TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
40ıncı
Birleşim
21 Aralık
2021 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersine yapılan yatırımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, 25 Aralık Gaziantepin düşman işgalinden
kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
Maraş olaylarının yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
polislerin sorunlarına ilişkin açıklaması
2.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, elektriği ve doğal gazı kesilen ailelerde
yaşanan ölümlere ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
asgari ücret düzenlemesine, yükseköğrenim burs ve kredilerindeki
artışa ve millî ekonomi modeline ilişkin açıklaması
4.- Muğla Milletvekili Suat Özcanın,
inşaat mühendislerinin taleplerine ilişkin açıklaması
5.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Muğla Ortacada yapılan Dalyan Kanalı Kıyı Şeridi
I. Etap Altyapı ve Çevre Düzenlemesi Projesine ilişkin açıklaması
6.- Tekirdağ Milletvekili Çiğdem
Koncagülün, Namık Kemalin doğumunun 181inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfanın sorunlarına ilişkin açıklaması
8.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Merkez Bankası kararlarıyla halkın hızla
yoksullaştığına ve birtakım bürokratların,
siyasilerin ve iş adamlarının faiz indirimini önceden haber
almasının suç olduğuna ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, son günlerde ülkemizde ölümlere sebep olan metil alkollü içecek
yapılmasının önlenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
10.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün,
Antalyadaki turizm ve tarım emekçilerinin içinde
yaşadığı vahşi kapitalizm koşullarına
ilişkin açıklaması
11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
kamuda çalışan taşeron işçilere kadro verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
tarım BAĞKUR priminin on beş gün üzerinden hesaplanması ve
çiftçilerin ödeyebileceği bir miktara düşürülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
13.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
yıkılan Atatürk Stadyumunun yerinde bulunan moloz
yığınının oluşturduğu çirkin görüntüye
ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, önceki gün
açıklanan döviz artışı garantili Türk lirası mevduat
kararıyla paradan para kazananların vatandaşın
sırtından fonlanacağına ilişkin açıklaması
15.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Kırşehirli pancar üreticilerinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
16.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
memur ve emeklilere yapılması gereken ücret zammına ilişkin
açıklaması
17.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, asgari
ücretteki tarihî artışa ve Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin
2022 yılı bütçesinin hayırlı olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
18.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, mevsimlik tarım işçilerinin yaşam mücadelesine
ilişkin açıklaması
19.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
pazarcı esnafının ödemekte zorlandığı işgal
harcına ilişkin yapılması gereken düzenlemelere
ilişkin açıklaması
20.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
acil tıp teknisyenlerinin kadro sorununa ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Şanlıurfanın sağlık
alanındaki sorunlarına ilişkin açıklaması
22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gazeteci Muharrem Sarıkayanın İHA Muhabiri Ahmet
Demire uyguladığı fiziksel şiddeti
kınadığına ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
ülkemizde yaşananların artık akıl dışılık
noktasına geldiğine, Cumhurbaşkanı Erdoğanın
açıkladığı ekonomik paketten önceden haberdar olup bir
gecede dolar cinsinden yüksek kazanç elde edenlerin kimler olduğunu öğrenmek
istediğine ve dövize çevrilebilir mevduat sisteminin
yarattığı adaletsizliğe ilişkin açıklaması
24.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
bütçe görüşmelerine emek veren ve katkı sunan tüm partilere ve
milletvekillerine teşekkür ettiğine, Genel Kurul gündemine, dolar
kurundaki dalgalanmanın algı yönetimine dayanan suni bir
artış olduğunu Cumhurbaşkanının
konuşması sonrasında dolarda yaşanan düşüşle
görmüş olduklarına ve İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
25.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Namık Kemalin doğumunun 181inci yıl dönümüne, Dünya Kulüpler
Şampiyonasında 4üncü kez dünya şampiyonu olan Vakıfbank
Kadın Voleybol Takımını yürekten
kutladığına, Merkez Bankası Başkanının mart
ayında bir gece yarısı kararnamesiyle görevden
alınmasıyla başlayan hatalar silsilesine, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Cumhurbaşkanının önceki akşam
yaptığı açıklamayla Türkiye ekonomisinin tam dolarizasyona
bağlandığına ve örtülü bir faiz artışı
yapıldığına, dövize çevrilebilir mevduat sisteminin
sakıncalarına ve kapsamlı bir enflasyonla mücadele
programına ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Kıbrıs Türklüğünün soykırıma maruz
bırakıldığı gelişmelerin miladı olan 21-25
Aralık Millî Mücadele ve Şehitler Haftasına, 3üncü
Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesine, TÜRKSAT uydularına, Türk
Devletler Teşkilatının Azerbaycanda düzenlenen
toplantısında uzay alanında güç birliği yapılması
yönünde alınan kararları kıymetli bulduklarına, 21 Aralık
Dünya Kooperatifçilik Gününe, Dünya Kulüpler Şampiyonasında 4üncü
kez dünya şampiyonu olan Vakıfbank Kadın Voleybol
Takımını kutladığına ilişkin
açıklaması
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Cumhurbaşkanının önceki akşam
yaptığı açıklamanın AKP-MHP ittifakının
halkı gözden çıkardığının kanıtı
olduğuna, döviz getiri garantisi vermenin halktan alınan vergilerin
bir avuç döviz baronuna aktarılması anlamına geldiğine,
açıklanan ekonomik paketin hazineye ve reel sektöre etkilerine, BES vurgununa,
iktidarın Erdoğan konuşmaya başladığında 100
bin dolar ve üstü döviz satışı gerçekleştirenleri
açıklaması gerektiğine, vatandaşın bankalara borcunun
silinmesi gerektiğine, cezaevlerindeki ölümlere ve HDP Grubunun hasta
mahpuslarla ilgili vereceği önergeye ilişkin açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim
Yurdunusevenin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokalın
İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin,
Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokalın İYİ Parti grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokalın İYİ Parti grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında İYİ
Partiye sataşması nedeniyle konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Hırvatistan Parlamentosu Avrupa
İşleri Komisyonu Başkanı Domagoj Hajdukovic ve
beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi ve Türkiye-AB Karma
Parlamento Komisyonu (KPK) üyelerinden müteşekkil bir heyetin, Avrupa
Parlamentosu üyeleriyle temaslarda bulunmak üzere Strazburga bir ziyaret
gerçekleştirmelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 5/11/2021 tarih ve 64 sayılı Kararıyla
uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1780)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Grubunda
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutandan boşalan üyelik için
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen Zonguldak
Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın üyeliğinin Başkanlık
Divanında yapılan incelemede uygun bulunduğuna ilişkin
tezkeresi (3/1781)
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Kuzey Makedonya Meclis Başkanı Talat Caferi, Sırbistan Ulusal
Meclis Başkanı Ivica Daçiç ve Karadağ Meclis Başkanı
Aleksa Beçiçin vaki davetine icabetle 20-21 Aralık 2021 tarihleri
arasında Kuzey Makedonyaya, 21-22 Aralık 2021 tarihleri arasında
Sırbistana ve 22-23 Aralık 2021 tarihleri arasında
Karadağa ziyarette bulunmalarına ilişkin tezkeresi (3/1782)
B) Önergeler
1.- Başkanlığın, Tokat
Milletvekili Yücel Bulutun Adalet Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısının 15/12/2021 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/150)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
(2/3527) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/151)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 24/11/2021
tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve arkadaşları
tarafından, ülkemizde kadına yönelik şiddetin engellenmesi ve
TBMMnin, Hükûmetin yeterli olmadığı bu konuda daha aktif bir
rol üstlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 21 Aralık 2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun 21/12/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, cezaevlerinde yaşanan hasta mahpus ölümlerinin artması
sonucu ortaya çıkan yaşam hakkı ihlallerinin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 21 Aralık 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun 17/12/2021 tarihinde Bursa
Milletvekili Yüksel Özkan ve arkadaşları tarafından, tıbbi
cihaz ve malzeme sektöründe yaşanan sorunların tespit edilmesi,
sorunların giderilmesi ve çözümü konusunda sağlıklı ve
kalıcı bir politika oluşturulabilmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Aralık 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 256 ve 141 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2nci ve 3üncü
sıralarına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine, Genel Kurulun 21, 22 ve 23 Aralık 2021 Salı,
Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine ve Genel Kurulun çalışma saatlerine
ilişkin önerisi
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Adalet Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlara Geri Çekilen Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 287 ve
B) Kanun Teklifleri
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında
Teknik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3264) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 256)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut
Protokol Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2275) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı 141)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 287 ve
2.- (S. Sayısı: 256) Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Teknik İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifinin oylaması
3.- (S. Sayısı: 141) Türkiye Cumhuriyeti
ile Karadağ Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına
İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut Protokol Iin Yerini Alan
Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bir gazetenin TBMM Kurumsal İntranet
sayfasında yayımlanmamasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/54491)
2.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Bir firmaya ait gıda ürünlerinin TBMMde servis
edilip edilmediğine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/54492)
3.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, TBMMde erişim sağlanan ve erişimi
engellenen internet sitelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/54493)
4.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Mülga Başbakanlık envanterine kayıtlı bir uçağın
TBMM Başkanlığına devredilip devredilmediğine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/54627)
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
TBMMde bulunan kiralık makam ve hizmet araçlarına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin cevabı (7/54628)
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
TBMM Başkanlığının 27. TBMM Başkanı
İsmail Kahramana tahsis ettiği araçlara ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/54629)
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
TBMM Başkanının kullanımına tahsis edilen araçlara
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/54630)
8.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
TBMM Başkanlığının eski Meclis Başkanlarına
tahsis ettiği araçlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/54631)
9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
TBMM Başkanlığının eski Meclis Başkanlarına
tahsis ettiği şoförlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/54632)
10.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, çalışma izninin geri verilmesi için
yaptığı başvuruları reddedilen iki öğretmene,
Kamu görevinden ihraç edilen bir öğretmenin
iddialarına,
- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisarda çok sayıdaki okul binasının depreme
dayanıksız olduğu iddiasına,
- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin,
Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin restore edilmesi
kararına,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özerin cevabı (7/54955), (7/54956), (7/54957),
(7/54958)
21 Aralık 2021 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya),
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Mersine
yapılan yatırımlar hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili
Ali Cumhur Taşkına aittir.
Buyurun Sayın Taşkın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersine yapılan yatırımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem Mersinde yapılan
yatırımları anlatmak üzere -şahsım adına- gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu,
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi ve Mersinli
hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle geçen hafta
kabul edilen 2022 yılı bütçemizin ülkemiz ve milletimiz için
hayırlı ve bereketli olmasını Cenab-ı Haktan niyaz
ediyorum. Bütçenin hazırlanmasından itibaren emeği geçen, her
aşamasında katkı veren Sayın
Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere çalışmalara
katılan herkese çok teşekkür ediyorum.
AK PARTİ olarak on dokuz yıldır
ülkemize ve aziz milletimize eser ve hizmet kazandırma, büyük Türkiye'yi
inşa etme yolunda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın güçlü liderliğinde gece gündüz
çalışıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ülkemizin 81 vilayetinde olduğu gibi seçim
bölgem Mersin de bu dönemde cumhuriyet tarihinde eşi benzeri
görülmemiş eserlere ve hizmetlere kavuşmuştur.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Mesela?
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) AK
PARTİ olarak Türkiye'yi her alanda büyütürken Mersin de bu büyümeden
nasibini aldı. On dokuz yıllık AK PARTİ
iktidarımızda eğitimden sağlığa, adaletten emniyete,
ulaştırmadan enerjiye, sosyal yardımlardan toplu konuta her
alanda Mersine yapılan yatırım tutarı tam 38 milyar
lirayı geçti.
Eğitimde 5.617 adet yeni derslik inşa
ettik. Şehrimize ikinci devlet üniversitesi olarak Tarsus Üniversitesini
kurduk. Yükseköğrenim öğrencileri için 4.726 kişi kapasiteli yurt
binaları açtık. Toplam 61 spor tesisi inşa ettik.
Sağlıkta 15i hastaneden oluşan
toplam 47 sağlık tesisi yaptık. Türkiyenin 1.300 yataklı
ilk şehir hastanesini Mersinimize kazandırdık.
Hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Şehir hastanesi standardında 600 yataklı
Tarsus Devlet Hastanesi tamamlandı, Allahın izniyle çok yakında
hizmete açılacak.
Toplu konutta Mersinde 3.890 konut sosyal
donatısıyla birlikte tamamlanarak hemşehrilerimizin hizmetine
sunuldu, 9.045 konutun yapımına devam ediliyor. Mersin Millet Bahçesi
ve Muzaffer Yalçıntaş Millet Bahçemizin
açılışını yaptık. Mezitli ve Aydıncık
millet bahçelerimizde çalışmalarımızı
hızlandırdık.
Ulaştırmada son on dokuz yılda
Tarsuslu vatandaşlarımızın
hasretle beklediği Pamukluk Barajında su tutma işlemini
başlattık, hayırlı uğurlu ve bereketli olsun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Mersinli çiftçilerimize toplam 2,5 milyar
liralık tarımsal destek verdik. Sanayide Mersine 3 yeni organize
sanayi bölgesi, 1 endüstri bölgesi, 2 teknopark, 11 araştırma,
geliştirme merkezi ve 1 tasarım merkezi kurduk.
Enerjide Türkiyenin ilk nükleer santrali olan,
tamamlandığında elektrik ihtiyacının yüzde 10unu tek
başına karşılayacak Akkuyu Nükleer Güç Santralinde
çalışmalar hızla devam ediyor. İlk ünitesi inşallah
2023te devreye alınacak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yenişehir, Akdeniz, Toroslar, Mezitli ve Tarsus
ilçelerimize doğal gaz geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Taşkın, buyurun.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) Diğer
ilçelerimize de doğal gaz getirmekle ilgili
çalışmalarımız devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, Mersine
kazandırdığımız yatırımları çok
kısa bir özet olarak sizlere anlatmaya çalıştım.
İnşallah önümüzdeki dönemde de her alanda Mersine daha büyük
yatırımlar yapmak, daha büyük projeler kazandırmak için durmadan
çalışmaya devam edeceğiz. Bu yatırım ve hizmetlerin
Mersinimize kazandırılmasında emeği geçen başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere bakanlarımıza, milletvekillerimize, valilerimize ve
teşkilatlarımıza şükranlarımı sunuyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
25 Aralık Gaziantep'in düşman işgalinden kurtuluş yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan'a
aittir.
Buyurun Sayın Kaplan. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın,
25 Aralık Gaziantepin düşman işgalinden kurtuluş yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Seçim bölgem Gaziantep'imizin 25 Aralık
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılı dönümünü
onurla ve gururla kutlayacağız. Yüz yıl önce 25 Aralık'ta,
Gaziantep'te bir özgürlük destanı yazılmıştır.
Şehit Kâmiller, Şahin Beyler, Karayılanlar önderliğinde Gaziantep
halkı inanç ve kararlılıkla, birlik ve beraberlikle bir
kurtuluş mücadelesi vermiştir. Bir yandan açlık ve yoksullukla
mücadele eden Gaziantep halkı, özgürlüğüne olan inancı ve
Kuvayımilliye ruhuyla tam on bir ay süren bağımsızlık
mücadelesinde 6.317 şehit vererek gazi unvanını
kazanmıştır. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ben
Anteplileri nasıl gözlerinden öpmem ki onlar Gaziantep'i
kurtardıkları gibi Türkiye'yi de kurtarmışlardır.
sözleriyle, bu eşsiz savunmayı taçlandırmıştır.
Bu zafer yalnız Gaziantep halkı için değil ülkemiz için de büyük
öneme sahiptir. Özgürlüğünü büyük bir mücadele vererek kazanmış
bir şehrin evladı olmaktan gurur duyduğumu ifade ederek gazi
şehrimizin kurtuluşunun 100üncü yılını kutluyor ve
millî mücadele uğruna hayatını kaybeden şehitlerimizi
rahmet ve minnetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm ülkede olduğu
gibi seçim bölgem Gaziantep'te de ortalık yangın yeri. Mutfaklarda
tencere kaynamıyor. Vatandaşlarımız ucuz ekmek almak için
saatlerce kuyrukta bekliyor. Dolar, altın ve avro dakika başı
oynuyor, bir düşüyor, bir yükseliyor. Her geçen gün alım gücü eriyor.
Vatandaş kredilerle, kredi kartlarıyla, borçlarla ayakta durmaya
çalışıyor. Hâl böyleyken saray iktidarı Ekonomi
şahlandı, her şey yolunda. yalanlarını
vatandaşlarımıza söylemekten vazgeçmiyor. Türk lirası bir
ayda yüzde 50nin üzerinde değer kaybetti. Benzin 12 liraya dayandı,
ekmek 2,5 liraya çıktı. 5 litrelik ayçiçek yağı 200 lira
oldu. Sütün kilosu 15 lirayı buldu. AK PARTİ hâlâ vatandaşı
uyutma derdinde. Kiralar aldı başını gitti.
İşsizlik zirvede, ekonomik kriz tüm ülkenin belini büktü.
Vatandaşlarımız bayat ekmek alacak duruma geldi. Gaziantepli
hemşehrilerimiz artık dayanamıyor, isyan ediyor. Gaziantepli
sanayicimiz artık dayanamıyor, isyan ediyor. Gaziantepli
emeklilerimiz, Gaziantep'te okuyan öğrencilerimiz, işsiz gençlerimiz,
fabrikada çalışan işçilerimiz, Şehitkâmil'de,
Şahinbey'de ve diğer tüm ilçelerde kepenk kapatmamak için direnen
esnafımız artık dayanamıyor, isyan ediyor.
Fıstığın kilosu 140 lira, baklavanın kilosu 180 lira,
bir tas beyran içmek istesen 35 lira, nohut dürümü bile 12 lira olmuş.
İlimize gelen turistler dışında gastronomi kenti olan
Gaziantep'te yerli halk için beyran, baklava, fıstık yemek büyük bir
lüks hâline geldi. İğneden ipliğe her şeye zam geldi.
Artık tünelin ucu göründü. Yirmi yıllık AK PARTİ
iktidarı bir soygun hikâyesi yazdı ve artık
vatandaşlarımız bu kitabın sonuna geldi. Geçiş
garantili köprüleriniz, otoyollarınız karın doyurmuyor;
yalanlarınız, talanlarınız karın doyurmuyor;
uçaklarınız, saraylarınız karın doyurmuyor. Millet
İttifakımız iktidarında şirketler değil,
vatandaşlarımız korunacak; müjdeleri yandaşa değil,
vatandaşa vereceğiz. Yandaşların faizleri değil,
esnafımızın, emeklimizin, çiftçilerimizin faizleri
sıfırlanacak. Hak, hukuk ve adalet şiarımızla
vatandaşlarımız hak ettikleri şekilde yönetilecek ve
artık ülkemiz rahat bir nefes alacak.
Değerli arkadaşlar, mesleğim olan
eczacılıkla ilgili bir sorunu buradan dile getirmek istiyorum.
Ülkemizde birçok şeyin yokluğu gibi ilaç yokluğu da
yaşamaktayız. bine yakın ve halk sağlığı
için oldukça önemli ilaçlar piyasada bulunmamaktadır. Bin kalem
ilacın büyük bir bölümünün muadili dahi yoktur. Hayati sorun olan ilaç
meselesi bir an önce çözülmelidir. Eczacılarımız da ilaç
yokluğu yüzünden vatandaşlarımızla karşı
karşıya gelerek sorun yaşamaktadır. Yerli üretimin
desteklenmesi, ilaç yokluğunun giderilmesi ve ilaç fiyat kararnamesinin
güncellenmesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partimizin eczacı vekilleri olarak
tüm bu sorunların araştırılması için Türkiye Büyük
Millet Meclisine bir Meclis araştırması önergesi verdik.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu sorunların çözülmesi için konunun
takipçisi olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Kaplan.
İRFAN KAPLAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, artık geri dönüş yok.
Vatandaşlarımızı da ülkemizi de kurtarmanın tek bir
yolu var, o da erken seçim. Artık geliyor gelmekte olan diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Maraş olaylarının yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
İstanbul Milletvekili Zeynel Özene aittir.
Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
Maraş olaylarının yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aralık ayı gerçekten de
acıların, katliamların yaşandığı bir
aydır. Başta cezaevinde katledilen devrimciler, Roboskide katledilen
canlarımız; aynı zamanda, Türkiye tarihinin en karanlık, en
vahşice, en barbarca bir katliamı olan Maraş
olaylarının 43üncü yıl dönümü. Ben, tüm canları
saygıyla anıyorum, devirleri daim olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, ben
Maraşlıyım, Maraşta doğdum, büyüdüm, ailem daha
orada. Ben vicdanınıza sesleniyorum: Ailenizin fertlerinin
katledilmesi, mezar yerlerinin belli olmaması ve o Maraşta
yaşama şansı bulamamaları; her biri Türkiye'nin içinde her
yere, Avrupaya dağılan Alevilerden bahsediyorum değerli canlar
ama bugün ne yaşanıyor Maraşta? Biz her yıl Maraşa
gidiyoruz o canları anmak için. Devletin, iktidarın ne
yaptığını biliyor musunuz? Maraşı bir çerçeveye,
bir çembere alıyorlar, oraya kendi canlarını,
insanlarını anmaya, bir karanfil bırakmaya, bir dua okumaya
gidenlere izin vermiyorlar.
Yine, bu yıl, Maraş Valiliğinin
kararı burada -iktidara sesleniyorum- 15-28 Aralık arası
Maraş Valiliği her türlü etkinliği yasaklamış.
Arkadaşlar, biz cemevimizde, ibadethanemizde kaybettiğimiz
canları anıyoruz, oraya gidiyoruz. Bu bir utançtır, bir ibadet
merkezine insanlar gidip orada kaybettikleri için bir gülbank okuyamayacak,
karanfil bırakamayacak.
Şimdi, orada doğup büyüyen biri olarak
sizlerin bunu anlamasını bekliyorum, empati yapmanız gerekiyor.
Şimdi, bize şu söyleniyor: Ya, örtün üstünü, bu yarayı
kaşımayın. Biz, yara kaşımıyoruz
arkadaşlar, yara kanıyor, bu yaranın tedavi edilmesi gerekiyor.
Ancak yaranın kapanması, yüzleşmeyle olur, o insanların
acılarını paylaşmakla olur. Şu anda birkaç kişi
dışında hiçbir canımızın mezar yeri belli
değil. Bu iktidar, o arşivleri açmalı, o mezar yerlerini
göstermeli. Bu bir insanlık görevdir, bırak siyasi polemikleri,
Aleviliği, Sünniliği, bu bir insanlık görevidir, maalesef
yapılmıyor.
Şimdi, bu olaylarda hep şu söylenir, denir
ki: Dış güçlerin parmağı var, dış güçler
yaptı. Dış güçlerin parmağı var, arkadaşlar,
doğrusunuz ama onun failleri, onu yapanların hepsi yerli ve millî.
Yani şurada gerekçeli hüküm kararı var arkadaşlar, burada
hepsinin ismi var, hiçbir yabancı isim yok. Onun için bu olayların
tekrarlanmaması, bu olayların bir daha yaşanmaması,
kardeşliğin tesis edilmesi için mutlaka bununla yüzleşilmeli ve
o acılar paylaşılmalı, Alevi halkından özür
dilenmelidir arkadaşlar.
Diğer taraftan, yeni yeni belgeler çıkıyor.
Şurada bir belge var: Ergenekon davasında yeni çıktı. Veli
Küçük, Maraşlı iş adamlarına mesaj gönderiyor, bilgi notu
gönderiyor, diyor ki: Bu hafta içinde büyük olaylar yaşanacak, orayı
terk edin. Yani hâlâ bu karanlık olayların failleri, yaşayanlar
var, hiçbiri de cezasını çekmedi çünkü göstermelik cezalar verildi,
Rahşan affıyla bunların hiçbiri cezasını çekmeden
dışarı çıktı değerli canlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Şimdi, Maraşta
katledilen canlarımız
Şunu, bir defa, görün arkadaşlar:
Bizim Gıjık Dedemiz
Bu, 80 yaşında bir inanç önderi.
Diğer taraftan, bak -çok vahşice resimler var, onları
göstermeyeceğim- 11 yaşındaki Ali Traş, kolu
bacağı kesilerek, kazanda kaynatılarak öldürülen birisi.
Diğer taraftan, bir de şeyi anlamanız için
Burada Allah için
savaşa. bu, o zaman çekilmiş bir şeydir arkadaşlar.
Diğer taraftan, Mehmet Mengücek Kara Maraşı kurtaran, orada
katliamı önleyen bir yoldaşımız, onu da saygıyla yâd ediyorum
ben.
Değerli canlar, eğer biz bunlarla
yüzleşmezsek bu olaylar tekrar yaşanabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özen, süreniz
tamamlandı.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Yürü bre Hızır
Paşa/Senin de çarkın kırılır/Güvendiğin
padişahın/O da bir gün devrilir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Çelebi, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
polislerin sorunlarına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Polislerimiz maalesef en çok intihar eden meslek
grubu. Peki, sebepleri nedir:
1) Fazla mesai: Görünürde günde sekiz saat ama
genelde 12/24 ya da 12/36 çalışma.
2) Ücret adaletsizliği: 3600 gösterge hâlâ yok,
emekli olduklarında yüzde 40-60 arası kesinti yapılıyor;
polisler ölmekten değil, emekli olmaktan korkar durumdalar.
3) Sık sık görev yeri ve birimi
değişikliği: İl içi rotasyon, tayin ve özellikle
zamansız ikinci şarkla aile düzenleri bozuluyor.
4) Meslekte adil yükselme imkânları yok.
5) Haritadan yer beğen egoları, ekonomik
sıkıntılar, uzun mesai sonrası tükenmiş sabır,
düşmüş vücut direnci, ilgi bekleyen ama bulamayan eş ve
çocuklar, yiten hayatlar.
Polislerimiz için harekete geçelim diyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Kaçmaz
2.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, elektriği ve doğal gazı kesilen ailelerde
yaşanan ölümlere ilişkin açıklaması
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
Teşekkürler Sayın Başkan.
DEDAŞ zulmü bitmiyor; Diyarbakırın
Silvan ilçesinde DEDAŞ tarafından borç gerekçesiyle elektriği
kesilen ailenin 2 yaşındaki bebeği Yunus Emre Bilen
soğuktan yaşamını yitirdi. Astım hastası olan
Yunus Emrenin cihaza bağlı yaşadığı,
soğuğun tetiklemesiyle birlikte kalbinin durduğu ortaya
çıktı. DEDAŞ bu ölümden sonra babayı çay içmeye davet
etmiş ancak elektriğini tekrar kesmiş.
Geçen hafta da İstanbul Esenyurtta elektrikli
ısıtıcının neden olduğu yangında 4 çocuk;
yine, İstanbul Gaziosmanpaşada 2 çocuk yaşamını
yitirdi. Esenyurttaki 4 çocuğun yaşamını yitirdiği
evin doğal gazı yine kesikti, Gaziosmanpaşadaki gecekondunun
doğal gazı yoktu. Bu devirde, bu çağda AKP iktidarı
döneminde çocuklar hâlâ soğuktan hayatını kaybedebiliyor ve
ölümle karşı karşıya kalabiliyor.
Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
asgari ücret düzenlemesine, yükseköğrenim burs ve kredilerindeki
artışa ve millî ekonomi modeline ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
açıklamış olduğu asgari ücret düzenlemesi, asgari ücretten
vergi alınmaması kararı ile yükseköğrenim burs ve
kredilerindeki artış, aziz milletimizi ve istikbalimizin
teminatı gençlerimizi ziyadesiyle mutlu etmiştir.
Bununla birlikte, piyasalarda da denetimler
artırılarak fiyat artışlarından milletimizin en az
etkilenmesi sağlanmalıdır. Bununla birlikte, dolar yükselince
ellerini ovuşturanlar, döviz kuru üzerinden huzursuzluk ve kargaşa
ortamı yaratıp toplumsal kutuplaşmayı artıranlar,
terör örgütü ve uzantılarıyla iş tutanlar; bizler dolara
değil, yüce Türk vatanına ve Türk devletine güveniyoruz, bizler
emperyalistlerden iktidar dileyenlere değil, necip Türk milletine
yaslanıyoruz. Millî ekonomi modeliyle Türkiyemizin şaha
kalkacağına yürekten inanıyoruz.
Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özcan
4.- Muğla Milletvekili Suat Özcanın,
inşaat mühendislerinin taleplerine ilişkin açıklaması
SUAT ÖZCAN (Muğla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kamu ve özel sektörde her türlü mühendislik,
mimarlık ve şehir planlama hizmetlerini, planlama, projelendirme,
uygulama, denetleme işlerine ait görev ve sorumluluk üstlenen inşaat
mühendisleri olarak, ekonomik kriz koşullarından en çok etkilenen
kesimler arasında yer alan Muğla ve ülkemizin her yerindeki meslek
grubu temsilcilerinin talepleri olarak;
1) Diplomalı
işsiz olmak istemiyoruz.
2) Kamuda mühendis, mimar ve şehir
plancılarının istihdamı artırılmalı ve
kadrolu güvence sağlanmalı, ücretleri ve özlük hakları
iyileştirilmelidir.
3) SGK ile TMMOB arasında, ücretli
çalışan meslektaşların asgari ücret denetim protokolü
ivedilikle yürürlüğe konmalıdır.
4) KHKyle kamu görevinden ihraç edilen
meslektaşlar derhâl görevlerine iade edilmelidir.
5) Özelleştirme uygulamalarına son
verilmelidir.
6) Kamusal ve mesleki denetimler, toplum
güvenliğinin sağlanması açısından zorunludur,
serbestleştirme uygulamalarına son verilmelidir.
