayısıyla, ne
yaptığını bilmeyen bir iktidar vardır. Sürekli yeni
model
Eski Hazine Bakanı Berat Albayrak 3 defa yeni ekonomi modeli
dedi, şimdi yeni bir yeni ekonomi modeli deniliyor, Çin modeli deniliyor,
ondan sonra Sayın Grup Başkan Vekili Çin modeli yoktur, Türk modeli
vardır. diyor yani dolayısıyla sürekli bir model söyleniyor
fakat Türkiye'nin fakirleşmesi bir türlü durdurulamıyor.
Politika faizini
düşürdük, faiz düşüyor mu? Hayır, faiz düşmüyor; ticari
faizler yükseliyor, devlet daha yüksek faizden borçlanıyor.
Yatırım yapacağız. diyorsunuz. Hiç kimsenin itirazı
yok yatırım, üretim, istihdama fakat yatırım
yapılır mı? Yatırımın yapılması için temel
olması gereken unsur güvendir. Bugün Türkiye ekonomisinde güven var
mı? Hayır. Dolayısıyla yeni model diye ortaya
koyduğunuz model temelden çökmüş durumdadır. Ne faizi
düşürebiliyorsunuz ne de yatırım için bir iklim
oluşturabiliyorsunuz; iç borçlanmadaki yanlışlıklar da
bütçenin yükünü artırmaktadır.
Tarım tamamen gözden
çıkartılmıştır. İthalatla çiftçinin terbiye
edilmesi Türkiye'de bir model hâline getirilmiştir. Yirmi yıl boyunca
yetersiz destek politikaları yanlış destek
politikalarıdır. Bugün tarıma doğrudan verilen desteklere
bütçe payı açısından baktığımızda, 2006
yılında verilen desteklerin yarısından daha azdır.
Girdi maliyetlerinde aşırı artış vardır; millet
gübre atamıyor, çiftçi gübre atamıyor, gelecek yıl ciddi verim
kaybıyla Türkiye'nin karşılaşması kaçınılmaz
olacaktır. Ekilemeyen arazi miktarı 42 milyon dekara
ulaşmıştır. Üretim, yirmi yıllık dönemde, daha
doğrusu on dokuz yıllık dönemde çiftçinin üretimi 10 kat
artmış nominal miktarlarla fakat borcu 66 kat
artmıştır. Traktörler hacizlidir, araziler icralık hâle
gelmiştir.
Kamu kurumlarının
kapasitelerinin düşmesi de diğer bir sorun alanıdır.
Türkiye ekonomisinin bugünkü hâline gelmesinin temel nedenlerinden bir tanesi,
8inci neden de kamu kurumlarının kapasitesinin düşmesidir. 2011
yılında ilk darbe vurulmuştur, kanun hükmünde kararnamelerle
bakanlıklar altüst edilmiştir. Birçok kurum
kaldırılmıştır; Devlet Planlama Teşkilatı,
Hazine Müsteşarlığı, Maliye Teftiş Kurulu, Hesap
Uzmanları Kurulu gibi kurumlar kaldırılmıştır.
Bugün Türkiye resminin tamamını gören bir tane kurum yoktur. Merkez
Bankası, TÜİK, bağımsız otoriteler itibarsızlaştırılmıştır,
siyasi talimatla hareket eder hâle getirilmiştir. Kurumlarda politika
oluşturma kapasitesi yetersizdir. Uzmanlıkların içi
boşaltılmıştır. Mülakat sistemi devlete eleman
alımında tek seçme kriteri hâline gelmiştir. Bürokrasi vesayet
odağı olarak görülmüş ve kırtasiyecilik ve bürokrasi
birbirine karıştırılmış, bürokratik
oligarşi diye diye Türkiye devleti çökertilmiştir.
Müsteşarlıkların kaldırılması, yerine parti
komiserlerinin getirilmesi diğer bir sorundur; kurumsal hafıza da bu
şekilde yok edilmiştir.
9uncu madde olarak da
başarısız ve dışa bağımlı dış
politika. Dış politikada zaten savruluyoruz, sıfır sorun
politikasından değerli yalnızlığa giden bir macerayı
hep beraber yaşadık. Ekonomide dışa bağımlı
olmamız dış politikada da bağımsız
olmamızı engellemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Usta, buyurun.
ERHAN USTA (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çin
Olimpiyatlarını erteleyebilecek- boykot edebilecek misiniz, hep
beraber göreceğiz. 33 şehitten sonra Putin'in kapısında
bekleyen hiç kimse bağımsız dış politikadan
bahsedemez. Trumpın mektubu hâlâ hafızamızdadır. Bu ten
bu vücutta oldukça kimse rahibi alamaz. denilmiştir fakat rahip
gitmiştir. Süleyman Şah Türbesi taşınmıştır.
Ruslar yüzyıllık emeline ulaşmış sıcak denizlere
inmiştir. Bugün, Avrupa Birliği perspektifi
kalmamıştır, Türkiye kontrolsüz mülteci akınlarına
uğramaktadır dolayısıyla dostlarına güven,
düşmanlarına korku veremeyen bir ülke hâline gelmiştir.
Sonuç olarak Erdoğan ve
ekibinin ülkeyi getirdiği nokta bir millî güvenlik sorunudur değerli
arkadaşlar, gerçek beka sorunu bugünkü durumdur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Erdoğan'ın kurtuluş
savaşı sözü şu anda daha iyi anlaşılıyor,
meğer AK PARTİ hükûmetleri Türkiye ekonomisinin işgaline sebep
olmuştur. İşgale neden olanlar hiçbir zaman kurtarıcı
olamazlar. Erdoğan'ın ve AK PARTİ'nin bu ülkeye verdiği,
vereceği artık hiçbir şey kalmamıştır, bu yol
çıkmaz sokaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla)
Sayın Başkanım, müsaadenizle...
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Devamla) Bunu
anlamanız için daha ne olması gerekiyor? Türkiye üzerinde kumar
oynayan bir Maliye Bakanı vardır. Ne dedi Bakan? Ya hep beraber
batacağız, ya hep beraber çıkacağız. Türkiye üzerinde
kimse kumar oynayamaz, oynamamalıdır değerli arkadaşlar.
Tahribat daha fazla büyümeden bu yoldan geri dönülmelidir. Dış güçler
-varsa eğer bu ülkede dış güçler- size bu politikaları
empoze edenlerdir, bu politikaları kulağınıza kim
fısıldıyorsa işte, onlar dış güçlerdir.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Öyle
anlaşılıyor ki dış güçler hemen
yanınızdadır, öyle anlaşılıyor ki Beştepe
kuşatılmıştır, öyle anlaşılıyor ki bu
kuşatmayı da ancak seçim kıracaktır.
Değerli arkadaşlar,
Sayın AK PARTİ hatiplerinin konuşmalarına ilişkin de
bir iki değerlendirme yapmak istiyorum. Serbest pazarı zannediyorum
Sayın Numan Kurtulmuş yanlış anlamış. Bir yandan
sürekli serbest pazar diyeceğiz, bir yandan da sürekli polisiye
tedbirlerle pazara müdahale edeceğiz; bunu anlamak mümkün değildir.
Devlet sistemi, yüksek teknoloji deniliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen konuşmanızı.
ERHAN USTA (Devamla)
Bitireceğim efendim, hemen bir iki dakikaya bitiriyorum.
Yüksek teknolojili ürünlerin
ihracat içerisindeki payı 2002 yılında yüzde 6,2ydi
değerli arkadaşlar, bugün geldiği seviye yüzde 3,4tür. Öyle
cek cak diyerek bu işler olmaz, hayal satarak bu işler olmaz
arkadaşlar; veri burada, veriye bakacaksınız. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, Sayın
Elitaş güzel bir şey söyledi, dedi ki: Rakam, oran bakmak
Şimdi, kadının birisi köyde demiş ki: Eyvah, eyvah;
sürünün yarısı geldi, yarısı gelmedi. Sormuşlar Kaç
tanesi geldi, ne oldu, kaç taneydi? diye. 2 taneydi; 1i geldi, 1i gelmedi.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Şimdi,
Sayın İlhan Kesici DPT Müsteşarıydı, ben de DPT
Müsteşar Yardımcılığı yaptım yıllarca;
kimi zaman orana bakmak doğrudur kimi zaman da rakama bakmak doğrudur
Sayın Elitaş, bunları görmek lazım.
Şimdi, enerji
fiyatları
Bakın, şunu düzeltelim: Bunun bu ülkeye bir
faydası yok. Sürekli diyor ki: Enflasyon bütün dünyada problem.
Arkadaşlar, IMFnin rakamları ortada, 2020 yılında
enflasyon oranlarında dünya ortalaması 2,7; 2021de 4,8.
Artış sadece 2,1 puan.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) -
Sayın Başkanım, müsaadenizle
BAŞKAN Sayın
Usta, oransal olarak en fazla size süre vermiş oluyorum.
ERHAN USTA (Devamla)
Doğru ama beş dakika efendim, ben dakika olarak istiyorum.
Gelişmekte olan
ülkelerde 4,4ken -bakın, buraya dikkat edelim- 2021 yılında
5,8e çıkıyor arkadaşlar; 1,4 puan artıyor sadece.
Şimdi, buradan bakıp Bütün dünyada enflasyon var. deyip bizim
yıl sonunda muhtemelen yüzde 30u bulacak enflasyona kılıf
aramanın ben doğru bir şey olduğunu asla düşünmüyorum.
Her gün gelen motorin zamları bizim içerideki sıkıntılarımızdan
kaynaklanmaktadır, bunun dışarıyla hiçbir şekilde
alakası yoktur.
Bir şeyi daha söyleyip
bitireceğim. Şimdi, Sayın Elitaş diyor ki: Daha önceki
enflasyonlar Türkiyenin iç sorunlarıydı, şu anda küresel. Ya,
dedikleriniz tamamen yanlış. Bakın, şunu söyleyeyim: Az
önce söyledim, gelişmekte olan ülkelerdeki artış 1,4 puan, bizde
15 puandan daha fazla bir artış var. Bakın, yüksek enflasyon
dönemlerinde gelişmekte olan ülkelerde enflasyon 74,6 arkadaşlar,
bizde ise 70,9 yani o yüksek enflasyon dönemlerinde siz enflasyonun sadece
Türkiyede olduğunu mu sanıyorsunuz? 74,6; bizde 70,9; onların
daha altında
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla)
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Bitti, dört
ERHAN USTA (Devamla)
Selamlayayım.
BAŞKAN Lütfen,
bitirelim.
Son bir dakikayı
verelim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Planlamacı zamanı planlamıyor Sayın
Başkanım, planlayamıyor zamanı.
ERHAN USTA (Devamla)
Zamanı buna göre planladım ben, beş dakika ilave
alacağım şekilde planladım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Planlamacı zamanı da planlayabilmeli.
ERHAN USTA (Devamla)
Şimdi, dolayısıyla, bakın, yani geçmişteki enflasyonu
iyi analiz edelim. Geçmişteki enflasyon küresel, daha doğrusu, bizim
gibi gelişmekte olan ülkelerdeki problemlerden kaynaklanıyordu ki
bizim o yüksek enflasyon dönemlerimizde ortalama onların 4-5 puan
altında bir enflasyonumuz vardı. Dolayısıyla, ben her
şeye rağmen, bütün itirazlarımıza rağmen, bu bütçenin
Türkiyenin hiçbir sorununu çözeceğine inanmamamıza rağmen tabii
yine de bütçemizin devletimize, milletimize hayırlı
olmasını diliyorum ama bu yolunuz yol değil, Türkiyeyi daha
büyük felakete sürüklemeyin ve bu milletin önüne sandığı
getirin, millet en doğru kararı verecektir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlar, teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına ikinci söz, Grup Başkanı ve Bursa Milletvekili
Sayın İsmail Tatlıoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Tatlıoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz kırk
dakikadır.
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın Başkan,
Gazi Meclisimizin saygıdeğer mensupları; hepinizi İYİ
Parti adına saygıyla selamlarım.
Çok değerli
arkadaşlar, son konuşmacılık zordur; yorgundur izleyiciler,
dinleyiciler ama kolay bir tarafı da son konuşmacı olduğu
için dikkatleri biraz toplarlar, öyle de bir avantajı vardır.
Şimdi, eski zamanlarda,
bu köy hikâyeleri çok meşhurdur. Adam anlatıyor kurban
olayını, kurban vakasını Hazreti Musa
kızını aldı, baltayla beraber kurban etmeye gitti. Azrail
bir dana getirdi. deyince genç diyor ki: Ya, amca, ben bunun neresini
düzelteyim? Musa değil, İbrahim. O, kızı değil,
oğlu. Balta değil, bıçak. Azrail değil, Cebrail. Adam
demiş ki: Ya, kurban da dedim ya.(İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu nedenle birkaç düzeltme de bizim yapmamız lazım;
birinci olarak, bir kere, AK PARTİ sözcülerine, ta başından beri
ama Meclisin açılışından beri ve özellikle de siyasi
olmamasına rağmen, bir devlet insanı olmasıyla birlikte,
olmasına rağmen Sayın Fuat Oktaya. Şimdi, sözler şu:
19uncu AK PARTİ bütçesi. 20nci AK PARTİ bütçesi, AK PARTİ
hükûmetleri.
Şimdi, kıymetli
arkadaşlar, Tayyip Erdoğan 2018 seçimlerinde Cumhur
İttifakının Cumhurbaşkanı adayıdır.
Dolayısıyla, bugün bir irade vardır. Bu irade Cumhur
İttifakıdır. Bu kararları alırken Milliyetçi Hareket
Partisinin eli kalkmadığında burasını saymıyorlar
bile. Ama bu şudur yani: Bu -Milliyetçi Hareket Partisinin
bakışı tabii ki kendilerini alakadar eder ama- millî iradeyi
yanlış okumaktır, en kibarcası; hak etmediğini alma
çabasıdır. Dolayısıyla, böyle bir millî irade
okumasını AK PARTİ neden yapsın? Yüzde 52 civarıyla
bir seçim kazanmış ve 2 parti, en az 2 parti diğer partilerle
beraber; onun için bu düzeltmeyi yapmak lazım. Bakın, Sayın
Oktayın bütün konuşmalarında, kendisi yok. Bugün, baktım,
yine Sayın Elitaş da, Sayın Numan Kurtulmuş da bütün
Bu
yeni sistemi anlıyorum, oturtturamadık, inşallah da tasfiye edip
gideceğiz, hiç olmazsa, tasfiye edene kadar millî iradeyi hakkıyla
okumak ve kabul etmek lazım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Çok değerli
arkadaşlar, ikincisi, lütfen, milleti korkutmayın. Bakın, evet,
bugün Türkiye'deki siyasi yönetim olayların arkasından koşuyor;
doğru. Önüne geçip dizginleme gücü yok, kudreti yok, hatta heyecan ve azmi
de yok ama özgürlük, hürriyet, yasakları kaldırma, zenginlik, ahlak,
fikir hürriyeti söylemleriyle gelen bir siyasal hareket ve liderliğin
ekonomik kurtuluş savaşı içeride düşmanlar
dışarıda düşmanlar gibi Maduro diliyle
konuşması hepimizi üzüyor. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Hepimizi üzüyor ve bu bir talihsizliktir,
bu talihsizliği milletimizin kaderi yapamayız.
Şimdi, bakın,
Türkiye bugün 12nci Cumhurbaşkanı
Türkiyeyi 13üncü
Cumhurbaşkanı daha iyi yönetir. Bugün Türkiye'de 77nci
İçişleri Bakanı
78inci İçişleri Bakanı daha iyi
yapar kesin, daha iyi de terörle mücadele eder. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) 45inci Dışişleri
Bakanı
46ncısı da Türkiye'yi şeref ve onurla temsil eder.
Niçin insanları Maduro diliyle ürkütüyor ve korkutuyoruz? Bu siyaset böyle
yürümez, onun için burada da önemli bir düzeltme yapmamız lazım.
Üçüncü düzeltme değerli
arkadaşlar, özellikle Sayın Kurtulmuş burada yok gerçeklerle
kavga etmeyin. Gerçeklerle kavga etmek ve geçmişle rekabet etmenin
kazandıracağı bir şey yok. Şimdi duyuyoruz: Efendim,
bu 2013ten itibaren bir model varmış, Türkiye gidiyormuş.
Rakamlar, resmî rakamlar bunu demiyor.
Sayın Elitaş bir
şey söyledi: 220 milyar dolar ihracat
Doğru. Eğer bölgede
dış politikayı ülkenin tarihî kodlarına göre yapsaydık
250 milyardı ama bu, pandeminin de getirdiği bir süreç. Bunu
kalıcı yapmak için uğraşalım, bu doğru. Ama
bakın, yıl 2000, dünyada 30 trilyon dolarlık bir millî gelir
var, 30 trilyon, Türkiye'de de millî gelir 4.300 dolar. Yıl 2012,
Türkiye'deki millî gelir 12.500 dolar olmuş. Yıl 2022, 30 trilyon 90
trilyon olmuş, 4.300 dolar 8.600 dolar olmuş; öyle mi efendim? Öyle.
2012 yılında 950 milyar dolarlık bir Türkiye var, 75 milyonluk
Türkiye, 950 milyar dolar üretmişiz. Ee, 2018de partili
Cumhurbaşkanlığını teslim alırken 881 milyar
dolarlık bir Türkiye var, 2018i 790 milyar dolarla bitiriyoruz; pandemi
yok. Biraz daha düşüyoruz, 2019u 761 milyar dolarla bitiriyoruz; yine
pandemi yok.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Türkiyede hiçbir şey olmadı mı?
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) 2020yi 717 milyar dolarla bitiriyoruz. Yüzde 10luk
ve 12lik -inşallah daha çok olur- büyümeyle beraber 760 milyar
dolarları
2012nin tam 5 bin dolar gerisinde bitiriyoruz. Bunu yazarken,
çalışmayı yaparken 5 bin dolar 60 bin liraydı, şimdi
85-90 bin lira. Resmî rakamlarınız söylüyor, yedi yıldır
devletin nominal geliri
Reel anlamda geliri düşen bir ekonomiyiz,
ülkeyiz. Türkiyenin 2007sine bir şey diyen var mı? Bu neden oluyor
diye bakmak gerekir.
Şimdi, bakın
Efendim, 2018den itibaren dünya böyle. Hayır, dünya böyle değil;
Amerika Birleşik Devletleri 2018 yılından itibaren her
vatandaşının cebine -2018-2021- 6 bin dolar koymuş
arkadaşlar; daha çok olacakmış, 2020de bu düşmüş.
AHMET BERAT ÇONKAR
(İstanbul) Karşılıksız para basmış.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Ne çok da bildiniz, hemen bildiniz. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
AHMET BERAT ÇONKAR
(İstanbul) İyi bilirim bu konuyu.
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Sen de bas o zaman.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Ben, Amerikanın nasıl para
kazandığını şimdi söyleyeceğim. Söyleyeceğim
biraz sonra.
Peki, Romanya ne koymuş,
Romanya da mı para bastı? Romanya 2 bin dolar koymuş. Polonya? O
da 2 bin dolar koymuş. Romanya da 2 bin dolar koymuş.
Romanyanın parasını bilen var mı içinizde, para bastı
mı? Polonya?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Polonya
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Polonya da 2 bin dolar koymuş
vatandaşına.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Bizim otuz kırk yıl öncemiz.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Çin 2018den beri 1.300 dolar koymuş
vatandaşının cebine. Türkiye bin dolar eksiltmiş. Bu rakam
Tabii ki bunu Türk lirasına çeviriyorduk ama işte -pazartesi,
salı- her gün farklı rakamlar olduğu için artık
çeviremiyoruz yani oradan buraya gelene kadar bile değişiyor.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Şimdi,
pazartesi 14müş, salı 15, çarşamba 16, bugün 17 lira
Böyle
gidiyor.
Şimdi, çok değerli
arkadaşlar, bakın, dünya öyle değil; dünya, kurduğumuz gibi
duran
Geçmişle rekabet ediyoruz 2000 yılı diyoruz. Dünya bizi
2000 yılında beklemiyor, dünya 2022 yılında, Türkiyeye
Neredesin? diyor; zenginler, fakirler, yoksullar, üreticiler bizi 2000
yılında beklemiyor. Bakın, 2000 yılına
geldiğimizde, Türkiyede o zaman konuşuyorduk Ya, Çin bizi geçti,
Güney Kore bizi geçti. Evet, doğruydu. Ya, biz 1980lerde onlara uyanamadık.
Doğru. 2000 yılında bizim gerimizde olan ülkeler var ya. Mesela,
Malezya 4 bin dolar, mesela Romanya -Doğu Avrupası- 1.600 dolar,
mesela Uruguay, mesela Şili, Çin zaten 900 dolar. Arkadaşlar, bunların hepsi bizi geçti.
Bakın, 2000
yılında Bulgaristan 1.621 dolar, bugün kaç dolar biliyor musunuz?
10.500 dolar. 2000 yılında Bulgaristanda herkes Türk pasaportu ve
kimliği için ayağa kalkıyordu, şimdi 1800lü
yılların tapu kayıtları aranıyor ki Bulgaristan
vatandaşlığına da geçilsin, çift vatandaş olunsun. Bu
bize son on yılın, özellikle partili
Cumhurbaşkanlığı döneminin fakirliğinin etkisi ve
katkısıdır.
Şimdi, çok değerli
arkadaşlar, dördüncüsü, dövize müdahale etmeyin. Bakın, faizi
düşürüyorsunuz, dövize müdahale ediyorsunuz. 6 milyar dolar olmuş.
