TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
45inci
Birleşim
12
Ocak 2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Balıkesir
Milletvekili Mustafa Canbeyin, Balıkesir Organize Sanayi Bölgesine
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Kütahya Şehir Hastanesine ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Gaziantep Milletvekili
Sermet Atayın, Gaziantepin ülkemiz ihracatına katkıları
ve şehrin taleplerine ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, tarikat ve cemaat yurtlarına ilişkin
açıklaması
2.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, Sağlık
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin
açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Öğretmenlik Meslek Kanununa ilişkin
açıklaması
4.- Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, çiftçilerin girdi maliyetlerindeki
artışa ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülümün, mülteci düşmanlığına
ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, yerli ve millî aşı Turkovaca
ilişkin açıklaması
8.- Osmaniye Milletvekili
İsmail Kayanın, millî savunma sanayisine ilişkin
açıklaması
9.- Iğdır
Milletvekili Habip Eksikin, cezaevlerindeki hukuksuzluklara ilişkin
açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, sağlık
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin
açıklaması
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Sağlık
Bakanlığının primlerini ödeyemeyen vatandaşların
2022 yılı içerisinde tedavi hizmetini almaya devam edeceği
açıklamasını desteklediklerine ilişkin açıklaması
12.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, ülkemizin içinde bulunduğu psikolojik
çöküşe ilişkin açıklaması
13.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, evde cihazlara bağlı yaşayan hastaların
elektrik faturalarından muaf tutulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Mersin Serbest Bölgesinin
başarılarına ilişkin açıklaması
15.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, Sarıkamış Harekâtının
107nci yıl dönümüne ve 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününe
ilişkin açıklaması
16.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, TÜRKSAT uydularına ilişkin
açıklaması
17.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, çiftçilere ve hayvancılıkla uğraşan
vatandaşlara verilmesi gereken desteklere ilişkin
açıklaması
18.- Karaman Milletvekili
İsmail Atakan Ünverin, çiftçilerin girdi maliyetlerindeki
artışa ilişkin açıklaması
19.- Yalova Milletvekili
Özcan Özelin, kapanmanın eşiğine gelen medya
kuruluşlarının ayakta kalabilmesi için alınması
gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
20.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Tarım ve Orman Bakanlığının geçen
ay yayınladığı genelgeyle ormanların talan edilmesinin
önünü açtığına ilişkin açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, öğrenci yurtlarının etkin bir
şekilde denetlenmesini istediklerine, İstanbul Sözleşmesinde
yapılan yanlıştan derhâl dönülmesi gerektiğine, 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesini Türkiyenin ve
Merkez Bankasının itibarı için mahzurlu gördüklerine ve bu
maddeyle ilgili önerge görüşmelerinin kapalı oturumda
yapılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
22.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Diyarbakır Annelerine,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ülkemizin
istikrarını ve güvenini egemen kıldığına ve
Turkovac aşısının faz 3 çalışmalarını
başarıyla tamamladığına ilişkin
açıklaması
23.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, tıp fakültesi öğrencisi Enes Karanın
vefatına, İYİ Parti olarak yurt sorununun çözülmesi konusunda
her türlü desteği vermeye hazır bulunduklarına ve öğrenci
kredilerine ilişkin açıklaması
24.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Kazakistanda yaratılan kaos ortamının Türk
Devletleri Teşkilatının bölgesel ve küresel bir vizyonla
atılıma geçtiği bir dönemde Kazakistan özelinde tüm Türk
devletlerini hedef aldığına, 11 Ocakta Ermenistanın
Kelbecerdeki Azerbaycan mevzilerine ateş açması neticesinde
şehit olan Azerbaycan askeri Ayaz Nezerova Allahtan rahmet
dilediğine ve Ermenistanın bu saldırıyla 10 Kasım
2020de imzalanan ateşkesi ihlal ettiğine ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, çiftçilerin sorunlarına, ekonomi
alanında çok büyük sorunlar yaşandığına, gençlerin
sorunlarına, yaşamına son veren Fırat Üniversitesi
öğrencisi Enes Karanın acılı ailesine
başsağlığı dilediklerine ve cemaat
yurtlarının mutlaka çok sıkı bir şekilde denetlenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Ankara Milletvekili Servet Ünsalın HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Ankara Milletvekili Servet Ünsalın HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Kayseri Milletvekili
İsmail Tamerin, HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında hiçbir siyasi partiyi
kastetmediğine, Turkovacla ilgili sözlerinin yanlış
anlaşıldığına ve millî aşıyı hep
beraber en iyi şekilde temsil edeceklerini bildiğine ilişkin
açıklaması
30.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, hatiplerin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmalara ve İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yerinden sarfettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Iğdır
Milletvekili Habip Eksikin, Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- İstanbul
Milletvekili Ümit Beyazın, akaryakıt zamlarına ilişkin
açıklaması
36.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, sağlık çalışanlarının
özlük haklarıyla ilgili araştırma komisyonu kurulmasına
gerek olmadığını düşündüklerine ama bu konuda diğer
partilerle görüşüp tekrar düzenleme yapılacağına
ilişkin açıklaması
37.- İstanbul Milletvekili
Turan Aydoğanın, cezaevlerindeki işkenceye ve kötü muameleye
ilişkin açıklaması
38.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, saraydaki israfa ilişkin açıklaması
39.- Adana Milletvekili
Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, Adananın Saimbeyli ilçesindeki ayva
üreticilerinin taleplerine ilişkin açıklaması
40.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Siirtin sorunlarına ilişkin
açıklaması
41.- Afyonkarahisar
Milletvekili Mehmet Taytakın, staj yapan meslek lisesi
öğrencilerinin ücretlerine yapılan zamma ilişkin
açıklaması
42.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, Demokrat Parti olarak Kazakistan devletinin
bağımsızlığından yana olduklarına ve zamlara
ilişkin açıklaması
43.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, pancar üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
44.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, Hükûmetin 2021 yılı
çalışmalarına ilişkin açıklaması
45.- Hatay Milletvekili
Mehmet Güzelmansurun, Harbiye Şelalesinin çevre düzenlemesi için
imzalanacak protokolün neden son anda iptal edildiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
46.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Özyavuzun, Şanlıurfanın Merkez
Bankası şubesi kurulmasına ihtiyaç duyduğuna ilişkin
açıklaması
47.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, Muğladaki tapu ve kadastro
çalışmalarına ilişkin açıklaması
48.- İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülümün, Hatayın Arsuz ilçesine bağlı
Hüyük köyünde yapılmak istenen krom madeni projesine ilişkin
açıklaması
49.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, döviz kurundaki hızlı yükselişin küçük esnafı
iflasın eşiğine getirdiğine ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve arkadaşları
tarafından, ülkemizde ekonomik güven ve fiyat istikrarı konusunda
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 12/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
Iğdır Milletvekili Habip Eksik ve arkadaşları
tarafından, sağlık emekçilerinin yaşadığı
sorunların araştırılması amacıyla 12/1/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Ocak 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları
tarafından, tütün mamulleri ve alkollü içeceklere
yapıştırılan bandrol basım işi ihalesinde hazine
zararının nasıl oluştuğu ve bu zarara kimlerin sebep
olduğunun araştırılması amacıyla 12/1/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Ocak 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, 300 sıra sayılı Meclis Araştırması
Komisyonu Raporunun görüşmelerinin Genel Kurulun 18 Ocak 2022 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, Başkanlık
Divanı olarak hangi milletten, hangi dinden, hangi ırktan, hangi
inançtan olursa olsun sağlık çalışanlarına şimdiye
kadar dünya genelinde fedakârca yürüttükleri çalışmalarından
dolayı minnettar olduklarına ve onlara her türlü desteğin
verilmesi konusunda bu Meclisin müttefik olduğuna ilişkin
konuşması
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Ağrı Milletvekili Ekrem
Çelebinin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Giresun Milletvekili Cemal
Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4058) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301)
X.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Görüşülmekte olan 301 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde verilen önergelerin görüşmelerinin
kapalı oturumda yapılmasına dair CHP Grubu adına
İstanbul Milletvekili Engin Altay tarafından İç Tüzük'ün 70'inci
maddesine göre verilmiş olan önerge
XI.- KAPALI OTURUMLAR
XII.-
BİLDİRİLER-DEKLARASYONLAR
1.- Başkanlıkça,
Kazakistanda yaşanan olaylar dolayısıyla, TBMM Genel Kurulunda
hazır bulunan AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ Partinin ortak görüşleri
doğrultusunda hazırlanan metin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Bildirisi
XIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kaya'nın, Bakanlık Maarif
Müfettişliği kadrosuna,
- Sinop Milletvekili
Barış Karadeniz'in, Sinop'un Durağan ilçesindeki öğretmen
açığının kapanmasına ve ilçedeki okulların fiziki
koşullarının iyileştirilmesi talebine,
- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, İstanbul ilinde Bakanlığa bağlı
kurum ve kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılıklarına,
Ankara ilinde
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı dayanıklılıklarına,
Ankara ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
- Mardin Milletvekili Tuma
Çelik'in, Mardin İl Milli Eğitim Müdürlüğünde görevli bazı
bürokratlar hakkında yürütülen soruşturmaya,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/55628),(7/55767),(7/55773),(7/55929),(7/55930),(7/56062)
2.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, İstanbul ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, sokak çocuklarının eğitime erişimine,
Eğitimden uzak kalan
çocukların eğitime döndürülebilmesi adına yapılan
çalışmalara,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/55774),(7/55934),(7/55935)
12 Ocak 2022
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 45inci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi hakkında söz isteyen
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeye aittir.
Buyurun Sayın Canbey.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin,
Balıkesir Organize Sanayi Bölgesine ilişkin gündem
dışı konuşması
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri ve aziz milletimizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Tüm dünya olarak iki
yıldır, son yüzyılın en büyük sağlık krizi olarak
nitelendirilen Covid-19la mücadele ediyoruz. Her ne kadar salgın, bir
sağlık krizi olarak başlasa da gelinen nokta itibarıyla
hayatımızın her alanını olumsuz olarak etkilemiş
durumdadır. Hamdolsun, Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde
oluşturduğumuz güçlü sağlık altyapımızın
sağladığı avantajlar sayesinde bugüne kadar salgın
sürecini başarıyla yönettik. Seri üretime geçilen Turkovac
aşımızla, aşı üreten 9 ülkeden biri olduk. Küresel
çapta meydana gelen sıkıntılara rağmen, üretime ara
vermeden devam ederek sıkı istihdam tedbirleri ve toplumun her
kesimine yönelik teşvikleri uygulayarak ekonomimizi dimdik ayakta tuttuk. İş
dünyamıza, KOBİlerimize, çiftçilerimize, esnaflarımıza,
sanatçılarımıza, çalışanlarımıza
sunduğumuz destek ve teşviklerle milletimizin her kesiminin
yanında olduk.
Dünya Ticaret Örgütü
verilerine göre, tüm dünyada ekonomik daralmalar yaşanırken Türkiye
olarak 2020 yılını büyümeyle kapatan iki ülkeden biri
olmayı başardık. Küresel ekonominin yüzde 3,4 küçüldüğü bir
dönemde yüzde 1,8 oranında büyüme kaydettik. 2021 yılı ilk
çeyreğinde yüzde 7,4; ikinci çeyreğinde yüzde 22, üçüncü
çeyreğinde yüzde 7,4 büyüyerek başarımızın
rastlantı olmadığını herkese ispatlamış
olduk.
Kıymetli
milletvekilleri, bu ihracat ve büyüme rakamları, aslında sadece
uluslararası alanda değil, Türkiye genelinde OSBlere de
yansımış durumdadır. Üretim ve ihracat rakamlarına
baktığımız zaman, bugün OSBlerde gerçekten büyük
gelişmeler kaydedilmiş, OSBlerdeki ihracat rakamları ciddi
anlamda artmıştır.
Ben bugün tüm bu
gelişmeler ışığında sizlere Balıkesir
OSBmizden bahsetmek ve aziz milletimize bu konuyla ilgili bilgi vermek
istiyorum. Marmara ve Ege Bölgesinin kesişim noktasında yer alan ve
çevresindeki iller itibarıyla 27 milyon nüfusun ortasında bulunan
Balıkesir, kara yolu akslarının gelişmesiyle
ulaşımın kavşak noktası hâline gelerek stratejik bir
konum elde etmiş durumdadır. Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi;
İzmir-İstanbul devlet kara yoluna
Balıkesir, 2017
yılında en fazla yatırım yapılan il olmuştur.
Gelişen Balıkesirin üreten gücü Balıkesir OSBde bugün, üretim
yapan 146 fabrikayla 16 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır.
Bugün, Balıkesir OSBde ana metal ürünleri, ana metal sanayi makine ve
ekipmanları, yine gıda sanayisi, orman ürünleri, elektrik ve
elektronik ürünleri başta olmak üzere üretim ve ihracatta önemli bir
başarı elde edilmiş durumdadır. 2021 yılında
ihracatımız, 789 milyon dolar seviyesinde gerçekleşerek tüm
zamanların en yüksek yıllık değerine
ulaşılmış durumdadır. 2020 yılına göre
yaklaşık artış oranı yüzde 28dir. Aralık
ayı ihracat rakamları ele alındığında
geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 16
artışla 84 milyon dolar seviyesine
ulaşılmıştır. 2023te hedef 20 bin istihdam, 1 milyar
dolar ihracat. diyerek bu noktadaki hedefleri koymuş ve yoluna
başarıyla devam etmektedir.
Balıkesir OSB,
bünyesinde şalt tesisi ve yer altı enerji kaynakları
şebekeleriyle yatırımcılara kesintisiz ve güvenli enerji
sağlamaktadır. Üretimin en önemli göstergelerinden biri olan elektrik
tüketimi, bölgemizde 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde
21,19 artmıştır. Atık su arıtma tesisi günde
Balıkesirin en önemli
sanayi kuruluşlarından olan Balıkesir OSBnin bir başka
önemli avantajı ise kentin içme suyu ihtiyacını
karşılayan İkizcetepeler Barajının ortaklarından
biri olmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bu
sayede fabrikaların içme suyu ihtiyacı, şehir merkezindeki
evlerden akan içme suyunun kalitesinde ve yeterince
karşılanmaktadır.
Balıkesir OSBnin
genişlemesi için kamulaştırma süreci üç etap hâlinde
planlanmıştır ve beş yıl içerisinde, 40 bin
kişinin çalıştığı, Türkiye'nin örnek OSBleri
içerisinde, inşallah, yerini alacaktır.
Hedefimiz, teknolojiye
değer veren, yeşil kalkınma hedefini önceleyen bir OSB olarak
Türkiye'nin en önemli üretim ve inovasyon merkezlerinden biri olmaktır.
Ben, yatırım
arayışında olan tüm firmalarımızı
Balıkesirimize yatırım yapmaya davet ediyor, bu noktada her
türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade ediyor, yüce
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Kütahya Şehir Hastanesi hakkında söz
isteyen Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapa ait.
Buyurun Sayın Kasap.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahya Şehir
Hastanesine ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, size
mutluluğun resmini göstereceğim. 2014 yılının Mart
ayında arsa teslimi yapıldı, 7 Haziran 2015 seçimlerine de
sadece ve sadece bir ay var iken, burada, bakın 5 Kütahya milletvekili
arkadaşımız var, Sayın Sağlık Bakanı
Müezzinoğlu var ve bir hastane müjdesi veriyorlar; yıl 2015. Şu
anda 2022 yılına gelindi, hastane henüz tamamlanmadı. Biz
şehir hastanelerine karşı değiliz. Şehir
hastanelerinin yapılması gerekiyor ancak şehir hastanelerinin
halkın soygununa, hazinenin soygununa sebep olmaması gerekiyor
değerli arkadaşlar.
Bakın, daha yeni,
Fahrettin Koca Şehir hastanelerinde sayı, hasta garantisi yok.
dedi. Hatta burada, bütçe konuşmaları sırasında da siz de
alkışladınız değerli milletvekili arkadaşlarım,
dediniz ki: Şehir hastanelerinde hasta garantisi yok. Bakan söyledi, 3
bakanınız da söyledi bunu ama şehir hastanelerinde garanti
olduğunu, şehir hastanelerinde bütçenin yolunduğunu, halkın
yolunduğunu nereden öğreniyoruz? Bu şehir hastanelerine kredi
veren firmaların, bankaların "web" sayfasından
ulaşıyoruz. Bakın, Mart 2021, nerede? European Bankın,
Avrupa Kalkınma Bankasının "web" sayfasında
raporunuz var, diyor ki: Görüntüleme hizmetlerinde yüzde 70 garanti,
laboratuvar hizmetlerinde yüzde 70 garanti, sterilizasyon, dezenfeksiyon
işlemlerinde yüzde 70 garanti, atık yönetiminde yüzde 70 garanti.
Garanti, garanti, garanti; her şeyde garanti ve Kamu İhale Kanununa
tabi değil.
Sağlık Bakanı
diyor ki: Hiçbir garanti, hiçbir ödeme teminatımız yok. Ama burada
diyor ki: Sağlık Bakanlığı güvencesi altında.
Müsaitlik ödemeleri, idarenin garantisi altındadır. Peki,
arkadaşlar, idare kim? Sağlık Bakanlığı
değil mi, bütçe değil mi, idare edilmiyor mu? Peki, başka bir
madde var, bu da kamu lehine aslında, deniliyor ki: Yüz seksen gün içinde
hastanenin işlemleri duraksarsa, yapılmazsa veya hastane
işlevsiz hâle gelirse tek taraflı olarak fesih yetkimiz var. Bunu
kullandık mı? Kullanmadık. 8inci sene oldu, hastane henüz
yapılmadı.
Peki, başka bir firma
ICBC; burada da yazıyor, ne deniyor? PPP projesi; hani şu Sayın
Cumhurbaşkanı, AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın söylediği Siz bilmezsiniz, PPPnin ne
olduğunu. diyor, PPP
Bakın, değerli arkadaşlar, Çin
Bankasının web sayfasında ve burada Kamu Hastaneleri
Birliğiyle ilgili, şehir hastaneleriyle ilgili bilgilendirme ve rapor
var. Türkiyedeki 2 tane hastanenin şu anda kredisini veren firma,
kredisini veren banka, Çin Bankası. Peki, Çin Bankasındaki
tanınan garantiler neler? Enflasyona karşı, döviz kuruna
karşı koruma, sınırlı kesinti. Borç verenler,
Sağlık Bakanlığıyla doğrudan anlaşma
imzaladılar yani Sağlık Bakanlığının
garantisi altında. Kanun değişikliğine karşı
koruma var. Bakın, böyle bir şey dünya tarihinde tektir herhâlde.
Yirmi beş yıl boyunca ilk sözleşmede ne varsa o, kanun
değişikliklerinden etkilenmeyecek. Peki, yerli ve millî olduğunu
iddia eden AK PARTİ, Bakanları ve Cumhurbaşkanı ne diyor?
Uluslararası tahkim geçerlidir, İngiltere mahkemeleri geçerlidir,
yerel mahkemeler değil. Onların boyunduruğuna sokuyorsunuz
yirmi beş yıl boyunca. Türkiye'nin soyulmasına, halkın
soyulmasına nasıl izin veriyorsunuz?
Değerli arkadaşlar,
bu web sayfalarının linklerini size gönderebilirim. Bu PPPyle
ilgili de Sayın Cumhurbaşkanı grup toplantılarında
bunları anlatabilir. PPPyi biz biliyoruz. Bakın, aynı Çin Bankasında
garantilerde ne deniyor? Tek cümle: Sağlık Bakanlığı
garantilidir; enflasyon ve devalüasyona göre üç ayda bir
ayarlanmıştır. Siz işçi maaşlarını, asgari
ücreti üç ayda bir ayarlıyor musunuz? Hayır. Peki, yine aynı Çin
Bankası web sayfasında Sağlık Bakanlığı
hacme dayalı hizmetlerin yüzde 70ini garanti eder. deniyor. Çin
Bankasının web sayfasında garantör olarak deniyor ki: Yüzde
70 garanti vardır. Ödeme garantisi yüzde 70; var mı arkadaşlar?
Var. Peki, bu süre ne kadar? Bir tanesi üç yıl yapım
aşamasında, yirmi beş yıl da hizmet garantisi veriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ALİ FAZIL KASAP
(Devamla) Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu durumdan mutlu
olan kim? Bu durumdan mutlu olan
Bakın, bu raporun en sonunda Çin
Bankasının bir yazısı var. Deniyor ki: Teşekkür
ederiz. Kime teşekkür ediyor, değerli arkadaşlar? Bu soygun
düzenine, bu kamunun soyulmasına, bu haksız uygulamaya ve yalanlara
karşı bu sözleşmeyi devam ettiren, bu sözleşmeyi yapan,
kamudan, Meclisten gizleyen, yirmi beş yıl kanun
değişikliği yapılmayacak garantisi veren hükûmet
sistemidir. Bu çarpık yapının bu şekilde ilelebet devam
etmesi mümkün değildir, devran değişecektir,
karanlığın en fazla arttığı zaman
aydınlığın geleceği zamandır. Geliyor gelmekte
olan.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Gaziantepin ülkemiz ihracatına
katkıları ve şehrin talepleri hakkında söz isteyen
Gaziantep Milletvekili Sermet Ataya aittir.
Buyurunuz Sayın Atay.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.-
Gaziantep Milletvekili Sermet Atayın, Gaziantepin ülkemiz
ihracatına katkıları ve şehrin taleplerine ilişkin
gündem dışı konuşması
SERMET ATAY (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bütün dünyayı
yaklaşık üç yıldır etkisi altına alan, küresel anlamda
ticareti ve üretimi ciddi şekilde akamete uğratan pandemi sürecinde
ekonomik ve sosyal düzen çok değişmiştir. Kapanma ve karantina
süreçleri, özellikle üretim üzerinde etkili olmakla beraber, üretilen
mamullerin pazara ulaşımı da ciddi anlamda
yavaşlamıştır. Bu süreçte dünya genelinde ekonomiler
küçülme eğilimine girmiştir. Ülkemiz, üretime ara vermemiş, her
şartta üretime devam etmiştir. Dünyanın dev ekonomileri
küçülürken, ülkemiz, krizi fırsata çevirmeyi başarmış,
üretimi ve buna bağlı olarak ihracatıyla ekonomik büyümeler
kaydetmiştir. Türkiye İhracatçılar Meclisinin açıkladığı
verilere bakıldığında, ihracatımız bir önceki
yıla göre yüzde 32,9 artarak 225,4 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. Bu verilere göre, ülkemizin ihracat oranı,
ithalatın yüzde 84ünü karşılayacak seviyelere gelmiş,
dış ticaret fazlası verme hedefine yaklaşılmıştır.
Gaziantep sanayisi, bu
rakamlarda lokomotif bir rol üstlenmiştir. 10 milyar 92 milyon 165 bin
dolar ihracat gerçekleştiren gazi şehrimiz, bölgesinin de amiral
gemisi konumundadır. 11 milyar 717 milyon dolarlık Güneydoğu
Anadolu Bölgesi toplam ihracatının içerisindeki Gaziantep payı
düşürüldüğünde, söylediklerimizin anlaşılması daha da
kolaylaşacaktır. Tarımsal sanayi ve hububat ürünleri
sektörümüzde bir önceki yıla göre yüzde 30,8 artışla 2 milyar
467 milyon dolar ihracat gerçekleştirilmiştir. Halıda yüzde 22,9
artışla 2 milyar 273 milyon; tekstil ve ham maddelerde yüzde 36,7
artışla 1 milyar 855 milyon; kimyevi maddeler ve mamullerinde yüzde
23,5 artışla 1 milyar 163 milyon; mobilya, kâğıt ürünleri
sektöründe yüzde 9,9 artışla 409 milyon 124 bin dolar ihracat, sadece
şehrimizde gerçekleştirilmiştir.
2021 yılında
Gaziantepten ilk defa ihracat yapan firma sayısı 116ya
yükselmiş olup bu durum, gelecek yıllar için ihracatın
artırılma hedeflerine emin adımlarla ilerlediğimizi
göstermektedir. Alan olarak Türkiyenin en büyük organize sanayi bölgesine
sahip şehrimiz, 6 organize sanayi bölgesinde yaklaşık 240 bin
kişiye iş imkânı sunmaktadır. Gaziantep, terörün
gölgesinden uzak, yarınlarımız için üreten, doğu ve
güneydoğu illerinden aldığı göçle beraber yabancı
sığınmacılara da kardeşçe yaşam
şartları çerçevesinde güçlü istihdam imkânları sunan bir cazibe
merkezi konumundadır.
Ülke genelinde, en çok
ihracat yapan iller sıralamasında 5inci sıraya yerleşen
gazi şehrimiz, ihracatın ithalatı karşılama
oranında yüzde 137lik bir başarı elde ederek ülkemizin
dış ticaret fazlası verme hedefinde ciddi katkılar sunmaya
devam etmektedir. Sanayi yatırımları devletimizce ciddi anlamda
teşvik edilmekte, gereken adımlar bürokratik engellere
takılmadan atılmaktadır. 1969 yılında temelleri
atılan ve 43 milyon metrekareyi aşan alanıyla Türkiyenin en
büyük organize sanayi bölgesi olan Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinin
genişleme alanı ve Fırat Nehrinden kullanma suyu hattı
yapım işi protokolü, Sanayi Bakanlığımızca
imzalanmıştır. Konuya ilgisi ve desteğinden dolayı
Sayın Sanayi Bakanımız Mustafa Varanka şehrimiz adına
ayrıca teşekkür ediyoruz.
Gaziantep Havalimanı
yeni terminal binası açılışını Sayın
Cumhurbaşkanımızla birlikte geçtiğimiz günlerde
gerçekleştirdik. Gelişen ihracatla ilimizin ekonomisine ciddi
katkısı bulunan Gaziantepli üreticilerimizin yoğun ticaret
yaptığı Irakın Erbil kentine Gaziantepten direkt
uçuş sağlanmasıyla ilgili gerekliliği daha önce
belirtmiştik. Bu direkt uçuş imkânı sağlanmış
olup diğer direkt uçuş noktalarının
artırılması ve mevcut direkt uçuş noktalarına sefer
sayılarının artırılması talebimizi yineliyoruz.
Gaziantep, sanayi üretiminde
olduğu gibi tarımsal üretimde de büyüme potansiyeline sahip bir
şehrimizdir. Bölgemizde tarımsal üretimin en büyük problemi
kuraklıktır. Öyle ki şu ana kadar metrekare başına
düşen yağış miktarı 100 litrenin altındadır.
Bu durum, özellikle, hububat ekimini vurmakta, gün geçtikçe hububat ekimini
azaltmakta ve yerini, dikili tarıma bırakmaktadır. Kaldı ki
dikili tarım da hububat kadar olmasa bile kuraklık
dolayısıyla düşük rekoltelerde seyretmektedir. Dünyanın en
büyük su kaynaklarından biri olan Fırat Nehri ilimizin
sınırlarından geçse de bu su kaynağından yeterince
faydalanamadığımız bir gerçektir. İklimi yılda
iki, hatta üç defa ürün almaya uygun olan Barak Ovası, sulama probleminden
dolayı bu potansiyelini kullanamamaktadır. Fırat akar, Antep
bakar. deyişi bu durumu kısaca özetlemektedir. Barak Ovası
Sulama Projesi hızlandırılmalı, gerekli
yatırımlar yapılarak bu potansiyel ekonomiye
kazandırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
SERMET ATAY (Devamla) Antep
fıstığı üreticileri, kooperatif benzeri bir birlik
çatısı altında organize edilmelidir. Üretim yapan
çiftçilerimizin hem kazancının yükseltilmesi hem de üretim
eğitimleri verilerek bilinçsizce yapılan maliyetlerin
azaltılması elzemdir. Bu minvalde, bir organizasyon da zeytin ve
zeytinyağı üreticileri için yapılmalı, bu organizasyon
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ticaret
Bakanlığı iş birliğinde geliştirilmelidir. Bu
yönde atılacak adımlar, tarım ürünleri
ihracatımızı daha da güçlendirecek hem dış
ticaretimize hem de çiftçimize yeni ufuklar açacaktır. Memleketimizin
kalkınması, sanayi ve üretimdeki bu güzel gelişmelere
bağlıdır. Her türlü olumsuzluğa rağmen, üreterek ve
ihraç ederek ülkemize kazandıran, bu ihracat rakamlarında emeği
geçen herkese teşekkür ediyorum.
3 Ocak 2007 tarihinde
aramızdan ayrılan, gazi şehrimizin yetiştirdiği
kıymetli siyasetçi ve devlet adamı, eski Bakanlarımızdan
Mustafa Rüştü Taşar Beyi rahmetle anıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Çelebi
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, tarikat ve cemaat
yurtlarına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
İktidara soruyorum: 15
Temmuz gerçeğinden hareketle, tarikat ve cemaatlerin dinî alanın
dışına çıkarak siyaset, askeriye, adliye, sağlık
ve eğitim alanlarında yapılanmalarına yönelik hangi tedbirleri
almaktasınız? Tarikat ve cemaatlerin faaliyetleri Diyanet
İşleri Başkanlığının kontrolünde midir?
Hangi denetimleri yapıyorsunuz? Gençlerin buralarda ayrı bir
müfredata zorlanmaları paralel eğitim değil midir? Memleket
Partisi olarak, öğrencilerin tarikatlar, cemaatler dâhil farklı
gruplarla ilişkili yurtlarda kalmasının önüne geçmek için acil
kira, geçinme yardımı yapılarak kendi evlerine
çıkmaları veya devletin soruşturmasından geçen, güvenilir,
özel yurtlarda kalmaları sağlanmalıdır diyoruz. Gençlerimiz
hiçbir cemaat, tarikat veya gruba mahkûm edilemez.
Cemaatlerin
kışlada, adliyede, okulda, yurtlarda işi yoktur diyoruz, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Şahin
2.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, Sağlık
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin
açıklaması
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Covid salgını
olanca hızıyla devam ediyor; dün, bir günde en fazla Covid
tanısı konulan gün oldu. İki yıldır salgına
karşı fedakârca hizmet veren sağlık
çalışanlarımızın üzerindeki yük her geçen gün
artmaktadır. Yoğun mesai harcayan sağlık
çalışanları tükenme noktasına gelmişlerdir ve bir an
önce sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla
ilgili yasal düzenlemenin yapılmasını beklemektedirler. Daha fazla
hekim ve sağlık çalışanı kaybetmeden gereken
düzenlemenin bir an önce yapılması için AKP Grubuna ve
Sağlık Bakanlığına çağrıda bulunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
3.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Öğretmenlik Meslek Kanununa
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öğretmenlerimizin uzun
zamandır merakla beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu Komisyonda
kabul edilmiştir; Türk eğitim camiasına hayırlı
olmasını temenni ediyorum. Kanunun, öğretmenlerimizin ihtiyaç ve
beklentilerini karşılaması, bu hususta
sendikalarımızın ve mesleği ifa eden öğretmenlerimizin
görüşlerinin alınarak taleplerinin karşılanacağı
düzenlemeleri içermesi yerinde olacaktır.
Bununla birlikte, şubat
ayında öğretmen atamasının yapılması, engelli
öğretmen kadrolarının arttırılması, ücretli
öğretmenliğin adım adım kaldırılarak tüm
atamaların kadrolu şekilde yapılması beklentiler
arasındadır. Ayrıca, il, ilçe emrinin verilerek özür grubu
atamalarının yapılması da yerinde olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın
Karaduman
4.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, çiftçilerin girdi
maliyetlerindeki artışa ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN
(Konya) - Başkanım, çiftçilerimizi, üreticilerimizi zorlayan su,
elektrik, gübre ve yem fiyatları fahiş oranlarda
zamlanmışken yine geçtiğimiz yıl bugünlerde 7 lira olan
mazot bugün 14 lira; muhtemelen yarın 14 lirayı da geçecek. Çiftçinin
en önemli girdi maliyetini oluşturan mazot daha ne kadar zamlanacak? Bu
zamlar karşısında çiftçiye ne öneriyorsunuz? Çiftçi nasıl
üretim yapacak? Memleketin her karışını ekeceğiz.
diyordunuz, çiftçiyi girdi maliyetlerinin altında ezerek; mazota, gübreye,
elektriğe her gün zam yaparak mı memleketin her
karışını ekeceksiniz? Yerli ve millî olmak hamasetle olmaz;
tarımı ayağa kaldırmakla, çiftçiyi desteklemekle ve
dışa bağımlılığı ortadan
kaldırmakla olur, gerisi sadece lafügüzaftan ibarettir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Gökçel
5.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) -
Cumhuriyet Halk Partisi olarak dün gün boyu Düzce'de
vatandaşlarımızla; esnaflarımızla,
muhtarlarımızla, işçilerimizle ve çiftçilerimizle bir araya
geldik; bir sorduk, bin ah işittik. Çiftçilerimiz ilk kez tarlalarına
ekim yaparken tohum almakta zorlandıklarını, taban gübresi
atamadıklarını söylediler, gübre fiyatlarının
pahalı olmasından şikâyetçi oldular. Taban gübresi
atamadık, gübre fiyatları bu kadar pahalı olursa üst gübresi de
atamayız. Bu durumda ürünlerin kalitesi de olmaz, rekoltesi de düşük
olur. dediler. Dün Tarım Bakanlığı önünde eylem yapan
çiftçilerimiz de aynı sıkıntıyı haykırdı.
Tarımsal üretimde yaşanacak kayıplar en aza indirilmelidir ve
tarımsal üretimde sıkıntı yaşanmaması için
çiftçiye derhâl gübre desteği mutlaka verilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Buyurunuz
Sayın Aydın.
ERKAN AYDIN (Bursa) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İsterseniz beni geçin
de, ben daha sonra şey yapayım.
BAŞKAN -
Hakkınız baki efendim.
Sayın Gülüm
6.-
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün, mülteci
düşmanlığına ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
- Mülteci düşmanlığı üzerinden yapılan siyaset ve
nefret söylemleri sonucunda mültecilere yönelik insanlık
dışı saldırılar gerçekleşiyor. İzmir'de 3
Suriyeli işçi gece uyku hâlindeyken yakılarak katledildi. Katil,
ırkçı saiklerle ve tasarlayarak bu katliamı
yaptığını itiraf etti. Bayrampaşa'da 10 Ocak gecesi 19
yaşındaki Suriyeli Naif el Naif uykusundayken göğsünden
bıçaklanıp katledildi. Yine, Esenyurt'ta yaşanan bir kavgadan
sonra bir grup, esnaflık yapan mültecilerin dükkânlarına
saldırdı. Çoğunluğunun zaten çok zor koşullarda
yaşadığı mülteciler bir de ırkçı ve
ayrımcı söylemlerle hedef hâline getiriliyor. Buradan sesleniyoruz:
Düşmanlığı ve ötekileştirmeyi körükleyen dilden ve
siyasetten vazgeçin. Barışın ülkenin her yerinde
toplumsallaşması için etkin politikalar üretin.
BAŞKAN Sayın
Arkaz
7.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, yerli ve millî aşı
Turkovaca ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yerli ve millî
aşımız Turkovac, 22 Aralık 2021 tarihinde acil
kullanım onayı alarak vatandaşlarımızın ve tüm
dünyanın hizmetine sunuldu; hayırlı olmasını
diliyorum. Şu an dünyada kendi aşısını üreten 9
ülkeden biriyiz. Türk milliyetçilerinin lideri Genel Başkanımız
Sayın Devlet Bahçeli Bey de hatırlatma dozu olarak Turkovac aşısını tercih etti. Ben
de bir hekim olarak vatandaşlarımızı hatırlatma
dozunda Turkovac aşısı yaptırmaya davet ediyorum. Yerli
aşımızı geliştiren Profesör Doktor Aykut Özdarendeli
ve ekibine teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kaya...
8.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, millî savunma sanayisine
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA
(Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye olarak, kendi
savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini
gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyoruz. İHA,
SİHA ve TİHA üretimindeyse artık dünyanın ilk 3 ülkesi
içindeyiz. Kıbrıs Barış Harekâtı döneminde önce
tehditle başlayan, ardından ambargoyla devam eden gelişmeler
kendi kendine yeten bir savunma sanayisine sahip olmamız
gerekliliğini bir kez daha net bir şekilde bizlere göstermişti.
Halkımızın destek ve teveccühleriyle kurulmuş olan
Silahlı Kuvvetlerimizi güçlendirme
vakıfları eliyle hayata
geçen ASELSAN, TUSAŞ, HAVELSAN
ve ROKETSAN gibi kurumlar yerli ve millî olarak atılan dev
adımların ürünleridir. Gazi Meclisimizden, tüm mühendislerimize,
teknisyenlerimize, savunma sanayisi kuruluşlarımıza
teşekkür ediyor, onları tebrik ediyorum. İnşallah,
ülkemizin hayrına dokunacak, dünyayı şaşırtacak
eserlerin üretimine devam edeceğiz diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Eksik...
9.-
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin, cezaevlerindeki hukuksuzluklara
ilişkin açıklaması
HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kahramanmaraş
Türkoğlu 2 No.lu L Tipi Kapalı Cezaevinde Meclis TVye sansür
uygulanıyormuş. Bu yapılan, hem mahpuslara uygulanan bir
hukuksuzluktur hem de Meclisin itibarına karşı yapılan bir
saldırıdır.
Ayrıca, Sayın
Başkan, Iğdır S Tipi Cezaevinde Hogir Batunun,
uğradığı işkence, hak kayıpları ve anayasal
hakları çerçevesindeki taleplerinin yerine getirilmemesi nedeniyle
açlık grevine girdiğini öğrenmiş bulunmaktayım. Hogir
Batuya işkence ve hukuksuzluklar ve çıplak arama
dayatılmıştır. Bu konuda Meclisin derhâl bir komisyon kurup
orayı, S Tipi Cezaevini ziyaret etmesi gerekmektedir. Iğdır S
Tipi Cezaevinde çok sayıda tutsak, Ceza İnfaz Kanununa
aykırı bir şekilde, tek kişilik odalarda izolasyonda
tutulmaktadır. Bu, hem kanunen suçtur hem de uluslararası hukuka göre
kabul edilemez bir durumdur çünkü
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özdemir
10.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, sağlık
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Başkanım.
Doktorlar, sağlık
çalışanları, Hükûmetten ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden,
oyalama değil, özlük haklarını istiyorlar.
Sağlıkçı milletvekillerimize her zaman bu sorunları dile
getiriyorlar; büyük gayretler ve mücadeleler sonucunda hekim olan, kamuda görev
yapan doktorlarımız seslerini duyurmak için biz milletvekillerine
maaş bordrolarını göndererek içinde bulundukları
zorlukları, geçinemediklerini ve özlük haklarıyla ilgili yasal
düzenlemenin Meclisten geçirilmesini talep ediyorlar. Kamuda görev yapan bir
pratisyen hekimin gönderdiği bordroya göre, maaş olarak aylık 4
bin TL, 2.200 TL sabit ek ödeme ve 1.300 TL de performans ödemesiyle aylık
maaşının 7.500 TLye geldiğini, artık
bunaldıklarını, çok sayıda meslektaşının
istifa ettiğini ve gerçekten, istemeden de olsa yurt dışına
gitme planlarının olduğunu paylaşıyorlar.
Değerli milletvekilleri,
yoksulluk sınırının 13 bin lira olduğu ülkemizde,
böyle bir ortamda, doktorların, sağlık
çalışanlarının seslerini bizlerin duyduğunu ancak
iktidar partisi milletvekillerinin de bu sesi duymaya ve sağlık
çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili yasal
düzenlemeyi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aycan
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Sağlık
Bakanlığının primlerini ödeyemeyen vatandaşların
2022 yılı içerisinde tedavi hizmetini almaya devam edeceği
açıklamasını desteklediklerine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, sağlıklı
yaşamak, sağlık hizmeti almak temel haktır.
Sağlık hizmeti, özellikle de tedavi hizmetleri pahalıdır.
Bu nedenle, tedavi hizmetlerinden yararlanma konusunda ülkeler farklı
modeller uygulamaktadır. Ülkemizde de tedavi hizmetlerinin finansmanı
için genel sağlık sigortası kurulmuştur. Genel
sağlık sigortası, çok düşük primle vatandaşın
tedavi harcamalarını karşılamaktadır. Aylık
geliri olmayan veya geliri çok az olan vatandaşların primlerinin
devlet tarafından karşılanmasını doğru buluyor ve
destekliyoruz. Prim ödeme yükümlüsü olan vatandaşın primlerini
ödemesi esastır fakat çeşitli nedenlerle prim ödeyemeyen
vatandaşın durumu önemli bir sorundur. Dün,
Bakanlığın, primlerini ödeyemeyen vatandaşın da 2022
yılı içerisinde tedavi hizmetini almaya devam edeceği
açıklamasını doğru buluyor ve destekliyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Yılmazkaya
12.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, ülkemizin içinde
bulunduğu psikolojik çöküşe ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemiz psikolojik çöküş
içinde; kavga, saldırı, bunalım, daha neler. Yaşanan
ekonomik krizle birlikte zor günler geçiren vatandaşın psikolojisinin
bozulduğu, son zamanlarda art arda meydana gelen intihar
vakalarının, ölümlü olayların, kadın cinayetlerinin ve
tuhaf bir şekilde pitbull saldırılarının
yaşandığı bir ülke hâline geldik. Sadece Gaziantepte
geçtiğimiz günlerde meydana gelen intihar vakaları sonucunda
yaşanan ölümler, kadınlara yönelik saldırılar sonucu kayıp
giden nice canlar. Vatandaş, işsizlikle, borçlarla, yüksek faizlerle,
yüksek enflasyon ve icralar nedeniyle psikolojik bir sarmalın içine
girmiş durumda. Borcunu ödeyemeyen, evine ekmek götüremeyen vatandaş
bunalımda. İntihar eden, boşanan, yok olup giden nice aileler
var. Bunların vebalini kim ödeyecek?
Gaziantep ilimizde ve Türkiye
genelinde artış gösteren intihar vakalarından, kadın
cinayetlerinden, uyuşturucu kullanımından, Suriyeli
çatışmalarından, pitbull saldırılarından büyük
endişe duymaktayız. Duyarlı bir hükûmetin vatandaşın
haklı isyanına kulak vermesi, daha gerçekçi ekonomik politikalarla
esnafımıza, işsiz vatandaşımıza sahip
çıkması gerekir diyorum, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Girgin
13.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, evde cihazlara bağlı
yaşayan hastaların elektrik faturalarından muaf tutulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına çağrıda bulunuyorum: Son elektrik
zamlarıyla, evde cihazlara bağlı olarak yaşayan hastalar
zor durumda. Evde yoğun elektrik kullanımına neden olan
cihazlar, faturaları şişiriyor. Türk Toraks Derneğine göre,
4 milyon solunum hastasının en az 600 bini bu cihazları
kullanmak zorunda. KOAH hastalarının yüzde 15i, MS ve ALS
hastaları ise tamamen bu cihazları kullanmak zorundalar. Yani
elektriğe yapılan bu zamlar faturalara yüksek şekilde
yansıyacağı için neredeyse 4,5 milyon hasta mağdur
edilmiş durumda. Kademeli tarife, bu aileler için ölüme dönüştü.
Faturaları ödeyemeyen hastalarımız bu cihazları kullanamaz
ise bunun sorumlusu kim olacak? Bu hastaların, elektrik
faturalarından muaf tutulması yönünde acilen bir düzenleme
yapılmalıdır. Sağlıktan tasarruf olmaz. Bu
çağrıya kulak verin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
14.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Mersin Serbest
Bölgesinin başarılarına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyede bulunan 18 serbest
ticaret bölgesi geçen yıl itibarıyla ticarete yaklaşık 25
milyar dolarlık katkı, 85 bin kişiye de istihdam imkânı sağladı.
Türkiyenin en büyük 2nci serbest bölgesi olan -seçim bölgem- Mersin Serbest
Bölgesi, geçtiğimiz yıl ticaret hacmini 3,3 milyar dolara
çıkararak, yüzde 33lük ticaret hacmi artışıyla önemli bir
başarı gösterdi. 106 ülkeye 682 değişik ürün ticaretinin
yapıldığı Mersin Serbest Bölgesinde 396 firmada
yaklaşık 10 bin kişilik istihdam sağlanıyor.
