TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
41inci
Birleşim
22
Aralık 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Mersinin düşman işgalinden kurtuluşunun
100üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Gaziantepin düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantepin düşman işgalinden kurtuluşuna
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin özlük haklarına ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Sarıkamış Harekâtının 107nci yıl dönümüne ve
fahiş fiyat artışı yapanlara, fırsatçılara,
stokçulara ağır yaptırımlar uygulanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Cumhurbaşkanının
açıkladığı yeni ekonomik tedbirlerin ve yeni yılda
artacak burs ve kredi miktarlarının hayırlı
olmasını dilediğine ve Tarsus ile Mersinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıldönümünü
kutladığına ilişkin açıklaması
4.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, öğrenci servis şoförlerinin ücretlerinin güncellenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, İzmirde çalıştıkları inşaat
firmasında üzerlerine benzin dökülerek katledilen Suriyeli mültecilere
ilişkin açıklaması
6.- Muğla Milletvekili Suat Özcanın, özel
sürücü kursu temsilcilerinin taleplerine ilişkin açıklaması
7.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından Toplum
Yararına Programla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin
açıklaması
8.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, Şeyh
Bedrettinin vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
9.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
bütün sağlık personeline ve veteriner hekimlere maaş zammı yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
Belen-Antakya otoyolunun bir an önce yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, İzmirde çalıştıkları inşaat
firmasında üzerlerine benzin dökülerek katledilen Suriyeli mültecilere
ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersin
Büyükşehir Belediyesinin sosyal belediyecilikte çığır
açtığına ve Mersinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü kutladığına
ilişkin açıklaması
13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
döviz artışı nedeniyle artan tüm fiyatların geri çekilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
iktidarın alkollü içeceklere uyguladığı yüksek vergilerin
vatandaşları sahte içkiye ve uyuşturucuya yönlendirdiğine
ilişkin açıklaması
15.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
Çanakkale Bigada meydana gelen sel felaketine ilişkin
açıklaması
16.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbakın, Gaziantepin
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
17.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Sarıkamış Harekâtının 107nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, hemşirelerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
19.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, her
gün yapılan zamlarla iktidarın vatandaşı kuru ekmeğe
muhtaç duruma soktuğuna ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar ile dolar
garantili mevduatın sakıncalarına ilişkin
açıklaması
20.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, akaryakıt fiyatlarındaki artışa
ilişkin açıklaması
21.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, Mehmet
Akif Ersoyun vefatının 85inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
22.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, Özkan
Sümerin vefatının 1inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
23.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftasına ve Turkovac
aşısının gereken onayları alarak üretim ve kullanma
aşamasına geldiğine ilişkin açıklaması
24.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Maraş katliamının yıl dönümüne, 20-27 Aralık Mehmet
Akif Ersoyu Anma Haftasına, Sarıkamış
Harekâtının 107nci yıl dönümüne, Gaziantepin Fransız işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne, Özkan Sümerin
vefatının 1inci yıl dönümüne, vergi ve cezalarda meydana
gelecek artışa, doğal gaz bağlantı ve hizmet
bedellerindeki artışa, akaryakıt fiyatlarındaki
artışa, kurdaki düşüşlerin akaryakıt fiyatlarına
yansıtılmayacağına ilişkin kararnameye, kamu
çalışanlarının ve emeklilerin maaşında ciddi bir
iyileştirme ihtiyacı olduğuna ve Ege Bölgesindeki
yangınlarda zarara uğrayan köylülere hâlâ destek
sağlanmadığına ilişkin açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftasına, Fırat
Kalkanı Harekâtı kapsamında 21 Aralık 2016 gecesi Akil
Tepesine gerçekleştirilen operasyonda şehit düşen askerleri
rahmet ve minnetle andığına ve gazilere sağlık
dilediğine, Sarıkamış Harekâtının 107nci
yıl dönümüne, sabah saatlerinde gümrük muhafaza birimlerince İran
sınırında ülkemize sokulmak üzere yakalanan uyuşturucu
maddeye ve uyuşturucu ve kaçakçılıkla mücadeleye ilişkin
açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Türkiye Seyyar Esnaf ve Sanatkârlar Meclisinin HDP Grubuna
gerçekleştirdiği ziyarette ilettikleri taleplere, Tüketici Güven
Endeksindeki düşüşe, Fraser Institute tarafından
hazırlanan 2021 Global Özgürlükler Raporuna ve Tekirdağ 2 No.lu F
Tipi Cezaevinde hayatını kaybeden Vedat Erkmenin cenazesine
yapılan saygısızlığa ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Gaziantepin düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl
dönümüne, 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftasına, Turkovac
aşısının acil kullanım onayı almasını
çok büyük bir memnuniyetle ve sevinçle karşıladıklarına,
sağlık çalışanlarının ekonomik haklarıyla
ilgili yapılacak iyileştirmenin şimdilik askıya
alınmış olmasına üzüldüklerine, Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatılmasaydı Turkovacın
çok daha erken bulunabileceğine, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin
Nebatinin fiyat indirmeyenlere ilişkin sözlerine, dolardaki
düşüşün akaryakıt fiyatlarına yansıması
gerektiğine ve Tayyip Erdoğanın ekonomik savaşında
paranın fakirden alınıp zengine verildiğine ilişkin
açıklaması
28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Sarıkamış Harekâtının 107nci yıl dönümüne ve
elli sekiz yıl önce Kıbrısta Rumlarca katledilen şehitleri
rahmetle yâd ettiğine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
tutanakları okurken Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin ifadesini
sehven atlaması sebebiyle Tutanak Hizmetleri
Başkanlığına sitem etmek durumunda kaldığına
ilişkin açıklaması
30.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin yerinden sarf ettiği bazı
ifadelere ilişkin açıklaması
31.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, ilk yerli Covid-19 aşısı Turkovaca ilişkin
açıklaması
33.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın 299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın 299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Mersin
Milletvekili Behiç Çelik ve arkadaşları tarafından, ülkemizde
uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin tüketimi ve bundan
kaynaklı olarak ortaya çıkan sosyal ve ekonomik problemlerin
önlenmesi ve yaşanılan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla
30/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, sağlık
çalışanlarının maruz kaldığı sorunların
araştırılması amacıyla 22/12/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Kayseri Milletvekili Çetin
Arık ve arkadaşları tarafından, ülkemizde konut yapı
kooperatiflerinde yaşanan mağduriyetlerin
araştırılması amacıyla 21/12/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 299 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerine, 299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 299 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİye sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 299 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmaları sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun 299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın 299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına,
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlunun 299 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde CHP Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin 299 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun 299 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde şahsı adına
yaptıkları konuşmaları sırasında AK PARTİye
sataşması nedeniyle konuşması
7.- Elâzığ Milletvekili Zülfü
Demirbağın, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın 299
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
8.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın 299 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay ile
aralarında geçen diyalogdan ötürü tutanakları incelediğinde
Tutanak Hizmetleri Başkanlığına bir haksızlık
yaptıklarını fark ettiklerine, Kayseri Milletvekili İsmail
Tamerin ifadesini tutanaklara geçmiş olmasına rağmen kendisinin
okurken sehven atladığına ve bu manada stenografların
kusura bakmamasını rica ettiğine ilişkin
konuşması
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 299) Gelir Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin oylaması
22 Aralık
2021 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 41inci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, 3 Ocak Mersin'in düşman işgalinden kurtuluşunun
100üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Zeynep
Gül Yılmaz'a aittir.
Buyurun Sayın Gül
Yılmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, Mersinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu,
hemşehrilerimi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bir yanında
sırtını dayadığı yemyeşil Toroslar, bir
yanında uçsuz bucaksız güzelliğiyle masmavi Akdeniz bulunan
Mersin'imiz doğal güzellikleri, coğrafi konumu, tarihi, kültürü,
tarımı, sanayisi ve ticaret hacmiyle ülkemizin en önemli büyük
şehirleri arasında yer almaktadır. Turizm, ticaret, tarım
ve sanayinin bir arada geliştiği çok odaklı ekonomiye sahip olan
ilimiz bünyesinde barındırdığı Türkiye'nin en önemli
ve en işlek uluslararası limanı, otobanıyla hızlı
kara ulaşım olanağı ve gelişmiş serbest bölge
faaliyetleriyle, dünyanın önde gelen bölgesel kalkınma projelerinden
biri olan Güneydoğu Anadolu Projesi'nin de dünyaya açılan
kapısı olmuştur.
Değerli milletvekilleri,
özellikle sebze ve meyvecilikle seracılık faaliyetlerinde ülkemizin
büyük bir bölümüne üretimle katkı sağlayan Mersinimizin yüz
ölçümünün yüzde 21nde yaklaşık 330 bin hektar alanda tarımsal
üretim gerçekleştirilmektedir. Narenciye üretiminde dünyada 4üncü
sırada yer almakta olan ilimizin eşsiz lezzetlerinin yanında
Mut'un zeytinyağı ve kayısısı, Silifke'nin
çileği, Erdemli'nin Lamas limonu, Tarsus'un Topacık üzümü ve
Sarıulak zeytini coğrafi işaretli ürünleri
arasındadır. Yaş meyve ve sebze, narenciye, bakliyat
ihracatında da ülkemizde ilk sıralarda yer almaktadır. Yine,
kıl keçisi üretiminde 1inci olan ilimiz canlı hayvan ve hayvansal
ürünler değeri bakımından da ülkemizin önemli üretim
kaynaklarından biridir.
Tarih boyunca her kesimden,
her inançtan, her meşrepten insanı bağrına basan,
Torosların yoldaşı, Akdenizin serin sularının
sırdaşı Mersinimiz
Saygıdeğer
milletvekilleri, Mersinimiz Hükûmetimizin on dokuz yıldır
sürdürdüğü yatırım ve desteklerle her alanda kurtuluşunun
100üncü yılına yakışır bir ivme
kazanmıştır. AK PARTİ hükûmetlerimiz tarafından
ülkemize kazandırılan eser ve hizmet siyasetinden ilimiz de
payını en yüksek oranda almıştır. Mersinimiz bu on
dokuz yıllık dönemde cumhuriyet tarihinde eşi benzeri
görülmemiş eserlere ve hizmetlere kavuşmuştur. 2023
hedeflerimizin en önemli sembollerinden biri olan Akkuyu Nükleer Güç
Santralimizin inşaatı da hızla yükselmektedir. Kendi
alanında en son ve en güvenli teknolojiyle inşa edilen Türkiyenin
ilk nükleer santralinin birinci ünitesi 2023 yılında faaliyete
geçecek olup yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretimiyle ülkemizin
elektrik ihtiyacının da yüzde 10unu karşılayacaktır.
Üreteceği elektrikle kalkınmamıza, karbon emisyonunda
sağlayacağı azaltımla çevremize, teknolojisiyle bu alandaki
atılımlarımıza çok önemli katkılar sağlayacak bu
önemli yatırıma ev sahipliği yapan Mersinimiz, büyük ve güçlü
Türkiyenin inşasında da ön sıralarda yer almaktadır.
Ülkemizin en önemli dış ticaret merkezlerinden biri olan Mersin
Limanı ve Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren firmalarımız, 10
bin kişilik istihdamları ve milyar dolarları aşan ticaret
hacimleriyle ekonomimize de çok ciddi katkılar sağlamaktadır.
Hükûmetlerimiz döneminde, on dokuz yıllık süreçte ulaşımdan
eğitime, sağlıktan enerjiye, adaletten güvenliğe, toplu
konutlardan sosyal yardımlara kadar her alanda ilimize 38 milyar
tutarında yatırım yapılmış olup 2023
hedeflerimizin doğrultusunda ilimize her alanda
yatırımlarımızı artırarak sürdüreceğiz.
Değerli milletvekilleri,
3 Ocakta kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne girecek olan Mersinimiz,
her karış toprağı gazi, her vatanseveri kahraman olan
ülkemizde, Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele döneminde pek çok
isimsiz kahraman çıkarmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla)
Torosların zirvesindeki Arslanköyden Karboğazına, Alata
Çayından Kavaklıhana kadar Mersinin dört bir yanı
Fransız ve Ermeni zulmüne karşı kutlu bir özgürlük
direnişinin iz ve sembolleriyle doludur. Mersin Arkadaşlar, gidip
Toros Dağlarına bakınız; eğer orada tek bir Yörük
çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa şunu çok
iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet bizi asla yenemez. diyen
Mustafa Kemal Atatürkün de güvenini boşa çıkarmamıştır.
Mersin'imizin 100üncü
kurtuluş yılını kutlarken AK PARTİ hükûmetlerimizle
cumhuriyetimizin 100üncü yılına tek millet, tek bayrak, tek vatan,
tek devlet şiarıyla birlik ve beraberlik içinde ulaşacağız.
Bu vesileyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) -
Teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz Gaziantepin düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğana aittir.
Buyurun Sayın
Taşdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)
2.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, Gaziantepin
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; 25 Aralık 2021 günü, evladı olmaktan gurur
duyduğum Gaziantepin düşman işgalinden kurtuluşunun
100üncü yıl dönümüdür. Bu sebeple, hangi beylik sözlerle ifade edersek
edelim, isimsiz kahramanlarımıza haklarını vermiş
olmamız gerekir. Mustafa Kemal Atatürk'ün övgülerine mazhar olmuş
Gaziantep savunması her mahiyetiyle Türk'ün fıtratının
tarihidir çünkü unvan almak, vatanı için, namusu için seve seve ölüme
koşmakla kazanılabilecek bir onurdur.
Bundan tam yüz yıl önce
Antepli, Gazi Paşasıyla tek yürek olmuş ve makûs talihimizi
değiştirmiştir. Bu şanlı mazimiz, her anı iftihar
edeceğimiz destanlarla doludur. Ülkemizin her ferdi bu eşsiz
tarihimizden haberdar olmalı, kutlu mazimiz mütemadiyen
çocuklarımıza ve gençlerimize anlatılmalıdır.
Varlığımızın nişanesi ay yıldızlı
al bayrağımızın, cennet kokan vatanımızın
üzerinde ebediyen ve özgürce dalgalanması için canımızı,
kanımızı feda etmeye, bu uğurda her türlü
fedakârlığı yapmaya ant içmişizdir.
İsminin başına
gazi unvanı almış gazi şehrimizin savunması dillere
destandır. Zira bu unvan mukaddeslerin en ulvilerindendir. Gururluyuz,
onurluyuz, bu gurur ve onurun emanetçisiyiz, en güzel hâliyle de çocuklarımıza
emanet etmeye namzediz.
Birkaç günde işini
bitirip gitmeyi planlayan düşmanın şehrin önünde aylarca
çakılıp kalması onları şüphesiz
şaşırtmıştır. Oysa bu durum, Türk için en tabii
hâldir. Çünkü Türk, savaşa düğüne gider gibi giden, cennete gül
bahçesine girer gibi girendir.
Antep savunması,
savaşın türlü türlü imkânlara sahip olmakla değil, vatan ve iman
sevgisiyle kazanılacağını bütün dünyaya ispat
etmiştir. Bu şehrin her sokağı, her köşesi, her
taşında aziz şehitlerimizin aziz hatırası bizleri
karşılamaktadır. Merhum Mehmet Akif Ersoyun Şüheda
fışkıracak, toprağı sıksan şüheda. dizesi
Anadolunun her karış toprağında olduğu gibi
Gaziantepte de karşılığını fazlasıyla
bulmaktadır.
Ecdadın yadigârı
olan kutlu topraklarımıza
bağlılığımızı kendimize baş vazife
edinmişizdir. Bu vazife öyle alelade bir vazife değildir, bu vazife
gelişen ve değişen dünya düzeninde bütün ilmî, siyasi, askerî,
fikrî gelişmeleri takip etmek, Kurucu Liderimiz Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün hedef olarak belirlediği çağdaş medeniyet seviyesini
yakalamak gibi büyük bir ülküye odaklanmaktır. Çağı yakalamak,
güçlü ve müreffeh bir ülke hâline gelmek için var gücümüzle
çalışacağız; bu, bizim tarihî sorumluluğumuzdur çünkü
bu topraklar yurt edinilirken ecdadın kanıyla
sulanmıştır. İşte, bu uğurda muhtaç
olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Bu asil
kan Mete Handan, Sultan Alparslandan, Fatihten beslenmekte; Çanakkaleden,
Sakaryadan kopup destanlar yazmaktadır.
Türk tarihine altın
harflerle yazılmış 6.317 Antep Harbi şehidi; Şahin
Beylerle, Özdemir Beylerle, Karayılanlarla ve binlerce isimsiz kahramanla
yan yana, omuz omuza muharebe etmişlerdir. Nihayetinde ise cennetteki en
yüksek mertebe olan şehitlik makamına Peygamber Efendimizle
komşu olmuşlardır. Ne mutlu bizlere ki onların aziz
hatıralarına sahip çıkmak, bıraktıkları
emanetlerin üzerine titremek gibi bir ülküye sahibiz.
Yüce Atatürkün Türküm
diyen her şehir, her kasaba, en küçük Türk köyü dahi Gazianteplileri
kahramanlık misali olarak alabilirler. sözünü kendimize şiar
edinmeli, Gazianteplinin gösterdiği cengâver duruşu en ince
ayrıntısına kadar okumalı ve okutmalıyız. Zira,
Şahin Beyler, Karayılanlar, Şehit Kâmiller ebediyen gönlümüzde
yaşamalıdırlar. 6.317 kahraman şehidimizi isim isim, köy
köy gönlümüzün en güzel yerine yerleştirdik; rahat uyusunlar, emanetleri
emin ellerdedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
Buyurun.
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Mevlamdan
bütün kahraman şehitlerimize rahmet diliyor; kahraman gazilerimizle
birlikte genç, ihtiyar, kadın, kız, ayal, uşak, şehri
topyekûn savunan herkese şükranlarımı sunuyorum.
Kurtuluşumuzun
100üncı yılı kutlu olsun. Gazi şehrin gazi
adaşı, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Gaziantepin düşman işgalinden
kurtuluşuyla ilgili söz isteyen Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filize aittir.
Buyurun Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
3.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Gaziantepin düşman
işgalinden kurtuluşuna ilişkin gündem dışı
konuşması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gaziantepin Fransız işgalinden kurtuluşunun
100üncü yılı nedeniyle gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi, Gaziantepli
hemşehrilerimi ve yüce Türk milletini saygılarımla
selamlıyorum.
Bundan yüz yıl önce,
Fransız işgaline karşı mücadele veren şehitlerimizin
ve gazilerimizin çocukları, torunları ve saygıdeğer
hemşehrilerim; kurtuluş günümüz kutlu olsun.
Değerli milletvekilleri,
Antep savunması; 29 Ekim 1919 tarihinde gönüllü Ermeni alayı, 412nci
Piyade Alayı ve Afrika avcı taburundan oluşan Fransız
birlikleri tarafından işgal edilen Ayıntabın 1 Nisan
1920de başlattığı amansız mücadelesinin 25
Aralık 1921de son Fransız askerinin de Gaziayıntabı terk
etmesiyle son bulan bir destandır.
Antep savunması
deyince, akla, Şahin Bey, Şehit Kâmil, Özdemir Bey, Şehit
Karayılan ve ismini saymaya zamanımızın yetmeyeceği,
vatan uğruna canlarını vermekten bir an bile tereddüt etmeyen,
kayıtlı 6.317, Lohanizadeye göre 12 bin şehidimiz gelir. Mithat
Cemal Kuntayın Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak
eğer uğrunda ölen varsa vatandır. mısraları ve Arif
Nihat Asyanın Bayrak şiirindeki Senin destanını okudum,
senin destanını yazacağım/Tarihim, şerefim,
şiirim, her şeyim. mısraları tam anlamıyla Antep
savunmasının ruhunu yansıtmaktadır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Antep savunması, annesini korumaya çalışırken Fransız
askerleri tarafından süngülenerek şehit edilen 12
yaşlarındaki Mehmet Kâmilin ve olayın ardından
Fransız komutanının kan parası olarak 200 altın teklif
etmesi karşısında Çocuğumun kanının
hesabını milletim soracaktır. diye reddeden babanın hikâyesidir.
Antep savunması,
Fransız komutanına yazdığı mektupta Siz hiç ömrünüzde
Türk esir yaşamaz. diye duymadınız mı? Kirli
ayaklarınızın bastığı şu toprakların
her zerresinde şüheda kanı vardır. Din için, namus için,
hürriyet için ölüme atılmak, bize ağustos sıcağında
soğuk su içmekten daha tatlı gelir. diyen, Fransız ordusunu 3
Şubat ve 18 Şubatta Kilis yolunda durduran, 29 Mart 1920 tarihinde
Elmalı Köprüsünde tek başına Ben yumruklarımla
dövüşeceğim. dercesine elini kaldırarak Fransız ordusuna
Dur! diye meydan okuyan, şehadetiyle düşmanları bile hayran
bırakan, Antep savunmasının fitilini ateşleyen Şahin
Beyin hikâyesidir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Antep savunması
Düşmanın kurşunu Müslümana değmez. diye
kahramanlarımıza moral veren şehit Molla Karayılanın
hikâyesidir.
Antep savunması, askerin
mühimmat ihtiyacını karşılamak için bir araya gelerek
varını yoğunu harcayan ve hasta tedavisinde kullanılacak
malzemeleri hazırlamak için gece gündüz çabalayan, ter döken esnafların
hikâyesidir.
Antep savunması,
Müdâfaa-i Millîye Hastanesi yapılmaya karar verilen Şıh Camisi
Külliyesi için malzeme üreten, sargı bezi bulunmadığı için
evlerindeki tülbentleri dahi getiren kadınların hikâyesidir.
Antep savunması,
ameliyat için uyuşturucunun olmadığı Şıh Camisi
Külliyesinde elleri ayakları bağlanarak ameliyat edilen
kahramanların hikâyesidir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Antep savunması,
Antepte Fransızlarla savaş olduğunu öğrenerek desteğe
gelen Ömer Asım Aksoy ve 4 arkadaşının, tıp fakültesi
öğrencilerinin hikâyesidir.
Antep savunması,
işgal sırasında aylarca zerdali çekirdeği unuyla
karışık undan mamul ekmek yemek zorunda kalan, bu yüzden de
beslenme bozukluğu çeken, trahom, Antep çıbanı gibi
hastalıklarla ve en önemlisi açlıkla boğuşan ve bu
şartlara on ay dokuz gün direnen Anteplilerin hikâyesidir.
Antep savunması, Mustafa
Kemal Paşa için Böyle bir asinin arkasına düşmek caiz
değildir. diyerek Kuvayımilliyeyi ve mücadeleyi sekteye uğratmaya
çalışan Müftü Bulaşıkzade Hoca Arif Efendi gibi hainlerin
de rol aldığı bir hikâyedir. Daha nice hikâyeler var ama hepsini
anmaya zamanımız yok.
Değerli milletvekilleri,
Antep savunması, yokluklara rağmen Fransızlara ve yerli Ermeni
iş birlikçilerine karşı eşine az rastlanan mücadeleler
sonunda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla)
Gazilik unvanıyla taçlandırılan
bir şehrin hikâyesidir.
Antep savunması, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün Ben Gazianteplileri gözlerinden nasıl öpmem ki?
Onlar, yalnız Gaziantepi değil Türkiye'yi de kurtardılar.
sözlerinde anlamını bulmuş bir destandır. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Bu destan iyi bilinmelidir. Bu
destanlar vatanın bize hangi şartlarda emanet edildiğini
anlatır. Bunları öğrenmek gençlerimiz için, hepimiz için bir
ödevdir, bir görevdir.
Değerli milletvekilleri,
haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz tüm şehitlerimize
ve ebediyete göç eden gazilerimize Allahtan rahmet diliyorum; ruhları
şad, mekânları cennet olsun diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Çelebi, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Türk Silahlı Kuvvetleri
personelinin özlük haklarına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu bütçede Türk Silahlı
Kuvvetleri personeli yine unutuldu. Dilimizde tüy bitti, 100e yakın kanun
teklifi ben verdim, Komisyona inmiyor. Nerede emekli
binbaşıların maaş mağduriyeti çözümü? Nerede
astsubaylarımıza söz verilen makam, görev tazminatı; kademe,
derece sorunları da hâlâ çözülmedi. Nerede uzman çavuşlarımızın
3600 göstergesi, hani kadroya geçiyorlardı? Nerede uzman
jandarmalarımızın okullarının hizmetten
sayılması, hani 3600; adları da değişecekti;
bekliyorlar. Nerede sözleşmeli erlerin yedi sene sonunda memur olabilme
hakları; mesai sonu eve gidebilmeleri bile çözülmedi. Hiçbiri yok. Hep
övülen, hep canıyla bedel ödeyen ama hakkını alamayanlar merak
etmesinler, bağırlarından çıkan bir kardeşleri burada,
haklarını savunmaya devam edecek diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Kılavuz...
2.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Sarıkamış
Harekâtının 107nci yıl dönümüne ve fahiş fiyat
artışı yapanlara, fırsatçılara, stokçulara
ağır yaptırımlar uygulanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sarıkamış
Harekâtının 107nci yılında şehadete kavuşan
şanlı ecdadımızı rahmetle ve minnetle anıyor,
aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Ekonomik operasyon sonucu
doların yükselmesiyle temel gıdadan gübreye, yem, mazot gibi
tarımsal ve hayvansal ürünlere, inşaat sektöründen market
zincirlerine, otomotiv fiyatlarından konut sektörüne,
insanlarımızın temel ihtiyacı olan ürünlerde yaşanan
fahiş fiyat artışı kurun düşmesiyle birlikte normale
dönmeli, vatandaşlarımızın emeği ve alın teri
heba ettirilmemelidir. Devletimizin ekonomik ve siyasi saldırılar
altında olduğu bu süreçte milletimizle bir ve beraber olmak yerine,
değerlerimizle bağdaşmayacak şekilde zam
gerçekleştirenlere, fırsatçılara ve stokçuluk yapanlara
ağır yaptırımlar uygulanmalı, analarından
doğduklarına pişman edilmelidirler. Türk milletinin
kanını emip semirmeyi düşünenlere ise asla geçit verilmemelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
3.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Cumhurbaşkanının açıkladığı yeni ekonomik
tedbirlerin ve yeni yılda artacak burs ve kredi miktarlarının
hayırlı olmasını dilediğine ve Tarsus ile Mersinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıldönümünü
kutladığına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ekonomimizde istikrar ve güven iklimini
güçlendirecek yeni tedbirleri açıkladı. Yeni tedbirlerin ekonomimize,
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bundan
sonra hiçbir vatandaşımız kur daha yüksek olacak diye Türk
lirası mevduatından dövize geçme ihtiyacı duymayacak.
Yeni yılda burs ve kredi
miktarları lisans öğrencilerinde 850 liraya, yüksek lisans
öğrencilerinde 1.700 liraya, doktora öğrencilerinde 2.500 liraya
yükselecek; tüm öğrencilerimize hayırlı olsun diyorum.
AK PARTİ olarak
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde aziz milletimizi bu ekonomik kurtuluş
savaşından zaferle çıkaracağız.
Ülkemiz tarihinin önemli
günlerinden olan 27 Aralık 1921 Tarsusumuzun, 3 Ocak 1921 Mersinimizin
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü
kutluyor, ecdadımızı saygıyla yâd ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şahin
4.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, öğrenci servis
şoförlerinin ücretlerinin güncellenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öğrenci
taşıyan sözleşmeli servis şoförleri zor durumda. Millî
eğitim müdürlükleri 2021 yılı öğrenci taşıma
ihale tekliflerini o günün mazot, asgari ücret, motorlu taşıt
vergisi, sigorta, kasko ve araç bakım bedelleriyle tespit etmiş olup
mevcut ekonomik koşullar altında servis şoförlerine yapılan
ödemeler hizmet bedellerinin bir hayli gerisinde kalmıştır.
Öğrenci servis şoförleri, acilen, ücretlerinin günümüz ekonomik
koşullarına göre yenilenmesini talep etmektedirler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kaçmaz
5.-
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın, İzmirde
çalıştıkları inşaat firmasında üzerlerine benzin
dökülerek katledilen Suriyeli mültecilere ilişkin açıklaması
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu ülkede her geçen gün
vahşetin ve barbarlığın daha da
olağanlaşmasını yaşıyoruz. İzmirde 3
Suriyeli mülteci çalıştıkları inşaat firmasında,
gece saatlerinde uyurken üzerlerine benzin dökülerek katledildi. Katledilen
mültecilerin ailelerinin aktardığı bilgilere göre,
saldırgan ile katledilen çocuklar arasında herhangi bir husumet
yoktu. Bu bilgi katliamın ırkçı saiklerle yapıldığı
iddialarını güçlendirmektedir. Vahşetin üzerinden bir ay
geçmesine rağmen Türkiye medyasında bu vahşet haber bile
olmadı. Toplumda infiale sebep olabilecek bu kan dondurucu vahşet
sıradan bir vaka gibi sadece sosyal medyada haber oldu. İzmir
Valiliği ve Hükûmet yetkilileri bu ırkçı vahşet
iddiasına ilişkin kamuoyunu acilen bilgilendirmelidir.
Teşekkürler Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Özcan
6.-
Muğla Milletvekili Suat Özcanın, özel sürücü kursu temsilcilerinin
taleplerine ilişkin açıklaması
SUAT ÖZCAN (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Özel sürücü kurs temsilcilerinin
taleplerinden bazıları şunlardır: Ülkemizde sürücü
kurslarının eğitim araçlarından ÖTV alınmaması,
sürücü kurslarının eğitim araçlarına KDV muafiyeti
getirilmesi, sürücü kurslarının eğitim araçlarının
kullandığı yakıt için vergi muafiyeti getirilmesi, sürücü
kurslarının uygulama sınavları için alınan sınav
ücretlerinden belirli bir fon ayrılarak araç içindekilere ve araca
sınav kaskosu yapılması, sürücü kursu açılabilmesindeki
kota uygulamasında nüfus oranının 100 bine
çıkartılması, sürücü kurslarının ücret tespitlerinin
her yıl asgari ücret belirlendikten sonra asgari ücrete indekslenerek ilan
edilmesi, sürücü kurslarındaki adayla sözleşme
yapılmasından doğan damga vergisinin kaldırılması.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
7.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığından Toplum Yararına Programla ilgili
bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına: Toplum Yararına Program
uygulamasından son beş yıl içerisinde kaç kişi
yararlanmıştır? Kaç kişi bir meslek edinmiştir? Bu
uygulamanın İşsizlik Sigortası Fonuna maliyeti nedir? Bu
uygulama hangi illerde ve hangi belediyelere yapılmıştır?
Bu uygulamadan Muğlada son beş yıl içerisinde hangi belediyeler
yararlanmıştır? Toplum Yararına Program verileri
İŞKUR istatistik yıllığında
yayımlanıyor mu; yayımlanıyorsa en son ne zaman
yayımlanmıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kemal Bülbül
8.-
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, Şeyh Bedrettinin vefat yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Engin düşünceye
daldığım anda,
Bedrettini
hatırlayıp ağlarım.
Ben benle baş başa
kaldığım anda,
Bedrettini hatırlayıp
ağlarım.
Bir deyiş dinlesem
sazın telinden,
Dem vursa Serezden
Aydın ilinden,
Bir gül görsem
koparılmış dalından,
Bedrettini
hatırlayıp ağlarım.
Dağlar görkemliyse
denizler mağrur,
Bulutlar nemliyse topraklar
çamur,
Hele çiselese bir ince
yağmur,
Bedrettini
hatırlayıp ağlarım.
Zalimler düşüme
geldiği zaman,
Bir kâbus uykumu böldüğü
zaman,
Bir ilim adamı
öldüğü zaman,
Bedrettini
hatırlayıp ağlarım.
Bir kişi çarmıha
diri çakılsa,
Bir fidan kesilip yere
yıkılsa,
Bir eğri ağaca
urgan takılsa,
Bedrettini
hatırlayıp ağlarım.
Kemal der dünyaya geldim
geleli,
Gözümün pasını
sildim sileli,
Hasılı kendimi
bildim bileli,
Bedrettini
hatırlayıp ağlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) 18
Aralık 1416; Şeyh Bedrettini sevgi ve saygıyla anıyorum.
BAŞKAN Sayın
Aksoy
9.-
Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, bütün sağlık personeline
ve veteriner hekimlere maaş zammı yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY
(Karabük) Teşekkürler Sayın Başkan.
Aralık ayı
başında Hekimlerimize ve diş hekimlerimize 5 bin ve 2.500 TL
zam yaptık. dediniz ancak sonra diğer sağlık
personellerinin tepkisi üzerine Komisyona geri çektiniz.
Pandemi, küresel bir halk
sağlığı problemidir. Sağlık hizmeti bir ekip
işidir. Öncelikle hekimler, diş hekimleri ve hemşireler
başta olmak üzere, gelin, bütün sağlık personellerinin
doğrudan maaşlarına, ikramiyelerine ve emekliliklerine
yansıyan yaşanabilir bir maaş zammı yapalım; veteriner
hekimlerimizi de unutmayalım. Hekimlerimiz ve diş hekimlerimizin ek
göstergelerini yeniden düzenleyelim. Hemşirelerimize de 3600 ek göstergeyi
hemen verelim. Sağlık çalışanlarının özverili
hizmetini sağlığınızı kaybedince
anlarsınız. Olması gereken, döner sermayeye dokunmadan
doğrudan maaş zammıdır.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Güzelmansur
10.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Belen-Antakya otoyolunun bir an önce
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
Edirne'den başlayan otoyol İstanbul, Bolu, Ankara, Adana, Belen'e
kadar geliyor ama Belen'de son buluyor. 1.200 kilometrelik otoyol
yapıyorsunuz ama her ne hikmetse Belen-Antakya arası 38 kilometrelik
yolu projesi çizilmiş olmasına rağmen yapmıyorsunuz.
Hatay'a 38 kilometrelik yolu fazla mı görüyorsunuz? Her gün trafik
kazaları oluyor, insanlar ölüyor, bunları görmezlikten geliyorsunuz.
Merak etmeyin, Hatay halkı bunun hesabını ilk seçimde soracak.
Buradan Hükûmet yetkililerine
sesleniyorum: Hatay üvey evlat muamelesi gören bir il, Hükûmetin görmezden
geldiği bir il. Bu otoyolu bir an önce yapın ve artık
insanların ölmesine meydan vermeyin.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kemalbay Pekgözegü
11.-
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün, İzmirde
çalıştıkları inşaat firmasında üzerlerine benzin
dökülerek katledilen Suriyeli mültecilere ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
16 Kasımda İzmir
Gülbahçe'de ırkçı bir saldırı sonucu, uyurken üzerlerine
benzin dökülerek 3 mülteci işçinin yakılmasından büyük bir
üzüntü duyuyoruz. Irkçı saldırının bir aya yakın bir
süre boyunca kamuoyundan gizlenmesi kabul edilemez. Failin önceden böyle bir
saldırıyı yapacağını söylediği, bunun için
kolluk tarafından teknik takibe alındığı biliniyor ama
neden önlenmemiştir? Türkiye'de başta iktidar partisi olmak üzere,
mültecilere karşı ayrımcı dilden, nefret söyleminden
vazgeçilmelidir. Bu saldırının sorumlusu topluma nefret
tohumları eken iktidardır.
Emeğin
özgürleştiği, halkların eşit ve kardeş olduğu
barışçıl bir dünyanın sözünü yineliyoruz.
BAŞKAN - Sayın
Antmen
12.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersin Büyükşehir Belediyesinin
sosyal belediyecilikte çığır açtığına ve
Mersinin düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl
dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
3 Ocakta düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yılını kutlayacağımız Mersin'de, dün, pandemi
sürecinde olduğu gibi, bugün de kara kışta Mersin
Büyükşehir Belediyesi sosyal belediyecilikte çığır
açıyor. Hiç kimse ve özellikle çocuklar yatağa aç girmesin diye 3 kap
yemek ve ekmek 3 liradan halkımıza sunuluyor. Ayrıca Halk Kart
ödemeleri de yüzde 50 artırıldı.
Ben bu bağlamda,
Mersin'in çağdaş bir kent, çağdaş bir marka kent
olması yönünde büyük adımlar atan Büyükşehir Belediyemize ve
Başkanı Sayın Vahap Seçere teşekkür ediyor, Mersin'in düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü kutluyorum.
BAŞKAN - Sayın
Gürer
13.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, döviz artışı
nedeniyle artan tüm fiyatların geri çekilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Eylül ayında dolar 8
lira 26 kuruş idi, 18 liraya kadar dolar tırmandı; döviz
artışında yeni düzenlemeye gidilmesiyle dolar 13 liraya
geriledi. Ancak eylül ayına göre hâlen 1 dolar, 5 liralık
artışını koruyor. Gerçek anlamda döviz artışında
düşme olmuş ise döviz artışı nedeniyle artan tüm
fiyatların geri çekilmesi gerekir. Bu konuda iktidar öncülük yapsın.
Elektrik, doğal gaz ve akaryakıtta vatandaşa yansıyacak
indirimlere gidilsin. Çiftçi girdi maliyetleri uçtu; derhâl başta gübre
olmak üzere fiyatlar geriye çekilsin. Marketlerde uçan fiyatlar
düşürülsün. 1 kilo fasulye tarlada 8 lira iken markette 30 liraya
fırladı; indirim sağlansın. Simit 3,5 liradan 1,5 liraya
indirilsin. Döviz indi diye alkışlamak kadar bu fiyatları
sorgulamak da yurttaşlık görevidir. Doları üç ayda 8 liradan 18
liraya çıkarıp, sonra 13 liraya indi diye sevinmek düşündürücü
bir yaklaşımdır.
BAŞKAN Sayın
Karasu
14.-
Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, iktidarın alkollü içeceklere
uyguladığı yüksek vergilerin vatandaşları sahte içkiye
ve uyuşturucuya yönlendirdiğine ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sahte içki nedeniyle
vatandaşlarımız hayatını kaybetmeye devam ediyor. Bir
hafta içerisinde sahte içki tüketiminden dolayı en az 50 can kaybı
gerçekleşti. Son olarak Sivas Zara ilçemizde 5 vatandaşımız
sahte içki nedeniyle yaşamını yitirdi. Ülkemizde artık seri
üretimine geçilen sahte içki, internet üzerinden dahi temin edilebilir hâle geldi.
Alkollü içeceklere son beş yılda yüzde 234 oranında zam
gelmesiyle birlikte yaygın şekilde sahte içki sorunu
yaşanmaktadır. Tekel bayilerini vergi dairesi, içki tüketenleri vergi
mükellefi olarak gören, ham fiyatın üstüne 3 kat vergi bindiren iktidar,
vatandaşları sahte içkiye ve uyuşturucuya yönlendirmektedir.
İktidar bağımlılıkla değil, yaşam
tarzıyla mücadele etmektedir. Yaşanan can kayıplarının
sorumlusu gerekli önlemleri almayıp vatandaşı sahte içkiye
yönlendiren siyasi anlayıştır.
BAŞKAN Sayın
Ceylan...
15.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkale Bigada meydana gelen
sel felaketine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, geçtiğimiz hafta Çanakkale Biga'da meydana gelen
selden Selvi, Danişment, Gündoğdu ve Çeşmealtı köylerimiz
etkilenmiştir. Aşırı yağışlara bağlı
selde bazı tarım arazileri ve seraları su bastı,
tarımla geçinen köylerimizde maddi hasarlar oluştu. Hafta sonu ziyaret ettiğim Danişment ve Gündoğdu köylerindeki
vatandaşlarımız tarım arazilerinin ve seralarının
zarar gördüğünü, birçok seranın su baskınına maruz
kaldığını, seralardaki ürünlerin ekonomik değerinin
kalmadığını belirttiler. Selden etkilenen köylere giden
yetkililerin gerekli hassasiyeti göstereceğini ve hasar tespitini hızla
sonuçlandırarak yaşadığımız bu ağır
ekonomik kriz koşullarında köylünün daha da mağdur olmaması
için gereken adımları hızla atacaklarına inanmak istiyorum.
Felaket sonrası mağdur olan yurttaşlarımıza devletin
elinin bir an önce ulaşmasını beklediğimizi ifade etmek
istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Bakbak...
16.-
Gaziantep Milletvekili Derya Bakbakın, Gaziantepin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
DERYA BAKBAK (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Aralık 1921, bir
milletin küllerinden doğarak destan yazdığı gündür,
Karayılan'ın Vurun Antepliler, namus günüdür. sözlerinin tarihe
kazındığı gündür. Millî Mücadelede tek başına,
kurşunu kalmayınca düşmanın üzerine yürüyen Şahin
Beyin kahramanlığına tanık olduğumuz gündür. 25
Aralık, bu toprakların bağımsızlığı
için uğrunda nice şehitler verilerek Antepin düşman
işgalinden kurtarıldığı gündür.
Bu topraklarda destan
yazmış bir ecdadın evladı olarak gazi şehrimizi 2053
ve 2071 vizyonlarıyla şahlandırmak için çalışmayı
sürdürüyoruz. Tam yüz yıl önce bu gazi şehri bizlere bırakan tüm
şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle yâd ediyor, gazi şehrimizin
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılını
kutluyorum.
Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Karadağ
17.-
Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın, Sarıkamış
Harekâtının 107nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1914 yılının
22 Aralık günü Karsı Ruslardan geri almak için
Sarıkamışta şehit düşen 90 bin Mehmetçikimizin 70
bini donarak şehadete yürümüştü. Yüz yedi yıl önce Allahuekber
Dağlarında eksi 30 derecenin üzerinde donarak şehadete yürüyen
Mehmetçikler bu toprakların nasıl vatan
yapıldığını bizlere gösteren ölümsüz kahramanlardır.
Sarıkamış, yenilginin değil, dirilişin sembolüdür.
Orada, Allahuekber Dağlarının zirvesinde baş eğdiren
ruh; Çanakkalede destan yazmış, İstiklal Harbini vermiş,
Anadoluyu kurtarmıştır.
Bu duygularla
Sarıkamış Harekâtının 107nci yıl dönümünde
başta Sarıkamışta şehit düşen
kahramanlarımız olmak üzere, vatan uğruna canını veren
tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum, ruhları şad
olsun.
BAŞKAN Sayın
Aycan
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, hemşirelerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, hemşireler sağlık
hizmeti sunan ekibin en önemli elemanlarındandır. Türkiye'de 300 bin
hemşire aktif olarak sağlık hizmeti sunmaktadır. Tüm
sağlık personeli gibi hemşireler de özveriyle
çalışmaktadır. Hemşireler farklı sağlık
kuruluşlarında çalışmaktadır, bu nedenle maaşları
ve özlük hakları da farklıdır. Devlet hastanesinde
çalışan hemşire 3.500 Türk lirası aylık
almaktadır; sağlık kuruluşlarına,
çalıştığı servise bağlı olarak da ek ödeme
almaktadır. Aldığı ek ödeme bakımından
aralarında çok fark vardır. Hemşireler bu farklılıkların
giderilmesini, tek ödeme şeklinde aylık almayı,
aylıklarında iyileşme yapılmasını ve
iyileşmenin emekliliğe yansımasını istemektedirler.
Üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin çalışma
şartları daha ağırdır, daha az personelle daha
yoğun çalışmaktadırlar. Bu nedenle, üniversite
hastanesindeki çalışma şartlarının
iyileştirilmesini istemektedirler. Özel hastanede
çalışanların ise durumu tamamen belirsizdir ve
karmaşıktır. Bu nedenle özel hastaneleri kapsayan meslek
düzenlemesi yapılmasını istemektedirler.
Teşekkürler.
BAŞKAN - Sayın
Süleyman Bülbül
19.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, her gün yapılan zamlarla
iktidarın vatandaşı kuru ekmeğe muhtaç duruma
soktuğuna ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar ile dolar garantili
mevduatın sakıncalarına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yapılan zamlarla
İstanbul'da simit, ekmek 3,5 TL, çay ise 3 TL olmuştur. 5
kişilik bir ailenin günlük simit ve çay gideri 82,5 TL, aylık 2.475
TL'dir. Sayın Cumhurbaşkanı iktidara gelmeden önce demişti
ki: Bu zalim yönetim bu aziz millete bir bardak çay ile bir simidi bile
layık görmüyor. Şimdi ise her gün yapılan zamlarla iktidar
vatandaşı kuru ekmeğe muhtaç duruma sokmuştur. AKP
iktidarı 2018de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
denilen tek adam rejimiyle doları 4,6 TL'den alıp bugün 12-13 TL'ye
getirmiştir. Bütçe görüşmeleri başlarken 9 TL olan doları
18 TL'ye çıkarıp şimdi 13 TL'ye indirdik diye milletle dalga
geçilmektedir.
Vatandaş soruyor: Döviz
kurlarındaki bu dalgalanmalarda kimler zengin olmuştur? Şimdi de
dolar garantili mevduat adı altında hazineden vatandaşın
vergileri peşkeş çekilmektedir. Çiftçi, emekli, işçi,
esnafın alım gücü kalmamıştır. Bu düzen
değişecek, soygun, peşkeş düzeni son bulacak; geliyor
gelmekte olan.
BAŞKAN - Sayın
Yalım...
20.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, akaryakıt
fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
kurlar yükselirken son bir ayda akaryakıta 3 defa büyük zam geldi ve
motorin 11,60; benzin 11,70 TL oldu. Peki, dolar düştü; bugün 2,5 TL
civarında pompaya yansıyacak olan indirim beklenirken, bu indirim
pompalara yansımayacak ÖTV için eşelmobil sistemine aktarılacak,
biliyoruz. Peki, ÖTV'den KDV alındığını da gayet iyi
biliyoruz. Bu demek ki bu indirim beklenirken ÖTV'nin KDV'si oranınca da
maalesef pompalara yeni zam geleceğini de buradan vatandaşlarıma
duyurmak istiyorum. Gerçekten vatandaş indirim beklerken maalesef
bindirimle karşı karşıya.
BAŞKAN Sayın
Özçelik
21.-
Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, Mehmet Akif Ersoyun vefatının
85inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Teşekkür ederim Başkanım.
Milletin ana damar
kodlarını her kelimesi, satırları ve dizelerinde ortaya
koyan, devletler ve medeniyetler kurarak gelen milletimizin gücünü, özünü gün
yüzüne çıkartan, dönemin şartlarını ve millete olan
inancını büyük ustalıkla kaleme alan, -20 Aralık 1873-
doğumunun 148inci -27 Aralık 1936- vefatının 85inci
yıl dönümünde İstiklal Marşı şairimiz, 1inci Dönem
Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy'umuzu rahmet ve minnetle anıyorum.
Akif'in samimi, sahici kişiliği, tertemiz ahlakı,
mütevazılığı, ahde vefası ve dinine, milletine
sadakati, İstiklal Marşı'nın tecessüs eden
davranışını ve mirasını gelecek nesillere
aktarmak, onun düşünce ve ideallerini yaşatmak en büyük vazifemizdir.
Mehmet Akif Ersoy'u, Anadolu'yu dolaşırken, Burdur meydanlarında
konuşurken nasıl bir milletin mensubu olduğunu biliyoruz.
Allah'a dayan, saye sarıl, hikmete ram ol/yol varsa budur, bilmiyorum
başka çıkar yol.
BAŞKAN Sayın
Örs...
22.-
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, Özkan Sümerin vefatının 1inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
tam bir yıl önce bugün Trabzonspor'umuza futbolcu, teknik direktör ve
başkan olarak yıllarca emek veren, A Millî
Takımı'mızda hocalık yapan Özkan Sümer Hocamızı
kaybettik. Özkan Hoca ülkemiz futboluna altyapı bilincini kazandıran
ve Türk futboluna büyük katkılar sunan, futbolun başeğitmeni,
bilge bir futbol insanı idi. Onun Dalgaların sesi, yaylaların
sisi, ormanların gizi, kemençenin sözü, yaşlıların öyküsü,
gençlerin tutkusu büyük Trabzonspor. sözü Trabzonsporumuzu ne de güzel ifade
etmiştir. Vefatının 1inci yılında, Özkan
Hocamızı rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum; ruhu
şad, mekânı cennet olsun.
BAŞKAN Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz Sayın
Bülent Turanın.
Sayın Turan, buyurun.
23.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, 20-27 Aralık Mehmet Akif
Ersoyu Anma Haftasına ve Turkovac aşısının gereken
onayları alarak üretim ve kullanma aşamasına geldiğine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; içinde bulunduğumuz
hafta Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftası. Millî şairimiz, Bayramiç
doğumlu hemşehrimiz Mehmet Akif Ersoy sadece şiirleriyle
değil, kişiliğiyle, fikirleriyle ve mücadelesiyle kadim
tarihimizde büyük bir iz bırakmıştır. Bizler
mısralarında inancın, maneviyatın, bağımsızlık
aşkının, cesaretin ve mücadelenin damıtılmış
hâlini görüyoruz. Üstadı anlamanın ve gelecek nesillere onun
fikirlerini, mücadelesini nakşetmenin hepimizin boynunun borcu
olduğunu ifade etmek isterim. Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftasında
üstadımız Akifi rahmetle, minnetle ve duayla yâd ediyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yerli ve millî adımlar salgına
karşı geliştirilen aşıda da kendini gösterdi. Yerli
aşımız Turcovacı yıl sonunda milletimizin hizmetine
sunacağımızı ifade etmiştik.
Cumhurbaşkanımız bugün ülkemizin ilk koronavirüs
aşısı Turcovacın üretim tesisine canlı yayında
bağlantı kurarak önemli bir müjdeyi daha aziz milletimizle
paylaştı. Turkovac aşımız gereken onayları alarak
üretim ve kullanma aşamasına geldi. Bu güzel haberle, Covid-19
aşısı üreten 9 ülkeden biri olduk. Gelecek hafta itibarıyla,
şehir hastanelerimiz başta olmak üzere, milletimiz aşı
takvimine göre aşılarını yaptırabilecek.
Aşımızın geliştirilmesinde ve üretilmesinde emeği
geçenlere teşekkür ediyor, milletimize, tüm insanlığa şifa
ve hayırlı olmasını diliyoruz.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Ben
teşekkür ediyorum.
Evet, Sayın Usta,
buyurun lütfen.
24.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Maraş katliamının
yıl dönümüne, 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftasına,
Sarıkamış Harekâtının 107nci yıl dönümüne, Gaziantepin
Fransız işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne,
Özkan Sümerin vefatının 1inci yıl dönümüne, vergi ve cezalarda
meydana gelecek artışa, doğal gaz bağlantı ve hizmet
bedellerindeki artışa, akaryakıt fiyatlarındaki
artışa, kurdaki düşüşlerin akaryakıt fiyatlarına
yansıtılmayacağına ilişkin kararnameye, kamu
çalışanlarının ve emeklilerin maaşında ciddi bir
iyileştirme ihtiyacı olduğuna ve Ege Bölgesindeki yangınlarda
zarara uğrayan köylülere hâlâ destek sağlanmadığına
ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu hafta Maraş katliamının
yıl dönümünü idrak ediyoruz. Yedi gün süren olaylar sırasında
120 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet,
ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Milletimizin böyle acıları tekrar yaşamamasını,
kavgayı ve nefreti körükleyenlere bir daha fırsat vermemesini temenni
ediyorum.
Yine, bu hafta, 20-27
Aralık İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u
Anma Haftasıdır. Türk milletinin bağımsızlık
mücadelesinin simgesi İstiklal Marşı'mızı yazan merhum
Mehmet Akif Ersoy'u rahmet ve saygıyla anıyorum.
Yüz yedi yıl önce bugün
başlayan kahramanlığın destanı
Sarıkamış Harekâtında vatan uğruna
canlarını feda eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd
ediyorum; mekânları cennet olsun, ruhları şad olsun.
Gaziantep'in Fransız
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü idrak ediyoruz.
Bütün Millî Mücadele kahramanlarımızı rahmetle anıyorum.
Ülkemizin ve Trabzonspor'un
yetiştirdiği önemli spor adamlarından Özkan Sümeri de
vefatının 1inci yıl dönümünde rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan,
Türkiye İstatistik Kurumu her ne kadar Enflasyon yüzde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Formülasyonun ne olduğunu biz biliyoruz ancak bunun uygun
olmadığını, adil olmadığını ifade etmek
isterim yani vergileri, vatandaşın vergisini yüzde 36
artıracaksınız ama maaşını yüzde 20lik bir
enflasyonu dikkate alarak ayarlayacaksınız. Bu, doğru bir
şey değil.
Şimdi, yine Resmî
Gazete'de yayımlanan EPDK Kurul kararına göre doğal gaz sektörü
bağlantı ve hizmet bedellerinde de yüzde 18 ila yüzde 54,6
oranında zamlanma olmuştur yani vatandaşın yine burada
kullandığı doğal gaz tesisatlarının
bağlanmasında, hizmet bedellerinde yüzde 55lik bir artış
yapıyor Hükûmet. Bunu da anlamak mümkün değil.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; son bir ay içerisinde, 16 Kasım18
Aralık 2021 tarihleri arasında benzine yüzde 43, motorine yüzde 40 ve
LPG'ye yüzde 32 zam geldi. Son bir yılda ise LPG'ye yüzde 122, motorine
yüzde 75 ve benzine de yüzde 62 zam geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Şimdi, biz, bir yandan, kurlarda azalma nedeniyle akaryakıt
fiyatlarında azalma beklerken dün gece yarısı bir kararname
çıktı ve bu kararnameyle de kurdaki düşüşlerin
akaryakıt fiyatlarına yansıtılmayacağı, bunun
vergiye ilave edileceği düzenlendi; bunu anlamak mümkün değil. Yani
bir yandan, Nureddin Nebati Kur düştü, fiyatları indirin. diyor,
fiyatları indirmeyenleri tehdit ediyor, Göreceksiniz, nasıl bir
Hazine ve Maliye Bakanlığı var. diyor ama diğer taraftan,
Hükûmet Kurdaki düşüşü akaryakıt fiyatlarına
yansıtmayacağım, bunu vergiye ilave edeceğim. diyor.
Şimdi, devleti yönetenlerin biraz tutarlı olması lazım.
Yani vatandaşa gelince Kuru bire bir fiyatına yansıt.
diyorsun; ne olduğunu, nasıl olduğunu hiç sormuyorsun ancak
kendin tutup Kur düşüşlerini vergiye, fiyata
yansıtmayacağım. diye düzenleme yapıyorsun. Böyle bir
şey olmaz; kur artınca artıracaksın, kur düşünce düşürmeyeceksin.
Bu, anlaşılabilir bir şey değil. Devleti yönetenlerin
tutarlı olması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ERHAN USTA (Samsun)
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Memur maaşlarında
Tabii, şimdi, çok ciddi artışlar oluyor; fiyat
artışlarını görüyoruz, enflasyondaki yükselmeyi görüyoruz,
her ne kadar TÜİKin rakamları farklı olsa da. Ocak ayından
itibaren memur, işçi -asgari ücretin dışındaki
işçilerde, kamu işçilerini kastediyorum- ve diğer emeklilerde de
ciddi bir iyileştirme ihtiyacı vardır. Burada Türkiye İstatistik
Kurumunun TÜFE rakamının esas alınması adil bir durum
olmayacaktır; bu konuda da Hükûmeti uyarmak istiyorum.
Sayın Başkan, son
olarak da Ege Bölgesindeki yangının üzerinden yaklaşık üç
ay geçmesine rağmen ağaçlıkları ve zeytinlikleri yanan
köylülere hâlâ destek sağlanmadı. Zeytinlikleri küle dönen köylüler
hâlâ yaralarını saramıyor, Hükûmetten yeterli desteği
alamıyorlar. Hükûmet, yangınlardan sonra olay yerine gitmiş ve
afetzedelerin zararlarını karşılayacağını
temin etmişti fakat aradan üç ay geçmesine rağmen herhangi bir
adım atılmadı. Hükûmeti bu konu hakkında adım atmaya
ve zarara uğrayan köylüleri daha fazla mağdur etmemeye davet
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Bu
konunun takipçisi olacağımızı da buradan ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
25.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 20-27 Aralık Mehmet Akif
Ersoyu Anma Haftasına, Fırat Kalkanı Harekâtı
kapsamında 21 Aralık 2016 gecesi Akil Tepesine gerçekleştirilen
operasyonda şehit düşen askerleri rahmet ve minnetle
andığına ve gazilere sağlık dilediğine,
Sarıkamış Harekâtının 107nci yıl dönümüne,
sabah saatlerinde gümrük muhafaza birimlerince İran
sınırında ülkemize sokulmak üzere yakalanan uyuşturucu
maddeye ve uyuşturucu ve kaçakçılıkla mücadeleye ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de konuşmamın başında, bu
haftanın Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftası olması hasebiyle,
Akifi en güzel şekilde anlattığını, en kısa ve
veciz şekilde tarif ettiğini düşündüğüm Hüseyin Nihal
Atsız Hocamızın 1947 yılında Kızılelma
dergisinde yayınlanan Mehmet Akifle ilgili kısmını
aktarmak istiyorum, çok önemli ve kıymetli buluyorum, dikkatlerinize de
sunmak istiyorum: Akif şair, vatansever ve karakter adamı olmak
bakımdan mühimdir. Şairliğine kimse itiraz edemez. Onun oldukça
bol manzum eserleri arasında öyle parçalar vardır ki Türk edebiyatı
tarihinde ölmez mısralar arasına girmiştir.
Vatanperverliği tam ve
tezatsız bir vatanperverliktir. Akif, sözle vatanperver olduğu hâlde
fiille bunu tekzip edenlerden değildi. Vatanperverane şiirler
yazdığı hâlde en sefil bir namert ve en rezil asker kaçağı
hayatı yaşayanlar henüz aramızda bulunduğu için Akifin
vatanperverliği yüksek bir değer kazanır.
Karakter adamı olmak
bakımından ise Akif eşsizdir. O, daima bulunduğu kabın
şeklini alan bir mayi veya cıvık bir halita değil;
şeklini sıcakta, soğukta, borada, kasırgada muhafaza eden
katı bir cisimdir.
İslamcı
olmasını kusur diye öne sürüyorlar. İslamcılık dünün
en kuvvetli seciyesi ve en yüksek ülküsü idi. Bugünkü Türkçülük ne ise dünkü
İslamcılık da o idi. Esasen İslamcılık, Osmanlı
Türklerinin millî mefkûresiydi. 14üncü asırdan beri, Türklerden
başka hiçbir Müslüman millet, İslamcılık mefkûresi
gütmüş değillerdir. Bir Osmanlı şairi olan Akifte millî
mefkûre kemaline ermiş fakat yeni bir millî mefkûrenin doğuş
zamanına rastladığı için geri ve aykırı
görünmüştür. Mazide yaşayanların fikir ve mefkûreleri bize
aykırı gelse bile onların zaman ve mekân şartları
içinde mütalaa ettiğimiz zaman haklarını teslim etmemek
küçüklüğüne düşemeyiz. Çanakkale şehitleri için
yazdığı şiir kâfidir, başka söz istemez. Akif
inandı, dönmedi ve öyle öldü.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Sayın Başkan, ülkemizin 911 kilometreyle en uzun kara
sınırının bulunduğu Suriye'de bir terör devletinin
oluşumuna fırsat vermemek, göçü engellemek ve bölgedeki
istikrarı sağlamak amacıyla başlatılan Fırat
Kalkanı Harekâtında 4 binden fazla DEAŞlı etkisiz hâle
getirilmiştir. Bu, dünyada DEAŞla yapılan en büyük mücadele ve
verdirilen en büyük kayıp olarak tarihe geçmiştir. Fırat
Kalkanı Harekâtı kapsamında El Babda bulunan ve
DEAŞın kalesi olarak ifade edilen Akil Tepesinin
DEAŞlılardan temizlenmesi için başlatılan operasyonda çok
çetin çatışmalar yaşanmış, Mehmetçik kahramanlığını
bir defa daha göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - 21 Aralık 2016 gecesi gerçekleşen bu operasyonda Akil
Tepesi ele geçirilmiş ancak 16 askerimiz şehit olmuş, 85
askerimiz de yaralanmıştır. Beş yıl önce
yaşanmış olan bu uzun ve karanlık gecede huzur ve
güvenliğimiz için şehit düşen kahramanlarımızı
rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize sağlık ve afiyet
diliyoruz.
Sayın Başkan, 22
Aralık 1914 tarihinde işgal altındaki vatan
topraklarının kurtarılması için Enver Paşa
komutasında kahraman Türk ordusu tarafından Sarıkamış
Harekâtı başlatılmış, 6 Ocak 1915te harekât sona
ermiştir. Çetin kış şartlarında her türlü zorluğa
göğüs gererek dönmeyi bir an dahi düşünmeden cepheye koşan ve
harekât sürerken Sarıkamışta donan yürekler vatanın ve milletin
istiklalinin sönmeyen meşalesi olmuşlar, şehadetleriyle tarih
yazarak Türk milletinin gönlünde sonsuz ve müstesna bir yere sahip
olmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sarıkamış Harekâtının 107nci yıl
dönümünde vatan ve hürriyet yolunda şehit düşen kahraman
ecdadımızı rahmet, minnet ve tazimle anıyoruz; ruhları
şad, mekânları cennet olsun.
Sayın Başkan, bu
sabah saatlerinde, Ticaret Bakanımız Sayın Mehmet Muş
tarafından, İran sınırından ülkemize sokulmak
üzereyken
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Bülbül, son kez açıyorum.
Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya)
bugüne kadar tek seferde ele geçirilen en büyük miktar olan 1,7
ton kokain başta olmak üzere Kapıkulede
BAŞKAN Sayın
Oluç, buyurun, lütfen.
26.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Türkiye Seyyar Esnaf ve
Sanatkârlar Meclisinin HDP Grubuna gerçekleştirdiği ziyarette
ilettikleri taleplere, Tüketici Güven Endeksindeki düşüşe, Fraser
Institute tarafından hazırlanan 2021 Global Özgürlükler Raporuna ve
Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Cezaevinde hayatını kaybeden Vedat
Erkmenin cenazesine yapılan saygısızlığa ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bugün
parti grubumuzu bir heyet ziyaret etti, Türkiye Seyyar Esnaf ve Sanatkârlar
Meclisi heyeti. Seyyar esnaf ve sanatkârlar kimdir? diye soracak
olursanız, Türkiye ekonomisine hiçbir yük oluşturmadan, kendi
kıt kaynaklarıyla, kendi yetenek ve becerileriyle
yaşamlarını sürdürmeye çalışan midyeciler, çiçekçiler,
sokak müzisyenleri, simitçiler, hurdacılar, gençler, kadınlar ve
saymakla bitiremeyeceğimiz sokağın sesi milyonlardan söz
ediyoruz. Ekmeğimiz umudumuz, sokaklar sorun değil, çözümdür.
diyorlar ve 48 bin üyeden oluşan ve aileleriyle birlikte 6,5 milyonu
temsil eden sokak emekçilerinin sorunlarından söz ediyorlar. Onların
taleplerini buraya aktarma sözünü verdik, o nedenle bu konuşmayı
yapıyorum. Kendileri 6,5 milyon kişilik bir kesimi temsil ediyoruz.
diyorlar ve Günlük Türkiye ekonomisine yaklaşık 1 milyar Türk
lirası değerinde, yıllık ise 370 milyara yakın bir
katma değer katıyoruz. diyorlar ve talepleri var, taleplerinden bir
tanesi esnaf bakanlığının kurulması. Sadece onunla
yeterli kalmıyorlar, Merkezî örgütlenmede esnaf bakanlığı
kurulmalıdır ama yerel yönetimlerde de daire
başkanlıkları ve müdürlüklerin kurulmasıyla ülkemizin dar
gelirlisinin, yoksullarının, emeklisinin, öğrencisinin,
atanmayan öğretmenin, umudunu yitirmiş işsizin kendi kıt
kaynaklarıyla yarattığı çözüm ortamı,
zabıtanın güvenlik sorunu ve medyatik sorun olmaktan
kurtarılarak kent yaşamının ayrılmaz bir parçası
olarak kabul edilmelidir. diyorlar. Ve geçtiğimiz günlerde bir araya
gelmişler; Adana'dan Giresun'a, Erzurum'dan Manisa'ya, Ankara'dan
İstanbul'a kadar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin
lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul)
birçok ilimizden ve çeşitli sektörlerden seyyar esnaf
ve sanatkârlar dernekleri, kooperatifleri temsilcileri, İzmir Esnaf ve
Sanatkârlar Derneği ve İstanbul'da faaliyetlerini yürüten Sivil Taraf
Derneği tarafından yapılmış çağrıyla
toplanmışlar ve bu toplantının sonunda Türkiye Seyyar Esnaf
ve Sanatkârlar Meclisinin kuruluşunun sağlanması konusunda bir
karar almışlar. Biz de kendileriyle olan
dayanışmamızı ifade ettik. Sorunlarının bizim
tarafımızdan da Mecliste de dile getirileceğini söyledik. Bir
kez daha vurgulayalım, aileleriyle birlikte 6,5 milyon insanı temsil
ediyorlar ve Türkiye'nin ekonomisine çok ciddi katkıda bulunuyorlar. O
nedenle siyasi olarak da ekonomik olarak da daha fazla ilgilenilmeyi hak eden
bir kesimden söz ediyoruz.
Tüketici Güven Endeksi
tarihinin en düşük seviyesine geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Tüketici Güven Endeksine baktığımızda
kasım ayında 71,1di. Bu oran aralıkta 68,9a düştü. Bunlar
TÜİK'in verileri üstelik, hani hormonlu veriler olduğunu da biliyoruz
ama esas düşüş maddi durum beklentisinde görünüyor. Yani hanenin
maddi durum endeksi yüzde 3,6 düşmüş. On iki aylık döneme
ilişkin hanenin maddi durum beklentisi yüzde 5,3 düşmüş. Genel ekonomik
durum beklentisi yüzde 2,2 düşmüş aralık ayında kasıma
göre. Bu son derece ciddi bir düşüş ve tarihsel bir düşüş
aslında. Nereden kaynaklanıyor bu düşüş diye bakacak
olduğumuzda gördüğümüz nedir? İktidarın ekonomi politikalarına,
iktidarın attığı adımlara, uygulamalara güven
duymamaktan dolayı Tüketici Güven Endeksinde çok ciddi bir
düşüş yaşanıyor. Beklentiler ve umutlar her gün biraz daha
düşüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bir de uluslararası endeks sonucu geldi. Kanada merkezli
bir düşünce kuruluşu Fraser Institute tarafından 2021 Global
Özgürlükler Raporu hazırlanmış, Türkiye 165 ülke arasında
139unculuğa gerilemiş vaziyette ve son bir yılda 6 sıra
birden gerilemiş görünüyor; son derece önemli bir sonuç elbette. Hani,
tabii, listenin ilk sırasında İsviçre, Yeni Zelanda, Danimarka
gibi ülkeler yer alıyor, onları geçtik; sona doğru geldikçe
Mozambik, Ruanda, Mali, Nikaragua, Birleşik Arap Emirlikleri, Etiyopya, Vietnam
filan, geliyoruz Türkiyeye, 139uncu sırada. Son derece vahim bir tabloyu
burada da görüyoruz. Diyor ki rapor: İnsanlar özgür olduklarında
kendileri ve aileleri için daha mutlu ve sağlıklı bir hayat
kurabilmek için daha fazla fırsat buluyorlar. Tabii, bu böyle ama
Türkiyede tam tersi yaşanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son kez
açıyorum, tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum.
Ekonomik özgürlükler
bakımından 6,54lük notuyla 165 ülke arasında 114üncü
sırada Türkiye ama yargı sistemi ve mülkiyet hakları
açısından baktığımızda 4,8lik notuyla çok daha
düşük bir durumda yer alıyor.
Son söylemek istediğim,
efendim, Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Cezaevinde şüpheli bir ölüm
yaşandı; Vedat Erkmenin cenazesi camiye alınmadı,
selası okunmadı, taziye çadırı verilmedi Kars Digorun bir
beldesinde. Hiçbir din ve inanç sisteminde böyle bir uygulama yoktur. Bu
uygulama zorbalıktır ve cenazeye böylesi bir
saygısızlık IŞİD pratiklerinden farklı değildir.