7) Kredi ve kredi kartı borçlarının
faizleri silinmelidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
5.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Muğla Ortacada yapılan Dalyan Kanalı Kıyı Şeridi
I. Etap Altyapı ve Çevre Düzenlemesi Projesine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığına: Muğla ilimiz Ortaca
ilçesi Dalyan Mahallesinde, kamuoyuna Bakanlığınız ile
Ortaca Belediye Başkanlığı tarafından ortaklaşa
yürütülen bir proje olarak yansıyan Dalyan Kanalı Kıyı
Şeridi I Etap Altyapı ve Çevre Düzenlemesi işi için
çalışmalara başlanmıştır. Bu proje için
Muğla Büyükşehir Belediyesinden kurum görüşü
alınmamıştır. Proje kapsamında kıyıda
yapılan doldurma ve kurutma işleri neye dayanarak
yapılmaktadır? Herhangi bir imar planı kararı bulunmadan
kanalda teknelere ilişkin de bir düzenleme yapılıyor mu? Bu
kapsamda bu tekneler için bağlama iskelesi yapılacak ise bu iskelenin
işletme ihalesi yapılacak mı? Ne şekilde faaliyet
gösterecek? Dalyan kanalında yapılacak düzenleme sonrasında
mevcutta kanalda bağlı teknelerden kaynaklı atık yönetimi
ne şekilde yapılacak? Trafik, bisiklet yolları, otoparklarla
ilgili nasıl bir düzenleme yapılacaktır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Koncagül
6.- Tekirdağ Milletvekili Çiğdem
Koncagülün, Namık Kemalin doğumunun 181inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ÇİĞDEM KONCAGÜL (Tekirdağ)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kendini insan bilenler, halka hizmetten
usanmaz/Mert olanlar, mazluma yardımdan el çekmez. diyerek insana ve
vatana olan sevgisini, günümüze ışık tutan felsefi
konuları, kişilerin duygu ve dünyasını büyük bir
ustalıkla kaleme alan, bu zamana kadar aktaran ve
Tekirdağımızın bereketli topraklarında doğan
Namık Kemal, Tanzimat Döneminin en önemli şair ve
yazarlarındandır. Dönemin şartlarını ve millete olan
inancını kaleme aldığı şiir ve yazılarla
dile getiren Namık Kemal, aynı zamanda mümtaz bir siyaset ve devlet
adamıdır. Aziz milletimize fikirleri ve kalemiyle hizmet eden vatan
ve hürriyet şairimiz, mümtaz devlet ve siyaset adamı Namık
Kemali doğumunun 181inci yılında rahmet ve duayla
anıyorum. Sanat ve fikir dünyamıza katkılarından dolayı
şükranlarımı sunuyorum.
Tekirdağlı hemşehrilerime
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfanın sorunlarına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sizin vasıtanızla Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısına soruyorum:
Şanlıurfanın şehir hastanesi yapılmadı.
Şehirde otopark ve ulaşım sıkıntısı var.
Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları var. Tarım
işçilerinin çocuklarının eğitim sorunu var. Suriyeli sorunu
var. Şehirde plansız yerleşim var. Şehirde tarım
arazileri imara açılıyor. Şehirde, kentte hastane eksikliği
var. Kentte sağlıkçı ve doktor eksiği var. Kentte okul ve
öğretmen eksiği var, okullar aynı zamanda
ısınmıyor. Suriyeli mültecilerin çocuklarının
gelmesiyle kalabalıklaşan sınıfların
kalabalıklığı var. Karakoyun Deresi kokuyor, ıslah
edilmeli. TEDAŞ sorunu var. Şanlıurfada plansız
yerleşimler ve depreme hazırlıksız evler var.
Tamamlanamayan köprülü kavşaklar var. Arazi kavgaları yüzünden toprak
reformu yapılmalı. Suriyeli kuma ve gelin sorunu var. Fabrika eksikliği
sorunu var. İstihdam sorunu var.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu sorularımın cevaplarını bir
an önce
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kasap
8.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Merkez Bankası kararlarıyla halkın hızla
yoksullaştığına ve birtakım bürokratların,
siyasilerin ve iş adamlarının faiz indirimini önceden haber
almasının suç olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İnsanlarımızı depresyona, ümitsizliğe
düçar ettiniz. Halkın ekmeğinden bir gecede 400 milyon dolar
çalındı. Kim çaldı? Niye çaldı? Nasıl çaldı?
içeriden haber alan bürokratlar yani insiderlar, siyasiler, iş
insanları kimlerdir? Sayın Bakanın kardeşi -bir gün önce
haber almış olarak- basına da verdiği şekliyle 1 puan
indirileceğini nasıl haber alabildi ve bu, suç değil miydi?
Savcıları da burada göreve davet ediyorum. Hırsızlık
da yalan da nas değil miydi? Beş yerde geçen bir beyanatı var
Bakanın bugün, beş yerde faiz ibaresi geçiyor. Nassı hülleyle
deldiniz.
Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aycan
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, son günlerde ülkemizde ölümlere sebep olan metil alkollü içecek
yapılmasının önlenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, son günlerde ülkemizde alkol kullanmaya bağlı ölümler
yaşıyoruz, 51 ölüm bildirilmiştir. Alkol, nasıl
yapılırsa yapılsın insan sağlığına zararlıdır.
Serbest satılması, sağlıklı olduğu anlamına
gelmemektedir. Her alkol, sağlığa zarar verir, ölüme sebep olan
sağlık sorunları oluşturur. Ölümlerin ucuz alkol denilen
metil alkolden yapılan içeceklerle olduğu belirtilmektedir.
Metil alkol, insan için toksiktir, görme
kayıplarına ve ani ölümlere sebep olabilmektedir. Metil alkol,
aslında sanayide kullanılmaktadır, boya çözücüdür, antifrizlerde
kullanılmaktadır, buz çözücüdür. Sanayide kullanılması
gerekirken daha ucuz olması nedeniyle alkollü içecek yapımında
kullanılması çok tehlikelidir. Bu durumu önlemek için metil alkolün
sanayi dışında satışları
yasaklanmalıdır. Ayrıca alkollü içki yapan ve satan yerler daha
çok denetlenmelidir. Kesinlikle metil alkollü içecek yapılması
önlenmelidir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Bülbül
10.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün,
Antalyadaki turizm ve tarım emekçilerinin içinde
yaşadığı vahşi kapitalizm koşullarına
ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Antalyada âdeta vahşi
kapitalizm koşulları yaşanmakta. Özellikle turizm iş
kolundaki rehber, tercüman, şoför, güvenlik görevlisi, garson, otel
görevlisi gibi çalışanlar sendikal haktan yoksun bir şekilde,
görevleri tanımsız, işinin karşılığı ve
ücretleri son derece tanımsız koşullarda.
Yine, tarım emekçileri, tarım iş
kolunda mevsimlik işçi, gündelikçi olarak çalışan, sera
kiralayan emekçiler de aynı vahşi kapitalizm koşullarında
yaşamaktadırlar. Antalyayla ilgili liman satışı
gündemdeyken bu konunun yeniden görüşülmesi ve bu görevlere tanım ve
bu işin karşılığının da ücret olarak
belirlenmesinde yarar var.
Saygılar.
BAŞKAN Sayın Gürer
11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
kamuda çalışan taşeron işçilere kadro verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yıl sonu geldi, kamuda taşeron firmalar
ihale alamayınca işten çıkarmalar başladı.
Karayollarında üç yıldır Niğde, Nevşehir,
Kırşehirde buzla mücadele ve rutin bakım, onarım ihalesi
alan firma, hak ediş alamadığı gerekçesiyle 100 işçiyi
işten çıkardı. Farklı bölgelerde de ihale alamayan kamuda
taşeron firmalarda işten çıkarmalar sürüyor. Düşük ücret,
düşük tazminat, güvencesiz çalışma ne yazık ki devam
ediyor. Kışın ayazında işçiler işsiz
kalıyor. İşçiler Emeğimizin, ekmeğimizin
peşindeyiz, Ulaştırma Bakanlığı bizlere sahip
çıksın. istiyorlar. İşçiler yokluk ve zorluk içindeler.
Cumhurbaşkanı Taşeronu bitirdik. diyor, yalnız
Karayollarında 14 bin taşeron işçi çalışmakta. Tüm
taşeron firmada kalanlara mutlaka kadro verilmelidir. Ulaştırma
Bakanlığında, Sağlık Bakanlığında,
Tarımda başta olmak üzere tüm taşeronların kadro
alması şarttır. PTTde 17 bin kişi taşerondadır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gökçel
12.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
tarım BAĞKUR priminin on beş gün üzerinden hesaplanması ve
çiftçilerin ödeyebileceği bir miktara düşürülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2022 yılı tarım BAĞKUR primi
1.668 lira oldu. Çiftçilerimizin tamamına yakını SGKye borçlu.
Bu yetmezmiş gibi bir de tarım BAĞKUR primleri 2022de yüzde
44,8 oranında artıyor. Hani enflasyon yüzde 20ydi? 1.151 lira olan
prim borcunu ödeyemeyen çiftçi, 1.668 lira SGK primini nasıl ödeyecek?
Gübre fiyatlarındaki artışa stokçuluk dediniz, zirai ilaç
fiyatlarını dövizle bağdaştırdınız.
BAĞKUR primlerine yapılan bu artışı nasıl
açıklayacaksınız? Siz açıkça çiftçilerimize Kayıt
dışı çalışın; sosyal güvenlik, sizin hakkınız
değil. diyorsunuz. Bence siz Türk çiftçisinden nefret ediyorsunuz.
Derhâl, tarım BAĞKURu eskiden olduğu gibi on beş gün
üzerinden hesaplanmalı ve çiftçilerin ödeyebileceği bir miktara
çekilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
13.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
yıkılan Atatürk Stadyumunun yerinde bulunan moloz
yığınının oluşturduğu çirkin görüntüye
ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Antakyanın merkezinde, elli yıllık
Atatürk Stadyumunu yıktınız, yeni
yaptığınız stadyuma da Atatürk adını koymaktan
imtina ettiniz. Yerine güya millet bahçesi yapacaktınız ama şu
an şehrin en çirkin görüntüsünü oluşturan moloz
yığını yaptınız. Bu çirkin görüntü, medeniyetler
ve EXPO kenti Antakyaya hiç yakışmıyor. Gelen yabancı
turistler şehrin girişinde bu çirkin görüntüyle karşılaşıyor.
Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanı ve yetkililere soruyorum: Bu
görüntü çok mu hoşunuza gidiyor? Millet bahçesi yapacaksanız neden
bir an önce yapmıyorsunuz? Zaten Hatay iktidardan hakkını
almıyor ve üvey evlat muamelesi görmeye devam ediyor. Merak etmeyin, Hatay
halkı ilk seçimlerde bunun hesabını sandıkta soracak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Antmen
14.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, önceki gün
açıklanan döviz artışı garantili Türk lirası mevduat
kararıyla paradan para kazananların vatandaşın
sırtından fonlanacağına ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dün açıklanan
döviz artışı garantili Türk lirası mevduat kararından
önce milyonlarca dolarını bozduran kişiler kimlerdir? Bunlar
içinde bürokratlar, yandaş iş insanları ve siyasiler var
mıdır? Yurt dışından döviz bozduranlar kimlerdir?
Mesai dışında bu açıklama yapıldığı
için vatandaşımız kendi döviz birikimlerini paraya çeviremedi,
Türk lirasına çeviremedi, önlem alamadı ve battı; şimdi
kara kara düşünüyor. Bakın, bu yeni sistemle vatandaşın,
fakirin, garibanın parasını, vergilerimizi bankalara faiz ve kur
garantileri olarak vereceksiniz. Yani bu paradan para kazananları vatandaşın
sırtından fonlayacaksınız, döviz artış garantileri
vereceksiniz. Bu ise açıkça bir soygundur.
BAŞKAN Sayın İlhan
15.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Kırşehirli pancar üreticilerinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçen hafta, Kırşehirin Mucur ilçesinde
geçimini çiftçilikle sağlayan köylülerin bir türlü bitmeyen pancar
çilesine yerinde tanık oldum. Özelleştirilen Kırşehir
Şeker Fabrikası, üreticinin yasal olan yüzde 17lik küspe istihkakını
125 liradan ödeyip aynı küspeyi kendilerine tekrar, aradan iki ay
geçmeden, 500 liraya satmaktadır. Fabrika süregelen ekonomik krizden
kendini korumak için krizi fırsata çevirip tasarrufu çiftçinin alın
terine göz dikerek yapmaya çalışmaktadır. Ancak çiftçi Önümüzdeki
yıl tarlalarımızı ekecek hâlimiz kalmadı. diye feryat
ederken ne bilançonun ne de kârlılığın hiçbir anlamı
olmayacaktır.
Bakınız, şeker, ülkemiz için çok
büyük öneme sahip stratejik bir üründür. Zaman kaybetmeden, IMFnin
başımıza bela ettiği şeker politikasının
mağdur ettiği üreticilerimize, yasal mevzuatları bahane etmeyi
bırakıp gerekli destekleri yapmalıyız. Pancarın
posasının çiftçimize pancar fiyatından daha fazla
satılmasına müsaade etmek ancak ve ancak tutmazsa üzülürüm
şuursuzluğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aksoy
16.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
memur ve emeklilere yapılması gereken ücret zammına ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; asgari ücret yüzde 50,5
artışla 4.253 liraya yükseltilmiştir. Bu durumda,
memurlarımız ve bütün emeklilerimiz asgari ücret zammına göre
daha düşük ücret alacaktır. Paramızdaki değer kaybı ve
enflasyonun artışına bakarsak, memurlarımız ve bütün
emeklilerimiz mağdur olmaktadır. Günümüzde kendisini zor geçindiren
emeklimiz, evlatlarının ve torunlarının da yükünü
sırtlamış durumdadır. Gelin, devlet,
babalığını yapsın; asgari ücret zammı
oranında bir zam yaparak memurlarımızın ve emeklilerimizin
de yüzünü güldürsün. Ekonomideki dalgalanmalar göz önüne alınarak bütün
emekçi ve emeklilerin maaşları da düzenli olarak
artırılsın, artık ülkede sosyal adalet sağlansın.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ekinci
17.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, asgari
ücretteki tarihî artışa ve Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin
2022 yılı bütçesinin hayırlı olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
2022 yılında asgari ücretin, en alt
rakamın 4.253 TL olarak belirlenmesiyle asgari ücrette yaklaşık
yüzde 50 oranında tarihî bir artış
gerçekleştirilmiştir. Tüm çalışanların maaş ve
ücretlerinin brüt asgari ücret kadar olan kısmı vergiden muaf
tutulmuş, bu uygulamadan da 18,5 milyon çalışan
faydalanmıştır. Her zaman işçinin yanında olan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana
teşekkür ediyor, işveren ve çalışanlarımıza
hayırlı olmasını diliyorum.
Ayrıca, 2022 yılı bütçesinde Sivas
Cumhuriyet Üniversitemizin bütçesi 824 milyon 84 bin TL olarak
belirlenmiştir, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitemizin 2022
yılı bütçesi de 63 milyon 269 bin TL olarak kabul edilmiştir.
Sultan şehrimize ve üniversitelerimize hayırlı uğurlu olsun
diyor ve Sayın Cumhurbaşkanımıza tekrar teşekkür ediyorum.
Kalıyor kalmakta olan; durmak yok, yola
devam. diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özyavuz
18.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, mevsimlik tarım işçilerinin yaşam mücadelesine
ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şanlıurfa başta olmak üzere
bölgemizin çeşitli illerinden 1 milyona yakın insanımız,
ülkemizin birçok iline mevsimlik tarım işçisi olarak
çalışmaya gitmektedir. Bu insanlarımız ülke ekonomisine
katkı sağlamak amacıyla her yıl ilkbahar aylarında
yediden yetmişe yollara düşmektedirler. Bu yolculuklarda kimi zaman
trafik kazalarında can verirken gittikleri yerlerde ise çok zor
şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Eli nasırlı, vatan
sevdalısı mevsimlik tarım işçilerimiz gittikleri yerlerde
maalesef temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar.
Tarım işçilerimizin çalıştığı illerde ve
ilçelerde elektrik, su ve banyo gibi temel ihtiyaçlarının valilikler
ve belediyeler tarafından karşılanması ve ilgili
bakanlıklarımızın bu konuda bütçelerinden il ve ilçelere
destek vermeleri gerekiyor.
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Erel
19.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
pazarcı esnafının ödemekte zorlandığı işgal
harcına ilişkin yapılması gereken düzenlemelere
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Uzun süredir devam eden pandemi şartları,
market zincirlerinin semt pazarlarının kurulduğu gün marketin
önünde tezgâh açarak sebze meyve satışı yapması ve
ağırlaşan ekonomik koşullar nedeniyle kar kış
demeden çoluğuna çocuğuna ekmek götürme çabası sarf eden, hem de
kamu hizmeti veren pazarcı esnafımız, işgal
harcını ödemekte zorluk çekmektedir. Pazarcı
esnafımızın büyük bir kısmı belediyelere
borçlanmış durumdadır. Bu kapsamda, işgal harcını
düzenleyen 2464 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde düzenlemeye
gidilmesi, pazarcı esnafının 1/1/2020 tarihinden itibaren üç
yıl süreyle işgaliye harcından muaf tutulması ve
geçmişe yönelik işgaliye harcı alacaklarından feragat
edilmesi, bu kardeşlerimize nefes aldıracaktır diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
20.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
acil tıp teknisyenlerinin kadro sorununa ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Acil tıp teknisyenleri 2020-2021, bu pandemi
süresince gerçekten çok yoğun çalıştılar ve
Sağlık Bakanlığında da çok fazla ihtiyaç var. Ancak
2020 yılında KPSS'de son anda yapılan değişiklikle,
yüksek puan almalarına rağmen kullanamadılar. 2021 yılında
da sadece 66 kadro açıldı ki bu, ihtiyacın neredeyse yüzde 10u
bile değil. Acil tıp teknisyenleri haklarını istiyorlar,
mezun oldular, aileleri onları umutla okuttular ve şu anda
Sağlık Bakanlığında o kadar ihtiyaç olmasına
rağmen -buradan soruyoruz Sağlık Bakanına- neden acil
tıp teknisyeni alımını artırmıyorsunuz? Bu
çocukların ihtiyaçlarını karşılamıyorsunuz? Ve bu
konunun takipçisi olacağımızı söylüyor, acil tıp
teknisyenlerinin bir an önce hak ettikleri kadroya kavuşmasını
talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya.
21.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Şanlıurfanın sağlık
alanındaki sorunlarına ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiğimiz
Şanlıurfada sağlık alanında çok ciddi
sıkıntılar yaşanmakta. Aynı zamanda, Gaziantepteki
akrabaları olan Urfalı hemşehrilerim bu durumdan çok
şikâyetçi. Aşılamada son sıralarda olan kent, anne ve bebek
ölümlerinde başta gelmekte. En fazla çocuk ölümlerinin olduğu illerin
başında Gaziantep ve Şanlıurfa gelmekte; Urfada bebek ölüm
oranı yüz binde 16. Nüfusa oranla en fazla doğumun olduğu il.
Çocuk ve kadın doğum sağlığı açısından
çok eksik var, aile hekimi birimlerinin yaklaşık 100 tanesinde aile
sağlık elemanı yok, aile hekimlikleri âdeta
çalışamıyor. Asıl önemlisi, Kızılay kan merkezi
kapalı ve dokuz yıldır açılması bekleniyor, kan
diğer illerden geliyor. Acil, büyük ameliyatların
yapıldığı bir şehir, koskoca büyükşehirde
Kızılay kan merkezinin olmaması kabul edilebilir değil,
gerekli acil kanı Gaziantep Kızılayından temin ediyorlar.
Bir an önce kentte yaşanan sağlık sorunlarının
çözümüne yönelik adımlar atılmalıdır. Sorunun çözümü için
Sağlık Bakanını göreve davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz, buyurun.
22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gazeteci Muharrem Sarıkayanın İHA Muhabiri Ahmet
Demire uyguladığı fiziksel şiddeti
kınadığına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Birkaç gün önce Gaziantep Büyükşehir Belediye
Başkanı Sayın Fatma Şahinle röportaj gerçekleştiren
Gazeteci Muharrem Sarıkayanın, İHA Muhabiri Ahmet Demire
uyguladığı fiziksel şiddeti gösteren üzücü görüntülere
tanık olduk. Adalet, insan hakları ve basın özgürlüğünün
tartışıldığı bugünlerde böylesi talihsiz bir
olayın memleketim Gaziantepte görev yapan bir gazeteciye karşı,
Büyükşehir Belediye Başkanımızın da gözü önünde
gerçekleşmiş olması bütün vatandaşlarımızı
derinden üzmüştür. Olay üzerine Büyükşehir Belediye
Başkanının tepki göstermesi gerekirdi. diyen hemşerilerimi
de derinden yaralamıştır.
Tarafsız medyanın üzerindeki baskı ve
sansürlerin yanında, muhabirler ve kameramanlar başta olmak üzere,
zor şartlar altında görevlerini yapmaya çalışan basın
mensuplarının dayanışma içerisinde olmaları gereken
bir dönemde yaşanan bu talihsiz ve çirkin saldırıyı
kınıyorum, İHA Muhabiri Ahmet Demire geçmiş olsun diyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sayın grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz Sayın Engin Altayın.
Buyurun Sayın Altay.
23.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
ülkemizde yaşananların artık akıl
dışılık noktasına geldiğine,
Cumhurbaşkanı Erdoğanın açıkladığı
ekonomik paketten önceden haberdar olup bir gecede dolar cinsinden yüksek
kazanç elde edenlerin kimler olduğunu öğrenmek istediğine ve
dövize çevrilebilir mevduat sisteminin yarattığı
adaletsizliğe ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan. Sizi ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum efendim.
Sayın Başkan, ülkemizde yaşananlar
artık akıl dışılık noktasına geldi. Bana ait
bir söz vardır Sayın Başkan; ekonomi trafik gibidir,
kurallarına uymazsanız duvara toslarsınız demişimdir
hep ben. Bir de tıkır tıkır demokrasiniz varsa
şıkır şıkır ekonominiz olur demiştim
yıllardır. Şimdi, şöyle bir tablo görüyorum dünden beri:
Bir araba düşünelim, freni patlamış, duvara toslamasına üç
saniye kalmış; duvara toslamamak için şoför müthiş bir
direksiyon kırma hareketi yapıyor fakat araba çok derin bir uçuruma
düşüyor. Duvara toslasa ön takımlar ve kaput hasarıyla belki
kurtulacakken üç saniye sonra duvara toslamamak için on iki saniye sonra bir
uçurumun dibinde parçası bulunamayacak hâle gelir; dün, bugün
yapılanları ben biraz buna benzettim.
Şimdi, biz çocukken tavşan kaç, tazı
tut oyunu oynardık Sayın Başkan. Şimdi, bugünlerde
yaşananları dolar-TL ilişkisi bakımından buna
benzetiyorum da şunu kavrayamıyorum: Tazı dolar, TL tavşan
mı; tazı TL, dolar tavşan mı? Çünkü bu da sürekli, sabah
dolar tazı oluyor, akşam dolar tavşan oluyor, olan da millete
oluyor.
İki soru sormak istiyorum. Şimdi, birinci
soru şu: Erdoğanın bugün açıkladığı
paketten haberdar olan ve dolar kuru 18 lira seviyesindeyken 1 milyon dolar
bozduran birileri, kararın sabahında da 13 liralık dolar kurundan
cebine 1 milyon 384 bin 615 dolar koydu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir gecede dolar
cinsinden kazanç yüzde 38,5. Dolar kuru 18 iken gece yüklü dolar satıp,
sabahında dolarları toplayanlar kimlerdir Sayın Başkan?
Sorum tabii ki Hükûmete ve bu, dünyanın her yerinde çok büyük bir suçtur.
Şimdi, Maliye Bakanı bugün bir
açıklama yaptı: DÇM (dövize çevrilebilir mevduat) bunu Türkiye
76-77de denedi ve Türkiye 70 sente muhtaç kalır hâle geldi. Şunun
için söylüyorum bunu, burada bir de büyük bir adaletsizlik var, o da şu:
Mevduat sahiplerine döviz farkı desteğinin, milyonlarca düşük
gelirli vatandaşın bebek bezi, mama, temel gıda maddesi,
eğitim gideri, barınma gibi temel ihtiyaçlarını
karşılamak için ödediği dolaylı vergilerden ödenmesi
-Sayın Başkan, bu soruyu size soruyorum- vicdanınızı
rahatsız etmiyor mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Benim bebek bezi
için, mama için, temel gıda için ödediğim vergi, 84 milyonun
ödediği vergi, bankalarda yüklü mevduatı olan 360 bin
vatandaşın döviz-TL farkına ödenecek. Yani Yoksuldan alıp
zengine verme. diye bir kavram yok, Zenginden alıp yoksula verme. diye
bir kavram var. Bu garip, bu ucube tabloyu nasıl, hangi mantıkla
ortaya koydu Hükûmet; bunu da anlamak mümkün değil Sayın Başkan.
84 milyon insan, 360 bin kişinin bankalardaki döviz mevduatını
TLye çevirme karşılığı, en temel harcamalar için ödedikleri
vergiyle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Fakirden
alıp zenginin zenginleşmesini sürdürmek, zenginliği 360 bin
kişi için sürdürebilir kılmak ucubeliktir, aymazlıktır,
garabettir, hiçbir ekonomi normuyla da izah edilemez. Bu, ayrıca, nasta
yeri olmayan bir durumdur. Bu, yerli dolar anlamına gelir. Bu,
ayrıca, doları TL karşısında güçlü kılmanın
ve kalıcı kılmanın -kalıcı güçlü
kılmanın- bir yoludur. Bu, aynı zamanda örtülü faizdir.
Yazıktır, günahtır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Turan, buyurun.
24.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
bütçe görüşmelerine emek veren ve katkı sunan tüm partilere ve
milletvekillerine teşekkür ettiğine, Genel Kurul gündemine, dolar
kurundaki dalgalanmanın algı yönetimine dayanan suni bir
artış olduğunu Cumhurbaşkanının
konuşması sonrasında dolarda yaşanan düşüşle
görmüş olduklarına ve İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, on iki gün aralıksız
devam eden bütçe görüşmelerini geride bıraktık. Emek veren,
katkı sunan tüm partilerimize, vekillerimize ben tekrar teşekkür
etmeyi bir borç biliyorum.
Bu hafta Genel Kurulda, elektrik enerjisi
satışından alınan TRT payının
kaldırılması, doğal gaz piyasasındaki tüketicilerin
korunmasına yönelik adımlar, merkezî eğitimde kalfalık yeterliliklerine
sahip öğrencilere ücret iyileştirilmesi gibi düzenlemeleri içeren
teklifimizi bitirmeyi hedefliyoruz, yasalaştırmayı hedefliyoruz.
Ardından, Genel Kurulumuzun
rızasıyla, oluruyla eğer gündeme devam edersek stokçuluğa
karşı caydırıcılığın
artırılması ve bazı düzenlemeleri içeren 9 maddelik
üzerinde bir teklifimizi görüşmeyi planlıyoruz.
Yine, Genel Kurulun takvimi el verirse biliyorsunuz,
13 maddelik, kamuoyunun yakından takip ettiği, beklediği asgari
ücretteki damga vergisi ve gelir vergisinin kaldırılmasını
da içeren çok önemli bir teklifimizi görüşmeyi planlıyoruz. Ben,
şimdiden bu görüşmelerin hayırlı olmasını ümit
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Doların düşmesi için faizin
artırılması gerekir. diyenlerin aksine
Cumhurbaşkanımızın topluma somut öneriler sunan dünkü
konuşmasıyla beraber dolarda çok büyük bir düşüş
yaşandı. Son dönemde ülkemizde dolar kurundaki dalgalanmanın
rasyonel bir sebebinin olmadığını, tamamen psikolojik ve
algı yönetimine dayanan suni bir artış, operasyon olduğunu
Cumhurbaşkanımızın yapmış olduğu
konuşma sonrası dolarda yaşanan bu düşüşle bir kez
daha görmüş olduk. İhracatı 220 milyar dolara yaklaşan,
üçüncü çeyrekte 7,5 gibi büyük bir büyümeyi sağlayan Türkiyemiz, yeni
ekonomi politikasıyla dünyanın en güçlü 10 ekonomisi içerisinde olma
hedefini tekrar yüksek sesle haykırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Değerli
arkadaşlar, bunları uzun uzun görüşeceğiz ancak Grup
Başkan Vekilimizin az önce doların düşmesinden yola çıkarak
sitem etmesini, hatta üzülmesini ilginç bir tarzla karşıladım.
Dolar yükseliyor, Engin Bey bize kızıyor; dolar düşüyor, Engin
Bey yine bize kızıyor. Yani Sen Ağlama şarkısı
vardı ya
Her hâlde ağlamanın ortaya konulduğu bir
gerçekliği doğru bulmuyorum.
Milletin sevincine ortak olmak lazım
Başkanım. Dün sokaklar bayram etti, pazarlar bayram etti. Bundan
sonra, dolardaki düşüşün marketlere yansımasını
bekliyoruz; aynı gün, arka arkaya, etiket üzerine etiket
yapıştıran bazı stokçuların geri adım
atmasını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Geçen hafta asgari ücret
açıklandığında, hepimizin sevincine ortak olun
dediğimizde çarparak, bölerek bu rakamı illa dolara endeksleyenlerin
doğru yapmadığını ifade etmiştik. Bugün, o
arkadaşlarımızın ses çıkarmamasını da o
ücretin dolara endeksli ifade edilmemesini de ibretle izliyoruz. Biz isteriz ki
ülkemizin büyümesinden herkes onur duysun, keyif alsın; biz isteriz ki
yeni dönemde özellikle üretim merkezli, ihracat merkezli
yaklaşımımıza herkes omuz versin. İktidara muhalif
olmak başka bir şeydir; milletin büyümesine, devletine muhalif olmak
başka bir şeydir Sayın Başkanım.
Saygıyla selamlıyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sataşmadan
dolayı daha sonra mı efendim?
BAŞKAN Sataşmadan dolayı daha sonra
söz vereyim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok tatlı
sataştım Başkanım.
BAŞKAN E Ağlıyor. dediniz yani.
Sayın Usta, buyurun.