Başarılı çalışmaları dolayısıyla,
serbest bölgemizde faaliyet gösteren tüm firmalarımızı ve
çalışanları yürekten tebrik ediyorum.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde Türkiye
ekonomisi; üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla modeliyle
sağlıklı büyümesini sürdürüyor diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Güneş
15.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Sarıkamış Harekâtının
107nci yıl dönümüne ve 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününe
ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şair
Mithat Cemal Kuntay diyor ki: Bayrakları bayrak yapan üstündeki
kandır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Bu
toprakları vatan yapmak için, bundan tam yüz yedi yıl önce,
Sarıkamış başta olmak üzere, Çanakkalede, Sakaryada ve
yurdumuzun her bir tarafında bağımsızlık için mücadele
etmiş, istiklal ve istikbalimiz için canlarından geçmiş aziz
şehitlerimizi ve ebediyete irtihal etmiş olan gazilerimizi rahmet,
minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Ayrıca, gazetecilik
ilkelerinden ödün vermeden, mesai mefhumu gözetmeksizin, gece gündüz demeden
halkın haber alma hakkı için fedakârca çalışan basın
emekçilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyor, meslek
hayatlarında mutlu, başarılı bir yıl geçirmelerini
diliyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şeker
16.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, TÜRKSAT uydularına
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
1994 yılında TÜRKSAT 1Byle başlayan uzay yolculuğu;
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
talimatlarıyla, 2023 yılında Aya sert iniş, 2028 yılında
ise yumuşak iniş yapmak için Millî Uzay Programı
çalışmalarıyla devam etmektedir.
Geçen ay uzaya
fırlatılan TÜRKSAT 5B uydusu ülkemizin uydu veri iletişim
kapasitesini 15 kata, hizmet süresini otuz beş yıla
çıkardı. An itibarıyla, 5i haberleşme, 3ü gözlem olmak
üzere 8 uyduyla hizmet verilmektedir. 20 kat daha fazla verimliliğe sahip
olan, yerli olarak tasarlanıp üretilen TÜRKSAT 6A uydusu ve
ekipmanları bu yıl uzayda yerini alacak. Hedef, Aya iniş yapan
5inci ülke olmak ve Türk astronotlarını uzaya göndermek.
Yeryüzünde huzurlu olmak için
gökyüzüne erişmek şart diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
17.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, çiftçilere ve
hayvancılıkla uğraşan vatandaşlara verilmesi gereken
desteklere ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, bir haftadır yağan yağışlar
çiftçimizin yüzünü güldürmüştür yalnız özellikle kuru tarım
yapılan bölgelerde gübre sıkıntısı
yaşanmaktadır. Tarım Bakanlığının ve Ticaret
Bakanlığının bir çalışma
yaptığını biliyoruz. Bu çalışmaların
hızlandırılarak, ivedi olarak çiftçilerimize mutlaka gübreyle
ilgili acil bir destek verilmesi; yine aynı şekilde, mazot
desteğinin bu yıla mahsus olmak üzere bir an önce ödenmesi; ocak
ayı hayvancılarımız için de en zor aylardan biri, Yemle
ilgili de bir destek verilmesi; aynı zamanda limon üreticilerimiz de bu
yıl sıkıntı yaşamaktadırlar, ihracat
desteğinin arttırılarak -100 kuruş gibi bir destek verildi ama
bunun en az 500-600 kuruşa çıkarılması- çiftçimizin desteklenmesi
Bu yıl olduğu gibi,
önümüzdeki yıl da Türkiyenin, yine, Avrupada 1inci, dünyada da ilk 10
üretici ülke arasında yer almasını temenni ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Ünver
18.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, çiftçilerin girdi
maliyetlerindeki artışa ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Seçim bölgem Karamanla
birlikte, ülkemizdeki çiftçilerimizin bir kısmı gübre ve mazottaki
yüksek artışlar nedeniyle ekim yapamadı; ekim yapanlar ise
gübreyi yetersiz kullandı veya hiç kullanamadı. Üzülerek
belirtmeliyim ki yetersiz gübre kullanımının ülkemize
faturası ağır olacak. Artan gübre fiyatları nazara
alındığında, Bakanlığın hububatta dekara 20
lira, diğer ürünlerde ise dekara 8 lira olarak uyguladığı
destek de yetersiz kaldı, hiçbir anlamı kalmadı. Türk çiftçisine
yeterli destek verilmezse ithalat yoluyla yabancı ülke çiftçileri
desteklenecek. Buradan uyarıyor, Tarım ve Orman Bakanlığını
tribünden sahaya davet ediyorum. Bakanlık artık gübre, mazot,
elektrik gibi girdi maliyetlerindeki artışları izlemekten
vazgeçip tarımın, hayvancılığın ve çiftçimizin
sorunlarına çözüm üretmeli; yabancı çiftçileri değil, Türk çiftçisini
desteklemeli.
BAŞKAN Sayın
Özel
19.-
Yalova Milletvekili Özcan Özelin, kapanmanın eşiğine gelen
medya kuruluşlarının ayakta kalabilmesi için alınması
gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
ÖZCAN ÖZEL (Yalova)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Coronavirüs
salgını, döviz krizi, enerji ve akaryakıt fiyatlarındaki
artış gibi birbiri ardına yaşanan krizler, medya
kuruluşlarını kapanmanın eşiğine
getirmiştir. Gazete maliyetlerini oluşturan kâğıt,
kalıp, mürekkep başta olmak üzere tüm malzeme fiyatları döviz
cinsinden artmıştır. Basın İlan Kurumunun resmî
ilanları yerel gazeteler için yaşamsal önem taşıyor.
Basın İlan Kurumu en kısa sürede toplanmalıdır. Genel
Kurulun toplanamaması hâlindeyse hak kaybı yaşanmaması için
yeni fiyat tarifesini Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu belirlemeli ve
Cumhurbaşkanlığına sunmalıdır. Artış kararı
verilirken dolar artışı ve enflasyon oranı dikkate
alınarak fiyat yükseltilmelidir. Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinde yer alan tasarruf tedbirleri kapsamında kamu
kurumlarına getirilen yerel basına abone olunmama uygulamasına
son verilmelidir. Reklam ve ilan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aydın
20.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Tarım ve Orman
Bakanlığının geçen ay yayınladığı
genelgeyle ormanların talan edilmesinin önünü açtığına
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tarım ve Orman
Bakanlığı geçtiğimiz ay bir genelge yayınladı ve
âdeta ormanlarımızın talan edilmesinin önünü açtı.
Yönetmeliğe göre, orman alanlarında, patlayıcı madde
depoları, futbol sahaları, baz istasyonları, atış
poligonları, oteller ve cezaevinden havalimanına kadar her türlü alan
açılabilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğanın imzasıyla
da sadece bir haftada neredeyse 1 milyon metrekarelik ormanlık alan Anayasaya
aykırı olarak bu şekilde kullanıma açıldı.
Ormanlarımızın göz göre göre talan edilmesi bizim hepimizin
içini acıtıyor. Bu kararnameleri kabul etmiyoruz. Doğadan ve
yaşamdan yana olan herkesin de buna itiraz etmesini ve bu kararnamenin bir
an önce geri çekilmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Engin Altay.
Buyurunuz Sayın
Başkan.
21.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, öğrenci
yurtlarının etkin bir şekilde denetlenmesini istediklerine,
İstanbul Sözleşmesinde yapılan yanlıştan derhâl
dönülmesi gerektiğine, 301 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesini Türkiyenin ve Merkez Bankasının itibarı için
mahzurlu gördüklerine ve bu maddeyle ilgili önerge görüşmelerinin
kapalı oturumda yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, her
gün bir trajedi, her gün bir travma. Avukat Dilara Yıldız, Raziye
Oskay; 2 kadın katledildi. Enes Kara, bir kaçak öğrenci yurdunda
yaşadığı zorluklara dayanamayarak intihar etti. Şimdi,
çocuklarını, gençlerini, kadınlarını korumak devlet
olmanın gereğidir; bunları koruyamayan, devlet olmaz. Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Türkiye'de her gün bu tarz bir trajediye, bir travmaya
göz yumma lüksü ve hakkı da yoktur. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
çok açık olarak özel olsun, vakıf olsun, cemaat olsun tüm
yurtların denetim ve kontrolünün adam gibi yapılmasını
istiyoruz; ilaveten, kaçak bütün yurtların da derhâl
kapatılmasını istiyoruz. Kaçak yurtlar var; buna göz yuman
kaymakamlar, valiler var ve çocukların bu yurtlarda
yaşadıkları psikolojik travmalarla, tüm 84 milyonu kahreden
acı haberler almamıza, üzülmemize ve ailelere ateş
düşmesine yol açacak olaylarla karşı karşıya
kalıyoruz. Bu kabul edilebilir mi?
Öte yandan, kadına
şiddet, taciz, tecavüz, kadın cinayetleri bu ülke için bir ayıp
hâline geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
İstanbul Sözleşmesine çekince koymak, imzayı geri çekmek AK
PARTİnin ya da Sayın Cumhurbaşkanının bu konudaki
yaklaşımı bakımından kimi densizleri, hadsizleri belki
biraz cesaretlendirdi, cüretlendirdi. İstanbul Sözleşmesinde
yapılan yanlıştan derhâl dönülmesi lazım. İstanbul
Sözleşmesi kararının ne kadar vahim olduğunu yeni
trajediler yaşayarak görmek istemiyoruz. Sayın Başkan, yüce
Meclisin parti ayrımı yapmaksızın bütün sayın
üyelerini bu konuda yüksek hassasiyete davet ediyorum.
Sayın Başkan, dün,
eski bir Merkez Bankası Başkanı da olan Sayın Durmuş
Yılmaz, burada birinci bölüm üzerinde yapılan konuşmada önemli
tespitler yaptı; bizim hatiplerimiz de diğer partilerin hatipleri de
yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Biz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin şan ve
şerefinin yücelmesinden başka bir şey istemiyoruz. Bugün
görüşülecek 1inci maddeyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kanununa eklenen hükmü Türkiye'nin itibarı açısından, Merkez
Bankasının itibarı açısından mahzurlu görüyoruz.
Amacımız üzüm yemek, bağcı dövmek değil AK PARTİ
getirdi. diye karşı çıkmak değil. Sayın
Yılmazın dün söylediği önemli bir şey var: İngiltere,
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Hollanda, Avusturya gibi bir sürü
gelişmiş ülkeyi saydı ve Bu ülkelerin mevzuatında da bu
var, buna ihtiyaç da var. dedi. Tam okuyayım yanlış
olmasın. Böyle bir düzenlemeye ihtiyaç var ancak
diye başlayarak egemen
devlet, yargı bağışıklığı
mekanizmasından bahsetti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ey AK PARTİ, sizin bu ısrarınız bir
ülkenin Türkiyeye dayatmasıysa benim bu Mecliste buna rızam olmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi dayatmalara teslim olmadığı için
yüz yıldır ayaktadır.
Sayın Başkan, bu
bakımdan, Plan ve Bütçe Komisyonunda üyelerimizin sorularına cevap
alamadığımız için -Divan-ı Riyaset makamına
ilettim- biraz sonra görüşeceğimiz kanun teklifinin 1inci maddesiyle
ilgili önerge görüşmelerinin kapalı oturumda
yapılmasını talep ediyorum. Niye? Şunun için ediyorum: 84
milyonun dikkatini yapılan bu yanlışa çekmek için
yapıyorum. Bu benim hakkımdır, bu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ve Türkiye'nin şan ve şerefini koruma güdüsüyle
atılmış bir adımdır ama AK PARTİye tekrar
sesleniyorum: Yol yakınken bu yanlıştan dönün. Geçmişte de
birtakım yanlış tekliflerden burada geri çekme suretiyle hep
birlikte doğruyu bulduğumuzun örnekleri var. Siz, lütfen, başta
Sayın Durmuş Yılmaz olmak üzere
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Son olsun Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Sayın Durmuş Yılmazın dün
altını çizerek işaret ettiği şekilde egemen devlet,
yargı bağışıklığı mekanizması
içerisinde bunu hep birlikte Adalet Bakanlığı bünyesinde
yapalım diye öneriyorum. Samimi, yapıcı bir muhalefet
örneğini de sergilemiş oluyorum.
Arz ederim efendim. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan.
Buyurunuz Sayın Özkan.
22.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Diyarbakır Annelerine,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ülkemizin
istikrarını ve güvenini egemen kıldığına ve
Turkovac aşısının faz 3 çalışmalarını
başarıyla tamamladığına ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
anne Hacire Akarla başlayan ve bir çığ gibi büyüyerek
insanlığın maşerî vicdanı hâline gelen Diyarbakır
Anneleri kar kış demeden eylemlerini sürdürüyor.
Çocuklarını dağa kaçırmasından sorumlu tuttuğu
terör örgütü ve yandaşları için Diyarbakır Annelerinin 3 Eylül
2019da başlattığı oturma eylemi bugün 863üncü gününde.
Yani annelerimiz dünyaya getirdikleri evlatlarının peşinde,
gözyaşlarıyla büyük bir umut içerisinde yeniden ailelerine
dönüşünü bekliyor. Yedi yıldır oğlundan haber
alamadığını dile getiren anne Sevgi Çağmar:
Oğlum kaçırıldı ve götürüldü. Anne ve babalar olarak
çocuklarımızı almadan buradan gitmiyoruz. dedi. Her şeye
rağmen tehditlere boyun eğmeden haklı mücadelelerini sürdüren
Diyarbakır Annelerimiz inşallah terörü ve onun siyasi
uzantılarının kökünün kazınmasında o maşerî
vicdanlarıyla en yüksek mertebede, milletimizin sinesinde yerlerini
almışlardır ve devlet ve millet olarak bu terörü beraber
kazıyacağımızı bir kez daha ifade ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünya bir taraftan coronavirüs
salgınıyla, bir taraftan küresel salgınlarla, küresel
ısınmayla mücadele ederken dünya yeniden hukuk, refah ve demokrasi
adına istikrar arayışında ancak bakıyoruz ki dünün
galip devletleri, gelişmiş ülkeleri bugün ciddi
istikrarsızlıklarla karşı karşıya.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Parlamenter sistemin çıkmazında koalisyon kuramayan ve istikrar
arayan Batılı ülkeler Belçikada dört yüz doksan üç gün yani bir
buçuk yıldan beri, Avusturyada üç aydan beri, yüz gün, Bulgaristanda iki
yüz elli iki günden beri, dokuz ay, Çek Cumhuriyetinde yetmiş iki gündür,
Almanyada bir buçuk aydır, Hollandada iki yüz doksan dokuz gündür
hükûmet kuramamış vaziyetteler; İspanyada dört yılda 3 kez
seçime gidildi. Tüm bunlara bakıldığı zaman Cumhur
İttifakıyla AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisinin
tarihimizden ilham alınan değerlerle, ilkelerle
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi milletimizin en büyük
kazancı olarak böylesi bir salgın ve küresel ısınma
çerçevesinde milletimize derman olmuş, milletimizin ihtiyaçlarına
cevap vermiş ve ülkemizin istikrarını ve güvenini egemen
kılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) İlk seçimde hayrını
görürsünüz o sistemin.
BAŞKAN Buyurunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Evet, son olarak Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk
bilim adamlarının hayata geçirdiği Turkovac coronavirüs
aşısı faz 3 çalışmalarını da
başarıyla tamamladı. Özellikle mukayeseli
değerlendirmelerde BioNTech, Sinovac ve diğer coronavirüs aşıları
dikkate alındığı zaman özellikle Sinovaca karşı
yüzde 50 oranında daha etkili sonuçlar verdiği hamdolsun tespit
edilmiştir. Biz bu çerçevede başta bilim adamlarımızı
-çalışmaya katılan- Sağlık Bakanımızı
ve böylesi bir bilimsel araştırma, geliştirme ortamını
inşa ettiği istikrar ortamıyla hayata geçiren Sayın
Cumhurbaşkanımızı bir kez daha tebrik ediyor
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
ülkemiz ve milletimiz için nice güzel hayırlı ve
başarılı çalışmalar yapılması için
Rabbimizden inayetini ve yardımını niyaz ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grup Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu.
Buyurunuz Sayın
Dervişoğlu.
23.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, tıp fakültesi öğrencisi Enes Karanın
vefatına, İYİ Parti olarak yurt sorununun çözülmesi konusunda
her türlü desteği vermeye hazır bulunduklarına ve öğrenci
kredilerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Vallahi Cahit Beyi
dinleyince bütün sıkıntılarını aziz milletimiz
unutmuştur galiba. Doğal gazı kapalı olan, tenceresini
kaynatamayan, tarlasını ekip emeğinin
karşılığını alamayan, tavsiye ederim ki Cahit
Beyi dinlesin.
Dün
aldığımız çok acı bir haberle üzüntüye boğulduk.
Henüz gencecik yaşında tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara
evladımızı kaybettik. Enesi aslında içinde kaybolduğu
umutsuzluğa kurban verdik. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun,
Rabb'im taksiratını affetsin.
Ölümler üzerinden siyaset
yapmak çok doğru bulduğumuz bir iş değil, çok doğru
bulmuyoruz bunu fakat her geçen gün kadınlarımız, gençlerimiz,
çocuklarımız, evlatlarımız ölürken arkalarından sadece
tweet atmanın da yeterli olmadığı kanaatini
taşıyoruz. Mutlaka birtakım tedbirler alınmalı,
birtakım cezalar artırılmalı. Bu, artık kâbusa
dönüşmüş özel öğrenci yurtları, işte, dernek
yurtları, vakıf yurtları, cemaat yurtları vesaire gibi
yerlerin denetimlerinin artırılması icap ediyor. Koskoca Türkiye
Cumhuriyeti devleti üniversite şehirlerinde kangrene dönüşmüş bu
yurt sorununu mutlak surette çözecek doğru adımlar atmayı
becerebilmelidir diyoruz. İYİ Parti olarak bu konuda her türlü
desteği vermeye hazır bulunduğumuzu da buradan kamuoyuna ilan
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın milletvekilleri,
Cumhurbaşkanı Erdoğan krediler için yapmış olduğu
açıklamada, önümüzdeki yıl için lisans öğrencilerine verilecek
kredinin 850 lira olacağını ifade etmişlerdir. Artan döviz
kurlarına bağlı olarak alım gücünün azalması, kredilerin
yetersiz kalmasına sebep olmuştur. Kredilere yapılan
iyileştirme günümüz şartlarında öğrencilerin temel
ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hâle gelmiştir.
Ayrıca krediler az fakat geri ödemede ödenecek faizler ziyadesiyle
yüksektir. Sayın Erdoğan, eğer faiz nassa bu öğrencilerin
kredi borçlarından kaynaklı ezici faizleri mutlaka
kaldırmalıdır, bu konuyla ilgili Hükûmet bir
kararlılık sergilemelidir diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Dört yıl boyunca 20 bin lira
kredi alan bir öğrenci 28 bin lira faizle birlikte toplam 48 bin
liralık bir borç yüküyle hayata başlamak zorunda kalıyor.
Türkiyede öğrenim kredisi borcunu ödeyemeyen üniversite mezunu
sayısı 5 milyona dayanmış durumdadır. Borç vadesi dolan
yüz binlerce öğrenci için de yasal işlem yapılması Hazine
ve Maliye Bakanlığına bildirilmiş, asgari ücretle
çalışan öğrenim kredisi borçluları da maaşları
kredi taksitlerine yetmeyince haciz tehlikesiyle karşı
karşıya kalmışlardır. Millî Eğitim
Bakanlığı verilerine göre KYKden kredi alan ancak borç
taksitlerini ödeyemeyen 217 bin öğrencinin maaşına da elektronik
haciz işlemi uygulanmaktadır. Üniversiteden mezun olduktan sonra
iş bulamayan gençlerimizin sorunları okurken aldıkları geri
ödemeli kredi borcu nedeniyle daha da büyümektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bitiriyorum efendim.
Ödenemeyen borçlara
aylık gecikme faizi uygulanmaktadır. İYİ Parti olarak bu
konuya dikkatinizi çekmek istiyoruz. Zira, 217 bin kişi
217 bin çok
önemli bir rakamdır. İş bulmakta ve hayat kurmakta zorlanan
gençlerimizin hayatı daha da
zorlaştırılmamalıdır. Tek kalemde inşaat
şirketlerine vergi muafiyeti getirerek 9,5 milyar gibi bir bölümü
sildiniz. Öğrencilerin toplam 5 milyarlık borcunun da zannederim ki
silinmesi müteahhitlerin borcunu silmekten daha kolay olur. Bu hususu Türkiye
Büyük Millet Meclisinin dikkatine arz ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın Akçay.
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kazakistanda
yaratılan kaos ortamının Türk Devletleri
Teşkilatının bölgesel ve küresel bir vizyonla atılıma
geçtiği bir dönemde Kazakistan özelinde tüm Türk devletlerini hedef
aldığına, 11 Ocakta Ermenistanın Kelbecerdeki Azerbaycan
mevzilerine ateş açması neticesinde şehit olan Azerbaycan askeri
Ayaz Nezerova Allahtan rahmet dilediğine ve Ermenistanın bu
saldırıyla 10 Kasım 2020de imzalanan ateşkesi ihlal
ettiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2 Ocakta Kazakistanın
Nur-Sultan, Almatı, Mangistau kentleri başta olmak üzere 11 bölgede
başlayan sokak eylemleri neticesinde yaşanan olayları dikkatle
takip ediyoruz. Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar gerekçe
gösterilerek başlayan protestolar Hükûmetin fiyat düşürme
kararına ve istifasına rağmen devam etmiş, organize ve
senkronize bir şekilde isyan girişimine dönüştürülmüştür. Ülkede
yaratılan kaos iklimi neticesinde idari ve askerî binalara
saldırılar düzenlenmiş, kamu kurumları hedef
alınmıştır. Kazakistanda meydana gelen olaylar sinsi bir
tezgâhın habercisidir. Libyada, Tunusta, Lübnanda, Suriyede Arap
Baharı adı altında Orta Doğuyu kan gölüne çevirenler
bugün Türkistan coğrafyasında, Orta Asyada kaos projesinin fitilini
ateşlemeye kalkışmıştır. 2000lerin
başında Orta Asyada, Orta Doğuda, Balkanlarda ve dünyanın
mücavir alanlarında renkli devrimlerle emperyal senaryoları hayata
geçirmeye çalışan Sorosçu zihniyetler yeniden harekete
geçmiştir. Bu kaosun hangi merkezden tertip edildiği, hangi ülkeler
tarafından finanse edildiği, hangi terör örgütleri tarafından
desteklendiği araştırılmalıdır ve ipuçları
da bugünlerde ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu kaos
ortamı Türk Devletleri Teşkilatının bölgesel ve küresel bir
vizyonla atılıma geçtiği bir dönemde Kazakistan özelinde tüm
Türk devletlerini hedef almaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu
hususta, Türk Devletleri Teşkilatının 6 Ocak günlü ve Türk
Devletleri Teşkilatı Dışişleri Bakanları
Konseyinin 11 Ocak 2022 tarihli Kazakistana destek açıklamaları
oldukça önemlidir. Kazakistanda sağduyunun hâkimiyet
kılınması Türk dünyasının geleceği ve tarihî
hedefleri bakımından kaçınılmaz bir mecburiyettir. Türkiye
ve Türk Devletleri Teşkilatı bu zorlu süreçte bütün imkânlarıyla
dost ve kardeş ülke Kazakistanın yanında olmaya devam
edecektir.
Sayın Başkan, 11
Ocakta Ermenistanın Kelbecerdeki Azerbaycan mevzilerine ateş
açması neticesinde bir Azerbaycan askeri Ayaz Nezerov şehit
olmuştur. Ermenistanın bu menfur ve gerginliği
tırmandıran saldırısını şiddetle
kınıyor, hayatını kaybeden Azerbaycanlı askerimize
Allahtan rahmet diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Dost
ve kardeş ülke Azerbaycanın ve Azerbaycanlı
soydaşlarımızın başı sağ olsun.
Ermenistan 10 Kasım
2020de imzalanan ateşkesi de içeren üçlü bildiriyi açıkça ihlal
etmiştir. 26 Kasım 2021de Soçide Azerbaycan ile Ermenistanın
katıldığı toplantıda ateşkese
bağlılık teyit edilmiş, sınır hatlarının
belirlenmesi için adım atılması
kararlaştırılmıştı. Hâl böyleyken, 2 ülke
arasındaki ihtilafların çözülmesi için özel temsilciler
atanmışken, önümüzdeki günlerde de görüşmeler başlayacakken
Ermenistan'ın bu menfur saldırısı görüşmeleri sabote
etmeye yönelik bir saldırganlıktır.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
çiftçilerin sorunlarına, ekonomi alanında çok büyük sorunlar
yaşandığına, gençlerin sorunlarına, yaşamına
son veren Fırat Üniversitesi öğrencisi Enes Karanın
acılı ailesine başsağlığı dilediklerine ve
cemaat yurtlarının mutlaka çok sıkı bir şekilde
denetlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür Sayın Başkan.
Sayın vekiller,
Türkiye'nin dört bir yanından Ankara'ya çiftçiler geldi biliyorsunuz,
Tarım ve Orman Bakanlığı önünde yetkililere seslenmek
istediler. Tabii yetkililer ortada yoktu ama buna rağmen çiftçiler
görüşlerini dile getirdiler. Tarım Kredi Kooperatiflerine ve
bankalara borçları nedeniyle icralık olan çiftçiler gerekli
desteklerin verilmesini istediler, borçların ve tarlaların üzerinde
bulunan hacizlerin kaldırılmasını talep ettiler. Birçok
yerden bir araya geldi çiftçiler; Amasya, İzmir, Konya, Ordu, Samsun,
Kilis, Denizli gibi Türkiye'nin farklı illerinden Ankara'ya geldiler ve
Tarım ve Orman Bakanlığı önünde bu açıklamayı
yaptılar. Tarım Kredi Kooperatiflerine ve bankalara olan
borçları nedeniyle icralık olan çiftçilerin gübre, mazot ve ilaç
girdileri altında ezildiklerini hep beraber biliyoruz, onlar da dile
getirdiler. İzmir Tire'den gelen çiftçilerden biri Girdiler yükseldikçe
biz battık. 45 dekar yerim vardı, sattım, şimdi 18
ineğim ve buzağım kaldı. 1 çuval yemi 283 liraya alıyoruz,
1 kilo sütü 4 lira 55 kuruşa süt kooperatifine döküyoruz, oradan da hiç
alacağımız çıkmıyor. Arazi marazi kalmadı, iflas
ettik; arazimi sattım, borçlarımı ancak kapattım. dedi. Bu
durumda çok çiftçimiz var, biliyoruz. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı
Çiftçi Ankara'da Tarım ve Orman Bakanlığı önünde muhatap
bulamıyorsa ülkemiz tarımının en önemli sorunu
tarımı yönetememe sorunudur. dedi. Gerçekten çok açık bir
şekilde durum bu. Çiftçilerin bu durumları, borçları, yükselen
girdi maliyetleri, anapara ve faiz borçlarının yüksekliği, hepsi
ortada ama Tarım ve Orman Bakanı var, o pembe tablo çizmekten
vazgeçmiyor ve Bana iflas eden çiftçi gösteremezsiniz. sözlerini fütursuzca
etmekten de geri durmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sadece çiftçilerin sorunları yok elbette yani genel
olarak burada kaç gündür konuşuyoruz, konuşmaya da devam
edeceğiz, ekonomi alanında çok büyük sorunlar yaşanıyor.
Kişi başına düşen millî gelirimiz, Allaha şükür, on
üç yıl sonra 2007 seviyesine gelmiş oldu. 2007de ne ise bugün de
dolar karşılığı olarak aynı duruma gelmiş
oldu. Yani iktidar, uygulamalarıyla Türkiyeyi geri götürdü.
Sefalet endeksine
baktık, yeni açıklanan sefalet endeksine göre, işsizlik ve
enflasyon oranlarından oluşan bu sefalet endeksine göre yüzde 47
geçilmiş. Yani 2002 yılında, Adalet ve Kalkınma Partisinin
ilk iktidara geldiği 2002 yılında sefalet endeksi yüzde
40mış, şimdi yüzde 47 olmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Üstelik bu yüzde 47nin içinde işsizlik ve enflasyon
rakamları biliyoruz ki TÜİKin çarpıttığı,
gerçekliğe uymayan işsizlik ve enflasyon rakamları. Buna
rağmen 2002 seviyesinin üstüne çıkmış vaziyette.
Türkiye'nin büyüme stratejisinin istihdam dostu olmayan, yeterince istihdam
yaratmayan bir yapıya sahip olduğu da çok açık.
Dolayısıyla, sefalet endeksindeki yükseliş devam edecek
görünüyor. 2016da yüzde 18,7ymiş, 2021de yüzde 47ye ulaşmış.
Şimdi, ekonomide durum
bu.
Gençlerin sorunları var.
Gençlerin sorunlarına yönelik, burada defalarca tartıştık,
özellikle Kredi ve Yurtlar Kurumunun eksiklerini tartıştık,
özellikle gençlerin KYK borçlarının durumunu
tartıştık; iktidar bu konuda herhangi bir adım atmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim.
Ne oldu iki gün önce? Yurtta
kalan bir öğrenci Enes Kara, Fırat Üniversitesinde okuyordu, maalesef
yaşamına son verdi ve herkesi gerçekten büyük bir acıyla
karşı karşıya bıraktı. Elbette Karanın
acılı ailesine bir kez daha başsağlığı ve
sabır diliyoruz. Büyük üzüntü duyduk; bu ölüm Türkiye'yi de gerçekten yasa
boğdu, özellikle gençleri.
Enes Kara geride bir video
bırakmıştı; insan acıyla seyrediyor o videoyu.
Yaşama sevincimi kaybettim. diyor Enes Kara; mesele bu. Bir genç 20
yaşında yani Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiği
zaman doğmuş olan bir genç 20 yıl sonra diyor ki: Yaşama
sevincimi kaybettim. İşte mesele bu; iktidarın Türkiye'yi ve
gençleri karşı karşıya bıraktığı
sorunların yarattığı bir sonuçla karşı
karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Kaldığı cemaat yurdunda
yaşadığı baskıları anlatıyor aynı videoda
Enes Kara ve burada kalmak zorunda bırakıldığını
söylüyor, bundan dolayı çok mağdur hâle geldiğini
anlatıyor. Ama işte, zaten sorun bu; eğer KYK yurtları
yeterince güçlü bir şekilde desteklenmezse, eğitim alanında
gençlerin kalabilecekleri, barınabilecekleri yurtlar geliştirilmezse
ve açılmazsa bu tür özel yurtlara, cemaat yurtlarına mecbur
bırakılan gençler büyük sorunlar yaşıyorlar ve bu
sorunları günbegün bizler de duyuyoruz, izliyoruz. Bir kez daha bu konuda
Gençlik ve Spor Bakanlığını ve iktidarı uyarıyoruz.
Gençlerin yurt ihtiyacı acilen karşılanmalıdır ve
denetlenmeyen, her türlü baskının geliştiği cemaat
yurtlarının mutlaka çok sıkı bir şekilde denetlenmesi
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitirdim efendim, son cümlem.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Aksi takdirde, öğrencilerin yaşadığı
bu sorunlarla daha fazla karşı karşıya kalacak toplum ve
aileler. Hiç kimse bunu hak etmiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri
Yaşar ve arkadaşları tarafından, ülkemizde ekonomik güven
ve fiyat istikrarı konusunda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 12/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
12/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
12/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili Bedri
Yaşar ve 19 milletvekili tarafından ülkemizde ekonomik güven ve fiyat
istikrarı konusunda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 12/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 12/1/2022 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Samsun Milletvekili Sayın Bedri
Yaşar.
Buyurunuz Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ekonomik güven ve fiyat istikrarı konusunda
ülkemizde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş
olduğumuz Meclis araştırması önergesi üzerinde grubum
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
döviz kuru artışı ve zamlar maliyetleri
artırmıştır. Artan döviz kuru ve yüksek akaryakıt,
elektrik ve doğal gaz zamları karşısında maliyetler her
geçen gün biraz daha yükselir hâle gelmiştir. Yüksek maliyetlere
bağlı olarak piyasada iğneden ipliğe her türlü ürünün
fiyatı çok ciddi oranda artmıştır. Özellikle 20
Aralıkta döviz kuruna yapılan müdahaleye rağmen döviz kurundaki
dalgalanmalar hâlen devam etmektedir.
Tedarik ve ham madde
sıkıntısı yaşanıyor, girdi fiyatları
maalesef çok yükseldi. Piyasada hâlen tedarik konusunda sorun
yaşanmaktadır. Kimse önünü göremiyor, bugünden yarına maalesef
sektörde fiyat vermek zor. Özellikle bugünlerde fiyatın yanı
sıra mal tedarikinde de ciddi sorunlar yaşıyoruz. Kur
kaynaklı yükselen fiyatlar bir türlü düşmüyor. Kur hareketiyle
beraber füze gibi yükselen fiyatlar maalesef Mehter Marşıyla bile
düşmüyor; buna Hükûmet de bir noktada çanak tutuyor. Siz de biliyorsunuz
ki özellikle 1 Aralıktan itibaren elektriğe, doğal gaza,
akaryakıta, iğneden ipliğe zam gelmeyen hiçbir şey
kalmadı.
Şimdi, bir model
oluşturduğunuzu söylüyorsunuz, kiminiz Çin modeli diyor, kiminiz
üretime dayalı diyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı da diyor
ki: Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur. Ama ne hikmetse söylediğinin
tümüyle tersi çıkıyor. Yani kur 12lerdeyken enflasyon oranı o
günkü TÜİK verilerine göre 12-13 civarındaydı; o zaman politika
faizleri de 16 civarındaydı. Siz, politika faizlerini 16dan 14e
çektiniz, piyasa faizleri kendiliğinden 30-35e, devletin borçlanma
faizleri de bugün 25-26lara çıktı. Yani tersi olması
lazım, siz faizleri düşürürken piyasada faizlerin düşmesini
bekliyoruz, emtia fiyatlarının düşmesini bekliyoruz. Maalesef,
sizin söylediklerinizin tümüyle tersi oluyor. Yine aynı şekilde, buna
paralel olarak dediniz ki Kur 18lerden 11-12lere düştü. bayram
yaptınız, tam tersine, kur hedefiniz 9,27lerden -bugünkü
rakamları esas alırsanız- 13,5lara çıktı, bu aradaki fark
yaklaşık 4-5 lira. Bu 5 liralık farkla, 450 milyar dolar borcu
esas alırsanız, rakamın nereye
çıktığını siz bizden daha iyi bilirsiniz.
Yine, Faiz sebep, enflasyon
sonuç. dediniz, enflasyon da patladı. Demek ki bizim bu
araştırma önergesini vermemizin birinci sebebi şu: Sizin
verdiğiniz rakamlar tutmuyor, ortaya koyduğunuz formüller de
çalışmıyor. Bu bir millî mesele, o zaman demek ki Parlamentonun,
bu yüce Meclisin değerli üyelerinin bununla ilgili bir çözüm bulması
lazım. Yoksa, biz, ekonomiyi Sayın Bakanın gözlerinden takip
edeceksek zaten gerek yok, Her sabah kalkarız, Sayın Bakanın
gözlerine bakarız, eğer gülümsüyorsa Türkiyede şartlar iyi,
eğer morali bozuksa Türkiyede şartlar kötü gidiyor. diye bir model
duymadım, böyle bir model de görmedim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla,
piyasada güven olmadan, piyasada istikrar olmadan bu işlerin düzelme
şansı yok. Ya oturacağız, Parlamento olarak bu konuyu enine
boyuna araştıracağız, hep beraber -84 milyonu ilgilendiren
bir konudan bahsediyoruz- buna bir çözüm bulmaya
çalışacağız. Yoksa, bu güvensiz ve istikrarsız ortamda
-siz de biliyorsunuz ki- yabancılar dâhil bugün borsadan çekildiler. Siz,
işte Kur korumalı mevduat. diyorsunuz; maalesef, bireysel
mevduatlarda beklediğiniz kadar dönüşler yok, demek ki Türkiyede
hâlâ yeterli güven yok, istikrar yok. Ya millete gideceğiz, bunun
başka formülü yok, seçimden başka bir formül yok çünkü on dokuz
senede ülkeyi getirdiğiniz rakamlar ortada, verdiğiniz hiçbir rakam
tutmadı. Geçmişte verdiğiniz rakamlar tutmayacağına
göre geçmişi baz alarak geleceğe yön vereceksek bunun da tutma
ihtimali yok.
Bu araştırma
önergesinin amacı o; gelin, Parlamento olarak hep beraber bunu bir millî
mesele görelim, hep beraber ekonomi nasıl düzelir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla)
nasıl istihdam yaratabiliriz, nasıl enflasyonu
aşağı çekebiliriz; bunu millî mesele yapalım, bununla
ilgili Parlamentoya verdiğimiz araştırma önergemize evet
verin, çözümü hep beraber bulalım ya da gelin, işin gerçek sahibi
millete gidelim, bu işler nasıl çözülür biz de size gösterelim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat
Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT
ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli
halkımız, kriz sermaye düzeninin krizi, kriz sarayın krizi. Ortada
iki tane tablo var -bütün bu tartışmalarda herkesin çok berrak bir
şekilde gördüğü bu tabloda- biri, yirmi yıldır AKP rejimi
altında zenginleşenler, kârına kâr katanlar,
şatafatına şatafat katanlar; biri de istikrarlı bir biçimde
yoksullaşan milyonlar. İşte, bu tablo içerisinde biz, en
baştan beri şunu söylüyoruz: Biz, aynı gemide değiliz.
Bugün konuştuğumuz kriz de işte, bu rant, soygun ve sömürü
düzeninin krizidir fakat bunun karşısında tartışmasız
bir biçimde yoksulluğu artan, açlığı artan milyonlara dair
de sözümüz var, milyonlarla birlikte de yapacağımız işler
var.
İşte, AKP
kuşağı bir zenginleşme kuşağı. Bakın,
2021 Kasımında bir önceki yıla oranla milyoner sayısı
181.141 kişi artarak 461.917 kişiye çıktı. Bu süreçte, AKPliler
zenginleşti, AKPnin etrafında kümelenen saadet zincirine ait olanlar
zenginleştiler. Bunu nasıl yaptılar? Din iman, vatan millet
edebiyatıyla yaptılar. Halka dua, sabır, Nâs ama kendilerine
kasa dolu paralar, ayakkabı kutularından şimdi çok daha büyük
ebatlı kasalara sıçradılar yani ortada her biçimde bir rant
düzeni var.
Şimdi, şunu
söyleyelim biz: Ekonomi düzeni, sermaye kâr odaklı düşünür yani
şirketlerin ve sermayenin dini imanı paradır, kârdır.
İşte, AKP de ülkeyi bir şirket gibi yönetirken bunu böyle
yapıyor. Büyüme dedikleriyse beton blokların büyümesidir.
Halkın cebinden kamu kaynaklarının hortumlanmasıyla
yapılan süper projeler diye tarif edilen projeler, halkın
kalkınması demek değildir, halkın olanın
şirketlere hortumlanması demektir. Türkiye ekonomisi dışa bağımlı
bir ekonomidir, ihracat dediklerinin de -son dönemde çokça konuşuyorlar-
yüzde 70i ithal girdilere bağlıdır. Dolayısıyla, bu
projenin, bu söylemin hiçbir karşılığı yoktur, bunun
tek karşılığı yine milyonlarca işçinin ve
emekçinin açlık pahasına güvencesiz
çalıştırılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Çepni.
MURAT ÇEPNİ (Devamla)
Çin modeli vesaire dedikleri tam olarak budur. Bunun için de mutlak bir
sessizliğe, mutlak bir itaate ihtiyaç var; AKP ve saray rejimi tam olarak
bunu yapmaya çalışıyor.
Bugün, gelen zamlara,
yoksulluğa karşı tek bir sözleri yok. Döviz düştü, zamlar
yerinde sayıyor, artıyor, tek bir sözleri yok; tek sözleri yine
aynı terör edebiyatları, yine iç düşman teorisi
edebiyatları, hamaset edebiyatları. Biz şunu söylüyoruz: Pir
Sultan Abdal'ın dediği gibi Bozuk düzende sağlam çark olmaz.
Bu düzeni değiştireceğiz, bu düzeni değiştirmek için
mücadele edeceğiz; buna mahkûm değiliz, bu kan emicilere mahkûm
değiliz, hep birlikte bu karanlığı aydınlığa
çevirebiliriz.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmaz.
Buyurunuz Sayın Durmaz.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KADİM
DURMAZ (Tokat) Sayın Başkanım, yüce Meclisin değerli
üyeleri ve bizleri izleyen aziz milletimiz; hepinizi şahsım ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Bugün iyi niyetlerle
verilmiş bir grup önerisi var bu ülkenin insanlarının, onurlu
yurttaşlarının yaşadığı
haksızlığı, AK PARTİ iktidarı zulmünde ekonomik
politikasızlığı yüzünden ezilmişliğini,
yapılanlarla birlikte yaşattığınız yaşam
sıkıntılarını konuşalım diye ama her ne
hikmetse ülkeyi yirmi yıldır bu hâle getiren AK PARTİ Grubunda
şöyle iki elin sayısı kadar milletvekilinin oluşu herhâlde
vicdani mesuliyetten kaçtıklarının bir başka boyutudur.
Artık bu ülkede AK PARTİ iktidarının ekonomik yönetim
politikaları çökmüştür. İnsanlar doğal gaz, elektrik, su
faturaları ödeyemez hâle gelmiştir. Çiftçi, küçük esnaf, sanatkâr,
KOBİ, sanayici artan maliyetlerin altında ezilmektedir. AK
PARTİ, ekonomi mücadelesini kur garantisi modeliyle çözeceğini
sandı ama 2022 yılının ilk sabahında aziz milletimiz
gördü ki ne kur ne garanti yıllardır Türk lirasına
yarattığınız değer kaybını önleyemiyor,
artan enflasyon ve zamlar yurttaşın belini bükmeye devam ediyor.
Bakın, arkadaşlar,
sizin kötü yönetiminiz yüzünden bu aziz milletin 450 milyar dolar dış
borcu var. Yani, kontrol edemediğiniz, yönetemediğiniz ekonomide
dolar 1 lira arttığı zaman, bu aziz milletin sırtına
450 milyar lira daha borç yüklüyorsunuz. Yani, 6 lira arttığında
2 trilyon 700 milyar lira daha bu aziz millete hesabı bilmediğinizden
borç yüklediniz. Yani Türkiye Cumhuriyetinin 2022 yılı bütçesinden
daha fazla bir borç yüklediniz ve doğal gaza, motorine, gıda maddelerine, iğneden ipliğe gelen zamlar
vatandaşları perperişan etmiş ve 2022
yılının Ocak ayına gelindiğinde kredi kartı
harcamaları 213,6 milyar lirayla rekor kırmıştır.
Aralıkta sadece gıda harcamaları bu ülkede yüzde 37
artmıştır. Vatandaşın AK PARTİ iktidarına
artık güveni kalmamıştır. Bankalara olan borcu sadece yeni
yılın ilk bir haftasında 8,7 milyar Türk lirası artmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla)
Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KADİM DURMAZ (Devamla)
Tarım sektörünün bankalara olan borcu 159 milyar liradır. Çiftçi
artık üretemez, toprağa küsmüş, asgari ücretle ya da onun
altında bir iş arayışı için yatağı yorganı
alıp gurbete düşmüştür. Artık bu ülkede atama bekleyen
öğretmenler, EYTliler, sağlıkçılar, veteriner hekimler,
kamu-özel iş birliğiyle inim inim inlettiğiniz bu aziz millet
iktidarınızdan umudunu kesmiştir. Yapılacak tek şey:
Bu ülkenin kurucusu yüce Meclisin bir adım öne çıkıp, hiçbir
fonksiyonu olmayan AK PARTİli bakanlar karşısında bir
duruş sergileyip, ortak bir anlayış ve ortak bir
çalışmayla bu araştırma önergesiyle ilgili kamuoyunu bilgilendirip
Bu millet ne çekiyor -inim inim inlettiğiniz- vatandaşın hâlini
bir görelim. demesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla)
Ama tabii ki sizin vatandaşa gidip derdini dinleyecek mecaliniz de
kalmadı, yüzünüz de kalmadı.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Ahmet
Çakır.
