TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
48inci
Birleşim
19
Ocak 2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Adana
Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, polis unvan ve yükselme mülakat
sınavına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, Malatyanın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, Niğdeye yapılan yatırımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili Yücel
Bulutun, kamyoncu esnafının beklentilerine ilişkin
açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, küresel iklim değişikliğinin toprak üzerindeki
etkilerine ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Hrant Dink cinayetine ilişkin açıklaması
4.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursanın Osmangazi
ilçesinin Demirtaş Mahallesinin sağlık alanındaki
sorunlarına ilişkin açıklaması
5.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlının, iktidarın Giresundaki yol
projelerini rafa kaldırdığına ilişkin
açıklaması
6.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, teröristle fotoğrafı olan vekil
hakkındaki fezlekeye evet oyu vereceklerine ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına
verdiği sosyal ve ekonomik desteğe ilişkin açıklaması
8.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Köşk-Ödemiş ve Nazilli-Beydağ yol sorununa
ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, sağlıkevlerinde çalışan
personelin özlük haklarına ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, Karayollarında görev yapan personelin ücretlerinde
eşit işe eşit ücret prensibi temel alınarak düzenlemeye
gidilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Sivas Milletvekili
Semiha Ekincinin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının
engelli vatandaşlara sağladığı desteklere ilişkin
açıklaması
12.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, akaryakıta gelen zamlara ilişkin açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Arzu Erdemin, 2020 senesinin KPSS öğretmen
adaylarının yaşadığı mağduriyete ve engelli
öğretmenlerin beklentilerine ilişkin açıklaması
14.- Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, İsraille normalleşmenin kabul edilemez
olduğuna ilişkin açıklaması
15.- Burdur Milletvekili
Mehmet Gökerin, sağlık personelinin özlük haklarına
ilişkin açıklaması
16.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Arnavutlukun Laç şehrinde Türkiye
tarafından depremzedeler için inşa edilen konutlara ve Ethem Bey
Camisinin açılışına ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, Mersine yapılan öğrenci yurtlarına
ilişkin açıklaması
18.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Yerel yönetimlerin tedbirsizliği yüzünden Gaziantepte kar
yağışı nedeniyle vatandaşın
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
19.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, Yerel yönetimlerin tedbirsizliği yüzünden
Gaziantepte kar yağışı nedeniyle vatandaşın
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
20.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, komiser
yardımcılığı sınavındaki usulsüzlüklere ve
özgür bir ülke için mücadele edeceklerine dair Hrant Dinke söz verdiklerine
ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrulun, Yerel yönetimlerin tedbirsizliği yüzünden
Gaziantepte kar yağışı nedeniyle vatandaşın
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
22.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, Cumhurbaşkanının Adanadaki 2nci etap
metro projesini onaylaması için çağrıda bulunduklarına
ilişkin açıklaması
23.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Şehit Mehmet Kâmili ve tüm şehitleri
rahmet ve minnetle andığına ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, ülkemiz genelinde etkisini sürdüren yoğun kar
yağışına, Ukrayna-Rusya gerilimi ile Balkanlardaki gerilime
ve devletimizin bu gerilimler karşısında sergilemiş
olduğu sorumlu ve yapıcı tavrın değerli olduğuna
ilişkin açıklaması
25.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Hrant Dink katliamının
yıl dönümüne, TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu ile
Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği
Başkanı Alican Ebedinoğlunun açıklamalarına ve
vatandaşlara seçmeli ders olarak Kurmanci ve Zazakiyi tercih etmeleri için
çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Hrant Dink suikastının yıl dönümüne,
uzaklaştırma cezası alan Boğaziçi Üniversitesi
öğrencisi Beliz İncenin yanında olduklarına, Ankara Melike
Hatun Camisi İmam Hatibi Halil Konakçının tehditlerine pabuç
bırakmayacaklarına ve Millî Beka Hareketi Başkanının
Sezen Aksuyu tehdit ettiğine ilişkin açıklaması
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattının 511inci kilometresinde
meydana gelen patlama sebebiyle Kahramanmaraş Pazarcıklı
vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ilettiğine, Hrant Dinkin
ölüm yıl dönümüne ve Genel Kurul gündemine ilişkin açıklaması
28.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, Gaziantepteki kar yağışı nedeniyle
vatandaşların yaşadığı mağduriyetin
liyakatsiz ve ehliyetsiz yönetimden kaynaklandığına, Hrant
Dinkin 15inci ölüm yıl dönümüne, sağlık
çalışanlarının hak ve taleplerine, adil yargılanma
hakkına, Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2022 Raporuna,
protezlerde çıkan fiyat farklarının vatandaşın
canını yaktığına, servis esnafının
sorunlarına ve Cumhurbaşkanının 2022 yılının
Türkiyenin en parlak yılı olacağına ilişkin sözlerine
ilişkin açıklaması
29.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, Adana hafif raylı sisteminin 2inci
etabının 2022 yılı Yatırım Programına yine
alınmadığına ilişkin açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Nusret Dişo Ülkünün
vefatına ilişkin açıklaması
31.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, kar yağışı
sebebiyle birçok ilde tam bir kâbus yaşandığına ve AKPli
belediyelerin hezimetine ilişkin açıklaması
32.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarda eğitim alanında
yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
33.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, tüm vatandaşları 2022 yılı ara
tatillerini Mersinde geçirmeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
34.- Tokat Milletvekili Kadim
Durmazın, Pancar Ekicileri Kooperatifinin iki yıldır kayyumla
yönetildiğine ilişkin açıklaması
35.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, fahiş zamlara ilişkin açıklaması
36.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, vatandaşların borç içinde yaşam mücadelesi
verdiğine ilişkin açıklaması
37.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, Hrant Dink cinayetine ilişkin
açıklaması
38.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, doktorların yaşadığı
sıkıntılara ilişkin açıklaması
39.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlının, vatandaşların çöpleri
karıştıracak kadar fakirleştiğine ve atanamayan
öğretmenlerin mağduriyetine ilişkin açıklaması
40.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, Cumhurbaşkanlığı 2022
Yılı Yatırım Programında Kayseriye ivme ve güç
katacak projelere yine ödenek ayrılmadığına ilişkin
açıklaması
41.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Cumhuriyet Halk Partisinin 27 Mayıs dâhil tüm darbelere
karşı olduğuna ilişkin açıklaması
42.- Şırnak
Milletvekili Nuran İmirin, Şırnak Beytüşşebapın
su sorununa ilişkin açıklaması
43.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, İncirli-Beylikdüzü-Tüyap Metro
Hattının 2022 Yılı Yatırım Programına
alınmadığına ve çocukların sabahın köründe okula
gitmesinin eziyet olduğuna ilişkin açıklaması
44.- Denizli Milletvekili
Yasin Öztürkün, elektriğe gelen zamdan sonra Denizli Babadağda
dokumacıların tezgâhlarını kapattığına
ilişkin açıklaması
45.- Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örsün, elektrik dağıtım şirketlerinin denetlenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
46.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Gaziantep-Şanlıurfa arasında
kar nedeniyle mahsur kalan vatandaşların mağduriyetinin
giderilmesini beklediğine ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ve arkadaşları
tarafından, uygulanan yanlış ihracat politikaları, destek
ve teşvik sistemleri ile ihracat koşullarında sürekli
yaşanan değişimlerin yarattığı güvensizlik
ortamı nedeniyle limon üreticilerinin ihracat pazarlarını
kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun bakımı, girdi
maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar fahiş oranda artması,
üreticinin 30 kuruşa dalından zararına satması ya da
yollara dökmesi konularında limon üreticilerinin sorunlarının,
alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi ve
uygulanması amacıyla 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
elektriğe yapılan fahiş fiyat zammının bütün
yönleriyle araştırılması amacıyla, 19/1/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Mersin
Milletvekili Ali Mahir Başarır ve arkadaşları
tarafından, Demirören grubunun Ziraat Bankasından
kullandığı krediyi geri ödememesindeki sorumluların
araştırılması amacıyla 19/1/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 19
Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
bastırılarak dağıtılan 303 sıra sayılı
Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 2nci
sırasına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali
Mahir Başarırın, Muğla Milletvekili Yelda Erol
Gökcanın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- SEÇİMLER
A) Anayasa Mahkemesi
Üyeliklerine Seçim
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 146ncı maddesi gereğince Türkiye Barolar
Birliği Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden
Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçim
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Giresun Milletvekili
Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve
Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 301)
2.- Manisa Milletvekili
Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4092) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303)
3.- Konya Milletvekili Orhan
Erdem ve 57 Milletvekilinin Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ile
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 302)
X.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, bazı milletvekillerinin maske
takılmamasından şikâyetçi olduğuna, dolayısıyla
herkesi maske takmaya davet ettiğine ilişkin konuşması
XI.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
301) Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Ankara ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna ilişkin sorusu ve Milli
Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın cevabı (7/55940)
2.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebi'nin, Ankara ilinde Bakanlığa bağlı kurum
ve kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılıklarına ilişkin sorusu ve Milli Savunma
Bakanı Hulusi Akar'ın cevabı (7/55941)
3.- İzmir Milletvekili
Murat Bakan'ın, 2011-2021 yılları arasında intihar eden
askerlere ilişkin sorusu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın
cevabı (7/55942)
4.- Mersin Milletvekili Ali
Mahir Başarır'ın, Bakanlık tarafından 2021
yılında yapılan bazı harcama miktarlarına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/56423)
5.- Adana Milletvekili Kemal
Peköz'ün, 2021 yılında Bakanlığa yöneltilen soru
önergelerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/56427)
19 Ocak 2022
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir),
-----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 48inci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, polis unvan ve yükselme mülakat sınavı hakkında söz
isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun.
Buyurun Sayın
Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun,
polis unvan ve yükselme mülakat sınavına ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; polislerimizin
unvan ve yükselme sınavında başarılı olmalarına
rağmen mülakatta uğradıkları haksızlık üzerine
gündem dışı söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuyla ilgili çok sayıda mektup ve mail
aldım. Sizlere buradan erkek bir polis memurumuzun eşinin sitem dolu
mektubunu noktasına, virgülüne dokunmadan okumak istiyorum; bakın, ne
diyor:
Sayın Vekilim, ben bir
polis memuru eşiyim. Eylül 2021de Polis Akademisi, komiser
yardımcılığı yükselme sınavı açtı. Bu
sınavda alınacak personel sayısı da 925 erkek, 75 bayan,
1.000 kişi olarak açıklandı. Sınava 32 binden fazla komiser
yardımcısı adayı polis memuru katıldı. Bu kadar
büyük katılımın olduğu sınavı eşimle
birlikte 70 barajını aşabilen yalnızca 920 aday
kazandı. Sonrasında Polis Amirleri Eğitimi Merkezi
yazılı sınavı kazananlara 18 Kasım 2021 tarihinde
fiziki yeterlilik ve mülakat sınavı yapılacağını
açıkladı. Mülakat aşamasında sorulan sorulara doğru
cevap verilmesine rağmen mülakatta eşim dâhil 350 adaya 70 puan ve
altı verildi ve başarısız sayıldılar.
Düşünün, 32 bin kişi arasından ilk 900e giren, her gün
insanüstü büyük bir gayretle çalışıp yazılıda
başarılı olmuş bu adayların mülakatta
başarısız olması akla, vicdana sığıyor mu
Allah aşkına! Kusura bakmayın, benim aklım ve vicdanım
almıyor; mülakata giren sayın büyüklerimizin vicdanına
nasıl sığdı çok merak ediyorum doğrusu. Benim
eşim bir yıldır bu sınava çalışıp hayaller
kuruyor. 2 çocuğumuz var, bu sürede bizimle ilgilenmedi bile. Sınav
sürecinde bana hep şöyle dedi: Az sabret canım, şu
sınavı kazanayım, size borcumu ödeyeceğim, çok ihmal ettim
sizi. Ama maalesef alınacak kontenjanın altında kazanan
olmasına rağmen başarısız sayılmasını o
da ben de hazmedemiyoruz. Sonuçlar açıklanalı beri ruh gibi geziyor,
bizimle yine ilgilenemiyor çünkü kafası bu yapılan
haksızlıklarda kaldı. Sizden ricam, bu
haksızlıkların önüne geçilmesini dillendirin, konuşun. Bu
adamlar aktif çalışan polisler. Eğer sınavın bir önemi
yoksa hiç yapılmasın, istediklerini alsınlar amirliğe. O
zaman en azından eşim ve onun gibiler kazanmak için kendilerini
yıpratmazlar, bizleri de mağdur etmezler. Okuduysanız
teşekkür ederim. diye mektubu bitiriyor.
Evet, kardeşim,
mektubunuzu hem okudum hem de 84 milyonu temsil eden milletvekillerinin
huzurunda, Meclis Televizyonunda ve TRT 3ün ortak canlı
yayınında dile getirdim. Hür ve özgür iradenle içinden geldiği
gibi duygu ve düşüncelerini aktaran mektubunu paylaşmayı borç
bildim. İYİ Parti Grubumuz ve şahsım adına sana teşekkür
ediyorum.
Değerli kardeşim,
bilmeni isterim ki Emniyet Genel Müdürlüğünün amir sınavlarıyla
ilgili olarak üyesi olduğum İçişleri Komisyonu
toplantılarında sınava giren tüm polis
memurlarımızın mülakat sınavlarında mutlaka video
kaydı bulunsun, yapılan itirazlar bu video kayıtlarına göre
değerlendirilsin, kimseye haksızlık yapılmasın diye
birçok kez söyledim ve Danıştay kararı olmasına rağmen
maalesef iktidar milletvekillerinin sayısal çoğunluğuyla
tekliflerimizden hiçbiri kabul edilmedi. Fakat biz İYİ Parti olarak
sizlerin hak ve hukuk mücadelenizde hep yanınızda olacağız.
Sizlerin de destekleriyle, mağdur edilerek hayalleri ellerinden
alınan binlerce kardeşimizin sesi, umudu,
ışığı, güneşi olmaya devam edeceğiz.
Değerli kardeşim,
artık haksızlıkların ve milletimizin içinde bulunduğu
tüm sıkıntıları çözmek için yola çıkmış,
milletimizin sesi, nefesi olmaya söz vermiş Meral Akşener ve
İYİ Parti var. Hiç merak etmeyin, ilk seçimlerle birlikte iktidar
olacak, yapılan bütün haksızlıklara, milletimizin
yaşadığı tüm olumsuzluklara en kısa sürede son
vereceğiz.
İçişleri Bakanına
ve sınava giren yetkililere sesleniyorum: Geçtiğimiz yıl
polislerimiz arasındaki intihar vakalarının oldukça
arttığını bu kürsüden defalarca belirttik. Üstüne bir de
komiser yardımcılığına yükselme sınavında
türlü fedakârlıklar gösterip başarılı olan...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Devamla) Değerli Başkanım
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Devamla) Toparlıyorum.
ama mülakatta
elediğiniz, gece gündüz demeden canı, kanı pahasına
vefakârca çalışan polis kardeşlerimizin ruh
sağlıklarını bozmaya ne hakkınız var?
Bunların vebali sizin üstünüzdedir.
Bu vesileyle Emniyet
teşkilatımızın bütün kahramanlarına bir kez daha
selamlarımı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Malatyanın sorunları hakkında
söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbabaya aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Malatyanın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Malatyanın
sorunlarına girmeden önce bugün yapılan anlaşmayla ilgili bir
düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha önce biliyorsunuz,
Erdoğan, gitti Katardan borç istedi -neyin
karşılığı aldık, çok bilmiyoruz- sonra FETÖnün
finansörü
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) He, he, Malatyayı anlatıyor!
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Orada Malatya mı var? Malatya mı o ya?
VELİ AĞBABA (Devamla)
Bunu hatırlıyor musun Aydemir?
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Malatyayı konuşalım.
VELİ AĞBABA
(Devamla) FETÖnün finansörü şerefsiz bunlar. diye manşet
attıkları Birleşik Arap Emirliklerinin kapısının
önüne yatmış durumdalar. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası
bunlar gittiler Birleşik Arap Emirliklerinin bulunduğu caddenin
ismini değiştirdiler.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Malatyaya ait söyleyeceğin bir şey yok mu?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bir caddenin ucuna Medine Müdafii, bir caddeye Fahrettin Paşa
adını verdiler.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Malatyayı anlat, Malatyayı!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Araplar Fahrettin Paşayı sevmez ya, sırf
gıcıklık olsun diye gittiler caddenin ismini
değiştirdiler.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Malatyaya ait söyleyecek bir şeyin yok mu?
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ya, biraz utanma olsa Aydemir, laf atmazsın.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Yahu, yapma!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ya, daha dün bunlara Şerefsiz! diyen siz, kapının
önünde yatan siz! (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Malatyayı anlat, Malatyayı anlat!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ya, memleketin tapusunu verdiniz, tapusunu! Bak, 128 milyar
doları yediniz, zehir zıkkım olsun, haram olsun! (CHP
sıralarından alkışlar) 19,1 milyar doları bir gecede
yediniz; zehir olsun, zıkkım olsun; bu, fakir fukaranın
parası. Şimdi, ne yapıyorsunuz? Resmen ülke satıldı,
resmen ülkenin tapusu verildi; ne yapılıyor? Şerefsiz bunlar!
dediklerinin kapısının önünden ayrılmıyorlar,
Birleşik Arap Emirliklerinin. Şimdi, yakında gidecekleri yer
neresi? Suudi Arabistan, ardından İsrail. İsrail bizim
kardeşimiz, dostumuz. diyecekler.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Zoruna gidiyor, zoruna gidiyor.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, gelelim Malatyanın
sorunlarına.
ORHAN SÜMER (Adana)
İbrahim Bey, dinle, bak, Malatyaya geldi.
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Zaman kalmadı, zaman!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Malatyada adalet sarayı diye bir yer yazıyor. Senin
anladığın gibi saray değil orası. Bu, kaçak saraya,
kışlık saraya ya da yazlık saraya benzemiyor. Maalesef,
Malatyanın adliye sarayı bir ilçedeki adliye sarayından daha
kötü durumda. Adliyeyi dörde bölmüşler, avukatlar kimi yerlere,
6ncı, 7nci kata asansörsüz çıkıyorlar. FETÖden el
koydukları binayı adliye binası yaptılar. Maalesef,
yıllardır söz veriliyor, adliye binası yapılabilmiş
değil. Önce, dediler ki: Sarıcıoğlu Mahallesine adliye
binasını yapacağız. Ben 2011de milletvekili oldum, AKP
milletvekilleri değişiyor ama söylem aynı. Önce
Sarıcıoğluna
sonra Beyler Deresinin oraya
yapacağız. dediler, koca bir adalet sarayı. Şimdi,
kapatılan bir askerî hastane var, Askerî hastanenin yerine
yapacağız. diyorlar. Maalesef, 2020 yılının sonunda
temel atılacaktı. 2022 Yatırım Programına
alındığı müjdeleniyor. Üstelik bir gün 550 milyon liraya
bir gün 1 milyar liraya mal olacak. diyorlar; zurnanın zırt
dediği yer
2022 yılında ne kadar para
ayırmışlar? 100 bin TL, 100 bin TL. 100 bin TLye ahır
yapamazsın, 100 bin TL ayırmışlar adalet sarayı için.
Değerli arkadaşlar, müjdeye bir bakın, bir de yalanlara
bakın.
Bir diğer konu, Arapgir
yolu değerli arkadaşlar. Bu kürsüden defalarca söyledim; bu Arapgir
yolu maalesef, hâlâ duble yollarla övünen AKP tarafından
yapılmıyor. Burası, Arapgir, önemli bir ilçemiz. Sadece Arapgir
değil, bu yol üzerinden Erzincanın en güzel ilçesi Kemaliyeye
ulaşıyorsunuz, en güzel ilçelerinden biri İliçe
ulaşıyorsunuz; Kebanın, Arguvanın bağlantı
yolu. Ayrıca, Arapgir Malatyanın en güzel ilçelerinden biri. Kozluk
Kanyonu, Türkiyenin en eski cemevinin bulunduğu yer, tarihi
yüzyıllar öncesine dayanan Kemer Köprüsü, Kaya Mezarları ve
meşhur mor reyhanıyla önemli bir ilçemiz. Bu yolun
yapılmasını takip edeceğimi söylemek istiyorum.
Bir diğer, başka
konu; hepimizin, her Malatyalının yüreğini yakan bir Malatyaspor
meselesi var. Maalesef, yönetim, siyasetçiler ve hakemler eliyle Malatyaspor
-âdeta hakları yeniyor- katlediliyor. Değerli arkadaşlar,
bakın, milletvekilleri siyaset sokmaya çalışıyor,
İstanbullarda toplantı yaparak başkan arıyorlar. Maalesef,
Türkiye Futbol Federasyonu Malatyaya âdeta düşman, Malatyasporun
hakkını yiyor. Malatyaya haksızlığa karşı
herkesin gözü kör, hakemlerin gözü kör, federasyonun gözü kör. Bir de VAR var,
Doğan Kubat, VAR
VARın da gözü kör. Maalesef, Malatyaspora
yapılan haksızlıkları bu kurumlar görmüyor. Malatyaspor,
bizim, dünyadaki bütün Malatyalıları Malatyaya bağlayan bir
kurum. Bu kuruma haksızlık yapmayın. Bu kuruma
haksızlık yapanları da bu kürsüden söylemeye devam
edeceğiz. Ben şahsen Malatyaspora siyaset karışmasın
diye kan kusup kızılcık şerbeti içiyorum, asla
Malatyaspora siyaset karıştırmamaya çalışıyorum
bazıları gibi. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Daha ne diyeceksin ya?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Şimdi, bir de imzalanmayan kamu çerçeve sözleşmeleri var.
Bilindiği üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayan
2021 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma
Protokolü 11/8/2021de imzalandı. Lakin üzerinden altı ay geçti bir
şey yapılmadı. Altı ay boyunca işçinin hakları
olan toplu sözleşmeden yararlanamadılar ve mağduriyetler devam
ediyor. En son -buradan Sayın Bakana da teşekkür ediyorum- 7 Ocak
tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
yayımlanan genelgeyle kamu kurum ve kuruluşlarında çerçeve
sözleşmesine uyulması istendi Sayın Vedat Bilgin tarafından
yapılan açıklama ve bizim Plan ve Bütçede konuşmamız üzerine.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Erciyes Üniversitesi
Tıp Fakültesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Karadeniz Teknik
Üniversitesi maalesef hâlâ bu çerçeve sözleşmeyi imzalamış
değiller. Buradan bir kez daha işçilerin haklarını
üniversite yönetimlerinin vermesini talep ediyorum. Bu
haksızlığı da takip edeceğim, bilinmesini istiyorum.
Başta Sayın
Başkanımız olmak üzere hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Niğdeye yapılan yatırımlar
hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Selim Gültekine ait.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin,
Niğdeye yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
SELİM GÜLTEKİN
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Niğdemizdeki yatırımlar hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Ekranları
başında bizleri izleyen Niğdeli hemşehrilerimizi, aziz
milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
tarihî ve doğal güzellikleriyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan
kadim şehrimiz Niğdemizde yatırımlarımız artarak
devam ediyor. 2002-2020 yılları arasındaki on sekiz
yıllık AK PARTİ dönemimizde şehrimize toplam 22 milyar
TLlik yatırım yapıldı. Ulaşımdan
sağlığa, spordan sanayiye kadar birçok alanda Niğdemizi kalkındırmaya,
yatırımlarla buluşturmaya devam ediyoruz. Niğde'mizde bu
dönemde ulaşım alanında çok güzel işlere imza attık.
Öncelikle Anadolu'nun parlayan yıldızı Niğde'mizin ekonomisine,
ticaretine, sanayisine, tarımına, turizmine katkı sağlayan
ve önümüzdeki yıllarda daha büyük katkı sağlayacak olan
Niğde-Ankara Otoyolumuz için Sayın Cumhurbaşkanımıza
şehrim adına canıgönülden teşekkür ediyor,
şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu otoyolla artık her yol Niğde'ye çıkacak.
Yine, güvenli
ulaşımı sağlamak için aynı anda 4 adet demir yolu üst
geçidimizi tamamlayarak Niğdeli hemşehrilerimizin hizmetine sunduk.
Ayrıca, bir müjde olarak 2022 Yatırım Programına
aldırdığımız sanayicilerimizin heyecanla
beklediği hem şehir içi trafiğini rahatlatacak hem de yük
taşımacılığının daha modern ve daha yüksek
kapasiteli yapılmasını sağlayacak olan demir yolu Andaval
Yükleme Merkezimizi de en kısa sürede ihaleye çıkararak
Niğde'mize kazandıracağız.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ olarak ilimizin ihtiyacı olan sağlık
alanındaki önemli yatırımları bir bir hayata geçiriyoruz.
Öyle ki Niğde Ömer Halisdemir Üniversitemize
kazandırdığımız tıp ve diş hekimliği
fakülteleri sayesinde sağlıkta güçlü bir ivmeyi yakaladık. 2020
yılında inşaatına başlanan ve şu anda
gerçekleşme oranı yüzde 45 seviyesinde olan 400 yataklı
hastanemizin yapımı hızla devam ediyor. İnşallah, 2023
yılının ilk aylarında yeni hastanemizi tamamlayarak
Niğdeli hemşehrilerimizin hizmetine sunacağız.
Yine ileri ağız ve
diş tedavisinin ve ameliyatlarının yapılabileceği 60
unitlik ağız ve diş sağlığı hastanemizin
projesi tamamlandı. Takibini yapıyoruz, inşallah önümüzdeki
aylarda ihaleye çıkararak inşaatına da
başlayacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu dönemde, 4 ve 8 hekimli 2 adet aile
sağlığı merkezimizi ilimize kazandırdık.
Efendibey Mahallemizdeki sağlık kompleksinin de proje
çalışması devam ediyor. Ulukışla ilçemizdeki 112 Aile
Sağlığı ve Toplum Sağlığı Merkezlerini
içeren sağlık kompleksimizde de sona gelindi. Çamardı ilçemizde
de eski hastane yerine yapacağımız yeni entegre hastanemizin
proje çalışmasını bu dönemde başlatıyoruz.
Böylece tüm sağlık yatırımlarımızla
Niğdemizin sağlık altyapısının gücüne güç
katacağız.
Gençlerimize önem veriyor,
tarihin en büyük spor yatırımlarını onlar için ilimize
kazandırmaya devam ediyoruz. Ulusal müsabakaların
yapılabileceği 2.500 kişilik kapalı spor salonumuz, bugün,
sporcularımıza ve sporu seven seyircilerimize hizmet ediyor. Yine
antrenman salonlarını içeren, gece aydınlatması ve atletizm
pistine sahip 7.500 kişilik Niğde Stadyumumuzun inşaat
çalışması devam ediyor. Sporu seven bir milletvekili olarak
Niğdeli gençlerimiz için durmuyoruz. Şehrimizin merkezindeki 5
Şubat Kapalı Spor Salonumuzu yeniden yaparak inşallah 2023te
gençlerimizin hizmetine sunacağız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun, bravo!
SELİM GÜLTEKİN
(Devamla) Ayrıca bu dönemde, bir ilki daha gerçekleştirdik; yediden
yetmişe herkesi mutlu eden İyi ki yapmışsınız.
denilen Ketençimen Kayak Merkezimizi hizmete açtık. Bu merkezimizi
ilerleyen dönemlerde telesiyej hattı ilavesiyle daha da
geliştireceğiz.
Değerli milletvekilleri,
Niğde-Ankara Otoyolumuzun açılmasıyla Niğdemiz,
sanayicilerin gözdesi hâline geldi. Mevcut Niğde merkez ve Bor ilçemizdeki
organize sanayi bölgelerimiz, ciddi yatırımlar almaya
başladılar. 100ün üzerindeki fabrikanın yatırım ve
inşaat süreci devam etmektedir. Bu yatırımlar
tamamlandığında ise Niğdemizde ek 10 bin istihdamı
sağlamış olacağız. Tabii ki biz yine durmadık,
Niğdemize Kayseri yolunda Niğde Merkez 2inci Organize Sanayi
Bölgemizi kazandırdık. Ankara-Niğde Otoyolunun
sağladığı ulaşım kolaylığı,
6ncı bölge teşviklerinin sunulması, yine yeni
yapacağımız yükleme merkezimizin lojistik avantajı gibi
birçok avantajlarımızla Niğdemize yeni
fabrikalarımızı kazandırmaya devam edeceğimizi
belirtiyor, tüm yatırımcılarımızı da cazibe
merkezi Niğdemize davet ediyorum.
Tarihî dokumuzu koruyarak
şehrimizi güzelleştirmeye devam ediyoruz. İlimizin elli
yıllık hayali olan Niğde Kalesi ve Çevresi Yenileme ve Koruma
Projemizdeki ilk kazmayı da bu dönemde vurarak Yapılamaz. denilen
bu vizyon projemizi de başlatmış olduk. Tabii ki,
Niğdemizde bu dönemde yapılanları beş dakikaya
sığdırmamız çok zor. Başlıklar hâlinde ifade
edecek olursak; yeni hükûmet konağı ve konferans merkezimiz,
Vilayetler Evimiz, Vakıf İş Hanımız, yeni
kütüphanemiz, Kayardı Millet Bahçemiz, yeni baraj, gölet ve modern sulama
tesislerimiz, Akkaya İleri Biyolojik Arıtma Tesisimiz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın lütfen.
SELİM GÜLTEKİN
(Devamla)
gençlik merkezleri, spor sahaları, Kent Meydanı Projemiz
gibi daha birçok projeyi de bu dönemde Niğdemize kazandırmanın
gururuyla, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, milletvekilimiz, Belediye Başkanımız,
teşkilatlarımızla şehrimize yeni yatırımlar
kazandırmaya devam edeceğimizi ifade ediyor; Niğdeli
hemşehrilerimizi, aziz milletimizi, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkürler. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreyle söz vereceğim.
Buyurun Sayın Bulut
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, kamyoncu
esnafının beklentilerine ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Nakliye sektöründe görev
yapan kamyoncu esnafımız zor şartlarda ve koşullarda
mesleklerini sürdürmeye devam etmektedir. Tüm dünyada vuku bulan maliyet
artışlarından kamyoncularımız da etkilenmiş
olmakla birlikte, nakliye sektörü emekçilerimizin de birtakım temel
beklentileri bulunmaktadır. Bu çerçevede, bütün nakliye sektöründe
ton-kilometre fiyat uygulamasının sağlanması,
çalışma sürüş saatlerinin artırılması, K1
belgelerinde üçüncü şahıslara devir imkânlarının
tanınması, motorlu taşıt vergilerinde her yıl
yapılan artışa ilişkin olarak kamyoncu esnafımıza
destek ve özel indirim sağlanması, otoban ve köprü geçiş
ücretlerinde kamyoncu esnafımıza yönelik indirim uygulanması
kamyoncu esnafımızın bir an önce çözüm bekleyen
başlıklarıdır. Emekçilerimizin bu temel beklentilerinin
hızlı bir şekilde karşılanacağına
inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Ersoy
2.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, küresel
iklim değişikliğinin toprak üzerindeki etkilerine
ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY
(Adana) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Küresel iklim
değişikliğinin toprak üzerinde önemli etkileri vardır.
Küresel ısınmadan kaynaklanan ve hâlâ devam eden toprak nemindeki
düşüşün gıda üretimi üzerindeki etkilerle birlikte
tarımdaki sulama ihtiyacını artırabileceği ve daha az
verime, hatta çölleşmeye neden olabileceği öngörülmektedir.
İklim değişikliğini arazi kullanımındaki
yöntemler ve topraktaki değişimlerle hızlandırabilir ya da yavaşlatabiliriz.
Sağlıklı ve sürdürülebilir toprak yönetimi olmadan iklim
krizlerini engelleyemez, gıda üretemez ve değişen bir iklime
uyum sağlayamayız. Önemli bir tarım ülkesi olarak
toprağımızın ve suyun verimli kullanılması
adına alınması gereken önlemleri ivedilikle hayata geçirmeliyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Çepni
3.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Hrant Dink
cinayetine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
On beş yıl önce
alçakça katledilen, kadim coğrafyamızın kadim halkı
Ermenilerin aydın, demokrat, emekçi evladı Hrant Dinki saygı ve
özlemle anıyorum. Katil, kimi niye katlettiğini bile bilemeyecek
çaptaki tetikçi değildir; katil, sermayenin, halk
düşmanlarının, kandan beslenen savaş
baronlarının, kutsal devlet diye perdeledikleri faşist
düzenleridir. Cinayetin Türk halkı adına işlendiği koca bir
yalandır. Tersine, cinayet aynı zamanda ırkçılıkla
esir alınmaya çalışılan Türk halk onuruna ve halkların
kardeşliğine yöneliktir. Tüm katliamların hesabını
birleşik halk iradesiyle soracağımız güne kadar söylemeye
devam edeceğiz: Faşizme inat ...(x)
Hrant.
BAŞKAN Sayın
Altaca Kayışoğlu
4.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursanın Osmangazi ilçesinin Demirtaş
Mahallesinin sağlık alanındaki sorunlarına
ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Sağlık Bakanı Sayın Kocaya
sesleniyorum: 90 bin nüfusa, 520 sokağa sahip Bursanın Osmangazi
ilçesinin Demirtaş Mahallesinde yaşayan
vatandaşlarımızdan sağlık sorunlarıyla ilgili
şikâyetler alıyoruz. 2014e kadar belde statüsünde olan
Demirtaşta yaşayanlar mahalleye dönüştürülmelerinin
ardından sorunlarının daha da büyüdüğünü dile getiriyorlar.
Bu bağlamda, 3 aile sağlığı merkezi bulunan 90 bin
nüfuslu Demirtaşta planlanan yeni bir sağlık yatırımı
söz konusu mudur? Böyle bir planlama söz konusuysa çalışmalar için
belirlenen bir tarih var mıdır? Böyle bir planlama yoksa artan
şikâyetlerin önlenmesi için ne gibi önlemler alınacaktır?
Demirtaşlılar aile sağlığı merkezi bekliyor.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Tığlı
5.-
Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, iktidarın Giresundaki yol projelerini rafa
kaldırdığına ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Giresun'un vizyon projesi.
diye iktidarın her fırsatta dile getirdiği Giresun limanı
köprülü kavşağı için 2022 Yılı Yatırım
Programına yıllık tamı tamına 1.000 lira yani asgari
ücretin dörtte 1inden biraz az ödenek aktarıldığı
görülüyor. Yıllardır siyasi kazanç için
kullandığınız ve her fırsatta Proje
çalışmaları devam ediyor. dediğiniz Giresun Güney Çevre
Yolu Projesini zaten rafa kaldırdığınız
yatırım planlarında olmayışından çok net
anlaşılıyor. Güney çevre yolu Giresun geçişini 2022
Yılı Yatırım Planına almayan ama konuyu her seçim
döneminde istismar eden iktidardır. Giresun'un çözüm bekleyen en acil
sorunu olan 145 milyon liralık Liman Köprülü Kavşak Projesi için 2022
Yılı Yatırım Programına 1.000 lira ödenek
konulmasının Giresunlularla alay edilmesi olması bir yana, bu
ödenekle bu projenin kaç yılda bitirileceğini gerçekten Giresunlu
hemşehrilerim adına merak ediyoruz.
Teşekkür ederim
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Çelebi
6.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
teröristle fotoğrafı olan vekil hakkındaki fezlekeye evet oyu
vereceklerine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
Memleket Partisi olarak
altı temel ilkemizden biri teröre karşı net duruşumuzdur.
Terörist ile vekilin fotoğrafı olmaz, dağla irtibatı olan
siyasi parti olmaz. Gelecek fezlekeye evet oyu vereceğiz ancak FETÖ
zombi teşkilatının başındakiyle fotoğrafı
olan vekillerin fezlekelerini de buraya bekliyoruz; onlar da
yargılanmalıdır. Senin teröristin, benim teröristim olmaz.
Ülkemiz ve millî iradenin tecelligâhı yüce Meclisimiz terörden
tamamıyla arınana kadar mücadelemiz sürecektir. Bilinsin ki
halkımız, matematik hesapları uğruna suskunları
oynayanlara da prim vermeyecektir, o hesaplar tutmaz, vatan masaya
yatırılmaz; artık seçenek var, artık Memleket Partisi var
diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
7.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına
verdiği sosyal ve ekonomik desteğe ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımız tarafından ihtiyaç sahibi ailelerimizin
çocukları için ödenen sosyal ve ekonomik destek miktarı memur
maaşlarına yapılan düzenleme doğrultusunda bu ay 1.259 TLden
1.611 TLye yükseltildi. Ocak ayından itibaren ailelerin hesabına
toplam 234 milyon 666 bin Türk lirası yatacak. Aile odaklı bir sosyal
hizmet modeli olan sosyal ve ekonomik destekle çocukların ekonomik
nedenlerle ailesinden uzakta büyümelerinin önüne geçilerek onların kendi
aileleriyle bir arada, sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri
önemseniyor. Bu destekle, ihtiyaç sahibi aileler çocuklarının
başta eğitim olmak üzere diğer ihtiyaçlarını
karşılayabiliyorlar.
AK PARTİ iktidarı
olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın güçlü liderliğinde toplumumuzun bütün sosyal
kesimlerini desteklemeye devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
8.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
Köşk-Ödemiş ve Nazilli-Beydağ yol sorununa ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Büyük Menderes ve Küçük
Menderes Ovalarında üretim ve ticaret yapan Aydınlı
hemşehrilerimiz Köşk-Ödemiş, Nazilli-Beydağ ticaret yolunu
çok sık kullanmaktadır. 19 Temmuz 2019 tarihinde dönemin
Ulaştırma ve Altyapı Bakanına Nazilli-Beydağ yolu
hakkında verdiğim soru önergesine
AKP iktidarının tek
yaptığı, Aydında olmayan, bir türlü yapılmayan
projeleri yapılmış gibi anlatmaktan ibaret. Devlet
yatırımını almada 81 il içerisinde 77nci durumda
Aydın ili. Hemşehrilerimize layık olduğu hizmeti sunmak
için geliyor gelmekte olan.
BAŞKAN Sayın
Aycan
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
sağlıkevlerinde çalışan personelin özlük haklarına
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, sağlık hizmetleri esas
kamu hizmetlerindendir. Esas hizmetlerin devlet memuru eliyle yürütülmesi
anayasal hükümdür fakat kamu sağlık kuruluşlarında personel
farklı statüde çalışmaktadır. Sağlıkevleri
kırsal kesime sağlık hizmeti götüren en uç sağlık
kuruluşudur. Sağlıkevlerinin, sağlıkevlerinde
personelin varlığı çok önemlidir, buraların
yaşaması, hizmet vermesi zorunlu bir durumdur. Buralarda
çalışan sağlık personeli, vekil ebe ve vekil
hemşireler özlük hakları konusunda en mağdur kişilerdir,
süresiz sözleşmeli olarak çalışmaktadırlar; bu
kişilerin kadroya geçirilmesi, özlük haklarının verilmesi çok
gereklidir. Sağlık kuruluşlarında süreli ve süresiz
sözleşmeli statüde çalışan tüm personel kadroya geçirilmelidir, kamu
dışı aile sağlığı çalışanları
da kadroya geçirilmelidir. Sağlık personeli arasında pozisyon
farklılıklarının ortadan kaldırılması
çalışma verimliliği için çok gerekli bir durumdur.
Teşekkür ederim,
saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
10.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Karayollarında görev yapan personelin ücretlerinde eşit işe
eşit ücret prensibi temel alınarak düzenlemeye gidilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Karayolları Genel Müdürlüğü
ve bağlı bölge müdürlüklerinde çalışan işçiler
aynı işi yaptıkları hâlde farklı ücretlendirmelere
tabidirler. Türkiye YOL-İŞ Sendikası ile Türk Ağır
Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası
arasında imzalanan 19uncu dönem toplu iş sözleşmesine göre,
15/7/2005 tarihinden önce işe girenler 1inci skala ve günlük 329 TL brüt
ücret alırken, 15/7/2005 tarihinden sonra işe girenler 2nci skala ve
190 TL'yle ücretlendirilmektedir. Yaklaşık 16 bin çalışanın
bulunduğu 2nci skalada her sözleşme döneminde makas açılmakta,
hak ve motivasyon kaybına uğrayan personelin çalışma
verimlilikleri düşürülmektedir. Karayollarında görev yapan personele
yönelik eşit işe eşit ücret prensibi temel alınarak
ücretlendirilmede düzenlemeye gidilmesi yerinde olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Ekinci
11.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının engelli vatandaşlara
sağladığı desteklere ilişkin
açıklaması
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.
Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımız tarafından bakıma muhtaç engelli
yakınının bakımını üstlenen 535 bin
vatandaşımıza ocak ayında 957 milyon TL destek
sağlanmıştır. Sosyal hizmet modelleri kapsamında evde
bakım yardımı 1.798 TLden 2.300 TLye
çıkarılmıştır. Sultan şehrim Sivasta da engelli
maaşı alan kişi sayısı 2.459, engelli yakını
maaşı alan kişi sayısı 199, evde bakım
hizmetinden de 5.419 hemşehrimiz yararlanmaktadır. Ödemelerin tüm
engelli vatandaşlarımıza ve ailelerine hayırlı
olmasını diliyor, her kesimin yanında olduğu gibi engelli
vatandaşlarımızın da her daim yanında olan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana ve Aile
ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Sayın Derya Yanıka
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Sümer
12.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, akaryakıta
gelen zamlara ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Her geçen gün zam
haberleriyle uyandığımız ürünlerden bir tanesi de
akaryakıt. Arka arkaya gelen zamlara ne vatandaş ne de işletmeci
alışabilmiş durumda değil. O kadar çok zam geldi ki
akaryakıt istasyonlarındaki tabelalarda fiyatları yazacak yer
kalmadı. AKPnin iktidara geldiği 2002 yılında
vatandaş benzinin litre fiyatına 1 lira 48 kuruş öderken bugün
13 lira 85 kuruş ödüyor. 2021 yılında akaryakıt
fiyatlarına 46 defa zam geldi, üzerinde 12 değişiklik
yapıldı, dün de motorine 54 kuruş daha zam geldi. Öyle bir
duruma gelindi ki hem tüketici benzin alamaz hem de petrol işletmecisi
zarar eder hâle geldi. Böyle giderse otobüsçüsü, kamyoncusu, servisçisi,
nakliyecisi, taksicisi kontak kapatacak duruma gelecek. Bu acı tablonun
sorumlusu zam yağmuru ve hiperenflasyona sebep olan saray
iktidarıdır.
BAŞKAN Sayın
Erdem
13.-
İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin, 2020
senesinin KPSS öğretmen adaylarının yaşadığı
mağduriyete ve engelli öğretmenlerin beklentilerine
ilişkin açıklaması
ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Saygıdeğer Başkanım.
2020 KPSS
sınavının ilk pandemi senesine denk gelmesi sebebiyle
ortalaması düşük olmuştur. Pandemi koşulları
dolayısıyla öğretmen ataması
yapılmamıştır, devamında 2021 yılında KPSS
sınavı yapılmıştır ve puanlar genel
ortalamalardan da anlaşılacağı üzere yüksek olmuştur.
Açıklanan ilk atamada her ne kadar 2020 ve 2021 KPSS sınavına
girmiş olanlardan alım yapılsa da sistem göz önünde
bulundurulduğunda yukarıdan aşağı alımdan
dolayı aslında 2020 senesinin KPSS öğretmen adaylarından
maalesef çok az sayıda atama gerçekleştirilebilmiştir.
Mağdur olan bu öğretmen adaylarımızın,
kardeşlerimizin puanlarının özellikle süre olarak
uzatılması talep edilmektedir.
Yine
başımızın tacı engelli öğretmenlerimiz ek atama
ve sayı olarak 2 bin civarında bir öğretmen ataması
beklemektedir.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Karaduman
14.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
İsraille normalleşmenin kabul edilemez olduğuna
ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN
(Konya) Sayın Başkanım, dün Sayın Cumhurbaşkanı
İsraille bazı anlaşmalar üzerinden normalleşme sinyalleri
verdi. Yıllardır atılan yanlış adımların bir
sonucu olarak bugün bölgede yalnızlaştık ve İsraille
anlaşma yapmak durumuna düşürüldük. Terör devletiyle yapılacak
bir anlaşmada kazan-kazan esası kesinlikle söz konusu değildir,
böyle bir anlaşmanın amacı terörü
meşrulaştırmaktır.
İsraille normalleşme;
toprakları gasbedilen, evleri yağmalanan mazlum Filistin halkı
özelinde bütün Müslümanlara ihanettir. Filistinli çocukları katlederken
gözünü kırpmayan, binlerce Müslümanı zindanlarda işkenceyle
çürüten, kendi menfaatleri için bölgeyi kan gölüne çeviren İsraille
normalleşmek asla kabul edilemez. İsrail bir terör devletidir ve
coğrafyamız için en büyük tehdittir. Bir kez daha hatırlatma
gereği duyuyoruz ki İsraille örtünen çıplak kalır.
