TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
43üncü
Birleşim
5
Ocak 2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili Mehmet
Şükrü Erdinçin, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Adana Milletvekili Mehmet
Metanet Çulhaoğlunun, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, pozitif vaka
sayılarındaki artış sebebiyle Genel Kurul Salonunda
maskesiz kimsenin kalmamasını rica ettiğine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, Divan olarak Adananın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılını
kutladıklarına ve salonda bulunan Adana milletvekillerine arzu
ederlerse sisteme girmeleri şartıyla yerlerinden birer dakika söz
vereceğine ilişkin konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, okul servisi esnafının sorunlarına
ilişkin açıklaması
2.- Muğla Milletvekili
Burak Erbayın, Tarım ve Orman Bakanlığının
yangınlara karşı gerekli tedbirleri almadığına
ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, halk eğitim merkezlerinde çalışan
kadrosuz usta öğreticilerin özlük haklarına ilişkin
açıklaması
4.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, şehir hastaneleri sözleşmelerine
ilişkin açıklaması
5.- Osmaniye Milletvekili
İsmail Kayanın, Çukurova bölgesindeki tüm hemşehrilerinin
kurtuluş yıl dönümlerini tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
6.- Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın, şair Arif Nihat
Asyanın vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Özyavuzun, toprak tarım reformundan
yıllık taksitli ödemelerle arazi alan vatandaşların
borçlarının faizleri silinerek yeniden
yapılandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
8.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, şair Arif Nihat Asyanın vefat yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Arif Nihat Asya ve şehit Polis Fethi Sekini rahmetle ve
minnetle andığına ve astsubay ve emekli astsubayların
beklentilerine ilişkin açıklaması
10.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, kiralarda meydana gelen artışlara ilişkin
açıklaması
11.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, iktidarın kalıcı yaz saati
uygulamasıyla yandaş elektrik şirketleri kazansın diye
milyonları mağdur etmeye hakkının olmadığına
ilişkin açıklaması
12.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özelin
Diyanet İşleri Başkanlığının 4-6 yaş
grubuna yönelik Kuran kurslarını eleştirmesini şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
13.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehir ve ilçelerinde yüz
yüze eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Polis Memuru Fethi Sekin ile Mübaşir Musa
Canı şehadetlerinin 5inci yıl dönümünde saygıyla yâd
ettiğine ilişkin açıklaması
15.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, asistan hekimlerin ekonomik sorunlarına
ilişkin açıklaması
16.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, Kırklareli Demirköy ilçesinin Sivriler
köyünde yaşanan enerji sorununa ilişkin açıklaması
17.- İzmir Milletvekili
Yaşar Kırkpınarın, Fethi Sekini şehadetinin 5inci
yılında rahmet, minnet ve şükranla yâd ettiğine ve Özgür
Özelin Diyanete yaptığı çirkin saldırıyı
şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması
18.- Kocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhanın, en düşük emekli maaşının asgari
ücret seviyesine yükseltilmesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
19.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, Avrupadaki İslamofobiye ilişkin
açıklaması
20.- Aydın Milletvekili
Hüseyin Yıldızın, Aydının 17 ilçe ziraat odası
başkanının Mecliste PCR testleriyle ilgili
yaşadıkları mağduriyete ilişkin açıklaması
21.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
22.- Adana Milletvekili
İsmail Koncukun, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, IŞİD ve El Kaidenin
finansmanı konusunda iktidarın üzerine düşenleri
yapmadığına, KESKin kamu çalışanlarının
yoksulluğuna dair hazırladığı rapora, 2002 ve 2022 yılı
karşılaştırmalı ekonomik verilerine ve Hazine ve
Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin izleyeceğini söylediği
heterodoks ekonomi politikalarının yoksulluğu
artıracağına ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun
100üncü yıl dönümüne, Fethi Sekin ve Musa Canı rahmetle
andığına, Genel Kurul gündeminde yer alan 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin Anayasaya
aykırı olduğuna ve bu maddeye CHP olarak sonuna kadar
direneceklerine ilişkin açıklaması
25.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Genel Kurul gündeminde yer alan 298 sıra sayılı
Kanun Teklifine; emekli maaşlarına yapılacak zam, bireysel
emeklilik, kademeli doğal gaz faturalandırmasıyla ilgili
düzenlemeleri ihtiva eden kanun tekliflerini dün akşam Meclis
Başkanlığına sunduklarına; CHP Grubunun milletin
inançlarına Orta Çağ zihniyeti diyen zavallı düşünceyi
protesto etmesi gerektiğine, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ve şair Arif Nihat
Asyanın vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
26.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne, şair Arif Nihat
Asyanın vefat yıl dönümüne, Genel Kurul gündeminde yer alan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinde yer alan limanların
işletme hakkı devirlerinin uzatılmasına ilişkin hükme,
Atatürk Havalimanının ihale sürecine ve 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinde yer alan sözleşme devir hakkı
sebebiyle stratejik limanlarımızın yabancıların eline
geçeceğine ilişkin açıklaması
27.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Türkiyenin Covid salgınıyla mücadelede dünyaya
örnek olduğuna, Turkovac aşısına, sağlık
çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi
gerektiğine, Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun
100üncü yıl dönümüne, Zeytin Dalı Operasyonuna, şehit Polis
Memuru Fethi Sekini ölüm yıl dönümüne ve şair Arif Nihat
Asyanın vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
28.- Kastamonu Milletvekili
Hasan Baltacının, Kastamonunun Seydiler ilçesinde AKP İlçe
Başkanının oğlunun şikâyeti üzerine İlçe
Tarım Müdürünün görevden alındığına ilişkin
açıklaması
29.- Sivas Milletvekili
Semiha Ekincinin, Fethi Sekini şehadetinin 5inci yılında
rahmetle andığına ve Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu Sivas İl Koordinatörlüğünün
hayata geçirdiği projelere ilişkin açıklaması
30.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, enflasyon ve vergilerdeki artışa
ilişkin açıklaması
31.- Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Antalya Milletvekili
Aydın Özerin, Tarım ve Orman Bakanlığının
tarım girdilerindeki desteklemeleri artırması gerektiğine
ilişkin açıklaması
34.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlının, Giresunun Alucra ve Çamoluk ilçelerinin
ulaşım sorununa ilişkin açıklaması
35.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Selçuk Kozağaçlı ve
Barkın Timtikin yargılandığı davaya ilişkin
açıklaması
36.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Samsun Milletvekili Fuat Köktaşın 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Samsun Milletvekili Fuat
Köktaşın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, Samsun Milletvekili Fuat Köktaşın 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, İhale Kanunu ile Rekabet Kanununa uymayan ve
Anayasaya aykırı olan 298 sıra sayılı Kanun
Teklifinin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve arkadaşları
tarafından, dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın
yapılan zamlardan ne kadar etkilendiğini, ekonomik
kayıpları ve yaşanacak mağduriyetlerini
araştırmak amacıyla 5/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, kur
garantili mevduat sisteminin getireceği borç yükünün
araştırılması amacıyla 5/1/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından,
2016 yılından bu yana yapılan sözlü sınavların
araştırılması, varsa şaibelerin tespit edilmesi,
yapılan yanlış uygulamaların düzeltilmesi amacıyla
3/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 6 Ocak 2022 Perşembe günü toplanmamasına
ilişkin önerisi
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Zonguldak Milletvekili
Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4018) ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 298)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
298) Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, milletvekillerinin aşılanma durumlarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/55297)
2.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, TBMM Başkanlığında görev yapan
müşavirlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/55298)
3.- İstanbul
Milletvekili Oya Ersoyun, Kadıköy Anadolu Lisesi yönetimiyle ilgili
iddialara,
- Muğla Milletvekili
Suat Özcanın, meslek liselerinin mevcut yapısının
yenilenmesi talebine,
Meslek liselerinin
öğrenciler açısından cazip hale getirilmesine,
Devlet okulları ve özel
okullar arasındaki farkların giderilmesine yönelik
çalışmalara,
Okulların afetlere
karşı güçlendirilmesine ve hasarlı binaların tahliye
edilmesine,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/55493), (7/55502), (7/55503), (7/55505), (7/55515)
4.- İstanbul
Milletvekili Özgür Karabatın, Sayıştayın 2020
yılı Denetim Raporunda ÖSYM Başkanlığına dair
yaptığı bazı tespitlere,
- Muğla Milletvekili
Suat Özcanın, kız çocuklarının eğitime etkin olarak
katılmaları için yürütülen çalışmalara,
Okullarda verilen derslerin
gün ve saatlerinin yaş gruplarına göre düzenlenmesine yönelik
çalışmalara,
Okullar arasındaki
nitelik ayrımının kaldırılmasına,
Olağanüstü hallerde
uzaktan verilecek eğitimin öğrenci ve öğretmenler için ücretsiz
olarak sağlanmasına yönelik yürütülen çalışmalara,
Ders kitaplarının
çocuk gelişimi ve pedagojik kuramlara uygun olarak alan uzmanları
tarafından hazırlanmasına,
Okulların fiziki
planlarının gözden geçirilmesi talebine,
Engelli bireylere eşit
eğitim imkânı sağlanmasına yönelik çalışmalara,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/55494), (7/55512), (7/55519), (7/55521), (7/55522), (7/55523), (7/55524),
(7/55528)
5.- Kocaeli Milletvekili Ömer
Faruk Gergerlioğlunun, KHKyle ihraç edilen bir öğretmene,
- Muğla Milletvekili
Suat Özcanın, imam hatip okulu sayılarının yeniden
düzenlemesine,
Bakanlığa
bağlı hizmet binaları ve öğretmenevlerinin her bölgede
öğretmenler tarafından ulaşılabilir hâle gelmesi talebine,
- Adıyaman Milletvekili
Abdurrahman Tutderenin, taşımalı eğitimde kullanılan
araçların maliyetlerinin artmasından dolayı araç sahiplerinin
yaşadıkları sorunlara,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/55496), (7/55504), (7/55509), (7/55529)
6.- Muğla Milletvekili
Mürsel Albanın, TBMM Kütüphanesinde bulunan kitaplara ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/55560)
7.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Bütçe Görüşmeleri Dış
Paydaş Memnuniyet Anketine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/55561)
5 Ocak 2022 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 43üncü Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Mehmet
Şükrü Erdinçe aittir.
Buyurun Sayın Erdinç.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinçin, Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün 5 Ocak 2022, güzel
Adanamızın düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümü. Bundan tam yüz yıl önce al bayrağımıza
kanının rengini veren, hakkı ödenmez vatan
evlatlarının kutsal mücadeleleri sonucu, bugün bu kahramanların
torunları olarak huzurlu ve mutluyuz. Millî Mücadele ve kurtuluş
harekâtını büyük bir gururla anmaktayız. Bu onurlu mücadele
birlik ve beraberlik ruhu içerisinde 5 Ocak 1922de kazanılmış,
Adanada bir kurtuluş destanı yazılmıştır.
Asırlarca birçok
medeniyete ev sahipliği yapmış tarihî bir şehir olan
Adanamız tarım ve sanayide ülkemizin lokomotif şehridir.
Asırlık bir şehrin asırlara bedel birçok öyküsü
vardır. Bu öykülerden birinin adı da 5 Ocaktır. Rahmetli Arif
Nihat Asya petrol lambasının süzgün
ışığında;
Ey mavi göklerin beyaz ve
kızıl süsü,
Kız kardeşimin
gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık
ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını
okudum, senin destanını yazacağım." diye başlayan
Bayrak şiirini 5 Ocak gecesi yazmıştır.
5 Ocakta kurtuluş
destanı yazılan Adana bize Allahın bir lütfudur, benzeri
olmayan bir güzelliktir. O Adana ki Torosların koynunda uyur her gece,
bulutlar emzirir Çukurovanın bereketli toprağını. Nihat
Malkoç Hocanın güzellemesiyle, dört bin yıllık kadim tarihiyle
Anadolunun en eski ve köklü şehirlerinden biri olan Adana nice esrarengiz
gizemler taşır rengârenk gönül heybesinde. Nice uygarlıklar
burada uyum içerisinde yol alır sonsuzluğa. Mazi, hâl ve istikbal can
cana, kol koladır. Diline, dinine ve ırkına bakmadan herkesi
Yunusça ve Mevlânaca kucaklayan bir şehirdir Adana. Bu topraklarda Çukurovanın
yeşili, Akdenizin mavisi, pamuğun beyazı, narenciyenin
turuncusu ahenk içerisindedir. Bir sevdadır Adana, pamuk gibi aktır
yüreği. Adanada, güzellik çirkinliği, aşk nefreti, cesaret
korkuyu, inanç isyanı, sessizlik çığlığı, su
ateşi kovar mekânından. Kanaat dolar heybelere, güvercinler hu
sesleriyle doldurur camilerin avlularını. Çukurovanın
yeşilini, Akdeniz'in mavisini genç bir kız edasıyla giyinir
Adana. Yeşilobada toprağın kara bağrında
sonsuzluğu solur yeşil sarıklı şehitler. Ruhlar
kıyama durur servilerin zikre daldığı aydınlık
seherlerde. Zamana tanıklık etmiş Ulu Camisi, salatsız
felah olmayacağını haykırır günde beş kez süngü
misali minarelerinden. Uçsuz bucaksız göklere karışır
Çukurovada akıtılan terlerin misküamber kokusu. Büyük Saat
Kulesinde zaman hüzünkârdır alabildiğine. Kuşatır
sonsuzluğu denizin mavisi, ovanın yeşili. Hasret ateş olur
dağların doruğunda. Kim istemez Toroslar gibi dik durabilmeyi ve
hep dik kalabilmeyi? Batıdan doğuya doğru esen meltem gönülleri
ısıtır, o rüzgâr ki Hak ve hakikat yiğitlerinin kokusunu
getirir bize. Sözün özüdür, gönül gözüdür şirin Adana. Adana hayatın
ta kendisidir. Adana candır, canandır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İşte, böyle bir
Adana'nın düşman işgalinden kurtulması için
canlarını hiçe sayarak mücadele eden, çarpışan,
Saimbeyliye ismini veren Saim Bey'i, ilk kadın şehidimiz Rahime
Hatun'u, Pozantı şehidimiz Müftü Kasım Efendi'yi, Kurttepe
kahramanı Selahattin Bey'i, Kozanlı Ulvi Bey'i, Tufanbeylili Tufan Paşa'yı,
Sinan Tekelioğlunu, Karslı Fatma'yı, Gülekli Hatice'yi,
Aladağlı Ahmet Bey'i, Yüreğirli Molla Nasrullahı ve Ahmet
Remzi Yüreğir'i ve adını sayamadığımız daha
nice kahraman ecdadımızı bu özel günde rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz,
ruhları şad olsun.
İşgale razı
olmayan, zulme hayır diyen, zillete boyun eğmeyen, kazanılan
bu zaferi Adanalıların bağımsızlığa
verdiği önemin kanıtı olarak kabul eden yiğit ve mert
Adanalıların zafer bayramını milletin kürsüsünden en kalbî
duygularımla kutluyorum. Adanamızın 100üncü kurtuluş
yılı kutlu olsun. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, pozitif
vaka sayılarındaki artış sebebiyle Genel Kurul Salonunda
maskesiz kimsenin kalmamasını rica ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, pozitif vaka sayıları
ciddi şekilde artmakta ve artmaya devam ediyor. Genel Kurula
baktığımda çok sayıda milletvekili
arkadaşımın maske takmadığını görüyorum,
lütfen maskelerimizi takalım. Belki size bir şey olmayacak ama
yanınızdaki arkadaşa bu virüsü bulaştırma ihtimaliniz
yüksek. Bu nedenle de sizlerden özellikle rica ediyorum, Genel Kurul Salonunda
maskesiz arkadaş bulunmasın lütfen.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.-
Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, Adananın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN - Gündem
dışı ikinci söz, Adana'nın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu'na aittir.
Buyurun Sayın
Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adana'mızın düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümünde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Birinci Dünya Savaşında yer alan
devletlerin arasına kısa bir süre sonra Osmanlı Devleti de
sürüklenmiş, koca imparatorluk çökmüş, toprakları
parçalanmış, Osmanlı Devleti Mondros Ateşkes
Anlaşması'yla topraklarının birçoğunu düşmana
bırakmış ve çekilmiştir. Mustafa Kemal, Mondros
Ateşkes Anlaşması'ndan bir gün sonra, 31 Ekim 1918 tarihinde
Adana'ya gelerek Liman von Sandersten Yıldırım Orduları
Komutanlığını devraldı. 31 Ekim-10 Kasım 1918
tarihleri arasında Yıldırım Orduları Komutanı
sıfatıyla Adana'dan Ahmet İzzet Paşa'ya gönderdiği
telgrafta, kendisine izin verildiği takdirde İngiliz ve Fransız
kuvvetlerini Anadolu'ya sokmayacağını bildirmiştir. Ancak,
Ahmet İzzet Paşa itilaf devletleriyle ateşkes
anlaşması imzalandığını belirterek hiçbir
şekilde düşmana karşılık verilmemesini istemiş,
düşmana ateşkesle karşılık vermekten söz eden Mustafa
Kemal'i de görevinden alıp İstanbul'a
çağırmıştır. Atatürk ise İstanbul'a gitmeden önce
31 Ekim-10 Kasım 1918 tarihleri arasında Adana'da
kaldığı on bir günde Adana'da ilk direniş
hazırlıklarını başlatmış; Rifat
Menemencioğlu, Nabi Menemencioğlu, Ali Münif Yeğenağa, Ali
Cenani, Rüstem Bey ve Ahmet Remzi Yüreğir gibi esareti kabul etmeyen
kahramanlarla görüşmeler yapmış; 20 Kasım 1918de Rifat
Menemencioğlu, Nabi Menemencioğlu, Ali Münif Yeğenağa, Ali
Cenani ve Rüstem Bey tarafından Kilikya Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur.
Çukurova bölgelere ayrılarak her bölgeye milis kuvvetleri ve komutan
atandı. Bu doğrultuda öncelikle bölgedeki Kuvayımilliye
teşkilatlarının başına subaylar gönderilmiştir.
Kılıç Ali adıyla Üsteğmen Asafı, Yörük Selim
adıyla Yüzbaşı Salim'i, Kozanoğlu Doğan adıyla
Binbaşı Doğan'ı, Aydınoğlu Tufan adıyla
Yüzbaşı Osman Nuriyi, Polat Paşa adıyla Yüzbaşı
Kamil'i, Tekelioğlu Sinan adıyla Yüzbaşı Ragıpı
güney cephesine göndermiş, bundan kısa bir süre sonra işgal
kuvvetleri Mersin Limanı'ndan Çukurova'ya girmiş, tüm kilit
noktaları kontrol altına almış ve Adana'yı işgal
etmişti.
1918-1919
yıllarında Adana'da tam bir terör ve cinayet dönemi
yaşandı. Bunlar arasında Ermeni çeteciler tarafından
yapılan Abdo Ağa Çiftliği olayları, şehir içi
cinayetleri, Taşköprü'de Türklerin çarmıha gerilişi ve
kırbaçlanarak işkenceye tabi tutulmaları kolay kolay
unutulmayacak, çok acı olaylar oldu.
Mücadeleye yılmadan,
vatan aşkıyla, bayrak aşkıyla devam eden milli kuvvetler,
zorlu mücadeleler sonunda 5 Şubat 1920den itibaren düşmana
karşı zafer kazanmaya başladılar. 1920de Toroslardan
Fransızlara saldırı başlatıldı, 27 Mayıs
1920de Fransız orduları komutanı Menil, Millî Kuvvetler
tarafından esir alındı. Karboğazı Olayı olarak
bilinen olay Kuvayımilliye'nin ilk siyasi zaferidir. 28 Mayıs 1920'de
Fransızlar Mersin-Adana hattına çekildiler ve kuzey Çukurova, Kozan
ve diğer dağlık bölgeler tamamen kurtarılmış
oldu.
Adanamızın
kurtuluşunun fitilini ateşleyen, tarihe adlarını altın
harflerle yazdıran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,
Tufanbeyli ilçemize adını veren Tufan Paşayı, Saimbeyli
ilçemize adı konulan Saim Beyi, Aladağ ilçemizin şehidi Ahmet
Beyi, Pozantı şehidimiz Müftü Kasım Hocayı, Kozan şehidimiz
Ulvi Beyi, Ceyhan şehidimiz Sabit Efendiyi, Karaisalı Müftümüz
Mehmet Efendiyi, Fekeli Gizik Duranı, Ramazanoğlu Suphi
Paşayı, Yüreğir müfreze komutanlarından Molla
Nasrullahı, Millî Kuvvetler Komutanı Sinan Tekelioğlunu, Cemil
Nardalıyı, Ahmet Remzi Yüreğiri, ilk kadın şehidimiz
Rahime Hatunu, Gülekli Haticeyi, Kara Fatmayı, Karaisalılı
İbo Osmanı ve adlarını burada
sayamadığımız daha nice adsız
kahramanlarımızı minnetle yâd ediyorum; ruhları şad,
mekânları cennet olsun inşallah.
5 Ocakta Adanalı
kahramanlarımızın tarihe kendi mühürlerini vurduğunu,
kurtuluş mücadelesini zaferle taçlandırdığını
söyleyen Mustafa Kemal Atatürk, 15 Mart 1923 günü Adana ziyaretinde Efendiler,
bende bu vekayinin ilk hissiteşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adanada
doğmuştur. diyerek Adanamızı
onurlandırmıştır. Bu onura layık olan tüm
hemşehrilerimin 5 Ocak kurtuluş yıl dönümünü kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Devamla) 6 Ocak da Ceyhan ilçemizin kurtuluş günüdür. Ceyhan ilçemizin
de kurtuluşunu buradan kutluyorum. Bu vesileyle, bütün Adanalı
hemşehrilerime ve Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
Ayrıca, Değerli
Başkanım, size de saygılarımı sunuyorum. Bugün burada
bu konuşma imkânını verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Orhan Sümere aittir.
Buyurun Sayın Sümer.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
3.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Toprağından bereket
fışkıran, yürekleri sevgi dolu, mert insanlar diyarı Adanamızın
kurtuluşunun 100üncü yılıyla ilgili söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
Kurtuluş Savaşımız için söylediği Bende bu vekayinin
ilk hissiteşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adanada doğmuştur.
sözleri Ulusal Kurtuluş Savaşımıza ilham vermiş, öncü
olmuştur. Biz Adanalılar, bu sözden gurur duyarız. Yüz yıl
önce Adanada yakılan bağımsızlık ateşi hem
milletimizin hem de ulusların kaderini değiştirmiştir. 5
Ocak 1922 tarihi, sadece yüz sene öncesinden bir anı değil, gelecek
yüz senenin de yol göstericisidir. 5 Ocak, tarihe altın harflerle
yazılmış, bizler için gurur ve onur günüdür. Kadını
erkeği, genci yaşlısıyla emperyalizme karşı
topyekûn verilen mücadelede ölümsüz bir destan, yolumuza ışık
tutan geleceğimiz olmuştur. Yüz sene öncesinin inancıyla yüz
sene sonrasını planlamamız gerektiğinin önemini hiçbir
ayrım yapmadan hepimizin bilmesi gerekmektedir. Atalarımızın
o günkü inancı bizlere bağımsız, özgür bir vatan
bırakmaksa bizlerin de gelecek nesillere daha adil, daha
gelişmiş, muasır medeniyetler seviyesine çıkmış
bir vatan bırakmak gibi bir mecburiyetimiz vardır. Bunun için
sorunların tespit edilmesi ve el birliğiyle çözüm üretilmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
böyle özel bir günde siyasi bir söylemde bulunmayacağım, ancak
Adananın kurtuluş gününde de Adanamızın sorunlarına
dikkat çekmek gerekir. Bu sorunlara çareler üretmek zorundayız.
İlçelerimizden bazı örnekler vermek istiyorum.
Seyhanda
sığınmacı ve göçmen sorunu bulunmaktadır. Adli
vakaların artması, sosyolojik yapının değişmesi,
okullardaki yabancı uyruklu öğrencilerin fazla oluşu ileride
Adanamızda çok büyük sorunlar teşkil edecektir. Yine, Seyhan
merkezde Atatürk Caddesi, Gazipaşa, Ziyapaşa başta olmak üzere
Adana genelinde esnafımız kan ağlıyor; dükkânların
çoğu ya kiralık ya satılık durumda. Seyhanda sulama
kanallarının verimli çalışmaması ve elektrik
kesintileri yüzünden çiftçimiz büyük zorluklarla üretim yapmak zorunda
kalıyor.
Yüreğirde yüz on sekiz
sene hizmet vermiş hastane binası yıkıldı, üzerinden
yıllar geçti, bir tek çivi bile çakılmadı. Hastane sadece
Yüreğire değil, Karataş ve kırsala da hizmet veriyordu;
500 bin kişi bu hastaneden faydalanıyordu.
Adana-Karataş yolu on
beş yıldır tadilatta. Havutlu, Doğankent, Solaklı
Mahallelerinde adı ölüm yoluna çıkmış bu yol hâlâ
tamamlanmayı bekliyor. Ayrıca, bu mahallelerimizin elektrik kesintisi
sorunu vatandaşlarımızı bıktırmış
durumda.
Tufanbeyli, Aladağ ve
Fekede Karayollarına ait alanlarda yol sorunu hiç çözülmüyor.
Vatandaşlarımız kış aylarında kendi ilçelerine
bile gidip gelmekte zorluk çekiyor. Aynı şekilde,
Kozan-Feke-Mansurlu-Kayseri yolu üzerindeki 50 köyün kullandığı
yol yirmi senedir bir türlü tamamlanmadı.
Sarıçam, Kozan ve
İmamoğlunda çiftçilerimiz maalesef ne yapacağını
şaşırmış durumda, narenciye ürünleri dalında
kaldı. Ayrıca denize sahili ve kumsalı olan Yumurtalık ve
Karataş ilçelerimizde bir tane turizm tesisi yok, olanlar da maalesef
özelleştirme adı altında satıldı. Saimbeyli ilçemiz
hayalet şehre dönüştü, ilçede ne kadar kamu kurumu varsa maalesef
birer birer taşındı. Karaisalı ve Tufanbeylide elektrik,
telefon ve internet sorunu bu çağda hâlâ çözülemedi; bazı köylerimiz
günlerce elektrik kesintisi yaşıyor, vatandaşlarımız mağdur
durumda. Pozantıda orman köylülerimiz tapularını alabilmek için
kadastro düzenlemesi bekliyor maalesef.
Adanada ne yazık ki
TRT, Karayolları ve TEKELin binaları, Maliye
Bakanlığının tesisleri, ÇUKOBİRLİK arazileri,
hatta fabrika makineleri yok pahasına satıldı; şehrin
kalbinde yer alan kamu taşınmazları bir bir
satıldığından Adanadaki işsizlik patlamış
durumda. Adanada Demiryolları atölyelerinin taşınması
durdurulmalıdır; taşıyarak, satarak değil, üzerine
katarak şehrimize değer kazandırabiliriz. Trafik sorunu,
işsizlik sorunu, tarım topraklarının ekilememesi, kapanan
fabrikalar, çiftçinin durumu acil çözüm bekliyor.
Değerli milletvekilleri,
Adananın Yumurtalık ilçesi Sugözü Kumsalında yapılan ve
kömürle çalışan Hunutlu Termik Santrali balık türlerinin yok
olmasına, biyolojik çeşitliliğin kaybolmasına, hava
kirliliğinin artmasına neden oluyor. Santral, Adanamız ve bölge
için felaket demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ORHAN SÜMER (Devamla) Ayrıca
Sayın Cumhurbaşkanının Adanaya her geldiğinde
yaptığı her mitingde verdiği bir söz vardı, 2010
yılında açılışını yaptığı
Adana metrosu için Metronun yükünü alacağız, Adanayı bu
kamburdan kurtaracağız. demişti. Maalesef bu söz havada
kaldı, Adanalı hemşehrilerim bu sözün tutulmasını
bekliyor.
Değerli milletvekilleri,
birlik ve beraberliğin güçlü olduğu, değerlerine sahip
çıkan bir Adana her türlü sorunun üstesinden gelmeyi bilecektir. Geliyor
gelmekte olan diyor, Adananın tüm sorunlarını Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarında çözeceğimizin sözünü veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve
düşüncelerle, 5 Ocak Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yılını kutluyor, başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Adanamıza
emeği geçen herkesi minnetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, Divan
olarak Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yılını kutladıklarına ve salonda bulunan Adana
milletvekillerine arzu ederlerse sisteme girmeleri şartıyla
yerlerinden birer dakika söz vereceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, biz de Divan olarak Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yılını kutluyoruz. Ayrıca,
salonda bulunan Adana milletvekili arkadaşlarıma da arzu ederlerse
-ilk 20nin dışında- yerlerinden birer dakika söz vereceğim
ama sisteme girmeleri şartıyla.
Şimdi, sisteme giren ilk
20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz vereceğim.
İlk söz Sayın
Yılmazın.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, okul servisi esnafının
sorunlarına ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son aylarda dünyada ve
ülkemizde artan petrol fiyatları okul servislerini olumsuz yönde
etkilemiştir. Eylül ayı başlarında Millî Eğitim
Bakanlığının açmış olduğu ihale sonucunda
öğrenci servisleri hizmete başlamıştır. Servislerin
ihaleyi aldığı dönemde 7 lira 30 kuruş olan mazot
fiyatları ocak ayı başıyla beraber 12 lira 75
kuruşlara gelmiştir. Akaryakıt fiyatlarına
bakılınca artışın yüzde 50nin üzerinde olduğu
görülmektedir. Artış sadece akaryakıt fiyatlarıyla
sınırlı kalmamıştır, araçların bakım
ücretlerinde de aynı oranlarda artış söz konusudur. Bu durum,
okul servisi esnafının hizmet edemez hâle gelmesine neden
olacaktır. Millî Eğitim Bakanlığımızın,
artan maliyetleri göz önünde bulundurarak acilen kilometre başına
fiyat iyileştirmesi yapması tüm okul servisi esnafının
beklentisidir.
BAŞKAN Sayın
Erbay
2.-
Muğla Milletvekili Burak Erbayın, Tarım ve Orman
Bakanlığının yangınlara karşı gerekli
tedbirleri almadığına ilişkin açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Biz AKPnin
yanlışlarını söylemekten bıktık ama AKP
yanlış yapmaktan, ülkeye ihanet eden kararlar almaktan vazgeçmedi.
Bütün yaz boyunca yangınlarla uğraştık, mücadele ettik;
Muğla yandı, Adana yandı, Antalya yandı, Mersin yandı.
Gerekli tedbirler alınmadığı için, gerekli
hazırlıklar yapılmadığı için Muğlada en az
70 bin hektar alanımız yanmıştı. Dün Orman
Bakanlığı sosyal medyada bir ilan vermiş ve burada 5 adet
amfibik uçak, 5 adet büyük tanker uçak, 10 adet küçük tanker, 55 tane
helikopterin kiralanacağından bahsediyor. Bu kiralamalar ne zaman
yapılacak? Bu ekipler ne zaman hazırlık yapacak? Özrü
kabahatinden büyük. Devamında da, 5 tane amfibik uçak satın
alınmasıyla ilgili girişimlerde bulunulduğu ama bunun uzun
sürebileceğinden bahsediliyor. Bunlar geç kalmış
uygulamalardır, eğer bu şekilde taşıma suyla
yangın söndürülemeyeceğini fark etmeydiysek, elin hortumuyla
yangın söndürülemeyeceğini fark etmediysek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çelebi
3.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, halk eğitim merkezlerinde
çalışan kadrosuz usta öğreticilerin özlük haklarına
ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
Halk eğitim
merkezlerinde çalışan kadrosuz usta öğreticiler, sosyal
güvenceleri olmayan eğitim emekçilerimizdir. Millî Eğitim
Bakanlığı Memur değilsin. diyor, Çalışma
Bakanlığı işçi saymıyor. Devlet Memurları
Kanununa tabiler ama haklarından yararlanamıyorlar, yirmi, yirmi
beş sene çalışsalar bile kıdem tazminatları yok,
işsiz kalsalar işsizlik sigortaları yok, ücretleri asgari
ücretin de altında, SGK primleri düşük olduğundan SGK prim
günleri yirmi beş gün. Memleket Partisi olarak ders saati ücretleri 2
katına çıkmalı, SGK prim gün sayıları
artırılmalı, işsizlik durumunda kıdem tazminatı
almalılar, kadrolu öğretmen ve kadrolu usta öğreticilere verilen
özlük haklarından yararlanmalıdırlar diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Şahin
4.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, şehir hastaneleri
sözleşmelerine ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yirmi beş yıl
süreyle dövizle kira ödemeleri yapılacak olan şehir hastanelerinin
sözleşmelerinde yeniden finansmana yönelik maddeler bulunmaktadır. Bu
sözleşme maddelerine göre şehir hastanelerini işleten şirketlere
paraları ödenerek yirmi beş yıllık yüklü döviz
ödemelerinden kurtulmak mümkündür. Ülkemizin döviz ihtiyacının çok
yüksek olduğu bu dönemde, üstelik AKP Genel Başkanının
Kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece
batmaya mahkûmuz. dediği bir ortamda Sağlık
Bakanlığı, şehir hastaneleri sözleşmelerindeki yeniden
finansman maddelerini işleterek ülkemizi yirmi beş yıllık
yüklü döviz ödemelerinden kurtarabilir. Sağlık Bakanlığı
hangi gerekçeyle şehir hastaneleri sözleşmelerindeki yeniden
finansman maddelerini işleme koymamaktadır? Hangi gerekçeyle kamunun
zarar etmesine izin verilmektedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kaya
5.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, Çukurova bölgesindeki tüm
hemşehrilerinin kurtuluş yıl dönümlerini tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
İSMAİL KAYA
(Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkan.
Osmaniye ilimizin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü 7 Ocak Cuma günü
Osmaniyemizde büyük bir coşkuyla kutlayacağız inşallah.
Çukurova bölgemizde 3 Ocak
Mersinin, 5 Ocak Adananın, 6 Ocak Ceyhanın, 7 Ocak Osmaniyemizin,
8 Ocak Erzinin, 9 Ocak da Dörtyolun düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümleri olarak her yıl coşku ve
heyecanla kutlanmaktadır. Özellikle içinde bulunduğumuz şu
günlerde İstiklal Savaşı öncesinde olduğu gibi daha güçlü
bir Türkiye için bu kutlamalar birlik ve beraberliğimizin yanı
sıra dünyaya verilen mesaj açısından da çok daha anlamlı
hâle gelecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle
Çukurova bölgesindeki tüm hemşehrilerimizin kurtuluş yıl
dönümlerini tebrik ediyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere bu toprakları bize vatan yapan aziz
şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, tüm gazilerimize
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Karadağ
6.-
Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın, şair Arif
Nihat Asyanın vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ağlayın,
parmakları nur
Sularından
kınalı kızlarım
Ağlasın Meraga
göklerinden
Meraga'ya bakıp
yıldızlarım
Yollara Kürşadlar uzanmış
ölü
Ağlasın Akülke,
ağlasın Sütgölü
Yiğitlerim uyur gurbet
ellerde
Kimi Semerkant'ta bekler beni
Kimi Caber'de
Caber yok, Tiyanşan yok,
Aral yok
Ben nasıl varım?
Şu yakın
suların
Kolu neden bükülmez
Fırat niçin, Dicle
niçin, Aras niçin
Benden doğar, bana
dökülmez?
Ben ki ateşle
konuşurdum. selle konuşurdum
İdil'le, Tuna'yla,
Nil'le konuşurdum
Sangaryosu 'Sakarya' yapan
İkonyom'u Konya yapan
Dille konuşurdum.
Bayrak şairimiz Arif
Nihat Asya'yı vefatının yıl dönümünde rahmet, minnet ve
dualarla anıyorum; ruhu şad olsun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özyavuz
7.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuzun, toprak tarım
reformundan yıllık taksitli ödemelerle arazi alan
vatandaşların borçlarının faizleri silinerek yeniden
yapılandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ
(Şanlıurfa) Teşekkürler Sayın Başkan.
Şanlıurfa'mızda,
toprak tarım reformundan yıllık taksitli ödemelerle arazi alan
vatandaşlarımız, hayat şartlarının
ağırlığı ve tarım girdilerinin de artmasıyla
birlikte bu taksitleri ödeyemez duruma gelmişlerdir. Bankalardan ipotek de
alamadıkları için kredi alma imkânları da bulunmamaktadır.
Bu kardeşlerimizin borçlarının faizlerinin silinerek
taksitlendirilmesi ve yeniden borcun yapılandırılması
gereklidir. Tarım Bakanlığımızın bu konuyu çözmek
için adım atacağını umuyor ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Taşlıçay...
8.-
Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın, şair Arif Nihat
Asyanın vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
NEVİN TAŞLIÇAY
(Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türk edebiyatına muazzam
şiirler kazandıran şairlerden birisi de hiç şüphesiz Arif
Nihat Asya'dır. Ses estetiğinin doruklarında gezinen, millî ve
manevi duygularımızı şaha kaldıran, mısraları
gönül dünyamızda al bayrak gibi dalgalandıran Arif Nihat Asya, 9uncu
Dönem Milletvekili sıfatıyla da ülkemize ayrıca hizmetlerde
bulunmuştur. Bayrak şiiriyle Bayrak şairi unvanını
alan Arif Nihat Asya'nın dizeleri bugün de bizlere ilham vermekte,
yazdıklarıyla kendimizi bulmaktayız.
1975 yılının 5
Ocak günü vefat eden büyük şairi vefatının seneidevriyesinde
saygıyla anıyor, Niyazi Yıldırım
Gençosmanoğlu'nun ifadesiyle Her gün bayraklara gelir selamı, rahmet
gider bayrak serenlerinden. diyerek rahmetle yâd ediyorum.
Ruhu şad, mekânı
cennet olsun diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
9.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Arif Nihat Asya ve şehit Polis
Fethi Sekini rahmetle ve minnetle andığına ve astsubay ve
emekli astsubayların beklentilerine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şiirleriyle milletimize
ruh aşılayıp vatan sevgisini nesillere aktaran bayrak
şairimiz Arif Nihat Asyayı ve alçak teröristlerin
saldırısında şehadet şerbeti içen kahraman polisimiz
Fethi Sekin'i rahmetle ve minnetle anıyorum.
Türk milletinin huzur ve
güvenliği uğruna fedakârca görev yapıp kahramanlık
destanları yazan emekli astsubaylarımız aktif görevde
almış oldukları maaşlarının emeklilikte verilen
oranının artırılmasını, subaylara verilmekte olan
tazminatlara emekli astsubayların da dâhil edilmesini; 1inci, 2nci ve
3üncü derece arasındaki maaş farklılığının
giderilmesini talep etmektedir.
Ayrıca, 18 yaş
altı astsubay sınıf okullarında geçen sürenin fiilî hizmet
sayılmasını ve astsubay meslek yüksekokullarına iki
yıl daha ilave edilerek dört yıla yükseltilmesini beklemektedirler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Gürer
10.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, kiralarda meydana gelen
artışlara ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Akaryakıta, doğal
gaza, ulaşıma, gıdaya gelen zamlardan sonra 10 milyon
insanı doğrudan ilgilendiren kiralardaki artışlar da
yaşamı sorunlu kıldı. Esnaflar kiralık olarak
kullandıkları iş yerlerinde artan kiralardan dolayı iş
yerlerini bırakmak zorunda kalıyorlar. Tarla kiraları
çiftçilerin mağduriyetini artırıyor, iş insanları
kiralık olarak kullandıkları yerleri terk etmek durumunda
kalıyor. Bu nedenle kiralar konusunda ciddi sorunlar yaşanıyor.
Önemli ölçüde kiralarda artış var. ÜFE ve TÜFEye göre yapılan
zamlardan dolayı kiralarda meydana gelen artışlar nedeniyle
çiftçinin, esnafın, iş insanının
yaşadığı sorunları hafifletici önlemlerin alınması
ihtiyaç durumunda. Bu konuda çalışma yapılması için
iktidara çağrıda bulunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Tutdere
11.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, iktidarın
kalıcı yaz saati uygulamasıyla yandaş elektrik
şirketleri kazansın diye milyonları mağdur etmeye
hakkının olmadığına ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Sayın Başkan, ülkemizde yaşayan 84 milyon
yurttaşımız iktidarın yanlış politikaları
nedeniyle büyük mağduriyetler yaşamaktadır, zor günler
geçirmektedir. Zamlar, işsizlik, hayat pahalılığı
nedeniyle perişan olan yurttaşlarımız bir de Enerji
Bakanlığının akılla, mantıkla ve bilimle
bağdaşmayan kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle
ağırlaşan hayat koşullarıyla mücadele etmektedirler.
İktidarın yaz saati uygulamasını dayatması nedeniyle
ülkemizde milyonlarca öğrenci, emekçi, memur ve çalışan
mağdurdur. Duyun bu sesi! Bu uygulama son zamlarla birlikte
faturaların da kabarmasına neden olmaktadır. Yandaş
elektrik şirketleri kazansın diye milyonları mağdur etmeye
hakkınız yok. Buradan ilgili bakanlığa,
Cumhurbaşkanlığına ve tüm kurumlara açıkça
çağrıda bulunuyorum: Kalıcı yaz saati uygulaması
inadından vazgeçin, ülke inatla yönetilmez.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Kışın soğuğunda, sabahın
şafağında sokaklara çıkmak zorunda kalan bu ülkenin
çocuklarını mağdur etmeyin diyorum.
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
12.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, CHP Grup Başkan
Vekili Özgür Özelin Diyanet İşleri
Başkanlığının 4-6 yaş grubuna yönelik Kuran
kurslarını eleştirmesini şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
CHP Grup Başkanvekili
Sayın Özgür Özelin Diyanet İşleri
Başkanlığımızın 2013 yılında
başlattığı 4-6 yaş grubuna yönelik Kuran
kursları eleştirisini şiddetle kınıyorum. Müslüman bir
ülkede 4-6 yaş arasındaki çocuklara Kuran öğretmeyi Orta
Çağ zihniyeti olarak gören Ce-Ha-Pe gerçek yüzünü bir kez daha
göstermiştir.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ne
alakası var ya?
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) On sekiz yıl boyunca İslamın
şiarı Ezanı Muhammedî'nin evrensel dili Arapça
okunmasını yasaklayıp Türkçe ezan zulmünü dayatan Ce-Ha-Pe
hangi maskeyi takarsa taksınlar fabrika ayarlarını
değiştirmediği sürece gerçek yüzlerini bu aziz milletten
gizleyemeyeceklerdir.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Ne alakası var ya!
ÖZKAN YALIM (Uşak) Hiç
alakası yok.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Bir dakikaya mı tahammülünüz yok ya, bir dakikaya!
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Devletin en önemli kurumlarından biri
olan Diyanet İşleri Başkanlığımız
çocuklarımızın geleceğini düşünerek millî ve manevi
değerlerimize bağlı bir nesil yetiştirmek adına
eğitim kurumları açmıştır.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Ayıp ya, ayıp, ayıp!
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Bu sebeple Diyanet İşleri yasal
olan görevlerini icra ediyor, istikbalimizin teminatı olan
çocuklarımıza Kuranı, Peygamber Efendimizin örnek
hayatını, medeniyet değerlerimizi öğretiyor diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Ayıp, ayıp!
BAŞKAN Sayın
İlhan
13.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehir ve
ilçelerinde yüz yüze eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu yıl yüz yüze
eğitimde Türkiye genelinde olduğu gibi maalesef Kırşehirde
de birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin
Kırşehir genelinde yaşandığı gibi özellikle
Akpınar ilçesindeki okullarda öğretmen, hizmetli, kalorifer yakacak
personel, güvenlik görevlisi ve benzeri ihtiyacı bir hayli fazla ve bu
durum dönem başından beri de sürmektedir. 2022 yılına
gelinmişken Kırşehirin ilçelerinin bazılarında
doğal gaz olmaması hâlâ büyük sorun teşkil etmektedir.
İŞKUR, seçim döneminde her okula en az 5-6 temizlik personeli
verirken ihtiyaç sayısı had safhada olmasına rağmen
Kırşehir il genelinde bu yıl için sadece 111 kişi okullara
gönderilebildi. Eğitimde yılların emeğiyle marka bir
şehir hâline gelen Kırşehirin okullarında bu
sorunların yaşanıyor olması kabul edilemez. Bir an önce
görevli personel eksiklikleri de dâhil olmak üzere fiziki şartları
yetersiz olan okullarımızın sorunlarının çözülmesi
ilimizin en önemli potansiyeli olan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Taşkın
14.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Polis Memuru Fethi
Sekin ile Mübaşir Musa Canı şehadetlerinin 5inci yıl
dönümünde saygıyla yâd ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İzmir Adliyesi önünde
hainlere karşı gözünü kırpmadan kendisini siper eden kahraman
Polis Memuru Fethi Sekin ile aynı olayda vefat eden Mübaşir Musa
Canı şehadetlerinin 5inci yıl dönümünde saygıyla yâd
ediyorum. Vatanımız için canlarını feda eden tüm
şehitlerimizi hürmetle anıyorum.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde tüm terör
örgütleriyle tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemiz devam edecektir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şeker
15.-
İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, asistan hekimlerin ekonomik
sorunlarına ilişkin açıklaması
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben bir asistan hekimin
isyanını içeren mektubunu okumak istiyorum. Ben 2013te üniversite
giriş sınavında Türkiye 70incisi oldum. Hacettepe Üniversitesi
Tıp Fakültesinde İngilizce tıp programını onur öğrencisi
olarak bitirdim. Tıpta Uzmanlık Sınavında
başarılı olarak asistan doktor olarak
çalışıyorum. Ben hayatımın hiçbir döneminde bu kadar
değersiz ve fakir hissetmedim. Benim her şey dâhil
aldığım maaş 7.500 TL; 4 bin TL maaş için yatan,
emekliliğe yansıyan kısım, 2.200 TL sabit ek ödeme, 1.300
TL performans ödemesi. Bu kadar düşük bir ücretle
çalışıyorken ben sefilim Sayın Vekil. Ben 26
yaşında bir genç doktor olarak gelecek için hiç umutlu değilim,
iki yıldır antidepresan ilaç alıyorum, tedavi görüyorum. Ben tek
maaşımla buzdolabı alamıyorum, ben et alamıyorum; son
elektrik ve doğal gaz zammından sonra evlensem nasıl ev
geçindireceğimi bilemiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kayan
16.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Kırklareli Demirköy
ilçesinin Sivriler köyünde yaşanan enerji sorununa ilişkin
açıklaması
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kırklareli Demirköy
ilçesinin Sivriler köyüne Demirköyden enerji gitmektedir. Meşe
ormanlarından geçmektedir bu enerji hattı, ayrıca arazi son
derece engebelidir. Rüzgârlı ve fırtınalı havalarda
dalların savrulması ve ağaçların yıkılması
sonucu enerji telleri kopmakta ve direkleri yıkılmaktadır. Böyle
durumlarda Sivriler köyü haftalarca enerjisiz kalmaktadır.
Hayvancılık yapan köylümüz hayvanlarının sütünü
sağamamakta, yemlerini karamamaktadır. Evlerinde elektrik
hatları ve elektronik eşyaları sürekli arıza
yapmaktadır. Sivrilere Kızılağaç Köyünden enerji
verilmelidir. Bu köyde ağaçlar seyrek, zemini de düzgündür. Bu hat
yenilenmeli ve yedek hat mutlaka yapılmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Kırkpınar
17.-
İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınarın, Fethi Sekini
şehadetinin 5inci yılında rahmet, minnet ve şükranla yâd
ettiğine ve Özgür Özelin Diyanete yaptığı çirkin
saldırıyı şiddetle kınadığına
ilişkin açıklaması
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
Güzel İzmirimizde vatan
nöbetindeyken gözünü kırpmadan, canı pahasına teröristlerin
alçak ve hain saldırısını engellemek için mücadele eden ve
bu esnada şehit olarak tüm dünyaya tarihî bir mesaj veren kahraman
Polisimiz Fethi Sekini şehadetinin 5inci yılında rahmet,
minnet ve şükranla yâd ediyorum. Bu vesileyle, vatanımız için
canını feda eden tüm şehitlerimize Allahtan rahmet,
gazilerimize de acil şifalar diliyorum.
Ayrıca, Özgür Özelin
dinimize, Diyanetimize yapmış olduğu bu çirkin
saldırısını şiddetle kınıyor ve bunu
milletimize havale ediyorum.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Yazık, yazık! Vallahi yazık, billahi yazık!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Fazla bağırmayın, ona
bağırsaydınız keşke.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Sizin işiniz gücünüz
Ayıp!
ALİ ŞEKER (Kocaeli)
Sizin içiniz fesat!
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ne
dedi ki Sayın Özel?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Bize bağıracağına ona bağır sen!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
3,5 milyon Müslüman öldürüldü, Recep Tayyipin emriyle öldürüldü!
BAŞKAN Sayın
Tarhan
18.-
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, en düşük emekli
maaşının asgari ücret seviyesine yükseltilmesini talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
En düşük emekli
aylığı 2.500 lira olarak belirlendi. Yaklaşık 1,5
milyon emekli açlık sınırının altında
yaşamaya devam ediyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Dinimizle, Diyanetimizle uğraşmayın! Bunun
bedelini ağır ödersiniz!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Diyaneti biz kurduk, biz!
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Artan zamlar ve yüksek fiyatlar vatandaşın belini büküyor. Emekliye
verilen maaş 200 dolar dahi etmiyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Diyaneti biz kurduk! Diyaneti çevirmeyin! Dini alet etme Diyanete!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Evet, kurdunuz ama bugün de hakaret ediyorsunuz!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hiç hakaret etmiyoruz!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Sizin medreseleri, camileri ne hâle getirdiğinizi bütün
millet biliyor!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Medreseleri, camileri siyaset yuvası olmaktan kurtardık!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Nüksetti, sizin o eski
alışkanlıklarınız nüksetti!
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
2.500 lirayla geçinilemez. Vatandaş ne kirasını ne
faturasını ödeyemez hâle geldi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sen bize dini öğretme! Çalanlar çırpanlar dini öğretmez!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Eski alışkanlıklarınız nüksetti!
BAŞKAN Sayın
Kırkpınar
Sayın Özkoç,
arkadaşınız konuşuyor, lütfen
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Zorunuza gidiyorsa o konuşmaları düzeltin!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Limanları niye peşkeş çekiyor? Dinin öyle mi emrediyor?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
İktidar bunu nasıl görmezden geliyor? Emeklilerimizin yıllarca
çalışmasının karşılığı bu mu?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Dinden ve Diyanetten ne istiyorsunuz? Yazık!
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
En düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine
yükseltilmesini talep ediyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İşinize geldi mi götürün, işinize geldi mi din. Değil mi?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yazıklar olsun size, yazıklar olsun!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İşinize geldi mi hırsızlık
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Bir cümle edemediniz, kınayamadınız,
kınayamadınız.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, görüşmeler devam ediyor. Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ne yapalım, Grup Başkan Vekili
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Senin sicilin çok temiz değil. Neler götürmüşsün neler,
dünya âlem biliyor. Neler neler!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Bak, olayı şahsileştirerek
çirkinleştiriyorsun. Bak, bak
BAŞKAN Sayın
Çakır
19.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, Avrupadaki İslamofobiye
ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) -
Sayın Başkan, Batı emperyalizminin zaman zaman köpürttüğü
ahlak ve insanlık dışı İslam
düşmanlığının temelinde Haçlı zihniyetinden
tebarüz eden kalıntıların olduğunu çok iyi biliyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Var mı dinde?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Sayın Başkanım, bak, çirkinleştirme şu
olayı.
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) -
İslama ve Müslümanlara yapılan saldırı, hakaret,
azınlık bir düşünce olmayıp toptancı ve devlet
politikaları hâline getirildiği bilinen bir gerçektir.
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Sicilin temiz değil, hırsızlığın,
yolsuzluğun bizde yeri yok. Tamam mı?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Çirkinleştiriyor olayı.
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Siciliniz temiz değil, kabarık, kabarık.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Sen beni tanıyor musun? Hiç kimse katılmıyor,
kusura bakma! Terbiyesizlik sizin işiniz!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Götürürken hiç bakmıyorsun o işlere.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Yazıklar olsun!
REFİK ÖZEN (Bursa) Bir
dakikalık konuşma yaptı, oradan müdahale ediyorlar. Hâlâ
konuşuyorlar ya!
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) -
Son günlerde Avrupadaki kılık kıyafet yobazlığı,
cami kapatma faşistliği, Müslüman mezarlarına tahammülsüzlük;
dünyanın inanç özgürlüğü alanında asla yol almadığının
apaçık bir işaretidir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Götürürken hiç bakmıyorsun. Onları çıkartacağız tek
tek, senin de. Çıkartacağız. Seninle ilgili de
çıkartacağız.
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) -
Mehmet Akifin bu medeniyet fukaralığı için yüzyıl önce
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz mısrasında ifade edilenin
bugün bile geçerli olduğunu görmek, insanlık adına utanç verici,
yarının karanlıklarının işareti
açısından da son derece vahim bir durumdur.
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Var var, böyle böyle, dolu dolu. Neler götürmüşsün neler!
Sicilin kabarık!
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ağabey, yalan! İşiniz gücünüz yalan! Bak, hiç
tanımıyorsun, adımı dahi bilmiyorsun ama hemen yalana
başlıyorsun.
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Seni mi? Öyle bir tanıyorum ki, öyle bir tanıyorum ki
seni.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Hiç tanımıyorsun. Yazık be! Yazık!
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Senin her şeyini biliyoruz, her şeyini! İzmirde
yaptıklarını biliyoruz. Her yerde, her yerde, her yerde
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Çıkartmayan namerttir.
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Şimdi kalkmışsınız konuşuyorsunuz.
Terbiyesizler!
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) -
İslamofobi, dünyanın başına bela açmak yolculuğudur.
Buna karşı hissiselim ile aklıselim bir mücadeleye hazır
olmak lazım diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Yıldız
20.-
Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Aydının 17
ilçe ziraat odası başkanının Mecliste PCR testleriyle
ilgili yaşadıkları mağduriyete ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yazık ya! Arkadaşız burada ya!
Tanımadığın hâlde böyle bir
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Ya sus, yeter, sus, yeter! Zoruna gidiyor değil mi?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Edepsizce konuşuyorsun. Çirkinsin, çok çirkinsin!
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) - Sayın Başkanım, sizin
aracılığınızla Tarım Bakanlığına
soruyorum: Dün Aydından 17 ilçe ziraat odası başkanı
Meclisimize ziyarete geldi. Dün AKP grubuyla görüştüler, bugün de
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleriyle görüştüler.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Götürürken
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Başkanım, sana da yakıştıramadım
ya.
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) - 17 ilçe Başkanı, aynı zamanda AK PARTİ
milletvekilleri, Tarım Bakanlığından randevu
istemişler. Tarım Bakanı PCR testini istemiş 17 ziraat
odası Başkanımızdan. Bugün Mecliste yani ana binada PCR
testi yapmak için ziraat odası başkanlarımızı
götürdük, BAĞ-KUR borcu var diye PCR testini yaptırmadılar oda
başkanlarımıza.
Gerçekten, ben özellikle
Tarım Bakanına buradan seslenmek istiyorum: Eğer sen orada
Tarım Bakanıysan bu ziraat odaları başkanlarının
ve çiftçilerin temsilcisisin. Hangi şartlarda, hangi vesileyle PCR testini
istiyorsun? İstiyorsan neden burada yapamıyorlar?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Şevkin
21.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal
Atatürk Bende bu vekayiin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel
Adanada vücut bulmuştur. diyerek küllerinden doğan bir ulusun
kurtuluşa ve yeni bir kuruluşa giden yolunu net bir şekilde
özetlemiştir.
Bu yıl Adananın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılını
kutluyoruz. Tam bağımsız bir ülke için aziz milletimiz her
şeyini feda ederek görkemli bir direniş göstermiştir. Bu yönüyle
5 Ocak 1922 önemli bir milattır. Bu mücadelede başta Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere yiğit silah arkadaşlarını, canıyla
aziz vatan için şehit düşen kahramanlarımızı,
gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.
Güzel Adanamızın
düşman işgalinden kurtuluş gününü coşkuyla kutluyoruz.
Yaşasın 5 Ocak diyorum, Allahına kurban Adana diyorum.
BAŞKAN Sayın
Koncuk
22.-
Adana Milletvekili İsmail Koncukun, Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İSMAİL KONCUK
(Adana) Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yılını kutluyorum. Bu vesileyle başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi saygıyla yâd ediyorum.
Tevafuktur, bugün aynı
zamanda Bayrak şiirini ilk defa Adanada Büyük Saatte okuyan Arif Nihat
Asyanın Bayrak şiirini yazdığı gün ve aynı
zamanda Hakka yürüdüğü gündür. Bu vesileyle Bayrak şairimizi
rahmetle, minnetle anıyorum.
Delikanlım, işaret
aldığın gün atandan,
Yürüyeceksin
Millet
yürüyecek arkandan.
Sana selam getirdim
Ulubatlı Hasandan.
Sen ki burçlara bayrak olacak
kumaştasın,
Fatih'in İstanbul'u
fethettiği yaştasın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağım.
İlk söz Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Oluçun.
Buyurun.
23.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, IŞİD ve El Kaidenin
finansmanı konusunda iktidarın üzerine düşenleri
yapmadığına, KESKin kamu çalışanlarının
yoksulluğuna dair hazırladığı rapora, 2002 ve 2022
yılı karşılaştırmalı ekonomik verilerine ve
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin izleyeceğini söylediği
heterodoks ekonomi politikalarının yoksulluğu
artıracağına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Resmî
Gazetenin bugünkü sayısında bir Cumhurbaşkanlığı
kararı yayınlandı ve o karara göre IŞİD ve El
Kaide'yle bağlantılı olduğu iddia edilen 5 kişinin mal
varlıklarının dondurulmasına ilişkin karar
kaldırıldı. Bu karar 30 Eylül 2013 tarihli Bakanlar Kurulu
kararıyla alınmış ve bu 5 kişinin kararı sekiz
yıl sonra kaldırıldı.
Şimdi soruyoruz: Neden
kaldırıldı; IŞİD ve El Kaide'nin finansmanıyla
ilgili olarak mal varlıkları dondurulan 5 kişiye dair bu karar
neden kaldırıldı? Bu kişilerin IŞİD ve El Kaide
bağlantılı olmadıkları kanaatine mi varıldı
sekiz sene sonra ya da sekiz sene önce IŞİD ve El Kaide
bağlantılıydılar, Bakanlar Kurulu bu kararı aldı
da şimdi taraf mı değiştirdi bu kişiler? Bu
kişilerle kurulmuş olan ilişkiler nelerdir yani iktidarın,
devletin çeşitli kurumlarının bu kişilerle kurduğu
ilişkiler nelerdir? Neden mal varlıkları serbest
bırakıldı? sorusunun yanıtı yoktur.
Hatırlatmak için
söylüyoruz: Türkiyenin FATF'nin yani OECD'nin bir kurulu olan FATF'nin gri
listesine alınmasındaki gerekçe IŞİD ve El Kaidenin
finansmanı konusunda iktidarın üzerine düşenleri
yapmadığına dair eleştiriydi. Şimdi, bu 5 kişinin
mal varlıklarının dondurulmasına son verildi; acaba gri
listeden sonra kara listeye alınma hazırlıkları mı
yapılıyor? Bunların hepsini iktidara soruyoruz ve bu nedenin
ortaya çıkarılması ve kamuya açıklanması
gerektiğini düşünüyoruz.
Sayın vekiller, Kamu
Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) var. KESK, kamu
çalışanlarının yoksulluğuna dair bir rapor
hazırladı -bu rapor 18 Kasım-23 Aralık tarihleri
arasında hazırlandı- ve bu raporun bazı
sonuçlarını size aktarmak istiyorum, neden olduğunu da sonunda
söyleyeceğim.
