TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
49uncu
Birleşim
20 Ocak 2022
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili Şevin Coşkunun,
Muşun sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Şamil
Ayrımın, Azerbaycanın 20 Ocak 1990 Hüzün Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçarın,
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından hayata geçirilen ilk ve
yerli cep uydusunun uzaya gönderilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Bursa Yunuseli Havaalanının arazisine ilişkin
açıklaması
2.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
yabancı bir akademisyenin Selçuk Bayraktarla ilgili sözlerine
ilişkin açıklaması
3.- Konya Milletvekili Esin Karanın,
Azerbaycan Kara Yanvar katliamının 32nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
4.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas
Divriğideki Çiftay firmasının çalışanlarla
anlaştığına ve iş durdurma eyleminin sona
erdiğine ilişkin açıklaması
5.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünun,
Kadirli-Ceyhan yol yapım çalışmalarına ilişkin
açıklaması
6.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, servisçi esnafının sorunlarına
ilişkin açıklaması
7.- Muğla Milletvekili Burak Erbayın,
Muğlanın aşırı yağışlardan olumsuz
etkilendiğine ilişkin açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
sağlık çalışanlarının ücretleriyle ilgili
düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
fındık politikasının acilen gözden geçirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
11.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
sağlık çalışanlarının sorunlarına
ilişkin açıklaması
12.- Elâzığ Milletvekili Sermin
Balıkın, 24 Ocak Elâzığ depreminin 2nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
13.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Azerbaycan Kara Yanvar katliamının 32nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
14.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
Öğretmenlik Meslek Kanunu çalışmalarının
hayırlara vesile olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
15.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
akaryakıt ve elektriğe gelen zamların çiftçileri bitirme
noktasına getirdiğine ilişkin açıklaması
16.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
halkın hissettiği enflasyon rakamlarına ilişkin
açıklaması
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
helallik isteyen kişinin önce tövbe etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
18.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, yarıyıl tatilinde tüm
vatandaşları Mersine davet ettiğine ilişkin açıklaması
19.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
orman işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
20.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Gaziantepte soba kullanımının artmasıyla
yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması
22.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün,
İranın Türkiyeye gelen doğal gaz akışını
durdurduğuna ilişkin açıklaması
23.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun,
Öğretmenlik Meslek Kanunu çalışmalarına ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, TÜİKin 2021 yılı Aralık ayı Yurt
Dışı Üretici Fiyat Endeksi rakamlarına, TÜİK
Başkanının enflasyon rakamlarıyla ilgili açıklamalarına,
Para Politikası Kurulunun açıklamalarına, Osman Kavala
davasına, Türkiyenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kavala
ve Demirtaş kararlarını uygulaması gerektiğine ve
Boğaziçi Üniversitesinin atanmış Rektörü Naci İncinin
uygulamalarına ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, TEMA
Vakfı kurucusu Hayrettin Karacanın 2nci ölüm yıl dönümüne,
Osman Kavala davasına, RTÜK Başkanının
uygulamalarını milletin değerlendirmesine sunduğuna,
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Naci İncinin bazı
uygulamalarına ve AK PARTİnin Boğaziçi Üniversitesiyle ilgili
utancı tarihi boyunca yaşayacağına ilişkin
açıklaması
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, Azerbaycan Kara Ocak
katliamının 32nci yıl dönümüne ve Türkiyenin ilk ve yerli cep
uydusu Grizu-263Anın uzaya fırlatılmasının ülkemiz
için bir başlangıç olduğuna ilişkin açıklaması
27.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Azerbaycan Kara Yanvar katliamının 32nci yıl dönümüne, 20 Ocak
1989 tarihinde Samsunsporun geçirdiği trafik kazasında
hayatını kaybedenlere rahmet dilediğine, Samsun Büyükşehir
Belediye Meclisinin Samsunsporla ilgili aldığı karara, zam
yağmurlarının devam ettiğine, şeker pancarı
üreticilerinin sorunlarına, kamu bankalarına sermaye desteği
yapılacağıyla ilgili haberlere, Para Politikası Kurulunun
faiz kararına ve TÜİK Başkanının enflasyon
rakamlarıyla ilgili açıklamalarına ilişkin
açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Azerbaycan Kara Ocak katliamının 32nci yıl dönümü ile
Teşkilat-ı Esasiye Kanununun kabulünün 101inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
29.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, 20 Ocak
1990 tarihinde Azerbaycanda hayatını kaybedenleri rahmetle
andığına, muhtarlara yapılan maaş zammını
tebrik ettiğine ve azalara da maaş bağlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydınlı
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
34.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
İYİ Partinin akaryakıt fiyatlarıyla ilgili verdiği
önergenin elektronik yapılmayan oylamada kabul edilmesine rağmen,
elektronik oylamaya geçilmesiyle reddedilmiş hâle geldiğine ve
Meclisin itibarına gölge düştüğüne ilişkin
açıklaması
35.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, kar yağışı nedeniyle
İdil-Midyat arasında yüzlerce aracın mahsur
kaldığına ve iktidar grubundan Ulaştırma Bakanlığıyla
temas kurarak bu konunun çözümü için adım atmalarını
istediklerine ilişkin açıklaması
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya
Milletvekili Orhan Erdemin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
muhtarlarla ilgili yapılan iyileştirmelere ilişkin
açıklaması
38.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Dolar düştükten sonra fiyatlar düşecek. denilmesine
rağmen her şeye zam geldiğine ilişkin açıklaması
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, kar yağışı nedeniyle maddi
kayıpları olan seracılar ile hayvan yetiştiricilerine
devlet desteği verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
40.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Hükûmetin her alanda yönetme yetisini kaybettiğine ve seçime gidilmesinin
şart olduğuna ilişkin açıklaması
41.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçerin,
Gaziantepte meydana gelen yoğun kar yağışında ilk
saatlerden itibaren devletin ve belediyelerin tüm imkânlarının
seferber edildiğine ilişkin açıklaması
42.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirnede sınıra yakın yerlerdeki
tarlasına gitmek isteyen çiftçilere zorluk
çıkarıldığına ilişkin açıklaması
43.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, elektrik fiyatlarındaki artışa
ilişkin açıklaması
44.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin,
Bursanın Osmangazi ilçesinin Demirtaş Mahallesine yapılacak
aile hekimliği merkezine ilişkin açıklaması
45.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, muhtarlarla ilgili yapılan iyileştirmelere
ilişkin açıklaması
46.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, elektrik fiyatlarındaki artışa ilişkin
açıklaması
47.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, zam şampiyonu AKPnin yaptığı
zamlara ilişkin açıklaması
48.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayanın, Millî Eğitim Bakanlığının
kapısındaki zincir ve kilidin durduğuna ilişkin
açıklaması
49.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Düzce TOKİ Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu Basketbol
Takımının ihtiyaçlarının giderilmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
50.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, 2022
yılının Trabzon için yatırım açısından son
yirmi yılın en fakir yılı olacağına ilişkin
açıklaması
51.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, Gülistan Dokunun neden bulunmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
52.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 2021 yılında gerçekleştirilen projelere
ilişkin açıklaması
53.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Azerbaycan 20 Yanvar katliamının 32nci yıl dönümüne ve Ülkü
Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfına teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
54.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Elektrik Tüketim Desteği Yardım Programına ilişkin
açıklaması
55.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın,
sağlıkta şiddet sorununa ilişkin açıklaması
56.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
akaryakıt, doğal gaz ve elektriğe yapılan zamlara
ilişkin açıklaması
57.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün,
tarımsal girdilere yapılan zamlara ilişkin açıklaması
58.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
59.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 303
sıra sayılı Kanun Teklifine hayır oyu
kullanacaklarına ilişkin açıklaması
60.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 303
sıra sayılı Kanun Teklifine hayır oyu
kullanacaklarına ve Boğaziçi Üniversiteli yurt dışına
çıkış yasağı bulunan öğrenciler ile
uzaklaştırma kararı alan öğrencilerin arkasında
olduklarına ilişkin açıklaması
61.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 303 sıra sayılı Kanun Teklifine ret
oyu vereceklerine ilişkin açıklaması
62.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki elektrik sayaçlarıyla
ilgili uygulamanın adaletsiz olduğuna ilişkin
açıklaması
63.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
canice katledilen Hemşire Ömür Ereze Allahtan rahmet, sağlık
camiasına başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
64.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya
aykırılık tarafından değerlendirilmek üzere gündemden
kaldırılarak ilgili komisyona iadesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
65.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Anayasaya
aykırılık iddialarıyla ilgili bir İç Tüzük
tadilatına ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması
66.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin Komisyon
görüşmeleri sırasında teklifin Anayasanın metin ve ruhuna
aykırı olup olmadığının tetkik edilmediğine
ilişkin açıklaması
67.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin Komisyon
görüşmeleri sırasında Anayasaya aykırılık
iddiasıyla ilgili verdikleri önerge üzerinde söz hakkı
verilmediğine ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 10/1/2022
tarihinde Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve arkadaşları
tarafından, akaryakıt zamlarının Türk ekonomisi üzerindeki
olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi, vatandaşın ve esnafın
akaryakıt zamlarından daha az zararla çıkabilmesine olanak
sağlanması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 20 Ocak 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 20/1/2022 tarihinde Abdullah Koç
ve arkadaşları tarafından, iş cinayetlerinde yaşanan
artışların önlenmesi ve tüm iş kollarında yaşanan
ölümlerin nedenlerinin araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ocak
2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
mesleki ve teknik eğitime dair sorunların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/5364) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ocak 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha
önce haftalık çalışma günlerinin dışında
çalışılmasına karar verilen 21 Ocak 2022 Cuma ve 22 Ocak
2022 Cumartesi ile 25, 26 ve 27 Ocak 2022 Salı, Çarşamba ve
Perşembe günleri toplanmamasına ilişkin önerisi
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, İYİ Partinin akaryakıt fiyatlarıyla
ilgili verdiği önergenin elektronik cihazla yapılan oylaması
için bir dakika süre vermesi gerekirken gayriihtiyari üç dakika süre
verdiğine ve her milletvekilinin haysiyetine, her grubun onuruna dikkat
ederek Meclisi yönettiklerinden emin olunması gerektiğine
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlamadan önce Anayasaya aykırılık
iddialarını görüşmenin İç Tüzüke uygun
olmadığını düşündüğüne, tutumunun bu yönde
olduğuna ancak bu konuda bir usul görüşmesi açacağına
ilişkin konuşması
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303)
2.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57
Milletvekilinin Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
302)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Hükûmeti Arasında Askerî Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2663) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 291)
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2599) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 190)
5.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Altyapı Projeleri Alanında İş
Birliği Konulu Anlaşma Ek-1in Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2217) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 123)
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlamadan önce Anayasaya aykırılık
iddialarının görüşülmesinin İç Tüzüke uygun olup
olmadığı hakkında
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 303) Vergi Usul Kanunu ile
Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin oylaması
2.- (S. Sayısı: 123) Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Altyapı
Projeleri Alanında İş Birliği Konulu Anlaşma Ek-1in
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
akredite edilen medya kuruluşları ve basın mensuplarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/55820)
2.- İzmir Milletvekili Ednan Arslanın,
Bakanlık ile İTÜ arasında yaz saati uygulamasıyla ilgili
imzalanan protokole dayanılarak hazırlanan rapora ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmezin cevabı (7/56163)
3.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun,
Bakanlık tarafından yapılan öğretmenlik mülakatlarına,
- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
sözlü mülakatlarda elenen öğretmenlere,
- Muğla Milletvekili Suat Özcanın, özel
eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde görev yapan öğretmenlerin
sorunlarına,
- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun,
Kahramanmaraşın Nurhak ilçesinde okulların ısınma
problemine,
- Muğla Milletvekili Suat Özcanın, 4+4+4
eğitim sisteminin değiştirilmesi önerisine,
Okul öncesi eğitimine,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özerin cevabı (7/56197), (7/56202), (7/56346),
(7/56359), (7/56365), (7/56366)
4.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayanın, 20. Millî Eğitim Şurasında 4-6 yaş
arası çocuklara din, ahlak ve değerler eğitimi verilmesi
hususunda alınan tavsiye kararına,
- Muğla Milletvekili Suat Özcanın,
okulların yönetim kademelerinde cinsiyet eşitliğinin gözetilip
gözetilmediğine,
Yetişkin ve yaşlı nüfusun eğitim
imkânlarına erişmesine yönelik politikalara,
Halk eğitim merkezlerine,
Sendikaların karar alma sürecine
katılımlarının artırılmasına,
Öğrencilerin kültürel, sosyal, psikolojik ve
fiziksel gelişimine,
Açık öğretim programlarının
yalnızca yetişkinlere yönelik uygulanması önerisine,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özerin cevabı (7/56343), (7/56348), (7/56356),
(7/56357), (7/56360), (7/56364), (7/56367)
5.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Kütahya
ilinde 2021 öncesi gerçekleştirilen ve 2022de planlanan
yatırımlara,
Uşak ilinde 2021 öncesi gerçekleştirilen
ve 2022de planlanan yatırımlara,
Burdur ilinde 2021 öncesi gerçekleştirilen ve
2022de planlanan yatırımlara,
Afyonkarahisar ilinde 2021 öncesi
gerçekleştirilen ve 2022de planlanan yatırımlara,
Denizli ilinde 2021 öncesi gerçekleştirilen ve
2022de planlanan yatırımlara,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özerin cevabı (7/56372), (7/56373), (7/56374),
(7/56375), (7/56376)
20
Ocak 2022 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.05
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49uncu
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Muşun
sorunları hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Şevin Coşkuna
ait.
Buyurun.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili Şevin Coşkunun,
Muşun sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ŞEVİN COŞKUN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Muş ilinin sorunlarına
dair söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi
izleyen tüm halklarımızı selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Muş,
yoksulluğun en derin olduğu ve fiyatların en yüksek olduğu
illerdendir. Kentte sağlıktan eğitime, işsizliğe dair
birçok sorun mevcuttur. Muşta tarım ve hayvancılık bitme
noktasına geldi. Artan işsizlik nedeniyle kentten sürekli başka
illere göç yaşanmaktadır. Özellikle son zamlarla birlikte halk iyice
yoksullaştı. Bu kış şartlarında kentte bir ton
kömürün fiyatı neredeyse 4 bin TLdir. Yüksek elektrik faturaları
almış başını gidiyor. Yurttaşlara gelen son
faturalar 400ün altında değildir. Benzin ve mazota da sürekli
yapılan zamlarla yurttaşlar araçlarını kullanamaz hâle
geldi.
Muşta sağlık alanında da büyük
sıkıntılar yaşanmaktadır. Daha önce soru önergeleriyle
gündeme taşıdığımız Malazgirt ve Bulanık
ilçelerimizdeki devlet hastanelerinde özellikle kadın doğum
doktorunun olmadığını dile getirmiştik. Hastanelerde
kadın hastalıkları ve doğum uzmanı hizmeti hâlâ
verilmemektedir. Sağlıkta başarıdan söz ediyorsunuz ama
Muşta eğitim ve araştırma hastanesi hâlen yoktur.
İlçeler ve kentteki hastalar tedavi için çevre kentlere gitmek,
kilometrelerce yola katlanmak zorunda kalmaktadır. Bu durum hasta ve
yakınlarının maddi, manevi mağduriyetine neden olmaktadır.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca, Eylül 2020de 500
yataklı eğitim ve araştırma hastanesi sözü vermişti
ancak bu söz de seçim zamanlarında verilen sözler gibi unutulup gitti.
Değerli milletvekilleri, eğitim
alanında da sorunlar diz boyudur. Kentte 1.275 öğretmen
açığı bulunmaktadır. Ayrıca öğrencilerin bize
ilettiği sorunlardan da söz edeceğiz. Alparslan Üniversitesindeki
öğrenciler yemek, su ve ulaşım sorunu yaşamaktadır. Yurtlarına
yaklaşık
Değerli milletvekilleri, kentteki kadın
istihdamına dair de rakamları paylaşmak istiyorum.
İŞKUR verilerine göre 2021 yılında özel sektörde istihdam
edilen 5.212 kişiden sadece 1.517si kadındır. İktidar
politikaları kadınları yoksul, işsiz ve güvencesiz bir
hayata mahkûm etmektedir.
Değerli milletvekilleri, son olarak
değinmek istediğim, tüm kamuoyunun bildiği Vartinis
katliamı davasıyla ilgili hukuki süreçtir. 3 Ekim 1993te
yaşanan bu katliamda güvenlik güçleri tarafından Nasır
Öğüt'ün kendisi, hamile eşi ve 7 çocuğu diri diri yakılarak
katledildi. O an evde olmadığı için sağ kurtulan Aysel
Öğüt güvenlik güçleri hakkında iki defa suç duyurusunda bulundu.
2003te başlatılan soruşturma kapsamında on yıl sonra
2013te dönemin Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu,
Bölük Komutanı Hanifi Akyıldız, Başçavuş Turhan
Nurdoğan ve Muş Emniyeti Özel Harekât Şube Müdürü
Şerafettin Uz hakkında kasten ev yakmak suretiyle birden çok
kişinin ölümüne sebebiyet vermek suçundan dava açıldı.
Hakkında müebbet hapis cezası istenen 4 sanıktan 3ü beraat
ettirilirken 1i hakkında tutuklama kararı verildi. Hakkında
tutuklama kararı verilmesine rağmen dönemin komutanı Bülent
Karaoğlu ise aylardır yakalanmadı; yakalanmıyor ya da
yakalanmak istenmiyor. Başından beri failleri koruyan ve zaman
aşımı için sürüncemeye bırakılan davada adaletin
kırıntısından dahi söz edemiyoruz. Bugün
yapılması gereken, faili meçhul cinayetleri işleyenler ve 7si
çocuk, 9 kişiyi yakarak katledenlerin adalet önünde hesap vermesinin
sağlanmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla)
Başkanım tamamlıyorum.
27 Ocakta Vartinis katliamının davası
görülecek. Karakol Komutanı Bülent Karaoğlu ve diğer 3 rütbeli
fail yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır.
Vartinis katliamı başta olmak üzere tüm bu katliamlarla
yüzleşilmeli, sorumlular açığa çıkarılıp gerçek
adalet sağlanmalıdır.
Genel Kurulu selamlıyorum.
Teşekkürler Başkanım.
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Azerbaycanın 20 Ocak 1990 Hüzün Günü münasebetiyle söz isteyen
İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma ait.
Buyurun Sayın Ayrım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Şamil
Ayrımın, Azerbaycanın 20 Ocak 1990 Hüzün Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
ŞAMİL AYRIM (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin
değerli üyeleri; 20 Ocak 1990 tarihinde Azerbaycan Baküdeki kanlı,
Azerbaycanlıların 20 Yanvar dedikleri hadiselerle ilgili gündem
dışı söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bundan otuz iki yıl önce 1990 tarihinde Sovyetler
Birliğinin o dönemdeki Cumhurbaşkanı Gorbaçovun
talimatıyla Azerbaycanlıların 20 Yanvar dedikleri
ocağın 19unu 20sine bağlayan gece Azerbaycanda çok büyük bir
katliam yaşandı. Eğer hafızalarımızı
tazelersek o günlerde Sovyetler Birliğinde Gorbaçovun başa
gelmesinden bu yana çalkantıların olduğunu biliyoruz ancak bu
çalkantılarda Azerbaycan en fazla nasibini alan ülke oldu. O gece 137
kişi öldü, 700den fazla Azerbaycanlı yaralandı, 800 kişi
tutuklandı. O günü Azerbaycanın millî şairi Bahtiyar Vahapzade
şöyle ifade ediyor: 19 Ocak 1990 tarihinde gece saat on iki de en modern
silahlarla donatılmış Rus ordusu Baküye girdi ve çıplak
ellerle toprağımızı savunmak isteyen
oğullarımızı ve kızlarımızı kana
boyadı. İki yüz yıla yakın bir zamandan beri
toprağımızdan emip götürdükleri -altınımızı-
petrolle birlikte, kızıl kanımızı da
akıttılar. Yaşanan bu acı sadece Azerbaycanın
acısı değil, bu acıyı sadece Azerbaycanlılar hissetmiyor,
bu acıyı bizler de hissediyoruz hem de derin, içimizden bir hisle
hissediyoruz. Silahsız, barışçıl insanlara karşı
gerçekleştirilen bu katliamı, çoluk çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek
silahsız sivillerin katledildiği 20 Ocak faciasının
üzüntüsünü unutmak mümkün değil. Bu hüznü, acıyı her daim
yüreğimizde taşıdık. Can Azerbaycanlı
kardeşlerimizin dediği gibi Kara Yanvar bizim de kara günümüzdür.
20 Ocak, Azerbaycanın bağımsızlık
ve istiklal yolunda dönüm noktalarından önemli bir tarihtir. Kara Ocak
olayı, Azerbaycanlı kardeşlerimiz için güneş doğmadan
önceki en karanlık an olmuştur. Bu haksız işgal Azerbaycan
halkının bağımsızlık ruhunu asla yok
etmemiştir. Nitekim bağımsızlık yolunda geri adım
atmayacaklarını tüm dünyaya göstermişlerdir. Batı
dünyası ne yapmıştır? Günümüzde olduğu gibi o zaman da
insanlık ayıbına, insanlık açısından da kara bir
gün olan 20 Yanvara Batı dünyası kayıtsız
kalmıştır. Bakınız, Sovyetler Birliğinin o
dönemdeki Cumhurbaşkanı Mihail Gorbaçova daha sonraları Nobel
Ödülü verilmiştir ve Bu Sovyetler Birliğinin iç işleridir.
denerek üstü kapatılmıştır.
Bu süreç, tabii, o günlerde Türkiye'de de çok büyük
yankı bulmuş, Türk halkı gerek basında gerek sokaklarda,
her tarafta Azerbaycanla olan kardeşliğini bir kez daha
göstermiştir. Bu sürecin sonunda 18 Ekim 1991 tarihinde Azerbaycan
Parlamentosu bağımsızlık kararını
almıştır. Tabii ki Türkiye de kardeşlerinin
bağımsızlığını 9 Kasım 1991 tarihinde
kabul eden ilk ülke olmuştur. Türkiye, Azerbaycanın
bağımsızlığını kabul ederken diğer Türk
Cumhuriyetleriyle birlikte Ermenistanın da
bağımsızlığını kabul etmiştir.
Bugün geldiğimiz noktada, bakınız,
Karabağ savaşlarına, Karabağın işgaline otuz
yıl kayıtsız kalan bu zihniyetin o günlerden gelen zihniyetten
hiçbir farkı yoktu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Şamil Bey, buyurun.
ŞAMİL AYRIM (Devamla) O bakımdan,
ben bu coğrafyada barışın hâkim olmasını
istiyorum. Ermenistanla normalleşme sürecinde atılacak
adımların olumlu gerçekleşmesini ve yine
Azerbaycanımızı incitmeyecek şekilde, Azerbaycanla
birlikte Ermenistanla olan ilişkilerimizin gelişmesini de tabii ki
istiyoruz.
Ben bu günlere bir daha dönülmemesi, bu
coğrafyada bu acıların bir daha olmaması için buradan bütün
o coğrafyada bulunan 6 devlete de bir milletvekili olarak seslenmek
istiyorum ve şehitlerimizi, Karabağdaki şehitlerimizi, 20
Yanvardaki şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum ve bunu bütün
dünyanın unutmaması gerekir diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞAMİL AYRIM (Devamla) Türkiye'nin gücü
Azerbaycanın gücüdür, Azerbaycanın gücü de Türkiye'nin gücüdür.
Yaşasın Azerbaycan diyorum, yaşasın Türkiye diyorum,
yaşasın Azerbaycan-Türkiye kardeşliği diyorum, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, MHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından hayata geçirilen ilk ve
yerli cep uydusunun uzaya gönderilmesiyle ilgili söz isteyen Zonguldak
Milletvekili Hamdi Uçara ait.
Buyurun Sayın Uçar. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçarın,
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından hayata geçirilen ilk ve
yerli cep uydusunun uzaya gönderilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
HAMDİ UÇAR (Zonguldak) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekillerim; bugün sizlere Bülent
Ecevit Üniversitesi öğrencilerimizin ve hocalarımızın
başarı hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Aslında bu
başarı hikâyesi ülkemiz insanını gururlandıran,
onurlandıran bir proje. Umut ediyorum, bütün gruplar, bütün ülke bu
gençlerimizi ve hocalarımızı alkışlar.
Gözünü uzaya dikmiş gençlerimizin diyarı
Zonguldak ve Türkiyeye selam ve saygılarımızı sunuyoruz.
Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz hafta
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
öğrencilerimizin geliştirdiği ve Türkiyenin ilk cep uydusu olan
Grizu-263A, 13 Ocak 2022 tarihinde Amerikadan uzaya fırlatıldı,
yörüngeye oturdu ve sinyaller başarıyla alındı. Bu tarihî
anlara şahitlik etmenin onur ve gururunu hep birlikte yaşadık.
Yaklaşık beş yıl boyunca dünya
yörüngesindeki görevini sürdürecek olan yerli ve millî uydumuz, TEKNOFEST
2019da model uydu alanında şampiyon olan takımımız
tarafından geliştirilmiştir. Yeri gelmişken, burada,
TEKNOFEST gibi bir dünya markasına kavuşmamıza öncülük eden T3
Vakfı ve Bayraktar ailesine de şükranlarımızı
sunuyoruz. Ülkemizin 81 vilayetinden pek çok gencimiz TEKNOFESTte beceri,
kabiliyet ve enerjilerini yarıştırdılar ve nice özel
yetenek sisteme kazandırıldı.
1992de Kozlu grizu patlamasında
yitirdiğimiz 263 maden şehidimizin anısını
yaşatmak için takımın adı Grizu-263 Uzay Takımı
olarak belirlenmiştir. Maden şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Yılların emeği, gözümüzün nuru olan Grizu-263ün yolu açık
olsun.
Takımımızın da dediği gibi,
karanlık maden ocaklarından uzayın sonsuz derinliklerine uzanan
bir Zonguldak hikâyesinin kahramanlarına buradan teşekkür ediyoruz.
Grizu Takımının kuruluş tarihi
olan 2016 yılında 8 öğrenciyle başlayan süreç, 2017
yılında 15 öğrenci, 2018 yılında 35 öğrenci
sayısına ulaşmış ve hâlen 40 öğrenciyle
faaliyetine devam etmektedir. Hayallerinin peşinde koşan ekibimiz,
2020 yılının Eylül ayında bu sefer TEKNOFEST
kapsamında düzenlenen TÜRKSAT Model Uydu Yarışmasına
katılmış ve burada da derece yapmıştır.
Takım Danışmanı ve Mühendislik
Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Bülent Ekmekçi başta olmak
üzere, Takım Kaptanları Muzaffer Duysal ve Çağla Aytaç Dursun
ile ismini sayamadığım öğrencilerimiz başta olmak
üzere, göz bebeğimiz gençlerimiz ülkemizi ve üniversitemizi en iyi
şekilde temsil etmişlerdir. Karanlık maden ocaklarından
uzayın sonsuz derinliklerine uzanan bir Zonguldak hikâyesine beş yıl
önce başladılar ve başarı hikâyelerini sürdürdüler.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Grizu-263 Uzay
Takımı, şehrimizin, üniversitemizin, ülkemizin göğsünü
kabartacak yeni ve büyük başarılarla yoluna devam edecektir.
Artık bir marka olan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi hayallerinin
peşinde koşan tüm gençlerimiz için iyi bir tercih olacaktır.
Yazılmış ve yazılacak nice başarı hikâyeleri için
gençlerimizi Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesine davet ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ana vatanı korumanın mavi vatanı korumaktan geçtiğinin
bilinciyle çalışmaya devam ederken bu yolda gençlerimize her zaman
güvenen ve destek veren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana, Üniversite Rektörümüz Profesör Doktor Mustafa Çufalıya,
ana sponsorumuz Erdemire ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Birileri Z kuşağı mı arıyordu? Buyurun size en
âlâsından Z kuşağı; elif gibi dimdik duran ve hayallerinin
peşinden giden gençlerimiz, bu ülkenin pırıl pırıl
gençleri ve onların arkasında duran Türkiye Cumhuriyeti devleti.
Rabbim güzele güzelle ermeyi, bu millete daha nice güzellikler görmeyi nasip
eylesin. Ülkemizle, Zonguldakımızla ve gençlerimizle gurur
duyuyoruz; biz güvendik, onlar başardılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAMDİ UÇAR (Devamla) - Toprağa neyin
tohumu atılırsa onun meyvesi çıkar. Yerli ve millî uydumuzla
göklere imza atmaya devam edeceğiz. Geleceğimiz güvenli ellerde.
İşte lider, işte gençlik, işte Asımın nesli.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu öğrencilerimize bir alkış
istiyorum hepinizden. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Altaca Kayışoğlu
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Bursa Yunuseli Havaalanının arazisine ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bursanın merkezinde bulunan Yunuseli
Havaalanının 1.400 dönümlük arazisiyle ilgili kaç yıldır
farklı açıklamalar, amaçlar, planlar havada uçuşup duruyor.
Bursalılara Ne olsun? diye sormak ise Ben bilirimci yöneticilerin
aklına gelmiyor. Uçuş okulu olabilir. dendi, Düşük
yoğunluklu uydu kent yapacağız. dendi, Millet bahçesi olsun.
dendi, tepkiler üzerine Orada konut olmaz. dendi, Çevre
Bakanlığına devredildi. derken son öğrendiğimiz bilgi
orada bulunan uçuş okullarına yüzde 480 yani neredeyse yüzde 500 zam
yapıldığı yönünde. Ne yapmaya çalıştığınızı
bilmiyoruz ama bilin ki oraya Doğanbey TOKİ gibi ucube bir
yapının daha dikilmesine izin vermeyeceğiz. Bursanın
merkezinde kalmış olan bu boş alanı ranta kurban etmeyiz,
çocuklarımıza sözümüz var. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya
2.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
yabancı bir akademisyenin Selçuk Bayraktarla ilgili sözlerine
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kendini bilmez yabancı bir akademisyen
Sayın Selçuk Bayraktara eğitim vermekten utanç
duyduklarını ifade etmiş. Öncelikle şunu iyi bilmeliler: Sizin
utanmanız gereken geçmişte yaptığınız
soykırım ve katliamlardır. Türk SİHA ve
İHAlarıyla birlikte Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanı kullanarak Katil robotlar gerçek oluyor.
başlığını atarak bu lobi çalışmalarına
öncülük etmek ise çaresizliğinizin göstergesidir. Türkiye olarak kendi
savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini
gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyoruz. İHA,
SİHA ve TİHA üretimindeyse artık dünyanın ilk 3 ülkesi
içindeyiz. Çok şükür bizim geçmişimiz tertemiz bir sayfadır ama
sizlerin yapmış olduğu soykırım ve katliamlar tarihe
kara bir leke olarak geçti diyerek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kara
3.- Konya Milletvekili Esin Karanın,
Azerbaycan Kara Yanvar katliamının 32nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ESİN KARA (Konya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
1990 yılının 19 Ocağı 20
Ocağa bağlayan gecesinde, dönemin Sovyetler Birliği Lideri
Mihail Gorbaçov'un verdiği emirle, Bakü'ye giren Sovyet tankları tarihinde
eşine az rastlanır bir katliama imza attılar. Bakü
sokaklarında bağımsızlık taleplerini dile getirmek
için yürüyüş yapan halkın üzerine acımasızca ateş
edildi. Bu katliam sonucunda aralarında kadınların ve
çocukların bulunduğu 137 soydaşımız yaşamını
yitirirken, 700den fazlası ise yaralandı.
Azerbaycan'ın
bağımsızlığının sembolü olan Kara Yanvar'da
hayatlarını kaybeden şehit soydaşlarımızı,
şehadetlerinin 32nci yıl dönümünde rahmetle anıyorum; ruhları
şad, mekânları cennet olsun.
Kara Yanvar katliamını unutmadık,
asla unutmayacağız. Azerbaycan'ın acısı
acımızdır.
BAŞKAN Sayın Ekinci
4.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas
Divriğideki Çiftay firmasının çalışanlarla
anlaştığına ve iş durdurma eyleminin sona
erdiğine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Sivas Divriğide Çiftay firması
tarafından işletilmekte olan yer altı demir maden
işletmesinde çalışan 322 işçi 17 Ocak 2022 Pazartesi günü
saat 08.00de 2022 yılı için taban ücrete yapılan artış
oranını kabul etmeyerek işi durdurmuşlardı.
Çalışanlarla ve firmayla yapılan görüşmeler sonunda 19 Ocak
2022 Çarşamba günü saat 22.00de iş durdurma eylemi sona
ermiştir. Çiftay firması 2022 yılı için ücret ve yan
haklarla birlikte, ortalama yüzde 60 ile yüzde 75 arasında
değişen oranlarda zam yapmıştır. Bu artış ve
yan haklarla birlikte en düşük ücret 6.950 TL, en yüksek ücret de 10.944
TL olmuştur. Çalışanlarımıza ve firmamıza hayırlı
uğurlu olsun.
Dün, grup toplantısında İYİ
Parti Genel Başkanının, Sayın
Cumhurbaşkanımızla ilgili her zamanki gibi atmış
olduğu iftirayı kınıyoruz. Partisinde şehit ailesine
küfreden insanların
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünlü
5.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünun,
Kadirli-Ceyhan yol yapım çalışmalarına ilişkin
açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Seçim bölgem Osmaniyenin Kadirli ilçesi ile
Adananın Ceyhan ilçesi arasında ulaşımı sağlayan
kara yolunda yıllardır duble yol yapım
çalışmaları sürmektedir. Kadirliden Adanaya gidiş ve
dönüş için kullanılan bu yol, hareketliliği fazla ve işlek
bir yoldur fakat yol nitelik ve nicelik bakımından bölge
halkının ihtiyaçlarını karşılamamaktadır.
Yol yapım çalışmalarının yıllardır devam
etmesi, gerek araç sürücülerini gerekse yolculuk yapanları olumsuz
etkilemekte ve yol güzergâhında sıklıkla can ve mal
kaybıyla sonuçlanan kazalara da sebebiyet vermektedir.
Bu sebeplerle, Kadirli-Ceyhan yol yapım
çalışmaları en kısa zamanda tamamlanmalı ve yol
hemşehrilerimin hizmetine sunulmalıdır. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tığlı
6.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, servisçi esnafının sorunlarına
ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Türkiye genelinde öğrenci taşıma
işi yapan yüz binlerce servisçi esnafı zamlar nedeniyle büyük
mağduriyet yaşamaktadır. Pandemi nedeniyle uzun süre kontak
kapatan, çalışamayan, evine ekmek götüremeyen esnafımız bu
kez akaryakıt zamları nedeniyle çalışamaz duruma gelmiştir.
Taşıma ihalelerinin yapıldığı 2021 yılı
Ağustos ayında esnaf akaryakıtın litresini 7,36 TLden
alırken bugün 14,37 TLden almak zorundadır. Fiyatların
sorumlusu iktidar, servis işi yapan esnafımızın fark
ödemelerini bir an önce yapmalıdır. Esnafımızı iş
bırakmak zorunda bırakmayın.
Teşekkürler Başkanım.
BAŞKAN Sayın Erbay
7.- Muğla Milletvekili Burak Erbayın,
Muğlanın aşırı yağışlardan olumsuz
etkilendiğine ilişkin açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Muğlamız bu sefer de son günlerde
yaşanan aşırı yağışlardan olumsuz etkilendi.
Başta bu yağmurlardan etkilenen Bodrum, Marmaris, Köyceğiz,
Menteşe, Ula ilçeleri olmak üzere tüm hemşehrilerimize geçmiş
olsun demek istiyorum.
Bu sellerden esnafımız etkilendi,
tarım üreticimiz etkilendi. Limon üreticimiz, narenciye üreticimiz ve sera
üreticimiz TARSİM'den gelecek yetkilileri bekliyor. Yetkililer gelse de
maalesef çiftçinin lehine rapor vermiyorlar, Seranın tamamının
yıkılması gerek. Yirmi gün içinde domates dökülürse
karşılarız. diyorlar, bu şekilde tarım üreticisini
var etmemiz mümkün değil. Portakalları döktük diye
kızıyorsunuz, işte biz bu yüzden döküyoruz, esnafın,
tarım üreticisinin sesi olmak için döküyoruz. Limon üreticisinin,
narenciye üreticisinin, sera üreticisinin sesi olmaya devam edeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şimşek
8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
sağlık çalışanlarının ücretleriyle ilgili
düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, pandemi süreci
içerisinde sağlık çalışanlarımız hiçbir fark,
ücret almadan canla başla çalışmışlardır. 2019
yılının Nisan ayında Danıştayın verdiği
karara istinaden Sağlık Bakanlığına bağlı
hastanelerde mesai saati haricinde -laboratuvar gibi, acile de hizmet veren
birimlerde- nöbet tutanlara yüzde 50lik ek ücret verilmesi kararı
alınmış ve 2019 yılından sonra da bu ücret
ödenmiştir. Daha sonra Danıştay, yapılan itirazlar neticesinde
bu kararı iptal etmiş ve sağlık
çalışanlarının ek nöbet ücretlerinin yeniden tahsilini
talep etmiştir. Bu pandemi süreci içerisinde canla başla
çalışan sağlık çalışanlarından -hiçbir fark,
ücret almamışlardır- geçmişte almış
oldukları paranın yeniden istenmesi kabul edilemez. Bununla ilgili
mutlaka bir düzenleme yapılmalı ve sağlık
çalışanlarına bu fedakârlıklarının
karşılığı ödenmelidir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
9.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
fındık politikasının acilen gözden geçirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2021 yılında 122 ülkeye 344.370 ton iç
fındık ihraç edilerek cumhuriyet tarihimizin en fazla
fındık ihracatı gerçekleştirilmiştir. Yapılan
ihracat karşılığında Yapılan ihracat
karşılığında 2021 yılında 2 milyar 260
milyon dolar gelir elde edilmiştir. Miktar bazında fındık
ihracatında rekor kırılırken gelir bazında
istediğimiz sonuç maalesef elde edilememiştir. Ülkemizin, yeni ekonomi
politikası doğrultusunda fındık politikasını da
acilen gözden geçirmesi gerekmektedir. Türk fındığının
ham madde olarak ihraç edilmesinin önlenmesi için bir an önce gerekli hamleler
yapılmalıdır. Özellikle Türk fındığının
marka hâline getirilmesi gerekmektedir. Yerli ve çok uluslu firmaların son
mamulü ülkemizde üretmesi için teşvikler verilmelidir. Geçmiş dönemde
olduğu gibi sadece kırım fabrikalarına verilecek
teşviklerle gelir artışı sağlanması mümkün
görülmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
10.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Pandemi sürecinde tarımın kıymeti bir
kez daha ortaya çıktı. Çiftçilerimize, üreticimize ne kadar destek
verirsek ülkeye ve millete o kadar geri dönüş olur. Ancak köylü, çiftçi,
üretici, tohumda, gübrede, ilaçta, mazotta artan girdi maliyetleri yüzünden
üretemez hâle geldi. Artan maliyetlerin düşürülmesi, mazot ve gübre
desteğinin bir an önce artırılması gerek. Türkiyede ve bölgemde
çiftçiler bu yıl tüm zamanların en yüksek seviyesini gören
tarımsal girdi maliyetleriyle mücadele ederek üretim yapmaya
çalışacak. İklim değişikliği ve
kuraklığın yanı sıra dövizdeki ani yükselişlerle
birlikte artan maliyetlerin altında ezildiklerini söyleyen çiftçilerimiz
her geçen gün daha fazla çiftçinin tarımsal üretimden vazgeçtiğinin
altını çiziyor. Tarım desteklerinin özellikle böyle
sıkıntılı dönemlerde daha fazla artırılması
ve bu konuda üreticilerimizin lehine gerekli düzenlemelerin bir an önce hayata
geçirilmesi gerek. Bölgedeki sulama ve destek sorunu çözülürse üreticilerimiz
de gerçek anlamda rahat bir nefes alacak, rekolte de artacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
11.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
sağlık çalışanlarının sorunlarına
ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
sağlık emekçilerinin ekonomik haklarında kısmi düzeltme
getiren yasa teklifi tüm partilerin oy birliğiyle kabul edilmesine
rağmen iktidar tarafından geri çekilmiştir. Enflasyonun gerçek
anlamda yüzde 50nin üzerine çıktığı, yoksulluk
sınırının 13.073 lira olduğu şartlarda
sağlık emekçileri geçinemiyor; açlık ve yoksulluk dayatılan
sağlık emekçileri çözüm bekliyor, siz ise anlamsız bir inat ve
dayatmayla süreci yönetmeye çalışıyorsunuz.
Sağlıkta 39 branştan yüz binlerce
gencimiz atama bekliyor ama yeterli sayıda atama gerçekleştirilmiyor.
Sağlık ordusuna güç vermek için atama bekleyen gençlerimizin
hayalleriyle oynamayın. Bunlar yetmezmiş gibi canını
dişine takarak halk sağlığı için mücadele eden
sağlık emekçilerimiz şiddete maruz kalıyor. Bu
vahşetin son bulması için sağlıkta çok ivedilikle etkin bir
biçimde yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Sağlıkta
yaşanan sorunlara göz yummayın, harekete geçin, çözüm üretin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Balık
12.- Elâzığ Milletvekili Sermin
Balıkın, 24 Ocak Elâzığ depreminin 2nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
SERMİN BALIK (Elâzığ)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Malumunuz olduğu üzere 24 Ocak Elâzığ
depreminin üzerinden iki yıl geçti. 84 milyonun tek yürek olduğu
gecede, devletimiz tüm imkânlarını seferber ederek, gönül
birliğiyle yaraları çabucak sarma gayreti içerisinde bulunduk. Ben,
Elâzığ ve Malatyada hayatını kaybeden 41
vatandaşımıza Allahtan rahmet, ailelerimize
başsağlığı diliyorum.
Bugüne kadar Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın talimatlarıyla devletimizin
şefkat eli şehrimizin dört bir tarafına ulaşarak
vatandaşlarımızın maddi ve manevi ihtiyaçlarını
giderme gayreti içerisinde olduk. Ben Rabbimden bir daha böyle felaketleri
görmemeyi diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karadağ
13.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Azerbaycan Kara Yanvar katliamının 32nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ocak ayı geldiğinde Kara Yanvarı,
Kara Ocakı anmadan geçemiyoruz. 1990 yılında 20 Ocak
sabahı ağır silahlarla donatılmış tanklarla
desteklenen Kızıl Ordu Baküye girdi. Amaç Azerbaycan Türklerinin
bağımsızlık isteklerine gem vurmaktı. Sovyet ordusu o
gün genç, yaşlı, kadın, çocuk, sivil demeden birkaç saat
içerisinde 130dan fazla Azerbaycan Türkünü şehit etmişti, yüzlerce
soydaşımız da yaralanmıştı. Ancak ne tanklar ne
de Kızıl Ordu Azerbaycan halkının
bağımsızlık ateşini söndüremedi, Türk'ün karakterinde
olan tam bağımsızlık isteğini sindiremedi.
Karanfillerin ağladığı 20 Ocak katliamında ölen tüm
şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz, ruhları şad olsun.
BAŞKAN Sayın Çakır
14.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
Öğretmenlik Meslek Kanunu çalışmalarının
hayırlara vesile olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
bir milletin ruh ve karakterini şekillendirecek, geleceğin büyükleri
olacak çocuklarımızın maddi ve manevi olarak yetişmesini,
yetiştirilmesini emanet ettiğimiz öğretmenlerimize her
şeyden önce şükran borcumuz olduğunu ifade etmeliyim. Hazreti
Ali, bir harf öğretene kırk yıl köle olmayı ifade ederken
kıymet takdirini zirveye, Eflatun Eğitim demek vücutta ve ruhtaki
güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek
demektir. derken öğretmen için zirve hedefi göstermektedir.
Zamana ve zemine bağlı olmadan kendilerini
öğrencilerine adamış öğretmenlerimiz için yapılacak
her çalışma aslında ülkenin geleceğine yönelik yapılan
bir çalışmadır. Öğretmenliği eğitim, öğretim
ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas
mesleği olarak tanımlayan Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi
Meclisimizde görüşülmekte olup bu çalışmanın tüm öğretmenlerimiz
ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tokdemir
15.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
akaryakıt ve elektriğe gelen zamların çiftçileri bitirme
noktasına getirdiğine ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Akaryakıta gelen zamlarla birlikte mazot ve
benzinin litre fiyatı 14 lirayı geçti. Mazotta fiyat
artışı çiftçimizi tamamen bitirme noktasına getirdi. Lüks
yatlar ve teknelerde kullanılan mazotlardan özel tüketim vergisi
alınmazken, çiftçinin mazotundan alınması ülkemizin
belkemiği olan çiftçilerimize büyük haksızlık olmuyor mu?
Çiftçinin ürettiği özel tüketim değil, zaruri ihtiyaçtır.
Çiftçinin toprak içerisindeki traktörü yattan çok daha önemlidir.
Diğer taraftan, elektriğe yüzde 50 ila
yüzde 127 zam geldi. Tarımsal sulamada elektrik kullanan çiftçilerimiz son
gelen zamlarla başa çıkamıyor. Buradan iktidara sesleniyorum:
Tarımsal faaliyetlerde kullanılan mazotun ÖTVsi acilen
kaldırılmalı ve tarımsal sulamada kullanılan
elektrikte indirime gidilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ceylan
16.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
halkın hissettiği enflasyon rakamlarına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
TÜİK enflasyonu yüzde 36 olarak açıklasa da halkın
hissettiği gerçek enflasyon yüzde 80lerde seyrediyor. Elektrik zammı
yüzde 127; 1 Ocaktan itibaren doğal gazda meskenlere yüzde 25, sanayi
abonelerine yüzde 50 zam yapıldı; yetmedi, gün aşırı
motorine, benzine zam yapılıyor. Son zamlardan sonra iğneden
ipliğe her şeyin fiyatı artacak. Sayın Nebati Dolardaki 1
TLlik artışın getirdiği yükü herkes çekiyor. diyordu. 18
liradan inen dolardaki düşüşten ise Türk halkı 1 kuruş dahi
faydalanamıyor. 18 Aralıkta dolar 16,55, motorin 11,5 liraydı;
19 Ocakta dolar 13,5, motorin 14,30 oldu. Elektrik, doğal gaz, mazot,
gübre, ilaç, tohum fiyatları zam yağmuru altında uçuyor; olan
memlekette fakir fukaraya oluyor.
İşsiz gencine harçlık
bırakamayan baba, tencerede pişirecek aş bulamayan ana bu
yaşattıklarınızın hesabını ilk seçimde
soracak.
BAŞKAN Sayın Şeker
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
helallik isteyen kişinin önce tövbe etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, üzerinde kul
hakkı olduğunu düşünen kişi helallik ister, helallik
istemeden önce de tövbe etmesi gerekir, yapacağı tövbede de aynı
haksızlıkları, hak gasplarını ve inanç
karşıtlığını bir daha yapmayacağına,
iftira atmayacağına, yalan söylemeyeceğine, kendisine destek
vermeyeni tehdit etmeyeceğine, halkı hakir görmeyeceğine,
darbelerden ve dış güçlerden medet ummayacağına, şahsi
hırsı için terör örgütlerine göz kırpmayacağına,
ülkeye yapılan yatırımları engellemek için yabancı
ülkelere yalvarmayacağına, üretim için, istihdam için yatırım
yapacakları tehdit etmeyeceğine, millî olacağına, millî
iradeye saygılı olacağına, bütün bu haksız ve
hukuksuzlukları bir daha yapmayacağına, yaptıklarından
dolayı özür dileyeceğine söz vermeli, tövbe etmeli, sonra da helallik
istemelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
18.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, yarıyıl tatilinde tüm
vatandaşları Mersine davet ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2021-2022 eğitim öğretim yarıyıl
tatili yarın başlayacak, 18 milyon öğrencimiz karne
heyecanı yaşayacak. Öncelikle, tatili hak eden, başta sevgili
öğrencilerimiz olmak üzere, öğretmenlerimiz, idarecilerimiz ve
velilerimiz için yarıyıl tatilinin hayırlı
olmasını diliyorum.
Buradan, karne heyecanını
çocuklarıyla beraber yaşayan velilerimize seslenmek istiyorum: Karne,
bir başarı ya da başarısızlık belgesi değil,
eksik yanlarımızı görmemizi sağlayan bir araçtır.
Başarısız öğrenci yoktur, her çocuğun çok iyi
olduğu bir alan mutlaka vardır; eğitimin amacı,
çocuğun bu yeteneğini keşfedip geliştirmektir.
Bu yarıyıl tatilinde tüm
vatandaşlarımızı, her bir köşesinde ayrı bir
tarih ve kültürü barındıran, denizi ve eşsiz doğasıyla
âdeta açık hava müzesini andıran ve birçok lezzete sahip olan
Mersinimizi gezmeye, görmeye davet ediyorum. Tüm
vatandaşlarımıza Mersin sizi çağırıyor diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
19.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
orman işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığına
Yazın köz üstünde yirmi dört saat çalışıyoruz,
kışın buz üstünde yalnız bırakılmayalım.
diyen Muğlalı orman işçisi kardeşim şunları
söylüyor: Havalar soğudu, yağmurlar yağdı; biz mevsimlik
orman işçilerini unuttular. Kırk beş gün oldu, işten
çıkarıldık, bir kuruş gelir yok. Onca yangın oldu, o
zaman iş var; yangın söndü, kullan at, kendimizi ıslak mendil
gibi hissediyoruz. Gelecek kaygısıyla yaşamak istemiyoruz.
Birlikte işe başladığımız birçok
arkadaşımla 45 yaşına geldik, çocukların üniversite
zamanı geldi, hepimiz kara kara düşünüyoruz. Cep delik, cepken
delik.
Taşı yastık, toprağı
döşek yapan orman işçilerinin sesine kulak verelim, orman
işçilerimizi kadroya alalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özer
20.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tarım sektörü bir türlü belini
doğrultamıyor. Kuraklık, afetler, yasal oranın altında
verilen ve hiçbir şeye yetmeyen sözde desteklemeler ve başta gübre
olmak üzere girdi fiyatlarındaki artışlar çiftçileri
tarımdan uzaklaştırıyor. Fiyat artışları
yüzde 200lere varan gübreyi alamayan ve tarlasına atamayan çiftçi,
elektrik zammıyla sulama yapamayacak noktaya geldi.
Yılbaşından bu yana motorine gelen toplam 2,75 kuruşluk zam
ise tuz biber oldu. 14 lirayı geçen motorin yüzünden çiftçi artık
tarlasını süremeyeceğini söylüyor. Maliyetleri
karşılayamayan çiftçi ya ekim yapamayacağını ya da
ekim alanlarını azaltacağını söylüyor. Belli ki 2022
yılı tarım sektöründe zorlu geçecek.
Hükûmete soruyoruz: Neden önlem almıyor,
olanı biteni seyrediyorsunuz? Neden yeterli destekleme yapmıyorsunuz?
Neden motorin ve elektrikte çiftçi lehine düzenlemeye gitmiyorsunuz? Neden
çiftçiyi umursamıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İrfan Bey, buyurun.
21.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Gaziantepte soba kullanımının artmasıyla
yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülke genelinde ve seçim bölgem Gaziantepte
havaların soğuması ve kar yağışlarının
başlamasıyla birlikte soba kullanımı
artmıştır. Özellikle dar gelirli ailelerimiz kömür ve odun
pahalılığından ne yazık ki ucuz kömür
kullanmaktadır. Bu kömürlerin büyük bir kısmı da karbonmonoksit
zehirlenmelerine yol açmakta ve can kayıplarına sebep
olmaktadır. Konuyla ilgili gerek valilik gerekse belediyeler denetimlerini
sıklaştırmalı ve dar gelirli ailelerimize kaliteli kömür
yardımı yapmalıdır. Vatandaşlarımız da
düzenli baca temizliği yaptırmalı, rüzgârlı havalarda soba yakmamalı,
gece yatarken sobayı söndürmeli ve sobanın bulunduğu ortamı
havalandırmalıdır. Ağaç ve direklerin devrilmesi, çatı
uçması gibi olumsuzluklara karşı da vatandaşlarımız
dikkatli olmalıdır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Yasin Bey, buyurun.