Dövize müdahale etmeyin, Türkiyenin önünü açın. Sayın Kesici çok
güzel bir şey söyledi: Derhâl millete gidelim, millet partili
Cumhurbaşkanlığıyla gidecekse sizi tercih etsin, bir iman
tazelensin; yoksa bizi tercih etsin, yeni bir imanla yola çıkılsın.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Türkiye bunu
taşımaz, bunu taşımaz. Bugün, burada ne yazık ki güne
ait, bugüne ait konuşan bir parti sözcüsünü görmedik, bugünü konuşan.
Bakın, bugünü konuşan bir parti sözcüsünü görmedim. Bugünün siyasi
sorumluluk sahipleri bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde
konuşmadı arkadaşlar çünkü biz bugünün konularını hiç
duymadık. Bir hikâye var: İngiliz Müslüman olmuş,
Pakistanlılar Müslüman yapmış. Kurban Bayramı, kurban
kesmeyi öğretmişler, kesememiş, eli kolu kanlı. Ne
yapayım? demiş. Ya, işte, burada Pakistanlılar,
Afganistanlılar var. demişler. Gitmiş oraya, demiş ki:
İçinizde Müslüman var mı? Adamı öyle görünce herkes birbirine
bakmış. Bugün AK PARTİ hep birbirine baktı; bugünün
meselelerine bir yorum yok, bir dil yok. Yarına dair, yarına dair
Yarını bırakın da muhalefet konuşsun, yarını
bırakın da -kendi projeksiyonlarını, kendi
dünyalarını- Türkiyeye, ülkeye nasıl bir projeksiyon,
nasıl bir hizmet, nasıl bir ekonomi, nasıl bir siyaset
öngörüyorlar, bunu konuşsun.
Çok değerli milletvekili
arkadaşlar, bakın, bu, Cumhur İttifakının 4üncü
bütçesi, biz de İYİ Parti olarak 4üncü bütçemizi yapıyoruz.
Gerçekten bir ortak akıl üresin diye çalışıyoruz, bütün
gayretlerimiz öyle, Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda, bütün
gayretlerimiz. Siyah beyazcı değiliz, hiçbir konuda yeminli gelmedik.
Baktık, arkadaşlarımızla ortak akıl ürettik ve bunu
Sayın Genel Başkanımızın bilgisine sunduk ve böyle
karar verdik. En son savunma sanayisine de böyle karar verdik, Sayın
Dervişoğlunun önerisi ve Sayın Dursun Ataş Beyin
önerileriyle. Millî Savunma Bakanlığının, Emniyet Genel
Müdürlüğünün, Sahil Güvenliğin, Jandarmanın, Millî
İstihbaratın bütçelerine, bu bütçelerin çok iyi
yapılmasından ziyade güvenlik güçlerimizin, askerimizin hep beraber
yanında olalım diye bunları yaptık, bu sorumluluğu
gösterdik. Ama hiçbir konuda bir adım bile benzer bir davranış
görmedik. Bütün konuşmalarımızda âdeta bir duvar var AK
PARTİ tarafında. Sadece bu son Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sayın
Erhan Usta ve Durmuş Yılmazın 19 tane önergesi var. Ülkenin
sorunları, insanımızın sorunları, emeklinin
sorunları, öğretmenin sorunları, polisin sorunları,
EYTlilerin sorunları için bir kere de Arkadaş ne diyorsunuz? Sizin
gördüğünüz yerden nasıl oluyor? Gelin bunlara bir bakalım. diye
bir irade yok, böyle bir irade yok. Çok net olarak belirteyim: Ben Plan ve
Bütçe Komisyonunda da görev aldım ve burada 2018de 2019
yılının bütçesini görüştük, dedim ki: Arkadaşlar, AK
PARTİ ve Cumhur İttifakı AK PARTİ'nin 2007
yılının gerisine düşüyor; böyle giderse
Bakın,
Türkiye geri gidiyor. Biraz önce söylediğim rakamlar nasıl
doğruluyor; hiç dinleyen yok. 2020 yılının bütçesinde dedim
ki: Bakın, 2002nin gerisine düşürüyorsunuz. Bunu Cumhuriyet Halk
Partisi sözcüleri de söyledi ama ben bizzat bu konuyu ciddi analizlerle
huzurunuza koydum. Yok ve en son, geçen sene dedim ki: Bakın, 2002nin
gerisine gittiniz, çok kötü gidiyorsunuz, çarparsınız ve bu,
Türkiye'ye çok ağır mal olur. Yine yok ve çarptık; cumhuriyet
tarihinde görülmemiş şekilde yapısal bir tıkanma.
Bakın, bunu 5 Nisan ve 21 Şubatla karıştırmayın,
onlar ekonomik bir arıza, bu, bir yapısal tıkanma. Hep beraber
göreceğiz, bunun ucundan inşallah Millet İttifakının
iktidarıyla en kısa sürede en düşük maliyetle
çıkacağız. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Ve çarptık. Ne oldu? Şoför indi, duvarı
suçluyor, şoför diyor ki: Bu duvarı kim çekti? Muavin arabayı
suçluyor, yandan da model önerileri var. Modele de bakıyoruz değerli
arkadaşlar, yumurtasız omlet. Olur mu? Oluyor işte,
yumurtasız omlet; model!
Kıymetli
arkadaşlar, bugün bütçeyi konuşuyoruz. Herhâlde bundan sonra,
bütçenin sahibi de Sayın Nureddin Nebati mi olacak? Bugün piyasa yok,
fiyat yok; yerinde duran, sadece Türkiyeyi yönetenler, saray ve yönetim
katı, onlarda da hiçbir kıpırdama yok. Şimdi,
dolayısıyla bu bütçe -dolarla çok söyledi arkadaşlar ama
işin doğrusu şu- 6 Eylülde orta vadeli plan ilan edilirken
Sayın Nebati, 211 milyar dolar; 1,750 trilyon
Küresel anlamda entegre
olmuş bir ülke olarak Türkiyeye bu bütçedeki mal ve hizmetler için bugün
bu ortalama kur hesabından 3,5 trilyon gerekiyor. Şimdi, önümüzdeki
yıl bugünkü kurdan -yarın bilemiyoruz- 3,5 trilyonun altındaki
harcama yani diyelim ki 3 trilyonluk harcama orta ve dar gelirlilerin daha da fakirleşmesi
demektir; bak, bunu çok dikkatinize sunuyorum. Bu bütçenin temel faturası,
orta ve dar gelirlilere fukaralık olarak çıkar. O nedenle, gelin,
içinde hemen seçim takvimi olan, Millet İttifakıyla birlikte
kısa vadeli bir çıkış planı yapalım. Gelin, bu
ilkbaharda da seçim olan ortak bir çıkış planı
yapalım. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Bunu siz mevcut yapısıyla buraya getirdiniz ama
ülke bizim, bu ülke hepimizin. Madem bu ülke hepimizinse buna hep beraber omuz
atalım ve Türkiyenin önünü açın, bu kadük bir bütçe.
Şimdi, 4.250 lira asgari
ücret hesabı yaptık, hayırlı olsun; tabii 2021
yılındaki hesaba göre asgari ücretin 6.200 lira olması
lazım. Bu, o günkü dolar kurundan. Bu bütçe hesap edilirken asgari ücret
hesapları 3.500dü; inanın, önümüzdeki ay asgari ücret hesaplansa
6.500 olur arkadaşlar, 4.250 rakamını içinde bulunduğumuz
derin ekonomik krizin dalgası yaptırdı. O dalga bizi nereye
götürüyorsa oraya geldik, 4,250ye getirdi, 4,250ye geldik; bir ay sonra
yapalım 5.500-6.000e gelinir.
Bugün borsa kapandı
değerli arkadaşlar, borsa işleme kapandı. Neden
kapandı? Bunu burada söyleyen bir Allah kulu çıkmadı ya. Türkiye
Cumhuriyeti borsası bugün aşırı düşüşten
otomatik
Hâlbuki dolar yükseliyor değil mi? Dolar yükseliyor, döviz
yükseliyor. Bakın, bu tür kriz dönemlerinde bir kısım insan
dövizden borsaya geçer, normali bu. Anormal, daha vahim okunabilecek
olayların gelişimini gösteriyoruz, daha vahim. Bunlarla ilgili bir
yorum bile işitmedik çünkü gerçekten Türkiye Cumhuriyetinde siyasi
sorumluluk sahipleri, bugün olayların arkasından koşuyor. At
önde seyis arkada; buna yetişecek, binecek de buna hükmedecek, yol
gidecek. Siyaseten, bakın, siyasi sorumluluk, siyasetin en önemli
unsurlarındandır. Bugün bu işin siyasi sorumluluğunu kim
alıyor? Bu şartlarda muhatabımız, milletin muhatabı
olarak bu işin önünü açmak Türkiye'ye maliyetini minimize edecektir.
Çok değerli
arkadaşlar, bakın, bugün ekonomik anlamda geldiğimiz nokta Türk
lirasının piyasadan kovulma hikâyesidir ve bizzat devlet
tarafından kovulma hikâyesidir. Şimdi, hasta, doktora gitmiş,
yanık. Doktor demiş ki: Ya, bu yanıkları anlıyorum
da, bu ağır kırıkları anlamıyorum. Hasta
aşağıdan demiş ki: Doktor bey, kürekle söndürdüler.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Aynen böyle
arkadaşlar.
Şimdi, bakın, devlet
ne yaptı? Devlet ne yapar? Millî parasına, kendi kurumlarına,
kendi itibarına yatırım yapar. Biz 2005te başladık,
elektrik üretim alımları döviz garantili, on yıllık yetki
aldık. 2015, yetkiliydi Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı
olarak, Başbakan olarak, Hükûmet olarak; beş yıl daha
uzattı. 2020 Aralık, Cumhurbaşkanı olarak yetkisizdi;
altı ay daha uzattı; artık önemi de yok,
anayasasızlaşmış bir dönemde yetki olmuş
olmamış. Sadece bu beş yılda tam 47 milyar dolarlık
bir piyasaya dolar hükmetti; bu, piyasaya dolar üretti ve burada tam bir döviz
piyasası oluştu ve bunların firmaları oluştu.
Bakın, ben size
bunların ilk 10unundan birkaç firma sayayım; bakalım, acaba
tanıdık gelecek mi? Cengiz Enerji, Limak Enerji, İçtaş
Enerji, Çelikler Enerji, Kolin Enerji.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Çok tanıdık, çok!
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Sonra dağıtımları verdik;
Sayın Erhan Ustanın birkaç gündür gündeme getirdiği bir konu.
Yatırım için para alıyorlar hem de 3 misli arttı, 7
milyardan 22 milyara ama yatırım yok. Bakın, ne demek bu? Çip
üreticileri, bazı sanayiciler bir ülkede yatırım yaparken
elektrik kesintisi oranlarına bakıyorlar; Türkiyenin elektrik
kesintisi oranı Fastan daha fazla olduğu için yatırımcıyı
caydırıyor, yatırım ikliminden çıkıyor. Peki, ona
bakalım kimler var? Cengiz, Kolin, Limak, Sabancı.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bir başka dolarizasyon hikâyesi
Bakın, devlet
ekonomiyi dolarize ediyor, devlet. KÖİ projeleri 156 milyar dolar, 156
milyar ve buradaki müteahhitlerin tamamı Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı. Şimdi, asgari ücrete yüzde ne verdik? 50,4 değil
mi efendim? Bu özel sektör asgari ücretli çalışanlara yüzde 50,4
veriyor. Peki, siz ne vereceksiniz arkadaşlar bu müteahhitlere? 1 Ocakta
başlıyor değil mi asgari ücret? 1 Ocakta başlayacak, 1
Şubatta 4.200 lira alacak yüzde 50,4 zamla. 2 Ocak 2021de başlayan
Osmangazi Köprüsü müteahhidi 2 Ocak 2022de yüzde kaç zam alacak? Bugünkü
parayla yüzde 157. Ücretliye yüzde 50,4; zaten gitmiş ama müteahhide
sadece bugünkü kurla yüzde 157. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ne kadar ediyor? Bakın, ben bu
çalışmaları yaparken 650den başladık falan, bugün 825
lira ediyor. Şimdi, buraya geliyorlar arkadaşlar -bugün de
söylediler- Enerji Bakanı Efendim, biz enerji fiyatlarının
dörtte 3ünü hazineden karşılıyoruz. Bu bir zorunluluk çünkü
sizin yaptığınız enerji satış fiyatı
ödenemeyecek duruma geldi aynı Osmangazi Köprüsü gibi. Bakalım,
şimdi bu 825 liranın kaç lirasını alacaksınız
geçenden? Bakın, bu sene 320 lira; geçenden ne alıyorsunuz? 147 lira.
Yarısından fazlasını almıyorsunuz, alamıyorsunuz.
Şimdi 2022 yılının 2 Ocağından itibaren 825
liranın ne kadarını alacak? Bunlar tahsil edilebilir fiyat
olmaktan çıktı arkadaşlar. Hani, eleştiriyordu
arkadaşlarımız daha önce, ben katılmıyordum bu
eleştiriye. Geçmeyenlerden de alınıyor. geçmeyenleri zaten
devlet veriyor, şimdi geçenleri de veriyor. Gelin bir şey
yapalım, bakın, 688 milyon dolar bu; bugünkü kurdan kaç lira yapar
bilmiyorum ama 12 milyar lira yapıyor. 12 milyar lira devlet
Hepsi geçse,
14 milyon 600 bin araç geçse devlet buradan 12 milyar Türk lirası
geçiş ücretinin zaten 9 milyar lirasını ödeyecek. Gelin 2-2,5
milyar lirasını daha ödeyelim bedava yapalım bu köprüleri; bu
soygun gişelerini kaldıralım, gelin. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Şart olsun, Allah bize nasip
etsin, milletimiz kredi versin 100 lira
Çünkü dünyada 1 milyar 200 bin lira
olan bu köprünün -geçen sene bunları konuştuk- 2035 yılına
kadar bize maliyeti 13 milyar 15 milyon; zaten ödüyoruz fazla fazla.
Çok değerli arkadaşlar,
şimdi, yine, çeşitli konuşmacılar var, bir düzeltme daha
yapalım. Efendim, pandemi var, bütün dünyada bu işler var, Türkiyede
de bu var, bu çok eski bir dildir. Biliyorsunuz, yani bu, kimlerden kaldı
biliyorsunuz.
Bakın, arkadaşlar,
şu tablo, şu aşağıdaki Türk lirasının
durumu; Türk lirası 2021in başından itibaren nasıl
değer kaybetmiş. Değerli arkadaşlar, yukarıdakiler
Alman veya Avrupa eurosu değil, Japon yeni değil, Kanada doları,
İngiliz poundu değil; yukarıdakiler Rus rublesi, Meksika pezosu,
Güney Afrika randı ve Brezilya reali. Bunlar kırılgan 5li
olarak geçiyor. Eğer bizim paramız
Dünyadaki konjonktür nedeniyle,
Türkiyedeki kötü yönetimin dışında Mevsimlik etkilerden
arındırılmış diyoruz ya, kötü yönetim etkisinden
arındırılmış şekilde değerlendirirsek,
2018in başından itibaren bunlar yüzde 31 değer kaybetmiş
Bizim paramız ne olurdu? dersek, 5 lira 5 kuruş oluyor dolar; üstü,
Erdoğan maliyeti; üstü, partili Cumhurbaşkanlığı
sistemi maliyeti; üstü, Mehmet Uçumun deyimiyle Tek kişilik hükûmet
maliyeti. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Evet, bizimki de Brezilya kadar kötü olsun, bizimki de Güney Afrika kadar kötü
olsun! Türkiyenin önünü tıkayan ve gerçekten Türkiyenin
kaynaklarını bertaraf eden bir yapı.
Çok değerli
arkadaşlar, Türkiye bu şartlardan çıkmak zorundadır ve
millî iradeye gidersek Türkiye bu şartlardan çok hızlı bir
şekilde çıkacaktır. Bugün, Türkiyede demokrasi krizi hukuk
kriziyle başlamış, yönetim kriziyle devam etmiş ve bütün
aşamalarıyla bir devlet krizi hâli vardır ve Türkiye buradan
çıkmak zorundadır. Var olanın devamıyla bir yere gelemeyiz,
Cumhur İttifakı var olanın devamından yanadır, var
olanlar buradadır; millî iradeye gidelim, eğer milletimiz var olandan
mutluysa sizinle devam etsin ama bizler, değişimin ve yeninin
kurulması taraftarıyız. Elbette ki istediğimiz: Türkiyeye
ve zamana yakışır, iyileştirilmiş, güçlendirilmiş
bir parlamenter sistemdir. Bırakın, Türkiyenin 28inci
Başbakanı olsun, Türkiyeyi yönetsin; bırakın, Türkiyenin
temsilden sorumlu bir Cumhurbaşkanı olsun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bakın, bugün Türkiye
Cumhuriyeti devletinin temsil anlamında bir
Cumhurbaşkanının olduğu çok açık. Evet, biz kabul
ediyoruz, meşruiyetle ilgili hiçbir sorunu yok ama kim diyebilir devleti,
84 milyonu kucaklayacak yapıda bir Cumhurbaşkanımızın
var olduğunu.
Çok değerli
arkadaşlar, şuradan söylemek istiyorum ki, biraz önce galiba
Sayın Elitaş bahsetti IMF (Uluslararası Para Fonu) raporundan.
Çok sayıda uluslararası rapor yayınlanmakta. Bu
uluslararası raporlardan bir tanesi Türkiye'yi sağlam ata binmiş
şaşkın bir biniciye benzetiyor; oradaki kavram biraz daha
farklı, şaşkın binici. Biz buna katılıyoruz;
Türkiye sağlam bir attır, Türkiye, bütün zamanların sağlam
bir atı olmuştur. Türkiye bu problemi çözüp 21inci yüzyıla
taşıyacak potansiyele sahiptir ama Türkiye'de hızla buradan
çıkarak yapmamız gereken çok sayıda işlem ve süreç
vardır. Hukukun üstünlüğünü tesis etmeli ve liyakati bu ülkeye
Kapıkuleden içeri almalıyız. Bakın, hukukun üstünlüğü
kalkınmanın bismillahıdır ve bugün dünyanın temel
kuralı budur. Biraz önceki konuşmacılar tasarruf
açığından bahsetti, bunlar eski şarkılardır.
Bugün kalkınma, bir tasarruf meselesi değildir; bugün kalkınma,
bir bilgi meselesi bile değildir. Neden? Çünkü dünyada tasarruf çok ucuz
ve bilgi de çok yaygındır. Ama bugün kalkınma bir organizasyon
meselesidir, bir veri yönetimi meselesidir. Türkiye'nin beşerî sermayesi
ve Türkiye'nin coğrafyadaki hacmi böyle bir organizasyonu yapma konusunda
çok beceriklidir. Türkiye'nin içeride ve dışarıda, bugün yurt
dışına gitmek için çırpınan gençleri, yüzde 70 olarak
tarif ettiklerimizi Türkiye'ye döndürdüğümüzde
Bir hikâye
kurduğumuzda, yeni bir hikâye yazdığımızda,
yarınlara yönelik umutlar yarattığımızda döneceklerdir
yurt dışındaki varlıklarıyla beraber. Türkiye bu
anlamda büyük başarılar elde edecektir.
Bugün Türkiyenin sanayisi
yüzde 20lik bir üretime sahip, Türkiye bununla bir yere gidemez. Türkiye
üretimde sanayisini yüzde 30lara çıkarmak durumundadır ve bunun için
gerekli çağdaş altyapı yatırımlarını yapmak
zorundadır. Mesela Türkiye 3 milyon kilometre fiber optik kablo
döşemek zorundadır. Bugün siz de gidiyorsunuz İstanbula,
Ankaraya; bu şehirden çıktığınız andan itibaren
dünyayla irtibatınız kopuyor. Siz büyük firmaları düşünün,
500-600 bin kilometrede kalmış bir Türkiye var. Türkiye bugün bütün
şehirlerine demir yolunu, limanlarını ulaştırmak
zorundadır. Yapmadınız mı? Yaptınız. Yirmi
yılda 2 bin kilometre demir yolu, evet, doğrudur; 11 bin kilometreden
aldığınız demir yolunu 13 bin kilometreye
çıkardınız ama bunu, inşallah bizlere nasip olur, 17 bine
Türkiyenin normal kapasitesi 27 bin kilometredir ve Türkiye bunları
yapmak durumundadır.
Bu çerçevede, Türkiye,
tarımını dönüştürmek zorundadır. Bakın, kim
yönetirse yönetsin, Türkiyenin istihdamı nüfusunun yüzde 45i olmak
zorundadır. Dünyada gelişmiş ülkelerin istihdamı nüfusun
yüzde 55idir; biz genç nüfusuz, öyleyiz, yüzde 45 olmak zorundadır; bu da
40 milyon kayıtlı istihdam demek. Buna yürümenin yolları
vardır. Buna yürümenin yolları bu konuda
yoğunlaşmadır, doğru ve iyi yönetişimdir; Türkiyede
eksik olan budur.
Bir iki konuyu daha
vurgulamak istiyorum arkadaşlar. Birincisi, bu 128 milyar konusu.
Bakın, paranın kovulmasıyla alakalı. Değerli
arkadaşlar, 128 milyar elbette ki kayıtlardadır ve şu
Meclis, bu siyaset, 128 milyar doların ne olduğuyla ilgili bir rapor
görmeyi hak etmiyor mu? Hak etmiyor muyuz biz? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bu, Türkiyede toplam siyasetin
eksiği ve mahcubiyeti değil mi? Ne oldu arkadaş? 6,32den
satıldı. Ne demek 128 milyarın satılması?
