TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
6ncı
Birleşim
13 Ekim 2021
Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yıl dönümünü kutladığına ve başta Büyük Önder Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmet ve
minnetle andığına ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaşın, Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
28 Şubat davasına ilişkin açıklaması
2.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
Konya ilinde Taşkent-Balcılar arasındaki yol sorununa
ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, FETÖnün Siyasi Ayağı
kitapçığı nedeniyle CHP Genel Başkan
Yardımcısı Gökçe Gökçenin yargılanmasına ilişkin
açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
13 Ekim Dünya Afet Risklerinin Azaltılması Gününe ilişkin
açıklaması
5.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne ve 5inci
Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmeni rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
6.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Bursa Orhaneli Devlet Hastanesinin ambulans sorununa ilişkin
açıklaması
7.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun,
AKP Genel Başkanının halktan koptuğuna ve milletin
hesaplaşmak için sandığı beklediğine ilişkin
açıklaması
8.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, AK PARTİ iktidarının tarım
politikasının iflas ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, enerji faturalarına yapılan zamlara ve
balıkçılık sektörünün sorunlarına ilişkin
açıklaması
10.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın
çeltik üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
11.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas
Belediyesinin eğitim alanındaki yatırımlarına
ilişkin açıklaması
12.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, gübre fiyatlarındaki artışa
ilişkin açıklaması
13.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Manisalı üzüm üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
14.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, AK PARTİ iktidarının yükseköğretim
alanındaki yatırımlarına ilişkin açıklaması
15.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, AK PARTİ iktidarının esnaf ve
sanatkârların talepleri doğrultusunda yaptığı
düzenlemelere ve Ahilik Haftasına ilişkin açıklaması
17.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, Yıldız Dağlarındaki taş
ocaklarının bölgenin doğal kaynaklarını kuruttuğuna
ilişkin açıklaması
18.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Batı Karadeniz Bölgesinde yaşanan sel
felaketinde Cide ilçesinin genel hayata etkili afet bölgesi kapsamı
dışında bırakıldığına ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı
Kanın, vefat eden İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya Allahtan
rahmet dilediğine ve Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının
kendisiyle ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
20.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, Artvinde bulunan devlet hastanelerindeki anjiyografi
ünitesi eksikliğine ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Suriyeden atılıp Gaziantepe düşen havan
mermileri hakkında Millî Savunma Bakanlığının
araştırma başlatması ve önlem alması gerektiğine
ilişkin açıklaması
22.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yıl dönümüne, sağlık çalışanlarının
sorunlarına ve stratejik kurumların özelleştirilmesinin
ülkemizin millî çıkarlarına aykırı olduğuna
ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
mesleki eğitimin teşvik edilmesi için hayata geçirilmesi gereken
projelere ve Özel Manisa Organize Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi (MOSTEM) modeli meslek okullarının yaygınlaştırılmasıyla
sanayi ve üretimin ivme kazanacağına ilişkin
açıklaması
24.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, AKP-MHP iktidarının günlük döviz
şoklarıyla ekonomik krizi besleyerek yurttaşları aç ve
yoksul bıraktığına, cezaevlerinde işlenen
insanlık suçlarına, OHAL döneminde boş kâğıtlara imza
atılarak çıkarılan KHKlerin hukukta yok hükmünde olduğuna,
Hakkâri Yüksekovadaki yol yapım çalışmasına ve panzerle
ezilerek öldürülen Miraç Miroğlu için anma yapanlara soruşturma
açıldığına ilişkin açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Edirnenin
İpsala ve Meriç ilçelerindeki dolu yağışına,
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne ve
görüşülmekte olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci
maddesinin, yerel basının kapanmasını
sağlayacağından geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
26.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirilerine,
ekonomideki büyümeye, yerli ve millî aşı çalışmalarına,
TOGG arabasıyla ilgili yapılan çalışmalara ve Vergi Usul
Kanununu uzlaşı içerisinde çıkarmayı temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
27.- Muğla Milletvekili Suat Özcanın,
Muğla ilinin Milas ilçesinde meydana gelen şiddetli
yağış, fırtına ve hortuma ilişkin
açıklaması
28.- Batman Milletvekili Ziver Özdemirin, vefat
eden İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
Ispartadaki cemevi açılışının AKPli belediye
başkanı ve vali tarafından provoke edildiğine ilişkin
açıklaması
30.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
Karabükteki hava kirliliğine ilişkin açıklaması
31.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın,
Hataydaki çiftçilerin sorunlarına ve Samandağdaki yol sorununa
ilişkin açıklaması
32.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, vefat eden İstanbul Milletvekili İsmet
Uçmaya Allahtan rahmet dilediğine ve Ahilik Haftasına ilişkin
açıklaması
33.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, İstanbul Milletvekili Ravza Kavcakcı
Kanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, vefat eden
İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya Allahtan rahmet dilediğine,
Türkiyenin pandemi sürecinde iyi bir kriz yönetimi sergilediğine ve
ihracat ile turizm gelirlerindeki artışa ilişkin açıklaması
36.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
yalnız ve yaşlı kişilerin bakım hizmeti sorununa
ilişkin açıklaması
37.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, KYK
yurtlarında kalan öğrencilerin yaşadıkları sorunlara
ilişkin açıklaması
38.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün,
İstanbul Validebağ Korusunun ranta ve talana açılmak
istendiğine ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 12/10/2021
tarihinde Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve arkadaşları
tarafından, üniversite mezunlarının işsizlik sorununu
çözmek, iş gücü piyasasına dâhil olmalarını sağlamak
ve yeni istihdam alanlarının açılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim
2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, 13/10/2021 tarihinde İstanbul
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları
tarafından, katı atık emekçilerinin yaşadığı
sorunların araştırılması amacıyla verilmiş
olan, Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2021
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, 13/10/2021 tarihinde
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve arkadaşları
tarafından, öğrencilerin ve velilerin taşımalı
eğitimde yaşadıkları sıkıntıların
araştırılması ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 13 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280)
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek
üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Tacikistan Cumhuriyeti
Temsilciler Meclis Başkanı Mahmadtoir Zokirzodaya "Hoş
geldiniz." Denilmesi
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Denizli
Milletvekili Yasin Öztürkün, kamu kurum ve kuruluşlarına
yapılan gazete alımlarına ve ilan giderlerine ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/48093)
2.- Antalya
Milletvekili Çetin Osman Budakın, tasarruf tedbirleri ile ilgili
yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesine ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/48256)
3.- Konya
Milletvekili Esin Karanın, fahri kuran kursu öğreticileri ile vekil
imamların ücret ve özlük haklarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/48394)
4.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, orman yangınlarının
nedenlerine, yangınlara müdahaleye ve yangın sonrası ağaçlandırma
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/48896)
5.- İstanbul
Milletvekili Turan Aydoğanın, Türk Hava Kurumuna ait yangın
söndürme uçaklarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Süleyman Soylunun cevabı (7/48944)
6.- Antalya
Milletvekili Rafet Zeybekin, Cumhurbaşkanı
danışmanlarının görev ve maaşlarına ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/49520)
7.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Cumhurbaşkanlığı
makamı bünyesinde çalışan danışmanlara ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/50016)
8.- İstanbul
Milletvekili Yunus Emrenin, son on yılda toplanan yurt
dışı çıkış harcı bedeline ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/51574)
9.- Konya
Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, fen edebiyat fakültesi
mezunlarının istihdamına ve fakültelerin sorunlarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/51578)
13 Ekim 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
6ncı Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yıl dönümünü kutladığına ve başta Büyük Önder Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmet ve
minnetle andığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bugün,
Kurtuluş Savaşımızın, Millî Mücadelenin
karargâhı, Türkiyenin kalbi olan Ankaramızın başkent
oluşunun 98inci yıl dönümü. Bu vesileyle başta Büyük Önder Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmet ve
minnetle anıyor, Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yılını kutluyorum.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Ankaranın
başkent oluşunun 98inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Ankara Milletvekili Sayın Nevin Taşlıçaya aittir.
Buyurun Sayın Taşlıçay. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ankaranın başkent
oluşunun 98inci yılı münasebetiyle gündem dışı
söz aldım. Yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Yağmura susamış bozkırdı
bizi bağrına basan, bizi yani hürriyete susamış, istiklale
susamış, ümide susamışları. Ötükenin yeşile
bürünmüş kudreti sarmalıydı sarı benizli bu
toprakları. Karabulutları yararcasına yeşermeliydi umutlar
ve gölgesini uzatmalıydı Söğütte kök salan çınar.
Gündüzümüzde tuğ gibi yükselmeliydi güneş, gecemizde hilale el
uzatmalıydı yıldızlar.
1915te dünyayı karşısına alan
irade, 1919da toprağı vatan kılacak mücadele ve 1923te bir
kutlu müjde. Devlet olma kudreti bir merkezde toplanmalıydı, bizi biz
yapan cevher bir merkezde parlamalıydı. Yağmura
susamış bozkırdı bizi bağrına basan, bizi yani
sevince susamış, birliğe susamış, dirliğe
susamışları.
Havzada başlayan adanmışlık,
Amasyada karar kılan bağımsızlık, Erzurumda
reddedilen mandacılık ve Sivasta haykırılan
kararlılık. Sineyimillette vücut bulan yeni kurulacak Türk devletinin
esasları bir kilim motifi gibi gönüllere nakşedilmiştir.
Bu sürecin yol başçısı, bu gönül
seferberliğinin nakkaşı, bu stratejinin devlet aklı hiç
şüphesiz Gazi Mustafa Kemal Atatürktür ve bu kutlu devletin merkezi, ilan
edilecek cumhuriyetin başkenti 13 Ekim 1923te Ankara olarak
belirlenmiştir.
Ankara, dağılan karabulutların
ardından yüzümüzü ve yönümüzü ışıtan ufkun
bağrıdır. Vatanın
bağımsızlığını, bayrağın
rüzgârını, aydınlığın ferahını
koruyandır. Ankara, Ötükenin ardıdır. Ankara, Taşkenttir,
Buharadır. Ankara, Yeseviden el alan Hacı Bayramdır. Ankara,
Bumin Kağandan el alan Gazi Paşadır.
Destansı bir mazinin
kuşattığı ilhamla 13 Ekim 1923te sıçrama
yapılacak merkez belirlenmiştir. Devlet geleneğinin
devamını sağlayacak irade perçinlenmiştir. Türklüğü
yaşatacak asil ruhun tecelligâhı işaretlenmiştir. 1071de
Malazgirtte açılan kapılar 1923te Ankarada son kez
mühürlenmiştir. Mazluma umut, zalime korku salacak karargâh Ankara
seçilmiştir.
Batı Trakyadan Doğu Türkistana,
Kırımdan Musula giden yolların kesişme noktası
Ankaradır. Ankara, Türk ve Müslüman gönülleri birbirine bağlayan
köprünün adıdır. Ankara, Mostarın kilit taşıdır.
Porsuk Çayını Selengeye akıtan aziz su
yatağıdır, Dikmen sırtlarını Tanrı
Dağına yaslayandır, Mogan ile Aralı bir tutandır,
bağlamanın bam telini kopuza bağlayandır. Ankara, bir güzel
ülkünün kalpgâhıdır.
Millî Mücadelenin ardından yeni Türk
devletinin başkentinin neresi olması gerektiğine dair
birtakım tartışmalar yaşansa da Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Ankarada karar kılmış; geleceğe uzanırcasına,
atalar ruhunu anarcasına tuğu Ankaraya dikmeyi
planlamıştır. Büyük Gazinin en büyük dayanağı da
Ankara halkı olmuştur. Yollar ve binalar yeniden
yapılmış, ıslah çalışmalarıyla
bataklıklar kurutulmuş, sıtma ortadan kalkmış, Burada
bir şey yetişmez. denilen çorak araziler yeşile
doyurulmuş, üretimde hız artmış, Ankaranın
bağları yeniden nam kazanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Ankara, bir ülkünün
eseridir. Ankara, Millî Mücadelenin kutlu nişanesidir. Ankara,
Ergenekonda dağı eriten demircinin iradesini
yaşatırcasına esaret zincirlerinin eritildiği yerdir.
Sözlerimi Ahmet Hamdi Tanpınarın Beş
Şehir isimli eserinde yer alan Ankara başlıklı
yazısının şu cümlesiyle bitirmek istiyorum: Bundan böyle
her zincir kırılışının başında
Ankaranın adı geçecek ve her hürriyet mücadelesi Sakaryada,
İnönüde, Afyonda, Kütahya ve Bursa yollarında ölenlerin ruhuna
kendiliğinden ithaf edilmiş bir dua olacaktır.
Duamızın baki kalması dileğiyle
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yılını
kutluyor, başta Ankaralılar olmak üzere yüce Türk milletini ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaşa aittir.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
2.- Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaşın, Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Osmanlı Devleti Birinci Dünya
Savaşının mağlup tarafındaydı, Sevr neticesinde
topraklarının önemli bir bölümü düşman devletlerce işgal
edilmişti. İzmire Yunan çizmesi değdikten sonra Mustafa Kemal
düşmana Dur. demek ve milletini kurtarmak için 19 Mayıs 1919da
Samsuna çıktı. Bu süreçte milletin bağımsızlığını
yine milletin azim ve kararının kurtarması için millî iradeye
dayalı bir hükûmet kurmak gerekliydi. Bütün illerden temsilcilerin
toplanacağı bir meclis kurulmalıydı. Bütün illere
telgraflar çekildi, her şehrin halkı kendileri için bir temsilci
seçecekti. Temsilciler seçildikten sonra sıra toplanacak yere geldi. Ev
sahipliğini Ankaralılar üstlendi, Mustafa Kemali ve temsilcileri
Ankaraya davet ettiler.
Ankaranın konumu Kurtuluş
Savaşını yürütmek için idealdi. Öncelikle Ankara bütün
cephelere yaklaşık eşit mesafedeydi. Karadenizde İnebolu,
Akdenizde Antalya Limanlarıyla irtibatı vardı. Demir yolu ve
telgraf altyapısı vardı ama önemli bir husus daha vardı: 27
Aralık 1919da Mustafa Kemal Dikmen sırtlarına geldiğinde
kendisini karşılayan kalabalıkta bütün Ankaralılar
vardı, kendi tabirleriyle millet yolunda can vermeye gelmişlerdi.
Ankaranın ulusal kurtuluş mücadelemizin
merkezi olmasının üzerinden yüz yıldan fazla bir zaman geçti.
Kurtuluş Savaşı boyunca fiilen başkentlik yapan Ankara,
ülkemiz işgalden kurtulduktan sonra 13 Ekim 1923te İsmet Paşa
ve arkadaşlarının Ankaranın başkent olması için
Türkiye Büyük Millet Meclisine verdikleri kanun teklifiyle resmen
başkentimiz oldu. Bu kararla, küçük bir Anadolu kasabası olarak
görünen Ankara, Kurtuluş Savaşımızın simgesi olduktan
sonra genç cumhuriyetin başkenti de olmuş, devletin
ağırlık merkezi İstanbuldan, ana vatan
topraklarının büyük kısmının bulunduğu Anadoluya
kaymıştır. Bugünse Ankaranın devletimizin başkenti
olmasının 98inci yılı, kutlu olsun.
Değerli arkadaşlar, Ankara başkent
olduğunda bazı yabancı büyükelçilikler Ankaraya
taşınmamıştı. Özellikle İngiliz diplomatlar
Ankaranın en fazla iki yıl başkent olarak kalabileceğini
söylemişlerdi. Saltanat diriltilirse İstanbul yine başkent
olacaktır. diye Londraya bildiriyorlardı. Dönemin İngiliz
elçisi Lindsay, kendinden gayet emin Şunu cesaretle söyleyebilirim ki
günün birinde İstanbulun tekrar Türkiyenin başkenti
olacağı hemen hemen kesindir. demişti. İngiltere
büyükelçiliğinin hiçbir zaman Ankaraya
taşınmayacağını ilan etmişlerdi. Yedi yıl
kadar da propaganda kampanyası sürdürmüş, başkentin
İstanbula taşınması için Ankara kararını
yanlış göstermek istemişlerdi. Aynı dönemde, diplomatik
olarak etkili hamleler yapan Mustafa Kemal de Ankara merkezî hükûmettir ve
ebediyen merkezî hükûmet kalacaktır. demişti. Tarih, bu devletleri
haksız, Mustafa Kemali haklı çıkardı. Ancak ne yazık
ki bugünlerde iktidarın Merkez Bankasını İstanbula
taşıma çabasını görüyoruz. İstanbulun finans merkezi
olmasına bir itirazımız yok ama Merkez Bankasının bu
bahaneyle buraya taşınmasına itirazımız var.
Dünyanın bir iki istisna hariç- hiçbir yerinde merkez bankaları
başkent dışında değilken açıkçası bu
çabanız art niyetli değilse tuhaf.
Bakın, Ankara, dönemin yöneticilerinin
çekiliş yaparak falan karar verdiği bir başkent değildir.
Ankara, Kurtuluş Savaşımızın istiklal ve
bağımsızlığının simgesidir. Bu süreçte tüm
halkımız büyük bedeller ödemiştir, böyle tuhaf politikalarla bu
bedellere leke sürmenize bu millet müsaade etmeyecektir. Dün, İngilizler
başta olmak üzere, yedi düvel yaklaşık yedi yıl kadar
denedi ama bu başkenti değiştiremedi. Cumhuriyeti ve onun
simgesi olan Ankaranın başkent oluşunu sürdüremezler. diye
beklediler ama elleri boş kaldı. Bugün de yarın da kim gelirse
gelsin, yine değiştiremeyecekler.
İnanıyoruz ki dün olduğu gibi,
gelecekte de Mustafa Kemal Atatürk haklı çıkacak ve Türkiye
Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Yine Türkiye Cumhuriyeti
yaşayacak, yine Ankara başkent olarak kalacaktır.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Sayın Hocam, kim değiştirmek istiyor ya?
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) O zaman tuhaf!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
Bilinçaltında bir şey var senin Ayhan.
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Levent Göke aittir.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankaranın
başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ankaramızın başkent oluşunun
98inci yıl dönümünü kutluyoruz.
Türkiye, çöken Osmanlı
İmparatorluğunun üzerine 29 Ekim 1923te kurulmuş bir
cumhuriyettir. Cumhuriyetin kurucuları dört yıl süreyle Osmanlı
İmparatorluğunu işgal eden ülkelerle savaşmak zorunda
kalmışlardır. Erzurum ve Sivas Kongresinde Millî Mücadelenin
kararlarını alan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının
bütün koşullar aleyhinedir. 27 Aralık 1919 günü Ankaraya gelen
Mustafa Kemal Paşayı Dikmen sırtlarında seğmenler
karşılarlar. Mustafa Kemal Atatürk Erzurum ve Sivas Kongrelerinden
sonra ilk defa halkla karşılaşacaktır ve o yüzden de çok
tedirgindir, çok düşüncelidir. Dikmen sırtlarını
tırmanan Mustafa Kemal Atatürk arabasından inip kendisini bekleyen
seğmen alayına ve Ankaralılara sorar: Nasılsınız
Ankaralılar? der. O an Atatürk için geçmez, hâlbuki cevap süresi bir
saniyedir ama o bir saniye dakikalara, saatlere dönüşmüştür Mustafa
Kemal Paşa için. Halk Millî Mücadelenin neresindedir onu görmek
istemektedir ama Ankaralılar ve seğmen alayı Mustafa Kemal
Paşayı bekletmezler. Nasılsınız Ankaralılar?
diyen Mustafa Kemal Paşaya Ankaralılar çok net, çok gür bir cevap
verirler: Sağ ol Paşam, seni görmeye geldik, uğrunda ölmeye
geldik. (CHP sıralarından alkışlar) İşte, Millî
Mücadelenin kesin kararı o an verilir. Ankara, Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlarını bağrına basar. Kurtuluş
Savaşı Ankaradan yönlendirilir. 23 Nisan 1920de açılan Türkiye
Büyük Millet Meclisi her olayın odak noktası olur.
Millî Mücadelede Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlarına en güç zamanda en büyük desteği veren Ankara için
Mustafa Kemal Atatürk Benim gönlümde Ankaranın ve
Ankaralıların ayrı bir yeri vardır. demiş ve
Ankaranın konumunu ve Millî Mücadeleye verdiği desteği
düşünerek İsmet İnönü ve arkadaşları tarafından
verilen Türkiye devletinin makarrıidaresi (başkenti)
Ankaradır. şeklindeki tek maddelik bir önergeyle 13 Ekim 1923te
Ankara başkent yapılmıştır.
Bağımsızlık savaşımızın en büyük
destekçisi yoksul bir bozkır kasabası Ankara, artık Türkiye
devletinin başkentidir. İstanbulda kalmak isteyen tüm yabancı
elçilikler sırayla sonunda Ankaraya gelirler.
Değerli milletvekilleri, Ankara kentinin
kimliğini uygarlık tutkusu, hoşgörü ve cumhuriyetçilik
gelenekleri oluşturur. Hacı Bayram Veli, 1427 yılında,
bundan tam altı yüz yıl önce ünlü camisini yaptırırken
hemen yanı başındaki Roma İmparatoru Augustusun
anıtına dokunmamış, cami ile bir tapınağın
kalıntıları bir arada, bir hoşgörü
anlayışının en güzel simgesi olarak yüzyıllardan beri
yaşamaya devam etmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün gelinen noktada Ankaranın tarihî kimliği,
sosyal, kültürel ve ekonomik yaşantısı tehdit
altındadır. Türkiyedeki ilçeler arasında gelişmişlik
düzeyi bakımından en son sıralarda Ankaranın dış
ilçeleri yer almaktadır. Besicilik ve çiftçilik yok olma noktasına
gelmiştir, Atatürk Orman Çiftliği her gün talan edilmekte ve
Atatürkün mirası çiğnenmektedir.
Merkez Bankasının taşınması
Ankaralı için bardağı taşıran son damladır
değerli milletvekilleri. Merkez Bankasının Ankaradan
İstanbula taşınmasıyla Ankaranın sosyal, kültürel ve
ekonomik hayatı büyük bir darbe alacaktır. Bu konuda Ankara
Büyükşehir Belediyesinin ve Belediye Başkanı Sayın Mansur
Yavaşın idare mahkemesinde Merkez Bankasının
taşınmaması yönünde açmış olduğu dava ne
yazık ki husumet yönünden reddedilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu şekilde Ankara, Merkez Bankasının
taşınmasıyla âdeta bir boş kent hâline çevrilecektir.
Ankara, Kuvayımilliyecilerin karargâhı, emperyalizme karşı
halkımızın verdiği savaşın simgesi ve
cumhuriyetimizin ebedi başkentidir. Ankara, bizi bir arada tutan tüm
değerlerin başkentidir. Ankara ve Türkiyeyi laik, çağdaş
Atatürk ilkelerinden uzaklaştıracak her adıma karşı
milyonlarca yurtsever göğsünü siper etmeye kararlıdır.
Ankara'nın başkent oluşunun 98inci yılında Atatürk'ü,
İsmet İnönü'yü ve silah arkadaşlarını saygıyla
anıyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Çelebi
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
28 Şubat davasına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, askerin siyasete
müdahale etmesi kabul edilemez; asker siyasetin emrinde olmalıdır, bu
net. 28 Şubat kararları başkadır, 28 Şubat davası
başkadır. 28 Şubat davasında 28 Şubat kararları
gündeme hiç gelmemiştir. İddianameyi yazan Savcı Mustafa
Bilgili, kozmik odaya girişin başaktörüdür, FETÖ'den 17 yıl ceza
almıştır. Savcıya belge veren Yüzbaşı Tamer FETÖ
nedeniyle ihraçtır. Usul esasın kapısıdır.
Savcısı, tanığı, bilirkişisi FETÖ olan bir davada
usule uygun yargılamayı istemeyenler adaletten hiç bahsetmesin.
Anayasa Mahkemesi ne iş yapar? Bu Meclisin hukukçu vekilleri neden susar?
İnsanlar öldükten sonra mı harekete geçeceksiniz? Yeniden
yargılama kararı alınmalıdır, adil yargılama
herkesin hakkıdır. 80 yaşındaki insanlara FETÖ kurgusuyla
eziyet etmeyin diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karaduman
2.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
Konya ilinde Taşkent-Balcılar arasındaki yol sorununa
ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Konya'mızda
Taşkent-Balcılar arasında bulunan 26 kilometrelik yol, bölgede
inşa edilen ve hâlâ inşaatı süren Afşar Barajı
dolayısıyla sular altında kalacaktır. Yerine
yapılması planlanan yol ise mevcut mahalleleri zora sokacak bir
güzergâhtan geçmektedir. Üstelik tüm mahalle sakinlerinin itirazına
rağmen maalesef bu güzergâh değiştirilmemiştir. Yapılması
planlanan yol Afşar Mahallesinde Gökçegedik, Balcılar
Mahallesinde Yellibel denilen, bu sarp yerlerden kışın
yürüyerek bile aşılması zor bir bölgeden geçmektedir. Bölge
halkının kaygı ve endişelerini defalarca dile getirmesine
rağmen bir muhatap bulamamış olması ciddi bir sorundur.
Balcılarda defalarca söz verildiği hâlde
-her şeye para bulunurken- Para yok. gerekçesiyle ertelenen,
yapımı geciken bu yol, arazi şartları ve bölge
insanının beklentileri dikkate alınarak acilen yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
3.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, FETÖnün Siyasi Ayağı
kitapçığı nedeniyle CHP Genel Başkan
Yardımcısı Gökçe Gökçenin yargılanmasına ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Partimizin yayınladığı ve AKPli siyasilerin sözlerini
içeren FETÖnün Siyasi Ayağı kitapçığı nedeniyle
bugün Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesinde Genel Başkan
Yardımcımız Gökçe Gökçenin yargılandığı
duruşmaya katıldık. İsnat edilen suç,
Cumhurbaşkanına fiilî saldırıydı. Evet,
yanlış duymadınız, FETÖnün Siyasi Ayağı
kitapçığımız nedeniyle Cumhurbaşkanına fiilî
saldırı yapıldığı iddia edilmiş. Neyse ki
mahkeme görevsizlik kararı verdi. Duruşma sonrası Genel
Başkan Yardımcımız Seyit Torunla birlikte kamuoyunu
bilgilendirmek için yapmak istediğimiz basın açıklaması da
engellenmeye çalışıldı. Meclisin 2nci büyük partisinin
yayınladığı kitapçık nedeniyle Genel Başkan
Yardımcısının yargılandığı, basın
açıklamasının engellenmeye
çalışıldığı bu hukuksuz, bu kara komedi günleri
elbet geçecek ve hiçbir baskınız bizi bu mücadeleden
vazgeçiremeyecektir.
BAŞKAN Sayın Şeker
4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
13 Ekim Dünya Afet Risklerinin Azaltılması Gününe ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 13 Ekim Dünya Afet
Risklerinin Azaltılması Günü. Ülkemizin afet risklerinin
belirlenmesi, tedbir alınarak önlenmesi ve azaltılması için
neyin, ne zaman, kim tarafından, nasıl yapılacağı önem
arz etmektedir. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
illerin afet riskini ortaya koymak için tüm illerin il afet risk azaltma
planlarını tek tek hazırlıyor. Bu planlarda kriz yönetimi
değil, risk yönetimi modeli uygulanarak adan zye her türlü senaryo ele
alınıyor. Bugün itibarıyla 72 ilin afet planları
tamamlanırken 9 ilin planı da yıl sonuna kadar belirlenecek.
Seçim bölgem Kocaelide İl Risk Azaltma Planı 30 Eylül 2021 tarihinde
onaylanarak yürürlüğe girmişti. Başta Valimiz Sayın Seddar
Yavuz olmak üzere, risk planlarının hazırlanmasında
emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydemir
5.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne ve 5inci
Diyanet İşleri Başkanı Ömer Nasuhi Bilmeni rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Değerli Başkanım, çok teşekkür ederim.
Ankaranın başkent oluşunu ben de
canıyürekten tebrik ediyorum ve özellikle Levent Gök Başkanıma
da ayrıca teşekkür ediyorum çünkü Erzurum Kongresine vurgu
yaptı. Erzurum Kongresi bu işlerin vira bismillahıdır.
Orada dadaşların çok büyük bir katkısı vardır
Ankaranın başkent oluşuna, cumhuriyetimizin ihdasına.
Ve orada bir bayrak isim, bugün darıbekaya uğurladığımız
bir isim: 5inci Diyanet İşleri Başkanımız Ömer Nasuhi
Bilmen. Hakikaten dadaşlık kıvamı çok yüksekti,
bulunduğu her yerde iyi ahlakı, düzgün insan olmayı
öğütlemiş ve zemine, cumhuriyet zeminine vatanseverlik
kaydını düşmüş bir isimdi. Rahmetle minnetle anıyorum
ve bu neviden güzel günlerde, şahika günlerde özellikle dadaşlara da
buralardan böyle teşekkür edilmesini de canıyürekten diliyorum, hepinize
saygı sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Dadaşlara bütün Türkiye
teşekkür ediyor.
Sayın Aydın
6.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Bursa Orhaneli Devlet Hastanesinin ambulans sorununa ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Başkanım.
Seçim bölgem Bursada, dağ ilçelerinden
Orhanelinin -ki 4 dağ ilçesine merkezlik yapmakta olan- Orhaneli Devlet
Hastanesinin bir buçuk aydır ambulansı maalesef yok.
Sorulduğunda Bakımda, kısa sürede gelecek. deniyor ancak
hastalarda büyük bir mağduriyet yaşanıyor. Hatta,
edindiğimiz bilgiye göre, devlet hastanesine
Şimdi buradan bir kez daha soruyorum:
Sağlıkta devrim yaptık. diyerek on dokuz yıldır
bunun ekmeğini yiyenler, bir hastaneye -ki tam teşekküllü bir
hastane- ambulansı niçin gönderemiyorlar? Bu konunun takipçisi
olacağız.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
7.- Kırklareli Milletvekili Vecdi
Gündoğdunun, AKP Genel Başkanının halktan koptuğuna
ve milletin hesaplaşmak için sandığı beklediğine
ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tam yirmi yıldır çarşı pazardan
habersiz; elektrik, su, doğal gaz faturası ödemeyen; taksiye,
otobüse, dolmuşa, tarifeli uçağa dahi binmeyen AKP Genel
Başkanı halktan tamamen kopmuştur. Ocak ayında 1 milyon 37
bin olan elektrik faturası ödeyemeyen vatandaş sayısı dört
ay sonra, nisanda 5 milyon 166 bine çıkmış. 2.825 lira alan
asgari ücretli, 3.049 lira -açlık sınırının
altında- gelire mahkum edilen milyonlarca çalışan,
siftahsız kepenk kapatan esnaf sefalet hayatı yaşıyor.
Saraydan bakınca herkes sarayda yaşıyor zannediyor. Milletin
alın teriyle kazanıp ödediği vergilerle bedava yaşayıp
eş dost, yandaş zenginleştirenlerin düzeni de önümüzdeki
günlerde son bulacaktır. Millet artık helalleşmek için
değil, hesaplaşmak için sandığı bekliyor.
BAŞKAN Sayın İlhan
8.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, AK PARTİ iktidarının tarım
politikasının iflas ettiğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Başkanım.