25.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Namık Kemalin doğumunun 181inci yıl dönümüne, Dünya Kulüpler
Şampiyonasında 4üncü kez dünya şampiyonu olan Vakıfbank
Kadın Voleybol Takımını yürekten
kutladığına, Merkez Bankası Başkanının mart
ayında bir gece yarısı kararnamesiyle görevden
alınmasıyla başlayan hatalar silsilesine, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Cumhurbaşkanının önceki akşam
yaptığı açıklamayla Türkiye ekonomisinin tam dolarizasyona
bağlandığına ve örtülü bir faiz artışı
yapıldığına, dövize çevrilebilir mevduat sisteminin
sakıncalarına ve kapsamlı bir enflasyonla mücadele
programına ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hayırlı bir hafta dileyerek sözlerime
başlamak istiyorum.
Vatan şairi Namık Kemali doğum
yıl dönümünde rahmetle anıyorum.
Dünya Kulüpler Şampiyonasında 4üncü kez
dünya şampiyonu olan Vakıfbank Kadın Voleybol
Takımımızı da yürekten kutluyorum,
başarılarının devamını diliyorum.
Sayın Başkan, ekonomide olağanüstü
günlerden geçiyoruz. Merkez Bankası Başkanının mart
ayında bir gece yarısı kararnamesiyle görevden
alınmasıyla başlayan bir hatalar silsilesi sonucunda Türkiyede
dolar kuru, işte, dün akşam itibarıyla 18 TLlere kadar geldi.
Tabii, şimdi, rakamlar çok hızlı değiştiği için,
arkadaşlar bazen şu anda doların geldiği bu seviyenin
sevinilmesi gereken bir rakam olduğunu düşünüyorlar herhâlde.
Hatırlatmakta fayda var; mart ayında dolar 6,88e kadar
düşmüştü arkadaşlar, enflasyon yüzde 16,2ydi, hazinenin
borçlanma faizi 16,5ti. Bu tarihi niye söylüyorum? Hatalar silsilesinin
başlamasından önceki tarihteki verileri söylüyorum. Şimdi
geldiğimiz noktada, evet, dolar 18lerden 13lere kadar geldi ancak
hazinenin borçlanma faizleri yüzde 16,5tan yüzde 24e geldi, ticari kredi
faizleri şu anda yüzde 30larda, enflasyonda da yüzde 30ların
üzerinde bir noktayı bu ayın sonu itibarıyla maalesef göreceğiz.
Peki, bu mart ayından itibaren başlayan
hatalar silsilesi yapılmamış olsaydı bugün nasıl bir
makroekonomik çerçeve olurdu diye baktığımızda, muhtemelen
bugün 7,50lik bir doları konuşurduk, 8 lira asla olmazdı;
enflasyon yüzde 17lerde olurdu; politika faizi yüzde 19dan en az 2-3 puan
çekilir, yüzde 16lara gerilerdi; borçlanma faizleri de enflasyonun bu
seviyesine yakın bir duruma gelirdi. Tabii, Türkiye'de niye mart
ayından sonra o hatalar bu kadar ardı ardına geldi? Hele en son
dönemde de iktidara yakın bir kısım akademisyenlerin,
gazetecilerin, bir kısım çevrelerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
ekonomik OHAL gibi sözleri
veya diğer sorumsuz konuşmaları sonrasında piyasa iyice
gerildi ve doların yukarı doğru gitmesinin temel sebebi oldu.
Şimdi, bununla mücadele etmek için dün
akşam ne açıklamış oldu? Değerli arkadaşlar, biz
dolarizasyondan şikâyet ediyorduk, Türkiye ekonomisi full dolarizasyona
bağlandı yani şu anda tam bir dolarizasyon var, yüzde yüz
dolarizasyon var. TL Amerikan dolarına bağlanmış oldu,
TLden kaçış olmasın diye Türk lirası ortadan
kaldırıldı. Hazine çok ciddi bir kur riski altına girdi.
Zaten üzerimizde kamu-özel iş birliği projelerinden dolayı, yurt
içinde dövizle borçlanmalardan dolayı ciddi bir kur riski vardı,
şimdi yeni bir kur riski üstlenildi; bütün TL mevduata, hatta yurt dışından
gelecek sıcak paraya kur garantisi verildi arkadaşlar. Bunlar olacak
iş değil, Türkiye tarihinde hiç görülmemiş bir şeydir bu.
Örtülü bir faiz artışı yapıldı, bir yandan Nassa
karşıyım. derken şu anda Mevduat faizi yetmezse üzerine
kur artışını da faiz olarak vereceğim. diyen bir
anlayış geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Rantiyeye teslim olmuş
bir yönetimi görüyoruz.
Tabii, DÇMlerden az önce de bahsedildi yani 1970li
yıllarda terk ettiği enstrümanlara Türkiye tekrar geri döndü.
DÇMleri lütfen inceleyin, Türkiye, ondan kurtulmak için yirmi
yılını harcadı. En son, 1989 yılında Özalın
son ödemeyi yapmasıyla bunlardan kurtulduk. İnşallah, Türkiye
bu hatayı bir daha yapmaz. dedi, belli ki Özalın o duası kabul
olmamış.
Şimdi, enflasyonla mücadele programına
ihtiyaç var; bu yapılanların etkisinin geçici olmaması için,
kalıcı bir mücadele olabilmesi için kapsamlı bir enflasyonla
mücadele programına ihtiyaç var. Kaybettirdiğiniz güveni yani
uygulamalarınızla kaybettirdiğiniz güveni, garanti vererek ve
çok pahalı bir yöntemle tesis etmeye çalışan bir iktidar var;
bunu anlamak mümkün değil. TCMB -Merkez Bankası-
boşaltılmıştı, şimdi bundan sonra gelecek
atraksiyon
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Samsun) Bitiriyorum Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Şimdi, bundan sonra olacak olan da hazinenin
boşaltılmasıdır arkadaşlar. Bu kur garantisine
dayanmak mümkün değil. Bakın, kur aşağıya gelirse
dolar bazında birilerine çok ciddi bir faiz vermiş
olacağız, kur garantisi ve gelir vereceğiz; kur yukarıya
doğru giderse ki gitmesi muhtemeldir, o yüzden diyorum ki öneri olarak
kapsamlı bir enflasyonla mücadele programıyla bu desteklenmeli,
eğer o yapılmazsa milyarlarca liralık kur garantisinden
dolayı hazine borç altına girecek, sıkıntı altına
girecek. Dolayısıyla buralarda daha tutarlı politikaların
uygulanması lazım. Bu politikalardan bu anlamda sonuç almak çok fazla
mümkün değildi; geldiğimiz noktada, ölüm gösterilip sıtmaya razı
edildi. 13 lira dolar kuru yılbaşına göre veya mart ayına
göre hâlâ yüzde 90 bir kur artışıdır arkadaşlar.
Hiçbir ekonomi bu kadar yüksek kur artışını
kaldıramaz.
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
26.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Kıbrıs Türklüğünün soykırıma maruz
bırakıldığı gelişmelerin miladı olan 21-25
Aralık Millî Mücadele ve Şehitler Haftasına, 3üncü
Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesine, TÜRKSAT uydularına, Türk
Devletler Teşkilatının Azerbaycanda düzenlenen
toplantısında uzay alanında güç birliği yapılması
yönünde alınan kararları kıymetli bulduklarına, 21
Aralık Dünya Kooperatifçilik Gününe, Dünya Kulüpler
Şampiyonasında 4üncü kez dünya şampiyonu olan Vakıfbank
Kadın Voleybol Takımını kutladığına
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 21 Aralık 1963 tarihinde Rum EOKA terör örgütünün
Kıbrıs Türklerine yönelik başlattığı ve tarihe
Kanlı Noel olarak geçen katliamların üzerinden elli sekiz yıl
geçmiştir. Çocuk, yaşlı, kadın demeden yüzlerce sivilin
katledildiği ve Türk köylerinin basıldığı bu
saldırılarda 364 insanımız şehit olmuş, 103 Türk
köyü boşaltılmıştır. Kıbrıs Türklüğünün
âdeta soykırıma maruz bırakıldığı
gelişmelerin miladı olan 21-25 Aralık haftası, yavru vatan
Kıbrısta Millî Mücadele ve Şehitler Haftası olarak
anılmaktadır. Bu vesileyle, dün olduğu gibi bugün ve yarın
da cesaret ve kararlılıkla Kıbrıs Türklüğünün hak ve
menfaatlerinin savunucusu olacağımızı buradan bir defa daha
beyan ediyor, şehit olan tüm insanlarımızı rahmet ve
minnetle anıyor, gazilerimize de sağlıklı ömürler
diliyoruz.
Sayın Başkan, geçtiğimiz hafta sonu
İstanbulda toplanan ve 41 Afrika ülkesinin katıldığı
III. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesinde alınan insani, ticari,
güvenlik ve kalkınmaya dayalı iş birliğini geliştirme
kararlarını oldukça yerinde buluyoruz. Son yıllardaki
gayretlerle Afrikadaki elçilik sayımızın 43 seviyesine
çıkmış olması diplomatik ilişkilerimizi daha fazla
güçlendirmiş, karşılıklı ticaret hacmi büyük bir ivme
kazanmış, imar ve inşa noktasında Afrika halkına büyük
desteklerde bulunulmuştur. Yıllarca küresel emperyalizmin
sömürdüğü topraklara köklü medeniyet ve tarihinden aldığı
ilhamla, insan sevgisi temelinde bir yaklaşımla barış,
adalet ve huzur getirmek için çabalayan devletimize tüm faaliyetlerinde
muvaffakiyetler diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yine, TÜRKSAT 3A,
4A, 4B ve 2021 yılının başında TÜRKSAT 5A uydusunun
uzaya fırlatılmasının ardından geçtiğimiz
günlerde TÜRKSAT 5B uydusu da uzaya fırlatılmıştır.
Böylece gözlem ve haberleşme noktasındaki toplam uydu
sayımız 8e ulaşmıştır; bilgi ve uzay
çağında özellikle internet kapasitesinin gelişimine katkıda
bulunacak olan TÜRKSAT 5A uydusunun 2 parçasının tamamen Türk
mühendislerce üretilmesi de ayrıca memnuniyet vericidir.
Yine, Türk Devletleri Teşkilatının
Azerbaycanda düzenlenen toplantısında, uzay alanında güç
birliği yapılması noktasında birlikte adım
atılması şeklinde alınan kararları da kıymetli
buluyoruz. Bu konuda, ilgili kurumlarımızca yapılan
çalışmaları destekliyor, yapacakları çalışmalarda
da başarılar diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül, son kez
açayım, tamamlayın lütfen, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum.
Sayın Başkan, 21 Aralık tüm dünyada
Kooperatifçilik Günü olarak kutlanmaktadır. Tarihimizde ilk defa Memleket
Sandıkları olarak 1863 yılında kurulan kooperatif sistemi,
birlik ve beraberliği güçlendirmeye ve dayanışmayı
arttırmaya yarayan sosyal bir müessese olarak karşımıza
çıkmaktadır. Sosyal adaletin gerçekleşmesi ve ekonomik
kalkınmanın meydana gelmesi yönünde önem arz eden kooperatifler
hususunda Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Memleketimizin kurtuluş
çarelerinden biri de kooperatif şirketleri kurmaktır. sözünün önemli
olduğunu tekrar ifade ediyor; tarım, esnaf ve ticaret kooperatiflerinin
desteklenmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Bu vesileyle
kooperatif faaliyetinde bulunan bütün vatandaşlarımıza
kolaylıklar diliyoruz.
Son olarak Kadınlar Dünya
Şampiyonasında şampiyon olan ve 4üncü kez bu
başarıya erişen Vakıfbank Kadın Voleybol
Takımımızı da kutluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Beştaş, buyurun.
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Cumhurbaşkanının önceki akşam
yaptığı açıklamanın AKP-MHP ittifakının
halkı gözden çıkardığının kanıtı olduğuna,
döviz getiri garantisi vermenin halktan alınan vergilerin bir avuç döviz
baronuna aktarılması anlamına geldiğine, açıklanan
ekonomik paketin hazineye ve reel sektöre etkilerine, BES vurgununa,
iktidarın Erdoğan konuşmaya başladığında 100
bin dolar ve üstü döviz satışı gerçekleştirenleri
açıklaması gerektiğine, vatandaşın bankalara borcunun
silinmesi gerektiğine, cezaevlerindeki ölümlere ve HDP Grubunun hasta
mahpuslarla ilgili vereceği önergeye ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, dün Cumhurbaşkanının
açıklaması tabii ki Türkiyede bomba gibi düştü
ortalığa ve sonuçlarını hepimiz birlikte görüyoruz,
yaşıyoruz. Ne dedi? Tasarruflarını değerlendirirken
kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygıları gidermek isteyen
vatandaşlarımıza yeni bir finansal alternatif sunuyoruz.
diyerek aslında bu girişle yeni adımları açıkladı
ve bu adımlar arasında, bankadaki TL mevduat hesaplarının
getirisinin döviz getirisi altında kalması durumunda aradaki
farkın vatandaşlara ödenecek olması ve ihracatçılara Merkez
Bankası tarafından ileri kur rakamı verilmesi de vardı.
AKP-MHP ittifakı bu adımlarla aslında halkı gözden
çıkardığını bir kez daha kanıtladı.
Emekçinin, emeklinin, esnafın vergisini döviz baronlarına aktarma
planı kurulmuştur. Bu plan açıkçası halka aynı zamanda
pusu kurmak anlamına geliyor. Bu ittifak, fırtınaya
yakalanmış Türkiye ekonomisini dün gece itibarıyla alabora
etmiştir. Kendisine yerli ve millî diyen AKP-MHP ittifakında Türk
lirası solunum cihazına bağlandı artık ve bu
cihazın adı da ABD dolarıdır. Döviz getiri garantisi
vermek, halktan alınan vergilerin bir avuç döviz baronuna
aktarılmasıdır ve bu, Anayasaya da aykırıdır;
aynı zamanda, alın teriyle çalışan emekçinin, memurun,
işsizin vergilerini Banker Kastellilere dağıtmak anlamına
geliyor. Yine bu ittifakın dolar-TL bazında simsarlık
mesleğine atıldığını da söylersek
abartmış olmayız. Bu adımlar halka daha fazla yük
getirecek. Daha yirmi dört saat geçmeden emlak vergisinde yüzde 18,1; motorlu
taşıtlar vergisinde yüzde 25, özel iletişim vergisinde yüzde
36,20 oranında zam yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - AKP
iktidarı döneminde Türkiye, hazine garantili projelerle gerçekleşen
soygundan sonra yeni bir soygunla da tanıştı. Türkiye,
şimdi de bu iktidarla birlikte hazine garantili döviz soygununa geçiş
yaptı. Projelere ve dövize garantiler veren hazinenin dün itibarıyla
ölüm fermanı AKP-MHP ittifakı tarafından
imzalanmıştır. Kurdaki her artış hazineye ek maliyet
çıkaracaktır. Yakın bir zamanda devletin hazinesi bu ittifak
yüzünden sıfırlanacak.
Evet, reel sektöre etkisinin
olmayacağını, sıfır etkisi olacağını da
ifade etmek isterim. Türkiye halkları dün atılan adımlarla daha
fazla risk üstlenmiştir. Yüksek enflasyonun hiperenflasyona
dönüşmesine davet çıkarılmıştır diğer
yandan.
Tabii ki bireysel emeklilik sisteminde de sistemin
talanı da gündeme gelmiştir ve bundan sonra tarihe BES vurgunu olarak
da geçecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bir
vurgun da dün -Erdoğan'ın- prompter konulunca yapıldı. Bu
iktidarın kesinlikle -Erdoğan konuşmaya
başladığında- 100 bin dolar ve üstü döviz satışı
gerçekleştirenleri açıklaması gerekiyor. Bundan
kaçmamalarını buradan salık vermek isteriz ve vatandaşlar
ve esnaflar 2018den beri derinleşen krizde, pandemi dönemiyle birlikte
kredilerle hayatta kalmaya çalıştı. Şimdi bu borçları
silme zamanıdır. Ekim ayı itibarıyla bankalar ve banka
dışı finansal kuruluşlar tarafından
kullandırılan bireysel krediler yüzde 17 artarak 995 milyar TL
olmuştur. 35 milyon insan bankalara borçludur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İktidara döviz baronlarını zengin edeceğine, borç
batağındaki esnafı ve vatandaşı bu bataktan
çıkarma çağrısını da yinelemek istiyoruz.
Sayın Başkan, hasta mahpusları her
gün söylüyoruz, cezaevlerini her gün söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz.
Maalesef hafta sonu bir cenaze daha çıktı, Vedat Erkmenin cenazesi
Tekirdağ Cezaevinden çıktı, ona da intihar dendi ve maalesef
naaşı camiye alınmadı, selası okunmadı,
çadır verilmedi. Düşman hukukunda bile olmayan uygulamalar var.
Üstelik devletin denetiminde ve kontrolünde olan cezaevindeki tek kişilik
hücrede yine yaşamını yitirdi ya da öldürüldü. Bu konudaki
soruşturmayı henüz okuyamadık çünkü gizlilik kararı var ve
otopsiye, yine avukatların girişine izin verilmedi. Bugün hasta
mahpuslarla ilgili önergemiz var, zaten orada tartışacağız
ve hakikaten iktidar grubuna Cezaevlerinde insanları öldürmeyi
bırakın." demek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez ek süre veriyorum,
tamamlayın sözlerinizi; buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İnsanların cezaevinde kaldığı süre içinde
yakınlarının tek bir amacı, umudu var: Çocuğuna,
babasına, kardeşine kavuşmak ve bu cenazelerin çıkması
aynı zamanda toplumda büyük bir vicdani kırılma da
yaratıyor ve bu kırılmanın hesabını hiç kimse
ödeyemez demek istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Altay...
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Turan
konuşmasında, benim doların düşmesine üzüldüğümü
belirtmek suretiyle sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN Sataşmada bulundu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Zaman
aşımına uğradı ama Sayın Başkanım.
BAŞKAN Yok, oturumu kapatmadım.
Buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, mesele
şu: Millet aç, açık, perişan. Şurada hazır şey de
var, buradan gösterivereyim iki dakikada. Bu millet, bu da 360 bin kişi.
Siz bu kararınızla şunu yapacaksınız: Millet
çalışacak, çabalayacak, devlete ödeyecek, hazineyi dolduracak; siz,
bankalarda yüksek dolar mevduatı olan 360 bin kişiye milletin hazinesinden
böyle aktaracaksınız, buna hakkınız yok. (CHP
sıralarından alkışlar) Siz şunu diyorsunuz, şunu
diyorsunuz: Ey 360 bin kişi, bankadaki dolarını TLye çevir,
korkma. Ben sana dolar neyse onu vereceğim. Bülent Bey, nereden
vereceksin? Cebinden vereceksen eyvallah, Allah razı olsun. Hazineden
vereceksin. Bu hazine nereden doluyor? Demin söyledim, bebek bezi alırken,
yemek alırken, deterjan alırken, temel gıda alırken millet
sana vergi veriyor, millet burayı dolduruyor; sen, bu 84 milyonun doldurduğunu
alıp 360 bin kişiye ekliyorsun; yazıktır, günahtır!
Ben doların
BÜLENT TURAN (Çanakkale) TL mevduatına,
dolara değil Engin Bey.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ya, dolar
çıkınca bize Ne var bunda? diyordunuz. Düşünce
Yani siz
düşürdünüz bilerek, bir gecede birilerini zengin ederek. Şimdi niye
seviniyorsunuz? Çıkmasına üzülme gerekmeyen bir şeyin inmesine
niye sevinilir kardeşim? Milletin aklıyla daha fazla alay etmeyin,
milletin canı burnunda. Tekrar söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti
bankalarındaki bütün mevduatın yüzde 66,5i dolar, euro. Hani
millîlik, nerede millîlik, neresi millîlik bunun? Çıkın, bunlara,
millete bir cevap verin.
Dün gece, 1 milyon doları olan bir kişi
-isterse ki çok var böyle- 385 bin dolar kazandı ya, hiç şöyle elini
alnına götürmeden bir gecede 385 bin dolar kazandı. Allahtan
korkmak, kuldan utanmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Onun için, demin
söyledim: Tavşana kaç, tazıya tut
Dolar tavşan mı,
tazı mı kardeşim? Önce buna bir karar vereceksiniz, sonra bu
ucube yöntemleri bırakacaksınız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım,
gündeme geçelim ama dolar kurundaki artışın ve inişin, dün,
psikolojik bir algı olduğunu da görmüş olduk. Türkiye buna
ilişkin tedbirini almış oldu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tabii! Siz
yaratıyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yeni atılan
adım da Türk parasının teşviki anlamına gelmektedir.
Dediği gibi değildir Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının 2 tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup
bilgilerinize sunacağım.
İlk tezkereyi okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Hırvatistan Parlamentosu Avrupa
İşleri Komisyonu Başkanı Domagoj Hajdukovic ve
beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi ve Türkiye-AB Karma
Parlamento Komisyonu (KPK) üyelerinden müteşekkil bir heyetin, Avrupa
Parlamentosu üyeleriyle temaslarda bulunmak üzere Strazburga bir ziyaret
gerçekleştirmelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 5/11/2021 tarih ve 64 sayılı Kararıyla
uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1780)
3/12/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Hırvatistan Parlamentosu Avrupa
İşleri Komisyonu Başkanı Sayın Domagoj Hajdukovic ve
beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi ve Türkiye-AB Karma
Parlamento Komisyonu (KPK) üyelerinden müteşekkil bir heyetin, Avrupa
Parlamentosu üyeleriyle temaslarda bulunmak üzere Strazburg'a bir ziyaret
gerçekleştirmeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 5/11/2021 tarih ve 64 sayılı Kararıyla
uygun bulunmuştur.
Hırvatistan Parlamentosu Avrupa
İşleri Komisyonu heyetinin ülkemizi ziyareti, 3620 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 7nci maddesi gereğince Türkiye-AB
Karma Parlamento Komisyonu (KPK) üyelerinin Avrupa Parlamentosunu ziyareti,
3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 10uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Grubunda
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutandan boşalan üyelik için
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen Zonguldak
Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın üyeliğinin Başkanlık
Divanında yapılan incelemede uygun bulunduğuna ilişkin
tezkeresi (3/1781)
16/12/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Grubunda Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan'dan boşalan üyelik için, 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesine
göre Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın üyeliği Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
B) Önergeler
1.- Başkanlığın, Tokat
Milletvekili Yücel Bulutun Adalet Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısının 15/12/2021 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/150)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Tokat Milletvekili Sayın Yücel Bulutun Adalet
Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 15 Aralık
2021 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi daha
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
A) Tezkereler (Devam)
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Kuzey Makedonya Meclis Başkanı Talat Caferi, Sırbistan Ulusal
Meclis Başkanı Ivica Daçiç ve Karadağ Meclis Başkanı
Aleksa Beçiçin vaki davetine icabetle 20-21 Aralık 2021 tarihleri
arasında Kuzey Makedonyaya, 21-22 Aralık 2021 tarihleri
arasında Sırbistana ve 22-23 Aralık 2021 tarihleri
arasında Karadağa ziyarette bulunmalarına ilişkin
tezkeresi (3/1782)
16/12/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Sayın Prof. Dr. Mustafa Şentop ve
beraberindeki Parlamento heyetinin Kuzey Makedonya Meclis Başkanı
Talat Caferi, Sırbistan Ulusal Meclis Başkanı Ivica Daçiç ve
Karadağ Meclis Başkanı Aleksa Beçiç'in vaki davetine icabet
etmek üzere 20-21 Aralık 2021 tarihleri arasında Kuzey Makedonya'ya,
21-22 Aralık 2021 tarihleri arasında Sırbistan'a ve 22-23
Aralık 2021 tarihleri arasında Karadağ'a resmî ziyaretlerde
bulunması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
hukuk arkadan gider mi? Bugün ayın 21i. Başkanım, hukuk arkadan
gider mi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Duyamıyoruz
Sayın Tanal, öne gelin, duyamıyoruz.
BAŞKAN Oylarınıza sunulmuştur:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 24/11/2021
tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve arkadaşları
tarafından, ülkemizde kadına yönelik şiddetin engellenmesi ve
TBMMnin, Hükûmetin yeterli olmadığı bu konuda daha aktif bir
rol üstlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 21 Aralık 2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 21/12/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili
tarafından, ülkemizde kadına yönelik şiddetin engellenmesi ve
TBMMnin, Hükûmetin yeterli olmadığı bu konuda daha aktif bir
rol üstlenmesi amacıyla 24/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 21/12/2021 Salı günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Aylin Cesur.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Eseri olmayanın yerinde yeller eser. diyordu
atalarımız, ne kadar güzel bir söz. Sizin de eserleriniz var, yirmi
yıldır bakıyoruz gelinen noktaya ama çözümsüzlüklerle dolu ve
bir sürü enkazla dolu bir Türkiye eser. İşte, deminden beri
konuşuluyor, ekonomik enkaz bunlardan en önemlisi bugün. Ama
yıllardır ilmek ilmek örülmüş bir başka eser var orta
yerde; işte bu, her gün zalimce cinayete kurban giden
kadınlarımız. Defalarca Komisyon kuralım, gelin
araştıralım. dedik, çıktık bu kürsüye, reddettiniz ve
kadına karşı şiddetle mücadele edemeyen basiretsiz bir ülke
hâline geldi Türkiye.
Bir dönüp bakalım, neler olmuş: 2008-2020
boyunca 3.656 kadınımız cinayete kurban gitmiş. 2008de 80
olan kadın cinayeti, 2020de 471e çıkmış ve kasım
ayına gelindiğinde, bu kasım ayında 441 kadın cinayete
kurban gitmiş. İşte, burada önergelerimize ret verenlerin, bunda
payı olduğunu artık reddedemeyeceği bir vahim durumdur bu.
Ve 2020nin ilk altı ayında 117.192 aile içi ve kadına yönelik
şiddet meydana gelmiş ama sonrasında açıklamadılar, ne
olduğunu bilen yok bunun. 2015-2020 yılları arasında 16-17
yaşlarında 133.750 kız çocuğumuz evlendirilmiş. Niye
biliyor musunuz? Çünkü çocuklara göz dikenlerin sırtları
sıvazlandı, hukuk alet edilerek böylesine bir kötülüğe göz
yumuldu da ondan. İşte bugün, burada, önergemizi reddedecek
olanların bunda payı olduğu artık reddedilemeyecek bir
durum. Cinayetin kadını olur mu hiç, cinayet cinayettir. diyenlere
susulmasının ve onlara tepki vermemenin sonucu olan bir durum.
Şiddete uğrayan kadınlarımıza karşı Üstünde
ne varmış, o saatte orada ne işi varmış, hak etmiş.
diyerek caniliği meşrulaştırmaya çalışanlara
susulmasının getirdiği bir durum ve bunda payı
olacakların artık reddedemeyeceği vahim bir durum bugün burada
önergemizi reddedecek olanlar. En az bir kere şiddete
uğramış kadın oranı yüzde 38, psikolojik şiddete
uğrayanlar yüzde 45, aile içi ekonomik şiddete uğrayanlar yüzde
30 ve buradaki kadınlarımıza soruyorum ben: Bu dilimlere
girmediyseniz eğer kendinizi şanslı hissediyor musunuz? Bugün
de şiddete uğramadık. deyip uğrayanlara ah vah ettikten
sonra yatağınıza gidip, sıcak yatağınızda
başınızı yastığa vicdanınız rahat bir
şekilde koyabiliyor musunuz? Vicdanlarınıza soruyorum, biraz
sonra önergemizi sizler oylayacaksınız değerli
kadınlarımız.
Ülkemizde sayıları artan ve kadın
hakları konusunda sicili bizden daha kötü ülkelerden gelmiş
sığınmacılar ve artan ekonomik güçlüklerle, cinnetle artan
saldırılar, senelerdir beslenen şiddet diliyle göz yumulan
şiddet olayları ve gelinen sonuç. Bunların besi yeri hâline
gelmiş, yazık edilmiş bir Türkiye Cumhuriyeti ve onun
içerisindeki yazık edilmiş kızlarımız ve
kadınlarımız. Kadınlarımızın
başlarına gelmeyen ama korktukları bir ülke aynı zamanda
Türkiye. Tehdit edilmeler, korkutmalar, takipler, sözlü tacizler,
bağırmalar; bunların da besi yeri hâline gelmiş.
İşte, bugün, burada bu önergeyi reddedecek olanların bunda
payı olduğunu artık reddedemeyeceği vahim bir durum bu.
2021in unutulmayacak bir eseri var, bunu
hatırlatmak lazım: İstanbul Sözleşmesinden
çıktınız; bu, en vahim eserlerinizden bir tanesi. Ankara
sözleşmesi fısıltıları vardı, böyle
mırıl mırıl, işte ağızda Ankara
sözleşmesi yapılacak. filan
Bir ses yok, seda yok. O ne oldu
mesela, onu sormak istiyorum. Ne sözde ne yasal bir ilerleme var. Ne oldu?
Hikâye mi oldu? Ne oldu, biliyor musunuz bu arada? 6284ü zaten zar zor
uygulatırken sözleşmeden çıkılmasıyla
kadınlarımızın güvenliği iyice tehlikeye düştü;
cinayetler arttı, İhbar ve şikâyetlerle biz artık
ilgilenmiyoruz. diyenler arttı ve Aranızda çözün siz bunu.
denilmeye başlandı. İyi hâl indirimleri, uzaklaştırma
kararlarının verilmemesi, beraatler
Bıktık bunlardan, biz
bıktık değerli arkadaşlar, kadınlarımız
bıktı; söylemekten bıktık, buraya getirmekten bıktık.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Ve bizim
amacımız kesinlikle sizleri rencide etmek değil, bunu lütfen
doğru anlayın; bizim bu durumu gerçekten vicdanlarımız
kabul etmiyor ve sizin vicdanlarınıza sunacağım biraz
sonra.
Kadına yönelik şiddetteki
artışı tolere edebilmiş bir Bakanla yol yürüyoruz.