Bu uygulamayı ve bu yasağı yapmış olan müftülüğü
de ve onun üstündeki Diyanet İşleri
Başkanlığını da kınıyoruz ve bunu protesto
ediyoruz. Bunu da söylemiş olayım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Altay
27.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Gaziantepin düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl
dönümüne, 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftasına, Turkovac
aşısının acil kullanım onayı almasını
çok büyük bir memnuniyetle ve sevinçle karşıladıklarına,
sağlık çalışanlarının ekonomik haklarıyla
ilgili yapılacak iyileştirmenin şimdilik askıya
alınmış olmasına üzüldüklerine, Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatılmasaydı Turkovacın
çok daha erken bulunabileceğine, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin
Nebatinin fiyat indirmeyenlere ilişkin sözlerine, dolardaki
düşüşün akaryakıt fiyatlarına yansıması gerektiğine
ve Tayyip Erdoğanın ekonomik savaşında paranın
fakirden alınıp zengine verildiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Karayılan, Şahin
Bey, Şehit Kâmil başta olmak üzere tüm Antep şehitlerimize
Allahımdan rahmet diliyorum. 25 Aralık, Gaziantepimizin düşman
işgalinden kurtuluş günüdür. Bütün Antepli hemşehrilerimi tebrik
ediyorum ve Allah bu ülkeye bir daha böyle bir savaş nasip etmesin,
yaşatmasın ama başa gelirse de 84 milyon olarak al
bayrağımız için, vatan ve milletimiz için gereğini hep
birlikte yapacağımızı tekrar teyit etmiş olayım.
Sayın Başkan, bu vesileyle Sarıkamış
şehitlerimizi de rahmet ve minnetle anıyorum.
Burdur Milletvekili Bayram
Özçelikin andığı gibi ben de büyük Akifi anmak istiyorum. Zira
doğum günü de ölüm günü de bu içinde bulunduğumuz hafta.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Başkan, şunu toptan versen de bizi kurtarsan.
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) 20 Aralık 1873te dünyaya geldi, 27 Aralık 1936da
ebediyete irtihal etti.
Başkanım,
düşündüm Akif bugün yaşasa ne derdi diye. Herhâlde Bir inat
uğruna Ya Rab, koca devlet batıyor. derdi diye düşünüyorum
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
Turkovac
aşısının acil kullanım onayı almasını
çok büyük bir memnuniyetle ve sevinçle karşıladık. Emeği
geçen herkesten Allah razı olsun.
BAŞKAN Abdullah
Gülere de teşekkür edelim efendim, kendisi gönüllüdür yani sayın
vekilimiz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Eksik olmasın kardeşimiz, milletvekilimiz.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Eyvallah.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şimdi, Başkanım, tabii, bundan büyük bir
sevinç duyuyoruz. Tabii, bir iki üzüntümüz var. Üzüntülerimizden biri, evvelki
haftalarda sağlık çalışanlarının ekonomik
haklarıyla ilgili yapacağımız iyileştirmenin
şimdilik askıya alınmış olması; buna üzülüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kesildi Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz,
devam edin.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bir de tabii, keşke 2011 yılında Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapatmasaydık; eminim,
Turkovacı çok daha erken yakalar, bulurduk. O günkü gerekçelerin biri 13
milyonluk bir revizyon, iyileştirme, güncelleme maliyetiydi ama biz o
günden beri 200 milyon ithal aşı aldık yani çocuk felcinden
boğmacaya, kızamığa kadar. Bunu da küçük bir uyarı
olarak Sağlık Bakanlığımıza yapıyorum ama
Turkovac'ın acil kullanım onayı alması bizim hepimiz için
memnuniyet vericidir.
Sayın
Başkanım, son olarak şunu da söylemek istiyorum: Maliye
Bakanımız Sayın Nebati Fiyat indirmeyenler nasıl bir
Hazine Bakanlığı olduğumuzu anlayacak. demiş. Bence
doğru yani yanlış bir şey yok burada ama balık
baştan kokar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Doların 18lerden 12lere inmesinden dolayı bir
fiyat inecekse akaryakıttan başlanması lazım. Dolar 17
lirayken 11,68 olan mazotun, benzinin -yaklaşık fiyatları
aynı- dolar 12,5a indiği vakit -ki madem indi- 9 liraya inmesi
lazım Başkanım ama bu konuda Sayın
Cumhurbaşkanımız 4938 sayılı Karara ek bir karar
yayınladı ve kur farkından dolayı akaryakıttaki
indirimler ÖTVye aktarılacak. ÖTVden de bankalarda çok yüklü parası
olan, kur farkından etkilenen zenginlere olacak yani olan yine garibana
olacak. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Hani, hep vardır ya,
zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir. Tayyip Beyin
yaptığı bu ekonomik savaşın askeri de yine fakir
fukara olacak, zengin daha çok zenginleşmeye devam edecek Sayın
Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Son olsun efendim.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İnsanlık tarihinde zenginden alıp fakire
vermek vardır ama şimdi, Türkiye'de, büyük ekonomik mucit, ekonominin
ordinaryüsü Tayyip Beyin sayesinde fakirden fukaradan resmen toplayıp
zenginin zenginleşmesini sürdürebilmesi için zengine para vermek bu.
Fakirden alıp zengine para verildiği resmî olarak nerede
görülmüş çok merak ediyorum.
Sizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Tam tersi.
BAŞKAN Sayın
Turan
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Cevap ben de isterim. Ben Sayın Turana
BAŞKAN Başka bir
konuyla ilgili bir dakika söz istedi.
Buyurun.
28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Sarıkamış Harekâtının 107nci yıl dönümüne ve
elli sekiz yıl önce Kıbrısta Rumlarca katledilen şehitleri
rahmetle yâd ettiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sarıkamış yaramdır, borandır
Sarıkamış/Sarıkamış ayazdır, destandır
Sarıkamış/Sarıkamış evlattır tam doksan
bin/Evladı buz kesmiş/Evladı toprak olmuş/Tam doksan bin
anadır Sarıkamış
diyor şair.
Sarıkamış,
milletimizin vatanı için neleri göze alabileceğinin
abideleşmiş, eşsiz bir örneğidir. Bu millet için yüz yedi
yıl önce Allahuekber Dağlarında şehadete yürüyen
Sarıkamış şehitlerimizi, elli sekiz yıl önce
Kıbrısta Rumlarca şehit edilen 364 kardeşimizi ve tüm
şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyorum
Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bizim hatırlatmamızdan sonra AK PARTİnin
Sarıkamış şehitlerini hatırlamış olması
memnuniyet vericidir; kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Mersin Milletvekili Behiç
Çelik ve arkadaşları tarafından, ülkemizde uyuşturucu ve
uyarıcı maddelerin tüketimi ve bundan kaynaklı olarak ortaya
çıkan sosyal ve ekonomik problemlerin önlenmesi ve yaşanılan
mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla 30/11/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
22/12/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22/12/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Behiç
Çelik ve 20 milletvekili tarafından ülkemizde uyuşturucu ve
uyarıcı maddelerin tüketimi ve bundan kaynaklı olarak ortaya
çıkan sosyal ve ekonomik problemlerin önlenmesi ve yaşanılan
mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla 30/11/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 22/12/2021 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına
Sayın Behiç Çelik.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; verdiğimiz İYİ Parti grup önerisi
hakkında konuşma yapmak üzere İYİ Parti Grubu adına
söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle, Mersinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü de
kutluyorum.
Ayrıca, Sarıkamış
Harekâtının bugün 107nci yıl dönümüdür. Aziz
şehitlerimizi ve kahraman ecdadı rahmetle anıyorum.
Grup önerisine konu olan
Meclis araştırması önergemiz, son yıllarda artan
uyuşturucu kullanımı nedeniyle çatırdayan toplumsal
yapımızın tahribatına dikkat çekmek içindir, çaresiz
ailelerin dramlarına işaret etmektir. Uyuşturucuyla mücadele
uzun bir süredir ülkemizin kanayan yarasıdır. Toplumun her kesimini
hedef alan, millî ve manevi değerlerimizi aşındıran bu
illet karşısında sürdürülen mücadele hayati bir mücadeledir.
Değerli milletvekilleri,
teşkilatların mücadeleleri sürmekle birlikte, üzülerek ifade etmek
isterim ki ülkemizin uyuşturucu ve uyarıcı madde
kullanımıyla mücadelesi yeterli seviyede değildir. Özellikle
genç nüfusun bu maddelere olan bağımlılığında son
yıllarda kayda değer bir artış söz konusudur. Yapılan
çalışmalar bu tür maddeleri kullanma yaşının ilkokul
seviyelerine kadar düştüğünü göstermektedir. Dikkatinizi çekerim,
gencecik evlatlarımızdan, torunlarımızdan ve
geleceğimizden bahsediyorum. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığı İzleme Merkezinin 2017
yılı raporuna göre sentetik uyuşturucu kullanımı
sonucu ölümlerde Avrupa ülkeleri içerisinde ilk sıradayız. Yine
aynı merkezin bu yılki raporunda 2019 yılında ele geçirilen
metamfetamin ve eroin miktarıyla diğer birlik üyesi ülkeleri de
geride bıraktık. Türkiyede 2018den itibaren 8,4 milyondan
başlayan ve en son 11 milyon tablete kadar çıkan bir uyuşturucu,
Ecstasy söz konusu. Yine, eroin olarak, Türkiyede 2019de en son 20 tondan fazla
eroin ele geçirildi. Yani dünyada en fazla eroin ele geçirilen ülkeler
arasında İrandan sonra 2nci sıradayız. Kokainin son
yıllarda yurda girişlerinde çok büyük artışlar
olmuştur. Örneğin, 2019da 1,6 ton yakalanmıştır,
Mersin Limanında ele geçirilen 4,9 ton kokain hakkında hâlâ resmî
bir açıklama mevcut değildir.
Değerli arkadaşlar,
konunun bir ekonomik boyutu da var. Uyuşturucu trafiğinde
dolaşan paranın 90 ila 140 milyar düzeyinde olduğu tahmin
ediliyor, bu da millî gelir içerisinde önemli bir payı gösteriyor.
Maalesef, bu illete olan
bağımlılık toplumumuzu millî kimliğimizden,
inançlarından, değerlerinden, geleneklerinden hızla
uzaklaştırmaktadır. Bağımlıların aile ve
yakın çevreleri çok ciddi maddi ve manevi tahribat yaşamaktadır.
Bu kişiler, özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet gibi
durumlara ve maalesef, cinayetlere varan suç olaylarına maruz
kalmaktadır. Evet, bizler, binlerce yıllık devlet idare
geleneğine sahip Türk medeniyetinin mensuplarıyız. Bu konuda
devletin caydırıcı yüzünün gösterilmesi gerektiğini
hatırlatıyoruz.
Son aylarda uyuşturucu
trafiği hakkında medyada çıkan haberler mide
bulandırıcıdır. Bu haberlerin yüzde 1inin doğru
olması dahi dünya çapında rezil olmamıza yeter ve artar bile.
İranlı bir uyuşturucu baronunun serbest
bırakılması ve yurt dışına gönderilmesinde
adı geçenler, ünlü bir profesörün hastanede vefatı; bunlar ne
aşağılık hikâyelerdir, hadiselerdir. Keza, Güney Amerika
bağlantılı kirli ilişkiler, uçaklar, gemiler, kuryeler; bu
nasıl bir ticarettir? Bunu yapanlar hiç mi Allahtan korkmazlar?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, bağımlı kişiyi
devlet kontrol altına alamıyor; sokakta, parkta, evde, her ortamda
polis dâhil herkese terör estiriyor. Savcı yetkisiz, kaymakam, vali yetkisiz,
Emniyet ve Jandarma yetkisiz. Böyle bir kamu düzeni olur mu? Böyle bir durumda
emniyet ve asayiş sağlanmış sayılabilir mi?
Diyeceğim odur ki Türk
milleti çözülüyor, eritiyorsunuz; Anadoluda düşmanın
yapamadığını izin verilen, göz yumulan baronlar
yapıyor. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Türk milleti asla sükût etmeyecektir, baronların ve onların
koruyucularının hakkından gelecektir arkadaşlar.
Sözlerimi tamamlarken
uyuşturucuyla mücadele hayatidir diyorum. Bütün vekillerimize
sesleniyorum: Gelin, önergemizi kabul edin, bu yaraya merhem olun.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Abdullah Koç.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli halkımız;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
İYİ Partinin
uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin tüketimi ve bundan
kaynaklı olarak ortaya çıkan sosyal problemlerin
araştırılmasına ilişkin önergesi üzerinde partim
adına söz almış bulunmaktayım.
Uyuşturucu
kullanımının ve dağıtımının
uluslararası ve ulusal ağlarının giderek
genişlediğine dair çok sayıda bilgi kamuoyunda
tartışılmaktadır. Türkiye, uzun yıllardır bu
sektörde özellikle yayılım ve geçiş merkezlerinden biri hâline
gelmiştir. Gençler başta olmak üzere tüm toplumu kuşatmaya ve
yozlaştırmaya yönelen uyuşturucu eğiliminin en büyük nedeni
üretim, tedarik, satış ağlarına karşı etkili ve
kararlı çalışmaların yapılmamasıdır. Bu
çalışmaların yapılmamasının hem neden hem de
sonuçlarından biri kolluk kuvvetleri içerisinde konumlanmış
bazı şahısların bizatihi uyuşturucu sektörünün
içerisinde yer almış olmasıdır. Nitekim, son dönemlerde
Türkiye'de medyaya yansıyan birçok olay bu tespiti
doğrulamaktadır. Örneğin, Şanlıurfanın
Viranşehir Belediyesinde de mahalle aralarında zabıta
araçlarından uyuşturucu madde satıldığı
iddiaları tarafımıza iletilmiş bulunmaktadır. Yine,
geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Licede kirpi tipi askerî araç
sürücüsü olan bir uzman çavuşun Liceden Şanlıurfanın bir
ilçesi olan Hilvana 42 kilo uyuşturucu madde
taşıdığı tespit edilmiştir. Diyarbakırda,
kayyum atanan Yenişehir Belediyesinde zabıta olarak işe
alınan E. Ayhan adlı kişinin mesai saatleri içerisinde üzerinde
üniformasıyla sokakta uyuşturucu satarken
yakalandığına ilişkin iddialar söz konusudur.
Türkiye'de oldukça
yaygın hâle gelen her türlü uyuşturucu madde satışı ve
kullanımının özellikle engellenmediğine dair izlenimler
artmaktadır. Özellikle, iktidara muhalif olan toplumsal kesimlerin yoğunluklu
yaşadığı mahalle, ilçe ve kentlerde uyuşturucu
dağıtımıyla ilgili neredeyse hiçbir denetimin
yapılmadığı iddiaları tarafımıza
iletilmektedir. Okul önlerinde, kafelerde, mahalle ve sokak aralarında uyuşturucunun
rahatça dolaşımı ve satışı, ilgili muhitlerde
sorunu derinleştirmektedir. Bu muhitlerde yoğun şekilde denetim
mekanizmaları ile araçları devredeyken uyuşturucu
dağıtımının ifade edildiği kadar kolayca
gerçekleşmesi, kamuoyundaki kuşkuları ne yazık ki
artırmaktadır. Diyarbakır, Bingöl, Batman, Şırnak,
Ağrı, Hakkâri gibi kentlerde bir mahalleden diğer mahalleye
giderken ve çıkarken dahi kontrol noktalarında arama ve GBT
yapılmasına rağmen uyuşturucu maddelerin gözle görülür
şekilde satışının gerçekleşmesinin kabul edilemez
bir ihmalkârlığın veya kasıtlı politikaların
sonucu olduğu aşikârdır.
Öte yandan, açıktır
ki kasıtlı veya kasıtsız şekilde eksik denetim
mekanizmalarının ortaya çıkardığı zeminde
uyuşturucu kullanımı ve dağıtımı tüm ülke
geneline yayılmış, bu toprakların hem şu anki
kuşaklarını hem de geleceğini tehdit eder hâle
gelmiştir. Partimizin bu konuda vermiş olduğu
araştırma önergeleri, maalesef, mevcut olan bu iktidar
tarafından reddedilmiştir.
Yine, Gençlik Meclisimizin
Bağımlılığı kıralım, yeni
yaşamı kuralım. şiarıyla başlatmış
olduğu kampanyalar söz konusudur. Gençlik Meclisinin açıklaması
aynen şöyle: Amacımız, toplumda bir bilinç yaratmaktır;
gençlerin bu bataklığa düşmesine engel olmaktır. Tüm
amacımız, toplumda belki de bu bilincin daha da
yaygınlaşmasını, bir kişinin dahi olsa bu
bataklığa düşmesini engellemek. Bu hamlenin sürekli devam etmesi
gerekiyor; sadece belli dönemlerde değil de her dönem aslında
mücadele edilmesi gereken bir konudur. Bugün tüm kesimlerin, tüm
kurumların aslında birlikte gençlerle hareket edebileceği,
gençlere yer açacağı, ortaklaşa çalışabilecekleri bir
ortamın yaratılması gerektiğini belirtmektedir Gençlik
Meclisimiz. Ama AKP ve MHP Hükûmetinin gençlere reva gördüğü nedir? Bu
çalışmalara karşılık tutuklama ve gözaltıdır
ne yazık ki. Bazı bölgelerde yoğunlaşan ve kolluk
kuvvetlerinin bazılarının da dâhil olduğu uyuşturucu
dağıtımı ve satışı ciddi bir sorun olarak
önümüzde durmaktadır.
Söz konusu sorunun ortadan
kaldırılması, uyuşturucu kullanımının
yayılmasına sebep olan olgu ve faillerin tespiti, tedavi
merkezlerinin yaygınlaştırılmasıyla uyuşturucuya
sıfır tolerans sağlanması için yol haritasının
belirlenmesi amacıyla bu araştırma önergesine destek
vereceğimizi belirtir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Erkan Aydın.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İYİ Parti Grubunun
uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili vermiş olduğu
araştırma önergesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Malumunuz, bu uyuşturucu
konusu uzun yıllardır Türkiyede artık neredeyse
başsorunlardan biri. Âdeta Avrupanın Meksikası hâline
geldiği; Orta Doğudan, Orta Asyadan gelen uyuşturucunun
buradan sevkiyatı esnasında birçok kısmının da
Türkiyede kaldığı; ortaokullarda, liselerin önlerinde 5 liraya,
10 liraya temin edilebildiği; gençlerimizin, çocuklarımızın
ve ailelerinin âdeta bataklığa sürüklendiği ancak bununla yeteri
kadar mücadelenin yapılmadığı bir dönemi maalesef
yaşıyoruz.
Bakın, -dar vakitte
onları söyleyeyim- rakamlar burada: 2008 yılından beri Avrupada
yakalanan uyuşturucunun neredeyse yarısı Türkiyede; 1inci
durumdayız. Amfetaminde, metamfetaminde, Captagonda Ecstacyde, bütün bu
uyuşturucu gruplarında Türkiye neredeyse yol geçen hanına
dönmüş. 2018de 5,7 ton amfetamin yakalanmış,
Biliyorsunuz, burada
yakalanan, işte, en son 4,9 ton Kolombiyadan çıkan onlarca kokain,
esrar; bunun Komisyonda İçişleri Bakanlığı
görüşülürken belgesini sunduk. Bir basın kuruluşunda ortaya çıkan
ve orijinal belgesi şu şekilde olan, konteyner numaraları da
üzerinde olan ve Sayın Bakanın da bunu yalanlamadığı,
aslında doğruladığı 2 tane konteyner numarası var
şurada. Teslim yeri Mersin Limanı. diyor. Adedi, numaraları
var; konşimento denilen bir şey var. Bu konteynerler nereden
çıkıyor, nereye gidiyor
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla)
Toparlıyorum efendim.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ERKAN AYDIN (Devamla)
kim
göndermiş, kim teslim alacak? Şu konşimento numaralarında
hepsi yazmak zorunda, aksi takdirde gemiye bu malı -ne
gönderiyorsanız- yükleyemezsiniz.
Büyük bir operasyonla
yakaladık. dedikleri bu kokainle ilgili maalesef Türkiye'de hiçbir
şey yapılmadı. Komisyonda İçişleri Bakanına sordu
Grup Başkan Vekilimiz Engin Özkoç; bunu doğruladı Bir heyet
gönderdik, görüşmeleri yapıyor. dedi. Sonuç? Haziran 2020den beri
-bir buçuk yıl- hiçbir şey yapılmadı ve bunun sonucunda
bugün de, Grup Başkan Vekilimiz Engin Özkoç savcılığa suç
duyurusunda bulundu Buradaki isimler belli, gönderen belli, teslim alacak olan
belli, içinde ne varsa belli, konteyner numaraları belli, seri
numaraları belli neden gereğini yapmıyorsunuz? diye. Bu
işin de takibi, sonuca ulaştırılması yine Cumhuriyet
Halk Partisi Grubuna düştü; sonuna kadar da takipçisi olacağız
diyorum ve ülkemizi bu uyuşturucu belasından kurtaracağız
diyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Orhan Erdem.
Sayın Erdem, buyurun.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ORHAN ERDEM (Konya) Sayın Başkanım, Gazi Meclisin değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
20-27 Aralık millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası;
onu rahmetle, minnetle anıyorum.
Uyuşturucuyla mücadele
konusu hepimizin duyarlılığı olan bir konu. Bu konuda 2018
yılında uyuşturucuyla mücadele için malum, bir komisyon kuruldu
ve bir eylem planı oluşturuldu; bu eylem planına 11 bakanlık
katılmakta ve her üç ayda bir değerlendirme yapmakta, tedbirler ve
çalışmaları yürütmekte. Yine, İçişleri
Bakanlığı da Uyuşturucu İle Mücadele Koordinasyon
Kurulu yoluyla takiplerini yürütmekte.
Şimdi burada rakamlar
verildi. Türkiye bu konuda bir güzergâh. Biraz önce CHPden vekil
arkadaşım yüzde 50 oranlarında yakalamalardan bahsetti; bu da
zaten mücadelenin ne kadar önemle yürütüldüğünün gösteriyor. Bu
yakalanmalar kullanımla ilgili değil, Türkiyede Hükûmetimizin
tedbirlerinin bir gerçeğidir.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Kullananlar çok arttı Sayın Vekilim, kullananlar çok
arttı. 10 yaşındaki çocuklar uyuşturucu kullanıyor.
ORHAN ERDEM (Devamla) 2021
Uyuşturucu Raporuna göre, 2019 yıl baz alınmış, 15-64
yaş arasındaki dünya nüfusunun bu yaş
aralığındaki kısmından 275 milyonu en az bir defa
uyuşturucuyla teması olduğu raporda açıklanıyor.
Avrupada bu oran yüzde 29; 83 milyon vatandaşın Avrupada bir
şekilde yasa dışı uyuşturucuyla teması
olmuş. Türkiyede ise bu oran, bu yaş grubunda, 15 ve 64
arasında yüzde 3. Biz bunun bile çok olduğuna inanıyoruz. Bu
mücadele de en iyi şekilde yürütülüyor. Avrupada yüzde 29; Türkiyede
yüzde 3.
Terörün de önemli bir gelir
kaynağının uyuşturucu olduğunu hepimiz biliyoruz.
Türkiye, bu konuda biraz önce de söylenildiği gibi, dünyada en fazla mücadele
eden ülkeler arasında; bugün de Mehmet Muş Bakanımızın
Twitterdan paylaştığı gibi bütün kolluk güçleri bu
mücadeleyi sürdürmekte.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Topyekûn mücadele şart.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Rakamlara aldanmayın.
BAŞKAN Sayın
Gürer, bir müsaade edin lütfen.
ÖMER FETHİ
GÜRER (Niğde) Kötü bir şey söylemiyoruz Başkanım.
ORHAN ERDEM (Devamla)
Sayın Vekilim, buraya çıkar konuşursunuz, her zaman oralardan
laf atmak kolay.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Çok destekleyici söyledim.
BAŞKAN Orhan Bey gibi
nezaketli bir milletvekilimize yapmayın yani.
Buyurun Sayın Erdem.
ORHAN ERDEM (Devamla)
Raporlarda görünüyor, bunlarla övünülecek değil; tamamen bitmesi için
bütün bu Meclisin aynı düşüncede olduğunu ben biliyorum. Avrupa
Uyuşturucu Raporuna göre, 2019 yılı baz alınmış,
1 milyon kişi başına kayıpların dünya ortalaması
35, AB ortalaması 15, Türkiyede ise 5lere gerilediği görülmekte. O
bakımdan bu mücadelenin her zaman yapılacağı
Bu konuda,
2018de yine bir araştırma komisyonunun kurulup raporunu da 2018in
beşinci ayında Mecliste sunduğunu biliyoruz. Bu kapsamda gerekli
çalışmalar her zaman yapılıyor.
Ben bu öneriyi veren
vekilimizin duyarlılığını hissediyorum, önemsiyorum
ama öneriye hayır oyu vereceğimizi belirtmek istiyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Bu olmadı işte.
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ERHAN USTA (Samsun) Kabul
edilmiştir Sayın Başkan.
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Başkanım, çoğunluk var.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Biz daha çoğuz ya.
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Başkan, kabul
ERKAN AYDIN (Bursa) Kâtip
üyeler arasında anlaşmazlık yok mu?
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Saydık, saydık.
BAŞKAN Diğer
öneriyi okutuyorum:
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, sağlık
çalışanlarının maruz kaldığı sorunların
araştırılması amacıyla 22/12/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
22/12/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22/12/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22 Aralık 2021 tarihinde
Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından (15901 grup numaralı)
sağlık çalışanlarının maruz
kaldığı sorunların araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 22/12/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş önerisi üzerinde önerinin gerekçesini açıklamak üzere
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Necdet
İpekyüz.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, şu anda biz
Türkiye'deki krizle uğraşırken, geleceğimizin nasıl
kurgulanacağını düşünürken dünya hâlâ pandemiyle
uğraşıyor. Covid-19la ilgili, yeni çıkan varyantla ilgili
neler yapabiliriz? diyor ve Avrupada tekrar bazı yerler kapanıyor.
Bu ne anlama gelmekte? Sağlığın olmazsa olmaz olduğu,
bütün krizlerden üstün olduğu. Ve ne yazık ki ülkemizde pandemi,
Covid, kriz denilince bir kesimi korumak akla geliyor, o da sermaye ve
şirketleri. Diğerleri ne oluyor? Sağlıkta yurttaşlar
için düşünülen şey, daha çok sonradan akla gelen ve uygulamaya
sokulan çeşitli yöntemler. Peki, sağlık dediğimizde,
sadece sağlık çalışanlarıyla mı sağlık
düzeliyor? İnanın, sadece, -onların emeği çok kutsal, çok
büyük ama- sağlık emekçileri, sağlık kurumları
yetmiyor. Siz yoksullukla, siz eşitsizliklerle
Siz huzurlu bir ortam
yaratmadığınız sürece sağlık da bozulur. Ve ne
oldu? Pandemi ilk başladığında, dünyanın her yerinde
insanlar, sağlık çalışanlarına, verdiği emekten
dolayı bir nevi sosyal açıdan, özlük hakları
açısından, moral açısından destekler sundu. Peki,
Türkiyede ne yapıldı? Alkışlayalım,
alkışlayalım, alkışlayalım
Ve ne oldu? Bugün
itibarıyla 502 sağlık çalışanı
yaşamını yitirmiş; -bir kere onların anısı
önünde saygıyla eğilelim- bizi yaşatmak için mücadele
sürdürdüler -181i hekim- bütün aşamalarda vardılar. Peki, ne oldu?
Covid-19 bugüne kadar hâlâ meslek hastalığı sayılmadı,
birçok talepleri gündeme getirilmedi. Nitekim Meclis tarihinde olmayan bir
şey; oylanmış, parmak kalkmış bir düzenleme Komisyona
geri çekildi; İç Tüzüke de aykırı, Meclisin çalışma
teamüllerine de aykırı ve Düzenleme yapacağız. deniliyor,
birçok konu gündeme getirilmiyor ve sağlık çalışanları
kendi problemlerini gündeme getirirken sadece özlük haklarıyla ilgili
değil, yurttaşların haklarıyla da ilgili birçok konuya
değindiler ve Alkış istemiyoruz, yaşatmak istiyoruz;
alkış istemiyoruz, geçinmek istiyoruz; alkış istemiyoruz,
tükeniyoruz çünkü
Ve ne oldu? Onları şu denildi: İzin
almayacaksın, emekli olmayacaksın, istifa etmeyeceksin. Ve tak
açıldı, 1.500e yakın emekli olan var, 5 bine yakın istifa
var. Peki, pandemide ne tercih edildi? Pandemide en çok tercih edilen ne oldu
biliyor musunuz? Kamu hastanelerini pandemi hastanesine dönüştürüp elektif
birçok vaka, kanser vakaları, normal diğer vakalar alınmazken
kamuda sağlık çalışanlarını -mobbing gibi, nöbeti
uzun, çalışma koşulları uzun, koruma açısından
yetersiz- evine, ulaşımına birçok şeyine değinmeden
çalıştırmaya çalıştılar ve sağlık
çalışanlarına bunu yaparken diğer hastaları özele
gönderdiler, özeli desteklediler. Diğer hastaları şehir
hastanelerine gönderip şehir hastanelerini de aslında bir nevi,
tekrar özele desteğe dönüştürdüler çünkü garanti verilen hasta sayısı
vardı ve bu yük giderek artınca çalışanların ekip
hizmeti bozulduğu gibi huzurları da kalmadı ve her şeyi
bölmeye çalıştığınız gibi çalışanlar
arasında, sağlık çalışanları arasında da bir
bölünmeye neden oldunuz; hekim-hemşire, hemşire-ebe, sağlık
memuru-laborant, ASMde çalışan-hastanede çalışan-iş
yeri hekimliğinde çalışan; hepsinin arasında ciddi
problemlere neden oldunuz, çalışma barışını
bozdunuz.
Peki, Sağlık
Bakanlığı bütçesinde ne yapılıyor? Bütün bu
koşullarda yapılan şey, tekrar, koruyucu sağlığa
daha az pay ayırarak tedavi edici hizmetlere önem verilmekte, tedavi edici
hizmetlerin çoğu da başta kira olmak üzere şehir hastanelerine
gitmekte. Siz koruyamazsanız, işte, pandemi de, Covid de karşımıza
çıkmış olur. Sonra Filyasyon nedir? sonra Halk
sağlığı nedir? sonra Halk sağlığı
uzmanları ne diyor? sonra Toplum sağlığında ne
yapılır? dediniz ama işin içinden çıkamadınız ve
bu konuda çaba yürüten Türk Tabipleri Birliğiyle bir kez olsun bile
görüşemediniz, Türk Tabipleri Birliğinin gerek hekimlerle ilgili
gerek sağlık çalışanlarıyla ilgili gerekse
sağlık ortamıyla ilgili ne önerdiğini, ne
yapılabilirini bir kez bile dinlemediniz, dikkate almadınız.
Peki, ne yaptınız? Verileri sakladınız, şeffaf
olmadınız ve sadece ben bilirim dediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Milyonlarca parayla ilaç aldınız; bu ilaçların, günü geldi
hiçbir anlamı olmadığı ortaya çıktı.
Şimdi Günaydın.
diyoruz, Aşı bulundu. diyoruz ama eğitimi yok etmişsiniz;
üniversite hastanelerinde ameliyat yapılamıyor, asistanlar artık
TUSa girerken nöbetsiz yer yazmaya çalışıyor, insanlar artık
-sağlık kurumlarında değil- yurt dışına
gitmek istiyorlar. Türkiyede her gün hekimler yurt dışına
gitmeye çalışıyor. Türkiyede, hekim sayısına
baktığımızda, son on ayda 1.111 kişi yurt
dışına çıkmış çünkü hekimler artık
Türkiyede kalmak istemiyor, tükendiler, bittiler. Bu şekilde
yaptığınızda bizim çözümümüz şudur:
Sağlıktan ve özgürlükten tasarruf edilemez;
sağlığın eşit, erişilebilir, ücretsiz ve ana
dilde olması lazım. Sağlığın olmazsa olmazı
da sağlık emekçilerinin yanında durmak çünkü sağlık
emekçileri kendileriyle beraber bu ülkenin sağlığını
düşünmekteler, geleceğini daha sağlıklı kılmaya
çalışmaktalar.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Bu konunun mutlaka araştırılması lazım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun lütfen.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin vermiş
olduğu grup önerisi üzerine İYİ Parti Grubum adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Hükûmet, pek çok alanda
olduğu gibi, sağlık sektöründe de beliren sorunları çözmek
yerine ha bire halının altına süpürmekte, sorunları
kronikleştirmekte ve daha sonra bunlara çözüm getirmek için daha köklü
tedbirlere mecbur kalmaktadır.
AK PARTİ,
sağlıkta 2 şey yapmıştır: Birincisi,
sağlıkta şiddeti kurumsallaştırdı.
Sağlık personelinin itibarının ayaklar altına
alınmasına neden oldu; en hafif tabiriyle buna seyirci kaldı.
Etkin yasal tedbirleri almadı, Tedbir alıyoruz. diyerekten
sağlıkçıları oyaladı.
Gün yoktur ki
sağlık personeli şiddetin hedefi hâline gelmiş
olmasın. Hükûmet kendini popülizmin sanal dünyasına
kaptırdı, ne desek dinlemiyor. En sonunda üç gün önce 2 polisin
kontrolü altında bir kendisini bilmez, kendisini muayene etmek isteyen
hekime saldırıda bulundu, kaşını gözünü
parçaladı. En son rastlanan popülist örnek budur. Böyle bir olayın
dünyada eşi benzeri yoktur.
Pandemi döneminde
sağlık personeli canını dişine taktı,
çalıştı; dünya standartlarında sağlık hizmeti
verdi. Filyasyon ekibi dağı taşı dolaştı, hiçbir
şeyden yüksünmediler; hâlâ da devam ediyorlar, hâlâ da
çalışıyorlar.
Sayın Sağlık
Bakanı bilmelidir ki dünyanın en şanslı sağlık
bakanı kendisidir. Sağlık Bakanı personele sahip
çıkmalı, personelin ihtiyaçlarını
karşılamalıdır. Başarı, sistemin değil
personelindir. AK PARTİ, sağlık personelinin nöbet
tuttuğunu, mesai yaptığını bilmiyor, bunun
farkında değil. Sağlık personeli insani şartlar
ötesinde çalışmaktadır fakat siz Karşılığını
veriyoruz. babından çok yetersiz olarak sağlık personelini
ücretlendirmektesiniz. Haftada kırk veya kırk beş saat
çalışıyor olmak sadece mevzuatta kaldı.
Ülkeye yaşatılan
ekonomik bunalım ortadadır; insanlar geçinemiyorlar, Hükûmetten hâlâ
ses yok. Binlerce hekim istifa ediyor, yurt dışına gidiyor.
Hükûmet beyin göçüne seyirci kalıyor. Profesör geçinemiyor, Özlük
haklarımızı iyileştirin. diyorlar, iyileştirmiyorlar;
Muayenehane açalım. diyorlar, ona izin vermiyorlar. Tıp doktoru
yetiştirilmesine de mi karşısınız? Yüzde 50 enflasyon
ortamında, dövizin 2 misli olduğu piyasa koşullarında
artık tüm sektörler gibi sağlıkçılar da
geçinememektedirler. Profesörler, doçentler, uzman hekimler, pratisyen
hekimler, hemşireler, ebeler, sağlık memurları,
teknisyenler, tıbbi sekreterler, hizmetliler; hepsi de iflasın
eşiğine gelmiştir, geçinemiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) Sağlık Bakanlığının ikinci büyük
icraatı 2022 sağlık bütçesinin yüzde 20isinin yetmeyeceği
şehir hastaneleri belasıdır. AK PARTİli değerli
milletvekillerine bakarsanız, burada personele ihtiyaç yoktur;
kapılar, pencereler, duvarlar hastaları iyileştirmektedir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir komisyon kurularak sağlık
çalışanlarının ücret, çalışma şartları,
sağlıkta şiddet, şehir hastaneleri olmak üzere tüm
sorunları elden geçirilmeli ve gerekli olan yapılmalıdır.
Geçen haftalar içerisinde sırf hekimlerin özlük haklarının
düzeltilmesiyle ilgili bir yasa teklifi görüşüldü kabul edildi, ancak bu
geri çekildi. Hâlbuki, sırf hekimlerin genel durumunun
iyileştirilmesi, özlük haklarının iyileştirilmesi
sağlığın sorunlarını çözmez. Sağlık
sektöründe kim çalışıyorsa hepsinin de özlük hakları
iyileştirilmeli ve genel durumları düzeltilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Bayram Yılmazkaya.
Sayın Yılmazkaya
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BAYRAM YILMAZKAYA
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Halkların Demokratik Partisinin grup önerisi üzerinde partim adına
söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 25 Aralık
Gaziantepin kurtuluş günü. Millî kurtuluş mücadelemizin zafere
ulaşmasında önemli bir yere sahip olan Antep, düşman
işgaline karşı verdiği mücadelede Ölürsem şehit,
kalırsam gazi olurum. şiarıyla 6.317 şehidini toprağa
vermiştir. Gaziantep savunması bir şehir halkının yüz
yıl önce silahsız ve cephanesiz on ay dokuz gün boyunca bir taraftan,
düşmanla diğer taraftan da açlık ve yoklukla verdiği onurlu
mücadelenin tarihî bir örneğidir. Şehit Kâmil, Şahin Bey,
Karayılan gibi birçok isimsiz destanın yazıldığı
gazi şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümünde Gaziantep evladı olmanın haklı gurur ve
onuruyla tüm Gaziantepli hemşehrilerimin kurtuluş gününü yürekten
kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli vekillerim,
sağlık emekçilerimiz, inanın, çok şey istemiyorlar.
Sağlıkçılar, insanca çalışmak, insanca yaşamak
isteklerini haykırıyorlar. Öncelikli olarak
sağlıkçılarımızın yoğun çalışma
koşullarının düzenlenmesi adına, eksik kadrolara gerekli
atamalar bir an önce yapılmalı, özlük hakları
iyileştirilmelidir. Sağlık çalışanları
hastalardan, hasta yakınlarından, idarecilerden, siyasilerden
baskı görüyor, bu baskı kalkmalıdır. Sağlık
emekçileri, bitmek bilmeyen geçici görevlerin
sonlandırılmasını, personel açığının giderilmesini
istiyor, Covid-19un meslek hastalığı sayılmasını
istiyor, aşırı ve düzensiz çalışmanın
sonlandırılarak çalışma saatlerinin insani
çalışma koşulları göz önüne alınarak yeniden
düzenlenmesini istiyor. Kaba kuvvete, saldırı ve şiddete maruz
kalan sağlıkçılar, güvenli çalışma ortamı istiyor
-özellikle aile sağlığı merkezlerinde hiçbir güvenlik
önlemi yok- yıllık izinlerde yaşanan sorunların artık
çözülmesini istiyor, 3600 ek gösterge sözü yerine getirilmedi, bu sözlerin
tutulmasını istiyor, sağlık çalışanları arasındaki
ücret dengesizliğinin düzeltilmesini istiyor. Dahası, hasta ve doktor
için kötü olan performans sisteminin kaldırılmasını, kota
sisteminden bir an önce vazgeçilmesini istiyor. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Pandemi dönemi boyunca gerçekleşen birçok başarı öyküsü var.
diyorsak bunun ana unsuru sağlık emekçileridir. Pandemiyle
savaşta, her gün, yakınlarıyla vedalaşıp ölüme giden,
âdeta asker gibi mücadele eden arkadaşlarımıza yapılan
şiddet maalesef durmuyor, durmayacak, ne kadar çok cezai müeyyide içeren
kanun hazırlasak da şiddet bir türlü azalmıyor. En yakın
zamanda yine bir olaya daha şahit olduk. Kamuoyu baskısı
olmasaydı olayın faili tutuklanmayacaktı. Sağlıkta
şiddette cezai uygulamalar süreç içerisinde gerçekleşmiyor. Oysa
sürecin sağlam ve gerçekçi olması için başta Cumhurbaşkanı,
Sağlık Bakanı ve Adalet Bakanının topluma ve kamu
çalışanlarına verecekleri ciddi mesajlar olmalıdır.
Sağlık çalışanlarımıza uzanan eller kırılsın.
diyebilselerdi Kolluk kuvvetlerini, savcıları ve hâkimleri bu konuda
daha hızlı bir şekilde, görevlerini tam bir şekilde yapmaya
çağırıyoruz. deselerdi veya Faillerin tutuklu
yargılanması gerekir. söylemlerini söyleselerdi inanın ki bir
başlangıç olacaktı bu şiddetin önlenmesi için. İktidar,
bu konuda gerçekçi olmalı, bu şiddet artık durmalı yoksa
gönülden çalışan sağlık
çalışanlarımızı artık bulamıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla)
Nitekim, bu Covid-19 dönemindeki yasak olan istifa etme ve emeklilik
hakkını kazanınca birçok sağlık
çalışanı hem emekli oldu hem de istifa edip özel hastanelere
geçiş yaptılar. Bu gidişle, inanın, sağlık
çalışanı bulamayacağız arkadaşlar, bunu bir kere
buradan söylemek istiyorum yani özellikle ülkemizde hekimlerimizin ve
sağlık emekçilerinin mevcut sorunları son derece ağır
boyutlara ulaşmış olup bu, aynı zamanda, toplum
sağlığını da etkileyici bir duruma neden
olacaktır. Dediğim gibi, doktor bulamayacağız yakında,
sağlık çalışanı bulamayacağız. Şu anda,
yabancı dil kursları sağlık emekçileri, doktor ve
sağlık çalışanlarıyla dolu, dil öğrenip çabucak
bu ülkeden kaçmanın peşindeler.
Sağlık
emekçilerinin yaşadığı sorunların çözümü adına,
daha önce bizlerin de birçok defa verdiklerimize benzer olan bu önergeyi bir
hekim milletvekili olarak partim adına desteklediğimi belirtmek
istiyorum.
Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Şenel
Yediyıldız.
Buyurun Sayın
Yediyıldız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ŞENEL YEDİYILDIZ (Ordu) Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP Grubunun sağlık
çalışanlarının maruz kaldığı temel
sorunların sebep ve sonuçlarının tespiti ve alınacak
önlemlerin geliştirilmesi hakkında talep ettiği Meclis
araştırması önergesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi, sizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
İki yıllık
pandemi süresince üstün gayret ve özveriyle çalışan tüm
sağlık çalışanlarımıza sonsuz teşekkür
ediyor ve bundan sonraki çalışmalarında başarılar
diliyorum. Bu süreçte sağlık
çalışanlarımızın hepsi her türlü
fedakârlığı yaparak çalışmışlar ve bu süre
zarfında rahmetli olanlar da olmuştur. Ben, ahirete intikal eden
değerli çalışanlarımıza, değerli
meslektaşlarıma Allahtan rahmet diliyorum ve geride kalanlara da
sabrıcemil niyaz ediyorum.
Değerli Başkanım,
aile sağlığı merkezlerinde çalışan
doktorlarımıza cari gider ödemelerimiz yapılmaktadır. Cari
giderleri yüksek olan aile sağlığı merkezlerine sübvansiyon
yapmaktayız.
Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın
vizyonuyla yaptığımız sağlık
yatırımları ve şehir hastaneleri sayesinde pandemiyle
mücadeleyi en güçlü yapan ülkelerden biriyiz. Gerek servis gerekse yoğun
bakım yataklarımızla, hiçbir zaman yer bulamamak gibi bir durum
söz konusu olmamış, hiçbir hastamız dışarıda
kalmamış, bütün hastalarımız en iyi şekilde
sağlık hizmetinden faydalanmışlardır. Bu nedenle,
sağlık çalışanlarımızın maddi manevi
imkânlarını geliştirmek adına her türlü gayreti
gösteriyoruz ve göstermeye devam edeceğiz. Yeni düzenlemeyle, tüm
çalışanlarımızda olduğu gibi, sağlık
çalışanlarımız da asgari ücret tutarı kadarki
kazançlarında gelir ve damga vergisinden muaf olmuşlardır.
Ayrıca, bütün sağlık çalışanlarımızı
içine alan, hem maaşlarında iyileştirme hem de emeklilik
gelirlerinde iyileştirme yapılmasına dair bir çalışma
sağlığın bütün paydaşlarıyla görüşülmektedir
ve görüşmelerin neticesinde sağlık
çalışanlarımızın hepsini memnun edecek bir teklif en
kısa zamanda Sağlık Komisyonumuza getirilecektir. Yine,
Sağlık Bakanlığımız ilan etti, 40 bin
sağlık çalışanı alınacaktır.
Değerli milletvekilleri,
bugün itibarıyla yerli Covid-19 aşısı Turkovacın acil
kullanım onayı alınmıştır. Bu sebeple, Covid-19
aşısı üreten 9 ülkeden biri olmanın mutluluğunu ve
gururunu yaşamaktayız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Gereken onaylar alınarak üretim ve kullanma
aşamasına gelen Turkovac aşımız, milletimizi
salgına karşı en etkili şekilde koruma gayretlerimizin
sembolü olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ŞENEL YEDİYILDIZ
(Devamla) Turkovacın üretimiyle birlikte, bu
aşımızı tüm insanlıkla paylaşmaktan memnuniyet
duyacağız.
Bütün bu sağlıkta
şiddet konusunda sağlıkta şiddete mani olacak kanunu ilk
biz çıkardık, Sağlık Komisyonu çıkardı. Bu
kanunla ilgili uyarlamalar, denetimler, sağlık
çalışanlarımızı koruma adına ne yapmak
gerekiyorsa onlar da yapılacaktır.
Bu vesileyle HDP Grubunun
verdiği önergeyi kabullenmiyoruz, katılmıyoruz.
Saygılarımı
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve
arkadaşları tarafından, ülkemizde konut yapı
kooperatiflerinde yaşanan mağduriyetlerin
araştırılması amacıyla 21/12/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Aralık 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
22/12/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22/12/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kayseri Milletvekili Çetin
Arık ve arkadaşları tarafından ülkemizde konut yapı
kooperatiflerinde yaşanan mağduriyetlerin
araştırılması amacıyla 21/12/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (3018 sıra no.lu) diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 22/12/2021 Çarşamba günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Çetin Arık.
Buyurun Sayın Arık.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN
ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
bugün, ev sahibi olmak için yola çıkıp dert sahibi olan kooperatif
mağdurlarının sorunlarının
araştırılması üzerine söz almış bulunuyorum. Gazi
Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, sadece evini değil,
sağlığını da kaybeden Tülay ablam da,
evladını bu ülke için kara toprağa veren şehit anası
Hatice anam da, kapısı balyozla kırılıp
eşyalarıyla birlikte kara kışta sokağa atılan
Şule kardeşim de aramızda, Genel Kurulu takip ediyorlar;
hoş geldiniz, şerefler verdiniz.
Değerli milletvekilleri,
bu kooperatifler meselesi sadece Kayserinin meselesi değildir; bu, bir
ülke meselesidir. Bu mesele, sadece Kayseride şu an itibarıyla 20
bin kişiyi ilgilendirmektedir. Burada, bir soygun, burada bir vurgun düzeni
var. Bu vurguna, bu soyguna sessiz kalmak, bu suça ortak olmaktır.
Sayın milletvekilleri,
bakınız, bugün, Kayseride 5 kooperatif, üyeleriyle mahkemelik,
diğerleri de sırada bekliyor. Örneğin, 2003 yılında
kurulan bir kooperatif 2010 yılında üyelerine kesin maliyet bedeli
çıkarıyor, diyor ki: Bu bedeli öderseniz tapularınızı
alırsınız. Bu dar gelirli aileler de kooperatifin talep
ettiği parayı kredi çekerek; altınla, dövizle borçlanarak zar
zor ödeyip tapularını alıyorlar. Tapuda şerh yok, tapuda
ipotek yok, kooperatif ile üye arasında borcunun olmadığına
dair sözleşme de var ama buna rağmen, aradan tam dokuz yıl
geçtikten sonra yani 2019 yılında bir genel kurul yapılarak
geçmiş tarihte hesapların yanlış
yapıldığı öne sürülerek bu üyelerden 320 bin lira daha
istiyorlar ve daha da ne kadar borç çıkartılacağı belli
değil çünkü bu düzenle, her seferinde, her genel kurulda yeni borçlar
çıkartmak mümkün. Öyle kooperatifler var ki sayın milletvekilleri,
genel kurul öncesinde çoğunluğu sağlayacak kadar üye yazıyor,
genel kurul sonrasında da bu isimlerin üyeliklerini düşürüyor.
Sayın milletvekilleri,
adaletin olmadığı yerde zulüm başlar. Bazı
kooperatiflerde, yasalardaki boşluklardan da yararlanarak icralarla,
hacizlerle âdeta dar gelirli vatandaşlarımıza zulüm yapılıyor.
Zulüm var çünkü bu davalarda bilirkişilik yapan kişi, aynı
zamanda, kooperatife de danışmanlık yapıyor. Böyle bir
şey olabilir mi, buradan adalet çıkmasını bekleyebilir
misiniz? İşte, böyle bir bilirkişinin raporuyla 200e yakın
ailenin ocağına incir ağacı dikilmeye
çalışılıyor ve ocakları söndürülmeye
çalışılıyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
peki, kooperatif yönetimi çoğunluğu sağlamazsa ne yapıyor,
biliyor musunuz? Bakın, o zaman da müteahhitle iş birliği
yapıyor, yapamadığı binaları yapmış gibi
gösteriyor, üyeleri borçlandırıyor yani yeni hak edişler
çıkartıyor. Olur mu öyle şey? demeyin, gerçekten oluyor.
Bakın, Kayseri'de 2014 yılında tapusunu verdiği konutu 2016
yılında tekrar yapmış gibi gösteriyor. Hiç
yapmadığı bloku yapmış gibi gösterip dar gelirli
vatandaşı 6 milyon lira borca sokuyor. Artık dar gelirli
vatandaşın cebinden elinizi çekin. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bu konu
mahkemede. Müteahhit, haczettiği daireleri de yok pahasına kendisi
satın alıyor, daha mahkeme bitmemiş, sonuçlanmamış. Ve
sayın milletvekilleri, şehit anasına âdeta terörist muamelesi
yapılıyor, şehit anası sokağa atılıyor. Bir
kadın, hastanedeyken evine zorla girilip eşyası kapıya
atılıyor. Bakınız, 13 yaşındaki çocuklara biber
gazı sıkılıp ters kelepçe takılıyor. Kara
kışta bu insanlar ne yapacak? Hani siz mazlumların gür
sesiydiniz, neredesiniz? Bu kooperatif kurulurken oradaydınız. Hani
siz sessiz yığının sesiydiniz? Nerede sesiniz? Niye
çıkmıyor sesiniz? Burada vicdan nerede? Burada ahlak nerede?
Mültecileri baş tacı ederken şehit anasını sokağa
atmaktan da mı utanmıyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) Bu kadar mı vicdanınız karardı?
Sizlerden, dişinden
tırnağından artırdığıyla
başlarını sokacak bir ev hayali kurarken kış günü sokakta
kalan vatandaşlarımızın sorunlarının tespiti ve
çözüm yollarının araştırılması için
araştırma önergemize destek bekliyorum.
Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ÇETİN ARIK (Devamla)
Evet, Sarıkamış...
Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri, Pınarbaşı ilçemizden Kara Zala
bibim, Sarıkamış'ta verdiğimiz şehitlerimizin
ardından yaktığı ağıdında şöyle diyor:
Yüzbaşılar, binbaşılar/Taburu tabur karşılar/Yağmur
yağıp gün değince/Yatan şehitler
ışılar/Aziziye baba yurdu/Kafkaslarda tabya kurdu/Benim korkum
Ruslar değil/Kara kışa kurban verdi.
Burada, bir kez daha
Sarıkamış şehitlerini ve tüm şehitlerimizi rahmetle,
minnetle ve saygıyla anıyor, yüce Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine İYİ
Parti Grubu adına söz almış buluyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Sarıkamış şehitlerimizi saygıyla
anıyorum.
Ülkemizdeki finansman sorunu
neticesinde orta ve dar gelir grubundaki vatandaşların konut
alması giderek zorlaşmaktadır, maalesef, bu soruna etkili bir
çözüm getirilememiştir. Vatandaşlarımız, zaten kıt kanaat
geçinirken bir de üstüne yatırım yaparak ev alacak durumda
değildir. Enflasyondaki artış, inşaat sektöründeki
maliyetlerin artışı, faiz oranlarındaki belirsizlik, dolar
kurundaki agresif hareketler yatırım yapmayı geçtim, oturmak
için ev almayı dahi zorlaştırmaktadır. Bunun yanı
sıra, bankalar da artan riskler nedeniyle kredi verme konusunda isteksiz
davranmaktadır; vatandaşlarımız da hâliyle alternatif
yollar aramakta, ya finansman şirketleri ya da kooperatifler
aracılığıyla konut alma yolunu seçmektedir.
CHP grup önerisinde,
2007-2009 yıllarında konut yapı kooperatifleri ana
sözleşmelerinde değişiklik yapılmasına izin
verilmesinin ardından bazı art niyetli müteahhit ve kooperatif
yöneticilerinin bu durumu istismar ettikleri belirtiliyor. Bu yöneticilerin
genel kurullarda kesin maliyet çıkarma, tapularını verme ve
kooperatif üyeliğini kesme yönünde kararlar aldırdığı
gözlenmektedir, hatta genel kurullarda bu kararları alabilecek
çoğunluğu sağlamak amacıyla bazı kişilerin
kısa süreliğine üye yapıldığı da ifade
edilmektedir.
Kayseride
Sınırlı Sorumlu Organize Kent Konut Yapı Kooperatifi ve
Şekerkent Konut Yapı Kooperatifince mağdur edilen
vatandaşlarımızın durumları basına da
yansıdı; kendilerini selamlıyorum. Bu kooperatiflerde bazı
üyelerin kesin maliyetleri ödeyip tapularını aldıktan sonra
genel kurulda üyelikten düşürülmediği, yıllar sonra yeniden
maliyet hesaplaması adı altında kendilerinden ciddi paralar
istendiği de ifade edilmektedir. Tabiidir ki üyelikten
ayrıldığını düşünen bir kişinin yıllar
sonra ciddi maliyetlerle karşı karşıya kalması
mağduriyet yaratacaktır. Burada, üyenin iyi niyetinin yöneticilerce
suistimali söz konusudur. Her ne sebeple olursa olsun, yıllar sonra
istenen bu yüksek bedeller insanlarda ciddi mağduriyetler
oluşturacaktır. Nitekim, CHP grup önerisinde, sayıları on
binleri bulan vatandaşların tapularını aldıkları
hâlde önlerine konan borçları ödeyemedikleri için evlerinden sokağa
atıldıkları belirtilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Bu bağlamda, hem vatandaşların bilgilendirilmesi hem de
olası mağduriyetlerin sebeplerinin araştırılarak
muhtemel yasal çözüm önerilerinin belirlenmesini destekliyoruz.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu sorunun, Kayseride
yaşanan ve kamuoyuna yansıyan sorunun özünde bir bütün olarak
kooperatifçiliğe bakış açısı yatıyor. Şimdi,
kooperatifleri biz şirketler gibi düşünüyoruz, müteahhitler gibi ele
alıyoruz ve ondan sonra da işin içinden çıkamıyoruz;
esasında, kooperatifler böyle değildir. Kooperatifler,
dayanışmak için, bir şey üretmek için insanların bir araya
gelip birikimlerini ortaya koydukları, emeklerini ortaya koydukları,
sonra da bunun sonucunda birtakım menfaatler ya da ortak işler
çıkardıkları bir ortaklık bütünüdür. Şimdi, tabii, bu
kooperatifçilik başladıktan sonra müteahhitler bu alanı
keşfettiler çünkü kooperatiflere tanınan birtakım muafiyetler
vardı doğal olarak; ortaklığın, birlikte hareketin ve
hakikaten imkânı olmayan, gelir imkânına sahip olmayan
insanların bir araya gelerek iş üretmesini destekliyordu iktidarlar
ve kooperatiflere vergi muafiyetinden tutun da birtakım stopaj ve benzeri
konularda muafiyetler tanıyordu. Uyanık müteahhitler hemen bu
işe el attılar ve müteahhit kooperatifleri oluşturdular. Tabii,
dönemin iktidarları -bir bütün olarak- aslında geçmişten
günümüze kadar, bu meseleye çözüm bulmak yerine kooperatiflerin muafiyetlerini
ortadan kaldırarak âdeta gariban insanları cezalandırdılar.
Şimdi, gelinen noktada kooperatifçiliğe bu şekilde
bakılıyor ve sorun çözmek yerine yasaklama ya da tanınan
imtiyazları, muafiyetleri ortadan kaldırma üzerine kurulu bir sistem
kuruluyor. Esasında, Kayseride ve birçok bölgede -sadece Kayseri
değil yani İstanbulun çok yerinde de- belki de kooperatif
mağduru olmayan kimse yoktur etrafımızda; eş dost,
akrabalardan -mutlaka kooperatiflere girip sorun yaşayan olmuştur-
yıllarca bitmeyen evlerini geç almak ya da alamamak üzerine kurulu birçok
sorun dinlersiniz ama işin özü şurada arkadaşlar: Kooperatifler
müteahhit değildir yani siz bir kooperatife ortak olduğunuz zaman
Ben bu kadar para verip evimi alacağım
Böyle bir şey olmaz ki
çünkü bu bir ortaklık bütünüdür. Yani o kooperatifin kalemi dahi ortak
giderdir ya da ortak gelirdir, mülkiyettir. Dolayısıyla, bütün her
şeye ortaksınız; kâra da ortaksınız, zarara da
ortaksınız. Ama bir müteahhit bakış açısıyla
oluşturulduğu için bu kooperatifler sorun da orada çıkıyor.
Müteahhit kuruyor kooperatifi, genel kurulları kendi koydukları
yandaşlarıyla birlikte ele geçiriyorlar, yönetimleri kendileri
belirliyorlar. Bunun üzerinden de vatandaşa şunu diyorlar: Şu
kadar para verirsen evini alırsın. Bu, kooperatifçiliğin
mantığına aykırı. Yani o kadar para verince ev
alınmaz, bu mümkün değildir çünkü kooperatifte çıkan her gidere
herkes ortaktır, her gelire de herkes ortaktır. O nedenle bir kere bu
mantığın ortadan kaldırılması gerekiyor. Yani
müteahhit kooperatifçiliği denilen bir sistemin ortadan
kaldırılması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) - Kooperatifçiliği bir bütün olarak yeniden ele almak gerekiyor.
Biz HDP olarak önerdik, kooperatifler kanunu önerdik, bir bütün olarak yeniden
kooperatifler kanunu önerdik. Ki bunun içinde konut yapı kooperatifleri de
var, tüketim kooperatifleri de var, üretim kooperatifleri de var. Kooperatifler
Kanunu, birçok bakanlığın baktığı, birçok yasaya
tabi olan bir kanun ve böyle olunca da işte bu tür sorunlarla işin
içinden çıkılmıyor. Baştan itibaren bu Meclis bir
kooperatifler kanunu çalışmak zorundadır, yeni bir kooperatifler
kanunu çıkarmak zorundadır ve bu kooperatif mağduriyetleri de
ortadan kaldırılmalıdır.
Saygıyla
selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın İsmail Emrah Karayel.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şairlerimize kahramanlık şiirleri
yazdıran, nice kahramanlıklarla dolu mazimizin timsali olan
Sarıkamış şehitlerimizi en derin saygılarımla
Gazi Meclisimizin kürsüsünde anıyorum. Gök kubbenin altında yatar,
al kan içinde/Ey yolcu, şu topraklar için can veren erler/Hakkın bu
veli kulları taş türbeye girmez/Gufrana bürünmüş, yalnız
Fatiha bekler. Şühedamıza şiir şiir dua eden istiklal
şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u da Mehmet Akif Ersoyu Anma Haftasında
rahmetle yâd ediyorum.
Anadolu
topraklarını kadim bir vatan eden ecdadımızın
cesaretinden ve ferasetinden feyzalan bir düsturla vizyonunu ve misyonunu
belirleyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ın liderliğinde zamanın ruhunu okuyan bir
anlayış ve milletimizin teveccühüyle yürümeye devam ediyoruz. İktidara
geldiğimiz günden beri nasıl milletimizin bir gün olsun elini
bırakmadıysak bundan sonra da gerekli tüm ekonomik önlemleri de
alarak inandığımız yolda yürümeye devam edeceğiz.
Önergede, çıkarılan
maliyeti ödeyerek kooperatiften ev tapularını alan yapı
kooperatifi ortaklarının daha sonra çıkarılan yeni
hesaplarla yeniden borçlu gösterilerek mağduriyetlerinin
oluşturulduğu belirtilmekte ve bunların
araştırılması istenmektedir. Belirtilen
mağduriyetlerle ilgili yapılan şikâyetler üzerine idari ve adli
merciler tarafından soruşturmalar yapılmaya başlanmıştır.
Bilindiği üzere, kooperatifler, Ticaret Kanunu bünyesinde ticaret
şirketi nevinde kurulan ve Kooperatifler Kanununa tabi özel hukuk tüzel
kişileridir. Oluşan mağduriyetlerle ilgili kooperatif
tarafından talep edilen yeni maliyetler konusunda hukuk mahkemelerinde
davalar açılmış, konu yargıya intikal etmiştir.
Yargıya intikal eden konularda süreç devam ederken Çevre, Şehircilik
ve İklim Değişikliği Bakanlığımız
tarafından da idari süreç yürütülmektedir. Kooperatif yöneticileri
hakkında yapılan şikâyetler incelemeye alınmış,
yapılan inceleme neticesinde yöneticiler hakkında bir
usulsüzlüğün tespit edilmesi durumunda Bakanlık tarafından konu
ayrıca cumhuriyet başsavcılıklarına bildirilecektir.
AK PARTİ olarak bu konuyla ilgili konunun tarafları ve ilgili
bakanlıklarla yakın temas hâlinde olduğumuzu belirtiyor,
gerekmesi hâlinde grubumuz tarafından yapılması gereken her
türlü düzenlemeler dâhil olmak üzere çalışmalarımızın
devam ettiğini ifade ediyorum.
Kayseri diye belirtilen bu
husus aslında sadece Kayseri özelinde değil, Türkiyenin farklı
yerlerinde de ortaya çıkan bir husustur. Kooperatifin art niyetli
yöneticileri tarafından ortaklarına yeniden borç
çıkarılması hususudur aslında konuştuğumuz husus
ve bu konuda Kayseri özelinde bizler, ben, diğer milletvekillerimiz,
Bakanlarımız, Grup Başkan Vekillerimiz aslında bu
mağdurların hepsiyle çok yakın temas hâlindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Devamla) Telefonla görüşüyoruz, gittiğimizde
görüşüyoruz ve atılan bütün adımları da aslında takip
eden biziz. Hem yerelde hem de
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Buradalar.
İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Devamla) Evet, yukarıdalar, selam ediyoruz, bir
kısmıyla biz de görüşüyoruz, aralarında da belki vardır.
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Kooperatif kurulurken geldiler, sonra gelmediler. diyorlar.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Onlar yalan söylüyor, doğru söylediğini mi zannediyorsun?
Yalan söylüyorlar.
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Yalan söylemiyorlar, sen yalan söylüyorsun.
İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Devamla) Atılan bütün adımları şimdiye kadar
nasıl biz attıysak, kanundaki değişiklikleri nasıl biz
yaptıysak bundan sonra bu mağduriyetlerin giderilmesi için de yapılacak
adımları bizler atacağız.
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Bekliyorlar dışarıda.
İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Devamla) Tabii ki siyaset bu tip önergelerin
kullanılmasına müsaade ediyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bak, orada bekliyorlar.
İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Devamla) Ama yapılan bu düzenlemede getirdiğimiz hususlarda
bütün
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Bekliyorlar, gel beraber çıkalım, ikimiz beraber çıkalım.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Tamam. Biz hepsiyle görüşüyoruz.
BAŞKAN Sayın
Arık, bakın, sayın hatip kürsüde, yakışmıyor ama
lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Şov yaptığını söyler misiniz Sayın Başkan,
şov yapıyor.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Kayseriye gelmiyorsun, konuşuyorsun böyle.
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Ama Yalan söylüyor. diyor insanlara, vatandaşa Yalan söylüyor. diyor
burada.
BAŞKAN Yani olur mu
burada, sayın hatibin sözünü niye kesiyorsunuz? Siz konuşurken kimse
karıştı mı?
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Vatandaşa yalan söylemiyorum, sen yalan söylüyorsun!
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Sen yalan söylüyorsun!
BAŞKAN Siz
tamamlayın sözlerinizi lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yani bu çözüm üretmek değil Başkanım, şov yapmak o zaman.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Tutanaklara bakın.
İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Devamla) Evet, Sayın Başkanım, bu tip
mağduriyetlerin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL TAMER (Kayseri)
Kayseriye gelip gitmiyorsun, konuşuyorsun be!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Tutanaklara bakın.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Bir çivini söyle, çaktığın bir çiviyi söyle
Kayseri'ye.
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Sen söyle kaç çivi çaktığınızı!
İSMAİL TAMER (Kayseri)
Evet, her şey var; İsmail Tamerin orada var.
İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Devamla) Sayın Başkanım, müsaade ederseniz
tamamlayabilir miyim.
BAŞKAN Mikrofonunuz
açık Sayın Karayel, siz devam edin.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
İktidara mı geldik çivi diyorsun? İktidara gelince çivi
çakmak değil, her şeyi yapacağız.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Hiçbir şeyi de yapamaz, hiçbir şey yapamaz; Kayseri'nin
yolunu bilmiyor!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Çalıp çırpmayacağız, halkı
kandırmayacağız.
İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Devamla) Bu mağduriyetlerin giderilmesi makamında olan
gene iktidar partisi olan AK PARTİdir. Oradaki, bizleri locadan takip
eden hemşehrilerimizin de çok iyi bildiği gibi, bu konuyla ilgili
bütün Bakanlarımızla, Grup Başkan Vekillerimizle ve milletvekillerimizle
görüştük, görüşmeye devam ediyoruz. Süreci çözecek olan gene biziz.
Bakanlıktan bu konuda soruşturma açılmasını temin
etmiş olan gene biziz.
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Yüreğin yetiyorsa karşılarına çık!
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Ben her zaman çıkarım. Hep onların içindeyim ben.
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Yüreğin yetiyorsa
Bak, buradalar, haberin bile yok, haberin bile yok
senin be! Bu ne ya! Terbiyesizlik yapıyor oradan Yalan söylüyorlar.
diye.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Arkadaşlar, Başkan arka odaya
çağırıyor, orada görüşün.
BAŞKAN Ben kimi
çağıracağımı bilirim arka odaya. Müsaade edin de ona
da ben karar vereyim.
İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Devamla) Bu konuyla ilgili bir yasal düzenleme yapılması
gerekirse de bunu Grup Başkanlığımızın, AK
PARTİ Grubunun takdiriyle yapacak olan da gene Cumhur
İttifakıdır. Dolayısıyla bu mağduriyetlerin
farkındayız, giderilmesi için çalışıyoruz.
Tabii, önerge vermek ve bu
verilen önerge marifetiyle burada sizlerin huzurunda bir şey
yapıyormuş gibi görünmek önemli ama süreci çözecek olan biziz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Çok teşekkür ederim.
Genel Kurulda bugün asgari
ücretliden ve diğer ücretlilerden gelir vergisi alınmamasıyla
ilgili çok hayırlı ve çok beklenen bir kanunu görüşeceğimiz
için çok polemik olsun da istemiyorum.
BAŞKAN Ben de.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ama biraz önce Sayın İsmail Tamer oturduğu
yerden ayağa kalkmak suretiyle Kayseri Milletvekilimize yönelik olarak
Kayserinin yolunu bilmiyor. demek suretiyle ağır bir
sataşmada bulunmuştur Sayın Başkan. Milletvekilimize
kürsüden
BAŞKAN Efendim,
kürsüden yapmadığı için yapabileceğim bir şey yok.
Kayıtlara geçmiştir.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Olur mu? Bir dakika, 69a iyi bakın, sataşma sadece
kürsüden olmaz Sayın Başkan.
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Yalan söylüyorsun. dedi.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Yalan söylüyor. diye sen dedin önce. Tutanaklara
bakılsın. Önce sen söyledin Yalan söylüyor. diye.