BAŞKAN Sayın
Göker
15.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, sağlık
personelinin özlük haklarına ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur)
Sayın Başkanım, otuz yıllık uzman hekime reva görülen
8.100 lira maaş, aile sağlığı merkezlerinde asgari
ücretle çalışan hemşireler, taşeronda asgari ücretle çalışan
teknisyenler, özel hastanelerde asgari ücretin altında çalışan
hemşire ve sağlık personeli, idare baskısı,
cezalandırılmayan şiddet, tehdit ve bunlara karşı
iktidarın yetersiz tavrı nedeniyle çalışmaktan bıkan,
çözümü yurt dışına çıkmakta ya da istifa etmekte arayan
sağlık personelinin özlük haklarına yönelik iyileştirme bir
an önce yapılmalıdır. Bu konuda Sağlık
Bakanlığını ivedi olarak göreve davet ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
16.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Arnavutlukun Laç şehrinde Türkiye tarafından depremzedeler için
inşa edilen konutlara ve Ethem Bey Camisinin
açılışına ilişkin açıklaması
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Arnavutlukta 2019
yılında meydana gelen deprem felaketinde evlerini kaybeden aileler
için Türkiye tarafından Laç şehrinde inşa edilen ve on üç ay
gibi kısa bir sürede tamamlanan konutların teslimi ve Tiranın
mücevheri Ethem Bey Camisinin açılışı Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilmiştir.
İyi ve kötü gününde kardeşinin ve dostunun yanında olmak bizim
medeniyet değerlerimizin en önemli gereğidir. Coronavirüs
salgınında büyük devletler kendi içine kapanırken, sınırları
dışındaki dramlara gözlerini yumarken biz hiçbir ayrım
yapmadan tüm dostlarımızın imdadına koştuk.
Paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanarak
salgına karşı mücadelelerinde dostlarımıza destek
verdik, elimizdeki imkânları onlarla paylaştık. Tüm bunları
yaparken milletimizin ferasetinden, gönlünün genişliğinden ve
asaletinden güç aldık, almaya da devam ediyoruz.
Sözlerime son verirken
mazluma umut, mağdura teselli geleneğimizi sürdüreceğiz diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özkan
17.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Mersine
yapılan öğrenci yurtlarına ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Gençliği
karşımızda bir sorun ya da bir problem olarak değil,
yanı başımızda hissettiğimiz bir güç, desteğini
önemsediğimiz, fikirlerimizi bir sonraki döneme taşıyacak ciddi
bir potansiyel olarak görüyoruz. Ondan dolayıdır ki gençlerimize
yönelik yapılan her yatırım geleceğimizi daha güçlü
kılacaktır.
Mersinimizde 3.500
kişilik kız öğrenci yurdunun arkasında bulunan 40 dönümlük arazi
üzerinde 1.000 yatak kapasiteli kız ve 1.500 yatak kapasiteli erkek olmak
üzere 2.500 yatak kapasiteli 2 öğrenci yurdunun yapımına
başlanmıştır. Daha konforlu bir ortam hazırlamak için
yeni hizmetlerimizle kıymetli gençlerimizin daima yanında olmaya devam
edeceğiz.
Emeği geçenlere
teşekkür ediyor, öğrencilerimize hayırlı olmasını
temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
18.-
Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, Yerel yönetimlerin
tedbirsizliği yüzünden Gaziantepte kar yağışı
nedeniyle vatandaşın yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Gaziantepte kar
yağışı nedeniyle hayat durdu. Meteorolojinin günler
öncesinde yaptığı uyarılara rağmen Gaziantepliler
mağdur oldu. Yerel yönetimlerin basiretsizliği yüzünden şehrin
ana caddeleri ve diğer şehirlerle olan ana yollarında
ulaşım durdu. İnsanlar on üç-on dört saat yolda mahsur
kaldı. AK PARTİli belediyeler çoluk çocuk, genç yaşlı,
hasta demeden herkesi mağdur etti. Ambulanslar dahi yerinden
kalkmadı. Kar yağması ve yolların kapanmasına
karşı herhangi bir önlem alınmadı. Yolda mahsur kalan
insanlara sıcak bir çorba bile ulaştırmayı beceremeyen
belediyeler ve AFAD Gaziantepte sınıfta kaldı. Halkın 60
milyonunu Okçular Vakfına yatır ama sokaklara bir avuç tuz atma.
Buradan yetkililere sesleniyorum: Gaziantepli
vatandaşlarımızı daha fazla mağdur etmeyin. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Yılmazkaya
19.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Yerel yönetimlerin
tedbirsizliği yüzünden Gaziantepte kar yağışı
nedeniyle vatandaşın yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
İlim Gaziantepte günler
öncesinden yapılan bütün uyarılara rağmen, dün yaşanan kar
yağışı nedeniyle trafiğin kitlendiği,
vatandaşın saatlerce yolda kaldığı Nizip ile
Nurdağından Antepe giden yollar kapanmış, birçok ilçe ve
Gaziantep kent merkezinin yolları yoğun kar
yağışı nedeniyle saatlerdir kapalı
kalmıştır. Yollarda mahsur kalan yaşlı, çocuk,
kadın, hamile ve hasta vatandaşlarımızın
yaşadığı mağduriyetler nedeniyle -birçok aracın
yakıtının bitmek üzere olduğu, vatandaşların ilaç
ve gıda sorunu yaşadığı ve hâlen
ulaşılamayan yurttaşlarımızın olduğu-
problemleri devam etmekte. Vatandaşa bu çileyi reva görenlere
yazıklar olsun. Şampiyon şehir denilen Gaziantepteki basiretsiz yönetim nedeniyle
hemşehrilerimizin haklı isyanını sizler de görün, duyun.
Kentin çok başarılı olduğunu, birçok konuda şampiyon
olduğunu söyleyenler binlerce insanın on sekiz saattir hâlen yollarda
aç, susuz ve soğukta kaldığını,
ulaşımın durduğunu unutmasın, gerekeni hemen
yapsınlar. Yeter artık. diyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kaya
20.-
Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayanın, komiser yardımcılığı
sınavındaki usulsüzlüklere ve özgür bir ülke için mücadele
edeceklerine dair Hrant Dinke söz verdiklerine ilişkin
açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Teşekkürler Başkan.
Polis Amirleri Eğitimi
Merkezi komiser yardımcılığı sınavında
usulsüzlükler yapıldığına ilişkin çok sayıda
şikâyet aldık. İlanda bin kişinin alınacağı
duyurulmuş, sınava 32 bin kişi katılmış ancak
yazılı sınavı 920 kişinin kazandığı
açıklanmış. Mülakat ve fiziki yeterlilik sınavını
880 kişi geçmesine rağmen, sınavı kazanan kişi
sayısı 500 olarak açıklanmış, 300 aday nedeni belirsiz
bir şekilde elenmiştir. Polis Akademisi
Başkanlığının duyurusunda, komiser
yardımcılığı sınavında bin kişinin
alınacağı açıklanmış olmasına rağmen,
500 kişi alınmasının nedeni nedir? Yapılan mülakat ve
fiziki yeterlilik sınavını geçmesine rağmen,
sayıları 300 olan personel hangi gerekçelerle elenmiştir?
Hrant Dinke sözümüz olsun,
kimsenin güvercin tedirginliğinde yaşamadığı özgür bir
ülke için mücadelemiz devam edecek.
BAŞKAN Sayın
Toğrul
21.-
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, Yerel yönetimlerin
tedbirsizliği yüzünden Gaziantepte kar yağışı nedeniyle
vatandaşın yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, seçim
bölgem Gaziantepte, dün tam anlamıyla bir felaket yaşandı.
Meteorolojinin tüm uyarılarına cevaben AKPnin yerel belediyeleri
Sevinçle karı bekliyoruz. derken hiçbir önlem almadıkları dün
açık bir şekilde ortaya çıktı. Şehrin tüm ana
arterleri ve yokuşlar tamamen trafiğe kapandı; vatandaşlar
hâlâ sokakta bekliyor ve hâlâ evlerine ulaşmayan insanlar var; ara
sokakların tamamı kapalı.
Yine, Gaziantep-Adana
Otobanı, Gaziantepi Maraşa bağlayan yol, Gaziantepi
Adıyamana bağlayan yol, bu saat itibarıyla hâlâ trafiğe
kapalı. Bu kadar uyarıya rağmen yeterli önlemi almayan yerel
yetkililer, acaba bu durumda vatandaşa bir cevap olarak istifa etmeyi
düşünmezler mi? Çünkü bunun dışında gerçekten bir felaket
yaşandı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Şevkin
22.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Cumhurbaşkanının Adanadaki 2nci etap metro
projesini onaylaması için çağrıda bulunduklarına
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adanada trafik sorunu
metrosuz çözülmez. Sayın Cumhurbaşkanı 2nci etap Adana
metrosunu onaylamadı; İstanbul metrosu, Muğla İçme Suyu Projesi
de benzer kaderi yaşadı. 2nci etap Adana metrosu 2022
Yatırım Programına alınmadı. Niye
onaylanmadığını ve ne yapılmaya
çalışıldığını bilmiyoruz. Bu, tek
başına, bizim, partimizin, belediyemizin meselesi değil, bütün
Adananın ve Adanalıların meselesidir. Doğmamış
çocukları bile borçlandıran, her gün zarar eden bir metro
2nci etap
olmadan bir işe yaramamayı sürdüren bir yapıya gönlünüz
nasıl razı oluyor? Adanalıları cezalandırmaktan
vazgeçin. Buradan Sayın Cumhurbaşkanına
çağrımızdır: Önünüzde hazır imza bekleyen 2nci etap
metro projesini onaylayın, Adanalıların kanayan yarasına
tuz basmayın; unutmayın, Adanalı bunu unutmaz.
BAŞKAN Sayın
Filiz, buyurun.
23.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
Şehit Mehmet Kâmili ve tüm şehitleri rahmet ve minnetle
andığına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
29 Ekim 1919 tarihinde
Fransızların Ayıntabı işgal etmesinden kısa bir
süre sonra, 21 Ocak 1920de, 14 yaşlarındaki Mehmet Kâmil, annesini
Fransız askerlerinin tacizinden korumaya çalışırken
süngülenerek şehit edilir. Olay üzerine halk galeyana gelir ve ellerinde
kazma, balta ve satırlarla olay yerine koşarlar. Küçük şehidin
cenazesi ertesi gün muazzam bir törenle kaldırılır; dükkânlar
kapanmış, alışveriş durmuş, cenaze töreni
Fransızlara gözdağı verme gösterisine dönüşmüştür.
Fransız komutan tercüman vasıtasıyla Kâmil'in babası
Ökkeş Ağa'ya başsağlığı diler ve tazminat
olarak 200 altını uzatır. Ökkeş Ağa Çocuğumun
kanının hesabını milletim soracaktır. diye reddeder.
Yüz iki yıl önce Mehmet Kâmil'in ve babasının bu asil
davranışlarıdır ki bu topraklara namahrem eli
değmemiştir. Şehit Mehmet Kâmili ve tüm şehitlerimizi
rahmet ve minnetle anıyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi söz
talep eden Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim. Milliyetçi Hareket
Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve
Kalkınma Partisi ve İYİ Parti diye devam edeceğiz.
Sayın Bülbül
24.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, ülkemiz genelinde etkisini
sürdüren yoğun kar yağışına, Ukrayna-Rusya gerilimi
ile Balkanlardaki gerilime ve devletimizin bu gerilimler
karşısında sergilemiş olduğu sorumlu ve
yapıcı tavrın değerli olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Teşekkür ederiz Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemiz genelinde yoğun kar
yağışının etkisini sürdürdüğü görülmektedir.
Yoğun kar yağışından ötürü 52 il ve bazı
ilçelerde okullarda eğitime ara verilmiş, ulaşımda
bazı aksamalar meydana gelmiş, trafik kazalarının
arttığı görülmüştür. Buzlanma riskinin de artmasıyla,
özellikle can ve mal kaybının yaşanmaması için araçla
yapılacak yolculuklarda vatandaşlarımızın azami
derecede dikkatli olmasını diliyoruz. Yoğun kar
yağışından kaynaklanan durumlardan olumsuz olarak etkilenen
vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyor, fedakârca
çalışan personelimize; Karayolları personelimize ve diğer
emniyet güçlerimize kolaylıklar diliyoruz. Bununla birlikte, yağan
karın memleketimize ve milletimize bereket getirmesini, su
kaynaklarımızın çoğalmasını da diliyoruz.
Sayın Başkan,
Kazakistanda geçtiğimiz günlerde yaşanan olayların yerini
sükûnete bırakmasının ardından, Ukrayna-Rusya geriliminin
yükselmiş olduğunu da dikkatle takip etmekteyiz. Rusyanın
Ukrayna sınırına asker sevkiyatını
hızlandırdığı, Batılı ülkelerce
Ukraynanın cesaretlendirildiği, Rusyanın Ukraynayı
işgal edebileceği yönünde açıklamaların dünya kamuoyunda
yapıldığı bir ortamda, Karadenizin emperyal
politikaların hesaplaşma sahası olarak görülmemesi
gerektiğini bir defa daha dile getirmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi samimi beklentimizdir.
Bölgedeki gerilimin sona ermesinin bütün ülkelerin çıkarına
olacağı tartışmasızdır.
Yine, tarihî ve kültürel
bağlarımızın bulunduğu, gönül
coğrafyamızdaki Kırım ve Kırım Türklüğünün
pozisyonu özellikle hassasiyet taşıdığımız bir
meseledir. 2014 yılında meydana gelen Kırımın
ilhakı kanayan bir yara olarak karşımızda dururken yeni
sorunların baş göstermesi kimsenin yararına olmayacaktır.
Öte yandan, bir süredir
Balkanlarda da gerilimi artıran gelişmelerin
yaşandığı görülmektedir.
Cumhurbaşkanımızın, dün itibarıyla Sırbistanla
yapılan eğitim, kültür ve turizm alanındaki
anlaşmaların hemen akabinde Boşnak, Hırvat ve Sırp
liderleri bir ayara getirerek Balkanlarda, özellikle Bosna Hersekte bir sorun
yaşanmaması noktasında adım
atılacağının açıklanmasını son derece önemli
buluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Devletimizin Balkanlarda, Kafkaslarda, Karadenizde yaşanan bu
gelişmelerde, bu gerilimler karşısında sergilemiş
olduğu sorumlu ve yapıcı tavrın değerli olduğuna,
diğer devletlerin de bu minvalde hareket etmesi gerektiğine
inanıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Beştaş, buyurun.
25.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Hrant Dink
katliamının yıl dönümüne, TÜSEDAD Başkanı Sencer
Solakoğlu ile Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları
Birliği Başkanı Alican Ebedinoğlunun
açıklamalarına ve vatandaşlara seçmeli ders olarak Kurmanci ve
Zazakiyi tercih etmeleri için çağrıda bulunduğuna ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 19 Ocak, kara, kapkara
bir gün, hiç unutmadığımız,
unutamadığımız bir tarih; Hrant Dinkin yargı
kararıyla önce suçlu ilan edilmesi ve sorumsuz gazetecilik
anlayışıyla hedef gösterilmesinden sonra organize bir
suikastın, katliamın da yıl dönümü.
Evet, bir bebekten katil
yaratan karanlık iklim, ne yazık ki her seferinde yüz yüze
geldiğimiz bir realiteye dönüştü. Hrant Dinkin ölümünün 15inci
yıl dönümünde kendisini saygı, sevgi ve minnetle
andığımı ifade etmek istiyorum. Onun
bıraktığı mücadele zemininin güçlenerek devam
ettiğini, karanlıkları elbet yırtarak aydınlık
günleri getireceğimize olan inancımızı da paylaşmak
istiyorum.
Evet, sevgili
(x) seni unutmadık, senin sözlerinle
bitirmek istiyorum bu anmayı. Şöyle demişti Sevgili Hrant:
Evet, bizim bu topraklarda gözümüz var fakat alıp götürmek için
değil, ölünce altında uyumak için. Rahat uyu sevgili
(x) seni unutmayacağız.
Sayın Başkan,
ekonomi gündemi can yakmaya devam ediyor. Et ve Süt Kurumundan bir açıklama
var. TÜSEDADtan Başkan Sencer Solakoğlu yaptığı
açıklamada Nisan ayı gibi et ve süt açığı ortaya
çıkacak. Ürünler o kadar pahalı olacak ki insanlar alamayacak.
Kıtlık böyle olacak. diye açıklama yapmış. Fiyatlar
en az yüzde 30, en kötü senaryoda yüzde 40 oranında artabilir. Dolar
yükselirse fiyat daha da çok artar. diye bir açıklaması var. Bunun
anlamını hepimiz çok iyi biliyoruz ve anlıyoruz. Artık
bizleri, vatandaşı açlık bekliyor. Yurttaşlar yoksulluktan
değil, açlıktan şikâyet ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hani, kuru ekmekle, simit çayla beslenmemizi
salık veren AK PARTİliler vardı ya; evet, o kuru ekmek de yok
artık bu ülke halkları için; herkesi öyle bir açlığa mahkûm
ettiler ki insanlar açlıktan ölmemek için çaba gösteriyor. Artık
hamaseti bırakmanın, siyasete malzeme yapmanın zamanı
değil, bu derde çare bulmanın zamanı ve biz, bu çare için her anlamda
hazırız, bunun mücadelesini veriyoruz.
Diğer bir açıklama
Diyarbakır Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği
Başkanı Alican Ebedinoğlu tarafından yapıldı.
2021 yılı sonu itibarıyla sadece Diyarbakır'da 982 iş
yeri kapandı ve en az 10 bin kişi işsiz kaldı. Hiçbir
tarihte kapanan esnaf sayısını bu oranda görmedik. diyen
Ebedinoğlu, destek sağlanmaması durumunda önümüzdeki dönemde
kapanmaların artacağını söyledi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bu, sadece Diyarbakır için değil, Türkiye'de
bütün esnafların karşı karşıya kaldığı
çok ciddi bir problem. Esnaflar artık kepenk kapatıyor ve
vatandaş zor günler yaşıyor. Esnafların kepenk
kapatması, artık iflas etmeleri, tabii ki bizlere de herkese de
doğal olarak yansıyor ve bu sorunlara da çözüm üretmek hamasetten çok
önce geliyor. Açlığın olduğu yerde çözümü konuşmak
lazım.
Sayın Başkan, ana
dil meselesinde bir çağrım olacak. Konfüçyüse sormuşlar Bir
ülkeyi veya halkı var etmek için ilk iş olarak ne
yaparsınız? diye, o da Dille başlarım, onu korurum.
demiş, O olmazsa her şey bozulur. demiş. Peki, bir ülkeyi,
halkı yok etmeye çalışırsanız ilk iş ne
yaparsanız? diye sormuşlar, ona da Dille başlarım.
demiş, Dili olmayanın varlığı da olmaz. diyerek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bugün asimilasyon kıskacında olan, tek
dil, tek millet denilerek üzerinde politika yürütülen Kürt dili için de bu bin
yılları aşan tespit maalesef günümüzde de geçerli. Çünkü ...(x) Yani dilimizin
sınırları dünyamızın sınırlarıdır.
...(x) Yani dilimiz,
varlığımız ve onurumuzdur.
Bu gerçeklik ve önemden yola
çıkarak seçmeli ders seçimine dair bir çağrıda bulunmak
istiyorum: Zazaca, Kurmanci seçmeli ders olarak kabul edilmiş olup bu
derslerden yararlanmak için son başvuru tarihi 21 Ocak 2022 Cuma günüdür.
Bütün vatandaşlara şu çağrıyı yapmak istiyorum:
Birbirimizi zenginleştiren, güzelleştiren, birleştiren ne varsa
hepsine sahip çıkacak adımları atmak için 21 Ocak önemli bir
dönemeç olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Zira, tüm kuşatılmışlıklara
direnen dile kilit vurulamaz. Ana dili, kişinin varoluşundan gelen en
güzel sesidir ve bu güçlü sesimiz bir barış
çığlığı olarak her yerde yankılanmaktadır,
yankılanacaktır. Seçmeli derslerde kendi ana dilinizi, Kurmanci ve
Zazakiyi seçin diye çağrıda bulunmak istiyorum ve aynı
çağrıyı Kürtçe yapmak istiyorum:
(x)
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hrant Dink
suikastının yıl dönümüne, uzaklaştırma
cezası alan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Beliz İncenin
yanında olduklarına, Ankara Melike
Hatun Camisi İmam Hatibi Halil Konakçının tehditlerine pabuç
bırakmayacaklarına ve Millî Beka
Hareketi Başkanının Sezen Aksuyu tehdit ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
On beş yıl önce
katledilen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dinki bir kez daha
anmak isterim. Bugün sabahleyin eşi Rakel Dinkle telefonda görüştük.
Bugünkü Meclis Genel Kurulundaki çalışmalar olmasaydı, bu
yoğun gündem olmasaydı bugün anma töreninde olmak istediğimizi,
her sene olduğu gibi, o acının hâlâ içimizi
yaktığını, Hrant Dink gibi aydın kimliğiyle
kardeşlik ve barışa katkı sunmaya son ana kadar özen
gösteren bir şahsiyetin kaybının hepimiz için yeri doldurulamaz
bir kayıp olduğunu ifade ettim. Herkesin gördüğü, kimsenin
kılını kıpırdatmadığı bir suikast
sürecindeki tüm karanlıkların açığa çıkacağı
bir soruşturma ve yargılama safahatını şart olarak
görüyoruz. Bunun için bugüne kadar çağrıda bulunduk, bundan sonra
içinde bulunacağımız iktidar döneminde de gereğini
yapacağımızın sözünü bir kez daha buradan vermek istiyoruz.
Sayın Başkan,
Boğaziçi Üniversitesine bir yıl kadar önce atanan bir kayyum rektör
Buna üniversitenin öğrencilerinin, öğretim görevlilerinin, mezunlarının
verdiği tepki, gösterdikleri büyük mücadele bir yandan devam ediyor. Bir
seferinde 550 öğrenciyi gözaltına alıp bu öğrencilerden
tamamını adı sanı unutulmuş, kimi 1977de faaliyetini
bırakmış terör örgütleriyle kimi hâlen faaliyette olan ve
hiçbirimizin reklamının yapılmasını tasvip
etmeyeceğimiz terör örgütleriyle isimlerini sayan Süleyman Soylu, bu
öğrencileri hem kriminalize etmiş hem toplum önünde, aileleri önünde,
komşuları önünde çok zor durumda bırakmıştı. O
yargılamalar iddia
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Soylunun iddianamelere yansımayan, hâkimlere iddia dahi edilmeyen ve asla
mahkemede gündeme getirilmeyen iftiraları orada ortaya çıktı.
Tutuklu öğrencimiz yok, yargılamalar, öğrencilerin masumiyetini
ortaya koyuyor. Ama bu sefer de Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden
Beliz İnceye, Naci İnciye yumurta attığı
iddiasıyla bir dönem okuldan uzaklaştırma cezası verildi.
12 Eylül faşizminden kalma disiplin yönetmelikleriyle öğrenciler ve
akademisyenler üzerinde baskılar oluşturuluyor; ispatlanamayan
suçlarla ya da o yaştaki, o çağdaki öğrencilerin çok daha hafif
uyarılarla geçirilebileceği birtakım eylemleri ömürlerinden
yıllar alacak cezalara dönüştürülüyor. Biz, Belizin
yanındayız, Boğaziçinin yanındayız, akademisyenlerin
yanındayız ve bundan sonra da yanlarında olmaya devam
edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 19
Ocak, Hrant Dink cinayetini, o dönemdeki hedef göstermeleri
hatırlatırken bir yandan da hepimizin vergileriyle maaş alan
Ankara Melike Hatun Camisi İmam Hatibi Halil Konakçı afişlerle
il il gezerek, namaz saatleri dışında camilerde ve söyledikleri
kahkahalarla, alkışlarla karşılanarak, tezahüratlar alarak
hedef göstermelere, saldırgan tutumlarda bulunmaya devam ediyor. Son
olarak hedefinde Sezen Aksu var. Sezen Aksuyu açıkça hedef gösterirken
İslamın sahipsiz olduğunu, şeriatın geri gelmesi
gerektiğini, şeyhülislamlık makamı olsaydı bu
sanatçıların bu sözleri söyleyemeyeceklerini, bir şekilde
şeriatın ve şeyhülislamlık makamının geri gelmesi
için çalıştıklarını ve başaracaklarını
söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Cumhuriyetin kurumlarından, cumhuriyetten maaş alarak cumhuriyete,
cumhuriyetin yurttaşlarına meydan okuyor. Bu hadsiz, vaktiyle
Bursadaki bir camideki verdiği vaazda, sözde vaazda beni de hedef
almış; İslama küfrettiğimi, dine küfrettiğimi iddia
etmiş; benim Okul öncesi eğitim Millî Eğitimin işi mi,
yoksa Diyanetin işi mi? dememden Diyanete küfrettiğim
iddiasını çıkarıp beni hedef göstermiş ve iki elinin,
o sözde iki elinin yakamda olduğunu, azdan az çoktan çok gideceğini
söylemişti. Farklı mecralardan söyledim, tutanak altında
söylüyorum: Biz onları biliriz, geçmişini biliriz,
yapısını biliriz; bulunduğu o kutsal mekânlardan
yaptığı saldırılara teslim olmayız. Bir
canımız var, gelip alabiliyorsa alsın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ancak
biz, onun cesaret aldığı, çağrı üzerine tek
kapılı lüks spor arabalardan inen, kot pantolon üzerine perdelik
kumaştan kefen çekenlere değil, Atatürkün emriyle bu ülke için
toprak altında kefensiz yatanlara benzeriz, onların
torunlarıyız. (CHP sıralarından alkışlar)
Talimatla bıyık bırakanların, talimatla sakal
uzatanların, talimatla meydan okuyanların meydan okumalarına,
tehditlerine pabuç bırakmayız. Onlar çok beğenip halılar
serer, top atışlarıyla karşılarken biz, Kartal
İstimbotunun üzerinden işgal kuvvetlerine Geldikleri gibi
gidecekler. diyen Gazi Mustafa Kemalin partisindeyiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onlar,
onların yandaşları, 6ncı Filoyu -sümme haşa-
kıble belleyip namaz kılarken biz, 6ncı Filonun emperyalist
askerlerini denize dökenleriz; onların çizgisindeyiz, onların
devamıyız. (CHP sıralarından alkışlar)
Süleyman Soyluyu korumak
için Millî Beka Hareketi Başkanının gidip de Metin Külünkün
makamını -sözde- basıp oradan fotoğraf
paylaşmasına ses etmeyen suç işleri bakanı, dün aynı
zatın Sezen Aksunun evinin önündeki açıklamasına da sustu. Bu
zat, birkaç gün önce polisimiz tarafından sahte polis kimliği, sahte
basın kartı, yasak çakar ve elinde polis telsiziyle yakalandı,
etrafta geziyor, Sezen Aksuyu tehdit ediyor. Geçtiğimiz haftalarda da
bizleri tehdit etmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Cirimleri kadar yer yakarlar, onlardan korkan, ona cesaret veren suç
işleri bakanından, partisinin linç ordusundan beter olsun! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Ünal
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru
Hattının 511inci kilometresinde meydana gelen patlama sebebiyle
Kahramanmaraş Pazarcıklı vatandaşlara geçmiş olsun
dileklerini ilettiğine, Hrant Dinkin ölüm yıl dönümüne ve Genel
Kurul gündemine ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Özgür Özel, son derece heyecanlı bir konuşma
gerçekleştirdi. Suç işleri bakanlığı gibi bir
ifadeyi şiddetle reddediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin İçişleri
Bakanlığı bir makam olarak asla suç işleri bakanlığı
olarak nitelendirilmez. Kendisini haklı olarak Cumhuriyet Halk Partisinin
de kurucu lideri olan Mustafa Kemal Atatürkle özdeşleştirdi. Ben
Cumhuriyet Halk Partisinin bugünkü siyasi pozisyonunu da Mustafa Kemal Atatürkün
Bağımsızlık, benim karakterimdir. diyen iradesiyle
örtüştürmesi gerektiği kanaatindeyim.
Sayın Başkan, dün
akşam Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi Narlı Mahallesinde
19.30 sıralarında Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattının
511inci kilometresinde henüz belirlenemeyen bir nedenle bir patlama
gerçekleşti ve maalesef bir yangın meydana geldi; hamdolsun ki
herhangi bir can kaybı söz konusu olmadı, petrol akışı
BOTAŞ tarafından durduruldu. Karayolları ve Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediyesi itfaiye araçlarıyla yangına müdahale
edildi. Yangın sabah saatlerinde kontrol altına alındı.
Yangın -dediğim gibi- can ve mal kaybına sebep olmadı. Tüm
Kahramanmaraşımıza ve Pazarcıklı
hemşehrilerimize buradan geçmiş olsun diyorum.
Yine, bugün 19 Ocak, acı
bir gün.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Onu, Hrant Dink'i biz Avrupa Parlamentosunda düzenlenen
Geçmişin Geleceği: Türkiye'deki Ermeniler temalı konferanstaki
tavrıyla tanıyoruz. Ermeni diasporası temsilcisinin, kendisini yani
Hrant Dink'i Türkiye'nin rehinesi olarak tanımlaması üzerine
şöyle demişti: Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız;
böyle algılar, böyle davranırız. Dışarıdakiler
içeridekilerin hamisi kesilirse devlet ve toplum da azınlıkları
dışarının uzantısı olarak görür. Hrant Dink'i
ölüm yıl dönümünde buradan saygıyla anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Bugün görüşeceğimiz özellikle enflasyon
muhasebesi kanununun ve dünden kalan, son oylamasını yapacağımız
kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Usta, buyurun.
28.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Gaziantepteki kar yağışı nedeniyle vatandaşların
yaşadığı mağduriyetin liyakatsiz ve ehliyetsiz
yönetimden kaynaklandığına, Hrant Dinkin 15inci ölüm yıl
dönümüne, sağlık çalışanlarının hak ve
taleplerine, adil yargılanma hakkına, Dünya Üniversiteleri Sıralaması
2022 Raporuna, protezlerde çıkan fiyat farklarının vatandaşın
canını yaktığına, servis esnafının
sorunlarına ve Cumhurbaşkanının 2022 yılının
Türkiyenin en parlak yılı olacağına ilişkin sözlerine
ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) -
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gaziantep bugün son yılların en güçlü,
en yoğun kar yağışını aldı; yağan kar
sonrası şehirde hayat âdeta durdu, binlerce araç, Nurdağı
Otoyolunda mahsur kaldı, otoyoldaki araçlar hâlen kurtarılmayı
bekliyor. Valinin verdiği bilgilere göre şu ana kadar 1.900e
yakın araç kurtarılmış, aynı zamanda 2.900 kişi
kurtarılmış ama bir bu kadar kişinin de şu anda mahsur
kaldığı ifade ediliyor, tahmin ediliyor. Tabii, Meteorolojinin
uyarılarına rağmen hem şehir içerisinde hem de ana yollarda
niye bu kadar çok mağduriyet oldu, buna bir bakılması
lazım; zannediyorum bu da yine liyakatsiz ve ehliyetsiz yönetimden
kaynaklanan bir sorunmuş gibi geliyor. Tabii, on yedi saattir
vatandaşlarımız kurtarılmayı bekliyor, aç susuz
şekilde bekliyorlar, yapılan çalışmaların yetersiz
olduğu düşünülüyor. AFAD dâhil tüm imkânların seferber edilip
Hükûmetten çalışmaların
hızlandırılmasını bekliyoruz.
Bugün, Hrant Dinkin 15inci
ölüm yıl dönümünü idrak ediyoruz, ben bu vesileyle hem ailesine hem de
sevenlerine başsağlığı diliyorum. Hepimiz Türküz ve fevkalade
üzgünüz. Bu topraklarda, Türkiye Cumhuriyeti devleti çatısı
altında ve Türk Bayrağının gölgesinde kardeşçe
yaşayacağımız huzurlu bir gelecek temenni ediyorum.
1 Aralık 2021 günü
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen teklifle, uzman doktor, pratisyen
hekim ve diş hekimlerinin maaşlarında 2.500 ile 5.000
arasında bir iyileştirme yapılmıştı fakat daha
sonradan ortaya çıkan birtakım sıkıntılar nedeniyle bu
karar geri çekildi ve bugüne kadar bir iyileştirme yapılamadı.
Tabii, sağlık sektörü bir bütün olduğundan sağlık
çalışanlarının kendi içerisinde ayrımcılık
yapmadan bir düzenleme ihtiyacı devam ediyor. Aralık ayında
uzman ve pratisyen hekimlere yapılması planlanan iyileştirme ve
zamların hemşireler, sağlık memurları, ambulans ve
acil bakım teknikerleri, acil tıp teknisyenleri, veteriner hekimler,
fizyoterapistler ve radyoterapistler, ortopedi ve tıbbi laboratuvar
teknikerleri gibi çeşitli sağlık çalışanlarına da
yapılması şarttır; sağlık sektörü bir bütün
olarak düşünülmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Bununla
birlikte, görevi başında vefat eden sağlık
çalışanlarımızın ailelerine ölüm aylığı
bağlanabilmesi, sağlık çalışanlarına uygulanan şiddette
cezaların artırılması, pandemiyle mücadele ederken
hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının
şehit sayılması ve 3600 ek göstergenin verilmesi gibi
sağlık çalışanlarının hak ve talepleri de yapılacak
çalışmayla bir an önce karşılanmalıdır,
Hükûmetten beklentimiz budur.
Sayın Başkan,
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Mahkemeye 2021
yılında 66.121 bireysel başvuru
yapıldığını ve bunların yüzde 73ünden
fazlasının da adil yargılanma hakkı için olduğunu
söyledi. Diğer bir ifadeyle, geçen yıl Anayasa Mahkemesine
yapılan başvuruların yaklaşık dörtte 3ü adil
yargılanma hakkına ilişkin şikâyetleri kapsamaktadır.
Bu sayı ve oranlar aslında bize vahim bir durumu işaret
etmektedir, göstermektedir. Türkiyenin, adil yargılanma hakkıyla
ilgili büyük bir meselesi bulunmaktadır; vatandaşlar adaletin adil
dağıtılmadığına inanmaktadır. Adalet herkes
için vardır ve herkese eşit uygulanmalıdır. Üstünlerin
hukuku değil, hukukun üstünlüğü esas alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Dünya
Üniversiteleri Sıralaması 2022 Raporu yayınlandı;
öğretim ve araştırma, bilgi aktarımı,
uluslararası görünüm gibi 13 ayrı kriterle 99 ülkede 1.600 üniversite
karne aldı. Türkiyenin, dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi
arasında artık hiç üniversitesi yok. Kayyum rektör
protestolarıyla gündemde olan Boğaziçi Üniversitesi, dünya
sıralamasında bu yıl da geriledi, Boğaziçi Üniversitesi,
bir basamak daha gerileyerek ilk 800 bandından ilk bin bandına düşmüş
oldu.
Sayın Başkan, bu
sağlık sektörüyle ilgili bir sorun da şudur: Özellikle bu
protezlerde ciddi bir şekilde fiyat farkları çıkmaktadır;
bu, vatandaşın canını son derece yakmaktadır. Bu
anlamda, özellikle hem vatandaştan şikâyet geliyor hem de -hatta-
gazilerimiz dahi bu konuda çok ciddi şikâyet içerisinde bulunuyorlar.
Devlet hastanelerine gittiklerinde çok fazla fark çıkmıyor belki ama
orada da bu ihtiyaç vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Protez
değiştirilmelidir. dedikten sonra bile altı ay ile bir yıl
arasında süre veriliyor; dolayısıyla, özel sektöre gidenlerde de
30-40 bin liralara kadar farkın çıktığını
görüyoruz. Bu, son derece can yakıcı bir durumdur; bu konuda SUTta
yapılacak değişikliklerle vatandaşın canını
yakmadan vatandaşı tedavi edebileceğimiz bir ortamın mutlak
surette oluşturulması gerekir.
Diğer bir husus, bu
taşımalı eğitimde servis esnafının sorunları
devam ediyor. Biliyorsunuz, burada, Millî Eğitim Bakanlığı
veya il millî eğitim müdürlükleri ihaleler yapıyor ve bu, devlet
tarafından -taşımalı eğitimdeki servis
şoförlerinin durumu- ödenen bir şey. Bu ihale
yapıldığında mazot 6 lira; 6,50; 6,80
arasındaydı; şu anda mazot 14 liraya geldi. Lastik fiyatları,
yedek parça fiyatları, hepsi yüzde 100ün üzerinde arttı ancak bu
ihalelerde bir düzeltme yapılmadı. Burada mutlaka fiyat
farkının bir an önce verilmesi gerekmektedir. Esnafımız son
derece sıkıntılıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayalım.
ERHAN USTA (Samsun)
Toparlayacağım.
Nasıl ki mesela,
müteahhitlerle ilgili fiyat farkına ilişkin, ek fiyat farkına
ilişkin düzenlemeler yapıldıysa servis esnafının da
taşımalı eğitimdeki servis esnafının da bu sorunlarının
mutlak surette görülmesi gerekir.
Sayın Başkan,
Sayın Cumhurbaşkanı, dün, 2022 yılının
Türkiye'nin en parlak yılı olacağını ifade
etmiştir yani umut tacirliği devam ediyor, umut satılıyor.
2023 için de bunlar söylenmişti, bugün Türkiye, 2023 hedefleri çerçevesinde
bakıldığında, bu hedeflerin üçte 1indedir yani birçok
hedefte üçte 1indedir. Şimdi, tabii, şu soruyu sormak istiyoruz:
Bunu söylüyorsunuz, güzel de ne yapacaksınız da 2022 yılı
parlak bir yıl olacak? Yirmi yılda niye yapmadınız,
şimdi 2022 yılında yapacağız." diyorsunuz?
Bunlara bakmak lazım.
Yıllar sonra enflasyon
yirmi yılın üzerine çıkmıştır yani yirmi
yılın en yüksek enflasyonunu yaşıyor Türkiye. Çiftçi belki
de tarihinde ilk defa, en azından son elli yılda, fiyat artışlarından
dolayı gübre atamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun)
Toparlayacağım Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Türkiye
böyle bir sıkıntı yaşıyor. Vatandaşın
alım gücü düştü. Yani her şeyde en kötü olduğumuz bir dönemdeyiz,
enflasyonda dünya şampiyonuyuz, faiz oranlarında dünya
şampiyonuyuz. Şu soruyu sormak istiyorum ben: Siz ne
yapacaksınız da 2022 yılı parlak bir yıl olacak?
Tabii, bu, umut satmaktır, umut tacirliğidir, bunu hiçbir
şekilde doğru bulmuyoruz. Ülkeyi yönetenlerin güven verecek
beyanatlarda bulunması lazım. Yandaşlar açısından,
iktidara yakın olanlar açısından parlak bir yıl olabilir
çünkü onlar dolar üzerden kamu-özel iş birliği projelerinde paralarını
alıyorlar; işte, limanlar onlara şimdi peşkeş çekilecek;
3 maaş, 5 maaş alanlar var; onlar açısından olabilir ancak
millet açısından bu yıl da -öyle görünüyor ki 2022
yılı da- çok kötü bir yıl olacak.
Millet açısından
iyi bir yıl bekleniyorsa sandığın bir an evvel milletin
önüne konulması lazım. Sandık geldikten sonra, seçim
yapıldıktan sonra Türk milleti için güzel günler gelecektir diyorum,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun, okuyun.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili
Hasan Subaşı ve arkadaşları tarafından, uygulanan
yanlış ihracat politikaları, destek ve teşvik sistemleri
ile ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin
yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticilerinin
ihracat pazarlarını kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun
bakımı, girdi maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar
fahiş oranda artması, üreticinin 30 kuruşa dalından
zararına satması ya da yollara dökmesi konularında limon
üreticilerinin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm
önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla 19/1/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
19/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
19/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Antalya Milletvekili Hasan
Subaşı ve 19 milletvekili tarafından, uygulanan yanlış
ihracat politikaları, destek ve teşvik sistemleri ile ihracat
koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin yarattığı
güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticilerinin ihracat
pazarlarını kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun
bakımı, girdi maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar
fahiş oranda artması, üreticinin 30 kuruşa dalından
zararına satması ya da yollara dökmesi konularında limon
üreticilerinin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm
önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla, 19/1/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerin 19/1/2022 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Antalya
Milletvekili Sayın Hasan Subaşı. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bölgemizde, başta limon
üreticilerinin yaşamakta olduğu sıkıntı ve
ardından diğer narenciye üreticilerinin de yaşaması
muhtemel sıkıntılara karşı tedbir aramak, zorunluluk
hâline gelmiştir. Uygulanan yanlış ihracat politikaları,
ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin
yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticileri,
ihracat pazarlarını maalesef kaybetmiştir. Limon üreticisi, fahiş
girdi maliyetlerine rağmen malını 30 kuruşa dalından
zararına satıyor ya da yollara döküyor. Üreticilerin
sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm önerilerinin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması komisyonu
kurulması gereklilik olmuştur.
Türkiye, özellikle
gıdada yüksek enflasyonu yaşarken, market ve semt pazarlarında
fiyatlar sürekli yükselirken bazı sebze ve meyveler depolarda ve
dalında çürümeye terk ediliyor. Hükûmetin en temel ekonomi politikası
söylemi hâline gelen ihracatı artırmak ise meyve ve sebzeler,
özellikle narenciye söz konusu olduğunda dikkate alınmıyor.
Geçtiğimiz sene, iç pazarda portakal fiyatlarında yaşanan yüksek
artışlar nedeniyle Tarım ve Orman Bakanlığı,
portakal ihracatı yapılırken kamuya ve Bakanlığa ait laboratuvarların
tercih edilmesini istemişti. Bunun anlamı, portakal
ihracatını durdurmak demekti. O günlerde
hazırladığımız soru önergemiz ve narenciye
birliklerinin tepkileri sonucu Bakanlığın geri adım
atması sağlanmıştı.
Geçen seneki portakal
krizinden sonra bu sene de limon üreticileri zor günler yaşamaktadır.
Ülkemiz, dünya limon üretiminde yaklaşık yüzde 20lik bir pazar
payına sahiptir. Ancak coronavirüs salgınıyla birlikte, birçok
ülkede limon başta olmak üzere, C vitamini içeren ürünlere talep ve
fiyatlar artmıştı. Tarım ve Orman Bakanlığı
ise iç piyasa ve enflasyon kaygısıyla limon ihracatını izne
bağladı ve bunun sonucunda maalesef dış pazar
kaybedilmiş oldu. Geçen yıl ağustos başında
ihracattaki kısıtlama kaldırılsa da pazarları yeniden
kazanmak maalesef mümkün olmadı. Bunun faturasını bu yıl
üretici ödüyor. Bunun üzerine bir de komşularla yaşanan sorunlar,
Rusyanın engeller koyması, dış politikada istikrarsız
ilişkiler, ihracat pazarlarının rakip ülkelere
kaptırılmasına neden oldu. Antalya, Mersin, Adana ve Muğlada
üretilen limon, büyük ölçüde dalında kaldı.
Limon üreticisi; ilaçlama,
gübreleme, sulama, budama ve temizleme gibi işlemler sonrasında
bunların üzerine toplama, ambalajlama, nakliye, komisyon masrafları
yapıyor. Üretici, kilosunu 1,5- 2 lira civarında mal ettiği
limonu 30 kuruşa vermeye mahkûm oluyor. Hallerde ise limon kilogram
fiyatı 50 kuruş ile 2,5 lira arasında işlem görmektedir.
Bölgemizde birçok çiftçi, ürünü dalında bıraktı, bazı
çiftçiler de mayer cinsi limon ağaçlarını kesmek zorunda
kaldı. Hal fiyatları, işçilik ve toplama maliyetini
karşılamıyor. En çok tercih edilen dikenli limon da halde 2 ve
2,5 lira arasında satılıyor. En çok ihracata giden enterdonat
cinsi limonların ise depolarda büyük bir bölümü maalesef çürüdü, çöp oldu.
Üretici, markete gittiği zaman 7-8 liralarla karşılaşıyor.
Ne iç pazara satılarak vatandaşın ucuza limon yemesi
sağlanabiliyor ne de ihracat yapılarak döviz geliri elde edilmesi
sağlanabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başkan.
HASAN SUBAŞI (Devamla) -
Limon üreticisinin sorunlarıyla ardından gündeme gelmek üzere olan
diğer narenciye ürünlerimizin sorunlarının tespiti ve
çözülmesine ilişkin tedbirlerle girdi maliyetlerinin
azaltılması, destek ve ihracat teşvikinin getirilmesi için bir
araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz. Tüm narenciye
üretiminde gerekli tedbirleri araştırmak adına lehte
oylarınızı bekler, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Serpil
Kemalbay Pekgözegü, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL
KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Genel Kurulu, değerli
halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Seni unutmadık ...(x) Hrant Dinki sevgiyle saygıyla,
minnetle anıyorum. Katliamın arkasındaki karanlık gün yüzüne
çıkıncaya kadar mücadelemiz sürecek, hesap soruncaya kadar
mücadelemiz sürecek.