Kış günü bir çocuğun gece dışarı
bırakılmasıdır ve Türk lirası öyle
bırakıldı ve Türk lirası böyle bırakıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Tatlıoğlu, buyurun.
İSMAİL TATLIOĞLU
(Devamla) Sayın Erdoğan bayrak gibi diyordu, yaprak gibi oldu ve
sürükleniyor.
Millî Güvenlik Kuruluyla
ilgili söylemek istiyorum
Millî Güvenlik Kurulu geçenlerde ekonomik konuyu
gündemine almış, güzel ama eğer Millî Güvenlik Kurulu bu 128 milyar
dolarla ilgili bir rapor almamış, bir brifing almamışsa
Millî Güvenlik Kurulu görevini eksik yapmıştır. Samimiyetle
söylüyorum, Türkiyede hiçbir konu 128 milyar dolar kadar bir güvenlik
açığı yaratmamıştır, bunu hep beraber
göreceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Tekrar ediyorum: Alındı. Çalındı. demiyoruz.
Bir başka konu
değerli arkadaşlar, bakın, Sayın İçişleri
Bakanı ve oradan kaynaklanan konular, 10 bin dolar konusu, benim çok
ağırıma gidiyor arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Tatlıoğlu, buyurun.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) İçişleri Bakanı tarafından
toplumun huzurunda beyan edilmiş bir söz var. Bu siyasetçinin hangi
partiden olduğu merak edilmiyor, kim olduğu ve yargıya intikali
merak ediliyor. Ben Plan ve Bütçe Komisyonundaydım ve sabahleyin
Sayın Soyluya bununla ve Sezgin Baran Korkmazla ilgili soru sordum -ben
çok bilen biri değilim Sezgin Baran Korkmazı ama bu konu
ağırıma gidiyor- ve Sayın Soylu da dedi ki: Bekleyin
akşamı. Soranlar bekledi, beklemedi, bilmiyorum; ben gittim
değerli arkadaşlar, gittim, bekledim, hiçbir cevap yok; burada da
bekledik.
Çok değerli
arkadaşlar, bizler siyaset yapıyoruz, çok değişik
görevlerle ilgili yurt dışına gidiyoruz, misafirlerimiz geliyor,
hepimizin eline yapışıyor, hepimizin üzerine etiketleniyor bu
tür konular.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Bu konuların açıklığa
kavuşturulması Türk siyasetinin sorumluluğudur. Türkiye bununla,
528 milyar dolarla, sözleşmeleri ortada olmayan ihalelerle asla ve kata
yürüyemez ve yürüyemiyor.
Bakın, bugün
çektiğimiz konu gerçekten hukuksuzluk ve yolsuzluğun getirdiği
bir süreçtir. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşenerin
dediği ve konuyu açtığı gibi, Türkiye, bu millet, evrensel hukuk
normlarına en az başka ülke insanları kadar layıktır
ve bizim borcumuz o liyakati yerine getirmektir. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Tatlıoğlu
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Pariste, Londrada, Tokyoda birisi sokağa
çıkarken nasıl devletine ve hukukuna güveniyorsa İstanbulda,
Ankarada çıkanlar da böyle güvenmek zorundadır.
Çok değerli
arkadaşlarım, bu çerçevede bu bütçe
Bu sürecin bence en önemli
faydası -şüphesiz üzerinde konuşulacak bir bütçe yok, bunda
hepimiz mutabıkız ama- bütçe üzerinden ekonomiyi, bütçe üzerinden
hâlimizi, bütçe üzerinden durumumuzu, bütçe üzerinden Türkiye'yi, bütçe
üzerinden Türkiye'nin nerede olduğunu konuşuyoruz ve buradan bir
şeyler çıkarmak zorundayız, Türkiye'yi ileriye taşımak
zorundayız. Türkiye'yi ileriye taşımak, bu siyaset
sorumluluğunun bir gereği ve mecburiyetidir. Buraya getirip
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Son
BAŞKAN Sayın
Tatlıoğlu, tamamlayalım.
Son, zaten beşinci
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, ben kırk dakika
konuştum, biraz bana oransal olarak fazla verin.
BAŞKAN Onu biraz,
Sayın Erhan Usta kullandı fazlalığı.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Devamla) Bu, siyaset sorumluluğudur. Devlete
saygısı olan bir siyasetçi grubuyuz biz, millete sevgisi olan bir
siyasetçi grubuyuz biz ama Türkiye'yi 21inci yüzyıla taşıma
mecburiyetimiz var. Türkiye'yi 21inci yüzyıla taşımak buradan,
bu şartlardan çıkmayı gerektirir. Türkiyeyi 21inci
yüzyıla taşımak, Türkiyeyi bu ucube tek adam sisteminden
çıkarmak gerekir. Bakın anketlere, AK PARTİ seçmeninin yüzde
24ü de bu kanaattedir.
Allah, devletimizi ilelebet
payidar etsin, milletimizi de ebedî müddet mutlu ve mesut etsin.
Saygılar sunarım.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Değerli arkadaşlar,
şahsı adına ilk söz lehinde olmak üzere Adana Milletvekili
Sayın Jülide Sarıeroğluna aittir.
Buyurun Sarıeroğlu.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Adana) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde şahsım
adına lehte söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
20 Ekim tarihinde Plan ve
Bütçe Komisyonunda başlayan, 6 Aralıktan itibaren Genel Kurulumuzda
acısıyla tatlısıyla, gergin anlarıyla devam eden bütçe
maratonunun bugün itibarıyla sonuna gelmiş durumdayız. Gerek
otuz sekiz gün süren komisyon görüşmelerinde 1.650 söz talebinin
karşılanmasıyla gerekse on iki gün boyunca Genel Kurulumuzda,
Parlamentomuzda farklı grupların ve vekillerimizin görüş ve
önerilerini her boyutla dile getirmesiyle gerçekten yoğun bir müzakere
süreci gerçekleştirilmiştir.
Ben sözlerimin hemen
başında bütçe ve kesin hesap teklifinin hazırlanmasına
katkı sağlayan herkese öncelikle teşekkür etmek istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımıza, Genel Kurul ve Plan ve Bütçe
Komisyonunda aramızda yer alan Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcımıza, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız
Sayın Cevdet Yılmaz ve tüm Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimize,
bakanlarımıza ve çalışma arkadaşlarına,
görüşmelere katkı sağlayan vatansever tüm milletvekillerimize,
çalışmalar boyunca bizlerle birlikte gece gündüz Parlamentomuzda
görev yapan, mesai harcayan değerli emekçi kardeşlerimize
huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
Birçok konuşmacı da
söyledi, 2022 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi, AK PARTİmizin 20nci,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 4üncü bütçesi.
İnşallah daha nice yıllar bütçe teklifini Parlamentomuza sunmaya
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi içerisinde devam
edeceğiz.
2022 Yılı Bütçe
Kanunu Teklifimiz, ülkemizi daha da büyütmek, geliştirmek,
kalkındırmak için hazırlanmış; işçisinden
memuruna, işvereninden çiftçisine, emeklisinden öğrencisine,
esnafından ev hanımına, kadın, genç, yaşlı,
erkek, çocuk, engelli, 84 milyon için hazırlanmış milletin, aziz
milletimizin bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2022 Yılı Bütçe Kanunu
Teklifimiz, on dokuz yıldır hayata geçirdiğimiz devrim
niteliğinde başarılı ve iddialı
çalışmaları sürdürmemize katkı sağlayacak, Türkiye
için yeni bir sıçrama oluşturacak kalkınma bütçesidir.
2022 yılı bütçemiz;
insan odaklı, sosyal adaleti esas alan, bireyi, aileyi, kadını,
dezavantajlı tüm kesimleri ve toplumu güçlendirmeyi hedef alan,
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışıyla hazırlanmış sosyal bir bütçedir.
Değerli milletvekilleri,
dünya, şu anda geçmişte hiç olmadığı gibi
değişik, farklı bir dönemden geçmektedir. Ticaretin,
çalışma şekillerinin, eğitimin, bireysel ilişkilerin,
özellikle hayata dair ne varsa her şeyin değişimden
geçtiği, kuralların yeniden yazıldığı, dengelerin
yeniden oluştuğu yeni ve farklı bir dönemden geçiyoruz. Bu
süreçten dünyada etkilenmeyen ne bir ülke ne bir kurum ne de bir birey
bulunmaktadır. Özellikle, pandeminin etkisiyle, salgın sürecinde, on
dokuz yıldır hayata geçirdiğimiz sağlık
alanındaki reformlar, yatırımlar, yaptığımız
hastaneler, yetiştirdiğimiz insan kaynağımız, sosyal
güvenlik alanındaki güçlü yapımız sayesinde çok şükür ki
vatandaşlarımız açısından sağlık konusunda
bu dönemde diğer ülkelerde yaşanan tatsız görüntüler ülkemizde
yaşanmadı.
Yine, yaşanan bu
konjonktürden ülkemizin ve vatandaşlarımızın en az hasarla
çıkması için seferberlik içerisinde iki yıldır
çalışmalarımızı aralıksız şekilde
sürdürüyoruz. Dünya genelinde salgın nedeniyle yaşanan fiyat
artışları, arz ve talep dengelerinde yaşanan
dengesizlikler, tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıklar ülkelerin
üretim ve tüketim süreçlerinde önemli risk faktörü olmaya devam etmektedir. Bu
süreçte ülkemiz hızlı davranmıştır. Salgının
ekonomik etkilerini azaltmak için vatandaşlarımız nezdinde
toplam 705 milyar liralık bir destek sağlamıştır, yine
sosyal koruma kalkanı kapsamında 177 milyar liralık bir destek
vatandaşlarımıza ve özellikle çalışma
hayatımıza sunulmuştur.
Küresel düzeyde yaşanan
böylesine bir süreçte Türkiye ekonomisi büyümeye devam etmiştir.
Şimdi, yerli ve millî olan her şeyle derdi olan kişiler bu son
dönemde TÜİK'le de ilgili bir dert içindeler. TÜİK rakamları
değil, OECD, Dünya Bankası, EUROSTAT gibi tüm uluslararası
kuruluşlar da bu büyüme performansının altını
çizmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2020
yılında yüzde 1,8 büyüme oranıyla, Türkiye, G20 içerisinde
büyüyen 2 ülke içerisinde yer almıştır. Yine bu dönemde de
birinci çeyrek, ikinci çeyrek, üçüncü çeyrek büyüme performansımız
devam etmiştir. Büyüme performansımıza etki eden en önemli
faktör ihracatta yaşadığımız, gerçekten tarihimizin en
güçlü sonuçlarını elde ettiğimiz dönemdir; ihracatın etkisi
bu büyüme performansına çok güçlü bir biçimde olmuştur.
Yine, benim en
önemsediğim ayak
Az önce konuşmasında Sayın Erhan Usta
bazı veriler verdi, kendisinin de rakamları sevdiğini biliyoruz
ama biraz rakamlar şaştı, özellikle istihdam konusunda. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiyenin istihdam
performansı şu anda, böylesine bir salgın döneminde tüm dünya
ülkeleri daha 2019 yılı verilerine ulaşamamışken
Türkiye 2019daki istihdam verilerinin de ötesine geçerek çok güçlü bir
performans ve başarı sağlamış durumdadır.
ERHAN USTA (Samsun) Çünkü
2019da en fazla biz etkilendik.
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) Özellikle son bir yıl içerisinde yani geçtiğimiz ekimden
bu ekime kadar geçen süre içerisinde yeni sağladığımız
istihdam rakamı 2,5 milyondur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani istihdamımız son bir sene içerisinde 2,5
milyon kişi artmıştır. Az önce ekim rakamıyla haziran
rakamını kıyasladınız, yüzde olarak da rakamsal olarak
da Türkiyede istihdam oranları artmaktadır, artmaya da devam
edecektir inşallah.
ERHAN USTA (Samsun)
Mevsimsel, düzeltilmiş piyasa...
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) İş gücüne katılma oranımız bu süreçte
artmaya devam ediyor, 33 milyon kişiye ulaşmış durumda.
Yine aynı şekilde hem iş gücü artarken, istihdam artarken
işsizlik oranlarımızda da güçlü düşüşler son bir sene
içerisinde yaşanmıştır. Bu başarının
altında yatan faktör Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde kapsayıcı, dengeleyici, güçlü
sosyal politikaları hızlı şekilde devreye sokmuş
olmamızdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, on dokuz yıldır ülkemizin her alanda bölgesinin ve dünyanın
güçlü bir yıldızı olması için mücadelemize devam ediyoruz.
On dokuz yıldır attığımız her adım,
yaptığımız her reform, inşa ettiğimiz her eser
bugünlerimizde güçlü şekilde etkilerini göstermektedir. Biz, ne
yaptığımızı bu dönemde çok iyi biliyoruz.
Sayın
Cumhurbaşkanımız gerek son katıldığı eylül
ayındaki Birleşmiş Milletler toplantısında, daha önce
katıldığı ulusal ve uluslararası arenadaki birçok
toplantıda Dünya 5ten büyüktür. haykırışını,
ekonomi anlamında da Dünya 5ten büyüktür ve dünya adil bir şekilde
yoluna devam etmelidir. seslenişini yapmıştı. Şimdi,
bu yolda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri dün bir açıklama
yaptı, dünyanın içinden geçtiği süreçte küresel finans sisteminin
eşitsizlikleri ve istikrarsızlıkları içinde
barındırdığının ve küresel finans sisteminin bir
reforma ihtiyacı olduğunun Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri tarafından da altı çizilmiştir. Bu açıklama,
Türkiyenin Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde istikametinin
ne kadar doğru olduğunun bir kez daha göstergesidir. Türkiyenin bu
dönemden fırsatlarla çıktığını kendi
kaynaklarını harekete geçirecek yatırımlarda, istihdamda,
üretimde, ihracatta, cari fazlada gördüğümüzü bir kez daha vurgulamak
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunun
adı Çin modeli değildir, bunun adı Türkiye modelidir.
Nasıl geçmiş dönemlerde, işte Kore mucizesi Japon mucizesi
Alman mucizesi İrlanda mucizesi denilmişse inşallah gelecek
dönemde de tüm dünyanın iki yıldır içinden geçtiği bu
süreçten Türkiye kendi kurallarıyla, kendi yol haritasıyla
çıkacak ve bu da Türkiye mucizesi olarak anılacaktır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bizim yol haritamız
belli, atacağımız adımlar belli. Birileri hamaset peşinde
olabilir, mutfaktan videolar çekerek mesaj verme kaygısı içerisinde
olabilir; biz, işimizi yapıyoruz, yolumuza devam ediyoruz.
Cumhur İttifakı
olarak tek sevdamız, tek düşüncemiz aziz milletimiz;
vatandaşlarımızın ihtiyaçları, talepleri,
beklentileri, huzuru, refahı, işi, geliri, eğitimi,
sağlığı, güvenliği. Tüm bunlar için Cumhur
İttifakı olarak 2023 yolunda omuz omuza, güçlü bir şekilde
yolumuza devam ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Hiç kusura bakmayın, on
iki gündür konuşmaları dinliyoruz. İşte, az önce Bugünden
bahsedilmiyor. vesaire gibi şeyler söylendi. Ne vizyonunuzun ne
yaptıklarınızın ne hayalinizin ne de yapabileceklerinizin
bize ulaşma imkânı söz konusu olamaz; milletimiz de bunu görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sarıeroğlu, bir dakika...
Buyurun.
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) On dokuz yıldır Türkiyeyi siyasi, ekonomik boyunduruk
altına sokmadık, inşallah, bundan sonra da
sokmayacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2008 yılında da bu
dönemde söylenenleri dinlemiştik. Dünya yine bir finans krizinden
geçiyordu; Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiyeyi teğet
geçecek. demişti. Yine, bugün çıkan sesler o dönemde de
çıkmıştı, Türkiyeyi umutsuzluğa,
karamsarlığa hapsetmeye yönelik girişimler söz konusu olmuştu
ama sonunda ne olduğunu gördük. O dönem yaşanan küresel finans krizi Türkiyeyi
teğet geçti; Türkiye, o süreçten de fırsatlarla, güçlü
atılımlarla çıktı ve yoluna devam etti. Şimdi, bu
dönem de, inşallah, tüm vatandaşlarımızı kucaklayacak
politikalarımıza devam edeceğiz; bunların göstergeleri
ardı ardına geliyor. İşçilerimizle toplu iş
sözleşmelerimizi yaz döneminde yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) Kamu görevlilerimizle toplu sözleşmemizi yaptık,
şimdi, bu dönemde inşallah ek protokolle bunun yenilenmesi konusunda
çalışmalarımız devam ediyor.
Yine, aynı şekilde
Meclisimizde 1 Ekim tarihinden itibaren çiftçimiz, esnafımız, tüm
toplum kesimlerimizle alakalı olarak hızlı şekilde yasal
düzenlemelerimizi yapıyoruz. Tüketicilerimizi korumaya yönelik çalışmalarımız
sürüyor, denetimleri artıracağız. Yine istihdam odaklı 10
milyar liralık bir teşvik paketimizi uygulamaya sokmuş
durumdayız. En son, dün itibarıyla Asgari Ücret Tespit Komisyonu
tarafından 3lü uzlaşıyla gerçekten önemli bir
artışı sağlamış durumdayız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ben, bunun tüm iş
dünyasına, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını
temenni ediyorum.
Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandı net asgari
ücret 4.253 lira olarak, inşallah, 2022 yılında uygulanmaya
başlanacak. Bu ücret tüm ücret dengelerini değiştirecek bir
boyuta gelmiş durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Sarıeroğlu, tamamlayalım lütfen.
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) En önemlisi sürekli Biz dedik yapıldı. vesaire gibi
şeyler duyuyoruz iki günden beri. Ben çalışma ekonomisi ve
endüstri ilişkileri bölümü mezunuyum; bu alanda çalıştım.
Burada, bu alanda çalışan çok arkadaşımız var.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Bakanken niye yapmadınız zamları?
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) Asgari Ücret Tespit Komisyonu asgari ücreti belirlemeye
başladığı andan itibaren tüm sosyal taraflar asgari ücret
üzerindeki vergilerin kaldırılması talebini yıllardır
dile getirir.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Bakanken niye yapmadınız?
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) Biz, katılımcılığa önem verdiğimiz
için, birlikte çalışma kültürüne, istişareye önem
verdiğimiz için bu dönemde bir devrim yapılmıştır.
Sadece asgari ücretlilerin değil tüm ücretlilerin asgari ücrete kadar olan
ücretleri vergiden muaf hâle getirilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu hem vergi dilimlerinde
yaşanacak olumlu gelişmelerle hem de tüm ücret seviyelerine
yansıyacak olan etkileriyle gerçekten devrim niteliğindedir. Sosyal
politika enstrümanları bellidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) Sosyal politika enstrümanlarını doğru zamanda
doğru hamlelerle kullanmak esastır.
BAŞKAN Sayın
Sarıeroğlu, dördüncü dakika, lütfen
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) Allaha çok şükür ki AK PARTİ iktidarlarımız
bunu güçlü şekilde bugüne kadar yapmıştır.
Asgari ücretteki
artışın şöyle bir etkisi daha vardır: Engelli
aylıkları, engellilerimizin evde bakım ücretleri, yine,
işsizlik sigortasından yapılan ödemeler, kıdem
tazminatı gibi, 65 yaş aylığı gibi yapılan tüm
ödemelerde de aynı oranda bir artış söz konusu olacak. Emekliyi
koruyan, emekçiyi koruyan, iş yerinde üretimi sürdürmeyi amaçlayan bu
karar, inşallah, hayırlı uğurlu olur. Bundan sonra,
emeklilerimizle ilgili, inşallah, güçlü bir düzenleme, 3600 konusunda
çalışmalarımız; vatandaşlarımızın,
milletimizin talepleri, ihtiyaçları, beklentisi doğrultusunda
çalışmalarımız Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Cumhur İttifakı
olarak güçlü şekilde devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) Biz her bir vatandaşımızın beklentisini,
talebini, hayalini gerçekleştirmeye, reformlarla yeni başarı
hikâyeleri yazmaya emin adımlarla, inşallah, devam edeceğiz.
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
JÜLİDE SARIEROĞLU (Devamla)
Bu doğrultuda
BAŞKAN Beş dakika
oldu ama
On dakikaya beş dakika çok.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Araya girdiler, kesildi.
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) Sayın Başkan, vallahi
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Biraz da Türkiye bütçesinden bahsedin.
BAŞKAN Lütfen
Selamlayalım
JÜLİDE SARIEROĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
Bu duygu ve düşüncelerle
ben 2022 yılı bütçemizin hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyorum.
Yüce Meclisimizi
saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Hayırlı günler
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Usta
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, az önceki hatip ismimi vererek iki konuda
sataşmada bulunmuştur. Birincisi: Rakamlar şaştı.
demiştir
BAŞKAN Buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Adana Milletvekili Jülide
Sarıeroğlunun 281 sıra sayılı 2022 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 282 sıra sayılı 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce, merak etmeyin, biz
de rakamlar şaşmaz; onu söyleyeyim.
Bir defa teknik bir bilgi
vereyim isterseniz size. Mevsimsel düzeltilmiş veri
kullanıldığında yani mevsim etkilerinden
arındırdığınızda her ayı diğer ayla
mukayese edebilirsiniz Sayın Bakan; önce onu söyleyeyim.
Dolayısıyla, haziran ile ekimi mukayese etmekte problem yoktur
eğer mevsimsel düzeltilmiş veri kullanıyorsanız veya bunu
duymuşsanız.