Sayın Bakan geldi buraya bütçede, bunu açıklamaya, izah etmeye filan
çalıştı ama Ben bunu demedim. diyemedi. Şimdi siz bunu
kabul edebiliyor musunuz? Sonuçta ne oldu biliyor musunuz, ne damgası
yapıştı üzerinize? Kadına karşı şiddetle
mücadele eden değil, tolere eden bir iktidar var artık. Bu
damgayı üzerinizden atın, lütfen önergemizi kabul edin ve gelin
araştıralım, bulalım neymiş ve çıkaralım
sonuçlarını bunların ve bitirelim şiddeti. Şiddet
dilinden gençlerimiz de bıktı, herkes de bıktı.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Komisyon var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim.
Şiddet dilinden bıktı ülkede herkes,
en çok gençler bıktı ve bu ülkede eğitimden
sağlığa, ekonomiden hak ve özgürlüklere, her konuda sürekli bir
gününü gösterme, had bildirme, ders verme, asarız keserizler, bir
savaş dili
Ya, ne oldu arkadaşlar? Bizim ülkemiz böyle bir ülke
değildi, ne oldu da bu hâle geldik? Gelin, önergemizi kabul edin ve
yırtın zincirlerinizi. Bakın, bu ülkenin kadınlarına
vicdanen borcunuz olur, her şiddete uğrayan, her cinayete kurban
giden kadına borcunuz olur; her erken yaşta evlendirilen kız
çocuğuna borcunuz olur. Biz ne yapacağız biliyor musunuz? Gelin,
siz bunu kabul edin bugün ama etmezseniz biz ne yapacağız? Biz sizi
uğurlayacağız ve geldiğimiz zaman şiddet ortamını
kadınlarımızla beraber sonlandıracağız.
Genel Başkanı kadın olan bir
kadın milletvekili olarak huzurunuzda söz veriyorum: Her
kadınımızın özgür ve mutlu olduğu, güçlü ve huzurlu
olduğu, emin ve güvende hissettiği, Türk kadınının hak
ettiği bir Türkiye'yi biz kadınlarımızla beraber
başaracağız. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Gelin, bugün bunun içerisinde olun, sizi iş
birliğine davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Gelin, reddetmeyin ve
önergemizle beraber kadınlarımızın yüzü gülsün artık.
BAŞKAN Sayın Cesur
AYLİN CESUR (Devamla) Hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Araştırma komisyonumuz var, biliyorsunuzdur diye tahmin ediyorum.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Şu
anda Kadına Şiddeti Araştırma Komisyonu var, keşke
katılıp da katkı sağlasaydınız.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Komisyonumuz var, şu an rapor yazıyor yalnız; bilmiyorsanız
öğrenin arkadaşlar. Rapor çıkınca yollayacağız
size.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Katkı
sağlasalardı iyi olurdu.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an,
gerçekten, Türkiye'de yaşayan kadınlar açısından çok önemli
bir önergeyi konuşuyoruz. Meclis sıraları boş ama yine de
bu önergeye evet denmesi gerektiğini vurgulayarak sözlerime
başlamak isterim.
Diyanetin hazırlamış olduğu
erkeklerin şiddetiyle ölen kadınların oranına
baktığımızda, bakın, sadece üç yüz yirmi altı
günde, son üç yüz yirmi altı günde 285 kadın erkekler tarafından
katledilmiş. En az 193 kadının ölümü basına şüpheli
olarak yansıtılmış yani gizlenmeye
çalışılmış. En az 711 kadın, erkek şiddetine
uğramış. Faillerin yüzde 60ı, bu kadınların
eşleri, sevgilileri, babaları yani onlar, en çok sevdiği
erkekler tarafından katledilmiş kadınlar. Bu
kadınların yüzde 61i evlerinde katledilmiş yani yaşamevi
olan evler, aslında kadınlar için ölüm evine dönüşmüş ve bu
rakamlar bu şekilde uzar gider.
Kadına yönelik şiddetin binlerce
yıllık tarihi olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat şunu da
gayet iyi biliyoruz ki bir ülkede otoriter rejim hâkim olduğunda,
kadına yönelik şiddet; kadının bedeni üzerindeki,
kimliği üzerindeki ve ekonomik anlamda yaşadığı
şiddet katlanarak artar. İşte şu anda, AKP iktidarı
döneminde kadına yönelik şiddet yüzde 1.400 arttıysa bunun
otoriterleşen yönetim anlayışıyla, rejimle doğrudan
alakası olduğunu vurgulamak isterim.
Bakın, bugün, 6284 sayılı Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
Kanunun bu ülkede uygulanmadığını çok iyi biliyoruz. Bunun
uygulanmasıyla ilgili, neden uygulanmadığına dair bir
önerge gelmiş; bununla ilgili, mutlaka bunun kabul edilmesi ve
araştırılması gerek Biz bunu niye uygulamıyoruz?
diye Ama bir tek bu mudur? Hayır. Bakın, yine Türkiye,
uluslararası sözleşmelere taraf bir ülke olarak Türkiye,
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesini hiçbir şekilde hayata geçirmedi. Yine,
İstanbul Sözleşmesi, Türkiye'de en önemli gündemlerden biri hâline
gelmiş -adını İstanbul'dan alıyor- çünkü Türkiye'de
bütün siyasi partilerin ve kadınların ortak olarak desteklemiş
olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece ansızın
Erdoğan ve şürekâsı çıkmaya karar veriyor ve İstanbul
Sözleşmesi'nden çıkılıyor. Biz kadınlar olarak bir kez
daha diyoruz ki: 6284 sayılı Kanunun, İstanbul
Sözleşmesinin ve kadına karşı şiddetle mücadele eden
bütün uluslararası sözleşmelerin hayata geçirilmesi için hep birlikte
bizlerin mücadele etmesi şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Bu
Meclisten, bu işe başlamak zorundayız. Bugün Türkiyede
kadın hareketi İstanbul Sözleşmesine sahip çıkarken bir
siyasi parti ayrımını ya da başı açık,
başı örtük diye kadınlar arasında bir ayrımı
geride bırakarak bütün kadınlar İstanbul Sözleşmesinden
ayrılmayalım. dedi. Bakın, bugün Türkiye'nin aslında
özlediği manzara budur. Türkiyede, başta kadınlar olmak üzere,
başta bu Mecliste bizler kadınlar olarak, yaşanan bütün
sorunlara karşı, siyasi, ideolojik farklılıkları bir
kenara bırakarak yan yana durmayı becerebilmeliyiz. Bu kürsüden bu
çağrıları çok yaptık. İktidarda bulunan partilerin
mensubu kadınlar, gelin bu önergeye hep beraber evet diyelim, gelin
İstanbul Sözleşmesi için hep birlikte mücadele edelim. Bu Meclise
yakışacak olan budur, bir defa olsun yakışanı yapmaya
çalışalım.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Gamze Taşcıer.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE TAŞCIER (Ankara)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında bu Meclis çatısı altında, bu
ülkenin kanayan bir yarası hâline gelen kadına yönelik şiddetin
araştırılmasıyla ilgili defalarca teklifte bulunduk ancak
her seferinde, iktidar partisi ve onun ortağı tarafından,
sayısal çoklukları nedeniyle bu tekliflerimiz reddedildi. Dedik ki:
Bu önemli bir sorun, siz bu teklifi getirin, biz destek olalım ve
gerçekten de teklifi Meclise getirdiğinizde bu Komisyonun
açılması için destek olduk.
Az önce İYİ Partili hatip konuşurken,
AKP sıralarından bir milletvekilimiz Keşke Komisyona
katılsaydınız. dedi. Katıldık Değerli
Milletvekili. Biz, Komisyona Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için
ne yapılabilir? diye katkı sunmak için katıldık ama neyle
karşılaştık biliyor musunuz? Mağduriyet adı
altında çocuk yaşta evlenmeyi savunanların
çağrıldığı bir komisyonla
karşılaştık. İstanbul Sözleşmesinin de ötesine
gidip, çocukların haklarını savunan Lanzarote
Sözleşmesinin tartışmaya açılmasını
isteyenlerinin katıldığı bir komisyonla
karşılaştık. Yetmedi, temel insan haklarının
tartışmaya açıldığı bir komisyonla
karşılaştık ve o da yetmedi, 6284 sayılı Kanunun
kaldırılması konusunda talepleri iletenlerin hürmetle
karşılandığını üzülerek gözlemledik.
Biz kadına yönelik şiddeti nasıl
engelleriz diye fikir alışverişinde bulunalım diye
düşünürken, kendimizi evrensel insan haklarını savunur boyutta,
kadının ikinci sınıf vatandaş
olmadığını, 15 yaşından küçük çocukların
evlenmesinin yanlış olduğunu ifade ederken bulduk ve böyle bir
ortamda elbette ki kadına yönelik şiddete çözüm değil,
şiddetin artmasına neden olacak sözler söylendi.
Dolayısıyla biz de çekildik.
Zaten, açıkçası benim AKPden, bu sorunun
çözülmesiyle ilgili hiçbir beklentim yok çünkü Kadınların iş
aradığı ortamda işsizlik artıyor. diyenlerin Maliye
Bakanı olduğu, Kadınlar için tek kariyer annelik. diyenin
Sağlık Bakanı olduğu, İş istiyoruz Sayın
Bakanım. diyenlere Evdeki işler yetmiyor mu? diyenin Orman
Bakanı olduğu, kadınları sembolik olarak görenin Genel
Başkan olduğu bir ortamda, bir partide, kadınların sizden
tek bir beklentisi var, o da iktidarı bırakmanız. Seçim
yaklaşıyor, değişim geliyor ve gelmekte olan da geliyor,
hiç şüpheniz olmasın.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Allah Allah!
Rüyanızda mı gördünüz?
GAMZE TAŞCIER (Devamla)
Ama herkes
emin olsun, iktidara geldiğimizde, ilk seçimde, bir haftada İstanbul
Sözleşmesini hayata geçireceğiz ve kadınların ikinci
sınıf vatandaş görülmediği bir Türkiye
yaratacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Yirmi
yıldır gelememiş, bundan sonra mı gelecek iktidara?
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Gerçekleri duymak
hoşunuza gitmiyor ama
İFFET POLAT (İstanbul) Hepiniz o
Komisyonda sonuna kadar kalacaktınız, kadınları
düşünseniz o Komisyonda kalırdınız.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Aman Tanrım! Siz
mi düşünüyorsunuz kadınları?
İFFET POLAT (İstanbul) Biz düşünüyoruz.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Gölge etmeyin,
başka bir şey istemiyoruz sizden.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Tuba Vural Çokal.
Buyurun Sayın Çokal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Genel olarak şiddet, özeldeyse kadına
yönelik şiddet dünyamızın ortak problemidir. Bütün dünyanın
inceleme altına aldığı, çözüm arayışında
olduğu bu soruna ülkemizde de çözüm arayışları devam
etmekle birlikte gelişme de kaydedilmektedir. Ancak bu gelişmeleri
görebilmek için taraftar ruhu bir yana bırakıp aklıselim olarak
konuya bakmak, samimi ve ciddi bir şekilde sorumluluk almak gereklidir.
Türkiye de kadına yönelik şiddete ciddiyetle yaklaşmakta,
kurumlar arası iş birliğini tesis ederek
çalışmaktadır. Türk milletinin kültürel kodları kadına
yönelik şiddeti âcizlik, zayıflık alameti görmüş ve bu
eylemi gerçekleştirenlerin adamlığı Türk kültürü
mensupları tarafından hep sorgulanmıştır. Biz kültür
ve medeniyetimizin izindeyiz. Kültürümüzün kadın anlayışı,
kadına seçme ve seçilme hakkını dünyada ilk teslim eden
anlayıştır. Kadına yönelik şiddete bu bilinçle
yaklaşıyoruz.
Kadına yönelik şiddete karşı ilk
ciddi adım, herkesin malumu olduğu üzere, AK PARTİ Hükûmeti
döneminde atılmıştır. Kadınlarımızın
ekonomik bağımsızlığında etkili olan eğitim
ve çalışma haklarını, kılık kıyafete, inanca
bakılmaksızın kazandığı dönemdir bu dönem.
6284 sayılı Kanun olarak bilinen Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
Kanun 8 Mart 2012de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul
edilmiştir. AK PARTİ Hükûmeti döneminde hazırlanan kanun metni,
fiziksel şiddetin yanında, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet
türlerini de kapsamaktadır. Yine bu kapsamda, tüm
bakanlıklarımız ve üniversitelerimiz soruna yönelik
çalışmalarını bu doğrultuda devam ettirmektedir;
şiddet mağduru kadın ve çocukların daha fazla
yıpranmalarını engellemek için, hem kendi alanlarında
çalışmalarına devam etmekte hem de aralarında
yaptıkları çeşitli protokollerle ve bütün paydaşlarla
şiddetle mücadele etmektedirler.
Keşke muhalefet vekilleri hâlihazırda
devam eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadına Yönelik Şiddetin
Araştırılması Komisyonundan çekilmeseydi de kurumlarımızın
ilgili sunumlarının tamamını o zaman dinleyerek Mecliste
zamanı doğru kullanmamıza katkı sağlasalardı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Keşke
İstanbul Sözleşmesinden çekilmeseydi de Türkiye
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Keşke Komisyonda
İstanbul Sözleşmesi dışında bütün arayışlar
beyhude. deyip çalışmaları kilitlemeye, Araştırma
Komisyonunu çözümsüzlüğe sürüklemeselerdi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Çocuk yaşta
evliliği savunanlar geldi, yazıklar olsun!
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Kadına yönelik
şiddet bütün dünya gibi bizim de mücadele ettiğimiz bir sorundur.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Çocuk anneler
sorun var bu ülkede, çocuk anneler sorunu var.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Çocuk yaşta
evliliği savunanlar gidip geliyor o toplantılara.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Ve değişen
dünya koşullarında sorunun nasıl şekillendiği,
Hükûmetimizin kararlı tavrıyla, kurumlarımız
tarafından takip edilmekte
ALİ ŞEKER (İstanbul) Çocuk
anneliği savunuldu. Çocuk anneleri savundular, çocuk anneleri
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla)
ortaya çıkan yeni
koşullara yönelik çözüm önerileri sunulmakta ve varsa tespit edilen
eksiklikleri giderme yönünde çalışmalar yapılmaktadır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi
Sayın Çokal.
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) Bu noktada
aklıselim davranmak, sorunun tespitine ve çözümüne katkı
sağlamak için, kolaya kaçmadan, samimiyetle ve ciddi bir şekilde
sorumluluk almak gereklidir. Sorunun tespitine ve çözümüne yönelik daha önce
oluşturulmuş Araştırma Komisyonundan popülist bir söylemle
çekilen muhalefetin aynı konuyla ilgili araştırma komisyonu
kurulmasını arz etmesi, art niyet değilse bile,
konuşmuş olmak için konuşma ciddiyetsizliğidir. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sağlıklı toplumun temelleri
sağlıklı nesillerle atılır bilinciyle,
kadının değerinin, sorunun ciddiyetinin farkındayız ve
konuyla ilgili hem Hükûmetimiz hem de Araştırma Komisyonumuz
ciddiyetle çalışıyor. Bu noktada muhalefete şunu söylemek
istiyorum: İstanbul Sözleşmesi yoksa, çözümümüz yok. demek bir az
gelişmişlik kompleksidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Türkiye Cumhuriyeti devleti sorunlarını
tespit edip çözüm üretecek kadar büyük bir devlettir deyip Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Dönen dönsün, biz
dönmeyiz sözümüzden.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş,
kayıtlara geçmesi için mi söz istiyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, bütün muhalefeti kastederek söyledi, biz de muhalefetiz.
BAŞKAN Ama sizin ne isminizi verdi
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, cümle şuydu: Muhalefete
az gelişmişlik
kompleksidir. dedi.
BAŞKAN - Yerinizden bir dakika söz veririm.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bütün
muhalefete söyledi.
BAŞKAN Ama sizi kastetmedi canım, niye
üzerinize alınıyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bütün
muhalefete söyledi.
BAŞKAN - Alındınız mı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Alındık tabii.
BAŞKAN Buyurun o zaman. (HDP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İncinmiş
Başkanım.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Sayın
Başkan, biz de itiraz ediyoruz.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Bir dakika
Sayın Başkan, ne oldu? İç Tüzük 69un ihlali mi söz konusu,
bilelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataştı.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hangi cümleyi
kurmuş? Hangi cümleyi kurmuş Tüzük gereği?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Az
gelişmişlik
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Alınmış, alınmış.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Konuşma yaparken oraya doğru bak.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hatibimiz hangi
cümleyi kurmuş?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sekizinci ve
dokuzuncu cümleler(!)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Abdullah
Güler az gelişmiştir. dedi (!)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Muhalefete İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması
BAŞKAN Sayın Beştaş, Genel
Kurula
Karıştırdınız.
Buyurun Sayın Beştaş.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokalın
İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu İstanbul
Sözleşmesi tartışması bitmeyecek çünkü İstanbul
Sözleşmesi bize göre yürürlükte, sadece Cumhurbaşkanının Ben
çekiyorum. demesiyle bu sözleşme yürürlükten kaldırılamaz. Buna
dair, Türkiye'nin her tarafından kadın kurumları, örgütleri,
barolar, insan hakları savunucuları -ve ben de onlardan biri olarak-
kesinlikle bu sözleşmeye sahip çıktığımızı,
uygulanması gerektiğini defaaten ifade ediyoruz.
Vallahi, az gelişmişlik kompleksi
değil Sayın Vekilim, tam tersine, İstanbul Sözleşmesi'nden
imzayı çekmek demek, Türkiye'yi farklı farklı geriliklere,
-kadına yönelik şiddette- az gelişmiş liglere indirmek
anlamına geliyor. Bunun hesabını dünyaya da veremezsiniz,
Türkiye'ye de veremezsiniz. Şu ana kadar uluslararası alanda
kadınlara yönelik en ayrıntılı hükümleri içeren,
kadınlara uygulanan şiddetle mücadele eden, aile içinde olsun, aile
dışında olsun her anlamda tedbir geliştiren ulusal üstü bir
sözleşmenin, kadın hakları alanındaki en ileri
sözleşmenin çekilmesi Türkiye açısından telafisi imkânsız
sonuçlar doğurur.
Bir kadın milletvekilinin bunu söylemesinden de
ayrıca büyük bir üzüntü duyduğumu ifade etmek diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Çünkü burada, hangi partiden olursa
olsun, kadınlık, kadın hakları savunuculuğu bizim
ortak paydamız olmalıdır. Çünkü kadınlar sokakta, evde,
iş yerinde, cezaevlerinde ölmeye, şiddet görmeye, tacize
uğramaya, tecavüze uğramaya maalesef devam ediyor ve
cezasızlık politikası bunu yapanlara güç veriyor. Bu nedenle,
İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz, İstanbul Sözleşmesi
yaşatır diyoruz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Sayın
Başkan
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, 24/11/2021
tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve arkadaşları
tarafından, ülkemizde kadına yönelik şiddetin engellenmesi ve
TBMMnin, Hükûmetin yeterli olmadığı bu konuda daha aktif bir
rol üstlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 21 Aralık 2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Sayın
Başkan, biz de söz hakkı talep ettik ama hiç bakmadan oylamaya
geçtiniz, görmemezlikten geldiniz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Görmezlikten geliyorsunuz Sayın Başkan.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Söz hakkı
talep ettik, görmezlikten geliyorsunuz ısrarla.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Aynı şekilde
biz de sataşmadan söz hakkı talep ediyoruz.
BAŞKAN Zaten muhalefet adına cevap verdi
Sayın Beştaş.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Hayır efendim,
kendi partileri adına talep ettiler.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşma da
olmadı Başkanım ya.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Ben Cumhuriyet Halk
Partisi adına talep ediyorum.
BAŞKAN - Siz de buyurun Sayın
Taşcıer.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Ortaksınız, ne fark eder!
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Oylamayı sonra yapmanız gerekiyordu.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Sayın Başkanım,
İç Tüzük 69a göre ne söylemişiz? Nasıl
sataşılmış?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Az
gelişmişlik dedi.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Az
gelişmişlik kompleksi dedi.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Başkana görevini
mi öğreteceksiniz?
ALİ ŞEKER (İstanbul) İncitici
ve çok üzücü cümleler.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) İç Tüzük 69
çok açık. Hangi cümleden dolayı siz alındınız
Hanımefendi? Allah Allah ya!
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Başkan olur verdi
ve izin verdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
kompleks ne demek ya?
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Allah Allah!
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin,
Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokalın İYİ Parti grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, az önce sayın hatip
kompleksten bahsederken acaba İstanbul Sözleşmesi'ni savunduğu
dönemlerde hangi kompleks içinde olduğunu çok merak ediyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Tabii, sizin içinde bulunduğunuz siyasi parti
hiçbir ortak akla danışmadan bir karar aldığı için,
uzun sürenin deneyimlemeleri sonucu birçok kadın örgütünün verdiği
tavsiyeler sonucunda oluşturulan altın niteliğindeki İstanbul
Sözleşmesi'nin değerini anlayamamanız gayet normal, zaten böyle
bir beklentimiz yok.
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Aylin
Hanım da söz istiyor.
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
ben de söz istiyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım,
Aylin Hanım da söz istiyor.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - Ama benim
anlayamadığım başka bir nokta var. Bu sözleşmenin
geçmesi için canhıraş bir şekilde Parlamentoda savunan
sizlerdiniz, Bu sözleşmenin hazırlanmasını biz sağladık.
diyen sizlerdiniz, Genel Kurulda alkışlar eşliğinde bu
sözleşmenin kabul edilmesini isteyenlerden biri sizlerdiniz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İstismar edilince kaldırdık.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - Parantez açayım,
doğru da bir şey yaptınız ve bizim de olumlu
gördüğümüz bir şeydi. Ama bugün bu olayı az
gelişmişlik olarak görmeniz bence en çok kendi milletvekillerinize ve
Genel Başkanınıza hakarettir çünkü bu sözleşmeyi en çok
sizin Genel Başkanınız savundu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Tabii, AKP Genel Başkanı duymasın
kendisine az gelişmiş dendiğini çünkü biliyorsunuz, ondan
önce, sizden önce kadın yoktu. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ya,
yanlış anlıyorsunuz hep ya!
GAMZE TAŞCIER (Devamla) - Ama şunu
söyleyeyim: Gerçekten işiniz çok zor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hangi cümleyi
düzeltelim Başkanım?
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin, Az
gelişmişlik kompleksi dedi Sayın Çokal, herkes sataşmadan
söz isteyebilir.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Böyle bir şey
söylemedi, böyle bir şey söylemedi!
GAMZE TAŞCIER (Devamla) Yani dün
savunduğunuz bir şeye bugün itiraz ettiniz. Dün şerefsiz
dediklerinizi bugün kırmızı halıyla
karşılamanız sizin için en büyük utanç zaten.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Kırmızı halı yok, kırmızı halı yok.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Oylamayı tekrar etmeniz lazım Başkanım.
BAŞKAN Sayın Cesur, buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Başkanım, orada gelişmemiş demedi ki az
gelişmiş dedi.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Başkanım,
burada hangi İç Tüzük ihlali oldu? Öğrenmek istiyorum ben.
BAŞKAN Efendim, Sayın Güler, size söylemediler,
Sayın Çokal size söylemedi.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ben anlamadım
ya!
4.- Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, Antalya
Milletvekili Tuba Vural Çokalın İYİ Parti grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında İYİ
Partiye sataşması nedeniyle konuşması
AYLİN CESUR (Isparta) Arkadaşlar Hangi
İç Tüzük ihlali var? diyor, hemen söyleyelim, değerli hatip bizi az
gelişmişlikle suçladı. Nedir bizim söylediğimiz ve
savunduğumuz, bir hatırlayalım; eğer
anlaşılmadıysa tekrar etmekte fayda var, belki heyecanına
gelmiştir. Biz diyoruz ki İYİ Parti olarak ve aslında,
biraz önceki değerli konuşmacılar dediler ki kendi partileri
adına: Biz kadınların cinayete kurban gitmelerinden
şikâyetçiyiz. Var mı buna itirazınız? Soruyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Biz
kızlarımızın erken yaşta evlendirilmelerinden
şikâyetçiyiz. Var mı itirazınız? Soruyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yok!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yok ki buna
AYLİN CESUR (Devamla) Biz kızlarımızın,
kadınlarımızın sokakta özgürce, rahatça, kendi yaşama
haklarını kullanarak yaşayamamalarından, nefes
alamamalarından, bütün bunları korkuyla yapmalarından rahatsızız.
Siz korkan kadınlardan memnun musunuz? Biz bunu soruyoruz size.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hayır, değiliz.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yok ki öyle bir
şey, öyle bir şey yok. Olmayan bir şeyden yola
çıkıyorsunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) Değil. O zaman
eğer bütün bunlar, bizim bu rahatsız olduklarımız ve yirmi
yılda, işte, daha doğrusu, yirmi yıl bile değil, son
on iki yılda, on üç yılda 3.600 kadınımızın
cinayete kurban gitmesinden bizim rahatsızlığımız az
gelişmişlik göstergesiyse ben burada bunu diyenleri
kınıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Bir kadın olarak kınıyorum, İYİ
Partili bir milletvekili olarak kınıyorum, Genel Başkanı
kadın olan bir partinin kadın milletvekili olarak kınıyorum
ve kınıyorum; bunu söyleyen eğer benim partimde milletvekilliği
yapmış ve o sıralara gidinceye kadar kadın
haklarını benimle aynı şekilde savunmuş
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ama bu
olmadı işte.
AYLİN CESUR (Devamla)
bu sıralarda bu
kürsülerde savunmuş bir arkadaşım, yer değiştirince
birdenbire kadına şiddeti ve kadına şiddeti
eleştirenleri eleştirmeye başlamışsa kınıyorum.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Doğru anla ya!
AYLİN CESUR (Devamla) Ne oluyor da tolere
edebilir hâle getiriyor sizi sistem? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bir
kadına bunları söylememelisiniz.
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) Kütahyada
İYİ Parti İlçe Başkanı bir kadını darbederken
AYLİN CESUR (Devamla) - Ne oluyor da mücadele
ederken bir anda tolere edebilir hâle geldiniz? (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Bunu bilmiyorum ama bilmek de
istemiyorum.
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) Kütahyada İlçe
Başkanına ne yaptınız? Onun bir kadını
darbetmesine cevap verin.
AYLİN CESUR (Devamla) - Çünkü Türk
kadınlarına karşı biz sorumluyuz ve onları, size
rağmen, sizlere rağmen, bu yozlaşmaya rağmen hak ettikleri
yaşam koşullarına getireceğiz. İşte, bu az
gelişmişlikse biz az gelişmişiz kardeşim, var mı
itirazınız buna! (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kütahyada ne
olmuş, Kütahyada?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Kütahyada İlçe Başkanına ne oldu?
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) Kütahyada İlçe
Başkanına ne yaptınız?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Cesur, yani şiddet dille de oluyor.
AYLİN CESUR (Devamla) Az
gelişmişlik şiddet olmuyor mu Sayın Başkan?
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kütahyada ne olmuş
o zaman, Kütahyada?
BAŞKAN Yani milletvekillerinin
düşüncelerini, bir siyasi partiden farklı bir partide milletvekili
olarak devam etmeleriyle ilişkilendirmeyi doğru bulmuyorum.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.39
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya),
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 40ıncı Birleşiminin İkinci
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun 21/12/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, cezaevlerinde yaşanan hasta mahpus ölümlerinin
artması sonucu ortaya çıkan yaşam hakkı ihlallerinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Aralık 2021
Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
21/12/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 21/12/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
21 Aralık 2021 tarihinde Siirt Milletvekili
Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
cezaevlerinde yaşanan hasta mahpus ölümlerinin artması sonucu ortaya
çıkan yaşam hakkı ihlallerinin araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (15862 grup
numaralı) Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/12/2021 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mahmut
Toğrul.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Grubumuzca cezaevleriyle ilgili verilen öneri
üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili
emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, cezaevleri âdeta toplama
kamplarına dönüştürülmüş; cezaevi değil, ölüm evi. Yani
birer tabutluk olmuş cezaevleri; işkence, hak ihlalleri
almış başını gidiyor, her gün cenazeler
çıkıyor, hasta tutsakların tedavileri engelleniyor. Bütün
bunların kaynağı; halktan desteği azaldıkça zulmü,
talanı, baskıyı pervasızca büyüten bu iktidar, bu ölümlerin
sorumlusu. Tutsaklara düşmanlık, gerçekten, artık, sürekli,
ölümlerin cezaevinde devam etmesiyle sonuçlanıyor.
Sayın vekiller, İHDnin 14 Aralık
tarihinde yaptığı açıklamaya göre, son bir yılda, 7si
infaz ertelemelerinden hemen bir süre sonra olmak üzere, toplamda en az 59
mahpus yaşamını yitirmiş. Sadece son bir ay içerisinde 7
mahpus yaşamını yitirdi. Cezaevlerinden neredeyse her gün bir
ölüm haberi geliyor.
Bakın, Garibe Gezer cinsel işkence ve
şiddete maruz kaldığını ifade etti, sesini duyurmak
istedi, intihar girişiminde bulundu ama bu Meclis harekete geçmedi, Adalet
Bakanlığı hiçbir girişimde bulunmadı; maalesef tek
kişilik bir odaya alındı ve Garibe Gezer yaşamına son
verdi.
Değerli arkadaşlar, yine, İlyas Demir
cezaevinde öldü. Ölüm nedeni bilinmiyor.
İzmir Aliağa Şakran T Tipi
Cezaevindeki 56 yaşındaki Abdülrezzak Şuyura üç ay önce kanser
tanısı konulmuştu. Maalesef Şuyurun tedavisi
sağlanamadı ve Şuyur ağır hasta olmasına
rağmen cezaevinde yaşamını yitirdi.
Tekirdağ Cezaevindeki Vedat Erkmen bu hafta
sonu ailesiyle yaptığı son görüşmede şunu söylüyor:
Kötü muamele nedeniyle cezaevi idaresi hakkında işlemde bulunun.
diye ailesine çağrı yapıyor, bu telefon görüşmeleri
dinleniyor ama buna rağmen herhangi bir soruşturma
açılmıyor ve Vedat Erkmen yaşamını kaybediyor. Vedat
Erkmen yaşamını kaybettikten sonra cenazesi camiye
alınmıyor, dinî vecibelerin yerine getirilmesi sağlanmıyor.
