TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
52nci
Birleşim
3
Şubat 2022 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ardahan
Milletvekili Orhan Atalayın, üç ayların başlangıcı ve
Regaip Kandiline ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Aydın
Milletvekili Bekir Kuvvet Erimin, Aydına yapılan
yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, huzur ve sükûnete olan
ihtiyaca ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplanın, Güneydoğu Tarım
Satış Kooperatifleri Birliğinin kapatılmasıyla
çiftçilerin yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Öğretmenlik Meslek Kanununa
ilişkin açıklaması
3.- Samsun
Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, Samsundaki Onur
Anıtını yıkmak amacıyla gerçekleştirilen alçak
eyleme ilişkin açıklaması
4.- Adana
Milletvekili Ayhan Barutun, tarım alanındaki sorunlara ilişkin
açıklaması
5.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, üç aylar ve Regaip Kandiline
ilişkin açıklaması
6.-
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, cezaevlerindeki hasta
HDPli siyasetçilere ilişkin açıklaması
7.- Trabzon
Milletvekili Ahmet Kayanın, fındık ile çay üreticilerine
verilen desteklerin artırılması gerektiğine ve tüm milletin
Regaip Kandilini kutladığına ilişkin açıklaması
8.-
İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun, katledilen Nurcan Arslanın
Bakırköy Adliyesindeki davasına tüm kadınları
çağırdıklarına ilişkin açıklaması
9.- Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, açlık sınırı ve asgari ücret
verilerine ilişkin açıklaması
10.-Düzce
Milletvekili Ümit Yılmazın, konutlarda uygulanan kademeli fiyat
tarifesinin esnafa da uygulanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, sağlık alanındaki
sorunlara ilişkin açıklaması
12.- Tokat
Milletvekili Yücel Bulutun, Tokat ili Erbaa ilçesinde yoğun kar
yağışı nedeniyle seralarda meydana gelen zarara
ilişkin açıklaması
13.-
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın, savaş
politikalarına ve kitlesel göçlere ilişkin açıklaması
14.-
Muğla Milletvekili Burak Erbayın, elektriğe gelen zamlara
ilişkin açıklaması
15.- Kayseri
Milletvekili Dursun Ataşın, TÜİKin
açıkladığı enflasyon rakamlarına ilişkin
açıklaması
16.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin sulama suyu
sorununa ilişkin açıklaması
17.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Tarım Bakanı
Bekir Pakdemirlinin Tarım 4.0 toplantısında çiftçilere
ilişkin sarf ettiği sözlere ilişkin açıklaması
18.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersinli çiftçilerin hazine arazileri ve
2/B arazileriyle ilgili tapu sorunlarına ilişkin açıklaması
19.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, bütün yurttaşların üç
aylarını ve Regaip Kandilini kutladığına ve ocak
ayı enflasyonuna ilişkin açıklaması
20.- Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, üç aylar ve Regaip Kandiline
ilişkin açıklaması
21.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, Sedef Kabaşın
Cumhurbaşkanını hedef alan sözlerine ilişkin
açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Avrupa Konseyinin Osman Kavala
davasıyla ilgili olarak ülkemiz hakkında
başlattığı ihlal sürecine ilişkin açıklaması
23.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Şırnakta PKK
saldırısı sonucu şehit düşen Piyade Er Tarık
Tarcana Allahtan rahmet dilediğine, dün gece Akdenizde meydana gelen
depremden etkilenen bütün vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini
ilettiğine, Samsun İlkadımda bulunun Atatürk Onur
Anıtına yapılan saldırıya, 2022 yılı Nobel
Barış Ödülü için aday gösterilen Kırım Tatar
halkının millî lideri Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil
Kırımoğlunu tebrik ettiğine, Doğu Türkistandaki
insanlık zulmüne sessiz kalan iktidarı
kınadığına, Cumhurbaşkanının enerjiye
ilişkin beyanatlarına, TÜİKin açıkladığı
makyajlı enflasyon rakamlarına, asgari ücretin üç ayda bir
yenilenmesi gerektiğine ve Ticaret Bakanının dış
ticaret rakamlarına ilişkin açıklamalarına ilişkin
açıklaması
24.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, ABD ve taşeron terör örgütü PKK-PYDnin
Suriyenin kuzeyinde sivil insanlara yönelik katliamlarına, Türkiyenin
terör örgütleriyle mücadelesine, Irak ve Suriyenin kuzeyinde
başlatılan Kış Kartalı Harekâtına, terör örgütü
saldırısı sonucu şehit edilen Piyade Er Tarık Tarcana
Allahtan rahmet dilediğine, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 2
Şubat 2022de Türkiye aleyhine aldığı karara ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiyenin ifade hürriyetini ihlal
ettiğine dair 1 Şubat 2022 tarihli kararına ilişkin
açıklaması
25.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Regaip Kandiline,
Garip Dede Kültür ve Cemevi Derneğine gelen elektrik faturasına,
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesine sabah
saatlerinde düzenlenen baskına, Cumhurbaşkanının
AİHMe yönelik sözlerine, açıklanan enflasyon oranlarına ve
Deniz Poyraz davasına ilişkin açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Samsundaki Atatürk Onur
Anıtına yapılan saldırıya, Diyanet İşleri
Başkanlığındaki torpil ilişkilerine ve Regaip
Gecesine ilişkin açıklaması
27.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Regaip Kandiline, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, Samsundaki Atatürk
Anıtına yapılan saldırıya, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, enflasyon ve ihracat
rakamlarına ilişkin açıklaması
28.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, IŞİD
lideri Ebu İbrahim Haşimi el Kureyşinin öldürüldüğü
haberine ve İzmir gümrükte 2 gencin işsizlikten ötürü intihar
girişiminde bulunduğuna ilişkin açıklaması
30.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Samsunun İlkadım ilçesinde bulunun
Atatürk Onur Anıtına yapılan saldırıya ilişkin
açıklaması
31.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması ile İstanbul Milletvekili Oya
Ersoyun 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yapmış olduğu konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun
302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yapmış olduğu konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah
İşler'in, İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun 302 Sıra
Sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yapmış olduğu konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah İşlerin 302
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde soru-cevap
kısmında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu
Yönetmeliğinin uygulanış şeklindeki
yanlışlıklar sebebiyle esnafın mağdur olduğuna
ilişkin açıklaması
36.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, İstanbul Milletvekili Ravza
Kavakcı Kanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın, Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Ankara
Milletvekili Emrullah İşlerin, İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde soru-cevap kısmındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, İstanbul
Milletvekili Oya Ersoyun 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yapmış olduğu
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.-
İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın, Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
geçici 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yapmış olduğu
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan
Usta tarafından, ülkemizde tarımsal üretimin ve çiftçilerimizin
desteklenmesi, tarımsal ürün piyasalarında istikrar
sağlanması, TMO tarafından yapılan ürün
alımlarında Türk çiftçisine güven veren bir politikanın hayata
geçirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla , 2/2/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP
Grubunun, 3/2/2022 tarihinde, İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ve
arkadaşları tarafından, enerji krizinde yaşanan
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Şubat 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, temel mal ve hizmetlere
yapılan zamların geri alınması ve bu zamlar
karşısında ezilen vatandaşların gelirlerinin reel
olarak arttırılması amacıyla 2/2/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Şubat 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK
PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 304
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 2nci sırasına alınmasına ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine ve Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerine ilişkin önerisi
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Konya
Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin Öğretmenlik Meslek Kanunu
Teklifi (2/4056) ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 302)
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile
Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Müttefiklik İlişkileri
Hakkında Şuşa Beyannamesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4125) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 304)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 304) Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Arasında Müttefiklik İlişkileri Hakkında Şuşa
Beyannamesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifinin oylaması
X.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Mersin
Milletvekili Rıdvan Turan'ın, Akkuyu Nükleer Santrali
inşaatında yaşamını yitiren bir kişinin ölümüne
dair bazı iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Fatih Dönmez'in cevabı (7/56488)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu'nun, bir askeri helikopterin
amacı dışında kullanıldığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa
Varank'ın cevabı (7/57867)
3 Şubat 2022
Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 52nci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, üç ayların başlangıcı ve Regaip Kandili
hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Orhan Atalaya aittir.
Buyurun Sayın Atalay.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalayın, üç ayların
başlangıcı ve Regaip Kandiline ilişkin gündem
dışı konuşması
ORHAN ATALAY (Ardahan)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün hicri takvime göre
recep ayının 1iydi, bu gece ise Regaip Gecesidir.
Recep, şaban ve ramazan
ayları kültürümüzde mübarek üç aylar olarak bilinir. Tüm inanç
sistemlerinde bazı zamanların ve mekânların farklı manevi
derecelere sahip olduklarını biliyoruz. İslam inancına göre
de henüz başında bulunduğumuz üç aylık sürenin ayrı
bir yeri vardır. Bu aylarda daha fazla ibadet ve iyilik yapmak,
kötülüklerden de daha fazla sakınmak tavsiye edilir. Bu işin hikmeti
ne olabilir? diye düşündüğümüzde ise elbette ki farklı
şeyler söyleyebiliriz ama özünde, iyiliğe fırsat ve imkân
vermek, kendimize ayna tutup samimi bir iç muhasebede bulunmak, içinde
bulunduğumuz hâli gözden geçirmek, daha iyiye, daha doğruya biraz
daha yaklaşmak, kendileriyle sınandığımız
kişilere, şartlara ve olaylara karşı
tavrımızı gözden geçirip biraz daha iyileşmek,
kısacası, içinde yaşadığımız iklimi, insani
değerlerle biraz daha ısıtmak ve aydınlatmak olduğunu
söyleyebiliriz.
Sayın Başkan,
değerli vekiller; inancımıza göre, insanoğlunun
davranışlarına içerik ve istikamet veren asıl saik nefis
dediğimiz özdür. Nefis, kendine hem kötülük yapma hem de kötülükten
korunma ve iyilik yapma kabiliyeti verilmiş bir cevherdir. Birbirlerinin
karşıtı olan bu 2 zıt kabiliyetten birinin diğerine
galebe çalması ise insanın sıfatını tayin eder ve iyi
insan ya da kötü insan deriz. Ama yaratıcı kudret, iyilik
tarafını âdeta takviye etmek için insana ayrıca akıl ve
vicdan dediğimiz son derece önemli 2 başka cevher daha
bahşetmiştir ki insan, akılla doğruyu kavrarken vicdanla da
adalet ve merhamet dediğimiz değerleri inşa eder.
İşte, manevi olarak daha faziletli kılınmış
zamanlar ve mekânlar, bu değerleri daha fazla anmanın,
çoğaltmanın ve yaymanın imkânını sunar ki bunu
bereketlenmiş anlamında mübarek sıfatıyla ifade ederiz.
Nitekim, sevgili Peygamberimiz de Ey Rabb'im, recep ve şaban
aylarını bize bereketli kıl ve bizi ramazan ayına
ulaştır. diye dua etmiştir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu ayların bereketli
kılınması elbette ki kendi niyet ve çabamıza
bağlıdır çünkü inancımızda kişinin kader
yıldızı, kendi niyet ve çabasıyla birlikte yürür. Gerek
bireysel ve gerekse toplumsal hayatımızda cari olan değişim
kuralı, esasında bizim niyet ve çabamıza
bağlıdır. Zira, iyiye de kötüye de değişimin asıl
öznesi bizzat insanın kendisidir. Böyle olduğu içindir ki sonuçta
karşılaşacağımız ödül veya cezanın hak edeni
de insanın kendisinden başkası değildir.
Buradan hareketle
inanıyorum ki yarınımızı dünden daha iyi
kılmanın sonsuz imkânları vardır. Bu imkânlara rağmen,
var olana, söylenmişe, yapılmışa, daha kötüsü,
dayatılmış olana teslim olmak, onun dışına
çıkamamak; değiştirmeye, geliştirmeye, farklı olmaya
cesaret etmemek; kanaatimce gizemli birçok güç ve imkâna sahip biz insanlara
yakışmıyor. İnsan, yaratıcı kudreti örnek
alıp her an yeni bir işte olmalıdır. der Muhammed
İkbal. Nitekim, tarih boyunca buna cesaret edildiği içindir ki tarihte
bildiğimiz birçok kötülük, çirkinlik ve yanlışlık, bugün
zıtlarıyla yer değiştirmiş durumdadır. Mesela,
köle pazarları dün vardı ama bugün yoktur. Dün kız
çocuklarını diri diri toprağa gömen nice gelenekler vardı
ki bugün kendileri toprağa gömülmüş durumdadır. Dün Kanun
benim. diyen nice kralların, şahların koltukları bugün
boştur. Dün nice barbarca yasakların yarattığı
trajedilerin yerlerinde bugün özgürlük anıtları dikilmiştir. Dün
insanların dinlerini, dillerini, ten renklerini yasaklayan nice zorba
sistemler vardı ki bugün tarihin iğrenç kokan çöp kutularına
atılmış durumdadır. Dün Buraya siyahiler giremez.
tabelası asılı nice binalar vardı ki bugün siyahilerin
idaresinde bulunmaktadır.
Öyleyse değerli
arkadaşlar, gelin, bu milletin vekilleri olarak biz de kendimizden
başlamak üzere iyilik, adalet ve merhamet yüreklerini büyütelim; bilelim
ki biz yerdekilere yani durumu bizden daha aşağıda olanlara
merhamet etmedikçe yani zengin fakire, güçlü zayıfa, öğretmen öğrenciye,
amir memura, hâkim mahkûma merhamet etmedikçe gökler de bize merhamet
etmeyecektir. Merhamet, zifirî karanlıkta ışık,
yakıcı güneşte gölge, dondurucu zemheride yorgan, açlık
gününde ekmek, derde derman, kanayan yaraya ise yanan bir yürek olmaktır.
Bu vesileyle, mübarek üç
aylarınızı tebrik ediyor, yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündem
dışı ikinci söz, Aydın'a yapılan yatırımlar
hakkında söz isteyen Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erime aittir.
Buyurun Sayın Erim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erimin, Aydına
yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
BEKİR KUVVET ERİM
(Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan, mübarek Regaip Kandili'nizi en içten dileklerimle kutlar, tüm
insanlık ve Türkiye'miz için sağlık, mutluluk ve hayırlara
vesile olmasını dilerim.
Seçim bölgem Aydın'da
yapımı devam eden ve yapılacak proje ve hizmetlerden bahsetmek
üzere söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla hürmetle
selamlıyorum.
Mutlu, müreffeh ve
sağlıklı insanların güven içinde, uzun ömürlü
yaşadığı dünya markası, efeler diyarı
Aydınımız, pek çok alanda ülkemizin medarıiftiharı
olmaya devam etmektedir. İktidara geldiğimiz 2002 yılından
bu yana Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ın liderliğinde ilimize yaptığımız
yatırımların toplam bedeli 40 milyar liraya
yaklaşmıştır.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Çıldır Havaalanı ne oldu Sayın Erim,
havaalanı ne oldu?
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) - Sadece geçtiğimiz ayda, Sayın
Cumhurbaşkanımızın ilimizi teşrifleri
sırasında gerçekleştirdiğimiz toplu açılış
töreninde hizmete alınan kamu yatırımlarımızın
bedeli 1 milyar 352 milyon liradır.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ödemiş yolu ne oldu?
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) - Aydın-Denizli Otoyolu, Şehir Hastanesi, Adalet
Sarayı ve birçok projenin hayat bulduğu ilimize son yıllarda
yatırım yağarken 17 ilçemiz âdeta şantiye alanına
dönmüştür.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Polis okulu ne oldu, polis okulu?
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Yıllardır beklenen Aydın-Denizli Otoyolunun
inşasına başladık. Bölgemizin 163 kilometrelik en önemli
otoyol projesi olan ve İzmir ile Denizliyi birbirine bağlayacak projenin
çalışmaları aralıksız olarak devam ediyor.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Garanti araç sayısı kaç?
BAŞKAN İlhami
Bey, söyledikleriniz anlaşılmıyor. Gelin, ön taraftan
bağırın, biz de duyalım.
Devam edin siz, buyurun.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) İnşallah, bu yıl sonunda büyük bir kısmını
tamamlamayı hedefliyoruz.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Trene binemedik daha. Hızlı tren nerede?
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) 950 yataklı Aydın Şehir Hastanesinin
inşası ise hızla devam ediyor, yıl sonunda inşallah
hizmete girecek. Yine, Aydın Adliyemizin yeni hizmet binasının
ihalesi tamamlandı, kısa sürede inşaatına başlanacak.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi kampüsünde 2.326 kişilik
öğrenci yurdumuz tamamlandı ve hizmete girdi.
Aydınlıların
yüz kırk yıllık hayali olan Çine Adnan Menderes
Barajının 1998 yılında temeli atılmasına
rağmen 2003 yılına kadar sadece yüzde 18inin
tamamlandığı, ayrıca, İkizdere Barajının
2010 yılında hizmete alındığı Aydında yine
Gökbel Barajını da tamamlayarak hizmete aldık. 464 milyon lira
proje bedeli olan Sarıçay Barajının çalışmaları
ise tüm hızıyla devam ediyor.
Jeotermal cenneti
Aydınımızda elektrik üretiminde kullanılan yenilenebilir
kaynağın tarım sektöründe de kullanılması için
adımlar attık.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Toprak bırakmadınız, toprak; havasını, suyunu,
toprağını mahvettiniz.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Kadıköy Tarıma Dayalı İhtisas (Jeotermal
Isıtmalı Sera) OSBnin onayını aldık, talep toplamaya
başlıyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
Bu, bir gündem dışı konuşma, hiçbir
şey müzakere etmiyoruz.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) 717 dekar alanda kurulacak, jeotermal enerjiyle ısınan
OSBde katma değeri yüksek olan domates başta olmak üzere her türlü
ürün üretilecek.
DSİ tarafından,
sulama, taşkın koruma, göletler ve içme suyu dâhil olmak üzere 3
milyara yaklaşan yatırımları ve Karayolları
tarafından, yol, köprü, menfez ve benzeri projeleri de yine biz
kazandırdık.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Kimin parasıyla kazandırdınız
anlayamadık, cebinizden mi verdiniz ya?
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Hedeflerimizden biri ise: 8 kilometrelik Selçuk-Ortaklar Demir Yolu
Tüneliyle kırk dakikalık süre sekiz dakikaya inecek, gerek yolcu
gerekse ticari anlamda zorlu bir yolu kolay hâle getireceğiz.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Ceplerinden mi verdiler bunlar, ne yaptılar ya?
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Çıldır Havalimanının sivil
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Havaalanı ne oldu, havaalanı?
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Dinlersen öğreneceksin.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
81 ilde 77nci, sondan 4üncüyüz devlet yatırımlarında.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Dinle! Dinle!
Çıldır
Havalimanının sivil uçuşlara açılmasına yönelik de
ciddi çalışmalarımız var.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Aydına havalimanını da siz
yaptınız, değil mi? Aydın Milletvekilisin; Aydına
havalimanını da siz yaptınız herhâlde?
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Nazilli-Beydağ yolu da yatırım programına
alındı. Aydınımıza bu güzel hizmetleri de
kazandıracağız.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
2020de bitiyordu, ne oldu?
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
Böyle bir müzakere usulü yok, yapmayın ya! Bir
tahammül yani, tahammül!
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) İlimizin bir başka güzelliği olan ve onyıllarca
sahip çıkılmayan kültürel değerlerimize de sahip
çıkıyoruz.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Aydına havalimanına gitmek istiyoruz, bizi götürür
müsün? Bizi Aydın Havalimanına götürür müsün?
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Özellikle dünyaca ilgi ve destek gören, sadece Romada bulunan
Kolezyumun benzerini içinde barındıran Mastaura Antik Kenti ve
Magnesia, Tralleis Antik Kenti, Gerga ve Orthosia bunlardan sadece
bazıları. Gerek Bakanlığımız gerekse
Valiliğimiz tarafından sağlanan büyük desteklerle tüm ilde tüm
kazılarımız ve araştırmalarımız
hızlı bir şekilde devam ediyor. Dünya tarafından yoğun
ilgi gören bu değerlerimizi turizme kazandıracak, bu alanda da
ilimizi hak ettiği noktaya ulaştıracağız. AK
PARTİ olarak Yaptıklarımız,
yapacaklarımızın teminatı. anlayışıyla,
bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Aydınımızda
hizmet ve yatırımlara devam edeceğiz. Birileri ne konuşursa
konuşsun, biz lafa değil icraata bakarız.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Havaalanına inemedik daha! Uçamadık daha!
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Hâlâ Aydında kamu yatırımı yok. diyen olursa
Aydınımızı gezsinler.
Kıymetli milletvekilleri,
yine bu ifade ettiğimiz hizmetlerle birlikte ilimizin ülke ihracatına
katkısının daha da artırılması, yerel
ürünlerimizin güvenilir bir marka hâline getirilmesi, ilerlemesi,
kalkınması ve daha yaşanabilir bir kent olması için her
alanda yoğun bir çalışma sürdürüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Erim, tamamlayın sözlerinizi.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
2021 yılı ihracat
rakamı 1 milyar 24 milyon dolar, ithalatı 333 milyon dolar olan
Aydında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde
300ü geçerek ilimiz dış ticaret fazlası veren iller
arasında olmaya devam etmektedir.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Devlet yatırımından bahsedin, sondan 4üncüyüz, 4üncü. 81
ilde sondan 4üncüyüz; devlet yatırımından bahset.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Soda iç, soda!
Ayrıca, ilave olarak,
Söke Organize Sanayi Bölgemizde Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından bizzat açılan Batı Kipaş Kâğıt
Fabrikası bunun bir örneğidir. Ülkemizin 300 milyon dolarlık
ithalatını ortadan kaldıracak olan bu fabrikamız 200 milyon
dolar ihracat yapmayı hedefliyor, ayrıca 1.700 kişiye de
istihdam sağlıyor. Yine, Çine de üretime başlayacak olan,
dünyanın en büyük seramik fabrikası ülkemizde üretilen seramiğin
yüzde 25ini karşılayacak ve 4 bin kişiye istihdam
sağlayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Erim.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Bitireyim.
BAŞKAN Sayın
Erim, bitmez yani.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Kayda girsin.
BAŞKAN - Siz Aydını
anlatmaya kalkarsanız beş dakika daha lazım size de.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Selamlayacağım.
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Sataştılar, sözünü kestiler Başkanım.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Laf attılar Başkanım, laf attılar.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Evet, çok sözünü kestiler Başkanım.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Söz verin Başkanım, üç dakika daha verin, problem
yok, dinleriz.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Selamlıyorum.
BAŞKAN Peki, selamlama
için buyurun.
BEKİR KUVVET ERİM
(Devamla) Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın da ifade ettiği gibi,
çalışacağız, üreteceğiz, kendimize güveneceğiz,
milletimize inanacağız. Aydınımızı ve
Türkiyemizi hak ettiği yere hep birlikte muhakkak getireceğiz.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
Gündem dışı
üçüncü söz
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkanım, sataşma var.
BAŞKAN
huzur ve
sükûnete olan ihtiyaç
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkanım, izninizle
İç Tüzüke göre sataşma
var.
BAŞKAN Ne
sataşması var?
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Ay, siz sataştınız ya!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Onlar sataştı Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yapmayın,
beş dakika konuştu, oturduğunuz yerden, altı dakika
sataştınız siz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Arkadaşlar, siz sataştınız, ayıp
ya!
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Bir milletvekili bir milletvekiline böyle bir sataşmada bulunamaz.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Sataşan sizsiniz ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Soda iç. dedi.
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Soda iç. demek bir sataşma değil ki.
BAŞKAN Yani Sayın
Süleyman Bülbüle Soda için. mi dedi? Yani Soda için. dedi; ne bileyim ben.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Siz neler dediniz arkadaşlar, yapmayın ya!
Konuşturmadınız bile.
BAŞKAN Sataşma
yok.
Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
bakınız, yerinizden sataşıyorsunuz hatiplere, hatip cevap
verince de bundan rahatsız oluyorsunuz. Yapmayın lütfen yani
yapmayın böyle şey.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Doğru söylenmeyince Başkanım, dayanamıyoruz ya!
BAŞKAN Size göre
doğru olan bana göre doğru olmayabilir. Böyle bir yorum olmaz.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Üzülüyoruz yani.
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, huzur ve sükûnete olan ihtiyaç hakkında
söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, huzur ve
sükûnete olan ihtiyaca ilişkin gündem dışı
konuşması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzur
ve sükûnete duyulan ihtiyaç hakkında gündem dışı söz
aldım. Selamlarımı sunarım.
Meclisteki on bir günlük
arada ülkemde olup bitenleri, yaşananları, konuşulanları,
yazılanları izledikten sonra bu kürsüden Anayasanın 80inci
maddesine uygun olarak Türk milleti adına konuşuyorum. Son aylarda
iyice artan gerginlikten ve kargaşa ortamından herkes yoruldu, hem de
çok yoruldu. Türk milleti bunu hak etmiyor; acilen sükûnete, huzura ihtiyaç
vardır. Kar yağdı Berekettir. diye sevinemedik. Yollarda geçen
saatlere mi, ödemekte çok zorlanılan doğal gaz ve elektrik
faturalarına mı, pazar ve marketteki durdurulamayan fiyat
artışlarına mı, ucuz ekmek kuyruklarında geçen
zamanlara mı, asgari ücretlilere ve emeklilere verilen zammın daha
bir ay geçmeden eriyip gitmesine mi, sürekli kul hakkı yenilmesine mi
yansak; televizyonlarda konuşmak, tartışmak yerine kavga eden,
bağırıp çağıran gazeteci, akademisyen ve eski
siyasetçileri mi, salonlarda, meydanlarda bütün toplantılarda biat
ettiklerini göstermek için yarışan Hükûmet yetkililerini mi, devletin
önemli kurumlarının başında bulunanlarının
anlaşılmaz şekilde görevden alınmalarını mı,
Adalet Bakanlığındaki yer değiştirmenin arkasında
yatan sebepleri mi yadırgasak? Millet olup bitenleri
şaşkınla izliyor.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Bırakıp gitsinler ağabey, çözüm bu.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) En son, memleketim Trabzonda olanlar beni de ziyadesiyle
üzmüştür. Bu mizanseni kimler hazırladıysa, kimler uygulamaya
koyduysa herkes emin olsun ki o çocuğa da Trabzona da Adalet ve
Kalkınma Partisine de yazık ettiler,
Cumhurbaşkanlığı makamına da zarar verdiler. Millet
geçim derdindeyken siyasetçi, oy derdine düştüğünü, babası
hapiste bulunan 10 yaşındaki bir çocuktan medet umduğunu
gösteremez, göstermemelidir. Benzer birçok olayda olduğu gibi, halkın
gözünde kocaman adamlar gibi görünen bakanların orada olanları
sırıtarak takip etmelerinin devlet ciddiyetiyle
bağdaşması mümkün değildir. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
cumhuriyet Türkiyesinin yer altı ve yer üstü bütün varlıklarına
ve devlet kurumlarına karşı yok etmeye yönelik topyekûn bir
saldırıyla karşı karşıya olduğumuzu
açıkça ifade etmek istiyorum. Sadece, yeteneksiz, liyakatsiz, cahil
kadroların değil; tam tersine, Hasan Sabbahın adamları
gibi özel yetiştirilmiş kadroların devlet kurumlarına ve
Cumhurbaşkanlığı kadrolarına
sızdırıldığı kanaatindeyim. Başta
Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün yetkililerin işin farkına
varmalarını, bu gidişatın çok tehlikeli olduğunun
ciddiyetini kavramalarını, gereken her türlü tedbiri
almalarını istemek ve beklemek en tabii hakkımızdır.
Sinsi düşmanlardan, dalkavuklardan, eski, yeni bütün cemaatçilerden ve
bilhassa dost görünen cahillerden, soygun ve talan zihniyetindeki bütün
hırsızlardan ve toplumun çözülmesinden medet uman çıkarcı
bütün kötü niyetlilerden derhâl kurtulmak ülkeyi kurtarmak için
şarttır.
Değerli milletvekilleri,
her şeyden önce, huzur ve sükûnete kavuşmak için vatandaşlar
arasında ayrımcılığı körükleyen sorunlu
anlayıştan vazgeçilmelidir. Hiç kimse kendisini devletin sahibi
görmemelidir. Devletin tek ve gerçek sahibi vardır, o da Türk milletidir.
O hâlde yapılması gereken, vatandaşlar arasındaki
bağı güçlendirmek ve ayrım yapmadan hayat kalitesini
artırmaktır. Ortak şuurun yeniden gelişmesi ve
pekişmesi için ideolojik farklılıklar ve ihtilaflar ülke
gerçeklerinin önüne geçirilmemelidir. Cumhuriyetin değerleri, demokrasinin
temel ilkeleri, Anayasa'ya sadakat, hukukun üstünlüğü ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinde ifadesini bulan egemenliğin kayıtsız
şartsız millette olduğu gerçeğinin herkes tarafından
kabul edilmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri,
söylediklerim sadece siyasi bir temenniden ibaret değildir; Türk
milletinin doğrudan geleceğiyle ilgili var olma meselesi olduğu
artık anlaşılmalıdır.
Çok geç olmadan herkesin
titreyip kendisine dönmesini bekliyor, huzurlu günlere kavuşmayı
diliyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giriş yapabilen ilk 20 milletvekili
ile sisteme giriş yapamayan 1 arkadaşımızla beraber olmak
üzere 21 milletvekiline birer dakika yerlerinden söz vereceğim.
İlk söz Sayın
Kaplanın.
Sayın Kaplan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, Güneydoğu
Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinin
kapatılmasıyla çiftçilerin yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Güneydoğuda
çiftçilerimizin, üreticilerimizin sesi ve güvencesi olan can damarı
Güneydoğu Birlik, 2009 yılında AK PARTİ iktidarıyla
fiilen kapatıldı; çiftçilerimiz öksüz kaldı. Antep
fıstığı, kırmızı biber, zeytin, üzüm ve daha
birçok ürünün yetiştirildiği bölgemizde Güneydoğu Birlikin
kapatılmasıyla çiftçilerimiz serbest piyasa koşullarında
mağduriyet yaşadı. 1 Şubat 2022 itibarıyla Resmî
Gazetede yayınlanarak Güneydoğu Birlik resmen kapatıldı.
Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak; çiftçilerimizin sesi olacak, ürünlerin
fiyat dengesini sağlayacak ve çiftçilerimizin mahsulüne sahip çıkacak
bir birlik kurulması için çabalarken AK PARTİ çiftçilerimizi yine
kaderine terk etti. Çözüm, çiftçilerin sesi olan birlikleri kapatmak
değil, çiftçilerin haklarını koruyan birliklerin
açılmasıdır.
BAŞKAN Sayın
Aycan
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
Öğretmenlik Meslek Kanununa ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, millî eğitim kalitemizin
artması çok hayati bir konudur. Kalitenin artması,
altyapının iyileşmesine ve öğretmenlerimizin
performansının artmasına bağlıdır. Bu kapsamda
Öğretmenlik Meslek Kanununu önemsiyoruz. Öğretmenlerin aylıklarında
yapılacak iyileştirmeleri gerekli görüyoruz, 3600 ek göstergeyle emeklilik
aylıklarında artış sağlanmış
olmasını da destekliyoruz. Öğretmenlik, mesleğin hak
ettiği saygınlığı kazanmalıdır. Özellikle,
veli ve öğrenciler de öğretmenlerine hak ettiği
saygıyı göstermelidir. Öğretmenin kararı, kanaati
saygıyla karşılanmalıdır. Öğretmenlik
mesleğinin genel saygınlığı için kamu
dışında görev alan öğretmenlerin de durumu dikkate
alınmalıdır. Özel okullarda, dershanelerde çalışan
öğretmenler güvenceye kavuşturulmalıdır;
saygınlığı korunmalı, ücretleri ve özlük hakları
güvenceye alınmalıdır. Özel kuruluşlardaki
öğretmenlerin mecburiyetlerinin sömürülmesine izin verilmemelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Hancıoğlu
3.- Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, Samsundaki
Onur Anıtını yıkmak amacıyla gerçekleştirilen
alçak eyleme ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU
(Samsun) Sayın Başkan, çok üzgünüm. Dün gece Samsunda, Samsun
halkının Mustafa Kemal Atatürke olan
bağlılığının nişanesi ve şehrimizin
simgesi olan Onur Anıtını yıkmak amacıyla alçakça bir
eylem gerçekleştirilmiştir. Samsunun Atatürk için beslediği
minnet duygusunun abidesi olan bu anıtı hedef alan eylem
karşısında hiçbir Samsunlu tepkisiz kalmayacaktır. Bu
anıt şehrin en merkezi noktasında yer alıyor ve her
tarafı MOBESE kameralarıyla dolu, buna rağmen eylem anında
tespit edilip o alçaklara müdahale edilemiyor. Bu güvenlik zaafı
düşündürücü ve kaygı vericidir. Parti olarak
hukukçularımızla birlikte bu ihanet eyleminin faillerinin en
ağır şekilde cezalandırılmasının ve
ayrıca bir ihmal, güvenlik zafiyeti varsa sorumluları hakkında
gerekli yasal ve idari işlemlerin tesis edilmesi hususunun takipçisi
olacağımızı buradan söylüyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Barut
4.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, tarım alanındaki
sorunlara ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana)
Sayın Başkan, Mısırdaki sağır sultanın
işittiğini Tarım ve Orman Bakanı ile AKP iktidarı
duymazdan geliyor.
Tarımda yangın
büyüyor, çiftçimiz perişan hâlde; mazottan gübreye, tohumdan ilaca tüm
maliyetler fahiş oranda arttı. Çile artarak sürüyor, üreticimizin
binbir emekle ürettiği ürün ise para etmiyor, çözüm üretecek iktidar ise
kılını kıpırdatmıyor.
Çiftçimizin kilosunu 1 liraya
mal ettiği limon 30 kuruşa düştü, alan yok; ürün dalda
kaldı, çürüyor. Bakın, bizim 0,25 euroya ihraç ettiğimiz bir
mandalina çeşidi Avrupada 7 eurodan satışa
çıkarılıyor. Arada 28 kat fiyat farkı var, çiftçimiz bunu
hak etmiyor. Ülkemizde tarıma ve üreticiye destek verilmesi, üretimden
satışa kadar planlama yapılması gerek. Yurt
dışındaki elçiliklerimiz ve konsolosluklarımız
aracılığıyla fiyat takibi yapılarak ihracatta yerli
üretim açısından avantaj sağlamalı. Durmayın ve
harekete geçin.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, üç aylar
ve Regaip Kandiline ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tüm İslam âlemi olarak
bu gece, rahmet, bereket ve mağfiret iklimi, manevi yenilenme mevsimi
mübarek üç ayların başladığının habercisi Regaip
Kandilini bir kez daha idrak etmenin huzur ve mutluluğunu
yaşayacağız.
Regaip Kandili, bitmek
tükenmek bilmeyen arzu ve isteklerimizin, bizi esir alan aşırı
tutkularımızın muhasebesini yapmamız için Rabbimizin her
yıl bize lütfettiği mübarek bir gecedir. Bu gece vesilesiyle kandillerin
özüne yakışır şekilde toplumun tüm kesimleri arasında
sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının kurulması, birlik,
beraberlik ve kardeşliğimizin güçlenmesi, insani ve ahlaki
meziyetlerin yaygınlaşması için azami gayret gösterelim.
Bu düşüncelerle aziz
milletimizin ve tüm İslam âleminin Regaip Kandilini kutluyor, bu mübarek
gecenin ve üç ayların hayırlara vesile olmasını Yüce
Allahtan niyaz ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Öcalan
6.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın,
cezaevlerindeki hasta HDPli siyasetçilere ilişkin açıklaması
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, cezaevlerinde birçok hasta
tutsak var. Bu hasta tutsakların bir kısmı da
siyasetçilerimizdir. Bazo Yılmaz, bir dönem Yukarıgöklü Belediye
Başkanlığı yaptı, bir dönem Halfeti Belediye
Başkan Yardımcılığı yaptı. Şu an Hilvan
Cezaevindedir. Kronik astım, bronşit hastalığı
vardır. Tahliye edilmesi gerekiyor, son günlerini ailesiyle birlikte
geçirmesi gerekiyor. Aynı zamanda, Zeynel Taş, bir dönem Bozova Belediye
Eş Başkanlığımızı yapmıştı, o
da şu an kimi hastalıklarla boğuşmaktadır. Onun da
tahliye edilmesi gerekiyor. Seyit Narin, Diyarbakır Sur Belediye
Başkanımızdı, kalp krizi geçirmişti hastanede, orada
büyük sağlık sorunları yaşamaktadır. Bir an önce bu insanların
tahliye edilmesi gerekiyor. Hukuk, insanların yaşamını
ihlal etmemelidir, cezaevinde insanlara ölümü reva görmemelidir. Bir an önce
düzenlemeler yapılmalıdır. Cezaevinde bulunan yüzlerce
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kaya
7.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, fındık ile çay
üreticilerine verilen desteklerin artırılması gerektiğine
ve tüm milletin Regaip Kandilini kutladığına ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Gübre,
ilaç, mazot ve işçilik masrafları başta olmak üzere hemen her
şeyin fiyatı yüzde 100ün üzerinde artarken AKP, altın
değerindeki millî ürünlerimiz fındık ve çaydaki destekleri
yıllardır bir kuruş dahi artırmamıştır. Fındıkta
alan bazlı gelir desteği 2014 yılından bugüne yani sekiz
yıldır dekar başına 170 lira olarak ödeniyor. Geçen
yıl bu parayla yaklaşık 3 çuval gübre alabilen fındık
üreticimiz, bugün çuvalı 200 liraya çıkan gübreden 1 çuval dahi
alamıyor. 2014 yılından bu yana sadece enflasyon farkları
verilmiş olsaydı fındık desteği bu yıl 500 lira
olurdu. Yine, yaş çaydaki destekler 13 kuruş olarak altı
yıldır yerinde sayıyor. Ekonomik
sıkıntıların belini büktüğü, gübre alacak para
bulamayan fındık ve çay üreticilerimiz desteklerin
artırılmasını ve ödemelerin bir an önce
yapılmasını bekliyor.
Bu vesileyle tüm milletimizin
Regaip Kandilini de kutluyorum.
BAŞKAN Sayın
Ersoy
8.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun, katledilen Nurcan
Arslanın Bakırköy Adliyesindeki davasına tüm
kadınları çağırdıklarına ilişkin
açıklaması
OYA ERSOY (İstanbul)
Nurcan Arslan 2016 yılında İstanbul Küçükçekmecede sokak
ortasında Abdullah Melih Barış tarafından 11 kurşunla
katledildi. Katil, Nurcanı kendisini reddettiği için öldürdü.
İki yıl süren adalet mücadelesinde Yargıtay Objektif delil
yok. diyerek kararı 2nci defa bozdu. Katil, Tokattan İstanbula
BAŞKAN Sayın
Sümer
9.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, açlık sınırı
ve asgari ücret verilerine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
TÜRK-İŞ'in
verilerine göre ocak ayında açlık sınırı 4.249 TL'ye
yükseldi. Asgari ücret 2018den beri ilk kez ocak ayında açlık
sınırıyla aynı seviyeye geldi. 2018 yılında net
asgari ücret 1.603 lirayken Ocak 2018de açlık sınırı 1.615
liraydı. 2022deyse net asgari ücret 4.253 lirayken 2022 Ocak ayında
açlık sınırı 4.249 lira olarak hesaplandı. Asgari
ücret son beş yılda toplam kırk bir ay açlık
sınırının altında kaldı. Yani asgari ücretli yüz
günün seksen üçünde açlık sınırını dahi göremedi.
Esnafın, asgari
ücretlinin, emeklinin, işçinin, memurun, öğrencinin
sırtında yük saray iktidarındadır. Millet, açlıkla
terbiye edilerek, yandaşlar üzerinden sömürülerek yönetilmeyi hak etmiyor.
Krizin sebebi iktidar, çözümü sandıktır.
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
10.-Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, konutlarda uygulanan
kademeli fiyat tarifesinin esnafa da uygulanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Konutlarda kullanılan
elektrik fiyatlarında uygulanan kademeli fiyat tarifesi yerinde bir
uygulamadır. Ayrıca, Sayın
Cumhurbaşkanımızın kademeyi 150 kilovatttan 210 kilovata
çıkarması doğru bir karar olmuş ve
vatandaşlarımız arasında memnuniyetle karşılanmıştır.
Ancak, konutlarda yapılan kademeli fiyat tarifesinin
esnaflarımıza da uygulanması gerekmektedir. Özellikle artan
fatura miktarları esnafımızın belini bükmektedir. 350
kilovatsaate kadar esnaf tarafından kullanılan elektrik miktarı
lüks bir kullanım olarak değerlendirilmemeli, 350 üzeri
kullanımlar da 100er kilovatsaat hâlinde basamaklandırılarak
faturalara yansıtılmalıdır. Aksi takdirde
esnafımız gelen faturaları ürün ve hizmetlerine yansıtmak
durumunda kalacak, bu durum da enflasyonu tetikleyecektir. Enerji Bakanlığının
konuyla ilgili çalışmayı bir an önce yapıp
Cumhurbaşkanına iletmesi bütün esnafımızın
beklentisidir.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
11.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
sağlık alanındaki sorunlara ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Özel hastane zinciri sahibi
Sağlık Bakanını son dönemde her ne kadar
sağlıksız şeyler söylese de maşallah çok
sağlıklı görüyoruz ama halkımızın
sağlığı için aynı şeyleri söylememiz mümkün
değil. Vatandaş hastanelerden randevu alamıyor. Hastanelerde
kuyrukları kaldırdık. diyenler, bırakın
taşrayı, Edirne gibi sağlık altyapısının
güçlü olduğu yerde randevu almayı denesin; alamıyorsunuz.
Taşraya bakınca durum tam olarak felaket. Başta AKP Genel
Başkanı ve Sağlık Bakanı olmak üzere herkesi
canlı yayında hastanelerden randevu almaya çağırıyorum,
göz, kulak burun boğaz, dâhiliye ve benzeri branşlardan bakalım
randevu alabiliyorlar mı.
Kimse randevu alamazsa
sıra da olmaz. Yıllarca emek verilip yetiştirilen bu ülkenin
değerli sağlık personeli AKP yüzünden ülkeden âdeta
kaçarcasına gitmektedir, kalanların bir kısmı da daha iyi
ücret ve iyi çalışma koşulları için özel hastanelere
gitmekte ve AKP de bu genel gidişatı desteklemektedir. Olan
vatandaşımıza oluyor, sağlığı gasbediliyor.
BAŞKAN Sayın
Bulut
12.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokat ili Erbaa ilçesinde
yoğun kar yağışı nedeniyle seralarda meydana gelen
zarara ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
23 Ocak 2022 tarihinden
itibaren devam eden yoğun kar yağışı nedeniyle Erbaa
ilçemizin Çatılı, Yeni, Erek, Kelkit Mahalleleri ile Karayaka
kasabası, Ballıbağ, Kale, Tosunlar, Kızılçubuk,
Çevresu, Aşağıçandır, Yukarıçandır,
Tepekışla köylerinde bulunan 120 dönüm kesme çiçek serasında ve
50 dönüm sebze serasında yaklaşık 60 milyon tutarında zarar
meydana gelmiştir. Öncelikle, yoğun kar yağışı
nedeniyle zarar gören tüm köylülerimize ve çiftçilerimize geçmiş olsun
dileklerimizi iletirken mağdur olan çiftçi ve köylülerimizin
zararlarının karşılanması konusunda devletimizin
duyarlılık göstereceğine inanıyor ve sorunun çözümü
konusunda yetkililerimizle ve Bakanlığımız nezdinde gerekli
girişimlere devam edeceğimizi belirtmek istiyorum. Bu vesileyle karla
mücadele konusunda gösterilen yüksek özveri nedeniyle Tokat Valimiz Sayın Ozan
Balcı Beye ve Tokat İl Özel İdaremiz
çalışanlarına ve Belediye Başkanlarımıza
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kaçmaz
13.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın, savaş
politikalarına ve kitlesel göçlere ilişkin açıklaması
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Teşekkürler Başkanım.
Dün, Yunanistan kolluk
güçleri tarafından kıyafetleri alınarak Türkiye
sınırına bırakılan 22 göçmenden 19u donarak
yaşamını yitirmiş ve 19 göçmenden geriye ağır
kış koşullarında çırılçıplak soyulmuş
ceset fotoğrafları kalmıştır. Avrupa Birliğinin
ve Birleşmiş Milletlerin sessiz kalarak ve bu uygulamaları
teşvik ederek göçmen ölümlerinde siyasi sorumluluğu olduğunu
vurgulamak isterim. Savaş politikaları her geçen gün insanları
yerinden yurdundan ediyor ve kitlesel göçlere neden oluyor. Savaşın
maliyeti Türkiye halklarına fatura edilirken toplumsal gerginlik
artıyor. Türkiye halkları mutlak yoksullaşıyor, göçmenler
statüsüz, kölelik koşullarında yaşamaya ve hatta ölüme terk
ediliyor. İran-Türkiye sınırında donarak ölen göçmenlerin,
İdlibde çadır kentte donarak ölen bebeklerin müsebbibi Bir mermi
kaç para biliyor musunuz? diyerek savaşı halklara fatura eden
zihniyettir. Birleşmiş Milletler güvencesi altındaki Mahmur
mülteci kampının uçaklarla bombalanması da yine aynı
zihniyetin ürünüdür. Bu ve benzeri
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Erbay
14.- Muğla Milletvekili Burak Erbayın, elektriğe gelen
zamlara ilişkin açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yurttaşlarımız
iğneden ipliğe gelen zamlar altında her geçen gün daha da ezilmektedir.
Son olarak elektriğe gelen fahiş zamlarla birlikte artık
bıçak kemiğe dayanmıştır. Muğlada bir
hemşehrimiz bu elimde görmüş olduğunuz faturayla beraber bir
mesaj göndermiş. Şimdi size o mesajı okumak istiyorum:
Sayın Vekilim, sizden bir şey istiyorum, sadece sesimizi duyurun.
Eşimle birlikte yaşıyoruz, çocuğumuz yok. 1.419 TLlik bu
fatura geldi. Ben 3.600 TLyle geçinmek zorundayım ve benim gibi böyle
binlerce kişi biliyorum. Derdimize çare bulun. Her gün bu şekilde
onlarca mesaj alıyoruz. Özellikle seçim bölgem Muğla, Bodrum,
Marmaris, Fethiye, Ortaca, Dalaman, Köyceğiz, Datça gibi ilçelerde
doğal gaz yok, burada yaşayan vatandaşlarımız yirmi
dört saat elektrikle çalışan klimalarla ısınmak zorunda
kalıyor. O yüzden, elektriğe gelen bu zamlar geriye çekilmeli,
doğal gaz olmayan bu bölgelerde ayrı düzenleme yapılması
gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın
Ataş...
15.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, TÜİKin
açıkladığı enflasyon rakamlarına ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Eski TÜİK
Başkanı Açıkladığımız rakamlar 84 milyonu
etkiliyor, ben kul hakkı yemem. dediği için görevden
alınmış, son üç yılda TÜİKe atanan 4üncü Başkan
ise ilk iş olarak enflasyon sepetinin içindeki doğal gaz ve elektrik
gibi harcamaların oranını değiştirerek ocak ayı
yıllık enflasyonunu yüzde 48,69 olarak
açıklamıştır. Buna rağmen bu oran son yirmi
yılın en yüksek enflasyonu olmuştur. Ancak ENAG gerçek
enflasyonu yüzde 114,87 olarak hesaplamıştır yani gerçek
enflasyon üç haneli rakamlara ulaşırken memur zammı yüzde
30larda kalmıştır. İktidar, TÜİK üzerinden
milyonlarca işçinin, memurun, emeklinin hakkını yemeye devam
etmektedir. Maaşlarında yapılan artıştan çok daha
fazlası vatandaşın eline geçmeden yok olmuştur. Kul
hakkı yemeye devam eden AKP, ekonomiyi de ülkeyi de yönetemiyor.
Artık tek seçenek kalmıştır, o da erken seçim diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Gürer...
16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin sulama
suyu sorununa ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde, önemli bir
tarım kentidir. Çiftçilerin farklı sorunları vardır.
Bölgede en önemli sorunlardan biri de sulama suyudur. AKP iktidarı,
Niğde köylerine söz verdiği hâlde göletlerin ya inşası
başlamamış ya da yarım kalmıştır.
Ulukışla Darboğaz Göleti iyileştirilmesi bir türlü
tamamlanmamaktadır. 2016 yılında başlayan
Ulukışla İmrahor, 2017 yılında başlayan Bor Halaç
köyü göletleri yarım kalmıştır. 2016 yılından
beri Bor Gökbez köyü gölet beklemektedir. Ulukışla Tekneçukur köyü
içinde gölet yıllardır beklemektedir. Tarımla geçinen Tekneçukur
köyü boşa akan su için gölet istemektedir. Beyağıl köyü,
Tekneçukur köyü, Güney köyü, Maden köyü, Karanlıkdere köyü, Himmetli köyü,
gölet yapımının programa alınması istenen köylerdir.
Handeresi köyü, Porsuk köyü göletleri iyileştirilmelidir. Bölgeye bir an
önce göletler yapılmalıdır. Bakana sordum, 2022 için umut
vermedi ama bölgeme sulama suyu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aygun
17.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Tarım
Bakanı Bekir Pakdemirlinin Tarım 4.0 toplantısında
çiftçilere ilişkin sarf ettiği sözlere ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Tarım Bakanı Pakdemirli, Tarım 4.0
toplantısında Üreten kesimin moralini bozmaya hakkımız
yok. Türkiyede tek bir şeye ihtiyacımız var: Bizim çiftçimizin
sırtı sıvazlansın, bu konuda iyi olduğuna dair moral
verilsin, beklemediğiniz her şeyi yapar. diyor. Gıda
ihtiyacımızın sigortası çiftçilerimiz
sıkıntıda; girdi maliyetleri almış
başını gitmiş. Çiftçi, girdi maliyetlerini
karşılayamaz hâldeyken nasıl üretebilir? Çiftçinin karnı
boş laflara toktur. Çiftçinin kalbine giden yol cebinden geçiyor.
Çiftçinin karnı guruldarken sırtını
sıvazlıyorsunuz; çiftçinin cebini doldurmadan çiftçiyi mutlu
edemezsiniz, çiftçinin tarlasını, traktörünü hacizden kurtarmadan
sırtını sıvazlarsanız çiftçiyi mutlu edemezsiniz.
Geçenlerde bir çiftçimiz biriken borçları sebebiyle intihar etti çünkü
ümidinin kalmadığını, borçlarını ödeyemez hâle
geldiğini düşündü. Çiftçinin bu hâlini görmeyip boş
konuşmalarla gerçekleri örtmeye çalışıyorsunuz, deve
kuşu misali başınızı kuma gömüyorsunuz. Çiftçi
üretmezse hepimiz aç kalırız; elden gelen öğün olmaz, onunla da
karın doymaz.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
18.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersinli çiftçilerin
hazine arazileri ve 2/B arazileriyle ilgili tapu sorunlarına ilişkin
açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, Türkiyenin her yerinde çiftçilerimizin hazine arazileri ve
2/B arazileriyle ilgili tapu sorunları bulunmaktadır. Seçim bölgem,
eski belde olan Mersin Erdemli Arpaçbahşişte, üzerinde
kanalizasyonu, elektriği, asfaltı bulunan koskoca bir beldede
vatandaşların tapusu yoktur. Buranın mutlaka Cumhurbaşkanlığı
kararıyla -2/A olan bir yerdir- orman dışına
çıkarılıp karşılığında hazineden tahsis
yapılarak buradaki vatandaşların tapularının verilmesi
gerekmektedir.
Yine, aynı şekilde,
Erdemli Ayaş, Yemişkumu, Kızkalesi, Narlıkuyu, Taşucu,
Aydıncık, Bozyazı ve Anamurda da
vatandaşlarımızın hazine arazileri ve 2/Byle ilgili
sorunları vardır, bunlarla ilgili mutlaka yeni bir güncelleme, yeni
bir çalışma yapılmalı. Ayrıca, sahilin büyük bir
kesiminde de sit alanı ilan edilmiştir, vatandaşların
tapulu yerleri sit alanı içerisindedir ve hiçbir amaçla
kullanılamamaktadır. Bu sit alanları da yeniden gözden
geçirilmeli ve bölgedeki insanlar tapularıyla beraber mağdur
edilmemelidir, bununla ilgili mutlaka yeni bir çalışma yapılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Aydın
19.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, bütün
yurttaşların üç aylarını ve Regaip Kandilini
kutladığına ve ocak ayı enflasyonuna ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, bütün
yurttaşlarımızın dün girdiğimiz üç aylarını
ve bugün idrak edeceğimiz Regaip Kandilini kutluyorum.
Bugün ocak ayı
enflasyonu açıklandı, tüketici enflasyonu yüzde 11,10; üretici
enflasyonu yüzde 10,45; yıllık ise yüzde 93,53; tüketicide ise yüzde
48,69 yani artık mutfaklar da yangın yeri. Dünyada son on yılda
gıda fiyatları sadece yüzde 9 artarken Türkiyede yüzde 310
arttı yani dünya ortalamasının 35 katı. Patlıcan ise
yine şampiyon oldu, yüzde 166, patates yüzde 123; patlıcanın
şu anda tanesini 6 liraya satın alabiliyorsunuz, kilo olarak zaten
almak mümkün değil. Kısaca diyoruz ki: Yönetemiyorsunuz, bu yüksek
enflasyon altında vatandaşlarımız eziliyor. Bir an önce
halkın sorunlarıyla ilgilenin, gerçek gündeme dönün, suni gündemleri
bırakın.
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
20.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, üç aylar
ve Regaip Kandiline ilişkin açıklaması
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Manevi iklimiyle ruhumuzu
kuşatan, gönüllerimizi ferahlatan mübarek üç ayların müjdecisi Regaip
Gecesine kavuşmanın huzuru içerisindeyiz. Üç aylar, birbiri
ardına açılan rahmet ve mağfiret kapıları olan Regaip
Gecesiyle başlayan, Miraç ve Beratla devam eden, bin aydan daha
hayırlı Kadir Gecesiyle zirveye ulaşan, Ramazan
Bayramıyla da maddi ve manevi alanda bayrama dönüşen manevi
yükseliş ve bağışlanma aylarıdır. Bu günler
Rabbimizin insanlığa sunduğu bereket ve rahmet dolu
dönemlerdir. Rahmet kapılarının sonuna kadar
açıldığı bu ayları Rabbimize yaklaşmak için
ibadet ve tövbeyle değerlendirirken birbirimizle yakınlaşmak,
kardeşliğimizi pekiştirmek, aramızdaki
anlaşmazlıkları eritmek için de bir fırsat olarak
görmeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle
aziz milletimizin ve bütün İslam âleminin mübarek üç aylarını ve
Regaip Gecesini tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şeker
21.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Sedef
Kabaşın Cumhurbaşkanını hedef alan sözlerine
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
insanlıktan nasibini almamış Sedef Kabaşın milletin
oyuyla seçilen Cumhurbaşkanımızı hedef alan
aşağılık sözleri sadece
Cumhurbaşkanlığı makamını değil, millî
iradeyi ve 83 milyon milletimizi hedef almıştır. Bu
haksızlığı, nefret dilini şiddetle
kınıyorum. Bu şahısla birlikte program yapan
milletvekillerine soruyorum: Malum şahsın Şuna inanıyorum
ki Recep Tayyip Erdoğan
diye başlayan küstahça
kullandığı hakaret cümlesinde Recep Tayyip Erdoğan yerine
sizin isminiz, saray yerine de Türkiye Büyük Millet Meclisi olsaydı yine
mi tepkisiz kalacaktınız? Millî iradeden ümidini keserek büyük büyük
yalanlardan, iftiralardan, hakaretlerden ve darbelerden medet umanlar, Recep
Tayyip Erdoğana ve AK PARTİye düşmanlıkla ömrünü
tüketenler, milletin değerlerine hakaret ederek değil, demokrasiye
inanıp milletin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özdemir
22.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Avrupa Konseyinin
Osman Kavala davasıyla ilgili olarak ülkemiz hakkında
başlattığı ihlal sürecine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Başkanım, anlayışınız için
özellikle teşekkür ederim.
Kurucu üyesi olduğumuz
Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesinin dünkü toplantısında, bin
beş yüz elli altı gündür tutuklu olan Osman Kavala hakkındaki
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin serbest bırakılması
kararını uygulamadığı için ülkemiz hakkında ihlal
sürecini başlattığı, oy hakkımızın
askıya alınmasından üyelikten çıkarılmamıza kadar
sonuçları olabilecek bir süreç başlamış oldu.
Dışişleri Bakanlığı, kararı
bağımsız yargıya müdahale olarak nitelendirdi, Sayın
Cumhurbaşkanı ise bugün AİHM ne demiş, Avrupa Konseyi ne
demiş; bizi çok ilgilendirmiyor. dedi.