22.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün,
İranın Türkiyeye gelen doğal gaz akışını
durdurduğuna ilişkin açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
İran teknik bir arıza bahanesiyle
Türkiye'ye gaz akışını on gün süreyle durdurmuştur.
Enerji Bakanlığı da bu durum üzerine kullanıcı
birliklerine gönderdiği gizli ibareli bir yazıyla 21 Ocak 2022
tarihinden itibaren ikinci bir bildirime kadar doğal gaz tüketiminin yüzde
40 azaltılmasını emretmiştir; emretmiştir çünkü ilgili
yazıda Bu talimata uyulmaması hâlinde sözleşmeden kaynaklı
müeyyidelerin uygulanması zarureti ortaya çıkacaktır.
denilmektedir.
İran özellikle doğal gaz
kullanımının arttığı kış aylarında
bu tecrübeyi ülkemize defalarca yaşatmıştır. Gelinen durum
sürpriz değildir. 2021 yılı içinde ülkemizin uzun vadeli
doğal gaz sözleşmelerinin bir bölümünün süresi bitmiş,
anlaşmalar Karadeniz'de bulunan doğal gaz keşfine güvenilerek
yenilenmemiş, Türkiye spot piyasadan pahalı gaz almak zorunda
kalmıştır.
Siz sanayiciye, ihracatçıya kolaylık
sağlayacaktınız ya, olmayan gazla sanayici nasıl üretim
yapsın?
BAŞKAN - Sayın Koncuk, son sözü veriyorum.
23.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun,
Öğretmenlik Meslek Kanunu çalışmalarına ilişkin
açıklaması
İSMAİL KONCUK (Adana) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Öğretmenlerimizin yıllardır
beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu maalesef ölü doğdu. Öyle bir
düzenleme ki kariyer basamaklarında dahi iktidar partisi 2004
yılında yapmış olduğu düzenlemenin çok gerisinde bir
düzenlemeyle öğretmenlerimizin huzuruna çıktı; bunlar kabul
edilemez. Küçük dokunuşlarla 1 milyon öğretmenimizi mutlu etmek
mümkün. Düşünebiliyor musunuz, bir Öğretmenlik Meslek Kanunu
çıkıyor, öğretmenin istihdamıyla ilgili tek bir madde yok;
sözleşmeli öğretmenlik devam ediyor, ücretli öğretmenlik
garabeti devam ediyor ve bununla ilgili sözleşmeli öğretmenlere
eş durumundan tayin hakkı yani aile birliği sağlayabilme
imkânını dahi kanun tanımıyor. Öyle bir düzenleme ki Millî
Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer Komisyona gelip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Sayın Oluç, buyurun.
24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, TÜİKin 2021 yılı Aralık ayı Yurt
Dışı Üretici Fiyat Endeksi rakamlarına, TÜİK
Başkanının enflasyon rakamlarıyla ilgili
açıklamalarına, Para Politikası Kurulunun
açıklamalarına, Osman Kavala davasına, Türkiyenin Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin Kavala ve Demirtaş
kararlarını uygulaması gerektiğine ve Boğaziçi
Üniversitesinin atanmış Rektörü Naci İncinin
uygulamalarına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; bugün
Türkiye İstatistik Kurumu, 2021 yılı Aralık ayına
ilişkin Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi verilerini
açıkladı. Bu, Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi, ülke
içerisinde üretimi gerçekleştirilip yurt dışına
satışa konu olan ürünlerin üretici fiyatlarındaki
değişiminin takip edildiği bir endeks bilindiği gibi. Buna
göre, Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi geçen yılın
aralık ayında yani 2021 Aralık ayında bir önceki aya göre
yüzde 25,92; bir önceki yılın aralık ayına göre ise yüzde
87,64 artmış; müthiş bir artış, bir yıl için
yüzde 87,64. En çok artış madencilik ve taş
ocakçılığında yüzde 84,76; imalatta yüzde 87,69 olarak
gerçekleşmiş. Eskiden sadece Üretici Fiyatları Endeksi söz
konusuydu ama TÜİK bu konuda bir ayrıma gitti ve üretici
fiyatlarındaki dalgalanmaların artması endişesiyle yurt içi
ve yurt dışı ÜFE ayrımını yarattı. Ama ne oldu?
Görüyoruz ki yurt içindeki ÜFEye baktığımızda da yurt
dışı ÜFEye de baktığımızda aynı sert
yükseliş trendinin gerçekleştiğini çok açık ve net olarak
görüyoruz yani bu tür ayrımlarla gerçeklerin üstü örtülemiyor. Çok
açık bir şekilde, bu açıklanan veriyle de bu, bir kez daha
görülmüş oldu. TÜİK bu hâlde. TÜİK bu hâlde de TÜİKin
atanmış Başkanı çıktı, dedi ki bugün: 84 milyona
karşı sorumluluğum var. Merak ettik, niye böyle bir şey
söyledi TÜİKin atanmış Başkanı? Yani zaten bilinen
bir şey değil mi böyle bir sorumluluğu olduğu? Ne oldu?
Vicdanı mı rahatsız acaba TÜİK Başkanının?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Neden 84
milyona karşı sorumluluğum var. açıklaması yapma ihtiyacını
duyuyor TÜİK Başkanı? Belli ki vicdanı sızlıyor.
Çünkü neden o vicdan sızlıyor? Emirler alıyor ve o emirleri
yerine getiriyor; bu emirlerin yerine getirilmesi sonucunda emekçilerin
maaşından, cüzdanından, sofrasından, ekmeğinden
aşından kesiliyor yani işçinin, emekçinin, kamu
çalışanının, memurun, emeklinin maaşından
kesiliyor. Onun için vicdanı sızlıyor belli ki TÜİK
Başkanının. Yani 84 milyona karşı sorumluluğum
var. diyerek bu işten kurtulamaz; bunu bir kez daha söyleyelim.
Şimdi, bugün, bütün bunlar yaşanırken
Para Politikası Kurulu toplandı ve çok ilginç bir açıklama
yaptı. Faizlerde oynama yok, enflasyon patlamış, faiz
enflasyonun üçte 1inde tutuluyor, yüzde 14te. Sonra enflasyonla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Diyor ki PPK
açıklamasında: Enflasyonla baz etkilerinin de ortadan
kalkmasıyla, dezenflasyonist süreç başlayacak. Allah Allah, bugünkü
metindeki açıklama cümlesi bu. Hani faizi indirerek kuru yükseltecektik de
ihracat artacak da cari açık düşecekti, sonra da enflasyon inecekti;
hani model buydu? Ne oldu? Model mi değişti yine? Bu da belli
değil ama belli ki ekonomi politikalarında el yordamıyla iş
sürdürülmeye çalışılıyor ve bunun acısını
Türkiyedeki emekçi, emekli, dar gelirli, çiftçi, orta sınıf
yurttaş çekiyor ve bunun faturasını halk ödüyor. Bunu bir kez
daha vurgulamış olalım.
Şimdi, biliyorsunuz, bin beş yüz kırk
iki gündür tutuklu bir kişi var; Osman Kavala. Osman Kavala hakkında
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiyeden AİHM kararını
neden uygulamıyorsunuz? diye görüş istemişti ve bu görüşün
de 19 Ocakta bildirilmesi gerekiyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bugün Adalet
Bakanlığı görüş bildirdi, 2 Şubatta bu görüşle
ilgili Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi görüşmesini yapacak ve bir karara
varacak. İçeriğinde ne olduğunu bilmiyoruz tabii, henüz
açıklanmadığı için ama tahmin yürütelim; Adalet
Bakanlığı büyük ihtimalle demiştir ki Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine ve Bakanlar Komitesine: Osman Kavalanın konu
olan davadan değil, başka bir davadan yargılaması sürüyor,
o nedenle tutukluluğu devam ediyor. Hükûmet de yargıya müdahale
edemiyor. Biz çok iyi biliyoruz ki suç uyduruluyor; ortada ne bir suç var ne
bir delil var ne de bir belge var. Doğru dürüst bir iddianame de yok ama
Osman Kavala bin beş yüz kırk iki gündür tutuklu tutuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç, toparlayalım
lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Şimdi, zaman kazanmak için oyalama taktikleri
bunlar, biliyoruz. Çünkü Adalet Bakanlığı da aslında ve
Dışişleri Bakanlığı da çok iyi biliyor ki Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararını Türkiyenin
uygulaması gerekiyor. Ama bunu yürütmenin başına açıkça
ifade edemedikleri için, açıkça bu konudaki adımın
atılması gerektiğini söyleyemedikleri için, siyasi cesaretten
yoksun oldukları için, zaman kazanmak için oyalama yapıyorlar. Ama
bunun sonunda Türkiye, maalesef, iktidarın bu uygun olmayan,
uluslararası demokratik sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesini çiğneyen tutumundan dolayı ciddi sorunlarla
karşı karşıya kalacak, bunu bir kez daha
hatırlatalım. Kavala ve Demirtaş kararlarını er geç
uygulamak zorunda kalacaksınız, bunu bir kez daha söyleyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç,
toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Son olarak değinmek istediğim konu, yani
bir iktidar nasıl olur da ülkesinin başarılı bir
üniversitesini âdeta düşman üniversite ilan eder ve o üniversitenin
akademik değerini düşürmek için her türlü adımı atar
sorusunun cevabı Boğaziçi Üniversitesinde yaşanıyor.
Şimdi, daha önce biliyorsunuz- bir Melih Bulu
hadisesi yaşanmıştı, o bitti, bu sefer Naci İnci
vakası başladı. Naci İnci, Boğaziçi Üniversitesinin bu
atanmış Rektörü; Eğitim Fakültesi Dekanını, Fen
Edebiyat Fakültesi Dekanını ve İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dekanını akşamüzeri bir yazıyla görevden
aldığını ilan etti. Seçilerek göreve gelmiş olan
dekanların görevden alınmasına dair doyurucu bir açıklama
da yok.
Aslında, Boğaziçi Üniversitesini
eğitim yapamaz hâle getiren bir iktidarın çabası devam ediyor.
Gerçekten inanılmaz bir düşmanlık, sanki orada ders verenler
düşman askerleri, sanki orada okuyan çocuklar düşman askerleri.
Uluslararası çalışmalara imza atmış olan bir
üniversiteyi nasıl niteliksiz hâle getiririz çabasını iktidar
sürdürüyor; bunu da izliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bakın,
Melih Bulu tarihe geçti, Naci İnci de şimdi tarihe geçiyor ama en
önemlisi onları atayanlar da bilime, akademik çalışmaya
düşman olarak tarihe geçecekler; bunu da özellikle vurgulamış
olalım.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, TEMA
Vakfı kurucusu Hayrettin Karacanın 2nci ölüm yıl dönümüne,
Osman Kavala davasına, RTÜK Başkanının
uygulamalarını milletin değerlendirmesine sunduğuna,
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Naci İncinin bazı
uygulamalarına ve AK PARTİnin Boğaziçi Üniversitesiyle ilgili
utancı tarihi boyunca yaşayacağına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, TEMA Vakfı kurucusu Toprak Dede olarak
bilinen çevre aktivisti Hayrettin Karacanın 2nci ölüm yıl dönümü.
Kendisini saygıyla, minnetle, rahmetle anıyoruz. İklim krizinin
tam ortasındayken Hayrettin Karaca ve yol arkadaşlarının
uğraşlarının ne kadar kıymetli ve değerli
olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Geçtiğimiz hafta içerisinde
TEMA Vakfının Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Deniz Ataç,
yönetim kurulu üyeleri, uzmanları randevu istediler, ziyaretimize
geldiler. Türkiye coğrafyasının dört bir yanında başta
maden ve enerji projelerinin çevreye, doğaya duyarsız bir
şekilde nasıl zararlar yarattığını, yerel
inisiyatiflerin, İçişleri Bakanlığının kanunsuz
emirleriyle nasıl bastırıldığını,
susturulmaya çalışıldığını anlattılar.
TEMA Vakfının siyasi bir vakıf olmadığını
biliyoruz, hepimizin geleceğini koruyan bir vakıf. Tüm siyasi parti
gruplarını, bilhassa iktidar partisi grubunu TEMA Vakfının
uyarılarına kulak vermeye davet ediyoruz.
Sayın Başkan, geçen hafta bu saatlerde
Osman Kavalanın yanındayım, bin beş yüz kırk iki
gündür kendisi tutuklu ve kendisinin serbest kaldığı, daha
doğrusu Gezi davasından beraat ettiği mahkemede de
oradaydım. Hâkimler Türk milleti adına karar veriyoruz. dediler,
herkes ayağa kalktı, karar okundu ve Gezi davasında iddia
edilen, FETÖcülerin iddia ettiği tüm deliller çürüdü, savcılık
makamı iddialarıyla birlikte yerle yeksan oldu ve 3 hâkim birden
beraatlerine karar verdi. Sonra, hukuksuz bir şekilde, yedi buçuk saat,
kapılar Osman Kavalanın üstüne kapalı kaldı; yeni bir
dava, aynı deliller, yeniden tutuklama.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Recep Tayyip Erdoğan,
ertesi gün Birileri o şahsı beraat ettirmeye kalktı. dedi -ya,
o birileri hepimiz adına karar veren yargı mercisi, 3 ağır
ceza hâkimi- ve onu salmayacağını söyledi. Dün akşam Avrupa
Konseyine yolladığımız savunmada şöyle söylüyor Türkiye
Cumhuriyeti: O dava ile bu dava bir değil. O davadan beraat etti zaten,
biz onu saldık -hak ihlali verdiğiniz- bu başka bir dava diyor.
Sağır sultan biliyor, hepimiz biliyoruz, çocuklar biliyor -kargalar
gülüyor ki- Recep Tayyip Erdoğan, beraat kararına tepkiyle, yedi saat
hukuksuz tutarak kendisini Silivride, o gün yeni bir tutuklama kararı
çıkarttı. O dava bu dava; o deliller çöktü, Kavalanın
tutukluluğu hukuksuz. Türkiyeyi kurucusu olduğu Avrupa Konseyinde
hem zor durumda bırakıyorlar hem de olası yaptırımlar
hepimizi utandırır, zor durumda bırakır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu hukuksuzluğa hep
birlikte karşı çıkmalıyız, itiraz etmeliyiz.
Sayın Başkan, RTÜK Başkanı, bir
televizyon kanalı sunucusunun dün akşam ana haberleri sunarken ki
tavrını ana muhalefet partisi liderine benzetmiş ve
Hakkında inceleme başlattık. diye tweet atmış.
Bakın, o kuruluşun bir yıl boyunca yaptığına
bakın. Sayın Başkan, eğri oturalım doğru
konuşalım, sizin adaletinize, bütün milletvekillerimizin
vicdanına seslenelim: Türkiye'de iktidara müzahir medyanın bize
söyledikleri ile Halk TVnin, FOX TVnin, Habertürkün iktidara söyledikleri
arasında herhâlde Halk TVnin aleyhine bir sertlik yoktur. Bakın,
Ebubekir Beyin skoru: Bir önceki yıl Halk TV, Tele1, KRT, FOX TV ve
Habertürke 71 ceza
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) ...ama A Habere, Ülke TVye,
Kanal 7ye, CNN Türke sıfır ceza. İşte, iktidarın
RTÜKünün adaleti bu. Her gün her birimizi hedef gösteren,
şeytanlaştıran, küfreden, bütün gece şahsiyetle
uğraşan kanalların bir ceza almadığı yerde
iktidar partisine karşı bu kanallar 71 kere ceza almışlar.
Bunu da milletimizin değerlendirmelerine sunuyoruz.
Sayın Başkan, son olarak Boğaziçi
Üniversitesinde bir kayyum var. Önceki kayyum Melih Bulu geldi, direndi,
geldiği gibi gitti. Şimdi, yerine Naci İnci geldi; ona en çok
fizik bölümü öğrencileri kızıyor Siz nasıl fizikçisiniz?
diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Naci İnci, önce
Senatodaki üstünlüğü ele geçirmek için, üniversitenin istemediği,
yıllardır tartışıp açılmasında fayda
görmediği 2 tane yeni bölümü açtı, 2 yandaş dekan üretmeye
çalıştı. Şimdi Fen-Edebiyat, İktisadi ve İdari
Bilimler ile Eğitim Fakülteleri dekanlarını görevden
almış. Gerekçe: Kendisini protesto. Ne yapmış Yasemin Hoca,
ne yapmış Özlem Hoca, ne yapmış Rıza Metin Hoca?
Kayyumluk binasının önüne çıkmışlar,
sırtlarını her gün oraya dönmüşler, Kayyum rektör
istemiyoruz. diye sabit durmuşlar. Böyle bir haksızlık olmaz.
Öğrencileri disipline veren, okuldan uzaklaştıran, içeriye polis
davet eden, gözaltı yapan, tutukluluk yapan, öğretim görevlilerinin
sözleşmelerini yenilemeyen ve yüz altmış yıllık bir
geleneği, dünyanın sayılı üniversitelerinden biri olan
Boğaziçini gitgide gerileten bu kayyum rektöre karşı oradaki
onurlu direnişin arkasındayız, öğrencilerin
arkasındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aralarındaki duvara
rağmen ezberden satranç oynayan fizik bölümü öğrencilerinin tecritte
tutulduğu günlere biz yandık, aileleri yandı. Biri AK
PARTİnin Sarıyer Kadın Kolları İlçe
Başkanıydı, öbürü Recep Tayyip Erdoğanın otuz
beş yıllık yol arkadaşıydı ama İllallah.
dediler, istifa ettiler Benim çocuğumdan terörist çıkaran bu iktidar
anlayışı bizim çıktığımız yol
değildir. dediler. Kibirli bu güç zehirlenmesine onlar isyan ettiler.
Onlarla birlikte, tüm Boğaziçi öğrencileri ve aileleriyle birlikte bu
faşist yönetime direnmeye biz de devam edeceğiz. Gün gelecek
Boğaziçi yine eski parlak günlerine kavuşacak, AK PARTİ de bu
utancı tarihi boyunca yaşayacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünal
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, Azerbaycan Kara Ocak
katliamının 32nci yıl dönümüne ve Türkiyenin ilk ve yerli cep
uydusu Grizu-263Anın uzaya fırlatılmasının ülkemiz için
bir başlangıç olduğuna ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, öncelikle, Sayın Grup Başkan Vekilinin son cümlesini
olduğu gibi iade ediyorum AK PARTİ de bu utancı ömür boyu
yaşayacak. cümlesini.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O utanç bizimse ben
yaşarım.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Çünkü Türkiye
Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir, kayyum diye nitelendirdikleri
rektör bu ülkenin yasal süreçlerinin, hakların dışında bir
mekanizmayla mı atanmıştır? Burada, hukuki bir süreci bu
şekilde nitelendirmek, öncelikli olarak, var olan yasal
mekanizmaların varlığını inkâr olur ki bu da herhâlde,
bir siyasetçiye yakışır bir tavır olmasa gerekir diye
düşünüyorum.
20 Ocak Azerbaycanlı kardeşlerimiz için
çok acı bir gün. Otuz iki yıl geçmesine rağmen, tüm
Azerbaycanlı kardeşlerimiz bu acıyı hissediyorlar.
Kanlı ocak katliamında hayatını kaybeden 147 şehidi
buradan rahmetle yâd ediyorum.
Yine, Türkiye'nin ilk ve yerli cep uydusu Grizu-263A
geçen perşembe uzaya fırlatıldı. Bu hayali gerçekleştirmek
için yola çıkıp özveriyle çalışan öğrencileri ve
danışman hocaları Profesör Doktor Bülent Ekmekçiyi tebrik
ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
Ayrıca, bu ekibin Zonguldaktan çıkmış olması da
Türkiyede, sadece belli başlı üniversitelerde değil, artık
Türkiye'nin her yerinde icat çıkarmanın mümkün olduğunu
göstermesi açısından da çok kıymetli buluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Böyle
gelişmelerin yaşanması bizi gerçekten çok mutlu ediyor.
Bunları ülkemiz için bir başlangıç niteliğinde görüyoruz,
gelecekte bu neslin, TEKNOFEST neslinin daha nice işler
başaracağını, geleceğe emin adımlarla
gidebileceğimizi görüyoruz.
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Usta, buyurun.
27.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Azerbaycan Kara Yanvar katliamının 32nci yıl dönümüne, 20 Ocak
1989 tarihinde Samsunsporun geçirdiği trafik kazasında
hayatını kaybedenlere rahmet dilediğine, Samsun Büyükşehir
Belediye Meclisinin Samsunsporla ilgili aldığı karara, zam
yağmurlarının devam ettiğine, şeker pancarı
üreticilerinin sorunlarına, kamu bankalarına sermaye desteği
yapılacağıyla ilgili haberlere, Para Politikası Kurulunun
faiz kararına ve TÜİK Başkanının enflasyon
rakamlarıyla ilgili açıklamalarına ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
20 Ocak 1990 Kara Ocak olarak anılıyor.
Hepimizin bildiği gibi, Sovyet ordusu Azerbaycanın başkenti
Baküye saldırmış, katliam yapmış ve orada 147
soydaşımız hayatını kaybetmişti, şehit
olmuştu, birçok soydaşımız da yaralanmıştı.
Ben, tekrar bütün Türk milletinin ve Azerbaycanın başı sağ
olsun diyorum.
Yine, 20 Ocak, Samsun ve Türk futbolu
açısından da hüzünlü bir gündür Sayın Başkan. 20 Ocak 1989da,
Malatya deplasmanına giderken Samsunspor, biliyorsunuz, Havza
yakınlarında bir kaza geçirmişti, bu kazada 5 kişi
hayatını kaybetmişti. Teknik Direktör Nuri Asan, futbolcular
Mete, Muzaffer ve Zoran ve şoför Asım Özkan hayatını
kaybetmişti. Ayrıca, o gün engelli hâline gelen, tekerli sandalyede
hayatını geçirmek zorunda olan Emin Kar da geçen yıl
hayatını kaybetti. Ben, bu vesileyle bütün ölenlere rahmet diliyorum,
Samsunsporumuza, Samsunlu hemşehrilerimize de tekrar başsağlığı
diliyorum.
Bu vesileyle Sayın Başkan, Samsunsporla
ilgili olarak Samsun Büyükşehir Belediye Meclisinde geçtiğimiz
günlerde bir karar alındı, Millet bahçesi alanı Belediye
Meclisinde belirlendi. Bu belirleme yapılırken bu alan içerisinde
Samsunsporun Nuri Asan Tesislerinin de kazada hayatını kaybeden
Nuri Asanın ismi verilmişti o tesislere- millet bahçesi içine
alınması söz konusuydu. Bu konu toplantı esnasında
kendisine, Başkana sorulduğunda yuvarlak bir cevap verip geçiştirdi,
Bakıyoruz. şeklinde bir şey söylemişti. Tabii, bunun
üzerine bütün Samsun camiası ayağa kalktı; sporseverler, sivil
toplum örgütleri, biz siyasiler, herkes eleştirince Büyükşehir
Belediye Başkanı bir miktar geri adım atmak durumunda
kaldı, sözel olarak Korunacak tesislerin yeri, plan notlarında var.
dedi fakat plan notlarına bakıldığında böyle bir
korumanın olmadığı görülüyor. Dolayısıyla biz,
burada, açık ve şeffaf olmaya davet ediyoruz Büyükşehir Belediye
Başkanını.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Samsunspor için çok
kıymetli olan bu tesislerin Samsunsporun elinden alınması gibi
bir şey asla düşünülemez, buna bütün Samsun direnecektir. Zaten bu,
Büyükşehir Belediye Başkanının ilk vukuatı değil
yani Samsuna ve Samsunluya maalesef, düşman bir Büyükşehir Belediye
Başkanı Büyükşehirde görevinin başındandır.
Zam yağmurları devam ediyor. Dün
akşam benzine, önceki gün motorine zam geldi 52 kuruş, 46 kuruş;
ilaca yüzde 136 zam geldi. Şimdi, baktığımızda, bir
yılda benzine yüzde 88, mazota yüzde 115, LPGye yüzde 128 zam
gelmiş; artık 1 doları aştı akaryakıt
fiyatları. İlaca şubatta tekrar zam gelmesi bekleniyor. Yani
şu an itibarıyla, geçen ocak ayında 7,30 olan benzin 14 lirayı
geçti, 14,04; motorin 6,73ten 14,28e yükseldi, LPG 4,06dan 9,35e yükseldi.
Bu konuyla ilgili, buna dikkatinizi çekmek için bugün grup önerisini de
ayrıca sizlerle paylaşacağız.
Şimdi, şeker pancarı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Bu hafta içerisinde şeker
üreticileri partimizi ve grubumuzu ziyaret ettiler, ciddi şikâyetleri var.
Tabii, bütün çiftçilerin ciddi şikayetler var, girdi maliyetleri
aşırı ölçüde arttı fakat ürünleri para etmiyor. Şimdi,
şeker pancarında daha özel bir durum var; şeker pancarları
teslim edilmiş fakat henüz paraları alınmamış. Bu
esnada, biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde, hatta geçtiğimiz ay
içerisinde şeker fiyatlarına ciddi oranda bir zam yapıldı
yani 420 liradan alınan şeker pancarı, zamsız alınan
şeker pancarı üzerinden üretilen şeker ürününe zam
yapıldı, çiftçi de haklı olarak Bize de buradan ton
başına 150 lira bir fark verilmesi lazım çünkü bizim
hayatımızı sürdürmemiz bu anlamda zor. diyor çünkü daha henüz
parasını almış değil, yani bu çiftçinin verdiği
üründen, verdiği ham maddeden üretilen ürüne zam yapılıyorsa
onun ürününün bedeli de daha zamlı bir fiyattan ödenmeli. Bunun
dışında da bugünlerde, yeni yıldaki fiyatın da 800
lira civarında olacağına ilişkin açıklamalar geliyor;
bu, hiçbir şekilde maliyetleri kurtaracak bir fiyat değil, bunun da
1.100 TL olması konusunda vatandaşımızın beklentisi
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, medyada, kamu bankalarına 51 milyar lira
sermaye desteği yapılacağına ilişkin açıklamalar
var, beyanatlar var. Şimdi, tabii, son üç yılda 3 defa kamu
bankalarına sermaye desteği yapılıyor. Sermaye desteği
ne demek? Hazineden para verilmesi demek. Hazineye parayı kim veriyor?
Vergi ödeyicileri veriyor. Bu kamu bankaları ne yapıyor? Demirörene
kredi veriyor, almıyor; yandaşları krediyle besleyen kamu
bankalarının sırtındaki kambur vatandaşın üzerine
yükleniyor Sayın Başkan. Üç yılda 3 defa, bakın, bu,
90lı yılların karakteristiğidir; kamu bankalarına
2001 krizinde ciddi para verildi, kamu bankaları gayet kârlıydı
fakat o kadar kötü yönetildi ki sürekli destekle ayakta kalan yanlış
ekonomi politikalarının ve yandaşları koruyan kredilerin
bedeli bu vatandaşa ödetiliyor, bunu hiçbir şekilde kabul etmek
mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Şu anda, ayrıca,
sermaye desteğinin dışında da Hazine yine 85 milyar lira da
kâğıt verdi yani Hazine kâğıdı, nakit
dışı tahvil verildi. Dolayısıyla kamu bankaları
tam bir iflas içerisindedir. Kamu bankalarından siyaset elini çeksin, bu
kamu bankaları da daha ehil ve daha liyakatli insanlar tarafından
yönetilsin diyoruz.
Bugün, biliyorsunuz, Para Politikası Kurulu
faiz kararını açıkladı, faiz yüzde 14te sabit tutuldu.
Tabii, insan, şimdi, Sayın Cumhurbaşkanına şu soruyu
sormak istiyor: Bu ten bu vücutta olduğu müddetçe faiz sebep, enflasyon
sonuç. diyordun -enflasyonumuz düşük falan değil, yüzde 50lere
varacak bir enflasyonu konuşuyoruz, açıklanan yüzde 36 ama önümüzdeki
aylarda yüzde 50ye varacak- niye faiz indirimine devam edilmiyor, bu
politikadan vaz mı geçildi? Yoksa hani Ortada nas var, ben nas bilirim başka bir şey bilmem... Amenna
yani nassa hiç kimsenin itiraz
ettiği yok ancak o zaman böyle
diyorsanız Niye faiz indirimine devam etmiyorsunuz? diye sormak bizim
hakkımız. Bir politika değişikliği mi var? Ne
yapılıyor? İnsanların millî ve manevi değerleriyle bu
kadar çok oynanır mı? Tabii, şunu net bir şekilde
görüyorlar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım.
ERHAN USTA (Samsun) Her faiz indirimi
sonrasında faizlerin arttığı görüldüğü için herhalde,
bu sefer faiz indiriminden vazgeçildi ancak bu çelişkili durum, bu kuru
inat ve bu kara cehalet millete çok ağır bir bedel ödetiyor. Bunu
görmemiz lazım.
Şimdi, bugün TÜİK
Başkanının Dünya gazetesinde bir röportajı var, orada diyor
ki: 84 milyona karşı sorumluluğumuz var. Yani durup dururken
böyle bir beyanat hakikaten anlaşılabilir beyanat değil. Ne
demek istiyor bununla? İnsanın aklına 2 şey geliyor. Bu son
açıklanan enflasyon rakamlarından dolayı -biliyorsunuz
aylık bazda yüzde 14 yaklaşık enflasyon geldi, yüzde 36
yıllık bazda tüketici enflasyonu, yüzde 80 üretici enflasyonu geldi-
Cumhurbaşkanlığı tarafından kendisine bir baskı
mı yapıldı? Kardeşim bu ne biçim makyaj, şunu adam
gibi makyajla. denildi de ondan dolayı bir isyan mı yapıyor,
kendisini Cumhurbaşkanına karşı medya önünde mi savunuyor;
yoksa yaptıklarından dolayı vicdan azabı çekip şimdi
vicdanını mı rahatlatıyor, bunu açıklamak
durumundadır TÜİK Başkanı. TÜİK
başkanlarının böyle bir beyanat vermesi doğru
değildir. Bilineni söylemenin bir anlamı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım.
ERHAN USTA (Samsun) Toparlayacağım
Sayın Başkanım.
Elbette ki özerk bir kurumun başkanı bütün
vatandaşlara karşı sorumlu olmak durumundadır. Bunu niye
söylüyor, bunun arkasında ne var? Bu Kuruma müdahale mi ediliyor veya bu
Kurum, hakikaten, müdahale sonrasında bir kısım rakamları
düşük açıklayıp, şimdi bir anlamda toplumdan özür dileyecek
veya vicdanını rahatlatacak böyle günah çıkarmalarında
mı bulunuyor? Bunu bilmek Türk milletinin hakkıdır diyorum,
Genel Kurulu ve sizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
28.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Azerbaycan Kara Ocak katliamının 32nci yıl dönümü ile
Teşkilat-ı Esasiye Kanununun kabulünün 101inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 20 Ocak 1990 tarihinde, kardeş ülke can
Azerbaycanın başkenti Baküye giren Sovyet ordusu ve Ermeni çeteler,
kadın, çocuk ve yaşlı demeden 147 canımızı katletmiş,
yüzlercesini yaralamıştır. Bu olay, insanlık tarihine Kara
Ocak olarak geçmiştir. Sovyetlerin esaret politikasına ve
Ermenilerin işgal girişimlerine karşı millî bir
uyanışın zeminini hazırlayan bu vahim olaydan sonra
Azerbaycanın ilk Cumhurbaşkanı merhum Ebulfez Elçibey
liderliğinde bir hürriyet mücadelesi verilmiştir. Merhum Elçibey
Bize hiç kimse azatlık vermedi, biz azatlığımızı
şehitlerimizin kanıyla aldık. sözleriyle tarihe bir not
düşmüş ve nihayetinde, Azerbaycan, Sovyetler Birliği
dağılmadan evvel hürriyetine kavuşmuştur. Bu vesileyle
vatan ve hürriyet yolunda canlarını ve kanlarını veren aziz
soydaşlarımızı şehadetlerinin 32nci yıl
dönümünde rahmet ve minnetle anıyor, Bir kere yükselen bayrak bir daha
inmez. diyen merhum Mehmed Emin Resulzâdenin tarihî
haykırışıyla İlelebet yaşasın
bağımsız Azerbaycan, var olsun Azerbaycan Türklüğü!
diyoruz.
Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyetinin ilk
anayasası olarak kabul edilen Teşkilât-ı Esasiye Kanunu 20 Ocak
1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiştir. 23
maddeden müteşekkil olan bu Anayasa, çerçeve bir anayasa olma
özelliğini taşımakla birlikte, millet egemenliğini esas
alması hasebiyle oldukça önemlidir. Hâkimiyet, bilakayduşart
milletindir. maddesi Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel dinamiğini
oluşturmuş, millet iradesinin üstünde başka bir iradeye yer
verilmemesi kararlılıkla ifade edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu
doğrultuda, demokrasi ve anayasa tarihimizde önemli bir yere sahip olan
Teşkilât-ı Esasiye Kanununun kabulünün 101inci yıl dönümünde,
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, millî iradeyi esas ve hâkim
kılan dönemin mebuslarını rahmet ve minnetle anıyor, millî
iradenin tecelligâhı Gazi Meclisimizi saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Enginyurt
29.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, 20 Ocak
1990 tarihinde Azerbaycanda hayatını kaybedenleri rahmetle
andığına, muhtarlara yapılan maaş zammını
tebrik ettiğine ve azalara da maaş bağlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
20 Ocak 1990 tarihinde, Azerbaycanda Rus
işgalcileri tarafından hayatını kaybeden
candaşlarımızı, kandaşlarımızı
rahmetle, minnetle anıyorum, mekânları cennet olsun.
Dün, Sayın Cumhurbaşkanımız
muhtarlara 4.250 lira asgari ücret oranında maaş bağladı.
Güzel bir gelişme, tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Bu
muhtarların her birisinin 4 azası var. Muhtar seçilmiş
olduğuna ve maaş bağlandığına göre, azalar da
aynı görevi ifa ettiği için azalara da maaş
bağlanmasının doğru olacağını umuyorum,
dikkate alıyorum. İnşallah, Sayın Cumhurbaşkanım
tek kelimeyle maaşlara zam yapıp istediği miktarı
belirleyebiliyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu)
bu 4 aza olan, bütün
Türkiye'deki azalara da maaş bağlanmasını sizin
aracılığınızla Sayın
Cumhurbaşkanımıza iletiyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Mahir Ünal, rektör seçimini hukuki bir süreç olarak nitelendirip
bunu eleştirmeyi bize yakıştıramadığını
söyledi. Sayın Ünala şunu hatırlatalım: 1946da o Tek
parti rejimi. dediğiniz ve herkese bir kötülük dönemi olarak
gösterdiğiniz dönemde, rektörler, ilk kez üniversitedeki profesörler
arasından oylamayla seçilmeye başladı. Rektör seçimini Tayyip
Erdoğandan önce kaldıran kişi darbeci Kenan Evrendir, o dedi
ki: Ben atayacağım. O günden sonra kendi atadı ama Türkiye,
1992de yeniden rektör seçimiyle tanıştı; öğretim üyeleri,
akademisyenler ilk 6yı belirledi; doğru değildi ama YÖK 3e
indirdi; Cumhurbaşkanları o 3ün içinden atadılar. O, 3ün içinden
en çok oy alanları atamayanlar da her dönemde eleştirildiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ancak var olan bir seçimi
aynı Kenan Evren gibi kaldıran Recep Tayyip Erdoğandır ama
o ilk deneme burada oldu. Ne zaman? 19 Ağustos 2016; darbenin üstünden bir
ay geçmemişti, bir gece yarısı önergesi geldi. O önergeyle,
rektör seçimi Cumhurbaşkanına bağlanıyordu,
bırakılıyordu. Bu rektör seçiminin Cumhurbaşkanına
bırakılması, CHP, MHP ve HDPnin gösterdiği yüksek
refleksle geri çekildi. O gün -19 Ağustos 2016- MHP Grup Başkan
Vekili Erkan Akçay şöyle söylüyor: Yapılan mini bir darbe
girişimidir. 15 Temmuz darbe girişiminden hiç mi ders
almadınız? Bu nasıl akıldır, mantıktır,
muhakemedir? Neye göre seçeceksiniz? Bu, şimdi FETÖcünün yerine METÖcü
rektör seçme anlayışıdır. diyor, hep beraber
alkışlıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tayyip Erdoğanın
Rektörleri tek başına Cumhurbaşkanı seçsin. diye
grubundan talep ettiği 2 gece yarısı önergesi yüksek
refleksimizle geri çekilirken darbeden bir ay on dört gün sonra Erkan Akçay
Mini darbe girişimi oldu, FETÖcü yerine METÖcü rektör atama
girişimidir, bu nasıl akıldır? demiştir, hepimiz de
alkışlamışızdır. Şimdi, siz buna Hukuki bir
süreç. diyorsunuz. Peki, o gece çekildi, nasıl oldu? OHAL kararnamesiyle
rektör atamalarını Recep Tayyip Erdoğan kendi uhdesine
aldı. Ne OHAL hukukidir ne OHAL KHKleri hukukidir ne bir tek adamın
koca koca üniversitelere rektör ataması hukukidir; tamamını
kınıyoruz. Beğenmediğiniz İsmet Paşanın
getirdiği seçimi geriye alan biri Kenan Evrendir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
biri de onu yattığı
yerden böyle görüp de Boynuz kulağı nasıl geçti? diye hayrete
düşüren sizsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünal, buyurun.
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, böyle bir tartışmayla Genel Kurulu meşgul
ettiğimiz için öncelikle ben bu durumdan
rahatsızlığımı ifade etmek istiyorum. Özgür Bey her
şeye cevap vermek gerektiğini düşünüyor anladığım
kadarıyla.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok ama bir gerçek var.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Gerçek
dediğiniz şey şu Özgür Bey: Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52
oyla bu millet tarafından yetkilendirilmiş bir
Cumhurbaşkanıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne yapacak, her şeyi o mu
belirleyecek?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Recep Tayyip
Erdoğanı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O mu belirleyecek her
şeyi?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, ben sizi
dinlemedim mi? Sizleri dinlemedim mi ben saygıyla? Lütfen biraz
saygılı olun ya!
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Onlar
dinlemeyi bilmez, onlardan dinlemeyi beklemeyin.
BAŞKAN Evet
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi, her birimizin milleti temsil
ettiğimiz bir yerdir. Her birimizin davranışı, teamüllere,
ritüellere ve İç Tüzüke uygun davranması bu millete karşı
bir sorumluluktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika
Buyurun Mahir Bey.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ben kendi
adıma şunu söylüyorum: Sahiden, burada oturan her birimiz, bu
Mecliste bir sorumluluk taşıyoruz. Mesela sık sık
karşılaşıyorum, hakaret bir sataşma biçimi
değildir. Mesela insan sataşmadan söz isteyebilir ama hakaretten söz
istenmez çünkü hakaretin karşılığı hakaret
değildir, hakaretin karşılığı İç Tüzüktür.
Ama ben burada bakıyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı
altında hakarete hakaretle karşılık vermek
gerekiyormuş gibi insanlar zor durumda, milletvekilleri zor durumda
kalıyorlar. Şu kürsüde yalancı namussuz utanmaz havada
uçuşuyor. Yahu burası sokak değil, burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Konumuz o değil, nereden
çıktı şimdi bu? Sen rektör meselesini anlat.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Geliyorum
rektör meselesine.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Konu ne? Sana namussuz diyen
mi var, yalancı diyen mi var? Sen şeyi bir söyle
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Beyefendi, az
önce konuşmamı engellediğiniz için bir tırnak açtım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Engellemedik.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Siz,
maşallah, bakın, on dakika, on iki dakika az önce konuştunuz,
tek kelime ettim mi? Tam da saygıyı konuşuyoruz şu anda.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz de sizi dinledik.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bakın,
üçüncü kezdir kesiyorsunuz sözümü. Biz birbirimizi bile dinleyemiyoruz burada.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Şimdi,
en başından itibaren Cumhuriyet Halk Partisinin ısrarla
söylediği Recep Tayyip Erdoğan ve tek adam ifadesi
Recep Tayyip
Erdoğanı kıymetli yapan tek bir şey vardır; bu aziz
millet tarafından yüzde 52 oyla seçilmiş olmasıdır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu eğer kabul
etmezseniz hiçbir şeyi meşru olarak görmezsiniz. Eğer Türkiye
Büyük Millet Meclisinde AK PARTİli milletvekilleri kendi siyasi
liderleriyle, kendi Genel Başkanlarıyla, Cumhurbaşkanı
olmuş Recep Tayyip Erdoğanla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
beraber,
ortak bir akılla, ortak bir bakış açısıyla, ortak bir
siyasetle hareket etmeyeceklerse ne yapacaklar? Türkiye Büyük Millet
Meclisinden çıkmış her karar meşrudur ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinden çıkmış her kararın da meşru olarak
görülmesi gerekir. Eğer biz bu ülkenin kurumlarını, bu ülkenin
bürokratik organlarını, bu ülkede alınmış hukuki
kararları kendi işimize gelmediği için darbe olarak, sivil darbe
olarak nitelendirir ve bunları gayrimeşru olarak görürsek bu, bu
devlete, bu topluma zarar verir. Altını çizmek istediğim budur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Özgür Bey,
ben size tekrar cevap vermeyeceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vermeyin Başkanım,
buyurun.
BAŞKAN Özgür Bey, gündeme de geçmemiz
lazım.
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Geçelim Başkanım,
geçelim ama şunu yapmayalım: Rektör seçimini
kaldırmışsınız, darbeci Kenan Evren gibi, 46dan beri
olan, 92den beri olan
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Buna Meclis
karar vermiş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Buna OHAL KHKsiyle
Cumhurbaşkanı karar vermiş, Anayasa Mahkemesi OHAL KHKsine
bakmam. demiş. Bugünkü ittifak ortağınız önergeyle
getirdiğinizde Mini darbe girişimidir, hiç mi
akıllanmazsınız? demiş. Bunu savunmak yerine, hamasetle,
yok Kürsüden hakaret ediliyor
Hakaret eden yok, o laflar başka bir
mecra.
Ben size şunu söyleyeyim: Yüzde 52yle
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Tırnak
içerisinde olduğunu söyledim sana.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yüzde 52yle seçilen
Cumhurbaşkanının, 51le seçilen Cumhurbaşkanının
rektör seçimini kaldırması haksa belediye başkan
adaylarını da belediye başkanlarını da atayın,
belediye meclis üyelerini de atayın.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Atıyorlar
zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dönüp kayyum
atadığınız gibi bütün büyükşehir belediye
başkanlarını atayın. Muhtarları niye kutsuyorsunuz,
mahalleli mi bilecek? 52yle seçilmiş, tek adam onları da atasın,
yüksek yargıyı da o atasın, muhalefet partilerinin liderlerini
de o atasın. Bir kişiyi seç, gerisini o seçecek; bu mantık tek
adamı şımartan, diktayı kutsayan, demokrasiyi reddeden
mantıktır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul) Hadi
oradan!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sözlerinizin
tamamını reddediyoruz!
MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) Ayıp,
ayıp ya! Gerçekten ayıp, yakışmıyor ya! Yani her
cümlenizde demokrasiden bahsediyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yarın yüzde 51 alıp
her şeyi biz atasak hoşunuza gidecek mi?
MUSTAFA ATAŞ (İstanbul)
Ayıptır, ayıp! Herkes kendine yakışanı yapar.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan
BAŞKAN Süleyman Bey, söz verecektim ama
bundan sonra vereyim.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun okuyun.
(Kâtip Üye İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıç tarafından İYİ Parti grup önerisinin
okunmasına başlandı)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 10/1/2022
tarihinde Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve arkadaşları
tarafından, akaryakıt zamlarının Türk ekonomisi üzerindeki
olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi, vatandaşın ve esnafın
akaryakıt zamlarından daha az zararla çıkabilmesine olanak
sağlanması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ocak 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
20/1/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/1/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yüzde 51 alıp biz atasak
hoşunuza gidecek mi? Bir yılınız kaldı, bir yıl.
Bir yıl kaldı.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, Özgür, niye
geriyorsun kardeşim ya? Derdin ne ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesine sizin gibi ben de gideceğim, eski milletvekili
atayacağım, öyle mi? Hoşuna mı gidecek?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, sorun ne
ya! Ya, şu gerilimini bir sakinleştir!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesine eski milletvekilini atayacağım. Hoşuna mı
gidecek?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, bir susar
mısın? Bak, orada metin okunuyor ya! Grup Başkan Vekilisin ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin yaptığınız
bu!
MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) Yıllarca
yaptınız be!
(Kâtip Üye İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıç tarafından İYİ Parti grup önerisinin
okunmasına devam edildi)
Öneri:
Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 20 milletvekili
tarafından akaryakıt zamlarının Türk ekonomisi üzerindeki
olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi, vatandaşın ve esnafın
akaryakıt zamlarından daha az zararla çıkabilmesine olanak
sağlanması amacıyla
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yapmadık biz, biz
yapmadık, bu kadarını kimse yapmadı!
MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) Dönün kendi
tarihinize bakın siz! Kendi tarihinize dönün bakın!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bak, İsmet Paşa
çıkarmış rektör seçimini. Allahtan korkun be! Allahtan korkun,
savunulacak tarafınız mı var? Savunulacak tarafınız
mı var?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, sen bugün
kavga mı çıkarmak istiyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok be ağabeyciğim
ya, ben başkasına diyorum, sana bir şey demiyorum!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, sen
dikta dedin, tek adam dedin, diktatör dedin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dikta! Tek adam!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Reddediyorum,
böyle bir şey diyemezsin kardeşim!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yüzde 52 aldık, her
şeyi biz seçeceğiz. Seçemezsin kardeşim! Yarın yüzde 51
alıp biz atayınca ne yapacaksınız?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ata
kardeşim!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Atamayacağız!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ata!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Atamayacağız!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Tamam, atama!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Göreceksin
atamayacağız, seçim getireceğiz biz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, sen atama!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesine eski milletvekilimizi atasak hoşunuza mı gidecek?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ben
yaptığımın hesabını sandıkta veriyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Anketler kötü
herhâlde.
(Kâtip Üye İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıç tarafından İYİ Parti grup önerisinin
okunmasına devam edildi)
10/1/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
20/1/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Grup Başkan Vekilleri; önerinin gerekçesini açıklamak üzere
İYİ Parti Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan
Erel.
Ayhan Bey, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Değerli Grup Başkan Vekilleri
BAŞKAN Özgür Bey, Sayın Ünal, hatibi
dinleyelim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Özür
diliyorum, kusura bakmayın.
AYHAN EREL (Devamla) Başkanım,
baştan alır mısınız.
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN EREL (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; akaryakıt
zamlarının olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi amacıyla
vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerine partim
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 20 Ocak. 19 Ocak 1990ı 20 Ocağa
bağlayan tarihte kardeş Azerbaycanımızda yaşanan ve Kara
Ocak, Kara Cumartesi olarak bilinen katliamın yıl dönümü. 20
Ocakta Sovyet ordusu Ermenileri korumak iddiasıyla girdiği Baküde
147 masum kardeşimizi vahşice katletmişti. Bu katliam tarihe
kara bir leke olarak geçmiştir. İyi günde kötü günde her zaman tek
millet, iki devlet olduğumuz kıymetli Azerbaycan Türkü
kardeşlerimize buradan saygı ve sevgilerimi sunuyor, bu vesileyle tüm
şehitlerimizi rahmetle anıyor, tüm gazilerimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde hem
akaryakıttaki fiyat artışı hem de Türk lirasının
döviz karşısında hızla değer kaybetmesi yüzünden
akaryakıt fiyatları her geçen gün artmaktadır, hatta haberlere
baktığımızda Bugün 24.00ten sonra akaryakıta zam.
haberini gördüğümüzde Acaba bu, üç gün önceki haber mi? diye
araştırdığımızda, bakıyoruz ki üç gün önceki
haber değil, yeni bir zam haberi. Akaryakıta bir yılda kırk
dokuz kere zam gelmiş yani ayda akaryakıt fiyatlarına 4 defa zam
gelmiş. Ocak 2021de 6,78 TL olan dizel mazot, bugün 14,39 liraya
yükselmiş.
Yine, geçen yıl 8 Ocakta 60 litrelik bir depo
benzine 435 lira, motorine 396 lira, gaza 240 lira ödemek yeterken günümüzde
bir depo benzine 850 lira, motorine 870 lira, gaza ise 570 lira ödemek
durumundayız. Zamlara yetişemeyen otomobil sahipleri gayrı
araçlarına binemez hâle gelmiş, bunun tek faydası da
büyükşehirlerde trafiğin rahatlamasına sebep olmuştur.
Zamlardan özellikle servisçi, dolmuşçu, otobüsçü, kamyoncu, taksici
esnafı ile çiftçiler büyük zarar görmüştür. Akaryakıta gelen 5
kuruşluk zam raflara 15 kuruş olarak yansımıştır
yani akaryakıta getirilen zam diğer sektörlerde 3 kat zam olarak
karşımıza çıkmıştır.
Yine, akaryakıt ürünlerine yapılan her zam
domino etkisiyle enflasyonu yükseltmiş, tüm sektörleri etkisi altına
almıştır. Siz ne kadar inkâr ederseniz edin vatandaşın
üzerine üzerine kurşun gibi lapa lapa zam yağmaktadır.
Yağan kar vatandaşı üşütmemekte, sizin
yaptığınız zamlar vatandaşı yakmaktadır.
Vatandaşlarımızın alım gücü günden güne erirken
akaryakıt ürünlerine yapılan zamlar bütün sektörlerde maliyeti
artıracağı için iğneden ipliğe her şeye zam
gelmesi kaçınılmazdır. Akaryakıtta gelinen bu seviye
Türkiye'de tarımdan imalata, ulaşımdan perakendeye kadar her
alanda zam olarak yağmaktadır.
Yine -taşımalı sistem var-
kapatılan köy okullarındaki öğrencilerimizin bir kısmı
büyük köylere, bir kısmı da lise ve ortaokul bulunan ilçe
merkezlerine taşınmaktadır. Taşımalı sistemle
öğrenci taşıyan minibüsçü esnafı zor durumda. Zira, onlar
sözleşme yaptıkları tarihte akaryakıtın fiyatı
yaklaşık 6,50 iken günümüzde 15e dayanmıştır.
Öğrencilerin okullarından mahrum olmaması adına büyük
fedakârlık yapan bu esnafımız, devletin kendilerini
duyması, bir çözüm üretmesi ve destek vermesini beklemektedirler. Bir
pazarcı esnafı diyor ki Ben 500 lira depoya koyduğumda 3 ilçeyi
gezerek ticaret yapıyordum, şimdi 1.200 lira koyuyorum aynı ilçeleri
gezmekte zorlanıyorum. Otobüsçü esnafı zor durumda, Artık
öğrenciler sömestir tatillerinin dışında özledikleri,
hasret kaldıkları analarına, babalarına, memleketlerine
gelemiyorlar. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Ayhan Bey.
AYHAN EREL (Devamla) Dolayısıyla bu zamlar
ve bu hasret önce sizi bitirecek, iyileri iktidar yapacak diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
Aydınlı çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
İktidarın ithalata dayalı tarım
politikaları sonucunda tüm üreticiler gibi Aydınlı çiftçilerimiz
de zor durumda. Gerek akaryakıt gerek gübre, ilaç, tohum, yem gibi
girdilerdeki aşırı fiyat artışları, çiftçimizin
hâlini harap duruma getirdi; üretemiyor ve borcunu ödeyemiyor duruma getirdi.
Çiğ süt fiyatları 3,20 TLden 4,70e
yükseldi. 160 ile 190 TL arasında satılan yemin çuvalı 255
liraya çıktı. Mazot çiftçiye litresi 14 TL, otoban şirketine
2,85 TLye verilir oldu. Süt fiyatlarına gelen zam, yeme ve mazota gelen
zammın yanında devede kulak kalıyor. Önceden
Son dönemde hayvanını besleyemeyen
Aydınlı çiftçi, hayvanlarını kesime gönderiyor.