Şimdi, kamu
çalışanlarının yüzde 59unun hane geliri yoksulluk
sınırının altında kalıyor bu rapora göre, yüzde
59u. Kamu emekçilerinin maaş ortalaması 6.600 lira oluyor, bugünkü
kura bakarsak 492 dolar ediyor. 7.500 lira altında maaş alan kamu
emekçilerinin oranı yüzde 85, bu oran kadınlarda yüzde 90a
çıkıyor. Kamu emekçilerinin yüzde 58i aylık kira ve
barınma giderinin bin Türk lirasından fazla olduğunu söylüyor;
yüzde 86sı aylık fatura giderinin 500 Türk lirasının
üzerinde olduğunu söylüyor. Her 10 kamu çalışanından 8inin
on yılda ödemek zorunda olduğu borcu var bu rapora göre.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Her 2 kamu çalışanından 1i on yılda 50
bin lira ve üzerinde borç ödeyeceğini bildiriyor. Kamu emekçilerinin yüzde
22si geçinmek amacıyla ek iş yaptığını söylüyor,
yüzde 34lük bir kısım da geçinmek için yakınlarından maddi
destek aldığını ifade ediyor, yüzde 94lük kesim satın
alma gücü düşük olduğu için kaliteli ürün
alamadığını ifade ediyor. Son beş yılda tatile
çıkmayanların oranı yüzde 47. Yüzde 63ünün kendisine ait bir
otomobili yok. Kamu emekçilerinin yüzde 98i son on yılda
yoksullaştığını düşünüyor ve bunu bizzat
yaşıyor zaten. Şimdi, böyle bir durumla karşı
karşıyayız bu rapora göre.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Kamu emekçilerinin yüzde 90ının en temel sorunu
ekonomik geçim sıkıntısı. Yüzde 82si liyakatsizliği;
yüzde 73ü mülakat, kayırma sistemini; yüzde 71i mobbing, baskı ve
sindirmeyi gerekçe olarak gösteriyor. Yüzde 60ı güvencesizlik ve
işten atılma korkusu yaşadıklarını söylüyor,
yüzde 46sı ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en temel sorun
olduğunu ifade ediyor. Kamu çalışanlarının durumu bu,
rapor ortaya koyuyor, KESKin hazırladığı rapor bunu ortaya
koyuyor ve bu durumda, kamu çalışanlarına
yapılmış olan yeni yıl ücret artışı yüzde
30,5. İşte, iktidarın, kamu emekçilerine layık gördüğü
yaşam ve çalışma koşulları budur; bunu bir kez daha
vurgulamış olalım.
Şimdi, Hazine ve Maliye
Bakanı, biliyorsunuz, 20 Aralık tarihini bir milat olarak
değerlendiriyor ve vurgun gününden zafer türküleri yaratmaya
çalışıyor. Şimdi, verdiği rakamlara bakalım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim.
Hani ihracatta büyük bir
artış olduğu ifade ediliyor ya, bir
karşılaştırma yaptık; Türkiyenin 2002 yılı
ithalat ve ihracatına baktığımızda, 50 milyar dolar
ithalat yapılmış 2002 yılında, ihracat ise 15 milyar
dolarmış. 2002 yılı kuruyla
baktığımızda ithalat ve ihracat arasındaki fark 22,5
milyar Türk lirası oluyor. Şimdi, bu zafer yılı ilan
edilmiş olan 2021e bakalım: 2021 yılında ihracat 225
milyar dolara çıkmış, peki ithalat 271 milyar dolar; aradaki
fark ithalat lehine 45,9 milyar dolar. Bu farkın Türk lirası
karşılığı ne, 616 milyar Türk lirası. Yani 2022
yılında bütçe tutarının hemen hemen yarısı
aradaki farkı oluşturuyor. Hani bu kıpır kıpır
Bakan, gözlerinde ışık yanan Bakanın büyük
başarı diye anlattığı hikâye aslında böyle bir
hikâye.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAH OLUÇ
(İstanbul) Tamamlıyorum efendim.
Aslında gözlerde bir
Bakan ışığı da görmemeye başladık, son gün
yaptığı röportajda, baktık, gözler
donuklaşmış, bir ışık yok, kıpır
kıpırlık geçmiş. Şimdi, bu Bakan diyor ki: Artık
ekonomide Ortodoks değil, heterodoks politikalar izleyeceğiz. Nedir
heterodoks ekonomi politikaları, herkes merakla bunu soruyor? Bakın,
heterodoks ekonomi politikası demek, enflasyonist baskıları
önlemek amacıyla ücretleri belirli bir süre için ya da süre verilmeksizin
dondurmak demektir. Buradan güdülen amaç gelir-fiyat çekişmesini kırmak
ve enflasyonu denetim altına almaktır. Bu uygulamaya çoğu kez
fiyatların, faizlerin, kiraların dondurulması da eşlik
eder. Nerede uygulandı bu? Latin Amerika ülkelerinde uygulandı,
Brezilyada uygulandı, Arjantinde uygulandı, zaman zaman kısmi
olarak Türkiye'de uygulandı ve her seferinde büyük bir fiyat
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Son cümlem efendim.
BAŞKAN Sayın
Oluç, son cümlenizi alayım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Heterodoks ekonomi politikaları adıyla uygulanan bu
adımların her biri hem Brezilyada hem Arjantinde ve kısmi
olarak uygulandığı Türkiyede fiyaskoyla karşı
karşıya kaldı. Dolayısıyla, bir kez daha bunu
vurgulamak istiyoruz yani bu kıpır kıpır Bakan, gözlerinde
Bakan ışığı kalmamış olan Bakan, heterodoks
ekonomi politikalarıyla ücretli çalışanların, işçinin,
emekçinin, emeklinin, kamu çalışanının, kadının,
gencin haklarına, maaşlarına, ücretlerine daha fazla el
uzatacak, yoksulluğu daha fazla artıracak adımlardır
bunlar. Bunu da bir kez daha vurgulamış olalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Söz sırası,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Engin Özkoçta.
Buyurun Sayın Özkoç.
24.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne, Fethi Sekin ve Musa Canı
rahmetle andığına, Genel Kurul gündeminde yer alan 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin Anayasaya
aykırı olduğuna ve bu maddeye CHP olarak sonuna kadar
direneceklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
bağımsızlık ve özgürlük sevdalısı Adananın
kurtuluşunun 100üncü yılını kutluyorum.
İzmirde terör örgütü
PKKnın düzenlediği saldırıda şehit olan polis memuru
Fethi Sekini ve Musa Canı rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına milletimize, bizi izleyen herkese,
basın mensuplarına buradan bir duyuru yapmak istiyorum. Türkiye
Cumhuriyetinde milletimiz sandığa gittiğinde milletvekillerini
seçerken kendi haklarını ve hukuklarını koruması için
Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderiyorlar. Bir adaletsizlik olmasın
diye cumhuriyetimizin kurumları var, denetleyen kurumları var;
maalesef, denetleyen kurumları devre dışı
bırakıldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, maalesef, Cumhur
İttifakının çoğunluğunu azınlığa
dayatması neticesinde burada halkın menfaatine olmayan yasaları
yasalaştırmak, hukuksuz kararları yasalaştırmak için
Cumhur İttifakının elleri kalkıyor. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, biz, bunun karşısındayız. İhaleler
şunun için vardır, kamu yararı için vardır. İhaleler,
ihale yapan kuruluşlar, vatandaşların eşit şekilde,
girişimcilerin eşit şekilde, yasalar çerçevesinde ihaleye
katılarak, bedel artırarak o kamu yaranın daha çok
olmasını, daha fazla olmasını sağlamaya yarar. Bugün
1inci madde olarak görüşeceğimiz teklifte limanların kiralama
süreleri daha dolmadığı hâlde, onları ihalesiz aynı
firmalara veriyor olmak Anayasaya aykırıdır, hukuksuzluktur,
millet vicdanına sığmaz, etik değildir, kul hakkı
yemektir. Bu kişilerin yani bu 5 kişinin kim oldukları, neden
ayrıcalıklarının olduğunu; iktidarın, hangi kamu
yararını gözeterek Katarlılara Antalya Limanını
peşkeş çektiğini, Limaka Mersin Limanını
peşkeş çektiğini söylüyor olması gerekiyor. İktidar
açıklamalıdır; bu insanların ayrıcalığı
ne? Türkiyede binlerce iş insanı var, girişimci kurumlar var,
bunlar da limanın ihalesine katılmak istiyorlar ve bedel
artırmak istiyorlar ve bundan dolayı Türkiyenin menfaatlenmesinin,
milletin çıkarının önü açılacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İktidar, sadece kendi yandaşlarına ve Katar'a, özellikle
Katar'a, Limaka, 5li çeteye bu limanları ihale dışı
bırakarak hukuksuzluk içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir yasa
çıkarmaya çalışıyor. Bu, bu Meclisin tozlu sayfaları
içerisine geçecektir ancak hafızalarda kara bir sayfa olarak
kalacaktır. Bu, doğru değildir. Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki milletvekillerinin hiçbir koşulda bir avuç zenginin menfaati
doğrultusunda iktidarla birlikte iş birliği neticesinde devlet
malını yağmalaması doğru değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O yüzden, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1inci maddede 3-5 kişiye
ve Katar'a peşkeş çekilecek Türkiye limanlarının bu
kararına el kaldıranlar tarihte bunun hesabını
vereceklerdir. Tamamen hukuksuz, tamamen millet vicdanına aykırı
olan bu karara Cumhuriyet Halk Partisi olarak sonuna kadar direneceğiz,
millet ve kamu menfaatini sonuna kadar kollayacağız. Ama buradan
sesleniyorum: Bu ihaleyi alanlar da bir gün yasalar karşısında
bağımsız mahkemelerde bunun hesabını vereceklerdir
tıpkı bunu onlara verenler gibi. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan, bu oylamaya
katılacak bütün milletvekillerimiz vebal altındadır. Ya milletten
yana elimizi kaldıracağız ya da bir avuç zengin ile
iktidarın arasındaki bu kara ilişkiye ortak olacağız.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, söz
sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Muhammet Emin Akbaşoğlunda.
Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle, muhabbetle
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
hakikaten öncelikli olarak şunu ifade edeyim ki bizim asla ve kata, hiçbir
zaman toplumun aleyhine, toplum kesimlerinin aleyhine bir yasa teklifi
getirmemiz söz konusu değildir.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Toplumun lehine yaptığınız bir şey
yok.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Burada olup biten hadise var olan bir
kira sözleşmesinin güncellenerek uzatılmasına dönük bir
düzenlemedir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Nasıl güncellenecek? Talanın adı ne zaman güncelleme oldu?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Katarın mevzuatı bu, Katarın.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ve halkımızın,
devletimizin menfaatinedir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Memleketi katar katar sattınız.
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Biz sizin Grup Başkan Vekilinizi dinledik, lütfen.
Sayın
Başkanım, müdahale edin lütfen.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Aynı zamanda bu kanun teklifinde
vatandaşlarımızın lehine olmak üzere stokçulukla ilgili
mücadelede etkin bir mücadele yapılmasına ilişkin düzenlemeler de
söz konusudur. Aynı zamanda elektrikle ilgili de bazı düzenlemeler bu
getirdiğimiz teklifte söz konusudur. Dolayısıyla, asla ve kata
halkın menfaatine olmayan bir kanun teklifine AK PARTİ Grubu olarak
da Cumhur İttifakı olarak da hiçbir şekilde halkın menfaati
yoksa evet demeyiz, halkın menfaati varsa evet deriz, bunun
bilinmesini isterim.
Aynı zamanda,
bakın, biz dün de bir başka kanun teklifi verdik Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına. Onda da Sayın
Cumhurbaşkanımızın Kabine sonrası ortaya koyduğu
çerçeve içerisinde gerçekten bütün toplum kesimlerinin de yine düzenlemelerini
ihtiva eden bir teklif söz konusu. Nedir? Şu anda en düşük emekli
maaşı olarak 1.500 lira alan emeklilerimizin maaşını
yüzde 67ye yakın bir zamla 2.500 liraya çıkartıyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Açlık sınırı ne?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - 2.500 en alt emeklilik limiti.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Açlık sınırı kaç lira?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Kademeli olarak bunun üstünde yüzde
30,95 oranında altı aylık dilimler üzerinden
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ya, emeklinin aç olması için bile 2 bin liraya ihtiyacı var!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Yani 1 Ocak ile 1 Temmuz
arasında altı aylık bir zam artışıdır 30,95
oranındaki artış. Dolayısıyla, temmuz ayında bir
yüzde 7 ilave daha gelecektir emeklilerimize ve memurlarımıza.
Aynı zamanda, bir enflasyon farkı söz konusu olursa bu da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Yalancı enflasyon mu!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Bahsedilen zam oranı, yüzde
30,95-yüzde 31e varan zam oranı, 1 Ocak-1 Temmuz arasında altı
aylık zam oranıdır. Temmuz ayında tekrar yüzde 7 ilave zam
bütün memur ve emeklilerimize yansıtılacaktır, aynı zamanda
bir enflasyon farkı olursa bu da değerlendirilip
yansıtılacaktır. Dolayısıyla, biz hiçbir zaman
toplumumuzun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmedik, asla ezdirmeyeceğiz.
Refah payını mutlaka her zaman gözeterek bu düzenlemeleri
yapacağız.
Aynı zamanda, bireysel
emeklilikle ilgili devlet katkısını yüzde 25ten yüzde 30a
çıkarıyoruz. Bu manada hakikaten özellikle kademeli doğal gaz
faturalandırmasıyla ilgili düzenlemeleri ve birçok düzenlemeyi ihtiva
eden kanun teklifimizi de dün akşam itibarıyla yüce Meclisin
bilgisine sunduk, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmek suretiyle
inşallah Genel Kurula gelecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu manada -biraz evvel hep beraber
yaşadık- AK PARTİ Grubundan bir dakikalık süre alarak kendi
görüş ve kanaatini nezih bir şekilde ifade eden milletvekillerimize
jakoben ve faşizan bir yaklaşımla nasıl tahammülsüzlük
gösterildiğini milletimiz hayretle, şayanıdikkatle
izlemiştir. Bu, fikir ve düşünceye olan tahammülsüzlüktür, kendi
fikir ve düşüncesinin acziyetinin itirafıdır. Siz,
milletvekillerimize oradan bağıracağınıza,
karşılık vereceğinize kendi millet değerlerine
savaş açan, milletimizin inancına, değerlerine, dinine,
diyanetine
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Hadi oradan!
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Yalan!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Edep yahu! Biraz edep olsun!
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Kocaman bir yalan!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Buradan ekmek çıkmaz.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın lütfen.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Milletimizin dinine, diyanetine,
değerlerine, halkımıza, milletimize, onun inançlarına Orta
Çağ zihniyeti diyen zavallı düşünceyi siz ilk önce protesto
edin ve milletimizden özür dileyin!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Hadi Bakara makara!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Milletimizden özür dileyin! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
Evet, sonuç itibarıyla,
son olarak sözlerimi şöyle bağlamak istiyorum: Bugün, çok değerli
Adanalıların, Adanamızın kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümü.
Konsun yine pervazlara
güvercinler/Hu hulara karışsın aminler/Mübarek
akşamdır/Gelin ey Fatihalar, Yasinler! diyerek en güzel naatlardan
bir tanesini yazan bayrak şairimiz Arif Nihat Asyanın
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) -
vefat yıl dönümü münasebetiyle
Bayrak şiirinin baştan ve sondan dizelerini okumak istiyorum ve
inşallah, ruhunun da şad olmasını, bütün
geçmişlerimizin ve Rahmetirahmana kavuşan bütün
vatandaşlarımızın ailelerine de buradan taziyelerimi beyan
ediyorum.
Ey mavi göklerin beyaz ve
kızıl süsü,
Kız kardeşimin
gelinliği, şehidimin son örtüsü.
Işık
ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını
okudum, senin destanını yazacağım
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
İlkokul çocuğu, müsamere
Cumhuriyet şiirleri okuyor; müsamere
yapıyor, müsamere.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Tarihim, şerefim, şiirim,
her şeyim,
Yer yüzünde yer beğen,
Nereye dikilmek istersen,
Söyle seni oraya dikeyim!
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve İYİ
Parti sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) İlköğretim kitaplarından niye
kaldırdınız bu şiiri? Niye kaldırdınız da
burada okuyorsunuz?
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne)
Andımızı da söylesin.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Partimizin dini istismar ettiğini söyleyerek sataşmada
bulunmuştur.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Dini istismar ettiğini
söylemedim, öyle bir şey söylemedim. Kendisi Orta Çağ zihniyeti.
dedi.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Söyledin, söyledin!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Söz isteyebilir miyim efendim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Milletimizin inancına Orta
Çağ zihniyeti. dediniz. dedim.
BAŞKAN Din ve diyaneti
de birlikte
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Evet efendim
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hiç öyle bir şey demedim.
Bakın, demedim; bakın tutanaklara.
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Demedi!
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Öyle bir şey demedim.
Demediğim hâlde dedi kabul ettiniz; evet. Yani demediğim hâlde dedi
kabul ettiniz, sizin takdiriniz. Taraflı bir yaklaşım içerisinde
oluyorsunuz.
BAŞKAN Benim takdirim,
evet, Sayın Akbaşoğlu, benim takdirim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Evet
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Meclisi Başkan yönetir zaten.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Taraflı olanı da görüyor
yani millet; evet.
BAŞKAN Buyurun.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; tabii,
bağırıyor, konuşuyor kendi söylediklerinin altında
ezileceğini bildiği için. Muhalefeti dinlemeye dahi tenezzül
edemiyorlar, sabırları yok. Neden? Neler yaptıklarını
kendileri biliyorlar.
Şimdi, Türkiye
Cumhuriyetinde Diyanetin bakanlığını kuran Cumhuriyet Halk
Partisidir, ilahiyat fakültesini kuran Cumhuriyet Halk Partisidir,
imam-hatipleri açan Cumhuriyet Halk Partisidir.
MEHMET TAYTAK
(Afyonkarahisar) Doğru, başında Atatürk vardı, doğru
efendim; başında Atatürk vardı o zaman, doğru efendim,
doğru.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Sen, tamam
Kuran Cumhuriyet Halk Partisidir.
METİN NURULLAH SAZAK
(Eskişehir) Şimdi o CHP değil ki.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Ama Türkiye Cumhuriyetinde, Arap dünyasında, Haçlı Seferlerinde
dahi
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Camileri ahır yapan
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
ezanlar minarelerde okunurken, Amerika orayı bombalarken Noelde Noel
kutlaması yapan
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Camileri ahır yapan kim?
BAŞKAN Ya, niye
bağırıyorsun, niye bağırıyorsunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
ve Ben bu projenin Eş Başkanıyım. diyen Türkiye
Cumhuriyetinde bir tek kişi vardır, adı Recep Tayyip
Erdoğandır; bir tek kişi. (CHP sıralarından
alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Camileri ahır yapan kim, ahır yapan?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla)
Burada, telefonda, açın telefonlarınızı, 3 milyon 750 bin
Müslüman katledilmiştir, katledilirken televizyonlarda Amerikan
askerlerini
Ve bu projenin Eş Başkanı olduğunu söyleyen, Müslümanların,
Libyada çocukların -bombalarla- İzmirden kalkan uçaklarla
bombalanmasının önünü açan Recep Tayyip Erdoğandır. Siz mi
bize dinle ilgili fetva vereceksiniz? Siz mi bize din konusunda akıl
vereceksiniz? İlk önce kul hakkı yemeyin, Allahtan korkun, ondan
sonra gelin, burada konuşun. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
YAVUZ SUBAŞI
(Balıkesir) 15 bin kişiyi işten attınız, 15 bin
kişiyi! Bu, kul hakkı değil mi?
BAŞKAN Sayın
Milletvekili, Grup Başkan Vekiliniz kürsüde.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
2.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, süreyi
yeniler misiniz.
BAŞKAN Yenileriz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Şimdi cevap ver; Recep Tayyip Erdoğan Eş
Başkanıyım. dedi mi, demedi mi?
BAŞKAN Sayın
Özkoç
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Devamla) Lütfen, sakin sakin
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Müslümanların öldürülmesine izin verdi mi, vermedi mi cevap ver?
BAŞKAN Sayın
Özkoç, lütfen, rica ediyorum
Sayın milletvekilleri,
rica ediyorum, bakın, Grup Başkan Vekili kürsüde, süresini baştan
başlatalım.
YUSUF BAŞER (Yozgat) O
tarafa hiç bakmıyor Başkan, o tarafı görmüyor. Bu kadar
tarafgirlik olmaz ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Amerikan askerlerine başarılar diledi mi?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi ve aziz milletimizi hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ya, hamaset yapmayı bırak, cevap ver ya!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Sen sus be!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Senden mi öğreneceğiz konuşmayı ya?
Haddini bil, haddini!
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Sen kimsin ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bırak hamaset yapmayı!
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Dinle bir kere ya, biz sizi dinliyoruz! Yeter artık ya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Evet, bakınız, Anayasa burada.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Emir verdi mi, vermedi mi kardeşim?
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Dinle be, biraz dinlemeyi öğren!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Diyanet İşleri
Başkanlığı, Anayasanın 136ncı maddesine göre
Atatürk tarafından kurulmuş bir teşkilattır ve kendi özel
kanunu vardır; İslam dininin inancının temellerini,
amellerini, ibadetlerini, ahlaki ilkelerini bütün
vatandaşlarımıza anlatmak üzere özel kanun, görev ve
teşkilatıyla kurulmuştur.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Libyadaki Müslümanları öldürttünüz mü? Iraktaki kadınları
öldürttünüz mü?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) İşte, bu teşkilat, Diyanet
İşleri Başkanlığı teşkilatı 7den
77ye
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Müslümanların katledilmesine izin karar verdiniz mi?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
bu vesileyle kanuni vazifesini yerine
getirirken 4-6 yaş aralığındaki yavrularımız da
Kur'an kurslarında
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Müslümanları katlettirdiniz mi?
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Dinlemesini öğren be biraz!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
Peygamber Efendimizin tavsiyesine uygun bir
şekilde dinî eğitimlerini almaktadırlar.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ettirdi mi, ettirmedi mi? Cevap versin.
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Kes be! Dinlemesini öğren biraz.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Ancak, CHP sonuç itibarıyla bu dinî
eğitime Orta Çağ zihniyeti diyerek milletimizin inançlarına
hakaret ettiği hâlde
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Müslümanları katlettirdiniz mi, ettirmediniz mi?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
gerçek yüzü ortaya çıktığı
hâlde burada konuyu saptırarak
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Konuyu boş ver.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla)
başka gündemler ortaya koymaya
çalışmaktadır. Onların da hepsi iftiradır,
bühtandır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ne iftirası? Burada, burada.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Biz bir tarafta Libyadaki
kardeşlerimizin, bir tarafta Karabağdaki kardeşlerimizin
yanındayız. Biz, İslam dünyasının, mazlum ve
mağdur coğrafyaların gür sesi olarak emperyalistlere
Osmanlı tokadı atıyoruz, Osmanlı tokadı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sen söyle, söyle
Eş Başkanıyım. dedi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Büyük Orta Doğu Projesinin Eş Başkanıyım. dedi.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Akbaşoğlu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sadece kayıtlara geçsin diye daha fazla uzatmamak için
Sorduğum soruların
hiçbirisine cevap vermedi.
AKP Genel Başkanı,
Amerikanın projesinin Eş Başkanıyım. diyerek
Irakta, Suriyede, Libyada Müslümanların katledilmesine ortak oldu mu,
olmadı mı?
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ne alakası var?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ben Eş Başkanıyım. dedi mi, demedi mi? Libyadaki
çocukların paramparça olmasına, İzmirden kalkan uçaklara cevaz
vererek izin verdi mi, vermedi mi cevap versin.
BAŞKAN
Anlaşıldı Sayın Özkoç.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, ben de
kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum: Hepsinin
cevabını verdim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Vermedin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bir dakika
Aynı zamanda
veriyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Vermedin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Gündemle ilgili değerli
milletvekillerimizin bir dakikalık konuşmalarında gündeme
getirdiği hususlarla ilgili bir tahammüllerinin söz konusu
olmadığını
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hiç alakası yok!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
kendi görüş ve düşüncelerini, zihniyetlerini
check etmek gerekirken
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hiç alakası yok!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
milletimizden özür dilemeleri
gerekirken Orta Çağ zihniyeti diye hâlâ gündemi değiştirmek
istediklerini söyledim. Ve cevabımda, devamında dedim ki: Türkiye hem
Karabağda hem de Libyada emperyalistlere ve onların
uşaklarına cevap veriyor. Dolayısıyla sizin bütün teziniz
çöküyor, temelsiz oluyor. Kestirmeden, en güzel cevabı verdim; anlayana
sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
Bak, ne diyor Thomas Bauer?
Neden İslamın Orta Çağı Yoktu? Batılılar,
aklıselim Batılılar diyor ki: Orta Çağ, Batının
kendi karanlığıdır. Engizisyonlar, aforizmalar Batının
kendi içinde gerçekleşmiştir; İslamda böyle bir durum yoktur,
din ile bilim arasında bir çatışma yoktur.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Efendim, kayıtlar bu kadar uzun sürüyor mu ya? Ne dediğini
anlamıyoruz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ancak CHP arkaik zihniyeti,
hakikaten, Helalleşelim. derken öbür taraftan, bu şekilde,
makyajı döküldüğünde ne yapacağını bilemez hâlde
hırçınlaşarak saldırıyor. İşin özü ve özeti
bundan ibarettir; arz ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki,
Sayın Akbaşoğlu
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Helalleşip helalleşip konuşuyorsunuz!
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Ya, millet aç, aç. Allah aşkına biraz milletin derdiyle
dertlenin ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, hiç bağırmağa çağırmaya gerek
yok, tek şey söyleyecekler. Ben şu telefonu açtığım
zaman, o zaman Başbakan olan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın Amerikadaki Orta Doğu savaşının
Eş Başkanıyım. dediğini görüyorum. O Orta Doğu
savaşında 3 milyon 750 bin Müslüman katledildi, 3 milyon 750 bin
Müslümanı katleden Amerikan askerleriyle ilgili o Genel Başkan
başarılar diledi. Irakta 50 bin kadın tecavüze uğrayarak
hamile kaldı, kasaturayla karınlarını kestiler
Amerikanın çocuklarını doğurmayacağız. diye.
Ona sebep olanlar burada konuşamazlar, konuşamazlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Eğer o Genel Başkan olmasaydı 5 katı
olurdu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Usta, buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bir saniye
Sayın Başkan,
bakın
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bir dakika, bir dakika Sayın
Başkan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ne diyeceksin? Cevap ver.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bana bir cevap verdi, bakın
Konuşamazlar. diyor
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, bir saniye
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bağırmadan cevap ver.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bağırmayacağım,
bağırma yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yavaş yavaş, rahat rahat, sakin
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Rahat rahat cevap verin. diyor,
bakın, Sayın Başkan
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Söz sırası
Sayın Ustada.
Buyurun Sayın Usta.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne, şair Arif Nihat
Asyanın vefat yıl dönümüne, Genel Kurul gündeminde yer alan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinde yer alan limanların
işletme hakkı devirlerinin uzatılmasına ilişkin hükme,
Atatürk Havalimanının ihale sürecine ve 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinde yer alan sözleşme devir hakkı
sebebiyle stratejik limanlarımızın yabancıların eline
geçeceğine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Adananın
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü idrak ediyoruz. Aynı zamanda,
kahraman polisimiz Fethi Sekinin de şahadetinin 5inci yılı.
Ben bu vesileyle Kurtuluş Mücadelesi kahramanlarımızın,
gazilerimizin, şehitlerimizin; hepsini rahmetle anıyorum.
Bugün aynı zamanda, Türk
edebiyatının büyük üstatlarından Arif Nihat Asyanın
vefatının da 47nci yıl dönümü. Hepimizin bildiği üzere
Arif Nihat Asyanın Bayrak şiiri vardır ve bu şiiri
nedeniyle de bayrak şairi olarak bilinir ve tanınır. Bugün AK
PARTİli bazı arkadaşlarımız da Bayrak şiirinden
bir kısım mısralar okudu, fakat maalesef, yetmiş iki
yıl Türkiyede okullarda, kitaplarda okutulan Bayrak şiiri yine
Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri tarafından kitaplardan
çıkarılmıştır.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Alakası yok.
ERHAN USTA (Samsun)
Bazı mısralar çıkarılmıştır, evet.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Alakası yok.
ERHAN USTA (Samsun) Bunu
nasıl izah ediyorlar arkadaşlar, lütfen, bunu bize bir söylesinler.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hiçbir alakası olmadığını
söyleyebilirim, hiçbir alakası yok.
ERHAN USTA (Samsun) Yani
hem burada Arif Nihat Asyaya övgüler düzeceksiniz hem de onun, bayrak
şairi olan yani ismini aldığı, unvanını
aldığı şiirini kitaplardan çıkaracaksınız;
bunu anlamak mümkün değil, buna bir açıklama getirmeleri gerekiyor.
Şimdi, Sayın
Başkan, malum, bir kanun teklifini görüşmeye dün itibarıyla
başladık. Bu kanun teklifinin çok önemli maddelerinden bir tanesi bu
limanların özelleştirilmesinin, daha doğrusu işletme hakkı
devirlerinin uzatılmasına ilişkin hükümdür. Şu anda konunun
ne olduğunu tam bilmeyen vatandaşlarımız vardır belki,
bir miktar bilgi verelim, burada yapılmak istenen olay şu: 18 tane
liman var, bunlar devletin limanları. Değişik zamanlarda
bunların işletme hakkı özel sektöre devredilmiş,
özelleştirilmiş. İşletme süresi en yakında bitecek
olanınki 2027 bitecek, daha beş yıl var, en uzak olanınki
de zannediyorum 2054te bitecek. Şimdi, bu Hükûmet şöyle bir şey
yapıyor: Bir kanun teklifi getiriyor, şimdi bu kanun teklifiyle -bu
süreler de kabaca otuz yıl olarak verilmiş- bunların hepsinin
istemeleri durumunda kırk dokuz yıla uzatmayı öngörüyor. Burada,
bir defa Anayasaya aykırılık var -işin o
kısmında da değilim, onu arkadaşlar izah ettiler- mevcut
yapılan işlerin yasaya uygun olmadığını da
biliyoruz, o da bir yanda var fakat burada bizim
anlayamadığımız konu -ve ısrarla bunu soruyoruz, dün
Komisyon Başkanımıza da sorduk- bunların sürelerinin
bitmesine en az olana beş yıl var iken niye acele ediyorsunuz, bu
acele nedir, bunu niye getiriyorsunuz? Bu, bir. İkincisi, niye bununla
ilgili bir ihale yapmadan, rekabet ortamı oluşturmadan bu işlemi
yapıyorsunuz? Bir yandan Türkiye hızlı kalkınacak,
ihracatımız artacak; bu pandemi bize lojistik imkânlar verdi,
fırsatlar verdi, bu fırsatları değerlendireceğiz. 500
milyar dolar ihracat
diyorsunuz, bunun anlamı nedir?
Limanlarımız çok daha fazla değer kazanacak. Ya, daha bunun
süresine beş yıl, on yıl, yirmi yıl varken, bu süreleri beklemeden
bu acele niye? Bir şeyi yağmalamaya mı çalışıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bu
yağmalama zihniyetidir. Yani Şevki Yılmazın sözlerini ben
hiç ciddiye almamıştım, çok kınamıştım ama
burada Şevki Yılmazın söylediklerinin arkasında duran bir
tavır görüyorum ben AK PARTİ Grubunda. Sayın Başkan, bu
kabul edilemez. Ne diyor Şevki Yılmaz? Ya, iktidar gidiyor, bu
paraları kime bırakacaksınız? Altınları,
şunları bunları harcayın. diye apaçık bir
şekilde söylemiş. Şimdi, aynı zihniyetle, bir yağmalama
zihniyetiyle bir şey yapılıyor. Tekrar soruyorum
arkadaşlar: Bir: Bu acele niye? Niye bunları bugünden
yapıyorsunuz? İki: Niye açık ihaleyle yapmıyorsunuz?
Rekabet ortamını oluşturalım. Bu insanların zaten bir
kısmı kullanmış, diğerleri de süresi bittiğinde
otuz yıl
Niye kırk dokuz yıla uzatıyorsunuz? Bir
başkasına verelim, daha iyi fiyatla verelim.
Bakın, Sayın
Başkan, belki de ilk kez Türk kamuoyunun gündemine gelecek bir konuyu
buradan bu vesileyle açıklamak istiyorum. Yıl 2004, Devlet Planlama
Teşkilatına Ulaştırma Bakanlığı
tarafından bir yazı geldi, Atatürk Havalimanının
işletme -yap-işlet-devretle yapıldı, biliyorsunuz-
süresinin 2005in ortalarında biteceği ifade edildi ve Bu sürenin
bitmesine dokuz ay var, 2005in ortasında bitiyor, bu kısa süre
içerisinde ihale yapma imkânı yoktur, mevcut işletmeciye yirmi
yıllığına tekrar bir süre uzatımı yapalım.
denildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın.
ERHAN USTA (Samsun) - O
yazıda bedel olarak gelen rakam da 500 milyon dolardı
arkadaşlar. Yirmi yıl süre uzatılması yapalım, ihale
yapmayalım, 500 milyon dolarla bunu mevcut işletmeciye verelim.
denilmişti. Devlet Planlama Teşkilatı olarak biz buna karşı
durduk. O zaman, tabii Yüksek Planlama Kurulu var; o zaman, AK PARTİ
hukuktan biraz korkuyordu, çekiniyordu yani işte bürokratların
imzası olmadan YPK kararını imzaya açabilirdi ama riskli
görüyordu. Şimdi, şu anda öyle bir şey yok, zaten o nedenle
kökten YPK'yi de kaldırdılar, Devlet Planlama
Teşkilatını da kaldırdılar. Neyse
Biz buna direndik
ve en sonunda
Tabii, yazışmalar oldu, Ulaştırma
Bakanlığı dedi ki: Orada bir gün bile işler durursa bunun
vebalinin altından kalkamazsınız. Biz Kardeşim, yirmi
yıl önceden bunun ne zaman biteceği belli. Yeni iktidar değilsiniz,
iktidara 2002nin sonunda gelmişsiniz, iki yıldır görevdesiniz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun)
Bitireceğim Sayın Başkanım.
bugüne kadar niye uyudunuz,
niye zamanında yapmadınız, bunun altında başka bir
şey var. dedik, direndik ve en sonunda ihale yapılmak zorunda
kaldı. 500 milyon dolar ve yirmi yıllığına verelim.
denilen Atatürk Havalimanı, Sayın Başkan, on beş buçuk
yıllığına 2 milyar 925 milyon dolara ihale edildi.
Bakın, burada milletin menfaati var, arkadaşlar.
Şimdi, sizin bu
yaptığınız yolsuzluğa yol açar bu ülkede, kamu
zararına yol açar. Ya, ben anlamıyorum, şimdi, eğer bu
burada geçerse yani buna oy veren milletvekilleri, Cumhur İttifakı
milletvekilleri çocuklarının yüzüne nasıl bakacak? Yani
apaçık bir yolsuzluğun önü açılıyor arkadaşlar burada.
Biz demiyoruz ki: Bunlar verilmesin. Burada özelleştirme
karşıtlığından değil, Ya, bir gerekçesini söyleyin.
diyoruz. Bak, şu ana kadar, bir tane gerekçe söylenmedi. En yakın
süresi bitecek olana beş yıl var. Ta 2054te süresi bitecek
olanı bile bugün, bir yağmalama zihniyetiyle ihale yapmadan niye
veriyoruz arkadaşlar? Ne deniliyor? Efendim, 2 tane şirket bedel
tespiti yapacak. diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun)
Bitireceğim Başkanım.
Ya, biz bunları
biliyoruz. Şirkete 10 lira yaz. dersen 10 lira yazar, 20 lira yaz.
dersen 20 yirmi lira yazar. Esas, ihale niye var bu memlekette? Bütün dünya niye
ihale yapıyor? Bunlar bizim varlıklarımız, bunlar bu
ülkenin varlıkları; bunlar bizim çocuklarımıza
karşı sorumluluklarımız.
Bakın, bu uzatmadan
sonra ne olacak biliyor musunuz? Tekirdağ Limanının süresini
2067ye kadar uzatmış oluyoruz. Zaten daha yakınlarda
sözleşmesi yapılmış, ihalesiz bir şekilde tekrar bir
kırk dokuz yıl, 2067 yılına kadar uzatmaya bizim ne
hakkımız var? Dolayısıyla bakın, bunlar zaten
yarın kanundan da döner, hukuktan da döner. Bu iktidar bir gün
değişir, bugün değişmezse yarın değişir ve
bu sözleşmelerin hepsi iptal edilir; iptal edilmesi de gerekir çünkü
burada apaçık bir şekilde hukuksuzluk vardır, yolsuzluk
vardır.
Benim AK PARTİli
arkadaşlardan istirhamım şu, millet adına istirhamım
şu: Lütfen, bu maddeyi geri çekin. Burada milletin menfaati yok. Burada
3-5 tane firmayı kayırmadan başka bir şey yok. Bir de tabii
ne var? İşletme devir hakkı var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son sözünüzü
alayım.
ERHAN USTA (Samsun)
Bitireceğim Sayın Başkanım. Çok teşekkür ederim, hemen
bitiriyorum.
Bir de işletme devir
hakkı var, daha doğrusu, sözleşme devir hakkı var. Yani bu
sözleşmelerle yarın bir gün -zaten şu anda Katarlılar var-
bizim bu kadar stratejik limanlarımız yabancıların da eline
geçecektir, bunun önünde de hiçbir engel yok çünkü bu devir hakkını
da bu sözleşmeler veriyor. O yüzden, tekrar istirham ediyorum, lütfen bu
maddeyi geri çekin, burada kamu menfaati yok, burada devletin milletin menfaati
yok; burada 3-5 müteahhidin menfaati var, burada yabancı devletlerin ve
yabancı şirketlerin menfaati var. Bu oyuna gelmeyin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Akçay.
Buyurun Sayın Akçay.
27.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Türkiyenin Covid salgınıyla
mücadelede dünyaya örnek olduğuna, Turkovac aşısına,
sağlık çalışanlarının özlük haklarının
iyileştirilmesi gerektiğine, Adananın düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne, Zeytin Dalı
Operasyonuna, şehit Polis Memuru Fethi Sekini ölüm yıl dönümüne ve
şair Arif Nihat Asyanın vefat yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2020 ve 2021 yılı
Covid-19, diğer adıyla coronavirüs salgınının
gölgesinde geçti ve öyle görünüyor ki 2022 yılını da aynı
şekilde ve başka varyantlarla bir mücadele içerisinde
geçireceğimiz anlaşılıyor.
Covid, sadece insan ve toplum
sağlığına değil, ekonomiden ticarete, diplomasiden
siyasete kadar hayatın her alanına etki etmiştir. Türkiye,
kurumsal kapasitesiyle, organizasyon yeteneğiyle, güçlü sağlık
altyapısıyla, Sağlık Bakanımız, Bakanlık
personelimiz ve tüm sağlık çalışanlarımızın
özverili çalışmalarıyla Covid salgınıyla mücadelede
dünyaya örnek olmuştur. Türkiye, ürettiği Turkovac
aşısıyla kendi Covid aşısını üreten 9
ülkeden 1idir. Bu vesileyle başta Sağlık Bakanımız ve
aşı geliştirme çalışmalarında emeği bulunan
tüm sağlık çalışanlarımıza teşekkür
ediyoruz. Delta varyantına karşı yüzde 100 etkili olduğu
tespit edilen Turkovacın Omicron varyantına karşı da
koruyuculuk sağladığı tespit edilmiş. Sürekli
mutasyona uğrayan virüsün en son şekli 70 kat bulaşıcı
olan Omicrondur. Omicrona bağlı olarak ülkemizde vaka sayılarında
da artışlar yaşanmaya başlandı. Covid-19la mücadele
kapsamında başta aşılanma olmak üzere tüm vatandaşlar
olarak topyekûn tedbirlere uyulması gerekiyor. Bu vesileyle,
sağlık çalışanlarımızın özellikle özlük
haklarında da iyileştirmenin gerçekleştirilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Sayın Başkan,
Birinci Dünya Savaşından sonra Adana ve çevresi Fransızlar
tarafından işgal edilmişti. Kahraman Adanalılar tüm
zorluklara karşın işgale direnmiş ve sonuçta kendisinden
silah, teçhizat ve donanım olarak kat kat fazla düşman kuvvetleriyle
kahramanca mücadele etmiştir. Adanada Saim Bey, Ali Yaver, İbo
Osman, Şeyh Cemil, Süleyman Cerdun, Doğan Bey, Arap Ali, Gizik Duran,
Rahmiye Hanım, Adile Hanım, Karaisalı Müftüsü Hacı Mehmet
Bey gösterdikleri kahramanlıklarla adlarını Türk tarihine altın
sayfalarda yazdırmışlardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
Kurtuluş Savaşı esnasında gösterdiği diplomatik
başarı neticesinde yapılan 20 Ekim 1921 Ankara
Anlaşmasıyla, Fransızlar 5 Ocak 1922 tarihinde Adana ve
çevresinden çekilmek zorunda kalmışlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Adana,
Antep, Urfayı işgal eden Fransa, Suriye sınırındaki
Afrini karargâh seçmiş idi. Gazi Mustafa Kemal önderliğinde,
birliklerimizin düzenli orduya çevrilmesinin ardından Afrine operasyon
düzenlenmiştir. 1920de Afrinde ne işimiz varsa bugün de Zeytin
Dalı Operasyonuyla onu gerçekleştirdik. Fransa, bu operasyon
sonrası anlaşma yapıp ayrılıp defolup gitmek zorunda
kalmıştır. Tarihten ders almayan Türkiye düşmanı Macron,
bugün, piyonu Yunanistanla birlikte Türkiyeye karşı hasmane bir
tutum izlemektedir. Türkiyeye karşı hasmane tutum izleyen Macrona,
1915te Çanakkale Boğazının dibinde gömülü Fransız
savaş gemileri Bouveti,
Massénayı, denizaltıları Joule, Saphir, Mariotteyi
hatırlatıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Maraş nasıl kahraman unvanını aldı,
Urfa nasıl şanlı, Antep nasıl gazi oldu, bunları
tekrar hatırlatıyoruz.
Sayın Başkan, 5
Ocak 2017de hain PKK terör örgütünün İzmir
Adliyesine yönelik saldırısında gözünü kırpmadan vatan
hainlerinin üzerine yürüyen ve hainlere geçit vermeyerek yüzlerce kişinin
hayatını kurtaran kahraman şehidimiz Polis Memuru Fethi Sekini
ölüm yıl dönümünde rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz; ruhu
şad, mekânı cennet olsun.
Yine,
Türk edebiyat tarihine bayrak şairi olarak adını yazdıran,
Türklük ve vatan aşkıyla şiirlerini kaleme alarak tarihimizin ve
kültürümüzün şanlı sayfalarına bir motif gibi işleyen ve
şiirleştiren Arif Nihat Asyayı vefatının yıl
dönümünde rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Dalgalandığın yerde ne korku, ne
keder/Gölgende bana da, bana da yer ver/Sabah olmasın, günler
doğmasın, ne çıkar/Yurda ay yıldızının
ışığı yeter.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve
arkadaşları tarafından, dar ve sabit gelirli
vatandaşlarımızın yapılan zamlardan ne kadar
etkilendiğini, ekonomik kayıpları ve yaşanacak
mağduriyetlerini araştırmak amacıyla 5/1/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
5/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
5/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Konya Milletvekili Fahrettin
Yokuş ve 20 milletvekili tarafından, dar ve sabit gelirli
vatandaşlarımızın yapılan zamlardan ne kadar
etkilendiğini, ekonomik kayıpları ve yaşanacak
mağduriyetlerini araştırmak amacıyla 5/1/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 5/1/2022 Çarşamba günkü birleşimnde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU
ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği gibi, 2022
yılı asgari ücreti yüzde 50 oranında artırılarak 4.253
TL yapılmıştı ve doğru yapılmıştı.
Beklenti oydu ki memurlarımıza, emeklilerimize de aynı oranda,
yüzde 50 oranında artış
Fakat gelin görün ki şu anda,
Hükûmetin almış olduğu kararla, hepinizin bildiği gibi,
memur emeklilerine yüzde 22,5 enflasyon farkı, yüzde 5 de ocak zammı,
toplam yüzde 27,5. İşçi ve BAĞ-KUR emeklilerine ise bunun da
altında, geçen altı aylık enflasyon farkı yüzde 23,5
oranında artış yapıldı. Memurlara ise yine enflasyon
farkı yüzde 22,5 artı yüzde 5 toplu sözleşme zammı ocak
ayında; yüzde 2,5 daha ilave edeceklerini söylediler yine ilk altı ay
için, dediler ki: Toplam yüzde 30,5 zam yaptık. Şimdi, Allah
aşkına, bu zamları yaptık diye övünürken insanın biraz
mahcubiyet duyması lazım. Zaten memurların, emekli
memurların yüzde 22,5 geçen yıldan alacağı enflasyon
farkı, sizin ocak ayında memura verdiğiniz artış yüzde
5, artı yüzde 2,5 daha vereceksiniz yüzde 7,5; zaten o da ocak ayında
eriyecek. Niye? Aralık yüzde 13,6; ocak belki yüzde 15. Çünkü her
şeye zam yaptınız. Hani dediniz ya Biz, memuru, emekliyi
enflasyona ezdirmeyiz. Ezdiriyorsunuz. Yaptığınız zamlarda
refah payı var mı, büyümeden pay var mı? Yok. Şimdi,
emeklilere diyorsunuz ki: Efendim, 1.500 liradan 2.500 liraya
çıkardık en düşüğü. İyi, iyi. Asgari ücret ne kadar?
4.253 lira. Asgari ücreti 4.253 yaptığınızda eski asgari ücret
ne kadardı? 2.825 lira. Bugün, 2.825 lira alan işçi emeklisi,
BAĞ-KUR emeklisi ne kadar artış alacak? Sadece, maaşı
3.520 liraya çıkacak yani asgari ücretli ile emsal emekli arasında
750 lira fark olacak. Ya, nerede sizin adaletiniz? Hani siz emeklileri
savunuyordunuz? (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Ama sizin emekli memekli diye bir derdiniz yok. Burada defalarca söyledik; tüm
emekli maaşlarını asgari ücret kadar artırın.
Bakın, TÜRK-İŞin yapmış olduğu
araştırmada açlık sınırı bile 4 bin liranın
üzerinde ama bütün bunları kulak arkası ettiniz.
Şimdi diyorsunuz ki Biz
memurlara ek zam yaptık. Ne zaman yaptınız? Yok. Emeklilere ek
zam var mı? O da yok. Niye yapmıyorsunuz? Niye
kandırıyorsunuz? Şu anda, kamuoyunda öyle bir iş var ki
memurlar, emekliler işte, kimi yüzde 30, kimi yüzde 25
Kimin parası
bunlar? Eski kazanılmış hakları. Yeni bir şey var
mı? Yok. Ama yalan bol, hikâye bol ama bu hikâyeler sizi kurtarmayacak ve
size tavsiyemiz şu: Ocak, şubat, mart ayları çok zor geçecek, bu
ücretler eriyecek, zaten eridi. Şimdi, asgari ücretli sevindi
maaşım 4.253 lira oldu diye. Daha eline geçmeden, bu ay eski
maaşı yüzde 13 oranında düştü, ocak ayında da bir
yüzde 15 düşecek, verdiğiniz zam iki ayda gidecek. Ondan sonra, bu
asgari ücretli on ay ne yapacak ya da bu emekli; üç ay içinde verdiğiniz
yüzde 22 gidecek sonraki dokuz ayı bu emekli nasıl geçirecek? Onun
için bunlara tekrar göz atın, bunları düzeltin, samimi olun. Hem
övüneceksiniz burada Efendim, ekonomimiz yüzde 10 oranında büyüyor 2021
yılında. diye
E, o zaman büyümeden niye pay vermiyorsunuz emekliye,
memura, asgari ücretliye, işçiye? Bu zamların içinde de sosyal
grupları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Maalesef, bu zamların içinde de sosyal gruplar da yok,
onları unuttunuz, onları da hatırlatmak istiyoruz ama bir
şeyi daha hatırlatıyoruz: Siz, 2022de, vergide yeniden
değerlemeyle yüzde 36 oranında zamlı vergi alacaksınız
ama zamma gelince bunu bile, yüzde 36yı bile memura, emekliye çok
göreceksiniz. Bu anlayışınız fukaralığı,
yoksulluğu, açlığı artıracaktır. Bu
anlayışınızı kabul etmiyoruz ve diyoruz ki: Bir an
önce ya seçime gidelim ya da bu ekonomik düzenlemelere yeniden göz atın.
Yani Büyüyoruz. İhracatımız patladı. Ekonomimiz
rayında. diye övünüyorsanız bunu halka yansıtmanız
lazım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet
İpekyüz.
Buyurun Sayın
İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ekonomiyle ilgili sadece
Mecliste değil, yaşamın her alanında konuşmalar var.
Sabahtan akşama kadar
televizyonlarda, gazetelerde, insanlar, benimle ilgili bir haber çıkabilir
mi, alım gücüyle ilgili bir haber çıkar mı, onu merak ediyor
fakat bu havuz medya soğan ve ekmeği tanımlamaya çalışıyor.
Daha çok, zamları değil, asgari ücret zammını son dakika
diye duyurup, müjde diye duyurup halayları çekip böyle bir ülkede bayram
havasına dönüştürenler, yılın ilk günlerinde neredeyse on
iki on üç saat elektrikle ilgili, doğal gazla ilgili, yakıtlarla
ilgili zamlardan söz etmedi. Bir ülkede demokrasiden uzaklaştıkça,
bir ülkede şeffaflıktan uzaklaştıkça, bir ülkede güven
yerine güvenliği ön plana çıkardıkça ekonomi de kötüye gider.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber biz gördük ki
giderek Ben bilirim. Tek ben belirlerim. Bağımsız
kurumları ben atarım. Gerektiğinde bakanları azlederim.
Gerektiğinde banka yöneticilerini azlederim. demekle, ekonomiyi bilmekle
hayatın kendisi bağdaşmıyor. Ezdirmeyeceğim.
diyenler giderek her gün ezdirmeye çalışıyor. Bir de oyun oynanıyor.
Nedir o oyun? Aralık ayında yapabileceklerini yılın ilk
gününe veriyorlar. Şimdi herkes memur, emekli, BAĞ-KUR emeklisiyle
ilgili durumu, maaş artışlarını beklerken
yılın ilk günündeki yaptıkları yüksekliği,
TÜİKin açıklayacağı rakamları önlemek için
yaptılar. Hani ezdirmeyecektiniz? On iki saat erkene alın, hiç
olmazsa insanlar maaşlarıyla beraber artık alım güçlerini
düşünsünler, çocuklarını sabah kahvaltıda, okula
gönderirken mutluluğu düşünsünler, borcunu ödeyebileceğini
düşünsünler, kirasını ödeyebileceğini düşünsünler, bir
hastalık olduğunda onu önlemeyi düşünebilsinler ama bu yok çünkü
bir kurnazlık var, kurnazlık ne? Yılın ilk gününde
açıklayayım, ta temmuza kadar gitsin.
Nedir? Mevduatla ilgili
dövize endeksli bir düzenleme yapılıyor. İyi, bunu
yapıyorsunuz, kim karşılayacak? Yine büyük çoğunluk, yine
en çok vergi aldığınız kesimden. En çok vergi verenler
bundan yararlanamıyor. Hayatın her alanını zamma
dönüştürdünüz. Temel besin ihtiyaçlarımız olan şekerde,
yağda, zeytinde, peynirde yüzde 100ün üzerinde bir fiyat
artışı var ve ne diyorsunuz: Marketlere baskı
yapalım, marketler fiyatlarını artırmasınlar, denetimi
artıralım. Ya, bir ara soğan depoları
basılıyordu, soğan terörist olmuştu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir ara patates yerleri
basılıyordu, ne olacaktı? Sonra ne oldu? Patates kamyonlarla
dağıtılmaya başlandı, soğan kamyonlarla
dağıtılmaya başlandı. Sonra ne oldu? Bu marketler fiyatları
serbest almışlar, gidiyorlar; yeni marketler açalım, tanzimler
açalım. Hiçbiri tutmadı çünkü hayatın gerçek şeyi
artık bu sizin sisteminiz, ekonomik yaklaşımınız
tükenmiştir, bitmiştir. Yapılması gereken seçimdir,
yapılması gereken yurttaşın yanında olmaktır.
Nedir? Biz kanun teklifi verdik; her haneye ihtiyacı kadar elektrik ve
doğal gaz ücretsiz olması lazım. Gelin, bunu yapın.
Değil ki esnafa baskı, kamuya baskı yapın; bunu
yurttaşın lehine dönüştürün.
Teşekkür ediyor,
araştırma önergesini de destekliyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Balıkesir Milletvekili Sayın
Ensar Aytekin.
Buyurun Sayın Aytekin.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENSAR
AYTEKİN (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti Grup önerisi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik sorunlarını
yaşıyor. Ekonomi biliminde karşılığı olmayan
Faiz sebep, enflasyon sonuç. tezini iktidar sıralarındaki
arkadaşların da bilmesine rağmen tek adam söz dinlemiyor.
Geçtiğimiz gün açıklanan enflasyon oranları göstermiştir ki
bu tez çökmüştür. Faiz düştü ama enflasyon fırladı,
fırladı da ne oldu? Ekmeğe zam, pazar ürünlerine zam, bebek
bezine, mamasına, elektriğe, doğal gaza, akaryakıta, tekel
ürünlerine, zam üstüne zam geldi, bir zam da köprü geçişlerine geldi.
Değerli milletvekilleri,
devlet vatandaşına tuzak kurmaz. Köprüden geçişe zam
yapılacağı haberi ilan edilince köprü görevlileri vatandaş
daha pahalı geçsin diye gece yarısında köprü geçişlerini
engellediler. Yani seyahat etme özgürlüğünü engellediler, bu bir suçtur ve
utanmadan bu suçu işlediler.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşa pahalı ürün satan marketlere belediye ekipleri fahiş
fiyat denetimine çıktı. Peki, gerçek fahiş fiyat uygulayanlara
ne olacak? Elektriğe kademeli zam yapanlara da denetçi gidecek mi?
Doğal gaz bulundu diye sevinirken doğal gaza zam üstüne zam yapanlara
denetçi gidecek mi? Memura enflasyon farkını zam diye müjdeleyip,
emekliyi zam dışı bırakıp kendi maaşını
100 bin TL'ye çıkartan majesteye denetçi gidecek mi?
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu sol tarafımda oturanlar bu halka
hesap verecekler. Bunların döneminde bebek mamasına kilit vuruldu,
yarım simit satılmaya başlandı, yarım simit; yüz
binlerce genç işsiz kaldı, genç işsizlere nankör dendi;
şimdi de zam üstüne zam yaparak halk yine mağdur ediliyor.
Değerli milletvekilleri,
daha evvel söylemiştim, bu ülkede 2 tane TBB vardır; biri Türkiye
Barolar Birliği, bir diğeri de Türkiye Bankalar Birliği. Bu 2
kurumun birbiriyle alakası ne ise Adalet ve Kalkınma Partisinin de
adalet ve kalkınmayla alakası o kadardır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu duygularla İYİ
Parti grup önerisini destekliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Yaşar Kırkpınar.
Buyurun Sayın
Kırkpınar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
İYİ Parti Grubu önerisi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri takip eden vatandaşlarımızı
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
yaklaşık iki yıldan beri dünyayı kasıp kavuran bir
pandemiyle karşı karşıyayız; dünyada tüm ekonomiler
durdu, çarklar işlemez hâle geldi; en büyük ve en güçlü devletlerin dahi
hem sağlık sistemleri hem de ekonomileri çok büyük
sıkıntılar içerisine girdi. Ülkemiz de ister istemez bu durumdan
etkilenmiş oldu. Şükürler olsun ki pandemi sürecini dünyada
başarıyla yürütebilen birkaç ülkeden biri olduk. Bu sıkıntılı
sürece rağmen ekonomimiz dünyadan pozitif ayrışarak 2020
yılında 1,8 oranında büyümüş oldu ve yine 2020
yılında, 2021 yılında ihracatta rekorlar kırdık.
Yine 2021de yüzde 10un üzerinde büyüme inşallah gerçekleştireceğiz.
Daha dün Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği
gibi, açıkladığı gibi 2021 yılı
ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 32,9 oranında
artarak 225 milyar 368 milyon dolara ulaşmış oldu. Yakın
bir gelecekte inşallah büyüyerek cari açıktan kurtulup cari fazla
vereceğiz. Pandemiye rağmen geçtiğimiz yıl 2,5 milyonun
üzerinde insana yeni istihdam sağlamış olduk. Biz, toplumumuzun
tüm kesimlerinin yanında olduğumuzu bugüne kadar hep ifade ettik,
bundan sonra da toplumumuzun bütün kesimlerinin yanında
olacağız. Yoksulumuzun, garibanımızın, asgari
ücretlimizin, emeklimizin, dul ve yetimimizin,
yaşlılarımızın, engellilerimizin, özellikle
çiftçilerimizin hep yanında olacağız ve yine Sayın
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, yirmi
yıldan beri onları enflasyona ezdirmedik, bundan sonra da
atmış olduğumuz adımlarla ezdirmeyeceğiz.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo, helal olsun.
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Fırsatçılarla, stokçularla, fahiş fiyat
uygulayanlarla ve enflasyonla mücadelemize kararlılıkla devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ülkemizde bazı kesimler sanki dünyada hiç pandemi olmamış gibi
algı üretiyorlar ve uluslararası piyasalardaki enerji fiyatları,
ham madde fiyatları, gıda fiyatları ve netice itibarıyla
4-5 kat kadar artan enflasyon oranları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla)
özellikle gelişmiş ekonomilerde, euro bölgesinde 5-10
kata kadar artan enflasyonlar hiç yokmuş gibi, yalan, yanlış ve
yanıltıcı bilgi yayarak manipülasyon yapıyorlar.
Biz size rağmen ülkemizi
büyütmeye, insanımızın refahını artırmaya, onlara
müreffeh bir gelecek hazırlamaya devam edeceğiz diyor; Genel Kurulu
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi 3 sayın
milletvekiline yerlerinden birer dakika söz vereceğim.
Sayın Baltacı
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, Kastamonunun Seydiler
ilçesinde AKP İlçe Başkanının oğlunun şikâyeti
üzerine İlçe Tarım Müdürünün görevden alındığına
ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vekilin oğlu teşhis
etsin diye polisleri sıraya dizen, il başkanı geldiğinde
ayağa kalkmadı diye doktoru en ücra ilçeye süren AKPnin çürümüş
ve kibirli siyasetine Kastamonunun Seydiler ilçesinde bir örnek daha
eklenmiştir. AKP İlçe Başkanının oğlunun kurumda
Valilik emriyle görev yapan bir şehit yakınının
çalışma performansını beğenmeyip babasına
şikâyet etmesi, İlçe Başkanının bu konuda İlçe
Tarım Müdürüyle yaşadığı polemik -iddia odur ki-
İlçe Müdürünün görevden alınmasıyla
sonuçlanmıştır.
Devlet ve kurumları AKP
döneminde olduğu kadar hiçbir zaman böyle
aşağılanmamış, yıpranmamıştır.
Bakanı, milletvekili yetmiyormuş gibi ilçe
başkanlarının oğulları bir memuru, bir kurum müdürünü
görevinden aldırabiliyorsa bu saltanat düzenini değiştirip
yerine liyakatin hâkim olduğu bir düzeni inşa etme vakti çoktan
gelmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Ekinci
29.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Fethi Sekini şehadetinin 5inci
yılında rahmetle andığına ve Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu Sivas İl Koordinatörlüğünün
hayata geçirdiği projelere ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.
Görevi başında
hainlere karşı mücadele ederek büyük bir saldırıyı
canı pahasına önleyen kahraman şehidimiz Fethi Sekini
şehadetinin 5inci yılında rahmetle anıyor, tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu Sivas İl Koordinatörlüğümüz,
başarılı çalışmalar sonucu sultan şehir
Sivasımızda 354 projeyi hayata geçirerek sultan şehrimiz tüm
iller arasında en fazla projenin hayata geçirildiği il olmuştur.
Bu kapsamda, toplam 120 milyon TL yatırım tutarlı 354 projeye
67,3 milyon TL hibe ödemesi gerçekleştirilmiştir.
Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak
üzere, Tarım Bakanımıza ve emeği geçen herkese
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Yılmazkaya
30.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, enflasyon ve
vergilerdeki artışa ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Zengini daha zengin, fakiri
daha fakir yapan AKP Hükûmetinin yürüttüğü politikalarla yeni yıla
zam yağmuruyla girdik. 2002 yılında vatandaştan 60 milyar
vergi toplanırken yeni yılda peş peşe zam yapan Hükûmetin
2022 yılı hedefi 1 trilyon 430 milyar lira vergi toplamak. On dokuz
yılda vatandaştan toplanan vergiyi yüzde 2.400 artırdınız.
Sadece bir yılda mutfak tüpüne 22 defa zam yapıldı, benzine 15
defa, LPGye 14 defa, konut doğal gazına 7, elektriğe 3 defa zam
yaptınız. İsraf ve saltanatın üzerine kurulmuş olan bu
düzeninizin hedefi 84 milyon yurttaşımızı sömürmekten
başka bir şey değil. On dokuz yıllık
iktidarınızda enflasyonu yüzde 22den aldınız, yüzde 36ya
getirdiniz. Tek başınıza iktidarınızda -daha önce
dediğiniz gibi- enflasyonu nereden nereye getirdiniz ama
vatandaşın vergisini, tüyü bitmemiş yetimin hakkını
yiyen bu düzeni hep birlikte değiştireceğiz.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, kur garantili mevduat sisteminin getireceği
borç yükünün araştırılması amacıyla 5/1/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 5 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
5/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
5/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
5 Ocak 2022 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından -16089 grup numaralı- kur garantili mevduat sisteminin
getireceği borç yükünün araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan genel görüşme önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak 5/1/2022 Çarşamba günkü
birleşimde görüşülmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere
Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
herkes kur garantili mevduatı konuşuyor, Nedir bu kur garantili
şey? diye herkes birbirine soruyor. Bakın, değerli
arkadaşlar, bu, hazinemizin altına konulmuş bir bombadır,
hazinemizin altına bağlanmış bir hortumdur, bunu böyle
algılayalım ama bunu çok müthiş bir buluş bulmuşlar
gibi açıklıyorlar. Bakın, size anlatayım: Tayyip
Erdoğan bundan üç ay önce, dolar 8 lirayken Faiz sebep, enflasyon sonuç.
dedi ve Merkez Bankasına talimatla faizi düşürttü, bunun sonucunda
doların pek artmayacağını düşünüyorlardı ama
dolar 18 liraya fırladı ve sarayda panik başladı. Sarayda
iki lobi vardı, biri Efendim, dolar fırladı ne yapalım?
Dolarlara el koyalım, sermaye kontrolleri koyalım. diye Tayyip
Erdoğanı ikna etmeye çalıştılar, o, ülke için çok
büyük felaket oluştururdu. Başka bir kanat da Ya, böyle dünyadan
koparız, faizi de yükselt diyemeyiz Sayın Erdoğana. Ne yapalım?
Örtülü bir faiz yükseltme aracı bulalım. Nedir? Kur garantili
mevduat sistemi. Bakın, ne büyük bir cinlik; ne diyor kur garantili
mevduatta? Zaten bankalardaki paraların üçte 2si dolardaydı; geri
kalan, üçte 1 Türk lirasında kalan yurttaşımıza diyor ki:
Sen Türk lirasındasın ama ben senin paranı dolar gibi
sayacağım. Dolar ne kadar artarsa sana o kadar faiz vereceğim.
Değerli arkadaşlar, bu, ülkemiz için bir utançtır. Yerli ve
millî olduğunu iddia eden bir iktidar paramızın
tamamını Amerikan dolarına bağlıyor. Bundan daha büyük
bir mandacılık ben düşünemiyorum değerli arkadaşlar.
Buna, bu milletin Meclisinin evet demeyeceğini düşünüyorum.
Bakın, 2001
yılında bu yola gidildi, sonucunda kur garantisi verilmişti,
dolar belli bir süre 600de kalmıştı ama eninde sonunda öyle bir
patladı ki 3 katına yükseldi ve ülke iflas etti. IMFlik olduk
değerli arkadaşlar, kısa vadede işe yarar ama üç gün, üç
hafta, üç ay ya da on üç ay sonra eninde sonunda patlar ve bu enkazın altında
hepimiz kalırız.
Bakın, arkadaşlar,
bu uygulama başladı. Nasıl başladı? Hazine
Bakanımız bir tweet attı -Twitterı çok seviyor kendisi-
tweetle başlattı. Değerli arkadaşlar, dedi ki: Ey
yurttaşlar, gidin, Türk liranızı bankaya yatırın ve
ben ona dolar garantisi veriyorum. Eğer dolar çok artarsa
farkını hazineden ödeyeceğim.
Değerli arkadaşlar,
bu ülkede yasa çıkarma yetkisi nerede? Türkiye Büyük Millet Meclisinde
değil mi? Ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir yasa teklifi sunuldu, daha
cuma günü biz bu yasa teklifini görüşecekken on beş gün önce bu
uygulama başlatıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi buna sessiz mi
kalacak arkadaşlar? Bakın, yasa yapma yetkimiz gasbedilmiş.
Hazine Bakanı bir tweet atıyor: Ben uygulamayı başlattım.
diyor. Şu ana kadar uygulamaya da 100 milyar TL para
yatırıldı. Ben de gittim bankaya sordum: Arkadaşlar,
başlattınız mı? Evet, başlattık efendim.
dediler ve sözleşme de burada değerli arkadaşlar. Diyor ki:
Parayı yatır, kur garantisini veriyorum. Kimin parasını
kime veriyorsun ey Sayın Nebati? Kimin parasını kime veriyorsun?
Milletin vergileri hazineye yatırılıyor öyle değil mi?
Hazinedeki parayı
Bir avuç dolar sahibine Paran, doların yükselirse
milletin vergileriyle sana kur garantisi veriyorum. diyor. Değerli
arkadaşlar, bizler buna sessiz mi kalacağız ya? Tüyü
bitmemiş yetimin hakkını bir avuç dolar baronlarına
aktarmak kimin hakkıdır ya? Nas diyorsunuz, faizde olanlara
hamuduyla para aktaracaksınız ve buna sessiz kalacak milletin vekilleri,
öyle mi değerli arkadaşlar? Değerli arkadaşlar, bakın,
buna sessiz kalmamalıyız. Bakın, şu anda 100 milyar lira
yatırıldı, yakın zamanda bu paranın 600 milyar liraya
çıkacağını düşünüyorum. Diyelim ki kur 13 lira
değil mi? On beş gün önce olduğu gibi 18 liraya
fırladığını düşünün. 300 milyar lira maliyet
çıkacak bu milletin evlatlarına biliyor musunuz? Kim ödeyecek bu
parayı arkadaşlar? Hazinemiz. Neyle? Para basarak ödeyecek. Ne
olacak? Enflasyon daha da fırlayacak ve milletin alım gücü yok
edilecek. Buna sessiz kalmamalıyız.
Bakın, torba yasada
skandal bir madde var arkadaşlar -işte, bu yüzden- çıkan skandal
bir madde var, ne diyor biliyor musunuz? Başka merkez bankaları,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına para yatırırsa o paralar
haczedilemez. diye bir yasa teklifi geldi saraydan. Değerli
arkadaşlar, Katar'a gittiniz el avuç açtınız, Azerbaycan'a el
avuç açtınız. Şimdi düşman dediğiniz Birleşik
Arap Emirlikleri'ne el avuç açıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) Onlar
Bak, benim paramın haczedilme riski var, bu paramın haczedilmemesi
için yasa çıkar. diyor yasa ve bu yasayı Meclise gönderdiler
utanmadan, sıkılmadan. Acaba bu ülkenin vekilleri bu yasa teklifine
sessiz mi kalacaklar değerli arkadaşlar? Düşünebiliyor musunuz, demokratik
bir ülkede -İngiltere Parlamentosunda, Alman Parlamentosunda- o ülkeye
para yatıranlar Aman benim param haczedilmesin. diye yasa
çıkaracaklar? İşte, arkadaşlar, tefeciye düşenler emir
alırlar, borç alanlar emir alırlar; sizler de tefeciye düştünüz.
Arap Emirliklerine el açıyorsunuz, Katar'a el açıyorsunuz; Katar'a
Kıbrıs'la ilgili taviz veriyorsunuz. Şimdi Arap Emirlikleri
Para vereceğim ama param risk altında, sizin ülkeniz batıyor,
bu para haczedilebilir, haczedilmemesi için yasa çıkar. diyor
değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Buna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin sessiz kalmayacağını umut etmek
istiyorum.
Saygılar sunarım.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden, Aydın Milletvekili Sayın
Bülent Tezcan.
Buyurun Sayın Tezcan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN
(Aydın) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kur garantili mevduat, bunu görüşüyoruz. Kur
garantili mevduat
Adı bile yalan, önce oradan başlayalım,
adı bile yalan, bunun gerçekte adı ne? Bunun adı dolar
garantili faiz dolar garantili faiz hem faiz vereceksiniz hem de Amerikan
parası üzerinden garanti edeceksiniz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Herkes anladığını söylüyor.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Yani özü ne? Millet ödeyecek, faizci kazanacak, mesele bu. Nereden ödeyecek
millet? Faizci nasıl kazanacak? Ekmekten vergi al, bebek mamasından
vergi al, simitten vergi al; faizciye dolar garantili faiz ver. Bu işin
özeti bu: Vatandaştan al, milletten al; faizciye dolar garantili faiz ver.
Hani kitapta yeri yoktu arkadaşlar? Hani kitapta yeri yoktu bunun, sizin
kitabınızda yazan bu mu? Bu mu yazıyor sizin kitabınızda?
Garip gurebadan al, vatandaştan al; faizciye hem de dolar garantisiyle
tatlı kâr ver. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
çiftçi tarlaya gübre atamadı bu sene, tarlaya gübre atamadı. E, peki,
gübre garantili fiyat versenize çiftçiye, gübre garantili fiyat verin. Yok.
(CHP sıralarından alkışlar) Peki, traktörüne mazot
koyamıyor çiftçi, mazot garantili fiyat verin çiftçiye. Yok, o da yok,
vermezsiniz. Elektrik zammı yüzde 52 ile yüzde 127 arasında
çıktı, zamlandı elektrik. E, peki, emekliye elektrik garantili
emekli maaşı verin. O da yok, onu da vermesiniz. Doğal gaz
ateş pahası oldu. E, doğal gaz garantili memur maaşı
versenize, e, onu da vermezsiniz. Havuz medyası çıkmış
diyor ki, şimdi, manşet atıyor: Reis bu işi çözdü.
21inde manşet atmış: Reis bu işi çözdü. Hani, yağ
garantili bir medyamız var, yağ garantili siyasetten sonra yağ
garantili medyamız var. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bugün 5 kiloluk teneke ayçiçeği yağı 150 lira oldu, 150 lira
oldu ayçiçeği yağı. Peki, ayçiçeği yağı garantili
asgari ücret versenize. Faizciye gelince vermeyi biliyorsunuz, ayçiçeği
yağı garantili asgari ücret verin. Yok, ona da
yanaşmazsınız. Peki, sizin garantiniz kime? Şimdi,
bakalım, bu garanti kime? Geçiş garantili köprü, gidiş
garantili
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Gidiş garantili hükûmet!
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Peki.
Şimdi, tekrar edelim.
Sizin garantiniz kime? Geçiş garantili köprü, gidiş garantili yol,
uçuş garantili havaalanı, hasta garantili hastane, dolar garantili
faiz
Yani sizin garantiniz vatandaşa değil; havuz müteahhidine,
havuz medyasına, faizciye, sizin garantiniz bunlara. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, vatandaş
sandık istiyor, vatandaş sandık istiyor, sandıktan
köşe bucak kaçıyorsunuz. Niye? Şimdi de acaba bir aralık
buluruz da oy garantili sandığı yakalayabilir miyiz
hesabındasınız ama öyle yağma yok, avcunuzu
yalayacaksınız, avcunuzu yalayacaksınız! (CHP
sıralarından alkışlar) Bu nedenle bu önergeye destek
veriyoruz.
Hepinize teşekkür
ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın
İbrahim Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım,
şahsınızda çok değerli milletvekillerimizi saygıyla
selamlıyorum.
Arkadaşlar, bir panik,
bir panik, bir panik var ki şuraya çıkan bütün muhalefet sözcülerinde
bunu görebiliyoruz başta Garo Paylan olmak üzere. Kim ki buraya geliyor,
görüyorum ki yaşananlardan dolayı müthiş bir ızdırap
duyuyorlar. Bakın, arkadaşlar, zaman dilimleri çok önemli. Hakikaten
birçok şeyi remzederler zaman dilimleri. 20 Aralık da bundan
sonrası için böyle bir zaman olacak. O gün yaşananlar muhalefeti tuş
etti resmen.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Halkı tuş etti, halkı; halkı tuş
ettiniz. Perişan ettiniz halkı, perişan.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) O gün biz Plan ve Bütçe Komisyonunda bir kanun
görüşmesi yapmak üzereydik. Sabahleyin kurlarda 18 lira bir fiyat görünce
muhalif olanlarda bir büyük lezzet, bir büyük neşe görmüştüm.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Halk sizden öyle bir hesap soracak ki göreceksiniz;
yaşayacaksınız, göreceksiniz.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Akşam da hüznün zirvesine vardılar. Niye
arkadaşlar, niye? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yedikleri tokadın acısından. Şimdi
burada da aynı şeyleri görüyorum ben. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ne yapmışız biz
arkadaşlar, ne yapmışız?
ATİLA SERTEL
(İzmir) Halk sizden hesabını soracak.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Bir yılda 7 liradan 14 liraya çıktı dolar,
utanmıyor musunuz?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Suni birtakım gelişmelerin önüne
geçmişiz, aldığımız birtakım kararlarla sizi
sukutuhayale uğratmışız. Herkes biliyor ki iktisadi zeminde
hiçbir sıkıntı yok, hiçbir kırılma yok; öyleyse bu
kurlar niye yükseliyor?
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sandıkta perişan olacaksınız, perişan!
ORHAN SÜMER (Adana) Sekiz
ayda 13 lira oldu akaryakıt, haberin var mı benzinden?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Manipülatif yaklaşımlardan dolayı.
İşte, alınan kararlar bunları berhava etmiştir. O
yüzden de hâlen daha acısını görüyoruz sizde. Dahası olsun,
beter olun inşallah! Arkadaşlar
AYDIN ÖZER (Antalya) Halk
ödüyor, halk; vatandaş ödüyor, vatandaş!
ATİLA SERTEL
(İzmir) Halkı perişan ettiniz, halk da sizi perişan
edecek!
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Hep tefecilere çalışıyorsun, biraz da halka
çalış ya!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) 100 milyar dolar. dedi, dahası olacak
Allahın izniyle.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Göreceksin, yaşayacaksın, o gece göreceksin.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) O sizin beklediğiniz kurlardaki artış
bundan sonra olmayacak, daha düzgün bir zemin çıkacak. Ne diyoruz biz
arkadaşlar? Sırlı kavramlar kullanıyoruz, sırlı;
buraya yönelin.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Halkı perişan ettiniz, halkı açlığa
bıraktınız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Yatırım diyoruz, üretim diyoruz, istihdam
diyoruz, ihracat diyoruz ve geldiğimiz nokta, milletimizin yüreğinde
özel bir yer ediniyor arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ATİLA SERTEL
(İzmir) Sizde ne vicdan var ne acıma var, hiçbir şey
kalmamış.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Biz sahada milletle beraberiz.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Halkın arasına çıkamıyorsunuz, halkın
arasında yoksunuz.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Size göre, size göre! Biz oradayız!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Burada, ben biliyorum, seçimden bahsedenler filan,
sandıktan bahsedenler, samimi söylüyorum arkadaşlar, sandık
önlerine gelse fellik fellik kaçacak yer ararlar, bunları görüyoruz biz.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Göreceksiniz, perişan olacaksınız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Göreceksiniz arkadaşlar.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Ya, neyi göreceğiz, yirmi sene oldu, yirmi; daha neyi göreceğiz?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Bakın, Azerbaycandaki Türklerin özel bir
aforizması var, derler ki: Niyetin hara, menzilin hora. Bu ne anlama
geliyor biliyor musunuz arkadaşlar?
ATİLA SERTEL
(İzmir) İstanbuldaki seçimi hatırla, beraberdik,
ağlıyordunuz İstanbulda.
BAŞKAN Sayın
Sertel
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Eştiğinize düşersiniz, işiniz bu
sizin.
ATİLA SERTEL
(İzmir) İstanbulda ağladınız.
BAŞKAN Sayın
Sertel
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Niyetiniz neyse sonucunu yaşarsınız.
Biz hep milletin lehine düşündük, milletin lehine düşündüğümüz
için de Cenab-ı Hak önümüzü açtı her zaman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Hâlâ konuşuyor.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Ağladınız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Göreceksiniz arkadaşlar, size seçimlerde de nal
toplatacağız Cumhur İttifakıyla.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ATİLA SERTEL
(İzmir) Göreceksiniz, yaşayarak göreceksiniz.
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Aydemir.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Burada, şunun altını hep çizdik
arkadaşlar, dedik ki: Şuradaki ak pak kadroya, şuradaki pirüpak
insanlara kulak verin, yöntemimizi taklit edin.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Gördüğünüz akaryakıt kuyrukları değil, lüks araç
kuyrukları!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Bizi taklit ederseniz güzel Başkanım, samimi
söylüyorum, milletin yüreğinde siz de yer bulursunuz.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Allah muhafaza, Allah muhafaza!
ATİLA SERTEL
(İzmir) Allah muhafaza, Allah muhafaza!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Aksi hâlde ne oluyor? Kendiniz söyleyip kendiniz
dinliyorsunuz. Bu öneri de bu mahiyettedir, bunu havidir; biz bunu, bu öneriyi
verenleri yıllardır takip ediyoruz, görüyoruz. Bir tane öngörüleri
çıkmadı, sahici bir hâl bulmadı, bunlar da olmayacak, ülkemiz
çok daha özel yerlere gidecek, enflasyonu da yerle yeksan edeceğiz Allahın
izniyle.
Hepinize saygı sunuyor,
öneriyi kabul etmediğimizi ifade ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, Sayın İbrahim Aydemir ismimi de vererek,
panik içinde olduğumu iddia ederek bir sataşmada bulunmuştur,
söz talep ediyorum.
BAŞKAN Panik içinde
misiniz?
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Değilim efendim.
BAŞKAN
Değilsiniz.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Sataşma yok, sataşma yok.
BAKAN Yerinizden bir dakika
söz vereyim, bu bir sataşma değil.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Sataşma yok, sataşma yok.
BAŞKAN Bir
sataşma değil Sayın Paylan, yerinizden bir dakika söz vereyim.
Evet, sadece bir dakika 60a
göre söz veriyorum. Panikte olmadığını ifade edecek
Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın, Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, ben
paramın Amerikan dolarına bağlanmasından utanç duyuyorum,
acaba Sayın İbrahim Aydemir utanç duymuyor mu? Bu uygulama
başladığında 11,5 liraydı dolar, bugün 13 lira yani on
gün içinde yüzde 20 faiz kazandı bu sisteme para yatıranlar. Bunlar
utanç duymuyor mu? Nas diyorsanız bu yüzde 20 dolar farkı haram
değil midir? Siz bunu Haram değil. kılıfına mı
sokuyorsunuz Sayın İbrahim Aydemir? Bundan utanç duymuyor musunuz? Bu
bir servet transferidir; yoksuldan alıp, tüyü bitmemiş yetimden alıp
bir avuç dolar baronuna aktaran bir servet transferidir. Bundan utanç duymuyor
musunuz Sayın İbrahim Aydemir?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Tefecilik yapıyorsunuz.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Hesap hatası var, hesap. Faiz eğer
kurun üzerinde olursa fark ödenecek, yoksa ödenmeyecek ama onun
hesabını bilemiyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Değerli Başkanım, müsaadenizle
ATİLA SERTEL
(İzmir) Onlar Amerikan dolarıyla yaşıyor.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Aydemir.
Size de bir dakika söz
veriyorum. Soruları cevaplayın lütfen, yeni bir polemik konusu
olmasın.
32.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım, sözünüzün hüküm ifade
edebilmesi için duruşunuzun olması lazım.
Kulağınızı, zihninizi, beyninizi Amerikaya,
dışarıya teksif edeceksiniz
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Komik oluyorsun, komik!
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum)
oradan gelen talimatlara göre burada hareket
edeceksiniz
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Lan, parayı Amerikaya teksif ettiniz!
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum)
sonra Bundan utanç duymuyor musunuz? diyeceksiniz.
Utancı sizin yaklaşımınızdan duyuyoruz biz.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Siz parayı Amerikaya bağladınız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Biz millî, yerli anlayışı ifade
ediyoruz, yaptığımız her daim de bu olmuştur.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Merkez Bankasını Amerikaya
bağladınız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) O yüzden de milletin yüreğinde yer
bulmuşuzdur.
Hepinize saygı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, kur garantili mevduat sisteminin getireceği
borç yükünün araştırılması amacıyla 5/1/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 5 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Özer
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Antalya Milletvekili Aydın Özerin, Tarım ve Orman
Bakanlığının tarım girdilerindeki desteklemeleri
artırması gerektiğine ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya)
Sayın Başkan, Üretici Fiyat Endeksi yıllık yüzde 79,89
artışla gelecek yılın zor geçeceğini gösteriyor. Her
geçen gün üretimdeki girdi maliyetleri yükselirken Tarım Bakanlığının
üreticiye destek olma yönündeki isteksizliği herkesi
bıktırdı. Mazotun litresi 13 liraya, kimyevi gübrenin tonu
ortalama 14 bin liraya dayandı. Başta buğday olmak üzere
tarlalar boş kalma tehlikesiyle karşı karşıya çünkü
üretici yüzde 400ü aşan gübre fiyatları yüzünden endişeli.
Antalyadaki çiftçi kardeşlerim portakal bahçelerine atacağı
gübreyi yarı yarıya azaltmaktan söz ediyor. Bugüne dek
uyarılarımıza kulak tıkayan Tarım
Bakanlığı üretici ve tüketicinin iyiliğini düşünüyorsa
artık harekete geçmek zorundadır. Tarım girdilerindeki
desteklemelere yapılan yüzde 12,5 artışla sürdürülebilir bir
tarımın sağlanabilmesi mümkün değildir. Başta gübre
olmak üzere tüm girdilerde yüzde 50 seviyesinde destekleme
yapılmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin
Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, 2016 yılından bu yana yapılan sözlü
sınavların araştırılması, varsa şaibelerin
tespit edilmesi, yapılan yanlış uygulamaların düzeltilmesi
amacıyla 3/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
5/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
5/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasına
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan
Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç
tarafından 2016 yılından bu yana yapılan sözlü
sınavların araştırılması, varsa şaibelerin
tespit edilmesi, yapılan yanlış uygulamaların düzeltilmesi
amacıyla 3/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (3051 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 5/1/2022 Çarşamba
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Ankara
Milletvekili Sayın Yıldırım Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım,
ekranları başında bizi izleyen sevgili mağdur edilmiş
binlerce meslektaşım, sevgili öğretmenler; hepinizi saygı
ve sevgiyle selamlıyorum.
27 Temmuz 2016 tarihinde
29783 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 668 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname hükmüne göre sözlü sınavla sözleşmeli
öğretmenlik uygulaması başlatılmıştır.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiği günden itibaren hem
öğretmenlik mesleğiyle ilgili hem eğitimle ilgili sürekli
oynamıştır; sürekli bakan değiştirmiş, sistem
değiştirmiş ama ana hedeflerinde en ufak bir
değişikliğe gitmemiştir. Ana hedefi nedir? Kendi
yandaşlarının kadrolaşmasını sağlamak için
Anayasanın arkasından dolanarak, hukukun, yasaların
arkasından dolanarak işlemler yapmıştır.
Bilirsiniz, öğretmenlik
mesleği kutsal bir meslektir. Eğitim fakültesine giden bir
öğrenci okulu bitirdiğinde öğretmen olacağını
bilir, sadece görev yerini bilmez ama unutur ki Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidardadır. Adalet ve Kalkınma Partisi KPSS sınavıyla
yetinmemiş, KPSS sınavında başarılı olan öğretmeni
de mülakatta eleme yolunu seçmiştir. Mülakatı yaparken neye dayanarak
yapıyor, hangi soruları soruyor, bu sorulara verilen
yanıtların değerlendirmesini kim yapıyor? Diyecekler ki:
Bir komisyon kuruluyor, komisyon yapıyor. Peki, mülakatta sorulan soruya
verdiği yanıtların doğruluğunu kanıtlayan insan
bunu nasıl ispat edecek? Kamera kayıtları var mı? Yok.
Peki, başka bir gözlemci var mı? Yok. Komisyon üyelerinde vicdan var
mı? O da yok.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Hile var hocam, hile var.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Siz
gideceksiniz, yazılıdan 92 puan aldıktan sonra, utanmadan
sıkılmadan 58 puan vererek Sare Halıcı Öğretmenimizi
eleyeceksiniz. Hangi kıstasa göre, neye göre? Neye göre mi? Bir güvenlik soruşturması
yapılıyor. Devlet memurluğuna girersiniz, siz staj yaparken
güvenlik soruşturması yapılır yani diplomayı
aldınız, KPSSden 92 puan aldınız, mülakata girersiniz,
mülakatta puanı aldıktan sonra eğer siz devlet memuru olma
özelliğini taşımıyorsanız o zaman elenirsiniz ama
mülakata girmeden önce bir soruşturma yapacaksınız, daha sonra
diyeceksiniz ki: Bu benim kafama uymuyor, dolayısıyla 60 puanın
altında puan vereyim ve bunu eleyeyim. Kimi eliyorsun biliyor musun? 92
puan almış Sareyi eliyorsun. Kimi eliyorsun biliyor musun? 2.175
öğretmen alacaksın, sınıf öğretmeni; yazılı
sınavda 82,9 puan almış Umut Şule Karatay Şekeri
eliyorsun 56 puan vererek. Niye 56 puan veriyorsun? Bu 346ncı olmuş.
Siz 2.175 kişi alacaksınız, bu öğretmenimiz 346ncı
olmuş ama sizin gibi düşünmediği için bu öğretmeni
elemişsiniz. Bu öğretmenleri elediğinizde ne olmuş? Bu
öğretmenlerimiz diplomayı almış, KPSSyi geçmiş ama
sizin vicdansızlığınız nedeniyle
atanmadığı için intihar etmiş. Bunun vebali kimin
sırtında? Bu öğretmenler diplomayı almış,
KPSS'den yeterli puanı almış, mülakatta sizin gibi
düşünmediği için inşaatlarda çalışmak zorunda
kalmış ve hayatına mal olmuş.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Yazıklar olsun!
YILDIRIM KAYA (Devamla) Siz
de hiç mi vicdan yok?
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Yazıklar olsun!
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Biliyoruz, siz vicdanlarınızı kilitlediniz, zincire vurdunuz.
Millî Eğitim Bakanlığı önündeki zincir, aslında sizin
vicdanlarınızdaki zincirdir. (CHP sıralarından alkışlar)
O zincirleri kırdık, bir daha kıracağız. Siz bu
öğretmenlerin haklarını gasbetmekten vazgeçinceye kadar iki
elimiz yakanızda olacak. 60 puan altı mülakatta alanları eleme
sisteminiz aslında
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MELİHA AKYOL (Yalova)
Mizansendi, mizansen.
YILDIRIM KAYA (Devamla)
2016 yılında Millî Eğitim Bakanlığı
yapmış olan, bugün de Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanı olan İsmet Yılmaz'ın uygulamasına bile
yanaşmıyorsunuz. Siz ki üç yıl Millî Eğitim
Bakanlığı yapmış olan Ziya Selçuk'un uygulamasına
bile yanaşmıyorsunuz. Siz ki Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeleri olan AK PARTİ'li,
MHP'li, İYİ Partili, HDP'li üyelerin, ortak mutabakata vararak
KPSS'de aldığı puanın aynısını mülakatta da
verelim. Bu insanlar haksızlığa uğramasın. demesine
rağmen
Altına imza attırmadığımız için suç
bizde, altına imza artırsaydık, imzayı gösterirdik ama ben
o üyelerin vicdanına sesleniyorum: Bu kararı aldık mı
almadık mı? Vicdanınız varsa lütfen
vicdanınızın sesini duyun. Hayata veda eden bu öğretmenlere
sorumluluğu yerine getirelim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden Gaziantep Milletvekili Sayın
İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU
ADINA İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
öğretmen atamalarında 2016 yılından bu yana yapılan
sözlü sınavların araştırılması için vermiş
olduğu grup önerisi üzerine İYİ Parti Grubumuzun
görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu ve yüce Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
öğretmen atamaları için yapılan sözlü sınavlarda taraf
tutularak haksızlıkların yapıldığı,
yıllardan beri dile getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
ilk ve ortaöğretimde sınavlardan bunalmış olarak
üniversiteye başlayan gençlerimiz, barınma, burs, kredi gibi
sorunlarla boğuşarak sıkıntılı bir eğitim
sürecinden sonra mezun olmaktalar. Kontenjanlar konusunda arz talep dengesi
sağlanmadığından ve iktidarın gerçekçi istihdam
politikasının olmamasından kaynaklanan diplomalı
işsizlerimizin sayısı her geçen gün artmaktadır.
Eğitim fakültesi ve diğer fakültelerden pedagojik formasyon
derslerini alıp atama bekleyen mezun sayısı 700 bin
civarındadır. Gençlerimiz işsizliğe ilaveten bir de
adaletsiz uygulamalarla karşılaşınca psikolojileri
bozulmakta, umutlarını kaybetmektedirler. Kendi
rızıklarından keserek okuttukları çocuklarının
iş bulamamaları ve daha da önemlisi, haksız ve adaletsiz bir
sınav sonucu elendiklerini görmeleri aileleri de hüsrana
uğratmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
KPSSden çok yüksek not almalarına rağmen sözlü sınavlarda
60ın altında not verilerek elenen çok sayıda öğretmen ve
diplomalı gencimiz ne yapacağını
şaşırmış durumda. 27 Aralık 2021 tarihinde
açıklanan sözleşmeli öğretmen alımına ilişkin
sözlü sınav sonuçlarına göre, Almanca branşında KPSSden
91,5 puan alan bir aday mülakatta çok ilginçtir ki 51 puan alabiliyor; felsefe
branşında KPSSden 92,7 puan alan diğer bir aday da 58
sınırında kalarak eleniyor. Tepkiler üzerine Millî Eğitim
Bakanlığı, yazılı bir açıklamayla, tüm sınav
merkezlerinde adaylara yöneltilen soruların eş değer nitelikte
olup merkezî olarak hazırlanmakta olduğunu ifade etti. Aslında,
yazılı sınavda 90nın üzerinde puan alan bir adayın
mülakatta 3 soruyla 50 puan civarında bırakılması
Bakanlığın açıklamasının
inandırıcı olmaktan uzak olduğunu göstermektedir. Sözlü
sınavlarda subjektiflik olabilir, hatta jüri üyesi kendisinin dahi
cevabını bilmediği soru sorabilir ama yönetimlerin görevi,
subjektifliklerin olmadığı, adaylar arasında adaletin
sağlanacağı, ayrımın yapılmayacağı bir
sistemi geliştirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Değerli milletvekilleri, iktidara
sesleniyorum: Ya sözlü sınavları kaldırın ya da sözlü
sınavı kayıt altına alın ve kaydın bir
kopyasını da sınava girene verin.
Konuşmamın sonunda
diyorum ki: Adalet kantarının bozduğunuz ayarını
düzeltin, siz düzeltmezseniz biliniz ki biz düzeltiriz ve adaleti
sağlarız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
CHP önerisini
desteklediğimizi belirtiyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öğretmen atamalarında uygulanan sözlü
sınavların araştırılması önergesi üzerine
düşüncelerimi sizinle paylaşacağım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, 657
sayılı Devlet Memurları Yasası 4 tane istihdam biçimi
düzenlemişti: Memurlar, sözleşmeli personeller, geçici personeller ve
işçiler. Geçici personel uygulaması sona erdi ama sözleşmeli
personel uygulaması devam ediyor. Kanun, sözleşmeli bir personel
istihdamının gerekçesini şu şekilde açıklıyordu,
diyordu ki: Eğer büyük bir proje hayata geçirecekseniz, bunun
hazırlığı aşamasında, yürütülmesi
aşamasında, tamamlanması aşamasında özel ihtisas
gerektiren, bir uzmanlık gerektiren personel ihtiyacınız varsa o
mali yılla sınırlı olmak üzere ve geçici olarak sözleşmeli
personel istihdam edebilirsiniz. Peki, öğretmenlik böyle bir iş mi?
Hayır, değil, yedi gün yirmi dört saat devam eden bir hizmet
öğretmenlik mesleği ama siz 2006 yılında bunu
değiştirdiniz, öğretmenlerin de sözleşmeli personel olarak
çalıştırılmasının önünü açtınız. Ama
kanun bunu da istisnai olarak düzenlemişti, diyordu ki: Kadrolu atamayla
karşılayamayacağınız durumlarda sözleşmeli
öğretmen atayabilirsiniz. Bir, sözleşmeli personel istisna; iki,
öğretmenlerin sözleşmeli personel olarak çalıştırılması
istisna. Ama siz öyle yapmadınız, 2016 yılından bugüne
kadar atadığınız en az 190 bin öğretmenin
tamamını sözleşmeli personel olarak atadınız. Şu
anda Millî Eğitim Bakanlığında görev yapan
öğretmenlerin 4ünden 1i sözleşmeli olarak görev yapıyor. Aynı
eğitim kurumundan, aynı üniversiteden mezun bir öğretmen
sözleşmeli, bir öğretmen kadrolu olarak görev yapıyor. Ama size
bu da yetmedi, dediniz ki: Bu istisna da bana yetmez, ben bu öğretmenleri
bir de sözlü sınavla atayacağım. Dört yıl ilkokul okumuş
olabilir, dört yıl ortaokul okuyabilir, dört yıl lise okuyabilir,
yüzlerce sınavda başarılı olabilir, Türkiye'deki en zor
sınavlardan birini kazanabilir, üniversite sınavında
başarılı olabilir, üniversiteyi bitirebilir, yüzlerce
sınavda başarılı olabilir, üstüne KPSS'yi kazanabilir,
üstüne öğretmenlik alan bilgisi sınavını kazanabilir ama
diyorsunuz ki: Bana yetmez, ben bütün bu sınavlarda
başarılı olsa da beş dakika içerisinde yapacağım
bir sözlü sınavda kimin öğretmen olacağına karar
vereceğim. Bundan daha büyük bir hırsızlık olamaz. Bir
insanın cebindeki paranın çalınmasından çok daha büyük bir
hırsızlıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Çünkü bir anne ve babanın gece gündüz demeden
çalışarak okuttuğu, emek verdiği, göz bebeği gibi
baktığı çocuğunun emeğini, on iki yıllık
emeğini beş dakikalık bir sözlü sınavla çalmak
anlamına gelir.
Şimdi Sözlü sınav
uygulamasına son verin. diyeceğiz, kabul etmeyeceksiniz. Bu
araştırma önergesine evet deyin, haksızlıklar var sözlü
sınavlarda, araştıralım. diyeceğiz, yine hayır
diyeceksiniz. Ama sözlü sınava hayır denilecek bir gün gelecek, ne
zaman biliyor musunuz? Halk size hayır dediğinde sözlü
sınavlara da hayır demiş olacak diyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Daha çok beklersiniz!
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Çok bekleriz
Göreceğiz. En geç 2023te
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Bir iki asır beklersiniz!
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Orhan
Yegin.
Buyurun Sayın Yegin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ORHAN YEGİN (Ankara) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; CHP Grubunun vermiş olduğu öneri
hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Aziz
milletimizi ve onu temsil eden Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, Türkiyede mülakat veya sözlü sınav
tartışmaları yeni değil, mülakat sistemi AK PARTİyle
gelmiş bir hadise de değil. Mülakat olmalı mı,
olmamalı mı; olacaksa nasıl olmalı; olmazsa
sakıncası nedir, faydası nedir? Bunlar, derinlemesine
tartışılabilir, geliştirilebilir, elbette üzerinde
durulabilir hususlar. Kamuya personel alımlarında, özellikle bazı
mesleklerde KPSS puanı dışında bir değerlendirme
olmasının da faydaları olduğu kanaati demokrasilerde var
olan ve uygulanan bir durumdur. Kaldı ki kamuya personel alımı
yapılırken daha hassas, daha ince eleyip sık dokuyarak personel
alınması
Özellikle bazı hassas pozisyonlar için sadece
yazılı sınav, KPSS veya kurumun yapacağı
yazılı sınavla alım yapılması da belli
sakıncaları beraberinde doğurabilmektedir. İşe talip olan
kişide o mesleğin gereklerine uymayan, objektif değerlendirmeler
neticesinde farklı eksiklikler de olabildiği, olabileceği
hepimizin kabulüdür, malumudur.
Kaymakamlar ilçelerimizi
yönetecek, devletimiz adına vatandaşımızla muhatap olacak
kişiler; öğretmenlerimiz çocuklarımızı,
yavrularımızı, geleceğimizi emanet ettiğimiz
sığınaklarımız; güvenlik görevlilerimiz
güvenliğimizi sağlamak üzere devletin beline silah koyduğu,
koruyuculuğumuzu yapan kişiler ve buna benzer birçok meslek mensubu
var. Her birinin belki kendi içerisinde farklı değerlendirmeleri, farklı
yaklaşımları olabilir. En uygun kişiyi seçme hususunda,
özel sektörde ve kamuda, objektif arayışlara
başvurulmasının bir ihtiyaç olduğu, söylediğim gibi,
demokratik dünyanın bir kabulüdür. Mülakat, adayların
kişiliğini, karakterini, davranış ve tutumlarını
tanımak; iletişim becerilerini, zekâ, karakter, kavrayış
gücünü, muhakeme yeteneğini, algılama hızını, ifade
düzgünlüğünü, fiziksel özelliklerini ölçmek; mesleğe olan ilgilerini,
geçmiş deneyimlerini değerlendirmek üzere, uygun ve en nitelikli
kişiyi kuruma kazandırma amacıyla yapılan, hayata
geçirilmiş bir seçme tekniğidir. Bu konu da her meslek mensubu için
ayrı ayrı tartışmaya açılmalıdır.
Öğretmen adayına yapılan mülakat tekniği ile hâkim,
savcı adayına, kaymakam adayına veya düz memur adayına
uygulanacak yöntem elbette farklılık arz edebilir.
AK PARTİ olarak, kamuya
personel alımında şimdiye kadar hiç olunmadığı
kadar objektif ve şeffaf yöntemler ortaya koymaya büyük bir özen
gösteriyoruz; çoğulcu demokrasinin, farklılıklara saygının,
eşit vatandaşlığın ve kardeşliğin
gereği olarak en ufak bir ayrımcı zihniyete asla tahammül
göstermiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ORHAN YEGİN (Devamla)
Sağcısı, solcusu, muhafazakârı, milliyetçisi,
ulusalcısı, Alevisi, Sünnisi, Türkü, Kürtü, zengini, fakiri, hiçbir
ayrımcı düşünceye zerre tahammül göstermeden bu konuda hareket
ediyoruz ve tüm bu hassasiyetimize rağmen, yine de, yapılan
yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olmayan veya
bulunmayan bir aday, mezhebinden, inancından, etnik aidiyetinden, siyasi
kimliğinden ötürü dışlandığı hissine
kapılmış ise eğer, elbette hepimiz buna üzülürüz ve hep
beraber bu yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmaya
gayret ederiz ve etmeliyiz de.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Orhan Bey, Sare Halıcı niye elendi? Sare niye elendi?
ORHAN YEGİN (Devamla)
Kıymetli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen akabinde,
öğretmenlik mesleğine girişlerde mülakat uygulamasına
geçmenin gerekli olduğu düşünülerek uygulamaya başlandı. O
günden bugüne kadar, kasıtlı ve sistematik olarak herhangi bir
öğretmen adayına yönelik adaletsiz bir uygulama içerisinde
olunması söz konusu değildir.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Orhan Vekilim, Türkiye 1incisi niye elendi?
ORHAN YEGİN (Devamla)
İddiada bazı vakıf ve derneklerden gelen referanslar üzerine
bazı adayların puanlarının
artırıldığı söylenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) -
Allah aşkına, bir tane örnek gösterin, sizden özür dileyeceğim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Söylüyorum, 10 tane örnek söylüyorum.
ORHAN YEGİN (Devamla)
Susup çıkmayacağım buraya.
YILDIRIM KAYA (Ankara) 10
tane örnek sayarım.
ORHAN YEGİN (Devamla)
Bu konuda çıkıp buradan özür dileyeceğim. Bir tane örnek
Vakıf ve derneklerden geldiği için veya başka bir yerden
geldiği için
YILDIRIM KAYA (Ankara) Bak,
sorusuyla birlikte 10 tane örnek...
BAŞKAN Sayın
Yegin, teşekkür ediyoruz.
ORHAN YEGİN (Devamla) -
KPSS puanının 1 puan üzerinde mülakat puanı almış 1
kişi gösterin, buradan özür dileyeceğim sizden.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Tamam, 10 tane örnek veriyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Var işte.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
İşte, var işte, veriyorum.
ORHAN YEGİN (Devamla)
Tamam, bakalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Parti grup önerisini oylarınıza
sunmadan önce yoklama talebini karşılayacağım: Sayın
Özkoç, Sayın Kaya, Sayın Sarıaslan, Sayın Yıldız,
Sayın Gürer, Sayın Özer, Sayın Şeker, Sayın Kayan,
Sayın Güzelmansur, Sayın Serter, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Tarhan, Sayın Zeybek, Sayın Bingöl, Sayın Ünver,
Sayın Topal, Sayın Yılmazkaya, Sayın Tuncer, Sayın
Tığlı, Sayın İlhan.
Sayın milletvekilleri,
pusula yollamadan önce lütfen sisteme girmeyi deneyelim çünkü sistemde
güncelleme yapıldı; böylece, pusulaları da ortadan kaldırmış
oluruz, hızlı bir şekilde de sayım yapmış oluruz.
Üç dakika süre veriyorum.
Yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.37
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Pusula veren
milletvekillerinin Genel Kuruldan ayrılmamalarını rica ediyorum.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı
yeter sayısı vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin
Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, 2016 yılından bu yana yapılan sözlü
sınavların araştırılması, varsa şaibelerin tespit
edilmesi, yapılan yanlış uygulamaların düzeltilmesi amacıyla
3/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi kabul edilmemiştir.
Sayın
Tığlı
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Giresun Milletvekili Necati Tığlının, Giresunun Alucra ve
Çamoluk ilçelerinin ulaşım sorununa ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Alucra ve Çamoluk ilçeleri
birbirine komşu, Giresuna en uzak 2 ilçemizdir. Giresundan Çamoluk
ilçemize yaklaşık
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporunun görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4018) ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 298) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin maddelerine geçilmesinin
oylamasında kalınmıştı.
Şimdi, teklifin
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 4üncü maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz
isteyen İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 298 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(Uğultular)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Çok gürültü var efendim.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, kürsüde hatip var, salonda da uğultu var, hatibin
konuşması duyulmuyor. Sohbet etmek isteyen arkadaşları
lütfen dışarı, kulislere alalım.
Evet, süreyi yeniden
başlatıyorum.
Buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Teşekkürler.
Karşımızda
birbirinden alakasız 6 farklı kanunda değişiklik
yapmayı öngören bir torba kanun teklifi var. Kamuoyuna stokçularla
mücadele adı altında sunulmuş ama birazdan arz edeceğim
gibi, iktidarın hedefi stokçulukla mücadeleden çok bir algı
operasyonuna benziyor.
Öncelikle söylemeliyim ki
tamamen karşı olduğumuz bir teklif değil. İlk
bölümdeki 2nci, 3üncü ve 4üncü maddelere olumlu bakıyoruz, 1inci
maddeye ise şiddetle karşıyız.
2nci madde Komisyonda
eklendi, o da üyelik aidatlarıyla ilgili bir madde; taraftarız.
3üncü maddeye de
taraftarız; daha fazla yakıt depolama imkânı
sağlanıyor.
4üncü madde akaryakıt
istasyonları lisanslarıyla ilgili; olumlu buluyoruz ama biliyorsunuz,
akrabalık ilişkilerinin güçlü olduğu toplumumuzda bu gibi
düzenlemelerin arkasından dolanma imkânları hep var.
Bu arada belirtmekte fayda
var ki akaryakıt fiyatları olağanüstü artıyor. Aynı
fiyattan 2 kere benzin alamıyoruz ama pompa istasyon sahiplerinin
payları sürekli düşürülüyor. Yakında bu işi sürdüremez hâle
gelecekler ya da istemeden kayıt dışına yönelecekler. Bu konuya
acilen el atılması gerekiyor.
Teklifte, tüketim
mallarındaki, özellikle gıda ürünlerindeki fiyat
artışının, fahiş fiyatların esas sebebinin
stokçularmış gibi gösterilmesi amaçlanıyor. Hâlbuki stokçulukla
gerçekten mücadele edecekseniz öncelikle stokçuluğun
tanımını doğru yapmanız gerekiyor. Geçtiğimiz
senelerdeki tecrübelerimizden rahatlıkla anlıyoruz ki depolama ve
stok arasındaki farkı net olarak bilmiyorsunuz ya da bilmek
istemiyorsunuz. Korkumuz, devletten alınan teşviklerle
Polatlıda yapılan soğan depolarını stokçu diye
basmanız, fiyat artışının sorumlusu olarak o
çiftçileri suçlamanız. Bu depoların işlevi fiyatların
kontrolü ve çiftçilerin ürünlerinin değerlendirilmesidir. O zaman, Toprak
Mahsulleri Ofisini de stokçuluktan dolayı suçlayabilirsiniz. Hâlbuki
Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 25inci maddesinde
tanım güzelce yapılmış ve hatta, Türk Ceza Kanununun
240ıncı maddesiyle, stokçuluk yapanların altı aydan iki
yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması
düzenlenmiş. Kısacası, stokçuluk kanunlarımızda
doğru tanımlanmış ve hapis cezası gibi ağır
bir cezası var. Bu teklifle ise yalnızca Perakende Ticaretin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 18inci maddesindeki, para cezaları
artırılıyor. Hapis cezası zaten varken siz para cezasını
biraz daha artırmakla çözüm bulacağınızı iddia
ediyorsunuz. Kusura bakmayın ama buna göz boyamak yani algı
operasyonu denir. Ayrıca, madem stokçuluğa
karşısınız, 9 Haziran 2021 tarihli 31506 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanunla stok affı çıkarmanız nedendi?
Değerli iktidar
milletvekilleri, içinde bulunduğumuz ekonomik darboğaz için hayal
ürünü yeni bir suçlu yaratıyorsunuz. Hâlbuki fahiş fiyat
artışının birçok nedeni var. Mesela ham madde
fiyatları; TÜİK verilerine göre dahi, ülkemizde ÜFE yıllık
yüzde 80 artmış. Mesela maliyet enflasyonu, mesela yetersiz üretim,
mesela dışa bağımlı ekonomi, mesela borçla büyüme
modeli
Bu fiyat artışının temel sebebi stok mudur,
iktidarın politikaları mıdır? Mesela istikrarsız döviz
kuru mu; 2020 yılının son günü 7 lira 37 kuruş olan dolar
kurunun bugün 13 liranın üzerinde seyretmesi mi? Türk lirasının
değer kaybetmesinin mesulü kim? İktidar on dokuz yıl, borçla
büyüme modelini benimsedi. Ne zaman ki ekonomi duvara tosladı, üretim
ekonomisi demeye başladı. On dokuz yıllık iktidar
borçlanmayla da kalmadı, elimizdekileri de sattı, özelleştirdi;
şimdi de yapılmış özelleştirmelerin sürelerini
artırmaya çalışıyor.
Bu teklifin ilk maddesinde de
bazı limanların işletme hakkının verilmesi veya devri
yöntemiyle gerçekleştirilen özelleştirmeler neticesinde imzalanan
kırk dokuz yıldan az süreli sözleşmelerin, başvuruda
bulunulması hâlinde kırk dokuz yıla kadar
uzatılmasından bahsediliyor. Bakın, Türkiye Denizcilik
İşletmelerine ait Tekirdağ, Ordu, Sinop, Rize, Giresun ve Hopa
Limanları 1997 yılında; Antalya Limanı 1998
yılında; Alanya Limanı 2000 yılında; Marmaris Limanı
2001 yılında; Çeşme, Kuşadası, Trabzon ve Dikili
Limanları 2003 yılında otuz yıllığına
özelleştirilmiştir. Sözleşmelerin başlangıç ve
bitiş tarihleri dikkate alındığında, 1997
yılında özelleştirilen limanların sözleşme bitiş
süresine bile en az altı yıllık bir süre kaldığı
görülmektedir, pek çoğunun da on yıllık süreleri var. Devlet
Demiryollarına ait İskenderun Limanı 2011 tarihinde, Mersin
Limanı 2007de, Samsun ve Bandırma Limanları 2010da otuz
altı yıllığına; Derince Limanı 2015te otuz dokuz
yıllığına işletilmek üzere
özelleştirilmiştir. Buradan hareketle, bu limanlardan da
sözleşmesi en önce yani 2007 yılında imzalanan limanın
devrinin üzerinden henüz on dört yıl geçmiş, sözleşme bitimine
daha yirmi iki yıl var; Derince Limanının sözleşmesinin
bitimine otuz iki yıl var. Erken seçim kararı almasanız dahi
seçimlerin 2023 Haziranında olacağı da ortadayken bu acele nedir
değerli arkadaşlar? Tekrar iktidar olacağınıza
inanıyorsanız bu teklifi seçimden sonra getirin. Ülkenin
varlıklarını satmak için neden acele ediyorsunuz? Cumhuriyetin
geçmiş birikimlerini sattınız, yetmedi; limanların
gelecekteki yirmi yılını da sattınız, o da
yetmemiş; şimdi Gelecek elli yılı satalım.
diyorsunuz. Bu ülkede yaşayan gençlere yapılacak en büyük
kötülüğü yapıyorsunuz, bugün doğan çocukların gelecek elli
yılına el koyuyorsunuz.
Biliyorsunuz, dünyada
sömürgeciliğin yeni adı ülkelerin altyapılarını
satın alarak köleleştirmek yani limanları, köprüleri,
yolları satın almak. Örneğin Çin, çok sayıda Afrika ve Asya
ülkesinin limanlarını satın aldı, şu anda Afrikada 46
limanın sahibi ya da işletmecisi; Cibuti, Etiyopya, Kenya, Mozambik,
Maldivler ve hatta Yunanistanda limanlar aldı. Buna Sri Lanka borç
tuzağı da deniliyor. Bizim de Kabotaj Bayramımız,
limanlarımızda kendi bayrağımızı dalgalandırmamızı
kutlamaktır. Gerçek milliyetçilik ülke kaynaklarına ve
varlıklarına sahip çıkmak değil midir?
Değerli arkadaşlar,
ülke ekonomisini güçlendirmenin yolu stratejik kurumları
özelleştirmekten ya da limanların işletme haklarını
devretmekten geçmiyor. Ekonomi istikrar ister, istikrarlı ekonomik politikalar
ister ama ekonomiyi spekülatörler için cennete çeviren de sizsiniz. Kur
garantili mevduat sisteminden önce 18 liraya kadar çıkan dolar,
programın açıklandığı sabah 11 lira seviyesinden
başlamıştı, sonra sürekli dalgalandı ama bir türlü
durulmadı; bu sabah da 13 liranın üzerindeydi. Türk lirasındaki
oynaklığı bitcoine çevirdiniz, paramızın
güvenliğini sarstınız. Biz, liranın değer
kazanmasını elbette isteriz ama değerin istikrarlı
olması da gerek.
Döviz kuru
sıkıştırılmış yay gibi,
sıkıştırıp uygun forma getirmek için
çabalıyorsunuz, tutuyorsunuz ancak elinizden kaçarsa fırlar gider,
tutamazsınız. Matematikte bunun adı katastrof teorisidir yani
felaket teorisi. Sayın Cumhurbaşkanının çok bahsettiği
metal yorgunluğu da katastrof teorisine örnektir. Ufak sapmalar birikir,
sonra bir noktada elden çıkar, felakete sürüklenirsiniz. Bu düzenlemeyle,
mevduat hesabına yatırılan paraya döviz kuru garantisi
veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Bu garantinin hazineden ödeneceği söyleniyor yani vatandaşın
cebinden. Hazineye getirilen bu yükü çocuğuna zar zor mama, bebek bezi
alan aile; ders arasında harçlığıyla ancak bir simit yiyebilen
genç; traktörüne mazot dahi alamayan her ay zarar eden çiftçi; Enflasyona
ezdirmeyiz. deseniz de giderek fakirleşen asgari ücretli, memur, emekli;
iş ararken otobüs parasını zar zor veren işsiz
vatandaş; kısacası, güzel bir hayatı çok gördüğünüz
bunca insan üstlenecek.
Değerli arkadaşlar,
buradaki mesele ekonomik gerçekliklerdir. Ekonomide bundan sonra daha
doğru adımlar atacağınızı, yaşanan
krizlerden ders alacağınızı umut ediyoruz.
Atalarımız biz rahat yaşayalım diye fabrikalar kurdu,
yatırımlar yaptı. Biz de çocuklarımız için bunu
yapmalıyız.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç.
Buyurun Sayın Oruç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY
HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özellikle şu an görüşmekte olduğumuz yasayla
ilgili medyaya bakarsanız sanki stokçularla mücadele etmek için bir yasa çıkarılıyormuş
havası veriliyor, doğru düzgün limanlardan bahseden bir basın
yok; yandaş basını kastediyorum. Çünkü limanları
satıyorlar. Çünkü muhalefetten her konuşmacı bu kürsüye
çıktığında Limanları neden satıyorsunuz?
sorusuna yerli ve millî olan, sözde yerli ve millî olan AKP ve MHP
ittifakının verdiği bir tek yanıt yok; bu kürsüye
yanıt vermek üzere çıkıp başka şeyler
anlatıyorlar, insanları kandırdıklarını
zannediyorlar, yurttaşları kandırdıklarını
zannediyorlar. Oysa yurttaş, bu ülkeyi bu iktidarın parsel parsel
nasıl sattığını gayet iyi biliyor; muhalefet de bunu
sürekli söylüyor, söylemeye de devam edecek.
Bakın, bugün bu torba
yasayla bir ülke için stratejik öneme sahip olan limanlar satılıyor
ama iktidar sandalyesinde oturanlar sanki bir ekmeği alıp
veriyormuşçasına olayın böyle bir basitlikle ele
alınmasını istiyor. Bakın, tarihte birçok savaş su
yolları için verildi. Bir ülke için limanlar stratejik bir öneme sahiptir
ve değil özelleştirilmeleri, sözleşmelerinin uzatılması,
eğer gerçekten yerliyseniz ve millîyseniz mevcut olan sözleşmelerin
şu an feshedilmesi gerekiyor. Bugün limanları yerli ve yabancı
sermayeye peşkeş çeken bu iktidar anlayışı zaten her
şeyi yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekti; hastaneler
özelleştirildi, okullar özelleştirildi, şeker fabrikası
başta olmak üzere bu ülkenin bütün fabrikaları satıldı.
Ordu dahi özelleştirildi, bakın, ordu dahi; bugün SADAT'ın eline
verildi güvenlikle ilgili birçok iş. Bugün neredeyse polis
teşkilatını dahi özelleştirmeyi hedefleyen bir
anlayış, ellerinden gelse Türkiye Büyük Millet Meclisini dahi
özelleştirmek isteyen, parsel parsel satmak isteyen bir anlayış
bu ülkeyi ne yazık ki şu an yönetiyor ama ömürleri kısa ve
gidecekler.
Sorulan sorulara, liman
özelleştirmesiyle ilgili sorulan sorulara -şu an kendisi burada değil
ama- Komisyon Başkanı dün şunları söyledi: Limanların
verimlilik ve etkinliğinin arttırılması hedefleniyor. Ve
Bu bir devir işlemi. demişti Sayın Akbaşoğlu ama
kendisi şunu söyledi: Limanların zaten sahibi var ve
işletiliyor.
Bakın, farkında olmadan
Komisyon Başkanı aslında muhalefetin bu kürsüden defaatle ifade
ettiği
Siz limanları parsel parsel sattınız. Sadece
işletme hakkı gibi algılanan şeyin bir satış
olduğunu ifade ettiğimiz hâlde AKP sıralarından bunun öyle
olmadığını söylüyorlardı. Ama Komisyon
Başkanı -Allah söyletti- bunu olduğu gibi de ifade etti.
Bakın, bugün Mersin
Limanı, Türkiye'den narko devlet şeklinde bahsedilmesine sebep olan
bir liman hâline getirildi. Peki, bu limanın bu şekilde
uyuşturucu trafiği için bir nokta hâline gelmiş olmasından
bir rahatsızlık duyuluyor mu? Mersin Limanı'nın
işletmesi şimdi kimdeymiş, ona bakalım: Singapurlu bir
şirkette. Ve kimde olursa olsun, bakın, kimde olursa olsun bugün
yabancı bir şirkete ya da yerli bir şirkete bir limanı
teslim ederseniz olacağı bu. Ha, haklı olarak diyeceksiniz ki
Bu narko işlerde İçişleri Bakanının doğrudan
ismi de geçiyor. Peki, devletin doğrudan yönetimi olsaydı, devletin
doğrudan işletmesi olsaydı bunlar olmaz mıydı? Zaten
bu ülkeyi vicdanıyla, adaletle, demokrasiyle yönetmeyen bir
anlayış var ise tabii ki böylesi sonuçları da olacaktır ve
şunu bir kez daha söylüyoruz: Var olan sözleşmeleri değil
uzatmak, derhâl o sözleşmeler feshedilmelidir, limanlar kamu eliyle
işletilmelidir.
Yine, bu mevcut torba yasada
elmayla armudu, yumurtayı, her şeyi bir torbanın içine
atmayı alışkanlık hâline getiren, yasa
yaptığını zanneden bu iktidar, bu sefer ülkenin âdeta
yangın yerine döndüğü bir ekonomik krizle ilgili suçlu
arayışına girmiş ve şimdi sözde stokçuların
peşinde. Bugün küçük esnafın stokçuluğundan şüphe eden yani
2 torba patatesi, 2 torba soğanı stoklamış olan bir
manavın peşine düşmüş olan bir iktidar var ama bu iktidar,
gerçekten ülkenin başta bütün varlıklarını, mesela
limanlarını, mesela bütün üretim kaynaklarının hepsini
büyük sermayeye peşkeş çekmiş, oranın peşinde
değil. Kimin peşinde? Stokçuların peşinde. Bakın,
bugün stokçuların peşine gitmiş olan bu iktidar kimleri suçlu
gösteriyor? Çiftçiyi suçluyor, üreticiyi suçluyor, işçiyi suçluyor,
mahallemizdeki Bakkal Ahmet Efendi'yi suçluyor, bunların peşine
düşmüş. Oysa fiyat artışının, TÜİKin
açıklamış olduğu yalancı enflasyon oranıyla
doğrudan orantılı olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bakın,
bugün motorine, benzine, LPGye, elektriğe, doğal gaza gelen
fahiş zamların gerçekten artık önü de alınmıyor ve
sözde asgari ücret artırıldı ama asla ve asla bu asgari ücret
gerçek enflasyonu yansıtmıyor. Bugün, TÜİKin 2021
yılı enflasyon oranını yüzde 30 olarak açıkladığını
biliyoruz ve ücretler buna göre belirleniyor. Oysa Enflasyon
Araştırma Grubunun açıkladığı rakam yüzde
82,81dir ve doğru olan rakam budur. Bugün ücretlerin, alım gücünün
bu enflasyon karşısında nasıl ezildiğinin burada bu
sandalyelerde oturan AKP milletvekilleri belki farkında değil ama
mutfağında tenceresi kaynamayan yurttaş bunun
farkındadır. Burada artık hikâye anlatmanın bir manası
kalmamıştır. Bugün dünyada enflasyonun en yüksek olduğu
8inci ülke Türkiyedir. Bu, hangi verilere göre? TÜİKin açıklamış
olduğu verilere göre ve şurada bir liste var elimde, bu tabloda
Türkiye 8inci sırada görünüyor. Gerçek enflasyon rakamlarına göre
Türkiye 5inci sıradadır ve hemen Suriyenin altında yer
alır. Suriye, on bir senedir savaşla cebelleşen bir ülke, hemen
altında kim yer alıyor enflasyon oranındaki yükseklikte?