Buyurun Sayın
Çakır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET ÇAKIR (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum
Sayın milletvekilleri,
2019ta baş gösteren Covid-19 salgını tüm dünyada
insanların sağlığını olumsuz yönde
etkilediği gibi dünya ekonomisini de olumsuz şekilde
etkilemiştir. Tüm dünyada büyüme oranlarında, tedarik zincirlerinde,
istihdamda önemli düşüşler olduğu gibi gıda zincirlerinde
enflasyonda- ciddi fiyat artışları gözükmektedir. Hükûmetimiz
bu süreçte aldığımız etkin ve yoğun tedbirler
sayesinde Türkiye ekonomisini koruma altına almıştır; her
zaman olduğu gibi bu dönemde de üreticiden tüketiciye bütün
vatandaşlarımızın yanında yer almış ve bütün
enstrümanları seferber etmiştir. Türkiyede elbette bir enflasyonun
varlığını biliyoruz ancak bu sorunun sadece ülkemize has
olmadığını, tüm dünyanın sorunu olduğunu da göz
önünde bulundurmalıyız. Ekonomik yönden gelişmiş ülkelerde
dahi enflasyonun 5 kat arttığını unutmamalıyız.
Tüm dünyada enerji fiyatları başta olmak üzere ham madde fiyatlarında
olağanüstü artışlar gözükmektedir. Nitekim bu
artışların birçok ülkede iç karışıklıklara
bile sebebiyet verdiğini gözlemlemekteyiz. Türkiyeyi bu küresel
çalkantıdan en az hasarla kurtarmak için,
vatandaşlarımızın fiyat artışı yükünün
altında kalmaması için ne gerekiyorsa yapılıyor, her türlü
tedbir hızlı bir şekilde alınıyor. Buna
bağlı olarak, asgari ücrette yapılan artış, yüzde
50nin üzerindeki artış, yine asgari ücrete kadar olan ücretlerdeki
vergilerin kaldırılması, vatandaşlarımızın
doğal gaz ve enerji fiyatlarından kaynaklanan mağduriyetinin
giderilmesi ve bu ağırlığı hissetmemesi adına
vergilerde yapılan feragatler
Avrupada hem elektrik hem de doğal
gaza baktığımız zaman son dokuz aylık süreçte yüzde
250leri aşan bir fiyat artışının olduğunu
görüyoruz ama Türkiye'ye baktığımız zaman fiyat
artışlarının Avrupa ortalamasının çok daha
altında olduğu da bir gerçek. En büyük
sıkıntılarımızdan biri olan stokçuluğa
karşı da her türlü önlemi alıyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla fiyat artışlarını
incelemek üzere Fiyat İstikrarı Komitesi kuruldu.
Kurumlarımız, market zincirleri başta olmak üzere piyasa
dengesini bozan üreticilere, tedarikçilere, perakende işletmecilerine ve
fahiş fiyat artırımlarına karşı her türlü tedbiri
almakta.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AHMET ÇAKIR (Devamla) Resen
başlatılan incelemeler doğrultusunda 2020 yılında
2.900, 2021 yılında da 2.470 olmak üzere toplamda 5.370 dosyanın
incelenerek karara bağlandığını söyleyebilirim. En
son, Meclisimiz geçtiğimiz hafta, stokçuluğun cezalarının
arttırılmasını içeren kanunu çıkardı.
Cumhurbaşkanımız bugünkü grup toplantısında da
Önümüzdeki temmuz ayında enflasyon gerçekleşmesine ve şartlara
bakarak çalışanlarımızın durumunu bir kez daha gözden
geçireceğiz. diyerek vatandaşlarımızın hiçbir
şekilde bu süreç içerisinde mağdur edilmeyeceğini,
haklarının ve gelirlerinin korunacağını bir kez daha
ifade etmiş oldu.
Sayın milletvekilleri,
tüm dünyada Covidle başlayan bu çalkantının ülkemizdeki
etkisinin en aza indirilmesi için her türlü tedbirin
alındığı bir kez daha ifade etmek istiyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayalım efendim.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN
(İzmir) Kabul edilmemiştir. dediniz efendim.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Kabul edilmemiştir. dediniz.
BAŞKAN Sayın
Başkan, işlemi yaptık biz efendim.
MEHMET DOĞAN KUBAT
(İstanbul) Evet, Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Doğan Bey mi karar veriyor buna
efendim?
BAŞKAN Halkaların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Iğdır Milletvekili Habip Eksik ve
arkadaşları tarafından, sağlık emekçilerinin
yaşadığı sorunların araştırılması
amacıyla 12/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
12/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
12/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
12 Ocak 2022 tarihinde
Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksik ve arkadaşları
tarafından verilen (16238 grup numaralı) sağlık
emekçilerinin yaşadığı sorunların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 12/1/2022 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksik.
Buyurunuz Sayın Eksik.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP
EKSİK (Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sağlığın
ülkemizde
demokratikleştirilmemesi,toplumsallaştırılmaması ve
neoliberal politikalarda ısrar edilmesi nedeniyle, gerçekten,
sağlığın birçok noktada sağlık emekçileriyle
ilgili büyük sorunlara sebep olduğunu görüyoruz ve iktidar tarafından
koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelenmemesi, tedavi edici
sağlık hizmetlerinin öncelenmesi, sağlığın bir
ticari metaya dönüştürülmesi sağlık emekçilerine çok büyük
sorunlar yüklemektedir. Bugün baktığınızda pandemi süreci
dahi hastanelerde karşılanmış ve âdeta sağlık
emekçilerinin sırtına bu süreç yüklenmiştir.
Sağlık emekçileri
birçok sorunla karşı karşıyadır, gerçekten hemen hemen
her alanda ciddi sorunlarla karşı karşıya
kalmaktadırlar. Sağlıkta şiddet her geçen gün
artmaktadır ve baktığınız zaman, uygulanan neoliberal
politikalar, MHRS sisteminin beş dakikada bir muayene için randevu
vermesi, aynı zamanda diş hekimliği, cerrahi alanlar gibi
-cerrahlar için- girişimsel işlemlerde süre tanımadan randevu
vermesi ve tıp dışı diğer sağlık
alanlarındaki insanların itibarının
değersizleştirilmesi, uzun nöbetler, çalışma
koşullarının kötüleştirilmesi, maalesef, sağlıkta
şiddeti gün geçtikçe artırıyor ve sağlık emekçileri
için ciddi bir soruna dönüştürüyor.
Yine, ülkemizde ciddi anlamda
bir beyin göçü sorunu mevcut. Sağlık emekçileri mesleklerini icra
ederken çok ciddi anlamda zorluk yaşamaktadırlar çünkü gerçekten,
çalışma koşulları çok kötü, çalışma alanları
çok kötü. Yetersiz bir ücretle karşı karşıya kalıyorlar.
Bugün, baktığınız zaman, sağlık emekçilerinin
birçoğu geçinemeyecekleri ücretlerle karşı karşıya
bırakılmaktadırlar. Ücretlerin çoğunun yetersiz, gerçekten
açlık sınırının altında, yoksulluk
sınırının altında olduğunu bilmekteyiz.
Aldıkları ücretlerin emekliliğe yansımaması
Ki
iktidar, bu konuyla ilgili bir yasa teklifi getirdi ama bu yasa teklifini de
sonra geri çekti, bununla ilgili bir söz verdi ama hâlâ Sağlık
Komisyonuna bu kanun teklifini getirmemiş bulunmakta; bunu da buradan
soralım. KHKlerle insanları işten atma durumu, arşiv
araştırmaları, yine, güvenlik soruşturmalarıyla mezun
olan kişilerin işlerine başlatılmaması durumu da çok
ciddi anlamda beyin göçünü tetiklemekte ve birçok soruna sebep olmaktadır.
Baktığınız
zaman, gerçekten ciddi anlamda bir özlük hakkı sorunu var.
Sağlık emekçilerinin 3600 ek gösterge talebi vardı
yıllardır, karşılanmadı. Hekimlerin,
aldıkları ücretin tümünün emekliliğe yansımasıyla
ilgili talepleri var; bu sorun hâlâ çözülmüş değil. Yine,
yıpranma payının az verilmesiyle, fiilî hizmet
zammının az verilmesiyle ilgili ciddi sorun var. Yüzde 80lerin
üstüne çıkmış bir enflasyon oranı varken enflasyonun
altında zam yapılması ciddi sorunlara yol açmaktadır.
Sağlık emekçileri açısından insanca çalışma
koşulları sağlanmamaktadır. Yine, emekliliğe
yansımayan çalışma ücretlerinin olduğunu görüyoruz.
Covid-19 meslek
hastalığıdır ama bununla ilgili bir adım
atılmadı maalesef, vazife malullüğü sayılmasıyla
ilgili ısrar yapılıyor, sağlık emekçileri ciddi
anlamda bu taleplerini yükseltiyorlar ama bu, bir sorun olarak durmaya devam
ediyor.
İş
sağlığı güvenliği hizmeti maalesef hastanelerde
verilmemekte, bu konuda özellikle kamu hastaneleri iş
sağlığı hizmetinden mahrum bırakılmaktadır.
Yeterli düzeyde -ki pandemi sürecinde de bunu gördük- kişisel koruyucu
donanımın verilmediğini, bu nedenle de birçok sağlık
emekçisinin yaşamını yitirdiğini, birçok hekimin
yaşamını yitirdiğini hepimiz bilmekteyiz. Bu sorun hâlâ
derin bir şekilde durmaktadır. Ana dilinde sağlık
hizmetiyle ilgili sorun apaçık ortadadır ve gün geçtikçe daha da
büyük sorunlara yol açmaktadır, hekimler ile hastalar arasındaki
ilişkinin bozulmasına, sağlık emekçilerine olan güvenin
azalmasına sebep olmaktadır.
Baktığınız
zaman özellikle hemşirelik, eczacılık, tıp gibi alanlarda
bu alanların dışından gelen insanların hoca olarak
üniversitelerde görevlendirildiğini, iktidara yakın kişilerin
görevlendirildiğini, âdeta bir torpil merkezlerine
dönüştürüldüğünü ve bunun neticesinde de sağlık
eğitiminin ciddi anlamda gün geçtikçe düştüğünü görmekteyiz.
Örgütlenme hakkıyla
ilgili hastanelerde ciddi bir sorun var, iktidarın bu konuda çok
yoğun baskısı var ve sarı sendikalar bu konuda resmen
insanların önüne çok ciddi anlamda engeller getirmektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Eksik.
HABİP EKSİK (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hastanelerde,
sağlık alanlarında yöneticiliklerin liyakatsiz bir şekilde
dağıtıldığını, torpile dayalı
yapıldığını biliyoruz. Sözleşme usulü
yapılarak, usulsüzlükler konusunda yöneticilere baskılar
yapıldığını çok iyi biliyoruz, bu sorunları derin
bir şekilde durmaktadır. Aile hekimleri, maalesef, mobil
sağlık hizmetlerini kendi imkânlarıyla vermektedirler ve
aynı zamanda, baktığınız zaman hepsinin
çalıştıkları ortamların fiziki
koşullarının yetersiz olduğunu görmekteyiz. Bunun gibi
birçok sorunu var sağlık emekçilerinin, gün geçtikçe de
artmaktadır.
Bizim verdiğimiz bu
önergeye, sağlık emekçilerinin sorunlarının belirlenmesi ve
onların sorunlarının giderilmesi konusunda adım
atılması için hepinizin evet oyu kullanmasını ümit
ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan
Kabukcuoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDP Grubunun vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesi üzerine grubum adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Sağlık personeli
daima fedakârca çalıştı, işlerini pek çok defa insanüstü
çabalarla yürüttü. Pandeminin getirdiği zorluklarla iki yıl
dişlerini sıktılar, ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Son
zamanlardaki pahalılık yüzünden hayat, tüm milletimiz gibi
sağlık personeli için de çekilmez hâle geldi; yine hastalıktan
çekinmiyorlar, çalışıyorlar; yine ölümden çekinmiyorlar,
çalışıyorlar. AK PARTİ Hükûmeti sağlık
personelinin kanını, iliğini bitirdiğini bilmelidir.
Bir ay kadar önce, Hükûmet,
sırf hekimlere yönelik ücret düzenlemesi getirmek istedi. Parlamentodan ve
halktan gördüğü tepki yüzünden bu teklifi geri çekti. Acilen tüm
sağlık personelinin -eczacısı, veteriner hekimi, biyokimya
uzmanını ayırt etmeden- maddi durumu düzeltilmelidir.
Üniversitelerde çalışan akademik kadronun aldığı ücret
son derece yetersizdir, hiç olmazsa mesai saatleri dışında
kurumları dışında çalışmak istemektedirler; bunu
izin verilmelidir.
İnsanları yokluk
içinde çalışmaya mecbur edince onlar çözüm olarak yurt
dışına gitmeyi seçiyorlar. Gittikleri yerlerde makul bir ücret
almalarının yanı sıra mobbing uygulanmıyor, mesai
saatleri makul, şiddete uğramıyorlar.
Sağlık personelinin
özlük haklarındaki düzenlemenin en büyük yararı onların
performansının artması üzerinde olacaktır.
Sağlıkta şiddetten Hükûmet ne fayda görüyor? Gecesini gündüzüne
katan, hasta olan, canlarını hastalar için veren sağlık
personelinin en büyük muhalifleri şiddet uygulayan insanlardır. Gün
geçmiyor ki sağlık personeli şiddet görmesin. Hükûmete
şiddetin yanında durmak yakışmıyor. Hükûmetin
çıkardığı yarım yamalak yasalarla şiddetin
önlenemediği ortadadır. Hükûmet şiddeti önlemek için ne zaman
parmağını oynatacak? Her gün bir sağlık personelinin
hayatını kaybetmesini mi bekliyorlar acaba? Hükûmet
sağlıkta şiddeti önleyecek diye ümitlenelim mi? Pandemide bir
mecburiyet vardır, çalışanlar hasta olur, işinden
kalır, bazen de hayatını kaybeder ancak şiddetin
mecburiyeti sadece Hükûmete aittir. Bu vesileyle, pandemide hayatını
kaybeden 530 sağlık çalışanımıza Allahtan rahmet
diliyorum.
Sağlıkta 39
branşta değişik meslek ve meslek yüksekokulları mezunu 100
binlerce genç beklemektedir. Sağlık Bakanlığından
bunlar kadro bekliyorlar. Bu kadar insanı, Hükûmetin, sağlık
sektöründe istihdam etmesinin zorluklarının farkındayız. Bu
gençlerin eline diplomayı verip öylesine işsiz
bırakılmalarındansa Hükûmet, gençleri uygun mesleğe
yöneltip iş sahibi olmalarını sağlamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) Bu konuştuğumuz sağlık personelinin özlük
hakları sağlıkta sadece devede kulaktır. Aslında,
neoliberal sistemde sağlık sistemi tümden elden geçirilmeli,
sağlık sisteminin örgütlenmesi yeniden değerlendirilmelidir.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Servet Ünsal.
Buyurunuz Sayın Ünsal
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERVET ÜNSAL
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bugün sağlık emekçilerinin sorunları ve
atılması gereken adımlardan biraz bahsedeceğim.
Sağlık
emekçilerinin zaten yoğun olan iş yükü pandemiyle son derece
arttı. Evet, arkadaşlar, yüzlerce hekimi, sağlık
çalışanını bu süreçte Covid-19 nedeniyle kaybettik. Ölen
sağlık çalışanı sayısı 536 arkadaşlar.
Toplum için mücadele eden sağlık çalışanlarının
elinde ne var peki bugün? Pandeminin başında alkışlar var,
bir de Hakkını ödeyemeyiz. lafları var arkadaşlar.
Sağlık çalışanlarının sorunları atama
yapılmaması, personel yetersizliği, yoğun mesai saatleri,
şiddet riski, yapılmayan ödemeler, Covidin meslek
hastalığı sayılmaması gibi
Değerli arkadaşlar,
700 binin üzerinde hekim ve sağlık çalışanı atama
bekliyor. Verilen sözler
Ancak ortada hiçbir şey yok. Yıllardır
yöneticilerin yaptığı hekim düşmanlığı
bitmiyor arkadaşlar. Kenan Evrenle başladı hekim
düşmanlığı, ne dedi biliyor musunuz mecburi hizmete
gidenlere: Ağaca bağlayın, kaçmasınlar. Evet,
değerli arkadaşlar, İmren Aykut denen bir Bakan çıktı
arkadaşlar, Çalışma Bakanı, Ne verseniz doktorların
gözü doymaz. dedi. Yıldırım Aktuna kapı kırdı,
başhekimin kapısını. Osman Durmuş kaloriferi fazla
yakıyor diye doktorun elini kalorifere tutturdu, yaktırdı. Evet,
arkadaşlar, Recep Akdağ denen Bakan arkadaşımız
Doktorların eli hastanın cebinde. dedi. Recep Tayyip Erdoğan
Başbakandı, Ben doktorlara iğne bile yaptırmam, onlar sizi
felç ederler. dedi. Doktorların da efendi dönemi bitti. dedi
Cumhurbaşkanı, düşünebiliyor musunuz arkadaşlar. Evet, daha
birkaç hafta önce Rümeysa Şen diye bir kızımız yoğun
nöbet sonrasında hayatını kaybetti kazada. Evet, genç bir
hekimimizi böyle kaybettik. Şiddete karşı yasa beklenirken
gerçekten hekime şiddet yasası geldi arkadaşlar. Gelen yasayla,
düşünün, bütün partiler birleşti ama yasa tutuklama
sınırının altında olduğu için hekime
saldıran kişiyi eskiden polis bırakıyordu, şimdi de
savcı bırakıyor arkadaşlar.
Evet, çok sayıda hekim
yurt dışına gidiyor arkadaşlar, istifa ettiler. Son on
yılda 4 binin üzerinde doktorumuz yurt dışına gitti. On
sene önce 40larda olan bu doktor sayımız, bugün 2021de 1.500leri
buldu. Niye doktorlar yurt dışına gitmek istiyor
arkadaşlar? Bir daha tekrarlayayım: En başta bir kere hekim
saygınlığı kalmadı, Covid-19 meslek
hastalığı sayılmıyor, ek ödemeler yapılmıyor,
yoğun çalışma saatleri bitmiyor, personel eksikliği
sürüyor, emeklilik şartları düzeltilmiyor, insanca yaşam
hakkı verilmiyor arkadaşlar. Evet, iktidara tekrar söylüyorum
buradan: Sağlıkçıların sesine artık kulak
tıkamayın ama yaptığınız ne?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Kuru
kuru kurban olmak... Kuru kuru alkışlıyorsunuz saat dokuzda.
Evet, ben bir hekim olarak
meslektaşlarımın hem de tüm sağlık
çalışanlarının hakkı olanı vermenizi istiyorum.
Biz hekimliğe adım atarken arkadaşlar, verdiğimiz bir söz
vardı onu hatırlatayım size: Bilimin ve aklın
ışığında halkının ve hastasının
yanında olmaktı bizim görevimiz. Çok ses ve tek yürek olabilen
hekimlere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Teşekkürler ediyorum,
sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Aycan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
Ankara Milletvekili Servet Ünsalın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, biraz evvelki
konuşmacının hekime şiddet örnekleri gösterirken rahmetli
Sayın Bakanımız Osman Durmuş'un adını
zikretmesini teessüfle karşılıyorum, kınıyorum. Bu,
hekime yönelik bir şiddet değildir, bir kontrol sırasında
kaloriferin yanmasını kontrol etmek için söylenmiş bir sözü
hekime yapılmış bir şiddet olarak göstermek son derece
yanlıştır.
Teşekkür ederim.
SERVET ÜNSAL (Ankara)
Yakmıştır elini, yakmıştır.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Altay...
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Tabii, kürsüde yapılan...
BAŞKAN Vefat
etmiş bir Sayın Bakanımızla ilgili bir
açıklamaydı bu.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Tamam ama şöyle...
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben de hatibimizin merhum Bakan Osman Durmuşa bu
yönüyle saygısızlık edeceğini asla düşünmem ama bir
vakayı, bir anekdotu da hekime şiddeti, doktorlara şiddeti,
farkındalık yaratmak noktasında, doktorlara saygıyı
önce kamunun üst yöneticilerinin göstermesi noktasında bir
hassasiyettir... Konuşmasının bu yönüyle kınanması
bakımından Servet Beyin de yerinden bir açıklama yapması
gerekir diye düşünüyorum.
BAŞKAN Sayın
Ünsal, yerinizden efendim, buyurunuz.
27.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın,
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Evet,
değerli arkadaşlar, bir anekdottan bahsettim. Kenan Evrenle
başladı, Yıldırım Aktunayla, Bakan Recep
Akdağla ve o zamanki Başbakan, şimdiki Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğanın o dönemde söylediği sözleri söyledim. Bu,
yalan değil, gerçekten de doğru. O günkü basındaki
açıklamaları duyarsanız ya da bakarsanız, görürseniz...
Çalışma Bakanı İmren Aykut ne demişti? Ne verseniz
doktorların gözü doymaz. dedi. Buna itiraz ettiniz mi? Yok. Niye?
İmren Aykut burada yok diye mi? Arkasından, Yıldırım
Aktuna ne dedi? Kapılarını kırdı, başhekim yokken
gece teftiş yaptı; buna da itiraz etmediniz. Osman Durmuş
kalorifere hekimin elini tuttu Çok yakıyorsunuz kaloriferi. diye, ona da
itiraz yok. Recep Akdağ da Doktorların eli hastaların cebinde.
dedi, iyi hatırlayın, hafızanızı bir zorlayın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Ünsal.
SERVET ÜNSAL (Ankara) Ben
teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurunuz efendim.
28.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Ankara
Milletvekili Servet Ünsalın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Merhum Osman Durmuşun
Bakanlığı esnasında Müsteşarlığını
yapan Maraş Milletvekillimiz Sefer Aycan burada,
danışmanlığını yapan Kütahya Milletvekilimiz
Sayın Ahmet Erbaş burada ve şimdi verdikleri bilgilere göre
mayıs ayında, havalar gayet sıcak iken aşırı
derecede yakılan bir kaloriferi gözlemesi üzerine başhekime Bu
mevsimde, bu derecede yakılır mı? Yani dokunabiliyor musunuz
şu kalorifere? diye
Ve muhtemelen önce kendisi dokundu Sayın Bakan.
Hadise bu. Bunu bir örnek olarak vermenin yanlış olduğunu ifade
ediyoruz. Yani bu, sağlıkta şiddet meselesinde konuşulacak
bir konu değil ki; nereden, dağdan, belden laf aşırıp
da mevzu buraya getiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) O
nedenle, bu açıklama gereği duyuldu ve konuyu tavzih etme,
açıklama maksadıyla Sayın Aycan söz aldı, konuştu. Ben
de bu şekilde ifade ediyorum düşüncelerimi ve yine eski Sağlık
Bakanımız Sayın Osman Durmuşu da rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim.
TAMER OSMANAĞAOĞLU
(İzmir) Devlet malının ne demek olduğunu en iyi anlayan
Sağlık Bakanı olduğu için, onlarda da o hassasiyet
olmadığı için onu anlayamıyorlar.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Iğdır Milletvekili Habip Eksik ve
arkadaşları tarafından, sağlık emekçilerinin
yaşadığı sorunların araştırılması
amacıyla 12/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Ocak 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın
İsmail Tamer
Buyurunuz Sayın Tamer.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HDP grup önerisi
hakkında Grubum adına söz almış bulunuyorum. Saygı ve
sevgilerimi iletiyorum.
Bir kere, her şeyden önce,
tıp mesleğindekilerin, hekim arkadaşlarımızın,
sağlık çalışanlarımızın özellikle son iki
yıl içerisinde yapmış olduğu özverili
çalışmaları için hepsine teşekkür ediyor, ayrı
ayrı gözlerinden öpüyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Onlara ne kadar ne desek de ne versek de az olduğunu
ifade etmek istiyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ya, vermiyorsunuz, mesele o.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Hiçbir şey vermediniz, vermediğiniz için
eleştiriliyorsunuz.
İSMAİL TAMER
(Devamla) - Lütfen dinleyin değerli Başkan.
Bir kere şunu ifade
ediyoruz: Bir kere, biz, şu anda çalışıyoruz, zaten
aralık ayı sonunda, bildiğiniz gibi, 6 maddelik bir
iyileştirme getirdik ama üniversite hocalarının eksikliğini
görerek tekrar geri çekmek zorunda kaldık. Şu an itibarıyla da -son
derece- onlarla ilgili en iyi şekilde, onların özlük
haklarını geliştirecek şekilde çalışıyoruz
ve bunu getireceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bir kere, bakın
HABİP EKSİK
(Iğdır) Hemşireler yoktu ama, ATTler yoktu, paramedikler
yoktu, şoför yoktu.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Müteahhitlerinkini getirdiniz, niye doktorlarınkini
getirmediniz?
İSMAİL TAMER
(Devamla) - Önce dinleyin, sonra cevap verin.
Türk hekimi, Türk
sağlık çalışanları hak ettiği şekilde
emeklerinin hakkını alacaklar; bunu çalışıyoruz zaten.
Burada, getirip de oy devşirmenin anlamı da yok, gereği de yok;
en iyisini vereceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
3600e gelince, zaten biz
vereceğiz. Şu anda Çalışma Bakanımız da ifade
ettiler, sağlık çalışanlarının 3600le ilgili
çalışması diğer çalışmaların arasında
devam ediyor; vereceğiz.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Sağlıkçılar hakkını ne zaman alacak,
seneyi mi kaldı, seneye mi?
İSMAİL TAMER
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, sağlıkta şiddete
gelince, bakın, sağlıkta şiddetin en çok üzerinde duran
yine biz olduk; 2012de çıkardığımız kanunlar
SERVET ÜNSAL (Ankara) Ya,
vermediniz
İSMAİL TAMER
(Devamla) - Sayın Ünsal, eğer savcı tutuklamıyorsa onun
sorunudur. Hep üzerine gitmemiz lazım, gitmeye devam edeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Hiçbir
sağlık çalışanımızı, hiçbir doktorumuzu kesinlikle
şiddete maruz bırakmadık, bırakmayacağız;
aynı şekilde de devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bakın, bir Turkovac
aşısı imal edildi.
SERVET ÜNSAL (Ankara) Yasa,
tutuklama sınırının altında...
İSMAİL TAMER
(Devamla) Dünyada 9 ülkeden 1i olan Türkiyeyi eleştirmekten başka
bir şey yapmıyorsunuz. Ya, bir kere alkışlayın! (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Türk
Tabipleri Birliği denen... Türk
Tabipleri Birliği, ne olduğu belli olmayan bir kurum. Ben, onu kabul
etmiyorum doktor olarak, kalkmış, eleştirmeye kalkıyor. Ona
da en iyi cevabı, gerekli cevabı Hacettepe Üniversitesinin
hocalarından Profesör Doktor Serdar Üstün verdi.
Bakın, Almanya, Alman
gazeteleri Türk Tabipleri Birliğini örnek göstererek Turkovacı
kötülemeye çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Tamer.
İSMAİL TAMER
(Devamla) Arkadaşlar, bu bir millî meseledir. Hiç olmazsa bu millî
meselede yanımızda olun be! (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Her zaman
karşımızdasınız, onun için yanımızda olun
diyorum.
Ne yaparsanız yapın,
ne getirirseniz getirin sağlık çalışanlarının
emeklerini size de yem etmeyeceğiz, gereğini de vereceğiz
diyorum.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
İSMAİL TAMER
(Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum, selamlarımı iletiyorum.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Memlekette doktor kalmadı, doktor!
SERVET ÜNSAL (Ankara) Ceza
sınırının altında verirseniz tutuklama
sınırını böyle olur.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan...
HABİP EKSİK
(Iğdır) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Altay...
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şimdi, burada, siyasi etik ve edebe yakışmayan
bir konuşmayı ibretle izledik. (AK PARTİ sıralarından
Aa! sesleri) Aa. yok.
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Hadi be!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şunun için diyorum: Turkovac sürecinde
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Kendinizle karıştırmayın onu.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) El hareketi yapmadı ki Başkanım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben kendimle mi karıştırıyorum? Edepsizin
dik âlâsı, daniskası sensin! Terbiyesiz herif! Ne demek Kendinle
karıştırma. Ne demek?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Terbiyesiz!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Terbiyesiz sensin!
BAŞKAN Sayın
Altay
Sayın Altay
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Terbiyesizlik yapma!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Terbiyesiz sensin! Haddini bil! Şerefsiz!
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Her şeye atlıyorsun. Terbiyesiz adam!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sen terbiyesizin ağababasısın!
Sayın Başkan...
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kendinle karıştırıyorsun. ne demek?
Edep dışı bir konuşma. diyorum ben.
BAŞKAN Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.49
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuşun, Başkanlık Divanı olarak hangi
milletten, hangi dinden, hangi ırktan, hangi inançtan olursa olsun
sağlık çalışanlarına şimdiye kadar dünya
genelinde fedakârca yürüttükleri çalışmalarından dolayı
minnettar olduklarına ve onlara her türlü desteğin verilmesi
konusunda bu Meclisin müttefik olduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, insanın yaşamı uğruna, bir canın
yaşam bulması, hayat bulması uğruna hangi milletten, hangi
dinden, hangi ırktan, hangi inançtan, ne olursa olsun o mesleği
yürüten insan kutsal bir hizmet yürüttüğü için kıymetlidir,
değerlidir; her türlü saygıyı da hak eder.
Dolayısıyla, sağlık çalışanlarımıza,
biz Divan olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak şimdiye kadar dünya
genelinde fedakârca yürüttükleri çalışmalarından dolayı
minnettarlığımızı ifade ediyoruz. Onlar cana can
kattığı için candırlar, onlara her türlü desteğin
verilmesi konusunda bu Meclis müttefiktir.
Şimdi, izninizle, burada
sağlık çalışanlarımız adına bizi
aydınlatan ve bizim de hocalarımız olarak gördüğümüz çok
değerli doktorlarımızı, başta İsmail Hocamız
olmak üzere, Meclisteki meslektaşları da selamlarken Sayın
İsmail Hocamdan bir dakikalık bir izahat bekliyoruz.
Buyurunuz Sayın Hocam.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
hiçbir siyasi partiyi kastetmediğine, Turkovacla ilgili sözlerinin
yanlış anlaşıldığına ve millî
aşıyı hep beraber en iyi şekilde temsil edeceklerini
bildiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Biraz önce yapmış
olduğum konuşmada özellikle Alman medyasında çıkan
haberlerle irtibatlı olarak millî aşımız olan Turkovacla
ilgili sözlerim herhâlde yanlış anlaşıldı çünkü hiçbir
siyasi partiyi burada kastetmedim. Millî bir aşıdır, millî
aşımızı hep beraber en iyi şekilde temsil
edeceğimizi de biliyorum. Dolayısıyla bu sözlerim
yanlış anlaşılmasın. Hiçbir siyasi partiyi ben
kastetmedim, sadece Alman medyasının yapmış olduğu
açıklamayı burada ifade etmek istedim. Biz millî
aşımızın arkasındayız. Özellikle Kayseri'de bunun
geliştirilmesi, devam etmesi ve bugün hizmete sunulması da
apayrı bir gururdur.
Hepinize teşekkür
ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Özkan
30.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, hatiplerin HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmalara ve İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yerinden sarfettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
burada bütün siyasi parti grupları olarak tüm milletvekillerimizle millî iradenin
tecellisi ve ülkemizin yasama ve denetim faaliyetlerini en güzel şekilde
ortak bir uzlaşı içerisinde müzakere ortamında
gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Onun için burada
tartıştığımız konular ne olursa olsun
yapılan her söz, her beyan, her açıklama muhakkak surette ülkemiz ve
milletimizin çok daha güçlü, aydınlık yarınlarda yaşama
iradesini, arzusunu, hedefini gerçekleştirmek üzere yapılıyor.
Farklı bakış açılarımız olabilir ancak bu farklı
bakış açılarımız muhakkak surette daha güçlü, daha
müreffeh, daha demokratik ve daha adil bir ülkede yaşama hedefine
matuftur. Bu anlamda aynen mecellede ifade edildiği gibi
Barikayıhakikat müsademeyiefkârdan tezahür eder. yani hakikat
güneşi fikirlerin çatışmasından ortaya çıkar.
Bu nedenle, biraz önce
hatiplerimizin kürsüden konuşmaları ve milletvekillerimizin
yerlerinden veya söz alarak yaptığı açıklamalar
aslında bu hakikat güneşinin doğmasına vesile olan
çalışmalardır. Bu anlamda, yaptığımız
çalışmalarda bize hakemlik eden en önemli 2 unsur Anayasamız ve
İç Tüzükümüzdür ve bu çerçevede milletvekillerimiz Meclisin mehabetine
uygun, milletimizin bizlere vermiş olduğu yasama yetkisine
hakkıyla karşılık gelecek bir tarzda
çalışmalılar. Bu anlamda, bütün milletvekillerimizin
kastının, hedefinin bu olduğuna inanıyorum ancak bizim
Anayasa ve İç Tüzükten daha büyük, daha önemli olan bir değerimiz
vardır ki o da bütün siyasi parti gruplarımızla, 85 milyon aziz
milletimizle birlikte kadim medeniyet geçmişimiz. İşte, biz
kadim medeniyet geçmişimizin ilke, etik
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Kadim medeniyet geçmişimizin ortaya koyduğu bütün hamuleyle, bütün
değerlerle, ilke ve kurallarla, Anayasamızın ve İç
Tüzükümüzün hakemliğinde, inşallah, yasama
çalışmalarımızı uhuletle ve suhuletle yerine
getireceğimize inanıyorum. Kalbi kırılan bütün
milletvekillerimizin birbirlerinden helallik dilemeleri gerektiğini ve
yasama faaliyetine uygun çalışma niyetimizin, azim ve
kararlılığımızın olduğunu ifade ediyor,
Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Altay
31.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri
Milletvekili İsmail Tamerin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hiç şüphesiz, siyaset,
münakaşa ve müzakeredir ve beni bilenler bilir, hiç şüphesiz,
siyasetin iki yüzü vardır: Bir tarafında vicdan, bir tarafında
nezaket; başka yüzü olamaz; her hâl ve şartta vicdan ve nezaket gereklidir.
Sayın İsmail Tamer
-ki biz kendisini ağabey olarak da görürüz- öyle bir konuşma
yaptı ki sanki algı şöyle oldu -düzeltti, teşekkür
ediyorum- algı şu idi: Cumhuriyet Halk Partisi, Turkovac
aşısı sürecine olumsuz bakmış. Ben de işte, onu
anlatmak için ayağa kalktım, dedim ki: Bir Cumhuriyet Halk
Partilinin, millî aşımız Turkovacla ilgili, bu süreçte bir
olumsuz beyanını bana göster, elini öpeceğim. Gösteremez, yok
çünkü. Çünkü Turkovac, Tayyip Erdoğanın mahareti değil,
marifeti değil -katkısı vardır şüphesiz- Türk bilim ve
sağlık insanlarının bir başarı hikâyesidir. Bizim
bunu alkışlamaktan başka yapacağımız bir şey
yoktur, desteklemekten başka yapacağımız bir şey
yoktur; olayın böyle anlaşılmasını isterim. Ama
Sayın Tamerin, konuşmasında, ellerini CHP sıralarına
yöneltip, Almanyayla bizi bir tutup Turkovaca
karşıymışız, Turkovacı sabote etmişiz
algısı yapması hoş değil. Onun için de dedim ki: Bu
konuşma siyasi etik ve edebe sığmaz, siyasi. Burada da ne demek
istediğim çok açıktır. Hâl böyleyken AK PARTİ Grubunun
celallenmesini anlamış değilim, önce onu bir söyleyeyim. Ama
tekrar şunu söyleyeyim: Allah, yakışan iftiradan saklasın!
Cumhuriyet Halk Partisinin bu konularda, Türk bilim, sağlık insanlarının
bu büyük başarısıyla ilgili Engin Özkoç'un, benim tweetlerim
var ya, destek tweetlerimiz var, beyanatlarımız var; bunun böyle
algılanmasını, böyle bilinmesini isteriz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Elbette iktidarda siz olduğunuz için siz bunun
başarısını kendi hanenize yazarsınız, yazmak
istersiniz. O zaman ben de derim ki: 9 bin doktor istifa etti. Zaten Sayın
Servet Ünsal, doktorlarımızın, sağlık çalışanlarımızın
feryadını dile getirdi ya. Sokakta feryat var, iktidara mensup
milletvekillerimiz pembe tablo çiziyor; çizebilirler, haklarıdır.
Bizim de sokağın feryadını Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna taşımak gibi bir görevimiz var. Bunu yapmaya devam
edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Eksik, daha önce bir söz talebiniz vardı tartışmalardan önce,
ona istinaden size söz veriyorum.
Buyurunuz.
32.- Iğdır Milletvekili Habip Eksikin, Kayseri
Milletvekili İsmail Tamerin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HABİP EKSİK
(Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Önergemizle ilgili oy
devşirme amacıyla verildiği iddia edildi. Bu konuyla ilgili ben
şunu belirtmek istiyorum: 39 kalemdeki bütün sağlık
emekçilerinin, tüm sağlık emekçilerinin sorunlarının
çözülmesine yönelik verilmiş bir önergeydi. O açıdan kesinlikle bunu
kabul etmiyoruz, reddediyoruz.
Yine, aynı zamanda, Türk
Tabipleri Birliğinin Turkovac aşısının faz 3
çalışmalarının ve diğer faz
çalışmalarının yayınlanmasını istemesi
tamamen bilimsel bir çalışmadır. Bu bilimsel talebin yerine
getirilmesi durumunda aslında Turkovac'la ilgili daha iyi, olumlu sonuçlar
alacağımız anlamına gelmektedir. Aslında hem
Sinovacla hem de BioNTechle ilgili bu talepler de zamanında
yapıldı. Türk Tabipleri Birliği kendiyle ilgili olan bir
bilimsel tavrı ortaya koymuştur. Burada bir milletvekilinin Türk
Tabipleri Birliğini itham edici sözlerinin de kabul edilemez olduğunu
belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından, tütün mamulleri ve alkollü
içeceklere yapıştırılan bandrol basım işi
ihalesinde hazine zararının nasıl oluştuğu ve bu
zarara kimlerin sebep olduğunun araştırılması
amacıyla 12/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
12/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
12/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından, tütün mamulleri
ve alkollü içeceklere yapıştırılan bandrol basım
işi ihalesinde hazine zararının nasıl oluştuğu ve
bu zarara kimlerin sebep olduğunun araştırılması
amacıyla 12/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırması
Önergesinin (3054 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 12/1/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın
Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hazine ve Maliye
Bakanlığı sigara ve diğer tütün mamulleri ile alkollü
içkilerde vergi güvenliğini sağlamak amacıyla bu ürünlere
bandrol yapıştırılması zorunluluğunu
getirmiştir. Bu zorunluluk çerçevesinde Gelir İdaresi Başkanlığı,
Ürün İzleme Sistemini kurmak üzere rekabete açık bir ihale düzenlemiştir.
2014-2019 yıllarını kapsayan bu ihaleyi Sicpa Assan AŞ
isimli bir şirket kazanmıştır, İtalyan Sicpa ve Türk
Assan şirketinin kurmuş olduğu yeni bir anonim şirket. Daha
sonra, Assan, bu gruptan ayrılıyor ve Sicpa AŞ, bu bandrol
basım ve dağıtım işini üstlenerek işi yapmaya
devam ediyor.
2019 yılı
geldiğinde beş yıllık ihale dönemi sona eriyor ve 2020-2025
yıllarını kapsamak üzere Gelir İdaresi
Başkanlığı yeni bir ihaleye çıkıyor. İhale
tarihi olarak 19 Kasım 2019 belirleniyor ancak o günlerde bu ihale,
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün Bu işi ben
yapacağım. talebi üzerine iptal ediliyor; aslında, teklifler
alınmış, sonuçlandırılması gerekirken ihale iptal
ediliyor. Gerekçe: Bu iş, vergi güvenliği işi çok önemlidir,
bunu özel sektör yapmamalı, Darphane ve Damga Matbaası Genel
Müdürlüğü yapmalı. Bu gerekçeyle iptal ediliyor, Darphane ve Damga
Matbaası bu işi üstlenecek. İptal edildikten sonra Ocak 2020de
Gelir İdaresi Başkanlığı ile Darphane Genel
Müdürlüğü protokol yapıyor, iş Darphaneye
bırakılıyor. Bundan sonraki gelişmeler ilginç. 18 Nisan
2020 tarihinde Cumhurbaşkanı kararı olarak Resmî Gazetede bir
karar yayınlanıyor, sadece bu işe yönelik olarak. Bandrol
basım ve dağıtım işini Darphane Genel Müdürlüğü
yapacaktır, ilan yapmadan yapacaktır, rekabete gerek yok,
pazarlık usulü veya doğrudan temin usulüyle
Rekabet yok, özel
sektöre yaptıracak. E, hani vergi güvenliği vardı, bunu
Darphanenin kendisi yapacaktı, Gelir İdaresi Başkanlığı
bunu zaten gayet düzgün yapıyordu? Peki, devamını izleyelim.
Amaç, bunu yandaş bir şirkete vermek. Sonrası daha vahim tabii,
sadece o kadarla sınırlı değil. 29 Mayıs 2020
tarihinde DNS diye bir şirket kuruluyor. DNS, bu isme dikkat edin. Sahibi
-tek sahibi var- Halil İbrahim Danışmaz. AK PARTİ'yi seçimlerde
desteklemek üzere kurulmuş olan Her Şey Türkiye İçin
Platformunun Başkanı; zamanın, dönemin Hazine ve Maliye
Bakanının yani Darphanenin bağlı olduğu Bakanın
da yakın arkadaşı olduğu ifade ediliyor. Sonra, 15 Eylül
2020 tarihinde bandrol ücretleri birden yüzde 100 ila yüzde 400 oranında
artırılıyor çünkü bandroller şirketlere
satılıyor, sigara şirketlerine, alkol üreten şirketlere;
ücretler artırılıyor. İşi eylül ayında DNS
şirketi alıyor. Peki, kaça alıyor? 400 milyon liraya. Peki, bu
işi daha önce Sicpa şirketi Gelir İdaresi
Başkanlığına kaç liraya yapıyordu? 185 milyon liraya
yapıyordu değerli milletvekilleri. DNS şirketine 400 milyon
liraya ihale ediliyor. DNS bu işi kime yaptırıyor? Sicpaya
yaptırmaya devam ediyor. 2021 yılı için bu bedel tutarı 185
milyon liradır yani DNS şirketi Darphaneden 400 milyon lirayı
alıyor, 185 milyonunu Sicpaya veriyor, hâlen işi Sicpa yapmaya devam
ediyor; 215 milyon lira kemiksiz, kılçıksız kazanç. Bu
gayrimeşru kazancı bu şirkete sağlayan Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrak ile Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürüdür.
(CHP sıralarından alkışlar) Bu gayrimeşru
kazancın, yasa dışı kazancın
altyapısını oluşturmak üzere Cumhurbaşkanı
kararı Resmî Gazetede yayınlanmıştır. İddia
ediyorum, şimdiki Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nureddin
Nebatiyi de göreve davet ediyorum: Devletin kasasından, açıkça, her
yıl için 215 milyon lira ödeme yapılmaktadır yasa
dışı bir şekilde DNS şirketinin sahibine gayrimeşru
bu kazancı sağlayabilmek için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sonra, iz kaybettirilmek için bu iş bir
başka şirkete devredildi. Şimdi, bir başka şirket var
devrede ama bu işi hâlâ İtalyan Sicpa şirketi 185 milyon liraya
yapmaya devam ediyor. Bu sigara ve tütün üreten şirketlerden, alkollü içki
üreten şirketlerden 500 milyon lira toplanıyor, tahsil ediliyor; 100
milyon lirası Darphaneye kalıyor, 400 milyon lira bu DNS
şirketine ödeniyor -şimdi yeni şirkete- o da 185 milyon liraya
İtalyan Sicpaya bu işi yaptırıyor. 215 milyon yasa
dışı kazanç devletin gücüyle, Bakanın gücüyle, Darphane
Genel Müdürünün gücüyle bu şirketlere sağlanıyor.