Değerli milletvekilleri,
bu tepkiler yerine getirmeyi taahhüt ettiğimiz uluslararası hukuka
aykırı olsa da biz keyfî bir biçimde istediğimiz kişiyi
cezaevinde tutmaya devam edeceğiz demektir. Bu tepkiler resmî aday ülkesi
olduğumuz Avrupa Birliği nezdinde ve uluslararası alanda
ülkemizin itibarına büyük zarar vermektedir. Bir kişinin kişisel,
kısa vadede siyasi çıkarları için ülkemizi uluslararası
alanda tartıştırmaktan vazgeçin ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Usta, buyurun.
23.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Şırnakta PKK
saldırısı sonucu şehit düşen Piyade Er Tarık
Tarcana Allahtan rahmet dilediğine, dün gece Akdenizde meydana gelen
depremden etkilenen bütün vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini
ilettiğine, Samsun İlkadımda bulunun Atatürk Onur
Anıtına yapılan saldırıya, 2022 yılı Nobel
Barış Ödülü için aday gösterilen Kırım Tatar
halkının millî lideri Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil
Kırımoğlunu tebrik ettiğine, Doğu Türkistandaki
insanlık zulmüne sessiz kalan iktidarı
kınadığına, Cumhurbaşkanının enerjiye
ilişkin beyanatlarına, TÜİKin açıkladığı
makyajlı enflasyon rakamlarına, asgari ücretin üç ayda bir
yenilenmesi gerektiğine ve Ticaret Bakanının dış
ticaret rakamlarına ilişkin açıklamalarına ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şırnakta hain PKK
terör örgütünün saldırısı sonucu şehit verdiğimiz
kahraman evladımız Piyade Er Tarık Tarcana Allahtan rahmet
diliyorum, ailesinin ve milletimizin başı sağ olsun.
Dün gece Akdenizde
Kıbrıs Adası açıklarında 5,1 büyüklüğünde bir
deprem meydana geldi. Deprem başta Antalya olmak üzere Muğla, Adana,
Mersin ve Hatayda da hissedildi. Sevindirici olan yanı can ve mal
kaybı olmamasıdır. Depremden etkilenen bütün
vatandaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Dün gece kimliği
belirsiz kişiler Samsun İlkadımda bulunun Atatürk Onur
Anıtını yıkmak istedi. Anıta halat bağlayıp
çekmek suretiyle kaidesinden düşürmeye çalışan
saldırganlar, amaçlarına ulaşamadı.
Hükûmetin Türkiye
Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürke her fırsatta sözlü
olarak saldıranlara ve Atatürkün annesine hakaret edenlere
karşı sessiz kalmasından güç alanlar Onur
Anıtını halatla düşürmeye çalışma gafletinde
bulundular. Hükûmet bu meczuplara cesaret vermiş, fiilî
saldırılarının önünün açılmasına vesile
olmuştur.
Polonya, Kırım
Tatar halkının millî lideri Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil
Kırımoğlunu 2022 yılı Nobel Barış Ödülü
için aday göstermiştir. Kırım Türklüğünün var olması
için ömrü boyunca büyük mücadele veren Sayın Kırımoğlununu
tebrik ediyor, başarılar diliyorum.
Sayın Başkan,
biliyorsunuz, Doğu Türkistanda insanlık suçu işlenmeye devam
ediliyor. Japonya Temsilciler Meclisinde, Çindeki bazı bölgelerde insan
hakları durumlarına yönelik ciddi endişe taşındığını
bildiren karar onaylandı. Japonlar bile Doğu Türkistandaki
insanlık zulmüne sessiz kalmazken AK PARTİ Hükûmeti
soydaşlarımızın yardım talebini görmezden gelmektedir.
Türkiye Dışişleri Bakanı, geçtiğimiz haftalarda Çine
bir ziyaret gerçekleştirerek mevkidaşıyla görüşmüştür.
Sayın Bakan konuyu gündeme getirmemiş, görüşmeden sonra
yapılan ortak açıklamada ise Doğu Türkistandaki
soydaşlarımızdan hiç bahsedilmemiştir. Millî olduğunu
iddia eden iktidarın Doğu Türkistan konusunda Çine karşı
bu denli sessiz kalmasını ve Çinde düzenlenen olimpiyatlara hiçbir
şekilde çekince koymadan katılmasını kınıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin
lütfen.
ERHAN USTA (Samsun)
Uygurların Doğu Türkistanda bir milleti yok ediyorlar; tepki için
Pekin Kış Olimpiyatlarını boykot edin.
çağrısı maalesef Türkiye tarafından duyulmadı. ABD,
İngiltere, Kanada, Avustralya, Litvanya, Danimarka ve Japonya
olimpiyatlarda hükûmetleri temsilen resmiyet göndermeyeceklerini duyurdu. AK
PARTİ Hükûmetine yaptığımız Resmiyet göndermeyin, en
azından çekince koyun. çağrımız ise maalesef
karşılıksız kalmıştır.
Sayın Başkan, dün
Sayın Cumhurbaşkanı enerjiye ilişkin bir kısım
beyanatlarda bulunmuştur. Konuşmasında Bizden önce mum
vardı, gaz lambası vardı. diye hakikaten yersiz hatta komik
diyebileceğimiz bir beyanatı olmuştur. Üstelik bu
beyanatını öyle bir zamanda yapmıştır ki Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde ilk kez ülke genelinde ve sanayinin tamamında gaz
kesintilerinin ve elektrik kesintilerinin olduğu bir dönemde yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ERHAN USTA (Samsun) -
Hakikaten, insanın aklına Yavuz hırsız ev sahibini
bastırırmış. sözü geliyor.
Yine dün,
Cumhurbaşkanı, yeterli elektrik üretim tesisi olduğundan bahsetmiştir
ancak yakıtından bahsetmemiştir. İsraf ekonomisi burada da
hâkim olmuştur yani plansız, programsız iş
yapılmaktadır. Türkiye'nin 100 bin megavata yakın bir elektrik
santrali vardır fakat bu santralleri çalıştıracak kömürü de
yoktur, doğal gazı da yoktur. Bu, kaynakların verimsiz
kullanıldığını gösteren en büyük örneklerden bir
tanesidir. Tabii, rant kaygısıyla alınan kararların sonucu
maalesef bu şekilde olmuştur.
Bugün, biliyorsunuz, Türkiye
İstatistik Kurumu enflasyon rakamlarını açıkladı.
TÜİK'in makyajlı enflasyon rakamlarına göre TÜFE yüzde 49a
geldi, ÜFE de yüzde 94e ulaştı. Bunlar, tabii hepimiz biliyoruz ki
son yirmi yılın en yüksek rakamları. Hatta ENAGa göre enflasyon
yüzde 115. Yine belki daha ilginç olanı, son iki aydaki TÜİK
rakamlarına göre, tüketici fiyat artışı yüzde 26,2
olmuştur yani maaşların ve ücretlerin maalesef hepsi erimiş
gitmiştir, verilen artışların hiçbir anlamı
kalmamıştır. Türkiye enflasyon ve kur sarmalına
girmiştir fakat bunlara yönelik olarak Hükûmetin hiçbir programı
maalesef yoktur. Bu anlamda, Sayın Genel Başkanımız grup
toplantımızda ifade etmişti, asgari ücretin yılın
başında bir defa belirlenmesi artık bu enflasyonist ortamda hiç
doğru değildir çünkü yılın başında belirlenen
asgari ücret yıl daha ortasını bulmadan eriyip gitmiştir.
Zaten şu anda baktığımızda, daha ocak ayında
TÜRK-İŞ'in belirlediği açlık sınırının
altında olan bir asgari ücreti görüyoruz, bundan sonraki aylarda da altında
kalacaktır ve bu fark açılacaktır. Dolayısıyla
yapılması gereken şey -bugün bununla ilgili de bir kanun teklifi
verdik biz- asgari ücret üç ayda bir yenilenmelidir.
Sayın Başkan,
birkaç gün önce Ticaret Bakanının bu dış ticaret
rakamlarına ilişkin açıklamalarını maalesef üzüntüyle
izledik çünkü ihracattan bahseden fakat ithalattan hiçbir şekilde
bahsetmeyen bir Ticaret Bakanı var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Maalesef, övünerek İhracat yüzde 17,6 arttı. demiştir fakat
aynı anda ithalatın yüzde 55,2 artmasından bahsetmemiştir.
İhracat, tüm zamanların en yüksek ocak ayı ihracatı oldu.
demiştir ama tüm zamanların en yüksek ithalat rakamından
bahsetmemiştir. Hatta bir şey daha söyleyeyim ben: Mevsimsel
düzeltilmiş verilere göre son on beş yılın en yüksek
aylık dış ticaret açığı verilmiştir. Bu,
şunu da gösteriyor: Hükûmet bir model ortaya koydu Enflasyonla
doğrudan mücadeleyi bıraktım, biz bundan sonra enflasyonla
dolaylı, üretim üzerinden ve cari açık üzerinden bir mücadele
yapacağız. dedi. Bu modelin de çöktüğünü çok net bir
şekilde biz görüyoruz. Dolayısıyla, bu modellerin
çalışması mümkün değildir; yapılması gereken
şey, kapsamlı bir enflasyonla mücadele programının uygulanmasıdır.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Akçay
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, ABD ve taşeron terör
örgütü PKK-PYDnin Suriyenin kuzeyinde sivil insanlara yönelik
katliamlarına, Türkiyenin terör örgütleriyle mücadelesine, Irak ve
Suriyenin kuzeyinde başlatılan Kış Kartalı
Harekâtına, terör örgütü saldırısı sonucu şehit
edilen Piyade Er Tarık Tarcana Allahtan rahmet dilediğine, Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesinin 2 Şubat 2022de Türkiye aleyhine
aldığı karara ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
Türkiyenin ifade hürriyetini ihlal ettiğine dair 1 Şubat 2022
tarihli kararına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
ABD ve taşeron terör
örgütü PKK-PYD Suriyenin kuzeyinde sivil insanlara yönelik
katliamlarını sürdürmektedir. 2 Şubat 2022de terör örgütü
PKK-YPGnin Suriyenin kuzeyindeki El Bab ilçe merkezine düzenlediği
roketli saldırıda 13 kişi hayatını kaybetmiş,
40dan fazla kişi yaralanmıştır. Terör örgütü bu menfur
saldırıda, içerisinde hastanenin de olduğu bir bölgeyi hedef
almış, saldırı saati olarak insanların alışveriş
yaptığı bir zamanı seçmiştir. 3 Şubat 2022de
yani bugün ABDnin İdlibde DAEŞle mücadele bahanesiyle
düzenlediği hava saldırısında 6sı çocuk 4ü
kadın, toplam 13 sivil hayatını kaybetmiştir. Bir gün
arayla gerçekleştirilen 2 menfur saldırıda hayatını
kaybeden insanlara Allahtan rahmet, yaralılara şifalar diliyorum.
Her fırsatta,
Türkiyenin Suriye ve Irakın kuzeyinde gerçekleştirdiği terörle
mücadelesine karşı çıkanların bu saldırılara
tepkilerini merakla bekliyoruz.
Türkiye, uluslararası
hukuktan doğan hak ve yükümlülükleri doğrultusunda
gerçekleştirdiği harekâtlarla sınırlarımızı
terörden arındırmış, bölgede huzurun tesis edilmesini
sağlamıştır. Harekât bölgelerinde görev icra eden güvenlik
güçlerimiz terör örgütleri tarafından teşebbüs edilen çok sayıda
benzer saldırıyı bertaraf etmiş ve bertaraf etmeye devam
etmektedir.
Türkiye, bugüne kadar
gerçekleştirdiği tüm sınır ötesi harekâtlarda eli
kanlı terör örgütlerini hedef almış, sivillere zarar
vermemiştir. Üstelik Türkiye, bölgede inşa ettiği hastane, okul
ve destek merkezleriyle terörden arındırılmış
bölgelerde imar faaliyetleri yürütmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 1
Şubat 2022de Irak ve Suriyenin kuzeyinde başlatılan
Kış Kartalı Harekâtında 80den fazla terör hedefi güvenlik
güçlerimiz tarafından imha edilmiştir. Türkiye, son terörist yok
edilene kadar terörle kararlı ve başarılı mücadelesine
devam edecektir.
Bu vesileyle, dün yine, terör
örgütü tarafından yapılan havan saldırısı sonucunda
şehit edilen Piyade Er Tarık Tarcana Allahtan rahmet, ailesine ve
milletimize başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan,
Avrupa Konseyinin yasama ve yürütme organları, Türkiye aleyhinde organize
bir şekilde verdiği kararlar dizisine yenilerini eklemiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından 1 Şubat 2022de,
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 2 Şubat 2022de
alınan kararlarla, bağımsız Türk mahkemelerince verilen
kararlar ve devam eden hukuki süreçler hedef alınmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Avrupa
Konseyinin söz konusu organları tarafından verilen kararların
hukuki değil, siyasi olduğu bir kez daha teyit edilmiştir.
AİHMin bakmakla ve
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin denetlemekle mükellef olduğu
diğer ülkelere ait binlerce dosya ve konu varken kasıtlı bir
şekilde Türkiye'nin üzerinde durması, bu durumun en açık
göstergesidir.
Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi, devam eden yargılama süreciyle ilgili 2 Aralık 2021de
görüş talebinde bulunmuş, Türkiye 19 Ocak 2022de açık ve net
bir şekilde görüşlerini paylaşmıştır fakat Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi, ülkemizde devam eden bağımsız yargı
sürecine müdahale niteliği taşıyan
yaklaşımını devam ettirmiş ve yargı sürecine
saygı ilkesini ihlal etmiştir.
Diğer yandan, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi 1 Şubat 2022 tarihli kararında,
Türkiye'nin Anayasaya aykırı davrandığını, ifade
hürriyetini ihlal ettiğini iddia etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Kırk yıldır, on binlerce insanımızı bebek, çocuk,
yaşlı, kadın demeden vahşice katleden terör örgütü
PKKnın propagandasını yapmak ifade hürriyeti midir? Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi, insan haklarını ve
uluslararası hukuku uygulamak derdindeyse gerçekler gün gibi
ortadadır fakat AİHMin derdi, terör örgütlerinin
avukatlığını yapmaksa cevabımız gayet
açıktır: Türkiye'nin terör örgütlerine verecek tek bir canı,
boşa harcayacak kayıp bir yılı daha yoktur. Türkiye, Avrupa
Konseyinin kurucu üyesidir ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluklarının da bilincindedir.
Türkiye, AİHM kararlarının icrası kapsamında gerekli adımları
titizlikle atmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bugüne
kadar 3.730 karar kapsamında alınan tedbirler Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi tarafından da kabul edilmiş ve icra denetimi sona
erdirilmiştir. Sadece 2021 yılında icra denetimi sona erdirilen
dosya sayısı 222dir. Avrupa Konseyi, insan hakları sisteminin
etkinliğini sürdürmek istiyorsa tarafgir tutumunu bırakıp
kararlarının uygulanmasını tüm üye ülkeler yönünden
tarafsız bir yaklaşımla ele almalıdır.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Beştaş
25.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Regaip Kandiline, Garip Dede Kültür ve Cemevi Derneğine gelen elektrik
faturasına, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır
Şubesine sabah saatlerinde düzenlenen baskına, Cumhurbaşkanının
AİHMe yönelik sözlerine, açıklanan enflasyon oranlarına ve
Deniz Poyraz davasına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün Regaip Kandili; Regaip
Kandilinin iyiliklere, güzelliklere, barışa, huzura ve
kardeşliğe vesile olmasını diliyorum ve tebrik ediyorum
öncelikle.
Elektrik zamları can
yakmaya devam ediyor. Akıl dışı uygulamalarla ve hakikaten
vatandaşın isyan ettiği bir tabloyla karşı
karşıyayız. Akıl dışı uygulamaya bir örnek
vereceğim sadece, Garip Dede Kültür ve Cemevi Derneği ticarethane
statüsünde kabul edilerek Boğaziçi Elektrik tarafından bir fatura
düzenlendi ve bu faturanın miktarı 30.060 TL. Hakikaten cemevlerini
fiilen kapatmanın başka bir yolu bu olsa gerek. Bu uygulamayı,
bu anlayışı kınadığımızı ve
cemevlerinin kapatılmasına asla müsaade etmeyeceğimizi ve bu
konuda açıklama istediğimizi beyan etmek isterim.
Diğer bir mesele, bu
sabah İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesine bir
baskın düzenlendi. Baskının sebebi, yönetici Ferhat
Berkpınar hakkında yürütülen bir soruşturma. Hakikaten korkunç
bir uygulama, Ferhat Berkpınar zaten gece yarısı sabaha
doğru beşte evi basılmış, gözaltına
alınmış ama sırf İHDde yöneticidir. diye otuz
beş yıllık bir kurumun hem de İnsan Hakları
Derneğinin kapısı kırılarak baskın
yapılıyor ve otuz üç yıllık belgelere el konuluyor. Burada
amacın İnsan Hakları Derneğini kriminalize etmek
olduğunu ve gece yarısı baskınlarıyla,
kapıları kırma uygulamasıyla aslında insan
haklarına ne kadar uzak olduklarını bir kere daha ilan
ediyorlar. Şimdi, savcılık ve Emniyet şunu gayet iyi biliyor:
Ferhat orada yönetici olabilir ama İnsan Hakları Derneği bir
kurumdur. Bu, belgelere el koymanın bir başka yöntemidir
aslında. İşte, dün Erdoğan AİHMi
tanımıyoruz, kararlarına saygı duymuyoruz. dedi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt)
ve garip bir şekilde işte, Kavalayla
ilgili kararını eleştirirken aslında 40 milletvekilimizle
ilgili verilen karara, yine Demirtaş Türkiye kararına dair de
görüşünü söylemiş oldu. Ne diyor Erdoğan? Diyor ki: Bizim
mahkemeleri tanımayanları biz de tanımıyoruz. Bizim
mahkemelerimizin verdiği bir karar var. İşte, o ne demiş,
Avrupa Konseyi ne demiş, biz bunu düşünmeyiz, bize saygı
duyulmasını isteriz. Ne saygısı ya! Erdoğan ne
dediğini biliyor mu? Mahkemeler birbirine saygı duymaz, mahkemeler
hukuksal ilkeler içinde yürür, saygı ondan sonra gelir. Türkiye Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamış mı,
imzalamamış mı; taahhüt etmiş mi, etmemiş mi?
Şimdi, çıkıp bir ülkenin Cumhurbaşkanı Efendim, siz
bizim kararlarımızı tanımazsanız biz de
tanımayız. diyor. Aslında mealen şunu diyor: Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bizim mahkeme kararlarına
uymak zorundadır, biz onlara uymak zorunda değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Şimdi, hakikaten Türkiye ihlallerde Rusyayla
yarışıyor ve bu konuda siyaseten iç siyasete malzeme yapan bir
anlayışla karşı karşıyayız. Avrupa
Konseyinden çıkmak mı istiyorlar? O zaman AB stratejik hedefimizdir.
demesinler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına
saygı duymasanız da uygulamak zo-run-da-sı-nız ya da Avrupa
Konseyinden çıkın o zaman, Avrupa Birliği umurumuzda
değil. deyin. Bu beyanları esefle karşılıyoruz.
Sayın Başkan,
enflasyon oranları açıklandı, TÜFE ocak ayında yüzde 11,10
artış gösterdi. Evet aralık ayında yüzde 36,08 olan
yıllık enflasyon oranı ise yüzde 48,69a yükseldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Üretici fiyatları aylık bazda yüzde 10,45
artarken yıllık Yİ-ÜFE yüzde 93,53e çıktı. TÜİK,
bir kez daha halkın sofrasındaki pahalılığı
ölçemedi. Gıdadaki artış yüzde 55,61i gösteriyor, un
fiyatı yüzde 100ü geçti, saray ahalisi bu tablo karşısında
utanma duygusunu yitirmiş ama biz halkın karşısına
çıkınca hakikaten utanıyoruz, bu hayat
pahalılığını iliklerimize kadar yaşıyor ve
hissediyoruz. Halkın enflasyonu biliyoruz ki yüzde 100ün üzerinde.
Türkiye 1942 yılına kadar benzer bir hayat
pahalılığıyla karşı karşıya. O gün
İkinci Cihan Harbinin etkisiyle enflasyon uçmuştu, bugün ise
2015ten beri topluma savaş açan KHK zulmü, rejim ısrarı,
saraylı siyasetiyle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
tamamlayın sözlerinizi.
Son kez açıyorum
mikrofonunuzu.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt)
halktan kopan bir iktidar yüzünden hiperenflasyon
yaşıyoruz. Evet, Türkiye halklarının geçim
sıkıntısı ve enflasyonla mücadelesi; algı
operasyonları, kin ve nefret dili, düşmanlık
politikalarıyla değil ancak ve ancak üretim ekonomisi, adil
bölüşüm ve barış politikalarını hayata geçirmekle
mümkündür. Bu imkânı gerçekleştirecek tek parti ise HDPdir,
demokrasi ittifakıdır.
Sayın Başkan, son
olarak Deniz Poyraz davasına ilişkin bir gelişmeyi söylemek
istiyorum. Cani, katil Onur Gencer CİMERe Benim davamı Kayseriye
nakledin. diye başvuruda bulunmuş. Katil,
Cumhurbaşkanından yardım istemiş. Hakikaten bu cüretin arka
planını merak ediyoruz yani bir insan gidecek il binamızı
basacak, gencecik bir kadını katledecek ve duruşmada
çıkıp
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Son kez
açıyorum mikrofonunuzu.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt)
gözümüzün içine baka baka bu katil şunu
söyledi duruşma salonunda: Biraz geç gittim, erken gitseydim oradan
birkaç leş daha çıkacaktı. diyerek hiçbir şekilde
pişman olmadığını ve arkasındaki örgütlü güce,
organizasyona güvendiğini ilan etmiştir. Şimdi, bu
davaların nakledilmesinin sanıkları korumak amaçlı
olduğunu Ali İsmail Korkmazdan, Uğur Kaymazdan gayet iyi
biliyoruz. Bu yasa maddesi kesinlikle uygulanamaz, kolluk ona İsmin nedir
ağabeyciğim? demişti, şimdi Cumhurbaşkanından
yardım istiyor. Bunu asla kabul etmiyoruz. Katil, İzmirde cinayeti
işledi, İzmirde yargılanacak ve bugüne kadar hiçbir güvenlik
sorunu da zafiyeti de yaşanmadı. Bu, açıkçası örgütlü
olduğunu, organizeli olduğunu bir kez daha aslında ifade ediyor
ve bu cüreti, bu cesareti nereden aldığını da merak
ettiğimizi ifade ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın Altay
26.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Samsundaki
Atatürk Onur Anıtına yapılan saldırıya, Diyanet
İşleri Başkanlığındaki torpil ilişkilerine
ve Regaip Gecesine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan sizi
ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, bu
sabah sabaha karşı Samsunda herkesi bir kere daha düşünmeye
iten bir olay yaşandı. Samsun Atatürk Anıtı ki bu Atatürk
Anıtı her vilayette olan anıtlardan farklı olarak Onur Anıtı
diye bilinir, simgesel değeri yani çok daha önemlidir. Bu anıta bir
saldırı yapıldı. Hiç şüphesiz bu
saldırının bir sapığın, bir meczubun, bir
şuursuz izansızın işi olduğunu,
yaptığını biliyoruz. Değilse bile bizce bu
saldırıyı yapan bir meczuptur fakat bizi düşündüren bu
meczubun Samsunda, kurtuluşun başkentinde, kurtuluşun ilk ayak
sesinin duyulduğu ildeki anıta saldırısı Bu
saldırı bir meczubun işidir canım. diye de geçiştirilmemeli
çünkü bu tür meczupların sayısı günden güne artıyor ve
bunların kimden cesaret aldığını ben de biliyorum, 84
milyon da biliyor. Cesaret tabii, şu: Gidin, böyle bir şey
yapın. denilir mi? Denilemez ama kimi eylemler, kime söylemler, kimi
tutumlar, ki buna Diyanet İşleri Başkanlığımızın
geçmişte çok siyasi toplara girmesi dâhil, bu meczupların bu cüreti
bulmasına yol açıyor, sebep oluyor. Umarım ve dilerim yürütme
organı bu konularda hem koruma bakımından hem de engelleyici,
önleyici hizmetler bakımından daha dikkatli olur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bu ülkede Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anıtına
yapılan saldırılar yürütme tarafından Bir meczubun
işi canım, ne var bunda? diyerek geçiştirilemez. Onların
korunması, millî ve manevi değerlerin korunmasıyla aynıdır.
Atatürk bizim en büyük millî değerimizdir ve devletin bunca emniyet
görevlisi, bekçisi, polisi neyse- jandarması
Bu konularda yürütmeyi
biraz daha dikkate davet ediyorum çünkü bu ve benzer olayların
tekrarı meczuplar tarafından bu işler yapılmış olsa
bile toplumu gerer, toplumda istenmeyen olaylara sebep olur.
Sayın Başkan,
atalar bize söylenecek söz bırakmamış, Allahtan kork,
milletten utan." diye bir söz var. Torpil, devletin kılcal
damarlarına öyle bir girdi ki artık kabul edilebilir
sınırların çok üstünde.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hiç şüphesiz, siyasetçilerden
vatandaşlarımızın -bize de- talepleri oluyor. Biz de bazen
ilgili birimleri, şu kardeşimiz sınava giriyor, eşitlerin birliği
hâlinde hakkı yenmesin
Bunlar olabilir. Zaten muhalefet ne der?
Hakkını yemeyin." der. İktidar ne der? Bunu tayin
edin." der. Şu benim içime oturdu: Kamunun bütün unsurlarında
torpil
Geçmişte de örnekler gösterdik; Adalet Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, bekçi alımı, polis
alımı ama Sayın Başkan
Sayın -nokta nokta, isimleri
okumuyorum- Van İl Müftüsü, aşağıda isimleri yazılan
-Sayın Hocam diye başlıyor- hemşehrilerim kurumunuzda
girecekleri mülakatlarda yardımlarınızı bekler.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim. -nokta nokta-
AK PARTİ -nokta- Milletvekili. Arkadaş, din hizmeti ya!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi, buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Regaip Gecesine giriyoruz bugün. Peygamberimizin şu
kuyudan su çekip önce köpeğe içiren adamla ilgili anekdotunu bilmeyeniniz
yoktur. En yakınına yapmadığı,
gerçekleşmediği, kuyudan su çekip köpeğe içiren insan için
gerçekleşmişken, ey Diyanet İşleri Başkanı, bu
torpil ilişkilerine din hizmetlerinde ne kadar göz yumacaksın? Hiç mi
Allahtan korkunuz yok? Din görevlisi seçeceğiz; müezzin, imam her neyse
Ya, burada torpil olabilir mi? Görevin gerektirdiği niteliklere kim daha
çok sahipse o olur. Adalet Bakanına, İçişleri Bakanına
yazıyorsunuz, yazın, lanet olsun. KPSSde 1inci olanı mülakatta
eliyorsunuz ama Sayın Başkan, bu olmaz. Bu,
inandığımız İslam inancının bütün
değerlerini ters yüz eder. Böyle bir şey olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son kez
açayım, buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Öyle mi? Benim bir hakkım daha var diye biliyorum.
Ben buradan şimdi
Diyanet İşleri Başkanına, Sayın Başkana
çağrı yapıyorum; beni duyuyordur, Diyanetten birisi Meclisi
mutlaka izliyordur. Şimdi Diyanet İşleri Başkanına
Bu, sadece Van Müftüsüne yazılmış değil, Manisa var, var da
var, her il müftülüğüne bu yazılar gitmiş. Diyanet
İşleri Başkanımıza sesleniyorum. Şimdi, bugün bir
genelge yayınla bütün müftülere. Milletvekillerinden mülakatlarla ilgili
gelen talepleri yok sayın. diye bir genelge yayınlamasını,
Diyanet İşleri Başkanının hem Allaha hem de bu
millete borcu olduğunu düşünüyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Bu vesileyle, Regaip
Gecesine giriyoruz; Allah İslam âlemi için -özelde- aziz milletimiz için
hayırlara vesile kılsın, yapılan duaları, ibadetleri
kabul etsin diyorum, Genel Kurulu ve sizi saygıyla selamlıyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Elitaş, buyurun.
27.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Regaip
Kandiline, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Samsundaki Atatürk Anıtına yapılan saldırıya, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, enflasyon ve ihracat
rakamlarına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün Regaip Kandili. Regaip
Gecesi dolayısıyla iyi niyetlerde bulunan, dileklerde bulunan,
temennilerde bulunan, dua eden milletvekillerimizin tamamının
dualarına amin diyerek başlamak istiyorum.
Öncelikle, bu gece hürmetine
ve biraz önce Sayın Altayın söylediği, Diyanet İşleri
Başkanlığına bir milletvekili
arkadaşımızın gönderdiği yazının
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bir değil, Başkanım, bir değil çok.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Birkaç milletvekili veya bütün partilerden, hangi partidense,
milletvekili arkadaşlarımızın gönderdiği
yazıların, bunun, bir talimat olarak değil sadece uygunsa,
mümkünse diye ifade edilen bir cümle olarak değerlendirilmesi gerekir.
[CHP ve İYİ Parti sıralarından gülüşmeler,
alkışlar(!)] Ya, arkadaşlar, torpil deyince akla Cumhuriyet
Halk Partisi gelir. Adalet kurumunun, insanlar arasındaki adaleti
sağlayacak en önemli kurumun hatta açık ve net bir şekilde
Cumhuriyet Halk Partisi kongresinde, Başka partilileri alıp da
Cumhuriyet Halk Partililerden başkasını mı alacaktım?
diyen, söyleyen Adalet Bakanı size aittir. Böyle icra makamında olan
birisinin yaptığı icraatla, rica makamında olan birisinin
yaptığı çağrıyı birbirine benzetmek abesle
iştigalden başka bir şey değildir. Torpil varsa nedir?
Adı Cumhuriyet Halk Partisidir. Bu açık ve nettir, tarihe
yazılmıştır.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Hepsi doğru değil. de kurtul, Bunlar yanlış.
de kurtul; kim yaparsa yapsın.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Şimdi, Samsundaki Atatürk Anıtına yapılan
saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Açıkçası
şunun da altını çizeyim: Atatürkü Koruma Kanunu -hepinizin de
bildiği gibi- 1951 yılında Demokrat Parti zamanında
çıkarılmıştır. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi
zamanında kendisiyle ilişkili olduğu söylenen, meczuplar
topluluğu olan bir tarikatın Atatürkün büstlerine,
anıtlarına yaptıkları çirkin saldırılar
sonucunda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin,
buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri)
Atatürkü Koruma Kanunu Demokrat Parti tarafından ihdas
edilmiştir. Yani bunu meczupların yapması da hoş görülemez,
mümkün kılınamaz ve anlayışla da
karşılanması mümkün değildir. Atatürk, bizim en önemli
millî değerimizdir. Regaip Gecesini kutlayacağımız
bugünden, 1443üncü yılını kutladığımız
hicri takvimin bu döneminde, hepimizin iyi niyetle ifade ettiği İslam
âleminin en önemli günlerinden üç aylara girdiğimiz süreçte siz, eğer
İslam âlemiyle ilgili yapılan faaliyetleri Orta Çağ
karanlığı diye değerlendiriyorsanız, millî ve manevi
değerlerimizi hiçe sayan, hafife alan bir söylemde bulunuyorsanız
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
İslam âleminin değil, seninki Orta Çağ karanlığı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Atatürk bizim için en önemli millî değerdir, İslamiyet de
bizim milletimizin en önemli inancıdır. Bundan öteye hiç kimsenin
farklı bir şekilde düşünmesi mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Yüzde 99u Müslüman olan, olduğu iddia edilen bir ülkede
İslamla ilgili konuları dil sürçmesi diye ifade etmek de mümkün
değildir.
Üçüncü konu, katil katildir.
Biraz önce Grup Başkan Vekili ifade etti, ismini de şimdi duydum,
herhâlde kadın cinayeti faillerinden birisi, Uğur Gencer.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kadın cinayeti ama Deniz Poyraz
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Kadın cinayetini yapan birisi, Uğur Gencer,
yargılaması devam ediyorsa faildir.
Bizim için
İmralıda yatan 40 bin kişinin katili ile Uğur Gencerin
hiçbir farkı yoktur; hiçbirine iltimas gösterilmemelidir, hiç kimseye
farklı davranılmamalıdır, katil katildir. 6-7 Ekim
olaylarını yapan, 50 insanın hayatının katledilmesine
sebebiyet veren de aynı çerçeve içerisinde aynı şekilde
değerlendirilmelidir diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Dördüncü konu enflasyon ve ihracatla ilgili. Dün Sayın Saruhan
Oluç ihracatla ilgili Ticaret Bakanımızın bir
açıklamasına dedi ki: Son ocak ayı tüm zamanların en büyük
ihracatı
Bakın, aslında iyi niyetli okusak -ki okumuştur
muhakkak- açıklasak ne olduğunu anlarız. Tüm
zamanlarının en büyük ocak ayı ihracatı 17 milyar 593
milyon dolarla 2022 yılı Ocak ayında gerçekleşmiştir.
Aralık ayında yaklaşık 23 milyar dolarlık ihracat
olmuştur. Aralık ayındaki çalışma günü
sayısı 23, Ocak 2022deki çalışma günü sayısı
20dir yani günde yaklaşık 1 milyar dolarlık ihracat
yaptığımız takdirde ocak ayındaki 3 günlük
çalışma günü olmamasından dolayı ihracatta eksilen bir
durum söz konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi, son kez açıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Tamamlıyorum Değerli Başkanım.
2022 yılında 225,5
milyar dolarlık ihracatı gerçekleştiren Ticaret
Bakanlığı ve tüm kurumlarımızın takdirle
anılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Öte yandan, enflasyonla
ilgili, bildiğiniz gibi, aralık ayının tüketici
fiyatlarındaki aylık artış yüzde 13 küsurdu, bugün ocak
ayına baktığımızda tüketici fiyatlarındaki
artış yaklaşık yüzde 10-11 civarında. Üretici
fiyatlarındaki artış da aralık ayında çok yüksekti,
ocak ayındaki üretici fiyatlarındaki artışa
baktığımızda biraz daha azalmaya doğru gidiyor. Bu
çerçevede baktığımızda, Hazine ve Maliye
Bakanımızın da ifade ettiği gibi, ocak ayının pik
olacağını, belki ocak, şubat aylarında da bu
ihracatın aynı seviyede gideceğini ama baz etkisinden
arındırıldıktan sonra toplam enflasyonun da iyi bir noktaya
gideceğini tahmin ediyoruz. İnşallah, 2022
yılının enflasyon hedeflerine ulaşacağımızı
düşünüyoruz, bu çerçevede bir taraftan ihracat
artışının öbür taraftan 2021 yılında ilave 2
milyon istihdamın 2022 yılında daha da artacağını
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Son cümlem Sayın Başkanım, izin verirseniz.
BAŞKAN Son cümleniz
için açıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) 2022 yılının hem yatırım yılı
hem de atılım yılı olacağı kanaatindeyim.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Altay, yerinizden
değil sataşmadan istiyorsunuz herhâlde.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Elitaş torpil deyince akla
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Doğru...
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bir reklam var Bisküvi deyince akla Eti gelir. diye; bu
manada bir sataşma var.
BAŞKAN Torpilin
adı Cumhuriyet Halk Partisidir. diyerek de sataştı, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ama yerindendi, oradan mı veriyorsunuz?
BAŞKAN Yok efendim,
sataşmadır bu.
ERKAN AYDIN (Bursa) Meclis
Başkanı da takdir etti.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sataşma deyince akla Elitaş mı gelecek?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yok, Akbaşoğlu gelir.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bir kere şunu söyleyeyim: Sayın Elitaş, siz
niye alındınız böyle yüksek refleksle? Ben Samsunda Atatürk
heykeline saldırı yapan meczup bu gücü, cüreti Elitaştan
alıyor. demedim, demedim öyle.
Şimdi, Torpil deyince
akla CHP geliyor. dedi, iyi ki söyledi. Mesela, bizim
anlayışımız şu: Özdemir Özok, Türkiye Barolar
Birliği Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisinin de kayıtlı
bir üyesiydi. Kendisi Anayasa Mahkemesine görevlendirildiği zaman Ben
Cumhuriyet Halk Partisinin aktif üyesiyim, bu mahkemede üye olarak bulunmam
doğru değil. dedi, bir ahlak sınavı verdi -nur gölünde
yatsın- ama siz, militan gibi kullandığınız
İstanbul Savcısını Yargıtaya atayıp Anayasa
Mahkemesi seçimlerini erteleyip -adam Yargıtayda bir kere koltuğuna,
masasına oturmadan- Yargıtay üyesi kontenjanından Anayasa Mahkemesine
atadınız; torpil böyle oluyor Sayın Elitaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Yasal mı, değil mi?
ENGİN ALTAY (Devamla)
AK PARTİ adliyeden FETÖyü temizledikten sonra 3 bine yakın hâkim
savcı aldınız, 3 bine yakın -yanlış bilmiyorsam,
arkadaşlarım beni uyarsın- ve bunların içinde 300ü
aşkın AK PARTİ ilçe yöneticisi var, il yöneticisi var; torpil
böyle olur, torpil böyle olur. Avukatları AK PARTİ militanı ilçe
başkanı
SALİH CORA (Trabzon)
Belediyelerinize partiden liste gidiyor mu, gitmiyor mu?
ENGİN ALTAY (Devamla)
İnsan partisinin militanıdır, bunu bir eleştiri olarak
söylemiyorum, Cumhuriyet Halk Partili yöneticiler de partilerinin
militanıdır ama siz yargıyı AK PARTİ kadrolarıyla
doldurdunuz; torpil böyle olur.
Rahmetli Menderes -nur
gölünde yatsın- oğlu ticarete girmek istedi, men etti, men etti;
İsmet Paşanın böyle örnekleri var. Sizin
alayınızın yedi sülalesi ticarete girdi ya, yedi sülalesi
ticarete
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Alayınızı düzeltiyorum, bir kısım AK PARTİ üst
düzey yöneticilerinin yedi sülalesi ticaretin içinde, buna Sayın
Cumhurbaşkanının çok yakınları da dâhil; bunlar
devleti çürüten işlerdir. Cumhuriyet Halk Partisine buradan bir nakisa
gelmez.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Buradan attığınız çamur sizin sadece elinizi kirletir.
Ve en büyük ayıp
şudur: KPSSde alanında Türkiye 1incisini AK PARTİ
yandaşı değil. diye elemek
SALİH CORA (Trabzon)
Yok öyle bir şey, yanlış tercihte bulundu.
ENGİN ALTAY (Devamla)
İşte, bunu ne Allah affeder ne de millet affeder. Bir aynaya
bakın sonra CHP'ye laf edin. (CHP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş, konu nedir, 60a göre mi?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) 60a göre.
BAŞKAN Süreniz bir dakikadır,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Uzatacağınızı umuyorum.
Sayın Başkan,
doğrusu Elitaşı dehşetle dinledim, Deniz Poyrazın
adını bilmiyor, Deniz Poyrazın İzmir il binamızda
katledildiğini bilmiyor, Deniz Poyrazın nasıl oraya korunarak
girdiğini bilmiyor olamaz ya da bilmiyorsa bu daha vahim bir şey.
Deniz Poyraz, İzmir il binamızın içinde Onur Gencer isimli bir
cani tarafından hem de Kuzeydoğu Suriye'de eğitim görerek
-resimleri var- gelip il binamızı basarak bir katliam yapmak
istemiştir ve bunu duruşmada ikrar etmiştir. Demiştir ki:
Daha fazla leş çıkmaması gecikmemden dolayı oldu. Bunu
uzun uzun burada anlatacak sürem yok. Onur Genceri bile bilmiyor Uğur
Gencer diyor.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sataşma mı bu şimdi?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Türkiye tarihinde ilk defa bir partinin il
binasının basıldığını da bilmiyor olacak
herhâlde.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, affınıza
BAŞKAN Sözlerinizi
tamamlamanız için bir kez daha açıyorum.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ben, Sayın Elitaşa olayı bu kadar
hafife almamasını söylüyorum ve bu tutumunu kınıyorum
öncelikle. (HDP sıralarından alkışlar) Burada, Deniz Poyraz
katliamını böyle ifade etmesini
Kesinlikle AKPnin bu işin
neresinde olduğu sorusunu ortaya soruyorum ve yanıt bekliyorum.
Diğeri de torpil ve
kayırmacılığı Sayın Elitaş alenen itiraf
etti.
BAŞKAN HDP
yapıyor. demedi ama.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Torpil ve -bende bunu söyleyecektim de-
kayırmacılıkta tabii ki nezaket kuralları
işlemiş. diyor; herhâlde Emrediyorum, bunları işe
alın. diyecek hâli yok. Bir AKP milletvekili Bu konuda
anlayışınızı ve yardımlarınızı
rica ediyorum. diyor. Evet, torpil ve yancılık nezaket
kuralları içinde isteniyor ama sonuçta, sonuçlarını hepimiz
biliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, ne oldu?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Bir şey olmadı Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Alayınızın çocukları ticaret yapıyor
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Düzelttim, düzelttim.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Otomatiğe bağlamış
Başkan.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Düzelttim, Geri alıyorum. dedim, AK PARTİnin
kimi üst düzey yöneticilerinin dedim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Düzeltecek bir şey yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Şöyle:
Genel Kurulun tamamını söyledikten sonra AK PARTİ üst düzey
yöneticileri diyerek sataşmaya devam ettiniz.
Buyurun Sayın
Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Meclis Başkan Vekili de üst düzey yönetici.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Alayınız demedim.
BAŞKAN
Alayınız dediniz efendim, tutanakları da istedim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Benim itirazım üzerine bir kısmını
geri aldın.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Niye? Bizi alt düzey yönetici mi görüyorsun? Biz alt düzey mi oluyoruz? Ben
de istiyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yönetici dedim Hanımefendi. Yalan mı? Bir sürü
İspatlarız.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sizin tarafsız olmanız
gerekmiyor mu Sayın Başkan?
BAŞKAN Ben
tarafsız olarak bunları söylüyorum zaten.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Onun adına karar veriyorsun
Başkan.
BAŞKAN Taraflı
söylesem başka şeyler söylemem lazım.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Söylemeden söylüyorsunuz Sayın
Başkan.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben, 1974 yılında
vergi mükellefi olmuş birisiyim. 4 oğlum var,
oğullarımın 3ü ticaretle uğraşıyor.
Hayatımda, askerlik ve milletvekilliği döneminden başka
devletten hiç maaş almadım; bütün hayatım ticaretle geçti,
alnımın akıyla çalıştım, ne kazandıysam
terimle kazandım. Ticaret erbabını böylesine
aşağılayabilmek, milletvekilleri çocuklarının
babalarının daha önceki mesleklerini devam ettirmelerini
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hiçbir mahzuru yok.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla)
onların alın teriyle çalışmalarını
hakir görmek inanın çok üzücü bir noktadır.
AHMET KAYA (Trabzon) Hakir
görmüyoruz, gemicikleri söylüyoruz, gemicikleri.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bugün, bu ülkede toplam çalışan sayısı 29
milyon kişi BAĞ-KURlular dâhil olmak üzere; geriye kalan 1,5 milyon
insan sanayi, ticaret odalarına, Odalar Birliğine kayıtlı;
esnaf ve sanatkârlar odalarına kayıtlı yaklaşık 2 milyon
250 bin insan var. Onları da hakir görmek hakikaten üzücü bir nokta.
AHMET KAYA (Trabzon) Sizin
çocuklarınızın gemi filoları
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Ben Onur Gencer Uğur Gencer ismini
karıştırdım; ne dediğinizi duyamadım. Sizin,
İzmir'deki teşkilatınızda katledilen hanımefendiyle
ilgili zaten üzüntülerimizi beyan etmiştik ama ince nokta şu: Onur
Gencer, katil mi, katil; katletti mi, etti. Bizim için katilin hiçbir
farkı yok. Teröristbaşı da katil, Onur Gencer de katil. Siz,
mesela, Eren Şahin'in katilini biliyor musunuz?
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Erdal Polat, ben söyleyeyim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Erdal Polat, onu gündeme getirmiyorsunuz, milletvekilimizin
oğlunu katleden bir terörist, onun adını bilmiyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon)
Eren Bülbülün katilinin ismini biliyor musunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Burada, Eren Bülbül'ün katilinin adını biliyor musunuz?
Onları gündeme getirmiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Bir milletvekilinin, acılı annenin evladını
katledenin adını bilmiyorsunuz; bizi, İzmir'deki
hanımefendiyi katledenin adını niye bilmiyorsunuz diye rencide
ediyorsunuz, eleştirmeye çalışıyorsunuz.
Saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
Sayın Elitaş.
Sayın milletvekilleri,
Birleşime on dakika da veriyorum.
Kapanma Saati:
15.23
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.45
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, ülkemizde tarımsal üretimin ve
çiftçilerimizin desteklenmesi, tarımsal ürün piyasalarında istikrar
sağlanması, TMO tarafından yapılan ürün
alımlarında Türk çiftçisine güven veren bir politikanın hayata
geçirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla , 2/2/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3/2/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
3/2/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili ve Grup
Başkan Vekili Erhan Usta tarafından, ülkemizde tarımsal üretimin
ve çiftçilerimizin desteklenmesi, tarımsal ürün piyasalarında
istikrar sağlanması, TMO tarafından yapılan ürün
alımlarında Türk çiftçisine güven veren bir politikanın hayata
geçirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla, 2/2/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 3/2/2022 Perşembe
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın
Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubumuzun ülkemizde
tarımsal üretimin ve çiftçilerimizin desteklenmesi amacıyla vermiş
olduğu araştırma önergesi hakkında görüşlerimizi
sunmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum, Türk İslam âleminin de Regaip Kandili'ni kutluyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, verimli topraklara sahip çok önemli bir tarım ülkesidir. Bu
potansiyelini artırma imkânları mümkün olan ülkemiz, iktidarın
uyguladığı tarım politikaları sonucunda tarım
alanlarını kaybeden, çiftçisinin üretimden
uzaklaştığı, tarım istihdamı ve tarım
üretimi giderek azalan bir sürece sürüklenmiştir. Ülkemizde 2002
yılında 41 milyon 196 bin hektar olan tarım alanı 2020 sonu
itibarıyla 37 milyon 762 bin hektara düşmüştür yani yüzde 9
oranında azalmıştır. Aynı şekilde, tarımsal
faaliyette kullanılan alan ise 26 milyon 579 bin hektardan 23 milyon 144
bin hektara kadar gerilemiştir, buradaki düşüş ise yüzde 13tür.
Tarım alanlarının azalması tarımsal üretimin de
azalması anlamı geliyor. Bu durum da ülkemizi tarım ürünleri
ithal eden bir ülke hâline getirmiştir. Toprak Mahsulleri Ofisinin 83.
Hesap Dönemi Faaliyet Raporuna göre 2019 yılında iç alım
toplamı 3 milyon 79 bin ton iken 2020 yılında bu miktarın
728 bin 601 tona düştüğü görülmektedir. Burada çok ciddi bir
düşüş vardır. Diğer yandan, Toprak Mahsulleri Ofisinin
aynı dönemde dış alım toplamının ise 3 milyon 170
bin tondan 4 milyon 827 bin tona çıktığını görüyoruz.
İç alımlardaki bu ciddi düşüşü dış
alımlardaki artışla izah etmek ülkemiz adına üzücüdür; daha
ötesi, bir tarım ülkesi olarak maalesef utanç vericidir. Yine, Toprak
Mahsulleri Ofisinin raporuna göre buğdayın alım
miktarlarında meydana gelen değişimin aynı şekilde
olumsuz yönde gerçekleştiğini görüyoruz. 2020 yılında, iç
alımda 384 bin ton buğday alımı yapılırken
dış alımda 3 milyon 681 bin ton buğday ithal
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Toprak Mahsulleri Ofisinin 2020 yılında buğdayda iç alım
ortalama fiyatı ton başına 1.634 TL iken dış
alımda ton başına 1.841 TLdir. Allah aşkına,
soruyorum: Ton başına 207 lira fazla vererek dışarıdan
buğday almak hangi aklın ürünüdür? Demek ki iktidarımız
Türk çiftçisinin değil, yabancı çiftçilerin dostu olmuştur. 2021
yılında, Toprak Mahsulleri Ofisi, buğday ithalatı
ihalelerinde buğdayın ton başına fiyatını 370
dolara yükseltmiş, buna karşın, Toprak Mahsulleri Ofisi ekmeklik
un üreticilerine buğdayı ton başına 200 dolardan
satmıştır. Aradaki fark Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından
sübvanse edilmiştir. TMO, doğrudan buğday üreticimizi
desteklemek yerine daha yüksek maliyetle piyasayı kontrol altında
tutmayı tercih etmiştir. Var olan kaynaklarımız Türk
çiftçisini desteklemek için de kullanılmalıdır. Bugün ülkemizde
yaşanan gıda enflasyonu Türk çiftçisinin yeterince desteklenmemesinin
acı bir sonucudur.
Toprak Mahsulleri Ofisi,
başta hububat olmak üzere faaliyet alanındaki tarımsal ürün
piyasalarında istikrar sağlayan, paydaşlara güven veren,
dinamik, yetkin, çağın gerekleriyle uyumlu, tarım sektörünün
örnek ve önder kuruluşu olmak, faaliyet alanına giren tarımsal
ürün piyasalarını düzenleyerek üretici ve tüketiciyi koruyacak
tedbirler almak görev ve sorumluluğunda olan bir kamu kuruluşudur
ancak bu sorumluluk ve görev anlayışından tamamen
uzaklaşmış, Türk çiftçisini desteklemek yerine ithalata
odaklanan bir alım politikası uygulamaya
başlamıştır. Toprak Mahsulleri Ofisi, çiftçimizi değil
yabancı çiftçiyi kalkındıran bu yanlış politikayı
terk etmelidir. Bu uygulamaların sonucunda ise tarımsal üretimimiz
sekteye uğramakta, hem çiftçimiz hem üreticimiz mağdur
olmaktadır. En kısa sürede, Toprak Mahsulleri Ofisi kuruluş
amacına geri dönmeli ve yerli üretimimizi kuvvetlendirmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, içinde devlet bankalarının
da bulunduğu Türkiyedeki önde gelen 9 bankamızın
oluşturduğu, Kredi Kayıt Bürosunun araştırmasına
göre, 28 ilde 1.066 çiftçimizle yüz yüze yapılan Türkiye Tarımsal
Görünüm Saha Araştırması verilerinde şu acı gerçek
ortaya çıkıyor: 2019 yılında çiftçilerimizin arasında
toplam memnuniyet yüzde 36 iken 2020 yılında yüzde 31e, 2021
yılında ise yüzde 19a düşmüştür. Bu rakamlar da gösteriyor
ki her 5 çiftçimizden 4ü maalesef memnun değildir. Bu
memnuniyetsizliğin sebebi nedir, bu hâle nasıl gelmişiz? Onun da
gerekçesi şu: Başta fiyat, alıcı, tahsilat ve depolama
sorunlarıdır.
Bu sebeplerle ki
araştırma önergemize destek istiyor, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET
GAYDALI (Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
İYİ Partinin grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Bu vesileyle herkesin mübarek
Regaip Kandilini kutlar; barışa, huzura ve adalete vesile
olmasını temenni ederim.
Değerli milletvekilleri,
maalesef bu iktidar üretime ve üreticiye düşman bir iktidardır. Bunu
bugüne kadar uyguladığı başarısız ve vizyonsuz
tarım politikalarında görmek mümkündür. Bir yandan, ortaya
koyduğu uygulamalarla çiftçiyi üretimden uzaklaştırırken
diğer yandan da tarım alanları her geçen gün tahrip
edilmektedir. Ülkede Toprak Mahsulleri Ofisi diye bir kurum var. Bu kurumun
misyonu Tarımsal ürün piyasalarını düzenleyerek üretici ve
tüketiciyi koruyacak tedbirler almak. şeklinde belirlenmiştir.
Aslında, AKPnin ithalat politikasıyla korumak istediği yerli
üretici değil yabancı üreticidir, Anadolu gibi bereketli topraklarda
buğday ithalatı gerçekleştiriliyorsa üreticiden, çiftçiden yana
olduğunu söylemek mümkün değildir. 2015-2020 yılları
arasında 32 milyon ton buğday ithalatı
gerçekleştirilmiştir. İthalat yapılamaz mı? Tabii ki
yapılabilir fakat bu, yerli üreticiyi baskılamak için ya da üretimden
koparmak için değil, ihtiyaç durumunda gerçekleştirilmelidir.
Bakıldığı zaman, bugün, gıdadaki enflasyon ithalatla
baskılanmak isteniyor. İşte bunun en basit örneği: 2002
yılında buğday ithalatına 150 milyon dolar ödenirken, 2019
yılında 2,3 milyar dolar ödenmiştir. TMOnun 2020 Yılı
Faaliyet Raporuna göre, yerli çiftçiden toplam 759 bin ton hububat ve bakliyat
alınırken Suriyeden 209 bin ton hububat alındığı
açıklanmıştır. Siz bu ticareti kiminle yaptınız;
kardeşiniz Esedle mi, IŞİDle mi, El Nusrayla mı yoksa
ÖSOyla mı? Sizin oradaki muhatabınız kimdi? Hangi hukuk
çerçevesinde bu anlaşmalar yapıldı? Suriyenin toprak
bütünlüğüne saygı duyduğunuzu ifade ederken diğer yandan da
ganimetçi ve sömürgeci bir anlayışla oradaki bölgeleri ilhak,
tarımsal ürünlerini de talan ederek Türkiye'ye getiriyorsunuz. Öte yandan,
Suriyede sadece hububat değil, Afrinden zeytin gibi tarımsal
ürünleri de gasbettiniz. Afrin zeytinlerini Türkiye etiketleriyle
İspanyaya satıyorsunuz. Bu durum, bize İspanyayla
başlayan sömürgeci anlayışı hatırlatmaktadır.
1492 yılında başlayan İspanya sömürgeciliğinin
mirasını bugün Türkiye devralmış bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün, İspanya, Latin
Amerikadaki yerli halkın tarımsal ürünlerini İspanyaya getirip
satıyordu; bugün ise Türkiye, aynı sömürgeci mantıkla Afrin
zeytinlerini İspanya piyasasında satmaktadır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Bekir Başevirgen.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine grubumuz adına
söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle tüm İslam
âleminin Regaip Kandilini kutluyorum.
Değerli milletvekilleri,
iktidarın tarıma ve hayvancılığa yeterince destek
vermemesi sonucunda, bugün, tarımsal üretimde ne yazık ki ithalata
muhtaç hâldeyiz. Toprak Mahsulleri Ofisi kendi çiftçimiz yerine yabancı
çiftçileri desteklemeye ve zengin etmeye devam ediyor. 2021 yılında
buğday, arpa ve mısırın ithalatına Toprak Mahsulleri
Ofisi 19,6 milyar lira harcadı. Ekmeklik buğdayın tonunu
Arjantinli üreticiden 5.500 liradan alırken yerli üreticiden 2.250 liradan
aldı. Dünyada 2 dolar civarında fiyatlandırılan kuru üzüme
13 lira, 4 dolar civarında fiyatlandırılan
fındığa 27 lira fiyat verdi. Hazine
Bakanlığının verilerine göre, Toprak Mahsulleri Ofisi son
on beş yılda 14 milyar liranın üstünde görev zararı
yapmış. Fahiş fiyatlarla ithalat yapıp oluşan
zararı da halkın vergilerinden karşılamış.
Değerli milletvekilleri,
tarımsal girdi maliyetlerindeki artışlar yüzde 300ü
geçmişken iktidarın açıkladığı yetersiz fiyat ve
desteklemeler nedeniyle ürünü ederini bulamayan çiftçilerimiz borç
batağında inliyor. Çiftçinin borcu maalesef 200 milyar lirayı
aştı. Ülkeyi ithalata, çiftçiyi de borca ve hacze mahkûm ettiniz.
İki gün önce müjde diyerek tarımsal destekleri 3,2 milyar lira
artırdınız ancak mazota yapılan 32 kuruşluk zamla bu
desteğin 1 milyarını aynı gün geri aldınız.
Bugün, 3 milyon 111 bin parsel tarım arazisi 3 trilyon liranın
üzerinde bir bedelle bankalarda rehin durumda, 3 Trakya büyüklüğündeki 34
milyon dönüm tarım arazisi maalesef ekilmiyor, 700 bin çiftçimiz üretimden
ayrıldı fakat iktidar Sudan ve Nijerden toprak kiralıyor.
Değerli milletvekilleri,
Tarım Bakanı ne diyor? Paramız var ki ithal ediyoruz. diyor.