Doğrudan Türkiye yer alıyor. İşte, Türkiyeyi bu
iktidarın getirdiği durum tam da budur. Bir de gerçekten, utanmadan
sıkılmadan dış güçler, dış mihraklar diye
insanlara yutturmaya çalışıyorlar. Buna siz inanıyor
olabilirsiniz ama evinde tenceresi kaynamayan insan buna asla inanmaz.
Bakın, buna en güzel cevabı emekçiler verdi ve dediler ki: Rakamlar
yalan, yoksulluk gerçek. Tsunami gibi artan bu zamlar
karşısında TÜİK de büyük bir suç işlemektedir. Ben
buradan TÜİK'in yöneticilerine de seslenmek istiyorum: İktidarın
ülkeyi çekmeye çalıştığı bu bataklıkta sizlerin
payı vardır çünkü açıkladığınız rakamlar
çerçevesinde yediğimiz bir lokma ekmekten, giydiğimiz hırkaya
kadar, evimizde kullandığımız bütün ürünlere kadar her
şeyin fiyatı sizin açıkladığınız bu yalan yanlış
rakamlarla belirlenmektedir. Dolayısıyla, burada TÜİK çok büyük
bir suç işlemektedir ve bununla ilgili emekçiler TÜİK hakkında
dava açtılar, TÜİK yöneticileri hakkında. Çok haklı bir
davadır bu dava ve bizler emekçilerin bu konuda yanındayız.
Bakın, bizler sorunu
yaratan ve derinleştirenden, onlardan, bu kürsülere çıkıp
artık bir çözüm istemiyoruz. Yani, bugün Cumhur İttifakı'ndan,
bugüne kadar bütün bu icraatları vicdansızca
gerçekleştirmiş olan bu iktidardan Ya, şunu şöyle
yapsanız da çözülür aslında. deme dönemi muhalefet
açısından artık kapanmıştır. Muhalefet,
artık bu ülkenin söküğünü kendi eliyle dikecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Devamla) Bakın, bugün, eğer gerçekten yurttaş, bu ülkenin
vatandaşı enflasyona karşı korunacaksa acilen bu
kanıtlanabilir. Ne yapılabilir? Elektrik, su, doğal gaz ve
internete son altı ayda yapılmış olan bütün zamlar geri
çekilirse gerçekten demek ki bunun yolu açılacaktır. Bütün gıda
ürünleri, temel tüketim maddeleri üzerinde KDV kaldırılarak bunun
samimiyeti ortaya konulabilir. Temel gıda ürünleri ucuzlatılarak
bununla mücadele edileceği gösterilebilir ama biz tekrar ediyoruz: Asla ve
asla bu iktidarın bir çözüm gücü olacağına dair sadece biz
muhalefetin değil, bu kürsüde oturan milletvekillerinin değil,
yapılan anketler de gösteriyor ki artık yurttaşın,
vatandaşın sizlere güveni kalmamıştır ve artık,
toplum kendi söküğünü kendi elleriyle dikecektir. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Balıkesir Milletvekili Sayın
Ahmet Akın.
Buyurun Sayın Akın.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN
(Balıkesir) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine söz
aldım.
Çok değerli
arkadaşlar, her şeyden önce, açık, net bu düzenleme Anayasaya
aykırıdır. Yine bir torba, çorba, yamalı bohça, adına
ne derseniz deyin bu teklifin Türkiye Denizcilik İşletmeleriyle
ilgili olan maddeleri, hukuk dışında yapılmaya
çalışılan işlemlerdir ve hukuksal bir kılıf
uydurmaktır. Yani minareyi çalıp daha sonra minareye kılıf
uydurma çalışmasıdır. Limanların bir
kısmının özelleştirilmesini Danıştay iptal etmedi
mi? Etti. Ancak, bu yargı kararları kesinleşmiş
olmasına rağmen uygulanmadı. Şimdi de 1inci maddeyle bu,
yargıya aykırı olan konu yargı tarafından hukuk
çerçevesi içerisine alınmaya çalışılıyor.
Diğer yandan, liman
işletme hakkı devirleri ihaleyle yapılmadı mı?
Yapıldı. İhale şartnamesinde yer alan sürenin daha sonra
uzatılması mümkün değildir. Bu, ihaleyi baştan sakatlar ve
rekabet hukuku açısından da sorunludur. Bunu hep yapıyorsunuz
değerli arkadaşlar.
Bakın, kamuözel iş
birliği adı altında milletin parasını yandaşa
aktarıyorsunuz. Bunu sadece limanlarda da değil, köprülerde,
otoyollarda, şehir hastanelerinde, tünellerde her yerde yapıyorsunuz,
uyguluyorsunuz. Biz, asla projelere karşı değiliz, projelere
karşı olmadık ama milletin parasını babanızın
parasından daha rahat harcayacağınız bir sisteme elbette
karşıyız. Hesap vermekle yükümlüsünüz. (CHP
sıralarından alkışlar) Sadece bir örnek: Türkiye'nin en
maliyetli otoyol projesi olan Kuzey Marmara Otoyolu'nun bazı kesimleriyle
ilgili ciddi iddiaları gündeme getirdik, sorduk; cevap alamadık,
cevap vermediniz, veremediniz; Sayıştaydan kaçırdınız
ancak sansürlenen raporlardan anlıyoruz ki yandaşlarınıza
üç kıyak birden yapmışsınız, bir değil.
İşletme süresi yüzde 300 artmış, 75 bin olan günlük garanti
191 bine çıkmış, garantilerin hesaplama yöntemi
değişmiş, ödeme yılda 1 defadan yılda 2 defaya
çıkarılmış. Kısacası, yandaşlara ballı,
kaymaklı bir değil, tam üç kıyak birden yapılmış
ve ne yazık ki bu durum, yaptığınız bu uygulamalar
kamu bütçesinde büyük bir gediğin açılmasına neden oluyor.
Buradan, AK PARTİ iktidarını bir kez daha uyarmakta fayda
görüyorum: Hukuk bir gün size de lazım olacak, bu tür uygulamalardan
vazgeçin.
Değerli milletvekilleri,
bir de enerji politikalarına bakış açısı var. Şu,
açık, net ortada: AK PARTİnin enerji politikaları
vatandaştan yana değil; AK PARTİ, enerjide,
vatandaşını müşteri gibi gören bir anlayışa
sahip, bir politikaya sahip. Yerli, millî. diyerek aslında enerjimizi
bağımlı olmaktan kurtaramayan, döviz yükseldikçe zam yapıp
indiğinde görmezden gelip zam üstüne zamlar yapan; ülkemizde döviz
garantileriyle, zamlarla, hayat pahalılığıyla ülkenin
ekonomisini perişan eden bir iktidarla karşı
karşıyayız. Zamlar durmuyor ve hemen seçim olmaz ise zamlar
duracak gibi de gözükmüyor. AK PARTİ iktidarı
yaptığının en iyisini yapıyor, nedir? Zam yapmak,
zaten AK PARTİ yaparsa da anca zam yapar.
Bakın, günlerce
Elektrikte kademeli tarife, sosyal tarife olsun. diye söyledik, 230
kilovatsaatin altındaki bir uygulama otomatikman bir zamdır. diye
söyledik, 150 kilovatsaati yapmayın. dedik; bunu defalarca söyledik. Ne
oldu? Bağımsız olması gereken EPDK
vatandaşlarımıza yapılan tarihî zamma yol verdi, enerji
lobilerine teslim oldu; Kurum amacından çıktı ve EPDK talimatla
çalışan, AK PARTİnin ilçe başkanlığı
durumuna geldi. Şimdi, buradan, EPDKye Bu zamların
talimatını da saraydan mı aldınız? diye sormak
lazım. Kademeli tarifeyi amacı dışına
çıkardınız, insani yaşam şartlarından ve sosyal
tarife olmaktan uzaklaştırdınız. Yaptığınız
hukuksuzdur, yaptığınız fırsatçılıktır.
Çıkardığınız
yasaya aykırı uygulamaya geçtiniz ve yine Ben yaptım oldu.
dediniz arkadaşlar. Kazanan kim oldu? Kazanan enerji lobileri oldu,
kaybeden de vatandaşımızın kendisi. Elektrikte ucuz
dediğiniz tarifeye yüzde 52 ve yetmedi, sonrasına yüzde 127 zam
yaptınız; tarihin, cumhuriyet tarihinin en büyük zammını
yaptınız. Bu fırsatçılık değil de nedir?
Bakın, Fatih Bey milletin kürsüsünden ne dedi? Daha yirmi altı gün
önce aynen şunu dedi: Kademeli tarife uygulamasıyla, evindeki
elektriği az tüketen vatandaşımız daha az bedel ödeyecek.
Ne oldu? Zamlar oldu hem de üst üste gelen. Aralık 2021de Bakan
konuştuğu zaman, insani yaşam için gerekli olan 230 kilovatsaat
tüketimin faturası 210 lira iken Bakan konuştu Müjde, vesaire.
dedi, 230 kilovatsaat oldu 370 lira; 160 lira zam geldi. Enerji, temel bir
insan hakkıdır ve bu hak gasbedilemez. Enerji, ödenebilir ve
ulaşılabilir olmalıdır.
5inci madde var. Bu 5inci
maddeyle, özel sektöre sağladığınız desteklerin bedelini
yine vatandaşımızın sırtına yüklüyorsunuz.
Palyatif çözümler ile sonuç odaklı olmayan günlük
politikalarınızdan vazgeçin.
6ncı maddeye
bakıyoruz; TEİAŞın özelleştirilmesinin
adımlarından bir tanesini daha atıyorsunuz. Üretimin ve
dağıtımın ardından sistemin belkemiği olan
TEİAŞı kamu yararı ekseninden çıkarmaktır bu
yaptığınız. TEİAŞı kâr zarar eden bir
denklemle bu tür bir şirkete dönüştürmek ülkemiz için asla doğru
bir adım değildir. Ayrıca, BOTAŞ, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı, Eti Maden gibi kurumlarımızı da
özelleştirme kıskacına alan AK PARTİ iktidarı enerji
güvenliğimizi de tehlikeye atıyor.
Değerli milletvekilleri,
elektrik dağıtımını özelleştirirken
Ucuzlayacak. demediniz mi? Dediniz. Peki ucuzladı mı? Hayır
ucuzlamadı, devamlı zamlandı. Ülkeyi getirdiğiniz noktada
artık Ucuzlayacak. dediğiniz faturalardaki elektrik değil,
faturaların kendisi çarpar hâle geldi.
Peki, akaryakıta
bakıyoruz. Yine AK PARTİ milleti çarparken akaryakıt
zamlarıyla vatandaşımızı şimdi de yaya
bırakıyor. Şoför esnafımız dertli, şoför
esnafımız kontak kapatıyor. Vatandaşımız bir
yıl önce deposunu 360 liraya doldururken şimdi 650 liraya dolduruyor.
Çiftçinin mazotu neredeyse yüzde 100 arttı, sulamadaki elektrik de
kullandığı elektrik de yüzde 137 artmış durumda. Yani
diyorsunuz ya Nereden nereye
Alın size işte ülkeyi nereden nereye
getirdiğinizin tablosu.
Ayrıca, siz Hiçbir
vatandaşımızı fiyat artışlarının yükü
altında bırakmadık, bırakmayacağız. diyerek
milletin aklıyla alay ediyorsunuz değerli arkadaşlar. O da
yetmiyor, Cumhurbaşkanından, AK PARTİ Genel
Başkanından Enerji Bakanı Fatih Beye kadar milletin gözünün
içine baka baka fedakârlık diyorsunuz. Allah aşkına, nerede
yaşadığınızı merak ediyorum, Türkiye
olmadığı kesin çünkü burada bir fedakârlık yapan var ancak
bu fedakârlığı yapan asla AK PARTİ iktidarı
değil; yanlış politikalar nedeniyle, AK PARTİ
iktidarının yanlış politikaları nedeniyle hayat
pahalılığıyla, zamlarla mücadele eden, bu zamlar
altında ezilen, fedakârlığı yapan bu milletin ta kendisidir;
asla AK PARTİ iktidarı değil.
Acilen yapmamız
gerekenler var, acilen. Mesela, enerji faturalarındaki vergi yükünü hemen
azaltmalıyız yani KDVyi kış aylarında elektrik ve
doğal gazda kaldırmalı, akaryakıtta yüzde 1e hemen indirmeliyiz.
Kademeli tarifedeki ilk kademe, hemen 230 kilovatsaat olarak
değiştirilmeli. Enerji lobilerine teslim olmayın,
vatandaşımızın, bu zor gününde
vatandaşımızın yanında olun. TEİAŞın
özelleştirilmesi kararından acilen, derhâl vazgeçin. Doğal gaz
anlaşmalarını milletin çıkarına yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AHMET AKIN (Devamla)
Bakın, daha önce, bundan on ay önce bu doğal gaz fiyatları bu
kadar yükselmemişken bu anlaşmaları yapsaydınız
şimdi vatandaşımıza bir nebze destek olurdunuz diye
düşünüyoruz; yapmadınız, hatta doğal gaz
depolarını bile dolduramadınız. Şimdi, olması
gereken, müjde diye vatandaşımıza söylediğiniz doğal
gazın faturalara yansımasını derhâl sağlamaktır.
Döviz kurunun düşmesiyle akaryakıt fiyatlarında yeniden
güncelleme yapılıp indirim yapılmalıdır. AK
PARTİnin Genel Başkanı 3 çocuk yapın. diye nasihat
verirken bir taraftan da vatandaşımızı hem enerji
faturalarıyla hem doğal gaz faturalarıyla hem de akaryakıt
faturalarıyla ezdi. Ülkede ekonomik anlamda büyük bir çöküş var ve
Ekonominin kitabını yazdık. diyenler şunu bilmeli: AK
PARTİ bu ülkede ekonominin çöküşünü yazan bir partidir.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçı.
Sayın
Kaşıkçı, şahıslar adına da söz talebiniz
bulunuyor, ikisini birleştiriyoruz, süreniz on beş dakika.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ
KAŞIKÇI (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
298 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri
takip eden aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
aslında konuşmama başlarken şunu ifade etmek istiyorum:
Biraz önceki hatipler, Enerji Bakanlığımızın bütün
bürokratlarını bu kürsüde yerden yere vurdular ancak ben onların
aksine, bugün geldiğimiz nokta itibarıyla başta Enerji
Bakanımız olmak üzere çalışan tüm
bürokratlarımızın gerçekten Türkiyeyi dışa
bağımlılıktan, enerjide dışa
bağımlılıktan kurtarmak için çok önemli bir çalışmanın
içerisinde olduğunu belirtmek istiyorum. Bakın, bugün Türk milletinin
geleceği, Türk milletinin önümüzdeki yüzyıllarda da bu
coğrafyada hür ve bağımsız bir şekilde
yaşayabilmesi için, Türk milletini enerjide dışa
bağımlılıktan kurtarabilmek için bugün Gabarda, Cudide,
Tendürekteki petrol arama çalışmaları, bugün yerden yere
vurduğunuz bu Enerji Bakanlığı
çalışanlarının sayesinde gerçekleşiyor. Yine, Türk
milletinin geleceğini kurtarabilmek için, onu başka ülkelerin
boyunduruğu altından kurtarabilmek için bugün Karadeniz'de doğal
gaz arama çalışmalarını yapan yine bu Enerji
Bakanlığı çalışanlarımız. Yine, Doğu
Akdeniz'de birçok ülkenin tehdidine rağmen Türk Bayrağını
denizlerde dalgalandırıp, o bölgelerde NAVTEXler ilan edip Türk
milletinin geleceğini Doğu Akdeniz'de arayan yine bu Enerji
Bakanlığımızın çalışanları. O yüzden
sizler gibi düşünmüyor, Türkiye'nin yerli ve millî noktada daha ileriye
gitmesi için Türk milletinin geleceğiyle ilgili bu çok önemli
adımları peş peşe atan başta Sayın
Bakanımız olmak üzere tüm Bakanlık çalışanlarına
bir Türk milliyetçisi olarak, bu memleketin bir evladı olarak hepsine
ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
dün, aynı zamanda ülkücü-milliyetçi hareket için çok önemli bir
değerimizi kaybedişimizin yıl dönümüydü, ülkücü şehidimiz
Ruhi Kılıçkıran'ın ölüm yıl dönümüydü. Ben, başta
Ruhi Kılıçkıran olmak üzere, Ruhi Kılıçkıran'dan
Fırat Çakıroğlu'na kadar tüm ülkücü şehitlerimize Allah'tan
rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.
Değerli arkadaşlar,
bugün Mecliste görüşülmekte olan bu kanun teklifi içerisinde çok önemli
gördüğüm bir hususu burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle
şunu, konuşacağım konuyu belirtmek isterim: Bugün, temiz
enerji kaynaklarında Türkiye'nin gelmiş olduğu noktayı
buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakınız, değerli
milletvekilleri, bugün dünyanın içerisinde bulunduğu en önemli çevre
probleminin iklim değişikliği olduğunu biliyoruz. Dünyadaki
tüm ülkeler Bu iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği
bu krizle nasıl baş edebiliriz, nasıl başa çıkarız?
diye birçok toplantılar yapmakta. En son da biliyorsunuz, Türkiye'nin de
tarafı olduğu Paris İklim Anlaşması imzalandı. Bu
Paris İklim Anlaşmasında da dünya ülkelerine tavsiye edilen
şu: Fosil kaynakları bırakın ve yenilenebilir enerji
kaynaklarını yani temiz enerji kaynaklarına yönelin.
Aslında o iklim anlaşmasının tüm dünya ülkelerine en önemli
tavsiye kararı bu.
Bakınız,
arkadaşlar, temiz enerji kaynaklarının kullanımıyla
ilgili dünya ülkeleri birbirleriyle bir yarış içerisine
girmişken Türkiye, geldiğimiz nokta itibarıyla yenilenebilir
enerji kaynaklarının kullanımında dünya
ortalamasının çok üstünde bir noktada. Bugün temiz enerji
kullanımında dünya ortalaması yüzde 27yken Türkiye'de bu oran
yüzde 43 seviyesinde. Bu oran gerçekten takdire şayan. Bakın, geçen
bütçe görüşmelerinde de bunu söylemiştim. Dünyada bu oranı
yakalayan bir Avrupa ülkesi olsaydı çevre dernekleri muhtemelen o Avrupa
ülkesini göklere çıkartırdı ancak bu oranı yakalayan
Türkiye olduğu zaman, maalesef, bu böyle bir hasıraltı
yapılmaya, gizlenmeye çalışılmakta. Ancak biz,
bulduğumuz her platformda, dünyanın kirlenmesine
karşılık, Türkiye'nin özellikle temiz enerji
kaynaklarını kullanma noktasında çok önemli bir yere
geldiğini Allah'ın izniyle ifade edeceğiz.
Geçen bütçe
konuşmasında değinmediğim bir kısım vardı,
aslında sürem yetmediği için, konuşamadığım bir
bölüm vardı. Bugün, yine bu kanun teklifiyle birlikte gelen bir
değişiklikle, onu da bugün burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakınız,
değerli milletvekilleri, rüzgâr enerji santrallerinde, hidroelektrik
santrallerinde, güneş enerjisi santrallerinde, jeotermal enerji
santrallerinde kullandığımız bütün aksamların ithal
ürünler olduğunu biliyoruz. Bugün, Anadolunun birçok yerinde rüzgâr
santrallerini görüyoruz, güneş enerjisi santrallerini görüyoruz. Aslında
ilk başlarda bu ürünlerin çoğu ithaldi yani Türkiyeyi enerjide
dışa bağımlılıktan kurtarmak için bir yandan
temiz enerji kaynaklarına yönelirken bir yandan da şöyle bir krizle
karşı karşıya kalmıştık: Rüzgâr türbinlerini
-enerji santrallerini- dışarıdan ithal ediyorduk.
Sizin biraz önce yerden yere
vurduğunuz bu Enerji Bakanlığındaki kıymetli
çalışanlar işte bu kara deliği de çözmek için Rüzgâr
enerjisindeki, güneş enerjisindeki -biraz önce söylediğim- bu
aksamları acaba biz kendi yerli, millî imkânlarımızla Türkiye'de
üretebilir miyiz? diye kafa yorup ortaya çok önemli bir vizyon koydular. Bu
vizyon neydi? Yerli aksamı destekleme. Bakınız, örnek vermek
istiyorum; elinde rüzgâr enerjisi lisansı olan bir firmaya Enerji
Bakanlığımız aslında şunu tavsiye ediyordu:
Şayet kuracağın rüzgâr türbininin kulesini veya
kanadını Türkiye'de üretirsen Bakanlık olarak seni
destekleyeceğiz.
İşte, o gün
itibarıyla Türkiye'deki birçok KOBİde gerek rüzgâr enerjisi
santrallerinin biraz önce söylediğim bu aksamlarının gerek
güneş enerjisi panellerinin birçok aksamının gerek hidroelektrik
santrallerindeki o türbinlerin birçok aksamının Türkiye'de
üretilmesiyle ilgili Bakanlığın bu desteğiyle beraber çok
önemli bir gelişme yaşandı ve bugün Türkiye'de, yanlış
hatırlamıyorsam 100ün üzerinde gerek rüzgâr türbininin
aksamlarını üreten gerek güneş enerjisi aksamlarını
üreten gerekse de hidroelektrik santrallerinin aksamlarını üreten çok
kıymetli firmalarımız oldu. Yine, bu önemli adımı
Enerji Bakanlığımızın ortaya koyduğu bu vizyon
sayesinde aslında gerçekleştirdik.
Değerli milletvekilleri,
yine, bütçede aslında bir konu vardı, zamanım
olmadığı için ifade edememiştim; o da şuydu:
Nasıl fosil yakıtların miktarını
aşağıya çekip temiz enerji kaynaklarının
oranını yukarı çıkarmamız gerekiyorsa aynı
zamanda temiz enerji kaynakları içerisinde özellikle rüzgârın ve
güneşin miktarını da yukarı çıkarmayla ilgili önemli
bir çalışmanın içerisinde olmamız gerektiğine
inanıyorum.
Bakınız, bugün,
yine, coğrafyanın bize sunduğu çok önemli bir enerji
kaynağı var, ben bu kaynaktan da burada bahsetmek istiyorum, çok
fazla faydalanmadığımız bir kaynak. Hatayda
İskenderun Teknik Üniversitesinde İklim Değişikliği
Bölümünde Doçent Doktor Abdullah Sakallı Hocamızın çalıştığı
çok önemli bir konu vardı; o da deniz akıntılarının
enerjisiyle elektrik üretebilir miyiz? Bakınız, bu da
coğrafyanın bize sunmuş olduğu gerçekten çok önemli bir
fırsat. Bu fırsatı da biz üç tarafı denizlerle çevrili
güzel ülkemizde aslında enerjiye çevirebiliriz. Abdullah Sakallı
Hocamız, yapmış olduğu çalışmalar neticesinde
-biraz sonra, bu çalışmayı aynı zamanda hemşehrimiz
olan Hataylı Bakan Yardımcımız Alparslan Beye de
vereceğim- özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarındaki deniz dip
akıntılarından elektrik enerjisi üretmek için bu
coğrafyanın uygun bir coğrafya olduğunu -yine verilerle-
bizlerle paylaşmış durumda.
Değerli milletvekilleri,
enerjiyle ilgili özellikle seçim bölgem Hatayda
yaşadığımız bir problemi ve bu problemin çözümüyle
ilgili atılması gereken birkaç adımı da buradan ifade etmek
istiyorum. Hatay, bildiğiniz üzere, ekonomisi tarıma dayalı bir
şehrimiz. Hatayda on binlerce çiftçimiz rızkını Amik
Ovasının bereketli topraklarından, ektiği ürünlerle
karşılıyor. Ancak, Amik Ovasında tarım yapan
çiftçilerimiz için önemli bir girdi var; bu girdi de
Biliyorsunuz, bizler
tarlalarımızı sulamak için kullandığımız
tarımsal suyu gizli bir silahımız olan yer altı su
kaynaklarından kullanıyoruz, aslında bunu kullanmamamız
lazım. Yer altı su kaynakları bu ülkenin önemli su
kaynakları ve bunları bitirmemek için azami gayret göstermemiz
lazım. Ancak, vatandaşımız, çiftçimiz mahsulünü sulamak
için -üzülerek söylüyorum- bu su kaynaklarını kullanıyor. 100
metreden, 200 metreden su pompalarıyla bu suyu çıkarıp daha sonra
tarımsal sulamada kullanıyoruz. Bu pompalar da bildiğiniz üzere
elektrik enerjisiyle çalışıyor ve bundan dolayı da bu
pompaların enerjisi için çiftçimiz çok önemli miktarda elektrik
faturası ödemekte. Bakınız, değerli arkadaşlar, yine,
hepimizin bu birikimini aslında heba ediyoruz.
Burada şunu tavsiye ediyoruz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak: Tarımsal sulamada, bu tür önemli
ovalarda, özellikle güneş enerjisi sisteminden faydalanmak gerekiyor diye
düşünüyoruz. Bunu yaparken de çiftçilerimizin bireysel olarak bunu
yapmalarından ziyade, aslında kuracağımız
kooperatifler aracılığıyla
vatandaşımızı ve çiftçilerimizi bu yöne doğru
yönlendirebiliriz. Ancak, muhakkak suretle bizlerin, o bölgenin, o şehrin
yerel yöneticilerinin de bu kooperatiflerin içerisinde bulunması aynı
zamanda vatandaşlarımıza, çiftçilerimize de önemli bir güven
verecek diye düşünüyorum. Yine, bu hususta, denizdeki dip
akıntısının elektrik enerjisine çevrilmesiyle ilgili bu
teklifimizi biraz sonra Sayın Bakanımıza da sunacağım
ve çiftçilerimizin güneş enerjisinden daha fazla faydalanıp önemli
bir girdi olan elektrik enerjisinden tasarruf etmesinin de önemli bir
katkı sunacağını düşünüyorum.
Son olarak da şunu ifade
etmek istiyorum sayın milletvekillerim: Bakınız, Karadenizde,
biliyorsunuz Türk milletinin geleceğiyle ilgili önemli bir keşif
ortaya koyuldu. Sayın Cumhurbaşkanımız, Karadenizde
yapmış olduğumuz 2 keşfi vatandaşlarımızla,
milletimizle paylaştı. Ancak, elbette, içeride buna hâlâ inanmayan
bir kesim var, bunu görüyoruz. Doğal gaz keşfi yapıldı,
sondaj gemisinin üzerinde yerin 2 bin metre altından çıkartılan
gazın ilk test ateşi yapıldı; o ateş
vatandaşlara, milletimize gösterildi. Ancak, yine, bunu bir siyasi
propaganda amacı olarak kullanan bir kesim var, onlar o ateşi gördüğü
hâlde buna inanmadılar.
Yine, son olarak şunu
söylemek istiyorum: Filyos Limanından
Ben tekrardan
huzurlarınızda bu çalışmayı yürüten
Bakanlığımıza ve Türkiye Petrollerine teşekkür etmek
istiyorum.
Tekrardan yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölümde
grupların söz talepleri karşılandı.
Şahıslar adına
ikinci söz, Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisliye ait.
Buyurun Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlarım.
Uygulamada ortaya çıkan
ihtiyaçların karşılanması gibi muğlak bir gerekçeye
sahip olan ve gündemimize bir anda getirilen torba kanun teklifini
görüşüyoruz. Gelişmiş tüm ülkeler daha iyi bir yasama faaliyeti
yapmak için yöntemler geliştirirken AK PARTİ yasama süreçlerindeki ön
hazırlık aşamalarını bile uygulamıyor, kanun
tekliflerini âdeta kaçırarak Genel Kurula getiriyor; enine boyuna
tartışılsa çok mahcup olacakları, sarayın hangi
odasında, kim tarafından hazırlandığını
bilmediğimiz sakıncalı teklifleri, burada, Cumhur
İttifakı parmak sayılarına güvenerek
kanunlaştırıyorlar. Milletimize ilan ediyorum: Milletin
Meclisinde son derece sakıncalı kanunlar geçiriliyor; bu
anlayışa ve sisteme İYİ Parti olarak itiraz ediyoruz.
Önümüze getirilen kanun teklifleri kamuoyunu aldatacak bir pazarlamayla
gündemimize taşınıyor, milletimiz aldatılıyor
aralık ayının sonunda görüştüğümüz elektrik
faturalarından TRT payının kaldırılması biçiminde
duyurulan kanun teklifinden sonra gelen fahiş elektrik zamları ve
maaş artışlarından sonra gelen insanlık
dışı zamlar gibi. Görüştüğümüz kanun teklifi de
yaşadığımız ekonomik krize değişik bahaneler
bulan AK PARTİnin fahiş fiyat artışlarına sebep
olarak gösterdiği stokçularla mücadele başlığıyla
kamuoyuna sunuldu. Oysa kanun teklifinin 1inci maddesi, stokçularla mücadele
algısının arkasına gizleniyor. Maddeyle kendi varlıklarımız
olan limanlarımızın bazı imtiyazlı gruplar ve
yabancılar tarafından çok uzun süre daha kullanılması
sağlanıyor. Teklif, Genel Kurulda yüreksiz bir biçimde başka
maddelerle kamufle edilerek geçirilmeye çalışılıyor.
Sayın milletvekilleri,
limanlarla ilgili maddenin gündemimize gelmesi ilk defa olmuyor, 23 Kasım
2021 tarihinde başka bir teklifin komisyon görüşmeleri
sırasında yine önümüze getirilmişti. Anayasaya aykırı
olduğu gerekçesiyle maddenin metinden çıkarılması
tarafımızdan teklif edilmiş, teklifimiz Cumhur
İttifakı çoğunluğunca komisyonda reddedilmişti. Daha
sonra, madde, 3 Aralık 2021 tarihinde Genel Kurulda görüşülürken
iktidar partisi milletvekillerinin kendileri tarafından verilen önergeyle
kanun teklifinden çıkarıldı. Aradan çok kısa bir zaman
geçmesine rağmen bu sakıncalı madde yine gündemimizde. AK
PARTİnin, ülke gündeminde ve dertlerinde hiçbir önceliği
olmamasına rağmen dünya uygulama standartlarının çok
dışındaki bu maddeyi yasalaştırmadaki acelesi ve
paniği nedir, bilmek istiyoruz. Perdelemeye
çalıştığı başka bir niyeti olduğu
şüphesi bizde kuvvetle uyanıyor. Muhtemel bir konvansiyonel veya
ticaret savaşında hayati önem taşıyacak bu stratejik
limanların, rekabet şartları dışında
yabancılara ve kökü nereye dayandığı bilinmeyen yandaş
şirketlere peşkeş çekilmesi bir güvenlik sorunudur.
Limanlarımızı kullanmak isteyen, AK PARTİ iktidarıyla
gizli ilişkilere sahip bir ülkenin, Güney Kıbrıs Rum
Yönetimiyle birlikte, itirazımıza rağmen, Doğu Akdeniz'de
petrol aradığı bilinmez bir durum değil. Buna rağmen
bu ülkeye Hayır. diyememenin sebebi nedir, bunu da bilmek isteriz. Bu
madde kanun teklifinden çıkarılmalı, bir daha da gündemimize
getirilmemeli. Teklifle, ülkemizin Mersin, Antalya, İskenderun, Trabzon ve
Tekirdağ gibi en stratejik lokasyonlarında bulunan
limanlarının işletme süreleri, Özelleştirme Kanununa
eklenecek geçici bir maddeyle, on ile on dokuz yıl arasında,
ihalesiz, rekabetten uzak, keyfî bir usulle uzatılıyor. Limanlarla
ilgili olarak alınacak her türlü karar, yasal düzenleme ülkenin ticaret,
lojistik, sanayi stratejileri ve daha önemlisi dış politikasıyla
uyumlu olmalı, makropolitikalarla bütünlük arz etmeli. Üstelik limanlarla
ilgili düzenlemeler sadece ekonomik değerlendirmelerle değil, millî
güvenlik bakımından da ele alınmalı. Hele hele seçimlere
bir buçuk yıl kalmışken milletimizin güvenini büyük ölçüde
kaybetmiş bir iktidarın böylesine bir adım atabilecek
olması şüphe edilmeyecek bir durum değildir. Limanlarla ilgili bu
maddeye ülke menfaati açısından karşıyız, kabul etmiyoruz.
Kanun teklifinin 1inci
maddesi gibi, 6ncı maddesinde de ilgili kanunlara geçici madde eklenerek
bir düzenleme yapılıyor. Geçici maddeler çeşitli hak ve
ayrıcalıklar da oluşturuyorlar, bunun bir örneğini 6ncı
maddede görüyoruz. Devlete ait yerler tahsis yoluyla istifadeye sunulmaya devam
edilmeli ancak ileride özelleştirme yoluyla bu yerlerin yok pahasına
elden çıkarılmasına da yol açılmamalı.
Kanun teklifinin stokçularla
mücadele şeklinde reklamı yapılan 7nci maddesiyle idari para
cezasının sınırları artırılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bu maddeyle şirketlere
keyfî müdahale, AK PARTİ jargonuyla çökme yolu açılmamalı. Ekonomiye
neşter vurulmadan keyfî bir düzenleme korsanlıktan öteye gidemez.
Stokçuluğun kriz zamanlarında yapıldığını,
bunu önlemenin asıl yolununsa namuslu bir yönetim ile namuslu ticaret
ortamının sağlanması olduğunu belirtirim.
Stokçuluğu önlemek için stokçulara karşı suistimale kapalı
gereken kanun çıkarılmalıyken bu soruna zemin hazırlayan
iktidara ne yapılması gerektiğini de ayrıca sorarım.
Bu sorunların AK
PARTİ anlayışıyla giderilemeyeceği artık net
şekilde anlaşılmışken derhâl bir seçime gidilmesinin
ülke menfaatine olacağını ifade eder, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şahıslar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi on beş dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapacağız. Bu sürenin
yarısını, yedi buçuk dakikasını milletvekillerimize
soru şeklinde vereceğiz, diğer kısmında Komisyon
cevaplayacak.
İlk söz, Sayın
Tutdere
Yok.
Sayın
Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçen hafta FETÖ'yü
aratmayacak bir biçimde öğretmen alımı yaptınız,
binlerce gencin hakkını mülakatlarda çaldınız. Eski
ortağınız FETÖ bunu KPSS'de yapmıştı, siz de
Öyle bir şey olmadı. diye şahitlik
yapmıştınız. Yalancı şahitlikten bugünlere
aldığınız yola bakınca Boynuz kulağı
geçti. diyoruz. Siz sadece gençlerin hakkını çalarak
öğretmenlik gibi kutsal bir mesleğe zarar vermiyorsunuz, aynı
zamanda onları ücretli, sözleşmeli, kadrolu diye bölerek de zarar
veriyorsunuz. Öğretmenlerin birçok sorunu var. Bu sorunları en
derinden yaşayanlar da âdeta en alttakiler muamelesi
yaptığınız ücretli öğretmenler. Çok az bir paraya
güvencesiz, âdeta köle düzeninde çalıştırıyorsunuz. Ücretli
öğretmenler 7,5 ders karşılığı bir tam gün
sigortalı sayılıyorlar. Bu da ayda on beş, on sekiz gün
ediyor. Sigortaları bile tam yatmıyor. Bu öğretmenlerden
nasıl verim bekliyorsunuz? Öğretmenlerimizin hepsine kadro, 3600 ek
gösterge, insanca yaşamaya yetecek bir maaş istiyoruz, hemen
istiyoruz.
BAŞKAN Sayın
Aycan
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, stokçulara, karaborsacılara
verilecek cezaların artırılması yönündeki
değişikliği destekliyoruz. İhtiyaç mallarını
stoklayanlara, piyasada sıkıntı oluşturanlara, bu
şekilde haksız kazanç sağlayanlara en ağır cezalar
verilmelidir. Ayrıca, bu kişilerin aynı alanda tekrar
çalışmaları da engellenmelidir. Kur
artışının yaşandığı dönemde anında
fiyatları artıranlardan, saat başı barkod
değiştirenlerden şimdi de fiyatları indirmelerini
bekliyoruz. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçelinin bu
konudaki davetine tüm tarafların uymasını bekliyoruz.
Gerçek maliyet
artışıyla ilgisi olmayan fiyat artışlarını
önlemek için denetimlerin artması ve ciddi bir şekilde denetim
yapılması gereğinin ortada olduğunu söylüyoruz. Gerçek
maliyet artışlarının üzerinde fiyat artıran ve kâr payını
belirlenen limitlerin üzerinde artıranlara en ağır cezalar
uygulanmalıdır. Toplum yararına bu uygulamaları
destekliyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, görüşülmekte
olan bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun
teklifinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını
diliyorum.
Sorum Komisyon
Başkanımıza olacak. Sayın Başkanım,
görüşülmekte olan taslak metninin benzeri daha önce uygulamalarda
gerçekleştirilmiş midir? Benzer bir yasal düzenleme var
mıdır? Varsa bu düzenlemelerden kimler faydalanmıştır?
Bu düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddia
edilmiş midir, edildiyse Anayasa Mahkemesi nasıl karar vermiştir?
İkinci sorum ise bu
taslağın yasalaşması hâlinde hem TCDDnin hem de
TDİnin tüm limanlarının işletme hakkı süreleri
otomatik olarak uzayacak mıdır? Sistem nasıl işleyecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yirmi yıllık AKP
iktidarları sonunda, çiftçi toprağa alın teri yerine
gözyaşı dökmeye başladı. Borç sarmalındaki çiftçinin
cumhuriyet tarihinde ilk kez ekipmanları, traktörleri haczedilmiş.
Çiftçinin feryadına kulak verin, kulak verin ki fakirin tenceresi
kaynasın.
Son bir yılda amonyum
sülfata yüzde 475, amonyum nitrata yani CAN gübreye yüzde 410, üre gübresine
yüzde 450, DAP gübresine yüzde 300 zam yapılmış, bitmedi; etlik
piliç yemine yüzde 120, yumurta yemine yüzde 124, süt yemine yüzde 92, besi
yemine yüzde 99. Kısacası zam, zam, zam. Uyanın artık,
açın gözlerinizi. Gıda krizi kapıya geldi. Yabancı
çiftçinin buğdayına, ekmeğine muhtaç hâle getirmeyin bizi.
BAŞKAN Sayın
Özkan
Yok.
Sayın Subaşı
YAVUZ SUBAŞI
(Balıkesir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
3 Ocak 2022 tarihinde,
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bakanlar
Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı
açıklamada, son on iki aydaki çalışan sayısını
koruyup meslek lisesi veya üniversite mezunu gençlerimizi en az on iki ay
boyunca istihdam etme taahhüdünde bulunan işletmelere 100 bin lira destek
verileceği müjdesini verdi. Kadın istihdamında ise bu rakam 110
bin lira olacaktır. Mikroişletmelerde 2, küçük işletmelerde 5
personele kadar uygulanacak bu destek rakamı, faizsiz olarak iki yıl
sonra yirmi dört ayda geri ödenecektir.
Tüm gençlerimize bu imkândan
dolayı başarılar diliyor, hayırlı olmasını
temenni ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Başkanım.
Şirketlerin elinde
bulunan ve kiralama süreleri kırk dokuz yıldan az olan
limanların kira süresi uzatılıyor. Limanlar millî
güvenliğin en önemli parçalarından biridir. Neden kamuya kaynak
kazandırmak için ihalesiz süreyi uzatıyorsunuz, neden kamuyu zarara
uğratıyorsunuz? Limanların her geçen gün değer
kazandığı bir ortamda devletin kasası boşken
yapılan bu uygulama anlaşılır gibi değil. Benim seçim
bölgem Tekirdağ olmak üzere Sinop, Ordu, Rize, Hopa Limanlarının
özelleştirme süreleri 2027 yılına kadar
uzatılmaktadır. Bu limanların Katarlılara, Birleşik
Arap Emirliklerine peşkeş çekildiği endişemiz var.
Nitekim, Katarlıların işlettiği Antalya
Limanının işletme süresi 2028 yılında doluyor ama bu
düzenlemeyle 2047 yılına çıkıyor. Açıklama bekliyoruz,
kimlerle anlaşma yaptınız.
Yine, balık
yetiştiriciliği ile su kaynaklarını korumayı eş
güdümlü hâle getirebilecek misiniz?
BAŞKAN Sayın
Kayan
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kırklareli
Pınarhisar ilçesinin Kaynarca beldesinden başlayarak 5 tane köyü
geçip Lüleburgaza gelen ve daha sonra da Ergene Nehrine dökülen Kaynarca
Nehri bu köylerin içinden geçerken sularının yağmurlardan
dolayı taşması sonucu büyük zararlar meydana gelmiştir.
Geçtiğimiz yılbaşına iki gün varken aynı olay yine
tekerrür etmiştir ve büyük bir zarara sebebiyet vermiştir.
Ayrıca 2 tane derenin birleştiği noktada Lüleburgazda bir
mahalle sular altında kalmıştır. Sular altında kalan
bu mahalleyi temizlemek için dünya kadar masraf eden devlet, neden daha önce bu
derenin sularının rahat bir şekilde akmasını
sağlamak için dere ıslahını yapmamaktadır ve her sene
dünya kadar masrafa sebebiyet vermektedir? Bu derenin mutlaka
ıslahının yapılması ve üzerindeki köprülerin de
sağlıklı bir şekilde yapılması lazımdır
diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Köksal...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, 2021-2022 eğitim öğretim yılında,
taşımalı eğitim çerçevesinde, Millî Eğitim
Bakanlığınca Türkiye genelinde -ilçe millî eğitim
müdürlüklerince- Temmuz 2021 tarihinden itibaren
Taşımalı
servis ihalelerinde, maliyetlerde akaryakıt fiyat farkı olmadan, senelerdir
ihaleler bir yıl süreyle yapılmaktadır. 2021-2022 döneminde
temmuz ayındaki akaryakıt fiyatları baz alınarak
hesaplamalar yapılmış, maliyetler
çıkarılmıştır. Ancak 2021 Ekim ayından itibaren
akaryakıt fiyatlarındaki artış yıl sonu
itibarıyla yüzde 88e ulaşmıştır. Bu nedenle,
başta seçim bölgem Afyonkarahisarda ve Türkiye genelinde ekmeğini
taşımacılık ve servisçilik yaparak kazanan
esnafımız çok mağdur duruma düşmüştür. Ekonomik
zorlukların, akaryakıt, yedek parça, amortisman giderlerinin yükselmesi,
fiyat artışlarının taşıma esnafımıza
yüklenmesi, zor olan taşıma sektörünü öldürmüştür. Bu nedenle,
Millî Eğitim Bakanlığının bir an önce, acilen, derhâl
maliyet ve mazot farkı düzenlemesi yaparak yerine ekonomik
değerlendirme yapması zorunludur.
BAŞKAN Sayın
Komisyon
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; öncelikle, kanun teklifimizle
ilgili görüş ve düşüncelerini ve sorularını dile getiren
değerli milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Soruların bir
kısmının doğrudan kanun teklifimizle ilgili olmaması
sebebiyle -değerli arkadaşlarımızdan ricamız- biz
bunları not alıp ilgili bakanlıklarımıza iletiriz,
onlar da sözlü ya da yazılı cevaplarını
ulaştırırlar ve arkadaşlarımıza iletiriz.
Bunun dışında,
öncelikle Sayın Taşkın tarafından Benzer uygulamalar var
mı? Anayasa Mahkemesine gidilmiş mi? Sonucu ne olmuş? diye
sorular geldi. Şimdi, değerli arkadaşlar -dün konuşmamızda
da ifade etmiştik- benzer uygulama; 4706 sayılı Kanun
kapsamında, Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi Hakkında Kanunla ilgili bir düzenleme
yapıldığına dair bilgi var elimizde ve bu bilgi
doğrultusunda, Anayasa Mahkemesine iptal için açılan davanın da
olumsuz sonuçlandığına dair bir bilgiyi yine sizlerle
paylaşmak istiyorum. Bu uygulama tüm limanlar için tabii ki otomatik
işleyecek bir uygulama değil; bir talep süresi var,
değerlendirme süreçleri var, sonunda onay süreçleri var. Dolayısıyla,
yapılmak istenen şey şudur: İdarenin -dün de ifade ettim-
tüm eylem ve işlemlerinin hukuk denetimine, yargı denetimine tabi
olması prensibi ve anlayışı gereği de tüm bu
çalışmalar yargı denetimi içinde yürüyecektir. Ayrıca,
süreçler belirlenmiştir bu kapsamda; bu, ilgili maddede de düzenlenmiştir.
Dolayısıyla, farklı arkadaşlarımızın buna
ilişkin iddialarının, doğrusu, bir temeli yoktur, süre
uzatımına ilişkin süreçler bellidir ve buna ilişkin
değerlemeler yapılacaktır. Bunun dışında,
doğrusu, çok fazla bir şey ifade etmek sanırım çok yararlı
değildir.
Diğer taraftan,
değerli arkadaşlar, sizi, özellikle son dönemde piyasayı bozan,
hem fahiş fiyat uygulamaları hem de stokçuluk, depo
uygulamalarında farklı şekillerde ortaya çıkan bir anlamda
düşünce yapılarını bir bilgiyle, doğrusu, beslemek
istiyorum. 17 Nisan 2020 tarihinde, değerli arkadaşlar, 6585
sayılı Perakende Ticaretin Düzenlemesi Hakkında Kanunla bir
kanun değişikliği yapıldı ve Haksız Fiyat
Değerlendirme Kurulu oluşturuldu. Haksız Fiyat
Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği çıkarıldı ve bu
kapsamda da 2022 yılı için belirlenen yeniden değerleme
oranı uyarınca bir mal veya hizmetin satış fiyatında
fahiş fiyat artışı yapan üretici, tedarikçi ve perakende
işletmeler hakkında 14.860 Türk lirasından 148.607 Türk
lirasına kadar; piyasada darlık yaratıcı ya da perakende ya
da tedarik zincirini bozucu faaliyetler ve mala, ürüne ulaşmayı
engelleyici faaliyetlerde bulunan üretici, tedarikçi ve perakende
işletmeler hakkında ise 74.303 Türk lirasından 743.039 Türk
lirasına kadar idari para cezası verilebilmektedir.
Değerli arkadaşlar,
Ticaret Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülen bu
çalışmalarda ilgili bakanlıklar, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ve TESK temsilcileri ile üretici ve tüketici örgütleri ve perakende
sektör temsilcilerinden 13 üye oluşmakta ve bu toplantılar sonucunda,
bu kapsamda 2020 yılında 9, 2021 yılında da 17
toplantı gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede bir bilgi arz etmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
2020 yılında 2.900 ve 2021 yılında 2.703 olmak üzere
toplamda 5.603 dosya görüşülüp karara bağlanmış ve bu
kapsamda da 896 dosyada aykırılık tespit edilmiş,
fahiş fiyat artışı ve piyasayı bozan stokçuluk
faaliyetleri sonucunda firmalara toplamda 25 milyon 444 bin 428 Türk
lirası idari para cezası uygulanmıştır.
Değerli arkadaşlar,
diğer taraftan, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu
tarafından -medyaya da kamuoyunu bilgilendirme adına yansıyan-
bir otomotiv bayisine stokçuluk yaptığı tespiti ve gerekçesiyle
ceza üst sınırı olan 545.550 Türk lirası idari para
cezası uygulanmıştır. 81 ilde 15/9/2021-28/12/2021
tarihleri arasında Ticaret İl Müdürlüklerince gerçekleştirilen
haksız fiyat denetimlerinde toplam 14.181 firma ve 101.338 ürün
incelenmiş ve denetlenmiştir.
Değerli arkadaşlar,
bütün bunlar sonucunda, dün de ifade ettiğim gibi, piyasanın düzgün
işleyişini, piyasanın kendi içerisindeki dengesini bozucu
müdahaleleri önlemek adına da yaptığımız düzenlemeyle
ceza alt ve üst sınırlarını düzenlemek ve değiştirmek
suretiyle buradaki etkinliği artırmayı amaçladık.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Kamuoyunu hep yanlış yönlendiriyorsunuz.
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Hep birlikte
üretmeye, piyasanın kendi dengelerini bulmaya ve üretimle, ihracatla
büyümeye devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.59
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri, 1inci
madde üzerinde 3 önerge vardır. Bu önergeler aynı mahiyette olup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dersim
Dağ Serpil
Kemalbay Pekgözegü Kemal
Bülbül
Diyarbakır İzmir Antalya
Necdet
İpekyüz Ali
Kenanoğlu Hüseyin
Kaçmaz
Batman İstanbul Şırnak
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu Orhan
Çakırlar
Samsun Eskişehir Edirne
Yasin
Öztürk Dursun
Ataş
Denizli Kayseri
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Tokat Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Ali
Mahir Başarır
Manisa İzmir Mersin
Çetin
Osman Budak
Antalya
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki.
Aynı mahiyetteki
önergeler üzerinde ilk söz Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbüle ait.
Buyurun Sayın Bülbül.
(HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sizi
ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, Türkiye Denizcilik
İşletmeleri Anonim Şirketine ait 13 limanın
Ki biraz önce
Komisyon sözcüsü Tabii, bütün limanlar buna dâhil değil. dedi yani bir
de bütün limanlar dâhil olsaydı. 13 liman, 5 demir yolu işletmesi
kırk dokuz yıllığına satılıyor ve bunun
içerisinde Antalya da var, Antalya da satılıyor. Hani ilkokul
kitaplarında şöyle diyordu ya: Türkiye, üç tarafı denizlerle,
bir tarafı karayla çevrili. Şimdi, Türkiyenin üç tarafı
Katarla, üç tarafı Türkiyeyi satın almış iş
birlikçilerle, bir tarafı da bir türlü çözülemeyen Kürt sorunuyla çevrili.
Dolayısıyla, Türkiyenin dört bir tarafı sorunlarla çevrili.
Gençliğe Hitabede ifade edilen o müstevliler, efendim, o tersanelere
vesaireye girecek olanlar, tarif edilenler işte bugün gündemde. Sadece
tersanelere girmekle kalmamış; memleket
satılmıştır, memleket. Ne demek kırk dokuz
yıllığına? Kamusal alan olan, halkın emeği olan,
ekmeği olan, işletmesi olan, iş yeri olan, iş gücü olan,
alın teri olan limanlar Katar'a, iş birlikçilere, yandaş
şirketlere, yandaş holdinglere peşkeş çekiliyor ve bunun
adına özelleştirme deniyor. Bu, özelleştirme değildir;
bu, memleketi satmanın adıdır. Bu yasa gayrimeşrudur,
buraya gelmesi bile suçtur; açık ve net.
Peki, bu yasa hangi ortamda
yapılıyor? Yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk, döviz krizi, faiz
krizi, bunun içerisinde çırpınan ve faiz ile döviz arasında
denge bulamayıp faize suçu yükleyen, ekonomiden anlamayanların
gündeminde. Irkçılığın, faşizmin ayyuka
çıktığı ve ırkçı faşistler eliyle HDP'ye
saldırıların sistematik hâle dönüştüğü, İzmir
katliamının provalarının yapıldığı ve
suçluların ödüllendirilerek serbest bırakıldığı
bir ortamda. Başka? Hapishanelerdekilerin ölüme mahkûm edildiği
-sadece tutuklu ve hükümlü değil, ölüme mahkûm edilenler olarak
adlandırıldığı, idam cezasıyla
cezalandırıldığı- bir dönemde yapılıyor.
Başka? Tecrit suçtur; bakın, tecrit suçtur; Sayın Öcalan'la
görüşmeyi engellemek suçtur; ailesiyle, avukatlarıyla
görüşmesini engellemeniz suçtur; hukuken suç işliyorsunuz, yasalara
göre suç işliyorsunuz, savcılar suç işliyor. Görüşmeyi
engelleyenler, Adalet Bakanı; hepiniz tecridin
ortağısınız ve suçlusunuz. Başka? Yandaş
polislerin analara saldırdığı
Bakın, dün
Diyarbakır Anaları, Şırnak, Van, Mersin, Dersim, Mardin,
Urfa, Van anaları, hepsi Ankara'daydı, buradaydı, Meclise
geldiler. Analardan söz edenler, iyi dinleyin. Analar, hapisteki çocukları
için, hapisteki yakınları için açıklama yapmak istediler; polis
darbetti, taciz etti, annelerin açıklamasına Meclis önünde izin vermedi,
bizi de darp ve taciz etti. Başka? Diyanet İşleri
Başkanlığının münafıklık
yaptığı bir dönemde... Nedir o münafıklık? Ana
sınıfına zorunlu din dersi, ana sınıfına zorunlu
Kur'an kursu. Bakınız, bir ebeveynin kendi inancını
çocuğuna öğretme hakkı vardır ama bu hakkın
yaşı ana sınıfı değildir, bu hakkın
yaşı büyüktür.
İSHAK GAZEL (Kütahya)
Zorunlu değil, zorunlu değil o. İsteğe bağlı,
zorunlu değil.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Çocuğa karşı suç işliyorsunuz, topluma karşı suç
işliyorsunuz; eğitim hakkına, pedagojiye, insan hak ve özgürlüklerine
karşı suç işliyorsunuz.
İSHAK GAZEL (Kütahya)
Demagoji yapma, demagoji yapma!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sen
yapıyorsun onu!
İSHAK GAZEL (Kütahya)
Zorunlu değil o.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Zorunlu.
İSHAK GAZEL (Kütahya)
Hayır, zorunlu değil.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Adı tavsiye olan ama zorunlu hâle getirilen bir suç
yumağıdır bu.
Bakın, Bulgaristan'da
bir suç örgütünün lideri, Susurluk'taki gibi, kamyona çarparak öldü. Kim
yaptı bu cinayeti? Bu katliamı kim yaptı? Bu katilin,
bakın, bu ölen Taner Ay'ın Süleyman Soylu'yla -suç işleri
bakanıyla- Akar'la, Çavuşoğlu'yla, Hakan Fidan'la resimleri var.
Neydi burada hesap? Bu adamı niye öldürdünüz? Bu adamın hangi suçunu
gizlemek istiyorsunuz? Bu adamla suç ortaklığınız neydi?
Bunu açıklayın lütfen. Başka? Saymakla bitmeyecek kadar
şey.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Sayın Başkanım, tamamlıyorum.
Bu ortamda Kurt dumanlı
havayı sever. misali, bu dumanlı havaya, bu ağır gündeme,
bu yoksulluğa, bu yandaşlığa, bu faşizme, bu
hukuksuzluğa sığınarak limanlar ve Türkiye'nin
değerleri, Türkiye'nin çevresi satılıyor. Peki, burada ne yapmak
lazım? Burada şunu yapmak lazım:
Dostlarım,
kardeşlerim, canlarım;
Kaldırın başlarınızı,
Suçlular gibi yüzümüz yerde,
Özümüz darda durup dururuz
öyle,
Kaldırın
başlarınızı yukarı.
Bize göz verildi, görelim
diye,
Dil verildi, söyleyelim diye,
Kulak verildi, dinleyelim
diye,
El, gövdede kaşınan
yeri bilir.
Dert bizde, derman ellerimizdedir.
Ararsan bulursun,
Verirsen, alırsın,
İnanmazsan, gelir
görürsün.
Bu
saydıklarımın tümü şunu gösteriyor: Evet, yezitlik ve
münafıklık politikasına devam ediyorsunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sen devam ediyorsun!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Meydan Hüseyinindir, ferman Yezidindir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sen devam ediyorsun!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Ferman Yezidinse meydan Hüseyinindir! (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bülbül.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sen devam ediyorsun!
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Yezit sensin, münafık da sensin!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sen münafıksın! Sen münafığın ta
kendisisin! Ancak senden münafık olur!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hepsini reddettiğimizi ifade
ediyorum; temelsiz, dayanaksız iddiaların hepsini reddediyoruz.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Sensin temelsiz ve dayanaksız!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hepsini reddediyoruz.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Senin hiçbir temelin ve dayanağın yok; oturma orada, kalk git!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Her tarafından münafıklık alametleri
fışkırıyor ya!
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı, Denizli Milletvekili
Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 1inci
maddesiyle işletme devri adıyla özelleştirilen
limanlarımızın sözleşme sürelerinin kırk dokuz
yıllığına uzatılması amaçlanıyor. Kanun
teklifinin geneli üzerinde yaptığım konuşmamda bu maddeyle
ilgili bazı çekincelerimi sıralamıştım, tekrara
girmeden konuyu farklı bir açıdan değerlendirmek istiyorum.
Küresel ticaretin yüzde
90ına yakınını oluşturan deniz yolu
taşımacılığı, ülkenin dış ticaretinde
önemli bir rol oynamaktadır. Covid-19 pandemisi lojistik sektörünü
doğrudan etkilemesine, tedarik zincirinde büyük çapta
kırılmalara yol açmasına rağmen, dünya taşıma
koridorlarında yer alan limanlarımız bu olumsuz dönemde
avantajlı hâle gelmiştir.
Limanlarımızın
2010 yılında indirme bindirme kapasitesi 200 milyon tondu. Türk
limanları 521 milyon tonun üzerinde elleçlenen yük tonajlarıyla 2021
yılını küresel büyüme rakamının üstünde, yüzde 5
büyümeyle kapatmış, 2022 yılı için de 540 milyon tonun
üzerinde hedef koymuştur. Bir de kruvaziyer yolcu taşımacılığına
hizmet veren limanlarımız var. Mart 2020de kapatılan, Ekim 2021
itibarıyla yeniden açılan limanlarımız 2022 yılı
için de rezervasyon almaya başladılar. Öyle ki liman sektörü
gelmiş geçmiş en yüksek yolcu sayısına ulaşmak
konusunda iddialı. Bu durum yerli ve yabancı
yatırımcılar açısından limanlarımızı
daha çekici hâle getiriyor, pazarın kızışma nedeni
aslında bu. Bugün limanları işleten hiçbir grup bu kazançtan
vazgeçmek niyetinde değil, hatta birçoğu kendilerine buldukları
yabancı ortaklar sayesinde özelleştirme bedeli için kamuya ödedikleri
paranın katbekat üzerinde kâr elde ettiler. İktidarın elinde ise
boşalan kasayı doldurmaya yetecek, özelleştirilecek liman
kalmadı neredeyse. Kalanlar ise Türkiye Varlık Fonu
aracılığıyla alıcısını bekliyor ki
alıcısı da belli neredeyse. Bu nedenle iki tarafı da memnun
edecek bir formül bulundu: İşletme devriyle özelleştirilen ve
sözleşme bitim süresi birkaç yıl kalan limanların işletim
süresini kırk dokuz yıla çıkarmak. Bahane belli;
limanlarımızın iş yükü fazla, kapasite
artışı lazım, bunun için yatırım gerek,
yatırım maliyetleri çok yüksek. Evet, liman yatırımı
iki yılda ruhsat izni alınabilen ve dört beş yıllık
inşaat süresine sahip bir yatırım ama bu süreler
sıfırdan yatırım yapılacak limanlar için geçerli. Yani
1997 yılında otuz yıllığına işletme
hakkı verilen birçok liman için bu bahane geçerli değil. Daha sonra
özelleştirilen ve hatta otuz dokuz yıllık işletme süresi
olan limanlar bugün yatırım yapsa yapacağı
yatırımın karşılığını alacak
durumda. Ayrıca, liman özelleştirmeleri göstermiştir ki liman
işletmecileri yatırım konusunda sınıfta
kalmışlardır. Bu saatten sonra da hedefleri yatırım
değil kazançlarını mevcut düzen üzerinden artırmaya devam
etmektir.
Bu arada bazı
limanlarımız kime, kaça devredilmiş, birkaç örnek vereyim:
Giresun Limanı 3,2 milyon dolara Çakıroğluna, Dikili Limanı
4,2 milyon dolara Koline, Trabzon Limanı 22,4 milyon dolara Albayraka,
Mersin Limanı 755 milyon dolara PSA-Akfen ortaklığına,
İskenderun Limanı 2010 yılında 372 milyon dolara Limaka. İşletmeler
tanıdık geldi değil mi? Tekrarlıyorum, dünya ticareti yön
değiştirirken limanlarımız para basmaya başladı
dolayısıyla da değerleri de artmaya başladı.