AK PARTİ iktidarı, on dokuz
yıllık tarımsal ekonomi sürecinde Türk çiftçisini
tartışmasız bir şekilde, maalesef, çok trajik bir noktaya
getirmiştir. Tarımsal hasılanın millî gelir içindeki yıllar
boyu süre gelen azalışı ve çiftçimizin kanuni hakkı olan
desteklerin, örneğin 2020 yılı sertifikalı tohum ve
aynı yılın ikinci dönem buzağı desteklerinin bile hâlâ
verilmemesi bunun en temel göstergesidir. Buradan açık bir şekilde
söylüyorum ki çiftçinin traktörüne el koyan bir tarım politikası
iflas etmiştir, alım gücü düşen orta sınıf üzerine
kurgulanan bir ekonomik modelin geçerliliği kalmamıştır.
Üretimden uzaklaşmış bir ülkenin çekirdek enflasyon gibi teknik
oyunlarla günü kurtarmaya çalışması ise ne yazık ki nafile
bir çabadır. Tarımsal girdi indeksi tüm zamanların en yüksek
seviyesini gördü. Tarım ülkesi olan Türkiyede borç sarmalındaki
çiftçimize ödeyemeyeceği borcunu çok yüksek faizlerle
yapılandırıp bunu da müjde ve destekmiş gibi açıklamak
çiftçimizin aklıyla alay etmektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akın, buyurun.
9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, enerji faturalarına yapılan zamlara ve
balıkçılık sektörünün sorunlarına ilişkin
açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkanım, vatandaşlarımız hayat
pahalılığıyla birlikte bir de enerji buhranıyla
mücadele ediyor. Son bir yılda elektrik 3, doğal gaz 8 kez
zamlandı; pompa fiyatlarına yansıyacak şekilde yapılan
akaryakıt zamlarının sayısı ise tam 20; şimdi
yeni zamların da eli kulağında. AK PARTİ
iktidarının yarattığı enerji buhranı ne
yazık ki balıkçılık sektörünü de iflasa götürüyor.
Balıkçılarımız beş yıl önce 4 lira olan mazotu
ÖTVsiz yarı fiyatına alabiliyordu, şimdi mazot 8 liraya
dayandı, ÖTVsiz mazot oldu 6,5 lira. Zamlar yüzünden balıkçılarımıza
verilen ÖTVsiz mazot uygulaması da iflas etti.
Balıkçılarımızın alın terinin
karşılığını alması
vatandaşlarımızın da ucuz balık tüketmesi için çok
önemlidir. Enerji faturalarına zam yapmanın yolunu değil,
vatandaşa ucuz enerji sağlamanın yolunu arayın.
BAŞKAN Sayın Ceylan
10.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın
çeltik üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Dünyada yılda ortalama 415 milyon ton pirinç
üretiliyor ve büyük bölümü üretildiği ülkelerde tüketiliyor. Türkiyede
kişi başına yıllık pirinç tüketimi 8,5 kilo
civarında. Ülkemiz çeltik üreticisi olup ülke ihtiyacını
karşılayacak miktarı üretme kapasitesine sahiptir ancak
iktidarın çiftçiyi terbiye etmek için hasat dönemlerinde
uyguladığı ithalat politikası nedeniyle piyasada arzu
ettiği fiyatı bulamayan çiftçi üretimden uzaklaşıyor. TMO
2021 dönemi alım fiyatlarını 4 bin ila 5.500 lira arasında
açıkladı. Son bir yılda gübre fiyatları ortalama yüzde 150,
mazot yüzde 30, zirai ilaçlar yüzde 70 ila yüzde 120 arasında
artmışken TMOnun açıkladığı alım
fiyatları üreticide hayal kırıklığı
yaratmıştır. TMOnun açıkladığı fiyatlar
çiftçiye Çıkarın çizmeleri, artık üretmeyin. demektir. Çeltik
çiftçisi acilen ciddi şekilde desteklenmelidir.
BAŞKAN Sayın Ekinci
11.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas
Belediyesinin eğitim alanındaki yatırımlarına
ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Belediyecilik, ak kadroların işidir. Bu
kapsamda, Sivas Belediyemiz şehri imar ederken gelecek nesilleri de ihya
etmenin gayretinde oldu. Pandemi sürecine kadar 9 farklı kültür
merkezimizde, 115 farklı branşta açılan kurslarımızda
yaklaşık 5.250 öğrencimiz eğitim gördü.
Çocuklarımızın okuma alışkanlığının
artırılması adına 100 bin kitap
dağıtıldı. 4 bin öğrencimize 12 milyon TL
değerinde tablet ve internet desteği sağlandı. 5 bin
öğrencimize kırtasiye ihtiyaçları için 1 milyon TL nakit
desteği sağlandı. Anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise
öğrencilerimize yönelik, 1.660 aileden 3.141 öğrenci kardeşimiz
için, toplamda 663 bin lira nakit desteği sağlandı. Sivas
merkezdeki 70 okulda öğretmenler odasının standartları
yükseltildi. Ayrıca, Sivas Belediyemiz çöpten elektrik üretim tesisinde
yıllık 10 bin hanenin elektrik ihtiyacının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
12.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, gübre fiyatlarındaki artışa
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çiftçiler soruyor: Ne olacak bu gübre
fiyatları? Sorunun cevabını vermesi gerekenler susup market
geziyor. Gübre fiyatları son bir yılda yüzde 200den fazla
zamlandı. Bu zam yağmuru altında çiftçimiz tarlasına gübre
atamayacak ve korkarım ki önümüzdeki yıl tarımsal üretimimiz
azalacak. Devletin çok ivedi bir şekilde gübre fiyatlarındaki
artışa bir çözüm getirmesi gerekiyor. Eğer çözüm getirilmezse
bunun bedelini sadece çiftçimiz değil, bütün yurttaşlarımız
acı bir şekilde ödeyecek.
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında gübreye
sübvansiyon uygulayacağız, çiftçimize gübreyi ucuza vereceğiz,
hiçbir çiftçinin aklı gübre fiyatlarında, mazot zamlarında,
elektrikte olmayacak; üretimde olacak.
Üretmeden tüketmeye kalkarsanız AKP gibi duvara
çarparsınız. El çabukluğu marifet, rant amaç olursa
dünyanın pazarı olursunuz; vatandaşınız her şeyi
ateş pahasına almak, daha doğrusu alamadığı için
bakmak zorunda kalır. Birileri çıkıp sorumluluk alsın.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
13.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Manisalı üzüm üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Manisalı üzüm üreticileri iktidarın kendilerine destekleme primi
vermesini bekliyor. Her yıl ağustos ayında açıklanan
müdahale alım fiyatları bu sene çok geç açıklandı. Borçlu
üretici ise tüccara mahkûm kaldı. TMO ve TARİŞin
alımlarının gecikmesi de eklenince üretici tümden piyasanın
insafına bırakıldı. Üretici en az 16 TL fiyat beklerken TMO
geçen yılki fiyata yalnızca 50 kuruş zam yaparak 9 numara üzüme
13 TL fiyat açıkladı; Manisalı üzüm üreticisi büyük zarara
uğradı.
Buradan Manisalı Tarım Bakanına bir
kez daha sesleniyoruz: Açıklanan fiyat kabul edilebilir değil. Girdi
maliyetlerindeki yüzde 100ü aşan fiyatlar nedeniyle üretici borcunu
ödeyemiyor, çektiği kredinin faizi altında eziliyor. Zor durumda olan
üzüm üreticisine kilogram başına en az 2 liralık prim
verilmesini bir kez daha talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Güneş
14.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, AK PARTİ iktidarının yükseköğretim
alanındaki yatırımlarına ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son zamanlarda üniversite
yurtlarıyla ilgili gerçeklerle uzaktan yakından alakası olmayan
beyanatlarda bulunarak halkımızın yanlış
bilgilendirilmesine neden olunduğunu görmekteyiz.
AK PARTİ iktidarlarında
yükseköğretime önem verilerek, üniversite sayısı 77den 207ye
yükseltilerek öğrenci sayısı, 3 milyon 801 bini örgün
eğitim olmak üzere, 8 milyona ulaşmıştır. Öğrencilerimizin
barınmasına da büyük önem verilmiş, yurt yatak kapasitesi 190
binden 724 bine çıkarılmakla kalmamış, yurtlar
öğrencilerimizin kendilerini pek çok alanda geliştirmesini
sağlayacak sosyal donatılarla da donatılmıştır.
Uşak Üniversitesinde de yeni hizmete giren
2.500 yataklı kız öğrenci yurduyla beraber öğrenci yurt
yatak kapasitesi sayımız 9.777ye ulaşmıştır ve
başvuran kız öğrencilerimizin tamamı
yerleştirilmiştir.
Hem Uşakımızda hem de ülkemizde pek
çok yurt yapılmasında büyük emekleri olan Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana, Gençlik ve Spor
Bakanımız Mehmet Muharrem Kasapoğluna ve emeği geçen
herkese teşekkür ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Köksal
15.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Kızılören ilçesine
bağlı Yenibelkavak köyünde bir çiftçi borçlarını
ödeyemediği için canına kıydı. Bunun sorumlusu, geçtiğimiz
yıl patatesten zarar eden çiftçinin feryadını duymayanlardır.
Bunun sorumlusu, 1 ton DAP gübresini 6.500 liraya çıkaranlardır.
Bunun sorumlusu, çiftçiye
BAŞKAN Sayın Taşkın
16.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, AK PARTİ iktidarının esnaf ve
sanatkârların talepleri doğrultusunda yaptığı
düzenlemelere ve Ahilik Haftasına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ahilik, ticari ve sosyal hayatta ahlaki
değerleriyle meslek ilkelerini birleştiren köklü bir manevi terbiye
ocağıdır. Ahilik teşkilatının günümüz
temsilcileri esnaf ve sanatkârlarımızdır.
AK PARTİ olarak, on dokuz yıllık
iktidarımızda esnaf ve sanatkârlarımızın lehine birçok
düzenleme gerçekleştirdik. Perakende sektörünü esnaf ve sanatkârların
talepleri doğrultusunda düzenleyen kanun çıkardık. Vergi
mevzuatında düzenlemeler yaptık. Salgın döneminde, Ekonomik
İstikrar Kalkanı kapsamında esnaf destek paketlerini ve
işletme kredisi paketlerini hayata geçirdik. AK PARTİ olarak, her
zaman esnafımızın yanında olduk, olmaya da devam
edeceğiz.
Bu vesileyle, tüm esnaf ve
sanatkârlarımızın Ahilik Kültürü Haftasını kutluyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kayan...
17.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, Yıldız Dağlarındaki taş
ocaklarının bölgenin doğal kaynaklarını
kuruttuğuna ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Yıldız Dağlarının dörtte
3ü Türkiyededir. Bu dağların bitki örtüsü, meşe başta
olmak üzere kayın, gürgen ve çam ağaçlarından
oluşmaktadır. Yer yer ağaç olmayan bölgeler de çiftçilerimizin
keçi ve koyun gibi hayvanlarını beslemek için kullanılmaktadır.
Çiftçilerimiz, hayvanlarını bu bölgelerde otlatarak
halkımızın et ve süt ihtiyaçlarını
karşılamaktadırlar.
Bu bölgede bulunan 4 çimento fabrikası
kapasitelerini günbegün artırmaktadır. Yıldız
Dağlarındaki taş ocakları da alanlarını her gün
artırmaktadır. Yıldız Dağlarının dörtte 1i
bugün taş ocağı hâline gelmiştir. Taş
ocaklarından malzeme, dinamitle patlatılarak alınmaktadır.
Bu da hemen çiftçilerimizin yaşam alanlarını
dağıtmakta, dinamit patlatılan yerlerde derin çatlaklar
oluştuğundan dolayı bu çatlaklardan süzülen yağmur
suları daha derinlere gidip bu bölgedeki kaynakları tamamen
kurutmaktadır. Bu bölgede bulunan şehirlerimizin içme ve
kullanım suları tamamen bu kaynaklardan alınmaktadır ve bu
kurumuştur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Baltacı...
18.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Batı Karadeniz Bölgesinde yaşanan sel
felaketinde Cide ilçesinin genel hayata etkili afet bölgesi kapsamı
dışında bırakıldığına ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
11 Ağustosta Batı Karadeniz Bölgesinde
yaşanan sel felaketi Kastamonunun 10 ilçesinde büyük yıkıma
neden olmuştur. Ülkemizin yaşadığı her felakette
birlik ve beraberlik vurgusunda bulunanlar 9 ilçemizi Genel Hayata Etkili Afet
Bölgesi ilan ederken, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yönetilen ve ana
su isale hattında yaklaşık 2 milyon lira zarar meydana gelen
Cide ilçemizi kapsam dışı bırakmıştır.
Cidemiz, afet bölgeleri için düzenlenen yardım kampanyasında
toplanan 996 milyon liradan tek bir kuruş bile almamıştır.
Cideye bu süreçte adım dahi atmayanlar, 2019da halkçı
belediyeciliği tercih eden Cideli hemşehrilerimizi
cezalandırmıştır. Belediyemizin bir hafta süren geceli gündüzlü
çalışmasıyla, büyükşehirlerimiz başta olmak üzere
belediyelerimizin dayanışmasıyla zor günleri aşan Cideli
hemşehrilerimiz yapılan bu ikiyüzlülüğü unutmayacaktır.
BAŞKAN Sayın Kan
19.- İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı
Kanın, vefat eden İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya Allahtan
rahmet dilediğine ve Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının
kendisiyle ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dün ebedî istirahatgâhına
uğurladığımız, AK PARTİ
kurucularımızdan, İstanbul Milletvekilimiz, kıymetli büyüğümüz
İsmet Uçma Beyefendiye Allahtan rahmet diliyorum; ailesine, Meclisimize,
milletimize başsağlığı diliyorum,
başımız sağ olsun.
Geçen hafta Mecliste ben yokken, Türk Grubu
Başkanlığını yürütmekte olduğum
Parlamentolararası Birliğin PRE-COP 26 parlamenter
toplantısına iştirak için yoldayken Cumhuriyet Halk Partisi
Milletvekili Sayın Hasan Baltacı Beyefendi ismimi zikrederek tekzip
edilmiş bir yalan haber üzerinden algı yapmaya
çalışmıştır. Muhalefet iftira, yalan ve algı
demek değildir, muhalefet yapmak böyle olmaz; bu bir acziyettir, bu bir
ucuz siyasettir. Cumhuriyet gazetesinin birçok yalan haberini manşetten
tekzip ettirmiş birisi olarak rica ediyorum, ilkeli siyasete davet
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
20.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvinde bulunan devlet hastanelerindeki anjiyografi ünitesi eksikliğine
ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Artvin il ve ilçelerindeki devlet hastanelerinde
koroner anjiyografi ünitesi bulunmadığından
hastalarımız zorunlu olarak en yakın anjiyografi ünitesi olan
hastaneye, en az iki saat mesafede olan illere sevk edilmektedir. Normal
şartlarda, anjiyo yapıldıktan sonra, tanı konulduktan, acil
müdahale yapıldıktan sonra gerekli görüldüğü şartlarda daha
donanımlı bir hastaneye sevk yapılırken; Artvinde
anjiyografi ünitesi olmadığından, gerçekten kalp krizi geçiren,
sadece şüphesi olan, göğsü ağrıyan, damar
tıkanıklığı yaşayan, en ufak benzeri
sıkıntısı olan herkes için direkt en yakın Rize,
Trabzon, Erzurum illerinde sevk edilecek hastane arayışına
girilmektedir. Artvinde bir hastanın, sadece anjiyografi ünitesi
eksikliği nedeniyle Rizeye, Trabzona veya Erzuruma zorunlu şekilde
sevk edilmesi demek, hayata tutunmasının engellenmesi, ağır
kalıtsal hasarlara neden olunması ve örneklerle sabit olunduğu
gibi canından olması demektir. Artık, Artvin iline komşu
illerimiz bile yetersiz kalmakta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan
21.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Suriyeden atılıp Gaziantepe düşen havan
mermileri hakkında Millî Savunma Bakanlığının
araştırma başlatması ve önlem alması gerektiğine
ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Suriyeden atılan ve sınırı
geçen 3 havan mermisi, Gaziantepimizin Karkamış ilçesi Lojmanlar
Mahallesindeki bir evin çatısına, ilçe merkezinde bir parka, askerî
bölgedeki alana ve boş arazilere düşmüştür. Ölüm veya
yaralanmanın şans eseri olmadığı bölgeye atılan
havan mermileri, vatandaşlarımızı oldukça tedirgin
etmiştir. Havan mermileri, yaşam alanının olduğu bir
bölgeye düşseydi çok büyük bir can ve mal kaybı
yaşanacaktı. Millî Savunma Bakanlığı konuyla ilgili
ivedilikle bir araştırma başlatmalı, bundan sonra
olası herhangi bir saldırı için acilen önlem
alınmalıdır.
Karkamışlı hemşehrilerime
geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, bir daha böyle bir olayın
yaşanmamasını temenni ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz, İYİ Parti Grup Başkan
Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğluna ait.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
22.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yıl dönümüne, sağlık çalışanlarının
sorunlarına ve stratejik kurumların özelleştirilmesinin
ülkemizin millî çıkarlarına aykırı olduğuna
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Bugün, Ankaramızın başkent
oluşunun 98inci yıl dönümünü idrak ediyoruz. Başta
cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle
anıyor; Ankaranın başkent oluşunun yıl dönümünü en
samimi duygularla kutluyorum.
Ülkemizde hekimler yoğun çalışma
saatlerinden, maaşların düşüklüğünden ve şiddete maruz
kalmaktan şikâyetçidirler. Aile Hekimleri Derneği verilerine göre,
her saat başı bir doktorumuz şiddete maruz kalırken
sağlık çalışanlarının yüzde 72,6sının
sağlık sektöründe çalıştıkları süre boyunca en az
1 kere şiddete maruz kaldığı tespit edilmiştir.
Sağlık çalışanlarına
uygulanan şiddette saptanan rakamların yüksekliğine rağmen
basit görülen şiddetin kanıksandığı ve vakayiadiye
sayıldığı, bunun hekimlerin özgür ve
bağımsız karar vermesini engellediği, dolayısıyla
ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak da geri döndüğü
ortadadır.
2020 yılı için hazırlanan raporda
Kamu Denetçiliği Kurumu kendisine ulaşan başvuruları
inceleyerek Türkiye'de ve dünyada Covid-19 salgınıyla mücadeleyi
takip etmiştir. Bu kapsamda bazı tespitler yapılmış ve
öneriler sunulmuştur. Gelen başvurular, çoğunlukla,
sağlık çalışanlarının hak ve çalışma
koşullarının iyileştirilmesine yönelik taleplerdir.
Fedakârca görev yapan sağlık çalışanlarına ve
hekimlerimize özlük hakları ve maddi ek prim desteği mutlaka
verilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, AK PARTİ seçim
beyannamesinde sağlık çalışanlarına 3600 ek gösterge
imkânı verileceğini açıklamasına rağmen, konuyla
ilgili şimdiye kadar önemli bir adım
atılmamıştır. İYİ Parti olarak ek göstergeyle
ilgili Meclise verdiğimiz önergeler ise AK PARTİ oylarıyla
reddedilmiştir. Bu sorunların tartışılması ve
çözülmesi, özellikle içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde canı
pahasına görev yapan sağlık
çalışanlarımızın hakkını teslim edecek ve
pandemiyle mücadelelerine moral ve motivasyon sağlayacaktır.
AK PARTİ, iktidara geldiğinden bu yana tam
62,3 milyar dolarlık özelleştirme yapıp stratejik öneme sahip
birçok şirketimizi özelleştirme adı altında
satmıştır, şimdi de gözünü barajlarımıza ve
elektrik santrallerimize dikmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Akköprü Barajı ve elektrik santraliyle başlayan
satış furyasına son olarak Ordu'daki Topçam Barajı ve
elektrik santrali de eklenmiştir. Daha da tehlikelisi, ülkemizin çok
önemli iki stratejik kurumu olan Türkiye Petrolleri ve BOTAŞ Varlık
Fonuna devredilerek özelleştirme adımları atılıyor ve
bununla alakalı olarak da çeşitli öngörüler kamuoyunda
paylaşılıyor. Aynı, TÜRK TELEKOM özelleştirmesinde
olduğu gibi yabancı sermayeye satılmak istenmektedir bu
stratejik kurumlarımız. Petrol ve doğal gaz üretiminin devlet
kontrolünden çıkması, ülkemizin millî çıkarlarına
aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Bitmek bilmeyen rant sevdası uğruna sadece bizlerin
değil, çocuklarımızın ve torunlarımızın da
geleceklerine ipotek koyulmaktadır.
Buradan uyarıyoruz: Giderekayak daha önce rant
uğruna satarak zarara uğrattığınız millî
kurumlarımızda olduğu gibi stratejik kurumlarımızda da
bu hatayı yapmayın. Bilin ki bunun takipçisi olacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sıra MHP Grup Başkan Vekili
Sayın Erkan Akçayda.
Buyurunuz Sayın Akçay.
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
mesleki eğitimin teşvik edilmesi için hayata geçirilmesi gereken
projelere ve Özel Manisa Organize Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi (MOSTEM) modeli meslek okullarının
yaygınlaştırılmasıyla sanayi ve üretimin ivme
kazanacağına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dünkü Genel Kurul konuşmamda mesleki
eğitim konusunda bazı değerlendirmelerde bulunmuştum.
Mesleki eğitimin teşvik edilmesi, özendirilmesi konusunda mevcut
projeleri, politikaları destekleyecek mahiyette daha önce çeşitli
açıklamalarımız bulunmaktaydı. Bu kapsamda yine bazı
önerilerimiz olacak.
Öncelikle, mesleki eğitimin teşvik
edilmesine ve özendirilmesine yönelik âdeta bir millî seferberlik
başlatılmalıdır. Millî Eğitim
Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret
Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, ticaret
ve sanayi odaları, esnaf odaları, sendikalarımız ve konuyla
ilgili sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla
bu, millî bir politika hâline getirilmelidir.
Ayrıca, mesleki eğitimin ortaöğretim
içindeki payı şu anda yüzde 35lerden yüzde 65lere, hatta 70lere
yükseltilmeli; geleneksel çıraklık, kalfalık, ustalık
eğitimi veren mesleki eğitim merkezleri teşvik edilerek
sayıları artırılmalıdır. Yine mesleki
eğitimin kalitesi artırılmalı, mesleki eğitim
merkezleri ile sanayi ve KOBİler arasında sektörel bağ kuran
bir yapı oluşturulmalıdır. Meslek okulları ve mesleki
eğitim merkezleri, sektörün olduğu yerlerde, sektörün ihtiyacına
göre bir kümelenme sağlanmalıdır.
Öğrenci ve velilerin mesleki eğitime
yönlendirilmesine ve özendirilmesine ilkokuldan itibaren başlanmalı,
mesleki okullar sınavlarda yüksek puanlar alan öğrencilerimizin
tercih ettiği bir okul hâline getirilmelidir. Üniversite
sınavlarında kendi alanlarını tercih edecek
öğrencilere ek puan uygulaması yapılmalıdır. Mesleki
eğitim kurumlarında başarılı öğrencilere burs
desteği sağlanmalı, mezunlara istihdamda öncelik verilmelidir.
Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları ile meslek
yüksekokulları arasında program bütünlüğü sağlanmalı, iş
hayatı ile mesleki teknik eğitim arasında ilişki
geliştirilmelidir. Müfredat ve zamanın koşulları göz önüne
alınarak meslek liselerinin tüm cihaz ve makinelerinde yenilik
yapılmalı, atölyeler ve laboratuvarlar modern bir hâle
getirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Mesleki eğitim
programlarının içeriklerinin belirlenmesinde, öğrencilerin
rehberlik ve yönlendirilmesinde organize sanayi bölgelerinin ve meslek
odalarının etkinliği artırılmalıdır. Meslek
lisesine veya mesleki eğitim merkezlerine devam eden gençlerimizi istihdam
eden esnaf, sanatkâr ve işletmelere vergi ve sigorta primi indirimi ile
faizsiz kredi verilmesi gibi teşvik ve kolaylıklar
sağlanmalı ve sağlananlara da devam edilmelidir.
Mesleki eğitim merkezlerini teşvik etmek
için 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda düzenleme
yapılmalıdır ki bu konuda Sayın
Cumhurbaşkanımız 11 Ekimde bu hususu dile getirmiştir.
Mesleki eğitim veren okullar ve eğitim merkezleri sayı ve
nitelik itibarıyla artırılmalı, mesleki eğitim veren,
teknolojiyle iç içe öğretmenler istihdam edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Özel Manisa Organize Sanayi Bölgesi Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi (MOSTEM) sanayi işletmeleri, organize sanayi
bölgesi, iş insanları, devlet, okul ve aile iş birliğinin
önemli bir örneği olmuştur. MOSTEMde 194ü yatılı olmak
üzere 1.952 öğrenciye çağın teknolojileriyle
donatılmış simülasyon sınıflarında, laboratuvar
ve atölyelerde mesleki eğitim verilirken; öğrenciler, 2.500
kişilik spor salonunda, 600 kişilik amfi tiyatroda ve sosyal
donatılarla sosyokültürel faaliyetlerle de bulunmaktadır. MOSTEM,
İş Arayan Değil İşte Aranan Nesil Projesini hayata geçirmiş;
ruhu idealist, aklı realist insanların eseridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) MOSTEM modeli meslek
okullarının yaygınlaştırılmasıyla sanayi ve
üretim ivme kazanacak, üreten ülke Türkiye ve güçlü ekonomi, güçlü sanayi
hedeflerine ulaşılacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Meral Danış
Beştaşta.
Buyurun Sayın Beştaş.
24.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, AKP-MHP iktidarının günlük döviz
şoklarıyla ekonomik krizi besleyerek yurttaşları aç ve
yoksul bıraktığına, cezaevlerinde işlenen
insanlık suçlarına, OHAL döneminde boş kâğıtlara imza
atılarak çıkarılan KHKlerin hukukta yok hükmünde olduğuna,
Hakkâri Yüksekovadaki yol yapım çalışmasına ve panzerle
ezilerek öldürülen Miraç Miroğlu için anma yapanlara soruşturma
açıldığına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Dolar rekor kırıyor, evet, son günlerin
temel meselesi. Açıkçası AKP-MHP ittifakı ekonomik krizi
artık günlük şoklarla besliyor, döviz şokları her saat
başı Türkiye halklarını, yurttaşlarını biraz
daha yoksullaştırmaya devam ediyor. AKP Genel Başkanı her
göründüğünde yeni bir döviz rekoru, yeni bir yoksullaşma dalgası
toplumun başına bela oluyor. Oy kaybı yaşayan, ekonomik
krizle baş edemeyen, sokağa çıkmaya cesaret edemeyen, siyasi
hikâyesini açıkçası kaybeden AKP Genel Başkanı dün yine Oy
yok, savaş var; kriz yok, savaş var; siyasi hikâye yok, savaş
var. gürültüleriyle konuşurken dolar yeni bir rekor kırarak 9,02
oldu. Dün yine yurt içi piyasalar kapandıktan sonra 9,02 seviyesini
görerek yeni bir rekora daha imza attı ve bu sabaha da yeni bir rekorla
başladı, dolar bugün saat on itibarıyla 9,03 olarak yeni bir
rekoru daha kırdı. Açıkçası AKP Genel Başkanı
ekranda göründüğü ilk andan terk ettiği ana kadar -şu an
elimizde bir rakam var- Türkiyenin brüt dış borç stoku TL
bazında 17 milyar TL arttı. Konuşan Erdoğan, borcu yüklenen
ve borcu artan esnaf, işçiler, gençler, kadınlar yani hepimiziz;
kazananlar ise yabancı sermaye ve tabii ki yandaşlar. Hani
başkaları için diyorlardı ya Ya, milleti bir günde cahil
bıraktınız. diye, gerçekten onlar da milleti bir gecede aç ve
yoksul bırakıyorlar her gün yeni rekorlarla. Evet, siyasi ömürlerini
tüketmek üzereler ama tarihe karıştıklarında
yanlarında bu açlık ve yoksulluk mutlaka yazılacak.
Sayın Başkan, cezaevleri meselesi hiç
gündemden düşmedi, düşmüyor, düşürülmüyor. Her gün mektup
alıyoruz, söylüyoruz; ziyaretlerde avukatlardan, ailelerden çok
sayıda başvuru var ve 12 Eylül uygulamaları yeniden sahneye
konuldu ve açıkçası insanlık suçlarını da artık
işlemeye başladılar. Hukuk diyeceğiz, yok; adalet
diyeceğiz, yok; empati diyeceğiz, o zaten hiç olmadı yani
lütuf değil, cezası bitenler tahliye edilmiyor. On beş yıl
cezaevinde kalmış, yirmi yıl cezaevinde kalmış, otuz
yıl cezaevinde kalmış kişilere pişmanlık
dayatılıyor. Ya, otuz yıl pişman olmayan bir
yurttaştan siz otuz yılın sonunda ne
pişmanlığı bekliyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani,
böyle bir akıl olamaz, dışarıdakileri içeriye tıkmaya,
açık cezaevinden kapalı cezaevine göndermeye, içeride kalanları
da içeride tutuklu olan, hükümlü olanları da dışarı
çıkarmamak üzerinden bir infaz rejimi var ve cezaevi idareleri, gözlem
kurulları mahkeme gibi karar veriyor. Size örnek: Kurum kütüphanesinden
kitap almadığı için, altını çizerek söylüyorum kurum
kütüphanesinden kitap almadığı için Tevfik Kalkanın otuz
yılın sonunda bir yıl daha infazı ertelendi. Kime ne ya?
Kurum kütüphanesinden kitap almak zorunda mı? O kütüphaneden kitap okumak
zorunludur. diye bir yasa hükmü mü var? Cezaevi idaresi hangi yetkiyle bunu
yapıyor? Diğer bir gerekçe, efendim, oda ve yerleşim planına
uyumsuz olduğu. Oda ve yerleşim planı dedikleri ne? Üst katta
yatak var, alt katta mutfak gibi bir şey var; bütün cezaevlerinde burada.
Ne yapabilir ki dört kapı arasında?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ve otuz
yılın sonunda tıpkı Hamdin Kıran gibi Tevfik
Kalkanın da ertelendi ve aynı cezaevinde Şakir Bülbül,
Aydın Akdoğan, İsmail Yakının da durumları
aynıymış.
Yine, Kocaeli F Tipi Cezaevinde bulunan Enes Özalp,
infazını tamamlamasına rağmen suça meyilli diye tahliye
edilmiyor. Kim karar veriyor ya? Cezaevi idareleri psikolog mu oldu, psikiyatr
mı oldu; neye göre karar veriyorlar? Bu, açıkça bir suç
pratiğidir ve şunu söylemek istiyorum: Bu işkencedir.
Adalet Bakanına buradan her gün sesleniyoruz,
bugün bir daha sesleniyorum: Lütfen bu işkenceyi, insanlık suçunu
durdurun.