Pandemi sürecinde paranız olsa da ithal edemeyeceğiniz gerçeğini
hep birlikte yaşadık. İhracat yapıyoruz bahanesiyle
ithalatı bırakıp yabancı çiftçiyi değil, kendi çiftçimizi
desteklemeliyiz. Tarım Kanununa göre çiftçiye verilmesi gereken asgari
yüzde 1lik desteği çiftçimize vermeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Devamla) Değerli milletvekilleri, ayrıca
Çiftçinin kara gün dostu. denilen Toprak Mahsulleri Ofisi, depolarındaki
ürünü sanayiciye yüzde 1, çiftçiye ise yüzde 8 KDVyle satıyor. KDV
oranlarını hem sanayiciye hem de çiftçiye yüzde 1 oranında
uygulamalıyız.
Sonuç olarak, iktidarın
yanlış politikaları nedeniyle çiftçi üretemiyor, vatandaş
da pahalılıktan tüketemiyor. İktidarın, artık zaman
kaybetmeden çiftçi ve üreticiyi destekleyecek politikaları bir an önce
hayata geçirmesi gerekmektedir.
Bu nedenle İYİ
Partinin vermiş olduğu önergeyi desteklediğimizi ifade ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Yunus Kılıç.
Sayın Kılıç,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS
KILIÇ (Kars) Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri;
Regaip Kandili'nizi kutluyorum öncelikle.
İYİ Partinin,
tabii, TMOyla alakalı birtakım iddiaları var ama özellikle
TMO'nun son bir yıldır, pandemi yılında neler
yaptığıyla alakalı tekrar bir göz atmalarını
kendilerinden istirham ediyorum.
Arkadaşlar, bu
regülasyon kurumları; TMO gibi, TÜRKŞEKER gibi, Et ve Süt Kurumu gibi
kurumlar aslında piyasada fiyatların kendiliğinden
oluştuğu ve üretici lehine oluştuğu dönemlerde normalde
piyasada çok gözükmek istemezler, ekonomilerin kendi rayı içerisinde
dengesinin buluşmasını beklerler. Fakat geçen yıl,
özellikle pandemi yılında girdi maliyetlerinin çok fazla
artması, efendim, Türkiye'de kuraklık yaşanması,
rekoltelerin düşmesi ve maliyetlerin artmasıyla beraber özellikle
kırmızı et sektöründe, beyaz et sektöründe,
balıkçılıkta, yumurta sektöründe hatta un sektöründe, makarnada
çok ciddi artışlar meydana gelmesi muhtemeldi. TMO bu zamanda
kanununda yazmış olduğu yetkiden almış olduğu
güçle sahaya girdi, olması gerekeni çok güzel yaptı. Aslında
TMO, bu yıl en takdir edilecek icraatları yapan
kurumlarımızdan bir tanesiydi ve özellikle yem sanayisini destekledi
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) İthalatı iyi becerdi.
YUNUS KILIÇ (Devamla)
et,
süt fiyatının artmasını engelledi
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Çiftçiye yüzde 8 KDV veriyorsunuz Başkan.
YUNUS KILIÇ (Devamla)
en
azından girdi maliyetlerini düşürdü, yumurta sektörünü çok ciddi
destekledi
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Yüzde 8 KDVyle çiftçiye ürün verilmesine ne diyorsunuz?
YUNUS KILIÇ (Devamla)
ve
bunlarda yumurta fiyatlarının belli bir oranda kalmasını
sağladı, un sektörünü destekledi. Biliyorsunuz, biz dünyada
buğdayı alıp para kazanan ve yurt dışına satan en
önemli ülkelerden bir tanesiyiz. Keşke daha fazla buğday ithal edip
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Rusyadan en fazla ithal eden kim?
YUNUS KILIÇ (Devamla)
dâhilde işleme rejimiyle ülkemizde katma değere dönüştürüp yurt
dışına satabilsek, bunu arzu ediyoruz. Türkiye toplamda 2002
yılından bugüne kadar dâhilde işleme rejiminden 10 milyar dolar
çiftçisinin cebine para koymayı becermiştir. Özellikle her dönemde
çıkıp anlatıyoruz, Türkiye kendi ihtiyacı için buğday
ithal etmiyor, etmiyor, etmiyor, bunu defalarca söylememize rağmen, anlatmamıza
rağmen yine Türkiye kendi ihtiyacı için buğday ithal ediyor.
deyip çıkıyorsunuz buraya. Arkadaşlar, bakın, ben
üniversitede hocayım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Tarım ürünlerinden hep ithalatçı olduk sayenizde.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Böyle,
bir şey anlattıktan sonra cevabı doğru vermeyenleri
sınıfta bırakıyoruz, yapmayın etmeyin.
Bir kez daha anlatıyorum
ben size: Biz Türkiyede kendi ihtiyacımız için buğday
ithalatı yapmıyoruz, alıyoruz bunu işliyoruz ve yurt
dışına satıyoruz. Bakın, TMOnun bu sektörleri
destekleme gayretinden dolayı geçen yıl piyasaya 5 milyon ton ürün
vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYDIN ÖZER (Antalya) Bu
sene gör, bu sene, 2022de gör, 2022deki buğdayın rekoltesini gör
bakalım, gübresiz üretim yaptı çiftçi.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
YUNUS KILIÇ (Devamla) 5
milyon ton ürün vermiştir ve bunun devlete maliyeti 5 milyar liradır
ve bu özellikle girdi maliyetlerinin yükselmesinden kaynaklanan piyasayı
regüle etmek amacıyla verilen bir destektir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya,
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bunun
sayesindedir ki et fiyatları kontrol altında tutulabilmiştir,
beyaz et fiyatları kontrol altında tutulabilmiştir, balık
fiyatları kontrol altında tutulabilmiştir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ)
YUNUS KILIÇ (Devamla)
Tüketiciyi korumak gibi TMO'nun bir görevi olduğunu unutmayın.
AYDIN ÖZER (Antalya) Dekara
50 lira para vererek çiftçi desteklenmez.
YUNUS KILIÇ (Devamla)
TMOnun sadece üreticiyi değil, lazım olduğu zaman -kanununda
sorumluluğudur- tüketiciyi de koruma gibi bir hakkı vardır.
Bakın, biz şu anda sizin bu önerinize destek vermiyoruz ama çiftçimize
daha geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı,
3,2 milyar lira ilave destek
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ)
YUNUS KILIÇ (Devamla)
İşte, bunu gübredeki girdi maliyetlerinin yükselmesini
karşılamak amacıyla veriyoruz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ne zaman alacak? Ne zaman ödeyeceksin?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Biz
önergenize destek vermiyoruz ama çiftçimizi desteklemeye devam ediyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ne zaman vereceksin parayı Sayın Başkan?
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Kaşıkla verip kepçeyle alıyorsunuz. Çiftçi size neler
söylüyor, haberiniz yok.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkanım, çiftçi desteği hangi
yıl alacak? Bunu söyler misin?
BAŞKAN İYİ
Partinin grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Bir yıl sonra alacak, bak, ne kadar güzel.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bakın, hatip kürsüde hakaret etmedi, sövmedi yani sadece
düşüncelerini paylaşıyor. Biraz sabır, biraz müsaade edin
ya!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkanım, bana zamanında olmayan
desteği ben ne yapayım ki. Ölme eşeğim ölme
2023te
desteği alacak, 2023; yıl daha 2022.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 3/2/2022 tarihinde, İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlu ve arkadaşları tarafından, enerji krizinde
yaşanan sorunların araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 3 Şubat 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3/2/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
3/2/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
3 Şubat 2022 tarihinde,
İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu ve
arkadaşları tarafından verilen 16662 grup numaralı enerji krizinde
yaşanan sorunların araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 3/2/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini
açıklamak üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Enerji kriziyle ilgili
yaşanan sorun ve bu sorunların ortadan kaldırılması
amacıyla vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerinde
söz aldım.
Tabii, enerji krizi ilk önce
bize şöyle anlatıldı: İrandan gelen doğal gaz
hattında geçtiğimiz günlerde yaşanan teknik arıza nedeniyle
Türkiyeye on gün süreyle doğal gaz verilememesi nedeniyle yaşanan
kesintiden kaynaklı olarak bir kriz ortaya çıktı ve bu kriz
sadece doğal gazı değil, aynı zamanda elektriği de
etkiledi ve çoğunlukla da sanayi tesislerinde yaşanan sorunlara sebep
oldu. Peki, İran bu konuda ne diyor yani bu böyle mi? İran da diyor
ki: Böyle bir şey yok. Sadece bir teknik sorun çıktı ve bu,
kısa süre içerisinde giderildi. Arkasından, Türkiye tarafında
yaşanan bir sorun nedeniyle Türkiye kendisi doğal gazı
alamadı. Yani bizden yapılan açıklama ile İrandan
yapılan açıklama arasında fark var.
Tabii, bu, esasında
yaşanan bu krizi ortaya çıkartan bir gerekçe olarak sunuldu ve ciddi
anlamda bir kriz olduğu ortaya çıktı. Peki, bu krizin gerçek
sebebi neydi? Krizin gerçek sebebi, aslında depolardaki doğal
gazın yaz aylarında tüketilmiş olması ve kışa
girerken herhangi bir hazırlık yapmadan, depoların boş bir
şekilde ya da azaltılmış bir şekilde kış
aylarına girilmesi ve yoğun bir kış etkisi de bu krizin
yaşanmasına neden oldu. Esasında, tümüyle, bir öngörüsüzlükten
kaynaklı bir durumla karşı karşıyayız. Peki,
bununla ilgili olarak biz ekim ayında, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Komisyonunda bir görüşme yapmışız. O zaman Komisyon
Başkanı Sayın Elitaştı ve bu görüşmelerde
Türkiyenin, daha doğrusu BOTAŞın doğal gaz
alımlarını spot piyasadan alabilmesi için de bir kanun teklifi
düzenlemesi vardı ve bu görüşmelerde sürekli şu ifade
edilmiş bütün muhalefet milletvekilleri tarafından: Uzun süreli
anlaşmalar bitiyor. Buna karşı bir tedbiriniz var mı? Bu
kış geliyor, ülke doğal gaz kesintisi ya da
sıkıntısı yaşayacak mı? Bir enerji kriziyle
karşı karşıya kalacak mı? Bu BOTAŞ Genel Müdürü
açıklama yapıyor Komisyonda ve Tam da bu sebeple, tam da bizim
yapmış olduğumuz bu öngörü nedeniyle bu kanunu
çıkartıyoruz ve bu kanun değişikliğiyle beraber biz
spot piyasadan daha ucuza doğal gaz alacağız; o nedenle biz bu
yasayı istiyoruz. diyor ve yasa çıkıyor buradan. Ancak
görüyoruz ki, ya, işte bu liyakatsizlik, bu öngörüsüzlük tam da
onların söyledikleri gibi değil, tam tersi bir şekilde
Türkiyedeki enerji krizine sebep oluyor, depolar boşaltılıyor
ve oradan kaynaklı olarak da bir enerji krizi yaşanıyor.
Şimdi, tabii, doğal
gaz sorunu, doğal gazla ilgili değil. Doğal gaz sorunu aynı
zamanda elektriği de etkileyen bir sorun çünkü Türkiyedeki elektrik
üretiminin yüzde 32,37si doğal gaz üzerinden yapılıyor,
doğal gaz üzerinden yani doğal gaz kullanılarak elektrik üretimi
yapılıyor. Tabii, buradan kaynaklı olarak da bütün sanayi
tesislerinde -önce kesintiler yaşanıyor- üretimde azaltmalar
yaşanıyor ve arkasından da kesintiler yaşanıyor.
Şimdi, bütün bunlar
burada kalacak gibi değil yani tedbirlerin alınmaması hâlinde
ve
Bu spot piyasada da BOTAŞın anlattığı gibi de
gitmiyor işler, demek ki öyle ucuza falan da alamıyorlar ya da tam da
ortada kalabilecekleri sonuçlarla da karşılaşabiliyorlar.
Buradan kaynaklı olarak da önümüzdeki günlerde eğer tedbirler
alınmazsa ciddi bir şekilde elektrik kesintisiyle de karşı
karşıya kalınabilir, doğal gaz kesintisiyle de
karşı karşıya kalınabilir.
Burada, hatipler kürsüye
çıktıkları zaman ne kadar enerji arzlarının
olduğunu, enerjide verimliliği ne kadar
artırdıklarını hep ifade ediyorlar ancak bütün
bunların hepsinin bir balon olduğu, bir yalandan ibaret olduğu
da yaşanılan gerçeklerin, hakikatlerin ortaya çıkmasıyla
birlikte görülüyor.
Şimdi, tabii, bunun
karşısında ne diyor iktidar ve yandaş medya? Doğal
gaz sıkıntımız yok, Tuz Gölünün altında
stoklarımız var. diyor AKP Genel Başkanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) İşte, zaten sorun şu: O stokları yazın
tüketiyorsun ve kışa girerken bunun tedbirini
almadığın için de bu sorunlarla
karşılaşıyorsun.
Şimdi, yandaş
basın da bu işi başka türlü anlatıyor: Şu kadar
metreküp doğal gazımız var ve bu bütün hanelere yetecek.
şeklinde anlatıyor. Peki, hanelere yetecek de sanayi tesisleri ne
olacak, elektrik üretimi ne olacak; bütün bunları hesaba katmıyorlar
ve buradan kaynaklı olarak da yaşadığımız enerji
kriziyle karşı karşıya kalıyoruz. Tabii, bunun tedbiri
nedir ya da yapılması gereken nedir? Öncelikle bu tek adam rejiminden
kurtulmaktır bunun tedbiri. Çünkü tek adam rejimi olduğu sürece öngörüsüz,
liyakatsiz kadrolarla bu işler yürütülüyor ve tedbirler alınmadan da
böyle duvara toslanıyor. Netice itibarıyla, bu sonucu da hep beraber
değiştireceğiz.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, yüce Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
Türk İslam âleminin Regaip Kandilini kutluyor; zor günlerden geçen
ülkemize huzur, barış ve bereket getirmesini Cenab-ı Haktan
niyaz ediyorum.
Yeni yıla doğal
gaza evlerde yüzde 25e, iş yerlerinde yüzde 50ye; elektriğe yüzde
125e kadar gelen zamla uyandık. Memura, işçiye, emekliye, asgari
ücretliye yapılan artışlar bir gecede eridi, gitti. Dağıtım
şirketleri de bu zamları hemen uygulamaya koyarak ilk faturalara
yansıttı. Genel Kurulun olmadığı geçtiğimiz
hafta, seçim bölgem Aksarayda önümüze çıkan her vatandaş hayat
pahalılığından, özellikle elektrik ve doğal gaz
faturalarındaki artıştan dolayı hayatlarının
kendilerine zindan olduğunu feryat ve figan içinde
haykırıyorlar.
2.500 lira emekli
maaşı alan vatandaş elektrik, doğal gaz, su
faturasının yaklaşık 1.000 lira olduğunu, 800 lira da
kira verdiğini, torunlarının kendisini ziyarete geldiği
günlerde torunlarının cebine koyacak harçlık
olmadığı için evden ayrılmak zorunda olduğunu büyük
bir üzüntüyle ifade ediyor.
Yine, Sayın
Cumhurbaşkanının muhtarların asgari ücret altında
ücret almasına vicdanının razı
olmadığını duyduklarında, Sayın Cumhurbaşkanının
o güzel vicdanının biraz da emeklilerinin durumunu dikkate
almasını ve emekli maaşlarını da en az asgari ücret
kadar yapmasını arzuladıklarını ve kendilerini
Sayın Cumhurbaşkanının vicdanına havale ettiklerini
beyan ettiler. Vatandaşlar Artık bizi elektrik çarpmıyor,
elimize aldığımız elektrik faturaları çarpıyor.
Üzerine bir de doğal gaz faturası geldiğinde
yıldırım çarpmışa dönüyoruz. Ancak zamanında veya
erken yapılacak seçimde, biz de AK PARTİ'yi elektrik
çarpmışa döndüreceğiz. diyorlar.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; üç gün boyunca yapılan elektrik kesintileri
özellikle organize sanayi bölgesindeki fabrikaları çok zor durumda
bırakmıştır. Daha önce taahhüt ettikleri tarihte teslim
edilmesi gereken malları kesinti nedeniyle teslim edemediklerinden maddi
ve manevi kayıplara uğramışlardır. Yapılan
araştırmalarda, elektrikte ülkemizde bir saatlik kesinti 18 milyon
Türk lirası kayba, zarara neden oluyor. Kesintiler hem üretime hem de
ihracatımıza zarar vermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
AYHAN EREL (Devamla)
Aksaray Organize Sanayi Bölgesinde orta ölçekli bir işletme sahibiyle
yaptığımız görüşmede, daha önce işletmesine gelen
8 bin liralık doğal gaz faturasının 41 bin liraya, 22 bin
liralık elektrik faturasının 48 bin liraya yükseldiğini,
girdilerin çok arttığını, bu girdiler nedeniyle artık
üretimden vazgeçmek zorunda kalacağını ifade ediyor. Önümüzdeki
yıllarda, doğal gazda ve elektrikte bu kesintilerin olmaması ve
sanayinin, vatandaşımızın mağdur olmaması
adına bu araştırmaların yapılarak bu tür
sıkıntıların önüne geçilmesi de bizim arzumuzdur diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Ahmet Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET KAYA
(Trabzon) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ekranları
başında bizleri izleyen yurttaşlarımızı ve Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
AKP iktidarı döneminde cumhuriyet tarihimizin en büyük
yolsuzluklarını yaşadık ve yine AKP iktidarı döneminde
cumhuriyet tarihimizin en büyük hukuksuzluklarını yaşadık,
adaletsizliklerini yaşadık, en büyük talanlarını yaşadık
ve en büyük zamlarını yaşadık. Şimdi de cumhuriyet
tarihimizin en büyük enerji krizini yaşıyoruz. Kriz diyorum çünkü
gerçekten de bu ülke kurulduğu günden bugüne organize sanayi bölgelerinde
enerji kesintisi yapıldığını ben
hatırlamıyorum, bilmiyorum hatırlayan var mı?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yok.
AHMET KAYA (Devamla) Bu
oranda bir kesintinin yapılmadığını biliyoruz ve
Sayın Genel Başkanımız yaptığı bir
konuşmada kara kışın geleceğini, enerji
sıkıntısının, enerji kesintilerinin olabileceğini
öngörerek AKP Grubunu uyarmıştı. Grup Başkan Vekillerimiz,
milletvekili arkadaşlarımız defaatle bu konuda
uyarılarını yaptılar ama bu uyarılar maalesef dikkate
alınmadı. Eğer bu uyarılar dikkate alınmazsa, böyle
devam ederse arkadaşlar, endişemiz odur ki bu kriz bir buhrana
dönüşecek, bundan endişe duyuyoruz.
Değerli arkadaşlar,
sanayi bölgelerinde, organize sanayi bölgelerinde yapılan kesintiler
sonrasında Trabzon Arsin Organize Sanayi Bölgemize gittim, orada
sanayicilerimizle görüştüm. Sanayicilerimizin en büyük
sıkıntısı belirsizlik, bunu ifade ettiler,
belirsizliğin kimyalarını bozduğunu ifade ettiler ve
ihracat planlarının olduğunu ama önlerini göremedikleri için bu
planları yapamaz olduklarını ifade ettiler ve Bu
şartlarda, bu yönetim altında, bu liyakatsiz kadroların yönettiği
ülkede biz dünyayla nasıl rekabet edeceğiz? diye haklı bir soru
sordular.
Evet,
vatandaşlarımızla görüştüm; dükkânları, esnafları
ziyaret ettim. Ziyaretimde birçok dükkânda esnafın elektriklerini
kapatmış olduğunu, ısıtıcılarını
kapatmış olduğunu, lambaları yakıyorsa da belli
yerlerin lambalarını yakıp kendince tasarruf tedbirleri
uyguladığını gördüm.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) İyi, güzel bir şey bu.
AHMET KAYA (Devamla) -
Evlerde vatandaşımız battaniyelerin altında montuyla,
hırkasıyla oturur oldu.
Tabii,
arkadaşımız Güzel bir şey. diyor, onların öyle bir
derdi yok. Trabzon dönüşü yolda gelirken videosunu da paylaştım,
sarayın oradan geçti yolum, sarayın ışıkları
ışıl ışıl yanıyordu; saray rejiminin, o
rejimi destekleyenlerin böyle bir derdi, sıkıntısı yok
tabii, onların tuzu kuru. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
AHMET KAYA (Devamla) - Ama
vatandaş bu zor günlerde, bu sıkıntılı günlerde
Faturamı nasıl ödeyeceğim? diye kara kara düşünüyor.
Bakın elimde bir
doğal gaz faturası var bir vatandaşımızın. 3
kişilik bir aile, 926 lira doğal gaz faturası gelmiş. 2.500
lira emekli maaşıyla geçinen bir aile Ben bu maaşla bu
faturayı nasıl ödeyeceğim? diye kara kara düşünüyor.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Devlet ne kadar destek vermiş ona Ahmet Bey?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Göster, göster.
AHMET KAYA (Devamla)
Şimdi, bakın, faturadaki tüketim bedeli 784 lira 70 kuruş, KDV
141 lira 25 kuruş. Ya, en azından bu zor günlerde
vatandaşımızdan bu KDVyi almayarak vatandaşımıza
bir destek olamaz mıyız, bunu yapamaz mıyız? (CHP
sıralarından alkışlar) Bir önerge verdik, reddettiniz
arkadaşlar. Bir kere de şu milletin, memleketin hayrına elinizi
kaldırın. Maalesef bunu yapmıyorsunuz ama buradan bütün
vatandaşlarımıza sesleniyorum: Sabredin, dayanın diyorum;
dayan kardeşim, dayan; dayan milletim, dayan; geliyor gelmekte olan.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Ziya Altunyaldız.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN İsteksiz
geldiniz Ziya Bey.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Yok, gayet iyiyim.
Değerli arkadaşlar
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Ben de olsam istekli gelmem oraya.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ
Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ne diyeceksin?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Öncelikle, konuşmacı arkadaşların sözleriyle
ilgili şunu söyleyebilirim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ne diyecek?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Sizden hiç elektrik alamıyorum. diyebilir.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, insan unutmakla malul.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Elektrik faturası sana da geldi Sayın Vekil.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) O yüzden, geçen konuşmamda da ifade etmiştim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Elektrik faturası unutulur mu Sayın Başkan?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Programlı kesintileri AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde
bitirdik.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Belli.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) O yüzden, yirmi yıldır böyle bir şey
olmadığı için bunu unutmanızı doğal
karşılıyorum.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Yaparsa AK PARTİ yapar!
AYDIN ÖZER (Antalya)
Organize sanayiden bahset.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) O yüzden şunu özellikle ifade edeyim ki
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Yaparsa AK PARTİ yapar! Yaparsa AK PARTİ yapar!
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, biz, sanayiyi, endüstriyi
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Kuyrukları da getirdiniz, kuyrukları;
kuyrukları da getirdiniz, her şeyi getirdiniz.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla)
üretimi, hane halklarını, bireyleri hiçbir zaman
enerjisiz bırakmadık ve bundan sonra da bırakmayacağız
inşallah. (CHP sıralarından gürültüler)
AYDIN ÖZER (Antalya)
OSBler ne oldu, OSBler?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Sadece, geçende de ifade ettiğim gibi
-konuşmacının biraz önce ifade ettiği gibi değil olay-
İran tarafından bizzat yazılı bir şekilde verilen,
iletim hatlarında ortaya çıkan arıza nedeniyle bir süre gaz
akışının durdurulacağına dair çok net bir
yazı ve ifade var.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Vekil, bununla ilgili ne diyorsun? Buna
bakacaksın, buna. Bak, buraya bak, buraya; vatandaşın hâli bu.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Bunun aksini ifade etmek doğruyu söylememektir; o yüzden,
bunu, doğruları ifade etme adına, hepinizin bilmesi adına
ifade etmek durumundayım.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Depolardaki gazı ne yaptınız,
kullandınız mı? Ona bir cevap verin.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Allahtan korkun, kuldan utanın ya!
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Diğer taraftan, değerli arkadaşlar, özellikle -geçen
konuşmamda da ifade ettim- biz hane haklarıyla ilgili her türlü
tedbiri aldık.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ne aldınız ya? Millet üretim yapamıyor.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Doğal gazda 4 liranın 3 lirasını kamu
kaynaklarından karşılıyoruz ve sadece 1 lirasını
vatandaşlarımız ödüyor.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Doğal gazın mı?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Maliyetlerden bahsediyorum.
Elektrikte 4 liranın 2
lirasını kamu kaynaklarından karşılıyoruz ve
sadece 2 lirasını vatandaşlarımızdan tahsil ediyoruz.
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Bu faturalar neden asgari ücretin yarısında?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) 2,1 milyon aileye de kamu bütçemizden ayrıca destek veriyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Senin faturan ucuza mı geliyor?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Şunu ifade edeyim, biz şunu yaptık değerli
arkadaşlar: Her türlü tedbiri alarak arz çeşitliliğini, kaynak
çeşitliliğini sağladık; yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarımızı büyüttük ve bugün dünyada 12nci, Avrupada
5inci sıradayız.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, Sayın Vekilim, şu faturayla ilgili bir şey
söylesene lütfen. Şu faturayla ilgili bir şey söyle be! Mübarek günde
şu faturayla ilgili bir şey söyle. Razı mısın bu
faturaya? Vicdanın rahat mı bu fatura için?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Önümüzdeki dönemde bu çalışmalarımız
aralıksız devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bakü-Tiflis-Erzurum, Türk
Akımı ve TANAP gibi çok özgün projelerle ülkemize boru
hatlarıyla gaz teminini sağladık. FSRU ve LNG terminalleriyle
kaynak çeşitliliği ilkemiz çerçevesinde çeşitlendirmeyi
sağladık.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, razı mısınız bu
faturaya?
AHMET KAYA (Trabzon)
Dışarıya bağımlıyız, yenilenebilir enerjiyle
ilgili adım atın.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla)
Ayrıca, Silivri ve Tuz Gölü depolama kaynaklarımızla da yine
ülkemizin gaz tedarikini teminat altına aldık.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, doğal gaz boruları bizden geçiyor, doğal
gaz yok, nasıl iştir bu?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Şunu ifade edeyim: Gaz depolarımızdaki gazın
yazın bitirilmesi diye bir şey söz konusu değil, bu bilgi
eksikliğidir değerli arkadaşlar. Gaz depolarımız dolar
ve boşalır.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Borular bizden geçiyor ama doğal gaz yok.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla)
Yani orada depolanır, tekrar verilir yani geri üretim şeklinde
tekrar depolanır.
AHMET KAYA (Trabzon) Olan
millete oluyor, olan sanayiciye oluyor.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Dolayısıyla, oralar işleyen mekanizmalardır ve
şunu söyleyeyim
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Siz kestiniz mi kesmediniz mi?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) 2023 yılı itibarıyla gaz depolarımızda 10
milyar metreküpe uluşacağız ve günlük akışlar da
aralıksız devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya, hikâye anlatmayın, yeter artık. Hikâyeye
milletin karnı tok Sayın Vekilim, gerçek bu.
BAŞKAN Sayın
Altunyaldız, teşekkür ederim.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
O yüzden, değerli
arkadaşlar, şundan emin olun: Elektrikte, doğal gazda, ülkemizin
tedarik güvenliğini sağladık ve kesintisiz sağlamaya devam
edeceğiz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Vekilim, gerçekler bak, bu.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Altunyaldız.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla)
- Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ziya Bey, gerçek bak, fatura.
BAŞKAN Evet,
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, öneriyi okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup
Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, temel mal
ve hizmetlere yapılan zamların geri alınması ve bu zamlar
karşısında ezilen vatandaşların gelirlerinin reel
olarak arttırılması amacıyla 2/2/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Şubat 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
3/2/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan
Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç
tarafından temel mal ve hizmetlere yapılan zamların geri
alınması ve bu zamlar karşısında ezilen
vatandaşların gelirlerinin reel olarak artırılması
amacıyla 2/2/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin (3151 sıra no.lu), diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 3/2/2022 Perşembe günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Ednan Arslan konuşacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EDNAN ARSLAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Kurulunuzu saygıyla selamlıyorum.
Benden önceki, Adalet ve
Kalkınma Partili hatibi dinlerken dehşete kapıldım. Sanki
bu ülkede hiçbir kriz yokmuş gibi, ekonomik kriz yokmuş gibi,
insanlar elektrik faturalarından dolayı Covid değil, elektrik faturaları
öldürdü." diye camlarına devren kiralık devren
satılık diye ilanlar asmamış gibi, doğal gaz
faturaları bu ülkede hiç fahiş gelmiyormuş, insanlar, 80
yaşındaki insanlar ceketlerini giymiş, Ya, doğal gazı
yakamıyorum, o yüzden üşümeyeyim." diye sokaklarda
dolaşmıyormuş gibi bir manzara çizdi. Buna ancak ve ancak El
insaf! denir, başka da bir şey denmez.
Ülkemiz derin bir ekonomik
krizin içerisinde ve maalesef, bu derin ekonomik kriz bu tek adam rejimi
sonlanmadan da bitecek gibi gözükmüyor. (CHP sıralarından
alkışlar) 1 Temmuz 2021 tarihinden bu yana değişmeyen
elektrik fiyatlarına yılın son gününde... Ya, insanlar evinde
oturuyor -2021 kötü geçti, pandemi var, ekonomik kriz var- iyi bir şeyler
umut etmek istiyor. İnsanların umutlarını bile karartacak
şekilde bir zam yaptınız ve bu zamla maalesef, insanlar şu
an kara kara düşünüyor.
2021 yılında
yapmış olduğunuz zamların tamamı şudur:
Konutlarda yüzde 72 ila yüzde 159; ticarethanelerde, sanayi
kuruluşlarında yüzde 159; tarımsal sulamada yüzde 121.
Elektriğe zam demek, enerjiye zam demek, iğneden ipliğe her
şeye zam demektir. Bu zamları yaptığımız zaman,
ortaya hemen bir kurum çıkıyor, EPDK; bu özel şirketleri hemen
koruma altına alıyor ve çıkıp ne diyor bize? Diyor ki:
Dünya spot piyasalarında artan kömür fiyatları ve doğal gaz
fiyatlarından dolayı mecburen bizler de zam yaptık. Kömür
fiyatlarına 5 kat, doğal gaz fiyatlarına 10 kat zam geldi. Ama
maalesef gerçek bu değil. Evet, kömür fiyatları bir dönem 70-80
dolarlardan 240 dolarlara çıktı ama 2021 yılını
150-170 dolar bandında kapattı yani 5 kat değil, 2 kat bir
artış söz konusudur. Benzer bir şekilde, doğal gaz
fiyatları da biraz artmış, 2,5 kat civarında ama son
düzlükte ise 2021 yılındaki toplam artış 10 kat değil,
1,4 kattır. EPİAŞ yani enerjinin borsası ne diyor? Elektrik
satış fiyatlarını belirlerken 1 kilovatsaat elektrik için
100 kuruş diyor. Ocak ayında en yüksek bedel için ne diyor? 134,5
kuruş diyor. Yaptığınız zamlar maalesef bunların
çok çok üstündedir. Peki, bu da şirketleri kollamak değildir de nedir?
Cumhurbaşkanı, en
son Kabine toplantısından sonra çıktı Bu fahiş
elektrik fiyatlarıyla ilgili bir düzenleme yapacağız. 150
kilovatsaat olan ilk kademeyi 210 kilovatsaate çıkaracağız.
dedi ve bu, vatandaşların faturalarında sadece ve sadece 41
liralık indirimdir. Yani faturanız 500 liraysa da bin liraysa da
sadece ve sadece 41 liralık bir indirim yapılacak. Şimdi,
Sayın Cumhurbaşkanı fahiş faturalardan bahsediyor. Ya, el
insaf, yani ilkokul düzeyinde matematik bilen ve biraz vicdanı olan insan
bu zamları yapmadan önce bir hesap yapar, faturaların bu kadar yüksek
geleceğini öngörürdü. (CHP sıralarından alkışlar) Bu
öngörüsüzlüğünüz millete ağır faturalara mal olmaktadır.
Şimdi, 41 lira
indirdiniz; peki, ocak ile şubat ayında 38 milyon konut abonesi var,
hesapladığınızda 1,6 milyar TL bu şirketlerin cebine
girdi. Peki, şubat ayı faturalarında bu şirketlerin cebine
giren 1,6 milyar TLyi vatandaşlarımıza iade edecek misiniz?
Bunu soruyoruz buradan.
Bir de, tabii, şöyle bir
şey var: Vatandaşa geldi mi suspus ama şirketlere geldi mi
onları korumak adına şahin kesilen EPDK, Elektrik Üretim
AŞ'nin yani bu milletin vergileriyle kurulmuş olan elektrik
santrallerinden üretilen elektriğin kilovatsaatini 31,86 kuruştan bu tedarik
ve dağıtım şirketlerinin satın alması kararı
aldı. Yani bu şirketler benim ürettiğim, benim vergilerimle
oluşturulmuş, kurulmuş santrallerdeki elektriği 31,86
kuruştan bana satın alacak, sonra gelecek benim sanayicime 2,22
liradan satacak, konut abonesine 2,06 liradan satacak, 5-6 kat üstüne katarak
gelir elde edecek. Ya, bunu neden yapar bir ülke, niçin yapar bir ülke?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EDNAN ARSLAN (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
EDNAN ARSLAN (Devamla)
Bakın, ülkemiz tarımsal sulamada 10 milyar kilovatsaat elektrik
tüketiyor. Bu Elektrik Üretim AŞ marifetiyle bu dağıtım
şirketlerine 60 milyar kilovatsaat elektrik satıyoruz. Ya, biz neden çiftçimize
tarımsal sulamada kullanması için bu elektriğin kilovatsaatini
31,86 kuruştan vermiyoruz? Neden yapmıyoruz bunu? Bunu
yapmamamız için herhangi bir neden var mı; eğer bu
şirketleri kollamaktan başka bir gerekçemiz yoksa? Bakın, Ocak
2022de bir ailenin asgari düzeyde elektrik, doğal gaz, su, internet ve
telefon giderleri yaklaşık 1.025 lira yani asgari ücretin dörtte 1i.
230 kilovat elektrik kullanan,
BAŞKAN Sayın
Arslan, süreniz tamamlandı.
İYİ Parti Grubu
adına Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin elektrik, doğal
gaz ve akaryakıt ürününe zam yapılmasıyla ilgili vermiş
olduğu Meclis araştırma önergesi üzerinde söz aldım. Heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamıza göre, yönetim erkinin vatandaşı ve tüketiciyi
koruması gerektiği açıkça belirtilmesine rağmen iktidar ne
yapmakta? Halkın cebinden alıp dağıtım şirketlerinin
kasasına koyma alışkanlığına devam etmektedir.
İki üç yıldır enerji sektörünün uluslararası
borçlarını finanse etmek üzere değişiklik
yaptınız. Üstüne bir de bu şirketlerin kamuya olan
yükümlülüklerini ya ertelediniz ya da affettiniz. Kısaca,
vatandaşlarımızın cebinden şirketlere sermaye
transferi yapmaya devam etmektesiniz. En son yapılan zamların sosyal
patlamalara da neden olabileceğini neden görmemekte ısrar
ediyorsunuz? İktidarınızda dağıtım bedeli
özelleştirmelerden sonra yüzde 500 artmış, enerji bedeli yüzde
480 artmış; bunlardan alınan vergiler de birinci kademe mesken
için yüzde 240, ikinci kademe mesken için yüzde 425 artmış. Son
olarak, iktidar 1 Ocak 2022 sabahı elektrik üretimi için kullanılan
doğal gaza yüzde 15, konutlarda yüzde 25, sanayide yüzde 50 zam
yaptı.
İktidarınızda
başkan dayanmayan TÜİK, bugün enflasyon rakamlarını
-tüketici enflasyonunu yüzde 48,69; üretici enflasyonunu yüzde 93,53 olarak-
açıkladı. Bu, yirmi yılın en yüksek enflasyonu. Fakat
vatandaş çarşı, pazar; elektrik, doğal gaz
faturalarına bakıyor, bu rakamı gerçekçi
bulmadığını da ifade ediyor.
ENAG ise enflasyonu yüzde
114,87 olarak açıkladı. Vatandaşın enflasyonu işte bu.
Vatandaş 2018 yılında mazotu 5 lira 65 kuruştan, 2022
yılında mazotu 14 lira 34 kuruştan; 2018 yılında yine
benzini 6 lira 28 kuruştan ve 2022 yılında da 14 lira 53
kuruştan alıyorsa vatandaşın enflasyonu yüzde 114,87dir.
Siz gizleseniz de enflasyonu düşük gösterseniz de milletimiz zamlardan
bunaldı, Artık yeter! diye bağırmakta.
Evet, İYİ Parti
olarak biz Anadolunun her köşesinde dert dinliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Devamla) 6 kişi çalıştırırken hepsini işten
çıkardığını, eşini ve oğlunu
çağırdığını, kendisinin de 55 yaşından
sonra motosikletle kuryelik yapmaya başladığını feryat
ederek anlattı. Bu yalnızca bir örnek, yüzlercesini dinliyoruz.
Sizler duyun diye anlatıyoruz. Özellikle, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin başladığı 2018 tarihinden itibaren,
başta elektrik, akaryakıt ve doğal gaz fiyatlarında
yapılan zamlarla milletimizi isyan etme noktasına getirdiniz. Tekrar
belirtiyorum, Meclis araştırma önergesini desteklediğimizi ifade
ediyorum.
Sözlerime son vermeden,
milletimizin Regaip Kandilini kutluyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de Genel Kurulu,
ekranları başında bizleri izleyen sevgili
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Şimdi
anlatacaklarımda tabii, AKPli sözcüler biraz sonra çıkacak buraya,
diyecekler ki: Biz Avrupanın, hatta dünyanın en ucuza enerji
sağlayan ülkesiyiz. Aslında halkımızın ödeyeceği
4 liranın 3ünü biz ödüyoruz sanki babalarının cebinden
ödüyorlar- 1 lirasını halkımızdan alıyoruz. Ama
gerçek öyle değil. Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi
yaşanıyor değerli arkadaşlar. Cumhuriyet tarihinde hiçbir
dönem böyle olmadı. İnsanlar temel ihtiyaçlarını
karşılayamıyor; ısınamıyor,
barınamıyor, aydınlanamıyor ve en asgari giderlerini
karşılayamıyor. Bakın, elektrik ve doğal gaz
fiyatlarındaki son artışlar artık herkesi etkilemiş
durumda. Sadece son bir yılda elektriğe birinci kademede yüzde 72,5
zam, ikinci kademede yüzde 161,1 olmak üzere ortalama yüzde 88,5 zam
gelmiş. Yine, konutlarda kullanılan doğal gaza yüzde 42,3
oranında zam yapılmış. Benzin fiyatları yüzde 101,3
artmış, motorin fiyatları ise yüzde 121,2 oranında
artmış. Vatandaş şu anda elektrik ve doğal gaz
faturalarını ödeyemiyor, veryansın ediyor.
Bakın, Bingölde sizin
için bir sergi açılmıştı, elektrik faturaları sergisi.
Vatandaş isyan ediyor, diyor ki: TEDAŞ zulmüne hayır. Ülkede
soygun var. Ama siz maalesef bir algı yaratıyorsunuz ve bu
algıya önce kendiniz inanıyorsunuz, sonra da halkın
inanmasını bekliyorsunuz. Halk bire bir yaşıyor, bire bir
bunun sorumluluğunu taşıyor.
Bakın, sayın
vekiller, siz, asgari ücrete yüzde 50 zam yaptınız. Sadece doğal
gaza, elektriğe, suya gelen zamlara baktığınızda yüzde
100ler seviyesinde. Verdiklerinizi daha yılın ilk bir ayında
aldınız. Asgari ücretliler böyle de emeklilerin durumu daha vahim.
Siz, emekliye yüzde 26 zam yaptınız ama en temel girdilere,
doğal gaz, elektrik, su gibi girdilere ise yüzde 100leri aşan zamlar
yapıldı. Bakın, bu gelen zamlar her şeye yansıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Tarıma yansıyor, sanayiye yansıyor, hane halkına
yansıyor. Siz istediğiniz kadar güzelleme yapın. Biraz sonra
sözcünüzü dinleyeceğiz, ben hiç şaşırmayacağım
çünkü gerçekten artık halkın karşısında siz utanma
duygunuzu yitirmiş durumdasınız ve bir algıyı
yaratıp kendiniz o algıya inanıyorsunuz, halkın da
inandığını sanıyorsunuz. İnanın, en
kısa zamanda halk sizi götürecek. Artık bunun farkına varın
ve halkın temel girdilerinin en azından bir kısmının
bu zor dönemde karşılanması için ailelere hane halkı
yardımını bir an önce çıkarın.
Gelin, bu araştırma
önergesini hep birlikte destekleyelim ve halkımızı bir nebze
olsun rahatlatalım diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Taner Yıldız.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bugün idrak edeceğimiz
Regaip Kandilinizi tebrik ediyorum. Üç aylarınızla beraber
sağlık, sıhhat içerisinde hep beraber iyi bir yaşam
sürmemizi temenni ediyorum.
Bazı gerçeklerden bu
kısa süre içerisinde kısaca bahsedelim diyorum. Dünyada ekonomiler
globalleşiyor, politikalar ulusallaşıyor. Özellikle enerji
sektörü açık pozisyonun en önemli olduğu sektörlerden bir tanesidir,
tehditler ile fırsatların beraberce yönetilmesi gereken bir sektördür
ve paradoksları yönetmeniz gereken bir sektördür. Her birine çok kısa
örnekler vereceğim. Mesela, üretici sizin, vatandaş sizin, çiftçi
sizin, esnaf sizin. Üretici için daima ucuz, tüketici için daima pahalı
olan bir kalemden bahsediyoruz; elektrik fiyatları, doğal gaz
fiyatları; et böyle, süt böyle, yumurta böyle. Ama üretici de sizin yani
öyle bir fiyatlama yapmanız lazım ki o fiyatlamadan Türkiyede
yapılan her türlü yatırım -özel veya kamu ayırımı
yapılmaksızın- mutlaka vatandaş tarafından tarife yoluyla
finanse edilen yatırımlardır. Modeliniz ister işletme
hakkı devri olsun, ister yap-işlet olsun, ister yap-işlet-devret
olsun, ister bir finansman modeli olsun, her biri mutlaka vatandaş
tarafından tarifeyle finanse edilen bir yatırımdır.
Türkiye, büyüyen bir ülke ama
enerji sektörü Türkiye'nin büyüme hızından daha hızlı
büyüyen bir sektördür. Doğal gazda geçen yıl yüzde 23 tüketim,
elektrikte ise yüzde 8 tüketim büyümesi oldu ve öyle bir metayla
karşı karşıyasınız ki azının çok zarar
ama çoğunun da az zarar olduğu bir kalemi üretmek
zorundasınız. Aynı Türkiyede son yirmi yıl içerisinde
doğal gazın tüketilmediği için take or pay dediğimiz al
ya da öde kalemleri yükümlülüklerinde beş yıl boyunca
kullanmayıp da aldığı doğal gaz olmuştur.
Şimdi, o yüzden diyorum ki bunun azı çok zarar, çoğu da az
zarardır yani öyle bir paradoks yönetmek zorundasınız.
Pandemiyle beraber dünyadaki
bütün arz ve talep dengeleri bozuldu arkadaşlar. Türkiyede sekiz bin yedi
yüz kırk saat içerisinde öyle enerji çeşitlendirmesi yapmanız
lazım ki bunun içerinde kırk saat enerji kesintisi bile olsa sizin
sekiz bin yedi yüz saatlik yaptığınız imalatların her
biri tartışılır, hâle gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
TANER YILDIZ (Devamla) O
yüzden, çok fazla kalem var ve ben, Grup Başkan Vekilimizden ve
arkadaşlarımızdan, bu tehditleri, fırsatları, bu SWOT
analizlerini beraberce değerlendirebileceğimiz, daha geniş bir
zamanda bunların tartışılabileceği bir ortam talep
ediyorum.
Her birinize sevgiyle
saygıyla arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Kabul edin o zaman! Kabul edin!
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi oylarınıza
.
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisi oylarınıza sunacağım ama öncesinde bir
yoklama talebi vardır, önce onu yerine getireceğim.
Sayın Altay, Sayın
Aygun, Sayın Kaya, Sayın Başarır, Sayın Köksal,
Sayın Kaya, Sayın Gündoğdu, Sayın Özer, Sayın Özcan,
Sayın Hancıoğlu, Sayın Altaca Kayışoğlu,
Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Zeybek, Sayın Kayan,
Sayın Bingöl, Sayın Ünsal, Sayın Şeker, Sayın
Sarıaslan, Sayın Kılıç, Sayın Önal, Sayın
Şahin.
Evet, yoklama için üç dakika
süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.48
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.05
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Pusula veren
arkadaşlarımız lütfen ayrılmasınlar.
Bir de elektronik sisteme
girebilen arkadaşlarımız eğer pusula verdilerse lütfen geri
alsınlar çünkü kontrol ediliyor.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup
Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, temel mal
ve hizmetlere yapılan zamların geri alınması ve bu zamlar karşısında
ezilen vatandaşların gelirlerinin reel olarak
arttırılması amacıyla 2/2/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Şubat 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 304 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 2nci
sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine ve Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerine ilişkin
önerisi
3/2/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
3/2/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 304 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 2'nci
sırasına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi, Genel Kurulun 3 Şubat 2022 Perşembe günkü (bugün)
birleşiminde 304 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi, 3 Şubat 2022 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 304
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanması hâlinde 8, 9 ve 10 Şubat 2022 Salı, Çarşamba
ve Perşembe günleri toplanmaması önerilmiştir.
BAŞKAN - Öneri üzerinde
söz talebi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Özkan
Yalım'ın.
Sayın Yalım,
buyurun.
CHP GRUBU ADINA ÖZKAN YALIM
(Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bizi izleyen tüm
vatandaşlarımıza saygılarımı sunuyorum ve de
değerli çalışma arkadaşlarımı da
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Ocak 1den itibaren vatandaşımızın gündemi ekonomi.
Özellikle neden ekonomi gündeme geldi bir daha? Çünkü gelen süper zamlardan
dolayı, cumhuriyet tarihinin en büyük zamları geldi; yüzde 126yla
iş yerlerinde, yüzde 127yle de meskenlerde kullanılan elektriğe
zam geldi. Peki nere zamdan etkilenmiyor? Tabii ki sizin çok iyi
bildiğiniz saray. Bakın, burada hiç elektrik sorunu yok; ne kadar
gelmiş, 100 bin lira gelmiş, 1 milyon gelmiş, 2 milyon
gelmiş hiç fark etmiyor, ne kadar zam gelirse gelsin burasını
hiç etkilemiyor. Sayın Elitaş, ne diyorsunuz, etkiliyor mu?
Etkilemiyor. Kesinlikle etkilemediğini siz de biliyorsunuz. Ama
vatandaşı etkiliyor.
Ben buradan Sayın
Elitaş ve de önceki Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız'a
da sesleniyorum: Herhangi bir milletvekili arkadaşınızla
Ankara'da sizin belirleyecek olduğunuz herhangi bir caddeye gidelim, 20
esnafın dükkânına girelim
Bakın, hanginiz olursanız olun,
AK PARTİden hangi milletvekili çalışma arkadaşımla
olursa olsun, buyurun, sizin belirleyecek olduğunuz bir caddeye gidelim,
20 esnafın dükkânına girelim, 20 esnafa elektrik zammıyla
alakalı veya elektrikle alakalı, ödeyebiliyor mu, ödeyemiyor mu bir
soralım. Ben bakın açıkça sizlere söylüyorum Sayın
Elitaş, herhangi bir çalışma arkadaşınızı
yanıma verin, Ankarada sizin belirleyecek olduğunuz bir caddeye
gidelim. Tabii, bunu kabul eder misiniz, bilmiyorum, kabul edecek misiniz?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sokağa çıkamaz, çıkamaz!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Nerede? Nerede?
ÖZKAN YALIM (Devamla) - Sizin
belirleyecek olduğunuz caddede, sizin belirleyecek olduğunuz
milletvekiliyle ben gitmeye hazırım. Ama nerede? Gelemezsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, bu hafta sonu
birçok köyü dolaştım. Köylerdeki birçok vatandaşımız
sadece 12 ton su kullanıyor ama kullandıkları sudan dolayı
muhtar da doğal olarak zammı nüks ettiriyor. Bakın, bir köydeki
bir vatandaş 150 TL su parası ödemek zorunda kaldı, bakın,
su parası, 150 TL su parası.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Vicdan yok, vicdan!
ÖZKAN YALIM (Devamla) - Ya,
Köyden kente göçü engelleyelim. diyorsunuz, siz hâlâ köyden kente göç
ettirmek adına su parasının bile tonunu 10 TL'ye, 15 TLye
çıkarttırıyorsunuz zamdan dolayı.
Bakın, ben size bir
vatandaşın ödediği elektrik faturasını
göstereceğim: 12nci ayda yani aralık ayında elektrik
faturası 13.449 TL geliyor; 13.449 TL, aralık ayında. Tabii ki
ocak ayının sonu, henüz daha netleşmedi, bu gelen zammın yüzde
70i buraya yansıdı. Şu andaki gelen zamla birlikte yeni gelen
elektrik faturası 13 binden 36.126 TLye ulaştı, 36 bin TL.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ÖZKAN YALIM (Devamla)
Teşekkür ederim.
AHMET KAYA (Trabzon)
Ayıp ya, çok ayıp, gerçekten çok ayıp!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) İnsaf, insaf
ÖZKAN YALIM (Devamla)
Vatandaş dedi ki, bu esnaf dedi ki: Ödediğim kiranın 2
katı, tam tamına 2 katı. Yani elektrik faturası bir
iş yerinin kirasından 2 kat daha fazla geliyor; insaf diyoruz. Bir an
önce, gelin, bu elektrik zamlarını geri çekin. Bunun yanında da
Yüzde 18 olan KDV'yi gelin yüzde 1e indirelim. diyoruz,
Sıfırlayalım. diyoruz. Ama nerede? Sizler vatandaşa
destek değil, daha köstek oluyorsunuz. Tabii ki bununla birlikte,
bakın, sanayicimizi üç gün kapattınız. Biraz önce Sayın
Bakan... Sayın Bakanın zamanında elektrik kesilmedi, niye
şimdi kesiliyor? Niye sanayicimizin elektriği kesiliyor? Sanayicinin
ödediği çekten, senetten, ne diyeyim, ödediği krediden haberiniz var
mı sizin? Nerede... Duymazsınız? Bakın, sanayici, Uşak
Organizedeki, sanayideki işverenler diyor ki: Benim elektrik
paramı... Kesildiğinden dolayı, gaz gelmediğinden, elektrik
geldiğinden dolayı ben nasıl kredi mi ödeyeceğim? Ama siz
duymuyorsunuz ki...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Devamla)
Duymayacaksınız!
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Benim konuşmam vardı ama izin vermediniz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) 60a göre bir dakika söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Size
sataşmadı ki yani size bir şey söylemedi Sayın Yalım.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sataşmadan dolayı istemiyorum, başka
bir konuda konuşacağım.
BAŞKAN Ha, buyurun.
Yerinizden bir dakika
açayım mikrofonu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
IŞİD lideri Ebu İbrahim Haşimi el Kureyşinin
öldürüldüğü haberine ve İzmir gümrükte 2 gencin işsizlikten
ötürü intihar girişiminde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, dünya basınında
çok önemli bir gelişme var, iktidar grubuna bilgi amaçlı da sormak
istiyorum. ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray, IŞİD lideri
Ebu İbrahim Haşimi el Kureyşinin öldürüldüğünü duyurdu ve
bütün ulusal ve uluslararası basın-yayın organlarında
geçiyor. Haberlere göre, Hatay İskenderun sınırında
öldürüldüğü not ediliyor. IŞİDin daha önceki lideri El
Bağdadi de Türkiye denetimindeki bölgede, çok yakın bir bölgede
öldürülmüştü ve hatta o zaman Türkiyenin haberi yoktu, böyle
açıklamalar da yapılmıştı. Bu operasyondan haberdar
mısınız, olayın ayrıntılarına dair bilginiz
var mı? Varsa burada bir açıklama yapmanızı isteyecektim.
Bir de İzmir gümrükten
bir fotoğraf aldım. Maalesef, gümrükte 2 genç şu anda üst
katlarda ve...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
sözlerinizi tamamlayın.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Zaman olmadı. 2 genç çatının en üst
katına çıkmışlar ve işsizlikten dolayı,
yoksulluktan dolayı atlayacaklarını söylüyorlar. Buradan
duyurmuş olalım, en azından gerekli önlemler alınsın;
vatandaşın içinde bulunduğu durum bu maalesef.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Alınan
karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan
Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ve Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci maddesi
kabul edilmişti.
2nci madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Yıldırım
Kaya Ali
Keven Serkan
Topal
Ankara Yozgat Hatay
Suat
Özcan Lale
Karabıyık Burcu
Köksal
Muğla Bursa Afyonkarahisar
Mustafa
Adıgüzel
Ordu
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ali Kevenin.
Buyurun Sayın Keven.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ KEVEN (Yozgat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifi doğrultusunda grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, içinde yaşamakta
olduğumuz Regaip Kandilinin tüm İslam dünyası için
barış ve adalet getirmesini diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; cumhuriyet değerlerinin, laik eğitim
sisteminin tam kalbinden vurulmaya çalışıldığı
bir dönemde 1,5 milyona yakın öğretmenimizi kapsayan Öğretmenlik
Meslek Kanunu Teklifini görüşüyoruz. Salı günü Millet Meclisinin
önünde öğretmenlerin iteklendiği, tekmelendiği, susturulmak
istenildiği bir günü unutmuyoruz. Meclisin kapısı önünde ve
Millî Eğitim Bakanlığı önünde bu yasa teklifine
karşı yiğitçe direnen, tavır koyan, duruş sergileyen
EĞİTİM-İŞ ve EĞİTİM-SENin Başkan,
yönetici ve üyelerini, sevgili meslektaşlarımı buradan, Türkiye
Büyük Millet Meclisinden selamlıyorum, onlara saygılar iletiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; getirilen kanun teklifi bu hâliyle, Başöğretmenimiz
Atatürkün yeni nesilleri emanet edecek kadar güvendiği öğretmenlik
mesleğinin hak ettiği yere gelmesini sağlamak bir yana,
onları 12 maddelik bir yasaya hapsediyor. Bakınız sayın
milletvekilleri, Hâkimler ve Savcılar Kanunu 122 madde olup hâkim ve
savcı sayısı Türkiyemizde 23 bin civarında. Türk Tabipleri
Birliği Kanunu 64 madde olup doktor sayısı 170 bin
civarında. Öğretmen meslektaşlarımızın
sayısı 1,5 milyona yakın ama 12 maddelik bir kanun teklifiyle
hiçbir soruna çare olmayan, tamamen dayatma ürünü bir teklifi getiriyorsunuz.
Eğitimi, öğretimi ne kadar ciddiye aldığınız
görülüyor, ortada.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu kanun teklifi eğitimin
paydaşlarının, sendikaların, üniversitelerin, milletin
temsilcilerinin görüşleri alınmadan
hazırlanmıştır. Bu teklif öğretmenin çalışma
koşullarını ve niteliğini artırmaktan uzak olmakla
beraber yeni sıkıntılara yol açma potansiyeline sahiptir.
Bakınız, kanun teklifi, okuldaki çalışma
barışını bozacak ve öğretmenlerimizi kendi
arasında bir rekabet sistemine sokacak olup kısır
çekişmeler yaratacak ve eğitimde iç barışı
bozacaktır. Üstelik, yaptığınız her sınav ve her
mülakat bu kadar şaibeli ve şeffaflıktan uzakken
meslektaşlarımızı hangi yüzle ve nasıl sınav
yapacaksınız merak ediyorum.
Elinizi vicdanınıza
koyun ve düşünün, öğretmenlerin tek sorunu uzman öğretmenlik ve
başöğretmenlik midir? Öğretmenlerin sizden talepleri kariyer
basamakları mıdır yalnız? 1739 sayılı Millî
Eğitim Temel Kanunu madde 43 Öğretmenlik, Devletin eğitim,
öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir
ihtisas mesleğidir. demektedir yani öğretmenlik zaten bir ihtisas
mesleği olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, tüm öğretmenlerimiz
uzman olarak kabul edilir. Üstelik, Başöğretmenimiz Atatürke verilen
başöğretmenlik makamının bir kariyer unvanı olarak
getirilmesi asla kabul edilemez. Bu ülkenin tek başöğretmeni
vardır, o da cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürktür.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifini
hazırlayanlara tavsiyem, bunun adını öğretmenleri
ayrıştırma kanunu diye değiştirin çünkü sizin
amacınız üzüm yemek değil, resmen bağcıyı dövmek.
İşte, salı günü yüce Meclisin kapısında gördük,
öğretmenleri bu kapıda dövdürdünüz. Neden? Kendileriyle ilgili bir
konuda gelip görüş bildirmesinler diye. Böyle bir şey olabilir mi?
Öğretmen konuşmayacaksa bu ülkede sevgili arkadaşlarım, kim
konuşacak? El insaf!