BAŞKAN Ben o zaman
kayıtları isteyeyim. Hakikaten, benim buradan duymam mümkün
değil bunu.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, kayıtları isteyin, sonra
söz verirsiniz ama oturum kapanırsa
BAŞKAN Tamam,
kayıtları isteyeyim.
Evet arkadaşlar,
tutanakları istiyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Önce söylemiş olabilir Başkanım. İyi bakalım
tutanaklara.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Önce söyledi önce, Yalan söylüyorsun. diye kendisi söyledi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ya, her hafta Kayseride adam İsmail ağabey ya.
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) CHP milletvekili de Yalan söylüyor. dedi,
yakışmıyor.
BAŞKAN
Arkadaşlar, o zaman bu işin sonu yok.
Sayın Altay, Sayın
Turan, müsaade edin. Sürekli olarak milletvekilleri birbirinize
oturduğunuz yerden hakaret ediyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Biz size destek oluyoruz Başkanım.
BAŞKAN Bu işin
yolunu açarsak, biz bu görüşmeleri yapamayız ki.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bana sataşmayın Başkanım, ben demedim.
BAŞKAN Ben size de
sataşıyorum Sayın Turan.
Evet, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Hiçbir şey anlaşılmıyor
konuştuğunuzdan Başkanım.
BAŞKAN Sesim mi
anlaşılmıyor?
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Hiçbir şey anlaşılmıyor konuştuğunuzdan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ben anlatırım Başkanım.
BAŞKAN Siz
anlatın Sayın Turan.
Okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 299 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerine, 299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22/12/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Bülent
Turan
Çanakkale
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 299 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1'inci
sırasına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun;
22 Aralık 2021
Çarşamba günkü (bugün) Birleşiminde 299 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
22 Aralık 2021
Çarşamba günkü (bugün) Birleşiminde 299 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 23
Aralık 2021 Perşembe günkü Birleşiminde 299 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesi,
22 veya 23 Aralık 2021
Çarşamba veya Perşembe günkü Birleşimlerinde 299 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanması
hâlinde Genel Kurulun 23, 28, 29 ve 30 Aralık 2021 Perşembe,
Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri toplanmaması;
299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki
şekliyle olması önerilmiştir.
|
299 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) |
||
|
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
|
1. Bölüm |
1 ila 7nci Maddeler |
7 |
|
2. Bölüm |
8 ila 13 üncü Maddeler |
6 |
|
Toplam Madde Sayısı |
13 |
|
BAŞKAN Evet, öneri
üzerinde söz talebi yok.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya
alınan, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95 Milletvekilinin
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299) (x)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
Komisyon Raporu 299 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde ilk
söz, İYİ Parti Grubu adına Sayın Erhan Ustanın.
Buyurun Sayın Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım.
Bugün yine bir torba kanun
gündemimizde, 299 sıra sayılı torba kanun. Bu kanun çerçevesinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım.
Tabii, bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra bize
artık torba yasa yapılmayacağı defaatle ifade edilmesine
rağmen maalesef bu alışkanlığın devam
ettiğini görüyoruz. Bu da tabii, üzücü bir şey, öyle olmaması
lazımdı. Tabii, bu kanun teklifinin bir özelliği daha var; bu
kanun teklifinin çok iyi hazırlanmış olduğunu söyleme
imkânımız da çok fazla yok, iyi hazırlanmadan alelacele
getirilmiş bir kanun teklifiydi, etki analizi yoktu ki önemli unsurlar,
önemli maddeler içermesine rağmen etki analizinin olmamasını
büyük bir eksiklik olarak ifade etmek gerekir.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, burada 13 tane madde var ama ben, özellikle birkaç tane
maddenin üzerinde durmak istiyorum başlangıçta, vaktim kalırsa
diğerleri üzerinde de dururum. Bunlardan bir tanesi asgari ücretliden
vergi alınmaması ve bütün çalışanların gelirlerinin
asgari ücret kadarlık kısmının vergi dışı
tutulmasıdır. Bu, yıllardan beri, muhalefet partilerinin hep
ifade ettiği, arzu ettiği, olmasını talep ettiği bir
şeydi ama bugüne kadar Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda adım
atmamıştı, en sonunda böyle bir noktaya geldi. Bu anlamda
baktığımızda muhalefet partilerinin bir zaferidir,
onların talebi çerçevesinde oluşmuş bir şeydir. Adalet ve
Kalkınma Partisinin zannediyorum -son dönemde, oy kayıplarıyla
birlikte düşününce- biraz daha seçmenin gönlünü alma anlamında
getirdiği bir tekliftir. Şu veya bu sebeple biz, bu teklifin
gelmesini zaten destekliyorduk ve bu anlamda Komisyon çalışmalarında
da bunu destekledik fakat burada mümkün olduğu kadar bir şeyi
yapıyormuş gibi görünme gayretinin olduğunu da görüyoruz. Çünkü
kanun teklifi ilk geldiği hâliyle sadece asgari ücretlileri
kapsıyordu. Yani birisi asgari ücretin 1 lira üzerinde para almış
olsa veya bir asgari ücretli, diyelim ki bir saat ek çalışmadan
dolayı kendisine bir maaş, ücret verilmiş olsa bu teklif
kapsamına girmiyordu yani asgari ücretten gelir muafiyetine, gelir
istisnasına girmiyordu. Bu, tabii, büyük bir haksızlıktı,
adaletsizlikti, vergi sistemi açısından da son derece kötü bir
şeydi. Buna Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlar çok direndiler
ama uzun müzakerelerden sonra yeşil ışık gelince
sonrasında kabul edildi.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Kim direndi ya! Yapmayın ya, yapmayın!
ERHAN USTA (Devamla)
İbrahim Bey bu konuyu biliyor yakından.
Dolayısıyla, bu
anlamda, bunu, meslek örgütlerinin ve muhalefet milletvekillerinin de bir
başarısı olarak tekrar burada mutlak surette zikretmek
gerekiyor.
Tabii, mesela, biz de burada
İYİ Parti Grubu olarak bu kapsamın genişletilmesi, bütün
çalışanları kapsamasına yönelik bir önerge verdik, yine
benzer bir önerge verdik. Adalet ve Kalkınma Partisine de
arkadaşlarımıza da orada söyledik -çünkü sabahtan beri biz talep
ediyoruz, siz direniyordunuz, tamam şimdi siz de rıza gösterdiniz zaten-
daha doğrusu Cumhur İttifakına: Bunu hep birlikte ortak bir
önergeyle yapalım, bu siyasi nezaketi lütfen gösterin dedik fakat onda da
pek başarı elde edemedik maalesef.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Ya, el insaf ya!
ERHAN USTA (Devamla)
Dolayısıyla bunda bizim önergemiz reddedildi ama
arkadaşların kendi önergelerini biz de destek vererek kabul ettik.
Böyle bir şeyde, tarihî olayda -çünkü destek veriyoruz, mücadele ediyoruz-
önergesinde bizim de keşke imzamız olsaydı.
Fakat şimdi gelelim
arkadaşlar, burada vahim bir hata var, onu görmemiz lazım, şu
ana kadar yapılan gayet güzel ancak
Biliyorsunuz, burada, bizim normal
sistemimizde, çalışanlar içerisinde bekârlar ile evli ve çocuğu
olanlar arasında bu asgari geçim indirimi müessesesi kanalıyla
vergide bir farklılaştırma yapıyorduk. Yani eğer
evliyse, hele hele hanımı çalışmıyorsa, işte,
çocuk sayısı da arttıkça onlara vergi avantajı
sağlayan bir sistemimiz vardı, şimdi bu sistem tamamen ortadan
kaldırıldı burada. Hâlbuki bizim arzu ettiğimiz bir
şey değildi yani bunun kaldırılması da gerekmiyordu.
Dolayısıyla, şu anda, bekâr çalışan ile evli, eşi
çalışmayan, atıyorum, 10 çocuğu da olan insandan aynı
vergi alınıyor, aynı geliri alıyorlar -brüt geliri
aynıysa aynı net gelire sahip oluyorlar- bu ciddi bir adaletsizlik.
Bu dünya uygulamalarına da son derece terstir, yanlıştır.
Hatta şunu söyleyelim: OECD, Türkiye incelemelerinde bizi bu konuda -yani
bizim mevcudu bile yetersiz saydığı için OECD-
eleştiriyordu. E, şimdi, tamamen eşitledik yani bekâr,
çalışan bir asgari ücretli ile evli ve 3, 4 çocuğu olan asgari
ücretli arasında vergi avantajı açısından hiçbir fark yok.
Yani burada şunu söylüyorum: Elbette, bekârda da o muafiyeti yapalım
ancak sistemi öyle bir kurgulayabilirdik ki yine, evli olmasına, çocuk durumuna
göre bu devam edebilirdi. Hatta şu kadarını söyleyeyim, hemen
bir rakam olarak da onu ifade edelim -bunu belki, daha sonra Fahrettin
Yokuş Bey bu maddede konuşurken daha detaylı söyleyecektir- yani
burada Vergi dışı bıraktık. derken, mesela, evli ve
eşi çalışmayan, 3 çocuklu bir çalışanın
aylık maaşına katkısı sadece 40 lira oldu o yüzden.
Çünkü zaten onun bir avantajı vardı, o avantajlar silindiği için
asgari ücret kadar gelirin vergi dışı
bırakılmasının
Mesela, ben evliyim, eşim
çalışmıyor, 3 de çocuğum var, benim maaşıma
katkısı 40 lira oldu arkadaşlar. Tabii milletvekili olmak diye
meseleye bakmayın, benim pozisyonumda olan, aynı özelliklerde olan
bir asgari ücretli çalışanda bu şekilde olacak.
Dolayısıyla, bu, vahim bir hatadır, bu hatadan dönülmesi
lazım. Bu, Cumhurbaşkanı Erdoğanın
politikalarına da ters yani hem 3 çocuk yap, 3 çocuk yap. diyorsun -ki o
politikayı destekliyorum, defalarca söyledim ben- e, devletsin sen,
devleti yönetiyorsun, o zaman burada bir vergi avantajı sağlamak
lazım. Bu avantaj niye ortadan kaldırılıyor? O
avantajın ortadan kaldırılmaması gerekirdi. Hatta bir hata
daha yapıldı; o, 2nci hata. Şimdi, biliyorsunuz, matrah, vergi
dilimleri, vergi oranları var, gelir vergisi müterakkidir; yüzde 15, yüzde
20, yüzde 27, yüzde 30, yüzde 35, bilmem ne diye gider. Şimdi, burada güya
bu gelir istisna fakat matrahlar ve dilimler hesaplanırken yani tabi
olacağınız vergi oranları hesaplanırken vergiden
müstesna değilmiş gibi hareket edildi. Dolayısıyla bu
anlamda baktığımızda bunun da çok fazla bir
mantığı yok. Değerli arkadaşlar, bana göre
bunları düzeltmek gerekir.
Şimdi, diğer bir
husus: Bu asgari ücret meselesi önemli. İşte, net asgari ücrette
yüzde 50 bir artış oldu. Bu, bizim de desteklediğimiz bir
politikaydı; İYİ Partinin önerilerine de uygundu, hatta biz
işveren yükünün de bir miktar hafifletilmesi meselesini ciddiyetle
söyleyen bir siyasi partiyiz, o da kısmen burada yapılmış
oldu. Ancak şu anda iktidarın bize şunu söylemesi lazım:
Siz bu asgari ücret artışını yüzde kaç enflasyonu dikkate
alarak verdiniz? Öyle ya, şu anda enflasyon hızlanıyor
arkadaşlar. Yani yüzde 50nin zaten yüzde 10u bu ay gidecek. Yani
ayın başında yapılan zamları veya şu anda
yapılan zamları filan saymıyorum, onlar ocağa kalacak ama
aralık ayı enflasyonu, eğer çok büyük bir sihirbazlık
yapmazsa Türkiye İstatistik Kurumu, yüzde 10 civarında gelecek, zaten
yüzde 10unu almadan benden, asgari ücretliden veya vatandaştan
aldın. Dolayısıyla nedir buradaki enflasyon hedefiniz, Hükûmetin
bunu açıklaması lazım; karartıyla iş olmaz.
Dolayısıyla bugün Sayın Genel Başkanımızın
da grup toplantısında ifade ettiği gibi, bizim önerimiz,
diğer bir önerimiz şudur: Çalışanların gelirlerindeki
bu kısmi artışı koruyabilmesi için her üç ayda bir
enflasyon farkı uygulaması mutlak surette getirilmelidir.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bu, işin
olmazsa olmazıdır yoksa kaşıkla verdiğimizi kepçeyle
alacak bir sistemi kurmuş oluruz çünkü maalesef Türkiye çok yüksek bir
enflasyon yaşayacak. Hükûmeti bu konuda çok uyardık, Kuru indirin.
diye defalarca uyardık. İşte rekabetçi kur, rekabetçi kur diye
kur artışının faziletlerini bu sıralardaki
arkadaşlar da bize anlattı fakat şimdi de Kur düştü. diye
bir taraflarda halay çekiliyor. Şimdi, bunu anlamak mümkün değil. Ya,
bu tutarsızlıklara vaktim olursa ayrıca geleceğim.
Şimdi, kur sınırlanmış olsa bile yine mart ayına
göre bu kur artışlarına baktığımızda, yüzde
80-90 bir kur artışı var, bunun enflasyona etkisi
kaçınılmaz olarak olacak. Dolayısıyla asgari ücretliler
başta olmak üzere, çalışanların bu verdiğimiz zamlar,
bu artışlar elinde kalmayacak. O yüzden mekanizma öneriyoruz; her üç
ayda bir enflasyon farkı uygulaması mutlak surette getirilmelidir.
Bunun yapılmaması durumunda yapılan işin bir anlamı
olmayacaktır çünkü maalesef, bu Hükûmetin beceriksizlikleri nedeniyle bize
yaşatılan enflasyon bütün rakamları altüst etmiştir,
anlamsız hâle getirmiştir.
Şimdi, burada önem
verdiğimiz diğer bir husus BOTAŞ meselesidir arkadaşlar.
BOTAŞ, daha doğrusu bütün kamu işletmeleri şu anda ciddi
zarar ediyor. Şimdi, zarara, her şeye bir kılıf bulmakta
mahir olan değerli arkadaşlarımız burada da bir
kılıf buluyorlar. Sanki BOTAŞın bütün zararı,
efendim, konutlara verdiği doğal gazı ucuz vermesinden
kaynaklanıyormuş gibi davranılıyor; böyle bir şey yok.
Evet, bir indirim var, hepsi yansıtılmış değil kur
artışlarının ama esas mesele bu değil. Bütün kamu
şirketleri gibi BOTAŞ da ciddi ölçüde zarar ediyor,
BOTAŞın önceki yıl da zararı vardı, daha önceki
yıl da zararı vardı ve bu zararı giderek büyüyor.
Şimdi, biliyorsunuz,
burada, BOTAŞın doğal gaz alımları aslında spot
piyasaya filan bağlı değil. Nereye bağlı? Ham petrol
fiyatlarına bağlı yani bütün kısa, orta, uzun kontratları
ham petrol fiyatlarına bağlı. Ham petrol fiyatları
yılbaşında 56 dolardı, bugün, şu anda -kimi zaman
70-72 dolar- herhâlde 70 doların bir miktar altında. Yani buralarda
öyle çok yüksek bir şey yok. Hani Efendim, spot piyasada 1.300 dolara LNG
fiyatları var. Biz bunları yansıtmıyoruz. filan deyip
millete caka satmanın bir anlamı yok; burası yanlış,
burası hatalı, bir defa onu söyleyelim.
Ha, şimdi, bir miktar
spottan almak durumunda kaldı; o da niye? Arkadaşlar, 2021
yılında Rusya, Nijerya ve Azerbaycanla Türkiyenin bir
kısım kontratları bitti. Ya, Ruslar geldiler, neredeyse
kapımızda tepindiler, dediler ki: Arkadaş, şu
kontratlarınız bitti, gelin bunu yenileyin. Bizimkiler ihmal
gösterdi, orman yangınında nasıl ihmal gösterdiyse, devleti
yönetmekte, kontrat tazelemekte de ihmal gösterince, ondan sonra olan oldu.
Şimdi, evet, 1.300 dolardan bir kısım şey
alınıyor olabilir spot piyasasında ama yine hepsinin böyle
olduğunu söylemek mümkün değil. Bu olduysa da burada, Enerji
Bakanlığının ve Sayın Cumhurbaşkanı
başta olmak üzere Hükûmetin ihmalidir. Devlet yönetmek ciddiyet ister, bu
kontratların ne zaman biteceği ta başından itibaren belli;
arkadaş, niye tedbirini almıyorsunuz? Arz güvenliği
açısından da bu önemli, fiyat güvenliği açısından da
bu önemli. Dolayısıyla bu tedbirler alınmadı, bugün,
bunlara maruz kaldık, bundan dolayı da gelip sanki böyle, millete
bedava doğal gaz veriyormuş gibi bir şey ifade etmenin çok
doğru olduğunu düşünmüyorum.
Ha bir de şu var,
bilmeyen arkadaşlar için, burada, bu madde ne getiriyor onu söyleyeyim.
BOTAŞ, öyle bir hâle geldi ki para kesen... Para makinasıydı
BOTAŞ ya. Ben, KİTlerin dengesine yıllarca bakmış
eski bir teknisyenim, KİT dengesini, KİT hesaplarını
yaptım. Yani BOTAŞ böyle para kesen bir şirketti; şu anda,
KDV borcunu, ithal ettiği doğal gazın KDV borcunu ödeyemiyor; 33
milyar TL borcu var. Şimdi, bunun karşılığında
deniliyor ki: Efendim... O hesabı nasıl yaptıklarını
bize Plan ve Bütçe Komisyonunda anlatamadılar. Ben hesabı sordum,
hesap filan verilmedi bize, kafadan bir şey söylendi. Çünkü şu da yok
arkadaşlar: Amerikan Senatosunda bir bakan, bürokrat dâhil, böyle bir
rakam verirken, bir kelime ifade ederken tir tir titrer senatörlerin,
milletvekillerinin karşısında. Bizde öyle bir şey yok,
aklına geldiği gibi konuşuyor. Bakın, emin olun
Cevdet
Yılmazı takdir ediyorum, Cevdet Bey -AK PARTİ milletvekili
olmasına rağmen- bu ciddiyetsizlikten dolayı o
arkadaşları ara ara eleştiriyor. Ya, biri bir şey söylüyor,
öbürü bir şey söylüyor; önünde bir şey yok arkadaşlar, bürokrat
önüne tek bir A4 kâğıdı alarak geliyor. Ya, kardeşim, bizim,
eskiden buralara gelirken çanta taşımaktan vallahi belimiz
kırılırdı, bir şey sorulur, mahcup oluruz,
patronlarımız mahcup olur filan diye. Şimdi öyle bir şey
yok, zaten bir adap filan kalmadı şeyde. Bunu da yeri gelmişken
söyleyeyim, belki bunları anlatmak diğerlerini anlatmaktan daha da
önemli. Böyle adap falan bürokraside kalmadı. Orada bir arkadaş bir
şey söylüyor, öbürü bir şey söylüyor, diğeri bir şey
söylüyor; kafalar karışıyor, en sonunda, neyse,
bırakın kardeşim, rakam makam istemiyoruz noktasına bizi
getiriyorlar Sayın Elitaş, Sayın Başkanım. Hakikaten
böyledir, oradaki tutanakları inceleyip bakabilirsiniz.
Dolayısıyla dün 55
milyar lira bir görev zararı rakamı verildi. Arkadaş, bu
nasıl oluyor? Ya, bu kadar
Şimdi, bakın, tüketilen,
BOTAŞın sattığı doğal gazın yüzde 29u
sanayiye. Sanayiye ne kadar zam yapmışız bu yıl biliyor
musunuz? Yüzde 258 zam yapmışız, bu kadar zam yapıyorum.
Yine, elektrik santrallerine verilen
Oralar bir de pass through olduğu
için, direkt geçtiği için, ona zamda zaten limit yok. Yani bir konutu
düşük tuttuk millete yansımasın diye, doğru da yaptık.
Ya, buradan, 110 milyar lira hasılatı olan bir şirketten, bu
kadar zam yapılmasına rağmen
Yani yüzde 29luk kısma
gereğinden fazla zam yaptık, yüzde 34lük kısma yine gereğinden
fazla zam yaptık. Sadece tüketimin yüzde 37lik kısmında
zammı biraz tuttuk diye hasılatı 110 milyar lira olan bir
şirkette 55 milyar lira görev zararı oluşur mu arkadaşlar
ya? Bu nasıl bir matematik ya, bu nasıl bir matematik? Orada AK
PARTİ milletvekili arkadaşlarımız, çok değerli
arkadaşlarımız da var, ben isterdim ki buna onlar da itiraz
etsin. Orada bir genel müdür yardımcısı bize lay lay lom bir
rakam verdi, artık en sonunda bizi bıktırdılar, rakam makam
istemekten vazgeçtik. Bu hesap verilsin bize. Bakın, ben şu anda
Parlamentoda bunu söylüyorum, bu kadar vakit ayrılması gereken bir
konu mu değil mi, bilmiyorum ama hakikaten insanın zoruna gidiyor.
Yani sen üçte 2lik kısımda, satışın üçte 2lik
kısmında zamları gereğinden bile fazla yapmışsın,
üçte 1lik kısmını biraz altta tuttum diye toplam cirosu 110
milyar lira olan bir şirkette 55 milyar lira görev zararı var.
diyorsun ya; bu, hazineyi soymak değil de başka nedir
arkadaşlar? Bu çapraz sübvansiyon
Bu para nereye verilecek, onu biliyor
değiliz. Bir şey daha yapılıyor, deniliyor ki
Yahu,
devletin hesabının bir ciddiyeti vardır, devlet bir yere para
harcadığı zaman Şu kadar harcamam var, bu kadar gelirim
var. der. Burada ne yapıyorlar? Bütçe gelir ve giderleriyle
ilişkilendirilmeksizin bu işlem yapılır. Niye? Birileri
bir gün gelir, hesap sorar diye mi? Ben anlamadım bunu. Niye
yapmıyoruz arkadaşlar? Orada yine bürokrat -bu kadar ciddiyetsizlik
olur mu ya- Devletin hesapları şişmesin diye. diyor. O zaman
bütün her şeyi netleştirelim, vergiyi bir yere verelim. Vergiyi
nasıl olsa harcıyoruz, niye vergiyi brüt yazıyoruz,
harcamayı ayrıca yazıyoruz? Herkese, al sana, al sana diyelim,
devlete sıfır bakiyeli bir bütçe yapalım. Böyle bir şey
olur mu? Devlet, elbette, gelir topluyorsa onu vergisine yazacak, harcama
yapıyorsa da onu harcamasına yazacak. Dolayısıyla böyle
enteresan bir durum. Bu BOTAŞ meselesi tehlikelidir, dolayısıyla
buradaki sıkıntıyı ben size ifade etmeye çalıştım.
Bu teklifteki diğer
sıkıntılı bir konu da 7nci madde. Burada yapılan
nedir değerli arkadaşlar? Biliyorsunuz, AK PARTİ hükûmetleri bir
gelenek hâline getirdi Parlamentonun bütçe hakkı diye bir şey
yoktur. Kardeşim, ben para bulursam, hatta bulamasam da paramı harcarım,
senin bana ne ödenek verdiğinin bir önemi yok. diyor. Bu tavır uzun
süredir devam ediyor. Bakın, yıllardır bütçeyi takip eden bir
eski bürokrat olarak söylüyorum; emin olun, 1990lı yıllarda ödenek
üstü bir kuruş para harcanamazdı, bir kuruş. Hatta, enflasyon
vardı, hesaplar yanlış yapılırdı, enflasyon
şaşardı. Her sene gelir, burada Maliye Bakanı hesap verir,
ek bütçe kanununu çıkartır, ondan sonra giderdi. Çıkartır
mı? Çıkartırdı ama yine bir hesap verirdi. O hesap verme
korkusuyla da yıl içerisinde disiplinli davranırdı
arkadaşlar. Bu mekanizmalar bunun için oluşturulmuştur.
Şimdi böyle bir şey yok, şimdi istediğin parayı
harcıyorsunuz, açığı istediğin kadar yapıyorsun,
-işte borçlanma limitleri var- borçlanma limitlerini çoğu zaman
aşıyorsun; böyle bir hava var. Fakat bu yıl niyeyse bir şey
getirmişler; aslında yine aşabilirlerdi. Şimdi, bu torba
kanun teklifi içerisinde -müstakil bir teklif olması gerekirken- bir
anlamda ek bütçe talep eden bir madde var. Ama kardeşim, ek bütçe
kanununda bir rakam olur ya. Şu kadar aşacağım, şu
kadar daha ödenek ihtiyacım var. Bunların şu kadarını
personele, şu kadarını sermaye giderine, şu
kadarını cari transfere ödeyeceğim. diye onları bir tadat
edersiniz, hatta -eskiden yapılırdı- hangi kurumda ihtiyaç
olduğunu da belirtirsiniz, bunun karşılığında da
işte Katma değer vergisinden şu kadar gelirim gelecek,
şuradan şu kadar fazlam gelecek; onlarla da bunları
denkleştiriyorum. dersiniz, Parlamentoya bir hesap verirsiniz. Gelen ne
biliyor musunuz? Genel bütçe vergi gelirlerinde artış olması
durumunda bu artış kadar ödenek kaydetmeye Cumhurbaşkanı
yetkilidir. Yani Parlamentoyu Cumhurbaşkanına bağladım.
diyor, bunun başka bir izahı filan yok ya, hakikaten olmaz.
Keşke bu madde gelmeseydi -yine önceki yıllarda
yaptığınız gibi- hiç olmazsa bu kadar incinmezdik, zaten
ödenek üstü harcamaları yapıyorsunuz. Sayıştay diyor
işte 2020 yılında 94 milyar TL
Arkadaşlar, 2020
yılında zaten -Sayıştayın kesin hesap kanununu
açarsanız, küsuratı da var hatta- 94 milyar TLlik ödenek üstü
harcama yapılmış. Yani şunu diyesim geliyor: Keşke
öyle yapsaydınız, hiç olmazsa bu kadar incinmezdik; böyle bir ek
bütçe filan olmaz.
Şimdi,
dolayısıyla bakın, bu piyasalar güveninin ne kadar önemli
olduğunu zannediyorum bir miktar şu dönemde
anlaşmışsınızdır. Şunun için söylüyorum:
Bakın, gereksiz bir şekilde, güven o kadar zedelendi ki dolar kurunu
18 lira yaptı. Hiç kimse dışarı mışarı
demesin, bunu Sayın Nebati söyledi Kardeşim, kendi
vatandaşımız para talep ediyor. dedi ama ne oldu? Ya, bir sürü
şey
Sayın Erdoğan söyledi Ya, milletin çok parası var,
yastıkaltında var, DTHlerde çok para var. falan dedi; millet oraya
gözünü diktiğini anladı. Öbürü çıktı Ekonomide OHAL
yapacağız. dedi. Çok yakın bir gazeteci çıktı, dedi
ki: Kambiyo kısıtlamaları getirecek. Millet ne yapsın? Feryat
figan Kaç lira olursa olsun dolar alayım; Türk liram eridi, gitti. dedi;
18 liraya çıktı.
Şimdi, vaktim
kalmadı -aslında yine bu mevzuya girecektim ama meseleyi biraz fazla
uzattık herhâlde, şeye giremedim yani bu son alınan
kararları tekrar bir değerlendirecektim, başka bir şeyde
değerlendiririz inşallah- ama şunu söyleyeyim: Bu alınan
kararlar doğru olduğu için falan değil ya Hedef
Şimdi, bütçeyi de böyle
yönetirseniz, torba torba bütçeler yaparsanız işte, güven zedelenir.
Bu bir gün
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ERHAN USTA (Devamla)
Sayın Başkan, on dakika ilave söz talep ediyorum.
BAŞKAN Efendim?
ERHAN USTA (Devamla)
Şaka söyledim.
BAŞKAN
Canınız sağ olsun, biz bizeyiz zaten.
Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) Eyvallah.
Hakikaten öyle, biz bizeyiz yani televizyonda da seyreden yoksa, zaten
şurada 20-30 kişi şey yapıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla)
Dolayasıyla bu güven meselesi önemli bir meseledir yani bu tür
uygulamalar
Bakın, harcayacağınız parayı yine
harcayın ama güveni bozmayın lütfen.
Şimdi, bütçe
açıklarının doğru gösterilmediğini ifade etmek
isterim. Bekleyen harcamalar var, Karayolları harcamaları, DSİ
harcamaları, medikal sektörü sarf malzemeleri harcamaları, fiyat
farkı kararnamesinin çıkması bekleniyor, kamu-özel iş
birliğinin kur farkı harcamaları var, bir yandan kamu
bankalarına sermaye enjeksiyonu yapılıyor, bütçeyle
ilişkilendirilmiyor, BOTAŞ destekleri var. Dolayısıyla
bunların hiçbiri bütçede yok. İlave gelecek yükler var, bunları
da görmek lazım. Şimdi, kurumlar vergisini 1 puan indiriyorsunuz,
asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından bir
gelir kaybı olacak, BESe
Niye bu icap etti, ben anlamıyorum ya.
Zengini ne kadar çok seviyorsunuz arkadaş ya. Kim, hangi gariban bireysel
emeklilik sistemine girmiş, adam karnını zor doyuruyor. 5 puan
daha artırdınız bunu ya, yüzde 25 çoktur emin olun.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla)
Sayın Başkan, bir dakika daha
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bakın, BESin yükü,
bireysel emeklilik sisteminin yükü 7,2 milyar lira, şimdi 8,5 milyar
lirayı geçecek emin olun. Böyle bir şeye gerek yok. Bunu kim
yaptırtıyor bilmiyorum. Meteliğe kurşun
attığımız bir dönemde bu paraları vermeyelim
arkadaşlar, bunun sisteme
Bakın, ben bunu defalarca sordum: Bireysel
emeklilik sistemimin tasarruf oranlarına etkisini bana söyleyin dedim, 40
defa söyledik. Bu, bürokratken de çalıştığım bir konu,
böyle bir faydası yok. Bu, tasarruflarımızın yüzde 15
olduğunu tahmin ettiğimiz zamanlarda konulmuş bir şeydi;
sağ olsun TÜİK, sonradan bunu yüzde 25e çıkardı. Çok
maliyetli bir şey, yine birileri kafalarına girmiş, ondan sonra
buradan da bir yük geliyor. Sonra, devlet iç borçlanma senetleri
stopajları sıfırlanıyor. Ya, biz burada feryat ediyoruz,
diyoruz ki: Kardeşim, şu TL mevduatının faizinden vergi
alın diyoruz -biz sanki tersini dedik- şimdi ne yaptılar;
devlet-hazine tahvillerinden aldığı vergiyi de
sıfırladı. Rantiyeye bu kadar teslim olunmaz ya, bu kadar. Hem
Faiz haramdır. diyeceksin, Nas var. diyeceksin, nassa aykırı
ne kadar iş varsa hepsini yapacaksın, yazıktır
günahtır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Usta.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 299 sıra sayılı Kanun Teklifinin geneli
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimizi hürmetle selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 2022
yılında uygulanacak asgari ücret konusunda işçi, işveren ve
Hükûmet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonunun üçlü
mutabakatla aldığı kararın ardından, Sayın
Cumhurbaşkanımızın verdiği müjdeyle, asgari ücrette
tarihî bir artış sağlanmış, net asgari ücret yüzde
50,4 artırılarak 4.253 lira 40 kuruşa yükseltilmiştir.
Ayrıca, asgari ücretten vergi alınmaması ve tüm işçilerin
ücret gelirlerinin asgari ücrete kadar kısmından gelir ve damga
vergilerinin kaldırılması konusunda da tarihî mutabakat
sağlanmıştır. Asgari ücrette enflasyonun çok üzerinde bir
zam belirlenmesi ve vergi alınmaması kararı, hayat
pahalılığından dolayı zor günler geçiren, ekonomik
zorluklara direnen başta asgari ücretliler olmak üzere tüm
çalışanları memnun etmiş, yüreklere su serpmiştir.
Zafer Cumhurbaşkanımızındır, zafer Cumhur
İttifakı'nındır, zafer işçi ve işveren
sendikalarımızındır. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Asgari ücrette sağlanan
artıştan dolayı başta Sayın
Cumhurbaşkanımıza, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımıza, işçi ve işveren sendikalarımıza ve
bakanlıklarımızın çalışanlarına
teşekkür ediyoruz.
Kanun teklifinin 2, 3 ve
4üncü maddeleriyle, asgari ücret ve ücret gerilerinin asgari ücret kadar
kısmı gelir vergisinden istisna edilmekte, asgari geçim indirimi
kaldırılmakta ve asgari ücrete damga vergisi istisnası
getirilmektedir. Asgari ücret üzerinden gelir ve damga vergisinin
kaldırılması işverenlerin istihdam maliyetindeki
artışı da kısmen azaltmakta olup bekâr bir asgari ücretliye
ödenecek net asgari ücret yüzde 50,4 artarken brüt asgari ücrette ve
işveren maliyetindeki artış yüzde 39,9 düzeyindedir.
Asgari ücretin vergi
dışı bırakılmasıyla tarihî bir reforma imza
atılmaktadır. Dolayısıyla bu kanun teklifi tarihî bir
nitelik taşımaktadır. Milliyetçi Hareket Partisinin
yıllardır dile getirdiği asgari ücretten vergi
alınmaması ve çalışanların asgari ücret kadar
gelirinin vergi dışı bırakılması görüşü
karşılığını bulmakta ve seçim beyannamelerimizdeki
bir taahhüdümüz daha yerine gelmektedir.
Asgari ücretin vergi
dışı bırakılması tüm çalışanlara
maaş artışı olarak yansıyacaktır. Ücretlilerin
asgari ücret kadar gelirinin vergi dışı
bırakılması sonucu, kamu çalışanlarının ve
asgari ücret üzerinde ücret alan işçilerin net ücretlerinde, bekâr olanlar
için 300 lira düzeyinde artış bulunmaktadır. Diğer yandan,
bütün emekli gruplarını içine alan bir düzenleme
yapılacağı, emeklilerimizin en alt düzeydeki emekli
maaşının daha yukarılarda olmak üzere kademeli bir
şekilde ele alınacağı, memurlara enflasyon üzerinde bir
sosyal transfer gerçekleştirileceği Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanımız tarafından açıklanmıştır.
Kamu
çalışanları ve emeklilerinin mali ve sosyal hakları toplu
sözleşmeyle belirlenmektedir. Buna göre, aylıklar, 2022
yılının Ocak ayında yüzde 5, Temmuz ayında yüzde 7
oranında artırılacak, ayrıca önceki altı aylık
enflasyona göre enflasyon farkı verilmesi söz konusu olacaktır. Kamu
çalışanlarına ek zam ve refah payı verilmeli, ayrıca
3600 ek göstergeyle ilgili çalışmada da ek gösterge sistemi bütün
memurları kapsamalı ve dengesizlikler giderilmelidir. İşçi,
esnaf ve çiftçi emekli aylıkları, 5510 sayılı Kanun
uyarınca, 2022 yılı Ocak ve Temmuz aylarında önceki
altı aylık enflasyon oranında artırılacaktır. Emeklilerin
aylıkları enflasyonun üzerinde ve geçimlerini
sağlayabileceği düzeyde arttırılmalı, emekli
aylıklarından kesilen katılma payları
kaldırılmalıdır, ayrıca aynı şartları
taşımakla birlikte farklı zamanlarda bağlanan emekli
aylıkları arasında oluşan farklılıklar
giderilmeli, dengeye getirilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, emekli
aylıklarının iyileştirilmesi konusunda alınacak her
kararın yanında, emeklilerimizi, dul ve yetimlerimizi sevindirecek
her teklifin arkasındayız, destekçisiyiz. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
asgari ücret artışı başta işsizlik maaşı,
kıdem ve ihbar tazminatı, güvenlik korucularının ve sosyal
güvencesi olmayan muharip gazilerin aylıkları olmak üzere, birçok
kesimin gelirini de aynı oranda artıracaktır. Yine, hane içinde
kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı
asgari ücretin aylık net tutarının 1/3ünden az olanlara
bağlanan 65 yaş aylığı ve engelli aylıkları
ile yine hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık
gelir tutarı asgari ücretin aylık net tutarının 2/3ünden
daha az olanlara ödenen engelli bakım ücretinden yararlanacakların
kapsamı genişlemektedir. Esasen, engellilerin muhtaçlık
durumlarının belirlenmesinde engellilerin aile gelirleri yerine kendi
gelirlerinin esas alınması daha doğru olacaktır. Güvenlik
korucularımızın aylık ücretlerinin asgari ücretin
altına düşmesi hâlinde aradaki fark tazminat olarak ödenmektedir.
Kahraman güvenlik korucularımızın, kendilerine özgü kanun
çıkarılması, en düşük devlet memuru aylığı,
emekli ikramiyesi alabilmeleri ve harcırahlarının
artırılması konularında talepleri bulunmaktadır. Bu
konuda çıkarılacak kanunla statülerinin belirlenmesi uygun
olacaktır.
Net asgari ücretteki
artış sosyal güvencesi olmayan muharip gazilerimizin
aylıklarını da aynı oranda artıracaktır ancak
sosyal güvencesi olan gazilerimize bağlanan aylıkla olan aradaki fark
daha da büyüyecektir. Zira 1005 sayılı Kanunda muharip
gazilerimizden sosyal güvencesi olmayanlara net asgari ücret, sosyal güvencesi
olanlara 6503 gösterge rakam üzerinden şeref aylığı
bağlanması düzenlenmiştir. Muharip gazilerimize bağlanan
şeref aylığının
farklılaştırılması asla kabul edilemez olup
yıllardır Kore ve Kıbrıs gazilerimizi üzmektedir. 1005
sayılı Kanunda değişiklik yapılarak Kore ve
Kıbrıs gazilerimizin gelir ve iş durumuna
bakılmaksızın hepsine aynı tutarda şeref aylığı
bağlanmalı, ayrıca bazı hak ve imkânlar onlara da
sağlanmalıdır.
Şehitlerimizin emaneti
ailelerine ve gazilerimize sahip çıkmak ve toplumda kendilerine
yaraşır bir hayat seviyesi sağlamak devlet ve millet olarak
vazifemizdir, yaşadıkları sorunlar giderilmelidir. Gazilerin
ortez ve protezleri için Sağlık Uygulama Tebliği limitleri
güncellenmeli, şehit aileleri ve gazilerden özel hastaneler dâhil
sağlık hizmetlerinde katılım payı
alınmamalı, bir defaya mahsus ÖTVsiz araç alma imkânı tüm
gazilerimize verilmelidir. Ayrıca, terörle mücadelede büyük
kahramanlık gösteren, yaralanmalarına rağmen mevzuata göre malul
sayılmamaları nedeniyle aylık bağlanamamış
olanlara onurla taşıyacakları ve çocuklarına gururla
anlatacakları gazilik unvanı ve madalyası verilmeli; istihdam ve
diğer haklardan yararlanmaları sağlanmalıdır. Asgari
ücret artışından dolayı başta BAĞ-KUR primleri ve
genel sağlık sigortası primleri ile idari para cezaları
olmak üzere asgari ücrete endeksli birçok yükümlülük önemli oranda
artmaktadır. Esnafın ve çiftçinin SGK prim yükü mutlaka
hafifletilmeli, esnaf ve çiftçinin BAĞ-KUR primlerinde indirim
yapılmalıdır. Vergi ve oda kaydı olup BAĞ-KUR
kaydı olmayan esnafımıza ve çiftçimize geçmiş hizmetleri
borçlanabilme hakkı tanınmalıdır. Ayrıca, AVM ve büyük
market zincirlerinin şube açmaları acilen kurallara
bağlanmalıdır.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın çiftçimize kuraklık desteği
ödemesinin bu ay yapılacağı müjdesinin ardından Sayın
Tarım Bakanımız da geçen hafta çiftçilerin hesaplarına
gönderildiğini açıklamıştır. Tarım desteklerinden
kesilen 4 milyar liralık vergilerin iadesi ve tohum desteği ödemeleri
de çiftçimizin hesaplarına hızla yatırılmalıdır.
Çiftçimize mutlaka gübre temin edilmeli, gübre ve yem destekleri daha da
artırılmalı, tarımsal sulamada kullanılan elektrik
için mesken tarifesi uygulanmalıdır. Ayrıca, çiftçimize haciz
uygulamaları durdurulmalı, tarımsal kredi borçları uzun
vadeli ve uygun şartlarda yapılandırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinde yer alan diğer düzenlemeler şu şekildedir:
Teklifin 1inci maddesinde, konutların çatı veya cephelerinde kurulan
elektrik üretim tesisinin kurulu gücünün azami 10 kilovat olması
şartı 20 kilovat olarak yeniden belirlenmektedir. Bu tesislerde
üretilen elektrik enerjisinden ihtiyaç fazlasının son kaynak tedarik
şirketine satılması durumunda vergi muafiyetinden
yararlanılmaktadır.
Teklifin 5inci maddesinde,
Millî Savunma Bakanlığı veya Savunma Sanayii
Başkanlığınca yürütülen savunma sanayisi projelerine
ilişkin olarak bu kurumlara ilgili projeler kapsamında yapılan
teslim ve hizmetler KDV'den müstesna tutulmaktadır.
Teklifin 6ncı
maddesinde, BOTAŞ'ın ödenmemiş her türlü vergi, fon ve paylar
ile idari para cezaları ve bunlara bağlı gecikme zammı ve
gecikme faizlerinden oluşan borçlarının, hazineden görevlendirme
bedeli alacaklarına karşılık mahsup edilerek terkini
öngörülmektedir.
Enerji
kaynaklarının fiyatları uluslararası piyasalarda
belirlenmektedir. Geçen yıl kasım ayında 43 dolar olan Brent
petrol fiyatı bu yıl 86 doları görmüş, hâlen 74 dolar
düzeyindedir. Doğal gaz fiyatları ise Avrupa piyasasında 150
dolardan 1.500 dolar düzeyine çıkarak 10 kata varan artış
yaşanmıştır. Doğal gazın yurt içi satış
fiyatı seviyesi, alım maliyetlerinin yanı sıra piyasa
koşulları, başta hane halkı olmak üzere tüketicilerin
korunması, fiyat istikrarı ile hizmeti veren kamu işletmesinin
finansal görünümünün de dikkate alınarak mümkün olan en makul seviyede
belirlenmekte, gerekli fiyat artışı kısmi olarak yansıtılabilmektedir.
Dolayısıyla, doğal gazda maliyetin yaklaşık dörtte
3ünü devlet üstlenmiş, doğal gaz fiyat artışlarında
konutlar ve küçük ticari işletmeler hariç tutulmuştur. Bu durum ise
BOTAŞ'ın finansal durumunu olumsuz etkilemiş ve nakit yönetimini
zorlaştırmıştır.
Teklifin 7nci maddesinde, aynen
özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumlarda da
yapıldığı üzere, 2021 yılında gelir tahmini
üzerinde gerçekleşen bütçe gelirleri karşılığı
idare bütçelerine ödenek eklenebilmesi düzenlenmektedir. Yıl sonuna kadar
eklenebilecek ödenek tutarı, bütçe kanununda yer alan gelir tahmini
üzerinde gerçekleşen gelir fazlasıyla
sınırlandırılmaktadır. Plan ve Bütçe Komisyonu
görüşmelerinde, ödeme yapılacak kamu idareleri ve ödeme
tutarları ana hatları itibarıyla
açıklanmıştır.
Teklifin 8inci maddesinde,
Türkiyede yerleşik sigorta şirketleri tarafından düzenlenen
kefalet senetlerinin de elektronik imzalı olarak düzenlenebilmesi
sağlanmaktadır. Böylelikle, bu kefalet senetlerinin elektronik
ihalelerde kullanılabilmesi imkânı verilmektedir.
Teklifin 9 ve 10uncu
maddelerinde, belediyelerin, kendisinden izin veya ruhsat almak ya da hat
kiralamak suretiyle çalışan ve toplu taşıma hizmeti yürüten
gerçek ve tüzel kişilere nüfus, hattın uzunluğu ve hattı
kullanan sayısı kriterlerini esas alarak tespit edeceği
hatlardaki toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz veya indirimli olarak
yararlananlara ilişkin gelir desteği ödemesi yapabilmelerinin yasal
altyapısı oluşturulmaktadır. Hâlihazırda,
büyükşehir belediyelerinin, sadece taşıma birlik veya
kooperatiflerine, toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz veya indirimli
olarak yararlananlara ilişkin gelir desteği ödemesi
yapılabilmesi düzenlenmiştir. Yapılan değişiklikle
bütün belediyeler kapsama alınmış ve izin veya ruhsat almak ya
da hat kiralamak suretiyle çalışan ve toplu taşıma hizmeti
yürüten tüm gerçek ve tüzel kişilere belediyelerin gelir desteği
ödemesi yapabilmeleri imkânı verilmiştir. Toplu taşıma
hizmetlerinden ücretsiz veya indirimli olarak yararlanmalar nedeniyle nakliyeci
esnafımızın yüklendiği külfetin azaltılması
amacıyla gelir desteği ödemesi mutlaka artırılmalı,
ilgili bakanlık bütçelerine bu amaçla ödenek konulmalıdır.
Ayrıca, tüm nakliyeci esnafımız, akaryakıt desteği
verilerek bu zor zamanda desteklenmelidir.
Teklifin 11inci maddesinde
ise kamu üniversitelerinin tıp ve diş hekimliği hastanelerinin
sağlık hizmet bedeliyle ilgili, 2021 yılı başında
belirlenen sözleşme bedelinin altında kalan kısmının
alınmaması düzenlenmektedir.
Değerli milletvekilleri,
son günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız peş peşe müjdeler
vermektedir. Önceki gün, üniversite öğrencilerimize verdiği müjdeyle,
burs ve kredi tutarı yüzde 30,8 oranında artışla lisans
öğrencileri için 850 liraya, yüksek lisans öğrencileri için 1.700
liraya, doktora öğrencileri için 2.550 liraya yükseltilmiştir. Bugün
de mesleki eğitim konusunda iki müjde vermiştir: Birincisi,
öğrencilerin dört yıl boyunca aldıkları ücretlerin
işveren üzerindeki yükünün kaldırılması; ikincisi ise
mesleki eğitim merkezlerinin son sınıfına kalfa olarak
devam eden öğrencilerin ücretlerinin asgari ücretin üçte 1inden asgari
ücretin yarısına yükseltilmesidir. Bu müjdelerin üniversite
öğrencisi gençlerimize ve mesleki eğitimdeki öğrencilerimize
hayırlı ve bereketli olmasını diliyor, Sayın
Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum.
Enflasyonla mücadeleye, fiyat
istikrarını ve finansal istikrarı sağlamaya yönelik
tedbirlerin alınmaya devam edileceğine ve
vatandaşlarımızın gelirlerinde artış
sağlayacak, mali yüklerini azaltacak yeni kararlar
alınacağına inanıyoruz.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın önceki gün duyurduğu ekonomik önlem
paketiyle ülkemizdeki istikrar ve güven iklimini güçlendirecek çok önemli
tedbirler açıklanmıştır. Ekonomik önlem paketi hemen
amacına ulaşmış, anında karşılığını
bulmuş, döviz kurları yüksek oranda ve tepetaklak düşmüştür.
Döviz artışına dayalı fiyat
artışlarının da geri alınması gerektiğinden,
bu konu titizlikle takip edilmelidir.
Döviz kurlarında
yaşanan oynaklıkların temelsiz olduğunu, dövizdeki
tırmanışın ekonomik gerçeklerle
bağdaşmadığını söylemiştik; nitekim, kurdaki
artışın büyük kısmının köpük olduğu, hatta
müsilaj olduğu ortaya çıkmıştır. Aziz milletimiz
müsterih olsun, Türk devleti her güçlüğün üstesinden gelmeye muktedirdir.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
Türkiye, bir yandan pandemiyle ve pandemi kaynaklı sorunlarla, bir yandan
terörle başarılı bir mücadele verirken diğer yandan da
maruz kaldığı bölgesel ve küresel dayatmaları, ekonomik ve
siyasi baskıları Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin sağladığı imkânlarla alınan etkili
tedbirler sayesinde boşa çıkarmaktadır. Cumhur
İttifakı Türkiye'yi kem gözlerden, kötü sözlerden, karanlık
emellerden fedakârca koruyacak, milletimizle bir ve bütün hâlinde geleceği
inşa edecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bizim ana gayemiz, lider ülke Türkiye hedefine
ulaşmak, Türk dünyasının, İslam âleminin ve bütün mazlum
milletlerin yegâne ümidi olan Türkiye'yi küresel bir güç hâline getirmek,
tarihin tekerrürünü sağlamaktır. Kim ne derse desin, Türkiye,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle kutlu hedeflerine
Allah'ın izniyle ve inayetiyle ulaşacaktır.
Millî
marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'u Anma
Haftasının içindeyiz. Korkma" diye başlıyor
İstiklal Marşımız. Korkma, korkma, varsın ihanet
karanlık sokaklarda kol gezsin; korkma, varsın iş birlikçiler
hainlerle el ele versin.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
Korkma, yine bütün dünya karşımıza geçsin; Korkma, sönmez bu
şafaklarda yüzen al sancak/Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kararımız budur, kavlimiz budur. Millî şairimiz Mehmet Akif
Ersoy'u rahmetle yâd ediyorum.
Konuşmama son verirken
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destek verdiğimiz bu kanun
teklifinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı sonuçlar getirmesini
diliyor, sizlere ve aziz Türk milletine saygılarımı sunuyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Ağzına sağlık.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Garo Paylan.
Sayın Paylan, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri ve ekranları başında bizi izleyen saygıdeğer
halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
ekonomide büyük bir kaos yaşanıyor, kimse yarınını
göremiyor. Yurttaşlarımız yoksullukla, işsizlikle ve
zamlarla mücadele etmeye çalışıyorlar ama aynı anda birileri
tezgâhı kurmuş arkadaşlar, şahane bir tezgâh var.
Sayın Cumhurbaşkanının üç ay önce Faiz sebep, enflasyon
sonuç. deyip faizleri düşürün. talimatı vereceğini önceden
haber alanlar 8 liradan, 9 liradan dolarları aldılar. Milyarlarca
doları aldılar ve 17 liradan, 18 liradan sattılar arkadaşlar.
Şahane(!) Milyarlarca doları cebe indirdiler. Dün 17, 18 liradan
doları satanlarsa bugün 11 liradan, 12 liradan yerine koyuyorlar.
Tezgâhı kurmuşlar, yine milyarlarca doları götürdüler.
Yurttaşlarımız ekmek kuyruğundayken, hani, Diyarbakırda
elektrik faturasını ödeyemediği için bir çocuğumuz
hayatını kaybederken, emeklilerimiz bu yokluk günlerinde, bu
soğuk günlerde doğal gazını yakamazken bu soygun
çarkını niye boşa çıkaramıyoruz arkadaşlar ya? Bu
soygun çarkını durdurmak Cumhurbaşkanının da görevi
ama o yapmıyor, bildiği hâlde yapmıyor belki ama bu soygun
çarkını durdurmak milletin vekillerinin görevi değil mi?
Cumhurbaşkanı ilk Faiz sebep, enflasyon sonuç. dediğinde ve
Faizi düşürmelerine talimat verdim. dediğinde, üç buçuk ay önce
dolar 8 lira 30 kuruştu arkadaşlar. Hani, 100 baz puan yani 1 puan
düşürdün, dolar 10 liraya çıktı değil mi? Bir
akıllanırsın ya, Ya, ben bunu dedim, dolar 10 liraya
çıktı, enflasyon yükselmeye başladı
Bir aklın
başına gelir değil mi? Yok, aklı başına gelmiyor
Sayın Cumhurbaşkanının. Ne oluyor? Bir daha düşür.
diyor, dolar 11 lira. Yine aklı başına geliyor mu? Gelmiyor.
Bir daha düşürün, yetmez, 200 puan düşürün, 2 puan düşürün.
diyor; dolar 15 lira, 16 lira. En son düşürme sonucunda 18 lira
yapmayı başardı. Yani tefecilerin, faizcilerin, rantçıların
hedeflediği noktaya geldi. Ondan sonra başka bir tezgâh
kurulması lazım. Tezgâh ne? Vallahi, büyük bir tezgâh daha kuruldu
arkadaşlar dün Türkiyede. Tezgâh ne biliyor musunuz? Hani, köprü ve
otoyollara dolar bazında geçiş garantisi veriyor ya Sayın Cumhurbaşkanı;
hani, TL olmaz, dolar bazında olacak; yerli, millî ya Sayın
Cumhurbaşkanı; dolar bazında! Oradan euroyla, dolarla götürüyor
yandaş müteahhitler; yeter mi? Yetmez. Şehir hastanelerini
yaptırıyor, yine dolar, euro bazında hasta garantisi veriyor;
yeter mi? Yetmez. Havalimanları yaptırıyor, yine dolar, euro
bazında yolcu garantisi veriyor; yeter mi? Tabii ki yetmez. Yeni bir
tezgâh daha kurulması lazım soygun için. Ne yapacağız?
Şimdi de dolar garantili TL mevduatı yapacağız, oradan bir
soygun çarkı daha kuracağız. Şimdi, bu tefeciler,
rantiyeciler mevduatı 12 liradan bağlayacak, faizini alacak, yatacak,
güzel güzel faizleri alacak, dolar yükseldiği zaman da servetlerine servet
katacaklar. Peki, farkı kim ödeyecek, Sayın Erdoğan mı
ödeyecek? Hayır. AKPli vekiller mi ödeyecek? Hayır, onlar
ödemeyecek. Kim ödeyecek? Arkadaşlar, 84 milyon yurttaşımız
daha maaşları ceplerine girmeden vergilerini ödüyorlar -hazineye
akıyor paralar- bir de harcamalarını yaparken, market
alışverişi yaparken, benzin alırken vergilerini ödüyorlar
ya, nereye gidiyor paralar? Hazineye, değil mi? Vergiler hazinede
toplanır. Hazinenin altına bir hortum takıldı
arkadaşlar, hem de böyle kanalizasyon hortumu, en geniş kanalizasyon
hortumu gibi hortum takıldı. (HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi o hortumun vanası kapalı, dolar 12 lira. Şimdi,
arkadaşlar, diyelim ki bu sisteme 1 trilyon lira para girdi, hortum
kapalı değil mi, dolar 12 lira; yarın, dolar iki gün önce
olduğu gibi 18 liraya çıkarsa ne olacak biliyor musunuz? 500 milyar
TL
O vana açılacak, nereye akacak o 500 milyar TL? Bir avuç rantiyeciye,
tefeciye akacak.
Ya, değerli
arkadaşlar, nas, nas diyorsunuz da nasda böyle bir şey var mı
ya? Ben bir Hristiyanım, çoğunluğunuz Müslüman, içimizde
Museviler var; inanan var, inanmayan var. Bütün inançlar önce neyi vaaz eder?
Adaleti vaaz eder, adaleti. (HDP sıralarından alkışlar) 84
milyon yurttaş vergi veriyor, garibanlar vergi veriyor, ekmek bulamayanlar
vergi veriyor, hazinede toplanıyor; hazinenin altına hortum
takılmış, rantiyecilere, bir avuç rantiyeciye 100 milyarlarca
lira para akacak oradan. Bu, nas olabilir mi ya? Tamam, faize günah
diyorsunuz, haram diyorsunuz da bundan büyük tefecilik, faizcilik olur mu
arkadaşlar ya? Adını ne koymuşlar? Kur farkı. Faizin
adını katılım bankalarında kâr payı
koymuşlardı. Aynı oran, banka da yüzde 18 veriyor,
katılım bankası da yüzde 18 veriyor; onun adı faiz,
öbürkünün kâr payı; hadi yersen. Şimdi de faizin adını
kur farkı koydular. Hortumu bağladılar, tefecilere, faizcilere
aktaracaklar. Bu mudur adaletiniz arkadaşlar ya? Hiç bunu düşünmez
misiniz? Bakın, size bir şey daha söyleyeyim; dün Merkez Bankası
bir açıklama yaptı, ne diyor biliyor musunuz? Tefecilere, faizcilere
Doları bozdurun, TL faizinizi alın. diyor, Yüzde 15, yüzde 16,
yüzde 17 TLyi alın, o cepte. diyor, cukka. Yeter mi? Yetmez. Eğer
dolar yükselirse kur farkını ben Merkez Bankasından size
ödeyeceğim. diyor, Dolar yüzde 100 yükselsin, yüzde 100 size kur
farkı ödeyeceğim. diyor. Ya, Merkez Bankası Yasasına
bakanınız oldu mu? Merkez Bankası Yasasında böyle bir
yetkisi var mı Merkez Bankasının? Yok arkadaşlar, böyle bir
yetkisi yok. Neye dayanarak yapıyor? Sayın Cumhurbaşkanı
talimat veriyor: Tefeciler, faizciler böyle bir kur farkı istiyorlar.
Ee? Sen yasanda olmadığı hâlde kur farkı garantisi
vereceksin. diyor. Peki, milletin vekilleri buna sessiz kalacaklar mı?
Yasayı çıkaran biziz ya, biz, Merkez Bankası Yasasını
çıkaran biziz. Böyle bir yetkisi yok Merkez Bankasının, diyor
ki: Tefeciye. faizciye kur farkı aktaracağım. Buna milletin
vekilleri sessiz kalacak mı? Buna MHPli, İYİ Partili, CHPli,
HDPli ve AKPli vekiller sessiz kalacak mı arkadaşlar ya? Buna
nasıl sessiz kalırız, biz milletin vekilleriyiz. Saray halktan
kopmuş olabilir; çiftçi tarlasına gübre atamıyor, emekli ay
sonunu getiremiyor, işçi karnını doyuramıyor, çocuğuna
ayakkabı alamıyor. Siz bir avuç tefeciye, faizciye, Londradaki faiz
boranlarına bu paraların akmasına sessiz mi
kalacaksınız ya? Kanun dışı üstelik kanun
dışı, kanun dışı. Biriniz gidin Merkez
Bankası Yasasında böyle bir şey var. deyin bakalım.
Değerli arkadaşlar,
bakın, tefeciler bununla yetinirler mi? Yok, yetinmezler. Hazinede
birileri Sayın Cumhurbaşkanını fena hâlde
kandırıyor, faiz lobisi saraya girmiş arkadaşlar, emin
olun, faiz lobisi saraya girmiş. Böyle kararlar başka türlü
alınmaz. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı dün 2 tane karar
aldı; hani, faize karşı ya Sayın Cumhurbaşkanı
Bakın, bankalar Merkez Bankasından yüzde 14 faizle 1 trilyon lira
para alıyorlar, yüzde
Sayın
Cumhurbaşkanı büyük bir kumar oynuyor, hayatının
kumarını oynuyor. Sayın Cumhurbaşkanı kumar
masasına oturmuş -Kumara da karşıyım. diyor ama-
büyük bir kumar oynuyor. 84 milyon insanın rızkını masaya
koymuş, kime karşı? Tefecilere karşı, faizcilere
karşı arkadaşlar. Ve ne diyor biliyor musunuz? Nas garantili
servet transferi var, nas garantili. Ya, Allahınızı severseniz
arkadaşlar, gerçekten nas bunun neresinde? Bakın, bu anlamda rahmetli
Özalı da analım değerli arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın
Paylan, benim dinlememi istediniz; buradan müdahale de edebilir miyim yani?
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Nassın ne anlama geldiğini bilmiyor galiba.
GARO PAYLAN (Devamla)
Sayın Başkan, nasıl uygun görürseniz.
BAŞKAN
İnsicamınızı bozdum galiba.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bakın, rahmetli Özal tarihten size
sesleniyor arkadaşlar; hani, sizin geleneğinizden diyorsunuz ya
rahmetli Özala. 1989 yılında bu döviz garantili, kur garantili
mevduat sistemine bakın ne diyor
SALİH CORA (Trabzon)
İkisi birbirinden çok farklı.
GARO PAYLAN (Devamla)
67-68de bu döviz garantili mevduat sistemi çıkmış. O zaman
Efendim, nasıl olsa dolar garantisi var, TL üzerinden bu paraları
alırız, kullanırız. denmiş ama rahmetli Özal ne diyor
biliyor musunuz bakın, 89da; bu sistem daha sonra çökmüş ve hazineye
çok büyük yükler getirmiş, aynı az önce anlattığım
gibi dolar patlamış hazineye inanılmaz yükler getirmiş,
ülkeyi hiperenflasyona sokmuş ve halkımız
yoksullaşmış. Rahmetli Özal ne diyor biliyor musunuz? Benim
memurum, benim işçim, benim esnafım. diyenler bu döviz garantili,
kur garantili mevduatın yükünü vatandaşın sırtına
yıktılar, orta direğin sırtına yıktılar.
diyor. Ya, beni dinlemiyorsanız rahmetli Özalı dinleyin be.
Başka ne diyor rahmetli Özal? İnşallah gençlerimiz bundan ders
alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak gelecek
nesilleri zor taşınan yük altına sokmaz. diyor rahmetli Özal.
Başka ne diyor? 1970li yıllarda, o zaman kendilerini
akıllı, uyanık sananlar böyle bir yol buldular. Tam 221 bankaya
borçlandık ve Türkiye bunları ödeyemedi. diyor arkadaşlar. Ya,
şimdi, siz
Kısa vadede ateş bacayı saracaktı, dolar
18 olmuş. Ateş bacayı saracakken denize düşen yılana
sarılır; tefecilerin boynuna sarıldınız
arkadaşlar, Gel, beni kurtar, döviz garantisi veriyorum. dediniz.
Kısa vade
Sayın Erdoğanın zaten şurada bir altı
ay, bir seneye ihtiyacı var Seçime kadar bu beni götürsün, yeter. Peki,
arkadaşlar, sizin çocuklarınız yok mu ya, yeğenlerinizin
yüzüne bakmıyor musunuz? İşçinin, emekçinin, çiftçinin yüzüne
bakmıyor musunuz? Bu riski, bu saatli bombayı Merkez Bankamızın
ve hazinemizin altına koyan bu kumarı bozmayı düşünmüyor
musunuz arkadaşlar? Bakın, rahmetli Özal da diyor ki:
Yanlıştır.
NECİP NASIR (İzmir)
O farklı bir şey diyor ama.
GARO PAYLAN (Devamla)
Birileri böyle bir cinlik düşünebilir, o zamanlar kendilerini
akıllı, uyanık sanabilir ama gelecek nesilleri ipotek
altına alır. diyor arkadaşlar. Bakın, böyle bir saatli
bombayı Merkez Bankamızın ve hazinemizin altına
koymayalım arkadaşlar, buna yol vermeyelim, yol vermeyelim diyoruz
ama yasa teklifi bile getirmiyor Hükûmet, Merkez Bankasına uygulamayı
başlattı, Hazineden de başlatacak. Hortumları
takmışlar, vanayı açacaklar, milletin vekilleri, bütçe
hakkına sahip vekilleri, vicdanlı vekilleri buna sessiz
kalıyorlar. Arkadaşlar, buna sessiz kalanlar dilsiz
şeytanlardır, bunu unutmayın.
Bakın, değerli arkadaşlar,
Erdoğan Yeni ekonomik program diye tanımladı bugün yine. Ne
diyor? Yatırım, üretim, istihdam, ihracat. ne güzel değil mi?
Yatırım, üretim, istihdam, ihracat. Ben size sorarım: Dolar bir
gün 10 lira olan, bir gün 18 lira olan, öbür gün 12 lira olan bir ülkeye siz
yatırım yapar mısınız? Bırakın başka
bir ülkeyi, kendi ülkenizde yatırım yapar mısınız veya
üretim yapar mısınız, nasıl yaparsınız?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yaparız, yapıyoruz.
GARO PAYLAN (Devamla)
Malzeme alacaksınız, bir gün dolar 10 lira, öbür gün 18 lira, öbür
gün 12 lira; hadi, buyurun, malzeme alın. Böyle bir ülkede istihdam
sağlayabilir misiniz, böyle bir ülkede ihracat yapabilir misiniz
değerli arkadaşlar?
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Yaparız.
NECİP NASIR (İzmir)
Hayır, yapıyoruz.
GARO PAYLAN (Devamla)
Bakın, bu şartlarda hiç kimse ne yatırım ne üretim yapamaz;
bu bir. İkincisi
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Düşük faizli kredi buluyorsam niye yapmayayım
yatırımı?
GARO PAYLAN (Devamla)
Düşük faizli kredi diyorsunuz Vedat Bey. Ne güzel, siz de yüzde 14le mi
alıyorsunuz krediyi?
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Evet. Eğer sanayiciysen, üreticiysen düşük faizle
kredi alırsın.
GARO PAYLAN (Devamla) Yüzde
14le mi alıyorsunuz?
Bakın, ben size
söyleyeyim, sanayici kaçla faiz alıyor biliyor musunuz, kaçla? Bugün gidin
bankaya, yüzde 30 ticari faiz.
NİHAT YEŞİL
(Ankara) Doğru, doğru.
GARO PAYLAN (Devamla)
Ticari faiz yüzde 30. Aç telefonu Vedat Bey, sor; Süreyya Bey de sorsun.
Bankada ticari faiz yüzde 30a çıktı.
BAŞKAN Sayın
Paylan, ikide bir lütfen beni sahaya çekmeye çalışmayın.
GARO PAYLAN (Devamla)
Bakın, üç ay önce yüzde 19du, ticari faiz yüzde 19du, bugün yüzde 30a
çıkmış durumda. Vedat Bey, faiz nasıl düştü? Faiz
düştü mü? Düşmedi, çıktı.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Düştü, senin masabaşında haberin yok.
GARO PAYLAN (Devamla) Peki,
arkadaşlar, size şunu da söyleyeceğim, bakın, hazinemizin
faizi düştü mü? Hayır. Yüzde 16ydı, yüzde 24e yükseldi. Peki,
tüketici kredisi kaç oldu arkadaşlar? Yüzde 35e çıktı.
Bakın arkadaşlar, bugün borsa da çöktü, niye biliyor musunuz? Çünkü
Düşük faiz vereceğiz." diye sanayiciyi
kandırdınız. Yüzde 10a düşecek, ona para
vereceğiz." diye şu anda kredi faizleri yüzde 30a
çıktı.
NECİP NASIR (İzmir)
Önümüzdeki günlerde görürsün.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Haşa. İspat edeceksin. Öyle bir şey olur mu?
GARO PAYLAN (Devamla)
Şu anda sanayici ve KOBİler borçlarını çeviremeyecek
duruma gelecekler, yüzde 30 çünkü.
NİHAT YEŞİL
(Ankara) Doğru.
GARO PAYLAN (Devamla) Faizi
düşürmeye kalksanız tefeciler hemen ayaklanacak, doları gene
fırlatacaklar.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Sen hangi bankaya gittin? Yanlış yere
gitmişsin sen. Sen tefeciye gitmişsin.
GARO PAYLAN (Devamla) Sizi
boyunduruğa almışlar. Doları 12 lirada
tutacağım." diye söz verdiniz, faiz garantisi verdiniz, yüzde
30larda, yüzde 40larda olacak faiz, sonuçta faiz lobisi kazandı. Bu
anlamda Erdoğan, faiz lobisinin önünde diz çökmüştür arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar,
peki, faiz sebep, enflasyon sonuçtu da enflasyon düştü mü?
NİHAT YEŞİL
(Ankara) Düşmedi, arttı.
GARO PAYLAN (Devamla)
Enflasyon düştü mü Vedat Bey, düştü mü? Ya, faiz sebep, enflasyon
sonuçsa faizi düşürmeye kalktınız, enflasyon düşer
değil mi?
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Ya, bir gün iki günde olur mu? Biraz sabredin, bir iki ay
bakın.
GARO PAYLAN (Devamla) -
Bakın, görürsünüz, TÜİK dört gün sonra yıllık enflasyonu
açıklayacak. O bile yüzde 30un üzerinde açıklamak zorunda kalacak
ama halkın enflasyonu arkadaşlar, şu anda yüzde 80lere, yüzde
90lara çıkmış durumda.
Değerli arkadaşlar,
ne enflasyon düştü ne faiz düştü ne de kur düştü.
SALİH CORA (Trabzon)
Niye karamsar bakıyorsunuz?
GARO PAYLAN (Devamla) -
Düşen sizin oylarınız oldu, halkın ekmeği oldu.