Bakın, Mersin Limanının Hollandalı Genel Müdürü ne diyor:
Teorik kapasitesi 2,6 milyon TEU olan limanımızda 2020de 2 milyon
konteyner barajı aşılarak yüzde 76 kapasiteye ulaştık,
hatta bazı aylarda yüzde 90 seviyelerini zorladık. İlk sekiz
aylık dönemde yüzde 11lik büyüme kaydettik. Bu liman en büyük ihracat
limanımız, 21 rıhtımı bulunuyor ve aynı anda 30
gemiye yük ve boşaltma hizmeti verebiliyor, yıllık elleçleme
kapasitesi 9 milyon ton dökme yük. Böyle bir limanı için Akfen ve
Singapurlu ortağın kasasından çıkan 755 milyon dolar idi.
Akfen 2017 yılında kendi yüzde 50lik hisse payının yüzde
40ını 869 milyon dolara Avustralyalı bir fona devretti;
tamamının değeri 2,1 milyar dolara tekabül eder ki o dönemden bu
yana Covid-19 sonrası limanların artan önemi ve cirosunu da
düşünürsek değeri hayli katlandı. Yani işletme hakkı
için ödediği paranın 2 katından fazlasını birkaç
yıl içinde hisse satış yoluyla kendi kazanç hanesine ekledi;
arada limandan kazandığı paraları hesaba bile katmadık
daha. Yine, LimakPort da benzer bir açıklama yapıyor ki özellikle
dökme yükte ve Ro-Roda pandemi döneminin 2 katına yakın
artış yaşadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Limanlarımızın bu kadar kıymetlendiği böyle bir
durumda sözleşme bitim süreleri beklense, yeniden ihale açılsa,
açık ihaleyle rekabet unsuru işletilse devletin bu limanlardan elde edeceği
geliri tahmin edebiliyor musunuz? Bırakın alıcı
artsın, rekabet çoğalsın. Devlet ille de limanları özel
sektöre işletecekse yeni ihale yoluyla milyarlarca dolar kazansın;
bunun için de Arapa avuç açmaya gerek kalmasın. Ancak, kasa boş,
iktidarın en erkeni 2028de bitecek sözleşmeyi bekleyecek zamanı
da yok. İşte, bu yüzden, amacı günü kurtarmak olan sermaye
bağımlısı iktidarın tek çıkış yolu
kasaya gelecek kaynakları önceden nakde çevirmek, seçimlerde
finansmanına ihtiyaç duyacağı yandaşlarına diyetini
peşinen ödemektir. Açıkça söylüyorum: Bunun adı çifte
peşkeştir, katmerli peşkeştir. Ama şükür, oyun
bitiyor, perde de yakında kapanacak. Az kaldı, İYİ Parti
iktidarında 84 milyon kişinin hakkını hukukunu kim
gasbettiyse hesabı sorulur.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde son konuşmacı Mersin Milletvekili
Sayın Ali Mahir Başarır.
Buyurun Sayın
Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, en
sıkıntılı, en hukuksuz, en tartışılan 1inci
madde üzerine söz aldım.
Kasım ayında bu
madde gündeme geldiği zaman geri çekilmişti. Herhâlde biraz insafa
geldiler, artık halkı, insanları, muhalefeti dinliyorlar dedim
ama yeni yılın ilk yasa teklifi olarak bu madde geldi.
Değerli arkadaşlar,
bu, Anayasa, ne kadar farkındasınız bilmiyorum. Anayasanın
en az 5 maddesine aykırı bir maddeyi getiriyorsunuz. Anayasa 2nci
madde; hukuk devleti. Aykırı.
Bakın, Anayasa 138/4te
Yasama, yürütme ve idare, mahkeme kararlarının aleyhine
karşı bir işlem yapamaz. deniyor. E, bu özelleştirme
kararlarıyla ilgili idare mahkemesinin birçok kararı var. Nasıl
getirebiliyorsunuz?
Anayasa 10; eşitlik
ilkesi. Ya, burada istediğinize veriyorsunuz ve süreyi uzatıyorsunuz,
fırsat eşitliği yok.
Anayasa 43; sahil
şeritlerinde yararlanmada önceliğin kamunun olması. Hayır,
5 şirkete ve Katara veriyorsunuz. Olabilir mi? Gerçekten defalarca
buradan sordum: Sizin sorumluluğunuz bu 5 şirkete, Katara mı, 84
milyona mı? Olacak şey mi arkadaşlar bu? Halkın
bekasını, huzurunu, refahını, gelirini mi
düşünüyorsunuz, bunları mı düşünüyorsunuz?
Bakın değerli
arkadaşlarım, hiçbir limanın süresi 2023ten önce ya da 2023te
dolmuyor, en erken 2027de doluyor. Şimdi ben buradan sormak isterim:
Aceleniz nedir? Ha, gidiyorsunuz, gitmeden de bir parlamenter gibi
davranmıyorsunuz, bir tasfiye heyeti gibi davranıyorsunuz; olmaz
arkadaşlar, olmaz. Bunu yeni gelecek iktidara
bırakmalısınız. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sen ne aleti gibi davranıyorsun?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Sayın Başkanım, bakın, hakaret
ediyor.
BAŞKAN Siz Genel
Kurula konuşun, buyurun.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Şimdi, geliyoruz, ciddiyetini yitirmiş bir
iktidardan
Değerli arkadaşlar,
ben muhalefetteki milletvekillerine bakıyorum, arkadaşlarıma
bakıyorum Babanızın çiftliği mi? diyor, Bu topraklar, bu
ülkenin malları, denizleri, limanları çiftliğiniz mi? diyor.
Çok yanlış bir tabir bu. Çünkü hiç kimse babasının
çiftliğini böyle kullanmaz, yabancılara, yandaşlara soydurmaz,
peşkeş çektirmez ama siz bunu yapıyorsunuz. Şimdi, bana
bağıran arkadaşlara söyleyeceğim: 2005 yılında
Mersin Limanı özelleştirildi. Kim aldı? Akfen aldı. Ya, 755
milyon dolara aldı, on yıl sonra bu limanın yüzde 20sini
yabancılara ne kadara sattı? 869 milyon dolara sattı yani siz 4
milyar dolarlık Mersin Limanını 755 milyon dolara verdiniz.
Şimdi diyorsunuz ki: Limanların uzatılmasını tek
adama verelim. Bu olacak şey mi? Bu olacak şey mi?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Aman, el hareketine dikkat et!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ve ikinci tur başlıyor soygunda. Mersin
Limanı, Antalya Limanı, Trabzon Limanı bir tur peşkeş
çekildi, şimdi ikinci tur. Ya, kızacaksınız ama bir eve
soyguna giden hırsız bile 2nci kez o eve girmez. (CHP
sıralarından alkışlar) Ya, ikinci tur yapıyorsunuz
bunu. Bir tek milletvekili gelip sordu mu ben merak ediyorum: Ya, bu Mersin
Limanındaki zararı nereden alacağız? Kim ödeyecek?
Şimdi, Limak, Kolin, Cengiz İnşaat, Katar, Albayrak,
bunları düşünüyorsunuz, bunlara bedelinin çok altında
veriyorsunuz ve uzatıyorsunuz. Bunun hesabının gerçekten
sorulmayacağını mı düşünüyorsunuz? O şirketleri
korumayın. O şirketlerin 2023ten sona sonu pek iyi değil. Bu
verdiklerinizi gırtlağından değil, onların
midelerinden alacağız. Onlara bunların hesabını
soracağız.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Hangi sıfatla?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Burada, 84 milyonun, tüyü bitmemiş yetimin
hakkı var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ne güzel, bak
laf atıyorsunuz. Gelin, bir gün de burada insanlar için konuşun,
2.500 lira emekli aylığı alan bir vatandaş için
konuşun. Niye itiraz ediyorsunuz? Rakam veriyorum, rakam Mersin
Limanından.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Başarır, tamamlayalım lütfen.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Soymuşsunuz, soydurmuşsunuz. Mersin
Limanını sekizde 1 fiyatına vermişsiniz, şimdi ikinci
tur bunu yapmak istiyorsunuz; olmaz. Siz, Nihatı falan düşünmeyin,
Limak inşaatı; öğretmen Nihatı düşünün,
atanamıyor. Siz, Albayrakı düşünmeyin.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Al bayrağı düşünürüz, hilali
düşünürüz.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) O limanlarda bir al bayrak olacaksa o
kırmızı al bayrak olmalı, bizim bayrağımız
olmalı, Albayrak olmamalı. (CHP sıralarından
alkışlar) Cengizi düşünmeyin, o Cengizi düşünmeyin, 2.500
lira emekli aylığı alan Cengiz amcayı düşünün. Bir
parça vicdan. Burada laf atabiliyorsunuz. Bu ülkenin geleceğini, bu
ülkenin topraklarını, limanını, fabrikasını hâlâ
satmaya devam ediyorsunuz. Siz AK PARTİ olarak değil, sanki bir
akbaba gibi çöktünüz bu ülkenin üzerine. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Eleştiri yap ama hakaret etme.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Akbaba sensin!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bunun hesabını vermek
zorundasınız. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Verdin zaten, bitti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Son cümlem Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Başarır.
Tamamlayın lütfen.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bunun hesabını vereceksiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Şov yaptın yeter! Akbaba şov yaptı!
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunmadan önce Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun yoklama talebini karşılayacağım:
Sayın Özkoç, Sayın Gündoğdu, Sayın Tarhan, Sayın
Şevkin, Sayın Köksal, Sayın Şeker, Sayın Kaya,
Sayın Tokdemir, Sayın Yıldız, Sayın Başevirgen,
Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Hancıoğlu, Sayın
Aydoğan, Sayın Gürer, Sayın Kılınç, Sayın Aygun,
Sayın Özcan, Sayın Antmen, Sayın Öztunç, Sayın Bingöl, Sayın
Bayır.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.36
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.42
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin oylanmasından önce istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4018) ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 298) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu doğru bir madde değildir, kabul edilmesi doğru değil.
Bunlar milletin menfaatine değil, 5 kişinin menfaatine.
BAŞKAN 2nci madde
üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen şeklinde
ibaresinin olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli
Tokat Adana
Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
İzmir
Antalya
Manisa
Cengiz
Gökçel
Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel.
(CHP sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Buradan yüce Türk milletine
sesleniyorum: Değerli vatandaşlarım, AKP, az önce kabul
ettiği maddeyle ülkemizin geleceğini sattı, haberiniz olsun.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Limanlarımızı yandaşlarına peşkeş çektiler.
Dişimizle tırnağımızla biriktirdiklerimizi batan
geminin malları gibi satıyorlar. Daha bir ay önce getirdikleri
teklifi geri çekmişlerdi, bu teklifte limanların
kiralarının kırk dokuz yıllığına
uzatılması söz konusuydu. Ne oldu da bir ay önce geri çektiğiniz
teklifi yeniden getirdiniz buraya, ne değişti? Siz çıkıp
daha önce sözleşmesi yapılmış, ihaleyle yirmi yıl,
otuz yıl kiraya verilmiş limanların kira sürelerini ihalesiz
kırk dokuz yıla çıkartmaya kalkıyorsunuz. Ya, bu limanlar
sizin babanızın malı mı arkadaşlar? Kimin
malını kime peşkeş çektiniz?
Değerli arkadaşlar,
kırk dokuz yıl ne demek biliyor musunuz? Yarım asır demek,
yarım asır. Sizin vicdanınız nasıl kabul ediyor bunu?
Allah aşkına, çocuklarınızın yüzüne nasıl
bakacaksınız? Sizin mideniz bunu nasıl kabul ediyor?
Çocuklarımızın geleceği olan limanları
peşkeş çekmeye kalkıyorsunuz, insan biraz utanır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, elimde liste var.
Değerli arkadaşlar, bazı limanların kira süresi ihalesiz
2066 yılına ötelenecek. Şu anda Cumhurbaşkanının
yaşı 68, bu kanunu Cumhurbaşkanı yürütmeyle
yetkilendiriliyor kanun yasalaştıktan sonra. Değerli
arkadaşlar, 68 yaşındaki bir insan 2066 yılına kadar
limanlarımızı ipotek altına aldırıyor; uyan ey
Türk halkı, uyan! (CHP sıralarından alkışlar) Kira
sürelerini neden kırk dokuz yıla
çıkarttığınızı ben size söyleyeyim aslında.
Yandaşlarınız gittiğinizi görüyor, sizi
sıkıştırıyor, Bizi unutmayın. diyor, siz de
milletin mallarını gasbettiriyorsunuz. Ama az kaldı, merak
etmeyin, bu millet tarihin tozlu raflarına sizi elbette ki gömecek, siz de
bunu biliyorsunuz.
Dünya ticaretinin yüzde 80i
limanlardan yapılıyor. En kazançlı yatırımlar liman
yatırımları artık. Bu limanların sözleşmeleri
bittiğinde, yeni ihale yapıldığında devletin geliri
katbekat artacak. Siz bunu ortadan kaldırdınız az önce.
İhale yapmadan milletin alın terini kime, neden pazarlıyorsunuz?
Burada kamu yararı nerede? Siz kendi mülkünüzü kırk dokuz
yıllığına birine kiraya verir misiniz? 50 metrekarelik, 60
metrekarelik dairelerinizi kırk dokuz yıllığına kiraya
verir misiniz? İçinizde kiraya verecek olan varsa ben talibim. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
limanlarımızda son yıllarda yoğun uyuşturucu
trafiğine de şahit olmaya başladık. AKPnin pudra
şekerinin kaynağı da bu limanlar. Sizin başka bir derdiniz
de bu aslında. Yoksa beş sene sonrası için bu telaşınız
neden? Bu kanunları değiştirmeyi pudracılarınız
ile uyuşturucu baronları mı istiyor?
Değerli arkadaşlar,
Mersin Limanından da örnek vermek istiyorum. Mersin Limanı 1962
yılından beri çalışıyor. Mersin Limanı dünya
ticaretini kimi dönemlerde sırtlamış bir liman, siz ise onu
peşkeş çekiyorsunuz. İhaleye çıkmadan limanın kira
süresini uzatmaya kalkıyorsunuz, bunu da yatırım diye
allayıp pullayıp bizlere yalan söylüyorsunuz. Liman işletmecisi
yeni yatırım yapacak diye milleti kandırmaya
çalışıyorsunuz. Mersinde o liman işletmecisi kentte
rekabeti bitirdi. Lojistik sektörü liman işletmecisi yüzünden Mersinde
bitti. Siz İskenderun liman işletmecisi Limak üzülmesin, Mersin liman
işletmecisi MIP üzülmesin diye
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Gökçel.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Dokuzuncu ve Onuncu Kalkınma Planında yer alan Mersin Ana
Konteyner Aktarma Limanı Projesini ortadan kaldırdınız.
Eğer siz bu ülkeyi düşünüyorsanız işte orada proje,
işte orada yatırım yapacak liman yeri; gelin,
yatırımı oraya yapın, hiç kimseyi kandırmaya
çalışmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben sözlerimi
tamamlayacağım ama şunu da belirtmek istiyorum: Pazartesi günü
Mersinde asrın projesi olan metronun temel atma töreni yapıldı.
Aslında, bu çok güzel bir altyapı. Biz bölgeyi aslında ticaret
merkezi yapmayı düşünüyoruz ve Mersin dünyaya açılan
kapımız olacak, bölge illeri olan Hatay, Gaziantep, Adana,
Niğde, Kayseri ve Şanlıurfada üretilen ürünler, katma
değeri yüksek ürünler Mersin Limanından dünyaya açılacak. Allah
nasip ederse Cumhuriyet Halk Partisi bunu yapacak.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen
şeklinde ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Necdet
İpekyüz Dersim
Dağ
İzmir Batman Diyarbakır
Hüseyin
Kaçmaz Ali
Kenanoğlu
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Diyarbakır Milletvekili Sayın Dersim Dağ.
Buyurun Sayın Dağ.
(HDP sıralarından alkışlar)
DERSİM DAĞ
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Diyarbakırın en büyük merkezî ilçesi olan Bağların
90larda köy boşaltmalarından sonra nüfusu sürekli arttı. Kentte
işsizlik ve yoksulluğun en yoğun ilçelerinden olan Bağlar,
bugünlerde yine bir başka trajediyle karşı karşıya.
Bağlar, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kentsel dönüşüm adı
altında rant alanına çevrilmiş durumda. Hak sahiplerinin izni
olmadan törenler eşliğinde yıkım çalışmaları
sürüyor. Pilot bölge olarak seçilen Kaynartepe Mahallesindeki 53 dönümlük
alanda 1.354 hak sahibi var ve yıkım sonrası 10 bin kişiden
fazla insan göç etmek zorunda bırakılacak. Ev sahiplerinin çoğu
evlerinin yıkımına karşı çıkıyor.
Mahalleliler endişe içinde beklerken bu kez de DEDAŞ evlerin
sayaçlarını direklere taşıyarak, elektriklerini keserek
halka baskı kuruyor. Kaynartepe gibi mahallelerde yaşayan binlerce
ailenin düzenli bir geliri yok ve deyim yerindeyse sefalet koşullarında
yaşıyorlar. Yurttaşların mülklerini ucuza satın
alıp üzerine koca koca binalar yapanlar geçim derdi olan aileleri bir de
barınma sorunuyla karşı karşıya
bırakacaklarının farkında mı? Kaynartepe Mahallesi
sakinlerine sağlanan şartlar rant ve yoksulluk değilse nedir?
Kimin boğazı daha geniş ise o yiyecek düşünceniz bu
milletin başına bela oldu artık. Diyarbakırın birçok
yerinde olduğu gibi talancı zihniyet, şu an Surda da kendisini
gösteriyor. Diyarbakırın tarihî Sur ilçesinde 2 Aralık 2015te ilan
edilen sokağa çıkma yasağı sonrası başlayan
yıkım parsel parsel sürdürülüyor. Surun Benusen, Fiskaya, Dicle ve
Ferit Köşk Mahallelerinde yaşayan yurttaşlar da Bağlar
Kaynartepe Mahallesi sakinleriyle ortak kadere sahip. Yoksulların ve
yerinden edilmiş insanların göç ettiği Sur ilçesinde
yaşayan halkın evleri tek tek yıkılıyor. Savaşla
göç ettiremediği insanları kanuna kılıf uydurarak göç
ettiren AKP iktidarı yıktığı evlere 50 bin lira fiyat
biçerek 700 bin TL'nin üzerinde yeni evlerde oturmayı vadediyor. Ekonomik
buhranın yaşandığı şu şartlarda, dağ
başında bir oda bile satın alamazsınız 50 bin liraya
ama AKP, söz konusu Kürtler oldu mu elindeki bütün imkânlarını ortaya
koyuyor, düşmanlığından taviz vermiyor. Kentsel
dönüşüm adı altında yapılan yıkımlarla kültürel
soykırım yapılıyor. Kültürel soykırımı
hayata geçirmek isteyen AKP, Diyarbakır halkını yerinden
yurdundan etmek istiyor. TOKİ'lerle tek tip yaşamı dayatan AKP,
halkın fiziksel ve sosyal değişiminin yanında
planlanmış mimari yapısıyla Diyarbakırlıların
toplumsallığını da hedef alıyor. Yeni yapılar ve
özgürlük vadeden açıklama ve eylemlerinizin altında yatan nedenin
şehirlerimizin dokusuna, kültürüne karşı
geliştirdiğiniz rant politikaları olduğunu biliyoruz.
Metruk bina, riskli alan, terör tehdidi gibi gerekçeleriniz ve ranta giden
yolunuza döşediğiniz yalanlarınız hiç bitmiyor. Denizde
kum, AKP'de yalan bitmez. Her şey biter ama AKP'nin rant sevdası
bitmez.
Halkın çilesi gibi
mücadelesi de bitmiyor. 2013 yılında özelleştirilen DEDAŞ
uzun süredir Kürt illerinde terör estiriyor. İşsizliğin had
safhaya ulaştığı bölgede DEDAŞ'ın
uygulamalarından dolayı çiftçiler üretemez hâle geldi. Halk
pandeminin ayyuka çıktığı şu zamanlarda elektriksiz ve
susuz bırakılarak âdeta ölüme terk ediliyor. Elektrik kesintileriyle
ilgili büyük sorunlar yaşanırken kesintiler yüzünden halk mağdur
olmaya devam ediyor. Yurttaşlar yaptıkları eylemler ve
açıklamalarla seslerini duyurmaya çalışsa da DEDAŞ
halkı mağdur etmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde
Diyarbakırın Silvan ilçesinde 2 yaşındaki bronşit
hastası Yunus Emre Binen, DEDAŞ'ın elektriği kesmesi sonucu
oksijen maskesi çalışmadığı için
yaşamını kaybetti. Bölgede halkın hayatını
tehlikeye atan DEDAŞa hiçbir yaptırım uygulanmıyor;
aksine, arkasına devlet desteğini alan DEDAŞ jandarmalar
eşliğinde sık sık yurttaşlara şiddet uyguluyor.
Yüksek gelen elektrik faturaları, uzun süreli elektrik kesintileri ve
altyapı sorunlarıyla bölge halkına terör estiren DEDAŞın
kamulaştırılıp acilen bu uyguladığı
politikalardan vazgeçmesi gerekir. Yine, enerji bedeli adaletsizliği
ortadan kaldırılarak bir avuç sömürücünün önüne geçilmelidir.
DEDAŞ terörüne karşı hukuki önlemler alınarak çiftçiler ve
halkın mağduriyeti giderilmelidir.
Türkiyenin ekonomik bir
buhrandan geçtiğini hepimiz biliyoruz. İktidarın kendisi
bildiği gibi, sokakta mikrofonlara konuşan 13 yaşındaki
çocuk da biliyor. İktidarın yarattığı bu krizden en
çok da bölge halkı zarar görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
DERSİM DAĞ
(Devamla) Bölge halkı büyük bir yoksulluk sarmalıyla
karşı karşıya; gençler iş bulamıyor, çiftçiler
üretemiyor, esnaf bir bir kepenk kapatıyor. Kuşkusuz ekonomi ile
demokrasi ayrı düşünülemez. Yarattığı krizin
faturasını halka ödetmeye çalışan AKP, demokrasi ve sosyal
devlet anlayışını tamamen terk etmiş durumda. Ülke
genelinde yaşanan tüm krizlerin sebebi amasız, fakatsız,
koşulsuz AKP'nin savaş politikalarında ısrarıdır.
Kürt sorunu çözülürse, kayyum yasaları lağvedilirse, yerel yönetimler
güçlenir ve demokrasiye olan bağlılık artarsa çoklu krizlerin
hepsi de kendiliğinden geçecektir. Halklar Kürt sorununun çözümü ve
özgürlüklerin genişletilmesi için mücadele ediyor. Halklar mücadelesinde
başarıya ulaşınca ekonomik kriz de AKP'yle birlikte gidecektir.
Bu halkın hafızası güçlüdür ve ilk seçimde bu rantçı ve
talancı iktidardan hesap soracaktır. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu Orhan
Çakırlar
Samsun Eskişehir Edirne
Hasan
Subaşı Dursun
Ataş
Antalya Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.
Buyurun Sayın
Subaşı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
298 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 2nci maddesi için söz aldım. 2nci
madde bir erteleme maddesi. Borca batık bir toplumun sıkça
rastlayacağı borç ve yapılandırma ertelemelerini hep
göreceğiz; onun için bu erteleme maddesine bir itirazımız yok
ama bu küçük torba yasanın en önem verebileceğimiz maddesi 7nci
madde, stokçuluk denen madde ve 1inci madde limanların kırk dokuz
yıla kadar tahsisinin, kirasının, işletme devrinin
uzatılması. Vaktim olursa stokçuluğa gireceğim ama 1inci
madde bizim için çok önemli. Antalya Limanının 2028
yılında Katarla olan sözleşmesi bitecekken 2047
yılına uzatılmış bulunuyor. Nasıl
uzatıldı, niye uzatıldı bilen yok. Ben, 287 sıra
sayılı Yasa Teklifinin -2 Aralık tarihindeki konuşmamda-
genel gerekçesini incelemiştim, genel gerekçede limanlardan hiç bahis
yoktu ve şunu söylemiştim: 39 tane maddenin 38ini genel gerekçede
göstermişsiniz ama limanları herhâlde unutmuşsunuz
demiştim. Bunun da anlamı torba yasalarda saklanan maddeler
vardır; bu maddeyi saklamaya çalışmışlar ama tabii,
saklanacak tarafı yok. Anayasaya aykırılıklar nedeniyle
tartışmalardan dolayı bu madde çekilmişti,
çekildiğinde de ben yine konuşmamda ilave ettim, -sözler verildi
muhtemelen- bütçeden sonra bu madde gene gelecektir demiştim. Bu defa
geldi ama genel gerekçenin ilk paragrafına ve 1inci maddeye
yazılmış yani bu defa saklamamışlar ve âdeta gözümüze
sokmuşlar; o günkü eleştiriden etkilenmişler demek ki.
Bugün, sadece Katara
limanı vermek yetmiyor, bir de marinamız var. Marinanın kaderi
ne olacak? Yine bir serbest bölge limanın içinde, serbest bölgeyle ilgili
ihtilaflar var; onlar ne olacak belirsiz. Ben Antalya Milletvekili olarak
hiçbir ayrıntıyı bilmiyorum ve AK PARTİ
sıralarındaki arkadaşlarımızın da bildiğini
zannetmiyorum. Ama dün takip ettim konuşmacıları, hatipleri; AK
PARTİli konuşmacılar şunu diyordu: Hiç endişe
etmeyin çünkü gerekçede de yazdığı gibi Özeleştirme Yüksek
Kurulu var, son merci, hükmü onlar verecektir, endişe etmeyin.
demişlerdir. Ayrıca bir de ondan önce Sermaye Piyasası
Kanununa göre değerleme yapmaya yetkili en az iki kuruluş
tarafından belirlenmesi düzenleme altına alınmaktadır.
Ayrıca nihai karar mercisi olarak Özelleştirme Yüksek Kurulu
görevlendirilmektedir. demişlerdir. Ben, acaba Özelleştirme Yüksek
Kurulu ne der buna hiç sordular mı, Özelleştirme Yüksek Kurulu kimdir
acaba hiç merak ettiler mi onu öğrenmek istiyorum.
Ben şunu açıklamak
istiyorum: 1 Ağustos 2018 tarihinde
Cumhurbaşkanlığının 3 sayılı Kararıyla
Özelleştirme Yüksek Kurulu denilen Kurulun bütün görev ve yetkileri
Cumhurbaşkanına alınmıştır. Yani gerekçede
gösterilen Nihai karar Özelleştirme Yüksek Kurulunun
kararıdır. dedikleri kararı Cumhurbaşkanı verecektir
ama hiç değilse burada onu yazsaydınız da bu şekilde,
neredeyse sahtecilik gibi bir durumla karşı karşıya
kalmasaydınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
Ha, Özelleştirme Yüksek Kurulunun yetkilerini Cumhurbaşkanı
kullandığına göre, demek ki tahsis edilen bu 18 tane
limanın bedellerini Cumhurbaşkanı belirleyecektir. Katarı
ise -özel ilgisi olduğunu biliyoruz, çok lüks bir uçağı hediye
kabul ettiğine göre- muhtemelen fazla üzmeyecektir bu bedelin tayininde ve
Antalya Limanımız ve onunla beraber Türkiye'nin çok kıymetli 17
tane limanı maalesef kim vurduya gitmiştir.
Ben sözlerimi burada
bitirirken AK PARTİye bu gerekçeler hazırlanırken daha dikkatli
olmaları gerektiğini buradan işaret ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci
madde kabul edilmiştir.
3üncü maddede 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde geçen
şeklinde ibaresinin olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Tokat Adana
Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Antalya Manisa İzmir
Turan
Aydoğan
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Turan Aydoğan.
Buyurun Sayın
Aydoğan. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Komisyonda bu konu
görüşülürken Anayasanın 81inci maddesindeki yemini
hatırlatmıştım, şimdi milletimizin önünde aynı
yemini tekrar hatırlatacağım içerik olarak. Yeminimizin mihenk
noktası hukukun üstünlüğüne, demokratik devlete, herkesin insan
hakları ve temel hürriyetlerden yararlanmasına ve Anayasaya sadakate
namusumuz ve şerefimiz üzerine ant içerek bu Mecliste faaliyete başlıyoruz.
Şimdi, burada, birçok
konuşmacı çıktı, özellikle, 1inci maddeyle alakalı
bir dünya Anayasaya aykırılıktan bahsettiler. Anayasanın
giriş bölümündeki hürriyetçi demokrasiye ve rekabete dayalı ekonomiye,
2nci maddesindeki hukuk devletine, 6ncı maddesindeki millet
egemenliğine, 7nci maddesindeki yasamaya, 10uncu maddesindeki
eşitlik ilkesine, 11inci maddesindeki Anayasanın üstünlüğüne
Daha sayayım mı? 43üncü maddesindeki kıyılarla ilgili
düzenlemeye, 47nci maddesindeki devletleştirme ve özelleştirmenin
kanunla yapılacağına, 48inci maddesindeki teşebbüs
hürriyetine, 125inci maddesindeki idarenin her türlü eylem ve işleminin
denetime tabiliğine, 138inci maddesinde de her türlü kurumun yargı
kararlarına uyması gerektiğine aykırı bir kanun
maddesiyle geldiniz. Bize burada Hep beraber gelin, dolanalım
Anayasayı. diyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Belinizde bilye var, dolana dolana bir hâl olacaksınız.
Ben size başka
hatırlatmalar yapayım buradan. Dolana dolana
uğraştığınız daha sonra nereye varacak
onların hatırlatmalarını yapıyorum. Sayın Genel
Başkanımız çok açık ve net olarak Her türlü
hukuksuzluğun, iktidarımızın ilk günlerinde ele
alınacağını ve hukuk ikliminin
yaratılacağını. söylüyor. Bu peşkeş
çektiğiniz her türlü kamu malı, her türlü kamu hakkı
arkasında, ensesinde olacağımız işlerdir; haberiniz
olsun.
Hukukla ilgili başka bir
hatırlatma daha yapacağım size. Hukuk, katır
inadındadır; döner dolaşır, uzun sürede de olsa gelir
doğruyu bulur. Doğru bir hukuk ikliminde bu ihlallerin tamamı yeniden
düzeltilir, doğru yere oturtulur ama siz başınızı
kaldıramazsınız, torunlarınıza hesap veremezsiniz, bu
utançla kimsenin yüzüne bakamazsınız.
Burada çok net
anlatıldı, denildi ki: Yasama faaliyeti yapıyorsanız,
yasama faaliyetinin özü, kamu yararına uygun olmaktır. Anayasa
Mahkemesinin 2009 ve 2015 tarihli iki kararı benden önce
hatırlatıldı. Orada, bütün yasama faaliyetlerinin kamu
yararına uygun yapılması gerektiği söyleniyor. Hadi yüzünüz
varsa şu 1inci maddeyle ilgili Kamu yararı şudur. diye
çıkın burada anlatın. Utanıyorsunuz, gerekçesini bile
yazamıyorsunuz. Size defalarca soruldu burada, tek kelime etmediniz.
Başınızı eğiyorsunuz, oy kullanıyorsunuz, bu
milletin geleceğini ipotek altına alıyorsunuz. Çıkın
benden sonra Bu yapılan işlemde kamu yararı şudur. diye
açıklayın, hepinizden özür dileyeceğim. (CHP
sıralarından alkışlar)
2070 yılına kadar
bu ülkenin limanlarını peşkeş çekiyorsunuz,
çocuklarımızın geleceğini esaret altına
alıyorsunuz; belki de ne yaptığınızın
farkında bile değilsiniz çünkü bir ağır irade hepinizi
hegemonya altına almış, diyor ki: Ben yapıyorum, siz hukuk
kılıfını hazırlayın. Nasıl ki
BOTAŞı özelleştireceksiniz -geçen hafta geldiniz burada
borçlarını sildiniz- nasıl ki Anayasanın 73üncü maddesine
aykırılığı tespit edilen, kanunla bile
düzenlenemeyecek olan bir konuyu, dövize çevrilebilir mevduatı kanunsuz
hayata sürdünüz -cuma günü getirip burada çıkarmaya
çalışıyorsunuz- bu hukuksuzluk torunlarınıza kadar
size yüz karası olarak kalacak. Bilin ama peşini bırakmayacağız.
Bu milletin tüm değerleri üzerine iş birliği
yaptığınız o oligark yapıyla beraber çökmüş
olmanızın hukuk önünde hesabını soracağız.
Milletimiz buradan dinlesin. Atalarımızın kanıyla
sulanmış toprakları, denizleri bu Anayasaya aykırı
bir şekilde ona buna peşkeş çekmenin ne demek olduğunun
peşini asla bırakmayacağız. Bu madde Anayasa Mahkemesine
gider. Yarattığınız yeni Anayasa Mahkemesi nasıl
davranır bilmem ama milletin vicdanı asla sizi unutmaz. Asla sizi
unutmaz, kıyamette de unutulmayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
Âli İmrân suresi 161
Bu yedeğinize aldığınız
haksızlıklarla beraber hesap vereceksiniz, hesap; orada da bu
hesabı vereceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Kamu
malına el atıyorsunuz ama size ne anlatayım ben, size
anlatılacak bir şey yok ki. Hani mahalle bakkalı vardır ya
süte su katar, pirince taş katar, sonra da tevazu içerisindeki bir adam
gibi mahallelinin içinde gezer; öyle bile gezemeyeceksiniz, sokağa
çıkarmayacağız sizi. Bu milletin malına, beytülmale el
atmış insanlar olarak göreceksiniz, sizi sokağa
çıkarmayacağız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde geçen
"şeklinde ibaresinin "biçiminde olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dersim
Dağ Serpil
Kemalbay Pekgözegü Erol
Katırcıoğlu
Diyarbakır İzmir İstanbul
Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz Hüseyin
Kaçmaz
İstanbul Batman Şırnak
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle ilgili
olarak şöyle söyleyeyim: Gerçekten bazı maddeleri günümüzün
sorunlarıyla bağlantılı olarak yapılması
gerekenler gibi durmakla birlikte, biraz daha dikkatli
baktığımızda aslında yeteri kadar
düşünülmemiş bir kanun metniyle karşı karşıyayız
diye düşünüyorum.
Neden böyle düşünüyorum?
Şimdi, biliyorsunuz, bu Hükûmet serbest piyasa ekonomisine bağlı
olduğunu söylüyor ve dolayısıyla da serbest piyasa ekonomisinin
bozulduğuna dair bir kanaatten yola çıkarak -yani özellikle stokçuluk
meselesiyle ilgili olarak- bazı tedbirler öneriyor. Fakat, değerli
arkadaşlar, şöyle söyleyeyim: Stok ve stokçuluk, esasında
serbest piyasa ekonomisinin olmazsa olmazlarından biridir yani bir
işletme, belirsizlikler içinde çalışan bir işletme tabii ki
stok yapacak, stok yapmasının bazı ekonomik makul sebepleri
vardır, özellikle gıda sektöründe en azından böyle bir
eğilimin oldukça yaygın bir şekilde var olduğunu biliyoruz.
Fakat değerli arkadaşlar, anladığım kadarıyla,
Hükûmet, özellikle perakende satışlarla ilgili olarak mevcut
yasaları bir anlamda daha da güçlendirmeye yönelik olmak üzere belli ceza
mekanizmalarıyla tedbirleri etkili hâle getirmek istemiş.
Değerli arkadaşlar,
benim gördüğüm kadarıyla, 4054 sayılı bir Yasa var yani
Rekabeti Koruma Yasası diye bir yasa var ve bu yasa esas itibarıyla
sizin zaman zaman fahiş fiyat dediğiniz şeyi zaten
yasaklıyor. Yani değerli arkadaşlar, bir malın
fiyatının fahiş olması, serbest piyasa ekonomisinin ürettiği
fiyatın üzerinde bir fiyatı olması zaten o firmanın bir
pazar gücü olduğunu, bir tekelci gücü olduğunu gösterir.
Dolayısıyla da tekelci gücü olan bir şirketin fahiş fiyat
uygulaması Rekabet Kanununun kapsama alanında olan bir durumdur.
Dolayısıyla, ek bir şey yapmaya gerek yoktur doğrusunu
isterseniz ama görebildiğim kadarıyla -bazı maddeler
bakımından söylüyorum- sanki böyle bir yasa yok ve sadece perakende
satışlarla bağlantılı olarak bir ceza mekanizması
getiriliyor ve gördüğümüz kadarıyla, piyasada darlık
çıkaran şirketleri bu davranışlardan men etmek üzere
-yanılmıyorsam- 2 milyon Türk lirasına kadar çıkan bir ceza
mekanizması öneriyor. Fakat değerli arkadaşlar, dediğim
gibi, bu, bence gereksiz, özellikle 4054 sayılı Yasanın
olduğu bir Türkiye'de buna ihtiyaç yoktur ve nitekim -benim bildiğim
kadarıyla, yanılmıyorsam- 6585 sayılı Kanunla -bu
perakende meselesini düzenleyen kanunla- 4054 sayılı Kanunun kapsama
alanının birbiriyle çeliştiği bu kanunların
çıkarılması sürecinde de tartışıldı.
Dolayısıyla da ortada bir belirsizlik vardı ama komisyonun
getirdiği yasa teklifinde doğrusunu isterseniz bunu görmek mümkün
olmuyor yani yeteri kadar farkında olmadan bir düzenleme
yapılmış oluyor diye düşünüyorum.
Velhasıl değerli
arkadaşlar, bu Hükûmet Serbest piyasa ekonomisine
bağlıyız. dediği hâlde öyle değil, öyle
yapmıyor. Nitekim bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda Varlık Fonuyla
ilgili olarak konuştuğumuz konuların bazılarında da
benzer bir şekilde, aslında kararları merkezîleştiren yani
bir anlamda Hükûmetin kontrolüne almaya çalışan bir
anlayışla bu işi yapıyor. Dolayısıyla da böyle
bir yaklaşımın doğrusunu isterseniz
karşılaştığımız sorunları çözmekle
ilgili olarak herhangi bir etkisi olacağını sanmıyorum.
Dolayısıyla da kanunun yeniden düşünülmesi gereken bir kanun
olduğu düşünüyorum yani illa bir düzenleme yapılacaksa eğer
bunun biraz daha 4054 sayılı Yasayı da dikkate alan bir yerden
yapılmasında yarar olur diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"değiştirilmiştir ibaresinin "yeniden
düzenlenmiştir. ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu Orhan
Çakırlar
Samsun
Eskişehir Edirne Dursun Ataş Hüseyin
Örs
Kayseri Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin
3üncü maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yeni yılın ilk haftasındayız. Bizleri ekran
başında izleyen aziz milletimize ve siz değerli
milletvekillerine yeni yılda sağlıklar diliyorum.
Her yeni yıla
girdiğimizde iyi dilekler paylaşılır, umutlar tazelenir ama
ne yazık ki bu yılbaşı umutların yeşermeden
solduğu bir yılbaşı olarak tarihe geçti. 31 Aralık
2021 gece 24.00ten sonra gelen zam yağmuru yeni yılın geçen
yıla göre daha zor ve çetin geçeceğinin de habercisi oldu.
Akaryakıttan köprü geçiş ücretine, doğal gazdan elektriğe,
harçlardan vergilere kadar her şeye zam yapan AK PARTİ Hükûmeti
milletin kabusu oldu.
Şimdi, iktidar
sahiplerine sormak istiyorum: Bu zam kasırgasını niçin 31
Aralık gecesine bıraktınız? Zamlar daha önce
yapılsaydı memurun, emeklinin 2022 için belirlenecek ücret ve
aylıklarına enflasyon farkı olarak yansıtılması
gerekiyordu değil mi? Maalesef burada da bir Ali Cengiz oyunu var ama
sobelendiniz, millet sizi sobeledi.
Değerli arkadaşlar,
AK PARTİ'ye mensup arkadaşlar, size söylüyorum.
Yılbaşı gecesi gelen elektrik zamları sonrası
yandaş gazetelerinizde elektrik zammı diyemeyip Elektrikte fiyat
ayarlaması, fiyat tarifesi manşeti attırdınız ama
millet bu manşeti Elektrikte yine zam. diye okudu. Size elektrik
yetmedi, doğal gaz zamlarıyla insanları kış
soğuğuna mahkûm ettiniz. Siz sefadasınız ama vatandaş
zamları yaşıyor, cefasını çekiyor. Milletin cebinden
çıkacak faturaları Kamu kaynaklarından
karşıladık. diyorsunuz ya, millet de Sen gel onu külahıma
anlat. diyor, bilesiniz.
Değerli arkadaşlar,
yeni yılda yapılan maaş ve ücret artışları
elektriğe, doğal gaza, mazota, benzine, zeytinyağına,
gıda ve temizlik maddelerine, ulaşıma ve kiralara gelen
zamları karşılayacak düzeyde midir? Gelin, TÜİK verilerine
göre bazı temel gıda ürünlerinin raflardaki yıllık fiyat
artış oranlarına bakalım isterseniz. Un, fiyat
artış oranı yüzde 86; ayçiçek yağı, yüzde 76; süt,
yoğurt yüzde 72, yüzde 74; mercimek, yüzde 61; makarna, yüzde 60; dana
eti, yüzde 56; toz şeker, yüzde 49; ekmek, yüzde 54; yumurta, yüzde 47.
Bunlar yılbaşı gecesi gelen zamlardan önceki artışlar,
2021 yılı artışları ve o, sizi üzmemek için özenle
hazırlanan TÜİK verileri arkadaşlar. Sizin davul zurna çalarak
açıkladığınız artışlar bu temel gıda
ürünlerindeki fiyat artışlarının hangisinin
karşılığıdır? Unun
karşılığı mıdır, ekmeğin
karşılığı mıdır, yumurtanın
karşılığı mıdır, makarnanın
karşılığı mıdır? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİli
arkadaşlarımız bir terane tutturmuş gidiyorsunuz: Faiz
sebep, enflasyon sonuç. Yahu, arkadaş, faiz yüzde 19dan yüzde 14e
gerilerken enflasyon yüzde 15ten yüzde 36ya çıktı; faiz düştü,
enflasyon coştu. Yalan mı arkadaşlar? Üstelik, bu verdiğim
rakamlar da yine TÜİK rakamları. Merkez Bankasının yıl
sonu enflasyon hedefi yüzde 5 iken sizin kontrolünüzdeki TÜİK
tarafından yüzde 36 olarak ilan edildi, tek başına bu enflasyon
oranı bile ekonomi politikalarınızın çöktüğünün
resmidir. Biz size Enflasyonu kontrol altına alın. dedik, siz
gittiniz, TÜİK'i kontrol altına aldınız. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Bizleri dinlemediniz. Peki,
bizi dinlemediniz de ne oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Bakın, ne olduğunu
söyleyeyim: Siz 2002de geldiğinizde tüketici enflasyonu yüzde 29,7 iken
şimdi yüzde 36,1.
Bir de Ekonomide Çin
modeli. diyorsunuz ya, ben size sizin ekonomi modelinizin ne olduğunu
söyleyeyim mi? Sizin ekonomi modeliniz Vatandaştan al, yandaşa ver.
modelidir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bir
daha söylüyorum Vatandaştan al, yandaşa ver. modelidir.
Değerli arkadaşlar,
Meclise ara verdiğimizde Trabzondaydım. Trabzonda ilçeleri gezdim,
oradaki vatandaşlarımızla görüştüm, esnafı dinledim.
Gördüm ki sizin bu Uçtuk, büyüdük, Avrupa bizi kıskanıyor.
sözlerinizin vatandaşta hiçbir karşılığı yok.
Zaten bunlara artık söyleyenler de inanmıyor. Vatandaşın
gündeminde işsizlik var, enflasyon var, geçim
sıkıntısı var, hayat pahalılığı var.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) 60a göre kısa bir söz talebim var Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Selçuk
Kozağaçlı ve Barkın Timtikin yargılandığı
davaya ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün çok önemli bir
duruşma vardı, Çağdaş Hukukçular Derneği Genel
Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtikin
-yöneticinin- yargılandığı dava ve davanın
bittiğini öğrendik. Beş yıldan bu yana, ÇHD Genel
Başkanı ve Barkın Timtik tutuklu. Maalesef dosya birçok safahat
geçirdi ve Ebru Timtik, bildiğiniz üzere, yaşamını yitirdi
-Türkiyenin bildiği üzere- ve bu dava baştan sona hukuku katleden
bir dava. İlk duruşmada tahliye edilmişlerdi ve ondan sonra üstten
gelen müdahaleyle, itirazla tekrar tutuklandılar. Beş
yıldır tutuklular, aslında kendilerine istenen cezanın
infazını da tamamlamış durumdalar, üyelikten ceza
isteniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Davayı baştan sona
anlatmayacağım ama bu dava, avukatlık mesleğine, savunma
hakkına, hak savunuculuğuna, insan hak ve özgürlüklerine
doğrudan saldırı teşkil eden bir dava niteliğindedir.
Sevgili Selçuk Kozağaçlı, çok iyi bir avukat olup aslında bugün
mahkemede yine çok iyi bir hukuk dersi vermiş ama maalesef bu konuda
yargı özgürce karar veremediği için tutukluluk hâlinin devamına
karar vermiş ve 23 Marta duruşmaları ertelemiş, üzülerek
bunu öğrendik.
Buradan, Silivride tutulan
sevgili Selçuk Kozağaçlıya selamlarımızı
göndereceğiz ve bu haksızlığın mutlaka
biteceğini, özgürlükte buluşacağımızı ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4018) ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 298) (Devam)
BAŞKAN 4üncü madde
üzerinde 3 önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen
şeklinde ibaresinin olarak ve eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Alpay
Antmen
Kocaeli İzmir Mersin
Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak
Tokat Adana Antalya
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Alpay Antmen.
Buyurun Sayın Antmen.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri
kamu yararı kavramı her an toplumsal yaşamı belirleyen,
bireylerin davranışlarını ciddi ölçüde etkileyen, hava ve
su gibi olmazsa olmaz ve yadsınamaz bir durumdur. Parlamentoların
ortaya çıkış gerekçeleri, kalabalık şehir
devletlerinde her an herkesin her konuda konuşabilecek ve her
vatandaşın her değişiklikle ilgili oy kullanabilecek zaman
ve imkânının olmamasından kaynaklanmıştır.
İşte bizlerin görevi sayın milletvekilleri, tam da budur. Her
zaman kamu yararını ve halkın çıkarlarını
düşünmek, gözetmek ve buna göre yüce Mecliste oy kullanmak zorundayız
ama sizler konuyu salt bir el kaldırmak ya da yürütmenin
talimatını uygulamak olarak gördüğünüz için kamu yararı ve
halkın çıkarlarını asla düşünmüyorsunuz. Üzülerek
belirtmeliyim ki AKP Grubu, kamu yararına olmayan, halkın
çıkarına aykırı, özel rant odaklarının
sipariş teklif ve değişikliklerini sürekli Meclise getirerek,
MHP Grubunun desteğiyle kanunlaştırmaktadır.
İşte, gündemimizdeki torba yasa teklifindeki durum da aynen bu
şekildedir. Görüştüğümüz torba kanun teklifinin yegâne, tek
amacı halka ait olan limanların ihalesiz bir şekilde ihale
sürelerinin, kullanım sürelerinin uzatılmasıdır.
Limanların ihale sürelerinin yeni bir ihale olmadan uzatılması
kamunun yararına değildir, halkın çıkarına
aykırıdır, bağlı kalacağınıza namusunuz
üzerine yemin ettiğiniz Anayasaya uygun değildir.
Değerli milletvekilleri,
bu ülke halkı, kâr eden şirketlerinin, fabrikalarının ve
kıymetli arazilerinin neredeyse bedelsiz, yok pahasına ve hatta Tank
Palet Fabrikasında olduğu gibi bedelsiz olarak yandaşlara ve
başta Katar olmak üzere yabancı sermayeye peşkeş
çekildiğini gördü. Siz, buna bugün, limanlarımızı da
eklemek istiyorsunuz. Dünyanın neresinde bu uygulamalar var biliyor
musunuz? Ya aile şirketine ya da mafyaya dönüşmüş iktidarın
ülkelerinde ancak bu kadarı olur. Ballı ihalelerinizi görüyorduk da
şimdi ihalesiz rant sağlamayı da ilk sizden öğreniyoruz.
Değerli milletvekilleri,
seçim bölgem Mersindeki Mersin Limanını otuz altı
yıllığına ihaleyle özelleştirdiniz, yok pahasına
devrettiniz; aradan on üç yıl geçti ve hâlen yirmi üç yıl süresi var.
Şimdi neden bu süreyi ihale yapmadan, çok daha yüksek bedelli tekliflerin
gelebileceğini de göz ardı ederek on üç yıl daha uzatmak
istiyorsunuz? Zaten hâlen yirmi üç yıl süresi olan şirkete ihale
yapmaksızın on üç yıl daha neden ek süre vermeyi
düşünüyorsunuz? Özellikle Mersinde Mersin Limanının
doğusunda planlaması yapılan konteyner ana aktarma
limanını neden hayata geçirmiyorsunuz, neden bu
yatırımı yapmıyorsunuz? Bu sorulara verecek
cevabınız yok ama insanın aklına tek bir cevap geliyor: Ortak
mısınız arkadaş?
Sayın milletvekilleri,
bugün, belki de tarihimizin en büyük ekonomik krizini yaşıyoruz, bir
gıda ve enerji krizinin tam ortasındayız. Zamlar artık
aylık değil, dakikalık geliyor, yağmur gibi
yağıyor. İnsanlar gün geçtikçe yoksullaşıyor.
İnsanlar aç, insanlar, iktidarınız sayesinde yandaş zengin azınlık
dışında mutsuz ve umutsuz. Elektriğe, doğal gaza,
akaryakıta ardı ardına gelen zamlar da eklenince vatandaş
kuru soğana ve ekmeğe muhtaç hâle geldi. Döviz geçiş garantili
ihaleler de eklenince -üzülerek söylüyorum- ülkemiz sayenizde iflas etti.
Ne yaparsanız
yapın, önünde sonunda seçim geliyor, o sandık gelecek ve siz
gideceksiniz. Bu halkı kimler soymuş, kimler buna göz yummuşsa,
kim kul hakkı yemişse bağımsız yargı önünde bunun
hesabını verecek; halkımız hiç merak etmesin.
Halkımız umutsuzluğa kapılmasın, halkımız
dirayetli olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az kaldı ama burada, bir son sözüm var. Bu
son söz, Mersin Liman işletmecisi şirkete: Mersinin onuru Atatürk
Parkına doğru genişlemeyi unut, aklına bile getirme.
Limana ya da denize dolgu yaparak Mersinin silüetini kapamayı
aklından bile geçirme. Limanın doğu tarafında
yapılması planlanan yeni konteyner aktarma limanımıza engel
olmaya kalkma. Daha da önemlisi, Mersin Limanını uyuşturucu
kaçakçılarına bir kapı hâline getirme, buna geçit verme; yoksa
bunların hesabını verirsin.
Son sözüm: Halkımız
üzülmesin, geliyor gelmekte olan, bunların hepsinin hesabını
verecekler.
Saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dersim
Dağ Serpil
Kemalbay Pekgözegü Necdet
İpekyüz
Diyarbakır İzmir Batman
Mahmut
Celadet Gaydalı Hüseyin
Kaçmaz Ali
Kenanoğlu
Bitlis Şırnak İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu Dursun
Ataş
Samsun Eskişehir Kayseri
Orhan
Çakırlar Hüseyin
Örs
Edirne
Trabzon
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Bitlis Milletvekili Sayın
Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın
Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
298 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle haksız ve hukuksuz bir
biçimde cezaevlerinde tutsak bulunan başta Eş Genel
Başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye eş
başkanlarımız ve parti yöneticilerimiz olmak üzere tüm halkları
saygıyla selamlar, 2022 yılının adaletin ve eşitliğin
yılı olmasını temenni ederim.
Değerli milletvekilleri,
kamuoyunda Stokçulara para cezasını artıran kanun teklifi.
olarak gündeme gelen bir kanun teklifini görüşüyoruz. Bu konuyla ilgili
olarak birkaç hususa ben de değinmek istiyorum. Stokçuluk bir neden
değil, bir sonuçtur. İktidar, dayattığı ekonomik
politikalarla ülkeyi uçurumun kenarına itiyor ve bu arada suçlu olarak üç
dört tane zincir marketi hedef göstererek kendi sorununu âdeta unutuyor. AKPde
genel hava şu: İyi ise biz yaptık, kötü ise dış güçler
ya da fırsatçılar yaptı. Bunun adı da devlet yönetimi
değildir. Aynı gemideyiz. naraları atıp gemi su almaya
başlayınca yolcuları suçlayan başka bir kaptan da dünyada
yoktur. Bugün, haksız fiyat uygulamalarının da stokçuluğun
da bir müsebbibi varsa o da ekonomiyi yönetemeyen
iktidarınızdır. Güvenin olmadığı, hayat
pahalılığının sürekli arttığı bir
ortamda kendinizi sorumlu hissetmiyorsanız zaten yönetmeyi
bırakmışsınız, ipin ucunu
kaçırmışsınız demektir.
Stokçuluk uygulamalarına
yönelik yapılan denetim esnasında uygulama birliği
sağlanması, verilerin doğru analize edilmesi adına ticaret
il müdürlükleri hangi usul ve esasları dikkate alacak? Yine, denetimlerin
daha etkin ve sürdürülebilir olması için Ticaret
Bakanlığının il müdürlüklerinde bir birim
oluşturması gerekiyor ve bu da alanında uzman memurlar eliyle
yürütülmelidir. Böyle bir birim var mı? Yok. Memuru sahaya sürdük,
şu kadar yer denetledik; oldu, bitti. Bu, böyle olmaz. Bu yöntemle zaten
stokçulukla da haksız fiyat uygulamalarıyla da baş edilemez.
Stokçuluk neye göre belirleniyor yani rafta satılan ürün stokçuluktan
sayılır mı, hangi ürünler stok olarak değerlendiriliyor;
öncelikli olarak bu kriterler belirlenmelidir. Zaten sizin de bununla mücadele
gibi bir derdiniz yok, limanların talanını kamufle için araya
sıkıştırılmış bir dolgu malzemesi olarak
kullanıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin 4üncü maddesiyle, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
kapsamında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olanların
lisans alması önlenecektir. Peki, sormak isterim, kaçakçılık
önlenebilecek mi? Hayır. Çünkü kaçakçılıkla mücadele hususunda
yeterli bir mekanizma yok. Bakın, açık ve net söylüyorum: Kamu
görevlileri işin içinde değilse, iş birliği yapmıyorsa
büyük boyutta kaçakçılık yapılması mümkün değildir.
Bahsettiğimiz şey, 2 kilo soğan ile 1 kilo patates değil;
sıvılaştırılmış petrol gazları yani
LPG; ya gemiyle getirilecek ya da tankerle. Burada
kaçakçılığı önleyici politik bir hat belirlemek daha
yerinde olacaktır, daha net olunmalıdır. Hiçbir surette söz
konusu kişiler, bu kişilerle yeniden uğraşamaz derseniz
olur biter.
Yine daha önce de bu suçu
işlemiş ve yeniden lisans almış kişilerin
lisansları iptal edilecek mi? Anladığımız
kadarıyla geriye dönük olarak lisans iptalleriyle ilgili bir düzenleme de
yok. Amaç nedir? Kaçakçılıkla mücadele mi edilmiş oluyor? Tabii
ki hayır. Siz limana yanaşan geminin, yollarınızdan geçen
tankerlerin kontrolünü sağlayamadıktan sonra, bu tarz düzenlemelerle
hiçbir yere varılamaz. Kaçakçılık yapmak isteyen kişi,
gider birinin adına şirket kurdurur, yine de bu işi yapar. Zaten
büyük kaçakçılık işletmeleri ekonomik durumu zayıf,
eğitim düzeyi düşük insanları paravan olarak kullanarak
yapıyor bu işi.
Sözlerimi güzel bir deyimle
bitirmek istiyorum: Çobanın kaval sesine kanıp yaylaya gittiğini
zanneden koyunlar, mezbahaya gittiğini hiçbir zaman öğrenemediler.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerindeki diğer konuşmacı, Kayseri
Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
kanun teklifinin görüşülen bu maddesi Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu kapsamında, kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olan
kişi ve şirketlerin LPGnin dağıtımı,
taşınması ve otogaz bayilik faaliyetlerinin yapılması
gibi konularda lisans almasını yasaklamaktadır.
Kaçakçılıkla mücadele kapsamında kesinleşmiş
cezası bulunan kişilere bir daha lisans verilmemesi olumlu bir
gelişmedir ve destekliyoruz ancak akaryakıt piyasasının
genel olarak birçok düzenlemeye ihtiyacı vardır. Uzun
yıllardır akaryakıt konusunda kaçakçılığın
önlenememesi sonucu devletin ciddi bir vergi kaybına
uğradığı, dürüst çalışan akaryakıt
istasyonlarının da kaçakçılık ve usulsüzlük yapanlar
karşısında zarar ve haksızlığa
uğradığı düşünüldüğünde ciddi düzenlemelere
ihtiyaç olduğu ortadadır.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz derin bir ekonomik kriz içindedir. Vatandaşın
yaşadığı enflasyon 3 haneli rakamlara
yaklaşmıştır. Sadece son üç ayda benzine yüzde 49, motorine
yüzde 58, LPGye yüzde 80 oranında zam yapılmıştır. Bu
zamlar vatandaşı etkilediği gibi akaryakıt
istasyonlarını da çok olumsuz etkilemiştir. Özellikle,
işini düzgün yapan birçok istasyon pompa kapatma noktasına
gelmiştir. Üstelik iktidar tarafından bu zamların sorumlusu istasyonlarmış
gibi gösterilmektedir. İşini düzgün yapan en küçük bir kırsal
istasyon bile hiçbir satış yapmasa dahi aylık 70-80 bin lira
gideri vardır. Akaryakıt istasyonları her yıl
belediyelerden EPDKye, EPDKden tüm bakanlıklara kadar yüksek maliyetleri
olan onlarca farklı belge almak zorundadır. Devletin her kurumuna
ayrı ayrı ödeme yapan, vergi dairesi gibi vergi toplayan, istihdam
sağlayan istasyonların üzerinde çok ciddi bir mali yük vardır.
Üstüne, art arda gelen zamlarla maliyetlerin daha da artması, kâr
marjlarının giderek düşmesi istasyonları ya batıp
pompa kapatmaya ya da illegal yollara sevk etmiştir. 1 Ocak 2021de 6,76
lira olan motorin, 1 Ocak 2022de yüzde 92 artışla 12,93 liraya; 3,99
lira olan LPG ise yüzde 123 artışla 8,91 liraya
çıkmıştır. Ancak bu zamlar karşısında
istasyonların kâr oranları bir yılda yüzde 50
azalmıştır. Dolar düştü, fiyatları düşürün.
diye marketlere baskı yapan iktidar, akaryakıtta zam üstüne zam
yapmakta, vergilerinden de hiç vazgeçmemektedir. Buna karşın, yüzde
100 artan fiyat ve maliyetler yüzünden istasyonlar hem yüzde 100 sermaye
artırmak zorunda kalmış hem de kâr oranları eriyip
bitmiştir. İstasyonların ayakta kalabilmesi için acilen bir
düzenleme yapılarak bayi kârları artırılıp vergilerin
indirilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
AKPnin iktidara geldiği 2002 yılında enflasyon yüzde 29,7
seviyesindeydi, aradan geçen yirmi yılın sonunda TÜİKe göre
bile enflasyon yüzde 36,08 seviyelerine yükselmiştir. ENAGrubun
yaptığı araştırmalara göre ise gerçek enflasyon yüzde
82,81dir. Yani ülkeyi her fırsatta kötüledikleri 2002
yılının dahi çok gerisine götürmüşlerdir. AKP, ülkemiz ve
milletimizin yirmi yılını çalmıştır. AKPnin
resmî sitesine girdiğinizde 2023 yılında dünyanın ilk 10
ekonomisi arasına gireceğiz. yazmaktadır, bunu
Cumhurbaşkanı da defalarca kez tekrarlamıştır. Ancak,
gelinen noktaya baktığımızda, bırakın ilk 10
ekonomiyi ilk 20nin bile dışında kaldık. Ama
haklarını yemeyelim, ilk 10a girmeyi başardıkları
konular da var. Mesela, enflasyon. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) TÜİKin gerçek dışı resmî
rakamları bile dikkate alındığında, Türkiye,
enflasyonun en yüksek olduğu 8inci ülke, ENAGrubun gerçek rakamları
dikkate alındığında ise 5inci ülkedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Dünyanın en büyük mali krizini yaşayan Venezuelanın,
geçtiğimiz aylarda darbe olan Sudanın, iç savaş yaşayan
Suriyenin enflasyonunun hemen arkasından Türkiye gelmektedir. Bu
başarısızlığın faturası ise şimdi
marketlere, manavlara, kasaba, akaryakıt istasyonlarına kesiliyor.