Başka bir hasta mahpus, Şakran 4 No.lu
Kapalı Cezaevinde -mektubu elimde- 86 doğumlu adli bir mahkûm Tuncay
Süslü; kanser hastası, 80 kilodan 50 kiloya düşmüş, Atatürk
Eğitim ve Araştırma Hastanesinin raporuna göre yüzde 87 engelli
raporlu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş,
tamamlayabilir miyiz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ailesi
hacca gitmemiş, parasını tedavi için harcamış ve tek
talebi var: Öleceksem yakınlarımın yanında öleyim.
Sayın Başkan, diğer önemli bir
mesele, Babacan çok önemli açıklamalar yaptı, ne dedi? OHAL
döneminde boş kâğıtlara imza atıyorlarmış.
Hukuksuzluğun dibi varsa herhâlde diplerden biri bu. 100 binin üzerinde
memur işten atılıyor, orada ne mahkeme kararı var ne
yargılama. Sadece KHKler değil, birçok konuda bakanlar boş
kâğıtlara imza atıyor; sonra bu kâğıtlar genelge, KHK
şeklinde Erdoğan imzasıyla Resmî Gazete'de
yayınlanıyor. Bakın, bu dönemde daha referandum da yok, tek adam
rejimi önceden inşa edilmiş aslında; bunların tümü hukukta
yok hükmündedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tamamlayacağım Başkan.
BAŞKAN Sayın Beştaş, son kez
açıyorum, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hoşgörünüze dayanıyorum, sığınıyorum; nasıl
kabul ederseniz. Önemli iki konu kaldı.
Hakkâri'ye dair bir başvuru var Sayın
Başkan, Yüksekova'da 2015ten bu yana süren bir yol yapım
çalışması var. İnsan Hakları Derneği Hakkâri
Şubesi bütün kurumlarla -İMO ve TMMOB içinde- görüşerek bir
rapor hazırlamış ve bu rapor çok vahim. Altı
yıldır Hakkâri sokakları, caddeleri bir şantiyeye
dönüşmüş ve esnaf mağdur, sökülen ağaçların
akıbeti belli değil, trafiğin yarattığı
sıkıntılar ayrı bir yerde, çevre kirliliği ve tozdan
insanlar nefes alamıyor. Yüksekova Tümen
Komutanlığının tek taraflı olarak
kapattığı tarihî İpek Yolunun Esendere mevkisinin
kullanılmaması da ayrıca bir sorun, trafiğe
açılması lazım. Açıkçası, Yüksekova'daki bu yolu
bitirin artık. O kadar para yediniz ki kayyumlarla beraber, o kadar büyük
yolsuzluklar var ki vatandaşın
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum izninizle Başkan.
BAŞKAN - Yalnız süreniz, biliyorsunuz, iki
artı bir şeklinde; biz üç artı bir şekilde
kullandırıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
kendim de tutuyorum. Son, son
BAŞKAN Peki, son kez mikrofonu açıyorum.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Yüksekova halkını daha fazla mağdur etmeyin.
Miraç Miroğlu panzerin ezdiği ve
öldürdüğü bir çocuktu. Dün itibarıyla anma yapanlar, evet, anma
yapanlar hakkında soruşturma açıldı. Ya, hukuksuzluğun
-hani ne diyeyim- bir sınırı olmalı diyeceğim. Bu
karar, soruşturma açılması Panzerler çocukları öldürmeye
devam etsin. demektir, cezasızlık politikasının zirvesidir
artık. Burada, savcı, kişiye ve kimliğe göre
düşmanlık üretmiştir. Savcılık bizzat bu
soruşturmayla halkı kin ve düşmanlığa tahrik ediyor
ama bizim partililerimizi, ananları Halkı kin ve
düşmanlığa tahrikten soruşturuyor. Ben, Miraçı
öldüren polisin serbest olduğu bir siyasal ve toplumsal iklimde anma
yapanların soruşturulmasının faşizmin temel bir resmi
olduğunu söylemek istiyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
Söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Engin Özkoçta.
Buyurun Sayın Özkoç.
25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Edirnenin
İpsala ve Meriç ilçelerindeki dolu yağışına,
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne ve
görüşülmekte olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci
maddesinin, yerel basının kapanmasını
sağlayacağından geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Edirnenin İpsala ve Meriç ilçelerine
bağlı bazı köylerde toplam 20 bin dekar arazi dün ve dün gece
yağan aşırı şiddetli dolu nedeniyle büyük zarar
görmüştür. Bunun, ilgili milletvekillerimizle ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak takipçisi olacağız. Ancak iktidardan da buradaki
vatandaşlarımızın zararlarının bir an önce telafi
edilmesini, yaralarının da sarılmasını istiyoruz.
Bugün, Ankaranın başkent oluşunun
98inci yıl dönümü. Ankara 13 Ekim 1923te başkent oldu. O zaman
bazı misyonlar cumhuriyetin yıkılıp yok
olacağını, kurulamayacağını düşündüklerinden
Ankaraya taşınmamışlardı. Bozkırı bir
modern kente dönüştürdü cumhuriyet ve teker teker genç cumhuriyetimizi
tanımak, Ankaraya gelmek zorunda kaldı yabancı misyonlar.
Ankaramız bu yüzden cumhuriyetin kalbidir, cumhuriyetimizi kuran kadronun
gücünü, kararlılığını ve büyük
başarısını simgeler; başkent ilan edilişini
tekrar kutluyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bugün Vergi
Usul Kanunuyla ilgili maddeler görüşülürken 15inci maddede Türkiye
basınının yüzde 91ini oluşturan yerel basınla ilgili
bir konu yasallaşacak. Yerel basının 72 milyonluk bir gelirden
yoksun olmasına yol açan; devletin yani şu anki mevcut
iktidarın, gazetelerde yayınlanması gereken resmî
ilanların, tebligatların internet sitesinde yayınlanması,
yerel gazetelerde yayınlanmasının önüne geçilmesi kararı
neticesinde bu yasa geliyor.
Şunu ifade etmek istiyorum: Yerel gazeteler,
Türkiyedeki bütün sorunları ilk başta ve en acil bir şekilde
halkımıza ulaştıran gazetelerdir, çok güçlük altında
çalışıyorlar. Onların bu gelir kaynağını
kesmek yerel gazetelerin tamamen kapanmasını sağlamak demektir.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidardan, bu maddenin derhâl geri çekilmesini
istiyoruz, bütün siyasi partilerin de buna destek vermesini istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Biz teşekkür ederiz.
Söz sırası AK PARTİ Grup Başkan
Vekili Sayın Cahit Özkanda.
Buyurun Sayın Özkan.
26.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirilerine, ekonomideki
büyümeye, yerli ve millî aşı çalışmalarına, TOGG
arabasıyla ilgili yapılan çalışmalara ve Vergi Usul
Kanununu uzlaşı içerisinde çıkarmayı temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, aziz milletimiz tarih
boyunca; zamanın, zeminin şartları çerçevesinde ülkesine,
milletine ve bütün insanlığa karşı vazifelerini yerine
getirmek üzere dün, geçmişte sırasıyla Konya, Bursa, Edirne,
İstanbulu başkent yapmış ve dünyada adaleti ve
barışı egemen kılmıştır. Ve tabii,
vatanımızın kurtuluş mücadelesinin karargâhı,
ülkemizin istiklali ve istikbali için alınan kararların sevk ve idare
merkezi, ülkemizin yönetim birimlerinin ev sahibi Ankaramızın
başkent ilan edilişinin yıl dönümünü kutluyoruz, kutlu olsun.
Geçmişte küçük bir yerleşim yeri olan
Ankara, cumhuriyetimize, gelişim mücadelesine ortak olmuş, sanayi,
eğitim ve altyapı imkânlarıyla Türkiye'nin en önemli
şehirlerinden biri hâline gelmiş ve dünyanın önde gelen
başkentleri arasında yerini almıştır. Bu onurlu ve
anlamlı günde, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Millî
Mücadelenin kahramanlarını, tüm şehit ve gazilerimizi
saygı ve şükranla yâd ediyor, Ankaranın başkent ilan
edilişinin yıl dönümünü kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
demokrasimiz, cumhuriyetimizle birlikte 100üncü yılına giderken,
hamdolsun, tekâmül eden demokratik anlayışımız, toplumsal
birliğimiz, barışımız ve uzlaşımız
bugün çok daha güçlü, kararlı ve emin adımlarla geleceğe
yürüyor. Özellikle, 2017 yılında hayata geçirdiğimiz ve 2018
yılında ete kemiğe büründürdüğümüz
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sayesinde milletimiz,
kendisine, ülkesine ve bölgesine karşı, bütün insanlığa karşı
vazifelerini çok daha güçlü bir şekilde yerine getirmektedir ve hamdolsun,
milletimizin refah, istikrar, diplomatik, bölgesel ve küresel olma
mücadelesinin çok daha hızla kendi yolunda devam ettiğine tanık
oluyoruz. 2020 yılında, salgın ortamında bütün dünya
ekonomileri küçülürken, hamdolsun, Türkiye olarak bizler 1,8 yani pozitif
büyümeyle yılı kapatan birkaç ülkeden biri olduk.
Yine, salgının dünyayı kasıp
kavurduğu 2021 yılında, ilk çeyreğinde yüzde 7,2 büyüme
oranıyla OECD ve G20 ülkeleri arasında rekor kırdık ve yine
ikinci çeyrekte yüzde 21,6 büyüme oranıyla 19 milyar dolar ihracat
hedefine aynı ay oranıyla ulaştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İnşallah,
2021, bu noktada 210 milyar dolar ihracata ulaşmak suretiyle büyük
rekorlara imza attığımız bir yıl olacaktır.
Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun, kutlu olsun.
Tabii Türkiye olarak bir taraftan salgınla
mücadele ederken diğer taraftan da Turkovac yani yerli ve millî
aşımızın çalışmaları da devam ediyor. Faz 3
çalışmaları 30 merkezde tamamlandı ve özellikle 1,5 milyon
gönüllü vatandaşımızın talip olduğu aşılama
talebi 40 bin gönüllü üzerinde gerçekleştirildi. Sinovactan daha etkili
olduğu, İngiliz varyantına karşı çok daha etkili olduğu
görüldü. Yerli aşımız Turkovac, acil kullanım onayına
müracaat edilebilecek seviyeye geldi, 3 tesiste üretimi için gerekli
çalışmalar da yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Günde 300 bin doz
üretimi gerçekleşecek olan Turkovacın inşallah ülkemize ve
milletimize şimdiden hayırlı olmasını temenni
ediyorum.
Diğer taraftan da teknoloji
yarışında Türkiyeyi gerçekten dünya uygarlığı
içerisinde çok önemli bir noktaya ulaştıracak, 2022 yılı
TOGGun seri üretimine başlanacağı yıl olacaktır. Bu
çerçevede, fabrika inşaat çalışmaları devam ediyor, makine
parkuru kuruluyor ve arabanın prototiplerinin testleri devam ediyor.
Çarpışma testleri ve kış testleri başarılı
sonuçlar vermiş durumda. 2022 yılı sonunda seri üretim
bandından çıkacak ve 2023 yılının ilk çeyreğinde
yollarımızı süsleyecek olan TOGG arabasının
milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İnşallah,
Vergi Usul Kanunuyla ilgili teklifi de biraz önce Sayın Grup Başkan
Vekillerimizin de ifade etmiş olduğu uzlaşı içerisinde
çıkarmayı temenni ediyor, hayırlı ve
başarılı bir çalışma takvimi diliyor; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 12/10/2021
tarihinde Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve arkadaşları
tarafından, üniversite mezunlarının işsizlik sorununu
çözmek, iş gücü piyasasına dâhil olmalarını sağlamak
ve yeni istihdam alanlarının açılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim
2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
13/10/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 13/10/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve 19 milletvekili
tarafından, üniversite mezunlarının işsizlik sorununu
çözmek, iş gücü piyasasına dâhil olmalarını sağlamak
ve yeni istihdam alanlarının açılması amacıyla
12/10/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığında verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 13/10/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere söz talep eden İYİ Parti Trabzon Milletvekili Sayın
Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Örs.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
İYİ Parti grup önerisi olarak bugün gündeme gelen, üniversite
mezunlarının işsizlik sorununu çözmek, iş gücü
piyasasına dâhil olmalarını sağlamak ve yeni istihdam
alanlarının açılmasına imkân vermek adına vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili konuşma yapmak üzere huzurunuzdayım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde üniversite
mezunu sayısı her yıl artarken bu mezunların iş gücü
piyasasına dâhil olma oranı giderek azalmaktadır. İş
gücü piyasasına dâhil olma imkânı yakalayan üniversite
mezunlarının büyük kısmı ise özel sektörde asgari ücretle
işe başlayabilmektedir. İstatistiklere
bakıldığında, üniversite mezunu istihdam oranında Avrupada
sonuncu olduğumuz da bir gerçektir. Türkiye İstatistik Kurumunun
açıklamış olduğu Ağustos 2021 verilerine göre,
yükseköğretim mezunlarının istihdama katılma oranı
yüzde 66,3 seviyesindedir. Açıklanan bu oran yükseköğretim
mezunlarımızın yüzde 34nün işsiz olduğunu
göstermektedir yani iki ya da dört yıllık üniversite mezunu her 100
kişiden 34ü işsizdir arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, geçen yıl 21 Ekim
tarihinde, yine bu kürsüden atanamayan öğretmenlerimizin sorunlarına
ilişkin vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerinde
yaptığım konuşmadan sonra AK PARTİ Grubuna mensup
bazı arkadaşlar sloganik sözlerle yarayı deşmekle beni
suçlamışlardı. Değerli arkadaşlar, biz burada işsiz
gençlerimizin sorunlarını dile getiriyoruz, bu gençlerimizin
tarafımıza iletmiş oldukları mağduriyetlerini
anlatıyoruz. Bu gençlerimiz torpil istemiyor arkadaşlar, bu
gençlerimiz iltimas istemiyor, kartvizit istemiyor; eğitimini
aldıkları alanlarda meslek sahibi olmak istiyorlar, bu gençlerimiz
atanabilecekleri kadroların ilan edilmesini istiyorlar; bunlar, imtiyaz
değil, adalet istiyorlar ama AK PARTİsi her zaman olduğu gibi
bu taleplere kulaklarını tıkamakta, çeşitli algılarla
hayal satmakta ve üniversite mezunu işsiz gençlerimizi görmezden
gelmektedir. AK PARTİ döneminde işsizler içindeki üniversite mezunu
oranı katlanarak artmıştır. 2002de işsizler içindeki
üniversite mezunu oranı yüzde 10,8 iken 2020de bu oran yüzde 23,5e
çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, iktisadi ve idari
bilimler fakültesi mezunlarının durumu ortada; 500 binden fazla
İİBF mezunu işsiz gencimiz var, atanamayan öğretmenlerimiz
var. Yanlış politikalarınız yüzünden ülkemizde atanamayan
öğretmen sorunu kanayan bir yara hâline gelmiştir. Özellikle
öğretmen ihtiyaçları ile mezun ve mezun olacak öğrenci
sayısı arasındaki uçurum kaygı verici boyutlara
ulaşmıştır. Bunun yanında, hepimizin malumu, iş
arayan mühendislerimiz, hemşirelerimiz,
sağlıkçılarımız var.
Değerli arkadaşlar, üniversite
kontenjanının artırılması, ihtiyaç olmayan alanlarda
ikinci öğretim programlarının açılması; kampüs, yurt
gibi üniversite imkânlarının olmadığı il ve ilçelerde
siyasi kaygılarla fakültelerin açılması hem yükseköğretimde
kaliteyi aşağı çekmekte hem de üniversite mezunlarının
iş gücü piyasalarına dâhil olma oranının azalmasına
sebep olmaktadır. Yaşanan bu süreç, üniversite mezunlarının
iş bulamaması, iş bulanlarınsa asgari ücret seviyesi
işlerde çalışmak zorunda kalmaları gibi sonuçlara sebebiyet
vermektedir.
Üniversiteleri yalnızca binadan ibaret gören,
bina sayısının artmasını başarı hikâyesi
gibi sunan bir yükseköğretim politikasıyla geldiğimiz noktada
her 3 üniversite mezunundan 1i maalesef işsizdir. Altyapısı
olmadan açılan birçok yeni üniversitenin sayı ve bölümlerinin artması,
üniversite mezunu işsizler ordusunda ciddi bir büyümeye sebep
olmaktadır. Eğitim sistemi ile emek piyasası arasındaki
uyumsuzluğun ortadan kaldırılması için elzem olan
üniversite-sanayi iş birliği konusunda da dünyanın çok gerisinde
kaldığımızı ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, AK PARTİye mensup arkadaşlar özellikle size
sesleniyorum: Düzeltilmiş TÜİK verileriyle algı yaratmaya
çalışıyorsunuz ama millet artık buna inanmıyor.
TÜİKe göre enflasyon düşüyor, işsizlik azalıyor, Türkiye
büyüyor ama çarşı pazar öyle söylemiyor arkadaşlar, mutfak öyle
söylemiyor. Biz size diyoruz ki arkadaş, enflasyonu kontrol altına
alın. Siz TÜİKi kontrol altına alıyorsunuz. Biz size
diyoruz ki işsizlik artıyor, aman şuna bir el atın, kontrol
altına alın bunu. Siz gidip TÜİKi kontrol altına
alıyorsunuz. Ama artık TÜİK de gerçekleri saklayamıyor.
Geçtiğimiz pazar günü telefonuma son dakikada
bir mesaj geldi. Mesaj şu idi: 2021 yılı Ağustos ayı
istatistiklerini TÜİK açıklamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Buna göre, Türkiye
genelinde 15 ve yukarı yaştaki kişilerde işsizlik
sayısı, ağustos ayında bir önceki aya göre 11 bin kişi
artarak 3 milyon 965 bin kişi olmuştur diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız; evet;
işsizlik Türkiyenin en temel problemlerinden bir tanesi ve
işsizlikten en çok etkilenen kesimlerin başında da gençlik
geliyor. Üniversite mezunları açısından bu sorun bir kangrene
dönüşmüş durumda çünkü Türkiyede üniversite sayısı
artıyor. Tıpkı AKPnin Ekonomi büyüyor. dediği gibi,
evet, Türkiyede üniversite sayıları artıyor fakat üniversite ve
üniversite kültürü küçülüyor. Her 10 üniversite mezunundan 4ü işsiz
durumda.
Şimdi, tabii, Türkiyede üniversite yani
eğitim sistemi sistematik bir saldırı altında. Bu
sistematik saldırı, bir taraftan üniversitelerin içinin
boşaltılması, geleceği antidemokratik bir muhtevada
iktidarın arka bahçesi hâline getirilmesi saldırısı var,
bir taraftan da üniversitede gelişen özgür düşünceye karşı,
akademik demokratik üniversite, özerk demokratik üniversite mücadelesine
karşı da çok sistematik bir saldırı
gerçekleştiriliyor. Boğaziçinde kayyum rektöre karşı
mücadele veren üniversite öğrencilerine karşı geliştirilen
saldırılar bunun en tipik son dönem örnekleriydi. Şimdi, tabii,
üniversite mezunları işsiz ve çoğu da bitirdiği bölüm
dışında başkaca işlerde çalışmak zorunda
kalıyorlar. Bunlar nedir? Mesela, diyelim ki motorlu kuryelik yapıyor
üniversite mezunları ya da marketlerde çalışan işçi hâline
geliyorlar ya da -en son yine gündemimize gelen- atık kâğıt
işçisi olarak çalışmak zorunda kalıyorlar. Yani üniversite
mezunları kendi bitirdikleri bölümlerde çalışamaz hâldeler,
başka bir iş kolunda çalışıyorlar fakat orada da yine
açlığa mahkûm ediliyorlar. Atık kâğıt işçilerinin
karşı karşıya kaldığı saldırılar
buna tipik bir örnektir. Yani üniversiteyi bitiriyor, bitirdiği anda
işe giremiyor, başka bir alanda çalışıyor, orada da
sarayın saldırılarına maruz kalıyor.
Tabii, son dönemde yine yurt meselesi de buna
ekleniyor. Örneğin, üniversite bitiriliyor, sonrasında KYK
bursları faiziyle geri isteniyor öğrencilerden. Tabii, orada da KYK,
yurt meselesi çok sayıda gündeme geldi. Burada da yine artan yurt
sayısıyla AKP övünüyor fakat orada gerçekler şöyle: AKP
gençliğini yaratmak, dinci, kinci bir nesil yaratmak açısından
esasen özel yurtlara, vakıf yurtlarına öğrenciler
yönlendirilmeye çalışılıyor. Tekrar gündeme geldi bunlar,
burada tabii, biz şunu da söylüyoruz: Güvenlik soruşturmaları
kaldırılmalıdır. Yine KYK borçları tümden silinmelidir
ve üniversite gençliğinin en temel sorunlarından bir tanesi olan
atanmayan öğretmenlerin sorunu çözülmelidir, öğretmenler atanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Hem atanmayan
öğretmenleri hem de işsizlik girdabı içerisinde ayakta kalmaya
çalışan başta atık kâğıt işçileri olmak
üzere tüm arkadaşlarımızı buradan selamlıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.
Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Ankaranın başkent oluşunun 98inci
yıl dönümünü de kutluyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere bütün şehitlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz çok
ağır bir ekonomik buhran yaşamaktadır. Zaten, AK PARTİ
hükûmetleri ülkeyi kötü yönetiyordu ama tek adam rejimiyle birlikte kötü
yönetim zirve yaptı ve tek adam rejimi pandemi sürecini de maalesef
yönetemedi. Döviz kurları, enflasyon fırladı, hayat
pahalılığı arttı, vatandaşların alım
gücü düştü, işsizlik patladı, kriz de ekonomik buhrana
dönüştü. Tek adam rejiminin yöneticileri ve yandaşları
saraylarda lüks ve debdebe içerisinde yaşarken kötü yönetmenin
faturasını ise dar gelirliler ağır bir şekilde ödemeye
başladılar. En ağır faturayı ödeyenler de
işsizler, özellikle genç işsizler; insanlar iş
bulamadıkları için, geçinemedikleri için ve umutlarını
yitirdikleri için intihar etmeye başladılar.
Değerli milletvekilleri, TÜİK bundan iki
gün önce iş gücü istatistiklerini yayınladı; işsizliği
yüzde 12,1; işsiz sayısını ise 3 milyon 965 bin olarak
açıkladı. Gerçek işsizlik rakamı bu mu? Elbette değil.
Sadece temmuz, ağustos, eylül aylarında -üç ayda- İŞKURa
518 bin kişi işsizlik maaşı için başvurdu. TÜİK,
saraydan aldığı talimatla, sarayın beceriksizliği
ortaya çıkmasın diye istatistik oyunlarıyla gerçek işsizlik
rakamlarını gizlemektedir. Ülkemizde gerçek işsizlik rakamı
en az 8 milyondur yani TÜİK'in açıkladığı rakamın
en az 2 katıdır. TÜİK'e göre çalışabilir nüfusumuz 63
milyon 831 bin kişidir. İş gücüne dâhil olmayanlar yani iş
aramayıp çalışmaya hazır olanlar ve iş bulma ümidi
olmayanlar ise 31 milyon 160 bin kişidir. Türkiye, iş gücüne dâhil
olmayan nüfus sıralamasında Haziran 2021 Eurostat
araştırmasına göre yüzde 45le Avrupa'da ilk sıradadır
ama TÜİK bu kişileri işsiz saymamaktadır. Çünkü TÜİK'e
göre işsiz sayılmak için son dört hafta içinde aktif bir şekilde
iş aramış olmak gerekiyor; TÜİK, sizi ancak o zaman işsiz
saymaktadır.
Değerli milletvekilleri, işsizlik
oranı gençlerde ise çok daha yüksektir, her 3 gençten 1i işsizdir.
Her yıl iş gücü piyasasına 1 milyon genç kişi girmektedir.
Bu 1 milyon gencimize iş bulamadığınız gibi mevcut
işsizlere de iş bulunamamaktadır. Değerli arkadaşlar
iş gücüne dâhil olmayan nüfus dediğimiz, bu ülkenin
geleceğinin umudu olan gençlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Ama TÜİK
verilerinde bile bu gençlerin -ne eğitimde ne istihdamda olan- oranı
2019 yılında yüzde 26yken 2021de bu oran yüzde 28,3e
yükselmiştir. 2019-2020 eğitim yılında 1 milyon 112 bin
genç üniversiteden mezun olmuş ancak sadece yüzde 66,3ü iş
bulabilmiştir. 2020 Eurostat verilerine göre ise Avrupa ülkelerindeki
ortalama yüzde 84tür. Bu verilerle, bu rakamlarla Avrupa sonuncusuyuz
maalesef.
Öte yandan, iş bulmayı başaran
gençlerimiz de insanca yaşamaya yetecek kadar ücret alamamaktadırlar.
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisinin
verilerine göre, üniversite mezunlarının büyük bir bölümü asgari
ücret civarında ücretlerle işe başlamaktadırlar.
Mühendislik gibi bölümlerde asgari ücretle işe giriş oranı yüzde
40lar civarındadır, sosyal bilimlerde yüzde 60ları
bulmaktadır. Yani gençler ya iş bulamıyor ya da asgari ücretle
ancak iş bulmaktadırlar. Düşünün, dört yıl eğitim
almışsınız, gelecekle ilgili büyük umutlarınız
var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Demirtaş.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin.
Buyurun Sayın Yegin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; İYİ Parti
Grubunun vermiş olduğu öneri üzerine grubumuz adına söz
almış bulunuyorum.
Rahmetirahman'a kavuşan kıymetli
büyüğümüz, ağabeyimiz, mütefekkirimiz, Milletvekilimiz İsmet
Uçmaya Cenab-ı Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Millî Mücadele'nin sevk ve idare merkezi,
İstiklal Savaşı'nın karargâhı ve Türkiye
Cumhuriyeti'nin kalbi olan Ankara'mızın başkentimiz
oluşunun 98inci yıl dönümü bugün. Bir Ankara Milletvekili olarak bu
onurlu ve anlamlı günde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak
üzere, Millî Mücadele kahramanlarımızı, tüm şehit ve
gazilerimizi saygı ve şükranla yâd ediyor, Ankaralı
hemşehrilerimiz başta olmak üzere aziz milletimizi ve onu temsil eden
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, gelişmiş ve
gelişmekte olan tüm ülkelerin uğraştığı en önemli
sorunların başında gelen işsizlik, sadece belli ülkelerin
sorunu olmaktan çıkıp artık tüm dünyanın temel
sorunlarından biri hâline gelmiştir. Bugün, dünyada küresel bir
işsizlik sorunundan söz edilmektedir. Teknoloji gelişirken üretim
sistemleri de buna bağlı olarak değişmekte ve iş
gücünün bu gelişmelere ayak uydurması zorlaşmakta, nüfus
artışına bağlı olarak artan iş gücüne istihdam
imkânları oluşturmak bu değişimler dolayısıyla da
giderek zorlaşmaktadır.
Diğer yandan, yaklaşık iki
yıldır Covid salgını tüm dünyada istihdam
piyasalarını derinden etkilemiştir hiç şüphesiz ve
işsizlik oranlarında ciddi sıçramaların
yaşanmasına neden olmuştur. Salgın sebebiyle ortaya
çıkan ekonomik sorunlar daha önce hiçbir krize benzemeyecek şekilde
derin yaralar açtı. Bu süreçte istisnasız tüm ülke ekonomilerinin hem
arz hem de talep cephesi çok katmanlı bir şekilde krize girdi. Tüm
dünyada üretim azaldı, işsizlik arttı, maliyetler ve fiyatlar
aldı başını gitti. Bugün gelinen noktada her ülke kendi önlemleriyle
bu sorunu en düşük seviyeye indirmenin derdindedir. Aşılanmayla
salgının ölümcül gücünün azalması ve hayatın her
alanında yavaş yavaş normale dönülmesiyle birlikte ekonomide
ortaya çıkan olumsuz durumlar da inşallah yavaş yavaş
ortadan kalkacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, nüfusu genç
olan bir ülkedir, hâlen 8 milyondan fazla üniversite öğrencimiz
bulunmaktadır. Genç nüfusumuzun bize getirdiği avantajların
yanında bu durum elbette ki bizim omuzlarımızdaki yükü de
ağırlaştırmaktadır. Beşerî sermayemiz olan
gençlerimizin eğitim hakkından yararlanması için sarf
ettiğimiz çabanın daha çoğunu gençlerimizin istihdama
katılabilmeleri, iş bulabilmeleri için sarf ediyoruz, bundan kimsenin
şüphesi olmasın.
Bu grup önerisinden önce de işsizlik, genç
işsizliği, kadın istihdamı gibi konularda benzer
ithamlarla, benzer sözlerle çok grup önerileri verildi. Özellikle gençlere
yönelik istihdam politikalarında, sanki Hükûmet hiçbir şey
yapmıyormuş, kulağını gençlere tıkamış,
gençler kaderine terk edilmiş gibi bir algı yapılmaya
çalışıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ORHAN YEGİN (Devamla) Biz de her seferinde
bunların doğru olmadığını söyledik ve on dokuz
yıldır neler yaptığımızı madde madde bütün
programlarıyla beraber açıkladık.
AK PARTİ olarak bizim kalkınma
politikalarımızın merkezinde daima istihdam yer
almıştır. İşsizlikle ilgili gerekli adımları
atarken gençlerimizin istihdama katılabilmeleri için büyük bir çaba sarf
ediyoruz ve bütün uygulamalarımızda bunu esas alıyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, dünyada zaten
yaşanmakta olan genel ekonomik sıkıntılar salgın
nedeniyle daha da ağırlaşırken Türkiye en az kayıpla
bu süreci yönetmeye çalışıyor. Buna rağmen, ısrarla
ekonomimizi kötüleyerek sanki sadece bizim ülkemizde ekonomik
sıkıntılar varmış ve tüm ekonomik olumsuzlukların
doğrudan sebebi Hükûmetmiş gibi olayları yansıtmanın
da en hafif tabiriyle selden odun kapmak olarak tanımlanan duruma
düşmek olduğunun altını çizmek gerekiyor ve
altını tekraren çizerek söylüyoruz: Milletimize verdiğimiz her
sözü yürekten inanarak ifade ettik, bu sözleri yerine getirmek için bütün
gücümüzle gece gündüz çalıştık, çabaladık. Bugüne kadar pek
çok alanda ülkemizi hedefimize ulaştırdığımız
gibi
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Yegin
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gelir
uçurumunda son on bir yılın zirvesindeyiz Orhan Bey.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
İYİ
Parti grup önerisi kabul edilmemiştir.
60a göre yerlerinden 3 sayın milletvekiline
söz vereceğim.
İlk söz, Sayın Özcan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Muğla Milletvekili Suat Özcanın,
Muğla ilinin Milas ilçesinde meydana gelen şiddetli
yağış, fırtına ve hortuma ilişkin
açıklaması
SUAT ÖZCAN (Muğla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün, seçim bölgem Muğla ili Milas ilçesinde,
tarımsal üretimin önemli merkezlerinden olan bölgede, Derince, Kandak,
Selimiye Mahallelerinde aşırı yağış,
şiddetli fırtına ve hortum evlerin hasar görmesine; bağ,
bahçe, tarlalarda maddi hasar meydana gelmesine sebep olmuştur.