Halkın sofrasındaki ekmek azaldı arkadaşlar ama
tefecilerin, faizcilerin servetlerine servet katıldı.
Değerli arkadaşlar,
bugün asgari ücretin vergi dışı
bırakılmasını konuşuyoruz. Asgari ücretin vergi
dışı bırakılması doğrudur,
yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. Hep beraber de muhalefetin de
gücüyle, yaptığı muhalefetin gücüyle buna mecbur
kaldınız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Güldürme ya!
GARO PAYLAN (Devamla) -
Bakın, İbrahim Aydemir ne getirdi, biliyor musunuz? Yalnızca
asgari ücretliye düşüreceğim. dedi.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Doğru değil.
GARO PAYLAN (Devamla) - Yani
4.253 liraya muaf ama asgari ücretli bir saat mesaiye kalsa
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Doğru değil, öyle söylemedim ben.
GARO PAYLAN (Devamla) -
yani
4.260 lira olursa maaş, köküne vergi koyacaktı vicdansız
İbrahim Aydemir. Şimdi, biz ne yaptık? Muhalefet ettik, dedik
ki: Tüm maaşlardan asgari ücret kadar olan bölümü vergi
dışı olsun tüm memurlara, tüm işçilere ve bunu
başardık arkadaşlar.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Sen mi başardın?
GARO PAYLAN (Devamla) - Bunu
başardık, hep beraber başardık.
Şimdi, arkadaşlar,
4.250 lira bugün para gibi gözüküyor değil mi? Ama bu para gitti.
Bakın, bu zam işçinin cebine 1 Şubat 2022de girecek. Daha
maaş cebe girmeden maaş gitti. Rahmetli Demirel de yüzde 50 zam
derdi işçiye, yüzde 100 zam derdi; daha maaş cebe girmeden giderdi
ama o, üç ay dayanırdı hiç yoksa. Sizin Maşallah.
dediğiniz kırk gün dayanmıyor arkadaşlar. Asgari ücret daha
cebe girmeden alım gücünü şu anda kaybetmiştir. Asgari ücret
mutlaka vergiden muaf net 6 bin lira olmalıdır ve fiyat
istikrarı sağlanarak bu zam yağmuru durdurulmalıdır
değerli arkadaşlar.
Bakın arkadaşlar,
yalnızca asgari ücretli değil, emekliler var, en düşük emekli
maaşı 1.500 lira ve katsayıdan dolayı
yılbaşında da artmayacak. Gelin, en düşük emekli
maaşını da asgari ücret seviyesine çekelim arkadaşlar,
4.250 lira yapalım. İbrahim Aydemir Kaynak nerede? diyecek.
İşte, kaynak israfta arkadaşlar; tefeciye, faizciye giden
rakamlarda. İsrafı durduralım, aşırı güvenlikçi
politikaları durduralım, rantçılara akan kaynakları durduralım.
En düşük emekli maaşını da 4.250 lira yapalım.
Bursu 850 lira
yaptınız. O da öğrencilere verilen kredi, burs değil.
Gelin, tüm öğrencilere 2 bin lira karşılıksız burs
verelim değerli arkadaşlar.
Bakın, kara
kış geliyor. BOTAŞın zararı var değil mi, bu
teklifte BOTAŞ'ın zararı var. Ne yapmış BOTAŞ?
Doğal gazı evlere ucuz vermiş. İyi yapmış, tebrik
ediyorum BOTAŞı ama bir şeyi yanlış yapmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
GARO PAYLAN (Devamla)
Gariban, gecekonduda oturan yurttaşımıza da doğal gazı
aynı paradan vermiş, malikânede oturan, yalıda oturan
yurttaşımıza da aynı paradan vermiş. Bunda adalet olur
mu arkadaşlar ya? Ne diyoruz biliyor musunuz? Gelin, garibanlara,
mütevazı evlerde yaşayanlara elektriği, suyu, doğal
gazı, interneti ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz
yapalım ama büyük bir evi varsa, lüks bir evi varsa artan oranlı
olarak fiyatlandıralım; sosyal tarife böyle olur. Garibanlara
elektrik, su, doğal gaz, internet ücretsiz olsun ama lüks evlerde
yaşayanlara artan oranlı olarak tariflendirilsin diyoruz.
Arkadaşlar, siz
BOTAŞ'a görev zararı yazdırmışsınız 50
milyar TL ama yalıda oturanları, malikânede oturanları finanse
etmişsiniz. Adalet, yoksulun yanında olmaktır ama siz yoksulun
yanında değil, zenginlerin, tefecilerin, rantiyecilerin
yanındasınız. Bu yoldan dönmek için Meclise irade koyma
çağrısı yapıyorum.
Hepinize saygılar
sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Turan, öncelikle Sayın Aydemire açık sataşma var ismini
vererek. Sayın Aydemire kürsüden cevap için söz vereceğim.
Buyurun Sayın Aydemir
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Belki cevap hakkını sonra kullanabilir Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Aydemir
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
İstemedi ya.
BAŞKAN Ha, istemiyor
musunuz?
Buyurun o zaman Sayın
Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hayır, cevabı var o yüzden diyorum Başkanım.
BAŞKAN Yani,
hayır sizi vicdansızlıkla suçladı da o yüzden.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Başkanım, vekilimiz çıkmış, ondan sonra
çıkmak için
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Hem gruba sataştı hem de şahsa.
BAŞKAN Efendim buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 299 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİye sataşması
nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Bana da
sataştı da söz alamıyorum.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Sayın Başkanı da hassaten selamlıyorum.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sizin yerinize de ben konuşayım
Sayın Başkanım.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Sayın konuşmacının üslubundaki kabalığı,
ithamları, bu Meclisin mehabetine yakışmayan ifadeleri
milletimizin takdirine ve kendi grubunun takdirine bırakıyorum.
Keşke daha özenli bir dil kullansaydı.
SPKnin 104, 105, 107nci
maddelerinin bu konuda bir kez daha okunmasını hassaten istirham
ediyorum. Yalan, yanıltıcı beyanların suç olduğunu;
güven, açıklık içinde çalışmayı bozan eylemlerin,
ifadelerin suç olduğunu da hatırlatmak istiyorum.
Türkiyemiz çok özel bir
süreçten geçiyor. Herkesin sorumlu olmasını, daha özenli dil
kullanmasını, tüm vekillerimizin, tüm partilerimizin de bu sürece
omuz vermesini bekleriz. Belgesiz, bilgisiz iddialarla tartışma
yaratacak, birilerini manipüle edecek yaklaşımların doğru
olmadığı kanaatindeyim.
Ayrıca, sayın
konuşmacı ısrarla Merkez Bankasının yetkisinin
olmadığını ifade ettiler, oysa 1211 sayılı
Kanunun -meşhur kanunun- 4üncü maddesinin (I)inci
fıkrasının (g) bendi bu konuda çok ayrıntılı
bilgi ve yetki veriyor ama sürem yok diye ayrıntıya girmeyeceğim.
Değerli arkadaşlar,
evvelsi gün bir imtihan gecesiydi. Türkiyede bir turnusol
kâğıdı vazifesini gören süreci beraber yaşadık.
Siyasetçi, akademisyen, basın mensubu, iş adamı herkesin tabiri
caizse bir kez daha yüzünü, tarafını görmüş olduk. Kimin kimin
yanında olduğunu, kimin milletin değerleriyle,
başarısıyla mutlu olup mutsuz olduğunu bir kez daha
görmüş olduk. Dolar alma fırsatı bu akşam. diyenler ile
kendi doları olmadığı hâlde ülkesinin ekonomisinin olumlu
adım atmasından dolayı ağlayan, mutlu olan, sokağa
çıkan insanları gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon)
Durmuş Bey burada.
BAŞKAN Sayın
Turan, iki dakikanız doldu.
BÜLENT TURAN (Devamla) Son
bir dakika izin verirseniz Başkanım.
BAŞKAN - Tamamlayın
sözlerinizi.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Sayın konuşmacının da ülkemizin ekonomik büyümesinden
hiçbir keyfinin olmadığını, olmayacağını
üzülerek gördük.
Değerli arkadaşlar,
kur riski azalmıştır, ülkemiz yeni bir sürece girmiştir,
paradigma değişmiştir. Bundan sonra alt gelir grubu diye ifade
ettiğimiz vatandaşlarımızın daha rahat edeceği,
onlara yük olmak bir tarafa, onların daha da olumlu anlamda
etkileneceği bir sürece girdik. Türk parası değerleniyor,
Türkiyeyi seven herkes de bundan mutlu olmak durumunda. Biz yirmi yıldan
beri her türlü önemli engeli, büyük engeli milletimizin desteğiyle,
sabrıyla aşma imkânı bulduk. Seçim oldu, bu insanlar bize oy
verdi; ekonomik sorun oldu, sabretti; darbe girişimi oldu, can verdi; biz
de bu millete yanlış yapmadık.
Bu milletle omuz omuza her
türlü sorunu aştığımız gibi bu sorunu da size
rağmen aşacağımızı ifade ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım
BAŞKAN Müsaade edin
bir dakika arkadaşlar, bir müsaade edin. Siz bir müsaade edin, ben
orayı da bir dinleyeyim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Ekonomimizin büyümesinden hiçbir şekilde keyif
almadığımı söyleyerek bana açık sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN Yok, size
nezaketsiz diyerek sataşmada bulundu.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Peki, öyle olsun.
BAŞKAN Ama siz müsaade
edin, siz önce Sayın Aydemire sataştınız; acele etmeyin,
sırayla bu iş.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım nezaketsiz demedim, Üslubunu Sayın Başkana
bırakıyorum. dedim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kaba dedi.
BAŞKAN Efendim,
Nezaketsiz üslup. dediniz zaten.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Kaba dedim.
BAŞKAN Kaba dediniz,
peki.
Sayın Aydemir, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 299 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, hepinize saygılar sunuyorum.
Arkadaşlar,
insanların yapısı, kişisel özellikleri,
konuştukları, ifade tarzı vicdan kavramıyla
örtüşüyorsa alırız başımızın üstüne
koyarız. Bulunduğunuz yer, sizi vicdan kavramından fersah fersah
uzağa atmışsa sözünüzün hükmü yoktur. Ancak mademki
vicdansızlıkla beni itham etti, hakikati söyleyelim.
Biz Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu mevzuları konuşurken bütünüyle künhüne ermiş bir
vaziyette, vukufiyetimiz çok yüksek bir biçimde getirdiğimiz kanun
teklifinin arkasında durduk. Asla, oraya getirdiğimizin aksi hiçbir
şey yapmadık en başından sonuna kadar.
Dolayısıyla, buraya gelip burada insanları aldatmaya dönük
ifadeler kullanmak vicdansızlığın dik âlâsıdır ve
bunu her vesile yapıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bir defa vicdan, bu insanların, şu ülkede
yaşayan 84 milyonun hakkını, hukukunu korumayı gerektirir.
Siz, yalan söyleyerek, iftira atarak, hakikatlerin üstünü örterek
vicdansızlık yapıyorsunuz zaten.
Şimdi, biraz sonra ben
sizin söylediklerinize konuşmamda zaten cevap vereceğim. Ama asgari
ücrete dönük söyledikleriniz, düştüğünüz kayıtlar bütünüyle
hakikatin dışındadır. Doğrusu şudur: Cumhur
İttifakı -AK PARTİyle beraber Milliyetçi Hareket Partisi-
yapılması gerekeni en başından planlamış, sonra
hayata geçirmiştir. İnsanlarımız şunu beklediler:
Sadece asgari ücrete dönük kısım vergi dışı
bırakılsın. Oysa Sayın Cumhurbaşkanımızın
iradesiyle şekillenen bir nihai hâl oldu; orada ne yaptık biz?
Çalışanların bütününü şamil kıldık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aydemir.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) - Yetmedi, bütün memurları da bu işin
içerisine koyduk. Vicdanlı tavır budur, bu da ancak ak
anlayıştan, Cumhur İttifakından neşet eder. Bunu
burada kayda geçtim. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, İbrahim Aydemir de sataştı bana.
BAŞKAN Efendim?
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
O da sataştı ama
BAŞKAN Efendim, zaten
tek sataşmadan söz alabilirsiniz. Nasılsa siz gerekeni iki dakikada
sataşarak yaparsınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yoksa her sataşmadan cevap versek üç saat cevap vermek lazımdı
Sayın Paylana.
BAŞKAN Yani
sataşma noktasında sizin başarınızı biliyoruz,
onda sıkıntı yok.
Buyurun.
3.- Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Erzurum Milletvekili İbrahim
Aydemirin sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bülent Turan, Türk
lirasının değerlenmesinden rahatsız olduğumu söyledi.
Sayın Turan,
yalnızca üç yıl öncesini hatırlatıyorum size: Damat Bey,
biliyorsunuz, 128 milyar doları Merkez Bankasından
hortumlatmıştı ve 6 lira 50 kuruş ortalamadan doları
hep satıyordu ve Türk lirası değerli kalıyor gibi
gözüküyordu. Biz o zaman eleştiriyorduk, diyorduk ki: Bakın, bu
yanlıştır. Merkez Bankasına Dolarları satmayın.
Ama siz diyordunuz ki: Türk lirasının değerini koruyor, niye
rahatsız oluyorsunuz? Ne oldu? Biz haklı çıktık. Damat Bey
gitti, dolar fırladı, biliyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon)
Nasıl haklı çıkıyorsunuz?
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bununla ne ilgisi var ya?
GARO PAYLAN (Devamla)
Şimdi de diyoruz ki: Sabit kur sistemine geçtiniz. 12 liraya, 13 liraya
doları sabitleyeceğiz ve kur garantisi vereceğiz. diyorsunuz.
Hazinemizin altına bir hortum takıldı, Merkez
Bankamızın altına bir hortum takıldı. Kur fırladığı
zaman ne olacak biliyor musunuz? Bütün yurttaşlarımızın vergisi
rantiyecilere gidecek. Başka ne olacak? Çok daha önemli bir şey var,
paramızı dolara bağladınız. Üç yıl önce Trump ne
dedi? Ekonominizi mahvedeceğim. dedi. Zaten bankadaki 3 liranın 2
lirası dolara bağlıydı, şimdi kalan 1 lirayı da
dolara bağladınız. Siz Millîyiz, yerliyiz. diyorsunuz ama
paranızı tamamen Amerikan dolarına
bağlamışsanız her türlü oyuna açık duruma gelirsiniz
arkadaşlar, bunu da bilmeniz gerekir.
Bakın, 2001
yılında da sabit kur sistemine geçilmişti. Hatırlayın,
o zaman MHP iktidar ortağıydı, sabit kur sistemine
geçilmişti. Dolar bir yıl sabit kaldı. Siz demiştiniz ki:
Türk lirası değerli, ne güzel. Sonra ne oldu arkadaşlar? Dolar
3 katına çıktı, bankalar battı, Merkez Bankamız
battı, hazinemiz battı, yurttaşlarımız işsiz
aşsız kaldı.
Değerli arkadaşlar,
hani demişler ya Tarihten ders çıkarın. Rahmetli Özalın
söylemlerinden ders çıkarın, 2001 krizinden ders çıkarın,
2018 damat krizinden ders çıkarın; bunlardan ders çıkarmazsak
maalesef ekonomik krizler başımızı bırakmaz.
Saygılar sunarım.
(HDP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, izin verirseniz ifade etmek isterim ki
konuşmacı aynı konuşmayı yaptı, cevap
vermiştik zaten ancak 128 milyar hortumlandı. tarzı ifade
kullandı. Bunu çok sayıda toplantımızda, Genel Kurulda
tartıştık, tüm kayıtların, Merkez Bankası
kayıtlarının olduğunu hortumlama diye bir ifadenin
yanlış olduğunu ifade etmiştik Başkanım.
MURAT EMİR (Ankara)
Biz bilmiyoruz ama.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Açıklayın o zaman. Niye açıklamıyorsunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Arkadaşlar,
Genel Başkanınıza anlattım, o da Tamam. dedi.
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade edin
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Kim aldı o parayı? Kime verdiniz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Çıkayım mı kürsüye tekrar?
BAŞKAN
Arkadaşlar, kendi Grup Başkan Vekiliniz ayakta söz istiyor.
Sayın Emir
Sayın Altay, siz vazgeçin, Sayın Emir konuşsun
isterseniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Nasıl bir parti ya, herkesin ne yaptığı belli değil
Başkanım ya, niye bana sataşıyor ya!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sen kendi partine bak!
Efendim Tutanaklar geldi
mi? diye sordum.
BAŞKAN Tutanaklar
geldi. Tutanaklara göre benim Yalancı. dediği için, Sayın
Arık için işlem yapmam lazım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Nasıl, nasıl?
BAŞKAN Sayın
Arık Yalancı. dediği için işlem yapmam lazım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Arık Sen yalan söylüyorsun
Sayın
Arıktan önce İsmail Bey Yalancı. dedi Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim,
tutanaklar öyle söylemiyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Tutanaklardan biz de baktık Başkanım.
BAŞKAN Tutanaklara arkada
sonra beraber bakarız. Onun için şu an tutanaklarla ilgili bir
işlem yapmayacağım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kayserinin yolunu bilmiyorsun.u da mı sataşma
olarak değerlendirmiyorsunuz?
BAŞKAN Efendim,
şöyle Kayserinin yolunu bilmiyorsun. da sataşmadır, işte
Sayın Arık Terbiyesiz! demiş yani o da bir
sataşmadır ama
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Arıka söz vermemek mi istiyorsunuz?
BAŞKAN Eğer,
bakın, Sayın Altay, Genel Kurulda, kürsü dışında
milletvekili arkadaşlarımızın birbirlerine söylemiş
oldukları sözlerden dolayı sataşmadan kürsüde söz vermeye
kalkarsak biz burayı çalıştırma şansına sahip
olmayız.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Oturum açıkken bu var Sayın Başkan, oturum
kapandıktan sonraki uğultular için yok da
BAŞKAN Efendim,
olabilir ama ben diyorum yani orada sürekli olarak arkadaşlar birbirlerine
bir şey söylüyorlar, o zaman burayı çalıştırma
şansına sahip değilim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Siz çalıştıramıyorsanız ben onu
bilmem Sayın Başkan, burası çalışır.
BAŞKAN O zaman müsaade
edin, ben de şöyle söyleyeyim
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Peki, biz burayı nasıl
çalıştıracağımızı biliriz efendim; peki,
tamam.
BAŞKAN Sayın
Arık söylüyor yani
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Tamam, tamam Sayın Başkan, tamam.
BAŞKAN Müsaade edin
canım, okuyayım
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Burayı çok keyfî yönetemezsiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Okuyayım,
müsaade edin
İstiyorsanız okuyayım şeyleri.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben ne duyduğumu biliyorum. Bu Parlamentoda tutanaklar
var, bazı
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Biz burada duyuyoruz ama, yalan söylendiğini biz burada
duyuyoruz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ya, Fikret, bir dur ya!
Bu Parlamentoda tutanaklardan
bazı kötü kelimeleri sildirdiğinizi de biliyoruz.
BAŞKAN Kim yaptı?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sizi kastetmiyorum ama yönetimin
yaptığını biliyorum, yüzlerce örneği var.
BAŞKAN Stenograf
SALİH CORA (Trabzon)
Stenografları töhmet altında bırakıyorsunuz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben sizden milletvekilime bir dakika söz vermenizi istiyorum
ya. Orada keyfî, müstehzi bir bakışla bunu yapamazsınız.
BAŞKAN Bakın,
sataşmadan söz istemeniz ayrı bir şey, yerinden bir dakika söz
istemeniz ayrı bir şey.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
60a göre her zaman Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Herkes duydu.
BAŞKAN Yalan
söylemiyorlar, sen yalan söylüyorsun. diyen Sayın Arık, burada.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İsmail Bey söylüyor önce, onun üzerine söylüyor Sen
yalan söylüyorsun. diye.
BAŞKAN Hayır
efendim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bu tutanaklar nasıl çalışıyor? Tutanak
Müdürü, beni duyuyor musun Tutanak Müdürü?
BAŞKAN Bakın,
Çetin Arık şunu söylüyor
Okuyorum, bakın
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Herhâlde duyuyordur beni; işini yap!
BAŞKAN Sayın
Karayel diyor ki: Yukarıdakiler, selam ediyoruz, bir kısmıyla
biz de görüşüyoruz, görüştüklerimiz aralarında belki
vardır. Çetin Arık da Kooperatif kurulduktan sonra gelmedi.
diyorlar. İsmail Tamer de Onlar yalan söylüyor, doğru
söylediğini mi zannediyorsun? Çetin Arık da Yalan söylemiyorlar,
sen yalan söylüyorsun. diyor. Sonrasında devam ediyorum, Ama Yalan
söylüyor. diyor insanlara
Yalan söylüyor. Ben vatandaşa yalan
söylemiyorum, sen söylüyorsun. Bu şekilde
Sen yalan söylüyorsun.
Karşılıklı devam ediyor. Sonrasında da Yüreğin
yetiyorsa görüş. Bak, buradalar, haberin bile yok. Bu ne ya! Bu ne
terbiyesizlik ya! Terbiyesizlik yapıyor oradan! diye gene Sayın
Arıkın konuşması.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kayserinin yolunu bilmiyorsun. yok mu tutanakta?
BAŞKAN Efendim?
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Kayserinin yolunu bilmiyorsun. yok mu? Bir milletvekiline böyle bir laf
edilir mi? O ildeki bütün ahali izliyor Meclisi şu anda, bir de
Kayseriyle ilgili bir gündem varken. Sizin yapmanız gereken Kayserinin
yolunu bilmiyor. evet, tamam, İsmail Bey O kooperatif
mağdurlarına yalan söylüyorlar. demiş, şimdi buna ikna
oldum ama Kayserinin yolunu bilmiyorsun.u ben bir sataşma olarak sizden
talep ettim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ama kürsüde değildi Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Orada o yoksa o Tutanak Müdürü de gelecek, bana hesap
verecek.
BAŞKAN Bir dakika,
şu Kayseri de var mı, yok mu ona bir bakalım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Kayserinin yolunu bilmiyorsun. ne demek ya! Bu adam
haftanın üç gününü Kayseride geçiriyor ya! Ayıp ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Engin Bey, 60a göre girsin ya, 60a göre gitsin konuşsun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Konuşsun, onu söyledik zaten.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bu saate kadar bitmişti konuşma.
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade edin yani
ENGİN ALTAY (İstanbul)
İç Tüzükte kürsüden yapılır demiyor; yerinden de laf,
sataşma varsa cevap hakkı vardır milletvekilinin.
BAŞKAN Sayın
Arık diyor ki: Oradalar. Bekliyorlar, gel beraber çıkalım,
ikimiz beraber çıkalım. Tamam. diyor. İsmail Tamer diyor ki:
Kayseriye gelmiyorsun, konuşuyorsun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İsmail Tamer söylüyor.
BAŞKAN Evet, söylüyor.
Kayseriye gelmiyorsun, konuşuyorsun. diyor.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Ayrıca Yolunu bilmiyorsun. dedi, ben duydum ya!
BAŞKAN Efendim?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yolunu bilmiyorsun, Kayserinin yolunu bilmiyorsun. Var o
tutanakta.
BAŞKAN
Tutanağı okuyorum, müsaade edin işte.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Okuyun efendim.
BAŞKAN Kayseriye
gelmiyorsun, konuşuyorsun...
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Başkan, bir dakika verseydin.
BAŞKAN İsmail
Tamer: Kayseriye gelip, gitmiyorsun
Yani o zaman, tutanak
(*) Arkadaşlar, stenograf
arkadaşlar
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Evet, Tutanak Müdürü arkaya gelecek, bana hesap verecek.(**)
BAŞKAN
Çağırın Tutanak Müdürünü de arkaya.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Adam Kayserinin yolunu bilmiyorsun. dedi Kayseriye
gelmiyorsun. diye geçirmişsiniz tutanaklara.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Tehdit dili doğru değil ama Sayın Başkan.
BAŞKAN Birleşime
on beş dakika ara veriyorum, Grup Başkan Vekillerimizi de arkaya
davet ediyorum.
Kapanma Saati:
17.27
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299) (Devam)
BAŞKAN Komisyon
yerinde.
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin, CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay ile aralarında
geçen diyalogdan ötürü tutanakları incelediğinde Tutanak Hizmetleri
Başkanlığına bir haksızlık
yaptıklarını fark ettiklerine, Kayseri Milletvekili İsmail
Tamerin ifadesini tutanaklara geçmiş olmasına rağmen kendisinin
okurken sehven atladığına ve bu manada stenografların
kusura bakmamasını rica ettiğine ilişkin
konuşması (x)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bir kısa açıklama yapmak istiyorum.
Biliyorsunuz, tutanaklar
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Altayla
aramızda geçen bir diyalogdan dolayı tutanakları incelemek üzere
bıraktım ama yani stenograf arkadaşlarımıza ve Tutanak
Hizmetleri Başkanlığına bir haksızlık
yaptığımızı fark ettik. Ben de burada tutanaklara
geçmiş olmasına rağmen, tutanakları okuduğumda
maalesef bu ifadeyi atlamışım.
Evet, tutanaklara göre,
görüşmelerin bir noktasında Sayın Tamer Kayserinin yolunu
bilmiyor. demiş ve bu, tutaklarda varmış. Tutanak Hizmetleri
Başkanlığında çalışan teknik personel stenograf
arkadaşlarımız bu manada kusura bakmasınlar.
Sayın Altay, siz de bu
konuda bir şey söylemek isterseniz açayım ben de mikrofonunuzu.
Buyurun Sayın Altay.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
tutanakları okurken Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin ifadesini
sehven atlaması sebebiyle Tutanak Hizmetleri Başkanlığına
sitem etmek durumunda kaldığına ilişkin
açıklaması (x)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Teşekkür ederim.
E, tabii, beşer
şaşar ama zatıalinizin okuduğu tutanakta Kayseri'nin
yolunu bilmiyorsun. ifadesini siz sehven atladığınız için
ben de Tutanak Müdürlüğüne doğal olarak biraz sitem yapmak
durumundaydım; konu açıklanmıştır.
Sayın Arıka da bir
söz verirseniz konu bağlanmış olacak.
Sağ olun.
BAŞKAN Evet, yerinden
60a göre bir dakika söz vereceğim.
Sayın Arık,
buyurun.
30.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri
Milletvekili İsmail Tamerin yerinden sarf ettiği bazı ifadelere
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, ilimin
milletvekili olarak nerede Mağdur oldum. diyen bir vatandaşım
varsa, nerede Haksızlığa uğradım. diyen bir vatandaşım
varsa benim burada onların sözü olmam boynumun borcu.
Gecenin üçünde
çıkmışlar Ankara'ya gelmişler, milletin Meclisine.
Şehit anası Beni dışarı attılar. diyor, kanser
hastası Beni dışarı attılar. diyor ve ben
onların sözünü burada dile getirirken ilimin milletvekili Onlar yalan
söylüyor, onlar doğru mu söylüyorlar? diyor. Şunu söylemek isterim
ki: Kayseri'deki hiçbir vatandaşımız yalan söylemez, onlar
mağdur. Ve bana diyor ki: Kayseri'nin yolunu bilmezsin. Bakınız,
bir milletvekiliniz İstanbul'da yaşıyor, navigasyonla Kayseri'ye
geliyor. Bir milletvekiliniz Kocaeli'de yaşıyor, navigasyonla
Kayseri'ye geliyor. Her hafta Kayseri'deyim, her hafta
vatandaşımızın yanındayım ama bu milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÇETİN ARIK (Kayseri)
mağdur olanların yanında değil. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Arık.
Size de yerinizden söz
vereceğim.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Sayın Başkanım, ben sadece zapta geçmesini
istiyorum.
Hiçbir şekilde kendi ilimizin
bu ezilen insanlarını yalan söylemekle
Ben şunu ifade etmek
istedim: Biz her zaman oradayız, onlarla da görüşüyoruz,
diğerleriyle de görüşüyoruz; bununla ilgili söylemiştim. Bunun
zapta geçmesini istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben onu
anladım zaten, sizin görüştüklerinizle Sayın Arık,
Sayın Arıkın görüştükleriyle siz
görüşmemişsiniz; oradan kaynaklanan bir problem var burada.
ERKAN AYDIN (Bursa) Bir
araya getirelim Başkanım, bunları bir araya getirelim.
BAŞKAN Evet,
görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299) (Devam)
BAŞKAN Şimdi
gruplar adına, tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Bülent Kuşoğlu.
Buyurun Sayın
Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sıra sayısı
299 olan Kanun Teklifi üzerinde Grubum adına söz aldım.
Değerli arkadaşlar,
pazartesi günü Plan ve Bütçe Komisyonunda maraton bir görüşme yaptık.
Sabah başladı, aşağı yukarı gece yarıma
kadar sürdü. Çok da önemli konular vardı, Türkiye gündeminde çok yer tutan
asgari ücretin vergi dışı bırakılması konusu
vardı. Bir de, bir ek bütçe, 300 milyar liraya yakın bir tutarın
-bunu daha sonra öğreniyoruz teklifte yok- 2021 yılı bütçesine
eklenmesiyle ilgili bir teklif vardı, toplam 13 madde. Gece, o gün sadece
bunlar değildi, yani bu önemli konular değildi; herkesin,
basının dikkati bu konular üzerindeydi ama o gün gelişen olaylar
nedeniyle ekonomide çok önemli bir gündem tuttu. Biliyorsunuz, o gün dolar
kuru, döviz kuru rekor kırdı, dolar 18 liraya ulaştı. Daha
sonra Kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanının
açıklamalarıyla kurda önemli bir düşüş yaşandı,
kur tekrar 12 liralara düştü. Şimdi, iki günden beri de bu durumu
yaşıyoruz. Ancak bu kurdaki düşüş AK PARTİ
milletvekilleri arasında da, çevrelerinde de çok önemli bir sevinç
yarattı, âdeta 2023 hedefleri tutmuş gibi bir sevinç
yaşandı ve bununla ilgili olarak da muhalefet suçlandı bir
anlamda.
Değerli arkadaşlar,
bizler muhalefetiz, muhalefet partileriyiz ama iktidar olmak
amacındayız; ülkeyi daha iyi yönetiriz iddiasındayız; daha
iyi işler, daha hayırlı işler yapacağız
iddiasındayız; biz ülkeyi, devleti yönetme iddiasındayız
ama ülkenin batmasını, ekonominin çökmesini, Türkiyenin
batmasını asla istemeyiz. Dolayısıyla yani bizim
kötülenmemiz, işte, olumsuz ifadelerle suçlanmamız gibi bir durum
asla söz konusu olamaz, bunun için üzüldüğümü belirtmek istiyorum. Sonuçta
hepimiz aynı gemideyiz, bu ülke batarsa hepimiz batacağız.
Ülkenin ekonomik gidişatının bozuk olmasından, ülkede bir
buhran olmasından kimsenin memnuniyet duymaması gerekir. Evet,
bununla ilgili olarak Müsebbibi iktidardır. deriz, iktidar suçlanır
ancak kimse ülkenin ekonomisinin çökmesinden, ülkenin batmasından mutluluk
duymamalıdır, duyamaz da; bu ülkeyi seven, bir nebze bu ülkenin
vatandaşı, bireyi olan hiç kimse bundan mutluluk duyamaz.
Sonuçta o gece ne
yapıldı biraz ona da değinmek istiyorum, biraz önce de bu
tartışıldı. Sonuçta pazartesi günü yapılan kısaca
şudur: Faizler dolaylı olarak artırıldı ve kurun
yükselmesi engellendi. Zaten ekonomi teorisine göre yapılması gereken
de buydu ama tam tersi sürekli olarak söyleniyordu; faizlerin yükselmesinin
yanlış olduğu, dinen de yanlış olduğu
söyleniyordu, inat ediliyordu. 19dan 14e düşürülmüştü biliyorsunuz
faizler. O gün Kabine toplantısı sonrası yapılan
açıklamayla dolaylı olarak faizler yükseltildi, kur
çıkışı da engellendi; olay bundan ibaret. Ha, bu neden
yapıldı, neden yapılmak zorunda kalındı? Çünkü
istikrar bozulmuştu, devleti yönetenlere güven kalmamıştı,
çok büyük bir çöküşe doğru gidiliyordu, bunun durdurulması
gerekiyordu. Durdurulması da geçici de olsa iyi olmuştur, memnuniyet
duyuyoruz bundan. Hiç olmazsa, insanlar iki günden beri, en azından fatura
kesebilecek, maliyet hesaplayabilecek, fiyat verebilecek duruma geldiler.
Bundan tabii ki memnuniyet duyarız. Öbür türlü, dengeler bozulmuş,
her şey altüst olmuştu. Bunu isteyerek söylemiyorum ama dolaylı
da olsa faiz yükseltilmesiyle kurun çıkışının
durdurulması iyi olmuştur. Ancak şu var: Bu kadar sevinmeye de
gerek yok yani davul zurnayla bayram etmeye de gerek yok. Sonuçta enflasyon
durmadı, enflasyon artışı devam ediyor, dolarizasyon devam
ediyor, daha şiddetli bir şekilde dolarizasyon devam edecek,
yapısal reformlar yapılmadı, üretim artırılmadı
sonuçta; nedir bu? CDSler -biraz önce gelmeden baktım- 577nin üzerinde
arkadaşlar, faiz 22nin üzerinde bugün itibarıyla, enflasyon da -3
Ocakta göreceğiz- Aralık için 10un üzerinde olacaktır
göreceksiniz. Şimdi, bu şartlar altında her şey halloldu
diyebilir miyiz? Nedir bu davul zurna onu anlamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlar,
hepimiz için bu ekonomik krizin ciddiye alınması gerekir. Ekonomik
kriz ciddiye alınması, ciddi mücadele edilmesi gereken bir sorundur.
Yalnız, bu kadrolarla, iktidar kadrolarıyla, bu yönetenlerin
zihniyetiyle bu krizin çözülmesi de mümkün değil arkadaşlar.
Ayrıca, krizin müsebbibi olan zihniyetin bu işi çözmesi de mümkün değil.
Şimdi, dolaylı faiz
artışıyla getirilen önlem bir kere geçicidir. Birkaç ay sonra,
ocak ayından sonra bunun geçici olduğunu, sıkıntı
getireceğini, yeni sıkıntılar getireceğini
göreceğiz, yetersiz olduğunu da göreceğiz; ayrıca,
adaletsiz olduğunu da göreceğiz arkadaşlar. Şimdi, döviz
tevdiat hesaplarında 1 milyon dolar ve üzeri hesabı olan
-hatırımda kaldığına göre- 82 bin kişi var, 82
bin kişinin 1 milyon dolar üzerinde hesabı var. 90 milyonluk bir
ülkeyiz biz mültecilerle beraber. 90 milyonda 82 bin kişi, bunlar
Türkiye'de dövizi arttıran sebep olarak görüldü, bunlara yönelik olarak bu
önlem geldi. Yani, bunların döviz hesabından vazgeçmesi, TL
hesabına geçmesi, kur garantisi de verilmesi söz konusu bu 82 bin
kişi için. Peki, bunlar zaten 1 milyon doların üzerinde hesabı
olan binde 1in altında bir kitle. Kimden alınıp kime verilecek?
Fakirden fukaradan alınıp bunlara verilecek yani bu, çok da büyük bir
adaletsizlik getiriyor. (CHP sıralarından alkışlar) Bu,
zengini zengin eden bir politika arkadaşlar. Bunun sevinilecek bir
tarafı var mı, davul zurnayla karşılanacak bir tarafı
var mı Allah aşkına? Zengini daha zengin eden bir politika. 82
bin kişi dolar milyoneri var, bunlara yeni kaynak aktarma Sizi garanti
ediyoruz, kur garantisi veriyoruz, daha fazla para vereceğiz, hazineden de
yardım edeceğiz. anlamında. E, hazineden yardım ediyorsun,
nereden alacaksın? Fakir fukaranın ekmek için, su için, elektrik
için, otobüs için ödediği paraları, vergileri hazineden alıp
bunlara vereceğiz demektir. Şimdi, bu adaletsizlik var; ilave olarak
bunun altyapısı da yok. Biraz sonra anlatacağım ama
Sayın Elitaş -buradalar- Grup Başkan Vekili olarak o gün kendisi
de ifade etti, bu konuyla ilgili olarak yani özel bankalar da
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Sisteme dâhil.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla)
ödemeler yapacak bu tasarruf mevduatı sahiplerine, kamu
bankaları da yapacak. Bu kamu bankalarına görev zararı olarak
verilmesini gerektiren, bir de özel bankalara yine aynı şekilde o farkın
ödenmesini gerektiren bir düzenlemenin yapılması lazım. Onun
için kanun gerekiyor, onun da Meclisten çıkması lazım, çok
haklı olarak Sayın Elitaş da onu ifade etti ancak gelmedi,
şimdi uygulamaya bugün geçildiği söyleniyor. Nasıl olacak, ben
onu anlayamadım, gerçekten anlayamadım. Türkiyede kanun, nizam,
Anayasa varsa bir yerden bir yere ödeme yapılabilmesi için bir kanun
olması gerekir, bütçeden ödenek ayrılması gerekir. 2022
bütçesinde ödenek yok, bununla ilgili yasal bir düzenleme
yapılmamış, nasıl yapılacak bu aktarma işi? Kurun
yükseldiği yere kadar özel bankalar ödeme yaptığında
tasarruf sahiplerine, mevduat sahiplerine; o ödeme hazineden bankalara
nasıl yapılacak, özel bankalara veya kamu bankalarına nasıl
yapılacak? Bununla ilgili bir düzenleme var mı? Yok. Bunu anlamak
mümkün değil yani bu yönetim kadroları, ülkeyi yönetenler
bunları bilmiyor mu bilemiyorum.
Dövize çevrilebilir mevduatla
-DÇMlerle- karşılaştırıldı bu konu. Değerli
arkadaşlar, dövize çevrilebilir mevduat olayında döviz getiriliyordu
Türkiyeye yani Almanyadaki o tarihte Alman markının Türkiyeye
kazandırılması söz konusuydu ve Türkiye önemli ölçüde döviz
kazandı o işlerle. Evet, ondan sonra onun maliyeti çok yüksek oldu,
büyük sıkıntılar getirdi o kur farklarını ödeyebilmek
için Türk hazinesi yani dolayısıyla Türk vergi mükellefleri önemli
ödemeler yaptılar, önemli sıkıntılara katlandılar ama
hiç olmazsa döviz geliyordu, buradaki formülasyonda döviz de gelmiyor, Türkiye
döviz de kazanmıyor ama mevduat sahibine döviz kadar para ödüyoruz. Böyle
bir formül olamaz yani bu kadar haksız, adaletsiz, mevzuatsız ve
ekonomik olarak da yanlış olan bir düzenleme olamaz. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar) Sadece pazartesi
günü kurun çıkışını önledi, o kadar. Ondan sonra
getireceği her şey hemen hemen sıkıntı olacak
arkadaşlar, çok büyük adaletsizlikler getirecek; bunu görmemiz lazım
ve hukuksuzdur, mevzuatı yoktur bunun.
Şimdi, o gün asgari
ücretle ilgili bir düzenleme yapıyorduk -asgari ücretin vergi
dışı bırakılması, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bizim gerçekten yıllardan beri söylediğimiz, muhalefet partilerinin
de hep dillendirdiği bir konu- tarihî bir olaydı ancak bununla ilgili
işin Komisyona gelişi, teklifleştirilişi, oradaki
görüşmeler de gösterdi ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi iflas etmiştir. Neden arkadaşlar? Çünkü
hatırlarsanız asgari ücretin tespitiyle ilgili açıklama
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından
yapıldığı zaman, Sayın Çalışma Bakanı
asgari ücretin tüm ücretliler için vergi dışı
bırakıldığını açıklamıştı,
gelen teklifte ise sadece asgari ücret alanlarla ilgili getirildi; böyle bir
çelişki söz konusu oldu. Yapılan açıklama sırasında
Sayın Cumhurbaşkanı şu ifadeyi kullandı: Asgari ücret
kadar tutarı vergiden muaf kıldık, damga vergisinden de muaf
kıldık. Şimdi, böyle bir muaf kılma
Cumhurbaşkanı ya da yürütme erkinin yetkisinde değil,
burası Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yetkisinde olan bir husustur. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Cumhurbaşkanın da böyle bir söz söylememesi gerekirdi, en
azından nezaketen Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul ederse, millet
iradesi kabul ederse biz yürütme erki olarak asgari ücretin vergi
dışı bırakılmasını sağlamak istiyoruz.
demeliydi ve ondan sonra da değerli milletvekillerine, teklif sahiplerine
bu konuyu bırakmalıydı, Türkiye Büyük Millet Meclisine
bırakmalıydı. Ancak değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini, bu tartışma
sırasında gördük ki hükûmet de bir ihtiyaçtır, hükûmet
tasarısı da tasarı da bir ihtiyaçtır yani kanun
ihtiyacını en iyi bu konuyla ilgili olan yürütme erki bilir; hangi
alanda boşluk var, neye ihtiyaç var, ne zaman var? Dolayısıyla o
ihtiyacı tespit eden ve kanun tasarısı vermesi gereken
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden önce olduğu gibi
yine hükûmettir. Hükûmet olmalı -şu anda hükûmet yok, bir kabine var-
hükûmet gerektiği konularda tasarı verebilmeli Meclise. Ha, Meclisin
iradesidir, istediği gibi onu düzenler, şekillendirir, renklendirir,
o ayrı bir konu ancak hükûmetin icrayla uğraşan, ihtiyacı
bilen organ olarak buraya tasarı verebilmesi gerekir, bu çok açık
olarak görüldü. Nitekim daha sonra, Komisyonun ilerleyen saatlerinde gördük ki
konu tekrar değişti, asgari ücretin tümünden vergi
alınmaması gerektiği ortaya çıktı; bu, yürütmenin
iradesiydi. Ancak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine göre
bakanlar gelemiyorlar, bütçe dışında komisyonlara ya da Meclise
gelemedikleri için bir açıklama yapılamadı. Siyasi olarak
olayı üstlenen kimse de yoktu. Sayın Elitaş iktidar partisi Grup
Başkan Vekili olarak ve Sayın Levent Bülbül yine aynı
şekilde geldiler, açıklamayı onlar yapmak zorunda kaldı
yani ilgili Bakanın, Hazine ve Maliye Bakanının gelip
yapması gereken bir açıklamayı, siyasi iradenin nasıl
tecilli ettiğini, ne düşündüğünü söylemesi gerekirken orada,
maalesef bizim gibi milletvekili arkadaşlarımız bu açıklamaları
yapmak zorunda kaldı yani bu sistemin ne kadar sakat olduğunu
gösteren örnekler. Sonuçta muvazaayla yasa geçmiş oldu, daha öncekilerde
olduğu gibi.
Şimdi, bir diğer
önemli konu da bütçe hakkı mevzusudur arkadaşlar; bu, 7nci maddede
var. Bütçe hakkı Anayasanın 73üncü maddesinde ve 87nci maddesinde
düzenlenmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisindedir bütçe
yapmak, vergi koymak, kaldırmak. Bu hakkı 7nci maddeyle maalesef
alıyoruz, değerli milletvekili arkadaşlarım anlatacaklar,
bu hakkı alıyoruz, maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisinin anayasal
hakkını alıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanına
veriyoruz. Bütçe hakkı, millet iradesinin, demokrasinin tecelli
ettiği noktadır, beşikliğini yaptığı
noktadır. Verilmemesi gereken
Çok büyük bir yanlıştır, çok
iyi düşünülmesi gereken bir konudur çok değerli
arkadaşlarım, çok dikkat etmemiz lazım.
Yine bir diğer maddeyle
BOTAŞ -ki çok önemli bir şirketimiz biliyorsunuz, kamu şirketi- ekonomik krizin
şirketlerimizi ne hâle getirdiğinin çok önemli bir örneğini teşkil
ediyor. İfade edildiğine göre 33 milyar liraya yakın hazineye
amme alacağı olarak borcu var, 33 milyar BOTAŞın, 27
Aralık itibarıyla. 50 milyara yakın da BOTAŞ görev
zararı nedeniyle alacaklı hazineden. Bakın, ekonomik krizin bir
şirketi getirdiği noktaya bakın. Ancak asgari ücret nedeniyle
vazgeçilen vergiden daha fazladır bu meblağ, biliyor musunuz bu 50
milyar. Maalesef asgari ücretten daha fazla bir yük getirmektedir, görüyorsunuz
arkadaşlar. Ben şunu diliyorum: Kriz nedeniyle bu değerli
şirketlerimizi, BOTAŞ ve onun gibi çok değerli olan
şirketlerimizi inşallah satmayız, satmak zorunda kalmayız.
Değerli arkadaşlar,
bu vesileyle ifade edeyim: Şimdiye kadar Devlet bakkal olmasın,
devlet bakkallık yapmaz, devlet yatırımcı olmaz. denildi.
Değerli arkadaşlar, öyle değil, dünyada çok şey
değişti. Bir İtalyan asıllı Amerikalı ekonomist
Mariana Mazzucato -kitapları da var- o da IMF de Dünya Bankası da
dünyadaki ekonomiyle ilgili kuruluşlar da devletin artık
yatırımcı olması gerektiğini, yatırımcı
olabileceğini, yatırımları desteklemesi gerektiğini,
bu konuda farklı yöntemler uygulanması gerektiğini, devletin
ekonomide müdahaleci olabilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bizim gibi
tümüyle, tüm yatırımlar artık özel sektöre
bırakılmıyor; daha farklı bir mantaliteyle, zihniyetle
ekonomi konusuna yaklaşmamız gerekiyor. Devletin özellikle
sağlık, tarım, eğitim, AR-GE ve enerji konularında
yatırımcı olabilmesi lazım; biraz önce söylediğimiz bu
BOTAŞ örneği gibi örneklerin artması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bölgesel
yatırımların da olabilmesi için bunun yapılması
lazım.
Değerli arkadaşlar,
daha önceki konuşmalarımda da ifade ettim; Türkiye'nin, Türklerin
yurt dışında önemli meblağları var, en az 200 milyar
dolar Türklere ait bir meblağ vardı yurt dışında, en
az. Bu paraların getirilebilmesi lazım, Türkiye'nin IMFye,
başka kurumlara muhtaç olmaması için onların gelebilmesi
lazım, bunun için de güven vermek lazım yatırımcılara.
Bu dönemde kazanılan paralar maalesef yurt dışına
çıktı. Bunların getirilebilmesi, Türkiye ekonomisinin ayağa
kaldırılabilmesi lazım. Her şeyin çaresi var, bu ekonomik
krizi de hallederiz ama bu zihniyetin de değişmesi lazım.
Bununla ilgili örneklendirme yapmak istedim.
Sabrınız için
teşekkür ediyorum.
Teşekkür ediyorum
ayrıca Sayın Başkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar
adına söz talepleri karşılandı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş,
yerinizden mi söz talebiniz var?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Grup adına Sayın Başkanım.
BAŞKAN Efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) AK PARTİ Grubu adına söz almak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Mutabakat var, mutabakat.
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Muhalefet iktidarın sözünü kesmesin.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yapmayacağım. dediğin işi
yapmayacaksın, Yapmayacağım. demeseydin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür
ediyorum.
Aslında, bu kanun
teklifi görüşülürken Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün siyasi parti
gruplarından arkadaşlarımız ellerinden geldiğince
katkı verdiler, kendilerine teşekkür ediyorum. Biz de Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Levent Bülbülle beraber Plan ve
Bütçe Komisyonuna katıldık, orada da
arkadaşlarımızın görüşlerini bir miktar müşahede
ettik. Ki saat hemen hemen yarım civarında, Plan ve Bütçe
Komisyonunda 13 maddelik kanun teklifi arkadaşlarımızın
yapıcı eleştirileri, çeşitli önermeleri doğrultusunda
değerlendirildi ve geçti. Bugün de
Ki bundan önce, zaten cuma günkü bütçe
görüşmelerinin son gününde siyasi parti gruplarıyla
yaptığımız istişare sonucunda Biz kanun teklifini
verelim, pazartesi günü, Komisyon, görüşmelerine başlasın.
dedik. Bütün siyasi partiler, arkadaşlarımın grupları buna
Evet. dediler ve saat on birde başladılar.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Çabuk, çabuk, çabuk.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - İnsicamımı bozma. Teşekkür ediyorum bak bütün
siyasi partilere.
Bu çerçevede, hakikaten
önemli düzenlemeler yapılıyor. Arkadaşlarımızın
bazı eleştirileri var, itirazları var. Birincisi: Bu döviz
tevdiat hesaplarını Türk lirasına çevirmekle birlikte
Sayın
Kuşoğlu biraz önce 82 bin kişinin 1 milyon ve üzerinde döviz tevdiat
hesabı var. dedi. Ben şimdi bakanlıktan onu sordum Toplam yurt
içi yerleşiklerin -ticarethanesi olanlar hariç, ticari mevduat hariç-
döviz mevduatları ne kadardır? diye net bir bilgi alayım dedim
ama Komisyon üyesi arkadaşlarımızın oradaki verdikleri
ifadelerin de doğru olduğu inancıyla, sanıyorum, 141 milyar
dolar civarında yurt içi yerleşiklerin bir döviz
mevduatlarının olduğunu söylediler, Plan ve Bütçe Komisyonundaki
değerli arkadaşlarımız bunu ifade ettiler.
Bakınız, dün Merkez
Bankasının açıkladığı tebliğde 20
Aralık ve öncesindeki döviz tevdiat hesaplarını Türk
lirasına döndürdükleri takdirde üç aylık, altı aylık, dokuz
aylık ve on iki aylık olmak üzere, bir kereye mahsus olmak
kaydıyla, mevcut dövizini Türk lirasına çevirirse -ki, o günkü repo
yani her gün açıklanacak repo faizi ki o da politika faizi dediğimiz
oran, şu anda yüzde 14 politika faizi var- bunu, Türk lirasını
yüzde 14 politika faiziyle yatıracak; üç ay sonra yani dövizin
bozdurulduğu gün, vadenin hitamındaki gün piyasada döviz ile faiz
arasında bir fark olduğu takdirde, Merkez Bankası; 5inci
maddenin (2)inci fırkası...
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Dokuz ay yok, dokuz ay yok; düzelt.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Üç ay diyor, peki. Ben, Maliye
Bakanlığının... Üç ay, altı ay, dokuz ay, on iki ay
diye geçiyor 5/(2)de veya 5/(3)te. Bu, 20 Aralık ve öncesiyle ilgili
kısım. Elimizde hepsini not olarak tutamıyorum Sayın Altay,
ancak buradakileri telaffuz edebiliyorum.
Bu çerçevede, eğer, üç
ay sonra, döviz bozdurulduğu anda döviz ile politika faizi arasında
bir fark olduğu takdirde bu fark mudiye, müşteriye Merkez
Bankası kaynaklarından karşılanmak üzere ödenecek.
Şimdi, bütün varsayımımızda Üç ay sonra dolar
fiyatları yine yükselir mi acaba? endişesiyle ortaya çıkan bir
durum söz konusu. Eğer, biz bu istikrarı sağlayabilirsek,
istikrarı devamlı hâle getirebilirsek; hep beraber
yapacağımız faaliyetlerle, katkılarla birlikte döviz
fiyatları yüzde 10-12... Bugün şu anda 12 lira 54 kuruş
herhâlde, tam bilmiyorum. Bugün döviz bozduranlar veya tevdiat
hesaplarını TLye döndürenler 12,5 liradan bozdurdular. Eğer
12,5 lira veya 12,5 liranın altında olduğu takdirde,
vatandaş yüzde 14 politika faizi kadar gelir elde etmiş olacak.
Diyelim ki vatandaş yüzde 14 politika faizinin üzerinden 100 lira para
yatırdı, politika faiziyle de -yıllık diye
konuşalım- 14 lira gelir elde etti ama döviz kuru da 20 lira oldu.
Aradaki 6 liralık fark, vatandaşa döviz kurundan dolayı ortaya
çıkan kaynak olarak Merkez Bankası kaynaklarından verilmiş
olacak. Eğer kur beklenildiği gibi 12 lira civarında, 12-12,5
lira civarında gittiği takdirde, piyasadaki mevduata verilen faiz
oranı yüzde 14 olarak gerçekleşmiş olacak.
Bu manada ne ortaya
çıkıyor? Bankaların, kaynaklarını temin ederken daha
verimli, daha uygun ortamda kaynak elde etmelerini ortaya
çıkarmış olacak. Piyasada şimdi kredi faizlerinin 22 ile 30
arasında değişen oranlarda olduğu ifade ediliyor. Kredi
faizlerinin kamu bankalarında yüzde 16, özel bankalarda 22 ile 30
arasında olduğu ifade ediliyor. Neden? Kaynakların maliyetinin
yüksek olmasından kaynaklı bir faiz oranının var
olduğunu görüyoruz. Eğer sistem bu şekilde devam ettiği
takdirde; 12,5 liranın altında bir döviz kuru olduğu takdirde,
politika faizi artık mevduatın faizi olarak devam edecek ve
bankaların maliyetlerinde önemli ölçüde bir azalış
sağlamış olacak. Banka maliyetlerindeki azalışla
birlikte, artık kredi faizlerinin de belirli bir zaman süreci içerisinde
aşağı doğru geldiğini göreceğiz. Yani mevduat
faizine verilen maliyet 14, artı, diğer masraflar vesaire gibi
konuları işlediğimiz takdirde kredi faizlerinin, işletmenin
ihtiyacı olan kredi faizlerinin de hızlı bir şekilde
düştüğünü bu manada görmüş olacağız.
Sayın
Kuşoğlunun senaryosu Yeniden bir şey ortaya çıkarsa!
diye ifade ettiği ve Endirekt bir şekilde faiz aktarımı!
diye söylediği bu konu, böyle bir şey varsayımlar üzerine
kurulmuş bir süreç ama varsayımı tersine döndürdüğünüz
takdirde politika faizi
Yani, vatandaş, yüzde 14ten aşağıya
nemalanmayacak ama döviz daha fazla artarsa o aradaki farkı
almış olacak.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının yaptığı konuyla ilgili
Haklısınız, bu konuda bütçeden bir kaynak aktarılması
gerekiyor, onunla ilgili yasal düzenlemeye ihtiyacımız var.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şimdi söylüyorsun, biz söyledikten sonra söylüyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Altay, aklın yolu bir, ister muhalefet söylesin
ister başkası söylesin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani hani diyorsunuz ya: Biz, sizin bütün doğrularınıza
evet demeyiz. Biz, sizin doğru olanlarınıza evet diyoruz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Evet demeyiz. demedik. Biz, sizi alkışlamak
zorunda değiliz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ama bakın, bu mevzuatın yapılması için şu
anda Bakanlık bu işi yaptı. Ne zaman ihtiyaç doğacak?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ne zaman doğrunuz oldu ki zaten?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ödemeler yapıldığı anda bu ihtiyaç
doğacak. Belki ödemeleri de çıkmayabilecek ama
altyapısını oluşturabilmek için bunu yapmamız
gerekiyor.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Maliye Bakanının bildirisi ne?
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Ben çalışıyorum Başkanım bu konuda,
ben kanun teklifini çalışıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bir de değerli milletvekilleri, Sayın Kuşoğlu
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bizim doğrumuza evet dediğiniz için teşekkür
ediyoruz.
BAŞKAN Bir de bundan
faydalanacak mevduatların vadelerini de söyleyin Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Kanun üzerinde milletvekili arkadaşlarımız
çalışıyor.
Şimdi, Sayın
Kuşoğlu Plan ve Bütçe Komisyonunda asgari ücretle ilgili bizim
açıklamalarımızı ifade etti. Biz, Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Levent Bülbülle beraber yaptığımız
istişare sonucunda bunu Genel Başkanlarımıza
aktaralım, Genel Başkanlarımızın kanaatini alalım
Ki siz de öyle yapıyorsunuz herhâlde.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Evet.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Burada bir milletvekili keyfî olarak bir şey de veremiyor.
Bütün siyasi parti gruplarında milletvekilleri, araştırma
önergesi veya kanun tekliflerini verirken önce siyasi parti gruplarına
gidiyor, gruplar değerlendirmesini yapıyor Verebilirsin veya
veremezsin. diyor. Bizim Genel Başkanımız neyse, İYİ
Partinin Genel Başkanı nasılsa, Milliyetçi Hareket Partisi ve
diğer partilerin Genel Başkanlarıyla da biz zaten onların
vekiliyiz- onlarla da istişare ediyoruz. Nitekim, 2 Genel Başkanla
istişare ettik, dedik ki: Bunu sadece ücretlilerle ilgili değil
Çalışma Bakanlığının internet sitesinde
ücretlilerle ilgili kısmı kapsıyordu. Önce 6 milyon 90 bin
asgari ücretliyle ilgili bir kanun teklifi verdik, sonra yapılan
hesaplamalar, senaryo çerçevesinde 4.250 lira civarında ücret alanlar ne
kadar olabilir dedik, o günkü rakamlar itibarıyla yani 20 Aralık
tarihi itibarıyla 8 milyon 900 bin kişinin asgari ücret seviyesinde
ücret alacağı tahmini ortaya çıktı -ki etki analizinde size
Plan ve Bütçe Komisyonunda ifade ettiğim rakamlar da onu anlatıyordu-
ve geldik, anlaştık, biz bu konuyla ilgili düzenlememizi -önergemizi-
yaptık. Sayın Başkan da Komisyon Başkanımız da
İlk söz -Plan ve Bütçe Komisyonunun en başından beri
geleneği- önce Komisyon üyelerine, daha sonra milletvekillerine verilir.
Milletvekilleri söz aldıktan sonra bize de Sayın Başkan söz
verdi -açıklama ihtiyacı hissettik- ve AK PARTİ Grubu olarak,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Cumhur İttifakı olarak, biz,
sadece ücretlileri değil, maaş ve ücretlileri de kapsayan bir
şekilde önergeyi getirdik. Milletvekili arkadaşlarımız
uygun görürlerse, imzalarlarsa, Komisyonumuz da takdir ederse Plan ve Bütçe
Komisyonundan böyle bir metin geçer ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde
vatandaşımıza bu imkânı hep birlikte sağlamanın
mutluluğunu yaşarız diye ifade ettik. Yapılan iş
tamamen İç Tüzük ve Komisyon çerçevesinde ortaya
çıkmıştır.
Bakın, Anayasanın
88inci maddesi Kanun teklifi vermek sadece milletvekillerine aittir. diyor.
Genel Kurulda her milletvekili kanun teklifi verebilir ama Komisyonda önergeyi
sadece Komisyon üyesi milletvekilleri verebilir, başkaları önerge
verme imkânına sahip değil. Ben orada bir teklifte bulundum ve Grup
Başkan Vekilleri olarak, Cumhur İttifakı olarak dedik ki: Bizim
böyle bir şeyimiz var; Komisyon üyeleri takdir ettiği takdirde,
milletvekilleri uygun gördüğü takdirde bunu gerçekleştiririz. Ve
teşekkür ediyorum, tartışmadan, arkadaşlarımız da
farklı teklifler sunarak Şöyle olsa daha iyi mi olur? gibi ifadelerle
bunu bize izah etmeye çalıştılar.
Şimdi, yapılan
düzenleme şu: Aylık 4.250 lira net ücret alan kişinin gelir
vergisi istisna kapsamına intikal ettirilmiş oldu yani -bunu
yuvarlayarak söyleyeyim- brüt yıllık 60 bin lira ücret ve ücret
benzeri gelirler vergiden istisna hâle gelmiş oluyor, vergiye tabi
değil. Ondan sonraki ücretler yüzde 15, yüzde 20 neyse, hangi bareme
giriyorsa o şekilde devam edecek. Yani burada biz milletvekilleri olarak,
Anayasanın bize verdiği yetkiyi kullanarak bu işi yaptık.
Bunu niye Hükûmetten beklersiniz? Yasama, yürütme, yargı
Yasama, yasama
işini yapacak; yürütme, talep edecek; yasama eğer bunu doğru
bulursa Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarında ve Genel Kurulunda
teklif edecek, yine yasama kabul ederse bunu icra edecek.
Sayın
Kuşoğlunun söylediği de şu olabilir: Belki
Anayasanın 88inci maddesine Hükûmet de tasarı verebilir. diye bir
ifade konulması doğru olur muydu, olmaz mıydı; bu,
tartışma gerektiren bir konudur. Yani o manada da bakılır,
eğer Tasarı verme konusunda bir ihtiyaç hasıl oluyor.
diyorsanız siyasi parti grupları olarak değerlendiririz,
Anayasanın -yanlış bilmiyorum herhâlde maddeyi- 88inci
maddesinde bir değişiklikle tasarı ve teklifler diye ifade
edebiliriz. Daha önce, biliyorsunuz, Anayasada tasarı diye bir hüküm
söz konusu değildi, yine Anayasada kanun teklifleri diye geçerdi. Bizim
İç Tüzükümüzde Hükûmet tarafından gelen kanun teklifleri
tasarı olarak değerlendirilir, milletvekilleri tarafından
verilenler de teklif olarak değerlendirilirdi; yine Anayasada böyle bir
durum söz konusu değildi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Elitaş
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Son cümlem Sayın Altay, lütfen iktidarın sözünü kesmeyin,
milletvekilinin sözünü.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Peki.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Anayasanın 88inci maddesinde yine kanun teklifi vermeyle
ilgili bir düzenleme yapılmış ama Anayasanın 88inci
maddesinde altı çizilerek Kanun teklifleri sadece milletvekilleri tarafından
verilebilir. diye de ifade kullanılmış.
Ben, hem Komisyonda
katkı sağlayan Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi bütün siyasi partilerden
değerli arkadaşlara hem de Komisyonda katkı sağlayıp
eleştirileriyle bizim farklı şeyler düşünmemize imkân sağlayan
değerli muhalefet partisinin temsilcisi -Komisyon temsilcisi değil-
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi milletvekili arkadaşlarıma
katkılarından dolayı teşekkür ediyorum, hayırlı
uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, gruplar adına
söz talepleri tamamlandı.
Şimdi,
şahıslar adına ilk söz, Sayın Mehmet Bekaroğlunda.
Sayın Bekaroğlu,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 299 sıra sayılı Kanun Teklifinin geneli
üzerinde şahsım adına söz aldım.
Bu kanun teklifi daha evvel
de anlatıldı değerli arkadaşlarım; aslında
kamuoyu asgari ücretin vergi dışı bırakılması
diye gördü. Nitekim, Komisyonda yapılan tartışmalarla sadece
asgari ücretlilerin asgari ücretinin vergi dışı
bırakılması değil, bütün çalışanların asgari
ücret kadar gelirlerinden vergi alınmaması şeklinde karara
bağlandı; doğru bir şey yaptınız. Yıllarca
Cumhuriyet Halk Partisinin ve birçok partinin, birçok insanın
söylediği bir şey; geç bile kaldınız, doğru bir
şeyler yaptınız. Bakın, doğru şeyler
yaptığınız zaman Doğru şeyler
yaptınız. diyoruz. Başka doğru şeyler de
yapıyorsunuz. Bakın, memura ve emeklilere de ek zam vereceksiniz,
çiftçiye kuraklık
Bunları, aslında pandemide bütün dünya verdi,
siz şimdi yavaş yavaş veriyorsunuz. Ciddi
sıkıntılar olduğu görülünce yavaş yavaş
veriyorsunuz, bunlara bir şeyimiz yok. Daha evvel siz bunu yapmıştınız
ya da 2010da işte, çok ciddi muhalefet edilecek Anayasa
değişikliklerini Evreni yargılayacağız. diye
getirdiniz, böyle şeyler yaptınız.
Bu kanunda, bu teklifte çok
eleştirebileceğimiz, yapılmaması gerekli maddeler var. Ben
2-3 tane maddeyle ilgili çok kısa birkaç cümle söyleyeyim arkadaşlar.
Yani bunlardan bir tanesi -çok basit geçeceğim için şey yapayım-
kamu üniversitesi hastaneleriyle ilgili bir iyileştirme gibi görülüyor,
gerçekten iyileştirme. Üniversite hastanesi SGKyle bir anlaşma
yapıyor, işte 2 milyar TLlik ilaç vereceğim. diyor. 2 milyar
üzerinde SGK ödeme yapıyor, sonra faturayı kesiyor; 1,5
milyarlık fatura kesebiliyor. Aradakinden vazgeçiyorum, aradakini iade
etme. diye bir şey verdi. Arkadaşlar, arada düşük fatura
olmasının sebebi SUT diye bir şey var yani Sağlık
Uygulama Tebliği. Burada 2016da kalmıştır, üniversite
hastaneleri bundan dolayı batıyor. Eğer bir şey
yapacaksınız bu SUT denilen Sağlık Uygulama
Tebliğini yenileyin ve bunun fiyatlarını güncelleyin; üniversite
hastaneleri batmasın, tıp eğitimi ortadan kalkmasın.
Eğer yapacaksanız böyle bir şey yapın.
İkincisi, BOTAŞla
ilgili bir düzenleme yapılıyor, BOTAŞın borcu siliniyor.
Ya, bayram değil, seyran değil; ne oldu? Niye BOTAŞı öptü
Hükûmet ya da tersi, BOTAŞ neden Hükûmeti öptü? Ne oldu? Niye bir sürü
güzel varken sadece BOTAŞ öpülüyor? BOTAŞla ilgili bir şey var,
borcu siliniyor. Ha, KDVden kaynaklanan borcu, mahsup edilmek suretiyle falan
siliniyor ama borcu siliniyor. Öyle anlaşılıyor ki bu Körfez
seyahatlerinde BOTAŞla ilgili iyi şeyler -tırnak içinde-
düşünmeye başladınız ve BOTAŞın
bilançolarını falan temizlemeye çalışıyorsunuz. Takip
edeceğiz arkadaşlar, BOTAŞ kaldı, Elektrik Üretim Anonim
Şirketi kaldı, Elektrik İletim Anonim Şirketi kaldı,
bir şey kalmadı yani onları da satacaksınız, öyle
görülüyor ama buna vaktiniz olmayacak, ömrünüz buna yetmeyecek; ben öyle
sanıyorum, öyle inanıyorum.
Başka önemli bir
değişiklik var burada, bu da çok önemlidir, çok tehlikelidir;
Meclisin bütçe yapma hakkını -her şeyi devrettiniz-
Cumhurbaşkanına devrediyorsunuz. Böyle bir şey
yapamazsınız değerli arkadaşlar. Tabii, Meclis her
şeyi yapıyor, Parlamento ama Parlamento, Anayasanın
belirlediği şeyleri yapar, onun dışına çıkamaz;
siz çıkıyorsunuz. Bakın, evet, bütçede bir fazlalık
oluşmuş; 300 milyara yakın bir paranın kullanılması
yetkisini, dağıtılması yetkisini Cumhurbaşkanına
devrediyorsunuz. Ya, bu olmaz, teknik olarak da olmaz; bu, doğru
değil arkadaşlar; Anayasaya aykırıdır, böyle bir
şey yapmayın; bu, Meclise hakarettir, millete hakarettir, demokrasiyi
yok saymaktır; yapmayın. Bugün yaşamış olduğumuz
krizlerin temelinde sizin bu gelenekleriniz var. Bu kuralları
tanımamanız, kurumları tanımamanız, Anayasayı
tanımamanız, demokrasiyi tanımamanız; bugün
yaşamış olduğumuz sıkıntıların
temelinde gerçekten bunlar var değerli arkadaşlarım. Ne
yaşıyoruz bugün, şu anda? Kalan süremde de bunları
anlatayım.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bugün Cumhurbaşkanını
dinledim, işte AK PARTİnin diğer sözcülerini dinledim, biraz
evvel Grup Başkan Vekili Bülent Bey de konuştu. Kusura bakmayın,
özür dilerim yani propagandanın ötesinde, özellikle
Cumhurbaşkanının bizi suçlamış olduğu propaganda,
aslında Goebbelsvari propagandalarla
MHPnin temsilcisi de öyle
yaptı yani Korkunç bir şey var. işte Biz bir şey
yapıyoruz, memleketi düzeltiyoruz, büyük bir saldırı var.
işte Her türlü saldırı; şimdi de döviz üzerinden, kur
üzerinden bir saldırı var. Memleketi düzeltiyoruz,
yaptığımız şeylerle ilgili sesinizi
çıkarmayın; çıkaranlar teröristtir, haindir, millet
düşmanıdır, vatan düşmanıdır. filan... Arkadaşlar,
ne yapıyorsunuz siz ya? Sadece bu tutumunuz, bu
davranışınız bile bu problemlerin ortaya
çıkmasında son derece önemli. Kardeşim, ülkenin
yarısını nasıl terörist, hain filan ilan edebilirsiniz ya?