Sayın vekiller, Türkiye
büyük bir ekonomik kriz içerisinde; ENAGa göre enflasyon yüzde 82lerin
üstünde, TÜİK'e göre yüzde 30ların üstünde ve halkımıza
göre yüzde 100lerin üstünde. Sorunlar üreticiler için, tarım sektörü için
çok daha ağırlaşmış durumda ancak Hükûmet
sorunların üstünü teröröyle, kutuplaştırma siyasetiyle,
hamasetle örtmeye çalışıyor ve tarım sektörünün,
üreticilerin sorunlarıyla hiçbir şekilde ilgilenmiyor. Aralık
ayında döviz 18 lira olmuştu, tüm girdilere olağanüstü zamlar
yapıldı, fiyatlar arttı ama döviz, dolar 13 liraya
indiğinde fiyatlarda herhangi bir düşüş yaşanmadı
dolayısıyla bu fiyat hareketliliğinden üretim sektörü
olağanüstü kötü şekilde etkilendi.
Limon üreticisinin
sorunlarının tespiti ve çözüm önerileri çok önemlidir, gerekli
tedbirler alınmalıdır. Özellikle gübre, mazot, ilaç, su gibi
girdiler pahalanmıştır ve yanlış ihracat
politikaları sebebiyle ürün üreticinin elinde kalmıştır.
Baktığımız zaman, tarımsal üretimde aslında
kazananın sermaye kesimi olduğunu, kaybedenin de üreticiler
olduğunu görüyoruz; tezgâha baktığımız zaman en ucuz 5
lira, dalında 40 kuruş. Bakın, markette ve tarlada limonun
değeri bu şekilde; gördüğünüz gibi, markete gidinceye kadar çok
fazla zamlanıyor ve çiftçiler, üreticiler borçlanıyorlar çünkü bu
girdileri karşılayamıyorlar fakat bakıyoruz ki vergi
teşvikleri ya da destekler sermaye kesimine, BİMlere, market
zincirlerine gidiyor. Örneğin BİM, 2021in üçüncü çeyreğinde 884
milyon TL net dönem kârı elde etmiş, piyasa beklentilerinin üstünde
kâr etmiş, bu kârını da yatırıma çevirmiş ama
üretici iflas etmiş. Bu marketler zinciri ile tarlalar arasındaki
ilişki tarlaların, üreticinin aleyhine bir şekilde cereyan
ediyor; bunun değiştirilmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Baktığımız zaman, AKPnin sürekli
olarak bu kesimleri, sermaye kesimini, büyük sermayeyi, tekelleri desteklediğini,
üreticilerin borçları konusunda ise herhangi bir adım
atmadığını görüyoruz. Tabii ki örgütsüzlük en önemli
sorunların başında geliyor. Üreticiler çok ağır borç
yükü altındayken 8 yerden maaş alan Tarım Kredi Kooperatifi
Müdürünün toplam aylık kazancı döviz kuru artışına
paralel olarak 180 bin liradan 230 bin liraya çıkmış durumda.
Örgütsüzlük, dağınıklık, bu çarpık Kredi Kooperatifi
anlayışı yine üreticiye zarar veriyor. Biz üreticinin, çiftçinin
elektrik borçlarının silinmesini istiyoruz. Üreticinin ilk etapta 50
bin TLye kadar olan borcunun silinmesini istiyoruz ve TLnin muazzam
değer kaybı karşısında üreticinin, limon üreticileri
başta olmak üzere bütün tarım üreticilerinin desteklenmesinin çözüm
olabileceğini düşünüyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bulut
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Adana hafif
raylı sisteminin 2inci etabının 2022 yılı
Yatırım Programına yine alınmadığına
ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
2013 yılından bu
yana dosyası bekleyen Adana hafif raylı sisteminin ikinci etabı
2022 Yılı Yatırım Programına yine alınmadı.
Şaşırdık mı? Hayır. Adana Büyükşehir
Belediyemizin hazırlama sürecini Cumhurbaşkanlığı
Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve Hazine bürokratlarıyla
birlikte yürüttüğü, şifahi olarak onaylanan bu projenin
onaylanmaması tamamen siyasidir. Üvey evlat muamelesi gören Adana ve
Adanalılar makul bir açıklama bekliyor. Gareziniz Adanaya ya da
seçimi kazanan Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan
Karalara mı? Adananın şehir içi trafiğini rahatlatacak,
Adanalı hemşehrilerimizin hayatını
kolaylaştıracak bu projeye onay vermeyerek sadece Büyükşehir
Belediyemiz değil, tüm Adanalılar cezalandırılıyor.
Buradan Cumhurbaşkanına ve Ulaştırma Bakanına
sesleniyorum: Adanalının trafik çilesine son verecek metro projesini
bir an önce yatırım programına alın. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Nuhoğlu
30.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun,
Nusret Dişo Ülkünün vefatına
ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hafta başında
kaybettiğimiz Nusret Dişo Ülkü Üsküpte toprağa verildi, çok
kimse duymadı bile. Prizrende doğdu, çocukluğundan sonra Üsküpe
yerleşti ve seksen dört yıllık ömrünü orada geçirdi. Mustafa
Kemal ve Yahya Kemal hayran olduğu en önemli şahsiyetlerdi. Okul
kitapları yazdı, Makedonya ve bütün Rumelide Türkçenin
yaşaması için dergiler çıkardı, çok sayıda kitap
yayınladı. Şair, yazar, gazeteci ve fikir adamıydı.
Yücelciler hareketinin son temsilcilerindendi. Gönlü ve aklı sadece dünya
Türklüğündeydi. Rahmetle ve şükranla anıyorum. Çocuklarına,
ailesine ve Rumeli Türklerine başsağlığı diliyorum.
Onu hiç unutmayacağız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili
Hasan Subaşı ve arkadaşları tarafından, uygulanan
yanlış ihracat politikaları, destek ve teşvik sistemleri
ile ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin
yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticilerinin
ihracat pazarlarını kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun
bakımı, girdi maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar
fahiş oranda artması, üreticinin 30 kuruşa dalından
zararına satması ya da yollara dökmesi konularında limon
üreticilerinin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm
önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla 19/1/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CENGİZ
GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar,
limonu konuşuyoruz. Limon bizim için sarraftaki altınla eş
değer bir ürün, sarı altın deriz biz limona. Mersin'de öyle
bir deyim vardır ki; Mersin bir liman ve limon kentidir. Limon,
aslında narenciye çeşitleri içinde en önemli çeşitlerden biridir
çünkü limon her iklimde, her toprak yapısında yetişmez;
özellikli iklimlerde, özellikli topraklarda yetişen ve onu üretenin
sevgisiyle daha kaliteli olan bir ürün. (CHP sıralarından
alkışlar) Burada, öncelikle bir narenciye ama özünde limon üreticisi
olarak konuşuyorum. Çocukluğunda limonun turunçtan
aşılamasını, sulamasını, budamasını,
ilaçlamasını ve hatta ellerine diken batarak onun hasadını
yapan bir köy çocuğu olarak konuşuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bakın, burada -gerçekten çok iyi hatırlıyorum- yüce Meclis
çatısı altında bizden önce görev yapan değerli
milletvekilleri de limonla, narenciyeyle alakalı, çeşitli defalar araştırma
önergeleri verdiler ve o önergeler neticesinde, Meclis çatısı
altındaki partilerin gruplarından katılan arkadaşlar
araştırma önergeleri noktasında bütün paydaşlarla
çalışmalarını yaptılar ve bir rapor
hazırladılar.
Değerli arkadaşlar,
aslında, bu rapor 2000li yılların başında
hazırlanmıştı, yani AKPnin iktidar olduğu dönemde
hazırlanmıştı. Orada da limonun, narenciyenin
sorunları konuşuluyordu o tarihte; 2022 yılına geldik hâlâ
narenciyenin, limonun sorunlarını konuşuyoruz. Arkadaş, siz
neyi çözersiniz bu ülkede ya? Hangi sorunu çözersiniz? Çözemiyorsanız da
çıkın gidin artık. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
tabii ki konumuz limon. Özellikle, on bir yıl da Ziraat Odası
Başkanı olarak bunun mücadelesini vermiş bir insanım.
Mutlaka ihracatın artırılması lazım, bütün tarım
ürünlerinde olduğu gibi, özellikle limonda ve narenciyede. Siz ne
yaptınız? Limonun ihracatını yasakladınız.
Limonun ihracatı yasaklanınca pazar payını kaybettik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Gökçel.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, geçmiş yıllarda narenciyenin tonuna
125 dolar -siz doları iyi bilirsiniz- destek veriliyordu, bugün limonun
desteğini 100 liraya düşürdünüz.
AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Ne bağırıyorsun?
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Vallaha, bağırmazsak duyamıyorsunuz. Acaba duyar
mısınız, o sağır kulaklarınız duyar mı
diye bağırıyorum, hâlâ duyacak
Siz, şimdi, magazinsel
boyutunu alıyorsunuz ele.
YASİN UĞUR (Burdur)
Biz duyuyoruz da senin ağzından çıkanları
kulağın duymuyor galiba.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Çiftçi bitmiş, limonu kesiyor; ağacını kesiyor,
ağacını!
SALİH CORA (Trabzon)
Hurdacı bağırır.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Ben daha yeni kestim, söktüm limonları. Ne konuşuyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar) Verin ihracata primi, görün
bakalım çiftçide sorun kalır mı kalmaz mı?
YASİN UĞUR (Burdur)
Sen bağırarak söylüyorsun, kulakların duymuyor.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Siz, bize laf yetiştireceğinize, narenciye ihracatına,
narenciye yetiştiren çiftçiye desteği gerçek şekilde verin.
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Bravo!
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Tabii ki bağırırım, canı yanan insanım,
canı yanan. Ürettiğim fiyata, limonu, mandalinayı
satamıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YASİN UĞUR (Burdur)
Biraz daha bağır.
ALPAY ANTMEN (Mersin) O
zaman anlar, anlar.
Belki anlarsın.
YASİN UĞUR (Burdur)
Yok, normalde kulaklarınız sağır değil de kendi
kulakları sağırsa, Alpay Bey, ondan duymuyor olabilir.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Ben yirmi yıldır
anlaşılmadığını düşünüyorum.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Özür dilerim Başkanım, çok saygılıyım ama bir
şey söyleyeceğim.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Çok
sataştılar Başkanım.
Anlaşılmadığım için. diyor.
BAŞKAN Buyurun.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Başkanım, affınıza sığınıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bakın, muzda da sorun var, muza gelemedim bile ama şunu söyleyeyim:
Bütün tarım ürünlerinde sorun var. Siz ne kadar anlamazdan gelirseniz
gelin, tarlalarda yangın var. Tarlalarda çiftçiler üretim yapıyor,
para kazanamıyor.
Özellikle narenciyede
-bakın, bir daha söylüyorum- ihracat miktarını
arttıramazsak her yıl gelir, narenciye hasat döneminde bu
konuşmaları yaparız, bunu siz de biliyorsunuz ama maalesef
işinize gelmiyor bunu çözmek. 2017 yılında narenciyeye ihracat
teşvikini bitirdiniz, kestiniz, zorlayınca bu yıl 100 lira
vermek zorunda kaldınız. Mutlaka, acilen limonun ve narenciyenin
ihracatına en az 100 dolar seviyesinde teşvik yeniden verilmeli
diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Ali
Cumhur Taşkın, buyurun. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına verilen Meclis
araştırması önergesiyle ilgili konuşmak üzere AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
gıda güvenliği, devletlerin millî güvenliğine eş
değer, stratejik bir konudur. Son iki yıldır bütün dünyada
yaşanan salgın hastalıkla beraber sürdürülebilir gıda
güvenliği önemini daha da artırmıştır. Öncelikle
şunu belirtelim ki Türkiye tarımı, uygulanan politikalar ve
verilen desteklerle büyümeye devam etmektedir.
ERHAN USTA (Samsun) Limona
gel, limona.
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla) AK PARTİ iktidarı olarak son on dokuz yılda,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde, iyi bir stratejik planlama sonucunda verimli bir
kaynak kullanımı ortaya çıkartarak güçlü bir tarımsal
üretim altyapısını meydana getirdik, tarladan sofraya gıdamızın
güvenliğini sağladık.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Onun için mi buğday ithal ediyoruz? Buğday ithal
ediyoruz, buğday; en çok ithalat yapan ülkelerin başında
geliyoruz.
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla) Bu bakımdan, bu meselenin üzerinde AK PARTİ olarak
hassasiyetle duruyoruz, durmaya da devam ediyoruz.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Allah daha iyisinden sakınsın bizi(!)
ERHAN USTA (Samsun) Limona
gel, limona.
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla) Son on dokuz yılda çiftçimize, üreticimize 396 milyar TL
destek verdik ve bununla beraber, tüm üreticilerimizin almış
olduğu bu desteklemelerimiz -2017den itibaren- bugün itibarıyla 2
misline çıkmıştır yani 12,9 milyar lira olan bu destek 26
milyar liraya çıkmıştır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Limona
gel, limona.
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla) Yine, OECD rakamlarına baktığımız zaman,
gayrisafi millî hasılasının yüzde 1,6sını tarıma
ayıran Türkiye OECD ülkeleri arasında kaçıncı sırada
arkadaşlar? 1inci sırada. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Özellikle Mersin'deki,
Antalya'daki, Adana'daki ve Muğla'daki limon üreticilerimize buradan
teşekkür ediyorum. Limon üretiminin, dikiminden ilaçlanmasına,
gübrelemesine, sulamasına, bakımına ve toplanmasına kadar
zahmetli bir iş olduğunu içerisinden biri olarak çok iyi biliyorum ve
bu üreticilerimize buradan öncelikle teşekkür ediyorum.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
ORHAN SÜMER (Adana) Zarar
ettikleri için mi teşekkür ettin?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Zararına üretim yaptıkları için mi
teşekkür ediyorsun?
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla) Değerli milletvekillerimiz, ülkemiz, dünya limon üretiminde
Hindistan, Meksika, Çin, Arjantin ve Brezilya'nın ardından 6ncı
sırada yer almaktadır. Üretilen limonun yüzde 60ı ihracata konu
olmaktadır, yine yıllık 330 milyon dolar civarında
ihracatımız olmaktadır.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun!
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla) Limon üretim alanlarındaki artışa bağlı
olarak üretim miktarındaki artış, ilk hasat edilen limon
çeşitlerinin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla)
depolamaya uygun olmaması, tamamının piyasaya
arzı, Covid-19 salgınının devam etmesi nedeniyle lokanta ve
turistik tesislerin tam kapasite çalışmamasının iç piyasada
limona olan talebi azaltması, salgın nedeniyle ülkelerin
uyguladığı kısıtlayıcı tedbirlerin
ihracatı daraltması, alıcımız olan ülkelerin Arjantin,
Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerden tedarik yoluna gitmeleri ve bu tedarik
sürecinin kasım ayına kadar devam etmesi
İBRAHİM AYDEMİR
(Erzurum) Bravo sana Cumhur, helal olsun!
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla)
tarım ve gıda ürünlerinin dönemsellikten etkilenme
oranının yüksek olması -tekrar söylüyorum, dönemsellikten
etkilenme oranının yüksek olması- fiyatlarda dönemsel olarak azalışlara
veya yükselişlere neden olmaktadır.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun sana Cumhur, bravo!
ORHAN SÜMER (Adana)
Sayın Vekilim, girdi maliyetlerinden de bahset.
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla) Limona verdiğimiz desteklerle birlikte limon üreticilerimizin
devamlı yanında olduk ve 2002 yılında limon üretimi 525 bin
ton iken bugün 1,2 milyon tona ulaşıldı. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Allahtan süren bitti yani.
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla) Bu, çiftçilerimize, limon üreticilerimize vermiş
olduğumuz desteğin neticesidir arkadaşlar.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun.
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Devamla) Limon üreticilerimiz bizi ekrandan izliyorlar. Her zaman çiftçilerimizin
yanında olduk, yanında olmaya devam edeceğiz çünkü AK PARTİ
çiftçinin yanındadır, üreticinin yanındadır, yani
kısacası milletin yanındadır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Özel, Sayın Sümer, Sayın Antmen, Sayın Şeker, Sayın
Polat, Sayın Gökçel, Sayın Beko, Sayın Şahin, Sayın
Köksal, Sayın Kayan, Sayın Kılınç, Sayın Emir,
Sayın Özdemir, Sayın Berberoğlu, Sayın Durmaz, Sayın
Keven, Sayın Bayır, Sayın Sarıaslan, Sayın Tuncer,
Sayın Tokdemir.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
15.40
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.53
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK
(İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ
Parti grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Antalya Milletvekili Hasan
Subaşı ve arkadaşları tarafından, uygulanan
yanlış ihracat politikaları, destek ve teşvik sistemleri
ile ihracat koşullarında sürekli yaşanan değişimlerin
yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle limon üreticilerinin
ihracat pazarlarını kaybetmesi, bir yıl içerisinde limonun
bakımı, girdi maliyetleri, gübresinden ilaç ve mazotuna kadar
fahiş oranda artması, üreticinin 30 kuruşa dalından
zararına satması ya da yollara dökmesi konularında limon
üreticilerinin sorunlarının, alınacak tedbirlerin ve çözüm
önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması amacıyla 19/1/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, elektriğe yapılan fahiş fiyat
zammının bütün yönleriyle araştırılması
amacıyla, 19/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
19/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
19/1/2022 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
19 Ocak 2022 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından verilen (16360) grup numaralı elektriğe yapılan
fahiş fiyat zammının bütün yönleriyle
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 19/1/2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Söz mü
istediniz?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, pek kısa bir söz
talebim var.
BAŞKAN Önce size mi
söz vereyim?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Takdir sizin Başkanım.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN
KAÇMAZ (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; herhâlde tüm Türkiye kamuoyunun son dönemlerdeki ortak konusu
zamlar, özellikle elektrik zammı. Hatırlarsanız, temmuzda yüzde
15lik bir zam yapılmıştı. 1 Ekimde yine bir yüzde 15 zam
ama gelecek olan tepki sebebiyle geri çekilmişti ama ekimde geri çekilen
bu zam 1 Ocakta yüzde 52 ile yüzde 127 arasında bir zam olarak tekrar geri
geldi. Bu zam asgari ücrete ve emekli maaşlarına yapılan
zammın yüzde 400ü üzerinde bir elektrik zammı. Türkiye tarihinin en
büyük zammını yapmak AKP iktidarına nasip oldu. Tabii, bu
zamların gerekçesine baktığımızda, bu zamların
sebeplerine baktığımızda daha öncesinden de
eleştirdiğimiz özelleştirme sonucu ortaya çıkan bir durum
olduğunu görebiliyoruz çünkü özel şirketlerin talebiyle getirilen
fahiş bir zamla karşı karşıyayız. Sadece şu
tabloya baktığımızda bile aslında halkın,
doğanın değil, sadece sermayenin, şirketlerin
iktidarın gündeminde olduğunu görebiliyoruz.
Elektrik Üretim AŞnin
ürettiği, o da özelleştirilmeyen birkaç santralden ürettiği
elektrik dağıtım şirketlerine 31,86 kuruşa
satılıyor. Dağıtım şirketleri ise bu
elektriği 150 kilovatsaatin altındaki kullanım için 79,5
kuruşa, 150 kilovatsaat üstü için ise 134,88 kuruşa satıyor.
Yani bu durum için tek bir şey söylenebilir, el insaf diyoruz.
Dağıtım şirketleri hem Elektrik Üretim AŞnin
verdiği elektrikten hiçbir üretim yapmadan kazanıyor hem de
dağıtım şirketi yine dağıtım ve iletimden de
kâr kazanıyor. Baktığımızda Elektrik Üretim
AŞnin 1 liraya verdiği elektriği dağıtım
şirketleri 2,5 liraya, hatta 150 kilovatsaat üstündeki kısım
için ise 4 liraya satıyor. Yani ortaya çıkan durum, maliyeti 1 lira
olan bir şeyi halka 7 liraya satıyorsunuz. Bu zamların,
dediğimiz gibi, temel sebebi AKP iktidarının özelleştirme
politikalarıyla enkaz hâline getirdiği Türkiye ekonomisinin bir
sonucudur.
Halk artık kombiyi
kısmaktan Eskimo gibi yaşıyor. Halk oturduğu evinde
bereyle, montla, battaniyeyle oturuyor. Yoksulun odununa, kömürüne de zam
yapıldı. Ortaya öyle bir sonuç çıktı ki sadece
elektriğe yapılan 1 kuruş zam bile 2,3 milyar TLnin halkın
cebinden çıkması anlamına geliyor. Ancak ne 1 kuruşu,
onlarca lira para çıkıyor artık. Sadece aralık ayında
yapılan yasadaki TRT payını ve enerji payını
faturalardan çıkarıyoruz. diye müjde olarak verilen kısma
baktığımızda, şu tabloda, 100 kilovatsaat
kullanım için enerji fonundan 40 kuruş, TRT payından 80
kuruş düşüm yapıldı ancak aynı faturaya gelen zamlarla
46,8 lira zam yapılmış oldu. Sadece bu bile aslında
halkın karşı karşıya kaldığı durumu
gösteriyor.
Yine, zamlardan hemen önceki
faturalara baktığımızda 150 kilovatsaat altı için
kullanılan tarifede 100 kilovatsaat için 137,6 lira olan fatura şu
aşamada 206 lira, yine 45,9 lira olan bir fatura 103 lira; 200 kilovatsaat
ve üstü için olan tarifelerde ise 183 lira olan bir fatura şu an 309 lira.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'de şöyle bir gerçek ortaya çıktı: Yapılan
emisyonlarda azalma var. Bu, iktidar enerji ve iklim politikalarında iyi
bir şey yaptığı için olmuyor ya da enerji verimliliği
üzerine bir eğitim verildiği, daha dikkatli olunduğu için
olmuyor. Halk kombiyi açamıyor, halk daha fazla üşüyor. Ancak
dediğimiz gibi, iktidarın gündeminde sadece patronlar var;
iktidarın gündeminde halk yok, doğa yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
Tabii, bunlarla birlikte sadece artışın bir aylık
faturası bile 20 Aralıktaki o döviz vurgunuyla, kurlardaki o
oynamayla, o spekülasyonla, o yolsuzlukla ortaya çıkandan daha fazla. Her
ay böyle bir vurgun yapılıyor. Bu zamlarla sadece elektrik
şirketleri kazanıyor. 21 dağıtım ve iletim
şirketi için iktidar, aslında halkı şirketlere, sermayeye
peşkeş çekiyor. Elektriğe yapılan bu fahiş zammın
sebebinin yaratacağı ekonomik ve sosyal tahribatların ortaya
çıkarılması için bu önergeye tüm milletvekillerinin, tüm
partilerin evet demesini bekliyoruz.
Halkın dayanacak gücü
kalmadı; halkın gündemi zamlar, halkın gündemi yoksulluk,
halkın gündemi artık bu iktidardan kurtuluş.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ümit Beyaz.
Buyurun Sayın Beyaz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yeni yıla zamlarla giren ülkemizde
vatandaş yüksek fatura bedelleriyle karşı
karşıyadır. Kademeli olarak yüzde 50 ile yüzde 125 arasında
değişen elektrik zamları, vatandaşlarımızın
cebini yakıyor. Özellikle doğal gaz ve elektrik faturalarından
şikâyetçi olan bazı vatandaşlarımız, normal
şartlarda ve kullanımlarına göre çok yüksek fatura
geldiğini belirtirken, bazıları ise hiç tüketim yapmamasına
rağmen yüksek fatura geldiğinden şikâyetçidir. Her gün gelen
şikâyetlerden anlıyoruz ki toplum bu zamlarla büyük bir yük
altındadır. Ne yazık ki Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun
dağıtım şirketlerini koruyan bir anlayışla
elektrik faturalarında, tüm ödemeleri enerji bedeli adı altında
tek bir kalemde toplamasıyla ne için, ne kadar ücret ödediğimizi
bilmiyoruz. Enerji bedeli, dağıtım bedeli, kayıp kaçak
bedeli gibi kalemler, faturada, tek satırda gösterilen enerji bedeli
adı altında toplam olarak gösterilmektedir. Dolayısıyla,
tüketici hangi kalem için ne kadar ödediğini bilmiyor, tüketicinin
evrensel hakkı olan bilgilenme hakkı elinden alınıyor.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır soygunuyla karşı
karşıyayız. Son yapılan zamlar soyguna dönüşmüş
durumdadır. Bunun adı zam değil, halkın cebindeki
paranın doğrudan doğruya özel şirketlere transferidir.
Değerli arkadaşlar,
elektrik üretiminde kamu payı yüzde 17 civarında, özel sektör
payı ise yüzde 83 civarında; Türkiyede 21 elektrik
dağıtım bölgesi var ve sayıları bir elin
parmaklarını geçmeyecek şirketlerin ortaklığıyla
bu dağıtım bölgeleri işletilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
ardı ardına yağan zamlara direnmeye çalışan
vatandaşlarımız evlerinde doğal gaz yakamaz, elektrik
kullanamaz hâle gelmiştir. Vatandaşlarımız evindeki
elektrikli aletleri çalıştırmaya korkuyor. Önce buzdolabına
et koyamaz hâle getirdiniz, şimdi sayenizde dolabın fişi
çekiliyor. Elektrik dağıtımı yapan özel şirketler çok
para kazandıkları zaman vatandaşla paylaşmıyor ki
zarar ettiğinde vatandaştan tahsil etsin. Üstelik, günümüz
teknolojisinde kaçak elektrik kullanımını tespit etmek ise çok
kolaydır, küçük yatırımlarla bu iş çözülebilir. Tabii,
dürüst vatandaştan tahsil etmek kolayınıza geliyor.
Bu yoksul milletin
sömürüldüğü yeter artık diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmaz.
Buyurun Sayın Durmaz.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KADİM
DURMAZ (Tokat) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri ve
bizleri izleyen aziz milletimiz; hepinizi sevgiyle saygıyla muhabbetle
selamlıyorum.
Tabii, yeni bir yıla
girdik; girdiğimiz yeni yılda AK PARTİ iktidarı bu ülkenin
yurttaşlarına yeni yıla umutla bakmayı, yeni yılı
kutlamayı çok gördü. 2022 yılının ilk sabahı zam
haberleriyle uyandık. Elektriğe yapılan bu zamlar evlerde ve
ülkede tüm sektörlerde yıkıcı bir sonuç doğurdu. Tokatta, Yozgatta, Aksarayda,
Urfada, Konyada, ülkemizin dört bir yanında çiftçiler üretim yapamaz
hâle geldi. Bu zamlarla birlikte çiftçi tarımsal sulama kaynaklı
borcunu artık ödeyemeyecek, üretimden vazgeçecek, işsizlik artacak,
enflasyon daha da yükselecek, işletmeler kapanmaya gidecek, gıda
krizi yaşanacak.
Artık AK PARTİ tek
adam rejiminin fiyatları kontrol altına alacak ve toplumsal
faydayı gözetecek gücü kalmamıştır, gücünüz ancak garip
gurebaya yetmektedir. Nasıl mı? Elektrik şirketinin 25
kuruşa mal ettiği elektriği dağıtım
şirketleri vatandaşa 50 kuruşa satarken AK PARTİ
seyretmektedir. Son beş yılda 10 defa Elektrik Piyasası Kanunu
değişmiş, ne acı ve ne garip ki her değişiklik
sonrası zam yapmışsınız. Neden sürekli zam
yapıyorsunuz? Çünkü AK PARTİ özelleştirmelerdeki zararı bu
vatandaşa, garibana, garip gurebaya, sanayiciye, KOBİciye yüklemenin
yolunu alışkanlık hâline getirdi. Çünkü ülkede büyük bir kriz
var, bu krizden çıkışın yolu üretim ve enerji.
İşte bu noktada iktidar, yüzünü üretimden yana dönüp bu millete
yaptığı zamlardan geri adım atmak zorunda ama sizin
niyetiniz, zengin etmeyi hedeflediğiniz 5li çeteye yeni kaynaklar
aktarmak.
Bakın, şirketler
nasıl kollanıyor: Elektrik dağıtım şirketleri
2014 ile 2019 yılları arasında trafolardan toplam 201 milyon 691
bin lira reklam ve kira geliri elde etti. Arkadaşlar, TEDAŞa bunun 1
kuruşunu yatırmadılar ve AK PARTİ iktidarı
bunların üzerine gidip bunları icraya vermedi. (CHP
sıralarından alkışlar). Defalarca soru önergeleriyle
sorduk: İşini düzgün yapamayan, kanuna aykırı hareket eden
şirketlere kestiğiniz 3,6 milyar TL tutarındaki cezaları
tahsil edin. dedik, onu da etmediniz çünkü hedefiniz bu aziz millet
değil, yandaşlara kâr ettirmek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KADİM DURMAZ (Devamla)
Elektrik şirketlerinin sadece dağıtım bedeli adı
altında elde ettikleri aylık gelir 3,66 milyar TL iken bu zamla
birlikte gelirleri 4,55 milyar TLye çıktı. Bunlar, elektrik
şirketlerinin bu ülkeyi nasıl esir aldığının en
açık göstergesidir. Elektrik şirketleri Yozgatta, Tokatta,
Aksarayda, Konyada, Urfada tarlasını sulayamayan çiftçinin
ürettiğine el koyuyor; çiftçinin evini, tarlasını, traktörünü
haczetmeye devam ediyor. Elektrik şirketleri tarımsal sulama
yapamayan, borcunu ödeyemeyen çiftçilerin üretimi terk etmesine sebep oluyor ve
şirketler bunu AK PARTİ Hükûmeti eliyle yapıyor değerli
arkadaşlar. Bu şirketler, AK PARTİ iktidarının
kademeli zulmüyle zamlarını yapmaya da devam ediyor. Gelin, bu zulme
hep birlikte son verelim. Elektrik fiyat artışları ve zamlar
kabul edilemez, geri alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla)
Elektrikte konutlar için en düşük tarife sınırı 230
kilovatsaate çıkarılmalıdır. Yoksul ailelere elektrik
yardım sınırı aylık 230 kilovatsaate çıkarılmalıdır.
Konutlarda elektrik, doğal gaz ve suda KDV acilen yüzde 1e indirilmelidir
diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Nevzat Şatıroğlu.
Buyurun Sayın
Şatıroğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine grubum adına
aleyhte söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi
ve bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkan,
kıymetli milletvekillerimiz; verilen önergede elektriğe 1 Ocak
itibarıyla yüzde 127 zam yapıldığı ve
EÜAŞın dağıtım şirketlerine
sattığı elektriğe ise sadece yüzde 34 zam yapılmak
suretiyle dağıtım şirketlerine bir rant
aktarıldığı iddia edilmektedir. Bu iddia kesinlikle ve
kesinlikle doğru değildir. Bunu teknik bir konu olması hasebiyle
bu kısa sürede izah etmeye çalışacağım.
Elektrik
dağıtım şirketleri, elektriği EÜAŞ, serbest
piyasa ve ikili anlaşmalar vasıtasıyla tedarik etmektedir. 2021
yılında serbest piyasa fiyatlarının en üst seviyeye
çıktığı hepimizin malumudur. Bu makul dışı
artışın sebebi küresel piyasalarda artan petrol fiyatlarıdır
ki 20 dolarlara düşen petrol 90 dolarlara kadar
çıkmıştır. Bir diğer gerekçe dünyada artan doğal
gaz fiyatlarıdır. Ortalama 300 dolarda seyreden doğal gaz
fiyatları -zaman zaman 100 dolardan tedarik ediyorduk ülke olarak- geçen
yıl ortalama 1.000 dolara, zaman zaman da 1.500-2.000 dolara kadar
yükselmiştir küresel piyasalarda. Hakeza, elektrik ürettiğimiz kömür
santrallerinde yaktığımız ithal kömür 80-90 dolar
bandında iken, geçen yıl bu rakam 260 dolarlara kadar
yükselmiştir.
Bunun yanı sıra,
iklim koşullarının getirdiği kuraklık sonucu hidrolik
kaynaklardan ürettiğimiz elektriğin de azaldığını
farz edersek ciddi bir daralmayla karşı karşıya
kaldık. Örneğin, geçen yıl hidroelektrik santrallerden
ürettiğimiz elektriği bir önceki yıla göre yüzde 10 eksik
üretmek suretiyle, 55 milyar kilovatsaat elektriği hidrolik kaynaklardan
değil, doğal gaz kaynaklarından tedarik etmek zorunda
kaldık. İşte, bu süreçte Hükûmetimiz devreye girmiş, bu
küresel ve iklimsel koşullar sebebiyle oluşan bu yüksek
fiyatları vatandaşına yansıtmamak için sübvansiyonu
maksimum seviyede kullanmaya başlamıştır.
Peki, bu sübvansiyonlar
nasıl veriliyor? Kıymetli vekillerim, işte burada hazineye ait
kuruluşumuz olan EÜAŞ, ürettiği elektriği maliyetinin
altında elektrik dağıtım şirketlerine değil, elektrik
havuzuna vermek suretiyle oluşan maliyetleri minimize etmeye
çalışmaktadır. Aynı süreçte serbest piyasada oluşan
elektrik fiyatları megavat başı bin lira seviyelerini
geçmiştir. Yani burada EÜAŞ ucuz elektriği
dağıtım şirketine değil, oluşan yüksek
maliyetleri aşağı çekmek için elektrik havuzuna vermektedir. Sonra
da havuzda oluşan bütün bu maliyetler EPDK tarafından yakinen takip
edilmekte ve dağıtım şirketinin bundan bir menfaat
sağlamasının önüne geçilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
NEVZAT ŞATIROĞLU
(Devamla) Bu sayede, AK PARTİ Hükûmeti olarak 2021 yılında
elektrikte 25 milyar TLyi sübvanse etmiş bulunmaktayız. Benzer olay
doğal gazda yaşanmış, bu sübvansiyonlar bu sefer BOTAŞ
marifetiyle vatandaşımıza yansıtılmış ve 80
milyar TL hazine kaynaklarından -vatandaşımızdan eksik
ödeme almak suretiyle- daha ucuz gaz vermek suretiyle
karşılanmıştır.
Önergedeki bir diğer
iddia ise şu: Elektrikte kademeli tarifeye geçtiğimizi hepimiz
biliyoruz, 150 kilovatsaat limit var. Birinci kademe dediğimiz 150
kilovatsaatin altında hiçbir mesken bulunmamaktadır. Bu, doğru
değildir. Türkiyede hane başı ortalama tüketim 134
kilovatsaattir, 35 milyon elektrik kullanıcımız vardır ve
bunun da 23 milyon abonesi 150 kilovatsaatin altında elektrik
tüketmektedir. Biz de bu sistem vasıtasıyla 23 milyon hanemize ucuz
elektrik vermeye çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NEVZAT ŞATIROĞLU
(Devamla) Buradan hareketle HDP grup önerisinin doğru
olmadığını bir kez daha ifade ediyorum.
Şunu söylemek isterim
ki: AK PARTİ olarak her zaman memurun, işçinin, çiftçinin, emeklinin
yanında olmaya devam edeceğiz diyor, bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Size göre hiçbir sorun yok ya.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hiçbir konuda sorun yok ki.
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Beştaş,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, kar yağışı sebebiyle birçok ilde
tam bir kâbus yaşandığına ve AKPli belediyelerin
hezimetine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, dün
gece Antepte, Diyarbakırda ve birçok ilde tam bir kâbus
yaşandı. Çok sayıda telefon alıyoruz ve maalesef bu devam
ediyor. Kar yağışı sebebiyle yollar tıkandı ve
yurttaşlar evlerine gidemediler. Mesela, Antep ile çevre illerin bütün
bağlantısı maalesef saatlerce -on altı saatten fazla-
kapalı kaldı; ısınma ve yiyecek sorunu yaşadılar.
Aynı şey Diyarbakır ve Siirt için de geçerli; hatta
vardiyaları biten işçiler fabrikalarda sabahlamak zorunda
kaldılar, insanlar araçlarını yolda park ederek kilometrelerce
yürümek zorunda kaldılar. AKPli belediyeler şampiyon
olduklarını iddia ediyorlar, açıkçası bu kar
yağışı da gösterdi ki hizmette bir
şampiyonlukları yok ama mağdur etmekte gerçek
şampiyondurlar.
Kayyumlar zaten gasbederek
oraya oturmuşlar ama
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Kayyumlar zaten gasbettikleri belediyelerde halka
hizmet etmiyorlar ama seçimle iş başına gelen Fatma Şahin
gibi belediye başkanları da halkı mağdur etmekte büyük
ilklere imza atıyor diyorum. Bu nedenle AKP iktidarının kar
yağışı sebebiyle bile ne kadar büyük bir hezimet
yaşadığını herkesin takdirine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarır ve arkadaşları tarafından, Demirören grubunun
Ziraat Bankasından kullandığı krediyi geri ödememesindeki
sorumluların araştırılması amacıyla 19/1/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 19 Ocak 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım.
19/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
19/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarır ve arkadaşları tarafından, Demirören grubunun
Ziraat Bankasından kullandığı krediyi geri ödememesindeki
sorumluların araştırılması amacıyla 19/1/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (3099
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
19/1/2022 Çarşamba günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır.
Buyurun Sayın
Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, Ziraat
Bankasının, Ziraat Bankasının kredilerinin, Demirören
grubunun çektiği bir krediyi neden ödemediğinin
araştırılması talebiyle bir önerge verdik; bunun üzerine
söz aldım.
Değerli arkadaşlar,
kürsüde soygun talan yolsuzluk gibi kelimeleri
kullandığımız zaman çok kızıyorsunuz ama
bakın, Ziraat Bankasındaki Demirören grubunun çektiği bu kredi
bana göre yüz yılın en büyük soygunlarından bir tanesi. Ziraat
Bankası, yüz elli dokuz yıl önce, II. Abdülhamit döneminde çiftçiler
için kurulmuş bir banka. Bakalım bu banka ne durumda? Bu bankayı
ne duruma getirdiniz? Bu bankanın kredileri ne şekilde veriliyor, ne
şekilde tahsil edilmiyor? Bir sefer, 2020 Sayıştay Raporunda
198 sayfa Ziraat Bankasına ayrılmış; bu raporun 80 ve
85inci sayfası Demirören grubuna ayrılmış.
Değerli arkadaşlar,
Demirören grubu, Doğan medyasını almak için 2018de 916 milyon
dolara anlaşıyor ve bu paranın 850 milyon dolarlık
kısmını -750 falan değil- Ziraat Bankasından kredi
şeklinde çekiyor, artı, Demirören grubunun Ziraat Bankasına 930
milyon lira da ayrı borcu var, iki yıl geri ödemesiz. Üç yıl
içerisinde 150 milyon dolarlık nakdî sermaye koymak zorunda. Bunların
hiçbirini üç yılın sonunda yapmayan bir şirket var.
Şimdi buradan Ziraat
Bankasına ve sizlere soruyorum: Ne hakla çiftçinin, köylünün, emeklinin,
milletin bankası bu adama bu krediyi veriyor? Ne hakla Ziraat Bankası
bugüne kadar tek bir ihtarname çekmiyor, tek bir mesaj çekmiyor, temerrüde de
düşürmüyor?
Değerli arkadaşlar,
aralık ayında Demirören grubunu Ziraat Bankası temerrüde
düşürse, icra takibi yapsa şu anda 30 milyar yani eski parayla 30
katrilyon borçlanacaktı. Bu, bizim paramız. Hâlâ bir işlem
yapılmıyor. Bakın, Sayıştay diyor bunu Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu demiyor. Sayıştay Demirören Ziraat Bankasını
850 milyon dolar çarpmış. diyor ve tek bir soruşturma yok. Suç
duyurusunda bulunuyoruz, Demirören grubu bizim hakkımızda suç
duyurusunda bulunuyor. Neymiş? Şirketinin manevi haklarını
zedelemişiz. Sen, şirketinin manevi haklarını
düşünüyorsan -siz düşünüyorsanız- köylünün, çiftçinin
parasını ödersin. Gerçekten utanç duyulacak bir olay.
Değerli arkadaşlar,
bakın, 1 liradan bahsetmiyorum, 100 bin liradan bahsetmiyorum. Bugün bir
emekli, bugün bir çiftçi, bugün bir memur Ziraat Bankasından kredi
çektiği zaman iki ay ödemezse maaşına haciz geliyor; traktörünü,
çiftliğini, tarlasını alıyorsunuz. Demirören'in
özelliği nedir? Ha, şunu söylüyorsanız: Doğan medya
grubunu saray aldırdı, Demirören grubu aracı. diyorsanız
ayrıca tartışırız bunu çünkü bu adam dört
yıldır bu çektiği kredinin tek bir kuruşunu ödememiş.
Sen bankaya ortak mısın kardeşim, ortak mısın?
Sayıştay raporu şunu söylüyor: Ziraat Bankasının
kredi riskinin yüzde 20sini Demirören grubu oluşturuyor. Ha, doğru.
Ben Hürriyete bakıyorum, diğer medya gruplarına bakıyorum
sabah akşam sarayın yayın organı gibi. Yani
Cumhurbaşkanı kendi yayın organını kurmak için Ziraat
Bankasının kredisini kullandırıp o adama mı
aldırdı? Bence öyle ama yazık değil mi, yazık
değil mi? Soruyorum: Siz bundan üzüntü duymuyor musunuz?
MURAT EMİR (Ankara)
Cevap veremezler, sorma.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Üzüntü duymuyor musunuz? Ben duyuyorum. Bakın,
eski parayla 30 katrilyon para; bizim paramız, çiftçinin parası,
köylünün parası. Yazık değil mi? Kim bu Demirören, kim?
Gerçekten yazık. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Değerli arkadaşlar, siz bunu
araştırmak zorundasınız. Ben suç duyurusunda bulundum,
eminim karanlık yerler takipsizlik kararı verdirecek. Siz bu önergeye
hayır diyeceksiniz. Peki, bu soygunu yargı
araştırmıyorsa, Meclis araştırmıyorsa ne yapacak
bu millet? Ne yapacak bu millet? Siz ya soyguna Evet. diyeceksiniz ya da
bunun araştırılmasını isteyeceksiniz.
Vatandaşlara karşı sizin borcunuz bu, vatandaşlık
borcunuz bu, vekillik borcunuz bu. Adam, ben suç duyurusunda bulunduğum
için, utanmazlığa bakın, bana suç duyurusunda bulunuyor.
Sayıştayın tespit ettiği bir usulsüzlük bu Sahte teminatla
kredi çekmiş. diyor. Hepinizin yüzünün kızarması lazım,
hepinizin; çiftçi adına, emekli adına köylü adına. Karar sizin.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidarın, basın gücünü daha da artırmak
adına Demirören medya grubuna Ziraat Bankası
aracılığıyla verdiği 800 milyon dolar kredinin
akıbeti hakkında verilen önerge üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Ziraat Bankasının
kuruluş amacı tarımsal ekonomide çiftçilerimize destek
olmaktır ancak Ziraat Bankası sadece tarımı teşvik
eden, kurgulayan bir banka olmaktan çıkmıştır, banka tarım
dışında sektörlere de kredi vermektedir. Kim diyor bunu? 2020
yılında diğer sektörlerdeki şirketlere verdiği
kurumsal krediler yüzde 241, vadesi geçenler ise yüzde 1.933 gibi çok yüksek
bir oranda artan, Ziraat Bankası Genel Müdürü diyor. Ekonominin dibe
battığı, ülkedeki bütün sektörlerin finansa ihtiyacı
olduğu bir doğrultuda öncelikli amacı çiftçiyi finanse etmek
olan bir kamu bankası tabii ki diğer sektörlerin de kredi
ihtiyacını karşılayabilir. Ne zaman? Kredi almak için
kapısını çalan çiftçiyi geri çevirmediği zaman. Çiftçi
artık Ziraat Bankasından kredi alamaz duruma gelmiştir. Neden?
Çünkü banka alınan bir teminatla Demirören grubuna 800 milyon dolar kredi
kullandırmıştır ve traktör almak için başvuran
çiftçinin ümüğünü sıkarken Demirörenden gereken teminatı alamamış,
bugüne kadar da tahsilat yapamamıştır. Sayıştay
raporlarına da bu bir şekilde yansımış, Ziraat
Bankasından Demirören grubuna ne kadar kredi verildiği hakkında
sağlıklı bilgimiz yok iken bir tripod
aracılığıyla en tutarlı açıklama 750 milyon
dolar. denilerek dile getirilmiştir. Ziraat Bankası yönetimi çok
bonkör, çiftçiye vereceği kredileri böylesine çarçur ediyor.
Yine, rapora göre; Ziraat
Bankası, Demirören grubuna verdiği 800 milyon dolarla da
yetinmemiş bir de üstüne 2 ayrı yönetim kurulu kararı
çıkararak işletme kredisini 100 milyon dolardan 250 milyon dolara
çıkarmıştır yani anlayacağımız Demirören,
Ziraat Bankasından 950 milyon dolar kredi almıştır ve tek
kuruş ödememiştir. Zaten yapılan anlaşmaya göre de
Demirören'in iki yıl içinde para ödemesi istenmemiş ve on yıl
içinde yüzde 6,5 faiz oranıyla kredisini kapatması istenmiştir.