Olayın hemen akabinde Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat
bölgeye giderek hasar tespiti ve yardım çalışmalarını
başlatmıştır. Selimiye, Derince, Kandak Mahallelerindeki
hemşehrilerime geçmiş olsun diyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
28.- Batman Milletvekili Ziver Özdemirin, vefat
eden İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Teşekkür
ederim Değerli Başkanım.
Dün İstanbul Milletvekilimiz Sayın
İsmet Uçma ağabeyimizi Hakka yolcu ettik. Rabbim mekânını
cennet eylesin.
(x) diye
bir Fatiha okumak istiyorum:
(Hatip tarafından Fatiha suresinin
okunması)
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Rabbim
İsmet Uçma ağabeyimize ve tüm ölülerimize rahmet eylesin.
BAŞKAN Âmin.
Sayın Özen
29.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
Ispartadaki cemevi açılışının AKPli belediye
başkanı ve vali tarafından provoke edildiğine ilişkin
açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
Geçenlerde Ispartada Alevi canların
lokmalarıyla bir cemevi yapıldı. Açılışına
AKPli belediye başkanı, vali de katılmıştır.
Alevi kurum başkanları eşit yurttaşlık taleplerini,
cemevlerinin ibadet yeri sayılmasını konuşmalarında
talep etmişlerdir. Belediye başkanı ve vali Bunlar siyasi
taleplerdir. Ben de çimento ve demir
verdim
Sanki kendi cebinden vermiş gibi açılışa müdahale
etti ve provoke etti. Tüm Alevi kurumların başkanları ve kanaat
önderleri protesto ederek alanı terk ettiler.
Burada birçok sefer söyledik, Alevilerin üzerinden
ellerinizi çekin, herkes hakkını ve haddini bilsin. Bu belediye
başkanı ve vali derhâl görevinden alınsın.
Teşekkürler.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 13/10/2021 tarihinde İstanbul
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları
tarafından, katı atık emekçilerinin yaşadığı
sorunların araştırılması amacıyla verilmiş
olan, Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2021
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
13/10/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
13/10/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
13 Ekim 2021 tarihinde, İstanbul Milletvekili
Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından,
katı atık emekçilerinin yaşadığı sorunların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan, 14829 grup numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin
13/10/2021 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Sayın Başkan, sayın vekiller; öncelikle,
katı atık işçileri ekmeğini kazanmak için, geçimini
sağlamak için bu işi yapıyorlar. Aynı zamanda,
yaptıkları işin hem ekonomiye hem ekolojiye de büyük
faydaları var. Yeniden değerlendirilebilir atıkları geri
dönüşüm sektörüne kazandırarak inkâr edilmez bir fayda
sağladıkları ortada. Ne var ki böylesine önemli bir görev
üstlendikleri hâlde 500 bine yakın katı atık işçisi
sağlıksız koşullarda çalışıyor, sosyal
güvenceden yoksun, düşük gelirle ve düşük ücretle
çalışıyor, sosyal dışlanmaya maruz kalıyor,
şimdi de İstanbul Valiliği tarafından kriminalize ediliyor.
Anayasanın 49uncu maddesi Çalışmak
herkesin hakkıdır. diyor ve devletin buradaki görevini
hatırlatıyor. Devlet, işsizliği önlemek için elverişli
ekonomik ortamı yaratmakla görevlidir. Hükûmet bu görevi yapmıyor
fakat daha fazla, katı atık işçilerini mağdur ediyor.
Atık işçileri kendimizi bildik bileli varlar, şimdi neden
istenmez oldular, aslında buna bakmak gerekiyor. Neden bu alanı
düzenleyip emekçileri insana yakışır iş
koşullarında çalıştırmıyorsunuz?
Sıfır atık çevreyi korumak
vesaire ağzınızdan düşmeyen şeyler ama
yaptığınıza bakın. Neden aklınıza polis
müdahalesi geliyor, zabıta müdahalesi geliyor? İstanbul Valiliği
kararıyla Ümraniyede, Bahçelievlerde, Sancaktepede, Bakırköyde,
bu ilçelerde 200e yakın atık deposunu bastınız ve 240
emekçiye ceza kestiniz, 145i Afganistanlı göçmen 286 kâğıt
işçisine de idari ceza işlemi uyguladınız. Afgan göçmenler
sınır dışı edilmek üzere Tuzla Geri Gönderme Merkezine
gönderiliyor yani Talibanın kucağına mı atacaksınız
Afganistanlı göçmenleri?
Önceki gün Dünya Kız Çocukları Günüydü.
17 yaşındaki kız çocuğu Dursun Güllü çekçeğiyle
Bahçelievlerde çöpten atık topluyor, genç kız zabıta
tarafından darbediliyor, raporu var; çekçeğine el konuluyor. Sizin
kız çocuklarına reva gördüğünüz yaşam standardı bu mu?
Ortada, kimsenin göze alamayacağı, kirli, tehlikeli, yoğun bir
emek var. Kadın, çocuk, genç, yaşlı vatandaşlar gece
yarıları, şafak vakitleri çöpten gelir elde etmeye
çalışıyor. Nasıl bir mecburiyettir hiç düşündünüz mü?
Çöpten çıkarılanlar ekmek, süt, kiraya dönüşüyor. Çöpten elde
edilen gelir elektrik, su, doğal gaz ve hatta 2 kattan fazla olan kömür
faturaları için harcanıyor.
İstanbul Valisi, sözde, kayıt
dışı, sağlıksız koşullarda, izinsiz,
ruhsatsız olduğu için denetim yapıyormuş; hadi oradan
diyorum. Ruhsat verdiniz de almadılar mı? Sağlıklı
koşullar yarattınız da kabul etmediler mi? Bakın,
kâğıt işçileri diyor ki: Ne yaptık size? Alın
terimizle ekmeğimizi kazanıyoruz, kimin malına göz diktik,
atıklarımıza devlet göz koymuş. Bilmiyorum, sosyal medyada
gördünüz mü? 74 yaşındaki bir amca şöyle diyor:
Çalışmak zorundayız. Ameliyat oldum, parmağım
kesildi, sancı içindeyim ama çalışıyorum. Ağlayarak
bunu anlatıyor. Bu utanç sizin utancınız.
Belki aranızda bazılarınız bir
zamanlar yoksulluk içinden buraya gelmiştir ama şimdi mağrur
oldunuz; garibanı da, fakiri de hor görür oldunuz çünkü siz, zengini
zengin, yoksulu yoksul yapmayı iyi biliyorsunuz. Söyleyin, çöpleri
şirketlere mi ihale edeceksiniz? Şirketler daha çok rant
kazansın, kâr kazansın diye mi katı atık emekçilerine
düşman oldunuz? Kaç yıldır çalıştaylar
yaptınız dostlar alışverişte görsün diye, hiçbir
sorunu çözmediniz. Geri dönüşüm işçilerini yasal statüye
kavuşturmadınız, onların taleplerine
kulaklarınızı tıkadınız. Sizin çözümünüz,
depoları basmak, polis göndermek, depodaki mallara el koyup bir de o
malları satmak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Bakın, ekim ayındaki baskınları yakından izledik.
İstanbul vekillerimiz depolara gittiler
BAŞKAN Evet, tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
İstanbul vekillerimiz depolarda nöbet tuttu. Ekonomi Politik Komisyonu
olarak atık emekçileri için görüşmeler yaptık, katı
atık işçilerinin sorunlarını, çözüm önerilerini
konuştuk; onların talepleri şunlar: İstanbul Valiliği
talimatı geri çeksin. Tutuklanan kâğıt işçileri serbest
bırakılsın. El konan motorlu çekçekler iade edilsin. Geri
dönüşüm işçilerine yasal statü verilsin, sigorta ve emeklilik hakları
verilsin; işçilerin iş güvencesi ve iş güvenliği
koşulları düzenlensin, çalışma ve barınma
koşulları iyileştirilsin. Yapılması gereken,
baskınlar değil; yapılması gereken, katı atık
emekçilerinin sorunlarını çözmektir. Şirketlere değil,
katı atık emekçilerine zamanınızı ayırmanız
gerekiyor.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) AK PARTİ, sessiz
dünyanın gür sesi, kimsesizlerin kimsesi, mazlumların hür sesidir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ya,
evet, evet!
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
sözlerimin başında AK PARTİ Milletvekili İsmet Uçma Beye
Allahtan rahmet diliyorum; yakınlarına, ailesine, sevdiklerine ve AK
PARTİ camiasına başsağlığı diliyorum.
Yine, Millî Mücadele'mizin karargâhı,
bağımsızlığımızın nefesi, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkümüzün ebedî
istirahatgâhı olan Ankara'nın başkent oluşunu da
kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; atık toplayıcılar geri dönüşüm
ekonomisinin ayrılmaz parçasıdır. Geri dönüşüm, plastik,
cam, kâğıt, metal, demir, çelik, bakır, kurşun, kauçuk gibi
pek çok atık ürünün geri kazanılıp yeniden
değerlendirilmesine sebep olmaktadır. Bu sebeple, doğal
kaynaklarımızın tüketimi azalmakta, büyük oranda ekonomik
tasarruflar sağlanmaktadır.
Türkiye'de, 2019 verilerine
baktığımız zaman, kâğıt atıkların yüzde
43ü, plastik atıkların yüzde 27si, cam atıkların yüzde
12si, tekstil atıklarının yüzde 8inin geri dönüşümünün
sağlandığı görülmektedir. Bu geri dönüşümde de bugün
ekmeği elinden alınmak istenen kâğıt
toplayıcılarımızın veya çekçekçi diye tabir edilen
vatandaşlarımızın katma değeri çok büyük. Kendileriyle
görüştüğümüzde, kendilerine bir meslek tanımının
yapılmasını istiyorlar; eğer devletin, bu insanlar
arasında devletin güvenliğine, vatandaşın mal ve
canına olumsuz yönde etki edecek insanların varlığından
dolayı endişeleri varsa bunların bir statüye
kavuşturulmasını, kendilerine kimlik verilmesini, gerekirse
devlet tarafından tek tip kıyafet giydirilmesini ve bu işi
yapacak insanların da tıpkı devlet memuriyetine alınır
gibi bir güvenlik araştırmasından geçirilmesini de talep
ediyorlar. Zira onlar diyorlar ki: Biz ekmeğimizi buradan
kazanıyoruz, çoluğumuzun çocuğumuzun nafakasını
buradan temin ediyoruz. Eğer bunu elimizden alırsanız yapacak
başka bir işimiz kalmaz. Sayın Bakan da Bu işi yapan insanlar,
Sıfır Atık Hareketi'ne tam destek veren, yeşil ekonomiye en
büyük katkıyı sağlayan emekçi insanlardır. diyerek
onların yaptıkları işin kutsallığını da
belirtmektedirler. Başta da dediğim gibi, bunları eğiterek,
çekidüzen vererek ve devletin kontrolü altına alarak ekmeklerini elinden
almayalım ama amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekse
de onu da bilemiyorum, bunun takdirini de yüce Türk milletine
bırakıyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, kürsüye bunlarla çıkılmasa iyi olur ama.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çöpçülerin
topladığı çöp bu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Meclisten
mi topladınız bunları?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Evet, sizin
katlarınızda bulunan çöpleri topladım, getirdim buraya
İbrahim Bey.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul) -
Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
hürmetle selamlıyorum.
Son günlerde, İstanbul Valiliğinin
talimatıyla, kâğıt toplayıcılarına yönelik
operasyonlar yapılıyor. Neler yapılıyor? Depolarındaki
malzemeler toplanılıyor, çekçek diye tabir edilen el
arabalarına el konuluyor. Bu insanlardan ne istiyorsunuz?
Başkaları gibi hırsızlık mı yapsınlar,
uyuşturucu mu satsınlar, rüşvet mi yesinler, belediye
araçlarıyla kaçakçılık mı yapsınlar? Şırnak
ili, İdil ilçesi AK PARTİli Sırtköy Belde Belediyesi
Başkanının, basına yansıyan haberlerde, belediye aracıyla
gayet rahat kaçakçılık yaptığı iddia ediliyor; iki
saat gözaltına alınıyor, serbest bırakılıyor ama
garibim, çöp toplayan, kâğıt toplayan insanlar cezaevinde Sayın
Başkanım. Yani cezaevinde olması gereken kaçakçılar
dışarıda dolaşıyor, ekmek parası için
kâğıt toplayanlar cezaevine gönderiliyor.
Değerli arkadaşlar, bu insanlar alın
teriyle birkaç kuruş para kazanmak için gece gündüz demeden
çalışıyorlar; aslında bu insanlara teşekkür etmek
lazım. Anayasamızın 2nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti devleti
bir sosyal devlettir. deniliyor; 5inci maddesinde Devletin
vatandaşın önündeki ekonomik engelleri kaldırması gerekir.
deniliyor ancak sizler bu vatandaşlarımızın önündeki
engelleri kaldırmak yerine bizzat engel koyuyorsunuz. Kâğıt
toplayıcılarının, yoksul durumda olan
vatandaşlarımızın sayısı her gün artıyor.
Neden artıyor, bunu sormanız gerekiyor. Hani 2002de Biz 3Yyle
geldik; yoksulluğu bitireceğiz, yasakları bitireceğiz,
yolsuzlukları da bitireceğiz diyordunuz ya, 2002deki
başladığınız yere geldiniz arkadaşlar yani bir
ilerleme yok. Bu insanlar işsiz. Türkiyede ekonomiyi
batırdınız. Bu insanlar iş bulamadıkları için
çöpten ekmek çıkarma telaşının içerisine girmişler,
bunların hiçbir güvencesi yok. Kâğıt
toplayıcılarının elinden tutmanız gerekir, emeklerinin
karşılığını alamıyorlar. Yasal düzenleme
eksik; buyurun, biz size Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu desteği
veriyoruz, bu vatandaşları güvenceye kavuşturalım. Hep
Şeyh Edebali şöyle der: İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. diyorsunuz ya, gelin, bu çöp toplayan
vatandaşlarımızı yaşatalım ki devlet
yaşasın. Peki, sizin bu İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. 5li çete için mi söyleniyor? Yok, 84 milyon insan için
söyleniyor. Gelin, bu insanlarımızı da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) - Başkanım, özür
diliyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, yoksulluk arttığı için çöp toplayanların
sayısı artıyor ve burada, siz 30 milyon doları
karşılıksız Somaliye göndereceğinize, bunu, benim
ülkemde bulunan fakir fukaraya, yoksula verelim.
Onun için 84 milyon insana sesleniyoruz: Asla
umutsuzluğa kapılmayınız; Cumhuriyet Halk Partisi herkesin
umududur, 84 milyon insanın umududur, işçinin umududur,
kâğıt toplayıcının umududur, esnafın umududur,
EYTlilerin umududur, tüm çalışanların umududur, asla ve asla
umutsuzluğa kapılmayın. Ülkeyi kötü yönettiğiniz için
kâğıt toplayıcılarının sayısı arttı;
bunun kabahati sizin değerli arkadaşlar. Eğer ülke iyi
yönetilmiş olsaydı, bu kadar kâğıt
toplayıcıları olmazdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Sizin çöplerinizde bulunan
ne arkadaşlar? Burada kutular bulundu, efendim, burada şu
poşetler bulundu. İnsanlar bunu toplayarak para kazanıyor, evine
ekmek götürmeye çalışıyor, namerde muhtaç olmamak için
çalışıyor arkadaşlar. Bunlara bir imkân tanıyın.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Tanal.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Grubumuza dönük tüm
iddiaları reddediyoruz.
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Bursa Milletvekili Sayın Muhammet Müfit
Aydın.
Bir saniye Sayın Aydın, Mahmut Bey
işini bitirirse sizi kürsüye alacağız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Gerçi, bir izin verirseniz
Muhammet Beyin yanında şöyle
BAŞKAN Öyle bir usulümüz yok Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bir ilki
başlatalım yani dostumdur, iyi bir ağabeyimizdir.
BAŞKAN Gelecek sefer
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani umarım ve
dilerim gerçekleri savunur, onu seviyorum çünkü.
BAŞKAN Gelecek sefer birlikte
çağırırım kürsüye.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani adaletten
ayrılmayan bir üstadımızdır ama bilemiyorum; dur
bakalım, ne diyeceksiniz.
BAŞKAN - Sayın Tanal, teşekkür
ediyoruz.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Tanal, bunların çoğunluğu Suriyeli, siz Bunları
geri göndereceğiz. diyorsunuz. Çelişiyorsunuz şu anda.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ağabey, MHP
konuşsaydı, niye konuşmadınız? Bunlar sizin sorununuz
değil mi? Türkiye'nin partisisiniz ya!
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET MÜFİT AYDIN
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ebedî hayata
yolcu ettiğimiz İstanbul Milletvekilimiz İsmet Uçma bilgi
birikimiyle irfan sahibi ve üstat bir ağabeydi,
farklılaştırmadan farklı düşünmenin bir sanat
olduğunu hissedeceğiniz bir kişiliğe sahipti. Ailesine,
sevenlerine ve camiamıza sabırlar diliyorum; Allah rahmet etsin, ruhu
şad olsun, mekânı cennet olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ankaranın başkent oluşunun yıl
dönümünü tebrik ediyor, payitahtımızın ilelebet
devamını diliyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Payitaht ne demek?
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) Payitaht
başkent demektir Hanımefendi, çok iyi biliyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkent demek yahu! Bunu da mı bilmiyorsunuz?
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) Zorla bizi
tahrik etmenizin bir manası yok.
Ülkemizde hızlı ekonomik büyüme,
kentleşme, nüfus artışı ve refah seviyesinin yükselmesi,
giderek artan miktarda atık üretimine yol açmaktadır. Bu atıklar
insan ve çevre sağlığı açısından potansiyel
tehlike oluşturmakta. Atıkların çevreye zarar vermeden bertaraf
edilmesi başta çevre ve insan sağlığı olmak üzere
ekonomiyi de yakından ilgilendirmektedir. Dünyadaki birçok ülkenin
başlıca sorunu olan katı atık yönetimi ülkemizde de özenle
yürütülen çalışmaların başında yer almakta olup bu
çalışmalar toplumsal ve siyasi duyarlılığın
artmasıyla birlikte on yılda çok ciddi bir gelişme
göstermiştir. Özellikle, AB üyelik süreci de bu
çalışmalarımızı önemli oranda tetikleyen bir unsuru
olmuştur. Planlama çalışmalarında ortaya çıkan önemli
hususlardan biri de atılacak adımların da tüm paydaşların
ve vatandaşlarımızın katılımıyla
gerçekleşeceği gerçeğidir. Yerel yönetimler başta olmak
üzere gerek kamu gerekse sanayi ve bireylerin üstlendiği
sorumlulukların çevre ve kaynak ekonomisi içerisinde hayata geçirilmesi
gerekmektedir.
Sosyal güvenlik mevzuatımıza göre, hizmet
akdine bağlı olarak bir veya birden fazla işveren yanında
çalışanlar sigortalı sayılmaktadırlar. Bir diğer
sigortalılık statüsü olarak da kendi nam ve hesabına
çalışanlar sayılabilirler. Geri dönüşüm tesislerinde faaliyet
gösteren bir firma bünyesinde çalışanlar, diğer tüm sektörlerde
çalışanlar gibi 5510 sayılı Kanun'un 4/A statüsünde
sigortalı sayılırlar. İşverenleri bu
çalışanları SGK'ye bildirerek adlarına prim ödemektedirler.
Çalışma hayatının denetimini gerçekleştiren Sosyal
Güvenlik Kurumunun sektörel denetim programlarına hurda ve katı atık
sektöründe çalışanlar da dâhildir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir işverene bağlı olmaksızın
katı atıkları toplayıp geri dönüşüm tesislerine
getiren ve satanlar ise kendi adlarına çalışmakta olup bir
işveren tarafından sigortalanmaları mümkün değildir. Bu
şekilde çalışanlar ancak vergi mükellefi oldukları
takdirde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) -
kanunun 4/B
statüsünde sigortalı sayılacak ve sigorta primlerini kendileri ödemek
durumunda kalacaklardır. Katı atık
toplayıcılarının İş Kanunu ile Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamındaki haklarından
faydalanabilmeleri her şeyden önce kayıt altına
alınmalarına bağlıdır. Katı atık
toplayıcılarının bir iş yerine bağlı ve
ücret karşılığında sigortalı olarak
çalışmaları hâlinde ücret, çalışma süresi,
yıllık izin gibi İş Kanunu'nda yer alan haklar
bakımından diğer işçilerden herhangi bir farkları da
bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, yürütülen mevzuat ve teknik
çalışmaların yanı sıra çözümün büyük oranda
toplumumuzda bu alanda gerçekleştireceğimiz kültür
değişimine bağlı olduğunun da farkındayız.
Bu bağlamda okul öncesi eğitimden yükseköğrenime kadar her
seviyedeki öğrencilerimize ulaşma hedefiyle Millî Eğitim
Bakanlığımız ve 38 üniversiteyle imzalanan iş
birliği protokolleri çerçevesinde iş sağlığı ve
güvenliği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla)
kültürel
gelişimini sağlamak için çalışmalarımız devam
etmektedir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Mevzuat okuyorsunuz bize, mevzuat; sorularımıza da böyle cevap
veriyorsunuz.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, zaten bu kâğıt toplayıcıları diyor
ki: Kardeşim, bizi kayıt altına alın. Ama İstanbul
Valiliği kayıt altına almıyor, İstanbul Valiliği
de Efendim, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı böyle söylüyor.
diyor. Yani İstanbul Valiliği Bu kâğıt
toplayıcılarının ekmek yememesi için, çöp toplamaması
için bize bu talimatı AK PARTİnin Çevre ve Şehircilik
Bakanı verdi. diyor.
BAŞKAN Sayın Tanal, kürsüde ifade
ettiniz, teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sağ olun.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
3 sayın milletvekiline yerinden 60a göre bir
dakikalık söz vereceğim.
İlk söz Sayın Aksoyun.
Buyurun Sayın Aksoy.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
Karabükteki hava kirliliğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Karabük ilimiz son yıllarda
özellikle kış aylarında giderek artan hava kirliliğiyle
karşı karşıyadır; başta insan hayatı olmak
üzere bitki ve hayvan yaşamı üzerinde de zararlı etkilerini
göstermektedir. Karabükte meydana gelen asit yağmurları sonucu
şehir ve orman ağaçlarının yanı sıra
tarımsal ürünlerde kuruma, sararma, bozulma gibi durumlar yaygın
olarak görülmeye başlamıştır. Mevcut hava kirliliği
insan sağlığını doğrudan tehdit ederek
akciğer kanseri, kalp damar hastalıkları, solunum yolu
hastalıkları, erken yaşlılık, erken ölüm gibi son
derece önemli hastalıklara yol açmaktadır. Açlığa on gün,
susuzluğa üç gün dayanıp havasızlığa beş dakika
dayanamayan bir insan için saatte
Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kuruma sormak
isterim: Karabük halkının sağlığı için ne gibi
önlemler almayı düşünüyorsunuz?
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Topal
31.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın,
Hataydaki çiftçilerin sorunlarına ve Samandağdaki yol sorununa
ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Hatayda özellikle çiftçilerimiz
perişan durumda. Özellikle Amik Ovasında 80 bin, 90 bin, 100 bin
liralık elektrik faturası geliyor. Hani iktidar sürekli
Çiftçilerimiz mutlu, biz çiftçilerimizin yanındayız. diyor ya,
hangi çiftçilerin yanında? Traktörüne haciz geliyor, arazisini
satıyor ve ürünü tarlada kalıyor; kimileri de ekemiyor. Bu yüzden iktidara,
bakanlara bir kez daha sesleniyoruz: Çiftçilerimizin sesini lütfen duyun.
Ayrıca, Samandağ ilçemizden
havaalanına sadece bir üst geçit var; onlarca kilometre trafik
sıkışıyor, insanlarımız işlerine
yetişemiyor. Ya, dağın olmadığı yerde tünel yapıyorsunuz,
Samandağ ilçemizden havaalanına bir tane üst geçit
yapamıyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Açanal
32.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, vefat eden İstanbul Milletvekili İsmet
Uçmaya Allahtan rahmet dilediğine ve Ahilik Haftasına ilişkin
açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sözlerime başlamadan önce, vefat eden
değerli dava büyüğüm, milletvekilimiz merhum İsmet Uçmaya
Allahtan rahmet diliyorum.
Ahilik teşkilatı; iyi ahlak, doğruluk,
kardeşlik, yardımseverlik gibi değerler üzerinden yüzümüzü
ağartan, başımızı dik kılan bir medeniyet
projesidir. Ahilik, bilginin hikmetle, ticaretin edeple
buluşmasıdır. Evimizden dışarı
çıktığımızda karşımıza, bakkal, manav,
berber, terzi, kasap, hırdavatçı, lokantacı,
ayakkabıcı, tuhafiyeci, tamirci, şoför olarak çıkan tüm
esnaf ve sanatkâr kardeşlerime saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa) - Bu
vesileyle, emek ve alın terini vatanseverlik duygularıyla
birleştiren esnaf ve meslek kuruluşlarının Ahilik
Haftası'nın birlik ve beraberlik içerisinde geçmesini temenni ediyor,
atalarının mirasına sahip çıkan esnaf ve
sanatkârlarımıza şükran ve saygılarımı sunuyorum.
HASAN BALTACI (Kastamonu) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet Baltacı, dinliyorum.
HASAN BALTACI (Kastamonu) Sayın
Başkanım, az önce Sayın Ravza Kavakcı benim ismimi
kullanarak ve partimizi hedef alarak şöyle bir ifadede bulundu: Muhalefet
iftira, yalan ve algı demek değildir; muhalefet yapmak böyle olmaz,
bu bir acziyettir. dedi. Yerimden bir cevap vermek istiyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Evet, ucuz siyaseti de ekledi.
Buyurun.
33.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, İstanbul Milletvekili Ravza Kavcakcı
Kanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Geçen hafta kürsüde yapmış olduğum
konuşmada şöyle demiştim: Ravza Kavakcının
Amerika'daki eğitim masraflarını karşılarken yıkılmadıysa
bu devlet, tüm afetzede çocukların da eğitim masraflarını
karşılayacak, onlara karşılıksız burs verecek
kadar da güçlüdür. Buna karşılık Sayın Kavakcı bugün
Muhalefet iftira, yalan ve algı demek değildir; muhalefet yapmak
böyle olmaz, bu bir acziyettir, bu ucuz bir siyasettir. demiş ve
Cumhuriyet gazetesinde yayımlatmış olduğu tekzibi
göstermiştir. Ne tesadüf ki o tekzip kararını veren hâkim AKP
yönetiminde 2011-2018 yılları arasında İstanbul
Büyükşehir Belediyesine bağlı İETTde avukatlık
yapmış bir hâkimdir.
Bütün konuyu kürsüde tartışmak üzere
sözlerime burada son veriyorum. Şunu söylemek istiyorum:
Şıracının şahidi bozacı olmuş, kadılar
yoldan çıkmış, düzen bozulmuş. (CHP sıralarından
alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 13/10/2021 tarihinde
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve arkadaşları
tarafından, öğrencilerin ve velilerin taşımalı
eğitimde yaşadıkları sıkıntıların araştırılması
ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Ekim 2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
13/10/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 13/10/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal ve
arkadaşları tarafından, öğrencilerin ve velilerin
taşımalı eğitimde yaşadıkları
sıkıntıların araştırılması ve çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla 13/10/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 13/10/2021 Çarşamba günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim için çok zor bir
konuşma; burada birçok kez konuşma yaptım ama en zor
konuşmalarımdan biri.
Geçtiğimiz pazartesi günü seçim bölgem
Afyonkarahisar ili İscehisar ilçesine bağlı Çatağıl
köyünde öğrenci servisinin kaza yapması sonucu 4 öğrencinin
yaralanıp 5 ana kuzusunun hayatını kaybetmesi bize
taşımalı eğitimin acı gerçeğini bir kez daha
göstermiş oldu. Yıllardır söylüyoruz ama hep kulak arkası
ediyorsunuz; okul, öğrencinin bulunduğu yerde olmalı.
İşte, okul olmadığı için bu yavrular hayattan
koparıldı. Şimdi, Köy okulları maliyetli, öğretmen
sıkıntısı var. diyeceksiniz, bir sürü bahanenin
arkasına sığınacaksınız ama biliyorum ki
bunların hepsi fasarya. Çünkü son altı yılda
taşımalı eğitime 16,3 milyar lira para
harcadınız; bu parayla köy okullarının tamir, bakım
onarımını, tadilatını yapabilirdiniz; bu parayla,
atama bekleyen yüz binlerce öğretmeni bu okullara öğretmen olarak
atayabilirdiniz. Okulu açmadınız, öğretmeni
atamadınız; bugün, maalesef, o açmadığınız okulun
bahçesinde 5 yavrumuzun cenaze namazını
kıldırdınız. Kapalı olan okulun sıraları bu
küçücük bedenlere musalla taşı oldu.
Köy muhtarı Defalarca gittim, dilekçe verdim,
Okulu açın, öğretmen gönderin. dedim ama Maliyetli olur. dediler,
açmadılar. diye ağlıyor. Hadi okulları
açmadınız, köydeki çocuklarımızın öğrenci
servislerini doğru dürüst denetleyebilirdiniz. Çatağıl
köylüleri, çocukların aileleri diyor ki: İhaleye giren araç
başka, taşıyan araç başka. İhaleyi alan şoför
başka, taşıyan şoför başka. İhale
şartnamesine göre kiralık araç çalıştırılıp
çalıştırılmayacağı belli değil. Aracın
arkasında okul taşıtı yazmıyor. Okul
taşıtı olarak fennî muayeneden geçti mi geçmedi mi belli
değil. Kazanın yapıldığı yolu kim yaptı,
mıcır neden temizlenmedi; bu soruların cevabı yok.
Kapısı çuval ipiyle bağlanan, emniyet kemeri olmayan, hız
kontrolü yapılmayan aracın denetleyeni de yok. Bu bir cinayettir,
cinayet! Bu çocuklar göz göre göre ölüme gönderildi. Aileler, öncesinde
şoförün çocuklara kötü davrandığını, tekme atarak
araçtan indirdiğini, kış akşamlarında uzakta
bıraktığını, bu durumu da defalarca jandarmaya
şikâyet ettiklerini söylüyorlar. Sonuç ne? Sorunlara kayıtsız
kalan bir il millî eğitim müdürü ve sorunları görmezden gelen
İscehisar Kaymakamı ve giden 5 küçük can. Kaymakam Bey kendi görev
alanına bakmaktan ziyade, köylülerin, muhtarların hangi muhalefet
milletvekiliyle görüştüklerini takip ediyor. Bu konuya da ileride
ayrıca değineceğim.
Kazanın olduğu gün, ölen çocuğumuz
Melisanın babaannesi diyor ki: Sabah çocukları aldı, tozu
dumana katarak gitti. Arkasından Yavaş! diye
bağırdık. Aileler, aracın şoför tarafından
pazarcı aracı olarak kullanıldığını ve o gün
de İscehisar ilçe pazarı olduğu için şoförün o ilçe
pazarına yetişmek için özellikle hızlı
kullandığını, bir an önce çocukları Alanyurttaki
okula bırakıp o pazara gelmek için
uğraştığını söylüyorlar.