Aydında hayvan kesimi rekor seviyelere gelmiş durumda ama umut var,
iktidarımız yakın, geliyor gelmekte olan.
Teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, 10/1/2022
tarihinde Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve arkadaşları
tarafından, akaryakıt zamlarının Türk ekonomisi üzerindeki
olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi, vatandaşın ve esnafın
akaryakıt zamlarından daha az zararla çıkabilmesine olanak
sağlanması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ocak 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ekmeğe zam, tuza zam; doğruyu söyleyene dam. demiş Can Yücel.
Evet, demin konuşulanlar arasında da
Demirtaş ve Kavala dosyası gibi artık tüm ülkenin, neredeyse tüm
kamuoyunun bildiği hukuksuzluğun, adaletsizliğin geldiği
bir boyutta bugün geleceğimiz nokta, tam da bugün, sarmalına
girdiğimiz, zam sarmalına girdiğimiz bu durum olacaktı.
Defalarca söyledik Adaletin olmadığı yerde, hukuksuzluğun
olduğu yerde lapa lapa sadece kar değil, lapa lapa zam da
yağabilir. diye.
AKP iktidarının yani AKPizmin ekonomik
doktrini nedir diye baktığımızda; yüksek kur, yüksek faiz,
yüksek enflasyon, yüksek zam; düşük gelir, düşük alım gücü,
düşük refah ve düşük beklenti. Sadece 60 litrelik bir depodaki somut
veriye baktığımızda; sadece motorinde, 390 TLye geçen sene
doldurulabilen bir depo şu aşamada 825 ile 850 lira arasında
ancak doldurulabiliyor. Dün de söyledim, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları kombiyi kısmaktan artık Eskimo gibi
yaşıyor. Yakında bu akaryakıt zamlarıyla birlikte
köpekli kızaklar da görürsek şaşırmayacağız.
Taksi, dolmuş, minibüs ve özel halk otobüsüyle
yolcu taşıyan şoför esnafı bağırıyor
Katlanamıyoruz, dayanamıyoruz, kontak kapatacağız. diye
ama her ne hikmetse AKP iktidarı teflon tava gibi, maşallah, zaten
hiçbir hata, kusur ve yanlış üzerine yapışmıyor; bu
zamlardan yine birilerini, dış güçleri sorumlu tutuyor, muhalefeti
sorumlu tutuyor. Bugün, umudunu yitirmiş gençlerin, intihardan başka
yol bulamayan insanların, yoksulluk sebebiyle çöpten yemek toplamaya
çalışanların, toprağını ekemeyen çiftçinin,
zehirlenen suyla yaşama şansı bulamayan balığın
vebali iktidarın boynunda. Bunu değiştirmek için tabii ki bu
önergeye biz de evet diyoruz.
İktidar ve yandaşları doyuyor
olsaydı halk aslında aç kalmazdı. Ancak bugün, kontak kapatmakla
karşı karşıya kalan
Taşımalı eğitimde
-ki demin milletvekili arkadaşımız da söyledi- sözleşmeler
haziran ayında yapılıyor. Önceki yıl haziran ayında
motorinin ortalama fiyatı 7,43 TL iken şu aşamada 14,20 TL.
Şoför esnafı bu akaryakıt zamları karşısında
nasıl dayanabilir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Ancak,
dediğimiz gibi, akaryakıt zamları sadece şoför
esnafını vurmuyor; tam da bahsettiğimiz gibi, o zam sarmalı
içerisinde pazarları da vuruyor, bugün aldığımız
sebzeye, meyveye ve diğer bütün ürünlere de bire bir yansıyor. Halk
bağırıyor: Bıçak kemiğe dayandı. Halkın
dayanacak gücü kalmadı diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Güzelmansur.
Buyurun Sayın Güzelmansur. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; akaryakıt
zamlarıyla ilgili verilen önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve tüm vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Kış aylarındayız, lapa lapa kar
yağan bir aydayız. Lapa lapa kar yağıyor ama bunun
yanında, yanlış ekonomi politikalarıyla, ucube bir
sistemle, dünyada kabul görmeyen bir tuhaf faiz teorisiyle vatandaşın
üstüne de lapa lapa zam yağıyor. Sadece evvelki gün motorine 52
kuruş, dün de benzine 46 kuruş zam geldi. Faizi düşürdük.
diyorsunuz, Doları düşürdük. diyorsunuz, Enflasyonu
düşürüyoruz. diyorsunuz ama gelin görün ki son bir yılda benzine
yüzde 94, mazota yüzde 115 zam yaptınız. Bu mu düşürme
anlayışınız? Şimdi halk soruyor: Faizi, doları
düşüren Hükûmet akaryakıta niye zam üstüne zam yapıyor? Millet
soruyor: Doların 18 lira olduğu 20 Aralıkta motorin 11,6
liraydı, bugün ise dolar 13,5 lira, motorin fiyatı ise 14 lira 40
kuruş. Dolar düştü ama akaryakıt fiyatları arttı.
Aralıkta
Değerli milletvekilleri, akaryakıt
zamları ve enerjideki zamlar sadece vatandaşı değil,
akaryakıt istasyonlarını da perişan ediyor. Ülkemizde
yaklaşık 14 bin akaryakıt istasyonu var. Bu istasyonların
yıllık cirosu 250-300 milyar civarında. 250 bin kişi de bu
istasyonlarda istihdam ediliyor ancak maalesef ki bu istasyonlar zarar eder
konuma geldi, şimdilerde istasyonların çoğunluğu kapanma
riskiyle karşı karşıya. Bu istasyonların
kapanması hâlinde 250 bin çalışan işsiz kalacak, bu durum
da yaklaşık 1 milyon yurttaşımızı olumsuz
etkileyecek.
Değerli milletvekilleri, akaryakıt
sektörünün temel sorunu kâr marjıdır. 2005 yılında
alınan bir kararla dağıtım şirketi ve akaryakıt
istasyonunun toplam brüt kâr marjı 1 lira olarak sabit tutulmuştur.
Bu rakam akaryakıta gelen zamlara rağmen hiçbir değişiklik
göstermiyor, artmıyor. Dolayısıyla mazot 5 lirayken kâr
marjı 1 lira; mazot şu an 14 lira, kâr marjı yine 1 lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Akaryakıt
bayilerinin yüzde 12 civarındaki brüt kârları, pandemi ve ekonomik
kriz nedeniyle ortaya çıkan olumsuz gelişmeler sonucunda kademe
kademe azalarak bugün ne yazık ki yüzde 4,5 seviyesine
düşmüştür.
Değerli milletvekilleri, son gelişmelerle
akaryakıt istasyonlarının personel giderleri yüzde 51,
akaryakıt giderleri yüzde 133, işletme giderleri yüzde 99
artmıştır. Bu giderlerle akaryakıt istasyonlarının
ayakta kalmasını bekleyemeyiz; öncelikli olarak sabit kâr marjı
uygulamasına çözüm bulmalıyız. Burada, kâr marjını
yüzde olarak belirleyecek ve bu oranın her yıl enflasyon
oranında artırılmasını sağlayacak bir düzenleme
getirebiliriz.
Değerli milletvekilleri, 14 bin iş yerine
kepenk vurulmasını istemiyorsak, işsizler ordumuza 250 bin
kişinin daha eklenmesi istemiyorsak bu sorunlara derhâl bir çözüm
üretmemiz gerekiyor.
Genel Kurulu, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ahmet Çolakoğlu.
Buyurun Sayın Çolakoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÇOLAKOĞLU
(Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2021 yılı
son çeyreğinde küresel enerji fiyatları ve petrol fiyatlarındaki
artışları hep beraber görmekteyiz. Değerli milletvekilleri,
petroldeki bu artışla beraber özellikle 2020 yılında petrol
varil fiyatının ortalama 42 dolardan, ortalama 70 dolara kadar
çıktığını bilmekteyiz. Bununla beraber, 2018
yılından bugüne kadar da 80 dolara, 90 dolara kadar yükseldiğini
de bilmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, Covid sürecinin, Covid
salgınının ardından gelen ekonomik toparlanma sonunda
oluşan güçlü talep de bu fiyat artışları da devam
etmiştir. Ülkemizdeki petrol ürünlerinin tüketimi 42 milyar litre olup
vergi hariç yaklaşık ciro büyüklüğü ise 31,5 milyar dolara
tekabül etmektedir. Eşelmobil sistemi kapsamında, devletin
akaryakıtta uyguladığı ÖTV indirimiyle beraber 2021
yılında yaklaşık 65 milyar TL vergi alacağından
vazgeçilerek vatandaşlarımıza destek
sağlanmıştı; inşallah, bu destek 2022
yılında da devam edecektir. 2021 yılında olduğu gibi,
doğal gazda ve enerjide vatandaşa gösterdiğimiz destekler,
inşallah, 2022 yılında da aynı sektörlerde devam edecek;
akaryakıtta da bunu sağlamayı hedefliyoruz.
Evet, uluslararası serbest piyasa
koşullarında belirlenen akaryakıt fiyatları bütün ülkelere
eşit miktarda
Fakat ülkemizde devletimizin, Hükûmetimizin, Cumhur
İttifakımızın destekleriyle şu tablolara dikkatle
bakmamız gerekiyor: Değerli arkadaşlar, Avrupadaki
akaryakıt fiyatlarının ülkelere göre
dağılımı burada, euro bazında ve Türkiye burada fiyat
anlamında en düşük.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Siz
maaşları euro bazında verin, öyle olsun.
AHMET ÇOLAKOĞLU (Devamla) Şunu da
özellikle unutmayalım; derler ki: Avrupada alım gücü yüksek. Biz
satın alma paritesinde de 11inci sıradayız. Motorinde ve
akaryakıttaki çizelge burada, grafik burada değerli arkadaşlar.
Akaryakıta gelen zamların taşıma
ücretlerine yansıması ve esnafımızın
yaşadığı sıkıntıları elbette biliyoruz.
Bu sebeple, şoför esnafımızın akaryakıta gelen zamlara
karşı ayakta durabilmesi için gerekli destekleri sağlıyoruz
ve sağlamaya devam edeceğiz.
Zamanım azalıyor, özellikle şunu da
vurgulamak istiyorum: Bakın, ilimizden bir örnek verelim, Zonguldak ilinde
tünel, otoyol ve şehirler arası bağlantı yolları
yaptık. Bakın, otuz dakikalık yolu beş dakikaya
düşürdük, işte esnafa destek burada.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Yol çöktü ama
Sayın Çolakoğlu, yol çöktü!
AHMET ÇOLAKOĞLU (Devamla) Otuz dakikalık
yolculuk seyahatini -oradaki yakıtı- biz beş dakikalık bir
yola düşürerek esnafımıza destekçi oluyoruz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Açamadınız daha yolu!
AHMET ÇOLAKOĞLU (Devamla) İYİ
Partinin bu önergesini desteklemediğimizi söylüyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
(İYİ Parti ve CHP sıralarından
Kabul. sesleri)
AYLİN CESUR (Isparta) Saydık
Başkanım içeriyi; saydık, kabul. Saydık, kabul
Başkanım. Saydık Başkanım, saydık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kabul
BAŞKAN Anlaşmazlık var, elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) O zaman
kapıyı kapatalım Başkanım.
ERHAN USTA (Samsun) Kapıyı
kapatalım. Başkanım, kapıyı kapatalım.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir.
Devam ediyoruz.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Arkadaşlar, önergemiz kabul edilmişti ama yine bir
şekilde reddedildi. Sizleri tebrik ediyorum, önerge sahibi başta
olmak üzere.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, madde
60a göre bir söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Usta, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
İYİ Partinin akaryakıt fiyatlarıyla ilgili verdiği
önergenin elektronik yapılmayan oylamada kabul edilmesine rağmen,
elektronik oylamaya geçilmesiyle reddedilmiş hâle geldiğine ve
Meclisin itibarına gölge düştüğüne ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, şimdi bir oylama
yaptık ve bu oylama aslında çok da hoş olmadı. Şimdi,
İYİ Partinin verdiği akaryakıt fiyatlarıyla ilgili
önerge başlangıçta yani elektronik yapılmayan oylamada kabul
edilmişti, daha doğrusu sayımız fazlaydı. Biz saydık,
46 kabul 39 ret vardı fakat elektronik oylamaya geçildikten sonra AK
PARTİden arkadaşların yoğun bir şekilde girmesiyle
önerge reddolunmuş duruma geldi. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) Sizin
arkadaşlarınız neredeydi Sayın Usta?
ERHAN USTA (Samsun) Bakın, bu tutum Meclisin
itibarını zayıflatır. Bu tutum Meclisin itibarını
zayıflatır arkadaşlar. Konuşalım dediğimiz konu,
milletin canının yandığı akaryakıt fiyatları
konusu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sen bu söyleminle
zayıflatıyorsun, bu söyleminle zayıflatıyorsun!
ERHAN USTA (Samsun) Konuşalım.
diyorsunuz; bakın, buna bile tahammül edemiyorsunuz.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Hakaretlerinizi
dinlemek zorunda mıyız sizin?
ERHAN USTA (Samsun) Buna bile tahammül
edemiyorsunuz. Akaryakıt fiyatlarını konuşalım.
diyoruz, bunu reddediyorsunuz; hem de bu hiçbir şekilde centilmence
reddolunmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kâtipler
arasında anlaşmazlık var, anlaşmazlık; öyle elektronik
oylama yapıldı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Yapılan oylamada evet
oyları daha fazla olmasına rağmen elektronik oylamaya
geçilmesiyle, kabul edilmiş bir önerge reddedilmiş hâle
gelmiştir, Meclisin itibarına da gölge düşmüştür. Bunu da
belirtmek isterim.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bir kere, öncelikle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ara
BAŞKAN Özgür Bey, bir şey söyleyeyim ben
size
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ara talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN Bir dakika, ara vereceğim.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, İYİ Partinin akaryakıt fiyatlarıyla
ilgili verdiği önergenin elektronik cihazla yapılan oylaması
için bir dakika süre vermesi gerekirken gayriihtiyari üç dakika süre
verdiğine ve her milletvekilinin haysiyetine, her grubun onuruna dikkat
ederek Meclisi yönettiklerinden emin olunması gerektiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Öncelikle, buradan bir arkadaş
Buradan bir arkadaş 52 kişi diye
bağırdı, o bakımdan bir dengesizlik oldu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kâtip Üyeler
arasında anlaşmazlık yoktu ama Sayın Başkan.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.51
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.59
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Sevda
ERDAN KILIÇ (İzmir), Emine Sare AYDIN (İstanbul),
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 20/1/2022 tarihinde Abdullah Koç
ve arkadaşları tarafından, iş cinayetlerinde yaşanan
artışların önlenmesi ve tüm iş kollarında yaşanan
ölümlerin nedenlerinin araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ocak
2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
20/01/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/01/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
20 Ocak 2022 tarihinde Ağrı Milletvekili
Abdullah Koç ve arkadaşları tarafından (16413 grup
numaralı) iş cinayetlerinde yaşanan artışların
önlenmesi ve tüm iş kollarında yaşanan ölümlerin nedenlerinin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 20/1/2022 Perşembe
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı
Milletvekili Sayın Abdullah Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli halkımız; iş cinayetlerinde
yaşanan artışlar nedeniyle araştırma komisyonunun
kurulması için söz almış bulunmaktayım.
İSİG Meclisinin iş cinayetlerine
ilişkin raporuna göre, yüzde 65ini basından, yüzde 35ini ise
işçilerin mesai arkadaşlarından, ailelerinden, iş
güvenliği uzmanlarından, iş yeri hekimlerinden, sendikalardan ve
yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit
ettiğimiz kadarıyla 2021 yılında en az 2.170 işçi
hayatını kaybetti. Yine İSİGe göre her dört saatte 1
işçi ölümü gerçekleşiyor ne yazık ki, âdeta bir işçi
kıyımıyla karşı karşıyayız.
İş cinayetlerinin aylara göre
dağılımına baktığımızda, ocak
ayında en az 203 işçi, şubat ayında 142 işçi, mart
ayında 144 işçi, nisan ayında 258 işçi, mayıs
ayında 239 işçi, haziran ayında en az 180 işçi, temmuz
ayında en az 155 işçi, ağustos ayında en az 178 işçi,
eylül ayında en az 189 işçi, ekim ayında en az 165 işçi,
kasım ayında ise en az 164 işçi, aralık ayında en az
135 işçi hayatını kaybetti ne yazık ki.
2020 yılında en az 2.427 işçi iş
cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2021 yılında ise en az
2.170 işçi iş cinayetlerinde ne yazık ki yaşamını
yitirdi.
2021 yılında iş cinayetlerinin
istihdam biçimlerine göre dağılımına
baktığımız zaman 1.864 ücretli işçi ve memur ve kendi
nam ve hesabına çalışan 306 çiftçi ve esnaf hayatını
kaybetti ne yazık ki yani ölümlerin yüzde 86sını ücretliler,
yüzde 14ünü ise kendi nam ve hesabında çalışan işçiler
oluşturuyor.
2021 yılında iş cinayetlerinin
iş kollarına göre dağılımıysa şu
şekildedir: Ticaret, büro, eğitim, sinema iş kolunda 345 emekçi;
tarım, orman iş kolunda 318 işçi; inşaat, yol iş
kolunda 335 işçi; sağlık, sosyal hizmetler iş kolunda 229
işçi; taşımacılık iş kolunda 186 işçi;
belediye, genel iş kolunda 113 işçi; metal iş kolunda 102
işçi; konaklama, eğlence iş kolunda 81 işçi; savunma,
güvenlik iş kolunda 79 işçi; madencilik iş kolunda 70 işçi;
enerji iş kolunda 44 işçi; gemi, tersane, deniz, liman iş
kolunda 39 işçi; petrokimya, lastik iş kolunda 38 işçi; tekstil,
deri iş kolunda 34 işçi; gıda, şeker iş kolunda 31
işçi; ağaç, kâğıt iş kolunda 25 işçi; çimento,
toprak, cam iş kolunda 24 işçi; basın, gazetecilik iş
kolunda 13 işçi; banka, finans, sigorta iş kolunda 7 işçi;
iletişim iş kolunda 4 işçi elimizdeki veriler
ışığında kaybettiklerimiz ve
çalıştığı iş kolu belli olmayan 53 işçi
yaşamını yitirdi değerli arkadaşlar. Bakın,
saymakla bile insanın nefesi kesiliyor ne yazık ki.
2021 yılında iş cinayetlerinin
nedenlerine göre bir dağılım yapıldığı
zaman, Covid-19 nedeniyle 625 işçi; trafik, servis kazası nedeniyle
342 işçi; ezilme, göçük nedeniyle 296 işçi; yüksekten düşme
nedeniyle 254 işçi; kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 156
işçi; intihar nedeniyle 98 işçi; zehirlenme, boğulma nedeniyle
77 işçi; elektrik çarpması nedeniyle 74 işçi; şiddet
nedeniyle 72 işçi; patlama, yanma nedeniyle 56 işçi; nesne
çarpması, düşme nedeniyle 23 işçi; kesilme, kopma nedeniyle 22
işçi; diğer, iş kolları belli olmayan alanlarda ise 75
işçi ne yazık ki yaşamını yitirdi değerli
arkadaşlar. Bakın, saymakla bile insanın gerçekten nefesi
kesiliyor ve çok dehşete düşüren bir manzarayla biz karşı
karşıyayız.
Yine, yaşa göre baktığımız
zaman, 14 yaş altı 21 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 41
genç işçi, 18-27 yaş arası 222 işçi yaşamını
yitirdi. Yani iktidarın hani Z kuşağı dediği alan
var ya, yaşamını yitiren, iş cinayetlerine maruz kalan genç
yaştaki ve çocuk yaştaki işçilerin sayısına
baktığımız zaman da gerçekten insanı dehşete
düşüren
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Değerli milletvekilleri, şimdi, iş
cinayetleriyle ilgili diğer bir mesele ise, önemli olan bir husus ise
cezasızlık politikasının hâkim olduğu bir alanla biz
karşı karşıyayız. Ceza hukuku açısından
taksirle insan öldürme suçuyla bu tür cinayetler ne yazık ki
tanımlanıyor ve bu cinayetler ne yazık ki cezasız kalmakta
ve kalmaya da devam ediyor. Bu nedenle, biz, bu Ceza Yasasında ve
cezasızlık politikasının da ele alınması
gerektiğini düşünüyoruz.
İş cinayetlerinde yaşanan
artışların önlenmesi, tüm iş kollarında yaşanan
ölümlerin nedenlerinin tespiti ve incelenmesi amacıyla bir
araştırma komisyonunun kurulması gerektiğini ve bu konunun
gerçekten elzem olduğunu belirtiyoruz. Bu nedenle, bütün siyasi partilerin
ve mevcut olan bütün vekillerin bu komisyona destek vermesi gerektiğini
belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Orala söz veriyorum.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubunun,
iş kollarındaki ölümlerin sebeplerinin tespit edilmesi için
vermiş olduğu grup önerisi üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime, 1990 yılının 19
Ocağını 20 Ocağına bağlayan gece Sovyetler
ordusunun Baküde başlattığı baskın ve katliam
sebebiyle şehadet şerbetini içen Azerbaycan Türklerini rahmet ve
minnetle anarak başlamak istiyorum. Şehitlerimizin ruhları
şad olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizde
bütün kritik sorunların temelinde sorunların tespit edilememesi
yatmaktadır. Bugün, muhalefet olarak, TÜİKin ekonomik verileri
çarptırdığını sürekli ifade etmekteyiz; aynı
durum ülkemizdeki engelli politikaları için de geçerlidir. Ülkemizde kaç
engellinin yaşadığı hâlen tam olarak bilinmemektedir;
aynı durum işçi ölümleri, iş kazaları ve iş
güvenliği için hiçe sayıldıkları uygulamalar için de
geçerlidir. Sivil organizasyonların ve uluslararası
araştırmaların sonuçları da ülkemizdeki resmî rakamlardan
farklıdır ancak şu bir gerçektir: SGK verileri ile Avrupa
Birliği verileri
karşılaştırıldığında, Avrupada
işçi ölümlerinin en yüksek olduğu ülke maalesef Türkiyedir.
Rakamlara boğulmaya gerek yoktur. İş güvenliğinin hiçe
sayıldığı bir madende, fabrikada ya da ofiste ölen
işçi bir istatistik değildir. Somada yitip giden canların
davasıyla dertlenen madenciyi yerlerde tekmeleyen esfelisafiline
diplomatik unvan verip avroyla maaş bağlamanın da hiçbir yenilir
yutulur tarafı yoktur. Bu utanmazlıkların hesabı ilk
seçimde milletimiz tarafından sorulacaktır.
Kıymetli milletvekilleri, uzun
çalışma saatleri, Covid-19un yarattığı riskler,
kimyasal ürünlerin uzun vadeli etkileri ve iş sağlığı
güvenliği uygulamalarının kâğıt üzerinde kalması
işçi ölümlerini kaza olmaktan çıkarmaktadır. Asgari ücretteki
artış sonrasında işverene sembolik düzeyde kalan destek ise
sosyal güvencesiz çalışmayı teşvik etmektedir. Sosyal
güvencesiz çalışma ise işçiyi savunmasız bırakmakta,
olası kazalarda geri dönülmez sonuçlara sebebiyet vermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oral.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
İktidar, 2022 yılında iş güvenliği noktasında,
kayıtsız işçilik ve sığınmacıların
durumunu da göz önünde tutarak radikal çözümler üretmelidir yoksa bu iktidar,
tarih boyunca iş cinayetlerinin azmettiricisi ve suç ortağı
olarak anılacaktır.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde iş ve
çalışma yaşamı sorunlarla dolu bir alandır. Bu alanda,
yirmi yılda, AK PARTİnin çözüme kavuşturamadığı
birçok sorun vardır. Bu sorunların en önemlilerinden biri de iş
kazaları ve meslek hastalıklarıdır. Yirmi yılda birçok
Çalışma Bakanı değişti, mevzuatta bazı
değişiklikler yapıldı, elbette sorunun çözümüne yönelik
bazı iyi niyetli adımlar atıldı ama iş kazaları
ve meslek hastalıkları hâlâ önlenemedi. Tam tersine, iş
kazaları ve meslek hastalıkları son yirmi yılda
hızlanarak artmaya devam etti.
Değerli milletvekilleri, iş kazaları
ülkemizin kanayan yaralarından biridir. Oysa bilimin ve teknolojinin
geldiği seviye itibarıyla iş kazalarının yüzde 95i
öngörülebilir ve önlenebilir kazalardır.
Bugün ülkemiz iş kazalarında maalesef hâlâ
Avrupada 1inci, dünyada 3üncü sıradadır. Ülkemizde her yıl
ortalama 275 bin iş kazası olmakta ve bu kazalar neticesinde son
yirmi yılda, ortalama her gün 6 işçimiz yaşamını
yitirmekte, her yıl ise ortalama 1.800 işçimiz
yaşamını yitirmektedir. Sadece 2021 yılında 2.170
işçimiz iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir.
Yirmi yılda iş kazalarında yaşamını yitiren
işçi sayımız ise tam 28.750dir. Son yıllarda iş
kazası sonucu yaralanıp geçici iş göremezlik ödemesi alan
işçi sayımız ise yıllık ortalama 75 bindir
değerli arkadaşlar. Bakın, iç savaşta bile bu kadar çok
insan yaşamını yitirmemekte, bu kadar kişi
yaralanmamaktadır.
EUROSTAT istatistiklerine göre ise Avrupa
ülkelerinde iş kazaları sonucu ortalama her 100 bin işçide 2
işçi yaşamını yitirirken ülkemizde her 100 bin işçide
8,2 işçi yaşamını yitirmektedir. Ülkemizdeki iş kazası,
iş kazasına bağlı ölüm ve yaralanma sayıları, bu
konudaki uluslararası istatistikler, AK PARTİnin bu alanda ne kadar
başarısız olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
İşte, bu acı tablo, bu kara tablo, maalesef ülkemize de
yakışmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, iş
kazalarının değişik sebepleri vardır, bunlardan en
önemlileri: İşte, uzun çalışma süreleri, işçilere
iş kazalarını önleyecek kişisel koruyucu iş
güvenliği donanım malzemelerinin verilmemesi, ülkemizde iş
sağlığı ve iş güvenliği kültürünün oluşmaması
ve iş kazalarını önleyecek denetim ve teftişlerin
yapılmaması bunlardan bazılarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Efendim, ek
süre
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Değerli milletvekilleri,
bu anlamda, iş kazalarını önlemek için yeterli denetim ve
teftişlerin yapılması son derece önemlidir. Almanyada bir
iş müfettişine düşen ücretli çalışan sayısı
10 bin iken İspanyada 12 bin iken maalesef Türkiyede bir iş
müfettişine düşen işçi sayısı 31 bindir. 2018 ve 2019
yıllarına ait Avrupa Birliği Türkiye İlerleme
Raporlarında bu konuda ülkemize maalesef ciddi eleştiriler
getirilmiştir. 2019 yılının ilk on ayında önleyici
denetim ve teftişler durdurulmuş, iş müfettişleri on ay
boyunca görevlendirilmemiştir. İşte, iş cinayetlerine
davetiye çıkaran bu tutum, Türkiye gibi çalışma hayatı
sorunlarla dolu bir ülke açısından ölümcül sonuçlar
doğurmuştur. Bunun yanında, yeterli iş müfettişi
ataması da yapılmamaktadır. Siz devlet olarak iş yerlerini
denetlemezseniz, bu iş yerlerinde çalışacak müfettişleri
görevlendirmezseniz iş kazalarını nasıl önleyeceksiniz?
İşte, bu kara tablo ülkemize yakışmamaktadır.
Önergenin kabulünü diliyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, bazı konular
vardır ki insan olan herkesin gerçekten içini yakmaktadır. Trafik
kazalarında verdiğimiz kayıplar gibi, kadına şiddet
olaylarında verdiğimiz kayıplar gibi ve yine bu önergeye konu
olan iş kazalarında verdiğimiz kayıplar gibi insan olan
herkesin içini yakan, gerçekten acıtan konular vardır.
Çalışma hayatında iş
kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi
adına yapılan düzenlemelerle iş sağlığı ve
güvenliğinin geliştirilmesi ve tüm toplumda güvenlik kültürünün
yaygınlaştırılması amaçlanmıştır. Bu
alanda yasal düzenlemeler hayata geçirilmiş, ihtiyaç duyulan revizyon
çalışmaları da muhataplar, paydaşlar ve taraflarla
istişareler yapılarak düzenlenmiş ve sürdürülmüştür.
Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı
6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunuyla Avrupa Birliği müktesebatına uyumlu hâle
getirilmiş ve kanunun uygulanmasına yönelik ikincil mevzuat çalışmaları
da tamamlanmıştır. Kanunun temelini, önleyici yaklaşım
oluşturmakta ve tüm iş yerlerinde risk değerlendirmesi
yapılması zorunluluğu bulunmaktadır. Kanunda belirtilen
yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverenlere yaptırımlar
bulunmakta, aykırılık tespiti durumunda çalışan
sayısı ve tehlike sınıfına göre idari para
cezaları yüzde 25 ila yüzde 200 oranında artırılarak
uygulanmaktadır.
Sahada iş sağlığı ve
güvenliği hizmetlerinin sunumunu gerçekleştirecek İSG
profesyonelleri, bu profesyonellerin eğitimlerini gerçekleştiren
eğitim kurumları ve iş yerinin iş sağlığı
ve güvenliği hizmeti alabilecekleri ortak sağlık ve güvenlik
birimleri yetkilendirilmiştir, eğitim kurumları ve ortak
sağlık güvenlik birimlerinin mevzuata uygun hizmet sunmaları
adına da denetim faaliyetleri ehemmiyetle sürdürülmektedir. Uygun olmayan
kişisel koruyucu donanımların sahada
kullanımlarının engellenmesi amacıyla denetimler ve uygun
kişisel koruyucu donanımların kullanımını
teşvik edici çalışmalar da sürdürülmektedir.
Uluslararası gelişmeler takip edilmekte,
ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla, STK ve
üniversitelerle iş birlikleri gerçekleştirilmektedir. İş
sağlığı ve güvenliği
farkındalığının artırılması adına
iki yılda bir düzenlenen uluslararası iş
sağlığı ve güvenliği konferansları ve İSG
alanında bilimsel çalışmaların paylaşılması
ve yeni araştırmalara zemin hazırlanması
sağlanmaktadır. Yükümlü bulundukları hususlarda işverenlere
yol göstermek amacıyla rehberler yayınlanmakta ve bu rehberler
arasında sektör veya risk bazlı yayınlar bulunduğu gibi,
sektörel risk değerlendirmesi kontrol listeleri de mevcut olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ORHAN YEGİN (Devamla) - Okul öncesi,
ilköğretim ve ortaöğretim öğrenci ve ailelerinde İSG
bilincini oluşturmak amacıyla iş sağlığı ve
güvenliğinin eğitim sistemine entegre edilme
çalışmaları da geliştirilmekte, Güven Usta figürüyle bu
alanda kapsayıcı faaliyetler sürdürülmektedir. Güvenli iskele,
iskelede güvenlikle inşaatlarda kullanılan iskele standartlarının
iyileştirilmesi amaçlanmış ve bu konuda sektör ciddi mesafeler
almıştır. İş kazaları ve meslek
hastalıklarının azaltılması için ön koşul olan
iş sağlığı ve güvenliği kültürünün
oluşturulması ve mevzuatın etkin uygulanmasının
sağlanması amacıyla çalışmalar devam etmektedir.
Kıymetli milletvekilleri, hepimizin içini yakan
bu alanda gerçekten çok mesafe aldık ama asla bunu yeterli görmemiz mümkün
değil. Omuz omuza bu alanda kültürün, sorumluluk duygusunun
gelişmesini sağlamak, ihmallere fırsat vermeyecek düzenlemeleri
ve denetimleri gerçekleştirmek ve bu alanda hassasiyetin en üst düzeyde
tüm alana yayıldığı bir süreci hep birlikte yönetmek ve
bunun çabasını, gayretini ortaya koymak zorundayız diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
oylamaya geçmeden önce yoklama yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın Şeker, Sayın Köksal,
Sayın Hakverdi, Sayın Kaya, Sayın Adıgüzel, Sayın
Zeybek, Sayın Girgin, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Hancıoğlu, Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın
Kaya, Sayın Şahin, Sayın Demirtaş, Sayın Öztunç,
Sayın Keven, Sayın Ünver, Sayın Serter, Sayın Özer.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.23
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.35
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Sevda
ERDAN KILIÇ (İzmir), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
grubu önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulanamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 20/1/2022 tarihinde Abdullah Koç
ve arkadaşları tarafından, iş cinayetlerinde yaşanan
artışların önlenmesi ve tüm iş kollarında yaşanan
ölümlerin nedenlerinin araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ocak
2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, 60a göre pek kısa bir söz
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, kar yağışı nedeniyle
İdil-Midyat arasında yüzlerce aracın mahsur
kaldığına ve iktidar grubundan Ulaştırma
Bakanlığıyla temas kurarak bu konunun çözümü için adım
atmalarını istediklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Çok kısa bir bilgi ve çağrı
yapacağım. Dünden bu yana çok sayıda telefon alıyoruz, kar
yağışı nedeniyle ulaşım oldukça
sıkıntılı ve bazı yerlerde sağlanamıyor.
Bugün de İdil ve Midyat arasında yüzlerce aracın mahsur
kaldığını öğleden bu yana arayan vatandaşlar
söylediler ve hiçbir yetkilinin şu ana kadar gitmediğini ifade
ettiler; sadece birkaç askerin gittiğini ve Valiye durumu iletin.
şeklindeki beyanlarından sonra yolun da
açılmadığını, bir destek de gitmediğini ifade
ettiler. Hem yolculuk yapmak için yanlarında gerekli iaşeleri yok,
açlar, susuzlar hem hava soğuk, yakıtları bitiyor. İktidar
grubundan, özellikle Ulaştırma Bakanlığıyla temas
kurarak bu konunun çözümü için adım atmalarını istiyoruz çünkü
şu anda vatandaşlar oldukça zor bir durumdalar.
Teşekkürler.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
mesleki ve teknik eğitime dair sorunların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5364) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 20 Ocak 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
20/1/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/1/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, mesleki ve teknik eğitime
dair sorunların araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5364) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin
Genel Kurulun 20/1/2022 Perşembe günlü (bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Bedri Serter.
Buyurun Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BEDRİ SERTER (İzmir)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Partimizin grup önerisi üzerine söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetin kurucularının
attığı en sağlam adımlardan biri de mesleki
eğitim adına atılan adımlardı. Büyük Atatürk ve yol
arkadaşlarının 1923te yaptıkları ilk işlerden
biri, millî eğitimin geleceği olan meslek liselerini güçlendirmek ve
hiçbir şeyi olmayan genç cumhuriyetin geleceği olan gençleri meslek
sahibi insanlar olarak yetiştirmek olmuştur. Bunun sonucunda, o
yıllarda tüm lise eğitim sistemi içinde meslek liselerine gidenlerin
oranı yüzde 84,1 olmuştur. Sene 2022, üzerinden doksan dokuz yıl
geçmiş, geldiğimiz noktada meslek liselerine gidenlerin oranı
bugün yüzde 39 maalesef. O günlerde memleket meselesi olarak görünen mesleki
eğitime verilen önem ve bugün gelinen nokta ortada. Bugün hâlâ yüzde 39
sayısını görebiliyorsak bunun nedeni eli taşın
altında olan organize sanayi bölgelerimizin yönetici kadrolarıdır.
Her şeye rağmen organize sanayi bölgelerinin geleceğini garanti
etmek için mücadele edenlere buradan teşekkürlerimi iletiyor ve
altını çiziyorum.
İktidarınızda çürüyen devlet
anlayışı ve yirmi yıllık iktidarınızın
9 atama Millî Eğitim Bakanı tarafından yönetilen Millî
Eğitim Bakanlığı, yüz yıl sonra sınıfta
kalmıştır. Ülkeyi, OECD ülkeleri içinde eğitime en az
payı ayıran son 4 ülkeden biri hâline getirdiniz. Millî Eğitim
bütçesinin gayrisafi yatırıma oranını son sekiz yılda
yüzde 3,19dan yüzde 2,4e indirdiniz. Bu oran, mesleki eğitim deyince
akla ilk gelen ülke olan Almanya'da yüzde 6,4. Modern dünyada millet gider
uzaya, siz gidiyorsunuz tersine. Durum buyken Cumhurbaşkanı
geçtiğimiz günlerde OSB'lerde açılan mesleki eğitim
merkezlerinin açılış töreninde konuştu ve geleceğimiz
olan meslek liseleri üzerinde algı oluşturmaya
çalıştı. Niyetiniz, bu eğitim kurumları üzerinden bile
oy devşirmeye çalışmak. Sanayi sektörü Ara eleman istiyoruz.
diye haykırmakta. OSB'ler Mesleki eğitimin yönetimini bize verin.
diyorken siz bunları duymayıp hamasi siyasete devam ediyorsunuz.
Gelelim Millî Eğitim
Bakanlığına, mesleki eğitime dair soru önergelerime gelen
cevapların ortaya koyduğu gerçeklere. 27 Aralık 2021, Millî
Eğitim Bakanlığından mesleki ve teknik eğitim liselerinin
sayısına dair gelen cevap çok şaşırtıcı.
2021de Bakanlıkça yayınlanan millî eğitim istatistiklerinde
4.423 olduğu söylenen mesleki ve teknik lise sayısı 3.837 olarak
bana tevcih edildi. Bakanlığın resmî verisine göre 586
eğitim kurumunun dört aydan kısa bir sürede kapandığı
görülmekte. Yine bu süreçte 178 bin öğrencinin bu okullardan
ayrıldığını görmekteyiz; bunların
cevabını bekliyorum.
Yine, Cumhurbaşkanının mesleki
kurumlarla ilgili açıklama yaparken söylediği ve bana gelen verilerle
çelişen bir bilgiyi de paylaşmak isterim. Cumhurbaşkanı,
mesleki eğitime dair 25 Aralık 2021de Resmî Gazete'de
yayınlanan son düzenlemeler öncesinde, mesleki eğitim merkezlerindeki
öğrenci sayısının 159 bin olduğunu söylemişti.
Kanunun yayınlanması üzerinden geçen on altı gün sonra sayı
250 bine çıktı. Bana gelen cevap, mesleki ve teknik eğitim
kurumlarında öğrenim gören öğrenci sayısının
aralık sonu itibarıyla sadece 21.213 olduğunu göstermekte.
Şimdi soruyorum, hangisi doğru? Sözü edilen değişikliği
de hatırlatayım. Torba
kanunlara sürekli yama maddeler getiren iktidar olarak, aralığın
son haftasında, torba kanunun içerisine mesleki eğitime dair birkaç
madde eklediniz. Mesleki eğitim
kurumlarını tamamlamış çıraklara asgari ücretin yüzde
30u, kalfalara ise yüzde 50si kadar aylık maaş verilmesi
kararını verdiniz. Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkan Vekillerimizin de teklifi çerçevesinde, biz, bu
rakamların çıraklarda yüzde 60, kalfalarda ise yüzde 80 olması
gerektiğini söyledik; reddettiniz. Meslek liseli gençler Okulu
değil, geçimi düşünüyoruz. diyor. Siz, mesleki eğitim
alanlarına asgari ücret bile ödemiyorsunuz, ona rağmen her şey
olumlu gibi algı yönetimi yapmak istiyorsunuz. Buradan söyleyeyim;
Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında, Türkiye'nin gerçek bir sanayi anlayışına
kavuşması için elzem olan mesleki eğitime
katılımını yüzde 70lere çıkaracağız; tüm
gençlerimize yeteneklerine göre iş imkânı
sağlayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ SERTER (Devamla) Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
BEDRİ SERTER (Devamla) Hayatlarını
huzurla ve güvenceli yaşayabilecekleri, geçim dertlerinin
olmayacağı bir düzeni mesleki eğitimi özendirme yoluyla
kuracağız. Dünya, sanal evreni, metaversei
tartışıyorken, teknolojik yeni kavramlarla tanışıyorken,
gençlerimizin bu dünyada entegre olacağı ortamları yaratmak
bizim en ulvi görevlerimizden biri olacaktır.
Bu bağlamda, mesleki eğitimi cumhuriyetin
idealleri doğrultusunda geliştirmek, günümüz ihtiyaçlarına cevap
veren eğitmenleri yetiştirmek için neler yapılabileceğini
değerlendirmek için araştırma komisyonu kurulmasını
elzem görüyoruz. Bütün partilerin bu konuda desteğini bekliyoruz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verilen
grup önerisi hakkında İYİ Parti Grubu adına söz aldım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, mesleki ve teknik
eğitimin ülkemizin kalkınması ve gençlerimize istihdam
imkânı sağlamasındaki rolü hepimizin malumudur. Evet,
arkadaşlar, bugün, baktığımızda, Türkiyede mesleki
eğitimde sorunlar var. Mesleki eğitimde beceri uyuşmazlığı
sorunu, arz talep dengesizliği sorunu ve daha birçok sorun iç içe
geçmiş durumdadır.
Şimdi, bazı rakamlar vereceğim
arkadaşlar: TÜİKin 2020 yılına ait iş gücü verilerine
göre, 15-24 yaş arası gençler arasında meslek lisesi mezunu
olanların istihdam oranı yüzde 40 iken ilköğretim mezunu
gençlerin istihdam oranı yüzde 50dir. Bu arada şunu da belirteyim:
Bu yüzde 40lık oranda okudukları alanlarla ilgili istihdam
oranı ise yüzde 6nın da altındadır maalesef. Aynı
verilere göre, meslek lisesi mezunu olan gençlerin işsizlik oranı
ilköğretim mezunlarına kıyasla daha yüksektir. Meslek lisesi
mezunlarının işsizlik oranı yüzde 25,2 iken ilköğretim
mezunlarında bu oran yüzde 21,7 seviyelerindedir. Değerli
arkadaşlar, 15-24 yaş arası gençler arasında yükseköğretim
mezunu olanların işsizlik oranının yüzde 36 gibi oldukça yüksek
bir oranda olması Türkiyede genç iş gücü talebinin daha çok lise
kademesi altındaki eğitim düzeylerinden
karşılandığını bize göstermektedir. Değerli
arkadaşlar, 2021 yılı OECD Raporuna göre, 25-34 yaş
arası nüfusumuzun yüzde 32si ne eğitimde ne de istihdamdadır.
Yine, TÜİK verilerine göre, 2021 yılının ilk
çeyreğinde 15-24 yaş arasındaki nüfusta ne eğitimde ne de
istihdamda olan gençlerin yüzde 30u maalesef mesleki ve teknik lise mezunudur.
Görüldüğü gibi, mesleki eğitim genç işsizliğini azaltmaya
yardımcı olmadığı gibi, yükseköğretime
geçişi de desteklememektedir.
Şimdi, size iki rakam daha vereceğim:
YKSye başvuran mesleki ortaöğretim mezunu öğrencilerin yüzde
5,3ü örgün lisans programlarına yerleşmektedir. Mesleki
ortaöğretim mezunu öğrencilerin ön lisans programlarına
yerleşme oranı ise yüzde 18,6dır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Başkanım,
müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Arkadaşlar,
mesleki ve teknik eğitim okullarına giden her 100 öğrenciden
60-65i mezun olmakta, bu mezunlardan da yaklaşık 30u
yükseköğretime devam edebilmektedir.
Değerli arkadaşlar, biz genç bir nüfusa
sahibiz ve bununla gurur duyuyoruz ama eğitemediğimiz, istihdam
edemediğimiz bu genç nüfusun sorumluluğunun da devleti yönetenlerde
olduğunu bilmek zorundayız. AK PARTİli arkadaşlara
sesleniyorum: Artık gerçeklerle yüzleşin bu sorunları
halının altına süpürme
alışkanlığınızdan vazgeçin diyorum.
Verilen grup önerisini destekleyeceğimizi ifade
ediyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisinin mesleki ve teknik
liselerdeki eğitimle ilgili verdiği grup önerisi üzerine söz
aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve
ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Yirmi yıllık AKP iktidarının en
önemli sorun alanlarından bir tanesi hiç kuşkusuz ki eğitim
alanıdır. 9 Bakan değişti, her gelen Bakan Bu sistem sorun
üretiyor, değiştiriyoruz. diye başladı ve hâlâ sorunlar
yumağı olarak eğitim sorunu karşımızda duruyor.
Değerli arkadaşlar, eğitim konusu,
ilköğretim öncesi anaokulundan tutun da lisansüstü eğitime kadar her
alanda sorunlu. Öğretmen, çeşitli meslek kollarında,
branşlarda insan yetiştirir; onların bile meslek kanunu varken
Türkiye'de öğretmenlerin meslek kanunu yok. Ama AKP 20nci yılın
sonunda Bir meslek kanunu hazırlayacağız. diye yola
çıktı, gele gele içi boş bir teklif geldi; önümüzdeki günlerde
konuşulacak. Bakın, değerli arkadaşlar, aslında
öğretmenlik statüsüne ilişkin tavsiye kararı 5 Ekim 1966 yılında
ILO ve UNESCO belgesi olarak çıktı, çok önemli bir belgeydi ve o gün
dolayısıyla 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olarak kabul edilir
ama AKPnin gelen taslağı sanki bu metne hiç bakmamış gibi.
Dediğim gibi her alan sorunlu ama mesleki
eğitim alanı da sorunlu değerli arkadaşlar. Mesleki
eğitim alanında, bakın -kim konuşacak bilmiyorum AKP Grubu
adına- şu önergede verilen yani istatistiki olarak
paylaşılan rakamlar ve Sayın Vekile ait önergedeki verilen
cevaplar arasındaki çelişkiler bile giderilmemiş. Bu nasıl
bir şey? Hangisi doğru? İstatistikler tutulmuyor mu? Eğer
bürokrasi Bakanı bu şekilde yönlendiriyorsa vay
başımıza; sandığımızdan da daha büyük
eğitim sorunları var demektir.
Bakın, değerli arkadaşlar, mesleki
liselerdeki eğitim oranı zaten yeterli düzeyde değil, olan da
nitelik ve nicelik bakımından yeterli değil. Sanayi kenti
Gaziantep, benim seçim bölgem. İş insanları sürekli Kaliteli,
yetişmiş, nitelikli personele ihtiyacımız var. diyor ama
maalesef, buna yönelik hiçbir çalışma yapılmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bakın, önergeye
verilen cevaba göre, sadece OSBlerdeki liselerde, teknik liselerde okuyan
öğrenci sayısı 21.213. Eğer bu seviyedeyse iş
insanlarının kalifiye eleman ihtiyacı bu rakamlarla
karşılanamaz. Dolayısıyla, aslında sadece teknik
eğitim, mesleki teknik eğitim alanının değil; bir
bütün olarak eğitim meselesinin çok ciddi bir şekilde, tüm partilerin
kuracağı bir komisyonda etraflıca
tartışılması, 1966 Öğretmenlik Meslek Tavsiye Belgesi
de göz önünde bulundurularak bir komisyonun çalışma yapması
elzemdir, geciktirilmemelidir ve bir an önce çalışmaya
başlamalıdır diyor; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Orhan Erdem.
Buyurun Sayın Erdem. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ERDEM (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konu sanayi ve diğer kesimlerde ara eleman
probleminin kaynağı, mesleki ve teknik eğitim olarak
başlıyor. Önce, isterseniz, çok kısa bu problemin
kaynağına bir dönelim. 28 Şubatta imam-hatipleri kapatmak
uğruna, meslek liseleri de yanına kaynatılarak katsayı
oyunlarıyla -meslek liseleri- altın bilezikle mezun olacak, meslekle
mezun olacak çocuklarımız, bir nesil yok edildi. O günün YÖK
Başkanı Kemal Gürüz, Çevik Birin yazısına istinaden
bunları yaptı ve bu meslek liseleri katili YÖK Başkanı
Cumhuriyet Halk Partisine de danışman oldu. Buradan
başlayalım.
İkinci olarak, şimdi, önergede bahsedilen
konuda Sayın Vekilimizin verdiği rakamlarda bir
yanlışlık var. Kendisinin soru önergesinde organize sanayi
bölgelerindeki meslek liselerinin öğrenci sayısı, 21 bin. Bizim
burada -mesleki eğitim merkezinden bahsettiğimizde-
çıkardığımız kanunla sayı 159 binden 256 bine
yükseldi. Bunu bir kere ayırt etmek lazım, burada bir
yanlışlık yok ve hedef de 1 milyon 2022-2023 yılında.
Bunun için de daha aralık ayında bir kanun çıkardık.
Mesleki eğitim merkezlerine ortaokul mezunu herkes gidebiliyor, liseden
kaydırılabiliyor, lise mezunu gidebiliyor, hatta üniversite mezunu da
isterse burada 140 alanda eğitim alabiliyor. Peki, bu eğitimleri
alırken ne yapıyoruz? 9uncu ve 10uncu sınıfsa asgari
ücretin yüzde 30u olan 1.250 lira civarında bir rakam veriyoruz. Kanunla
yaptığımız değişiklikle 11inci ve 12nci
sınıfta da bu öğrencilere 2.200 liraya yakın para ödüyoruz
ve özendirerek bu alandaki açıkları bir an önce gidermeye
çalışıyoruz. Bu konuda, şu anda mesleki teknik eğitime
giden ayrıca 1 milyon 635 bin öğrenci var. Daha önce Kemal Gürüzün
sapladığı hançerle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ORHAN ERDEM (Devamla) O zamanlar yüzde 50lere
yakın mesleki teknik eğitime giden sayısı, biz iktidar
olduğumuzda yüzde 20lerin altındaydı; bugün o oranların
çok daha üzerine getirdik. Bir şansımız da üç yıl bu alana
bakan Bakan Yardımcısı Mahmut Özer bu konuda bütün dünyayı
inceledi, hatta 3 de kitap çıkardı. Şu anda da nasip oldu,
Bakan; en önemli icraatı da bence bu alanda olacaktır, hiç merak
etmeyin, her alanda olan gelişmeyi ve yaptığımız
başarılı hizmetleri bu alanda da inşallah çok kısa
zamanda göreceksiniz diyorum.
Hepinize saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya
Milletvekili Orhan Erdemin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, sayın hatip
diyor ki: Meslek liselerinin katili 28 Şubat süreci. O tarihten bugüne
yirmi dört yıl geçmiş, yirmi yıldır
iktidardasınız. Yirmi yıldır onaramadığınız
nasıl bir meslek lisesi eğitimi olabilir? Örneğin, altı
sene önce onarsanız bu sene aranan elemanı kazandırmış
olurdunuz. Bu nasıl bir mantık?
İki, Kemal Gürüz Cumhuriyet Halk Partisinin
neresine danışman olmuş? Hangi unvanla, ne zaman, nerede? Bana
ispatlayın.
ORHAN ERDEM (Konya) 2006 yılında.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) YÖK Başkanı, YÖK
Yönetim Kurulu üyesi oldu 2006da.
ORHAN ERDEM (Konya) 2006.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) YÖK Yönetim Kurulu üyesinin
bir partiye aidiyeti olamaz. İspatlayın, çıkarın,
Cumhuriyet Halk Partisi
Ben partinin yakın tarihini kendi kişisel
tarihimden net hatırlarım, net bilirim. Kemal Gürüzün Cumhuriyet
Halk Partisinin danışmanı olduğunu iddia ettiniz, onu
tutanak altında ispata davet ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir de sizi biraz
şaşırtayım. Biraz emek vererek siyaset
yaptığımız için Çevik Birle konuştum. Çevik Birin
mesela çok tartışılan bir mevzusu vardı,
gözaltındayken seccade istemiş falan; ben hiç onlarla meşgul
olmadım ama Çevik Birin emekli olunca ne yaptığını
sordum. Çalık Holdingde Yönetim Kurulu
danışmanlığı yapmış, Çalık Holdingde.