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öğretmenlik mesleğinin akademik
niteliklerini yükseltmek, kapsamlı bir araştırmayla ve
eğitim sendikalarıyla birlikte değerlendirilmelidir. Böyle
yarım yamalak bir kanun teklifi olmaz çünkü bu teklifte, özel okullarda
asgari ücretle çalıştırılan öğretmenler maalesef yok,
halk eğitimde çalışan usta öğretici öğretmenler yok,
PIKTES programında çalışan öğretmenlerimiz yok, özel
rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerimiz yok,
sözleşmeli öğretmenlerin mazerete dayalı tayin hakları ve
özlük haklarıyla ilgili hiçbir şey yok, ücretli öğretmenlik
uygulamasına son verileceği gibi bir madde hiç yok; yani
öğretmen yok sevgili arkadaşlarım, öğretmen yok. Bu yasa
başından eksiktir, yetersizdir ve eğitimde iç barışı
sağlamayacaktır. Gelin bu meseleyi hep birlikte ortak masada
çözelim, istişare edelim yani danışarak çözelim. diyoruz ama
siz Hayır, bizim zaten sayımız yeterli, istediğimiz gibi
dayatırız. diyorsunuz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünya öğretmenleri açısından bir
toplu sözleşme niteliğinde olan ve Türkiyenin de
imzaladığı Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi kararı
eksiksiz olarak hayata geçirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ALİ KEVEN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öğretmenlik mesleğini
güçlendirecek bu tavsiye kararlarına uymanız birçok sorunu da
çözecektir.
Tüm bu tavsiyelerimiz ve
eleştirilerimiz dikkate alınmadığı sürece ve
öğretmenler Meclisin önünde tartaklandığı sürece bunun
adı Öğretmenlik Meslek Kanunu değil öğretmeni
ayrıştırma kanunu olacaktır; Öğretmenlik Meslek
Kanunu öğretmenleri ayrıştırma kanunu olarak tarihte yer
alacaktır.
Bilesiniz ki tarih
yalnız direnenleri yazar, diktatörleri asla değil.
Genel Kurulu saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 2- (1) Bu Kanun,
eğitim ve öğretim hizmetlerini yürüten kamu ve özel kurumlarda
çalışan tüm öğretmenleri kapsar.
Hasan
Subaşı Ümit
Beyaz Yasin
Öztürk
Antalya
İstanbul
Denizli
İmam
Hüseyin Filiz Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Gaziantep
Adana Konya
Hayrettin
Nuhoğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurun, size bir söz vereceğim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Samsunun
İlkadım ilçesinde bulunun Atatürk Onur Anıtına yapılan
saldırıya ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Samsunun
İlkadım ilçesinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919
tarihinde Samsun'a ayak basmasını temsil eden Onur Anıtı'na
bir saldırı yapılmıştır. Bu menfur
saldırıyı gerçekleştiren 2 şahıs Samsun Emniyet
Müdürlüğü ekiplerince kısa sürede yakalanmıştır.
Şunu bütün dünya bilsin
ki: Atatürk, aziz milletimizin millî bir değeridir. Atatürk'e
saldıranlar vatan, millet ve cumhuriyet düşmanlarıdır. Bu
alçak saldırının planlı ve provokatif bir saldırı
olduğunu düşünüyoruz. Saldırganların ardındaki
yönlendiricilerin de bir an önce aydınlatılmasını bekliyor,
bu çirkin saldırıyı ve millî ve manevi değerlerimizi hedef
alan bütün saldırıları şiddetle kınıyoruz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ve Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Evet, önerge
üzerinde söz talebi Sayın Yasin Öztürk'ün.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifinin 2nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, öncelikle başta
ülkemizin Başöğretmeni Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,
eğitim şehitlerimiz Aybüke Yalçın'ı, Fırat Yılmaz
Çakıroğlu'nu, Necmettin Yılmaz'ı ve bu ülkenin
çocuklarını eğitmek yolunda canlarını feda eden bütün
şehit öğretmenlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 2nci
maddesi Bu kanun; eğitim öğretim hizmetlerini yürüten
öğretmenleri kapsar. hükmünü içermektedir. Kanun teklifi, yürürlük ve
yürütme maddeleri dâhil olmak üzere 12 maddeden oluşmaktadır. Bu
zorunlu 2 maddeyi geçin, kalıyor 10 madde. Görüştüğümüz kanun
teklifi bir meslek kanunu. Kanun maddelerinin sayısal çoğunluğu
bir kriter değildir ama eğitim ve öğretim hizmetlerini
yürütmekle görevli öğretmenlerimize ilişkin bir mevzuat da 10
maddeyle sınırlandırılamaz, uygulama çıkarılacak
yönetmeliklere bırakılamaz.
Değerli milletvekilleri,
ülkeler, eğitim sistemlerini daha iyi, daha kaliteli ve daha verimli hâle
getirmek için sürekli bir çaba içerisindedir. Bunun için, en büyük
yatırımlarını öğretmenlerine yapıyorlar çünkü bir
öğretmen işini severek yapıyorsa, iyi bir çalışma
ortamı sağlanmışsa, maddi imkânsızlıklarla
boğuşmuyorsa, mesleki gelişimlerinin önünde bir engel yoksa,
üzerinde bir siyasi baskı hissetmiyorsa ülke ve gelecek nesiller garanti
altındadır.
Ülkemizin en temel sorunu,
öncelikle eğitim. Eğitim sorunu çözüldükten sonra önümüzde hangi
sorun olursa hepsi çözülür çünkü bugünün doktor olacak çocukları
sağlık sistemindeki sorunları; hâkim, savcı olacak
çocukları hukuk sistemimizdeki sorunları; mühendis olacak
çocukları teknolojik sorunlarımızı; siyasetçi olacak
çocukları ise ülkenin her sorununu çözmeye adaydır; yeter ki
eğitim sistemimizi doğru kuralım. Bugünden atılacak
sağlam temeller ülkenin kaderini belirleyecektir; yeter ki bu konuda uzun
vadeli, sabırlı bir devlet politikası oluşturulsun. Dünyada
gelişmiş ülkelere bakıldığında, iktidarlar
değişse bile eğitim sistemlerinin, müfredatlarının
değişmediği görülür. Bu ülkelerde değişen tek
şey, kalitenin teknolojik imkânlar doğrultusunda
artırılmasına yöneliktir ancak ve ne yazık ki ülkemizdeki
eğitim sistemi aynı iktidar döneminde bile defalarca
değiştirilmiş, hem öğretmenler hem öğrenciler, deneme
yanılma yoluyla sisteme ayak uydurmaya zorlanmıştır. AK
PARTİsi, iktidara geldiği günden bu yana 8 bakan
değişmiştir; 16 kez müfredat, sınav sistemi, ölçme
değerlendirme değişikliği yapılmıştır;
Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliği
14 kez değişmiştir. Görüldüğü üzere, bu iktidar döneminde
eğitime ilişkin yapılan tüm düzenlemeler hem eğitim
sistemimize hem öğretmenlerimize zarar vermiştir. Bu teklif de bu
hâliyle zarar hanesinin başında yer almaya mahkûmdur.
Öyle sığ,
öğretmenlerin beklentilerini karşılayamayan öyle bir teklif
hazırlanmıştır ki teklifte, öğretmenlere özgü hükümler
içeren konular bile unutulmuştur. Mesela, özel eğitim kurumlarında
çalışan öğretmenler, eğitim yöneticileri ve denetçiler
kapsam dışında tutulmuştur. 3600 ek gösterge için
yıllarca bekletilen öğretmenlerimiz bu kanun teklifinde, seçim
yatırımı hesabıyla, bir yıl daha oyalanmaktadır.
Bu kanun teklifinde, öğretmen haklarını iyileştirecek
maddeler, ek görev ve ders ücretlerini içeren hükümler, nitelikli öğretmen
yetiştirilmesine yönelik hedefler, adil bir atanma ve nakil sistemine dair
maddeler unutulmuştur. Bu teklifte, kadrolu ve sözleşmeli
öğretmenler arasındaki ayrımın
kaldırılmasına dair bir ifade yokken öğretmen, uzman
öğretmen, başöğretmen kadroları oluşturularak
ayrımcılıkta seviye atlanmıştır. Bu teklifle,
güya, adaylık sınavı kaldırılmıştır ama
yerine getirilen adaylık değerlendirme komisyonuyla, siyasi
kadrolaşma yasal zemine oturtulmak istenmiştir.
Değerli milletvekilleri,
genç nesilleri emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz, dağ gibi
sorunlarla boğuşmaktadır. Norm kadro, yer değiştirme,
sözleşmeli öğretmenlere eş durumu tayini hakkı verilmesi,
zorunlu hizmet bölgelerinin teşvik edilmesi, sözleşmeli
öğretmenliğin kaldırılması, ücretli öğretmen
sorunu, kayırmacılık, haksız atamalar bu sorunlardan sadece
birkaçıdır ve bu teklif, saymaya çalıştığım
bu sorunların hiçbirini çözmeyi kapsamamaktadır.
Değerli milletvekilleri,
sözleşmeli ve ücretli öğretmen istihdamını
yaygınlaştırarak eğitimde de sömürü düzeninin
kapılarını ardına kadar açan iktidar, ülkemizde
eğitimin en büyük sorunlarından biri olan öğretmen
açığına ve ataması yapılmayan öğretmenlerimize
gözlerini kapatıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Bugün, 439.289 öğretmenimiz atama bekliyor. Sayıları neredeyse
55 ülkenin nüfusunu geçen öğretmen kardeşlerimiz bir yandan atama
beklerken, diğer yandan işsizlikle boğuşuyor. Peki,
öğretmene itibar kazandıracağını söyleyen iktidar ne
yapıyor? Ücretli öğretmenlik gibi bir nevi ucuz iş gücü
sayılabilecek bir uygulamayı âdeta
yaygınlaştırıyor. Bu uygulama ayıptır ve Türkiye
bir an evvel bu ayıptan kurtulmalıdır. İtibardan tasarruf
edemeyenler eğitimden tasarruf ediyor. Eğitim fakültelerinden
öğretmenlik hayaliyle mezun olan ama atanamadığı için
psikolojisi bozulan bu gençler ne yapacak; çalışmayacak mı,
evlenmeyecek mi, bir yaşam kurmayacak mı; geleceğe güvenle
bakmayacaklar mı? Bu genç çocuklar, öğretmen olmak istiyor, torpil ve
kayırmacılık kurbanı olmak istemiyorlar.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen yürüten
ibaresinin sürdüren olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul Muş Bitlis
Kemal
Bülbül Muazzez
Orhan Işık Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Antalya Van Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, oylamalarda tam el kaldırmadığınız
zaman biz ikilemde kalıyoruz burada. Rica ediyorum, en azından Genel
Kurulda olan milletvekilleri oylamalara iştirak etsinler.
Önerge üzerinde söz talebi
Sayın Oya Ersoyun.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, AKP kesintisiz olarak yirmi yıldır iktidarda.
Bu süreç boyunca nüfusun yarısından çoğu AKPnin eğitim
sisteminden geçti, yaşı 27den küçük bütün çocuklara AKP tarafından
eğitim verildi; tam 17 kez eğitim sistemi, 8 kez de bakan
değişti; her değişim bir kaos, yeni çarpıklıklar
getirdi. Sonuç, OECDnin Küresel Eğitim Araştırmasında
Türkiye 76 ülke arasında 41inci sırada. Evet, 2002den beri de
sürekli gerileme var. Vatandaşların dörtte 3ü eğitim sisteminin
eskiye göre daha da kötüye gittiğini ve öğrencilerin kaliteli
eğitime ulaşamadığını ifade ediyor. Asıl
sonuç ne biliyor musunuz? Yirmi yıl boyunca milyonlarca genç insanımızın
geleceğiyle oynandı ve aklı, bilinci, vicdanı
çarpıtıldı.
Peki, AKP bunları
yaparken bir sistemden, bir modelden mi hareket ediyor? Elbette hayır,
AKPye yön veren akıl hocalarının, özellikle de sarayda
oturanın fıtratından hareket ediyor. Bugün karşı
karşıya kaldığımız yıkım, beş yüz
yıl önceki Osmanlının yönetim biçimini ve bin beş yüz
yıl önceki dinin toplum ilişkilerini, iki bin beş yüz yıl
önceki Orta Asya masallarını yeniden kurma hayalidir; kindar ve
dindar nesli yaratma ucubeliğidir; eline mikrofon tutuşturulup
Sayın Kılıçdaroğluna hakaret ettirilen çocukluktur;
Kanıma dokunuyordu, o yüzden öldürdüm Hrantı. diyen
kindarlıktır ve Deniz Poyrazı katletme gerekçesi olarak
kutsallarıma küfreden HDPyi hedef gösteren dindarlıktır.
Bu toplumun aklını,
bilincini ve vicdanını yok ediyorsunuz. Halkların birlikte
yaşama, üretme, ortak bir gelecek kurma hedefini yok ediyorsunuz. Size
neden gerici diyoruz biliyor musunuz? Çünkü sizler, ta beş yüz yıl
geride kalmış Osmanlıyı, bin beş yüz yıl geride
kalmış din esaslı toplum düzenini yeniden hortlatmaya çalışıyorsunuz
da ondan.
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Hayda, ayıp ya, ayıp! Ayıp!
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Buna nasıl müsaade ediyorsunuz Başkanım ya?
OYA ERSOY (Devamla) Geride
olduğunuz için gericisiniz.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Sayın Başkan, buna müsaade edemezsiniz. O nasıl bir
cümle!
OYA ERSOY (Devamla) 2002de
devraldığınız iktidarı, bu toplumu daha da geriye
götürmek için kullandığınız için gericisiniz.
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Sayın Başkan, dine hakaret ediyor, inançlara hakaret ediyor.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Hadsiz!
OYA ERSOY (Devamla) Bilim
ilerledi, evrensel hukuk ilerledi, akılla, mantıkla hareket etmek
başarının ön koşulu oldu.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Hadsiz! Yürü oradan!
OYA ERSOY (Devamla)
Bağırmayın.
Biliyorum, anlamanız zor
ama ok atmayı teknolojik olarak ne kadar geliştirirseniz
geliştirin Aya gönderemezsiniz.
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Bu mübarek günde İslama hakaret edemezsiniz. Yazıklar
olsun sana!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Yazıklar olsun!
OYA ERSOY (Devamla)
Biyoloji dersinden evrimi çıkardığınızda Galapagos
Adasını haritadan silemezsiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FATİH ŞAHİN
(Ankara) Bu gece Regaip Kandili. Yazıklar olsun!
OYA ERSOY (Devamla) Ve
felsefenin yerine tasavvufu koyduğunuzda düşüncenin varlığını
öne geçiremezsiniz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Başkanım, uyarır mısınız; İslama hakaret
ediyor. İslama hakaret edemez!
OYA ERSOY (Devamla) Ve en
büyük korktuğunuzla yüzleşelim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Temiz dil kullansın, saldırmasın. Temiz dil kullansın,
insanların inançlarıyla oynamasın! İnsanların
inançlarıyla oynamasın!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Terbiyesiz!
OYA ERSOY (Devamla) Biz
kadınlar, özgür olabileceğimizi öğrendik ve ne beş yüz
yıl ne bin beş yüz yıl öncesine gitmeye hiç niyetimiz yok;
götüremezsiniz.
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Sen kabul etmeyebilirsin, inanmayabilirsin ama hakaret edemezsin.
OYA ERSOY (Devamla) Gelelim
teklifinize. Bir eğitim sistemi ancak öğretmenleri kadar iyidir.
Ülkelerin eğitim sistemleri incelendiğinde, başarıdaki en
önemli anahtarın, en iyilerin öğretmen olarak yetiştirilmesi ve
istihdam edilmesi olduğunu gösterir.
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Tek sermayeniz saldırmak ve böyle hakaret etmek, başka bir şey
yok. Ayıp!
EROL KAVUNCU (Çorum)
Hortlak sensin! Hortlak sensin!
OYA ERSOY (Devamla) Ya
bizim öğretmenlerimiz? Kevser, Halil Mustafa, İsa, Nurcan, Hilal,
Güler, Ersin, Mustafa Kaya; ataması yapılmadığı için
intihar eden öğretmenlerimiz. Bunun sorumlusu sizsiniz.
EROL KAVUNCU (Çorum)
Hortlak görmek isteyen kürsüye baksın.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Hakaretinizi geri alın!
OYA ERSOY (Devamla) Siz,
gerici, piyasacı, kayırmacı eğitim
politikalarınız nedeniyle öğretmenleri intihara sürüklüyorsunuz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Terbiyesizliğin
âlemi yok! Başkanım
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Terbiyesiz!
OYA ERSOY (Devamla) 700 bin
ataması yapılmayan öğretmen var ama teklifte çözüm için tek bir
adım yok.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Ne alakası var, İslamla bunun ne alakası var! Terbiyesiz
kadın!
OYA ERSOY (Devamla)
Öğretmenlerimizin ekonomik, sosyal haklarını artıracak,
toplumsal itibarını yeniden kazandıracak adımlar da yok.
Peki, ne var? Öğretmenliği bir kariyer mesleği yapma çabanız
var.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Ayıptır ya! İnanmayabilirsin, inananlara saygı duymak
zorundasın.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Saygısız!
OYA ERSOY (Devamla)
Kulaklarınızı açın, sokaktaki öğretmenlere kulak
verin.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Kendin inanmayabilirsin, saygısızlık yapamazsın!
OYA ERSOY (Devamla)
Öğretmenlik mesleği bir kariyer mesleği değil bir ihtisas
mesleğidir. diyorlar, bunu dinleyin. Siz, bu yasa tasarısıyla,
eğitim alanında yarattığınız devasa
sorunları bugün daha da derinleştiriyorsunuz.
ŞAHİN TİN
(Denizli) Teröristlerin öldürdüğü öğretmenlerden bahset.
OYA ERSOY (Devamla) En
büyük düşman ilan ettiğiniz cumhuriyeti başöğretmenlik
gibi bir sıfatı sıradanlaştırarak aklınızca
alt edeceksiniz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Cumhuriyetin düşmanı sizsiniz.
OYA ERSOY (Devamla) Küçük
akıllar küçük hesaplar yapar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
OYA ERSOY (Devamla)
Adaylık sınavının yerine değerlendirme komisyonunu
koyarak ne yapacaksınız? Liyakatsiz ama AKP yakını
torpillilere paye dağıtacaksınız. Amacınız,
iktidara her koşulda biat eden molla öğretmenler yaratmak.
Tekrar söylüyorum, tekrar
bilgilendiriyorum, 76 ülke içinde 41inci sıradayız; çözülmesi
gereken sorun da budur. Bu sorun, öğretmenleri
sınıflandırarak, yeni sıfatlar icat edilerek çözülemez;
yapılması gereken, bütün öğretmenleri kadrolu hâle getirmektir.
Siz bu yasayı derhâl geri çekin. İnsan ana diliyle felsefe yapar,
bilim yapar; Kürtçeyi özgür bırakın. Kadın kendi diliyle
özgürleşir; kadınları özgür bırakın. Çocuk,
çocukluğuyla gelişir; çocukları özgür bırakın. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Terbiyesiz, utanmaz!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Utanmadan konuşuyor, utanmadan!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Meclis kürsüsünden bu milletin kahir ekseriyetinin inancına
açıkça hakaret edilmektedir; bu, bir suçtur, gereği
yapılmalıdır.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Doğru bir şey demiyorsun, öyle bir
şey söylemedi.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ya, tutanaklar ortada ya, tutanaklar var
ya!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bir inanca hakaret edilecek mevki burası değildir.
OYA ERSOY (İstanbul)
Ne inancı? Ne inancı?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bir inanca, Müslümanlığa böyle bir hadsizlik olamaz!
EROL KAVUNCU (Çorum) Din
düşmanı!
ŞAHİN TİN
(Denizli) Müslüman ülkesinde salyangoz satıyor bunlar.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Yüzde 99u Müslüman olan bir ülkenin inancına bu yapılamaz!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Bilerek diyor, bu provokasyondur Başkanım.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bu, bir provokasyondur, suçtur, gereği
yapılmalıdır!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Gereğini yapın, özür dilesin Başkanım.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
OYA ERSOY (İstanbul)
Din esaslı toplum için
Bu ne demek ya? Bunun adı laikliktir ya!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Özür dileyecek!
ŞAHİN TİN
(Denizli) Ceza verin.
BAŞKAN Divan olarak
konuşmacının söylediğini takip edemediğimiz için
duymadık. Tutanakları istedim.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Ara verin, bakın o zaman Başkanım.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Ara verin Sayın Başkan.
BAŞKAN Müsaade edin
canım, tutanakları istedim, bakacağım.
OYA ERSOY (İstanbul)
Hadi bakın, hadi, verin, buradan ceza verin de
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Can.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Hatip, İslami değerlere karşı
gereken hassasiyeti göstermemiştir, ötekileyici bir dil
kullanmıştır. Müsaadeniz olursa kürsüden cevap vermek isterim.
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ne demiştir? Ne demiştir
Sayın Başkan?
OYA ERSOY (İstanbul)
Ne dedim, ne dedim? Ne dedim?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Ya, daha ne dediğini bilmiyorsun, ne dediğini! Boş
boş konuşuyorsun bir de oradan!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ne dedi, ne dedi? Ya, ne dedi?
OYA ERSOY (İstanbul)
Ne dediğimi söylesin.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ne dediğini söyle!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Haddini bil!
EROL KAVUNCU (Çorum) Siz
iyi biliyorsunuz ne dediğini.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Utanmazlar, bir de utanmadan konuşuyorsunuz!
EROL KAVUNCU (Çorum) Ne
dediğini iyi biliyorsunuz.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ya, tutanakta var,
çarpıtıyorsunuz! Bak, konuşma metninde var.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, İstanbul
Milletvekili Oya Ersoyun 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yapmış olduğu
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün Regaip Kandili; üç
aylara girdik, mübarek günlerdeyiz.
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Özellikle yapıyor zaten!
RAMAZAN CAN (Devamla)
Mübarek günlerdeyiz, bin beş yüz yıl önce diye geçmişe bir
atıf yaparak İslami değerleri hiç kimse
aşağılayamaz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Herkes haddini, hududunu, sınırını
bilecek.
OYA ERSOY (İstanbul)
Bu ülke laik bir hukuk devletiyse eğer Anayasada da bu yazıyorsa
herkes bu haddi bilecek!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
İnanmayabilirsin, saygı göstereceksin!
RAMAZAN CAN (Devamla)
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kutsal değerlerimize kimseye laf
ettirmeyiz. Herkes haddini, hududunu bilecek. Eğer maksadını
aşmışsa gelsin, burada sözlerini geri alsın...
OYA ERSOY (İstanbul)
Hayır, hayır.
RAMAZAN CAN (Devamla)
sözlerini vuzuha kavuştursun. Aksi takdirde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulu olarak sizi telin ederiz, sizi kınarız, sizi
ademimahkûmiyete mahkûm ederiz.
Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Çarpıtma!
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Kimse dinimize küfredemez. Özellikle yapıyor zaten.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
İnanmayabilirsiniz ama saygı göstermeniz gerekiyor!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Bunların hiç kutsalı yok ki. Hiç kutsalları yok. Rezil
olmuşsunuz be!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) İnancıma saygı göstereceksiniz!
OYA ERSOY (İstanbul)
Sen de benim inancıma saygı göstereceksin! Bu ülke laik bir hukuk
devletidir, inanmayana da saygı göstereceksin, inanana da!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) İnancıma saygı göstereceksin!
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Dine küfretmek özgürlük değildir!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) İnancıma saygı göstereceksin, ne biçim
konuşuyorsun! Utanmaz! Utanmaz!
BAŞKAN Sayın
Beştaş
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ben ayaktayım.
Arkadaşlar, müsaade
ederseniz
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ya, çarpıtıyorlar.
EROL KAVUNCU (Çorum) Tam da
orada işte bak, tam da orada
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Terbiyesiz!
EROL KAVUNCU (Çorum)
Laiklik bana hakaret etmeyi gerektirmiyor. Bunu ihlal ediyorsun. İhlal
ettin kürsüden sen! Laik ve hukuk devletini ihlal ettin!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bu mübarek günde dinime hakaret edemezsin sen! (AK PARTİ ve HDP
sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ya, siz kimi tehdit ediyorsunuz ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Siz bakanlık
yapmışsınız ya.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Grup Başkan Vekili ayakta, onlar da
BAŞKAN Sayın
Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, bir susarlarsa
başlayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması ile İstanbul Milletvekili Oya
Ersoyun 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yapmış olduğu konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bir kere, din, inanç, hiç kimsenin tekelinde
değil, bu iktidar grubunun tekelinde de değil. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
EROL KAVUNCU (Çorum)
Sövmek
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sövmek ne? Hakaret etmeye hakkınız yok!
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Böyle bir şey yok ya!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sizin inanç dediğiniz bizim de
inançlarımızdır, böyle bir şey olmaz, böyle bir şeyi
kabul edemeyiz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Benim inancıma burada hakaret edildi!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, bizim vekilimizin
konuşma metni elimizde. Zaten siz de tutanakları istediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Vekilimizin söyledikleri inançla ilgili değil.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Şu milletin hiçbir değerini tanımıyorsunuz ya!
Yazıklar olsun size! Utanmaz! Utanmazlar sizi!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Vekilimizin anlatmaya
çalıştığı fikirler, politikalar ve bu konudaki toplum
düzenine dair düşüncelerdir. Yoksa bir ülkedeki inanca
saygısızlık etmek ya da hakaret etmek gibi bir durum söz konusu
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Yaptınız!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Terbiyesiz, bir de el işareti yapıyorsun. Hiç utanman yok!
Ahlaksız!
OYA ERSOY (İstanbul)
Bu bile dediklerimi doğru kılıyor.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ya, bir önce saygıyı öğrenin ya! Önce
saygıyı öğrenin ya!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Ya, ne dediğini bir dinleyin, ne dediğini. Tutanaklara
bakın. Metinden konuşmadı o, tutanaklarınıza
bakın.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ya, kime bağırıyorsunuz siz! Ben
ayaktayım, siz kime bağırıyorsunuz ya! Kime
bağırıyorsunuz! (AK PARTİ sıralarından Size
bağırıyoruz. sesleri)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ
(Adana) Hakarete sahip çıktınız.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Kutsalımıza, değerlerimize, inançlarımıza
hakaret edenlere bağırıyoruz!
OYA ERSOY (İstanbul)
Linç kültürü dediğim bu.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Başkan, bir şey söylemeyecek misiniz?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) İnsan Hakları Komisyonu Başkanı,
yakışıyor, yakışıyor. İnsan Hakları
Komisyonu Başkanına yakışıyor.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Olabilir. İnancım
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ya, Komisyon Başkanısın!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Evet, Komisyon Başkanı.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) İnsan Hakları Komisyon
Başkanısın ya, ayıp ya! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Ayıp size be! Hiç mi kutsalınız yok!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Milletin, aile bireylerinin değerlerine milletin kürsüsünden
hakaret eden burada barınamaz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Evet, şu anda kendinize bir mağduriyet
devşirmeye çalışıyorsunuz, inanç üzerinden yine politika
geliştirmeye çalışıyorsunuz ama buradan size ekmek
çıkmaz, buradan size bir şey çıkmaz. Böyle tepkiyle bir şey
kazanamazsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, müsaade edin.
Sayın milletvekilleri,
bakın, Grup Başkan Vekili hakaret gibi bir
kasıtlarının olmadığını ifade ediyor. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan Vekili konuşmadı ki
Başkanım ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ya, bir inançlı siz misiniz bu
ülkede! Bu Mecliste tek inanç sizin mi! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Müsaade edin,
cümlelerini bitirsin.
Tamamlayın sözlerinizi
lütfen.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Ayrıca maskesiz olarak avaz
avaz bağırıyorlar.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, burada bana uyarı yapma
hakkınız var ama öncelikle ayakta tehdide varan sözleri
kuranları rica ediyorum bir gözlemlemenizi istiyorum. Birincisi, inanç
EROL KAVUNCU (Çorum) Ya,
her türlü küfrü yap, ses çıkarmayalım!
BAŞKAN İyi de
yani Sayın Meral Hanım ben size ne dedim şimdi?
Laflarınızı bitirin dedim, bir şey demedim ki.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hiç konuşamadım ki.
BAŞKAN E, Buyurun,
devam edin. dedim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hiç konuşamadım ki.
BAŞKAN Ya, ne
istiyorsunuz anlamıyorum ki.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Yani böyle ayağa kalkmışlar İnancımıza
hakaret ediyorlar. diye. O inanç sizin tekelinizde değil diyorum.
EROL KAVUNCU (Çorum) Allah
Allah!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bu ülkede milyonlarca insanın
inancıdır.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Ya, bizim inancımız, bizim!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Buna herkes saygı duymak zorundadır.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bizim inancımıza siz laf ettiniz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bu konuda bir düşünce
açıklamasını
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Düşünce açıklaması olamaz. Benim inancıma söverek
düşünce açıklayamazsınız. Hadsizler!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt)
bir politikayı, bir tahlili inanca tahvil
ederek kendilerince bir tepki yaratmaya çalışıyorlar, bunu kabul
etmiyoruz. Tutanaklar da gelsin. Hatibimizin sözleri elimizdedir. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
OYA ERSOY (İstanbul)
İşte dil koparmak bu. Özgürce düşüncelerimi burada söylemeyeyim
mi?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ayıp ya! Bakanlık
yapmışsınız ya! Komisyon Başkanısın ya!
İnsan Hakları Komisyonu Başkanısın ya!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Olabilir. Benim inancıma hakaret edilecek, biz de
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) İnanç kimsenin tekelinde değil. diye önüne
gelen hakaret mi edecek yani!
BAŞKAN Evet,
Sayın Bülbül, buyurun.
32.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili
Oya Ersoyun 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yapmış olduğu konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, demin
yapılan konuşma -ne dersek diyelim- laiklikle savunulabilecek,
laikliğe dayanılarak mazur görülebilecek bir konuşma değil
kanaatimizce. HDPli konuşmacı açıkça beş yüz yıl
önceki
EROL KAVUNCU (Çorum) Bin
beş yüz yıl.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Hayır hayır, sırayla.
Beş yüz yıl önceki
Osmanlının kurallarıyla, kaidesiyle bin beş yüz yıl
önceki birtakım dinî kurallarla ki İslamiyeti tamamen bir dogma
kalıplar içerisine sokarak dinimizin hiç olmadığı şekilde
gösterilmesine ve İki bin beş yüz yıllık Orta Asya masalları
denilerek de kültür, medeniyet köklerimizin âdeta neredeyse tamamına
yönelik olarak provokatif bir konuşma yapılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Açalım
mikrofonu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Dolayısıyla, burada ifade edilen hususları asla ve
asla kabul etmek mümkün değildir. Bu hususta, biz, bu konuşmayı
kınadığımızı ifade etmek istiyoruz.
Yine laiklik
Bu
inançların, bu memlekette yaşayan herkesin inancının devlet
tarafından Anayasaya aykırı olmadığı sürece
özgürce yaşanması hususunu güvence altına alan bir meseledir
laiklik denilen hadise. Şimdi, laiklik adı altında birtakım
şeylere
Bunu bir dinsizlik veya din karşıtlığı
gibi Türkiye'nin ne yazık ki yıllardan beri
uğraştığı ve artık tartışmaktan
bıkıp usandığımız meselelerin burada hâlâ
ısıtılıp ısıtılıp önümüze
konulmasını da kabul etmediğimizi ifade etmek istiyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
Bu arada zaten
tutanakları istedim, tutanaklar geldiğinde kendim de
okuyacağım.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ve Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
3üncü maddeye geçmeden önce
Komisyonun bir söz talebi var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Başkanı Emrullah İşler'in, İstanbul Milletvekili Oya
Ersoyun 302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yapmış olduğu konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Az önce konuşan hatip,
Başöğretmenliği sıradanlaştırıyorsunuz.
gibi bir ifade kullandı. Tabii, Gazi Mustafa Kemal Atatürke verilen bir
unvan olduğu için bunu söylüyor ama maalesef, geçmişi bilmiyorlar.
Aslında Komisyonda da bu konuyu açıkladık ama ben size Köy
Enstitüleri Kanununu okuyorum. Kabul tarihi, 17/4/1940, madde 15, diyor ki:
Köy öğretmenlerinin işleri, gezici başöğretmenler ve ilk
tedrisat
diye devam ediyor. Sonra geliyoruz, Köy Enstitüleri Kanunu kabul
tarihi
Diğeri var, bir dakika, onu da okuyayım. Köy Okulları ve
Enstitüleri Teşkilatı Kanunu, kabul tarihi 19/6/1942. 1inci maddede
aynen şöyle okunuyor: Merkez kazası başöğretmenlerinden
bölge ilköğretim müfettişinin
diye devam ediyor. Aynı ifadeler
2nci maddede, 3üncü maddede, 5inci maddede bütün maddelerde geçiyor.
Dolayısıyla bir şeyi eleştirirken
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Senin eğitimin
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Ne demek istiyorsunuz? Anlamadım,
duyamadım.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) O zaman onları getir, konuşalım.
BAŞKAN Sayın Kayan
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Hayır, başöğretmenlik
ifadesi, bizim ihdas ettiğimiz bir olay değil, 1940lı
yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
uygulanmıştı.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Sayın Başkan, sizin getirdiğiniz de bu değil.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Dolayısıyla, kariyer
basamakları arasında bunun gelmesinin ne mahzuru var, onu söylemek
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Sayın Başkan, sizin getirdiğinizde görev tanımı yok,
yetki tanımı yok; sadece parasal farklılık var. Görev
tanımı yok, yetki tanımı yok. Var mı görev
tanımı?
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ve Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 3üncü madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3 adet önerge
vardır.
İlk okutacağım
2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Yıldırım
Kaya Ali
Keven Serkan
Topal
Ankara Yozgat Hatay
Lale
Karabıyık Suat
Özcan Mustafa
Adıgüzel
Bursa Muğla Ordu
Burcu
Köksal
Afyonkarahisar
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mahmut
Celadet Gaydalı Kemal
Bülbül
Ankara Bitlis Antalya
Muazzez
Orhan Işık Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Van Muş Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz Sayın Suat Özcanın.
Buyurun Sayın Özcan.
(CHP sıralarından alkışlar)
SUAT ÖZCAN (Muğla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Meslek Kanunu
Teklifinin 3üncü maddesiyle ilgili olarak grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eğitim, öğretmen,
öğrenci ilişkisini Çinlilerin bambu ağacını
yetiştirmesiyle ilişkilendirdiğimizde önce tohumu ekerler,
sularlar ve gübrelerler. Beş yıl boyunca sulanıp gübrelenen
bambu beşinci yıla kadar yeşermez, filiz vermez ancak
beşinci yılın sonuna doğru yeşermeye
başlayıp altı haftada
Öğretmenler, bu
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinden memnun değil; iş
barışını sağlamıyor, adaletsizlikleri,
eşitsizlikleri gidermiyor, özlük haklarını, örgütlenme ve
sendikal hakları güçlendirmiyor, öğretmenlerin ekonomik
sıkıntılarını iyileştirmiyor, aile birliğini
sağlamıyor, atanmayı bekleyenleri atamıyor,
sözleşmeli, ücretli öğretmenlerin sorunlarını çözmüyor,
engellilere kadro açmıyor, PİKTES öğretmenleriyle ilgilenmiyor.
Öğretmen ve öğrencileri yaz saati uygulamasıyla -özellikle
ilkokul öğrencilerini- sabahın karanlığında yollara
düşürmesi uygulamasına bile seyirci kalınıyor. Mevcut
uygulamayla, kadrolu-sözleşmeli-ücretli öğretmen
ayrımcılığı varken yeni sorunların ve
işsizliğin önü açılacaktır. Sınav odaklı
eğitim sistemine öğrencilerden sonra öğretmenler de katılacaktır.
Sınav stresi ve buna ayırdığı zamanla
öğretmenlerimizin mesleğini olumsuz etkilemeyecek midir?
Başöğretmenlik ve uzman öğretmenliğin öğretmenlerin
niteliksel gelişimine ve eğitimine ne gibi katkısı
olacaktır? Görev aynıyken unvanların alt ve üst ilişkisi
biçiminde düzenlenmesi çalışma düzenini bozucu bir etkiye sahip
olacaktır. Ücretli öğretmenlerin aldıkları ücreti hangi
vicdan kabul edebilir? Teklifin bir maddesi öğretmenliği bir ihtisas
mesleği olarak belirtmesine rağmen bir başka fıkrada
öğretmenliği kariyer basamaklarına ayırmaktadır,
öğretmenler zaten uzmandı. Bu süreçlerde, mülakatta liyakat esas
alınacak mıdır? Öğretmenler, kamuda öğretmenlik
mesleğine başladıklarında değil öğretmen
yetiştiren yükseköğretim kurumlarından mezun olduklarında
öğretmendirler. Bu sebeple, aday öğretmen diye bir tanım
olamaz, istihdam edilmiş bir öğretmen olur.
Teklifin 3üncü maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen Öğretmenlerin çalışma
şartları, eğitimde kalitenin yükseltilmesi için belirlenen
amaçları gerçekleştirmek üzere düzenlenir. ifadesi belirsizlik içermektedir.
Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik ilkesidir. Maddenin bu
hâliyle öğretmenlerin çalışma süre ve şekilleriyle ilgili
keyfî uygulamaların önü açılacaktır. Teklifin 3üncü maddesinin
(4)üncü fıkrasında Öğretmenlik mesleği; aday
öğretmenlik döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve
başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağına
ayrılır. denmektedir. Anayasanın 55inci maddesinde Ücret emeğin
karşılığıdır. Devlet, çalışanların
yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve
diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri
alır. denmektedir. Kanun teklifindeki kariyer basamakları
görev ve yetki farklılaşmasına dayanmaktadır. Teklifte
öğretmenler için öngörülen mesleki ilerleme unvanları, görev ve yetki
farklılaşması getirmeksizin farklı ücret elde etme
amacına matuftur. Teklif bu yönüyle Anayasanın 55inci maddesinin
Çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir
ücret elde etmeleri
hükmü ile Anayasanın 128inci maddesinde yer alan
memurların ve diğer kamu görevlilerinin görev ve yetkilerinin kanunla
düzenleneceği kariyer basamakları düzenlemesini içermediğinden
128inci maddeye aykırıdır.
Bu kapsamda, Millet
İttifakı iktidarında öğretmenler statüye
ayrılmayacaklar. Öğretmenlerin göreve
başladığındaki aylık ücretleri, en yüksek devlet memuru
maaşının brüt tutarının yüzde 50sinden
aşağı olmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SUAT ÖZCAN (Devamla)
Öğretmenlere 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü ve 24 Kasım
Öğretmenler Gününde birer maaş ikramiye verilecek. Emekli ve
çalışan öğretmenlerin maaşlarının
hesaplanmasında 3600 ek gösterge esas alınıp önceden emekli
olanlar da 3600 ek göstergeden yararlanacaklar. Öğretmenlere eğitim
öğretim dönemi başında bir maaş tutarında
hazırlık ödeneği verilecektir. Özel okullarda çalışan
öğretmenlerin ücretleri, resmî okullarda çalışan aynı
hizmet süresindeki öğretmenlerin en düşük maaşından daha
düşük olmayacak, öğretmenlere çalıştıkları her
dört yıla bir yıl fiilî hizmet zammı verilecek,
öğretmenlerin çalışma koşulları ve ekonomik
hakları ILO ve UNESCOnun ilgili tavsiye kararına aykırı
olmayacak diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz talebi Sayın Filiz
Kerestecioğlunun.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öğretmenler ne istiyor? Atanmak.
Öğretmenler ne istiyor? Eşit işe eşit ücret. Bu teklifte
bunlar var mı? Yok. Meslek kanunuyla ilgili olabilecek tek bir yenilik
yok, aksine piyasacı bir mantığı okulların içine,
öğretmenlerin arasına sokuyorsunuz. Bu düzenlemeyle zaten var olan
sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenileri
ekleniyor, aynı okulda öğretmenler arasında rekabet ortamı
tetikleniyor. Onlar Eşit işe eşit ücret. dedikçe
yaptıkları işler farklı olmasa da uzman öğretmenlere
ödenen eğitim öğretim tazminatının yüzde 20den yüzde 60a,
başöğretmenlere ödenen eğitim öğretim
tazminatınınsa yüzde 40tan yüzde 120ye yükseltilmesi teklif
ediliyor. Ayrıca, yine övünmüş Cumhurbaşkanı, Avrupa'da son
yirmi yılda öğretmen maaşlarını en çok
iyileştiren bizmişiz. Doğru bir kıyaslama için önce
enflasyon oranlarını kıyaslamak gerekir; iyileştirme olup
olmadığını da alım gücü değerlendirmesi ortaya
çıkarır. Sürekli Biz iktidara geldiğimizde
diyorsunuz ama siz
iktidara geldiğinizden beri ürünlerin fiyatı tam 7 kat
artmış. TÜRK-İŞin son raporuna göre, açlık
sınırı ile asgari geçim arasında ise 3 kuruşluk bir
fark kalmış. OECDnin 2021 öğretmen maaşlarıyla ilgili
hazırladığı verilerde de Türkiye 33 ülke arasında
28inci sırada. Yani çok iyi yapıyorsunuz, buna devam edin,
öğretmenler de sizi alkışlamaya devam edecek!
Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifini okuduğunuzda elinizde sıradan bir kariyer
geliştirme broşürü tutuyor gibisiniz; bir dizi sertifika
programıyla sadece para odaklı bir motivasyon. İhtisas
tanımını kanunla yapamazsınız; öğretmenlerin
yaşam koşullarını iyileştirirsiniz ve öğretmenler
kendileri uzmanlık geliştirmek istedikleri konuya zaman ve alan
ayırabildiklerinde kendilerini zaten eğitirler. Öğrencilere bunu
aktarmak, bilimsel bilgiyi doğru ve tarafsız aktarmak da zaten
öğretmenlerin temel görevidir.
Bir de eğitim sisteminin
felsefesine bakalım. Cumhurbaşkanı öğretmenlere seslenmiş
ve Sizlerden öğrencilerimizi dinamik, açık fikirli, üretken, sorumlu
olarak yetiştirmenizi bekliyoruz. demiş. Burada dinamik ve
açık fikirli kelimeleri dikkat çekici. Daha 1 Aralık 2021de
yapılan Millî Eğitim Bakanlığı Şûrasında
Okul Öncesi Eğitim Programında din eğitimi eklenmesi tavsiye
kararı kabul edilmişti. Henüz soyut düşünme biçimini
kazanamamış, ona yüklenen ideolojik eğitimin farkına
varamayacak, dolayısıyla bu konuda muhakeme de yapamayacak
çağdaki çocuklara okul öncesi -hangi neden ya da gerekçeyle olursa olsun-
dinî eğitim verilmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesinin çocuğun
üstün yararı ilkesiyle temelden çelişmektedir.
Öte yandan, tüm kademelerde
yazılı ve görsel medyada bir hadsizliktir gidiyor. Ülkenin Millî
Eğitim Bakanına bakıyorsunuz, Şanlıurfa'daki okul
ziyaretinde okul müdürüne öğrencilerin yanında Siz ne biçim
adamsınız ya, siz ne iş yapıyorsunuz? Para istediniz de
para mı vermedik? Gösterdiğiniz okullar böyleyse göstermedikleriniz
neler? diyebiliyor. Bakana soruyoruz, tüm çocukların evrensel ahlak
ilkelerini öğrenmesiyle, saygılı bir kişilik
kazandırılmasıyla sorumlu biri olarak bu mudur sizin çocuklara
örnek olacak davranışınız? Cumhurbaşkanına
bakıyorsunuz, o da almış, söylediği lafın
anlamını dahi bilmeyen bir çocuğu siyasi malzeme olarak
kullanıyor ve incitiyor o çocuğu. Onun ardından da bir
yayın kuruluşu çocuğa dün aynısını yapıyor.
Ben tek bir şey söyleyebilirim size: Çocuklardan elinizi çekin,
bırakın kendi özgür iradelerini kendileri geliştirsinler. Bu
tarz ve anlayış maalesef her yere, her kademeye sirayet ediyor.
Bugünlerde, bir de gündüz
kuşağı programlarında stüdyoya âdeta mahkeme kuruluyor.
Yurttaşlar burada yargılanıyor, azarlanıyor
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla)
mahremiyetleri ihlal ediliyor,
zaten travma yaşamış olan insanları şovun figürü
olarak kullanıyorlar. İşte, son olarak Esra Erolun
yaptığı; yüzünün görünmesini istemeyen 18 yaşında bir
genç kadına canlı yayında hakaret etti, psikolojik şiddet
uyguladı, kişilik haklarını ihlal ederek kadının
görüntülerini yayınladı. Asıl olan şudur: 18
yaşın altındaki herkes çocuktur ve çocuklara karşı işlenen
suçlarda rıza aranmaz. Failden adli kurumlarda hesap
sorulacağına, aksine, bu reality şovlarda mağdur
suçlanıyor ve yaşadıklarından sorumlu tutuluyor,
cezalandırılıyor. Bu tutum da şiddet uygulayanı
teşvik ediyor ve şiddetle mücadeleyi sekteye uğratıyor.
Sonrasında ise özrü kabahatinden büyük, sözde o kızı
koruyormuş. İfşa ederek hiçbir çocuğu
koruyamazsınız, kendinize gelin.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 3üncü maddesinin (2) numaralı
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
(2) Öğretmenlerin
çalışma şartları ve özlük hakları, eğitimde
kalitenin yükseltilmesi için belirlenen amaçları gerçekleştirmek
üzere düzenlenir.
Fahrettin
Yokuş Hasan
Subaşı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Konya
Antalya
Adana
Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz Dursun
Ataş
İstanbul
Gaziantep
Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Dursun Ataşın.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir. Başöğretmenimiz
Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi Öğretmenlerimiz yeni neslin
mimarlarıdır. Bir millet ancak öğretmenleri kadar güçlüdür. Bu
nedenle, öğretmenlerimize reva görülen bu meslek kanunu kabul edilemez. 12
maddelik teklif hiçbir meslek kanununa yakışmayacak şekilde
eksiktir. Tek adam sisteminin yansıması olarak her kanunda
gördüğümüz Meclis 3-5 madde çıkarsın, gerisini
Cumhurbaşkanına, bakanlığa bırakalım.
anlayışı ne yazık ki bu meslek kanununda da görülmektedir.
Kanun teklifi
hazırlanırken öğretmenlerin, sendikaların, akademisyenlerin
ve eğitimin diğer paydaşlarının fikirleri dahi
alınmamıştır. Ben yaptım oldu.
anlayışıyla hazırlanan, millî eğitimimiz
açısından yeni sıkıntılara yol açacak bu kanun
teklifinin önümüze getirilmesi Başöğretmen Atatürk'ün yeni nesilleri
emanet edecek kadar yücelttiği öğretmenlik mesleğinin AKP
tarafından değersizleştirilmesidir. Bu kanun teklifi hem Meclise
hem de öğretmenlere yapılmış büyük bir
saygısızlıktır. Bu ucube partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi değişmeden, eğitimi
yandaş nesil yetiştirme aracı gören anlayışla ne
öğretmenlerimizin sorunu çözülebilir ne de millî bir eğitim
politikası izlenebilir.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin görüşülen bu maddesi öğretmenlik mesleğinin
tanımını yapmış, öğretmenlik mesleğinin kariyer
basamaklarıyla mesleğe hazırlığını
açıklamıştır. Öğretmenlik mesleğinin kariyer
basamakları aday öğretmen öğretmen uzman öğretmen ve
başöğretmen olarak ayrılmaktadır. Yani öğretmenlerin
sözleşmeli, kadrolu, ücretli diye ayrıştırılması
yetmiyormuş gibi, şimdi de yeni bir ayrıştırma
yapılmaktadır. Bu düzenleme, çalışma
barışını bozacak, öğretmeni veli ve öğrenci
gözünde ayrıştıracak, öğretmene dair haksızca yeni
öğretmen iyi öğretmen kötü öğretmen ayrımı
oluşacak, bu ayrım, okulun öğrencisinden velisine kadar tüm
öznelerini bölecektir. Ayrıca, uzman öğretmen ve
başöğretmenin sınavlarının kim tarafından ve
nasıl yapılacağı belirsizdir. Cemaatlerden,
vakıflardan referansla, torpille listeler oluşturulacak, aynı
işi yapan öğretmenler ayrı ayrı ücret alacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'de AKP Hükûmetinin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne
tam 17 kez eğitim sistemi değişmiş, 8 kez de Millî
Eğitim Bakanı değişmiştir. Ancak eğitim her geçen
gün daha da kötüye gitmiş, öğretmenlik mesleğinin itibarı
yirmi yılda ayaklar altına alınmıştır. Şimdi
müjde diye yapılan bu 12 maddelik kanun teklifiyle hangi sorun
çözülecektir; eğitimin niteliği mi artırılacak,
öğretmenlerin sorunları mı çözülecek yoksa mesleğin
itibarı mı artırılacaktır? Bu kanun teklifinde, 700
bin civarında yani 55 ülkenin nüfusundan daha fazla olan atama bekleyen
öğretmenlerimiz yoktur, ucuz iş gücü olarak görülen özel okul
öğretmenleri yoktur, 100 bin ücretli öğretmenin sorunları
yoktur, sözleşmeli öğretmenlere kadro yoktur, öğretmenlerin
toplu sözleşme hakkı yoktur, yöneticilikte
kayırmacılığa son verecek bir düzenleme yoktur,
öğretmen atamadaki adaletsizliğe yol açan mülakat sisteminin
kaldırılması yoktur, zorunlu hizmet bölgelerinin teşvik
edilmesine dair bir madde de yoktur, öğretmenlere yönelik şiddet
sorununa çözüm yoktur, eğitimin asli unsuru olan öğretmenlerimize 24
Kasım Öğretmenler Gününde bir maaş ikramiye verilmesi yoktur,
3600 ek göstergenin tüm öğretmenlere verilmesi yoktur, hizmet içi
eğitim yoktur, nöbet ücreti yoktur, eş durumundan tayin hakkı
yoktur, il emri tayin hakkı verilmesi yoktur, norm kadro sorununa çözüm
yoktur; kısacası, bu kanun teklifinde eğitim sisteminin ve
öğretmenlerin hiçbir sorununa çözüm yoktur.
Değerli milletvekilleri,
milletimizin geleceğini emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin
sorunlarını çözmek hem milletimize karşı
sorumluluğumuz hem de bizleri de yetiştiren öğretmenlerimize
vefa borcumuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Bu nedenle, bu özensizce hazırlanmış kanun teklifinin geri
çekilerek, tüm paydaşların görüşü alınarak
öğretmenlerimize yakışır şekilde sorunları
çözecek kapsamlı bir meslek kanunu hazırlanması gerekmektedir.
Bu vesileyle de şehit
öğretmenlerimiz Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz, Neşe
Alten, Fırat Yılmaz Çakıroğlu ve ebediyete intikal
etmiş tüm öğretmenlerimizi saygı, rahmet ve minnetle
anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 2si
aynı mahiyette 3 adet önerge vardır. İlk okutacağım 2
önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ederiz.
Mahmut Celadet
Gaydalı Ömer
Öcalan Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Bitlis Şanlıurfa Kocaeli
Kemal
Bülbül Muazzez
Orhan Işık Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Antalya Van Muş
Hüseyin
Kaçmaz
Şırnak
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Yıldırım
Kaya Ali
Keven Serkan
Topal
Ankara Yozgat Hatay
İlhami
Özcan Aygun Suat
Özcan Lale
Karabıyık
Tekirdağ Muğla Bursa
Burcu
Köksal Mustafa
Adıgüzel
Afyonkarahisar Ordu
BAŞKAN - Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz Sayın Ömer Öcalan'ın.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, halkımızı,
cezaevinde haksızlığa uğrayan
yoldaşlarımızı buradan saygıyla selamlıyorum.
Cezaevlerinde büyük hak
ihlalleri yaşanmaktadır, çok sayıda hasta tutsak vardır.
Mehmet Hanifi Bilgin, otuz yıl cezaevinde kalmıştı, tahliye
olmasına dört beş ay kalmıştı, geçen hafta kalp krizi
geçirerek yaşamını yitirdi, maalesef tahliye edilmedi. Turgay
Deniz, ağır hastaydı ve onun da cenazesi dün tabutla
çıktı. Son iki aydır 10 tutsağın tabutlarda cenazesi
dışarı çıkmaktadır.
Bakınız, partimiz
bu noktada kanun teklifi verdi, birçok girişimde bulundu, görüşmeler
yaşanıyor ama cezaevlerinde büyük hak ihlalleri vardır,
ağır hasta tutsaklar vardır, buna karşı bir
duyarsızlık durumu söz konusudur. Tabii ki cezaevindeki durum süreçle
birlikte ağırlaşmaktadır yani siyasi atmosfere göre ortam
gerginleşince maalesef cezaevindeki hak ihlalleri daha da
ağırlaştırılmaktadır, işkence sürmektedir,
hasta tutsakların hastaneye sevklerinde sorun
çıkarılmaktadır, ilaç tedarikinde sıkıntılar
yaşanmaktadır. Bunların çözülmesi gerekiyor.
Bunlarla birlikte, bu ülke
2013-2015 yıllarında bir çözüm süreci geçirdi. Bu çözüm sürecinde
Hükûmet ile heyetler arasındaki görüşmelerde en başta gelen
maddelerden biri hasta tutsakların bırakılmasıydı.
Hasta tutsaklar bırakılsaydı belki bu iş bir aşamaya
gelirdi. Bununla bağlantılı olarak da şu durumu da
vurgulamakta yarar var: Cumhurbaşkanı son günlerde konuşuyor, 12
Ocakta da konuştu, 26 Ocakta da konuştu. Bakınız,
İmralıda Sayın Öcalan üzerinde
ağırlaştırılmış bir tecrit devam ediyor. 25
Mart 2021 tarihinde kısa bir telefon görüşmesinden sonra herhangi bir
haber alamamaktayız; yaklaşık on ay geçmiştir, on aydan
fazla bir süre geçmiştir. Avukatları ise 7 Ağustos 2019
tarihinde Sayın Öcalanla bir görüşme gerçekleştirdiler, iki
buçuk yılı aşan bir durum vardır. Cumhurbaşkanı
da konuşuyor, bazen Sayın Öcalan adına da konuşuyor
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Katil Öcalan! Katil Öcalan!
ÖMER ÖCALAN
(Devamla)
biz bu yaklaşımı doğru bulmuyoruz. Eğer
konuşacaksa Sayın Öcalan konuşmalıdır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Katil Öcalan!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Yani 100 kere söyleyince sayın olmuyor ki, katil, katildir; istersen
500 kere söyle, ne olacak?
ÖMER ÖCALAN (Devamla)
Bakınız, bu ülkenin Cumhurbaşkanı gündeme taşıyor
ama yanlış bir zeminde gündeme taşıyor. Bu siyaseti
germenin, ortamı germenin bir anlamı yoktur. Bu sorunlar konuşulacak,
isteseniz de istemeseniz de konuşulacak. Çözümsüzlüğü isteyenler
burayı taziye evine çevirmiştir.
Bakınız, akşam
ben baktım yani o gencin de fotoğrafına baktım, bu Meclis
üzülmelidir, bu Meclis buna çözüm getirmelidir. İnsanlar
yaşamını yitiriyor, öyle, sert söylemlerle çok vatansever
olduğunuzu ispatlayamazsınız, yanlış işler
peşindesiniz. Bakınız, bu işlerin sonu diyalogla,
konuşmakla yapılacak şeyler. Cumhurbaşkanı bu işleri
bilir, bu işlerde tecrübesi vardır ama tartışmayı
yanlış bir zeminde açıyor. Nasıl bir zeminde açıyor?
Hem tecridi uyguluyorsunuz
Biz, ailesi olarak gitmek istiyoruz. Bu ülkenin
yasalarından doğan haklarımız vardır. Açın
kardeşim; gidelim, görüşmemizi gerçekleştirelim. Sayın
Öcalan da bir şey söyleyecekse
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Katil Öcalan!
ÖMER ÖCALAN (Devamla)
avukatları aracılığıyla, ailesi
aracılığıyla bir şekilde düşüncelerini söyler. Bu
temel sorunları, bu ağır sorunları indirgemeci bir
yaklaşımla ele alırsanız, seçime indirgerseniz, siyasal
güncele indirgerseniz bu işin içinden çıkamazsınız.
Bakınız, parti militanı gibi hareket edebilirsiniz, kendinizi
çok milliyetçi görebilirsiniz ama bu sorun eninde sonunda diyalogla çözülecek.
Cumhurbaşkanı biliyor muhatapların kim olduğunu;
aslında kafa bulandırmaya çalışıyor, böyle spekülatif
konuşuyor ama Cumhurbaşkanı bu işin nerede
çözüleceğini, nasıl çözüleceğini biliyor. Büyük bir hesap
içerisindedir, siyaset içerisinde bir algı oluşturmaya
çalışıyor; bu da yanlış bir
yaklaşımdır.