Özellikle, bakın, köydeki öğrencileri
taşıyan öğrenci servislerinin kontrolü düzenli bir şekilde
yapılsaydı, araçlara araç takip sistemi takılarak hız ve
güzergâhı denetlenseydi, kontrol altında tutulsaydı bugün belki
bu kaza olmayacaktı, bu çocuklar hayattan koparılmayacaktı.
Bunlar veteriner olmak istiyordu, öğretmen olmak istiyordu, hemşire
olmak istiyordu.
Ben, pazartesi gününden bu yana uyuyamıyorum
geceleri, bu çocukların, ailelerin görüntüsü aklımdan
çıkmıyor ama bunun vebali sizin üzerinizde; denetim
yapmadığınız için, kayıtsız
kaldığınız için, bile bile ölüme gönderdiğiniz için.
Onun için, elinizi bir kez olsun şu vicdanınıza bir koyun,
geleceğimiz olan çocuklarımız için vermiş olduğumuz bu
önergeyi kabul edin. Gelin, birlikte araştıralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Melisa, İsmail, Damla,
Nisa ve Teslimelerin ölmemesi için elimizden geleni yapalım. Ben de bir
anneyim ve bunu bir anne olarak sizden istiyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral
Buyurun Sayın Oral. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
taşımalı eğitim hakkındaki grup önerisi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu yasama
yılındaki ilk konuşmam olması hasebiyle yeni yasama
yılının hayırlı olmasını diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Afyonkarahisarın İscehisar ilçesinde yaşanan okul
taşıtı kazası hepimizin yüreğini
dağlamıştır. Kıymetli milletvekilinin az önce
yaptığı konuşma hepimizin yüreklerinde unutulmaması
gereken bir yer almıştır. Öncelikle kazada Hakkın
rahmetine kavuşan masum evlatlarımıza, canlarımıza
rahmet diliyorum. Yaralanan evlatlarımıza şifalar,
acılı ailelere ve eğitim camiamıza
başsağlığı diliyorum. Bu tarifi olmayan
acının telafisi asla yoktur. Daha hayatının baharında
bile diyemeyeceğimiz kadar küçük yaşta evlatlarımızın
vefat ettiği bir hadisenin sebeplerinin araştırılması
için bu çatıdan daha doğru bir yer yoktur. Onun için hiç uzatmadan
şunu ifade etmek istiyorum: Bu mesele partilerüstü bir meseledir. Gelin,
oy birliğiyle bir araştırma komisyonu kuralım,
taşımalı eğitimin köy okullarının durumunu
tartışalım. Böylece, yeni göreve gelen Sayın Millî
Eğitim Bakanımıza da çok kritik bir konuda alan açmış
ve yol göstermiş oluruz.
Kıymetli milletvekilleri, çetelesini tutamaz
hâle geldiğimiz Bakan ve sayısını bilemediğimiz sistem
değişimleri ile pandemide eğitim sürecinin belirsizlikleri üst
üste geldiğinde, AK PARTİ'nin eğitim politikalarının
hem sistemsel olarak hem de zihniyet olarak maalesef, çökmüş olduğunu
görmekteyiz. Küçük yerleşim yerleri ve köylerde kapatılan
okulları ikame etmek için yaygınlaştırılan
taşımalı eğitim sürekli sorun yaratmaktadır. Taşımalı
eğitim politikası, denetlenemeyen standartları, tutturulamayan
okul servisleri artık bir politik hata olmaktan öteye geçmiş, bir
cinayetin sebebi hâline gelmiştir. Âdeta bir cinayetin kurbanı hâline
gelmiş küçücük çocuklarımızın vebalini nasıl
taşıyacaksınız? Her gün yerel basında okul servisi
kazalarını okuyoruz, daha kaç evladımızın canı
yanmalı? Bir an önce 5li çeteyi, rant baronlarını doyurmak
yerine okul sayısını artırmalı ve hızla
öğretmen atamalarını yapmalısınız. Eğitimi
köye, mezraya kadar sokmak devletin asli görevidir. Siz yapmazsanız ant
olsun ki ilk seçimde biz geleceğiz ve eğitimi Türkiye'nin her
karışına yayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Yanlış
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Evlatlarımız can pazarına değil okullarına gidecekler.
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
Ve bu arada, benim ant olsun ki sözümü
eleştiren sayın milletvekillerine demek isterim ki bunu
yüreğinde hissetmek lazım.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Ant olsun ki biz
geleceğiz. dedin.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Bunun
için azimli, gayretli olmak lazım ve ben ant olsun ki diyorum, sizin
yapmadığınız, vicdanen rahatsızlık
duyduğunuz hatayı biz gelip telafi edeceğiz.
Saygılarımı sunuyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Ant olsun ki biz
geleceğiz. dedin.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Evet,
ant olsun ki biz geleceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Oral.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, bu kavramlar
beyefendilerin tekelinde ya
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Tabii
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, ben, sadece eğitim almak
amacıyla, en temel insan haklarından biri olan eğitimi almak
amacıyla bunca cefaya katlanırken yaşamını yitiren
Melisayı, İsmaili, Damlayı, Nisayı ve Teslimeyi sevgi
ve saygıyla anıyor, önlerinde sevgiyle saygıyla eğiliyorum.
Bir öğretmen olarak, yıllarca
öğretmenlik yapmış bir insan olarak bu acının tarifsiz
olduğunu, tarif etmenin mümkün olmadığını söylüyorum.
Aslında bu konu çok farklı boyutlardan ele alınabilir ama vakanın
acılığı ve vahameti açısından sadece bunun
üzerinde durmak istiyorum ben.
Hiç kuşkusuz bu önergeyi destekliyoruz ve bu
taşımalı eğitim denilen yani pedagojik olarak, insani
olarak, eğitimin temel amaçları olarak, eğitimin sonuçları
olarak her açıdan saçma ve zararlı olan
Ha, taşıma
şöyle olabilir: Evet, yıllarca ben de köy okullarında görev
yaptım. Köy okulları 1980-90 yıllarında çok önemli oranda
kapatıldı. Bazı okulların kapatılma gerekçesi
vardır, doğrudur; öğrenci sayısı 30un altına
düştüğünde kapatılıyor fakat öyle bir uygulama
yapılmalı ki merkez köyler oluşturulmalı ve
ulaşılacak köyden mesafesi uzak olmamalı, yakın
olmalı. Yani ulaşımın da bir yolu, yöntemi; bir izana, bir
mizana bağlı olması gerekiyor.
Bunun yanında, tabii, bu aslında
eğitim midir? Yani çocuk gidiyor, orada beslenmesini, yiyecek
ihtiyacını, çok farklı ihtiyaçlarını, tuvalet
ihtiyacından -yani çocuklarımızın yaş grubu dikkate
alındığında- bir başka ihtiyaca kadar
karşılamakta güçlük çekiyor ve başka bir köyde, başka bir
yerde. Siz hatırlayınız, teneffüslerde evinize giderdiniz.
Hatırlayınız, birleştirilmiş sınıflarda
okuyan arkadaşlarımız vardır ve bugün dünya çapında
pedagoglar, eğitim bilimciler birleştirilmiş sınıf
uygulamasının tekrar getirilmesini söylüyorlar. Birleştirilmiş
sınıf uygulaması, çocukların yaş kategorisine
bakılmaksızın etkileşim içerisinde olduğu, birbirinden
öğrendiği, birbirine öğrettiği, hem sosyal hem kültürel hem
eğitsel açıdan fonksiyonel bir ortamın olduğu bir
eğitim ortamıdır. Dolayısıyla, bütün bunlar dikkate
alınmalı.
Yine, örnekte verildiği gibi, sadece
taşımalı eğitime harcanan parayla birçok sorun
giderilebiliyor. Atanamayan öğretmenden tutalım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bu atanamayan öğretmen değil, atanmayan
öğretmen. 3600 ek göstergesinden, öğretmenlik meslek yasasından,
öğretmenin şu anda bu içinde bulunduğu sosyopsikolojik durumdan,
ekonomik durumdan, bunun öğrenciyi, velisini, eğitimin
paydaşlarını etkilemesinden ve sonuçta bu tür kazaların
Kaza değil, bu bir katliamdır. Depremde önlem almamanın
getirdiği sonuç katliam, madende önlem almamanın getirdiği sonuç
katliam ve ulaşımda da önlem almamanın getirdiği sonuç
katliam. Trafik bulgusuna göre mıcırlı yolda araç
kaymış. Niye mıcırlı o yol? Niye çocukların da
geçtiği gözetilerek gerekli yol düzenlemesi, yol kaplaması
yapılmıyor? Bunların hepsi, tamamı suç ve gerçekten
araştırılması gerekiyor bunun. Neyini reddedeceksiniz?
Bunun reddedilecek bir şeyi yok ki. Reddedilecek bir şey varsa
uygulamanın kendisidir, yoksa önerinin kendisinde reddedilecek bir
şey yok.
Sevgi ve saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Hacı Ahmet Özdemir
konuşacak.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR
(Konya) - Sayın Başkan, böyle bir konuyla bu kürsüde bulunmak beni
gerçekten üzüyor. Elbette, burada 5 çocuğumuzun can kaybını mazur
gösterecek hiçbir şey yoktur. Biz o çocuklarımızın
hakkını savunacağız, ailelerinin hakkını
savunacağız ve her türlü araştırmayı
yapacağız; Meclise zaten bu görev düşer, Hükûmet de bunun
üzerinde durur.
Şimdi, bunun dışında,
taşımalı eğitim uygulamasını sanki AK PARTİ
getirmiş gibi burada sayın konuşmacılar, hatipler
konuştular. İlk defa 1989-90 eğitim öğretim
yılında Yıldırım Akbulutun Anavatan Hükûmeti
zamanında Millî Eğitim Bakanı Avni Akyolken deneme
uygulamasına başlanmış, 1990-1991 eğitim öğretim
yılında Yıldırım Akbulut ve Ahmet Mesut Yılmaz
ardından gelen Anavatan hükûmetleri zamanında, yine Avni Akyolun
bulunduğu dönemde yaygınlaştırılmış,
1992-1993 eğitim öğretim yılında 43 ile ve 325 ilçeye
genişletilmiş.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Siz yaygınlaştırdınız,
köy okullarını kapatan sizsiniz.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Süleyman Demirel
Hükûmeti iktidardadır, Doğru Yol Partisi ile Sosyaldemokrat
Halkçı Partinin ortaklaştığı koalisyon Hükûmetinde bu
iş devam ettirilmiştir. Sonrakileri kısaca geçiyorum, Tansu
Çiller hükûmetleri ve Nahit Menteşe Bey zamanında ve diğer,
Mesut Yılmaz, Anavatan, DSP, bugün artık adını
unuttuğumuz DTP (Demokrat Türkiye Partisi) zamanında yine devam
ettirilmiştir.
Bu bir kaza ve kazanın olmaması için de
yönetmeliği çıkaran -2013 yılında- yine AK PARTİdir.
Ben size biraz da bu konuda yapılan bilimsel
araştırmalardan bahsetmek istiyorum: Bilimsel
araştırmaların sonuçları çok açık, YÖKün Tez Tarama
Merkezine girerseniz 20-25 kadar araştırmanın, bu konuda doktora
ve yüksek lisans araştırmasının
yapıldığını göreceksiniz, orada çocukların bu
taşımalı eğitim uygulamasıyla alakalı kanaatleri
tek tek istatistiklere dökülmüştür.
Şimdi, çocuklar eğitim
yaşantılarını sürdürebildikleri için mutludurlar. Bir
başka araştırmada -istatistiki sonuç- velilere
sorulduğunda, Taşımalı eğitim
olmadığında çocuklarınızı okutabilir miydiniz?
denildiğinde, yüzde 96sı Okutamazdım. cevabını
vermiştir. Yoldaki tehlikelerden korunduklarını söylüyorlar.
Şimdi, yoldaki tehlikelerden nasıl korunuyorlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Ben, yaya olarak
komşu köylere okumaya gittiklerindeki sıkıntılardan söz
ediyorum. Yol yürümediklerini, üşümediklerini,
ıslanmadıklarını, diğer arkadaşlarına göre
kendilerini şanslı hissettiklerini söylüyorlar ve öğleyin
verilen yemeklerden dolayı da ayrıca memnuniyetlerini dile
getiriyorlar. Sağlık taramalarının düzenli olarak
yapılmasından da ayrıca bahsediyorlar.
Taşımalı eğitim bir
alternatiftir. Taşımalı eğitime katılmak istemeyen
öğrencilere ve velilerine de ayrıca yatılı olarak kalma
imkânı sağlanmıştır ki bu da hakikaten çok önemlidir.
Bir hatibimiz burada dedi ki:
Birleştirilmiş sınıflar. Öğrencilerimiz asla
birleştirilmiş sınıflarda eğitim görmek
istemediklerini özellikle ifade etmektedirler. Dolayısıyla,
gelişen şartlar altında modern dünyanın bize getirdiği
hususlara inanarak, güvenerek bu uygulama devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Ara sıra bu
tip müessif olayların olması taşımalı eğitimi
kötülemeyi gerektirmemektedir.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul) AK PARTİde 30
kişi var, biz burada 100 kişi varız. Nasıl oluyor bu?
BAŞKAN Saydım ben.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, sayın hatip Taşımalı eğitimi biz
getirmişiz gibi söyledi konuşmacı. diyor. Bu konuyla ilgili bir
sataşma var, ben söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN Burcu Hanım, bir sataşma
yok, yalnız yerinizden 60a göre bir söz vereyim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Tamam.
BAŞKAN Hassas bir konu olduğu için
veriyorum, bir sataşma yok.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın hatip
diyor ki: Taşımalı eğitimi biz getirmişiz gibi
konuştunuz. Biliyoruz taşımalı eğitimin 1989-1990
yıllarında ilk uygulamaya konulduğunu ancak
taşımalı eğitimi yaygınlaştıran, hatta
2012-2013 yıllarında liseler için de taşımalı
eğitimi getiren Adalet ve Kalkınma Partisidir. Köy
okullarının kapatılmasını Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarında sıkça gördük.
Biz şunu söylüyoruz: Madem o köy
okullarını açın, öğrencinin bulunduğu yerde okul olsun
ya da açmıyorsanız eğer okul servislerinin adam gibi denetimini
yapın. İhale şartnamesine uyuyor mu? Kemer var mı? Hız
kontrolü yapılıyor mu? Bu araçlar okul taşıtı olarak
fennî muayeneden geçiyor mu? Şoförlerin psikoteknik, SRC gibi belgeleri
var mı? Denetimleri, kontrolleri düzenli bir şekilde
yapılıyor mu? Bunların cevabını verin, bunları
yapın lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Sayın Esgin, buyurun.
35.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, vefat eden
İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya Allahtan rahmet dilediğine,
Türkiyenin pandemi sürecinde iyi bir kriz yönetimi sergilediğine ve
ihracat ile turizm gelirlerindeki artışa ilişkin açıklaması
MUSTAFA ESGİN (Bursa) Öncelikle İsmet
Uçma ağabeyimize, büyüğümüze rahmet dileyerek sözlerime başlamak
istiyorum.
Türkiye pandeminin ağır etkileri yönüyle
dünyadan pozitif ayrışan bir ülke oldu. Küresel salgın sürecinde
üretim ve tedarik zincirini yine koruyan bir ülke olduk. Bu küresel tehdide
karşı en başından bu yana, gerek sağlık
altyapısındaki gücüyle gerekse üretim ve tedarik süreçlerini devam
ettirmesiyle dünyada en iyi kriz yönetimi sergileyen ülkelerin
başında yer aldık.
Yine, aşılamada dünyanın ilk 7 ülkesi
arasına girdik. Son on iki ayın ihracatı toplam 212 milyar
doları aştı. Turizm gelirlerimiz 20 milyar doları
aşarak dünyada ilk 5e girdi. Sayın Cumhurbaşkanımızla
birlikte Ceyhanda 1,7 milyarlık bir yatırımla polipropilen
ithalatımızı yüzde 20 azaltacak bir tesisin temelini attık.
IMFye göre büyüme oranı tahmini 5,7
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gürer, buyurun.
36.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
yalnız ve yaşlı kişilerin bakım hizmeti sorununa
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizde yalnız ve yaşlı
kişilerin bakım hizmeti sorunu yaşanmaktadır. Belediye ve
kamu tarafından sağlanan hizmetler vardır ancak sürekli
aynı evde kalacak, hastanede olduğu süreçte refakat edecek, belgeli,
eğitimli kişi sorunu mevcuttur. Özellikle yurt
dışından gelip ülkemizde bu alanda kayıt
dışı hizmet verenler bulunmaktadır. Huzurevleri de bir
alternatiftir, ne var ki evinde yaşayıp bakım için
başkasının desteğine dayanak duyanlar için de bir
çalışma yapılmalıdır. Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı kadrosunda istihdam edilerek, kamu kontrolünde, talebe
göre, ücretli, bu bağlamda çalışmayı isteyenler için
düzenleme sağlanmalıdır. Eğitimli, istekli, kayıtlı,
görevli, sürekli yalnız ve yaşlı kişilerin evinde
kalabilecek kişilerle hem istihdam hem yaşlılar için bir hizmet
ağı oluşturulmalıdır. Yalnız kişilerin
bakıcılarla yaşadığı sorunlar da bu anlamda
çözülecek ve yaşlılar için de bir hizmet alanı
oluşturulacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
37.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, KYK
yurtlarında kalan öğrencilerin yaşadıkları sorunlara
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Adana KYK yurtlarında kalan öğrenciler
barınma konusunda yaşadıkları sorunları dile
getirdiler. Öğrenciler Temizliğin çok önemli olduğu bu
dönemlerde odalarımıza sıvı sabun konulmuyor,
odalarımız temizlenmiyor ve maske verilmiyor, temizlik malzemelerini
bizim karşılamamız bekleniyor, bunlar bizi maddi olarak
zorluyor. Ayrıca, odalarımızda olması gereken askılar
kantinde satılıyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Yalan,
hepsi yalan bunların ya!
ORHAN SÜMER (Adana) Yurtta yapılan zamlar
zaten bütçelerini zorlarken bir de temizlik malzemelerinin ve odanın eksik
eşyalarının alınması kendilerinden bekleniyor.
On-line dersliklerimize katılmamız için yurtlarımızdaki
internet yeterli değil, çoğu öğrenci internete
bağlanamıyor. Sabahları üniversiteye kalkan ringlerin
tıklım tıklım dolu olması da öğrencilerin
coronavirüse yakalanması ihtimalini artırıyor.
açıklamasında bulundular. Tüm öğrencilerin
sağlığı için odalar düzenli olarak temizlenmeli, hijyen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Hepsi
yalan! Hepsi yalan!
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma saati: 16.18
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.38
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporuna kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 280 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeler, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Sayın milletvekilleri, 1inci madde üzerinde 3
önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Bülbül Mahmut Celadet
Gaydalı Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Antalya Bitlis Kocaeli
Nusrettin
Maçin Kemal Peköz Rıdvan Turan
Şanlıurfa Adana Mersin
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Cavit
Arı Abdüllatif
Şener İlhami
Özcan Aygun
Antalya
Konya Tekirdağ
Emine
Gülizar Emecan Süleyman Girgin
İstanbul
Muğla
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat Dervişoğlu Ayhan Erel Orhan
Çakırlar
İzmir
Aksaray Edirne
Fahrettin
Yokuş Dursun
Ataş Abdul
Ahat Andican
Konya Kayseri İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Katılamıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelerin
ilkinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Dil bilgisel düzenleme
yapılmıştır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen, Muğla Milletvekili Sayın Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yıl 1930,
cumhuriyet yeni kurulmuş. 1930 yılında Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu yayımlanıyor ve orada diyor ki,
madde 76 ve 83: Salgın hastalık nedeniyle cebri tecride tabi tutulan
meslek zanaatkârlarının kendilerinin ve ailelerinin iaşesi
Hükûmetçe ödenir. Yıl 1930 ve aradan doksan bir yıl geçiyor, doksan
bir yıl geçtikten sonra AKP iktidarının esnafa, zanaatkârlara
bakış açısı ve yıl 1930, Mustafa Kemal ve
arkadaşlarının bakış açısı.
Değerli milletvekilleri, esnaf özellikle
pandemi döneminde iktidarı göremedi yanında. Kapat. demesi kolay,
iyi de bu dükkânın kirası var, stopajı var, vergisi var,
sigortası var; ne yiyip ne içecek; ailesini, evini nasıl
geçindirecek? Bu konuda maalesef iktidar esnafı yalnız
bıraktı. Esnaf biterse, arkadaşlar, ekonomi biter, bunu
unutmayalım. Getirilen teklifle basit usulde vergilendirilen mükelleflerin
kazançları gelir vergisinden istisna tutulacak. Küçük esnaf olarak ifade
edilen ve 835 bin civarında olan bu mükellef grubunun
kazançlarının istisna edilmesiyle yıllık beyanname vermemeleri
sağlanmış olacak.
Değerli milletvekilleri, sosyal devletin
özellikle pandemi ve ekonomik kriz koşullarında vatandaşa el
açmak yerine el uzatması gerektiğini defalarca söyledik, bas bas
bağırdık ama maalesef iktidar esnafa el uzatmadı; tam
tersi, el açtı. Muhalefetin bu konularda vermiş olduğu kanun
tekliflerini niçin yok saydınız? Demokratik bir kültürün gereği
olarak neden teklifleri birleştirmiyorsunuz? Basit usulün vergi
dışı bırakılmasına bir itirazımız yok
ancak bu maddedeki düzenleme bu hâliyle eksiktir. Gelir Vergisi Kanununun
Basit usulün hududu başlıklı 51inci maddesinde kimlerin basit
usulden yararlanamayacağı açıklanmıştır. Maddenin
12nci bendinde basit usulden yararlanamayacak olan mükelleflerin belirlenmesi
için Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir. Bu kapsamda, yine Gelir
Vergisi Kanununun 51inci maddesine ilişkin olarak Bakanlar Kurulu
kararına göre, büyükşehir belediye sınırlarında
alım, satım ve imalat faaliyetlerinde bulunan mükellefler basit
usulden yararlanamamaktadır. Bu Bakanlar Kurulu kararına göre, Kütahyadaki
bir bakkal basit usulden yararlanırken Ankaradaki bakkal
yararlanamayacaktır. Başka bir ifadeyle aynı faaliyeti yapan ve
aynı iş hacmine sahip 2 esnaftan büyükşehir belediye
sınırlarında olanlar basit usulden yararlanamazken diğer
illerde olanlar yararlanabilmektedir. Bu konu dikkate alınarak mutlaka
düzenleme yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, salgının
cefasını en çok çeken kesimlerden olan esnaf ve
zanaatkârlarımızın biriken borçlarını ödeyebilmesi
için sıfır faizli altı ay geri ödemesiz ve uzun vadeli can suyu
kredisi mutlaka verilmelidir. Esnafın tek borcu vergi ve SGK primleri
değil, kapanma döneminde bankalara, tedarikçilere borçları var, çek
ve senetlerini de maalesef ödeyemedi. İşlerin yeni açıldığı
bu dönemde hem güncel vergi ve prim hem de yapılandırma
borçlarını ödemeye çalışması esnafın üzerinde
baskı yaratmaktadır. Borçlarının bir kısmını
ödeyebilmek için tüm birikimini tüketen esnafın kalanını
kısa sürede kapatması mümkün değildir. Dolayısıyla
yapılandırma başvuru süresi de yıl sonuna kadar
uzatılmalı, taksit ödemeleri de 2022 başında
başlamalıdır. Bu da esnaflarımızın bir talebidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yüzde
21,7lik büyüme olduğu söylenen bu dönemde en az 61 bin esnaf kepenk
kapatırken 2021 yılının Ocak-Ağustos aylarında
ise 48 bin şirket ve gerçek kişi ticari işletmesi de iflas
ederek kapandı. Bunun sorumlusu kim? Sizsiniz. Türkiye'de bir kriz
vardır ve bu krizin sebebi ne zincir marketlerdir ne soğandır ne
patlıcandır, sorumlusu AKPdir, tek adam sistemidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Erdoğan ne diyor? 5 zincir market
piyasayı altüst ediyor. Erdoğan her soruna bir günah keçisi buluyor
arkadaşlar. Ülkeyi yöneten kendisi ama bu pahalılığın
sorumlusu zincir marketler! Bu zincir marketleri kuran sen değil misin, bu
marketleri kuran AKPnin kurucusu değil midir? Gerçek enflasyon yüzde 40a
dayanmış, gıda enflasyonu yüzde 29; ürünler niye pahalı?
Gübre pahalı, ilaç pahalı, mazot pahalı, dolar her gün
artıyor; sorumlusu kim? CHP. Bir Cumhurbaşkanı raflardaki fiyat
artışının sorumlusu olarak zincir marketleri gösteriyor.
Dünyanın en pahalı mazotunu, elektriğini, gübresini
kullandırırsan fiyatlar da artar. Türkiyedeki krizin sebebi ne
zincir marketlerdir ne soğandır ne patlıcandır; sorumlusu
AKPdir, tek adam sistemidir, Türkiyeyi 2018de bu yönetime mahkûm edenlerdir.
Saygıyla selamlıyorum Genel Kurulu.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşülen kanun
teklifi iktidar tarafından kamuoyuna vergi reformu şeklinde
aktarılmaya çalışılsa da vergi sisteminde reform olmaktan
çok ama çok uzaktır. Vergi Usul Kanununda köklü değişikliklere
ihtiyaç vardır. Ancak AKP, sorunu temelden çözmek yerine yine geçici
pansuman düzenlemelerle sorunun üstünü örtmeye çalışmaktadır.
Görüşülen teklif, vatandaş ile idare arasında mahkeme sürecine
sebep olan bazı hususları düzenlemekle birlikte çoğunlukla
teknik konuları düzenleyen bir tekliftir. Yirmi yıllık AKP
iktidarının sonunda her alanda adına reform denilen ancak
hiçbir soruna merhem olmayan düzenlemeler ardı ardına
getirilmektedir. İktidar, artık kendi yarattığı
sorunların altında kendi ezilmektedir. İktidar, ülkemizi her
alanda reformlara ihtiyaç duyan, sistemi bozulmuş, bürokrasisi
çökmüş, adaleti yok olmuş, hukuk sistemi yozlaşmış,
dış politikası başarısız olmuş, ekonomisi
rantçılara teslim edilmiş, tarımı bitme noktasına
gelmiş, eğitimde iflas etmiş bir ülke hâline getirmiştir.
Kanun teklifinin görüşülen maddesi de
başarısızlığın ispatıdır, düzenlemeyle
basit usulde vergilendirilen yaklaşık 835 bin küçük esnafın
gelir vergisinden muaf tutulmasını öngörmektedir. Zor bir dönemden
geçen esnafımızın vergisel açıdan desteklenmesine hiçbir
şekilde karşı değiliz ancak karşı olduğumuz,
esnafın vergi veremeyecek kadar zor duruma düşürülmesidir.
Karşı olduğumuz, esnafın gelirleri düşerken hiçbir
önlem almayıp iktidarın destekliyormuş gibi görünme
çabasıdır. Karşı olduğumuz, binlerce esnaf kepenk kapatırken,
birçok esnaf geçim sıkıntısından hayatına son verirken
hiçbir şey yapmayanların bugün esnafa 150, 200 lira yarar
sağlayacak düzenlemeyi reform diye pazarlamasıdır.
Karşı olduğumuz, esnafı pandemide kapatıp, destek
vermeyip açlığa mahkûm ederken lebalep kongreler yapan, mitingler
düzenleyen anlayıştır. Esnaf kirasını ödeyemezken
esnafın gözünün içine baka baka yalnızca İstanbul Havaalanı
için bir şirkete 1 milyar euro kira desteği veren, Yavuz Sultan Selim
Köprüsüne fazladan 1,8 milyar dolar ödeyen zihniyete karşıyız.
Sonuç olarak, görüşülen teklif ne
bahsedildiği gibi esnafa destek olacak ne de ekonomiye bir katkı
olacaktır. Sorunları çözme iradesi olmayan iktidar,
kaçınılmaz son olan gidişini yavaşlatma, çok
alıştıkları saray yaşamına biraz daha devam
edebilme, geçinemeyen vatandaşın cebinden aldıkları parayla
kendi müteahhitlerinin, şirketlerinin zenginlerine zenginlik katmaya devam
edebilme çabasındadır.
Değerli milletvekilleri, özetlemek gerekirse;
kendi şirketlerinin, her devlet ihalesini alan 5li çetenin, devletin
bankalarının içini boşaltan iş adamlarının bir
kalemde milyonlarca liralık vergi borcunu silen iktidar, esnafa
vereceği katkı 150-200 lirayla sınırlı olan bir
düzenlemeyi sanki çok büyük bir iş yapıyormuş gibi
pazarlamaktadır.
Ekonomide reform, İYİ Partinin
açıkladığı Artagan gibi projelerle olur, esnafı
açlığa mahkûm edip sonra destek oluyormuş gibi görünmekle
değil. Ekonomide reform, Genel Başkanımız gibi,
esnafın dükkânına gidip, derdini dinleyip ona göre çözüm üretmekle
olur; esnafından işçisine, memurundan çiftçisine, emeklisinden
gencine refah içinde bir hayat sunmakla olur.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşımız iktidarın bu oyunlarına inanmıyor,
verdiği yetkiyi geri almak için gün sayıyor. Vatandaş biliyor ki
zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan tek adam rejiminin yaşattığı
sorunlar bitmiyor. Bu ucube partili Cumhurbaşkanlığı
sistemiyle açlığa mahkûm ettiğiniz esnaf, işsiz
bıraktığınız genç, yoksulluğa sürüklediğiniz
işçi, kimsesiz bıraktığınız emekli, enflasyona
ezdirdiğiniz memur, ekmeğe muhtaç ettiğiniz asgari ücretli,
üretemez hâle getirdiğiniz çiftçi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
ekonomik çıkmaza
soktuğunuz üretici, ölümü reva gördüğünüz madenci,
atanamadığı için ailesinin eline bakan üniversite mezunu, ilacını
karşılayamadığınız hasta, 3600 sözü verip
tutmadığınız polis, öğretmen, sağlık
çalışanı, din görevlisi, yandaşlarınıza üçer
beşer maaş verirken hakkını gasbettiğiniz EYTli,
kısaca, zor duruma düşürdüğünüz vatandaş ilk seçimde
verdiği tüm yetkiyi elinizden alıp yirmi yıllık
saltanatınıza son vermeyi sabırsızlıkla bekliyor
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge vardır, ilk
önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2nci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Turan Kemal
Peköz Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin Adana Bitlis
Ömer Faruk Gergerlioğlu Nusrettin
Maçin
Kocaeli Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
Halkların Demokratik Partisi Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurun Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 2nci maddesi üzerine
grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Maddede, sosyal medya platformları üzerinden
kazanç sağlayanlara dönük yapılan bir düzenleme bulunmakta. Bu
düzenleme genel anlamıyla olumlu olmakla birlikte, vergi adaleti
açısından ciddi sakıncalar içermektedir çünkü vergilendirme
dilimi olarak yüzde 15lik bir dilim seçilmiştir. Oysaki kamu emekçileri,
kamuda çalışan ya da işçi olarak emekçilerin
çalıştıkları dönemlerde 8inci aydan itibaren vergilendirme
yüzde 20lik bir dilim içerisine verilmektedir. Dolayısıyla, burada
bir adaletsizlik söz konusudur, bunun giderilmesi lazım. Buradaki
oranın yükseltilmesi, emekçiler üzerindeki oranın ise azaltılması,
küçültülmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, son zamanlarda
Türkiyede gerçeğe aykırı, son derece çokça, iktidar
tarafından açıklama yapılmakta. Bu açıklamaların her
biri yapıldığında, örneğin, Cumhurbaşkanının
son 11 konuşmasında dövizdeki kur artışı nedeniyle
kayıp 130 milyar dolara ulaşmış, bununla yetinilmemiş,
Türkiye, Avrupa ülkeleriyle kıyaslanmıştır. Örneğin,
Almanyada, Fransada, Hollandada kuyrukların olduğu,
insanların açlık ve sefalet içinde olduğu ifade edilmiştir.