Dindarız, inançlıyız. diyorsunuz ama bir cenazenin dinî
vecibelerinin yerine getirilmesini engelliyorsunuz. Tek yapılan şey,
aileden kaçırmak. Otopsisi avukatlar olmadan yapılıyor ve
Tekirdağ Belediyesi cenaze aracı dahi vermiyor, ailesine Sakarya'da
teslim ediliyor.
Yine, bakın, Halil Güneşin ağır
hastalığına rağmen, birçok hastalığı
olmasına rağmen -Diyarbakır Cezaevinde- tedavisi maalesef
engelleniyor. Bakın, Halil Güneş'in kemik kanseri
hastalığı var, ileri derecede KOAH, uyku apnesi, iki gözde
glokom var, böbrek taşı hastalığı var ama buna
rağmen, Adli Tıp Kurumu, maalesef cezaevinde kalabilir raporu
veriyor ve cezaevinden cenazesi çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, Aysel Tuğluk,
bakın, bu Mecliste görev yaptı. Aysel Tuğluk'a
yaşattığınız acı, yeryüzünde hiç kimsenin
yaşamadığı bir acıdır. Aysel Tuğluk'un
annesi İncek'te defnedilirken bir güruhu maalesef oraya
saldırttınız ve Aysel Tuğluk'un defnedilmiş annesinin
cenazesini gözlerinin önünde çıkarmak zorunda bıraktınız;
Aysel Tuğluk hafızasını silmek istiyor ve Aysel Tuğluk
ağır hasta ama Kocaeli ATK Aysel Tuğluk tek başına
yaşayamaz. derken İstanbul ATK cezaevinde kalmasını
istiyor ve Aysel Tuğluk geçenlerde tedavi için götürülüyor. Şu anda
tek başına hücrede tutuluyor Aysel Tuğluk. Ya, ne zaman bu kadar
acımasız oldunuz? Ne zaman bu kadar duyarsız oldunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bir kadın
yaşamını yitiriyor ve siz maalesef, hâlâ yerine getirmiyorsunuz.
Maalesef, ATK doğru kararlar vermiyor ve bugün bu ölümlerin bir sebebi de
ATK.
Bakın, Mehmet Emin Özkan
Birçok
hastalığı olmasına rağmen, Mehmet Emin Özkan'ı bu
hâlde hastane hastane dolaştırıyorsunuz. ATK'nin kararı var
ama buna rağmen, idare ve gözlem kurulları raporuna dayanarak
salıvermiyorsunuz. Bakın, Mehmet Emin Özkan Lice'de Bahtiyar
Aydın olayından sorumlu tutuluyor. Artık herkes biliyor ki
Mehmet Emin Özkan o olayın faili değil ama o olayı
aydınlatmak istemediğiniz için tek fail Mehmet Emin Özkan'ı
ölüme bırakıyorsunuz. Mehmet Emin Özkan ölmesin diye yüzlerce kez biz
burada dile getirdik. Artık cezaevleri tabutluk olmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Maalesef AKP,
tutukluları, tutsakları düşman olarak görüyor. Bu
düşmanlık politikası cezaevlerini yaşanmaz hâle
getirmiş.
BAŞKAN Sayın Toğrul, teşekkür
ediyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Biraz insaf, biraz
insanlık, biraz vicdan diyor; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
En büyük hak ihlali, halkın iradesini hiçe
sayıp seçilmişleri tutsak hâline dönüştürmek; en büyük hak
ihlali, sağlıksız yargılanmalar sonucunda insanları
suçsuz yere uzun yıllar cezaevinde tutmak; en büyük hak ihlali, uzun
tutukluluk. Bunların her biri bir hak ihlali değil, başlı
başına insanlık suçu. Cezaevlerinde -Türkiyenin hangi
cezaevinde olursa olsun- çok ciddi ihlaller söz konusu ve maalesef, bu ihlaller
artarak devam ediyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinde Türkiyedeki kadar
cezaevi yok ve çok ilginçtir, 2020de 22 cezaevi yapılmış, 2024ün
sonuna kadar tam 108 cezaevi yapılacak. İktidar bu kadar cezaevine
niçin ihtiyaç duyuyor? Şunun için, ihtiyaç şuradan
kaynaklanıyor: İktidar ülkeyi yönetemiyor; çürümüş, çökmüş,
dağılmış bir iktidar olduğu için hayatın her
alanında sorunlar var, problemler var ve bu problemler dağ gibi.
Bakın, cezaevlerinde o kadar büyük ihmaller, o
kadar büyük usulsüzlükler var ki bu cezaevlerini düzeltmenin de şansı
yok çünkü bir anlayış farkı var. Eğer bir ülkede demokrasi
yoksa o ülkede insan haklarını aramak son derece iyi niyetli bir
bakış açısı olur. Peki, cezaevlerinde ne var? Cezaevlerinde
ölüm var, cezaevlerinde işkence var, cezaevlerinde çıplak arama var,
cezaevlerinde her türlü hukuksuzluk var ama bütün bunları ortadan kaldıracak
hiçbir girişim yok. Peki, ne olacak? Olacak olan şu
Az önce
arkadaşımız da bahsetti, şu son dönemde 7ye yakın
tutuklu ve hükümlü, her şeye rağmen hiçbir girişimde
bulunulmadığı için hayatlarını kaybettiler.
83 yaşında bir tutuklu, Mehmet Emin Özkan
Ya, rapor var, rapor. Rapor şunu diyor: Kronik hastalığı
var ve ölüme her geçen gün yaklaşıyor. Ama hiç kimse bu
yaşlı tutukluya -raporu olmasına rağmen- dönüp
bakmıyor.
Şu bir gerçek: Cezaevleri artık ölümün kol
gezdiği yerlere dönüşmüş ve eğer ölümün kol gezdiği
cezaevleri bu hâliyle devam ederse şunu unutmayın ki siz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Bu
araştırma önergesinde iki yolunuz var: Olumlu oy verirseniz, bütün bu
olumsuzlukların sorumlusu olmazsınız ama dönüp de bu
araştırma önergesine olumsuz oy verirseniz, bütün bu
yaşanmışlıkların, bu olumsuzlukların, ölümün kol
gezdiği cezaevlerindeki bu insanlık suçunun ortağı
olursunuz, sorumlusu olursunuz ve gün geldiğinde, halkın
iktidarında halkın eli sizin yakanızda olur.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın İbrahim Yurdunuseven.
Buyurun Sayın Yurdunuseven. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine parti grubum adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Gazi Meclisimizi ve ekranları
başında bizleri seyretmekte olan aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hükümlü ve tutukluların tedavileri
sırasında gerekli görülen her türlü muayene, ilaç, tetkik, tahlil ve
tıbbi malzemeler Bakanlığımız tarafından
karşılanmaktadır. Ayrıca, hükümlü ve tutuklulardan maddi
imkânı yetersiz olanların hijyen malzemeleri de
Bakanlığımız tarafından
karşılanmaktadır.
5275 sayılı Kanunun 2nci ve 3üncü
maddelerinde yer alan amir hükümler çerçevesinde ceza infaz kurumlarında
hiçbir hükümlüye ayrımcılık, kötü muamele ve keyfî bir uygulama
yapılması söz konusu değildir. Görevli personel ile hükümlü ve
tutuklu arasındaki ilişkinin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri
çerçevesinde gerçekleştiği, bu hususta şikâyeti olan hükümlü ve
tutukluların şikâyetlerinin derhâl ilgili mercilere iletildiği
ve ilgili personel hakkında da adli ve idari soruşturma
yapıldığı da bir gerçektir. Bu amaçla, Avrupa Birliği
standartlarına uygun cezaevleri inşa edilmiş olup infaz rejimine
uygun olmayan, yeterli eğitim ve iyileştirme çalışması
yapılamayan, çok eski olması ve bazılarının da
taş bina olması nedeniyle fiziki kapasitesi yetersiz olan 372 adet
infaz kurumu da kapatılmıştır. Burada, eğer 2002
yılı öncesi cezaevlerini görmek istiyorsanız Ulucanlar Cezaevi
Müzesini ve deli dalgaların vurduğu Sinop Cezaevi Müzesini gezmenizi
tavsiye ediyorum.
Bakanlığımızca hükümlü ve
tutukluların gerek psikolojik gerekse fiziki tüm
rahatsızlıkları Sağlık Bakanlığına
bağlı hizmet sunucularında yedi gün yirmi dört saat üzerinden tedavi
ettirilmektedir. Bir hükümlü veya tutuklunun ağır hasta kabul
edilebilmesi için Adli Tıp tarafından ceza tehiri gerekir raporu
alınmalıdır. Bununla ilgili şu anda işlemleri devam
eden hükümlü ve tutuklular bulunmakta olup bu rapordan ancak müebbet ve toplum
güvenliği açısından sakıncalı kişiler
faydalanamamaktadır.
Önergelerde ismi geçen Garibe Gezer terör örgütüne
üye olma suçundan hükümlü olup Kocaeli 1 No.lu F Tipi Cezaevinde intihar
etmiştir. Kendisine, bizim de içinde imzamız bulunan Minnesota Otopsi
Protokolü gereğince otopsi yapılmıştır.
Yine, kan gütme saikiyle adam öldürme suçundan
hükümlü İlyas Demir, Bolu T Tipi Cezaevinde hayatını
kaybetmiştir.
Yine, terör örgütü üyesi olma suçundan hükümlü
Abdülrezzak Şuyura astım, kronik farenjit, akut bronşit, kulak
ve işitme rahatsızlıkları için tedavi uygulanmış
ve adı geçenin İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve
Araştırma Hastanesine yatışı sağlanarak tedavisi
devam ettirilmiştir ve en son, vefat ettiği 12nci aya kadar yani
yatışının yapıldığı 7nci aydan 12nci
ayın sonuna kadar tedavisi titizlikle yerine getirilmiş ve gerekli
takipler de yapılmıştır.
Yine, terör örgütü üyeliğinden hükümlü Halil
Güneşin kanser hastalığı mevcut olup
hastalığına ilişkin tedavi işlemleri sürekli devam
ettirilmiş, takip edilmiş, ancak bu sırada ceza
infazının ertelenmesi işlemleri esnasında vefat ettiği
için de tahliyesi gerçekleştirilememiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) Buradaki
yukarıda saydığım vefat olaylarıyla ilgili her türlü
iddia, adli ve idari soruşturma çerçevesinden
soruşturulmaktadır.
Yine, Aysel Tuğlukun demans
rahatsızlığı bulunmakta, hastalığa ilişkin
tedavi sürecine devam etmekte olup Adli Tıp Kurumunca yapılan
değerlendirmelerde infazı ertelemeye gerek olmadığı
görülmüştür.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Şu anda Aysel
Tuğluku tek başına tutuyorsunuz.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) Yine,
Mehmet Emin Özkanın kronik akciğer hastalığı, böbrek
rahatsızlığı, guatr, kalp yetmezliği bulunduğu,
tedavisinin devam ettiği bildirilmiş, ancak yine Adli Tıp
Kurumunca ceza ertelenmesine gerek olmadığı bildirilmiştir.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Cezaevinde
yapılamıyor tedavileri; onu söylüyoruz. Cezaevlerinde tedavileri
yapılamıyor, yapılamıyor.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla)
Başkanı bulunduğum ve içerisinde tüm partilerden
milletvekillerimizin bulunduğu Hükümlü ve Tutuklu Haklarını
İnceleme Alt Komisyonumuzla yaptığımız tüm
ziyaretlerde gördüğümüz, terör örgütü mahkûmlarının aynı
konuda adi mahkûmlarla yüzde 100 farklı beyanlarda bulunarak
dezenformasyona yönelik beyanlarını da bizzat tespit ettik. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, 7 kişi
ölmüş, daha ne diyorsunuz ya! Her gün 1 kişi ölüyor ya!
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla)
Hükûmetimiz Yaratılanı severiz Yaradandan ötürü. diyen Yunus Emre
gibi, İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. diyen
Şeyh Edebali gibi düşünerek cezaevlerindeki tüm mahkûmlara birer
emanet şiarıyla hareket etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Kendi ihtiyacını
göremeyen insanı tek başına hücrede tutuyorsunuz.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) Bugüne
kadar yapılan, cezaevlerinin bu iyileştirme
yatırımlarından dolayı başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm
bakanlarımıza ve cezaevi personeline çok teşekkür ediyoruz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Tek başına
ihtiyaçlarını göremiyorlar, hücrede tutuyorsunuz. Nasıl olacak
böyle?
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) Gazi
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yurdunuseven.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN 60a göre bir söz talebiniz var
galiba.
Buyurun yerinizden Sayın Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim
Yurdunusevenin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, aynı zamanda Cezaevi Komisyon
Başkanını üzülerek dinledim. Garip bir şekilde Minnesota
Protokolünü, Ceza İnfaz Kanununu ve böyle kendince bir hikâye
anlattı. Bu hikâyede on gün içinde 6 tutuklunun öldüğünü söylemedi,
cezaevinden cenazelerinin çıktığını söylemedi.
İlyas Demir, kan gütmesi saikiyle cinayet işlemiş,
diğerleri terör örgütü üyeleriymiş; size ne ya ne üyesi, onlar
mahpus. Siz orada ölen birinin arkasından suçlayacağınıza
Cezaevi Komisyonu Başkanı olarak 6 cenazenin hesabını
verin.
Soruşturmalar yapılıyor.
diyorsunuz, hangi soruşturma yapıldı? Garibe Gezerin cenazesi
tek kişilik hücreden çıktı, Vedatın yine Tekirdağdan
tek kişilik hücreden çıktı. O insanların intihar edip
etmediği belli değil henüz, ailelerinin iddiası bunun bir
cinayet olduğu yönünde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
ortada cinayet iddiası var, siz böyle büyük bir duyarsızlıkla,
lütfeder gibi konuşuyorsunuz, bunu kesinlikle kabul etmiyoruz; sorumlusu
sizsiniz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Hadi oradan.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun 21/12/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, cezaevlerinde yaşanan hasta mahpus ölümlerinin
artması sonucu ortaya çıkan yaşam hakkı ihlallerinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Aralık 2021
Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun 17/12/2021 tarihinde Bursa
Milletvekili Yüksel Özkan ve arkadaşları tarafından, tıbbi
cihaz ve malzeme sektöründe yaşanan sorunların tespit edilmesi,
sorunların giderilmesi ve çözümü konusunda sağlıklı ve
kalıcı bir politika oluşturulabilmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Aralık 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
21/12/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 21/12/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Bursa Milletvekili Yüksel Özkan ve
arkadaşları tarafından, tıbbi cihaz ve malzeme sektöründe
yaşanan sorunların tespit edilmesi, sorunların giderilmesi ve
çözümü konusunda sağlıklı ve kalıcı bir politika oluşturulabilmesi
amacıyla 17/12/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (3000 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/12/2021 Salı günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde önerinin gerekçesini açıklamak üzere Sayın Yüksel Özkan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde tıbbi malzeme
tedarik firmaları birikmiş olan tahsilatlarını
alamamış, bir de dengesiz döviz kurları eklenmiş, bu durum
sektöre ağır darbe vurmuş ve hastanelerde büyük
sıkıntılar oluşmuştur. Türk Tabipleri Birliği,
tıbbi malzeme gerektiren beyin cerrahisi ve ortopedi ameliyatlarının
durma noktasına geldiği, tedavi hizmetlerinin aksamaması için
konunun acilen çözülmesi çağrısında bulunmuştur. Tıbbi
malzeme tedarikçileri vergisini ve KDVsini peşin ödedikleri tıbbi
malzemelerin paralarını üniversite hastanelerinden otuz altı
aydır, devlet hastanelerinden ise on sekiz aydır
alamamaktadırlar. Üstelik alacaklarından yüzde 25 ile yüzde 40
feragat etmeleri istenmektedir. Sağlık Uygulama Tebliği yani SUT
fiyatları 2010 yılından beri güncellenmemiş olup dolar kuru
o dönemde 1,5 olarak sabitlenmiştir. 2010 yılı SUT
fiyatlarından yani on bir yıl önceki fiyatlardan tedarik
firmalarından malzeme talep edilmektedir.
Sayın arkadaşlar, vereceğim birkaç
çarpıcı örneği dikkatinize sunmak istiyorum: Beyin pili SUT
fiyatı 60.957 iken firma satış fiyatı 85.339; yine, kalp
pili SUT fiyatı 15.301 TL iken firma satış fiyatı ise
30.040 TLdir. Kalça protezi SUT fiyatı 5.600 TL iken firma
satış fiyatı 11 bin TLdir. Hastalar ne yazık ki bu aradaki
farkları ödemek zorunda bırakılmaktadırlar.
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği
Derneği yani TOTBİD yetkililerinden aldığım bilgilere
göre ülkemizde tüm artroplasti yani eklem protezi ameliyatları malzeme
eksikliği nedeniyle durdurulmuştur. Yukarıda örnek verdiğim
diğer branşlarda da ne yazık ki ameliyatlar
yapılamamaktadır, hasta ile hekim karşı karşıya
bırakılmıştır. Krizi fırsat bilip merdiven
altı standart dışı üretim yapan bazı firmalar sözde
ucuz ürün pazarlamakta, hastaneler de Sağlık Bakanlığı
tarafından gönderilen talimatlar ve genelgeler doğrultusunda bu
ürünleri almaktadırlar. Hekimler de bu tıbbi malzemeleri kullanmak
zorunda bırakılmaktadırlar. Kullanmak zorunda
kaldıkları bu malzemelerden doğan komplikasyonlardan dolayı
ne yazık ki hekimlerimiz sorumlu tutulmaktadır.
Sağlıksız bir sağlık sistemi
içinde hedef olan sağlık çalışanlarının emekleri
bazı gruplar tarafından kazanç kapısı olarak görülmekte,
birçok hekim bu nedenle yıllarca süren milyonluk malpraktis
davalarıyla uğraşmakta ve bu psikoloji içinde hasta tedavi
etmektedir. Birçok uzmanlık alanında hizmet veren hekimlerin mesleki
sigortaları sigorta şirketleri tarafından riskli gruplar diye
yapılmamaktadır. Hekimler birçok sebep ve ayrıca beş
dakikada bir muayene zorunluluğu gibi nedenlerle artık pasif hekimlik
yapmak zorunda kalmışlardır. Yurt dışında
çalışmak için Türk Tabipleri Birliğinden bugüne kadar 5 bin
hekim belge almıştır ve tükenmişlik sendromu içinde her ay
100 hekim ülkemizi terk etmektedir.
Balkonlardan
alkışladığınız ve çalışma
barışını bozduğunuz sağlık
çalışanlarıyla ilgili özlük haklarının düzenlemesi
kanun teklifini yılbaşından önce Genel Kurula hep beraber
getirelim dedik ancak Katar aşkınızdan dolayı,
önceliğiniz mavi vatanımızın bir parçası olan limanlarımızı
pazarlamak olduğu için sağlık çalışanlarının
sorununun çözümü başka bir bahara kalmıştır.
Değerli arkadaşlar, sarf malzeme ve
tıbbi cihaz sektörü sağlık sisteminin en önemli
çarklarından biridir. Ülkemizde yaklaşık 42.750 tıbbi
malzeme medikal firması bulunmaktadır. Sektör temsilcileri birçok
bankayla ipoteklidir; bir kısmı iflas etmiş, bir
kısmıysa maalesef canına kıymıştır. Sektör
temsilcilerinin bu sorunlarının çözümü
Bu firmalar
sevkiyatlarını durdurduktan sonra şöyle bir çarpıcı
açıklamada bulunmuşlardır: Bundan sonra halk
sağlığı sorunuyla ilgili oluşacak problemlerden bizler
sorumlu değiliz.
Sayın milletvekilleri, daha önce Sayın
Sağlık Bakanına sorduğum bir soru üzerine, tıbbi sarf
malzeme ve cihazda dışa
bağımlılığımızın yüzde 82 olduğu
cevabını almıştım. Sorunlar çözülmediği takdirde
yakın bir tarihte tıbbi cihaz sektörü ve sağlık sektörü
geri dönülmez bir yola girecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorunların bir an önce
araştırılması, yerli üretimin desteklenmesi, dışa
bağımlılığın azaltılması için
sunduğumuz bu araştırma önergemize tüm milletvekillerimizin
siyasi bir kaygıdan uzak, sağduyu içinde evet diyeceği temennisiyle
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu Meclis araştırması
açılması istemine dair söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Adana ilimizde ve diğer illerdeki ilaç ve
tıbbi cihaz sektöründeki olumsuzlukların giderilmesi,
vatandaşlarımızın sağlığı için
İYİ Parti Grubumuz adına 1 Aralık 2021 tarihinde, Meclis
araştırması açılması için önerge vermiştim; konu
hakkında konuşmak bugüne nasip oldu.
Değerli arkadaşlar, ilaç ve tıbbi
cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerimizin iç pazarda hacim
yakalaması, yeni teknolojileri getiremeyen global yatırımcılarımızın,
devlet hastanelerinden alacaklarını tahsil edemeyen binlerce yerel
firmanın, çalışanların ve hastalarımızın
sorunlarına gerekli önlemlerin alınması mutlaka
sağlanmalıdır.
Adanada ve daha birçok ilimizde, devlet
hastanelerinde, tıbbi cihaz ve ilaç temininde sorunlar
başlamış, hastanelere müracaat eden hastaların birçoğu
özel hastanelere yönlendirildikleri için maddi olarak ciddi
sıkıntılar yaşamaktadır. AK PARTİ
iktidarının Onuncu ve On Birinci Kalkınma Planlarında ilaç
ve tıbbi cihaz sektörü öncelikli ve stratejik sektörler arasında
bulunmasına rağmen bu sadece sözde kalmış, sektördeki
firmalar, kamu hastanelerindeki milyarlık alacaklarını ne
yazık ki on beş aydır, üniversite hastanelerinden de yirmi iki
aydır tahsil edememektedir.
Medikal firmalar, 2010 yılından bu yana
Sağlık Uygulama Tebliği hükümlerince belirlenmiş fiyatlar
ve Sağlık Bakanlığının tüm hastaneler için
belirlemiş olduğu Malzeme Kaynakları Yönetim Sistemindeki
fiyatlar üzerinden satış yapmaktadır. Tıbbi cihaz
firmaları sözleşmeden doğan yükümlülüklerini eksiksiz yerine
getirmiş, üstelik bir haftalık teslimat gecikmelerinde bile
kendilerine kesilen gecikme cezalarını çekmiş fakat buna
karşılık, Sağlık Bakanlığına
bağlı bulunan hastaneler sözleşmelerin gereğini
yapmamış ve ödemeler son üç yıldır her dönemde
aksatılmıştır. Buna rağmen, sektör temsilcileri Bu
devlet bizim devletimiz. düşüncesiyle hiçbir tepki göstermemiş, ürün
ve hizmet vermeye devam etmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Tüm bu
fedakârlıklara karşın, biriken ödemeleri alabilmeleri için
iktidar, firmalardan fatura tutarının yüzde 25inden feragat
etmelerini istemiş, böylece, son dönemlerde hızla artan döviz
kurları ve bağlayıcı sözleşmeler nedeniyle birçok
firma mağdur edilmiştir. Artan döviz fiyatları, gümrük vergisi
ve navlun maliyetleri sebebiyle aynı hacimde üretim, ithalat ve ticaret
yapmak imkânsız hâle gelmiştir. Bunun sonucu olarak da kamu
üniversitesi hastanelerinde implant, çivi, plak ve protez gibi malzeme
kullanılan branşlarda ameliyatlar yapılamamakta,
dolayısıyla hastaların mağduriyetine yol
açılmaktadır. Ayrıca, tahsil edilecek alacaklar, döviz ve
enflasyonla birlikte eridiğinden aynı ürünler, ham maddeler tahsil
edilen meblağlarla yerine konulamamaktadır. Bu sebeplerle başta
KOBİler olmak üzere, yerli üretici ve ithalatçılar küçülmüş,
yerlileşme süreci büyük bir sekteye uğramıştır.
Değerli arkadaşlar, sektörün ve
çalışanların haklı taleplerinin yerine getirilmesiyle,
sektördeki ilaç ve tıbbi cihaz malzemelerinin temininde yaşanan
sıkıntı sebebiyle mağdur olan hastalarımızı
da rahatlatacak bu önergeye desteklerinizi bekliyor, heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çulhaoğlu,
teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında sağlıkla ilgili her
konuşmamızda ilk önce söylememiz gereken şu: Sağlıkta
dönüşüm diyordunuz, neye dönmüş olduk? Tek
yaptığınız neydi? Sağlıkta dönüşümden ilk söz
ettiğinizde dediniz ki: Sağlık kurumları bir işletme,
buraya gelen hastalar müşteri. Eğer siz bir kurumu işletmeye
dönüştürürseniz, siz gelen hastaları müşteriye
dönüştürürseniz sadece tedavi edici hizmetlere bakarsınız,
birinci basamağı unutursunuz, koruyucu sağlığı
unutursunuz ve insanlar hasta olacak ortamla baş başa kalır.
Dönüşümle beraber otelcilik hizmetinden söz
ettiniz, kuyruklardan söz ettiniz. Şu anda birçok kurumda ameliyatlar için
üç ay sonraya gün veriliyor, altı ay sonraya gün veriliyor ve bazı
ameliyatlar için Malzeme yok. deniliyor ve deniyor ki: Git özele. Hani yüzde
200 fark alınacaktı? Yüzde 200 değil, yüzde 1.000 fark
alınıyor, yüzde 500 fark alınıyor ve insanları kamudan
özele teşvik ediyorsunuz; nasıl ki Bakan orada oturuyorsa.
Geldiğimiz aşamada ne oldu? Bir
işletme varsa, bir tüketici varsa arada tedarikçiler de var ve siz,
tedarikçileri de perişan ettiniz. Nasıl? Dediniz ki: Gelin,
hastanelere malzeme satın. Sözleşmeyi hazırladınız,
işinize gelenlere sözleşmenin içeriğinde her türlü
kolaylığı sağladınız. Bazıları da bu
kadar çetrefilli bir hâlde, ihaleyi aldıkları hâlde, otuz altı
ay geçtiği hâlde paralarını alamıyorlar üniversite
hastanelerinden, otuz altı ay. Sadece yirmi dört saatteki döviz kurunun
etkisini gördük dün ve yılın başındaki döviz kuruna
sabitlenmiş, sonra şubata sabitlenmiş, bir yıl boyunca o
fiyat üzerinden verileceği dile getirilmiş, bir yıl boyunca;
kamu hastanelerinde de on sekiz ay.
Peki, ne oluyor firmalar vermeyince,
paralarını alamayınca? Bir daha tedarik edemiyor. Firma ne
yapıyor? Bundan sonra ben alamıyorsam icraya vereceğim,
işlem başlatacağım. diyor. Peki, buna ne
yapılıyor? Tehdit. Siz bunu yaparsanız
dosyalarınızı incelemeye alacağız, defterlerinizi
inceleyeceğiz. deniyor. Nedir peki? Yüzde 25, yüzde 40 feragat edeceksiniz.
Bunu söyleyen kimdi? Yeni Bakan, daha önceki Bakan Yardımcısı
Nebati Bey. Peki, feragat etmezsen ne olur? Ya, bu iş belli olmaz, kayyuma
kadar gider. Siz artık seçilmişlerin dışında
yapılan işlere de kayyum koyabilecek bir iradeye dönüşmüşsünüz.
Ve geldiğiniz bir aşamada, firmalar bunu vermeyince, ikna olmayınca
gerçekten defterleri inceletiyorsunuz, cezalar kesmeye başlıyorsunuz.
Peki ne oldu? Firmalar dediler ki: Biz ürün
vermeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Ürün vermemekle
beraber; Bakan alelacele toparladı, 3 milyar liralık bir nefes
vereyim. dedi sadece birkaç firmaya verdi, diğerleri durdu. Az önce
arkadaşımız, hocam da söyledi, bugün stent takmada
gittiğinizde diyorlar ki: İlaçsız stent. Ortopediyle ilgili bir
ameliyata gittiğinizde diyorlar ki: Şu malzeme yok, gidip cepten
alabilirsiniz. Nasıl? Biz ihalesini yapsak üç ay sonra malzeme gelecek.
Parayı zaten firma vermiyor. Beyin cerrahisi yine öyle; bütün ameliyatlar
durmuş, bütün elektif ameliyatlar durmuş, aciller
yapılıyor. Tanık mı olmak istiyorsunuz? Gelin
Diyarbakır'a gidelim, gelin Batman'a gidelim, gelin Siirt'e gidelim,
Ankara merkezde de soralım: Siz bu hâle dönüştürdünüz; bir taraftan
hastalar mağdur, bir taraftan firmalar mağdur, bir taraftan, atadığınız
o yöneticiler de mağdur. Ve telefon açıp Bu işi halledin.
demekle olmuyor. Neden? Bir, sağlıkta dönüşüm
başarısızdır, neoliberal politikalar çökmüştür.
İki, ekonomik krizle beraber, yılın başında
belirlediğiniz fiyatlar geçersizdir.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
İpekyüz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Recep Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP ŞEKER (Karaman)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi önerisi üzerinde grubum adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sağlık Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığının himayelerinde, Devlet Malzeme Ofisi Genel
Müdürlüğüyle beraber bir protokol imzalandı. Bu protokolle beraber
Sağlık Market uygulaması yürürlüğe girdi. Bu
uygulamanın amacı; ürün tedarikini teşvik etmek, ilaç ve
tıbbi sarf malzemelerine erişim kolaylığı
sağlamak, DMO aracılığıyla rekabet
şartlarının sağlanacağı alımları
gerçekleştirmek, talep edilen ilaç ve tıbbi malzemelerin bedelinin
DMO tarafından düzenlenen faturaya ödenmesinin sağlanması idi.