Sayın Nebatiyi göreve
çağırıyorum, AK PARTİ Grubunu da Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bu konuda hassasiyete davet ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine İYİ
Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİsi
iktidarlarının son dönemde kullandığı bir ifade var:
Yerli ve millîlik. Söylem itibarıyla kulağa hoş gelen ama sadece
söylemde kalan bu ifade ne zaman dile getirilse altından, savunma
sanayisinde olduğu gibi, yabancı bir ortak ya da iktidara yakın
bir kesime büyük paralar kazandırılmak üzere yaptırılan,
ihalesiz olarak devredilen işler çıkmaktadır.
Bu araştırma
önergesi de yine yerli ve millî söyleminin ardından yapılan
usulsüzlükleri bariz bir şekilde ortaya koyuyor. Bakınız, bir
gece ansızın kayınpederine bile haber vermeden istifa eden damat
Bakan Sayın Berat Albayrak, alkol ve tütün ürünlerine basılan
bandrollerin yerli ve millî bir mesele olduğunu, bunun için de yerli ve
millîlik temelinde hareket edilmesi gerektiğini dile getiriyor.
Kaçakçılığın
önlenmesi, vergi kaybının önüne geçilmesi amacını
taşıyan, alkol ve tütün ürünleri başta olmak üzere hassas
ürünler için kullanılan bandrol basımı işi devlet
açısından büyük bir önem taşıyor. Bu anlamda, böyle bir işin
millî ve yerli bir temelde yapılmasının istenmesi doğru bir
bakış açısı. Ancak bu, konunun cilalı kısmı,
gerçek ise bambaşka.
Bakan Bey, önce, tütün ve
alkollü ürünlere yapıştırılan bandrolleri
yaklaşık on iki yıldır üreten yabancı bir
firmanın ihalesini iptal ediyor ve görevi Hazine ve Maliye
Bakanlığına bağlı Darphane ve Damga Matbaası
Genel Müdürlüğüne veriyor. Başından beri yapılması
gereken uygulamanın bu olması gerekirken ancak aklına
gelmiş. Ama birdenbire işin rengi değişiyor ve Darphaneye
devredilen iş, gerçekten yerli ve millî olarak kamuya geçen iş,
matbaası dahi olmayan DNS firmasına devrediliyor. Bu işlem
yapılırken de bilindik yöntemler izleniyor. Önce, Darphanenin bu
hizmeti alım yöntemi Kamu İhale Kanunu mevzuatı
dışına çıkarılıyor, ardından işin
üçüncü firmalara da yaptırılabilmesi konusunda Darphane yetkilendiriliyor.
Bu yetkinin hemen ardından mayıs ayında yapılan ihale
işine bire bir uyumlu DNS adlı bir firma kuruluyor ve sadece birkaç
ay sonra eylül ayında Darphane yönetimi, işi, matbaası bile
olmayan bu firmaya veriyor. Kamuda, normal işleyişte bu iş böyle
yaptırılırken teknik yeterlilik, tecrübe ve mali durum
raporlaması istenilmesi gerekir. Kaldı ki bandrol konusu
yolsuzluğa da suistimale de vergi kaçırmaya da müsait bir iş. Bu
yüzden bu iş özel bir firmaya devredilecekse öncelikli kriterlerin; yeterlilik,
liyakat ve güvenilirlik olması gerekiyor. Böyle bir kriter
aranmış mı? O da yok. Firma üç beş aylık, tecrübe yok,
matbaa yok. Böyle olunca üçüncü kişilere iş yaptırma yetkisi
DNSye geçiyor ve firma bu yetki dâhilinde işi on iki yıldır
bandrol üreten aynı yabancı firmaya yaptırmaya
başlıyor, hem de fahiş bir fiyatla.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı) .
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Aynı işi, daha fazla fiyatla aynı yabancı firmaya
yaptıracaksak değişen ne? Sadece araya bir el daha sokularak
milletin vergileriyle toplanan para çarçur ediliyor, kamu zararı
oluşuyor. Nerede kaldı yerli ve millîlik? Sadece kâğıt
üstünde; suya atılınca çözünen, ateşe atılınca yanan,
toprağa gömülünce çürüyen kâğıt üstünde. Yerli ve millîlik önce
yüreğinizde olacak ama nerede siz de o yürek. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut
Celadet Gaydalı.
Buyurunuz Sayın
Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
iktidar, kendine yakın menfaat gruplarını zengin etmek
uğruna yürürlükte bulunan tüm yasa, yönetmelik, mevzuat ve
aklınıza gelen tüm bağlayıcı metinleri yok sayarak
ülkeyi bir kanunsuzluk ortamına çevirmiştir. Yani -Kamu İhale
Kanununu kendilerine uydurmak için- Kamu İhale Kanunu defalarca
değiştirilmiştir, çürüme işte buradan başlıyor.
Tütün mamulleri ve alkollü içecekler bandrol basım işi de aynı
çürümenin meydana geldiği diğer bir ortamdır.
Kısacası, Gelir İdaresi Başkanlığı, bu
işi 2015-2020 yılları için Darphaneye veriyor; Darphane,
işi, yeni kurulmuş yandaş şirket DNS İnovasyon
AŞye devrediyor, DNS ise kalem oynatmadan Sıcpaya veriyor. 200
milyon TLye mal olacak bir iş, DNSye rant sağlamak üzere 400 milyon
TLye çıkıyor. Üretim ekonomisinden bahsediyorsunuz. Bandrolün
üretime katkısı nedir? Bu sadece denetim işidir ve denetimin de
devlet eliyle yapılması gerekir. Victor Hugo Zalimlerin çarkı,
cahillerin çalışmayan kafalarıyla döner. demiştir. Kamu
kasten, bilerek, isteyerek zarara uğratılıyor ise bunun adı
haksızlıktır, hırsızlıktır. Öyle Gözüme
bakın. demekle olmuyor. Hazine Bakanı gözüne
baktıracağına gözünün önünde kurulmuş talan çarkına
baksın. Yoksa, gözü o kadar kamaşmış ki etrafını
göremiyor mu? İşini yapsın. Kasası soyuluyor, o, gözünün
ışığını gösterme derdinde.
Değerli milletvekilleri,
bakanlıkların haksızlıkla, hırsızlıkla
mücadele etmesi gerekirken bunlara ortam hazırlanıyor. Gerçi bir
bakanın bile kendi bakanlığını dolandırdığı
bir ülkede şirketler ne yapmaz ki? Bu konu kesinlikle bir
araştırma komisyonu kurularak açığa
çıkarılmalı. Sadece burası için değil, tüm ihalelerin
benzer şekilde incelenmesi gerekir. Yani bir işin kâr marjı
maksimum yüzde 25 iken yüzde 100ün üzerinde bir kâr payıyla halkın
parası şirketlere dağıtılıyor. Açık, adil,
şeffaf ve sorgulanabilir bir ihale yönetiminin olmadığı,
yöneticilerin de samimi ve dürüst davranmadığı ortamlarda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Devamla)
bu ve benzeri soygunlar kaçınılmazdır, ekonominin
düzelmesi de mümkün değildir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın
Ekrem Çelebi.
Buyurunuz Sayın Çelebi.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tütün mamulleri ve alkollü içeceklere
yapıştırılan bandrollere ilişkin Ce-Ha-Pe grup
önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Ce-Ha-Pe grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu belirtmek isterim.
Bu anlamda, eski Hazine ve
Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayraka yöneltilen
isnatların doğru olmadığını hepimiz de biliyoruz.
Ancak özellikle bu Parlamento bünyesinde sayın milletvekillerimizin bu tür
grup önerilerini verdiklerinde, gerçekten, bana göre çok daha titiz bir
çalışma yapmalarını öneririm. Ki özellikle bu grup
önerisini de veren, eskiden kamuda da görev yapan, bizim de saygıyla
özellikle bazı fikirlerinden yararlandığımız
milletvekillerimizin bu tür grup önerileriyle bu yüce Parlamentonun
ortamını da özellikle germelerini doğru bulmuyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yolsuzluğu söylemenin gerginlikle ne ilgisi var ya?
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, 7 Ocak 2022 Cuma günü Plan ve Bütçe
Komisyonumuzda on beş saat süren bir görüşmenin ardından
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ya, 200 milyon yolsuzluk var, ondan bahsedin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Sayın Başkan, hatip kürsüde konuşuyor efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Gerginlik diyorsunuz, gerginlik değil ki yolsuzluktan bahsetti
sayın hatip ya, 200 milyonluk yolsuzluktan bahsetti.
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Sayın Tanal, sayın hatip çıktı, konuştu, benim
kendisine bir nezaketsizliğim oldu mu?
BAŞKAN Sayın
Çelebi
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Anladım, 200 milyonluk yolsuzluktan bahsetti.
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Yolsuzluk size göre.
BAŞKAN Sayın
Çelebi
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Sayın Başkan, Sayın Tanala
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Siz herhangi bir medya grubuna gidiyorsunuz, bir yazı
yazdırıyorsunuz veya buna ilişkin bir açıklamada
bulunuyorsunuz, o açıklamayı alıp getirip de Meclisin
kürsüsünde, burada AK PARTİyi itham ediyorsunuz. Bu, doğru bir
şey değil.
Ben şunu söyleyeyim:
Bakın, burada nezaketle konuşuyoruz, hiçbir şey de söylemedim.
Sayın hatip söyledi; yandaş şirket. Yandaş şirket mi
var? Devlet yandaş şirket mi burada? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti
devleti
Eleştirebilirsiniz bunu, her zaman için söylüyoruz ama asla ve
asla bu Parlamentonun kutsiyetine yakışmayacak bir şey
vardır, o da iftira atmaktır; bunları doğru bulmuyorum.
İki: AK PARTİyi
desteklemek
Ya, AK PARTİyi, Ce-Ha-Peyi, Me-Ha-Pe, İYİ
Partiyi, herkes herkesi destekler. Biri seni destekledi, biri AK PARTİyi
destekledi diye bu devletin bütün akarları ona mı gidiyor? Yok böyle
bir şey ya. Bizim kendimizi bilmemiz lazım ama bir önergeyi
getirdiğimizde burada gerçekten bir aslı astarı varsa onu
konuşmamız lazım.
Üç, iz kaybetmek
Ya, bu
devlette, Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiçbir zaman için iz kaybolmaz. Bu
devlette bir sinek bile kaybolmaz. Devletin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
geçmişi Osmanlıdır.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
128 milyar dolar nerede?
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Osmanlının geçmişi Selçuklulardır. Dolayısıyla
bu topraklar üzerinde bulunan hiçbir iz bu dönemde kaybolmamış, bu
dönemde de kaybolmaz, kimsenin bir şüphesi olmasın.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Kaybolmaz. diyor, 128 milyar dolar nerede? Nerede 128 milyar dolar, sinek
kaybolmuyorsa?
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
İlhan Kesiciye sor.
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, özellikle burada bir şeyi açıklamak
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Çelebi.
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Geçen hafta bizim Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul ettiğimiz ve burada
herkesin de olumlu oy kullanmış olduğu bu teklif, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ki
şu anda da gündemimizde. İnşallah, biraz sonra da Cemal Beyin
vermiş olduğu kanun teklifini görüşeceğiz. Burada da bizim
açımızdan, benim ilim açısından özellikle çok güzel müjdeli
bir haber olduğuna inanıyorum. Bölgesel ve iklimsel koşullar göz
önüne alındığında dezavantajlı iklime sahip bölgemiz
ve ilim Ağrıda yaşayan vatandaşlarımıza kademeli
doğal gaz tarifesi getirildiğinde daha ucuz doğal gaz
kullanacağız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sen öyle san.
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Yine, teklifin yasalaşmasıyla enerji verimliliği artacak;
maliyet bazlı tarife metodunun yanında doğal gaz enerjisinin de
tasarruflu kullanılmasını teşvik edeceğiz burada.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Zam yağacak, zam.
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Saygıdeğer milletvekilleri, iktidara geldiğimiz günden beri
sosyal devlet anlayışını hep AK PARTİ hükûmetleri ön
plana çıkardı. Ben özellikle bu kanun teklifinin de hayata geçirilmesinden
dolayı Sayın Cumhurbaşkanına burada, huzurlarınızda
teşekkür ediyorum.
Bu kanunun da hayırlara
vesile olmasını diliyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Hamzaçebi
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Hatip konuşmasında iftira
ettiğimi söyledi efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Genel konuştu efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) İç Tüzükün 69uncu maddesine göre söz
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Çelebi, bu konuşma
fırsatını bana verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Bakın, bu konuda soru
önergeleri verdim, Sayın Berat Albayrak Bakanken verdim, aylarca bana
cevap vermedi, sonra Bakanlığı sona erdi, gitti. Sayın
Lütfi Elvan'ın Bakanlığı döneminde verdim, son günlerine
denk geldi, cevap veremedi, ayrıldı. Şimdi, Sayın Nebati'ye
de verdim aynı soru önergesini. Araştırma önergesini
okursanız, soru önergelerime cevap verilmemiş olması bu Meclis
araştırması önergesinin temel gerekçesini
oluşturmaktadır diyorum burada, arkadaşlarımızla
birlikte bunu söylüyoruz.
Sayın Çelebi, ben sizden
şunu beklerdim... Şimdi iftira diyorsunuz da ben iddia ediyorum:
Daha önce 185 milyon liraya İtalyan Sicpa şirketine
yaptırılan iş, o yandaş dediğim, Halil İbrahim
Danışmazın sahibi olduğu DNS şirketine 400 milyon
liraya yaptırılmak üzere sözleşme imzalanıyor, kendisine
400 milyon lira ödeniyor, DNS şirketi de bunu 185 milyon liraya gene
İtalyan Sicpa şirketine yaptırmaya devam ediyor. 215 milyon lira
kamu gücüyle, Bakan gücüyle, genel müdür gücüyle o şirkete menfaat
sağlanıyor, hazine zararı. Sayın Çelebi, size
sataşıyorum, çıkın deyin ki: Böyle bir zarar yok. Kabul
edin bu araştırma önergesini, araştıralım. Milyonlarca
tütün üreticisinin hakkıdır bu, vatandaşın
hakkıdır, yetim hakkıdır. (CHP sıralarından
alkışlar) Tam bir soygundur bu, değerli milletvekilleri.
Boşu boşuna buraya çıkıp zamanınızı almam,
bugüne kadar da Maliye Bakanlarının başarılı
olmasını özellikle istemişimdir, kendi Bakanlığım
olarak görürüm.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Sayın Başkan, ilave süre alabilir miyim
acaba?
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bakın, Hazine ve Maliye
Bakanlığı benim eski Bakanlığımdır,
yıllarımı geçirmişimdir. Ben Hazine ve Maliye
Bakanlarının olumlu işlerini görmek isterim, onlara Komisyonda
yardımcı olmak isterim, burada yardımcı olmak isterim,
yasaları daha mükemmel yapalım isterim; genel olarak muhalefet
anlayışımız da budur. Bu konuda bir zarar var, devlet
kasıtlı bir şekilde zarara uğratılmaktadır.
Bakanın doğrudan sorumluluğu vardır, iddia ediyorum. Bu
üstü kapatılıp bu önerge buradan reddedilerek geçiştirilebilecek
bir şey değildir. Bunu burada reddettiğiniz an AK PARTİ
iktidarının çürümüşlüğünü tescil etmiş
olacaksınız, tavsiye etmiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
kayıtlara geçmesi için ifade ediyorum; burada milletvekillerimiz yasama ve
denetim faaliyetlerini yaparken özellikle kullanmış oldukları oy
ve tercihlerde özgürdürler çünkü millî iradeyi temsil ediyorlar. Bu anlamda,
şu anda bahsi geçen tartışmayla ilgili bütün prosedür
Malum
olduğu üzere, devletin bütün iş ve eylemlerinin yargısal
denetime tabi olduğundan bahisle, bütün yargısal denetimlerden
geçtikten sonra hayata geçmiş olan bir uygulamayı burada
Parlamentonun gündemine taşımanın doğru
olmadığı kanaatindeyiz.
Bu anlamda,
milletvekillerimizin iradesine ipotek getirmenin doğru olmayacağını
düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben de pek kısa söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
34.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bir parti hiyerarşisi içerisinde, AK PARTİ
milletvekillerinin böylesi bariz, böylesi somut bir yolsuzluğun
araştırılmaması yönünde oy kullanmaları benim meselem
değil ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin üç temel görevinden biri denetimdir.
Darphane üzerinden, Cumhurbaşkanının bir gece
çıkardığı kararla, kişiye özel bir ihale pazarlık
usulüyle yapılıp 185 milyon liraya yapılan iş 400 milyon
liraya birine veriliyor ve o biri yine başka bir firmaya işi 185
milyon liraya yaptırıp 215 milyon lirayı cukka ediyorsa Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bundan daha mühim bir işi olamaz. Burada
milletvekillerinin verecekleri oylara kimsenin ambargo koyduğu yok;
yukarıda Allah var, vicdan var, millet var, herkesi milletin vicdanına
havale etmekten başka çaremiz yok.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından, tütün mamulleri ve alkollü
içeceklere yapıştırılan bandrol basım işi
ihalesinde hazine zararının nasıl oluştuğu ve bu
zarara kimlerin sebep olduğunun araştırılması
amacıyla 12/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Ocak 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN CHP grup
önerisini oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Grup önerimizin oylanmasından önce de bir yoklama
talebimiz olacak efendim.
Arz ederim.
BAŞKAN Sayın
Altay, Sayın Tanal, Sayın Kaya, Sayın Hamzaçebi, Sayın
Emecan, Sayın Özer, Sayın Aydoğan, Sayın Şeker,
Sayın Zeybek, Sayın Şahin, Sayın Hakverdi, Sayın
Ünsal, Sayın Aydın, Sayın Antmen, Sayın Gökçel, Sayın
Bakırlıoğlu, Sayın Göker, Sayın Kaplan, Sayın
Kaboğlu, Sayın Özdemir.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, milletvekillerinin yeri koltukları. Biz
Divanınızı göremiyoruz. Divan güvenliği açısından
yerlerine otursunlar efendim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Tam önün açık.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Efendim, orada domates, salatalık falan yok, yerinize oturunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sen anlamazsın o işlerden, sen anlamazsın.
Ne kadar salatalık ihtiyacın varsa gönderirim ben.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Millet bulamıyor, aç, perişan.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Bir kasa göndereyim ben.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
- Millete gönder kardeşim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Bir kasa göndereyim sana.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
16.51
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama işlemi için üç
dakika süre vereceğim.
Pusula veren sayın
milletvekilleri, lütfen Genel Kurulu terk etmeyin.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından, tütün mamulleri ve alkollü
içeceklere yapıştırılan bandrol basım işi
ihalesinde hazine zararının nasıl oluştuğu ve bu
zarara kimlerin sebep olduğunun araştırılması
amacıyla 12/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Beyaz, yerinizden
bir söz talebiniz vardı.
Buyurunuz efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- İstanbul Milletvekili Ümit Beyazın,
akaryakıt zamlarına ilişkin açıklaması
ÜMİT BEYAZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Başkanım.
2021 yılında
akaryakıta tam 46 kez zam geldi. LPGye gelen 26 kuruşluk zamdan, bu
furyanın 2022de de devam edeceğini anlıyoruz. Dövizde
gerçekleşen düşüşün akaryakıt fiyatlarına
yansımadığını görüyoruz. Fahiş zamlar sebebiyle
marketleri hedef tahtasına koyan Hükûmet, aynı
duyarlılığı benzin istasyonları için göstermiyor.
Yalnız, yiğidi öldürüp hakkını vermek adına buradan
Sayın Cumhurbaşkanına teşekkür etmek istiyorum. Biliyorsunuz,
Erdoğan ve partisi yirmi beş yıl İstanbulu yönetti, bu
yirmi beş yıl trafik sorunu gittikçe kronikleşti. O dönemde
çözemedikleri bu sorunu Sayın Cumhurbaşkanı,
Cumhurbaşkanlığı döneminde çözmüş gibi görünüyor. Bu
zamlar bu şekilde devam ederse İstanbul dünyanın en düşük
trafik yoğunluğuna sahip metropolü hâline gelecektir. İstanbullu
da bu iyiliğinizi hayatta unutmayacaktır(!) (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Güneş
36.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla
ilgili araştırma komisyonu kurulmasına gerek
olmadığını düşündüklerine ama bu konuda diğer
partilerle görüşüp tekrar düzenleme yapılacağına
ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın
Başkanım, tabii ki sağlık
çalışanlarımız özveriyle çalışıyorlar, onlar
için ne yapsak azdır ve sağlıkta şiddete karşı
olmamak mümkün değil. Bununla ilgili tüm parti gruplarının
aynı fikirde olduğunu ben biliyorum. Daha önce 24üncü Dönemde
bununla ilgili bir araştırma komisyonu kuruldu ve bununla ilgili bir
kanuni düzenleme yapıldı. Sonra bunda eksiklikler tespit edildi,
tekrar bir düzenleme yapıldı. Dolayısıyla da biz
sağlık çalışanlarımızın
yanındayız.
Diğer taraftan,
sağlık çalışanlarımızın özlük
haklarının iyileştirilmesi konusunda Adalet ve Kalkınma
Partisi bununla ilgili bir çalışma yaptı, diğer tüm parti
gruplarının burada desteğini aldı. Birtakım
eksiklikler olduğu için -bunları tekrar ele almak için,
çalışma yapabilmek için- daha ileriki dönemde tekrar düzenleme
yapılacak. Burada biz sadece, bunun için bir araştırma komisyonu
kurulmasına gerek olmadığını düşünüyoruz ama yine
diğer partilerle görüşüp buradaki düzenleme tekrar
yapılacaktır diye düşünüyorum ben.
Saygılar sunarım.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Ne zaman? Başka bahara kaldı.
BAŞKAN Sayın
Aydoğan
37.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın,
cezaevlerindeki işkenceye ve kötü muameleye ilişkin
açıklaması
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Üzeyir Tayyip Şur,
Silivri Ceza İnfaz Kurumu 5 No.lu Bölüm 7 numaralı koğuşta
hükümözlü olarak tutuklu bir genç, askerî okul öğrencisi kardeşimiz.
6 Ocak 2022 sabahı, sayım sırasında, cezaevi görevlileri
tarafından önce koğuşunda sonra cezaevi koridorunda
darbediliyor. Silivri Aile Hekimliğinin darba ilişkin izlerle
alakalı raporu mevcut. Şimdi, buradan, Adalet ve Kalkınma
Partisine sesleniyorum: İşkence ve kötü muameleye sıfır
tolerans. diyorsunuz; AK PARTİ iktidarının Adalet
Bakanlığını, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünü
buradaki hukuksuzluğun üzerine gitmek üzere göreve davet ediyorum, hukuki
ve idari yaptırımlar uygulansın. Eğer burada şeytana
külahı ters giydirme anlamında bu çocukların üzerine bu konu
bırakılırsa da takipçisinin biz olacağını buradan
ilan ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
38.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın,
saraydaki israfa ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemiz perişan
olmuş, saray hâlâ şatafat derdinde. Saray, tam gaz israfa devam
ediyor. Sanki hiç araba yokmuş gibi böyle bir zamanda tanesi 34 milyon
lira olan Mercedeslerden saraya 3 yeni araç alınmış. Bir yanda
11 yaşındaki kız çocuğu Açlığımı
unutmak ve bastırmak için bol bol su içiyorum. diyor, babası ezim
ezim eziliyor. Bir yandan vatandaş ucuz ekmek kuyruklarında saatlerce
bekliyor. Bir yandan açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten intihar eden
gençlerimiz ciğerimizi yakıyor; yeni mezun üniversiteli
Diplomamı alın yeter ki KYK borcumu silin. diye feryat ediyor ama
saray şatafatından ödün vermiyor. Zamanı geldiğinde bu halk
yaptıklarınızı size soracak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Çulhaoğlu
39.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun,
Adananın Saimbeyli ilçesindeki ayva üreticilerinin taleplerine
ilişkin açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Adana Saimbeyli ilçesinde
üreticilerimizin ürettiği ayva, organik üretime yakın bir
ayvadır. Saimbeyli ilçemizde Tarım ve Orman Bakanlığı
İl Müdürlüğü yetkilileri birkaç ay önce yaptıkları
incelemede, Bakanlık desteği sağlanarak bölge ayvasını
organik kapsamına alacaklarını, üreticilerin organik üretime
başlaması için sertifikasyon ücretini de Bakanlık
desteğiyle karşılayacaklarını söylemişlerdi.
Şu anda, üreticilerimizin elinde büyük miktarda ayva vardır. Tarlada
2 lira 90 kuruştan sattıkları ayvayı daha düşük
ücretten, 2 liradan Tarım Kredi Kooperatiflerinin alması için
üreticilerimiz çeşitli girişimler yapmışlar ancak bir sonuç
alamamışlardır. Üreticimizin elinde kalan ayvayı Tarım
Kredi Kooperatifleri bir an evvel almalı ve vatandaş daha ucuza meyve
yemelidir. Ayrıca, Adana Saimbeyli bölgemizde organik üretim
yaygınlaşmalı ve ayvayı işleyecek bir tesis de hemen
kurulmalıdır.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Alınan
karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik
Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Başkanım, pek kısa bir söz verebilir misiniz?
BAŞKAN Dünkü
birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 301 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü
üzerindeki konuşmalar ve soru-cevap işlemi tamamlanmıştı.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, özür dilerim.
İç Tüzük 60a göre bana
pek kısa bir söz verebilir misiniz efendim?
BAŞKAN Ben kendi
sözümü tamamlayayım, ondan sonra size söz vereyim efendim.
301 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde verilen önergelerin
görüşmesinin kapalı oturumda yapılmasına dair İç
Tüzükün 70inci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır.
Kapalı oturum istemine
dair önergeyi okutuyorum:
X.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.-
Görüşülmekte olan 301 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci
maddesi üzerinde verilen önergelerin görüşmelerinin kapalı oturumda
yapılmasına dair CHP Grubu adına İstanbul Milletvekili
Engin Altay tarafından İç Tüzük'ün 70'inci maddesine göre
verilmiş olan önerge
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde verilen önergelerin
görüşmelerinin İç Tüzükün 70inci maddesi uyarınca kapalı
oturumda yapılmasını CHP Grubu adına talep ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
BAŞKAN Kapalı
oturumda, Genel Kurul Salonunda bulunabilecek sayın üyeler
dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya
çıkarılması gerekmektedir. Sayın İdare Amirlerinden
salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli stenografların
ve diğer yeminli görevlilerin salonda kalmalarını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Salonun ve kulislerin
boşaltılması için birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.15
XI.- KAPALI OTURUMLAR
DÖRDÜNCÜ OTURUM
(Dördüncü Oturum
Kapalıdır)
-----0-----
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.38
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
kapalı oturumdan sonraki Beşinci Oturumunu açıyorum.
301 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- Giresun
Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve
Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 301) (Devam)
BAŞKAN Komisyon
yerinde.
Sayın Tanal, buyurunuz
efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Siirtin sorunlarına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Siirtten geldim. Siirtteki
tüm vatandaşlarımızın Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerine selam ve saygıları var.
Siirtte büyük sorunlar var;
istihdam sorunu var, işsizlik var, göç var ve Siirt merkezde gerçi müze
yok, aynı zamanda danışma büroları da yok. Siirtte eskiden
tarihî battaniyeler dokunurdu; bu, unutulmak üzere. Bunun tekrar
canlanmasını istiyor. Aynı zamanda Veysel Karani beldemizde
belde içerisinden geçen nehir var, tüm pis sular oraya
akıtılıyor, bunun temizlenmesi lazım. Orada TOKİden
iş yeri alan, konut alan insanlarımız mağdur. Veysel
Karanideki TOKİ mağdurlarının bu mağduriyetinin
giderilmesi lazım. Nasıl diğer şehirlerde TOKİ
yapılandırma yaptıysa Veysel Karanide TOKİden iş
yeri alanların bu mağduriyetinin giderilmesi için de aynı uygulamanın
yapılmasını talep ediyoruz. TOKİ mağdurlarına
lütfen, TOKİ tarafından ses verilsin, oradaki
arkadaşlarımız gerçekten bu konuda yardım istiyor.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301) (Devam)
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde aynı mahiyette olmak üzere 3 önerge vardır, önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Ayşe
Sürücü Mahmut
Toğrul
İstanbul
Şanlıurfa Gaziantep
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Züleyha
Gülüm Mahmut
Celadet Gaydalı
Muş İstanbul Bitlis
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs Muhammet
Naci Cinisli
Adana Trabzon Erzurum
İmam
Hüseyin Filiz Aydın
Adnan Sezgin Zeki
Hakan Sıdalı
Gaziantep Aydın Mersin
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan İlhami
Özcan Aygun
Antalya İstanbul Tekirdağ
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Fikret
Şahin
Mersin Aydın Balıkesir
Rafet
Zeybek Faruk
Sarıaslan Bülent
Kuşoğlu
Antalya Nevşehir
Ankara
Serkan
Topal
Hatay
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinden ilk konuşmacı Gaziantep Milletvekili
Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurunuz Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifin 1inci maddesi üzerine Halkların
Demokratik Partisi adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel
Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen
sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Torba yasanın 1inci
maddesiyle getirilmek istenen düzenleme gerçekten oldukça önemli. Söz konusu
maddeye göre Merkez Bankasında yabancı ülke merkez bankalarına
ait varlıklar haczedilemeyecek. Ancak böylesi bir düzenlemeye kimlerin,
niçin ihtiyaç duyduğu ve bu ihtiyacın şimdi nasıl
hasıl olduğu soruları Komisyon aşamasında ve
sonrasında bir türlü yanıtlanmadı. Şimdi, buradan bir kez
daha soruyoruz. Bu düzenlemeyi hangi ülke, neden istedi? Bunu çıkın
açıklayın. Bakın, açıklamazsanız biz burada olası
nedenleri söyleyeceğiz; akla birkaç olası neden geliyor. Mesela
bunlardan bir tanesi, bilindiği üzere Güney Kore'yle bir swap
anlaşması yapılacağı kamuoyuna
yansımıştı fakat üzerinden beş ay zaman geçmiş
olmasına rağmen anlaşma bir türlü gerçekleşmedi. Kore,
anlaşmanın sağlanması için acaba böyle bir düzenleme
istemiş olabilir mi ya da böyle bir düzenlemeyi Katar istemiş
olabilir mi? Soruyoruz sizlere. Yine, bugün karışıklık
yaşanan birkaç ülke, örneğin Ukrayna, Kazakistan, Libya, Suriye gibi
ülkeler bunu istemiş olabilirler mi? Bize göre bu değişiklik
teklifi, büyük ihtimalle eski swap anlaşmalarıyla da ilgili
değil, önümüzdeki süreçte yapılacak swap anlaşmalarıyla
ilgili olabilir. Kısacası bu ülkeler size Benim paramın
haczedilme riski var. diyor ve size Haczedilmemesi için bir yasa
çıkarın. diyorlar ve siz de akılda olmayan ve mantıkla
izahata oturtamadığınız bu maddeyi Genel Kurulun gündemine
getiriyorsunuz.
Bakın, AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Sayın Elitaş, bununla ilgili, basına,
başka ülkelerin merkez bankalarına güvenmeyen az gelişmiş
Orta Afrika ülkelerinin paralarının üzerine tuzu kuru ülkelerin
çökebileceğini ve bu ülkelerin paralarını güvenli bir liman olarak
gördüğü Türkiye'ye getirebileceğini ifade ediyor. Aynı zamanda,
bu düzenlemeyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının itibar
kaybetmeyeceğini ifade ediyor. Ya, nasıl bir açıklama?
Şimdi, düşünün; parasına çöküleceğini düşünen Orta
Afrika ülkeleri size çok güveniyor, parasını size getiriyor ama size
de Böyle bir yasa çıkarın. diyor. Ya, bu anlaşılır
bir şey değil! Grup Başkan Vekili aslında üstü kapalı
bir itirafı da ortaya koyuyor, Orta Afrika ülkelerinden bile Türkiyenin
para istemek zorunda kaldığı bir durumu ortaya koyuyor. Peki,
AKP bunlara ne demiş? Bize para verin, merak etmeyin, haciz yesek de
sizin paralarınız emniyette olacak. Yasa çıkaracağız,
ben kanunumda haczedilemez diye bir madde koyacağım ve buna izin
vermeyeceğim. diyorsunuz. Söz konusu ülkelerin hepsi Türkiyeye 3-5
milyar dolar vermek istiyorlar ve gerçekten bunu böyle bir şekilde güvene
mi almak istiyorlar? Az gelişmiş ülkeler bir yandan gelip Türkiyede
hayranlıkla Merkez Bankamıza hesap açmak istiyorlar ama bir taraftan
da güvenmeyip böyle yasal bir şemsiye mi talep ediyorlar? Bu durum sizin
aklınıza yatıyor mu? Bu, bizim gerçekten aklımıza
yatmıyor.
Sayın Başkan,
teklifin bir başka amacı: Şimdi, bizim müteahhitlerin Libyadan
milyarlarca dolar alacağı var ve Libyadan alacaklı
müteahhitlerin Merkez Bankasındaki olası Libya Merkez Bankası
mevduatına haciz koydurmaması için de bu düzenleme
yapılıyor olabilir. Yani biz alacaklıyız,
alacaklarımızı alamıyoruz, Libya bizim Merkez
Bankamıza para getirecek ama bizim müteahhitler o alması gereken
parayı alamayacaklar. Net olarak çıkın, itiraf edin, farklı
ülkelerde iş yapan Türkiye şirketleri ile o devletler arasında
ödemeler konusunda ihtilaflar yaşanabileceği için
alacağını tahsil edemeyen firmaların Türkiye'ye dava
açıp ilgili ülkenin parasını haczetmesine karşı önlem
mi almak istiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bir ülkenin merkez bankasındaki yabancıların paralarına
ya da diğer değerlerine haciz geliyorsa ya da haciz gelme ihtimaline
karşı bu düzenleme getiriliyorsa o ülkenin içinde bulunduğu ruh
hâlini ya da ülkenin ekonomik itibarının olup
olmadığını varın siz düşünün. Ekonomik kriz var
mı, yok mu?
Benim aklıma çok uçuk
bir fikir daha geliyor: Yurt dışına kaçırılan paralar
acaba bir şekilde başka ülkeler adına Merkez Bankasına
getirilecek de biraz durumu kurtarmaya mı çalışıyorsunuz
yani seçimi kotarmaya mı çalışıyorsunuz?
Çıkın, bunları
açıklayın. Açıklamadığınız zaman da bu
ithamlarla karşı karşıya kalmaya devam edersiniz. Bu ülkede
bir kriz var, yoksulluk var, aş sorunu var, iş sorunu var ve siz bunu
gözden kaçırmak için bin bir türlü fırıldak çeviriyorsunuz
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Mersin Milletvekili
Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurunuz Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz teklifle, Merkez Bankası nezdinde bulunan
yabancı ülke merkez bankalarına ait varlıkların
haczedilemeyeceği veya tedbir konulamayacağı konusu
düzenleniyor. Teklif sahipleri ülkemizin finansta bölge yıldızı
olacağını; Afrikadan, Orta Doğudan, Asyadan talepler
geldiğini, bu doğrultuda bu maddenin gereklilik arz ettiğini
dile getiriyor. Gerekçeleriyse ülkemizin diplomatik ve stratejik güç
olmasına teveccüh gösterilmesi ve Merkez Bankasında hesap açmak
istemeleri. Buraya kadar Peki, tamam. diyelim. Her fırsatta ülkemize
güçlü bir güven tesis ettiğinizi söylüyorsunuz; peki, o zaman neden
başka bir ülke bize getirdiği kendi parasına hukuki teminat
arama ihtiyacı peşinde? Demek ki ülkeye güveniyor, yatırım
yapmak istiyor ama Hükûmetinize güvenmiyor. Siz de ekonomik güveni Hükûmet
olarak sağlayamadığınız için kanunla teminat verme
yoluna gidiyorsunuz. 2021 sonunda da benzer bir teminatı TL
mevduatlarına vermek zorunda kalmıştınız
hatırlarsanız. Anlaşılan, artık sözünüz,
arabalarınız, uçaklarınız, itibarınız yetmiyor;
çareyi, işinize gelmediğinde yok saydığınız
Meclisin kanunlarında arıyorsunuz.
Teklifinizle aslında bir
yargı bağışıklığı kuruluyor ancak siz,
ne bunun hukuki etki analizini yapma ne de Adalet
Bakanlığını sürece dâhil etme gereği
duymadınız. Bir torbanın içine atarak ben yaptım oldu
anlayışıyla yürütmeye çalışıyorsunuz. Kanun
yapıyorsunuz, kimseyle istişare etmiyorsunuz; sonra, her zamanki gibi
yanlış yapıyorsunuz. Bu sebeple bu maddenin çekilmesi ve Adalet
Bakanlığıyla istişaresi şarttır, elzemdir.
Finansal ilişkiye gireceğiniz ülkeler resmen Ekonomiyi
yönetemiyorsunuz, ben size para verdim ama bunun haczedilme riski var, kanunla
bunu güvence altına alın. diyor. Teklif edilen madde, iktidarın
ekonomi yönetimine itimadın küresel çapta nasıl yıprandığının,
ne seviyeye geldiğinin apaçık bir kanıtı.
Ağustos ayında
Güney Koreyle 2 milyar dolarlık bir swap anlaşması
yapılmıştı ancak bir türlü para gelmedi; gerekçe, teknik
pürüz. Teknik pürüz denilen durum Hükûmetinize olan güvenin yerle bir
olması mıydı, merak ediyoruz. Bu konuda kanun çıkartmak
yerine muhataplarınıza gözlerinizdeki
ışıltıyı gösterseydiniz keşke, eminim diğer
ülkeler Merkez Bankamızda kayıtsız, şartsız hesap
açtırırlardı. Daha önce Merkez Bankası tarihinde tek bir
haciz işlemi bile olmamışken kendi imzanızla bu haciz
riskini meşrulaştırmanız bile ülkemizin itibarına
yönelik çok büyük bir darbedir. Ortada somut hiçbir endişe yokken hiç
kimse kendi parasını korumak için bile devletin itibarına böyle
bir darbe vurmaz. Bu konu, ikili hukuki anlaşmalar, mütekabiliyet ilkesi
açısından değerlendirilmeliydi; devletimizin
itibarının milletler arası hukuka aykırı şekilde
zedelenmesinin önüne geçilecek adımlar atılmalıydı,
yapmadınız. Zira sizden başka kimse böyle bir kanunun
altına imza atmaz.
Kıymetli
milletvekilleri, bu kanun teklifinin ülkemizin hangi ihtiyacına yönelik
olduğuna dair tatmin edici bir açıklama ne Komisyonda ne de
şimdiye kadar Genel Kurulda yapıldı. İşte bu yüzden,
en başında, kanun teklifinin Adalet Komisyonunda görüşülmesi
gerektiğini söylemiştik fakat her zamanki gibi reddedildi. Hâliyle
etkin ve verimli bir tartışma ortamı olmadan, teklif şeffaf
bir şekilde gerekçelenmeden onay için buraya, Genel Kurula geldi;
reddedilerek yeniden düzenleneceği temennisindeyim. Sağduyunuza
sesleniyorum, umarım dikkate alırsınız.
Buradan 84 milyon adına
tekrar sormak istiyorum: Bu düzenleme, ülkemizin yüksek ekonomik menfaatlerine
hangi açıdan yararlar sağlayacak? Belli değil. Hangi ülkelerin
para, alacak, mal, hak ve varlıklarını güvence altına
alınmak isteniyor? Belli değil. Bu düzenlemeye, hangi ülke ya da
ülkelerin varlıkları üzerinde gerçekleşme ihtimali olan tehdit
endişesiyle ihtiyaç duyuluyor? Belli değil. Bu garantiyi kim istiyor;
Libya mı, Güney Kore mi, Birleşik Arap Emirlikleri mi, Çin mi, Katar
mı? Belli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
Eminiz ki kur korumalı
TL mevduat sisteminin halkın vergilerinden rantiyeye ne kadar destek
ödemesine yol açacağını bile hesaplayamayan, olası sonucu
etki analizi raporlarında ölçülemez diye tanımlayan Hazine ve Maliye
Bakanlığı gibi, Merkez Bankası bürokratları da
yukarıdaki soruların cevaplarını bilmiyor.
Yine, talimatla Meclis
gündemine getirilen, içeriği hakkında birçoğunuzun bilgi sahibi
olmadığı, kâğıttan gemi misali dalgalı denize
iteklenen bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Bu
kürsüden, iktidarı siyasette alıştığı polisiye
tedbirleri finansta uygulamayı bırakmaya, ekonomide verimliliği
artırmaya, piyasa sistemini daha iyi çalıştırmaya, gerçekçi
bir şekilde güven verip ekonomideki riskleri azaltmaya davet ediyorum ama
bu davete de icabet etmeyeceğiniz belli.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) O sebeple tüm bu sorunları seçim çözer, biz çözeriz diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde üçüncü konuşmacı Ankara Milletvekili
Sayın Bülent Kuşoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sıra
sayısı 301 olan Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz
aldım grubum adına.
Değerli arkadaşlar,
hepiniz biliyorsunuz, Türkiye'de en sempati duyulan kanun 1211 sayılı
Kanundur çünkü paranın üzerinde 1211 sayılı Kanuna göre
çıkarılmıştır. yazar. Şimdi, bu 1211 sayılı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 40ıncı maddesinin
(III) numaralı fıkrasına bir bent ekleniyor ve kısaca
şöyle deniyor: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde bulunan
yabancı ülke merkez bankalarına ait varlıklar haczedilemez.
Şimdi, ne demektir bu? Yani, demin Grup Başkan Vekilimiz de söyledi,
mefhumumuhalifinden, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına ait
varlıklar haczedilebilir ancak yabancı ülkelere ait varlıklar
haczedilemez.
Şimdi, bu nereden
çıkıyor? Normal bir zamanda değiliz; normal bir dönemde olsak
problem yok, böyle bir konu geldiğinde insanın aklına kötü
şeyler gelmez ama bu, gerçekten de insanın aklına soru
işaretleri getiren bir düzenleme. Neden haciz? Şimdi, bir ülkenin
merkez bankasına başka merkez bankalarının
varlıkları için veya kendi varlıkları için haciz gelmesi
bir itibar meselesi değil midir? Bir ülkenin merkez bankasına haciz
gelmesi, ne için olursa olsun bir itibar meselesidir, haysiyet meselesidir.
Neden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına haciz geliyor? Neden durup
dururken böyle bir konu gündeme geliyor arkadaşlar? Bunu hepimizin
sorması lazım. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak, bu
dönem bu sorumluluğu alanlar olarak bunun idraki içerisinde olmamız
gerekir. Neden böyle bir durum söz konusu oluyor? Nereden çıktı bu?
Komisyonda bunu görüştük, hiçbir şekilde bununla ilgili bir
açıklama yapamadılar, hiçbir şekilde. Nereden gerekiyor, neden
gerekli durup dururken bu?
Şimdi, şunu
söyleyeyim: Şimdiye kadar haciz uygulanmamış Merkez
Bankasına, uygulanmaması da gerekir, bundan sonra da hiç
uygulanmaması gerekir. Ancak bir simülasyon yapayım arkadaşlar:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında bulunan başka merkez
bankalarına ait varlıklar için nasıl olur da haciz gelebilir?
Bir başka ülkenin -Kore deniyor- diyelim ki Kore Merkez
Bankasının Türkiyede, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında
varlığı var, buna haciz nasıl gelebilir? Kore gelip de
Türkiye mahkemelerinde dava açacak değil, kendi ülkesindeki mahkemede de
dava açacak değil. Ne olur? Uluslararası tahkim veya
uluslararası mahkemelere gider. Uluslararası mahkemenin ya da
uluslararası tahkimin vereceği karar da geçerlidir. Buna
karşı haciz uygulanamaz, ihtiyati tedbir konamaz diyebilir miyiz,
böyle bir şey olamaz yani uygulamada bu maddenin hiçbir şansı
yok, uygulanabilir madde değil.