Bunu merak ettim doğrusu, Hükûmetin başındaki insanın
doğru söylemiş olabileceğini düşünüp Avrupadaki
arkadaşları aradım, dostları aradım, dediler ki
Almanyada fert başına düşen millî gelir 55.200 dolar,
Türkiyede 9 bin dolar civarında -8 bin küsur, 9 diyelim, yuvarlak olarak
söyleyelim- Türkiyede asgari ücretle 50 kilo bile et alınamazken
Almanyada asgari ücretle 300 kilo et alınabilmekte; Türkiyede
işsizlik, resmî rakamlara göre yüzde 12, Avrupada yüzde 3, yüzde 5
arasında değişiyor ve bu işsizlik oranları döneminde
de asgari ücretli olanların aynı zamanda devletten destek
aldıkları ifade ediliyor. Ama dediler ki: Cumhurbaşkanı bu
kadar bizimle ilgilenmiş, bizi düşünmüş, buradaki
yoksulluğumuza, sefaletimize bir çözüm aramış demektir. Onun
için, bize el attığı için kendilerine teşekkür ediyoruz,
vasıtanızla bunu kendisine iletin. ve arkasından bana bir
şey anlattılar, dediler ki: Beterin de beteri var. Siz bu beterden
korunmuş olmanız umuduyla bunu da kendilerine aktarın.
2 kişi oturmuş sohbet
ediyorlarmış işleri olmadığı için olsa gerek- birisi
demiş ki: Benim dedem vardı, dedem o kadar varlıklı bir
insandı ki bir ahırımız vardı, içinde büyükbaş
hayvanları besliyorduk, hayvanları tohumladıktan sonra
hayvanları ahıra sürer öteki ucundan çıkarırdık, öteki
ucundan çıktığı zaman hayvan doğum aşamasına
gelirdi. Diğeri bunun altında kalmamak için demiş ki: Bu da
bir şey mi? Benim dedemin bir sopası vardı, bulutlar
güneşin önüne gelip güneşi kapattıklarında
uzatırdı, bulutları oradan kenara çekerdi, güneşlenir,
işi bittiği zaman da tekrar bulutu yerine götürür, koyardı.
demiş. Öteki bunun altında kalmamak için demiş ki: Peki, bu
deden bu bastonu nerede saklıyordu? Vallahi, o bastonu senin dedenin
ahırında saklıyordu. demiş. (Gülüşmeler)
Şimdi, dolayısıyla, gerçeğe
aykırı şeylere başladığınız zaman
bunları her zaman çok daha fazla abartmak, bir noktaya kadar götürmek ve
içinden çıkılmaz bir noktaya getirmek mümkün. İktidara bir an
önce gerçeklerle yüzleşmesi ve Türkiye'deki yoksulluğun, sefaletin
üzerine gitmesi ve bunun için bir çözüm aramasını tavsiye ediyorum.
Tabii, bunun için de öncelikle bugüne kadar beslediği, Türk parasına
yatırım yapın, Türk parasını koruyalım. Döviziniz
varsa paraya çevirin. derken bu şirketlere döviz üzerinden ödeme
yapılmasına karşı çıkması ve bunları bir an
önce düzenlemesi ve insanların sefalet içerisinde yaşamasına
müsaade etmemesi lazım. Eğer müsaade ederse de zaten yakın bir
zamanda kendisi gidecek, bunu yapacak olanlar yerine gelecek ve Türkiyenin
düzenini yeniden kuracaklardır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan Eklenmiştir. ibaresinin İlave
edilmiştir. ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
İzmir Aksaray Konya
Orhan
Çakırlar Abdul Ahat
Andican Hüseyin
Örs
Edirne İstanbul Trabzon
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit
Arı Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener
Antalya Muğla Konya
Emine
Gülizar Emecan İlhami Özcan
Aygun Onursal
Adıgüzel
İstanbul Tekirdağ İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyen
İYİ Parti Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 2nci maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili kanun
teklifinin 2nci maddesiyle sosyal ağ içerik üreticileri ve mobil cihazlar
için uygulama geliştiricilerin elde ettikleri gelirlerin 650 bin TLye
kadar olan kısmının banka tarafından tebligat yoluyla, bu
tutarı aşan kısım için ise beyanname verilerek
vergilendirilmesi düzenlenmektedir. Eşik değer olan 650 bin TLnin
aşağı çekilmesi vergi adaleti açısından daha uygundur
diye düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bugün burada Vergi
Usul Kanunu üzerinde konuşuyoruz. Vatandaşlarımız
tarafından bizlere iletilen, özellikle vergi dilimleriyle ilgili
yaşanan mağduriyeti dile getirmek istiyorum. Memur ya da işçi
vatandaşlarımızın maaşlarından kesilen vergi
dilimleriyle ilgili birçok şikâyet ve talep bizlere ulaşıyor.
İktidara mensup arkadaşlar her ne kadar adil bir uygulama
olduğunu söylüyor olsa da kamu görevlileri de başta olmak üzere tüm
ücretlilerin ağır bir vergi yükü altında ezildiği
gerçeği ortadadır. AK PARTİli arkadaşlar aksini söylese de
periyodik olarak yapılan toplu sözleşmelerde karar altına
alınan artışların günümüz ekonomi şartları ve
enflasyon karşısında iki üç ay içerisinde eridiği ve
özellikle kamu çalışanlarının yıl içerisinde
aylık gelir toplamları dikkate alındığında en az
2 defa vergi dilimine dâhil oldukları gerçektir. Bunun yanında,
asgari ücretli vatandaşlarımız, ağustos ayında 2nci
gelir vergisi dilimine girerek yüzde 20 vergilendiriliyorken çok yüksek
miktarlarda faiz geliri elde edenlerin vergiden muaf tutulması, iktidar
desteğiyle iş yapan şirketlerin vergi borçlarının
silinmesi Vergi Usul Kanunundaki yapısal sorunları
derinleştirmekte ve gelir adaletsizliğine yol açmaktadır.
Vergiye esas gelir dilimleri adil bir şekilde millî gelire göre artırılsın,
dilim dilim mağduriyete son verilsin, kamu
çalışanlarının aldıkları zam ve enflasyon
farkları girdikleri vergi dilimleri nedeniyle eriyip yok olmasın
istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bugün bir başka
hususu da burada arz etmek istiyorum. Malumlarınız olduğu üzere,
demokrasilerde basın, yasama, yürütme ve yargının yanında
vazgeçilmez bir kuvvettir. Bilhassa yerel basın yerel sorunların,
talep ve beklentilerin gündeme getirilmesinde hatta ulusal gündeme mal
olmasında son derece önemli bir yer tutmaktadır. Yerel
basınımız tirajın ötesinde, daha çok ilan ve reklamlarla
ayakta durmaktadır. Bu kanunun 15inci maddesi yerel
basınımızın gelir kaynaklarına önemli bir darbe
vurmaktadır. Maddeyle ilan yoluyla yapılan tebligatların belli
bir rakamı aşması durumunda idarenin internet sitesi
aracılığıyla da yapması düzenlenmektedir.
Yerel basın deyip geçmemek lazım.
Örneğin, benim şehrim olan Trabzonda 5 tanesi günlük, 10 tanesi
aylık ve haftalık olmak üzere 15 tane yerel gazete yayın
yapmaktadır. Bu gazeteler zaten zor şartlarda yayın
hayatlarını sürdürmektedir. Bu gazetelerin çalışanları
var, bu gazetelerin maliyetleri var, sabit giderleri var. Bugün itibarıyla
ülke genelinde yayın yapan yerel gazetelerin sayısı 925tir. Bu
rakam geçen yıl 1.084 idi yani bir yılda 159 yerel gazetemiz
kapanmıştır. Bu düzenlemeyle gelirlerinin bir bölümünü daha
kaybedecek olan yerel basınımız daha da kan kaybedecektir. Bu
teklifin gerekçesine göre tebligata konu olan ilanlar daha önce yerel ve ulusal
basın yoluyla yapılıyorken bundan böyle artık kurumun kendi
resmî internet sitesinde yayınlanarak hem teknolojik imkânlardan
yararlanılacak hem de tasarruf yapılacaktır. Biz teknolojinin
kullanılmasına da tasarrufa da karşı değiliz. Bize
göre bu ülkede tasarruf en yukarıdan başlamalı, devlet ve
hükûmet tasarrufta öncü ve örnek olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Araç saltanatı,
uçak saltanatı ve saray saltanatı sürerken Anadoludaki bir yerel
gazetenin yılda alacağı 8-10 bin lirayı tasarruf diye
sunmak abesle iştigaldir. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti yerel
basın ilanlarını keserek mi tasarruf yapacaktır? Bize göre
vergi idaresi ilanlarını hem kendi internet sitesinde
yayınlasın hem de yerel ve ulusal basında yayınlatsın.
Böylece hem ilan birçok platformda yayınlanmış olsun hem de
bilhassa yerel basınımızın önemli bir gelir
kaynağı kesilmesin.
Yerel basın yaşasın, ulusal
basın yaşasın, demokrasi rahat bir nefes alsın diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur) Hüseyin Hocam, bir
konuştun kara maddeyi çektiler.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili
Sayın Onursal Adıgüzel
Buyurun Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 2nci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
2nci madde, sosyal medyada içerik üreticilerinin
elde etmiş olduğu kazançların vergilendirilmesini içeriyor, biz
de bunu olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz. Öncelikle bunu
söylemek isterim. Ama tabii ki sosyal medyada kazanç elde edenler de diğer
vatandaşlarımızın aynı sorumluluğunu almak zorunda
ve vergi ödeme yükümlülüğündeler.
Vatandaşın ödevi, vergi ödemek. Peki,
devletin ödevi ne? Devletin ödevi, bir: Verginin adil bir şekilde
dağıtılmasını sağlamak. İki: Toplanan
vergilerin nasıl harcandığının hesabını
vermek.
Hesap vermek dediğimizde, Adalet ve
Kalkınma Partisinin on dokuz yılda en sevmediği iş hesap
vermek, onların lügatinde hesap vermek yok. Zaten Sayın
Cumhurbaşkanı da Bu tür şeylerin hesabını vermeye
zamanımız yok. diyor. Bilemem, zamanınız mı yok,
işinize mi gelmiyor, bunu 83 milyona havale ediyorum.
SALİH CORA (Trabzon) 19 seçimdir hesap
veriyoruz Onursal Bey ya.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Ama diğer
taraftan, eğer vatandaştan, halktan, adaletten korkmuyorsanız
Her şeyin hesabını veririz. diyorsanız hodri meydan!
SALİH CORA (Trabzon) Kaç seçimdir hesap
veriyoruz ya.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Buradan soruyorum: 128
milyar dolar nerede? Tekrar soruyorum: 128 milyar dolar nerede? (CHP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Merkez Bankasında.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, şu yasayı bir reform olarak anlatıyorsunuz.
Tabii, saraydan gelen her talimat sizin için bir reform, bunu görüyoruz. Ama
alelacele hazırlanmış, günü kurtarmaya odaklanmış, hiç
bir yapısal değişiklik içermeyen bu teklifi eviriyorum
çeviriyorum, şaştım kaldım, burada bir reform göremiyorum.
Sadece bir gerçeklik var ortada, saraydan talimat geliyor, Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekilleri muhalefete dayatıyor. Bu da bir
gelenek hâline geldi.
Değerli arkadaşlar, beşer şaşar
ama arşiv yanılmaz. Bir yıl, bir buçuk yıl önce bir sosyal
medya yasa teklifi getirdiniz, ortağınızın gazını
almak için de bir gecede geçirdiniz. Ne çıktı ortaya? Bir yıl
sonra Beceremedik, yeniden dezenformasyonla ilgili bir sosyal medya yasa
teklifi getirmek zorundayız. dediniz. Şimdi, biz söylemiştik
diyeceğim, bir buçuk yıl önce dedik ki: Gelin, Dijital Mecralar
Komisyonu kurulmuş, bu meseleyi komisyonda çalışalım, yeni
yasama yılında çözelim. Hayır, biz çözeceğiz. dediniz.
Bildiğiniz yanıldığınıza yetmedi, bugün yine
çıktınız Sosyal medyada dezenformasyonla mücadele için yeni bir
sosyal medya yasası getiriyoruz. diyorsunuz. Önce eteğinizdeki
taşları dökeceksiniz, Genel Başkanınızın yalan
yanlış bilgileri yaymasını engelleyeceksiniz. Ne dedi Cumhurbaşkanı?
İngilterede 100 sterline aşı var. dedi. Daha geçen hafta
Cumhurbaşkanı Almanyada, Fransada ekmek bulamıyorlar.
diyordu. Kapıda vatandaş kumanyaları kapmak için yarış
içinde.
Yine, çıktı Sayın
Cumhurbaşkanı dedi ki: Almanyada, Fransada benzin yok.
SALİH CORA (Trabzon) İngilterede benzin
istasyonlarındaki krizi biliyor musun? Hadi cevap ver buna.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Ya, aklımızla
dalga mı geçiyorsunuz? Her gün zam yapıyorsunuz, vatandaşın
cebinde benzin alacak para yok, zaten benzini koyacağı arabası
da yok.
Değerli arkadaşlar, yine, bir buçuk
yıl önce yeni bir yasa teklifini savunurken şundan bahsettiniz,
dediniz ki: Unutulma hakkı çok önemli bir hak. Biz vatandaşın
unutulma hakkını çok önemsiyoruz. Biz de bakalım altından
ne çıkacak dedik, bir yıl içinde anladık altından ne
çıktığını. Yandaşın
yolsuzluklarının ve usulsüzlüklerinin üstünü kapatmak için,
unutulması için bu yasa çıkmış. Biz yine şunu
söylemiştik bütün muhalefet olarak: Bakın, gelin, milletvekillerini,
siyasileri, yöneticileri bu kapsamın dışında tutalım.
Yine anlamazlıktan geldiniz. Geldiğimiz nokta da ne oluyor biliyor
musunuz? Medya Araştırmaları Derneği bir
araştırma yayınladı, diyor ki: İçeriklerin
kaldırılmasıyla ilgili en çok talep iki başlıktan geliyor.
Hiç şaşırmayacaksınız söyleyince: Birinci talep,
yolsuzluk ve usulsüzlük; ikinci talep de görevin kötüye kullanılması.
Yine, İfade Özgürlüğü Derneği bir
rapor hazırlamış. Ben de bir iki örnek derledim çünkü Adalet ve
Kalkınma Partililer yalanlamayı çok severler, gerçek örnekleri
görsünler istiyorum. AKPli İBB Meclis üyesinin birçok belediye ile kamu
kurumundan ihale aldığının iddia edildiği haberler
engellenmiş. Beykoz ve Tuzladaki ihaleler AK PARTİlilerin
şirketlerine haberi. Niye engellediniz bunu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Yine, başka bir
haber: Çok sayıda kamu ihalesi AKPli Arolun Müdür
Yardımcısı olduğu şirkete verilmiş. Haber bu.
Yine, çok önemli bir haber, başka bir haber, bu
da engellenmiş. Soylunun kuzeni 15 TLlik ürünü SGKye bin TLye
satmış. Ben bundan rahatsız olurum, bu haberlerin
engellenmesini değil, araştırılmasını öneririm
eğer iktidar partisi milletvekili ve yöneticisi olsam. Geldiğimiz noktada
siz aslında Biz dezenformasyonla mücadele edeceğiz,
vatandaşın unutulma hakkını koruyacağız. derken
aslında kolektif hafızanın yok edilmesine sebep oluyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, biz her fırsatta
söylüyoruz. Biz, otosansür ve sansür getirecek düzenlemelerin
karşısında oluruz ama bunun dışında eğer
gerçekten samimi bir şekilde düzenlemeler yapmak istiyorsanız bu
Meclisin bütün partilerini çağırın, hep birlikte
çalışalım, dezenformasyonla da mücadele nasıl olur
gösterelim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.13
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek
üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Tacikistan Cumhuriyeti
Temsilciler Meclis Başkanı Mahmadtoir Zokirzodaya "Hoş
geldiniz." denilmesi
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Tacikistan Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi Başkanı
Sayın Mahmadtoir
Zokirzoda Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir,
kendilerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu adına Hoş
geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Erel Fahrettin
Yokuş Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Aksaray Konya İzmir
Orhan Çakırlar Abdul
Ahat Andican
Edirne İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit Arı Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener
Antalya Muğla Konya
Emine Gülizar Emecan İlhami
Özcan Aygun
İstanbul Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen İYİ Parti Konya Milletvekili Sayın
Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
3üncü maddesinde tarımsal destekleme ödemelerinin gelir vergisinden
istisna tutulması öngörülüyor ve doğru bir karar. Çoğu çiftçinin
şahsi tapusu yoktur, hisseli tapuya sahiptirler. Hisseli tapuya sahip olan
çiftçilerin sorunları mahkemelerde yıllardır çözüm
beklemektedir. Ülkemizde yaklaşık 9 milyon hektarlık tarım
alanında intikal işlemleri ve ecrimisil sorunu yüzünden çiftçiler
hibe desteklerinden yararlanamıyorlar. İntikal için bir araya
gelemeyen ve bu olumsuzluklara rağmen ekim yapmayı sürdüren
çiftçilere kolaylık sağlanmalıdır. 9 milyon hektar
tarım alanına ekim yapan çiftçiler, yaşanan bir afet karşısında
sigorta yaptıramadığı için mağdur oluyorlar, hiçbir
destek alamadıkları hâlde toprağı işleyen çiftçilerin
de tespiti yapılmalı, şartları
kolaylaştırılmalı, Çiftçi Kayıt Sistemine
alınmalı, hibe desteklerinden ve sigortadan faydalanmaları
sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, özellikle Akdeniz
Bölgesi'nde seracılık yapan çiftçiler Millî Emlakin yüksek miktarda
kiraya çıkardığı arazilerin fiyatlarını
karşılayamıyorlar, bu çiftçilerimiz ecrimisil
karşılığında ekim ve dikim yaparak üretmeye devam
ediyorlar. Olumsuz hava koşullarının etken olduğu bölgede yaşanan
bir felaket nedeniyle hasarı karşılanamayan çiftçiler zarara
uğruyorlar. Özellikle sera bölgeleri için çiftçilerin desteklenmesi ve
Millî Emlakin kira fiyatlarını düşürmesi gerekmektedir.
TARSİM de sigorta konusunda bu çiftçilere destek olmalıdır. Hisseli
tapuya sahip olan, intikal yapamayan çiftçilerimiz zor durumda. Bu
çiftçilerimiz toprağı işliyor, ekiyor, dikiyor, üretim
yapıyor. Üreten çiftçilerimize gereken kolaylıkların
sağlanacağı düzenlemelerin yapılması elzemdir.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz maddede, yaklaşık 3 milyon civarında çiftçimize
600 milyon liralık, tabiri caizse, vergi indirimi geliyor ya da
verdiğimiz desteklerden artık vergi almayacağız. Herhâlde
bu durum dünyada bir başka eşi benzeri olmayan bir şey. Devlet
hibe veriyor, para veriyor ama verdiği parayı bir kazanç gibi görüp
gelir vergisi kesiyordu. Bu yanlıştan dönmeniz doğrudur,
doğru olduğunu kabul ediyoruz.
Ancak, iktidar olarak yanlışınız
nerede? 2006 yılından bu yana yani 5488 sayılı Yasayı
çıkardığınız, 21inci maddesine koyduğunuz
Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe
kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden
ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az
olamaz. maddesini on beş yıldır çiğniyorsunuz. Kendi
çıkardığınız kanunu çiğneyerek şu ana kadar
yani on beş yılda çiftçilerimize vermeniz gereken 222 milyar
lirayı vermediniz, tabiri caizse gasbettiniz ve şu anda biliyor
musunuz, çiftçilerimizin Ziraat Bankasına, özel bankalara, hatta
diğer tüccara, Tarım Krediye toplam borcu da aşağı
yukarı bu miktarda. Eğer siz çiftçinin hakkını on beş
yıldır kendi koyduğunuz kanunu çiğneyerek elinden
almasaydınız bugün Türk çiftçisinin hiçbirinin borcu olmayacaktı,
hiçbir çiftçi icralık olmayacaktı, traktörüne el konulmayacaktı.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Ama siz
adalette, hukukta, ayrımcılıkta sınır
tanımadığınız için kendi koyduğunuz kanunu,
yasayı on beş yıldır çiğniyorsunuz ve geliyorsunuz
burada bir de diyorsunuz ki: Biz çiftçiyi çok seviyoruz. Haydi oradan!
Çiftçiyi seven, emeği seven, nasırlı elleri seven
hakkını yer mi, hukukunu çiğner mi? Ama siz bunu
yapıyorsunuz.
Başka bir şey daha yapıyorsunuz, ne
yapıyorsunuz biliyor musunuz? Vergi kaçıran, vergisini zamanında
vermeyen 17 tane şirketin
Kim bunlar, TÜVTÜRK; kim bunlar, Exsa Export;
kim bunlar, meşhur Cengiz Holding.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Yahu, bu kadar
vicdansızlık nasıl olur, bu kadar ayıbı nasıl
işlersiniz. 3 milyar 106 milyonluk vergi kaçağı var ve bu yüzden
17 tane şirketin vergi cezası var. Ama siz ne yapıyorsunuz? 3
milyar lirayı siliyorsunuz, almaktan vazgeçiyorsunuz, yüzde 97,5unu
siliyorsunuz, sadece yüzde 2,5unu alıyorsunuz. O zaman çiftçinin faiz
borçlarını niçin silmiyorsunuz, emeklinin faiz borçlarını
niye silmiyorsunuz, işçinin, memurun faiz borçlarını, vergi
borçlarını niye silmiyorsunuz? Sizin vicdanınıza ne oldu,
size ne oldu ya kardeşim! Niye bunu yapıyorsunuz? İşte bu
çirkin tablo size yeter. 17 şirketle beraber inşallah yok olur
gidersiniz. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Tekirdağ Milletvekili Sayın İlhami Özcan
Aygun.
Buyurun Sayın Aygun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Vergi Usul Kanunuyla ilgili teklifin 3üncü maddesi üzerine
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları
başında bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Aynı zamanda, cumhuriyetimizin kalbi
Ankaranın başkent oluşunun da 98inci yılını
kutluyorum.
Evet, maddeyle, Tarım
Bakanlığının çiftçinin üretim yapması için
verdiği tarımsal desteklerden ve belediyelerin yaptığı
her türlü destek ödemelerinden gelir vergisi kesintisini
kaldırıyorsunuz. Bugüne kadar çiftçilerimizden kesmiş
olduğunuz vergi kesintilerini de paralarını da nasıl iade
etmiyorsunuz, onu da merak ediyorum. Bir an evvel de o paraları iade
etmeniz gerektiğini ifade ediyorum.
Çiftçi yıllardır mağdur. Devletin
kendi verdiği tarımsal destekten kendi eliyle vergi kesmesi de akla,
vicdana sığmıyor. Çiftçi yıllarca feryat figan etti,
kapımıza geldi, kör, sağır, dilsiz oldunuz ne bizim ne
çiftçimizin sesine kulak verdiniz. 5li çetenin borçlarını silerken
çiftçiye verdiğiniz desteklerden ise vergi aldınız. Oysa,
çiftçinin üretimde kalması için verilen destekten vergi almak
tarımsal desteklemenin amacıyla tamamen çelişmektedir. Bu,
üretimde devamlılığı engellemektedir. Yıllardır
mazot desteği, gübre desteği fark ödemelerinden yüzde 4 kestiniz, süt
desteğinden ise yüzde 2 kestiniz. Çiftçinin mağduriyetini gidermek
için 3 Eylül 2020 tarihinde evet, 3 Eylül 2020 tarihinde tam bir yıl
önce vermiş olduğum yasa teklifi işte burada. Siz bunu
görmediniz, Plan ve Bütçe Komisyonundan tali komisyon olan Tarım
Komisyonuna geldi. O günden bugüne kadar işte, durdu ve ne zaman,
Şanlıurfalı Ali Maktele Efendi mahkemeye gittikten sonra
Şanlıurfa Vergi Mahkemesi reddetti
Ama Danıştay
vermiş olduğu kararda dedi ki: Çiftçinin desteklemelerinden stopaj
kesilemez. Ta ki Danıştaya kadar
Şimdi soruyorum: Neden
mahkemeyi beklediniz? On beş yıldan beri çiftçilerimizden kesmiş
olduğunuz o tarımsal desteklerden stopajları bir an evvel iade
edin diyoruz.
Yine, bakınız, Tarım Kanunu'na göre
tarımsal desteklerden 2006dan bugüne kadar biriken çiftçimizin
alacağı 222 milyar 621 milyon lira. Ben şimdi buradan tüm
çiftçilerimize sesleniyorum, diyorum ki: Çiftçi kardeşim,
Danıştaya git, hakkını ara, Tarım Kanunundan
hakkını AKP vermez ancak Danıştay verir. Nasıl?
Tarımsal desteklerdeki stopajı hak ettiysen kanundan gelen
hakkını da yine mahkemelerden hak edeceksin, bir an evvel davanı
aç.
Sayın Başkan, değerli vekiller; evet,
getirdiğiniz teklif yerinde ama eksik bir düzenleme. Tarımsal
desteklemelerden vergi kesintisinin kaldırılması yetmez; bunun
için değişiklik önergesi verdik, Geçmişte çiftçiden
aldığınız vergilerin de parasını iade edin.
diyoruz. Desteklemelerin dışında yine bir kanun teklifimiz var
-tarımsal desteklere, traktörüne, ekipmanına haciz konulamaz ama siz çiftçimizin
üretim kaynaklarının hepsine haciz koyuyorsunuz- o kanun teklifini
bir an evvel getirelim, hep beraber çiftçimizin ürünlerini işleyeceği
ekipmanlardan ve desteklerden haczi kaldıralım diyorum.
Yine, bakınız, Sayın Komisyon, Plan
ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde -ya, siz bizi aptal yerine koyuyorsunuz,
evet- 3 milyon çiftçi. dediniz, evet; 600 milyon lira da katkı
sağladığınızı söylüyorsunuz. Ya, hadi gidin
oradan! İşte, Tarım Bakanlığının
kaynakları burada; en yüksek çiftçi sayısı 2003te 2 milyon 760
bin, bugün ise Tarım Bakanlığının 2021de vermiş
olduğu tarımsal destek alan çiftçi sayısı 2 milyon 103 bin
arkadaşlar. Siz kiminle dalga geçiyorsunuz? Anladık, TÜİK
rakamları süslüyor, aynı, sizler de süslemişsiniz; 3 milyon
çiftçiye 600 milyon lira bağışlamışsınız,
rakam 2 milyon. Ya, arkadaşlar, saymayı da mı unuttunuz? Evet,
işte, gerçekler ortaya çıkıyor.
Arkadaşlar, gelin, bir an evvel çiftçimizin
yanında olalım diyoruz.
Sayıştaya bile sizin
yanlışlarınızı bulmaktan artık gına geldi.
Bizler de sizin yanlışlarınızı bulmak için mücadele
ediyoruz.
Atatürk Sakarya düşerse Ankara ve Türkiye
düşer. demişti, ben de diyorum ki: Çiftçi düşerse, milletimiz
düşer. Gıda fiyatları aldı başını gitti,
dolar uçtu. İşte, gübre fiyatı ortada; üre gübresi olmuş
6.850 lira, DAP gübresi 7.150 lira. Çiftçi nasıl üretim yapsın? Demek
ki seneye gıda fiyatlarında en az yüzde 100 artış var.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ iktidarına sesleniyorum:
Aklınızı başınıza alın diyorum;
ithalatı bırakın, yabancı çiftçileri değil, kendi
çiftçinizi destekleyin.
İşte, hasat dönemi, mısır
hasadı var ama ortada taban fiyat yok, TMO ise dışarıdan
fiyat araştırması yapıyor. Sen önce çiftçinin kendi ürününü
almayı taahhüt et, ona taban fiyatı ver, dışarıyı
bırak. Nasıl ayçiçeğinde, buğdayda, arpada
yaptıysanız, şimdi de mısır çiftçisini küstürmeye
bakıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Ve
geldiğimiz noktada, bakınız, 2002 yılının toplam
ithalatının yüzde 3,89u tarım ithalatıyken 2020ye
geldiğimizde ise bu rakam yüzde 7ye ulaşmış, demek ki
nereden baksanız yüzde 78lik bir artış var. Bu da AK PARTİ
iktidarlarının tarımı uçurduğunun göstergesi.
Uçurdunuz tarımı, evet, yüzde 78, çiftçimizi de
ithalatımızı da coşturdunuz.
Geldiğimiz noktada bu şekilde tarım
sürdürülemez. Bir an evvel gübre, mazot ve ilaçla ilgili, çiftçinin üretimde
kalması için acil olarak çiftçiye can suyu verin.
Bakınız, geçtiğimiz hafta sonu
İzmir Bayındır Fırınlıdaydık Tarım
Krediden satılık köy tabelası verdiler bize, Tarım
Krediden satılık köy. Ayın 20sinde çiftçinin malını
satıyorlar. Yazıktır, günahtır, çiftçinin malını
satarsanız bu çiftçi nasıl üretim yapacak? İşte, buradan
sesleniyorum: Bir an evvel çiftçimizin Ziraat Bankasına, Tarım Kredi
Kooperatiflerine ve diğer bankalara olan borçlarını
yapılandırmamız gerekiyor. Gidip 5li çetenin değil, üretenin,
efendinin borçlarını yapılandıralım, faizlerini
silelim, onun önünü açalım diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyor, yüce Meclise
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Aygun.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan ve ibaresinin
ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Mahmut Celadet
Gaydalı Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Mersin Bitlis Kocaeli
Nusrettin
Maçin Kemal Peköz
Şanlıurfa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Halkların Demokratik Partisi Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan
Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; size önce şöyle bir kitap
tanıtımı yapayım. Kitabın adı:
Agroekoloji-Başka Bir Tarım Mümkün. Kapağında bu
yazıyor. Bu, dünyanın muhtelif alanlarında endüstriyel
tarımsal uygulamalara karşı tamamen doğadan yana olan -tamamen
organik demeyeceğim çünkü o kavram da iyice kirlendi- tamamen
doğanın kendisini onarması temeline dayalı bir
tarımsal üretim modeli. Bu model aynı zamanda küresel
ısınmanın, iklim değişikliğinin, istihdam
azlığının, sistemin yaşamış olduğu krizlerin,
vesair sorunların da çözümü olarak gösteriliyor. Ben okumanızı
öneririm, iyi bir akademik kadro bunu çalışmış, bunu buraya
koyayım. Konuşmamın ilerleyen kısımlarında zaten
bununla rabıtasını kuracağım.