2020 Mayıs ayına gelince Ziraat Bankası o güne kadar herhangi
bir ödeme yapmayan çok güvendiği müşterisine bir hatırlatmada
bulunma gereğinde bulunmuş ve Para yok. cevabını
alınca çareler aramaya başlamıştır. Tabii, iktidar, bu
sürece hazırlıklı olduğu için 2019 yılında
Demirörene önce Millî Piyangoyu devretmiş, ardından Demirörene ait
olan Güzel Enerji şirketinin akaryakıt firması Total zarar
etmesine rağmen, değeri düşmesine rağmen fahiş bir
fiyatla OYAK tarafından satın alınmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Demirören Güzel Enerji hissesinin tamamı OYAK'a satılarak kendince
güzel bir ticaret yaptı ama OYAK'ın hem zarar eden hem de içi
boşaltılan Totali -bazı paşaların itirazına
rağmen direniş gücü kırılarak, bazı paşalara
baskı yapılarak, istifaya zorlanarak- satın almasının
nedeni sır gibi saklanmıştır.
Daha neler oldu biliyor
musunuz? Demirören 10 milyon liraya aldığı Kemer Country Golf
Kulübüne ait golf sahasını 320 milyon liraya Ziraat Bankasına
sattı ve Banka, işletsin diye golf sahasını tekrar Demirörene
verdi. Gördüğünüz üzere soygunun adı satış olmuş. Ne
diye? Sırf kendileri adına basında tetikçilik yapsın diye.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halklar
Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın
Abdullah Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli halkımız;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin
grup önerisi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Baştan
söyleyeyim, biz bu önergeyi destekliyoruz.
Ziraat Bankası 2018
tarihinde 850 milyon doları yandaş olan Demirören grubuna şirket
satın alma ve işletme kredisi adı altında vermiş
bulunmaktadır. Peki, bu mevcut olan duruma benzer tarihte başka neler
yaşandı? Bakın, TELEKOMun uluslararası şirketlere
peşkeş çekildiği dönemde de aynı yol izlendi. Buradaki
amaç, muhalif olan medyayı gözetim altına almak ve neredeyse yok
etmeye ilişkin olan bir amaç. Demirören grubuna verilen bu kredi hâlâ
alınmış değildir. Peki, Ziraat Bankası başka
kimlere kredi veriyor? Ziraat Bankası, ev almak için,
ihtiyaçlarını karşılamak için ve çiftçinin üretim
yapabilmesi için çeşitli krediler veriyor. Buraya kadarki olan mesele
normal, normal olan bir süreç ama ödeme yapılmayınca, ödeme
sıkıntısı yaşayan halka ve bu ödeme
sıkıntısının yaşandığı andan
itibaren banka ne yapıyor? Hemen harekete geçiyor. Vatandaşın
elinde mevcut olan, krediyle alınan evini elinden alıyor, traktörüne
haciz konuluyor ve vatandaşın evine resmen haciz memurları hücum
ediyor. Ziraat Bankasının web sitesine
baktığınız zaman değerli arkadaşlar, bakın,
onlarca ve yüzlerce ev satışını göreceksiniz. Bunlar Ziraat
Bankasının mevcut olan web sitesinde mevcut olan
satışlar. Peki, bu satışlar nereden geliyor? Yani yoksul
bırakılan ve evini krediyle almak durumunda olan vatandaş, evin
kredisini ödemediği andan itibaren, elinde mevcut olan ev elinden
alınıyor ve mevcut olan banka resmen emlakçılığa
başlıyor. Kamu kaynaklarını yandaş şirketlere
peşkeş çektiren bu iktidar, aynı zamanda Demirören grubuna
karşı işlem yapamayan ve mevcut olan kamu bankası
Söz
konusu halk olunca evini elinden alan bir bankayla biz karşı
karşıya kalıyoruz. Bakın, bu düzen bu şekilde
gitmeyecek değerli arkadaşlar. Bu düzen, halk olunca, mevcut olan
Evini almak için kredi çeken bir vatandaşa karşı bu kadar
işlem yapan ve aynı zamanda, belki de Türkiyenin en büyük
emlakçı organizasyonu hâline gelen bir bankadan bahsediyoruz. Ve bu siteye
girdiğiniz zaman ev satışları ilanları var, iş
yeri satışları ilanları var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Yani
organizasyon o kadar büyük ki değerli arkadaşlar, bu organizasyon
aynı zamanda bu iktidarın, mevcut olan, halka olan
bakışını da gösteriyor. Yani Demirörenin şu andaki
borçları için hiçbir şekilde harekete geçmeyen bir iktidar ama halk
olunca, ama çiftçi olunca, ama kendisine bir ev almak isteyen bir vatandaş
olunca devreye giren ve bu evini elinden alan, icra yoluyla satmak isteyen ve
satışa sunan bir bankayla, bir kamu bankasıyla biz
karşı karşıyayız.
Bu nedenle, biz, bu önergeye
destek veriyoruz. Bu tür olumsuzlukların ve yolsuzlukların
araştırılması gerektiğini belirtiyor ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Yelda
Erol Gökcan.
Buyurun Sayın Erol
Gökcan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum.
Son dönemlerde
aldığımız tedbirler ve uyguladığımız
yeni politikalarla ekonomimizde gözle görülür bir rahatlama sağladık.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın da
belirttiği gibi, 2022 yılı bizim en parlak
yılımız olacak, 2023e de böyle gireceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
En fazla zam yaptığınız yıl mı olacak?
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Yavaş yavaş, kademeli şekilde kur da düşecek, faiz de.
Yatırım, üretim, istihdam ve ihracatta rekorlar kırıyoruz,
kırmaya da devam edeceğiz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Zam rekoru kırdınız siz, zam rekoru!
Kırdığınız tek rekor, zam rekoru!
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Fabrikalarımız 3 vardiya hâlinde çalışıyor, ihracata
mal yetiştirmeye çalışıyor.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Ziraat Bankasını konuşuyorduk, Ziraat
Bankasını!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bankayı konuş, bankayı!
ERHAN USTA (Samsun)
Demirörene gel!
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Durum böyleyken CHP başta olmak üzere muhalefet partileri suni gündem
peşinde, başarılarımızı gölgelemek için
olmadık yollar deniyorlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Mesela?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ne yapıyoruz?
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Ancak güneş balçıkla sıvanmaz.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Güneş Demirören mi, güneş? Ha, güneş
Demirören mi?
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Vatandaşlarımız gerçekleri görüyor, Sayın
Cumhurbaşkanımıza ve AK PARTİ iktidarımıza güven
ve inançları artarak devam ediyor.
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Krediye gel, krediye. Ziraat Bankasına gel!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Var mısın seçime, vatandaş ne kadar güveniyor görelim?
Vatandaş bize ne kadar güveniyor görelim, var mısın seçime? Niye
seçimden kaçıyorsunuz?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Para nerede, para?
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Kadına saygı
Kadına saygı
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Doğru, ben kürsüye çıkınca hepiniz çok saygı
gösteriyorsunuz Sayın Aydemir(!)
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
CHP zihniyeti, yirmi yıldır seçim sandıklarındaki
hezimetini saklamak için olmadık yollar deniyor.
CHP, ticari sır
kapsamına giren konularda dahi akıl almaz oyunlar oynamaya
çalışıyor. Şunu iyi bilmeliler ki: Her şey mevzuatlar
çerçevesinde yapılmaktadır. Ziraat Bankasını boşa karalamayın;
Ziraat Bankamız daima çiftçimizin ve üreticimizin yanındadır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Demirörenin yanındadır. desek daha doğru olacak, Tüpçünün
yanında. desek daha doğru olacak.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Ziraat Bankasının tarım sektörüne
kullandırdığı krediler 2021 yılı sonu
itibarıyla 109 milyar TLyi aşmıştır.
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne)
Demirören çiftçiliğe mi başladı?
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Kredilerden yararlanan üreticilerimizin sayısı ise yaklaşık
730 bindir. Üreticilerimiz, bu kredilerin 29 milyar TL tutarındaki
kısmını sıfır faizli olmak üzere yıllık,
yüzde 10un daha altında oranlarla kullanmışlardır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Paraları söyle, paraları; nerede, nereye gitti?
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Ziraat Bankasının kullandırdığı tarım
kredilerinin yüzde 36sı ise uzun vadeli yatırım kredileridir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bankalar ile müşterileri arasındaki
finansal ilişkiler 5411 sayılı Bankacılık Kanununun
Sırların saklanması başlıklı 73üncü maddesi
kapsamında banka ve müşteri sırrı niteliğindedir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ha, öyle mi?
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Bu bilgilerin kamuoyu önünde tartışılması, gündeme
getirilmesi veya yetkisiz kişilerle paylaşılması güven ve itibar
kuruluşları olan bankalara ve müşterilerine zarar verecektir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bankanın adını değiştireceksin; Demirören
bankası yapacaksın, tüpçü bankası yapacaksın.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Ayrıca, söz konusu müşteri ve banka sırlarının
açıklanması hususu uluslararası düzenlemelerle uyumlu olarak
5411 sayılı Bankacılık Kanununda suç olarak
nitelendirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) A, biz yargılanacağız yani şimdi!
CAVİT ARI (Antalya)
Suç işleyen sizsiniz, siz!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Milletin parasını peşkeş çekmek ne oluyor, milletin
parasını peşkeş çekmek neye giriyor; ondan bahset!
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla)
Bu bilgiler ışığında, CHPnin Meclis
araştırması komisyonu kurulması önerisine karşı
olduğumuzu belirtiyor; bu vesileyle yüce Meclisi ve ekranları
başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Özgür Bey,
size, oylayıp söz versem olur mu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Olabilir Sayın Başkanım.
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Özgür Bey, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, doğrudan sataşma niteliğinde
Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti diye başlayan cümlede yirmi
yıldır seçim hezimetini örtmek için ticari sır kapsamındaki
bilgiler dediği için grup adına 69uncu maddeden söz talebimiz var.
Grubumuz adına Ali Mahir Başarır konuşacak efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Burcu Hanım konuşsun, niye Ali Mahir Bey konuşuyor?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Demirören adına sizin vekil konuşuyor ya bizim grup adına da Ali
Mahir konuşsun. (CHP sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Aynen öyle.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başarır.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın,
Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Değerli arkadaşlar, banka
dolandırıcılığı suçu ne zamandan beri ticari
sır oldu merak ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
ben Ziraat Bankasının şahsiyetini bırakın karalamak,
Ziraat Bankasının şahsiyetini korumak için söz aldım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bugün size bir şey söyleyeyim: Bu Demirören krediyi çekerken -spor
alanı- yeşil alandaki arsayı Ziraat Bankasına imarlı
arsa diye verdi. Hadi, verdi diyeyim teminat olarak. Daha sonra buranın
tarla, yeşil alan olduğu ortaya çıktı. Peki, ne
yapıldı? Bakanınız bir gecede imar çıkardı. Kim
iptal etti? Danıştay iptal etti: Hayır, burası yeşil
alan. dedi. Peki, bugün o savunduğunuz Ziraat Bankası ne yaptı?
İstanbul Büyükşehir Belediyesine dava açtı Niye buraya imar
vermiyorsun? diye.
SALİH CORA (Trabzon)
Ziraat Bankası çiftçinin dostudur.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ziraat Bankasını bu duruma getirenler
utansın. (CHP sıralarından alkışlar) Ziraat
Bankasını, Ziraat Bankasının parasını o
beyefendiye peşkeş çekenler utansın. (CHP sıralarından
alkışlar) Ziraat Bankasını milyarlarca lira
parasını takip etmekten aciz bir banka hâline getirenler utansın.
SALİH CORA (Trabzon)
Tahsil ediliyor; rahat ol, rahat ol.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ben size soruyorum
Bunu ben söylemiyorum;
Sayıştay söylüyor, Sayıştay. O zaman Sayıştaya
dava açın, Sayıştaya dava açın.
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) O zaman dava açarsın; avukatsın, açarsın.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Hanımefendi, Sayıştaya dava açın.
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Aç, aç
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Sayıştay diyor ki: Usulsüz kredi
kullandırılmış. Sayıştay diyor ki: Bu kredi
usulsüz olmasına rağmen takibi yapılmamış. Ha, benim
paramla Doğan medyayı alacaksınız, Hürriyet imamı
Abdulkadir Selviye orada yazı yazdıracaksınız. Öyle mi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Öyle mi? Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
(CHP sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 303 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 2nci
sırasına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine ilişkin önerisi
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
19/1/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
19/1/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mahir
Ünal
Kahramanmaraş
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 303 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 2nci
sırasına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral
Danış Beştaş.
Buyurun Sayın
Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz sonra, bu önergeden sonra Anayasa Mahkemesi için Türkiye
Büyük Millet Meclisinde üye seçimi yapacağız.
Tablo nedir? Şu anda
Anayasa Mahkemesinin 12 üyesinin 12si de erkek, 2 Başkan Vekili de erkek,
Başkan da erkek. Diyarbakır Barosu avukatlarından Zülal
Erdoğan Bilal AYM aday adaylığı için önce başvuru
yaptı ve maalesef, ilk 3e giren tek kadın oldu, diğer 2si erkeklerden
seçildi yani önümüze Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday 3 kişi geliyor;
2 erkek, 1 kadın; 3 hukukçu.
Bugüne kadar AYM üyeliği
yapmış olan 116 emekli ve 15 mevcut üyeden yani 131 kişiden
yalnızca 5i yani yüzde 3,8i kadın. Ülkedeki avukatların
yarıya yakını, yargıçların da yüzde 46,26sı kadınken
bugüne kadar AYM üyeliği yapmış olan kişilerin
yalnızca yüzde 3,8i kadın olmuş. En son, 1995 yılında
bir kadın AYM üyesi olarak atanmış, bu üye 2015
yılında emekli olmuş ve o tarihten beri de AYM üyelerinin
tamamı erkeklerden oluşuyor; evet, yanlış
duymadınız, tamamı erkeklerden oluşuyor. Türkiye nüfusunun
yarısı kadın ama bir yüksek yargı, en yüksek yargı
mercisi Anayasa Mahkemesinde bir kadın üye 1995 yılından beri
yok. Bu tablonun izahı yoktur. Bu, kadınları yok saymaktır,
kadın iradesini yok saymaktır. Bu, bir utanç tablosudur. Bunu hiç
kimse izah edemez.
Tek bir kadın üyenin
bile bulunmasına tahammül edemeyen zihniyet, ülkede kadın
cinayetlerini durduracağına, kadına şiddeti
engelleyeceğine dair inanç da bırakmadı umut da
bırakmadı ama biz umudu da inancı da büyütmeye ve bu mücadeleyi
yürütmeye kararlıyız. Lakin bilinsin ki bizim mücadelemiz de devam
edecek ve yargıda, siyasette, kısacası, toplumun her
alanında eşit temsiliyeti sağlayana kadar asla
yılmayacağız. Evet, kadın avukatların ve Türkiyedeki
birçok kadın kurumunun Türkiye Büyük Millet Meclisine
çağrısı var AYMde kadın temsiliyeti sağlansın.
diye.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Ve ne diyoruz: Şeklî eşitlik değil,
gerçek eşitlik istiyoruz ve yüksek yargıda eşitlik istiyoruz;
AYMye kadın üye seçelim. Yargıdaki cinsiyetçi kalıp ve
uygulamaları kırmak için, toplumsal eşitlikten yana tutum almak
için, şiddete karşı net tavır alabilmek için yargıdaki
erkek egemenliğine Dur! demek için, eşitliğin
sağlanması ve kadınların temsili için Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki bütün üyelere, parti ayrımı gözetmeden, grup
ayrımı gözetmeden, kadın-erkek ayrımı gözetmeden
Tabi
ki öncelikli çağrım kadınlara ama erkek vekillere de
sesleniyorum: Lütfen, bu utancı bitirelim. Anayasa Mahkemesi üyeliği
aday listesine girebilen tek kadın üyeye oy vermemiz, Türkiyedeki bu
utanç tablosunu da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Son cümlem
Son cümlem
Son cümlem
Yok, istemem
normalde de bitiriyorum.
Bu utanç tablosunu bitirelim
arkadaşlar, çağrım hepinizedir. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sivas Milletvekili Sayın Ulaş Karasu.
Buyurun Sayın Karasu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ULAŞ
KARASU (Sivas) Sayın Başkan, AKP grup önerisi hakkında söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, seçim bölgem
Sivasla ilgili önemli bir gündemi aktarmak istiyorum. Divriğide
ERMADENin alt taşeronu olan Çiftay Madencilikte çalışan 600ye
yakın demir madeni işçisi sosyal haklarının ve
maaşlarının günün şartlarına göre düzenlenmesi
talebiyle greve çıktı. Açıklamış olduğunuz sahte
enflasyon rakamları hem işçiyi hem de işvereni mağdur
ediyor. Rakamları doğru açıklasanız bu sorunların
birçoğu yaşanmayacak. Soğuk havada, karda kışta
yıllardır emek veren, alın teri döken işçiler emeğinin
karşılığını mutlaka almalıdır. Buradan
Divriğide grevde olan tüm maden işçisi kardeşlerime
selamlarımı gönderiyorum.
Değerli milletvekilleri,
301 sıra sayılı torba teklifin sonuna geldik. Teklif bu
şekilde geçerse inşaat sektöründe ciddi bir kriz
yaşayacağız. Kanun teklifi Meclise geldiğinden bu yana,
inşaat sektöründen binlerce kişi sesini duyurmaya
çalışıyor. Torba kanun teklifinin 11inci maddesinde sektör
paydaşlarının görüşü alınmadan yapılan
düzenlemeler ve fiyat farkı ödemeleri sektörün sorunlarını
bitirmeyecek. Sektörün taleplerinden biri, henüz başlamamış veya
yüzde 50nin altındaki işlerde tasfiye hakkının
tanınması. Bu şekliyle, işe yeni başlanmış
projelerde ödenecek fiyat farkının hiçbir anlamı yok. Binlerce
müteahhit teminat mektubunu yakıp projeleri durdurmaya
hazırlanıyor.
Bir diğer talep: Fiyat
farkı ödemelerinin TÜİK oranı ile piyasa fiyatları
eşitlenene kadar devam etmesi gerekiyor. Bakan Nebati dahi enflasyonun pik
yapacağını söylüyor. TÜİKin açıkladığı
Üretici Fiyat Endeksi yüzde 80, gerçek rakamların bunun çok üzerinde
olduğunu hepimiz biliyoruz. İnşaat sektöründeki girdi
maliyetlerinde yaşanan artış ise yüzde 30lara
tırmandı. Burada sınırlı bir periyot için verilen
fiyat farkı, yeni yılla gelen zamlarla birlikte zaten erimiş
durumda. Nasıl asgari ücret eridiyse, nasıl kamu personelinin
zammı eridiyse müteahhitlerin alacağı fiyat farkı da
enflasyon karşısında, ÜFE karşısında ödenmeden
erimiştir. Yeni düzenlemeye göre sanki sektörde sadece temmuz ayından
bu yana darboğaz varmış gibi bir hava yaratıldı.
Değerli milletvekilleri, sektör tam iki yıldır can
çekişiyor, iki yılda girdi maliyetleri hiç olmadığı
kadar arttı. Burada yapılacak düzenlemeyle en azından baz
endeksin Aralık 2020 olarak alınıp geçmişe dönük fiyat
farkının 2021 yılının tamamını kapsayacak
şekilde revize edilmesi gerekiyor. Düzenleme, mevcut hâliyle
yürürlüğe girerse sektörde yaşanacak derin bir krizin, derin bir
işsizliğin sorumlusu sizler olacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ULAŞ KARASU (Devamla)
Teşekkür ederim Başkanım.
İnşaat sektöründe
çalışma barışını yok etmiş, sektör ile
bankaları kanlı bıçaklı hâle getirmiş
olacaksınız. Bu teklif, ülkeyi yarım kalmış
inşaatlara, terk edilmiş şantiyelere mahkûm etme teklifidir.
Bizlerin ve sektörün talebi, inşaat sektörünü ayakta tutan binlerce
paydaşın, alt taşeronun, inşaat emekçilerinin mağdur
edilmemesi ve teklifin, adaletle, hakkaniyetle yeniden düzenlenmesidir.
Umudumuz yok ama umarız
ki bu dakikadan sonra hatanızdan dönersiniz diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Yavuz
Ağıralioğlu.
Buyurun Sayın
Ağıralioğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; basının iş
adamlarının eline geçmesiyle ilgili dünyada bir standart var, hem
iş adamlarının yaptıkları işlerle alakalı,
basını bir güç hâline getirip kullanmalarıyla alakalı
standart var hem de siyasetin elindeki imkânları dağıtırken,
bu imkânları hukukun içerisinde dağıtma sorumluluğu var.
Demokrasileri mecrasından çıkaran, yönetimi kalitesiz hâle getiren
parayı toplama ve dağıtma usulleridir. Parayı toplarken de
dağıtırken de adaletli olan devletin, bunu hukukun gözetiminde
yapabiliyor olması, sisteme itimadı sağladığı
gibi kurumsal meşruiyetimizin de devamlılığını
sağlar. Siyaset, iktidarda kalmak için her yolu mübah gören bir
anlayışa dönüştüğü andan itibaren, devletin
imkânlarını kendi siyasi vizyonu lehine kullanmaya karar verdiği
andan itibaren hem demokrasiyi hem hukuku hem devletin işleyişini
yozlaştırmaya başlamış demektir. Yönetim kalitesinin
bozulmasının sebebi; demokrasilerin oligarşiye dönme
eşiklerini oluşturan şey, parayı harcayan iradenin
parayı harcarken keyfîlik ihsas ettirecek şekilde
davranmasıdır. Hesap soran devlet hesap da verebildiği müddetçe
aslında millet nezdinde meşrudur. İktidarınızın
idealizmini temsil ettiğiniz yıllarda, dilinizde en fazla tekrarından
güçlendiği ölçü hep şudur, hatırlayın lütfen: Üzerinde
beytülmaldan dağıtılmış yarım
kumaşların, kendilerine bir gömlek giyme fırsatı
vermediği halifelerine Üzerindeki gömleğin hesabını
vermezsen sana itaat etmeyeceğiz. dediğiniz zamanları
hatırlayın. Bize yarım gömlek kumaşı
düşmüşken senin üzerinde tam gömlek nasıl oluyor?
Hesabını vermeden senin sözünü dinlemeyeceğiz. sözlerini,
nasihatlerini hatırlatarak iktidar olduğunuz zamanların
içerisinden yirmi yıl geçti. Şimdi, size diyoruz ki: 850 milyon dolar
parayı verirken ne kasıtla verdiniz? Verdiniz, alırken ne
gayeyle aldırdınız? Aldırdığınız adama,
ne gayeyle bu paranın hesabını sormuyorsunuz? Bizim muhalefet
olarak vazifemiz budur.
Bugün şikâyetçi
olduğumuz pahalılığın arkasında, bugün
enflasyon diye bir belanın arkasında, konuştuğumuz her
şey, hesabını vermek zorunda olduğunuz harcamalardır.
Bugün başımızdaki pahalılığın sebebi, kamu
kaynaklarının hesapsızca harcanmasıdır. Enflasyon
diyorsak budur, pahalılık diyorsak budur, faiz diyorsak budur.
Dünyadaki artan enflasyon oranlarına rağmen, bizde 10 kat
artıyor olmasının sebebi kamu kaynaklarının israf
edilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bir dakika alayım mı
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (Devamla) Dolayısıyla, sizin
sorumluluğunuz, iktidara gelen herkesin sorumluluğu, hazinenin bir
kuruşunun hesabını verecek kadar açık yüreklilikle devlet
yönetmektir. 850 milyon dolar diye bahsettiğiniz para, kaç kişiye
yurt, kaç asgari ücretliye geçim, kaç tane derdi, borcu olan adama huzur
demektir, hesaplamak zorundasınız.
Dolayısıyla bunlara
karşı, size sorduğumuz sorulara karşı alakasız
bir şekilde Şunları şunları da yaptık. demek
yerine, bu 850 milyon doların hesabını sormaktan bahseden bir
ciddiyet, sizin iktidarınıza da meşruiyet katar. Hesap verebilen
devlet de meşrudur, hesap vermelisiniz. Hesap soran Meclis mercisi burada
muhalefettir; paralarınızın hesabını vermek zorunda
olduğunuz millettir. Dünyada ve ahiretinizde boynunuza
taşıyacağınız şeref levhası da son
kuruşuna kadar yönettiğiniz devletin her kuruşunu
canınızdan aziz bilmektir. Bu duygularla konuşmak, böyle
davranmak ve böyle yönetmek zorundasınız.
Teşekkür ederim.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
16.53
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.09
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK
(İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Seçim"
kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A) Anayasa Mahkemesi Üyeliklerine Seçim
1.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146ncı
maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği
Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesi
üyeliğine seçim
BAŞKAN Şimdi,
Anayasanın 146ncı maddesi gereğince belirlenen ve Türkiye
Barolar Birliği Başkanlığınca bildirilen 3 aday
içinden Anayasa Mahkemesinde boşalacak 1 üyelik için seçim
yapılacaktır.
Adayların ad ve
soyadları, soyadlarının alfabetik sırasına göre
mühürlü oy pusulası şeklinde düzenlenmek suretiyle
bastırılmıştır. Adayların ad ve soyadlarını
bu sıraya göre okuyorum: Zülal Erdoğan Bilal, Talat Göğebakan,
Kenan Yaşar.
Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 146ncı maddesi gereğince, Anayasa Mahkemesine üye
seçimi gizli oyla yapılacaktır. Üye seçilebilmek için ilk oylamada
üye tam sayısının üçte 2 çoğunluğu yani 400 oy, ikinci
oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu yani 301 oy
aranacaktır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu
oylamada en çok oy alan 2 aday için üçüncü oylama yapılacak ve üçüncü
oylamada en fazla oy alan aday Anayasa Mahkemesine üye seçilmiş
olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5
kişilik bir tasnif komisyonu tespit edilecektir. Tasnif komisyonuna ad
çekmeyle belirlenen üyeler, oylama işlemi bittikten sonra Komisyon
sıralarında yerlerini alacaklardır.
Şimdi
ad çekme işlemini gerçekleştiriyorum:
Habibe
Öcal? Burada.
Arzu Erdem? Burada.
Murat Çepni? Burada.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu? Burada.
Salih Cora? Yok.
Orhan Sümer? Burada.
5 kişilik Tasnif
Komisyonu oluşmuştur.
Şimdi, oylamanın ne
şekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon
sıralarından birinci sıradaki Kâtip Üye Adanadan
başlayarak İstanbula kadar -İstanbul dâhil- ikinci sırada
yer alan Kâtip Üye ise İzmirden başlayarak Zonguldaka kadar
-Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekillerinin adını ad defterinden
işaretleyecektir. Adı işaretlenen milletvekiline mühürlü oy
pusulası ve bir zarf verilecektir. Oyunu kullanan milletvekili oy
pusulasını içeren zarfı Başkanlık Divanının
önüne konulmuş olan oy kupasına atacaktır. Oy pusulasında
belirlenen aday listesinde 1 adayın isminin karşısına yani
kare içerisine çarpı işareti konulacaktır. Aday listesinden
1den fazla aday işaretlenen veya oyun kime ait olduğunu belirleyecek
herhangi bir işaret, imza veya karalama bulunan oy pusulaları
geçersiz sayılacaktır. Bu hususlar oy pusulasında da dipnot
olarak belirtilmiştir.
Sayın Kâtip Üyelerin
yerlerini almalarını rica ediyorum.
Birinci oylamada
kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar Sayın Kâtip
Üyelere teslim edilmiştir.
Oylamayı Adana ilinden
başlatıyorum.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu
kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama işlemi
tamamlanmıştır.
Oy kupaları
kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri
lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin
adlarını tekrar okutuyorum:
Habibe Öçal, Kahramanmaraş
Milletvekili; Arzu Erdem, İstanbul Milletvekili; Murat Çepni, İzmir
Milletvekili; Mehmet Metanet Çulhaoğlu, Adana Milletvekili; Orhan Sümer,
Adana Milletvekili.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasanın 146ncı
maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği
Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesine
seçilecek 1 üye için yapılan birinci oylamaya 419 üye
katılmış, kullanılan oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Üye
Üye Üye
Habibe
Öçal Arzu
Erdem Murat
Çepni
Kahramanmaraş İstanbul İzmir
Üye
Üye
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Orhan
Sümer
Adana Adana
Kullanılan oy
sayısı : 419
Zülal Erdoğan Bilal : 104
Talat Göğebakan : 25
Kenan Yaşar : 282
Boş : 1
Geçersiz : 7
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bu sonuca göre Anayasanın 146ncı maddesinde
öngörülen üçte 2 oy çoğunluğu bulunamamıştır. Bu
nedenle, şimdi ikinci oylamaya başlıyoruz. Bu oylamada üye tam
sayısının salt çoğunluğunun yani 301 milletvekilinin
oyunu alan aday seçilmiş olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir
tasnif komisyonu tespit edilecektir. Tasnif komisyonunda ad çekmeyle belirlenen üyeler oylama işlemleri bittikten
sonra Komisyon sıralarında yerlerini alacaklardır.
Şimdi ad çekme
işlemini gerçekleştiriyorum:
Ahmet Kaya? Burada.
İbrahim Aydemir? Yok.
Sefer Aycan? Burada.
Bedri Yaşar? Yok.
Gökan Zeybek? Yok.
Erkan Aydın? Burada.
Burak Erbay? Burada.
Ayşe Sibel Ersoy?
Burada.
5 kişilik bir Tasnif
Komisyonu oluşmuştur.
Oylamada dikkat edilecek
hususları birinci oylama öncesinde belirtmiştim.
Sayın Kâtip Üyelerin
yerlerini almalarını rica ediyorum.
İkinci oylamada
kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar Sayın Kâtip
Üyelere teslim edilsin.
Şimdi oylamaya Adana
ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu
kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama işlemleri
tamamlanmıştır.
Oy kupaları kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri
lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin
adlarını tekrar okutuyorum:
Ahmet Kaya, Trabzon; Sefer
Aycan, Kahramanmaraş; Erkan Aydın, Bursa; Burak Erbay, Muğla;
Ayşe Sibel Ersoy, Adana Milletvekilleri.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasanın 146'ncı
maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği
Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesine
seçilecek 1 (bir) üye için yapılan ikinci oylamaya 418 üye
katılmış, kullanılan oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Üye Üye Üye
Ahmet
Kaya Sefer
Aycan Erkan
Aydın
Trabzon Kahramanmaraş Bursa
Üye Üye
Burak
Erbay Ayşe
Sibel Ersoy
Muğla Adana
Kullanılan oy
sayısı : 418
Zülal Erdoğan Bilal : 107
Talat Göğebakan : 21
Kenan Yaşar : 284
Geçersiz : 6
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bu sonuca göre, Anayasanın 146ncı maddesinde
öngörülen üye tam sayısının salt çoğunluğu
bulunamamıştır.
Şimdi üçüncü oylamaya
başlıyoruz. Bu oylamada, ikinci oylamada en çok oy alan 2 aday
arasından en fazla oy alan aday Anayasa Mahkemesine üye seçilmiş
olacaktır.
İkinci oylamada en çok
oy alan 2 adayın ad ve soyadlarını alfabetik sıraya göre
okutuyorum: Zülal Erdoğan Bilal, Kenan Yaşar.
Sayın milletvekilleri,
oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir
tasnif komisyonu tespit edilecektir.
Mücahit Durmuşoğlu?
Mücahit Bey burada.
Baha Ünlü? Burada.
Ali Muhittin
Taşdoğan? Burada.
Hüseyin Örs? Burada.
Barış Karadeniz?
Burada.
5 kişilik Tasnif
Komisyonu oluşmuştur.
Oylamada dikkat edilecek
hususları birinci oylama öncesinde belirtmiştim.
Sayın Kâtip Üyelerin
yerlerini almalarını rica ediyorum.
Üçüncü oylamada
kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar Sayın Kâtip
Üyelere teslim edilsin.
Şimdi oylamaya Adana
ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu
kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama işlemi
tamamlanmıştır.
Oy kupaları
kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri
lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin
adlarını tekrar okutuyorum:
Tasnif Komisyonu:
Mücahit Durmuşoğlu,
Osmaniye; Baha Ünlü, Osmaniye; Ali Muhittin Taşdoğan, Gaziantep;
Hüseyin Örs, Trabzon; Barış Karadeniz, Sinop Milletvekilleri.
(Oyların
ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasanın 146ncı
maddesi gereğince Türkiye Barolar Birliği
Başkanlığınca bildirilen 3 aday içinden yapılan ikinci
oylamada en çok oy alan 2 aday arasından Anayasa Mahkemesine seçilecek 1
üye için yapılan üçüncü oylamaya 406 üye katılmış,
kullanılan oyların dağılımı
aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Üye Üye Üye
Mücahit
Durmuşoğlu Baha
Ünlü Ali
Muhittin Taşdoğan
Osmaniye
Osmaniye Gaziantep
Üye
Üye
Hüseyin
Örs Barış
Karadeniz
Trabzon Sinop
Kullanılan oy
sayısı : 406
Zülal Erdoğan Bilal : 99
Kenan Yaşar : 302
Geçersiz : 5
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bu sonuca göre, Sayın Kenan Yaşar üçüncü oylamada
Anayasa Mahkemesine üye seçilmiştir.
Birleşime yirmi dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati :
19.37
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 20.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik
Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 301) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 301
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan 18inci
maddenin oylamasında kalınmıştı.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylamadan
önce İç Tüzükün 86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli
etmek üzere, lehte Manisa Milletvekili Uğur Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 301 sıra
sayılı Kanun Teklifimizin lehinde olmak üzere AK PARTİ Grubum
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, değerli
milletvekilleri, teklifimizde milletimize, ülkemize çok faydalı maddeler
olduğu kanaatindeyim. Bunlardan kısaca bahsetmek istiyorum.
Teklifimizle, diğer ülkelerin merkez bankalarının
paralarını, mallarını, haklarını ve
varlıklarını bizim Merkez Bankamızda bulundurmaları
hâlinde bu paraların haczedilmemesini öngören düzenleme yapıyoruz. Bu
düzenlemeyle ülkemizin itibarını daha da artırıyoruz,
Merkez Bankamızın muhabir bankacılık vasıtasıyla
da komisyon geliri elde etmesini sağlıyoruz ve ayrıca döviz
rezervlerimizi artırıyoruz.
Evet, değerli
arkadaşlar, diğer düzenlemelere de baktığımız
zaman, bireysel emeklilik sistemine katılımı teşvik eden
düzenlemeler var, teknik düzenlemeler var ve kişilerin bireysel emeklilik
sisteminde daha uzun süre kalmasını sağlayan düzenlemeler var.
Bunlar nelerdir diye baktığımızda, sisteme giren
kişilerin daha uzun süre sistemde kalabilmeleri için, evet, istedikleri
zaman para çekebilmelerinin, kısmen para çekebilmelerinin önünü
açıyoruz. Yani kişinin, paraya ihtiyacı olduğu zaman,
sistemden çıkmadan tasarrufunun yüzde 50si oranında para çekebilmesi
imkânını sağlıyoruz. Ve sisteme girişi nasıl
teşvik ediyoruz? Devlet katkısını yüzde 25ten yüzde 30a
çıkarıyoruz.
Evet, değerli
arkadaşlar, diğer maddeler nelerdir diye
baktığımızda, BOTAŞla alakalı bir düzenleme
yapıyoruz. Evet, BOTAŞa kademeli fiyat tarifesi uygulama yetkisi
veriyoruz. Bunu nasıl yapacak BOTAŞ? Kendisine vermiş
olduğumuz yetkiyle beraber iklim koşullarını dikkate
alacak, bölgesel ve il bazında, illeri de dikkate alarak tarifeli fiyat
uygulamasını sağlayacak.
Başka ne düzenlemeler
yapıyoruz değerli arkadaşlar? 1 Aralık 2021 tarihinden önce
Kamu İhale Kanununa göre Türk lirası üzerinden yapılan
ihalelerde, 1/7/2021 tarihi ile 31/12/2021 tarihleri arasında elde edilen
hak edişlere fiyat farkı verilebilmesinin önünü açıyoruz ve
ayrıca, devir hakkını da arkadaşlara, ihale sahiplerine,
yüklenici firmalara getiriyoruz.
Diğer bir düzenlememiz
de en düşük emekli maaşını 1.500 TL'den 2.500 TL'ye
çıkartıyoruz; hayırlı olsun, uğurlu olsun değerli
arkadaşlar.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Aman aman, ne büyük bir iş yapıyorsunuz!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Diğer bir düzenlememiz, kurumların yatırım
fonlarına iştirakini teşvik etmek amacıyla, diğer
yatırım fonlarından elde etmiş oldukları
kazançları kurumlar vergisinden istisna ediyoruz.
Evet, değerli
arkadaşlar, diğer bir düzenlememiz de üretimi ve ihracatı
teşvik etmek istiyoruz. İhracat yapan firmalara ve üretim yapan
firmalara yani sanayi sicil belgesini haiz olan firmalar ile imalatçı
belgesini haiz olan firmalara, üretim ve ihracattan elde ettikleri bu
kazançlarda kurumlar vergisini 1 puan indirme hakkı sağlıyoruz.
Diğer bir düzenlememiz
nedir değerli arkadaşlar? 2022 yılında memur ve emekli
memur maaşlarına 1 Ocak 2022 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde 2,5
ek zam veriyoruz, memur ve emekli memur maaş zammını yüzde
30,95e çıkartıyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Sadaka, sadaka; zam değil, sadaka! Ne zammı, sadaka!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Evet, baktığımızda, Allah'a hamdolsun, her bir
maddemizin milletimize, ülkemize, devletimize faydalı olduğunu çok
rahat bir şekilde söyleyebiliriz.
Bazı
arkadaşlarımız Merkez Bankasına gelen paralar kimden
geldi? Nereden geldi? gibi sorular sormuşlardı. Merkez
Bankamıza paralar diğer ülkeler tarafından... Ve Nereden? diye
sorduğumuzda da diğer ülkelerin merkez bankalarındaki
paralarını bizim Merkez Bankamıza getirdiklerini daha rahat bir
şekilde söyleyebiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Evet, bu düzenlemeyi, bu teklifi getiren başta Cemal Öztürk
Vekilimize huzurunuzda teşekkür ediyorum. Ayrıca, emeği geçen
bakanlarımıza, bakan yardımcılarımıza, bürokratlarımıza,
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımıza ve Plan ve Bütçe Komisyonu
üyelerimize, katkı sağlayan bütün kıymetli vekillerimize ve
oylarıyla destek verecek siz değerli vekillerimize huzurunuzda
teşekkür ediyor; kanunun hayırlı olmasını Cenab-ı
Allah'tan temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte, Manisa
Milletvekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi grubum
adına saygıyla selamlarım.
Bir torba kanunla
karşı karşıyayız. Torba kanun, çok istisnai durumlarda
kullanılması gereken ama Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
tarafından her fırsatta kullanılan, çarpık, doğru
olmayan bir yasama yöntemi. Kanunun içinde çok desteklediğimiz maddeler
var, geliştirmeye açık bulduğumuz maddeler var, karşı
çıktığımız hatta Anayasa'ya aykırı
bulduğumuz maddeler var ama sonunda bir torba kanuna oy vermek
gerektiğinde gerekçelerini buradan izaha ihtiyaç var.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu kanuna memurlara ve emeklilere yapılacak iyileştirmenin
yüzü suyu hürmetine evet oyu kullanacağız. Ancak Komisyonda ve
Genel Kurulda biz Gelin, emeklilere bu iyileştirmeyi yapıyorsak,
bunu BAĞ-KUR emeklilerine de yapalım. dedik, kabul etmediniz.
Tarım BAĞ-KURlulara da yapalım. dedik, kabul etmediniz. İşçi
emeklilerinin memur emeklisinden ne eksiği var, onlara da yapalım.
dedik, kabul etmediniz. En düşük emekli maaşının 2.500 lira
olmasına biz Yetersiz ama 1.500den 2.500e çıkmasına destek
veriyoruz. dedik. Ama dul ve
yetimlerin maaşları var. Daha bu ay 572 lira almış, dul ve
yetim, emekli maaşı var. Niçin? Maaş bütün vârislere bölünüyor
belli bir sistemle; eşe bölünüyor, çocuklara bölünüyor. Dedik ki: Bu
maaş bölündükten sonra 1.500 liranın altında kalıyorsa
gelin bunu 1.500 liraya tamamlayalım. Bunun büyük bir maliyeti yok ama
vicdanen ve sosyal olarak önemli bir yarayı saracaktı, bunu da kabul
ettiremedik.
Biz bu kanunu bireysel
emeklilik sigortasındaki artış yönünden olumlu buluyoruz ve bu
konuda da destekliyoruz. Fiyat farkıyla ilgili yaklaşımı
ikiye ayırıyoruz: Birincisi, itiraftır. Bu ülkeyi öyle bir hâle
getirdiniz ki faizleri suni düşürüp, doları artırıp, o
doların yükselmesine engel olacak rezerv kalmayınca, 128 milyarı
cayır cayır yakınca doların 18 liraya
fırlamasıyla yapılmış ihalelerin, taahhütlerin yerine
gelemediğini yani geçen sene size fiyat veren, ihaleye giren müteahhidin
demiri, çimentoyu veya ne taahhüt ettiyse onu yapamayacak hâle geldiğini
itiraf ettiniz. Burada düzenlemeler getirdiniz. Arkadaşlarımızın
iyileştirici, geliştirici, eleştirici önergeleri reddedildi. Ama
geçen hafta bir son dakika önergesiyle bu Meclisin yetkisini
Cumhurbaşkanına apar topar devretmeye çalıştınız
TOKİ müteahhitleri yönünden. Buna çok yerinde bir itiraz tüm muhalefet
partilerinden geldi ve -İç Tüzükten gelen hakkımızı
kullanıp da- sizin çoğunlukla rahatsızlık duyduğunuz
yoklama Meclisi kapattı. Bu salıya geldiğimizde
ayaklarınız suya ermişti. Dediniz ki: Haklıymışsınız.
Dediniz ki: Bu, Anayasaya aykırı, bu kadar yetkinin ucu
bucağı yok ve eşitsizlikler var. Toplanıldı ve bizim
katkımız, Halkların Demokratik Partisinin ve İYİ
Partinin katkılarıyla önerge yine imza atamayacağımız,
oy veremeyeceğimiz ama daha az kötü bir önerge hâline geldi; verilmiş
önerge değiştirildi, ona 5 parti rıza gösterdik. Neden? Anayasal
yarar vardı, kamu yararı vardı. Ama bu hâliyle de bu fiyat
farkı önergeleri hem beklentileri karşılamayan hem Anayasaya
aykırılıklar içeren hem de ucu açık, denetimsiz alanlar
yaratan önergelerdir.
Bunun yanında, kanun
teklifinin 1inci maddesi var ki evlere şenlik; böyle bir maddenin buraya
getirilmesi ayıptır, kabulü ayıptır, tarafımızdan
Anayasa Mahkemesi düzeyinde her türlü mücadele verilecektir. Birilerinden
swap gelecek, dönüp size diyorlar ki: Senin Merkez Bankan haczedilirse benim
Merkez Bankamın parası araya karışmasın. Bu garantiyi
isteyene Ne münasebet, sen de kimsin, bu nereden çıktı? diyemeyip
bu kanuna Merkez Bankasında bulunan diğer merkez
bankalarının varlıkları haczedilemez. maddesini
koyanları milletimize şikâyet ediyoruz, yazıklar olsun! (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Sayın Başkanım, müsaadenizle...
BAŞKAN Buyurun Özgür
Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Ayrıca, bir kişinin inandığı ama birçok kişinin
mecburen katlandığı bir ekonomik hipotez var. Bütün dünya diyor
ki: İyi yönetim faizi düşürür. Siz diyorsunuz ki: Faizi
düşürürsen her şey düzelir. Buna bir kişi inanıyor,
aklıselimler itiraz edince görevden affediliyor ve onun sonucunda bir çare
bulundu: Efendim, biz faiz vereceğiz ama millete söylemeden zenginin
cebine koyacağız; bunu da fakir fukaranın Hazinesinden
karşılayacağız. Çaktırmadan yaparsanız olur!
Faiz yüzde 14 gözüküyor, bugün Meclisteki kamu bankaları bile 19,5 faiz
veriyor, rotatifler yüzde 34. 14le kamudan para alıp 24le tekrar devlete
satan bir düzen getirdiniz, onu da buraya getirmişsiniz; bu ayıp da
size, iktidar partisine yeter.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Giresun
Milletvekili Cemal Öztürk ve 77 Milletvekilinin Bireysel Emeklilik Tasarruf ve
Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 353
Kabul : 319
Ret : 18
Çekimser : 16 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Rümeysa
Kadak Sevda
Erdan Kılıç
İstanbul
İzmir
Teklif,
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı
olsun.
2nci sıraya
alınan, Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin Vergi
Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin
Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 303) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Komisyon Raporu 303 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde
İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım, hepinizi
saygıyla selamlarım.
Bu kanun teklifinde
aslında 2 tane önemli konu düzenleniyor. Bunlardan bir tanesi, en son
2003-2004 yıllarında uygulanmış olan enflasyon muhasebesi
sisteminin bu yıl -2022 yılında- uygulanmaması hususu.