Şimdi, arkadaşlar
dediler ki: Efendim, başka ülkeler bu küçük ülkelerin, diktatör ülkelerin
parasını yiyor. Şimdi, tamam yani biz de bunu yapalım ama
bu, merkez bankasına ait bir para yani hangi ülke olursa olsun merkez
bankasına ait bir para; burada öyle yazıyor. Diktatöre ait bir para
değil, devlete ait bir para ve buna ancak uluslararası mahkemenin
kararıyla ya da uluslararası tahkimin kararıyla haciz gelir,
ihtiyati tedbir konulur, ihtiyati haciz uygulanabilir. Buna karşı bu
maddenin hiçbir şeyi yok. Bunu Merkez Bankası yetkililerine
Komisyonda sordum, Efendim, öyle bir durumda tenfiz olur. dediler. Tenfiz
uluslararası mahkeme kararlarıyla ilgili olmaz, tahkimle ilgili
olmaz; bir başka ülkenin -buradaki örnekte Korenin- kendi mahkemesinin
kararı söz konusu olursa o zaman tenfiz olabilir. O da yanlış.
Şimdi, bunun neden geldiği anlaşılamıyor.
Arkadaşlar, bir de böyle
konular kurumsaldır; Maliye Bakanlığı, Hazine
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu tür konular kurumsal
konulardır; devletin, devlet kurumlarının birlikte karar
vermesini gerektirir. Ne Hazine ve Maliye Bakanlığının bu
konuda yazılı bir görüşü var, bilgisi var ne de bir başka
kurumumuzun; hiçbir kurumumuzun bilgisi yok, hiç kimsenin bilgisi yok en kötü
tarafı, hiç kimsenin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda bilgisi
yok. Demin onun için kapalı oturum talep ettik, acaba bilen biri var mı
diye ama tenezzül edilip de Türkiye Büyük Millet Meclisine de bu bilgi
verilmedi; hiçbirimiz bilmiyoruz, hiçbirimiz.
Bu, gerçekten devrim
niteliğinde bir kanun maddesidir; Türkiye Cumhuriyetinin
iflasının tescilidir; maalesef böyle, üzülerek söylüyorum, gerçekten
üzülerek söylüyorum. Böyle bir maddenin çıkmaması gerekir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Aynı mahiyetteki önergelerin oylamasından önce
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Altay, yoklama talebiniz
Sayın Altay, Sayın
Emecan, Sayın Kayan, Sayın Hamzaçebi, Sayın Tanal, Sayın
Antmen, Sayın Özer, Sayın Şeker, Sayın Aydın,
Sayın Serter, Sayın Aygun, Sayın Zeybek, Sayın Hakverdi, Sayın
Ünsal, Sayın Erbay, Sayın Sümer, Sayın Kılınç,
Sayın Şahin, Sayın Yılmazkaya, Sayın Kaplan.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
18.05
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 18.21
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 301 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde aynı mahiyette
verilen önergelerin oylamasından önce, istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301) (Devam)
BAŞKAN 1inci madde
üzerindeki aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanı ile Adalet ve
Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve
İYİ Parti Grup Başkan Vekillerinin hazırladıkları
ortak bir açıklama metni gelmiştir, okutuyorum:
XII.- BİLDİRİLER-DEKLARASYONLAR
1.- Başkanlıkça, Kazakistanda yaşanan olaylar
dolayısıyla, TBMM Genel Kurulunda hazır bulunan AK PARTİ,
CHP, MHP ve İYİ Partinin ortak görüşleri doğrultusunda
hazırlanan metin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Bildirisi
Kazakistan'da
Yaşanan Olaylar Hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisinde Grubu
Bulunan Siyasi Partiler Tarafından
Kabul Edilen
Ortak Açıklama
Kardeş Kazakistan'da son
günlerde meydana gelen gelişmeleri endişeyle takip etmekteyiz.
Kazakistan'ın istikrar
ve huzuru bizler için ülkemizin barış ve huzuru kadar önemlidir.
Kazakistan halkının sağduyusu ve yönetimin dirayetli tutumu
sayesinde olayların yatışmaya ve ülkede durumun normale dönmeye
başlamasından memnuniyet duyuyoruz.
Olaylarda vefat eden Kazak
kardeşlerimize Allah'tan rahmet, kederli yakınlarına
başsağlığı ve sabır, yaralananlara acil
şifalar diliyoruz.
İnsan hayatını
tehlikeye atan, kamu düzenini bozan ve mala zarar veren şiddet eylemlerini
kınıyoruz.
Kazakistan yönetiminin
halkın esenlik ve refahını daha da artırmaya yönelik reform
gündemini destekliyoruz.
Gazi Meclisimiz, 15 Temmuz
hain darbe girişimi sırasında Kazakistan makamlarının
sergilediği dayanışmayı unutmayacaktır.
Bağımsızlığının
ilk gününden itibaren Kazakistan'ın yanında olan Türkiye, bundan
sonra da Kazakistan'ın bölgenin geneli için de hayati önemdeki
barış ve istikrarına her türlü desteği vermeyi
sürdürecektir.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Cahit
Özkan Engin
Altay
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Erkan
Akçay Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Milliyetçi
Hareket Partisi İYİ
Parti
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
(AK PARTİ, CHP, MHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, 300 sıra
sayılı Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun
görüşmelerinin Genel Kurulun 18 Ocak 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
No:71 12/1/2022
Danışma Kurulunun
12/1/2022 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantıda 300
sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu
Raporunun görüşmelerinin Genel Kurulun 18 Ocak 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Cahit
Özkan Engin
Altay
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı
Saruhan Oluç Erkan
Akçay
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İYİ
Parti
Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Taytak, söz
talebiniz vardı.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytakın, staj
yapan meslek lisesi öğrencilerinin ücretlerine yapılan zamma
ilişkin açıklaması
MEHMET TAYTAK
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, meslek liselerinde öğrenim
gören öğrencilerimiz dört yıllık eğitimleri süresi boyunca
okullarda gördükleri teorik ve pratik eğitimlerin iş hayatında
beceriye dönüşmesi için işletmelerde, fabrikalarda staj görevi
yapmaktadırlar. Öğrencilerimiz çalıştıkları süre
içerisinde net asgari ücret tutarı üzerinden yüzde 30 devlet teşviki
almaktaydılar. Geçen yıl firmalar üzerinden yapılan ödemelerde
aksaklıklar yaşanmıştır. Millî Eğitim
Bakanlığı yetkilileriyle yaptığım görüşmede,
bu ay içerisinde, geçen yıla ait ücretlerin tamamının yatırılacağını,
asgari ücrete yapılan yüzde 50 zam oranıyla da 9, 10 ve 11inci
sınıflar için 1.250 TL, 12nci sınıflar için ise 2.125 TL
ödeme yapılacağının müjdesini buradan paylaşmak
istiyorum. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimize
başarılar diliyorum.
BAŞKAN Sayın
Enginyurt
42.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Demokrat Parti
olarak Kazakistan devletinin bağımsızlığından
yana olduklarına ve zamlara ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu)
Grubu olan partilerin Kazakistan devletinin
bağımsızlığı konusundaki hassasiyetlerini
okuyarak gündeme getirdiniz. Demokrat Parti olarak Sayın Genel
Başkanımız Gültekin Uysalla birlikte Kazakistan devletinin
bağımsızlığından yana olduğumuzu, ülkenin
birliğinin ve beraberliğinin devam etmesinin bizim de ortak arzumuz
olduğunu ifade ediyorum.
Ayrıca, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarına akaryakıt zamlarını,
doğal gaz zamlarını, elektrik zamlarını bir an önce
geri çekmelerini, vatandaşın büyük bir mağduriyet içerisinde
olduğunu, alım gücünün düştüğünü ifade etmek istiyorum.
Kömürün tonu 4.500 lira, emekli maaşı 2.500 lira; takdirlerine
sunuyorum.
BAŞKAN 301 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301) (Devam)
BAŞKAN Komisyon
yerinde.
2nci madde üzerinde
aynı mahiyette olmak üzere 3 önerge vardır, önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ayşe
Sürücü Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Gaziantep Şanlıurfa Muş
Züleyha
Gülüm Hüda
Kaya Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İstanbul Bitlis
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs Muhammet
Naci Cinisli
Adana Trabzon Erzurum
İmam
Hüseyin Filiz Yasin
Öztürk Aydın
Adnan Sezgin
Gaziantep Denizli Aydın
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan İlhami
Özcan Aygun
Antalya İstanbul Tekirdağ
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Serkan
Topal
Mersin Aydın Hatay
Fikret
Şahin Rafet
Zeybek Faruk
Sarıaslan
Balıkesir Antalya Nevşehir
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Hüda Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya.
(HDP sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul ve değerli
halkımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bireysel Emeklilik Tasarruf
ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında partim adına söz
almış bulunuyorum.
Giriş yaparken sadece
şunu ifade etmek istiyorum: Açlık sınırı 3.526 lira
olan ülkemizde, yoksulluk sınırı 10.119 lira olan ülkemizde en
alt emekli maaşı henüz 2.500 Türk lirasına yükseltilmiş
bulunuyor. Sadece yüzde 120 elektrik zammı, doğal gaz, yakıt,
su, ulaşım masrafları, kira, hastalık, okul, eğitim,
mevsimsel ihtiyaçlar, gıda ve mutfak masrafları; hiç bunların
ayrıntılarına girmiyorum, sadece Kıbrıstan örnek
vermek istiyorum: Yavru vatan Kıbrısta bile asgari ücret 6.090 lira.
Diğer yandan, şu
anda görüşmekte olduğumuz düzenlemede muhalefet olarak hepimizin
eleştirdiği noktalar oldu, olmaya devam edecek. AKP saray yönetimi,
can çekişmekte olan ülkemizde ve halkımızın menfaatlerine
yönelik -iyice can versin diye- altın vuruşlar yapmaya devam ediyor.
Bütün bu kötülük
politikalarını elbette ki her boyutuyla eleştirebiliriz ama ben
yüreğimizi yakan gençlerimize değinmeye devam edeceğim.
Bakın, burada Suriyeli Nail el Naifi görüyorsunuz arkadaşlar.
Ülkemizde her kesimden kadınlar bir kıyımla karşı
karşıya olduğu gibi, her çevreden gençlerin de yaşam
güvenliği maalesef yok. Ülkemizde, kendilerinden olmayan herkese
karşı hiç eksiltilmeyen bir nefret, ötekileştirme söylemleri
sebebiyle zaman zaman can almaya kadar varan vahşi boyutlara
gelinebiliyor. Geçtiğimiz günlerde İzmirde 3 Suriyeli gencin yakılarak
katledilmesinden kısa bir süre geçti, bu sefer de Bayrampaşada
evinde uyuyan Nail el Naif adında Suriyeli bir genç katledildi.
İşte, o gencin sosyal medyadaki profili arkadaşlar. Ne
yazıyor biliyor musunuz? Tek hayalim savaşın bitmesi ve
yaşamak. Müdahil olmadığı, olmak istemediği
savaşlara karşı yaşamayı seçen bu masum gençlerden ne
istiyorsunuz?
Diğer bir gencimiz Enes
Kara, içimizi yakan gençlerimizden birisi. Fırat Üniversitesi Tıp
Fakültesi 2nci sınıf öğrencisi, kalmaya
zorlandığı bir cemaat evindeydi. Enes Kara intihar etmedi,
katledildi. Failleri elbette biliyoruz; ona özgürce eğitimini
yapabileceği imkânları sunmayan sistem, siyasi otoriteler ve
gelenekçi din zihniyeti, tahammül edilemez dayatmalara sahip aileler ve bu
zihniyetlerle mücadele etmeyen herkes bu sorumluluğa ortaktır.
Enesin veda mesajlarında ifşa ettiği gerçekler bunlardır.
Öyle, iddia edildiği gibi, içine kapanık bir genç değilmiş
videoda gördüğümüz kadarıyla, sadece kendini anlamayanlara karşı
kendini kapatmış. Baskı ve dayatmalar yüzünden ne yapacağımı
bilemiyorum, olacakları hayal bile edemiyorum. diyordu. Enesin
mesajı, notu ve görüntülü videosu bizlere ve milyonlara
ulaştığı için tabii ki üstü örtülemiyor. Üstü örtülen öyle
çok intiharlar var ki gençlerimiz her gün benzer sebeplerle intiharlara sürükleniyor;
kaçabilen kaçıyor ama kaçamayan binlerce gencimiz Enesin durumunda,
intiharlara sürüklenmeye devam ediyor.
Bakın, değerli
arkadaşlar, bugün Meclise gelmeden birkaç saat önce Çankayada bir caddede
bir genç yüzüme Ensar yurdunda 6 hoca üstümden geçerken neredeydiniz, neden
bizleri korumadınız? dedi. Gençlerin hayatını
kararttınız, umutlarını kararttınız. Tabii, suçlu
ve sorumlu olan sadece zalimler değil, sadece bu baskıcı, saltanatçı
dinciler değil elbette; hepimiz sorumluyuz. Sadece failler ve onlara yol
verenler suçlu değil; onları koruyamayanlar, sessiz kalanlar da
suçlu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HÜDA KAYA (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bizler elimizden geleni
yapmaya çalışsak da bu zalim sultanın elinden
kurtaramadığımız her canımız, her
kadınımız, her gencimiz için çok üzgünüm ve hepsinden özür
diliyorum.
Sınırsız,
sömürüsüz, sürgünsüz, nefretsiz, özgür bir dünya için mücadele etmeye devam
edeceğiz. Barış, bu gençlere sözümüz olsun, Enes'e sözümüz
olsun. Yarınlar sevginin olacak. Bu kin, nefret bitince ekonomimiz,
huzurumuz, refahımız, umudumuz nasıl da şahlanacak,
göreceğiz hep birlikte sevgili gençlerimiz, sevgili halkımız.
Umudunuzu sakın yitirmeyin.
Buradan gençlerimize ve her
gün cinayete maruz kalan kadınlarımıza ve halkımıza
bir kez daha sesleniyorum: Ey karanlıklar içinde ufuk arayan, ufacık
ışık arayan halkımız, umudunuzu sakın
kaybetmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Bu
zulüm düzenini sizler paramparça edeceksiniz ve geleceği yeniden
hayallerinizle kuracaksınız. Hiç kimseye değil, kendinize
inanın. (HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Onun için terörle mücadelede tam gaz yolumuza devam ediyoruz Allahın
izniyle.
HÜDA KAYA (Devamla) En
büyük terörist AKP iktidarıdır, en büyük terörist!
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Sözüm ona Islah edicileriz. deyip bozgunculuk yapanları, Allahın
izniyle, üzerinden silindir gibi geçip zalimlerin zulmünü bulundukları
illerde yerle yeksan edeceğiz.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Çocukların hayatını kahrettiniz, mahvettiniz! Gencecik insanlar
gidiyor, hâlâ konuşuyorsunuz!
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK
(Hatay) Sen mi söylüyorsun?
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Denizli Milletvekili
Sayın Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİsinin
geleneksel hâle getirdiği torba kanun uygulaması nedeniyle kanun
tekliflerinin başlığı da giderek uzamaktadır. Bu kanun
teklifinde de Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu
içinde hem bazı kanunlarda yapılacak değişiklikler hem de
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklikler
eklenmiştir. Biz, önümüze gelen sıra sayıları
itibarıyla kanun tekliflerinin başlığını
görebiliyoruz ancak konuşma yaparken hangi kanun teklifinin hangi maddesi
üzerinde değerlendirme yapacağımıza ilişkin
vatandaşı bilgilendirmeye kalksak kısıtlı süremizin
bir kısmı derdimizi anlatamadan bitiyor. Mevzuatımızda da
sıkıntıya yol açan bu kanun yapma tekniğine iktidar neden
ihtiyaç duyuyor? Çünkü kanun teklifleri Genel Kurula gelmeden, Külliyede bir
harita belirleniyor, içine kamuoyunda kabul görecek makyaj malzemeleri
ekleniyor, araya da gizli niyetler eklenerek imzacılar belirlenip bir
kanun teklifi olarak önümüze sunuluyor. İşin daha da vahimi, önce
Cumhurbaşkanının talimatları dâhilinde herhangi bir konuda
uygulama başlıyor, iktidar milletvekillerine de, konu ne olursa
olsun, bu dayatmayı savunmak ve kanun adı altında parmak
hesabıyla Genel Kuruldan geçirmek düşüyor. 301 sayılı Kanun
Teklifi de aynı aklın ürünüdür.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin 2nci maddesiyle İdari Yargılama Usulü Kanununun
27nci maddesinde bir değişiklik yapılmaktadır. Vergi
kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak
açılan davalarda, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi
için dava konusu tutarın yüzde 50si oranında teminat yatırılması
hükme bağlanmaktadır. İktidar, hazinedeki açıkları
kapatmak üzere vatandaştan pek çok kanuna göre vergi, resim, harç, fon,
devlet hakkı, katkı payı, ceza ve bu gibi adlarla ödeme
almaktadır. Bu ödemeler tahsil edilirken bazen kamu, bazen de
vatandaş alacaklı duruma geçmektedir. Böyle bir durumda her iki tarafın
da elindeki güvence idari yargının vereceği kararlardır.
Yürütmenin durdurulması kararı da Anayasanın 36ncı
maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğü bakımından önemli bir
koruma mekanizmasıdır. Bu kararlar, davacının temel hak ve
özgürlüklerini idareye karşı koruduğu gibi kamu
yararını da korumaktadır. Kanun teklifinde, ilgili düzenlemenin
sahte faturalar üzerinden yapılan iade taleplerinin önüne geçilerek
hazinenin kayba uğramasının engellenmesi amacıyla
yapıldığı gerekçe gösterilmiştir. Hedef tahtasına
ise bazı kararlarda işin esasına girmeden yürütmeyi durdurma
kararı verdiği iddiasıyla mahkemeler oturtulmuştur. Bu
gerekçe, başından kabulü mümkün olmayan bir gerekçedir. Yürütmeyi
durdurma kararı verilmesi ağır şartlara
bağlanmıştır. Danıştay ve idari mahkemeler, idari
işlemin uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız
zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka
aykırı olması şartlarının birlikte
gerçekleşebilmesi durumunda yürütmenin durdurulması kararı
verebilmektedir. Böyle bir hâlde Mahkemeler bazı kararlarda işin
esasına girmeden yürütmeyi durdurma kararı veriyor. cümlesi bile
Hazine ve Maliye Bakanlığının kendisini hukukun üstünde
gördüğünü göstermesi açısından yeterlidir.
Vergi müfettişleri
tarafından yazılan vergi tekniği raporları da zaman zaman
tartışılıp dava konusu edilmektedir. İlgili
kişilerin belge, bilgi, kanaatine dayalı olarak hazırlanan bu
raporları yargı kararı üzerinde görmek son derece tehlikelidir.
Ayrıca bu gerekçe, vergi alacaklarına ilişkin davaları
sadece sahte beyan üzerinden yapılan KDV alacaklarıyla
sınırlamaktadır. Adli yargıda görülen vergilere yönelik tek
dava çeşidi KDV alacaklarına ilişkin davalar değildir.
Farklı adlarla 532 çeşit vergi ve ceza ödediğimiz dikkate
alındığında, niyetin hazine zararının engellenmesi
değil, yürütmeyi durdurma davası açılmasının önüne
geçilerek hak arama hürriyetinin kısıtlanması olduğu
ortadadır.
Bu arada, KDV alacakları
açısından altı çizilmesi gereken bir konu daha var. Herhangi bir
suçu olmayan mükellefler de firma veya şahıslardan mal ve hizmet
alımı gerçekleştirirken sorunlu mükelleflerle de iş
yapabilmekte, fatura alışverişinde bulunabilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Başkanım, süremi tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Türkiyede 2010 yılından itibaren elektronik fatura sistemine
geçiş başlamıştır. Tüm elektronik fatura
işlemleri Gelir İdaresi Başkanlığı
tarafından yönetilmektedir yani vergi incelemesi ekranları, mükellef
sorgulama kontrol alanı idarenin kendi elindedir. Dolayısıyla
idari mahkemelere konu olmadan naylon veya gerçek faturayı ayırt edip
hazineyi maddi kayıptan kurtarmak da Gelir İdaresi
Başkanlığının görevidir. Böyle bir durumda mükellefin
mal ve hizmet alımında bulunduğu kişilerin hangilerinin
sorunsuz hangilerinin sorunlu olduğunu bilmesi beklenemez iken
sorumluluğu iade talebinde bulunan mükellefe yüklemek ve bunun için de
yüklü miktarda ödeme yapmasını istemek adil değildir. Asıl
çözüm, KDV iadeleri esas olmak üzere, vergi kanunlarında adil
vergilendirmeye yönelik büyük bir değişimin
yapılmasıdır. Az kaldı, onu da İYİ Parti
iktidarıyla, Allahın izniyle, inşallah, biz
yapacağız.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde üçüncü konuşmacı Mersin Milletvekili
Sayın Alpay Antmen.
Buyurunuz Sayın Antmen.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin 2nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Teklifle Vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere
ilişkin olarak açılan davalarda dava konusu tutarın yüzde 50si
oranında teminat alınmadan yürütmenin durdurulmasına karar
verilemez. hükmü getirilmek istenmektedir ama bu durum Anayasada öngörülen
hak arama özgürlüğünün açık bir ihlali olup vatandaşın
adalete erişimini güçleştirecektir. Kaldı ki İdari
Yargılama Usulü Kanununun yürütmenin durdurulmasıyla ilgili 27nci
maddesi varken bu düzenleme gereksizdir, hatalıdır ve en önemlisi,
Anayasa'nın 36ncı maddesine açıkça aykırıdır.
İşte, sayın milletvekilleri, AKP'nin yasa yapma
anlayışı da tam budur, ya her akıllarına
geldiğinde özel sipariş kanunlar yapmaya ya da böyle, enine boyuna
düşünmeden, eksik, hatalı teklifleri kanunlaştırmaya
çalışıyorsunuz.
Gelin, bunu
yapacağınıza, ülkemizdeki adaletin hâline bakın lütfen. Her
toplumsal ve siyasi olayda sarayın izni olmadan dava
açılmadığı ya da siyasi davalarda kararın sarayın
talimatına göre belirlendiği ceza davalarından size bahsetmeyeceğim
bugün ya da FETÖ borsaları iddialarından ve parayı verenin
FETÖ'cülükten yırttığı iddialarından da
bahsetmeyeceğim. Gelin, sıradan hukuk uyuşmazlıklarına
bakalım, alacak davalarına bakalım, boşanma davalarına
bakalım, işçi alacak davalarına bakalım. Ben size
yaşadığım bir örnekten bahsedeyim: 2016 yılında
avukatken, milletvekili olmadan önce, iş mahkemesinde işçi
alacağı için açtığım bir dava 2019da karara çıkmış,
üç yıl. Adana İstinafa gitmiş ve -2022- üç yıl daha
geçmiş, hâlâ orada. Bir de Yargıtay görürse iki, üç yıl daha,
sekiz yıl, bir işçi alacağını almak için sizin
iktidarınızda sekiz yıl bekliyor sayın milletvekilleri.
İşte, diyorsunuz
ki: Adalet var Türkiye'de, ülkemizde adalet var. Hayır, maalesef
insanların adalete erişimini zorlaştırdığınız
gibi insanların adalet düşüncesini de yok ettiniz. Bunun en önemli
nedeni de 2016 yılından sonra liyakate bakmadan, cemaat
referanslarıyla mesleğe aldığınız hâkim ve
savcılar. Yargıda, mesleğe girişte, tayinde ve terfide
liyakati bitirdiğiniz için sizin hâkimleriniz doğru düzgün
çalışmıyor. İstedikleri zaman izin alıyorlar,
istedikleri zaman rapor alıyorlar, vatandaş inim inim inleyerek karar
bekliyor ama umurlarında değil. Hani yargılamalarda hedefler
olacaktı? Hani vatandaş yargıda mağdur olmayacaktı?
Hikâye, her şeyiniz gibi bu da hikâye. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
AKP Türkiyede ekonomiyi bitirdi, insanlar aç; eğitimi bitirdi,
çocuklarımız cemaat yurtlarında yanıyor, tacize
uğruyor, cinayete kurban gidiyor ve baskılar nedeniyle intihar ediyor
ama en önemlisi, ülkede bağımsız, tarafsız ve adil bir
yargı bırakmadınız. Bunu sadece biz değil, Anayasa
Mahkemesi Başkanınız da söylüyor. Geçtiğimiz gün, Anayasa
Mahkemesi Başkanı Sayın Zühtü Arslan 2021de bireysel
başvuru sayısının 66.121 olduğunu -bunların her
biri birer çığlıktır, adalet
çığlığıdır- bu başvuruların yüzde
73ünden fazlasının da adil yargılanma hakkıyla ilgili
olduğunu söyledi ve ekledi: Adil yargılanma hakkıyla ilgili bir
meselemiz var. Evet, adil yargılanma hakkıyla ilgili meselemiz var
çünkü Türkiyede adil yargılanma yok. Bakın, yargının en
üstü bunu söylüyorsa ortada ciddi bir problem vardır ve bunu çözmekle de
şimdilik iktidarda olduğunuz için siz sorumlusunuz.
Yargı
bağımsızlığının yok edilmesinin nedeni de
yolsuzlukların ve hukuksuzlukların üzerini örtme çabanız.
Değerli milletvekilleri, adalet öyle bir kavramdır ki onu taş
duvarlara, mahkeme koridorlarına, mahkeme binalarına
sığdıramazsınız; hava ve su gibidir,
olmadığı zaman ne anlama geldiğini anlarsınız ama
maalesef, Türkiyede siz bunu yok ettiniz, insanların adalet
düşüncesini incittiniz. Vergi ve zam adı altında soyguna
başladınız, halkı aç bırakmak için en büyük
adaletsizliği yapıyorsunuz. Bunu da Türkiyeye reva gördünüz. Bütün
bunların tek amacı var: İktidarda kalmak, iktidarınıza
devam etmek. Ama sayın milletvekilleri, size bir şey söyleyeyim mi?
Boşuna uğraşıyorsunuz; sandık gelecek, diktatörlük
bitecek, halkımız, Millet İttifakıyla sizi gönderecek, bu
soygun düzenini bitirecek. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son sözüm olsun. Sakın
aklınızdan çıkarmayın ve kim olursa olsun, yeni bir
hukuksuzluk yaparken asla ve asla şunu unutmayın: Bugünler geçecek,
bugünler geçiyor, sandık gelecek; geliyor gelmekte olan. Halka
yaptığınız her kötülüğün, yediğiniz her kul
hakkının, her tüyü bitmemiş yetimin yediğiniz
hakkının hesabını mutlaka vereceksiniz; tarih önünde de
vereceksiniz, sandıkta da vereceksiniz, bağımsız yargı
önünde de vereceksiniz.
Teşekkür ederim.
Saygılar sunarım.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bugüne kadar aldığınız cevabın aynısını
daha ağır alırsınız.
BAŞKAN Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci
madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
3üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 3 - 28/3/2001 tarihli
ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanununun 2nci maddesinin birinci fırkasında bulunan (a),
(b), (c), (d), (h) ve (ı) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
a) Bakanlık: Kurumun
ilişkili olduğu Bakanlığı,
b) Kurum:
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunu,
c) Kurul:
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulunu,
d) Katılımcı:
Emeklilik sözleşmesine göre ad ve hesabına şirket nezdinde
bireysel emeklilik hesabı açılan gerçek kişiyi,
h) Portföy yöneticisi:
Sermaye Piyasası Kurulundan portföy yöneticiliği yetki belgesi
almış ve Sermaye Piyasası Kurulunca uygun görülen portföy
yönetim şirketini,
ı) Saklayıcı:
Emeklilik yatırım fonu portföyündeki varlıkların
saklandığı ve Sermaye Piyasası Kurulunca uygun görülen
saklama kuruluşunu,
Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Bülbül
Antalya
İstanbul Aydın
Rafet
Zeybek Fikret
Şahin Faruk
Sarıaslan
Antalya Balıkesir Nevşehir
İlhami
Özcan Aygun Serkan
Topal Alpay
Antmen
Tekirdağ Hatay Mersin
Erkan
Aydın
Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bursa Milletvekili Sayın Erkan Aydın.
Buyurunuz Sayın
Aydın. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
301 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu teklifle -birçok madde var
torbanın içerisinde- memurlarımıza, emeklilerimize
kaşıkla bir şeyler verilmeye çalışılıyor
ancak bu verilenler daha verilmeden kepçeyle geri alınıyor. Ne demek
istiyorsun? diyeceksiniz. Yılbaşında, on ikiden sonra,
başta elektrik olmak üzere, doğal gaza, her şeye zam geldi.
Yılbaşından önce de burada düzenleme yapmıştık,
kademeli tarifeye geçilmişti; vatandaşlarımıza bir umut
doğdu, Faturalarımız düşecek, bir nebze de olsun
rahatlayacağız. diye. Ancak ilk hafta okunan faturalarda görüldü ki,
bırakın faturaların düşmesini, faturalar anormal derecede
artmaya başladı. TRT payı kaldırıldı, o zaman 300
TL gelen fatura şimdi 700 TL gelmeye başladı. İğneden
ipliğe her şeye zam geldiği için de burada yapılacak
artış da daha yapılmadan değerini kaybetti. Peki, sonuç?
Sonuç şu: Kaçak elektrik kullanımı artıyor, kaçak alkol
kullanımı sonucu vatandaşlarımız hayatını kaybediyor,
marketlerden zorunlu ihtiyaçlar maalesef çalınmaya başlıyor,
araçlardan mazot ve benzin çalınmaya başlıyor, gelinen nokta bu.
Dolar 18,50yken yapılan zamlar, dolar 13,5a indi geri çekilmiyor yani bu
işin ne izahı var ne de mizahı.
Aslında, şarkıcı
Alpay'ın sözlerinde söylediği gibi:
Sokaklar sensiz bensiz.
Sokaklar boş.
Işıklar loş.
(CHP sıralarından alkışlar)
İnsanlar artık bir
yerden bir yere giderken mazot hesabı yapıyor Acaba ne kadara
giderim? diye; evde elektriği yakmamak için çocuklara tembih ediyor;
bulaşık makinesini kullanmamak için yıkıyor, diyor ki: Su
daha ucuz, en azından elektrik faturası düşer. Çünkü elektrik,
doğal gaz faturaları kira giderleri kadar yükseldi ama iktidarımız
ne yapıyor? 2002de 1,48 olan mazot, 2018de tek adam rejimine
geçildiğinde 6,20; dün itibarıyla 13,5 oldu yani yüzde 120
artırıyor. Ama biz şunu biliyoruz: Yaparsa AK PARTİ
yapar(!) 2023 hedeflerine geldiklerinde, vatandaşın cebine daha
girmeden zamlar, 1 Ocaktan itibaren çıkan paralar olarak burada hepimizin
karşısına çıkıyor. Mesela, akaryakıt
fiyatları. Akaryakıt fiyatlarında diyorlar ki: Avrupayı
hedef alıyoruz, 1 dolar olacak. Ya, arkadaş, akaryakıt
fiyatını örnek alacağınıza Avrupadaki
maaşları örnek alsanıza; orada ortalama 2 bin euro
civarında asgari ücret. Bir sefer de oranın uygun olanından
değil de vatandaşa uygun olanından alsanıza; şu
vatandaş da bu enflasyon altında, yüksek zamlar altında
ezilmesin. Ama olmaz. Niye? Çünkü kasa tamtakır kuru bakır. Kasaya
para koymak için ne yapıyorsunuz? Bedelli askerlik satıyorsunuz. Ne
yapıyorsunuz? Vatandaşlık satıyorsunuz, vatan
toprağını satıyorsunuz. Yetmiyor, limanları
satıyorsunuz. Yetmiyor, madenleri satıyorsunuz. Sırada ne var?
Onu bilemiyoruz, hep birlikte göreceğiz. Sonuç? Akaryakıtta hedef
Avrupa; maaşlarda gerçekler Afrika! Köprülere yüzde 36 zam, yollara yüzde
36, vergilere yüzde 36, harçlara yüzde 36; emekliye 3 kuruş zam ama biz
bunları biliyoruz.
Siz bu zamlar
karşılığında vatandaşa sadece öneriler
veriyorsunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki: Gerekirse
acı reçete uygulamaktan çekinmeyiz. Emine Hanım diyor ki:
Porsiyonları küçültün. AKP milletvekili diyor ki: Midenizin üçte 1ini
doldurun. Enerji Bakanı: Kombileri kısın. Dün de Enerji Bakanlığından
mesaj geldi: Tasarruf yapın. Bence önce siz bir tasarruf yapın
şu saraylarda da sonra vatandaş tasarruf yapsın. (CHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Sonuç olarak; bu yapılan
zamlarla 150 liralık elektrik faturası artık 400 lira geliyor,
150 liralık doğal gaz artık 500 lira geliyor
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERKAN AYDIN (Devamla) -
100
liralık market alışverişi 250 lira, 100 liralık
kırtasiye alışverişi ise 350 lira tutuyor. Yani hedef 2023,
yirmi yılın sonunda geldiğimiz nokta: Durmak yok, zamlara
devam. Yaparsa AK PARTİ yapar. Biz de diyoruz ki: Bu yirmi
yıllık yıkımın, bu yirmi yıllık zulmün,
zamların, en yakın zamanda gelecek sandıkla hesabı
sorulacak; Millet İttifakı, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
bu zamlar da bu fahiş fiyatlar da bu israf da hepsi son bulacak.
Geliyor gelmekte olan
diyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bütün sözleri aynen iade ediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Aylin
Cesur
Adana Erzurum Isparta
İmam
Hüseyin Filiz Hüseyin
Örs Aydın
Adnan Sezgin
Gaziantep Trabzon Aydın
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün görüştüğümüz
emeklilik konusu 84 milyonu ilgilendiren bir konu ve sadece emekli
aylığı alan 12 milyonu ilgilendirmiyor. Bugün
çalışanları ve gelecekte çalışacakları da
ilgilendiriyor bu konu. Emeklilik koca bir devlet sistemi esasında, sosyal
devlet sistemi. Ömürler uzuyor ancak yaşlılıkla beraber,
yaş almayla beraber, yaş aldıkça beden gücü biraz
düştüğü için tercih edilmez hâle geliyor
çalışanlarımız ve işte o zaman,
yaşlılıkta, yaş ilerleyince insanca yaşamayı hak
ediyor emekliler. Çalışmadan insan onuruna yakışır bir
geçim nasıl olacak peki o yaşta? İşte bütün mevzu burada
başlıyor. Yaşla beraber artan yaşam ve sağlık
masrafları nasıl karşılanacak? Başkasına muhtaç
olmadan hayatımızın son yıllarını nasıl
geçireceğiz? Hepimizi ilgilendiren bir konu esasında. Çok üzülerek
söylüyorum: Yirmi yıllık iktidar politikalarının
ardından emeklilik sistemimiz bu kriterlerin hiçbirini sağlayamayacak
duruma gelmiş. Yirmi yıl, yirmi beş yıl
çalışmış, maaşlarından yıllarca prim
ödemiş vatandaşlarımıza layık görülen aylık geçinilmesi
imkânsız bir meblağ. 2.500 lirayla geçinilebilir mi arkadaşlar?
Daha bugün 2.500ü konuşuyoruz, yılbaşından önce 1.500
liradan bahsediyorduk ve 2.500 lirayla emeklinin geçinmesini bekliyorsunuz.
Asgari ücretliler ayağa kalkmışlar, haklılar, 4.250 lirayla
geçinilir mi? diye. Peki, emekli ne yapacak? Daha geç emekli olanın
aylığı sistemdeki hatalardan dolayı daha düşük, 2008
sonrası emekliliklerde bu mağduriyet çok fazla.
Bir de EYTli
kardeşlerimiz var. Günleri tam, primleri tam ama hakkını
alamıyor EYTliler. Onlara diyorlar ki: Emeklilik için gençsin,
çalışmak için yaşlısın.
Ahmet Hamdi
Tanpınarın dizeleri geliyor akla, diyor ki Ahmet Hamdi
Tanpınar: Beni affet/Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç.
Şimdi, o, Ahmet Hamdi Tanpınar Beni affet. diyor ama sizin de söz
verip tutmadığınız EYTlilere karşı, söz verip
tutmadığınız, senelerdir hayatlarını
ızdıraba çevirdiğiniz EYTlilere Beni affet. demeniz
lazım, af dilemeniz lazım. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Ve yüz binlerce vatandaşımız
mahkûm. Neye mahkûm? Gelirsizliğe mahkûm. Şimdi, emeklilik
yaşı 65e ötelendi. Gençlerimiz bakıyorlar, emekli olan
dedelerine, ninelerine bakıyorlar, yaşam koşullarına
bakıyorlar ve diyorlar ki: Ne yapalım biz? Mevcut emekli
maaşıyla geçinemeyen annelerine, babalarına bakıyorlar,
diyorlar ki: Ne yapalım biz? Çalışmaya başlıyorlar
bordrolarında maaşlarından 500, 500; 1.000, 1.000 kesilene,
brüt-net farkına bakıyorlar, diyorlar ki: Ne yapalım biz? Ve
soruyorlar: Bu kesintileri biz niye ödeyelim? Sormuyorlar mı
zannediyorsunuz? Şimdi, öyle olunca da gençlerimiz, kendilerinin neyi
beklediği bilerek ve görerek -hâliyle çok da aklı başında,
akıllı hepsi- diyorlar ki: Ben bu parayı bugün alayım.
65e kadar kim çalışıp da en sonunda bizi bekleyen bu sona
gelelim. Bugün alayım. İşte, Bugün alayım. dediği
yerde o kayıt dışılığın, mevcut sizin
sisteminizin getirdiği kayıt dışılığın
içine bir anda kendini dâhil olmuş buluyor gencimiz. Ve tabii ki
işveren de -bu işten mevcut ekonomik durum nedeniyle sıkıntıda
olduğu için- bunun içerisine dâhil oluyor ve o da bundan istifade etmeye
başlıyor; işte, buyurunuz kayıt
dışılık.
Kayıt içi
çalışma, çalışmayla alakalı güvenceler için önemli ama
bunun en önemli kısmı emekliliği değerli arkadaşlar.
Emekliliği cazip hâle getirmezsen, emeklinin aylığını
sefalet seviyesine sokarsan, bugünün çalışanını da sosyal
sigorta sistemine girmeye ikna etmekte başarılı olamazsın;
olamadınız bu yüzden. Sosyal sigorta sistemimiz 100 milyar lira
açık veriyor her sene, her sene bu açığı veriyor. Ve emekli
başına düşen çalışan sayısı 2. Şimdi,
bu ne demek biliyor musunuz? Yani her 2 çalışan primiyle 1 emeklinin
hatta 1den daha fazlasının aylığını
karşılamaya çalışıyor. Ama Avrupada bu nasıl
biliyor musunuz? 4 çalışana 1 emekli. Yani siz böyle bir sosyal
sigorta sistemini sürdüremezsiniz; sürdüremiyorsunuz demek bu.
Şimdi, ILOnun
verilerine bakıyoruz; Türkiyede kayıt dışı
çalışma yüzde 30larda. Yani herkes kayıt içine alınsa 3
çalışan 1 emekliye bakar olur, siz de hiç değilse emeklinin
maaşını yüzde 50 arttırırsınız. Bakın,
yöntem veriyorum size. Şimdi, siz emeklilik sistemini bozdukça kayıt
dışına geçişler artmış, bütçe
açığımız artmış. Emeklilerimize ne
düşmüş biliyor musunuz? Müebbet sefalet.
Şimdi, bu son yirmi
yılın ürünü; bireysel emeklilik sistemleri oluştu, benim
konuştuğum madde bunu ilgilendiriyor. Yüzde 25ten 30a
çıkarıyorsunuz, aslında bu, bireysel emeklilik sistemleri
programları devlet desteği kapsamına alınıyor demek,
vatandaşların geleceklerine yatırım yapması demek. Ama
kimlere yapıyorsunuz bunu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
AYLİN CESUR (Devamla)
Yine parası çok olan adam bunu yatırım, finansal bir araç hâline
dönüştürmüş; yine parası çok olana daha fazla destek veriyorsunuz.
Yani eğer 1,5 milyar lira daha arttırıyorsanız bugün bu
maddeyle; 7,5tan 9a çıkıyor, bu, devletin hazinesinden, bizim
vergilerimizden gidiyor. Ama ne yapıyorsunuz? Ne kadar çok parası
varsa ona gidiyor yani yoksula ve orta derecenin altında olana yine para
yok.
Şimdi, arkadaşlar,
formül basit; primler adaletli toplanacak, emekli aylıkları adil
düzenlenecek, günün koşulları uygun miktarına yükseltilecek,
kayıt içine geçiş teşvik edilecek. Daha ne yapmalısınız?
Bütün çalışanların hak ettikleri bir emekliliğe
kavuşacağının garantisini vermelisiniz. Siz bunların
hiçbirini yapmayacaksınız, yapamıyorsunuz zaten. Bunu
geldiğimiz zaman iktidarımızda biz yapacağız.
Az evvel söylediğim
şiirde Ahmet Hamdi diyordu ki:
Evet nihayet
Bir adın kalmalı
geriye
Bir de o kahreden gurbet. Ne
olacak biliyor musunuz? Ben
de diyorum ki -yine Ahmet Hamdiyle bitirelim- sizin bir adınız
kalacak geriye, onda da milletimize ve emeklimize reva gördüğünüz sefalet.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
AHMET AKIN (Balıkesir)
Neyini kabul etmiyoruz? Anlamıyorum ki arkadaş.
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulanan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sait
Dede Mahmut
Toğrul Hüda
Kaya
Hakkâri
Gaziantep İstanbul
Züleyha
Gülüm Mahmut
Celadet Gaydalı Ayşe
Sürücü
İstanbul
Bitlis Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Hakkâri Milletvekili Sayın Sait Dede.
Buyurunuz Sayın Dede.
(HDP sıralarından alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan
torba yasa teklifinin 3üncü maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Anayasal düzenleme Türkiye
Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir. der ancak yargının geldiği
aşama tam tersi olduğunu çok net olarak bizlere gösteriyor.
İktidar tarafından kendisinden olmayan herkese karşı
baskı ve tasfiye amacıyla yargının araç olarak
kullanıldığını görüyoruz. Muhalifler için siyasi alan
yargısallaştırılarak, siyasi meseleler yargının tasarrufuna
bırakılarak siyasi alan daraltılmış ve yargı,
siyasi karar mercisi hâline gelmiştir. Eli, gözü, kulağı,
saraydan gelecek talimatı bekleyen ucube bir sisteme dönüşmüştür
yargı; yargının ne bir tarafsızlığı ne bir
bağımsızlığı kalmamıştır.
Sayın milletvekilleri,
bir toplumda adalet duygusunun yerleşmesi ve huzurun sağlanması
önemli oranda toplumsal kesimlerin yargının verdiği
kararların bağımsız ve tarafsız bir şekilde
verildiğine inanmalarına bağlıdır ancak Türkiyede
maalesef durum böyle değildir. Türkiyede ne adalet sistemine ne
yargının bağımsızlığına zerre kadar
inanç kalmamıştır. Maalesef bu da son derece haklı bir
düşüncedir çünkü bunun sayısız örneği vardır.
Bakın, çarpıcı bir örneğe geçen haftalarda tanık
olduk, sizinle paylaşmak istiyorum: 20 Aralık 2021 günü kamuoyunda
Şemdinli davası olarak bilinen yargılamanın karar
duruşmasındaydık, Umut Kitapevini bombalarken suçüstü yakalanan
ve yargılandıkları davada 2 defa otuz dokuz buçuk yıl ceza
alan Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinde tekrar görülen duruşmalarında
beraat ettirildiler. Hatırlarsınız, 9 Kasım 2005 tarihinde
Şemdinlide patlayan bir bomba neticesinde Türkiyenin ikinci Susurluk
vakası olarak nitelendirilebilecek birtakım derin ilişkiler
ortaya çıkmış, özellikle halk tarafından yakalanan
faillerin asker kişiler olması nedeniyle bütün dikkatler oraya
çekilmişti. Olayın ardından bizzat Başbakan ve muhalefet
liderlerinin Ucu kime dokunursa dokunsun olaylar mutlaka
aydınlatılmalı. şeklindeki değerlendirmeleri
sağduyulu kesimlerce benimsenmiş, derin devlet olarak tabir edilen ve
ilk kez Susurlukta ortaya çıkan bu yapılanmaların ortaya
çıkarılması için bir fırsat olduğu düşünülmüştü
ama ne yazık ki bu da böyle olmadı. 1 yurttaşın yaşamını
yitirdiği, 1inin de yaralandığı saldırının
failleri beraat ettirildi; hem de suçüstü yakalanmış sanıklar.