Şimdi, devletin en önemli
alametifarikalarından bir tanesi vergi toplamak, bu biliniyor. Hatta
antropolojik olarak devletin, devlet öncesi toplumlardan en önemli ayrım
noktalarından bir tanesinin vergi toplamak olduğu söylenir. Ne zaman
ki bu vergi toplama hadisesi de süreğen, sistematik bir durum arz ederse
orada artık devlet iyice kurumsal bir yapıya kavuşur ve modern
devlet ortaya çıkar. Ya, şimdi, bu böyle tabii de ama bazı
şeyler var, yani sizin vergiyi nasıl
topladığınız, kimden topladığınız,
hangi yöntemlerle topladığınız, ne zaman
topladığınız, nasıl topladığınız
-uzatmak mümkün- sizin devletinizin de karakterini ya da
iktidarınızın karakterini ortaya koyar.
Şimdi, burada, bu 3üncü maddede çiftçilere
verilen desteğin vergiden muaf olduğuna ilişkin bir düzenleme
var. Aslına bakarsanız yani bana çok zül geliyor bu konuda
konuşmak. Şundan zül geliyor: Yahu, kardeşim, şimdi, bu
memleket bir affedilen vergiler cenneti hâline dönüşmüş, hatta
sermaye kesiminin görülmeyen vergileri
İşte, Panama belgeleri açıklandı.
Burada iktidarın destek kıtası hâline gelmiş birtakım
firmaların kaçırdığı paralar, yasal olarak
kaçırdığı paralar, bunların vergi
takibatının yapılmaması, bunlardan vergi
alınmaması moda adıyla 5li çete denilen bu ekibin üst üste
affedilen vergileri
Şimdi, bunları insan düşündüğünde böyle
çıldırası geliyor bazen. Oraya yazılmış,
desteklerden vergi alınmayacak. Ya, alıyorsan zaten ayıp, bu
zaten olmaz, olacak bir şey değil. Bu zamana kadar ne yazık ki
oluyordu. Yani bir tarafta böylesine olağanüstü bir vergi refahı
sağlanmışken birilerine diğer taraftan verginin kahir
ekseriyetinin yoksulların sırtından karşılanıyor
olması çok utanılacak bir hadise ve çok ahlaksızca bir hadise
aynı zamanda. Şimdi, bakın, bunu niye söylüyorum? Yahu, vergi
toplamak devletin insanlardan para alması falan değildir, vergi
toplamak aynı zamanda devletin olmazsa olmaz fonksiyonlarından bir
tanesi olan servetin dağıtımı ve yeniden
dağıtımı fonksiyonuyla da alakalıdır. O nedenle,
işte, vergiyi kimden aldığınız ve nasıl
aldığınız devletin karakterini belirler. Bu aynı
zamanda sosyal refaha değgin bir şeydir, aynı zamanda devletin
önceliklerini yani iktidarı yöneten elitin, iktidarı yöneten
sınıfın önceliklerini gösteren bir hadisedir. Yani mevzuya bu
zaviyeden bakıldığında bu teklif, alabildiğine,
vatandaşı, onun da en alt gelir grubuna dâhil olanları
söğüşleme teklifi gibi görünüyor; görünüyor değil, öyle. Yoksa
bu, bu şekilde olmazdı yani vergi adaleti diye kastedilen
şeyin kazanca göre olmasının gerekli olduğu
Ya, hadi bunları geçtim, asgari ücretten
aşağı yukarı 500 lira vergi kesiliyor ve bu, çok ayıp
bir şey gerçekten, çok ayıp bir şey. Şimdi, ondan sonra da
ne bekliyoruz? İşte, bütün bu vergi adaletsizlikleri üst üste
konulduğunda, bütün bu sıkıntılar ortaya konulduğunda
yani bu teklifin bir reform niteliği
taşımadığını, bunun sosyal adaleti
sağlamakla uzaktan yakından alakasının
olmadığını; vergiyi tabana yayan, çok kazanandan çok, az
kazanandan az mantığına hizmet etmeyen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Söz talebiniz var mı?
RIDVAN TURAN (Devamla) Evet, lütfen.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla)
tam tersine, bu
eşitsizliği yani sınıflar arasındaki bu gelir
dağılımı eşitsizliğini daha da
derinleştirecek bir niteliği haiz olduğunu görüyoruz.
Şimdi, bu, çiftçilikle ilişkilendirilmiş. Ya, bugün çiftçilerin
40 milyon dönüm civarında toprağı haczedilmiş durumda, 220
milyar lira civarında da çiftçi borcu söz konusu. Şimdi, bu devasa
sorunu çözmeden
Gerçi geçtiğimiz aylarda bir teklif geldi, buradan geçti
ama onun da çiftçinin borçlarına, derdine derman olacak hiçbir
tarafının olmadığını bir kez daha ifade etmek
istiyorum.
Hâl böyle iken bu çiftçi borçlarını temel
almayan, çiftçilerin, özellikle kırsalın yeniden
yapılanmasını ve kalkınmasını hedef almayan bir
vergi mevzuatının zerreyimiskal kadar memlekete bir hayrı
olmayacak. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde aynı mahiyette 2 önerge
vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Erkan Akçay Mehmet Doğan Kubat
Denizli Manisa İstanbul
Osman
Boyraz Zülfü
Demirbağ
İstanbul Elâzığ
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Erel Orhan
Çakırlar
İzmir Aksaray Edirne
Abdul
Ahat Andican Fahrettin
Yokuş Şenol
Sunat
İstanbul Konya Ankara
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN İlk önerge için gerekçe lütfen.
Gerekçe:
Önergeyle birden fazla takvim yılına
sirayet eden inşaat ve onarım işlerinde işin bittiği
yıl tespit edilen gelirin beyanının verilme zamanının
değiştirilmemesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden İYİ Parti Ankara Milletvekili Sayın
Şenol Sunat.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, Ankara millî mücadele demek, Ankara
bağımsızlık demek, Ankara cumhuriyet demek. Cesur
yüreklerin, isimsiz kahramanların Anadolunun her köşesinden
akın akın Ankaraya geldiği, işgal altındaki
vatanın kurtulması için yeminler ettiği, bir olmanın,
taşın altına yüreklerini koymanın heyecanını
yaşadığı ve Türk milletinin yeniden dirilişinin,
ölümüne direnişinin destansı şehri Ankara. Başkentimizin
98inci yılı kutlu olsun. Bu vesileyle başta cumhuriyetimizin
banisi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı,
minnet ve rahmetle anıyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, üzerinde
konuşmakta olduğumuz 4üncü maddenin çekilmesini bir kere daha bu
kürsüden sizlere tekrar etmek istiyorum çünkü önergemiz o şekilde. Genel
anlamda -inşallah çekersiniz- vergi reformu olarak sunduğunuz bu
teklifin sadece tek mükellefler ile idare arasındaki bazı teknik
konuları içerdiği ortada. Şunu söylemek isteriz ki: Bu, bir
vergi reformu değil; bu, kamuoyunu aldatma yoluyla günübirlik alınan
kararları ortaya koyan bir teklif mahiyetindedir. Bu teklif, vergi
sistemimizdeki yapısal sorunları maalesef çözmemektedir.
Vergilendirme ilkeleri olan genellik, eşitlik, adalet, mali güce göre
vergilendirme ilkelerini yirmi yıldır yerle bir ettiniz.
Oluşturulan imtiyazlı sınıf servetlerine servet katarken
diğer taraftan emeğiyle geçinmeye çalışanlar, siftah
yapamayanlar, esnaf, ticaret erbabı, üretmeye çalışan
işletmeler, sanayiciler, çiftçiler, geniş halk kitlesi vergiler
altında ezilmektedir; yirmi yılın bilançosu budur.
Evet, sayın milletvekilleri, tevkif suretiyle
toplanan gelir vergisinin çoğunluğunu ücretlerden kesilen vergiler
oluşturmaktadır. Analiz edildiğinde birçok gelir vergisi
mükellefinin beyan ettiği aylık kazancın asgari ücretten
düşük olduğu görülmektedir. Yani bu ülkede milyonluk dairelerin,
villaların, lüks otomobillerin, yatların, katların sahipleri,
yurt içinde, yurt dışında tatiller yapanlar asgari ücretliler
midir? Bu durum vergi adaleti bakımından ne kadar kötü bir performans
sergilendiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bir asgari ücretli,
brüt ücreti olan 3.577 lira üzerinden yapılan kesintilere ilave olarak
harcamaları üzerinden ödediği dolaylı vergiler de dikkate
alındığında yaklaşık gelirinin üçte 1ini vergi
olarak ödemektedir.
Değerli milletvekilleri, verginin de vergisini
ödeyen gelir düzeyi düşük insanlar neredeyse nefes alırken bile vergi
öder hâle gelmişlerdir. Aynı zamanda harcama vergileri fiyatlar
üzerinden alınması nedeniyle fiyatların artmasına sebep
olmuş ve tam rekabet koşullarını da zedelemiştir.
Lüks, sağlığa ve çevreye zararlı malları
vergilendirmek ve gelir adaleti sağlamak gerekçesiyle çıkarılan
özel tüketim vergisi, vergi adaletsizliğinin en önemli araçlarından
biri hâline gelmiştir. Pırlantadan, lüks yat ve teknelerden,
kürklerden alınmayan tüketim vergisi, çocuk mamasından çocuk bezine
kadar tüketim malzemelerinden alınıyor. Geleceğimiz olan
çocuklarımızın daha iyi bakıma ve gelişimi için
harcanması zorunlu ihtiyaç maddelerinde vergiyi sıfırlamayı
düşünmüyor musunuz? Köylünün, çiftçinin kullandığı mazottan
özel tüketim vergisini kaldırmayı düşünmüyor musunuz? Ama
inşallah İYİ Parti iktidarında köylümüzün, çiftçimizin
kullandığı bu mazottan özel tüketim vergisini de kaldıracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Tamamlıyorum.
Şimdi, sayın iktidar milletvekillerine
buradan sesleniyorum: Rantları çok seven iktidara bir önerimiz
olduğunu ifade etmek istiyorum. Faiz lobisine vergiyi
sıfırlayıp mağlup oldunuz ama kendinizi göstermeniz için
bir fırsat sunuyoruz. Hadi, hep birlikte imar planı
değişikliğine dair değer artış vergisi getirelim,
ne diyorsunuz? Birçok gelir, kazanç, harcamalar üzerinden vergi
alınırken emeksiz edinilen imar rantlarından vergi
alınmaması büyük bir çelişki değil mi? Rant ekonomisinden
üretim ekonomisine dönüş için de önemli bir adım
olacağını buradan bir kere daha vurgulamak istiyorum. İmar
rantlarının vergilendirilmesi aynı zamanda kamu gücünün kötü
yönde kullanılarak kişi ve kurumlara haksız kazanç
sağlanmasının önünde önemli bir bariyer olacaktır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece, kabul edilen
önerge doğrultusunda 4üncü madde teklif metninden
çıkartılmıştır. Bir
karışıklığa mahal vermemek adına teklifin
görüşmelerine mevcut madde numaralarından devam edeceğiz. Madde
numaraları Başkanlığımızca kanun metninin
yazımı sırasında teselsül ettirilecektir.
5inci madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Cavit
Arı Abdüllatif
Şener İlhami
Özcan Aygun
Antalya Konya Tekirdağ
Süleyman
Girgin Emine Gülizar Emecan Lale Karabıyık
Muğla İstanbul Bursa
MADDE 5- 193 sayılı Kanunun 46 ncı
maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi yürürlükten
kaldırılmış, fıkrada bulunan "Bu usulde
vergilendirilenler, ibaresi "Kazançları bu usulde tespit edilenler,
şeklinde, üçüncü fıkrasında bulunan "Basit usulde
vergilendirilen ibaresi "Kazançları bu usulde tespit edilen
şeklinde, beşinci fıkrasında bulunan "göre
vergilendirileceği, ibaresi "tabi olacağı, şeklinde,
altıncı fıkrasında bulunan "edilenler hiçbir suretle
basit usulde vergilendirilmezler. ibaresi "edilenlerin kazançları
hiçbir suretle basit usulde tespit edilmez." şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Bursa
Milletvekilli Sayın Lale Karabıyık.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; şimdi yine 64-65
maddelik bir vergi teklifiyle karşı karşıyayız. Bunu
algı yönetimiyle aslında bir vergi reformu olarak görmek son derece
yanlış, bu algıyı yaratmak yanlış. Çiftçiye
yılda 200 lira vergi geliri sağlayacak, bir fayda sağlayacak.
Bir taraftan basit usule bir istisna getiriliyor ama bunun da zaten tüm vergi
gelirleri içerisinde binde 1 payı var. Hani, bunlarla bir vergi reformu
olmaz ancak kanun teklifinin gerekçelerine baktığımız zaman
gerekçelerinde aslında gerçek ihtiyaçları yazıyor ama maddelerde
gerçek ihtiyaçlara çözüm olacak hiçbir şey yok ya da yeterli seviyede yok.
Yalnız şunu hemen ifade edeyim: Amaçlar ve hedefler
kısmında Verginin tabana yayılması. diyor. Tabana yaymak
değil, vergi tabanını genişletmek olarak düşünmek lazım.
Zaten ücret geliri az olanın üzerinde vergi yükü daha fazla.
Şimdi, ne denmişti? Kurumlar vergisi ve
gelir vergisi bir yerde birleştirilecek, adil bir vergi reformu
yapılacaktı. Ama bunların hiçbirisi maalesef olmadı.
Kanun teklifi 7si vergi kanunuyla ilgili -1i de
diğer kanunlarla ilgili- 8 maddede, 8 kanunda değişiklik
getiriyor aslında. Şimdi, şunu düşünelim: Adil bir vergi
reformunun olması için öncelikle rantiye sınıfının
korunduğu ama üreticinin ve asgari ücretlinin cezalandırıldığı
bir vergi sisteminin olmaması gerekiyor. Bu, son derece yanlış.
Eğer bu hatalar düzeltilirse ancak vergi reformundan söz edilebilir.
Mesela brüt 3.577 lira alan asgari ücretli vatandaş ağustos ayı
geldiğinde yüzde 20lik vergi dilimine hemen giriyor ama bir taraftan
kentsel rantlardan vergi alınmadığı gibi vergisiz cennetlere
vergisiz olarak bir yığın paranın
kaydığını da biliyoruz.
Bir taraftan Anayasanın amir hükmünü
hatırlayalım. Ne diyor? Mali güce göre vergilendirme; çok kazanandan
çok, az kazanandan az. Ama maalesef bizde böyle bir sistem yok. Bir taraftan rantiyeciler
korunuyor, diğer taraftan asgari ücretli ve gelir yetersizliği içinde
olanlardan daha çok vergi alınıyor. Vergiye
baktığınızda dolaylı vergiler zaten doğrudan
vergilerin çok daha üstünde. Yüzde 65lik bir paya sahip olan dolaylı
vergi ortamında adaletli bir, adil bir vergi sisteminden söz etmek de
zaten doğru değil değerli milletvekilleri.
Bir taraftan, vergi ve SGK borçlarına
yapılandırma getirildiğini biliyoruz ama şu anda
başvurulara baktığınızda, üçte 1i başvurdu, çok
cüzi. Aslında doğru bir vergi politikası olmuş olsa vergi
uyumunun sağlanması çok daha kolaylaşmış olacak.
Bir de şunu unutmayalım değerli
milletvekilleri: İstihdam için 23 paket yapıldı; 23 paket
yapıldı, sonuç boş. Aslında, istihdam teşviki için en
önemli şey asgari ücretin üzerindeki vergi yükünü kaldırabilmek. Bunu
yapmak zor değil, hem kayıt dışı istihdamı
ortadan kaldırmış, azaltmış olursunuz hem de bir
taraftan istihdamı da artırmak konusunda bir çaba sarf edilmiş
olur. Ama maalesef, böyle bir adil sistem getirilmiyor. Diğer taraftan,
vergilendirme sisteminde eğer köklü bir değişiklik
yapılmazsa düzenli olarak vergi aflarının da
kaçınılmaz olarak devam edeceğini de biliyoruz, bu da bir
gerçek. Oturacağız, yılda 1 kere, 2 kere -yılda 2 kere
yaptığınız dönemler de var- sürekli vergi affı
getireceğiz.
Ve değerli milletvekilleri, şunu
unutmayalım ki az kazanandan çok vergi almanın ama rantiyecileri bir
tarafa bırakmanın ve korumanın büyük bir vebali var. Ve yine
unutmayalım ki aslında vergi politikaları, yönetenlerin zihniyetinin
aynası, bu zihniyeti yansıtıyor ve yönetenlerin kimden yana
olduğunu gösteriyor vergi politikaları. İşte, bu vebali
unutmayalım ve adil bir vergi sistemini getirmek için gereken neyse bunun
yapılmasını sağlayalım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 6 193 sayılı Kanunun 89uncu
maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde bulunan
veya basit usulde vergilendirilen ifadesi madde metninden
çıkarılmış ve (15) numaralı bendi yürürlükten
kaldırılmıştır.
Abdüllatif
Şener İlhami Özcan
Aygun Emine Gülizar
Emecan
Konya Tekirdağ İstanbul
Cavit
Arı Süleyman
Girgin Mehmet
Göker
Antalya Muğla Burdur
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Burdur
Milletvekili Sayın Mehmet Göker.
Buyurun Sayın Göker. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle az önceki İngilterede benzin
yok. sataşmasına bir cevap vermek istiyoruz. Tabii, bu konu sizlerin
çok yabancı olduğu bir konu. İngilterede benzin yok değil,
benzini taşıyacak kamyon şoförü yok çünkü grevdeler ve Brexit
anlaşması çerçevesinde bu öngörülmüş bir vaziyetti.
Getirdiğiniz sistemde greve ve özlük haklarının
savunulmasına yabancı olduğunuz için bunu bilmiyor
olabilirsiniz.
Bir diğer konu, yasa teklifiyle getirilen
15inci maddede yer alan yerel medya gelirlerinden vergi
alınmasının geri çekilmiş olması bizce olumlu bir
gelişmedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa teklifinin genel
gerekçesine bakıldığında, mükelleflerin vergiye
uymalarını gözeten, vergi güvenliğini artıran, sosyal
adaleti ve rekabeti güçlendiren, yatırımları teşvik edip
ithalatı sonlandıran değişikliklerin hayata geçmesi
amacıyla vergi kanununda değişiklik yapılması
ihtiyacı duyulmuştur. Peki, bunca laf
kalabalığının yanında içeriğinde ne var?
İçeriğinde 835 bin esnafın faydalanacağı söylenen 235
milyon liralık vergi muafiyeti var yani esnaf başına 280 lira.
Yine, 3 milyon çiftçimizin faydalanacağı öngörülen 600 milyonluk bir
vergi affı var yani çiftçi başına 200 lira. Yanlış
anlaşılmasın, esnafımıza ve çiftçimize uygulanan her
türlü desteğin yanındayız ancak adı büyük, kendisi küçük
vergi muafiyeti günümüz koşullarında yeterli değildir.
Dün burada, kürsüde bir vekilimiz bizim bu tezimizi
çürütmeye yönelik dedi ki: Bu çok büyük bir meblağ. Değil
arkadaşlar. Şimdi, asgari ücretlinin bir yılının 122
gününü vergi olarak ödediği bir dönemde, Cengiz İnşaatın
2018 yılında hiç vergi ödemediği bir düzende, Doğuş
İnşaatın son üç yılda sıfır kurumlar vergisi
ödediği bir sistemde, yine Limak İnşaatın son iki yılda
sıfır vergi ödediği düşünülürse bu yasa teklifinde
öngörülen miktar son derece küçüktür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu duruma nasıl geldik? Evet, bu duruma rejime kasteden
Anayasa değişikliği nedeniyle geldik. Ütopik bir ekonomik
politika, sorgulanmayan, kararları tartışılmayan tek adam
rejimi bizim sonumuz oldu. (CHP sıralarından alkışlar)
Sonuçta ne mi oldu? 128 milyar dolar çarçur edildi; Türk lirası itibar ve
değer kaybı yaşadı; ülke kaynakları bir avuç faiz
lobisine ve 5li çeteye peşkeş çekildi. Az önce bir tweet
attım Dolar 9,08; tarihî rekor. diye. Ben tweetime noktayı
koymadan dolar 9,09 oldu. Doların durumunu özetlemek gerekirse, daha
doğrusu sizlerin Türkiyeyi getirdiği ekonomik durumu özetlemek
gerekirse; dünden kötüyüz ama yarından iyiyizdir. Bunu da algı
mekanizması olarak kullanabilirsiniz, benim size bir hediyem olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Evet, ülke genelinde 995 bin esnaf destekten
yararlanamamıştır. İlim Burdurda ise 12.070
esnafımızın sadece 6.221ine 24 milyon 769 bin lira gelir
desteği yapılmıştır. Sonuç ise dolar 9 lira, dış
borç 447 milyar dolar; fakirlik artmış, işsizlik tarihin en
büyük seviyesinde; yüksek enflasyon, yüksek vergi. Bakınız, Öldü
bitti. dediğiniz Amerikada enflasyon 5,30; İngilterede 3,2;
Fransada 2,1; Türkiyede sizin rakamlarınıza göre 19,56 ama
çarşıya, pazara çıksanız bunun artık hesabı bile
yapılamıyor. Yine, TÜİKe göre 28,8 olan gıda enflasyonu
Amerikada 3,7. Maalesef, çizdiğiniz, daha doğrusu çizmeye
çalıştığınız pembe tabloda gerçekler bunlar.
Ne mi yapılmalı? Türkiye bir an önce
yaşam kalitesini ve üretkenliğini artırabilmek adına
politikalar üretmeli, işsizliği azaltabilmek adına
yatırım planı yapılmalı, kayıt
dışı ekonomiyle mücadele edilmeli, verginin adaletli
dağıtılması, gelir dağılımındaki
eşitsizliğin giderilebilmesi için tüm partiler ve taraflarla birlikte
ortaklaşa kapsamlı bir vergi reformu çalışması acil
olarak hayata geçirilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET GÖKER (Devamla) Son olarak da seçim bölgem
Burdurda, dün ulusal basında da yer aldığı üzere, Burdur
Gölü kurumaya devam ediyor. 2015 yılından itibaren yetkililerin yani
sizlerin verdiği sözler ortada ve Burdur Gölü kuruyor. Lütfen sözlerinizi
tutun, Burdur Gölü kurumasın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"kaldırılmıştır ibaresinin
"çıkarılmıştır ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
İzmir Aksaray Konya Orhan Çakırlar Aydın Adnan Sezgin Abdul Ahat Andican
Edirne
Aydın İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Aydın Milletvekili Sayın Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Vergi Usul Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Teklifin 1inci maddesiyle, basit usulde
vergilendirilen mükelleflerin ticari kazançları gelir vergisinden muaf
tutulmaktadır. 6ncı madde ise 1inci maddede yapılan bu
değişikliğe uyum maddesidir. Bu düzenlemeyle terzi, taksici,
dolmuşçu, berber, kuaför, kaportacı, mobilyacı gibi 835 binin
üzerindeki esnafımız gelir vergisi beyannamesi vermeyecekler, gelir
vergisi ödemeyecekler. Esnafımız lehine her adımın
yanındayız, İYİ Parti olarak bu düzenlemeyi de destekliyoruz.
Bu kapsamda yer alan 835 bin mükellef geçen yıl
230 milyon lira vergi ödemiş. Bu da demek oluyor ki mükellef
başına ortalama 265 lira tutarında bir vergiyi
kaldırıyoruz. Böylelikle, basit usulde vergilendirilen
vatandaşlarımız güncel döviz kuruyla yılda 28-29
dolarlık bir vergiden muaf hâle getirilmiştir. Hayırlı
uğurlu olsun. Tek bir müteahhidin 303 milyon dolarlık vergi borcu
silinirken esnafımızın 28 dolarlık mükellefiyetini silmek
fazlasıyla geç kalmış, hatta çok yetersiz bir adımdır.
Vergilendirmedeki adaletsizlik ne yazık ki
artarak devam etmektedir. Bir vergi uzmanının ifade ettiği gibi,
ülkemizdeki vergi sistemi küçük sinekleri yakalayan ama büyük
arıların delik deşik ettiği bir örümcek ağı
hâline gelmiştir. Evet, vergi adaleti acilen sağlanmalıdır.
Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin gelirlerini artıracak güvenilir
ekonomi politikaları geliştirilebilmelidir. Ayrıca, bu
mükelleflerin defter tutma gibi yükümlülükleri de yeniden düzenlenmeli, bunun
yarattığı bürokrasi de ortadan kaldırılmalıdır.
Bu kadar çok sayıda kanunda
değişiklik yapan bir teklifte vergi mükelleflerinin uzun
yıllardır düzelmesini beklediği bazı temel sorunlar
maalesef ele alınmamıştır. Ankara Milletvekilimiz
Sayın Durmuş Yılmaz'ın dün belirttiği gibi, hâlâ kısa
vadecilik devam etmektedir, uzun vadeli ve makro bir perspektif
sunulamamaktadır. Örneğin, gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar
vergisi mükellefleri için farklı vergi oranları uygulanmakta; bu
fark, gelir vergisi mükelleflerinin aleyhine işlemektedir. Kurumlar
vergisinde yüzde 25 oranında sabit olarak uygulanan, 2023e kadar kademeli
şekilde 20ye düşürülmesi öngörülen vergiye karşılık
gelir vergisinde gelir dilimlerine göre, yüzde 15 ile yüzde 40 oranında
vergi alınmaktadır. Yıllık geliri 1 milyon lira olan bir gelir
vergisi mükellefi yüzde 40 oranında vergi öderken aynı durumdaki bir
kurumlar vergisi mükellefi yüzde 25 oranında vergi ödemektedir.
Uygulanmakta olan gelir vergisi dilimleri ise öyle çarpıktır ki
asgari ücretliler bile sekizinci aydan itibaren yüzde 15 yerine yüzde 20 gelir
vergisi ödemek zorunda kalacaktır. Evli ve çocuklu asgari ücretlilerin
gelir vergisi dilimindeki artıştan dolayı yıllık
kaybı 177 Türk lirasıyla 624 Türk lirası arasında
değişmektedir.
Son on yıl içerisinde neredeyse üç yılda
bir vergi affı veya vergi barışı adı altında
yapılan düzenlemelere son verilmelidir. İyi niyetli mükellefi
cezalandırmayan etkin bir vergi idaresine ve denetim düzenine
geçilebilmelidir. Vergi oranları, vergiden kaçınma
davranışına neden olmayacak ödenebilir düzeye indirilmelidir.
Kayıt dışı ekonominin küçültülmesinde polisiye tedbirler
yerine teşvik edici uygulamalara ağırlık verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla)
Teşekkürler.
Vergilendirmede adaletin tesis edilmesi sayesinde gelir
dağılımındaki muazzam eşitsizlik de azalacak,
böylelikle toplumsal barışa, siyasi istikrara ve demokrasiye de
katkı sağlanmış olacaktır. Bu vesileyle vergi, devlet
bütçesi ve demokrasi arasındaki temel bağlantıyı, tüm
politikalarıyla birlikte iktisadi politikası da iflas eden iktidara
bir daha hatırlatmış olayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel
İzmir Konya Aksaray
Bedri
Yaşar Orhan
Çakırlar Abdul
Ahat Andican
Samsun Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Samsun
Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce AK PARTİ
İstanbul Milletvekili İsmet Uçma Beye Allahtan rahmet diliyorum. AK
PARTİ camiasına da başsağlığı ve
sabırlar diliyorum.
280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Teklifin bu maddesinde, geçici verginin
kaldırılmasıyla birlikte gelir vergisi beyannamesinin verilme
süresi mart ayından şubat ayına çekilmektedir. Bir başka
maddede yapılan düzenlemede ise kurumlar vergisi beyannamesi verilme
süresi nisan ayından mart ayına çekilmektedir. Geçici verginin kaldırılması
son derece yerinde bir karar olmuştur.
Yine, buna paralel olarak, gelir kaybını
önlemek amacıyla yapılan gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinin
bir ay önceye çekilmesi uygulaması mali müşavirler tarafından
itiraza konu olmuştur. Mali müşavirler Bir ayda ortalama 17 tane
beyan ve bildirim vermekteyiz ve biz artık bunları yetiştiremez
duruma geldik. Beyanname verecek gücümüz ve takatimiz kalmadı. diyerek
tepkiyi göstermişlerdir. Aynı şekilde, kendi özlük
haklarına yönelik talepleriyle ilgili maalesef bu kanun teklifinde de
hiçbir şey yoktur. Onlar da kendi haklarıyla ilgili bir an önce kanun
teklifinin hazırlanmasını talep ediyorlar.
Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin ticari
gelirlerinin gelir vergisinden muaf tutulması konusu da esnaf kesiminde
tartışma yaratmaktadır. Özellikle büyükşehirlerdeki
mükellefler düzenlemenin dışında
bırakılmıştır. Bu düzenleme sadece
büyükşehirlerin dışında kalan mükellefleri içermektedir,
bunların sayısı da -arkadaşlarımız ifade etti-
yaklaşık 835 bin civarında. Hâlbuki kanunun eşitlik ilkesi
var yani siz büyükşehirde esnafsanız bundan istifade edemiyorsunuz,
yani Samsundaki bir esnaf bundan istifade edemiyor ama Çankırıdaki
bir esnafımız bundan istifade ediyor. Burada bir adaletsizlik
olduğunu düşünüyoruz, bunun behemehâl düzeltilmesi lazım.
Aynı şekilde, pandemiyle ilgili
yardımlarda da tüzel kişiler ve gerçek kişiler arasındaki
uygulamadan kaynaklanan sebeplerden dolayı da yaklaşık 300 bin
esnafımız maalesef pandemide yapılan yardımlardan istifade
edememişti. Tabii, bu rakamla yaklaşık 200 bin TL
civarındaki bir vergi siliniyor, aynı şekilde 3 milyon çiftçinin
de 600 milyon lira tutan vergisi siliniyor. Biz, prensip olarak bunu
destekliyoruz. Özellikle pandemi döneminde esnafın zaten vergi ödeyecek
gücü yok ama bunun adil ve adaletli bir şekilde büyükşehirlerdeki
esnafa da uygulanması lazım gelir. Onu da yeri gelmişken buradan
uyarıyoruz, tekrar bir daha bu işi gözden geçirin diyoruz.
Tabii, pandemi süreciyle esnafın durumu ortada,
bugünkü fiyatlar ortada, rakamlar ortada. Maalesef, gittiğimiz her yerde
-özellikle hammadde fiyatları dâhil- sabahtan akşama kadar
müteahhitlerin, fiyat artışlarıyla ilgili ciddi talepleri var.