Yani yılın ilk günü bile elektriğe yüzde 152lere varan
zammı manav mı yaptı? Doğal gaza yüzde 25 zammı kasap
mı yaptı? Akaryakıta gelen zamları istasyonlar mı
yaptı? Herkes suçlu ilan ediliyor ama AKP sütten çıkmış ak
kaşık. Yahu, yirmi yıldır ülkeyi tek başına
yöneten AKPnin hiç mi suçu yok?
Değerli milletvekilleri,
Nasrettin Hocanın meşhur fıkrasını bilirsiniz.
Şimdi, soruyorum: Ülkeyi krize sürükleyen, enflasyon yüzünden
vatandaşı açlığa mahkûm eden, döviz kurlarını
saçma teorilerle yirmi yılda 12 katına çıkaran, kamunun
fabrikalarını, limanlarını, şirketlerini yok
pahasına satan, üretimi bitiren AKPnin hiç mi suçu yoktur diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunmadan önce Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun yoklama talebini karşılayacağım:
Sayın Özkoç, Sayın Toprak, Sayın Tarhan, Sayın Şevkin,
Sayın Sümer, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın Aygun,
Sayın Köksal, Sayın Gündoğdu, Sayın Taşcıer,
Sayın Kaya, Sayın Ceylan, Sayın Gürer, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Durmaz, Sayın Tuncer, Sayın Kılınç,
Sayın Bayraktutan, Sayın Emecan, Sayın Kaplan.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN - Pusula veren
arkadaşları anons edeceğiz.
Zemzem Gülender Açanal? Burada.
Mehmet Habib Soluk? Burada.
Halil Özşavlı?
Toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.53
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 4üncü madde
üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin oylamasından önce, istem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Pusula veren arkadaşlar
salondan ayrılmasınlar.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4018) ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 298) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü
madde kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
20.01
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Birinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 5 ila
9uncu maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz isteyen İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın
Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
298 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine partim
adına söz almış bulunuyorum.
İkinci bölümde,
özellikle stokçulukla ilgili madde var. Burada stokçulara verilen
cezaların alt sınırı 50 bin liradan 100 bin liraya, üst
sınırı da 500 bin liradan 2 milyon liraya
çıkarılmaktadır. Tabii, stokçuluk deyince, bugün içinde
bulunduğumuz durumu da iyi analiz etmek lazım. 2018de de aynı
gerekçelerle, o zaman da Hükûmet soğan depolarını
basmıştı, stokçularla mücadele edeceğim demişti, o
günden bugüne hiçbir şey değişmedi. Bugün de yine, maalesef,
Parlamentoda biz stokçulukla ilgili tartışmalarda bulunuyoruz.
Aslında normal şartlar altında, serbest piyasa ekonomisi
içerisinde böyle bir denetim şekli olmaz, zaten kurul ve kuruluşlar
kendi dengelerini kendisi otomatikman oluşturur. Sizin polisiye
tedbirlerle bu işlerin önüne geçmeniz mümkün değil; tam tersine,
ortaya koyduğunuz politikalarla, güven ortamıyla bu işi tesis
etmeniz lazım. Onun için burada, cezanın limitlerini 50 binden 100
bine, 500 binden 2 milyona çıkarmışsınız, bu hiçbir
şeyi değiştirmez. Tabii, stokçular derken, bugün, özellikle
18-19 TL kurdan ithalat yapıp onun üzerinden mal satmaya
çalışanlar var, bunu fırsata çevirip piyasayı yine
yukarıda tutmaya çalışanlar var ama bunun bir tane sebebi var, o
da istikrarsızlık, piyasada yeterli güven ortamının
oluşmaması. Ticaretin dengeleriyle çok fazla
oynadığınız için taşlar bir türlü yerine oturmuyor.
Bugünkü ticaretin
gerçeklerine baktığınız zaman özellikle bankalar üzerinden
size birkaç tane örnek vermek istiyorum. Bugün, devlet bankaları
Sizin
bankada bir limitiniz var, 1 milyon lira limitiniz var diyelim,
karşılığında teminat mektubunu vermişsiniz, bu
krediyi de kullanmak istiyorsunuz. Devlet bankalarının size
verdiği cevap aynen şu: Bu krediyi ne amaçla
kullanacaksınız? Eğer kullandığınız krediyi
bir başka bankada mevduat olarak kullanacaksanız bu krediyi size
vermiyoruz; bir. İki, verdiğimiz krediyi dolar hesaplarında
değerlendirecekseniz bu krediyi yine vermiyoruz. Üç, verdiğimiz
krediyi bizim bankamızdan yazmış olduğunuz çeklerin
karşılığı olarak değerlendirecekseniz
verebiliriz, eğer bunun karşılığında
değerlendirmeyecekseniz bunu da vermeyiz. Devamında Yetmez
-işte bugün politika faizi 14, 15 diyorsunuz- yüzde 2 kredi kullanım
komisyonu var. Bak, yeni icat oldu, böyle bir şey yok, özel bankalarda
yok, bu sadece devlet bankalarında var. Bu yüzde 2yi, bunu hem de
peşin olarak alıyorlar. Bunun anlamı şu: Yani BCH yani
borçlu cari hesap kredisini üç gün de kullansan, on üç gün de kullansan, yirmi
üç gün de kullansan bunu aynen, peşinen ödüyorsunuz ama özel bankalara
gittiğiniz zaman böyle bir uygulama yok. Dolayısıyla,
insanların hareket kabiliyetini azaltıyorsunuz yani üreticiyi
desteklemek üzere yola çıktığınızı söylüyorsunuz
ama bugün ticaretin çarklarını neredeyse durdurma noktasına
getirdiniz, artık her şey neredeyse peşin rakamlar üzerinden
dönmeye başladı. Bunu da geçtik, özellikle, tabii, ihracat
artsın, buna hiçbir itirazımız yok ama iç piyasadaki rakamlara
baktığımız zaman -işte, önümüzdeki torba yasayla
beraber de geliyor, fiyat farkı kararnamesi de dâhil- bu rakamlar
aldı başını gitti. Bunlara bile şu an Hükûmet olarak
maalesef yapabildiğiniz bir şey yok. Bunun tamamının
sizlerin ortaya koyduğunuz iradeden kaynaklandığını
söylemek için müneccim olmaya gerek yok.
Şimdi, Sayın
Cumhurbaşkanımız diyor ki: Merak etmeyin, ilk 10 büyük ekonomi
içerisinde olacağız. Güzel de 2002de siz iktidara geldiğiniz
zaman Türkiye ilk 18in içerisindeydi. Yaptığınız
icraatlarla yükselmek yerine biz biraz daha aşağıya
düşmüşüz. Diyorsunuz ki: Ekonomi büyüdü. Şimdi, aynı
yönde giden iki araba gibi dünyada bütün ekonomiler büyüdü, biz emsallerimizden
geri kaldığımız için bugün bu sorunları
yaşıyoruz; kaldı ki bu yapısal problemleri
çözmediğiniz sürece bu işin altından kalkmanız zor, bundan
sonra zaten daha da zor. İşte, iktidara 2002de geldiğiniz zaman
enflasyon oranı yüzde 29,7ydi, biz bugün 36ları konuşuyoruz.
Yine, Üretici Fiyat Endeksi yüzde 30du, bugünlerde ise 80; işte,
Enflasyon Araştırma Grubunun rakamlarına göre de yüzde 80in
üzerinde. Yani bu enflasyonist ortamda siz gelişmiş ülkelerin
seviyesine çıkacağınızı söylüyorsunuz.
Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde yüzde 5in, yüzde 6nın üzerinde
enflasyon olmadığını hepimiz biliyoruz. E, aynı
şartları, aynı pandemi şartlarını dünyanın
her tarafı yaşarken maalesef oradaki enflasyonun artış
oranı ile Türkiye'deki enflasyonun artış oranı
arasında dağlar kadar fark var.
Tabii, birinci bölümdeki
özellikle limanların özelleştirilmesiyle ilgili hususta muhakkak
tarihe not düşmek lazım. Bu, doğmamış çocuğa don
biçmek gibi bir şey. Yani daha süresi dolmamış sözleşmeleri
bugünden uzatmaya çalışıyorsunuz, ne Komisyon ne de AK
PARTİ sıralarındaki arkadaşlarımız bunu neden,
niçin yaptıklarına dair ortaya net bir şey koyamadılar.
Ticaretin hiçbir kuralında maç başladıktan sonra kurallar
değişmez. Siz, buraların işletme hakkını
devrederken on sekiz yıllığına, yirmi
yıllığına devrettiniz ve bugün kırk dokuz yıla
çıkarmaya çalışıyorsunuz. Belki aynı rekabet
ortamında yeni teklif verecek arkadaşlarımız var veya
devletin beklentilerini karşılayacak yatırımları da
yapmamış olabilirler. Daha ortada hiçbir şey yokken bugünden bu
işlemleri yapmaya kalkarsanız, bakın biz TEDAŞda da
işletme haklarının devrini yirmi yıl yaptık, bunlar da
yarın öbür gün gelecekler, diyecekler Ya, bu yirmi yıl bize
yetmedi. Burada da aynı şey var, zaten ikinci bölümde bununla ilgili
de madde var. O zaman bu işletme haklarının devri meselesini
orada da kırk dokuz yıllığına çıkaralım. Bakın
arkadaşlar, biz dedik ki: Siz bu işletme haklarının
devriyle beraber bu sisteme yatırım yapacaksınız. Biz daha
bunu bilmiyoruz, limanlarda bu yatırımları yaptılar
mı? Ne oldu? Sonucu nedir? Ne alacağız? Bilmiyoruz. Bunu
bugünden hangi gerekçeyle gündeme getirdiniz bilmiyoruz ama bu
yaptığınızın doğru
olmadığını, tarihe not düşmek adına,
yanlış yaptığınızı buradan ifade ediyoruz.
Bu, ticaretin bütün kurallarıyla çelişiyor.
Diğer taraftan,
diğer maddede İşte, Etibankın veya diğer
şirketlerin mal varlıklarını TEDAŞa veya
TEİAŞa devredelim. diyorsunuz. Biz şu an devrettiğimiz
trafolarda bile
Biliyorsunuz bu işletme haklarının devrinde mal
sahibi devlettir, adı üstünde, onlara sadece işletme
haklarının devrinden bahsediyoruz. Bugün bile, yaklaşık,
trafolara verilen reklam 147 milyon civarında, biz, bunu bile devlet
olarak alamıyoruz. Yine bu tür gayrimenkulleri veya buna benzer bir
şeyleri devrettiğiniz takdirde, tabii, şaibe olduğu için,
bunlarla ilgili olumsuzluklar olduğu için yine aynı sorunlarla
karşılaşacağımıza dair endişelerimiz var. Bu
konuda şimdiden sizleri uyarıyoruz, ümit ediyoruz ki bundan sonra bu
hatalara, bu kusurlara düşülmesin. Tabii, özellikle içinde
bulunduğumuz durum yani problem, bu zam meselesi, işte
arkadaşlarımız da buradan ifade ettiler, 12nci ayın
31inde yapılan zamları yani bir günde, çalışana,
işçiye, emekliye zam vermemek adına bunu geçtiğimiz temmuz
ayında da yaptınız, döndünüz 12nci ayın 31i, burada da
yaptınız. Bunun bir önemi yok yani çalışanlar
açısından önemi çok ama sizler açısından sanki bu
problemden kurtuluyormuşsunuz gibi görünüyor ama öyle değil, problemi
bir sonraki aya aktarıyorsunuz. Yaptığınız iş,
çalışanların, emekçilerin hakkından, hukukundan
gasbetmekten ibarettir. Bu tür oyunlarla, bu tür rakam hileleriyle, bu tür
alicengiz oyunlarıyla, rakamları sağa sola çekmeyle Türkiyenin
ekonomisinin düzelmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Onun için artık bu
ülkenin hem çalışanlarına hem üretenlerine gerçek manada
hedefler koyup bu hedefler üzerinden hareket etmesini sağlamak sizin
boynunuzun borcu. Bugün, icra makamında sizler varsınız,
bunları yapmakla sizler yükümlüsünüz. Sizin buraya koyduğunuz bir
dolar hedefi vardı. Neydi? 2022 sonu itibarıyla hedefiniz 9,27 idi;
9,77 de 2023 hedefi. Şimdi, diyorsunuz ki: Köpüğü attık. Sizin
daha önce ortaya koyduğunuz bir hedef vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) 9,27 hedefinize göre 2022nin daha başındayız, bugün
13 küsur, aradaki fark 4. 4 ne demek? Yani her 1 liranın
karşılığı 450 milyar olduğuna göre 1,8 trilyon
maalesef bugünkü bütçeye daha bugünden önemli bir yük getirdiniz. Yani 18den
12ye düşürdük diye sevinirken yani büyük başarı öyküleri
anlatırken hiç unutmayın ki bugün kurun normal şartlarda sizin
tahmininize göre olması lazım gelen 9,27; maalesef bugün 13,4ler
civarında, daha bugünden 1,8 trilyon devletin üzerine ilave yok
getirdiniz. Ümit ediyoruz ki hiç olmazsa bundan sonra gerçek hedeflerle, gerçek
programlarla bu ülkenin üreticisinin, yatırımcısının
önüne bir şeyler koyarsınız ama bu saatten sonra bu işin
dikiş tutması mümkün değil, doğrusu milletin
hakemliğine gitmektir diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) - İnşallah millet size gereken dersi verecektir diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Tamer
Osmanağaoğlu.
Buyurun Sayın
Osmanağaoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA TAMER
OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 298 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Sözlerime
başlarken ekranları başında bizleri takip eden büyük ve
yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Dünya, yeni bir çağa
uyum sağlamaya çalışırken siyasi, ekonomik ve sosyal
dengeleri değiştiren, devletlerin menfaatine dayalı,
milletlerarası ilişkilerin yeniden yorumlanmasına sebep olan,
pamuk ipliğine bağlı insan ilişkilerini tehdit eden
asimetrik bir mücadele sahasına dönüşmüştür. Ne var ki ortaya
çıkan tehlike, siyaseti var olma veya yok olma savaşına
indirgeyen, uzlaşı merkezlerini tahrip eden, siyasetlerini
huzursuzluk ve istikrarsızlık üzerine inşa eden, ehliyet ve liyakat
yoksunu kimliklerinin aldığı pozisyon sebebiyle çok daha büyük
bir hâl almıştır. Yalan, kavga, fitne ve ayrılık
üzerine kurulan politikalar bu kimlikler tarafından kabul görmüş;
gizli gündem sahibi, art niyetli eller tarafından hazırlanan
stratejiler bu kimliksizler tarafından satın
alınmıştır. Kısa dönemi, ekonomik dalgalanmaları
dâhil sosyal fay hatlarını daha da derinleştirmek için
fırsat olarak gören zillet siyaseti dur durak bilmemiştir. Diğer
yandan, küresel çapta artan emtia fiyatlarının yanında vatandaşlarımızın
boğazından geçen lokmaya bile kâr gözüyle bakan açgözlüler de
zilletin kaos değirmenine su taşımaktan geri
durmamıştır.
Bugün, burada
görüşülmekte olan teklifin yasalaşmasıyla birlikte bu hak
gaspçılarıyla yani stokçulukla mücadelenin de yeni bir döneme
gireceği muhakkaktır. Her ne kadar stokçu kavramının
muhteviyatı tartışmalara konu olsa da devletimizin önümüzdeki
süreçte stokçulara fırsat vermemek için göstereceği denetleme
refleksine güvenimiz tamdır. Bu güven yelpazesinin daha da kapsayıcı
olması için stokçuluk kavramının yeniden
tanımlanması dâhil ne gerekiyorsa yapma irademizin mevcut
olduğunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Devletimiz,
vatandaşımızı gaspçıların insafına terk
etmeyecek, çağın gereklerini ve dönemin şartlarını iyi
okuyarak gerekli önlemleri bundan sonra da almaya devam edecektir çünkü Türk
milleti tarihinin hiçbir safhasında zafiyet ve aymazlığa
müsamaha göstermemiş, Türk devleti hiçbir zaman milletin
hakkının gasbedilmesine göz yummamıştır.
Baktıkları yerde güdük bir mecraya sıkışmış
Türkiye görmek isteyenler, Türkiyenin verdiği mücadeleyi
itibarsızlaştırmaya çalışanlar,
varlığımızı hedef alan tehditlerin önünü bilerek ve
isteyerek açanlar şu gerçeği akıllarından
çıkarmamalıdır: Türk milleti tarihinin hiçbir safhasında
iş birlikçi siyasilere, menfaat şebekelerine ve fitne ehline gönüllü
elçilik yapanlara müsamaha göstermemiştir, bundan sonra da
göstermeyecektir. İfade etmem gerekir ki Türk tarihi yazılıp
biten bir tarih değil, yaşayan ve kıyamete kadar da yaşanacak
bir tarihtir. Destansı geçmişimizin şerefli sayfaları bugün
de yarın da yazılmaya devam edecektir. Bu gerçek, emperyalizmin
girdabında savrulanlar dâhil, hiçbir fani tarafından
unutulmamalıdır. Türkiye güçsüz değildir, çaresiz hiç
değildir. En ufak bir sorunda bocalayan bir Türkiye bekleyenler beyhude
bir bekleyiş içindeler. Sorunlarını çözmek yerine üstünü örten
ve görmezden gelen Türkiye arzulayanlar boşa kürek çekmektedir.
Karşı karşıya kaldığımız küresel
tahakküm karşısında hürriyet ve
bağımsızlığın sancağı, Türke
sevdalı yürekler tarafından taşınmaya devam edecektir.
Ekonomi politikalarının referans noktası olarak
dışarıda teslimiyeti gösterenler bilmelidir ki
dışarıda teslimiyet demek içeride bütünüyle acziyet demektir.
Temennimiz, kendi devletini karalama pahasına çirkin ve çıkmaz bir
yola girenlerin bu yoldan bir an önce dönmesidir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 15 Temmuz 2016 tarihinde
hasımlarımız adına fiyaskoyla sonuçlanan FETÖcü darbe
girişiminin ardından başlayan yeni dönem, ülkemiz ve milletimiz
için hem siyasi hem ekonomik bakımdan çok büyük önem arz etmektedir. Döviz
kurunun namlusunu Türk milletine çevrilen bir silah olarak
kullanıldığı bir dönemde Türk devleti tahrip edilmeye
çalışılsa da bugün gelinen noktada, tahribata uğrayanlar,
kendi ülkesine güvenmeyen zillet siyaseti olmuş; itibarını
kaybeden de Türk devleti değil, ikbalini döviz kurlarında arayan
ruhsuzlar grubu olmuştur. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Evet, biz, bu oyunu bozarız dediğimizde
Türk milletinin ferasetinden şüpheye düşen ehliyetsizler bugün
şaşkındır. Evet, biz, devlet diz çökmez dediğimizde
Türk devletinin kudretini sorgulayan ezikler bugün afallamıştır.
Evet, biz döviz kuruyla kurulmadık, bu yolla da devrilmeyeceğiz
dediğimizde kıs kıs gülen iş birlikçiler bugün ezilmekte,
yas tutmaktadırlar. Televizyon ekranlarında döviz kurunun
düşüşünü, Türk lirasının değer kazanmasını
yutkunarak ve kelimeler boğazlarına düğümlenerek anons eden
çakma gazeteciler ile sözde müelliflerin ibretlik hâli hafızalarda hiç
silinmemek üzere yer edinmiştir. Hiç şüphe yok ki Türk milleti,
vatanımızın birliği ve istikbalimizle ilgili yabancı
menşeli senaryo yazanları ve entrika çevirenleri bir bir not
etmiştir.
Milletimizin bizzat
şahitlik ederek edindiği tecrübeler bununla da sınırlı
değildir. Türkiye'nin onurlu geleceği yerine onursuz ve ahlaki
ölçülerden uzak bir gelecek tahayyül edebilecek kadar alçalanları maalesef
gördük. Türk milletine hizmeti ve milletin devletine olan güvenini esas almak
yerine, korku ve endişe iklimini körükleyerek siyasi çıkar
sağlamaya çalışanlara şahitlik ettik. Uygulanması
millet ve devlet menfaatine olmayan tutarsız vaatlerle oy
avcılığına soyunanları izledik. Dolar kurunun
düşmesiyle vatandaşlarımızı dolar almaya
çağıran açıklamalar yapan hazımsızları milletimiz
bizzat görmüş, gözlemlemiş ve onları sınıfta
bırakmıştır. Umut ediyoruz ki Türk milletinin
karşı karşıya kaldığı husumet ve ihanet
merkezli politikaları satın alanlar bu yaşananlardan ders
çıkarmalıdır. Husumet ve ihanet cephesi bilmelidir ki
istikbalimiz iş birlikçilere, ekonomimiz fırsatçılara,
kurumlarımız teröristlere, siyasetimiz bölücülere asla teslim
edilmeyecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dün olduğu gibi bugün de yarın da devlet diz
çökmeyecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin ifade ettikleri gibi, Türkiye
karmaşıklaşan milletler ve medeniyetler mücadelesinde zaafa
uğramayacak, zayıf düşmeyecektir. İnançlarımızla
itibarlıyız, imanımızla iradeliyiz, istikbalimizle
iddialıyız, istiklalimizle de idealistiz.
Bu duygu ve
düşüncelerle, yüce Meclisi ve televizyon başında bizleri
seyreden yüce Türk halkını saygılarımla selamlıyor,
hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
Başkanım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Kadim Durmaz.
Sayın Kadim Bey,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KADİM
DURMAZ (Tokat) Sayın Başkanım, yüce Meclisin
saygıdeğer üyeleri, bizleri televizyonları başında
izleyen aziz milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum ama
akşamın bu saatinde amacına ulaşan AK PARTİ Grubunun,
bu ülkenin limanlarını yabancılara ve yandaşa
peşkeş çekip o maddeyi kabul ettikten sonra da bu Genel Kurulu terk ettiklerini
sizlere bildiriyorum.
Tabii, bu teklif
görüşülüyor, sade onunla ilgili değil, bu ülkede birçok acı
örneklerini yaşadığımız stokçulukla ilgili de bir
düzenleme geliyor. Stokçulara verilen cezanın üst sınırı
500 bin liradan 2 milyon TLye çıkarılıyor. Örneğin,
patates ve soğanın hasadı ekim ve kasım aylarında
yapıldıktan sonra depoya konulur, depoya konulan ürünlerin
satışı da süreç içerisinde mart-nisan aylarına kadar
yapılır. Patates ve soğan fiyatları
arttığında, bu insanları stokçulukla suçlayıp ceza
mı yazacaksınız, merak ediyorum.
Hasat döneminde, borçlu
üretici, çaresiz, elindeki buğdayını satıyor. Toprak
Mahsulleri Ofisi çiftçiden buğday, mısır ve benzeri ürünleri
alıyor, kış döneminde satıyor. O zaman TMO da mı
stokçu olacak? Bunlara stokçu mu diyeceğiz, yatırımcı
mı diyeceğiz, girişimci mi diyeceğiz?
Tarım ürünleri
artık yatırım aracı olarak görüldüğü gibi, dolar, avro
ve altın alır gibi tarım ürünleri de alınır
satılır hâle gelmiştir. Bunu dünyada gıda sistemini kontrol
etmeye çalışan Cargill gibi şirketler de yapıyor.
Fahiş fiyatlara
karşı tanzim satış çadırları kurulmuş,
soğan depoları basılmış, soğan üreticileri,
satıcıları günah keçisi ilan edilmişti. Depolardaki
soğanlar kamuoyuna suç aleti gibi sunulmaya başlandı. Bu
yıl çiftçinin soğanı tarlada. Stokçu diye
suçladığınız, suçlu ilan ettiğiniz soğan
üreticisi çiftçinin günahını kim çekecek, vebalini kim çekecek, bunu
merak ediyorum.
Bakın, elimde, Tokat ili
Zile ilçemizin bir köyünden Abdullah Kaygusuz diye bir hemşehrimiz
CİMERe yazmış, 300 ton soğanım var, buna göre de
mazot, tohum, ilaç, gübre ve benzeri borçlarım var; 40 kuruşa
satamıyorum, devlet beni batmaktan kurtarsın. demiş ama
üreticisini düşünen, ürettiren, bu ülkede evine ucuz temel gıda almak
isteyenleri düşünen bir AK PARTİ iktidarı ve onun
ortağı ortada yok. Neden sahip çıkmadınız? Bu sorunun
cevabı da yok.
Yanlış politikalar
sonucu ortaya çıkan bu yüksek fiyat artışlarına dair kendi
sorumluluğunu üzerinden atmak için ne acı ki kamuoyuyla alay eder
gibi birçok yönteme de başvuruyorsunuz. Fiyat ve stok denetimleri
enflasyonla mücadelede ne kadar etkili olabilir bunu hepimiz görüyoruz. Tam
tersine, bunlar insanları üretimden koparmaktadır. Hükûmet, ürünler
tarladan depoya, depodan rafa, raftan sofraya gelinceye kadar üzerine
düşen görevi yapmıyor ama kur bazlı fiyat yükselince bu tür
tedbirlere başvurarak kamuoyunu da yanıltıyor; günah keçisi
arıyor. Aramayın, sorumlusu AKP ve ortağıdır. Bir
ülkede stokçuluk varsa ekonomi kötü yönetiliyor, fiyat istikrarı ve üretim
planlaması yok demektir. Malı piyasada ucuzlatan, malın
fiyatını fahiş yapan da ülkeyi yönetemeyen âciz
iktidarlardır.
Ülkemizin gübre
fabrikaları vardı; AK PARTİliler, siz sattınız.
Şimdi gübre fiyatları yüzde 400 arttı, buna bir şey
yapamadınız, yapacak gücünüz de artık kalmadı. Önümüzdeki
sene buğdayın fiyatı 2 katına çıkacak. Şimdi
Depolandı da o yüzden fiyat arttı. diye kamuoyuna bir bilgi verecek
misiniz? Hayır. Satın alma gücümüz son bir ay öncesine kadar daha da
azaldı, bunu hepimiz biliyoruz. Bugün konuşmamız gereken
stokçuluk değil, üretimin durma tehlikesidir.
Değerli milletvekilleri,
yine, 6ncı maddede Etibank, TEK, TEÜİAŞ ve benzeri
kurumların mülklerini harç almaksızın TEDAŞ Genel
Müdürlüğüne devretme teklifi getirdiniz. Hepinize soruyorum:
TEDAŞı özelleştirdiniz, sattınız, bu malları
TEDAŞa verdiğiniz zaman ne yapacaksınız? Hemen bizim
aklımıza şu geliyor: Daha önce içi boş kurumlara kamunun
malını alıp, burayı da Varlık Fonuna yükleyip
Londradaki tefecilere bu aziz milleti yeniden borçlandıracaksınız.
(CHP sıralarından alkışlar)
Yine, üzülerek ifade edeyim,
konuşmamın başında da söyledim: Bu ülkenin mavi vatan
dediğimiz, hassasiyetimiz olan,
bağımsızlığımızın simgesi
limanlarımızı ipotek altına alan düzenleme iktidar partisi
ve onun ortağının oylarıyla kabul edildi.
LÜTFİ KAŞIKÇI
(Hatay) Yayılmacı. diyorsunuz ama!
KADİM DURMAZ (Devamla)
Singapur, Katar ve 5li çeteye ülkenin limanları verildi, bizden sonraki
nesillerin de vebalini, günahını aldınız. Giderken ne
götürürsek kârdır. mantığıyla bu ülkeye kötülük yapmaya
devam ediyorsunuz. 18 liman sözleşmesinden en erkeninin süresi 2027de
dolacakken, yeniden ihaleye çıkarıp bu ülkeye kaynak temin etmek
dururken kırk dokuz yıla çıkarma gibi ahlaki olmayan bir yolu ve
yöntemi seçtiniz. Bunun akıl, izan, vicdan, devlet adamlığı
ve milliyetçilikle asla bağı ve ilgisi olamaz. Limanların
kârları ve stratejik önemleri artınca siz buradaki rantı
yandaşlara aktarmanın telaş ve derdine düştünüz. Çok net
söylüyorum: Bu geleceğe ihanet, bu bir peşkeş, bu açıkça
bir soygunun adıdır. Seçimin kapıda olduğu bir süreçte,
yangından mal kaçırır gibi, daha süreleri dolmadan telaşla
sözleşmeleri ihalesiz uzatmanın vicdani mesuliyetini ve vebalini
taşıyorsunuz.
Bugün bir daha gördük ki
ülkenin geleceğinden ziyade Katarlıların ve 5li çetenin
kaygısına düşmüşsünüz. Seçimlerde iktidarlar beş
yıllığına yetki alırlar ve planlarını yapar,
parti politikalarına göre de bu ülkeyi yönetirler. Siz, sizden
sonrakilerin hakkına vicdansızca el atan bu yasa teklifini ne yazık
ki kanunlaştırdınız. Şurada, direnebildiğiniz
kadar direnseniz azami bir buçuk yıllık siyasi bir ömrünüz varken bu
yasa bir çılgınlıktır. Bütün bunlardan uzak, sadece tek
adam rejimine hizmet edip, birilerini zengin etsin diye Türkiye Cumhuriyeti
limanlarını -rekabetten uzak- peşkeş çektiniz. Bu
yaptığınız, mavi vatana, 84 milyona,
evlatlarımıza haksızlık, insafsızlık ve
vicdansızlıktır. Geleceğimize ve
atalarımızın kanı pahasına kurduğu Türkiye
Cumhuriyetine de aleni ve açık ihanettir. Limanların özellikle
günümüzde yabancılara satışı, bizim geçmişte
bildiğimiz değişik bir kapitülasyonun çağdaş bir
kılıf giydirilmiş hâlidir.
İşgal gemilerini
İstanbul Boğazında gören Gazi Mustafa Kemal Atatürk nitekim
Kurtuluş Savaşının başlama fişeği
sayılabilecek şu sözleri söylemişti: Geldikleri gibi giderler.
Kurtuluş Savaşı kazanılmış, cumhuriyet
hazırlıkları başlamış, işgal kuvvetleri de 6
Ekim 1923te geldikleri gibi İstanbulu terk etmişlerdi. Belki bugün
bu işgaller devam edebilir ama unutmamak gerekir ki dün olduğu gibi
yarın bu yüce millet işgalcileri ve bugün sebep olanları
geldikleri gibi gönderecektir. Şimdi, soruyorum: Limanları süreleri
dolmadan uzatma yetkisini tek kişiye verme niyetiniz nedir? Atama
bekleyen sağlıkçıları, 100 bin öğretmeni
atayacağız. demiyorsunuz, Şeker fabrikalarını kamuya
tekrar kazandıracağız. demiyorsunuz, TEKEL sigara
fabrikasının satışı hataydı, dönüyoruz hatadan,
TEKELi millîleştireceğiz. demiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
KADİM DURMAZ (Devamla)
Bütün bu özelleştirmelerden gelecek kazançla Londra tefecilerine rehin
verdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti hazinesinin altınlarını,
Varlık Fonundaki devletin rehin kurumlarını yeniden
kurtarıp asıl amaçlarına döndüreceğiz. demiyorsunuz,
Emekliye 4.250 TL maaş vereceğiz. demiyorsunuz. Pandemi süreci
gösterdi ki gıda önemli bir gerçek. Atama bekleyen 25 bin ziraat
mühendisini, 10 bin veterineri
2 Trakya büyüklüğündeki tarım
arazisini üretmek için çiftçiye teşvikler vereceğiz. demiyorsunuz.
Efendiler, kendinize gelin.
Artık kabul edin, bu ülkeyi yönetemiyorsunuz. Ülkenin itibarını
yerle bir ettiniz. Sizlere sözüm, hani derler ya Nefsinize ağır
gelen, hakkınızda hayırlısıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla)
Sayın Başkanım, toparlıyorum.
Artık bir an önce,
ülkenin gerçek sahibi aziz millete gidelim. Şurada yazıyor ya hani
Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. diye, ülkemizin
artık sizi taşıyacak mecali kalmadı, erken değil hemen
seçim diyoruz, korkunun ecele de faydası yoktur diyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, sadece
kayıtlara geçmesi açısından, yapılan tüm iddiaları
reddettiğimizi belirtmek isterim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu
Tiryaki.
Sayın Tiryaki,
şahıslar adına da söz talebiniz olduğu için süreniz on
beş dakika.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine HDP Grubunun
görüşlerini sizinle paylaşacağım. Öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, Adalet ve Kalkınma
Partisi isimsiz kanunlar yapmaya devam ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirdiğiniz bütün kanun teklifleri torba kanun biçiminde. Torba kanun,
istisna olmaktan çıktı, bir kural hâline geldi ama bu konuda level
atladınız, nasıl atladınız? Bir süre öncesine kadar
şu kanun ile bazı kanunlarda değişiklik
yapılması hakkında kanun teklifi veya şu kanun ile bazı
kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik
yapılması hakkında kanun teklifi biçiminde teklifler
getiriyordunuz, artık kendinizi herhangi bir kanunla ilişki kurmak
zorunda bile hissetmiyorsunuz; teklifinizin ismi Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Hangi kanunlar?
Bazı kanunlar, artık içine bakar ne olduğunu öğrenirsiniz.
Teklife gelince, kamuoyuna
şöyle lanse ettiniz, dediniz ki: Fahiş fiyat
artışıyla ve stokçulukla mücadele için biz bu kanunu
çıkarıyoruz. Bir taşla aslında birkaç kuş vurmak
istiyorsunuz, ülkedeki ekonomik krizin sorumlusu sanki siz
değilmişsiniz gibi sorumluluğu marketlere yüklemek istiyorsunuz.
Ülkedeki ekonomik krizin nedeni, döviz kurlarındaki yükselişin ve
Türk lirasının değersizleştirilmesinin sorumlusu sanki
stokçulukmuş gibi, sanki fahiş fiyat
artışıymış gibi göstermek istiyorsunuz; bu doğru
değil. Adalet ve Kalkınma Partisinin sorumluluğu olması
gerekir. Kaldı ki fahiş fiyatla, stokçulukla mücadele yalnızca
cezaların artırılmasıyla olamaz. Öyle, 50 bin Türk
lirasından 500 bin Türk lirasına kadar olan cezayı 100 bin Türk
lirasından 2 milyon Türk lirasına çıkararak fahiş fiyatla
mücadele edemezsiniz. Ayrıca, bir stokçuluk sorunu olduğu, ekonomik
krizin nedeninin stokçuluk olduğu yalnızca propagandadan ibaret.
İsterseniz marketlere gidin, emin olun rafların boş değil
dolu olduğunu göreceksiniz. Kuşkusuz zincir marketlerle ilgili ciddi
sorunlar var ama ekonomik krizin sorumlusu bu zincir marketler değil,
Adalet ve Kalkınma Partisidir. Bu arada, 6585 sayılı Perakende
Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun 2015 yılında
yürürlüğe girdi. Fahiş fiyata uygulanacak cezaları yani 50 bin
TLden 500 bin TLye kadar olan cezayı da bundan sekiz buçuk ay önce, 16
Nisan 2020 tarihli 7244 sayılı Yasayla belirlediniz. Evet,
yaptığınız kanunun ömrü bir yılı bulmuyor, hatta
Çok yaşa. dediğiniz âdeta sabahı görmüyor.
Fahiş fiyat
artışına gelince; bir yıl içerisinde gübre
fiyatlarını yüzde 400 artıracaksınız; bir yıl
içerisinde mazota, benzine yüzde 100ün üzerinde zam yapacaksınız;
elektriğe, doğal gaza Hükûmet olarak fahiş zamlar
yapacaksınız; üç haneli zamlar yapacaksınız; çiftçiyi
üretim yapamaz hâle getireceksiniz, sonra çıkıp Kimse fahiş
fiyat artışı yapamaz. diyeceksiniz. Önce siz
yapmayacaksınız iktidar olarak; fahiş fiyat
artışı yapan bizzat bu Hükûmetin kendisidir. Eğer birine
6585 sayılı Kanunun 18inci maddesi uyarınca ceza kesilecekse
önce bu iktidara para cezasının kesilmesi gerekir.
Evet, bu teklifte stokçulukla
mücadele yok ama özelleştirilen limanların ihalesiz olarak
sözleşme sürelerinin kırk dokuz yıllığına
uzatılması var. Bakın, değeri milyar dolar olan
limanların ihalesiz olarak devrinden söz ediyoruz. 18 limanın
işletme hakkı, aralarında çok sevdiğiniz Katarlılara
ait QTerminalsin de bulunduğu şirketlere zaten verilmişti.
Hangi süreyle? Otuz yıllığına, otuz altı
yıllığına, otuz dokuz yıllığına. Bu
süreler bitti mi? Bitmedi; bitse ihaleye çıkmak zorunda
kalacaksınız. Acaba ihalesiz olarak bu limanların işletme
hakkını nasıl devredebiliriz? diye düşündünüz ve böyle bir
yol buldunuz, öyle mi? Kesinlikle Ben yaptım oldu. diyemezsiniz. Ha,
derseniz ne olur? Anayasayı yok saymış olursunuz.
Evet, Katarlılara
limanların işletme hakkını ihalesiz devretmek için
Anayasayı bile çiğnemeyi göze alan Hükûmet olarak tarihe
geçeceksiniz.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Anayasa mı kaldı!
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Teklifte önemli gördüğümüz bir hüküm daha
var: 6ncı madde. Bununla ne yapacaksınız? 6446 sayılı
Yasaya geçici bir madde ekliyorsunuz. Etibanka, Türkiye Elektrik Kurumuna,
Türkiye Elektrik Üretim İletim AŞye ve elektrik
dağıtım şirketleri adına tapuya tescil edilmiş
mülkiyet hakkı dışındaki ayni hakları yani
kullanım haklarını TEDAŞ ve TEİAŞa
devredeceksiniz. Bunu bütün harç ve döner sermaye bedelinden de istisna
tutuyorsunuz. Bunun ismi aslında bir tür kamulaştırma. Gerçekten
bu ayni hakları kamulaştırıyor musunuz? Neden hiç kimse
böyle düşünmüyor? Çünkü kamulaştırıyormuş gibi
yapıp özelleştirmeyi özendirmek, cazip hâle getirmek istiyorsunuz.
Yani aslında kamuya ait olanı kamu adına kaydedecek,
ardından satacak, özelleştireceksiniz.
Bakın, TEİAŞ devletin
elinde olan çok büyük bir organizasyon. Avrupanın en büyük iletim
hattına sahip, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş. İletim
hatlarının etrafındaki alanlar bazı ülkelerin yüz
ölçümünden bile büyük. Komisyonda bürokratlar diyor ki: TEİAŞ
özelleştirilmeyecek, belki halka arz edilebilir. Ayrıca, bu araziler
elektrik direkleri etrafındaki küçük, önemsiz arsalar. Evet, bazı
ülkelerin yüz ölçümünden büyük ama bürokratlara göre küçük arsalar.
İçinde, sahillerde Etibanka ait çok değerli arsalar var ama bunlar
bürokratlara göre önemsiz arsalar. Yarın öbür gün özelleştirilsin,
siz o zaman görün arsaların değerli olup
olmadığını. Özelleştirilen kurumların
arsalarının üzerinde nasıl AVM'ler yapıldı, hiçbirimiz
unutmuş değiliz.
Evet, teklifin ikinci
bölümüne ilişkin temel eleştirilerim bunlar. Ben, çok önemli
bulduğum, geçen hafta yaşanan bir iki konuyla ilgili görüşlerimi
de sizinle paylaşmak istiyorum.
İktidar, geçen hafta
boyunca İstanbul Büyükşehir Belediyesi hakkında soruşturma
başlatılmasını, İçişleri Bakanlığının
8 mülkiye müfettişi görevlendirmesini tartıştırdı. Bir
Genel Başkan, hemen görevden uzaklaştırılmasını,
meclisin yeni bir belediye başkanı seçmesini bile önerdi; ne de olsa
seçme ve seçilme hakkı belediyeler, yerel yönetimler açısından
tarih oldu. 60 belediyeye -eş belediye başkanlarımızı
görevden uzaklaştırdınız- kayyum atadınız hatta
kayyum atadığınız belediye meclislerini fiilen feshettiniz,
2019 yılından bugüne bu belediyelerin hiçbirinde meclis
toplantısı gerçekleştirilmiyor. Belediye kayyumları, tek
başına milyonları, nüfusu milyonları bulan kentleri
yönetebileceği iddiasında. Uzunca bir süredir sandıktan
çıkanlar değil, tombaladan çıkan kayyumlar yönetiyor ülkeyi,
hiçbir meşruiyeti olmayan kayyumlar. İstanbul Büyükşehir
Belediyesine de atansın. diyorsunuz. Tarih sizi kayyum partisi olarak
anacak, tarih sizi kayyum partisi olarak yazacak.
Peki, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkında
nasıl bir soruşturma başlatılmış, isterseniz bir
de ona bakalım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi belediyede
teröristleri işe almış. Hangi işe? Park ve Bahçeler
Müdürlüğünde bahçıvan olarak işe almış, temizlik
görevlisi olarak işe almış, gassal, imam olarak işe
almış; ne kadrolaşma ama! Sanırsınız,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi 400 büyükelçi ile vali atadı.
Nasıl tespit
edilmiş, bir de ona bakalım. Yarı resmî yayın
organlarınızdan, havuz medyasından, Yeni Şafak'tan, çukur
medyasından -çünkü onlar yazdılar- tam haber şöyle:
Vatandaşın kimlik bilgilerinin yer aldığı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Muhtarlıklar Müdürlüğünde
işe alınan S.A.'nın görümcesi
Benim S.A. dediğime
bakmayın, gazetede tam adı var. Evet, yanlış
duymadınız S.A.'nın görümcesi K.S.nin PKK'nin sözde tabur
komutanı olduğu ve kırmızı listede
arandığı ortaya çıkmış. Bakın, böyle
terörist işe alınmış. Bir vatandaşın görümcesi
PKK üyesiymiş, doğal olarak bu vatandaş da otomatikman terörist
ilan edilebiliyor sizin tarafınızdan. Bu kişilerin belediyeye
alınmasına DİAYDER referans olmuş yani Din Âlimleri
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği. Bu dernek
hakkında ayrıca soruşturma başlatıldı, geçen
haftalarda iddianame hazırlandı ve İstanbul 14. Ağır
Ceza Mahkemesine sunuldu. İddianamede, bazı Kürtçe kelimelerin
yaygın olarak kullanılmadığı, bu kelimelerin PKK
tarafından kullanıldığı, din adamlarının da
hutbelerinde bu kelimeleri kullanarak örgütle bağlantılı
oldukları iddia edildi. Bakın, bu şaka değil; bunlar
iddianamede geçen laflar. Peki, hangi kelimelermiş bunlar? Din
adamları hutbelerinde hangi kelimeleri kullanıyormuş?
(x)
diyorlarmış yani topluluk.
(x) diyorlarmış yani
inançlı.
(x) diyorlarmış yani yaşam.
(x)
diyorlarmış yani onur.
(x) diyorlarmış yani
doğu.
(x)
diyorlarmış yani barış ve
(x) diyorlarmış yani
değerli. Din adamları sadece bu kelimeleri kullandıkları
için sizin tarafınızdan terörist olarak ilan edildi. Bu kelimeler,
ayrıca TRT Şeşde de kullanılıyor ama olsun, biz
muhalifler kullanırsa onlara rahatlıkla terörist diyebiliriz.
Evet, İçişleri
Bakanının emrindeki polis teşkilatı ve cumhuriyetin
savcısı olduğu tartışmalı savcılar
artık yalnız Kürt'e değil Kürt'ün diline de terörist diyor.
AKP yalnız Kürt'e düşman değil; AKP, Kürt'ün diline de
düşman. Bunun başka bir biçimde açıklanmasına olanak yok.
Evet, Kürt'e uzunca bir süredir üst düzey kamu görevliliğinin kapıları
kapalıydı. Ordu, mülkiye, Emniyet kapalıydı. Ama
bırakınız memur olmayı sözleşmeli gassallık,
temizlik görevliliği, bahçıvanlık bile sizin
tarafınızdan Kürt'e çok görülüyor. Çok açık söyleyeyim, bu
topraklarda birlikte yaşama umudunun altına dinamit yerleştiriyorsunuz.
Bunu bir bütün olarak Adalet ve Kalkınma Partisinin planlamış
olacağına inanmıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi bunun
aksini kanıtlamak zorundadır. Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi
Kürt'e düşman değilim. diyorsa, Kürt'ün diline düşman değilim.
diyorsa, aradan geçen on günlük süre içerisinde neden tek bir kişinin
itiraz etmediğini açıklamak zorundadır.
Hepiniz mi Kürtün diline
yapılan hakareti içselleştirdiniz? Sırf Süleyman Soylunun
emrindeki polis teşkilatı bu soruşturmayı yürütüyor diye mi
ses çıkarmıyorsunuz? Eğer öyleyse gerçekten yazıklar olsun
diyorum, başka da bir şey demiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, bütün bu
iddiaların hepsini reddettiğimizin kayıtlara geçmesini
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Ne
oldu, teröristi belediyeden atınca ne oldu?
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Tabii tabii, gassal terörist, değil mi?
Gassal terörist, bahçıvan terörist(!) Tabii tabii, terörist(!) Sizin
beğenmediğiniz herkes terörist, beğenmediğiniz herkes(!)
Her Kürt terörist(!)
BAŞKAN Gruplar
adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şahıslar adına
son söz talebi Samsun Milletvekili Sayın Fuat Köktaşa aittir.
Buyurun Sayın
Köktaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
298 sıra sayılı Bazı Kanunlarla Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teklifin son maddelerine
doğru geliyoruz, ikinci bölümün üzerindeyiz. Özellikle, burada
konuşulan limanların özelleştirilmesiyle ilgili sorulara
bildiğim kadarıyla, araziden gelen, uygulamadan gelen biri olarak
cevap vermek istiyorum. Öncelikle, işletmecilerinin süreleri uzatılan
limanlar ne anlama geliyor? Burada, teklifte çok net olarak ifade ediliyor.
Bunların kalan on üç yıllık süreleri kırk dokuz
yıllığına tamamlanır. Hangi şartlarda
tamamlanır? Bağımsız SPK lisanslı 2 şirketin
değerlendirmesiyle belirlenen fiyat üzerinden yapılır. Peki,
hangi değer üzerinden yapılacak? Özelleştirmenin
yapıldığı değer üzerinden değil; bugünkü
teknoloji, vinç vesaire donanımın üzerinde yapmış
olduğu tamir, tahliye, elleçleme, depolama vesaire gelirleri üzerinden
güncel olarak değerleme yapılacak. Bu değerlemeden sonra ne
olacak? İşletme sahiplerine teklif verilecek, denilecek ki: Sizin on
üç yıl karşılığı kiralama bedeliniz budur.
İşletme sahipleri bunu, bu bedeli kabul etmeyebilir de.
Özelleştirme Yüksek Kurulu nihai karar yeri olduğu için, kabul
edenleri Özelleştirme Yüksek Kurulu da önermeyebilir.
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Başka türlü satmayınca nasıl olacak? Başka
türlü satmıyorsun ki pazarda.
FUAT KÖKTAŞ (Devamla) -
Yani burada hiçbir liman kiracısının, işleticisinin fiyat
okeyini almadan ya da Özelleştirme Yüksek Kurulunun onayından
geçmeden bunu alması mümkün değil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Komisyonda Ya bu
limanları yabancılar alırsa, yabancıların eline
geçerse ne olur? diye konuşuluyor. Rekabet Kurumu diye bir kurumumuz
var. Bu Kurum eğer limanlar arasında bir tekelleşmeye giderse
bunun da kontrolünden geçeceği bugüne kadar aşikâr. Onun için, hiç
merak etmeyin, hiç merak etmeyin. Burada kamu yararı var mı? diye
soruluyor. Evet, kamu yararı var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TACETTİN BAYIR
(İzmir) İnşallah.
FUAT KÖKTAŞ (Devamla) -
Nerede kamu yararı var biliyor musunuz? Nerede kamu yararı var?
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Nerede var?
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
AK PARTİ iktidara gelmeden önce şöyle dedi; 15 bin kilometre yol
yapacağım. hedefiyle iktidara geldi. Şu anda bölünmüş yol
kaç bin kilometre biliyor musunuz?
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Para veriyoruz, para.
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Torunumuza kadar borçluyuz.
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Bir dakika, ben dinledim. Bu, varan 1 daha, varan 1.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Limanlar, limanlar
AHMET KAYA (Trabzon) Yol
yaptık, yol yaptık
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Ben geliyorum
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Limanlar, limanlar; yollar değil mesele.
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Beton mu yiyecek, asfalt mı yiyecek insanlar?
AHMET KAYA (Trabzon) O
yollardan geçmekten para alıyorsunuz, para. Tedarikçi firma o yollarda.
FUAT KÖKTAŞ (Devamla) -
Peki, Fatih'in Haliçe karadan gemileri indirdiği gibi, Fatihin
torunları da bugün Avrupayı Asyaya, Asyayı Avrupaya denizin
altından bağladılar; ama otomobille bağladılar, ama
tren yollarıyla bağladılar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Ecevit yaptı onu, atma Ziya!
AHMET KAYA (Trabzon) Kaç
liraya geçiliyor o tünelden, kaç liraya?
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Peki, yetti mi bu? Yetmedi. Kamu yararı var mı? dediğiniz o
limanlar var ya, 2004 yılında 3 milyon 400 bin adet konteyner
elleçledikleri zamandan bugün 12 milyon 500 bin adet konteyner elleçlemesine
geldi; bunlar nasıl oldu? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Kişi başına düşen millî gelire ne
yansıması oldu? Kişi başına düşen gelire
yansıması ne?
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
İşte, işletmeyen, günlük 2 bin ton dökme emtia yapılmayan
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Halktan buna ne, halktan buna ne?
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Benim sanayicimin, iş adamımın, ithalatı üretecek
firmalarımın demuraj ödediği limanlar özelleşti, son
teknolojiyle donatıldı, büyük gemiler geldi, bugün
ihracatımız 225 milyar doların üzerinde patladı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bundan sonra benim ihracatım
yüzde 20 yüzde 20 artacak; bu limanlar bunu yapacak; millet kazanacak, sanayi
artacak, üretim artacak, ihracat artacak, millet kazanacak! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana)
Vatandaş nerede, vatandaş?
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Fakire fukaraya, garibe gurebaya devletim yardım edecek; işte, kamu
yararı da tam olarak burada. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana)
Vatandaş nerede, vatandaş?
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Başka kamu yararı arıyorsanız
ORHAN SÜMER (Adana) Ya,
vatandaş nerede? Vatandaş nerede, vatandaş?
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Sözüm bitti, Sayın Başkan söz verirse devam edeyim.
Sayın
Başkanım, bir dakikam var mı?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Hızını almışken devam et.
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Evet, varmış bir dakikam da.
Değerli arkadaşlar
Tahsin Ağabey, benim
elimde döviz yok, dövizle konuşmuyorum ama varanlar çok, varanlar çok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Devam, devam.
BAŞKAN Fuat Bey,
tamamlayalım.
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bir pandemi döneminden geçiyoruz.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Limanları yabancılara vermekten memnun musunuz?
ŞAHİN TİN
(Denizli) Dinle, dinle!
FUAT KÖKTAŞ (Devamla) -
Konteyner fiyatlarının 2 bin dolarlardan, navlun fiyatlarının
6 bin dolarlara; 4 bin dolarlardan 12 bin dolarlara; 6 bin dolarlardan 18 bin
dolarlara çıktığı bir dönemden geçiyoruz.
AHMET KAYA (Trabzon) Millet
ne kazanacak?
FUAT KÖKTAŞ (Devamla)
Limanlar yatırım yapacak, kendini güçlendirecek; ihracatçı
hızlı ihracat yapıp pazara ulaşacak. İhracat bedelleri
erken gelecek ve ülkem döviz kazanacak. Buradaki kamu yararını
arıyorsanız budur diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Yaptıklarınız yapacaklarınızın
teminatı(!)
BAŞKAN -
Şahıslar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, 60a göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun.
Açalım Engin Bey'in
mikrofonunu.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Samsun Milletvekili Fuat
Köktaşın 298 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ben Fuat Vekilimi severim, bu Genel Kurulda da sevilen bir vekildir.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Allah razı olsun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Esprileriyle, takılmalarıyla bizim tarafımızdan da sevilen
bir vekildir. Benim söyleyeceklerimi de anlayışla dinleyeceğine
eminim. Biz senin söylediklerine karşı değiliz Fuat Vekilim, bu
ülke büyüsün istiyoruz ama Tank Paleti siz Ethem Sancak'a verirken aynı
şeyleri buradan çıkıp milletvekilleri söyledi. Biz de onlara
dedik ki: Ya, bu Ethem Sancak doğru adam değil, vermeyin. Ne
yaptı Tank Paleti? 1 tane tank üretmeden çekti, gitti; cebine 330 milyon
dolar koydu. Şimdi Ethem Sancak var mı? Yok. Tank var mı? Yok.
1,4 milyar liralık teşvik verdik, Karasu'da ona arazi verdik,
Fabrika kur. dedik. Fabrika var mı? Yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Yandı, bitti, kül oldu.
BAŞKAN -
Tamamlayalım Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bizim
karşı olduğumuz bu. Biz Yol yapın ama neden sadece 5li
çeteye veriyorsunuz ve dolar üzerinden veriyorsunuz? diye soruyoruz. Biz
diyoruz ki: Limanların daha süreleri dolmadı...
Fuat Başkan, senin
kulağına fısıldadıklarına bakma, onlar
doğruyu söyleseydi onlara cevap verirdim, tamam mı.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Yok, dinliyorum, söz isteyeceğim Başkandan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Onlar doğruyu söylemediği için seni muhatap alıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bizi dinle, biz seni seviyoruz da
anlatıyoruz, tamam mı.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Eyvallah.
Sayın
Başkanım...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Fuat Başkanım, daha dur, bitirmedim, gözünü sevdiğim ya!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Benden fazla konuştun Engin Başkanım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Tamam Fuat Başkanım. Bak, benim Fuat Vekilim, ben de diyorum ki bu
adamlar, bu 5li çete denilen adamlar; bu Katar nedir de daha ihalesi
bitmeden, ihale süresi bitmeden bu adamlara kırk dokuz
yıllığına uzatıp veriyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Türkiyede başka iş adamı kalmadı mı? Sen vicdanlı
adamsın. Senin kulağına fısıldayanlara değil,
kendi vicdanına bakarak cevap ver, tamam mı. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım,
grubumuzun hakkı mahfuz kalmak kaydıyla Fuat Beye söz istiyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkanım, Fuat Bey çok sevdiğimiz yetişkin bir
milletvekilimiz. Onun adına söz istemek için Grup Başkan Vekiline
gerek yok, zaten sataşmada bulundum, o ister yani o âciz değil.
İşgüzarlık yapmaya gerek yok.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Adına istemedi Grubun hakkı mahfuz kalmak
kaydıyla... dedi.
BAŞKAN Sayın
Özkoç, Grup Başkan Vekilleri zaman zaman kendi grubundaki milletvekilleri
için söz talep ediyorlar, bunda bir sıkıntı yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
O ister ya!
BAŞKAN Sayın
Köktaş, size de 60a göre yerinizden söz veriyorum.
Buyurun.
37.-
Samsun Milletvekili Fuat Köktaşın, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FUAT KÖKTAŞ (Samsun)
Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Grup Başkan
Vekilimizin Tank Palet Fabrikasıyla ilgili konuştukları, benim
konuştuklarımın dışında bir konu. Benim burada
konuştuğum konu, yaklaşık iki ay önce limanların
özelleştirilmesinin, işletilmesinin uzatılmasıyla
alakalı -doğru, yanlış- Kamu yararı var mı yok
mu? sorusuna verdiğim bir cevaptı. Bu cevabı da Genel
Kurulumuza ve aziz milletimize verdiğimi düşünüyorum.
Sayın Engin
Başkanın da benimle ilgili düşündükleri için kendisine
teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar
diliyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ben vicdanlı adamdır dedim, ben dedim.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, madde 60a göre
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğluna söz vereyim, ondan sonra size vereceğim.
ERHAN USTA (Samsun) Peki.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
38.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz evvel CHP Grup Başkan Vekili, grubumuza ithafen
birtakım suçlamalarda bulundu, asgari nezaket kurallarına da riayet
etmeyerek birtakım suçlamalar yaptı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Allah Allah!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Onları kendi takdirine
bırakmakla ve onları milletin nazarında değerlendirmeye
bırakmakla beraber, burada grubumuzda bulunan bütün milletvekili
arkadaşlarımızın vicdanlı insanlar olduğunu ifade
etmek isterim
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ)
İade et, iade et.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hep beraber, hepimiz bu milletin
vicdanıyız, bu millet iradesinin tecelligâhında özgür
iradelerimizle kararlarımızı veriyoruz.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Birinci olarak bu.
İkinci olarak, birçok
suçlamada bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Geçtiğimiz bütçe
görüşmelerinde de daha önce de bu Sakarya Arifiyedeki Tank Palet
Fabrikasıyla ilgili detaylı açıklamaları biz de
yaptık, Millî Savunma Bakanımız da yaptı ancak Hakikat
nedir? sorusunu sormayıp aynı şeyi, temcit pilavı gibi
kendi iftiralarını tekrarlamak suretiyle burada kendi
iddialarını ortaya koyuyor. Bu iddiaların hiçbirinin doğru
olmadığı burada kayıtlardan okunmak suretiyle
öğrenilebilir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Tank nerede, tank?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu hususu yüce milletimizin takdirine
bırakıyorum ve bu konuda, Tank Palet Fabrikasında da ALTAY
tankının çok yakın bir zamanda, inşallah, bütün
aksamıyla beraber üretildiğine bütün milletimiz şahit
olacaktır. Bunu da milletimize bir müjde olarak veriyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özkoç, Sayın Ustayı uzun zamandır bekletiyorum.
Buyurun.
39.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Samsun Milletvekili Fuat
Köktaşın 298 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, şimdi
hemşehrim Fuat Bey güzel, ateşli konuştu da bizim
sorduğumuz sorulara cevap vermedi yani onlara sanki cevap veriyormuş
gibi yaptı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Cevap verdi. Her şeye cevap
verdik, her şeye.
ERHAN USTA (Samsun)
Sorularımız çok net Fuat Bey yani anlaşıldı, siz
kurban seçildiniz çünkü daha henüz hiç kimse bu konuyu doğrudan muhatap
alıp buna cevap vermedi, siz vermeye çalıştınız. Soru şu:
En erken bitecek olanın süresinin bitmesine beş yıl var,
değil mi? Siz diyorsunuz ki: Türkiye büyüyor. Daha fazla ihracat
yapacağız, daha güzel işler yapacağız
dolayısıyla limanlarımızın değeri artacak. Niye
bunu, bunları bu günden pazarlamaya çalışıyoruz?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ne alakası var? Biz elli
yıl sonrasının kanununu çıkarıyoruz şu anda.
ERHAN USTA (Samsun)
Bakın, en erken bitecek olanın beş yılı var, daha
2054te bitecek olan var. Bu sorunun cevabını bir verin: Niye acele
ediyorsunuz?
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Fuat Bey, esas buna cevap verin.
ERHAN USTA (Samsun)
İkincisi: Niye ihale yapmıyorsunuz? Sorduğumuz soru bu: Niye
açık, rekabete açık ihale yapmıyorsunuz? Esas kamu yararı
rekabete açık ihale yapmaktan geçmez mi? Değil mi? Herkes orada yarışsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) Tamam.
Birisi versin, öbürü biraz
daha fazla versin de devlet kazansın. Atatürk Havalimanı
örneğini anlattım az önce. Şimdi, bunları yapmak yerine
Ne
dediğinizi anlamadım ben, hiçbir sorunun cevabı yok burada,
sizin verdiğiniz şeyde. Biz bu soruların cevabını
bekliyoruz: Niye acele ediyorsunuz, niye ihale yapmıyorsunuz? Değil
mi? Bu sorulara lütfen bir cevap verin, o zaman ondan sonra o tartışmalar
üzerinden gidelim. Yoksa, diğer türlü yol yapmaya, köprü yapmaya
Hükûmetin tercihidir, ona hiç kimsenin diyecek bir şeyi yok. Paranın
nasıl harcandığını konuşmuyoruz, şu anda
yapılan işlemi konuşuyoruz; lütfen buna cevap verin.
Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum: Söylediğim hiçbir şeyi
İspat edemeyeceğim bir şeyi burada söylemem. Şuradaki
milletvekillerimin birçoğuyla beraber görev yaptık yıllarca,
hepsi benim söylediklerimin doğru olduğunu biliyor.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hayır, hayır. Yanlış kayıt var Sayın
Başkan.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Alakası
yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ethem Sancakla ilgili, Ethem Sancakla ilgili hepsi doğru olduğunu
biliyor. Ethem Sancak şu anda BMCyi sattı mı satmadı
mı?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kim BMCyi sattı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Cevap versinler.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) İkisi de ayrı şey,
ikisi ayrı şey.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
BMCyi sattı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) İki ayrı şey, iki
ayrı şey.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ethem Sancak Bir yıl içerisinde tankı üreteceğim. dedi mi
demedi mi? On sekiz ayda
Üretti mi? Üretmedi. Ethem Sancak, Karasuda
Cumhurbaşkanıyla temelini attığı fabrikayı
İki yıl içerisinde hayata geçireceğim. dedi mi? Geçirmedi,
geçirmedi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Taahhüdünü yerine getirmemiştir, gereğini yaparlar.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
330 milyon lira parayı alıp da çekip gitti.
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Özkoç, böyle bir usul yok.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, ne cevap vereceksiniz yani şimdi? Biraz evvel
söylediniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım,
şimdi bakın, bir kere söz verdiniz.
BAŞKAN Ya, vereyim,
söz vereyim, sabaha kadar söz vereyim, bir sıkıntı yok. Sizin
söylediklerinize karşı
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, eğer
benimle bitirseydiniz
Sayın Özkoça tekrar söz verdiniz siz, tekrar
suçlamada bulundu.
BAŞKAN Ya, sizden
sonra söz vermeyeceğim diye bir iddiam mı var benim?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bakın, tekrar suçlamada bulundu,
kayıtlara geçmesi açısından ben de o zaman
BAŞKAN Ya, aynı
şeyi söyledi Sayın Akbaşoğlu, farklı bir şey
söylemedi, siz ona cevap verdiniz zaten.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Aynı şeyi söylüyorsa o
zaman oraya vermeyeceksiniz.
BAŞKAN Buyurun,
buyurun konuşun, buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Birer kere verdiyseniz
bitireceksiniz! Siz yanlı değil, yansız bir irade ortaya koymak
durumundasınız.
BAŞKAN Ya,
Akbaşoğlu
Akbaşoğlu
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) İkinci bir kez CHP Grup
Başkan Vekiline söz verdiğinizde
BAŞKAN - Sayın
Akbaşoğlu, müsaade eder misiniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
ve sataştığında
ben de istiyorum söz.
BAŞKAN - Müsaade eder
misiniz
Müsaade eder misiniz
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Buyurun, buyurun.
BAŞKAN Her seferinde
en son sözü size vermekle mi görevliyim ben burada?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hayır, hayır, öyle
değil.
BAŞKAN Bunu merak
ediyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ama sataşma varsa vermek
durumundasınız.
BAŞKAN Sürekli
yanlı, taraflı yönettiğimi söylüyorsunuz, sürekli söz
istiyorsunuz.
ERHAN USTA (Samsun)
Alıştılar efendim, alıştılar!
Alıştılar, yirmi yıllık yönetim böyle.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sataşma varsa vermek
durumundasınız. Söz bana gelince
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4018) ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 298) (Devam)
BAŞKAN Evet,
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
On beş dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapacağız.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bakın, bakın işte, bu,
sizin nasıl yanlı ve taraflı olduğunuzun ispatı.
BAŞKAN Sayın
Taşkın, buyurun.
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Siz, yanlı ve
taraflısınız!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hiç de yanlı değil. Bağırarak bir yere
varamazsınız, gerçekleri söyleyin!
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin)
AK PARTİ iktidarında Türkiye ekonomisi yatırım,
istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeye devam ediyor.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Gerçekler burada, bak.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Burada şiir okuyarak
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hepsi, gerçekler burada, bak!
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Son on iki ayın on birinde ihracatta rekorlar kıran
Türkiye
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Gerçekleri
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Gerçekler burada.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Orada şerefinle ilgili gereğini söyledim, gerçekleri söyledim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Gerçekler burada bak, 2014.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Dün cevabını verdim sana, hak ettiğin gibi konuştum.
BAŞKAN Sayın Grup
Başkan Vekilleri
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) 2014
2014
BAŞKAN Sayın Grup
Başkan Vekilleri
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Dün, hak ettiğini söyledim, tamam mı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) 2014, 2013 değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hak ettiğini söyledim sana, tamam mı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Siz yalan söylediniz AK
PARTİliler dediniz.
BAŞKAN Sayın Grup
Başkan Vekilleri
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin)
2021 yılı toplam ihracatını
BAŞKAN Sayın
Taşkın, tekrar söz vereceğim size, baştan
alacağız süreyi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Tarih yalan!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Gösterdik, değil, belgesi
burada, belgesi burada.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yalancısın yalancı!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bak, söylediğimin belgesi
burada, 2014
BAŞKAN Sayın Grup
Başkan Vekilleri
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yalancısın, aynı zamanda şerefsizsin!
BAŞKAN Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
21.29
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Soru-cevap işlemiyle
devam ediyoruz.
İlk soru, Sayın
Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde, AK
PARTİ iktidarında, Türkiye ekonomisi yatırım, istihdam,
üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeye devam ediyor. Son on iki
ayın on birinde ihracatta rekorlar kıran Türkiye, 2021 yılı
toplam ihracatını geçen yıla göre yüzde 32,9 oranında
artışla 225 milyar dolar olarak gerçekleştirerek tüm zamanların
tarihî rekorunu kırmıştır. Dış ticaret
açığımız önceki yıla göre yüzde 7,8 azalışla
45,9 milyar dolara gerilirken ihracatın ithalatı karşılama
oranı yüzde 83,1e yükselmiştir. Bu tarihî başarıda
emeği olan tüm ihracatçılarımızı ve
çalışanlarını tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
7 Ocak, yiğitler
diyarı Osmaniyemizin kurtuluş destanını
yazdığı gündür. Bu öyle bir destandır ki
kâğıdı vatan evlatlarının parkalarından, mürekkebi
kanlarından, kalemi de kurşundandır; sayfaları vatanın
dört bir yerinde yazılmış, her satırında bir
şehit verilmiş, cildi ay yıldızla bezenmiştir. Bugün
100üncü kurtuluş yılını kutladığımız,
tarihin onur sayfalarından birini oluşturan bu mücadeleyi bizler ve
gelecek nesiller asla unutmayacak, bu zafer ruhunu yaşatmaya devam
edecektir. Millî Mücadelede bedenlerini siper edip düşmana geçit vermeyen
Osmaniyemizi vatan, Osmaniyemizi yiğit Osmaniye yapan
kahramanlarımızı her yerde yâd edeceğiz. Milletvekilliği
yapmaktan onur duyduğum Cebelibereketin cesur evlatlarının 7
Ocak Kurtuluş Bayramını kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere kurtuluş mücadelemizin kahramanlarına ve aziz
şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özkan
HACI ÖZKAN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından paylaşılan
müjdelerle çalışanlarımızı,
vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzün
arkasında olduğumuzu bir kez daha pekiştirmiş olduk.
Memurlarımızın maaşına yapılacak zam oranı
yüzde 30,5 olarak belirlenmiştir. Yeni düzenlemeye göre en düşük
emekli maaşları 1.500 liradan 2.500 TLye yükseltilmiştir. Son
on iki aydaki çalışan sayısını koruyup meslek lisesi
ve üniversite mezunu gencimizi en az on iki ay boyunca istihdam etme sözünde
bulunan işletmelere 100 bin lira destek veriyoruz. Kadın
istihdamında bu rakam 110 bin TLyi bulmaktadır. Yapılan bu
düzenlemelerin milletimiz için hayırlı olmasını temenni
ediyor, Sayın Cumhurbaşkanımıza
şükranlarımızı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) OECD ülkeleri içinde gıda enflasyonunda şampiyonuz.
Yapısal reformlar yapılmadan, hal yasası değişmeden,
lisanslı depoculuk düzenlemesi yapılmadan ceza miktarlarını
artırarak gıda fiyatlarını düşüremezsiniz. Tarım
ve ekonomi politikalarını değiştirmeden, ithalat yerine
çiftçimize bel bağlamadan, çiftçimizi desteklemeden gıda
fiyatlarını düşüremezsiniz. Nasıl ki alkole ve sigaraya
getirdiğiniz aşırı vergilere rağmen tüketimi
engelleyemediyseniz ve merdiven altı satışı
patlattıysanız gıda da aynı şey olur. Gıdada
karaborsa yaratmayınız.
3 Temmuzda yayımlanan
Cumhurbaşkanlığı kararıyla TEİAŞ
özelleştirme kapsamına alınmıştır. Şu anda
devletin elinde olan TEİAŞ, Avrupanın en büyük iletim
hattına sahip, kâr elde etmeyen bir kuruluştur. Birçok kuruluşun
arazilerinin TEİAŞa devri yapılarak, TEİAŞa mülk
kazandırılarak özelleştirme öncesi hazırlık
yapılmaktadır. TEİAŞın özelleştirilmesi için
neden adım atıyorsunuz? Ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme
için gerekli olan elektrik enerjisi güvenli ve düşük maliyetle temin
edilmelidir. Türkiye elektrik iletim sisteminin operatörü olan TEİAŞ,
elektrik piyasasında bu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Sayın Başkan, AK PARTİ iktidarının
sarmalık tütün ticaretine hapis cezası öngören zulüm yasası 1
Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Sarayda bayram havası, tütün
üreticilerinde yas hâkim oldu. Saray uluslararası şirketlere
verdiği sözünü tutmanın mutluluğunu yaşarken Adıyaman,
Malatya başta olmak üzere, Türkiye'nin dört bir yanında yüz binlerce
üretici, esnaf ve bu işten geçimini sağlayan
yurttaşlarımız işini kaybetti, gelirinden oldu; yüz
binlerce ailenin, gencin, çocuğun hayalleri yıkıldı,
dünyası karardı. Soruyorum sizlere: Bu insanlar nasıl geçinecek,
taş mı yiyecekler? Mutlu musunuz, vicdanınız rahat mı?
Bu mu yerli ve millî AK PARTİ? Yerliye hapis, yabancıya ödül. Sizleri
bir kez daha milletin sesini dinlemeye davet ediyorum. Yazıktır,
günahtır! Gelin, iş işten geçmeden bu cezayı erteleyelim,
sonra da tamamen ortadan kaldıralım efendim.
BAŞKAN Sayın
Sümer
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yıllık enflasyon
yüzde 30 olarak açıklansa da 2022 bütçesinde tarım desteklerinde
yapılan artış yüzde 12,5ta kaldı yani enflasyon
artışının üçte 1i kadar artış yapıldı.
Çiftçi enflasyona ezdirildi; hem girdi fiyatları, üretim maliyetleri
hızla artarken hem de çiftçiye ödenecek desteklerde ciddi düşüş
oldu. Üretici desteğinin ciddi oranda erimesi üretimi durma noktasına
getirecek. Tarımsal kalkınma sağlanmadan, çiftçinin
sırtındaki kambur alınmadan Türkiye'nin
kalkınmasını bekleyemezsiniz. Birilerinin gözleri
ışıl ışıl olsa da çiftçi kara kara
düşünüyor. Tarım desteklerinde düzenleme yapılmalı ve en az
enflasyon oranında artış sağlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ediyorum.
2021 yılında
ihtiyaç sahiplerine sosyal yardım programlarıyla 64,6 milyar TL
destek verildi. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleriyle 297 bin
kişiye hukuki yönlendirme, rehberlik ve danışmanlık hizmeti
verildi. Engelli, şehit yakını, gazi, gazi yakını ve
devlet korumasında 6.969 yetişmiş genç kamuda istihdam edildi.
Evde bakım yardımıyla aylık 535 bin kişiye bakım
desteği sağlandı. İhtiyaç sahibi hanelere 1,8 milyar TL
yakacak ve 2,3 milyar TL elektrik üretim desteği verildi. AK PARTİ
iktidarı, lideri Recep Tayyip Erdoğanla hizmette maraton
koşusuna devam ederken muhalefet sert ve hakarete varan tavrıyla
halkımızın tepkisini ve nefretini kazanmaya devam ediyor. Durmak
yok, yola devam diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kaya
AHMET KAYA (Trabzon)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Aynı çatı
altında bizimle birlikte geç saatlere kadar mesai yapan Meclis personeli
arkadaşlarımızın bir sıkıntısına dikkat
çekmek istiyorum.
Değerli
Başkanım, Meclis personelimiz için pandemi başında
uygulamaya konulan akşam servislerinin 27 Aralık 2021 tarihi
itibarıyla kaldırıldığını ve bu
arkadaşlarımızın evlerine toplu taşıma
araçlarını kullanarak gitmek zorunda kaldıklarını
öğrendim. Günlük vaka sayılarının belirgin bir şekilde
arttığı bir dönemdeyiz. Mecliste hemen her gün yeni vaka
haberleri alıyoruz. Bu arkadaşlarımız işleri
gereği Mecliste birçok insanla her an temas hâlindeler. Böylesi
sıkıntılı bir dönemde servislerini kaldırarak bu
arkadaşlarımızı riske atmak son derece
yanlıştır. Bu yanlış hepimizin
sağlığını olumsuz etkileyecektir. Bu konunun
ivedilikle değerlendirilmesini ve personel
arkadaşlarımızın servis mağduriyetinin giderilmesini
rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Güzelmansur
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayıştay raporuna
göre Hatay merkezî yönetim tarafından en çok gelir elde edilen 7nci il
yani Hatay en çok vergi ödeyen 7nci il. İllerin ödediği vergi ile o ilin
aldığı kamu yatırımı ödeneği
oranlandığında ise Hatay 78inci sırada yani Hatay en az
kamu yatırımı ödeneği alan 4üncü il. Şimdi bu
verilerden sonra iktidara soruyorum: Hatay'ı on yıldır
savaşın gölgesinde yaşamaya mahkûm ettiniz, 550 bin Suriyeliyle
yaşamak zorunda bıraktınız, gelir kapılarını
kapattınız, buna rağmen Hatay en çok vergi ödeyen illerden biri
oldu ama siz, en az kamu yatırımını Hataya
yaptınız. Bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl bir
adalet? Hatay'ın yatırımını sadece Hatay
Büyükşehir yapıyor. Hatay halkı bunu unutmaz, hesabını
sandıkta soracak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın
Köksal...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
- Sayın Başkan, özelleştirilen şeker fabrikalarında
sıkıntılar bitmiyor. Seçim bölgem Afyonkarahisarda,
Doğuş Şeker Fabrikasında pancar alım fiyatı 800
lira olarak açıklandı ancak gübre ve mazot fiyatlarına gelen
zamlar, üretim maliyetinin artışı düşünüldüğünde bu
rakam çiftçinin beklentisini karşılamaktan çok uzakta. Kaldı ki
hemen komşumuz olan Konya Şeker 1.115 lira fiyat açıklamıştır.
Ayrıca Afyonkarahisarlı pancar üreticileri, bu yıl özellikle
kuraklık ve don yüzünden verim kaybı yaşamıştır,
bu nedenle kotayı dolduramama riskleri yüksektir. Ancak Doğuş
Şeker Fabrikası, üreticilere gönderdiği mesajda kotayı
dolduramayana ceza uygulayacağını belirtmiştir. Şimdi
buradan bir kez daha sesleniyoruz: Zamlarla ezdiğiniz, fabrikanın
önünde soğukta saatlerce beklettiğiniz, zararını
karşılamadığınız çiftçiyi kota cezasıyla
ezmeyin, ezmeyin, ezmeyin!
BAŞKAN Evet,
Sayın Komisyon...
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir kanun teklifini daha Genel
Kurulumuzda görüşerek inşallah Genel Kurulumuzun tasvibiyle
kanunlaştıracağız. Değerli arkadaşlar, şunu
özellikle ifade etmek istiyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi bugüne kadar çok
farklı düzenlemelerle ülkemizin ihtiyaçlarına cevap verecek
kanunları buradan, Genel Kurulun büyük tasvibiyle geçirdi ve bu düzenlemeler
üretimi, ihracatı, istihdamı, tarımsal üretimi; işçi
kardeşlerimizi, esnafı, sanatkârı, Türkiyedeki tüm kesimleri
destekleyecek düzenlemeler oldu.
Bugün bir düzenlemeyle daha,
özellikle tarihsel süreçte gördüğümüz, sizlerin de çok iyi bildiği
enerji tedariki ile üretim süreçlerinin entegrasyonu
Ne kadar çok üretirseniz
o kadar çok enerji tedarikine ihtiyaç duyduğunuzu ve ne kadar çok enerji
tedarikini sürdürülebilir, öngörülebilir ve sağlıklı bir
şekilde temin ederseniz o kadar da üretim güvenliğine sahip
olduğunuzu görüyorsunuz. Değerli arkadaşlar, bu nedenle bugün
yaptığımız çalışmayla hem üretimin önünü
açıyor hem de enerji tedarikini ve enerji güvenliğini temin ediyoruz.
Bir şey daha
yapıyoruz, sanayi ve enerji üretimini entegre ediyoruz değerli
arkadaşlar. Özellikle teklifin içerisinde yer alan yerli katkı
payıyla devlet desteklerinin artırılmasıyla birlikte -daha
önceki konuşmamda da ifade etmiştim- yerli üreticilerin
sayısını onlardan yüzlere çıkardık ve bu
çalışmamızla, Türkiyede özellikle yenilenebilir alanda kurulu
gücün neredeyse yüzde 70e yakınını yerli üretimle temin etmeye
başladığımızı ifade etmek istiyorum. Bu
çalışmaların tamamı bir stratejinin, bir
çalışmanın ve gerçekten, Türkiye'nin inşasını tüm
Türkiyeyle birlikte yapmanın ürünüdür değerli arkadaşlar.
Bir hususun daha
altını çizmek istiyorum. Türkiye bu sene 225,4 milyar dolar ihracat
yaptı, bu da bir stratejinin ürünü. Bu strateji kapsamında bugün
yapmakta olduğumuz bir çalışmayı sizlerle paylaşmak
istiyorum. Dünyanın dört bir tarafında lojistik merkezler açmak
suretiyle, özellikle küresel pandemi sürecinde tedarik süreçlerinin
aksadığı ve lojistik kırılmaların
yaşandığı bir dönemde dünyanın dört bir
tarafında, Amerikada, Afrikada, önümüzdeki dönemde Güney Amerikada,
Kuzey Afrikada pek çok alanda lojistik merkezleri açmak suretiyle,
doğrudan ülkemizin lojistik avantajını temin etmek suretiyle
sürdürülebilir ihracat artışını desteklemeye devam
ediyoruz. Bunun içerideki unsuru da şudur arkadaşlar, içeride de
şunu yapıyoruz: Çoklu model dediğimiz uygulamayla, özellikle
karasal ulaşımı deniz ulaşımıyla ve demir yolu
ulaşımıyla entegre ediyoruz. Bu durumda, dün sözlerimin
başında ifade ettiğim gibi, küresel rekabetin lojistikle
başlayıp lojistikle bitmesi kuralının hem yurt içerisinde
hem de yurt dışında entegre bir şekilde
yapılmasını ve dünyanın dört bir tarafına Türk
ürünlerinin Türk markalarıyla gitmesini, Türk
ihracatçısının dünyanın dört bir tarafında
desteklenmesini
Aslında, ben şahsen
şunu çok hissediyorum: Bürokrasi dönemimde Türkiye'nin markalaşma
çalışmasını yapmış bir arkadaşınız
olarak dünyanın dört bir tarafına gittiğiniz zaman, Türk
markalarını, Türk ürünlerini, Türk mağazalarını
gördüğümüz zaman, içeriye girip orada Türk ürünlerini hissettiğiniz
zaman herhâlde sizlerin de çok fazla gururlandığını buradan
hissediyorum. Değerli arkadaşlar, o yüzden, önümüzdeki dönemde hem
içeride üretim tedariki ve enerji-üretim entegrasyonunu ve güvenliğini
temin etmek hem de dışarıda pazarlama, markalaşma ve
lojistik entegrasyonu temin etmek suretiyle ülkemizin büyümesini, ülkemizin
ihracat artışını, ülkemizin istihdam
artışını temin etmeye devam edeceğiz.
Çalışmalarımızın
ve kanunumuzun hayırlı olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN İkinci
bölüm üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
5inci madde üzerinde 3
önerge vardır, aynı mahiyetteki önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Dersim
Dağ Ali
Kenanoğlu
Batman
Diyarbakır
İstanbul
Hüseyin
Kaçmaz Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Şırnak
İzmir
Aynı mahiyetteki ikinci
önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli
Tokat
Adana
Çetin
Osman Budak Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Antalya
İzmir
Manisa
Ali
Şeker
İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu Orhan
Çakırlar
Samsun
Eskişehir
Edirne
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Zeki
Hakan Sıdalı
Kayseri
Adana
Mersin
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı İzmir Milletvekili
Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay.
(HDP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Genel Kurulu, değerli halklarımızı
selamlıyorum.
Öncelikle, uluslararası
iklim rejiminde de Türkiye'nin iklim değişikliği
politikalarında da emek sömürüsünün ve doğa talanının
durdurulması için samimi bir çaba görmüyoruz. İklim kriziyle
mücadelenin ilk adımı sermayeye sınırsız destek
vermekten vazgeçmek olmalıdır. Şu Parlamentonun çoğunluğunu
sermaye temsilcileri oluşturduğu sürece, memleketimizi sermayeye
âşık olanlar yönettiği sürece iklimi, doğamızı
korumamız da mümkün olmayacaktır. İklim krizini çözmek için
doğaya saygılı, halkçı, kamucu, demokratik, bütünlüklü
politikalar izlemeliyiz. Bunların hiçbiri bu Parlamentoda parmak
çoğunluğuna sahip olan AKP-MHP iktidarında yoktur. Onlar
limanlara çökme peşindedirler. Bizlerin acilen yapması gereken
Erdoğanın iki dudağı arasına teslim olmuş ucube,
talan ve sömürü düzenine son vermektir.
Değerli
halklarımız, enflasyon ateş gibi her eve, her mutfağa
düşmüştür. Emekliler açlığa mahkûm edildiler. En düşük
emekli maaşı 2.500 TL olacakmış; bunun için sevinmemiz
isteniyor, tabii ki bu sefalet ücretine elbette sevinmiyoruz. Soruyorum:
Enflasyon emekliye işlemiyor mu? Emekliye neden enflasyon oranında
zam yapılmamıştır? Onun cevabını neden
vermiyorsunuz? Asgari ücrete yapılan zam şimdiden pul olmuştur,
zamlar derhâl geri alınmalıdır.
Erdoğan iktidarı
yirmi yıldır Türkiye'nin yapısal sorunlarından hiçbirine
çözüm üretememiştir. AKP, dünyada paranın bol olduğu dönemde
halkı borçlandırarak sahte bir rahatlama yaratmış ama
şimdi bunun sonuna gelinmiştir, deniz bitmiştir, halk ekonomik
krizle baş başa bırakılmıştır. Erdoğan,
pandemide olduğu gibi, sermaye sınıfına, yandaşlara,
ranta, dövize ve mevduat sahiplerine kol kanat germiştir. İhracat
rekorları kırmakla övünmektedirler, sanırsınız ki 85
milyon ihracat yapıyor. Halkımız, Erdoğan'ın tercihi
sonucu yoksullaştırılmaktadır. Erdoğan tercih
ettiği için TL değer kaybetmiştir, değersiz bir pul hâline
gelmiştir.
Bakın, bu grafikte yirmi
yıl önceki enflasyon ile şu anki enflasyonun aynı değere
dönüştüğünü görüyoruz. Geldiğinizdeki gibi şimdi de
enflasyon aynı grafiktedir. Seksen yılda yapılan bütün
borçlanmaların 7 katı kadar borçlandınız ama Türkiye'ye
getirdiğiniz ekonomik tablo budur.
Değerli işçiler,
emekçiler; enflasyondan sermaye kaçabilmektedir, devlet kaçabilmektedir, bir
tek siz kaçamıyorsunuz. Finans kapital, sahip olduğu tekel konumundan
yararlanarak ürettiği mal ve hizmetlere istediği gibi zam yapabilmektedir.
Elektrik şirketlerinin yaptığı şu zamlara bakın,
bakın burada: Yüzde 129, yüzde 125, yüzde 125, yüzde 50
Bunlar sanayiye,
dağıtıma, ticarethaneye, meskene ve tarıma yapılan
zamlar. Bu zamlar açgözlü politikaların bir sonucudur. Keza, devlet de bir
Deli Dumrul motivasyonuyla halkın sırtındaki vergiyi daha da
büyüterek gelirini artırabilmektedir. Peki, işçiler, çiftçiler, küçük
üreticiler, emek geliriyle geçinenler, kadınlar, emekliler
Pahalılık karşısında toplum kendini koruyabiliyor mu?
Hayır. Kazakistanda halk zamlara karşı sokaklara dökülüyor
-bütün dünyada bu böyledir- Türkiye'de sokağa çıkanlar bizzat
Erdoğan tarafından tehdit edilmektedir. Dün suç işleri
bakanının talimatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde
tutuklu aileleri darbedilmiştir, yaşlı kadınlar
darbedilmiştir.
Değerli işçiler,
emekçiler, kadınlar, gençler; birleşemeyen, el ele veremeyen halk
yenilmeye mahkûmdur. Bu nedenle, hak aramak için sokaklara çıkmak bize
annemizin ak sütü kadar helaldir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) İşçilerin, emekçilerin, kadınların el
ele vermediği, böylesi bir ortak mücadelenin
yaratılmadığı koşullarda faşizm eşik
atlayarak daha koyu bir karabasan gibi iliklerimizi sömürmeye heveslenmektedir.
HDPnin kriminalize edilmeye çalışılması, kapatma
davasıyla karalanmak istenmemiz bunun işaretidir. Deniz Poyraz
yoldaşımızı katleden tetikçi katilin birinci
duruşmasındaki Bu katil neden bu kadar rahat? dedirten
rahatlığı bunun bir göstergesidir. Bahçelievler ilçe
binamıza saldıran failin kimliği ve serbest
bırakılması oynanmak istenen oyunların işaretidir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde döndürülmeye
çalışılan dolaplar bunun işaretidir. Emekçi
halkımızın hiçbir ayrıştırma,
düşmanlaştırma, böl ve yönet politikasına prim vermeyerek
bu sömürü düzenine son vereceği günler yakındır. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Ali Şeker.
Buyurun Sayın
Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKPnin
yirmi yıllık iktidarında yeni bir yıla yeni bir torba
yasayla giriyoruz maalesef. Sanayi Komisyonunun AKPli üyeleri torba
yasanın ne kadar yanlış olduğunu bize anlattılar,
sonrasında da hekimlerin ve hekim emeklilerinin ücret
iyileştirmelerini içeren maddeleri torba yasadan çıkardılar. Bir
önceki torba yasadan hem de oy birliğiyle bu Genel Kuruldan sizlerin
oylarıyla geçen maddeleri bir bir çıkardılar. Torba yasanın
mahzurlu olduğunu anlattıkları toplantıdan sadece dört gün
sonra aynı Komisyon üyeleri Stokçulara ceza vereceğiz.
makyajıyla İskenderun, Mersin, Antalya gibi ülkemizin en ekonomik hem
de en değerli limanlarını stratejik hâlleri de ortada dururken
bir bir devredecek ve bu 18 liman işletmesinin de kırk dokuz
yıllığına sürelerini uzatacak, ihalesiz bir şekilde
bunu yapacak bir düzenlemeyi getirdiler. Beş benzemezin olduğu bu
düzenlemeler bugün bu Genel Kurulda bir torba yasa olarak maalesef
görüşülüyor. Bu teklifin yasalaşması hâlinde en stratejik, en
önemli limanlarımız 2046, hatta 2067 yılına kadar
yabancılar tarafından işletilebilecek. Yandaşa
kapitülasyonlara mahkûm ediyorsunuz memleketi, aynı Osmanlının
son döneminde uygulanan kapitülasyonlar gibi. Yandaşlara, yabancılara
Türkiyenin varlıklarını böyle gümüş tepsilerde sunma
yarışına giren AKP iktidarı kendi
vatandaşının huzurla yeni yıla girmesini bile çok gördü ve
zamları için de özellikle yılın ilk dakikalarını seçti
ki aralık ayı enflasyonu yüksek çıkmasın; memura, emekliye
gerekli zammı vermesin diye. Tüm bu alicengiz oyunlarına rağmen
sarayın istatistikçisi TÜİK bile enflasyonu daha az gösteremedi.
Yıllık tüketici enflasyonu yüzde 36,08le Eylül 2002den beri en
yüksek seviyeye ulaştı, makyajlanmış hâliyle bile durum bu
kadar feci. Üretici enflasyonu da yüzde 80le Şubat 2002den beri en
yüksek seviyesini gördü. Elinizi vicdanınıza koyun, yüzde 127
elektrik zammı nedir? Yüzde 25 doğal gaz zammı nedir? Siz bu
halkın imtihanı mısınız Allah aşkına? Bakan
Nebatinin gözlerindeki ışıltı meğer gelecek
zamların ışıltısıymış; o, milletin
canını yakan bir ışıltıymış. Bu
zamlarla ne esnaf dükkân açabilir ne de vatandaş ocağında bir
kap çorba kaynatabilir.
Son on yılda kamunun
kasasından sadece 10 elektrik şirketine 14,4 milyar TL ödendi. Bu
paranın 5,3 milyar TLsi 5li çeteye gitti, Cengize, Koline, Limaka; ihya
ettiniz onları ve onları ihya etmek için halkı perişan
etmeye devam ediyorsunuz.
Türkiye Elektrik Kurumu,
Etibank ve TEAŞın 66.962 parseli ve 136.611 adet
taşınmazı var. Bunları TEİAŞa devredip
devrederken de harç ve vergilerden de muaf kılarak TEİAŞla
birlikte mülkleri satmaya hazırlıyorsunuz.
Kamu-özel iş
birliği projelerinde müteahhitlerin ödeyeceği yaklaşık 500
milyon liralık damga vergisinin de müteahhitlerin cebinde kalması
için buraya yasa teklifi getirmiştiniz, mücadelemizle reddedilmişti
o. Bu halka karşı hiç mi sorumluluk duymuyorsunuz?
Tabii, AKPnin alicengiz
oyunları konusunda tecrübeleri çok fazla. Nükleer enerji ihalelerine de
değinmek istiyorum. Akkuyu için 2010 yılında kilovatsaat
başına en düşük 12,35 sent olmak üzere bir anlaşma
yapıldığında dolar kuru 1,42 liraydı, bugün, on
yılda 10 katına çıktı ve gelecek kuşaklar bu kadar
fahiş fiyattan, 12,35 sentten bu nükleer enerji santrallerinin
elektriğini almak zorunda kalacak. 3,5 sente düşmüşken rüzgâr
enerjisi ve güneş enerjisi santrallerindeki kilovatsaat maliyeti 12,35
sente mahkûm etmeye ne hakkınız var çocuklarımızı,
torunlarımızı? Üç yanı denizlerle çevrili rüzgâr
enerjisinin ve güneş enerjisinin bu kadar verimli
kullanılabileceği bir coğrafyada siz hâlâ geri kalmış
teknolojilerle hem bir yandan doğayı tahrip ediyorsunuz termik
santrallerle hem de çocuklarımıza çok büyük yükler bırakıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
geleceğimize olan bir borcumuz, yarınlarda
çocuklarımızın sağlığını emanet
edeceğimiz doktorlar bir bir Türkiyeyi terk ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ALİ ŞEKER (Devamla)
Türkiyeyi on yılda 5.329 hekim terk etti. Ben bunu daha önce
yayınladığımda 1.300 kişiydi, 1.405 kişiye
çıktı. Çapa, Cerrahpaşa ve Hacettepe bir yılda 1.133
kişi mezun ediyor. Benim o konuşmalardan sonra, tablo
değiştiğinde bir Cerrahpaşa mezunu kadar hekim de yurt
dışına gitti. Bu yasaların düzenlenmesiyle ilgili,
hekimlerin, sağlık personelinin özlük haklarının
iyileştirilmesiyle ilgili yasayı ne zaman
çıkaracaksınız? Artık hekimler isyan ediyor, hekimler
istifa ediyor ve hekimlerin bu çığlığına siz hâlâ kör
ve sağırsınız.
Bir başka sorun, Osmangazi
Köprüsü'nden geçen ambulanslar da itfaiye araçları da para ödemek zorunda
kalıyor. Bir orman yangınına giderken, bir acil hastaya giderken
o köprülerden binlerce lira ödeyerek geçmek zorunda kalıyor ambulanslar,
itfaiye araçları.
Teşekkür ediyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde son konuşmacı Mersin Milletvekili Zeki
Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun
maddesinde, yenilenebilir enerji santrallerinde yerli aksam kullanım
teşviklerini konuşuyoruz. Sistemlerde yerli ürünlerin
kullanılması enerji maliyetlerimizi aşağı çekebilmek
adına doğru bir adımdır. Diğer yandan, artık
merkezî sistemlerden ziyade dağıtık enerji sistemlerine de
odaklanmamız gerekiyor. Tüm dünyada gelişen sistemler
dağıtık, dijital, düşük karbonlu ve demokratik enerji
yapısına geçiş sürecini hızlandırıyor. Enerji
paradigmasında büyük değişiklikler yaşıyoruz. Merkezî
enerji sistemleri yerelleşerek karbondan arınıyor ve enerji
sistemleri çok aktörlü bir yapı hâline geliyor. Bu sistemin son
yıllardaki yükselişi, yenilenebilir enerjide Avrupanın en büyük
potansiyeline sahip ülkelerden biri olarak bize de çok büyük avantajlar
sağlıyor. Biz bu kaynakları etkin olarak kullanabilirsek artan
enerji ihtiyacına sürdürülebilir bir çözüm de üretebiliriz. Diğer
yandan, bu tür enerji üretimi tamamen yerli kaynaklardan
sağlanacağı için enerji bağımsızlığımızı
sağlamada da önemli bir yol katetmiş olacağız. Enerji
bağımsızlığı ekonomik
bağımsızlığımızı da
pekiştirecektir.
Dağıtık enerji
kaynakları enerji sistemini karbonsuzlaştırırken sistem
kayıplarının azalması, enerji kalitesinin artması gibi
birçok fayda da sağlıyor. Saydığım mevcut bu faydaların
yanında en önemli olansa doğrudan kullanıcının da
enerji sisteminde aktif rol alması yani bu sistemle tüketiciler hem daha
düşük bedellerle enerji elde edecek hem de gelir akışı
sağlayacak yani vatandaş biraz nefes alacak, refah tabana
yayılacak ve gelir adaletsizliği de azalacak.
Kıymetli
milletvekilleri, dünya tüm bunları konuşurken peki biz, daha
doğrusu siz ne yapıyorsunuz? Elektriğe gelen yüzde 127
zammı konuşuyoruz. İyi seneler. diyemeden elektrik, İyi
geceler. diyemeden aynı gece doğal gaz zamlandı. Kademeli
tarifeyle dar gelirli ailelere destek olduğunuzu söylüyorsunuz. Hoş,
bu söylediğiniz gruba bile o akşam yüzde 52 zam yaptınız.
Ülkemizde giderek artan enerji yoksulluğunu daha da derinleştirecek
bir adım daha atmış oldunuz. Adı üstünde dar gelirli aile
evine çok kısıtlı miktarda para giren ailedir, enerji
ihtiyaçları en az olan aile değil. Meşhur en az 3 çocuk
çağrınızı dinlemiş olan aileler bugün en az 5
kişiler yani enerji ihtiyaçlarının 150 kilovatsaatin üzerine
çıkmaması eşyanın tabiatına aykırı.
İşte, enerji yoksulluğu budur. Yalnızca aydınlanma ve
her evde bulunan o içi doldurulamayan küçücük bir buzdolabı ve
televizyonun harcadığı enerji bile bu sınırı aşmaya
yetiyor. Zaten ülke genelinde 150 kilovatsaatin üzerinde enerji kullanan hane
halkının yüzde 60ın üzerinde olduğunu devletin
raporları teyit ediyor. Geri kalan yüzde 40lık dilimi de sizin iddia
ettiğiniz gibi dar gelirli aileler değil, çocuksuzlar veya tek
başına yaşayanlar oluşturuyor. Yani zorunlu olarak az
enerji tüketmek zorunda kalanlar değil, daha fazlasına ihtiyacı
olmayanlar. Bu mu sizin dâhiyane dar gelirli ailelere destek modeliniz?
Eğer gerçekten bir destek vermek istiyorsanız az önce
bahsettiğim dağıtık enerji uygulamalarının önünü
açın. Dağıtım şirketlerine değil, fakirin
fukaranın kesesine sermaye transferi yapın lütfen. Havaya zehir saçan
termik santralleri değil, doğayı, çevreyi ve geleceğimizi
ihya edin. İşte, o zaman söyledikleriniz ve
yaptıklarınız arasında bir nebze olsun uyum
sağlamış olursunuz. EPDK, yapılan zamma, elektrik
üretiminde kullanılan kömür fiyatının 5 kat, doğal gaz
fiyatının 10 kat artmasını sebep gösteriyor. Çok uzun
zamandır hem uzmanlar hem bu kürsüden defalarca İYİ Parti milletvekilleri,
yenilenebilir enerjiden elektrik üretmenin fosilden yapılan üretimden çok
daha ucuz hâle geldiğini söylüyoruz ancak biz söylüyoruz biz dinliyoruz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Artık günümüzde
yenilenebilir enerji kullanımı hem çevresel hem de ekonomik
sebeplerden dolayı bir tercih değil, zorunluluktur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
Yeşil ve dijital ikiz
dönüşümün yarattığı yıkıcı inovasyonu yok
saymak geleceği kaçırmak demek. Bu, inovasyona ayak uydurmaksa
bizlere yoksulluğun yönetilmediği, yoksulluğun yok edildiği
bir dünyanın kapısını açacak. Çok iyi biliyoruz ki kulun
kula muhtaç olmadığı bir Türkiye mümkün. Farkındayız,
bu sizin politik tercihiniz değil ama bizim tercihimiz, tercihten de öte mecburiyetimiz.
O sebeple, biz geliriz, biz çözeriz diyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunmadan önce Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun yoklama talebini karşılayacağım:
Sayın Tarhan, Sayın Gündoğdu, Sayın Sümer, Sayın
Şeker, Sayın Kayışoğlu, Sayın Gürer, Sayın
Kayan, Sayın Tutdere, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın
Arık, Sayın Emecan, Sayın Bayır, Sayın Durmaz, Sayın
Hancıoğlu, Sayın Topal, Sayın Ünver, Sayın Arı,
Sayın Tokdemir, Sayın Önal, Sayın Kaya.
Üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4018) ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 298) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul
edilmiştir.
6ncı maddede 3 önerge
vardır, aynı mahiyetteki önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin Kanun
Teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dersim
Dağ Serpil
Kemalbay Pekgözegü Necdet
İpekyüz
Diyarbakır
İzmir
Batman
Hüseyin
Kaçmaz Ali
Kenanoğlu
Şırnak
İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu Orhan
Çakırlar
Samsun
Eskişehir
Edirne
Dursun
Ataş Ayhan
Altıntaş
Kayseri
Ankara
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Tokat
Adana
Çetin
Osman Budak Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Antalya
İzmir
Manisa
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz talebi Batman Milletvekili Sayın
Necdet İpekyüzün.
Buyurun Sayın
İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin 6ncı
maddesinde Etibank, TEK, TEÜİAŞ ve elektrik dağıtım
şirketleri adına tescil edilmiş tesislerin, faaliyet
niteliğine göre TEİAŞa veya TEDAŞa devri ele
alınmakta. İlk bakıldığında gayet masumane
görünmekte, sanki basit bir düzenlemeymiş gibi görünmekte fakat biz
altını kurcaladığımızda, her zamanki klasik
metotla karşı karşıyayız. Nedir olay? Arkadaşlar,
özelleştirme süreci, piyasaya bırakma 12 Eylülden sonra bir tarza
dönüştü, 12 Eylülden sonra birçok yer özelleştirildi fakat enerjiyle
ilgili özelleştirmeler son dönemde, AKP iktidarı boyunca giderek
arttı. Geldiğimiz aşamada, kamunun kendi elinde olan, özellikle
elektrik kısmı -tümüyle bir kamu hizmeti olması gerekirken,
hatta bizim önerimizle her haneye ihtiyacı kadar ücretsiz olması
gerekirken- giderek özel sektöre devrediliyor ve yurttaş özel sektörle
karşı karşıya kalmış oluyor.
İnanmıyorsanız gelin, Batmana, Urfaya, Siirte gidelim,
DEDAŞ faturalarıyla karşılaşın; geçmişte de
şimdi de. Ne yapılıyor? Birçok düzenlemede elektrik
dağıtım şirketlerine vergide ve tahsilatta kolaylık
sağlanıyor.
Peki, 12 Eylülden sonraki bu
süreçle beraber olayın asıl hikâyesi neydi? 1970te kurulan Türkiye
Elektrik Kurumu (TEK) ne oldu? Türkiye Elektrik Kurumu 1994te 2ye bölündü
TEDAŞ ve TEAŞ olarak. Ne oldu? 2001de iletim, dağıtım
kısmıyla beraber TEAŞ 3e bölündü ve enerjiyle ilgili bu
şirketler devredildikten sonra 2008de TEDAŞ özelleştirildi,
Türkiye'nin birçok yerinde 5li dediğimiz şirketlerin
ortaklıklarına devredildi ve neredeyse fatura bedelini bile
yurttaşa yükleyecek bir hâle dönüştü. Ama geldiğimiz aşama
ne? İnsanlar faturasını ödeyemiyor, sosyal medyada her gün
onlarca fatura paylaşılıyor.
Şimdi ne deniyor?
Elektrik İletim Anonim Şirketi. İletim denilen kısım
neydi? Türkiye'deki bütün iletimi, orta, yüksek gerilim hatlarını
döşeyen bir sistem ve ilk günden beri özelleştirmeden korunmuş.
Niçin? Bir güvenlik gerekçesi gösterilmiş, ülkenin elektrik iletimiyle
ilgili problem düşünülmüş ve bunun korunması gerektiği ele
alınmış. Bir özelliği daha var. Nedir özelliği?
Tektir, kamuda tek olan. Tek ne demek? Piyasada rakibi yok, rekabet edecek hiç
kimse yok, bir tekel. Peki, ne yapılıyor? Şu anda deniliyor ki
TEİAŞla ilgili: TEİAŞ'a ait yapılar devredilecek ve
-Cumhurbaşkanı kararnamesiyle, Resmî Gazetede
yayınlanmış- 2022 yılında özelleştirilecek. Ama
ne deniyor? Hayır, özelleştirilmeyecek. Niye özelleştirilsin?
Diyorlar ki: Biz tümüyle Sermaye Piyasası Kuruluna vereceğiz
-dağıtımdan dolayı- halka arz edeceğiz. İyi de
kâr etmeyen bir kuruluş niye devredilsin? Niye insanlar oraya yatırım
yapsın? Mademki bunu düşünüyorsunuz, elektriğe zam
yapmayın, dağıtım şirketlerine kolaylık
sağlamayın. Ama amaç ne? Diyorlar ki: Direklerin çevresini,
etrafındaki mülkleri vereceğiz. Ya, mülk dediğiniz orası
mıdır? Ya lojmanlar? Ya büyük tesisler? Biz, Etibanktan biliyoruz,
Mazıdağında ne yaptığınızı biliyoruz.
Birçok yerde özelleştirmeyle beraber parsel parsel veriyorsunuz 5
şirkete. Ve bu rakipsiz, tek başına olan şirketi siz özelleştirmeye
açtığınızda ne olacak biliyor musunuz? Tekrar yandaş
dediğiniz patronların yanına birisini daha katıp sadece
günlük milyonlarca para kazanacaklar ve bizi mahkûm edecekler. Biz dediğim
kimdir? En çok vergi veren, en çok mağdur olan, bu kara kışta
evini elektrik sobasıyla ısıtamayan insanları onlara mahkûm
edeceksiniz, birilerini zengin etmek adına.
Ve geldiğimiz
aşamada, bu özelleştirmelerle beraber, aslında bittiğinizin
bir göstergesi. Neden bittiğinizin göstergesi? Çünkü satacak hiçbir
şeyiniz kalmadı. Yap-işlet-devret, kamu-özel iş
birliği, her dediğiniz şeyde sermayeyi
artırdınız, kamuyu bitirdiniz. Ama en büyük bitirdiğiniz ne
oldu? Yurttaşı yoksullaştırdınız,
açlığa mahkûm ettiniz, işsizliğe mahkûm ettiniz ama
yoksullar, açlar, giderek yoksullaşanlar ve gerçeği görenler sizin
bittiğinizi görüyor, gideceğinizi görüyor.
Bu yapacağınız
düzenlemeler hiçbir zaman kamu yararı getirmeyecektir. Biz bunu
reddediyoruz, bunun altındaki gerekçeyi de biliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Ankara Milletvekili
Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle, bazı mülga
şirketler adına tapuda tescil edilmiş olan mülklerin ve
tesislerin, faaliyet alanlarına göre TEİAŞ veya TEDAŞa
bedelsiz devredilmesi öngörülmektedir. Normal olarak, mülga kurumlar üzerindeki
mal varlıklarının aktif kurumlara devredilerek veraset
işleminin tamamlanması uygun görülmelidir, o açıdan sorun
görmememiz lazım. Ancak, 1994 yılından beri süregelen bu durumun
bugün gündeme gelmesi zamanlama manidar ifadesini akla getirmektedir. Çünkü
geçen temmuz ayında, bir Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle, TEİAŞın halka arz edilmesine karar verildi.
Yani halka arza yönelik hazırlık işlemleri başlatılan
TEİAŞın elinde gayrimenkul birikimi mi oluşturulmak
isteniyor ve böylece yatırımcı bulmayı
kolaylaştırmayı mı amaçlıyorsunuz?
Ben bu kürsüden daha önce
söylemiştim, yine üzülerek söylüyorum: TEİAŞ, düzgün
çalışan nadir kurumlarımızdan biri olmasının
yanı sıra, stratejik bir kurumdur, Türkiye elektrik sisteminin
operatörüdür ve ülkede her noktaya elektriğin sürekli, kesintisiz,
güvenilir, sabit frekans ve gerilime sahip olacak şekilde tedarikini
sağlamaktadır. TEİAŞta oluşabilecek anlık
hatalar ülkenin karanlıkta kalmasına neden olabilir.
TEİAŞın devletin elinden gitmesi millî güvenlik sorunu yani
beka sorunudur. Kaldı ki TEİAŞ Türkiye'nin enterkonnekte
sistemini işleten doğal bir tekeldir, üretim planlarını ve
elektrik piyasasını da kontrol etmektedir, arz ve talep
TEİAŞ tarafından dengelenmektedir. TEİAŞ, kanun
gereği, kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur. Bu nedenle, TEİAŞın
tarifesi, yatırım ve işletme giderlerini karşılayacak
şekilde EPDK tarafından düzenlenmektedir. Bazı yıllar kâr
etmiş görünebilir, onun da öngörülemeyen yatırım gecikmelerinden
veya ani fiyat değişimlerinden kaynaklandığını
söyleyebiliriz.
Normal olarak kâr amacı
gütmeyen bir kurumun yatırımcı çekmesini beklemek beyhudedir ama
belli ki yatırımcının ilgi göstereceği beklentisi var.
Bu durumda da TEİAŞın yatırım yapabilmesini sağlamak
için öngördüğümüz birbirinden kötü iki ihtimal ortaya çıkıyor. Bir:
TEİAŞın elindeki mal varlığının
satılarak yatırımcılara dağıtılması.
İki: Ya da elektrik fiyatlarının artırılarak 84 milyon
vatandaşımızın cebinden yerli veya yabancı
yatırımcılara kâr payı verilmesi. Her iki ihtimal de kabul
edilebilir değildir.
Sayın Bakan, halka arz
işlemini, sermayeyi tabana yaymak olarak nitelendirdiler. Kulağa
hoş gelebilir ama borsada satılacak hisseleri yerli
yatırımcı gibi yabancı yatırımcı da
satın alabileceğine göre bu halk kimdir? TEİAŞ hisseleri
hangi ülkenin tabanına yayılacaktır? Kısacası,
TEİAŞın özelleştirilmesi yanlışından hemen
vazgeçilmesi gerekmektedir. Elimizde var olan ve çocuklarımıza emanet
edeceğimiz kurumları, limanları satmak, hele hele
yabancılara satmak, özelleştirmek kesinlikle yerli ve millî uygulamalar
değildir. Yerli ve millî olmayan yöntemlere başvurulursa elektrik
fiyatları bugün olduğu gibi sürekli artar.
Elektriğe yüzde 130 zam
yaptınız, yakında o zam da yetmeyecek. Çünkü, siz, ülke içinde
yapılan elektrik üretimini dolarla alma garantisi verdiniz.
Uyarılarımız üzerine Temmuz 2021den itibaren devreye girecek
tesisler için YEKDEM desteklerini TLye döndürdünüz ama eski tesisler hâlâ
sentle desteklenmeye devam ediliyor. Örneğin, rüzgâr enerjisinde 7,3 sent,
güneş ve biyokütle enerjisinde 13,3 sentlik destekler devam etmektedir. Bu
sentler olduğu sürece elektrik fiyatlarında indirim olması çok
zor. Neden bu dolar endeksli teşvikler devam ediyor? Çünkü, teşviki
alanlar mutlu azınlık, belki de siyasi güçleri var. Bu siyasi güçler
sentsever olacağına sanatsever olsaydı mutlu bir ülke olurduk.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Bu sistem, vatandaştan alıp yandaşlara veren, adil olmayan bir
sistemdir. Bu sistemin yükünü de büyük ölçüde gelecek nesiller üstlenecek.
Bizim
çocuklarımızı düşünmüyorsanız kendi
çocuklarınızı düşünün diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde son konuşmacı İzmir Milletvekili
Sayın Tacettin Bayır.
Buyurun Sayın
Bayır. (CHP sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; maddeyi özetlemek gerekirse: Kaldırılan Etibank,
Türkiye Elektrik Kurumu -hani, gençliğimizin TEKi- daha sonra Türkiye
Elektrik Üretim Anonim Şirketinin eski mülk ve haklarının
Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi ile Türkiye
Elektrik İletim Anonim Şirketine devrolmasıyla ilgili bir madde
üzerinde konuşuyoruz. Bu devir ve tahsis işlemleri, harç ve döner
sermaye hizmet bedelinden muaf olması adına gelmiştir. Ama
nedense ben bu yılın beş gününde ne zaman elektrik kelimesini
ağzıma alsam kulaklarımda yoğun bir çınlama oluyor.
Bilmiyorum, acaba AKPli vekillerin de kulaklarında böyle bir çınlama
oluyor mu? Bende oldukça yoğun bir çınlama oluyor. Halkımız
herhâlde elektrik kelimesinden nefret eder hâle geldi. Herhangi bir siyasinin
ağzından da elektrik kelimesini duyduklarında ciddi ciddi
kulaklarımızı çınlatıyorlar.
Komisyonda Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığınca yapılan açıklamada,
düzenlemenin 2019 yılı Sayıştay raporlarındaki
tespitler dâhilinde yapıldığı ve TEDAŞ denetimlerinde,
şirket adına tescili gerektiği hâlde kaldırılan
Türkiye Elektrik Kurumu adına kayıtlı 57.025 adet
taşınmazın, TEDAŞa kayıtlı olması
gerekirken dağıtım şirketlerine kayıtlı 6.745
adet yerin olduğu belirtilmiştir. Düzenlemenin TEDAŞ ve
TEİAŞ mülkiyetine geçişler için getirildiği, kanun
çıkmasa da bunların zaten devredileceği ancak teklifin asıl
amacının harç bedeli ödenmeden tescil ve devir ibaresi olduğu
ifade edilmiştir. Bakanlık maddeyi farklı biçimde yorumlasa da
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi olan Mehmet
Özdağın bu maddeyle ilgili görüşüne göre, TEDAŞ ve
TEİAŞla ilgili -mülkiyet devri ve hak geçişleriyle ilgili- bu
madde bir yandan teknik bir düzenlemedir ve kaldırılmış
Etibank, Türkiye Elektrik Kurumu ve TEÜİAŞın hâlen tapu
üzerinde kayıtlı mülk ve haklarının TEDAŞ ve
TEİAŞa devriyle ilgilidir. Dolayısıyla, iddia şudur
ki söz konusu şirketin özelleştirilmesiyle ilgili altyapı
hazırlanmaktadır.
Şimdi, toplumun bize
söylediği ifade şudur: Artık biz AKP iktidarından elektrik
alamıyoruz. Çünkü çok pahalı, bu yüzden Sizden elektrik
alamıyoruz. diyor vatandaş. Emekli olansa Ocağıma incir
ağacı diken AKPye ilk seçimde oy yerine ektiğini
atacağım sandıkta. diyor.
Gelelim bir başka
konuya, aynı madde içerisine sıkıştırılmış
stokçuluk meselesine. Değerli arkadaşlar, hiçbir küçük esnafın
stokçuluk yapma şansı, ihtimali yoktur. Bu, anca büyük holdinglerin,
5li çetenin yapabileceği bir şeydir, bunu hepimiz biliyoruz çünkü alıp
sattığınız bir ürününün üzerine koyacağınız
kârı, üzerine artı kâr olarak koysanız bile, yerine yenisini
alacağınız, yeni fiyattan alacağınız için, o
küçük esnafın aldığı şey artı kâr olmaz. Ben
kırk üç yıllık kendi işletmemden biliyorum, eğer
alüminyumla ilgili 10 ton kamyon stok etmez isem gerekli desen, renk,
çeşit, açılır ve sürme vasistas noktasında benden talepte
bulunan atölyelere cevap veremem. Burada şunu önermiştim Komisyonda
ve çok samimi bir öneriydi -üzülerek ifade ediyorum, altı yıldır
çalıştığım Komisyonda bunun kabul edilmesini
beklemiştim- dedim ki: Bu Komisyonda oluşturduğunuz heyetin
içerisine lütfen Ticaret Odasından ve Sanayi Odasından birer
arkadaş alın. Yani kontrole gidilen işi meslek erbabı olan
insan bilsin istedim ama ne yazık ki bu da kabul edilmedi, oldukça
üzüldük.
Şimdi, limanlarla ilgili
konu zaten 2 defa gündeme geldi, geri çekildi ve 3üncü kez gündeme geldi.
Defalarca söyledim: Arkadaşlar, bu limanlar size dedelerinizden
kalmadı, bu bir miras değil yani halkın malı onlar,
Katarlıya, 5li çeteye, yandaşa, ihaleye çıkmadan, Anayasaya
aykırı bir biçimde peşkeş çekemezsiniz. Bunu
yaparsanız ben size sadece ve sadece şunu söylerim: Sevsinler sizin
milliyetçiliğinizi derim. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
Şu anda içimizi acıtan bir başka şey -belki
alışacağız bunlara-
Katarlı sadece limanı almıyor, Katarlı sadece
İstanbulda arazi kapatmıyor; Katarlı
Bugün bir futbol
maçı var. Biliyor musunuz Türkiye Süper Kupası maçı nerede oynanıyor?
Katarda oynanıyor arkadaşlar, şu anda maç Katarda
oynanıyor. Yani Parayı veririm, düdüğü çalarım; senin kupa
maçını bile ben senin kendi ülkende sana seyrettirmem, anca
televizyondan seyredersin ama ben Katarda Katarlılara seyrettiririm. diyorlar.
Bence her şeyin çözümü para olmamalı arkadaşlar.
Ben, sözlerimi bitirirken
şunu ifade etmek istiyorum: Günü ve zamanı geldiğinde biz de
sizler gibi -az önce ifade eden AKP'li vekiller gibi-
yaptığımız ihracatla övünmek isteriz. Çünkü biz de bu ülkenin
insanlarıyız, ticaret erbabıyız ama ben
yaptığım ihracatın ne kadarının yerli ham
maddeyle, ne kadarının ithal maddeyle olduğuna bakarım;
beni ilgilendiren bölüm budur.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı
madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapmasına Dair Kanun Teklifi'nin
7nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Erel
Samsun Eskişehir Aksaray
Orhan
Çakırlar Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Edirne Kayseri Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 7nci maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle, piyasada
darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu
faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici
faaliyetlerde bulunulması hakkında uygulanacak önlemlerin
ağırlaştırılması amaçlanmaktadır.
Yapılması öngörülen düzenlemeyle sadece idari para
cezasının miktarı artırılmaktadır. Bu noktada,
fahiş fiyat artışının tespitiyle ilgili kriterler net
olarak belirlenmeli, idari para cezası dışında da
yaptırım türleri gerekli şekilde düzenlenmelidir. Sadece para
cezasının artırılması yoluyla fahiş fiyat
artışıyla mücadele yüzeysel olacaktır. Kaldı ki daha
öncesinde de Türk Ticaret Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun ve Türk Ceza Kanununda bu bağlamda düzenlemeler mevcuttur ancak
anlaşılmaktadır ki bu hususta uygulama, önlemler ve denetimde
yeterli olunamamıştır.
AK PARTİ meydana gelen
ekonomik, siyasi, sosyal her türlü sorunları başka kaynaklara ihale
ederek bu başarısızlıkların kendi yönetimlerinden
kaynaklanmadığı algısını bugüne kadar başarıyla
yürütmüştür ancak günümüzde yapılan kamuoyu yoklamalarında
vatandaşın yüzde 70e yakını ekonomik sorunların
meydana gelmesinin Hükûmetin kötü yönetiminden
kaynaklandığını söylemektedir. AK PARTİnin kötü
yönetimine Dış güçlerin oyunu Stokçuların marifeti
şeklindeki söylemleri artık vatandaş tarafından satın
alınmamaktadır. Bugün Türkiye'de yaşanan fiyat
artışlarının iktidarın yürüttüğü ekonomi
politikalarından kaynaklandığı herkes tarafından
bilinmektedir hatta AK PARTİ'ye oy veren seçmenlerin yüzde 60ı kötü
gidişatın sorumlusu olarak Hükûmeti görmektedir.
Ülkemizde üretim ve sanayinin
ithal ürünlere bağlı olması, kurlardaki yükseliş, girdi
maliyetlerindeki artış yaşanan ekonomik sorunların
başında gelmektedir. Bu sorunlar çözülmediği sürece stokçuluk ve
ekonominin kötü gidişatında hiçbir suçu olmayan küçük esnafları
günah keçisi yaparak kötü gidişatı durdurmak mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
düzenlenmekte olan kanunun maddesini ihlal edenlere cezai yaptırım
uygulanmasında hukuki ve vicdani bir sorun bulunmamaktadır. Ancak
zaman zaman stoklamanın yanlış yorumlanarak ilgililerine ceza
verilmesi de hakkaniyete uygun değildir. Stoklama ile depolamayı
birbirinden ayırt etmek gerekmektedir. Günümüzde serbest piyasa
ekonomilerinde uygulanan depolama işlemi, ekonominin düzgün işlemesi
için kullanılan yöntemlerden biridir. Devlet dâhil, buğday,
doğal gaz ve benzerlerini ihtiyaç duyduğunda kullanmak üzere
depolamaktadır. Mevsiminde yetişen, tarla ve bahçelerden elde edilen
ürünlerin arz ve talep dikkate alınarak depolanması ve
gerektiğinde piyasaya sürülmesi günümüzde uygulanan bir yöntemdir. Mesela,
Nevşehir'de yer altı mağaralarında ihtiyaç
duyulduğunda ve daha da sulanmasını sağlamak amacıyla
depolanan limonları işgüzarın biri stoklama olarak
değerlendirirse bu duruma nasıl bir çözüm getirmek gerekir? Bu
bağlamda depolama ile stokçuluğu birbirinden ayıran
kırmızı çizginin iyi belirlenmesi gerekmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu alanda yapılacak tekliflerde öncelikle
mevcut düzenlemeler göz önünde bulundurulmalı, Haksız Fiyat
Değerlendirme Kurulu gibi kurumlara işlerlik
kazandırılmalıdır.