Bakınız, ülkeyi
felakete getirdiniz, siyasi kurumları da taziye evine çevirdiniz. Öyle üst
perdeden konuşarak bu sorunları çözemezsiniz. Bakınız,
asker de ölüyor, polis de ölüyor, Kürt gençleri de ölüyor, insanlar da
tutuklanıyor, büyük bir bedel ödeniyor. Karşılıklı bu
savaş bir kör savaştır, bu işin sonu yoktur. Yaşama ve
yaşatma siyasetini biz esas almalıyız, bu işi sonuca
götürmeliyiz. Buradaki partiler futbol takımı değildir, bu
partilere oy veren halk da taraftar değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bu
işi çözün. diye bizi buraya göndermişler, Tüm bu ağır
meseleleri -Kürt meselesinden tutun ekonomik meselelere, ekonomik meseleden
tutun inanç meselesine, Alevi meselesine- çözün. diye. Birçok meseleyi bu kurum
çözmek durumundadır ama yanlış yöntemlerle değil,
yanlış zeminde değil.
AKP Grup Başkan
Vekillerine söylüyoruz: Cumhurbaşkanına söyleyin, aile olarak gitmek
istiyoruz kardeşim, hakkımızdır, hakkımız;
yasadan doğan hakkımızdır, Anayasadan doğan
hakkımızdır. Niye engelliyorsunuz? Niye adına
konuşuyorsunuz, spekülasyon yaratmaya çalışıyorsunuz?
Öcalan, en kritik süreçlerde fikrini söylemiştir, yine de söylemelidir.
Bakınız, sakin bir şekilde bu işler tabii ki burada
konuşulacak. Ne yaparsanız yapın konuşulacak, olgun bir
şekilde konuşulacak.
Halkımızı
selamlıyorum, halkımızın Regaip Kandilini kutluyorum,
barışa ve insanlığa vesile olmasını diliyorum.
Halkımızı
tekrardan selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz İlhami Özcan Ayguna aittir.
Buyurun Sayın Aygun.
(CHP sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 4üncü maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve ekranları
başında bizi izleyen saygıdeğer
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyor, bu vesileyle
tüm İslam âleminin Regaip Kandilini tebrik ediyorum.
Öğretmenler,
cumhuriyetimizin başarıya ulaşmasını, ülkemizin yüksek
teknolojiyle çağın gerektirdiği bilgi ve donanımla
yetişmesini sağlayan eğitim neferlerimizdir. Atatürk,
öğretmenlerin ülkemizin lokomotifi olduğu bilinciyle bu mesleğe
büyük önem vermiş, öğretmenlerimizin hak ettiği
saygınlığı kazanmasını
sağlamıştır. AK PARTİ iktidarında ise bu meslek
hem hak ettiği saygıyı görmemiş hem de siyasete alet
edilmiştir. Yeni yeni vakıfların, cemaatlerin, derneklerin cirit
attığı, eğitim kurumlarının bu vakıflara
peşkeş çekildiği, yandaş sendikaya mensup kişilerin
yönetici yapıldığı bir yapı oluşturulmuştur.
Kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen,
böyle 3 farklı öğretmen tipi vardır. Haftada otuz saat derse
giren ücretli öğretmen yeni zamlı ek ders ücretleriyle birlikte ayda
3.360 lira 64 kuruş maaş alır hâle gelmiştir. Bu ücretle ne
kira ödenir ne elektrik, doğal gaz faturası ödenir; bunu vicdanlarınıza
bırakıyorum.
Yine, kadrolu öğretmen
maaşı ortalama 8.397 lira, sözleşmeli öğretmen
maaşı da ortalama 7.350 lira civarındadır. Bu parçalı
yapı hem adalete hem eğitim sistemine uygun değildir. Aynı
okul, aynı sınıf ve aynı öğrencilerle ders yapan
öğretmenlerin ayrı ayrı ücret almalarını ne vicdanen
ne hukuken ne de mesleki olarak kabul edemeyiz. Getirilen teklifle
öğretmenler arasında başöğretmen uzman öğretmen
öğretmen aday öğretmen gibi 4 tip unvan geliştirilmektedir.
Sayın Başkan,
değerli vekiller; bu teklif objektif unsura dayanmayan bir kariyer modeli
getirmektedir. Uzman ve başöğretmen unvanı alacak
öğretmenlerin nerede, nasıl görev yapacağına, velilerin
çocuklarını okullara kayıt ettirirken bu öğretmenlerden ders
alma taleplerinin nasıl karşılanacağına, bu
kadroların diğer illere, eğitim bölgelerine ve okullara
nasıl dağıtılacağına ilişkin hiçbir hüküm
bulunmamaktadır. Ayrıca, Cumhurbaşkanının
Sözleşmeli ve kadrolu öğretmen ayrımını
kaldırıyoruz. müjdesi de bu kanunla beraber hayal oldu, hayal.
Evet, bu teklifin 4üncü
maddesi muğlaktır, öğretmenliğin aday öğretmenlik
diye tanımlanarak başlatılması yanlıştır.
Üstelik öğretmen seçilme kriterleri muğlaktır, belirsizdir,
yoruma açıktır, torpile kapı aralamaktadır. Son
öğretmen atamaları kamuoyu vicdanını, çocuklarını
binbir emekle okutan aileleri; alın teriyle, maddi külfetle ve binbir
zahmetle okuyan gençlerimizi derinden yaralamıştır. KPSS
sınavlarında derece yapan, büyük başarılar elde eden
öğrenciler mülakatlarda sizler tarafından elenmiştir.
Mülakatlarda eğitimle alakalı olmayan sorular sorulmuştur.
KPSSde düşük puan alan öğrencilere maalesef mülakatlarda yüksek
puanlar verilerek KPSSde en yüksek puan alanlar elenmiş, en düşük
alanlar tercih edilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu gençlerin
yanındayız. Hukuki destek vermek üzere de masa oluşturduk.
Getirdiğiniz düzenleme,
mülakat sınavına ilişkin şaibeleri devam ettirecek
türdendir değerli arkadaşlar. Zaten mülakat sınavlarına
kamera bile koymuyorsunuz; tarikatlardan, vakıflardan, cemaatlerden, yandaş
dernek ve sendikalardan gelen listeleri oralarda aynen onaylıyorsunuz,
bunu kabul etmiyoruz. Maşerî vicdanda zaten suçlusunuz, bu sebeple
mülakatları kaldıran bir düzenleme yapılmalı ve bunu 4üncü
maddeye eklemelisiniz diyorum.
Kendi ilim Tekirdağla
ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum. İlimiz, eğitim
başta olmak üzere maalesef her alanda hak ettiği
yatırımı almamaktadır. 2021 yılında
Tekirdağda kişi başına 13.329 lira vergi ödemişiz ama
merkezî bütçeden kişi başına almış olduğumuz
rakam tam tamına 364 lira. Sayın vekiller, vicdanlarınıza
bırakıyorum bunu da. Ödediği verginin
karşılığını alamayan bir Tekirdağ var, vergi
ödemesinde ilk 8de olan bir Tekirdağ var ama yatırımlarda
56ncı sırada olan bir Tekirdağımız var.
Tekirdağ da deprem
kuşağında olan bir ilimiz ve 72 okulun depreme
dayanıklılığı maalesef sıkıntılı.
2020 yılında 16 okulumuz boşaltılmış ve buradaki
öğrencilerimiz başka okullara nakledilmişlerdi ve maalesef -daha
hâlâ ipe un seriyorsunuz- ihaleleri yapılmayan okullarımızdan
dolayı çocuklarımız tıka basa okullarda eğitim
görmekteler. Bir arpa boyu yol almadınız, bir an evvel
Tekirdağdaki okullarımızın depremsellikle ilgili
çalışmalarını yürütün diyorum buradan.
Yine, 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramında Türk Bayrağı ve Atatürk posterini
asmayan okullarımız olmuştur. İlgili müdürler, kamuoyu
baskısı ve EĞİTİM-İŞ Sendikası
Tekirdağ Şube Başkanı Barış Özerin konuyu
gündeme getirmesiyle okullara bayrak ve Atatürk posteri asılması
sağlanmıştır. Ve Soruşturma nasıl
sonuçlandı? derseniz, soruşturmada Barış Özer
suçlanmış ama okula bayrak asmayanlar ise
alkışlanmıştır değerli vekiller.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Devamla) Eğitimi ideolojik hesaplaşma noktası yapan AK
PARTİ'nin tutumunu artık bizler kabul etmiyoruz. Eğitime hak
ettiği değeri göstermeyen, bilimsel yatırım yapmayan
toplumlar başka ülkelerin güdümüne girerler. O yüzden,
donanımlı, bilimsel bilgiyle donatılmış, vicdanlı,
sorgulayan nesiller yetiştirmek zorundayız aksi hâlde bunun bedelini
hep birlikte ödeyeceğiz değerli arkadaşlar.
Ayrıca, sözlerimi
tamamlarken, dışarıda bekleyen 2 bin engelli öğretmen
adayımızın bir an evvel atamasını yapın. 3600ü
yine başka bir bahara bıraktınız Gelecek yıl, gelecek
yıl
Arkadaşlar, gelin, bir an evvel 3600ü öğretmenlerimize ve
diğer memurlarımıza verelim, onlara hak ettikleri değeri
göstermiş olalım.
Bu duygu ve düşüncelerle
sözlerime son veriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 4üncü maddesinin (2) numaralı
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini teklif ederiz.
(2) Öğretmenler,
öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarından ve bunlara
denkliği kabul edilen yurt dışı yükseköğretim kurumlarından
mezun olanlar arasından Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkez
Başkanlığı tarafından yapılacak yazılı
sınavlarda başarı sırasına göre seçilir.
Hasan
Subaşı Şenol
Sunat Fahrettin
Yokuş
Antalya Ankara Konya
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Adana İstanbul Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Şenol Sunatın.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine
söz almış bulunmaktayım, yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Sayın milletvekilleri,
görüştüğümüz 4üncü madde, 1739 sayılı Milli Eğitim
Temel Kanununun kaldırılan 45inci maddesi ama tabii, bu madde 4
paragraftan oluşurken 2 paragrafa indirilmiş. Başlık ne?
Öğretmenlerin nitelikleri ve seçimi. Öğretmenlik bir uzmanlık,
bir ihtisas mesleği olmasının yanında -dün de
söylemiştim- kişilik niteliklerinde uygunluğu gerektiren bir
meslektir. Bir başka deyişle öğretmenlik, yalnızca lisans
diplomasına indirgenmeyecek kadar değerli ve belirleyici
olmalıdır.
Farkında değilsiniz
sayın milletvekilleri, iktidar milletvekillerine sesleniyorum;
kapatılan öğretmen liselerinin bir an önce açılması gerek.
Öğretmenlik yani lisans süreci öncesinde de eğitsel süreçleri gerektiren
bir meslek olarak düzenlenmelidir.
Şimdi, bu maddenin
(2)nci fıkrasında Öğretmenler, öğretmen yetiştiren
yükseköğretim kurumlarından ve bunlara denkliği kabul edilen
yurt dışı yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar
arasından seçilir. diyor. Burada Millî Eğitim
Bakanlığı da kaldırılmış. Şimdi,
Nasıl seçilir? Yok. Nasıl seçileceği bu maddeyle
belirtilmelidir. diye bu değişiklik önergesini verdik. Yani en
azından ÖSYM tarafından yapılan imtihanlarda başarı
sırasına göre seçilir. diye eklenmelidir ama siz nedense bir türlü
mülakattan vazgeçmiyorsunuz. Zaten 5inci maddenin (1)inci
fıkrasının son cümlesinde de mülakatı ifade eden Millî
Eğitim Bakanlığı ve ÖSYM tarafından
yapılır. diyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
4üncü madde olarak düzenlenen yani kaldırılan 45inci maddede son
fıkra olan Hangi derece ve türdeki eğitim, öğretim, teftiş
ve yönetim görevlerine, hangi seviye ve alanda öğrenim görmüş
olanların ne gibi şartlarla seçilebilecekleri yönetmelikle
düzenlenir. derken, bu kısım yok edilmiş. Sayın Komisyon
Başkanı, yöneticileri, denetçileri öğretmen olmayanlardan
mı atayacaksınız? Dün de söyledim, yönetici kadroların okul
yönetiminin teftiş durumunun eğitim öğretim hizmeti ve
öğretmenlik mesleğiyle olan zorunlu ve gerekli
bağlantısı ve eğitim kurumu yöneticiliğinin yasal bir
statüye kavuşturulması durumu bu teklifin hiçbir kısmında
yok.
Evet, sayın
milletvekilleri, öğretmenlerin niteliklerini -başlık öyle
olduğu için söylüyorum, nitelikleri ve seçimi diyor- nasıl
artırmayı düşünüyorsunuz? Yani birkaç cümleyle bunun nasıl
artırılacağını ortaya koyamazsınız. Yani,
yükseköğretim kurumlarının yeniden ele alınarak eğitim
fakültelerinin kontenjanları, sayısı efendim- yükseltilmesi
gereken taban puanı, mesleki ve teknik ortaöğretime öğretmen
yetiştirmenin nasıl olacağı, eğitim fakültelerinde
olması gereken uygulama okulları bu kanun teklifinin hangi
maddesinde, nerede? Burada böyle bir şey yok. Nasıl bir öğretmen
beklentisi var zihninizde? Ya, bir eğitim seferberliğine ihtiyaç yok
mu bu ülkede? Fırsat eşitsizliklerinin bu kadar
arttığı, başarının bu kadar düştüğü bu
sistemden bahsediyorum sizlere. Bir eğitim seferberliğine
ihtiyacı yok mu bu ülkenin? Bu durumda eğitim seferberliğini
irfan ordusu dediğimiz öğretmenlerle başaracağız. O
zaman, o yüzden eğitime, öğrenciye, öğretmene yapılan
yatırım ülkenin sürdürülebilir kalkınması için en önemli
adım olacaktır. Yani yaptığınız bir şey yok
bu meslek kanununda; 3600ü öğretmenler zaten hak etti, zaten söz
verilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Evet, sayın milletvekilleri, yine çok önemli bir mevzuyu çok
hızlı bir şekilde tekraren burada ifade etmek istiyorum.
İYİ Parti milletvekilleri olarak Sayın Yasin Öztürkle,
üniversiteleriyle ilişiği kesilen ön lisans, lisans ve lisansüstü
öğrenciler için genel bir af için kanun teklifi vermiştik.
Devamsızlık, kayıt dondurma, ekonomik sorunlar, Covid
salgını ve benzeri nedenlerle yaklaşık 500 bin öğrenci
mağdur ve bu mağduriyet giderek artıyor. Bu mağduriyetlerin
giderilmesi ve bu gençlerimizin, hayatlarına yeniden dönebilmesi çok önem
arz ediyor. Gençlerimizin gelecekleriyle ilgili bu durumu
vicdanlarınıza bırakıyorum. Bu öğrencilerin tekrar
okullarına dönmeleri için siz getirin bir kanun teklifini, biz kabul edelim
diyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 2si
aynı mahiyette 3 adet önerge vardır, önergeleri birlikte okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Mahmut
Celadet Gaydalı Kemal
Bülbül
Muş Bitlis Antalya
Muazzez
Orhan Işık Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Van Kocaeli
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Yıldırım
Kaya Ali
Keven Kadim
Durmaz
Ankara Yozgat Tokat
Lale
Karabıyık Suat
Özcan Burcu
Köksal
Bursa
Muğla Afyonkarahisar
Mustafa
Adıgüzel Serkan
Topal Sibel
Özdemir
Ordu Hatay İstanbul
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz talebi Sayın Gülüstan
Kılıç Koçyiğitin.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
halklarımız, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu 5inci madde
belki de bu teklifin en sorunlu maddelerinden bir tanesi. Zaten teklifin
gerçekten neredeyse tamamı sorunlu. İlk defa bir temel kanun
getirdiniz, iyi bir şey yaptınız ama getirdiğiniz kanun
teklifi yüzlerce eksiklikle dolu. En temel eksikliğini başta
söyleyelim: Bu alandaki emek meslek örgütlerine, sendikalara
sormadınız, bu alanda çalışan akademisyenlere
sormadınız, uluslararası literatüre hiç bakmadınız;
kendi kafanıza göre, kendi güncel ihtiyaçlarınıza göre, kendi
ideolojik yapılanmanıza göre, dinci ve kinci nesil yetiştirme
hesaplarınıza göre bir temel kanun getirdiniz ve şimdi bu kanun
teklifinin yasalaşması için de burada çalışıyorsunuz.
Birincisi, 5inci maddede ne
var? 5inci maddede aday öğretmenlikten sonra yapılacak
sınavın kaldırılması var. Bu iyi bir şey mi?
İyi bir şey ama bu iyi şeyin arkasından ne geliyor? Hemen
kötü bir şey geliyor. Ne yapıyorsunuz? Adaylık
Değerlendirme Komisyonu diye bir Komisyon kuruyorsunuz ve bu Komisyon
adaylıktan asalete geçiş sürecini değerlendirecek. Peki, bu
Komisyonu kim kuruyor, nerede kuruyor, nasıl kuruyor, bu Komisyonun
bileşimi nedir, kimlerden oluşur? Bunlara dair hiçbir belirleme yok.
Peki, bu Komisyonun normalde kuruluşunun yasayla belirlenmesi gerekmez mi?
Bir hukuk devleti
Anayasa madde 2 hukuk devleti ilkesi; Anayasa madde 7
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkileri devredilemez yani bu alanda bir
yönetmelikle düzenleme yapılamaz. Anayasa madde 128 de Devlet memurlarının,
kamuda çalışanların özlük hakları, görev ve
sorumlulukları kanunla düzenlenir. diyor. Ve siz bütün bu Anayasa
maddeleri çok açık bir şekilde ortada olmasına rağmen buna
dönük bir düzenleme yapmışsınız ve diyorsunuz ki: Bu
alanda biz yönetmelikle düzenlemeyi yaparız.
İkinci bir şey, bu
Komisyon
Örneğin, deniliyor ki: İki yıllık adaylık
süreci var, iki yıldan sonra asalete geçecek. Ne üzerinden geçemiyor?
Aylıktan kesme cezası alan aday öğretmen ya da kınama
cezası alan aday öğretmen asalete geçemiyor. Peki, soruyoruz: Siz
kime aylıktan kesme cezası veriyorsunuz? Örneğin,
EĞİTİM SENin, EĞİTİM-İŞin ya da
muhalif bir sendikanın eylem çağrısına katılmak bu
kınama cezasını gerektirir mi? Sizin açınızdan
gerektirir, binlerce örneği var; sendikacılıktan geliyoruz. Ya
da farklı bir şey, diyelim ki sosyal medyasında sizin
hoşunuza gitmeyen herhangi bir haber paylaşması bu kınama
cezasını gerektirir mi? Gerektirir. Yani siz hiçbir şekilde
hukuki bir çerçevesi çizilmemiş, keyfekeder bir yaklaşımla
insanlara önce ceza vereceksiniz, sonra bu cezalarla da muhalif olan devlet
memurlarını, öğretmen adaylarını eleyeceksiniz ve
onların haklarını elinden alacaksınız.
Diğer bir mesele, bu iki
yıllık süre sonucunda kurul karar vermedi ve asaleten
öğretmenliğe geçemedi. Daha kötü bir şey yapıyorsunuz,
diyorsunuz ki: Üç yıl boyunca yeniden öğretmenliğe giriş
yapamaz. Neden? Yani bu suçu, diyelim ki bu cezayı asaleten öğretmen
olduğunda yapsa, aylıktan kesme cezası alsa hiçbir sonucu yok,
sadece aylığından kesiliyor ama aday öğretmenken bu
cezayı aldığında üç yıl boyunca devlet
memurluğuna girişi engelleniyor. E, bu da kamu hizmetlerine
girişteki eşitlik ilkesine tamamen aykırı değil mi
arkadaşlar? Aykırı. Yine Anayasadaki ölçülülük ilkesine
aykırı değil mi? Yani bir suçun, daha doğrusu bir
cezanın iki farklı sonuç doğurmasından bahsediyoruz. Bir
kınama cezası siz aday öğretmenken memuriyete girişi
engelliyor ve üç yıl boyunca yeniden memur olamıyorsunuz ama
eğer asaleten öğretmenseniz sadece o cezayı almış
oluyorsunuz. Buradaki tezadı görmeniz ve bunu giderecek bir
yaklaşımı da ortaya koymanız gerekiyor.
Diğer mesele:
Şimdi, normalde öğretmenlik yani bütün devlet memurluğu
açısından siz mesleğin gerektirdiği nitelikleri haizseniz,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, şu bu gibi belirli kuralları
yerine getiriyorsanız devlet memurluğuna atanırsınız,
sınav koşulu ve benzeri
Siz neyi getiriyorsunuz? Bakın, siz
arşiv araştırması ve/veya güvenlik soruşturmasını
getiriyorsunuz. Neye göre arşiv araştırması, neye göre
güvenlik soruşturması, kime göre arşiv
araştırması, kime göre güvenlik soruşturması? Bütün
bunlar da belirsiz. Bu da aslında temelde Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yetkisinin gasbedilmesi ve bir yetki devri anlamına geliyor ki bunun da
kabul edilmesi mümkün değildir.
Yine bu güvenlik
soruşturmasını ve arşiv araştırmalarını
da bu ülkedeki muhalifleri kamuya almamak için
uyguladığınızı çok iyi biliyoruz. Nereden iyi
biliyoruz? Kendimizden biliyoruz ya. Biz sonuçta muhalif olduğumuz için,
sendikacı olduğumuz için, sizin düşüncelerinize uygun
davranmadığımız için bizi kamudan ihraç ettiniz, bizim gibi
binlerce insanı kamudan ihraç ettiniz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
ve kendi düşüncenize
yakın insanların cemaatler eliyle, tarikatlar eliyle kamuya
doluşmasını sağladınız. İşte, bugün 2
tane milletvekillinin gönderdiği Yakınımdır, onlara yardımcı
ol. meselelerinin biz kamuda nasıl işlediğine bire bir
tanıklık ettik. O FETÖ zamanlarında, o atamaların, servis
değiştirmelerin, sorumlu belirlemelerin, her şeyin nasıl
işlediğini ve nasıl sizin tarafınızdan
işletildiğini de çok iyi biliyoruz. Onun için gelip burada, buna
dönük yaptığınız uygulamanın da sorunlu olduğunu
ifade edelim.
Son bir cümle şuna dair
olsun: Değerli arkadaşlar, bugün yaptığınız
şeyin, yarın bu ülkenin geleceğini
baltalayacağını görmemiz gerekiyor. Bugün konuştuğumuz
şey eğitim; bu ülkenin geleceği ve çocuklardan bahsediyoruz.
Hiçbir partinin, hiçbir zümrenin, hiçbir kesimin ideolojik
yapılanmasına göre bir toplum şekillendirilemez. Eğer
şekillendirilecekse, özgür düşünce, eleştirel düşünce,
bilimsel anlayışa göre bir toplum yaratılır ama ne
yazık ki siz bundan çok uzaksınız. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz talebi Sayın Sibel Özdemirin.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, değerli
milletvekilleri, ben de kanun teklifinin 5inci maddesi üzerine söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifinin belki de
en önemli maddesi 5inci madde çünkü bu madde -az evvelki hatip
arkadaşımızın da belirttiği gibi- aday
öğretmenlik uygulamasıyla ilgili düzenlemeleri içermekte. Devlet Memurları
Kanununa ek olarak, öğretmen adayları mezun olduktan sonra, güvenlik
soruşturması, arşiv araştırması ekleniyor ve
ayrıca malum, bildiğimiz, KPSS sınavı
başarısı ve sonra -en temel sorun alanımız olan-
mülakat sürecini de geçtikten sonra, tüm bunlara ek olarak bir iki yıl
görev yaptıktan sonra içeriği, kapsamı belli olmayan bir
eğitime tabi olacaklar ve daha sonra da Adaylık Değerlendirme
Komisyonunun kararıyla başarılı olanlar göreve başlayacak.
Mülakat sorunu, bugün belki de eğitim sistemimizin, öğretmenlerin en
temel sorunu olan, mevcut sistemde öğretmen adaylarımızın
mesleğe başlama süreçlerinde ciddi sorun olarak ortada duruyorken
şimdi de Adaylık Değerlendirme Komisyonunun yine subjektif,
kişisel değerlendirmesi sonrası bu Komisyon, aday öğretmenlerin
bu konuda başarılı olup olmadıklarına karar verecek ve
daha sonra da görevlerine başlayacak ya da başlayamayacaklar.
Şimdi, Komisyon,
maddenin diğer fıkralarında belirtiyor, işte mazeretsiz
eğitime katılamayanlar, kademe ilerleme cezası alanlar, adaylık
niteliklerini kaybedenler gibi ucu açık, muallak ifadeler sonunda ve yine
Komisyonun da kimden oluştuğunu şu an kanunen bilmediğimiz
bir süreçte, Komisyona böyle bir yetki vererek -aynı zamanda bugün belki
de eğitim sistemimizin en temel sorunlarından biri liyakatsiz
yöneticiler- ve bu liyakatsiz yöneticilerin inisiyatifine bırakarak
öğretmen adaylarımızın gerçekten uzman olarak atanıp
atanamayacaklarına karar verilecek.
Şimdi, bütün bu muallak,
ucu açık ifadeler kanun maddesinde sıralanmışken bir de son
fıkra ekleniyor ve son fıkraya da şu ibare ekleniyor:
Komisyonun oluşumu ile aday öğretmenlik sürecine ilişkin
diğer usul ve esaslar yönetmeliklerle düzenlenir. Biz neden bu kanunu
yapıyoruz değerli milletvekilleri? Sayın hatip söyledi, biz
ısrarla iddia ettik, bir kanunda belirlilik ilkesi var, nesnel kriterlere
ihtiyaç var, ki Anayasa Mahkemesinin önceden bu kanunla ilgili bir ret
kararı var. Biz, şimdi, yine aynı hataları yapıyoruz,
ucu açık, muallak düzenlemeler, kişisel değerlendirmelere
açık yönetmeliklere bırakılan ve gerçekten son derece önemli bir
meslek; öğretmenlik mesleğine ilişkin böyle sorunlu bir maddeyle
karşı karşıyayız.
Yine, mesleğin
standartları, görev ve sorumlulukları ortaya konulmuyor. Kademeler
belirlenmiş ama hangi özelliklere sahip olacaklarını bilmiyoruz.
Oysa yasa yapıcı olarak bizlerin, Meclisin burada nesnel kriterleri
belirlememiz gerekiyordu. Öğretmenlik kariyer basamağı için
asgari çalışmaları tamamlamış olmak. deniyor kanun
teklifi maddesinde. Bu da çok ucu açık, yine, muallak ifadeler; biz
bunları kabul etmiyoruz. Kariyer kadrolar için hangi çalışmaların
yapılacağının açıkça belirlenmesi gerekiyordu. Biz
bunların hepsini yönetmeliklere bıraktık. Nasıl bir
düzenleme getirecek bu yönetmelikler? Biz yasa yapıcı olarak
bunların hiçbirini şu an bilmiyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemize baktığımızda
öğretmenlerin yetiştirilmesini, niteliklerini, çalışma
koşullarını, özlük haklarını, görevlerini,
sorumluluklarını düzenleyen gerçekten ciddi bir
öğretmenliğe özgü, çağdaş bir meslek kanununun
gerekliliğini biz ısrarla dile getirdik; muhalefet olarak, sendikalar
olarak, eğitimin bütün paydaşları olarak bunu ısrarla dile
getirdik. Ve bu kanun teklifinden beklenti gerçekten çok fazlaydı çünkü
bir meslek kanunu. Aslında bu sadece bir meslek grubunu,
öğretmenlerimizi ilgilendirmiyor; bu kanun teklifiyle
yaptığımız düzenlemeler 84 milyonu, hepimizi, gelecek
nesillerimizi ilgilendiren bir yasal düzenlemeydi. Dolayısıyla
öğretmen yetiştirme politikalarındaki temel sorun
alanlarını saptamak, bu alanlara dair çözüm önerilerini ortaya
koymak, buna göre yasal düzenleme yapmak ve gerçekten ciddi bir sorun olan eğitimin
niteliğini artırmak için bu kanun teklifi gerekliydi, önemliydi ve
belki de hepimiz için bir fırsattı.
Bu önemli ihtiyaçlar
doğrultusunda yine, geniş bir mutabakatla ve ittifakla
yasalaşması gereken bir kanun teklifiydi Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifi. Ama ne yazık ki bu kanun teklifinin ne hazırlık
aşamasında ne de Komisyon aşamasında böyle bir mutabakat
sağlanamadı; derinlikli, kapsamlı, gerçekten bir müzakere
yaklaşımı ortaya konulamadı. Ve gerçekten sorunlu olan
eğitim sistemimizin en önemli aktörleri olan öğretmenlerin
sorunlarının detaylı tartışılarak içerikli,
dünyanın başarılı örneklerinin -belki-
tartışılarak müzakere edilmesini önerdik ama buna gerçekten
yanaşılmadı. Mesleğe başlamada fırsat
eşitliği güvenceye alınmadı. Sözleşmeli öğretmenlerin
mazeret izni çok sorun, bunu bu kanun teklifi içermiyor. Yine, gerçekten, temel
bir sorun olan ve bu iktidar döneminde getirilen uygulamalardan olan ücretli
öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen
ayrımını ortadan kaldırmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Başkanım, izninizle
BAŞKAN
Tamamlayın.
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Özel sektörde çalışan öğretmenlerin sorunları
var, bunu da tartışmadık. Devlet Memurları Kanunundan
ayrı bir kanun yapmamız gerekirken yine parçalı yasal mevzuat;
bu defa, bunların hepsini yönetmeliklere bıraktık.
İşte, en olumlusu ek gösterge dedik ama onu da 2023e öteliyorsunuz.
Şimdi, hangi maddelere olumlu olarak bakacağız biz burada?
Sonuç olarak şunu
söylemek istiyorum: Yirmi yıldır bu ülkeyi yöneten bir iktidar var, 8
Millî Eğitim Bakanı değişti ve gerçekten, biz nitelikli
insan yetiştirecek bir eğitim sistemini ortaya koyamadık ve
bununla paralel olarak da öğretmenlerin sorunları giderek arttı.
Neticede, bizim burada ortaya koymamız gereken, gerçekten
öğretmenlerimizin sorunlarıydı, onların niteliğiydi,
yaşam koşullarıydı, motivasyonlarıydı,
saygınlıklarıydı, mesleğe başlamada yaşadıkları
sorunlarıydı ama bunları gerçekleştiremedik. Eğitim
fakültelerini ciddi tartışmamız gerekiyordu. Belki bütün bu
kademeleri, eğitimleri, sınavları fakülte düzeyine
taşıyabilirdik, bunu da gerçekleştiremedik ve bu hâliyle bu
kanun teklifi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Ve süre de
bitti.
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Sürem de bitti.
Bu kanun teklifi bu hâliyle
gerçekten Meclisimiz açısından başarılı bir
çalışma olmadı ve eğitim sisteminin ve öğretmenlerin
sorunlarını çözmeyecektir.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özdemir.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 5inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında
yer alan Millî Eğitim Bakanlığı ve/veya ibaresinin madde
metninden çıkarılması arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Hasan
Subaşı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Konya Antalya Adana
İmam
Hüseyin Filiz Hayrettin
Nuhoğlu Aydın
Adnan Sezgin
Gaziantep İstanbul Aydın
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önerge
üzerinde söz talebi Sayın İmam Hüseyin Filizin.
Buyurun.(İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 302 sıra sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu
Teklifinin 5inci maddesi üzerinde İYİ Parti Gruba adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Türk
İslam âleminin Regaip Kandilini kutluyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddeyle aday öğretmenlik süresi bir yıldan iki yıla kadar
uzatılıyor. Aday öğretmenlerin Millî Eğitim
Bakanlığı ve/veya ÖSYM tarafından yapılacak
sınavlarda başarılı olmaları şartı aranmakta
ve aday öğretmenlik süresi sonunda Adaylık Değerlendirme
Komisyonu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda
başarılı olanlar öğretmenliğe atanır
denilmektedir. Aday öğretmen yetiştirme programı, Adaylık
Değerlendirme Komisyonunun oluşumu ve adaylık sürecine
ilişkin diğer usul ve esaslar açıkça belirtilmemiş olup
yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür. Öğretmenliğe
geçişin mülakatla olması yine kafalarda soru işareti
oluşturmaktadır çünkü mülakatlarda ya da sözlü sınavlarda taraf
tutularak haksızlıkların yapıldığı
yıllardan beri dile getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
KPSSden çok yüksek not almalarına rağmen, sözlü sınavlarda
60ın altında not verilerek elenen çok sayıda öğretmen
olduğunu Gazi Mecliste defalarca tartıştık. Gençlerimiz,
işsizliğe ilaveten, bir de adaletsiz uygulamalarla
karşılaşınca psikolojileri bozulmakta, umutlarını
kaybetmektedirler. Hâlen atama bekleyen işsiz öğretmenlerimizin
sayısı 700 bin civarındadır. İşsizliğin
ruhsal çöküntü yarattığının en son örneği, Şanlıurfa
Birecikte intihar eden 28 yaşındaki Mustafa Kaya. Mustafa Kaya
Öğretmen yüzbinlerce meslektaşı gibi dört yıldan beri
atanmayı bekliyordu. Biz bunları anlatıyoruz ama iktidara su
sesi gibi geliyor. Bu çocukların vebali büyüktür,
hatırlatıyorum.
Değerli milletvekilleri,
her meslek elbette önemlidir, özellikle gelecek nesillerin şekillenmesinde
en önemli görevi üstlenen öğretmenlik daha da önemlidir. Diğer
memuriyetlerden farklı olarak mesai saati kavramının olmadığı,
ders saatleri dışında evine iş götüren, öğrenci ve
velilerle sürekli iletişim hâlinde olan öğretmenlere huzurlu
çalışma ortamı sağlamak hepimizin görevi
olmalıdır. Bu kanun teklifi sadece öğretmenleri değil,
bütünüyle eğitimi ve dolayısıyla nüfusumuzun tamamını
çok yakından ilgilendirmektedir.
Öğrenci olmayan ev
neredeyse yoktur, ne var ki sorunlar çok olduğu için gidişattan
memnun olan da yoktur. Sorunların çözüme kavuşturulması için
nelerin yapılması gerektiği konusunda daha geçen ay toplanan
Millî Eğitim Şûrasından iyi niyetle faydalanma yoluna
gidilmemiştir. Türk millî eğitimine emek ve gönül vermiş onlarca
kişinin katılıp katkı vermesine rağmen, bu teklifin
yandaş sendikanın ve sarayın isteklerine göre
hazırlandığını anlamak zor değildir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi hazırlanırken
öğretmenlerden, diğer sendikalardan, konuyla ilgili sivil toplum
kuruluşlarından, akademik çevrelerden, özel eğitim
kurumlarından ve velilerden yani bütün paydaşlardan gereği gibi
görüş alınmamıştır; muhalefetten bir görüş almak
geleneği de maalesef oluşmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
eğitimin nasıl olması gerektiği Anayasada ve Milli
Eğitim Temel Kanununda açık bir şekilde belirtilmişken,
uzun süredir eğitim sistemiyle oynanmış, istikrar sağlanamamış
ama her defasında değiştirilen sınav sistemi olmuştur.
Son yirmi yılın Türk milletinin geleceği açısından iyi
geçtiği söylenemez. Bir tarafta, yerli ve millî olmaktan bahsedilirken,
diğer taraftan, ilk ve ortaöğretim kurumlarında
Andımızın okunmasına son vermekle
kalınmamış, kahramanlık şiirleri bile Türkçe ve
edebiyat kitaplarından çıkarılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
öğretmenlerin ve bütün paydaşların beklentisi öğretmenlikle
ilgili kanuni düzenlemelerin bir arada olduğu ve meslekle ilgili
hakların ve sorunların çözümünün yer aldığı bir meslek
kanunu olması gerekirken, bu teklif, 1739 sayılı Kanunun
43üncü ve 45inci maddelerinin yeniden yazıldığı, 3600 ek
gösterge ve tazminatların sağlandığı bir tekliften
öteye geçememiştir.
Değerli milletvekilleri,
İYİ Parti iktidarında çocuklarımızın
geleceği için bilimin ışığında, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesine uygun çağdaş
eğitim sistemini seferberlik ruhuyla mutlaka gerçekleştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın sözlerinizi.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Bana bir harf öğretenin kırk yıl
kölesi olurum. sözünü havada bırakmayacağımızı beyan
ederek Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
İmam Hüseyin Filiz ve
arkadaşlarının 5inci madde üzerinde vermiş oldukları
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde
2si aynı mahiyette 3 adet önerge vardır, ilk okutacağım 2
önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet
Gaydalı
Ömer Faruk Gergerlioğlu Kemal
Bülbül
Bitlis Kocaeli Antalya
Musa
Piroğlu Muazzez
Orhan Işık Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İstanbul Van Muş
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Yıldırım
Kaya Ali
Keven Lale
Karabıyık
Ankara Yozgat Bursa
Suat
Özcan Murat
Bakan Burcu
Köksal
Muğla İzmir Afyonkarahisar
Mustafa
Adıgüzel İbrahim
Özden Kaboğlu Serkan
Topal
Ordu İstanbul Hatay
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz talebi Sayın Musa Piroğlunun.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, ülke kaynıyor, işçiler
ayakta, Yemeksepetinde, Yurtiçi Kargoda, Migros depoda, Bel Karperde, Lila Kağıtta,
hepsiJETte, Scottyde ve Farplasta işçiler kendilerine dayatılan
sefalete, kendilerine dayatılan kölece çalışmaya karşı
isyanda ve öfkede. Sokaklar onların adımlarıyla ısınıyor;
onların sloganları, onların hak talepleri herkesin
kulağına geliyor ve bu mücadele, yoksulların öfkesi,
işçilerin kararlılığı ve iradesi bu iktidarın
sonunu getirecek. Ayağınızın altındaki toprak
kayıyor, sonunuz geliyor, bu sonu iyi düşünmeniz gerekiyor.
Öğretmenler kanunu
teklifini konuşuyoruz. İktidar dindar, kindar ve uysal bir nesil
istiyordu, yolsuzluklarını sessizce karşılayacak, tecavüze
ses çıkarmayacak, kadın cinayetlerini alkışlayacak, sömürü
ve saltanata biat edecek bir nesil istiyordu ve patronlar, ucuz iş gücü olacak,
sömürü politikalarına itiraz etmeyecek, fabrikalarda kölece
çalışacak vasıfsız işçiler arıyordu.
El birliğiyle okul
sistemini çökerttiniz; okulların önce müfredatını bitirdiniz,
bilimi yok ettiniz, cinsiyetçi, bilim dışı, erkek egemen,
milliyetçi ve ayrımcı bir müfredat getirdiniz. Devlet okullarında
bilimi ve devlet okullarını çökerttiniz. Yetmedi, paralı
eğitimi oturttunuz, özel okulları kurdunuz ve zengin
çocuklarını bu okullara yolladınız, yoksul çocuklarına
sefalet ve yoksulluk dayattınız. Bununla da yetinmediniz, okulun
müfredatının çökertilmesi, çocukların geleceğinin elinden
çalınması yetmiyordu, öğretmenleri bitirmeniz gerekiyordu; önce
okul idarelerini çökerttiniz, yandaşları müdür yaptınız,
okul idarelerini yukarıdan aşağıya yeniden
kurguladınız ve öğretmenlerin emeğini hiç hâline getirdiniz.
Bütün kamu tesislerine yaptığınız işi, kamu
emekçilerine yaptığınız işi öğretmenlere de
yaptınız ve şimdi, öğretmen kanununu çıkararak bunu
kalıcı hâle getirmeye, öğretmenlerin bütün
kazanımlarını yok etmeye çalışıyorsunuz. Peki, ne
yapmak gerekiyor? Yapılması gerekenler basit: Bir, tüm özel okullar
kamulaştırılmalı ve okullar halkın çocuklarına
parasız olarak açılmalıdır. İki, okulların
yönetimi demokratikleştirilmeli, öğretmenlerin okul yönetimine, okul
çalışanlarının tamamının ve öğrencilerin
okul idaresine katılmasının imkânları
yaratılmalıdır. Üç, çocukları bir yarış
atına çeviren sınav sistemine son verilmeli, eğitimin bütün
kademeleri parasız bir şekilde halkın çocuklarına
açılmalıdır. Dört, müfredat, bilimsel içeriğine
kavuşturulmalıdır; cinsiyetçi, ırkçı,
ayrımcı içerikler ayıklanmalıdır. Beş,
eğitim; bilimsel, ana dilde verilmelidir. Siz tam tersini yapmaya devam
ediyorsunuz.
Burada az önce bir
milletvekilinin konuşması üstüne yeri göğü yıkanların
Ensarın tecavüzleri karşısında hiç sesi çıkmadı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) PKKnın tecavüzlerine bak!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Konuşma fazla, geveze!
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Cemaatlerin yurtlarında yaşanan çocuklara yönelen
tecavüzler karşısında hiçbir ses çıkmadı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) PKKya bak! PKKnın tecavüzlerine bak!
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Kimin tecavüz ettiği değil, bu devletin yurtlarında
yapılan tecavüze birinizin sesi çıkmıyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Ahlaksız adam, terbiyesiz!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU
(Osmaniye) Öğretmenleri şehit etti PKK.
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Ve tecavüz ne yazık ki çocuklara devam ediyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
İnsanımıza laf söyleyemezsin!
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Okul sistemini kendinize insan yetiştirmek için yaptınız
ama kaybettiniz çünkü o çocuklar hayatın gerçeğini öğrendi, o
işçiler hayatın gerçeğini öğrendi ve size karşı
bu öfkeyi yöneltti. Bugün sokaklardan gelen o ses, bugün sokaklara yayılan
o ses ve anketlere yansıyan görüntüler kaybettiğinizi, tükendiğinizi,
bitmek üzere olduğunuzu gösteriyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Daha çok hayal edersin sen!
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Ve bu bitişinizi getirecek olanlar o işçilerin sesi
olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Peki, ne yapmak, nasıl yapmak gerekiyor? Yüz binlerce
atanamayan öğretmen var. Yüz binlerce atanamayan üniversite mezunu var.
Hakları elinden alınan öğretmenler var. Sefalete iteklenen kamu
emekçileri var. Yapılması gereken şeyi sokaktaki Yemeksepeti
işçileri, sokaktaki Farplas işçileri, direnişteki Migros
işçileri gösteriyor. Adalet arayan, eşitlik arayan, iş arayan
üniversite öğrencileri, üniversite mezunları bu işçilerle
buluşmadığı sürece haklarını alamayacaklar ama bu
da yetmez.
Dün Millî Eğitim
Bakanlığının önüne gelip mülakata itiraz edenler yani
mülakatla elenen o öğretmen adayları, o kamu
çalışanları adayları adalet istiyorlarsa Şenyaşar
ailesinin adalet çığlığıyla buluşmak zorundalar
ancak o zaman adalet bu ülkeye gelir, ancak direnişle gelir. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Hangi ülkedensin sen?
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Geliyor, geliyor, rahat ol.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Hayalini kur
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) O hayal fabrikalardan geliyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Gelir, gelir yanına.
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Ayağınız kayıyor,
ayağınız; iyi hazırlanın.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Anlat, anlat. Zevkli oluyor, anlat.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz talebi Sayın Murat
Bakanın.
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) İyi bas toprağa ayağını.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Anlat, anlat; zevkli oluyor!
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Toprağa iyi bas ayağını, geliyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ne geliyor! Memleketi teröre mi teslim edeceğiz! Memleketi
teröre mi teslim edeceğiz!
NİHAT YEŞİL
(Ankara) Domates geliyor, domates.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bakan.
MURAT BAKAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifini görüşüyoruz. İktidar sözcüleri, Grup Başkan
Vekilleri On dokuz yılda millî eğitimde çok büyük işler
başardık, devrim yaptık, büyük devrimler
gerçekleştirdik." diyorlar. Şimdi Öğretmenlik Meslek
Kanununu çıkararak Türk millî eğitim sisteminde önemli bir adım
atıyoruz." diyorlar. Peki, gerçek öyle mi? Değil. Bunu söyleyen
arkadaşlar hakikatle bağını koparmış, kendi
gerçekliklerini yaşıyorlar, buna sanal gerçeklik deniliyor.
Öğretmenler için öğretmenlerin karşı olduğu bir kanun
hazırlıyorsunuz. Bu kanunla ilgili düşüncelerini
öğretmenlere sordunuz mu Ne düşünüyorsunuz? diye. Öğretmenler
Meclisin kapısında feryat ediyor arkadaşlar Bu kanun
çıkmasın." diye ve siz öğretmenler için meslek kanunu
çıkardığınızı söylüyorsunuz. Bir defa, şu
Eğitimde devrim yaptık. palavrasından vazgeçin lütfen.
Eğitimde devrim falan yapmadınız, tam tersine, sizin döneminizde
Türk eğitim sistemi çöktü. 2002-2021 yılları arasında 8
Millî Eğitim Bakanı değiştirdiniz, eğitim sistemini on
dokuz yılda 16 defa değiştirdiniz. Eğitimde kadrolaşma
sizin döneminizde oldu. İktidara geldiğiniz ilk yılda 1.300
eğitimli, deneyimli bürokratı bir gecede görevden aldınız.
2004 tarihli yasayla öğretmenleri ücretli, kadrolu, sözleşmeli,
uzman, başöğretmen diye ayrıştırdınız. 2007
yılında sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına gittiniz.
652 sayılı KHKyle yüz yıllık teşkilat
yapısını yıktınız arkadaşlar. Aynı
KHKyle proje okul uygulamasıyla kayırmacı yaklaşımla
öğretmen ve yönetici atadınız. 2002-2021 yılları
arasında atanamayan öğretmen sayısını 1 milyona
ulaştırdınız. Ben bir haftadır mail alıyorum; 1,
2, 3, 5 değil, binlerce öğretmen mail atıyor arkadaşlar, o
mailler size gelmiyor mu, merak ediyorum. Onların sesini biz duyuyoruz,
siz duyuyor musunuz? Bu öğretmenler haykırıyor, diyorlar ki:
2021 yılında 377 bin 987 öğretmen KPSSye girdi. 2021de
atanan öğretmen sayısı sadece 15 bin. Yani yüzde 3,96sı
atanmış; siz devrimden bahsediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
bu kahraman millet Çanakkale Harbinde, Millî Mücadelede, cephede, cephe
gerisinde vatan için şehit olan öğretmenleri gördü. Köy
enstitülerinden mezun olup köyüne gidip kendi okulunu inşa eden ve orada
öğrenci yetiştiren öğretmenleri gördü -benim dayım da
onlardan biridir, hepsini saygıyla anıyorum- ama intihar eden
öğretmen görmedi arkadaşlar. Bu ülke İkinci Dünya Harbi
yıllarını yaşadı, soğuk savaş
yıllarını yaşadı, büyük ekonomik buhranlar gördü;
intihar eden öğretmen görmedi arkadaşlar. Sizin döneminizde
öğretmenler intihar ediyor. Tüm sistemi
yozlaştırdınız, liyakat bitti. En güçlü referansı olan
mülakatı geçiyor. Emek vermenin, çalışmanın hiçbir
karşılığı yok. AK PARTİde eşi, dostu,
yakını olan mülakatta geçiyor; ona duble yol, otoyol, her önü
açık ama kimsesi olmayan öğretmeni şosede açlığa,
sefalete, yoksulluğa, ölüme mahkûm ettiniz. Öğretmenler ölüyor,
öğretmenler intihar ediyor değerli arkadaşlar.
23 yaşında gencecik
bir öğretmen Fedai Altun atanamadığı için
çalıştığı, boyacılık yaptığı
inşaatta elektrik akımına kapılıp öldü. Son sosyal
medya paylaşımında kendi fotoğrafını çekiyor ve
diyor ki: 83 puanın mükâfatı bu.
Bir başka öğretmen
-burada çokça ismi geçti- Mustafa Kaya, 28 yaşında. Yüksek lisans
yapmıştı, diplomasını alamadan hayatına son
verdi. Kuzeni, ölen Mustafa öğretmen için diyor ki: 9 yaşından
bu yana babasızdı. Annesi ve ağabeyinin desteğiyle, kendi
çabalarıyla okulunu bitirdi, yoksuldu. Okulunu bitirince büyük bir umutla
atanmayı bekliyordu, atanamayınca maddi sorunları devam etti.
Kimse böyle bir şey yapacağını beklemiyordu. Yurttan arkadaşı,
bir avukat, sosyal medyada paylaşım yapmış, diyor ki:
Adı Mustafa Kaya, babasız büyüdü. Kendi çabalarıyla, büyük
umutla PDR bölümünü kazandı, devlet yurdunda kaldı. Dört yıl
boyunca aynı yeşil montu, aynı siyah ayakkabıyı giydi.
Yoksuldu, tek isteği emeğinin
karşılığıydı, vermediler. Gençlerin
umutlarını tükettiniz, hayallerini çaldınız. Bir insan
hangi çaresizlik içinde yaşamına son verir; gencecik,
hayatının baharında bir insan.
Değerli arkadaşlar,
işin gerçeği, Mustafa Kayanın ölüm nedeni intihar değil.
Mustafa Kayanın ölüm nedeni cinayet ve bu cinayetin failleri de bu
yozlaşmış sistemi kuranlar, yönetenler. Faili uzakta
aramayın, aynaya bakın. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Mustafa Kaya cinayetinin faili
öğretmen adaylarının sayısının 1 milyona
ulaşmasına sebep olanlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
MURAT BAKAN (Devamla) Bu
cinayetin faili, öğretmen olmak için eğitim gören gencecik
evlatlarımızın inşaatlarda, pazar yerlerinde, taksicilik
yaparken neden öğretmen olamadığını sorduğunda,
Herkes öğretmen olmak zorunda değil. diye pişkince cevap
verenlerdir. Bu cinayetin faili, kamunun ihtiyacı olan öğretmen
atamasını yapmayanlardır. Bu cinayetin ve iki yılda 50ye
yakın öğretmenin cinayetinin faili bu yaşanan drama sebep
olanlar, göz yumanlar ve buraya gelerek kanunlara gözü kapalı oy
verenlerdir değerli arkadaşlar.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 6ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 6- (1) Aday
öğretmenlik dahil öğretmenlikte en az on yıl hizmeti
bulunanlara; Mesleki gelişime yönelik 180 saatten az olmamak üzere
düzenlenen gelişmiş Öğretmenlik Programını
tamamlamış olan, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası
bulunmayan, öğretmenlere 1. Kademe Başarı Sertifikası
verilir
(2) Öğretmenlikte en az
20 yıl hizmeti bulunan ve 1. Kademe Başarı Sertifikasına
sahip, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayan
öğretmenlere mesleki gelişimi ve öğretmenlik bilgisine yönelik
240 saatten az olmamak üzere düzenlenen eğitim programını tamamlamış
olan öğretmenlere 2. Kademe Başarı Sertifikası verilir.
(3) Yüksek lisans
eğitimini tamamlayanlar 1. Kademe başarı sertifikası
alabilmek için en az 5 yıl; doktora eğitimini tamamlayanlar ise 2.
Kademe Başarı Sertifikası için en az 10 yıl
öğretmenlikte hizmet vermiş olmalıdır.
(4) Eğitim kurumu
yöneticiliği ve sözleşmeli öğretmenlikte geçen süreler
öğretmenlik süresinin hesabında dikkate alınır.
(5) 1. kademe
başarı sertifikası ve 2. kademe başarı
sertifikası alanlara her sertifika için ayrı ayrı olmak üzere
bir derece verilir.
(6) Kademe ilerlemesinin
durdurulması cezası almış olanlar, cezaları özlük
dosyasından silindikten sonra sertifika programlarına başvuruda
bulunabilir.
(7) Öğretmenlik
mesleğinin gelişimi ve
ihtisaslaştırıldığı sertifika programlarının
içeriği, zamanlaması ve çerçevesine ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle düzenlenir.
Ayhan
Altıntaş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hasan
Subaşı
Ankara Adana Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş
Gaziantep İstanbul Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ayhan Altıntaşın.
Buyurun Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti
Grubu adına Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 6ncı maddesi
üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken
milletimizin Regaip Kandilini de kutluyorum.
Bu kanun teklifiyle
öğretmenlik mesleğinin tanımlanması ve düzenlenmesi
hedefleniyor ancak pek çok teklifte
karşılaştığımız gibi bu teklifte de
yeterince istişare edilmeden ve irdelenmeden hazırlanmış,
tüm paydaşları içermeyen maddeler var. O açıdan yetersiz bir
teklif olmuş.
Öğretmenlik
işlevini bir sistem kabul edersek bu sistemin girdilerini,
çıktılarını ve süreçlerini belirleyerek işe
başlamalıyız. Burada girdiler yani öğretmen yetiştirme
kaynakları ve aday öğretmen nitelikleri madde 4te ifade edilmiş
ancak bu husustaki tüm yetki Millî Eğitim Bakanlığına
devredilmiştir.
Madde 5te de aday
öğretmenlikten öğretmenliğe geçiş
tanımlanmış ama orada da en kritik konuda karar verecek olan
Adaylık Değerlendirme Komisyonunun teşkilinin keyfiyeti Bakanlığa
havale edilerek muğlak bırakılmıştır.
Tabii, girdiler arasında
sözleşmeli öğretmenlik, ücretli öğretmenlik gibi farklı
kategorilerin unutulması ve özel öğretim kurumlarından hiç
bahsedilmemesi ve dolayısıyla girdilerin yeterince tanımlanmamış
olması teklifteki en önemli eksiklikler olarak ortaya
çıkmaktadır.
Öğretmenlik
mesleğinde çıktı nedir? Doğal olarak öğrencilerin iyi
eğitim alıp başarılı olmalarıdır ancak bu
hususta teklifte neredeyse hiçbir bilgi yoktur.
Konuştuğumuz
6ncı maddede ise mesleki süreç ve bu süreçteki kariyer
aşamaları belirtilmektedir. Burada esas alınan kriter ne
olmalıdır? Doğru yanıt, öğretmenin
başarısına göre kariyer basamaklarını geçmesidir. Bu
teklifte ise yazılı sınav kıstası esas
alınmıştır. Bir öğretmenin eğitim başarısı
yazılı sınavla nasıl belirlenir ben de merak ediyorum. Her
zaman yaptığımız gibi olayı tam
değerlendiremeyince sınav silahına sarılıyoruz. Hâlâ
sadece sınavda ısrar etmek Nasrettin Hocanın
fıkrasını hatırlatıyor. Hoca bir gün
anahtarını ahırda kaybetmiş ama avluda arıyormuş.
Hocayı izleyen birisi Hoca, anahtarını ahırda
kaybettiysen neden avluda arıyorsun, ahırda araman lazım.
deyince Hoca cevap vermiş: Ama ahır çok karanlık. Bu teklifte
de aynı şekilde, eğitimi başka türlü değerlendirmeyi
beceremeyince sınava sarılıyoruz. Hâlbuki sınav,
öğretmenin eğitim başarısından çok teorik bilgi
birikimi hakkında ipucu veriyor. İdeali olan, öğrenciler,
veliler, okul yönetimi, sendikalar gibi paydaşlardan geri bildirim
almaktır. Geri bildirim almadan sistemin denetim ve değerlendirmesini
yapmak mümkün değildir. Tabii, bu bildirimleri öğretmenin
koşullarıyla da uyarlamak gerekir çünkü öğretmenlerin maruz
kaldığı çalışma koşulları çok farklılık
gösterebilir. 50 öğrencili bir sınıf var, 15 öğrencili bir
sınıf var, sosyoekonomik seviyesi düşük olanların
gittiği okullar var, müreffeh bölgelerdeki okullar var.
Dolayısıyla,
olayı sadece sınava bağlarsak öğretmenin öğrencilere
projeler yaptırmasını, öğrencilerle bire bir ilgilenmesini
de önemsemediğimiz sonucu çıkabilir. Çünkü öğretmen, bu gibi
etkinliklerle zaman harcamak yerine sınava çalışmanın
kendisi açısından daha avantajlı olduğunu görecektir.
Ayrıca Sınavda başarısız olan bir öğretmenin
psikolojisi nasıl etkilenir? Eğitim motivasyonu düşer mi?
Velilere karşı savunmaya girer mi? gibi soruları da dikkate
almak lazım. Sınav yerine yüksek lisans ve doktora eğitimini
tamamlamak da eğitim başarısını tam olarak vermez.
Hangi konuda lisansüstü eğitimden bahsediyoruz? Yurt dışı
derecelerini kabul edecek miyiz? İnternetten tezsiz yüksek lisans
eğitimi mi verilmesini bekliyoruz? Öğretmenlikten önceki lisansüstü
eğitimler de geçerli olacakmış gibi detayların iyi
düşünülmesi gerekir.
Kısacası, kariyer
basamakları olmasına bir itirazımız yok ama seçme ve
değerlendirme yöntemi ve sonuçları dikkatle düşünülmelidir. Aksi
hâlde, Yaptık oldu. gibi siyasi bir gayeye hizmet etmekten öteye geçmez.