Şimdi, ben şunu
söyledim: İstihdam oranı
Şu anda istihdamımız
arttı diyoruz değil mi? Belli bir noktaya getirdik. diye
söylüyorsunuz. Şu anda geldiğimiz istihdam oranı yüzde 46,2. Bu
istihdam oranı, geriye doğru gittiğimizde bizim Haziran 2015te
yakalamış olduğumuz istihdam oranı arkadaşlar. Yani
altı yıl üç ay önce yakalanmış olan istihdam oranını
ancak yakalamışsınız; tamam, ondan sonra bunu övünecek bir
şeymiş gibi burada söylüyorsunuz. Benim söylediğim o, bunda bir
yanlışlık var mı? Bu bir.
İkincisi, aynı
istihdam oranı
Bakın, bir de partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminin -ben buradan daha önce
anlattım- bu ülkeye, hakikaten, ekonomik olarak çok ciddi zararlar
verdiğini net olarak görüyoruz. Temmuz 2018e giderseniz ki -bu o yeni
sistemin başladığı dönemdir- bu 47,7di.
Dolayısıyla, şu anda yani partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra 1,5 puan bunun
altındayız; bunu da not edelim. Diğer bir notumuz şu: Veri,
şu andaki iş, istihdam verileri, aynı seride, seri
kırılması olmadan -bakın, benim teknik dürüstlüğümü
anlamınız için söylüyorum- 2014ün Ocağına gidiyor. Ben de
bu kıyasımı orayla yapıyorum yani bu serinin
uzandığı yere kadar gidiyorum, 2014 Ocağından 2021
Ekimine geldiğimizde 15 artı yaş nüfusta artış 7
milyon 431 bin kişi. E, burada bizim istihdam ettiğimiz ne kadar? 4
milyon 147 bin kişi. Yani biz baktığımız zaman, son
2014ten bu yana çalışma çağına girdiği hâlde 3,3
milyon insanımıza iş verememişiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Usta
ERHAN USTA (Devamla) -
Bunlarda bir hata var mı? Yani dolayısıyla Rakamlar
şaştı. demek yanlış olur.
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, şimdi yürütme adına Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Fuat Oktaya söz vereceğim.
Buyurun Sayın Oktay. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz altmış
dakikadır.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Gazi
Meclisimizin Genel Kurulunu ve ekranları başında bütçe
görüşmelerini takip eden milletimizi saygıyla selamlıyorum.
15 Ekimde yüce Meclisimize
sunulmasını takiben 20 Ekim tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda
başlayan 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ve 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tekliflerinin Genel Kurul
müzakerelerinde bugün itibarıyla sona yaklaşmış
bulunuyoruz. Harcanılan yoğun mesai ve katkıları için Saygıdeğer
Meclis Başkanı ve tüm milletvekillerine, Divana, Plan ve Bütçe
Komisyonumuzun çok değerli Başkan ve üyelerine,
Bakanlarımıza, kamu kurumlarımıza ve yöneticilerine,
çalışanlarına ve tüm Meclis çalışanlarına bir kez
daha yürekten teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sözlerimin başında,
748inci vuslat yıl dönümünde Hazreti Mevlâna Celâlettin Rûmiyi rahmetle ve minnetle yâd
ediyor, feyzinin Anadoludan tüm dünyaya devam etmesini temenni ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bütçe görüşmelerini yürütme organı
olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde vizyonumuzu
ortaya koyduğumuz ve millete hesap verdiğimiz bir mecra olarak
görüyoruz. Toplumumuzun tüm kesimleri ve ülkemiz için hayata geçireceğimiz
icraatların dayanağı olan bütçemizi siz değerli
milletvekilleriyle de ne kadar iyi istişare eder, tartışır
ve geliştirirsek o kadar büyük kazanımlar elde edeceğimize de
her zaman inandık. Bütçe görüşmelerinin başlangıcından
bu yana milletvekillerimiz tarafından önemli ve faydalı hususlar
gündemimize taşındı, bizler de hassasiyetle üzerinde durduk,
notlarımızı aldık. Ekonomi, dış ticaret,
eğitim, sağlık ve güvenlik başta olmak üzere bütçemizin her
bir kalemine ilişkin kapsamlı sunumlar
gerçekleştirilmiştir. Değerli milletvekillerimizin
sorularına, eleştirilerine açıklık getirirken doğru bilinen
yanlışları düzeltmeye ve neyin ne olduğunu en şeffaf
ve en net şekilde açıklamaya gayret ettik. Gerçekleri milletimize
açıklarken çarpıtmalara karşı duruşumuzu da yine en
net bir şekilde ortaya koyduk. Kişiselleştirilen
eleştirilere ve saygı sınırlarını aşan
yorumlara da tabi ki gerekli cevabı verdik.
Israrla Bu bütçe kimin
bütçesi, neyin bütçesi ve neye hizmet ediyor? diye sordunuz. Bizim, bütçeleri,
81 ilimizde, 84 milyon vatandaşımızın refahına,
altyapısına, istikrarına harcadığımız açıktır.
Bunların tüm detaylarını da aslında sizlerle
paylaştık. Sadece bütçe görüşmelerinin
başlangıcından bu yana hayata geçirdiğimiz eserlere
baksanız, sadece son iki aydan bahsediyorum, Hükûmetimizin bütçeyi ne için
ve nasıl kullandığını aslında gayet iyi görürdünüz.
Hani, iki aydır sürekli terazinin boş tarafından dem
vuruyorsunuz ya, terazinin isterseniz dolu tarafında nelerin
değiştiğini biraz da ben anlatayım: KOBİlerimize 342
milyon lira destek ödemesi yaptık; bu son iki aydan bahsediyorum, bütçenin
başladığı günden bugüne, 17 Ekimden bugüne. Özel sektör,
üniversite ve kamuya yönelik TÜBİTAK destekleri kapsamında 2.589
projeye 44 milyon lira hibe desteği aktardık. 6 teknoloji
geliştirme bölgesine kuluçka merkezleri için 47 milyon lira teşvik
sağladık. Bu zaman zarfında sadece sanayi siciline 2.845 yeni
sanayi işletmesi kaydolmuştur. Yine, sadece organize sanayi
bölgelerinde 498 yeni fabrika açılmıştır. Siz burada
Sanayi üretim tesisi açılmıyor. diye konuşurken
açıldı bunlar. Tamamen dışa bağımlı
olduğumuz çinko ihtiyacının yarısını üretecek
olan Lineer Metal Çinko Üretim Tesisinin açılışını
gerçekleştirdik ve kurşun, gümüş, sülfürik asit
fabrikalarının temellerini attık. 1915 Çanakkale Köprüsünde son
tabliyeyi yerleştirerek neredeyse açılışa hazır hâle
getirdik. İki ay gibi kısa bir süre içerisinde 6 adet tünel, 40 adet
köprü ve viyadüğü tamamladık; bununla birlikte
Yine, sadece bu kısa
sürede, iki ayda Eti Maden tarafından yaklaşık 380 bin ton
işlenmiş bor ürünü -bunu özellikle vurguluyorum- işlenmiş
bor ürünü ihracatı gerçekleştirilmiş ve bu ihracattan 155 milyon
dolar gelir elde edilmiştir.
Bunların yanı
sıra, engelli vatandaşlarımızın haklarını
güçlendirmek için ilgili tüm taraflarla iş birliği içerisinde 2030
Engelsiz Vizyon Belgesini hazırlamış durumdayız.
SMA
hastalığını minimum düzeye indirmek için evlilik öncesi
yapılan zorunlu testler arasına SMA testini de ekledik.
Geçtiğimiz ay, devlet
korumasında yetişmiş 1.050 gencimizin daha kamu kurum ve
kuruluşlarına atamasını gerçekleştirdik.
İstanbul Atatürk Kültür
Merkezi binasını iki yıl gibi kısa bir sürede tamamlayarak
29 Ekim Cumhuriyet Bayramında hizmete aldık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
17 sinema filminin yanı
sıra 18 kültürel ve sanatsal etkinlik projesi için 25 milyon 600 bin lira
destek sağladık.
Ankara ve Eskişehir
Millet Bahçeleri ile Ümraniye Millet Bahçesinin
açılışını gerçekleştirdik. Örnek bir
çalışma
(İstanbul Milletvekili
Saliha Sera Kadıgil Sütlü tarafından elektronik cihazla Yalan Yalan
adlı şarkının dinletilmesi)
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Ayıp, ayıp! Ne saygısızlık bu!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Yahu, burayı Gezi Parkı mı zannettiniz ya!
Burası Genel Kurul ya! Bu ne saygısızlık ya!
BAŞKAN
Arkadaşlar
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Tahammülsüzlüğünüzün göstergesidir bu, millete
verdiğimiz hizmete tahammülsüzlüğünüzün en net göstergesidir. Bu bana
değil, Hükûmetimize değil, milletimize
saygısızlıktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Genel Kurulun
çalışma düzenini bozmayalım lütfen.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Burası Gezi Parkı değil! Burası Gezi
Parkı değil!
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Disiplin cezası verilsin Başkanım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Siz millete verdiğimiz hizmetten mutlu
olmasanız bile devam ediyorum.
Örnek bir çevre bilinciyle 11
Kasım Millî Ağaçlandırma Gününde 81 ilimizden
yaklaşık 700 bin civarında vatandaşımızın katılımıyla
5 milyon fidanı toprakla buluşturduk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ağaçtan ormandan bahsedenler
duysun. Siz konuşa durun, biz bunları gerçekleştirdik. Siz
konuşursunuz, biz yaparız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Enflasyondan
bahsetseydiniz
Biraz da rakamlardan bahsedin, rakamlardan.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Tarihî nitelikteki Türk Devletleri Teşkilatı
Zirvesini Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbulda
gerçekleştirdik. Cumhurbaşkanımızın Başkanlığındaki
toplantıda Türk Dünyası 2040 Vizyonu Belgesi kabul edilmiştir.
Dış politikadan bahsedenlere duyurulur.
(İstanbul Milletvekili
Saliha Sera Kadıgil Sütlü tarafından elektronik cihazla Palavra
Palavra adlı şarkının dinletilmesi)
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Başkanım, resmen oynuyor, böyle bir şeye
niye müsaade ediyorsunuz? Oynuyor ya!
LÜTFİYE SELVA ÇAM
(Ankara) Burası tiyatro değil!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Hayır, zaten başka bir şey yapamazlar ki.
Başka bir şey yapamazlar, bugüne kadar yaptıklarını
tekrarlıyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
TİP milletvekillerinden gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Ülkemizin ev sahipliğinde gerçekleşmekte
Siz oynamaya devam edin, biz
milletimize hizmete devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın
Oktay
Sayın Oktay
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sinirlenmeyin, devam edin Sayın Oktay, bize söz
hakkı veren yok, şarkıyla türküyle anlatıyoruz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Siz oynamaya devam edin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sinirlenecek bir şey yok.
BAŞKAN Sayın
Sütlü, Genel Kurulun çalışma düzenini sağlamak benim görevim.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Başkan orada; söz versin, demokratik
hakkımızı kullanalım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Siz oynamaya devam edin.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Dönün Başkana söyleyin, söz versin.
BAŞKAN Sizi ikaz
ediyorum, yoksa disiplin cezası tatbik edeceğim.
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) O zaman bize de söz vereceksiniz Başkan! Bize
de söz vereceksin o zaman!
(İstanbul Milletvekili
Saliha Sera Kadıgil Sütlü tarafından elektronik cihazla Yalan Yalan
adlı şarkının dinletilmesi)
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Telefonla arıyoruz, açmıyor, geri dönmüyor,
60a göre söz istiyoruz vermiyor. Gereğini yapsın.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Biz hizmetlere devam edeceğiz, siz oynamaya devam
edin.
Ülkemizin ev
sahipliğinde gerçekleşmekte olan Afrika Birliği Zirvesi de an
itibarıyla İstanbulda sürmektedir. Siz oynamaya devam edin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Yarın sabah da
liderler zirvesiyle devam edecektir. Siz devam edin oynamaya.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sizin de son bir seneniz oynayacak ama ona göre!
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Daha beş dakika konuşma hakkı
vermeye korkuyorsunuz ya, beş dakika, beş!
BAŞKAN
Arkadaşlar
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Millî Denizaltımızın inşasına
yönelik önemli bir adım olan konsept tasarımını da
tamamladık.
BAŞKAN Sayın
Oktay
Sayın Oktay
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Siz oynamaya devam edin.
BAŞKAN Sayın
Oktay, lütfen
Arkadaşlar, bakın,
kınama cezası gerektiren bir durum, oya sunacağım. Lütfen
İkaz ediyorum ikinci defa.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Beni cezalandırmak zorunda mı
kalacaksınız yoksa Sayın Başkan?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bir ilk olan yerli ve millî deniz topumuzun
yapımını da yine, iki ay gibi rekor bir sürede
tamamlamıştık. (TİP milletvekillerinden gürültüler)
LÜTFİYE SELVA ÇAM
(Ankara) Beğenmiyorsanız çıkarsınız dışarıya!
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul)
Bu ne saygısızlık Başkanım!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Test atışlarını da yine
geçtiğimiz ay başarıyla gerçekleştirip
donanmamızı güçlendirdik. Siz oynamaya devam edin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(İstanbul Milletvekili
Saliha Sera Kadıgil Sütlü tarafından elektronik cihazla Palavra
Palavra adlı şarkının dinletilmesi)
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Oynak açtım sizin için, oynamayı seviyorsunuz
belli ki Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Dicle Nehri üzerine bölgede barış, huzur ve
refah gerdanlığı gibi dizilen
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Küçük bir partiye beş dakika olsun söz vermeyen bu
antidemokratik anlayışı kınıyoruz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla)
baraj ve hidroelektrik santrallerinin en büyüğü
Ilısu Veysel Eroğlu Barajı ve Hidroelektrik Santralinin
açılışını gerçekleştirdik.
BAŞKAN Sayın
Oktay
Sayın Oktay
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Muhalefet oynamaya devam etsin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Bir partinin genel başkanının telefonunu
açmayan Meclis Başkanını kınıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Oktay
Arkadaşlar
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Biz sizi kınıyoruz!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sus ya!
BAŞKAN
Arkadaşlar, bir dakika
VI.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.-
İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlüye TBMM
İçtüzüğünün 160ıncı maddesinin 6ncı bendi ile
163üncü maddesi uyarınca kınama cezası verilmesi
BAŞKAN
Arkadaşlar, İç Tüzük 160ıncı madde, 6ncı bendi
okuyorum: Genel Kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu döviz,
pankart ve benzeri materyali getirmek ve kullanmak.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Düzeni bozmuyoruz Sayın Başkan, protesto
hakkımızı kullanıyoruz.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) İkisini de atalım dışarı!
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, 163üncü maddeye göre Kınama ve geçici olarak Meclisten
çıkarma cezaları Başkanın teklifi üzerine Genel Kurulca
görüşmesiz, işaret oyu ile kararlaştırılır.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Savunma talep ediyorum.
BAŞKAN Ben burada bu
cezayı, kınama cezasını
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Genel Kuruldan çıkarma cezası Başkanım, Genel Kuruldan
çıkarma cezası.
BAŞKAN
Sayın
Sera Kadıgil Sütlü için oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Savunma hakkı var.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Savunma talep ediyorum, savunma hakkı vermek
zorundasın bana, İç Tüzükün açık hükmü var.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, öyle bir şey yok, İç
Tüzükte öyle bir şey yok Sayın Başkan. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Otur yerine! Otur!
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, İç Tüzükte öyle bir hüküm yok.
İç Tüzükü keyfî olarak yorumlayamazsınız.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Otur yerine!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Hayır, oynayabilirler Sayın Başkan, benim
için sorun yok.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Biz burada
Sayın Başkan
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Bana söz hakkı vermek zorundasın.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Oynayabilirler Sayın Başkan, benim için sorun
yok. Ben hizmetleri anlatmaya devam edeceğim. (TİP
milletvekillerinden gürültüler)
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sayın Cumhurbaşkanım, siz de
konuşacaksınız, biz de konuşacağız, herkes
konuşacak.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Neyi konuşacaksın! İç Tüzükten
Neyi
konuşacaksın!
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sayın Meclis Başkanım, böyle bir hüküm yok.
BAŞKAN Nasıl?
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Biz demokratik protesto hakkımızı
kullanıyoruz. İç Tüzük tanımı hüküm vermiyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Otur yerine, şov yeri değil burası!
(AK PARTİ
sıralarından Otur yerine! sesleri)
BAŞKAN Sayın
Oktay, sürenizi kesmek ve savunma için söz vermek istiyorum. Olur mu?
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Sen ne yapıyorsun?
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Bir şey yok, halkımızı
bilgilendiriyoruz ya. Burada utanılacak bir şey mi yapıyorsunuz?
Devam edin, canlı yayındasınız, el sallayabilirsiniz.
BAŞKAN - Bir dakika
Halledeceğiz, halledeceğiz. Kimse bu Meclisin huzurunu bozamaz
arkadaşlar.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Ya, tamam da siz onlara söyleyin, bize niye
söylüyorsunuz?
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Huzuru bozmuyoruz, protesto ediyoruz.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Huzuru bozmuyoruz Sayın Meclis Başkanı,
protesto ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın
Oktay, sürenizi mahfuz tutuyorum. Bize kısa bir süre müsaade edebilir
misiniz.
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Kınama cezası verecekseniz savunma
hakkı da vereceksiniz.
BAŞKAN - Evet,
arkadaşlar, savunma için Erkan Bey
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sakin olun arkadaşlar. İç Tüzük var; bu bir
suçsa cezası var. Oturun yerlerinize.
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Meclis Başkanınız ceza verir, panik
yapmayın.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Otur yerine.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Yürü lan! Hadi!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Şov yeri değil burası.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Meclis Başkanımız, yapın
gereğini, söz hakkımızı kullanacağız.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, burada demokratik bir biçimde
protesto hakkımızı kullanıyoruz.
SALİH CORA (Trabzon)
Bunun buraya çıkması doğru değil.
BAŞKAN Evet, savunma
için Sayın Baş
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sayın Başkan, sevdiğim bir
arkadaşım beni savunacak. Lütfen dinleyin saygıyla.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Neyle suçlanıyoruz Sayın Başkan?
BAŞKAN - Savunma yapmak
için milletvekilin kendisini veya bir başka arkadaşının
Sayın Baş, buyurun.
(TİP milletvekillerinden ve HDP sıralarından alkışlar)
Beş dakika süre
veriyorum.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Meclis teamülleri on dakika.
BAŞKAN Hayır,
beş dakika süre veriyorum, beş de var
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, usul üzerine tartışma on
dakika.
BAŞKAN Lütfen
Hayır, beş dakika süre veriyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Allah Allah ya!
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ya, yeter be kardeşim, konuşacaksan konuş, savunacaksan savun
ya! Şov yapma burada!
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
Beş dakika
Buyurun.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Şimdi, değerli milletvekilleri, önce ne
yaptığımızı anlatarak başlayayım. (AK
PARTİ sıralarından Ne anlatacaksın! sesleri, gürültüler,
sıra kapaklarına vurmalar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Neyi anlatacaksın!
BAŞKAN Sayın
Baş, bir dakika
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Yalnız, Genel Kurulun düzenini
sağlayabilirsek
BAŞKAN -
Arkadaşlar, bir dakika
Arkadaşlar, bir dakika
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sayın Başkan, AKP Grubuna müdahale edin
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Bağırma! Bağırma, sakin ol!
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sayın Başkan, lütfen
Nizamı bozuyorlar.
Otursunlar yerlerine lütfen.
SALİH CORA (Trabzon)
Meclisi germe!
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Otur Cora, otur!
BAŞKAN Arkadaşlar
Sayın Baş,
bakınız, savunma için süre verdim, lütfen, konuya dair
konuşmanız gerektiğini hatırlatıyorum yoksa
66ncı maddeye göre müdahale edeceğim. Lütfen
ERKAN BAŞ (Devamla)
Sayın Başkan, on dakika hiç şey yapmadan
BAŞKAN Hayır,
hayır, lütfen
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Süreyi sıfırlayın
Süreyi
sıfırlayın
Süreyi sıfırlayın
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Kes be!
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, süreyi yeniden başlatır
mısınız.
BAŞKAN Süreyi tekrar
başlatıyorum.
Buyurun.
Süreniz beş dakika.
ERKAN BAŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, günlerdir Türkiye İşçi Partisi
adına söz talep ediyoruz. Sağ olsunlar, muhalefet partileri
dayanışma gösterdiler, milletvekillerimiz konuştu ancak Türkiye
İşçi Partisi adına söz talebimiz karşılanmadı.
Muhalefet partilerine tekrar teşekkür ediyoruz ama biz kendi
hakkımızı istedik, istiyoruz ve gördüğünüz gibi aldık,
bu söz hakkını aldık. (AK PARTİ sıralarından gürültüler;
TİP milletvekilleri, CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne aldın! Hadi oradan! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ERKAN BAŞ (Devamla)
Burada, size bizim söz hakkımızı engelleyemeyeceğinizi bir
kez daha göstermiş olduk. Dolayısıyla kendimizi değil,
halkı savunacağız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Nerede savunacaksın? Cihangirde mi savunacaksın? Cihangirde mi
savunacaksın, Cihangirde mi?
ERKAN BAŞ (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bütçe sürecinde halkın sesinin bu kürsüde
ifade edilmesi gerekiyordu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ERKAN BAŞ (Devamla) O
yüzden
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Halkın sesi
BAŞKAN Sayın
Baş
ERKAN BAŞ (Devamla)
Sayın Başkan, konuşabilir miyim?
BAŞKAN Bir dakika
Ben
size kınama cezasıyla ilgili savunma için söz verdim.