Dikkatinizi çekti mi Sayın Vekil? Hani, Kemal Gürüze talimatı veren
Çevik Bir. Kemal Gürüz, CHPde danışman. diyorsunuz, doğru
değil; YÖK üyeliğini biliyorsunuz tarihe göre. Ama o Çevik Bire ben
emekli olunca ne yaptığını sordum, bana dedi ki:
Çalık Holdingde Yönetim Kurulu danışmanlığı.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Değişime uğramış.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
mesleki ve teknik eğitime dair sorunların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/5364) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ocak 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Manisa Milletvekili
Uğur Aydemir ile 42 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde 303 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesi kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2-
13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 14- (1) 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası Kanununun 4 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının (I) numaralı bendinin (g) alt bendi hükmüne
istinaden Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına
dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm kuru üzerinden Türk
lirasına çevrilen hesaplar ile ilgili olarak; kurumların 31/12/2021
tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını,
dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar
Türk lirasına çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk lirası
varlığı, bu kapsamda açılan en az üç ay vadeli Türk
lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri
durumunda aşağıda belirtilen kazançlar kurumlar vergisinden
müstesnadır:
a) Bu fıkra
kapsamındaki yabancı paraların dönem sonu değerlemesinden
kaynaklanan kur farkı kazançlarının 1/10/2021 ila 31/12/2021
tarihleri arasındaki döneme isabet eden kısmı,
b) 2021
yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme
tarihine kadar Türk lirasına çevrilen hesaplarla ilgili oluşan kur
farkı kazançları ile söz konusu hesaplardan dönem sonu
değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere vade sonunda elde
edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar.
(2) Birinci
fıkra kapsamına girmemekle birlikte, kurumların 31/12/2021
tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını 2022
yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma
hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm kuru
üzerinden Türk lirasına çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk Lirası
varlığı en az üç ay vadeli Türk Lirası mevduat ve
katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda oluşan kur
farkı kazançlarının, geçici vergi dönemi sonu
değerlemesiyle Türk Lirasına çevrildiği tarih arasına
isabet eden kısmı ile dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar
da dâhil olmak üzere vade sonunda elde edilen faiz ve kar payları ile
diğer kazançlar kurumlar vergisinden müstesnadır.
(3) Kurumların
31/12/2021 tarihli bilançolarında yer alan altın hesabı ile bu
tarihten sonra açılacak işlenmiş ve hurda altın
karşılığı altın hesabı bakiyelerini 2022
yılı sonuna kadar Türk Lirası mevduat ve katılma
hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm
fiyatı üzerinden Türk Lirasına çevirmeleri ve bu suretle elde edilen
Türk Lirası varlığı en az üç ay vadeli Türk Lirası
mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda Türk
Lirasına çevrildiği tarihte oluşan kazançlar ile dönem sonu
değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere vade sonunda elde
edilen faiz ve kar payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden
müstesnadır.
(4) Bu maddenin
birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan istisna hükümleri,
aynı şartlarla geçerli olmak üzere bilanço esasına göre defter
tutan gelir vergisi mükelleflerinin kazançları hakkında da
uygulanır.
(5) Türk
Lirası mevduat veya katılma hesabından vadeden önce çekim
yapılması durumunda bu madde kapsamında istisna edilen tutarlar
nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı
cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur.
BAŞKAN Teklifin 2nci maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 303 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi
üzerinde konuşacağım. İYİ Parti Grubu adına söz
aldım, hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi, dün tümünü konuşurken bu maddeyle
ilgili olarak da düşüncelerimi bir miktar ifade etmiştim. Bu madde ne
getiriyor? Bu madde, işletmelere, bunlar kurumlar vergisi mükellefi
olabilir veya gelir vergisi mükellefi olabilir
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) 2 kişi var sizde!
ERHAN USTA (Devamla) Sana ne!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Ne demek Sana ne!
demin sen karışıyordun!
ERHAN USTA (Devamla) Az önce siz neredeydiniz?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sen demin
karışıyordun, 2 kişisiniz.
ERHAN USTA (Devamla) Burada geçmiş önergeyi,
bizim sahada kazandığımızı masada kaybettirdiniz; bir
de sıkılmadan konuşuyorsun değil mi orada?
Konuşuyorsun değil mi? Yazıklar olsun sana! Yazıklar olsun
sana! (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Lütfen Genel
Kurula hitap eder misiniz.
ERHAN USTA (Devamla) Yazıklar olsun!
Söyleyeyim... Yazıklar olsun!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Genel Kurula
hitap eder misiniz.
ERHAN USTA (Devamla) Şimdi, bu konunun
konuşulmasını istemiyorsunuz tabii; kapitülasyon veriyorsunuz
burada. Milletin parasını cayır cayır yaktınız
-128 milyar doları- şimdi Para gelsin de nereden gelirse gelsin.
diye milyarlarca liralık işletmelere kıyak
yapacaksınız; bunun konuşulmasını istemiyorsunuz ama
ben konuşacağım.
Şimdi, Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; burada yapılmaya çalışılan şey
şu: İşletmelerin elindeki dövizleri
31/12/2021 itibarıyla
yani geçen yıl itibarıyla elinde döviz bulunduran işletmelere
yapılıyor bir defa bu kıyak. Onlar bu dövizleri yıl
içerisinde -bu 17 Şubata kadar olan vakti var, ondan sonraki vakitleri de
çok problem değil aslında- kur korumalı mevduat denilen bu sisteme
getirmeleri durumunda, dövizleri Merkez Bankasına o günkü kur üzerinden
satmaları durumunda Ben kambiyo kazancından kurumlar vergisi
almayacağım. diyor, normal şartlarda kambiyo kazancı var
burada çünkü. Buradan elde ettiğin faiz gelirinden vergi
almayacağım. diyor. Yıl içerisinde kurun yukarı
doğru gitmesi durumunda yine bir kur farkından dolayı gelir
doğacak, ondan da almayacağım. diyor. Bu kadar ciddi bir taviz
veriliyor.
Şimdi, bu kiminle veriliyor? Tabii, nereden
ödenecek bu para? Normal şartlarda elbette vergilerden
karşılanacak bir şey veya vergiyi daha az alacağız
yani dolayısıyla, ciddi bir gelir transferi var burada. Yani 84
milyondan, iğneden ipliğe herkesten para toplayacaksınız;
ekmekten; sudan KDV alacaksınız, ondan sonra da hiç hak etmediği
şekilde bir grup işletmeye bunları transfer edeceksiniz. Bir
defa bunun vicdanla örtüşecek yanı olmadığı gibi bu
tamamen ekonomi bilimine de kamu maliyesi yönetimine de aykırı bir
şey.
Tabii, Faiz indireceğiz. Faiz
indireceğiz. dediler, faiz indirmenin getirdiği sonuçla -faiz
indirilmedi de, sadece politika faizi indirildi- ekonomide bir kısım
yarattığı tahribatlar oldu, bütün faizler arttı, enflasyon
arttı, dolar arttı; şimdi o sıkıntıları
gidermek için çok ciddi bir taviz veriliyor.
Bakın, bir hesap yapıldı, bu
hesabı mutlaka Gelir İdaresi de yapmıştır. Şimdi,
bu kapsamda önce şöyle söyleyelim: 1 Ekim itibarıyla dolar kuru 8,88
arkadaşlar, 31 Aralıkta da 12,98 olmuş yani dolar kurunda bu
dönemde artış 4 lira 10 kuruş. Normalde bir işletmenin 100
bin dolar parası varsa bu paradan dolayı, kambiyo kazancından
dolayı bu yıl içerisinde 102.500 lira sadece kambiyo kârı olarak
bir vergi vermesi gerekiyordu yani 100 bin dolarda 102.500 TL hemen hemen dolar
ve TL bire bir yani dolayısıyla, buradan diyelim ki bir 10 milyar
dolar döviz çözülmesi olursa sadece 10 milyar TL'nin üzerinde -ilk üç ay için
olan kısım itibarıyla söylüyorum- bir kurumlar vergisinden
vazgeçiliyor. Bunun potansiyeli ne? Yani bu yıl içerisinde 183 milyar TL kurumlar
vergisi öngörülmüş, potansiyel olarak tabii, hepsinin gelmesi mümkün
değil ama varsayalım ki hepsinin gelmesi durumunda bunun 90 milyar
TL'si gelmeyecek yani öngördüğümüz kurumlar vergisinin
yarısının gelmemesine kadar potansiyel olarak bir taviz var, bu
sadece ilk kısmı için. Yine yıl içerisinde kambiyo kârı
oluşursa yıl içerisinde bozdurdu, diyelim ki 17 Şubattan sonra
bozdurdu, herhangi bir tarihte bozdurdu yine o tarihte kambiyo kârından
vergi alınmayacak, faizinden vergi alınmayacak ve ondan sonra hem
kurumlar vergisi alınmayacak hem de diğer kâr paylarının
hiçbirinden vergi alınmayacak; böyle bir şey yok, dünyanın
hiçbir yerinde böyle bir şey görülmemiştir. Bu, yani örtülü faiz
artışının filan dışında çok ciddi bir
olaydır. Dolayısıyla, milletten yani böyle herkesten para
toplayan bir ekonomi yönetiminin bu kadar büyük bir kıyak geçmesi hiçbir
şekilde kabul edilemez.
Tabii, buraya nasıl gelindi? Bir defa
aşama aşama gelindi. Önce gerçek kişilere, biliyorsunuz, bu kur
korumalı mevduat çıktı; oradan, gerçek kişilerden buraya
bir itibar eden olmadı; sonra, tüzel kişiler, şimdi bir de bu
kanunla tüzel kişiler derken bir de gerçek kişilere gelir vergisi,
tüzel kişilere de kurumlar vergisi istisnaları bu şekilde
getiriliyor. Bundan sonraki aşamada muhtemelen -bunlar da yetmezse-
sıcak paraya da bu verilecek yani yurt dışından gelen
paraya da bu garanti verilecek. Bakın, bunu yaşayıp
göreceğiz hep beraber.
Şimdi, bunun iktisaden de çok fazla bir
mantığı yok biliyor musunuz? Çünkü bu para, sistemdeki para, bankacılık
sisteminde bu para. Bu paranın zaten banka üzerine çökmüş de bir
yerde, efendim, onun üzerine yatmış falan değil. Bu para
sistemde dönüyor, bu para kullanılan bir para. Sadece bunun ne
faydası var? Sayın Erdoğanın kürsülerden
bağırırken Bizim döviz rezervlerimiz şuradan şuraya
çıktı. demesine faydası var. Bunun için bu taviz veriliyor,
biliyor musunuz? Yoksa bu para sistemde, bu para kullanılıyor zaten.
Bu paranın hatta yüzde 25lik kısmı munzam karşılık
olarak zaten Merkez Bankasında park etmiş durumda. Yani, hani,
yastık altındaki bir para değil bu. Sistemde mevduat olarak
görülen bir paraya bu kadar yüksek taviz verilebilir mi ya? Böyle bir şey
olabilir mi? Bu sadece Erdoğanın brüt rezervini -net rezerve de
faydası yok çünkü neti getirdiğiniz zaman bunlar düşülüyor-
göstermesi açısından, o havayı atabilmesi açısından
yapılmış bir şeydir. Bu, son derece yanlış bir
şeydir.
Şimdi, peki, nasıl olacak? Bu parayı
tutanların muhtemelen yıl içerisinde ihtiyacı olacak, döviz
likiditesine ihtiyacı olacak. Onu nasıl yapacak? Tabii, böyle büyük
bir avantajı kaçırmak istemeyeceği için
Bakın, iktisadi
sonuçları da beklenildiği gibi olmayacak. Buradan dövizini bozdurdu
gözükecek, bir şekilde elde ettiği
Yani mutlaka zaten TL gelirleri
var, TL gelirleri de gidecek, sistem dışından, yine piyasadan
döviz talep edecek çünkü döviz ihtiyacını karşılamak
durumunda, ithalat yapmak durumunda. Burada parasının hepsini
bozdurduğu zaman ithalatı nasıl yapacak?
Şimdi, burada, tabii, ciddi
haksızlıklar var arkadaşlar. Yani yük geliyor da firmalar
açısından da haksızlık var. Şimdi, bir tane firma
düşünün yani yılın sonunda aslında parası var ama
gidip dolara yatırmamış herkes gibi. Ne yapmış? Türk
lirasında durmuş Türk lirası benim millî param, ben parama
güveniyorum. demiş veya Hükûmete güveniyorum. demiş. Hükûmete
güvenen kalmadı da
En fazla AK PARTİliler gidiyor zaten döviz
alıyor, onu da biliyoruz. Şimdi, ondan sonra, güvenmiş, TL'de
durmuş. Bunların hiçbirisine böyle bir şey yok. Böyle bir
avantaj vermiyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi ya? Bu, bir defa, ciddi
bir haksızlıktır.
Şimdi, ikinci haksızlık nedir?
Kambiyo zararı. Şimdi, kambiyo kârından vergi almıyorsun
ama kambiyo zararı oluşursa yıl içerisinde bir şekilde yani
-kurun düşmesi- diyelim ki kur 18 lirayken aldı, bugün 14 liraya
düştü, bunu satacağı zaman Aradaki 4 liradan dolayı bir
zarar oluştu. diyecek ve bunu matrahtan düşüyor. Şimdi böyle de
bir adaletsizlik var. Mesela, arkadaşlar söyledi, firmalar aradı
beni. Ya, benim döviz alacağım var. dedi. 31/12 itibarıyla
bilançoma kaydedilmiş döviz alacağım var, bu para 31/12den
sonra geldi. Diyelim ki 1 Ocakta geldi, 2 Ocakta geldi benim dövizim. Bu
hakkı bana niye vermiyorsun arkadaş? Ben de kullanmak istiyorum. Yani
benim bilançomda kayıtlı bir döviz alacağım var, o geldi.
Şimdi, ona o hakkı vermiyorsunuz, sadece belli bir tarih için veriyorsunuz.
Tabii, bunlar burada getirilmiş ciddi adaletsizliklerdir. Dediğim
gibi, yani vergiyle Merkez Bankası rezervini sübvanse eden bir
anlayış. Böyle bir şeyin dünyada görüldüğünü filan biz hiç
görmedik. Yani Türkiye'de yapılmış ama Türkiye'de kurumlar
vergisi istisnası yoktu. Bu dövize çevrilebilir mevduat
Yani biz ondan
şikâyet ederken yani bunun sadece kur farklarını devlet
ödeyecek, hazineden bunlar çıkacak diye bundan şikâyet ederken
şu anda getirilen bunun çok daha ötesinde başka bir şey. Ha,
buradan bir rağbet olur mu? Olur. Aklı olan firma, kayıtlı
parası varsa bu şartları taşıyan, mutlak surette
buraya rağbet edecektir çünkü böyle bir avantajı bulması mümkün
değildir. Döviz likidite ihtiyacını da sistemden tekrar girerek,
döviz talep ederek piyasadan döviz toplayacaktır. Yani, dövize olan talebi
de azaltmış olmayacaksınız ama tabii, bunları kime
anlatacaksın, kim var bunları anlayabilecek karşımızda
muhatap olarak, onu da bilmiyorum.
Şimdi, tabii, bir de bu konuda ne
yaptılar, bu kur korumalıda? Yani bu faiz midir, değil midir?
Arkadaşlar, bunun adı zaten faiz. Şimdi, geliyorum, kurumlar
vergisi kısmında değil. Ne diyoruz? Burada yüzde 14 faiz
işletilir diyoruz. Mevduat olarak ancak 3 puana kadar, bankalar 14ün
üzerine 3 puan verebilir; 17 puan olur diyoruz. Şimdi, bir defa, o 3
puanı da anlamak mümkün değil. Banka 5 puan vermek istiyorsa niye ona
biz vermesin diyoruz? Versin ki eğer bir kur artışı olursa
benim -hazinenin- kur farkı olarak vereceğim kısım
azalsın. Bana kârı var onun, banka bırak versin çünkü banka
normal mevduatı zaten yüzde 20yle topluyor ama bunu yüzde 17de bir defa
sınırlandırıyor, burayı anlamak mümkün değil.
Şimdi, adı faiz olan bir şeye, hocaları
çıkartıyorlar, sarayın bir fetvacısı var, o zaten her
şeye istenilen fetvayı veriyor Faiz değildir. diyor. Ya,
Allahtan korkun yani bu nasıl faiz değildir? Adı faiz olan bir
şeye Faiz değil. demek gibi bir şey olabilir mi? Yani ben
bunun burada hani ilmî kısmını, İslami
kısmını tartışacak filan değilim ama
arkadaşlar, bunu zaten faiz olarak alıyorsunuz. Bakın, ilk
kısmı, 17lik kısmını faizle alıyorsun; kur yüzde
17den fazla artarsa üst kısmını da kur farkı olarak
alıyorsun. Şimdi, burada Faiz yoktur. deyip
Bir de geçen
Habertürkte Cübbeli Ahmet Hocayı da çıkardılar. Ben Cübbeli
Ahmet Hocanın şeylerinin doğru olduğunu düşünürdüm.
Yani muhtemelen sistemi iyi anlatmadılar, o da oradan bas bas
bağırdı Burada faiz yoktur, bu hibedir. şeklinde
birtakım şeyler söyledi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) Burada apaçık bir
şekilde milleti de kandırma var, o da işin başka bir
boyutu. Ben o kısmına karışmıyorum çok fazla ancak
tekraren söylüyorum: Bu çok yanlış bir şeydir, bu çok ciddi bir
tavizdir yani Kur ve faiz lobisine boyun eğdi Hükûmet. filan diyorduk,
bu artık onun ötesinde bir şeydir, ciddi bir kurumlar vergisi
kaybına neden olacak bir şeydir. Bunun yapılmasının
doğru olduğunu düşünmüyorum. Maalesef, burada, tabii, AK
PARTİ Grubunun bu anlamda bir irade gösteremeyeceğini hepimiz
biliyoruz zaten.
Arkadaşlar, muhtemelen haklı olduğumu
düşünenler de olabilir içlerinde ama buradan Hükûmete sesleniyorum, buradan Sayın Erdoğana sesleniyorum: Bu
yanlıştan mutlak surette dönülmesi lazım, bu yanlıştan
dönülmezse
Bakın, bir defa, bunun rezerv olarak bir faydası yoktur,
sistemdeki paradır. Özetliyorum, ondan sonra yine para talep edecektir,
dolara talebi çok fazla değiştirmeyecektir ama çok ciddi bir vergi
kaybına neden olacaktır. Yani fakirin fukaranın vergisini bu tür
yerlere transfer etmeye de kimsenin hakkı yoktur diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, 2 maddelik bir teklif, 2 tane de yürütmesi
var. Normalde bu Parlamentoya böyle 2 maddelik teklifler pek gelmez ama giderek
buna benzer uygulamalara alışıyoruz bu dönemde. Neden? Çünkü
yasamanın giderek kalitesi düşüyor, bir keyfiyete dönüşüyor.
Neden? Çünkü her seferinde biz Plan ve Bütçe Komisyonunda
çalışırken Niçin alt komisyonlar çalışmıyor,
niçin etki analizi yapılmıyor, niçin demokratik kitle örgütleriyle
buluşulmuyor, niçin sivil toplum örgütleriyle buluşulmuyor?
dediğimizde dikkate alınmıyor. Niçin alınmıyor? Ben
bilirim, benim dediklerim doğrudur. Ama Ben bilirim, benim dediklerim
doğrudur. dediklerinin büyük bir çoğunluğu yoksulluğa,
büyük bir çoğunluğu işsizliğe, büyük bir
çoğunluğu umutsuzluğa doğru sürüklüyor ve ülke gittikçe bir
karanlığa doğru ilerliyor. Nedir? Otoriterleşme
artıyor, baskı artıyor, korku artıyor.
Evet, 2 madde
Bu 2 madde Türkiyedeki büyük bir
çoğunluğa kolaylık getirecek mi? Hayır. Peki, bunun öyküsü
ne? Arkadaşlar, biliyorsunuz, yılın son günlerinde, son on
gününe girmeden önce herkes telefonuna bakıyor, televizyona bakıyor
Döviz ne oldu, dolar ne oldu, altın ne oldu? diye. Günübirlik
işlemler yapılıyor. Bir güvensizlik gelişmiş.
Burada bizim Grup Başkan Vekillerimiz, kürsüye
çıkan arkadaşlarımız, muhalefettekiler Gelin
konuşalım, ekonomi konuşalım. Hayır. Ve ne oldu?
Biz Plan ve Bütçe Komisyonundayken bir açıklama yapıldı. Dolar
18 liraydı ve peşinden dediler ki: Kur garantili mevduatın Türk
lirasına dönüşmesi için bir pozisyon yaratıldı. Ve ne
oldu? Dolar düşmüş oldu ve sonra tekrardan yükseldi. Peki, bu kadar
olay olurken, bireylere açılmış bir olay olmuşken
yaşanan neydi? Ya, arkadaşlar, her seferinde
Yastıkaltındaki dolarları çıkartın. Bu memlekette ne
kadar yastıkaltında dolar varmış, ne kadar altın
varmış?
Asıl soru şu: Niçin insanlar Türk
lirasına güvenmiyor, niçin insanlar bu ekonomiye güvenmiyor? Bu soruyu siz
kendinize sormadığınız sürece; güvene değil,
güvenliğe yöneldiğiniz sürece; demokrasiye değil, baskıya
yöneldiğiniz sürece ekonomi de paralelinde daha kötüye gitmiş olur.
Peki, bu getirilen hazine garantili, dolara endeksli
mevduat hesaplarını kim karşılıyor? Türkiye'de
hazineye kim veriyor vergiyi? Ya, son dönemde bütün vergi
yapılandırmalarını biz sermayeye yönelik yaptık.
Hiçbir kez yoksula yönelik bir şey yapmadık, dezavantajlı kesime
yönelik bir şey yapmadık. Pandemi dönemi boyunca biz esnafa,
yurttaşa gelin bir düzenleme yapalım; elektrikte, doğal gazda
Hiçbir şeyde düzenleme yapılmadı. Ama ne yapıldı?
Boyuna zam yapıldı. Şimdi ne deniyor? Bir para
hesaplanmıştı, bu gelecekti; 163 milyar gelmiş bu mevduat
hesabına. Yüzde 18i dolarını bozup getirmiş,
diğerleri bozmamış. Şimdi, Uğur Bey getirmiş
diyor ki Şirketler getirsin versin. Şirketler güvenmiyor,
şirketler güvenmediği için bir düzenleme getiriyorlar ve
şirketlere aslında bir kâbus gibi de çökmeye
çalışıyorlar. Ama şirketler ne diyor? Benim getirmem için
bazı şartların olması lazım. Ne diyor? Şirketlere
diyorlar ki: Senin, kambiyo döneminde ekim ile aralık ayı boyunca
kazandığın paradan bir kere biz vergi almayacağız,
bunu hesaba katmayacağız. Bu parayı
yatırdığında gelecek faizden de vergi
almayacağız. Peki, bu parayı kim veriyor? Hazine veriyor. Peki,
hazine kimden alıyor? Emekçiden alıyor, memurdan alıyor,
işçiden alıyor, küçük esnaftan alıyor. Çünkü neden? Vergi
vermesi gerekenler vermiyor, vergi cennetlerine parayı götürüyorlar; bunu
çok iyi biliyoruz. Ve ne deniyor? İstediğin kadar parayı getir,
hesap sormayacağım. Bir taraftan da İstediğin kadar
parayı götür, hesap sormayacağım.a dönüştü.
Sermayeye kolaylık. Şimdi, bazı
arkadaşlar diyor ki: Yanlış yapıyorsunuz. Bu,
yanlış değil, sizin tercihiniz. Tercihiniz çoğunluktan
değil, yoksuldan değil, işsizden değil, çiftçiden
değil, emekçiden değil, memur, işçiden değil, zenginden. Ne
yapıyorsunuz? Yoksuldan alıp zengine vermeye
çalışıyorsunuz, yoksuldan alıp zengine vermeye
çalışıyorsunuz. Ve bu kur korumalı dediğiniz olaya
baktığınızda da sadece Türkiyeden bakıyorsunuz.
Arkadaşlar, dünya bir pandemiyle beraber
nereden nereye geldi. Bir virüs başladı, iki yıldır tüm
dünyayı kasıp kavuruyor ve beraberinde şimdi iklim krizi
konuşuluyor, kıtlık konuşuluyor, gıda krizi
konuşuluyor ve beraberinde ekonomiyle ilgili düzenlemeler
yapılıyor; A, B planı diye düzenlemeler yapılıyor.
Türkiye, kendisi Dolara garantili mevduatı artırayım. derken
FED diyor ki: Ben faizi önümüzdeki dönemde 4 ile 7 arasında artıracağım.
Faizi 4 ile 7 arasında artırması ne demektir?
İnsanların tekrar oraya gitmesi, tekrar doların yükselmesidir.
Peki, dolar yükseldiğinde ne olacak? Hazine bu şirketlere, bu
parayı yatıranlara para verecek. Peki, bu para verildiğinde ne
olacak? Enflasyon yükselecek. Peki, ne olacak? Tekrar yeni vergiler gelecek
veya vergiler yükseltilecek. Kim verecek? Yoksul verecek. Nedir? Yoksuldan al
zengine
Siz böyle yaptığınız sürece hiçbir ilerlemeyi
sağlayamazsınız.
Çözüm nedir? Biz buna bir şey
söylediğimizde Vatan hainliği, ihanet, dış mihraklar
gibi, bunlara benzer bir yığın söylem geliştiriyorsunuz ama
en büyük vatan hainliği, en büyük ihanet, yoksulların giderek daha
yoksullaşması, işi olanların işini kaybetmesi,
Türkiyedeki nüfusun yarısından fazlasının
açlığa, yoksulluğa mahkûm olmasıdır; en büyük ihanet
budur, vatana en büyük ihanet budur. Yoksuldan alıp zengini daha zengin
etmek bu döneme özgü bir şeydir. Herkes biliyor ki bu dönemde yoksullar
daha yoksullaşıyor, zenginler daha zenginleşiyor. Her türlü
vergi kolaylığını sağlıyorsunuz, her türlü yaptırımı
yapıyorsunuz. Faiz düşecekmiş
Niye yoksulun borcunu
düşürmüyorsunuz? Niye yoksulun faizini düşürmüyorsunuz? Bu dönemde
insanların çocuklarının okul taksitini ödemek için,
konutlarının taksitini ödemek için tekrar borç paraya
ihtiyaçları var, kredi çekemiyorlar, faiz yüksek. Gelin o faizleri
düşürün, yok. İnsanların ödeyemedikleri borçlarının
faizini düşürün, yok. Elektriğe zam, doğal gaza zam, bütün
vekillere son bir haftadır elektrik faturaları geliyor. Batmanda
insanlar DEDAŞın zulmünü
Az önce -Antalya Aksudan- gelen elektrik
faturaları var. İnsanlar geçinemiyor, perişan; siz ne
diyorsunuz? Zengini daha zengin edeceğiz. Yoksulları
düşünmüyorsunuz ve hazinenin garantisini de tekrar yoksullar
aracılığıyla oturtmuş oluyorsunuz.
Peki, bu ekonomik yapının özelliği
ne? Arkadaşlar, Türkiyede ithalata dayalı bir üretim var, ham madde
yok, ithal ediliyor; ithal edildiği sürece de, siz ne yaparsanız
yapın, kurla ilgili düzenleme yapamazsınız. Dolar yükseliyormuş
Dolar değil arkadaşlar, Türk lirası değer kaybediyor, Türk
lirası artık sürünüyor. Bunu FED söylüyor ve bunu çok
güvendiğiniz Putin diyor ki: Türk lirası gibi olmayalım, Türk
lirası durumuna düşmeyelim. O düzeye geldiniz ve siz hâlâ bu
durumdan vazgeçmiyorsunuz. Neymiş? Faize
karşıymışsınız. İnanın bütün yoksullar,
bütün yurttaşlar faiz veriyor ve söke söke faiz alıyorsunuz. Elektrik
parası, doğal gaz diyoruz; ödemediği takdirde faizini
alıyorsunuz. Gelin düzenleme yapın, gelin onunla ilgili düzenleme yapın
ama ona yanaşmıyorsunuz ve şimdi bütün umut neye
bağlanmış? Bütün umut turizme bağlanmış. Peki,
pandemi hortlarsa ne olacak? Peki, bu ülkede yaşayan yoksullar ne yapacak?
Oradaki Türk lirası değer kaybettiğinde insanlar gelecek, evet,
gelsinler. Peki, buradaki yoksulluğa çözüm olacak mı, işsizliğe
çözüm olacak mı? Hayır. Biz şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Sizin
güveni kesinlikle öne almanız lazım, demokrasiyi kesinlikle öne
almanız lazım. Siz bunu yapmadığınız sürece,
güvenliği aldığınız sürece bir yere
varamazsınız.
Bir diğeri: Ekonomiyi ben bilirim. demekle
olmuyor. Bilmiş olsaydınız 4 Merkez Bankası yöneticisini
değiştiremezdiniz Cumhurbaşkanlığı sisteminde, 3
bakanı değiştiremezdiniz ve şu anda da yeniden değişimden
söz ediliyor. Bu kadar kendinize güvenmiş olsaydınız,
geliştirmiş olsaydınız, bunlar olmazdı ve Ben
bilirim. dediğiniz bu son süreçte, 27inci Dönemde,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde giderek insanlar daha
da yoksullaştı, işsizleşti, enflasyon arttı. Şu
andaki enflasyon
Dün, biz Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak Maliye
Bakanıyla beraberdik, diyor ki: Yüzde 40ları geçecek, yüzde
40ları bulacak önümüzdeki yıl. Demek ki önümüz daha da
sıkıntılı günlere gebe.
Eğitimle ilgili, sağlıkla ilgili,
araçla ilgili, konutla ilgili, barınmayla ilgili, geçinmeyle ilgili bir düzenleme
yok, hiçbir düzenleme yok ama -burada dedikleri gibi- ne deniyor? Gel
paranı faize yatır, dolar garantili ve ben vergi almıyorum senin
faizinden. İşte, asıl faizcilik budur, asıl faizcilik
faizden vergi almamaktır, o ranta kapı açmaktır. Bunu yaptığınız
sürece siz tefecilikten kurtulamazsınız, faize muhtaçsınız.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener.
Buyurun Sayın Şener. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 2nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde özünde neyi düzenliyor? Kısaca ifade
edecek olursak şunu söyleyebiliriz: Kurumlar vergisi mükellefleri ile
bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinden,
bunların döviz ve altınlarını en az üç ay vadeli Türk
lirası mevduata dönüştürmeleri hâlinde kur farkı ve faiz
gelirleri üzerinden vergi alınmayacağını düzenliyor.
Yanlış duymadınız, bu madde Kurumlar vergisi mükellefleri
ve bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, Türk lirası mevduatları
üzerinden dövizlerini Türk lirasına çevirdikleri takdirde faiz elde
edeceklerdir, kura dayalı olarak faiz elde edeceklerdir ama biz bundan
vergi almıyoruz. diyor. Yani Faizle mücadele ediyoruz. diye
aylardır nutuk atan iktidar bu noktaya geldi değerli arkadaşlar,
Faiz gelirlerinden vergi almıyoruz. noktasına geldi. Yani
aklıma geliyor; vay sizi faizciler vay, sizi gidi faizciler sizi! (CHP
sıralarından alkışlar) Hem de öyle pekiştirerek
yazmışlar ki saydım, tam 4 kez Faizden vergi almıyoruz.
diye yazmışlar; bir maddede de atıf var, 5 kez. 2 maddelik bu
teklifin 5 yerinde Faizden vergi almıyoruz. diye tekrar ve tekrar
vurgulamışlar. Hani faizle mücadele ediyordunuz? Ama Biz faizle
uğraşıyoruz. vesaire derken bir baktık ki Hükûmet
aslında bütün faizleri artırıyormuş. Başta hazinenin
borçlanma faizleri olmak üzere, o günden bugüne piyasadaki bütün faizler
arttı. Bakın, iki yıl vadeli devlet iç borçlanma tahvilinin
faizi yüzde 17den 24e çıktı. Beş yıllık devlet iç
borçlanma faizi yüzde 17den 26ya çıktı, on yıl vadeli
olanlarda faiz 17den 25e çıktı. Beş yıl vadeli dolar
cinsinden borçlanma faizi ise yüzde 5ken yüzde 8e çıktı. Ya, sizin
bu kadar çok faiz sever olduğunuzu bilmiyorduk. Hani vaktiyle çok
söylenirdi ya Faiz sevici bir iktidarımız var, Hükûmetimiz var.
Sadece devletin borçlanma faizleri değil, bir
bakıyoruz, vatandaşın en doğal ihtiyacını
karşılamak için aldığı kredilerdeki faizleri bile
fırlattılar. Bakın, ihtiyaç kredisi faizi yüzde 23ten 29a çıktı.
Kredili mevduat faizi yüzde 24ten yüzde 26ya çıktı yani bu
Hükûmetin politikalarıyla çıktı. Taşıt kredisi yüzde
21den 26ya; konut kredisi yüzde 17den 18e; ticari kredi faizi yüzde 21den
24e; dolar cinsinden ticari kredi faizi yüzde 2,69dan 5,12ye çıktı
yani 2ye katlandı. Ya, bu kadar çok faizle uğraşırken
Faizle mücadele ediyoruz. derken meğer gönlünde gizli bir faiz sevgisi
varmış Hükûmetin. Faizleri fırlatmışlar, buraya da
getirmişler bir madde, diyorlar ki: Efendim, biz, şirketlerin
bilançolarındaki dövizleri Türk lirasına çevirdikleri takdirde yüksek
faiz vereceğiz ve bu yüksek faizden de vergi almayacağız.
Baştan sona faizle örülü bir hükûmet programına
dönüşmüştür; onun için bir modelleri yok, gelecekle ilgili bir
perspektifleri yok.
Hani, hatırlayın, üç ay önce ne
diyorlardı? Efendim, rekabetçi kur, kur ne kadar yüksek olursa o kadar
iyidir. Kur yükselecek; ihracatımız artacak, ithalatımız
azalacak, cari fazla vereceğiz, ekonomiyi dengeye ulaştıracağız.
diyorlardı. Bir baktık ki politika faizini indirdiler, kur yükseldi;
ikinci kez indirdiler, kur yükseldi; üçüncü kez indirdiler yine kur yükseldi;
dördüncü kez de politika faizini indireceklerken bütün iktisatçılar,
ekonomi hocaları Ya, yapmayın, etmeyin, tutmayın; eğer
bunu yaparsanız kuru patlatacaksınız. dediler. Yine indirdiler
ve arkasından bir baktık ki dolar kuru 18e çıkmış.
Sonra, kuru düşürmek için mücadele etmeye başladılar; şimdi
yüksek kurdan, rekabetçi kurdan hiç bahsetmiyorlar, Bakın, gördünüz mü
kuru 18den 13e, 14e düşürdük. diye övünç çıkarmaya
çalışıyorlar. Yani, üç ay önce ne söylüyor idilerse bugün
tersini söylüyorlar. Faize karşıyız. dediler, faizci
olduklarını gösterdiler, Yüksek kur iyidir. dediler, şimdi
kuru düşürmek için mücadele ettiklerini söylüyorlar. Böyle bir politika
olmaz, çelişkilerle yoğrulu bir model olmaz; ortaya bir model
koyduğunuz zaman bunun tutarlı bir tarafı olur. Hani
izlediğiniz politika ihracatı artıracaktı, ithalatı
azaltacaktı, cari fazla verecekti. Şu madde bile, üretim yapanı,
yatırım yapanı ve ihracat yapanı cezalandıran bir
maddedir değerli arkadaşlar. Nasıl mı? Bu maddeyle Hükûmet
şirketlere diyor ki: Dövizinizi ve altınınızı
yatırıma bağlarsanız yani dövizinizle,
altınınızla yatırım yaparsanız, üretim
yaparsanız, ihracat yaparsanız kazancınızdan vergi
alacağız. Ama bunu yatırıma dönüştürmez, üretime
dönüştürmez, kasanızda tutarsanız, bir mevduatta tutarsanız
sizin faiz gelirlerinizden vergi almıyoruz. Hani siz üretimi,
ihracatı teşvik etmeye çalışıyordunuz? Bu madde nedir
arkadaşlar? Bu madde tam tersini söylüyor.
Ama zıtlıklar sadece burada değil;
bakın, bir ton zıtlık var. Hani ihracatı
artıracaktınız? İhracatçı ithalat yapabilmek için
döviz bulamıyor piyasadan, döviz. EXIMBANK kredileri işlemiyor, kredi
çekemiyor; bu yetmedi, ihracatçının yıllık maliyetini yüzde
88e çıkardınız. Bu maliyetlerle nasıl iş yapacak?
Başka? İhracatçının döviz gelirlerinin yüzde 25ini Türk
lirasına çevirmeyi zorunlu kıldınız. Hani siz ihracatı
teşvik ediyordunuz, bu yaptıklarınız neyin nesi? Yani
söyledikleriniz başka, yaptıklarınız başka. Ve bu
madde de aynı şekilde, ihracatı, üretimi ve
yatırımı caydıran; üretim, ihracat ve yatırım
yapmamayı özendiren bir madde niteliğindedir. Nitekim, bu
darmadağınık ve koyduğunuz hedeflere aykırı
politikalar yüzünden bakıyoruz ki ihracatın birim değeri
düşmüş, azalmış; 2014te 1,59 dolarken Kasım 2001de
1,26 dolara düşmüş. Böyle ihracat artışı olmaz
değerli arkadaşlar. Veya ileri teknoloji ürünlerinin toplam ihracat
içindeki payına bakıyoruz, yüzde 2-3. Nasıl bir ihracatı
teşviktir bu? Bunu da kabul edebilmek, anlayabilmek mümkün değildir.
Ve sonra, hani dış ticaret fazlası
veriyordunuz? En son kasım ayı rakamlarını ilan ettiniz,
2,7 milyar dolar cari açık verdi. Hani cari açığı
kapatıyordunuz? Bir ay kapandı diye bayram yaptınız
Bakın, politikalarımız cari fazla vermeye başladı.
diye. Her kriz döneminde, doların her fırladığı
dönemde, 2001 krizinde de 94 krizinde de zaten ekonomide cari fazla
vardır. Siz bir ay, iki ay cari fazla verdik diye Bak, politikalarımız
isabetlidir. demek istiyorsunuz. Ama şimdi, kasım cari
açığı ilan edildi, bir ayda 2,6 milyar dolar cari açık
verdiniz.
Demek ki politikalarınız işe
yaramıyor, demek ki sizin politikanız yok, aklınıza
geldikçe konuştuğunuz her şeyi politika zannediyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Sadece cari
açığı artırmadınız, risk primini
artırdınız. Bugün itibarıyla risk primi 543tür
değerli arkadaşlar. Bu ne demek biliyor musunuz? Gidip de yurt
dışında döviz cinsi borçlanacağınız zaman
diğer dünya ülkelerine göre yüzde 5,5 daha fazla faiz ödeyeceğiz.
demek istiyorsunuz. Bunun neresi başarı, bunun neresi politika?
Enflasyonu zaten fırlatmışsınız, her taraf yangın
yerine dönmüş; akaryakıta her gün zam geliyor, her gün; benzin, mazot
zammından, elektrik fiyatlarındaki artışlardan, mutfaktan,
marketlerden, çarşıdan, pazardan vatandaş korkar olmuştur.
Dolayısıyla her pakette yeni bir madde
getirerek bu işi çözemezsiniz. Derli toplu bir paket getirmenizi
beklediğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gruplar adına yapılan
konuşmalar tamamlanmıştır.
Teklifin 2nci maddesinde şahsı adına
ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kanun teklifinin 2nci maddesi üzerine söz
aldım. Genel Kurulu ben de saygıyla selamlıyorum değerli
milletvekilleri.
Nitelikli yasama yapma sürecinde bu dönem, özellikle
de bu sistemle birlikte, çoğunlukla da Plan ve Bütçe Komisyonu gibi önemli
bir Komisyona gelen kanun tekliflerinin dahi ne kadar hazırlıklı
getirildiğine şahitlik ediyoruz(!)
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda bir
kanun teklifi görüşülürken bu kanun teklifiyle ilgili 2 maddelik,
işte yürürlük maddesiyle beraber 4 maddelik bir kanun teklifi aynı
anda Komisyonda görüşülmeye başlandı. Benim üzerine söz
aldığım 2nci madde, daha dün Genel Kuruldan geçen, beraber
oyladığımız 301 sayılı Kanun Teklifinin 12nci
maddesinde gerçek kişiler için getirilen kur garantili TL mevduat
hesabı düzenlemesinin bir devamı. Biz bu düzenlemeyi bu maddeyle
kurumlar, tüzel kişiler için de düzenleyeceğiz. O zaman neden bu
madde detaylı olarak Komisyonda yeterince görüşülmedi?
Değerli milletvekilleri, evet, bu düzenlemeyle
-benim üzerinde söz aldığım bu maddeyle- mevduat ve katılma
hesaplarında bulunan yabancı paralarını ve altın
hesabı bakiyelerini Türk lirasına çeviren tüzel kişilere,
kurumlara kur farkından kaynaklı faiz, kâr payları gelirleri
açısından kurumlar vergisi ödemelerinden bir istisna getirilmekte. Bu
düzenlemeyle, Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuyla
paylaşılan, yasası çıkmadan uygulamasına geçilen kur
korumalı Türk lirası mevduatı dediğimiz finansal araçla
ister gerçek kişiler olsun ister kurumlar olsun 84 milyon vatandaştan
toplanan vergi gelirlerini sayısı çok az olan bir kesime transfer
ediyoruz. Birçok dünya ülkesi vergi adaleti açısından üst gelir
grubunu vergilendirirken değerli milletvekilleri, bu iktidar, bu yasal
düzenlemeyle üst gelir grubuna avantaj sağlayan, vergisini ödeyen
vatandaşlara karşı haksızlık yaratan ve Anayasaya da
aykırı olan düzenlemeler getirmektedir. İşte, kur
korumalı mevduat düzenlemesi de tam da böyle bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Komisyonu
üyesi Değerli Hocamız Sayın İbrahim Kaboğlu,
Komisyonda bu, Anayasaya aykırılıkları çok detaylı
şekilde gündeme getirdi. Bakın, bu 2nci maddeyle
Anayasamızın şu maddelerine aykırı düzenlemeler
görüyoruz: Örneğin, kur farkından doğan ödemenin, hepimizin
vergileriyle oluşan hazine ve bütçeden yapılacak olması
Anayasanın 73üncü maddesine aykırılık içermektedir;
mevduatı bulunan ile bulunmayanlar arasında bir ayrım
yapılmakta, bankada mevduatı bulunmayan vergi yükümlülükleri
mevduatı bulunanlara katkıda bulunacaklar; Anayasa madde 73e yani
kamu külfet ve nimetlerinden eşit paylaşım ilkesine
aykırılık içermektedir. Yine madde 73, sosyal adalet ilkesi ve
kamu harcamaları tanımına da aykırıdır.
Diğer taraftan şunu da belirtmek istiyorum
değerli milletvekilleri: Madde 65, Anayasamızda çok önemli bir
düzenleme içeriyor, diyor ki: Sosyal devlet harcamaları sosyal devletin
gerektirdiği önceliklere göre harcanır.
Bakın, bugün, bu ağır kriz
ortamında vatandaşın temel önceliği nedir, çözüm bekleyen
önceliği nedir ve biz hangi düzenlemeleri yapıyoruz? Evet, tüm bu
Anayasaya aykırılıkla birlikte kur farkı uygulaması
aslında ikinci bir faiz uygulamasıdır; dolayısıyla,
bir taraftan faize karşı çıkarken diğer taraftan yeni bir
faiz aracı uygulamasıyla karşı karşıyayız;
üstelik bu faizin yükünü de, bu faizi de bankaların yanında
vatandaşlarımıza yüklüyoruz. İşte, görüldüğü
gibi, son dönemde gündemimize gelen kanun teklifleri aslında bu iktidarın
yanlış ekonomi politikaları sonucunda ortaya çıkan ve
hızla artan, kontrol edilemeyen enflasyon, hayat
pahalılığı, döviz krizi, Türk lirasındaki değer
kaybı, hızla düşen kişi başına gelir,
vatandaşlarımızın hızla düşen alım kriziyle
karşı karşıya olduğumuzun aslında bir kabulüdür
ve bu teklif tam da bunun bir örneğidir. Oysa Türkiyenin bugün içinde
bulunduğu devlet krizi ve ekonomik krizin ortaya
çıkışının doğrudan nedeni, işte,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi değil midir? (CHP
sıralarından alkışlar) İşte, bu, tek kişilik
hükûmet sisteminin öngörüsüz, belirsiz, güven vermeyen, hukukun
üstünlüğünü hiçe sayan, bağımsız ve özerk kurumları
tahrip eden; kişisel, keyfî kararları, söylemi; inat, ısrar ve
uygulamaları değil midir? (CHP sıralarından
alkışlar) Değerli milletvekilleri, tüm bunların maliyetine
de 84 milyon vatandaşımız katlanmaktadır.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Bugün
halkın bizden çözüm beklediği temel öncelik, enflasyonla mücadele,
enflasyon karşısında ezilen esnafın, çiftçinin, kurumların
o sabit girdi fiyatlarındaki
Bunları önlememizi ve bunlarla ilgili
gerçekten etkili düzenlemeler yapmamızı beklemektedir ama gelen bu
kanun tekliflerinin bu gündemle bir ilgisi yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Getirilen tekliflerin enflasyonla mücadeleye dönük
bir gündemi yoktur. Bu teklif, döviz krizinin hâlen devam ettiğinin, kur
krizini çözmede başarısız olunduğunun da bir
beyanıdır açıkçası. Bu Hükûmetin ne uygulayacak bir ekonomi
modeli ne de bir programı vardır ve bu Hükûmete güven gerçekten
sıfırlanmıştır. Sorunların sebebi olan sistem ve
devlet krizinden çıkmadıkça, bağımsız ve özerk
kurumlara güveni artırmadıkça ve gerçekten öngörülebilir, istikrarlı
politikalar ve daha da önemlisi liyakatli kadrolar ve kurumlar
olmadığı sürece çok daha büyük bedeller ödeyecektir ülkemiz
maalesef. Ve vatandaşlarımız için, esnaf için, çiftçi için,
asgari ücretli için, emekliler için önümüzdeki günler, değerli milletvekilleri,
çok daha zor ve yakıcı olacaktır. Biz Parlamento olarak
vatandaşlarımızın çözüm bekleyen sorunlarına
odaklanmalı ve bu yönde kanun tekliflerini Meclis gündemine getirmeliyiz
diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci
konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin.
Buyurun Sayın Yegin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ORHAN YEGİN (Ankara) Teşekkür ederim
Başkanım.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun 2nci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; bu maddenin, daha doğrusu kur korumalı mevduat
enstrümanına neden geçtiğimizin, buna neden ihtiyaç duyduğumuzun
kısaca bir özetini yapmak isterim sizlere.
Salgınla birlikte tüm dünya ekonomilerinde
yaşanan sıkıntılara, Türkiyeye karşı özellikle
2013 yılından sonra başlatılan siyasi ve ekonomik
saldırılara bir de döviz cephesini eklemiştir. Ülkemizin siyasi
ve ekonomik yönü sistemin sahipleri tarafından, kendilerinin siyasi
uydusu, ham madde ve insan kaynağı, sıcak para ve askerî, ticari
pazarı olarak tasarlanmıştır. Bu tasarımı
yıllardır yaptığı hamlelerle kabullenmeyip kendi
yolunda yürüme iradesini ayakta tutan ülkemizi, ekonomimizi bugün
darboğaza sokmak istedikleri alan; evet, işte, yüksek faiz alanı
olmuştur. Bu alanda Türkiye sıkışsın, imalat sanayisi
küçülsün ithalatı artsın, insanımız işsiz, iş
dünyamız kârsız, devletimiz de vergisiz kalsın istenmektedir.
Yüksek faizle devletin borcu artsın, cari açık yükselsin, milletin ve
devletin geliri yüksek faizle ve sıcak parayla dışarıya
aksın, ondan sonra da ülkemizdeki tüm sosyal ve siyasal taraflar sonu
gelmez, çare üretmez bir kısır döngünün içinde eli kolu
bağlı debelenip dursun istenilmektedir.
Son dönemde, özellikle bölgemizde ve dünyada
oluşturdukları istikrarsızlığa ve kaosa meydan okuyup,
yaptığı müdahalelerle büyük devletlerin planlarını
bozan ülkemizi yola getirmek isteyen çevrelerin amacı; Türkiyeyi
sömürülecek bir pazar olarak konumlamak, tırnak içinde haddini bilen,
onların hesabına göre bölgede ve dünyada pozisyon alan bir uydu
devlet olmaya razı etmektir. Bu defa kullandıkları en belirgin
araç ise kur ve yüksek faizdir.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; gelişmiş ülkeler, ellerindeki sıcak parayı
ve biriken fonları yüksek faizle az gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelere satmak için enflasyon-faiz-kur ilişkisini bilimsel dayanak
kılıfıyla âdeta bir dayatmaya dönüştürmüşlerdir ve bu
dayatmayı her zamanki çifte standartçı tutumlarıyla istedikleri
ülkede istedikleri gibi dozunu değiştirip, genişletip,
esnetmişlerdir.
Bunu neye bakarak söylüyoruz? Bunu yüzde 7yi
aşmış bir enflasyon varken faizin 0,3te yani enflasyonun
yaklaşık 25 kat altında tutulduğu Amerikaya bakarak
söylüyoruz. Bunu yüzde 6yı aşmış bir enflasyon
karşısında eksi faizin de uygulandığı Almanyaya
bakarak söylüyoruz. Bunu, yüzde 8i aşmış bir enflasyon var iken
yüzde 2,1 faiz uygulaması olan Macaristandaki kur
değişmemelerine, bunu yüzde 9lara ulaşmış bir
enflasyon varken faizin yüzde 1,3te tutulmasına rağmen kurun
köpürtülmediği bir başka örnek olan Polonyaya bakarak söylüyoruz.
Bunun benzer örneklerini çoğaltabileceğimiz, enflasyon
oranlarının altında faiz oranlarının uygulandığı
İtalyaya, İngiltereye, Şiliye, Çekyaya, Fransaya ve daha
nicelerine bakarak söylüyoruz. Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; ortada bu rakamlar varken peki neden bize Enflasyon üzerinde
faiz olacak kardeşim! diye dayatılıyor? Bunu sormamız
gerekmiyor mu?
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; işin özü, bu çifte standartçı ekonomi bilimine
karşı aldığımız kararlı tavır ve tutum
sonucu politika faizlerinin düşürülmesiyle dize getirme çabaları
yoğunlaşmış ve ülkemizde kur üzerinden bir tansiyon
oluşturulmuştur. Böylece, kurda suni bir yükseliş ortaya
çıkmış, vatandaşımız da haklı olarak
elindeki TLnin eridiğini düşünerek dövize yönelmiştir, bu
yönelim kurdaki köpüğün daha da artmasına sebep olmaya
başlamıştır. Bunun önüne geçmek için Cumhurbaşkanımız,
Hükûmetimiz, vatandaşın kur yükselmesi karşısında
mağdur olmayacağı, millî parada kalarak risklerden
korunacağı ve bu düzene karşı alınan tavra ortak
olacağı bir alan oluşturmuş, kur korumalı mevduat ve
katılım enstrümanını yeni bir araç olarak devreye
almış ve böylece, kurda ortaya çıkan bu suni ve
aşırı oynaklık önemli ölçüde gerilemiştir. Kapasite
kullanım oranlarının maksimum düzeylere
çıktığı, organize sanayilerde yer
bulunamadığı için yeni organize sanayi alanlarının
aranıldığı, ihracatta tüm zamanların rekorlarına
ulaşan, istihdamını pandemi öncesine göre
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ORHAN YEGİN (Devamla) -
bugün 3 milyonun
üzerinde artıran bir ülkede kurun bu derece
oynaklığının, ekonomik gerekçelerle değil stratejik ve
politik gerekçe ve amaçlarla köpürtülen oyunları bozan ülkemizi ve
iktidarımızı âdeta bir terbiye etme yöntemi olduğu bu
hamleyle artık resmen anlamını bulmuştur.