Şemdinli çarşısında gerçekleşen patlamanın keşfi
patlamadan ancak altı saat sonra yapılabildi. Bu keşif de bir
uzman çavuşun halkın üzerine ateş açması sonucu yine 1
yurttaşın öldürülmesi, 4 yurttaşımızın
yaralanmasıyla yarıda bırakıldı.
Peki, hakkında beraat
kararı verilen sanıkların araçlarında yapılan
keşifte araç içinde neler bulundu? 3 adet Kaleşnikof tüfek, hücum
yeleği, 2 adet Alman yapımı el bombası -daha sonra
yapılan kriminal incelemede araçta ele geçirilen el bombalar ile Seferi
Yılmazın iş yerine atılan bombaların aynı cins
bombalar olduğu ortaya çıktı- aşiretlerin ve aşiret
reislerinin isim listesi ve ikametleri, Şemdinlide bulunan DTP
örgütlenmesinde yer alan yurttaşların fotoğraflarının
bulunduğu bir liste ve yine, bombanın atıldığı
dükkânın sahibi Seferi Yılmaz adına düzenlenmiş nüfus
kayıt örneği, Seferi Yılmazın
fotoğraflarının da bulunduğu Konutta kalanlar
başlıklı 2 adet liste, Seferi Yılmazın fotoğraf
fotokopilerinin bulunduğu bilgi notu, 4 adet kroki ve diğer
dosyalarda telefon numaralarının bulunduğu liste, yine,
bombanın patlatıldığı Özipek Pasajı ve Umut
Kitapeviyle ilgili yolların krokileri. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı
ne demişti? İyi çocuktur, tanırım. demişti,
muhtemelen yargı da bunlara iyi çocuk muamelesi yaptı. Yine, dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 11 Kasım 2005te Nereden
gelirse gelsin, kim tarafından yapılmış olursa olsun, kim
yapmışsa bunun bedelini ödeyecektir; bizden kimse bir
kayırmacılık, bir korumacılık yürütme olarak
beklemesin. Yargı, üzerine düşeni en ideal şekilde
yapacaktır. demişti ancak kayırmacılığın,
katil korumacılığının âlâsı yapıldı.
Davanın en başından sonuna kadar, suçüstü yakalanan derin
yapının ceza almaması için yoğun bir çaba sarf edildi.
Normal soruşturma prosedürü işletilmedi. İddianame mahkemede
bile sansürlenerek okundu. Davalar nakledildi, sanıklara ordu
tarafından atanan avukatlarla kamusal bir koruma getirilerek devletin
bütün olanakları seferber edildi. Bakın, burası çok önemli FETÖ
mahkemelerinin verdiği bir karardır. denilerek verilen cezalar
bozuldu ve sanıklar beraat ettirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SAİT DEDE (Devamla)
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
SAİT DEDE (Devamla)
İşinize gelince FETÖ deyip katilleri salıyorsunuz,
işinize gelmeyince FETÖ mahkemelerinin kumpas davalarını siyasi
çıkarlarınız için kullanıyorsunuz. Eğer FETÖ davalarıysa
şu an binlerce insan yine, bu FETÖcü hâkimlerin verdiği kararlar
yüzünden cezaevinde tutuluyor. Bir taraftan, bütün dünyanın gözü önünde
gerçekleşen bir bombalı saldırının failleri güvenlik
güçleri olunca salıverilirken, katiller yargı tarafından
cezasızlık zırhıyla alabildiğince korunup
kollanırken; diğer taraftan, bakın, sadece siyaset
yaptığı için, demokratik, özgür bir yaşam dilediği
için, düşüncelerini dile getirdiği için Hakkâri Milletvekilimiz Leyla
Güvene altı yıl üç ay, sonra yetmedi, yirmi iki yıl üç ay,
sonra yine yetmedi beş yıl ceza verildi; yine, Yüksekova Belediye
Eş Başkanımız Remziye Yaşara hukuk katledilerek on
yedi yıl altı ay ceza verildi; yine, Eş
Başkanımız İrfan Sarıya yedi yıl altı ay
ceza verildi. Şimdi, Kürt halkının seçilmişlerine yönelik
sayısız örneklerle dolu siyasi kararlar, sonra Kürt
düşmanısınız. deyince de kızıyorsunuz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Hüda
Kaya Züleyha
Gülüm
Gaziantep İstanbul İstanbul
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Ayşe
Sürücü Mahmut
Celadet Gaydalı
Muş Şanlıurfa Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm.
Buyurunuz Sayın Gülüm.
(HDP sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Merhabalar.
Şimdi, iktidarın
klasik yasa düzenlemesiyle yine karşı karşıyayız.
Önce, yoksul halkın cebindeki bütün parayı alıyorsunuz;
yolsuzluklarınızla, soygun düzeninizle, vergilerinizle, zamlarınızla
cebi boşaltılıyor, ondan sonra bütün bu parayı sermaye
gruplarına, savaşa, ranta, saraya ve yandaşlarınıza
veriyorsunuz; sonra bir dönüyorsunuz ki halk çok yoksullaşmış,
tepkiler var Oy potansiyelimiz düşüyor, oylarımız eriyor. Ya, birazcık,
küçük bir miktar verelim çaldıklarımızdan. deyip bir
miktarını geri vermek üzere yasal düzenleme yapıyorsunuz.
Aslında bugün bu önümüze getirdiğiniz düzenleme de bundan farklı
bir şey değil. Halk size tepki gösterince de sokağa
çıkınca da polis zoruyla, yargı zoruyla bastırarak,
korkutarak susturmaya, sessizleştirmeye çalışıyorsunuz.
Elektriğe, doğal
gaza, akaryakıta zam üstüne zam yağdırdınız. Çözüm
olarak da çok orijinalsiniz, Enerji Bakanlığı halka Enerjini
verimli kullan, aklınla verimli yaşa. diye SMS'ler atıyor.
Kombiyi kısın. diyorsunuz da halk zaten kombiyi açmıyor ki
neyini kıssın? Bir eli yağda bir eli balda olanlar halka
Tasarruf edin. diyor. Ama merak etmeyin, bu halk aklını kullanacak
-tam da Enerji Bakanının söylediği gibi- tasarruf yapacak, sizin
ampulünüzü söndürerek bu tasarrufu yapacak.
Müjde diye
duyurduğunuz her düzenleme halkın ekmeğini, emeğini
çalıp sermayedarların, zenginlerin çıkarları için
kullanılmak üzere hazırladığınız yasal
düzenlemeler. Bireysel emeklilik dediğiniz şey de aslında
sermaye gruplarına kâr sağlamak üzere hazırlanmış bir
yasaydı, yıllar önce bunu söylemiştik. Ne yaptınız?
Emeklilikte mezarda emekliliği getirdiniz, 65 yaşta emeklilik yani
Ölünce emekli olacaksınız. dediniz. Emekli maaşlarını
yerlerde sürünür hâle getirdiniz. Arkasından da bunlar size yetmiyor Size
bir bireysel emeklilik verelim. deyip yine halkın cebindeki üç
kuruşa da göz diktiniz. Bugün bireysel emeklilik diye
dayattığınız şey, aslında devletin
sorumluluğunda olan sosyal güvenliği sağlama yükümlülüğünü
yine yoksul halkın sırtına yüklemekten başka bir şey
değil.
Memur maaşlarına
yüzde 30,5 zam yaptık. deyip büyük büyük laflar ediyorsunuz.
Bir tane TÜİKimiz var,
bu TÜİK nereye göre acaba enflasyon oranı ölçüyor, hangi ülkede
yaşıyor bilinmez, yüzde 36 açıklıyor ülkede enflasyonun
yüzde 80lerde olduğu bir zaman diliminde. 2021in enflasyonuna dâhil
olmasın diye 2022nin ilk günlerinde doğal gaza, akaryakıta,
köprü geçiş ücretlerine zamlar yaptınız. Bu zamlarla enflasyon
yüzde 80in üzerine bile çıkmışken siz memura
yaptığınız yüzde 30,5 zamla övünecek kadar da
inanılmazsınız demek istiyorum.
Halk yoksullaştıkça
siz zenginleşiyorsunuz, farkındayız; halkın
yoksullaşmasının nedeni sizin zenginleşmenizdir. Emekliler
2.500 lira maaştan bahsediyorsunuz ve bunu da hiç gocunmadan söylüyorsunuz.
Doğal gazı, elektriği, suyu, faturaları
topladığınızda 1.500 lira eden bir zaman diliminde 2.500
lira maaşla övünmek nasıl bir duygudur, nasıl bir hâldir
gerçekten inanılmaz. Ocak 2021de 516 dolara denk gelen maaşlar bugün
295 dolara gerilemiş durumda, 9 grama yakın altın
alınabiliyorken bugün
Bir de EYT'lilerimiz var,
emeklilikte yaşa takılanlar. Devlet bir yasa belirliyor, sonra
birdenbire bu hakka sahip olanlara Ben bu yasadan vazgeçtim, sizinle ilgili
yeni yasal düzenleme yaptım; bu yasayı hukuka aykırı olarak
geriye de yürüteceğim ve sizin emeklilik haklarınızı
elinizden alacağım. diyor ve bunu rahatlıkla yapıyor ve
dolayısıyla emeklilikte yaşa takılanların da sorunlarını
hâlen çözmüş değilsiniz.
Diğer bir mesele de 3600
ek gösterge. Yıllarca Çıkaracağız,
çıkaracağız, yapacağız. dediniz, şimdi 2022ye
bıraktınız, yine bir seçim yatırımı, aslında
kendinize yeni dönemin rant alanı olarak elinizde koz olarak tutuyorsunuz
ama buradan şunu da söyleyelim: Ek göstergede ayrım gözetilemez, tüm
kamu emekçileri açısından uygulanması gerekir; sadece belli
meslek gruplarına değil, bütün emekçilerin kapsam içine
alınması gerektiğini bir kez daha hatırlatalım.
Gençlerden bahsetmek istiyorum,
gerçekten gençlerin yaşam umudunu söndürdünüz ya! Yaşama
umutları kalmadı, geleceğe dair umutları kalmadı,
milyonlarca genç bu ülkeden kaçmaya çalışıyor, yurt
dışında kendine yaşam alanları, iş alanları
bulmaya çalışıyor; okumaları ayrı dert, üniversite
harçları, haraçları ayrı dert, Kredi Yurtlar Kurumundan yüksek
faizlerle aldıkları borçları ödemek ayrı dert, iş
bulmak ayrı dert, bulsa alacağı ücretle
çalışmaları ayrı dert.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Ama
sizin umurunuzda değil tabii ki öğrencilerin bu
yaşadıkları ve bunun bir sonucu olarak Enes Kara; tıp
öğrencisiydi, gelecekten umudunu kesti, ekonomik zorluklar, gelecek
kaygısı, aile baskısı, tarikat yurdunda kalmaya mecbur
kılınması sonucunda hayattan umudunu kestiği için maalesef
intihar etti. Siz ne yapıyorsunuz? Millî eğitimi de ilkokulları
da liseleri de üniversite öğrencilerini de cemaatlere, tarikatlara teslim
ediyorsunuz, terk ettiniz, eğitim alanındaki görevlerinizi terk
ettiniz. Bunu bilerek yapıyorsunuz çünkü siz gençlerin cemaatlerin,
tarikatların yurtlarına mahkûm olmasını istiyorsunuz.
Yoksulluğu dayatmanız da bundandır, gençlerin yasal olarak
vermeniz gereken hiçbir hakkını vermiyor oluşunuz da
bundandır. Devlet bir an önce kendi sorumluluğunu yerine
getirmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla)
Gençleri tarikat yurtlarına mahkûm etmekten vazgeçmelidir. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Hüseyin
Örs
Adana Erzurum Trabzon
İmam
Hüseyin Filiz Orhan
Çakırlar Aydın
Adnan Sezgin
Gaziantep Edirne Aydın
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Ali
Öztunç Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan
Kahramanmaraş Antalya İstanbul
Serkan
Topal Alpay
Antmen İlhami
Özcan Aygun
Hatay Mersin Tekirdağ
Rafet
Zeybek Süleyman
Bülbül Faruk
Sarıaslan
Antalya Aydın Nevşehir
Fikret
Şahin
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Edirne Milletvekili
Sayın Orhan Çakırlar.
Buyurunuz Sayın
Çakırlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bireysel Emeklilik
Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Sözlerime başlamadan
evvel, A Millî Takımımızın formasını giyen
Konyaspor futbolcusu Ahmet Çalıkın dün elim bir trafik kazası
sonucu hayatını kaybettiğini üzüntüyle öğrendik. Merhuma
Allahtan rahmet, ailesine, yakınlarına ve Türk futbol camiasına
sabırlar diliyorum.
Tıp fakültesi
öğrencisi Enes Karanın intihar etmesi sadece üzülerek
geçiştirilecek bir olay değildir, sosyopolitik cehaletimizin vahim
bir neticesidir. Tedbir alınmazsa ne ilk ne de son olacaktır. Mevla'm
rahmet eylesin.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9uncu maddeleri bireysel emeklilik
sistemiyle ilgili farklı düzenlemeler getirmektedir. Bireysel emeklilik
sistemi, rahat bir emeklilik dönemi için bireylerin çalışma
hayatları süresince birikim yapmasını sağlayan, sosyal
güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak emeklilik gelirine ek
bir gelir sağlayan özel emeklilik sistemidir. İktidarınız
döneminde emekli aylığı bağlanma oranları
düştüğü için insanlarımız emekli olma ve
aylıklarının yetmeyeceğini düşünüp bireysel emeklilik
sistemine katıldılar fakat günümüzde azalan alım gücü
sonrasında, vatandaşlarımız bırakın birikim yapmayı
maaşlarıyla ay sonunu zor getirmektedir. Birçok genç
vatandaşımız işsizlik, gelecek kaygısı ve yurt
dışında yeni bir hayat sebebiyle, ülkemizde emeklilik hayalini
kurmaktan uzak bir yaşam sürmektedir.
Değerli milletvekilleri,
emeklilik, yaşlılık sebebiyle çalışmakta zorlanan
insanların halk arasında ikinci bahar olarak kabul edilen sisteme
geçişini simgeler. Oysaki günümüzde emeklilik, ikinci bahar dönemi yerine
kara kış dönemi olarak adlandırılmakta çünkü
vatandaşımız emeklilik hakkı kazandıktan sonra hayat
pahalılığını daha fazla hissetmeye başlamakta. Bu
sebeple, vatandaşlarımız, hayatlarını rahat
geçirebilecekleri dönem olarak düşündükleri emeklilik döneminde bile
maalesef çalışmak zorunda kalıyorlar. Bireysel emeklilik
sistemiyle sosyal güvenlik sisteminin eksikliğini örtmeye çalışmak,
vatandaşlarımızın emekli olduklarında geçinemeyeceklerini
kabul etmek demektir. Bu sebeple, öncelikli olarak asgari ücretin çok daha
altında emekli aylığı alan
vatandaşlarımızın maaşları düzeltilmeli ve sosyal
refah düzeyine getirilmelidir. En düşük emekli maaşının
2.500 lira olarak düzenlenmesi bir müjde değil, muhtaçlığın
resmidir.
Değerli milletvekilleri,
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20nci maddesi
kapsamındaki sandıklardan emekli aylığı alan binlerce
insan bayram ikramiyelerinden mahrum edilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu, BAĞ-KUR
ve diğer emeklilere ödenen bayram ikramiyeleri hazineden
karşılanırken bu kurumlardan emekli olan binlerce
vatandaşımız diğer emekliler gibi bu haktan yararlanmak
istemektedir. Anayasamızın eşitlik ilkesinin özüne ve ruhuna
aykırı olan uygulamanın ve mağduriyetin giderilmesi için
gerekli yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
asgari ücrete, memurlara ve emeklilere verilen yeni rakamlar
karşısında -yeni rakamlar diyorum çünkü bunun zamla alakası
yok; zam olmuş olsaydı vatandaş kendinin geçen yıldan daha
iyi bir hayat süreceğini düşünürdü, oysaki
vatandaşlarımız geçinemediklerini her fırsatta dile
getiriyorlar- yeni yıla girdiğimiz ilk günden beri muazzam zam
haberleriyle başka bir şey düşünmüyoruz ve konuşmuyoruz.
Yeni yıldan önce roket hızıyla artan zamlar
hayatımızın bir parçası olmuştu ama o zaman kur
yüksekliğinden bahsediliyordu. Kur düştü, zamlar yine devam ediyor.
İşsizlik deseniz, orduya dönüşmüş. Eskiden Ekmek
aslanın ağzında. derdik; şimdi, bırakın
ekmeği, aslanı bile bulmak çok zor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ORHAN ÇAKIRLAR (Devamla)
Gıdaya zam, ulaşıma zam, enerjiye zam, iletişime zam;
kısacası her şeye zam gelirken
Vatandaşımızı enflasyona karşı
ezdirmeyeceğiz. iddiasını edenler hangi enflasyondan
bahsetmekte? Vatandaşımız, kendisine bu zulmü layık
görenlere dersini sandıkta verecektir.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Ali Öztunç.
Buyurunuz Sayın Öztunç.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Kürsüye her gelen muhalefet
partili milletvekili, ülkede yaşanan ekonomik krizi, milletin
yaşadığı sıkıntıları dile getiriyor ama
maalesef, AK PARTİliler kulağını buna
tıkıyorlar. Gözleri var, görmüyor; kulakları var, duymuyor.
Millet perişan, insanlar işsizlikten kırılıyorlar ama
siz bu gerçekleri görmüyorsunuz.
Dolar artıyordu, zam
geliyordu; eyvallah. Dolar iniyor, yine zam geliyor. Bu nasıl bir
iştir, ne menem bir iştir ki dolar artarken zam, inerken yine zam?
Her şeye zam; market ürünlerine zam geliyor, doğal gaza zam, elektriğe
zam, akaryakıta zam, her şeye zam geliyor. Dolar düştüğü
zaman davul zurna çaldırıp halay çektirdiniz, indirsenize şu
fiyatları hadi. Niye indirtmiyorsunuz, indiremiyorsunuz? Çünkü
gerçeklerden uzaksınız.
Çiftçi perişan. Benim
seçim bölgem Kahramanmaraş'a gidin, Elbistan'a gidin, üre gübrenin tonu 13
bin lira arkadaşlar, geçen sene 1.500 liraydı, bu yıl, 2021
Haziran ayında 4.500 liraydı, bugün 13 bin lira. Yazık günah
değil mi? Nasıl ekecek bu çiftçi, nasıl biçecek?
Kahramanmaraş dedim de dilimde tüy bitti; milletvekili olduğum günden
bu yana Kahramanmaraş'ın sorunlarını dile getiriyoruz ama
Hükûmet hiç oralı değil, iktidar partisi oralı değil. Ne
de olsa Maraşlı bize oy veriyor. algısıyla
yaşıyorsunuz, alamayacaksınız bir daha o oyları.
Bakın, size sadece
Elbistan Devlet Hastanesini söyleyeceğim. Elbistan Devlet Hastanesinde
aylardır kadın doğum doktoru yok -150 bin nüfus var-
aylardır bir tane kadın doğum doktoru yok ya! Vicdan! Kulak,
burun, boğazda bir hekim var, göğüs hastalıklarında bir
hekim var, biyokimyaya bakan yok, genel cerrah eksik, radyoloji yok,
kardiyolojide bir hekim var, o da başhekim.
Değerli arkadaşlar,
Elbistan Devlet Hastanesine anjiyo ünitesi kuruldu; eyvallah, teşekkür
ederiz, sağ olun, var olun. İyi de o anjiyo ünitesi, o makineler
insan olmadan çalışmıyor ha, haberiniz olsun! Yani oraya bir
doktor lazım ki çalışsın, boş makine
çalışmaz. Doktor göndermiyorsunuz, anjiyo makinesi var. Kime
güvendiniz? Bizim büfeci Mehmet emmiye mi güvendiniz, o mu yapacak anjiyoyu?
(CHP sıralarından alkışlar) Ya da Dokuz Eylül Tıptan
ayrılma bizim İsmet var Elbistan'da -mecnundur, bir kara sevdaya
takılmış- ondan sonra, Sayın Bakan,
ayrılmış, gelmiş, yıllardır Elbistan'da,
tıptan ayrılma olduğu için -2nci sınıfta
ayrılmış- doktor olduğunu zannediyor. Doktor İsmet'e
mi güvendiniz yoksa anjiyo ünitesini kurarken? Doktor yok, hekim yok.
Kahramanmaraş'ın hastanelerinin pek çoğunda maalesef, hekim yok
değerli arkadaşlar.
Bir Arsan
Kavşağımız var Kahramanmaraş merkezde, neredeyse iki
yıldır Arsan Kavşağı'nı bitiremediniz ya! Bir
kavşak, altı üstü bir kavşak. Kahramanmaraşlı isyanda.
İki yıldır bir kavşağı bitiremeyen bir iktidar
olur mu? Var, adı AK PARTİ Hükûmeti.
SALİH CORA (Trabzon)
Adil Bey yapar.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Başka? Aksu Çayı
Kir akıyor, kir akıyor arkadaşlar.
Kimyasal ürünler var içerisinde, merdiven altı fabrikaların
atıkları bu nehre akıyor, çaya akıyor. Oradan insanlar kötü
koku alıyorlar. Çok büyük sıkıntı var Aksu Çayı'nda.
Temizlensin. diyoruz.
SALİH CORA (Trabzon)
Adil Beye söyleyin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Yıllardır söylüyoruz, yine dilimizde tüy bitti, umurunuzda değil
Kahramanmaraş'taki Aksu Çayı.
SALİH CORA (Trabzon)
Adil Beye söyleyin.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
AfşinElbistan Termik Santrali
AfşinElbistan Termik Santralinde
filtre, filtre, filtre dedik. Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Bakana
gittim, sordum; cevaplamadı. Sonra bana yazılı cevap
göndermiş, diyor ki: AfşinElbistan Termik Santraline filtre
takıldı. Vallahi de yalan, billahi de yalan! Eğer
AfşinElbistan Termik Santraline filtre takıldıysa vallahi de
billahi de hemen yarın milletvekilliğinden istifa edeceğim. (CHP
sıralarından alkışlar) Vallahi edeceğim çünkü yok,
takılmadı. Gerek yok bunu söylemeye, bu açıklamaya gerek yok.
Afşinli, Elbistanlı yıllardır kül yutuyor. Afşinlinin,
Elbistanlının üzerine yıllardır zehir saçılıyor.
Yazık günah ya! 300 bin nüfus var burada. Bir filtre takılacak ya,
hepsi bu. Çalışmasın diyen yok; çalışsın,
işçiler burada maaşını alsın, emek versin ama bir
filtre takın da bu insanlar kanser olmasın diyoruz ya.
Bir terminal binası
yapılıyor Kahramanmaraş merkezde, bir buçuk yıl oldu, bir
buçuk yıldır bir terminal binasının tadilatını
yapamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Öztunç.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bırakın,
baştan sona yapmıyor, tadilatını bitiremedi. Bu kadar
beceriksiz bir belediye olur mu? Bu kadar beceriksiz bir belediye
anlayışı olur mu? Köy yolları zaten perişan;
Ilıca yolu yapılacak diye söz verdiler, he babam he!
SALİH CORA (Trabzon)
Kazanamadığınız için böyle söylüyorsunuz.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Her seçim dönemi geliyorlar Kahramanmaşa, stat sözü veriyorlar, her seçim
dönemi Stat yapacağız, stat yapacağız. Tövbe! Seçim
bitiyor, stat da yok, bir şey de yok; şimdi Temel
atacağız. diyorlar, göreceğiz bakalım.
Değerli arkadaşlar,
seçim bölgem Kahramanmaraşa hizmet gitmiyor. Kahramanmaraşlı AK
PARTİye çok oy verdiği için, AK PARTİ Kahramanmaraşı
çantada keklik görüyor idi ama bu saatten sonra Kahramanmaraşta görecekler
başlarına ne gelecek, ne oy alacaklarını görecekler. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ben konuşurken geldi
yine bu beyefendi, yoktu; başladı yine oradan Vır vır,
vır vır. Yahu milletvekili misin, şey misin ya! Ayıp bir
şey ya, gerçekten ayıp bir şey; yakışmıyor ya!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Kardeş şehrimiz Trabzonlulara şikâyet ediyorum: AK PARTİ
Trabzon Milletvekili Salih Coranın tek bir işi var; laf atmak,
Vır vır, vır vır. Yeter, ayıp be, ayıp! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü
madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Musa
Piroğlu Mahmut
Toğrul Hüda
Kaya
İstanbul Gaziantep İstanbul
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Ayşe
Sürücü Züleyha
Gülüm
Muş Şanlıurfa İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Musa Piroğlu.
Buyurunuz Sayın
Piroğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, milyonların gözü bugün bu
Mecliste; emekliler zamlarını bekliyor, memurlar zam
oranlarının yükseltilmesini bekliyor ama sanırım bu
Mecliste emeklilere sefaleti dayatanların, memura yüzde 2,5 zam
önerenlerin bununla alakası yok. Halkımız görmüyor olabilir, ben
tarif edeyim: Az önce yoklama yapıldığında iktidar
sıralarında 205 kişi vardı, şu anda 20 kişi var
ya da yok ve buradan insanların hayatını belirleyen kanunlar
çıkacak, insanların ücretlerini belirleyen kanunlar çıkacak,
bunu bu iktidar getirecek, bunlar gelip oylama sırasında yeniden oy
kullanacaklar.
Emekliler, yoksullar ve
işçiler Meclisine gözlerini dikmiş, iktidarın Meclisten
kendilerini görmesini, kendi sorunlarını duymasını
bekliyorlar ama ne yazık ki bu konuda yanılacaklar. Bu Meclisteki
iktidar çoğunluğunun görmeme sorunu yok; halkın sorunlarını
gayet iyi biliyorlar, halkın yaşadığı
sıkıntıyı da biliyorlar çünkü onu bunlar yaratıyor. Bu
iktidar yoksulluğun temel sorumlusudur, bu iktidar emeklilerin
yaşadığı sefaletin temel sorumlusudur. Bu bir politik
tercihtir, bu bir sınıfsal tercihtir. Bugün getirilen torba yasa bu
tercihin ne olduğunu gösteriyor; emeklilere toplamda 3,5 milyar zam
verecekler ama müteahhitlere 10 milyar verecekler çünkü bu iktidarın tek
derdi müteahhidin cebine biraz daha fazla servet koymak, yandaş sermayeyi biraz
daha büyütmek, tekellerin daha fazla büyümesini sağlamak. Ne uğruna?
Halkın sefaleti, halkın yoksulluğu uğruna. Ben, 15
Aralık tarihinde bütçe konuşmasında, asgari ücretten hemen önce
demiştim ki asgari ücret 4 bin değil 10 bin olsa ne yazar? Asgari
ücreti 4 bin lira yaptılar ve ocaktan bu yana, 1 Ocaktan bu yana asgari
ücretli daha maaşını almadan her şeyin bittiğini
gördü. Ben sayayım, elektriğe bir yılda yüzde 155 zam
yaptılar, LPG'ye yüzde 143, motorine yüzde 90, benzine yüzde 78, gıda
ürünlerine yüzde 80 zam yaptılar ve bugün emekliye ve bugün memura sefalet
dayatmaya çalışıyorlar. Emekliyi
2.500 lirayla çalışmaya, memuru ise yüzde 2,5 zamla kandırmaya
çalışıyorlar. Kış geldi, kar yağıyor;
insanların ısınma, insanların aydınlanma,
insanların karnını doyurma gibi bir sorunu var ve iktidar
şunu yapmaya başladı: Dün, bir hafta, bir ay, bir iki ay önce
buraya çıkan hepsi Yoksulluk yok, kuru ekmekle karın doyar, bu
ülkede işsizlik yok. diyorlardı; bugünse insanların yoksulluğa
dayanmasını, yoksulluğa katlanmasını, lokmasını
küçültmesini, simitle karnını doyurmasını bekliyorlar. Bir
laf var Allah insanı utandırmasın. diye, bence eksik Allah
insanda utanacak yüz bıraksın. Çünkü bu yüz gideli çoktan bu iktidarın
bu konuda yüzü kalmamış durumda, insanda utanacak yüz yoksa bu
lafları, çıkar, buradan rahatlıkla söyler.
Geçtiğimiz aralık
ayında bu gecekonduda bir çocuk elektrik kesildiği için öldü,
soğuktan donarak hayatını kaybetti ve iktidar mart ayında
bu otomobilden saraya 3 tane aldı; tanesi 31 milyon lira. Sadece korumaların
ya da yandaşların bindiği araçlar. Halka sefalet
dayatanların, halka sefalet önerenlerin kendileri ne yazık ki
şatafat içinde yaşamaya devam ediyor.
Nemruda sormuşlar
Nasıl bu kadar zalim oldun? diye; demiş ki: Kimse sesini
çıkarmadı. Bu gecekonduda yaşayanlar, ekmek kuyruklarında
sıra bekleyenler sesini çıkarmadığı sürece, öfkesini
sokağa taşımadığı sürece bu sarayın
elektriğini ve doğal gazını ödemeye devam edecekler ve biz,
bu nemrut iktidardan rahatsızsak bilmeliyiz ki bu nemrut iktidar yıkılmadan
hiç kimse hakkını kazanamayacak. İktidarı yıkmak
istiyorsanız yapmanız gereken bir tane şey var; Aysel
Tuğlukun sessiz çığlığı bu sıralarda
bekleyen insanların haykırışıyla buluşmak
zorunda, Türkiye'deki yoksullar Kürtün elini tutmak zorunda. Bu iktidarı
ancak o zaman yıkarız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Kürt hakkında konuşmak sana düşmemiş. Kürt bile
değilsin!
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sana mı düşmüş be!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Evet, bana düşmüş, bana düşmüş.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sana ne düşüyor! Hadi oradan! Hadi oradan!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Hadi oradan! Hadi oradan, hadi!
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Ya, haddini bil ya! Haddini bil! Bu nasıl bir tarzdır ya!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
İstediğimi söylerim, istediğimi konuşurum; zoruna mı
gidiyor!
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Piroğlu.
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Halkın öfkesi, bedduası, halkın ahı
sarayın duvarları arasında duyulduğundandır ki
şimdi, sokağı tehdit etmeye, sokağa çıkacak halka boyun
eğdirecek tehditler yağdırmaya devam ediyorlar. Ben buradan
açıkça söylüyorum, sizden korkan sizin gibi olsun. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Sen kimsin ya!
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Ve sana gelince, kimin Kürt olup kimin Kürt olmadığını
öğrenmek için önce bana sor. Önce bana soracaksın Kürt müsün
değil misin? diye, ondan sonra konuşacaksın.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Sen kimsin! Sen bana karışamazsın. Kürt hakkında
konuşamazsın, o yetki sana verilmemiş, Kürt hakkında
konuşma yetkisi sana verilmemiş.
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Çok bağıracaksınız, çok
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Görüyoruz, senin sesinden belli kim bağırıyor, cahil!
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Tüm beyanları aynen iade ediyoruz, hiçbirini kabul etmiyoruz, tüm
beyanları iade ediyoruz adresine, bizim nezdimizde yok hükmündedir. Biz,
milletimizin sevgisi, muhabbeti, desteğiyle yolumuza Durmak yok, yola devam.
anlayışıyla devam ediyoruz.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Cahit yine saçmalıyor, ortalığı yine
velveleye veriyor!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5'inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Hüseyin
Örs
Adana
Erzurum
Trabzon
İmam
Hüseyin Filiz Behiç
Çelik
Aydın Adnan Sezgin
Gaziantep
Mersin Aydın
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit Arı Emine
Gülizar Emecan
İlhami Özcan Aygun
Antalya
İstanbul
Tekirdağ
Serkan
Topal Alpay
Antmen Fikret
Şahin
Hatay
Mersin
Balıkesir
Süleyman Bülbül Rafet Zeybek Faruk
Sarıaslan
Aydın
Antalya
Nevşehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Mersin Milletvekili
Sayın Behiç Çelik. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine
İYİ Parti adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada yeni bir torba
kanun paketini görüşüyoruz. Genel Kurula arz edilen bu teklif, 8 kanun
üzerinde değişiklikler ve düzenlemeler içermektedir. Ayrıca, bir
de 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye geçici bir madde eklenmesini
içeriyor. Saymış olduğumuz bu kanunlar,
halkımızın her bir ferdinin yaşamını
doğrudan etkileyecek konulara ilişkindir. Bu nedenle, titizlikle
çalışılması, nitelikli bir yönetim anlayışıyla
değerlendirilmesi gerekmektedir. Oysa bugün burada, anlaşılmaz
ve sonuç vermekten uzak bir geçiştirme usulü görmekteyiz. Buradan
anlıyoruz ki AKP iktidarı, bu denli önemli konuları bir torba
teklifle görüşmeyi önerecek kadar milletle bağını
koparmış, millete hizmet önceliğini yitirmiş
durumdadır.
Her zaman olduğu gibi
manşetlerden müjdelerle duyurulan teklif, AKP zihniyetinin millet
sorunlarına kayıtsızlığını ortaya
koymaktadır. Halkımızın mutfağına ateş
düşmüşken geçim derdi, pahalılık, yoksulluk dört bir
yanı kuşatmışken mevcut iktidar zannediyor ki en düşük
emekli maaşı 2.500 lira olursa tüm sorunlar çözülecek. Sorunlar böyle
çözülmez arkadaşlar, katlanır ve kronikleşir. İnat
yüzünden, cehalet yüzünden, duyarsızlık yüzünden, liyakati ortadan
kaldırma yüzünden, devlet geleneklerimize, teamüllere kastedildiği
için, kurumlarımız paramparça edildiği için, bütün bunlar
olurken vicdanınız hiç sızlamadığı için,
sorunları çözme niteliğini kaybetmiş durumdasınız.
Oysa, devlet yönetimi ciddi bir iştir; devleti yönetmek; güveni, huzuru,
istikrarı ve refahı sağlamayı esas alır. AKP,
bunların hepsini birden yok etmiş durumdadır. Türk milletine
karşı ağır bir suç işlemektir aslında bu.
Milletimiz hesabını mutlaka soracaktır.
Devlet
çınarının köklerini göz göre göre kurutan; ekonomide,
dış politikada, güvenlik politikalarında her anlamda
sınıfta kalan; gencecik evlatlarımızı işsiz,
umutsuz bırakan; ÜFE-TÜFE dengesini bile sağlayamayan; enflasyon
belasını musallat eden; vatandaşımızın üç
kuruşunu eritip bitiren; hırsızlık, yolsuzluk, talan ve
harami politikaları utanç vericidir. Sanıyorlar ki 2.500 liralık
emekli maaşı insanımızı mutlu edecek. İnsanlar
bununla nasıl geçinecek? Vicdanla, ahlakla, inançla, vatan sevgisiyle
acaba hiç bunların bağı kalmadı mı; soruyorum. Bütün
kaynaklarımızı, servetlerimizi bir avuç çetenin soygununa
açık hâle getiren de bunlar; yazıktır, günahtır!
Değerli milletvekilleri,
ben buradan yine soruyorum: Acaba, AKP iktidarı, Tekâlif-i Millîye diye
şey duymuş mudur? O ruhu anlayabilmiş midir? Seferberlik
devrinde, jandarma yardım için bir köye gittiğinde yaşlı
bir dede, yarım çuval hububatının yarısını
jandarmaya vermiş ve ayrılan jandarmaya gözleri yaşararak
ayağındaki yamalı çorabı da Evladım al götür, cephede
Mehmetçikin ayağı donmasın. diyebilmiştir.
İşte, bugün, o dedelerin hakkı heder ediliyor, bu kahraman Türk
dedesinin hakkı, haramilere peşkeş çekiliyor.
Teklifin 5inci maddesine
gelince, söz konusu madde, bireysel emeklilik fonlarını temlik
işlemine açık hâle getirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bireysel emeklilik,
vatandaşlarımıza bir ek emeklilik geliri sağlanmasına
yöneliktir. Ancak yapılan düzenlemeyle, sisteme katılanların
birikimleri ve aylıkları temlik yoluyla bir değiş-tokuş
aracına dönüştürülmektedir, tasarruf konusu olan bir
kaynağı, teminat konusuna çevirmektedir. Bu yaklaşımı
bireysel emeklilik sisteminin varoluş amacına uygun olarak
işletebilmek önemlidir.
Sözlerimi tamamlarken,
iktidar partisini milletimizin öncelikli sorunlarına odaklanmaya, yüzeysel
geçiştirmeler yerine nitelikli çözümler üretmeye davet ediyorum.
Teşekkür eder,
saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı, Tekirdağ
Milletvekili Sayın İlhami Özcan Aygun.
Buyurunuz Sayın Aygun.
(CHP sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun
teklifinin 5inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi ve ekranlarda bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı
selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta
stokçuluğun önüne geçmeyle ilgili kanun içerisinde
limanlarımızı peşkeş çektik; ta kırk dokuz
yıllığına, daha bitmeden kiralama yaptık. Şimdi
de bireysel emeklilik kanun teklifi içerisine Merkez Bankasına haciz
konulamaz, gelen yabancı paralara haciz konulamaz... Yani, sizin ne
yaptığınızı artık biz de çözemiyoruz. Yani, ne
kadar yapılacak kaçak iş varsa bunları güzel bir şekilde
Stokçulukla mücadele içerisindeyiz, stokçulukla karşı
karşıyayız. deyip, ondan sonra gelip bireysel emeklilikle veya
ona katkı sağlama konusunda Merkez Bankasındaki haciz
konulamazı getiriyoruz. Yani, sizi anlamakta artık
zorlanıyoruz.
Ne yaparsanız
yapın, hiçbir şeye çözüm olamıyorsunuz artık. Ne
vatandaş dolar almaktan vazgeçiyor ne tasarruf yapabiliyor çünkü
yanlış ekonomik politikalar sebebiyle Türkiye ekonomisi dolarkolik
hâline geldi. Dış borca batırılan ekonomi, tükenmişlik
sendromu yaşamaktadır. Merkez Bankası rezervleri
tüketilmiş, eksi seviyelere inmiştir; eksi 56,4 milyona inen
rezervimiz var. Merkez Bankası müdahale ediyor, para basıyor ama
dolar maalesef artmaya devam ediyor. Rezervler ekside ama ne hikmetse ne
rezervi artırabiliyorsunuz ne de doların önüne geçebiliyorsunuz,
enflasyonu da patlatıyorsunuz.
Tüm devletler,
zayıflayan Türk lirası karşısında pusuda bekliyor.
Bakınız, Varlık Fonu üzerinden Türkiyedeki nimetleri toplamak
için Katar, Birleşik Arap Emirlikleri hazır olda bekliyor. FETÖnün
finansörü dediğiniz Birleşik Arap Emirliklerine
baktığımızda Türkiye'deki ekonomik kriz sonrasında
ellerini açmışlar, onlar da avuçlarını ovuşturuyorlar
ve bunların Yatırım Fonu Başkanı Al Suwaidi de
Financial Timesa yaptığı açıklamada diyor ki:
Zayıflayan TLnin karşısında bize birçok fırsat
çıkıyor, bu fırsatları ve Varlık Fonu içerisindeki şirketleri
ele geçirmek için gün sayıyoruz. Aynı şekilde, Katar
Dışişleri Bakanı da Türkiye'de ekonomik sorunlardan ortaya
çıkacak fırsatları dört gözle beklediklerini söylüyor. Yani
Türkiye'yi Katar ve Birleşik Arap Emirliklerine peşkeş çeker
hâle getirdiniz, onlara el açtırdınız; artık bu sevdadan
vazgeçin diyoruz.
Sayın Başkan,
değerli vekiller; Bireysel Emeklilik Kanunu çerçevesinde AK PARTİ
döneminde 2007 yılından bu yana tam 42 kez değişim
yaptınız yani yasanın tamamen cılkını çıkardınız,
yazboz tahtasına çevirdiniz; hâlâ da kanmadınız ve bitmedi.
Teklifin 5inci maddesine
baktığınızda, vatandaşların birikimlerine temlik
getirilmesini söylüyorsunuz yani katılımcının birikimleri
ve aylıkları, alacak devri yöntemiyle bir ticari bağış
hâline geçecek. Bu, Anayasa'ya aykırı olup bundan bir an evvel
vazgeçin diyoruz.
Yine, bakınız,
ülkemizde asıl sorun -bağırıyoruz, yıllardan beri
söylüyoruz- gıda savaşı, gıda krizi geliyor ama sizler bunu
anlamıyorsunuz ve tarım bitirildi ülkede. Tüketicilerimiz de OECD ülkeleri
içerisinde en pahalı sebze, meyveyi tüketir hâle geldi. Kim yaptı?
derseniz AK PARTİ yaptı. Evet, ne yaparsa AK PARTİ yapar,
biliyorsunuz ve geldiğiniz noktada çiftçi artık gübre atamadı.
Bakınız, ekim döneminde kullanması gereken taban gübresini kullanamadı,
şimdi de kardeşlenme dönemi ve sapa kalkma döneminde üre gübresi
kullanması gerekiyor ama nerede kullanacak? Ekin gübresi DAP, geçen
yıl 2 bin lira civarındayken bugün 13 bin lira, tam tamına yüzde
453 artmış.
Sayın milletvekilleri,
yine, üre gübresine baktığımızda geçen yıl 1.850 lira,
şimdi bir ara 16 bindi, bugünlerde 13 bin lira; tam tamına yüzde 650
artmış. Yine, bakın, ilaç
Evet, 2021 yılına
baktığımızda buğdayda kullanılan herbisit,
fungisit, insektisitlerin maliyeti şu anda 152 liraya gelmiş. Yine,
bakınız, aynı şekilde elektrik
Sulamada
kullandığımız elektriğin kilovatsaati geçen yıl
107,3 kuruş iken bugün ise 206 kuruşa gelmiş yani yüzde 91,98
zamlanmış. Yine, mazota bakıyoruz. Geçen yıl 10 Ocakta
mazot 6,58 lirayken bugün ise 13 lira 78 kuruşa gelmiş;
artış oranı yüzde 109,4. Ya, bu çiftçi nasıl üretimde
kalsın ki? Yani artık uyanın diyoruz. Eğer
karnınızı doyurmak istiyorsanız çiftçiye bakmamız
gerekiyor.
Sayın Hazine ve Maliye
Bakanı ile Tarım Bakanına buradan seslenmek istiyorum. Ya,
artık sesimizi duyun. Toprak Mahsulleri Ofisi dışarıdan
ithal etmiş olduğu, hem de kendi çiftçisine 2.350 liradan
almış olduğu buğdayı 387 dolardan ithalatını
yapıp, hazineden zararı karşılayıp un fabrikasına
yüzde 1 KDV'yle, yem fabrikasına yüzde 1 KDV'yle veya birliklere yüzde 1
KDVyle veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Aygun.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Ben besici olarak gittiğim zaman ise bana yüzde 8 KDV
uyguluyor. Ya, nasıl adalet bu? Besici ayakta kalabilir mi bu
mantıkla?
Yine, bakınız,
bugün Yalova Gardenda TİGEMin arazisini kiralayan, süs bitkisi üreten 22
arkadaşımızdan bir mesaj aldım. Ya, hani enflasyon yüzde
36ydı? Cumhurbaşkanı, bugün elli beş dakikanın otuz
beş dakikasını Cumhuriyet Halk Partisine ayırmış,
sadece Cumhuriyet Halk Partisiyle yatıp kalktı. Yalnız, orada,
şunu söylemişti: Özel okullara yüz 36dan fazla zam
yaptırmayacağız. ama süs bitkisi üreten bu vatandaşlarımıza
yüzde 79, yüzde 80
Ya, siz onlara kira ödeteceksiniz. Bu insanlar
geçmişte
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Bir ilk olacak
efendim bugün.
Buyurun.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Bakınız, Trabzonda, Trabzon Vekilimiz -sataşma yok-
burada; Trabzon milletvekilimiz bilir, oradaki fındık bahçelerindeki
drakulayla şu anda baş edemiyorlar, fındık bahçeleri yok
ediliyor. Sebebi, ithal edilen o süs bitkileridir. Trabzonda drakuladan
dolayı fındık bahçeleri yok edildi.