ERKAN BAŞ (Devamla)
Evet, ben de savunma yapıyorum Sayın Başkan.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Nerede savunacaksın?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sayın Başkan, böyle bir usul yok.
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Savunmayı böyle mi yapacağız,
savunmayı? Savunmayı böyle mi yapacağız?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) AKP Grubunun ayakta dinleme hakkı mı var?
BAŞKAN 66ya göre ikaz
ediyorum.
ERKAN BAŞ (Devamla) Ne
yaptığımı anlatıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN İkinci
defa ikazdan sonra konuşma hakkınızı kesebilirim.
Bakın, lütfen
Lütfen
ERKAN BAŞ (Devamla)
Ben size ne yaptığımızı anlatıyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Otursunlar yerlerine Sayın Başkan;
saldırıyorlar, sonra rezillik çıkıyor. Çok gereksiz.
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
- Savunmayı nasıl yapacak Başkan?
ERKAN BAŞ (Devamla)
Ama onu kesiyorsunuz Sayın Başkan.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Genel Kurulu resmen
Nizamımızı bozuyor
AKP Grubu şu an, yakıştıramıyorum.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Sen yapıyorsun!
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Böyle olacak
ama
ERKAN BAŞ (Devamla)
Süremi başlatır mısınız?
BAŞKAN Buyurun.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Yakışmıyor Sayın Başkan,
oturmak durumundalar. Sayın Başkan, oturmak durumundalar.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU
(Hatay) Grup Başkan Vekili, oturtsanıza
arkadaşlarınızı. Oturup dinleseler ya.
ERKAN BAŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, benim bildiğim, Parlamento konuşulan
yerdir, insanların susturulduğu yer değildir Parlamento. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) O
zaman konuşanı dinle sen de.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Sen önce söylediklerinin
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Erkan, devam et.
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Sen devam et.
ERKAN BAŞ (Devamla) -
Sayın Başkan, böyle savunma hakkı olabilir mi?
BAŞKAN Böyle, evet,
böyle, ne yapalım?
ERKAN BAŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, biz bu söz hakkını alabilmek için
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Saygısızlık yaptın, saygısızlık yaptın.
ERKAN BAŞ (Devamla) -
Grup Başkanlarıyla görüştük, Grup Başkan Vekilleriyle
görüştük, Meclis Başkanıyla görüştük.
SALİH CORA (Trabzon)
Konuşanı dinlemiyorsun, saygı bekliyorsun terbiyesiz adam!
ERKAN BAŞ (Devamla)
Hayır, değerli arkadaşlar, biz, konuşabilme mücadelesi
veriyoruz, her yerde halkın sesini susturuyorsunuz, bari Mecliste
susturmayın diye uğraşıyoruz. Söylemek istediklerimiz var,
onları demokratik bir biçimde ifade etmenin yol ve yöntemlerini
bulmamız gerekiyor.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
- Sadece savunma yap.
ERKAN BAŞ (Devamla) - O
yüzden diyoruz ki: Hiç kimse kızmasın, küsmesin, halkın,
haklının sesi hiçbir yerde engellenemez, o, mutlaka bir biçimde
sözünü söyleyecek yer bulur.
Özetle, şurada söylemeye
çalıştığımız şey, bu beş dakikalık
süre içerisinde söylemeye çalıştığımız şey
bu bütçe tartışmasında pek çok insanın söylediğinden
çok farklı değil.
SALİH CORA (Trabzon)
Hatip kürsüden konuşurken müzik çalıyorsunuz ya!
ERKAN BAŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, biz diyoruz ki: Madem meseleye bireysel
tartışmaya getirmek istiyorsunuz...
SALİH CORA (Trabzon)
Hadsiz adam!
ERKAN BAŞ (Devamla)
Sayın Başkan, savunma hakkımı kullanamıyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon)
Ne savunma hakkı? Neyi savunuyorsun?
BAŞKAN Lütfen devam
edin.
ERKAN BAŞ (Devamla)
Hayır, savunma hakkımı kullanmak istiyorum. Savunma hakkı
kutsaldır, savunma hakkımı kullanmak istiyorum.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Sayın Başkan, AKP milletvekilleri
saldırmak için mi ayakta bekliyorlar?
SALİH CORA (Trabzon)
Müzik çaldınız, terbiyesizlik yaptınız...
ERKAN BAŞ (Devamla) Bu
ortamda konuşmayacağım ya! Böyle bir savunma hakkı mı
olur?
BAŞKAN Ortam böyle,
hayır...
ERKAN BAŞ (Devamla) -
Ortada bir suç yok Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lütfen,
hayır...
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Ortada bir suç yok.
BAŞKAN - Yok öyle
şey. Çalışma düzenini siz bozdunuz, onu izah edin, niye
bozdunuz?
ERKAN BAŞ (Devamla)
Çalışma düzeni... Bu mu çalışma düzeni?
BAŞKAN Tamam, ikaz
ediyoruz fakat
ERKAN BAŞ (Devamla) Hayır,
etmiyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır,
öyle şey yok, sütliman Meclis yok. Lütfen...
ERKAN BAŞ (Devamla)
Yani eğer bize karşı işlem yapacaksanız, burada
herkese karşı işlem yapmanız lazım.
SALİH CORA (Trabzon)
Şov yapıyorsunuz, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi,
halkın iradesini savunan yer.
ERKAN BAŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, özetle söylenecek şey şu: Siz de
biliyorsunuz biz de biliyoruz, bu bütçede halkın zenginlikleri,
halkın serveti saraya doğru hortumlanıyor. Bunu söylemek için bu
kürsüye çıktık, siz söylemeye korkuyor olabilirsiniz ama biz
söyleyeceğiz.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Kimseden korktuğumuz yok.
ERKAN BAŞ (Devamla)
Şimdi, normal şartlarda burada konuşabilsek, derdimizi
anlatabilsek pek çok şey görülür ama işin özeti şu: Yediniz,
semirdiniz, şiştiniz, cukkaladınız, sonra da
batırdınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Hadi oradan!
ERKAN BAŞ (Devamla)
Doğal olarak, yargılanacaksınız değerli
arkadaşlar. Vatandaşı bu dondurucu soğukta ekmek
kuyruklarında titretirken, kasalarında balya balya para biriktirenler
yargılanacak.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Tabii, tabii, aynen(!)
ERKAN BAŞ (Devamla)
Anneler çocuklarına yedirmek için mama alamazken sizin birbirinize
dağıttığınız ihaleler nedeniyle adliyeler lebalep
dolacak. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Baş, konuyla ilgili... Lütfen...
ERKAN BAŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, hiç uzatmıyorum...
BAŞKAN Konuyla
ilgili...
ERKAN BAŞ (Devamla)
Arkadaşlar, sakin, sakin...
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Sen sakin ol!
ERKAN BAŞ (Devamla)
Bakın, bizim söylediğimiz şey şu: Tıpkı sizin
reisinizin söylediği gibi Men dakka dukka. diyoruz.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Savunma yap, savunma!
ERKAN BAŞ (Devamla)
Men dakka dukka.
Son sözüm şu:
Konuşturmayın, bağırın, çağırın ama
değerli arkadaşlar, herkes bilsin: Lale Devri nasıl bittiyse
sülale devri de bitecek, hepiniz yargılanacaksınız. (TİP
milletvekillerinden ve HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Yürü! Yürü!
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Bağır, daha çok bağır.
BAŞKAN
Arkadaşlar, İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlüye
kınama cezası verilmesini Genel Kurula teklif ediyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tutanağa geçirilecek bu.
Sayın Oktay, lütfen
buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Savunma değildi ki bu. Bu şekilde bozduktan sonra
bütçeyle ilgili mi konuşacağız?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Meclis Başkanına saygılı olun lütfen!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Sizin demokrasi anlayışınız bu kadar.
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Alışacaksınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Başkan, çıkması lazım; Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Kınama aldı, kınama; çıkarma almadı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Başkanım, çıkması lazım.
BAŞKAN Kınama
verdik, kınama.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Başkanım, cezalılar çıkıyor
mu, kalıyor muyuz?
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Saygılı olun da bir zahmet çıkın.
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN - Sayın Oktay,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY Sayın Başkan, ben buradan milletime seslenmek istiyorum.
İki aydır her şeyi konuşan, sabahtan beridir
ağzına geleni kulağı duymayan, her şeyi konuşan ve
burada sürekli bizi suçlayan, tek adamlıktan konuşan
Meclisteki
durumu milletimize havale ediyorum ben! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, on iki gündür
konuşturmuyorsunuz, on iki gün.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Yine mi mağduriyet?
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Ya, bir mağdur olmayın be! Bir
mağdur olmayın be!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Korsan demokrasi olmaz, bizim böyle bir
anlayışımız yok, korsan demokrasi olmaz, diktatörlüktür bu,
bu hazımsızlıktır, bu millete
saygısızlıktır ve Genel Kuruldaki her bir milletvekiline
saygısızlıktır, sadece bize değil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu savunma da değildir, hak
gasbıdır ve hak ve adaletten bahseden sizler bunu yapıyorsunuz
ve göz yumuyorsunuz.
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Hak gasbına uğrayan biziz, biz, biz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Ben sizi milletimize havale ediyorum. Hem de ne zaman
bu?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Ancak saraya havale edebilirsiniz, sizi kim
atadıysa oraya havale edebilirsiniz. Biz millete havale ederiz, siz saraya
havale edersiniz, aramızdaki fark bu.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sadece iki ayda, sadece siz terazinin boş
tarafından konuşurken biz milletimize yaptığımız
hizmetleri anlattığımız sırada. Buna bile tahammül
edemiyorsunuz be! Bu mu sizin demokrasi anlayışınız?
Haziran 2023te onu da göreceğiz, hakeme gideceğiz ve hakem olan
milletimiz size bu dersi verecek, hepinize birden verecek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ben yine de devam edeceğim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bravo! Devam edin, bravo!
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Sizin demokrasi anlayışınız bu mu? Bir
saat konuşuyorsun atanmış memur olarak.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Yine de devam edeceğim. Bakın, her şeye
sustuk. Bugün liderler zirvesinde olan bir Cumhurbaşkanına ve 6-7
cumhurbaşkanıyla görüşen bir Cumhurbaşkanına buradan
dil uzatacak kadar ileri gittiniz, biz yine ses çıkarmadık,
saygımızı bozmadık Kem söz sahibine aittir. dedik.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) AKP Genel Başkanı o.
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Burası Millet Meclisi, istediğimize
istediğimiz eleştiriyi getiririz burada.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sizleri Millet Meclisinde, Genel Kurulda, halkın
iradesinin temsil edildiği salonda demokrasiye davet ediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN BAŞ
(İstanbul) Ya, sen söyleyemezsin bunu! Biz temsil ediyoruz, biz! Sen
sıradan bir memurusun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Bağırma lan! Bağırma! Çakal!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bizim sesimizi kesemeyeceksiniz, milletimiz size bu
fırsatı vermeyecek, bunu da göreceğiz.
Ben, yine,
kaldığım yerden, siz oynasanız da hoplasanız da
zıplasanız da isyan da etseniz milletimize verdiğimiz hizmetleri
anlatmaya devam edeceğim. (AK PARTİ sıralarından Bravo!
sesleri, alkışlar; TİP milletvekillerinden gürültüler)
Devam ediyorum: Hidroelektrik
santrallerinin açılışından bahsetmiştim en son.
Dayanamadınız tabii, sadece eleştirmek kolay. Ilısu Veysel
Eroğlu Barajının açılışından bahsettim. Laf
olsun diye projelerden bahsetmiyorum. Ağır geldi değil mi? Gidin
o barajın açıldığı yerdeki
vatandaşımıza sorun bu hizmetleri, git yerinde gör.
AYŞE ACAR BAŞARAN
(Batman) On iki bin yıllık tarihi yok ettiniz; bununla mı
övünüyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Devam ediyorum: Cumhurbaşkanımız
tarafından, küçük ve orta ölçekli işletmelerimize yönelik, yine, 2
yeni teşvik paketi; İlave İstihdam Destek Paketi ve İmalata
Dayalı İthal İkamesi Destek Paketi de yine, milletimizle
paylaşılmıştır.
Devam edeyim: 5inci nesil
haberleşme uydumuzu uzaya fırlatmaya hazır hâle getirdik.
Teknolojiden bahsedenler vardı ya, siz bahsetmeye devam edin, biz yapmaya
devam edelim.
Son yılların en
yüksek asgari ücret artışını gerçekleştirdik siz
burada konuşmaya devam ederken, eleştirmeye devam ederken. Aynı
zamanda, asgari ücretten gelir ve damga vergisini kaldırarak
işverenimizden de yine, ilave yükünü aldık.
Biraz önce de ifade ettim,
bakın, bu saydığım iki aylık icraatlar arasında
sadece ulaştırma, sanayi, tarım yok; kültür var, sanat var,
dış politika var, çevre var, teknoloji var, enerji var. Yine, bu
saydıklarım, sadece bir bölgede değil, Siirtten
Eskişehire, Mardinden Çanakkaleye ülkemizin her bir köşesinde
yükselmektedir; devam eden yüzlerce büyük projeyi saymadım bile. İki
ay gibi kısa bir süre içinde yaptığımız bu çalışmalar
genciyle, yaşlısıyla, KOBİsiyle esnafıyla, üreticisi,
tasarımcısı, işçisi, mühendisiyle, çiftçisiyle,
sanatçısıyla 84 milyon vatandaşımızın her birine,
her kesime hitap etmektedir. İşte,
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Hükûmetimizin düsturu,
iki aylık icraat geçmişimizden de anlaşılacağı
gibi, her ilimize, her bölgemize hizmet götürmektir, herkese, her bir
vatandaşımıza hizmet götürmektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bütçemizi de bu anlayışla
hazırladık ve uygulayacağız. Hamdolsun, bizim tarlada da
izimiz var, harmanda da yüzümüz var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bir kez daha söylüyorum:
Alnımız ak, başımız dik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Biraz önce de iftiharla ifade ettim,
asgari ücrette tarihin en yüksek artışlarından birini gerçekleştirdik.
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Dolar hesabıyla en düşük.
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
En hızlı eriyen para.
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Dolarla anlat, dolarla.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) 4.253 lira olarak belirledik.
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Dolarla kaç, dolarla?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Böylece, manşet enflasyonun 2,5 katı bir
artışla asgari ücreti belirlemiş olduk. Hem artış
oranları hem de asgari ücret tutarının vergi dışı
bırakılmasıyla, işverenin de işçimizin de yüzünü
güldürdük ama milletin sevinciyle sevinemeyen bir kesim var, biraz önce de gene
aslında, şahit olduk. Yine, çok eskilerde olduğu gibi,
çıkıp Siz ne veriyorsanız ben 5 fazlasını veririm.
demenin ötesine geçemeyen bir muhalefet anlayışı. İşçi
sendikaları bayram ediyor, işverenler arka arkaya teşekkür
bildirileri yayınlıyor, Hükûmet tarafı olarak, belirlenen asgari
ücret bizim de içimize sinmiştir. Biraz yerli ve millî olun. Artık,
milletin mutluluğuna ortak olmayı öğrenin.
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sizin de öğrenmeniz lazım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Asgari ücrette yüzde 50 oranında, son yıllarda
yapılan en büyük artışı yaptık ancak Sayın
Kılıçdaroğlu her ne kadar Yadırgamıyoruz. dese de
çok da sevinmediği anlaşılıyor. Buradan bir kez daha ifade
ediyorum: Dün olduğu gibi, bugün de yarın da asgari ücretlimizi de
memurumuzu da işçimizi de emeklimizi de enflasyona karşı
ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Alım gücünü görürüz birazdan. Biraz sonra görürüz alım gücünü.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Devletimiz, tüm kurumlarıyla birlikte dimdik
ayaktadır. Milletimizin CHP'den beklentisi, milletin değerlerine
avdet etmesidir ama samimiyetle; yalanla dolanla, hesapla kitapla değil.
Bizim planımız da var programımız da.
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Dolar kaç para oldu! Ne anlatıyorsun sen?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Biz burada bütçe görüşmelerine devam ederken
anlaşılan Kılıçdaroğlu tweet molası vermiş.
(CHP sıralarından gürültüler) Yaş aldıkça
olgunlaşmasını beklersiniz insanoğlunun.
MURAT EMİR (Ankara)
İnsanlar aç.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Attığı tweetle,
anladığımız kadarıyla kendisini tarif etmiş
anlaşılan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara)
Hadi oradan ya, sana mı soracak? Haddini bil, haddini bil!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Kem söz sahibine aittir ve kem sözler
muhataplarına, sahiplerine aittir. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Yerle bir olmuşuz, hâlâ konuşuyorsun ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Muhatap olma Başkanım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bu vesileyle bütçe görüşmelerinde, bolca nezaketten
bahsedenlerin, samimiyetten ne kadar uzak olduklarını da bir kez daha
görmüş olduk.
MAHİR POLAT (İzmir)
Aynaya bakıyorsunuz galiba.
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Mazotun kaç lira olduğunu söyle önce.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Cumhuriyet tarihimizin önemli demokratik reformları
ve kalkınma hamlelerini hayata geçiren kadrolar olarak, bugüne kadar
nasıl dimdik durduysak bundan sonra da aynı şekilde mücadelemize
devam edeceğiz. Sıkıntıları, sorunları, aksayan
tarafları kesinlikle görmezden gelmiyoruz.
Salgının olumsuz
etkileri, uluslararası alanda
karşılaştığımız engellemeler ve ekonomimiz
üzerindeki manipülatif etkiler de dâhil olmak üzere, tüm zorluklarla mücadele
edecek ve üstesinden gelecek olan da yine bizleriz; bütçemizi de bu bilinçle
hazırlamış durumdayız.
On dokuz yılda,
engelleri birer birer aşarak ülkemizi büyüttük, güçlendirdik, öz güven
kazandırdık ve zenginleştirdik. Bunu biz yaptık; Cumhur
İttifakıyla beraber yapıyoruz, beraber yaptık. Cumhur
İttifakı olarak milletimize fayda, ülkemize katma değer
sağlayacak adımlara birlikte imza atmayı da sürdüreceğiz.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Siz isteseniz
de istemeseniz de, rahatsız olsanız da olmasanız da. Sizler
gibi, öyle ittifaklarımızı da
ortaklıklarımızı da kapalı kapılar ardında
yapmayız biz; şeffafızdır, açığızdır,
ortaklarımızın kim olduğunu da bütün millete, bütün dünyaya
gücümüz yettiği kadar, bağıra bağıra
açıklarız, söyleriz; alnımız açıktır, başımız
diktir, sizler gibi saklamaya çalışmayız. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Boş konuşuyorsun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Zorluklar karşısında asla pes etmeyen
yapımızla sağladığımız ilerlemeleri daha da
öteye taşımaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2022 yılı bütçemizi de bundan önceki
bütçelerimiz gibi, ülkemizin refahını artırmak ve
kalkınmayı sürdürülebilir kılmak için kullanacağız.
Oluşturduğumuz mali alanı eğitimden sanayiye, tarımdan
enerjiye her alanda gelişmeye, yönlendirmeye devam ediyoruz.
Ülkemizi yatırım,
istihdam, üretim ve ihracat temelinde büyütme stratejimizde en önemli görev
sanayimize düşmektedir. Geçtiğimiz on dokuz yılda
kurduğumuz güçlü altyapı üzerinden sanayimizin gerçekleştirmekte
olduğu büyük atılımı da memnuniyetle takip ediyoruz.
Türkiyemizi sanayide dev bir üretim üssü hâline getiriyoruz. Organize sanayi
bölgelerimizde fabrika açacak yer kalmadığı için sürekli büyütme
ve yeni bölgeler açma talepleri gelmektedir. Sanayi bölgelerimizin giriş
ve çıkışlarıyla sınır
kapılarımızdaki kamyon ve tır yoğunluğu turistik
seyahat değil, üretim ve ihracat alametidir. Bu süreçte, özellikle
mobilite, dijitalleşme, sağlık ve kimya alanlarında yerli
üretimi artırarak yıllık 50 milyar dolarlık ithalatın
önüne geçmeyi hedefliyoruz. Sayın Hamzaçebi, ısrarla teknolojiden
bahsediyordu; Sayın Hamzaçebi, buyurun teknoloji. Türkiye ekonomisi,
sanayisi ve teknoloji ekosistemi için büyük önem arz eden elektrikli
aracımız TOGG projesi kapsamında ilk seri üretim aracı
inşallah 2022 yılının sonunda banttan iniyor olacak, bunu
banttan indireceğiz. Sanayimizin başat aktörü, organize sanayi
bölgelerinin dönüşümünü gerçekleştirmek için Yeşil Organize
Sanayi Bölgesi Sertifikasyon Sistemini de devreye alıyoruz. Çevreciyiz.
diye biz boşuna demiyoruz, biz bir şey diyorsak devamını
getiririz, yaparız. Bununla birlikte sanayide çevik dönüşüm ve
dijitalleşme konularında gerekli destekleri üreticilere
sağlamayı sürdüreceğiz. Milli Uzay Programı'mız
kapsamında 2022 yılında uzay aracımızın ve yerli
itki sistemimizin tasarımı tamamlanarak entegrasyon süreci
başlatılacaktır. Teknoloji diyordunuz ya, buyurun.