2020 yılı itibarıyla protokol
kapsamı genişletilerek tüm ilaç ve tıbbi cihazlar kapsama
alınmıştır. Tedarikçiler, temel ilaç listemizde yer alan
ürünlerde yüzde 95 oranında, sarf malzemelerinde yüzde 62 oranında
Sağlık Markete başvuru yaparak çevre anlaşmalar
imzalanmıştır. Sağlık Bakanlığı, 2021
yılındaki tüm ilaç alımlarının yüzde 65ini ve
tıbbi sarf malzemelerinin yüzde 35ini Sağlık Market üzerinden tedarik
etmiştir.
Sağlık Bakanlığı kamu
hastanelerindeki A, B, C grubu ameliyat sayısı 2020 yılında
1 milyon 613 bin 795; 2021 yılının ilk on ayında 1 milyon
757 bin 752 olarak gerçekleşmiştir. Pandemi döneminde bile,
sağlık çalışanlarımızın
fedakârlığıyla bir önceki yılın ameliyat
sayılarından daha fazla ameliyat bu yılın ilk on
ayında gerçekleştirilmiştir. Bu ameliyatlar tıbbi malzeme
tedarikiyle gerçekleştirilebilecek vakalar olup pandemi nedeniyle tıbbi
malzemelerde küresel olarak arz sıkıntısı olmasına rağmen
hastalarımızın tedavilerinde herhangi bir aksama
oluşmamıştır. Ortopedi ve travmatoloji ile beyin cerrahisi
branşlarında hasta başı siparişlerde kullanılmak
üzere, 2021 yılında 1,5 milyar TL tutarında tıbbi sarf
malzeme tedarik edilmiş ve sağlık hizmeti sunumunda kesinti
yaşanmamıştır. 2021 yılı ortopedi ve travmatoloji
ile beyin cerrahisi branşlarında ise A, B, C grubu ameliyat
sayılarında Ekim ayında 86.622, Kasım ayında 97.392
vaka gerçekleşerek yüzde 12,4 oranında artmıştır.
Aralık ayının ilk on beş gününde 44.029 ameliyat
gerçekleşmiş olup tedarikçi firmaların kur artışı
gerekçesiyle teklif ettikleri yüksek bedeller değerlendirilerek,
hastanın sağlık ihtiyacının öncelik durumu da dikkate
alınarak makul bir şekilde tedarik süreci yönetilmekte ve sağlık
hizmetinin sunumunun sürekliliği sağlanarak hasta ve tedarikçi
açısından mağduriyetin oluşmasını önleyici
tedbirler alınmaktadır. Bu kapsamda, son bir hafta içerisinde
tedarikçilere 3 milyar TLlik bir ödeme yapılmıştır.
Aynı zamanda, şu anda hastanelerimizde iki aylık stokumuz da
mevcuttur. Kurdaki sanal yükselmeye de Sayın
Cumhurbaşkanımızın dün akşamki müdahalesiyle
artık kur da belli bir düzeye gelmiştir ve tedarikçilerin malla
ilgili, kurla ilgili sıkıntıları da ortadan
giderilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
RECEP ŞEKER (Devamla) Merdiven altı
üretimle ilgili
TİTCK kurumumuz, Tıbbi Cihaz Yönetmeliğine ait
gerekçeler, sebepler, malzemelerin kullanış şekli, yeri,
üretimine dayalı her türlü yürütme esasları neyse o onay verdiği
malzemeler tedarik edilerek yapılmaktadır yani merdiven altı bir
üretim söz konusu değildir.
Aynı zamanda, Sağlık
Bakanlığımız, Hazine ve Maliye
Bakanlığımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımız koordineli bir şekilde ödemelerin bir
takvime bağlanmasıyla ilgili bir çalışma yapmakta, tabii,
bu, DMO dışından alımlarla ilişkilidir. Aynı
zamanda, yine, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma
Bakanlığımız da SUTla ilgili bir güncelleme
çalışmasını yapmaktadır.
Tüm milletvekillerimize, inşallah,
hayırlı, başarılı bir çalışma diliyorum;
sağlık çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında
bulunan 256 ve 141 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu
kısmın sırasıyla 2nci ve 3üncü sıralarına
alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 21, 22
ve 23 Aralık 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ve Genel Kurulun
çalışma saatlerine ilişkin önerisi
21/12/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 21/12/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Bülent
Turan
Çanakkale
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 256 ve 141 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2nci ve 3üncü
sıralarına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun;
21, 22 ve 23
Aralık 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
21 Aralık
2021 Salı günkü (bugün) birleşiminde 141 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Çalışmalarını
sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Öneri üzerinde söz talebi yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
(2/3527) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/151)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/3527) esas
numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifimin İç Tüzükün 37nci maddesi uyarınca doğrudan Genel
Kurul gündemine alınmasını arz ve talep ederim.
Saygılarımla.
Ömer
Fethi Gürer
Niğde
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi olarak
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğum kanun
teklifiyle, emeklilerin en düşük maaşlarının asgari ücretin
net tutarı kadar olmasını talep ediyorum.
Ülkemizde ekonomik buhran nedeniyle her kesim
sorunlar yaşıyor; işçi, çiftçi, engelli, esnaf ve bunların
yanında emekliler de büyük bir geçim sıkıntısı
içindeler. Şu anda, emekliler 1.500 lira civarında bir ücret
alıyorlar; genelde tüm emekliler yoksulluk sınırının
altında maaş alırken açlık sınırı
altında emekli maaşı alanların sayısı da her
dönem artıyor.
Bildiğiniz gibi, 2006 yılında
çıkarılan aylık bağlama oranı, katsayı
düzenlemesiyle, emekli maaşları daha önce yüzde 70 katsayıyla
hesaplanırken bu katsayının yüzde 30a kadar düşmesi emekli
maaşlarında ciddi bir kayba neden oldu. 2000 öncesi, 2000-2008 arası,
2008den sonra maaş alanlar arasında büyük bir farklılık
var; intibak düzenlemesiyle bunun giderilmesi gerekiyor.
Günümüzdeyse ekonomik sıkıntılar
emekliler için çok çok arttı. Emekli, ısınma, kira,
aydınlanma giderlerini dahi karşılayamayacak duruma düştü.
Bugün 5 kişilik bir aile üç öğün yarım simit tüketse bir de çay
içse yanında, ne yazık ki emeklinin maaşı buna yetmiyor.
İçinde bulunduğumuz süreçte, emeklilerin yaşadığı
mağduriyetin ortadan kaldırılması için mutlak surette bir
düzenleme ihtiyaç. Bunun kalıcı olabilmesi için de asgari ücretin net
tutarında emekli maaşı sabitlenmeli yani asgari ücret neyse en
düşük emekli aylığı da o olmalı çünkü emekliler
yaşamlarının önemli bölümünde çalışarak devlete
primlerini ödemişler, emeklilikle ilgili kuralları yerine getirip
yaşamlarının son bölümünde iyi yaşamayı hak ediyorlar;
onların daha sağlıklı beslenebilmesi, torunlarıyla
güzel bir yaşam geçirilebilmesi, kültürel etkinliklerde olabilmesi ve
yaşamlarının kalan süresini daha mutlu yaşayabilmeleri için
gelirlerinin de ona endeksli olması lazım.
Ne yazık ki ülkemizde, emekli, emekli olduktan
sonra ek iş yapmak zorunda kalıyor. Pandemi sürecinde çoğu
emekli ek iş yapabilme durumunda da olmadı, geçimlerini çok zor
koşullarda gerçekleştiriyorlar. Daha önce pazara geç saatlerde gidip
pazarda ucuzlayan fiyatlardan ürün almaya çalışan emekliler, ne
yazık ki günümüz koşullarında pazara dahi gidemez duruma
geldiler. Nasıl gitsinler? Bakliyatın, tavuğun, yumurtanın,
ekmeğin fiyat artışları emeklinin yaşamını
doğrudan etkiledi. Ekmek kuyruklarına girenlere gidin, bakın, çoğunluğu
emeklilerden oluşuyor.
Emeklilerimizin durumunu Meclisimizin
değerlendirmesi ve vermiş olduğumuz kanun teklifiyle en
düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyine
getirilmesi önemli bir ihtiyaçtır.
Emeklilerin sayısı 10 milyona
yaklaşmış durumda. Aileleriyle birlikte
yaşamlarını iyi bir şekilde sürdürebilmeleri, yetersiz de
olsa bir asgari ücretin net tutarındaki maaşla en azından günü
yaşayabilecek boyutta sürekliliği sağlar. Bu anlamda, emeklilerimiz
için getirmiş olduğum kanun teklifinin Meclisimizin tüm
milletvekilleri tarafından desteklenmesinin faydalı ve yararlı
olacağını düşünüyorum çünkü toplumsal sorunların
ortadan kalkabilmesinin çözüm yerinin Meclis olduğuna işaret etmek
gerekir. Meclis, eğer ülkede yaşayan tüm kesimlerin sorunlarına
çözüm üretebilirse bu sorunların ortadan kalkması ülkede yaşayan
herkesin daha mutlu yaşamasına yol açar.
Emekli deyince aklımıza hemen
emeklilikte yaşa takılanlar da geliyor. Emeklilikte yaşa
takılanların mağduriyeti de ortadan kaldırılmalı.
Bugün, işsiz kalan, 50 yaşını aşmış
aynı aileden karı koca eğer 58 yaşını beklemek
durumunda olursa ne yazık ki Sosyal Güvenlik Kurumundan dahi
yararlanamıyor. İnsanlar ekonomik gelirleri olmadığı
için açlığa mahkûm oluyorlar. Emekli olmak dert, emekli olduktan
sonra yaşamak dert.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Bu dertleri
ortadan kaldırmak için, emeklilerimize getirmiş olduğum kanun
teklifi doğrultusunda destek verilmesini talep ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Destek veriyoruz, evet.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Adalet Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Adalet
Komisyonunda boş bulunan ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna düşen
1 üyelik için İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan İstanbul
Milletvekili Osman Boyraz ve 40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlara Geri Çekilen Teklifler
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3950) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 287 ve
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere,
11 Aralık 2021 tarihli 33üncü birleşimde İç Tüzükün 88inci
maddesi uyarınca, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonunun talebi üzerine 287 sıra sayılı Kanun
Teklifine yeni ihdas edilen 2, 3, 4, 5, 6 ve 7nci maddeler Komisyona geri
verilmişti. Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunun Raporu, sıra sayısı 287ye 1inci Ek olarak 14
Aralık 2021 tarihinde Başkanlıkça bastırılıp
dağıtılmıştır. Komisyon Raporuna göre, 287
sıra sayılı Kanun Teklifine yeni ihdas edilen 2, 3, 4, 5, 6 ve
7nci maddeler metinden çıkarılmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
Şimdi teklifin görüşmelerine devam
edeceğiz.
2 Aralık 2021 tarihli 26ncı
Birleşimde temel kanun olarak görüşülen Kanun Teklifinin ikinci
bölümünde yer alan 36ncı maddesi kabul edilmişti.
37nci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 37nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ünal
Demirtaş Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Zonguldak Manisa İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ünal Demirtaşın.
Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
37nci maddesinin gerekçesine bakıldığında, proje
bazlı nitelikteki yatırımlar için kullanılacak
yatırım kredilerinde karşılaşılan teminat
sorunlarının giderilmesi ve söz konusu yatırımların
hızlandırılmasının amaçlandığı ifade
edilmiştir. Bu şekilde, yatırımcı şirketlerden
irtifak hakkına konu olan taşınmazları ipotek göstererek
bankalardan kredi çekebilmelerinin önü açılmak istenmektedir. Amaç gayet
güzel, biz de elbette ülkemize yapılan katma değeri yüksek
yatırımların artmasını, istihdamın
artmasını ve yatırımın hızlanmasını
istiyoruz, bundan memnun oluruz ancak yatırımları hızlandıralım
derken kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesini, birilerinin
zenginleşme aracı olarak kullanılmasını da istemeyiz,
bunu doğru bulmayız, bunu yanlış buluruz. Bu sebeple de bu
maddede bazı önemli çekincelerimiz vardır.
Değerli milletvekilleri, 6745 sayılı
Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi Kanununun 80inci
maddesinin (ç) bendiyle, Cumhurbaşkanı hazineye ait
taşınmazlar üzerinde kırk dokuz yıl süreyle bedelsiz
irtifak hakkı yani kullanım hakkı verebilmektedir. Bu maddede
ise Cumhurbaşkanı, bazı proje bazlı yatırımlara
tahsis edilecek kamu taşınmazları için bağımsız
ve sürekli nitelikte irtifak hakkı da verebilmektedir.
Bir taşınmaz sahibinin, sahip olduğu
hakları sınırlayarak taşınmazını bir
başkasının kullanmasına ya da yararlanmasına izin
verdiği hakka irtifak hakkı denilmektedir. İrtifak
hakkının bağımsız ve sürekli olması ise
kullanım hakkının doğrudan ve süre sınırı
olmaksızın kullanılması anlamına gelmektedir. Bu
sebeple, bağımsız ve sürekli irtifak hakkı mülkiyet
hakkına en yakın haktır. En az otuz yıl süreyle tesis
edilen bağımsız ve sürekli nitelikteki irtifak hakları
başkalarına devredilebilir, üzerinde ipotek tesis edilebilir ve
mirasçılara dahi geçebilir. Ayrıca, irtifak haklarına konu olan
taşınmaz üzerindeki yatırımın tamamlanması
hâlinde ise taşınmazın hak lehtarına doğrudan
satışı da mümkündür. Bu sebeple, bu düzenlemenin adı her ne
kadar irtifak düzenlemesi olsa da aslında, bu irtifak hakkı bu
düzenlemeyle fiilen mülkiyet hakkına dönüştürülmektedir.
Değerli milletvekilleri, mülkiyet hakkı,
Anayasanın 35inci maddesinde koruma altına alınan temel
haklardan biridir. Bu düzenlemeyle, Cumhurbaşkanı, hazineye ait olan
taşınmazları Yatırım yapacağım. diyen
yandaş şirketlere neredeyse mülkiyetini verir gibi tahsis
edebilecektir. Bugüne kadar genelde vatandaşların mülkiyet hakkı
devlet tarafından ihlal edilmekteyken bu düzenleme geçerse tersi olmakta
yani yandaş şirketler devletin mülkiyet hakkını ihlal
edebilme durumuna gelecektir. Elbette bizim de bunu kabul etmemiz mümkün
değildir. Ayrıca, bu durum Anayasanın 35inci maddesine de
açıkça aykırıdır.
Değerli milletvekilleri, peki, bu düzenlemeden
kimler yararlanabilecektir? İşte, Cumhurbaşkanı
kararlarıyla süper teşviklerden yararlanan yandaş şirket
yararlanacaktır. İşte, bu düzenlemeyle, 43 yandaş
şirket ultrasüper teşvike kavuşacaktır. Kimler vardır
bu şirketlerin içerisinde? Elbette 5li çete vardır ve yandaşlar
vardır. Örneğin, bakın, 1506 sayılı
Cumhurbaşkanı Kararıyla Rönesans Holding vardır; 1507
sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla Kalyon Holding vardır.
İHAları, SİHAları elbette destekliyoruz, bunlara
itirazımız yok ama 1504 sayılı Cumhurbaşkanı
Kararıyla damadın sahibi olduğu Baykar Holding vardır.
(CHP sıralarından alkışlar) Ve yine 11814 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararıyla teşvik alan BMC
Otomotiv yani -eskiden Ethem Sancakın sahip olduğu, sonra
devredilen, Tosyalı Holdinge devredilen- Tosyalı Holding vardır,
onun kararnamesi burada. Evet, Tank Palet Fabrikasını yirmi beş
yıllığına 1 kuruş almadan bedelsiz verdiniz; yirmi
beş yıl boyunca bu hakkın yandaşlarınızca tepe
tepe kullanılması da yetmediği gibi, şimdi
getirdiğiniz bu değişiklikle, bu hakları
yandaşlarınızın çocukları, torunları ve hatta
yedi sülalesi kullansın istiyorsunuz. AK PARTİ önümüzdeki seçimde
gidecek ama giderayak yandaşlarını sonsuza kadar güvence
altına alma derdine düşmüştür. Getirdiğiniz bu düzenlemeyle
Tosyalıyı, Kalyonu, Rönensansı, Baykarı ve 39 yandaş
şirketi ihya ediyorsunuz, biz bunu biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla)
Tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Ama soru
şu: Acaba bu düzenleme yasalaştıktan sonra başka hangi
şirketleri ihya edeceksiniz? Bunu da açıklamanız gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu düzenlemede
çekincemizin olduğu bir başka konu ise bu tahsisler sonucunda çok
büyük kamu zararlarının doğma riski vardır. Bu
yatırımı yapacak şirketler projeler için bankadan kredi
kullanacaklardır; banka, kullandırdığı kredi
karşılığında hazineye ait olan taşınmaz
üzerindeki haklarına ipotek tesis edebilecektir, kredi ödenmediğinde
ise haciz uygulayıp alacağını tahsil edebilecektir. Peki,
burada oluşabilecek kamu zararının hesabını kim
verecektir? Bu sebeple, bu maddenin geri çekilmesini talep ediyoruz.
Yine, bu düzenlemenin içerisinden
çıkardığınız, limanların özelleştirme
sürelerini ihalesiz, pazarlıksız, kırk dokuz yıl
uzattığınız bir madde vardı; bunu geri
çekmiştiniz, şimdi bunu tekrar geri getirme gibi bir durumunuz ortaya
çıkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Bunu kabul
etmemiz mümkün değildir. Bu sebeple... (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, çok uğultu var,
biraz sessiz olmanızı rica edeceğim.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifinin 37nci maddesindeki yer alan
ibaresinin bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut
Toğrul Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz
Gaziantep Şırnak Adana
Hüseyin
Kaçmaz Kemal
Bülbül Zeynel
Özen
Şırnak Antalya İstanbul
Necdet
İpekyüz
Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Necdet İpekyüzün.
Sayın İpekyüz, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce burada konuşurken
sağlıkta dönüşümden tekrar söz ettik ve giderek dönüşmediğini,
her şeyi altüst ettiğini dile getirdik, giderek Parlamentoyu, Meclisi
de işlevsiz bir hâle getiriyorlar. Sarayda, birileri Bir şeyleri ben
bilirim, benim dışımda kim ne yapıyorsa tanımam.
diyor.
Türkiyede sağlık emekçileri uzun bir
süredir ciddi sıkıntılarla karşı karşıyalar.
Nasıl ki kurumlar işletmeye dönüştüyse sağlık
emekçileri de pandemi süreciyle beraber tükendiler, bittiler. Neden? Çünkü
tümüyle işletmeye dönüştürüldü, tümüyle sadece para düşünüldü.
Peki, para düşünenler ne yaptı? Çalışanları köle gibi
çalıştırmayı düşündüler. Bir, sürekli yönetici
değiştirmeye çalıştılar. İki, Sağlık
Bakanlığı bütçesinden karşılanması gereken
parayı döner sermayeden vermeye başladılar. Uzun bir süredir
Hekimler, hemşireler, ebeler, sağlık memurları iyi para
alıyor, döner sermaye alıyor. deniliyordu, hiçbirisi emekliliğe
yansımıyordu. Ve her konuşmada, muhalefetteki
arkadaşlarımız, sağlık çalışanları,
sağlıkta çalışan emek örgütleri, meslek örgütleri Bununla
ilgili bir düzenleme yapın. diyordu, her Plan ve Bütçe Komisyonunda, her
Çalışma Bakanlığıyla ilgili düzenlemelerde bunlar dile
getiriliyordu; hiçbir şey yapılmadı. Neydi? Pandemiyle
karşı karşıya kaldığımızda Alkışlayalım.
Alkışlayalım ve geceleyin alkışlayalım.
Ya, bu Meclis, meslek hastalığını
çıkarmadı. Meslek hastalığını
çıkarmadı. Dünyanın birçok yerinde çıktığı
hâlde burası çıkarmadı. Ve Sağlık Bakanı
Çıkması gerekiyor. dedi. Ben hekim olarak çıkması
gerekiyor diyorum. dedi. Ve ne oldu? Bu düzenlemelerle ilgili, Plan ve Bütçe
Komisyonunda Sağlık Bakanı dedi ki: Hekim ve sağlık
çalışanlarıyla ilgili bir düzenleme yapacağız.
Maaşlarıyla ilgili bir düzenleme yapacağız. Maaştan
daha çok emekliliğine yansıyacak bir düzenleme yapacağız.
Ve ne oldu? Buraya geldiğinde Meclis bu konuda konuşmaya
başladı. Bizler o dönemde karşı çıktık: Siz,
sağlık hizmetini, ekip hizmetini bölmeye çalışmayın,
bölücülük yapmayın. Siz sadece hekimleri öncelikli olarak
düşünürseniz çalışma ortamını bozarsınız.
Türkiye'de bütün çalışanlarla ilgili düzenleme yapılması
lazım. Türkiye'de herkesi kapsaması lazım. Nasıl ki asgari
ücretteki muhalefetimizle dün gelip düzeltmeye çalıştılarsa
Fakat dikkate alınmadı. Ne oldu? Oy birliğiyle geçti. Dikkate
alınmadığı gibi, ikinci gün bütün vekillere, bütün
partilere tepkiler gelmeye başladı Niçin bunu yapıyorsunuz?
diye. Emek örgütleri, sendikalar fakslar çekmeye başladı, mailler
atmaya başladı ve dediler ki: Biz yürüyoruz, Ankaraya yürüyoruz.
Niçin yürüyorlardı? Sadece kendi özlük haklarıyla ilgili değil,
koruyucu sağlıkla ilgili yürüyorlardı, meslek
hastalığıyla ilgili yürüyorlardı, bütün usulsüzlüklerle
ilgili yürüyorlardı, şiddet için yürüyorlardı; hiç birisi
dikkate alınmadı.
Peki, yasayı hazırlayanlar, yasayı
düzenleyenler, Bakanlığın kendisi, başta Türk Tabipleri Birliği
olmak üzere, SES olmak üzere demokratik kitle örgütleriyle görüşüyor
muydu? Hayır, görüşmüyordu, yine görüşmedi. Meclisin bu
kararına rağmen Komisyon kendi keyfiyle geri çekti, Meclisin İç
Tüzüküne de aykırı; oylanmış, bitmiş, bu
tamamlanabilir, ek düzenlemeler yapılabilir, o da yapılmadı;
geri çekildi. Geri çekildikten sonra ne oldu? Şimdi tekrar
konuşulmaya çalışılıyor. Sorsak, bunun adil
olmadığını, daha iyi bir düzenleme yapılacağını
söyleyecekler. İyi de bu Parlamento yapboz mudur, getir-kaçır mıdır?
Getiriyorsunuz, kaçırıyorsunuz; getiriyorsunuz Yanlış
yaptık. diyorsunuz. Bu deneme yanılma mıdır? Olması
gereken demokratik kitle örgütleriyle buluşmak, siyasi partilerle
buluşmak, komisyonları aktif çalıştırmak; oradaki her
şeyi dinleyip, getirip burada kurula sunmak lazım. Hiç kimseden
görüş almayıp Ben bildim. olmadı Hadi geri çekelim.
olmadı Bakana fırça atalım. olmadı Bakanı
azarlayalım. Bu şekilde siz hiçbir düzenlemeyi yapamazsınız.
Ve algı ne? Çok verdik, çok istiyorlar; diğerlerini mağdur
etmeyelim. İyi de biz bunu ilk gün söyledik, ilk gün söylediğimizde
niye dikkate almadınız? Almıyorsunuz çünkü hesabınıza
gelmiyor. Burada, bir de sağlıkta çalışma ortamında
kimi birinci basamakta kimi hastanede kimi iş yeri hekimliğinde,
hepsinin arasında bir bölünmeye neden oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Hemşire,
sağlık memuru, acil tıp teknisyeni, ebe arasında bir
bölünmeye neden oldunuz, kent ile kır arasında bir bölünmeye neden
oldunuz. Sizlerin yapması gereken: Gerçekten sağlık meslek
örgütleriyle yan yana gelip bu yasanın adil bir şekilde
hazırlanması lazım, çalışma ortamını
bozmadan, sağlıkta çalışanların gerek özlük
hakları gerek emeklilikteki standartlarıyla ilgili reel
koşullara göre bir düzenlemenin yapılması lazım. Buradan
çağrımız: Türk Tabipleri Birliği başta olmak üzere,
sağlık sektöründe çalışanların sendikaları başta
olmak üzere, hepsiyle Bakanlığın ve Meclisteki bütün
grupların görüşmesi, onların istemleri doğrultusunda bir
düzenleme yapılması gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Öncelikle, yeni madde ihdasına ilişkin bir
önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon
önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287
sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin
eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Madde 38: 375
Sayılı KHKnın ek 9. maddesinin 1. fıkrasına ekli I
sayılı ek ödeme oranları cetvelinde hizmet
sınıfları itibari ile yer verilen oranlar Sağlık
Bakanlığı Kadroları Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri sınıfında yer
alan personel için 150 puan artırılmıştır.
Meral
Danış Beştaş Habip
Eksik Dirayet Dilan
Taşdemir
Siirt Iğdır Ağrı
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Remziye
Tosun Ömer
Öcalan
Muş Diyarbakır Şanlıurfa
Muazzez
Orhan Işık Kemal
Bülbül Hüseyin
Kaçmaz
Van Antalya Şırnak
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın Başkanım,
salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
38inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 38inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
MADDE 38-Bu Kanunun;
a) 3 üncü maddesi 26/10/2021 tarihinden itibaren
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 4 üncü ilâ 11 inci maddeleri 1/1/2022 tarihinde,
c) 14 üncü maddesi 6/9/2021 tarihinden itibaren
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
d)Diğer
maddeleri yayımı tarihinden on gün sonra,
yürürlüğe
girer.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar Aylin
Cesur
Adana Edirne Isparta
Erhan Usta Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş
Samsun İstanbul Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Fahrettin Yokuşun.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi, iki hafta önce
sağlık çalışanlarıyla ilgili burada bir düzenleme
yapmaya gayret ettik. Önce doktorlarımızla ilgili alelacele bir
düzenleme yaptık, sonra Bunda yanlışlık oldu, ertesi gün
tekrar toplanalım, sağlık çalışanlarını da
içine dâhil edelim. dedik ama maalesef buradan çıkaramadık. Neden
acaba? Yani on dokuz yıllık bir iktidar var, acemiliğiniz yok.
Nasıl oldu da böyle oldu? Çünkü torbacı kanun
anlayışınızın ya da keyfekeder devlet yönetimi
anlayışınızın bir tezahürünü burada yaşadık.
Aradan on beş, yirmi gün geçti, ne doktorlar ne sağlık
çalışanları
Bizleri düşünen bir Meclisimiz vardır.
kanaatini çok şükür kaybettiler sayenizde ve sokaklara döküldüler, eylem üzerine
eylem yaptılar, haklı taleplerini dile getirdiler ama
duymadınız, hissetmediniz, 1 milyon sağlık
çalışanını yok farz ettiniz. Ama lafa gelince ne güzel
onları alkışladık, onları övdük. İşte,
Sağlık Bakanımız burada Başarıdan
başarıya koştuk. dedi. Sağlık sistemimiz uçuyor,
kaçıyor. Yahu, sağlık sisteminiz uçuyor, kaçıyorsa bunu
siz nasıl yapıyorsunuz? Yani bir Bakanlık, bir kurum
Memurları, sağlık çalışanlarını
Sağlık Bakanlığından çıkarın, geriye ne
kalır? Duvarlar ve kurallar kalır. Sağlık sisteminde
sağlık çalışanı olmazsa hiçbirimizin
sağlığı olmaz, geleceği olmaz. Bu kadar önemli bir
hizmet veren insanlarımıza ne yaptık? Haklı taleplerini
görmezden geldik ve öteledik. Ne istiyor sağlık
çalışanları? Sadece şunu diyorlar: Ya, insanca yaşamak
istiyoruz, adalet istiyoruz. Ebesi, hemşiresi, doktoru, hasta
bakıcısı, hizmetlisi tespih taneleri gibi hizmet veriyor 83
milyon insanımıza. Diyorlar ki: Ya, biz, bu sağlıkta
çalışırken, ölüm tehlikesi içinde yaşarken, birçoğumuz
bedel öderken, saldırılara uğrarken, çoluğumuzu
çocuğumuzu perişan ederken Bir insanı kurtarmak bir
dünyayı kurtarmaktır. anlayışı içinde
sağlık hizmeti verirken siz bize ne yaptınız? Döner
sermaye çıkardınız, adaletli uygulamadınız; hastaneler
arasında ayrım yaptınız, doktorlar arasında ayrım
yaptınız, çalışanlar arasında ayrım yaptınız;
liyakati ayaklar altına aldınız; hastanelerin yönetimini
oluşturdunuz, sözleşmeli yandaşlarınıza 10-15 bin lira
maaşlar verdiniz ama doktora, hemşireye, hasta bakıcıya,
teknisyene velhasıl diğer sağlık
çalışanlarına gelince onları hep unuttunuz.
Hatırlatmak için burada söylüyoruz:
Sağlık çalışanları çok bir şey istemiyor
aslında; ek ödemelerinin, döner sermayelerinin adil olmasını,
emekliliğe esas olmasını; emekli olunca bari birazcık
insanca yaşamak arzusundalar. Çalışırken ekonomik
sıkıntı, sosyal sıkıntı yaşamayalım.
diyorlar. Allah aşkına, çok şey mi istiyorlar? Aslında çok
şey istemiyorlar ama onların isteklerini görmeyen bir iktidar
anlayışımız almış başını gidiyor.