Şimdi, geliniz, diyoruz
ki Bu süs bitkisi üreten Yalovadaki bizim üreticilerimizin sesine kulak
verin. Onların da özel okullar gibi kira sözleşmelerindeki o yüzde
80i yüzde 36ya çekin. Hazine ve Maliye Bakanı ve Tarım
Bakanına buradan sesleniyorum: Üretimi desteklemek istiyorsanız
üretici orada, üreticiye yüzde 80le kiralama yaptırmazsınız. Ve
şimdi ithalattan ihracata geçtiler. 300 milyon dolar süs bitkisi
ihracatımız var. Ya, bu adamlar üretim yapmakla suç mu
işlediler? Evet, suç mu işlediler bunlar? Çiftçi borçlu; neden
borçlu? Üretim yaptığı için. Diyoruz ya
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bitirsin efendim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Boş yer bırakmadı; gırtlağına kadar
borç içerisinde.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi ile 4632
sayılı Kanunun 17 nci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen
cümlede yer alan temlik edilmesi ibaresinin yahut bu sözleşmelerden
kaynaklı alacağın devredilmesi şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Denizli İstanbul Kırıkkale
Yusuf
Ziya Yılmaz İffet
Polat Erol
Kavuncu
Samsun İstanbul Çorum
Şeyhmus
Dinçel
Mardin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen yok.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, bu önergede bir karar yeter
sayısı alalım çünkü 15 kişiyle de geçmesin bu önerge yani.
Karar yeter sayısı istiyoruz efendim.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı istenmiştir, arayacağım karar yeter
sayısını.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, bireysel emeklilik
sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın da devredilebilmesi
açıkça düzenlenmekte ve teklifte yer alan temlik ibaresi devir olarak
düzeltilerek 6098 sayılı Kanunla uyumlu hâle getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.55
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
5inci madde üzerinde Cahit
Özkan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
301 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci maddeyi az önce kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MADDE 6- 4632
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü
fıkrasında bulunan "veya katılımcılara
yapılacak Devlet katkısı ödemesine mahsup edilebilir. Hak kazanılmayan
tutarlarla ilgili mahsuplaşma işlemleri ile bu işlemlerin
gerçekleştirilme sürelerine ilişkin esas ve usuller Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak
Müsteşarlıkça belirlenir" ifadesi madde metninden
çıkarılmış, fıkrada bulunan
"Müsteşarlığa" ibaresi "Bakanlığa"
şeklinde, "Müsteşarlıkça" ibaresi
"Bakanlığın uygun görüşüyle, Kurumca"
şeklinde, altıncı fıkrasında yer alan
"Müsteşarlığa" ibaresi "Bakanlığa"
şeklinde, sekizinci fıkrasında bulunan
"Müsteşarlıkça emeklilik" ibaresi "Bakanlıkça
emeklilik", "Müsteşarlıkça tanımlanan" ibaresi
"Kurumca tanımlanan" şeklinde, "için
Müsteşarlıkça emeklilik" ibaresi "için Bakanlıkça veya
Kurumca emeklilik" şeklinde, dokuzuncu fıkrasında yer alan
"Müsteşarlıkça" ibareleri "Bakanlıkça"
şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra ilave edilmiştir.
"İşveren
tarafından ödenenler hariç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
katılımcılar ile 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk
Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi kapsamındaki
katılımcılar adına bireysel emeklilik hesabına ödenen
katkı paylarının yüzde otuzuna karşılık gelen
tutar, şirketler tarafından emeklilik gözetim merkezine iletilen
bilgiler esas alınarak Devlet katkısı olarak emeklilik gözetim
merkezince hesaplanır. Cumhurbaşkanı, yabancı para
cinsinden yapılan katkı payı ödemeleri için bu oranı yüzde
ona kadar indirmeye yetkilidir. Devlet katkısı, Bakanlık bütçesine
konulan ödenekten katılımcıların ilgili hesaplarına
şirketler aracılığıyla aktarılmak üzere emeklilik
gözetim merkezine ödenir. Bir katılımcı için bir takvim
yılında ödenen ve Devlet katkısı tutarının
hesaplanmasına esas teşkil eden katkı paylarının toplamı
ilgili takvim yılına ait hesaplamaya ilişkin dönemin sona
erdiği tarihte geçerli brüt asgari ücretin hesaplama dönemine isabet eden
toplam tutarını aşamaz. Şu kadar ki, anılan
sınırı aşan katkı payları için,
Bakanlığın uygun görüşüyle, Kurumca belirlenecek usul ve
esaslar çerçevesinde, ilgili katkı payının ödendiği
yılı takip eden takvim yıllarında da Devlet
katkısı hesaplaması ve ödemesi yapılabilir. Bu ödenekten
bütçenin diğer kalemlerine hiçbir şekilde aktarma yapılamaz.
Devlet katkısı, katkı payı ödemelerinden ayrı olarak
takip edilir."
"Bu madde çerçevesinde,
Bakanlık hesabına emeklilik şirketlerince yapılan
ödemelerden, ilgili mevzuatında belirlenen usul ve esaslar dahilinde fazla
veya yersiz ödendiği tespit edilenler, Bakanlık bütçesine konulan
ödenekten emeklilik şirketlerinin ilgili hesaplarına aktarılmak
üzere emeklilik gözetim merkezine ödenir. Fazladan ödenen tutarlar için
ayrıca faiz ödenmez."
Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan İlhami
Özcan Aygun
Antalya İstanbul Tekirdağ
Serkan
Topal Sibel
Özdemir Alpay
Antmen
Hatay İstanbul Mersin
Süleyman
Bülbül Fikret
Şahin Faruk
Sarıaslan
Aydın Balıkesir Nevşehir
Rafet
Zeybek
Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.
Buyurunuz Sayın Özdemir.
(CHP sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de kanun teklifinin
6ncı maddesi üzerinde söz aldım değerli milletvekilleri. Genel
Kurulu ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Aslında,
baktığımız zaman, bu kanun teklifi, devlet, bürokrasi,
yasama sürecinde yaşanan sistem krizinin ve tabii ki bunun ekonomiye
yansımasının neticesinde getirildi. Cumhurbaşkanının
20 Aralık akşamı kamuoyuna açıkladığı,
ertesi gün de Hazine ve Maliye Bakanlığının yönetmelikler
çıkararak uygulamaya başladığı bu düzenlemeleri biz neredeyse
üç hafta sonra Meclis gündeminde tartışıyoruz. Her bir maddesi
milyonları, farklı alanları ilgilendiren bu maddeler,
düzenlemeler sadece bir torba kanunda bir araya getirildi. Teklifle, hepimizin
malumu, Merkez Bankasıyla ilgili önemli düzenlemeler, emeklilik sistemine
yeni teşvikler, doğal gazda kademeli tarifeye geçilmesi ve artan
enflasyon, girdi fiyatları karşısında Türk lirasıyla
yapılan ihale sözleşmelerinde ek fiyat farkı, döviz garantili
mevduat hesabında Cumhurbaşkanına sınırsız
yetkinin verilmesi, asgari ücretin 4.250 lira olduğu koşullarda en
düşük emekli maaşının 2.500 lira yapılması gibi,
8 farklı kanunda düzenlemeler yapılmıştır.
Evet, en kritik maddeleri;
1inci maddesi Merkez Bankasıyla ilgili düzenleme ve 11inci maddesi de
döviz garantili TL mevduat hesaplarında Cumhurbaşkanına
gerçekten sınırsız yetkilerin verilmesi. Aynı zamanda,
yine, 12nci madde, Hazine ve Maliye Bakanlığına, Merkez
Bankasından ve bankalardan bireylerin bütün bilgilerini, kişisel
bilgilerini alma yetkisi veriyor; aslında, bunu da Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu açısından sakıncalı bir düzenleme
olarak görüyoruz.
Merkez Bankasıyla ilgili
birkaç konuya değinmek istiyorum. Evet, burada, düzenlemede, Merkez
Bankası nezdindeki yabancı para, alacak, mal, hak ve
varlıkların haczedilmesi için yapılan yasal düzenleme,
açıkçası, değerli milletvekilleri, uluslararası ekonomi
açısından, ülkemizin itibarı noktasında önemli bir sorun
olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan bu düzenleme,
aslında ülkemizde bağımsız ve özerk kurumsal yapıların
tahribatına, itibar ve güven kaybına çarpıcı bir örnek
olarak karşımızda. İşte bu kurumsal tahribatın
bir sonucu olarak da, görüldüğü gibi, başka ülkeler bizden teminat
istiyor çünkü bizim kurumlarımıza ve siyasallaşmış
yargı sistemimize güvenmediklerini ortaya koyuyorlar. Peki, biz ne yapıyoruz
kanun teklifinin bu maddesiyle? Biz de bütün bu uluslararası alandaki
tartışmaları; uluslararası raporlara, Avrupa Birliği
raporlarına yansıyan Merkez Bankasının güven
kaybettiğine, itibar kaybettiğine -en çok tartışma hâline gelen
Merkez Bankamıza- yönelik tartışmaları kanun teklifinin bu
maddesiyle açıkçası onaylıyoruz değerli milletvekilleri;
bunu da dikkatinize sunmak istiyorum.
Evet, bugün, aslında,
baktığımız zaman, temel sorunlara, bu yasal düzenlemelere,
yirmi yıllık bu iktidarın maalesef başarısız,
öngörüsüz ekonomi politikalarının bir sonucudur. Yapılan
düzenlemelerde, siyasi iktidarın, kendi uyguladığı
politikalarının başarısız sonuçlarını bir
nevi düzeltme çabasını görüyoruz. Ama baktığımız
zaman, yine niteliksiz, yine temelsiz, yine çelişkili, bizim
uyarılarımızı dikkate almayan ve aslında temel sorun
alanı olan Cumhurbaşkanına muazzam yetkileri,
sınırsız yetkileri veren kanun teklifiyle karşı
karşıyayız.
Bireysel emeklilikle ilgili 6
maddeye yakın düzenleme var ama bugün, değerli milletvekilleri,
baktığımız zaman, ülkemizin içinde yaşadığı
ekonomik krizin en derin hissedildiği; başta gıda, temel
ihtiyaçlar olmak üzere, konut kiralarının, elektrik, su, doğal
gaz faturalarının, akaryakıt ürünlerinin sürekli, yüksek
oranlarda zamlandığı ve gerçekten, alım gücünün ciddi
oranda düştüğü, birçok vatandaşımız için gelirin
gideri karşılamadığı bir süreçte, biz bugün burada
bireysel emeklilikle ya da vatandaşlarımızı tasarrufa
yöneltmekle ilgili bir kanun teklifini görüşüyoruz. Ya,
bırakalım, bizim vatandaşlarımızı tasarrufa
motive etmeye çalışmak açıkçası çelişkili bir durum.
Yani bizim burada yapmamız gereken, vatandaşlarımızın
alım gücünü ve artan bu hayat pahalılığı
karşısında ne yapacağımızı düşünmek.
İşte elektrik yüzde 50, yüzde 125 oranında arttı; daha
yılın ilk günü doğal gazda, gerçekten, konutlarda yüzde 25,
sanayide yüzde 51 zamla karşı karşıya kaldık. Kanun
maddesinde emeklilerin en düşük maaşını 2.500 liraya
çıkarıyoruz, işte asgari ücreti kısmen de olsa 4.500 liraya
yükselttik. Açlık sınırı 4 bin lira, yoksulluk
sınırı 13 bin lirayken biz bu kanun teklifiyle en düşük
emekli maaşını 2.500 lira yapıyoruz ve tasarrufa
teşvik edici maddelerle yan yana koyuyoruz bunu; bunu dikkatinize
sunuyorum. Tüm bunlar yaşanırken kaynakları israf eden bu iktidar,
şimdi de kaynak yaratmanın yol ve yöntemlerini bireysel emeklilik
sistemiyle bulmaya çalışıyor.
Bakın, değerli
milletvekilleri, BESe ilk geçtiğimiz yılda bazı sayısal
veriler var. O zamanki faiz oranı yüzde 8, bugün yüzde 14; enflasyon yüzde
12, bugün yüzde 40lar seviyesinde; işsizlik keza öyle, 2-3 katına
çıktı ama millî gelir -en önemli veri millî gelirimiz- kişi
başına millî gelir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) İzninizle Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özdemir.
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Yani vatandaşlarımızı tasarruflara yöneltecek
hiçbir şey yapmayalım biz; millî gelirlerini, alım güç güçlerini
artıralım, zaten otomatik olarak sisteme katılacaklar ama millî
gelir 10.600lerden bugün 8 binlerin altına düşmüş durumda ve
biz, bu kanun teklifiyle, benim üzerinde söz aldığım maddeyle,
devlet desteğini artıyoruz. Yani bizim tasarrufu,
vatandaşın tasarruf yapmasını sağlayacak bir ekonomik
atmosferi kurup otomatik olarak tasarruf sistemine katılmalarını
sağlamamız gerekirken biz, ha bire devlet desteği vererek
Ama
sonuç alamıyoruz. İşte, caymaların temel sebebi neymiş
biliyor musunuz değerli milletvekilleri? Vatandaşlarımız
sistemden çıkıyorlar, 1 milyona yakın bir çıkış
var. Sorduk Komisyonda; eğitim harcaması için, borçlarını
ödemek için ve konut alımı için çıkıyorlar. Yani siz ne
kadar kabul etmeseniz de vatandaşların ekonomik olarak ortada,
karşılaştıkları tablo bu. Bırakın birikim
yapmayı, mevcut birikimlerini dahi sistemden çekiyorlar.
Bu yasa teklifi bugün içinde
bulunduğumuz bütün bu sorunları çözecek mi? Hayır, çözmeyecek.
Niye çözmeyecek? Çünkü bu ekonomik türbülansa çözüm getirmeyecek bu düzenleme
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız Sayın Özdemir.
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Evet, kısaca hemen
şunu söylemek istiyorum: Aslında, biz gerçekten eğer bu ekonomik
sorunları düzeltmek istiyorsak, istihdam yaratmak istiyorsak,
yatırımı, tasarrufu, ihracatı artırmak istiyorsak
bunun yolu, bu kişisel kararlara son verip bağımsız ve özerk
kurumsal yapıları, güçler ayrılığını,
öngörülebilir, güvenilir bir yatırım ortamını, hukuk
güvenliğini, şeffaflığı, denge ve denetlemeyi hâkim
kılmaktan geçer diyorum ve sabrınız için teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Başkanım,
teşekkür ederim.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Hüseyin
Örs
Adana Erzurum Trabzon
Aydın
Adnan Sezgin İmam
Hüseyin Filiz
Aydın Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurunuz Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 301 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı
maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddede 4632 sayılı Kanunun ek 1inci maddesinin birinci
fıkrasındaki bazı terim ve ifadelerde değişiklik
yapılmaktadır. Ayrıca, maddeyle, işveren tarafından
ödenenler hariç, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan
katılımcılar ile 5901 sayılı Kanunun 28inci maddesi
kapsamındaki kişilerin sistemde yer almaları hâlinde bireysel
emeklilik hesabına ödenen devlet katkısı oranı yüzde 25ten
yüzde 30a çıkarılmaktadır. Devlet eliyle yürütülen emeklilik
sisteminin eksikliğini gidermek amacıyla çalışanlara
zorunlu ve otomatik olarak yapılmaya başlanan otomatik
katılım yani otomatik bireysel emeklilik sisteminde,
çalışan prime esas ücretin yüzde 3ü kadar ödeme yapmakta olup devlet
katkısı bu miktarın yüzde 30u olacaktır. Bu uygulamada
devlet katkısı sunulmasını sosyal devletin bir gereği
olarak görmekte ve desteklemekteyiz.
Bunun dışında
kalan ve genellikle ihtiyaç sahibi olmayan kişilerin
kullandıkları bireysel emeklilik sisteminin, genel bir ifadeyle,
emeklilik sistemi olmaktan ziyade, birikim ya da tasarruf sistemine
dönüşmüş olduğunu söyleyebiliriz. Devlete yük getirse de
tasarrufa teşvik olarak değerlendirilebilir.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği üzere, 13 milyon 600 bin civarında emeklimiz bulunmakta ve
ülkemizin en önemli toplumsal kesimlerinden birini oluşturmaktadır.
Ücretli çalışan sayısının toplamda 18 milyon
civarında olduğu dikkate alınırsa emeklilerin ne denli
önemli bir kesim olduğu açıkça anlaşılacaktır.
Değerli milletvekilleri,
emeklilerimiz sorunlar yumağıyla karşı karşıyalar
ve sorunları on yıllardır devam etmektedir. Örneğin
maaşlar: Bu kanun teklifiyle en düşük emekli maaşı 2.500
TLye yükseltiliyor ama asgari ücretin yarısı olan bu ücretle mevcut
zamlar ve derinleşen ekonomik kriz karşısında emekliler
açlığa mahkûm edilmektedir.
2008 yılında
yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasayla emekliliğe erişim
hakkı zorlaştırılmış, emeklilik yaşı
yükseltilmiş ve emekli aylıkları düşmeye
başlamıştır. Yapılan değişiklikle
sayıları 5 milyonu aşan kişi emeklilikte yaşa
takılmıştır. Çalışanlarımız iş
hayatına başladıklarında kendileri için tanımlanan
kriterlere göre emekli olmaları gerekirken, hukukun evrensel kuralına
uyulmayarak mağdur edilmişlerdir.
Değerli milletvekilleri,
düşük ücretlerle geçinmeye çalışan emeklilerden ilaç ve muayene
katkı payı adı altında yüklü maaş kesintileri
yapılmaktadır. Bu ise zorlu yaşam koşullarında bir de
sağlıklı yaşam haklarından ödün vermeleri anlamına
gelmektedir. Emekli cebindeki üç kuruşu sağlıkta katkı
payına mı, kömüre mi, elektrik faturası ve doğal gaz
faturasına mı yoksa kendilerine layık görülen soğan
ekmeğe mi vereceklerinin hesabını yaparken, toplumda
güvenilirliğini yitirmiş resmî istatistik kurumu TÜİK
çarşıda pazarda gerçek enflasyonun yüzde 80lere
dayandığı bir ekonomik krizin tam ortasında alay edercesine
gerçeklikten uzak verileri paylaşmaktadır.
Son dönemde a'dan z'ye,
iğneden ipliğe, yüzde 50den yüzde 200e varan fahiş zamlarla emekliler
bu zamana kadar böylesine fakirleştirilmemiştir. Emeklinin dengesi
bozulmuştur, tabii, sadece emekliler değil, tüm dar gelirli
vatandaşların dengeleri bozulmuştur. Ayakta kalmak için
çalışan ve iş arayan emekli sayısı 2017de 4 milyonu
aşmışken 2022 yılında bu sayının çok daha
vahim boyutlara ulaşmış olduğu gerçeğiyle
karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri,
iktidara sesleniyorum: Geçinmek için kırk yıllık yüzüğünü
satan, yaşamak için 60 yaşından sonra ikinci bir işte
çalışan, geçimlerini sağlamak için
sağlığından vazgeçmek zorunda bırakılan
emeklilere insan onuruna yaraşır bir ücret verilmelidir. Salgın
koşullarında ileri yaş gruplarına, kronik
rahatsızlığı olanlara destek verilmeli, sağlık
katkı payları kaldırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Öğretmenlerimize, polislerimize,
sağlık çalışanlarımıza ve din görevlilerimize
3600 ek gösterge hakkı verilerek bu kesimlerin emeklilik
yaşamlarında ciddi bir iyileştirme yapılmalı, 5 milyon
EYTlinin sorunu çözülmelidir. Ömürlerinin en güzel yıllarını
çalışarak tüketmiş olan emeklilerin
yaşlılıklarını mutlu, huzurlu ve refah içinde
geçirmesinin sağlanması ve sorunların çözülmesi sosyal devletin
en temel görevidir.
Devlet adamlığı
emek ister, vicdan ister, adalet ister; vatandaşın derdiyle
dertlenmek, sorunlarını bekletmeden çözmek gerek. Maalesef,
bunları başaramadınız. Biz hazırız; emekliler
dâhil ülkemizin tüm sorunlarını biz çözeriz diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesindeki yer alan
ifadelerinin bulunan ibaresi şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Hüda
Kaya Habip
Eksik
Gaziantep İstanbul Iğdır
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Züleyha
Gülüm Mahmut
Celadet Gaydalı
Muş İstanbul Bitlis
Ayşe
Sürücü
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksik.
Buyurunuz Sayın Eksik.
(HDP sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bireysel emeklilik sistemi,
toplumun genel çıkarlarını korumuyor, bir avuç zenginin
çıkarları üzerine kurulmuş bir sistemdir.
Baktığınız zaman bireysel emeklilik sistemi, kamusal
olması gereken emeklilik sisteminin özelleştirilmesidir aslında,
bunun adı özelleştirmedir. Çünkü kamusal emeklilik sisteminin
desteklenmesi gerekirken burada bireysel emeklilik sistemi cazip hâle
getirilmekte ve -bir avuç insanın hizmetine- milyonlarca işçinin,
emekçinin, yoksulun alın teriyle elde edilen para buraya fon olarak
aktarılmaktadır, bu sistem cazip hâle dönüştürülmektedir. O
açıdan, bu sistem, aslında krizin yükünün işçinin, emekçinin
sırtına yüklenmesi tarzıdır çünkü bireysel emeklilik
sisteminden yararlanabilecek kişi sayısı belki binde 1dir. O
açıdan, bugün bu sistemin yerine kamusal emeklilik sisteminin
güçlendirilmesi gerekirdi. Kamusal emeklilik sisteminin daha ileriki zamanlarda
güçlü olabileceği çözümler aranması gerekiyordu.
Bugün, dar gelirlinin
hiçbirinin doğru dürüst bir tasarruf yapamadığını
hepimiz çok iyi biliyoruz. Enflasyon karşısında ücretlerin
eridiğini, emeklilerin ya da çalışan insanların,
emekçilerin bugün hiçbir şekilde hayat pahalılığı karşısında,
alım gücünün düşmesi karşısında tasarruf
yapamadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu tasarrufu kimler
yapabiliyor? Binde 1lik kesim. İşte, bugün, iktidar, devletin eliyle
binde 999 oranındaki kişilerin yani yoksulların, emekçilerin
alın teriyle bu fonu desteklemeyi amaçlamaktadır yani zengine biraz
daha kıyak geçmek istemektedir. Bu, gelir düzeyi eşitsizliğinin
artırılması noktasında biraz daha hizmet edecektir.
Bugün
baktığımızda, 2017den bu yana, son ekonomik krizle,
yaşanan devalüasyonla aslında daha çok insanın bu sistemden
çıktığını da biliyoruz yani insanlarımız
daha da yoksullaşmıştır; o açıdan tasarruf
konularından, tasarruf alanlarından çıkmışlardır.
Bu şekilde, yüzde 25 oranının yüzde 30a
çıkarılması tamamıyla sermayeye hizmet edecek bir
sistemdir.
Bakın, bugün açlık
sınırı 4.013 TL, yoksulluk sınırı 11.075 TL.
Hangi emekçimiz, hangi çalışanımız, hangi emeklimiz bu
oranların üzerinde, yoksulluk sınırının üzerinde maaş
alabiliyor ki tasarruf yapabilsin ya da bu konuda bireysel emeklilik sistemine
girebilsin. Emin olun, toplumun yüzde 99,99u bu sisteme giremeyecektir. Bu
tamamıyla bir avuç zenginin hayatını daha da konforlu hâle
getirmek için AKP iktidarının yaptığı bir
düzenlemedir. O açıdan, yapılması gereken, bugün bu Meclisin
alması gereken karar kamusal emeklilik sisteminin daha da güçlendirilmesi
olmalıydı. Hayat pahalılığının önünde
ezilen, gerçekten ciddi anlamda sorun yaşayan, evine ekmek götüremeyen,
ekmek kuyruğunda, bayat ekmek kuyruğunda ya da halk ekmek
kuyruğunda bekleyen emekçilerin sorunlarına çözüm araması
gerekirdi. Bugün baktığınız zaman hakikaten toplumun
sorunlarına çok ciddi uzaklaşmış bir iktidarla
karşı karşıyayız. Gerçek sorunlar gün gibi önümüzde
durmaktayken bu şekilde toplumun çok az kesimine hitap edecek düzenlemelerin
yapılması toplum içerisinde, insanlar arasında gelir
eşitsizliğini daha da derinleştirecektir ve daha da
artıracaktır. Bunu bence bu şekilde kabul etmememiz gerekir.
Krizin yükünün bu şekilde işçinin, emekçinin, dar gelirlinin
kesesinden alınan vergilerle sağlanması ve bunun bir avuç kesime
aktarılması hiçbir şekilde kabul edilebilir bir durum
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
Sayın Eksik.
HABİP EKSİK
(Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bakın, emekçilerimiz,
emeklilerimiz yüzde 25 oranında zam aldılar ve bu zam hakikaten
enflasyon oranının çok çok altında yani ENAGın
açıkladığı enflasyon oranı bile yüzde 80. Birçok
gıda ürününün yüzde 100ün, yüzde 200ün üzerinde
pahalandığını biliyoruz, her gün akaryakıta zam
geldiğini biliyoruz, sebze fiyatlarının uçtuğunu biliyoruz,
ekmek fiyatının bile artık uçtuğunu ve ciddi anlamda
yükseldiğini hepimiz gözlerimizle gördük, şahidiz ve
insanlarımız bayat ekmek kuyruklarında, halk ekmek
kuyruklarında beklemekte. Emekliler, emekçiler geçinemiyorlar. Hemen hemen
bütün çalışanların, emekçilerin ve emeklilerin alım gücünün
son birkaç yıl içerisinde eridiğini, konut alma noktasında konut
almanın artık hayale dönüştüğünü hepimiz görüyoruz. O
açıdan, bu bireysel emeklilik sistemi toplumun sorununa derman
olmayacaktır, bundan vazgeçip toplumun tümünü kapsayacak düzenlemeler
yapmanız gerekiyor diye öneriyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı
madde kabul edilmiştir.
İç Tüzük 60a göre
sayın vekillerin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Kabukcuoğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun,
pancar üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hükûmet, Türk çiftçisini
bitirmek için en ufak fırsatı kaçırmıyor. Kaybeden, Türk
çiftçisi yanında, Türk milletidir. Yağmurda, soğukta, çamurda
hasat yapan pancar ekicilerine Hükûmet, pancar alım fiyatını
2021 yılı için ton başına 420 lira olarak ilan etti.
Pancarın şekeri alınmadan şekere yüzde 25, pancar küspesine
yüzde 44 zam yapıldı. Bir önceki sezona göre pancara yapılan zam
ise sadece yüzde 25tir. Pancar girdileri günümüz fiyatlarına göre
değerlendirilmeli, Hükûmet çiftçinin pancara devam etmesini istiyorsa 2021
pancar bedeli ödemesini 650-700 Türk lirası olarak yapmalıdır.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
44.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin,
Hükûmetin 2021 yılı çalışmalarına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ediyorum Başkanım.
2021 yılı hükûmet
çalışmalarımız: 2021 yılında aile sosyal destek
programlarıyla 858.558 haneye ulaşıldı. 7.111 engelliye
bakım hizmeti verildi. Çocuk bakım kuruluşlarında 13.227
çocuğa aile ortamı konumunda hizmet verildi. 60.339 yataklı 50
adet öğrenci yurdu inşa edildi. 54.255 seyirci kapasiteli 4 adet
stadyum tamamlandı. 164 adet uluslararası spor organizasyonuna ev
sahipliği yapıldı. İnsan Hakları Eylem Planı
milletimizle paylaşıldı. 5199 sayılı Hayvanları
Koruma Kanununda köklü değişiklikler yapıldı.
E-duruşma 81 ilde uygulanmaya başladı. Yirmi yıldır
muhalefetten kurtulamayan CHPli vekil arkadaşlara bir yirmi yıl daha
sabırlar diliyorum. Liderleri kurumlara baskın peşindeyken Grup
Başkan Vekili
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Güzelmansur
45.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Harbiye
Şelalesinin çevre düzenlemesi için imzalanacak protokolün neden son anda
iptal edildiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Harbiyeyi Türkiyede bilmeyen yoktur. Harbiyenin
yemek kültürünü, mezelerini, künefesini bilmeyen yoktur. Harbiyenin ünlü
şelalelerini de bilmeyen yoktur. Harbiye Şelalesinin çevre
düzenlemesini yapmak için Hatay Valimizin çağrısıyla
Büyükşehir Belediyesi, DOĞAKA ve Devlet Su İşleriyle bir
sürü toplantı yaptık. Bu toplantılara muhalefet ve iktidar
milletvekili olarak da katıldık. Hatay şelalelerinin çevre
düzenleme projeleri çizildi ve yapım protokolü imzalanması için Hatay
Milletvekili olarak da davet edildik. Her şeye Tamam. denildi. Ama ne
hikmetse bu protokol imzalama daveti yapılmasına rağmen son anda
iptal edildi. Buradan AK PARTİ milletvekillerine soruyorum: Son anda bu
protokolü imzalama töreni neden iptal edildi? Verdiğiniz müjdelere ne
oldu? Harbiye halkıyla dalga mı geçiyorsunuz? Defne halkına,
Hatay halkına bunu mu reva görüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Özyavuz
46.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, Şanlıurfanın Merkez Bankası şubesi
kurulmasına ihtiyaç duyduğuna ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Hâlihazırda Türkiyede
20 il ve 1 ilçede olmak üzere toplamda 21 Merkez Bankası şubesi
mevcuttur. Günümüzde Merkez Bankaları sahip oldukları bilgi setini
hem makro ölçekte hem de bölgesel düzeyde çeşitlendirmekte ve
geliştirmektedir. Merkez Bankası şubeleri büyüme ve tam
istihdamın sağlanması gibi önemli işleve sahiptir.
Şanlıurfa,
bulunduğu stratejik konumu, sahip olduğu genç nüfusu ve
gelişmekte olan bir il olması nedeniyle Merkez Bankası
şubesinin kurulmasına ihtiyaç duymaktadır. Hazine ve Maliye
Bakanlığımızın bu konuda Şanlıurfamıza
destek olarak şehrimizin ve bölgemizin gelişimine katkı
sağlayacağına inanıyor ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Girgin
47.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Muğladaki tapu ve kadastro çalışmalarına ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarım ve Orman
Bakanlığına: Muğla il genelinde tapulaşma
çalışmaları 1950 yıllarında büyük oranda
yapılmış, şu an itibarıyla ilk tesis kadastro
çalışmaları yüzde 99 oranında
tamamlanmıştır. Yapılan tapulama ve kadastro
çalışmaları sonucu devlet tarafından vatandaşlara tapu
senetleri dağıtılmış, kimi parsellerde
yapılaşma bile tamamlanmıştır. Ancak Orman Bölge
Müdürlüğünden alınan ön izinler geçersiz sayılmış,
geçmişte oluşan arsa vasıflı imar parselleri ve tapular
orman tahdit sınırıyla orman alanı içinde bırakılmış
ve bu parsellerde vatandaşların mülkiyet hakkı
kısıtlanmıştır. Vatandaşlarımız
Yıllardır tarım yaptığımız
tarlalarımıza Orman el koyuyor, devletin verdiği tapuların
hükmü yok, kime güveneceğiz? diye soruyor. Tapuyu veren devlet ama Orman
Müdürlüğü devletin verdiği tapuyu tanımayıp atadan dededen
kalan tapulu arazilerimize el koyuyor. diye feryat ediyor.
Vatandaşlarımızın
mağduriyetini gidermek için bir çalışmanız var
mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Gülüm
48.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün,
Hatayın Arsuz ilçesine bağlı Hüyük köyünde yapılmak
istenen krom madeni projesine ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Hatayın Arsuz ilçesine bağlı Hüyük köyünde yapılmak
istenen krom madeni projesine karşı köylüler direniyor. Daha önce iki
defa yurttaşların direnişi sonucu ertelenen krom madeni ÇED
toplantısı şirket tarafından bugün üçüncü defa
yapılmak istendi. Buna karşı Köyümüzde maden şirketi
istemiyoruz. diyen köylüler, toplantının yapılmak
istendiği köy meydanında bir araya gelerek buna izin vermeyeceklerini
ifade ettiler. Köy halkı, krom madeni projesinin yaşam
kaynakları olan başta narenciye ve zeytin bahçeleri olmak üzere,
köyün havasına, suyuna vereceği zararlardan dolayı
karşı çıkıyor, seslerini duyurmaya
çalışıyorlar. Biz de buradan seslerini duyuralım: Maden
projesini iptal edin, doğa katliamını durdurun.
BAŞKAN Evet, son
olarak Sayın Sümer
49.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, döviz kurundaki
hızlı yükselişin küçük esnafı iflasın
eşiğine getirdiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Roket hızıyla yükselen
döviz kurunda olan küçük esnafımıza ve ücretli çalışanlara
oluyor. Yükselen girdi maliyetleri karşılanamaz hâlde, kimse
aldığını yerine koyamıyor. Bu durum birçok
KOBİnin, sanayicinin ve küçük esnafın zarar etmesine neden oluyor.
Ayrıca, tüm ticari aktörlerin ortak derdi vergiler. Açıklanan indirim
paketleri yeterli değil maalesef. Özellikle elektriğe gelen zamlardan
sonra birçok kafe, lokanta, işletme sahibi ışıkları
açmadan müşteri beklemek zorunda olduklarını belirtiyor.
Eğer önlem alınmazsa, temel girdi ürünlerinin maliyetleri
düşürülmezse çok yakın tarihte Türkiye genelinde birçok küçük
işletme iflas ettiğini açıklayacak. Biraz önce konuşan
AKPli arkadaşa da yüzde 73 oy aldığı Düzceye gidip esnafı
bir dinlemesini tavsiye ederim.
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301) (Devam)
BAŞKAN 7nci madde
üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
7nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 7 - 4632
sayılı Kanunun ek 2nci maddesinin birinci fıkrasında
bulunan Müsteşarlıkça ibaresi "Kurumca şeklinde
değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki cümle ilave edilmiş, beşinci
fıkrasında bulunan "Müsteşarlık ibaresi
"Bakanlığın uygun görüşüyle Kurum şeklinde,
"Müsteşarlıkça ibaresi "Bakanlığın uygun
görüşüyle, Kurumca" şeklinde, yedinci fıkrasında
bulunan "Bakan ibaresi "Bakanlığın uygun
görüşüyle, Kurul şeklinde, "Müsteşarlığın
ibaresi
"Bakanlığın
uygun görüşüyle, Kurumun" şeklinde değiştirilmiş,
fıkrada yer alan "güvenli ibaresi madde metninden
çıkarılmış ve sekizinci fıkrasında bulunan
"Müsteşarlık ibaresi "Bakanlığın uygun
görüşüyle, Kurum şeklinde değiştirilmiştir.
Kırk beş
yaşını doldurmuş çalışanlar, talep etmeleri
halinde anılan planlara dahil edilebilir.
Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan İlhami
Özcan Aygun
Antalya İstanbul Tekirdağ
Serkan
Topal Süleyman
Bülbül Alpay
Antmen
Hatay Aydın Mersin
Rafet
Zeybek Faruk
Sarıaslan Fikret
Şahin
Antalya Nevşehir Balıkesir
Tekin
Bingöl
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurunuz Sayın Bingöl.
(CHP sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Bakan Kasapoğluna sorular yönelttim Türkiyedeki Kredi ve
Yurtlar Kurumuna bağlı yurtların sayısını
öğrenmek üzere. Gelen cevaba göre, 81 il ve Kuzey Kıbrıstaki
yurtların toplamı 779 adet, özeldeki yurt sayısı ise 1.866.
Yani özel yurtlar, devlet yurtlarının 2 katından fazla. Tabii bu
çok manidar.
Devlet, gençlerini koruyup
kollamak, onların rahat bir şekilde eğitimlerini almayı organize
etmekle yükümlüdür ama bunu Hükûmet yapmıyor, bilerek yapmıyor. Niçin
bilerek yapmıyor? Bu ülkenin -ekonomi, enflasyon, işsizlik- dünya
kadar sorunu var, bunların her birini, bu çürümüş, tükenmiş
iktidarın yaptıklarını rahatlıkla gelip bu kürsüde konuşuyoruz
ama bazen öyle acılar yaşanıyor ki bütün bunları
konuşmayı içimize sindiremiyoruz. Bir ay önce pırıl
pırıl genç bir kardeşimiz, Mehmet kardeşimiz, Antalyada
bir tarikat yurdunda kafası gövdesinden ayrılarak katledildi. Ne
oldu? Üzüntüler beyan edildi, unutulmaya terk edildi. Daha dün, hepimizi
yürekten yaralayan, içimizi sızlatan, günlerce acısını
unutamayacağımız yeni bir vahim olayla karşı
karşıya kaldık. Pırıl pırıl bir genç, 20
yaşında ve Türkiyenin en başarılı genç beyinlerinden
birisi hayatına kıydı ve bıraktığı video ve
mektupla, Enes ve Enes gibilerin, o tarikat yurtlarında, yasa
dışı yurtlarda, Hükûmet tarafından asla denetlenmeyen
yurtlarda, neler yaşadığını bire bir bütün
çıplaklığıyla kamuoyuyla paylaştı. Artık
yaşamaktan ümidini kestiğini, yaşama ümidini kaybettiğini,
yaşama ümidinin kaybolduğunu söyledi. Doktor olacaktı, benim
meslektaşım olacaktı ve bu ülkede yurttaşlarımıza
hizmet etmek adına yola çıkmıştı;
bırakmadınız, bırakmadınız. Ben telefonumla dahi
konuşamıyorum, kendime sadece ve sadece üç saat ayırabiliyorum.
diyor. İşte, tarikat ve cemaatlerin gerçek yüzü bunlar. Hiç merak
etmeyin, Enes Karayı Mehmet kardeşimiz gibi size
unutturmayacağız, mutlaka ama mutlaka Enesin adını bir
tesise, bir yurda vererek sonsuza dek yaşatacağız ve onun
dramını, Türkiyedeki herkese, dosta düşmana göstermek
adına adını yaşatacağız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bir kanun teklifi
görüşülüyor, her torba yasada bir madde vardır; usulsüzlüktür,
yolsuzluktur. Geçen hafta limanlarla ilgili bir peşkeş çekildi; bu
hafta da bu kanun teklifinin, bu torba yasanın içinde 1inci madde var ki
devletin hazinesini yabancılara peşkeş çeken, onların eline
terk eden bir madde. Geçti, sizin oylarınızla geçti ve o milliyetçi
duygularınız kabardı ya, o milliyetçi duygularınızın
kabarmasıyla birlikte o maddeye oy verdiniz.
Şimdi 7nci maddeyi
konuşuyoruz, 7nci madde neyi ihtiva ediyor? Efendim, birtakım
düzeltmeler yapıyor; kanunda var olan müsteşarlık
tanımlaması kurum olarak değiştiriliyor, bakanlık
da kurul olarak değiştiriliyor. 8 Temmuz 2018, bu kürsüde Adalet ve
Kalkınma Partisinin Genel Başkanı tarafsızlık yemini
ederek Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini
başlattı; başlattı, ertesi gün 1 no.lu Kararnameyle
Bakanlıklarda yeni düzenlemeler yapıldı ve müsteşarlıklar
lağvedildi, kalktı. Bakın, aradan 1.282 gün geçti, ne oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Daha bugün, bu BESle ilgili kanunda -yürürlüğe geldiği
için- düzenleme yapılacağı için aklınız
başınıza geldi, olmayan müsteşarlığı
çıkarmaya kalkıyorsunuz. Böyle Ben yaparım, olur.
anlayışı anlamsız, ucube, usulsüz birçok yasanın
çıkmasına sebebiyet verdi.
Şimdi, emeklilere bir
zam yapılacak, maaşları düzenlenecek, 2.500 lira
Aman Allahım,
ne zam, ne zam! Ya, açlık sınırının 7.043 lira
olduğu bir ülkede 2.500 lirayı reva görüyorsunuz. Hiç olmazsa asgari
ücret düzeyine çıkarsaydınız da emekliler rahat bir nefes
alsaydı. Bakın, 2.500 lira olduğunda, sadece ve sadece bir
lüksleri olan, ömürlerini bu ülkeye hizmetle geçiren emekli kardeşlerimiz,
sadece çay içerek günlerini gün ederken 4ünün toplam maaşı 13 bin
liraya dayanan yoksulluk sınırına dahi gelmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Dün Enerji Bakanlığı mesaj çekiyor, diyor ki:
Aklınla verimli yaşa. Yahu, sen 31 Aralık gecesi enerjiye
yaptığın zamlarla, elektriğe yaptığın
zamlarla emekliyi, asgari ücretliyi, işsizi hayatından bezdirdin.
BAŞKAN Sayın
Bingöl, teşekkür ediyoruz.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Evet, şimdi, bu bahsettiğim toplumun bütün
katmanları akıllarını verimli kullanacaklar. Ne zaman?
Sandık önlerine geldiğinde.
BAŞKAN Sayın
Bingöl
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) O verimli kullandıkları akıl, sizi bu iktidardan
alaşağı edecek diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Durmuş
Yılmaz Muhammet
Naci Cinisli
Adana Ankara Erzurum
Aydın
Adnan Sezgin Hüseyin
Örs
Aydın Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurunuz Sayın Örs.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 7nci
maddesi üzerinde İYİ Parti adına söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu, iktidar
partisinin üzerinde sıkça değişiklik yaptığı
kanunlardan bir tanesi olup ilgili madde 4632 sayılı Bireysel
Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda yapılan
değişikliklerle ilgilidir. İlgili kanun teklifinin bu
maddesiyle, talep etmeleri hâlinde 45 yaş üstü katılımcıların
da bireysel emeklilik sistemine dâhil edilmesi amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
bireysel emeklilik sistemini konuşuyoruz, bireysel emeklilik sisteminin
tasarruf ve yatırıma yönelik bir sistem olduğunu biliyoruz.
Maddi gücü olan vatandaşlarımız ekonomik gücü yettiğince
bireysel emeklilik sistemine katılmaktadır. Ancak, dövizde
yaşanan dalgalanmalar, yüksek enflasyon, iğneden ipliğe gelen
zamlar, hayat pahalılığı ve işsizlik göz önüne
alındığında, böyle bir ortamda vatandaşlarımızda
bireysel emeklilik sistemine katılıp tasarruf ve yatırım
yapacak güç ve takat kaldı mı acaba onu sormak isterim.
Bırakın yatırım yapmayı, günümüz şartlarında
bireysel emekliliği olan vatandaşlarımız emekliliklerini
iptal edip paralarını ihtiyaçlarını karşılamak
üzere geri almaktadır. AK PARTİ eğer vatandaşların
tasarruf ve yatırım yapmasını istiyorsa, onları buna
teşvik etmek istiyorsa önce milleti tasarruf ve yatırım yapacak
ekonomik refaha kavuşturmalıdır.
Değerli arkadaşlar,
bugün elektrik, doğal gaz, akaryakıt, kömür fiyatları
almış başını gidiyor, temel gıda maddeleri el
yakıyor. İşçilerimiz, memurlarımız, emeklilerimiz
çarşı, pazara çıkamıyor ama siz Vatandaşı
tasarruf ve yatırıma teşvik ediyoruz. diyorsunuz. Vatandaş
geçim sıkıntısı yaşarken, ayın sonunu nasıl
getiririm diye düşünürken nereden tasarruf yapacak, neyle tasarruf yapacak
arkadaşlar? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Yahu, arkadaşlar, ne verdiniz de Tasarruf et,
yatırım yap. diyorsunuz, bunu size sormak isterim.
Değerli milletvekilleri,
24 Haziranda aziz milletimiz bize muhalefet görevi verdi. Bizim görevimiz,
millet adına iktidarı denetlemek, gerekli uyarıları
yapmaktır. Biz İYİ Parti olarak milletin
sıkıntılarını ortadan kaldırmak, sorunlarına
çözüm bulmak için önerilerde bulunuyoruz ama iktidar sahipleri her seferinde
bizi duymazdan geliyorlar.