Eğitim sistemimize de bir faydası olmaz görüşündeyim.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Maddenin oylamasında yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Peki.
6ncı maddeyi oylarınıza
sunacağım ama bir yoklama talebi vardır.
Sayın Altay, Sayın
Aygun, Sayın Kaya, Sayın Köksal, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Tanal, Sayın Kaya, Sayın Kılınç, Sayın
Bakan, Sayın Yeşil, Sayın Öztunç, Sayın Erbay, Sayın
Altaca Kayışoğlu, Sayın Bülbül, Sayın Sarıaslan,
Sayın Tuncer, Sayın Ünver, Sayın Kasap, Sayın
Çakırözer, Sayın Demirtaş.
Evet, yoklama için üç dakika
süre veriyorum.
Yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime otuz dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.21
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 302 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 6ncı maddesinin oylamasından önce
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı)
BAŞKAN Pusula veren
arkadaşlar lütfen Genel Kurul Salonundan ayrılmasın.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
BAŞKAN Sayın
Semra Kaplan Kıvırcık? Burada.
Sayın Mehmet Habib
Soluk? Burada.
Sayın Müfit Aydın?
Burada.
Toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin Öğretmenlik
Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır. Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz. İkinci bölüm geçici madde
1 dâhil 7 ila 12nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
ilk söz İYİ Parti Grubu adına Sayın İmam Hüseyin
Filiz'in.
Sayın Filiz, buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra sayılı
Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'nin yetiştirdiği büyük değerlerden Profesör Doktor
Mümtaz Turhan Toplumun hakiki ihtiyaçlarına uygun bir maarif sistemi
meydana getirilmek veya mevcut sistem ıslah edilmek istendiği
takdirde işe iyi öğretmen yetiştirmekle başlamak gerekir.
Özgür bireyler yetiştirmede en kutsal görevi yerine getiren
öğretmenlerimizdir. Dolayısıyla, öğretmenlerimizin çok iyi
yetiştirilmiş olması gerekir. demiştir. Üzerine
konuştuğumuz Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi bu açıdan
çok önemlidir. Ülkemizin geleceğini tayin eden eğitim sisteminin
vazgeçilmez uygulayıcıları öğretmenlerimizle ilgili
olması bakımından üzerinde titizlikle durulması ve aceleye
getirilmemesi gereken önemli bir kanun teklifi olarak görmekteyim.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ'nin 2018 Seçim Beyannamesinde öğretmenlik meslek kanunu
çıkarılacağı sözü verilmiş olmasına rağmen
bu çok önemli konu ancak dört yıl sonra ele
alınmıştır. Hemen söylemeliyim ki maddeleri
incelendiğinde kanun teklifi, öğretmenlik meslek
sorunlarının çözümleri konusunda maalesef çok yüzeysel ve yetersiz
kalmıştır. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun
40ıncı ve 45inci maddeleri biraz değiştirilerek, biraz
daha detaylandırılarak yeniden sunuluyor.
Değerli milletvekilleri,
kamuoyunun yıllardan beri beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu bu
kadar kısır ve kapsamsız olmamalıydı. Böyle bir kanun
teklifi, öğretmen yetiştiren kurumların yapı ve
işleyişini geliştiren, bu kurumların öğrenci
kaynaklarını ve öğrenci alımını yeniden ele
alıp düzenleyen, öğretmenlik mesleğinin görev ve
sorumluluklarını belirleyen, öğretmenlerin toplumsal statülerini
ve saygınlığını yükselten, meslek
standartlarını ortaya koyan, nitelikli öğretmen
yetiştirilmesinin ve hizmet içi eğitimin esaslarını
belirleyen, öğretmenlerin özlük haklarını daha geniş ve
bağlayıcı temellere oturtan, adil bir atama ve nakil sistemini
ortaya koyan, öğretmenler arasındaki ücretli, sözleşmeli,
kadrolu ayrımını ortadan kaldıran, özel eğitim
kurumlarındaki öğretmenlerin durumlarını da kapsayan
hükümleri içeren bir teklif olmalıydı.
Peki ne var, ona
bakalım: Bu teklifte aday öğretmenlik süresi bir yıldan iki
yıla kadar uzatılıyor ancak öğretmenliğe geçiş
yine hep eleştirdiğimiz mülakatla olacak. Başka ne var:
Öğretmenlik; aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen,
başöğretmen şeklinde basamaklandırılarak atama
şartları belirleniyor.
Kanun teklifindeki tek olumlu
gelişme, öğretmenlere tanınacak 3600 ek gösterge ve
tazminatların sağlanacağı 8inci maddedir. Ancak bu
maddenin 15 Ocak 2023 tarihinden itibaren yani bir yıl sonra
yürürlüğe gireceği belirtilmiştir ki bunu da anlamak mümkün
değil.
Değerli milletvekilleri,
teklifin kabul edilen 6ncı maddesinde uzman öğretmenlik ve
başöğretmenlik için öğretmenlerin onar yıllık
hizmetten sonra uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik eğitim
programlarını tamamlamaları ve yazılı sınava
katılarak sınavdan en az 70 almaları gerektiği
belirtiliyor. Bu şartlarla, zaten problemli olan kariyer basamakları
konusu daha da içinden çıkılmaz hâle getirilmiş oluyor.
Değerli milletvekilleri,
uzman öğretmen ve başöğretmenlik için belli bir süre
çalışmış olma şartı prensip olarak doğrudur
ve on yıllık süre makul bir süredir. Bunu
tartışmıyorum. Gelelim uzman öğretmen ve
başöğretmen eğitimi programlarının uygulanmasına.
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî kurumlarda
görev yapan ve hizmet süresi on yıl ve üzeri olanların
sayısı 500 bin, uzman öğretmen sayısı ise 75 bin
civarında. Şimdi sormak istiyorum: Yüz binlerce öğretmene yüz
seksen ve iki yüz kırk saatlik uzman öğretmen ve
başöğretmen eğitimlerini ne zaman vereceksiniz, fiziksel olarak
bunu nasıl gerçekleştireceksiniz, bu eğitimleri kimler verecek,
on-line eğitim mi vereceksiniz, şu anda hizmet süresi on yıl
olan birisi ile yirmi yıl olan arasında adaleti nasıl
sağlayacaksınız? Bu konular açıklığa
kavuşturulmalıdır.
Sınav konusuna gelirsek;
sınav yazılı olacağına göre, akademik bir sınav
niteliğinde olması muhtemeldir. Gelişmiş ülkelerde,
öğrenciler 8inci sınıfa kadar sınava tabi tutulmazken ve
hatta öğretmenler öğrencilerini notla değerlendirmezken
öğrencilerini sınavlarla hayatından bezdiren eğitim
sistemimiz öğretmenleri de ayrı bir sınav stresine
sokacaktır. Bu durumda sağlıklı eğitimden
bahsedilemez. Çok iyi ve başarılı bir öğretici olduğu
hâlde sınavdan 69 alarak uzman ya da başöğretmen olamamanın
yaratacağı psikolojik durumu ve bu öğretmenin öğrencileri
karşısında ne hâle geleceğini düşünebiliyor musunuz?
Yıllardır hizmet veren öğretmenlerimizi bu hâle sokmaya hiç
kimsenin hakkı yok.
Değerli milletvekilleri,
bir hatıramı nakletmek istiyorum. 1986 yılında ODTÜ
Gaziantep Mühendislik Fakültesi dekanlığım sırasında
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesince hazırlanan lisans
tamamlama sınavlarını Gaziantep'te de yaptık.
Yaşlı başlı öğretmenlerimizin
perişanlıklarını gördüm, sınavda kriz geçirenler oldu,
her binanın önünde bir ambulans bulunduruyorduk. Öğretmenleri
standart bir memur gibi görme zihniyetiyle bir derece ya da bir kademe vererek
maaşlarında birazcık artış yapmak için onları
sınav sıralarına oturtmak, çile çektirmek doğru
değildi. Şimdi, bu teklifle de benzer şeyler
yapılıyor.
Değerli milletvekilleri,
yine 6ncı maddede yüksek lisans yapanlar uzmanlık yazılı
sınavından, doktorasını tamamlayanlar ise
başöğretmenlik yazılı sınavından muaf
tutulmaktadır. Eğer bu teklif yasalaşırsa uzmanlık
sınavına girmek yerine çok fazla sayıda öğretmen akademik
çalışmanın içine girebilir. O zaman üniversitelerde lisansüstü
kayıtları patlama yapacaktır. Bu durumda yüksek lisans konusunun
ticari bir meta hâline geleceğinden endişe duymaktayım, YÖK'ü
şimdiden uyarıyorum. Eğer akademik çalışmalar ciddi
yapılacaksa bir akademik yıl boyunca haftada on iki saat
civarında derse girmeleri gerekir. Bu, haftada bir buçuk gün izinli
sayılmak demektir. Bir taraftan kendi okulunda derslere girecekler
diğer taraftan lisansüstü derslerini yürütecekler ve ayrıca tez ya da
proje yapacaklar; sıkıntılı bir süreç olacaktır ve
eğitim aksayacaktır. Tez yazım şirketlerinde olduğu
gibi uyduruktan yüksek lisans dereceleri verilebilir, ilgilileri şimdiden
uyarıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu teklifi sunanlara söylüyorum: Öğretmenliğin
basamaklaştırılması, 2006 yılında olduğu
gibi, yine öğretmenlerimiz arasında huzursuzluk kaynağı
olacak, çalışma barışını bozacaktır; veliler
çocuklarını uzman ya da başöğretmenin girdiği sınıflara
kaydettirmek isteyecekler, bu da veli, öğretmen ve okul yöneticileri
arasında yeni sorunlar ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Hatırlatmadınız. demeyin, bu teklifi geri çekin ve belirli bir
süre liyakatle hizmet etmiş, mesleğinde başarılı
öğretmenlere kıdemlerine bağlı olarak maddi avantajlar
sağlayın.
Millî Eğitim
Bakanlığınca tertiplenen kurslara ve hizmet içi eğitimlere
katılıp başarılı olan öğretmenlerimize her on
hizmet yılı için bir derece verilmesiyle ilgili teklif getirdik yani
çocuklarımızı emanet ettiğimiz ve her 24 Kasım
Öğretmenler Günü'nde eli öpülesi dediğimiz öğretmenlerimize
aylık bin ya da 2 bin TL maddi katkı sağlayalım.
Öğretmen camiamızı ücretli öğretmen, sözleşmeli
öğretmen, kadrolu öğretmen, uzman öğretmen ve
başöğretmen olmak üzere 5 parçaya bölmeyin ama illa da
sınıflandırma yapacaksanız ben size şöyle bir
sıralama yapayım: Aday öğretmen, öğretmen, yüksek
lisanslılara uzman öğretmen, doktora yapanlara doktor öğretmen,
okul müdürlerine de eskiden olduğu gibi başöğretmen diyelim,
sorun kökünden hallolur.
Değerli milletvekilleri,
iktidara seslenmek istiyorum: Gelişmiş ülkeler nesilleri daha iyi
yetiştirmek için çareler arayıp yeni sistemler denerken siz
öğretmenleri basamaklandırmakla uğraşıyorsunuz. Size
tavsiyem: Nitelikli öğretmen nasıl yetiştirilir, eğitim fakültelerinde
eğitimin niteliği nasıl artırılır,
çalışkan öğrencileri nasıl öğretmen yapabiliriz,
onlara bakın. Kendine güvenen, kul hakkı yemeyen, fikri,
vicdanı ve irfanı hür nesilleri nasıl yetiştiririz? diye
çaba sarf edin, düşünmeyi öğretin. Ama her şeyden önce siyasi
elinizi eğitimden çekin, kadrolaşmayı bırakın.
Sayıları 700 bine varan işsiz öğretmenlerimizin
atamalarını nasıl yapacağınızı söyleyin.
İşsiz öğretmen sayısı bu seviyeye ulaşırken
hiçbir tedbir almadınız. 118 eğitim fakültesi var, büyük
çoğunluğunda eğitimin kalitesi düşük, her yıl 40 binin
üzerinde kaydolan öğrenci var. İlaveten, fen edebiyat fakülteleri ve
diğer bazı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla)
fakültelerden pedagojik formasyon alan
mezunlarımız ne yapacaklar? Bunlara YÖKle beraber bir çözüm getirin.
Değerli milletvekilleri,
görüyoruz ki iktidar çözmek yerine, sorunları
karmaşıklaştırıyor. Biz hazırız, iyi
eğitim politikasıyla sorunların üstesinden gelir, Türkiyeyi
aydınlığa çıkarırız diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 302 sıra sayılı Öğretmenlik
Meslek Kanunu Teklifi hakkında grubumun görüşlerini sizinle
paylaşmaya çalışacağım.
Öncelikle sizi saygıyla
selamlıyorum. Bir selam da cezaevlerinde rehin tuttuğunuz başta
hasta mahpuslar olmak üzere, sevgili eş başkanlarımıza,
milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza, partimizin her
düzeyde yöneticisine ve devrimci tutsaklara göndermek istiyorum.
Evet, Sayın Orhan Erdem
ve 57 milletvekili Öğretmenlik Meslek Kanunu adıyla bir teklif
hazırlamış ve bunu Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş
ama bu bir meslek kanunu değil, Öğretmenlik Meslek Kanunu ise hiç
değil. Bence bu başka bir şey; ne olduğunu bana
sorarsanız öğretmenlik kariyer basamakları hakkında kanun
olmuş; daha doğrusu, o da olmamış da olmaya
çalışmış diyelim çünkü yönetim kademeleri başta olmak
üzere, diğer kariyerlerin hiçbiri bu yasada yok. Daha ilgincini
söyleyeyim: Öğretmenlerin bir meslek kanunu yok, Millî Eğitim
Bakanlığının da bir teşkilat kanunu yok. Eskiden 3797
sayılı Yasa diye bir yasa vardı, Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa;
bu yasayı 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
kaldırdınız, daha sonra bu yasanın adını
değiştirdiniz. Bakın, Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun şu anki ismi ne, biliyor musunuz? Özel Barınma Hizmeti Veren
Kurumlar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun. Yani henüz Millî
Eğitim Bakanlığının bir teşkilat kanunu yok, siz
gelmiş bize bir Öğretmenlik Meslek Kanunundan söz ediyorsunuz.
Geçen hafta bu yasanın
Anayasaya aykırı olduğunu söyledim, Anayasaya
aykırılık tartışması yürütmediğimizi
söyledim. Şunu çok açık söyleyeyim: Anayasa Mahkemesinin
kararına bakın; Anayasa Mahkemesi tarihinin en ayrıntılı,
en çok tartışılan kararlarından biridir. Reddedilen
kararlar dışında
Ki o reddedilen kısımları var
ya, onlar bile Anayasa Mahkemesi üyelerinin 6ya 5 çoğunluğuyla reddedilmiştir;
diğerleri ise -1i hariç- üyelerin tamamının oylarıyla
reddedilmiştir. Dolayısıyla, böyle iptal edilmiş bir
yasanın yerine eğer kariyer basamaklarını düzenleyecek bir
yasa getiriyorsanız bunu çok daha iyi tartışmanız gerekir.
Ben bu tartışmanın yürütülmediğini düşünüyorum. Mevcut
yasalarla düzenlense bile
Şu anda herhangi bir boşluk olduğunu
düşünmüyorum. Bakın, Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat Yasası var, 222
sayılı Yasa var, 657 sayılı Yasada da
öğretmenliğe dair düzenleme var. Sadece öğretmenlik
mesleğinin düzenlendiği 1739 sayılı Kanunun 43üncü ve
45inci maddesi bile bugün getirdiğiniz Öğretmenlik Meslek Kanunu
Teklifinden çok daha ayrıntılı. Bu 43üncü maddede 14 tane
fıkra var. Bunun içerisinde öğretmenlik mesleğinin
tanımı var, formasyon var, kariyer basamakları var, aday
öğretmenliğe seçim yöntemi var, yer değiştirme var; 45inci
maddede de öğretmenlerin atanması, nitelikleri ve seçimine dair her
tür düzenleme var. Şimdi, siz bu 2 maddeyi yürürlükten
kaldırıyorsunuz -1739un 43 ve 45inci maddelerini- çok daha dar bir
düzenleme getirerek Bir meslek kanunu yaptık. diyorsunuz. Bu bir meslek
kanunu olamaz. Ha, madem bir öğretmenlik meslek kanunu yapıyordunuz,
bunu daha iyi tartışarak muhalefetle, eğitim dizgesinin
bileşenleriyle çok daha iyi bir meslek kanunu getirmeniz mümkündü.
Kaldı ki madem yapıyorsunuz, var olan düzenlemelerdeki
öğretmenlere dair hükümleri bile Öğretmenlik Mesleği Kanunu
Teklifinin içerisine dercetmiş olsanız bu bile bir kazanım
olabilirdi, onu da yapmadınız. Örneğin izinler 657 sayılı
Yasada var ama bu teklifte öğretmenlerin izinlerine dair hiçbir düzenleme
yok. Şimdi, ne alan öğretmenleri ne meslek öğretmenleri ne okul
öncesi eğitim öğretmenleri ne sınıf öğretmenleri ne
rehberlik hizmetlerine dair hiçbir hüküm Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinde
yer almıyor. Öğretmenlik mesleğinin ve Millî Eğitim
Bakanlığının yönetimine dair temel görevleri yürüten okul
müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür
yardımcıları, teknik müdür yardımcılarına dair
hiçbir düzenleme de bu Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinde yer
almıyor. Öğretmenliğe, öğretmenlerin görevlerine dair
hiçbir düzenleme neredeyse Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin
içerisinde yer almıyor. Öğretmenlerin görevleri hâlâ Ortaöğretim
Kurumları Yönetmeliği ile Okul Öncesi Eğitim ve
İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde düzenlenmeye devam ediliyor.
Madem bir yasa yapacaktınız, bari öğretmenlerin görevlerinin
neler olduğunu bu kanunun içerisine koysanız, yönetmelikten alıp
buraya yerleştirseniz bile bir öğretmenlik kanununa
benzetebilirdiniz. Madem bir öğretmenlik meslek kanunu yapıyorsunuz,
yine eğitim dizgesinin en önemli unsurlarından biri
müfettişlerdir, eğitimin teftişidir, denetlenmesidir. Bu kanunda
teftişe dair, müfettişlerin atanmasına dair de tek bir tane
hüküm yer almıyor. Dolayısıyla, böyle bir teklif
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi olamaz. Öğretmenlerin yer
değiştirmesine dair hiçbir hüküm yok, öğretmenlerin görevde
yükselmelerine dair hiçbir hüküm yok. unvan değişikliğine dair
hiçbir hüküm yok ve siz buna Öğretmenlik Meslek Kanunu diyorsunuz.
Bakın, ben Komisyonda da
söyledim. Şimdi, öğretmenliğin kariyer basamaklarına
ayrılması meselesi yeni bir mesele değil. Bu, 2004
yılında yine Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından 1739
sayılı Yasaya yerleştirildi ve bir kez uygulandı. 2005
yılında bir sınav yapıldı, 2005ten sonra da hiçbir
sınav yapılmadı Anayasa Mahkemesi henüz karar vermediği
hâlde. Ama bu arada, öğretmenliğin kariyer basamaklarına
ayrılmasına dair çok sayıda akademik araştırma
yapıldı. Ben bunların örneklerini, tarihlerini Komisyonda
anlatmaya çalıştım, dedim ki: Herhangi bir
arkadaşımız telefonundan açsın, ayrıntılı
araştırmasına da gerek yok öğretmenliğin kariyer
basamaklarına ayrılması, akademik araştırmalar desin,
yüksek lisans desin, ne derse desin yüzlerce araştırma görecek.
Neredeyse her ilde öğretmenliğin kariyer basamaklarına
ayrılmasına dair saha araştırması yapıldı;
Konyada yapıldı, Eskişehirde yapıldı, Artvinde
yapıldı, Diyarbakırda yapıldı, Antalyada yapıldı,
İzmirde, İstanbulda, her ilde yapıldı ve bu
araştırmaların tamamında öğretmenliğin kariyer
basamaklarına ayrılmasının eğitime hiçbir yarar
getirmediğini uzman öğretmenler ile başöğretmenler söyledi.
Hiçbir tanesi Bu iyi oldu, eğitime yararlı oldu, bizler daha çok
katkı sunduk. demedi bu süre içerisinde. Ama bakın, neler var bunun
içerisinde? Öğretmenlerin değerlendirmesi var, sisteme ilişkin
görüşleri var, uygulamanın öğretmen motivasyonuna etkisi var,
statülere göre yeterliliklerin belirlenmesi var, uygulamanın okuldaki
etkileri var; bunun gibi pek çok başlıkta araştırma
yapılmış. Hepsi şunları söylemiş: Ücret
artışı dışında başka bir husus yoktur.
Uygulamanın tam olarak amacına ulaşmadığını
düşünüyoruz. Uygulamanın sonuçlarını beğenmiyoruz.
Sınav sistemini olumlu bulmuyoruz. Öğretmenler arasındaki
ilişki ve motivasyonu bozabilir, benimseyenler de orta düzeyde
benimsemiş gibi. Dolayısıyla, bu akademik
araştırmaların hiçbirini göz önünde bulundurmadan sevgili
milletvekili arkadaşlarımız bu düzenlemeyi önümüze getirdiler.
Ben daha önce de söyledim, her yerde de söylüyorum: Öğretmenlik zaten bir
uzmanlık mesleği; aday öğretmen öğretmen uzman
öğretmen başöğretmen diye bir kariyer yoktur. Dünyanın
her tarafında öğretmenlerin sadece bir kariyeri vardır, o da
kıdeme göre düzenlenir yani öğretmenlerin kıdemleri
arttıkça ücretleri artar, belli bazı görevlere atanırlar.
Bir de başka sorunlar
var -şimdi bunu getirdiniz ya- ben size birkaç tanesini söylüyorum;
diyorsunuz ki: Yüksek lisans yapana, doktora yapana uzman öğretmenlik
ve başöğretmenlik unvanı vereceğiz. Değil mi? Bunun
içerisinde var, zaten önceki düzenlemelerde de vardı. Şimdi, bu
yasayı okuyan birisi sanır ki Millî Eğitim
Bakanlığı öğretmenlerin yüksek lisans yapmasını,
doktora yapmasını teşvik ediyor. Böyle bir şey yok
arkadaşlar. Bakın, Millî Eğitim Bakanlığının
cebinden tek bir kuruş çıkmadan bir öğretmen gidip bir
üniversitede yüksek lisans yapmak istiyor, doktora yapmak istiyor, bu
sınavları kazanıyor, Millî Eğitim
Bakanlığına öğrenim özründen atama isteğinde
bulunuyor, Millî Eğitim Bakanlığı diyor ki: Ben bu
şekilde sizi atayamam. Ya, Millî Eğitim Bakanlığı
hâlâ öğrenim özrüne dayalı atama yapmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Şimdi, gerçekten, bu koşullar
altında diyebilir misiniz Millî Eğitim Bakanlığı bunu
teşvik ediyor. diye? Daha dramatiğini söyleyeyim: Bakın, bir
öğretmen, doktora yapmış bir öğretmen Millî Eğitim
Bakanlığından ayrılıp doçent olabilir, aynı
öğretmen doktora yaptıktan sonra profesör olabilir ama bu
öğretmen on yıl geçmedikçe, bu getirdiğiniz düzenlemeye göre,
başöğretmen olamaz. Böyle bir düzenleme olabilir mi ya? Bir
öğretmen profesör olabilecek, doçent olabilecek ama on yıl
beklemeden, uzman öğretmeni başöğretmen yapamayacaksınız.
Sürem çok kısa.
Şunu söyleyeyim: Evet, öğretmenler bir meslek yasası bekliyor
ama o yasa bu yasa değil. Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik devam
edecek, mülakat devam edecek, 700 bini aşkın atanmayan öğretmen
olacak, OHAL KHKleriyle işten ihraç ettiğiniz öğretmenlere özel
okulda bile izin vermeyeceksiniz, sonra Biz bu düzenlemeyle sorunları
çözüyoruz. diyeceksiniz. Hiç kimseyi inandıramazsınız diyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
Divan, değerli milletvekilleri; öğretmenlik mesleğinin
farkı nedir? Bütün meslek mensuplarını yetiştiren, daha
genel olarak, gelecek kuşakların yetiştirilmesinde temel
taşı olan öğretmenlik mesleğini
tartışıyoruz. Neye göre yetiştirecek? Anayasamıza
göre, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre. Yasa teklifi
de uzmanlık diyor; atama, mesleki gelişim ve kariyer
basamakları buna göre belirleniyor. Şimdi, buradaki sorun; yasa,
aslında Anayasadan sonra geliyor, yönetmelikten önce geliyor.
Şimdi, bu yasa,
Anayasaya göre düzenlenen bir yasa ve yönetmelikler de bu yasaya göre
çıkarılması gereken hukuki işlemler. Şimdi, bu
açıdan, bu metnin örneğin Anayasa madde 42ye göre düzenlenmesi
gerekiyor, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre. Ama bu
yasanın yönetmeliğe bırakacağı hususlar da kendisi
tarafından ilkeler belirlendikten sonra bırakılacak olan
hususlar olacaktır, olmalıdır. Çünkü yasanın koyduğu
ilkelere göre yönetmelik çıkarılmak durumundadır.
İşte, bu nedenle, hukuk devletinde, bizde olduğu gibi, Anayasa
madde 2de olduğu gibi, normlar hiyerarşisi temel kavramdır, normlar
hiyerarşisi olmadan hukuk devletini ihdas etmek mümkün değildir;
Anayasa, kanun ve yönetmelik. Hatta, o kadar önemlidir ki Anayasa madde 137ye
göre, eğer amir Anayasaya, kanuna, yönetmeliğe aykırı emir
verirse, memur Bu kanuna aykırıdır. der. Efendim, yönetmeliğe
aykırı değil. derse amir, Hayır, efendim, kanun
yönetmelikten üstündür. der. Anayasa daha üstündür, dolayısıyla
üstün olanı memur bilmek durumundadır. Yönetmeliğin ne
düzenlediğini memur bilmek durumundadır. Yasa-yönetmelik
ayrımı bu bakımdan gerçekten temeldir, hukuk devletinde
temeldir.
Şimdi, böyle bir
yasanın, öğretmenlik yasasının önemi ise sıradan bir
yasanın ötesinde, belirleyici olan bilim -Anayasanın belirttiği
gibi- öğrenciler açısından insan hakları bilimi, çocuk
hakları bilimi -çünkü özgür birey yetiştirecek geleceğe yönelik
olarak- ve Anayasa. Yani Anayasa her şey değildir, sonuç olarak
bilime göre ve insan hakları bilimine göre yorumlamamız gerekiyor.
Şimdi, bu nedenle, zaten bu tür önemli yasalar -bütün yasalarda
olduğu gibi- çok titizlikle ve özenle çıkarılsın diye yüce
Meclise 3 aşamalı tekelci yetki verilmiş bulunuyor:
1) Öneriyi yalnızca
vekiller önerebilir, hazırlayabilir.
2) Komisyonlar 38e göre
Anayasaya uygunluğunu inceler.
3) Eğer Anayasaya,
bilimsel ölçütlere aykırılık varsa Genel Kurul burada
ayıklar çünkü çağdaş bilim ve eğitim esasları
belirleyicidir. Bu bakımdan, burada iki gündür dile getirilmekte
olduğu üzere, Komisyonda da sürekli
tartışıldığı üzere temel birtakım sorunlar
bu yasanın içeriğinde kendini göstermektedir. Örneğin,
tanım olarak tek bir tanım var bu koca yasada, bu temel yasada;
öğretmenlik mesleğini ihtisas olarak tanımlıyor ama
öğretmenleri uzmanlık dışında tutuyor. İşte,
yasada, dil de onun için önemli; 3üncü maddeye Resmî dil Türkçedir. diye
boşa konulmamış. Yasanın da dili var. Siz bir maddeye, iki
maddeye Türkçe, Arapça, Latince, Fransızca, İngilizce sözcükleri
yerleştirirseniz o zaman dil bakımından da bu şekilde
çelişkiye düşme riskiniz ortaya çıkar, tıpkı burada
olduğu üzere. Bu bakımdan, dil yönünden sorunlu, içerik yönünden
sorunlu, bu kadar kısa olmaması gereken bir temel yasa -hep dile
getirildi- 8 maddelik bir temel yasa olamaz, mümkün değil; bu,
başlı başına öğretmenleri aşağılamak
demektir. Belki öğretmenlerin sadece mali açıdan tatminine yönelik
birtakım sonuçlar doğurabilir, o da seçimleri beklemek kaydıyla.
Şimdi, buradaki ana
sorunlar nelerdir? Giriş, adaylık, öğretmenliğe geçiş
ve öğretmenliğe geçtikten sonra uzman öğretmen,
başöğretmenliğe geçiş. Burada, özellikle Anayasa
Mahkemesinin de denetiminde belirlediği üç kural var, üç temel ölçüt. Bu
üç temel ölçütten yasada öngörülen sadece kurumdur, değerlendirme kurumu
ama kural yok, ilke yok; iki eksik. Peki, hukuk-liyakat diyalektiğinde ise
nesnel olması gereği, eşit olması gereği ve uzmanlık
bilgisine dayalı olması gereğinden hiçbirinin güvence
altına alınması söz konusu olamıyor.
Anayasa sorunu gündeme
geldiğinde -komisyonlardan bu yana- şöyle bir tarihsel belleğe
-İkinci Meşrutiyette olacak- gidiyoruz: Yok kanun, yap kanun
Burada da Anayasa dediğimiz zaman: Git Anayasa Mahkemesine
Böyle bir
yaklaşım, böyle bir mantık yüce Meclisin yüceliğine
kesinlikle gölge düşürür. (CHP sıralarından alkışlar)
Böyle bir mantık olamaz çünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Avrupa
modeli üzerine inşa edilen, tam altmış yıl kadar önce çalışmaya
başlayan ama denetimi sonradan olan bir mahkemedir. Önceden denetim söz
konusu olsaydı o zaman bu anlaşılır bir şeydi ama
sonradan, tıpkı burada olduğu gibi. 2004te yasa
çıkarılmış, karar 2008de verilmiş, sonraki yasa da
şimdi yapılıyor. İfrat ve tefrit. İfrat nedir? On
sekiz yıllık gecikme. Tefrit nedir? On sekiz saat bile
ayırmamak. Bu da yüce Meclisin yüceliğine yaraşmıyor hiçbir
biçimde. Peki, o zaman acaba bu yasadaki zaaflar, eksikler yalnızca 2008 kararından
mı kaynaklanıyor. Hayır. Yalnızca 2008 kararı
değil, Anayasa Mahkemesinin kamu görevlileri konusunda vermiş
olduğu kararlarda belirlediği ölçütlerle de bağlayıcı.
Nelerdir onlar? Onlar, liyakat temelinde güvenlik soruşturması
mesela, hâkim ve savcıların göreve alınması veyahut da
bekçiliğe kadar uzanan mesleki bilgi, mesleki liyakat. O nedenle, birçok
hatip Anayasa madde 70i ve 128i yasayla düzenleme gereğini
vurguladı. Ama buradaki bu yasada dile getirilen örnekler hep
keyfîliği ve öznelliği, Türkiye'yi âdeta o felakete getiren süreçleri
açabilecek riskleri bağrında taşıyan keyfîlikler.
Şimdi, bu bakımdan, Anayasa Mahkemesine göre, yasayla düzenleme
ölçütünde temel ilkeler, ölçüler ve sınırlar yasayla gösterilecek,
uzmanlık ve teknik konulara yönelik ayrıntılar yürütmeye yani
yönetmeliğe bırakılacak. Ama burada
baktığımız zaman, sayın vekiller, esasen, ilkeler
yönetmeliğe bırakılmış, ayrıntılar
değil. Bu bakımdan, her zaman çok açıkça Şu Anayasaya
aykırıdır. demek zorunda değiliz. Anayasa
yargısının denetimini anlamsız kılan, anlamsızlaştıran
bir düzenleme söz konusudur. Bu, Anayasa Mahkemesi kararında açıkça
belirtilmiş bulunuyor. (CHP sıralarından alkışlar)
İşte bu nedenle, adaylarda aranacak niteliklerin tanımı
belirlenmemiştir, genel tanım çerçevesi çizilmemiştir; hukuki
belirsizlik söz konusudur, eşitlik ve liyakat bakımından, birçok
hatibin belirttiği gibi, Anayasa madde 2, 7, 70 ve 128e
aykırılık söz konusudur.
Şimdi, burada
adaylık değerlendirilmesi, komisyon oluşumu, komisyonun
değerlendirmesi, bütün bu sorunlar dile getirildi ama kendi içinde de
çelişkiler var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Belirttiğim gibi siz
öğretmenliği ihtisas mesleği olarak tanımlıyorsunuz,
maddelerde öğretmen ve uzmanlık diyorsunuz; o zaman, acaba siz
ihtisas ile uzmanlık kavramlarının sinonim olduğunu,
özdeş olduğunu bilmeden mi yazdınız? İşte bu,
yasanın ne kadar özensiz yazıldığını ve yasa
dilinin ne denli önemli olduğunu göstermesi bakımından tipik
örnektir veyahut da adaylar ile öğretmenler arasında yaratılan
ciddi farklılıklar burada ayrıca dile getirilebilir. Bu
bakımdan, Meclisin, sahip olduğu bu tekelci yetkiyi bu şekilde
kullanmaması dilenirdi; bizim, Komisyon aşamasından bu yana
yaptığımız tartışma, konuşma buna yönelikti
ve yorum konusu değil bunlar arkadaşlar. Anayasanın sözüne
aykırılık söz konusu, Anayasanın açık hükümlerine
aykırılık söz konusu. Eğer yorum söz konusu olsaydı o
zaman tartışırdık hangi yorum yönteminin söz konusu
olduğunu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Son söz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Süreniz bitti,
uzatma da verdim ama açayım mikrofonu, selamlama yapın.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Çok teşekkür ederim, tamam.
Hukuk devletinde normlar
hiyerarşisi var, öğretmenler içerisinde hiyerarşi kurulamaz.
Üniversitede kırk yıl kürsü başkanlığı
yaptım, bölüm başkanlığı yaptım. Üniversite ile öğretmenlik
benzetilemez, aynısı değildir. Öğretmenliği mahvetmeye
hiç kimsenin hakkı yoktur. Öğretmenlik öğretmenliktir, orada
hiyerarşi yaratmaya kalkışmayın.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Evet, demokratik meşruluk eksikliği var,
gerekçe yokluğu söz konusu ama bu yasa sayesinde burada bir anayasal
demokrasi bloku oluşmuştur; tek olumlu tarafı da budur.
Teşekkür ederim. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar
adına söz talepleri karşılandı.
Şimdi,
şahıslar adına ilk söz Sayın Cemal Taşarın.
Sayın Taşar,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifi üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi, ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi, tüm öğretmenlerimizi
hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
Çalışmalarımızın başarılı ve
hayırlı olmasını diliyorum.
Bugün, üç ayların
habercisi Regaip Kandili. Buradan, sizlerin ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizin Regaip Kandilini ve üç
aylarınızı tebrik ediyorum, Mevla kalplerimizi iyiye, güzele ve
doğruya meylettirsin, dualarımız kabul olsun inşallah.
Değerli arkadaşlar,
bu vesileyle pazartesi günü Sayın Cumhurbaşkanımızın
katılımlarıyla gerçekleştirilen, ataması yapılan
15 bin öğretmenimizi canıgönülden tebrik ediyor, başarılar
diliyorum. Eğitim alanında çeşitli görevlerde bulunan, yirmi
beş yılını bu davaya adayan bir eğitimci
kardeşiniz olarak, tarihe not düşülecek böylesine özel bir kanun
teklifiyle ilgili burada konuşma yapmanın sevincini ve onurunu
yaşıyorum.
Bizler öğretmenlik
yaptığımız zamanlarda böyle bir kanun teklifinin gündeme
geleceğini hayal bile edemezdik. Bugün göreve başlayan
öğretmenlerimizi de görev yapan öğretmenlerimizi de emekli olacak ve
emekli olmuş öğretmenlerimizi de ilgilendiren böylesine özel bir
kanun teklifinin Meclis Genel Kuruluna gelmesine öncülük eden Sayın
Cumhurbaşkanımıza bütün öğretmenlerimiz adına
şükranlarımı sunuyorum. Hayaldi gerçek oldu. Öğretmenlerimiz
her şeyin en iyisine layık, helalühoş olsun.
Üzerinde
çalışılmadı, kanun teklifi alelacele Meclise geldi.
şeklindeki iddialara ilişkin de şunu söylemek istiyorum: Vicdan,
hayatta bize doğru yolu gösteren bir pusuladır. Vicdan
eleğimizden geçmeyen hiçbir kanun teklifini buraya getirmiyoruz. Bu kanun
teklifini buraya getirmeden önce de hem mantık hem de vicdan
eleğimizden geçirdik, içiniz rahat olsun. Bu kanun teklifi bir anda
çıkmadı ortaya, Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifiyle ilgili bu
zamana kadar çok sayıda çalışma yapılmış,
hazırlık birçok kanaldan yapılan çalışmalarla
yürütülmüştü. AK PARTİ olarak son yirmi yılda başta
okullaşma oranları ve teknolojik yatırımlar olmak üzere
eğitimin birçok alanında çok önemli mesafeler katettik. Hayal bile değil,
gerçek oldu dediğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin
içeriğiyle ilgili şunları söylemek istiyorum: Bu kanun
teklifiyle sözleşmeli ve kadrolu öğretmenlik ayrımını
ortadan kaldırdık, mecburi hizmet hariç. Bu kanun teklifiyle
öğretmenlik Adaylık Kaldırma Sınavı artık
yapılmayacak. Bütün öğretmenlerimizin mesleki gelişimine önem
veren Bakanlığımız, uzman öğretmen ve
başöğretmenliğe giden yolda yeni atanan öğretmenlere ve
deneyimi beş yılın altındaki öğretmenlere öncelik
verecektir. Yine, Bakanlığımızda görev yapan on
yılını doldurmuş 600 bine yakın öğretmenimizin
tamamı, herhangi bir kontenjan kısıtlaması olmadan,
Bakanlığımızın düzenleyeceği eğitimlere katılabilecek
ve ardından uzmanlık sınavına girebilecek, sınavı
başarıyla geçen öğretmenler uzman öğretmen olarak hem 1
derece alacak hem de maaşlarında bin lira artış olacak. On
yılını doldurmuş bu öğretmenlerimiz yüksek lisans
yapmışsa uzman öğretmenlik yazılı sınavından
muaf sayılacak. Hâlihazırda 75 bin uzman öğretmenimiz
bulunmakta; on yıllık uzman öğretmenler eğitimlerini
tamamlayıp sınavda başarılı oldukları takdirde
başöğretmen unvanıyla görev yapacaklar ve maaşlarında
2 bin lira artış yapılacak. Doktorasını
tamamlamış on yıllık uzman öğretmenler
başöğretmenlik yazılı sınavından muaf tutulacak.
1inci derecedeki öğretmenlerimizin tamamının ek göstergesi 3600
olacak. Ayrıca, 411 bin emekli öğretmenimiz de 3600 ek gösterge
düzenlemesinden faydalanacak, emekli maaşları da artacak.
Sözleşmeli ve kadrolu öğretmenlik ayrımını
sonlandıracak, Adaylık Kaldırma Sınavını ortadan
kaldıracak, öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerine önem
verirken sürekli gelişim ve çağın gerçeklerini yakından
takip etmelerine imkân sağlayacak bu teklif eleştiriden çok, takdiri
hak etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
Buyurun.
CEMAL TAŞAR (Devamla)
Eğitimde mükemmele ulaşma çabası eleştirilecek değil,
takdir edilecek, alkışlanacak bir tavırdır. Eğitimle
ilgili çalışmalarımızı yapboz diye ifade edenler
eskinin kazanımlarını korurken yeni bir inşa ve tekâmül
sürecinde olduğumuzu neden görmezden gelirler, anlamak mümkün değil.
Peygamber mesleğini icra
etmenin hassasiyetini yüreğinde hisseden kişiler olan
öğretmenlerimizin, gerçeği yansıtmayan bu eleştirilerle
galeyana gelmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Biz tüm
evlatlarımızı geleceğe daha nitelikli, daha kalifiye, daha
donanımlı bir şekilde hazırlayan öğretmenlerimize yeni
ufuklar, yeni yollar açmanın, bu alanda en iyisini yapmanın
çabası içerisindeyiz. Ülkemizin meseleleriyle ilgili yapıcı
eleştirilere sonuna kadar açığız. Kimden gelirse gelsin,
eğitim öğretim sistemini çok daha ileriye taşıyacak her
türlü makul öneriyi değerlendirmeye hazırız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
CEMAL TAŞAR (Devamla)
Ama eğitim sistemimizin temel direği öğretmenlerimiz için önem
taşıyan tarihî nitelikteki bu teklifi asılsız ifadelerle
eleştirenleri, zihin bulandırmaya çalışanları da
milletimizin sağduyusuna ve irfanına havale ediyoruz. Bu kanun
teklifine asılsız iddiaların bulaşmasına da izin
vermeyeceğiz. Gençlerimizin, öğretmenlerimizin, milletimizin
istikbali ve hayallerinin önündeki engelleri kaldırmak için koşmaya,
koşturmaya, geceyi gündüze katarak çalışmaya devam
edeceğiz.
Eğitimin kökleri
acı, meyveleri tatlıdır. demiş Aristo, ne güzel
söylemiş. Tatlı meyvelerini eğitim camiamıza
sunduğumuz bu tarihî kanun teklifinin hazırlanmasına öncülük
eden başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Millî
Eğitim Bakanımıza, teklifi hazırlayan vekil
arkadaşlarımıza, Komisyon çalışmalarına ve
süreçteki çalışmalara katkı sunan tüm
arkadaşlarımıza eğitimin kalbi ve ruhu olan
öğretmenlerimiz adına teşekkür ediyor, bu kanun teklifinin
öğretmenlerimize, ülkemize hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyor, Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap
işlemini yapacağım.
Sayın Ataş
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
TÜRK-İŞ üç gün önce
açlık sınırını 4.249 lira 95 kuruş olarak
açıklamıştır. Böylece 4.253 lira 40 kuruş olan asgari
ücret henüz çalışanın eline geçmeden açlık sınırına
takılmıştır. Şu anki asgari ücret açlık
sınırının sadece 3 lira 45 kuruş üstündedir. Bu farkla
da bir simit dahi alınamıyor. Enflasyonu düşürmeden, her gün
gelen zamlara çözüm bulmadan, vatandaşın alım gücünü
yükseltmeden, saraylardaki lüksten, şatafattan, israftan vazgeçmeden,
yolsuzluğun ve rüşvetin önüne geçmeden ne yaparsanız yapın
bu erimeyi durduramazsınız. Bu yüzden, gelin, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendinin
önerdiği gibi asgari ücreti üç ayda bir enflasyona göre güncelleyecek
kanun teklifimize destek verin, bir düzenleme yapalım,
çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyelim,
vatandaşı açlık ve yoksulluğa terk etmeyelim diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Başkan Sayın
Süleyman Bülbül
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan Avrupa Konseyinin Osman Kavala kararına karşı
Bizim mahkemelerimizi tanımayanları biz de tanımayız.
dedi ama şöyle bir geriye gidelim; yıl 2014, sarayın
yapımı için yürütmeyi durdurma kararı veren idare mahkemesi için
Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Yürütmeyi durdurdular, bu binayı
durduramayacaklar; açılışını da yapacağım,
içine de girip oturacağım. demişti.
Yıl 2016, Sayın
Erdoğan, Anayasa Mahkemesi için Ben Anayasa Mahkemesinin vermiş
olduğu karara sadece sessiz kalırım, o kadar ama onu kabul etmek
durumunda değilim; karara uymuyorum, saygı da duymuyorum. demişti.
Kısaca, bugün mahkemeleri sözde savunan saray ve şürekası,
Türkiye'nin uluslararası arenada hukuk ve demokrasiden hızla
uzaklaşan bir ülke konumuna gelmesinin tek sorumlusudur.
BAŞKAN Sayın
Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, bilindiği üzere buzağı desteklemeleri
için yetiştiricilerden birliklere ve kooperatiflere üye olanlar oralara,
üye olmayanlar ise il veya ilçe tarım müdürlüklerine başvuruda
bulunuyorlar. Ancak buzağı desteklemesinden yararlanma
şartlarında Bir önceki buzağılama tarihi ile sonraki
buzağılama tarihi arasındaki iki yüz otuz ile dört yüz elli gün
olmalı. şartı ile Buzağılama yaşı 27
aylık olmalı. şartı yüzünden ne yazık ki birçok
üretici, özellikle aile üreticileri desteklemeden faydalanamamaktadır.
Bakanlık revize edeceğini belirtmişse de henüz hiçbir adım
atılmamıştır.
Ayrıca, seçim bölgem
Afyonkarahisarda hayvanlara brusella ve şap aşısı
vurulduğu hâlde, kulak küpesine işlenmediği için de
aşısız gibi gözükmektedir. Yani yem zamlarından dolayı
zarar gören üreticiler, bir de bu yüzden mağduriyet yaşamaktadır.
Bir an önce üreticilerin bu mağduriyeti amasız, fakatsız,
lakinsiz bir şekilde giderilmeli ve bu desteklerden faydalanmaları
sağlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Cumhurbaşkanı Erdoğan tarıma 3,2 milyar
destek açıklaması yaptı. Buğday, arpa, çavdar, yulaf ve
tritikalede dekara 50 lira mazot, gübre destek müjdesi verildi. Destek ne zaman
ödenecek? 2023, evet, tam 2023te ödenecek. Mazota litrede 32 kuruş zam
yapıldı. Çiftçi desteği almadan zamlarla geri alınacak.
Çiftçi bu 50 liralık destek müjdesiyle ancak
Kendi kendine yeten ülkemizi
ithalatta lider konuma getirdiniz. 2021 yılında Rusya'dan tarım
ürünleri ithalatında Çin'i geçtik ve 1inci sıraya oturduk.
Buğday, ayçiçeği, arpa, kepek ithalatında Türkiye lider konuma
geldi. Yaparsa AK PARTİ yapar. Evet, yaptı, ülkemizi ele güne el
açar hâle getirdi, net ithalatçı yaptı. Alkışlıyoruz!
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Piroğlu
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Engelliler toplumsal yaşamın her yerinde
ayrımcılığa uğramaya devam ediyor. Bu
ayrımcılık devlet kadrolarına da sirayet etmiş
durumda. Millî Eğitim Bakanı yaptığı bir açıklamada
kekemelerin mülakatı geçemeyeceğini ve öğretmen
olamayacağını açıkladı. Komisyona sorumdur: Millî
Eğitim Bakanı bu açıklamasını engelli kamuoyuna izah
edecek mi?
İki: Komisyonun bu
konudaki görüşü nedir?
Başka bir sorumsa:
Kadıköy'de, Erenköy'de bir okulda otistik öğrencilerin
barındığı, eğitim gördüğü özel bir
sınıfta hiçbir eğitim almamış bir öğretmenin ders
verdiği, otistik öğrencilerin velilerine okul müdürü tarafından
sürekli baskı yapıldığı, mobbing
uygulandığı bilgisi kamuoyuna yansımıştır.
Otistik öğrencilerin eğitime ulaşması ve okullarda
yaşadığı bu soruna karşı Komisyonun tavrı
nedir?
BAŞKAN - Sayın
Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu an ülkemizin bir numaralı gündemi
zamlar ve bu zamlardan da en çok can yakanı elektrik zamları.
Türkiye'nin her tarafından sosyal medyaya, basına ve televizyonlara
çok ciddi anlamda yüksek faturalar yansımaktadır. Vatandaşlar
yaşadıkları mağduriyeti dile getirmek, çekilmez hâl alan bu
elektrik zamlarını ve faturaları ifade etmek için Türkiye'nin
her tarafından bizlere ulaşmaya çalışıyorlar. Özel
elektrik şirketlerinin Türkiye genelindeki soygun düzeni devam ediyor.
Buradan Hükûmete ve ilgili Bakanlığa açıkça çağrıda
bulunuyorum: Elektrik zamlarını durdurun, vatandaşın bu
mağduriyetine son verin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Yıldırım Kaya
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Teşekkürler Başkan.
Sayın Komisyon
Başkanınadır sorum: Komisyonda
EĞİTİM-BİR-SEN, en yetkili olan sendika, TÜRK
EĞİTİM-SEN, EĞİTİM SEN,
EĞİTİM-İŞ, Öğretmenler Sendikası, ANADOLU
EĞİTİM-SEN, Veli-Der, bunlar çok açık bir şekilde bu
yasanın öğretmenlerin sorunlarına çözüm üretmediğini
haykırdılar; hepimiz birlikte duyduk. Şimdi, toplam 900 bin
üyesi olan bu sendikaların sözünü dinlemediniz, muhalefetin sözünü
dinlemiyorsunuz. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Ekonomi
Politikaları Araştırma Vakfı da bir belge
yayınladı Öğretmenlik Meslek Kanunu bu olamaz. diyorlar.
TEDMEMin yayınladığı yayında da benzer bir öneri var,
eğitim reformunda da benzer bir öneri var. Söyler misiniz Allah
aşkına, sendikaları yok sayıyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, Sayın Komisyon
Başkanı ile teklif sahipleri, biz bu teklifte sizin o gerekçenizde
belirttiğiniz gibi, gerçekten, öğretmenlerin niteliklerini,
motivasyonlarını, bireysel performanslarını, en önemlisi,
saygınlıklarını artıracak bir yenilik göremiyoruz.
Zaten öğretmenler de -Sayın Kaya da belirtti- bu teklifi
desteklemiyorlar. Ama ben şunu sormak istiyorum: Gerçekten, saatlerce -siz
saatleri de açıkladınız- konuşmalar yapıldı;
muhalefet milletvekilleri, eğitmenler, akademisyenler, öğretmenler
çok nitelikli eleştiriler, öneriler, eksiklikleri belirttiler ama
bunların hiçbiri dikkate alınmadı. Bugün Genel Kurulda da bunlar
dikkate alınmadı. Birazdan oylamaya geçeceğiz ve sadece bu
katkıları bir teşekkürle kalacak, teşekkürleri
alacaksınız. Bu kanun eksik hâliyle, bu kadar öğretmeni ilgilendiren,
gelecek nesilleri ilgilendiren bir kanun bu şekilde geçecek. Ne diyorsunuz
bu konuda? Neden bir katkı ya da bir öneri dikkate alınmadı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Komisyon
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dün soru soran, bugün cevap
vereceğimizi bildirdiğimiz Sayın Okan Gaytancıoğlunun
Edirneyle ilgili bir sorusu vardı. Burada kendisini göremiyorum ama ben
yine de burada sorusunun cevabını okumak istiyorum: Edirne
Öğretmenevi binasını gündeme getirmişti. Bu bina, deprem
analiz sonuçlarına göre can güvenliği yönünden tehlike arz
ettiğinin belirlenmesi üzerine 2017 yılında
yıkılmıştır. Edirne ilinde bulunan öğretmenevi
sosyal tesislerinde otel kısmına ihtiyaç duyulduğundan söz
konusu projenin devlet yatırım programına alınması
planlanmaktadır.
Diğer taraftan, Edirne
ziyaretinde Sayın Bakanımızın talimatları
doğrultusunda Dr. Sadık Ahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Pansiyonu tamamı 45 oda, 124 yatak kapasitesiyle uygulama oteline
dönüştürülmüştür. Ayrıca, Edirnede düzenlenecek millet
bahçesinin içerisinde, Meriç Nehri kenarında bulunan ve öğretmenevi
sosyal tesisleri olarak kullanılan alana Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı TOKİ tarafından çevrenin tarihî ve
doğal dokusuna uygun olacak şekilde yapılacak ahşap
konaklama evlerinin öğretmenevi olarak kullanılması
planlanmaktadır.
Bir diğer sorusu da
Edirne Lisesi ek binalarının restorasyonları konusuydu. Bu
Edirne Lisesi öğrencilerinin pansiyon ve ek ders ihtiyacının
karşılanması amacıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde
olan ve Bakanlığa tahsisli Edirne Lisesi ek binaları -eski TEKEL
binaları olarak da biliniyor- 2017 yılında restorasyon ve
onarıma alınmıştır. Söz konusu binaların
restorasyonu devam etmekte olup işin fiziki tamamlanma durumu yüzde 95
seviyesindedir. Onarım ve restorasyon işi yüklenicinin süre
uzatım tarihi olan 10/11/2022de tamamlanacaktır.
Diğer sorular yani
Sayın Kayanın sorusu kanunla ilgili, Sayın Özdemir de aynı
hususları dile getirdi. Tabii, bu imkânlar dâhilinde bugün
yapılabilecek iyileştirmeler öğretmenlerimiz için
yapılıyor yani siz her ne kadar Öğretmenlerimiz buradan böyle
bir kanun beklemiyor, memnun değiller. deseniz de bize gelen
dönüşlerde bunun böyle olmadığını görüyoruz. Biz bu
kariyer basamaklarının doğru bir uygulama
olacağını düşünüyoruz. Yani bu, diğer mesleklerde de
aynı şekilde vardır. Hekimler, mesela, hepsi hekimdir ama
uzmanlık yaparlar, orada da kullanılır biliyorsunuz, her
branşta bu tür durumlar söz konusu.
Öğretmenlik
mesleğinde de
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Pratisyen hekim ameliyata girmiyor.
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Yaptıkları işler farklı, kıyaslama
doğru değil.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Görevleri farklı. Bak, doktor arkadaşımız konuşuyor.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Bir dakika dinler misiniz.
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Kıyaslama doğru değil, yaptıkları
işler farklı yalnız.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Öğretmenlik mesleğinde de yani bu
öğretmenlerimizin işte on yıl kıdemi olduktan sonra bu hak
veriliyor. Bazıları buradaki sınav meselesini de gündeme
getirdiler, dün de söylediler, bir mülakat söz konusu değildir. Herkese
açık yapılabilecek -Bakanlık veya artık o sınavı
ÖSYM de yapabilir- on binlerce insanın gireceği sınav olacak ve
o sınavda 70 puan alanlar, -efendim- uzman öğretmen olabilecek.
Aynı zamanda yüksek lisansa teşvik açısından yüksek
lisansı olanlar da sınavsız bu uzmanlık belgesini
alabilecekler. Doktorası olanlar için de aynı şekilde söz
konusu. Dolayısıyla herhangi bir sözlü sınav bulunmamakta.
Bu ihtisas meselesi 1739
sayılı Kanunda var Sayın Kaya, 1973 yılında
çıkmış, biliyorsun biz onun 43üncü maddesini ilga ediyoruz,
oradaki ibareyi aynen buraya aldığımız için Ta kırk
küsur yıllık bir yazım söz konusu. belki diyebilirsiniz, daha
dikkatli yazılabilirdi ama bu şekilde yıllardır uygulanan
bir husus.
Bir diğer konuyu da
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Şu an millî eğitimde Türkiye
genelinde 0-25 öğrenci sayısı olan
sınıflarımızın sayısı yüzde 52,78 yani yüzde
53 kadar dersliklerde öğrenci sayısı 25in altında. 26-30
öğrenci oranı bulunan sınıflara
baktığımızda yüzde 18,50, 31-35 öğrenci
sayısı bulunan dersliklerin oranına
baktığımız zaman yüzde 15,1; bunları
topladığınız zaman zaten yüzde 80in üzerindeki bir rakam
30 öğrenci civarında oluyor. 36-40 öğrenci sayısı
yüzde 9,20, 41-50 öğrenci sayısı yüzde 4,09. Bunlarda da
biliyorsunuz son yıllarda 5 milyona yakın bir göçmen gelmesi söz
konusu, özellikle belli illerde bu yoğunlaşma var. Bu rakamlara
baktığımız zaman yani yirmi yıllık
iktidarımız döneminde eskiden 40-50 kişilik olan sınıfların
ortalamasını 25lere çektiğimiz büyük oranda görünüyor.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Sayın Başkan, İstanbula gidelim, İstanbula.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Gel Tekirdağa, gel Tekirdağa göstereyim sana
sınıfları.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Bir başka husus, öğretmen normuna
baktığımız zaman, 2003 yılında 589.930
öğretmen var
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, gel Tekirdağa gidelim, beraber
gezelim sınıfları, gel.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Bir dinler misiniz beyefendi.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Gel sınıfları beraber gezelim, beraber.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) O zamanki net öğretmen ihtiyacı
91.333, Türkiye genelinde toplam öğrenci sayısı 13 milyon 441
bin 765.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Trakyaya, Tekirdağa dedim, Tekirdağa, uzağa
demedim. Avrupaya geleceksin.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Bir dinleyin lütfen.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Trakyaya gel de 25-30luk sınıfı görelim. 40
kişilik, 50 kişilik sınıflar var ya, insanların gözüne
bakarak yalan söylüyorsunuz.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) 2022 yılında -öğretmen
normu- 992.480 öğretmenimiz var, net öğretmen ihtiyacı şu
an itibarıyla 87.739, öğrenci sayısı ise 17 milyon 10.