İkinci konu da işletmelerin dövizlerini kur korumalı mevduata
geçirmeleri durumunda kurumlar vergisi başta olmak üzere kâr
paylarından, faiz gelirlerinden vergi vermemesine ilişkin husustur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, önce enflasyon muhasebesi nedir,
burada ne yapılmak isteniyor, bu ihtiyaç niye doğdu, onu ifade etmeye
çalışacağım. Az önce ifade ettim: Enflasyon muhasebesi
bizde en son 2004 yılında kullanıldı, geçerli oldu. Bunun
şartları var; iki tane şart var enflasyon muhasebesinin
uygulamaya girebilmesi için: Son üç yılda Üretici Fiyat Endeksindeki
kümülatif artışın yüzde 100 ve üzerinde olması, son
yılda da -cari yılda da- yüzde 10u geçiyor olması. İki şart
birlikte gerçekleşirse enflasyon muhasebesi uygulanır. diyor kanun.
Malum, 2021 yılında üretici enflasyonu yüzde 79,9 oldu, birinci unsur
gerçekleşti, üç yılda da yüzde 142 oldu; dolayısıyla iki
unsur da gerçekleştiği için mevzuatımıza göre eğer bir
şey yapmamış olsak yılbaşından itibaren enflasyon
muhasebesinin uygulanması gerekiyordu. Tabii, burada enflasyon
muhasebesinin uygulanmamasından dolayı -on yedi yıldır
uygulanmamasından dolayı- ve çok yüksek bir enflasyon
yaşamamızdan dolayı bilançolardaki değerler, bilançodaki
unsurlar -varlıklarda da pasiflerde de- anlamını kaybetti.
Dolayısıyla, aslında, bilançoların güncellenme
ihtiyacı var.
Şimdi, teklif ne
getiriyor? Teklif diyor ki: 2023 yılı sonuna kadar enflasyon
muhasebesi uygulanmasın. Yani 2022 ve 2023te uygulanmayacak enflasyon
muhasebesi. Uygulanması durumunda ne olurdu da niye Uygulanmasın.
deniliyor, bunun gerekçeleri nedir? diye bakıyoruz, onu birazdan
teferruatlı anlatacağım. Fakat ona geçmeden önce, öncelikle
enflasyon muhasebesi getirilirken bizim sistemimize -ki bu Hükûmet tarafından
getirildi, AK PARTİ hükûmetleri getirdi enflasyon muhasebesi sistemini- o
zaman ki gerekçeler neydi, onlara kısaca bir bakmak istiyorum.
İlk gerekçesinde, tabii,
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri ve iktidar diyordu ki: Bu,
adaletsizliğe yol açıyor. Enflasyon muhasebesi uygulanmaması
sistemde adaletsizliğe yol açıyor çünkü fiyatların genel
seviyesinde sürekli ve önemli bir artış varsa vergi matrahı
oluşurken bazı mükelleflerden fazla vergi alınıyor,
bazı mükelleflerden düşük vergi alınıyor. Nasıl oluyor
bu? Daha çok öz sermaye değil de borçlanarak finansman sağlayan,
varlıklarını borçlanarak artıran mükellefler enflasyon
muhasebesi uygulamasının yapılmaması durumunda kârlı
çıkıyorlar ama öz sermayesini kullananlar eğer enflasyon
muhasebesi olmazsa sistemden zararlı çıkıyorlar. AK PARTİ
bunun bir adaletsizlik olduğunu o zaman çok güçlü bir şekilde ifade
etmişti.
Şimdi, ikinci gerekçesi:
Mali yapı bozuluyor. Eğer enflasyon olmasına rağmen
enflasyon muhasebesi yapılmazsa şirketlerin mali yapısı
bozuluyor, mali yapısı zayıflıyor. Dolayısıyla,
tabii Bu da kaynak kullanımında etkisizliğe yol
açıyor." diye bir sürü gerekçe söylediler.
Üçüncü -belli başlı
gerekçeleri sayıyorum- gerekçesi de Bu enflasyon muhasebesinin
uygulanmaması durumunda normal kurumlar vergisi bir servet vergisine
dönüşüyor çünkü işte öz sermayesi olan firmalardan buradaki
enflasyondan kaynaklanan değerlenmeler nedeniyle yüksek vergi
alınıyor, aslında kazancı değil de serveti vergilendiren
bir sisteme dönüşüyor. Dolayısıyla, enflasyon muhasebesi
olmalıdır. diyorlardı. İşte, diğer gerekçeleri:
Enflasyon muhasebesinin olmaması kayıt dışı ekonomiyi
teşvik ediyor. diyorlardı. Sonra ne diyorlardı? Böyle bir sisteme
yabancı sermaye de gelmez çünkü yabancı sermaye de sermayesini koruyamayacak
duruma geliyor. deniliyordu. Ondan sonra Ve bilançolarda da bilançoların
güncel olmamasından dolayı firmalar hatalı kararlar alıyor,
bu da hem ekonominin geneli üzerinde hem firmalar üzerinde
sıkıntılara yol açıyor. deniliyordu. Şimdi, bu kadar
güçlü gerekçeler vardı. Ben bu teklifi getiren arkadaşlara ve AK
PARTİ Grubuna veya buraya destek verenlere sesleniyorum: Bu gerekçelerin
hangisi ortadan kalktı? Bu gerekçelerin tamamı bugün de geçerli. Buna
rağmen enflasyon muhasebesini niye erteliyorsunuz kardeşim? Bunun
cevabını bize birisi versin. Bu gerekçelerin tamamı hâlen
geçerli, buna rağmen enflasyon muhasebesini niye erteliyorsunuz?
Şimdi, tabii, burada,
biraz siyaset kısmına gelecek olursak, AK PARTİ işe
başlarken söylediği şeylerin hepsinden bugün vazgeçtiği
için belki enflasyon muhasebesinden de o yüzden vazgeçti çünkü ne
demişlerdi: Biz yoksullukla mücadele edeceğiz. Bugün, Türkiyede,
belki tarihinde görülmemiş yoksulluk var, en azından son yirmi
yılın en yüksek yoksulluğunu yaşıyoruz. Yolsuzlukla
mücadele edilecek. denilmişti, buna bir şey söylemeye gerek yok, her
taraftan yolsuzluk akıyor, artık Sayıştay raporları
bile bunu gizleyemiyor. Yasaklarla mücadele edeceğiz. denilmişti.
Yasaklar
O durumu da hepinizin takdirine arz ediyorum.
Şimdi,
dolayısıyla, yani buralarda değişen AK PARTİ, demek ki
teknik meselelerde geldiği gerekçelerin tamamını şimdi
yalanlıyor. O zaman Öz sermayesi güçlü olan firmaları korumamız
gerekir. diyen AK PARTİ bugün ne diyor? Bugün Krediyi çok kullanan firmaları
korumamız gerekir. gibi bir noktaya gelmiştir. Bir yandan Adalet
olsun. deniliyor, bir yandan Üretim olsun. deniliyor. Üretim olsun; üretim
yapacak firmaların, makine, tesisatı yoğun olan firmaların
siz daha fazla amortisman ayırmasına müsaade etmiyorsunuz bu
ertelemeyi yaparak. Dolayısıyla, bu anlamda geldiği güne göre
bugün her şeyi değişmiş bir AK PARTİyi de görüyoruz.
Şimdi, ertelemenin
gerekçesi için şöyle bir şey daha söylendi, denildi ki: Efendim,
borçlu firmalar var, borçlu firmalara vergi çıkıyor. Şimdi, çok
fazla borcu olmayan firmalardan da gereksiz şekilde vergi alıyoruz,
özellikle makine, tesisatı yoğun olan firmalardan, öz sermayesi güçlü
olan firmalardan enflasyondan kaynaklanan nedenlerle çok fazla, gereğinden
fazla vergi alınıyor. Zaten bunun bir adaletsizlik olduğunu
söyleyerek getirdiğiniz şeyde şimdi, tekrar bunun tersini
söyleyerek Borçlu firmalar aleyhine bir durum oluştu, onlara fazla vergi
çıkıyor. Dolayısıyla, enflasyon muhasebesini erteleyelim.
gibi bir çelişkiye düşülüyor.
Şimdi, erteleme olmazsa
ne olur? Erteleme olmaması durumunda yani bu kanunun çıkmaması
durumunda yapılacak şey şuydu: Geçen on yedi yıl için
Üretici Fiyat Endeksindeki artış kadar
Ki, 100 olan endeks 900e
geldi, 9 kat artış var. Yani, diyelim ki 100 milyon liraysa sizin bir
makine, tesisatınız, o gün öyle defter değeri varsa, bugün
aslında onun değeri 900 milyon olmuş ama siz ona hâlâ 100 milyon
üzerinden işlem yapıyorsunuz, 100 milyon üzerinden amortisman
ayır. diyorsunuz. Amortisman ayırmak ne demek? Gider demektir.
Amortismanı düşük ayırdığınız zaman
gereğinden fazla vergi verdiriyorsunuz üreten, ihracat yapan firmalara.
Yani bir yandan üretim ihracat diyeceksiniz, bir yandan da bunu getireceksiniz;
bu çok yaman bir çelişkidir.
Şimdi, erteleme olmazsa
bir şey daha olacak; 2022 ve sonrasında düzeltme koşulları
eğer devam ederse sadece bu yıllarda oluşan enflasyon düzeltmesi
sonucu oluşacak kârlar vergiye tabi tutulacak. Bu, normal şartlarda
zaten olması gereken bir şey ama eğer Bu vergi hiç
olmasın. deniliyorsa, biz şimdi 1inci maddeden sonra bir önerge
vereceğiz, o önergemiz dikkate alınabilir. Biz orada şunu
söylüyoruz: Yani enflasyon muhasebesi yapılsın, yine bütün
bilançolarımızı düzeltelim, güncel bilançomuz olsun ancak üç
yıl için vergi alınmasın. Eğer buradan bir vergi
çıkıyorsa veya zarar çıkıyorsa, zarar oluşuyorsa da
zararı da kârı da yani vergiyle ilişkilendirmeyelim diye bir
önergemiz var. Arkadaşlar, esas itibarıyla olması gereken budur.
Şimdi, bir de bir
gerekçe olarak söylendi; bu, böyle gizli saklı söyleniyor: Efendim, mali
müşavirler hazır değil. Yani meslek mensupları
sıkıntı çekerler, hazır değil. Arkadaşlar, bu
yıl enflasyon muhasebesinin olacağı, koşulların
olacağı gün kadar açıktı. Ekim ayında bir kanun
görüşülürken -tutanaklarda var, Plan ve Bütçe Komisyonu
tutanaklarında- ben de bu konuda ikaz ettim. Bu konuda hem idare
hazır olmalı hem de meslek mensuplarının hazır
olması gerekir çünkü Üretici Fiyat Endeksi çok yüksek geliyor, enflasyon
muhasebesi sistemi devreye girecek. dedik, fakat o günkü ikazlarımız
hiç dikkate alınmadı. Ama ben bunun meslek mensuplarına bir
haksızlık olduğunu düşünüyorum. Görüştüğüm bir
sürü yeminli mali müşavir arkadaş, birçok arkadaşımız
Biz buna hızlı bir şekilde adapte oluruz, bunu yaparız.
Bizden dolayı, bizi gerekçe göstererek böyle bir erteleme
yapılmasın. diye de bunu bize söylüyor.
Şimdi, bir de şu
söylendi: İşte, yeniden değerleme müessesesi tekrar sisteme
sokuldu. Bunu getirdiğimiz zaman, bu, enflasyon muhasebesinin yerini
hiçbir şekilde almaz arkadaşlar. Bir defa, yeniden değerleme,
geriye doğru yeniden değerleme, yüzde 2 gibi çok yüksek bir vergi
üzerinden yapılıyor, dolayısıyla buna çok az firma müracaat
etti. Yani Bunu yaptık zaten, enflasyon muhasebesi olmasın. da diyemezsiniz
veya yeni sistemde yeniden değerlemenin getiriliyor olması da yine
enflasyon muhasebesinin ertelenmesi için hiçbir şekilde gerekçe olamaz.
Tabii, benim burada anlamakta
zorlandığım şey, TÜSİAD ve TOBBun tutumudur
değerli arkadaşlar. Ya onlar bu işin ne olduğunu
bilmiyorlar, hakikaten uzmanları çalışmıyor
Yani buna, bu
ertelemeye nasıl TÜSİAD ve TOBB destek verir, bunu da
anlamış değiliz. Bizzat kendileriyle görüşmüş
değilim ben ancak AK PARTİ Grubundan arkadaşlar TOBB'un ve
TÜSİAD'ın da bu ertelemeyi istediğini ifade etti. Burada çok
açık bir şekilde yapılan şey şudur: Üretim yapan,
ihracat yapan, öz sermayesini yoğun olarak kullanan firmaları daha
fazla vergilendireceğiz, daha adaletsiz bir şekilde
vergilendireceğiz. diye bir kanun çıkartıyor AK PARTİ
Grubu; bunu da ben firmalarımızın, bu anlamda onların
takdirlerine bırakıyorum.
Bir yandan Üretimi,
ihracatı destekleyeceğiz. diyeceksiniz -yeni modelin adı o
biliyorsunuz, sanki birisi itiraz ediyormuş gibi- bir yandan da üretimi ve
ihracatı köstekleyecek uygulamaları yapıyorsunuz.
Dolayısıyla tekraren söylüyorum: 1inci maddenin sonunda yine onunla
ilgili önergemizle de bu konuyu ifade edeceğiz ancak arkadaşlar,
bunu, lütfen, bu enflasyon muhasebesini ertelemeyelim. Vergi
çıkmasından endişe ediliyorsa yine bu kanunda yani şu
andaki teklifin bu hâlinde olduğu gibi bu kârları da, zararları
da enflasyon muhasebesi düzeltmesinden kaynaklanan kâr ve zararı vergiyle
ilişkilendirmeksizin bir çözüm bulabiliriz; kimseye ilave vergi de
çıkmaz, kimseye de şey yapmaz, üç yıl için, ama sonrasında
şartlar oluşursa o şartlarda yapılabilir diye
düşünüyorum.
Şimdi, ikinci husus
Ha,
şunu da söyleyeyim: Tabii, eğer bunu ertelemezsek birçok faydası
olacak: Bir, bilançolarımız daha gerçekçi olacak, şimdi ona
engel oluyorsunuz. İki, haksız vergilemenin önüne geçilecek,
firmaların sermayeleri erimeyecek ve sermaye üzerinden bir anlamda vergi
almayacağız. Diğer husus, kredi kullananlar bunu zaten gider
olarak yazıyor.
Bakın, borçlu firmalara
2 defa kıyak yapmış oluyoruz; kredi kullanırken zaten gider
yazıyor, bir de enflasyon muhasebesinin ertelemesinden dolayı bir
anlamda vergi avantajı sağlıyorlar dolayısıyla
onları 2 defa ödüllendirmiş oluyoruz. Bu, sizin gerekçede de
söylediğiniz gibi yani enflasyon muhasebesinin olmaması
yanlış kararlara neden oluyor. Dolayısıyla, ertelemezsek
firmaların daha doğru kararlar almasına da imkân
tanımış olacağız. Erteleme olmazsa firmaların
mali yapıları daha güçlü olacak ve borçlanmak isteyen firmalar
açısından krediye erişimler hem kolay hem de daha ucuz maliyetle
olacak çünkü onun güçlü bilançosu olduğu zaman daha ucuz fiyatla, daha
ucuz faizle kredi alma imkânı olacak. Lütfen, firmalarımızı
bundan yoksun bırakmayalım, bu konuyu bir kez daha düşünün
derim.
Sırası
gelmişken şu konuyu da söyleyelim: KOBİlere bu anlamda biraz
muhasebe ve finansman desteklerinin verilmesinin de önemli olduğunu
düşünüyorum. Özellikle yazılım konusunda bir
başıbozukluk var, burada bir akreditasyon yok, bunu ya Maliye
Bakanlığı yapabilir ya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu diye bir kurum vardı, orası yapabilir ama bu tür şeylerin, özellikle
KOBİlerin kullanacağı muhasebe, finansman
programlarının bir akredite olması lazım ve bu konuda da
KOSGEBin destek vermesinin ben önemli olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, burada diğer
bir husus arkadaşlar, bu kanunun 2nci maddesiyle getirilen mesele kur
korumalı TL mevduat meselesidir. Bunun maddede biraz daha
detaylarını konuşacağım ama şimdi önce şunu
söyleyelim: Niye Türkiye elli yıl önce dövize çevrilebilir mevduat
adı altında getirilmiş bir şeyi tekrar getirmek durumunda
kaldı, bunu iyice bir anlamamız gerekiyor. Burada defalarca belki
söylendi ancak buraya nasıl geldiğimizi... Niye şimdi bu kadar
kurumlar vergisinde çok ciddi bir istisna tanıyoruz? Potansiyeli, şu
anda yazdığımız kurumlar vergisinin yarısı kadar
bir vergiden mahrum kalınabilir, bu kadar yüksek yani gerçek
kişilerde yapıldığı gibi sadece faizden, faiz
gelirinden stopaj alınmaması veya kur farklarının ödenmesi
değil, bunlar burada da var zaten ama bir de ayrıca kurumlara -bunun
detaylarını 2nci maddede konuşacağız- kurumlar
vergisinden ciddi bir istisna getiriliyor, bunu yapmak son derece
yanlıştır. Bu 84 milyondan topladığımız vergileri
böyle bir kısım döviz tutan firmalara vermenin çok anlamlı
olduğunu düşünmüyorum. Dövizi olmayıp, devlete güvenip, Türk
lirasına güvenip, hadi size biraz yağ çekeyim, Erdoğana güvenip
TLde duran firmaların ne günahı var arkadaşlar? Yani dövize gitmeyen
firmanın ne günahı var? 31/12 itibarıyla TLsi olan
firmanın ne günahı var? Ona bu avantajı veriyor musunuz?
Vermiyorsunuz. Doları olana veriyorsunuz bu avantajı. Bakın,
diyelim ki 1 milyar dolar, 100 milyon dolar -ne derseniz- bozduran firma, onun
tam TL karşılığı kadar sadece kurumlar vergisinde bir
avantaj sağlıyor; yazıktır, günahtır, bunu
yapmayın.
Şimdi, tabii, Türkiye
buraya niye geldi? Niye bu kadar kur ve faiz lobisine teslim oldunuz, ona bir
bakmamız lazım. İlk önce ne yapıldı? 31 Mart seçimleri
öncesinde bu ülkenin rezervlerini cayır cayır siyasi emeller
uğruna Yerel seçimlerde kur artmasın, işte ortalıkta
sıkıntı çıkmasın. diye paraların bir
kısmını cayır cayır o zaman harcadınız;
rezervleri, bu 128 milyar dolar dediğimiz mesele. İkinci kısmı,
daha büyük kısmı da yine pandemi esnasında, pandemiyle
mücadele denilen dönemde harcandı. O zaman ne oldu, bir
hatırlayalım, pandemi döneminde biz gelir kaybına uğrayan
firmalarımıza veya şahıslara doğrudan bütçeden
karşılıksız destek yapmak yerine bankaların yolunu
gösterdik; müthiş bir kredi genişlemesi oldu. Alınan kredilerin
önemli bir kısmı ihtiyaç sahibinden ziyade
Krediyi aldılar,
arabaya gitti, eve gitti; araba fiyatları, ev fiyatları bir defa önceden
patladı, hatırlayın. Önemli bir kısmı altına
gitti, altın ithalatı 2020 yılında 25,5 milyar dolar oldu
arkadaşlar. Bunlar sizin verdiğiniz, bankalardan verdirdiğiniz
krediler nedeniyle oldu. Cari açık patladı, ondan sonra, bu sefer
tabii, altına gittiği zaman veya dövize gittiği zaman ne oluyor?
Bir dolar talebi oluyor. Doları tutmak için bu sefer ne
yaptınız? Dolara da hücum oldu. Doları tutmak için rezervleri
cayır cayır yaktınız. Ortalama 6,20den Türkiyenin
rezervleri harcandı. Rezervler harcandı, güvensizlik bitti mi?
Bitmedi, ondan sonra ne oldu? Kuru tutamadınız, bu sefer kur da
patladı. En sonunda elimizde ne
Ha, istihdam açısından
baktığımızda, yapılan şey yanlış
olduğu için ve dengeli bir şekilde dağılmadığı
için istihdam kayıplarının da önüne geçilemedi ve Türkiye,
tarihindeki en büyük istihdam kayıplarını 2020
yılında, pandemi döneminde yaşadı. En sonunda ne oldu?
Yaptığınız bu yanlışlardan dolayı cari
açığımız patladı, enflasyon patladı ve rezervler
bitti, Türk lirası korumasız hâle geldi. Şimdi, yeri
geldiği zaman diyorsunuz ki: Efendim, bütün dünya 2020 yılında
küçülürken biz 1,8 büyüdük. Arkadaşlar, o büyümenin bedeli çok
ağır oldu, eğer bugün kur korumalı TL mevduatı
getiriyorsanız, bu tavizleri veriyorsanız, sınırsız
faiz artışına gidiyorsanız işte o 1,8lik büyümenin
bedelidir bu ülkede. Veya diyorsunuz ki: Efendim, bütün dünyada bütçe
açıkları artarken bizim ülkemizde artmadı. Artmaz tabii,
millete beş kuruş para vermediniz çünkü bankalardan verdiniz, oradan
yapılan kredi genişlemesinin de ortaya çıkardığı
mahzurları az önce size tek tek anlattım.
Şimdi, tabii, bütün
bunlar oldu bitti; bu sıkıntılara neden olan Berat Albayrak ve
Merkez Bankası Başkanı görevden alındı; At izi, it
izine karıştı. diyerek çekti gitti Sayın Bakan, Merkez
Bankası Başkanı da görevden alındı; yine, piyasalar
bir kredi verdi size ve bir güven oluştu. Hatırlayın, Bakan
ayrılır ayrılmaz dolar kuru 1 lira aşağıya geldi
fakat ondan sonra öyle bir şey oldu ki rahat battı, dört buçuk ay
sabredebildiniz, dört buçuk ay sonra Sayın Berat Albayrak bu sefer gölgesi
şeklinde -veya ruhuyla- sisteme geri döndü; hem Merkez Bankası
Başkanı görevden aldırıldı, akabinde de daha sonra,
biraz gecikmeli olarak da Hazine ve Maliye Bakanı görevden
alındı ve bugünkü yaşadığımız
sıkıntıları yaşadık. 20 Marttır bu işin
kırılması, Merkez Bankası Başkanının
görevden alınması. Gerginlikler başladı, eylül ayından
itibaren de yanlış faiz politikası yüzünden politika faizini
düşürdünüz fakat piyasadaki bütün faizleri 10 ila 25 puan arasında
artırdınız ve o süreç başladı, saçmalıklar
zinciri başladı ve en sonunda geldiğimiz noktada bu kadar büyük
tavizler verdiniz. Bir politikasızlık olduğuna piyasa hâkim
oldu, piyasada o anlayış hâkim oldu, gerginlikler arttı. Bir gün
Çin modeli. bir gün Rekabetçi kur. dediniz, o olmadı, ondan sonra
Türkiye modeli. dediniz. Böyle, bu politikasızlığı gören
piyasada dolar kuru en son 18,40a kadar yükseldi, ondan sonraki şeyde
piyasaya bir müdahaleyle ve yeni bir enstrümanla dolar 18,40lardan 14lere
kadar, bugün itibarıyla 13,5lara kadar geriledi.
Yapılan şey, Faizi
düşüreceğim. derken sınırsız bir faiz
artışı olmuştur, bunu kabul edin lütfen. Bu çok net bir
şekilde ortadadır, zaten piyasadaki faizler arttı. Bugün a
plus müşterilerde dâhi ticari kredi faiz oranları yüzde 37
arkadaşlar. Yüzde 50ye varan ihtiyaç kredileri var. En son hazine de
26,3le borçlandı. Hâlbuki bu saçmalıklar zinciri başlamadan
önce hazine en son 16,5la borçlanmıştı, diğer faizler de
bugünkü seviyesinden 10-15 puan düşüktü. Şimdi, dolayısıyla
bu kur garantisi verilmesi meselesi, bunun detaylarını birazdan
konuşacağız, maliyet hesaplarını mutlaka siz de
yapmışsınızdır ama biz de dilimiz döndüğü kadar
onları anlatacağız.
Şimdi bir de
vatandaş, çiftçi şunu söylüyor: Bu kadar kur garantisini herkese
veriyorsunuz. İhracatçıya verdiniz, efendim, mevduat sahiplerine
veriyorsunuz, ondan sonra müteahhitlere fiyat farkı veriyorsunuz. Ben
gübre atamıyorum arkadaş. Bana niye o zaman kur garantisi
vermiyorsunuz? Çiftçi de bunu soruyor. Dolayısıyla, gübreyle ilgili
sorunları da mutlak suretle bizim görmemiz gerekiyor.
Şimdi, burada çok net
bir şekilde, değerli arkadaşlar, bu kur korumalı mevduat
dediğimiz hikâyede -yani bu ister gerçek kişilerde olsun ister
kurumlar vergisinde olsun- 84 milyon vatandaştan topladığımız
vergileri, geliri bir kesime, sayısı çok az olan bir kesime transfer
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) Bu çok
nettir, burada çok ciddi bir gelir transferi vardır ve bu gelir transferi
yanlıştır. Bakın, bütün dünya, bugün hâlâ
Geçen gün de
zenginlerle ilgili dünya çapında bir açıklama yapıldı,
Bizden vergi alınsın. dendi. Yani üst gelir grubunu bütün dünya
vergilendirirken biz ha bire üst gelir grubuna avantaj sağlayan
düzenlemeler yapıyoruz, kur korumalı mevduat da odur.
Vatandaşın zaten borcu var. Bugün, tüketici kredileri toplamı
950 milyar lirayı -950 katrilyonu- aşmış. Vatandaşta
para yok, para olan kesim
Evet, biz onların düşmanı falan
değiliz. Onların parasının sistemde olması da güzel
bir şeydir ama bütün dünya onları yüksek oranda vergilendirirken
bütün vergilerini sıfırlayan bir anlayış kabul edilebilir
mi? Böyle bir anlayış kabul edilemez. Dolayısıyla, bu
yanlıştan dönülmesi gerekir. Bu anlamda, buna itirazlarımız
vardır. Bu kanun teklifinin 2 maddesine de bu anlamda şiddetli bir
şekilde itiraz ediyoruz. 1inci maddeyle ilgili önergemizi yeri
geldiğinde konuşacağız. Oraya destek verilirse ülke
açısından iyi bir şey yapılmış olur diye
düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
İsmail Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu
ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz
kanun teklifi, biraz önce burada kabul ettiğimiz kanun teklifiyle birlikte
20 Aralık 2021 tarihinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşılan ekonomik
tedbirler kapsamında değerlendirilebilecek hükümlerden oluşmaktadır.
Açıklanan tedbirlerle, ekonomide istikrar bozucu gelişmelerin önüne
geçilmesi, vatandaşlarımızın tasarruflarının
korunması, atıl tasarrufların ekonomiye
kazandırılması, üretim ve ihracatın desteklenmesi ve
ekonomide öngörülebilirliğin sağlanması amaçlanmış;
açıklamayla birlikte de Türkiye ekonomisinin gerçekleriyle örtüşmeyen
kurlardaki aşırı yükselme, yerini görece istikrara
bırakmıştır.
Uygulamaya konulan
tedbirlerle, tasarruflarını koruma endişesi taşıyan
vatandaşlarımızın TL dışı araçlara yönelimlerinin
önüne geçilmesi amacıyla tasarruflarını TL hesaplarında
tutmaları desteklenmiştir. Kur korumalı TL vadeli mevduat
hesabı ile altın korumalı TL vadeli mevduat hesabı gibi
yeni enstrümanların başarılı bir şekilde
uygulanması piyasalara olumlu yansımış, giderek artan bir
şekilde bu etki görülmeye devam etmiştir. Ekonomideki gelişmeler
dikkate alınarak, ihtiyaç duyulan ilave idari ve kanuni düzenlemeler
kuşkusuz yapılmaya devam edilecek, bu şekilde istikrarın
sürdürülebilirliği temin edilmiş olunacaktır.
Kanun teklifiyle, mevcutta
sadece gerçek kişileri kapsayan yeni enstrümanların tüzel
kişileri de kapsaması ve bazı vergi istisnaları getirilmesi
düzenlenmektedir. Aynı zamanda, yasal olarak uygulanma zarureti ortaya çıkan
enflasyon muhasebesi yönteminin de ertelenmesi öngörülmektedir. Teklifin 1inci
maddesiyle yapılan düzenlemeyle, 2023 yılı sonuna kadar
enflasyon düzeltmesi yapılmaması, ayrıca 2023 yılı
hesap dönemi sonu itibarıyla yapılacak enflasyon düzeltmesi
neticesinde, belirlenen geçmiş yıl kârının vergiye tabi
tutulmaması, geçmiş yıl zararının da zarar olarak
kabul edilmemesi amaçlanmaktadır.
Bilindiği üzere, Vergi
Usul Kanununun mükerrer 298inci maddesine göre, enflasyon düzeltmesine
ilişkin şartların oluşması hâlinde şartların
gerçekleştiği hesap dönemlerinde mali tabloların enflasyon
düzeltmesine tabi tutulması gerekmektedir. Buna göre,
kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar
vergisi mükelleflerinin, Türkiye İstatistik Kurumunca Türkiye geneli için
hesaplanan Üretici Fiyatları Genel Endeksindeki artışın
içinde bulunulan dönem dâhil son 3 hesap döneminde yüzde 100den, içinde
bulunulan hesap döneminde yüzde 10dan fazla olması hâlinde mali
tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutma zarureti
bulunmaktadır. Diğer taraftan, madde hükümleri 213 sayılı
Kanunun mükerrer 298inci maddesinin (A) fıkrasının (9)
numaralı bendi kapsamındaki mükellefler bakımından geçerli
olmayıp bu mükellefler bahse konu fıkra kapsamında geçici vergi
dönemleri ve hesap dönemleri sonları itibarıyla enflasyon düzeltmesi
yapmaya devam etmektedir. Bilindiği gibi, bu fıkra münhasıran
sürekli olarak işlenmiş altın ve gümüş alım
satımı ve imaliyle iştigal eden mükellefleri kapsamaktadır.
Hatırlanacağı üzere, enflasyon düzeltmesi 2003 ve 2004
yıllarında uygulanmış ve mezkûr maddenin (A)
fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamındakiler hariç,
sonraki dönemden günümüze kadar şartların gerçekleşmemesi
nedeniyle tekrar gündeme gelmemiştir. 2021 yılı sonunda,
enflasyonda meydana gelen artış nedeniyle kanundaki şartlar
oluşmuş ve ilgili hüküm uyarınca uygulanma zarureti ortaya
çıkmıştır ancak gerek mükelleflerin gerekse mali
müşavirlerin uygulamayı hayata geçirebilecek yeterli altyapı ve
hazırlığa sahip olmadığı gerekçesiyle
uygulamanın bir süre ertelenmesi talebi gündeme gelmiştir. Kanun
teklifiyle, bu yöndeki talep ve beklentilerin
karşılanmasının da hedeflendiği
anlaşılmaktadır.
Yapılan düzenlemeyle,
geçici vergi dönemleri de dâhil olmak üzere, 2021 ve 2022 hesap dönemleri ile
2023 hesap dönemi geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesine ilişkin
şartların oluşup oluşmadığına
bakılmaksızın mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi
tutulmaması öngörülmektedir. Aynı zamanda, 31/12/2023 tarihli mali
tabloların enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup
oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon
düzeltmesine tabi tutulacağı hükme bağlanmakta ancak
yapılan enflasyon düzenlemesinden kaynaklanan kâr zarar farkı
geçmiş yıllar kâr zarar hesabında gösterilirken, bu şekilde
tespit edilen geçmiş yıl kârının vergiye tabi tutulmayacağı
ve geçmiş yıl zararının zarar olarak kabul
edilmeyeceği de hükme bağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
teklifin 2nci maddesinde ise Türk lirası mevduat ve katılım
hesaplarına dönüşümün desteklenmesi amacıyla, gerçek
kişiler yanında kurumların da kapsama dâhil edilmesi ve kapsama
giren kurumlara belli şartlar dâhilinde vergi istisnası
sağlanması öngörülmektedir. Düzenlemeyle, bankacılık
sistemindeki toplam mevduat ve katılım fonu büyüklüğü içerisinde
Türk lirasının payının artırılarak finansal istikrarın
desteklenmesi kapsamında, yabancı paralarını Türk
lirasına çeviren kurumlar vergisi mükelleflerinin dönüşüm
esnasında oluşan kur farkı kazançları da dâhil olmak üzere,
açılan vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarından
elde edecekleri faiz ve kâr paylarının vergiden istisna edilmesi
amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, kurumların 31/12/2021 tarihli
bilançolarında yer alan yabancı paralarını dördüncü geçici
vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk
lirasına çevirmeleri suretiyle elde edilen Türk lirası
varlığı açılan en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat
ve katılma hesaplarında değerlendirilmesi durumunda, söz konusu
yabancı paraların dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan kur
farkı kazançlarının 1/10/2021 ila 31/12/2021 tarihleri
arasındaki döneme isabet eden kısmı, ayrıca, 2021
yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme
tarihine kadar Türk lirasına çevrilen hesaplarla ilgili oluşan kur
farkı kazançları ile söz konusu hesaplardan dönem sonu
değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere, vade sonunda elde
edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden
istisna edilmektedir.
Diğer taraftan,
kurumların 31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı
paralarını 2022 yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat
ve katılma hesaplarına dönüşüm kuru üzerinden çevirmeleri
suretiyle elde edilen Türk lirası varlığının en az üç
ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri
durumunda, oluşan kur farkı kazançlarının, geçici vergi
dönemi sonu değerlemesi ile Türk lirasına çevrildiği tarih
arasında isabet eden kısmı ile dönem sonu değerlemesinden
kaynaklananlar da dâhil olmak üzere, vade sonunda elde edilen faiz ve kâr
payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden istisna tutulmaktadır.
Kurumların 31/12/2021
tarihli bilançolarında yer alan altın hesabı ile bu tarihten
sonra açılacak işlenmiş ve hurda altın
karşılığı altın hesabı bakiyelerini 2022
yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma
hesaplarına dönüşüm fiyatı üzerinden çevirmeleri suretiyle elde
edilen Türk lirası varlığının en az üç ay vadeli Türk
lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirilmesi
durumunda ise çevrildiği tarihte oluşan kazançlar ile dönem sonu
değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere, vade sonunda elde
edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar, yine kurumlar
vergisinden istisna edilmektedir.
Ayrıca, teklifin Plan ve
Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri sırasında yapılan
değişikle 2nci maddede yer alan istisna hükümlerinin aynı
şartlarla geçerli olmak üzere, bilanço esasına göre defter tutan
gelir vergisi mükelleflerinin kazançları hakkında da uygulanması
sağlanmış; bu şekilde, olası eşitsizliğin
giderilmesi de amaçlanmıştır.
Sayın milletvekilleri,
2021 yılı sonuna doğru, Türkiye ekonomisinin gerçekleriyle
bağdaşmayan kurlardaki aşırı yükselmeyle fiyatlar
genel seviyesindeki artış, Türkiye ekonomisinde yaşanan olumlu
gelişmeleri gölgeleyerek kur ve enflasyonu öne çıkarmıştır.
Makroekonomik gelişmeler dikkate alındığında, ekonomik
temeli olmayan ve rasyonel mülahazalarla izahı yapılamayan bu
gelişmeler Türkiye ekonomisinin sert bir kuşatma altında
olduğunu da göstermiştir. Döviz yükselirken piyasalardaki anormal
oynaklıklar Türkiyenin Ağustos 2018den itibaren benzerlerine
şahit olduğumuz bir senaryoya maruz kalındığına
da işaret etmiştir. Bu süreçte kamuoyunda hem fiyat
artışlarının hem de kurlardaki yükselişin
durdurulması ve öngörülebilir bir ekonomik düzenin oluşturulması
yönündeki beklentiler artmış, Hükûmetimizce atılan isabetli
adımlar ve alınan tedbirlerle bu beklenti büyük ölçüde
karşılanmıştır. Devamında yapılan önemli
orandaki maaş artışlarıyla asgari ücretli, memur ve
emeklilerimiz enflasyona ezdirilmemiş, asgari ücrete bağlı
birçok destek ödemeleri de artırılarak dar gelirli büyük bir kesimin
elinden tutulmuştur. Türkiye, pandemi döneminde üretimin kesintiye
uğramaması için üretimi destekleyen adımlar atarken olumsuz
etkilenen tüm kesimlere yönelik gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde
14,2si olan 717,8 milyar Türk lirasını doğrudan ve dolaylı
destek harcaması yapmış, bu şekilde devletimiz müşfik
elini her vatandaşımıza uzatmıştır. Önümüzdeki
süreçte de çalışan, emekli, esnaf, çiftçi tüm kesimlerin bu ve
benzeri gelişmeler karşısında sürekli olarak korunması
önem arz etmektedir. Türkiye yatırım, üretim, ihracat ve
istihdamı esas alan ekonomi modeliyle küresel ölçekte yaşanan
değişim sürecine bağlı fırsat ve imkânları
değerlendirirken riskleri de bertaraf edecektir. Bunun yanında orta
ve uzun vadede Türkiye ekonomisinin yapısal zaaflarını tamamen
giderecek köklü adımların eş zamanlı olarak
atılması da mümkün hâle gelecektir. Dayanışma ve
yardımlaşmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde ekonomideki
devrevi sorunları siyasi ve toplumsal krize tahvil etmek isteyen, bunun
üzerinden sokakları karıştırmayı amaçlayan odaklara
milletimiz prim vermemiş, bundan sonra da vermeyecektir. Şüphesiz
Türkiye, büyüme, istihdam, ihracat, ödemeler dengesi ve bütçe
performansında gösterdiği olumlu gelişmeleri enflasyonda da
gösterecektir. İnsanımızın yüklendiği külfetle
birlikte hiçbir vatandaşımızın bu külfetin altında
kalmaması için birçok adımın
atıldığının, alınan etkili tedbirlerle ekonomik
dengelenmenin temin edildiğinin, Türkiye ekonomisinin giderek
güçlendiğinin, yapılan salgın ve terör mücadelesi yanında
sağlanan uygun iklimle Türkiyenin yatırımcı için cazip bir
ülke olmaya devam ettiğinin de görülmesi gerekmektedir.
İnanıyoruz ki ülkemizin pozitif yönlü
ayrıştığı birçok gelişmede ve makroekonomik
göstergelerde sağladığı başarı, Cumhur
İttifakı kararlılığıyla ekonominin tüm
alanlarına da yansıyacaktır. Cumhur İttifakı,
Türkiyeyi tuzak ve engellerden, karanlık emellerden, kaos tetikçilerinden
koruyacak, milletimizle bir ve bütünlük hâlinde geleceği inşa
edecektir. Bölgesel güç ve küresel bir aktör olan ülkemizi lider ülke yapma
ülkümüz de adım adım gerçekleşecektir.
Bu düşüncelerle
görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve bizi izleyen muhterem
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilli Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın
Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL
KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Birçok bakımdan çok
önemli bir yasa konuşuluyor ama gördüğünüz gibi ilgi de bu kadar;
bunu artık Parlamentonun işleviyle ilgili olarak düşünmenizi
öneririm.
Değerli arkadaşlar,
bu bir anlamda ek sayılabilecek olan, 4 maddelik ama esas itibarıyla
iki konuyu içeren kanun teklifinin maddelerinden biri enflasyon muhasebesiyle
ilgili olarak bir düzeltmeyi amaçlıyor. Diğeri de kur korumalı
TL mevduatı meselesini şirketlere de şamil hâle getirmeye
çalışıyor. Şimdi, dolayısıyla her ikisi de
aslında yeni ekonomik model diye adlandırılan modelin bir
anlamda devamıyla ilgili olarak bazı düzeltmeler anlamına
geliyor.
Değerli arkadaşlar,
biliyorsunuz, enflasyon muhasebesi -demin Sayın Erhan Usta da anlattı
aslında- iki yıl hariç, 2003-2004 yılı hariç uzun bir
zamandan beri uygulanmayan bir kanun ama hakikaten bu kanun durduğu sürece
ve enflasyon muhasebesinin gerektirdiği koşullar gerçekleşirse
ki gerçekleştiği anlaşılıyor gerek ÜFE ve gerek TÜFE
değerlerinden baktığımızda; dolayısıyla bu
değişikliği yapmak gerekliliği ortaya çıktı ve
kanun teklifi de bu sebeple önümüze geldi.
Şimdi, burada iki
yıllık bir öteleme söz konusu. 2023 sonuna kadar enflasyon muhasebesi
erteleniyor ve 2023 itibarıyla bakıldığında da kârlar
olmuş olsa bile kurumlar vergisinden istisna tutuluyor.
Değerli arkadaşlar,
-yine Erhan Ustaya referans vererek söyleyeyim- borçlanmak enflasyonist
ortamlarda borçlunun lehine çalışan bir mekanizmadır.
Dolayısıyla da borçlu şirketler bu koşullar devam ettiği
sürece öz sermayesiyle iş yapan şirketlere kıyasla daha
avantajlı bir duruma gelecekler demektir. Dolayısıyla da bu
maddenin getirilmesiyle ilgili meselelerin konuşulması -benim
kanaatim odur- yeteri kadar olmamıştır, yeteri kadar bilgi Plan
ve Bütçe Komisyonuna gelmemiştir ve dolayısıyla da yani
işte birazdan eller kalkınca bu kanun teklifi de bu madde de
geçmiş olacak ve de bir adaletsizliğe yeniden bir imza
atmış olacağız. Hiç olmazsa
Yani şöyle düşünün:
2021 itibarıyla baktığımızda değerli arkadaşlar,
büyük şirketlerin kârları, çok, inanılmaz yüksek kârları
var yani yüzde 300, yüzde 400 civarında kâr etmiş durumda büyük
şirketler. Hiç olmazsa bu meselede KOBİler ve büyük şirketler
diye bir ayrım yapılsaydı belki daha anlamlı bir iş
olurdu diye düşünüyorum şahsen. Dolayısıyla da yani bu
madde açıkçası, iş dünyasının devletle ilişkisi
içinden baktığımızda yani vergiler perspektifinden
baktığımızda bir adaletsizliğe işaret ediyor diye
düşünüyorum. O sebeple de bu maddeye karşı
çıktığımızın altını çizmek istiyorum.
Efendim, diğer konuya
geçecek olursak yani kur korumalı TL mevduatı meselesi ki bir
zamandan beri uygulanıyor, biliyorsunuz geçenlerde yasasını da
çıkardık, hatta yasayı çıkarmadan önce uygulamaya başlamıştık
ama sonra yasayla o eksikliği giderdik ve o madde gerçek kişilere
yönelikti, gerçek kişiler ellerindeki döviz mevduatlarını
eğer bankalara TL mevduatı olarak yatırırlarsa doların
değerlenmesi durumunda aradaki farkın yani politika faizi ile
doların aldığı değer arasındaki farkın
devlet tarafından, hazine ya da Merkez Bankası tarafından
ödeneceği bağlanmıştı.
Şimdi, benim
anladığım kadarıyla, gerçi bugün Sayın Nebati çok
heyecanlı bir şekilde sistemin yürüdüğünden söz etti ama
doğrusunu isterseniz değerler de bana bunu tam olarak göstermiyor
yani yayınlanan verilere baktığımızda, evet, TL
mevduatı artıyor, bu hesaba yatmış olan TL mevduatı
artıyor ama bu mevduatın dolar bozdurularak TLye dönmüş olan
mevduat olmadığını görüyoruz yani zaten TL mevduatı
olarak duran varlıkları gerçek kişiler bankalara, kur
korumalı mevduat hesabına yatırarak kendilerine ekstra bir gelir
elde etmiş oluyorlar. Yani tabii, bu, dolara endeksli faizdir esas
itibarıyla fakat nasıl oluyor, ben onu anlamakta da
zorlanıyorum. Geçen gün, yine, yaptığım bir konuşmada
söylemeye çalıştım, faiz elinizdeki paradan vazgeçmenin
maliyetidir. Siz dolardan vazgeçiyorsanız, dolar karşısında
aldığınız para esasında doların faizidir.
Dolayısıyla da efendim Faiz vermiyoruz, faizler yüzde 14e çekildi.
falan bunların hepsi -kusura bakmayın ama- hikâye gibi geliyor bana,
hiçbir şekilde gerçeğe değmiyor.
Dolayısıyla da öte
yandan baktığımızda, -ben, bugün, yine, Sayın
Nebatinin açıklamasından not etmiştim- mesela, 7 Aralıkta
252,5 milyar dolar var imiş, 13 Aralıkta 257,2 milyar dolara
çıkmış bu mevduat yani -döviz mevduatını söylüyorum- 5
milyar artmış. Yani bunun 90 milyarı aşağı
yukarı şirketlere ait, dolayısıyla da gerçek
kişilerden yeteri kadar dolardan TLye dönme konusunda bir hareketlenme
olmadığını gören hükûmet doların yeniden yükselme
eğilimi içine girmiş olmasından dolayı piyasadan dolar
çekmek zorunda; o da, şirketlerdeki 90 milyar dolar.