Şimdi, yarın her birimiz her an hasta
olabiliriz. Devlet hastanesine gittiğimiz zaman milletin vekilleri olarak
orada size sorsa ebe, hemşire, doktor Ya, sayın vekilim, hani yirmi,
yirmi beş gün önce bize bir düzenleme yapıyordunuz, ne oldu? Bizi ne
zaman düşüneceksiniz? Yani bizim hakkımızı ne zaman
vereceksiniz? diye, içinizde acaba yüzü kızarmayacak bir milletvekili var
mı? Olabileceğini düşünmüyorum. Sorunlarını burada tek
tek saymıyorum, aslında hepsini defalarca burada saydık. Onun
için, diyorum ki: Sağlık çalışanları sokaklarda hak
arıyorsa, doktorlar sokaklarda hak arıyorsa, kamu
çalışanları sokaklarda hak arıyorsa Mecliste hakları
verilmediğindendir; bunun suçlusu, sorumlusu da AK PARTİ
iktidarıdır, Cumhur İttifakıdır.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesinde geçen yayımı
tarihinde ibaresinin yayımlandığı tarihte olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Hasan
Özgüneş Dilşat
Canbaz Kaya
Siirt
Şırnak İstanbul
Ali
Kenanoğlu Kemal
Peköz Kemal
Bülbül
İstanbul Adana Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Meral Danış Beştaşın.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce size 19
yaşında bisiklet kullanırken sürücüsü alkollü olan bir
aracın çarpması sonucu yaşamını yitiren Umut
Gündüzden bahsetmek istiyorum.
Çağdaş Şenyüz alkollü araç kullanarak
Umut Gündüzün ölümüne sebebiyet verdi ve sadece dört ay tutuklu kaldı.
Annesi babası o tarihten bu yana, yıllardır Türkiyenin her
tarafında adalet çığlığını yükseltiyorlar ve
hakikaten tek kabahati bisiklete binmekti; zehir gibi zekâsı olan üniversite
öğrencisi bir çocuk ve maalesef trafik canavarlarına, şehir
eşkıyalarına, uyuşturucu tacirlerine, tecavüzcülere
uygulanan cezasızlık politikaları bu meselede de uygulandı.
Anne babalarıyla bugün görüştüm, daha önce de yakından takip
ettiğim bir davaydı. Ben de Umut Gündüz ve daha birçok gencin bu
şekilde, kazaen, özellikle bisiklet kullanırken ölümlerine dair daha
çok düşünmeli ve adaletin tecellisini talep etmeliyiz diye
düşünüyorum. Sadece bir rakam: Son iki yılda 300e yakın
bisikletli yurttaş öldü bu şekilde. 27 Aralıkta
duruşması var, karar duruşması; bizler olacağız,
bizi izleyen herkesi de duruşmaya Adalet! demeye
çağırıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün iki davada beraat kararı verildi, biri JİTEM
davası olarak biliniyor biri de İyi Çocukların davası.
İyi çocuklar kimler? Ali Kaya, Özcan İldeniz, Veysel Ateş.
Veysel Ateş itirafçı, Ali Kaya ve Özcan Deniz astsubaydı
tutuklandıklarında. Umut Kitabevini bombalamaktan tutuklandılar
ve o tarihte ben de Diyarbakır Barosunda Baro Başkan Yardımcısı
olarak bu davayı takip etmiştim yıllarca, tutukluydular o zaman.
Suçüstü yakalanmışlardı, vatandaş suçüstü yakaladı
onları. Araçlarında birçok suç unsuru ele geçti ve mahkeme ilk
yargılama sonucunda -o duruşmayı da hatırlıyorum- otuz
dokuz yıl on ay yirmi yedi gün hapis cezası verdi. İddianameyi
hazırlayan Savcı Ferhat Sarıkaya görevden alındı o
zaman -herkes hatırlar, eski bir karar, 2005 yılına ait
yanılmıyorsam- ve şimdi, aradan geçen süre sonunda bu
sanıklar beraat etti. Suçüstü, her türlü delil var, 2 cinayet var -Ali
Yılmaz ve Mehmet Zahir Korkmaz- ve vatandaş bunları elleriyle
polise teslim etti. Araçlarında 105 kişinin adı görüldü, isim
listesi tespit edildi ve daha birçok suç aleti ve maalesef, maalesef beraat
ettiler. Yani cezasızlık politikası tam gaz devam ediyor. Bu
kadar tutukluluk ve bu kadar delilden sonra beraat etmeleri kanayan
yaraları daha da arttırdı diyebilirim.
Diğeri, JİTEM'in davasıydı.
Cemal Temizöz vardı, eskiden Kayseri Jandarma Alay Komutanıydı,
bir dönem de Cizre Jandarma Komutanıydı. Kendisi 8 kişiyle
yargılandı, yıllarca tutuklu kaldı. Bazı verilerde 21
ama 23 kişinin ölümünden sorumluydular, 23 insanın gözaltında
öldürülmesinden sorumluydular. Olaylar vahşet düzeyinde yani asit
kuyuları mı dersiniz, bağlama mı dersiniz, her türlü hukuk
dışı ve canice yöntem kullanılmıştı. Albay
Kamil Atak ve diğerleri uzunca bir süre tutuklu kaldılar. Sevgili
Tahir Elçi de bu davayı yakından takip ediyordu, avukatlarından
birisiydi. Ben de bir iki defa sadece izlemeye gitmiştim ve aradan geçen
süre zarfında -2009daki bir dava- maalesef, dün Yargıtayın
kararıyla beraatle sonuçlandı. İşte, bizim
cezasızlık politikası dediğimiz mesele tam da budur, çok
ağır bir yaradır. Belki size, ben başka bir ülkeden
anlatıyorum, belki başka bir evrendeyim gibi geliyor ama bunlar, bu
topraklarda yaşanan acılar, Kürt halkının
yaşadığı acılar. Cizre'de, Diyarbakır'da,
Mardin'de, Muşta, Urfada, bu cinayetlerin hepsinde, şu anda,
aileleri bu faillerin cezalandırılmasını beklerken bunlar
beraat etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) AKP
iktidara geldiğinde Geçmişle yüzleşme... Adaleti tesis
edeceğim. diyordu ama şimdi geçmişte işlenen suçları
da aklıyor artık. Kendi döneminde olmayan, 90lı yıllarda
işlenen bütün canice, vahşice, insanlığa karşı
suçları da yargı eliyle, kurduğu yargı düzeniyle beraat
ettiriyor. Bunlar tabii ki öbür dünyaya kalmayacak. Bunlar bu ülkenin yurttaşları
ve bu mücadeleye devam edecekler. Bizler de bununla mücadele edeceğiz. Bu
yüzleşme olmadan, hakikatler ortaya çıkarılmadan ve hak
ettikleri cezalandırma olmadan asla bu ülkede adalet hüküm süremeyecek.
Özellikle, Cizrelilerin o davayı sahiplenişini bugün gibi hatırlıyorum.
Onlar da bizi affetmesin bence çünkü sağlayamadık. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesine (c) bendinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
ç) 21 ve 29 uncu maddeleri 12/10/2021 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
Bülent Turan Tamer
Dağlı Jülide
İskenderoğlu
Çanakkale Adana Çanakkale
Semra Kaplan Kıvırcık Mücahit Durmuşoğlu
Manisa Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, teklifin 21 ve 29uncu maddesiyle
yapılan değişikliklerin 12/10/2021 tarihinden itibaren geçerli
olması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 38inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
39uncu madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 287 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 39uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 39 Bu kanun hükümleri
Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Ali Kenanoğlu Kemal
Peköz Kemal
Bülbül
İstanbul Adana Antalya
Hasan Özgüneş Dilşat
Canbaz Kaya
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ali Kenanoğlunun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, hangi kanunu görüştüğümüzü
arkadaşlar soruyorlar, eminim birçoğu da hangi kanunu
görüştüğümüzü bilmiyor, herkes birbirine soruyor Ya, bu hangi
kanundu? diye. Bütçeden önce gelen, yarıda kalan, hani, bu elektrikteki
TRT payının kaldırılması kanunu vardı ya,
işte, onu görüşüyoruz şu anda. İsimsiz bir kanun.
İsimsiz olduğu için de hangi kanun olduğunu bilmiyoruz yani
bilmiyor arkadaşlar. Benim olduğum Komisyonda olduğu için biz de
konuya biraz vâkıfız. Arkadaşlar da gülüyorlar haklı
olarak! Evet, aynen böyle.
Şimdi, öyle komik ki kanun geldi, kanun
görüşülüyor burada, bitmedi, araya bütçe falan girdi. Doktorlar için bir
iyileştirme, daha doğrusu, haklarını teslim etme maddesi
vardı, o çekildi. Tepkiler vardı, tepkiler üzerine, limanların
kırk dokuz yıllığına kiraya verilmesi maddesi
vardı, o çekildi. Sonra ne oldu? Daha kanun tamamlanmadan, kanun bitmeden
yeniden Komisyonu toplantıya çağırdılar ve limanların
kiraya verilmesiyle ilgili olarak yani kırk dokuz
yıllığına ihalesiz bir şekilde kiraya verilmesiyle
ilgili yeniden bir kanun geldi. O kanunu görüştük, bugün onu bekliyorduk,
bir de duyduk ki o kanun bugün de gelmeyecekmiş falan. Yani artık,
komedi ötesi bir şey oldu Meclis. Meclisin bütün
saygınlığını, itibarını yerle bir eden bir
uygulama bu, yani bu, tek adam düzeninin getirdiği sonuç. Hani, bunu
getirirken denildi ya: Meclisin itibarı yükselecek. Kanunlar
yapılacak, şöyle olacak, böyle olacak. Biz de heveslendik,
milletvekili olarak kendimizi bir yere koyduk, dedik: Önemli işler
yapacağız falan herhâlde. Yani gelinen noktaya baktığımız
zaman, hakikaten, komedi bir şey yani ilginç bir durumla karşı
karşıyayız; hangi kanun görüşülecek, ne olacak hiçbiri
belli değil. Kanunun biri çekiliyor, daha bitmeden kanun tekrar komisyona
geliyor. Bilmiyoruz, bakalım, şimdi, limanların kiraya
verilmesiyle ilgili Komisyondan geçen kanun teklifinin de ertelendiği ve
ayın 5inde geleceği söyleniyor, onları da bekliyoruz.
Şimdi, tabii, aralık ayı son derece
acıların yaşandığı bir ay. Aralık
ayında Maraş katliamı var, 19-22 Aralık cezaevi
katliamları var, Roboski katliamı var; bütün bu süreçlerin
yaşandığı bir dönem yaşıyoruz.
Şimdi, bu -arkadaşlarımız da
dile getirdi- Maraş katliamıyla ilgili bugünlerde ilginç bir konu
konuşuluyor, ilginç bir belge yayınlandı. Ergenekon
iddianamesine eklenmiş 400 klasörden 57 numaralısında Veli
Küçükün evinde çıkan belgeler bulunuyor ve bunlardan biri Veli Küçükün
1970lerde Hatay İl Jandarma Alay Komutanıyken tuttuğu ajanda.
Yani bir istihbaratçının günlüğü gibi bu ajanda. Hatayda
Kıyı Oteline Maraştaki bu katliamdan önce zengin ve
fabrikatörlerin geldiğini ve bunların buraya MİT tarafından
getirilip yerleştirildiğini söylüyor. Niye? Bu, Ergenekon
iddianamelerinde çıkan dosya arkadaşlar, dedikodu filan değil.
Diyor ki: MİT, Maraşta o katliamın
yaşandığı günün öncesinde geliyor, Maraştaki iş
insanlarına, zenginlere, fabrikatörlere bilmem ne, Burası
karışacak, o nedenle sizin buradan gitmeniz lazım. diyor.
Haydi, topluyorlar Hataya; bunlar Hatayda olayın durulmasını,
geçmesini bekliyorlar.
Şimdi, bu bize şunu gösteriyor: Yani
burada MİT bütçesini de görüştük, arkadaşlarımız sordu
MİT ne iş yapar? diye, işte demek ki MİT bu işi
yapıyor. Yani Maraş katliamının olacağını
biliyor, bunu en iyi ihtimalle biliyor; hani hazırlayıcısı
mıydı, işte katkısı var mıydı, bununla
ilgili de belgeler var. Yani örneğin dönemin Başbakanı Bülent
Ecevit öldükten sonra çekmecesinden çıkan belgeler de var. Orada
MİTin bizzat işin içerisinde olduğu, bu katliamın
hazırlanmasında sahaya sürülenlerin işin içerisinde olduğu,
evlerin işaretlenmesinde, bütün bu süreç içerisinde MİTin işin
içinde olduğunu açıklayan, ortaya koyan bir belgeydi o da. Belge
ortaya çıktı ama sümen altı edildi. Ama bu olay yani Ergenekon
iddianamesindeki Veli Küçükün ajandasından çıkan mesele, hiçbir şey
yoksa bile, MİTin bu katliamın yaşanacağını
bilip kendince koruması gereken kişiler için tedbir
aldığının ama halkın katledilmesine, oradaki
insanların katledilmesine göz yumduğunun bir belgesidir
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Şimdi, tabii, 19-22 Aralık cezaevi
katliamları da başka bir süreç, Hayata Dönüş Operasyonu
adı altında insanların katledildiği bir dönem o da.
Aslında cezaevi katliamları bitmedi yani sadece 19-22 Aralık 2000de
oldu bitti filan yok, bugün de yani bir ay içerisinde 7 tane cenaze
çıkıyorsa cezaevinden, cezaevi katliamları devam ediyor. Orada
tankıyla topuyla bir anda girdiler, insanları yaktılar,
yıktılar, katlettiler; şimdi görmezlikten gelerek, sanki bir idam
cezası hükmünü uygular gibi insanları ölüme terk ederek
Neymiş?
Adli Tıp Kurumu cezaevinde kalabilir raporu veriyormuş. Adli
Tıp Kurumu, hakikaten tıp kurumu mu? Yani tıbbın hangi
ilkelerine göre hareket ediyor? Tamamen siyasi bir kurum, tamamen alınan
kararları uygulama kurumundan başka bir şey değil. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kenanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin ikinci bölümünde yer alan maddelerinin
oylamaları tamamlanmıştır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tümünün
oylamasına geçilmesinden önce pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
287 sıra sayılı 39 maddelik Kanun
Teklifinin içinde çok sayıda olumlu maddeler olmakla birlikte bizce
Cumhuriyet Halk Partisince olumsuz görülen maddeler de var. Ancak, elektrik
faturalarından TRT payının kaldırılması meselesi
bizim de yıllardır söylediğimiz bir husustu. Tabii, biz bunu
yeterli bulmuyoruz, bandrol paralarının da
alınmamasını talep ettik ancak Genel Kurul bunu uygun görmedi.
Yunus Emre, Kızılay, Maarif Vakfı, Yeşilay gibi
kurumlarımızda çalışanların çift maaş
almasını çok makul göremediğimizi de belirtmek istiyorum.
Teklifin, irtifak hakkıyla ilgili maddesini de çok olumlu bulmamakla
birlikte kanun teklifinin tümü açık oylamaya tabi olduğu için kanun
teklifinin tümüne bu olumsuzluklara şerh düşerek Cumhuriyet Halk
Partisi adına kabul oyu vereceğimizi beyan ediyorum. Bunun için söz
aldım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Usta, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bizim de bu 287 sıra sayılı Kanun
Teklifinde benimsediğimiz birçok madde var, bunlara görüşürken
destek verdik; özellikle TRT payının kaldırılması,
elektrikte tarifeli kademeye geçilmesi gibi hususlar. Ancak bunun yanı
sıra, bir kısım vakıf yöneticilerine çift maaş
verilmesiyle ilgili hususlarda da itirazlarımız oldu.
Dolayısıyla bizim, bu anlamda, bu kanuna
çekimser oy kullanacağımızı ifade etmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığına ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir
oylamamız daha olacak, sonra kırk dakika konuşmalar, sonra bir
elektronik oylama daha olacak.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Osman
Boyraz ve 40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 317
Kabul : 294
Ret
: 1
Çekimser : 21
Geçersiz : 1(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
İshak
Gazel Abdurrahman
Tutdere
Kütahya Adıyaman
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
2nci sıraya alınan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Japonya
Hükûmeti arasında Teknik İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
B) Kanun Teklifleri
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında
Teknik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3264) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 256) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 256 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi? Yok.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE JAPONYA HÜKÜMETİ ARASINDA TEKNİK İŞ
BİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 13 Ekim 2020
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya
Hükümeti Arasında Teknik İş Birliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu
oylamadan kırk dakika sonra son bir elektronik oylamamız daha var,
bilgilerinize sunuyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında
Teknik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
320 |
|
Kabul |
: |
307 |
|
Çekimser |
|
13 |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
İshak
Gazel Abdurrahman
Tutdere
Kütahya Adıyaman
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
3üncü sıraya alınan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ
Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak
İmzalanan Mevcut Protokol Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya
Eklenen Protokol IIIün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Teklifi (2/2275) ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut
Protokol Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2275) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı 141) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 141 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE KARADAĞ ARASINDA SERBEST TİCARET
ANLAŞMASINA İLİŞKİN OLARAK İMZALANAN MEVCUT
PROTOKOL IİN YERİNİ ALAN PROTOKOL I İLE ANLAŞMAYA
EKLENEN PROTOKOL IIIÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- (1) Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ
Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına ilişkin olarak 17
Temmuz 2019 tarihinde Ankarada imzalanan ve mevcut Protokol Iin yerini alan
Protokol I ile Anlaşmaya eklenen Protokol IIIün onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına ilk
söz talebi İYİ Parti Grubu adına Sayın Aydın Adnan
Sezginin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN
SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Karadağla gerçekleştirmiş olduğumuz ve
2010 yılında yürürlüğe girmiş olan Serbest Ticaret
Anlaşmasında yapılan değişikliklerin
onaylanmasını düzenleyen bu kanun teklifini destekliyoruz.
Karadağ nüfusunun yüzde 17sini oluşturan
akraba topluluklarının ve çeşitli tarihlerde Karadağdan
ülkemize göç eden vatandaşlarımızın varlığı
iki ülke arasındaki dayanışmayı artıran
unsurlardır. Bu ülkede yatırımlarımız
bulunmaktadır, yatırımlarımızın ve ticaretimizin
hızla artmasını ve gelişmesini ümit ediyoruz.
Ülkemiz, Karadağın Avrupa ve
Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme çabalarına tam destek
vermektedir. Muhtemelen Karadağ, Türkiyeden önce Avrupa Birliğine
tam üye olacaktır. Karadağın üye olması hâlinde
Türkiyeyle ticareti, Türkiye-AB ortaklık ilişkisi çerçevesinde
sürdürülecektir. Bu dost ülkeyle Serbest Ticaret Anlaşmasının
güncellenmesi bu açıdan da önemlidir
Bölgenin kilit ülkelerinden olan ve tarihî, kültürel
bağlarımızın çok sıkı olduğu Bosna Hersekte
son günlerde vahim gelişmeler yaşanmaktadır. Bosna Hersek Devlet
Başkanlığı Konseyinin Sırp üyesi ve Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğanın yakın zamanda
ağırladığı dostu Dodik
başkanlığında toplanan Sırp Entite Meclisi kabul
edilemez kararlar almıştır. Sırp Cumhuriyeti Hükûmetine,
Bosna-Hersek Silahlı Kuvvetleri, vergi idaresi ve adli sistem
kurumları gibi ortak kurumlardan altı ay içerisinde çekilmesi için
yetki verilmesi teklifi Sırp Meclisinde -bölge meclisinde- kabul
edilmiştir. Bosna Hersekte Rusyanın da teşvikiyle yaşanan
bu gelişmeler karşısında iktidar nasıl bir tutum
takınacaktır? Bu hassas dengeleri, mevcut iktidar, uluslararası
ilişkilere yanlış bakışı ve sürekli
savrulmalarıyla nasıl yönetecektir? Balkanlar gerçekten çok kritik
bir dönemden geçmektedir. Türkiye'nin bu coğrafyada istikrar sağlayıcı
bir rol oynama potansiyeli vardır. Bu, kendi istikrarı
bakımından da önemlidir ancak iktidarın bugün itibarıyla
böyle bir beceriyi ortaya koyması zor gözükmektedir, umarım
yanılan biz oluruz.
Değerli arkadaşlar, gerçekleştirilen
son Batı Balkanlar Zirvesinde Avrupa Birliğinin Balkan ülkeleriyle
ilişkileri her düzeyde hızlandırmak istediği
vurgulanmıştır. Merkel de giderayak Batı Balkan ülkelerinin
ABye gireceğini tekrar etmiştir. Oysa bizim AByle
ilişkilerimiz her zamankinden daha donuk bir noktadadır.
Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan AB raporunda geçen yıldan çok
daha ağır eleştiriler yer almaktadır. Avrupa
Birliğinin Türkiyeye karşı birçok hata
yaptığını biliyoruz ama mevcut iktidarın da
taahhütleri yerine getirmediği, özellikle hukuk, insan hakları,
demokrasi alanında çok geriye gittiğimiz de malum. Türkiyenin AB
üyeliği yönünde bir hedefi kaldıysa o rotada yapılması
gerekenleri süratle yerine getirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, al-ver
ilişkisine dayanan, sadece göç, vize muafiyeti ve gümrük birliğinin
yenilenmesi gibi iş birliklerinin bizi Avrupa Birliğine
yakınlaştırmaktan ziyade müzakere eden ülke statümüzü
aşındıracağı açıktır. Ancak gümrük
birliği konusuna da dikkatli yaklaşmamız gerekiyor. Gümrük
birliği Türkiye-AB ilişkileri açısından vazgeçilmez ve yeri
kolay doldurulamaz bir ilişkidir. Türkiye-AB ilişkilerinin
onarılması ve yeniden dinamik bir gündem oluşturulması için
gümrük birliğinin güncellenmesi son derece önemlidir. Bu, ülkemizin
ekonomisine yeniden güç verecek, ulusal çıkarlarımıza katkı
sağlayacak bir gelişme olacaktır; ancak bunun için de mevcut
siyasi engellerin aşılması ve asgari bir güven
ortamının oluşturulabilmesi gerekmektedir. Türkiye ve AB
arasında 2015 yılında varılan uzlaşıya
rağmen gümrük birliğinin güncellenmesi için müzakereler henüz
başlatılamamıştır. Bu müzakerelerin başlaması
ve tamamlanması, bir anlaşma ortaya çıkması durumunda
anlaşmanın bütün üye ülkelerin parlamentolarında ve Avrupa
Birliği Parlamentosunda onaylanması gerekecektir. Sırf bu süreç
fevkalade zorluklarla doludur.
AB'nin 2015 yılında ilan edilen ABnin
Ticaret ve Yatırım Politikası İçin Yeni Vizyonu
başlıklı strateji belgesinde AB'nin akdedeceği ticari
anlaşmalarda insan hakları ve değerlerin ön planda
tutulacağı kayda geçirilmiştir. AB'nin, kurucu üyesi
olduğumuz Avrupa Konseyiyle ilişkileri gittikçe gerginleşen
Türkiye'yle ekonomik içerikli olsa da bir anlaşmayı nihayetlendirmesi
fevkalade güçtür. Temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü, yargı
bağımsızlığı gibi konularda ülkemizin
bulunduğu noktada gümrük birliğini güncelleyecek olan
anlaşmanın ülke parlamentolarında ve Avrupa Parlamentosunda
onaylanması ve yürürlüğe girmesi bugünkü koşullarda mümkün
değildir. Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerinin bir
an önce canlandırılması gerekmektedir, bunun yolu ve yöntemi
bellidir. Siyasi kriterler alanındaki eksiklikler giderildikten sonra
Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde üstesinden gelemeyeceği bir şey
yoktur. Bunu da ancak önümüzdeki seçimlerden sonra Türkiye'yi
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme
taşıyacak yeni iktidar gerçekleştirecektir. Müzakere süreci
askıya alınmıştır, evet, ancak bu siyasi bir
karardır. Müzakere Çerçeve Belgesinin 5inci maddesi aday ülkelerle
müzakerelerin nasıl yürütüleceğine dair yöntemi ortaya
koymaktadır, Türkiyeyle yapılan müzakerelerde bu yöntem
izlenmemiştir. Bakanlar Konseyinde Türkiye'nin temel hak ve özgürlüklerde
geriye gidişi ve otoriterleşme nedeniyle AB kurumlarından
giderek uzaklaşılması gerekçe gösterilerek siyasi bir karar
alınmıştır. Dolayısıyla, Türkiye'nin demokrasi,
insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi alanlarda gerekli
adımları atması durumunda ilişkilerin normale dönmesi ve
müzakerelerin yeniden başlaması mümkün olabilecektir yeter ki biz
kendimizi zihnen farklı alanlarda konumlandırmayalım, iç
siyasette ve uluslararası ilişkilerde oradan buraya
savrulmayalım.
Avrupa Birliği, Türkiye'nin iki yüz
yıllık demokratikleşme ve modernleşme serüveninin önemli
bir halkasıdır. Bugün farklı konuşuyor olsa da
geçtiğimiz kasım ayında Sayın Cumhurbaşkanı
Kendimizi Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupayla birlikte tasavvur
ediyoruz. ifadelerini kullanmıştı. Bu hedef, Avrupa
Birliğiyle kurumsal ilişkilerimizin tesis edildiği 1963
ortaklık anlaşmasından bu yana somut bir şekilde
ortadadır. AB üyelik hedefi, sadece ekonomi ve ticareti değil, ABnin
bütün norm ve standartlarını kapsamaktadır.
Dolayısıyla, ne yapmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz.
Üyelik için karşılanması gereken Kopenhag Siyasi Kriterlerine
göre; demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve temel
özgürlüklerin korumasını, işleyen bir piyasa ekonomisinin
varlığını ve birlik içinde piyasa güçleri ve rekabetçi
baskıyla baş edebilme kapasitesini garanti eden kurumların
istikrarını sağlamış olması gerekmektedir
ülkemizin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Teşekkür
ederim.
Türkiyenin bütün bunları gerçekleştirme
gücü, potansiyeli, kabiliyeti vardır. Türkiye, bunlara bir an önce öncelik
verip yeniden Avrupa Birliği üyelik sürecine, daha da önemlisi
demokratikleşme rotasına dönmelidir. Türkiye, üyelik müzakereleri
yürüten ülke statüsünü kolay elde etmemiştir ve asla terk etmemelidir;
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter demokrasi bu hedefi
de yakınlaştıracaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın İsmail Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR
(Kayseri) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut Protokol
Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum.
Karadağ, Balkanların coğrafya olarak
küçük ancak bölgenin stratejik değere sahip ve bizim de hem tarihî hem de
kültürel bağlarımızın olduğu, köken ve
ilişkilerimiz itibarıyla, bugünkü gündem sebebiyle de önemli bir
ülkedir. 2011 yılında Dünya Ticaret Örgütüne üye olan Karadağ,
625 bin nüfusu, 13.812 kilometrekarelik yüz ölçümüne paralel olarak küçük fakat
açık bir ekonomik modele sahiptir. Karadağın 2018
yılındaki gayrisafi yurt içi hasılası da 5,4 milyar dolar
civarındadır. Ülkemiz, Karadağı 12 Haziran 2006 tarihinde
tanımış 7nci ülke olup, yine 3 Temmuz 2006 tarihinde ise ilk
diplomatik ilişkilerimizin tesisi başlamıştır.
Türkiye, Balkanların barış ve
istikrarına önem vermekte ve bu çerçevede bölgenin barış ve
istikrarına katkı sağlayan ülkelerden olan Karadağı
dost bir ülke olarak görmektedir. Ülkemiz ile Karadağ arasındaki
ilişkilerin diğer bir önemli unsuru da Karadağ nüfusunun yüzde
17sini oluşturan Karadağlı Müslümanların
varlığıdır. İki ülke arasında imzalan Serbest
Ticaret Anlaşması, Ekonomik İşbirliği
Anlaşması, Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunması Anlaşması gibi önemli düzenlemeler bu
zamana kadar ilişkilerimizin ahdî temelini oluşturmaktadır.
İkili ekonomik ve ticari ilişkilerde son
yıllara baktığımızda önemli ilerlemelerin
kaydedildiğini de görmekteyiz. 2017 yılında Karadağa olan
ihracatımız 2016 yılına göre yüzde 16,4 oranında
artış göstermiş, ithalatımız ise önceki seneye
kıyasla yine yüzde 3,1 artışla 24,1 milyon dolar olarak
kaydedilmiştir. Böylece, toplam ticaret hacmimiz 84,4 milyon dolar
seviyesine çıkmış, bu rakam ülkelerimiz arasında bugüne
kadar kaydedilen en yüksek ticaret hacmi olarak tespit edilmiştir.