Dolayısıyla baktığımız zaman burada da çok ciddi
bir iyileşmenin olduğunu görürüz.
Şimdi, son bir hususa da
dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Tekli eğitim ne oldu, hâlâ çiftli eğitim;
nasıl olacak ya? Hani tekli eğitim olacaktı? Tekli eğitim
olacaktı Sayın Başkan, ne oldu? Tekli eğitim ne oldu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Beyefendi, bir müsaade eder misiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hocam, siz devam edin, biz dinliyoruz sizi. Millet sizi dinliyor,
AK PARTİ Grubu, Türkiye Büyük Millet Meclisi dinliyor.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Bakınız, birinci bölümde 6 madde
vardı. Cumhuriyet Halk Partisi vermiş olduğu önergelerin
hepsinde 6 maddenin de tekliften çıkarılmasını teklif etti.
Biliyorsunuz, bu kanunlar hazırlanırken bir mantık silsilesi
içerisinde hazırlanır; bir maddeyi
çıkardığınız zaman onun yerine bir şeyler
koymanız lazım ama konulmadı; 6 madde. Şimdi 8inci maddedeki
önergeye baktım. Orada da o maddeyi 7nci maddeyi de tekliften
çıkarıyorsunuz. 8inci maddede ise karşı
çıkmış olduğunuz
Uzmanlığa karşı
çıktınız, başöğretmenliğe karşı
çıktınız ama onlara yönelik ödemelerin -biz 3 kat
artırmıştık- siz burada daha fazla
artırılmasını teklif ediyorsunuz. Ben de diyorum ki bu ne
perhiz, bu ne lahana turşusu! Yani hem karşı
çıkıyorsunuz ama bu maddeye geldiğiniz zaman neden böyle
yaptınız Sayın Yıldırım Kaya? Bunu bir izah
etmenizde
Önergeyi açıklarken herhâlde bunu izah etmek durumunda
kalırsınız diye bunu da takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Başkan izin verirse açıklayayım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Önergede açıklarsınız bunu Yıldırım
Hocam.
MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Başkan, engelliler, engelliler gündeminizde yok.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Cevap gibi değil ama 60a göre kısa bir söz talep
edeceğim.
BAŞKAN Buyurun,
yerinizden söz verdim, mikrofonunuzu açtım.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Emrullah İşlerin
302 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
soru-cevap kısmında yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şimdi, Sayın Bakan, Sayın Komisyon
Başkanı, bizim önergelerimizde maddeleri metinden çıkarma
teklifimiz çok normal çünkü -siz Bakanlık yaptınız- hiç 10
maddelik bir meslek kanunu olur mu? 1739 sayılı Kanundan 2 maddeyi
çekmişsiniz -öğretmenlere kimi ekonomik iyileştirmeler var,
itiraz etmiyorum- ama bunun adı meslek kanunu değil. Bu, aslında
öğretmenliğe yapılmış bir saygısızlık;
hiç kusura bakmayın. Yani Bakanlık yapmış biri olarak
Evet, kardeşim, 10 maddelik meslek kanunu olur. derseniz ayağa
kalkıp ya da oturduğunuz yerden, ben daha hiçbir şey de demem.
Buyurun söyleyin, 10 maddelik meslek kanunu mu olur ya? (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ve Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
7nci madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Yıldırım
Kaya Ali
Keven Süleyman
Bülbül
Ankara
Yozgat Aydın
Serkan
Topal Suat
Özcan Mustafa
Adıgüzel
Hatay Muğla Ordu
Lale
Karabıyık Burcu
Köksal
Bursa
Afyonkarahisar
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz talebi Sayın Süleyman Bülbülün.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bakıyorum,
yirmi yıllık AKP iktidarında 8 Bakan, 16 sistem
değişikliği ve geldiğimiz nokta şu: 10 maddelik
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi. Kanun teklifine bakıyoruz, içinde
ücretli öğretmenler yok, sözleşmeli öğretmenler yok. Yani ne
var? Sadece kadrolu, kamuda çalışan kadrolu öğretmenlerle
ilgili. E, 200 bin kişi var özel öğretim kurumlarında
çalışan öğretmen, onlar öğretmen değil mi
arkadaşlar? Yani 90 bin kişi var ücretli öğretmen, onlar
öğretmen değil mi? 100 bin kişi var sözleşmeli
öğretmen; onlar öğretmen değil mi? Ya, düşünebiliyor
musunuz, ücretli öğretmen arkadaşlar geçenlerde Ankara'da bir
basın toplantısı yaptılar, toplantıda açıkça
öğretmen arkadaş Biz çocuğumuzun geleceğini boş ver,
ailemizin geleceği açısından; aylık 3 bin liraya yakın
para alıyoruz, asgari ücretten, 4.250 liradan daha aşağıda,
biz geleceği nasıl göreceğiz? Öğretmenlere biraz
saygınız yok mu? Ücretli öğretmenlik adı altında
öğretmenlerin emeklerini niye kenara atıyorsunuz, niye
sömürüyorsunuz? diyor, çağrı yapıyor, adalet istiyor. Adalet
sadece mahkemelerde bulunan adalet değil ki. Eğitimde de adalet var,
sağlıkta da adalet var; fırsat eşitliği var. Çocuklara
bakıyoruz, çocukların fırsat eşitliği konusunda
herhangi bir düzenleme yok. Biraz önce Sayın Komisyon
Başkanımız diyor ki: Siz şu madde
çıkarılsın, bu madde çıkarılsın. Bizim kanun
teklifimiz var, öğretmenlik meslek kanun teklifimiz var.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Onu da inceledik, bir şeye benzemiyor.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) O
meslek kanunu teklifimizi indirmemize hiç izin verdiniz mi? Arkadaşlar,
muhalefetin hangi kanunu komisyona indi? Ben üç buçuk yıllık vekilim,
bir tek kanun var mı komisyona inen? (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Yok. Her şeyi siz biliyorsunuz ama bildiğinizle
geldiğiniz nokta da belli. Geldiğimiz nokta; Öğretmenlik meslek
yasası adı altında öğretmenleri bu anlamda sömürecek
maddeleri getiriyorsunuz.
2023ün Ocak ayında
3600ü getirecekmişsiniz. Neden 2023ün Ocak ayında geliyor?
Öğretmenlerin şu anda 3600 ek göstergeye ihtiyaçları yok mu?
Var, var ama getirmiyorsunuz, getiremiyorsunuz çünkü kararları Millî
Eğitimin hiyerarşisi vermiyor. Kararları sarayda bulunan
Eğitim Kurulu veriyor. Sizler karar verme durumunda değilsiniz,
sizler de karar verme durumunda değilsiniz. Hukuk reformuyla ilgili bir
yasa teklifi geliyor; gelen Adalet Bakanlığı
hiyerarşisinden gelmiyor, Meclisten de gelmiyor, yukarıdan geliyor.
Nereden geliyor? Hukuk Kurulundan geliyor, Eğitim Kurulundan geliyor. Ya,
arkadaşlar, bu, niteliksiz bir yasama. Siz çıkıyorsunuz, bu
kanun teklifiyle Anayasanın açıkça 2nci maddesine ve 7nci
maddesine aykırılık teşkil ediyorsunuz.
Çıkmışsınız, değerlendirme kurulu adı
altında bir sistem getiriyorsunuz, bu sisteme göre neyi
değerlendireceği belli değil ve Millî Eğitim
Bakanlığına yönetmelik hazırlama yetkisini veriyorsunuz.
Ya, Anayasa Mahkemesinin verdiği karar açık ve net.
Sayın Komisyon
Başkanım, dün siz dediniz ki: Anayasa Mahkemesinin kararlarına
uygun bir teklif getirdik. Yapmayın, eylemeyin Anayasa Mahkemesi
kararı burada, kararda diyor ki: Kesinlikle yönetmeliklere
bırakmayacaksınız.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Kanunla düzenlenir, kanunla düzenlenir.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla)
Anayasanın 128inci maddesine göre, öğretmenlerin özlük
hakları ve diğer düzenlemeler kesinlikle kanunla düzenlenir. diyor,
başka bir şey demiyor. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Sizler ne yapacaksınız? Kanun
dışında düzenlemeler yapacaksınız, yönetmeliklere
bırakacaksınız. Alıştınız artık,
mülakatlara alıştınız, sınava sokacaksınız,
mülakatlarda eleyeceksiniz. Kimlerle beraber çalışıyorsunuz?
TÜGVA var. Başka ne var? TÜRGEV var. Başka ne var? İlim Yayma
var. Onlar sarayı ele geçirmiş, saraydan yöneteceksiniz Millî
Eğitimi. Yok, artık bu işin sonuna geldik.
700 bin öğretmen atama
bekliyor. Çıkmışsınız, Siz 700 bin öğretmeni
nasıl atayacaksınız? diyorsunuz. Yirmi yıldan beri mesleki
planlama yapmadınız. Çocukları okullardan mezun ettiniz, ondan
sonra çözümsüzlüğü işaret ediyorsunuz ama Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında, Millet İttifakının iktidarında bu
işe kesinlikle biz çözüm bulacağız, kesinlikle biz
bulacağız. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
şimdi bakıyorum, beden eğitimi öğretmeni olan Fedai
öğretmen, çalıştığı inşaatta elektrik
akımına kapılıp hayatını kaybetti. Ya,
ataması yapılmayan öğretmenlerin dramlarını hiç
düşündünüz mü arkadaşlar? Hiç bilmedikleri işlerde
çalışırken iş kazalarında, iş cinayetlerinde
ölmelerinden hiç rahatsızlık duymuyor musunuz? Son tweeti neydi
biliyor musunuz? Alın size 83 puanın mükâfatı. demişti
öğretmenimiz, Alın size 83 puanın mükâfatı. demişti.
Yazık değil mi bu arkadaşlara? (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, umudunu yitirmiş öğretmenler,
atanamayan öğretmenler intihar ediyor ve intihar ettikten sonra da
ailelerine birçok yazılar bırakıyorlar. Sizler de
anne-babasınız; çocuklarımızın geleceği için
eğitime en büyük katkıyı veriyoruz, üniversitelerde okutuyoruz,
büyüyorlar, üniversiteleri bitiriyorlar, ondan sonra bir meslek sahibi
olamıyorlar, sizin yirmi yıldan beri yapmış olduğunuz
yanlış icraatlar sonucunda annelerine, babalarına bir şey
bırakıp intihar ediyorlar. Bunlardan hiçbir şey duymuyor musunuz
arkadaşlar? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?
Vicdanınızın sızlayacağı bir nokta yok mu?
Değerli arkadaşlar,
en son şunu söylemek istiyorum: Öğretmenleri
ayrıştırmaya gerek yok. Öğretmenleri
ayrıştırmaya gerek yok; yok aday öğretmen, yok uzman
öğretmen, yok başöğretmen, yok sözleşmeli, yok ücretli
öğretmen. Öğretmenlerin millî eğitimde
Millîlik de
kalmadı, eğitimin millîliği de kalmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla)
Bitireyim.
BAŞKAN Sayın
Bülbül, tamamlandı süreniz.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla)
Tamamlayayım Sayın Başkan. Siz çok şey yapıyorsunuz,
çok sıkıyorsunuz; biraz milletvekillerine izin verin yani. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Mecburen
sıkıyorum, yoksa gönül çok vermek istiyor size de.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla)
Millî eğitimin millîsi kalmadı, eğitimi kalmadı ama
Millet İttifakında hem millîsini getireceğiz hem
eğitimini getireceğiz. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Evet, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 7nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 7-(1) Bu Kanunda hüküm
bulunmayan hâllerde; 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu, 14/6/1973 tarihli ve 1739
sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile diğer kanunların
bu Kanun hükümleri ile çelişmeyen hükümleri uygulanır.
Fahrettin
Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel
Konya Adana Aksaray
Hasan
Subaşı Aydın
Adnan Sezgin
Antalya Aydın
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ayhan Erelin.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 7nci maddesi üzerine partim
İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle Öğretmenler
yeni nesli siz yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizlerin eseriniz
olacaktır. ülküsüyle öğretmenlerimize çok anlamlı görev
yükleyen Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle, minnetle, şükranla
anıyorum. Elinde kurşun kaleminden başka silahı olmayan,
bir mum misali etrafını aydınlatırken kendisi eriyen, gittiği
bölgeye ve okula ışık saçan öğretmenlerimizden bölücü terör
örgütü tarafından katledilen Necmettin Yılmaz, Şenay Aybüke
Yalçın, Neşe Alten, Ayşe ve Numan Konakçı, Yasemin ve
Bayram Tekin ve öğretmen adayı Fırat Yılmaz
Çakıroğlu başta olmaz üzere irfan ordumuzun şehit
mensuplarını rahmetle anıyorum. Tüm şehitlerimiz gibi
öğretmen şehitlerimizi de unutmadık, unutmayacağız,
unutturmayacağız. Yine, görevi başında olan çok
değerli öğretmenlerimize en kalbî sevgi ve
saygılarımızı sunuyoruz; emekli olan öğretmenlerimize
hayırlı, uzun ömürler diliyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Öğretmen kutsaldır ana gibi,
öğretmen kutsaldır baba gibi. Bana bir harf öğretenin
kırkyıl kölesi olurum. Öğretmenlik peygamberlik
mesleğidir. ve buna benzer birçok sözlerle takdir edilen
öğretmenlerimize siyasi iradenin sözünü verdiği Öğretmenlik
Meslek Kanunu Teklifi irfan ordumuzun hiçbir ferdini maalesef memnun
etmemiştir.
Öğretmene
sorduğumuzda İşe gidiyorum, işten geliyorum. demez;
Okula gidiyorum, okuldan geliyorum. ifadeleriyle
karşılaşırız. Okul, öğretmen için bir iş
yerinin çok ötesinde, çok daha büyük anlamlar taşır. Öğretmenlik
kariyer mesleği değildir; öğretmenliği kariyer mesleği
yapmak eğitim ve öğretimin amacını değiştirir. Öğretmen,
öğrencisini ve çevresini eğiten, yol gösteren, kılavuzluk eden
kişidir. Bu meslekte kariyer yoktur, sadece daha iyi eğitim
öğretim sunmak, daha yüksek performans ortaya koymak söz konusudur. Bu
manada, hizmet içi eğitimlerin yapılması, öğretmenlerin
kendilerini güncellemesi, teknolojik okuryazarlığı ve
kullanımı artırması beklenebilir; vizyon, hedef bu
olmalıdır.
Okul yöneticilerini, müdür,
müdür yardımcılarını, şube müdürlerini, şefleri,
Bakanlık yöneticilerini öğretmenlik kapsamına almak,
bunları öğretmenliğin kariyer basamağı gibi görmek büyük
bir garabettir. Bu makamların görev tanımı farklıdır;
öğretmenlik mesleği görev tanımı ile yöneticilerin görev
tanımları farklı şeylerdir. Bunların bir yükselme gibi
değerlendirilmesi öğretmenliğe yapılan hakarettir.
Öğretmenlerin içinde
uzman öğretmen başöğretmen aday öğretmen gibi
tanımlamaların yapılması meslek etiğine
aykırıdır. Elbette, her mesleğin acemilik, olgunluk süreci
vardır ama bunları maaş ve unvanla değerlendirmek,
eğitimciler arasında zaten sistemden kaynaklanan mevcut
ayrışmayı daha da körükleyecektir.
Uzman Öğretmenlik
Sınavı en son 2006 yılında yapıldı, o
zamanın koşullarında sekiz yıllık öğretmenler
sınava giriyordu; o tarihten bugüne kadar bu sınav yenilenmedi. O
sınavın, öğretmeni doğru değerlendirmediği
eğitim camiasının bildiğidir. Eğitimde ödül ve cezanın
çok dikkatli verilmesi gereği, mümkünse ikisinin de verilmemesi
gereği tartışılırken öğretmenler de filleri,
zürafaları, aslanları aynı sınavla değerlendiren bir
sistemin mahkûmu oldular. Mesela, fen, matematik bilimleri öğretmenleri
tarih, coğrafya, rehberlik, edebiyat sorularıyla
değerlendirildi. Bu, bütün öğretmenleri aynı torbanın içine
koymak demektir; oysa her öğretmenin alanı, uzmanlığı
farklıdır. Öğretmenlerin, uzman öğretmen olmaya,
başöğretmen olmaya ihtiyaçları yoktur. Bunu maaşla
değerlendiren bir sistem, eğitimci seviyesinden bakmıyor
demektir.
Görüşmekte
olduğumuz Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi, öğretmenlerimizin
hiçbir beklentisine maalesef cevap vermemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
AYHAN EREL (Devamla)
Öğretmenlerimizin en çok beklediği 3600 ek gösterge maalesef 2023
yılında yürürlüğe girecektir. denilmektedir ama hani, bir
atasözü vardır ya Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü çıkacaktır.
diyor; hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen
bulunmayan ibaresinin olmayan şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Muazzez
Orhan Işık Musa
Piroğlu Ömer
Öcalan
Van
İstanbul
Şanlıurfa
Ali
Kenanoğlu Kemal
Bülbül
İstanbul
Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Muazzez Orhan Işıkın.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Teşekkürler Sayın Başkan.
AKP iktidarının
piyasaya teslim ettiği, içini boşalttığı temel kamu
hizmetlerinden biri de eğitimdir. Hiçbir dönem eğitimin içi bu kadar
boşaltılmamış, öğretmenlik de böyle itibarsızlaştırılmamıştır.
Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifini görüşüyoruz ancak öğretmenlerin yapısal
sorunlarını çözmeyen ve hatta görmeyen bir yasa teklifi önümüze
getirilmiş durumdadır. Bu teklifle, kamuda sayısı 1 milyon
olan, yüz binlercesi özelde çalışan öğretmenlerin
sorunlarının çözümü yine ertelenmektedir.
Peki, öğretmenlerin
sorunları nelerdir? Atanmamadır; düşük ücretle
çalışmadır; mobbingdir; tayin, terfi ve atamalarda liyakatsizlik
ve mülakat uygulamalarıdır; eğitime en büyük darbeyi vuran OHAL
KHK hukuksuzluğudur. Masumiyet karinesini ihlal eden OHAL KHKleri AKPnin
nişanesi, adaletsizlik göstergesi olmuştur. OHAL KHKleriyle AKP 50
bin öğretmeni hukuksuzca işinden etmiştir. Zulmünüze
dayanamayıp yaşamdan koparttığınız
öğretmenler var, öldükten sonra işe iade edilen öğretmenler var.
Kazım Ünlü, Emine Yürükçü, Mehmet Nasır Sönmez, Atilla
Yalçıntaş, Gökhan Açıkkollu, Mustafa Çamaş, Yahya Barça ve
Salman Taş Öğretmenlerimizin vebali boynunuzadır.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun teklifi, biçimi ve içeriğiyle bir meslek kanunu olmaktan oldukça
uzaktır. Bu kanun teklifinde, özel okullar ve kurslarda çalışan
ve devlet okullarında çalıştırılan yüz binlerce
ücretli öğretmenin haklarına dair bir düzenleme
yapılmamıştır. Öğretmenlik mesleği gibi önemli
bir konunun, birkaç kanun maddesi üzerinden statü farklılaştırılması
ve maaş artışına indirgenmesi kabul edilecek bir şey
değildir. Bu kanun yürürlüğe girdiğinde aynı okulda 6
farklı statüde yani ücretli, aday, sözleşmeli, kadrolu, uzman
öğretmenler ve başöğretmenler aynı derslere girecek ve
farklı ücret alacaktır. Bu durum, öğretmenler arasında
iş barışını ve motivasyonu bozacaktır. Zaten bir
uzmanlık mesleği olan öğretmenliği hiyerarşik
basamaklara ayırmak ilkesel olarak da doğru değildir. Bu
düzenlemeyle, eğitimin temel ahlaki ilkelerine aykırı bir
rekabet anlayışı geliştirilecek; veli, öğretmen ve
okul idaresi arasında sorunlara neden olacak; böylece eğitimin
niteliği daha da düşecektir. Öğrencileri sınav sistemiyle
bir yarış atına dönüştüren AKP iktidarı, şimdi de
öğretmenleri aynı uygulamaya zorlamaktadır. On yıl
öğretmenlik yapmış birinin yeniden sınava tabi
tutulması, kişinin emeğini yok saymak ve mesleğini
itibarsızlaştırmaktır.
Eğitim, süreklilik arz
eden bir alandır, iki üç yılda bir yapılan ideolojik
düzenlemelerle verim ve nitelik kazandırılamaz. İktidar,
eğitim alanını yapboz tahtasına dönüştürmüştür.
Eğitimde reform yapmayı bina inşa etmekten ibaret sanan AKP
iktidarı bugün eğitimde reformun önündeki en büyük engeldir.
Değerli milletvekilleri,
kamuda binlerce öğretmen açığı varken ataması
yapılmayan 700 bine yakın da öğretmen var. Öğretmenlerin
yüz binlercesi işsiz, bir o kadarının da farklı
işlerde çalışmak zorunda kaldığını hatta bu
yüzden iş cinayetlerinde hayatlarını kaybettiklerini biliyoruz.
Atamayı bekleyen öğretmenlerden KPSSde yüksek puan alanların
mülakatlarda elenerek nasıl mağdur edildiğini de görüyoruz.
AKP'nin yapılan bu mülakatlarda yandaşlarını
kayırdığını, bunu da yandaş sendika eliyle
yaptığını da görüyoruz.
Açıkça bir torpil
mekanizması hâline gelecek olan bir diğer uygulama da Adaylık
Değerlendirme Komisyonudur. Adaylık döneminin sonunda yapılan
yazılı sınav kaldırılarak Adaylık
Değerlendirme Komisyonunun getirilmiş olması yine yandaş
kayırma amacı gütmektedir. Oluşturulan bu Komisyonla eğitim
alanı siyasal müdahalelere daha çok açık hâle getiriliyor. Bu
Komisyonun AKP ve yandaş sendikasının etkisinde
olacağı da açıktır. İktidarın yandaş
sendikasına üye olanlar ile olmayanlar arasında zaten var olan
ayrımcılık artarak devam edecektir çünkü yaşanan budur. Bu
Komisyonun nasıl kurulacağı, kimlerden oluşacağı,
neye göre karar vereceği belirtilmemiştir. Adaylık
Değerlendirme Komisyonunun işleyişi ve diğer adaylık
süreçlerinin yönetmelikle değil, yasayla düzenlenmesi ve keyfî
uygulamalara müsaade edilmemesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK
(Devamla) Sonuç olarak, öğretmenlerin bu yasayla sorunları
çözülmeyecek, öğretmenler işsizlikten ve yoksulluktan
kurtulmayacaktır. İktidar ve yandaş sendikasının
öğretmenlik mesleğinin itibarını düşüren
politikalarına son verilip toplum yararına bir eğitim ve
eğitimci politikası oluşturulmalıdır. Eğitim,
kurumsal, ana dilde laik, bilimsel ve herkese erişebilir olacak
şekilde düzenlenmelidir.
Değerli
halkımız, 21inci yüzyılda bir halkın ana dilini seçmeli
dersle öğrenmesinin bu ülke için büyük bir utanç olduğunu söylemek
istiyorum ve herkesi Kürtçe dersini seçmeye davet ediyorum.
(x) (HDP sıralarından
alkışlar)
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Başkanım ne diyor ya? Anlamıyoruz.
METİN NURULLAH
SAZAK (Eskişehir) Bunlar özellikle yapılıyor Başkan,
kasıtlı olarak yapılıyor.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Yahu, masum bir şey söylüyor ya!
ARZU ERDEM (İstanbul)
Ne biliyoruz?
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) E, öğreneceksiniz o zaman.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Evet, özellikle
METİN NURULLAH SAZAK
(Eskişehir) Şehidim var benim, şehidim bugün.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Kürtçeyle şehidinin arasındaki bağlantı nedir?
ARZU ERDEM (İstanbul)
Geçsin tutanaklara, özellikle yapıyorlarmış.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Teklifinin 8inci maddesinin 1inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 8 (1) 14.7.1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 152 nci
maddesinin II-Tazminatlar kısmının B-Eğitim,
Öğretim Tazminatı bölümünün birinci fıkrasındaki %100
üne ibaresi %140 ına, %95 ine ibaresi %125 ine, %85 ine ibaresi %105
ine olarak değiştirilmiş ve bölümün son fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır.
Yıldırım
Kaya Burcu
Köksal Ali
Keven
Ankara Afyonkarahisar Yozgat
Suat
Özcan Serkan
Topal Mustafa
Adıgüzel
Muğla Hatay Ordu
Lale
Karabıyık Suzan
Şahin
Bursa Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Suzan Şahinin.
Buyurun Sayın
Şahin. (CHP sıralarından alkışlar)
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen yıl
katlanılamaz hâle gelen hayat pahalılığı 2022de de
devam ediyor. Yeni yıla zam fırtınasıyla girildi.
Aldığımız hava hariç her şey dolara endekslendi. Maaşlar
yetmiyor, 65 milyon insan geçim sıkıntısı çekiyor, zam
üstüne zam geliyor. AKP'nin yalan makinesi hâline gelen TÜİK verilerine
göre enflasyon aylık yüzde 11, yıllık yüzde 49 imiş.
Vatandaş çarşıya pazara gittiğinde, elektrik, doğal
gaz faturaları geldiğinde, aracına yakıt alacağı
zaman gerçek enflasyonun ne olduğunu görüyor. Gerçek enflasyon aylık
bazda yüzde 15,5a, yıllık bazda ise yüzde 115e dayandı.
Hazineyi tamtakır hâle getirip milleti kuru soğana muhtaç ettiniz,
övünün eserinizle.
Kademeli geçiş diye
garabet bir sistemle elektrik faturalarını 3-4 katına
çıkardınız. Sosyal medya yıkılıyor, insanlar
faturalarını paylaşıp isyan ediyor. Son bir yılda
konutlardaki elektrik zammı yüzde 370i geçti. AKP'li
Cumhurbaşkanı lütfederek elektrik faturalarında aylık
tüketim sınırının 150 kilovattan 210 kilovata
çıkarıldığını söyledi, sözde iyileştirme
yapıldı. Birkaç saat sonra BOTAŞ elektrik üretim amaçlı
tarifeye yüzde 14 daha zam yaptı, bu da elektrik faturalarına
yansıyacak. Tencere tava çalanları, geçim
sıkıntısı nedeniyle intihar edenleri,
çırılçıplak soyunup sokaklara çıkanları görmüyor,
duymuyorsunuz. AKP, kaşıkla verip kepçeyle alıyor; her zamanki
gibi halka yalan söyleyerek algı yönetimi yapıyor. Sözde
iyileştirmelerinize de yalanlarınıza da bu milletin karnı
tok artık. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli üyeler, 320
milyar metreküp doğal gaz rezervi müjdesinin ardından doğal gaza
8 kez zam geldi, zam oranı yüzde 200. Zam partisi oldunuz, zam. Elektrik
ve doğal gaz yetmedi, son bir yılda akaryakıta da toplam da 81
kez zam yapıldı. Geçen yıl 395 liraya dolan depo bugün 920
liraya doluyor, eskiden kuruş kuruş gelen zamlar artık lira lira
geliyor. Geçinemiyor insanlar, hırsızlık mı yapsınlar,
açlıktan ölsünler mi? Bu milletten yana olsaydınız Elektrik,
doğal gaz ve akaryakıttan vergi ile harçlar
kaldırılsın. dediğimiz kanun teklifimizi reddetmezdiniz.
Ekonomik krizin
köpüğünü aldık." diye milleti kandıran,
yandaşların kasalarını dolduran sarayların
ışıkları ışıl ışıl yanarken
millete Ampulleri söndürüp tasarruf yapın. Lokmalarınızı
küçültün. diyerek açlık ve karanlığa mahkûm edenlere bu millet
sandıkta ampul nasıl söndürülür gösterecek, az kaldı. Siz
gideceksiniz, huzur gelecek. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
her fırsatta gerçek vatansever olduklarını söyleyenler bugün
millî eğitimden devlet kavramını çıkarmak istiyor. Ne
kadar millî bir bakış açısı değil mi!
Öğretmenlere de mış gibi kanun yapıyorsunuz.
Öğretmenlik, devletin eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim
görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Öğretmenler bu
görevlerini Türk millî eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine
uygun olarak yapmakla yükümlüdür ancak bu durum Cumhur
İttifakını rahatsız etmiş olacak ki
öğretmenliğin devlet denetiminden
uzaklaştırılmasının önünü açacak bu düzenlemeyi az
sonra kabul edecekler. Kanundan devlet ibaresinin çıkarılması
bazı yapıların eğitimdeki gücünü artırmayı
amaçlamaktadır.
Bugün burada görüşülen
düzenlemeye itirazımız var sayın milletvekilleri. Bu düzenleme
öğretmenlik gibi kutsal bir mesleği ayaklar altına alacak
ayıplar içermektedir. Bu teklifte öğretmen atamalarında liyakat
sistemi sistematik olarak çiğnenecek, okullardaki çalışma
barışı bozulacak, öğretmenler arasında performans
adı altında ayrımcılık yaratılacaktır. Bu
teklifle güvenlik soruşturması
meşrulaştırılıyor, suçun şahsiliği ve
masumiyet karinesi gibi en temel hukuk ilkeleri ihlal ediliyor,
kadrolaşmanın önü açılıyor, görev aynıyken
unvanların alt ve üst ilişkisi biçiminde düzenlenmesiyle
çalışma düzeni altüst ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SUZAN ŞAHİN
(Devamla) ILO-UNESCO Tavsiye Kararı esas alınmadığı
gibi, bu kanun teklifi Anayasa'mızın eğitim hakkının
kullanılmasıyla ilgili başlangıç metnine, hukuk devleti
ilkesine ve 7 ayrı maddesiyle çeşitli yasalara aykırılık
gösteriyor. Bu kadar kapsamlı ve eğitim sistemini kökünden
değiştirecek bu düzenlemenin eğitimin tüm
paydaşlarının, meslek örgütleri ve sendikaların fikri
alınarak hazırlanması gerekmektedir. Öğretmenliği
değersizleştirecek, eğitimi niteliksizleştirecek, okulu
tümüyle bölecek, mesleğe yeni engeller getirecek bu kanun teklifinin geri
çekilmesini, öğretmenlerin ve ülkenin ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.
Öğretmenler, umudunuzu
yitirmeyin; tüm haksızlıklar, hukuksuzluklar son bulacak.
Geliyor gelmekte olan
diyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi
vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Altay, Sayın
Öztunç, Sayın Kaya, Sayın Köksal, Sayın Aygun, Sayın
Yeşil, Sayın Kaya, Sayın Şahin, Sayın Şahin,
Sayın Topal, Sayın Kayışoğlu, Sayın Süllü,
Sayın Yıldız, Sayın Kılınç, Sayın
Sarıaslan, Sayın Bülbül, Sayın Adıgüzel, Sayın
Özdemir, Sayın Demirtaş, Sayın Kasap, Sayın Ünsal.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
21.30
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 21.45
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52nci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 8inci madde
üzerinde Suzan Şahin ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Pusula veren arkadaşlar
lütfen salondan ayrılmasın.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
Semra Kaplan Kıvırcık? Burada.
Toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ve Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 8inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibarelerinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Hasan
Subaşı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Konya Antalya Adana
Aydın
Adnan Sezgin Yasin
Öztürk
Aydın Denizli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Fahrettin Yokuşun.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifinin 8inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifiyle ilgili eğitim
sendikalarının tamamı, bu yasa teklifinin bir öğretmenlik
meslek kanunu olmadığını, birçok eksikliğinin
olduğunu, içinin boş olduğunu, itirazlarını Plan ve
Bütçe Komisyonuna kadar getirdiklerini, bütün milletvekillerine ifade etmeye
çalıştıklarını söylemelerine rağmen ısrarla
bu yasa teklifi, maalesef, çıkarılmak üzere buraya getirildi. Size
TÜRK EĞİTİM-SENin bu konudaki açıklamasını
okumak istiyorum çünkü biz söylüyoruz, dinlemiyorsunuz, belki bunu dinlersiniz
diye, bir faydası olur diye; diyor ki TÜRK EĞİTİM-SEN:
Öğretmenlik Meslek Kanunu adıyla iddialı bir
çıkış yapılıyor ise teklifin içeriği de bu
iddiaya münasip şekilde doldurulmalıdır. Öğretmen atama,
nakil ve istihdam modelinin, yönetici atama sisteminin, yıpranma
payı, izin ve ödül sistemi düzenlemesinin, maaş
karşılığı ders saatleri düzenlemesinin, şiddete
karşı tedbirlerin olmadığı, velhasıl
öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı
altında toplanmadığı bir kanun, tam anlamıyla
öğretmenlik meslek kanunu olamaz. Dileriz, Genel Kurul aşamasında
teklif görüşülürken eksikliklerin giderilmesine yönelik verilecek
önergelerle kanun olgunlaştırılır. Beklentimiz, başta
iktidar partisi olmak üzere tüm milletvekillerimizin, öğretmenlerimizin
talepleri doğrultusunda irade ortaya koymalarıdır.
Evet, devamında da madde
madde konuları anlatmaya çalışıyorlar. Mesela diyorlar ki:
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi mevcut hâliyle beklentileri
karşılamaktan çok uzaktır. Kamuoyuna
yaptığımız açıklamalar doğrultusunda
mesleğin statüsünü yasal bir zemine kavuşturacak,
öğretmenliğin saygınlığını koruyacak ve
artıracak, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçleri tek
bir çatı altında toplayacak bir kanuni düzenleme hayata
geçirilmelidir. Özellikle, öğretmenlerin kariyer planlamasının
sınav esasına göre tanzim edilmesi kabul edilemez. Öğretmenlik,
sadece bilme değil, bildiğini aktarma mesleğidir.
Dolayısıyla esas alınması gereken tek ölçüt deneyim
olmalıdır. On yılını doldurmuş her öğretmen
uzman, yirmi yılını doldurmuş her öğretmen de
başöğretmen olarak değerlendirmeli, atanmalıdır.
Devamında Öğretmenlik mesleği bir özel ihtisas mesleğidir.
Ülkemizde kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olmak üzere farklı
öğretmen istihdam modelleri bulunmaktadır. Bu ciddi bir problemdir.
Bu noktada sözleşmeli, ücretli, kadrolu ayrımı kaldırılmalı;
tüm öğretmenler sadece kadrolu olarak istihdam edilmelidir. diyor.
Devamında diyorlar ki:
Liyakat ve ehliyet yerine kişisel inisiyatifi esas alan, mülakat
uygulaması kanunun en büyük çıkmazlarından biridir.
Dolayısıyla ilk atamalarda, görevde yükselmelerde ve yönetici
atamalarında mülakat tamamen kaldırılmalı, sadece
sınav başarısının esas alındığı
bir sistem ihdas edilmelidir. Yine devamında Sınavla öğrenci
alan ve akademik başarısı üst düzey öğrencilerimizin
okuduğu proje okullarına yönetici ve öğretmen atama süreci
derhâl gözden geçirilmeli, liyakat ve başarıyı esas alan
adaletli bir sistem ihdas edilmeli, proje okullarının yönetici
atamalarının Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici
Atama Yönetmeliği, öğretmen atamalarının da Millî
Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer
Değiştirme Yönetmeliği kapsamına alınmasını
talep ediyoruz. diyorlar ve birçok talepleri devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, adı Öğretmenlik Meslek
Kanunu Teklifi ancak özel öğretimdeki öğretmenler yok, ücretli
öğretmenler yok, sözleşmeli öğretmenler yok; aslında yasa
teklifinin içi boş. Olan öğretmenlerin de hakları zamanında
verilmiyor.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde geçen yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer
Öcalan Muazzez
Orhan Işık Tulay
Hatımoğulları Oruç
Şanlıurfa
Van Adana
Ali
Kenanoğlu Musa
Piroğlu Kemal
Bülbül
İstanbul İstanbul
Antalya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz talep eden Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 8inci maddesi aslında bu kanun
teklifindeki en önemli maddelerden bir tanesi ve bu madde 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 152nci maddesinde değişiklik
yapılsın. diye önermiş oluyor. Bu değişiklikte neler
var? Uzman öğretmen ve başöğretmen unvanını haiz
olanların tazminatında iyileştirmeler yapmayı öneriyor.
Nasıl iyileştirmeler? Uzman öğretmenlerin tazminatı yüzde
20den yüzde 60a, başöğretmenlerinki yüzde 40tan yüzde 120ye
yükseltilecekmiş ama bu ne zaman olacakmış? Gelecek sene
olacakmış. Bununla beraber, tabii, burada öğretmenleri
kategorilere ayırarak aslında birçok kamu emekçisinin dört gözle
beklemiş olduğu 3600 ek göstergeyi bir kesim için işletmiş
oluyorlar. Öğretmenler bu kanun teklifini hiçbir şekilde
istememektedir. Öğretmenler 18 milyona yakın öğrencinin
eğitimleriyle ilgileniyor ama ne yazık ki bu siyasi iktidar ne
öğretmenlik mesleğini ne eğitim sistemini önemsemedi; gerçekten
eğitim sistemini bir deneme tahtasına çevirdi ve şu an
Türkiye'deki üniversitelere baktığımızda, dünyada ilk
500ün dahi içinde değil artık; bu eğitim sistemini bu hâle
getirdi bu iktidar.
Bir ülkenin geleceği
öğretmenlerin elindedir, bu hiçbir zaman unutulmamalı. 3600 ek
göstergeyi öğretmen, polis, hemşire ve din görevlileri için bir seçim
vaadi olarak AKP defaatle ifade etti ama değil bunu yerine getirmek,
sadece öğretmenlerden bir kesime bunu uygun görmüş ve gelecek sene
için bunu uygun görmüş. Oysa, olması gereken sadece dört meslek grubu
için değil, kamudaki bütün iş kolları için en alt düzey 3600
olmak üzere bu gösterge cetvelinin uygulanmasıdır.
Eğitim emekçilerinin en
büyük itirazı, şu an görüşülen 8inci maddedeki
değişikliklerdir ve bunlar kabul edilirse öğretmenler
arasında haksız ve hukuksuz bir şekilde yapay statüler
oluşturulacaktır ve bunu reddediyorlar. Meslek içi rekabet sadece
öğretmenler arasında değil, öğrenciler ve velilere dahi
sıçrayacaktır çünkü yarın öbür gün veliler ve öğrenciler
öğretmen seçmeye başlayacaklar bununla beraber. Ve bu,
öğretmenler arasında dayanışmayı bozar,
çalışma barışını bozar, eğitimin kalitesini
bozar; bundan derhâl vazgeçilmelidir. Zaten sözleşmeli, kadrolu, ücretli
öğretmenlik ayrımı yapılarak öğretmenler arasında
bazı kategoriler oluşturulmuştur; bu yasanın geçmesi
hâlinde bu kategoriler ve sınıflandırmalar daha da
derinleşmiş olacaktır. Uzman, başöğretmen
ayrıştırılma çalışma biçimi kesinlikle kabul
görmemeli, kadrolu ve güvenceli çalışma esas
alınmalıdır. Eğitim sisteminin beyni niteliğinde olan
öğretmenlik mesleği önemsenmek zorundadır ve 8inci madde hatta
teklifin tamamı 5 Ekim 1966 yılında kabul edilen ILO ve UNESCO
ortak belgesi olan Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye
Kararı esas alınarak yeniden düzenlenmelidir. Bunun için de mutlaka
ve mutlaka eğitim emekçileriyle ve bütün eğitim sendikalarıyla,
eğitim emekçileri sendikalarıyla bir araya gelerek, onlarla ortak
mutabakat sağlanarak bir öğretmenlik meslek kanunu yeniden
yazılmalıdır. Bu kanun teklifi derhâl geri çekilmelidir ve -az
önce de ifade ettiğim gibi- esas özneleriyle yapılmalıdır.
Ve yine, ILO ve UNESCOnun ortak belgesi olan Öğretmenlerin Statüsüne
İlişkin Tavsiye Kararı kesin ve net olarak baz
alınmalıdır. Eşit işe eşit ücret ilkesi en
hakkaniyetli, en adil olanıdır; bu, öğretmenler arasında da
öğretmenler için de ve bütün meslek grupları için de eşit
işe eşit ücret uygulaması hayata geçirilmelidir; tekrar
altını çiziyorum, adil olanı da budur, emeğe saygı da
bunu gerektirir.
Rekabet değil
dayanışma istiyor öğretmenler, güvenceli iş istiyor,
güvenceli gelecek istiyor. O nedenle bu teklif derhâl geri çekilmeli ve yeniden
yazılmalıdır. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
9uncu madde üzerinden 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde-9 25/8/2011 tarihli
ve 652 sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar ve Bazı
Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 4. maddesinin üçüncü
fıkrasının birinci cümlesine sözleşmeli öğretmenler
ibaresinden sonra gelmek üzere can güvenliği, aile birliği ve
sağlık mazeretleri hariç olmak üzere ibaresi eklenmiştir.
Burcu
Köksal Mustafa
Adıgüzel Serkan
Topal
Afyonkarahisar Ordu Hatay
Yıldırım
Kaya Lale
Karabıyık Suat
Özcan
Ankara Bursa Muğla
Ali
Keven
Yozgat
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Mustafa Adıgüzelin.
Sayın Adıgüzel
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Sayın milletvekilleri, öğretmenlik kanunu diye getirilen bu
düzenleme sınırlı ve sorunlu bir düzenlemedir.
Sınırlıdır çünkü 1 milyon 112 bin öğretmeni
ilgilendiren bu kanunu gelip 9 maddeye
sıkıştırmışsınız. Bu kanun sorunludur
çünkü sorun çözmekten uzak, hatta sorun üretmeye adaydır. Hangi sorunu
çözecek bu kanun? Öğretmenlerin maaşlarında, ders ücretlerinde,
özlük haklarında bir değişiklik mi geliyor? Hayır.
Öğretmen açığını mı kapatıyor? Hayır.
Atanamayan öğretmenlere ne veriyor? Hiç. Özel okullarda, rehabilitasyon
merkezlerinde çalışan öğretmenlere bir çözüm var mı? Yok.
Sözleşmeli öğretmenler kadroya alınıyor mu, aile birliği
sağlanıyor mu? Hayır. Engelli ücretli öğretmenlere, PIKTES
öğretmenlerine bir şey vadediyor mu? Yok. Asgari ücretin ancak
yarısını alan öğretmenler var, ücretli öğretmenler;
bunlar açlık sınırında da değil arkadaşlar, aç,
aç. Bunlara bir şey var mı? Yok. (CHP sıralarından Yok,
yok. sesleri) Bu kanunda öğretmen yok. Ne kadar öğretmen
sendikası varsa Komisyonda hepsi açıklamada bulundu -kayıtlarda
var- beyanlarını görürsünüz. Peki, ne var bu kanunda? Zaten
çeşit çeşit öğretmen vardı, kadrolu, sözleşmeli,
ücretli; şimdi, bu çeşitlere birkaç çeşit daha geldi, işte
uzman öğretmen, başöğretmen, aday öğretmen. Yani
öğretmenlerin tek sorunu buydu da dertleri bitecek mi? Ya, çeşit
yapmak eğer sorunu çözüyorsa biraz daha yapalım:
Başöğretmen, başaltı, büyük orta, küçük orta, tozkoparan,
teşvik boy, minik boy. (CHP sıralarından alkışlar)
Siz sadece öğretmenleri
bölmüyorsunuz arkadaşlar, velileri de bölüyorsunuz. Bakın Efendim,
benim çocuğum aday öğretmende olmasın, uzman olsun,
başöğretmen olsun. Hâlbuki hepsi aynı işi yapıyor.
Burada bir kariyer yarışı olmayacak, burada torpil
yarışı olacak, torpil. Cemaat ve vakıfların
kapısını kim aşındırıyorsa o kademe ve kadro
alacak. Millî Eğitimde FETÖ döneminde bir uygulama vardı, Millî
Eğitim Bakanlığı İzleme ve Değerlendirme Grup
Başkanlığı. Daha önce burada sekiz yılı
dolduranlar başkan olabiliyordu. Hemen kanunu değiştirdiler
-uygulamayı- sekiz yılı bir yıla indirdiler, orayı
FETÖcülerle doldurdular; FETÖcüler böylece orada başkan olabildiler. Ben
şimdi bunu niye anlattım? Ne zaman bir cemaat yuvalanması, bir
kadrolaşması planlanıyorsa hemen kuralları
değiştiriyorsunuz; işte bugün, o günlerden biri arkadaşlar.
Erdoğan diyor ki:
Bütüncül bir kanun. Ağam bizimle eğlenir misali bütüncül
dediği kanunda aileler bile parça parça. Sözleşmeli
öğretmenlerin aile birliği yok. Ana bir yerde, baba bir yerde,
boşanmış anne babalar gibi çocuk bunlardan ayrı bir yerde,
iki ayrı yerde 2 ev. Aile birliğini korumak devletin en temel
görevidir. Hiçbir hükûmet veya zümre bu hakkı hiçbir gerekçeyle yok
sayamaz. Yok efendim, göreve gelirken kabul etmiş. Anayasaya
aykırı bir durumu bir vatandaş kabul etse de devlet kabul edecek
mi yani? Her şeyden öte Genel Başkanınız söyledi, buradan
ben Sayın Erdoğan'ın sözlerini aynen okuyorum: Sözleşmeli
öğretmen, kadrolu öğretmen ayrımını da
kaldırıyoruz. Mecburi hizmet hariç, atamaları, özlük
hakları, mazeret tayinleri başta olmak üzere sözleşmeli
öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenlerimizle aynı haklara sahip
olacaklar. Siz burada ısrar ederek Genel Başkanınız
Erdoğan'ı öğretmenleri kandıran, sözünde durmayan kişi
durumuna sokuyorsunuz.
Bugün bu çatı bir
şeye şahit olacak. Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet
Halk Partisi ve sözleşmeli öğretmenlerin aile birliğinden yana
olan tüm partileri ve milletvekillerini bu tutanaklar yazacak. Anne ve
babasından ayrı, gözü yaşlı çocuklara, baba hasreti çeken,
kalbi kırık, boynu bükük yavrulara sebep olanları da bu
tutanaklar yazacak. Sakın ola bu maddeye evet için elini
kaldıranlar, bugünden sonra aileden, hak ve özgürlüklerden bahsetmeye
kalkmasın; bugünü hatırlatacağız. Bir daha Sayın
Erdoğan aileden, kadın, çocuk haklarından konuştuğunda
bugünü hatırlatacağız. Bir kürsüden bir çocuğa mikrofon
verildiğinde, kucağına da bir oyuncak kamyon konulduğunda
bugünü hatırlatacağız. Türkiye'yi anne babası sağ iken
yetim büyüyen çocuklar ülkesine çevirdiniz. Şu 9uncu maddeye 2 kelime,
aile birliği eklemek bu Meclisin görevidir ama samimi değilsiniz.
Samimi olsanız Bu durumda kaç aile var? diye sorardınız,
biriniz dahi sormadınız.
Ama sözleşmeli
öğretmenlerim, hiç umudunuzu kırmayın. Biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu sorunu iktidara gelir gelmez çözeceğiz, size bu konuda
söz veriyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) 3600ü
yıllardır söylüyoruz, destekliyoruz ama neden bir yıl
bekliyoruz? Şimdi kanunu çıkaracaksınız, bir yıl sonra
uygulamaya geçecek, öyle mi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla)
Ya, siz geçen, doktorlara oy birliğiyle çıkardığımız
maaş düzenlemesiyle ilgili kanunu daha buradan çıkmadan geri
çektiniz, daha salondan çıkmadan. Bir yıl sonra gelecek olan 3600ü
siz o bir yılda 3.600 kere geri çekersiniz, iptal edersiniz.
İşte, az önce
söyledik; Sayın Erdoğan sözleşmeli öğretmenlere aile
birliği sözü verdi, bir ay ancak geçti. Söz tutuldu mu, işte burada
görüyoruz; hayır. Size neden güvensin ki öğretmenler? Tecrübeyle
sabit.
Şimdi, bir de
okulların durumuna değinmek istiyorum. AKP iktidarlarında 8 defa
Bakan değişmiş. Artık müfredat, çağdaş, bilimsel
eğitim; bunlardan geçtik, okullarda güvenlik, sağlık ve temizlik
arar hâle geldik. Okullarda temizlik görevlisi, sağlık ve güvenlik
görevlisi eksiğini tamamlayınız çünkü okulları pislik
götürüyor. 1.200 öğrenciye 1 hizmetli bakıyor. Sağlık
görevlisi pandemide yok. Okullarda çocuklarımızın güvenliği
Allaha emanet.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan can
güvenliği ve sağlık mazeretleri hariç olmak üzere ibaresinin
can güvenliği, sağlık ve aile birliği mazeretleri hariç olmak
üzere ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Hasan
Subaşı Yasin
Öztürk
Konya Antalya Denizli
Behiç
Çelik Aydın
Adnan Sezgin Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Mersin Aydın Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Behiç Çelikin.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesi için verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
aldım. Genel Kurulu, büyük Türk milletini ve eğitim camiasını
saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, eğitim şehitlerini
rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bilindiği üzere, medeniyetin dayanağı eğitimdir. Güçlü
millet, güçlü devlet demek, güçlü eğitim demektir. Bugün burada
eğitimin mimarları olan yaklaşık 1 milyon 200 bin
öğretmeni ilgilendiren bir teklif üzerinde görüşüyoruz. Ancak ne
yazık ki Komisyon aşamasında dahi tartışmalarla geçen,
Anayasaya aykırılık iddialarının, tavsiyelerin,
uyarıların hiçe sayıldığı, kasıtlı
olarak hukuki boşluklar içeren, öğretmenleri
ayrıştıran bir teklif var karşımızda. Toplumun
her bir ferdinin hayatına dokunan, geleceğe ışık tutan
öğretmenlerimiz için ne yazık ki bir meslek kanunumuz yoktur.
Ayrıca, görüşmekte olduğumuz teklifin de bu ihtiyacı
karşılayamayacağını üzülerek görüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'de eğitim o kadar çamura saplanmış ki yeni baştan
ele alınarak ana sınıfından üniversiteye kadar her dalda ve
her alanda yeni bir teşkilatlanma, yeni bir değerler manzumesi
oluşturma ve yeni bir gelenek ve kültür yaratma noktasındayız.
Bunu derken Türk eğitim sisteminin bütünüyle çöktüğünü de itiraf
edelim. AKPnin yirmi yıllık iktidarı zorluklar içerisinde olan
Türk eğitim sistemini başta sulandırarak genetiğini
bozmuş daha sonra ise tasfiye etmiştir. Bunu ilköğretimde, ortaöğretimde,
yükseköğretimde ve diğer bütün eğitim sistemlerinde; kurum ve
kuruluşlarında da müşahede ediyoruz. Bu ifadelerimizi teyit eden
PISA ve PIAAC tabloları herkesin malumudur.
1997de başlayan sekiz
yıllık kesintisiz eğitim, ülkenin ihtiyacı olan ara iş
gücünü bütünüyle yok etmiştir. 2002den sonra ise AKP iktidarlarının
Millî Eğitim yöneticileri 4+4+4 metodunu getirmiş böylece ara iş
gücü elemanının temininde yine zorluklarla
karşılaşılmıştır.
Değerli arkadaşlar,
millî eğitim politikası, ülkemizin temel yapı
taşıdır. Yerli veya yabancı herhangi bir kişiye ya da
kuruma emanet edilemeyecek kadar önemlidir. Bu alanda yetişmiş,
temayüz etmiş, mütefekkir eğitimcilerimizin varlığı
hepimizce bilinmektedir. Bu hocalarımızın yetkilendirilmesi
hâlinde eğitimin bütünüyle ayağa kalkacağına dair
inancımız tamdır. Millî Eğitim Bakanlığı
Talim ve Terbiye Kurulunun da fonksiyonu artırılmalıdır.
Değerli arkadaşlar,
her alanda yakan yıkan, dejenere eden, lağveden iktidarın millî
eğitime millî gözle bakması beklenemez. Bunun için biz İYİ
Parti olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin bu hâliyle eğitime
ve camiaya bir katkısının olacağını
düşünmüyoruz. Zaten Andımızı, TC ibaresini kaldıran,
Atatürkü ya dönüştüren veya silen bir iradenin güven sorunu olduğu
açıktır. O hâlde öğretmenlik mesleğine ayrı bir
değer atfetmek ve cazip hâle getirmek, sıkı denetlemek
doğal olarak her neslin kalitesini artıracaktır. Biz diyoruz ki:
İrfan ordumuz öğretmenlerimizle eğitim seferberliği
başlatacağız. İyileştirilmiş eğitim
sistemiyle fırsat eşitliğini, kaliteyi, denetimi tesis
edeceğiz. Şunu yapacağız: Bir, millî eğitim
politikası yeniden canlandırılacak. Kurumları ve
okulları işlevsel kılacağız. İki, köylerimizi
okula kavuşturacağız. Üç, ara iş gücü elemanı
temininin önünü açacağız. Dört, dünyayla yarışan örgün
eğitimi ve yükseköğretimi tesis edeceğiz. Beş, Rüzgârgülü
Projesiyle okul çağındaki bütün evlatlarımızı
eşit beslenme hakkına sahip kılacağız. Altı,
öğretmen akademilerini bir an önce hayata geçireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener,
eğitimci sıfatıyla Yeni Eğitim Reformunda bu
hususları kamuoyuyla paylaşmıştı; aslında
dahası da var ancak süre kısıtından ötürü şimdilik bu
kadarıyla yetiniyorum.
İYİ Parti olarak,
değişiklik talep ettiğimiz 9uncu maddeye gelince; bu maddeyle
sözleşmeli öğretmenlerin can güvenliği ve sağlık
mazeretleri nedeniyle yer değiştirebilecekleri hüküm altına
alınmaktadır. Ancak, eş durumundan yer
değişikliği kabul edilmemektedir. Ailenin bütünlüğüne ilişkin
Anayasa hükmü açıktır. Bu hükme ters düşen bu maddeyi tasvip
etmemiz de mümkün gözükmemektedir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde geçen
ibaresinden sonra ibaresinin ibaresinin ardından şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erdal
Aydemir Muazzez
Orhan Işık Musa
Piroğlu
Bingöl Van İstanbul
Ali
Kenanoğlu Kemal
Bülbül Ömer
Öcalan
İstanbul Antalya Şanlıurfa
Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NAZIM
MAVİŞ (Sinop) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlunun.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben yasa teklifi üzerinde konuşmayacağım çünkü
bu yasa teklifi iktidara uygun öğretmen yetiştirmeye
çalışan bir yasa teklifi. Ben öğretmenlik hakkı gasbedilen
öğretmenlerimizin haklarını burada gündem edeceğim.
KHKyle ihraç edilen on
binlerce öğretmen, 35 bin öğretmen var; KHKyle kapatılan
okullarda sadece ve sadece öğretmenlik yaptığı için
çalışma izni iptal edilen 20 bin öğretmen var; üniversitelerden
akademisyen olarak ihraç edilmiş 7 bin akademisyen var; çok büyük bir sayı.
Ülke niye böyle eğitim açısından kötü bir hâlde? diye
soruyorlar; işte, en büyük nedenlerinden biri bu. Ülkenin ilmine,
irfanına en başta baltayı iktidar vurdu. Ve yine tutuklu
öğrenciler var, öğretmen bile olamıyorlar; ataması
yapılmayan öğretmenler var, yüz binlerce evladımız.
Bakın, KHKyle ihraç edildiği
yetmedi, neler yapıldı? Gökhan Açıkkollu, bir tarih
öğretmeni; darbe sonrası İstanbul Emniyetine alındı,
acımasızca işkence yapıldı, işkence altında
hayatını kaybetti ve cenazesinin ancak ve ancak hainler
mezarlığına gömüleceği söylendi. Hakkında hiçbir
yargı kararı yoktu, yargısız infazla ihraç edilmişti
ve işkence altında hayatını kaybetmişti.
İmamın bile cenaze namazı kıldırmasına izin
vermediler ve köyünde onu yakınları toprağı verdi;
iktidarınızın elinden ancak böyle kurtuldu.
Bakın, bir başka
öğretmen, Kazım Ünlü. EĞİTİM SENli bir öğretmen,
ihraç edildi, hiçbir adli durumu yoktu ve gencecik yaşta
hayatını kaybetti. Daha sonra iade edildi, devlet Pardon. dedi.
Gökhan Açıkkolluyu da
iade etti devlet, Pardon. dedi. Hainler mezarlığına gömmek
istediği bu öğretmeni de iade etti, Pardon. dedi, hiç
utanmadı, sıkılmadı.
Devam ediyoruz; Kazım
Ünlünün oğlu bakın ne diyor, Ozan Ünlü babası için ne diyor?