Siz nereden geldiniz, ne yapıyorsunuz?
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Kim demiş?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Öyle bir şey yok ya, öyle bir şey yok! Sen öyle
olmasını istiyorsun ama öyle bir şey yok!
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Biraz evvel Grup Başkan Vekiliniz buraya çıktı, bir
muhalefet partisi milletvekiline dedi ki: Senin bu söylediklerin suçtur.
Bakın, nereye kadar götürüyorsunuz. Bir milletvekili çıkıyor,
Meclis kürsüsünde bir şey söylüyor, Senin bu söylediklerin suçtur.
deniyor. Ya, Meclis kürsüsünden söyledikleri suç diye itham edilemez ki yani.
Nereden tutacaksınız bunu, nereden anlayacaksınız?
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Bir kere, dokunulmazlık zırhı var ama
yaptığı eylem suçtur.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Arkadaşlar, bunlar suç filan değil.
Bakın, sizin ne
yaptığınızı söyleyeyim. Bu mantık tabii,
nasıl mantık değil ya? Terörize ettiniz memleketi kardeşim,
herkesi terörist ilan ettiniz. Yok böyle bir hakkınız ya, yok böyle
bir hakkınız ya. Yapamazsınız bunları ya, bu
çaresizliğinizin ifadesidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Kim yapmış?
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) İç Tüzükü okuyalım.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Bakınız, ne yaptınız arkadaşlar: Siz Türk
lirasını batırdınız. Doları yükselten öyle
dış güçler, mış güçler filan değildi, bizzat sizdiniz.
Siz betona kafa attığınızdan dolayı dolar yükseldi
arkadaşlar. Siz Serbest piyasanın içinde kalacağız. diye
ısrarla söyleyeceksiniz; ondan sonra serbest piyasa size dayatıyor,
başka kimse dayatmıyor. Ne yaptınız şimdi? Türk
lirası mevduat geliri yani mevduata endeksli gelir. Nedir bu peki? Faizi
artırdınız değerli arkadaşlarım,
yaptığınız şey bu. Kur dalgalanmaları
dolayısıyla ortaya çıkacak, faizden fazla, vadeli hesaplarda
fazla para varsa bunları ödeyeceğim. Neyle ödeyeceksin? İlk
defa şey yapanlar için bir kısmını Merkez Bankasından
ödeyeceğim, bir kısmını da hazineden ödeyeceğim.
diyorsunuz. Ya, böyle bir şey
Bu, örtülü faiz yani bu faiz
arkadaşlar.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Yanlış anlamışsın sen, öyle değil.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Ha, hileişeriye Faiz dememek için böyle söylüyoruz.
Hayır kardeşim ya, siz algı operasyonu çekiyorsunuz, sizin
yaptığınız şey budur. Aslında sizin ülke için
falan bir şey yaptığınız yok değerli arkadaşlarım,
bunlar çok anlamlı şeyler değil. Üç dört ay sürmez, geçici bir
şey yaptınız, çok kısa süre sonra, en kısa zamanda bu
geçecek gidecek. Ne olacak biliyor musunuz değerli arkadaşlarım?
Nereden karşılayacaksınız bu paraları? Ben size
söyleyeyim: Dolaylı vergileri artıracaksınız, başka
çare yok.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) İhtiyaç kalmayacak.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Başka? Kamu hizmetleri için ayrılan, harcanması
gerekenleri kısacaksınız yani milletin şeyini
kısacaksınız. Yetmez bunlar arkadaş; Merkez Bankası
banknot basacak, Banknot Matbaası çalışacak, bu da enflasyon
olarak yansıyacak, üç ay sonra, dört ay sonra -yaşarsak- bu kürsüden
hepimiz göreceğiz. Bir şey yaptığınız yok;
yaptığınız tek şey var, algı operasyonu;
aslında algı operasyonunu siz çekiyorsunuz millete karşı.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Algı sizin işiniz.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Vade farkıymış, kâr
ortaklığıymış; bunları daha evvel görmüştük.
Çıkmışlardı o koca koca hocalar, yeşil
sarıklılar, sarıksızlar çıkmışlardı,
efendim, işte Enflasyon kadar olursa faiz olmaz. Yok, işte Vade
farkı olursa
Ya, arkadaşlar, kimi aldatıyorsunuz? Beni
aldatın, milleti aldatın, garibanı aldatın, asgari
ücretliyi aldatın; yahu, Allahutaalayı aldatabilir misiniz? Böyle
bir şey var mı? (CHP sıralarından alkışlar) Var
böyle bir şey, gelenekte de var ha, Muaviyeden bu yana geliyor; evir
çevir, heva ve heveslerini nas olarak millete dayat. Bu gelenek yeni ortaya
çıkmış değil, bu gelenek öteden beri var değerli
arkadaşlar, bunlar oluyor. Bakın, düşman filan aramayın
değerli arkadaşlar, kimse size birtakım operasyonlar filan
çekmiyor, siz millete operasyon çekiyorsunuz. Ya, ülke gerçekten battı
arkadaşlar, gerçekten.
Bakın, ne oluyor bu
ülkede biliyor musunuz? Bu ülkede sabah Merkez Bankası 80-100 milyar TLyi
yüzde 12 faizle bankaları fonluyor, öğleden sonra aynı bankalar yüzde
22yle, 24le hazineye para veriyor, hazine oradan borçlanıyor. Bu nedir
biliyor musunuz? Bu, 1990ların sonundaki iştir, oraya döndük; bu,
iflastır değerli arkadaşlarım; bu, gerçekten -özür dilerim,
kusura bakmayın, SPK mi, hangi kanun beni yargılayacak bilmiyorum-
batmaktır. Ya, sizin dış güçler filan dediğiniz
şeyler
İşler iyi giderken deniliyordu ki: Dış güçler
falan bizi batırmaz, koca ülke batırılır mı? Ya, bu
ülke
İhracat filan yapacaksınız ya, oraya yapıyorsunuz;
dünya kadar para, borç aldınız ya, oraya yapıyorsunuz. 300
milyar dolar doğrudan yatırım yaptılar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Tamamlıyorum.
446 milyar dolar borcumuz
var, dış borcumuz var. Oraya aldınız, şey
yapacaksınız, biliyorsunuz bütün bunları. Dış
düşman filan, bunlar yok, beceriksizlik var ve sebebi de şu
değerli arkadaşlarım: Zamanında bol para varken parayı
aldınız -Sayın Binali Yıldırım da bunu söyledi-
ne yaptınız bu parayı? Bu parayı gerçekten teknolojiye
yatırmadınız, gittiniz betona gömdünüz, betona gömerken de
işte, 21/b marifetleriyle, KÖİ marifetleriyle yandaşlara
dağıttınız. Şimdi, Sayın Binali
Yıldırımın dediği gibi, geldi ödeme zamanı.
Evet, ödeme zamanı geldi; yok, elde avuçta yok.
Yaşadığımız problem bu ve bunun birinci derecede
sorumlusu sizsiniz değerli arkadaşlarım. Bunu millete
anlatacaksınız -millet biliyor zaten- bunun hesabını
vereceksiniz. Nerede? Sandıkta vereceksiniz ve bu işi 2023 Hazirana
kadar uzatma şansınız yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Fazla hırpalanmadan bir an evvel getirin
sandığı koyun, millet de rahat etsin, siz de rahat edin.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Hatip konuşmasında Milliyetçi Hareket Partisini de
zikretmek suretiyle, ismen de zikretmek suretiyle toplumun
yarısını terörist ilan etmek ve aynı zamanda dış
güçler meselesiyle ilgili olarak da değerlendirme
BAŞKAN Sataşmadan
dolayı iki dakika süre veriyorum.
Buyurun lütfen. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun 299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ediyorum.
Şimdi, öncelikle, bu
dili çok mahzurlu, sakıncalı ve tehlikeli bulduğumu ifade etmek
istiyorum.
Şimdi, bu ülkede, bu
memlekette dış güçler, iç güçler devamlı bir tartışma
konusudur fakat Türkiye'nin özellikle 15 Temmuz sonrasında, 15 Temmuzla
birlikte karşılaştığı meseleleri doğru bir
şekilde analiz edip millete siyaset kurumu olarak sorumluluk duygusu
içerisinde doğru bir şekilde ifade edemediğimiz takdirde bu
memlekete, bu millete en büyük kötülüğü yapmış oluruz.
Şimdi, bu noktada, özellikle ABDnin, ABnin, diğer başka
güçlerin bazı terör örgütlerini aparat olarak kullanıp Türkiyeye
yönelik faaliyetlerini artık sağır sultan duymuş. Gören
gözün, duyan kulağın bunları bir şekilde tespit etmesi
gerekir. Bu kadar netameden, başımızdan geçen bu kadar badireden
sonra, burada çıkıp da Hadi canım sen de! diye bunu ifade
etmek büyük bir yanlıştır, büyük bir bühtandır. Şimdi,
Türkiye'nin başından 15 Temmuzun geçmesi, terörle mücadelenin
varlığı, daha bu sene iki yüz bin saat donanmamızın
denizlerimizde seyir hâlinde oluyor olmasının Türkiyeye
yüklediği mali yükün sizler çok iyi farkındasınız. Bunu
nasıl görmezden geliyorsunuz? Türkiye'nin üzerinde büyük yüklerin
olduğunu, etrafında büyük bir kuşatmanın olduğunu
tespit etmek durumundayız ama sorun şu: Biz ekonomik
sıkıntıları siyasi, sosyal, güvenlik, dış
politikayla birlikte, bunların hepsini bir arada değerlendirmek
durumundayız diyoruz. Bunları bir arada
değerlendirmediğimiz zaman en hafif tabirle insafsızlık
yapmış oluruz diyoruz. Grup konuşmalarınızda
ayrı, buradaki konuşmalarınızda ayrı Türkiyede
ekonomik sıkıntı var, bu sadece Adalet ve Kalkınma
Partisinin veyahut da Milliyetçi Hareket Partisinin keyfiyetinden
kaynaklanıyor. gibi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Hayır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Devamla) Sayın Başkan, bir dakika daha veriyor musunuz?
BAŞKAN Vermiyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Devamla) Vermiyor musunuz?
BAŞKAN Vermiyorum ama
açayım mikrofonunuzu sözlerinizi tamamlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Devamla) Şimdi, aynı memlekette yaşıyoruz; Doğu
Akdenizde yaşananları görüyorsunuz, Türkiye'nin güneyinde
yaşananları görüyorsunuz; PYDyi sorun olarak görmüyorum. derseniz,
bunlar tabii ki sizin için sıkıntı değildir ama Türk
milleti için ve geleceğimiz için tehdittir bu. Biz bunu biliyoruz, bunun
idrakindeyiz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dedeağaçta var olan askerî yığınağa, Yunanistandaki
gelişmelere, Libyada olup bitene eğer Bizim, Türkiye adına
kayıtsız kalmamız gerekir. diyorsanız, Hafteri tercih etmemiz
gerekir, yanlış yapıyoruz. diyorsanız, ortada
sıkıntı var demektir. Türkiye kendi hak ve menfaatlerinin bu
şekilde mücadelesini vermek zorundadır. Bu mücadelenin bir bedeli
vardır. Şu an karşılaştığımız
ekonomik anlamdaki sıkıntıların içerisinde bunların
payı yoktur. diyorsanız millete yalan söylüyorsunuz demektir; bunu
ifade ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet,
Sayın Altay
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yani çoklu sataşmada bulundu.
BAŞKAN Efendim, çoklu
sataşmadan tek bir söz verme şansım var, onu kim kullanacak; siz
mi, Sayın Bekaroğlu mu?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şöyle, Sayın Bekaroğlu konuştuktan sonra
değerlendirme yaptığı için Sayın Bekaroğluna
sataşmadan söz talep ediyorum. Sevgili mevkidaşıma bir cümle
söylemek istiyorum.
MUSTAFA BAKİ ERSOY
(Kayseri) Ne alakası var Başkanım ya?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Bekaroğluna sataşmadım ki ben, Cumhuriyet Halk
Partisine sataştım; temsilcisisiniz, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Sevgili mevkidaşım: Dış güçler yok. diyen sizin destek
verdiğiniz Hazine ve Maliye Bakanı.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Hayır, son meseleyle ilgi dediniz, siz söylüyorsunuz,
Dış güçler yok. diye kendisi söyledi, ona cevaben söyledim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hazine ve Maliye Bakanı söyledi, Dış güç
falan yok. dedi.
Ben Sayın
Bekaroğluna sataşmadan söz talep ediyorum efendim.
BAŞKAN Evet, buyurunuz
Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Dış güç yok. diyen Maliye Bakanı ya.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Dolara müdahale için dedi onu.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Kürsüye müdahale ediyorum
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Ne demek istiyorsunuz Kürsüye müdahale
ediyorum. falan? Psikiyatriste ihtiyacın var senin, halüsinasyon içinde
yaşıyorsun
BAŞKAN Sayın
Bekaroğlu, sizden bir ricam var, giderken de lütfen iyice temizleyin de
öyle bırakın kürsüyü.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Çok güzeldi Başkanım.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Peki..
BAŞKAN Buyurun.
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Arkadaşlar, şimdi, 15 Temmuz sonrası olup
bitenleri değerlendirememek, işte,
kuşatılmıştır
Ya, elbette kardeşim,
uluslararası ilişkiler böyledir, bütün dünyada bu şekildedir.
Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi henüz MHP'yle ortak olmadan
sıfır sorunla bu bölgede ara bulucuydu, her şeyi hallediyordu.
Ne oldu değerli arkadaşlarım, ne oldu da herkes düşman
oldu? İşler kötüye doğru gidince herkes düşman oldu.
Değerli
arkadaşlarım, elbette, Hükûmet, bu ülkeyi yönetenler bu ülkeyle
ilgili riskleri hesaplamak ve gerekli tedbirleri almak zorundadır. Ama
efendim, sen ülkenin kaynaklarını KÖİlerle, şunlarla
bunlarla dağıt, çarçur et, ondan sonra ekonomi
sıkıntıya girsin, gel de ki: Kardeşim mazeretim var.
Mazeretin ne? Ya, düşmanlar saldırdı, saldırı
karşısındayız. Ee, sonra da borç para alacağız, onlardan
borç para alacağız; ihracat yapacağız, onlardan
Öyle bir
şey yok, öyle bir uluslararası ilişki yok, öyle olmaz
değerli arkadaşlarım. Bakın, sadece KÖİ
dediğimiz yöntemle 5 liraya yapılacak şeyi 15 liraya
yaptırıyorsunuz, o 15 liraya kefil oluyorsunuz, sonra
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) El hareketine dikkat et.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Yok, elimin de farkındayım.
gidiyorsunuz, 75
liralık garanti veriyorsunuz. Bu milletin
Bütün bunlara bakan sizin
CDSinizi, kredi puanlarınızı, güvenilirliğinizi,
notlarınızı düşürüyor, düşürünce işler
karışıyor; bu, sizin beceriksizliğinizdir, hatta
açgözlülüğünüzdür, sizin
yanlışlıklarınızdır, sizin, milletin
kaynaklarını yanlış kullanmanızdan kaynaklanıyor.
Bunu söyleyince muhalefet hain olacak öyle mi? Gidin oradan! Hadi oradan! Ya,
bunu söylediğimiz zaman hain olacağız
Hadi oradan! (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Başkan, fısfıs, fısfıs
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Bekaroğlu, lütfen, fısfıs,
fısfıs
BAŞKAN
Fısfıs
Kürsüyü
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Başkanım, giderken
Sayın Bekaroğlu
fısfıs yapın, giderken de yapın.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Bak, seni de fısfıslarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299) (Devam)
BAŞKAN -
Şahıslar adına son söz Sayın İbrahim Aydemirin.
Buyurun Sayın Aydemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, çok teşekkür
ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekillerini yüreğimden kopup gelen muhabbetle selamlıyorum.
Arkadaşlar, Sayın Kuşoğluna
hususen teşekkür ediyorum. Burada yapılanlara dönük müspet
kayıtlar düştü hiç olmazsa, keşke diğerleri de
yapabilselerdi.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ya, hepsi yaptı, hepsi. Anlayamamışsınız,
anlayamamışsınız.
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, ön tarafa alayım sizi.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) - Şimdi, efendim, Levent Başkanımın
sitemi var ama Levent Başkanımın ıskaladığı
bir hâl var.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Anlayamamışsınız.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Dinle ya! Dinle ya!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) - Gazi Mustafa Kemal Atatürk şunu söylüyor
-Gençliğe Hitabedeydi galiba- diyor ki: İç ve dış
düşmanlar emellerini, kötü niyetlerini tevhit edip bir araya getirmiş
olabilirler. (CHP sıralarından gürültüler) Tam da bu hâl caridir. O
yüzden, onların dış güç görmemesi bu sebeptendir.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Anlayamamışsın.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) El insaf ya!
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ya hemşehrim...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Yeter ya! Ne hemşehrisi ya, bir sus, bir dinle ya!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Bir kısım, özellikle, Türk, Türkiye
düşmanları, millî, yerli duruş düşmanları maalesef,
içeridekilerle birlikte hareket ettikleri için amiyane ifadesiyle at izi it
izine karışmış; durum budur, o yüzden onların tevili
bu sebepten dolayı hoş görülmeli diye düşünüyorum.
Arkadaşlar, Cenab-ı
Hakk'a şükrediyorum, şundan dolayı şükrediyorum.... (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, biraz sakin lütfen, daha yeni başladı konuşmaya
Sayın Aydemir ya! Tahammül lütfen.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) ...milletvekili olduğum günden bugüne,
bulunduğumuz her pozisyonda, her zeminde millete hizmet noktasında
önümüzü açmıştır. Şu son kanuni çalışma da buna
mebnidir, bunu içermektedir, bundan
dolayı Cenab- Hakka
şükrediyorum. Arkadaşlarımın
tamamına, şurada bulunan alnı ak yüzü pak ak kadroya,
şurada bulunan Cumhur İttifakı'nın Milliyetçi Hareket
Partisini ifade eden pırıl pırıl kadrolarına,
hakikaten, gönülden teşekkür ediyorum ki millet adına burada gayret
koyuyoruz ama bunun yanında arkadaşlar, şunu da hiç ihmal
etmedik biz: Yapılan çalışmalara elbette ki muhalefetin de
katkısı oluyor, orada da emek veren kardeşlerimiz var,
onların da emeklerinin hakkını teslim ediyoruz. İşte,
burada Maliye Bakan Yardımcımız, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakan Yardımcımız, bürokratlarımız var; hepsi
katkı sundular, hepsine millet adına
minnettarlığımı kayda geçiyorum. Çok şükür özel bir
çalışmaydı, özel bir kanuni düzenlemeydi.
Efendim, bir defa bunu saymak
lazım, ne yaptık biz?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Bize teşekkür et, bize. CHPye teşekkür et, CHPye.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Buraya gelenler yapılanları maalesef güme
götürecek ifadeler kullandılar. Oysa yenilenebilir enerjiye dönük, millete
huzur enjekte edecek özel çalışmalar yaptık. Asgari ücreti zaten
konuşacağız, söyleyeceğiz arkadaşlar.
Biraz önce bir
arkadaşımız bütçeyle ilgili bir şey söyledi, Ek bütçe
getirilmesi lazımdı. diye bir kayıt düştü. Bu,
aslında muhalefetin milletin önünde yaptığı bir büyük
gaftır. Ek bütçe nedir arkadaşlar? Ek bütçe ilave vergi koyun
demektir, başka izahı yoktur arkadaşlar. Millete ilave vergi
koyun ki o ödemeleri onun üzerinden yapın demektir. Oysa biz ne
yapmışız? 2021 yılı bütçesinde 1 trilyon 101 milyar
gelir öngörmüşüz, tahmini gelirimiz bu demişiz. Sonra bütçe
performansı çok özel çıkmış, çok şahika bir noktada
tecelli etmiş; yaklaşık 1 trilyon 400 milyara yakın bir
rakam orta yere çıkmış. Demişiz ki: Buradan ödemeler
yapalım, bunun için de Sayın Cumhurbaşkanımıza yetki
verelim. Millete ilave vergi filan getirmeyelim demişiz ama burada
öylesine bir lafları eveleyip geveleyip sunmak var ki sanki biz efendim,
Anayasaya aykırı iş yapmışız, olmaması
gerekenleri hayata geçirmişiz gibi. Tam tersi, millet lehine
yapılması gerekenleri yapmışız ve bakın, es
geçmeyelim arkadaşlar, 1 trilyon 101 milyarlık tahmini gelir nereye
çıkmış? 1 trilyon 380, 1 trilyon 397 milyara
çıkmış. Bu, güzel bir yönetimle oluyor; bu, özel bir
çalışmayla oluyor.
Değerli Mustafa
Kalaycı Başkanım burada, bütçe görüşmelerinde çok özel
kayıtlar düştü, özellikle burada hem teşekkür ediyorum hem de
düştüğü kayıtlardan birkaçını paylaşmak
istiyorum: Ekim ayı sanayi üretimi yüzde 8,5 artmış. Efendim,
imalat sanayisi kapasite kullanım oranı kasım ayında yüzde
78i bulmuş. İstihdamda bir yıllık artış 2,5
milyona ulaşmış arkadaşlar; dile kolay; 2,5 milyon ilave
istihdam sağlamışız. Üç aydır üst üste, efendim, cari
artış veriyor, cari fazla veriyoruz. Hazinenin nakit dengesi
kasım ayında 30 milyarın üstünde fazla veriyor. Ya,
arkadaşlar, bu değerleri gördüğünüzde yapmanız gereken
şudur: Temennayla önünde durup teşekkür etmektir çünkü buralardan
neşet eden bütün güzellikler hepimize yansıyor arkadaşlar;
sadece Cumhur İttifakına, sadece bize oy verenlere değil, 84
milyon insana yansıyor. Bakın, asgari ücrette bir hususi hâl
getirdik, onlarca yıla sâri, konuşulan ama bir türlü hayat bulmayan
beklentiyi biz geçerli kıldık; Sayın
Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz, onun iradesiyle
şekillendi bu. Ama nasıl bir beklenti vardı arkadaşlar?
Şöyle bir beklenti: Asgari ücret kadar kısımdan vergi
alınmasın. Biz ne yaptık?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sen yapmadın. Sen teklife bak, teklife! Sallama!
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, lütfen, rica ediyorum
VELİ AĞBABA
(Malatya) Doğru söylemiyor.
BAŞKAN Sayın
Erdoğdu, siz müdahil olsanız da
Rica edeyim, yanında
oturuyorsunuz.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Biz ne yaptık arkadaşlar? Sadece asgari
ücretlilere değil, bütün çalışanlara şamil
kıldık; yetmez arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlarım, biz sadece asgari ücretlilerle yetinmedik, bütün
çalışanlar
Onlarla da yetinmedik, memurlarımızı da bu
işin içerisine kattık ve 84 milyondan, şu anda, bir büyük huzur
enjekte edilmiş vaziyette bize dönüşler var. Yani burada, kenarda
durup ortada bulunma gibi pozisyon almaya çalışanlar var, millet
görüyor ya! Böyle bir şey olabilir mi? Teklifi hazırlayan biz,
buradaki kardeşlerim, arkadaşlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Kanun teklifini sen verdin sen! Sallama!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Elhamdülillah yaptığımız
işleri sahip
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sallama Sayın Aydemir, sallama!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Ha, şunu söyleyin arkadaşlar: Ya, bizi de
şerik edin, bizi de bu işe ortak edin. deyin, eyvallah.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sallama!
BAŞKAN Sayın
Ağbaba
VELİ AĞBABA
(Malatya) Başkanım, size de bir şey diyemiyorum,
kıramıyorum sizi ben.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Gelin, sizi de ortak edelim ama bu iş
Değerli
Başkanım, ben şunu öğrendim, beni bağışla.
Onun bağırtısı, gürültüsü, burada, efendim,
konuşmacıya sükût ettiriyor; ben etmem, siz şey yapın, ben
ona etmem.
BAŞKAN Sayın
Ağbabayı kastediyorsunuz yani.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sen var ya sen, mucize bir adamsın. Sayın Başkan,
acayip başarılı, yetenekli bir adam(!) Sizi tebrik ediyorum(!)
İbrahim Aydemir Meclisin en yeteneklisi(!) Adam var ya, benzin kuyruklarına
Araba çok da onun için kuyruk var. diyor.
Tebrik ediyorum seni
Sayın Aydemir(!)
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Ona fırsat vermem; o Plan ve Bütçe Komisyonunda
da bunu yapmaya çalıştı. Yaptığı iş şu
arkadaşlar: Bilmeyince, efendim, heybesinde bir şey olmayınca
mugalata yapıyor; başka hiçbir şey yapmıyor. Bunu millet de
görüyor Veli Bey, bunu millet görüyor. Senin yaptığın hiçbir
şey yok.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Boş teneke
VELİ AĞBABA
(Malatya) Biraz önce imza attığın kanun teklifini
göstereceğim sana, bakalım ne diyeceksin Sayın Aydemir?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Devam et Sayın Aydemir.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Efendim, ben size bir şey söyleyeyim: Bir hususi
dadaşın kaydı var, paylaşacağım şimdi.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Bir bakacağız, şimdi bir bakacağız, Allah
aşkına bakacağız, o kanun teklifini kim
imzalamış, bakacağız.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Kim yazdı, kim imzaladı?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Dadaşlardan hep güzel şeyler neşet
eder, bir tanesini söyleyeyim: Bin küp satın alınsalar, bir kayadan
salınsalar, birbirine çalınsalar, seyreyleyin gümbürtüyü. Şimdi
gümbürtüyü seyreyliyoruz arkadaşlar. Niye? Bir boşluk var. Gümbürtüye
gerek yok.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Kime diyorsun?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Teşekkür ederseniz, samimi söylüyorum ki
arkadaşlar, ilahi inayet size de yansır. Ama bu hâlinizle hiçbir
şeyin sahibi olamazsınız.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Kime diyorsun, kime?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Size.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Bakın, öylesine netameli hâllerden
çıkıyoruz ki biraz önce Elif Hanım bana bir not düştü
-kendisine teşekkür ediyorum, iletişimci kardeşim- diyor ki:
Rusya, Putin dün açıklama yapıyor. Onlara dönük de bir yönelme var;
onlara dönük, rubleye dönük de dışarıdan, efendim, bir müdahale
girişimi var. Ondan dolayı canhıraş bir açıklama var.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Dış güçler.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Şimdi, biz ne yapmışız
arkadaşlar? Şu yapılanlara karşı, eşi menendi
olmayan bir lider çıkmış, yiğitçe, delikanlıca bir
duruş sergilemiş; püskürtmüş bunları, püskürtmüş. (AK
PARTİ sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar) Öyleyse
hep beraber buna teşekkür edeceğiz. Biz ne yapmışız?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sen yapmadın, sen yapmadın; biz yaptık, biz. Allah
CHPden razı olsun.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Bakın, şu hengâmeli hâlde, arkadaşlar,
insanlığa değer katıyoruz.
Bugün Sayın
Cumhurbaşkanımız gruptan çıktıktan sonra eşsiz
bir açılışa katıldı, bir üretim tesisinin
açılışını yaptı.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Allah CHPden razı olsun.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Nerede yaptı arkadaşlar?
Vatanımızın çok mutena bir ilinde yaptı, Urfa'da. Neydi o?
Turkovac aşısının seri üretimi... Kime fayda
sağlayacak arkadaşlar? Bütün insanlığa sağlayacak,
bütün insanlığa. Niye böyle bir hâl üzereyiz arkadaşlar? Çünkü
biz davası olan bir kadroyuz Cumhur İttifakıyla beraber. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Davası var, davası bol, yalanı bol.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Davamız ne arkadaşlar?
VELİ AĞBABA
(Malatya) İbrahim Aydemir
Sayın Grup Başkan Vekillerini
kutluyorum iyi bir sözcü seçmişler!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Davamız şu: Davamız, insanları
daha mamur hâlde yaşar hâle getirmektir. Davamızın adı,
İlayıkelimetullah; iddiamızın adı, âleme nizam vermek,
niza hâlini yok etmektir. Öyleyse, bunun için bu duruşumuz hep devam
edecek, Cenab-ı Hak da önümüzü -Allah'ın izniyle- açacak.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sen söylemlerinle Ekonomi Bakanıyla rekabet ediyorsun ha.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Aslında, burada söylenecek o kadar çok şey
var ki yani 13 madde var, hepsi için, samimi söylüyorum, 1 cilt kitap
yazılır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Efendim, bu 13 maddenin her biri için -Levent
Başkanım, senin canını yerim, güzel insansın- samimi
söylüyorum ki her biri için 1 cilt kitap yazsak yeridir ama vakit yok; vakti
muhalefet bol kepçe kullanıyor, biz kullanamadık. Biz şunu
söyleyebilecek vakit bulsaydık keşke
VELİ AĞBABA
(Malatya) On dakika daha versin Başkan. Bu kadar yalanı söylersen
üç saat de konuşursun.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Şu Parlamentodan birisi çıkıyor da
kurlar düşünce şunu söyleyebiliyor: Ya, tam da alınacak
zamandır. deyip o düşüşten dolayı bir mutazarrır hâl
yaşadığını gösteriyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yazıklar olsun!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Üzüldük, samimi söylüyorum ki müthiş üzüldük,
yazık.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Bülent Turan, Aydemir gibi bir sözcü seçmişsiniz,
mucize bir adam, kutluyoruz sizi(!)
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Değerli Başkanım, kelimeyi hitam
şudur bizim için: Cenabı Hakka ne kadar şükretsek azdır.
Allahın izniyle bu kadroların yolunu her daim açık tutacak ve
milletimize hizmette berdevam olacağız, milletimizi çok daha mamur
hâlde tutacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Aydemir.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Ben hepinize saygı sunuyor, teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, geneli üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm, 1 ila 7nci
maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerine ilk
söz, İYİ Parti Grubu adına Sayın Durmuş
Yılmazın.
Sayın Yılmaz,
buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri ve televizyonları başında bizi dinleyen
saygıdeğer yurttaşlarımız; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
(2/4031) esas numaralı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci bölümü hakkında
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Kısaca birinci bölümle
ilgili olarak şunu ifade edeyim: Birinci bölümün 2, 3 ve 4üncü
maddelerinde yapılan düzenlemeleri doğru buluyoruz ve bu
düzenlemelere evet oyu veriyoruz.
Bunu söyledikten sonra bir
başka konuya geçiyorum: On Birinci Kalkınma Planı Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşülürken planı sunan konuşmacı
arkadaşımız şunu söyledi, dedi ki: Biz artık
geldiğimiz nokta itibarıyla kur ve faiz tartışmalarına
son vereceğiz, son vermemiz gerekir; onun yerine, büyümeyi
konuşacağız, kalkınmayı konuşacağız,
yoksulluğu ve adil bölüşümü konuşacağız, refah
artışını konuşacağız; kısaca, reel
ekonomiyi konuşacağız. Ben de, partim de bu temennilere
canıgönülden katıldık fakat aradan geçen onca zamana
rağmen, özellikle 2021 yılını kur ve faiz konusunu
tartışarak bitirdik. Kuru ve faizi tartışmaktan yani
ağaca bakmaktan ormanı bir türlü göremedik, maalesef, reel ekonomiye
eğilemedik. Niçin? Çünkü biz enflasyonu kontrol edemedik.
Değerli arkadaşlar,
hangi yurttaş -siz ve ben de dâhil olmak üzere- hangi saikle Almanın
eurosunu, Japonun yenini, İngilizin sterlinini veyahut da çok fazla
üretmediğimiz altını cebinde taşımak ister? Biz deli
miyiz, niye başkalarının parasını cebimize
koyalım da kendi ulusal hükümranlık hakkımız olan Türk
lirası üzerinden işlemlerimizi yapmayalım,
tasarruflarımızı değerlendirmeyelim? Sebebi ne?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Almasınlar mı, almasınlar mı? E,
Alın. diye kendin dedin ya, sen Alın. dedin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Almasınlar mı?
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Enflasyonu kontrol edemediğimiz için yurttaşımız,
maalesef, kendisini korumak için başkasının parasına
yöneliyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ya, şimdi, size güvenerek alanlar ne yapacak o
dolarlarını?
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Dolayısıyla şu anda, ne tartışıyorsak
tartışalım, bu sebep değil, neticeyi
tartışıyoruz ve bu netice, bizi bulunduğumuz noktadan da
çok fazla bir yere götürmeyecek.
Ben, pazartesi gününden
itibaren yapılan değişikliklerle, getirilen düzenlemelerle
ilgili olarak son derece teknik bir konu hazırlamıştım ama
o metnin okunmasından vazgeçtim.
Sayın
Cumhurbaşkanımız, bugün, AK PARTİ grup
toplantısında beni konu edindi. Sayın
Cumhurbaşkanımız ile benim yolum ilk defa kesişmiyor, 2015
yılında da kesişti; bugün söylediği hakaretamiz,
aşağılayıcı, küçümseyici benzer cümleleri o zaman da
kurdu. Ben, bugün, burada
Sayın Cumhurbaşkanımız, bir
partinin Genel Başkanı ama nereden bakarsak bakalım, yine de
üstümde gök kubbe olarak gördüğüm Türkiye Cumhuriyeti devletinin de
Cumhurbaşkanı. Dolayısıyla ben, kendi devletime
saygımdan dolayı aynı veya benzer cümleleri kurmak istemiyorum;
bunu, kendime, aklıma, vicdanıma
yakıştıramıyorum, bunu Türk kamuoyunun
değerlendirmesine bırakıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
NECİP NASIR (İzmir)
Tavrı kamuoyu değerlendiriyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Kaldığınız yerden devam edecek. diyorsun.
Dolar almaya devam et. diyorsun.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Bunu söyledikten sonra şunu söylüyorum
NECİP NASIR (İzmir)
Provoke edenleri kamuoyu değerlendiriyor.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Dinle, dinle.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Dolar almak için en iyi zaman. dediniz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Sayın Cumhurbaşkanımız dedi ki: Çıkmış
birisi Kur düşüyor, dolar almanın tam zamanı
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Siz dediniz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
bu iş kaldığı yerden devam edecek mi? hâlinde
açıklamalar yapıyor ve bunların beyni sulanmış.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Evet.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Sayın Cumhurbaşkanı bunu dedi.
Evet, arkadaşlar,
pazartesi günü çıktığım bir televizyon programında
Bunu inkâr etmiyorum, bu zaten kayıtlarda var.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Özür dileyin.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
İnkâr edersem yalan söylemiş olurum. Çıktığım
programın bir aşamasında kur 12-13 liraya gelmişti fakat
tekrar 17-18lere çıktı. Ondan önceki 4 tane döviz müdahalesi ve
Sayın Cumhurbaşkanımızın her yaptığı
konuşmadan sonra kurun düştüğü seviyeden tekrar yukarıya
çıkması, o arada da kurun tekrar düştüğü seviyeden
yukarı çıkmasından hareketle şu cümleyi kurdum, dedim ki:
Bu bir alış fırsatı olabilir. Yarın sabahtan
itibaren bu kaldığı yerden devam edebilir. demedim, bakın
Edecektir dedim. Bu cümleyi kurdum, inkâr etmiyorum fakat buradan siz şu
sonucu çıkardınız, öyle düşünüyorsunuz: Ben birilerine
veyahut da topluma Al. tavsiyesinde bulundum. Arkadaşlar, bütün
hayatım boyunca herkes bana doları, markı, altını
vesaireyi soruyor, ben hep şunu söyledim, dedim ki: Ben hangi tarihte
hangi değerin nereye geleceğini bilmem, bilsem burada oturmam,
giderim, ticaret yaparım ama yön bildirebilirim. Dolayısıyla
ben bu söylediğimi inkâr etmiyorum ama ben kimseye Al. veya Sat.
tavsiyesinde bulunmadım, böyle bir şeyi de kendime
yakıştırmam, yakıştırmadım.
NECİP NASIR (İzmir)
Gelmiş olduğunuz makam itibarıyla özür dileyin, bu konu
kapansın bence. Daha önce bulunmuş olduğunuz görevleriniz
doğrultusunda bu ağırlığı hissedecek bir
bürokrattınız.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Ben ne söylediğimi biliyorum çünkü vicdanım öyle bir şey
demediğim için
Ne söylediğimi söylüyorum.
NECİP NASIR (İzmir)
Siz provoke ettiniz o zaman. Söylediğiniz doğru değildi.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen, rica ediyorum
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Bunun dışında, bu sözün tercümesi: Kurun yeniden ülkenin
gerçekleriyle ve ekonominin kurallarıyla ilgisi olmayan seviyelere
çıkmasını dilemektedir. Böyle bir şey de yok
arkadaşlar. Geçen hafta cuma günü, bütçenin kapanış
konuşmaları esnasında ben oradan kalktım, şu
masanın önünde Sayın Numan Kurtulmuşa geldim, selam verdim,
elini sıktım ve dedim ki: Sayın Başkanım, uygulamakta
olduğunuz programın reel ekonomiyle ilgili
Üretim üzerindeki
yoğunlaşmanız, cari açığı kapatmakla ilgili
gayretleriniz, çabalarınız, yerli üretime yönelmeniz, ithalat ikamesi
yapmanız; bütün bunlar takdire şayan şahsen ben ve partim de
bunları destekliyoruz ancak, bu amaca ulaşmak için
uyguladığınız yöntem, araç maalesef sizi bu hedefe
götürmeyecek. Türk lirası yerlerde sürünüyor, şu anda ekonomimizin
içinde bulunduğu makroekonomik temeller, doların 17-18 lira olmasını
hak etmiyor ve buradan da Türk lirası çok büyük zarar görüyor. Allah
rızası için bu programdan vazgeçin. Numan Beye sorabilirsiniz.
Evet, söyledim burada Numan Beye. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yeni programı da mı siz önerdiniz?
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Efendim?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yeni programı da siz mi önerdiniz?
NECİP NASIR (İzmir)
Geldiğiniz makam itibarıyla, temsiliyetten dolayı özür
dileyin, o günkü sosyal şartların, bugünkü psikolojik
(İYİ
Parti sıralarından gürültüler)
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Ben ne söylediğimi biliyorum. Eğer Al. tavsiyesi vermiş
olduysam milyon kere özür dilerim. Böyle bir şey yok, tamam mı.
BAŞKAN Rica ediyorum,
sayın milletvekilleri lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Böyle bir yöntem var mı ya? Özür dile, özür dile.
BAŞKAN Ben ne
yapayım? Durmuş Bey sadece orayla konuşuyor, Genel Kurulla
konuşmuyor ki.
Sayın Yılmaz, siz
Genel Kurula hitap edin.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Dolayısıyla ben böyle bir şey söylemedim ve Sayın Numan
Kurtulmuşa dedim ki: Bu parayla oynamayın, Türk ekonomisi bunu hak
etmiyor. Eğer metalik para sistemi olsaydı burada bir
tağşiş sistemi olurdu ama kâğıt para olduğuna
güvenmeyin, her an için bir sıkıntı çıkabilir. Elhamdülillah,
herhâlde farkına vardınız ki bu yoldan vazgeçtiniz ve şu
anda, bir programın uygulanmasına karar verdiniz. Bu da beni son
derece memnun etti.
Sayın
Cumhurbaşkanı başka şeyin yanında bir şey daha
söyledi, dedi ki: Merkez Bankasının başında da
olsanız, evinin kapısındaki ayakkabılarla oynayanlarla
beraber yol yürürsünüz ve size bu dönemlerde arka çıkanlarla, sahip
çıkanlarla şu anda yol kesmeye çalışmayın.
Arkadaşlar, evet, ben
Merkez Bankası Başkanı olarak atandığımda benim
evimin kapısındaki ayakkabılar gündeme getirildi.
Dolayısıyla müesses nizam beni o makama layık görmedi, bu bir
gerçek ama ben şunu düşündüm: Bir ön yargı var, kabul var; ben
bu kabulü yıkmak zorundayım. ve görev dönemimin sonuna geldiğim
noktada -mart ayından mart ayına- yüzde 3,99 enflasyonla, yüzde 6,5 politika
faiziyle ve biriktirdiğim 32 milyar dolar rezervle görevimden
ayrıldım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Dolayısıyla benim buradaki başarımı gören ve beni o
gün bu makama layık görmeyen müesses nizamın sahipleri veya
kişiler benden özür diledi. Ben görevimi yaptım. diyorum.
Dolayısıyla benim Sayın Cumhurbaşkanına borcum, ona
bir teşekkür etmek. Onun dışında
Kamu görevi üstlenenlere,
bütün bürokratlara buradan söylüyorum: Sizin göreviniz ve sadakatiniz önce
Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Türk milletine
(İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Arkasından, sizi o göreve
getirenlere bir teşekkür borcunuz var çünkü sizi o göreve getirenler
milletin yükünü omuzlarına almışlardır, emanetini
omuzlarına almışlardır
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yılmaz, süreniz tamamlandı.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Efendim, iki dakika daha müsaade edin lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bir cümle daha verin Sayın Başkanım, teşekkür
ediyor.
BAŞKAN Buyurun.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Doğru adamı bulacaklar, onun yaptığı doğru
işlerden size sevap yazılacak, yanlışlarından da
yanlış yazılacak. Ben, bu bilinçle hareket ettim ve dolayısıyla
da biraz önce verdiğim rakamları gerçekleştirdim. Söylenecek çok
söz var.
Ben şunu da söyledim, 19
Nisan 2011de görevimden ayrılırken bu konuşmayı
yaptım, dedim ki: Ey bürokratlar, sizin sadakatiniz devletinize ve
milletinize; sizi oraya getirenlere bir teşekkür borcunuz var. Bu, onu
küçümsemek değil. Eğer bürokrat kendisini oraya getirene
yalakalık ederse, ona olmayacak işler konusunda çanak tutarsa önce
ona yanlış yaptırır, ona zarar verir, o kişiye zarar
verir, sonra da kendine zarar verir. Ben bunları yapmadım ve o makama
da zarar vermemeye gayret ettim. Dolayısıyla ben ne
yaptığımı biliyorum, kimseye Al. veya Sat.
talimatı vermedim, vermediğim için de özür dileyecek bir konu söz
konusu değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Benim, bugün, bu toplumda belli bir itibarım var.
BAŞKAN Sayın
Yılmaz, süreniz tamamlandı.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Söylediğim söze toplum kulak kesiliyor. Ama Sayın Elitaş,
şunu söyleyeyim, söylenecek söz çok da
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
Durmuş Bey, süreniz bitti ama
İlave sürede verdim iki
sefer.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Bitsin.
Buraya geldiniz, bir analiz
yaptınız.
BAŞKAN Sayın
Yılmaz, rica ediyorum, lütfen
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
İnşallah, sizin analiziniz doğru çıkar ancak şunu
söyleyeyim: Analizinin hiçbir yerinde enflasyon yok.
BAŞKAN Arkada sohbet
edersiniz istiyorsanız.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Bak, bu enflasyonu analizinize dâhil etmediğiniz sürece
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
mart ayından itibaren burada bu kürsüye siz ve ben
çıktığımızda bambaşka bir şeyle
karşılaşacağız.
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Bu, yine şom ağızlılık değil, ben
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
istediğim için değil ve sizi uyarıyorum.
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Teşekkür ediyorum. ( İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Yani 10 sefer
Sayın Yılmaz dedirttiniz ya!
Gruplar adına ikinci söz
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın İsmail Faruk
Aksunun.
Sayın Aksu, buyurun.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 299 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi, asgari ücretin gelir ve damga vergisinden muaf
tutulması ve tüm çalışanların gelirlerinin asgari ücret
kadarlık kısmının da vergi dışı
bırakılmasına ilişkin hususları düzenlemekte,
ayrıca yenilenebilir enerji üretiminin teşvik edilmesi, savunma
sanayisi projelerine ilişkin KDV istisna kapsamının
genişletilmesi, BOTAŞ borçlarının görevlendirme bedeli
karşılığı mahsup edilmesi, 2021 yılı genel
bütçe gelir tahmini üzerinde gerçekleşen gelir kadar genel ve özel bütçeli
idarelere ödenek eklenmesi, Sosyal Güvenlik Kurumunun götürü bedel
kapsamında üniversite hastanelerinden alacaklarının terkiniyle
ilgili düzenleme yapılmasını öngörmektedir. Düzenlemelerin
tamamı önemli ve milletimizi rahatlatacak hususlar olmakla birlikte
teklifin ana omurgasını asgari ücrete ilişkin düzenlemeler
oluşturmaktadır.
Türkiyede asgari ücret,
Anayasa tarafından güvenceye alınmış, İş Kanunu
ve uygulama yönetmeliği çerçevesinde yasal altyapısı
oluşturulmuş, işçi, işveren ve devletten oluşan üçlü
bir komisyonca tespit edilmektedir. Sosyal devlet ilkesinin gereği olarak,
Anayasanın 55inci maddesinde, devletin, çalışanların
yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için
gerekli tedbirleri alacağını ve asgari ücretin tespitinde
çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik
durumunun da göz önünde bulundurulacağı öngörülmüştür. Asgari
ücret tespitleri sırasında, miktara ilişkin çetin müzakerelerin
yanında, asgari ücretten vergi alınmaması konusu
çalışma hayatının başat tartışma
konularından biri olagelmiştir. Asgari ücret üzerindeki vergi yükü,
bir taraftan, düşük gelirlilerin kazançlarını azaltırken,
diğer taraftan da işverenlerin maliyetinin artmasına neden
olmaktadır. Bu nedenle, asgari ücret üzerinden yapılan kesintiler
işçi ve işveren sendikalarının asgari ücretle ilgili önemli
sorunlarından bir tanesini oluşturmuştur. Asgari Ücret
Komisyonunda, tarafların ittifakıyla, asgari ücretin 2022
yılı için net 4.253 lira olması
kararlaştırılırken, asgari ücretin gelir ve damga
vergisinden muaf tutulması suretiyle vergi dışı
bırakılması da benimsenmiştir. Toplumsal beklentileri
karşılayan yüzde 50nin üzerindeki artış yanında,
esasen, asgari ücretin vergi dışı bırakılması
kararı tarihî bir adım olmuş ve bu tarihî adım Cumhur
İttifakı'nın iradesiyle atılmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, seçim beyannamelerimizde asgari ücretten vergi
alınmamasını, bütün çalışanların gelirlerinin
asgari ücret kadar olan kısmının da vergi dışı
bırakılmasını samimiyetle öngördük ve bu yöndeki
taahhütlerimizi kamuoyuyla paylaştık. Müzakereler sırasında
da bunları tekrar gündeme getirdik.
O sebeple, yapılan
düzenlemenin tarihî önemde olduğunu ve bundan duyduğumuz memnuniyeti
bir kez daha ifade ederek, tüm çalışanlarımıza
hayırlı olmasını diliyorum. Sayın
Cumhurbaşkanımıza, işçi ve işveren temsilcilerine,
Hükûmete ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Böylece,
çalışma hayatında uzun süredir üzerinde
tartışılan ancak sonuçlandırılamayan bir konu daha
reformist bir adımla kalıcı çözüme kavuşturulmuş;
işçi, memur, tüm çalışanlarımıza ilave gelir
artışı sağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri,
teklifle yapılan bir diğer düzenleme ise yenilenebilir enerji
üretiminin teşvikiyle ilgilidir. Elektrik piyasasında, 12 Mayıs
2019 tarihinden itibaren, gerçek veya tüzel kişilerin lisans alma veya
şirket kurma yükümlülüğü olmaksızın elektrik enerjisi
üretebilmesi, ihtiyaç fazlası üretimlerini şebekeye vererek YEKDEM
kapsamında değerlendirilmesi mümkün hâle gelmiştir.
Yapılan düzenlemeyle,
mesken aboneleri için 10 kilovata, tüm işletmeler ve kamu kurumları
için 5 megavata kadar üretilen enerjinin öz tüketim fazlasının
satılabilmesi sağlanmıştır. Teklifteyse, meskenlerin
çatı ve cephesine kurulan güneş enerjisi santrallerinin kurulu
gücünde muafiyet sınırı olarak öngörülen 10 kilovat
şartının 20 kilovata çıkarılması öngörülmektedir.
Elektriğin
tüketildiği yerde üretilmesi, kayıp ve kaçağın önlenmesi
bakımından önemli bir kazanımdır. Türkiyenin büyüyen
enerji talebinin güneş enerjisinin de yer aldığı
yenilenebilir enerji kaynaklarıyla güvenli bir biçimde
karşılanabilmesi, çevrenin korunmasına, dışa bağımlılığın
azaltılmasına ve istihdamın artmasına katkıda
bulunması nedeniyle oldukça önemli hâle gelmiştir.
Salgın
kısıtlamalarının esnetilmesi sonrasında yaşanan
talep artışı, arz kısıtları ve iklimsel nedenler
doğal gaz fiyatlarında tüm dünyada 10 kata varan artışlara
yol açmıştır. Doğal gazın yurt içi satış
fiyatı seviyesi alım maliyetlerinin yanı sıra, piyasa
koşullarının gerektirdiği fiyatın çok altında,
başta hane halkı olmak üzere tüketicilerin korunması, fiyat
istikrarının sağlanması ve hizmeti veren kamu
işletmesinin finansal görünümünün dikkate alınması suretiyle mümkün
olan en makul seviyede belirlenmekte; fiyat artışı kısmi
olarak vatandaşlarımıza yansıtılmaktadır. Bu
durum, BOTAŞ'ın finansal durumunu olumsuz etkilemekte ve nakit
yönetimini zorlaştırmaktadır. Öngörülen düzenlemede,
BOTAŞ'ın nakit yönetiminin sağlıklı bir şekilde
yürütülebilmesini teminen şirketin ödenmemiş olan her türlü vergi,
fon ve paylar ile idari para cezaları, bunlara bağlı gecikme
zammı ve gecikme faizlerinden oluşan borçlarının hazineden
görevlendirme bedeli alacaklarına karşılık mahsup edilerek
terkini öngörülmektedir. Bununla birlikte, doğal gaz fiyatlandırma
politikasında tüketim miktarı ve bölgesel farklılıklar ile
benzeri değişkenler dikkate alınarak farklı
fiyatlandırmanın yapıldığı sosyal tarifeye
geçilmesinin yerinde olacağını da değerlendiriyoruz.
Teklif kapsamında
yapılan bir diğer düzenlemeyle, 2021 yılında gelir tahmini
üzerinde gerçekleşen genel bütçe gelirleri
karşılığı genel ve özel bütçeli idare bütçelerine
ödenek eklenebilmesi sağlanmakta, bu konuda Cumhurbaşkanı
yetkilendirilmektedir. Bu şekilde, BOTAŞ, AFAD ve TOKİ gibi
kuruluşların yaptırdığı işler nedeniyle
yükümlülüklerinin karşılığı olarak yapılacak
ödemelerin ekonomiye tekrar kazandırılması öngörülmektedir.
Diğer bir düzenleme de
Savunma Sanayii Başkanlığının 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 13üncü maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendinde sınırlı sayıda
ihtiyaç için tanınan istisnanın kapsamının
genişletilmesi, ayrıca, Millî Savunma Bakanlığınca
yürütülen savunma sanayisi projelerinin de kapsama alınması öngörülmektedir.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin sağladığı etkin icra sayesinde birçok
yıpratıcı operasyona karşı koyabilen Türkiye, büyüme,
istihdam, ihracat, ödemeler dengesi ve bütçe dengesindeki performansıyla
öne çıkmakta; uyguladığı sosyal ve ekonomik politikalarla
çalışanımızı, esnafı, çiftçiyi, sanayiciyi ve
muhtaç tüm kesimleri desteklemekte; büyüme, gelişme ve kalkınma
kararlılığıyla yoluna devam etmektedir.
Kısa vadeli
dalgalanmalara rağmen, makroekonomik veriler Türkiye ekonomisinin giderek
güçlendiğini, Türkiyenin yatırımcı için cazip bir ülke
olmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır. Ekonomik dengelenme ve
normalleşmenin günbegün hayata geçtiğini görmekten memnuniyet
duyuyoruz.
Kur üzerinden yapılan
spekülasyonların önüne geçilmesiyle piyasalarda oluşan olumlu havaya
destek amacıyla başlatılan, temelsiz fiyat
artışlarının frenlenmesine yönelik girişimler,
enflasyonla mücadelede önemli sonuçlar alınacağını
göstermektedir. Bu gelişmeler sonucu inanıyoruz ki önümüzdeki
günlerde diğer makroekonomik göstergelerde sağlanan başarı,
fiyat istikrarında da sağlanmış olacaktır. Cumhur
İttifakı kararlılığıyla, aşılamayacak
sorunumuz, çözülemeyecek problemimiz yoktur.
Bu düşüncelerle
çalışanlarımızı sevindiren,
vatandaşlarımızın refahına ve ülkemizin kalkınmasına
katkı sağlayacağını düşündüğümüz ve
desteklediğimiz kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
İSMAİL FARUK AKSU
(Devamla) Bu vesileyle yerli aşımız Turkovacın acil
kullanım onayı alarak kullanıma girmesinden gurur duyuyor,
milletimize hayırlı olması dileğiyle sizleri ve muhterem
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yasalar
hazırlanırken, düzenlemeler yapılırken öteden beri bizim
söylediğimiz; bir Parlamentonun sağlıklı
çalışabilmesi için demokratik kitle örgütlerinden görüş almak
lazım, sivil toplum örgütlerinden görüş almak lazım, ilgili her
kesimden görüş alındıktan sonra muhalefet partileriyle
istişare edip bunu Meclise getirtmek lazım, Komisyonlara getirtmek
lazım, alt komisyonlara getirip konuşmak lazım. Fakat nasıl
Parlamento giderek özelliğini yitiriyorsa
Ben bildim, ben yaparım.
anlayışı oturduğu sürece hiçbir iş de düzenli
gitmiyor, yazboz tahtasına dönüşüyor. Ve en önemli özellik gerek
yasama süreçlerinde gerek Komisyon süreçlerinde demokratik kitle örgütlerinin
katkı sunması için her seferinde bizlerin gerek Komisyonda gerek
genel düzeyde getirdiğimiz teklifler reddedilmekte. Ve ne oldu? Arkadaşlar,
bunu söylememizin gerekçesi: Kanun teklifi verildiğinde yazılan
metin, dağıtılan metin, saat 11.00de başlanan ve
görüşülen metin öğleden sonra değiştirilmiş oldu ve
bir reform gibi, bir müjde gibi duyuruldu. İyi de Halkların
Demokratik Partisi olarak biz geçen yıl bunu önerdik, önceki yıl bunu
önerdik, her yıl da önerdik Asgari ücretle ilgili bir düzenleme
yapılsın. diye. Yapıldı mı? Hayır. Her seferinde
Ne diye ikide bir asgari ücreti gündeme getiriyorsunuz? diye önümüze
geliyordu. Zaten vergide düzenleme yapmışız, bir düzenlemeye
gerek yok. Ve şimdi yapıldığında bir müjde gibi
veriliyor ama müjde bu değil; müjde, siz fiyatları dondurabiliyor
musunuz; müjde, siz hayat pahalılığını durdurabiliyor
musunuz, enflasyonla mücadele edebiliyor musunuz? Hayır. Bu anlamlı
mı? Evet. Ve neydi? En başta bir kesim için düzenlenmişti ve
beraberinde birçok problemi yaşama sokmuş olacaktı, nitekim
yanlıştan dönülmüş oldu. Her gecikmiş karar, her geç
alınan karar bu ülkenin geleceğini de yok etmektedir. Bu güvenlikçi
politikalar sürdüğü sürece, barıştan uzak durduğumuz sürece
ve hiçbir zaman sorunlarla hakikatlerle yüzleşmediğimiz sürece bu
önümüze çıkmış olacak ve tercihlerimiz çoğunluktan
değil, azınlıktan olduğu sürece bu, ülkeyi daha da
sıkıntıya sokmuş olacak. Önemli olan, zamanında
yapılmış olan müdahalelerdir. Uygun zamanda
yapılmış müdahaleler yaşamı daha şekillendirir ve
verimliliği arttırabilir.
Şimdi, asgari
ücretlilerle ilgili yapılan düzenleme fiyat artışı ve
vergi muafiyeti diye tanımlanan şey. Aslında arkadaşlar,
belki de en çok yapılması gereken, bizim söylediğimiz olay
şu: Bir ülkede asgari ücretli sayısı her yıl
azalıyorsa o ülkede refah düzeyi artıyor demektir. Bir ülkede
çalışanların büyük çoğunluğu giderek asgari ücrete
mecbur kılınıyorsa, esnek, güvencesiz,
taşeronlaşmış veya taşeron dışı
sözleşmeye tabi tutularak bir nevi güvencesiz
çalıştırılıyorsa o ülkede refah daha da
sıkıntıya düşmüş olur ve Türkiyede asgari ücretli
sayısı giderek artmaktadır. Her seferinde Avrupayla mukayeseler
yapılıyor, Büyüdük. deniliyor, Avrupayla ilgili şöyle oldu,
böyle oldu
Biz de her seferinde Avrupayla ilgili mukayeselerde demokrasiden,
insan haklarından, hukukun üstünlüğünden
uzaklaştığınızı söylüyoruz. Ve ne oldu? Asgari
ücretli sayısına bakalım: Avrupadaki en yüksek ülkelerden biri
Türkiye; Belçikaya bakın, binde 9; Almanyada yüzde 6. Sayın
Elitaş şimdi burada değil, Elitaş geldiğinde, orada
hesabı çıkardığımızda, Türkiyede asgari ücretle
çalışan insan sayısı yüzde 40; bunun içinde göçmenler yok,
sığınmacılar yok, mülteciler yok, mevsimlik işçiler
yok, günübirlik yevmiyeyle çalışan insanlar yok, kıraathanede,
berberde çalışan insanlar yok. Özellikle belli bir bölgede,
Batmanda, Siirtte, Urfada, Bitliste, Bingölde insanların çoğu ya
inşaatta ya berberde ya da kahvede günübirlik çalışıyor,
yevmiyeyle çalışıyor ve bir de işsizler ordusu söz konusu.
Bunlarla ilgili bir düzenleme var mı? Yok. Peki, asgari ücret ne anlama
geliyor? Konut, beslenme, eğitim, sağlık, kültür gibi
harcamalar. Şu andaki düzenleme bunu karşılayabilecek mi?
Hayır. Belli bir dönemden sonra tekrar açlık
sınırının altında kalacak, zaten yoksulluk
sınırının altında ve giderek tekrar
sıkıntılar artmış olacak. Peki, bu ülkede bütün bu
süreci başlatan, hazinenin parasını toplayan nedir? Vergi
sistemi. Biz her seferinde şunu söylüyoruz: Türkiyede vergi sistemi adil
değil. Neden adil değil? Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi
alın diyoruz ama bu ülkede para getirene her şey serbest, para
kaçırana her şey serbest. Kara para getir, nereden getiriyorsan getir
hesabını sormuyoruz, nasıl götürüyorsan götür yine
hesabını sormuyoruz; sözde, onlardan yüzde 30 vergi
alınacaktı. Yurt dışındaki belgelerden teker teker
açıklanıyor bu bizim
Bir diğer konu arkadaşlar,
bakın, biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışıyoruz, hep
çıkıyoruz kulise, odalarımıza; bize çay verenler var,
yemeğe gittiğimizde bize yemek servisi verenler var, aynı
eğitimi görmüşler, aynı işi yapıyorlar, biri asgari
ücret alıyor, biri 2 katı kadar alıyor. Birkaç arkadaşla
konuştum, bize emek harcayan arkadaşlarla: Taşeronda
çalışırken daha mutluyduk, daha fazla para alıyorduk ve bu
düzenleme bizi daha da yoksullaştıracak. Bu, Parlamento
binasında böyle, sağlık kurumlarında böyle, eğitim
kurumlarında böyle, birçok kamu kurumunda çalışma
ortamını bozmuşsunuz. İnsanları esnek, güvencesiz ve
huzursuz bir çalışmaya zorlamışsınız. Bu
Parlamento binasında bize emek harcayan insanlar arasında bile Bsi,
Csi, Ası gibi farklar söz konusuysa vay insanların Türkiyedeki
hâline bakın! Bununla ilgili düzenlemenin yapılması lazım,
yapılmadığı sürece biz, bütün, her yerde ortamı
bozmuş oluruz.
Reform deniliyor, reform
deniliyor ve hayat pahalılığı devam ediyor, her seferinde
de bir günah keçisi bulunuyor. Neydi? Soğan depoları vardı,
teröristti. İkincisi, yoktu, patates dağıttılar herkese,
yine patates yok. Şimdi, bu sefer 5 tane market suçludur, 3 tane market
suçludur, fiyatları tespit edelim. diyor. Maliye Bakanı ne diyor?
Benim gözlerime bakın. diyor. İnanın, insanlar markette
raflara bakarken gözleri yoruluyor, sabahtan akşama kadar gözler de raflar
da değişiyor. (HDP sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, kur
korumalı ve kura dayalı bir Türk lirası değerlendirmesi
-sabahleyin Sayın Paylan da anlattı- geçmişte burada çok
denenmiş, hiçbir zaman da başarılı olunmamış ve
giderek Türk lirası değer kaybetmiş. Şimdi herkes diyor ki:
Döviz yükseldi, dolar yükseldi, euro yükseldi. Türk lirası değer
kaybediyor. Düşünebiliyor musunuz, Edirneden Türkiyeye giriş yapan
kişi bin dolar bozuyor -17 bin lira- ve o gece gidip eğleniyor,
alışverişini yapıyor, sabahleyin diyor ki: Ben paramı
tekrar dolara dönüştüreyim. Tekrar bin dolar alıyor, gidiyor; bütün
harcadığı para gidiyor. O para kimden gitti? Hepimizin cebinden
gitti ve bu, bizim yurttaşlarımızın cebinden gitmiş
oluyor. 18den düşüşü bu kadar başarı sayıyoruz;
7lerden, 8lerden buraya gelişi niye konuşmuyorsunuz? Hayatı
zindan ettiniz herkese, zehrettiniz herkese. Niçin bunu dikkate
almıyorsunuz?
Faize inançlarla ilgili,
surelerle ilgili konuşuyorsunuz. Ya, çiftçi gübre alamıyor, borcunu
ödeyemiyor; memur kredi kartını ödeyemiyor; öğretmen borcunu
ödeyemiyor; öğrenci aldığı krediyi ödeyemiyor. Bunlarla ilgili
niye faiz düzenlemesi yapmıyorsunuz? Bunlarla ilgili niye bir af
düzenlemesi yapmıyorsunuz? Aklınıza gelmez.
BOTAŞ
Ya, BOTAŞ'la
ilgili düzenleme yapıyorsunuz, dünyada fiyatlar arttı. Ya, iyi de
Türkiye'de fiyatlar uçtu, arttı değil. Niye doğal gaz evlere
giderken bir indirime kalkışmıyorsunuz? Biz diyoruz ki: Her
haneye, bulunduğu bölgeye göre bir ısınma garantisi verelim. Her
haneye; Ağrı'da farklı olsun, Muş'ta farklı olsun,
Batman'da farklı olsun, yanaşmıyorsunuz. BOTAŞ'a af. E, bu
af kimin cebinden gidiyor? Yönetemiyorsunuz, bu ülkeyi yönetemediğiniz
gibi BOTAŞ'ı da yönetemiyorsunuz, sonra diyorsunuz ki Affedelim.
Affetmekle olmuyor. Gerçek af düşünüyorsanız siz önce kendinize
dönün, kendi yaptığınız uygulamalarınızın bu
ülkeyi ne hâle getirdiğine bakın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Bizim yapmamız gereken, hiçbir zaman demokratik kitle örgütlerini geriye
atmadan, dikkate alarak -ve iktidarın yapması gereken- muhalefeti
dinleyerek, bir sermaye grubunun değil, büyük çoğunluğun sesine
ses verip bu ülkenin gerçek sorunlarına yönelmek; adalete yönelmek,
barışa yönelmek, iyi bir vergi sistemine yönelmek, çoğunluktan
yana olmak, halktan yana olmak. Siz, halktan uzaklaştığınız
sürece kendi sonunuzu getirmiş oluyorsunuz.
İktidar şunu bilsin
ki, gelip geçici düzenlemeler soruna çözüm bulmayacaktır, giderek
sıkıntıları daha çok önümüze getirecektir. Bizler, öteden
beri en doğru şeyin ekonomiyi halkla beraber, birlikte yönetmek olduğunu
düşünüyoruz.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
asgari ücretin vergi dışı bırakılması Cumhuriyet
Halk Partisinin öteden beri savunduğu bir görüştür. Bizim
savunduğumuz bu görüşün, bu teklife girmek suretiyle yasalaşıyor
olmasından mutlu olduğumuzu ifade ediyorum ve işin bu
kısmını son derece önemsediğimizi, desteklediğimizi
tekrar söylüyorum.
Değerli milletvekilleri,
ancak şunu da ifade edeyim ki Türkiyede artık
çalışanların -benim yaptığım hesaplamalara göre-
yaklaşık yüzde 80i asgari ücretle çalışıyor
olacaktır yani asgari ücrette çok büyük bir kitleyi eşitlemiş
olduk. Bu onların refahında bir artış ifade etmiyor,
hepinizin bildiği gibi enflasyonda meydana gelen artışlar asgari
ücretteki bu nominal artışı birkaç aylık bir süre
içerisinde hemen yok edecektir, tekrar önümüzdeki günlerde, önümüzdeki aylarda
asgari ücretin satın alma gücünü konuşuyor olacağız.
Maalesef, Türkiye sanayide
önemli bir dönüşümü yapamamıştır. AK PARTİnin iktidar
olduğu 2002 yılından bu yana yaklaşık 600 milyar
dolarlık cari açık verdik, tam rakam 588 milyar dolardır, bunun
üzerine net hata ve noksandan, ödemeler dengesinin bu kaleminden gelen 66
milyar doları ilave ettiğimiz zaman ve 70 milyar dolarlık
özelleştirmeyi de ilave ettiğimiz zaman toplam 724 milyar
dolarlık bir kaynak kullanılmış olmaktadır. On dokuz
yılda 724 milyar dolarlık kaynak kullanmış olmamıza
rağmen maalesef imalat sanayisinin yapısında bir dönüşümü,
teknoloji yoğun ürün üreten bir sanayiyi kuramamış, gerçekleştirememiş
olduk. Bütün sorun buradadır, bunu yapamadığımız için
maalesef hâlâ asgari ücretin tutarı her sene büyük bir
tartışmanın konusu olmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
değinmek istediğim iki konu var. Birincisi, bu kur garantili TL
mevduat hesabı. Bu, yeni bir buluş gibi sunuldu, oysa Türkiye 1967de
birincisi olmak üzere ve 1974 yılından 1978 yılına kadar da
ikincisi olmak üzere bu modeli 2 defa uygulamıştır, o zaman
uygulama gerekçesi farklıydı. Türkiyenin özellikle 1974
Kıbrıs Barış Harekâtından sonra Amerika Birleşik
Devletleri tarafından uygulanan ambargoya maruz kalması, bütün
dış yardımların kesilmesi, hem Amerika Birleşik
Devletlerinin hem o zamanki Avrupa topluluğu üyesi ülkelerin IMF
üzerindeki baskıları nedeniyle Türkiyeye kredi akışının
durmuş olması nedeniyle Türkiyenin özellikle Almanyadaki Deutsche
Bankta duran işçi dövizlerinin çekilmesi ihtiyacı vardı. O zaman
cari açığımız 200 milyon dolar düzeyindeydi,
yıllık ithalatımız da 5 milyar dolar düzeyindeydi.
İthalatı yapabilmek için, ekonomiyi döndürebilmek için buna ihtiyaç vardı.
Bu dövizler dövize çevrilebilir mevduat adı altında Türkiyeye
getirildi, Merkez Bankasına yatırıldı,
karşılığında o işçiler adına Türk
lirası hesaplar açıldı, yine kur garantisi verilmek suretiyle bu
dövizlerle Türkiye ithalatını, ekonomisini çevirdi. O zaman
kapalı bir ekonomi var, dalgalı kur rejimi yok, sabit kur rejimi var,
ithal ikameci bir ekonomi modeli uyguluyoruz fakat bunun bütçeye yükü
olağanüstü fazlaydı ve 1970lerin sonunda bundan vazgeçildi,
Turgut Özal buradan kalan borçları 1984-1989 döneminde ödedi ve
İnşallah, bu, bir dahaki hükûmetlere ders olur, kimse bu yola
girmez. dedi.