2022 yılında Türk
astronotunun seçim süreci tamamlanarak eğitim sürecine başlanacak,
Uluslararası Uzay İstasyonundan gönderilecek küp uydunun
tasarımı tamamlanarak üretime başlanacaktır. Şu anda
Bilişim Vadisinde AirCar -uçan araba- projesi
çalışmaları da sürüyor. Bunu söylediğimizde her zaman
olduğu gibi havsalanızda bile canlandıramadınız, dalga
geçmeye çalıştınız. Size hayal gibi geliyor olsa da yerli
dronedan Akıncıya evrilen ve oradan da yine, yerli savaş
uçaklarına -insanlı ve insansız- evrilen başarı
hikâyemiz gibi insan ve kargo taşımacılığında da
bu teknolojileri nasıl kullanacağımızı göreceksiniz,
hep birlikte göreceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kalkınmanın temel altyapı olan
enerji alanında da hız kesmeden çalışmalarımıza
devam edeceğiz. Böylece Türkiye, yeşil kalkınma devrimine
erkenden hazırlık yapan bir ülke olarak öne
çıkmıştır. Önümüzdeki dönemde ise 2019 yılında
temeli atılan bor karbür üretim tesisinin 2022 yılı ilk
yarısında tamamlanarak faaliyete geçmesi planlanmaktadır,
planlamaktayız. Yıllık 600 ton kapasiteli lityum karbonat üretim
tesisinin kurulması için de çalışmalar sürmektedir. Bu tesisin
yapım ihalesinin 2022 yılı içerisinde gerçekleştirilmesi
hedeflenmektedir. Yenilenebilir enerji kaynak alanları (YEKA)
kapsamında 2022 yılında portföyümüz toplam 8.500 megavata
ulaşacaktır. Bu kapasitenin tamamının devreye girmesiyle
birlikte yıllık 2,5 milyar dolarlık doğal gaz
ithalatının önüne geçilmesi öngörülmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ticarette ihracatımız yıllık
221 milyar doları geride bırakarak tarihî bir rekora imza attı.
Ülkemiz ihracatının dünya ihracatı içerisindeki payı
yıllıklandırılmış olarak ilk defa yüzde 1
seviyesini aşmıştır. 2022 yılında da
dış ticaretteki başarılarımızın devam
edeceğine ve bu başarının ülkemizin ekonomik büyümesine ve
gelişmesine en nitelikli katkıyı vereceğine olan
inancımız tamdır. Birçok alanda hayata geçirdiğimiz önemli
yatırımlarla, yurt dışından çekmiş olduğumuz
yabancı yatırımlarla, kurmuş olduğumuz yeni nesil
ihtisas serbest bölgeleriyle ve teknokentlerle orta yüksek ve yüksek teknoloji
ihracatının payını yükseltmeyi hedefliyoruz. Uzak ülkelere
ihracatımızın artırılması strateji
çalışmaları kapsamında da yine 85 trilyon dolar
büyüklüğe sahip ve dünya ekonomisinden yüzde 64 pay alan 18 uzak ülkeye
ihracatımızın 4 katına çıkarılarak 82 milyar
dolar değerine ulaşmasını hedeflemekteyiz, kısa
zamanda.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ulaştırma alanında
yaptığımız yatırımların kalkınma
hamlemizde ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğunu son dönemde
yaşadığımız gelişmelerle şüpheye yer
bırakmayacak şekilde hep birlikte gördük. Eğer Türkiye bugün,
köprüleriyle, tünelleriyle, viyadükleriyle 28 bin kilometrenin üzerinde
bölünmüş yol uzunluğuna sahip olmasaydı, 11 bin kilometrenin
üzerinde tren yolunu sıfırdan yapmışçasına
yenilemeseydi, havalimanlarının sayısını 56ya
çıkarmasaydı, herhâlde bu atılım böyle kolay olmazdı.
Aynı heyecan ve anlayışla ulaştırma
yatırımlarına devam ediyoruz. Gelecek yıl 5 adet lojistik
merkez yapımını daha tamamlayarak lojistik merkez
sayısını 12den 17ye yükseltmeyi planlıyoruz. Saatte
SpaceX Falcon 9 roketiyle
fırlatacağımız TÜRKSAT 5B uydumuz 19 Aralık Pazar günü
-yani hemen bu hafta sonu- sabah saat yedi sularında, inşallah,
uzaydaki yerine doğru da yolunu almış olacak, uzaydaki yerini
alacak, inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teknoloji diyordunuz ya, tamamlandığında haberleşme
uydusu üretebilen 10 ülke arasında yer alacağız. Hangisi?
TÜRKSAT 6Ayı kastediyorum, millî haberleşme uydumuz TÜRKSAT
6Anın montaj ve entegrasyon test süreçleri de Ankara'da devam ediyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; çevre ve şehircilik alanında hayata
geçirdiğimiz hizmetlerle ülkemizin çehresini değiştirdik. Toplu
konut uygulamalarıyla, millet bahçeleriyle, kentsel dönüşüm
projeleriyle insanlarımızı güvenli, huzurlu, yüksek
standartlı yaşam alanlarına kavuşturmayı
düşünüyoruz.
Bunların yanı
sıra, Türkiye Çevre Ajansıyla depozito yönetim sistemini kuruyoruz.
Ekonomimize yıllık 4 milyar lira katkı ile on binlerce
vatandaşımıza istihdam sağlayacak depozito uygulamasını
2022 Ocak ayı itibarıyla başlatacağız.
Yozgat Çapanoğlu Camisi
çevresi ile Erzurum ve Edirne tarihî meydanları gibi 44 ilimizde ihya
ettiğimiz 79 tarihî meydandaki iyileştirme
çalışmalarını tamamlayacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Toplumun her türlü bilgi ve
kültürel ihtiyacını karşılama gücüne sahip, hayatın
içinde, insan merkezli, yaşayan kütüphaneler kurmaktayız. Kitaptan,
kütüphaneden bahsedenler vardı ya, görememekten,
açılmadığından; İstanbul Rami Kışlasını
ihya ederek 38 bin metrekarelik alanıyla İstanbulun en büyük
kütüphanesi hâline getirecek ve 2022 yılında da kullanıma
sunacağız inşallah; bekleriz, sizleri de bekleriz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Kütüphaneye gitmezseniz
bilmezsiniz ki, kapatıldığını zannedersiniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sen bize akıl verme. Sen kendi konuşmanı yap, terbiyesizlik
yapma.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Kitapla, kitaplıkla alakası olmayanlara
gençlerimizin rağbet ettiği kütüphaneleri ziyaret etmelerini
özellikle tavsiye ederim.
Şanlıurfada
Göbeklitepe benzeri en az 12 alanı, bölgeyi daha kültür turizmine
kazandıracağız. Sadece bu projeyle dahi
Şanlıurfanın turizm potansiyelinin katbekat
artırılmasından bahsediyorum. Tabii, bu işler öyle
Şanlıurfaya gidip bol keseden bedava elektrik vaatleri vermeye benzemez.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Madem çiftçiye
belediyeler üzerinden ücretsiz elektrik vermeyi düşünüyorsunuz; buyurun,
şimdi Adanalı, Antalyalı, Hataylı çiftçilerimizden
başlayın. Niye başlamıyorsunuz, sizi tutan mı var?
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Zonguldak) Özelleştirmeseydiniz! Elektrik
dağıtımını özelleştirmeseydiniz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Dün Başkan Vekilimiz de söyledi; sizi tutan mı
var, neyi bekliyorsunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Tutmayın, başlıyoruz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayıştay incelemeleri CHP zihniyetiyle
yönetilen belediyelerdeki CHP yönetimlerinin kaynakları nasıl
sömürdüğünü de ortaya koymuştur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen
işini yapsana ya! İşini yapsana sen! Sana ne, sen işini
yap! Sunumunu yap!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Sana ne! Sen sus! Sen sus!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bu zihniyetin hangi skandal uygulamalarını
anlatalım? Siz anlattınız, biz de anlatalım müsaade edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sana ne
CHP belediyesi ne yapıyorsa! Sana ne CHP belediyesinden?
BAŞKAN Sayın
Özel, lütfen
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sen anlattın
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sana ne
CHP belediyelerinden! İşini yap!
BAŞKAN
Arkadaşlar
Arkadaşlar
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sen anlattın. Ne demek bana ne? Bırak ben de
anlatayım; sabır, sabır, sabır
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Terbiyeli ol! Bir saattir dinliyoruz. Abuk sabuk sataşıyorsun,
terbiyeli ol!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Sen terbiyeli ol! Sen terbiyeli ol!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bu zihniyetin skandal uygulamalarının neler
olduğunu anlatayım, sadece birkaç tanesini, madem hazmedemeyeceksiniz
sadece birkaç tanesi söyleyeyim o zaman.
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Motorin kaç, motorin?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Terbiyeli ol! CHP belediyesinden sana ne? Sen bütçeni anlat, bütçeni savun!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Kimsin sen! Sus be! Sus! Hadsiz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Ruhsatsız deniz taksilerle oluşturdukları
korsan deniz taksi rantını mı
anlatalım? Yaz mevsiminde kullanılıyor gösterdikleri kar küreme
araçlarını mı sayalım? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) CHP
belediyesinden sana ne? Bütçeni savun! Lüzumsuz adam!
BAŞKAN Sayın
Özel, lütfen
Arkadaşlar
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayıştay denetim raporlarının
belediye meclislerinden kaçırılmasını mı örnek
gösterelim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hadsiz
atanmış!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Belediye şirketleri üzerinden sigorta
yaptırılan eş dost, akrabaları mı sayıp dökelim?
Önce Hiç kimse işinden olmayacak. diye söz verip -şimdi de sözler veriyorsunuz
ya- sonrasında binlerce insanı işten çıkarıp ve hemen
akabinde de katbekat fazlasını belediye kadrolarına doldurmaktan
mı söz edelim? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine, İsraf denilip meydanlara dizilerek şov yapılan
araçların hem de daha fazlasıyla hem de katbekat daha fazla bedelle
kiralandığını mı söyleyelim? İşte, buyurun
size CHP zihniyetinin yönetim anlayışından bir kesit.
AHMET KAYA (Trabzon)
KOMBASSANı anlat. YİMPAŞı anlat, sen bize
YİMPAŞ zihniyetini anlat.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bu zihniyet gelip de
bize haktan, hukuktan, adaletten hiç bahsetmesin lütfen.
CAVİT ARI (Antalya)
Sende hangi zihniyet var, hangi zihniyet? Zafer Havaalanından bahsedin
biraz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dış politika gündemimizdeki tüm meselelere sorumluluk sahibi, insan
odaklı, vicdani ve ilkeli bir anlayışla yaklaşıyor;
girişimlerimizi bölgesel ve uluslararası düzeyde barış,
istikrar ve sürdürülebilir kalkınmayı güçlendirecek şekilde de
yürütüyoruz. Ülkemizin güvenliğini ve refahını yakından
ilgilendiren konularda gelişmeleri kendi seyrine bırakmıyor,
oyun kurucu ve ön alıcı adımlar atıyoruz. Suriye'de ne
işiniz var? diye soruyordunuz ya, SİHA'lar Suriye'de rastgele insan
öldürüyor. diyerek teröristleri savunuyordunuz ya
Şimdi, ben size
bunların sebeplerini bir kez daha anlatayım, defalarca anlattık.
Güvenlik kaygılarını karşılayacak adımların
insani hassasiyetler korunarak da atılabileceğini Suriyedeki
operasyonlarımızla tüm dünyaya ispat ettik.
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Şengalde yaptığınız gibi mi? Ezidilere
yaptığınız gibi mi?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Suriye topraklarında bir terör koridoru
oluşturulmasını engelledik. Terör örgütlerine karşı
gerçekleştirdiğimiz 3 harekâtla, 8 bin kilometrekareden fazla bir
alan terörden temizlendi, bu bölgelere 464 bin Suriyeli mülteci geri döndü. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) İdlibdeki
mevcudiyetimiz insani bir kıyım yaşanmasının ve
ülkemize yönelik olası yeni bir göç dalgasının önüne geçti.
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Boğazına kadar uyuşturucuya, yolsuzluğa,
hırsızlığa battın; katillerle omuz omuza geziyorsun,
gelip burada halka erdem satıyorsun! Utanma duygunuz bile yok sizin! Utanmazsınız!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Yurt içinde ve yurt dışında terörle
mücadelemiz FETÖ, PKK/PYD-YPG ve DEAŞ başta olmak üzere tüm terör
örgütlerine karşı aralıksız devam edecektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Hem hırsız hem güçlüsün!
KEMAL PEKÖZ (Adana) Terör
üyeleriyle berabersiniz.
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) DAEŞi koruyorsunuz, DAEŞi.
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Çetelerle berabersiniz orada.
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) - IŞİDden bahset biraz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) PKK ve onun Suriye kolu olan YPGye kim destek verirse
versin, bunlar kimden destek alırlarsa alsınlar en son terörist
etkisiz hâle getirilinceye kadar mücadele etmekte, 84 milyon
vatandaşımızı bu terör belasından kurtarmakta
kararlıyız. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sizden nasıl kurtulacak bu halk!
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) FETÖnün yoldaşlarısınız!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Tehditleri sınırlarımızın
ötesinde, kaynağında bertaraf etmeyi öngören proaktif savunma ve güvenlik
politikamız 2022 yılında da ulusal güvenliğimizi ve
çıkarlarımızı teminat altında tutarken eş
zamanlı olarak bölgede istikrara da katkıda bulunmayı
sürdürecektir.
Öte yandan Suriyedeki krize
Suriye halkının beklentilerini karşılayacak şekilde
bir siyasi çözüm bulunması için çabalarımız da devam etmektedir.
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Bütçeden bahset, bütçeden! Boş ver Suriyeyi, bütçeden
bahset!
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Hani, namaz kılacaktınız Beyefendi, ne
oldu?
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Bütçe konuşması yapıyorsun! Bütçe, bütçe!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bu şekilde ulaşılacak bir nihai çözüm hem
sahada terörle mücadelemizin başarıyla sonuçlanması hem de
misafir ettiğimiz sığınmacıların onurlu, güvenli
ve gönüllü geri dönüşü için bir elzemdir. Bu amaçla, Suriye
halkının meşru temsilcilerini içerecek tüm sonuç odaklı
çabalara ve yeni açılımlara destek olmaya hazırız.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sayın Bakan, bütçenin yüzde 75i eridi, buna ne
diyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Burada ne yazık ki millî, manevi değerlere
sahip çıktığını savunanların bile Libyada ne
işimiz var? diye sorduğuna da şahit olduk.
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Bakan, bütçe, bütçe, boş ver Libyayı,
bütçe. Bütçe konuşun bütçe.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Onu da anlatayım.
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Dolara ne olacak, euroya ne olacak; onu konuşun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Libyayla imzaladığımız deniz yetki
alanı sınırlandırma anlaşmasıyla ülkemizin ve
Libyanın Doğu Akdenizdeki hak ve menfaatlerini koruduk,
uluslararası deniz hukuku açısından ülkemizin elini daha da
güçlendirdik. Libyada Birleşmiş Milletler tarafından
tanınan meşru Ulusal Mutabakat Hükûmetine verdiğimiz destek
sahadaki dengeleri değiştirdi, Trablusun işgal edilmesini ve
yeni bir insani trajedinin yaşanmasını engelledi.
Desteğimiz sayesinde Libyada diyaloğun ve siyasi sürecin önü
açıldı. Önümüzdeki günlerde, yakalanan bu ivmeyle seçimlerin
yapılması öngörülmektedir. Meşru Hükûmetle
imzaladığımız mutabakat muhtıraları çerçevesinde
çalışmalarımıza da devam ediyoruz, edeceğiz.
Can Azerbaycanın
meşru müdafaa hakkını kullanarak başlattığı
vatan muharebesine ve haklı davasına güçlü destek verdik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Tek dostunuz Taliban!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Böylece, Azerbaycan topraklarında
yaklaşık otuz yıldır devam eden Ermeni işgalini sona
erdirdik. Kafkasyada Azerbaycanın meşru müdafaa hakkını
kullanarak topraklarını işgalden kurtarması bu bölgede
yıllar sonra kalıcı barış ve istikrar yönünde
çalışmak için elverişli bir ortam
sağlamıştır. Savaş bütçesi mi? diyordunuz ya,
buyurun nasıl barış bütçesi olduğuna. Bunun
barışçıl sonuçlarını son dönemde Ermenistan'la
yaşanan gelişmelerden de yine hep birlikte görüyoruz. Güney
Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrarın tesisine
yönelik olarak Azerbaycan'la birlikte yürüttüğümüz, birlikte
önerdiğimiz 3+3 formatındaki bölgesel iş birliği
platformunun ilk toplantısı geçtiğimiz hafta yapıldı.
Türkiye, sadece Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde değil, tüm bölge
için normalleşme arzusunda samimidir. Tabii, böyle bir süreç, tedbirli ve
Ermenistan'ın atacağı adımlara bağlı olarak
bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Azerbaycanla yakın eş
güdüm içerisinde yürütülecektir. Kafkasya'da sürdürülebilir barış,
huzur ve refahın tesisi için kapsayıcı iş birliği,
samimi arzumuz olmaya da devam edecektir.
Doğu Akdeniz'de
ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarını sonuna kadar
savunduk, savunuyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve
Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ve
güvenliğini temin edecek şekilde adil, kalıcı,
sürdürülebilir bir çözüm için, egemen eşitlik temelinde iki devletli
çözümü savunuyoruz. Maraş bölgesi üzerinde tam yetki ve kontrol sahibi
olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükûmetinin bölgenin
geleceğine dair karar verecek tek makam olduğuna inanıyor,
Maraş'ın yeniden hayat bulması yönündeki girişimleri destekliyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye'nin ne
Kıbrıs'ta ne Ege'de ne de Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon
kaynakları meselesinde çıkarlarından en küçük bir taviz
vermeyeceğinin altını çizerek bir kez daha ifade etmek isterim.
Araştırma ve sondaj gemilerimizle, Silahlı Kuvvetlerimizin
faaliyetleri çerçevesinde de sahada teşkil ettiğimiz mevcudiyetimizi
etkin bir diplomasiyle güçlendiriyoruz. Doğu Akdeniz bizim için millî bir
meseledir. Kimsenin hakkında gözümüz olmadığı gibi kimseye
de hakkımızı yedirtmeyiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Hiçbir yabancı ülkenin, şirketin veya geminin
deniz yetki alanlarımızda izinsiz olarak faaliyette bulunmasına
bundan önce olduğu gibi bundan sonra da asla fırsat
vermeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bilhassa Avrupa Birliği tarafından şımartılan Yunanistan
ve Kıbrıs Rum kesiminin ülkemiz ve Kıbrıs Türkleri aleyhine
atmaya çalıştığı adımlara kesinlikle müsaade
edilmeyecektir.
Körfez ülkeleriyle
geçmişten ve ortak değerlerimizden gelen güçlü
bağlarımız bulunmaktadır. Zaman zaman baş gösteren
görüş ayrılıklarının ise diyalog ve düzenli temaslarla
çözülebileceğini savunuyor, bu yönde atılan olumlu ve samimi
adımlara mukabele etmeye hazır olduğumuzu vurguluyoruz. Son
dönemde bölge ülkeleriyle gerçekleştirdiğimiz üst düzey temaslar ve
tesis edilen iletişim kanalları bu tavrımızın
göstergesidir. Mısırla ilişkilerin normalleştirilmesi
amacıyla görüşmeler de devam ediyor. Diğer tüm ülkelerle
olduğu gibi Körfez ülkeleriyle de milletimizin hak ve menfaatleri neyi
gerektiriyorsa o yönde hareket edecek, devletimizin itibarlı
duruşundan asla taviz vermeyeceğiz.
Avrupa Birliğiyle olumlu
gündem çerçevesinde iş birliğimizi güçlendirmek ve
ilişkilerimizi üyelik perspektifini esas alacak şekilde
geliştirmek yönünde karalılığımızı
koruyoruz. Biz ilişkilerde zorlu dönemi artık geride
bırakmayı, ABnin kendi açıklamalarının tam tersine,
Avrupa Birliğinin Türkiye'den giderek uzaklaşan
tavırlarını da görmezden gelmiyoruz. Diyorlar ya Türkiye'nin
Avrupa Birliğinden uzaklaşan tavırlarını görmezden
gelmiyoruz. diye, aynaya bakmalarında fayda var, biz Avrupa
Birliğinin Türkiye'den giderek uzaklaşan tavırlarını
görmezden gelmiyoruz; bunu da milletin Meclisinden burada ifade etmek isterim
Avrupa Birliğine. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Önümüzdeki dönemde daha olumlu, yapıcı ve hakkaniyete uygun bir tutum
benimseyeceğine inanıyoruz; bu herkesin, iki tarafın da
yararına olacaktır. Diğer taraftan, Balkanların
istikrarı ve kalkınması yönündeki çabalarımızın
tüm Balkan ülkeleri ve ülkemizin AB üyeliğiyle sonuçlanması
gerektiğini vurguluyoruz.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Bütçeye gel!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Amerika Birleşik Devletleriyle
karşılıklı saygı ve yarar temelinde, geniş bir
yelpazede çözüm ve iş birliği odaklı olarak birlikte
çalışmayı önemsiyoruz. Yine, Amerika Birleşik Devletleri
gibi bir ülkenin terör örgütleriyle bu denli içli dışlı
olmasını ve güvenlik konularında çifte standartlı
yaklaşımını anlamlandırmakta zorlanıyoruz. Bu çerçevede,
Amerika Birleşik Devletlerinden başta terörle mücadele olmak üzere,
ortak gündemimizdeki tüm konular ve sınamalarda müttefiklik ruhuna uygun
davranışlarda bulunmasını bekliyoruz. Yine, milletin
Meclisinden bu mesajı iletmek istiyorum.