Kıymetli milletvekilleri, teklifimizin 2nci
maddesiyle, daha önce bireylere getirilen bir imkânı, kur korumalı
mevduat ve katılım hesabı imkânını kurumlar,
şirketler açısından da mümkün hâle getiriyoruz. Bu yeni ekonomik
model, iktidar-muhalefet, özel-tüzel, birey-kurum, hepimiz için,
geleceğimiz için bir modeldir. Ülkesinin, milletinin
çıkarını düşünen herkes artık bu saatten sonra bu
politikaya gerçekten sahip çıkmalıdır. Bu yeni modelle
yatırımın, istihdamın, üretimin, ihracatın ve
refahın artacağı, çok daha müreffeh bir Türkiye'nin
başarısına omuz vermeli ve bu başarıya atılan
imzaya hep beraber ortak olunmalıdır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap işlemi yok.
İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre
söz vereceğim.
Sayın Özkan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
muhtarlarla ilgili yapılan iyileştirmelere ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Demokrasi zincirinin ilk halkasını
oluşturan muhtarlarımız için -son yirmi yılda- merkezî
kurumsal yapıya tam anlamıyla dâhil edilmeleri, özlük
haklarının, SGK primlerinin devlet tarafından ödenmesi,
maaşlarının artırılması, silah ruhsatı
harcı muafiyeti başta olmak üzere pek çok önemli iyileştirmeler
yaptık. 2002 yılında 97 lira olan maaşlarını
bugün 4.250 liraya yükselttik. Yeni muhtarlık hizmet binasıyla ilgili
proje çalışmalarını tamamladık, inşasına
yakında başlanacak. Muhtarlarımızın Ankaraya
geldikleri zaman oturacağı, buluşacağı,
kalacağı muhtar konukevini de inşallah 19 Ekim Muhtarlar
Gününde hizmete açıyoruz.
Her zaman muhtarlarımızın
yanında olan ve destekleriyle onlara güç veren
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal
38.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Dolar düştükten sonra fiyatlar düşecek. denilmesine
rağmen her şeye zam geldiğine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP iktidarında âdeta lapa lapa zam
yağıyor. Dolar düştükten sonra fiyatlar düşecek.
diyordunuz, dolar düştükten sonra doğal gazdan elektriğe,
kömürden benzine hemen hemen her şeye zam geldi. Son olarak, motorine 52
kuruş, benzine 46 kuruş daha zam geldi. Bir yılda benzine yüzde
94, mazota yüzde 115, LPGye yüzde 128 zam yaptınız. Emekliye yüzde
25 zammı reva görenler, daha yılbaşı gecesi doğal gaza
yüzde 50 zam yaptılar. Vatandaşın poşeti markette dolmuyor,
filesi pazarda yetmiyor. Maaşın çoğu faturalara gidiyor. Kendi
halkı açlık sınırının altında her gün bir
zam haberiyle uyanırken Afganistana 700 tonluk iyilik treni yollayanlar
bu ülkeyi yönetemiyorlar. Onun için hemen seçim, derhâl seçim, erken seçim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hemen
Burcunun gelmesi lazım.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Evet, gelmemiz
lazım sizin beceremediğinizi becermek için, bu ülkeyi iyi yönetmek
için.
BAŞKAN Sayın Aycan
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, kar yağışı nedeniyle maddi
kayıpları olan seracılar ile hayvan yetiştiricilerine
devlet desteği verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, bu hafta yaşanan yoğun kar yağışı
tüm yurtta ulaşımda ve diğer alanlarda
sıkıntılara sebep olmuştur. Özellikle şehrim Kahramanmaraş
ve Gaziantep kar yağışından en çok etkilenen iller
olmuştur. Şehir içi ve şehirler arası ulaşım kar
yağışından çok etkilenmiştir. Kahramanmaraşta
kar yağışından olumsuz etkilenen bir kesim de
seracılar olmuştur. Mevcut seraların yüzde 80i hasar görmüş
ve kar yağışından dolayı seralar çökmüştür, bin
dönüm sera alanı yıkılmıştır, seracıların
ciddi maddi kayıpları vardır. Seracılara devletin destek
vermesi acil ihtiyaç hâline gelmiştir.
Diğer taraftan, kar yağışı
-hayvan yetiştirenlerde- özellikle kırsal kesimdeki
vatandaşlarda da sıkıntılara sebep olmuştur. Bu
kesimde en önemli ihtiyaç yemdir. Yem konusunda da destek verilmesi
faydalı olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevkin
40.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Hükûmetin her alanda yönetme yetisini kaybettiğine ve seçime gidilmesinin
şart olduğuna ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Garibanın üzerine kara kışta bir
yandan zam yağarken, öte yandan TAG Otoyolu ve Bolu Dağında
yağan karda insanlar aç susuz onlarca saat mahsur kaldı, donma
tehlikesi geçirdi. İlgililerin yirmi dört saat boyunca seyirci
kalmasıyla kahrolduk. Maraş ve Antepte şehir merkezlerinde bile
yeterli kar çalışması yapılmadı. Yarım saat önce
aldığımız telefona göre Adıyamanda da mahsur kalan insanlar
olduğu bildirildi. Deprem, sel, heyelan, orman yangını,
çığ gibi doğal olaylar için mühendislik önlemi
almıyorsunuz. Afet anlayışınız, önceden tedbir almak,
bilimsel normlardan yaralanmak değil sadece yara sarmak üzerine kurulu.
Keşke o yaraları da yeterince sarabilseydiniz. Hükûmet, her alanda
yönetme yetisini kaybetmiştir. Daha fazla zaman kaybetmeden seçim
sandığının hemen gelmesi şarttır.
BAŞKAN Sayın Koçer
41.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçerin,
Gaziantepte meydana gelen yoğun kar yağışında ilk
saatlerden itibaren devletin ve belediyelerin tüm imkânlarının
seferber edildiğine ilişkin açıklaması
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Gaziantepte meydana gelen yoğun kar
yağışından etkilenen vatandaşlarımıza
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, karla mücadelede emeği geçen
herkese şükranlarımı sunuyorum. Bu tür zamanlar birlik ve
dayanışma zamanıdır. İlk saatlerden itibaren
devletimizin ve belediyelerimizin tüm imkânları seferber edilmiş,
vatandaşlarımızın kardan zarar görmemesi için her türlü
çaba gösterilmiştir. Destek veren tüm kurumlarımıza
teşekkür ediyorum. Allah ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten
korusun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
42.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirnede sınıra yakın yerlerdeki
tarlasına gitmek isteyen çiftçilere zorluk
çıkarıldığına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Fotoğraf, nüfus cüzdan fotokopisi, nüfus
kayıt örneği, yerleşim yeri belgesi, adli sicil kaydı,
Jandarma GBTsi, tabura dilekçe, ÇKS belgesi ve ilmühaber. Bunlar ne mi?
Edirnede sınıra yakın bir yerde tarlası olan çiftçimizin
tarlasına gidebilmesi için istenen belgeler; tam 10 tane.
Çoğunluğu Suriyeli milyonlarca yabancıya hiç sormadan sınırlarını
açan AKP kafası tarlasına gitmek isteyen çiftçiye binbir zorluk
çıkarıyor. Bu kadar belge nedir? Türkiye Cumhuriyetinde Türk
vatandaşı olarak kendi tarlasına gitmek, tarlayı ekmek,
tarlaya bakmak, ürününü toplamak ne zamandan beri olası suç kabul ediliyor?
İlgili bakanlıklar abuk sabuk işleri bir tarafa bırakarak
sınırda tarlaları olan çiftçilerimize binbir güçlük
çıkarmak yerine tarlalarına gitmeleri için
çalışmalarını kolaylaştıracak önlemleri
almalıdır. Her gelen yabancıya sınırları açarken
neredesiniz? Sizin gücünüz sadece kendi vatandaşlarımıza, kendi
çiftçilerimize mi yetiyor?
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, önerge işlemlerine
geçiyoruz.
2nci madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım, okutacağım.
İlk 2 önerge aynı mahiyettedir, bu
önergelerle birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayşe Sürücü Mahmut
Toğrul Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Şanlıurfa Gaziantep İzmir
Murat Çepni Erdal
Aydemir Necdet
İpekyüz
İzmir Bingöl Batman
Abdullah Koç Nuran
İmir
Ağrı Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Ümit
Beyaz
Adana Kayseri İstanbul
Yavuz Ağıralioğlu Bedri Yaşar
İstanbul Samsun
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ilk konuşmacı Şırnak Milletvekili Sayın
Nuran İmir.
Buyurun Sayın İmir. (HDP
sıralarından alkışlar)
NURAN İMİR (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütün halkımızı
selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle, bu teklife HDP olarak, toplumun
çoğunun yararını gözetmediği, sadece belli kişi ve
şirketlere imtiyazlar sağladığı için hayır oyu
veriyoruz. Bu ülkenin ekonomisi, deyim yerindeyse, son beş yıldır
can çekişiyor. İktidar, ekonomik kriz derinleştikçe
faturasını emekçiye, yoksula, esnafa kesiyor. Özellikle salgınla
birlikte iktidar sürekli ekonomik krizi fırsata dönüştürmeye
çalışmaktadır. Yapılan bütün ekonomik hamleler, bakan
afları Yastıkaltı dövizleri, altınları bozdurun.
çağrıları boşa çıkınca da bu sefer, yasal
düzenlemelerle halkın dövizini, altınını kur garantili TL
mevduat hesaplarında toplamaya çalışmaktadırlar. Bunu
yaparken de aradaki açığı yine halkın vergileriyle
hazineden ödemek istemektedirler. İşin özeti, bu iktidar kendisine
fayda sağlamayan hiçbir yasayı bu Meclisten geçirmiyor.
Değerli arkadaşlar, benzini 6 TLden 14
TLye, gübreyi 110 TLden 700 TLye çıkaran, elektriğe yüzde 125 zam
yapan iktidar Çarşıda, pazarda esnafa hesap soracağım.
diyor. Bu neyin aklıdır, bu neyin hesabıdır? Hesap soracak
olan halkın kendisidir, siz bu halka hesap vermek
durumundasınız. Her gün kentteyiz, halkla temas içindeyiz, iç içeyiz;
bir dokunuyoruz bin ah işitiyoruz, bin dert işitiyoruz. İktidar,
halkın indirimli ekmek için sıraya girdiğini, market
alışverişini yapamaz hâle geldiğini, her gece iyi geceler
mesajı gibi benzine, mazota zam geldiğini, elektrik ve doğal gaz
faturalarını ödeyemediğini görmüyor mu?
Mesela, Şırnakta kentin yüzde 80inde
doğal gaz yok; soba yakmak için odun yok, kömür yok; DEDAŞın
zulmünden kaynaklı da elektrik sobasını açabilecek imkânı
yok. Bakın, şu iki günde kar yağışı sebebiyle
insanların yaşamı felç oldu ama bugün sosyal medyada kar yerine
lapa lapa zamlarınızın gündem olduğunu görebiliyoruz.
Ülkede var olan demokrasi sorunu, adaletsizlik ve beraberinde derinleşen
ekonomik krizle Türkiyeyi insanların terk etmek zorunda
kaldığı bir ülkeye dönüştürdünüz ne yazık ki. Bütün
ülkeyi saran ekonomik krizin yanında bir de -bölgesel eşitsizlikten
kaynaklı- Şırnakta işsizlik oranı Türkiye ortalamasının
çok çok üstündedir, kayıt dışı istihdam oranı ise
yüzde 40lara dayanmaktadır. 2013 ve 2015 yılları arasında
Türkiye'nin Irakla ticaret hacmi yıllık 13 milyar dolar iken bu rakam
2021 yılında 7 milyar dolara kadar düşmüştür. Habur
Sınır Kapısından giriş çıkış yapan
yurttaşlarımızın her iki tarafta verdiği vergiler elde
ettikleri kazançtan daha yüksek bir rakama ulaşmaktadır ne yazık
ki. Halkın çoğunun geçimini sağladığı
sınır ticareti fiilen de engellenmiş oluyor. Şırnakta
orman kesimleri ve yayla yasaklarıyla halkın önemli bir geçim
kaynağı olan hayvancılık ve yayla kültürü de yok ediliyor.
Daha bu yılın başında bir yıllık yayla
yasakları tekrar devreye konuldu. Şırnakta ve birçok kentte ne
yazık ki durum aynı. Yasak konulan alanların hepsi halkın
hayvanlarını besleme alanlarıdır. Bu yasaklar
hayvancılığın gelişmesini de engellemektir.
2013-2015 yılları arasında çözüm
sürecinde yaşanan toplumsal ve ekonomik gelişmeler bugün yerini
ranta, yandaş ekonomisine ve yasaklar zihniyetine
bırakmıştır. Ülke nasıl tek elden yönetiliyorsa yerel
de kayyum politikalarıyla tekelleştirilmiştir ve bütün kaynaklar
aynı yöne akmaya devam etmektedir. Herkes şunu çok iyi biliyor:
Ekonomik krizin sebebi yastıkaltındaki dövizler değil,
iktidarınızın yönetim politikasıdır. İçeride ve
dışarıda uyguladığınız çözümsüzlük
politikaları ülkeyi her geçen gün çoklu krizin batağına
sürüklemekte ve içinden çıkılamaz bir kaosa dönüştürmektedir. Yıllardır
bu kürsüden ve alanlardan her gün dile getirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
NURAN İMİR (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Bu ülkenin bütün sorunlarının
kaynağı Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür. Demokratik bir zemin
yaratılmadıkça, güvenlik adı altında savaş
politikalarıyla bir çözüme ulaşmanız mümkün olmayacaktır.
Bu yüzden, bu torba yasalarınızla hiçbir şeyi
çözemeyeceğinizi bir kez daha bu kürsüden ifade etmek istiyoruz.
Bütün halkımızı ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ikinci konuşmacı Samsun Milletvekili Sayın Bedri
Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. 303 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile
Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, yaklaşık
sekiz aydır, son altı aydır bu kürsüde daha çok ekonomiyle
ilgili, vergiyle ilgili konuları konuşuyoruz. İşte,
adına Yeni Ekonomi Programı diyorsunuz, orta vadeli program
diyorsunuz; yine iktidar temsilcileri Merak etmeyin, temmuzdan sonra
düzeliriz. diyor, Kasımdan sonra düzeliriz. diyor. En son Bakan
değişikliğiyle beraber yeni bir model geliştirdiniz. Biraz
önce hatip kürsüden konuştu ama ben bu modelin ne olduğunu da
doğrusu çok fazla anlayamadım. Bana göre, yeni model Gözlerimin
içine bak, ona göre pozisyon al. modeli.
Şimdi, şöyle bir baktığınız
zaman, özellikle son dönemde dolardı, faizdi, kurdu; sanki bu ülkenin para
birimi TL değil de, dolar aldı, dolar sattı, vadeli mevduata
bağladı; bireysel hesaplardaysa verginin dışında,
şirket hesaplarındaysa şimdi onu da vergi mevzuatının
dışına getiriyorsunuz. Yani dünyanın hiçbir yerinde dolar
mal olarak alınıp satılmaz, ticari bir emtia değildir ama
maalesef, bugün, bizim TL mevduatlarımız dâhil, bu son
çıkardığınız kanunlarla beraber onlar da kur
korumalı dolar tevdiat hesaplarına döndü. Yani Faiz fazlaysa oradan
alırsınız, kur fazlaysa buradan alırsınız
Bakın, bu yöntemle -hani, Faize karşıyız. diyorsunuz ya-
tümüyle insanları scoreboard gibi
Levhayı orta yere koydunuz,
insanların sanki başka işi gücü yok, Dolar ne oldu, sterlin ne
oldu? Aradaki fark nedir? Faiz yüksektir, dolar mı yüksektir? Bunun
ekonomiye zerre kadar faydası yoktur, üretime de faydası yoktur ama
bence, siz, farkında olmadan ya da bilerek, bilmeyerek insanları,
toto oynar gibi, scoreboard üzerinden rakamlarla meşgul ediyorsunuz.
Gerçek manada üretime yönlendirmek için tümüyle bu faiz maiz işinden
vazgeçmeniz lazım.
Şimdi, buradaki arkadaşımız da
biraz önce diyor ki: Eksilere düştük. E, çok güzel. Yani Avrupada euro
bölgesindeki ülkeler eksiye düşerken bizdeki gibi yüzde 26yla mı
borçlanıyor? Yani bugün Türkiyedeki politika faizi yüzde 14ken devletin
borçlandığı rakam yüzde 26. Peki, bu, eksi faize sahip olan
ülkeler bu rakamlarla mı borçlanıyorlar? Onun için, rakamlar
arasında ilişki kurarken işte Enflasyon buradan geldi, oraya
gitti
Gerçeklerle yüzleşmediğiniz sürece, problemleri
halının altına süpürdüğünüz sürece bu işlere çözüm
bulmanız mümkün değil.
Peki, Sayın Cumhurbaşkanımız ne
diyor? Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı millî marş
gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını,
bağımsızlığını simgeler; paranın
itibarı milletin itibarıdır. Ben buradaki herkese soruyorum:
Bugün TLnin itibarından bahsetmek mümkün mü? TL mevduatları bile
dövize endekslediniz. Onun için ben tekrar diyorum ki: Titreyin ve kendinize
gelin. Yani, bu yol çıkmaz bir yoldur; bu yolun girişi de
kapalı, çıkışı da kapalı. Bugün piyasada ekonomi
dönmüyor. Gelmeden önce sordum Bankalarda durum ne? diye. Bakın, bugün
özel bankalar, gayet rahat, kendine göre bir faiz oranı
oluşturmuş, müşterinin durumuna göre 27 ile 35 arasında
faizlerle istediğiniz parayı veriyor. Nerede kullanabilirseniz
kullanın. diyor ama bu işin lokomotifi olan devlet bankaları
diyor ki: Dur bakalım! Tamam, 17yle faizi kullanabilirsiniz. İşte
ona yeni de bir şey uydurdular, yüzde 2 de komisyonu var. Bugün
görüştüğümüz kişi ne diyor biliyor musunuz? Diyor ki: Ben
devlet bankasından KDV taksitini ödemek için bile krediyi kullanmakta
zorlanıyorum. Bakın, KDV taksitini ödeyecek, devletten
aldığı parayla KDV borcunu ödeyecek. Siz bu parayı nerede
kullanacaksınız? Eğer o bankadan çek yazdıysan
kullanabilirsin, o bankada işte BCHden kaynaklanan taksitin varsa
kullanabilirsin ama bu çektiğin parayla döviz hesabı açamazsın,
bir başka bankada mevduata yatıramazsın. Arkadaşlar, bunun
adı serbest piyasa ekonomisi mi sizce? Hâlbuki biz hepimiz serbest piyasa
ekonomisinden yana tavır koymuyor muyuz? Serbest piyasa ekonomisinde
piyasaya müdahale olmaz ama siz her taraftan müdahale ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Siz şimdi her taraftan müdahale ediyorsunuz. Ne
yaparsanız yapın üretim rakamlarımız artmıyor. Yani,
tamam, ihracatta güzel rakamlar var ama asıl olan birim miktarlarda
yükseliş sağlamak. Yani, 10 bin ton mal satıyorsak, 12 bin tona
yükseltmişsek biz buna rakamlar yükseldi diyoruz yani rakamların
yükselmesiyle, 10 liralık malın 15 lira olmasıyla elde edilen
cirodan kaynaklanan yükseklik, yükseklik değildir. Onun için ümit ediyoruz
ki bu iş bir sonuç versin de artık üretime endekslenelim. Yani bugün
8 milyon kişinin işsiz olduğu bir ülkeden bahsediyoruz, sabahtan
akşama kadar da para konuşuyoruz, ne istihdam ne üretim ne
yatırım
Herkesin dilinde var ama uygulamalarda böyle bir sonuç yok.
Şimdi, kuru aşağı çektiniz,
faizler füze gibi. Bak, daha dün benzine zam geldi, ondan önceki gün mazota zam
geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika süre verdik.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Ama vermiyoruz kimseye, Grup
Başkan Vekillerine vermedik.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Yine de kanunun
ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Aynı mahiyetteki önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4092) esas numaralı
Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 14üncü maddenin
(1)inci fıkrasının (b) bendinde yer alan dahil ibaresinin
içinde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sümer
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Sayın Orhan Sümer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Vergi Usul Kanunu ile
Kurumlar Vergisi Kanununda değişiklik içeren teklifin 2nci maddesi
üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 2nci maddesiyle özellikle kurumların
gelirlerini Türk lirası mevduat ve katılım hesaplarında en
az üç ay değerlendirmeleri böylelikle bir kaynak yaratımı
sağlanması amaçlanıyor. Kur korumalı mevduat sistemleri de
bunun için cazip hâle getirilmeye çalışılıyor. Peki, Ekonomi
çok iyi. diyen iktidar neden böyle bir değişiklik ihtiyacı
duydu? Çünkü kasa tam takır, ekonomi çökmüş durumda. Değerli
milletvekilleri, Türkiye ekonomisi saray iktidarının elinde kanser
olmuş, siz çıkıp Aspirin yazdık, iyi gelecek. diyorsunuz.
128 milyar doları yok ettiniz, şimdi vatandaşın olmayan
parasına göz dikiyorsunuz.
Ekonomi öyle bir hâle geldi ki vatandaş
zamları takip edemiyor. Her geçen gün zam haberleriyle
uyandığımız ürünlerden bir tanesi de akaryakıt
fiyatları. Akaryakıt istasyonlarında tabelalarda fiyatları
yazacak -maalesef- yer kalmadı. Değerli milletvekilleri, AKP'nin
iktidara geldiği 2002 yılında vatandaş benzinin litre
fiyatına 1 lira 48 kuruş öderken 2021 yılının
aralık ayında 12 lira 38 kuruş ödemeye başladı. Bu
hafta 13 lira 58 kuruştan işlem görüyordu; dün motorine 52
kuruş, benzine 46 kuruşluk bir zam daha geldi. 2021 yılında
akaryakıt fiyatlarına tam 46 defa zam yapılmış.
Vatandaş akaryakıt fiyatının ne olduğunu öğrenmek
için, maalesef, internet üzerinden 27 milyondan fazla arama
gerçekleştirmiş. Döviz kurunun yükselmesinin ekonomiyle ilgisi yok.
deniliyordu, kur ne zaman yükselse akaryakıta, elektriğe, doğal
gaza zam geliyor. Kur düştü diye halay çekildi, Ben ekonomistim.
diyenler Gördün mü, bak, her şey yoluna giriyor. dedi ancak
akaryakıt fiyatları düşmedi, elektrik ve doğal gaz
faturaları da can yakmaya devam etti. Fiyatlar düşmediği gibi,
her geçen gün de artmaya devam ediyor. Millet benzinliklerde kuyruklara girince
iktidar yetkilileri vatandaşın aklıyla dalga geçer gibi Bunlar
zenginlik kuyrukları. açıklamasında bulundu. Hatta iktidardan
bazı milletvekili arkadaşlarımız domatesi taneyle, bir
diğer arkadaşımız da
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün sokakta, okulda, tarlada, iş yerinde
yaşlısı genci doların kaç lira olduğunu,
akaryakıta gelen zamları, elektrik ve doğal gaz
faturalarını, temel gıda ürünlerinin pahalı oluşunu
konuşuyor. Hatta ilkokul çocuklarımız bile maalesef ekonomist
oldu. Yani iktidarın pembe tablolarıyla vatandaşın dertleri
örtüşmüyor. Saray sevdalıları lüks makam araçlarına kendi
ceplerinden para vererek benzin almadıkları için hissetmiyor olabilir
ancak vatandaş artık, 50 liralığı bırak, 20-30
liralık bile benzin alamıyor. Hatta vatandaş borcunu ödemek için
-birçoğu- arabasını satışa çıkartmış
durumda. Böyle giderse otobüsçü, nakliyeci, dolmuşçu, taksici esnaf kontak
kapatmak zorunda kalacak. Çaydan simide, ekmekten peynire, doğal gazdan
elektriğe her gelen zammın sebebi saray iktidarının
yanlış ekonomi politikasıdır. Faturayı ödemesi, istifa
etmesi gereken iktidar, hesabı maalesef vatandaşımıza
ödetiyor.
Değerli milletvekilleri, kimileri aksini iddia
edebilir, memleketin güllük gülistanlık olduğunu söyleyebilir ancak
gerçek şudur ki millet fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş
durumdadır. (CHP sıralarından alkışlar) Bir ülkede
yarım simit satılmaya başlanmışsa, akaryakıta bir
senede 46 kez zam geliyorsa, bebek mamalarına alarm takılıyorsa,
kiloluk sıvı yağlara zincir vuruluyorsa, halk ekmeği
kuyruklarında kilometrelerce kuyruk oluşuyorsa orada iktidar maalesef
iflas etmiştir. Türk parası bayrak gibidir, değerini
korumamız ve artırmamız gerekir. diyenler bir sene içerisinde
paramızı dünyanın en çok değer kaybeden parası hâline
getirdiler. Cumhuriyet tarihimizin en pahalı yakıtını,
doğal gazını ve elektriğini kullandırmaya
başladılar. Belirli bir zümrenin lüks sevdasının
faturasını 84 milyon vatandaşımız ödüyor. Krizin
sebebi iktidar, çözümü sandıktır. AKP iktidarı yerli ve millî olduğunu
iddia ediyorsa, yapması gereken, bir an önce vatandaşın
tercihine gitmeli. Türkiye kaynaklarını doğru
kullandığında, 5li çete tarafından
yağmalanmadığında dünyanın en güçlü devletleri
arasında yer alacak, 84 milyon insanımız da refaha
kavuşacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ORHAN SÜMER (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Bu refah Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
mutlaka milletimize sunulacak diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2nci maddesiyle 5520
sayılı Kanuna eklenen geçici 14üncü maddenin 3üncü
fıkrasından sonra gelmek üzere maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini ve diğer fıkraların buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
(4) Bu maddede öngörülen süre ve şekilde
dönüşüm kuru/fiyatı üzerinden Türk Lirası mevduat ve
katılma hesaplarına çevrilen yabancı paralar ile altın
hesaplarına ilişkin olarak bu istisnayla sınırlı olmak
üzere Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanamaz.
Mahir
Ünal Mehmet
Doğan Kubat İlyas
Şeker
Kahramanmaraş İstanbul Kocaeli
Şahin
Tin Hacı
Bayram Türkoğlu
Denizli Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, finansal istikrarın desteklenmesi
amacıyla yabancı paralarını ve altın
hesaplarını Türk lirasına çevirecek kurumlar vergisi
mükelleflerinin dönüşüm esnasında oluşabilecek kambiyo
zararları nedeniyle olumsuz etkilenmeleri önlemekte ve gerek yabancı
paraların gerekse altın hesaplarının Türk lirasına
dönüşümü esnasında yabancı paraların veya altın hesabının
değerlemesinden bir zarar oluşması hâlinde bu zararın kurum
kazancının tespitinde dikkate alınabilmesine olanak
verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3 Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Teklifin 3üncü maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan
Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
kanunla kurumlar vergisi mükellefleri TL hesaplarını dövize endeksli
mevduat hesaplarına aktarabilecek, hem faize hem de kur gelirine bir
kuruş da vergi ödemeyecekler. Bu kanun Aman döviz almayın, dile
benden ne dilersen. kanunu. Bu düzenleme, Anayasamızın eşitlik
ve vergide adalet ilkesine de genel kabul gören ekonomi ilkelerine de
aykırı. Yüksek faizler yatırım yapmaya, istihdam yaratmaya
engeldir. deyip bulduğunuz dâhiyane çözüm de maalesef bu oldu. Faize, kur
korumasına devam, istihdama stop. Hani, yeni model ranta karşı
istihdam ve kalkınma modeliydi?
Yeni düzenlemeyle, borçlanarak iş
yapanların vergi matrahı azalırken öz sermayesiyle iş
yapanların matrahı da suni olarak artmış olacak. Yani öz
sermayesiyle iş yapanlar bir anlamda cezalandırılacak. Paranla
iş yapma, faizle yap. deniyor. Yoksa enflasyona ezilirsin. Şimdi,
nas bunun neresinde? Bu, aynı zamanda, faizle borçlanan şirketlerin
riskinin daha da artması demek; yakında para babalarına yem
olacaklar. Garip kararlarınızla sadece servet transferi olmayacak,
aynı zamanda kuşakların emeği üç kuruşa el değiştirecek;
Anadolu kaplanları Çin, Arap sırtlanlarına yem olacak.
İstemezsiniz herhâlde ama bir taraftan insan yoksa demeden de edemiyor.
Kıymetli milletvekilleri, Merkez
Bankasının politika faizini indirmesiyle bütün faizlerin de
düşeceğini zanneden bir ekonomik akıl tutulması sonucunda
düşen, yalnızca politika faizi ve ülkenin itibarı oldu.
İhtiyaç kredisi faizleri yüzde 23ten yüzde 30a, tüketici kredisi
faizleri yüzde 22den yüzde 26ya, ticari kredi faizleri yüzde 20den yüzde
40lara çıktı; o da veren bankayı bulabilirseniz. Kredi
faizlerindeki bu artış ve kurdaki aşırı dalgalanmalar
sebebiyle KOBİler başta olmak üzere kimse kredi, borç bulamıyor
ve tüm bunlar nakit ihtiyacının 4 kat arttığı bir
dönemde gerçekleşiyor. Geçmişte işletmeler yatırım
için finansmana ihtiyaç duyarlardı, artık ticarette kalabilmek için
finansman arıyorlar. Bu yüksek faiz oranlarında da 10 lazımken
bulabiliyorlarsa ancak 1 bulabiliyorlar. Firmalar ham madde, kredi,
yatırım ve ödemeler ihtiyacını belirli maliyetler
karşılığında bir araya getirerek üretmeye
çabalıyorlar.
Sorun da çözüm de aslında basit;
öngörülebilirlik. Eğer öngörülebilirlik olmazsa üreticiler belirsizlik
altında doğru karar alamaz, üretim kapasitesini yönetemez,
yatırım yapamaz. Nitekim, günübirlik ve tutarsız yönetiminiz
sonucunda üreticilerimiz artık bırakın yatırımı,
fiyat bile veremiyor, sipariş bile alamıyor. Ekonomiyi de üretimi de
maalesef tıkadınız.
İhracat patlaması
yaşayacağız, ülkemiz şaha kalkacak. diye
çıktığınız yolun her virajında başka bir
tekeri patlatarak gidiyorsunuz. Gözlerinizin
ışıltısına odaklanmaktan sektör temsilcilerinin
kulakları yırtan çığlıklarını duymuyorsunuz
ama bir kere de buradan biz söyleyelim: Sanayiciler Politika faizi yüzde 14
ama özel bankalar yüzde 30-40 civarında faiz uyguluyor. Kredi limitlerimiz
yetmiyor. Borçlanma maliyetleri artıyor. Faiz indirimi finansal
koşullara yansımıyor. diyor. Kamu bankalarında oranlar
düşük, oradan alsınlar. diyebilirsiniz. Elbette oraya da gidiyorlar,
ayakta kalabilmek için gitmedik yer, çalmadık kapı
bırakmıyorlar ama sonuç aynı. Kamu bankaları kredi için bin
dereden su getiriyor, verseler bile gıdım gıdım veriyorlar,
derde de derman olamıyorlar. Üreticilerimiz geçtiğimiz yıl yüzde
7,5la borçlanıyorlardı, sadece 7,5. Nereden nereye değil mi?
Söyleyeyim bakın; faizde 7,5tan 40a, enflasyonda 10dan 80e, kurda
4ten 14e.
Değerli milletvekilleri, sanayicilerimiz KGF
destekli mekanizmaların acilen devreye girmesini, EXIMBANK desteğinin
de artmasını istiyor. Üretim ekonomisini kilitleme noktasına
getiren bu hazin tablo sizin ve sözde çözüm diye sunduğunuz heterodoks
ekonomi politikasızlığınızın sonucu; söylemesi
bile ne kadar zor. Siz, tüm tuşlara basıp bölüm geçmeye
çalışıyorsunuz; olan sanayicimize, üreticimize, milletimize
oluyor. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Enflasyonla mücadele ediyor musunuz?
Hayır, TÜİK bile pes etti. Kurla mücadele ediyor musunuz? Hayır,
kur 14-15lerde. Faizle mücadele ediyor musunuz? Hayır, yüzde 40 oldu.
İşsizlikle mücadele ediyor musunuz? Hayır, tarihin en büyük
işsizliğini yaşıyoruz. Fakirlikle mücadele ediyor musunuz?
Hayır, derin yoksulluk yaşıyoruz. Peki, o zaman ekonomi
politikalarınız neyle mücadele ediyor? Ekmek derdinde olan
vatandaşla ve üreticiyle. Her şey seçim kazanmak için piyasaları
canlandırmak değildir; bu yönetimle piyasalar da canlanmaz, seçim de
kazanılmaz, söyleyeyim ama arada vatandaş yerle bir oldu, haberiniz
olsun.
Kıymetli milletvekilleri, iktidara ve ekonomi
politikalarına artık ne içeride ne dışarıda kimsenin
güveni kalmadı; bunu biz değil, TÜİK söylüyor. Aralıkta
Ekonomik, Tüketici, Reel Kesim, Hizmet, İnşaat, Perakende, Ticaret
Güven Endeksleri; hepsi birden geriledi. Siz, kredi risk priminin 620lerden
550lere düşmesiyle övünüyor olabilirsiniz aynen doları 7 liradan 18
liraya çıkartıp sonrasında 13,5lara inmesiyle övündüğünüz
gibi. Hatırlatırım Faiz sebep, enflasyon sonuç. tezini 2014te
ilk ortaya attığınızda dolar 2 lira, enflasyon tek haneli,
faizler de yüzde 6ydı; şimdi tüm kötülüklerin kaynağı
faiz. Faizi 6dan 19a çıkartıp yüzde 14e indirdiniz de ne oldu?
Dolar 13,70e fırladı, aslında 18e fırladı, 13,70e
indi, enflasyon son on dokuz yılın zirvesini görerek TÜİKe göre
yüzde 36, çarşıya pazara göreyse yüzde 83 oldu. Hani faizler
düşünce enflasyon düşecekti; ne enflasyon düştü ne fiyatlar
düştü ne de yoksulluk azaldı. Nasıl oluyorsa ÜFE yüzde 80 ama
TÜFE yüzde 36. Bakın, tutmuyor beyler, tutmuyor. TÜİKteki hesap,
Hükûmetteki hesap, evdeki hesabı da, çarşıdaki hesabı da
tutmuyor.
Değerli milletvekilleri, TÜRK-İŞe
göre yoksulluk sınırı 13 bin lirayı geçmiş yani 3
asgari ücretle bile yoksulluk sınırını aşamayacak
kadar derin bir yoksulluk yaşıyoruz. Geçen ay Kalkınma
Kongremizde anlattık, ülkemizde 54 milyondan fazla
vatandaşımız yoksulluk sınırının altında
yaşamaya çalışırken 10,7 milyon kişi resmen
yatağa aç giriyor. Siz ise en düşük emekli
aylığını 2.500 liraya getirmekle övünüyorsunuz; emekli aç
mı, tok mu asıl onu söylesenize. Siz, yoksullukla mücadele etmiyor,
yoksulluğu yönetiyor, bundan siyaset devşirmeye
çalışıyorsunuz. Bugün genç, yetişkin, yaşlı fark
etmeksizin herkes yoksulluk döngüsünün bir mağduru. Dünya Ekonomik
Forumuna göre iktidarınız çocuklara anne-babalarının sahip
olduğundan daha kötü fırsatlar sunuyor yani bugün ülkemizde 18
yaşındaki bir genç, ebeveynlerinin 18 yaşındaki hâline göre
çok daha kötü şartlarda yaşıyor. Bunlar sadece bizim değil
kongremize katılan ekonomistlerin de tespitleri. Ülkemizi içine
düşürdüğünüz yoksulluk tuzağında gençler hayal kurmayı
bıraktılar, sadece bu kâbustan kurtulmak istiyorlar; kurtulacaklar da
ve hayallerindeki müreffeh ve umut dolu Türkiye'yi onlarla beraber biz
inşa edeceğiz.
Kıymetli milletvekilleri, asgari ücretliye
yaptığınız artış eline dahi geçmeden enflasyon
karşısında eridi gitti. Adı asgari ücret ama aslında
ortalama ücret. Asgari ücretli, biraz üstüyle geçinmeye çalışanlar
neredeyse 4 kişiden 3ü. Daha önce yine bu kürsüden Yüksek enflasyon
dönemlerinde asgari ücrete üç ayda bir güncelleme yapılması iyi
olur. demiştim, artık şart oldu ancak bu şekilde
çalışanın alın terini hep beraber koruyabiliriz. Biliyoruz
ki birçok önerimiz gibi bunu da yapmayacaksınız ya da iş
işten geçtikten sonra yapacaksınız.
Hükûmetin bir planının,
programının olmadığı belli; her hafta bir şey
deniyorsunuz, her hafta yeni bir politika. Hükûmetin kafa
karışıklığına AK PARTİ milletvekilleri yetişemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun tabii.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Vallahi
milletvekillerine üzülüyorum; her hafta aynı konuda yeni bir kanun, yeni
bir madde getiriyorsunuz Meclise. Madde Cumhurbaşkanı yürütür.
diyor ama anlaşılan o ki ne yürütebiliyor ne de yönetebiliyorsunuz.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle uçacaktık kaçacaktık; uçuyoruz ama yokuş
aşağı, kaçıyoruz ama refahtan, gelişmişlikten,
medeniyetten kaçıyoruz. Sorunların tek sebebi sizin
politikalarınız, yanlış politikalarınız
değilmiş gibi bir de bizim sloganımızı
beğenmişsiniz, Biz çözeriz. diyorsunuz ama sorunun sebebi maalesef
çözümü olamaz. Biz çözeriz hem de kökünden çözeriz. Bir ara gelin İYİ
Partiye, size de anlatalım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tığlı,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, elektrik fiyatlarındaki artışa
ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ederim Başkanım.
Sayın Cumhurbaşkanı dün elektrik
fiyatlarındaki artışın olabilecek en düşük seviyede
tutulduğunu söyledi. Kararın dar gelirliyi
korumadığını, devletin vatandaş adına ürettiği
elektriği sattığı dağıtım şirketlerinin
devletten aldığının tam 6 katına vatandaşa fatura
etmesiyle artışın ifade edildiği gibi en düşük
seviyede olmadığını da yalnızca bir seferde yüzde 130
zam yapılmasıyla görüyoruz. Bu kadar fahiş kazanç elde edilen
başka bir sektör var mıdır? Bunun yanında, Giresun
düşük kaçak tüketimiyle örnek bir şehirken dağıtım
hizmetine gelince 750 mahalle ve köyümde şikâyeti olmayana
rastlamadım. AKPye oy veren vatandaştan AKPli siyasetçiye kadar
onlar da yıllardır dert yanıyor. Özellikle yaz aylarında
artan nüfus, teknoloji kullanımında yaygınlaşmayla birlikte
trafo kapasitesi, elektrik hattının yeterli hâle getirilmesiyle
birçok köyde otuz kırk yıl öncesinin 30-40 haneye göre
planmış elektrik altyapısı şimdi 150-200 haneye, yaz
aylarında ise 10 katından fazla artan nüfusa verimli enerji
sağlayamıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Genel Kurulu, değerli halklarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ekonomik kriz içerisinde ve Erdoğan
Tüm sıkıntıları biz çözeriz. diyor. Evet, biraz kabul
ediyor ama halkın sıkıntısı yok, halk büyük bir
açlık ve sefaletle karşı karşıya.
Dolayısıyla, tespit yanlış, tespit yanlış olunca
da çözüm de mümkün değil. Ne Covid sebebiyle bunları
yaşıyoruz ne de dış güçler bu ekonomik krizin sebebidir.
Aslında tek adam rejimi sebep, enflasyon ve sefalet de sonuç oluyor.
Kanuna baktığımızda bu kanundaki
tercihlerden de rahatlıkla karar verebiliriz. Bu kanun teklifiyle tekelci
sermaye daha da semirtecek, vergi indirimleri, imtiyazlar, teşvikler,
ballı ihaleler yetmezmiş gibi yeni muafiyetlerle zengin daha zengin,
yoksul daha yoksul olacak. Bu yasa teklifiyle, direkt yoksullardan alıp
yandaşa aktarmak için hazineye hortum bağlanacak. Emekçiden,
emeklilerden, kadından, çiftçiden, küçük esnaftan ağır vergiler
toplanıyor ve 5li çeteye, dolar-TL mevduat sahiplerine aktarılacak.
Bu kanun teklifiyle, Türkiye'de var olan iktisadi ve sosyal eşitsizlikler
daha da derinleşecek. Diyorsunuz ki: Şirketler istediği için bu
yasayı getirdik. Kurumlar vergisi ödemeyen şirketlere bakıyoruz
kârlarına kâr katmışlar, yüzde 600leri geçen kârlar
açıklamışlar ama vergiden muaf tutuluyorlar. Erdemir yüzde 627
kâr etmiş, Telekom yüzde 472 kâr etmiş, çok şirket var,
sayabiliriz. Bu şirketler vergi vermiyor ama enflasyon altında inim
inim inleyen vatandaş su alırken, ekmek alırken vergi ödüyor.
Halktan direkt maaşlardan kesilerek ya da dolaylı vergilerle toplanan
paralar sermayeye aktarılıyor, bu kabul edilemez.
Sayın vekiller, sermaye sahiplerinden,
bankalardan, şirketlerden, mevduat sahiplerinden gelen her teşvik
talebi, her vergi indirimi talebi iktidar partisi tarafından şefkatle
karşılık bulurken, işçilerin, emekçilerin,
kadınların ekonomik talepleri karşısında
iktidarın despotlaştığını görüyoruz. Küçük bir
basın açıklaması dahi, küçük bir direniş dahi polis
terörüyle kriminalize ediliyor, hukuksuz müdahaleler yapılıyor.
Sayın vekiller, kadın işsizliği,
güvencesizliği aşılması gereken çok önemli bir sorundur.
Kadınların yoksul, erkekten daha da yoksul olduğu bir
realitedir; çözüm bulunması gereken en önemli sorunların
başında geliyor. Kadınlar cinsiyetçi iktisadi politikalar
nedeniyle 2 kat yoksulluk yaşamaktadırlar. Bugün bir işe ve bir
gelire erişemeyen milyonlarca kadın var. Gelin bu konular için kanun
teklifleri getirelim. Ev emekçisi kadınlara sosyal güvence ve sigorta
emeklilik hakkı için verdiğimiz kanun teklifi hâlâ getirilmedi. Ev
emekçisi kadınlara emeklilik haktır. Sizin kadınlara reva
gördüğünüz yaşam kocaya, babaya bağımlı
kalmaktır. Biz bunu kabul etmiyoruz, kadınlar kendi ayakları
üzerinde durabilmelidirler. Bunun için sosyal devlet ilkesi gereği bir hak
olarak desteklenmelidirler ama siz değil kadınların ekonomisini
güçlendirmek, kadınların hak aramasına dahi tahammül
edemiyorsunuz.
Bu hafta Meclis önüne gelen Kampüs
Cadıları adlı kadın örgütü üyelerinin yaka paça gözaltına
alınması kadın düşmanı
politikalarınızın bir tezahürü olmuştur. Patronların
ekonomik sorunu var da bu genç kadınların ekonomik sorunu yok mu
sizce? Bankalarda istifledikleri dolarları, mevduatları yok diye;
şirketleri, hanları, hamamları yok diye mi onları dinleme
gereği bile duymuyorsunuz? Üniversiteli genç kadınların ped
yoksulluğunu gündeme getirmeleri Hijyenik ped ürünlerinden KDV
kaldırılsın ve gelire sahip olmayan kadınlara hijyenik ped
ürünleri ücretsiz sağlansın. talepleri haklı taleplerdir,
toplumun yarısını oluşturan kadınlar adına bu
taleplerin yanındayız.
Hükûmetiniz faiz lobisi olmuş, para
babalarının kasalarının dolması, mevduat
hesaplarının dövize endekslenmesi derdindedir. Kusura bakmayın,
bizim derdimiz ise halkın faturaları nasıl ödeyeceği,
halkın ihtiyaçlarının nasıl
karşılanacağıdır; sarayın iktidarına
karşı halkımızın sesi olmaya devam edeceğiz.
Sayın iktidar partisi vekilleri, pazartesi günü
İzmir Gıda Toptancıları
Çarşısındaydım, fiyat
istikrarsızlığının küçük esnafı bitirme
noktasına geldiğini gördüm. Bu yetmezmiş gibi bir de devletin
imkânları yandaşlara aktarılıyor, haksız rekabete
maruz kalıyorlar. Diyorlar ki: Devlete ait şeker
fabrikalarından paramızla şeker alamıyoruz, bütün
şekeri 3 harfli market zincirleri kapatıyor; paramızı
yatırdığımız hâlde bize şeker vermiyorlar.
Toptancı esnafı şekeri yüzde 60 daha fazla fiyat koyarak özel
fabrikalardan alıyor. Bu doğru mudur, bunun için bir şey yapacak
mısınız? Kamuya ait kuruluşların kamunun
faydasına hizmet etmeleri gerekirken, küçük esnafı desteklemeleri
gerekirken kamu neden tekelleri destekliyor, bize cevap verin.
Bir de sesleri olmak istediğim Öğrenci
Dayanışmasından gençler var. 9 Ocakta Cengiz Holding, Kolin
Holding ve TÜSİAD önünde yaptıkları protestonun ardından
Cengiz Holding patronu Mehmet Cengiz gençleri şikâyet etmiş.
Öğrencilerin hakkında soruşturma
başlatılmış, öğrenciler ifadeye
çağrılmışlar. Şikâyetin gerekçesi ise tehdit ve
hakaret. Ya Cengiz, ben şimdi sana ne diyeyim! Sen ballı ihalelerle
bu halkın hayatını her gün tehdit etmiyor musun? Topyekûn bütün
halkın annesine sen alçakça küfürler savurmadın mı? Cengiz, sen
çocuklarımızdan şikâyetçi olamazsın; asıl bu halk
senden şikâyetçidir, bunu bilesin.
Gençler bu halkın umududur, geleceğidir.
İnsanlar en temel yaşamsal ihtiyaçlarına erişemezken,
geleceği karartılan Enes Karalar yaşamlarından vazgeçerken
büyüttükleri servetleriyle yüzyıllarını lüks içinde
yaşamayı garanti altına alan holdinglerin kapısına
dayanmak bir haktır. 5li çeteye Çalıyorsunuz, bizden çalınanları
alacağız. demek suç değil, gurur kaynağıdır.
Hayatlarına, haklarına sahip çıkan gençleri tebrik ediyorum.
İyi ki gençler var, iyi ki öğrenci dayanışması var.
Yaşamımızı, geleceğimizi, toprağı, dereyi,
ağacı, hayvanı, tüm canlıları doymak bilmeyen sermayenin
saldırılarına karşı savunmak için holdinglerin
kapısında protestolarını yükselten bu halkın onurlu
çocukları var. Ne söyledilerse ben de noktasına, virgülüne kadar
savunuyorum. Ne söylediysek az bile söylemişizdir. diyen Öğrenci
Dayanışmasının yanındayım. Ne söylediysek az
bile söylemişiz. diyen Öğrenci Dayanışmasını
tebrik ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Kırk beş saniyem var. Buradan herkesi,
barıştan, emekten, demokrasiden yana olanları Deniz Poyraz
duruşmasına davet etmek istiyorum. 24 Ocakta İzmir Adliyesinde
Deniz Poyraz yoldaşımızın ikinci duruşması
olacak. Biliyoruz ki bu ülkede böyle karanlık siyasi cinayetler çok
olmuştur. Hrant Dink cinayeti -yakın tarihte yıl dönümündeydik-
on beş yıldır aydınlatılamadı.
Dedeoğulları cinayeti, aynı şekilde aydınlatılmak
istenmiyor. Bu cinayetlerle, siyasi cinayetlerle hesaplaşmak için, hesap
sormak için herkesi duruşmaya davet ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Aykut Erdoğdu.
Buyurun Sayın Erdoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYKUT ERDOĞDU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 303 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
aldım. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
2 maddelik bir kanun teklifi var. Kanunun
gerekçesinde, işte, ekonomik kötü gidişi durdurmak amacıyla
çıkarılmış bir kanun olduğu söyleniyor ama emin olun
ekonomideki kötü gidişi durdurmaya yönelik hiçbir katkısı
olmayacağı gibi artırmaya yönelik etkileri olabilir. Bir
taraftan, şirketlere enflasyon muhasebesiyle destek sağlayıp bir
gelir kaybı -ki enflasyon, artık resmen kabul edilmiş-
ertelemesi söz konusu, diğer taraftan da kur garantili TL mevduatı
adı verilen enstrümanla hazinemiz korkunç bir zararın
eşiğine getirilmiş durumda.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
bulunduğumuz yeri hep birlikte tespit edelim ki Türkiyenin gideceği
yeri, siyasal olarak, sosyal olarak gideceği yeri beraberce
anlayalım. Şimdi, yönetimdeki Adalet ve Kalkınma Partisi,
üretimi artırmak istiyor, geliri artırmak istiyor, istihdamı
artırmak istiyor, bu sayede de bir seçime giderek seçimi kazanmak
istiyorlar; çok güzel. Tabii, bunu yaparken de 3 şeyi de düşürmek
istiyor: Faizi düşürmek istiyor, kuru düşürmek istiyor ve enflasyonu
düşürmek istiyor.
Şimdi, bakalım bunları yapabilir mi?
Şimdi, üretimi artırabilir mi Adalet ve Kalkınma Partisi?
Üretimi artırmanın ön koşulu nedir arkadaşlar? Kendinizi
bir yatırımcı düşünün, önce hukuk güvenliği
ararsınız. E, şimdi, yeni anayasal düzenle kuvvetler
ayrılığı ilkesi bile kalkmış, bütün kuvvetler tek
güçte toplanmış. Böyle bir ülkede yatırım yapar
mısınız? Veya yargı
bağımsızlığı ortadan kalkmış
Siz
Yargı bağımsızlığı var. diyorsunuz ama
emin olun, herkes ortadan kalktığı konusunda hemfikir.
Yargı bağımsızlığı yoksa biri güvenip
yatırım yapar mı, kanun önünde eşitlik yoksa yapar mı?
Yapmıyor değerli arkadaşlar. İkincisi, siz bunu yapabilir
misiniz? Sizin yargıyı bağımsız yapma
şansınız yok, bu yüzden bu ülkeyi kurtarma
şansınız yok çünkü bağımsız yargı olursa
hesap verme korkunuz var, bu da net olarak görülüyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bir diğer mesele, bir ülkede yatırım
olması için şeffaflık gerekiyor. Peki, siz şeffaflık
getirebilir misiniz? Mümkün değil, bizim soru önergelerimize bile cevap
vermiyorsunuz çünkü çok suçlu olduğunuzu düşünüyorsunuz;
şeffaflık olursa, saydamlık olursa bütün suçların
görüneceği korkusuyla şeffaflık getirmeniz de mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, sizin üretimi
artırabilmeniz için katma değeri yüksek bir eğitim lazım;
katma değeri yüksek bir ekonomi için katma değer yaratabilecek
eğitim lazım ama sizin bütün okulları imam-hatip yaparak
partizan bir kadro yetiştirme derdiniz olduğu için eğitimde de
yapacağınız bir şey yok.
Gelelim, dış politikanız
Biz
dışa açık bir ekonomiyiz, ihracatımız var,
ithalatımız var; pahalıya satmak, ucuza almak, ülkemizi
geliştirmek istiyoruz; maşallah, herkesle
kavgalısınız, dış politikadan da size bir fayda yok.
Toplumsal barış
Vallahi, ben üç güne bir
kendi adıma terörist ilan ediliyorum temsil edildiğim kitleyle.
Ülke huzursuzluk dolu, herkesi bastırmaya çalışıyorsunuz,
mümkün değil yani sizin yapısal bir reform yapma
şansınız yok, ülkeyi götürme şansınız yok.
Peki, makroekonomide bunları
yapamıyorsunuz, gelelim, bari makroekonominin maliye politikasıyla,
para politikasıyla siz bir şey yapabilir misiniz? Şimdi,
şunu murat ediyorsunuz: Faizler düşsün, faizler düştüğü
için de insanlar kredi alsın, yatırım yapsın, ülke çok
güzel olsun, anlıyorum.