Şimdi, -bu madde de- bu
90 milyar doları -efendim, yanılmıyorsam,
hatırladığım kadarıyla- üç ay vadeli hesaba
yatırdığınız zaman TLye çevirip kurumlar vergisinden
-öyle değil mi- istisna tutulacaksınız. Şimdi, burada da
tuhaf bir durum var; bir yandan dolar değeri eğer yükselir de
yatırdığınız paranın, Türk lirasının
getirisi arasında bir fark olursa bu size devlet tarafından bir para
olarak gelecektir, bir getiri olarak gelecektir; bir. İkincisi de bundan
dolayı kurumlar vergisinden kurtulmuş olacaksınız. Yani
hakikaten anlamakta zorlanıyorum, ben hukukçu değilim ama burada
gerçekten -tırnak içinde söylüyorum- kamu konusunda bir
karışıklık var. Yani kamu harcamalarının bir
mantığı vardır ve bu mantık burada tutmuyor gibi
geliyor bana. Niye tutmuyor? Çünkü 1 milyar doları olan insan, Allah
aşkına, kaç kişidir Türkiye'de? Onun Türk lirasına
çevirdiği paradan dolayı gelir elde etmesinin ve bu gelirin de
toplumun vergileriyle ödenmiş olan ya da toplanmış olan
kaynaklardan karşılanmış olmasının,
doğrusunu isterseniz, anayasal olarak da baktığımızda,
şahsen sorunlu olduğunu düşünüyorum ama önümüze getirilen kanun
teklifi bu ve bu kanun teklifi buradan geçecek ve -demin ifade ettiğim
gibi- yanlışlara bir yanlış daha eklenmiş olacak.
Peki, şimdi, problemimiz
nedir diye baktığımda yani Adalet ve Kalkınma Partisinin
perspektifinden niye anlaşamıyoruz diye baktığımda
-birçok konudaki tavırları da bu esasında- şöyle bir sonuca
varıyorum: Bütün toplum eşittir. dediğinizde, bu bir cümledir
ve iyi anlam taşır; hepimiz eşitiz fakat eşit olup
olmadığımız esasında başka şeylere
bağlıdır. Yani kâğıt üzerinde eşit olabiliriz ama
hayatın içinde eğer farklılıklarımız var ise o
zaman eşit olduğumuzu söylemek, esasında o
farklılıklarımızın devamını sağlamak
amacıyla söylenmiş hâle gelir siz istemeseniz de.
Dolayısıyla da burada da benzer bir durum var gibi geliyor bana.
Türkiyeye baktıklarında şirketler dünyası görüyorlar.
Evet, tamam, şirketler dünyası var, binlerce şirket var falan;
hepsi belli kanunlara tabi; evet, şirketler kanunu var, işte, ne
bileyim, bir sürü kanun var, Bankacılık Kanunu, şu bu. Tamam,
doğru, bütün bunlar doğru fakat değerli arkadaşlar, şirketler
dünyası tek tek, küçük küçük şirketlerden oluşmuyor ki. O
şirketlerin bazıları çok güçlü, çok büyük, çok büyük sermayelere
hâkimler; dolayısıyla da ellerindeki güç öylesinedir ki çoğu
zaman sizin siyasi gücünüzü de aşabilir.
Örnek istiyorsanız söyleyeyim:
2019 yılında Merkez Bankası parasal genişleme
politikasını benimsedi, boyuna likidite verdi piyasaya;
kâğıt aldı, likidite verdi; kâğıt aldı, likidite
verdi ki niye verir bankalara? Kredi genişlemesi yapsın diye veriyor
tabii ki fakat sonunda bankalar bunu yapmadılar değerli
arkadaşlar, hatırlayın yani. Onun için aktif rasyosu getirildi,
bir tür ceza mekanizması olarak getirildi ve bankalara denildi ki: Siz bu
paraları alıyorsunuz, gidiyorsunuz, borsaya, şuraya buraya
yatırıyorsunuz, finansal piyasalara yatırıyorsunuz. Hâlbuki
biz sizden ne istiyoruz? Bir kriz yaşıyoruz, dolayısıyla da
bu aldığınız paraları kredilere verin ki bir üretim
olsun veya kapasite artırımı olsun. vesaire vesaire. Peki, niye
yapmadılar? Yapmazlar arkadaşlar çünkü şirketler eşit
değil, baktığımızda fiiliyatta şirketler
dünyasını tek bir dünyaymış gibi kabul etmek mümkün
değil. Bugün yine Sayın Nebatinin sohbetinde bunlar konuşuldu
ve ben, açıkçası, yine, Türkiye Merkez Bankasının
yayınları arasından çıkmış Ufuk Akciğitin -Chicago
Üniversitesinden bir hocadır, çok değerli bir hocadır- Merkez
Bankası uzmanlarıyla Türkiye ekonomisinin dinamizmi üzerine
yaptığı çalışmada, açıkça ve net bir şekilde
Türkiye piyasalarının giderek tekelleştiği, giderek
şirketler dünyasına katılımın azaldığı
veya tersten söyleyecek olursak bazı şirketlerin kendi sektörlerinde
büyük güçler elde ettiği tespit edilmiş durumda.
Dolayısıyla da bu,
demin ifade etmeye çalıştığım yani Adalet ve
Kalkınma Partisinin perspektifindeki bu kanun teklifi veya buna benzer
düzenlemeleri yaparken kabul ettiği mevcudun, esasında, onların
kafasındaki düzen olmadığını düşünüyorum.
Dolayısıyla da eğer biz, mesela, ekonomiden söz ediyorsak,
gerçekten ekonomide adil bir mekanizma üretmek istiyorsak, her şirketin
eşit bir biçimde davranabileceği ekonomik bir dünya
olmasını istiyorsak başka bir tür
davranışımız olmalı. Yani ben yine bu
tartışmalarda hatırlatmak istiyorum rahmetli Erbakanı.
Erbakan Hoca yıllar önce şunu söyledi ve de haklıydı,
sonuna kadar da haklıydı. Neydi o haklı olduğu nokta? Ya,
arkadaşlar, 1980e geldiğimizde, 1960tan 1980e kadar ithal ikamesi
politikalarıyla yani yüksek gümrük duvarları ve düşük faizlerle
bir sanayi yaratmaya çalıştık fakat yarattığımız
şey üç-beş tane büyük aile şirketi oldu, holding şirketi
oldu; adlarını biliyorsunuz
Dolayısıyla da rahmetli
Erbakan KOBİlere işaret ediyordu, Anadolu sermayesini işaret
ediyordu. Niye ediyordu? Çünkü çok açık olarak bir şey vardı:
Anadoludaki bir sanayicinin -yeni başlamış diyelim- 50
kişi çalıştıran bir şirketi var, kredi almak istiyor
çünkü en önemli sorunu kredi fakat değerli arkadaşlar, bütün bankalar
esasında o ailelerin şirketleriydi -hatırlayın- ve bundan
dolayı da o KOBİ sahipleri kredi bulamazlardı ve doğrusunu
isterseniz, Türkiye ekonomisinde o zamanlar -hatırlarsınız
belki- SİADlar diye -yani sanayici ve iş adamları dernekleri-
TÜSİADdan kendilerini farklılaştırarak örgütlenme
ihtiyacı hissetmişlerdi ve bunlar bugüne kadar bir şekilde devam
ediyor.
Özetle söylemek
istediğim şey şu değerli arkadaşlar: Anlıyorum ki
olayın başında mandacı iktisatçılar diye ifade
edilen iktisatçıların önerileri esas itibarıyla faizin
yükseltilmesi yönünde bir teklifti çünkü niye? Enflasyon yükseliyordu, talebin
daraltılması lazımdı, onun için faizleri yüksek
tutmamız lazımdı. Faizlerin yüksek tutulması,
esasında, talebi daraltacak, tasarruflar artacak önce, tabii, sonra
yatırımlar artacak ve yatırımlar artarsa
dolayısıyla da ekonomi, tekrar daha düşük bir fiyat düzeyinde
dengeye gelecek. Fakat değerli arkadaşlar, benim
anladığım kadarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı şöyle bir değerlendirme yaptı: Ya, biz bunu
yaparsak bizim ne işimize yarayacak? Yani bir resesyon olacak bir kere,
bir durgunluk olacak. Ee, durgunlukta biz nasıl seçime gideceğiz?
İki, faizi arttırdığımızda -diyelim ki faizi
arttırdık- Türk halkı faize yönelmiyor ki işte, dolara
yöneliyor, görüyoruz bunu da. Mevduata baktığınızda, yüzde
60-70 civarında döviz mevduatı var bu ülkede her zaman; demek ki
oradan da bir şey yapılamayacak. Yabancılar dersen, hani
arbitraj geliri elde etmek üzere yüksek faiz yaparsanız
dışarıdan yabancı sermaye gelecek falan, bu da olmayacak
çünkü hiç kimse bu Hükûmete güvenmiyor dolayısıyla da zaten
getirenler de mallarını alıp gidiyorlar. Dolayısıyla
bunun bir rasyoneli yoktu esas itibarıyla yani kendilerine önerilen veya
enflasyonist eğilimlerin arttığı bir dünyada uygulanan
politikaların bir benzerinin Türkiye'de uygulanmasının Hükûmet
açısından bir anlamı yoktu çünkü zaten olay bozulmuştu,
rezerv kalmamıştı, dolar fırlamıştı vesaire
vesaire, ayrıntısına girmeyeyim, zaten zamanım doluyor.
Dolayısıyla da
değerli arkadaşlar, bu yola dönüldü. Bu yol, esas olarak belki de
amacı itibarıyla baktığımızda önemli bir
şeye işaret ediyor yani ithalattan
bağımsızlığımızı kazanmayı
sağlayacak olan bir önerisi var diyelim fakat bunun gerçekleşmesinin
de çok mümkün olmadığını şahsen düşünüyorum.
Bunun sebebi de 500 milyar dolara yakın bir dış borcu olan ya da
yabancı para borcu olan bir ülkeden söz ediyoruz. Yanılmıyorsam,
önümüzdeki yıl yani 2022 yılında ödenmesi gereken 120-130 milyar
dolar bir borcumuz var ama bu kadar düşük TLye rağmen elde edilen
Evet, rekorlar kırıyoruz, doğru -ihracatta söylüyorum- fakat
birincisi, ithalat yeteri kadar artmıyor; ikincisi de ithalat artmadığı
için ithalattan alınan vergiler de artmıyor. Dolayısıyla da
bütçe açığıyla buradan
karşılaşacağımız da çok açık bence. Her
neyse
Sonuç olarak bir yola girilmiş vaziyette; buna yeni ekonomik
model diyorsunuz. Anlıyorum ki çok inanıyorsunuz bu modele çünkü
inanmaya ihtiyacınız var, çünkü inanmak rahatlatıcıdır
değerli arkadaşlar, rahatlarsınız
inandığınızda; öteki türlü, sürekli meşgul
olmanız lazım. Efendim, meşguliyet de hep rahatsız edici
olabilir çünkü düşünmek, koşturmak vesaire zor bir meseledir. Yine de
tabii ki Hayırlı olsun. diyeceğiz ama ben şahsen, bu
kanun teklifinin Türkiye halkının genel çıkarlarına uygun
olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla da
olumsuz oy vereceğimizi söylemiş olayım.
Son bir buçuk iki dakikam var
değerli arkadaşlar; bir duygumu -ki genellikle burada
yaptığım konuşmalarda böyle konulara pek girmek istemem
ama- bugün söylemek zorunda hissediyorum kendimi galiba. Bugün, Hrant
öldürüldü. Hrant, benim yakın bir arkadaşımdı ve o gün
birlikte olacaktık ancak ben onun ölüsüyle
karşılaştım. Fakat sonra yıllarca düşündüm Hrant
neydi, niçin öldürüldü? diye düşündüğümde -açıkça söylüyorum-
Hrant kadar birleştirici bir unsur yok Türkiyede. Gerçekten de
geçmişin sorunlarını gidermekle ilgili olarak o kadar açık
yüreklilikle konuşan bir insandı ki ve ben şunu da açıkça
söyleyeyim: Gerçek bir Anadolu insanıydı; Anadoluyu çok iyi bilen,
Anadolu insanını çok iyi bilen bir arkadaşımızdı.
İşte, on beş yıl olmuş bugün itibarıyla
Gerçekten de özellikle muhafazakâr camianın, Ermeni meselesiyle problemi
olan arkadaşlarımızın Hrantı tekrar dinlemesinde
büyük yarar var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hrant, bu toplumun gerçekten,
önemli bir birleştirici unsuruydu ve onu kaybettik. Kaybettik ama hiç
olmazsa neden kaybettik, niçin bu insanlar Hrantı düşman bellediler
ve onun ölümüne karar verdiler; bunlar üzerinde düşünürsek
sanırım, Ermeni meselesini değil, diğer meseleleri de daha
rahat konuşma şansımız olabilir; Kürt meselesi gibi, Alevi
meselesi gibi ki bu meseleler konuşulmadan da arkadaşlar, çok
açık söyleyeyim, Türkiye, hiçbir zaman demokratik bir ülke olma
şansına sahip olamaz. Kürt meselesi, sadece Kürt meselesi
değildir değerli arkadaşlar, Kürt meselesi, doğrudan
doğruya demokrasi meselesidir.
Hepinize saygılar
sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar
Emecan.
Buyurun Sayın Emecan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE
GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) Teşekkür ederim.
Çok değerli milletvekili
arkadaşlarım, bugün, 303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu
ile Kurumlar Vergisi Kanunlarında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşüyoruz. Teklif 4 maddeden
oluşuyor; 2 maddesi yürürlük ve yürütme yani düzenleme yapılan
aslında 2 tane madde var, iki ayrı kanuna geçici madde eklenerek
değişiklikler yapılıyor.
Öncelikle genel bir
değerlendirme yapacak olursak, Türkiye, bugün aslında hem devlet
krizini hem de ekonomik krizi iç içe yaşamaktadır.
Değerli arkadaşlar,
bugün, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Plan ve Bütçe Komisyonumuza
sunum yaptı. Bu sunum esnasında bugün yüzde 36 olan enflasyonun
önümüzdeki aylarda yüzde 40ları bulacağını ve yıl
sonunda yüzde 30a düşürmeyi hedeflediklerini, öngörülerinin bu
olduğunu ifade etti. Şimdi, buradaki sorun ne? Daha yeni,
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2022 yılı bizim en parlak
yılımız olacak. şeklinde bir açıklama
yapmıştı, daha yakında yaptı bunu. Şimdi, iki
açıklamaya baktığımız zaman, birbiriyle bu kadar
çelişen açıklamaların yapılabiliyor olmasını
gerçekten anlamak mümkün değil. Aslında, bu neyin göstergesi biliyor
musunuz? Kurumların, ülkeyi yönetenlerin ne kadar birbirinden habersiz olduklarını,
birbirleriyle ne kadar koordinasyonsuz olduklarını gösteriyor;
yaşananlar da bu çelişkiyi doğrular nitelikte aslında.
Şöyle bir göz
attığımız zaman, ekonomi modeliniz çok sorunlu; üretime
dayalı değil, ranta, inşaata ve tüketime dayalı.
Dolayısıyla da ithalata bağımlı bir ekonomi modelini
yirmi yıldır bu ülkeye dayattınız. Ülkenin 2007den sonra
sıcak paranın girdiği dönemlerini iyi değerlendiremediniz.
Uyguladığınız ekonomik politikalar sonucunda, ülke
enflasyon, cari açık, döviz ve faiz denkleminin içerisine
sıkışıp kaldı. Şimdi yeni Türkiye ekonomi
modeli diye tanımladığınız bir süreçte, önce ihracat
odaklı büyüme modeli ile rekabetçi yüksek kuru savunup faizleri
indirdiniz, dövizi uçurdunuz, enflasyonu uçurdunuz. Ne oldu? Halk birdenbire fakirleşti.
Sonra da 20 Aralık kur krizinde Kur Garantili TL Mevduat Hesabı
adında bir finansal ürün getirerek Kuru düşürdük. diye övündünüz.
Şimdi, hem topluma hem piyasalara hiç güven vermeyen bu zikzaklı,
birbiriyle hiç uyuşmayan açıklamalarınızı yapmaya ve
uygulamalarınıza devam ediyorsunuz.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, TÜİK tarafından ilan edilen 2021 yılı
enflasyon oranı neydi? Yüzde 36,08; üretici enflasyonu yüzde 79,89
seviyesine ulaşmıştı, öyle değil mi? Bir yandan da
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyon yangınını
seçmenlerinin de kafasında soğutmak için gelişmiş ülkelerin
ne kadar büyük bir enflasyon felaketiyle karşı karşıya
olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bakalım öyle mi? Amerika
Birleşik Devletleri'nde enflasyonun yüzde 1lerden yüzde 7ye
çıkmasını enflasyonun 7 kat arttığı biçiminde
sunuyor tabii ki. Hâlbuki, Amerika halkı on yıldır fiyat
artışı diye bir şey görmemiş, fiyatlar hep sabit
kalmış ve birdenbire böyle bir artış olunca tabii ki onlar
için de bu, büyük bir enflasyon. Hâlbuki bizde enflasyon sürekli artıyor,
yüzde 14-15lik enflasyonun yüzde 36ya çıkmasını da biz
normalleştirmeye çalışıyoruz, hâlbuki
normalleştirilemez. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtiği
Temmuz 2018den bu yana, üç buçuk yılda, TÜİK verilerine göre
birikimli enflasyon yüzde 91 olmuş. Amerika Birleşik Devletlerinde
2012den 2021 sonuna kadar olan sekiz buçuk yılda gerçekleşen
birikimli enflasyon oranı ise Türkiyede tek ayda, aralık ayında
gerçekleşen yüzde 13,6lık artışa denk. Şimdi,
Türkiyede tek başına aralık ayında gıda
fiyatları yüzde 16,5 artarken Amerikada, bu enflasyon patlamasına
karşın, son üç buçuk yıldaki gıda fiyat
artışı yüzde 11, Almanyada yüzde 8, Raflarda ürün yok. diye
anlattığınız Britanyada yüzde 4 olmuş yani bizdeki
başkanlık rejiminin başından bu yana geçen sürede oranlar
bu şekilde. Ülkeyi yönetenlerin yani sizlerin önceliği enflasyonla
mücadele etmek olmalı. Yaşanan enflasyon kriziyle birlikte hayat
pahalılığı da maalesef kök salmış durumda.
Yoksulların yanında orta sınıf da çöktü, öyle bir
sınıf kalmadı. Enflasyon karşısında ezilen
halkın ve kurumların enflasyona karşı korunmasını
sağlayacak önlemler alınmalı değerli arkadaşlar.
Şimdi, kanun teklifine
gelecek olursak bu 2 madde, aslında geçen hafta görüştüğümüz
kanun teklifine çok rahat eklenebilirdi. 2 tane madde var ve daha yeni bir
kanun teklifi görüştük ve içerikler de birbirine benzer içerikler. Hatta
biz 1inci maddeyle ilgili bir önceki kanun teklifi görüşülürken önerge de
vermiştik ama reddedildi, içeriğine birazdan değineceğim.
Neden yapılmadı bu? Evet, aslında, biraz önce söylediğim
gerekçelerle yine, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
uygulanmaya başlanmasıyla beraber bir yandan da Komisyonumuz, Plan ve
Bütçe Komisyonu ve hatta diğer komisyonlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
maalesef yasama yetkisini kaybetmiştir değerli arkadaşlar, bu
yetki devredilmiştir. Daha önce, parlamenter sistemde, tasarı olarak
Hükûmetten gelen konular bu dönem o şekilde gelmiyor, yok. Kanunlar,
sadece teklif olarak milletvekilleri tarafından getiriliyor, e tabii, bu
da neyi getiriyor? Getiren milletvekilleri kendi getirdikleri kanun
tekliflerini yeteri kadar savunamıyorlar, bir eleştiri
getirildiğinde de yorum yapamıyorlar çünkü önerileri
değerlendirme yetkileri yok.
Şimdi, uygulamacı
olan yürütme bu teklifleri eskisi gibi getirse, örneğin bakan olsa
görüşmelerde, sorulan sorulara daha net cevaplar verebilirler, hatta bu
tekliflere neden ihtiyaç duyulduğunu çok daha net anlatabilirler ve
tekliflerini savunabilirler. Eğer bir değişiklik yapma
ihtiyaçları var ise de çok daha rahat bu kararları alabilirler.
Şimdi, aslında,
ucube bir sistemin içerisindeyiz. Yani yine son kararları aslında
yürütme veriyor ama ben bu durumu şöyle tanımlıyorum artık:
Sanki böyle araya bir ek durak gibi milletvekillerinin kanun teklifi getirmesi
sunulmuş, yine son kararı yürütme veriyor ama teklifleri
milletvekilleri getiriyor. Nedir? Arada bir ara durak. Tamam, tek
tanımı budur şu andaki bu ucube sistemin. Örneğin,
geçtiğimiz hafta kanun teklifi Genel Kurulda görüşülürken hiç
müzakere edilmeden emrivaki bir şekilde TOKİyle ilgili
Cumhurbaşkanına muazzam yetkiler veren, yetki
sınırlaması olmayan bir önerge getirildi, böyle bir önergeyle
karşı karşıya geldik ve sonuç ne oldu? Genel Kurul
kapandı. Bu durum bile gelen tekliflerin ne kadar
hazırlıksız, plansız olduğunu, nitelikli yasama yapma
sürecinden ne kadar uzaklaşıldığını bize
gösteriyor.
Şimdi, maddelere gelecek
olursak zaten 2 maddemiz var. 213 sayılı Vergi Usul Kanununa geçici
bir madde eklenmekte ve enflasyon düzeltmesi uygulaması 2023
yılı sonuna kadar ertelenmekte.
Şimdi, enflasyon
muhasebesi nedir? Bilmeyenlerin de anlayabileceği şekilde bir örnekle
anlatmaya çalışayım: Esnaf ya da şirket sahibi diyor ki:
Sattığım malın yerine yenisini alana kadar fiyatı
artıyor enflasyondan dolayı. Tabii, önceden almış
olduğu malın da değerini bilançolarında düşük
göstermek zorunda kalıyor, düşük görünüyor. Bu da onların
kredibilitelerini etkiliyor, kredibilitelerini düşürüyor. Enflasyon
muhasebesinin amacı, bunları, bilançolarda duran bu kıymetleri
yeniden tarihi değerleriyle bugünkü değerlerine endekslemek.
Şimdi, enflasyon düzenlemesi en son ne zaman yapılmış? On
yedi yıl önce, 2003 ve 2004 yıllarında uygulanmış ve
sonraki dönemden günümüze kadar şartların gerçekleşmemesi
nedeniyle enflasyon düzeltmesi uygulanmamış. Enflasyon düzeltmesi
yapılabilmesi için bazı şartların oluşması
gerekiyor. Nedir o şartlar diye baktığımızda; Yurt
İçi Üretici Fiyat Endeksinin son yıl yüzde 10, son üç hesap
yılında ise yüzde 100 artmış olması gerekiyor.
Şimdi, geçmişe,
2003, 2004 yılına gidelim. İlk uygulamada birçok kurumda eksik,
fazla, hatalı bazı işlemler yapılmış. Maliye de
pek fazla inceleme yapmamış bu işlemlerle ilgili. Firmalar
tarafından eksik ya da fazla kurumlar vergisi ödenmesi gibi durumlar
oluşmuş o dönemde, bir daha da uygulanmamış ama şimdi,
bu Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksine baktığımızda, bu
endekste otuz beş aylık süreç içerisindeki artış yüzde 103
olmuş yani enflasyon düzeltmesi, enflasyon muhasebesi için gerekli şartlar
oluşmuş.
Maddenin Komisyondaki
görüşmeleri sırasında görüşlerine başvurulan meslek
grubu ve sivil toplum temsilcileri söz konusu düzenlemeyi uygun
bulduklarını ifade etmişlerdi. Ancak uzun süredir uygulanmayan
enflasyon düzeltmesiyle ilgili olarak meslek mensuplarının tam olarak
hazır olmadıkları ve uygulamanın ilave eğitim
çalışması ve bilgisayar programlarında yeni düzenlemeye
ihtiyaç gerektirdiğini belirtmeleri üzerine ve TÜRMOB temsilcisinin
Komisyonda uygulamanın 2022 yılı sonuna kadar ertelenmesinin
daha uygun olacağı görüşü üzerine
tartışmalarımızı yürüttük; sivil toplum örgütlerinin
ve meslek gruplarının görüşleri böyle.
Aslında
konuşmamın başında da söylemiştim, bir önceki kanun
teklifinde bu konuyla ilgili önerge vermiştik, hakikaten bu düzenlemenin
aynısını, bir farkla... O fark da nedir? 2023 yılı
sonu yerine biz 2022 yılı sonuna kadar erteleme önermiştik.
Geçen hafta görüşülen bu 301 sıra sayılı Kanun'da önergeyle
bunu dile getirmiştik ama Komisyondaki görüşme sırasında da
yine TÜRMOB yetkilisinin bizim önergemizi desteklemesine rağmen AKP ve MHP
oylarıyla önergemiz reddedilmişti. Şimdi, hop bir hafta sonra bu
şekilde bir yıl farkla yeniden getirildi.
Değerli arkadaşlar,
bu söz konusu düzenlemeyi olumlu bulmakla birlikte, enflasyon düzeltmesi
uygulamasının 2022 yılı sonu yerine 2023 yılı
sonuna kadar ertelenmesinin mükelleflerin kazanılmış
haklarının korunması bakımından uygun
olmadığını düşünüyoruz çünkü 2023 yılına
kadar, 2021 yılında 7326 sayılı Kanun'la ve 7338
sayılı Kanun'la düzenlemesi yapılan yeniden değerleme
uygulaması yüzde 2 oranında vergi ödenerek yapılmaya devam
edecek. O nedenle, bu şekilde, bu hâliyle uygun bulmasak da yine de
uygulamayı taraflar uygun gördüğü için tabii ki biz de kabul
ediyoruz.
Şimdi 2nci maddeye
gelecek olursak; 2nci maddeyle ilgili en önemli konulardan bir tanesi yine
teklifin bu maddesinin öncelikle Anayasa'ya aykırılık içeriyor
olması. Anayasa'nın geriye yürümezlik ilkesi ve eşitlik ilkesine
aykırılık içermektedir bu madde. Bizim Anayasa'ya
aykırılık itirazlarımız yine birçok torba kanunda
yapıldığı gibi görüşmelerde maalesef dikkate
alınmadı; kabul edilmedi bu önerimiz, bu tartışmanın
yapılması ve her zaman olduğu gibi yine Anayasa'ya
aykırı bir maddeyi Genel Kurulda şu anda görüşüyoruz ve
yine oylayarak tabii ki geçirilecek ne yazık ki.
5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununa geçici madde eklenmesi suretiyle mevduat ve
katılma hesaplarında bulunan yabancı paralarını ve
altın hesabı bakiyelerini Türk lirasına çeviren kurumlar vergisi
mükelleflerine bu kapsamda açılan vadeli Türk lirası mevduat ve
katılma hesaplarından elde edecekleri oluşan kur farkı
kazançları da dâhil olmak üzere, faiz ve kâr paylarının vergiden
muaf tutulması amaçlanmakta. Maddenin komisyonda görüşülmesi
sırasında verilen bir önergeyle madde düzenlemesinin aynı
şartları geçerli olmak üzere bilanço esasına göre defter tutan
gelir vergisi mükelleflerinin kazançları hakkında da uygulanması
yönünde değişiklik yapılmıştır.
Şimdi, bu düzenleme, bir
önceki görüştüğümüz 301 sayılı Kanun Teklifinde gerçek
kişilere kur korumalı Türk lirası mevduat hesabı
düzenlemesinin tüzel kişiler için yapılmış olan
uygulamasıdır yani tüzel kişiler için getirilmiş
olanıdır. Belli ki gerçek kişilerden toplanması gereken
döviz mevduatı yeterince toplanamamış. Verilere şöyle bir
baktığımız zaman, 17 Aralıkla biten haftada gerçek
kişilerin yüzde 71i mevduatını yabancı para cinsinden
tutarken TLyi destekleyecek önlemlerin açıklandığı 20 Aralık
sonrasında, 24 Aralıkla biten haftada bu oran yüzde 64e
düşmüş ancak 31 Aralık itibarıyla yine gerçek
kişilerin yabancı para mevduatının toplam mevduatlara
oranı tekrar yükselişe geçmiş ve yüzde 67ye
çıkmış.
Şimdi, 7 Ocak
haftasına geldiğimizde biraz daha iyimsermiş gibi görünen bir
tablo var. Gerçek kişilerin döviz hesaplarında 1,6 milyar
dolarlık bir düşüş yaşanmış. Ama toplam döviz
hesabı hâlen ne kadar arkadaşlar? 145,5 milyar dolar. Yani
dönüşen miktar devede kulak hatta kulaktan da daha düşük.
Şimdi, üzerine
konuştuğumuz bu maddeyle de tüzel kişiler için uygulamayı
2ye ayırmışlar. 1 Ekim 2021 ile 31 Aralık 2021 tarihleri
arasında bilançolarında kayıtlı olan yabancı
paralarını 17 Şubat tarihine kadar Türk lirasına
çevirmeleri ve en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma
hesaplarında değerlendirmeleri durumunda bu tarihler arasındaki
üç aylık dönem için -bakın, dikkat edin- kur farkı
kazançları ve vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları vergiden
muaf. Daha ne istesinler? Bunu yapmayan kurumlar için de 1 Ocak 2022 itibarıyla
hesaplarındaki yabancı paralarını 2022 yılı
sonuna kadar dönüşüm kuru üzerinden -yani ilk anlattığım
2021 yılının son üç ayıydı, şimdi bu ikinci
uygulama 2022 yılının 1 Ocağından başlayarak 2022nin
sonuna kadar- yine aynı şekilde Türk lirasına çevirmek suretiyle
en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında
değerlendiren kurumların bu hesaplardan elde edecekleri
kazançları da -aynı şekilde faiz, kâr payı, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasınca yapılan destek ödemeleri dâhil- kurumlar
vergisinden istisna edilmekte.
Şimdi, tüzel
kişilerin yaklaşık 90 milyar dolar civarında döviz tevdiat
hesabı olduğu biliniyor değerli arkadaşlar. Söz konusu
düzenlemeyle ne kadar bir dönüşüm beklendiği konusundaki
sorularımıza net bir rakam, net bir cevap verilemedi. Ancak teklif
sahibi tarafından, Sayın Aydemir tarafından sadece 1 milyar
dolar tutarında bir mevduatın bozdurulması durumunda hazinenin
vazgeçtiği vergi miktarının 1 milyar 387 milyon
olacağı şeklinde bir değerlendirme yapıldı.
Şimdi, bozdurulan yabancı döviz mevduatının artması hâlinde
hazinenin vazgeçmek zorunda kalacağı vergi miktarının da
çok artacağı çok net bir şekilde görülüyor.
Şimdi, bazı
belirsizlikler de var. Döviz tevdiat ve katılma hesaplarında bulunan
yabancı paraların yurt içinde mi yoksa yurt dışında
mı olduğu da kanun teklifinde çok belirli değil. Merkez
Bankasının tebliğinde tüzel kişilerin altı ay veya on
iki ay vadeli hesap açmaları gerekliyken kanun teklifinde en az üç ay
vadeli hesap açılması ve vadeden önce çekim yapılmaması
yeterli görülmüş, diğer altı ay ve on iki ay vadeyle ilgili
herhangi bir belirlilik yok.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, yapılan bu düzenlemeler, normal vatandaşa hiçbir şey
getirmiyor, yine para sahipleri için getirilmiş bir düzenleme yani
parası olanın parasından para kazanacağı düzenlemeler.
Kur farkı bir kamu geliri değildir değerli milletvekilleri.
Öncelikle, eğer dönüş çok fazla olursa bu düzenleme hazineye yüksek
oranda yük bindirecek ve gelen yükü de normal vatandaştan
toplayacağınız vergilerle 85 milyonun üzerine
yıkacaksınız. Bu, kesinlikle eşitlik ilkesine
aykırı ve kabul edilebilir bir şey değildir. Bu düzenleme
kabul edilebilir bir düzenleme değildir.
Şimdi, kimler
ödüllendiriliyor bu düzenlemeyle? Yakın geçmişte 128 milyar
dolarlık Merkez Bankası rezervinin finans cambazlıkları ve
kamu bankaları aracılığıyla arka kapıdan
satışı sırasında döviz alanlar. İkinci olarak, 20
Aralıkta 18 liradan döviz satıp gece operasyonuyla 11 liradan, 9
liradan yeniden döviz satın alanlar. Üçüncü olarak, 2016
yılından beri Kredi Garanti Fonu olanakları çerçevesinde
dağıtılan kaynakları, yağmalayarak aldıkları
kredileri yatırımlara değil
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Emecan.
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Çünkü
yatırımları desteklemiyorsunuz ancak döviz alımında
kullanan kesimler ödüllendiriliyor ve bütün yük yine hazine üzerinden 85
milyonun, fakir fukaranın sırtına biniyor; öncelikle bunu
belirtelim.
Maddelerin Anayasaya
aykırılık tartışması
Olağan yasa yapma
sürecinin dışına çıkılarak Plan ve Bütçe Komisyonunda
acele geçirilmek suretiyle yasa yapma
alışkanlığını genel demokratik ilkelere ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi geleneklerine aykırı bulduğumuz bu
kanun teklifinin bu şekilde kanunlaşmasına biz
karşıyız, bunu da belirtmek istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
siz para peşindesiniz, para peşinde olduğunuz için de başka
gelir kaynaklarının peşindesiniz, o başka gelir
kaynaklarını -sürem yetmediği için, uzun uzun tabi konuşmak
isterdim, bir başka konuşmada inşallah- Varlık Fonu
üzerinden satışlar yaparak elde etmek istiyorsunuz. Bunları da
bir dahaki konuşmalarda dile getireceğiz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gruplar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Teklifin tümü üzerinde
şahsı adına ilk söz Aydın Milletvekili Sayın Bülent
Tezcan'a ait.
Buyurun Sayın Tezcan.
(CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifiyle ilgili görüşlerimi beyan
edeceğim ama önce memleketimden, Aydın'dan size biraz selam getirdim,
o selamı sizinle paylaşmak istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Geçen hafta
Aydın'daydık, hafta sonu da Sayın Cumhurbaşkanı
Aydın'daydı.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Biz de oradaydık.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Evet. Tesadüftür, aynı zamanlarda, benzer zamanlarda oradaydık ama
benzer yerlerde değil, biraz farklı yerlerde, farklı
şekillerde oradaydık.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Hiç misafirperverlik göstermediniz.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Şimdi, Dağyeniköy var Germencik ilçemizin. Dağyeniköy,
Aydının çok güzel incir, zeytin ağaçlarının
olduğu, tabiatın çok güzel olduğu bir köyü;
insanlarının çalışkan olduğu, alnı terleyip
topraktan rızkını çıkardığı bir yer. O
emekleri saygıya değer ama bir kere daha gördüm ki kadının
mücadelesi, evladını yetiştirir gibi, yavrusunu yetiştirir
gibi yetiştirdiği incir ağacına, zeytin ağacına,
toprağına sahip çıkışı beni bir kere daha
etkiledi: Dağyeniköylü analarımızı,
bacılarımızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
geçen hafta orada, analarımız, bacılarımız
Dağyeniköyde destan yazdılar, resmen destan yazdılar.
İnciri için, zeytini için, ağaçları için, toprakları için,
alın terlerini korumak için makinelerin üzerine yürüdüklerini gördüm,
makinelerin üzerine. Niye oldu, ne oldu? Bir gün makineleri
yığmışlar, böyle ince ince emek vererek büyüttükleri
zeytinlerini, incirlerini yok etme pahasına, su kaynaklarını yok
etme pahasına altın madeni ya da başka madenler aramak üzere
tesisat kurmuşlar.
Değerli arkadaşlar,
jeotermallerle Aydının havasını zehirlediler, suyunu
zehirlediler, toprağını zehirlediler, şimdi de
Aydının dağlarına göz dikmeye başladılar.
Şimdi, merak ediyorum, bu nasıl bir hırstır? Bu ne doymak
bilmeyen bir hırstır? Hani büyük şair diyor ya
Çevreye bu kadar
düşmanlık niye bu rant hırsı için? Büyük şairin güzel
dizeleri var, hatırlayın, ne diyordu? Onlar ümidin
düşmanıdır sevgilim, akar suyun, meyve çağındaki
ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Serpilip gelişen hayata niye düşmanlık ediyorsunuz? Germencike,
Dağyeniköylü analarımızın,
bacılarımızın emeğine niye düşmanlık
ediyorsunuz? İşte, o analarımız, tam da yeni bir çevre
katliamının arifesinde suçüstü yakaladı makineleri, suçüstü
yakaladılar ve haklarına sahip çıktılar, emeklerine sahip
çıktılar. (CHP sıralarından alkışlar) Bitmedi
arkadaşlar; Cerattepeyi yağmaladınız, bitmedi;
Fırtına Deresini yağmaladınız, bitmedi; Kaz
Dağlarını yağmaladınız, bitmedi;
Aydının ovasını jeotermallerle
yağmaladınız, bitmedi; şimdi de gözü Aydının
dağlarına ve su kaynaklarına dikmişsiniz. Yeni bir katliam
teşebbüsüydü, neyse ki analarımız, bacılarımız
haklarına sahip çıktı.
Bakın, ne diyorlar?
Bunlar benim sözüm değil, kendileri söyledi, bakın, ne diyorlar?
Bizim madenimiz, altınımız, en büyük zenginliğimiz
yağımızdır, zeytinimizdir, incirimizdir. diyor,
analarımız, köylü kadınları söylüyor bunu. Dikkat edin
Mahvolduk rençperlikten, mahvolduk. İncirleri, zeytinleri
yetiştirene kadar bacaklarımı, kollarımı kireç
bağladı. diyor Emine teyze. Bacaklarımı,
kollarımı kireç bağladı, nereden geldi
başımıza bu bela? diyor, Nereden geldi
başımıza, bu mınzırlar nereden geldi? diyor. Bu
mınzırlar Türkiyenin dört bir yanını kaplamış
ama Dağyeniköylü analarımız bu mınzırlara meydan
okudular, Germencikte meydan okudular. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bir başka teyzemiz ne
diyor? 4 yaşında torunum, gece susamış kalktı, su
istedi, su verdim; uyku mahmurluğu, uyku semesiyle Babaanne, zehir var,
içmeyeceğim suyu. dedi. diyor. Bu insanlara, Aydının bu
güzel, çalışkan insanlarına bunu niye reva görüyorsunuz, niye
reva görüyorsunuz, niye, niye? Alın teri
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Baraj açmadık mı Başkanım?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Onu
yapacaksınız tabii, barajı açacaksınız. Barajı
açacaksınız ama o insanların incirine, zeytinine, alın
terine de tecavüz etmeyeceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Hangisine edilmiş?
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Milletin parasıyla açtınız o barajı, lütuf değil,
lütuf değil. Milletin parasıyla açtınız onları,
lütfetmiyorsunuz. Bırakın bu lütfetme
yaklaşımını. Bakın, başta söyledim, Sayın
Cumhurbaşkanı da hafta sonu oradaydı.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ne yaptık ki mesela, ne yaptık da tecavüz ettik?
Başkanım, bir açıklar mısınız onu.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Şimdi, öyle bir şey var ki; Aydına geldi Sayın
Cumhurbaşkanı, husumet tohumları ekip gitme peşindeydi her
zaman yaptığı gibi.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Maddelere gel biraz, maddelere gel!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Her
zaman yaptığı gibi husumet tohumları ekmeye gelmiş
Aydına.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Çine Çayına baktın mı?
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Yani husumet tohumlarını ekecek, Germencikli, Dağyeniköylü
vatandaşımıza Maden arayacağım. diye incirine,
toprağına, varlığına tecavüz ederken Cambaza bak
cambaza. deyip ara yerde oralar gidecek. Yok öyle yağma!
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Sen Çine Çayına baktın mı, Çine Çayına
baktın mı?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Yok
öyle yağma!
Bakın, şimdi
Menderesin yaşadığı toprakları zehirleyeceksin
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Ayıp ya, vallahi ayıp ya!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) -
Menderesin bulunduğu yerde vatandaşın emeğini, alın
terini zehirleyeceksin, ondan sonra da rahmetli Menderesin davası
üzerinden siyaseten rant elde etmeye çalışacaksın;
Aydınlı bunu biliyor, Aydınlı bunu biliyor.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Onlar biliyor da sen bilmiyorsun, sen.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) -
Bakın, şunu biliyoruz ki Erdoğanın davası,
Menderesin davası değildir.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Menderesi kim idam etti, kim?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) -
Erdoğan, rahmetli Menderesin davasının peşinde değil
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Menderesi de siz yaptınız, siz.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) -
rahmetli Menderesin siyasi sermayesinin peşindedir, hesabı budur
her geldiğinde. (CHP sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Menderesin hesabına hiç girme, Menderesin
hesabına girersen çıkamazsın!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) -
Erdoğan, rahmetli Menderesin davasını gütmekle meşgul değil,
rahmetli Menderesin siyasi sermayesini yemekle meşguldür husumet
tohumları ekerek ama Aydınlı bu tezgâhları yemeyecek.
Aydınlı bu tezgâhları yemeyecek, siz de rahmetli Menderesin
siyasi sermayesini yiyemeyeceksiniz, heder edemeyeceksiniz, yok öyle
yağma! (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Menderesi kim astı?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) -
Bakın, bu köy, rahmetli Celal Bayarın Millî Mücadele
sırasında saklandığı köydü. Sizin zerrece
saygınız varsa orada feryat eden vatandaşın, analarımızın,
bacılarımızın emeğine saygı
duyacaktınız.
Tabii, şimdi, bu kanun
teklifini görüşüyoruz, kanun teklifine de geldik, geleceğiz.
Değerli arkadaşlar,
biz bağırıyorduk 128 milyar dolar nerede? diye. Nasıl
sattınız, nereye sattınız, hangi gece sattınız,
kime sattınız? Ya, 128 milyar dolar nerede? diye biz
bağırırken el çabukluğuyla bir 9 milyar dolar daha
satmışsınız. Şimdi diyoruz ki: 137 milyar dolar nerede
kardeşim? Bu milletin 137 milyar dolarını ne yaptınız?
(CHP sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) 9u gördüğüne göre 128i de görürsün, hatta
okuyabiliyorsan aç.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Önümüze kanun teklifi getirip milletin, heder ettiğiniz
çocuklarımızın geleceğinden
çaldıklarınızı bu şekliyle
meşrulaştıramazsınız.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ya, böyle yalan şimdi...
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Ya, Bülent Bey, yakışmıyor, vallahi
yakışmıyor.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Yeni bir şey ortaya çıkarmışsınız kur
korumalı mevduat diye. Ya, bunun adını herkes biliyor; bu,
dolar garantili faiz. Milletin almadığı dolar, Türk
lirasını bile faiz garantisine bağladınız, dolar
garantili faiz. Şimdi, buraya gelmeden önce bile bir kere daha 50
kuruşa yakın mazota zam geldi, geçen sene çiftçi 700 liraya depoyu
dolduruyordu, bu sene 1.500 liraya depoyu dolduruyor. Aydında çiftçi
tarlaya gübre saçamadı, gübre saçamadı; ilaca gücü yetmiyor, mazota
gücü yetmiyor, gübreye gücü yetmiyor.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Elektriğini siz verin, siz!
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Size gücü yetmiyor sanıyorsunuz ama sandıkta yetecek.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Belediye Başkanı elektriğini versin.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
İnşallah, sandıkta size o çiftçinin, o vatandaşın gücü
yetecek. (CHP sıralarından alkışlar) Sandık geliyor,
sandık yakın.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Belediye elektriği versin, Belediye elektriği
bedava versin.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Pazar yerine gidin, burada konuşmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkan, teşekkür ederim.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Elektrik verin, elektrik!
BÜLENT TEZCAN (Devamla)
Pazar yerine gidin, pazar yerine, burada konuşmayın. 75
yaşında bir teyzemiz -görüntüleri var- dedi ki: Çocuğum,
mandalina almaya geldim, gelirken torunum Mandalina al. dedi. 6 lira
olmuş 6 milyon diyor o kendi diliyle- mandalina, torunuma mandalina
alamadan dönüyorum. Poşeti gösterdi, Torunuma mandalina alamadan
dönüyorum. diyor. İşte, torununa mandalina alamadan dönen o
teyzemizin, anamızın feryadı, bu dünyada da ahirette de
yakanızı bırakmayacak sizin. (CHP sıralarından
alkışlar) Hiç böyle buradan rahat rahat konuşmayın. Bu
getirdiğiniz sistem önümüzdeki ilk sandıkta sizi hak ettiğiniz
yere gönderecek.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci konuşma Manisa Milletvekili Sayın Uğur
Aydemire ait.