Şimdi, bu bir sihirli
model değil arkadaşlar. Bununla aslında mevduat sahibine örtülü
bir faiz verilmektedir. Kimse Bu faiz değil. demesin, bunun adı faizdir.
Üç aylık mevduattan örnek vereceğim, üç aylık mevduatın
faiz oranı şu an 15,99dur, 16 diyelim. Kurda eğer bir
yıllık dönemde yüzde 40lık bir değer artışı
olursa Türk lirasına karşı, Türk lirası mevduatın
faizi 16; yüzde 40 dövizin, doların Türk lirası
karşısında kazandığı değer; arada ne var?
24, 24 puanlık o mevduat sahibine bir faiz ödenecektir. Bunun adı
faizdir arkadaşlar, istediğiniz kadar Kur garantisi. deyin.
Dün gece
yayınlanmış olan Merkez Bankası tebliğine göre de bu
ödemeler Merkez Bankası tarafından yapılacaktır. Henüz
işin Türk lirası tarafına ilişkin bir düzenleme
yapılmamıştır. Aslında, doğru olan her 2
düzenlemenin de beraber yapılmasıydı. Sosyal medya
hesabından dün bunu eleştirdim, Türk lirası tarafı ortada
yok. O zaman geri mi döndünüz? Daha henüz Sayın Hazine ve Maliye
Bakanından bir açıklama gelmedi, bu açıklamayı yapacak olan
Sayın Bakandır. Bu Türk lirası mevduatına da bu garanti
verildiği zaman dolardaki bu yükselişi durdurmak, kontrol etmek,
aşağı indirmek amacıyla ve bunun bütçeye olağanüstü
bir yükü olacaktır. Evet, dolar insin aşağıya, yükselmesin.
Ama şunu sormak istiyorum: Yani bu, Sayın Erdoğan ve ekibinin
kendi kendine yarattığı bir kriz, durup dururken yarattığı
bir kriz. Eylül ayı başında 8 lira olan kur, bugün inmiş
olan hâliyle 12,5-13 lira seviyelerinde. Bütün bunlara gerek var
mıydı, bütün bunlara gerek var mıydı?
Değerli milletvekilleri,
vaktim fazla yok. Bu ek bütçe konusuna girmek istiyorum. Sayın
Elitaş, biraz önce, burada Anayasadan bir maddeyi birkaç kere söyledi.
Anayasa madde 88: Kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir. Başka
kimse kanun teklif edemez. Bir istisnası var; Anayasa madde 161: Bütçe
kanununu milletvekilleri teklif edemez, Cumhurbaşkanı teklif eder,
teklif sahibi o. Peki, bu teklifin 7nci maddesinde bir ek bütçe düzenlemesi
var. Ek bütçe düzenlemesini milletvekilleri teklif edebilir mi? Edemez
arkadaşlar, tartışılmamış bir mevzu ama edemez.
Anayasa madde 87, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini sayıyor:
Kanun koymak, değiştirmek, kaldırmak; bütçe ve kesinhesap kanun
tekliflerini görüşmek ve kabul etmek. Bakın, bütçe kanunu da bir
kanundur adı üstünde. Anayasa madde 87 ne diyor? Kanun koymak,
değiştirmek, kaldırmak. Kanun koymak deyince bütçe kanunu
bunun içine girer. Niye ayrıca bütçe kanununu kabul etmek diye
saymış? Çünkü bütçeyi diğer kanunlardan ayrı
değerlendiriyor Anayasa. 161inci maddede bütçenin özel görüşülme
usulü var. Bu kanunu teklif etmeye de sadece ve sadece yürütme organı olan
Cumhurbaşkanı yetkili. O hâlde, münhasıran
Cumhurbaşkanının teklif etmeye yetkili olduğu bir bütçe
kanununda ödenek artışını düzenleyen bir madde
doğrudan doğruya ek bütçedir. Bu ek bütçeyi ancak ve ancak
Cumhurbaşkanı teklif edebilir. Yoksa, burada milletvekilleri bir
araya gelirler, anlaşırlar Cumhurbaşkanının bütçesini
değiştirelim. derler; olmaz, teklifi Cumhurbaşkanı
yapacak. Cumhurbaşkanının teklif ettiği metin üzerinde
yasama organı elbette ki her türlü tasarruf hakkına sahiptir; Plan ve
Bütçe Komisyonunda değiştirir, azaltır, artırır;
masrafları, harcamaları artırabilir. Bu, yanlış, usul
olarak yanlış.
İkincisi, açıklama
şu: Bizim gelir tahminimiz, yıl sonunda, bütçenin öngördüğü
gelir tahmininden 296 milyar lira daha fazla gerçekleşecek. Sadece gelir
tahmini hedefleri aşıyor diye ek bütçe gelmez. Ek bütçe ne için
gelir? Yürütme organına ilave harcama yetkisi vermek için gelir.
İşte burada, 296 milyar lira tutarında,
Cumhurbaşkanına ilave harcama yetkisi veriliyor. Ancak bütçe
hakkı dediğimiz... Bir ülkede bir yılda, bir dönemde
yapılacak olan kamu harcamalarının miktarına,
büyüklüğüne; bu harcamaların kamu hizmetleri ve kamu kurumları
itibarıyla dağılımına, yine, bu harcamaları
finanse etmek üzere getirilecek olan vergilere milletin temsilcileri karar
verir; buna bütçe hakkı diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bütçe hakkı, bu harcamaların
sonuçlarının denetlenmesini, gelir toplama faaliyetinin
sonuçlarının denetlenmesini ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bu
denetim sonuçlarının sunulmasını da içerir.
Şimdi, demek ki bir
yılın bütçe kanunuyla Cumhurbaşkanına, yürütme
organına Sen, bu yıl şu kadar harcama yapabilirsin. diye bir
yetki verildikten sonra, bu yetkiyi değiştirecek olan bir düzenlemenin
burada bütün ayrıntılarıyla görüşülüyor olması
gerekir.
7nci maddede
yazılı olması gereken husus, şu kadar gelir tahmini
vardır, gelir tahminimiz hedefleri şu kadar aşmaktadır, 296
milyar Türk liralık bu gelir fazlasını da kamu kurumları,
kamu hizmetleri itibarıyla aşağıdaki şekilde
dağıtıyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - 2003 yılı Kasım ayında 5004
sayılı ek Bütçe Kanunuyla AK PARTİ Hükûmeti bunu yaptı,
2004 yılında da yapıldı ama maalesef burada bu ihmal
edildi. Bu, doğru değil değerli milletvekilleri. Bütçe
hakkına Türkiye Büyük Millet Meclisinin sahip çıkması gerekir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Evet, grupları
adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şimdi,
şahıslar adına ilk söz Sayın Hakkı Saruhan Oluçun.
Sayın Oluç, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; 299 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini
görüşüyoruz.
Biz bu kanun teklifine
görüşmeler bittiği zaman evet oyu vereceğiz. Neden evet oyu
vereceğiz? Çünkü asgari ücretten ve o tutarda ücretlerden vergi
alınmaması meselesi uzun süredir hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem
Genel Kurul konuşmalarımız da hem de kanun tekliflerimizde zaten
yer alan bir konuydu. Dolayısıyla bu noktaya gelinmiş
olunmasını olumlu görüyoruz ve milyonlarca ücretli çalışan
açısından bunun önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz.
O nedenle genel olarak bu kanun teklifine evet oyu vereceğiz ama
eleştirimiz nedir ona dair bir şey söylemek istiyorum.
Şimdi, torba yasa
tekniğini iktidar getiriyor, biz bunu eleştiriyoruz çünkü torba
tekliflerinin içinde savunmadığımız maddeler ile
savunduğumuz maddeler yan yana bulunuyor ve genel olarak
baktığımızda, bu nedenle biz çoğu zaman, bu tür
tekliflere ya çekimser ya hayır oyu vermek zorunda kalıyoruz.
Şimdi, 6ncı ve 7nci maddeler açısından
baktığımızda bu durumla bir kez daha karşı
karşıyayız.
6ncı madde,
BOTAŞın ödenmemiş her türlü vergi, fon ve paylar ile idari para
cezalarını ve bunlara bağlı gecikme zammı ve gecikme
faizlerinden oluşan kamuya ait bütün borçlarını silmeyi
kapsıyor. Biz bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz ve
bunun sadece yanlış olduğunu değil aynı zamanda
Anayasaya da aykırı olduğunu düşünüyoruz. Kamuoyunda çokça
tartışılıyor BOTAŞ özelleştirmeye hazır
hâle getiriliyor. diye. Bu olsa da olmasa da atılan bu adımın
yanlışlığını söyledik, Plan ve Bütçe Komisyonunda
da söyledik, şerhimize de yazdık ve bunu bir kez daha burada da dile
getirdik. Özellikle BOTAŞın vergi borçları açısından
baktığımızda bu meselenin hazineye fatura edilmesinin
yanlış olduğu kanaatindeyiz ve bu konudaki tutumumuz çok net.
7nci madde
açısından baktığımızda ise hâlihazırda zaten
harcama üstü yetkisini kullanan ve istediği kalemler arasında
istediği miktarda aktarım yapabilen bir
Cumhurbaşkanının yetkisi daha da genişletilmektedir ve
fiilî durumda Parlamentonun bütçe hakkını kullanması bir kez
daha engellenmektedir. Bu açıdan baktığımızda yine
Anayasaya aykırı bir durumla karşı
karşıyayız; bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda da dile getirdik
biliyorsunuz, şerhimize de yazdık. Bu maddeyle, 296 milyar
liralık bir ilave gelir artışını
Cumhurbaşkanının istediği gibi harcama yetkisini kendisine
vermiş oluyoruz. Oysa yapılması gereken, bu büyüklükteki bir
miktar için ek bütçe teklifinin hazırlanmasıydı, Meclisin bütçe
hakkına sahip çıkmasıydı. Torba yasadaki tek bir maddeyle
böyle bir yetkilendirme yapılmasının Meclisin bütçe
hakkının bir kez daha yok sayılması anlamına
geldiğini düşünüyoruz ve bu nedenle eleştiriyoruz. Biz zaten bu
konudaki eleştirilerimizi, her gelen kanun teklifinde,
Cumhurbaşkanına bu yetki verildiği zaman dile getirdik ve bizim,
esas itibarıyla, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
yönelik yaptığımız eleştirilerin önemli bir
kısmını bu oluşturmaktadır ve -tek adam yönetimiyle
ilgili- bütçe kanunu açısından da bütçeleme açısından da ve
Meclisin bütçe hakkını kullanması açısından da bunun
ciddi bir sıkıntı yarattığını söylüyoruz.
Tekrar toparlayacak olursam:
6ncı ve 7nci maddeye yönelik ciddi şerhlerimiz ve
itirazlarımız var, bunları dile getirmiş olduk, bu konudaki
şerhimizi yazılı olarak da ilettik ama genel olarak, bu
şerhlerimize rağmen, asgari ücretteki verginin kaldırılması
meselesinin ücretli çalışanlar açısından önemli bir adım
olduğunu düşündüğümüzden kanun teklifine evet oyu
vereceğiz, bunu da bu nedenle açıklama ihtiyacı duyduk.
Dinlediğiniz için
teşekkür ederim. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci söz Sayın Orhan Yeginin.
Sayın Yegin, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ORHAN YEGİN (Ankara)
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, çok
kıymetli milletvekilleri; aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, pandemiyle beraber, hep beraber, bütün dünyada
hissettiğimiz bir fiyat yükselmeleri vardı ve bu bizim ülkemize de
yansımıştı. Tüm yönleriyle, Hükûmetimiz, Meclisimiz, hep
beraber, büyük bir mücadeleyle, dünyada oluşan bu durumun ülkemize yansımalarını
minimize edebilmek için ne yapabileceğimizin
çalışmalarını ortaya koymuştuk. Mademki bütün dünyada
böyle bir fiyat artışları var, bunları engellememiz,
aşağı düşürebilmemiz tek başımıza bizim elimizden
gelen bir şey değil, O hâlde neler yapmamız lazım?a kafa
yormuş ve O hâlde milletimizin alım gücünü artırmalı,
oluşan bu enflasyon, bu fiyat artışları
karşısında onun hayatının daha da fazla
zorlaşmasına müsaade etmeyecek düzenlemeleri hayata geçirmenin çabası
içerisinde olacağız, bunu da çok yakın zamanda inşallah
göreceksiniz. demiştik. Ve yine Devletin vatandaşa sunduğu
hizmetler içerisinde, ürünler içerisinde, aldığı vergilerden de
vazgeçerek -örneğin, eşelmobilde olduğu gibi veyahut da
farklı alanlarda olduğu gibi- ertelemeler yaparak bir şekilde
onun hayatını kolaylaştıracağız. demiştik.
Ve nihayetinde, bu sözlerden bir tanesi, yine hepimizi çok mutlu eden bir
gelişme olarak, asgari ücreti yüzde 50nin üzerinde bir artışla,
4.253 TLye taşıyarak bu anlamda önemli bir adım atmıştık.
Ve yine, çok kıymetli Erzurum Milletvekilimiz İbrahim Aydemirin ilk
imzacısı olduğu bu kanun teklifiyle de yine çok önemli bir
düzenlemeyi; kürsüye çıkan bütün hatiplerin bahsettiği,
yıllardır talep edilen, yıllardır gündeme getirilen, on yılların
meselesi, talebi olan asgari ücret üzerinden alınan verginin
kaldırılması meselesini de hayata geçirmiş olduk.
Yalnız, hatipleri dinlerken eksik
bırakıldığını gördüm; sadece asgari ücretten
vergi almayı ortadan kaldırmıyoruz, asgari ücretin üzerinde
kalan bütün ücretlerden de asgari ücret miktarınca vergiden vazgeçerek
onun üzerindeki kısımdan vergi alınabileceği yeni bir
döneme, vergi sisteminde de neredeyse devrim niteliğindeki bir döneme
doğru geçiyoruz.
Kıymetli
milletvekilleri, burada, çıkan hatipleri dinledim, istifade ettiklerimiz
gerçekten oldu ama özellikle BESte 5 puan artışı hangi zengine
hizmet etmek için yaptınız? 2023, 2053,
Kıymetli
milletvekilleri, kanun teklifimizin ilk bölümünde, dediğim gibi, asgari
ücretten alınacak verginin kaldırılması ve bunun diğer
ücretlere de yansıtılması, daha sonra Katma Değer Vergisi
Kanununda yapılan değişiklikle Savunma Sanayii
Başkanlığına ve Millî Savunma Bakanlığına
özellikle büyük projelerde KDV istisnasının uygulanılması,
daha sonra yine -geçici bir maddeyle- zaten özel bütçeli ve denetleyici,
düzenleyici kuruluşlara verilen bir hakkın -2021de bütçesi için-
genel bütçeli kuruluşlarda bütçe fazlasına eklenebilmesi için de
yetkileri içeren maddeler var. Bunların, inşallah, çok kıymetli
adımlar olarak önümüzdeki dönemde de hem ekonomimize hem milletimizin
bütçesine hem de memleketimize çok güzel bir şekilde
yansıdığına hep beraber tanıklık edeceğiz
diyorum.
Derdimiz milletimize
hizmettir. Hayat ilerleyen, hayat birçok parametreden etkilenen bir süreçtir.
Bu süreçlerde bugün iyi olan şey yarın terse dönebilir, bugün kötü
olan şey yarın düze dönebilir. Bize düşen sorumluluk, milletin
emanetini taşımanın sorumluluğu içerisinde, oluşan her
meseleye karşı millet menfaatleri doğrultusunda yeni, geçerli
kavramlar ve düzenler oluşturmaktır.
Teşekkür ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız sözlerinizi.
ORHAN YEGİN (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım, sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm
üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru yok, cevap işlemi
yok.
Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım, sataşmadan değil de
69dan
İleri sürmüş olduğu görüşten farklı bir
görüş addedilen komisyon, siyasi parti veya milletvekili açıklama
hakkı
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Atfedilen
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) İzin verirseniz
BAŞKAN Buyurun,
açıklama
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sataşma oluyor, açıklama hakkı değil.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Açıklama hakkı.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Peki.
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın 299 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına, Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlunun 299 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde CHP Grubu adına, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin 299 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde CHP Grubu adına, İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun 299 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü
üzerinde şahsı adına yaptıkları konuşmaları
sırasında AK PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Biraz önce hem Sayın Oluç
hem diğer milletvekili arkadaşlarımız, bu kanun
teklifindeki 7nci maddeyle ilgili kısmın bütçe hakkını
engellediğiyle ilgili bir ifade kullandılar. Bakın, değerli
arkadaşlar, bizim geçen hafta cuma günü kabul ettiğimiz bütçe
kanununun 6ncı maddesinde özel bütçeli idarelerle ilgili aynı hüküm
söz konusu. Özel bütçeli idareler, gelir tahminlerinden daha fazla bir gelir
elde ettikleri takdirde Cumhurbaşkanının tespit edeceği
usul ve esaslar çerçevesinde bunu yıl içinde kullanabilirler.
şeklinde bir hüküm vardı. Yıllardır var bu, 2021
yılı bütçesinde de vardı, 2022 yılı bütçesinde de
geçerli olmak üzere kondu.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
- Siz koydunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) - Eğer biz, Bütçe Kanununun 6ncı maddesine bu ifadeyi
koymuş olsaydık -Garo Bey iyi biliyor o konuyu- o olurdu. Şimdi,
2021 yılı gerçekleşen gelir tahminleri henüz net olarak ortaya
çıkmadığından, şu andaki yapılabilecek
işlerden biri bu.
Bir de BOTAŞla ilgili
bir şey söylediniz; devlete olan katma değer vergisinden, özel
tüketim vergisinden (ÖTV) dolayı sanıyorum bir
arkadaşımız 33 milyar lira civarında bir rakam söyledi.
Bunu BOTAŞtan terkin etmek doğru değil. dediniz. Bakın
değerli milletvekilleri, terkin edilmesinin sebebi ne? BOTAŞın
aldığı mala ödediği fiyat ile tahsil ettiği
arasında bir fark var, bu fark nereden kaynaklanıyor?
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Dolar fırladığı için.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Hayır, dolar yüksekliğinden değil. Eğer dolara
bağlı bir mal alıyorsanız onun fiyatını da ona
göre belirlemeniz lazım Garo Bey, bunu iyi bilen
arkadaşlarımızdan birisiniz.
O anlamda, biz burada,
vatandaşımızı karda, kışta, soğukta
bırakmamak için, onların bütçelerinden daha fazla imkânı almamak
için, devletin alacağından, özel tüketim vergisinden, katma
değer vergisinden ve gümrük vergisinden doğan meseleye intikali
azaltmış oluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bu amaçla, milletimize ucuz doğal gaz verebilmek için, sizin
de desteklerinizle inşallah, bu olacaktır diye ümit ediyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Milletimize değil, malikânelere yön veriyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Muhtemelen Sayın Oluçun da zihni
berraklaşmıştır.
Teşekkür ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sataşmadım, sataşmadım
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bana cevap verdin sen.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hayır, Sayın Oluça söyledim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Hayır,
Sayın Hamzaçebi, sizden hiç bahsetmedi, Sayın Oluçtan bahsetti, size
hiçbir şey söylemedi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şimdi, Sayın Başkan, bütçe
hakkıyla ilgili ben bir değerlendirme yaptım. O
değerlendirmeme karşılık Sayın Elitaş Benim
ileri sürdüğüm görüşten farklı bir görüşü bana atfetti.
dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ben Sayın Oluça söylemiştim ama siz
alındınız.
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi, size değil, Sayın Oluça söyledi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hâlbuki ben bütçe hakkını teorik
olarak anlattım. Getirilen teklifin de ona uygun olmadığını
ifade ettim. Vermiş olduğu, geçen yıl bütçesinde veya her
yıl bütçesinde yer alan ödenek aktarmasıyla ilgili 6ncı
maddede
.
BAŞKAN Ondan
bahsetmedi efendim, 5018deki hükümden bahsetti yani özel bütçeli
kuruluşlarla ilgili
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Konuya uygun değil, o nedenle ben de 69uncu maddeye
göre söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Başkanım, siz de mevkidaş olarak burada görev yaptınız
yani burada bir sataşma olmadığı çok net, açık. Sizin
isminiz zikredilmedi.
Buyurun, yerinizden size söz
vereyim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, şimdi,
umarım bir dakikayla sınırlamazsınız
konuşmamı.
BAŞKAN İki
dakikayla sınırlayacağım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Bakın, Sayın Elitaş herhangi
bir isim vermeden sataşma nedeniyle söz istedi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Oluça
Sataşmadan istemedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Ama hayır söylemediniz.
Şimdi, neyse, esasa
gelelim.
Birincisi, bütçe
kanunlarında yer alan maddeyle ilgili Anayasa Mahkemesi şöyle bir
karar verdi
Bakın, yeni bir karar bu, 24 Mart 2021 tarihli bir karar;
ilgili yıl bütçe kanununda yer alan ve kurumlar arası ödenek
aktarmanın yüzde 10u geçmemesi hâlinde bunun yapılabileceğine
izin veren bir maddeyi Anayasaya uygun buldu. Burada yüzde 10la ilgili bir
sınırlama yok, böyle bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son bir dakika
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Yürütme organına verilen harcama yetkisi
artırılıyor, 296 milyar Türk lirası tutarında
artırılıyor. Bu hangi kurumlar itibarıyla
kullanılacak, nasıl kullanılacak, hangi bakanlığa ne
kadar ödenek verilecek; bu, Cumhurbaşkanının yetkisine
bırakılıyor. Bunu belirleyecek olan Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kendisidir değerli milletvekilleri. Cumhurbaşkanı
bugün Sayın Erdoğandır, yarın bir başka kişidir;
bu, şahsa bağlı olarak düşünülecek, değerlendirilecek
bir konu değildir. Bütçe hakkınıza sahip çıkın.
Teşekkür ederim.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Tek kişiye bütçe hakkı verilemez.
BAŞKAN Sayın
Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de sadece kayıtlarda
bulunsun diye bir şey söylemek istiyorum. Sayın Elitaş
Geçtiğimiz yıllarda da bu örnekleri yaptık. dedi, biz
geçtiğimiz yıllarda da bunu eleştiriyorduk. Bu zaten bizim
sisteme yönelik eleştirimizdir yani Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine yönelik temel eleştirimizdir; Meclisin bütçe
hakkını tek kişiye devretmiş olmasıdır, esas
eleştirimiz budur, bunu bir kez daha dile getirmiş olduk. Yani geçen
yıllarda da bunun yapılmış olması örneğine
dayanarak siz bugün Aynı şeyi tekrarlıyoruz. diyorsunuz ama
onlar kötü örnektir, kötü örnek de örnek sayılmaz biliyorsunuz. O nedenle,
nereye ne harcanacağına dair Meclisin karar vermesi demek, halk
adına bütçe hakkının kullanılması demektir, Meclis bu
durumda bundan feragat etmiş oluyor ve bu hakkı gasbedilmiş
oluyor. Buna işaret etmek istedim.
Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299) (Devam)
BAŞKAN Evet,
sayın milletvekilleri, 1inci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 1- 31/12/1960 tarihli
ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (9) numaralı bendinde yer alan 10 kWa kadar
(10 kW dâhil) ibaresi 25 kWa kadar (25 kW dâhil) şeklinde
değiştirilmiştir.
Ayhan
Altıntaş Behiç
Çelik Yasin
Öztürk
Ankara Mersin Denizli
İmam
Hüseyin Filiz Hüseyin
Örs
Gaziantep Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Evet,
Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi
Sayın Yasin Öztürkün.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Kanun teklifinin 1inci
maddesiyle, sahip oldukları veya kiraladıkları konutların
çatı veya cephelerine kurdukları üretim tesisinden enerji üreterek
ihtiyaç fazlasını son tedarik dağıtım şirketine
satanların vergi muafiyetinden yararlanmaları için, 10 kilovata kadar
olan kurulu güç sınırlaması 20 kilovata
çıkarılmaktadır.
Bizim siyaset
anlayışımıza göre, muhalefet iktidarın gözü
kulağıdır, iktidara eksikliklerini gösterir, çözüm önerilerini
söyler; halkın yararına yapılan işler varsa bunu da takdir
etmesini bilir. Bu siyasi anlayış doğrultusunda bazı
sorunları defalarca dile getirmek zorunda kalabiliyoruz. Enerji konusu da
ülkemiz açısından böyle büyük ve önemli bir sorun ve stratejik bir
konu çünkü ülkemiz, enerji kaynaklarının çeşitliliğine
rağmen enerjide dışa bağımlı, enerji
ithalatçısı bir ülke; ithal edilen enerjinin maliyeti de çok yüksek.
Enerjide, her gün artan oranda dışa bağımlı olmak
zorunda mıyız? Hayır. Birçok ülkede enerji modeli yerinde
üretim, tüketim ve yenilenebilir enerji üzerinde kurulmaya başladı.
Biz ise birçok ülkeye nazaran daha fazla yenilenebilir enerji
kaynağına sahibiz ama bu şansı diğer ülke örneklerinde
olduğu gibi etkin kullanamıyoruz. Öncelikle belirtmek istiyorum:
Enerji maliyetlerini düşürmeye ve tüketicinin güneş enerjisinden
yararlanarak üretici olmasını destekleyecek bu maddeye olumlu
yaklaşıyoruz ama bunun sadece vergiden muaf oranının
değişmesiyle yeterli olmadığını da söylemek
zorundayız.
2019 yılında
Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliğiyle,
enerji tüketicilerinin lisans almadan ya da şirket kurmadan çatı ve
cephe uygulamasıyla enerji yatırımcısı olabilmelerinin
önü açılmıştır. Tahminen 20 milyon bağımsız
haneye sahip bir ülkeyiz. Mevcut çatı alanlarının üçte 1i de
güneş enerjisi kurulumu için müsait ve ülkemiz güneş enerjisi
potansiyeli bakımından bu kadar zengin. Ancak bu imkândan
şimdiye kadar sadece 1.173 mesken yararlanmıştır.
Bakınız, Almanya 2030 yılında yüzde 100 oranında
yenilenebilir enerji kullanmayı hedeflemektedir. On yıllık
planlamasına göre 42 gigavat solar çatı kapasitesini
oluşturmayı planlamaktadır. Ülkemize bakalım: Almanyadan
1,5 kat daha fazla güneşlenme süresine sahibiz ama 2023 için
koyduğumuz hedef 5 gigavat; çatısında enerji üreten mesken
sayısı ise -tekraren söylüyorum- sadece 1.173. Neden böyle? Mevcut
şebekelerin güneş enerjisi bağlantılarını
kaldırabilme kapasitesinin yanı sıra, elbette ve en önemlisi
tüketicilerin gelir seviyesi ve kredibilite imkânının sınırlı
olması bu uygulamanın yaygınlaşmasına engeldir. Bu
nedenle, öncelikle ele alınması gereken konu konutların
çatı veya cephelerinde ürettikleri elektrik miktarına ilişkin
vergi muafiyeti konulmasıyla birlikte bu uygulamanın finanse edilip
yaygınlaştırılmasına yönelik adımlar
olmalıdır. Sadece konutlarla sınırlanacağına
küçük ölçekli sanayi işletmelerine, tarımsal elektrikte kullanmak
isteyenlere, özellikle elektrikte kayıp kaçak oranının yüksek
olduğu bölgelerde buna benzer adımlar atılmalıdır.
Bunun için bankaları mı devreye sokarsınız, faizi
doların yanında yetersiz kalan mudilere
yaptığınız gibi hazineden mi destek verirsiniz o da sizin
tercihiniz.
Değerli milletvekilleri,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ağustos ayında
Türkiye'nin her yerinde kentsel dönüşüm hedefiyle beş yıl içinde
1,5 milyon konutu acil dönüştürmeyi planladıklarını
açıklamıştır. Seçimler zamanında yapılırsa
bir buçuk sene sonra sandık var. Bu dönüşümü gerçekleştirmeniz
imkânsız görülse de yeniden yapılacak binalarda enerji üretiminin
yaygınlaştırılmasına dönük tavsiyelerimizi yine de
söyleyelim. 1,5 milyon konut için bu binalara ortalama 3 kilovat
büyüklüğünde fotovoltaik sistemler kurulması durumunda
yaklaşık 4,5 gigavat bir güneş enerjisi kullanım
potansiyeli ortaya çıkacaktır. Bu yapılırsa sistem tüm
Türkiyeye yayılacaktır, ülkenin her bölgesi hem kendi
elektriğini kendi üretebilir hatta satabilir duruma gelecektir. Böylelikle
kayıp kaçak, çalıntı derdi de kendiliğinden ortadan
kalkacak, bu yükün bütün elektrik abonelerinin üzerine
yıkılmasının önüne geçilecek, faturasını
ödeyemeyen abonenin sorumluluğu, trafo kapatılmak suretiyle
cezalandırılan faturasını ödeyen vatandaşa
kesilmeyecektir. Özellikle kentsel dönüşüm süreci bu amaca yönelik önemli
bir fırsat. Fırsat ama şöyle bir durum da var: Gayrimenkul
sektörü de artan maliyetler nedeniyle diğer sektörler gibi krizde.
Sektörün bir de elektrik üretebilen yeşil bina yapmasını
beklemek bu ekonomik koşullarda mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Ancak teşvik ve finans desteğiyle bu hedefe ulaşılabilir.
İktidardaki süreniz azaldığı için bunu belki siz
yapamayabilirsiniz ama biz yaparız; formülümüz de hazır, kaynağımız
da hazır. Bugün grup toplantısında Genel Başkanımız
açıkladı, karbon vergisini, fosil yakıtlar üzerindeki ek vergiyi
ve kömür sektörüne devlet tarafından yapılan teşvikleri iyi
yaşam gelir modelinin finansmanında kullanacağız.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önerge
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen şeklinde
ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Kemal
Peköz Dilşat
Canbaz Kaya
Gaziantep
Adana
İstanbul
Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu Hüseyin
Kaçmaz
Şırnak İstanbul
Şırnak
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Canbaz Kayanın.
Buyurun Sayın Canbaz
Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) - Sayın Başkan, ekranları başında
bizleri izleyen değerli halkımız; aralık
ayındayız. Aralık büyük katliamların
yaşandığı bir aydır ve bu vesileyle ben de Maraş
katliamını, 19 Aralık hapishaneler ve Roboski
katliamlarını bir kez daha lanetliyor, katliamda
yaşamını yitiren canlarımızı saygıyla
anıyor, bu katliamları planlayanları ve uygulayanları bir
kez daha lanetliyorum!
Değerli
halkımız, geçen akşam iktidar büyük bir vurgun
gerçekleştirdi. AKP lideri Erdoğan'ın yeni ekonomik talan
modelini açıkladığı ilk dakikalarda 1 milyon dolarlık
bir satış gerçekleştirildi. Bir de üstüne bunu büyük bir
başarıymış gibi trol ordularıyla ve medyadaki
yandaşlarıyla propaganda ettiler, etmeye de devam ediyorlar.
İktidar dün paralarına para katarken ülkemizin milyonlarca emekçisi
de daha çok yoksullaştı. Döviz kurunu elinde oyuncağa çeviren
dolar milyarderleri ve Recep Tayyip Erdoğan bu oyunun başaktörleri
olarak halkın yoksullaşmasından birinci dereceden
sorumlulardır. Geçen gün AKP liderinin açıkladığı
model faizin yükseltilmesinden başka bir şey değildir, bu
sürecin nasıl işletileceği ise bir muammadır.
Belirsizliklerle yöneltilen Türkiye ekonomisi
Emekçiler için yeni bir talan
süreci başlatılmak istenmektedir. Muamma olmayan şey ise AKP ve
MHP'nin bu sürecin yükünü tekrar emekçilere yükleme niyetinde
olduklarıdır, bunu açık açık da ifade ediyorlar.
Erdoğan AKP iktidarının dün açıkladığı
belirsizliklerle dolu modele ilişkin şu soruların
açığa kavuşturulması zorunluluktur: Döviz kurunu yüzde
20-25 oranında aşağı çekecek mevduata kim ya da kimler
sahiptir? Döviz kuru ile TL mevzuatı arasındaki fark nereden
karşılanacaktır? 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu yeni onaylanmışken bu talan modeli hangi kaynaklarla finanse
edilecektir? Kamu borçlanması düşünülüyorsa borçlanma, nereden
yapılacaktır? Kamuda kaç TL borçlanma hedeflenmektedir? Para
basılması düşünülüyorsa ortaya çıkacak enflasyona
karşı emekçiler nasıl korunacaktır? Bu sisteme özel
bankalar katılmazsa kamu bankaları bu yükün tamamını
üzerine alabilecek midir, bununla ilgili bir planlama mevcut mudur? diye
soruları soruyoruz, cevapları da ya yok ya da iktidar
ağzında geveleyip duruyor yani bir cevap yok buna dair.
AKP ve MHP iktidarı
coğrafyamız emekçilerini geleceksizliğe mahkûm etmektedir. Döviz
kurları geçen haftaya oranla düşüşe geçmiş durumda ama
geçen haftaya oranla sadece, şu an iki hafta önceki fiyatlardan
satılıyor; başarı dedikleri sefil düzen bu işte.
Döviz düşürülüyor ancak zamlar geriye doğru çekilmiyor, üstelik her
gün güne yeni zamlarla uyanmaya devam ediyoruz. O zaman, döviz
düşürülüyorsa temel gıda, hijyen ve bebek bakım malzemelerindeki
zamlar geri çekilsin. Öyleyse marketlerdeki yağ, çay, peynir
fiyatlarının da düşmesi de gerekmez mi? Benzine, mazota
yapılan zamların geri çekilmesi gerekmez mi? Ülke ekonomisine ne
pahasına yapıldığı meçhul olan bir müdahale
gerçekleştiriliyor, yine dünden bugüne kimlerin kasalarına ne kadar
doldurulduğu bir gün tam açıklığıyla ortaya
çıkacak elbet.
Ekranları
başında bizleri izleyen değerli halkımız, ülkemiz
şu an dolar milyarderleri tarafından yönetiliyor. Emekçiler ekonomik
krizi ne boyutta yaşarsa yaşasın Erdoğan AKP
iktidarının kasaları hiçbir zaman erimiyor ama bilinsin ki
umutsuz ve çaresiz değiliz, halkın cebindeki son kuruşa dahi göz
diken bu talan düzenine mutlaka son vereceğiz. İktidarın ve
sermayedarların kasalarını doldurmak için değil, kendi
geleceğimiz için yani eşit, adil, özgür bir yaşam için
çalışacağız.
Hepinizin de bildiği
gibi, dün Hazine ve Maliye Bakanı bir programda şunları söyledi:
Gözlerime bakar mısınız, ne görüyorsunuz? Ekonomi gözlerdeki
ışıktadır. Ben de merak ediyorum; evet, gözlerdeki
ışıkta ne görülüyor ama siz halkın gözlerinde ne görüyorsunuz?
Mesela, işçinin gözlerinde, memurun gözlerinde, işsizin gözlerinde,
emeklinin gözlerinde ne görüyorsunuz? Hep beraber soruyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(Devamla) - Ne görülüyor biliyor musunuz? Bu gözlerde ve halkın yüzünde
açlık, sefalet, yoksulluk var; halkın yüzünde öfke var, öfke.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler.... Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 2 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
1 Ocak 2022 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere asgari ücret net 6000 TL olarak
düzenlenmiştir.
Mahmut
Toğrul Hasan
Özgüneş Hüseyin
Kaçmaz
Gaziantep Şırnak Şırnak
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Şevin
Coşkun
Adana İstanbul Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Şevin Coşkunun.
Sayın Coşkun,
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin
2nci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun teklifinde de olduğu gibi benzeri düzenlemeler, günü kurtarmaya
dönük, sorunlara yapısal çözümler üretmeyen palyatif tedbirler
içermektedir. Ülke ekonomisi iktidarın yürüttüğü politikalar nedeniyle
büyük bir kriz içerisinde, etkili olan pandemiyle bu kriz daha da büyüdü.
İşçiler, emekçiler, yoksullar, kadınlar iktidar tarafından
kaderine terk edildi. Bu süreçte büyük işçi istihdam kaybı
yaşandı. Dövizdeki yüksek artış istihdam kaybının
oluşmasına neden olmakla birlikte işçiler, çiftçiler, gündelik
çalışanlar ve küçük esnaf başta olmak üzere emeğiyle
geçinen yurttaşların ciddi bir gelir kaybı yaşamasına
neden olmuştur.
Türkiyede 15 yaş üzeri
65 milyon kişi yaşıyor ancak yaklaşık 19 milyon
kişinin bir işi var. İşçi olanların yüzde 40ı
asgari ücretle çalışmaktadır. Ayrıca, bunlardan bir
şekilde güvencesiz, sigortasız, denetimsiz koşullarda
çalışanlar da var. Nüfusun büyük bir çoğunluğunun asgari
ücretle çalışması bizim refahtan ne kadar uzak olduğumuzun
da bir göstergesidir.
Değerli milletvekilleri,
1 milyona yakın çocuk işçinin sömürüldüğü bu ülkede asgari
ücretin düzeyi önemsizdir. 1 milyon mülteci, insan onuruna aykırı
koşullarda ucuz iş gücü olarak çalıştırılmaktadır.
İktidar tarafından,
asgari ücretteki artışın son kırk beş yılın
en yüksek artışı olduğu iddia edilmektedir ancak bu iddia
gerçeği yansıtmamaktadır. Örneğin, asgari ücretteki
artış kararı açıklandıktan sonra geçen yirmi dört
saatlik sürede asgari ücret dolar bazında yüzde 10 değer
kaybetmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Muşun nüfusu 411.117dir ve Türkiyenin en yoksul kentlerinden biridir.
İŞKUR verilerine göre, 2021 Ekim sonu itibarıyla
kayıtlı işsiz sayısı 28.691dir, 18-24 yaş
arası işsiz gençlerin sayısı ise yüzde 32dir. Kentteki
işsizlik nedeniyle gençlerin çoğu metropol kentlere gitmek zorunda
kalıyor ve ağır çalışma koşullarına maruz
kalıyor. TÜİK 2020 yılı verilerine göre, yıllık
ortalama eş değer hane halkı kullanılabilir fert gelirinin
en yüksek olduğu İstanbulda 49.239 TL iken Muş, Van, Hakkâri ve
Bitlis kentlerinde ise 15.198 TLdir. Aynı yılın verilerine
göre, bu kentlerdeki işsizlik oranı da yüzde 25,9dur. Muş
ilinde Ağustos 2021 itibarıyla zorunlu sigortalı
çalışan sayısı 32.252 kişidir, kadın
sigortalı sayısı ise 7.524tür. Başta Muş olmak üzere
bölge illerinde binlerce kişi şu an asgari ücretin çok altında
bir ücretle çalıştırılmaktadır. Örneğin, 1 Eylül
2021de Urfada Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün İŞKUR üzerinden
açtığı 6 kişilik temizlik görevlisi kadrosuna 10 bin
kişi başvurdu; bu da derin işsizliğin bir göstergesidir.
Değerli milletvekilleri,
ülkedeki işsizlik her meslek grubunda da kendini gösteriyor. Ataması
yapılmayan yaklaşık 500 bin öğretmen marketlerde,
pazarlarda, inşaatlarda çalışıyor. 2016 yılında
430 doların üzerinde olan asgari ücret bugün itibarıyla 230 dolar
bile değildir, 2016 yılına göre 100 dolar daha
aşağıdadır. İktidar Her şeyi dolarla ölçmeyin.
diyor ama aldığımız benzin, ödediğimiz elektrik
faturası, soframızdaki ekmeğin unu, yağın fiyatı
bile dolar arttıkça artıyor. Örneğin temel ihtiyaçlar
alınırken yurttaşlar zorlanmaktadır; bunlar, un,
şeker, yağ vesairedir. Öte yandan, bu düzenlemedeki asgari ücretin
vergiden istisna edilmesini partimiz ve emek örgütleri yıllardır dile
getiriyordu. Bu talebimiz her defasında reddediliyordu. Reddetmenizin
nedeni ise sermayeden almanız gereken vergileri asgari ücretle geçinmek
zorunda kalan milyonlarca emekçiden karşılamayı tercih
etmiştiniz. Bugün bu düzenleme bizim açımızdan yeterli
değildir çünkü yaklaşık 10 milyon işçi asgari ücretle veya
asgari ücrete yakın bir ücretle
çalıştırılmaktadır. Asgari ücret tespitinde günün
geçim koşulları, reel piyasa ve millî gelir artışı
dikkate alınarak yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ŞEVİN COŞKUN
(Devamla) HDP olarak önerdiğimiz bu düzenlemenin yanı sıra
asgari ücretin de 6 bin TL olmasıdır. Bu enflasyon ve hayat
pahalılığı karşısında asgari ücret her üç
ayda bir yeniden görüşülmeli ve enflasyon artışlarıyla
uyumlu bir hâle getirilmelidir. Gözünüzün içine bakarak söylüyoruz. Ülkede 50
milyon yoksul, 16 milyon aç, 8 milyon 281 bin işsiz var. Geçici önlemler
değil, gerçekçi ve kalıcı önlemlerin hayata geçirilmesi
gerekiyor.
Genel Kurulu
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
teklifin 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 2 193
Sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiştir.
18. Hizmet
erbabının, ödemenin yapıldığı ayda geçerli olan
asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu
pirimi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan
tutarına isabet eden ücretleri (Şu kadar ki, istisnayı aşan
ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir
dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar
dikkate alınmadan belirlenir. Ödenecek vergi tutarı, bu suretle
bulunan tutardır. İstisna nedeniyle matraha dahil edilmeyecek olan
kısmına ait hizmet erbabına ödenecek istisna vergi tutarı
ise yürürlükte bulunan ilgili aydaki asgari ücretin
ulaştığı gelir dilim tutarları ve oranları
dikkate alınarak hesaplanır. Bu suretle istisna edilecek vergi ilgili
ayda aylık asgari ücret üzerinden hesaplanması gereken vergiyi
aşmayacaktır. Birden fazla işverenden ücret alanlarda bu istisna
sadece en yüksek olan ücrete uygulanır.)
Veli
Ağbaba Kadim
Durmaz Ahmet
Kaya
Malatya Tokat Trabzon
Cavit Arı Türabi
Kayan
Antalya Kırklareli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan. (CHP sıralarından Niye
katılamıyorsunuz? sesleri)
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle hizmet erbabına ödenen ücretlerin, ilgili ayda
geçerli olan brüt asgari ücretten işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve
işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra kalan kısmı gelir
vergisinden istisna edilmekte, ücret gelirinin asgari ücrete isabet eden
kısmı üzerinden gelir vergisi alınmaması
sağlanmaktadır. Böylece, asgari ücretlilerin ücretleri vergi
dışında bırakılmakta, asgari ücret üzerinde ücret
alanların ise asgari ücret tutarına isabet eden ücretleri istisna
kapsamına alınmaktadır. Ayrıca, asgari ücret üzerindeki
ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde sıfır matrahtan
başlanılarak vergileme yapılacak, istisna kapsamındaki
tutar dâhil edilmeyerek, kümülatif vergi matrahının tabi olduğu
vergi dilimi ve oranlarına göre vergileme yapılacaktır.
Diğer bir ifadeyle, önceki aylardaki istisna tutarları matraha
eklenmeden istisna tutarı dışındaki ücret gelirlerinin
vergilendirilmesinde, uygulanacak gelir vergisi dilimi ve oranının
üzerinden verginin bu şekilde hesaplanmasıyla belirlenen kümülatif
tutarın tabi olduğu vergi dilimleri ve oranları dikkate
alınarak hesaplanması öngörülmektedir. Bu sayede, asgari ücret
tutarına ilişkin istisnadan tüm ücretlilerin asgari ücretlilerin
yararlandığı istisna tutarını aşmayacak
şekilde yararlanmaları sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Maddeyi kabul ediyoruz efendim, maddeyi kabul ettik;
kayıtlara geçsin.
BAŞKAN 3üncü madde
üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 3- 193 sayılı
Kanunun;
a) 106 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan
Diğer ücretlerde, gezici olarak çalışanların ifadesi
Gezici olarak çalışanların şeklinde
değiştirilmiş, bentte bulunan ücret ve ifadesi madde metninden
çıkarılmıştır.
b) 32 nci maddesi, 64 üncü
maddesi, 108 inci maddesinin birinci fıkrasının (3)
numaralı bendi, 109 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2)
numaralı bendi ile ikinci ve üçüncü fıkraları, 110 uncu maddesi,
118 inci maddesi ve 122 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Ömer
Fethi Gürer Süleyman
Girgin Cavit
Arı
Niğde Muğla Antalya
Mehmet
Bekaroğlu Fikret
Şahin Ahmet
Kaya
İstanbul Balıkesir Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Süleyman Girginin.
Sayın Girgin, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
2022 yılı asgari
ücreti, vergi muafiyeti dâhil net 4.253 lira olarak açıklandı arkadaşlar.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını yalancı durumuna
düşüren metin, Komisyonda, muhalefetin ve sendikaların
baskısıyla düzeltildi. Yıllarca, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
dile getirdiğimiz bir konuda bir yanlıştan dönülmesini olumlu
buluyoruz.
Değerli arkadaşlar,
iktidar ve yandaş medya tarihî artış nutukları ata
dursun, asıl tarihî artış hayat
pahalılığında yani iğneden ipliğe,
sağanağa dönüşen zam yağmurunda yaşanmaktadır.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Önemli olan,
asgari ücrette ne kadar artış olduğu değil, asgari ücretin
bugünkü geçim şartları içerisinde 2021 Ocak ayına göre
işçinin ve ailesinin geçimini karşılamaya yetip
yetmediğidir. Örneğin, bu yıl ocak ayında bir somun
ekmeğin fiyatı 1,5 liraydı, sene başında asgari
ücretle 1.883 ekmek alınabiliyordu; bugün ekmek 2,5 lira ve yeni asgari
ücretle 1.700 ekmek alınabiliyor. Sayın Erdoğanın öyle çok
övünerek açıkladığı asgari ücret, emekçinin 183 somununu
yemiş bitirmiş.
Bu şartlarda, asgari
ücreti yıllık belirlemek insafsızlıktır. Asgari ücret
üçer aylık veya altışar aylık olarak revize edilmelidir.
Öte yandan, Türkiye'nin tüm çalışanlar için bir asgari ücretliler
ülkesine dönmemesi için kamu emekçilerinin maaş ve ücretleri de en az
asgari ücrete yapılan artış oranında
artırılmalıdır, çoktan kadük hâle gelen toplu iş
sözleşmeleri de buna göre yenilenmelidir.
Değerli milletvekilleri,
milyonlarca emekli ile hak sahipleri açlık sınırının
altındaki aylıklarıyla yaşama savaşı veriyor.
Özellikle 2008 yılında çıkardığınız yasayla
emeklileri büyük hak kaybına uğrattınız. Emekliler bu
ülkenin vatandaşı değil mi? Avrupalı emekliler emekli
maaşıyla dünyayı gezer, bizim emekliler ise domates
kuyruğunda Avrupalı emeklileri seyreder. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu mu sizin emekliye gördüğünüz reva? SSK emekli
aylığı ortalama 2.600 lira, ortalama BAĞ-KUR tarım
emekli aylığı 2.045 lira, esnaf emekli aylığı
2.700 lira, Emekli Sandığı aylığı 3.600 lira ve
hazine desteği sağlanarak maaşı 1.500 liraya tamamlanan
emekliler var. Ne yapılmalı? En düşük emekli maaşı
asgari ücrete eşitlenmeli, emekli aylık bağlama yöntemi
değişmeli, prim güncellemesinde yıllık enflasyon
oranlarının yanı sıra büyüme oranlarının sadece
yüzde 30u değil, tamamı dikkate alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
geçmediğimiz otoyol ve köprülere, gitmediğimiz şehir
hastanelerine bizim ödediğimiz vergilerle, üstelik dolar üzerinden verilen
garantilerden sonra şimdi de TL mevduata dolar üzerinden garanti
getiriliyor. Her ağzınızı açtığınızda
millî ve yerli olmaktan dem vuruyorsunuz ama anlaşılan o ki kendi
paramıza siz dahi güvenmiyorsunuz. Ne oldu, ekonomimizi dinamitlemeye
çalışan dış güçler TL mevduata dolar garantisine fit olup
dolar mı bozdurmaya başladılar? Hani sebep dış
güçlerdi? Ayan beyan gördük ki Türkiye dolara bağımlı hâle getirilmiş
durumdadır. Alınan kararın anlamı şudur
arkadaşlar: Ey vatandaş, Türk lirasına güvenmiyorsunuz, bunu
biliyoruz; bizim ekonomi yönetimimize güvenmiyorsunuz, bunu da biliyoruz ama
bana inanmıyorsan, bana güvenmiyorsan bari dolara inan. demektesiniz.
Doları referans göstererek ekonominin ne durumda olduğunun
ikrarıdır bu. Seviniyoruz maalesef, ağlanacak hâlimize.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Mandacı, mandacı bunlar.
SÜLEYMAN GİRGİN
(Devamla) - Bu karardan sonra, tasarrufu olanın, bankada parası
olanın dolar karşısındaki kaybı hazine tarafından
karşılanacak arkadaşlar. Nereden? Fakir fukara, garip gurebadan
alınan vergilerden. Nereden? Ucuz ekmek almak için kuyruklarda
bekleyenlerden. Parası olanın zararı, parası olmayanın
verdiği vergilerden karşılanacak. Örneğin, dolar
yükselirken asgari ücretlinin, emekli maaşıyla geçinenin dolar
karşısındaki zararı nereden karşılanacak? Robin
Hood zenginden alıp fakire veriyordu, siz fakirden alıp zengine
veriyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız sözlerinizi.
SÜLEYMAN GİRGİN
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
Ey iktidar, döviz kuru
tsunami gibi vurdu, çekildi; geride bize fiyat zamları kaldı yadigâr.
Paramızın değerini, vatandaşlarımızın
birikimini, emekçinin alın terini, ormanlarımızın,
kıyılarımızın en güzel yerlerini, gençlerimizin
geleceğini, insanlarımızın gözünün ferini
çaldınız; siz de şunu unutmayın: Saatlerimizi korumalı
kura değil, demokrasiye kurduk ve sizleri yolcu edeceğiz. Yolcudur
Abbas, bağlasan durmaz!
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin sonuna
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
1 Ocak 2022 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere en düşük emekli maaşı 4.250
TLdir.
Mahmut
Toğrul Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz
Gaziantep Şırnak Adana
Hüseyin
Kaçmaz Ali
Kenanoğlu Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Şırnak İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Serpil Kemalbayın.
Buyurun Sayın Kemalbay.
(HDP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın
Başkan, sayın vekiller, değerli halkımız;
saygıyla selamlıyorum.
Hemen hemen her yasa
teklifinde olduğu gibi bu teklif de yasama etiği ve kalitesi
açısından ayaklar altına alınmıştır. Kanun
tekliflerini teknik bir işlem, bir formalite olarak görmeye; ihtisas
komisyonlarını çalıştırmamaya; sendikalarla, sosyal
taraflarla müzakere ve danışma gibi demokratik süreçleri
işletmemeye devam ediyorsunuz. Asgari ücretin belirlendiği
antidemokratik kurul muş gibi yaparak, müzakere ediyormuş gibi
yaparak toplandı, ne oldu? Gerçekte, sarayda belirlenen asgari ücret
Erdoğan tarafından açıklandı. İşçilerin alın
terine hak görülen ücret 4 bin 253 lira.
Bu ücret neden önemlidir?
Çünkü asgari ücret, çalışanların yarısından
fazlasını kapsıyor ve belirlenen ücrete bağlı olarak
da emek gelirleri belirleniyor, sosyal destekler belirleniyor. Açıklanan
asgari ücret 2021 Ocak ayındaki asgari ücretten yüzde 10 daha düşük
olmuştur. Ayrıca, üçüncü çeyrekte Türkiye büyümüştür ve
Türkiyenin bu büyümesinden asgari ücret pay alamamıştır. Son
birkaç aydır döviz kuru dalgalanması nedeniyle zam yağmuru
yağdı, yapılan zamlar geri alınmadı ki yani asgari
ücretliye verilen zam enflasyon karşısında şimdiden
erimiştir. Bütün ücretler insana yakışır bir seviyeye
yükseltilmelidir.
Asgari ücretin vergiden muaf
tutulması, ücretlerin asgari ücret kadar kısmının da
vergiden istisna tutulması için sendikalarla birlikte yıllarca
mücadele ettik. Sonuç olarak, bu kararı, bu yasayı olumlu buluyoruz
ancak artan oranlı vergi sistemine geçilmediği sürece, vergide adalet
sağlanmadığı sürece, verilen bu zam işçi için bir
cepten alıp başka bir cebine, diğer cebine koymak anlamına
gelecektir.
Öte yandan, önceki uygulamada
asgari geçim indirimi üzerinden evlilere, çocuklulara ve engellilere kısmi
de olsa pozitif ayrımcılık getirilmişti, bu hakkın
alınması doğru olmamıştır, AGİ iade edilmelidir.
Değerli
halkımız, son dönemde Erdoğan Nas mas. diyerek fiilen ya da
örtülü olarak faizi görülmemiş ölçüde artırmıştır.
Mevduat sahiplerine, ithalat, ihracat işleri yapanlara, bankada
parası olanlara, dövize endeksli mevduat garantisi vermiştir. Buradan
çağrı yapıyorum: Ücretliye, asgari ücretliye, çiftçiye,
emekliye, sosyal destek alanlara, öğrencilerin burslarına, ücret ve
gelirlere de döviz garantisi verilmelidir. Emek gelirleri ve sosyal destekler
dövize endekslenmelidir ama biliyoruz ki siz bunu yapmayacaksınız.
Kur korumalı TL mevduatının altında, bu sistemin
altında yatan mantık şudur: Bu politikanın altında
yatan mantık, halktan alıp sermaye sınıfına, servet
sahiplerine gelir transferi etmektir. Servetini dövize endekslediğiniz
mevduat sahiplerine, Beştepe sermayedarlarına ve diğer sermaye
gruplarına -nas ya da faiz, adını siz koyun- ne
veriyorsanız onu halka ödeteceksiniz çünkü Merkez Bankası rezervleri
çoktan tükendi, böyle bir rezerv söz konusu değil. Enflasyonu patlatarak
yine ücretlilerden, dar gelirlilerden zengine kaynak transfer edeceksiniz yani
size kalırsa, iş dönüp dolaşıp emeğiyle geçinenlerin,
dar gelirlilerin başına patlayacak.
Halkımız,
Erdoğanın ekonomik kurtuluş savaşı dediği
şeyin halka açılmış bir savaş olduğunun
farkındadır. Erdoğan ne kadar geleceğe kaçarak bugünü
kurtarmaya çalışsa da yangını yangınla söndürme
politikasıyla emekçileri yakarak beka krizini aşma planı
tutmayacaktır. Yanan, bu zalim iktidarın kendisi olacaktır,
yeter ki halkımız ekonomik saldırı
karşısında sesini yükseltmeye, örgütlenmeye, demokratik
tepkilerini ortaya koymaya devam etsin, yeter ki halkımız mücadele ve
dayanışmada ellerini birleştirmeye devam etsin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Zalim, iktidar değil; zalim, sizsiniz. İade ediyorum
laflarınızı size.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bakın, burada Yunus Emreyi gösteriyorum size. Yunus
Emre bebeği yaşatamayan bu vahşi sömürü düzeninin sonu
yakındır. AKPnin gözü toprağa bakıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Zalim, sizsiniz.
Nasıl bir ifadedir o
Sayın Başkan? Nasıl bir ifadedir o? Her türlü
yanlışı yapıyorsunuz
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Yunus Emre bebeği yaşatamayan bu vahşi
sömürü düzeninin sonu yakındır. AKP'nin gözleri, birisinin
bahsettiği gibi ışıldamıyor, gözleri toprağa
bakıyor, gidişi yakındır; söylemek istediğim bu.
Bakın, bu 3 Suriyeli
işçi de ırkçı saldırı sonucunda yandı; burada hiç
ifade edilmiyor. Bütün bu sorunların sebebi sizin kötü yönetiminizdir
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu
konulardaki duruşumuz belli.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla)
ırkçı, kutuplaştırıcı,
ötekileştirici dilinizdir, nefret söyleminizdir ve yoksulu daha çok
yoksul, zengini daha zengin yapan politikalarınızdır. (HDP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu
lafı en son siz ağzınıza alacaksınız.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 3üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiş ibaresinin
yeniden düzenlenmiş ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayhan
Altıntaş Behiç
Çelik Yasin
Öztürk
Ankara Mersin Denizli
İmam Hüseyin Filiz Zeki
Hakan Sıdalı Hüseyin
Örs
Gaziantep Mersin Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Zeki Hakan Sıdalının.
Buyurun Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üç yıl
önce, 14 Kasım 2018 tarihinde, asgari ücretten vergi
alınmamasına yönelik bir önergemiz reddedilmiş, asgari
ücretliler hayal kırıklığına
uğramıştı. Üç yıllık ısrarlı talebimiz
nihayet karşılık buldu. Bu ay, henüz asgari ücret
görüşmeleri başlamadan Genel Başkanım Sayın Meral
Akşener Asgari ücreti 4.555 lira yapın, devlet eliyle 555 lira vergi
muafiyeti sağlayın; işverenin yükünü omuzlayın.
demişti. O günlerde Mevzuata aykırı. diyerek yok
saydığınız değişiklikleri konuşuyoruz
şimdi. Teklifiniz doğru oldu, partimizin makul siyaset
anlayışı sayesinde kazanan da milletimiz oldu. Bu vesileyle,
muhalefetin önerilerini daha fazla dinleyeceğiniz temennisiyle yeni bir
öneri sunmak istiyorum.
Asgari geçim indirimiyle evli
ve çocuklu kişilerde bir avantaj sağlanıyordu.
Çalışanlarımızın hâlen eşleri ve istediğiniz
3 çocukları var. Şimdiki değişiklik bu avantajı
ortadan kaldırarak yeni bir eşitsizliği ortaya
çıkarıyor. Bu ayrıcalığın
kaldırılması bizi dezavantajlı gruplara destek sağlama
mecburiyetinden uzaklaştırıyor. Bunu gidermek için ilave bir
teşvik unsurunu mutlaka sisteme eklemeliyiz, aksi hâlde doğru adımınız
eksik kalacak.
Dünyada asgari ücretlilerin
oranı yüzde 10un altındayken ülkemizde maalesef ki asgari ücret
ortalama gelir hâline gelmiş durumda. Asgari ücret ve biraz üstüyle
geçinmeye çalışanların oranı neredeyse 4 kişiden 3üne
ulaştı. Açıklanan asgari ücret, yarattığınız
yüksek enflasyon yüzünden en fazla dört ayda eriyecek. Yüksek enflasyon
döneminde üç ayda bir asgari ücrette güncelleme yapılması artık
şart oldu, ancak güncellenirse vatandaşımızın
alın terini korumuş oluruz.
İhracat rakamları
artmasına rağmen birim fiyatlarımız düşüyor ve daralan
iç tüketimimiz bizi fiyat temelli rekabete ve ucuz işçiliğe mahkûm
ediyor. Ülkemizi bu girdaptan çıkarmanın ilk adımı
enflasyonu düşürmek, sonrasında katma değerli üretim, nitelikli
istihdam yaratmak. Asgari ücretli oranı ancak bu şekilde
düşecek, çalışanın da refahı ancak bu şekilde
yükselecektir.
Kıymetli
milletvekilleri, sadece asgari ücretteki artış dahi TÜİK'in
değil, halkın enflasyonunun onayıdır. Asgari ücretteki
artışın bedelini işveren ödeyecek. Yalnızca
başkasının parasıyla kahramanlık olmuyor, şu anki
maaşı asgari ücretin bile altında kalan devlet memurları
var. Bu, hak mıdır? Aynı orandaki zammı hadi gelin, devlet
kurumlarının çalışanlarına da verelim.
Öğretmenin, doktorun, polisin, büro görevlilerinin günahı ne? Özel
sektörden beklediğiniz fedakârlığı kendiniz de yapacak
mısınız, merak ediyoruz. Vatandaş kimseye minnet etmeyen
bir hayatın hayalini kurarken sizse her safhada gelir dağılımını
bozacak, gelir adaletini derinden yaralayacak hamleler yapmaya devam
ediyorsunuz. Israrlı politikalarınızla zengin, hiperzengin;
yoksul, fukara oldu. Ülkemizde artık üretim ve tüketimin belkemiği
orta direkten bahsetmek maalesef mümkün değil. Eskiden orta direk sınıf
atlama hayali kurar, bunun için çalışır biriktirirdi; şimdi
hayatta kalabilmek için çalışıyor. Uygulamalarınız
milletimizin hayallerini çaldı, geleceğe dair umutlarını
maalesef yok etti. İktidarınızda vatandaş mesela ev, araba
sahibi olmayı bırakın, eskiyen ayakkabısını
değiştirirken bile en az 3 kere düşünüyor.
Yarattığınız mağduriyet çağının
bedelini orta direk ödüyor. Siyaseten bu mecburiyetten memnun olabilirsiniz ama
fukaranın canı oyundan daha değerli. Yoksulluğun tabanı
gün geçtikçe genişliyor. 3Yyle mücadele ediyordunuz, bırakın
3Yyi; 1Y'yi, yoksulluğu bile yenemediniz.
Kıymetli
milletvekilleri, atılan tüm bu adımlar olumlu ancak yine her
şeyi son dakika yapmaktan vazgeçmiyorsunuz. Bütçe devam ederken
aklınıza geliveren vergi muafiyetleri hâliyle 2022 bütçesinde yer
alamadı. Bütçe gelirlerinde açık oluştu. Bunu daha önce
planlayıp ona göre bütçe oluştursanız daha iyi olmaz
mıydı?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Bu görüştüğümüz kanunun Komisyona gönderdiğiniz hâli ile
kamuoyuna açıkladığınız hâli arasında dağlar
kadar fark olunca doğal olarak yanlış hesap Bağdattan
döndü. Bunu da apar topar değiştirdiniz. Her şeyi günü
kurtaracak şekilde planlayınca sisteme değil, bir kişinin
ağzından çıkan kararlara tabi olunca hâliyle öngörülebilirlik de
olmuyor, vizyon da olmuyor. Yapacak bir şey yok, seçime kadar
bekleyeceğiz. Biz hazırız, seçimden sonra biz çözeriz.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.(İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN- Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
20.43
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 21.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Teklifin 4üncü maddesinde
kalmıştık.
1 adet önerge var, önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Hasan
Özgüneş Hüseyin
Kaçmaz
Gaziantep
Şırnak
Şırnak
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Muazzez
Orhan Işık
Adana
İstanbul
Van
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Muazzez Orhan Işıkın.
Buyurun Sayın
Işık. (HDP sıralarından alkışlar)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Teşekkürler.
Kurulu selamlıyorum.
Son iki haftada
adaletsizliğinizin cezaevlerinde öldürdüğü Garibe Gezer, Vedat Ekmen,
Abdülrezzak Şuyur ve Halil Güneş şahsında
yaşamını yitiren tutsakları saygıyla anıyorum.
Yaşamları devletin güvencesinde olan bu insanların ölümlerinden
sorumlusunuz ve bir gün mutlaka hesap vereceksiniz. Bu ülkede işkence ve
ölüm evlerine dönüşen cezaevlerinde olduğu gibi üniversitelerden
yargıya, ekonomiden medyaya, iç işlerinden dış politikaya,
saraydan yandaşa, her yerde haksızlık ve hukuksuzluk düzeni
vardır. Sayın Abdullah Öcalan şahsında İmralıda
başlayan ve tüm cezaevlerinde uygulanan tecrit rejimi bugün tüm kurumlara
ve topluma sirayet etmiştir. Tecrit sistemi ülkeyi her yönüyle krize
sokmuştur. Parti çete devletine dönüşen tecritçi ve kayyumcu saray
rejimi 84 milyonun sofrasını küçültüyor, yaşamını
karartıyor. Ancak savaşta, işgal veya darbe rejimi altında
olan bir ülke bu kadar zarar görürdü. Ülke OHALden medet uman, kayyum
zihniyetine bel bağlayan, AİHM ve Anayasa Mahkemelerini
tanımayan anlayışla rant ve sermaye odaklarına
peşkeş çekilmektedir. Dilinden millîlik ve yerliliği
düşürmeyen saray ülke itibarının, güveninin ve parasının
değerini sıfırlamıştır. Bu sıfırlama
lafını bir yerden hatırlıyor olmalısınız;
ayakkabı kutularını, para sayma makinelerini
reddedemediğiniz 17-25 Aralık tapelerini tekrar
hatırlatayım.
Değerli
halkımız, dünya tarihinde yurttaşına bu kadar terörist
diyen başka bir hükûmet yoktur. Ülkede neredeyse her 2 kişiden 1i
terörist ya da hain ilan ediliyor. Kendine ihale veren Ticaret Bakanına,
pudra şekercilerine ve suç işleri bakanına dokunamayan
yargı, Şenyaşar ailesinin adalet
çığlığına, Cumartesi Annelerinin sesine, her gün
öldürülen işçilerin, kadınların, adalet arayışına
mı cevap olacak? Evet, yolsuzluk yapanları
yargılamadınız; sadece yolsuzluk yapanları değil
Roboski katillerini, Taybet anayı, Servet Turgutu, Kemal Kurkutu ve daha
nicelerini katledenler yargılanmadı. İddia edilen suçla hiçbir
alakası olmadığı mahkemelerinizin topladığı
tüm belge ve delillerle ispatlandığı hâlde, talimatlı
yargınız 14 yaşındaki Mazluma
ağırlaştırılmış müebbet cezası
verirken; silahlarıyla suçüstü yakalanan Umut Kitabevi
bombacılarını beraat ettirdi. Bu suçluları, halk suçüstü yakalayarak
savcı ve Emniyet görevlilerine teslim etmişti. Suçüstü
yakalananları bile aklayan yargı gücünüz, düşüncesini ifade
edene, tweet atana, hak arayana, saraya karşı söz söyleyene
kullanılıyor. Şahsım rejiminin partimize yönelik çöktürme
siyasetinin, kapatma ve Kobani kumpas davalarının arkasında,
soygun ve suçlarını perdeleme ve aklama anlayışı
vardır. Hukuksuzluğunuzu, adaletsizliğinizi, yolsuzluğunuzu
ifade eden herkese karşı hemen beka söylemlerine
sarılıyorsunuz. Herkes de biliyor ki bu beka ülkenin değil,
iktidarınızın bekasıdır. Halkın
hakkını, ekmeğini, emekçinin ücretini Libyadan Azerbaycana,
Efrinden Etiyopyaya fonladığınız çetelerle
harcadınız. Varlık Fonu, İşsizlik Fonu, Bireysel
Emeklilik Fonu gibi ülkedeki tüm birikimleri iktidarınızın
bekası için güvenlik ve terörle mücadele adı altında
harcadınız. Geldiğimiz aşamada, dolar ve faiz
kararlarınızla yandaş bir kesimi zenginleştirip halkı
daha da yoksullaştırdınız. 5li çeteniz ve çok
maaşlı avaneleriniz dışında bir bütün olarak ülke
yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.
Politikalarınız her gün yüzlerce haneye ateş düşürmektedir.
İktidarınız açlık, yoksulluk, işsizlik ve ölüm
saçmaktadır. Elektrik faturasını ödeyemediği için çocuklar
ölüyor. Daha dün Silvanda DEDAŞınız elektriği
kestiği için astım hastası olan ve oksijen tüpü kullanan 2
yaşındaki Yunus Emre soğuktan astım krizine girerek
yaşamını yitirdi. Başta İmralı olmak üzere
yaşamın her alanında tecridi derinleştirdiniz,
Anayasayı askıya aldınız, halkların iradesini gasbettiniz;
hukuku, emeği, demokrasiyi ayaklar altına aldınız,
savaş politikalarıyla ekonomiyi çökerttiniz, yandaş bir zümreyi
de besleyerek tekçi, Türk tipi şahsım sistemini kurdunuz.