Değerli arkadaşlar,
AK PARTİli arkadaşlar; gerçekten refahın artmasını
istiyorsanız yanlış ekonomik politikalarınızdan
vazgeçin, Faiz sebep, enflasyon sonuç. saplantınızdan kurtulun,
algıdan vazgeçin, gerçeklerle yüzleşin ve yüzünüzü millete dönün.
İşe, Siftah yapamadım. diyen esnafın, kirasını
veremeyen memurun, Ne iş olursa olsun yaparım ağabey. diyen
işsiz üniversite mezununun, cebinde parası olmadığı
için torununa bayram harçlığı veremeyen dedenin, emeklinin,
elektrik faturasını ödeyemeyen dar gelirlinin, tarlasına gübre
vuramayan çiftçinin feryadını duyarak başlayın. Eskiden
Kriz yok, uçuyoruz. diyordunuz, şimdi de Sabır. diyorsunuz.
Ballı ihalelere gelince sabır yok, yandaşa vergi affına
gelince sabır yok, makam arabalarına gelince sabır yok; nerede
var sabır? Ay sonunu getiremeyen işçiye, memura gelince sabır,
atanamayan, öğretmene, yüz binlerce iktisadi ve idari bilimler fakültesi
mezununa, mühendise, ebeye, hemşireye, sağlıkçıya gelince
sabır; arkadaşlar, bunu geçeceksiniz. Sizin sisteminizde cefayı
bal eylemek millete, sefayı bal eylemek yandaşa arkadaşlar;
böyle yağma yok. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Aha, burada söylüyorum, çoğu gitti azı
kaldı, biz geliyoruz. Biz, küresel odakları, yabancı
başkentleri turlayarak değil, Anadolu'yu karış
karış dolaşarak geliyoruz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Kötüye gideni iyi yapmak, vatandaşın derdine çare bulmak, memleketin
sorunlarına çözüm bulmak için geliyoruz, milletten
aldığımız güçle geliyoruz.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan
ibarelerinin bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut
Toğrul Hüda Kaya Gülüstan Kılıç Koçyiğit
Gaziantep İstanbul Muş
Züleyha
Gülüm Ayşe Sürücü Mahmut Celadet
Gaydalı
İstanbul
Şanlıurfa Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ayşe Sürücü.
Buyurunuz Sayın Sürücü.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır Sayın Sürücü.
AYŞE SÜRÜCÜ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle ekranları başında bizi izleyen tüm
halkımızı buradan sevgiyle selamlıyorum.
Seçim bölgem Urfa,
intiharların arttığı, gençlerin işsizlik ve
uyuşturucuyla boğuştuğu, halkın yoksulluk ve
açlıkla yüz yüze kaldığı, tarımsal üretimi ise
usulsüzlüklerle nam salmış bir elektrik şirketi olan
DEDAŞ'ın insafına bırakılmış kadim bir
kenttir. Geçtiğimiz hafta Urfa AKP'nin geçit töreni gibiydi. Pandemi
boyunca Urfa EBAyla eğitime ulaşan sondan 1inci kenttir yani son
sıradadır. diye Bakanlığınıza
önergeler verdik. Keşke önünüze gelen önergelere tenezzül edip bir
baksaydınız, öyle yöneticileri rencide etmekle eğitimde sorunlar
çözülmüyor Sayın Bakan. STKleri toplayıp fotoğraf vermekle de
artık Urfalıları kandıramazsınız. Esnafın,
turizm acentelerinin, hastanelerin, öğrencilerin, mevsimlik tarım
işçilerinin, halkın sorunları olduğu gibi ortada duruyor.
Siz daha uçak seferlerini bile ayarlayamıyorsunuz, Urfada uçak seferleri
bile doğru düzgün yok. İnsanlar, Urfadan Antalyaya ve İzmire
on-on beş saat aktarmalı bir şekilde 900 liraya gidebiliyor.
Resmen halka eziyet ediyorsunuz, Urfaya turist gelmesin diyorsunuz. En son,
İzmir seferlerini de kaldırdınız. Buradan
Ulaştırma Bakanlığına sesleniyoruz: Hızla, Urfa
Havalimanından Antalya ve İzmir seferleri başta olmak üzere
Kıbrıs ve yurt dışı seferlerini düzenleyin ve Urfa
halkını daha fazla mağdur etmeyin, halka ulaşımda
rahatlığı sağlayın.
Arkadaşlar, kayyumun
gasbı altında olan Suruç ilçemizde AKPnin skandalları bitmiyor.
Suruç Ovasında bir pompaj drenaj projesi yaptınız, binlerce
dönüm ekili alan, arazi sular altında kaldı, köyleri su bastı;
insanlar evlerinden çıkamıyor, köylere araç giremiyor, mezarlıklar
sular altında kalmış, insanlar ölülerini bile köylerinde
gömemeyecek bir hâle geldiler artık. Bu ekolojik tahribatın sonucunda
asırlık ağaçlar kuruyup çürüyor. Yıllardır önergelerle
bu sorunu Bakanlığınıza ilettik, bu kürsüden dile getirdik,
Bütçe Komisyonunda bizzat Bakanı Suruça davet ettik, Gelin, halkın
yaşadığı bu sorunları gözlerinizle görün. dedik fakat
hiçbir çözüm üretilmedi, üç maymunu oynamaya devam ediyorsunuz. Büyüksergen
(Midabe Mezin), Küçüksergen (Midabe Biçuk), Oymaklı, Ömerik, Yalpı,
Meşık köyleri yaşanamayacak bir hâldedir. Dün beni Büyüksergen
köyünden arayan Suruçlu bir kadın arkadaşımız Köyün her
tarafını sular basmış, artık komşulara bile
gidemiyoruz. Artık bundan sonra kendimize kayık yapıp kayıklarla
köyün içindeki komşuları ve çevre köyleri ziyaret edeceğiz.
dedi. İşte, bunlar AKP iktidarının eseridir. Bu,
yönetememenin somut bir örneğidir. (HDP sıralarından
alkışlar) Tarım Bakanlığına sesleniyoruz: Bu
projeyi siz yaptınız. İnsanlar sizin yüzünüzden
tarımı, köylerini, evlerini, hatıralarını
bırakıp göç etmek zorunda kalıyor. Bilerek
yapmadıysanız derhâl bu durumu düzeltin.
Değerli
halkımız, dünyada uzay yolculukları
tartışılırken bölgede AKPyle bir olup tarihin en büyük
soygununu yapan DEDAŞ adlı enerji şirketi yüzünden köylerde
elektrik kesintileri, haksız faturalandırmalar devam ediyor.
Bakın, bir örnek vermek istiyorum: Viranşehir'in Kadıköy köyünde
DEDAŞ'ın kolluk güçleriyle yaptığı baskında
-kaçak olmamasına rağmen- aynı gün köy halkına çok büyük
rakamlarla SMS olarak faturalar yollanmıştır. Bunlar
tarımsal sulama faturaları değil, onu da belirteyim. Kaçak
bulunamayan hanelerin elektriği nasıl olur da 7 bin TL olur?
Soruyoruz size: Bir aileye nasıl 7 bin TL ceza gider? Bu, tam olarak bir
soygundur. DEDAŞ, Viranşehir'e, Siverek'e, Suruç'a ve tüm Urfa'ya
istediği zulmü, AKP iktidarı sayesinde yapabiliyor. Bu haramilikle
süren kanunsuz düzen bitecek, siz gideceksiniz, halk kendini yönetecek. (HDP
sıralarından alkışlar)
Evet, arkadaşlar,
Urfa'nın tek küçük sanayi sitesi olan ve 30 bine yakın esnafın
bulunduğu Evren Sanayi Sitesi ciddi düzeyde kapasite yetersizliği ve
sorunlar yaşamaktadır. 30 bin esnafın bulunduğu alanda
olası bir iş kazasına hızla müdahale edecek ve belki de
hayat kurtarabilecek sağlık binası dahi bulunmuyor. Yine,
aynı şekilde eğitime ayrılan nitelikli
çalışanların yetiştirilebileceği eğitim
alanı da atıl bir şekilde beklemektedir. Ayrıca, mevcut
dükkân sayısı, olması gereken kapasitenin dörtte 1i
oranındadır. O kadar yetersiz ki artık 3-4 esnaf birlikte
çalışmak durumunda kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Sürücü.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sanayi esnafı,
kendilerine ayrılan alanda en az 500 dükkânın daha
yapılmasını istiyor. 2005 yılında belediye
tarafından yapılan 232 dükkân, on altı yıl olmasına
rağmen hâlen tapusuz vaziyette beklemektedir. Tapulara ilişkin on
yıldır süren yargı sürecinde dosya hâlen istinafta. Bu noktada,
eziyeti çeken ve mağdur olan, Evren Sanayi Sitesinin esnaflarıdır.
Sanayinin anlam ve önemi bu kadar büyükken alan açmak için mahkemelerden ve
istinaftan gelecek olan kararlar bekleniyor.
Evet, hiç demiyor musunuz, bu
esnafın, bu halkın durumu ne olacak? Bu insanlara yazık günah
değil mi? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuyla
hızla ilgilenmelidir, çözüm noktasında gerekli adımları
atmalı ve sorumluluğunu yerine getirip esnaflarımızın
mağduriyetlerini gidererek halka cevap olmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, Şanlıurfanın
sorunlarını sayın hatip bu kadar saydı, iktidar çözmeyecek
mi? Bir cevap versinler yani. İnsanlara yazık günah değil mi
yani şimdi?
OYA ERONAT (Diyarbakır)
O Urfa dedi, Şanlıurfa demedi Mahmut.
BAŞKAN Maddeyi
oylayacağım efendim.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
8inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 8- 4632
sayılı Kanunun, bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan
değişiklikleri saklı kalmak kaydıyla, anılan Kanunda
bulunan Müsteşarlık ibareleri Kurum şeklinde,
Müsteşarlıkça ibareleri Kurumca şeklinde,
Müsteşarlığın ibareleri Kurumun şeklinde,
Müsteşarlığa ibareleri Kuruma şeklinde, Bakan
ibareleri Kurul şeklinde, Bakanlığın ibareleri Kurulun
şeklinde, Kurulca ibareleri Sermaye Piyasası Kurulunca şeklinde,
Kurul ibareleri Sermaye Piyasası Kurulu şeklinde, Kurulun
ibareleri Sermaye Piyasası Kurulunun şeklinde, Kurula ibareleri
Sermaye Piyasası Kuruluna şeklinde, Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunca ibaresi Kurumca şeklinde ve
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu
ibaresi Kurum şeklinde değiştirilmiştir.
Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan İlhami
Özcan Aygun
Antalya İstanbul Tekirdağ
Alpay
Antmen Süleyman
Bülbül Fikret
Şahin
Mersin Aydın Balıkesir
Rafet
Zeybek Faruk
Sarıaslan Utku
Çakırözer
Antalya Nevşehir Eskişehir
Süleyman
Girgin Serkan
Topal
Muğla Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer.
Buyurunuz Sayın
Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan
önce Mersinde Raziye Oskayın, İstanbulda avukat Dilara
Yıldızın erkekler tarafından katledilmesini lanetliyorum.
Tarikat yurtlarındaki baskılar nedeniyle genç yaşında
hayatına son veren Enes Karayı buradan anıyorum. Bu beceriksiz
iktidarın yarattığı derin yoksulluk nedeniyle tarikat
yurtlarına mecbur bırakılan evlatlarımızı
devletimizin kendi yurtlarında daha özgür, daha güvenli ve hiçbir
baskı hissetmeksizin barındırmak ülkemizin birinci önceliği
olmalıdır.
Değerli
arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz pakete gelince: Saraydan
gönderilen tüm torbalarda olduğu gibi bu pakette de yine adaletsizlik var;
yine, sermayenin, zenginin korunması var; mesela, kamuyla iş yapan
müteahhitlere destek düzenlemesi var. İyi ama bu kriz sadece müteahhitleri
mi vurdu? Maliyet artışı sağlık, medikal sektörünü,
basın sektörünü vurmadı mı? Yüzlerce ilaç eczanelerde yok,
hastanelerde malzeme yok, ameliyatlar bekliyor, millet tedavisini yarım
bırakıyor. Bunlardan haberiniz var mı? 1 ton
kâğıdın fiyatı 4 bin liradan 12 bin liraya çıktı.
Gazete, dergi maliyeti 3 katına çıktı, matbaalar kapanıyor,
yayınevleri kitap basamıyor, yerel kanallar dolarla uydu
kirasını ödeyemediği için art arda kararıyor. Onlara niye
destek yok? Eskişehir'de devletin kendi şeker fabrikası stokçuluk
yapıyor, piyasaya şeker vermiyor; yüzlerce işletme karaborsada
şeker peşine düşmüş. Onlara niye destek yok? Ya
sağlık çalışanları, hekimi, hemşiresi, teknisyeni
şu salgın koşullarında canları pahasına özveriyle
çalışıyorlar. Alkışlamak dışında ne
verdiniz onlara? Covid-19u meslek hastalığı olarak bile kabul
ettiremedik size. Emeklerinin karşılığını
alamadıkları için, sağlıkta şiddetin önüne
geçemediğiniz için binlerce doktor ve hemşire yurt
dışına göçtü, binlercesi sırada. Tıp öğrencileri
bile dil öğreniyor harıl harıl. Peki, bu torbada
sağlık emekçilerine verdiğiniz sözler var mı? Hayır,
yok. Bundan daha büyük ayıp olabilir mi değerli
arkadaşlarım? Önümüzdeki paket emeklilerimizin maaşlarını
sözde iyileştirmek için geldi ancak on yıllarını bu ülkeye
adamış milyonlarca emeklimize müjde diye 2.500 lira maaş açıklamak
vicdansızlıktır, hakarettir, dalga geçmektir.
Geçen hafta Seyitgazi
Kırka'daydık. Emekliler boş pazar çantalarını gösterip
isyan etti 100 liraya dolan çanta 300 liraya dolmuyor artık. diye.
Kilosu 90 liraya çıkan kıymadan emekliler ancak gramla, 10
liralık, 20 liralık alabiliyorlar. Hâl böyleyken, bu yasa 13,5 milyon
emeklimizin geçim sıkıntısını çözmekten uzaktır.
Türkiye Emekliler Derneği, Emekliler Sendikası ve diğer
STK'lerin ifade ettiği talepler bellidir. Her şeyden önce emeklinin
hakkı insan onuruna yaraşır en az asgari ücret kadar
maaştır. Emeklilerimiz büyümeden payını
almalıdır, emekli ücretleri arasındaki farklılıklar
giderilmelidir, emekliden alınan ilaç muayene katkı payı kesintisi
kaldırılmalıdır, sendikalaşmanın önü
açılmalıdır.
Tabii, bir büyük
çarpıklık da var bu pakette. Emeklilerin durumunu
iyileştireceğinize parası olanın faydalanabileceği
bireysel emeklilik sistemini cazip hâle getirmeye
çalışıyorsunuz. İnsanlar temel ihtiyaçlarına
harcayacak para bulamıyor. Sırf bu yüzden 1 milyon kişi BESten
çıkmış. Hâl böyleyken, yoksulun vergisi ve alın teriyle
zenginin finanse edildiği bu düzenlemede ısrar etmek
yanlıştır.
Ayrıca değerli
arkadaşlarım, on yıllarca bu ülkeye hizmet eden ama
haklarını alamayan ve saray iktidarının Türedi. diye
küçümsediği emeklilikte yaşa takılan 100 binlerce
kardeşimiz niye yok bu pakette? Eskişehir'imizde Uluönder
Mahallesi'nden Beytullah Acur kardeşimiz; on yıllarca alın teri
döktü, primini doldurdu, hakkı olan emekliliğini alamadı, üstüne
epilepsi krizi geçirdi. Nereye gitse işe alınmıyor. Eşinin
2 bin lira emekli maaşıyla geçinme derdinde. Beytullah ve 100
binlerce EYT'linin bu Meclisten talebi bu adaletsiz torba değildir; ya
nedir? Açlık ve yoksulluk sınırı altındaki milyonlarca
yurttaşımızı güvenceye kavuşturacak güçlü bir
emeklilik sistemidir.
Değerli milletvekilleri,
vatandaş zamlar karşısında çaresiz; elektriğe yüzde
155, doğal gaza yüzde 43 zam yapıldı. Bu kara kışta
doğal gaz faturasını ödeyemediği için tüm Türkiyede yüz
binlerce ailenin doğal gazı kesik. Bakın, sadece
Eskişehirde 2021 yılında 17.794 hanenin doğal gaz
faturası ödeyemediği için doğal gazı kesilmiş durumda.
Üç yıl önce 8 bin kişi fatura ödeyemezken şimdi yüzde 115
artmış ama bu, kimin umurunda? Vatandaşı mahallesindeki
bakkalın, manavın, kasabın yüzüne dahi bakamaz hâle
düşürdünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla)
Eskişehir Yaşamkentteki mahalle manavının veresiye
defterinde bile 10 bin lira birikmiş. Bu pakette, veresiye yazdıran
vatandaşın hayrına adım var mıdır? Yine, bu
pakette çiftçilerimize hiçbir şey yok; sadece gübre fiyatları on
altı ayda 31 kez zamlandı. Anadoluyu besleyen bereketli Alpu, Bozan,
Gündüzler tarlalarında gübre, mazot, ilaç, tohum zamları yüzünden
çiftçi üretime küsmüş; tarlalar boş. Ülkemizi getirdiğiniz nokta
işte bu.
Yeni ekonomi modeli.
diyorsunuz ya, bu tam bir zırvadır;
yaptığınızın adı garibanların vergisiyle
zenginlere yüksek faiz ödeme modelidir. Oysa, yapılacak bellidir; 83
milyonun vergilerini, geçinemeyen emeklilere, tarlası boş kalan
çiftçiye, siftahsız kepenk kapatan esnafa, kredisini ödeyemeyen işsiz
gençlerimize ayırmalıyız. Bundan ötesi lafügüzaftır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla)
Sizleri, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyor ve bu pakette
emeklilerimizin hayrına bir şey olmadığını bir
kere daha ifade ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan
Kanunla ibaresinin Kanun ile olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İmam
Taşçıer Mahmut
Toğrul Hüda
Kaya
Diyarbakır Gaziantep İstanbul
Ayşe
Sürücü Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Züleyha
Gülüm
Şanlıurfa Muş İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sayın İmam
Taşçıer.
Buyurunuz Sayın
Taşçıer. (HDP sıralarından alkışlar)
İMAM TAŞÇIER
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin yönetim ve
ekonomik krizleri bir daha yaşamaması için hukuku, adaleti ve
demokrasiyi eksiksiz olarak uygulaması gerekmektedir. Ne zaman ki
bunlardan uzak durulmuşsa krizlerin de baş gösterdiğini
görmekteyiz.
Çok uzaklara gitmeden, 1980
askerî darbenin faşist diktatörlüğünün ülkeyi elli yıl geriye
götürdüğünü hepimiz biliyoruz. Yine, 1990lı yıllarda Kürt
halkına karşı uygulanan faili meçhul öldürmelerle, köylerin yakılıp
yıkılmasıyla, Kürtlerin yerinden yurdundan sürülmesiyle beraber
yönetim krizinin baş gösterdiğini gördük. 1990lı
yılların ortasında ve 2000li yılların
başında bundan kaynaklı olarak 2 tane ekonomik krizi bu halk
yaşadı.
AKP iktidarının
2015 yılından başlayarak başta Kürtler olmak üzere
uyguladığı adaletsizlik, hukuksuzluk ve antidemokratik
uygulamalar bu ülkeyi bugün de yönetilemez hâle getirmiştir. Hukukun
üstünlüğünü uygulamak için, adalete güveni arttırmak için, demokratik
yönetim için mutlaka ama mutlaka Kürt meselesinin demokratik yol ve yöntemlerle
çözülmesi gerekmektedir. Kayyumlarla ülkeyi yöneterek, kayyum zihniyetiyle
Diyarbakır Kırklar Dağına başka isimler vererek, Kürt
halkının değerlerini hiçe sayarak yönetemezsiniz; Kürtler bu
konuda hiç taviz vermeyecek bunu bilesiniz.
Şimdi, Kürtçe iki kelime
konuşsam yine tutanaklara x diye geçilecek, yine bu Meclis 25 milyon
Kürt'ü yok sayacak; bu yok saymaları önlemek için, bu tür uygulamara
dikkat çekmek için çok çok yetersiz de olsa, ana dil sorunumuzu çözmese de
ilerisi için bir adım kabul edilerek seçilmesinde tereddüt edilen,
okullarda seçmeli ders olan Kürtçe derslerinin seçilmesini öneriyoruz,
destekliyoruz. Tüm Kürt anne ve babalara ve Kürt halkımıza
çağrımızdır: Seçmeli Kürtçe dersleri mutlaka seçiniz.
Bizler söz konusu haftada iki saatlik seçmeli ders politikasının
altında yatan amacı bilerek yine de bu imkânı kendi dilimizi
korumak için sonuna kadar kullanmalı ve seçmeli Kürtçe dersleri
seçmeliyiz. 5, 6, 7 ve 8inci sınıflarda okuyan öğrencilerin, 21
Ocağa kadar, Kürtçenin Kurmanci ve Kirmancki yani Zazaki lehçelerini
seçmelerini talep ediyoruz, destekliyoruz.
Türkiye'nin en büyük
sorunlarının başında ana dillere karşı uygulanan
tekçi politikalar, tekçi eğitim sistemi gelmektedir. HDP olarak tüm kimlik
ve kültür sorunlarının köklü çözümünün demokratik, çoğulcu,
özgürlükçü ve eşitlikçi bir anayasayla mümkün olacağına
inanıyor ve bu uğurda mücadele ediyoruz. Türkiye'nin
sorunlarının çözülmesi için en başta demokrasinin gereği
olarak farklı kimliklerin, dillerin, inançların ve kültürlerin hak
eşitliğinin anayasal güvence altına alınması ve bu
anlayış üzerinde şekillenen bir anayasal yurttaşlık
tanımının yapılması, ana dil hakkının
özellikle ana dilde eğitim başta olmak üzere her alanda uygulanması
gerekmektedir. Çocukların ana dillerinde eğitim almaları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İMAM TAŞÇIER
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Türkiye'nin
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 17nci,
29uncu ve 30uncu maddelerine koyduğu çekinceler kabul edilemez, derhâl
kaldırılmalıdır. İlköğretimden üniversiteye ana
dilde eğitim hakkı yıllardan beri tartışılan ve
özellikle Kürtler tarafından talep edilen bir insanlık
hakkıdır. Ancak bu hak, iktidarlar tarafından
yıllardır çiğnenmektedir, gasbedilmektedir. Kürtçe, eğitim
dili ve resmî dil olmalıdır. Temelde en doğal hakkımız
olan, ilköğretimden üniversiteye ana dilde eğitim hakkını savunuyoruz
ve bunun için mücadelemiz devam edecektir. Yine de ana dil eğitimi
başta olmak üzere asimilasyona karşı geliştirilecek her
türlü yol ve araç, bizim için değerlidir ve biz de bu imkânları
sonuna kadar kullanacağız.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Hüseyin
Örs
Adana
Erzurum
Trabzon
İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu Aydın
Adnan Sezgin
Gaziantep
Eskişehir Aydın
Bedri
Yaşar
Samsun
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit Arı Emine
Gülizar Emecan
İlhami Özcan Aygun
Antalya
İstanbul
Tekirdağ
Serkan
Topal Süleyman
Bülbül Süleyman Girgin
Hatay
Aydın
Muğla
Rafet
Zeybek
Fikret Şahin Faruk Sarıaslan
Antalya Balıkesir
Nevşehir
Özgür
Ceylan Alpay
Antmen
Çanakkale
Mersin
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Samsun Milletvekili
Sayın Bedri Yaşar.
Buyurunuz Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 301 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunuyorum.
Bireysel emeklilik sistemleri
hem bireylerin emeklilik dönemindeki refah düzeylerini yükseltmeyi hem de
oluşan uzun vadeli emeklilik fonlarıyla ekonomiye ciddi bir kaynak
oluşturmayı hedeflemektedir. Bireysel emeklilik sistemi, devletin
sosyal güvenlik sistemini tamamlayan, bireylerin gönüllü katılım
esasına dayanan özel bir emeklilik sistemidir.
OECD tarafından
yapılan değerlendirmelere göre nüfusun yaşlanmasının
emeklilik sistemleri üzerindeki etkilerini azaltmaya yönelik olarak
yapılan reformların hizmet ettiği 4 ana amaç vardır;
çalışma yaşı nüfusunu artırmak, çalışma
hayatını uzatmak, emeklilik maaş ve ikramiyesini azaltmak,
emeklilik geliri kaynaklarını çeşitlendirmek ve özel emeklilik
fonlarını kamu sistemlerinin tamamlayıcısı
şeklinde geliştirmek olarak sıralanabilir. İşte, bu
şartlar altında biz bireysel emeklilik fonlarında para
toparlamaya çalışıyoruz. Ama burada şunu üzülerek ifade
edeyim ki: Biliyorsunuz, özellikle çalışanlar geçtiğimiz dönem
içerisinde bu bireysel sigorta sistemindeki birikimlerinin yüzde 60a
yakınını gününü, vadesini, süresini beklemeden bozdurdular. Bu
da ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumun nelere mal olduğunu,
işlerin nereye doğru gittiğini görmek açısından
önemlidir. En azından bu göstergenin bile size bir şeyler ifade
etmesi lazım.
Diğer taraftan,
çalışabilir nüfusun istihdam oranının ortalaması yüzde
66,3 iken bizde yüzde 46dır yani çalışma yaşına sahip
olan insanlarımıza bile, maalesef, yeterli iş imkânı
sağlayamıyoruz; özellikle yurt dışına gitme konusunda
gerek gençlerimizin gerekse çalışabilir yaşta olan
insanlarımızın talebi her geçen gün artıyor. Hâlbuki,
devletin birinci görevi, vatandaşlarına iş bulmak ama bugün
içinde bulunduğumuz şartlar hepimizi de aldı bir yerlere
doğru götürüyor. Bu veriler, bizi şöyle bir sonuca da götürüyor:
Ülkemiz yaşlılarının sadece yüzde 47sinin sosyal güvencesi
varken geri kalan yüzde 53lük nüfus grubu ya kendi imkânlarıyla ya
ailesinin desteğiyle ya da devletin muhtelif yardımlarıyla
hayatlarını sürdürebilmektedir. Sosyal güvencesi olmayanların
aldığı devlet desteği, cüzi bir meblağla
vatandaşı hükûmete devamlı bağımlı hâle
getirmekte, böylece AK PARTİ'ye veyahut da iktidara olan
bağımlılıklarını artırmaktadır. Siz,
iktidara geldiğiniz zaman bu ülkede sadece ve sadece 2 milyon kişi
devletten aldığı desteklerle geçiniyordu ama bugün siz -kendi
ifadelerinizde- diyorsunuz ki: Yaklaşık 8 milyon kişi sosyal
kurumlardan aldığı desteklerle geçiniyor. Yani siz, iktidara
gelirken yoksullukla mücadele edeceğinizi ifade ettiniz ama ortadaki
rakamlar, bırakın yoksullukla mücadele etmeyi ülkede yoksulluğun
arttığının en temel göstergeleri.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Hangisinden
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Ben bu ülkede yoksul sayısını artırdım
diye övünen bir iktidara sahibiz; Abdullah ağabey iyi duy diye söylüyorum.
Yani devletten destek alan sayısının, mümkün olduğunca, asıl
olan, azalması lazım.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Bedri ağabey, yanlış anlatıyorsun. O
zaman para yoktu dağıtamıyordun, ihtiyaçlar vardı.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Devletin görevi iş bulmak. Gayet tabii, sosyal devlet ilkesi
üzerinden dağıtmalı ama fakir sayısı azalacak ki biz
ülkenin refah seviyesinin yükseldiğini görelim. Asıl olan
refahı
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Evde bakım hizmeti var, özürlü evladına bakan var.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Onlara hiç girmiyorum, bunlar sosyal hizmettir ve de
yapmalıdır. Bakın, adalet herkesin hakkı, devlet
sağlamalıdır; sosyal devletin, yolda kalan, aç kalan, susuz
kalan herkese bu desteği verme mecburiyeti var; sağlık
şartları devlet olma gereğidir, verme şartı var.
Bunlar lüks değildir, devletin yapması lazım gelen işlerdir
yani bunları yapıyoruz diye bizim övünmemiz gerekmez. Tabii ki,
asıl olan alım gücüdür yani biz alım gücüyle bu maaşlara
yaptığımız zamları değerlendirebiliriz. Refah
seviyesi alım gücüyle ölçülür; alım gücü arttıkça refah seviyesi
de artar. Dolayısıyla bu da bizim desteklediğimiz bir madde, bir
itirazımız yok. Bu, aynı zamanda tasarrufu da
artırıyor, yüzde 25ten 30a çıkmasına da
diyebileceğimiz bir şey yok. Ümit ediyoruz, en azından tasarrufa
yönelmesi açısından, tasarrufun desteklenmesi açısından
önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Çalışanlarımıza, özellikle emeklilerimizin
bazısına yüzde 2,5 zam vermeyişimizi de biliyorsunuz. Ümit
ediyoruz ki bundan sonraki dönemde onlara da bu zam verilir, emekliler
arasında bu ayrım orta yerden kalkar. Netice itibarıyla şu
an gelen zamlara şöyle bir baktığımız zaman zaten
yaptığımız zam miktarları, özellikle asgari ücret
birinci ayın 31inde yani bu ocak ayının sonunda ilk defa
işlem görecek, o zaman ödenmeye başlayacak. Diğer emeklilerimiz
de belki 15inden itibaren bu ücretlerini alacaklar ama gelen zamlara
şöyle bir baktığımız zaman, inanın, mesela, bu
elektrikte 150 kilovatsaat meselesini sürem olmadığı için
söylemiyorum. Bir tane lambayı yaksa, haftada bir sefer ya da üç günde bir
sefer çamaşır makinesini, bulaşık makinesini
çalıştırsa 150 kilovatsaat doluyor; arada uçurum bir fiyat
farkı var yani 150 kilovatı geçince neredeyse yüzde 80e yakın
fiyat farkları var. Bunlar da bir elden geçmeli.
Yine, aynı şekilde,
doğal gazla ilgili Kademeli olsun. diye bir önerimiz vardı. Bunu da
dikkate almanız bizim için önemliydi.
Ben kanun teklifinin
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Çanakkale
Milletvekili Sayın Özgür Ceylan.
Buyurunuz Sayın Ceylan.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
301 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde parti grubum
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli vekiller, madde,
4632 sayılı BES Kanununda bir değişikliği içeriyor.
Bu, ilk değil; 2007 yılından itibaren bu kanunda 12
değişik kanunla tam 42 kez değişiklik
yapılmış. Tamam, Kervan yolda düzülür. diye bir tabir var ama
siz bu tabiri çok yanlış anlamışsınız; bu, resmen
iş bilmezlik, beceriksizliktir. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Bireysel emeklilik tasarruf
sisteminde yapılacak bu değişiklikle devlet garantisinin yüzde
30a çıkarılmak istenmesinin nedeni yurt içi tasarruf
oranlarını artırarak kasanın boşalmasını
önleme girişiminden başka bir şey değil. Her şeyden
para kazanmaya çalışan iktidar, sinekten yağ çıkartarak
yandaşa kaynak yaratmaya çalışıyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yirmi yıldır,
dış borca dayalı sahte büyüme masallarıyla çıkmaza
sokulan Türk ekonomisi, ciddi bir tasarruf ve dolarizasyon krizinin tam
ortasında kalmıştır. Görüntüde, maddeyle, devlet
katkısının yüzde 30a yükseltilmesi olumlu gibi gözükse de
aslında, iktidara kaybolan güveni artırmaya yönelik bir hamle bizce.
Üstüne basa basa söyledik, söylüyoruz: Tüm ekonomistlerin üzerinde hemfikir
olduğu temel tez güvendir, para güvenli liman arar. Millet artık size
güvenmiyor değerli iktidar milletvekilleri.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Limanları sattılar, liman yok ki.
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) Bu
güvensizliğin mazisi belki daha da eski ama sizlere 15 Temmuz şehit
yakınları ve gazilerinin parasının üstüne
yattığınızdan beri güvenmiyor. Gazileri ve şehit
yakınlarını kamuoyuna âdeta dilenci ya da paragöz gibi
göstermeye çalıştığınızdan beri güvenmiyor.
Kamuoyu baskısıyla mecbur kalarak, gazilerimize aylık bin lira
gibi komik ödemeler yapmaya başladığınızdan beri
güvenmiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Beşiktaş'ta şehit olan polislerimiz için toplanan paraları
okus pokusla yok ettiğinizden beri güvenmiyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Depremzedeler için topladığınız
paraları nereye harcadığınızı
açıklayamadığınız için güvenmiyor. Yolsuzluk
iddialarını ciddiye almadığınız, Meclis
kürsüsünden peçete üzerine yazılı rakamları fatura diye sallayan
bakanları Yüce Divana göndermediğiniz için güvenmiyor. Kendi
Bakanlığına dezenfektan satan Bakanın sessizce görevden
affını kabul ettiğinizi gördükleri için güvenmiyor. Alice
Harikalar Diyarındaymışız gibi durmadan pembe tablo
çizmeniz nedeniyle size güvenmiyor. Farkında değilsiniz ama millet,
artık size güvenmediği için Türkiye'nin en büyük belediyelerinin
yönetimini Millet İttifakı'na teslim etti. Vatandaş ne zaman
anlıyor biliyor musunuz, markete, pazara, manava gittiğinde
anlıyor samimiyetsizliğinizi. Eve pazar parası bırakamadığında,
çocuğuna harçlık veremediğinde, doğal gaz
faturasını ödeyemediğinde, gerçekler tüm
çıplaklığıyla yüzüne vuruyor
vatandaşlarımızın. Sonra, televizyonda iktidar
temsilcilerini dinliyor. Şöyle uçuyoruz, böyle kaçıyoruz. En büyük
biziz, en bağımsız biziz. diyorlar. Düşünüyor o zaman
vatandaş, dolar düşünce fiyatlar neden düşmüyor diye
düşünüyor. Kafa tuttuğumuz Amerika'nın bir sözüyle nasıl
rahibi bıraktığımızı; bizi kıskanmaktan
çatlayan Almanya'nın bir telefonuyla nasıl gazeteciyi
bıraktığımızı; ithal mercimeği, samanı,
mazot fiyatını, gübre fiyatını, yemin fiyatını,
unun fiyatını, Suriyelileri düşünüyor ve artık bir
değişiklik yapmanın zamanının geldiğini fark
ediyor. Belki de bu güvensizliği hissettiğiniz için getirmiyorsunuz
sandığı, güvenemiyorsunuz siz de kendinize. Biliyorsunuz ki bu
ülkeyi bu durumdan çıkaracak ne kadronuz kaldı ne
programınız ne de çalışma isteğiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Hamaset dolu nutuklarla, muhalefete
hakaretlerle gündemi değiştirmeye çalışıyorsunuz ama
az kaldı, çok yakında kurtulacak her yeni doğan çünkü geliyor
gelmekte olan.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan
yirmibeşine ibaresinin yirmi beşine olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ömer
Faruk Gergerlioğlu Hüda
Kaya
Gaziantep
Kocaeli
İstanbul
Ayşe
Sürücü Züleyha
Gülüm Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Şanlıurfa
İstanbul
Muş
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinden söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk
Gergerlioğlu.
Buyurunuz Sayın
Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün Suriyeli Ali El Hemdanın öldürülmesiyle ilgili bir
konuşma yapıp Adana Valiliği ve Emniyetinin
hazırladığı sahte raporu eleştirmiştim. Ben bu
konuşmayı yaptım ama bana cevaben, AK PARTİ
sıralarından Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel
yaptığı konuşmada başka bir sahte konuşmaya, sahteciliğe
imza attı. Olacak iş değil. Hani, biz burada sahte bir rapor
eleştiriyoruz, kalkıp mülkiye başmüfettişinin raporunda
yazan ifadelerin tam tersini söyledi Sayın Mustafa Yel.
Anlaşılan -bakın tutanağı da getirdim- şu tutanak
belli ki kendisinin eline verilmiş, İçişleri
Bakanlığından gönderilmiş, bir bilgi notu olarak
gönderilmiş Bunu oku. denilmiş. Ya, insan bir
araştırır, rapora bakar, Adana Barosunun raporu var, teknik
raporlar var, hepsini bir araştırır gelir. Ben hepsini
araştırdım geldim, dersime iyi çalıştım ve o
yüzden, atılan yalanı çok iyi gördüm.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, ülke öyle bir hâle gelmiş ki AK PARTİliler
halkı kandırmakla kalmıyor, kendi vekillerini de
kandırıyor. Bir İçişleri Bakanı var, çok rahat yalan
atar; kendi vekilini de kandırmış, eline şunu
tutuşturmuş, göndermiş. Yahu, bakın, çok açık bir
şekilde her şey ortada; burada Delil karartma ya da yok etme
çabası yok. Vali, Emniyet Müdürünün nüfuzlarını kullanıp
kriminal laboratuvar görevlilerini etkilediklerine dair bir bilgi yok.
demiş Mustafa Yel konuşmasında ama mülkiye
başmüfettişi kendi yaptığı raporda çok ağır
ifadeler kullanıyor Vali ve Emniyet Müdürü alelacele bir araya gelip
uyduruk bir rapor hazırladılar. diyor Polisin yere
düştüğü gibi yalanlar, merminin sektiği gibi uydurmaların
gerçek dışı olduğunun ispatlandığını
gördüm. diyor yaptığı beş aylık inceleme
sonrasında.
Şimdi, arkadaşlar,
olacak işler değil bunlar. Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir önerge
konuşuluyor, siz, kalkıp devletin mülkiye başmüfettişinin
raporunun tam tersini burada, tüm Meclise anlatıyorsunuz, kamuoyuna
anlatıyorsunuz ve yüzünüz hiç kızarmıyor. El insaf diyorum ya,
olacak bir şey değil. Bir de kalkıp derler ki işte Nas
var; efendim, faiz haramdır, nas var. Onlara sormak lazım:
Sayın AK PARTİ vekilleri, niye önünüze bakıyorsunuz? Bir cevap
versenize.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Saruhan Başkan, cevap verirsek bu sefer Konuşuyor. derler. Ya,
cevap verirsek o zaman şey derler Başkanım. Bizi hedef alarak bu
şekilde konuşmasın. Ondan sonra da Niye konuşuyor?
diyorlar. Ne yapalım?
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Nasta rapor tahrifatı var mı,
suçluları korumak var mı, halkı kandırmak var mı,
yalan söylemek var mı? Apaçık bir şekilde ispat ediyorum burada
işte; hiçbir şekilde inkâr edilemeyecek düzeyde, tüm raporlarla ispat
ediyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan demişti ki: Ali El Hemdan
bizim evladımızdır. ve sonrasında işte böyle sahte
işlemler yapıldı. Adana Valiliği yaptığı
açıklamada dedi ki: Kazaen, bir kaza kurşunuyla vuruldu efendim.
Böyle mi Ali evladınızı siz koruyacaktınız ya? Ali
evladınızı korumak yerine Adana Valisi şu anda Mardin
kayyumu, eski Adana Emniyet Müdürü -terfi ettirildiler efendim, rapora
sahtecilik karıştırdılar, terfi ettiler- şimdi
İstanbul Emniyet Müdürü. Ve en sonunda ne yaptılar biliyor musunuz?
20 Suriyeliye vatandaşlık verdiler, bir kan parası gibi
yaptılar ama kendi görevlilerini de sahte raporlarla korumaya
çalıştılar. En sonunda ne oldu? Ali El Hemdanı direkt göğsüne
ateş ederek vuran polis yirmi beş yıl ceza aldı. Bu kadar
çaba boşuna gitti ey AK PARTİ vekilleri. Şimdi, bakın, ben,
dün, burada hasta mahpuslardan bahsediyordum, bir tane ismi yanlış
söyledim; Muzaffer Özcengiz yerine, Muzaffer Gençosman dedim. Buradaki stenograf
arkadaşlar gelip sonradan uyardılar Ya, Ömer Bey, Özcengiz
olması lazımdı. Ben burada kaç yıldır Muzaffer
Özcengiz derim, Sayın Adalet Bakanı duymaz beni, önergelerimize
cevap vermez. Ya, Allah razı olsun buradaki stenograf arkadaşlarımızdan,
onlar bile Özcengizin soyadını öğrenmiş, Bakan
öğrenememiş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Hâle bakın ya! Memleketin hâline
bakın yani bu kadar bir cezasızlık politikası var.
Ayrıca, AK PARTİ
sahte işler yapıyor, AK PARTİli Meclis Başkanı
Mustafa Şentop doğru işler mi yapıyor? Verdiğimiz
işkence önergelerini -ki Makatıma cop soktular. denilen önergeleri-
bize İç Tüzük madde
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Hangi maddeyi konuşuyorsun ya? Ne alakası var
konuştuğun maddeyle?
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sana ne ondan! Sana ne ondan!
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) 9uncu maddeyi konuşuyorsun, ne alakası var?
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sana ne ondan! Ben istediğimden
konuşurum.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Burası senin çiftliğin mi?
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Allah, Allah! Senin yerin mi burası?
Konuşma öyle!
HÜDA KAYA (İstanbul)
Ne demek o ya, ne demek? Ne biçim konuşuyorsunuz? Size mi
soracağız ne konuşacağımızı?
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) İç Tüzük hatırlatıyor, İç Tüzük.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Türkiye yanıyor, Türkiye yanıyor; burada kapkaç yapıyorsunuz.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) İç Tüzük hatırlatıyorsa kendisi İç
Tüzüke uysun! Allah, Allah!
HÜDA KAYA (İstanbul)
Kendinize ait bir düşünceniz yok.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) İç Tüzük hatırlatıyorsan İç Tüzüke uy!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Dünkü yalanlarınızı ortaya koydum. Var mı
diyeceğiniz?
HÜDA KAYA (İstanbul)
İnsanlığınız yok, vicdanınız yok.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Bunlar sizin dünkü yalanlarınız.
Dünkü yalanlarınızın ne olduğunu ispatladım.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Utanmadan cevap veriyorsun ya! Hadsiz!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Bir de utanmadan kalkıp
konuşuyorsun. İnsan utanır be!
HÜDA KAYA (İstanbul)
Vicdansızlar!
BAŞKAN Sayın
Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Teşekkürler.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; sadece kayıtlara geçmesi için ifade ediyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Burada bir tecavüzden bahsediyor, işkenceden bahsediyor.
Utanacağınıza cevap veriyorsunuz. İnsan biraz utanır
ya!
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Ya, senden mi öğreneceğiz utanmayı!
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
AK PARTİ hükûmetleri olarak 2002den bugüne yapmış
olduğumuz anayasal ve yasal reformlarla her türlü işkence ve kötü
muamelenin sıfır toleransla ortadan kaldırılmasıyla
ilgili büyük bir mücadele ortaya koyduk.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Utanın, utanın biraz!
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Sen utan!
HÜDA KAYA (İstanbul)
Vicdan yok ki, ahlak yok ki utanasınız. Utanma mı
kalmış sizde, sizde utanma mı kalmış?
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Hamdolsun, bu mücadeleler de özellikle gözaltı süreleri içerisinde,
tutukluluk süreleri içerisinde, bütün vatandaşlarımızın
adil yargılanma ilkeleri çerçevesinde muamele görmeleri noktasında
büyük bir mesafe alınmasına da vesile olmuştur.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Daha bugün rastladım, bak, Ensar Vakfında 6 hoca genç çocuğa
tecavüz ediyor. Utanmaz insanlar!
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Garibe Gezer niye intihara sürüklendi, işkence yapıldı? Garibe
Gezere ne oldu? Niye soruşturmayı kapattınız? Niye
tanıkları dinlemediniz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bu çerçevede, grubumuzu hedef alan bütün iddiaları ve ithamları
reddettiğimizi ifade ediyorum.
Teşekkürler.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Ancak ikiyüzlülük
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
HABİP EKSİK
(Iğdır) Iğdır S Tipi Cezaevinde bir mahkuma çıplak
arama dayatıldığı için mahkûm şu anda açlık
grevinde.
HÜDA KAYA (İstanbul)
İşkenceciler!
BAŞKAN - 9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde
kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati:21.36
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.37
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
301 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
konu bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 13 Ocak 2022 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
21.38