Peki, değerli arkadaşlar, faizi yüzde 14e
düşürdünüz, piyasada faiz ne? Yüzde 30 ve üzeri. Üstelik bizim Merkez
Bankamızdan devletimizin yüzde 14le parasını banka alıyor,
aynı devletin hazinesiyle yüzde 26yla veriyor, ya arada üç gün yok;
böylesine kötü bir durum. Peki, siz faizi niye düşüremiyorsunuz? Faizi
düşürdüğünüzde başka bir şey de oluyor bu arada: Siz faizi
düşürdüğünüzde kur artıyor ve siz diyorsunuz ki: Dış
güçler kuru artırdı. Arkadaşlar, dış güçler falan
artırmadı. Şimdi, benim 100 liram var, sizin enflasyonunuz yüzde
50 yani gelecek sene benim param yarıya inecek. Ya, faize koyayım
diyorum, yüzde 14; 65 lira olacak, benim 100 liram 65 liraya inecek. Ya, beni
ne korur? Bu kadar alın terim var, bu kadar emeğim var. Ben ne
yapacağım? diye düşünüyor insanlar, koşuyor döviz
alıyor, siz onlara Dış güçler. diyorsunuz. O insanlar da
öfkeyle Ya, rüşvetini bile dövizle alan, ben döviz alınca bana
kızıyor. diyor ki, çok mantıklı, çok haklılar.
Şimdi, peki, bu ülkede kur niye artıyor?
Birincisi, kur artmasın diye yaptıklarınıza bakalım:
TLyi kimseye vermeyelim. Ya, bunlar Türk lirası alırlarsa
koşar, gider, döviz alırlar. diyorsunuz, TL arzını
sıkıntıya düşürüyorsunuz; ya, piyasada para yok, ticaret
dönmüyor. İkinci yaptığınız kur korumalı TL
mevduatı yani adı kadar kötü bir iş yani o kadar konuşuldu
ki hani bunun kötülüğünü anlatmaya gerek yok. Bir de banka ve
şirketlere böyle mafyavari telefonlar açıyorsunuz Sakın döviz
alma ha, izliyorum seni, sakın; döviz alırsan sopa geliyor. falan.
Ya, arkadaşlar, böyle şey olmaz, böyle ekonomi yönetilmez. Peki,
bunları yaptığınızda kur düşmüyor, başka bir
şey: Madem insanların dövize talebi var, Şak, 10 milyar dolar
Hani öyle, soyadı galiba Batmaz olan bunların bir akıl hocası
Özür dilerim, AK PARTİnin akıl hocası bir arkadaş
Şak, 10 milyar dolar
Arkadaş, geldiniz, nereden satıyorsunuz
bunu? Rezervlerden. Peki, döviz rezervi sizin mi? Hayır, size emanet
edilen paralar. Bugün bizim net döviz rezervimiz eksi 57 milyar dolar yani
gidip piyasadan 57 milyar dolar alacağız ki sıfır
rezervimiz olsun. Ya, arkadaş, zaten dolar 13 lira; gitsen, 1 milyar dolar
alsan 14 olacak, 2 milyar dolar alsan 15 olacak ama buna rağmen siz hâlâ
size ait olmayan rezervleri çatır çutur satıyorsunuz; nereye kadar
götüreceksiniz? Rezerv kalmayınca da gidiyorlar Birleşik Arap
Emirliklerine
Ya, çok incitici değil mi, hani darbeyi finanse
etmişti? Ya, biz burada bombalandık, onlar darbeyi finanse etti; 5
milyar dolar için gidilir mi arkadaşlar ya? Yani 128 milyar dolarla idare
edemediniz de Birleşik Arap Emirliklerinden gelecek 5 milyar dolarla
mı idare edeceğiz? Çok incitici, çok kırıcı.
Peki, sizin derdiniz ne? Sizin derdiniz ne, biliyor
musunuz? Eğer para politikaları, maliye politikaları
Sizin
derdiniz enflasyon. Sizin enflasyonla mücadele etmeniz gerekiyor ama siz
enflasyonla mücadele etmek istemiyorsunuz çünkü enflasyonla mücadele ederseniz
seçimi kaybedeceksiniz. 3 tane enflasyon var: Arz enflasyonu, talep enflasyonu,
maliyet enflasyonu. Ya, arzı artıramıyorsunuz, aynı
malları fazla parayla almaya çalıştığımız
zaman fiyatlar artıyor, enflasyon oluyor. Ya, arkadaş, talebi
artık kısacak bir şeyiniz yok, vatandaş açlıktan
ölmüş yani artık neyini kısacaksınız? Çünkü gelir
dağılımı çok bozuk; yarattığınız zengin
kitle her fiyattan her şeyi alırken geniş halk
yığınları, yoksullar hiçbir fiyattan hiçbir şey alamaz
hâle geldiler. Böyle bir uygulama şansınız da kalmadı, her
gün kuru artırdığınız için de enflasyon artıyor;
günün sonunda, baktığınızda, artık bir
çıkışınız kalmamış. Siz ne yapmaya
çalışıyorsunuz? Siz süreci uzatmaya
çalışıyorsunuz yani Biz 2023 yılının Haziran
ayına götürebilir miyiz
Arkadaşlar, ekonomik olarak götürmeniz
mümkün değil, sosyolojik olarak götürmeniz mümkün değil ama yirmi
yıllık bir tek adam yönetiminiz var.
Taşıyacağız. derseniz ne olacak, biliyor musunuz? Bir
kere, enflasyon roketleyecek; üç haneli enflasyon rakamlarına hazır
olun. Ve sizi en çok kandıran, en çok hata yapmanızın sebebi,
TÜİKe yalan söyletenler. Şöyle düşünün: Bir doktor düşünün,
hastaya tedavi uygulayacak; hastanın tansiyonu 21, tansiyon cihazı
diyor ki:
Size şunu söyleyeyim arkadaşlar:
Gerçekten, sosyolojik olarak, siyasal olarak, aldığınız
pozisyon olarak ülkeye artık hiçbir şey yapma şansınız
yok ama bizlerin bir şey yapma şansı var çünkü bizim omzumuzda
bir yumurta küfesi yok. Yargı bağımsızlığı
mı? Zaten istiyoruz, hemen yaparız ve yaptığımız
an döviz düşer. Dış politikada bu gereksiz, yani yöneticilerin
serveti üzerinden kavgaların hiçbirine tutuşmamıza gerek yok; ne
Ortadoğuda ne de Rusyayla, Çinle, Amerikayla kavga etmemize gerek yok;
bunlarla sizin bir kininiz, özel çıkarlarınız, özel
ilişkileriniz var, bizim için bunu gidermek çok kolay.
Eğitim politikasına gelince, biz hiç
kimsenin dinine, imanına karışacak değiliz ama
çağdaş, bilimsel, kaliteli, yüksek katma değer üretim yapan
çocukların okuyacağı okulu ancak biz yapabiliriz çünkü bizim
seçmen yetiştirme gibi bir projemiz de yok.
Ve gelelim iç barışa. Siz istediğiniz
kadar bizi kavga ettirmeye çalışın, istediğiniz kadar
muhafazakâr-laik, Kürt-Türk, Alevi-Sünni
Yapmayacağız arkadaş,
zaten ittifakımızda da gördüğünüz üzere ne kadar çaba
gösterirseniz gösteriniz ittifaktakiler birbirlerine daha fazla
sarılıyor. Birbirimizden çok farklıyız, birbirimizle
aynı düşünmüyoruz ama en azından şunu biliyoruz: Hepimiz bu
ülkeyi seviyoruz ve asgari müştereklerimiz var; mesela yargı
bağımsızlığı, mesela yolsuzlukla mücadele, mesela
şeffaflık. Sizin için imkânsız olan bizim için çok kolay ve bu
ülkeyi sizden kurtaracağımızı düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına yapılan
konuşmalar tamamlanmıştır.
Mustafa Bey, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin,
Bursanın Osmangazi ilçesinin Demirtaş Mahallesine yapılacak
aile hekimliği merkezine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ESGİN (Bursa) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Bursa ana muhalefet milletvekili
arkadaşlarımızın, her hafta, Demirtaş bölgesinde
yapılacak bir aile hekimliği merkezi üzerinden siyaset yapma gayreti
içinde olduklarını görmekteyiz. Demirtaş, Osmangazi ilçesinde 4
mahalleden oluşan, nüfusu on yılda 20 binden 80 bine çıkan yani
4 kat büyüyen bir bölgemiz. Demirtaşta AK PARTİli Bursa
Büyükşehir ve Osmangazi Belediyelerimiz alt ve üstyapı
yatırımlarının tamamını gerçekleştirmiştir.
123 bin ton asfalt, 186 bin metrekare tretuvar, pazar alanları, hizmet
binası, otoparklar, çocuk parkları, kapalı yüzme havuzu, meydan,
kültür merkezi, bisiklet yolları, Avdancık Köprüsü ve daha niceleri
3 aile hekimliği merkezinde, yaklaşık 20 hekimle hizmet
verilmektedir. Bölgede 4 tane 112 istasyonu bulunmaktadır. Bir aile
hekimliği merkezi yapımı daha yatırım
programındadır. Yani, uzun lafın kısası, biz
Osmangazideyiz, Demirtaştayız, sizi de bekleriz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN Teklifin 3üncü maddesi üzerinde
şahsı adına ilk konuşmacı Ankara Milletvekili
Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün maddeler
ve ekonomi, yoksulluk üzerine epey konuştum, bugün farklı bir konuda
konuşmak istiyorum.
Devlet, iktidarlar, yurt dışına tuzak
kurmaz diyeceğim ama maalesef, ülkemize baktığım zaman bunu
diyemiyorum. Çünkü bakıyorum, çözüm sürecinde HDPden kolaylaştırıcı
olmalarını istemişler. Gazetecilere, yakınları olan
insanlara ziyaret için Haburun, Kandilin yolları açılmış,
oraya mahkemeler kurulmuş, ondan sonra sadece kendilerinin yargılanmayacağı
bir düzen kurmuşlar ve kendileri dışında herkesi
yargılamaya kalkmışlar. Bugün
yaşadığımız şey aslında bu kumpas ve bu
tuzak. Bugün Karma Komisyonda Semra Güzel Vekilimizle ilgili gelen fezlekeler
de aslında yine bununla ilgili. Çekmeceye koymuşlar; bakmışlar,
yoksulluk örtülebilir bir şey değil; bakmışlar, seçim;
evet, başka çare yok, buna yaklaşıyoruz; o zaman ne
yapalım, HDP varken de kazanamayacağımız için çekmeceden
2013-2014te olanlar, ne varsa, onları çıkartalım ve
bunları suçmuş gibi ortaya koyalım.
Evet, devlet yurttaşına tuzak kurmaz ama
maalesef her dönemde bütün iktidarlar hemen hemen bunu yaptılar. Bugün,
evet, ocak ayındayız ve mesela 28 Ocakta Mustafa Suphi, Maria Suphi,
onları kaybettik, Maria Suphiyi daha sonra ve onun hikâyesi ayrı bir
hikâye gerçekten, daha vahim ve daha derin. Bu, bir gün Ermeniler oluyor, bir
bakıyorsunuz -6-7 Eylül- Rumlar, Yahudiler olabiliyor ve
bakıyorsunuz, hep ama hep Kürtler oluyor.
Hanginiz bu çatı altında Nazım
Hikmetin şiirini okumadınız, merak ediyorum? Hepiniz Nazım
Hikmetten pek güzel şiirler okuyorsunuz. E, Nazım Hikmet vatan haini
değil miydi? Sabahattin Ali vatan haini değil miydi? Kürk Mantolu
Madonnayı hâlâ Türkiyede en çok okunan kitaplar arasında
sayıyoruz. Bütün bu insanlara, ne yapıldı bunlara
karşı? Onlara da tuzak kuruldu. İşte, hiçbir ülke bu tuzaklarla
zenginleşmez. Bugün de aynı şekilde oluyor. Ben
açıkçası vicdani reddi savunan bir kişiyim. Bireysel
silahsızlanmadan yanayım ve bunun için de burada kanun teklifleri de
verdim, önergeler de verdim ama biliyorum birçok vekil silah almaktan, ruhsat
almaktan yana, hatta bununla ilgili her partiden
tartıştıklarım da oldu. Kendim asla bunu
yapmayacağım, bunu çok iyi biliyorum.
Peki, Semra Güzel benden farklı
mıydı? Hayır, Semra Güzel de farklı değil. Ben onunla
Şiddete Karşı Komisyonda birlikte çalıştım, ne
kadar çalışkan, disiplinli bir arkadaşımız
olduğunu biliyorum ama başta söylediğim o tuzak
anlayışıyla işte 2014te sevdiği bir insanı orada
görmeye gidiyor, gazeteciler gidiyor, birçok insan gidiyor ziyarete,
fotoğraflar çekiliyor, servis ediliyor bu fotoğraflar ve deniyor ki:
Bakın, işte çözüm süreci. Ve bu bizim hâlâ savunduğumuz bir
şey. Çözüm süreci niye olur arkadaşlar? Silahlar sussun diye. Evet,
silahlı bir fotoğraf var ama işte o silahlar sussun diye zaten
çözüm süreci oldu ve olması gereken de buydu. Aslında
yaşamasını istemediğimiz bu ülkenin buydu işte ve hâlâ
da biz bunu istiyoruz. Diyarbakır Vekilimiz Sibel Yiğitalp
farklı mıydı, Van Vekilimiz Bedia Özgökçe Ertan farklı
mıydı, Burcu Çelik Özkan farklı mıydı? Hanginize
İdris Baluken dediğim zaman yüzüme böyle direkt hiç
başınızı eğmeden bakabiliyorsunuz? Ne
yapmıştı İdris Baluken? Herkes burada demokratik siyaset
yapmak istedi ve buna izin vermediğiniz zaman, aynı karanlıkları
tekrar tekrar bu ülkeye yaşattığınız zaman bu ülke
zenginleşmez, bu ülke aydınlığa çıkmaz. Bizim
yapmamız gereken bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Ben son olarak şunu söylemek isterim size: Evet, eğer
bunlar olmasaydı, Türkiye şu anda dünyanın en demokratik ve en
zengin ülkelerinden biri olurdu.
Benim için niye siyasi yasak isteniyor, biliyor
musunuz? Bugün geldi kapatma davasının mütalaası. HDP
kapanır, daha önce de kapandı, başka partiler de kapandı.
Ne oldu? İnsanları kapatamazsınız ki
Ne oldu?
Düşünceleri kapatamazsınız ki
Ne yaparsanız yapın
buna ulaşamazsınız. Neden siyasi yasak isteniyor? Savaşa
karşı çıkmak haktır, protesto haktır,
barışı savunmak haktır. Ne yaparsanız yapın
haykıracağız, Savaşa hayır. dediğim için
Demeye devam edeceğim ama esef duyuyorum.
Evet, beni yasaklayın, beni yasaklayın ama
demokratik siyaset yapmak isteyen genç Kürt kadınlarının
artık yakasından düşün ve onların siyaset yapmasına
izin verin.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci
konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Yaşar
Kırkpınar.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 303 sıra sayılı Kanun
Teklifimizin 3üncü maddesi üzerine şahsım adına söz
aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri takip eden
vatandaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda
pandemi ve iklim krizinin meydana getirdiği ekonomik kriz ve buhranlarla
dünya karşı karşıya. Buna bağlı olarak talep
dengesizlikleri, arz yetersizlikleri, ayrıca gıda fiyatları, enerji
ve emtia maliyetlerinin artmış olması dünya genelinde
farklı çetinliklerin ve zorlukların ortaya çıkmasına neden
oluyor. Netice itibarıyla, yine üretim zincirlerinin bozulmuş
olması, sektörlerin çökmüş olması, makro düzeydeki
gelişmeler nedeniyle ister istemez geleneksel olarak jeopolitik,
jeostratejik bakış ve düşüncelerin, makroiktisadi
düşüncelerin de buna göre yeniden yorumlandığını
görüyoruz. Mesela, euro bölgesine baktığımızda, diğer
bölgelere bakıldığında, özellikle gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelere de bakıldığında bu durumunu
vahameti biraz daha ortaya çıkıyor.
Yine, enflasyon verilerine
baktığımızda, gerek euro bölgesinde gerekse dünyanın
çeşitli bölgelerinde gelişmiş ekonomilerde enflasyonun yüzde
40ların üzerine çıktığını ve son kırk
yılın en yüksek enflasyonlarını hep birlikte görüyor ve
yaşıyoruz. Özellikle ülkemizde pandeminin çok iyi yönetilmiş
olması, yine Türkiye'nin ekonomisinin, altyapısının çok
güçlü olmuş olması da Türkiye'nin
karşılaştığı zorlukların biraz daha
hafiflemiş olmasını bize gösteriyor. Bazı dünya ülkeleri
yeni fırsatlar yakalarken bazıları da pazar kaybediyorlar.
Dolayısıyla, değişim ve dönüşümün kaçınılmaz
hâle geldiği bir zaman diliminden de geçiyoruz.
Çok önemli bir dünya ülkesi olan Türkiye'nin bu
durumun dışında kalması elbette düşünülemez. Hem
ülkemizin uluslararası düzeyde yakaladığı
fırsatları değerlendirmek hem de içeride meydana gelen bu
iktisadi değişimin sonucu olarak ihtiyaçların
karşılanmasına yönelik birtakım iyileştirmeler ve
kanuni düzenlemeler yapıyoruz.
Mükelleflerimizden ve meslek
kuruluşlarımızdan gelen talepler neticesinde 2 önemli
düzenlemeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine sunduk. Bunlardan ilki
enflasyon düzeltmesi uygulaması; 31/12/2023 tarihine kadar bunun
ertelenmesini öneriyoruz. Hepimizin de malumu olduğu üzere enflasyon
muhasebesi uygulaması en son 2003 ve 2004 yıllarında uygulanmıştı,
2004 yılından beri de şartlar oluşmadığı
için enflasyon düzenlemesi uygulanmamıştı. Enflasyon
düzenlemesinin on altı seneden beri uygulanmamış olmasından
dolayı uygulamada yaşanabilecek sorunları da göz önünde
bulundurduğumuzda, yine, hâlihazırda devam eden yeniden değerleme
uygulaması nedeniyle mükellefler ve meslek mensuplarımızın
enflasyon muhasebe sürecinin ertelenmesi talebi tarafımıza iletildi,
biz de bunun olumlu olduğunu beyan ettik. Tabii, enflasyon muhasebesi
uygulanmasının şirketlerin mali yapılarına, özellikle
pandemi sürecinde bir yük getireceğini düşündüğümüzden
dolayı bu yükü kaldırmak adına 2023ün sonuna kadar
ertelenmesini buradan hazırlayarak teklif ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yine, ikinci bir düzenlememiz, ikinci olarak kur
korumalı mevduat hesaplarına ilişkin kur farkı, faiz ve kâr
paylarının, kurumlar vergisinin çeşitli kurumlar tarafından
da aynı şekilde düzeltilmesini ve onlardan istisna
tutulmasını öngören bir madde düzenliyoruz. Yabancı
paralarını Türk lirasına çeviren kurumlar vergisi
mükelleflerinin dönüşüm esnasında oluşan kur farkı
kazançları da dâhil olmak üzere bu kapsamda açılan vadeli Türk
lirası mevduat ve katılım hesaplarından elde edecekleri
faiz ve kâr paylarının vergiden istisna tutulması da bu
şekilde amaçlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) Ayrıca,
kurumların altın hesabıyla ilgili de yine bu tarihten sonra
açılacak ve işlenmiş ve hurda altın
karşılığı altının Türk lirasına çevrildiği
tarihte oluşan kazançlar ile dönem sonu değerlendirmesinden
kaynaklananları buna dâhil ettiğimizde yine, altın
hesapları için de aynı uygulamayı getiriyoruz. Vade sonunda elde
edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden
istisna tutulmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifinin
hazırlanmasında emeği geçen Manisa Milletvekilimiz Uğur
Aydemire, Komisyon Başkanımıza ve Plan ve Bütçe Komisyonu
üyelerimize, yine, Genel Kurul aşamasında bu kanun teklifine destek
veren çok değerli milletvekillerimize saygılarımı sunuyor,
Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına
yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru ve cevap işlemi yok.
İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre
söz talep eden bazı milletvekillerimize söz vereceğim.
Sayın Taşkın
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, muhtarlarla ilgili yapılan iyileştirmelere
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan salgın dolayısıyla ara verdiği muhtarlar
toplantılarını 51inci buluşmayla yeniden
başlattı. Gerek coronavirüs salgınına gerekse sel ve
yangın felaketlerine karşı verilen mücadelede ilk saflarda yer
alan muhtarlarımıza teşekkür eden Cumhurbaşkanımız
müjdeler de verdi. Muhtar maaşları asgari ücret seviyesine yani 4.250
liraya yükseltildi. AK PARTİ olarak muhtarlarımızı daima
destekledik, muhtarlarımızın taleplerini takip etmek üzere vali
yardımcısı, genel sekreter yardımcısı düzeyinde
muhataplar verilmesini temin ettik, Muhtarlık Bilgi Sistemini kurduk, 19
Ekim tarihini Muhtarlar Günü olarak belirledik, muhtarların özlük
haklarında SGK primlerinin devlet tarafından ödenmesi,
maaşlarının artırılması başta olmak üzere
pek çok önemli iyileştirmek yaptık diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal
46.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, elektrik fiyatlarındaki artışa ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
1 Ocak 2022de elektriğe yüzde 52 ile yüzde 130
arasında zam geldi ancak bu zamların birçok yerde aralık
ayı faturasına da yansıtıldığını
görüyoruz. Bakın, mesela, seçim bölgem Afyonkarahisarda bir hemşehrimiz
2.283 lira gelen faturasının 450 liralık bölümünde fazla
hesaplama yapıldığını tespit etmiş, tüketici
hakem heyetine başvurmuş. Bunun gibi binlerce mağdur var. Her
tüketici kullandığı ayın tarifesine göre elektrik
faturası öder. Buna göre, elektrikte aralık ayı tüketiminin eski
tarifeye göre düzenlenmesi gerekiyor. Buna uymayan, elektrik faturalarında
aralık ayı tüketimini ocaktaki zamlı tarifeden hesaplayan
elektrik şirketlerine ağır bedeller ödetecek misiniz? Yoksa
haksız bir şekilde vatandaşın parasına göz diken bu
yandaş şirketleri kayırıp sessiz mi
kalacaksınız?(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
47.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, zam şampiyonu AKPnin yaptığı
zamlara ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Zam şampiyonu AKP, elektrik, doğal gaz ve
kömüre yaptığı zamlarla vatandaşı soğuğa ve
karanlığa mahkûm ediyor ama haksızlık da etmeyelim,
vatandaşımızın sağlığı için AKP
özellikle son dört beş ayda çok büyük bir adım attı. Benzine,
motorine, LPGye yapılan yüzde 100ü aşan zamlarla 84 milyon vatandaşımıza
Mümkün oldukça yürüyün. diyor. Yürürken dikkat edilecek tek şey iktidar
aleyhinde düşünmemek. Olur ya iktidar aleyhinde düşünürseniz yürümek
yerine sürünmek dayatılıyor, düşünmek iktidarda alerji yaratıyor.
Vatandaş sizin zamlarınızdan sonra sizden de bıktı;
zam yapmıyorsunuz, zamları kış gününde lapa lapa
yağdırıyorsunuz. Kimsenin dayanacak gücü kalmadı. Elektrik,
doğal gaz, ısınma lüks değil, yaşamsal zorunluluktur.
Bu çağda insanların araç sahibi olması doğaldır. Siz
bunu hak olarak görmüyor, vatandaşın eşekle seyahat etmesini
istiyor olabilirsiniz ama hayvan yemlerine yaptığınız
zamlardan sonra bu da mümkün görünmüyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya
48.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayanın, Millî Eğitim Bakanlığının
kapısındaki zincir ve kilidin durduğuna ilişkin
açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Tarih 30 Aralık 2021, yer Millî Eğitim
Bakanlığı önü. Mülakat mağdurlarının
sorunlarını dile getirmek için Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Millî
Eğitim Bakanlığı önüne gider. Orada kapı kilitlidir,
zincirle kilitlenmiştir. Abdulkadir Selvi bir yazı yazar, Bu kilidi
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının korumaları
talimatıyla, Mahmut Özer vurmuştur. der. Ama bugün, Mahmut Özere
karnesini vermek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir basın
toplantısı düzenledim, karneyi almaya gelmedi; ben de
Bakanlığa gideyim, karnesini teslim edeyim dedim. Aradan tam yirmi
bir gün geçti, aynı kapıda zincir ve kilit duruyor.
Korkma Mahmut Özer, Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu oradan ayrılalı tam yirmi bir gün oldu
ama mülakat mağdurlarının
(CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal
49.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Düzce TOKİ Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu Basketbol
Takımının ihtiyaçlarının giderilmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Düzce TOKİ Mehmet Akif Ersoy Ortaokulunun çok
başarılı bir basketbol takımı var, okul
maçlarında Düzce il 1incisi oldular. Yerel lig için 8-12 Şubatta
Kırklareline, okul maçları için 21-25 Şubatta da Bartına
gitmeleri gerekiyor. Öğrencilerin ulaşım, konaklama ve yemek
giderleri için İl Gençlik Müdürlüğü 62 TL para ayırmaktadır
ve veliler de kendi aralarında para topladılar, bu paralar da
yetmiyor. Geleceğimizin teminatı olan bu
yavrularımızın, çocuklarımızın hayallerini
yıkmayın, gençlerimize sahip çıkın. Gençlik ve Spor
Bakanından, Millî Eğitim Bakanından
çocuklarımızın ihtiyaçlarını gidermesini talep
ediyorum, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Örs
50.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, 2022
yılının Trabzon için yatırım açısından son
yirmi yılın en fakir yılı olacağına ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, 2022 yılı
Trabzon için yatırım açısından son yirmi yılın en
fakir yılı olarak tarihe geçecek. Trabzona yıllardır
vadedilen projeler bu yılki yatırım programında maalesef
yok. Ne mi yok? Trabzonun olmazsa olmazı Güney Çevre Yolu yok. Ne mi yok?
Binlerce gencimize istihdam sağlayacak yatırım adası yok.
Ne mi yok? Trabzonu dünyaya bağlayacak Erzincan-Trabzon demir yolu yok.
Yoklardan sadece 3 tanesi saydım. Trabzonlu hemşehrilerim diyor ki:
AK PARTİ vadeder, yapmaz. Buradan soruyorum: Kabinede 4 Trabzonlu Bakan
varken, bu dönemde, bu projeler yapılmayacakta ne zaman yapılacak?
Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Pekgözegü
51.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, Gülistan Dokunun neden bulunmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gülistan Dokunun ablası Aygül Dokuya beş
ay hapis, 2.250 lira para cezası verildi. Aygül Doku, kardeşlerinin
bulunması için annesiyle beraber yirmi gündür kar kış demeden
Dersimde nöbet tutuyor. Bu ülkede adalet nerede? Başşüpheli dahi
gözaltına alınmazken, bu kardeş neden
cezalandırılıyor? Gülistan Doku neden bulunmuyor? Neden
faillerden, şüphelilerden hesap sorulmuyor?
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önerge işlemine
geçiyoruz.
3üncü madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/4092) esas numaralı
Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 3- Bu Kanun 17.2.2022 tarihinde
yürürlüğe girer.
Ali
Şeker Orhan
Sümer
İstanbul
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında
konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Ali Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Ali, kep taksan
daha iyiydi.
BAŞKAN Sayın Şeker,
yakışmış, onu da söyleyeyim.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Şöyle,
ben buraya beyaz önlükle gelmek isterdim ama sağlıkta şiddeti ve
sağlıkta cinayetleri protesto etmek adına beyaz kask eylemi
yapıyor sağlıkçılar; onlara destek olmak için beyaz kaskla
geldim.
Sayın Başkan, bugün ne yazık ki bir
kadını, bir sağlıkçıyı daha erkek şiddetine
kurban verdik. Daha üç gün önce hamile hemşire yerlerde tekmelendi, saldıranlar
serbest kaldılar ancak kamuoyu baskısıyla tutuklandılar.
Bugün İstanbul Kartalda Hemşire Ömür Erez görevi başında
silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti.
Aile sağlığı merkezinde bir hemşire başından
vurularak öldürüldü. Bu olay haberleştirilirken de TRT, maalesef, Ömür
Erezin hayatını kaybetmesine ısrarla sosyal medyadan
tanıştığı kişi diyerek âdeta suçu Ömür Ereze
attı. Oysa, suçlu, Ömür Erez değil, suç makinesine dönüşen ve 20
sabıka kaydı bulunan katilin sokaklarda serbestçe gezmesine izin
veren adalet sistemi; böylesi bir suç makinesinin ateşli silahlara bu
denli kolay erişebilmesine olanak tanıyan, görevini yapmayan
İçişleri Bakanlığı ve yetkilileri; İstanbul
Sözleşmesinden bir gece yarısı kararnamesiyle
çıkanlardır. Halkın vergisiyle görev yapan, daha önce
sağlıkta şiddeti teşvik eden çizgi filmler üreten TRT,
utanmazlığına, arsızlığına, rezil tutumuna
maalesef devam ediyor.
Ömür Ereze rahmet, yakınlarına sabır
diliyor; kadın cinayetlerinin, sağlıkta şiddetin son
bulması için yetkilileri ve Meclisi gerçekçi tedbirler almaya davet
ediyorum.
Etkili bir sağlıkta şiddet
yasası acil ihtiyaç. Daha önce bir yasa teklifi getirdiğimde o
teklifi kabul etmediniz, çok daha gerisinde bir teklifle şu anda, Türkiye,
bunu, sağlıkta şiddeti önlemeyi bırakın, resmen
teşvik ediyor. Oysa, İçişleri Bakanı şöyle diyor: En
güvenli ülkeyiz. En güvenli ülke. dediği ülkede her gün kadınlar
öldürülmeye devam edebiliyor, bir kişi şehirler arası yolculuk
yapıp silahla görev yerindeki bir hemşireyi öldürebiliyor.
Değerli milletvekilleri, faturalar bir bir
gelmeye başladı vatandaşlara. Ücretlere üç kuruş zam
yaptınız, onu da elektrik faturasıyla, doğal gaz
zammıyla, kazıklı köprü ve kazıklı otoyol
zamlarıyla yine 5li çeteye, yandaşlarınıza oluk oluk
akıtıyorsunuz. Ambulanslar ve itfaiye araçları bile o
paralı yollardan ücret ödemeden geçemiyor. İstanbulda kimi sitelerde
aidatlar asgari ücrete yaklaşmış durumda, siz ise Emekli
maaşını 2.500 lira yaptık, yetmez mi? diyorsunuz. AKP
sayesinde vatandaşın ev bark sahibi olması zaten hayaldi ama
geçmiş dönemlerde ev sahibi olabilenleri bile kendi evinde ödedikleri
elektrik, doğal gaz, internet, telefon ve aidat paralarıyla
kiracı; kendi yurdunda yabancı hâline getirdiniz. Bir de diyorsunuz
ki: Gençler evlensin, en az 3 çocuk yapsın. Çünkü size açlık
sınırının altında çalışacak ucuz iş
gücü lazım.
Parsel parsel satılıyor vatan bir yandan,
vatandaşlık da satılıyor. Şimdi de hurda altına
göz diktiniz bu getirdiğiniz kanun teklifiyle birlikte. Daha iki gün önce
Resmî Gazetede bir şey yayınlandı. 600 metrekarelik arsalar
Özelleştirme İdaresi tarafından parsel parsel
satılıyor. AKPnin yarattığı karanlık, gençleri
öyle bir umutsuzluk girdabına soktu ki gençler evlenip mutlu bir yuva
kurmanın hayalini dahi kuramıyor. Toplam doğurganlık
hızı 2001 yılında 2,38 iken 2020 yılında 1,76
çocuğa düştü. Bu oran yenilenme düzeyi olan 2,10un çok çok
altında. En kıymetli kaynağımız olan yetişmiş
nitelikli genç nüfus yurt dışına giderken artık
tarımda da sanayide de hastanede de üniversitede de fabrikada da
çalışacak genç bulamayacağız.
Değerli milletvekilleri, hekim bir milletvekili
olarak üzülerek uyarmalıyım ki yaşanan bu enflasyonlu süreç,
gıda fiyatlarındaki bu aşırı artış, önü
alınamayan korkutan yokluklar gebelerde, bebeklerde ve çocuklarda protein
eksikliğine, malnütrisyona yani beslenme yetersizliğine yol
açıyor. Gelecek nesillerimizin sağlıklı, gürbüz, zeki birer
vatandaş olarak yetişmesini arzu ediyorsak bir an önce bu gidişata
dur demeliyiz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Şeker.
ALİ ŞEKER (Devamla) Esnaf süt,
yoğurt, dondurma dolaplarını artan elektrik faturaları
yüzünden iade etmeye başladı. Artık her yerden süt, her yerden
süt ürünleri alamayacağız.
Gençler başta olmak üzere toplumu ilgilendiren
bir diğer konu da kâğıt zamları. Gençler üniversite
sınavına girerken okulda ek ders olarak, ek kitap olarak sunulan
kitapları artık alamıyor bu fahiş zamlardan dolayı,
SEKAyı kapatmanızdan dolayı. Artık bizim gençlerin önünü
açmamız gerekiyor, onun için de gençlere özgür bir Türkiyeyi birlikte
yaratmamız gerekiyor. Bunun için de bir an önce seçime gitmemiz gerekiyor.
Artık yeter, erken seçim, hemen seçim diyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 303 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan yayımı ibaresinin
yayını olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Toğrul Ayşe
Sürücü Abdullah
Koç
Gaziantep Şanlıurfa Ağrı Murat Çepni Erdal Aydemir Şevin
Coşkun
İzmir Bingöl Muş
Serpil Kemalbay Pekgözegü
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Muş Milletvekili Sayın Şevin Coşkun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve
halklarımızı selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidar var olan
ekonomik krizin üstünü örtmek için her türlü yöntemi denemeye çalışsa
da var olan gerçeklik değişmiyor. İktidarın her hamlesi
krizleri daha da derinleştirmekle birlikte sosyal ve siyasal yeni krizlere
neden olmaktadır, yaratılan her krizin faturası da yurttaşa
kesilmektedir. Yurttaşın, emekçinin ödediği vergileri kendilerine
ve yandaşlarına aktarmaktadırlar. Bankalarda parası olmayan
yurttaşlar bu düzenlemeden hiçbir yarar elde edemeyecektir.
Değerli milletvekilleri, yükselen dövizin önüne
geçmek için gerçekçi ve üretime dayalı çözümler gerekir, iktidar ise aksi
yönde hareket etmekte, üreticiyi hedefine koymuş durumdadır.
Tarım, hayvancılık ve ülkenin diğer tüm kaynakları
bitme noktasına getirildi. Girdilerin pahalılığı
nedeniyle üreticiler üretimden kopma noktasına getirilerek
yoksullaştırıldı. Halk büyük bir yoksulluk içinde,
alım gücü her geçen gün daha da düşmekte, insanlar evine ekmek
götürememektedir. İktidar yurttaşların cebindeki ekmek
parasına dahi göz koymuş durumdadır. Üstüne üstlük her yeni bir
güne zamlarla uyanıyoruz. Gıda, elektrik ve doğal gaz bunların
başında geliyor. Yurttaşlar, 2-3 katına çıkan elektrik
ve doğal gaz faturalarını ödeyemez durumdadır.
Değerli milletvekilleri, bu Meclis sadece
ülkenin yasama faaliyetlerinin yapıldığı bir yer
değil, aynı zamanda Türkiyenin vicdanının sesi
olmalıdır. Kadınlar, gençler, engelliler yani her kesimin
çıkarları gözetilmelidir. Bu nedenle adil ve vicdani olmayan
uygulamalara karşı güçlü bir şekilde karşı
çıkmalıyız.
Değerli milletvekilleri, iktidar bir yandan da
kendi yanlışlarına kılıf buluyor. Yürütülen
yanlış politikalar nedeniyle derinleşen yoksulluğun üstü
örtülmek isteniyor yani toplum manipüle ediliyor, bunu da yandaş medya
eliyle yapıyor. İktidara karşı yükselen her itiraz;
baskı, linç, şiddet, gözaltı ve tutuklamayla sindirilmeye
çalışılıyor. Bu baskı ve şiddete en çok maruz
kalan kesimlerden biri de halka gerçek haber aktarmak için mücadele eden
gazetecilerdir. Çünkü gazetecilerin gerçeği yazması iktidarın
işine gelmiyor. Basına yönelik hak ihlallerine değinmeden önce
1993te faili meçhul bir şekilde katledilen özgür basın
çalışanı Orhan Karaağarı ve geçtiğimiz günlerde
hayatını kaybeden, Musa Anterin öğrencilerinden Yılmaz
Yakut yani halkın söyleşiyle Kaloyu saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, basına yönelik
hak ihlalleri her geçen gün artarak devam etmektedir. Dicle Fırat
Gazeteciler Derneğinin 2021 Yılı Gazetecilere Yönelik Hak
İhlalleri Raporuna göre 1.460 habere erişim engeli getirildi, 55
gazeteci saldırıya uğradı; 51i hakkında dava
açıldı, 47 gazeteciye toplam yüz otuz üç yıl ceza verildi, 64
gazeteci tutuklandı, 23 gazeteci işkence ve kötü muameleye maruz
kaldı, 103 gazeteci haber takibi sırasında engellendi, 75
gazetecinin işine son verildi. Buradan bir kez daha söylüyoruz: Hakikatin
izinden giden gazeteciler ve özgür basın asla ve asla susturulamaz.
Değerli milletvekilleri, iktidarın
baskı ve sindirme politikaları sadece basınla da
sınırlı değildir, aydın ve sanatçılar da bu
saldırıların hedefindedir. Bunun en son örneği
geçtiğimiz günlerde yaşandı. Sezen Aksu dört yıl önceki bir
şarkısı üzerinden hedef gösterilerek lince maruz kaldı.
Buradan bir kez daha söylüyoruz: Bu toplumun büyük bir değeri olan Sezen
Aksu yalnız değildir. Sanatçıların istediği bir dilde
ve kültürde sanatlarını özgürce icra etmeleri için bu tekçi zihniyet
bir an önce terk edilmelidir.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Teklifin 4üncü maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Yavuz Ağıralioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yürürlük maddesi üzerinde konuşuyorum.
Genel olarak enflasyon dâhil, Hükûmetin, son dönem
memleketi içine düşürmüş olduğu iktisadi girdaba dair
muhalefetin eleştirilerine kullandığı bir cevap verme
algoritması var. Bu cevap verme algoritmasını duyuyoruz ama
sizin şöyle bir zorluğunuz var: Muhalefet uzun iktidarlarda
iktidarın denemeye çalıştığı her alternatif
çözümü tenkit eder, sonuçlarını görme imkânıyla bir dahaki
sefere daha kuvvetli tenkide imkân kazanır. Siz şöyle bir
talihsizlikle memleket yönetmek mecburiyetinde kaldınız: Siyasi
talihiniz başta çok iyiydi, sizin talihiniz memleketin talihi olabilirdi.
Size duyulan güven, size verilen oy, size duyulan itimat memleket için zenginliğe,
bolluğa dönüştürülebilirdi ama ne hikmetse daha önce de iktidarlar
darbe gördü, daha önce de iktisadi ablukalar gördü, daha önce de Türkiye
komplolar, çatışmalar gördü, daha önce de uluslararası
organizasyonların Türk milletinin, Türk devletinin güçlü yarınlarını
engelleme teşebbüslerini gördü bu topraklar, daha önce de ambargolara
şahit oldu, daha önce de kamplaşmaların beraberinde
getirdiği siyasi kırılmaların Türkiye'deki
istikrarsızlığa sebep olduğu zamanları gördü. Bütün
bunlar size bir iktidar imkânını ümitle teslim edecek bir süreci
doğurdu. 2002de AK PARTİ enflasyonla bir memleket teslim aldı,
işsizlikle aldı, faizle aldı, demokrasi standartları
bozulmuş bir ülke aldı, yoksullukla aldı, yasaklarla aldı,
kalkınma problemleriyle aldı, üretim problemleriyle aldı ülkeyi,
eğitimin kalitesizliğiyle aldı ülkeyi, üretimde rekabet
gücümüzün azlığıyla aldı ülkeyi, iş gücümüzün
niteliksizliğiyle aldı ülkeyi, cari açıkla aldı ülkeyi,
borçla aldı ülkeyi, hazinesi zayıf aldı ülkeyi, bankaları
kuvvetsiz aldı ülkeyi ve Bütün bunların üzerinden ben gelirim.
kararlılığıyla teslim aldı ülkeyi. 2002de iktidara
geldiğinizde ülkemizde var olanların kısmi
başlıklarını arz ediyorum size. Bugün 20nci yılınızı
idrak ettiğiniz iktidarınızın bize
yaşattığı problemleri sayıyorum: 2002de de enflasyon
vardı, şimdi de var
ERHAN USTA
(Samsun) Daha yüksek var.
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (Devamla)
2002de olandan daha fazla var. 2002de
de işsizlik vardı, şimdi de var; olandan daha fazla var. 2002de
de borcumuz vardı, şimdi daha fazla var; olanın 4 katı var.
2002de de memlekette demokrasinin sıkıntıları vardı,
hâlen var. 2002de de hukukun sıkıntıları vardı, hâlen
var. 2002de de üretim problemleri vardı, hâlen var. 2002de de rekabetin
bizim lehimize olabilmesi için katma değeri yüksek ürünler üretme
problemimiz vardı, hâlen var. Ben yürürlük maddesi üzerine
konuşuyorum yani Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
maddesi üzerine konuşuyorum. Cumhurbaşkanının yürütmenin
başında olarak yürütemediği problemler adına konuşmak
için kürsüye geliyorum yani aslında memlekette yürütmenin bihakkın
vazifesini yapamamışlığından kaynaklanan sorunlar için
konuşuyorum, iktidarın çözemediği problemleri çözemediğini
size söylemek için, aslında iktidara neyi çözemediğini
hatırlatmak için konuşuyorum.
Şimdi, bu yokken bugün tecrübe ettiğimiz
kur korumalı mevduatın bir buçuk ay önce dilinizde şöyle
savunmasını görüyorduk: Efendim, cariyi fazla vermeye karar verdik,
rekabetçi kur diye bir şey ihdas ettik, biz cari fazla verme
kararlılığımızı Çin modeli diye bir stratejiye
dönüştürdük, bunu biz planlayarak yapıyoruz. İman
hattından küfür hattına saldırır gibi, yahut o gün
savunduğunuzu bir kurtuluş savaşını
yapıyormuşsunuz edasıyla bu cümlelerle birleştiriyordunuz,
diyordunuz ki bize: Bu dövizdeki yükseliş bizim stratejik olarak
planladığımız bir şeydir. Rekabetçi kur bunu
gerektirir. Peşinden, doların o zaman 10 lira
olacağını söyleyenlere dava açtınız Manipülasyon
yapıyorsunuz. diye. Sonra, dolar sizin stratejinizle, olağanüstü
dehanızla 18 liraya çıkınca rekabetçi kur modelinden bir anda
ricat ettiniz, bir Osmanlı tokadıyla doları 18 liradan 10 liraya
düşürdünüz diye kurtuluş savaşı yapıyorsunuz
alkışlamalarınızı yapmamızı istediniz.
Sonra, 14 liraya çıktı, doların stabil hâle geldiğini
söyleyerek bizim sizin başarılı olduğunuzu kabul etmemizi
istediniz. Sonra, 2023 hedefi diye ortaya koyduğunuz vizyonunuzu
gerçekleştirmek için bize 73lerde uygulanmış bir modeli ilk
defa keşfediyormuşsunuz gibi takdim ettiniz. Sonra, bunun
arkasından, geliştirdiğiniz stratejilere Niçin itiraz
ediyoruz? diye bizi milletin, devletin başarısını
istemeyenler olarak itham ettiniz. Sürecin içerisinde enflasyonu başka
ülkelerle mukayese ederken tenezzül ettiğiniz istatistik oyunları
sizin artık iktidarı taşıyamayacağının
göstergesidir. Yani ben ekranlarda AK PARTİ'yi savunan
arkadaşların söylediklerini sadece onların zihnî savrulması
zannediyordum, en son, Sayın Cumhurbaşkanını dünya ile
Türkiye'yi mukayese ederken Emtia fiyatlarındaki artış,
enflasyondaki yükseliş oranlarına bakınca Türkiye hamdolsun çok
iyi. derken gördüm. Bizim liginde olduğumuz ülkelerin
enflasyonlarını toplasanız bizdeki müdahale edilmiş
enflasyon oranına ulaşamıyorsunuz. Bizim şu andaki
enflasyon oranımız, müdahale edilmiş enflasyon
oranımız, içinde olduğumuz liglerin enflasyonlarını
toplasanız bile ulaşamayacağımız oranlarda. Bunu, bir
yıl boyunca aynı listeyle alışveriş
yaptığımız mutfak alışverişlerinde yüzde
51i bulduğumuz enflasyona gelmeden söylüyorum -bağımsız
akademisyenlerin- ilave doğal gaz, benzin, elektrik zamlarının
da fiyat farklarının yansıyacağı bu ayı katmadan
söylüyorum. Nereye geldi mevzu? Aslında, siz oku atıyorsunuz, okun
düştüğü yere daire çizip üstüne
Ben size şunu hatırlatmayı borç
bilirim: Sahada para bolken bu yalancı baharın biteceğini
söylediğimiz zamanlarda, sizin lehinize bize kızan milletimizi
şimdi Bizi kurtarın. çığlıklarıyla görüyoruz
biz sahada, sizin seçmenleriniz. Daha önce sahada bu kadar rahat propaganda
imkânı bulamıyorduk. Şimdi bu yalancı bahar bitecek diye
samimi ikazlarımızı, bizi duyabilecek milletimize
söylediğimiz her yerde Biz hâlimizden memnunuz. diyenleri Bizi ne zaman
kurtaracaksınız. derken görüyoruz. O yüzden size sahadan haber
vereyim. Memleketinizin, milletinizin problemlerini çözmek zorunda
olduğunuz hâlde çözemediğiniz problemleri muhalefete ciro ederek
kurtulma dönemleriniz bitmiştir. Millet artık sizin uygulamaya
çalıştığınız politikalardan değil,
yaşadıklarından bir mukayese imkânına
kavuşabilmiştir. Millet zenginlik istiyor, millet vaat istemiyor.
2023 vizyonu sizi yirmi yıl taşıdı, 2053 vizyonunu sizi
taşıyamaz. Bugün değilse ne zaman? hissiyatı milletin
ortak şuuru hâline gelmiştir. Nedir sorumluluğunuz? Bunca
yoksulluğun sebebi -başka bir konuşmanın bahsi olacak
inşallah- Külliye ve saray arasında sıkışmış
ithamların arasında sizin keyfîliğinizi kastederek
Harcamalarınız saray keyfîliği ihsas ettiriyor. sözlerimize,
sadece, O dediğiniz yerin adı saray değil -sanki biz yerin
adından bahsediyormuşuz gibi- o dediğiniz yerin adı
Külliye. diye mukabele ediyorsunuz. Hâlbuki biz, sizin işlerinizin
muhtevasının külliye olmasını isteyenleriz. Yani keşke
sözünüz değil, iradeniz; keşke vaatleriniz değil,
icraatlarınız külliye müktesebatında olsaydı. O yüzden
keyfîliğinizi kastederek söylüyorum: Keyfîlik kastıyla
söylediğim şey de denetlenemez harcamalar, borç yükü olarak,
karşımıza enflasyon olarak çıkan yanlış iktisadi politikalardır;
onları kastederek söylüyorum. Siz devletseniz Ömer nerede; siz Ömerseniz
adalet nerede; siz adaletliyseniz bunca yoksulluğun, yolsuzluğun,
fakirliğin hesabı nerede?
Bunların hesabını vermek zorunda olan
iktidarın 20nci yılında çözemediği problemleri, 2023
olmazsa
Birazcık sapma oldu. Bir de
mütevazılığınıza da hayranım yani 25 bin
doları kastederek söylediğiniz hedefe 20 bin dolar gibi bir seviyede
yaklaşmış olsanız biraz sapmayı kabul edebilirim.
Mütevazılığınıza da hayranım: Birazcık
sapma oldu hedeflerden. Hedeflerden birazcık sapma dediğiniz; 2
trilyon dolar gayrisafi millî hasıla, 500 milyar dolar ihracat, 25 bin
dolar millî gelir, kalkınmış müreffeh bir ülke; birazcık
saptı, yüzde 60-70 enflasyon, 7 bin dolar millî gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Son bir
dakikamı alabilir miyim Başkanım?
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Teşekkürlerimle.
Ne zaman bu durum düzelir arkadaşlar? Ne zaman
olur efendim, bu bize vadettiğiniz ülkeyi ne zaman elimize geçirebiliriz?
Evelallah, 2023 olmazsa Allahın günü mü yok, 2053; 2053 tutmazsa Allah
kerimdir, 2071. Yani Türkün tarihinde, böyle 500lerle, 100lerle, çarpan
etkisiyle düşeceği kahramanlığın günü mü yok
evelallah, o olmazsa ondan sonra başka bir tarih
Bugün değilse ne zaman? sorumluluğudur
iktidarınızın borcu. Allah size lütfundan yirmi yıl
milletinize hizmet etme imkânı verdi, 20nci yılında milletinize
Sisifos Kayası sendromu yaşatıyorsunuz;
yaşadığımız şey budur. Mecburen, 2023
yılında, işsizliği, fakirliği, yoksulluğu,
yolsuzluğu, israfı, şatafatı, bütçe
açıklarını, faiz altında, kur altında ezilen
ekonomiyi, kalitesiz eğitimi, kalitesiz demokrasiyi, berbat bir yönetimi
konuşuyoruz. Sebebi ne olursa olsun; yüzyıl oldu cumhuriyetimizi
kuralı, yüzyıldır halletmek zorunda olduğumuz problemler
için en fazla imkân sizdeydi, başarılamadı.
Hürmetler efendim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime yirmi dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.37
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
303 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Teklifin 4üncü maddesi üzerinde gruplar adına
yapılan konuşmalarda kalmıştık.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul konuşacak.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve Genel Kurulun emekçilerini,
ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın vekiller; mevcut
iktidar, ekonomik krizin derinleştiği özellikle 2018 döviz krizinden
bu yana bir dizi reform paketi serisi diye adlandırılan ekonomi
programlarını Genel Kurulun gündemine getirmeye devam ediyor. Bütün
bu paket ya da programların hepsi ekonominin temel yapısal
sorunlarını çözmekten uzaktır. Getirilen ekonomik paketler ancak
bir vaat olarak kalıyor, ortada hiçbir şey yok; sürekli programlar
açıklanıyor, tahminlerin hiçbiri tutmuyor, daha gün geçmeden
hedeflerden sapılıyor. Genelgeçer beylik ifadeler
kullanılıyor: Enflasyonu düşüreceğiz, mali disiplini
sağlayacağız, ihracatı artıracağız,
işsizliği azaltacağız. diyorlar ama bunlara nasıl
erişileceğine ilişkin somut hiçbir şey ortada yok.
Dolayısıyla ekonomi reformu sözü inandırıcı
değil; bu hâliyle, kerhen söylenen bir cümle olarak kalıyor.
Sayın Başkan, sayın vekiller; müjde
ekonomi paketi iddiasıyla getirdiğiniz her düzenleme emeğiyle
geçinen yurttaşların çıkarları için
hazırlanmıyor, maalesef, sermayenin ve zenginlerin yani bir avuç
ayrıcalıklı kesimin çıkarları için
hazırlanıyor çünkü AKP-MHP koalisyonu ekonomiye sermayenin gözüyle
bakıyor; toplumun değil, belirli dar grupların isteklerini
karşılamayı temel öncelik olarak belirliyor. Tek bir derdiniz
var o da sermayenin ve yandaşın yararıdır.