İşte, şahsım sisteminizin fotoğrafı.
Çarkınız dönsün diye yaşamının ve emeğinin
peşinde olan halka Bir mermi kaç lira biliyor musunuz? diyerek
halkın emeğine kan doğradınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK
(Devamla) - Bu sisteminizle halkın emeğini, yaşamını
sömürüp saltanatınızı yaşarken halkı kuru ekmeğe
mahkûm ettiniz. Kadınlara, çocuklara, gençlere, köylüye, emekçiye
açlığı, sefaleti, gözyaşı ve ölümü
dayatıyorsunuz. Elbette ki bu devran böyle dönmez, bu çark da böyle dönmez
artık. Bu ülkenin gerçek sahipleri olan kadınlar, gençler, emekçiler,
yok saydıklarınız, ötekileştirdikleriniz en kısa
zamanda bunun hesabını sizden mutlaka soracaktır. Daha önceki
savaş hükûmetleri gibi siz de iflas ettiniz. Bu ekonomik, diplomatik,
hukuki, siyasi, kaos ve kriz durumunu daha fazla yürütemezsiniz, yolun sonuna
geldiniz; yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.
Saygılarımla. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özyavuz
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, ilk yerli Covid-19 aşısı Turkovaca ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün ülkemizin ilk yerli
Covid-19 aşısı Turkovacın seri üretimine
Şanlıurfada Sayın Sağlık Bakanımız
Fahrettin Koca Beyin startıyla geçilmesinin ve acil kullanım onayı
verilmesinin mutluluğunu yaşıyoruz. Yerli
aşısını üreten birkaç ülkeden biri olmak gurur verici.
Emeği geçenleri, başta Sağlık Bakanımızı,
sağlık çalışanlarını ve Erciyes Üniversitemizin
hocalarını kutluyorum. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlara
vesile olsun.
Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum
Kabul edenler
Etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş
Gaziantep Adana Şırnak
Hüseyin
Kaçmaz Ali
Kenanoğlu
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Hasan Özgüneşin.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Halklarımızı ve Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Aralık ayında
gerçekleştirilen Roboski katliamını, Maraş katliamını,
kent ablukalarında yaşanan katliamları, hayata dönüş
operasyonlarında cezaevlerinde yaşatılan katliamı
lanetliyorum; yaşamını yitirenleri saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlar,
DEDAŞ tarafından Güçlükonakın Fındık beldesine
bağlı Gümüşyazı Mahallesine 16 Kasımdan bu yana, otuz
altı gündür elektrik verilmiyor; bunu defalarca söyledim. İnsanlar
sularını odunla ısıtıyorlar. Burada bir AKPli elini
kaldırıp Ben bu işi çözebilirim. diyebilecek cesarete sahip
midir acaba? Bu soruyu soruyorum.
İkincisi, Dağyeli
köyünün yolu çok berbat bir durumda -bu, Ilısu Barajı'nın
suları altında bırakılan bir köy- Siirte
ulaşımları dört saat sürüyor, Siirt'e yakın; tekneyle gidip
geliyorlar, düşünebiliyor musunuz? Yapılacak yol 12 kilometrelik; o
da -ben gittim, inceledim dağlık da değildir- rahatlıkla
yapılabilinir dolayısıyla bunu da sizlere sunuyoruz.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Savunma Sanayii Başkanlığının
çalışmaları, hizmetleri, projeleri üzerinden KDV
kaldırılmak isteniyor. Bu ne anlama geliyor? Silah üretimini
artıralım, satalım. Biraz daha savaş. Yoksul halk kitleleri
aç mı kalmış? Bomba mermisi yiyin. diyelim. Küçük mermilerle
uğraşın, yiyin. diyelim. Dolayısıyla bu, soygunu daha
da büyütmektir. Millî Savunma bütçesi zaten 80 milyarın üzerinde. E, dolayısıyla,
bu kadar açlık ve sefaletin içerisinde silaha yatırım yapmak
demek, savaş daha çok olsun içeride dışarıda ve yoksulluk
artsın... Bakınız, merkezi Londra'da bulunan Demokratik Gelişim
Enstitüsü raporunda Türkiye, Kürt sorununda güvenlikçi politikaları
tercih etmesi nedeniyle son kırk yılda 3 trilyon dolar kaybetti.
deniliyor.
Değerli arkadaşlar,
bugün pandemiden bahsetti arkadaşlar, işte yoksulluk biraz oradan.
Doğrudur, yoksullar yoksullaştılar ama bir İsviçre
bankası bir belirleme yapmış, diyor ki: 2020de Türkiyede 94
bin dolar milyoneri vardı, pandemi sürecinde 21 bin milyoner
artış sağlanmış. Bu, şu anlama geliyor: Siz,
halkın hükûmeti değilsiniz, siz bu milyonerlerin, sermayenin -deyim
yerindeyse, teşbihte hata olmaz, John Perkins, Amerikanın ekonomik
tetikçisiydi, itiraflarda bulunduğu bir kitap yazdı- ekonomik
tetikçilerisiniz.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Reddediyoruz.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Buradan bir şey alıyor musunuz, almıyor musunuz, ne kadar
ortaksınız bunu bilmiyoruz. Dolayısıyla değerli
arkadaşlar, eğer biz Kürt sorununu çözemezsek, Alevi sorununu
çözemezsek, demokrasiye geçemezsek, adil bir dağılımı
sağlayamazsak kesinlikle bu sorunları çözmenin mümkünatı yoktur.
E, başta tabii ki kendi zihniyetimizi değiştirmemiz lazım;
özgürlükçü, adalete dayalı, demokrasiyi benimsemiş bir
anlayış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Sorunlarımız, Kürt sorunu başta olmak üzere, Kürt sorununu ve
diğer sorunları çözmediğimiz müddetçe sorunlar devam eder.
Bakın, Birinci Dünya Savaşından sonra Amasyada böyle bir
protokolden bahsediliyor, 1nci maddeyi okuyorum: Osmanlı devletinin
düşünülen ve kabul edilen sınırı Türk ve Kürtlerin
oturduğu araziyi kapsar. Bu bir. Bu, güney Kürdistan dediğimiz,
Rojava dediğimiz alanı kapsar. Mustafa Kemal özerklik konusunda ne
diyor? Bizim Anayasa gereğince zaten bir tür yerel özerklik
olacaktır. O hâlde hangi ilin halkı Kürt ise onlar kendi kaderlerini
özerk olarak idare edeceklerdir. Meclisin tutanağından okuyorum:
Kürdistan hakkında Büyük Millet Meclisi Vekiller Heyetinin El Cezire
Cephesi Komutanlığına talimatıdır. Değerli
arkadaşlar, Mustafa Kemalin çözümüne var mısınız?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Biz varız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
PKK sahip çıkıyor mu bu dile Sayın Başkan?
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Efendim?
Saygılar
arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz Dursun
Ataş
Denizli Gaziantep Kayseri
Ayhan
Altıntaş Behiç
Çelik Hüseyin
Örs
Ankara Mersin Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Dursun Ataşın.
Buyurun Sayın Ataş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 299 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin
görüşülen maddesi yeni sistemle ilgili uyum maddesidir. Yeni sistemde
müsteşarlıklar başkanlıklara dönüştürüldüğü için
ilgili kanunda bu ibareler değiştirilmekte ve Savunma Sanayii
Başkanlığınca yürütülen savunma sanayisi projelerine
ilişkin KDV istisnası getirilmektedir. Ülkemizde de savunma
sanayisinin gelişmesi ve yerlilik oranının
artırılması için İYİ Parti olarak hep destek verdik,
bu düzenlemeyi de olumlu bulduğumuzu belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz tarihin en derin ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Bu
ucube partili Cumhurbaşkanlığı sistemi hiçbir ekonomi
çevresinde karşılığı olmayan kötü ekonomi
politikaları, Merkez Bankasının diğer tüm kurumlar gibi tek
bir adama bağlı olması, ekonomi politikalarının
başına yeterliliği ve liyakati olmayan kişilerin
getirilmesi, devletin bürokratı olması gereken kişilerin
sarayın bürokratı gibi davranarak devletin değil, iktidarın
çıkarlarını düşünmesi sonucu Şahlanacak. dedikleri
ekonomi uçurumdan aşağı yuvarlanmaktadır. Döviz kuru bir
yılda yüzde 90 artmış, Türk lirası pula dönmüş,
enflasyon yüzde 50leri geçmiş, iğneden ipliğe her şeye zam
gelmiş, devletin bütçesi daha yeni yıla girmeden erimiş,
işsizlik rekor üstüne rekorlar kırmış, Merkez Bankası
rezervleri erimiş, AKP'nin iktidara geldiğinde 8 milyon olan icra
dosya sayısı 31 milyona yükselmiş, sırf bu yıl 7
milyondan fazla icra dosyası açılmıştır. Son yedi
yıldır kişi başına düşen millî gelir sürekli
düşmüş, vatandaş her geçen gün fakirleşmiştir.
Değerli milletvekilleri,
tek adamın kendini ekonomist sanması sonucu geliştirdiği
Faiz sebep, enflasyon sonuçtur. teorisiyle ekonomik deneylerin kurbanı
olan vatandaş sefaletin, yokluğun pençesine itilmiştir.
Şimdi de Türk ekonomi modeli adı altında vatandaş
üzerinde yeni deneyler yapılmaktadır. Dünyanın hiçbir ülkesinde
bu kadar değişkenlik ve belirsizlik yoktur. Sabah ilk kalkan, ekonomi
üzerinde yeni bir model denemektedir, olan ise vatandaşa olmaktadır.
Zengin daha zenginleşiyor, fakir daha fakirleşiyor. Hasta garantili
hastanelerin, yolcu garantili havaalanlarının, geçiş garantili
otobanların, geçmediği köprülerin, görmediği tünellerin kefili
olan vatandaş şimdi de zenginlerin dolar garantili mevduat
hesaplarına kefil yapılmıştır. Vatandaşın
zor güç biriktirdiği 3-5 dolarını 3-4 liradan bozdurtan AKP,
bugün dolar milyonerlerini memnun etmek için yine vatandaşın cebine
el atmıştır. Şimdi, doları yirmi altı gün önceki
seviyesine ancak düşüren iktidar Ülkede her şey düzenli gidiyor.
algısı yaratarak başarı hikâyeleri anlatmaktadır. Daha
geçtiğimiz aylarda Dolar 10 lira olacak. dedikleri için insanlar vatan
haini ilan edilip yargılanıyordu. Bugün ise Dolar 10 lira olacak.
diyenleri yerli ve millî ilan ediyorlar. Hâlbuki bir yıl önce bugün dolar
7,60; euro 9,30 liraydı. Bugün Nasıl düşürdük? dedikleri dolar
12,60; euro 14,20 lira seviyelerinde. Yani bir yılda yüzde 90 seviyelerinde
artış var. Diğer bir ifadeyle her şeye en az yüzde 90 zam
gelmiş. Dolar düştü, her şey ekonomik olarak yoluna girdi.
algısı yaratmaya çalışan saray yalakalarına soruyorum:
Her gün üst üste gelen zamlar geri alınacak mıdır? Bekleyip her
birlikte göreceğiz başarı hikâyenizin sonunu.
Değerli milletvekilleri,
İYİ Parti olarak Asgari ücreti en az 4 bin lira yapalım,
işverenin yükünün bir kısmını da omuzlayalım. dedik;
dediğimiz kısmen yapıldı, enflasyonun yüzde 50leri geçtiği
AKP tarafından kabul edildi ancak asgari ücretteki yüzde 50
artışın sadece yüzde 10unu devlet üstlendi, işverene
asgari ücretin maliyeti tam yüzde 40 arttı. Yani, işverenin cebinden
verdikleri parayla başarılı imajı çizmeye çalışıyorlar
fakat, bugün hâlâ 1.500 lira maaş alan emeklilerimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Bu maaşlar da en az asgari ücret seviyesine
çıkarılmalıdır.
Diğer yandan, en
düşük memur maaşı 4.880 liradır. Geçim
sıkıntısı çeken memuru enflasyona ezdirmemek için
maaşları en az yüzde 50-60 artırılmalıdır;
yapacak mısınız, hep birlikte göreceğiz. Ancak, asıl
olan maaşlarını artırmak da değil, bu maaşları
canavara dönüşen enflasyon karşısında korumalıyız
ve enflasyonu acilen düşürecek sıkı politikalar
uygulamalıyız.
Sonuç olarak, sürekli U
dönüşü yapan AKP iktidarının ülkemize verebilecek bir şeyi
kalmamıştır. AKP iktidarı dün Nas var, faiz
artıramayacağız. deyip bugün, üst limiti belli olmayan bir
faizi getirip önümüze koyuyor. Dün Maaşı dolarla mı
alıyorsunuz, size ne doların artışından? diyenler,
bugün Bay bay Türk lirası. deyip millî paramızı dolara
bağlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum...
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Ama milletimiz de ilk seçimde size Bay bay AKP. diyecektir diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 2
adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sıralarına göre okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Ahmet
Kaya Ömer
Fethi Gürer
İstanbul Trabzon Niğde
Cavit
Arı Fikret
Şahin Kadim
Durmaz
Antalya Balıkesir Tokat
Süleyman
Girgin Ahmet
Akın
Muğla Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ahmet Akının.
Buyurun Sayın Akın.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
en başta şunu söylemek istiyorum ki enerji politikalarınız
yanlış ve maalesef düzelmiyor. Vatandaşın lehine bir
politika ortada olmadığı için bedelini de
vatandaşımız ödüyor.
Bugün ülkede
vatandaşımız ekonomik buhranla birlikte bir de üstüne üstlük
enerji buhranıyla mücadele ediyor. Bunun sebebi de plansız,
programsız, öngörüsüz enerji politikalarınızdır; bedelini
demin de dediğim gibi vatandaşlarımız ödüyor. Bu
anlayışa baktığınız zaman, vatandaşı
müşteri gibi gören bir anlayış var ortada.
Değerli arkadaşlar,
bu getirdiğiniz düzenleme de bunun net bir öngörüsüdür, örneğidir.
Nedir o? Varlık Fonunun en büyük varlıklarından biri olan
BOTAŞın borçlarının silinmesi. Bu ilk değil, daha
önce de BOTAŞın borçları terkin edilmişti.
Şimdi, burada
sormamız gereken şu: Borçlar neden üç beş yılda bir
siliniyor? Bir anonim şirket olan BOTAŞta sıkıntı
nedir? Cevap çok açık, her şey ortada, demin de söylediğimiz
gibi plansız, programsız enerji politikaları. BOTAŞın
32 milyon 300 bin liralık gümrüklere olan borcuyla yaklaşık 60
milyar lira görev zararı, alacağı
karşılığında siliniyor. Bu 60 milyar görev zararı
nasıl oluştu? Ekonomi ve enerjideki yanlış tercihler
nedeniyle bu borçlar oluşmuş oldu. Mesela, doğal gazda uzun
vadeli sözleşmeleri ne kadardan imzaladınız? Kaç dolardan yapılacak
anlaşmalar? Spot piyasadan ne kadar doğal gazı ortalama kaça
alacaksınız? Doğal gaz satın aldığınız
ülkelerle masaya otururken hangi tavizleri verdiniz? Karadenizdeki doğal
gazı pazarlıklarınızda nasıl kullandınız? Bu
soruları sorduk, cevap alamıyoruz. Buradan da bir kez daha
sormuş olduk. Bir de sorumuz şu: Bu düzenleme hangi amaçla
yapılıyor? Yoksa, burada planlanan, hesaplanan; borçsuz,
kılçıksız özelleştirilmeye hazır olmak için mi
yapılıyor? Bir önceki düzenlemede BOTAŞ ve bağlı
ortaklarının yurt dışında kurdukları
şirketler Kamu İhale Kanunu kapsamından
çıkarılmıştı. Şimdi de bununla birlikte
janjanlı bir ambalajlama yapıyorsunuz değerli arkadaşlar.
Bakın, vatandaş bedelini ödüyor, siz de sefasını
sürüyorsunuz. Sadece 2021 yılında konut ve doğal gaz tarifesine
7 defa zam yapıldı; toplamı yüzde 20.
Şimdi, Fatih Bey şu
anda hane halkının kullandığı doğal gaz ve
elektrikte yaklaşık 100 milyar liranın devlet tarafından
karşılandığını, sübvanse edildiğini söyledi.
Peki, Fatih Bey neyi anlatmıyor? İğneden ipliğe gelen
zamların çarşıda, pazarda, markette
vatandaşlarımıza zam olarak nasıl
yansıdığını anlatmıyor. Sanayi doğal gaz
tarifesi Ocak 2021den bu yana Haziran 2021e kadar her ay yüzde 1 arttı.
Temmuzda yüzde 20 arttı, Ekimde yüzde 15 arttı, Kasımda yüzde 48
arttı, Aralıkta yüzde 20 zamlandı yani 2021 yılında
yüzde 158 oranında zamlandı. Bu zamlar doğrudan hayat
pahalılığını da yaratmış oluyor. Doğal
gazı ucuza satıyoruz, fedakârlık yapıyoruz. diye
kesinlikle söylemeyin, hiçbir inandırıcılığınız
yok. Burada bir fedakârlık var; evet, bu fedakârlık, bu hayat
pahalılığında, bu koşullarda bu mücadeleyi veren
vatandaşlarımızın ta kendisi tarafından
yapılıyor.
Değerli arkadaşlar,
kara kışta Kombiyi kıs. dediğiniz
vatandaşımız zaten kombiyi açamıyor. Müjde. dediniz,
zamlar üstüne zamlar yaptınız, vatandaş
ağzınızdan müjde lafını duyacak diye korkuyor çünkü
zam geliyor. Fatih Beye ve AK PARTİli milletvekillerine sormak
istiyorum: Avrupada en ucuz doğal gaz bizde ise 5 milyondan fazla
abonenin faturasını ödeyemediği için doğal gazı neden
kesiliyor? Aynı zamanda elektrikte de aynı şekilde;
vatandaşlarımız faturalarını ödeyemediği için
kesiliyor. Milletin aklıyla alay etmek yerine, vatandaşa hizmet
etmeyi bir destur kabul edin.
Bakın, on dokuz yıldır
yanlış politikalarınızla Fedakârlık. deyip üstüne
gelmek vatandaşımızın aklıyla alay etmektir.
Ayrıca, şimdi, zam geldiği zaman, zam
yaptığınız zaman her şey güzel. Dediniz ki: Dolar
yükseldi. zamları yaptınız akaryakıta.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET AKIN (Devamla) - Hemen
selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
Buyurun.
AHMET AKIN (Devamla) -
Şimdi dolar düştü, o zaman indirin. Yüzde 30a yakın bir indirim
yapılması gerekiyor motorinde. Neden yapmayıp da bu payı,
hayat standartlarında, satın alma gücünde, hayat
pahalılığında zaten ezilen
vatandaşımızın sırtına yüklediniz? Benzin ve
motorin 8 lira, LPG 6,5 lira seviyesine inmeli bu hesaplara göre.
Değerli arkadaşlar,
vatandaşlarımız sıkıntı içerisinde, kara
kışta vatandaşlarımız zorluk içerisinde.
Vatandaşlarımız elini kolaylaştıracak, hayat
pahalılığını azaltacak politikalar bekliyor sizden.
Siz ne yapıyorsunuz? Fırsatçılık yapıyorsunuz.
Nasıl? Dolar yükselince zammı yapıyorsunuz ama dolar
düşünce zammı geri çekmiyorsunuz.
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Akaryakıta yüzde 50 indirim vardı zaten, yüzde 50
indirmiştik.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle 4646
sayılı Doğaz Gaz Piyasası Kanununa eklenen geçici madde
6nın birinci cümlesinde geçen merkezi yönetim bütçesinin gelir ve gider
hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs İmam
Hüseyin Filiz Yasin
Öztürk
Trabzon Gaziantep Denizli
Ayhan
Altıntaş Behiç
Çelik Bedri
Yaşar
Ankara Mersin Samsun
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerine
söz talebi Sayın Bedri Yaşarın.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle beraber
BOTAŞın Ticaret Bakanlığına olan KDV borcu
mahsuplaşılıyor. Bu bizim başlangıçta yani olumlu
baktığımız
32 milyar lira BOTAŞın devletten
alacağı var, KDV alacağı var, buna karşılık
da sübvanse ettiği rakamlar var Bununla bunu mahsuplaşalım.
deniliyor. Ben aynı şeyi bugün devletten KDV alacağı olan
firmalar için de söylemiştim. Bu KDVler belli bir incelemeden sonra
firmalara iade ediliyor, bu da belli bir zaman alıyor. Aynı, KDV
alacaklarına karşılık hiç olmazsa bunların yüzde
50si, yüzde 60ı oranında SGK borçlarına sayılabilir,
vergi borçlarına sayılabilir. Devlet bu getirdiğiniz kanun
teklifiyle nasıl belli bir mahsuplaşmayı yapabiliyorsa bunu
tüzel kişiler için yapmak da mümkün.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Devreden KDV
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Devreden KDVden bahsetmiyorum, iade edilen KDVden bahsediyorum.
Tabii, bunun itiraz
ettiğimiz tarafı, mümkün olduğunca kesinleşmeden
mahsuplaşma olsun, hesap bittikten sonra zaten nakde dönüyor, onun da bir
anlamı yok.
Şimdi, tabii, burada,
özellikle doğal gaz deyince, kara kış deyince hepimizin
gözünün önüne doğal gaz faturaları geliyor. Ben öneri olarak
şunu da söyledim, dedim ki: Acaba BOTAŞ kademeli tarifeye geçebilir
mi? Eğer BOTAŞ kademeli tarifeye geçebilirse
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Çalışıyoruz.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Bugün bütün konutlarda metreküpüne bakılmaksızın
aynı tarife uygulanıyor yani bugün İstanbuldaki de, Egedeki
de, doğudaki de, kuzeydeki de, güneydeki de aynı birim fiyat
üzerinden aynı faturayı ödüyor. Eğer bugün burada bir maddeyle
bunu ilave edip geçici madde ilave edebilirsek Değerli
Başkanlarım ne olur? Şöyle olabilir: İller bazında
bile bunu kademelendirmek mümkün. Yani bugün Gümüşhanede, Bayburtta
diyelim yılda
Tabii, özellikle şu ara,
gaz talebi çok yüksek, dolayısıyla gaz arzının da bir
şekilde çeşitlendirilmesi gerekiyor. Bu dönemde özellikle çevrim
santrallerinin çektiği gaz miktarı inanılmaz yüksek,
dolayısıyla rakamlar da ortada. Buna paralel olarak mesela,
şimdi, özellikle Türkmenistanda bol miktarda gaz var ama bununla ilgili,
naklinde bazı zorluklar var; basınçlı tankerler yapılarak
-bunlarla bu anlaşmalar da imzalanabilirse- gaz arzının
çeşitlendirilmesi konusunda ciddi mesafeler katedebiliriz.
Tabii, doğal olarak
bugün enerji üretiminin de önemli bir kısmını çevrim santralleri
üzerinden sağlıyoruz. Dolayısıyla Hükûmetin -yani bugün siz
iktidardasınız, sizin yaptırım gücünüz var- özellikle
yenilenebilir enerji kaynaklarını sonuna kadar desteklemesi
lazım. Yani bugün konutların üzerinde özellikle güneş
enerjisiyle üretilen miktarlara baktığınız zaman oldukça
komik olduğunu görürsünüz; dolayısıyla bunun süratle
desteklenmesi lazım. Zaten gazda da petrolde de yüzde 90ın üzerinde
dışarıya bağımlılığımız var.
Hep bu müjdeli haberlerle
uyanıyoruz, milletvekilimiz de söyledi, her müjdenin arkasından
farklı şeyler geliyor ama inşallah, şu 2023te, hiç olmazsa
Karadenizdeki doğal gaza hep beraber kavuşuruz, bu rakamlar bir
miktar düşmüş olur diye ümit ediyoruz.
Tabii, biz, BOTAŞa en
azından bu tür sıkıntılı günlerde Serbest piyasadan
gaz alabilir mi? diye burada bir yetki vermiştik, doğrusu onu da
merak ediyoruz. Yani bu verdiğimiz yetki ne kadar işe yaradı?
Bugün fiyatların alıp başını gittiği oranda biz
bundan ne kadar etkilendik? Bu da önemli.
Bir de tabii, bütün bu
operasyonlarda herkesin endişesi var, acaba BOTAŞ
özelleştirilecek mi? Bakın, BOTAŞın özelleştirilmesi,
özellikle boru hatları açısından söylüyorum, bunlar millî
politikalardır yani bir insanın vücudundaki damarlar gibidir,
stratejik öneme sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
Enerji güvenliği
açısından, enerji verimliliği açısından bu tür kurum
ve kuruluşların özelleştirilmemesi için biz şahsen
elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz. Dolayısıyla bizim de size
önerimiz, muhalefet olarak önerimiz... Özellikle iletim hatları dâhil
-bakın bugün enerjide de aynı şeyleri konuşuyoruz- yine
doğal gaz boru hatlarının, yine TPAOnun petrol taşıma
hatlarının özelleştirilmesi bence düşünülemez bile,
akıldan bile geçirilemez; böyle fikirleriniz ve düşünceleriniz varsa
bunlardan vazgeçin çünkü enerji güvenliği, arz güvenliği bugün
dünyanın en önemli problemlerinden biri.
Ümit ediyorum siz de
bunları aklınızdan geçirmezsiniz diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın
Elitaş, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Samsun
Milletvekili Bedri Yaşarın 299 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bedri Yaşar
biraz önce kürsüde tıpkı elektrikteki kademeli tarifenin
uygulanmasıyla ilgili konuyu gündeme getirdiler. Biz de
arkadaşlarımızla arkada istişare ettik, inşallah,
bugün, sanıyorum kanun teklifini hazırlıyorlar. 4 Ocak
tarihinden itibaren, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına
başladığı anda, kademeli doğal gaz tarifesini de
getireceğiz. Gerekçeleri haklı, biz de zaten onu biliyoruz çünkü bir
villada oturanla bir gecekonduda oturanın aynı fiyattan doğal
gaz tüketimini uygun bulmuyoruz.
İkinci konuyu gündeme
getirdiler, BOTAŞın özelleştirilmesiyle ilgili.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Öyle bir konu kesinlikle gündemimizde söz konusu değil.
BOTAŞ hem gaz tedarikçisi hem ileticisi; gaz tedarikini sadece BOTAŞ
değil, özel sektör kurumları yapıyor ama iletim sadece
BOTAŞa aittir. Elektrik iletim şirketlerinde de aynı şekil
söz konusudur. BOTAŞın özelleştirilmesi gündemimizde olan bir
konu değildir.
Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299) (Devam)
BAŞKAN 7nci madde
üzerinde aynı mahiyette 2 adet önerge vardır, okutup birlikte
işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinin tekliften
çıkarılmasın arz ve teklif ederiz.
İmam
Hüseyin Filiz Yasin
Öztürk Ayhan
Altıntaş
Gaziantep Denizli Ankara
Behiç
Çelik Hüseyin
Örs
Mersin Trabzon
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Ömer
Fethi Gürer Kadim
Durmaz Süleyman
Girgin
Niğde Tokat Muğla
Mehmet
Bekaroğlu Emine
Gülizar Emecan Ahmet
Kaya
İstanbul
İstanbul Trabzon
Cavit
Arı Fikret
Şahin
Antalya Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önergeler
üzerine ilk söz Sayın Hüseyin Örsün.
Buyurun Sayın Örs.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 7nci
maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Az evvel yaşanan diyalog
gerçekten beni etkiledi, bizim İYİ Partinin Samsun Milletvekili Bedri
Yaşar Beyin konuşmasından sonra AK PARTİ Grup Başkan
Vekilinin de konuya yaklaşımı. İşte, arkadaşlar,
Mecliste olması gereken bu, hep birlikte, muhalefetiyle iktidarıyla
milletin derdine burada çözüm aramak, bizim asıl işimiz de bu. O
yüzden, bu tavrı, bu durumu sizlere nakletmek, hatırlatmak istedim.
BAŞKAN Siz yokken bir
de önergeniz kabul edildi Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Biliyorum, teşekkür ederim Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
bu maddeyle 5018 sayılı Kanuna geçici madde eklenerek 2021
yılında gelir tahmini üzerinden gerçekleşen genel bütçe
giderleri karşılığı idare bütçelerine ödenek
eklenebilmesine imkân tanınmaktadır. Diğer bir deyişle,
iktidar ek bütçe yapar gibi davranmakta ama gelir ve gider kalemlerini
şeffaf bir şekilde ortaya koymamaktadır,
Cumhurbaşkanımıza ilave ödenekleri istediği gibi
dağıtma yetkisi verilmektedir. Değerli arkadaşlar, kamu
harcamalarının miktarına, bu harcamaların
dağılımına millet adına, seçilmiş temsilcileri
yani yüce Meclis karar verir, bu harcamaların karşılanabilmesi
için getirilecek vergilerin türü ve miktarına da Meclis karar verir; bütçe
hakkı dediğimiz de budur zaten. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu maddeyle Parlamentonun bütçe hakkı ihlal edilmektedir.
Bu maddeyle dolaylı bir şekilde ek bütçe teklifi getirilmiştir.
Bu maddeyle yürütme organına, tek bir maddeyle istediği gibi harcama
yetkisi veriliyor. Bu, üstü kapalı bir ek bütçe teklifidir ve asla kabul
edilemez. Torba yasa uygulamalarının yaşattığı
yazbozlar ortadayken şimdi bir de torba bütçe uygulamasıyla
karşı karşıyayız. Mevcut düzenlemeyle,
Cumhurbaşkanına istediği geliri istediği kuruma
dağıtma yetkisi verilmektedir. Oysaki yapılması gereken,
kaynağı belirtilerek ilave edilecek ödeneklerin belirtildiği bir
ek bütçe düzenlemesidir. Ek bütçeyle ödeneğin veya tahsilatın hangi
kuruma, programa ve ekonomik sınıflandırmaya
yapılacağı açıkça belirtilmelidir.
Değerli arkadaşlar,
Anayasamız bütçeye özel bir önem vermiştir. Anayasamızda
bütçenin hazırlanması ve görüşülme usulü ayrıntılarla
yer almıştır. Yürütme organına verilecek harcama yetkisini
artıracak olan bir değişikliğin bir ek bütçe teklifi olarak
gelmesi gerekirdi. Ne yazık ki mevcut düzenleme bütçe disiplinine de zarar
verecek bir düzenlemedir. Burada Meclisimizin bütçe yetkisi
Cumhurbaşkanına verilmektedir.
Değerli arkadaşlar,
ülkemizin borcu artmaktadır çünkü hem faiz dışı hem de
normal denge olarak açık verilmektedir. Kamu idarelerinin
aktardığı bilgilere göre, 2021 yılı için tahmin edilen
vergi gelirlerinin bir bölümünde artış meydana gelmiştir.
Bütçenin gelir tarafında tahmin edilenin üzerinde ve devamlı
sayılabilecek nitelikte olan bir artış meydana geldiğinde,
bu miktarın bir yere harcanması gerekliliği
anlayışı artık terk edilmelidir. Mevcut borç stokumuzun
aşağıya çekilebilmesi için gelirlerimizde meydana gelen
artışların daha doğru kullanılması gerekir.
Değerli arkadaşlar,
konuşmamın son bölümünde AK PARTİli arkadaşlara seslenmek
istiyorum: Siz siyasi ikbalinizi kurtarmak adına memleketi çöküşe
sürüklüyor, aziz milletimizi borç batağına ve açlığa mahkûm
ediyorsunuz. Milletin eriyip giden maaşından, açlıkla olan
imtihanından, geçim sıkıntısından hiç
bahsetmiyorsunuz. Çünkü milleti görmüyorsunuz. Siz gençlerin
umutlarını yok ettiniz. Siz vatandaşı ekmek
kuyruklarına mahkûm ettiniz. Siz enflasyonla milleti
fakirleştirdiniz. Kınadığınız ne varsa hepsini
başımıza bela ettiniz. Millet fakirleştikçe
yandaşlarınız daha da zenginleşiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Soruyorum size: Bu içinize
siniyor mu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
İşte böyle konuşunca evet diyemiyoruz Sayın Başkan.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Millete akıl vermek, Şükredin. demek yerine, önce kendi
yandaşlarınıza ve 5li çeteye bir Dur! deyin.
Son söz: Milletin sesine
kulak verin, her şey daha kötüye gitmeden sandığı getirin.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz talebi, Sayın Emine Gülizar
Emecanın.
Buyurun Sayın Emecan.
(CHP sıralarından alkışlar)
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, değerli izleyenler; kanun teklifinin 7nci
maddesindeki düzenleme 2021 bütçesiyle ilgili. 2021 bütçesi gelirleri
öngörülenin üzerinde gerçekleşmiş durumda ve bir gelir fazlası
oluşmuş durumda. Bu durumla ilgili bize görüşmelerde
açıklanan rakamlar da şöyle: 2021 yıl sonu gerçekleşmesi
öngörülen gelir 1 trilyon 101 milyar lirayken, aralık sonu
gerçekleşme beklentisi 1 trilyon 397 milyar lira yani 297 milyar lira
fazladan gelir elde edilmiş oluyor. Yine, Komisyonda bize bu fazlanın
büyük kısmının son dönemdeki vergi alacaklarının
yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemelerden
kaynaklandığı belirtildi ancak şimdi soru şu: Bu
parayı kim, nasıl harcayacak, nasıl kullanacak? Normalde
yapılması gereken, bu gelirin Türkiye Büyük Millet Meclisinin millet
adına kullandığı anayasal bütçe yapma hakkı
gereğince bir ek bütçe kanunu teklifi şeklinde sunulması ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu kapsamda görüşülmesiydi ancak bu
düzenlemeyle her zamanki gibi Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasanın
161inci maddesiyle tanımlanan bütçe yapma hakkı tek bir kişiye,
Cumhurbaşkanına devredilmek isteniyor. Komisyonda nasıl
harcanacağıyla ilgili net bir plan sunulması gerekirken -bu
madde de böyle bir içerik de yok, bu sorularımızı
sorduğumuzda da net bir cevap verilmedi ama- büyük bölümünün ödenek üstü
harcama yapmış bazı idarelerin ödeneklerini artırmak
amacıyla kullanılacağını da biliyoruz. Örneğin,
bu kanun teklifinin 6ncı maddesinde görüşülen BOTAŞın
birikmiş borçları hazineden mahsup edilerek silinecek. BOTAŞta
oluşan bu görev zararı -yaklaşık 60 milyar TL- bu bütçeden
karşılanacak. Yine, Komisyonda açıklandığına
göre, BOTAŞın yanında, piyasaya olan borçlar; Sağlık
Bakanlığının, hastanelerin ilaç alımları, malzeme
alımları; İzmir ve Elâzığ depremleri
dolayısıyla AFADın üstlenmiş olduğu yükümlülükler
vesaire vesaire vasaire; bir bölümü de 2022nin ilk üç ayında
kullanılacak ama net bir bilgi verildiğini söyleyemeyiz.
Sayın milletvekilleri,
bütçe hakkının Cumhurbaşkanına bu şekilde devri
harcamaların şeffaflığına da gördüğünüz gibi bir
gölge düşürüyor, bütçe disiplinine de hiç uygun değil. Yani
Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde tüm uygulamalar
sistemsiz, kuralsız, kanunlara aykırı, Anayasaya
aykırı bir hâl almış durumda. Son birkaç haftadır,
hatta birkaç gündür Cumhurbaşkanının ekonomi yönetimine
baktığımızda da aslında bu yapılanlara artık
şaşırmıyoruz. Bir ekonomik garabetin içinden geçiyoruz;
doları 7-8 seviyelerinden önce 18,40lara çıkartıp şimdi 13
bandına indirmekle sevinen ve sevindiren bir iktidar olarak tarihe
geçeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Faizi
düşürerek yarattığınız mevcut krizi ötelemek için,
bakın çözmek demiyorum, ötelemek için daha büyük bir krize gözünüzü
kırpmadan tüm Türkiye'yi sürüklüyorsunuz. TL'nin değer kaybetmesinin
nedeni sizin yarattığınız güvensiz ortamdı,
aldığınız yanlış kararlardı. 20 Aralıkta
açıkladığınız ama gerçekte örtülü faiz
artırımı olan kur garantili TL mevduatı sistemiyle
ortalığı daha da altüst ettiniz. Dolar bir günde 18,40
liralardan fırlayıp gece 11e kadar indi, millî paramız da tabii
dolar oldu. Bu arada Vatandaş dolar sattı, dolar düştü. gibi
bir algı oluşturuldu ama şunu sormak istiyorum: Merkez
Bankası daha önce de doları düşürmek için birkaç kez müdahale
etmişti, böyle bir düşüş olmadı, neden acaba? Arka kapı
satışları hiç mi olmadı? Bu kararı önceden bilip dolar
satan var mı, bu araştırılacak mı? Mesela,
hesabında 1 milyon TL'den fazla olan kaç kişi pazartesi 18 liradan
dolar bozdurup akşam 11 liradan dolar aldı, bunu açıklayacak
mısınız? Bu soruların cevaplarının verilmesi
gerekiyor. Temel sorun da şu: Bu farkı kim ödeyecek? Bu farkı
tabii ki hazine ödeyecek. Yani yoksul vatandaşın, hepimizin
vergileriyle bunlar finanse edilecek. Oluşacak olan bu kur
farkını ödemek için hazine borçlanacak. Peki, bütçe üzerinde
oluşacak yük neyle karşılanacak? Vergilerle mi, borçlanmayla
mı, yoksa para basmayla mı? Neyle karşılanırsa
karşılansın, değerli arkadaşlar, bu getirdiğiniz
döviz kuru korumalı TL mevduat sistemi bu halka maalesef pahalıya mal
olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın
sözlerinizi.
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, biraz da asgari ücretten söz
etmek istiyorum: Asgari ücretin artırılmasını elbette ki
biz de istiyorduk, destekliyorduk. Aynı zamanda tüm ücret gelirlerinin
asgari ücrete kadar olan kısmının gelir vergisinden istisna
edilmesi doğru bir düzenlemeydi.
Şimdi, milletin refah
içinde yaşaması bizim hem hayalimiz hem idealimiz hem hedefimiz ancak
bunu yaparken milletin gördüğü günden geri kalmaması da gerekiyor,
biz bunu istiyoruz. Bu ülkenin insanları sürdürülebilir, adaletli ve
dengeli bir refah seviyesini hak ediyorlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Ancak kötü bir yönetimin ve harcamaları artıracak
olan asgari ücretin enflasyon etkisi hiç düşünülmüyor, hesaplar günübirlik
yapılıyor; önümüzdeki süreçte elektrikte, doğal gazdaki,
akaryakıttaki, fiyatlardaki artışın da yoğun etkisiyle
bu asgari ücret sabun köpüğü gibi eriyecek arkadaşlar,
vatandaşlarımızın alım gücü yine düşecek,
Söylemediniz. demeyin.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Emecan.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 8 ila
13üncü maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
gruplar adına ilk söz, İYİ Parti Grubu adına Sayın
Fahrettin Yokuşun.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 299
sayılı torba Kanun Teklifinin ikinci bölümüyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi İYİ Parti Grubu
adına tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ikinci bölümde yer alan özellikle 9 ve 10uncu maddeler, belediyelere toplu
taşıma hizmeti yürüten gerçek veya tüzel kişilerle alakalı
ve buradaki teklif olumludur, destekliyoruz.
Yine, 11inci maddede,
bilindiği gibi, pandemi nedeniyle kamu üniversite sağlık hizmeti
sunucularına sağlanan ek bütçenin 2022 yılında
yapılacak olan ödemelerden mahsup edilmesinin önüne geçilmesi
amacıyla 2021 yılında verdikleri sağlık hizmeti
bedelinin sözleşme tutarından düşük olması durumunda,
aradaki farkın terkin edilmesi düzenlemesini de olumlu bulduğumuzu
söylüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
asgari ücretin vergi dışı bırakılması üç buçuk
yıldır bu Mecliste muhalefet olarak bizlerin dile getirdiğimiz,
ısrar ettiğimiz bir husustu. Bu düzenlemenin içine bu konunun
alınmış olması takdire şayandır, emeği geçen
herkese buradan teşekkür ediyoruz.
Sayın Elitaş,
dinlemiyorsunuz ama efendim, bak, boyuna teşekkür ediyorum, sağ olun
efendim.
Şimdi, efendim, bu
düzenlemede memurları da diğer çalışanları da
işin içine katmışız. Bu da çok güzel fakat bir eksik
yapmışız, bu düzenlemenin içinde
Komisyonda da partimizin
yetkilileri anlatmışlar, demişler ki: Teklife ilişkin bir
diğer önemli değişiklik ise asgari geçim indirimi, AGİ
maddesinin yürürlükten kaldırılmasıdır. Dünyanın
birçok ülkesi, çalışanda, çocuk sayısına göre vergilendirme
sistemi uygulamakta ve bu uygulama da çalışanlar arasında vergi
yükünü olabildiğince adaletle paylaştırmaktadır. OECD
raporlarında Türkiyeye dair eleştirilerde, bekâr ile evli ve çocuklu
olan çalışan arasındaki vergi yükünün çok fazla
değişmediği, bu durumun adil olmadığı,
değiştirilmesi gerektiği dile getirilmiştir. Evet, aynen
böyle. AGİ'nin kaldırılmış olması, aslında,
memurlar açısından maalesef olumlu olmamıştır
Sayın Başkanım. Sayın Cumhurbaşkanımız
bugünkü grup konuşmasında şöyle diyor: Memurlarımızla
toplu sözleşme artışına ilave olarak aylık ortalama
300 liralık ücret artışı sağladık. Öyle mi
efendim? Şimdi, ben âcizane hesabı yaptırdım, eğer
yanlışsa bunu tekrar düzeltiriz, değerlendiririz. Şimdi,
efendim, bu düzenlemeyle asgari geçim indirimi kaldırılırken
getirilen gelir vergisi ve damga vergisi indirimleri maalesef memurlar
arasında adil bir ücret artışına sebep olmuyor. Örnek
olarak, bekâr bir memur bu düzenlemeyle 275 lira artı aylık artış
alacak. Evli, eşi çalışmayan bir memur 195; evli, eşi
çalışmayan, 1 çocuklu memur 134; evli, eşi çalışmayan,
2 çocuklu bir memur 74; evli, eşi çalışmayan, 3 çocuklu bir
memur 39; evli, eşi çalışmayan, 4 çocuklu bir memur 39,98 yani
40 diyelim; evli, eşi çalışmayan, 5 çocuklu bir memur yine 40
lira. Bu artış da sadece -maalesef- getirilen damga vergisi
indiriminden geliyor. Şimdi, efendim, bu, adil bir durum değil; bu,
AK PARTİ iktidarının, Sayın
Cumhurbaşkanımızın siyasete veya iktidara geldiği
günden beri dillendirdiği 3 çocuk, daha çok çocuk algısına da
uygun değil. Neden biz çok çocuklu ailelere burada daha az imkân
tanıyoruz? Bu, yanlıştır; bu, eksiktir; bunu burada ifade
etmek isterim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi, memurlarla ilgili yine 2022
yılı için bir toplu iş sözleşmesi yapıldı, ilk
altı ay için yüzde 5, ikinci altı ay için yüzde 7 artış
öngörüldü ama hepimiz biliyoruz ki on dokuz yıllık AK PARTİ
iktidarında -çünkü bunun on senesinde masaya gittim- öngördüğünüz enflasyon
hedefi hiçbir zaman tutmadı, her sene memurlar bir önceki yılın
enflasyon farkını aldılar. Bu sene de yine tutmadı. 2021
yılında bildiğiniz gibi 3+3 verildi, şu anda enflasyon
İkinci altı ayda 3ü düşersek memurların 7,44 alacağı
var. Son ayda enflasyonun ne olacağını bilmiyoruz. En az yüzde 2
artmış olsa memurlar 2021 yılından en az yüzde 10-12
enflasyon farkı alacaklar. Bunu niye anlatıyorum? Zaten
memurlarımız vergi dilimleri yüzünden her yıl yüzde 2-3 kayba
uğruyorlar. Memurlara enflasyon kadar zam vermek sıfır zam,
hatta eksiye düşürmek demektir. Niye? Vergi dilimlerinden dolayı.
Şimdi, bütün bu
gerçekler on yıllardır sürüyor. Yeni düzenleme aslında memura
çok bir şey de getirmiyor. Biz diyoruz ki mademki iktidarımız
son enflasyon artışlarıyla beraber, dövizdeki dalgalanmalarla beraber,
pahalılıkla beraber asgari ücretlimize yüzde 50 civarında bir
artış yaptı, doğru yaptı. Ama bunun her üç ayda bir
değerlendirilmesi gerekir ya da altı ayda bir değerlendirilmesi
gerekir diye söylüyoruz. Neden? Bu yılın enflasyon hedefine
ulaşılamayacağı, bu yıl enflasyonun en az yüzde 25in
üzerinde gerçekleşeceği görünüyor.
Şimdi bunları neden
anlatıyorum? Efendim, iktidarımız 2022 yılı için
memur, işçi, emekli; ayrım yapmadan, vergide yeniden değerleme
oranı olarak yüzde 36,2 vergi alacak. İktidarımız diyor ki:
Biz 2021 yılında yüzde 10 civarında büyüyeceğiz. Ne
güzel. O zaman ne yapmak lazım? Bu büyümeden emekliye, çalışana,
asgari ücretliye, memura vermemiz lazım. O zaman bizim teklifimiz şu:
Memurlara yaptığınız bu düzenleme ortalama memur
maaşını yüzde 2 ya da 3 etkileyecektir, daha fazla etkilemez ama
çok çocuklu memurlarımız Niye bu ayrımı
yaptınız? diye size öfkelenecektir. Belki Sayın
Cumhurbaşkanımız da Yahu niye böyle olmuş? Birincisi, ben
300 lira dedim, hiç 300 lira yok. İkincisi, bütün memurlar 300 lira
bekliyor. diye kızacak. Öyle mi artışı? E,
Cumhurbaşkanımız söyledi. Arkadaş, 40 lira nereden
çıktı? Ve memurların büyük çoğunluğu da 40 lira
alacak. Şimdi bunları düzeltmek için size teklifimiz şudur:
Enflasyon farkı dâhil, toplu görüşmede verilen dâhil yüzde 36,2;
alacağınız vergiyi de hesap edin, yüzde 10 refah
payını da koyun yani 2022 için memurlarımıza bu düzenleme
dışında en az yüzde 46 artış yapmanız lazım;
adalet burada olur. Hiç olmazsa asgari ücretlilerde
yaptığımız artışa yakın bir artış
olur.
Yine, emeklilerimiz
Sayın Başkanım, emeklilerimizin adı yok. Bakın, ben
burada bu konuşmayı yapmadan önce Emekliler Derneği
Başkanlarıyla görüştüm, dediler ki bana: Ya, yeni
Çalışma Bakanımız bizi daha kabul etmedi, bize randevu
vermiyor, biz daha görüşemiyoruz. Allah aşkına, 13 milyon, 14
milyon emeklimizin temsilcileriyle Çalışma Bakanımız
görüşmüyor. Neden görüşmüyor? Yani siz, tamam, asgari ücrete güzel
bir şey yaptınız ama siz diyorsunuz ki -biz de diyoruz-
Devletin dini adalettir. O zaman bu adaletin memurlara da emeklilere de
asgari ücretlilere de her sosyal kesime uğraması lazım ve
aynı doğrultuda emeklilerde de refah payı dâhil, en düşük
emekli maaşının da asgari ücrete kadar çıkarılması
lazım diyorum. Ha, bunu da yapacaksınız, er ya da geç
yapacaksınız ama belki seçimi bekliyorsunuz. Çünkü burada muhalefetin
her dediğini sonunda yapıyorsunuz elektrik faturalarındaki TRT
payında yaptığınız gibi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla)
emekliye ikramiyede yaptığınız gibi bunu
kesinlikle yapacaksınız ama bir an önce yapın da emeklilerin de
yüzünü güldürün. Bakınız efendim, şu anda emeklilerimizin yüzde
80i TÜRKİŞ'in öngördüğü açlık sınırı
rakamının altında. Yani bunun anlamı ne? En az 10 milyon
emeklimiz 1.500 ile 3 bin lira arasında maaş alıyor,
sıkıştı kaldı. Bunları da kurtarmamız lazım,
bunları da düzeltmemiz lazım diyorum ve diyorum ki: Adalet, adalet,
adalet!
Meclisimizin bu son gününde
bunları sizlere ifade etmiş olayım. 2022 yılında
inşallah daha adaletli, daha hakkaniyetli bir Meclis
çalışmasında hep beraber buluşalım diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar
adına ikinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın
Mustafa Baki Ersoyun.
Sayın Ersoy, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
BAKİ ERSOY (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, muhterem heyetinizi ve ekranları
başında bizleri takip eden aziz Türk milletinin tüm fertlerini
saygılarımla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, bugün Cumhur İttifakı Millet Aklı- Millî Diriliş
Kutlu Yükseliş başlıklı seçim beyannamemizde yer alan
asgari ücretten vergi alınmaması, ücretlilerin asgari ücret kadar
gelirinin vergi dışı bırakılması sözümüzü
gerçekleştirmenin gururunu yaşamaktayız. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, emeğin ve emekçi kardeşlerimizin her zaman
yanındayız. Asgari ücretle geçinen yaklaşık 8 milyon
kardeşimiz enflasyona ezdirilmemiş, asgari ücret hem gelir vergisi
hem de damga vergisinden istisna edilmiştir. Ayrıca, bütün ücretli
kardeşlerimizin asgari ücret kadar geliri hem gelir vergisi hem de damga
vergisinden istisna edilmiştir.
Sert bir kuşatma
altında olan Türkiye ekonomisini çökertmek için stokçular,
karaborsacılar, fırsatçılar, ekonomik byLockçular, iç ve
dış ihanetin azılı failleri devreye girmişler, millete
ve devlete saldırı üstüne saldırı planlayarak harekete
geçmişlerdir. Oyun büyük, oyun vahşi, oyun düşmancadır.
Küresel para simsarları kur silahlarıyla, dış ticaret
tehditleriyle, faiz operasyonlarıyla, kasıtlı not indirimleriyle
Türkiyeyi defalarca hedef almıştır ve almaya devam etmektedir
ancak Cumhur İttifakı Millet Aklı yerli taşeronlar
tarafından organize ve senkronize bir şekilde yürütülen bu büyük, vahşi
ve düşmanca oyunları bir bir bozmaktadır. Son olarak döviz
kurunda yaşanan gelişmeler Cumhur İttifakı Millet
Aklının dirayetli duruşunun bir sonucudur. Buradan bir kez daha
söylüyoruz: Vatandaşlarımızın ekmeğine,
sofrasına, cüzdanındaki paraya kimler doğrudan veya dolaylı
musallat olmuşlarsa analarından doğduğuna pişman
edeceğiz, diriliş ruhuyla kutlu yükselişimize durmadan devam
edeceğiz. Tıpkı asgari ücretten vergi alınmaması,
ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinin vergi dışı
bırakılması sözümüz gibi; polislerimize, öğretmenlerimize,
hemşirelerimize, imamlarımıza, uzman jandarmalarımıza,
uzman çavuşlarımıza 3600 ek göstergenin verilmesi sözümüzün de
arkasında duracağız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün görüşülmekte olan kanun teklifinin
konuşmama konu ikinci bölümünde, sigorta şirketlerinin e-imzalı
kefalet senedi çıkarmasına imkân tanınmaktadır, ücretsiz
toplu taşıma yapanlara belediyelerden gelir desteği kanuni
zemine getirilmektedir. Ücretsiz toplu taşıma yapanlara
belediyelerden gelir desteği verilmesine imkân sağlanacaktır,
salgın sürecinde kesintisiz hizmet veren kamu üniversitesi hastanelerine
kaynak sağlanacaktır. Şimdiden hayırlı uğurlu
olsun.
Yaklaşık iki
yıldır hayatımızda olan Covid-19 salgınıyla
dünyanın her anlamda seyri değişmiş, bazı sektörlerin
sonuna gelinirken bazı sektörler de temel ihtiyaç olarak ülkelerin
gündeminde yerini almıştır.
Salgın
şartlarından sonra, bizlere önemini hatırlatan başlıca
sektörlerden biri de tarım sektörü olmuştur. Tarım,
çağımızın en kritik ve en stratejik sektörüdür. İçinde
bulunduğumuz yıllarda dünya kaynakları giderek
kıtlaşmakta, çevre hızla bozulmakta ve bu bozulma da
tarımı olumsuz etkilemektedir. Bu nedenlerle, önümüzdeki
yüzyılın en temel sorunu, dünya nüfusunun temel ihtiyacı olan
beslenmenin karşılanamaması riski olacaktır. Bu
gelişmeler, tarım sektörünün tüm ülkeler açısından önemini
artırmaktadır. Bizler, verimli topraklarımız, zengin bitki
örtüsü ve mevsim çeşitliliğimiz sayesinde yıllardır
tarım ülkesi olarak bilinmiş Türkiye'nin Birinci Dünya
Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve darbeler gibi en zorlu
zamanlarda dahi üretimi terk etmemiş fertleriyiz. Şartlar ne olursa
olsun, topraktan kopmamak, üretmek boynumuzun borcudur. İşte, bu
ruhla dişini tırnağına takıp çalışan
çiftçilerimiz salgın şartları, doğal afetler,
kuraklık, don ve dalgalı döviz kurlarına bağlı olarak
yükselen girdi maliyetlerine rağmen üretime devam etmeye
çalışmaktadırlar.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; içinde yaşadığımız
salgın ortamında dışa bağımlı hâle gelen
ekonomiler tarım politikalarını yeniden gözden geçirmeleri
gereğiyle yüzleşmişlerdir. Biz de ülke olarak tarım
politikalarımızı yeniden gözden geçirmeli, tarımı ülke
ekonomisinde ön planda tutarak özellikle de gençlere iş imkânı
noktasında değerlendirmeliyiz. Bu amaçla, seçim bölgem olan
Kayserideki çiftçilerimizin belli başlı sorunlarından bahsetmek
istiyorum.
Kayserimizde ziraat
odalarımıza kayıtlı olan toplamda 54 bin çiftçimiz
bulunmaktadır. Hayvancılıkla uğraşan ve ziraat
odasına kaydı olmayan toplam çiftçi sayısının
yaklaşık 70 bin kişi olduğu tahmin edilmektedir. Çiftçi
Kayıt Sistemine kayıtlı toplamda 31 bin çiftçi
bulunmaktadır, bunlar resmî rakamlardır. Bu konuda da bir talebimizin
altını çizmek istiyorum. 2021 yılı Çiftçi Kayıt
Sistemi başvuruları 31 Haziran 2021 tarihinde sona ermiş,
Covid-19 salgını sebebiyle birçok çiftçimiz sisteme kaydını
yaptıramamıştır. ÇKSye kayıt yaptıramayan
çiftçilerimiz birçok destekten yararlanamayacak, mağdur duruma
düşeceklerdir. Bu nedenle, sistemin başvuru için yeniden aktif hâle
getirilmesi ülkemizin dört bir yanından çok sayıda çiftçimizin yüzünü
güldürecektir. Girdi maliyetlerindeki fiyat artışları tüm
çiftçilerimiz için önemli bir sorundur. Üreticilerimizi tarımda tutabilmek
adına sağlanan desteklerin günün şartlarına göre yeniden
düzenlenmesi faydalı olacaktır. Elektrik faturalarının
aylık olarak ödenmesi düzenli bir geliri olmayan çiftçilerimizi
zorlamaktadır. Çiftçilerin, faturalarını altı ayda bir ya
da hasat dönemlerinde ödemelerine imkân verecek bir düzenleme
yapılması çiftçilerimizin yüzünü güldürecektir. Ayrıca,
çiftçilerimizin kullandığı elektrik fiyatlarının
desteklenmesi ve düşürülmesi çiftçilerimize çok büyük katkı
sağlayacaktır. Özellikle de gübre fiyatlarında döviz kurunu
bahane ederek afaki zam uygulamasına giden tedarikçilere karşı
denetimler artırılmalı, çiftçilerimize gübre desteği
mutlaka sağlanmalıdır. İlimiz hayvancılık
işletmelerinin kaba yem ihtiyaçlarını karşılamak
üzere, Bakanlık destekli yem bitkileri ve tohum
dağıtımından daha fazla üreticinin istifade edebilmesi
adına, Kayserimiz özelinde belirlenen bütçe miktarının
artırılması besicilerimizin menfaatine olacaktır. Zira, yem
fiyatlarının yüksek olmasından dolayı kâr edemeyen çiftçiler
hayvanlarını son olarak kesime yollamaktadır. Yem fiyatları
makul seviyelere mutlaka indirilmelidir. Et kesim fiyatlarının ise en
az 55 TL olması talep edilmektedir. Üreticilerin, sulama birliklerine olan
borçlarının faizsiz yapılandırılmasına imkân
sağlanmalıdır. Üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım
Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesi yerine, faizsiz
olarak uzun vadeli yapılandırılması
sağlanmalıdır.
Kayserimiz genelinde sulama
tesislerinin çoğunluğu açık sistemdir. Bunlarda su
kayıpları fazla olduğu için maliyetler artmakta ve tam
randıman alınamamaktadır. Özellikle, Kocasinan ilçesi
Sarımsaklı sulama sahasında 100 bin dekara yakın alan
toprak kanallarıyla sulanmaktadır. Göletlerin ve barajların
sulama kanallarının kapalı sisteme dönüştürülerek
çiftçilerimizin hizmetine sunulması faydalı olacaktır.
Son olarak, Yeşilhisar
ve İncesu ilçelerinde bulunan sulama problemlerinin giderilmesi ve Develi II. Merhale Projesi Sol Sahil
Sulamalarının tamamlanabilmesi
için ilgili Bakanlık tarafından Cumhurbaşkanlığı
Strateji ve Bütçe Başkanlığına ödenek teklifi sunulmuş
olup kurumdan olur beklenmektedir. Projenin tamamlanması durumunda 177 bin
800 dekar arazinin sulanması sağlanacaktır. Bu konuda da ödeme
beklediğimizin altını bir kez daha çizmek istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son
verirken yüz yedi yıl önce bugün, Sarıkamışta cennet
vatanımız uğruna donarak şehit düşen aziz
ecdadımızı rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şad
olsun.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak söz konusu teklifi olumlu değerlendireceğimizi belirtiyorum.
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, bir önceki bölümde
6ncı ve 7nci madde her ne kadar kabul edilmiş olsa da 6ncı
maddede BOTAŞın borçlarının durup dururken -hangi sebeple
olduğu, özelleştirmeye hizmet etmek amacıyla mı, başka
amaçlarla mı- köy ağası edasıyla durup dururken silinmesi
kabul edilebilir bir şey değil tabii. 7nci madde de yine durup
dururken -sanki yetkileri azmış gibi-Cumhurbaşkanına yetki
verilmesi de kabul edilebilecek bir şey değil.
9uncu maddede toplu
taşımadan söz ediliyor. Hiç kuşkusuz, toplu
taşımanın ücretsiz hâle getirilmesi hem trafiği
rahatlatacak hem çevre kirliliğini azaltacak hem de yoksul, dar gelirli
insanlarımızın daha rahat yaşamasını
sağlayacak sebeplerden bir tanesidir.
11inci maddede üniversite
hastaneleriyle ilgili bir durum söz konusu. Bu konuyla ilgili 2016dan bu yana
ne yazık ki bir düzenleme yapılmamış. Bu düzenleme
yapılmadığından dolayı üniversite hastaneleri
eğitim ve bilim kurumu olmaktan çıkıp birer ticarethaneye
dönüşmüş ve çok zor durumda; bir döner sermaye, bir akar, bir gelir
gider dengesizliği söz konusu. Bundan dolayı üniversite
hastanelerinde çok ciddi bir sıkıntı var.
Bütün bunların
toplamında, Türkiye'de kadınlar, çocuklar, yaşlılar,
gençler, bütün Türkiye, bütün nüfusumuz yirmi dört saat ekonomi konuşuyor,
yirmi dört saat siyaset konuşuyor. Yirmi dört saat siyasetin ve ekonominin
konuşulduğu yerde paranoyak bir durum vardır arkadaşlar, bu
bir hastalık hâlidir, toplumu hasta hâle getirdiniz. Bakın, küçücük çocuklar
ekran karşısında konuşuyor, diyor ki: Ben 12
yaşımda ekonomi ve siyaset konuşuyorsam bu ülke bitmiştir.
Ekonomi ve siyaseti konuşmak 12 yaşındaki çocuğa
İlkokul çocuğu çikolata hesabı, Cipso hesabı yapıyor
ve bu hesabı ekrandan söylüyor. Bu kadar, çocuklara, kundaktaki
bebeğe kadar, bebeğin mamasının hesabına kadar inen
bir ekonomi söz konusu.
Bu ekonominin direkt -Antalya
Vekiliyim ben- Antalyaya yansıması nasıl? Bakın,
nasıl ki Türkiye ekonomisi çoğunluk olarak turizm, inşaat,
ticaretten (TİT) oluşuyorsa Antalya ekonomisi de TİTten ama
turizm, inşaat, tarımdan oluşuyor; tabii, ticaret boyutu da var
işin. Bakınız, değerli arkadaşlar, Antalyada turizm
iş kolunda çalışan güvenlik görevlisi, şoför, otel
çalışanı, rehber, tercüman, garson, ara işlerde
çalışan kişilerin, bunların hiçbir iş
tanımı, hiçbir hak tanımı yok ve bunlar çalışan
olduğu hâlde sendikaya üye olamıyorlar.
Çok çarpıcı bir
şey söyleyeyim, lütfen dikkatle dinleyin; sevgili ak saçlı
Başkanım, siz de dikkatle dinleyin lütfen.
Sayın Kültür
Bakanının 2 tane oteli var Antalyada. Orada çalışan
işçiler DİSKe bağlı Devrimci Turizm İşçileri
Sendikasında örgütlenmek istedikleri için 16 işçi işten
atılıyor. Devrimci Turizm İşçileri Sendikası ve işten
atılan sendikalılar Sayın Bakanı ve otelini mahkemeye
vermişler ve 2017 yılından bu yana bu mahkeme devam ediyor; bir,
ücret talebi sebebiyle; iki, sendikal haklar ve tazminat sebebiyle devam
ediyor.
Bakınız, hem turizm
alanında hem tarım alanında hem inşaat alanında
çalışanların beslenme, barınma, ulaşım ve
sağlık hakkı; 4 temel insani hakları söz konusu. Bunun
yanında, tabii bu aynı şekilde çocuklarına, aynı
şekilde ebeveynlerine, aynı şekilde bakmakla yükümlü
oldukları kişilere yansıyor.
Bakın, mevsimlik
işçilerde çocuk işçiler var ve kadın işçilerin kesinlikle
kendi ücretleri üzerinde hak iddia etmek gibi bir pozisyonları yok. Bu
ücretleri kim belirliyor, nerede belirliyor, nasıl belirliyor, neye göre
belirliyor? Tarım işçilerinin ücretleri âdeta 1800lü yıllardaki
vahşi kapitalizm koşullarına göre belirleniyor.
Yine, seralarda üretim yapan
sevgili üreticilerin ürettiği ürünün fiyatını halde oturuyor 3-4
kişi belirliyor, üretici ürettiği ürünün fiyatı konusunda hak
iddia edemiyor, şuraya bakar mısınız. Gidip
görüşüyoruz sürekli; seraları kiralamış bu insanlar, hem
seraya kira ödüyor hem yağmur, hortum, fırtına nedeniyle olan
zararı karşılamaya çalışıyor. İşin
ilginç yanı yağmur, hortum ve fırtına nedeniyle olan zarar
konusunda da ödeme kiracıya değil, mal sahibine yapılıyor;
böyle garabetler söz konusu.
Şimdi, turizm,
inşaat ve tarımda çalışanların yüzde 90ına
yakını da Antalya dışından gelen insanlar.
Değerli Genel Kurul üyeleri, Antalya Türkiyenin 5inci büyük şehri,
dünyanın sayılı turizm şehirlerinden biri. Bu
Antalyanın hem çehresinin hem yönetiminin hem yerel hizmetlerinin hem
turizm hizmetlerinin; havaalanından tutun, yoluna, sokağına,
caddesine, iş yerine, restoranına, kafesine kadar çekici ve düzenli
olması gerekirken ne yazık ki bu konuda bir düzensizlik, bir
başıboşluk söz konusu ve bu başıboşluk aynı
şekilde yaşamın her alanına yansıyor, bakın, her
alanına. Nereye yansıyor? Öğretmene yansıyor, emekçiye
yansıyor, işsize yansıyor, yoksula yansıyor. Davul zurnayla
halay çekenler ne için halay çektiğinin farkında bile değil.
Orada bir davul zurna çaldı, bizim halkımız davulu
gördüğünde en uzakta bile oynamaya başlar. Davul zurnayı
getirmişler meydana, hava boşa gitmesin diye fukara, halktan insanlar
gelmiş oynuyor, siz de sanıyorsunuz ki sizin döviz politikanız
ya da ekonomi politikanız sebebiyle oynuyor. Hayır efendim, davul
zurna boşa gitmesin diye oynadılar; vallahi bunun farkında
olasınız, bu böyle yani. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar) İşte, tam bu noktada; 18inci yüzyılda
yaşamış bir divan şair Nâilî var, Nâilîyi bilir misiniz?
Nâilî, devlet memurluğu da yapmış ve o dönemde devlet
memurluğundan o kadar muzdarip olmuş ki haklarını
alamamış fukara, Osmanlıdan o kadar bezmiş ki şöyle
demiş:
Ne gamzeden ne gam-ı
yâr-ı pür-cefâdandır.
Bizim şikâyetimiz
baht-ı bî-vefâdandır.
Vallahi sizin
politikalarınız baht-ı bî-vefânın ta kendisidir ve Nâilî
18inci yüzyıldaki Osmanlıyı anlatmış ama 18inci
yüzyıldaki Osmanlının durumunu bugüne indirgeyebiliriz; bugün
de aynı şey ortada ve bu rahatlıkla görülebiliyor.
Yine, Antalyadan söz edecek
olursak değerli arkadaşlar
Şimdi, demin saydığım
bu iş kollarında çalışan insanların sendikal
örgütlenme hakları yok dedim; burayı bir kere daha tekrarlamak
istiyorum. Sendikalar gidiyor, bu iş kollarında örgütlenmek istiyor
ancak Hükûmet zihniyeti ve Hükûmet zihniyetine mensup işverenler bunu
engelliyorlar. Aslında bu ILO sözleşmesine, bu işçi
haklarına, bu emekçi haklarına, bu sendikal haklara aykırı
bir şey olur; suçtur aslında. Emekçinin sendikada örgütlenmesini
engellemek, emekçinin sendikalı olmasını suç saymak, bundan
dolayı işten atmak insan hak ve özgürlüklerine, ekmeğe ve
emeğe karşı işlenmiş sistematik bir suçtur ama ne
yazık ki Antalyada sistematik bir şekilde bu suç işleniyor;
aşağı yukarı her iş yerinde işleniyor ve bununla
ilgili gözlemesi, denetlemesi, kontrol etmesi, yönlendirmesi, hakkaniyeti
oturtması gereken Çalışma Bakanlığı yetkilileri
devreye girmedikleri gibi Çalışma Bakanlığı
yetkilileri de Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri de -ya da
inşaat iş kolu hangi bakanlığın denetimine giriyorsa o
bakanlığın yetkilileri de- görmezden, duymazdan, bilmezden
geliyorlar ve içinden çıkılmaz bir durum söz konusu oluyor. Bu,
aynıyla yurttaşa yansıyor, Antalyada bir uçurum söz konusu
arkadaşlar. Bir tarafta inanılmaz bir refah, Tevfik Fikretin
Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin. dedikleri;
bir tarafta da inanılmaz bir yoksulluk Döşemealtında, Kepezde,
Muratpaşanın bir kısmında. Ama gidin, başka bir
tarafta da, inanılmaz, tepe tepe yaşayan birileri
Şimdi, Antalya
örneği, Adana için de Mersin için de İzmir için de Aydın için de
Muğla için de geçerlidir ama Antalyanın kendine özgü, kendine
mahsus, hem Türkiyenin hem de dünyanın çok önemli bir turizm merkezi
olması ve turizmin de ekonomimizde çok belirleyici bir faktör olması
nedeniyle tabii ki özel bir yeri var. O nedenle özellikle bunun üzerinde durmak
istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Bitirirken izninizle şunu da belirteyim: Antalya'da bugün Mustafa
Sazcı adında arkadaşımız gözaltına
alındı. Sebep ne biliyor musunuz? Bu, üniversite öğrencisi,
Antalya'da yoksul mahallelerde uyuşturucu kullanımını
araştırıyor ve bununla ilgili bir yazı yazıyor,
yazdığı yazıda; yok, devleti, güvenlik güçlerini rencide etmiş
Sabah sabah apar topar evinden gözaltına alındı ve öğlen
saatlerinde neyse ki bırakıldı.