İsrail-Filistin
ihtilafında, 1967 sınırları temelinde, başkenti Kudüs
olan, bağımsız bir Filistin devletinin kurulması yoluyla
bir çözüm için destek vermeye ve çaba göstermeye devam edeceğiz.
Bölgemizde istikrarsızlığı körükleyen, barış ve
güvenliği tehdit eden bu ihtilafın son bulması İsrail dâhil
tüm bölge ülkelerinin yararına olacaktır.
Afganistanda barış
ve istikrarın temini için her türlü desteği sağlıyoruz.
Çabalarımız Talibanın ülkede yönetimi ele geçirmesinden sonra
da devam ediyor. Şu anda Kabilde büyükelçiliği açık olan tek
NATO ülkesiyiz. Barış sürecine destek olmak için İstanbulda bir
konferans düzenlenmesini öngördük. Bir yandan geçici hükûmetle kademeli bir
angajman politikası izliyor, diğer taraftan da Afgan halkına
yardımlarımızı sürdürüyoruz.
Somaliden Venezuelaya,
Filipinlerden Ukraynaya farklı coğrafyalarda barış ve
istikrara katkıda bulunuyoruz. TİKA, Yurtdışı Türkler
ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Maarif Vakfı ve
Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlarımızla dünyanın dört bir
yanında hem sahada hem masada olduğumuz gibi, aynı zamanda
gönüllerdeyiz.
Diğer taraftan,
ülkemizin bayrak taşıyıcı kuruluşu Türk Hava
Yolları, dünyanın en büyük uluslararası hava yolu birliklerinden
biri olan APEX tarafından World Class derecelendirmesinde dünyanın
en mükemmel 7 hava yolundan biri olarak tescillendi. 372 uçaklık filosuyla
dünyanın en fazla ülkesine uçan Türk Hava Yolları, geniş
ulaşım ağıyla ülkemizin aktif dış politika
yaklaşımının somut tezahürlerinden biridir.
Cumhurbaşkanımız
liderliğinde, dış politikada ülkemizin yumuşak gücünü sert
güç unsurlarıyla harmanlayan akılcı bir yaklaşım
sergiliyoruz. Tüm küresel meselelere yapıcı katkı sunarak Dünya
5ten büyüktür. sloganıyla ifade ettiğimiz daha adil bir dünya
anlayışını hâkim kılmaya çalışıyoruz.
Bundan sonra da bölgemizde ve dünyada ecdadımızın, tarihimizin,
medeniyetimizin bize işaret ettiği insan odaklı
politikalarımızı uygulamayı sürdüreceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiyenin en büyük gücü yetişmiş
insan varlığıdır. Genç nüfusumuzu avantajımız
hâline dönüştürmenin yolu eğitimden geçmektedir. Bu anlayışla,
en temel kamu hizmetlerinden olan eğitim hizmetlerinin yaygın ve
erişilebilir olması yönünde çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Öğretmenliğin kariyer mesleği olarak
tanımlanması, öğretmenlerimize ilave mali ve sosyal haklar
sağlanması hususlarında ortaya çıkan düzenleme
ihtiyacının giderilmesi için yürütme olarak
hazırlıklarımızı tamamladık. Kısa bir zaman
zarfında yüce Meclisimizin bu hususta göstereceği yasama iradesiyle
öğretmenlerimizin hakları daha iyi şartlarda güvence altına
alınmış olacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kadınların her alanda daha aktif rol
almaları, toplumsal hayatın tüm alanlarında hak, fırsat ve
imkânlardan eşit biçimde yararlanmaları için, Kadının Güçlenmesi
Programı kapsamında bütçeden ayırdığımız
kaynak miktarını 2022 yılında 2 katından fazla
artırarak yaklaşık 943 milyon liraya çıkarıyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunun yanı sıra,
gençlerin güçlü yaşam becerilerine, insani ve millî değerlere sahip
olarak yetişmeleri ile sosyal hayata ve karar alma mekanizmalarına
aktif katılımlarını sağlamak amacıyla Gençlik
Programı için ayırdığımız ödeneği de 876
milyona çıkarıyoruz. Bütçede Kadının Güçlenmesi diye
ayrı bir program ayırıyor, ek mevzuat düzenlemeleriyle
kadınlarımızı her türlü şiddetten koruma irademizi
ortaya koyuyoruz; muhalefet, bu gelişmeye referans bile vermiyor. Paris
Anlaşmasını imzalıyor, iklim değişikliğiyle
mücadele yönünde Glasgowda net ve güçlü bir irade ortaya koyuyoruz;
ağaç bahanesiyle ortalığı ayağa kaldıranlardan
ses yok. Hayvan Hakları Yasasını kapsayıcı bir
şekilde çalışıyor, yürürlüğe alıyoruz,
İçişleri Bakanlığımız hayvanları koruyucu
hizmetleri devreye alıyor; muhalefet yine suspus.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Biz beraber çıkardık ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, git
Allah aşkına!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Hani siz hayvanseverdiniz? Hani siz çevreciydiniz? Hani
siz kadınlarımız için mücadele veriyordunuz?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Yasayı beraber çıkardık. Yasayı beraber
çıkardığımızı bilmiyorsun!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Hani size göre gençlik elden gidiyordu? Hani Z
kuşağı sahipsiz. diyordunuz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yasayı beraber çıkarmadık mı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yasayı beraber çıkardık. Cahil!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Bütçedeki bu konularda
artırdığımız kaynakları,
yapacaklarımızı burada sizlere anlattık; her zamanki gibi
bir kulağınızdan girdi, diğerinden çıktı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Hadi canım sen de!
PERO DUNDAR (Mardin)
Haberiniz yok, haberiniz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yasayı birlikte çıkarıyoruz, laf ediyor!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sizin alıcılarınız nerelere, sizin
saatleriniz nerelere ayarlı, bilemeyiz. Nedense Türkiyenin
frekansını bir türlü tutturamıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen bir
grubuna sor bakayım, sor.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) İnsan bir sorar!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Ya, niye rahatsız oluyorsun; dinle, Grup Başkan Vekilisin!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayvan
Hakları Yasası çıkarıyormuş, muhalefet susmuş(!)
Meclis birlikte çıkardı, 5 parti beraber çıkardı o
yasayı.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Dünyadan haberiniz yok Sayın Bakan!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Türkiyenin gerçeklerine sırtınızı
dönüp yok saysanız da biz kalkınma yolculuğumuza gençlerimizle,
kadınlarımızla, Z kuşağı da dâhil tüm
nesillerimizle birlikte yürüyoruz, onlarla omuz omuza yürümeye de devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Gençlerimizi inovasyonla,
teknolojiyle tanıştırmak, kabiliyetlerini keşfetmelerini
sağlamak, yine bunun için de 2022 sonuna kadar 81 ilde 100 Deneyap
Teknoloji Atölyesinin kurulmasını hedefliyoruz. Tüm konuşmalarda
değindiğimiz yapay zekâ, büyük veri, siber güvenlik, uzay ve
havacılık teknolojileri ve savunma sanayisi
altyapılarımız gençlerimizin ellerinde yükselecektir. Genç
istihdamını destekleyecek 13 somut hedef ve 109 tedbirden oluşan
Ulusal Genç İstihdam Stratejisi ve Eylem Planını hayata
geçiriyoruz. Bununla birlikte gençlerimizin mesleki deneyim
kazanmasını, iş gücü piyasasına ve iş hayatına
ilişkin bilgi sahibi olmasını ve staj programlarına kolayca
başvuru yapmasını sağlayan bir sistemi de uygulamaya geçireceğiz.
2023 yılında genç işsizlik oranını yüzde 17,8 düzeyine
indirmeyi, genç iş gücüne katılma oranını yüzde 46 düzeyine
yükseltmeyi hedefliyoruz. Genç istihdamı artırmak için, Çalışan
ve Üreten Gençler Programı kapsamında 95 projeye yaklaşık
612 milyar lira destek sağlanacak, 170 adet fabrikanın tam kapasite
faaliyete geçmesiyle birlikte 60 bin gencimiz istihdama dâhil edilecektir.
Gençlik ve Spor Bakanlığımız için Gençlerin bütçesi
gençlerde. dedik, bütçemizi oluştururken bütçemizin adına
Katılımcı Gençlik Bütçesi adını verdik, 2022deki
faaliyetlerimizin alt kırılımlarını,
ağırlıklı hangi projelere, neyi
harcayacağımızı yine gençlerimize sorarak karar
vereceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bütçe görüşmeleri boyunca sahip
olduğumuz olumlu makroekonomik göstergeleri, sanayi üretimi
performansımızı, ihracat rekorlarımızı,
iyileşen cari dengeyi ve güçlü büyüme rakamlarımızı hiçe
sayan eleştiriler yapıldı. Bu hususta yorum yaparken küresel
ekonominin etkileri, olumsuz eğilimlere karşı aldığımız
önlemler ve sahip olduğumuz pozitif göstergeler de hesaba
katılmalıdır. Salgının etkisiyle turizm gelirlerimizin
etkilenmiş olmasına ve enerji fiyatlarının artıyor
olmasına rağmen cari işlemler dengemizde olumlu iyileşmeler
söz konusu. Geçtiğimiz ekim ayıyla birlikte üç aydır cari fazla
verirken yıllıklandırılmış olarak cari
açığımız 15 milyar dolar seviyesine kadar geriledi.
Yıl sonunda bu rakamın çok daha altında bir cari açık
vereceğimizi de öngörüyoruz.
Ülkemiz, düşük cari
açıkla yüksek büyüme sağlayarak önemli bir başarı hikâyesi
oluşturdu. ihracatımız her ay yeni bir rekor kırıyor,
aylık bazda 20 milyar dolar seviyesine ulaşan
ihracatımızın bir zamanlar yüzde 60ların altına inen
ithalatı karşılama oranı ise yüzde 80 mertebesini geçti.
Ekim ayı itibarıyla
istihdamımız 29,5 milyonun, iç gücümüz ise 33 milyonun üzerinde yer
almaktadır. 2020 yılının Şubat ayıyla
kıyasladığımızda, istihdam artışı 2
milyonu bulurken sanayi istihdamında artış 746 binle ilk
sırada yer aldı. Bu sonuçlarla ekim ayında işsizlik
oranımız yüzde 11,2ye geriledi. Bütçe açığının
millî gelire oranı dünyada yüzde 10un üzerinde yer alırken biz
2020de yüzde 3,5 bütçe açığı verdik. Ekim ayı bütçe
sonuçlarına baktığımızda, on aylık süreçte bütçe
açığımızın 46,5 milyar lira olduğunu görüyoruz.
Böylece, sene sonunda, program hedefi olan yüzde 3,5un da inşallah
altında bütçe açığı vermiş olacağız,
gerçekleştirmiş olacağız.
2020 yılında yine
birçok göstergeyi sayabiliriz. Bu göstergeleri yine bütçe sürecinde, gerek Plan
ve Bütçe Komisyonunda gerekse Genel Kurulda iki aydır tekrarlıyoruz
aslında, veriyoruz, bunlar tutanaklarda da mevcuttur. Şimdi, bu
gelişmeleri görmezden gelelim, bunları söylemeyelim istiyorsunuz.
Kurdaki dalgalanmayı ve fahiş fiyat artışlarını
elbette tartışacağız ama yaptıklarımızı
anlatmaya da devam edeceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ekonomideki küresel
kırılganlığın enerji ürünlerinden lojistiğe, ham
maddeden zorunlu tüketim ürünlerine kadar pek çok alanda orantısız
fiyat yükselişlerine yol açtığı bir gerçektir. Enerji ve
ara malı başta olmak üzere, sanayi üretim girdisi olan ithal ürünler
üzerinden bu küresel çalkantılar ve fiyat artışları bizi de
etkilemiştir. Tüm dünyada enflasyon olgusunun yeniden birinci gündem maddesi
hâline geldiğini ve birçok ülkede son otuz-kırk yılın en
yüksek enflasyon oranlarının yaşandığını bir
kez daha hatırlatmak isterim. Bakınız, Amerika Birleşik
Devletlerinde son otuz dokuz yılın en yüksek enflasyonu, Almanyada
ise son yirmi dokuz yılın en yüksek enflasyonu yaşanıyor.
İspanyada açıklanan enflasyon verisi de gıda ve yakıt
fiyatlarındaki artışın etkisiyle son otuz yılın
zirvesine çıkmıştır. Enflasyonla mücadeleyi
kararlılıkla sürdürmek, yurt içi tasarrufları artırmak,
özel yatırım kaynaklı büyüme yapısını
oluşturmak, alternatif finansman yöntemleriyle yeni yatırım
araçları oluşturarak para ikamesini azaltacak uygulamaları
hayata geçirmek ve finansal istikrarı güçlendirmek temel makroekonomik
önceliklerimiz olacaktır.
Hiç kimsenin şüphesi
olmasın, bu süreçte biz tüm aksiyonlarımızı serbest piyasa
ekonomisi ve finansal serbesti ilkesiyle tam uyum şeklinde atmaya devam
edeceğiz. Ülkemiz, köklü ve itibarlı geçmişiyle, küresel
ekonomiye tam entegre bir ülke olarak yerli ve yabancı tüm yatırımcıya
güven tesis etmeyi sürdürecektir. Finansal serbestiye aykırı bir
uygulamanın gündemimizde olması mümkün değildir,
olmayacaktır. Bu doğrultuda, katma değerli üretimin
artırılması, ithalata olan bağımlılığın
azaltılması ve beşerî sermayenin güçlendirilmesine yönelik
politikalarımızı tüm sektörlerde uygulayacağız. Bu
kapsamda Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programını
yaygınlaştırarak uygulamaya devam edeceğiz. Proje
bazlı teşvik sistemi kapsamında, yenilenebilir enerji, petrokimya,
sağlık, ulaştırma, savunma, uzay ve havacılık
teknolojileri başta olmak üzere sektörel destekler vermeyi
sürdüreceğiz. Kredi Garanti Fonu uygulamasında ihracat yapan ve
ithalata bağımlılığımızı azaltma
yönünde üretim yapan KOBİ'leri önceliklendireceğiz. TÜRK EXIMBANK,
Kalkınma Bankası fonlama imkânları dış ticaret
dengemizin geliştirilmesini sağlayacak, yatırım
projelerinin finansmanında ve başta KOBİ'ler olmak üzere,
firmaların ihracat finansmanı ihtiyaçlarını
karşılamakta kullanılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Masal bitti, hadi, hayırlı olsun!
BAŞKAN Buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Katılım, finans düzenlemeleri hayata
geçirilerek finansal sistemdeki payların artırılması
sağlanacaktır. Yatırımları teşvik edecek, üretimi
artıracak, istihdamı güçlendirecek ve ihracı teşvik edecek
bir ekonomi tercihiyle Türkiyeyi bu dört ayak üzerinde yükselteceğiz.
Yaşanılan sıkıntılar geçici, elde edeceğimiz
kazançlar yapıcı ve yapısal kazançlar kalıcı
olacaktır.
İhracat
rekorlarımızı, güçlü büyüme rakamlarımızı, artan
istihdamı sanki sadece birer rakamdan ibaretmişçesine burada
kolaylıkla anlatıyoruz ama biz bugünlere kolay gelmedik. Her
köşesinde huzurun ve barışın hüküm sürdüğü, bölgesinde
gelişmelere yön veren ve daha demokratik bir Türkiye için bedeller ödedik.
Yeri geldi, ambargolarla, diplomasi kılıfında sunulan
dayatmalarla uğraştık. Yeri geldi, darbeci teröristlerle,
vesayetçilerle mücadele ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Yeri geldi, sınırlarımızın
hemen yanında baş gösteren insani krizlerle, mülteci
akınlarıyla burun buruna kaldık. Yeri geldi, ülkemizin
gerçeklerine uygun, tam bağımsız politikalarımıza
karşı yaptırım tehditleriyle
karşılaştık. Bakanlarımızdan Savunma Sanayii
Başkanımıza kadar pek çok kişiyi isim isim
yaptırım listelerine eklediler, bunları yaşadık.
Yetmedi, üzerimize çeşit çeşit terör örgütünü, besleyip büyüttükleri
tetikçileri saldılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, milletimizin bize
duyduğu güvenle tüm oyunları bozduk ve bugünlere Türkiyeyi
ilerleterek geldik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yetmedi, içeriden ve dışarıdan çarpıtma ve karalama
rüzgârları estirdiler; birilerinin çıkarına uyan siyasi ve
ekonomik sınırların dışına çıkmayalım
diye uğraştılar. Türkiyenin elini kolunu bağlamaya
çalışan tüm girişimlere karşı durduğumuz gibi
bunlara da karşı durduk ve duruyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Teşekkür edip bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun lütfen.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme
odaklı ekonomi tercihimizle, kendi gerçeklerimizle uygun bir rota
benimsemiş durumdayız. Geçiş sürecinde yaşanan bu
dalgalanma dönemini geride bırakacak, kimseye muhtaç olmadan kalkınma
yolculuğumuzu sürdüreceğiz. 2022 bütçesiyle de daha güçlü temeller
üzerine oturmuş, daha istikrarlı ve daha dayanıklı bir
ekonomik yapıyla ülkemizin refah düzeyini hak ettiği seviyeye
çıkaracağız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2022 yılı bütçesinin bugün
gerçekleştirilen Genel Kurul müzakereleri sonucunda, yine burada
şahsıma ayrılan zaman dilimi içerisinde, merkezî yönetim bütçesi
ve genel ekonomi konuları başta olmak üzere sayın
milletvekillerince dile getirilen konulara olabildiğince cevap vermeye
çalıştım.
Bu düşüncelerle 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifimizin bir kez daha ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2022 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin hazırlanmasında gösterdiği perspektif,
liderlik ve vizyon için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Gazi Meclisimizde 2022
yılı merkezî yönetim bütçemizin görüşmelerindeki destek ve
katkıları için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı başta
olmak üzere tüm milletvekillerimiz ile bütçenin hazırlanmasında
emeği geçen Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve üyelerine,
stenograflarımıza, idari hizmetler ve Destek Hizmetleri personeli
dâhil tüm Meclis çalışanlarına, Strateji ve Bütçe
Başkanlığımız ile Hazine ve Maliye
Bakanlığımıza ve diğer tüm
bakanlıklarımıza, ilgili tüm kurum ve kuruluşların
başkan ve çalışanlarına, tüm bütçe sürecini takip eden
basın mensuplarına ve emeği geçen herkese yürekten teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sayın
Bakanlarımıza, ayrıca Cumhur İttifakı çatısı
altında destek veren milletvekillerine ve Genel Başkan Sayın
Bahçeliye özellikle teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Yeni
yılınızı şimdiden tebrik eder; 2022
yılının sağlık, huzur ve mutluluk dolu geçmesini
dilerim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Değerli arkadaşlar,
şimdi söz sırası -şahsı adına ikinci
konuşmacı- aleyhte olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili ve Sakarya Milletvekili Sayın Engin Özkoça aittir.
Buyurun Sayın Özkoç.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
eğer, bir konuşmacı kürsüden konuşurken Mecliste, Meclis
Genel Kurulunda kavgaya yönelik bir gürültü çıkmışsa Meclis
Başkan Vekili, buna Ben ara veriyorum; beş dakika, üç dakika ara
veriyorum. der; konuşmacı o sıfatla yerine geçer, ondan sonra
da ne yapılması gerekiyorsa kürsü arkasında yapılır,
burada da işlemler devam eder. Ancak, Meclis Başkanı burada
konuşmacıyı yerine oturttu; konuşmacı ise Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bir milletvekili değil. Konuşmacı
-buradan, bir milletvekili olarak kendisine hatırlatıyorum- gelip de
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanına elini kolunu sallayarak
kürsüde ders vermeye kalkamaz, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Herkes
haddini bilecek! Burası saray değil, burası Türkiye Büyük Millet
Meclisi. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özkoç, ben kendimi savunurum, merak etme.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
İkide bir Benim başım dik. diyorsun. Senin kibirli
başından Meclise ne! Biz milletin başı ne hâlde ona
bakıyoruz, onların başlarını öne eğdiniz. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar) Türkiye Büyük
Millet Meclisine çıkıp konuşma yapacaksın, ya, hiç olmazsa
bu Mecliste ne konuşuluyor, ne yapılıyor bir baksana, bir
öğrensene; liyakatle ilgili bir ders alsana! Hayvan haklarıyla ilgili
bütün gruplar bir araya gelip altına imza atıp birlikte bu
kararı çıkardık. Şimdi, senin bilgin yok ama fikrin var,
diyorsun ki: Burada hayvan haklarıyla ilgili muhalefet ettiler. Yani
seni kime şikâyet edeyim bilmiyorum, hayvanlara şikâyet edeceğim
onlar da sana kızacaklar. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Arkadaş, belediyeden
sana ne? Sen Tevfik Göksu musun, burası belediye meclisi mi? (CHP
sıralarından alkışlar) Sen bulunduğun yerin
sıfatına baksana! Ha, içimizde bir yara var İstanbul giderse
Türkiye gider. demiştin ya, İstanbul da gitti, Adana da gitti,
Mersin de gitti, Antalya da gitti; sıra Türkiyeyi Millet
İttifakıyla almaya geldi. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Elitaş,
Değerli Grup Başkan Vekilim, oranlardan bahsediyorsun ya, benim
ilçemde AKPli bir arkadaş geldi, dedi ki: Mahallede
oylarımızı yüzde 100 artırdık. Kaç oyunuz
vardı? dedim, 1 oyumuz vardı. dedi. Yüzde 100 artırınca
2 oyu oluyor, tamam mı? Oranlar her zaman ekonomide gerçek rakamları
göstermez. İktisat okumakla olmuyor bu işler. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, ben oranlarla
anlatacağım hepsini; nasıldır, ne değildir. Mesela,
bir oran veriyorum: İhracat, ihracat, ihracat
diyorsunuz ya; yahu,
ihraç ettiğiniz malların yüzde 70ini üretebilmek için ithal
ediyorsunuz. Yani şimdi bunu bilmeden bu kürsüye çıkılır
mı?