Kısacası, sizin mini ekonomi paketleriniz de koca ekonomi
paketleriniz de bu halkın derdine deva olmuyor.
Bu iktidar tarafından reform sözcüğünün
içeriği tamamen boşaltılmıştır maalesef.
Ekonomide reformlar aksayan sorunların çözümüne yönelik bir tedbirler
manzumesi olarak görülmesi gerekirken bu pakette bunları görmüyoruz. 2
maddelik bu teklifin alelacele Genel Kurul gündemine böyle üstenci bir
mantıkla getirilmesi siz iktidar milletvekillerinin de iradesine
saygısızlık değil midir? Yasama sürecinin böyle keyfîlikle
yürütülmek istenmesi aslında halk iradesine de
saygısızlıktır.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
iktidarın yirmi yıllık ekonomi karnesinin özetinin özeti
şudur: Sürdürülebilir ekonomi politikası hiçbir zaman olmadı.
Şahlanacak denilen ekonomi uçurumdan aşağıya
yuvarlanmaktadır, AKPnin ekonomideki hayalleri gerçeklerden çok
uzaktır. AKP Türkiyeyi torunlarımızın torunlarına
kadar borçlandırdı. Borcu borçla çevirerek iktidarını
sürdürüyor. Türkiye küçüldü, kişi başına millî gelir her geçen
gün düşüyor, alım gücü gittikçe düşüyor, enflasyon ve
işsizlik oranlarının toplamıyla hesaplanan Sefalet Endeksi
son yirmi yılın zirvesine çıktı. TÜİKin
açıkladığı rakamlara göre işsizlik oranı yüzde
11,2, enflasyon ise yüzde 36,8. İşsizlik sorunu çözülmedi tam tersine
artarak devam ediyor.
Döviz kuru her geçen gün artıyor,
yıllardır bir istikrar sağlanamıyor. Son yıllara
TLdeki değer kaybı damga vurmuş durumda. Öyle ki yıl
başından bu yana dolar karşısında dünyanın en
fazla değer kaybına uğrayan para birimi TL; yüzde 30luk bir
oranla TL en fazla değer kaybetmiş durumda.
Enflasyon aldı başını gidiyor.
TÜİKin açıkladığı rakamlar
inandırıcılığını yitirmiş. Türkiye'de
artık bırakın yoksulluk sınırını, açlık
sınırının altında yaşayan milyonlar var.
Zengin-fakir makası açıldı; zengin daha zenginleşti, yoksul
daha yoksullaştı, orta sınıf yok oldu, Özalın
meşhur deyimiyle, orta direk çöktü. En üstteki yüzde 20nin ekonomiden
aldığı pay ile en alttaki yüzde 20nin ekonomiden aldığı
pay arasında makas açıldıkça açıldı ve orta
sınıf, biraz önce söylediğim gibi, çöktü. Yabancı
yatırımcının çıkışı devam ediyor.
Merkez Bankasının net rezervinin sıfır olması için
56,7 milyar dolara ihtiyaç var yani net rezerv eksi 56,7 milyar dolar.
Sayın Başkan, sayın vekiller; icra
dairelerinde derdest bulanan dosya sayısı yılın ilk iki
haftasında 76 bin artarak 14 Ocak itibarıyla 22 milyon 647 bin adet
oldu. İcra dosyaları artarken Sefalet Endeksi son yirmi
yılın zirvesine çıktı.
Merkez Bankasının faizlerde
yaptığı indirim vatandaşların
kullandığı ihtiyaç kredilerine yansımıyor. Kredi
faizleri, iktidarın 20 Aralıkta yaptığı örtülü faiz
artırımının da etkisiyle artmaya devam ediyor. Tüketici
kredilerinin faizi 2,14 puan daha artarak yüzde 31,69a yükseldiği haftada
ticari kredi faizleri ise 1,4 puan artarak yüzde 25,77ye çıktı.
Ekonomide makyaj dökülüyor, AKPnin pembe tablosunun arkasında bu
gerçekler var. Dolayısıyla mevcut teklifi desteklemek ne yazık
ki mümkün değil. Halkın cebinden alıp yandaşın ve
sermayenin cebini doldurmaktan artık vazgeçin. İlla da bir düzenleme
getirmek istiyorsanız, zengine değil halka, sermayeye değil
emekçiye kaynak ayıracak düzenlemeler eğer Genel Kurulun gündemine
getirilirse tabii ki biz de seve seve destek veririz.
Sayın Başkan, son olarak, seçim bölgem
Gaziantepte iki gün önce yağan kar felaketiyle ilgili konuşmak
istiyorum. Antepte ve bölgede çok ciddi bir kuraklık vardı, kar
yağacağı haberleri meteorolojiden verildiğinde herkeste bir
sevinç oluştu çünkü kar, kuraklığın önünde en büyük engel
olurdu ve herkes sevinçle karı bekliyordu. Gaziantepteki belediyeler de
AKPli belediyeler de Müjde, kar geliyor, karla mücadeleye hazırız,
sevinçle karı bekliyoruz. dediler. Saat üçte kar yağmaya
başladı, saat üç buçukta Gaziantepteki tüm ana arterlerde ve
yokuşlarda trafik tamamen durdu. O dakikaya kadar belediyenin tek bir
müdahalesi yoktu, öyle bir hızla gelişti ki o saatten sonra
belediyenin müdahale etme şansı da maalesef kalmadı. Tek damla
tuz dökülmedi ve insanlar yollarda araçlarında mahsur kaldılar.
Nizip-Antep yolunda saatlerce -on üç, on dört saat- insanlar mahsur kaldı.
Antep-Adana Otobanında yirmi saati aşkın süre insanlar aç,
susuz arabalarında bekledi. Araçlarındaki yakıtlar tükenmek
üzere ama maalesef kurumlar dökülüyor, hiçbir destek o halka
ulaştırılmıyor. Antepte insanlar olduğu yerde
arabalarını bıraktılar, o soğukta saatlerce yürüyerek
evlerine ulaşmaya çalıştılar. İnsanlar bizi her yerden
arıyor -yakınlarına ulaşamayanlar, şarjları
tükendiği için yakınlarına ulaşamayanlar- bizlere bir
şekilde aileler ulaşıyor, yakının nerede olduğunu
soruyor ve maalesef hâlâ sorun çözülebilmiş değil.
Bakın, biraz önce sosyal medyada, Gaziantep
Valiliği, Belediyesi ve benim de etiketlendiğim bir tweette Gaziantepten
Arabana cenaze götürüyoruz -yağışın üzerinden iki gün
geçmiş- Yavuzeli-Karadağ bölgesinde yol kapalıdır diye
cenazemiz yolda bekliyor. diyorlar. Hâlâ maalesef yurttaşın
yarası, yaşadığı felaket sarılmış
değil. İşte organizasyonsuzluk budur, kurumlar tel tel
dökülüyor, kurumlar organize olamıyor ve böyle normal, iyi gelmesi
gereken, kuraklığa bir çare olması düşünülen;
insanların, çocukların bahçede karla eğlenecekleri bir durum
felakete dönüşüyor. Belediyelerimiz ne yapıyor? Müjdeli haberler
veriyor. Bir de bu yetmiyor arkadaşlar, vatandaş sorun
yaşıyor, vatandaş perperişan, AKP'nin belediye
bürokratları halkı suçluyor. Neymiş efendim, kar lastiğiyle
yola çıkmamış; neymiş efendim, karın geldiğini
biliyormuş, işten niye erken ayrılmamış gibi akla
ziyan tweetler atıyorlar yani deyim yerindeyse, halkla dalga geçiyorlar.
Bu, kabul edilebilir bir şey değil; gerçekten bu durumu yaşatan
bir belediyenin, bir bürokratın derhâl istifa etmesi gerekiyor. Bu
halkın bunları hak etmediğini göstermemiz gerekiyor, aksi takdirde
bu basiretsizliğin arkasında durursanız yarın bu sorunlar
tekrar tekrar halkın karşısına çıkar.
Değerli arkadaşlar, Gaziantep'e 20 santim
kar yağmış, bunlar yaşanıyor. Yani saatlerce kar
yağsaydı ne yapacaktınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Sakin, sakin.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Halk orada eziyet
çekerken siz bizim burada sakinliğimizi tartışmayın, kendi
sakinliğinizi tartışın diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Muğla Milletvekili Sayın Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçen hafta
Muğlada bir köye gittim ve köyde bir tütün ocağında, fide
ekilen bir tütün ocağında çiftçileri ziyaret ettim. Tabii, iktidar
tarımı bitirince bizim oralarda da ancak tek tük tütün ekebilen aile
kaldı. Mazotu sordum çiftçiye, dedim ki: Nasıl baş ediyorsun?
Mazot fiyatının artışına karşı kendince bir
çözüm bulmuş, bana Tarlayı 3 kez süreceğime ancak 1 kez
sürüyorum. dedi. Dolar kurunu sordum, dolar kuru için de Bizim
mevduatımız da dolarımız da yemdir, mazottur, gübredir; biz
bunları biliriz, alırsak, tarlaya atarsak ekeriz biçeriz.
Paramız yok ki dolara yatıralım. dedi.
Serasında sebze üreten ve bunun bir
kısmını toptan, geri kalanını da pazarda satan bir
üreticiyle de görüştüm. Ona da sordum Nasıl durumlar? diye. Geçen
yıl 130 bağ maydanoz sattığımda 1 çuval gübre
alabiliyordum, şimdi 650 bağ maydanoz sattığımda 1
çuval gübre alıyorum. Geçen yıl 18 bağ maydanozla 1 kilo sera
naylonu alıyordum, bu yıl 60 bağ maydanoz satıp 1 kilo sera
naylonu alabiliyorum. dedi.
Şimdi, buradan soruyorum iktidara:
Parasını TLye çeviren zenginin parasının faizini bu
çiftçinin cebinden almaya utanmıyor musunuz? Motorinin litresine 52
kuruş daha zam geldi; bu yaz traktörün deposu 650 liraya doluyordu,
şimdi 1.350 liraya doluyor. Mazot pahalı, gübre pahalı, zirai
ilaç pahalı, tohum pahalı, BAĞ-KUR primi yüksek; çiftçinin ürünü
ucuz. Üstüne, bir de ithalatı seven AKP var. İthalatı sevdiğiniz
kadar keşke çiftçimizi sevseydiniz, doları olan şirketleri
sevdiğiniz kadar keşke çiftçimizi sevseydiniz. Tarım ülkesinde
tarımı bitirdiniz, çiftçiyi perişan ettiniz ancak şunu
unutmayın: Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak, sizi de
çiftçi bitirecek haberiniz olsun.
Değerli milletvekilleri, öncelikle
şunları sormamız gerekiyor: Meclisi kimin ihtiyaçları için
işletiyoruz? Bu yasaları kimin ihtiyaçları için yapıyoruz?
Toplumun yoksul, geçinemeyen insanlarının mı, yoksa
parasına para katmak isteyenlerin mi; faiz baronlarının mı,
kepenk indiren esnafın mı? Sadece bu teklifle değil, yirmi
yıllık iktidar pratiğiyle AKP bu sorulara cevaplarını
aslında açıkça verdi, kimleri tercih ettiğini açıkça
gösterdi. Ülkenin kaynaklarını sanayileşmeye, tarıma,
istihdama, sosyal politikalara değil; inşaata, KÖİ gibi
yandaş sermayeye, kaynak aktarım mekanizmalarına gömdü.
Buralarda palazlanan sermaye kesiminin talepleri doğrultusunda
yağmalanmamış bir doğa parçası, özelleşmemiş
bir kamu işletmesi kalmadı. Kısacası, iktidar ihtiyaçlar
deyince sermayenin ihtiyaçlarını, rantı ve faizi anlıyor
ancak kimse umutsuzluğa kapılmasın Geliyor gelmekte olan.
dediğimiz, sizin sesini kıstığınız,
bastırdığınız, görmezden geldiğiniz, emeğiyle
bu ülkeyi var eden bütün kesimlerin siyasetin merkezinde olmasıdır.
Değerli milletvekilleri, ilk maddede iktidar
ülkeyi enflasyon girdabına soktuğunu, enflasyonla mücadele
stratejisinin çöktüğünü açıkça itiraf etmiştir. (CHP
sıralarından alkışlar) Aynı anda 2nci maddeyle de kur
krizini çözmede başarısız olduğunu itiraf etmiştir.
2nci maddedeki düzenleme ikinci 128 milyar dolar vakası, hazine garantili
kamu-özel iş birliğiyle yapılan soygunun katmerlenmesidir. Daha
doğrusu, 128 milyar dolar kimlere peşkeş çekildiyse, hazine
garantileriyle yoksulun kursağından alınan lokma kimlere
verildiyse bu düzenleme onlara yapılan ikinci bir kıyaktır.
Hepimiz artık biliyoruz ki iktidar, doları 6,80 civarında sabit
tutmak için arka kapıdan Merkez Bankasının 128 milyar
dolarını birilerine sattı. Doların fırlamasından
köşe olanlar oldu mu? Oldu. Şimdi bunu bir tarafa
bırakalım. Her ne kadar Bakan Karaismailoğlu alelacele telefona
bağlanıp KÖİyle devletin kasasından bir kuruş
çıkmadı. dese de biliyoruz ki KÖİ şirketleriyle
yapılana peşkeş sözcüğü bile hafif kalır. Abartma.
diyenlere saymak istiyorum: İktidar, KÖİ şirketlerine,
gelirlerine ABD enflasyonuyla döviz garantisi veriyor mu? Veriyor. Kredilerine
hazine kefil oluyor mu? Oluyor. Vergi borçlarına erteleme, silme
yapıyor mu? Yapıyor. TL mevduatına geçince döviz garantisi
veriyor mu? Veriyor. KÖİ şirketlerini de bir tarafa koyalım.
Değerli arkadaşlar, bu getirdiğiniz
teklifle dolar vurguncularına, hazine yağmalayıcı ihale
baronlarına diyorsunuz ki: Elinizdeki dolarları TL mevduatına
geçirirken dolardan elde edeceğiniz kazancı hazineden yani bu
halkın cebinden garanti etmem yetmedi, bir de bu
kazancınızı vergiden muaf tutacağım. Dediğiniz
bu.
Bu getirilen düzenleme, zengin daha çok zengin
olsun, maliyeti 85 milyona yüklensin demektir. Bu nedir arkadaş? Bütün
kaynaklar zenginlere mi akıtılacak? 85 milyonun bütçesi bu
şirketlere kaynak aktarmak için mi var? Para gelsin, nereden gelirse
gelsin, ceremeyi vatandaş çeksin. Bu ülkenin işçisi, çiftçisi,
emeklisi yok hükmünde mi?
Değerli milletvekilleri, yok hükmünde
sayılan EYT'lileri ele alalım örneğin. Ateş olsa
donardı, su olsa yanardı, dağ olsa yarılırdı
EYT'linin yerinde olsa. Nereden türedi bunlar? dediğiniz insanlar, helal
yoldan çalışıp emekliliğini hak ettiği hâlde
emekliliği engellenen bu ülkenin vatandaşları. EYT'liler lütuf
değil kazanılmış haklarını istiyorlar. Sosyal
devlete yakışan, ülkenin en büyük sosyal yaralarından birini
sarmaktır. EYT'li, emekli olunca gidip de İsviçre bankalarına
para yatırmayacak; kirasını, faturasını, kredi kartı
borcunu ödeyecek, evine erzak alacak. İş bulamayan hem de emekli
olamayan EYT'liler evine ekmek götürebilmek için kazanılmış
haklarının iade edilmesini istiyor, sadaka istemiyorlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, halkımız
elektrik zamlarıyla zaten perişan olmuştu, üstüne bir de
kademeli tarife belası çıktı. Bu zamlardan en çok etkilenen bir
kesimden bahsetmek istiyorum. Türk Toraks Derneğine göre, evde elektrikli
cihazlarla tedavi gören 4,5 milyon hasta var. Muğla'da elektrikli
cihazlarla yaşama tutunan ALS hastası 4,5 yaşındaki bir
evladımızı ve ailesini ziyaret ettik geçen hafta, oradan da
seslendik. Elektrik, bu aileler için bir nefes demek. Aileler Kendimiz mum
ışığında idare edelim, yeter ki bu cihazlar
çalışsın. diye nice fedakârlıklara katlanıyorlar
ancak yine de kabaran elektrik faturalarını karşılamakta
zorlanıyorlar. Ayrıca, elektrikte kademeli tarife modeline
geçilmesiyle bu hastalarımızın mağduriyeti
katmerlenmiştir. Deyim yerindeyse, kademeli tarife bu aileler için ölüme dönüşmüştür.
Bu bir sosyal yaradır. Faturayı ödeyemeyecek durumda olan hastalar
hayati tehlikeyle karşı karşıya
kalmışlardır.
Buradan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına
seslenmek istiyorum: Hayatı elektriğin ucunda olan bu insanlara
destek olmak sosyal devletin görevidir. Bu hastaların
yaşadığı meskenler elektrik faturalarından muaf
tutulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden can
dostlarımız için bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bu dünyada
yalnız yaşamıyoruz, kedi ve köpekler en az bizim kadar bu
dünyanın sahibi. Temel bir ihtiyaç olan ekmek ve bakliyat ürünlerinde KDV
yüzde 1, bugün kedi ve köpek mamalarında maalesef yüzde 18 KDV
alınmaktadır; oysa mama lüks değil, ihtiyaçtır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Pırlantadan alınmayan verginin hayvan mamalarından
alınması hayvanların yaşam haklarının ihlalidir.
Kedi ve köpeklere, bütün hayvanlara sahip çıkmak için partilerüstü irade
koyabiliriz. Kedi ve köpek mamalarında KDV'nin yüzde 1 olması için
kanun tekliflerimiz var; hep beraber değerlendirip Türkiye Büyük Millet
Meclisinin hayvanların yaşam hakkına saygılı
olduğunu ortaya koyalım, bu hepimizin boynunun borcudur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gruplar adına yapılan
konuşmalar tamamlanmıştır.
Teklifin 4üncü maddesi üzerinde şahsı
adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifi üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kurumların stratejik hedeflerini,
itibarını ve imajını tehdit eden birkaç unsurun ortaya
çıkardığı duruma kriz diyoruz. Krizlere Covid benzeri
beklenmeyen bir durum da sebep olabilir; siyasi, ekonomik, diplomatik hatta
teknolojik nedenlerle de kriz çıkabilir ancak krizlerin ortaya
çıktığı noktada dikkat edilmesi gereken en önemli husus,
yönetilemeyen her krizin felakete dönebilme ihtimalidir. İşte, ülkemiz,
AK PARTİsi tarafından yönetilemeyen krizler nedeniyle felaketi
yaşamaya başlamıştır. Krizin adı artan fiyatlar
felaketin adı yoksunluk ve yoksulluktur.
İran, kendince, mücbir sebepler nedeniyle
Türkiye'ye gaz arzının on gün süreyle yapılamayacağını
açıklamıştır. Yılbaşında yapılan
elektrik ve doğal gaz zamlarımızın ardından
vatandaşlarımız zaten elektrik ve doğal gaz
kullanımından neredeyse vazgeçti, karanlıkta ve soğukta
oturuyor ancak sanayicimizin, üreticimizin, iş yerlerimizin böyle bir
kısıtlamaya gitme imkânı yok çünkü makinelerin
çalışması, üretimin devam etmesi için enerji kalemlerine
ihtiyacı olduğu açık. Hâl böyle iken Enerji
Bakanlığı, BOTAŞ vasıtasıyla mevsimsel koşulları
bahane ederek arz ve talep dengesini sağlamak için kullanıcı
birliklerine yani OSBlere gizli bir yazı yazarak 21 Ocak 2022 tarihinden
itibaren ikinci bir bildirime kadar günlük gaz miktarının yüzde
60ına tekabül eden miktarla
sınırlandırmıştır; başka bir deyişle,
sanayicilere doğal gaz tüketimini yüzde 40 azaltması talimatını
vermiştir. Emir gibi yazıda, talimatlara uymayanlara sözleşmeden
kaynaklı müeyyide uygulanacağı tehdidi açıkça yer
almıştır. Üretim için en gerekli kalemi enerji olan sanayicilere
Sizin doğal gaz kullanmanızı kısıtlıyoruz, ne
yaparsanız yapın. demenizden sonra sanayicinin sizin
hakkınızda düşündüklerini hayal gücünüze bırakıyorum.
Bu duruma neden geldik biliyor musunuz? 2021
yılı içinde uzun vadeli doğal gaz sözleşmelerinin bir
bölümünün süresi bitti. Karadenizde doğal gaz keşfettik. hikâyesinin
arkasına sığınılarak sanki yarın doğal gaz
dağıtım hattına verecekmişsiniz gibi
sözleşmelerinin tamamı yenilenmemiş, eksik kısmı spot
piyasadan pahalı gaz olarak alınmıştır. Bu alım
sadece BOTAŞın değil, ülkede üreten, tüketen her kesimin
zararını katbekat artırmıştır.
Değerli milletvekilleri, enerjiden sorumlu bir
Bakanlığın ve ilgili kuruluşun en önemli görevi nedir?
Memleketin her türlü enerji ihtiyacını karşılamak için
gerekli planlamaları yapmak; enerji kaynaklarının ve enerjinin
plan ve programlara uygun miktar ve evsafta üretilmesi, nakli ve
dağıtımı için gerekli tedbirleri almak ve aldırtmak.
Sadece son talimatnameyle
ispatlandığı üzere ne Enerji Bakanlığı ne de
BOTAŞ, görevinin gereğini layıkıyla yerine
getirememiştir. Şimdi de ilgili ama etkisiz kuruluşlar,
beceriksizliklerinin acısını, faturasını ödeyemeyen
vatandaştan sonra sanayiciden, imalatçıdan, üreticiden çıkarmaya
çalışmaktadır. Aslına bakılırsa bu ülkenin üreticisi,
sanayicisi elektrik ve doğal gaza yapılan zamlar nedeniyle uzun süredir
böyle kötü yönetilen bir ekonomide üretim yapabildiği için
ödüllendirilmesi gerekirken, aksine, cezalandırılmaktadır.
Sanayi aboneleri 2020 yılı Ekim ayında doğal gazın
birim fiyatına 1.393 lira ödüyordu; 2022 yılı Ocak ayı
itibarıyla bu rakam, yıllık tüketimi 300 bin metreküpün üzerinde
olan sanayi abonelerinin tarifelerinde bin metreküp için 6.300 liraya
çıkmıştır. Bu, sadece ocak ayı fiyatıdır;
aylık zamlarla birlikte sanayici gelecek ay sürpriz faturalarla da
karşılaşabilir. Ayrıca, yine, sanayi kuruluşlarında
ilave tarifeli bir artış sistemi getirilmiş, önceki ocak
ayının yüzde 60ı kadarına metreküp başı 6,3 lira
tarife uygulanırken aşan kısmına 9,45 lira tarife
uygulanmaya başlanmıştır. Zorunlu ihtiyaç kalemindeki bu
denli artışa rağmen sanayici bugüne kadar Eyvallah.
demiştir ama son talimatlarınızdan sonra Eyvah! demiştir.
Hani övünüyordunuz ya Şu kadar OSB açtık. Sanayide hamle
yaptık. İhracata dayalı üretim modeli geliştiriyoruz.
diye, bu nasıl bir model? Sanayici, döviz dalgalanmasıyla zaten bir
yıldır maliyet hesabı yapamıyordu; firmalar ürettiği
ürünü kaça satacağını, iş görüşmelerinde hangi
fiyatı vereceğini tahmine dayalı hesaplarla yapmaya
çalışıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Zam üstüne zam.
Şimdi bir de Doğal gazı az kullanın. talimatı.
İhracatçıyı, sanayiciyi bu şekilde mi teşvik
edeceksiniz? İhracatçı, aldığı iş için en az
altı ay önceden sözleşiyor; maliyet hesabını doğru
yapacak ki önünü görebilsin, ona göre sipariş alsın, üretime
başlasın. Aldığı işi zamanında teslim
edemeyeceğinden yiyeceği reklamasyon cezasına mı yansın,
bir sonraki seneye müşteriyi kaybetme riskine mi yansın? Zamanı
gelen sipariş taahhütlerini, siz doğal gazı
kısıtladığınızda, nasıl yerine getirebilsin?
Şimdi ne yapacak sanayici, ihracatçı? Doğal gazı kesince
fabrikalar suyla mı çalışacak? Olmayan doğal gazla
nasıl üretim yapacak? Ekonomi modeli yıllardır yara
almıştı ama şimdi kangren hâline geldi. Bu mu sizin
ihracatçıya, üreticiye gösterdiğiniz kolaylık?
Beceremiyorsunuz, yönetemiyorsunuz, artık gitme
vaktiniz geldi; Abbas yolcu
(İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına
yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru ve cevap işlemi yok.
İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre
söz talep eden bazı milletvekillerine söz vereceğim.
Sayın Karahocagil
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 2021 yılında gerçekleştirilen projelere
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
2021 yılında AK PARTİ Hükûmeti lideri
Recep Tayyip Erdoğan ile bir yılda gerçekleştirdiği
projeleri anlatmaya devam ediyorum. 2021 yılında Jandarma ve Emniyete
ait İHAlar 43.857 saat uçuş yaptı, 181 terör eylemi engellendi,
1.542 mağara ve sığınak imha edildi. Yurt içindeki terörist
sayısı 156nın altına düşürüldü, 2.700den fazla
eşkıya etkisiz hâle getirildi. Savunma sanayisinde yerlilik, millîlik
oranı yüzde 80e ulaştı; Akıncı TİHA, AKSUNGUR
SİHA envantere dâhil edildi, HİSAR A+ ve HİSAR O+ hava savunma
sistemleri devreye alındı, ATMACA gemisavar füzeleri kullanıma
hazır hâle getirildi, ilk İ sınıfı fırkateyn TCG
İstanbul denize indirildi. Silahlı insansız deniz aracı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
53.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Azerbaycan 20 Yanvar katliamının 32nci yıl dönümüne ve Ülkü
Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfına teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Can Azerbaycanımızın
bağımsızlığı uğruna gerçekleştirilen
protestolarda 20 Ocak 1990da 25 bin kişilik Kızıl Ordunun
Azerbaycana girmesiyle tarihe Kara Ocak olarak geçen 20 Yanvar katliamında
şehit edilen aziz gardaşlarımızı, Azerbaycanlı
soydaşlarımızı rahmetle, minnetle anıyor, manevi
huzurlarında saygıyla eğiliyorum.
İstikbalimizin teminatı olan
evlatlarımıza, derslerinde ve sınavlarında daha
başarılı olmaları adına 50 bin adet Odak 2023
hızlı okuma ve anlama programını karne hediyesi olarak
veren Türk milletinin gençlik aşısı Ülkü Ocakları
Eğitim ve Kültür Vakfımıza teşekkürlerimi ve tebriklerimi
sunuyor, karnelerini alan göz bebeğimiz evlatlarımıza
başarılar diliyorum. Yaşasın Ülkü Ocakları!
BAŞKAN Sayın Özkan
54.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Elektrik Tüketim Desteği Yardım Programına ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiyeyi hedeflerine
ulaştırmak, sorunlara çözümler üretmek, yeni projeler
geliştirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Elektrik
Tüketim Desteği Programı kapsamında ülkemizde son üç senede
yıllık ortalama 2,1 milyon haneye toplamda 6,4 milyar lira kaynak
tahsis edilmiştir. Elektrik Tüketim Desteği Programı
kapsamını maddi imkânı yetersiz
vatandaşlarımızın elektriğe erişiminde
sıkıntıyı giderecek şekliyle genişletiyoruz. 50,4
milyon liralık ilave kaynakla 20 bin aileyi daha elektrik desteği
kapsamına alıyoruz. Kömür yardımı alan hanelerden, isteyenlerin
bunu doğal gaz olarak da kullanabileceklerini sağlayacak düzenlemeyle
yaklaşık 4 milyon hane bundan yararlanacak.
Aziz milletimize hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ünsal
55.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın,
sağlıkta şiddet sorununa ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkür ediyorum
sevgili Başkan.
Sağlıkta mücadelede ön safta savaşan
doktorları ve sağlık personelimizi buradan saygıyla
selamlıyorum.
Buradan her gün sağlık
çalışanlarının sorunlarını dile getirmeye devam
edeceğim. Ne zamana kadar? derseniz, sağlıkta şiddet
yasasını yani tutuklama, ceza alt sınırının
üstünde bir yasa çıkarana kadar, sizler ve saray
kulaklarınızı tıkasanız bile bu sorunları dile
getireceğim.
Bugüne kadar 537 sağlık
çalışanı hayatını kaybetti. Biraz önce bir
hemşire kardeşimiz silahla katledildi. Sabıkalı bir hain
kızımızı görevi başında öldürdü. İktidar,
şiddet yasasını çıkarmaya çalıştı, içi
boş. Tutuklama, ceza alt sınırının üstünde olmalı
diye defalarca söyledik. Sizler ne yaptınız? Ne
yaptığınız ortada. Bu ayıp size yeter AKP ve saray!
BAŞKAN Sayın Ataş
56.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
akaryakıt, doğal gaz ve elektriğe yapılan zamlara
ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Akaryakıta her gün zam geliyor, elektrik ve
doğal gaz faturaları artık el yakıyor. İktidar,
elektrikteki 2 liralık TRT payını büyük bir indirim müjdesi
verir gibi kaldırdı, peşinden de yüzde 130 zam yaptı.
Marketlere baskın yaparak zamlarla mücadele ettiği algısı
yaratan iktidar akaryakıt, doğal gaz ve elektrik faturalarındaki
artışla ilgili ne yapacak? Yoksa akaryakıt istasyonlarına
baskın yapıp pompacıları, elektrik ve doğal gazda
sayaç okuyucularını hain mi ilan edecek?
AKPnin şapkasını önüne koyup
düşünme zamanı çoktan geçti. AKP, bir an önce ekonomide sorun yok
algısından vazgeçmelidir ama yapmayacaklar, yine bildiklerini
okuyacaklar çünkü millete sırtını dönenler, sarayda sefa
sürenler vatandaşın sorunlarına çözüm üretemez. Ama milletimiz
müsterih olsun, İYİ Parti kadroları ve projeleriyle hazır;
biz geleceğiz, sorunları biz çözeceğiz diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Örs
57.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün,
tarımsal girdilere yapılan zamlara ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, tarımsal
girdilere, özellikle gübre ve tarımsal ilaçlara gelen zamlar üreticimizi
perişan etmiştir. Üretici isyandadır, bir an önce tarımsal
destekler artırılmalıdır. Bölgemizde fındığa
verilen alan bazlı dekar başına 170 lira destek ile çay
üreticimize verilen kilo başına 13 kuruş destek devede kulak
bile değildir.
AK PARTİye sesleniyorum: Çoğu gitti
azı kaldı, sandık geliyor. Öyle Ceketimi koysam seçilirim.
dönemi geçti; havalı, cakalı Benim dediğim dedik,
çaldığım düdük. devri kapandı. Çiftçinin, üreticinin
sesine kulak verin. Benden söylemesi.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu, buyurun.
58.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Biraz
önce Bursa Milletvekili Sayın Esgin, 90 bin nüfuslu Demirtaşın
aile sağlığı merkezi eksikliğini dile getirdik diye
bize cevap vermiş. Erdoğanın Kılıçdaroğlunu
takip edip emekliye ikramiye, asgari ücretliye zam, taşerona kadro, TRT
payının elektrik faturalarından kaldırılması,
öğretmene 3600 ek gösterge getirmesi gibi Sayın Bursa Milletvekili de
bizi takip etmeye devam etsin, böylelikle Bursanın sorunlarından
haberdar olur diyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Ayrıca, ben Demirtaşa çok gittim kendisi de bir
kez olsun Kirazlıyaylaya gitsin. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN Şimdi önerge işlemine
geçiyoruz.
4üncü madde üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere 2 önerge vardır, önergeleri birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 303 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer
alan hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür ibaresinin hükümleri
Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Serpil Kemalbay
Pekgözegü Erdal Aydemir
Şanlıurfa İzmir Bingöl
Murat
Çepni Abdullah
Koç Mahmut Celadet
Gaydalı
İzmir Ağrı Bitlis
Mahmut
Toğrul
Gaziantep
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Utku
Çakırözer Orhan
Sümer
Eskişehir Adana
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet
Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
303 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde partim ve grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin son
maddesini görüşüyoruz. AKP ve küçük ortağının
oylarıyla, Anayasaya aykırı olmasına rağmen
meşru bir zemine oturtulacak. Düşünün ki Anayasayı korumakla
yükümlü iktidar Anayasayı yok sayarak kendi kanunlarını
koyuyor, hukuk devleti yerine hukuksuzluk yaratıyor. Peki, bugün üzerinde
konuştuğumuz ve birazdan çoğunluk oylarıyla kabul edilecek
bu teklif fakiri fukarayı, yoksulu, ihtiyaç sahibi kişileri mi
koruyacak? Tabii ki hayır. Sadece bu Meclisten çıkan yasaları
şöyle bir göz önüne aldığımızda, hangi yasa ya da kanun
teklifi gerçekten toplumun temel ihtiyaç ve beklentilerini giderebilecek
ölçüdeydi? Özellikle kapitalizme altın çağını yaşatan
bu iktidar, toplumu her zaman yok saymayı, sermayeye ise her türlü
yasaüstü, kanunüstü hak ve imtiyazları tanımayı gelenek hâline
getirmiştir. Baskı aracı olarak Demoklesin
kılıcı gibi şimdi de tüzel kişilere yönelmiş
durumdasınız. Anayasa ihlali bir durum mevcuttur. Bu durum vergi
ödevini düzenleyen 73üncü maddeye tamamen aykırıdır. 1982
Anayasasının 10uncu maddesi Herkes, kanun
karşısında eşittir. der; hiçbir sınıfa, zümreye
imtiyaz tanınmayacağı güvence altına
alınmıştır. Bu kur korumalı TL mevduat adlı
finans ürünü bir zümreye imtiyaz tanıyan bir düzenlemedir, özellikle
pandemide kârına kâr katan tekelci sermaye kesimlerini kollamaktır.
1982 Anayasasının 73üncü maddesi ise Herkes, kamu giderlerini
karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. der;
yurttaşın ödedikleri vergilerin kamu yararı için harcanan kamusal
giderlere ayrılacağı belirtilmektedir. Ancak, bu kur
korumalı TL mevduat hesaplarını kompanse etmek için
kullanılacaktır. Bu da yoksuldan alıp zengine vermekle eş
anlamlıdır. Yani zenginlerin biraz daha semirmesi ve sömürmesi
anlamına gelir. Bu sistem sadece sermayeye kaynak aktarmaktan başka bir
işe yaramayacaktır. Hazineye büyük yük getirecek bu sistem tekrar 84
milyon halkımıza ödetilecektir. Peki, asgari ücrete, memur
maaşına, emekli maaşına, çiftçi ürününe niçin kur garantisi
vermiyorsunuz? Üretim ve teknolojide bir atılım
yapılmadığı sürece, bu patinaj yapan
sınama-yanılma metotlarıyla, el yordamıyla yol almaya
çalışmak imkânsızdır. Eğitime ve bilime önem
vermediğiniz sürece bunu yakalayamazsınız. Bu döviz-faiz-kur
sarmalı ekonomiyi derin bir karanlık sarmala sürüklemektedir.
Bırakın dünya ülkeleriyle rekabet etme şansını
ekonomide üçüncü lige sürüklenmek üzereyiz.
Belli kişi ve şirketlere imtiyaz
sağlamayı hedefleyen bir teklife asla onay vermiyoruz.
Bakınız, sadece yandaş şirketlerinize
tanıdığınız vergi istisnaları ve aflarıyla
bugün kamu-özel iş birliğini ya da övüne övüne bitiremediğiniz
birçok projeyi bu ülkenin geleceğini ipotek altına aldırtmadan
yaptırabilirdiniz. Yandaşlıkla ve yalakalıkla
zenginleşmiş şirketlerinizden, haksız ihalelerle büyük
vurgunlar yaptırdığınız patronlardan; döviz
korumalı köprülerle, otoyollarla, havalimanlarıyla toplumun
geleceğinin sömürülmesine izin verdiğiniz sermaye gruplarından
almanız gerekeni almış olsaydınız milyonlarca SSK
borcu bulunan vatandaşın borcunu ödeyebilirdiniz, milyonlarca
öğrencinin KYK borcunu ödeyebilirdiniz, barınamayan öğrencilere
yeteri kadar yurt yaptırabilirdiniz, emekliye hak ettiği insanca
maaşını ödeyebilirdiniz, emeklilikte yaşa
takılanların taleplerini yerine getirebilirdiniz, çiftçinin mazot,
gübre; yoksulun elektrik, su, doğal gaz; esnafın pandemide arşa
çıkmış borcunu kapatabilirdiniz. Ama şu unutulmamalı
ki her sıkıştığınızda
yastıkaltından bir şeylerini çıkarmasını beklediğiniz
bu halkın elinde artık yastığı dahi kalmadı.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı Eskişehir Milletvekili Sayın Utku
Çakırözer.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Memleketim Eskişehirden az önce geldim, bugün
gözlerimizle gördük ki bu Meclisten Paris Anlaşmasını
geçirmekle, Bakanlığın ismine iklim eklemekle çevre
korunmuyormuş; sarayın ve AKPnin kömür sevdası, halkı
zehirleme inadı bitmiyormuş. AK PARTİ iktidarı bereketli
Alpu Ovamızda, Odunpazarı sınırları içinde devasa bir
kömür ocağı açmaya kalkıştı. Sevinç köyüne bu sabah
halkı bilgilendirme toplantısı koymuşlar. Hava eksi 10
derece, pandemi pik noktasında ama kömür aşkı gözleri kör etmiş.
Köylüyü iknaya gelmişler, kendi başlarına da değil yüzlerce
jandarma eşliğinde. Ama Sevinç, Yassıhöyük, Gökdere, Çavlum,
Ağapınar ve Kireç köylerinde yaşayan yüzlerce çiftçi korkmadan
karşılarına dikildi; kent konseylerimiz, çevre derneklerimiz,
belediye başkanlarımız, muhtarlarımız
karşılarına dikildi. Bu buz gibi havada, jandarma
korkutmasına aldırmadan Biz buraya hayvancılığı
bitirecek, tarımı bitirecek; meraları, suyu, havayı
zehirleyecek kömür ocağı istemiyoruz. diye haykıran yürekli
hemşehrilerimize buradan selam olsun, onlarla gurur duyuyoruz.
Saray iktidarına da bir çift sözümüz var:
Artık Eskişehiri zehirleme sevdanızdan vazgeçin; verimli
topraklarımızı, temiz havamızı, berrak suyumuzu yok
etmenize Eskişehirliler olarak izin vermeyeceğiz.
Değerli milletvekilleri, maalesef,
Eskişehirin bir başka gündemi ise intiharlar. Geçen hafta bir
kahveci kardeşimiz, bu hafta ise art arda 2 yetişkin polisimiz
canına kıydı. Ne oluyor Allah aşkına? İçişleri
Bakanına, Bakanlığına çağrıda bulunuyorum: Polis
intiharlarını görmezden gelemezsiniz, güvenliğimizi emanet
ettiğimiz polislerimiz birbiri ardına neden hayatına
kıyıyor? Çalışma koşulları mı, yoğun
nöbetler mi, hayat pahalılığı mı, iş yerindeki
baskılar ve mobbing mi? Gerekçe her neyse mutlaka ama mutlaka bunun
üzerine gitmeli, Türkiye'yi bu polis intiharları ayıbından
kurtarmalıyız.
Değerli milletvekilleri, bir yanda çevre
katliamı, diğer yanda hukuk katliamı. İşte, bugün,
RTÜK Başkanı tweet atmış, FOX TV'de haber sunucusunun
videosunu koymuş, tarafsızlık ilkesi çiğneniyormuş,
inceleme başlatmışlar, ceza kesecekler. Söz konusu videoyu
izledim, sizler de izleyin. Sunucunun sözlerinde ne terör övgüsü ne şiddet
ne nefret ne küfür ne de hakaret var, sadece eleştiri var. Ekonomideki
beceriksizliğin neticesinde ülkenin içine düştüğü durumu
eleştiriyor ama tek adam ve kraldan çok kralcıların buna bile
tahammülü yok. Gazeteci görevini yapıyor diye kanalı kapat ya da para
cezası ver. Basın özgürlüğüne yapılan bu müdahaleyi buradan
şiddetle kınıyorum. RTÜK ve Basın İlan Kurumu
artık iktidarın bekçiliğini yapmaktan vazgeçmelidir. Bu ülkede
basın özgürlüğü baskı altında oldukça dünyadan ülkemize
güven duyulmuyor.
Değerli milletvekilleri, ülkemize güveni
artıracak bir diğer unsur ise akılcı bir dış
politika ve ulusal çıkarların korunmasıdır ama
Dışişleri Bakanı, işte, gelip bu kürsüde yılda
doksan gezi yapmakla övünüyor. Peki, sonuç: Bakın, daha dün Birleşik
Arap Emirlikleriyle swap anlaşması yapıldı. Hani millî
onur, hani ulusal çıkar, hani darbeciydi bunlar, hani 15 Temmuzun
arkasındaydı bunlar? 251 şehidimizin anısından,
yüzlerce gazimizden hiç mi utanmıyorsunuz, merak ediyorum.
Diğer tarafta, Katara katar katar verilen
millî varlıklarımız... Peki, ama aynı Katar, Rumlarla
Kıbrıs Türkünü hançerleyen, Akdenizde hakkımızı
hukukumuzu yok sayan anlaşma imzalıyor; iktidardan çıt yok.
ABD Başkanı soykırımla
suçladı haksız hukuksuz yere hepimizi, hesabını
sorabildiniz mi? Hayır. Ağzınızı dahi
açamıyorsunuz. Ermenistanla tabii ki normalleşelim, hepimiz
istiyoruz ama 2009 yılındaki anlaşmada bir tarihçiler
komisyonu kurulması vardı. Nerede şimdi o madde? Yok. Neden
yok? Bundan daha büyük bir taviz olabilir mi?
Değerli arkadaşlarım, bir başka
örnek: Afrika açılımı diye övünüyorsunuz, Şu kadar
büyükelçilik açtık, şöyle zirveler yaptık; Afrikada şöyle
söz sahibiyiz. diye. Peki, ne oldu? İşte, Afrika Birliğinin
merkezi olan Etiyopyadaki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğini kapatmak
zorunda kaldınız, tek kelimeyle bir skandal.
Dışişleri Bakanlığı
tarihinin en kötü, en başarısız döneminden geçiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Dış
politikayı kimin yönettiği dahi belli değil;
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu mu yönetiyor,
sarayın danışmanı mı yönetiyor yoksa
İletişim Başkanı mı yönetiyor, Millî Savunma
Bakanı mı yönetiyor; belli değil. Dışişleri
Bakanlığı Türkiyede dış politikayı yönetmekten
tamamen dışlanmış durumda.
Değerli milletvekilleri, buradan ne kanun
çıkarırsak çıkaralım hukuk devletine, demokrasiye dönmeden,
ulusal çıkara dayalı, akılcı bir dış politikaya
dönmeden asla başarılı olamayız.
Bu duygularla hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümünün oylamasına geçmeden önce,
Sayın Usta, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 303
sıra sayılı Kanun Teklifine hayır oyu
kullanacaklarına ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Biz, bu kanuna tabii ki hayır oyu
kullanacağız, çok kısa bir şekilde oradaki gerekçemi
anlatmak istiyorum, o nedenle söz aldım.
Burada iki vahim hata yapılıyor:
Birincisi, enflasyon muhasebesi erteleniyor; ikincisi de şirketlere kur
korumalı döviz tevdiat hesapları açmaları durumunda çok ciddi
bir kurumlar vergisi istisnası getiriliyor. Siz böyle yaparak mütedeyyin
insanları, mütedeyyin firmaları, üretim yapan firmaları, öz
sermayesiyle çalışan firmaları cezalandırıyorsunuz;
bunun karşılığında borçlanarak finansmana giden
firmaları teşvik ediyorsunuz. Ayrıca, diğer ikinci
yaptığınız düzenlemeyle de doları olan firmalara ödül
veriyorsunuz ama Türk lirasına güvenmiş, aktifinde Türk lirası tutan
firmaları da bu şekilde cezalandırmış oluyorsunuz.
Bunları bilmemeniz mümkün değil, bizim boğazlarımız
patladı, bunları size anlatıyoruz. Burada, en son
geldiğimiz noktada, siyasi bir tercih olduğunu düşünüyorum
artık ben. Bir, ne olabilir? Yandaşlara kıyak yapmaya yönelik
bir şey olabilir; mutlaka size bastıran, bunu sizden hep isteyen
büyük firmalar var; onlar için bunlar yapılıyor olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) İkincisi, tabii, bunu
yaparak binlerce KOBİyi cezalandırıyorsunuz, bunu görmek
lazım veya diğer bir husus, küçük kamu işletmeleri var;
bunları belki satmayı planlıyorsunuz, bunların
bilançoları düzelmesin diye daha ucuza kapatabilmek için böyle bir
şey yapılıyor olabilir.
Tabii, bunların seçime yönelik olduğu da
anlaşılıyor çünkü 2023 sonuna erteleniyor ama ne yaparsanız
yapın seçimi de kaybedeceksiniz. Faize karşıyız. dediniz,
nas dediniz, mütedeyyin insanların oyunu aldınız, faiz geliri
elde edenlerden alınan vergiyi sıfırladınız,
sınırsız faiz artışına gittiniz; bu yapılan
şeyler iyi niyetle bağdaşmaz.
Ekonominin nasıl olduğunu ifade etmek için
iki küçük şey paylaşmak istiyorum Sayın Başkan. Bir tanesi,
Erkan Öztürk diye birisi bir "tweet" atmış, diyor ki: On
beş yıllık sünnetçiyim, bugün ilk kez taksitle sünnet
yaptım. Şimdi, gelen yorumlar üzerine şunu söylemiş:
Yanlış anlaşılmasın, ücreti taksitle aldım,
sünnet yine tek seferde oldu.
İkincisi de bu akşam vakti Vezirköprünün
bir ilçesinden, bir köyden Hacı Mehmet Amca var, o aradı beni
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
dedi ki: Ya, evladım,
ışık parası -elektrik faturası da demedi- 300 lira
geldi. Bizim evde sadece iki göz odada ışık yanıyor. Bu
para nasıl geldi, biz bunu anlamadık; bunu Mecliste dile getir. Ben
de onun temsilcisi olarak bunu Mecliste dile getiriyorum ve bu anlamda da bu
kanuna hayır oyu vereceğimizi tekrar ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
60.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 303
sıra sayılı Kanun Teklifine hayır oyu
kullanacaklarına ve Boğaziçi Üniversiteli yurt dışına
çıkış yasağı bulunan öğrenciler ile
uzaklaştırma kararı alan öğrencilerin arkasında
olduklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
hatiplerimizin kürsüde ifade ettiği haklı gerekçelerle hayır
oyu kullanacağız. Ayrıca, daha önce defalarca ifade
ettiğimiz, Boğaziçinde iki dalga hâlinde tutuklu olan
öğrencilerin tamamı serbest kalmıştı. Ancak
Boğaziçi Üniversitesi fizik bölümünde ve matematik bölümünde çift ana dal
yapan ve 2021 Haziranda mezun olup 2020den itibaren Münih Ludwig Maximilian
Üniversitesinden fizik masteri için kabul alan dâhi öğrencimiz Kaan Bozgül
ve yargılama sırasında okulu bitirip CERNden kabul alan Mehmet
Velat İnci hâlen yurt dışına çıkış
yasaklarından dolayı bu programlara katılamıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hâkim, dosya üzerinden, evrak
tercümesinden sonra yurt dışına çıkış yasaklarıyla
ilgili karar verecekti ancak şu ana kadar herhangi bir karar verilmedi.
Ayrıca, Rektör Naci İnciyi protesto
ettiği için Beliz bir dönem uzaklaştırma almıştı;
avukatları yargı yoluna gidiyor. Yarın Boğaziçi
Üniversitesinde Beliz arkadaşlarıyla birlikte bir eylem yapacak,
direniş yapacak; hem Belizin arkasında olduğumuzu hem -Mehmet
Velat İnci ve Kaan Bozgül- 2 dâhi öğrencimizin yurt
dışındaki eğitimlerinin tamamlanması için mahkemenin
bir an önce kararını vermesini beklediğimizi söylüyorum.
Bir kez daha, hayır oyu vereceğimizi
ifade ediyor, teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
61.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 303 sıra sayılı Kanun Teklifine ret
oyu vereceklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
teklifin hem geneli hem maddeleri üzerinde milletvekillerimiz konuşmalar
yaptılar; orada, ret gerekçelerimizi, neden kabul etmeyeceğimize dair
gerekçeleri ayrıntılarıyla ifade ettiler. Açıkçası,
şu anda toplumun tamamına yakınının, ezici
çoğunluğunun sorunlarına çözüm üretmek yerine, iktidar,
şirketleri, sermayedarları, işverenleri rahatlatmak ve onlara
tekrar yeni alanlar açmak üzerinden birçok teklif getiriyor ve maalesef,
emekçilerin, emeklilerin, memurların cebi boş ve bu gidişle
boş olmaya devam ediyor.
Ortaya çıkarılan kur korumalı
mevduatın basiretsizliği her gün yeni bir yamayla örtülmeye
çalışılıyor. Bu kanun teklifi de bu yamalardan biridir. Bu
nedenle, biz, bu teklife ret oyu vereceğiz.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile 42
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4092) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 303) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, 60a göre pek kısa bir söz talep ediyorum.
BAŞKAN Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım
BAŞKAN - Oylama için üç dakika süre
vereceğim, bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
(AK PARTİ sıralarından Kabul
sesleri)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, böyle bir usul var mı? Böyle yüksek sesle Genel
Kurulla dalga mı geçiyorlar? Milletvekili sorumluluğu yok mu?
Şimdi, Sayın Başkanım, size ses
gelmiyor mu bilmiyorum ama arkadaşlar yüksek sesle Kabul Kabul diye
bağırıyorlar. Herhâlde milletvekilleri bu kanun teklifine
muttali olmadıkları için mi uyarıyorlar? Yani, hakikaten böyle
bir şey yapılması çok büyük bir kepazelik. Böyle şey mi
olur? Yüksek sesle Kabul Kabul demenin anlamı yok ki. Hayır,
milletvekili bilmez mi yani?
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN - Açık oylama tutanağı
gelmiştir, okutuyorum:
Kullanılan
oy sayısı : 292
Kabul :
241
Ret :
51(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Abdurrahman Tutdere Emine
Sare Aydın
Adıyaman İstanbul
BAŞKAN Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın Tanal
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
62.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki elektrik sayaçlarıyla
ilgili uygulamanın adaletsiz olduğuna ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin,
Batman, Siirt ve Şırnakta vatandaşların elektrik
sayaçları kurum tarafından ya kapalı bir kasaya alınmakta
veya elektrik direklerinin en üstüne takılmaktadır. Gelen elektrik
faturalarını vatandaşlarımız kontrol edememektedir,
okuyamamaktadır hatta Mecliste, kürsüde, elektrik faturalarının
-pırasa gibi- hayali elektrik faturalarının nasıl
kesildiğini gördük. Bu sebepten dolayı, Türkiye 7 bölge olduğu
hâlde Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki bu uygulama eşitsizdir, bu
uygulama adaletsizdir, bu uygulama keyfîdir, bu uygulama hukuki değildir.