Bitirirken, çok önemli bir
şey
Ahmet Arif diyor ki: Asfalttan yürüsün aralık/Sevmem, netameli
aydır. Öyledir, aralıkta çok katliam var; Maraş katliamı,
Roboski katliamı, Şeyh Bedreddin'in idamı
Biz ayın 25inde
Maraş'ta olacağız. Sevgili Türkiye halkı, sevgili Aleviler,
sevgili dostlar; her kim olursanız olun, katılacaklar şunu
bilmeli ki cemevindeki bir etkinliği ne vali
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
ne
Cumhurbaşkanı ne başbakan, hiç kimse yasaklayamaz.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Zira
cemevinde yapılacak, siyasi bir şey değil, siyasetüstü bir
hakikat olup bir anma programıdır. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bülbül, sağ olun, teşekkür ediyorum.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Sayın Başkan, sizi de davet ediyorum, gelir misiniz?
BAŞKAN Gelirim tabii
ki ama sizin davetinize gerek yok, her zaman geliriz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Veli Ağbaba.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ
AĞBABA (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
sözlerimin başında söyleyeyim, hakikaten AKP çok ilginç bir parti.
Şöyle ki: 16 Aralık Perşembe akşamı Sayın
Cumhurbaşkanı, Sayın Bakanı, TİSK'in temsilcisini,
TÜRK-İŞin temsilcisini yanına aldığı bir
basın toplantısında bir açıklama yaptı ve orada asgari
ücreti 4.250 lira olarak açıkladı. Ardından Sayın Bakan
yazılı bir açıklama yaptı -şurada,
kırmızıyla çizdiğim yerde- Asgari Ücrette Tarihî Üçlü
Mutabakat başlıklı yazılı açıklamada diyor ki:
Tüm işçilerin ücret gelirlerinin asgari ücrete kadar olan
kısmından gelir ve damga vergileri kaldırıldı.
Açıklamanın en önemli kısmı bu. Sonra ne oldu değerli
arkadaşlar? Cuma günü bu kürsüden, tam buradan, eski Bakan Sayın
Jülide Sarıoğlu
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sarıeroğlu
VELİ AĞBABA
(Devamla) Sarıeroğlu Tüm gelirin asgari ücret kadar olan
tutarından vergiyi kaldırıyoruz, bu bir devrimdir. dedi ve siz
de alkışladınız. AKP Grubu, elleriniz patlayıncaya
kadar alkışladı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ee
VELİ AĞBABA
(Devamla) Buraya kadar sorun yok.
Biz de Parti olarak
yıllardan beri tüm gelirlerin asgari ücret kadar olan kısmından
vergi alınmamasını savunuyoruz. Ancak şimdi, zurnanın
zırt dediği
AKPnin nasıl ilginç bir parti olduğunu size
anlatacağım.
Değerli arkadaşlar,
cuma akşamı Jülide Hanım konuştuktan sonra
Nerede o
İbrahim Aydemir? İbrahim Aydemir nerede? İbrahim Aydemir ve
100e yakın AK PARTİ milletvekili arkadaşımız bir
kanun teklifi verdi. Ya, bakın, arkadaşlar, perşembe
akşamı farklı konuştular, cuma akşamı burada farklı
konuştular, cumartesi farklı konuştular.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Cumartesi konuşma olmadı.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Daha da ilgincini söyleyeyim: Ya, bu kadar kumpas, bu kadar çark
olur mu? (CHP sıralarından Olur. sesleri) Bakın, çark
konusunda AKP Grubu, tarihe geçecek, tarihî çarkları yapıyor;
kutluyorum sizi. (CHP sıralarından alkışlar)
Sonra, değerli
arkadaşlar, bakın, bu, Jülide Sarıeroğlunun dediği
gibi devrim değil, bu bir karşı devrim. AKP karakolda
doğru söylüyor, mahkemede şaşıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu
kadar kötüyüz ama buna rağmen iktidar olamıyorsunuz, niye?
VELİ AĞBABA
(Devamla) AKP Genel Kurulda doğru söylüyor, Komisyonda
şaşıyor. Ya, daha arkadaşlar, TİSK temsilcisi var,
TÜRK-İŞ temsilcileri var, devlet var; aslında kumpas önce
bunlara kuruldu. Bakan söz verdi, Bakanı yalanladınız, daha dört
günlük Bakanı yalanladınız. Daha ilginç şeyler söyleyeyim,
daha ilgincini; bitmedi, AKP dönüşte ve çarkta kendini aştı,
kendini aştı. Ne oldu?
Değerli arkadaşlar,
pazartesi günü Plan ve Bütçe Komisyonuna gittik, orada yüksek sesle
itirazlarımızı söyledik. Bakın, pazartesi akşam saat
beşe kadar, İbrahim Aydemir, bir diğer amca oğlu Aydemir
var Manisa Milletvekili, ikisi, sadece asgari ücretten verginin
kaldırılmasını tam altı saat canhıraş savundular.
Sayın Cevdet Yılmaz da burada
Gitti mi? İbrahim Aydemir de
gitti herhâlde?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hayır, sen çıkınca gidiyor herkes.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Arkadaşlar, sonra ne oldu biliyor musunuz? Biz
bağırdık çağırdık; işveren temsilcileri,
işçi temsilcileri itiraz ettiler, seslerini yükselttiler, sonra Sayın
Mustafa Elitaş bir baktım geldi, dedim bunda bir iş var; hiç
görevi olmadığı hâlde -Akif ağa bey bunu çok iyi izah etti-
bir açıklama yaptı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Nasıl görevi yok? Grup Başkan Vekili.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Dedi ki: Tüm gelirlerin asgari ücret kadar olan
kısmından vergiyi kaldırıyoruz. Bir baktım AKP Grubu
alkışlamaya başladı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Öyle bir şey olmadı, bir dakika, itiraz ediyorum,
alkış yok.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ya, arkadaş, bakın
Neyse sonra Akif Bey grubumuz
adına gereken dersi verdi, sağ olsun. Ya, aynı vekiller,
başta Sayın İbrahim Aydemir olmak üzere
İbrahim Aydemir
mucizelere imza atan bir milletvekilimiz, onu kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Onu kutluyorum. Ne diyor?
Benzinlikler kuyruk dolu, arabalar sıralanmış... Zekâya bak!
Kutluyorum. Sayın Elitaş, İbrahim Aydemiri kutluyorum, iyi bir
sözcü. Ne diyor? Diyor ki: Bu kuyrukların sebebi ne? Benzinin
pahalanması değil, -benzin artmış, millet kuyruğa
giriyor- araba sayısı çok. Zekâya bakar mısınız?
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Uğur Aydemir burada.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Geldi mi amca oğlu? Hoş geldin.
Sonra bu arkadaşlar
altı saat boyunca AK PARTİyi övdüler AK PARTİ şöyle
yaptı, böyle yaptı
Ya, bakın, perşembe farklı, cuma
farklı, cuma akşamı farklı, pazartesi akşam beşe
kadar farklı, pazartesi akşam beşten sonra farklı
TAMER DAĞLI (Adana)
Cumartesi nerede? Az önce de cumartesi dedin.
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ya, ne oldu biliyor musunuz? AK PARTİli
arkadaşların kafasına saraydan bir taş geldi. Bakın,
vallahi diyorum, bu İbrahim Aydemir de bilmiyor bunu, İbrahim Aydemir
de bilmiyor; İbrahim Aydemire sataşıyorum şimdi.
Değerli arkadaşlar,
sonra, bakın, ben sizi kut-lu-yo-rum perşembeden pazartesi gününe
kadar 4 farklı konuşmayı farklı farklı
savunduğunuz için sizi kutluyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Ve tarihe geçecek çarklar yaptınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sonuca bak sonuca, ne oldu? Vergi kalkıyor mu
VELİ AĞBABA (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir de bir grubun hakkını
da verelim, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun. (CHP sıralarından
alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisi Grubu muhalefetteyken bile
yoksulun, işçinin lehine birçok düzenleme yaptı, yaptırdı.
Bakın, örnek mi diyorsunuz?
NİLGÜN ÖK (Denizli) Ne
zaman yaptı?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ne alakası var ya!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Anlatayım bakın, dedik ki arkadaşlar: Emekliye 2
maaş ikramiye vereceğiz. Olmaz, olmaz, parayı nereden
bulacağız? dediniz. Oldu mu? Oldu. (CHP sıralarından
Oldu! sesleri, alkışlar) Başka? Taşerona kadro
vereceğiz dedik, Olmaz, olmaz. dediniz. oldu mu? Oldu.
(CHP sıralarından Oldu! sesleri) Başka? 2015
yılında asgari ücrete yüzde 70 zam yapacağız dedik, Para
nerede? dediniz. Oldu mu? Vallahi oldu. (CHP sıralarından Oldu!
sesleri) Dedik ki: Muhtarların maaşını asgari ücrete
eşitleyin. Oldu mu? Oldu.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Muhalefet konuşur, AK PARTİ yapar.
NİLGÜN ÖK (Denizli)
CHP konuşur, AK PARTİ yapar.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Onun için, değerli arkadaşlar, Allah fakirin
fukaranın babası Kemal Kılıçdaroğlundan razı
olsun! (CHP sıralarından alkışlar) İyi ki CHP var!
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) AK PARTİyi başımızdan eksik etmesin.
de.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Devam edelim değerli arkadaşlar, devam edelim.
Bakın, başka işler de yapacağız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar
ya, sessizce dinleyin.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Emeklilerin maaşını asgari ücret kadar
yapacağız. Değerli arkadaşlar, bakın, birkaç
gerçeği de sizlerin takdirine sunmak istiyorum.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) 3600ü söyle.
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Vatandaşlarımızı hastane kuyruklarında beklettiniz.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Asgari ücretle ilgili karşılaştırmayı
takdirinize sunmak istiyorum. Ülkemizde asgari ücret olağan ücret
olmuş durumda; Türkiyede asgari ücretlilerin oranı Avrupa
ülkelerinden 6 kat daha fazla. OECD ülkelerinde toplam çalışanlar
içerisinde asgari ücretlinin oranı yüzde 9; Hollanda, Danimarka, Belçika ve
İsveçte yüzde 3, komşu Yunanistanda yüzde 4, -bizi kıskanan-
Almanyada yüzde 5, -bizi istemeyen- Fransada yüzde 8, Türkiyede resmî
rakamlara göre yüzde 43 ama araştırmacılara göre yüzde 57.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Yunanistan maaş ödeyemiyor, maaş.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bu rakamlar Türkiyenin acı yüzünü, kötü yüzünü gösteriyor.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) 150 milyar euro IMFden borç aldı.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bakın, biz bunu çözeceğiz ama sizin de biraz
düşünmeniz lazım.
Sayın İnceöz, senin
tuzun kuru, tuzun kuru.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Demiröz
VELİ AĞBABA
(Devamla) Asgari ücret de bilmezsin, fakirin fukaranın hâlini de
bilmezsin. (CHP sıralarından alkışlar) Tuzun kuru, tuzun
kuru, para bol sende.
Bakın, değerli
arkadaşlar, size bir tabloyu göstereceğim de
BAŞKAN Ya,
paranın çok olması kötü bir şey değil.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bakın, bir tablo göstereceğim: Türkiye, toplu
sözleşme oranında dünya sıralamasında en düşük ülke.
Bakın, Fransada toplu sözleşmeden 100 kişiden 98 kişi
faydalanıyor. Türkiyede her 100 kişiden sadece 7si toplu
sözleşmeden faydalanıyor.
Değerli arkadaşlar,
bakın bunlar utanç tablosudur. Bunlar bizim rakamlarımız
değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ters tutuyorsun, ters.
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Ayrıca, bir başka şey daha söyleyeceğim
değerli arkadaşlar, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu
verilerine göre, dünyada işçi haklarının en çok ihlal
edildiği 10 ülkeden 1i Türkiye. Türkiyenin ligine bakın:
Bangladeş, Belarus, Filipinler, Honduras, Mısır, Kolombiya,
Myanmar, Zimbabve. Türkiye nerede? Türkiye, tam bu ülkelerin içinde. Türkiyeyi
getirdiğiniz nokta bu değerli arkadaşlar.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Konuta en ucuz doğal gazı Türkiye veriyor.
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Şimdi, başka bir şey; siz anlamazsınız ya
asgari ücretten, bakın, ben size anlatacağım: Bu para helal bir
para. Bakın, bu para helal bir para. Değerli arkadaşlar, asgari
ücret kaç lira? 4.250 lira. Kira ne kadar Türkiyede? Nebati ne diyor?
Bayburtu söylüyor herhâlde ya da köyü söylüyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Bayburt Türkiye değil mi?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bir dakika
Kira ne kadar biliyor
musunuz? Kira 2 bin lira.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Bayburtu niye küçümsüyorsun? Bayburtu hakir görme.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Geldik, doğal gaz, elektrik, su faturaları; minimum, 750
TL.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ne alakası var ya!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Anlatacağım. Anlamazsın, tuzun kuru senin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Anlat, anlat
VELİ AĞBABA (Devamla)
Elâzığda tuzun kuru, sebzeyi biliyorsun, meyveyi biliyorsun, eti
biliyorsun; tuzun kuru sebzeci.
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Anlat, anlat; şov
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Başka, ekmek
. 4 kişi günde sadece 2 ekmek yese,
başka bir şey yemese 720 TL.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA
(Devamla) Başkanım, özür diliyorum
BAŞKAN Ama yeterince
sataşamıyorsunuz, uzatayım yani
VELİ AĞBABA
(Devamla) Biraz daha zaman verirseniz
BAŞKAN Tamam, bir
dakika uzatayım.
VELİ AĞBABA (Devamla)
Başka, kuru soğan
Ekmek ile kuru soğan yese 140 lira.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) - Yanlış hesap, yanlış.
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Haftada 3 damacana su içse, 240 TL.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Suyu nereden içiyorsun?
VELİ AĞBABA
(Devamla) - Başka, yol parası
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Suyu büyükşehirden mi içiyorsun?
VELİ AĞBABA
(Devamla) - 3 kişinin yol parası ne kadar? 350 TL. Kalıyor 50
TL. Aha bu 50 TL.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Onunla da kayısı aldır, kayısı.
Kayısı aldır onunla da.
VELİ AĞBABA (Devamla)
Kayısının kilosu 70 lira, ona da yetmiyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bak, 50 TL, 50 TL
Ya, bu
adam çocuğuna süt mü alsın, bez mi alsın, ayakkabı mı
alsın, pantolon mu alsın, ceket mi alsın?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Senin giydiğin ayakkabıyı alamaz ya!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Sayenizde, Türkiye, ikinci el ceket satan, ikinci el gömlek satan,
ikinci el -vallahi billahi- pantolon satan bir ülkeye dönüştü;
geldiğiniz nokta bu.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Allah Allah!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ha, zenginleşen birileri var mı? Vallahi var. Büyüyen
birileri var mı? Var. O da kim? Sizin yandaşlar, ballı börekli
ihale verdiğiniz insanlar var ya, onlar zenginleşti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Ağbaba.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Kör kendinden pay biçer. derler ya.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Başkanım, son cümlelerim.
BAŞKAN Yok, bitti,
bitti.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sayın Başkanım
VELİ AĞBABA
(Devamla) Müsaade edin.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Selamlama için Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Olmaz Başkanım, kaç dakika olacak ya?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Selamlama
BAŞKAN Tamam,
tamamlayın sözlerinizi.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bir de Bakan var, Hazine Bakanı Üzülürüm. demiş. Dün
Gözlerimdeki ışıltıya bak. demiş, bugün de
İnsanları gıdıklıyoruz. diyor. Kim diyor?
Damadın yaveri diyor. Ya, yeni model, gıdıklama modeli. Ya,
Allah aşkına, on dokuz yıldan beri millette gülecek hâl mi bıraktınız?
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, selamlama için açtım mikrofonunuzu.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Hemen bitiriyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Selamlamayı bilmiyor ki, selam bilmiyor.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bakın, bu resme iyi bakın, Gözlerime iyi bakın.
diyor ya, gözlerine iyi bakın.
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, teşekkür ediyorum.
Mikrofonunuzu
kapatıyorum.
(Mikrofon Başkan
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA
(Devamla) Fetullah hocanın kontenjanından Bakan olarak gözlerine
iyi bakın Sayın Nebatinin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, şahsiyetle uğraşıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Elitaş Bey cevap verecek.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Sayın Başkan, çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) AK PARTİ Grubu adına
BAŞKAN Sayın
Elitaş, buyurun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Demirbağ, ne dedi size?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ya, döndü bana sebzeci dedi.
BAŞKAN
Arkadaşlar, hepinizin adına Sayın Elitaş cevap veriyor.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Paraları unutma, gider bak.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Başkanım, parayı alayım da şimdi, ne olur ne olmaz.
Paraya ne olur ne olmaz Başkanım, bu AK PARTİliler seviyor
parayı, alayım ben. (CHP sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Veli Bey, İnceöz değil Demiröz deseydin bari
bir söz hakkı alsaydım.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, 2021
yılının son günlerinde, bütçe görüşmelerinin yoğun
mesaisi sonrasında, bugünkü yaptığımız toplantı,
hakikaten, tüm parlamenterleri germeyen, bir çoğunun bildiklerini ifade
etmeye çalıştığı konuşma içerisinde yapmaya
çalışıyorlar. Ben öncelikle teşekkür ediyorum.
Biraz önce burada,
Değerli Milletvekilimiz Sayın Fahrettin Yokuş bir konuyu ifade
ettiler -beni de oradan söylediler- bu asgari geçim indirimiyle ilgili bir
kısmı. Değerli milletvekilim, bu, teknik bir konu.
Arkadaşlarımız Plan ve Bütçe Komisyonunda bunu ifade ettiler,
savundular. Biliyorsunuz, ilk defa bir ücretin vergi dışı
bırakılması, sanıyorum, 1977 yılında
gerçekleşti; bina görevlileri vergiden istisna edildi, onlarda asgari
geçim indirimi yoktu. Bizim ilk kanun teklifimizde, Parlamentoya
sunduğumuz
Değerli İbrahim Aydemir -ben şahidim- 1
Aralıktan itibaren bu kanun teklifini harfi harfine bilen, hangi
satırında hangi harfin olduğunu, hangi cümlenin hangi sayfada
olduğunu çok net bir şekilde bilen bir kardeşimiz, kanun
teklifini âdeta yutmuş vaziyetteydi; tebrik ediyorum, çok güzel
çalışmış. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, asgari geçim
indirimi, değerli arkadaşlar, vergi tutarından indirilen bir
kısımdır. Asgari ücrette vergi kalmadığı için
asgari geçim indirimi zaten kendiliğinden yok olmuştur fakat yüksek
ücrete tabi olan kişiler, diyelim ki 10 bin lira, 15 bin lira brüt ücret
alan kişiler asgari geçim indirimi almaya devam edecekler, asgari
ücretliyle arasındaki fark daha da çoğalacaktı. O anlamda, biz,
bir adalet sağlayabilmek adına
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ya, tamam yeter, bütçe yorgunu Meclis ya. Yazık ya,
bekliyorlar.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Şimdi, bu konuya açıklık getirmek istiyorum.
Sayın Fahrettin Yokuş Bey muhakkak ki bir şeyi dile getirmeye
çalışıyor ama işin tekniği anlamında bunun böyle
olması gerekiyor çünkü biliyorsunuz, daha önce, bizim teklifimizde ve
söylediğimiz konuda sadece ücretler vardı, bunu bütün memurlara,
bütün ücretlilere yayarak önemli bir gelişmeyi yapmış olduk.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Tamam, güzel. Hep beraber yaptık, hep beraber
yapıyoruz ya.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Şimdi, Sayın Ağbaba Ben bu AKPyi
anlamıyorum. dedi. Ya, Allah aşkına ben de bu CHPyi
anlayamadım gitti. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Komisyonda Sayın Hamzaçebi bana bir itirazda bulundu,
dedi ki: AK PARTİ Grup Başkan Vekilinin böyle böyle açıklama
yetkisi yok, onu milletvekillerimiz açıklamalıydı, kanun teklifi
sahibi açıklamalıydı. Haklı olabilir, doğrudur ama
sizin bana burada gösterdiğiniz evrak Bakan Beyin, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığının internet sitesindeki
yayınladığı bir mesaj. Bütün taraflar olarak TİSK,
TÜRK-İŞ ve Çalışma Bakanlığı mutabakat
zaptı imzalıyorlar, diyorlar ki: Biz asgari ücretteki vergiyi
kaldırdık, asgari ücrete kadar olanı kaldırdık. Siz
itiraz etmiyor musunuz?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Burada, bak burada.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ben onu diyorum, Bu Ce-Ha-Peyi anlayamıyorum. diyorum.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Buraya bak, buraya.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Niye biliyor musun?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Anlatacağım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ya kardeşim, yasayı Meclis yapar.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Anlasan zaten ülke bu durumda olmazdı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bakan Yasayı kaldırdık. diyemez, yasayı
Meclis yapar.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Elitaş, siz de çok yeteneklisiniz
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Nitekim, biz bunu getirdik kanun teklifiyle verdik.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Önerge sahibinin bundan haberi var mı?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Sayın Ağbaba, Komisyonda da söyledim, sizin
yıllardır ifade ettiğiniz Asgari ücretteki vergiyi
kaldıralım. dediğiniz, İbrahim Aydemir kardeşimin
verdiği teklifin aynısıydı. Sayın Kuşoğlu
orada bir metni okudu.
VELİ AĞBABA
(Malatya) 21 kez
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Orada okuduğu metinde ne yazıyordu, biliyor musun?
Asgari ücretin vergi dışı bırakılması
yazıyordu. 2013te veya 2021de verdiğiniz teklif, eğer o gün
biz de kabul etmiş, yapmış olsaydık Sayın İbrahim
Aydemirin söylediği metnin aynısı olacaktı. Bugün, bizim
yaptığımız 19 milyon çalışanın, ücret
alanın gelirlerinden asgari ücrete kadar olan kısmında vergiyi
istisna ettik, o noktaya doğru getirdik. (CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Şimdi, bakın, Sayın Ağbaba, şurada
paraları saydınız, koydunuz.
BAŞKAN
Toparlayalım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Arkasından da bir espri yaptınız Ya, aman
güvenilmez, AKPliler bu parayı alır götürür. diye söylediniz.
Sayın Ağbaba; AKPliler mert adamlardır, dürüst adamlardır,
namuslu adamlardır, güvenilir adamlardır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Niye biliyor musun?
Şu ne? Ce-Ha-Pe Milletvekilli Veli Ağbabanın cüzdanı.
Nerede unutmuşsun? Ya, cüzdanına sahip olamayan adam bu ülkenin
bütçesine nasıl sahip olacak? (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Gel, buradan al şunu.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Bravo (!)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Allahtan ki AK PARTİ var.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, sataşma yok, cüzdanınızı unutmuşsunuz
hakikaten. Alın bunu buradan lütfen.
(AK PARTİ ve CHP
sıralarından karşılıklı laf atmalar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sataşmadı Başkan
BAŞKAN Müsaade edin.
Evet, arkadaşlar
Müsaade edin Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, 5 kez ismimi söyledi.
BAŞKAN
Arkadaşlar, anladığım kadarıyla, bugün erken gitme
niyetinden vazgeçtiniz, öyle anlaşılıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Zülfü Bey var Başkanım
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sayın Başkan, Veli Ağbaba
BAŞKAN Müsaade edin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Cüzdan nerede, cüzdan?
BAŞKAN Cüzdan gitti.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sizde mi cüzdan?
BAŞKAN Cüzdan sahibine
gitti merak etmeyin Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Veli, bak, servetin bana emanet Veli!
BAŞKAN Cüzdanı
unutmuş mu, düşürmüş mü; o kısmını anlamadım
ben.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun
Sayın Demirbağ. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
7.- Elâzığ Milletvekili Zülfü
Demirbağın, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın 299
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; şimdi Engin Bey burada, Mustafa Bey burada
anlaştılar, uzatmamak için
BAŞKAN
Arkadaşlar, bugün bir ilki yaşıyoruz. Sayın Demirbağ
hep yerinden konuşuyordu, şimdi kürsüden konuşuyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Devamla)
ben de söz almayacaktım ama bir konuşmamı
İster bunun ismi havuz medyası olsun ister plaj medyası olsun
bir milletvekilinin, siyasinin konuşmalarının
başını, sonunu keserek hedef göstermesi haysiyet
kırıcı bir olaydır, hangi medya grubu olursa olsun (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bize hep yapıyorsunuz.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Bize hep yapıyorsunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Devamla) Elâzığ'da, ben, halk önünde, partide, bir aile
toplantısında konuşurken Avrupa'dan örnek verdim, Amerika'da
hedef yüzde 2 olduğu hâlde enflasyonun yüzde 7ye
çıktığını
Avrupa'da -Ağbaba demin söyledi-
asgari ücret 1.600 dolar, bunun 1.200 doları 2+1 bir eve gidiyor. dedim.
Türkiye'de de hâliyle bu pandemiden bir etkileşim var kıymetli
arkadaşlar, bizlere de görev düşüyor. dedim oradakilere. Ben
şahsen gidiyorum, Çukurambar'da, 2 kilo et alıyorum,
yarımşar kilodan buzdolabına atıyorum, bir ay yiyorum.
dedim. 2 kilo
Bakınız.
AHMET KAYA (Trabzon) 2 kilo
mu?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Devamla) Dinle ki anlayasın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Devam et Zülfü ağabey, devam et.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Devamla) 2 kilo, 3 kilo domates, biber alıyorum,
buzdolabına bırakıyorum, bir haftalık, on günlük
ihtiyacımı bir defada alıyorum. Hâlbuki günlük
ihtiyacımız kadar alışveriş yapmış olsak
-tane örneği de verdim- haftalık yerine, on günlük yerine, günlük
ihtiyacımız kadar alışveriş yapsak bu tefecilerin,
soyguncuların değirmenine su taşımayız. dedim,
sözümün arkasındayım. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Şimdi de bu haysiyet kırıcı
hedef göstermeden dolayı benim şahsıma yapılan hakaretleri,
küfürleri, o haberi yapan kimse, servis eden kimse onlara seçmen adedince 24
milyonla çarparak iade ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, Sayın Elitaş
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne
dedi Başkanım, ne dedi Başkanım?
BAŞKAN Efendim,
cüzdanla ilgili olarak Sen cüzdanına sahip çıkamıyorsun,
bütçeye nasıl sahip çıkacaksın? dedi. Yani kayıtlara
geçsin diye mi söyletiyorsunuz bana?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Ağır sataşmış Başkanım.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ağbaba.
8.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın 299 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Demirbağın çok zoruna gitmiş. Tabii, her
gün linç ediliyor milletvekilleri, ben ona da bir şey demediğimi
ifade etmek istiyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Doğrusunu söyledim.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Anladım.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, tabii, turfandanın zararlı olduğunu, bayat
ekmeğin faydalı olduğunu, çürümüş sebzenin faydalı
olduğunu bu dönem öğrendik sayenizde.
Şimdi, Sayın
Elitaş nereye gitti bilmiyorum ama beni cüzdanımı koruyamamakla
suçladı ama ben de Elitaşı cüzdanımı çalmış
olmakla suçlayacağım; bana yakışmaz, söylemeyeyim onu da.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Veli Bey, ayıp, ayıp.
BAŞKAN
Arkadaşlar, bir müsaade edin ya.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ben, biraz önce cüzdanımı içeride unuttum,
almış, getirmiş ama bu söylenecek laf mı ya?
Şimdi, arkadaşlar,
dünya tarihine geçecek çarklar yapan bir partisiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar
VELİ AĞBABA
(Devamla) Zorunuza gitse de, hoşunuza gitmese de bu söylediklerim,
söylediklerimin hepsi gerçek. Ya, arkadaş, bak, ne diyor? 3lü mutabakat
metni diyor Asgari ücrette tarihî 3lü mutabakat diyor. Ben yazmadım
bunu. Burada ne diyor? Tüm gelirlerin asgari ücret kadar olan kısmından
vergi almayacağız. diyor. Kim diyor? Sayın Profesör Doktor
Vedat Bilgin yapmış bu açıklamayı.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Kanunu yapan kim?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bu açıklamayı yapmış.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Kanunu yapan kim?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bu açıklamayı... Vallahi, haberiniz yok sizin, haberiniz
yok.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) İşinize geldiği gibi konuşuyorsun.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Sonra, Aydemir kardeşlerin, daha doğrusu Aydemir amca
oğullarının vermiş olduğu kanun teklifiyle sadece
asgari ücretten vergi kaldırılıyor dedim. Bir daha
anlatayım anlamadıysanız. Perşembe akşamı Bakan
açıklama yaptı Vergi kalksın. dedi; cuma günü Jülide
Hanım, burada Devrim yapıyoruz. dedi, alkışladınız;
cuma akşamı Aydemir ve arkadaşları bir kanun teklifi verdi,
bunun tam tersi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bunu anlattın zaten az önce.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Siz, herkesi ofsayta düşürdünüz, herkesi ofsayta. Bakın,
o gün bir şey daha... Hakkını verelim, MHP Genel Başkan
Yardımcısı Sayın Mustafa Kalaycı bir konuşma yaptı,
bunun yanlış olduğunu ve...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, teşekkür ediyorum, süreniz doldu.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Peki.
Durum budur efendim.
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, müsaade edin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım...
BAŞKAN Sayın
Elitaş, şunu da söyleyeyim: Tabii ki milletvekilleri kendi
iradeleriyle o teklifi verirler; Meclisin komisyonu da Genel Kurulu da bunlar
için var. Bu teklifler gelir, burada yeniden, tekrar düzenlenir. Yani teklifi
öyle verdim, böyle verdim diye bunları tartışmanın bir
anlamı yok.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım, Sayın Ağbaba burada
Cüzdanımı çalmış. diye ifade etti.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Demedim, demedim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bakın, içeride unuttuğunu söyledim.
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Dedin, dedin.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Demedim be, demedim!
BAŞKAN Hayır,
hayır Çaldı. demedi arkadaşlar, müsaade edin ya!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Çaldı. demez...
VELİ AĞBABA
(Malatya) Demedim, Demem. dedim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Çaldı. demez ama çarpıtmak da yakışmaz.
BAŞKAN
Çalmış diyebilirim ama demiyorum. dedi. Zaten boş cüzdan
bırakmış arkada.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Boş olduğunu nereden biliyorsun?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Dinleyelim Başkanım, dinleyelim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Başkanım, müsaade edin ki şu derdimi anlatayım.
Hırsız ithamıyla -tırnak içinde- bir şey söyledi.
Bakın, şunu söylüyorum: Sayın Ağbaba...
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ya, senin latifene o da latife yaptı ya!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Latifeyi de... (Gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar... Sayın Elitaş, mikrofonu açayım, dediklerinizi
hiç duyamıyorum.
Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ya, senin latifene latife yaptı ya! Yorulmuşsun
sen, bunu da anlayamıyorsun ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Bugün cüzdanına sahip çıkamayan, yarın
millete nasıl sahip çıkacak?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum latifesine ama bakın Çalmayla itham
etsem yanlış olur. diye... Ben dinledim kendisini içeriden. Fakat
Sayın Ağbaba, yapılan işlemleri çarpıtmakta çok mahir
bir arkadaşımız.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sizin kadar değil, elinize su dökemem bu konuda!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesi, her iradeden üstün bir
iradedir.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ya, nerede? İrade mi bıraktınız ya!
AHMET KAYA (Trabzon)
İradeyi mahvettiniz ya!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Kim ne açıklarsa açıklasın son kararı verecek
olan Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleridir
ve o da gerçekleşmiştir.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Karar verdiler mi sen gelinceye kadar?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Hiç kimse şaşırmadı.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Siz gelinceye kadar karar verebildiler mi Sayın Elitaş?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sadece, muhalefet bizim kanun teklifi vermemize
şaşırdı!
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, benim de tam söylediğim budur zaten yani komisyonlar da Genel
Kurul da bunun için var.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Engin Bey, bakın, sırf sizlerin
hatırı için karşılık vermiyorum ben.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299) (Devam)
BAŞKAN - Evet, gruplar
adına görüşmeler, konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahıslar adına
söz Sayın Bedri Yaşarın.
Sayın Yaşar,
buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, biraz önce Grup
Başkan Vekili Sayın Elitaş bu kademeli tarifenin önümüzdeki
yıl geçeceğini, bununla ilgili kanun teklifinin gündeme
getirileceğini söyledi, ben de teşekkür ediyorum kürsüden
kendilerine. İnşallah, önümüzdeki yasama döneminde bu kademeli
tarifeyi de Meclisten geçirmiş oluruz.
Tabii, gecenin bu saati fazla
bir şey söylemek istemiyorum ama özellikle bu asgari ücretle beraber
asgari ücretteki işverene düşen verginin de kaldırılması,
iade edilmesi zaten bizim de desteklediğimiz bir teklifti. Sayın
Genel Başkanımız 4 bin lira olarak
açıklamıştı, ayrıca işveren payının da
işveren ile işçiler arasında paylaşılması
şeklinde bir öneride bulunmuştu. Yani, muhalefetin söylediklerini
yapmak size bir şey kaybettirmez, burada konuştuğumuz her
şeyi millet adına, milletle beraber milletin geleceği için
gündeme getiriyoruz.
Tabii, son dönemlerde
özellikle dövize endeksli mevduattan bahsediyoruz. Bu kurun
artışıyla beraber
Biraz önce burada, bir milletvekilimiz de
stokçulardan, karaborsacılardan bahsetti. Ben de diyorum ki: Bakın,
bunlarla mücadele etmek sizin işiniz. Yani bugün, icranın
başında sizler varsınız, bu kur artışlarıyla
beraber, özellikle ithalatçıların getirdikleri malzemeler var,
bunlarla ilgili belli fiyatlar var, bunları aşağı
indirmekte
Ben, buradan uyarıyorum, mümkün olduğunca, sanki bu
yapılan zamlarla bir mevzi kazanılmış gibi bunları
geri almaktan imtina ediyorlar. Yani bunlar yükselirken böyle
yıldırım hızıyla düşerken maalesef mehter
marşıyla aşağı doğru geliyor. Ben, buradan,
iktidarı yani sizleri uyarıyorum: Bir an önce bununla ilgili
müdahalenizi yapın. Kur yüzde 30 geri geldi, o zaman, hiç olmazsa temel
ihtiyaç maddeleri ve ham maddeler de dâhil bir an önce fiyatların yüzde 30
geri gelmesi lazım, bunu da yapacak sizlersiniz. Ümit ediyoruz ki
Özellikle bu dövize endeksli mevduatlarla ilgili tüm mevduatların
tamamı dövize endeksli mevduata dönerse artık TLden bahsetmek bir
tarafa biz de herhâlde Türk lirasını Türk doları olarak tarif
edeceğiz gibi görünüyor. İnşallah, bu işlerden de bir an
önce kurtuluruz.
Yine bu maddede, özellikle
gaziler, şehit yakınlarıyla ilgili yapılan
harcamaların belediyelerin bütçesinden karşılanması var.
Pandemi döneminde de bunun sıkıntılarını
yaşadık. Nasıl hükûmetin sosyal projeleri varsa belediyelerin de
genel görevleri arasında bu sosyal projeler var. Bu konuda ayrıma
gitmek, işte, ona bağışta bulunursun, buna bulunamazsın,
şuna yaparsın
Bunların da ortadan kalkması, belediyelerin de
sosyal belediyecilik anlayışı içerisinde hizmet etmelerinin bu
manada önünün açılması lazım. Bugün, özellikle, Ankara
Büyükşehir Belediyesi bu yurt problemiyle ilgili gelen öğrencileri ta
terminalde karşıladı, aldı otellere yerleştirdi,
bakın, böyle bir faaliyette bulundu. Kötü mü oldu? Yok. Bu
öğrencilerin mağduriyetini hiç kimse istemez, hepimiz de bunu
destekledik. Muhtarların yine buna benzer sorunları var,
muhtarların. Muhtarlar, bugün, elektrik faturaları, su faturaları,
telefon faturaları belediyeler tarafından ödensin istiyorlar. Ne
yapıyorlar? Uyduruk gerekçelerle Ödenebilir. diyor. Belediyelerin
yarısı ödüyor, yarısı ödemiyor. Sayın
Başkanım, buna da bir açıklık getirilebilir. Ödenir. desek
hiç problem kalmayacak ama bunun yanı sıra, kimisi uyduruk faturalar
düzenliyor, belediyeye götürüyor. Bunlar da ayda yaklaşık 2.500-3 bin
lirayı geçmeyen faturalar, muhtarlar için bunu söylüyorum. Buna da bir
açıklık getirilirse belediye meclislerinden bu kararlar
alınabilir -ama işte bu gerekçelerden dolayı tam
uygulanmıyor- hiç olmazsa muhtarların bu temel ihtiyaçları da
belediyeler tarafından karşılanmış olur.
Bunun yanı sıra,
tabii, özellikle yine bu belediyelerin hizmet alanıyla ilgili,
kısıtlamak yerine denetleyerek bu işi çözmemiz lazım hangi
konuda olursa olsun. Denetim görevi kimde? Sizde, iktidarda.
Yine, emtia fiyatları
dâhil
Bakın, müteahhitlerle ilgili 4734e göre alınan ihalelerden
bahsediyorum. Şimdi, bu kürsüde bazen müteahhitlerden bahsedince herkes
5liyi algılıyor. Dolarla, yapsatla, KÖİyle, ne bileyim, araç
garantili, hasta garantili, yol garantili, geçiş garantili projelerden
bahsetmiyoruz; zaten onların hepsi dolara endeksli.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Tamamlıyorum.
Ama onun
dışında, rekabete açık
Bunların çoğu da
TOKİ müteahhitleri, size de göndermiştir; bende 150 imzalı
Meclis Başkanlığına gönderilmiş,
Cumhurbaşkanımıza gönderilmiş, Bayındırlık
Bakanlığına gönderilmiş dilekçeler var. Bunlarla ilgili bir
iyileştirme yapmadığınız takdirde bunların
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Fiyat farkı mı diyorsunuz?
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Ya fiyat farkı ya tasfiye kararnamesi.
Bununla ilgili bizim
bunların önünü açacak bir faaliyette muhakkak bulunmamız lazım
yani burada yapılacak uygulama devletin lehinedir. Bunu
yapmadığınız takdirde, teminat mektuplarının
hepsi nakde döner. Devlet, bugün 100 liraya yaptığı bir işi
ihaleye çıktığı zaman 200 liraya yapacaktır, bunun
örneği geçmişte var. Dolayısıyla biz burada muhalefet olarak
teklifte bulunuyoruz. Tabii, çalışmanız güzel bir şey.
Bakın -bundan önceki kanunda da söylediğim gibi- biz problemlerin
ortasında yaşıyoruz. Bizim görevimiz -muhalefet de olsa-
milletvekili olarak toplumunun her kesiminin problemlerini buraya
taşımak, buna çözüm önerileri sunmak, sizden de destek istemek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Bu konuyla ilgili destek olursanız mutlu olurum. Aynı
şekilde, bu kanuna
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Bir saniye açarsanız tamamlayayım. Bitiriyorum.
BAŞKAN Yani
açayım tekrar ama çok yorulduk, lütfen yani.
Buyurun.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Bu kanun teklifinin geneliyle ilgili olumlu
düşündüğümüzü, olumlu oy vereceğimizi de buradan ifade ediyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Ama öncesinde,
Sayın Elitaşın bir söz talebi var.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Samsun
Milletvekili Bedri Yaşarın 299 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım, Sayın Bedri Yaşar biraz önce inşaat
müteahhitleriyle ilgili kısmı söyledi. Az önce ifade ettiğimiz
gibi, inşallah, 4 Ocak tarihinde, gene Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunacağımız kanun teklifini de
arkadaşlarımız şimdi hazırlıyorlar, o kanun
teklifi içinde de fiyat farkı kararnamesine imkân veren düzenlemeyi de
gerçekleştireceğiz.
Bunu kamuoyuyla
paylaşmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN 2008dekine
benzer bir şey olması gerekiyor, evet.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve 95
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı 299) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi,
8inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Hasan
Özgüneş Hüseyin
Kaçmaz
Gaziantep Şırnak Şırnak
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu
Adana
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Hüseyin Kaçmazda.
Sayın Kaçmaz, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
tabii, asgari ücret üzerinde çok konuşuldu, müsaadenizle Türkiyedeki bir
hukuk garabeti üzerine konuşmak istiyorum.
Dreyfus hukuk garabetini
neredeyse bütün herkes bilir ancak kendi çağımızın
Dreyfusları olan mazlumları iktidar görmezden ve duymazdan gelir.
Hakkında konuşacağım mazlumun hikâyesi hukuk tarihine geçen
Dreyfus olayından çok daha vahim, çok daha korkunç, çok daha kahredici ama
bu dönemin kurbanı, bu dönemin Mehmet Emin Özkanı olan Mazlum, bir
Dreyfus değil ismiyle müsemma yoksul bir Kürt çocuğu. Lehinde çok
sayıda somut delil olan, aleyhinde ise siyasi hesaplar
dışında hukuki dayanak bulunmayan 14 yaşındaki bir
çocuğun 16 yaşındaki bir başka çocuğun katili olarak
cezalandırılmasının detayları tek kelimeyle
dehşet verici. Mazlum, Yasin Börü ve arkadaşlarının
hayatını kaybettiği saldırı sırasında ağabeyi
ve babasıyla Kulptaki bir köy düğününde sahne
aldığını söylediyse de savcıyı ve hâkimi ikna
edemedi. Dosya savcısı, Mazlumun olay sırasında köyde olup
olmadığına dair herhangi bir araştırma yapmadı,
lehe olan tek bir delil toplamadı ve tüm bunların sonunda Mazlum tam
tamına yüz yirmi dört yıl hapis cezası aldı. Ancak, HTS
kayıtları Mazlumun telefonunun olay sırasında Kulp ve Lice
ilçelerinden sinyal verdiğini gösteriyordu yani Mazlum doğru
söylüyordu. Cinayetin işlendiği olay yerindeki görüntüler üzerine
yapılan araştırmada bilirkişi Mazlum için muhtemel
tanımlama değerlendirmesi yapmıştı yani Kesin odur.
diyememişti. Zaten olay yeri görüntülerine göre de şüpheliler
maskeliydi. Tüm bu somut deliller üzerine avukatlar, Mazlumun düğünde
olduğuna dair görüntüleri, düğün davetiyesi, damat ve babasının
yazılı beyanlarıyla birlikte Yargıtaya temyiz
başvurusunda bulundular. Yargıtay, sadece Yasin Börü cinayeti
hakkındaki kısım için bozma kararı verdi. Bu karardan sonra
savcı da karara uyarak yine beraat talep etti. Fakat her ne olduysa yirmi
sekiz gün içerisinde aynı savcı bir önceki mütalaasını
değiştirerek Mazlumun yeniden cezalandırılmasını
istedi. Oy birliğiyle Mazlumun yeniden yargılanması
kararını veren mahkeme de savcının değişen
mütalaasıyla verdiği kararı kaldırdı. Ve tüm bu
anlattıklarım bir ay içerisinde oldu. Bu karar mealen Mazlum orada
olmadığını ispat etmişse bile Mazlumu
bırakamayız. demekti. Yani bir ay önce Cinayetle alakası yok.
denilen Mazlum, bir ay arayla tekrardan cinayet faili oluverdi. Düğün
görüntülerini inceleyen bilirkişi, Mazlumun düğündeki kişi
olduğuna dair kuvvetle tanımlama şeklinde Mazlumun lehine bir
rapor hazırladı yani aslında hukuken çok daha güçlü bir delil
olmasına rağmen, mahkeme bunu esas almadı. Bu rapor, Mazlumun
olay anında cinayetin işlendiği yerde değil,
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
- Velhasılıkelam, 14 yaşındaki bir Mazlum, iktidarın
siyasi hedefleri için diri diri dört duvar arasına gömülüyor. Dedik ya,
Mazlumunki Dreyfus olayından çok daha vahim, çok daha korkunç ve çok daha
kahredici. Ama Mazlum bir Dreyfus değil, ismiyle müsemma yoksul bir Kürt
çocuğu.
Cezaevinde yüzlerce, binlerce
insanımız suçsuz yere yatıyor hâlâ. 90lı yıllarda
işkenceyle alınan ifade tutanaklarıyla söz konusu cezaevlerinde
masumlar yatıyor. Tarih nasıl ki Dreyfusu yazdıysa işlemediği
bir suçtan ötürü ömrü dört duvar arasında geçen Mehmet Emin Özkanı,
Mazlumu ve rehin tutulan yoldaşlarımızı da
yazacaktır. Bu dava tarihî bir kumpastır, tarihî bir utançtır,
tarihî bir katliamdır. Yol yakınken bu vebali ve bu zulmü
sonlandırın. Bize olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin.
Mazlum bu arkadaşlar, bu
zulme son verin. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kaçmaz.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu madde üzerinde bir
önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 9 - 10/7/2004 tarihli
ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7 nci maddesinin
ikinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Büyükşehir
belediyeleri, kendisinden izin veya ruhsat almak ya da hat kiralamak suretiyle
çalışan ve toplu taşıma hizmeti yürüten gerçek ve tüzel
kişilere; nüfus, hattın uzunluğu ve hattı kullanan
sayısı kriterlerini esas alarak tespit edeceği hatlardaki toplu
taşıma hizmetlerinden ücretsiz veya indirimli olarak yararlananlara
ilişkin gelir desteği ödemesi yapabilir. Bu ödemeler
karşılığı tutar bir sonraki yıl Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı bütçesine konulacak tutarlardan ilgili Büyükşehir
Belediyesine aktarılır.
Ömer
Fethi Gürer Kadim
Durmaz Süleyman
Girgin
Niğde Tokat Muğla
Mehmet Bekaroğlu Ahmet
Kaya Cavit
Arı
İstanbul Trabzon Antalya
Fikret
Şahin
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Cavit Arının.
Sayın Arı, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi öncelikle saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar,
bildiğiniz üzere, şehir içi otobüsleri, halk otobüsleri şehit
yakınları, gazi, gazi yakınları, yüzde 40 engelli ve üzeri
engelliler, 65 yaş üstü vatandaşlarımız, polis, jandarma,
postacı gibi yaklaşık 15 kalemdeki
vatandaşımızı ücretsiz taşımaktadır,
bazı gruplara da indirimli taşıma yapmakta. Ülkemizde 22 bin
otobüsçü esnafımız bulunmakta, işte, bu hizmeti bu 22 bin otobüsçü
esnafı vermekte. Şimdi, bu 9uncu ve 10uncu maddelerle
büyükşehir belediyeleri ile il belediyelerine bu ücretsiz
taşımalarla ilgili olarak destek yapabilme imkânı getirilmekte.
Daha önce belediyeler, otobüs işletmelerine zaten yardım
yapmaktaydı ancak bu yardımları birlikler ve kooperatifler
üzerinden yapabilmekteydi. Bu düzenleme, artık gerçek kişi ve tüzel
kişilere yardım yapabilme imkânı getirmekte, böylelikle otobüs
işletmecilerini gereksiz yere birlik ve kooperatiflerle
uğraşmaktan kurtarmakta. Bu anlamda, biz de, bu düzenlemeyi
destekliyoruz ancak zaten belediyeler, özellikle de Cumhuriyet Halk Partili
belediyeler bugüne kadar taşıma esnafına zaten gerekli
desteği yapmaktaydı. Örneğin, Antalya Büyükşehir Belediyesi
2019dan bu yana, Cumhuriyet Halk Partisine geçtikten bu yana halk otobüslerine
gerekli desteği yapmaktalar. İlk günden itibaren önce 0,33
kuruşla başlayan destek kademe kademe devam etti, 0,44 kuruş,
0,66 kuruşla devam etti, bugün, 24 Kasımdan itibaren 1 TL olarak
devam etmekte. Ayrıca, pandemi süreci içerisinde kilometre
başına da 1 TL destek verdi Büyükşehir Belediyesi. Bugüne kadar
Antalya Büyükşehir Belediyesi şehir içi otobüslere 38 milyon lira
destek verdi. Yani zaten belediyeler destek vermekte, özellikle de Cumhuriyet
Halk Partili belediyeler ancak halk otobüslerinin buradaki sorununun çözümü
sadece belediyeler değil, eğer konuyu sadece belediyelerin üzerinden
çözülecek bir konu olarak düşünürsek işletmeciler yani otobüsçüler
ile belediyeleri karşı karşıya getirmekten başka bir
şey yapmayız. Burada sorunun esas çözümü, Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı tarafından 2018 yılında
belirlenmiş bir rakam var. 2018 yılında Ankara, İstanbul,
İzmir illerinde, büyükşehirlerinde 1.330 TL, diğer
büyükşehirlerde 1.000 TL, diğer illerde ise 800 TL bir destek
yapılmakta. Ne zamandan bu yana bu rakam? 2018. 2018den bu tarafa
ülkemizde çok şeyler değişti; mazota, benzine olağanüstü
fiyat artışları geldi, parçalara yine aynı şekilde
olağanüstü fiyat farkları geldi ve aynı rakamları,
aynı desteği bugün Bakanlık devam ettirmekte. İşte,
otobüs işletmecilerimiz yani buradaki vatandaşlarımız esas
bu nedenle mağdur. Eğer otobüs işletmecilerine biz destek
olacaksak, çözüm bulacaksak Bakanlığın buradaki desteğini
artırması gerekir. Örneğin, Antalyada kasım ayı
içerisinde indirimli yolcu taşıyan otobüsler eğer ücretli
taşısaydı 12.750 TL ücret alacaktı, hiç ücret ödemeyenlerin
tamamı ücretli binmiş olsaydı 14.750 lira para alacaktı ama
kaç para aldı? 1.000 lira para aldılar. İşte, esas, sorunun
çözümü burada değerli arkadaşlar.
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak biz şehir içi otobüsçülerin sorunlarının
çözüleceğine dair söz verdik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
CAVİT ARI (Devamla)
Sayın Genel Başkanımız 11 Kasım 2021 tarihinde
Antalyada sektör temsilcileriyle toplantı yaptı ve burada söz verdi.
Eğer Bakanlık bugün otobüsçülerin bu mağduriyetini gidermez ise
biz söz veriyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında şehir içi
otobüsçülerin bu mağduriyetini gidereceğiz. Zaten belediyeler
aracılığıyla da mağduriyetlerini gidermeye devam
ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şehir içi otobüs
işletmecileri ne istiyor, onu ayrıca söyleyeyim: Benzin, mazot
fiyatlarının indirilmesini, eski hâle gelmesini bekliyor, mümkün
olursa tabii ki. Yine, mazottan, benzinden KDVsi indirilmiş, ÖTVsi
indirilmiş yakıt bekliyor. Bunları yapabilirseniz otobüs
işletmecileri rahatlar diyor, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
11inci madde üzerinde 1 adet
önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 299
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 11- 31/5/2006 tarihli
ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici madde ilave
edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 86
2021 yılında götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesi
yapılmış kamu üniversite sağlık hizmeti
sunucularının Kuruma 31/12/2021 tarihine kadar bu sözleşme
kapsamında verdikleri tedavi hizmetlerine ilişkin toplam tahakkuk
tutarının götürü bedel sözleşme tutarından düşük olması
durumunda, aradaki fark terkin edilir. Terkin edilen tutar, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesine bu amaçla tahsis edilecek
ödenekten karşılanır.
Bu maddeye ilişkin usul
ve esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü
alınarak Kurumca belirlenir
Ömer
Fethi Gürer Kadim
Durmaz Mehmet
Bekaroğlu
Niğde Tokat İstanbul
Ahmet
Kaya Süleyman
Girgin Fikret
Şahin
Trabzon Muğla Balıkesir
Cavit
Arı Aykut
Erdoğdu
Antalya İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Aykut Erdoğdunun.
Sayın Erdoğdu
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye'nin makroekonomik yapısını etkileyecek bir yasa üzerine
konuşuyoruz, ben de kürsüye yüce heyetinizi Türkiye'nin makroekonomik
yapısı ve son alınan kararlarla ilgili bilgilendirmek üzere
çıktım.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye iktisat tarihinde en son kırk yıl önce görülmüş ve
ağır bedeller ödediğimiz bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız; dövize çevrilebilir mevduat meselesi. Gördüğüm
kadarıyla AK PARTİ Grubu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grubu bu
sistemin çalışacağını düşünüyor ancak bu sistemin
çalışmasında büyük riskler olduğu için sizleri
bilgilendirmeye çalışacağım.
Değerli arkadaşlar,
aynı hayaller, hatırlıyorsanız, pandemi sonrasında
döviz kurunu bastırarak, faizi düşürerek sağlanmaya
çalışılmıştı. Cumhurbaşkanının
damadı Berat Albayrak, Ekonomi Bakanıydı, faizler bir taraftan
düşürülür ve KGF kredileri dağıtılırken diğer
taraftan döviz üzerine baskı kurularak bir ekonomik denge kurulmaya
çalışılıyordu. O zaman bu kürsüden imkânsız üçlüyü
anlattık. İmkansız üçlü iktisadın temel prensibidir.
Dışa açık bir ekonomide kur ve faizi aynı anda
tutamazsınız. Berat Bey bunu yapabilmek için ne yapmak
zorundaydı? Rezervleri satmak zorundaydı, 128 milyar dolar rezervimiz
ortalama 6 liradan satıldı -bugün geldiğimiz yerde 12,5 lira-
rezervimiz elden gitti. Şimdi, başka bir
yanlışlığı deniyorsunuz. Eminim umudunuz var ama ben
sizi uyarayım, bu işin sonunda başarı
olasılığı çok düşük ve çok ağır faturalar
çıkabilir. Şu an yapmak istediğiniz şey ne? Politika
faizini yüzde 14 olarak belirlediniz, diyorsunuz ki: Bu faizin üzerine,
eğer kur çıkarsa biz kur farkını size vereceğiz.
SALİH CORA (Trabzon)
Çıkmazsa?
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
- Arkadaşlar, ya, çıkmazsa da şöyle bir şey: Enflasyon
denen bir şey var. Mesela enflasyon-kur-faiz arasındaki ilişki
hakkında bir bilgin var mı? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon)
Yok.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
- O zaman bozma, anlatayım yani faydalı olalım birbirimize.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Coranın hangi konuda bilgisi var ki?
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
- Bir ülkede kuru ve faizi belirleyen temel makroekonomik değişken
ağırlıklı enflasyondur. Ağırlıklı
diyorum, başka şeyler de vardır. Siz enflasyonu bu oranın
altına düşüremezseniz faizi yüzde 14te tutmak için, kuru yüzde 14te
tutmak için ne yapmak zorundasınız? Hadi, faizi, politika faizini
belirlediniz, kuru tutabilmek için piyasanın talebine
karşılık döviz satmanız gerekiyor. Çünkü yüzde 14 reel
Düşünsenize yani enflasyonunuz 50yi geçecek, siz yüzde 14 faiz
koyacaksınız; insanlar da ahmakça parası erirken gelip bunda tutacak.
Bunu yapabilmenizin yolu, tekrar rezerv satmak zorunda kalacaksınız.
Şu an elinizde rezerv var mı? Şu an elinizde rezerv yok. Eksi 40
milyar dolar, net olarak ekside bizim rezervimiz. Kur düştükçe aynı
zamanda biriktirmek zorunda mısınız? Ee, biriktirir
Aldıkça da rezervinizin fiyatı çıkacak.
Peki, Türkiye'nin bir
yıllık finansman ihtiyacı ne kadar? Kabaca, 180 milyar dolar.
Hadi, 20 milyar dolar cari açıktan fazla aldınız, 160 milyar
doları döndürmek zorundayız. Siz bu işlemleri yaptıkça ne oluyor?
Bizim CDSimiz -yani credit default swap ülkenin batma riski, ödememe,
temerrüt riski- şu an 600 puan. Eğer bu yolda giderseniz
İnşallah 600de kalır. Bütün bu 160 milyar dolar finansmanı
ağırlıklı bir şekilde 600 baz puan CDS üzerinden
yapmak zorundayız.
Değerli arkadaşlar,
bu, sürdürülebilir mi? Bu, sürdürülemediği için kurlar üzerindeki
baskı devam edecek. Peki, kurlar üzerinde baskı devam etti ve kur
yüzde 14ün üzerinde oynadı. Ne yapıyorsunuz? Kura garanti veriyorsunuz.
Peki, bu kura kim garanti veriyor? Hazine garanti veriyor. Şimdi, ben
asgari ücreti yeni artırılmış bir işçiyim, param da
yok, borcum da yok, gelecekte, bana diyorsunuz ki siz: 1 milyon
dolarını TL'ye dönmüş bir adamın kurunu garanti edeceksin.
Ya, böyle bir hakkınız var mı? Bakın, çok acı
tablolarla karşı karşıya kalacaksınız.
Milyonlarca dolar, ki bunlar da bu ülkenin insanı kızmıyorum,
siz veriyorsunuz bu garantiyi. Milyonlarca doları TL'ye döner, hiçbir
riski almaz diyelim ve buradan bir kur farkı doğarsa işte o
garip gureba, o yetim, o asgari ücretli bunu ödemek zorunda kalır. Biz,
sizi bu kürsüden, daha önce yap-işlet-devretler konusunda uyardık
mı? Bu kadar olmayacak, bu kadar araç geçmeyecek, bu kadar garanti
işlemez. dedik mi? Dedik, hepsi gerçekleşti mi? Gerçekleşti.
Şimdi, tek tek yeniden...
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hayır.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
Ya, Hayır. diyorsunuz arkadaşlar. Bütçeyi beraber yaptık,
gözünüzü seveyim, koymadık mı garantileri, geçmedi mi?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Kâra geçiyor.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
6,5 milyar dolarlık garanti bütçede yok mu? Ya, niye itiraz ediyorsun?
Hani oradan bir şey söylemekle olmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
Sayın Başkanım...
BAŞKAN Buyurun.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
Ben elimden geldiğince kürsüde muhatap olmamaya
çalışıyorum, muhatap derken, insicamı şey yapma, yani
saygısızlık etmek istemem.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Söylemeyelim mi?
BAŞKAN Sayın
Kırkpınar, rica ediyorum.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla)
Ama şunu anlatmaya çalışıyorum: Kur garantisi, aynı
bu hazine garantileri gibi. Ben beş sene önce bu kürsüden anlattım bu
hazine garantileri geleceğimizi borçlandırıyor diye. Artarak
devam edecek arkadaşlar, artarak devam edecek. Çünkü Türkiye'nin her
yıl yüzde 7 büyüyeceği varsayılıyordu, büyüyemedik, bu
kadar müşteri gelmedi, bu kadar uçak inmedi, yarın öbür gün bu kadar
hasta da gelmeyecek ama şimdi bütün bu garantileri aşacak bir boyutta
hazineyi, torunlarımızı borçlandıracak bir külfet
altına sokuyorsunuz, yarın öbür gün buna çok üzülürsünüz, hatta bunun
belki hukuki hesabı da olur ama en önemli hesap, vicdani hesaptır.
Ben yine vicdanlarınıza bırakıyorum. Bu iş,
yanlış bir iş.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
İç Tüzük 86ya göre,
lehte ve aleyhte olmak üzere oyunun rengini belli etmek üzere 2
milletvekilimize söz vereceğim.
İlk söz, lehte olmak
üzere Sayın Nilgün Ökün.
Sayın Ök, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) - Hadi bakalım, şimdi laf atacak, biz bakacağız.
NİLGÜN ÖK (Denizli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; oyumun rengini belli
etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
Meclisimizi ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın muhalefet
sıralarından dediler ki: Hadi bakalım, laf atacak
mıyız, atmayacak mıyız? Gecenin bu saatlerine kadar
geldiğimiz bütçe görüşmelerinden olan yoğunluktan dolayı
hem konuşmamı kısaltmış bulunmaktayım hem de size
bu konuda laf atacak, meal verecek konuşma olmayacak ama yine siz
alınırsanız bilmem.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gün içerisinde bazı konuşmacılar
bugüne kadar ücretlerin vergilendirilmesinde hiçbir şey
yapmadığımızı, mecbur kaldığımız
için bu düzenlemeyi getirdiğimizi ifade etti. Şimdi, sizlere, ne
yapmışız, çok kısa özetlemek istiyorum: AK PARTİ
olarak, iktidara geldiğimiz 2002 yılında gelir vergisinde en alt
dilim vergi oranı yüzde 20ydi yani düşük gelirli bir kişi bile
yüzde 20 oranında vergi ödüyordu, fon payıyla bu oran yüzde 22ye çıkıyordu;
2003 yılında yaptığımız düzenlemeyle alt dilim
vergi oranında yüzde 25lik indirim yaparak en alt dilim vergi
oranını yüzde 15e indirdik. Yine, 2008 yılında hayata
geçirdiğimiz asgari geçim indirimiyle de ücretli çalışan
vatandaşlarımızın maaşlarındaki vergi yükünü daha
da aşağıya çektik. Böylece, asgari ücretle çalışan
bekar bir kişinin efektif vergi yükünü yüzde 5e; evli, 3 çocuklu bir
kişinin üzerindeki efektif vergi yükünü de yüzde 1,5 seviyesine indirdik.
Görüldüğü gibi, sessiz
devrimlerin öncüsü olan AK PARTİ, asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızın
üzerindeki vergi yükünü yüzde 20den yüzde 1lere çekmiş durumdadır.
Bugün, şu anda, bence burada çok önemli, tarihî bir ana hep birlikte
şahitlik ediyoruz. Şu anda yaptığımız tarihî
reform niteliğindeki düzenlemeyle de asgari ücreti vergi
dışı bırakıyoruz. Ayrıca, memurlarımız
dâhil tüm çalışanlarımızın asgari ücret kadarki
gelirlerini de vergiden muaf tutuyoruz. Böylece, bütün ücretli
çalışanlarımızın kazançları aylık 300,
yıllık 3.600 TL artmış olacak. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime son vermeden önce, bu tarihî
Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
olmak üzere, 13 maddeden oluşan bu kanun teklifini sunan İbrahim
Aydemir Milletvekilimize ve milletvekili arkadaşlarımıza, Cumhur
İttifakına, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimize
VELİ AĞBABA
(Malatya) Bize yok mu, bize?
NİLGÜN ÖK (Devamla)
katkı sağlayan tüm milletvekillerimize, Grup Başkan
Vekillerimize, bürokratlarımıza, Meclis
çalışanlarımıza, Bakanlarımıza
şükranlarımı arz ediyorum.
SALİH CORA (Trabzon)
Veli Ağbabaya da(!)
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Reform niteliğinde maddeler içeren, vatandaşlarımızın
hayatına pozitif dokunacak olan görüşmekte olduğumuz bu teklife
kabul oyu vereceğimi beyan ediyor, tüm çalışanlarımıza,
işverenlerimize hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyor, Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Evet, Sayın
Milletvekilleri, şimdi, oyunun rengini belirtmek üzere aleyhte Sayın
Engin Altaya söz vereceğim.
Sayın Altay, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Altay sözünde durur.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, İç Tüzük gereği aleyhte söz verdiniz ama lehinde
konuşacağımı peşinen bilmenizi isterim. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Saat 23.25. Saat 16.00da bu
kanunu görüşmeye başladık. Dokuz saat oluyor herhâlde. Dokuz
saatte 13 maddelik bir kanunu, tümünün görüşmeleri dâhil tamamladık;
hayırlı olsun. Bu, umarım daha sık olur. Bunun sık
olmasını sağlayacak faktör de
arkadaşlarımızın ve yürütmenin -yürütme şimdi burada
yok- kanun tekliflerini muhalefetle istişare ederek buraya indirmesidir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Orada, orada, Bakan Yardımcıları orada.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Milletvekilleri bürokrasinin marabası değildir, bunu peşin
söyleyeyim.
Değerli arkadaşlar,
asgari ücretten vergi alınmaması bizim yıllardır dile
getirdiğimiz bir hadiseydi. Hem yürütmeye hem yüce Meclisimize hem
Komisyona teşekkür ediyoruz. Çünkü asgari ücretten gelir vergisi
alınmamakla birlikte bütün çalışanların
kazançlarının asgari ücret kadar olan kısmından vergi
alınmaması ayrıca Türkiyede yaşayan herkes için olumlu bir
kanundur, olumlu bir girişimdir ve vatandaşlarımıza,
çalışanlarımıza hayırlı olsun. Aynı
hayırlı işleri memur maaşı zamlarında, emekli
maaşı zamlarında da inşallah yaparız.
Bizim bu pakette sadece
-Sayın Hamzaçebinin ve Sayın Emecanın 7nci madde
bakımından altını ısrarla çizdiği; o da
amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek olmamakla
birlikte- yasama yetkisinin yürütmeye terk edilmesine itirazımız var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Uçak var Başkanım, uçak kaçıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Biz Cumhurbaşkanı bütçeyi sarf etmesin demiyoruz, elbette parayı
o harcayacak. Ancak arkadaşlar, Cumhurbaşkanı Benim 296
milyarım var, bunu şöyle şöyle harcamayı düşünüyorum.
diyecek, buraya gönderecek -Akif abi doğru mu- ve biz, siz, hep birlikte
onay vereceğiz. Al bu parayı, ne yaparsan yap. demek yasama
yetkisini devirdir. Bizden size söylemesi, biz bu konuyu ayrıca,
ayrıca yargıya taşıyacağız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Elitaşın uçağı var.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Öte yandan, Sayın Elitaş, Hazine ve Maliye Bakanı kur
korumalı TL vadeli mevduatı bir bildiri gibi yaydı piyasaya;
bunun hiçbir yasal dayanağı yok, hiçbir yasal dayanağı yok.
Merkez Bankasınınkinin var kısmen, o da tartışmalı
ama kısmen var denebilir. Böyle şey olur mu? Millete bir iddia ortaya
koyuyorsunuz, TL mevduatı olan insanlara Senin paranı doların
garantisine alacağız. diyorsunuz; alamazsınız. Nerede
yasal dayanak, nerede?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Başkanım, gece bu saatte bana sataşıyor. Siz,
istersem vermeniz lazım.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Şimdi gece on ikide aklınıza geldi, gece on ikide
aklınıza geldi, bunu yapalım mı? Bunu önce
düşünecektiniz Sayın Elitaş, önce düşünecektiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım, sataşıyor bana; söz
verecek misiniz?
ENGİN ALTAY (Devamla)
Bu, şu anda ayaktadır, askıdadır.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum
ENGİN ALTAY (Devamla)
Bir yasal dayanağı yoktur. Bunu da, sizden bekleyen binlerce insan
var, haberiniz olsun.
Kanun
çalışanlarımıza hayırlı olsun.
Yeni yılınız
kutlu olsun efendim.
Teşekkürler. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa iletmelerini rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) Sevgili Başkanım, bir sürü para
harcadınız, biz hâlâ elektronik cihazla giremiyoruz.
BAŞKAN Doğru
söylüyorsunuz, bunu Genel Sekreterliğe ileteceğiz.
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
BAŞKAN Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemir ve 91 milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 322
Kabul : 322 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Abdurrahman
Tutdere İshak
Gazel
Adıyaman
Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Hayırlı ve
uğurlu olsun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Oy birliğiyle.
BAŞKAN Gündemimizdeki
konular tamamlanmıştır.
Alınan karar
gereğince, denetim konuları ve kanun teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 4 Ocak 2022
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
23.33
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 299 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(*) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisinin 200üncü sayfasında yer almaktadır.
(**) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisinin 201inci sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu Birleşim Tutanak Dergisinin 198inci Sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu Birleşim Tutanak Dergisinin 198inci sayfasında yer almaktadır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.