Bunu analar, babalar lütfen dinlesin. Ölümünden sonra Facebook sayfasına
yazmış. Öfkeliyim baba, kızsan da bana öfkeliyim. Sen gittin,
dört yıl iki ay oldu. Yarısı yaşanmamış bir ömür
bıraktın geride baba, gerçekleşmemiş hayaller de vardı
bavulunda. Sen gittin ve kalbinin artık bu yüke dayanmadığı
saatte devlet sana Pardon. dedi baba, Kusura bakma, hata
yapmışız. dedi baba. Gece gece midemin ortasına bir yumruk
yedim baba. Sevinmeli miyim, üzülmeli miyim iade edilmene baba? diyor.
Bitmedi, bakın, daha
böyle pek çok öğretmen var. İbrahim Söylemez, bir fizik
öğretmeni -cenazesini görüyorsunuz- beraat etmişti ama ihraçtı
ve OHAL Komisyonu ret verdi bütün bunlara rağmen; daha sonra
kahrından vefat etti bu fizik öğretmeni ve yine sonunda iade edilen
bir öğretmen oldu.
Yine, Kazım Kurnaz,
bakın, ihraç edilen bir öğretmen. Öğretmenlikten başka ne
bilebilirdi ki? Aç, susuz bırakılmıştı, bir
inşaatta çalışmaya başladı ve inşaatta asansörden
düştü. İnşaatçılığı nereden bilsin
öğretmenler? Ama onu buna mecbur kılmışlardı.
Bitmedi, Muzaffer Özcengiz,
bir din dersi öğretmeni, cezaevinde, ağır hasta, hak ihlali
yapılarak yoğun bakıma yatırılması gerekirken
hastaneden hücreye gönderildi ve orada hayatını kaybetti.
Halime Gülsu, bir
İngilizce öğretmeniydi, cezaevinde hayatını kaybetti.
Ağır bir sistemik lupus eritematozus hastasıydı ama
düşman ceza hukukunun mağdurlarındandı,
iktidarınızın kurbanlarındandı.
Tacettin Toprak, 2 çocuk
babasıydı, ihraç edilmişti, hapiste kahrından şu
gencecik yaşında kanser oldu ve hayatını kaybetti bu
gencecik yaşında.
Bitmedi, bakın,
atanamayan öğretmenler de var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Fedai Altun, şu, görüyorsunuz, gariban
bir ananın çocuğu, anası ve babası yoktu, onu amcası
yetiştirmişti, büyük fedakârlıklarla yetişmişti. En son
Facebook sayfasına şunu yazmıştı: Beden eğitimi
mezunuyum, 80 puan aldım, sizin yüzünüzden atanamıyorum.
demişti. Sizin yüzünüzden, aile baskısı yüzünden ağır
şartlarda çalışmak zorundayım, bunun vebalini acaba kim
ödeyecek? Ben hakkımı size helal etmiyorum. diyordu. Bütün
bunları diyordu ama bu arada, işte, bakın, sizin Bitlis
Vekiliniz Vahit Kiler, Ağrı Vekiliniz Ekrem Çelebi, böyle notlarla,
hem de müftülüğe torpil ve iltimasla atama yaptırıyordu
Mülakatta onu koruyun, kollayın. diyordu. Ya, Allahtan korkun, büyük
veballer aldınız, büyük ahlar aldınız; yüz binlerce gencin
ahını aldınız. Bu hayatını kaybetmiş ve daha
sonra iade edilmiş öğretmenlerin, beraat ettiği hâlde çalışma
izni verilmeyen insanların ahını aldınız. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz
tamamlandı Sayın Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Bitti mi?
BAŞKAN Bitti, evet.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Yıldırım
Kaya Lale
Karabıyık Burcu
Köksal
Ankara
Bursa
Afyonkarahisar
Ali
Keven Suat
Özcan Mustafa
Adıgüzel
Yozgat
Muğla
Ordu
Fikret
Şahin Serkan
Topal
Balıkesir
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önergeden önce
Sayın Ustaya bir söz vereceğim.
Sayın Usta, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Haksız Fiyat
Değerlendirme Kurulu Yönetmeliğinin uygulanış
şeklindeki yanlışlıklar sebebiyle esnafın mağdur
olduğuna ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Esnaflar tarafından bize
çok sık iletilen bir şikâyetle ilgili olarak Genel Kurulu
bilgilendirmek istiyorum Sayın Başkan. Şimdi, konu şu: 28
Mayıs 2020 tarihinde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği
diye bir yönetmelik -Ticaret Bakanlığının bir
yönetmeliği- çıkmış. Buna istinaden Ticaret
Bakanlığı, il ticaret müdürlüklerine yazıyor, oradan da
belediyelere talimat gidiyor. Talimat nedir? İşte, esnaf kesimi
üzerinde fahiş fiyat denetimleri yapın. şeklinde bir talimat
verilmiş. Mesela, bana Samsun'dan da bu tür şikâyetler geldi, elimde
bununla ilgili tutanaklar filan da var. Hakikaten, bakıyorsunuz, çok
anlamlı bir şey gibi gözükmüyor. Şimdi, bir esnafı
düşünün, 5 lira olan bir mala 6 lira demesi durumunda bir esnafın o
malı satması mümkün değil. Yani, esnaflar arasında hizmet
sektöründe olsun, bakkalda olsun, tam rekabet var yani milletin alım
gücünün bu kadar düştüğü bir ortamda, 50 kuruş fazla söylerseniz
malınızı satamazsınız. Esnafın fahiş fiyat
uygulaması diye bir şey olamaz. Esnafı canından bezdirmemek
lazım. Zaten esnaf burnundan soluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
ERHAN USTA (Samsun)
İstenilen şey şu: Mesela, tutanakta Son üç aya ilişkin
alış ve satış faturalarınızı getirin.
diyor. Ya, zaten bu faturalar devletin başka bir biriminde var, Maliye
Bakanlığında var, vergi dairesinde var. Millete de zulmetmemek
lazım. Yapılan iş doğru olsa bile yapılış
şeklinde bir yanlışlık var. O zaman, gidersiniz Maliye
Bakanlığında o faturalara, alış faturalarına,
satış faturalarına bakarsınız, bir inceleme
yaparsınız, bir sıkıntı varsa gidersiniz o esnafa
yönelik olarak bir işlem yaparsınız. Bunlar yanlış
uygulamalar, esnafı daha fazla sıkıntıya sokmamamız
gerekiyor. Hakikaten bu anlamda Ticaret Bakanlığının bu
uygulamasını gözden geçirmesi lazım. Kaldı ki bir de bize
gelen bilgilere göre belediyeler bunu objektif de yapmıyor Sayın
Başkan, istediği esnafa gidiyor, diğerine gitmiyor, dünya kadar
cezalar yazılıyor ve esnaflarımız mağdur oluyor, bu
konuda daha dikkatli olmak lazım.
Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 57 Milletvekilinin
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) ve Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 302) (Devam)
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Fikret Şahin'in.
Buyurun Sayın
Şahin. (CHP sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gelecek nesilleri
yetiştiren öğretmenlerimizle ilgili bir yasal düzenleme üzerinde
konuşuyoruz. Dolayısıyla bu yasa ülkemizin geleceğini de
yakından ilgilendirmekte. Fakat, öğretmenlerimizin tamamı ve
öğretmen sendikalarımızın da büyük bir çoğunluğu
-hatta tamamı diyebiliriz- bu yasaya onay vermiyorlar. Hatta Komisyondaki
görüşmelerde bu düzenlemenin seçime yönelik olduğunun dahi itiraf
edildiğini gördük maalesef. Keşke bu yasa seçime yönelik değil
de ülkemizin geleceğine yönelik olarak yapılmış
olsaydı. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi buradan size
sormak istiyorum: Bu yasa öğretmenlerin hangi sorununu çözecek? Atanamayan
öğretmenler atanabilecek mi? Öğretmenlerin tamamına kadro
verebilecek misiniz? Sözleşmeli öğretmenlik son bulacak mı? Veya
sözleşmeli öğretmenlerin bozulan aile bütünlüğü yeniden
sağlanabilecek mi? Ve büyük haksızlıklara sebep olan mülakat
sistemi son bulacak mı? Tabii, bunların hepsine Evet, bu yasayla
bunlar çözümlenecek. demek isterdik ama maalesef bu sorunlar ortada ve bu
sorunlar hâlen devam edecek. Aksine, sorunlu olan ve AKP iktidarının
da yirmi yıla yakın zamandır çözemediği ve daha da
karmaşık bir hâle getirdiği millî eğitim sistemini daha da
zora sokacak olan bir yasal düzenleme. Öğretmenler arasındaki
dayanışmayı bozacak, ayrışmaya neden olacak, aynı
işi yapan öğretmenlere farklı statü ve ücret verilecek,
çalışma barışı bozulacak hatta öğretmen
odalarında dahi bölünmelere neden olabilecek bir yasal düzenleme.
Artık eğitim fakültelerinden mezun olan öğrenciler
Öğretmen olacağım. diyemeyecek bu yasa sonrasında, sadece
öğretmen aday adayı olabilecekler. Ve yasada pek çok noktada
belirsizlik var, objektif kriterlerden uzak. Mesela, aday öğretmenlik sınavını
kim yapacak; Bakanlık mı, ÖSYM mi? Aday öğretmenliğin
süresi ne kadar olacak; bir yıl mı, iki yıl mı? Aday
öğretmenlikten öğretmenliğe geçiş değerlendirmesini
yapacak olan Adaylık Değerlendirme Komisyonu kimlerden oluşacak?
Bunların tamamı belirsiz. Komisyon, objektif kriterlere göre
değerlendirme yapabilecek mi? Zannetmiyorum, daha önceki örneklere
baktığımız zaman, bunun mümkün olamayacağı
açık. Yaşadığımız bir FETÖ sorunu önümüzde
dururken bu düzenlemeyle millî eğitim cemaat ve tarikatlara teslim
edilmiş olacak. Falanca cemaat mensubu, efendim, filanca sendika üyesi
aday öğretmenlikten kısa sürede öğretmenliğe daha sonra da
uzman ve başöğretmenliğe getirilecek.
Bu düzenleme, esasen liyakati
hiçe sayan, haksız mülakat sistemine bir kılıf yaratan
düzenlemedir ve biraz önce ifade ettiğim gibi, millî eğitimi
birtakım cemaat ve tarikatlara teslim etmenin yolu açılmaktadır.
Düzenleme bu hâliyle kabul edildiğinde zaten sorunlu olan millî
eğitim sistemi daha da sorunlu hâle gelecek ve içinden
çıkılmayacak bir hâl alacaktır. Hakkaniyetli bir düzenleme
yapılmak isteniyorsa öğretmenlere hiçbir sınıflama
yapmadan, gelin, diyelim ki on yıllık hizmet süresi olana uzman
öğretmenlik hakkını verelim -uzman öğretmen de demeyelim,
öğretmen diyelim- yirmi yıllık hizmetini doldurana
başöğretmenlik hakkı, ne veriyorsanız onu da verelim ve
öğretmenlere eşit şekilde bir muamele yapalım.
Öğretmenlik mesleğinin de saygınlığını bu
şekilde korumuş olalım.
Bakın, biraz önce
Komisyon Başkanı Efendim, hekimlerde de uzmanlık var. diye bir
savunmaya geçti. Ben de bir uzman hekim olarak ifade etmek istiyorum. Uzman
hekimin yaptığı iş ile pratisyen hekimin, aile hekiminin
yaptığı işler farklıdır Sayın Başkan.
Dolayısıyla da burada bir eşit işe eşit bir ücret veya
statü söz konusu değildir.
Eğitimde de kariyer
vardır, eğitim fakülteleri vardır, isteyen orada kariyer
yapabilir, doçent, profesör olabilir. Bu getirdiğiniz teklif, inanın,
millî eğitim sistemimiz içine konulan bir bombadır. Bu nedenle gelin,
buradan vazgeçin diyoruz.
Bir öğretmen eşi
olarak da buradan sesleniyorum. Bakın, çıkarken yine eşime
sordum ve bana dedi ki: Biz sadece 3600ü istiyoruz, başka hiçbir
düzenleme istemiyoruz. Yani bu öğretmenlerin sesini buradan dile getirmek
istiyorum. Bu, uygun bir yasa değildir. Gelin, bu yoldan vazgeçin.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
tutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan
kaldırılmıştır ibaresinin
çıkarılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hasan
Subaşı
Konya Adana Antalya
Aydın
Adnan Sezgin Yasin
Öztürk
Aydın Denizli
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Hasan Subaşı'nın.
Sayın Subaşı,
buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, Regaip Kandili'nin tüm İslam âlemine huzur, refah ve barış
getirmesini diliyorum.
302 sıra
sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin 10uncu maddesi
hakkında konuşmak için partim adına söz aldım. Bu madde,
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nda bulunan 43üncü ve
45inci maddelerin yürürlükten kaldırılması hususunu
düzenlemektedir.
İktidarınızın
kanun teklifini takdim ve tanıtımınızdan ötürü
öğretmen camiasında büyük bir beklenti olmuştu. Ne oldu? Yine
her zamanki gibi dağ fare doğurdu. Bu yeni hazırlanan taslakla
yürürlükten kaldırılan 43üncü ve 45inci maddelerdeki düzenlemelere
ek ne getirmiş oluyorsunuz? Eksiği var, fazlası yok. 700 bin
civarındaki atanamayan öğretmene imkân mı
tanıdınız? 100 bin sözleşmeli öğretmene kadro mu
sağladınız? Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını
mı artırdınız? Zorlu şartlarda görev yapan
öğretmenlere ek gelir mi sağlandı? Konut sorunu olan yerlerde
lojman mı verdiniz? Özlük hakları mı düzeldi? Engelli
öğretmenler için ne var? Farklı olarak ne sağladınız?
Hiçbir şey. Sadece göstermelik olarak yıllardır söz verip
uygulamadığınız 3600 ek gösterge teklifte yer
almış. Oysa onu yürürlükten kaldırdığınız
maddeye de ekleyerek çözebilirdiniz. Gerçi çözüm yok, sadece 2023
yılı hedef gösterilmiş, seçimlere endekslenmiş bir görüntü.
Sanki Oy verirseniz çözülür. mü denmek isteniyor; belli değil. Liyakate
değer vermediğinizi biliyoruz. Bu kanun teklifinde de eğitimi,
öğretimi önemseyen önemli yatırım alanımız insan
olmalıyken insanımızı yetiştiren öğretmenlerin
yetişmesi için gerekli düzenlemelerin hiçbirini teklifte görmüyoruz,
hiçbirini. Ayrıca öğretmen uzman öğretmen
başöğretmen gibi kayırma kuşkusu yaratacak yöntemlerle
mevcut öğretmenleri huzursuz ederek çalışma
barışını olumsuz etkiliyorsunuz. Nasıl ve hangi
yöntemle aday öğretmenler ve diğer basamaklar oluşturulacak?
Liyakat olmayacağı kesin çünkü hiçbir uygulamanızda değer
vermediniz. Her zamanki uygulama biçiminiz, liyakat yerine sınav
sisteminizle biat edecek benzerlerinizi kadrolara yerleştireceksiniz.
Kadrolar onların kazanılmış hakkı olacaktır.
Sanki bu kanun teklifinin asıl amacı bu gibi görünüyor. Sizden
sonraki hükûmetlere düzeltme ve iyileştirme alanı açmamak için
yapılmış bir kadrolaşma harekâtı gibi. Oysa liyakate
önem vermeden benzerlerinize güvenerek atama
alışkanlığınız, hatırlarsınız, geçmişte
nelere mal olmuştu. FETÖye devleti tam da o nedenle teslim
etmiştiniz. Ders aldığınız söylenemez çünkü benzer
yöntemleri sürdürüyorsunuz. Bir öğretmen kaymakamın odasına
girerek elini uzatıp Hoş geldiniz. dediği için kaymakam
tarafından odasından kovulmuştu. Geçenlerde öğrencilerin
içinde Millî Eğitim Bakanının okul müdürünü nasıl
azarladığı hepimizin hafızalarında, unutmadık. Ne
yaparsanız yapın, eğitime, öğretime, öğretmene gerekli
değeri vermiyorsunuz. Oysa en önemli yatırımımız,
geleceğimiz olan gençlerimiz ve onları yetiştiren
öğretmenlerimizdir. Öğretmenimizi en iyi şekilde
yetiştirmek, mutlu ve huzurlu kılmak, gençliğimizi de o sayede
iyi yetiştirmek en önemli amacımız olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
Bugün, doktorlarımız, mühendislerimiz çaresizlikten ülkemizi terk
etmek, başka ülkelerde istikbal aramak peşindedir. Eğer
öğretmenler de yabancı ülkelerde iş bulabilecekleri alanda
eğitilmiş olsalar inanın, büyük çoğunluğu ülkeyi terk
ederdi.
Üzerinde düşünmemiz
gereken çok şey var. Nereye gidiyoruz? Neden gittikçe kötüleşiyoruz?
Neden gencecik öğrenciler, insanlarımız intihar ediyor? Neden
çocuklara ve gençlere gençliğini yaşatmak, mutlu olmalarını
sağlamak yerine iradelerini teslim almaya çalışıyorsunuz?
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde geçen ve
ibaresinin ile şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdullah
Koç Muazzez
Orhan Işık Musa
Piroğlu
Ağrı Van İstanbul
Ali
Kenanoğlu Kemal
Bülbül Ömer
Öcalan
İstanbul Antalya Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Abdullah Koçun.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli halkımız; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, öğretmenlik
mesleğine dair olan bu kanun teklifinin ötesinde, gerçekten, Türkiyede
artık çok ciddi sorun hâline gelen bir meseleyi gündemimize almak
istiyorum. Kürtü inkâr, Kürtçe dilini yok sayma ve asimilasyon politikaları
hızla devam ediyor. İstanbul İstiklal Caddesinde Kürtçe müzik
yapan bir grubun şarkı söylemesi engellendi, buna karşı
ortaya çıkan tepkilere karşı Emniyet Genel Müdürlüğü bir açıklamada
bulundu: Oluşan kalabalık yüzünden şikâyetler olmuş ve Kürtçenin
yasak olduğuna dair bir algı oluşturulmak istenmiştir,
esefle karşılıyoruz. deniliyor. Ne hikmetse aynı Emniyet
Müdürlüğü, Vanda Kürtçe şarkı söyleyen gruba müdahale etti ve
etmeye de devam ediyor.
Bu iktidar, aynı
zamanda, Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
olan DİAYDERin yöneticilerine Kürtçe hutbe okuduğu ve Kurmanci
lehçesinde olmadığı ve örgüt tarafından
kullanıldığı gerekçesiyle -
(x)
gibi kelimelerden dolayı- örgüte üye olmamakla birlikte, yardım etmek
ve üye olmak suçlamasıyla on beş yıla kadar hapis cezası
isteniyor bu iddianameyle. Dernek yöneticileri yedi gün gözaltında
kaldı, 23 kişi hakkında dava açıldı ve 9 kişi
tutuklandı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Kürtçeyi
yasaklayacak şekildeki bu iddianameyi kabul etti ve mevcut olan
duruşma 18 Şubatta görülecek değerli arkadaşlar.
Bunların hepsi yasak değil mi? Bunlar nedir peki?
Bir de buna benzer bir örnek
daha var. İran Kürdistan eyaletinde Kürtçe ders verdiği için Zara
Mohammadi devlet karşıtı grup kurmakla suçlandı, on yıl
ceza aldı ve neticede, cezası beş yıla indirildi, 8 Ocak
2022 tarihinde cezaevine konuldu. Bu, size tanıdık geliyor mu?
Uygulamalar ne kadar tanıdık değil mi? Bakın,
tıpkı Türkiye'de olduğu gibi, demokratik hak talebinde bulunan,
dil hakkı talebinde bulunan her Kürtün -tırnak içerisinde- terörist
ilan edildiği gibi. Bunların hepsi tanıdık değil mi
sizlere? Aynı mesele İran'da da yaşanıyor ne yazık ki.
Bakın, bu bölgede,
coğrafyada, 50 milyonu aşan nüfusuyla otoriter rejimlerin
müdahalesine maruz kalan bir Kürt halkından bahsediyoruz. Başka
örnekler mi istiyorsunuz? 40 milletvekilinin dokunulmazlığı
sırf bu demokratik taleplerde bulundukları için
kaldırıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu yönde
mevcut olan kanunlarıyla hak ihlali olduğuna dair karar verdi.
Bakın, yine
cezaevlerinde bulunan milletvekilleri Leyla Güven, Musa Farisoğulları
ve başta Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş
Başkanı olan Adnan Selçuk Mızraklı ve binlerce
arkadaşımız sırf bu nedenden dolayı cezaevinde, Kobani
kumpas davasında olduğu gibi demokratik haklarını kullanan
partimiz MYK'sinin ve diğer arkadaşlarımızın rehin
tutulduğu gibi, milletvekilleri ve parti yöneticileri olarak
yapmış olduğumuz açıklamalarda propaganda suçlamasıyla
karşı karşıya kaldığımız gibi. Bu
uygulama ve inkâr, asimilasyon politikalarınızla Kürt
düşmanlığı yapıyorsunuz. Bakın, bir halkı bu
şekilde yok sayıyorsunuz. Mevcut olan bu halkın dilini
kullandıkları andan itibaren engelliyorsunuz ve müdahale ediyorsunuz.
Bütün bunlara rağmen halkımızın mücadelesi devam edecek ve
bizim mücadelemiz bu konuda devam edecek. Demokratik bir ülke için Kürt dilinin
resmen tanınması ve eğitim dili olarak tanınması,
pedagojik, iktisadi, kültür alanında dilin öğretilmesi ve bu yönde
derhâl yasal düzenleme yapılması gerektiğini biz buradan
belirtiyoruz ve bunun mücadelesini veriyoruz ve vermeye de devam edeceğiz.
Bu bağlamda, yeterli olmamakla birlikte, bütün
yurttaşlarımızın Kürtçe seçmeli dili seçmesini biz
öneriyoruz ve son gün 7 Şubattır ve muhakkak bu yapılmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDULLAH KOÇ (Devamla)-
Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
ABDULLAH KOÇ (Devamla)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; yine bu seçmeli dille
ilgili, Erzurum Karayazı İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün
Kürtçe seçmeli dersin tercih edilmemesi için seçmeli ders müfredatından
Kürtçeyi çıkardığına ilişkin
yurttaşlarımızdan bize şikâyetler gelmektedir.
Bu
yanlışlıktan derhâl dönülmesi ve bu mevcut olan yasa
dışı uygulamadan derhâl vazgeçilmesi gerektiğini
belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde 2
adet önerge vardır, önergeleri okutup aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin geçici 1inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Geçici Madde 1- (1) Bu
Kanunun yayımı tarihinden itibaren uzman öğretmen veya
başöğretmen unvanına sahip olanlar, bu Kanunun
sağladığı haklardan yararlanır.
Fahrettin
Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel
Konya Adana Aksaray
Aydın
Adnan Sezgin Hasan
Subaşı Feridun
Bahşi
Aydın Antalya Antalya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Ayhan Erelin.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifinin geçici 1inci maddesi üzerine partim
İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
geçtiğimiz hafta, on gün önce, kötü hava şartları yüzünden
Aksarayda yolda kalan yolcuların okullarımızda,
yurtlarımızda barınmasını, beslenmesini sağlayan
başta Sayın Vali olmak üzere, Millî Eğitim çalışanlarına,
diğer kamu çalışanlarına o yolcular adına bir
teşekkürü borç biliyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi öğretmenlerimizin beklentilerini
karşılamaktan çok uzaktır. Teklif -mesleği sadece bazı
yönleriyle ele alması- Yükseköğretim Personel Kanunu, Hâkimler ve
Savcılar Kanunu gibi muadil düzenlemelerin çok gerisinde
kalmıştır. Yaklaşık 1 milyon 200 bine varan
sayılarıyla öğretmenlerin özlük hakları, meslek kanunu
sadece 10-11 maddeye sıkıştırılmak istenmektedir ki bu
kadar acele edilmesini de anlamak mümkün değil. Burada öğretmenleri
ilgilendiren en önemli gösterge 3600 ek göstergenin uygulanması,
öğretmenler bunu heyecanla bekliyor. Bu ise 2023ün başında
yürürlüğe girecek. deniliyor, bu kadar acele etmenin,
sıkıştırmanın bir anlamı olmadığını
görmekteyiz.
Yine, kanun teklifine
baktığımızda, sanki, Millî Eğitim
Bakanlığı, sadece kadrolu öğretmenlerin
bakanlığı izlenimini vermektedir. Bu kanun teklifinde özel
okullarda çalışan öğretmenlerimiz yoktur, halk eğitimde
çalışan usta öğretici öğretmenlerimizin adı dahi
geçmemektedir, PIKTES kapsamında göçmen çocuklara canla başla
eğitim öğretim vermeye çalışan öğretmenlerimiz
maalesef yoktur. Rehabilitasyon merkezlerinde çalışan
öğretmenlerimizin bu düzenlemede adı dahi geçmemektedir. Yine,
ücretli öğretmenlerle ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yani Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenler arasında
bir adaletsizlik ve eşitsizlik meydana getirmiştir.
Sözleşmeli
öğretmen kavramının kaldırılacağına
Sayın Cumhurbaşkanı söz vermesine rağmen, bu kanun
teklifinde sözleşmeli öğretmenlerle ilgili sadece 2 düzenleme var
nakil yönetmeliğinde. Oysa sözleşmeli öğretmenlerin Anayasadan
kaynaklanan aile birliğinin korunması yönündeki haklarına bu
kanun teklifinde rastlamak mümkün değil. Sözleşmeli öğretmenlerden
birisi Adanada, diğeri Ardahanda çoluğuna çocuğuna hasret bir
şekilde hayatını devam ettirme zorluğu içerisindedirler.
Oysa yapılacak bir planlamayla bu öğretmenleri eş durumundan
birbirine kavuşturmak, çoluk çocuk hasretine son vermek devletin başlıca
görevlerinden bir tanesidir.
Yine, dört yıl boyunca
eğitim fakültelerinde veya diğer öğretmen yetiştiren
kurumlarda yetiştirdiğimiz gençlerin hayalleriyle, düşleriyle
biz bir nevi alay etmekteyiz, onların düşlerini, hayallerini, ileriye
dönük sevdalarını ve türkülerini yok etmekteyiz. Atanamayan
öğretmenler bas bas bağırmaktadır, feryat etmektedir. En
azından bu ücretli öğretmenlerle kapatılan öğretmen
açığına şubat ayında 50 bin atama yapılarak bu
gençlerin feryadına, figanına kulak vermek gerektiğini
düşünmekteyiz.
Yine, engelli
öğretmenlerden 2 bin atama sözü verildiği hâlde, engelli
öğretmenlerimizin ataması yapılmamaktadır. Günümüzde
uygulanmakta olan mülakat, gerçekten, gençlerin devletle olan gönül
bağının zayıflamasına ve devlete olan güvenin sarsılmasına
sebep olmaktadır. Geçen hafta Aksarayda bir kamyon şoförünün
oğlunun -öğretmen- yeterli puanı aldığı hâlde
kendisi tarafından bilinmeyen bir nedenle mülakat notu, sözlü notu
60ın altında verilerek atanmasının önüne geçilmiştir.
Kendisine sorduğumuzda
Yani devletin aleyhine herhangi bir
girişiminin olması mümkün değil; Aksaray, vatanına,
milletine, bayrağına sevdalı insanların
yaşadığı, vatanına, bayrağına ihanet edecek
insanların olmadığı, evliyalar ve enbiyalar
diyarıdır, buradan vatan haini çıkmayacaktır, çıkmaz
da ama bu gencecik çocuk hâlâ niçin 60ın altında mülakat notu
aldığını bilememektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
AYHAN EREL (Devamla) Aynen
şöyle feryat etmektedir: Biz yıllarca KPSSye
çalışmaktayız, eğer beni öğretmen olarak
atamayacaklarsa Kardeşim, bu dönemde sen öğretmen olamazsın,
boşuna KPSSye çalışma, dirsek çürütme, defter, kitap eskitme,
gelme buraya. desinler, biz de önümüze bakalım, yolumuza bakalım.
Mülakatta neden düşük not verdiğinizi gençlerimize
açıklarsanız -güvenlik gerekçesiyle mi, fiziksel gerekçeyle mi,
zihinsel bir engeli mi var- o çocuklar da bundan sonra hiç olmazsa
dershanelerde kitaplarla, şunlarla bunlarla uğraşmasınlar;
ayakkabı mı boyayacak, limon mu satacak, inşaatta mı
çalışacak, kendilerine bir yol çizsinler. Ya mülakatı
kaldırın ya da mülakatta neden az not verdiğinizi bu gençlere
açıklayın.
Daha bir yığın
notumuz vardı ama süre yetmedi. Öğretmenlerin gerçekten bir
yığın derdi, bir yığın problemi var.
Getirdiğiniz bu kanun teklifiyle bu dertleri, bu problemleri çözmek mümkün
değil.
Hepinize saygılar.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin geçici 1inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Geçici Madde 1 (1) Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte uzman ve başöğretmen
unvanına sahip olanlar, bu Kanunun sağladığı haklardan
yararlanır.
Yıldırım
Kaya Serkan
Topal Ali
Keven
Ankara Hatay Yozgat
Burcu
Köksal Suat
Özcan Lale
Karabıyık
Afyonkarahisar Muğla Bursa
Veli
Ağbaba
Malatya
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Veli Ağbabanın.
Buyurun Sayın
Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
öğretmen meslek yasası görüşülüyor, öğretmen meslek
yasası görüşülürken, görüşülmeye başlanmadan önce salı
günü Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde, daha önce gördüğümüz
manzaralara benzer manzaralar gördük ve bu, ülke açısından utanç
verici. Elinde silahı olmayan, sopası olmayan öğretmenler
tartaklanmak istendi, öğretmenlerin söz hakları ellerinden
alınmak istendi. Bunu yapanları ve bu emri verenleri kınıyorum
yani AKPyi burada huzurlarınızda kınıyorum Sayın
Elitaş. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
tam bir şiddetle karşı karşıya kaldı
öğretmenler. Bu öğretmen yasasına, meslek yasasına bilin ki
4 sendikanın 4ü de net olarak karşı, destekleyen bir tek
öğretmen yok.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, memlekette atanamayan öğretmenler intihar ediyor.
Şanlıurfada en son Murat Kaya intihar etti, hâlâ ülkenin birçok
yerinde atanamayan mühendisler, birçok çocuğumuz psikolojik tedavi
görüyor. Bu insanlar intihar ederken, iş bulamazken birileri dayı
buluyor, Ankarada dayı buluyor; ya işe giriyor ya da üç beş
maaşla devletin en güzel makamlarında, belediyelerde, kamuda yedi
sülalesine garanti hayat yaşatıyor. Bizim gençlerimiz yaşam
savaşı veriyor, bunlar hayatını yaşıyor.
Bizimkiler iş beğenmiyor. diye laf atanlar ömür boyu garanti
maaş güvencesiyle yaşıyor, kul hakkı yiyor. Tam bir
çiftçilik, tam bir çiftlik.
Çiftlik demişken bir
çiftliği söyleyeyim size: Tarım Kredi Kooperatifleri çiftliği;
Başkanı eski milletvekili, yönetiminin tamamı AKP eski
milletvekili, eski il başkanı, eski seçim kurulu başkanı.
Burada 150-160 bin lira maaş aldılar, İrandan maaş
aldılar; karısının binasını Tarım Kredi
Kooperatiflerine kiraya verdiler, hesap vermeden devrildi. Bu çiftliğin
başına, yine bu çiftlikte daha önce görev almış Ziraat
Bankasının eski Genel Müdürü getirildi. Bu kim? Bu da orayı
çiftlik gibi yöneten bu adam, Demirörene fakirin fukaranın, çiftçinin 750
milyon dolar parasını peşkeş çekenler. Bunların
hesabını soracağız; çiftçinin, fakirin fukaranın
hesabını soracağız. (CHP sıralarından
alkışlar) Tam bir çiftlik.
Değerli arkadaşlar,
bakın, onlarca mesaj geldi, size de mesaj gelmiştir. Geçtiğimiz
gün, Diyanet İşleri Başkanlığında bir alım
var; alım var, kadro var, para var, ek bütçe var, Diyanetin parası da
var ama ne yok? Fakir fukara için torpil yok, torpil. 2 milletvekili yazı
yazıyor Yakınlarıma, akrabalarıma öncelik
tanıyın. diyor. Değerli arkadaşlar, mülakatta
dayısı olmayan herkes elenmiş, mülakatta dayın yoksa devlet
kademesine giremiyorsun. Bakın, ne diyor milletvekili?
Hemşehrilerimin kurumunuzda girecekleri mülakatta
yardımlarınızı beklerim. Arkadaşlar, burada
yapılanlara bakınca, bu çocukların, gençlerin hakkını
gasbedecek kadar insanlar utanma duygusunu, ahlak duygusunu kaybetmişler.
(CHP sıralarından alkışlar) Maalesef, bunu da torpil
yapanlar için söylüyorum.
Şimdi, bir kadın
-ismini vermeyeyim, onu da sürersiniz ya da devlete hiç giremez- diyor ki:
Merhaba Veli Bey. Sesimi duyurmak adına her yere yazdığım
gibi size de yazmak istiyorum. Hafızım, hafızlıkta Türkiye
5incisiyim, İç Anadolu Bölge 1incisiyim. Yüksek lisans
öğrencisiyim. Beni Kuran mülakatında elediler. Daha ne
yapayım? Değerli arkadaşlar, belgeler var. Bakın, bu
kıza kim vermiş belgeyi? Diyanet vermiş. Türkiye'de 5inci
olmuş, bölgesinde 1inci olmuş ama milletvekillerinin
yakınları üzülmesin diye Bingöldeki, Kayserideki,
Doğubeyazıttaki gençlerimiz kan ağlıyor, gençlerimiz ağlıyor.
Bu gençleri ağlatan, buraya da torpili sokanlara lanet olsun diyorum
değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Diyanette kul hakkı yeniyor. Yazık, günah!
Değerli arkadaşlar
Çok muhafazakârız. diyorsunuz ya, aslında tam tersi. Ya, böyle bir
şey olur mu? Devletin her kademesinde mülakat var, devletin her
kademesinde, AKPli vekil bulamıyorsan devlete giremiyorsun; kendi
yandaşın olsa bile, sana oy vermiş olsa bile giremiyorsun. Kim
olması lazım? Yeğen olması lazım.
Başka neler var
değerli arkadaşlar? Bakın, birisi daha yazmış, diyor
ki: Tüm sorulara eksiksiz yanıt verdim, 79 vermişler. Ben bunu hak
edecek ne yaptım?
Değerli arkadaşlar,
din, iman, bunların hepsi yalan; tek dava, tek gerçeklik para, torpil,
talan. Önce Diyanette işe başlatmak için torpil yapacaklar, işe
başlayınca Allahım affet beni, tek günah kul hakkı
diyecekler. Tam AKPlik bir durum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Şimdi, bir başka şey değerli arkadaşlar,
şu resme iyi bakın. Diyorsunuz ya günlerden beri Ekrem
İmamoğlu balık yemiş. Ekrem İmamoğlu balık
yemiş ama haram yememiş, haram yememiş, haram yememiş. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Bir bakar mısınız kiminle
yemiş? İngiliz büyükelçisiyle.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ya, şu tabloya bakar mısınız? Bunlar nasıl
şanslı insanlar. Bunlar nasıl şanslı insanlar,
bakın bu tabloya, çıkın, Yalan. deyin. Çıkın Burs
almadık. deyin; çıkın İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin parasıyla okumadık. deyin. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Oradan
bağıracağınıza bunlara itiraz edin, bunlara! Utanın,
utanın hâlâ bunu savunuyorsanız! İstanbul Belediyesini
babanızın çiftliği gibi yönettiniz. İstanbul
Büyükşehir Belediyesinde
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Sadece bu değil, sadece bu değil. Siz de İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin makam araçlarına bindiniz mi? Onun için mi
bağırıyorsun? Herhâlde onun için
(CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin makam aracına AK PARTİ
Gençlik Kolları Başkanı biniyor, Kadın Kolları
Başkanı biniyor, AK PARTİnin yönetimindekiler biniyor. Niye
saldırıyorsunuz biliyor musunuz? Kimyanız bozuldu kimyanız.
Daha çok kimyanızı bozacağım, daha çok. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, sağ olun.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Daha çok bozacağım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Sen de bindin herhâlde çok bağırdığına
göre, siz de bindiniz arabaya.
BAŞKAN Evet, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Geçici Madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
11inci madde üzerinde 1 adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 302
sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Madde-11 Bu Kanun hükümleri
Resmi Gazetede yayınlanmasıyla birlikte yürürlüğe girer.
Sibel
Özdemir Serkan
Topal Mustafa
Adıgüzel
İstanbul Hatay Ordu
Suat
Özcan Lale
Karabıyık Burcu
Köksal
Muğla Bursa Afyonkarahisar
Yıldırım
Kaya Ali
Keven
Ankara Yozgat
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talebi Sayın Serkan Topalın.
Sayın Topal, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bizleri ekranları başında izleyen bütün
vatandaşlarımıza ve emektar öğretmenlerimize; buradan
selamlarımızı, saygılarımızı iletiyoruz.
İktidar, öğretmen
arkadaşlarımıza diyor ki: Bu kanun teklifinden sonra bir
soğuk su için. Biz önce bir su içelim. Belki bu kanun teklifini
onaylamadan önce ellerini vicdanlarına koyarlar.
Şimdi -Sayın
Komisyon burada- Komisyonda çok tartıştık. Sayın Bakan da
Sayın Cumhurbaşkanı da AK PARTİnin değerli
milletvekilleri de hep şunu söylüyorlardı: Biz, kanun teklifini
getirmeden önce herkesin görüşünü alıyoruz. İlgili
kuruluşların da temsilcilerin de sendikaların da görüşünü
alıyoruz. Sayın Komisyona -Sayın Maviş burada, Emrullah
Bey burada, Hasan Bey burada- şunu soruyorum: Komisyonda 7 sendika
temsilcisi konuşma yaptı ve orada 6 kişi özellikle
altını çizerek vurguladı; 6 sendika temsilcisinin hangi fikrini,
hangi düşüncesini göz önünde bulundurdunuz? Bir tek kurumun, bir tek
sendikanın fikrine değer verdiniz mi arkadaşlar? Hayır.
Hadi muhalefeti bıraktık, öğretmen
arkadaşlarımızın, emektar
arkadaşlarımızın? Ya, arkadaşlar -hani Komisyonda da bunu
söyledim arkadaşlar- dedim ki: Millet size bu görevi verdi, millet sizi
sevdi oy verdi ama siz, milleti sevmiyorsunuz, milleti sevmiyorsunuz
arkadaşlar. Seviyorsanız, bakın, 6 sendikanın
söylediklerini o zaman uygulayın. Niye uygulamıyorsunuz? Ben, tek tek
açıklayacağım. Son konuşmacı olduğum için Son
söz emekçilerin. derler ya, belki iki üç dakika verir, zaten 12nci maddeyi
çektik, Sayın Başkanım verirler.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Pazarlık yok, pazarlık.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Şimdi, bakın, aile birliğiyle ilgili defalarca milletvekili
arkadaşlarınız kürsüde dile getirdiler, niye bunu, bu sorunu
çözmüyoruz? Ya, arkadaşlar, sözleşmeli arkadaşlarımız
boşanma noktasında, intihar noktasında, yapmayın
arkadaşlar! Ya, bunu lütfen çözelim ya.
Bakın, bunu defalarca
dile getirdim: Biz bunu savunuyoruz, başöğretmenlik Mustafa Kemal
Atatürke aittir, nokta. Ama bugün düşünün, yirmi yirmi beş
yıllık öğretmenin uzman öğretmen olabilmesi için on
yıl, peki, başöğretmen olabilecek mi? Bu sorunu niye
çözemiyorsunuz, niye değiştirmediniz? Ya, Allah aşkına ya,
Sayın Başkanım, ya, Allah aşkına ya. Ya, bunu bile,
bunda bile -tamam mı- muhalefet yapmadık, Gelin, bunu çözelim.
dedik, çözmediniz.
Bakın, şimdi, biz
çok iyi biliyoruz ki bu komisyonlarda, mülakatla ilgili komisyonlarda 96 puan,
95 puan, 91 puanı alan birçok öğrenci maalesef mülakatta eleniyor.
Sebebi ne? Bakın, arkadaşlar, vallahi de billahi de tillahi de günaha
girersiniz. Sayın Grup Başkan Vekili, gelin, bu yanlıştan
dönün, daha 12nci madde var, bir geçici madde siz verin, biz destek verelim.
3600 ek göstergeye gelince,
2018 yılında, 2021 yılında Genel Başkanımız
Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun önderliğinde kanun
teklifi vermiştik zaten, biz bunu istiyoruz. Peki, neden 2023 Ocak? Yani
bize mantıklı bir açıklama söyleyin, deyin ki: Bu yüzden biz
2023 Ocak diyoruz.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Para yok Serkan Hocam, para yok.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Mantıklı bir açıklama yok, yok arkadaşlar, yok.
YILDIRIM KAYA (Ankara) Para
yok, para.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Gelin, yürürlüğe girdiğinden itibaren, yarından itibaren,
onaylandıktan itibaren alsınlar. Neden peki vermiyorsunuz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Seçim yatırımı.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Seçim yatırımı.
Bakın, değerli
arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor? Diyor ki
Avrupadan örnekler veriyor. Peki, ben şu soruyu soruyorum: Avrupada
öğlen arası aç kalan bir öğrenci var mı?
YILDIRIM KAYA (Ankara) Yok.
SERKAN TOPAL (Devamla) Avrupada
15-
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Yok.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Okulları kapanan köy okulları var mı?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YILDIRIM KAYA (Ankara) Yok.
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Şimdi, ayrıca Sayın Bakan, Millî Eğitim Bakanı
şunu söylemiş: Önceliğimiz okul öncesi eğitim. 40 bin
anaokulu açacağız. Biz destek veriyoruz, mükemmel bir proje,
gerçekten mükemmel bir proje. Ancak bunu açabilmek için en azından 30 bin,
en az 30 bin ya da 15 bin okul öncesi öğretmeniyle birlikte
Bakın,
Sayıştay raporuna göre 138 bin açık var. 138 bin öğretmen,
15-20 bin okul öncesi öğretmeni ihtiyacı olmasına rağmen
siz sadece 15 bin öğretmen ataması yapıyorsunuz. Nedir bu
arkadaşlar? Gelin, bakın, ben 700 bin demiyorum, rapora göre 138 bin
atama yapın, biz hepimiz destek vereceğiz. Getirin 138 bini biz de
destek verelim. Ben demiyorum, Sayıştay raporuna göre diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla)
Sayın Başkanım, ama 12nci maddeyi biz çektik. Son dakika, son
bir dakika.
BAŞKAN Benim böyle bir
pazarlığım yok.
Teşekkür ederim.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Sayın Başkanım, bir dakika vermeniz lazım.
BAŞKAN Sayın
Topal, teşekkür ediyorum.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Sayın Başkanım, öğretmenlerle ilgili, gerçekten
bitiremedim.
BAŞKAN Sayın
Topal, rica ediyorum, lütfen
SERKAN TOPAL (Devamla) Ama
bitirmedim.
BAŞKAN Sayın
Topal, böyle bir usul yok.
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Başkan, biz kabul ediyoruz, söz ver.
BAŞKAN Efendim?
SERKAN TOPAL (Devamla)
Bakın, gerçekten Sayın Başkanım
Sayın
Başkanım, 12nci maddeyi çektik ya!
ERHAN USTA (Samsun) Ver,
istiyoruz Başkanım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Çok
ısrar etti Başkanım, verelim.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Biz Komisyon olarak istiyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Arkadaşlar, böyle bir şey yok. Müsaade edin yani. Komisyon hakkı
diye de bir şey yok yani.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Serkan Beyi seviyoruz Başkanım.
BAŞKAN Serkan Beyi
ben de sizden daha çok seviyorum, onda bir sıkıntı yok.
SERKAN TOPAL (Devamla) O
zaman son bir dakika verin, tamamlayayım, 30 saniye
BAŞKAN
Laflarınızı bitirin, peki, sözünüzü bitirin.
SERKAN TOPAL (Devamla) Evet,
teşekkür ediyorum.
Bakın, ne dedim ben az
önce? Doğruya doğru diyoruz. Sayın Bakanın
açıkladığı projeyi destekliyoruz ama bu projeyi hayata
geçirebilmesi için en az 138 bin öğretmen açığını
atamaları gerekiyor. Biz de bu yüzden ek atama diyoruz, ek atama diyoruz.
Ben bir kez daha hepinize
teşekkür ediyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Elitaş, buyurun.
(Gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade eder misiniz lütfen. Efendim, bir müsaade eder
misiniz, daha işleme devam ediyorum, müsaade edin.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, biraz önce geçici 1inci maddede önerge
üzerinde
BAŞKAN
Arkadaşlar, duyamıyorum Sayın Elitaşı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Geçici 1inci madde üzerinde konuşma yapan milletvekili
kürsüden sayın milletvekilimize
BAŞKAN Ravza
Hanım söz istedi zaten sataşmadan, söz vereceğim ben kendisine.
Buyurun Sayın
Kavakcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İsim verdi mi Veli Bey?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Fotoğraf gösterdi ya!
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın, Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın 302 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin geçici 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yapmış
olduğu konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; gecenin bu vaktinde böyle bir gündemle vaktinizi
aldığım için üzgünüm.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Biz de üzgünüz, bizim vaktimizi harcıyorsunuz.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla)
Ama biraz evvel Sayın Ağbaba, 3 tane çok da özenle seçilmiş
fotoğrafı buradan göstererek Haram yememiş. iddiasında
bulundu.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Yediniz mi?
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla)
Haram yememiş. deyip Yedi. demek istedi.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Yediniz mi?
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla)
Cevap vereceğim eğer sabredip dinlerseniz.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Yediyseniz itiraf edin yani bir şey olmaz.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla)
Kimin haram yiyip yemediğini, onu gayet net biliyoruz.
ALİ MAHİR BAŞARIR
(Mersin) Söyleyin o zaman!
ÖZKAN YALIM (Uşak) Kim
biliyor, kim?
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
SERMİN BALIK
(Elâzığ) Dinle, dinle!
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Beyler, ayıp oluyor.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla)
Benim bildiğim kadarıyla, burs almak
Sayın Başkan
Tahammülünüz yok
anlaşılan, ben söylemeye devam edeceğim. Ben
arkadaşlarıma anlatıyorum, dinleyen duyar.
BAŞKAN Sayın Kan,
siz dinlemeyeceksiniz, konuşacaksınız.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla)
Sağ olun Başkanım.
Ben çalışıp
burs almanın ve bursun neticesinde doktora yapmanın, burslu olarak
doktora yapmanın kanun dışı olduğunu bilmiyordum,
bunun bir usulsüzlük olduğunu bilmiyordum, usulsüzlük neresinde, onu da
bilmiyorum. Günlerdir sosyal medyada, aylardır farklı yerlerde
bağırıyorlar.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Usulsüzlük yok, zorunlu hizmet var, zorunlu
hizmet. Eğitim kadar çalışmanız gerekiyor.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla)
Usulsüzlüğü göstersinler. Usulsüzlük yok.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Aldığınız eğitim kadar
çalışmanız gerekiyor.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla)
Bir, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 1994ten itibaren
-İstanbullular bilir- Akbil, Akıllı Bilet Projesinde
çalışmış bir mühendis olarak, Büyükşehir Belediyesi
burslu olarak doktora ve yüksek lisansa yurt dışına göndermek
istediğini e-maille duyurduğunda, bütün çalışanlar gibi ben
de başvurdum, kabulümü aldım, doktoramı tamamladım, 4
üzerinden 4le tamamladım. Ha, mecburi hizmetimin eksik kalanını
da milletvekilliğim bittiği gün gidip tamamlayacağım. [CHP
sıralarından gülüşmeler (!)] Bunun neresi usulsüzlük? Haram
yedi. diyemezsiniz. Helali haramı gelip de burada sizin tekelinizde
değil bize anlatmak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Kan.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Ortada bir usulsüzlük yok,
varsa ispat edin, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, size bir sataşmada bulunmadı ki.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, söylediklerimi
BAŞKAN Efendim
(Gürültüler)
Arkadaşlar,
duyamıyorum.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Söylediklerimin doğru olmadığını, iftira
attığımı
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, siz hanımefendiyi haram yemekle suçladınız, o da
böyle bir şey olmadığını, burs almanın haram
olmadığını söyledi. Burada size bir sataşma mı
var? Yapmayın Allahınızı severseniz.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, söylediklerimin yanlış
olduğunu
BAŞKAN Kusura
bakmayın ya, gecenin on birinde böyle bir şey olmaz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Altay ama burada bir sataşma yok ki. İnsafınıza
sığınıyorum artık ya.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Doktora yaparken orada mıydınız, siz de mi
biliyorsunuz o süreci? Allah aşkına, şu Twitterdaki
seviyesizliğinize bakın, onu söylemedim, utandım, utandım
kürsüde.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ama bu sataşma değil, meramını anlattı
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilim de Veli
Ağbabanın ortaya attığı iddiaların
BAŞKAN Efendim, ortaya
iddia atmadı, direkt olarak sataştı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Doğru olmadığını söyledi.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Efendim, ortaya attığı iddiaların yalan
olduğunu söyledi.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Haram yedin. dedi, Haram yediniz. dedi.
BAŞKAN Efendim, yalan
olduğunu söylemedi, sadece şunu söyledi: Eğer Sayın
Ağbaba yalan söylüyor. dediyse ben söz vereceğim, tutanaktan
isteyeceğim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) 60a göre yine izahat gerektirir bu.
Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim, 60a
göre yerinden vereyim bir dakika.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Hiç Yalan söylüyor. demedim, o ağır bir itham.
İnsanlara yalan söylüyor demem burada.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, İstanbul
Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, şimdi
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Delillerinizi gösterin benimle alakalı, hadi!
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, ben, şimdi Sayın
Kavakcının bu bursu alırken kiminle
yarıştığını merak ediyorum, kimleri geçti, kaç
puanla bu bursu aldı, merak ediyorum.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Üniversitelerden kabulümü mü getireyim size?
VELİ AĞBABA
(Malatya) Ayrıca, almış aldığı burs, burs
değil, bir servet almış, servet. Bakın, almış
olduğu para 2 milyon 161 bin 291 TL. Kiminle yarışmış,
hangi puanla almış, bunu merak ediyorum ben. Bu, doğru
değil. Bakın, bizde de bir sürü milletvekili var, yurt
dışına gidip doktora yapan var.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Belediye sizde, bakın, belgelerin hepsi orada, hepsi
orada!
VELİ AĞBABA
(Malatya) Biri burs almış mı, bir sorun bakalım, biri
burs almış mı?
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Burs almak yasak mı? Ayıp!
VELİ AĞBABA
(Malatya) Bu burs, tamamen bir siyasi partiye, bir siyasetçiye
yakınlıktan dolayı alınmış. Bunun iddiaları
da var, haklarında suç duyurusunda bulunuldu. Bunu kamuoyunun
vicdanına bırakıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) 2
milyon burs mu olur be?
BAŞKAN Evet,
teşekkür ederim.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Sayın Başkanım
Doğru
olmadığını, bursu haksız yere
aldığımı
İSMAİL KAYA
(Osmaniye) Kâtip üyenizin ödediği telefon faturası değil,
Amerikadaki doktorası.
BAŞKAN
Arkadaşlar, bakın, duyamıyorum arkadaşınızı.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Sayın Başkanım, bursu haksız yere
aldığımı ifade etti Sayın Ağbaba.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Haksız yere değil. Kiminle
yarıştı, kaç puanla aldı. dedi.
BAŞKAN Haksız
yere aldığınızı söylemedi canım, kiminle
yarıştığınızı sordu.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Onları sordu.
BAŞKAN Buyurun,
yerinizden açıklama için söz vereyim, cevaplayacaksanız.
37.- İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın, Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Sayın Başkanım, ben İstanbul
Büyükşehir Belediyesine 1994te girdim dedim. Ben orada düz mühendis,
sözleşmeli mühendis kadrosunda çalıştım ve sözleşmeli
mühendis kadrosunda herhangi bir başka idari sıfatı olmayan bir
insan, kendisini belirli yerlere zorla gönderemez. Bunu Sayın Ağbaba
da bilir, herkes de bilir. Onun haricinde, onu bir kenara bırakalım,
gerekli prosedür neyse, bursu alabilmek için öncelikle yurt
dışından, üniversitelerden kabul almanız gerekiyordu. Bütün
dünyadaki üniversiteler böyledir, Türkiye'de de böyle.
(Uğultular)
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Bağırtılardan dolayı tam duyuluyor muyum
emin değilim ama Amerikadan 2 ayrı üniversiteden kabul aldım,
sonra da yabancı dil imtihanına girmek gerekiyordu, onları
yaptım, 4 üzerinden 4 ortalamayla da bitirdim, tamamladım.
ERHAN USTA (Samsun) Onlar
zaten gerekiyor, yapmayın Allah aşkına ya. Onu zaten alman
lazım yani. Torpil burada dönüyor, Amerikada torpil yok. Torpil burada,
seni gönderenlerde torpil var.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Şu anda belediye sizde, bütün evrakları
inceleyebilirsiniz.
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Bütün Belediye sizde. Evet, bütün evrakları inceleyin,
buyurun. İftira atmayın! İftira atmayın! Onları
göstermeyin bana, ben biliyorum onları.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Müttefiklik
İlişkileri Hakkında Şuşa Beyannamesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4125) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 304) (x)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 2nci sıraya alınan Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile
Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Müttefiklik İlişkileri
Hakkında Şuşa Beyannamesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
Komisyon?
Yerinde.
Komisyon
Raporu 304 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin
tümü üzerinde söz talebi? Yok.
Teklifin
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
Emrullah İşler, sizin bir söz talebiniz vardı, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin, İstanbul
Milletvekili Musa Piroğlunun 302 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde soru-cevap kısmındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Oradan,
Komisyon Başkanı olarak açıklama yapmak istedim ama şimdi
buradan açıklayayım: Sayın Piroğlunun bir sorusu
cevapsız kaldı. Cevabı geldiği için onu Genel Kurulun
takdirine sunuyorum. Sayın Piroğlunun kendisi burada yok.
Bildiğiniz gibi, sorusunda, Kadıköy Erenköyde otistik
öğrencilerin olduğu bir sınıfta hiçbir eğitim
almamış bir öğretmen olduğunu söyledi. Bu konuda gelen
bilgi şudur: Özel eğitim sınıflarımızda görev alan
öğretmenler seksen saatlik özel eğitim sertifikasına sahip
olanlar arasından seçilmektedir. Bu kapsamdaki okullarımızdan
biri olan Erenköydeki Mediha Turhan Tansel Özel Eğitim Okulunda tüm
öğretmenlerimizin sertifikası bulunmaktadır ve bu okulda otistik
öğrencimiz bulunmamaktadır. Diğer okulumuz olan Şöhret
Kurşunoğlu Özel Eğitim İş Okulunda da tüm
öğretmenlerimiz kadroludur. Kamuoyuna yansıyan sorun Erenköy
Zihnipaşa İlkokulu özel eğitim sınıfında
yaşanmıştır ve bu okuldaki öğretmenlerin tamamı
kadroludur
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Bitireyim efendim müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurun, son
kez.
EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Evet, sözü edilen sorunla ilgili veliyle görüşülmüş ve
şikâyeti alınmıştır. Alınan şikâyet
çerçevesinde soruşturma açılmıştır.
Diğer bir konu da
Sayın Bakanın bir röportajında kekeme kelimesini
kullandığını söyledi, bu doğru bir bilgi değil.
Röportaj yapan gazetecinin kullandığı bir kelimedir, daha sonra
yazısında da gazeteci yazar arkadaşımız bu konuyu
ifade etmişlerdir. Ben Genel Kurulun takdirine, bilgilerine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Müttefiklik
İlişkileri Hakkında Şuşa Beyannamesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4125) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 304) (Devam)
BAŞKAN - 1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ ARASINDA
MÜTTEFİKLİK İLİŞKİLERİ HAKKINDA
ŞUŞA BEYANNAMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 15 Haziran 2021
tarihinde Şuşada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan
Cumhuriyeti Arasında Müttefiklik İlişkileri Hakkında
Şuşa Beyannamesinin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde
söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya
başlandı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, görüşme henüz daha tamamlanmadı, Genel Kurul
çalışmalarına devam ediyor. Bütün milletvekillerimizi sükûnete
davet ediyorum. Lütfen
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, yayın hâlâ devam ediyor.
(Elektronik cihazla oylamaya
devam edildi)
BAŞKAN Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti
ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Müttefiklik İlişkileri
Hakkında Şuşa Beyannamesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 277
Kabul : 266
Ret : 11 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Necati Tığlı
Burdur Giresun
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Hayırlı uğurlu
olsun.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, görüyorsunuz
BAŞKAN Kayıtlara
geçiriyorum Sayın Altay.
Alınan karar
gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 15 Şubat 2022 Salı
günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
23.21
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 302 S. Sayılı Basmayazı 20/1/2022 tarihli 49uncu Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 304 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.