Yani Ankarada, İstanbulda, İzmirde, Manisada olmayan bir uygulama
Urfada neden uygulanıyor? Buradaki uygulamayı kabul etmiyoruz. Yani
Yozgatta uygulama neyse, Çankırıda uygulama neyse aynı
uygulamayı istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Eşit uygulama
istiyoruz, eşitlik istiyoruz, adalet istiyoruz vallahi ya! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Arık
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
BAŞKAN Tanal, işi götürdün bak.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan
BAŞKAN Tanal, Tanal, bir dakika, bir dakika
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın
Başkanım, siz Ağrılısınız, olacak şey
mi şimdi bu? Yozgatta, İzmirde, Çankırıda olmayan bir
uygulamayı Urfada niye uyguluyorsunuz? (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Tanal, seninle ilgili bir şey
söyleyeceğim, bir dakika
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Urfa milletvekilleri
burada Başkanım, çıksınlar, konuşsunlar. Oy
zamanı gidiyorlar, vatandaşla kavurma yiyorlar. Ya,
vatandaşın hakkını niye savunmuyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar) Urfa milletvekillerine sesleniyorum;
kavurmaya geliyorlar ama vatandaşın hakkını savunmaya
gelmiyorlar. (CHP sıralarından alkışlar) Vallahi de öyle
billahi de öyle, çıksınlar söylesinler, kavurma yemiyorlar mı?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ya,
bugün seni mi dinleyeceğiz ya?
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Kimin orada
kavurma yediği belli oluyor.
BAŞKAN Sayın Arık
63.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
canice katledilen Hemşire Ömür Ereze Allahtan rahmet, sağlık
camiasına başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İstanbul Kartalda Aile
Sağlığı Merkezinde görevli Hemşire Ömür Erez bir cani
tarafından hunharca katledildi.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Sayın Tanal, onlar kavurma yerken sen onlara mı baktın, sen de
onlara eşlik mi ettin?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Anlamadım.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) Onlar
kavurma yerken onlarla ortak mı
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani kavurma mı
yerken
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Beraber mi yedin?
ÇETİN ARIK (Kayseri) Sayın
Başkanım, süremi tekrar başlatır mısınız?
BAŞKAN Sayın Tanal
Sayın Arık, sürenizi yeniden
başlatıyorum.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Hemşire
arkadaşımıza Allahtan rahmet, ailesine ve sağlık
camiasına başsağlığı diliyorum.
Sağlıkta şiddet cumhuriyet tarihinin
en yüksek noktasına erişti. Evinde oturan bir vatandaş neredeyse
Gideyim de bir sağlıkçı döveyim, rahatlayayım.
noktasına geldi. Kimse şiddete uğramasın, kimse
öldürülmesin ama siz hiç Doğal gaza, elektriğe, gübreye, yeme niçin
bu kadar zam yaptınız? diye dövülen bir siyasetçi gördünüz mü?
Görmemişsinizdir. Ya da siz hiç Benim davam aylardır,
yıllardır niçin sonuçlanmadı? diye dövülen bir hâkim gördünüz
mü? Görmemişsinizdir. Peki, sağlık çalışanlarına
niçin bu kadar şiddet uygulanıyor? Onların suçu gece gündüz
yirmi dört saat çalışmak mı? Yoksa coronada herkes birbirinden
kaçarken onlar coronalı hastanın ateşini ölçtü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57
Milletvekilinin Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
302) (X)
BAŞKAN 2nci sırada yer alan, Konya
Milletvekili Orhan Erdem ve 57 milletvekilinin Öğretmenlik Meslek Kanunu
Teklifi (2/4056) ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
Komisyon? Yerinde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN İtirazınıza
geleceğim ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii.
BAŞKAN Komisyon Raporu 302 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
64.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin Anayasaya
aykırılık tarafından değerlendirilmek üzere gündemden
kaldırılarak ilgili komisyona iadesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Genel Kurula yapmış olduğunuz sunuş konuşmasından
302 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlanacağı anlaşılıyor. Komisyon
aşamasında Anayasaya aykırılıkla ilgili iddiamız
dile getirildiğinde, diğer komisyonlarda yapılan yaygın
uygulamanın aksine, Komisyon Başkanı tarafından bu konu
müzakereye açılmamış, anayasa hukuku konusunda hem ülkemizin hem
dünyanın tanıdığı ve hakkını teslim
ettiği İstanbul Milletvekilimiz Sayın Kaboğluna Komisyon
Sözcüsü, Komisyon Başkanı tarafından söz verilmemiş,
aykırılık iddiasına ilişkin görüşlerimiz
dinlenmemiştir.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Yalan
söylüyorsunuz, verildi. Her şey konuşuldu.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Öyle bir şey yok ya! Lütfen ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu bağlamda,
Anayasanın 128inci maddesi gereğince yasayla düzenleme ilkesi,
Anayasanın 7nci maddesi yasama yetkisinin devredilemezliği
ilkesi, hukuk devleti ilkesi Anayasa 2, eşitlik ilkesi Anayasa 10,
liyakat ilkesi Anayasa 70, ölçülülük ilkesi Anayasa madde 13, Anayasa
Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı
Anayasa 153 ve Anayasanın bağlayıcılığı ve
üstünlüğü Anayasanın 11inci maddelerine açıkça
aykırı olan bu teklifin görüşülmeksizin Anayasaya
aykırılık tarafından değerlendirilmek üzere gündemden
kaldırılarak ilgili komisyona iadesini Riyaset makamından arz ve
talep ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlamadan önce Anayasaya aykırılık
iddialarını görüşmenin İç Tüzüke uygun
olmadığını düşündüğüne, tutumunun bu yönde
olduğuna ancak bu konuda bir usul görüşmesi açacağına
ilişkin konuşması
BAŞKAN Teklifin Anayasaya
aykırılığı itirazlarına ilişkin
Başkanlığımızın görüşünü kısaca
açıklamak isterim.
Bilindiği üzere, İç Tüzükün 38inci
maddesine göre komisyonlar kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce
Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup
olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Komisyon
Anayasaya aykırı gördüğü teklif maddelerine geçmeden reddetmek
zorundadır. Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, teklifi
Anayasaya aykırı görmeyerek raporunu
Başkanlığımıza intikal ettirmiş ve teklif
gündemimizdeki yerini almıştır. Genel Kurulda teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler sırasında Anayasaya
aykırılık iddialarının dile getirilmesi mümkündür. Genel
Kurulun bu görüşmelerden sonra Anayasaya aykırılık
iddialarını ciddi görerek maddelere geçilmesini reddetme yetkisi
bulunmamaktadır. Yine, İç Tüzükün 84üncü maddesine göre, teklifin
belli bir maddesinin Genel Kurulda görüşülmesi sırasında,
Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddi istenilen önergeler
diğer önergelerden önce oylanır.
Görüldüğü gibi, bir teklifin Anayasaya
aykırı görülmesi hâlinde gerek komisyonda gerekse Genel Kurulda
reddedilmesine olanak tanıyan çok sayıda kural bulunmaktadır. Bu
nedenlerle teklifin görüşmelerine başlamadan önce Anayasaya
aykırılık iddialarını görüşmenin İç Tüzüke
uygun olmadığını düşünmekteyim. Tutumum bu yöndedir
ancak usul tartışması açacağım.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlamadan önce Anayasaya aykırılık
iddialarının görüşülmesinin İç Tüzüke uygun olup
olmadığı hakkında
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Lehinde
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Aleyhte
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Aleyhte
BAŞKAN Lehte Mehmet Doğan Kubat ve
Ramazan Can; aleyhte İbrahim Özden Kaboğlu, Mehmet Ruştu
Tiryaki.
İlk olarak Sayın Kubat.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; açılan usul
görüşmesinde, Başkanlık makamının, 302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin Anayasa ve İç
Tüzüke uygun olduğunu ve Başkanlık makamının bu
konuda yapacak bir işlemi bulunmadığına dair
açıklamış olduğu tutumunun lehinde görüşlerimi ifade
etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, daha önce de benzer
çok tartışma yaptık. Biliyorsunuz, Anayasaya
aykırılık noktasında teklifler yasama aşamasında
üç aşamada, bir de nihayetinde yargı aşamasında
yargısal denetime tabi tutulurlar. İç Tüzükümüzün 67nci maddesine
göre, Başkanlık makamına gelen bütün teklifler genel çerçevesi
itibarıyla Anayasaya aykırılık yönü de dâhil olmak üzere
bir incelemeden geçer. Daha sonra, 38inci madde kapsamında, komisyon
kendisine gelen bir teklifin öncelikle Anayasanın özüne ve sözüne
açık veya örtülü biçimde aykırı olup olmadığı
yönlerinden bir değerlendirme yapar, Anayasaya aykırılık
iddiasını ciddi görürse ikinci fıkra gereği maddelere
geçilmesini reddeder. 302 sıra sayılı Raporun 14üncü
sayfasında bu konuda değerli muhalefetin vermiş olduğu
önerge tartışılmış ve Komisyon bu iddiayı
reddetmiştir. Daha sonra, şu anda sıra sayısı
Başkanlık makamına gelmiştir. Bu aşamada, yine, muhalefet
partilerinin elbette ki 87nci madde çerçevesinde ve 91inci madde çerçevesinde
-temel kanun olduğu için- Anayasaya aykırılık önergeleri
vermeleri
Zaten bunlar usul gereği öncelikle görüşülecektir.
Şimdi, 87nci madde ne der? Aksine hüküm yoksa
Tüzükte başkaca, bir teklifin tamamının komisyona iadesine
ilişkin önergeler... der. Bu aksine hüküm nerede var? 88inci maddede
var. On beş gün önce burada bir maddeyi komisyon geri çekti,
hatırlarsınız. Şu anda, anayasal açıdan teklifin
tümünün komisyona gönderilmesini isteme yetkisi sadece esas komisyondadır.
Genel Kurul aşamasında tümü görüşülürken, bu görüşler ifade
edildikten sonra maddelere geçilmesi noktasında yapılan oylama
sırasında yüce Genel Kurul Anayasa'ya aykırılık
iddialarını zaten ciddi bulursa komisyonda olduğu gibi maddelere
geçilmesini reddetmek suretiyle de bu itirazı
karşılamış olacaktır. Dolayısıyla, şu
anda bu sıra sayısının gerek Anayasa gerek İç Tüzük
bakımından Genel Kurulda görüşülmesinde herhangi bir hukuki
engel bulunmadığından dolayı Başkanlık
makamının tutumunun lehinde olduğumu tekrar ifade ediyor, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Lehte, Sayın İbrahim Özden
Kaboğlu.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli üyeler; buradaki ana sorun
Anayasa madde 11 Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz. diyor. Bunun
İç Tüzük'teki karşılığı madde 38, Komisyon ilk
görev olarak kendisine gelen teklifi Anayasa'ya uygunluk yönünden inceler. Bu
münhasır bir yetkidir, komisyona ait bir yetkidir, bunu gerekçeye
bağlar; inceler, tetkik eder hem metin olarak hem de içerik olarak.
diyor. Komisyon bu görevi yerine getirmemiştir. Bu görevin daha önce
yerine getirildiği söylenmiş olsa da bu konuda başka yetkili bir
organ bulunmamaktadır ve münhasır bir komisyon yetkisidir. Esasen
Anayasa tartışması açılmış fakat Anayasa
tartışması bitmeden, lehe ve aleyhe görüşler alınmadan
oylamaya geçilmiştir, bir anda oylanmıştır. Bu nedenle,
38inci maddenin gerekleri yerine getirilmediğinden, 84üncü maddeyi tikel
olarak değil, bir bütün olarak teklifin bütününe uygulamamız gerekir
ve bu teklifi iade etmemiz gerekir. Aksi hâlde, madde 11in Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz. biçimindeki hükmüne aykırılık
teşkil etmektedir.
Şimdi, esasen metnin içeriğine
baktığımız zaman, esas madde 128 olmak üzere,
memurların atanması konusu yasayla düzenlenir ve 70inci maddeye göre
liyakat ilkesi geçerlidir. Yasayla düzenleme söz konusu olduğu zaman bu
yetki Meclisindir ama Meclisin yetkisi -öğretmenlerin atanması
konusu- yönetmelikle düzenlenmektedir ve hâliyle, Anayasanın birçok
maddesine ve en başta da 2nci maddesine aykırılık
oluşturmaktadır.
Bunlar içerisinde esasen liyakat ilkesi
bakımından çok ciddi bir sorun adaylık değerlendirme
komisyonudur. Adaylık değerlendirme komisyonu da oluşumu
yönetmeliğe bırakılmış bir husustur. On dört yıl
sonra, Anayasa Mahkemesi kararından on dört yıl sonra, Anayasa
Mahkemesi kararı doğrultusunda düzenlenmesi öngörüldüğü hâlde,
Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen ilkelere riayet edilmeden,
yasallık ilkesi yönetmeliğe bırakılmıştır.
Hâliyle, böyle olunca -Anayasa madde 70- liyakat ilkesi de ihlal edilmektedir.
Bu açıdan -tabii ki öğretmenlerin yetiştirmek durumunda
olduğu gençlik- Anayasa madde 42 gereği çağdaş, bilimsel,
çoğulcu bir eğitimin koşullarının temel
yapısının oluşması bu çerçevede mümkün
olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu itibarla, esasen hem yasa dili
bakımından -Anayasa madde 3- ciddi sorunlar içermektedir. Yasa
tekniği bakımından, öğretmenlik mesleğiyle
bağdaşmayacak, onuruyla bağdaşmayacak bir yasayla karşı
karşıya bulunuyoruz; gerekçesiz bir yasa söz konusu. Anayasa
Mahkemesi kararının gereği yerine getirilmediği için de
153ün son fıkrasına aykırıdır. Aday
öğretmenlikten adaylığa geçişe ilişkin objektif
ölçütlerin bulunmaması ve belirsizlikler Anayasa madde 2ye
aykırı olduğu gibi, hâliyle 70inci maddeye de aykırı
bulunmaktadır. Bu düzenlemenin en önemli hükmü olan mali haklara
ilişkin hüküm, bu da bir yıl geriye bırakılmaktadır.
Tabii ki tek olumlu hüküm olarak kabul edilebilir bir durum değildir.
Bu vesileyle, Teşkilat-ı Esasiye Kanununun,
anayasal mirasımızın 101inci yılını kutlar ve
demokratik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hocam, bir dakika
alabilirsiniz, bir dakika verecek Başkan.
BAŞKAN Hocam, söyleyeceğiniz varsa
buyurun, toparlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu vesileyle, bugün 20 Ocak 2022, 1921
Anayasasının 101inci yılı. 1921 Anayasasının
anlamı Devlet, anayasayla doğar. kuralının
Türkiye
Cumhuriyeti 1921 Anayasasıyla doğmuştur ve tabii ki
yapacağımız demokratik hukuk devleti anayasasıyla -2017de
askıya alınmış olan demokratik hukuk devleti
anayasası- 2023 yılında cumhuriyetin anayasayla
yaşayacağını gösterebileceğimizi umut ediyor ve bu
anayasal ideal, hedef gerçekleşinceye kadar andımız gereği
yürürlükteki Anayasaya saygı göstermemiz gerektiğini bir kez daha
belirtiyor ve saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Lehte, Ramazan Can.
Buyurun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Meclis Başkan Vekilimizin tutumunun
lehinde olduğumu beyan ediyorum.
Bir kanun teklifinin Anayasaya aykırı
olup olmadığını ileri sürmek, bu beyanda bulunmak bir
iddiadan ibarettir; evet, bir iddiadan ibarettir. Biz de Anayasaya uygun
olduğunu söylüyoruz, bu da bir iddiadır. Dolayısıyla, iki
iddianın yarışması muhtacımuhakemedir.
Muhtacımuhakemeye yani Anayasa Mahkemesine gitmeden önce de denetim yolları
vardır. Bunlardan biri nedir? Teklif Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk
edildiğinde Kanunlar ve Kararlar Anayasaya aykırı olup
olmadığını inceler, inceledikten sonra komisyona havale
eder; komisyon, 38e göre, Anayasanın ruhuna, lafzına uygun olup
olmadığını değerlendirir; orada tartışmalar
yapılır ve karara bağlanır, o karar rapor hâline getirilir,
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulmuş mu? Sunulmuş. Bu arada AK PARTİ Grubu devreye
girmiş; İç Tüzük 19a göre, Danışma Kurulunda oy
birliğiyle çıkmadığı için grup önerisi getirmiş
ve grup önerisiyle teklifi gündemin 2nci sırasına
almıştır. Dolayısıyla, gündemin 2nci
sırasına girdiği için, bana göre, Anayasaya
aykırılık itirazının orada yapılması
lazım. Gündemin 2nci sırasında, Meclis Başkan Vekili ne
yapacak? Bunu görüşme. mi diyecek? Bunu komisyona havale edeyim. mi
diyecek? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yaptık.
Anayasaya aykırılık için konuşturmadınız ki!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Diğer taraftan, tabii
ki amacımız mükemmel bir kanun çıkarmak. Anayasanın
lafzına, ruhuna
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Anayasaya
aykırılık iddiasını konuşturmadınız ki
Komisyonda. Bir tek Yıldırım Hoca konuştu, Başkan bizi
konuşturmadı Anayasaya aykırılık iddiasında.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Ama bunların her biri
bir iddiadan varittir. Diğer tarafta, Komisyonda geçtik, oldu ya,
Anayasaya aykırılık iddiaları daha devam ediyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Tabii, Anayasaya
aykırılık iddiamız vardı, itirazımız
vardı, konuşturmadı ki.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna da bir yetki verilmiş, burada da aynı şekilde
84üncü madde diyor ki: Anayasaya aykırılık önergeleri
diğer önergelerden önce konuşulur ve değerlendirilir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) İşte,
konuşturmadınız! Bizler konuşmak istedik, yazılı
verdik, konuşturmadınız! Sadece Yıldırım Hoca
konuştu, bizi konuşturmadınız.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Millî irade Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda, burada, tecelligâhında sübut bulur. Anayasaya
aykırı. diyorsunuz, biz de uygun diyoruz. Netice itibarıyla,
Anayasa Mahkemesinin kuruluş gerekçesi de budur. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bütün bu yolları geçtikten sonra hâlâ yeterli sayıda,
çoğunlukta milletvekili ya da grup, yetkiyi haiz grup Anayasaya
aykırı. diye devam ediyorsa hakkını aramaya -evet,
muhtacımuhakeme orada devreye girer- Anayasa Mahkemesine gider, Anayasa
Mahkemesi de yargılama yapar ve muhtacımuhakemeyi yerine getirir.
Anayasaya aykırılık iddialarının son mahalli de orasıdır.
YILDIRIM KAYA (Ankara) Benzerini Anayasa Mahkemesi
iptal etti, dört yıl sonra iptal etti.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) 2008de iptal etti.
Ramazan Can, sana göndereyim ben tutanakları, iptal etti Anayasa Mahkemesi
2008de.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Buradan şuraya gelmek
istiyorum: Diğer taraftan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde her şey
tartışılmalı ve tartışılıyor. Usul
tartışması da iyi bir şey. Burada bütün siyasi partiler de
İç Tüzük açısından not düşüyor tarihe ancak şunu da
özellikle söylememiz lazım ki demin hocamızın Anayasaya
aykırı olduğunu iddia ettiği maddelerle ilgili söylemi
beyandan ibarettir; aksi beyanda da biz bulunuyoruz, karar mercisi Anayasa
Mahkemesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ramazan Bey, buyurun.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulu ise Anayasa Mahkemesinden önceki en büyük iradedir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ya, Anayasaya
aykırılığını bile bile niye gönderiyorsunuz Anayasa
Mahkemesine? Ya, böyle bir mantık olur mu ya? Anayasaya
aykırılığını bile bile Anayasa Mahkemesine
gönderelim. diyor.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Dördüncü söz Sayın Mehmet
Ruştu Tiryaki Beyin.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi sorun şu: Biz Millî Eğitim
Komisyonunda Anayasaya aykırılık tartışması
yürütemedik; bu kadar net.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Yaptık,
yaptık.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Şimdi, Sayın Başkan, bir önerge sunuldu, Anayasaya
aykırılık önergesi. Siz de bu Anayasaya
aykırılık önergesini bir değişiklik önergesiymiş
gibi değerlendirip o önerge üzerine sadece bir konuşma yaptırdınız,
onun dışında Anayasaya aykırılıkla ilgili hiçbir
konuşturma yaptırmadınız; arkasından
oylattınız Kabul edenler
Etmeyenler
dediniz ve Bu yasa
Anayasaya aykırı değil. dediniz. Ondan sonra yürütülen
tartışmalar, bugün burada, şu anda yürüttüğümüz
tartışmalar da dâhil olmak üzere, aslında Anayasaya
aykırılık tartışması değil.
Hiç şu kısımdan bahsetmiyorum: Ben
ayrıca Anayasaya aykırılığın sadece el
kaldırıp indirilerek verilecek bir karar olduğunu da
düşünmüyorum.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Nasıl
yapacağız?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Gerçekten Anayasaya aykırılık tartışması
yürütmek gerekiyor.
Bakın, bu konuda, bu getirdiğiniz teklifle
ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin verdiği çok ayrıntılı
bir karar var. Adalet ve Kalkınma Partisi 2004 yılında
öğretmenlik mesleğini kariyer basamaklarına ayırdı,
kariyer basamaklarına ayrılmasını o dönem milletvekilleri
Anayasa Mahkemesine başvurarak iptal ettirmek istedi. Ne yazık ki Anayasa
Mahkemesi bundan dört yıl sonra, 2008 yılında bir karar verdi;
2008 yılında karar verdiğinde de üç temel başlıkta çok
ayrıntılı karar verdi, dedi ki: Bir: Hizmet içi eğitime
puan vermeniz Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır
çünkü isteyen herkes hizmet içi eğitime katılamıyor. Millî
Eğitim Bakanlığı, valilikler kimi isterse onu hizmet içi
eğitime alıyor. bu, birinci iptal nedeniydi.
İkinci iptal nedeni neydi? Anayasa Mahkemesi
şunu söyledi, dedi ki: Uzman öğretmenlik ve
başöğretmenliğin kontenjanla sınırlanması kabul
edilemez. Bu ne demek? Bakın, uzman öğretmenlik sınavına,
başöğretmenlik sınavına giren bir öğretmen, bütün
soruları doğru yapsa, 100 üzerinden 100 puan alsa dahi o
getirdiğiniz kanunla uzman öğretmen olmayabilirdi,
başöğretmen olmayabilirdi. Dolayısıyla Bu da Anayasaya
aykırıdır. dedi.
Üçüncü iptal nedeni neydi? Getirdiğiniz kariyer
basamakları değişikliğiyle ilgili olarak şunu söyledi,
dedi ki: Anayasa uyarınca memurların ve diğer kamu
görevlilerinin şu, şu, şu, şu hakları yasayla
düzenlenir. Siz, yasayla düzenlenmesi gereken konuları yönetmeliğe
havale edemezsiniz yani yönetmeliğe havale ederseniz eğer, Anayasaya
aykırı bir iş yapmış olursunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Getirdiğiniz teklif işte bu nedenle Anayasaya aykırı çünkü
öğretmenliği kariyer basamaklarına ayırıyorsunuz ama
bununla ilgili pek çok düzenlemeyi yönetmeliğe havale ediyorsunuz.
Bakın, burada, hiçbir tane grup Neden
öğretmenlik meslek kanunu çıkarıyorsunuz? demedi. Sadece
Öğretmenler bundan daha iyi bir meslek kanununu hak ediyorlar. Anayasaya
aykırı bir düzenleme yapmayın. Zaten mali hakları 2023
yılı Ocak ayında yapacaksınız. Gelin, bunu Anayasaya
uygunluk açısından, öğretmenlerin ihtiyacı
açısından bir alt komisyonda tartışalım. dedi.
Tartıştırmadınız, Anayasaya aykırı iş
yaptınız ve şimdi de devam ediyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Özgür Bey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, önce kararı
Ben
başka bir şey söyleyeceğim efendim.
BAŞKAN Söz mü istiyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, siz bu
tartışmayı sonlandırın efendim,
kararınızı bildirin, sonra başka bir şey
söyleyeceğim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Tutumumda bir değişiklik yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bu aşamada yani
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
65.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Anayasaya
aykırılık iddialarıyla ilgili bir İç Tüzük tadilatına
ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, tutumunuzu
açıklamadan önce bir şey söylesem İç Tüzükü ihlal etmiş
oluruz. Tutumunuzdan önce değil ama sonra
Şöyle bir ihtiyacın, İç Tüzük
tadilatı ihtiyacının olduğu açık: Adalet ve
Kalkınma Partisi, bir önce görüştüğümüz kanun istisna olmak
üzere, bu yasama döneminde hemen hemen bütün kanunları, 81inci maddeye
göre değil, 91inci maddeye göre temel kanun olarak görüştürüyor.
Anayasaya aykırılık iddialarında da diyor ki: Bu
aşamada yapacak bir şey yok -ki Riyaset makamının da
istikrarlı kararları bu yönde oluyor- ve siz Anayasaya
aykırılıkları maddeler geldikçe iddia edersiniz, önergenizi
verirsiniz, İç Tüzüke göre öncelikle görüşülür. Şimdi, 81e
göre görüşsek mümkün, 7 önerge hakkı var; burada 2 önerge hakkı
var, grupların önerge hakkı saklı yani her gruba 1 önerge
düşüyor. Yani bizi şuna itiyorlar: 11 maddelik kanun, yürütme ile
yürürlük hariç, 9 maddenin 9unu da biz -giriş dâhil- Anayasaya
aykırı görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz bu Anayasaya
aykırılık iddialarıyla ilgili önerge verirsek şuna
denk geliyor: Anayasaya aykırılık iddia ediyorsan içeriğe
yönelik konuşamazsın, içeriğe yönelik konuşacaksan
Anayasaya aykırılık iddia edemezsin. Mademki böyle bir sorunla
karşı karşıyayız, o zaman hiç değilse, İç
Tüzükün 91inci maddesine 2 tane önerge verilebilir, grupların önerge
hakkı saklıdır ancak Anayasaya aykırılık
önergeleri bu sıraya dâhil değildir. diye bir madde eklemek
lazım. Yani bize Anayasaya aykırılığı maddede
tartış. deyip o zaman da içeriğe yönelik önerge verme
hakkını ortadan kaldırmak ya anayasal denetimden ya da yasama
pratiğine katkıdan sarfınazar etmek, vazgeçmek, o hakkı
kullanmamak, bu görevi yerine getirmemek noktasına geliyor. Hiç
değilse bunu tutanağa geçirmek ve sizin tarafınızdan Meclis
Başkanlığının ve bütün grupların dikkatine sunmak
istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Hayhay.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57
Milletvekilinin Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
302) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Emrullah
İşler konuşacaktır.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu
Teklifi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Gazi Meclisimizi, ekranları başında bizleri takip
eden aziz milletimizi, tüm öğretmenlerimizi hürmet ve muhabbetle
selamlıyorum.
Konuşmamın başında, ülkemizin
dört bir köşesinde gelecek nesillerimize ilim, irfan öğreten, her
türlü fedakârlığa göğüs gererek bu yolda şehadet
şerbeti içen başta Aybüke ve Necmettin Öğretmen olmak üzere tüm
şehit öğretmenlerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Az önce ifade edilen Komisyon aşamasındaki
konuyla ilgili de bir cümle söyleyerek konuşmamı yapacağım.
Komisyonumuzda yapmış olduğumuz toplantı -milletimizin ve
sizlerin takdirine sunuyorum- on üç saat, otuz altı dakika sürdü; 459
sayfa tutanak var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Niye, çok mu? Bu
kadar önemli bir kanun için günlerce konuşabilirdik.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Ben Anayasaya
aykırılık önergesini işleme aldım. İmza sahibi
Sayın Yıldırım Kaya tam yirmi dakika bütün
argümanlarını sundu.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Biz de konuşmak
istedik Anayasaya aykırılık iddiasında ne İbrahim
Hocaya ne bize söz vermediniz. Anayasaya aykırılık
iddiasında sadece Yıldırım Kaya konuşabildi.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sonra Komisyon
üyelerinin takdirine sunduk, oylamayı yaptık
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hâlbuki Anayasaya
aykırılık iddiasında, iddiada bulunan herkes
konuşabilir.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
ve ayrıca
az önce burada ifade eden, konuşan Sayın Kaboğluna da en az 10
kere söz vermişimdir, saatlerce de konuşmuşlardır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Aykırılık önergesinde söz vermediniz, aykırılık
önergesinde sadece Yıldırım Kayaya söz verdiniz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerek eğitim tarihi
açısından bakıldığında gerekse geldiği nokta
itibarıyla öğretmenlik, eğitim sistemimizin temel
bileşenidir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Aykırılık önergesinde bize söz verilmedi, biz normal içerikte
konuştuk, aykırılık önergesinde sadece
Yıldırım Hoca konuştu. Benimle İbrahim Hocaya söz
hakkı verilmedi aykırılık önergesinde.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Türk toplumu,
millî hasletlerini öğretmene yüklemekte ve öğretmene
saygıyı ön planda tutmaktadır. Devlet büyüklerine
öğretmenlik unvanının verilmesi de bunun en önemli
göstergesidir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yok,
aykırılık önergesinde bize söz vermediniz, bize içerikte söz
verdiniz Sayın Başkan. Aykırılık önergesinde söz
vermediniz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlerimizin mesleklerini icra
ederken ihtiyaç duyacakları alanlarda gelişmelerini temin etmek ve bu
gelişmelerini desteklemek amacıyla oluşturulmuştur. Bu
amaçla, adaylıktan başlayan, öğretmenlik ve uzman
öğretmenlik aşamalarından sonra başöğretmen
unvanıyla taçlandırılan bir mesleki tasarım
düzenlenmiştir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Başöğretmenlik Mustafa Kemal Atatürke aittir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Atatürkün
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
Köksal, artık bir susun, lütfen.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Niye?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Neden o, siz mi yöneteceksiniz?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Kariyer
basamakları olarak da
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Komisyon mu burası, Komisyon mu burası? Başkan karar verir ona.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Komisyonda
değilsiniz, Başkan karar verir.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Lütfen, ben
burada konuşuyorum, ben burada konuşuyorum Sayın Özgür Özel. Siz
burada konuşurken birileri laf attığı zaman
aynısını söylemiyor musunuz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Siz
atıyorsunuz, siz atıyorsunuz biz kürsüdeyken siz laf
atıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Komisyon mu burası?
Başkan karar verir.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Konuşacağın bir şey varsa kürsüye çıkar
konuşursunuz, dinleyemiyorum sizden.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Kariyer
basamakları olarak da adlandırdığımız bu
aşamaların tamamı öğretmenlerin meslekteki
gelişimlerine göre planlanmıştır. Millî Eğitim
Bakanlığının öğretmenlerimizin gelişimi konusunda
oluşturduğu imkânların oldukça etkili bir şekilde kullanıldığı
görülmektedir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ya, Komisyonda
sustun, burada konuşma, öğretmenlerin hayatını etkiliyor
ya!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Bakanlık
son beş ayda 700 bine yakın öğretmene hizmet içi eğitim
vermiştir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yüz binlerce
öğretmeni etkileyecek bu kanun ile on üç saati çok görüyor, günlerce
konuşmalıydık bunu Komisyonda, günlerce
konuşmalıydık.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Öğretmenlerin bu gelişimlerinin tanınması ve desteklenmesi
bu kanunun temel amacıdır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sendika
başkanlarına zar zor söz verdiniz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Ya,
çık kürsüden konuş, kürsüden konuş o zaman.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Son yirmi
yılda, başta okullaşma oranları ve teknolojik yatırımlar
olmak üzere, eğitimin birçok alanında önemli mesafeler
katedilmiş ve bu konuda bizden ileri ülkelerle aramızda fark
kalmamıştır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sendika
başkanlarına zar zor söz verdiniz Komisyonda, Anayasaya
aykırılık iddialarımızı
konuşturmadınız.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
Başkanım, bir müdahale eder misiniz.
BAŞKAN Devam edin; sizi dinliyor
vatandaşımız ya, devam edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, ettiğini
buluyorsun!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Günümüzde
toplumlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Komisyonda
konuşturmadın ya, ettiğini buluyorsun.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Komisyonda
yaptığınızı buluyorsunuz!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Ya, Sayın
Burcu Hanımın kaç saat konuştuğunu
çıkarırım tutanaklardan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Anayasaya
aykırılıkta konuşturmamışsın!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
Özel, sen orada mıydın?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Konuşturmamışsın!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Konuşacağım tabii; biz, yüz binlerce öğretmenin
hayatını etkileyen bir kanunda konuşacağız!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Konuşturmamışsın!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) On üç saat otuz
altı dakika konuşma yapıldı diyorum ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Konuşturmamışsın!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Konuşacağız!
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Konuşturmadınız!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Konuşacağız!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Hepiniz
geldiniz, defaatle konuştunuz; Allahtan korkun!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Millet bunun için
buraya gönderdi bizi!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) 459 sayfa
tutanak var ya! Kim konuştu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ettiğini buluyorsun!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yüz binlerce
öğretmenin hayatını etkileyen bir kanunda
konuşacağız; bunun için oy aldık biz!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, lütfen uyarır mısınız.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
Başkanım, biraz sükûneti sağlayalım.
BAŞKAN Siz devam edin.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Biz parmak indir,
kaldır vekilleri değiliz!
BAŞKAN Devam edin.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Biz halkın
vekilleriyiz!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Aynen
Komisyonda da bu tutumu sergilediler Sayın Başkan.
BAŞKAN Burcu Hanım
Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Komisyonda sürekli
susturdunuz, müdahil oldunuz!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
milletvekilleri, günümüzde toplumlar hızla gelişmekte
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sizin grubunuz bize
sataştı, hiçbir şey demediniz!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
Köksal, milletimiz bizi izliyor! Milletimiz bizi izliyor, tamam mı?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Komisyonda grubunuz,
Zehra Hanım, sürekli bize sataştı; hiçbir şey demediniz!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Biraz
saygı olsun, biraz nezaket olsun lütfen.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hiçbir şey
demediniz ama bizi sürekli uyardınız!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu ettiğini buluyor, bu!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Ben İç
Tüzüke göre Komisyonu yürüttüm ve toplantıyı tamamladım.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bizi sürekli
uyardınız; Zehra Hanım bize sürekli sataştı, AKPliler
sataştı, hiçbir şey demediniz ama bizi sürekli susturdunuz!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, lütfen uyarır mısınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu Komisyona illallah
dedirtmişsin, ettiğini buluyorsun!
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde toplumlar hızla gelişmekte,
bilgi ve teknoloji çağa damgasını vurmaktadır.
Çağımız bilgi çağı iletişim çağı
gibi isimlerle adlandırılmaktadır. Diğer yandan, pek çok
ülke değerler meselesini ele almakta ancak genç nesillere bu
değerlerin aktarımında zorluklar yaşanmaktadır.
Ülkemizin bir yandan gelişmiş ülkelerle rekabet edebilecek konuma
gelmesi, diğer yandan da millî ve manevi değerlerimizin yeni
kuşaklara aktarılması öğretmenlerin temel görev
alanıdır.
Bilindiği üzere, 1739 sayılı Milli
Eğitim Temel Kanununda öğretmenlik mesleğinin özel ihtisas
mesleği olduğu düzenlenmiştir ancak buna rağmen
mevzuatımızda öğretmenlik mesleğine dair özel bir meslek
kanunu bulunmamaktadır. Diğer taraftan, 30/6/2004 tarihli ve 5204
sayılı Kanun ile 1739 sayılı Kanuna ekleme yapılarak öğretmenlik
kariyer basamakları oluşturulmuş ise de Anayasa Mahkemesince bu
kanunun bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle kariyer
basamakları sistemi uygulanamamıştır. Bu düzenlemeyle
kesintiye uğrayan kariyer sistemi yeniden kurulmakta ve öğretmenlere
yeni haklar sağlanmaktadır.
Öğretmenlerin özlük hakları bu kanun
çerçevesinde 2 önemli bileşenden oluşmaktadır. Bunlardan ilki,
1inci derecedeki her öğretmenimiz için 3600 ek göstergenin
getirilmesidir. 3600 ek göstergeyle hem kıdem yılına
bağlı olarak öğretmenlerimizin gelirleri artmakta hem de
emeklilik ikramiyesi ile emekli maaşlarında önemli bir
artış sağlanmaktadır. Özlük haklarının ikinci
bileşeni ise uzman öğretmen ve başöğretmen aşamalarında
yapılan fazladan tazminat ödemeleridir. Görüleceği üzere, bu
düzenlemeyle öğretmenlerin hem çalışma yılı hem de
bilgi ve becerileri bakımından gelişmeleri desteklenmektedir.
Bu kanun tecrübe ile mesleki gelişim
arasında bir ayrım ya da seçim yapmamakta, her iki alanı da
eşit görmektedir. Öğretmenlerimiz tecrübeleri arttıkça bilgi ve
becerilerini de geliştirerek uzman öğretmenlik ve
başöğretmenlik unvanlarını alacaklardır. Bu unvanlara
kontenjan belirlenmemesinin sebebi ise tüm öğretmenlerimizi uzman
öğretmen ve başöğretmen olmaları yönünde teşvik etmek
ve buna bağlı olarak ülkemizdeki eğitim ve öğretim
kalitesini yükseltmektir. Yapacağı öğretmen geliştirme
programlarıyla Bakanlığımızın tüm
öğretmenlerimizi bu süreçte başarılı
kılacağına inancımız tamdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yapılan her yasal düzenlemede Parlamentomuzda temsil
edilen farklı siyasi partilere mensup milletvekillerinin ve düzenlemeden
etkilenecek toplumsal kesimlerin açıklanmasına ihtiyaç duyduğu,
daha fazla bilgi sahibi olmak istediği hususlar olur. Yapmakta
olduğumuz müzakereler de bunun için var. Şimdi ben Komisyonda
yaptığımız görüşmelerde dile getirilen bazı
itiraz ve kaygılardan yola çıkarak konunun açıklığa
kavuşturulmasına fayda sağlayacağına
inandığım birkaç hususta bilgi vermek istiyorum.
Öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına
ayrılmasının Anayasaya aykırı olduğu iddia
edilmiştir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Aykırı
zaten. 2004teki yasayı... Ya bakmamışsınız, FETÖ
projesi ya. Anayasa Mahkemesi iptal etti. FETÖ projesi ya.
(AK PARTİ sıralarından Dinle!
sesleri, gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Konuşacağımı size mi soracağım, size mi
soracağım, sizden mi izin alacağım?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Düzenlemenin
öğretmenler arasında nitelik farkı olduğu düşüncesine
yol açacağı, eğitim hakkından herkesin eşit bir
biçimde yararlandırılmasını sakatlayacak bir sonuç
doğuracağı, bunun da Anayasanın başlangıç
bölümüne ve 2nci maddesinde yer alan ilkelere aykırı
olacağı iddia edilmiştir.
Ayrıca teklifin, Anayasanın ücrette
adalet sağlanmasını düzenleyen 55inci maddesine
aykırı olduğu dile getirilmiştir.
Milli Eğitim Temel Kanununda 2004
yılında yapılan değişiklikle öğretmenlik
mesleğinin kariyer basamakları oluşturulmuş, uzman
öğretmenlik ve başöğretmenlikle ilgili yasal düzenleme yapılmıştır.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Siz saraydan izin
alıyorsunuz, ben sizden izin almam.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Ne diyorsun?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ne diyorsun sen?
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Sen ne
diyorsun?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ne diyorsun ya, sen
ne diyorsun?
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir)
Terbiyesizleşme!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Geçen sefer de
yaptın sen bunu. Konuşma!
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Terbiyesizleşme!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Geçen sefer de
hakaret ettin. Geçen sefer bana Satılık vekilsin. dedin.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir)
Terbiyesizleşme!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kes sesini, kes!
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Terbiyesizleşme!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Gücün yetiyorsa gel
buraya, gücün yetiyorsa gel.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Hadi...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kes sesini, kes
sesini!
BAŞKAN Siz devam edin.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Ne var ki Anayasa
Mahkemesi tarafından düzenlemedeki bazı hükümler iptal
edilmiştir. Ancak öğretmenlik mesleğinin uzman öğretmenlik
ve başöğretmenlik şeklinde kariyer basamaklarına
ayrılmasına, eğitim ve öğretim tazminatlarına
artış getirilmesine ilişkin hükümler iptal edilmemiştir.
Dolayısıyla belirli kurallarla öğretmenlere uzman öğretmen
ve başöğretmen unvanı verilmesi ve bu unvanlar için ayrıca
ücret ödenmesinin Anayasaya aykırılığından söz edilmesi
mümkün değildir.
Teklifle ilgili bir diğer husus ise,
öğretmenler mezun oldukları andan itibaren öğretmenlik
mesleğinin yeterliliğini kazanmış olduklarından
memuriyet için aday öğretmenliğin olmaması görüşüdür.
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri ve gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sen geçen sefer
hakaret ettin, unutmadım bunu. Sen hakaret ettin, bana Satılık
vekil. dedin. Unutmadım, unutmadım, unutmam, ben satılık
değilim.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Ne diyorsun
sen...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Gücün yetiyorsa gel.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Gel...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Gücün yetiyorsa gel
dedim, gücün yetiyorsa gel. Gücün yetiyorsa gel, öyle ortadan konuşmayla
olmaz, hakaret etmeyle olmaz. Bana Satılık vekil. diyemezsin,
diyemezsin, diyemezsin. Anladın mı?
BAŞKAN Devam, devam.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Ayrıca,
öğretmen seçimine ilişkin kriterlerin açıkça belirtilmediği
ve düzenlemenin hukuk devletinin belirlilik ilkesine uymadığı da
iddia edilmiştir. Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununda devlet memurluğu, adaylık dönemiyle
başlamaktadır. Adaylık dönemini başarıyla
tamamlayanlar asıl memurluğa atanmaktadır. Kaldı ki hâlen
yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre de öğretmenler, aday
öğretmen olarak atanmakta, adaylık sürecini başarıyla
tamamlamaları hâlinde öğretmen olarak atanmaktadır. Kanun
teklifindeki düzenleme genel mevzuata uyumludur.
Bir başka eleştiri adaylık döneminde
kademe ilerlemesinin durdurulması veya aylıktan kesme cezası
alanların görevlerine son verilerek üç yıl süreyle öğretmenlik
mesleğine alınamayacaklarına ilişkin düzenlemeye
yöneltilmiştir. Oysa, bu hüküm 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun adaylık süresi sonunda başarısızlığı
düzenleyen 57nci maddesi dikkate alınarak diğer tüm memurlar için
geçerli olan uygulamaya uyumlu olacak şekilde düzenlenmiştir.
Teklifin, öğretmenlik mesleğiyle ilgili
tüm hususları içermesi gerektiği yönünde görüşler de
belirtilmiştir. Bu noktada, teklifin, mesleğin gelişimine
yönelik öne çıkan ihtiyaçlar temelinde düzenlemeleri içerdiğini
vurgulamak ve eğitim öğretim ve öğretmenliğe ilişkin
başta 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, 222
sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu olmak üzere önemli bir mevzuat
çerçevesinin bulunduğunu hatırlatmak isterim.
Teklife ilişkin, uzman öğretmenlik ve
başöğretmenlik eğitim programının belirsiz
olduğu, bu unvanlar için yapılan yazılı sınavın
kim tarafından yapılacağının belirtilmediği,
düzenleme kamu çalışanlarıyla ilgili olduğundan kanunla
belirlenmesi gereken bir durumun yürütme organına
bırakıldığı gibi eleştiriler de olmuştur.
Kanun teklifinde, aday öğretmen,
yetiştirme programı ve adaylık değerlendirme komisyonunun
oluşumu ile aday öğretmenlik sürecine ilişkin diğer usul ve
esaslar ile öğretmenlik mesleği kariyer basamaklarında
ilerlemeye ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği
belirtilmiştir. Kanun teklifinde kanunun uygulanmasına ilişkin
çıkarılacak yönetmeliklerin çerçeveleri belirlenmiş olup hukuki
belirlilik ilkesine aykırılık teşkil eden bir husus
bulunmamaktadır. Biz kanun koyucu olarak temel çerçeveyi çizer, ilkeleri
ve koşulları belirleriz. Bunun uygulamasındaki detayları
düzenlemek de kanuni çerçeve içerisinde kalmak üzere yürütmenin görevidir.
Son olarak, sözleşmeli öğretmenlerle
ilgili olarak, ülkemizin ihtiyaçları ve sahanın gerçekleri
bakımından bir hususa değinmek istiyorum. Sayın
milletvekilleri, sözleşmeli öğretmenlerin yer
değişikliğinin can güvenliği ve sağlık
mazeretiyle sınırlı tutulması bazı bölgelerdeki
öğretmen ihtiyacının karşılanmasında yaşanan
zorluklardan kaynaklanmaktadır. Kamu hizmetine başlayan
öğretmenlerimiz görevlerini üç yıl süreyle ilgili hizmet yerinde ifa
etmelerinin ardından eş durumu tayin hakkını elde
etmektedir. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasından önce kadrolu
öğretmenler, atandıkları doğu ve güneydoğu illerinde
ortalama bir-bir buçuk yıl görev yaptıktan sonra aile birliği
mazeretine bağlı yer değişikliği talebinde
bulunuyorlardı. Bu yer değişiklikleri özellikle doğu ve
güneydoğu illerinde öğretmen açığının
oluşmasına neden olmaktaydı. Esasen, sözleşmeli
öğretmenlik uygulaması bu açığı kapatmak için
yürürlüğe konulmuştur. Sözleşmeli öğretmenlik
uygulamasının en güçlü yanı eğitimde fırsat
eşitliği bağlamında öğretmen
dağılımının dengeli olmasını ve öğretmen
temini zor olan bölgelerde eğitimin akamete uğramamasını
sağlamasıdır. Özellikle ilkokul döneminde öğretmen
değişikliği çoğu çocuğu olumsuz yönde etkilemektedir.
Sözleşmeli öğretmenlerin atandıkları illerde dört yıl
süreyle görev yapmaları bilhassa kırsal bölgelerde zor şartlarda
eğitimine devam eden ve ilkokullarda okula yeni başlayan
öğrencilerin okula ve öğretmenine adaptasyonunun sağlanması
bakımından oldukça önemlidir. İlkokul 1inci sınıftan
4üncü sınıfa kadar eğitime aynı öğretmenle devam edilmesi
öğrencilerin daha az adaptasyon sorunu yaşamasını ve
bütüncül gelişimlerinin tek bir öğretmen tarafından takip
edilmesi olanağını sağlamaktadır.
Ayrıca, şu da unutulmamalıdır ki
ülkemizde kamu hizmetinin tüm coğrafyalarda eşit sunulabilmesi
adına pek çok bakanlık ve kurumda görevli kamu personelimiz
çeşitli bölgelerde görev yapmaktadır. Bu konuda imkânlar ve
ihtiyaçlar birlikte değerlendirilerek ayakları yere basan ve
popülizmden uzak uygulamalar yapmaya gayret ediyoruz. Zira, eğitimde
fırsat eşitliğinde ihmalkâr davranmak gelecek
kuşaklarımızda telafisi mümkün olmayan kayıplara yol
açabilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifle mevzuatımıza öğretmenlere
münhasır bir meslek kanununun kazandırılması tarihî
niteliktedir. Eğitim sistemimizin temel direği olan
öğretmenlerimiz için büyük önem taşıyan bu teklif
öğretmenlik mesleğinin statüsünü yükseltecektir. Teklifle getirilen
kariyer sistemi ve öğretmenlere sağlanacak mali katkı,
öğretmenlerin gelişimini destekleyeceği gibi
performanslarının artırılmasını da teşvik
edecektir.
Teklifle yapılacak bu düzenlemelerin ve
çalışmalarımızın ülkemiz ve öğretmenlerimiz için
hayırlı olmasını temenni ediyor, Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kaboğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
66.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin Komisyon
görüşmeleri sırasında teklifin Anayasanın metin ve ruhuna
aykırı olup olmadığının tetkik edilmediğine
ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
- Teşekkürler Sayın Başkan.
İç Tüzük madde 38 çok açık: Komisyonlar,
kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna
aykırı olup olmadığını tetkik etmekle
yükümlüdürler. Bu yükümlülük yerine getirilmemiştir. Bizim Komisyon
Sözcümüz bu metnin Anayasa Komisyonuna havale edilmesi yönünde bir öneri
sunmuş olsa da edilmediği gibi, esasen bu Komisyonun, Millî
Eğitim Komisyonunun Anayasaya uygunluk tetkiki incelemesi
yapılmamıştır. Sadece Komisyon Sözcümüz görüşünü beyan
etmiş, ondan sonra tartışma açılmamış, Anayasaya
aykırılık görüşleri öne sürülememiş, Anayasaya
uygunluk görüşleri belirtilememiş; dolayısıyla, hemen
oylama yapılarak evet hayır biçiminde bir oylama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Burcu Hanım, söz istiyor musunuz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Evet, evet.
BAŞKAN Peki, hadi size de söz vereyim.
Buyurun.
67.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, 302 sıra sayılı Kanun Teklifinin Komisyon
görüşmeleri sırasında Anayasaya aykırılık
iddiasıyla ilgili verdikleri önerge üzerinde söz hakkı
verilmediğine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, biz, milletvekili olarak her şeyden önce Anayasaya sadakatle
bağlılık için yemin ettik, ben bunu AKP Grubuna bir kez daha
hatırlatmak istiyorum. Bizim bağlı olduğumuz Anayasa
(AK PARTİ sıralarından laf atmalar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Size bir şey diyen yok
ya, ona söylüyor. Sizinle ilgili bir şey dediği yok.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bakın,
işte konuşturmamak için her şeyi yapıyorlar.
Başkanım, Komisyonda, Anayasaya
aykırılık iddiası için verdiğimiz önergede
konuşmak istedim, bize söz hakkı verilmedi bu konuda. Yüz binlerce
öğretmenin kaderini değiştirecek bir yasayı
konuşuyoruz, Komisyon Başkanı diyor ki kürsüde: On üç saat
konuştuk, tamam efendim, yeterli. Hayır, gerekirse günlerce
konuşacağız. Yüz binlerce öğretmenin kaderini etkileyecek
bir yasa söz konusu ve bu yasanın en az 9 maddesinde Anayasaya
aykırılık iddiamız var ve Anayasanın birçok hükmüne
birden aykırılık iddiamız var. Böyle bir durumda Anayasaya
sadakatle bağlı olan milletvekillerinin en önemli görevi budur. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.51
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.59
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 49uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha
önce haftalık çalışma günlerinin dışında
çalışılmasına karar verilen 21 Ocak 2022 Cuma ve 22 Ocak
2022 Cumartesi ile 25, 26 ve 27 Ocak 2022 Salı, Çarşamba ve
Perşembe günleri toplanmamasına ilişkin önerisi
No:72 20/1/2022
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 20/1/2022 Perşembe
günü yaptığı toplantıda, Genel Kurulun daha önce
haftalık çalışma günlerinin dışında
çalışılmasına karar verilen 21 Ocak 2022 Cuma ve 22 Ocak
2022 Cumartesi ile 25, 26 ve 27 Ocak 2022 Salı, Çarşamba ve
Perşembe günleri toplanmaması önerilmiştir.
Celal
Adan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
Mahir Ünal Özgür Özel
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Meral Danış Beştaş Muhammed
Levent Bülbül
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi Hareket
Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Erhan Usta
İYİ Parti
Grubu Başkan Vekili
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57
Milletvekilinin Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
302) (Devam)
BAŞKAN
302 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, 291 sıra sayılı Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Hükûmeti Arasında Askerî Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2663) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 291)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, 190 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Güvenlik İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/2599) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 190)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Altyapı Projeleri
Alanında İş Birliği Konulu Anlaşma Ek-1in
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Altyapı Projeleri Alanında İş
Birliği Konulu Anlaşma Ek-1in Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2217) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 123) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 123 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SIRBİSTAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ALTYAPI PROJELERİ ALANINDA
İŞ BİRLİĞİ KONULU ANLAŞMA EK-1İN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Altyapı Projeleri Alanında İş Birliği
Konulu Anlaşma Ek-1in onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN - 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim, bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Altyapı Projeleri
Alanında İş Birliği Konulu Anlaşma Ek-1in
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 264
Kabul : 237
Ret : 27
(x)
|
Kâtip Üye Abdurrahman Tutdere Adıyaman |
Kâtip
Üye Emine
Sare Aydın İstanbul |
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince, Küresel
İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi,
Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması
İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla
Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerindeki genel
görüşmeyi yapmak, denetim konuları ve kanun teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 1 Şubat 2022 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.07
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 303 S. Sayılı Basmayazı 19/1/2022 tarihli 48inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) 302 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 123 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.