Sayın Aydemir
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 303 sıra
sayılı Kanun Teklifimiz üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teklifimiz 4 maddeden
oluşmakta, her 2 maddemizin her biri de
vatandaşlarımızın lehine, mükelleflerimizin lehine olan
düzenlemeler. Tabii, teklifimiz 2 madde olduğu için çıkan
hatiplerimizin fikirlerinden istifade ettik; hepsine teşekkür ediyoruz,
sağ olsunlar. Ama az önceki konuşan hatibimizin ne yapmak
istediğini, ne anlattığını, kendimi ne kadar zorlasam
da bir türlü anlayamadım. Artık onu Genel Kurulun yüksek
anlayışına havale ediyorum.
ORHAN SÜMER (Adana)
Anlayamazsın!
BÜLENT TEZCAN (Aydın)
Anlayamazsın, anlayan böyle yapmaz!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Yalnız, şunu hatırlatmak isterim hatibe, biz her
zaman şunu söyleriz: Eğer yerin üstündeki yerin altındakinden
değerliyse, yerin üstündeki kalmaya devam eder ama yerin altındaki
yerin üstündekinden daha değerliyse, ülkemiz için kazanç
sağlayacaksa, yerin altındakini çıkartıp da milletimizin,
ülkemizin hizmetine onları da sunarız, ülkemize gelir olarak da
kaydederiz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Neye göre değerli?
BÜLENT TEZCAN (Aydın)
Yerin üstünde insanlar var, insanlar! İnsanlar var yerin üstünde!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Yazık ya; canlılara yazık ya, yaşayan bütün
canlılara, ağaçlara yazık ya!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Zeytini ben çok iyi bilirim, Manisa Akhisarlıyım,
zeytinin başkentinde yaşıyorum. Dolayısıyla, zeytinin
ne kadar kutsal bir ağaç olduğunu, ne kadar verimli bir ağaç
olduğunu en az, en az sizin kadar bilirim Bülent Bey.
BÜLENT TEZCAN (Aydın)
Belli oluyor!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Teklifimize değinmenizi isterdik. Mesela enflasyon
düzeltmesiyle alakalı güzel bir madde var. Enflasyon düzeltmesini 2023
yılına niye erteliyoruz? diye bazı konuşmacı
arkadaşlarımız ifade ettiler. Niye erteliyoruz? Değerli
arkadaşlar, şunu çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum:
Bakınız, 2023 yılına ertelememizin tek nedeni
Mükelleflerimizden gelen talepler, TÜRMOBdan gelen talepler, artı,
TOBBdan gelen talepler, TİSKten gelen talepler neticesinde 2023
yılına erteledik. Yoksa, Maliyenin, Hükûmetimizin bu enflasyon
düzeltmesinin ertelenmesiyle alakalı bir kazancı yok. Bunu ifade
etmek istiyorum öncelikle. TÜRMOB niye bunun ertelenmesini istedi? Burada
haksızlık yapmayalım, en son enflasyon düzeltmesi 2004 yılında
yapıldığı için muhasebeciler, meslek
mensuplarımız on altı, on yedi yıldan beri bu
uygulamayı yapmadılar; hazır olmadıklarını,
bilgisayar programlarını hazır hâle getirmediklerini,
dolayısıyla bu uygulamayı, biz bu düzenlemeyi yapmazsak,
ertelemezsek bazı sıkıntılar ve sorunlar
yaşayacaklarını bize ifade ettiler; biz de görüştük
arkadaşlarımızla, diğer parti gruplarımız da buna
sıcak baktı, Maliyemizle görüştük, onları da ikna ettik ve
2023 yılına bu enflasyon düzeltmesini erteledik.
Enflasyon düzeltmesi neyi
getiriyor, ne olacak erteleyince, neden erteledik; ifade ettim.
Bakınız, ÜFE fiyatlarının cari yılda yüzde 10dan
fazla olması lazım -şartların nasıl oluşması
lazım, onu ifade ediyorum- son üç yılda da ÜFEnin yüzde 100ü
geçmesi lazım. Evet, kasım ayı itibarıyla, 2021 yılı
sonu itibarıyla bu şartlar oluştu ve enflasyon düzeltmesi yapmak
zorunda kaldı mükellefler. Enflasyon düzeltmesi, bazı mükelleflerin
lehine olabilir, uygulama yaparsak, ertelemezsek bazı mükelleflerin de
aleyhine olabilir. Plan ve Bütçe Komisyonunda da ifade ettik arkadaşlar,
bizim şirket yapımıza baktığınız zaman, bir
gözden geçirdiğimiz zaman, bizim öz varlıkları, sermayesi daha
zayıf olan mükellefler ve işlerini, aktifteki varlıklarını
daha çok borçla çeviren mükellefler enflasyon düzeltmesi yaptıkları
zaman hakikaten büyük bir vergi yükü altında kalacaklardı. E,
şimdi, zaten ekonomik durum da ortada, pandemiden çıkıyoruz,
mükellefleri bir kez daha böyle vergi yükü altında bırakmamak için ne
yaptık? Enflasyon düzeltmesini 2023 yılına öteledik ve bilançolarını
düzeltmek isteyen mükelleflere veya iktisadi kıymetlerini,
demirbaşlarını veya taşıtlarını veya
binalarını güncel değere taşımak isteyen mükelleflere
de geçtiğimiz yılda, 2021 yılında biz, onlara güncelleme
imkânı sunduk. Yüzde 2 yeniden değerlemeyle bilançolarını
mükelleflerimiz güncel hâle getirdiler ve 2022 yılından sonra da
yeniden değerleme imkânı var, ayrıca yüzde 2 vergisiz. Vergisiz
bir şekilde bunlar bilançolarını veya yeniden değerlemeye
tabi tutulacak iktisadi kıymetleri değerleyebilecekler.
Artı, şunu da ifade
etmek istiyorum: Enflasyon düzeltmesi parasal olmayan kıymetlere
uygulanır -bu, çok önemli- parasal olmayan. Kredilere uygulanmaz enflasyon
düzeltmesi arkadaşlar, parasal olmayan kıymetlere uygulanır,
burası önemli. Milletvekillerimizin ve
vatandaşlarımızın ben de bunu dikkatine sunmak istiyorum.
2023 yılında
şartlar oluşmasa dahi enflasyon düzeltmesi 2023 yılı
sonunda yapılacak ve geçmiş yıl kârları kâr olarak
vergilendirilmeyecek, geçmiş yıl zararları da zarar olarak
bilanço kârlarından düşülmeyecek, bunu ifade edelim.
Teklifimizde yer alan
diğer bir düzenlemede finansal istikrara katkı sağlamak ve Türk
lirası ve varlıklarına olan talebi artırmaya yönelik
düzenleme yapıyoruz. Gerçek kişilerin dövizlerini ve Türk lirası
varlıklarını dönüştürmeleri hâlinde birtakım
avantajlar getiren düzenleme. Yani 31/12/2021 tarihli bilançolarında gelir
vergisi mükelleflerinin, kurumlar vergisi mükelleflerinin bilançolarında
kayıtlı olan dövizlerini 2021 yılı dördüncü geçici vergi
dönem beyannamesine kadar bozdurmaları hâlinde 2021 yılında,
1/10/2021 ile 31/12/2021 tarihlerinde elde edecekleri kambiyo kârını
kurumlar vergisinden veya gelir vergisinden istisna tutuyoruz. Bu, birinci
bölüm. Arkadaşlar, bu çok önemli. 31/12/2021 tarihinde aktiflerinde
kayıtlı olacak, bilançolarında ve şu anki tarih
itibarıyla 17 Şubat 2022 tarihine kadar bozdurmaları lazım.
Bu tarihten sonra 2022 yılında dövizlerini veya
altınlarını gerçek veya kurumlar vergisi mükellefleri
bozdurmaları hâlinde döneme isabet eden, hangi dönemde bozdurduysa o
döneme isabet eden kambiyo kârlarını yine kurumlar vergisinden
istisna tutuyoruz. Ayrıca, dönem sonunda elde edecekleri faizleri ve kâr
paylarını ve diğer kazançlarını da kurumlar vergisi ve
gelir vergisinden istisna tutuyoruz. Hangi şartla? En az üç ay vadeli Türk
lirası mevduat hesabına yatırmaları şartıyla. Bu,
çok önemli. Üç ay vadeli hesaba yatıracaklar ve paralarını
çekmeyecekler. Zamanından önce paralarını çekerlerse ne olur?
Zamanından önce paralarını çekerlerse faydalanmış oldukları,
yararlanmış oldukları bütün istisnalardan yararlanamaz hâle
gelirler ve ödemedikleri vergileri, istisna tutarı kadar vergileri de ne
yaparlar? Vergi ziyaı cezasıyla gecikmeli bir şekilde vergi
dairelerine ödemek zorunda kalırlar diyorum.
Altın için durum
ayrı, fazla vaktim olmadığı için daha fazla detaylara
giremiyorum ve Genel Kurula saygılarımı sunuyor, teklifimizin
hayırlı olmasını Cenab-ı Allahtan temenni ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap
işlemi yok.
Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre söz talep eden bazı milletvekillerine söz
vereceğim.
Sayın Köksal
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarda
eğitim alanında yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Afyonkarahisar Merkez
Kanlıca Mahallesindeki Yüksel Varlı İlköğretim Okulunun
tadilatı hâlâ yapılmadı. Pandemi dönemi okullar kapalıyken,
ayrıca yaz tatilinde de kapalı kaldığında niçin tadilat
bitirilmedi? Bu sorumsuzluk niye? Sırf bu okulun tadilatı yapılmadığı
için ilkokul ve ortaokullar yarı zamanlı öğretim görüyor,
çocuklar sabah zifirî karanlıkta derse başlıyorlar.
Yine, Afyonkarahisar merkez
Güvenevler Mahallesinde bulunan Kocatepe İlkokulunda sınıflar
48-50 kişilik, çocuklar tıklım tıklım ders görüyorlar.
Mahalleli 7.600 metrekarelik bir hazine arazisine bir ilköğretim okulu
yapılmasını istiyor. Yer hazır ancak bina hâlâ
yapılmıyor. Bu inat niye? Niçin çocukları mağdur
ediyorsunuz?
Yine, Sandıklı
ilçesindeki Ali Çetinkaya Ortaokulu, Cumhuriyet Ortaokulu, Miralay Ortaokulu ve
Kız Meslek Lisesi binaları iki yıl önce yıkıldı
ama hâlâ yapılmadı. Bu inat niye?
BAŞKAN Sayın
Özkan
33.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, tüm
vatandaşları 2022 yılı ara tatillerini Mersinde geçirmeye
davet ettiğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Mersin
İçinde bulunduğumuz
kış günlerinde ülkemizin en sıcak ve yaşanılacak
şehirlerin başında yer alan Mersin; coğrafyası,
iklimi, gastronomisi, tarihi, kültürü ve turistik mekânlarıyla yerli ve yabancı
ziyaretçilerini heyecanla bekliyor. Mersinimizin tantunisi, cezeryesi, kerebici
ve eşsiz lezzetlerini tatmak için; Kızkalesi, Cennet-Cehennem,
Ashab-ı Kehf Mağarası, Makam-ı Danyal Camisi gibi birçok
tarihî, kültürel değerlerini yerinde görmek için tüm
vatandaşlarımızı 2022 yılı ara tatillerini
şehrimizde geçirmeye davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Durmaz
34.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, Pancar Ekicileri
Kooperatifinin iki yıldır kayyumla yönetildiğine
ilişkin açıklaması
KADİM DURMAZ (Tokat)
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'yi göreve davet ediyorum.
Tokat, Turhal, Zile, Niksar, Pazar, Artova, Sulusaray, Yeşilyurt, Almus ve
Sivas Yıldızelinden 68 bin çiftçinin üyesi olduğu Pancar
Ekicileri Kooperatifi iki yıldır kayyumla yönetiliyor; Türkiye'de
örneği yok. Kayyumun
kalıcı yönetim gibi görev yapmasını bırakın,
kooperatifin genel kurul yetkisinde olan, 68 bin çiftçinin malı olan
tesislerini satmaya da başladı; bu durum kabul edilemez. Kayyumun
derhâl kooperatif genel kurulunu yapmak üzere toplantıya
çağırmasını bekliyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Şevkin
35.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, fahiş
zamlara ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) 2022 yılı vatandaş adına yeni bir ekonomik
buhranın başlangıcı oldu. Vatandaş yeni
yılın ilk sabahına yüzde 36,2lik vergi, ceza, harç
zammıyla, yüzde 25lik motorlu taşıt vergisi ve yüzde 18,1lik
emlak vergisi zammıyla uyandı. 2021in son saatlerinde ise elektrik,
doğal gaz ve akaryakıta zam yağdı. Pasaport, ehliyet ve tapu
harçları olağanüstü arttırıldı. Benzin, mazot bugün de
dâhil, neredeyse her gün zamlandı, çiftçi de bu zamlardan nasibini
aldı. 2020 Ocağında sadece 1.850 lira olan DAP gübresi bugün
11.500 liraya fırlamış durumda. Vatandaşların
artık bu fahiş artışlara dayanacak gücü kalmadı. Bu
vergi ve zam yükünü azaltmayı düşünüyor musunuz? Siz
yönetemiyorsunuz; bırakın, yönetenler gelsin diyoruz.
BAŞKAN Sayın
İmir
Sayın Sümer
36.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, vatandaşların
borç içinde yaşam mücadelesi verdiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Baskıyla, talimatla
yanlı bir şekilde hizmet veren TÜİK'e rağmen,
açıklanan rakamlara göre enflasyon son on dokuz yılın en yüksek
seviyesine çıktı. Sarayın çevreleri dolar zengini olduğu
için kimsenin umurunda değil ancak milletin büyük çoğunluğu
yoksulluk içinde yaşam mücadelesi veriyor. Tüm millet borç içinde.
Tarım sektörünün bankalara olan borcu 159 milyar liraya yükseldi.
KOBİlerin bankalara borcu 1,1 trilyonu geçti. Vatandaşın
ödemediği borç 1 trilyon 17 milyar liraya çıktı. Artık
milletin gücü kalmadı, borç alacak kredisi de kalmadı. Tablo çok
nettir. Saray iktidarının bu millete borcu çoğaldı; onu da
ödemenin yolu bir an önce seçim kararı almasıdır.
BAŞKAN Sayın Şeker...
Sayın Kaya...
37.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın,
Hrant Dink cinayetine ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Teşekkürler Başkan.
Hrant Dink'i kaybedeli on
beş eksik yıl oldu. Hrant Dink yaşarken şöyle diyor:
Kendimi bir güvercin ruh tedirginliği içinde görebilirim ama biliyorum ki
bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar
da özgürce. Mücadelemiz, kimsenin güvercin tedirginliğinde
yaşamadığı özgür bir ülke için. Sen rahat uyu Hrant Dink;
seni unutmadık, unutmayacağız.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
Sayın Ünsal
38.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, doktorların
yaşadığı sıkıntılara
ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sistematik
ötekileştirme, tıp eğitimini niteliksizleştirme, sistem
sorunlarının sorumluluğunu doktorların sırtına
yükleme, düşük ücretlerle çok ağır şartlarda
çalıştırma, özel hastanelere ucuz iş gücü olma
dışında çalışma seçeneklerini zorlaştırma,
dövme ve öldürmeyi teşvik gibi politika ve tutumlar meyvelerini veriyor ne
yazık ki. Genç doktorlar hayati önem taşıyan branşlarda
uzmanlaşmaktan kaçınıyor, mesleği bırakıyor,
depresyona giriyor, hatta intihar ediyor. Ülkenin en başarılı,
en eğitimli profesyonellerini hızla kaybediyoruz çünkü doktorlar
artık daha uygar koşullarda çalışabilecekleri yerlere göç
ediyorlar. Doktorların bu sıkıntılarının tek
sorumlusu ülkeyi batıran, bitiren AKPdir değerli arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Tığlı
39.- Giresun Milletvekili Necati Tığlının,
vatandaşların çöpleri karıştıracak kadar
fakirleştiğine ve atanamayan öğretmenlerin mağduriyetine
ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkür ediyorum Başkan.
Başkanım, bu
resimde, Giresunun orta yerinde çöpleri karıştıran
vatandaşlarımız var; iktidarın fakirlik fukaralık
anlayışı var. Uzaya gittiğini, uçak ve araba
yaptığını iddia eden iktidarın
vatandaşlarımızı düşürdüğü bu durum vicdanlarımızı
yaralıyor. Bu resimde, vatandaşlarımıza rahat
yaşamayı hor gören iktidar var. Hükûmette bunları gören yok mu?
İnsanlarımızın bu hayatları yaşaması normal
mi? Vatandaşlarımız çöpleri karıştıracak kadar
fakirken iktidarın vicdanı rahat mı?
Sayın
Başkanım, Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum: 138 bin
öğretmen açığı varken 15 bin atama yapılıyor. Öğretmenlerimizin
mağduriyeti giderilmeli, öğretmenlerimiz öğrencilerine
kavuşmalıdır.
Teşekkür ediyorum
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Ataş
40.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, Cumhurbaşkanlığı
2022 Yılı Yatırım Programında Kayseriye ivme ve güç
katacak projelere yine ödenek ayrılmadığına
ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığı
2022 Yılı Yatırım Programı açıklandı. Toplam
184,3 milyar lira olan bu programda Kayseriye 1,2 milyar lirayla yalnızca
yüzde 0,7 oranında pay ayrılmış. Yüzde 1 bile değil.
Kayseriye ivme ve güç katacak projelere yine ödenek ayrılmamış,
projeler yine ötelenmiştir.
4 üniversitesi, 3 OSBsi, 16
sanayi sitesi, 1 serbest bölgesi, 2 teknoloji geliştirme bölgesi olan
Kayseri tarımdan sanayiye, sağlıktan eğitime, ticaretten
ulaşıma, turizmden çevreye kadar her konuda sürekli geriye
gitmektedir. Hâlbuki, Kayseri her seçimde AKPye sınırsız destek
verdi ama artık yeter, her fırsatta İşini bilir. diyerek
görmezden geldiğiniz, kaderine terk ettiğiniz, çantada keklik
gördüğünüz Kayserili, AKPye ilk seçimde hak ettiği tokadı
atacak, hak ettiği dersi sandıkta verecektir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN Teklifin
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
VERGİ USUL
KANUNU İLE KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE
1- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 33- Geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2021 ve 2022 hesap
dönemleri (kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerde 2022 ve 2023
yılında biten hesap dönemleri itibarıyla) ile 2023 hesap dönemi
geçici vergi dönemlerinde mükerrer 298 inci madde kapsamındaki enflasyon
düzeltmesine ilişkin şartların oluşup
oluşmadığına bakılmaksızın mali tablolar
enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaz.
Mükerrer
298 inci maddenin (Ç) fıkrası uygulaması açısından,
birinci fıkrada enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı
belirtilen dönemler enflasyon düzeltmesi şartlarının
gerçekleşmediği dönem olarak değerlendirilir.
31/12/2023
tarihli mali tablolar, enflasyon düzeltmesi şartlarının
oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon
düzeltmesine tabi tutulur. Yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan
kâr/zarar farkı geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında
gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı
vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul
edilmez.
Bu
maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkrası hükümleri, mükerrer 298
inci maddenin
(A) fıkrasının (9)
numaralı bendi kapsamında olan mükellefler bakımından
geçerli değildir.
Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.
BAŞKAN Teklifin 1inci
maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili
Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlarım.
Bu kürsüye gelip ülke
ekonomisinin içine düştüğü durumu ve AK PARTİnin getirdiği
kanunların çaresizliğini ifade etmekten keyif
almadığımı üzülerek ifade etmeliyim. Biz ülke batsın
da biz de iktidar olalım diyebilecek insanlar ve siyasi bir yapı
değiliz. Biz ülkemiz iyi olsun, bizler de daha iyisini
yapabileceğimize siyaset yoluyla insanımızı ikna edelim,
iktidar olalım isteriz. Fakat maalesef, Cumhuriyet tarihimizin en derin
ekonomik krizinin yaşandığı günlerde Genel Kurulumuzda
ekonomimizle ilgili günü kurtarmaya yönelik, ülkeye yük olacak ekstra
maliyetleri göze alan bir kanun teklifini daha görüşüyoruz. Sormadan
edemiyorum, acaba Merkez Bankası kasasında 128 milyar dolar duruyor
olsaydı, böylesine peş peşe gelen canhıraş kanun
maddelerine ihtiyaç duyulur muydu? Görüştüğümüz teklifin ilk
maddesiyle gerekli şartlar oluşsa bile 2023 yılı sonuna
kadar enflasyon muhasebesi veya düzeltmesi uygulamasının ertelenmesi
öngörülüyor. Enflasyon düzeltmesi için iki şartın birlikte
gerçekleşmesi gerekiyor. İlki: Yurt içi Üretici Fiyat Endeksindeki
artışın son üç yılda yüzde 100den fazla olması.
İkincisi ise fiyat endeksinin içinde bulunan hesap döneminde yüzde 10dan
fazla artış olması. Siparişle veri hazırlayan
TÜİKin açıkladığı Yurt İçi Üretici Fiyat
Endeksinde bile son üç yılda yüzde 103 oranında bir artış
bulunuyor. Uygulamanın ikinci şartı için veriler
incelendiğinde fiyat endeksinin içinde bulunan dönemde yüzde 39
arttığı görülüyor. Bu durumda her iki şartın da
karşılandığı aşikâr. Diğer yandan, enflasyon
düzeltmesi için gerekli şartların son üç yılda
tamamlanmış olması çok önemli bir gerçeği açığa
çıkarıyor. Bu da son üç yılın
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi içinde geçmesidir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemindeki liyakatten uzak,
keyfî ve yanlış uygulamaların kanuni şartların
oluşmasında doğrudan etkisi bulunuyor. Üzülerek ifade etmeliyim
ki bu garip sistemle Türkiye, enflasyonu yükselen, fukaralık yaşayan,
hayat pahalılığıyla boğuşan bir ülke hâline
geldi. Ülkenin geleceği olan gençlik ümitsizlik içinde, hayal kurmaktan
korkuyor. Vatandaşlarımızın bırakın tasarruf
yapmasını, resmî borçları 850 milyar lirayı geçmiş
durumda, 3,5 milyondan fazla vatandaşımız yasal takipte.
Türkiyede birikmiş
sermayeden, tasarruftan ziyade birikmiş varlık, servet olduğu
kanaatindeyim. Çoğu yurt dışında olan bu servetler
ülkemizde mevcut AK PARTİ yönetimine güven olmamasından dolayı
kalkınmaya dönük yatırıma dönüşemiyorlar. Maalesef bu
duruma AK PARTİ iktidarının demokrasiden hızla
uzaklaşmasıyla varıldı. Demokrasi ortak akıl,
uzlaşı, karşılıklı saygı temelinde
gelişir. Demokrasi, kurallar içinde tahammüldür, ortak
fedakârlıklardan özgürlük alanlarının
açıldığı bir kurallar rejimidir; kuralsızlık,
dilediğini yapmak demek değildir.
AK PARTİ'nin demokrasiyi
ve devletin imkânlarını suistimal etmesi, güven duyulmayan
politikaları, Mecliste kuralları ve teamülleri uygulamadan
kişiye özel kanunlar çıkarması, içinde bulunduğumuz
ekonomik krizin önemli sebepleri. Ekonomik krizin esas sorumlusu ise Türk
devletini ve ülke ekonomisini akıl dışı teorileriyle keyfî
idare edilir hâle getiren, ülkeyi iki dudak arasına hapseden
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir.
İYİ Parti olarak
milliyetçi, demokrat, kalkınmacı kadrolarımızla Cumhur
İttifakı ve sistemin başımıza açtığı
büyük sorunları çözmek için çalışıyor,
yanlışları belirtip uyarılarda bulunuyoruz. Bu
bakımdan faiz sebep, enflasyon sonuç teorisinin yanlış
olduğunu belirtmek isterim. Doğru olan, kötü, eksik demokrasi sebep;
ekonomik kriz sonuçtur. Cumhuriyet tarihimizin en ağır ekonomik
krizini işte, bu nedenle yaşıyoruz. Allah korusun, bu krizin
sosyal ve siyasi bir krize dönmesinden endişe ederim. Siyasi krizden
kastım ülkenin ekonomik zafiyetinden faydalanıp siyasi tavizler
istenmesiyle karşı karşıya kalma durumudur. Ülkemiz, AK
PARTİ'nin kasta varan yanlış siyasal ve ekonomik tercihleri
sonucunda bir devlet krizi içinde bulunuyor. Tüm uyarılarımıza
rağmen yapılan yanlışlardan dönülmüyor. Belirtmeliyim ki
ekonomi, demokrasiyle birebir bağlantılı olan, güvenle yürüyen,
piyasanın ana aktör olduğu, bol rakamlı sosyal bir bilimdir.
Yolu yordamı, kuralları bellidir. Her bir birey için
ulaşılabilir sağlık ve eğitim hizmetleri, demokrasi,
hukuk, basın ve ifade özgürlüğü olursa hem toplumsal refah hem de
serbest rekabet ortamı oluşur.
Sonuç olarak, döviz kurunun
çok hızlı bir şekilde kasten yükseltildiği, yüksek
enflasyonla yaşanan bir duruma gelindi. Şimdi ise günü kurtarabilme
amacıyla arka arkaya düzenlemeler getiriliyor. Önerilen yeni düzenlemeler
ve getirilen istisnalar da ekonomik sorunlara çözüm oluşturmayacaktır
çünkü sorunu oluşturan AK PARTİ iktidarının bizzat
kendisidir. Artık yapısal ve mental bir hâl alan sorunların AK
PARTİ'yle giderilemeyeceği net bir şekilde
anlaşılmışken derhâl seçime gidilmesinin ülke menfaatine
olacağını samimiyetle ifade ederim.
Sayın milletvekilleri,
enflasyon düzeltmesi iptali gibi sakıncalı kanun tekliflerine neden
olan gelişmelerle ilgili düşüncelerimi paylaştıktan sonra
tekrar maddeye dönmek istiyorum. Enflasyon düzeltmesi veya enflasyon muhasebesi
kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya
kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılıyor. 2021
yıl sonunda enflasyon düzeltmesi şartları oluştuğu
için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca enflasyon muhasebesi
uygulanmak zorunda. Önemle belirtmeliyim ki, bu uygulamayla oluşması
muhtemel on yedi yıllık düzeltmenin kârı zaten vergiye tabi
değildir. 2022 ve devamındaki yıllarda enflasyon düzeltmesine neden
olacak şartların devam etmesi durumunda, yalnızca o
yıllardaki düzeltme sonucu doğacak kârlar vergiye tabi olacaktır
yani kurumların ilgili kanun gereği 2021 yılı için
yapacakları enflasyon düzeltmesi sebebiyle vergi ödeyeceklerine yönelik
oluşturulan algı doğru değildir.
Görüştüğümüz
maddeyle enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonuna kadar ertelenmesi
sağlanıyor. Gerekçede net bir açıklamada bulunulmuyor, sadece
mükelleflerden gelen talepten bahsediliyor. Bize açık, net,
muğlaklıktan uzak ifadelerle gerekçeler açıklanmalı.
Enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonuna bırakılmasıyla
hedeflenenin ne olduğu söylenmeli. Enflasyon muhasebesi konusunda
mevzuatta 3 değişik kanun bulunuyor. Bugün 4üncüsünü
görüşüyoruz. 213 sayılı Vergi Usul Kanunuyla enflasyon
düzeltmesi, 2018 yılı Mayıs ayında yasalaşan 7326
sayılı Kanunla yeniden değerleme, 2021 yılı Ekim
ayında yasalaşan 7338 sayılı Kanunla sürekli yeniden
değerleme uygulamaları yürürlüğe girmişti. Aynı
konuyla ilgili değişik uygulamaları içeren kanunun
yasalaşması güven eksikliği oluşturuyor. Geçmiş kanunlarla
mevzuata girmiş olan yeniden değerleme uygulaması enflasyon
düzenlemesinin yerini alabilecek bir yapıda bulunmuyor. Yeniden
değerleme yaparak 2004 yılından bu yana sabit kıymetlerin
değerinde enflasyondan kaynaklanan aşınmanın
giderilebilmesi ve yeni değerler üzerinden amortisman ayrılarak vergi
avantajı sağlanabilmesi için mükellefler yüzde 2 oranında vergi
ödüyorlar. Anlaşılan ihtiyaç çok acil ki AK PARTİ iktidarı
yeniden değerlemeyle tahsil edilmiş olan yüzde 2lik vergi gelirini
riske atamıyor. Sağlıklı bir ekonomi için şart olan
enflasyon muhasebesini 2023 yıl sonu gibi ileri bir tarihe öteleyerek
belirsizliğe katkı sağlıyor. Bu durum ise hem piyasada
fiyatlamaların sağlıklı olmaması hem de ileride elde
edilecek daha büyük bir vergi kazancının feda edilerek batık
tüccarın günü kurtarmak için ekstra maliyetlere katlanması gibi bir
durum oluşturuyor. Enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonuna kadar
ertelenmesi yerine 2021 ve sonrası yıllarda enflasyon düzeltmesi yapılması
hâlinde doğacak kârların vergilendirilmemesine ilişkin Vergi
Usul Kanununun ilgili maddesinde değişiklik yapılması daha
yerinde olacaktır. Bu amaçla, İYİ Parti olarak kanun teklifinin
1inci maddesi üzerinde değişiklik önergesi verdik. Yüksek
enflasyonla sonuçlanması beklenen 2021, 2022 ve 2023 yıllarında
yapılacak düzeltmelerden kaynaklanan kârların vergiye tabi
tutulmaması, zararların ise zarar olarak dikkate
alınmamasını amaçladık. Böylece hem enflasyon düzeltmesinin
ertelenmeden uygulanmasını hem mükelleflerin yüzde 2 oranında bir
vergi ödemeden sabit kıymetlerini değerleme ve yeni değerler
üzerinden amortisman ayırmasını hem de düzeltmeden kaynaklanan
kâr ve zararın vergi dışı bırakılmasını
önerdik. Teklifimizde ayrıca mükelleflerin bilançolarında yer alan
sabit kıymetlerin dışındaki mali varlıkların da
düzeltilmesi imkânını oluşturduk.
Değerli milletvekilleri,
enflasyon muhasebesi şartlarının sağlanmasına
rağmen düzeltmenin yapılmaması doğru bir tercih
değildir. Enflasyon düzeltmesini iki yıl ertelemekte nasıl bir
fayda var, anlaşılır iş değil. Mükellefler ve mali
müşavirler için enflasyon düzeltmesinin uygulanmasında adaptasyon
sorununu önleyecek tedbirler önceden alınmalı, yeteri kadar zaman
tanınmalı, geç kalınmamalıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) - Zaman kısıtlamasından
dolayı, maddeyle ilgili konuşmamın geri kalanını
önergemizde devam edeceğimi belirtir, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Filiz
Kerestecioğlu.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarın kurduğu ekonomi
oyununda kazanan ve kaybeden taraflar hiç değişmiyor. Kimler
kazanıyor? Yandaş sermayedarlar, üçer beşer maaş alan
bürokratlar ama kaybedenleri saymak kazananlar kadar kolay değil çünkü
liste gerçekten çok uzun. Kıdem tazminatlarını ödememek için ya
da sırf sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan
işçiler, traktörüne, tarım destek kredisine haciz koyulan çiftçiler,
yıllardır değişmeyen onlarca sorunla mevsimlik tarımda
çalışan mevsimlik tarım işçileri Barınamıyoruz.
diyen öğrenciler; en zorunlu ihtiyaçları pedlere bile yüzde 18 vergi
ödeyen, işsizlikten en çok etkilenen kadınlar, büyük
işletmelerle aynı külfeti üstlenen küçük esnaf; doğal gaz, su,
elektrik faturaları boylarını aşan yurttaşlar
Gerçekten saymakla bitmiyor.
Şimdi,
görüştüğümüz kanun teklifiyle kazanan takımın hanesine bir
artı daha yazılmak isteniyor. 2023 yılı sonuna kadar
şirketlerin ÜFE oranında yeniden değerleme üzerinden ortaya
çıkan kârları, bilançolarında görünse bile vergiden muaf olacak.
2003te yasalaşan ve 2004te sadece bir kere uygulanan enflasyon muhasebesi
zaten o gün bugündür erteleniyordu. Şimdi bir kere daha 2023 sonuna kadar
ertelenecek ancak defterlerde tutulan muhasebeyi erteleseniz de
yurttaşın akıl muhasebesi yaptığını ve bunu
erteleyemeyeceğinizi de unutmayın. Bu madde, Türkiye'de var olan
iktisadi ve sosyal eşitsizlikleri daha da derinleştirecek.
Muaf tutulacak
şirketlerin kârlarına bakalım: Örneğin, Erdemir yüzde 627,
İsdemir yüzde 472, TELEKOM yüzde 126, Koç grubu yüzde 95, ENKA yüzde 172,
Garanti yüzde 73, Şişecam yüzde 93, Sabancı yüzde 72 olarak
kârlarını artırmış. Şimdi bu kârlar
vergilendirilmeyecek ve vergilendirilen yine emekçinin ücreti olacak.
Açıkçası, hazinenin gelirini yurttaşların elektrik,
doğal gaz, benzin faturaları üzerinden sağlamaya
çalışıyorsunuz ve tüm vergi zamlarını hane
halkına yüklüyorsunuz.
İktidarın
ekonomideki temel yanılgılarından biri de şurada: Ekonomik
krizin iş dünyasının yeteri kadar yatırım ve üretim
yapmamasından kaynaklandığını düşünüyorlar; bu sebeple
de şirketlere vergi, kredi, faiz gibi kalemlerde yeni yeni olanaklar
sağlayarak iktisadi krizden kurtulacaklarını zannediyorlar.
Ancak şirketler bu desteği üretim ve yatırım için
kullanmıyor; aksine, bu parayı daha kazançlı gördükleri borsaya
yatırıyorlar. Sermayeye muafiyetler, kıyaklar, ödünler,
teşvikler, vergi indirimleri getirince ekonominin düzeleceği
varsayımı defalarca başarısız oldu ve ceremesini de
halk çekti, bugün de çekmeye devam ediyor. Bakınız, ülke tarihinin en
büyük iş ve istihdam kaybını yaşıyoruz ve hâlâ
şirketlerin kârı artsın ve emekçilerin sırtından
şirketler varlıklarına varlık katsın diye kaynak
aktarmaya devam ediyorsunuz.
Evet, değerli
arkadaşlar, bu halkın gerçek gündemi daha ellerine geçmeden eriyen
maaşlar, ödeyemedikleri faturalar, açlık, yoksulluk. Gençlerin
gelecekten umudu kalmadı. Yaşanan bu krizin sebebi iktidarın ta
kendisi ancak sorumluluğunu örtmek için yeni krizler ve bu krizlere saçma
sapan sebepler yaratıyor. Maksat ne? Maksat: Yurttaşların
kafasını bulandırmak. Kafalar ne kadar bulanırsa o kadar
iyi ve sorumluluktan kaçmak da o kadar kolay tabii ki. Mesela, döviz yükseliyor
Sebebi dış güçler. diyorlar; marketlerde fiyatlar artıyor,
zincir marketleri sorumlu tutuyorlar; eğitim, barınma hakkına
erişmek isteyen öğrenciler hemen terörist ilan ediliyor. Tüm
gerçekleri yüksek sesle haykıran partimizle uğraşmak da tabii ki
temel konuların başında geliyor. İktidar başı
sıkıştıkça geriye dönük suç ve suçlu icat ediyor. Aynı
suçlamalarla tekrar tekrar HDPliler olarak yargılanıyoruz.
Açılan davalar yetmiyor, karalama organlarında her gün hedef
gösteriliyoruz. Ciddiye aldığım için değil ama yürütülen
taktiği ortaya sermek için anlatıyorum bunları. Âdeta büyük
büyük olaylar varmış gibi gösteriliyor Son dakika
Son dakika
denilerek. Aslında son dakika falan yok neredeyse her davanın ilk
dakikası çözüm süreci dönemine çıkıyor. Kendileri için asla
yargılanmama garantisi sağladıkları yandaş yargı
düzeniyle o dönemin meşru olaylarını altı yıl, yedi
yıl sonra suçmuş gibi ortaya atıyorlar. Oysa aynı döneme
ait onlarca beraat kararı olmasına ya da yargılama konusu bile
olmamasına karşın bunu yapıyorlar işte. Neden, neden
yapıyorlar bunu? İktidarın amacı ne? HDPyi devre
dışı bırakmak. Peki, bu neden? Neden HDPyi devre dışı
bırakmak istiyorlar? Çünkü HDP varsa seçim kazanması mümkün
değil, umut yok. Çünkü bu ülkede muhalif olanlar
yakınlaşırsa, birleşirse konforlu iktidarlarını
sürdürebilmeleri için umut yok. İşte tam da bu nedenle kipkirli bir
siyaset yürütülüyor. Adına siyaset bile diyemeyeceğim ucube bir hâl.
Bir yandan HDPyi karalamak,
bir yandan yoksulluğu örtmeye çalışmak için gözlerini âdeta
ışın kılıcı sanan bakanlar ortaya atıyorlar.
Evet, Gözlerim ışın kılıcı. diyor, Bakın
onlara, görürsünüz o ışıltıyı. diyor. Bütün bunlar
gerçek gündemi ve yolsuzlukları örtmeye yetmiyorsa bu kez başka suni
gündemler devreye giriyor. Şarkı yarışmasında
kullanılan maskeler kültürümüzü yozlaştırıyor. diye bir
tartışma başlatıyorlar. Evet, Hoppa! diyoruz. Yani
şarkı yarışmasındaki maskeler kültürümüzü
yozlaştırıyormuş. Şimdi tartışma bu oluyor.
Ondan sonra, diğer tarafta, Sezen Aksunun beş yıl önce
çıkardığı şarkının sözleri eğilip
bükülüp hakaret unsuru yaratılıyor. Yani gerçekten Taliban benzeri
politikalar yürütülüyor ve haftalık linç konuşmalarında yeni
yeni, bir sürü, abuk sabuk hedef yaratılıyor. Bununla ne
amaçlanıyor, bu daimi trolleme hâliyle? Düşman yaratmak. (AK
PARTİ sıralarından uğultular)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, burada bilinçli bir
şekilde yüksek sesle konuşuluyor. Hakikaten rahatsız oluyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU
DEMİR (Devamla) Yeni düşmanlar yaratalım ki linç kültürüne
teşne olan insanları kışkırtalım ve kendi
çaresizlik ya da yoksulluklarının nedeni olarak bu insanlar iktidarı
değil başkalarını görsünler. Yani sevgili
halkımız, yoksulluğunuzun nedeni maskeli şarkı
yarışması da değil, Sezen Aksu da değil, HDP de
değil. Sorumlu mu arıyorsunuz? Sorumlu, yirmi yıldır bu
ülkeyi yöneten ve serveti yandaşlara aktaran iktidar. Evet, tüm bu iktidar
atraksiyonlarına rağmen konu yine ekonomik krize gelirse yani Sezen
Aksu yetmedi, maskeli şarkı yarışması yetmedi, HDP
yetmedi, öğrenciler yetmedi; o zaman ne yapıyoruz? Bu atraksiyonlara
ve ekonomik krize gelirse tekrar konu, gerçekleri söyleyenlere deniyor ki:
Çıkar telefonunu, göster telefonunu. Evet, ben şunu söylemek
istiyorum gençler: Göğsünüzü gere gere telefonunuzu gösterin, gösterin
telefonunuzu gerçekten çünkü sizin telefonunuz varsa
Bir tek telefonunuz var
zaten. Niye var? İş aramak için, iş görüşmesi yapmak için
ya da birazcık mutlu olmak için var ya telefonunuz birazcık mutlu
olmak için var bu gerçekten karanlık ülkede. Ama onların nesi var?
Onların göstermedikleri milyonlarca haksız kazanç,
kaçırdıkları vergiler ve bu düzeni sürdürmek için çevirdikleri
dolaplar var. Siz göğsünüzü gere gere telefonunuzu gösterin. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Demir.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Evet, biz İstanbul Barosu
Kadın Hakları Merkezini kurduğumuz zaman çok sayıda yoksul
kadının başvurusunu alıyorduk ve aramızda özellikle
konuşuyorduk, gelen kadınların asla eline koluna bakmayın
diye çünkü kolunda bir bilezik olabilir, elinde bir yüzük olabilir, bu sadece
onun son bileziğidir; kendisine asla yoksul olduğunu da
hissettirmeyin, sanki bunu bir zenginlikmiş gibi yansıtmaya da
çalışmayın diye. Ama bugünün zenginleri, muktedirleri ne
yapıyor? Yoksulluğun asla görünür olmasını istemiyorlar.
Yapmaya çalıştıkları şey, aslında yoksulluk
yokmuş gibi göstermek; işte, bu kanun teklifinin bu maddesi de
aslında zengine zenginlik katmak, onu vergilerden muaf tutmak ama bütün
vatandaşları doğal gaz, elektrik, su faturalarıyla
boğuşur hâlde bırakmak. Ha, bir de öyle fütursuzlar ki Simidi,
bölün de yiyin, eti kuşbaşı almayın -sanki
alabiliyormuş gibi halk- işte, kıyma alın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Son olarak selamlama yapabilir
miyim?
BAŞKAN Vermiyoruz
genelde.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Efendim
BAŞKAN Kimseye
vermedim yani o bakımdan...
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Tamam, o zaman
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Evet, biz bu oyunu kabul
etmiyoruz, bu oyunu kabul etmiyoruz ve gerçekten birlikte güçlenerek bu oyunu
bozacağız çünkü karanlığınız artık yeter.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Lale
Karabıyık.
Buyurun Sayın
Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LALE
KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce
olaya şöyle bir bakalım, 1inci madde ne getiriyor, daha sonra da size enflasyon
muhasebesini biraz teknik açıdan kısaca anlatma ihtiyacı
hissediyorum.
Konuştuğumuz 1inci
maddede, kanun teklifinde yer alan bu maddede, Vergi Usul Kanununun mükerrer
298inci maddesinde bulunan ancak 2004 yılından beri uygulanmayan,
yaşanan enflasyonist koşullar sebebiyle uygulanması gereken
enflasyon değerlemesinin 2023 yılı yılı sonuna kadar
ertelenmesi konu edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Enflasyon nedir? dediğimizde, biliyoruz ki fiyatlar genel seviyesinin
değişmesi veya paranın satın alma gücünü kaybetmesi.
Bilançoyu biliyoruz veya
Çok kısa ifade etmek isterim yani Lale Hoca
burada ders veriyor olarak algılanmasın ama yıllar sonra, 2004
yılından beri kullanılmayan enflasyon muhasebesi yeniden gündeme
geldiği için biraz enflasyon muhasebesi hakkında kısaca bilgi
verme gereğini, ihtiyacını duyuyorum. Şimdi,
işletmelerin varlıklarını ve kaynaklarını
gösteren bilanço var; mali tabloları var ve varlıkları bir
tarafta, dönen ve duran varlıkları ve bu varlıkları
sağladığı kaynakları var, öz kaynakları ve
yabancı kaynakları. Ancak enflasyonist dönemlerde, enflasyonun
etkisiyle bilançoda görünen varlıkların değeri üzerinde
alım güçleri ve değeri üzerinde değişmeler oluyor yani
bilançonun üzerinde enflasyonun yıpratıcı etkisi söz konusu
oluyor. Dolayısıyla, enflasyonun yıpratıcı etkisi
işletmelerin bilançosunda, mali tablolarındaki
varlıklarının değerini gerçek değeriyle göstermiyor ve
bilançolar gerçeği yansıtmayan bilançolar olarak
karşımıza çıkıyor. Bu önemli mi? Bu önemli. Kimin için
önemli? İşletme sahipleri için önemli, 3üncü kişiler için
önemli, kurumlar için önemli çünkü karar alırken veya uygulamalarda, bilançodaki
varlıkları gerçek değerleriyle görme ihtiyacındayız.
Peki, bu başka niçin önemli? Enflasyonun yükseldiği yıllarda
eğer bu değerler yıpranmış ve bozulmuş olarak
karşımıza çıkarsa bazen hayalî kârlar oluşuyor ve sermaye
vergilendirilmeye kalkılıyor, bundan da işletme sahibi yerinde
zarar edebiliyor.
Şimdi, enflasyon
muhasebesi dediğimizde de işte, enflasyonun bilançodaki
varlıklar üzerinde ki bu varlıklar... Hem parasal olan bilanço
kalemlerini hem parasal olmayan bilanço kalemlerini etkiler enflasyon.
Enflasyon muhasebesi, bu kalemler üzerindeki yıpratıcı etkileri
ortadan kaldırabilmek için belli bir oranda, yeniden bir işlemle
onları o günkü değerine getiriyor; bir muhasebe işlemi yani.
Enflasyon muhasebesi yapılmamış olsa o zaman da değerlerinin
dışında farklı değerlerle yanıltıcı
olarak karşımıza çıkacak. Enflasyon muhasebesinin
değişik yöntemleri var ama aslında, enflasyon muhasebesi
olmayıp kısmi enflasyon muhasebesi dediğimiz yeniden
değerleme gibi yöntemler de var veya bazı stok yöntemleri de var.