Diğer yandan, 2007 yılında kurulan
TİKAnın Karadağ Ofisi bugün de bölgede faaliyetlerini
sürdürmekte olup şimdiye kadar 6 milyon avroyu aşan proje
katkısını sağlamıştır. Karadağ ile
ülkemiz arasındaki eğitim ve kültür alanlarında ilişkiler
çok büyük öneme sahiptir. Hükûmet bursu ve Büyük Öğrenci Projesi
kapsamında Karadağlı öğrencilere verilen burslar bugün de
devam etmektedir. Soydaşlarımızın ve
dindaşlarımızın ileriye yönelik nitelikli din görevlisi
ihtiyaçlarının karşılanmasını teminen Türkiye
Diyanet Vakfı tarafından da yine her yıl burs
sağlandığı biliniyor. Karadağla kültürel
ilişkilerimizde tarihî eserlerin restorasyonundan eğitimde kapasite
gelişmesine uzanan geniş bir yelpazedeki çok büyük projelere imza
atmış olan TİKA Karadağ Ofisinin yine ilişkilerimiz
anlamında büyük yere sahip olduğu açıktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz ile Karadağ arasındaki Serbest Ticaret
Anlaşması 26 Kasım 2008 tarihinde İstanbulda
imzalanmış ve 1 Mart 2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu anlaşmayla ihracatçılarımıza Karadağ
pazarında Avrupa Birliği ihracatçılarıyla eşit rekabet
imkânı sağlanmış, sanayi mallarında
Karadağ-Avrupa Birliği İstikrar ve Ortaklık
Anlaşmasında düzenlenen tercihli rejim Türkiye ile Karadağ
arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasına aynen
yansıtılmıştır. Bu çerçevede, hâlihazırda tüm
sanayi ürünlerinde karşılıklı olarak gümrük vergileri
sıfıra indirilmiştir. Serbest Ticaret Anlaşmasının
tarım ürünlerine ilişkin bölümünde ise çok kısıtlı
sayıda üründe karşılıklı taviz hakkı
tanınmıştır. Ticaret anlaşmasının tarım
tavizlerini iyileştirmesi maksadıyla hazırlanan ve mevcut
Protokol 1in yerini alacak olan Protokol 3, 17 Temmuz 2019 tarihinde Ankarada
imzalanmıştır. Serbest Ticaret Anlaşmasının
tarım tavizlerini düzenleyen 1 sayılı Protokolünün
değiştirilmesi kapsamında Karadağ tarafınca
ihracatçılarımız için önemli olan peynir, kabak, kuru-taze
incir, üzüm, greyfurt, elma, portakal, şekerleme, çikolata, unlu mamuller,
bisküvi, makarna ve gazlı içeceklerde taviz taleplerimiz
karşılanmıştır. Buna karşılık
tarafımızca da et, buğday unu, mantar, çalı meyveleri, ada
çayı, şeftali gibi bazı kalemlerde tarife kontenjanı
dâhilinde, uçucu yağlarda ise kota olmaksızın tercihli muamele
elde edilmiştir. Serbest Ticaret Anlaşmasına ilave edilecek
hizmet ticaretine ilişkin Protokol 3le iki ülkenin hizmet ticareti
sunucularına diğer ülkede hizmet sunumlarında daha öngörülebilir
bir ortam sağlanması ve yine iki ülke arasındaki hizmet
ticaretinin kolaylaştırılması ve artırılması
hedeflenmektedir. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
bizlerin, ülkemiz ile Karadağ arasındaki Serbest Ticaret
Anlaşmasına müspet baktığımızı ve olumlu
yönde oy vereceğimizi belirtmek isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hiç kuşku yok ki dış politikamız
anlamında da ülkemizin bilhassa hem bölgesel hem de küresel anlamda son
dönemlerde yoğun bir diplomasi faaliyetleri içerisinde bulunduğu
açıktır. Bu kapsamda Türk Devletleri Teşkilatının
İstanbulda gerçekleştirdiği zirve ve bu zirvede ilan edilen
Türk Devletleri Teşkilatı 2040 Vizyonunun hemen arkasından
Afrika ülkeleriyle birlikte yine ülkemizde 3üncü Türkiye-Afrika Ortaklık
Zirvesinin gerçekleştirilmiş olması büyük öneme sahiptir. Bu
perspektifle bakıldığında ülkemiz aynı anda ve
aynı zaman diliminde gerek Asya bölgesiyle gerekse Afrika bölgesiyle
ilişkilerini geliştirmekte ve hatta mevcut sistemin yanı
sıra kendi bakış açımızla dünyayı kendi yorum ve
değerlendirmemizle, okumalarımızla birlikte yeni bölgesel
ortaklıklara da imza atmış olduğumuz
karşımızda bulunuyor. Bu durum bizim açımızdan da
memnuniyet vericidir. Bilhassa Afrika ülkeleriyle olan ilişkilerde
ortaklık zirvesi anlamında 2008de gerçekleştirilen çalışmadan
bu yana 2021 yılında mevcut zirveye 16 devlet ve hükûmet
başkanının katılması ve yine, zirvede önemli
kararların alınması bizim açımızdan ülkemizin Afrika
Kıtasındaki faaliyetlerini arttırdığını
işaret ediyor. Tabii, sadece bu anlamdaki ortak kalkınmaya yönelik,
beraber ortak çıkarlar paralelinde hareket etme değil ama aynı
zamanda diğer bölgelerle ilişkiler anlamında da ülkemizin öncü
bir rol oynaması da memnuniyet verici olan diğer konu
başlıkları arasında yerini alıyor. Bu anlamda da
Dışişleri Bakanlığımız tarafından ilan
edildiği üzere Türk Devletleri Teşkilatının da Afrika
ülkelerine 2,5 milyon doz ilave aşıyı ulaştıracak
olması bölgesel iş birliklerinin tesisi anlamında Türkiye'nin
sahip olduğu önemli rolü gözler önüne sermiştir. Ve yine, toplamda da
bilhassa böylesi bir pandemi döneminde, Covid-19 sürecinde ülkemizin, kendi
geliştirdiğimiz aşı olan 15 milyon doz Turkovac
aşısını da Afrika ülkeleriyle paylaşmasını
önemli bulduğumuzu ifade etmek isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütün bunlar olurken pek tabii, bilhassa Balkanlar
coğrafyasında yoğun bazı gündemlerin
yaşandığı gerçeği de karşımızda
bulunuyor. NATO'nun Karadeniz'de artan faaliyetlerine paralel olarak Amerika
Birleşik Devletleri'nin Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya düzlemi
üzerinden Karadeniz'e kendince yeni bir saha ve alan açması, erişim
güzergâhı oluşturmasına paralel olarak Yunanistan'ın da
bilhassa son birkaç yıldır bölgede -hem Ege Denizi'nde hem Balkanlar
coğrafyasında- tansiyonu arttıran gelişmelere kapı
araladığını hatta bizzat bu anlamda kendisinin faaliyet
yürüttüğünü söylememiz mümkündür. Geride
bıraktığımız günlerde Yunanistan
Dışişleri Bakanının Bulgaristan'ı ziyareti
sırasında burada yapmış olduğu bir açıklama
dikkatlerimizden kaçmamıştır. Yunanistan Başbakanı
Miçotakis Bulgaristandaki ziyaretinde Türkiyenin Ege Denizindeki kıta
sahanlığı alanının Yunanistan tarafından
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karadağla
yapılacak bir anlaşmayı şu an görüşüyoruz ve birçok
uluslararası anlaşmada olduğu gibi yine bu anlaşmanın
3üncü maddesinde şahsım devleti anlayışı oldukça hâkim.
Mesela bu anlaşmanın 3üncü maddesinde şunu söylüyor: Bu kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür. Bizim bu anlaşmalara
karşı çıktığımız ortak maddelerden biri
budur. Neden Cumhurbaşkanına bağlanıyor uluslararası
bir anlaşma? İşte bu tek adam rejiminin uluslararası
siyasetteki yansımalarıdır yani sadece iç siyasette değil,
dış siyasette de tek adam rejiminin varlığını her
alanda hissettirmeye çalışmasının sonucudur.
Peki, burada Dışişleri Bakanına
ve Bakanlığına sormak istiyorum: Sizin göreviniz ne olacak?
Cumhurbaşkanı kendi Bakanına güvenmiyorsa her şeyi kendine
bağlamaya çalışıyorsa bu Bakandan ya da Bakanlıktan
Türkiye Cumhuriyeti devleti ne bekleyecek? Bu bizim açımızdan
gerçekten önemli bir sorun. Bunu tabii ki sadece burada görmüyoruz, bakın,
iç siyasette bugün Millî Eğitim Bakanlığının
planlamasına dahi, bugün Sağlık Bakanlığının
planlamasına dahi hatta coronavirüs günlerinin
yaşandığı dönemde Bilim Kurulunun dahi nasıl
toplanacağına ve ne karar vereceğine Cumhurbaşkanı
kendisi karar vermek istiyor. O yüzden de bugün Türkiye her manada tepetaklak
bir hâle gelmiş durumdadır.
Şimdi dış ilişkilere gelelim.
Burada uluslararası sözleşmede az önce bahsettiğim 3üncü madde
yani Cumhurbaşkanının bütün yetkileri elinde
bulundurmasını bir kere biz reddediyoruz, o yüzden de bu
anlaşmaya şerhimiz var. Mesela Filistinden hurma alımıyla
ilgili bir anlaşma imzalanacaktı ve elbette ki biz mazlum Filistin
halkının her zaman yanındayız ve mazlum Filistin halkıyla
dayanışma içinde olacak hangi anlaşma varsa onun yanında
seve seve olmayı isteyen bir partiyiz. Fakat gelin görün ki yine, az önce
okuduğum 3üncü madde gibi bir madde çıkıyor
karşımıza ve biz bu sebeple buna şerh düşmek durumunda
kalıyoruz.
Karadağla yapılmak istenen anlaşma
da ithal edilecek kimi ürünler üzerinden konuşuluyor. En çok gözetilen
ulus kapsamında tercihli gümrük vergisi indirimi uygulanarak ithalat
yapılacak, bu indirim yüzde 100dür yani hiçbir şekilde burada bir
vergi alınmayacak, yani sıfır gümrük vergisi. Şimdi,
Türkiye'deki uygulamalara baktığımızda, her şeyden
vergi alan bu iktidar Karadağla yapılan anlaşmada vergiden
vazgeçiyor. Tabii ki uluslararası ilişkilerde bu tür küçük jestler
yapılmaz değil, yapılabilir, bunları anlayışla
karşılayabiliriz. Bunlar iki ülke arasındaki ilişkiyi de
geliştirebilecek şeylerdir fakat bizim ısrarla altını
çizdiğimiz nokta, bakın, burada ne ithal edilecek Karadağdan?
2.850 ton farklı et ürünleri, 300 ton şeftali, 5 bin ton buğday
unu veya mahlut unu, 50 ton makarna. Şimdi, bunların hepsi Türkiye'de
üretilebilir olan şeyler. Dünden beri Türkiye'nin gündeminde dövizin sert
inişi ve üstü örtük faiz konuşuluyor yani ülkenin ekonomik krizi
konuşuluyor. Yani insanlar aylardır, yıllardır açlıkla
pençeleşiyor. Hele son zamanlarda bu kadar ciddi bir ekonomik kriz
ortadayken tarımı desteklemekten vazgeçip tamamen tarım
politikasını ithalata bağlamış olan bu iktidarın
politikalarına net bir şekilde hayır diyoruz. Bugün, Türkiye
buğday cennetidir, Konya buğday cennetidir, Anadolu un cennetidir,
siz kalkıp Karadağdan un vesaire ve onun ürünlerini almaya
çalışıyorsunuz. Bunu, bununla ilgili gümrük vergisini
sıfırlandırarak yapmaya çalışıyorsunuz. Buna biz
nasıl evet diyelim?
Bugün tarımı bitiren, üreticiye
sıfır destek sağlayarak hatta üreticinin yüküne yük ekleyerek,
çeşitli kotalar getirerek, başta pamuğa, buğdaya, tütüne
kota getirerek tarımı bu ülkede bitirmiş olan bu iktidarın
yaptığı politikaları net bir şekilde reddediyoruz.
Bakın, bunları neden yapıyor, biliyor
musunuz? Bir yandan dışarıya uluslararası ilişkilerimizi
geliştirelim vesaire diye anlatıyorlar ama Karadağla
yapılan bu anlaşma gibi irili ufaklı çok sayıda
anlaşma geliyor Dışişleri Komisyonuna. Bunun nedeni nedir,
biliyor musunuz? Bunun nedeni aynı zamanda irili ufaklı, çeşitli
şirketler kurdurarak bu ithalatı aynı zamanda kendi yandaş
şirketlerine de yaptırıyorlar. Yani her bakımdan bu ülkenin
varlıklarını, her bakımdan bu ülkenin geleceğini
hançerleyen bir iktidar anlayışı var. Yine burada da
yandaşa peşkeş çekme hâli var.
Bir de helal akreditasyondan bahsediyorlar. Ben bu
kürsüde çok dile getirdim, çok önemli bir konu. Mesela, angusları
Türkiyeye getirirken o hayvanlara işkence edilerek anguslar Türkiyeye
getiriliyor. Yine, Türkiye'nin ihtiyacı yok, Türkiye yeterince hayvancılık
yapabilecek bir ülke olduğu hâlde
Mesela, İskenderun
Limanında, limana yakın evlerde halk, inanın, bir dönem,
ölmüş olan o hayvanlardan çıkan kokudan oturamıyordu. Bunu da
halk çıktı ve protesto etti ama duyan kim, bakan kim? Bir kere yerli
ürün her şekilde desteklenmelidir. Tarım bu ülkenin elindeki
altın bileziktir. Bu ülkenin elindeki altın bileziği söküp atan
bu iktidar, her şeyde olduğu gibi şimdi ülkeyi bir çuval una,
bir paket makarnaya muhtaç etmiş bir hâle getirmiş durumdadır.
Evet, değerli halkımız, burada,
dünden beri ortada kaynayan bir durum var. Dün, Cumhurbaşkanının
kabine toplantısından çıktığı zaman
yaptığı konuşmada sanki nastan daha önce bahseden kendisi
değilmiş gibi, sanki Faiz haramdır, asla bize faizi
yükselttiremeyeceksiniz. diyen kendisi değilmiş gibi üstü örtük bir
faiz artırımına gittiler ve kendi meşreplerince bir denge
yaratabileceklerini zannediyorlar. Bakın, Merkez Bankasını aile
dükkânı hâline getirdiler, şimdi hazineyi yağmalamayı
önlerine hedef olarak koydular. Yani, dün alınan karar tam anlamıyla
hazineyi yağmalama kararıdır, tam anlamıyla ülkeyi
artık TL yerine -burada doların geçmesi- dolara bağlama
anlamı taşımaktadır. İşte, siz, Karadağ
gibi, başka ülkeler gibi ülkeyi ithalata mecbur eder bir hâle getirirseniz
ülkenin başına gelecek olan tam da dünkü
icraatlarınızın sonucudur ve ben buradan soruyorum: Bu pansuman
neye yarayacak? Bu pansuman marketlerin, dükkânların, bakkalların
raflarındaki malzemelerin, temel gıdanın, ürünlerin fiyatını
düşürecek midir? Kesinlikle hayır. Yani, yine bu pansumanla hiçbir
sonuç alamayacağınız ortadadır.
Değerli yurttaşlarımız, bu
iktidar, miadını çoktan doldurmuştur. Ülkeyi
batırdılar, vatandaşı suçlu ilan ediyorlar. Bu iktidar dün
aldıkları kararları bile -insanda bir utanma olur, çıkıp
burada savunamaz ama- çıkıp bu kürsülerden ballandıra
ballandıra savunabiliyorlar. Bu ülkenin yurttaşları olarak biz
bu iktidarın günahlarına ortak değiliz. Bu iktidar günahkâr bir
iktidardır, bu iktidar ülkenin bütün varlıklarını, bu
iktidar ülkenin bütün geleceğini artık dolara bağlamış
ve karanlık bir dehlizin dibine sürüklemiş durumdadır. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Bizler umudumuzu
kırmayacağız, bu iktidar ve bu rejim değişene kadar da
mücadelemiz devam edecektir. Bizler şunu kesin ve net olarak ifade ediyoruz
ki ülkenin bu çıkmazın içinden, bu karanlık içinden, bu ekonomik
kriz içinden çıkması için yapılması gereken, acil olan
şeylerden biri tarım politikalarında köklü bir
değişimdir; ithalattan tez elden vazgeçip taşı,
toprağı, iklimi, suyu elverişli olan bir ülke olarak Türkiye'de
tarıma önemli ölçüde sahip çıkmak ve yatırım
yapmaktır. Bakın, ağır sanayiyle ilgili ithalata bir
şey demiyorum çünkü araştırma geliştirmeye bu ülke hiçbir
şekilde bugüne kadar yeterince yatırım yapmadı,
yapmadığı için ağır sanayide ithalata mahkûm bir
ülkedir ama biz Karadağdan buğday, un almaya mahkûm bir ülke
değiliz. Bunun tez elden değişmesi gerekiyor ve bunun için
çabalayacağız.
Bakın, yine dün Erdoğan
yaptığı konuşmada dedi ki: Bizi kimse yolumuzdan
çeviremez. Sanki ortada bir savaş varmış algısı
yaratmaya çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Şunu
da söyleyeyim iktidar partilerine: Artık halk sizin bu
anlattıklarınıza hiçbir şekilde inanmıyor, eminim, siz
de bunun farkındasınız ve şunu diyor: Bizi hiç kimse
yolumuzdan çeviremez. Ben soruyorum Erdoğana, hangi yoldan
bahsediyorsun?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bağımsızlık yolu.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Yolunuz
iflas yolu, yolunuz yüksek enflasyon altında vatandaşı ezme
yolu, yolunuz zam yolu, zulüm yolu, yolunuz yalan dolan; yandaş, akraba
kayırma yolu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bağımsızlık yolu.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Sizi bu
yoldan çevirecek olan emin olun ki bu ülkenin işçisi, çiftçisi,
esnafı, emekçisi, açları, yoksulları, barınamayanları,
geçinemeyenleridir. Bu böyle biline. (HDP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Bülent Bey,
yeterince oradan cevap verdiniz, olmadı mı?
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Konuşmacı,
konuşmasında Bu iktidar günahkâr bir yolda. gibi şeyler
söyledi.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Yerinizden
birileri konuştu, dikkatim dağılmasın diye size
bakmadım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Süreniz bitti.
Başkanım, bu iktidar milletin
iktidarıdır. Yirmi yıldan beri milletimizle omuz omuza
yürümekten büyük onur duyuyoruz. Aynı şekilde, milletimiz yetki
verdiği müddetçe hizmete devam edeceğiz.
Dediği tüm ithamları reddediyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gruplar adına son söz Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Sayın Yunus Emrenin.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YUNUS EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Biz tabii, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Karadağla olsun, bölgemizdeki diğer ülkelerle olsun Türkiyenin
ekonomik ve siyasi ilişkilerinin derinleşmesini destekleriz. Ancak bu
anlaşmada, bu protokolde itiraz ettiğimiz kimi hususlar var.
Öncelikle bunları Genel Kurulun dikkatine sunmak istiyorum.
İthal edilecek bazı ürünlere, yüzde 100
oranında, en çok gözetilen ulus tercihli gümrük vergisi indirimi
uygulanacak malumunuz bu anlaşmayla ve bu kapsamda 2.850 ton farklı
et ürünleri, 300 ton şeftali, 5 bin ton buğday unu veya mahlut unu ve
500 ton makarna da yer almakta ilgili listelerde.
Değerli arkadaşlarım, tabii, biz
Karadağla ilişkilerimizi derinleştirelim ama bunun bedelini
hayvancılarımıza, bunun bedelini çiftçilerimize ödetmeyelim; ilk
olarak bunu söylemek isterim. Türkiye olarak üreticilerimizi koruyalım, iç
pazarımızı ithalata bağımlı kılmayalım.
Türkiyenin üretim altyapısı tahrip oluyor ve kurun
arttığı bir ortamda Türkiyenin nasıl bir gıda
kriziyle karşı karşıya kaldığını da
görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu sebeplerle,
bizim bu protokole muhalif olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Bunun yanında, tabii, şeytanın gör
dediği, protokol metnine baktığımızda, 13üncü sayfada
bir şey görüyoruz: Karadağ adına Ekonomi Bakanı Sekulicin
anlaşmayı imzaladığını, Türkiye adına da
-tanıdık bir imza var değerli arkadaşlarım- Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın imzası var burada, bu
anlaşmanın altında, 2019 Kasımında imzalanan bu
protokolün altında dönemin Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın
imzası var.
Hatırlayacaksınız, Genel Başkan
Yardımcımız Ali Öztunç, bu yıl nisan ayında, Ruhsar
Pekcanın kendi şirketinden, ailesinin şirketinden kamu ihale
mevzuatına aykırı şekilde dezenfektan alımı
yaptığını kamuoyuna açıklamıştı, birkaç
gün sonra da Bakanlık bu alımın gerçek olduğunu kabul etmek
durumunda kalmıştı.
Şimdi, tabii, bu konuşmalardan sonra
değerli AK PARTİli arkadaşlarımız sataşma
nedeniyle söz alıp açıklamalarda bulunuyorlar; Ruhsar Pekcanın
niye Yüce Divana verilmediğiyle ilgili, bu dezenfektan alımıyla
ilgili -kanunlarımıza aykırı dezenfektan
alımının- niye bir siyasi işlem
yapılmadığıyla ilgili bir açıklama yaparsanız çok
memnun olurum. Şunu hatırlatmak istiyorum: Ruhsar Pekcan buraya
geldi, bu kürsüye çıktı, bu kürsüde yemin etti arkadaşlar ve
sizler çılgınlar gibi Ruhsar Pekcanı
alkışladınız. Şimdi sormak istiyorum: Bu Mecliste
yemin eden bir kişinin bu Meclise hesap vermesini, bu Mecliste bir
soruşturma komisyonu kurulmasını niye engellediniz arkadaşlar?
Buna verecek bir cevabınız var mı merak ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Niye bu Mecliste bir soruşturma
yapılmasını engellediniz? Kendi
arkadaşınızı, kendi şirketine ihale veren
arkadaşınızı, kendi şirketinden ihalesiz alım
yapan arkadaşınızı niye Yüce Divana göndermediniz? Bunu
sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine bunun
yanında hatırlatmam lazım: Ruhsar Pekcan dendiğinde, AK
PARTİ'nin dostları dendiğinde, AK PARTİ'nin içinden
çıkan ve Türkiye'ye bu türden kötülükleri yapan insanlar dendiğinde
aklımıza gelen birisi daha var, hatırlatmam gerekiyor. Ona da
bir dönem alkışlar sunuyordunuz, onu da bir dönem
bayrağımızın önüne koyup ekranlarda millete seyran
ediyordunuz; yeni adıyla Aaron Goldsmith. Duydunuz mu hiç? Yeni
adıyla Aaron Goldsmith.
VELİ AĞBABA (Malatya) Altıncı,
altıncı! Kankaları! Eski işverenleri, eski
işverenleri, hoca!
YUNUS EMRE (Devamla) Namıdiğer -siz daha
iyi tanıyacaksınız- Rıza Sarraf ya da Reza Zarrab.
Şimdi, 8 Aralık günü Sözcü gazetesinde bir haber gördüm, değerli
arkadaşlarım, Rıza Sarrafla ilgili Aaron Goldsmithle ilgili;
ABDde 3,6 milyonluk bir evde oturuyormuş Rıza Sarraf, 32 büyük
ahırdan oluşan at çiftliği almış.
VELİ AĞBABA (Malatya) Hocam, Rıza
Sarraf eski eş başbakan, dikkatini çekerim. Bakanların
yarısının maaşını Rıza Sarraf verdi,
biliyorsun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kürsüdeki hatip de kendi
partisinden Başkanım, laf atmasın.
BAŞKAN Sayın Ağbaba,
konuşmacının insicamını bozmayın lütfen.
YUNUS EMRE (Devamla) 32 büyük ahırdan
oluşan at çiftliği satın almış.
Sayın Bülent Turan, umarım
ekleyecekleriniz vardır yani bir sataşma vesilesi olsun. Gerek Ruhsar
Pekcan konusuyla gerek Aaron Goldsmith konusuyla ilgili
açıklamanızı gerçekten merak ediyorum, duymak isterim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayda bir gelenlere cevap
vermiyoruz Yunus Emre Bey.
YUNUS EMRE (Devamla) Bunun yanında, 300 bin
dolar ödeyerek bir gösteri atı satın aldığı da Sözcü
gazetesinde bahsettiğim haberde kayıt altına alınıyor.
Gerçekten, gerek Ruhsar Pekcan olayı gerek Aaron Goldsmith olayı
açıklanmaya muhtaç. Sizlerin umarım bir açıklaması
vardır bununla ilgili çünkü bu bahsettiğimiz paralar, değerli
arkadaşlar, dolar, euro cinsinden bahsettiğimiz bu paralar sizin,
bizim, milletimizin paraları. Bakın, çok ağır, cumhuriyet
tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşadığımız
bir ortamda, insanlarımızın ekmeğe muhtaç olduğu bir
ortamda, en önemli şehirlerimizde ekmek kuyruklarının
olduğu bir ortamda bu milletin parasıyla 300 bin dolara gösteri
atı alan, 3,6 milyonluk evlerde oturan insanlardan bahsediyoruz,
buralardan, Türkiyeden çaldıkları paralarla. (CHP
sıralarından alkışlar) Umarım buna bir
açıklamanız vardır.
Değerli arkadaşlarım, tabii, bu
uluslararası sözleşmeler üzerine yaptığımız
görüşmeler, iktidarın dış politika yaklaşımı
hakkında da belli teşhisler yapmak için bize bir fırsat sunuyor.
Şu anda ekonomik kriz nedeniyle iktidar tarafı ne yazık ki türlü
tavizler veriyor ve Türkiyede bir dönem estirdiği havanın çok aksine
işlere imza atıyor.
Şimdi, bir defa, geçtiğimiz haftalarda
Birleşik Arap Emirlikleri olayı yaşadık. Şimdi,
Birleşik Arap Emirlikleri, sizlerin bu kürsüde söylediklerinize göre 15
Temmuz hain darbe girişiminin arkasındaki güçtü. Bunu sizler
söylediniz. Yetmedi, bu konularda televizyon dizileri çektirdiniz devletin
kanalında. Değerli arkadaşlarım, bu da yetmedi, Ankarada
Emirliklerin Büyükelçiliğinin bulunduğu sokağın
adını değiştirdiniz; siz yaptınız, Medine Müdafii
Fahrettin Paşa Caddesi yaptınız Emirliklerin Elçiliğinin
bulunduğu caddenin adını.
Şimdi, sormak istiyorum size: Ne
değişti arkadaşlar? (CHP sıralarından
alkışlar) Türkiye bakımından karşı
karşıya bulunduğumuz bu ekonomik sorunlar dışında
ne değişti? İsraille ilgili, Mısırla ilgili
Sayın Cumhurbaşkanının açıklamaları var. Biz
tabii ki daha önce de söyledik, Siyasi diyaloğun geliştirilmesi
gerekir, büyükelçi atanması gerekir. dedik. Biz bunu söylediğimizde
bizi darbe sevici olmakla suçluyordunuz. Ne değişti
arkadaşlar? Bugün ne değişti?
Yine hatırlatmak istiyorum: Libyada çok daha
yapıcı bir konuma geldiniz. Doğu Akdenizde çok daha farklı
bir politika izliyorsunuz. Araştırma gemileri nerede arkadaşlar?
Değerli arkadaşlarım, çok örnek var.
ABD, CAATSA yaptırımlarını devreye aldı. Niye sesiniz
çıkmıyor? Nerede o itirazlar? F-35 programından Türkiye
çıkarıldı. Niye sesiniz çıkmıyor arkadaşlar? Bu
konularla ilgili niye bir şeyler söylemiyorsunuz? Acaba, Halk
Bankasıyla ilgili ya da Sezgin Baran Korkmazla ilgili ya da ABD
Kongresinde kabul edilen bir karar tasarısına göre Sayın
Cumhurbaşkanının mal varlığının
araştırılması görevinin Kongre tarafından yönetime
verilmesiyle ilgili söylemek istemediğiniz şeyler mi var
arkadaşlar? Bu yüzden mi bunlara yanıt vermiyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, üzülerek
belirtmek istiyorum: Türkiyenin dış politikasında kapsamlı
bir değişim yaşanıyor ama bu, Türkiye'nin menfaatlerini
gerektirdiği için yaşanmıyor ne yazık ki. Tek adam
rejiminin, Türkiye'de kurulan tek adam rejiminin ciddi kısıtlarla
karşı karşıya kaldığı görülüyor, ciddi
ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldığı
görülüyor ve bu kapsamda, yeni bir politika izlenmeye başlanıyor ve
dikkat edin, önceki politika da tamamen iç politikayla ilgiliydi, içeride
partinizin, Sayın Cumhurbaşkanının menfaatleriyle
ilgiliydi; bugün de aynısı oluyor, bugün Türkiye'nin menfaatleri
değil, Cumhurbaşkanının menfaatleri bu adımları
gerektirdiği için bunları atıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu kapsamda,
yine hatırlatmak istiyorum: ABD'ye Büyükelçi olarak
atadığınız eski bir arkadaşınız, partinizden
eski bir milletvekili Murat Mercanın ABD basınında 17 Ekim 2021
tarihinde çıkan bir yazısı var: ABD ile Türkiye arasında
yakınlaşmanın tam da zamanıdır.
başlıklı bir yazı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS EMRE (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YUNUS EMRE (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bu yazıda ortaya konulan görüşleri ileriye
süren bir Büyükelçi atadınız ancak partinizin uzun süredir
izlediği ABD politikası tam olarak bunun 180 derece
karşısındaydı. Ben çok merak ediyorum, yani böyle bir
politika izleyecek arkadaşlar olarak, bir parti olarak niye böyle bir
yazıyı sizin Büyükelçiniz yazıyor?
Ve -sözlerimin başında da belirttim- son
olarak şunu hatırlatmak istiyorum: Bu protokolü imzalayan Ruhsar
Pekcan nerede arkadaşlar? Ruhsar Pekcan nerede? (CHP
sıralarından alkışlar) Ruhsar Pekcanla ilgili neden
işlem yapmadınız? Ruhsar Pekcanla ilgili iddialara verecek bir
yanıtınız var mı? Biz bu yanıtı bekliyoruz.
Defaatle sorduk, burada araştırma önergeleri verdik, hiçbirine
yanıt vermediniz. Hepinize sataşıyorum arkadaşlar, hepinize
sataşıyorum, lütfen biriniz çıkınız ve Ruhsar Pekcanın
nerede olduğunu bu kürsüde yanıtlayınız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu konuyu çok tartıştık. Bir de Yunus Emre Bey gibi ayda bir
gelip şov yapıp gidenlere cevabımız yok Sayın
Başkanım.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, çok ağır sataştı Yunus Hoca.
BAŞKAN 1inci madde üzerindeki
konuşmalar, görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Üçüncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için beş dakika süre vereceğim. Bu
süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, lütfen Genel Kurul
salonundan ayrılmayalım. Eğer yeter sayı çıkmazsa
birleşime ara verip tekrar oylama yapacağım. Lütfen Genel
Kuruldan ayrılmayalım.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile
Karadağ Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına
İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut Protokol Iin Yerini Alan Protokol
I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
330 |
|
Kabul |
: |
269 |
|
Ret |
: |
61
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
İshak
Gazel Abdurrahman
Tutdere
Kütahya Adıyaman
Teklif, kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 22 Aralık 2021 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.33
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 287 S. Sayılı Basmayazı 30/11/2021 tarihli 24üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(xx) 287ye 1inci Ek S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir
(x) 256 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 141 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.