Değerli
arkadaşlarım, Engin Altay, bundan bir yıl önce Millet kuru
ekmeğe muhtaç. demişti, AKPden bir milletvekili İyi ya, kuru
ekmek yiyorlarsa aç kalmıyorlar. demişti. Şimdi Asgari ücrete
yüzde 50 zam yaptık; bu, tarihte hiç görülmemiş. diyorlar. Ben size
söyleyeyim: 95te yüzde 99 yapıldı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Enflasyon yüzde 120.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Ya, rakamlara baksanıza; 96da yüzde 102 yapıldı, 97de yüzde
199 yapıldı.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Enflasyon kaçtı?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) -
98de yüzde 47 yapıldı, 99da yüzde 103 yapıldı.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Enflasyon kaç?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) -
Hiç mi rakamlara bakmıyorsunuz? Hiç mi iktisat bilginiz yok? (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Enflasyon 3 haneliydi o zaman.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Ekonominin bozuk olmasının temel nedeni Türkiyedeki iktidara
güvensizliktir. Neden güven yok, çok hızlı anlatmak zorundayım,
zamanım kısıtlı.
Ethem Sancak gibi nitelikli
bir dolandırıcıya, ilk önce, 751 milyon yani o zamanki kurla 360
milyon dolara BMCnin arsa fiyatına BMCyi verdiniz. Defalarca buradan
söyledim, bu nitelikli dolandırıcı Gittim saraya, Katara beni
ortak et. dedim. dedi. Bu nitelikli dolandırıcı aldı ya
360 milyon doları, Katara yarısını 300 milyon dolara
sattı. Daha sonra Talip Öztürke -Tayyip Erdoğanın köylüsüne-
yüzde 25ini de 150 milyon dolara sattı. Girdi mi cebine iki ayda 90
milyon dolar? Peki, daha sonra biz bu adama ne yaptık? Bu adama, biz bu
Ethem Sancaka ilk önce Sakaryanın Karasu ilçesinde denize nazır 2
milyon metrekare araziyi bedava verdik, bedava! (CHP sıralarından
Haram olsun! sesleri)
60 milyon TL altyapı
parası verdik; 1,4 milyar TL büyük teşvik verdik. Daha sonra bu Ethem
Sancaka 3 milyar dolarlık ALTAY tankı ihalesini verdik. Bu Ethem
Sancak, aradan zaman geçti, bu arada -üç yıl içerisinde- ne fabrikayı
yapabildi ne de tankı yapabildi. Ne oldu biliyor musunuz arkadaşlar?
480 milyon dolara kendi hisselerini satıp 330 milyon dolar kâr elde eden
-Tank Palet Fabrikasını peşkeş çektiğiniz- nitelikli
dolandırıcı Ethem Sancak kayboldu gitti. Allah bunun
hesabını öbür dünyada da bu dünyada da sizden soracak, bundan
kimsenin kuşkusu olmasın. (CHP sıralarından
alkışlar)
5li çete: 5li çete
diyorsunuz ya, oran veriyorum Sayın Grup Başkan Vekilim. Cengiz
Holding 242 milyar dolarlık ihale aldı; o gün 309 milyar
liraydı, bugün 676 milyar lira. Kolin 40,4 milyar dolarlık ihale
aldı; o gün 296 milyar liraydı, bugün 650 milyar lira. Oran yok.
diyorlardı ya, oranlara bakın, oranlara. Kalyon 36,6 milyar
dolarlık ihale aldı; o gün 268 milyar liraydı, bugün 590 milyar
lira. Şimdi, diyorum ki böyle bırakın boş, hava
lafları. Diyorsunuz ya Dünya 5ten büyüktür, küçüktür... Yahu, 5li çete
83 milyondan büyük mü? Bunlar Türkiyeyi dolandırıyorlar, ceplerine
milyon dolarları koyuyorlar, siz, milletin karşısına
çıkıp 1.400 lira verdik. diye burada hava atıyorsunuz.
Yazıklar olsun size ya, yazıklar olsun! (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bir şeyi daha söyleyeyim. Ya, bu
devlet ne duruma geldi? Sezgin Baran Korkmaz; adam kara para aklayıcısı.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Patron, patron
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) -
134 milyon dolar kara para aklamış Sezgin Baran Korkmaz. Hemen
Amerika bildirmiş; bu adam suçlu. 3, 4 ve 8. Sulh Ceza Mahkemeleri mal
varlığına el koymuş, yurt dışına çıkma
yasağı derhâl konulmuş; aradan bir ay geçmiş, birisi
düğmeye basmış, Savcı İrfan Fidan, Savcı
Yardımcısı Hasan Yılmaz mal varlıklarına el
koymayı kaldırmışlar, yurt dışına çıkma
yasağını da kaldırmışlar. Adam 4 Martta yani yurt
dışına çıkmadan bir gece önce elini kolunu sallayarak
İçişleri Bakanının makamına gitmiş,
görüşmüş, öteki gün de yurt dışına
çıkmış; arkasından hemen mal varlıklarına el
koyma kararı, kaçan adama yurt dışına gitmeme kararı
ve MASAK tarafından Bu, kara para aklayıcısıdır.
kararı. Şimdi, ben bunu İçişleri Bakanına sordum.
Arkadaşlar, gerçekten buna dikkat edin, Sezgin Baranla ilgili ne cevap
verdi biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Devletin bütün
kurumlarıyla yukarıdan aşağıya öyle bir karar
aldık ki, meselenin içerisine öyle bir daldık ki Amerikayı
açığa düşürdük, bu işten kurtulduk. diyor. Yani Sezgin
Baran Korkmazı devletin bütün birimleriyle kaçırdık. diyor.
Şimdi, burada, bunu ben demiyorum, işte kayıtlar, işte
kayıtlar. Sezgin Baran Korkmazı kaçırdılar, bir Adalet
Bakanı çıkıp da Bizim mahkemeleriz öyle al takke ver külah,
böyle mahkemeler değil, Türkiyede adalet var. demez mi kardeşim!
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Yok ki!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Bir İçişleri Bakanı bundan dolayı sorgulanmaz mı?
Hayır, sorgulanmadı. Arkadaşlar, daha korkuncunu söylüyorum:
Kolombiyada 4,9 ton kokain yakalandı, Mersin Limanına gelecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özkoç, bir dakika ek süre
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
İçişleri Bakanına sordum: Kolombiyadan gelen bu belge
doğru mu dedim? Doğru. dedi. Peki, aradan bir buçuk yıl geçti,
burada konteyner numaraları var yani kokainin yüklü olduğu konteyner
numaraları, kardeşim, Mersinden bunu kim alacaktı, bu
uyuşturucu baronunu hemen tespit edip de neden yakalamadın
İçişleri Bakanı, neden yakalamadın? (CHP
sıralarından alkışlar) Bunlar korkunç şeyler. Neden
biliyor musunuz? Onlarla kol kola girdiği için yakalamadı, kol kola
girdiği için, mafyayla kol kola olduğu için, uyuşturucu
baronlarıyla kol kola olduğu için. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi, bu iktidara millet güvenir mi? Bu iktidara
güvenilip de gelir de burada yatırım yaparlar mı? Yapmazlar.
Arkadaşlar, bu kim biliyor
musunuz, bu kim? Bu, El Kaide'nin bir alt örgütünün lideri.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Bu adam dünyada aranıyor. Bu adama İçişleri Bakanı Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığını vermiş. Şimdi ben
soruyorum: Kaç El Kaide militanına, kaç El Nusra militanına, kaç
Afgan ajanına sen gidip de Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığı verdin? (CHP sıralarından
alkışlar) Sen bu milletin İçişleri Bakanı
mısın, bu millete ihanet mi ediyorsun? Bunu çıkıp
açıklaman lazım, açıklaman lazım.
Değerli
arkadaşlarım, en çok içimi ne acıtıyor biliyor musunuz?
Hepinizin huzurunda bir kere daha söylüyorum: İşte, vicdan böyle bir
şeydir; işte, Allahtan korkmak böyle bir şeydir. Şimdi, 15
Temmuz harekâtı oldu, şehitlerimiz oldu, bir de Beşiktaşta
şehit düşen polislerimiz oldu. Sayın Binali
Yıldırımın talebi doğrultusunda 330 milyon lira
yardım toplandı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon)
Darbeye harekât diyorsun, darbeye harekât diyorsun!
MUSTAFA AÇIKGÖZ
(Nevşehir) Aklındakini söylüyorsun, darbeye harekât diyorsun!
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Arkadaşlar, bu iktidar şehit paralarının üzerine oturdu,
şehitlere paralarını vermedi, en çok içimi acıtan budur. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu iktidar şehide
karşı Allahtan da korkmayan bir yapıyı
sahiplenmiştir.
Şimdi, peki, biz ne
yapacağız, biz? İşte, Millet İttifakının
üyeleriyle birlikte, vatanına ve milletine sahip çıkanlarla,
Allahtan korkanlarla, kul hakkı yemeyenlerle, Mustafa Kemal Atatürkün
devrimlerine sadık kalanlarla, Yurtta barış, cihanda
barış. diyenlerle, gençlerimizle, emekçilerimizle
İsteseniz de
istemeseniz de hesabını vereceğiniz iktidar dönemi geliyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Geliyor gelmekte olan! (CHP sıralarından Bravo. sesleri,
alkışlar; İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan,
buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, sataşmadan Grubumuz adına söz istiyorum.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Bir dakika
arkadaşlar, Grup Başkan Vekilini dinliyorum.
Arkadaşlar, lütfen
susalım.
Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, konuşmacı konuşmasında Grubumuza,
Genel Başkanımıza, Cumhurbaşkanı
Yardımcımıza hakaret etti fazlasıyla, ona cevap
vereceğim izin verirseniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hakaret etmedim, hakaret yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hakaret
etmedi.
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun 281 sıra sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Teklifi ile 282 sıra sayılı 2020 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Genel Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok kıymetli bir
çalışma takviminin sonuna geldik. Öncelikle, bu kıymetli süreçte
katkı sağlayan, emek veren
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sezgin Baran Korkmazı anlat!
BÜLENT TURAN (Devamla)
bağırmaktan başka iş yapan tüm vekillerimize teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Az önce Sayın Grup
Başkan Vekili konuşmasının bir bölümünde ısrarla
saray dedi sarayın temsilcisi dedi, sarayla ilgili bir sürü ithamda
bulundu. Arkadaşlar, sizin saray dediğiniz, milletin evi. (CHP
sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Milletin evi, gecekondu.
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (İstanbul) Ne evi!
BÜLENT TURAN (Devamla)
Yüzde 53le seçilen, yirmi yıldan beri ülkenin başında olan bir
Genel Başkanın bu millet adına kullandığı ofisin
adı. O sarayda kütüphanesi ayrı, o sarayda camisi ayrı, ofisleri
ayrı
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Millet ekmek kuyruğunda.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Partiler zamanla değişir, dönüşür; görecekseniz, bu milletin
iradesine kim sahip oluyorsa orayı kullanacak. Artık kendinizi
güncelleyin, yirmi yıldan beri saray demekle elinize hiçbir şey
geçmedi; yüzde 25i 26 yapamadınız, yapamayacaksınız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
150 öğrenciyi barındırın da görelim orada!
BÜLENT TURAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, sizler Adnan Menderese de bunu dediniz, sizler
Özala da bunu dediniz; tek adam dediniz saray mensubu dediniz,
Erdoğana demezseniz hatırımız kalır, bizim doğru
yolda olduğumuzun en güzel göstergesi sizin bu ithamınız.
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
1.500 lira emekli maaşı!
BÜLENT TURAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanı
Yardımcımızın da, Meclis Başkanımıza el
hareketi yaptığını iddia ettiniz ısrarla; hepimiz
buradaydık, tabii ki talihsiz bir olay yaşandı, hoşumuza
gitmeyen bir olay oldu ancak Sayın Başkan
Yardımcımızın böyle bir şey
yapmadığını herkes gördü.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Yalan!
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Ekmek ne oldu? Kuru ekmeği de bulamıyorlar.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Ancak bu Genel Kurulda, bu milletin önünde kürsü ve el hareketi
denildiğinde kimin akla geldiğini sizin takdirinize
bırakıyorum Sayın Başkanım. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP
sıralarından ve TİP milletvekillerinden gürültüler)
İçişleri
Bakanlığımızla ilgili eleştirilere günlerce cevap
verdik
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Devamla)
Sayın Başkanım, bir dakika daha
BAŞKAN Sayın
Turan, tabii, buyurun.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Yalan söylüyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, duyamıyoruz.
BÜLENT TURAN (Devamla)
İçişleri Bakanlığımızla ilgili iddianıza
günlerce cevap verdik, şehitlerle ilgili iddianıza günlerce cevap
verdik. Daha ne yapmamız lazım? Belge gösterdik, ispat ettik, anlattık;
duymayana duyurursunuz, anlamayana anlatırsınız ama kalbi
kararmışa yapacak bir şeyimiz yok. (CHP sıralarından
gürültüler)
VELİ AĞBABA
(Malatya) SBKyi anlat!
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Yalan söylüyorsun!
BÜLENT TURAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, hep bağırdınız, yine
bağırıyorsunuz. Sesinizi yükseltmeniz sizi haklı yapmaz,
sesiniz, söylediklerinizin kıymetiyle orantılı olmaz. Üslup
kimliktir, üslup adaptır, üslup medeniyettir ama sizde bu üslubun
olmadığını görmüş olduk tekrar.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sezgin Baran Korkmazı anlat!
ORHAN SÜMER (Adana) 5li
çeteyi mi savunuyorsun?
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Ne edepsizsiniz siz, yetti! Yetti, susun! Allah, Allah!
ORHAN SÜMER (Adana) 5li
çeteyi mi savunuyorsun?
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Ne kadar nezaketsizsiniz! İnsan gibi dinleyin.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, sesinizin gürültüsüne değil, sözünüzün
gücünüze inanacaksınız.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, lütfen
BÜLENT TURAN (Devamla)
Göreceksiniz, yeni dönemde, yirmi yıldan beri bütçe yapan Cumhur
İttifakı
VELİ AĞBABA
(Malatya) Engin Özkoça cevap versin
BAŞKAN Ne demek,
konuşuyor, ona söz verdik.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Sayın Ağbaba, sizi dinlemek istemiyoruz.
Ayıp,ayıp!
BÜLENT TURAN (Devamla)
21inci bütçeyi de yapacak, daha uzun yıllar bütçe yapacak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Turan, lütfen, tamamlayalım.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sağ olun,
teşekkür ederiz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkanım Yalan söylüyorsunuz, üslupsuzsunuz. diyerek
direkt bana sataşmada bulunmuştur. Sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sataşma yok Başkanım, sataşma yok. Cevap verdi sadece.
BAŞKAN Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yeni bir sataşmaya
5.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Değerli arkadaşlarım, biz ne söz verdiysek sözümüzün
arkasındayız, ne söz verdiysek, tamam mı? Sözünün arkasında
durmayan kişilere seslenerek bakıyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Şimdi, siz millet
iradesinden mi bahsediyorsunuz? Ya, seçilmiş Başbakanı görevden
alan siz değil misiniz, hangi millet iradesinden bahsediyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kes sesini! Hadi oradan ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Siz millet iradesinden mi bahsediyorsunuz? Seçilmiş büyükşehir
belediye başkanlarını görevden alan siz değil misiniz,
hangi millet iradesinden bahsediyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Siz gerçeklerden mi
bahsediyorsunuz? Kokain satıcılarının arkasında duran,
onları yakalamayan bir İçişleri Bakanına neden
gereğini yapmıyorsunuz, neden arkasında duruyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Onun için buradan söylüyorum:
Millet İttifakının ve CHPnin sizden alacak aklı yoktur,
onların iradeleri onlara yeter. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Bir kez daha söylüyorum:
Geliyor gelmekte olan! Geliyor gelmekte olan! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Turan
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, bunlara cevap verdik, yirmi yıldan beri Geliyor.
dediklerini beklemeye devam edeceğiz. (Gürültüler)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Hırsızlık var, yolsuzluk var, fuhuş var!
BAŞKAN
Duyamıyorum arkadaşlar.
Sayın milletvekilleri,
2022 yılı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Usta...
Sayın Ustanın söz
talebi
BAŞKAN Kendisi söz
isteyebilir yani Sayın Özel, bakıyorum ben, burada yok.
Sayın Usta, buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 281 sıra sayılı
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 282 sıra
sayılı 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin tümü üzerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
şimdi nedir esas mesele? Hükûmet adına Sayın Oktay söz aldı
değil mi? Burada gün içerisinde konuşulan konularla ilgili olarak
kendisinin bir değerlendirme yapması, bizim iddialarımıza
cevap vermesi için kendisine güzel bir fırsat verilmişti fakat
Sayın Oktay bu fırsatların hiçbirini değerlendirmedi; o, önünde
önceden hazırlanmış metinlerle bugün buranın hiç gündemi
olmayan, çok detayda kalmış konuları gündeme getirerek
aslında bana göre Meclise de ciddi ölçüde nezaketsizlik yaptı.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) Size mi soracağız!
ERHAN USTA (Samsun) Çünkü
biz burada değerlendirmelerimize, sorularımıza ve
iddialarımıza ilişkin kendisinden cevap vermesini bekliyoruz.
Yanlışsa, yanlış olduğunu söylesin. Şimdi,
bakıyorsunuz, sanki Sayın Oktay hiç Türkiye'de yaşamıyor.
Bırakın Türkiye'yi, dünya biliyor Türkiye'de şu anda nelerin
olduğunu, Sayın Oktay başka bir evrende yaşarmış
gibi birtakım meseleleri konuştu. Biz burada Türkiye ekonomisini
konuşuyoruz, biz burada bütçeyi konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) Sanki
şu anda Türkiye, Türkiye tarihinin en büyük kur krizini
yaşamıyormuş
Bitmiş de değil, bakın, bu kriz
başladı ve hâlen devam eden bir kriz. Ya, bütçe görüşmelerinde
ekonominin konuşulduğu bir ortamda bundan hiç bahsedilmez mi, enflasyondan
hiç bahsedilmez mi? Türkiye dünyanın en yüksek enflasyonuna koşuyor
Sayın Başkan, bunlar önemsiz konular mı? Türkiye ciddi bir
yoksullaşma yaşıyor, bunlar önemsiz konular mı? Bu
konulardan hiç bahsetmeyen bir Cumhurbaşkanı
Yardımcısı var. Şimdi, neden bahsediyor? Diyor ki Efendim,
dünyada enerji krizi var, enerji fiyatları arttı. Bakın, bir
tane, iki tane maddeyi söylemeyin bize. Dünyadaki enflasyonu ben size söyledim.
Dünyada enflasyondaki
BAŞKAN Sayın
Usta, lütfen tamamlayalım.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkanım, bu
BAŞKAN . Sataşma
varsa kürsüden vereyim, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, hayır, sataşma değil.
BAŞKAN Peki nedir o
zaman yani?
ERHAN USTA (Samsun) Son
değerlendirmelerimizi
BAŞKAN Son
değerlendirme diye bir şey yok ki böyle yani. 60a göre söz verdim
size. Lütfen
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, on iki gün boyunca bu şekilde
BAŞKAN Tamam
anladım da artık lütfen
60a göre söz verdim bir
dakika; iki dakika oldu, veriyorum.
Lütfen
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Oylayalım artık, oylayalım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) -
Böyle bir usul yok Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
ERHAN USTA (Samsun) -
Bitireyim, cümlemi bitireyim.
BAŞKAN Sayın
Usta, lütfen
ERHAN USTA (Samsun) Ama
cümlemi bitireyim.
BAŞKAN - Hayır,
3üncü defa veremem. İstiyorsanız, sataşma varsa ama
konuşalım, varsa eğer, takdir edeceğim. Lütfen
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, şu var: Türkiyede, bakın
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
IV.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 281) (Devam)
2.-
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282), Plan ve
Bütçe Komisyonunca Kabul Edilen Metne Ekli Cetveller (Gider ve Gelir
Cetvelleri), 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine
İlişkin Genel Uygunluk Bildirimi ile 2020 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 194 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2020 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2020 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1690) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 282) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile
2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmeleri tamamlanmıştır. (CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
Sayın Başkan
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN - Şimdi
kanun tekliflerinin oylamalarını yapacağız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, sen
şu insanlara baksana, söz talep ediyor.
BAŞKAN - Teklifler
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamaların
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yazıklar olsun ya! Yazıklar olsun!
BAŞKAN - Tekliflerin
açık oylamasının elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin açık
oylamasına başlıyoruz.
Oylama için beş dakika
süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin
açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 524
Kabul : 327
Ret : 197 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Şeyhmus
Dinçel Enez
Kaplan
Mardin Tekirdağ
BAŞKAN Böylece, 2022
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olsun. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
Şimdi 2020
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin açık
oylamasına başlıyoruz.
Oylama için yine beş
dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 516
Kabul : 326
Ret : 190 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Şeyhmus
Dinçel Enez
Kaplan
Mardin Tekirdağ
Böylece, 2020 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olsun. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
Böylece gündemimizdeki
konular tamamlanmıştır.
Denetim konuları ve
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 21 Aralık 2021 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
23.03
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 281, 282 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 6/12/2021 tarihli 28inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.