Şimdi, enflasyon
muhasebesi ne zaman yapılıyor? Bu iki koşula
bağlanmış: Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi yani ÜFE son
yıl yüzde 10, son üç hesap yılında ise yüzde 100
artmış olması durumunda uygulanıyor. Peki, şimdiki
durum ne? Şu anda ÜFEdeki otuz beş aylık artış,
sadece otuz beş aylıkta bile yüzde 103; zaten üç yılı
hesapladığınızda onun çok üstünde. Peki, enflasyon
muhasebesi ülkemizde uygulandı mı? Evet, 2003 yılında
geldi, 2004 yılında uygulandı, uygulanmaya çalışıldı
çünkü yöntem zor, gerçekten zor ve bunun için bir eğitim gerekli, bunun
için altyapı gerekli. O zaman da gerçekten bocalandı, çok haksız vergilendirmeler, eksik ya
da fazla vergilendirmeler oluştu, yanlış değerlendirmeler
oluştu; böyle bir dönem yaşandı.
Şimdi, tekrar
hayatımıza, 4 Aralık 2021de enflasyon oranı
açıklandığında, Aralık ayının enflasyonu
açıklandığında Evet, enflasyon muhasebesi geliyor,
enflasyon düzeltmesi geliyor çünkü koşul oluştu. diye yeniden
gündemimize girdi. Ama bu arada hemen hatırlatmak isterim değerli
milletvekilleri: Haziran 2021de -hatırlayacaksınız- 7326
sayılı Yasa çıkarılmıştı burada ve orada
geçici maddeyle vergi mükelleflerine bir seçimlik hak
tanınmıştı, yeniden değerleme hakkı
verilmişti ve değerleme tutarı üzerinden de yüzde 2 vergi
verilmişti. Hemen ardından yani Ekim 2021de de enflasyon düzeltmesinin
olmadığı yıllarda bunun uygulamaya devam edebileceği
konusunda bir devamı da geldi. Şimdi, şunu biliyoruz ki yeniden
değerleme hakkı, maddi duran varlıklar ya da
taşınmazların değerlenmesi şeklinde oluşuyor. Bu
zaten var ve şu anda bu uygulandı, değer üzerinden de yüzde 2
vergi olarak da verdiler.
Şimdi, şu anda
üzerinde konuştuğumuz madde ile bizim teklifimizi kıyaslamak
istiyorum: Değerli milletvekilleri, dün bitirdiğimiz -aslında
bugün bitirdiğimiz- 301 sıra sayılı Yasa Teklifinin Plan
ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü geçen hafta, o günlerde, biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak zaten bu ertelemenin olması
gerektiğini ifade ettik çünkü orada uygulama zor, daha buna
hazırlık yok, altyapı hazırlanmamış durumda,
eğitim gerekli filan ama biz, 2022 yılının sonuna kadar
ertelenmesi gerektiği konusunda bir önerge verdik. O gün, iktidar partisi
buna karşı çıktı ve dedi ki: Sadece meslek
odalarının görüşleri olmaz, uygulayıcıların da
görüşlerini alacağız. Ve daha sonra, işte şimdi bu
yasa teklifiyle 1inci madde olarak, 2022 sonuna kadar değil, 2023ün
sonuna kadar getirme tercihinde bulundular. Ayrıca, 2023 yılı
hesap dönemi sonu itibarıyla yapılacak enflasyon düzeltmesi
neticesinde belirlenen geçmiş yıl kârının vergiye tabi
tutulmaması ve geçmiş yıl zararının zarar olarak kabul
edilmemesi de öngörüldü bu maddede. Şimdi, biz bu konuda ne diyoruz? Söz
konusu maddeyi, tabii, TÜRMOBu da dinledikten sonra -ki onlar da 2022 sonuna
kadar demişlerdi- olumlu bulmakla beraber, enflasyon düzeltmesi
uygulamasının 2022 yılı sonu yerine 2023 yılı
sonuna kadar ertelenmesini, mükelleflerin kazanılmış
haklarının korunması bakımından aslında uygun
görmüyoruz. Bizim teklifimiz 2022nin sonuna ertelenmiş
olmasıydı. Yalnız, sorun bununla bitmiyor eğer 2023te,
artık ortada enflasyon kalmaz da hani, enflasyon düzeltmesi yapmak da
gerekmez diye düşünüyorsanız, o, bu gidişatla olmaz yani bu
gidişatla olmaz.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Hayır hayır, mutlaka yapılacak, erteleme var.
LALE KARABIYIK (Devamla)
Ama şu anda 2023e hangi amaçla ertelenmiş ise bu
hazırlıkların da bir an önce yapılması lazım yani
o eğitim mi verilecek, bilgilendirme mi yapılacak? Çünkü herkes,
şu anda geçilseydi -çok sıkışık bir dönemdi-
bocalayacaktı ama madem böyle bir süre var, bu altyapının, bu bilgilendirmenin
yapılması gerekir.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Stok devir hızı yok emtia için.
LALE KARABIYIK (Devamla)
Diğer taraftan, evet, faizi düşürdünüz, 5 puan düştü diye daha
doğrusu kendinizi kandırdınız, algıyı yöneterek
vatandaşı da etkilemeye çalıştınız ama gerçekler
de maalesef acı. Şimdi, zaten, enflasyon muhasebesini Koşullar
oluştu ama erteliyoruz. diyerek, hani Biz OVPdeki hedefi de
tutturamadık, enflasyon muhasebesini getirmek zorundayız ama
erteliyoruz
Enflasyonu da kabul etmiş oluyorsunuz, bu aslında bir
başarısızlığın da ispatı ama başka bir
şey daha var: Şu anda MHP destekli AKP iktidarının yirmi
yıldır izlemiş olduğu ekonomik politikalar yanlış
yani bunu şu anda da gördük; cari açık, döviz- faiz denklemiyle
sıkışmış durumda.
Değerli milletvekilleri,
sürem azaldığı için şöyle bitirmek istiyorum: Orta vadeli
programdaki 2021 enflasyon hedefini size hatırlatmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LALE KARABIYIK (Devamla)
Nerelerden nerelere geldiğine dikkatinizi çekerim çünkü ekonomi
yönetilemiyor.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar
adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Teklifin 1inci maddesi
üzerinde şahsı adına ilk olarak Burdur Milletvekili Sayın
Mehmet Göker.
Buyurun Sayın Göker.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; geçen gün bir
hastam aradı elektrik zamlarıyla ilgili, gerçekten duygusal bir
konuşma çıktı. Kendisi kronik obstrüktif akciğer
hastası ve dolayısıyla yirmi dört saat oksijen cihazıyla
hava almak durumunda. Dedi ki Benim faturam 1 milyar geliyordu, bu
elektriğe yapılan zamlarla şimdi gelecek olanı benim
nasıl ödeyeceğimi siz düşünün. Buradan size tekrar bu
hastamın şikâyetini iletiyorum, bunun gibi
hastalarımızın şikâyetlerini iletiyorum. Aile
Bakanlığınca yapılan yardımlar 200 lira ama yeterli
değil. Yine, aynı şekilde evde diyalize giren
hastalarımız var, bunlar da elektriğe yapılan zamdan ciddi
anlamda etkilenmiş durumdalar.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; kuşkusuz sosyal bir
devletin öncelikli görevi vatandaşın temel ihtiyaçlarını
ucuz ve nitelikli bir şekilde karşılamak. Oysa 2022
yılının ilk dakikalarından itibaren yağmur gibi gelen
zamlar her alanda gelir dengesini bozmuş, hayatı ciddi anlamda çok
ama çok zorlaştırmıştır. İçinde bulunduğumuz
kış mevsiminden dolayı da bu durum en çok enerji sektöründe
kendini göstermektedir. Kamudan, kamu kurumlarından alınan elektrik
yüzde 330 zamla vatandaşa tahakkuk ettirilmiş ve tabiri caizse,
vatandaş -bugün Sayın Cumhurbaşkanı da bunu söyledi
Fedakârlık yaptı. diye, değil- bu durumda feda
edilmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir hanede ortalama 150
kilovatın altında tüketim neredeyse imkânsızdır ki
başarılabilse de -bugün bana gelen faturadan biliyorum, tarafıma
atılan bir mailde- normalde bir aylık gelip ölçülmesi gereken fatura
üç gün sonrasına geldi ve bu da 150 kilovatı otomatikman geçirmeye
yönelik yani yapılan zammı garantiye almaya yönelik bir kapı
arkası yöntemi. Bu konuda da sizleri uyarıyorum.
Konutlarda elektrik yüzde
127, doğal gaz yüzde 25 zamlanmış; LPG 10 liraya, benzin 14
liraya dayanmış; motorin bugün yapılan zamlarla 14,5u geçti.
230 kilovatsaat elektrik tüketen bir ailenin ortalama ödeyeceği miktar 210
lirayken yapılan zamlardan sonra 375 liraya yükseldi yani artış
yüzde 78,5 olarak gerçekleşti.
Evet, söz konusu asgari
tüketim miktarı bilimsel yöntemlerle tekrar güncellenmeli, EPDK
tarafından bu baz alınan 150 kilovat 230 kilovata
çıkarılmalı ve normal şartlarda minimum seviyede
tüketilecek olan miktar 230 kilovat olarak düzenlenmelidir. Yoksa elektrikten
kaynaklanan üretim bazındaki maliyetler rafa da yansıyacak ve
vatandaş faturalarla doğrudan ödediği farkı alım
satım yaptığında, alışveriş
yaptığında ekstra yine ödeyecek, bu da toplumsal
barışımızı ciddi anlamda bozacaktır.
Son bir yılda benzine
yüzde 88, motorine yüzde 123, LPGye yüzde 130 zam yapılarak rekor üstüne
rekor kırılmıştır. Bu zamlar sonrası çiftçiden
esnafa her kesim ciddi anlamda mağduriyet yaşamaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; enerjide yapılan bu fahiş zamlar,
vatandaşın fatura yükünün katlanmasının yanı sıra
sanayide üretim maliyetlerini de artırarak marketlerdeki raf fiyatlarının
yükselmesine neden olacaktır. Başka bir deyişle, vatandaş,
az önce de ifade ettiğim gibi, hem faturalar
aracılığıyla doğrudan bu zamla muhatap olacak hem de
çarşı pazar ve market alışverişlerinde dolaylı
olarak bu zammı ödemek durumunda kalacaktır, bu da bir sonraki
aşamada hayat pahalılığını ve enflasyonu
tetikleyecektir. Vatandaşımızın zamlara dayanacak gücü
gerçekten kalmamıştır ki bunu sizin de bildiğinize eminim.
Bu güveni yeniden tesis etmenin tek yolu bir seçimdir, erken seçim kararı
alınmalıdır. Bu millete, bu vatana yapılabilecek en büyük
iyilik bir erken seçim kararıdır.
Hepinize teşekkür
ediyorum, iyi geceler diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Hocam, Burdurda anketler 3-
MEHMET GÖKER (Burdur)
Vallaha mı!
BAŞKAN Sayın
Göker, o alkış iyiydi. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Amirimizi severiz.
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci konuşmacı Denizli Milletvekili Sayın Nilgün
Ök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 303 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Bilindiği üzere,
coronavirüs salgını etkisiyle dünyada çok olağanüstü bir
süreçten geçmekteyiz. Dolayısıyla, bu durum tüm dünya ekonomilerini
derinden sarsmış ve belki de dünya bugün en enflasyonist dönemini
yaşamakta. Pandemiyle mücadele için devreye sokulan devasa mali ve parasal
genişleme politikalarının yarattığı talep
artışı, tedarik zincirindeki aksamaların sonucu üretimde
yaşanan aksaklıklar ve düşüş, bununla birlikte güçlü talep
artışından kaynaklanan fiyatlar üzerindeki kaçınılmaz
baskı, pandeminin ilk aşamasında kısıtlamalar
nedeniyle ertelenen talebin de artmasıyla birlikte özellikle patlayan
enerji sektörü ve gıda fiyatlarındaki artışlar, enflasyonun
üzerinde önemli rol oynamaktadır. Her ne kadar birçok ülkeye nazaran
Covid-19 sürecinde başarılı bir sınav vermiş olsak da
dünya ekonomilerinin buhranlı süreci, doğal olarak bizi de olumsuz
olarak etkiledi. Bakınız, dün ve bugün Brent petrol fiyatı,
rekor seviyeye ulaşarak 88 dolar bandında seyretmekte. Enflasyonu
oluşturan birçok sebep var ama bizler de yaptığımız
düzenlemelerle duruma kayıtsız kalmıyoruz, çözümler üretmeye
odaklanıyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 303 sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesinde yaptığımız düzenlemeyle mükelleflerimizden ve
meslek kuruluşlarından gelen yoğun talepler neticesinde enflasyon
düzenlemesi uygulamasını 31/12/2023 tarihine kadar erteliyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Aslında, AK
PARTİ iktidarımız döneminde 2003 yılında hayata
geçirdiğimiz vergi reform çalışmalarının en önemli
konularından biri olan enflasyon muhasebesi, mali tabloların
enflasyonun etkisinden arındırılması ve vergileme
üzerindeki enflasyondan kaynaklanan olumsuzlukların giderilmesine yönelik
bir uygulamadır. Ülkemizde en son 2004 yılında yani on yedi
yıl önce uygulanan enflasyon muhasebesi gündemimizde yoktu. Fakat bugün
geldiğimiz noktada, 2021 yılı Yurt İçi Üretici Fiyat
Endeksi oranlarına göre enflasyon muhasebesi için şartlar
oluştu.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Başa döndünüz başa, geldiğiniz yere
geldiniz.
NİLGÜN ÖK (Devamla) -
Eğer biz, bugün bu düzenlemeyi yapmaz isek bilanço esasına göre
defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, parasal olmayan
değerleri için 2021 yılı dördüncü dönem geçici vergi
beyannamesinin verileceği tarihe kadar yani 17 Şubat 2022 tarihine
kadar enflasyon düzenlemesi yapmak zorundadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; esasında taraflar -bizlere bildirmiş
olduğu talepleriyle- yeterli altyapı ve hazırlığa
sahip olmadıkları için bu duruma hazırlıksız
yakalanmışlardır. Bu yıl enflasyon muhasebesi
uygulamasını isteyen mükellefler için... Aslında enflasyon
muhasebesi, 2021 yılında yürürlüğe giren 7338 sayılı
Kanunun yeniden değerleme düzenlemelerini esas alan enflasyon düzeltmesi
uygulamasıyla da benzer sonuçlar doğurmaktadır.
Dolayısıyla, gerek yeniden değerleme imkânının hâlen
devam ediyor olması gerekse enflasyon düzeltme işleminin mükelleflere
ve meslek mensuplarına ilave iş yükü oluşturacağı,
yapılması gereken işlemlerin
karmaşıklığı ve süre kısıtı gibi
nedenlerle muhatapları bizlerden uygulamanın süresinin
uzatılması için yoğun bir şekilde talepte
bulunmuşlardır. Ayrıca, enflasyon düzeltmesi işleminin
sermaye yapıları zayıf ve borçlu durumdaki şirketlere vergi
yükü oluşturacağı da öngörülmektedir. Pandeminin
oluşturduğu ekonomik durumlar neticesinde zaten zor bir süreçten
geçen işletmelere de yeni bir vergi yükü oluşturmamak için ve
şirketlerin bilgisayar sistemlerini hâlihazır hâle getirebilmeleri
için bu taleplerini değerlendirerek bu kanun teklifini
hazırladık.
Teklifimize göre, 2023
yılı sonuna kadar ertelenen düzeltme işlemi, o tarihte
şartlar oluşmasa dahi yapılacaktır. Böylece,
mükelleflerimize ve meslek mensuplarımıza bir geçiş süresi
tanımış oluyoruz. Ayrıca, 2023 yılı hesap dönemi
sonunda yapılacak enflasyon muhasebesi neticesinde tespit edilen
geçmiş yıl kârının vergiye tabi tutulmaması,
geçmiş yıl zararının ise zarar olarak kabul edilmemesi
öngörülmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime son vermeden önce, bugün burada bir
hatibimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın Adnan Menderes
üzerinden siyaset yaptığını ifade etti. Ben yine çok üzülerek
gerçekten şaşırmış durumdayım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
NİLGÜN ÖK (Devamla) O
gün Aydındaki toplantıda ben de vardım, aile de vardı. O
ailenin duygusal sözlerinden, Sayın İçişleri
Bakanımızın bu süreçte yapmış olduğu etkin
çalışmalardan, yine Çine Çayı kenarında Adnan Menderesin
anısına böyle bir müzenin yapılmasından aslında gurur
duyulması lazım. Bu, bir vefa örneğiydi, keşke daha önce
yapılsaydı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sürem kısıtlı,
rahmetli Adnan Menderesin şu sözleriyle son vermek istiyorum:
Şimdiye kadar memleketin muvaffakiyetlerini kale alıp bahsettiler
mi? Türk milletinin zekâ ve gayretinin mahsulü olan binbir eserden birisine başlarını
çevirip baktılar mı? Milletin olan her güzel şeyden birisini
dahi benimsemek faziletini gösterdiler mi? Hayır. Aksine olarak her
muvaffakiyeti bir felaket, her güzel ve muhteşem eseri bir zarar diye
göstermek için seneler ve senelerdir nasıl çırpındıklarını
milletçe bilmiyor muyuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NİLGÜN ÖK (Devamla)
Bugün burada tekrar buna şahit olmaktan duyduğum üzüntüyü ifade
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, bazı milletvekillerinin maske takılmamasından
şikâyetçi olduğuna, dolayısıyla herkesi maske takmaya davet
ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli
milletvekilleri, gelen mesajlar var, maske takılmaması konusunda hem
bazı milletvekillerimizin de şikâyeti var. Dolayısıyla,
herkesi eğer bir sağlık sorunu yoksa maskeli olmaya, maske
takmaya davet ediyorum.
Sayın Özel, buyurun
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Kısa bir söz verebilir misiniz Sayın Başkanım? Sayın
Başkanım, otuz saniyelik bir söz verebilir misiniz, otuz saniye?
BAŞKAN Grup
Başkan Vekiliniz söz istiyor.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Cumhuriyet Halk
Partisinin 27 Mayıs dâhil tüm darbelere karşı olduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, dün Sayın Ünal yaptığı
değerlendirmede bugüne dair söyleyecek sözü olmayanların
geçmişle uğraştıklarını söylemişti, o
kanaati benimsedim ama -geçtiğimiz hafta sonu Sayın
Erdoğan'ın- sayın hatibin vefa olarak ifade ettiği eser
ya da iki yıl önce hep birlikte çıkardığımız,
ittifakla çıkardığımız kanun noktasındaki
birlikteliğimizi ifade etmek isterim. 27 Mayıs dâhil tüm darbelere
karşı olduğumuzu, son darbe girişimindeki tutumumuzu bir
kez daha ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O darbe
dönemine ilişkin pek çok ezberi son yaşadığımız
referandum sürecinde Sayın Celal Bayar'ın ailesinin ifadeleri,
tutumları, ailelerin, İsmet Paşa'nın o hepimizin hâlen daha
travmasını yaşadığı sonun
yaşanmamasıyla ilgili, gayretleriyle ilgili tarihî vesikalar ve Adnan
Menderes'in torunlarının bu konuyla ilgili yapmış olduğu
açıklamalar, ifadeler bir yerdeyken hem Sayın
Cumhurbaşkanının hem sayın hatibin Cumhuriyet Halk
Partisine, geçmişe yönelik olarak suçlayıcı ve
karalayıcı yaklaşımlarını reddederiz. Cumhuriyet
Halk Partisi bugün 27 Mayıs darbesini ve ondan beri yapılmış
bütün darbeleri, muhtıraları ve bütün darbe girişimlerini
kınamaktadır, doğru bulmamaktadır. Tarihsel
haklılığımız hem ailelerin beyanında hem tarihsel
vesikalarda mevcuttur.
Teşekkür ediyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN Soru-cevap
işlemi yok.
İç Tüzük'ün
60ıncı maddesine göre söz talep eden bazı milletvekillerine söz
vereceğim.
Sayın İmir
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Şırnak Milletvekili Nuran İmirin,
Şırnak Beytüşşebapın su sorununa ilişkin
açıklaması
NURAN İMİR
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Beytüşşebap
ilçemizde halk çok ciddi su sorunu yaşıyor, her taraftan akan
ırmaklar olmasına rağmen ilçe halkı yıllardır su
sorunuyla cebelleşiyor. Musluklardan akan çamurlu sudan kaynaklı,
marketten hazır su almak zorunda kalıyorlar, bu da halka maddi manevi
çok ciddi mağduriyetler yaşatıyor. Belediye son dört
yıldır Su projemiz hazır. diyor fakat sorun çözülmüş
değil; sular hâlâ çamur akıyor, kent halkının talepleri
var, Bahsedilen projeler eğer var ise faaliyete niye geçmiyor? diye
soruyorlar ve Beytüşşebapın su sorununun bir an önce çözüme
kavuşturulmasını talep ediyorlar.
Teşekkür ettim.
BAŞKAN Sayın
Şeker
43.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin,
İncirli-Beylikdüzü-Tüyap Metro Hattının 2022 Yılı
Yatırım Programına alınmadığına ve
çocukların sabahın köründe okula gitmesinin eziyet olduğuna
ilişkin açıklaması
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İncirli-Beylikdüzü-TÜYAP
Metro Hattı, 2022 yatırım programına alınmadı.
Önceleri Londra Asfaltı daha sonra E5 olarak adlandırılan bu
ana aks üzerinde, ana yolun etrafında İstanbulun en yoğun
yerleşim alanları oluştu. Metro hattı yapılması
gereken ilk yer yıllardır ihmal edilerek en sona
bırakıldı. Bu, hâlâ yapılmayan metronun olduğu bölgede
3,5-4 milyon insan yaşıyor. 2022de dahi bunun programa
alınmaması, bölgede yaşayan insanlara trafik eziyeti
çektirilmeye devam edilecek olması, halkın ulaşım
hakkına engel olunması bu çağda kabul edilemez.
Çocuklar sabahın
köründe, zifirî karanlıkta yola çıkmaya, okula gitmeye devam ediyor.
Bu karanlık inadınızdan vazgeçin, çocuklara, öğrencilere
daha fazla eziyet etmeyin. Halkın yüzde 80inden fazlasının
yaşadığı ülkenin batısına göre değil de
yüzde 17sinin yaşadığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Öztürk
44.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, elektriğe
gelen zamdan sonra Denizli Babadağda dokumacıların
tezgâhlarını kapattığına ilişkin
açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Elektriğe gelen yüzde
127lik zamdan sonra memleketim Denizli Babadağda tüm dokuma
tezgâhları durdu. Babadağda halkımızın yüzde
90ının geçim kaynağı direkt veya dolaylı olarak
dokuma. Kara tezgâh diye tabir ettiğimiz dokuma tezgâhlarında
genellikle 20 atkı pamuklu ham bez dokunuyor. 7 makinesi olan bir
işletmenin elektrik faturası geçen yıl 3.500 lira iken
kasım-aralık aylarında 5 bin liraya çıkmış, son
gelen zamlardan sonra bir işletmenin elektrik faturası 11 bin lira
civarında gelecektir. Atölyenin kirası, işçi masrafı,
yağı, yedek parçası vesaire derken dokumacıya hiçbir
şey kalmıyor. Fason dokumacılarımız,
işverenlerden kendilerine ilave fiyat farkı alamadıklarına,
zararına iş yapamayacaklarına göre tezgâhlarını
kapatmışlardır. Babadağdaki Kelleci, Mollaaahmetler,
Bekirler mahallelerinde olduğu gibi Denizli merkezdeki,
Kızılcabölükteki, Buldandaki tekstil işiyle uğraşan
fason dokumacılarımız da zor durumda. Bu sese kulak verin,
üreticilerimize, dokumacılarımıza destek olun.
BAŞKAN Sayın Örs
45.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, elektrik
dağıtım şirketlerinin denetlenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
31 Aralık gece
yarısı gelen zamlar vatandaşın üzerine kâbus gibi çöktü.
Elektrik, doğal gaz ve akaryakıta gelen zamlar dar gelirliyi vurdu,
perişan etti. Zamlar yetmiyormuş gibi, elektrik şirketlerinin 1
Ocak 2022den itibaren uygulanacak zammı, aralık ayı
faturalarına da yansıttığı, faturalarda kelime
oyunlarından sonra gün oyunu yapıldığı şeklinde
vatandaşlardan yoğun şikâyetler var. Okuma tarihinin kota
sınırını geçecek şekilde ayarlanıp tüketicilerin
fazla ödemeye mecbur bırakıldığı iddiası ciddi
şekilde araştırılmalı, elektrik dağıtım
şirketleri denetlenmeli ve vatandaşın mağduriyetine son
verilmelidir.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Tanal
46.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Gaziantep-Şanlıurfa arasında kar nedeniyle mahsur kalan
vatandaşların mağduriyetinin giderilmesini beklediğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Urfalı hemşehrim
Taha Çiftçi biraz önce beni aradı; Gaziantep-Şanlıurfa
arasında kar nedeniyle mahsur kaldığını beyan
etmiştir. Karayollarının bir an önce yol
çalışmasını yaparak Taha Çiftçi gibi yolda mağdur
kalan tüm vatandaşlarımızın bu mağduriyetinin
giderilmesini bekliyorum, selam ve saygılarımı iletiyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN Şimdi
önerge işlemine geçiyoruz.
1inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Buyurun, okuyun:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ayşe
Sürücü Murat
Çepni
Ankara Şanlıurfa İzmir
Mahmut
Toğrul Serpil
Kemalbay Pekgözegü Erdal
Aydemir
Gaziantep İzmir Bingöl
Abdullah
Koç
Ağrı
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen, Şanlıurfa Milletvekili
Sayın Ayşe Sürücü.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle Genel Kurulu ve tüm halkımızı buradan saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
halkımız, Urfanın sosyoekonomik sorunları
karşısında gözünü, kulağını kapatan iktidar, Urfa
için ne şimdi ne de geleceğe dönük verimli bir ekonomik ve sosyal
yatırım yapmamakta. Urfayı işsizlik, yoksulluk,
belirsizlik ve kentsel bunalım hâline terk etmiş durumdadır.
Örneğin, 50 kişinin işe alınacağı yerlere 5 bin
kişi başvuruyor. İşe alımlarda iddia edilen torpiller,
kayırmalar ve liyakatten uzak alımlar kentte kendi imkânlarıyla
iş bulmak isteyen gençlerde ciddi düzeyde moral eksikliği yaratmaktadır.
Urfa, ülkenin genç nüfusu en yüksek olan kent olmasına rağmen, kentte
gençlerin istihdam edilmesine ilişkin bir çalışma yok, yeterli
ve nitelikli meslek edinme alanları yok. Mesleği olanlar da iş
bulamıyor, pratikleştirecek alan ve imkânlar sunulmuyor kendilerine.
Urfada gençlerin gelecek
kaygısını ortadan kaldırabilecek hiçbir sosyal politika
üretilmiyor. Sosyal yaşam, spor ve kültür alanlarında gençlere ilgi
alanları sunulmuyor. Belirsizlik psikolojisiyle gençlik, kaosun içine
hapsediliyor ve böylece gençlerin geleceğe umutla bakması
zorlaşıyor. Bu şekliyle Urfalı gençler, büyük bir
belirsizliğin, umutsuzluğun içerisinde. Son bir yıldır
Urfa, intiharlarla gündemde. Bakın, bir günde yaşları 18 ve 26
arası olan 4 genç intihar etti. Bunun vebali, gençlere bunu reva
görenlerin boynunadır.
Buradan gençlere
sesleniyorum: Sizler bu hayatı en güzel şekilde yaşamayı,
dünyayı keşfetmeyi hak ediyorsunuz. Size dayatılan iradesizlik
ve geleceksizlik hâline karşı çaresizliğe kapılmayın.
Sizler, bu halkın, bu coğrafyanın umudusunuz. Umudunuz ve
yaşama sevinciniz hep diri olsun. Yaşanabilir bir geleceği
sizlerle, sizin öncülüğünüzle hep birlikte inşa edeceğiz.
Verdiğiniz bu mücadeleyle, yanlış giden bu sistemi, bu düzeni
değiştirip dönüştüreceğiz çünkü umut sizsiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Evet, arkadaşlar, genel
olarak tüm ülkede, özelde ise ilim Urfada ciddi anlamda eksikliği
yaşanan eğitim alanına ve atanmayan öğretmenlerin
yaşadığı mağduriyetlere değinmek istiyorum.
Ülkede ataması yapılmayan 460 bin öğretmen varken hâlen
Türkiyede en az 150 bin öğretmen açığı bulunmakta. Bu
kadar öğretmen açığına rağmen neden atama
yapılmıyor? Eğitim Bakanlığı bu durumu neden göz
ardı ediyor? Ataması yapılmayan öğretmenler, kendi
alanlarının dışında çok farklı işlerde
çalışarak hayatlarını idame etmeye
çalışıyorlar fakat siz öğretmen açıklarına
rağmen ücretli öğretmen çalıştırıyorsunuz.
Özellikle Urfada bu konuyu gündeme taşımamızı isteyen
onlarca ücretli ve atanmayan öğretmen arkadaşlar adına bu talebi
buradan dile getirmek ve onların sesi olmak istiyoruz.
Her hafta otuz saat derse
giren öğretmenler ayda 3.360 TL alıyorlar, o eğitimci
arkadaşlar adına soruyoruz: Bu ücret; ev kirasına mı,
doğal gaz ve elektrik faturalarına mı yoksa gıda
alışverişine mi yetecek? Bir öğretmen, asgari ücretin
altında çalışıp hayat mücadelesi verirken verimli
eğitim öğretim süreci işletebilir mi? AKP iktidarının
eğitim konusundaki ciddiyetsiz yaklaşımının Urfada
önemli yansımaları var. Yaklaşık 30 bin öğretmenin
görev yaptığı Urfada 7 bin civarında öğretmen
açığı var ve Urfaya da yeterli düzeyde öğretmen
ataması yapılmıyor. Urfada yaklaşık 3 bin adet
derslik açığı bulunmaktadır. Üstelik pandemi sürecinde 81 kent
arasında EBAya ulaşımda 81inci olan kent yine Urfaydı
yani Urfa son sıradaydı.
Soruyoruz: Bakanlık
geçen bu iki yılda bu soruna el attı mı? Ne kadar çözdü? Asgari
ücretin altında tuttuğunuz bu rakamlar ve
yaptığınız bu hesap; akla, mantığa ve vicdana
sığmıyor. Buradan Eğitim Bakanlığına
sesleniyoruz: Öğretmenler için gerekli düzenlemeler hızla
yapılmalı ve tek bir öğretmen açığı kalmadan tüm
atamalar gerçekleştirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla)
Kısacası, halk, AKPnin notunu verdi, AKP iktidarı Urfada sınıfta
kaldı.
Tüm halkımızı
sevgiyle selamlıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 1 4/1/1961 tarihli ve
213 sayılı Vergi Usul Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
GEÇİCİ Madde 33-
Geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2021 ve 2022 hesap dönemleri
(kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerde 2022 ve 2023 yılında
biten hesap dönemleri itibariyle) ile 2023 hesap dönemi mali tablolarının
bu Kanunun mükerrer 298 inci maddesi kapsamında enflasyon düzeltmesine
tabi tutulması halinde enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kar/zarar
farkı geçmiş yıllar kar/zarar hesabında gösterilir. Bu
şekilde tespit edilen geçmiş yıl karı vergiye tabi tutulmaz,
geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez.
Bu maddenin önceki
fıkralarında yer alan hükümler, bu Kanunun mükerrer 298 inci
maddesinin (A) fıkrasının (9) numaralı bendi
kapsamında olan mükellefler bakımından geçerli değildir.
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Erhan
Usta
Adana Kayseri Samsun
Yavuz
Ağıralioğlu Ümit
Beyaz Muhammet
Naci Cinisli
İstanbul İstanbul Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri tekrar saygıyla selamlarım. Konuşmama
biraz önce bıraktığım yerden devam ediyorum.
Enflasyon muhasebesi
şartlarının sağlanmasına rağmen düzeltmenin
yapılmaması doğru bir tercih değildir. Enflasyon
düzeltmesini iki yıl ertelemekte nasıl bir fayda var,
anlaşılır iş değil. Mükellefler ve mali
müşavirler için enflasyon düzeltmesinin uygulanmasında adaptasyon
sorununu önleyecek tedbirler önceden alınmalı, yeteri kadar zaman
tanınmalı, geç kalınmamalıydı. Konuşmam için
hazırlık yaparken görüştüğüm pek çok mali müşavir,
düzenlemenin bu kadar ileriye, 2023 yılı sonuna kadar ertelenmesine
karşı. Özel sektörde altyapı eksikliği kısa sürede
giderilir, adaptasyon sorunu kolayca aşılır. Sanıyorum, Hazine
ve Maliye Bakanlığımızda siyasi irade eksikliğinden
bir altyapı yetersizliği oluşmuş. Acaba, enflasyon
düzenlemesinin 2023e kadar ertelenmesinin bir diğer nedeni de bu mudur?
Aslında, enflasyon olan ülkelerde enflasyon muhasebesinin şarta
bağlanmaksızın uygulanması gerekiyor çünkü yaşanan
yüksek enflasyonun şirket bilançolarında yaratmış
olduğu tahribat giderilmeli, bilançolar şirketlerin gerçek durumunu
yansıtmalılar.
Enflasyona bağlı
fiyat artışları vergi matrahının oluşmasında
bazı mükelleflerin lehine, bazı mükelleflerin de aleyhine
sonuçlanıyor. Borçlanarak çalışanların vergi matrahı
azalırken öz sermayesiyle çalışanların vergi matrahı
artıyor. Bu da vergi adaletini ve ticaret hayatındaki rekabet
ortamını zedeliyor. Bunun sonucu olarak da kurumlar öz sermayeleriyle
çalışmaktan uzaklaşarak borçlanmaya yöneliyorlar. Bu durum,
ülkemizin kaynak dağılımını ve kurumların mali
dengelerini bozuyor, mali yapının zayıflamasına yol
açıyor. Sakat uygulama nedeniyle katlanılan finansman maliyeti, vergi
matrahlarının büyük ölçüde azalmasına sebep oluyor. Öz
sermayesiyle çalışan kurumlar, gelir vergisine tabi olmaktan
çıkıp servet vergisi mükelleflerine dönüşmekteler. Haksız
vergilendirmeyle karşılaşıyorlar. Bu husus, kurumların
öz sermayesini eritip yatırım ve istihdam politikalarını
olumsuz etkiliyor.
Enflasyon düzeltmesi
olmaması, aynı zamanda kayıt dışı ekonomiyi
teşvik etmekte ve kayıt dışı ekonominin temel
sebepleri arasında yer almaktadır. Yerli sermayenin zarar görmesinin
yanı sıra yabancı sermaye de doğru bilanço
eksikliğinden dolayı ülkeye yeterince güvenememekte, şirketlere
yatırım yapmaktan imtina etmektedir. Enflasyon muhasebesi
uygulanmayarak rekabet şartları yerine getirilmemiş oluyor
maalesef. Hâlbuki yüksek enflasyondan kaynaklanan belirsizlik ortamında
bilançolarda doğru düzeltmeler yapılsa finansal ve reel
piyasaların rekabet şartları sağlanmış olur.
Bilanço, şirketlerin
aynasıdır. Doğru bilanço da rekabet unsurudur. Enflasyon
düzeltmesi olmayınca ayna olarak tabir edilebilecek bilançolar âdeta bir
içbükey (konkav) aynaya dönüyor ve içinden çıkılmaz, yanlış
görüntülere neden olabilen bir duruma yol açıyor. Netice itibarıyla,
enflasyon olduğu zaman paranın değeri düşüyor, malın
değeri gereksiz yere fazlalaşıyor ve
sattığınız ürünü rafa koyamadığınız
zaman da suni bir değerlenme ve sözde kârla karşı
karşıya kalınıyor. Bunun enflasyon düzeltmesiyle hakiki
değerine, rayiç değerine çevrilmesi lazım.
Diğer yandan, iş
dünyasına hakiki matrah bildirimlerinde bulunmaları için teşvik
edici düzenlemeler yasalaştırılmalı. Teklif edilen
maddelerde yer alan günlük çözümlerle ne iş dünyasına bir fayda
sağlanır ne de ülkeye bir yarar dokunur. Ne garip ki devletin iki
farklı kurumu iki farklı muhasebe sistemine rağbet ediyor.
Konkordato davalarına girildiğinde mahkemelerde bilirkişiler
hakiki bilançoları sunma ihtiyacı duyarken Maliye
Bakanlığı enflasyon düzeltmesiyle oluşturulmuş hakiki
bilançodan ziyade kayıt dışına çıkmayı mecbur
bırakan bilançoları referans olarak kabul ediyor. Bu, doğru
kabul edilebilir bir durum değildir.
Değerli milletvekilleri,
enflasyon düzeltmesine ilişkin yasal değişikliğin
Anayasaya aykırı olup olmadığı da tartışma
konusudur. Çünkü enflasyon düzeltmesinin 2021 yılı için yapılmamasını
düzenleyen bir geriye yürüme mevzubahistir. Anayasanın 2nci maddesinde
yer alan hukuk devleti ilkesiyle, kanunların hukuk güvenliğini
sağlaması, bu doğrultuda geleceğe yönelik öngörülebilir
kurallar içermesi gerekliliği ifade edilmektedir. Bu nedenle, hukuk devletinde
güven ve istikrarın korunabilmesi hatta keyfî hareketlere engel
olunabilmesi için kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonrası için
uygulanırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Ayrıca, enflasyon düzenlemesinin
lehlerine netice vereceği, resmiyetten uzaklaşmayan mükellefler bu
kanun maddesiyle mağdur olacaklardır.
Sayın
Başkanım, vaktim varken, Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla
ilgili yapılan polemiklerle ilgili ben de kısa bir yorum yapmak
isterim. AK PARTİ temsilcilerinin şehit Başbakan Adnan Menderes
ve şehit Bakanlarımızla ilgili yaptıkları
yorumları ben de samimi bulmuyorum. Eğer samimi olsalardı
Yassıadayı tarihe gömmezlerdi, Yassıadanın üzerinden bir
silindir gibi geçmezlerdi. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Cennetmekân Adnan Menderesin eziyet gördüğü,
işkence gördüğü küçücük oda bugün kocaman, pirinç karyolalı, at
eyerli, banyolu, tuvaletli,
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Zindanlar tahrip edilmiştir. Bu
hassasiyeti ve üzüntümü de belirtmeden geçmek istemedim.
Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
(2/4092) esas numaralı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununa eklenen geçici 33üncü
maddenin birinci fıkrasında yer alan şartların ibaresinin
koşulların olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sümer Türabi
Kayan
Adana Kırklareli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan.
Buyurun Sayın Kayan.
(CHP sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında söz
almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu Parlamentoda yaklaşık yedi yıldır varım, yedi
yıl boyunca da ay geçmiyor ki bu Vergi Usul Kanunu hakkında bir
değişiklik yapmayasınız. Yaptığınız değişiklikleri,
bir bakıyorsunuz, bir ay sonra işinize gelmiyor, uymuyor, tekrar
buraya getiriyorsunuz. Bu şekilde, vergi toplamaya
çalışıyorsunuz. Bir taraftan saçıp savuruyorsunuz, öbür
taraftan vergi toplamaya çalışıyorsunuz. Bir taraftan
vatandaşa zamları yüklüyorsunuz, öbür taraftan da vergi toplamaya
çalışıyorsunuz. O da yetmiyor, gidiyorsunuz,
yandaşlarınızın yirmi beş
yıllığına aldığı ihaleleri kırk dokuz
yıla çıkarıyorsunuz. O da yetmiyor, bu sefer Merkez Bankası
yabancı ülke merkez bankalarından para alıyor diye, o paraya el
koymasınlar amacıyla, geliyorsunuz buradan kanun çıkarıyorsunuz.
Bu, devletlere yakışır bir şey mi? Bu, onurlu bir devlete
yakışır bir şey mi? İşiniz gücünüz devletin
onurunu zedelemek. Üreterek, para kazanarak, dışarıya satarak bu
toplumu gönendireceğiniz yerde tam tersini yapıyorsunuz. Çiftçiye
yaptığınız reva mıdır?
ORHAN SÜMER (Adana)
Değil.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Geçen yıl, bir yıl önce gübre 2 liraydı, şimdi 14 lira; bir
ürün bir yılda yüzde 700 artar mı? Artar mı, söyleyin bana.
ORHAN SÜMER (Adana) Artmaz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Yazıklar olsun!
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Biraz yavaş.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Bağırıyorum ki o sağır kulaklarınızı
belki açarım diye.
Değerli arkadaşlar,
geçen yıl söyledik size buğday rekoltemiz 1213 milyon tonu geçmez
diye. Ne aldınız? 12,5 milyon tondu rekoltemiz bu yıl.
Şimdi söylüyoruz, gübre 14 lira olduğu için vatandaş gübre
atamıyor tarlasına. Çiftçimiz gübre atamadığından
dolayı rekoltesi yüzde 60 düşecek bu yıl ve alacağımız
rekolteyi söyleyeyim size: Türkiye'nin bu yıl buğdayda rekoltesi 7
milyon tondur; yazın bir yere. Türkiye'nin ihtiyacı 20 milyon tondur.
Bu sefer ne yapacaksınız? 13 milyon tonu dışarıdan
almaya uğraşacaksınız. Neyle? Dövizle. Dövizi nerede
bulacaksınız? Ne üretiyorsunuz da satıyorsunuz?
Dışarıya ne vereceksiniz de döviz alacaksınız? Dövizi
basamazsınız, Türk parasıyla alınmıyor bunlar.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) İhracat yapıyoruz, ihracat; 225 milyar dolar
ihracat var.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Şimdi, değerli arkadaşlar, önemli bir konu üzerinde
konuşmak istiyorum. Bizim ülkemizde Orta Doğu ve Balkanların en
büyük azot sanayisi kuruldu 1970li yılların başında, Rusya
tarafından kurulmuş idi. Bu azot fabrikası bugün
çalışmıyor. Niye çalışmıyor? Dışarıdan
ithalat yapasınız diye, yandaşlarınızın cebini
doldurasınız diye. Şimdi uyanmışsınız,
Tarım Bakanı geçen gün diyor ki: Gübre fabrikalarını
çalıştıracağız, buna mecburuz. Günaydın!
Şeker fabrikalarını aynı şekilde kapattınız.
Şimdi ne yapıyorsunuz? Amerikadan Türkiyeye 80 bin ton şeker
getiriyorlar. Değerli arkadaşlar, duydunuz mu? (CHP
sıralarından İhanet sesleri, alkışlar) Türkiye'nin,
geçen yıl, önceki dönem bütün fabrikalarını sattınız;
7 kişilik olan Şeker Kurulunu kapattınız, lağvettiniz.
Şimdi Şeker Kurumu diye bir şey var mı? (CHP
sıralarından Yok sesleri) Kim düzenleyecek Şeker Kurumunu? Hiç
yok. Bir kişi düzenlemeye kalkıyor. Bu adam ne yapıyor?
Dışarıdan getiriyor şekeri. Şeker gemileri gelecek
buraya, bekleyin; ne olacak biliyor musunuz? Limana yanaştığı
zaman kapaklarını açmayacak, bekleyecek şekerin fiyatı 2 misli,
3 misli, 5 misli, 10 misli çıksın diye ve çıktığı
zaman da açacak kapaklarını, Türkiyeye şekeri öyle satacak.
Türk milletini kazıklamaktan başka bir şey
yaptığınız yok yirmi yıldan bu yana; maalesef böyle.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bir şey daha söyleyeceğim: Türkiye'ye, uzun yıllardır
Rusyayla yaptığı anlaşmalar gereği doğal gaz
şu anda 240 dolardır, 240 dolar. Rusya, doğal gazın bin
metreküpünü Avrupaya bin dolara satıyor. Bizler bu fabrikaları
açık bıraksaydık bugün, bu 240 dolara
aldığımız doğal gazla gübre üretirdik ve çiftçiye 3
liraya, 4 liraya gübre satardık. Siz ne yaptınız? Hepsini
kapattınız, dışarıdan 14 liraya gübre alıp geri
vatandaşa satıyorsunuz. Allahtan reva mı bu, bundan
utanmıyor musunuz? (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Yazıklar olsun size diyorum! Bu çiftçiler size lanet
okuyor ve bu lanet, eninde sonunda gelecek sizi sandığa gömecek. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, konuşacak çok şey var ama zaman bu
kadar. Onun için, ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
NEVZAT ŞATIROĞLU
(İstanbul) Çok salladın çok.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Öğrenin bunları, ülkeyi ne kadar
kazıkladığınızı görün.
NEVZAT ŞATIROĞLU
(İstanbul) Çok salladın.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Hadi, hadi.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
23.32
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.33
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
303 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sıraya
alınan 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ile Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 20 Ocak 2022 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı
akşamlar.
Kapanma Saati:
23.33
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) 301 S. Sayılı Basmayazı 11/1/2022 tarihli 44üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 303 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.