Ayrıca, uygulamada
işletmeleri tedirgin edici, keyfî durumlara yol açılmaması da
çok önemlidir. Mal ve hizmet grubuna göre, işletmelerin büyüklüğüne
göre kademeli ceza uygulamasının öngörülmesinin adalet ve
eşitlik ilkelerine ve piyasa gerçeklerine daha uygun düşeceği
değerlendirilmektedir.
Ayrıca, iktidar partisi
bu kanun teklifini stokçuluğu önlemek ve fahiş fiyat
artışının önüne geçmek amacıyla kamuoyuna
sunmuştur. Daha önce de arz ettiğim gibi bu kanun teklifi
stokçuluğun önünü tamamen kesemeyecektir. Hâlihazırda yasak olan bir
eylem devam ediyorsa yasağı uygulamada sorunlar
yaşandığı ortadadır. Öncelikle, tespit yapılarak
aksayan yönler ortaya konulmalı ve önlemler bu doğrultuda
alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla)
Fahiş fiyat artışı meselesinin yalnızca stokçuluktan
kaynaklanan bir durum olmadığı gözden uzak
tutulmamalıdır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 7- 14/1/2015 tarihli
ve 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
18 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
ı) Ek 1 inci maddesinin
birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere her bir mal veya
hizmet çeşidi için yirmi bin Türk Lirası; ikinci fıkrasına
aykırı hareket edenlere ise her bir mal çeşidi için yüz bin Türk
lirası,
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak
Tokat Adana Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Manisa Milletvekili Sayın Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu.
Buyurun Sayın
Bakırlıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ
BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Değerli milletvekilleri, 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerine söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
teklifin 7nci maddesiyle 6585 sayılı Perakende Ticaretin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yer alan piyasada darlık
yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile
tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyenlere yani stokçulara
uygulanan idari cezalar arttırılıyor. Kamuoyunda sanki
Stokçulara ceza geliyor. izlenimi yaratan bu düzenlemeyle esasında var
olan cezalar arttırılacak yani 50 bin lira olan alt sınır
100 bin liraya, 500 bin lira olan üst sınır ise 2 milyon lira
yükseltiliyor. Bizim vermiş olduğumuz önergede ise alt limit ve üst
limit değerleri kaldırılmakta. Kanuna aykırı hareket
edenlere yani fahiş fiyat uygulayanlara veya stokçuluk yapanlara her bir
mal çeşidi için 20 bin lira ceza getirilmekte ve Genel Kuruldan bu konuda
önergemiz için destek istemekteyiz.
Değerli milletvekilleri,
burada hepimizin bir soruya yanıt bulması gerekmekte. Stokçu kimdir,
kime stokçu denir? Çünkü kanunda bu konuda ciddi bir muğlaklık
bulunmakta. Komisyon çalışmaları esnasında bana gelen bir
mesajı milletvekili arkadaşlarımıza okumuştum.
Mesajı çeken bir elektrikçiydi, yıllardır kablo
aldığı bir üreticiden kendisine gelen bir mesajı bana
iletmişti. Mesajı aynen okuyorum: Sayın bayimiz, dolar kuru
nedeniyle fiyatlarımız güncellenmektedir. Kablo
satışlarımız geçici bir süreliğine
durdurulmuştur. Ucu açık yani ne zamana kadar satışın
durdurulacağı belli değil. Emin olun, bu ve buna benzer birçok
mail, birçok ileti Anadolunun dört bir yanında farklı meslek
gruplarına geldi ve gelmeye de devam ediyor.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun teklifi Komisyona 16 Aralık günü geldi ve o gün için dolar kuru
15,68 liraydı; Aralık ayının 20sinde 18 liraya kadar
çıktı, bir gün sonra 11 liraya düştü; buraya gelirken
baktım, şu anda döviz kuru 13,50. Yirmi günlük bir süreçten
bahsediyorum. Kurun böylesine dalgalandığı bir ortamda bayisine
bu mesajı çeken firma nasıl maliyetini hesaplayabilsin? Şu an
Türkiyedeki en büyük problemlerden bir tanesi üretilen mal ve hizmetlere fiyat
belirlenememesi. Dalgalanan döviz kurları inanın herkesi
şaşkına çevirmiş durumda. Şimdi birlikte şu
soruya cevap verelim: Bu mesajı yıllardır iş
yaptığı bayisine atan firma veyahut da firmalar stokçu mu,
değil mi? Başka bir soru: Bu firmalar neden böyle mesajlar atmak
zorunda kaldı ve bunun sorumlusu kim?
Değerli milletvekilleri,
bu maddeyle stokçuluk suçunu işleyenlere uygulanan cezaları
artıracağız. Peki, son iki yıl içinde stokçulukla ilgili
kesilmiş bir ceza var mı? Bilindiği gibi, 2020 yılında
bu konuyla ilgili Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu kuruldu. O
tarihten bugüne Kurul 16 defa toplanmış, 877 tane firmaya fahiş
fiyat artırdığı için toplamda 22 milyon liralık ceza kesmiş
ancak stokçulukla ilgili kesilmiş herhangi bir idari para cezası yok
yani stokçulukla ilgili bugüne kadar kesilmiş bir ceza olmamasına
rağmen bugün biz burada cezaları artırmaya
çalışıyoruz. Stokçuluk suçundan şu ana kadar ceza alan
olmadığına göre neden günlerden beri kamuoyu stokçuluğu
tartışıyor?
Değerli milletvekilleri,
psikolojide yansıtma denilen bir savunma mekanizması vardır.
Kişinin kendi beceriksizliği ve eksikliği yüzünden ortaya
çıkan aksaklıkları başkalarına yüklemesi olarak özetlenir
ve genellikle narsist kişilik bozukluğu olan insanlarda
görülmektedir. Bugün burada yapılmak istenen de tam olarak budur.
Ekonomiyi krize sürükleyen iktidar, kendi beceriksizliğinin
faturasını başkalarına yükleme telaşındadır.
Mazot, benzin bir yılda yüzde 100 artmış, bir gecede
elektriğe yüzde 127 zam gelmiş, doğal gaza bir gecede yüzde 25
zam gelmiş. Peki, bunun sorumlusu kim? Stokçular mı?
Cumhurbaşkanı son günlerde fahiş fiyattan bahsediyor. Fahiş
fiyat uygulayan kim? Türk lirası bir yılda en fazla değer
kaybeden para hâline gelmiş, iğneden ipliğe her şeye zam
gelmiş, dünyadaki en yüksek enflasyonu yaşayan ülke konumuna
gelmişiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AHMET VEHBİ
BAKIRLIOĞLU (Devamla) - Tüm bu kötü tablonun sorumlusu olan iktidar,
şu an hedef şaşırtmaya çalışıyor. Yani
diyorsunuz ki: Ben yapmadım, stokçular yaptı. Yani diyorsunuz ki:
Ben yapmadım, esnaf yaptı, sanayici yaptı. Sanki tüm bu kötü
tablonun sorumlusu stokçularmış algısı yaratılmak isteniyor
ancak bu çabalar nafiledir. Fahiş fiyatların zanlısı
bellidir. Hayat pahalılığının, yoksulluğun
sorumlusu iktidardır ve bugün kralın çıplak olduğunu Türk
halkı üstelik tüm çıplaklığıyla görmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen
şeklinde ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dersim
Dağ Serpil
Kemalbay Pekgözegü Habip
Eksik
Diyarbakır İzmir
Iğdır
Necdet
İpekyüz Hüseyin
Kaçmaz Ali
Kenanoğlu
Batman Şırnak İstanbul
Erol
Katırcıoğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın
Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Demin 3üncü madde üzerinde
konuşurken de bazı kanaatlerimi belirtmiştim. Bu madde, 7nci
madde esasında bir korku maddesi yani bir ceza maddesi ve diyor ki, özetle
dediği şey şu: Madde 7- 6585 sayılı Perakende
Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının
(ı) bendinde yer alan elli bin Türk lirasından beş yüz bin Türk
lirasına ibaresi yüz bin Türk lirasından iki milyon Türk
lirasına şeklinde değiştirilmiştir. Yani perakende
ticareti yapanlara diyorsunuz ki: Eğer stokçuluk yaparsanız,
eğer rekabeti bozucu faaliyetlerde bulunursanız, piyasada darlık
yaratırsanız 2 milyon liraya kadar size ceza vereceğiz.
Değerli arkadaşlar,
gerçekten, ne yaptığınızı ne kadar biliyorsunuz
Sayın Komisyon üyeleri bilmiyorum ama ben bu maddenin, bu kanunun da
esasında
Yani bu kanunu burada tartışmış falan da
değiliz ayrıca. Bu kanunun arkasında, her bir maddenin
arkasında çok uzun süre tartışmamız gereken meseleler var
ama yani hasbelkader sizler komisyondan geçirmiş ve buraya
getirmişsiniz, şimdi de oylarınızla kabul edilmiş
olacak.
Değerli arkadaşlar,
çok basit bir şey sorayım. Diyorsunuz ki: Piyasada darlık
yaratıcı
Ya kim darlık yaratabilir Allah aşkına?
Mesela diyelim ki benim bir bakkal dükkânım var; efendim, 10 koli
zeytinyağı aldım koydum, depoladım. Şimdi ben
darlık mı yarattım? Ben darlık yaratmadım; benim
darlık yaratabilmem için 10 koli değil, bin koli, 2 bin koli
zeytinyağını almış olmam lazım,
depolamış olmam lazım. Peki, bunu kim yapabilir değerli
arkadaşlar? Bunu ancak ve ancak bir tekel yapabilir, tekel gücü olan bir
firma yapabilir. Dolayısıyla da esasında, sizin derdiniz
eğer gerçekten stokçuluk vesaireyle ilgili serbest piyasayı önleyici
davranışlarsa, o zaman ben size söylüyorum, 4054 sayılı
Yasa var. 4054 sayılı Yasanın 2 tane maddesi var. 4üncü
maddesi diyor ki: Aynı iş kolunda çalışan firmalar fiyat
anlaşması yapamaz. Yani Fiyat karteli kuramazsınız,
kurarsanız ceza yersiniz. diyor. 6ncı maddesi de diyor ki: Hâkim
durumda olan bir firma, hâkim durumunu kötüye kullanamaz. Yani mesela
darlık yaratamaz. Dolayısıyla da evet, elinizde perakende
ticareti düzenlemeyle ilgili bir kanun var ama ben size şunu söyleyeyim:
Bu kanun yapılırken de zaten 4054 sayılı Yasanın
kapsama alanıyla karıştığı genel kabul
görmüş ve dolayısıyla da ortada çözülmesi gereken bir problem
varken siz bu maddeyi sadece ve sadece, efendim -enflasyon derdiniz var tabii
ki doğal olarak, bütün toplumun da derdi bu- fiyatların yükselmesini
önlemek üzere firmaların davranmamasını sağlayacak bir
mekanizma olarak düşünüyorsunuz.
Peki, ben size başka bir
şey daha sorayım: Mesela, diyelim ki litresi 100 liraya
satılıyor zeytinyağının, ben de satıyorum ve 150
liraya çıkardım. Çıkarabilir miyim? Evet, çıkarabilirim,
bir yasal engel yok yani benim 150 liraya çıkarmamı engelleyecek bir
kanun maddesi yok. Ama değerli arkadaşlar, ben 150 liraya
çıkardığımda malımı satabilir miyim dersiniz?
Satamam. Niye? Çünkü herkes 100 liraya satıyor. Dolayısıyla da
firmaların fiyat davranışlarıyla ilgili olarak sizin yeteri
kadar düşünmediğiniz, açıklamadığınız bir
mesele var. Gerçekten bir enflasyonist ortam var ise eğer, bu sadece ve
sadece piyasa aktörlerinin davranışlarıyla olmaz, o bir
sonuçtur. Neden? O insanların dışındaki sebeplerden
kaynaklanır, ya maliyetlerden kaynaklanır ya da talepten
kaynaklanır. Ama Sayın Cumhurbaşkanı ikide bir diyor ki:
Kalıbımı basarım -bunu her yerde söylüyor zaten- sebep
faizdir, enflasyon sonuçtur. Efendim, gerçekten hâlâ buna
inanıyorsanız, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi ve
Milliyetçi Hareket Partisindeki arkadaşlara söylüyorum, gerçekten yani ya
Ekonomi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
Çünkü arkadaşlar, bu
böyle olmaz yani enflasyon faizle bağlantılıdır ama
aynı zamanda taleple de bağlantılıdır.
Dolayısıyla bugünün konusu yani insanlar öneriyorlar; Faizi
artırın, faizi artırın. derken faizin
artırılmasından çok memnun olan insanlar olduğunu mu varsayıyorsunuz?
Hayır değerli arkadaşlar, faizi artırmazsanız talep
fiyatların yükselmesinin sebebi olacaktır. Onun için bu öneri
getirilmektedir. Yoksa Faiz artsın, üretim azalsın, fiyatlar
yükselsin. diye bunu önermez kimse. Dolayısıyla da değerli
arkadaşlar, ben bu kanunun gerçekten yeteri kadar düşünülmemiş
olduğu kanaatindeyim. Bilmiyorum, iktisatçı üyesi var mıdır
bu Komisyonun, eğer varsa da doğrusu büyük bir hayal
kırıklığı olduğunu söyleyebilirim. Çünkü
elimizdeki mevzuatlar zaten birçok konuda yeterlidir. Bu bence gereksiz bir
madde olmuştur.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunmadan önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun yoklama
talebini karşılayacağım: Sayın Tarhan, Sayın
Gündoğdu, Sayın Sümer, Sayın Tutdere, Sayın Köksal,
Sayın Hakverdi, Sayın Kaya, Sayın Bayır, Sayın
Bakırlıoğlu, Sayın Kayan, Sayın Kayışoğlu, Sayın Gürer, Sayın
Yalım, Sayın Ünal, Sayın Arık,
Sayın Yeşil, Sayın Kılınç, Sayın Arı,
Sayın Girgin ve Sayın Kaya.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) En arkadaki arkadaşı saymadınız Sayın
Başkanım. O da ayağa kalktı Sayın Başkanım.
En arkadaki beyefendi, sayın milletvekili elini kaldırdı, onu
saymıyorsunuz.
BAŞKAN 20yi
tamamladık.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ama en az
BAŞKAN - Peki, bundan
sonrakinde ilave ederiz onu.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Tamam Sayın Başkanım. Teşekkür ederim.
BAŞKAN Yoklama için üç
dakika veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4018) ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 298) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
23.03
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin
Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
8inci madde üzerinde 4
önerge vardır, 3ü aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zeki
Hakan Sıdalı Enez
Kaplan Aylin
Cesur
Mersin Tekirdağ Isparta
Hüseyin
Örs Muhammet
Naci Cinisli
Trabzon Erzurum
Aynı mahiyetteki ikinci
önergenin imza sahipleri:
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Dersim
Dağ Habip
Eksik
İzmir Diyarbakır Iğdır
Necdet
İpekyüz Mehmet
Ruştu Tiryaki
Batman Batman
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin
Arık
Kocaeli Adana Kayseri
Orhan
Sarıbal Ahmet
Kaya Orhan
Sümer
Bursa Trabzon Adana
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın
Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Yeni yıldaki bu ilk
konuşmamda olumlu şeyler bulup söylemeyi çok arzu ettim, içten
söylüyorum, aradım, bulamadım maalesef. O zaman bari bir hoşluk
olsun dedim, Attila İlhanın iki dizesiyle seslenmeye karar verdim:
Gözlerin gözlerime değince/Felaketim olurdu, ağlardım. Attila
İlhanın felaketi olan o gözlerde ne vardı bilmiyorum ama bu
seneye zam yağmurlarıyla girerken bir gece ansızın, milletimiz
ağlıyor ve gelen ilk sandık o zamları bunca
sıkıntı çeken milletin tepesine gönderenlerin de felaketi
olacak, benden söylemesi.
Siz, kendinizce romantik
söylemlerle gündem oluştururken milyonlarca vatandaşımız
aylarca sürecek bir yoksulluk fırtınasıyla boğuşuyor
değerli arkadaşlar. Gözlerinize bakınca biz ne arıyoruz
biliyor musunuz? Yoksulluğu bu ülkeye biz getirdik, yapamadık biz bu
işi. diyemeseniz de en azından mahcup olmuş gözler
arıyoruz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Orta sınıfı yok ettik ve ekonomiyi öyle bir hâle getirdik ki
bugün çalışanların yüzde 50den fazlası en düşük olan
asgari ücreti almak zorunda. diyemeyen ama en azından mahcup olan gözler
arıyoruz.
Bakınız, Avrupada
çalışanların sadece yüzde 10u asgari ücretli. Bizde TÜİKe
göre üretici enflasyonu yüzde 79,9 yani yılın başında bir
malı üretmek için üreticinin 100 lira harcaması gerekirken 2021
sonunda 180 lira harcaması gerekiyor. Ülkeyi bir yıl içerisinde
getirdiğiniz durum bu ve buna henüz asgari ücret zamları da yansımamış.
Buna yılbaşı sürprizi olarak sanayide tüketilen doğal gaza
gelen yüzde 50 zam da dâhil olmamış, sanayi ve ticarethanelerdeki
elektriğe gelen yüzde 130u bulan zam da dâhil olmamış buna.
Şunu demek istiyorum: Daha 2022de çok daha büyük bir pahalılık
ve zam yağmuruyla karşı karşıya kalacak millet. Bu
seferki neden diğer pahalılıklardan farklı? Çünkü piyasa
istikrarını kaybetti ve her yeni zam dalgası yeni bir zam
doğuruyor yani bu zamlar doğurgan zamlar.
Sonuç: Türkiyede enflasyon
sizinle artık kalıcı ve kronikleşmiş, hadise kronik
artık. Hani Maaş zamları emeklinin eline geçer geçmez eridi.
filan deniliyor ya, işte bunun sebebi de bu aslında. TÜİKin
açıkladığı enflasyon yüzde 38, ENAGın enflasyonu
yüzde 83. TÜİK, aylarca enflasyonu düşük açıkladı ki
memura, emekliye verilecek zam ona göre ayarlansın. Yani milleti
kandırmaya çalışıyorsunuz; olacak iş mi bu, kabul
edilebilir bir şey mi? İnsaf yani hakikaten insaf! Emeklisine,
memuruna yarım asgari ücret veren başka bir ülke var mı
değerli arkadaşlar? Şimdi, soru şu; gözlerinizin içine, ta
içlerine baka baka soruyorum: Neden yılbaşında yapılan
zamlar, memur ve emekli maaş zamları, asgari ücret zamları
açıklanmadan önce yapılmadı? Vatandaşın
elektriğine yüzde 125, doğal gaza yüzde 25, vergilere yüzde 36 zam ne
demek? Ve neden maaş zammı hesaplanırken bu zamlar dikkate
alınmadan yapıldı? Gözlerinizin ta içine bakarak soruyorum,
maaş zamlarını açıkladığınız gibi bu
fiyat zamlarını da çıkıp milletin gözüne gözüne bakarak
açıklasanıza, niye onu yapmadınız? Bir gece
ansızın gönderdiniz hepsini. Hani Maaş zamları
maaşlar verilmeden eridi. deniliyor ya, işte ben diyorum ki: Bu,
yalan arkadaş; erimedi, çünkü aslında vatandaşa zam falan
yapmadınız; mış gibi yaptınız, zam
yapmış gibi yaptınız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Memura, emekliye korka korka veriyorsunuz; bu cebinden
alıp bu cebine koyuyorsunuz. Hani doktorların döner sermayesini kesip
de emekliliğine yansıtacak düzenleme yapacaktınız da geri
çektiniz ya, mış gibi yaptınız, ondan da eser yok ortada.
Ve memurumuz, emeklimiz, emektar vatandaşlarımız onca yıl
çalıştıktan sonra en rahat etmeleri gereken zamanda gittikçe
daha da yoksullaşıyor.
Şimdi, bakın, ne
diyorum? 2002de en düşük işçi emekli aylığı 257
lirayken asgari ücret 184 liraydı, yirmi yıl sonra en düşük
emekli aylığı 2.500, asgari ücret 4.253 lira yani aslında
2002 Türkiyesinde olsak 6 bin lira olması gerekiyor. Düşünün, 2.500
nerede, 6 bin nerede? Krizden çıkmış 2002 Türkiyesinden beter
beter, katbekat kötüleştirmişsiniz Türkiyeyi,
yoksullaşmış vatandaş; gözlerinizin içine içine bakarak
bunu söylüyorum.
Şimdi, sizinle her gün
yüzde 5 fakirleştiğimiz günler yaşadık, önce Yüksek kur,
düşük faiz. dediniz, üç hafta sürmedi bu; sonra, dolara endeksli faiz
verip, rezerv satıp kuru bir miktar daha düşürdünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla)
Sağ olun.
Son zamlarla gördük ki bu da
bir çare olmamış çünkü ekonomi oluk oluk kanıyor ve böyle geçici
çözümler, yamalar bunlara çare değil. Ekonomi bilimiyle
savaşamazsınız. Ekonomide bir savaş olduğu doğru
ama siz ekonomi bilimiyle savaşıyorsunuz. Oysa ekonominin
kuralları var, kuralları olan bir bilimle savaşılmaz
değerli arkadaşlar, sonuçları bu olur işte. Ve
yıkımı engellemek için bir başka yıkım yaratacak
politika üretiyorsunuz, vatandaşa Sabredin. diyorsunuz. Hiç kimse
sabretmek zorunda değil. Şimdi, sabırla olmaz ama neyle olur
biliyor musunuz? Planla, doğru bir mali yönetimle olur bu. Mesela
verimlilik artacak mı, bize bundan haber verin. Katma değerli üretim
artacak mı, bundan haber verin. İthalat kalemlerimizi azaltacak, iç
yatırımı teşvik edecek ne politikanız var, bize
bunları anlatın eğer ekonomiden bahsediyorsanız. Piyasa
istikrarını neyle sağlayacaksınız? Millete hayal
satmayın artık, yeter. Yönünüz belli değil, hedefler net
değil, nereye ulaşılacağı belli değil. Ampul
sönmüş aydınlatmıyor ve vatandaş artık normal
yaşamak istiyor. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla)
Ne olacak sonu? Kötü olacak deyince, Üzülürüz. diyorsunuz ya hani,
yamalı çözümlerinizle değil güven iklimiyle olacak ve ampul
kapanınca sabah olacak, gün doğacak, gün ağarınca
doğan güneşle iyileşeceğiz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Iğdır
Milletvekili Sayın Habip Eksik.
Buyurun Sayın Eksik.
(HDP sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK
(Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Hakikaten, AKP
iktidarının ekonomiye yaklaşımı berbat, ondan
dolayı her geçen gün, her şey daha da kötüye gidiyor. Sürekli
palyatif değişikliklerle, sürekli küçük değişikliklerle
sorunları kısa süreliğine halletme anlayışı var.
Bakın, fiyat istikrarını sağlamak için stokçulukla
mücadele adı altında bir yasa teklifi çıkarılıyor ya
da herhâlde kaynak lazım, para bitti, dolar fırlıyor, mecburen
swap için dolar lazım, onun için de bu defa limanları kırk dokuz
yıllığına peşkeş çekme anlayışı
var.
Şimdi, gerçekten,
ekonomiyle ilgili son derece yanlış bir zihniyet, bir tarz içinde AKP
iktidarı. Ondan dolayı da hiçbir sorunu gerçek anlamda çözemiyor.
Bakın, siz üretime dair bir planlama yapmazsanız, istihdamı gerçekten
artıracak bir planlama yapmazsanız, tamamıyla her şeyi
dışarıdan, ithalata dayalı bir anlayışla
kurgularsanız zaten ülkenin tümünü bir stok alanına
dönüştürmüş olursunuz. İthalatı yapan firmalar istedikleri
zaman ürünleri getirirler, istemedikleri zaman ürünleri getirmezler;
fiyatları uçururlar. Mesela ben size şöyle söyleyeyim: Bizler, bir
tarım ülkesi olması gerekirken, hayvancılığın son
derece geliştirilmesi gerekirken dışarıdan et getiriyoruz,
kırmızı et ithal ediyoruz.
Bakın, benim seçim
bölgem Iğdır mükemmel bir ova, çok güzel dağları var ama
maalesef, hayvancılık yapılmaması için iktidar hayvan
üreticilerine resmen zulüm yapıyor. Hemen hemen bütün
yaylalarımızı geçici yasak bölge olarak ilan etmiş,
bitirmiş resmen hayvancılığı. Tarıma
bakıyorsunuz, aynı şekilde. Iğdır Ovası bir
tarım ovası; belki bütün ülkeyi besleyebilecek bir ovayken uygulanan
yanlış tarım politikaları ülkenin tümünde olduğu gibi
Iğdırda da tarımı bitirdi. Bakın, pamuk
yetiştiriliyordu, iplik fabrikasını çürümeye terk ettiniz;
şeker pancarı yetiştiriliyordu, şeker pancarı
fabrikalarını sattınız ve kota uygulandı, üreticiler
üretemedi, bırakmak zorunda kaldı. HESler kurdunuz Aras Nehri
üzerinde, barajlar kurdunuz, suyu bırakmadınız, iklim
değişti yani birçok noktada resmen mahvettiniz Iğdırdaki o
güzelim ovayı. Türkiyede ya da dünyanın tümünde eşi benzeri
görülmemiş bir il olmasına rağmen, 3 ülkeyle
sınırı olmasına rağmen ticareti üç beş tane
firmanın eline bıraktınız, sınır ticaretini.
Türkiye'nin tümünde olduğu gibi, maalesef, Iğdırda da aynı
politikayı uyguladınız ve bugün gerçekten, Iğdır
varlık içinde bir yokluk yaşıyor; sosyokültürel
gelişmişlik düzeyi olarak 71inci sırada, işsizlik
oranına baktığınız zaman, TÜİKin, torpilci
İŞKURun verilerine göre bile yüzde 20lere yakın bir
işsizlik sorunu var, genç işsizlik yüzde 50leri geçmiş, normal
işsizlik yüzde 50nin de üstünde aslında gerçekte. Ama
bakıyoruz, hâlâ stokçulukla mücadele
Yahu, siz önce fabrikalar kurmaya
çalışın, önce üretimi destekleyecek, üretimi artıracak
politikalar geliştirin, önce insanların topraklarını
işletebileceği, tarım yapabileceği imkânları sunun.
Gübreyi, mazotu, tohumu bu kadar yüksek fiyata çekerseniz zaten üretim olmaz,
zaten ülkenin kendisini aslında bir stok alanına
dönüştürmüş olursunuz, zaten stokçuların eline vermiş
olursunuz yani; Polonyadan et getirirsiniz, Uruguaydan et getirirsiniz
işte. Şöyle söyleyeyim: Hollanda Konya kadar büyüklükte bir ülke ama
Hollanda bütün dünyaya tarım ürünleri satıyor; biz dört mevsimi
yaşayan bir ülkede olmamıza rağmen, bir coğrafyada
olmamıza rağmen dışa bağımlı olmuşuz,
hiçbir şey üretemiyoruz çünkü AKP iktidarının politikaları
tamamıyla tüketime dayalı, ülkeyi bir pazar hâline dönüştürme
tarzıdır, peşkeş çekme tarzıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız lütfen.
HABİP EKSİK
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bakın, limanları
kırk dokuz yıllığına kiralama, aslında bir
satmadır. Kırk dokuz yıllık bir kiralama olmaz;
satıyorsunuz, satacak bir şey bırakmadınız. Ve emin
olun, yarın çocuklarınız dahi bu konularda sizleri
eleştirecek, Niçin yaptınız? diyecek.
Benim seçim bölgemdeki
insanları -bugün refah içinde yaşamaları gereken bir
coğrafyada bulunuyorlar ama- siz resmen, işsizlikle, yoksullukla
imtihan ettiriyorsunuz. İnsanları tamamıyla kaderleriyle
baş başa bırakıp varsa yoksa üç beş yandaşı
destekleme tarzında politikalar üretiliyor ve ülkenin sorunlarına
palyatif çözümler öneriliyor.
Bu kanun teklifinde de
maalesef böyle bir durum söz konusu; onun için de teklife evet dememiz
imkânsızdır, biz hayır oyu vereceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerine son konuşmacı Bursa Milletvekili
Sayın Orhan Sarıbal.
Buyurun Sayın
Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; faşist, liberal bir
düzenden bahsediyoruz. Neden faşist? Ben ne yaparsam o doğrudur
Çoğunluğa dayalı olarak, dayatarak, halka sormadan, halkın
kaynaklarını belirli bir kimseye, belirli bir zümreye, belirli bir
yapıya aktarıyorsanız, bunu zorbalıkla
yapıyorsanız bunun adı faşizmdir; liberalizm yanı
yandaşları zengin etmedir. Türkiyede, saray iktidarı, kamu
kaynaklarının bütününü kendi yandaşlarına aktarmak için on
dokuz yıldır kurduğu sömürü düzenini bundan sonraki süreçte de
sömürüye dönüştürmenin çabası içerisindedir. Gidecektir, gitmek
zorundadır, bu topraklar ve bu ülke bu kadar aşırı sömürü
düzenini reddetmektedir ama giderayak kendi yandaşlarını zengin
edebilmek, bu ülkenin kaynaklarını belirli bir zümreye aktarabilmek
için elinden geleni ardına koymamaktadır. Çünkü bilmektedir, giderse,
bu kaynakların hesabını vermek zorundadır; elbette, bizim
de görevimiz bunların hesabını sormaktır.
Limanlar kırk dokuz
yıllığına özelleştirilecek, devredilecek ve
aktarılacak, açıkça bu ülkenin kaynakları satılacak. Peki,
neden? Şöyle bir limanlara bakalım: Türkiyede 180 liman ve iskele
var. Dünyada ithalat ve ihracat
taşımacılığının yüzde 84ü limanlar
üzerinden olur. Şimdi bakalım: Limanları yandaşlara vereceğiz;
peki, bu limanlara, o büyük ithalat ve ihracat ürünlerini kim
taşıyacak? Gemiler. Şimdi, limanlar bizde,
yandaşlarımızda. Taşımayı kim yapıyor?
Gemicikler. Onlar kimin? Onlar da bizim ve arkadaşlarımızın.
Peki, bu limanların bütün kaynağını aldık mı?
Aldık. Çocuklarımızın geleceğini de aldık
mı? Aldık. Köle toplumu oluşturmak için kaynakları
açıkça kendileri kaşıkla alıp kazanla götürürken yoksullara
damla damla verecekler mi? Verecekler. Biat kültürünü yaratacaklar mı?
Yaratma çabası içerisinde olacaklar.
Peki, bu limanlarda
başka ne oluyor? Bütün malların kontrolü orada; uyuşturucudan
başka ürünlere kadar, referans fiyatları olan ürünlere kadar. Yani
siz o limanlarda uyuşturucu hareketini de yönetebilirsiniz, altın
getiriyoruz diye bakır da getirebilirsiniz, bakır getiriyoruz diye
altın da getirebilirsiniz. Yani bir denetim mekanizmasını da
aslında kendi kontrolü içerisinde yapma konusunda bir çabanız olur.
Peki bunun Türkçe adı nedir? Türkçe adı memlekete, Türkiye'ye, 84
milyona ait bütün alanları hunharca, fütursuzca, vicdansızca satmak;
bunun yerine bir köle düzeni oluşturmak. Elbette reddediyoruz, elbette
bunların hesabını soracağız.
Başka bir şey daha
var -çok net bir şekilde- bu stok meselesi. Stok meselesinin
adını doğru koyalım. Keşke Türkiye'nin olanakları
olsaydı da buğday stokları olsaydı Rusya'nın
kapısına mahkûm olmasalardı, keşke arpa stokları
olsaydı da Ukrayna'nın kapısına muhtaç olmasalardı,
keşke bu ülkede gıda ürünlerine dair sahici bir stok olsaydı da
Toprak Mahsulleri Ofisi devletin kaynaklarını, hazinenin
kaynaklarını tüketip -ucuz un sağlamak için ucuz buğday
verip- kendi çiftçisinin buğdayını almamak için çaba sarf
etmeseydi, kendi çiftçisine rekabet etmeseydi. Yani Türkiye'de stok kontrolü,
stok üzerinden bir cezalandırma yapma hikâyesi hakikaten bu AKP'nin ve bu
saray iktidarının görevi de değil, sorumluluğu da
değil, haddine de düşmüş değil çünkü bir buçuk yıl
önce Gıda toptancılarını topladım, stok yapın
çünkü Türkiye'de ne olur ne olmaz. diyen Tarım Bakanın bizzat
kendisi. Böyle bir konuda, baktığınızda, aslında
iktidarın kendisi bir stok alanı oluşturmuş, stokçuluk
yapacakları da belirlemiş. Yani eğer ortada bir stokçuluk varsa,
bu stokçuluk da piyasadaki dengeleri bozuyorsa bunu en iyi siz ve sizin
bakanlarınız biliyor. Dolayısıyla, bunun için özel bir çaba
sarf etmeye falan gerek yok. Ellerinizle, sadece laf olsun diye birkaç tane
firmaya ceza yazmanın kimseye bir faydası yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Teşekkür ediyorum Başkan.
Kaldı ki bu stok
meselesi, özellikle Covidle beraber -Çin, Hindistan, Amerika- bütün
dünyanın en çok önemsediği ve özellikle gıdada
stoklarını artırdığı bir mekanizmaya
dönüşmüş durumda. Ben mesela stokla ilgili iki şey söyleyeyim:
Bir, son üç aydır Türkiye'de özellikle dışarıdan gelip
satılan gübreleri kim aldı? Bandırma Limanı'nı
işaret olarak gösteriyorum. İki, Mardin'de fosfat kaynakları
Cengizin elinde. Cengiz şu anda fosfat kaynaklarından elde
ettiği fosfatı satamıyor. Türkiye, gübre ihracatı
yasağı getirdi. Peki, o fosfatlar ne durumda, ne oluyor? Acaba orada
da bir sermaye ve servet birikimi olmasın?
Son olarak da şunu
söyleyeyim: Akbaşoğlu bir açıklama yapmıştı
birkaç gün önce televizyonda Ya, bu elektrik zamlarının temel
kaynağı, beş yıl önce elektrikte özelleştirme
yaptığımızda uyguladığımız
desteklemelerden kaynaklanıyor, desteklemeleri
azalttığımız için birdenbire bunlar oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Sarıbal, teşekkür ediyoruz.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Öğrenmenin yaşı yok, öğrenebilir Akbaşoğlu. Bugün
itibarıyla destekleme oranı doğuda DEDAŞ üzerinden yüzde
15lere düşmüş durumda, 5 puan, 5 puan azalıyor.
BAŞKAN Sayın
Sarıbal, teşekkür ediyoruz.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Ama
siz bir gecede yüzde 130 zam yapıyorsanız bunun tek bir adı
vardır; hakikaten bilmiyorsunuz, hakikaten farkında değilsiniz,
halkı uyutmaya, masal söylemeye devam ediyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Sarıbal, teşekkür ediyoruz.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Reddediyorum, itiraz ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 298
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 8- Bu Kanunun;
a) 2 nci maddesi 1/1/2022
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) Diğer maddeleri
yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Ramazan
Can Yusuf
Ziya Yılmaz
Çankırı Kırıkkale Samsun
Metin
Çelik Hakan
Çavuşoğlu Ekrem
Çelebi
Kastamonu Bursa Ağrı
Ziver
Özdemir Mehmet
Uğur Gökgöz Salim
Çivitcioğlu
Batman Isparta Çankırı
Osman
Ören
Siirt
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR
(Düzce) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
5174 sayılı Kanun
uyarınca oda ve borsa üyelerinden tahsil edilmesi gereken tutarlar
hakkında icra takip işlemlerinin durdurulması ve durma süresince
zaman aşımı süresinin işlememesine ilişkin hükmün
yürürlük tarihinde düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 8inci
madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde
aynı mahiyette 2 önerge vardır, birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 9- Bu Kanun hükümleri
Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu Dursun
Ataş
Samsun Eskişehir Kayseri
Behiç
Çelik Orhan
Çakırlar
Mersin Edirne
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Tokat Adana
Çetin
Osman Budak Ömer
Fethi Gürer Tacettin
Bayır
Antalya Niğde İzmir
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın
Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, burada, yeni bir torba
kanun teklifi üzerinde görüşüyoruz. İktidar partisinin yine müjde
olarak sunduğu birbirinden alakasız konularda hükümler içeren
boşuna girişimlerden biri daha karşımızda. Bu teklife
baktığımızda AKPnin heyecansız, vizyonsuz ve umut
vadetmeyen yönetim anlayışının güncel bir örneğini
görüyoruz. Bugün yaşadığımız krize, yoksulluğa,
pahalılığa yol açmış siyasetin ipuçlarını
görüyoruz. İşte bu siyaset, iktidarı bir bütçe bile
hazırlamaktan aciz hâle düşürmüştür. 2022 bütçesi için 180
milyar dolarlık bir tutar teklif edilmişti, AKPnin ekonomi
inadı ve kötü kur yönetimi yüzünden kur yükselince on iki gün içinde
bütçeden 85 milyar dolar eriyip gitti. Artık açıkça ortadadır ki
bu işlevsiz ve dinamizmini yitirmiş siyaset ülkenin sorunlarına
çare olamıyor. Müjde olarak duyurulan kararlar bile kimsenin yüzünü
güldürmüyor. Elektrik faturalarından TRT payı
kaldırılıyor. denildi, Müjde. diye manşetlerden
duyuruldu fakat vatandaşın yükü yine azalmadı, elektriğe
cumhuriyet tarihinin rekor zammı yapıldı. İşte,
geçtiğimiz haftalarda asgari ücret açıklandı, yine müjdelerle
duyuruldu, Rekor artış. diye tarif edildi. Biliyorsunuz o da ertesi
gün, hemen, otomatikman 150 lira azaldı. TÜİK bile enflasyonu 36,1
olarak duyurdu, tabii gerçek enflasyonu biz biliyoruz.
Şimdi, ben buradan
soruyorum: Faizi bir iktidar nimeti gören Sayın Cumhurbaşkanı,
daha geçen ay 240,4 milyar TL faiz gideri öngören bütçeyi buraya, Meclise
göndermedi mi? AKPden önceki on dokuz yıllık sürede 248 milyar dolar
faiz giderine harcanırken AKPyle geçen on dokuz yıllık sürede
faiz gideri ne kadar arkadaşlar? 516 milyar dolar. Bu mudur faize
karşı olmak? İşte geçtiğimiz haftalarda mevduat
faizine kur karşısında garanti verileceği de
duyurulmuştu. Bunun da adı üstü kapalı faizi
artırmaktır, millî paramızı Amerikan dolarına
bağlamaktır. Bu nasıl bir iş arkadaşlar? Siz kimin
parasıyla kime garanti veriyorsunuz?
Halkımız, ülkemizi
son on bir ayda cumhuriyet tarihimizdeki dış borç kadar
borçlandıranların farkındadır, rekor zamların,
enflasyonun, yoksulluğun farkındadır. Halkımız, bugün
faiz düşürüp yarın dolar yakanların, ülkeyi deneme
tahtasına çevirenlerin farkındadır. Halkımız,
yolsuzlukla, pahalılıkla, işsizlikle boğuşurken üç
beş maaşla gününü gün edenlerin, rantçı çetelerin, aracı
iş birlikçilerin farkındadır. Genç işsizliği had
safhadadır arkadaşlar, çözüm mevcut değildir. Gençlerimiz
AKP'nin kendilerini unuttuğunun farkındadır. Üreticiler,
çiftçiler, ürettiği buğdayı, arpayı, ayçiçeğini,
fındığı, limonu, muzu, narenciyeyi maliyetinin altında
satmaya zorlandıklarının farkındadır. Çiftçiler,
borçlarının 2002 yılına göre katbekat arttığının
ve buna kimlerin sebep olduğunun da farkındadır.
Kısacası, halkımız kendilerini yoksulluğa,
işsizliğe mahkûm eden iktidar grubunun, haramiliğin
farkındadır.
Evet, şimdi, mini bir
torba paket karşımızda, stokçulukla mücadele diye
adlandırılmış, yine müjde olarak duyurulmuş, güya
vatandaşın derdine derman olacak. Keşke öyle olsaydı. Torba
kanun teklifi maalesef, amacı hasıl etmeyecek yeni bir AKP
girişimi olarak karşımıza çıkıyor. Değerli
arkadaşlar, tek adam rejiminin sonucu budur. Her zaman tek adam rejiminin
sonu hüsrandır ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım
lütfen.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
bu rejimle devlet, adalet ve
hacet kapıları vatandaşın yüzüne
kapatılmıştır.
Son olarak şunu ifade
etmek istiyorum: Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener
Eğer bir ülkede stokçuluk varsa sebebi o ülkeyi yönetenlerin
beceriksizliğidir
Stokçuluğu bitirmek isteyenler işe onlarca
özel uçağı, 300 tane lüks aracı olanlardan başlayabilir.
Üretimi düzeltmeden, israftan vazgeçmeden bu yangın asla sönmeyecektir
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde son söz talebi Niğde Milletvekili
Sayın Ömer Fethi Gürere aittir.
Buyurun Sayın Gürer.
(CHP sıralarından alkışlar)
Ömer Bey, bu kadar yüksek
alkışa yüksek bir performans bekliyoruz.
Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin
millî ve yerli politikalarını sahiplenen Adalet ve Kalkınma
Partisi adı Türkiye Süper Kupası olan Beşiktaş-Antalyaspor
maçını bile Katarda oynattı. (CHP sıralarından
alkışlar) Şimdi, biz de aynı gece, daha süresi gelmeden
kırk dokuz yıllığına yeniden Katara kiraya verilecek
limanla ilgili konuşuyoruz. İşte, bu, bu kadar olur. Deniz bitti,
para yok, ne varsa çarçur ettiniz, satıyorsunuz, daha da doymadınız.
(CHP sıralarından alkışlar) 101 kuruluşun kamu
payını, 90 elektrik santralini, 40 işletmeyi, 11 kamu otel ve
sosyal tesisini, 40 maden sahasını 60 milyar dolara
sattınız; ortada para yok, bu tesisler de gitti. Yetmedi,
yabancılara Türkiyede arazi edinme hakkı tanıdınız,
fakir fukara gitti, arazisini yabancıya sattı, çiftçi onun
marabası olarak çalışıyor. Binlerce dönüm arazi bu yolla el
değiştirdi. Ayrıca, vatandaşlık karşılığında
gittiniz, bu ülkenin konutlarının satılmasının yolunu
açtınız; adı, millî ve yerli! Biz yapık, siz
sattınız; biz karıncayız, siz ağustos
böceğisiniz. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; stokçulukla ilgili düzenleme var. Dersiniz ki
herhâlde Türkiye'de karaborsa, fahiş fiyat bitecek ama bakıyorsunuz
mevcutta var olan yasanın yalnızca parasal
varlığını artırmaktan ibaret bir düzenleme. Bu,
stokçuluğu bitirmez ki. En büyük stokçu bu ülkede devlet.
Bakınız, lisanslı depoculuk diye kırk iki yılda bir
uygulama yapıyorsunuz, ne diyorsunuz? Ürününü getir lisanslı depoya
koy, bunun karşılığında ben sana kredi de
vereceğim, stokla." diyorsunuz. Ondan sonra, stokçuluk yapanla ilgili
uygulamayı getiriyorsunuz. Stokçuluğu siz yapıyorsunuz.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ağustos ayında
hasadını yaptığı makarnalık buğdayı
piyasaya 5.320 liradan sattı. Çiftçiden kaç liradan aldınız?
2.450 liradan aldınız. Niye siz Tarım İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün fahiş fiyatla piyasaya buğday vermesini
engellemediniz? (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Bakınız, Toprak
Mahsulleri Ofisi çiftçiden 2.250 liradan aldığı -taban
fiyatı olarak verdiği- buğdayı vatandaşa 3.275 liradan
satıyor, yüzde 45 kâr koymuş. Makarnalık buğdayı 2.450
liradan aldı, 3.950 liradan satıyor, yüzde 61 kâr koymuş. E,
şimdi, çiftçi ürettiği ürününü borcu varsa olanını
sattı, olmayanını depoya koydu. Vardınız, ortada fiyat
artışı var, depoyu basacaksınız, çiftçiye stokçu
diyeceksiniz; öyle mi? Bakınız, arkadaşlar, öyle bir şey
yapıyorsunuz ki mal almaya ticaret erbabı korkuyor çünkü Gelirler
Stokta mal var. derler, bunun sonunda da kamuoyunda bulunduğum bölgede
itibarım sarsılır." diyor. Siz ticaretteki
akışı bozuyorsunuz, arz talep dengesini ortadan
kaldırıyorsunuz. Bu anlamda, olanın farkında
mısınız? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi
sıralarındaki çoğu kişi de ticaretle
uğraşıyor. Bir yıl boyunca satılmayan mobilyayı
stok diye mi basacaksınız, beyaz eşyayı mı
basacaksınız? Hayır. Ne yapacaksınız?
Soğanı, patatesi, buğdayı zahire ambarı derlerdi
oraya koyanı, gideceksiniz, stokçu ilan edeceksiniz; öyle mi?
Arkadaşlar, yanlış yoldasınız. Önce üretim
Bu ülkeyi
üretimden uzaklaştırdınız, 5 milyon hektar tarım
arazimizi yok ettiniz, 700 bin çiftçimizi tarımdan kopardınız,
ülke kaynaklarını doğru kullanmadınız, ithalata tabi kıldınız;
o nedenle de ülkede dengeleri oynattınız. Üretirseniz, eğer
çiftçimizi, esnafımızı, çalışanlarımızı
sahiplenirseniz bu sorunları yaşamayız. Kamuoyunda yanlış
yönetiminizi örtbas etmek için kalkacaksınız Stokçuluk yapan var.
diye kenara sıyrılacaksınız; olmaz. Siz yönetemiyorsunuz.
Bu ülkedeki sorunların kaynağı Adalet ve Kalkınma
Partisidir. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Yirmi yıllık yanlış, yetersiz yönetiminizdir.
Onun için de ülkenin değerlerini satmaktan bir vazgeçin, sahiplenin, kamucu
bir anlayışla bakın. 10 milyon geniş tanımlı
işsizin, 2 milyon üniversite mezunu işsizin varlığı bu
ülkeyi üretimden uzaklaştırdığınız içindir.
Eğer bugün gübre fiyatları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Gürer.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Doğal patatesi nerede bulabilecekler?
ÖMER FETHİ GÜRER
(Devamla) - Bir yıl önce üre gübre 1.800 lira iken 17 bin liraya
çıktığını seyrediyorsunuz; 15 bin liraya gelince
fiyatı düştü sanıyorsanız, aldanıyorsunuz. Çiftçi bu
yıl gübreyi toprakla buluşturamadı. Tohum, gübre
olmadığı için rekolte ve verim kaybı yaşanabilir. Üst
gübre için bugünden önlem alın, gübreyi ucuzlatın, hatta çoğu
bölgede, kırsal kesimde küçük çiftçiye tohumu, gübreyi, ilacı
ücretsiz verin; ülkenin geleceğinde gıda ile ilgili yaşanacak
krizin önüne geçin. Biz size öneriyoruz, yapamazsanız geliyor gelmekte
olan, biz yapacağız.
İyi akşamlar. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde
kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın Şevkin
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, İhale Kanunu ile Rekabet
Kanununa uymayan ve Anayasaya aykırı olan 298 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Sayın Başkan, her şeyi özelleştirmekten, kiraya
vermekten, işletme hakkını devretmekten doymadınız ne
yazık ki. Evet, 18 limanın sözleşmelerinin süreleri dolmadan
henüz kırk dokuz yıl daha uzatılması
Ne İhale
Kanununa ne Rekabet Kanununa uymayan bu teklifin geri çekilmesi gerekirdi.
Anayasanın 2nci ve 138inci maddesine aykırı olduğu
burada hukukçu hocalarımız tarafından defalarca dile
getirilmesine ve bu teklifin geri çekilmesi önerilmesine rağmen yine de
geçirdiniz. Halkın malını kiralamayı kırk dokuz
yıllığına uzatmayı siz kendinize izah edebiliyor
musunuz? Giderayak, yasaların Anayasaya uygun olma zorunluluğuna
uymadan neden bunları çıkarıyorsunuz? Bununla ilgili herhangi
bir bilgimiz yok.
Ayrıca şunu da
söylemeden geçemeyeceğim. Etibank, TEK, TEİAŞ ve eski
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4018) ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 298) (Devam)
BAŞKAN İç Tüzük
86ya göre lehte ve aleyhte olmak üzere söz taleplerini
karşılayacağım.
Lehte olmak üzere, ilk söz,
Muğla Milletvekili Sayın Yelda Erol Gökcan'a ait.
Buyurun Sayın Gökcan.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun
teklifimizin lehine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
ve ekranları başında bizleri izleyen
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Vatandaşlarımız,
stokçuluk, fırsatçılık ve buna bağlı olarak artan
fahiş fiyatlarla karşı karşıya kalmakta ve mağdur
olmaktadır. Bazı ürünlerdeki fiyat artışlarının
bir sebebi, küresel emtia fiyatlarının yükselişiyken bir sebebi
de maalesef piyasadaki açgözlü fırsatçılardır.
Vatandaşlarımızı fiyat artışlarına
karşı korumak ve tedarik zincirinin bozulmaması için gerçek
anlamda stokçularla mücadele edeceğiz.
Stokçuluk, üretici, tedarikçi
ve perakende işletmelerinin piyasada darlık yaratan, piyasa dengesini
ve serbest rekabeti bozan faaliyetleriyle tüketicinin mallara
ulaşmasını engelleyen faaliyetlerdir. İşletmelerin
ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını karşılamak ve
üretimin kesintiye uğramadan devamlılığını
sağlamak amacıyla bulundurduğu ham madde, yarı mamul veya
varlıklar için kullanılan stok tanımı ile piyasa bozucu
bir davranış biçimi olan stokçuluk kavramının birbirine
karıştırılmaması gerekmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; pandemi süresince ekonomik faaliyetlerin
devamlılığına katkı sağlayacak çok sayıda
yasal düzenlemeler yaptık. Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında
Kanunda yapılan değişiklikle, fahiş fiyat
artışı ve stokçuluk uygulamalarını engellemek
amacıyla kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan 13 üyeye sahip
Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunu oluşturduk. Stokçulukla
mücadele kapsamında da 6585 sayılı Kanunun Ceza hükümleri
başlıklı maddesinde değişikliğe gidiyoruz, stokçuların
idari para cezasının alt ve üst sınırını yeniden
belirliyoruz. Yapılan değişiklikle, cezaların
ağırlaştırılarak cezanın etkinliğinin ve
caydırıcılığının
artırılmasını amaçlıyoruz. Ayrıca, cezanın
alt ve üst sınırları ile bu sınırlar arasındaki farkı
yeniden belirleyerek daha hakkaniyetli yaptırım uygulanmasına
imkân sağlayacağız. Caydırıcılığın
artırılması amacıyla, 50 bin lira olan alt
sınırı 100 bin liraya, 500 bin lira olan üst
sınırı ise 2 milyon liraya çıkarıyoruz. Maalesef
stokçuluk yapan fırsatçılar ve halkımızın emeğini
gasbeden firmalar var, otomotiv sektöründe bile stokçulukla
karşılaşıyoruz; fahiş fiyat artışları
yaşanıyor. Stokçular ayaklarını denk alsınlar,
üzerlerine kararlılıkla gideceğiz. AK PARTİ
iktidarlarında vatandaşlarımızın hakkını
nasıl koruduysak yine korumaya devam edeceğiz. Sayın
Cumhurbaşkanımız da Stokçuların gözünün yaşına
bakılmayacak. diyerek tavrını net olarak ifade etmiştir.
Vatandaşlarımızın
lehine bir düzenleme daha yapıyoruz. Esnafımızın Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu uyarınca
tahsil edilmesi gereken üye borçlarını 31 Aralık 2022 tarihine
kadar erteliyoruz. Oda ve borsa üyeleri hakkında borçlarından
dolayı başlatılan icra takip işlemleri durdurulacak ve
durma süresince de zaman aşımı süresi işlemeyecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kur üzerinden oynanan oyunları hep birlikte
gördük ve ibretle izledik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın kararlı duruşu ve uyguladığımız
ekonomik politikalarla kurda yaşanan oyunları bozduk,
aldığımız tedbirlerle Türk liramıza güven arttı.
Bugün, Türk ekonomisi ufak tefek sarsıntılarla dengesi bozulmayacak
kadar büyük ve güçlüdür. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Milletimiz müsterih olsun, yirmi yıllık tecrübemizle
her türlü sorunun üstesinden el birliği içerisinde gelmeyi
başardık, yine başaracağız. 2021 yılında
toplam ihracatımız önceki yıla göre yüzde 32,9 oranında
arttı. 225 milyar 368 milyon dolarlık ihracatla bir rekora daha imza
attık, ülkemize ve milletimize hayırlı, uğurlu olsun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Muhalefetin esip gürlemesine,
boş vaatlerine rağmen, halkımızın Sayın
Cumhurbaşkanımıza ve Hükûmetimize güveni tamdır. Biliyoruz
ki inşa ettiğimiz güven zemininin arka planında Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana ve bizlere duyulan inanç vardır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüştüğümüz bu kanun teklifiyle ülke
ekonomimizin gelişimine katkı sağlanacak,
yatırımcıların önü açılacak, uluslararası rekabet
gücümüz artacak
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
kapasite artırımı yapılan santrallerde yerli aksam
kullanımı desteklenecek, rafinerilerin LPG depolama ihtiyaçları
karşılanacak, vatandaşlarımız ekonomik olarak
desteklenecektir.
Kanunun ülkemiz ve milletimiz
için hayırlara vesile olmasını diliyor, Gazi Meclisimizi ve
ekranları başında bizleri izleyen kıymetli
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Hayırlı uğurlu
olsun.(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İç Tüzük
86ya göre, aleyhte ve son söz, Antalya Milletvekili Sayın Cavit
Arıya aittir.
Buyurun Sayın Arı.
(CHP sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; iktidarın son
dönemlerde çıkarmaya çalıştığı kanunlarda
şunu görmekteyiz: Artık sizler de iktidardan gittiğinizin
farkındasınız. Öyle ki çıkardığınız her
değişiklikte İktidardan nasıl olsa gidiyoruz, o nedenle
satalım satabildiğimizi. anlayışıyla düzenlemeler
yapmaktasınız. Bakın, öyle düzenlemeler yapıyorsunuz ki ne
kadar değerimiz varsa bir bir bunları elden çıkarıyorsunuz.
Şimdi, limanlar, bir
ülkenin en stratejik değerleridir. İşin öyle tarafı var ki
hem güvenlik tarafı var hem ekonomik tarafı var hem siyasi
tarafı var. Bu limanlar kiralanmış, şu an
çalışıyor; evet, çalışıyor, çalışmaya
devam etsin ama öyle bir düzenleme getirmektesiniz ki bakın, bu
getirdiğiniz düzenlemeyle kira süresini belki de çoğunuzun
göremeyeceği kadar uzatmaktasınız. Yani şimdi, 2070lere
kadar bu limanların kullanım hakkı devrini yapıyorsunuz.
Böyle bir devre yol açmaya sizin hakkınız var mı? Sözleşme
yapılmış, bu süreyi kırk dokuz yıllığına
uzatma imkânı getirmektesiniz. Örneğin, Antalya. Antalya Limanı,
bakın, Antalya ticareti adına çok değerli ve önemli ve
bakın, sürenin dolmasına daha altı sene var ve siz bu altı
yıllık süreyi on dokuz yıl daha uzatmaya
kalkmaktasınız. Bakın, böylelikle 2047 yılına kadar
Antalya Limanının kullanım hakkını Katarlılara
kendi elinizle vermektesiniz. Şimdi, 2 milyar dolarlık bir ihracat
var Antalya Limanında. Sırf bu devirler nedeniyle, yüksek hizmet
bedelleri nedeniyle orada ihracata büyük bir darbe vurulmakta.
Şimdi, sadece
Katarlılar değil tabii ki yani sizin iktidarınıza
yakın olan çok sayıda o bilindik şirketler için bu
limanların kullanım sürelerini uzatmaktasınız. Yine,
bakın, Singapurlu bir işletme tarafından işletilen Mersin
Limanının 2043 yılında sözleşme süresi bitecek, on
dokuz yıl süreyle daha uzatmaktasınız ve 2056 yılına
kadar uzatma imkânı getirilmekte. Limakın işlettiği
İskenderun Limanı 2061 yılına kadar, Albayrak Grubunun
işlettiği Trabzon Limanı 2052 yılına kadar, Ciner
Grubunun işlettiği Hopa Limanı on dokuz yıl daha
uzatıldığında 2046 yılına kadar
Safi Katı
Yakıt firmasının işlettiği Derince Limanı 2054
yılında bitecek, on yıl daha işletirse 2064, Ceynak
grubunun işlettiği Taşucu Limanına dokuz yıl daha
ilave ederseniz 2070
Kimin ömrü yetecek 2070 yılına kadar belli
değil. Eğer seçim, zamanında yapılırsa sizin siyasi
iktidar ömrünüz şurada en fazla bir buçuk yıl kalmış ama
neredeyse elli yıl süreyle bu ülkenin geleceğine ipotek vurmaya
çalışmaktasınız. Bakın, örneğin Antalya
Havalimanı, beş yıl var daha sözleşme süresine, siz ne
yaptınız? Kira sözleşme süresinin bitimine daha beş
yıl var, daha o süre işletmeci tarafından
kullanılmamış, yirmi beş yıl daha devam etsin diye
yeniden ihaleye çıkardınız. Çünkü siz de
farkındasınız ki iktidardan gidiyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Kiracıların Bizim bu kira
hakkımız garanti altına alınsın. taleplerini
karşılamakla meşgulsünüz yani bu kiracılar,
yandaşlarınız, Katarlılar diyor ki: Siz gidiyorsunuz
iktidardan, hiç olmazsa bizim kira hakkımızı garanti altına
alın. O nedenle, bu kira uzatmalarını vermektesiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
CAVİT ARI (Devamla)
Değerli arsaları da yine bir bir satmaktasınız. Nasıl
olsa iktidardan gidiyoruz, satalım ne bulduysak. diyorsunuz. Bakın,
2021 yılı sonuna kadar -konuşmayı yaptığımız
dönemde daha on beş gün varken- 1.500 taşınmazın
satışı vardı Millî Emlak ve TOKİ tarafından. 2022
yılında 5.542 taşınmazın satılacağı
şu an belli. Ülkenin ne kadar arazisi varsa, tarlası varsa
bunların hepsini satmaya çalışıyorsunuz. İşte,
bunların hepsi sizin iktidardan gidişinizin, gitmeden de ne bulursak
satalım anlayışının açık göstergesidir.
Bu getirilen kanun teklifine
biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak hayır diyoruz değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını, oylama içinde verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturun. Bundan sonra bir oylamamız
daha var, devam ediyor görüşmeler. Lütfen yerlerinize oturun.
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, rica ediyorum, yerlerinize oturur musunuz.
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 40
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 314
Kabul : 246
Ret : 68 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Rümeysa
Kadak
Nevşehir İstanbul
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 6 Ocak 2022 Perşembe günü
toplanmamasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
No:70
5/1/2022
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun
5/1/2022 Çarşamba günü yaptığı toplantıda, Genel
Kurulun 6/1/2022 Perşembe günü toplanmamasının Genel Kurul
onayına sunulması önerilmiştir.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Engin
Özkoç
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Mehmet
Ruştu Tiryaki Erkan
Akçay
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Temsilcisi Grubu
Başkan Vekili
Erhan
Usta
İYİ
Parti
Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemimizdeki konu tamamlanmıştır.
Alınan karar
gereğince Küresel İklim Değişikliğinin Etkilerinin En
Aza İndirilmesi, Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının
Verimli Kullanılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu üzerinde genel görüşmeyi yapmak ve kanun teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 11 Ocak Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati:
00.11
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 298 S. Sayılı Basmayazı 4/1/2022 tarihli 42nci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.