Özellikle ham madde fiyatlarıyla ilgili müteahhitlik sektöründe bir
iyileştirme yapılmadığı takdirde firmaların toplu
olarak batacağını, özellikle TOKİ müteahhitlerinin çok
ciddi sıkıntılar yaşayacağını ben buradan
ifade ediyorum. Tabii, 5 tane firmadan bahsetmiyoruz, onların yüzde
90ının zaten 21/byle, özel tekliflerle aldığı
işler olduğu için onların bu konuda bir talepleri
olacağını düşünmüyorum ama onun dışında
rekabetle iş alan müteahhitlerin önemli bir kesimi -ham madde
fiyatlarının, demirin, çimentonun, hazır betonun, alüminyumun,
MDFnin, kablonun, bütün fiyatların tamamı zaten yüzde 100ün
üzerinde- bu konuyla ilgili bir iyileştirme bekliyorlar.
Yine, aynı şekilde, KDV iadeleriyle ilgili
bundan önceki kanun tekliflerinde de konuştum. Şimdi, KDV iadesi için
müracaat ediyorsunuz, gerekli incelemeler yapıldıktan sonra -ki bu
bir yıldan önce zaten bitmiyor- mükellefler diyor ki: Tamam, KDVden olan
alacağımızı SGK borçlarımıza sayın, SGK
primlerimize sayın. Eğer yaptığınız incelemenin
sonucunda farklı bir şey cereyan ederse o zaman hesaplaşırız
ya da en azından KDVden doğan alacaklarımızın yüzde
60ını, yüzde 70ini SGK borcuna sayın ki hiç olmazsa devletten
alacağımızla daha fazla uğraşmayalım, devlete
olan borcumuzu devletten tahsil edeceğimiz rakamlarla ödeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum.
Yine, buna paralel, özellikle afet bölgelerinde en
son, bir esnafımızın talebi vardı. Bozkurtta
fabrikasının tamamı sel altında kalmıştı.
Talebi şuydu, diyordu ki: Borçlarımız öteleniyor,
ödeyeceğimiz SGK borçlarında ilk defa işe girenlerle ilgili
belli iskontolar yapılıyor; hiç olmazsa
çalışamadığımız dönem içerisindeki SGK
borçlarımızla ilgili de böyle bir indirim uygulanabilir mi? Bu, bizim
için önemli, istihdam açısından önemli. diyor, o da bizden bu
konuyla ilgili haber bekliyor. Maalesef tabii, orada mağdur olan
çalışanlar var, onların da üç aydır maaşları daha
ödenmedi. Bu, özellikle sel bölgelerindeki maaşlarla ilgili de meseleyi
Mecliste tekrar gündeme getir. dedi, ben de ona vekâleten burada gündeme
getirmiş oluyorum.
Ben, kanunun hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan
halinde ibaresinin durumunda olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Zeynel Özen Mahmut Celadet
Gaydalı
Mersin İstanbul Bitlis
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Nusrettin
Maçin Kemal
Peköz
Kocaeli Şanlıurfa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Özen.
Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
Sayın milletvekilleri, 7nci madde üzerinde söz
aldım, huzurunuzdayım.
Bu maddede bir takvim yılında elde edilen
gelirlerin şubat ayının başından 25inci günü
akşamına kadar yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan
edilmesi öngörülmektedir. Ayrıca, basit usulde vergilendirilen
mükelleflerin ticari kazançlarının gelir vergisi istisnası
kapsamına alınması beyanname vermelerini düzenleyen hüküm, madde
metninden çıkarılmaktadır. Birçok konuşmacı da
söyledi, bu da çok gülünç olarak yıllık 270-280 liraya tekabül eden
bir indirimdir.
İktidar, her zaman olduğu gibi palyatif
yöntemlerle çözüm bulmaya çalışıyor. Bu kanun teklifinin tek bir
maddesinde bile vergi adaletiyle ilgili bir şey yoktur, bu kadar çok madde
arasında vergi adaletini sağlamakla ilgili tek bir madde
bulunmamaktadır; çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi
alınacağına ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır.
Oysa, vergi yükü emekçilerin sırtındadır.
Türkiyede vergi dağılımı,
emeğiyle geçinen yurttaşların aleyhinedir. Bunu, 2020
yılı merkezî yönetim bütçesi vergi gelirlerinden okumak mümkündür.
2020 yılında merkezî yönetim, yaklaşık 833 milyar vergi
toplamıştır; bu rakamın 159 milyarı gelir vergisidir,
beyana dayanan vergi geliri ise ancak bunun yüzde 5idir. Bu birkaç veri bile
en çok vergiyi emekçilerin ödediğini göstermektedir. Çünkü tıpkı
asgari ücrette olduğu gibi henüz emekçiler maaşlarını
almadan, kaynağında vergi kesintisi yapılmaktadır.
Her ne kadar son yıllarda asgari ücretle
çalışan işçi sayısı resmî olarak
açıklanmıyor olsa da çeşitli hesaplamalara göre her 10
kişiden 1i asgari ücretle çalışıyor. Şimdi asgari
ücret 2.825 liradır. Gelir vergisi ve damga vergisini
hesapladığımızda bu tutar yaklaşık 500 liraya
tekabül etmektedir. HDP olarak asgari ücretliden alınan vergiyi asla kabul
etmiyoruz. Asgari ücretten yaklaşık 500 lira vergi kesilirken lüks
tüketim mallarından ya hiç vergi alınmıyor ya da yüzde 1
alınıyor. Asgari ücretin vergiden muaf
kılınmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin bir an
önce hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyoruz ve bir an önce rantın
vergilendirilmesini, rant vergisi getirilmesini savunuyoruz.
Ülkede en çok vergiyi emekçiler ödemektedir. Buna
karşılık sermayeye sürekli çeşitli vergi
kıyakları yapılmakta, devasa şirketlerin borçları
silinmektedir. Arkadaşlar, deniz bitti, kara gözüküyor; iktidarın da
günleri sayılıdır. Son çeyrekte yüzde 7 büyüdük. diyorsunuz.
Bunu gerçek olarak da kabul etsek iki üç yıla kadar kişi
başına millî gelirin 12-13 bin dolar olduğunu söylüyorduk, bugün
7 bin doların altına düştü. Bu ne demektir? Bir avuç yandaş,
5li çetenin ve sarayın çevresinin zenginleştiği,
halkımızın yoksullaştığı,
fakirleştiği anlamına geliyor.
Şimdi, AKP Genel Başkanı EYTliler
gündeme geldiğinde şunu söyledi: İskandinav ülkeleri EYTden
dolayı iflas etti. Bize de öyle bir iflas nasip olsa. Ben biliyorum
İskandinav ülkelerinde kişi başına gelir en az 45 bin dolar
ve üstündedir. Ve şimdi de İngiltere, Almanya, Amerika yiyecek
kuyruğunda. diyor. Arkadaşlar, olur olur da böyle kuyruklu yalanlar olmaz,
bu kuyruklu yalanlara kimse inanmıyor. Ailelerinizde mutlaka Almanyada
olan biri var, akrabalarınız var; bir sorun, buna gülüp geçiyor
herkes.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bir de
biliyorsunuz, tarihi biliyorsunuz, bir Goebbels vardı, Propaganda
Bakanı. Şimdi, bizim de sarayın da bir propaganda
bakanlığı var: Diyanet
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Diyanet, kendi
işleriyle uğraşmıyor, yoksulluğu kutsuyor, işte,
deniz ürünleri yiyeceğinin helal mi haram mı olduğunu şey yapıyor;
hırsızlığın, arsızlığın,
yolsuzluğun, vergi kaçırmanın, yurt dışına para
çıkarmanın haram olduğunu söylemiyor yani mevcut Diyanet
artık bir propaganda bakanlığına dönüşmüştür.
Değerli arkadaşlar, şimdi, hep
ırkçılık ve din üzerine siyaset yapıyorsunuz ama bu,
karın doyurmuyor; insanlarımız yoksul, aç, fakir. Onun için biz
diyoruz ki: Vergi kanunlarını palyatif hamlelerle çözemezsiniz.
Vatandaşın vergi yükü altında ezilmemesi için kalıcı
ve istikrarlı çözümlere ihtiyaç vardır. Halkların Demokratik Partisi
emeğin ve alın terinin lehine yapılacak tüm düzenlemeleri kabul
eder ve destekler.
Teşekkür ederim, sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 7nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz
Saygılarımızla.
MADDE 7- 193 sayılı Kanunun 92 nci
maddesinin birinci fıkrasında bulunan Mart ibaresi Şubat
şeklinde değiştirilmiş ve , gelirin sadece basit usulde
tespit edilen ticarî kazançlardan ibaret olması halinde izleyen
yılın Şubat ayının başından
yirmibeşinci günü akşamına kadar ifadesi, madde metninden
çıkarılmıştır.
Abdüllatif
Şener İlhami Özcan
Aygun Emine Gülizar
Emecan
Konya Tekirdağ İstanbul
Cavit
Arı Utku
Çakırözer Süleyman
Girgin
Antalya Eskişehir Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer.
Buyurun Sayın Çakırözer.(CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu hafta kaybettiğimiz AK PARTİ
Milletvekili İsmet Uçmaya Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine ve AK
PARTİ camiasına başsağlığı diliyorum.
Söz aldığım maddeyle ilgili
konuşmadan önce acil bir konuya değinmek istiyorum: Az önce
Eskişehir'den üniversite öğrencileri aradılar, sadece 2 kredi
yurtlar kurumundaki, Doğan Aslan Bey ve Gündüzalp yurtlarındaki
100ün üzerinde öğrencinin bugün Kredi Yurtlar Kurumu tarafından
yurtlardan çıkarıldığını ve geceyi
dışarıda geçirmek zorunda kalacaklarını
anlattılar. Sordum; Amasya'dan, Malatya'dan, Yalova'dan, İstanbul'dan
gelmişler. Sizlerin şehirlerinizdeki KYK yurtlarında kalan belki
binlerce öğrenci de şu anda aynı durumda. Gerekçe eylül ayı
yurt bedellerini yatırmamış olmaları. Öğrencilerle
konuştuk; ilk yılları neyi, nasıl yapacaklarını
bilmiyorlar, 3 Ekimde yurda gelmişler, şimdi kalmadıkları
eylül ayının parası isteniyor, bu konuda öğrencilere,
ailelerine bilgilendirme yapılmamış, bu sabah kahvaltı için
yemekhaneye indiklerinde yurttan atıldıklarını
öğrenmişler. Bugün saatlerce bekledikten sonra Eskişehir
Valisiyle görüştüler ama dertlerine çare bulabilmiş değiller,
kendilerine Sağlık raporu alın. tavsiyesinde bulunmuşlar.
Buradan Gençlik ve Spor Bakanı Sayın
Kasapoğlu'na çağrıda bulunuyorum; Sayın Başkan, sizden
de aracılığınızı rica ediyorum, iktidar partisi
Grup Başkan Vekillerinden de rica ediyorum; sadece Eskişehirimizde
değil, Türkiye'nin dört bir yanında öğrencilerimiz böyle
ayıplı bir durumla karşı karşıya. Derhâl bu
hatadan, bu vicdansızlıktan dönülmeli; ülkemizin geleceği
dediğimiz bu evlatlarımız, bu gençlerimiz yağmurda, soğukta
yersiz yurtsuz bırakılmamalıdır. İlk arada bu konuda
yardımlarınızı rica ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, aslında az sonra
görüşülecek ve yerel basına kamu ilanlarını kesen 15inci
madde üzerinde konuşacaktım, bu hâliyle geçerse Anadolu
basınımızın ölüm fermanı olacak diyecektim; Yerel
basın kentlerimizin, hemşehrilerimizin gözüdür, sesidir,
kulağıdır. diyorsanız, Anadolu basını
yaşamalı, güçlü olmalı. diyorsanız bu maddeyi geri çekin
diyecektim. Az önce Sayın Grup Başkan Vekilimiz Engin Özkoç maddenin
partilerin uzlaşısıyla geri çekileceğini söyledi. Bu
değerli uzlaşı için hem Sayın Özkoça ve diğer
partilerin Grup Başkan Vekillerine hem de Plan ve Bütçe Komisyonu
aşamasından beri mücadele veren partimizden ve diğer partilerden
milletvekillerine gazeteci kimliğimle ve Anadolu basını
adına teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu maddenin
iptal edilmesiyle Anadolu basınının
sıkıntıları ortadan kalkmış değildir.
Saraydan başka herkesin uyması istenen tasarruf genelgesi hâlâ
yürürlüktedir, bu genelgeyle kamu kurumlarının gazetelere abonelik ve
ilan verme uygulamasına yasak getirilmiş durumdadır. Bu konuda
da hatadan dönülmesi gerekmektedir. Sadece bu genelge yüzünden
şehirlerimizde her bir gazetenin sadece abonelik iptalleri nedeniyle
yaklaşık 80-100 bin liralık gelir kaybı bulunmaktadır.
Bu nedenle gazeteler zor durumdadır, son birkaç yıl içinde
sayıları 1.800ü bulan yerel gazete sayısı önce 1.000lere,
şimdi 900lere düşmüş durumdadır. Anadolunun pek çok
yerinde artık, hafta sonu gazeteler çıkmıyor, sayfalar
azaltıldı. Son iki yılda 1.500 yerel basın emekçisi
işini kaybetti, çalışabilenler ise asgari ücret dahi alamamakta.
Yerel televizyonların sayısı 100 civarındaydı,
şimdi 50ye düştü döviz üzerinden belirlenen uydu bedellerini
ödeyemedikleri için. Yani Anadolu basını, maalesef, batmak üzeredir,
bitmek üzeredir. Bugün yerel basının lehine olan bu olumlu
uzlaşının devamı niteliğinde gazetelere yönelik abone
ve ilan yasaklarının tasarruf genelgesi kapsamından
çıkarılması, uydu ücretlerinde de mutlak surette indirim
yapılması gereklidir.
Değerli arkadaşlarım, bu teklifin
Komisyon görüşmeleri sırasında bürokratlar tarafından yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili çok
önemli bir açıklama yapıldı. Vatandaşlarımızın
erteleme talep ettiği otomatik bilgi değişimi
anlaşmasının geriye dönük olarak yürürlüğe sokulması
yurt dışındaki 7 milyon kardeşimizi çaresiz
bırakmıştır. Bu kardeşlerimiz kara paracı,
kaçakçı değildir; on yıllardır gurbet kapısında
alın teri dökmüş, dişinden tırnağından
biriktirdiğini de vatanında değerlendirmiştir. Şimdi,
siz, onlardan habersiz, tüm bu hesapları Almanyaya, Fransaya,
Hollandaya, onların maliyelerine bildirmektesiniz hem de bir yıl
değil, iki yıl geçmişe dönerek. Bu yapılan, yurt
dışında yaşayan Türklere büyük haksızlıktır,
adaletsizliktir. Şimdi, bu vatandaşlarımız o ülkeler
tarafından çağrıldığında, maliyeleri, vergi
daireleri tarafından çağrıldığında çok büyük
mağduriyetler doğabilecektir ve bu büyük
haksızlığın, bu mağduriyetlerin vebali bu
iktidarın boynunadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Neden? Çünkü bu kürsüden,
geçtiğimiz aralık ayında, gelin bir araştırma
komisyonu kuralım dedik. İYİ Parti ve HDP grupları destek
verdi ama iktidar bloğunu oluşturan partiler desteklemediği için
bu komisyon kurulmadı. Bizler, yurt dışındaki gurbetçi
vatandaşlarımız bilgilenene kadar bu anlaşma ertelensin
dedik ama maalesef bu da sağlanmadı ve şu anda 7 milyon
yurttaşımız çok büyük mağduriyetlerle karşı
karşıyadır.
Değerli arkadaşlarım, Avrupalı
Türkler dediğimiz insanlar yabancılar değildir; anamız
babamız, halamız, amcamızdır, komşumuzdur,
hemşehrimizdir. Onları Türkiyedeki kâr-zarar
hesaplarınızın objesi olarak görmemelisiniz; tam tersine, hizmet
verilmesi gereken birinci sınıf Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır.
Onların Mavi Kart konusunda, emeklilik konusunda, sağlık
konusunda, askerlik konusunda, Türkçe eğitimi konusunda
yaşadıkları çok büyük sıkıntılar vardır; bu
sıkıntıların çözümü konusunda Gazi Meclisimiz en kısa
sürede harekete geçmelidir.
Bu duygularla hepinizi selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 7- 193
sayılı Kanunun 92 nci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan ,gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticarî kazançlardan ibaret olması
halinde izleyen yılın Şubat ayının başından
yirmibeşinci günü akşamına kadar, ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır
Cahit
Özkan Mehmet Doğan
Kubat Ramazan Can
Denizli İstanbul Kırıkkale
Ahmet
Özdemir Fehmi Alpay Özalan
Kahramanmaraş İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Önergeyle yıllık gelir vergisi
beyannamesinin şubat ayında verilmesine ilişkin hüküm teklif metninden
çıkarılmakta, böylece mükellef alışkanlıkları
dikkate alınarak yıllık beyannamenin mart ayında
verilmesine devam edilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, kazançları
basit usulde tespit edilen mükelleflerin ise beyanname vermelerine
ilişkin, Gelir Vergisi Kanununda yer alan hükmün
çıkarılmasına ilişkin kısım ise
korunmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 7nci
madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 8 193
sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında
bulunan (11) numaralı bendin (d) alt bendi yürürlükten
kaldırılmıştır.
Abdüllatif
Şener İlhami Özcan
Aygun Emine Gülizar
Emecan
Konya Tekirdağ İstanbul
Cavit
Arı Okan
Gaytancıoğlu
Süleyman Girgin
Antalya
Edirne Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Edirne
Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gazetelerde okuyanlar bizi arıyor, dün bir
esnaf arkadaşımız aradı Sayın Vekilim, bizimle ilgili
bir şeyler varmış. dedi. Yok; ya, sizinle ilgili ne olsun; ne
zaman bu esnafı hatırladılar, ne zaman çiftçiyi
hatırladılar? Sadece biraz kolaylıklar sağlanıyor, o
da size düşmez yani sizin Esnaf Kefalete, diğer bankalara, Halk
Bankasına olan borçlarınızda bir yapılandırma, bir
faiz düşüşü yok dedim. Çiftçiler beni aradı Ya, bizimle ilgili
bir şeyler varmış dedi. Ya, var; desteklemeler için her zaman
yüzde 4 kesinti yapılıyordu ya; hani, sen kahveye gittiğin zaman
bakıyordun 5 bin lira destek alacağım. diyordun da 4.200 lira
alıyordun ya, Urfada bir çiftçi arkadaşımız müracaat
etmiş, yargıya başvurmuş, Danıştayda
kazanmış; onu uyguluyorlar, yoksa, AKPnin sizi düşündüğü
mü var; çiftçiyi, esnafı düşündüğü mü var dedim. Yani sadece
yargı kararlarını uyguluyor yoksa şu maddelerin
tamamında dişe dokunur bir şey yok.
Ha, sosyal medyadan vergi alacaksınız ya
-aslında onu vergi kılıfına uyduruyorsunuz- onun için
Meclisi çalıştırıyorsunuz. Dar gelirliye bir şey yok,
yoksula bir şey yok, işsizlere bir şey yok, emekliye bir
şey yok, çiftçiye bir şey yok; e, ne var? Çiftçi bundan sonra
desteklemeleri yüzde 4 biraz fazla alacak. Fazla mı alacak? Çiftçinin
zaten dünya kadar alacağı var. Siz, çiftçiyi
kandırdınız, dediniz ki: Size destek vereceğiz. 211
milyar lira alacağı var.
Çiftçinin başka işi yok; üretmeye devam
ediyor, ürettikçe borçlanıyor. Borçlandıkça, siz, traktörünü
haczediyorsunuz, ahırdaki ineğini haczediyorsunuz,
tarlasını satışa çıkarıyorsunuz; arazileri,
bahçeleri, tarlaları varsa satışa çıkarıyorsunuz. 31
Ekimden sonra, inşallah, geçen seneki görüntüleri görmeyiz ama tekrar
burada uyarıyorum sizi: Gübreye gelen bu zamlar çiftçinin taban gübre
kullanmasını engelliyor. Çiftçimiz şu anda gübreyi hem
bulamıyor hem de çok pahalı; eskiden veresiye alıyordu,
şimdi peşin para istiyorlar. Ya, çiftçide peşin para nerede?
Geçen sene üre gübre 1.800 liraydı, şu an 6.500 liralarda, o da yok.
DAP gübre, taban gübre, o da yok; 7.000 liralara ulaştı. 20.20 gübre
2.000 liraydı, 4.500-5.000 liralara yaklaştı. Yani siz, tabii ki
bize o zaman gülüyordunuz, Devlet gübre satar mı? Keşke gübre
fabrikaları, Türkiye Gübre Sanayi Anonim Şirketi kalsaydı da en
azından -bir fabrika da- şu anki gübre krizini devlet önleseydi.
Devlet süt satar mı? dediniz, süt
hayvancılığını bitirdiniz. Keşke bir tane süt
fabrikamız olsaydı da süt piyasasını dengeleseydi.
1 milyon süt ineği kesildi, haberiniz var
mı? Yok çünkü sizin tarımla, çiftçiyle bir ilginiz yok, gerçekten
yok. Yoksa yemin kaç para olduğunu bilirdiniz. Bir çuval yem geçen sene
70-80 liraydı, şimdi 170-180 lira. Bize soruyorlar Neden bu kadar
pahalı ya, ne var bu yemin içerisinde, altın mı var acaba,
bundan dolayı mı artıyor? Bakın, arkadaşlar, yem ham
maddelerinin tamamını ithal ediyoruz yani yemin içinde buğday
var, arpa var, kepek var, küspe var, soya var, mısır var;
bunların hepsini biz ithal ediyoruz. Zaten dolar artıyor yani döviz
artıyor, 8 liraydı, 9 liraları geçti; bir de dünya
fiyatları artıyor. Pandemide bütün dünya tarıma yatırım
yaptı, siz hariç; siz, tarımsal destekleme bütçesini
artırmadınız. Size söyledik Ya, gelecek tarımda. Küresel
iklim krizi var, artık yağışlar öyle yavaş yavaş
yağmıyor, yağarsa çok hızlı yağıyor, dolu
yağıyor, birdenbire kuraklık oluyor yani bunun önlemini
alalım. Türkiye su fakiri bir ülke; var olan barajlarımızı
koruyalım, var olan nehirlerimizin yanlarına güzel barajlar
yapalım. dedik ama siz dinlemediniz, sizin işiniz gücünüz ithalat.
Yani gümrük vergilerini sıfırlayarak kime para kazandırıyorsunuz?
Ben söyleyeyim, başka ülkelerin çiftçilerine. Bir de
yandaşlarınız kazanıyor, yandaşlarınız
bağlantılar yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Bakın, dün
Tarım Bakanlığı nedense Devlet Denetleme Kurulunun
müfettişlerinin raporunu uygulamaya koymuş. Artık, kendi
içinizde ranta düştünüz yani kim kazanacak? Kendi içinizdeki
yandaşlarınız birbirini şikâyet ediyor, ses kasetlerini
yetkili kurullara gönderiyor. Yani şunu anlatmak istiyorum: Türkiye üreten
bir ülkeyken sizin sayenizde üretemez bir ülke hâline geldi ama artık çok
sorunları anlatmaya gerek yok. Yani sizin de suyunuz
ısındı, çok yakında gideceksiniz, Türkiyede yeniden üreten
bir iktidar gelecek. Yeniden üreten, çiftçiye destek veren, üreticiyi koruyan,
üreticinin hakkını koruyan, planlı bir ekonomiyle nerede, ne
kadar ekeceğiz, kaç tane mühendis istihdam edeceğiz, kaç tane
veterineri ahıra göndereceğiz mantığıyla çok güzel
projeler yapacağız ve çiftçiye hak ettiği desteği bütçeden
vereceğiz ve Türkiye gerçekten üretici bir ülke olacak. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan numaralı
ibaresinin sayılı şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Nusrettin
Maçin Rıdvan Turan
Mahmut Celadet
Gaydalı Şanlıurfa Mersin Bitlis
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Kemal
Peköz Kocaeli Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Nusrettin Maçin.
Buyurun Sayın Maçin. (HDP sıralarından
alkışlar)
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vergi Usul Kanununda
yapılan bazı değişiklikleri görüşüyoruz. Aslında
yine rötuş ve algıyla meşgul ediliyoruz. Ne bizim ne de
vatandaşın bunu yutmadığının meşruluğu
kalmayan iktidar tarafından da iyi bilinmesi gerekir.
Desteklemeler gelir vergisinden düşülecektir.
Bu desteklemeler zaten gelir, kazanç değildir ki. Devlet çiftçiye diyor
ki: Sen üretim yap, ben de seni destelerim. Verilen destek zaten üretim
sürecinde harcanan paradır; üreticinin cebine kazanç, gelir olarak
girmiyor.
Değerli milletvekilleri, köylümüz isyanda,
çiftçimiz isyanda, esnaf ve çalışan kesim isyanda. Acil koduyla
halkımız iktidar değişikliğini istiyor. Biz bu durumu
görmezlikten gelemeyiz.
Değerli vekiller, ben eylül ayının
son haftasında Şanlıurfa ilinde toplam 20 köy ve 3 muhtar
derneğini ziyaret ettim il ve ilçe örgütlerimizle birlikte. Hepsinin ortak
eleştirisi ve şikâyeti budur: Tarımda girdiler yüzde 100 ile
150 arasında arttı. Mazot, tohum, ilaç, elektrik ve sulamada,
kullandığımız su faturalarındaki artışla
birlikte tarım bitti. diyorlar. Köy yolları hâlen toprak, yol
yapılmıyor. Müracaat yapılan köylerde ise Bütçede para yok. diye
durdurdukları söyleniyor.
En ilginç olanı da Suruça bağlı
Ömerk köyünün daha önce asfaltlı olduğu hâlde yenisini yapma vaadiyle
asfaltı kaldırılmış ancak aradan dört beş
yıl geçmesine rağmen hâlâ yol yapılmamış.
Tarımsal sulamada su Kürt köylerine dönüm başı 250 TL iken Arap
köylerine 90 TLden veriliyor. Bunun iki nedeni var: Bir, Kürt
düşmanlığı; ikincisi, yandaş ve
kutuplaştırma siyasetidir. Yine, Suruçun Perepere köyü ve ona
bağlı 15 köyün su seviyesi yüksek olduğundan dolayı su
evlerin içine sızıyor. Suruç, birçok köy bu durumda, soruna el atan
yok arkadaşlar. Yine, Sivereke bağlı Karacadağ
Mahallesinde bir hayırsever vatandaşın kendi imkânlarıyla
yaptığı gölet 3-4 köyün pirinç sulama işlerinde
kullanılıyordu ancak hiç temizlenmediği için gölet de
kurumuş oldu. Bu sene Karacadağda pirinç üretilemedi o köylerde.
Toplumun isyan noktasına gelmesinin temel
nedeni iktidarın yolsuzluk, rüşvet ve ranta bulaşmış
olmasıdır, sarayın akıl almaz harcamalarıdır.
Hâlâ 128 milyar doların hesabını vermediniz. Ticaret
Bakanınız Bakanlığa kendi aile şirketinden dezenfektan
sattı, bunun hesabını vermediniz. Devlet Denetleme Kurulu,
Tarım Bakanınız hakkında soruşturma açtı.
Soruşturma dosyasının konusu nedir? Uruguaydan gelen
hayvanların rüşvet alınarak ülkenin içine
sokulmasıdır. 200 bin dolar üzerinden yapılan pazarlık sonucu
120 bine anlaşılmıştır. Herhâlde AKP iktidarı ilk
kez kendi Bakanı hakkında böyle bir iddiayla soruşturma
başlatacaktır.
Halkların Demokratik Partisi vekili olarak ben
bu köylerimiz adına, halkım adına bundan sonra bu kürsüde
konuşacağım. Bu 20 köyün ismini size saymak istiyorum: Haliliye
ilçesi İçkara, Aktaş, İkiağız; Bozova ilçesi Ürünlü,
Örgülü, Dutluca, Büyükhan, Bozova Muhtarları Yardımlaşma
Derneği, Yaylak Muhtar Derneği, Bozova Muhtarlar Derneği,
Şanlıurfa Suruç ilçesinde Ömerk Köyü, Ağaci, Çengök, Perepere
Köyüne bağlı 15 köy, Şanlıurfa Siverek ilçesine
bağlı olan köyler, Xirabreş, Bab, Uçquyi, Kerteş, Qaynak,
Qerebahçe, Ermeli, Demirci, Şexuli. Bu Ermeli Köyü ve istikametinde
bulunan Gürakar Mahallesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Bu köydekiler
kışın resmen şehre inmiyorlar, toprak yollar o kadar bozuk
ki şehre inemiyorlar ve ihtiyaçlarını
karşılayamıyorlar. Bizim buradan size çağrımız,
halkımızın bu isyanına kulak verin. Halkımız
isyandadır, esnafımız isyandadır, işçi
isyandadır, öğrenci, gençlik isyandadır, çiftçi isyandadır.
Özellikle tarımın yoğun olduğu tarım kentleri
Bu
tarım politikasıyla biz her şeyi dışarıdan ithal
etme durumuna geleceğiz ve bu ithal edilen ürünler de mafyanın
denetiminde olacak, mafya müdahale edecek ve bakanlıklarınız
tarafından da rüşvet karşılığında şey
yapacaklar. Buna bir son vermek hepimizin görevidir, toplumun sesini duyun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan kaldırılmıştır
ibaresinin çıkarılmıştır ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel
İzmir Konya Aksaray
Orhan
Çakırlar Aylin Cesur Abdul Ahat Andican
Edirne Isparta İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Isparta
Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bütçe dönemi yaklaşıyor, evet, biz bir
vergi kanununu görüşüyoruz. Vergi, aslında bizim, sadece bütçede
değil, çok sıklıkla dile getirdiğimiz de bir konu. Nesini
dile getiriyoruz biz verginin? Bütçeyi tartışacağız, evet,
önümüzdeki günlerde. Bütçe, vatandaşın vergilerinin nereye
harcandığının aslında bir muhasebesi, hesabı.
Şimdi, ülkemizde maalesef vergi
dağılımı adaletsiz, vergi kaçırma ve kayıt
dışılık son derece yaygın. Yani sistemin ciddi bir
reform ihtiyacı var ve maalesef, bu teklif derde derman olmayı
bırakın, merhem bile olacak bir teklif değil.
Sürekli vizyondan inmeyen rakamlarla değil, sahaya
gittiğinizde halkın feryadıyla da görüyorsunuz ki artık
iktidarın ekonomi yönetme ve düzeltme kabiliyeti yok ve vizyonu da yok.
Maalesef, görüyoruz ki yirmi yıldır aslında bir vergi reformu
yapma vizyonu da yok, çok üzülerek söylüyorum. İktidar milletten
kopmuş, büyük bir kesim ekonomik baskılar altında ezilirken bir
yandan çok küçük bir gruba da bol keseden vergi affı
dağıtılıyor.
Şimdi, bakın, ben ne demek istiyorum,
sayılarla bunu size biraz anlatayım: 2021 bütçesinde gelir vergisi
vergi gelirlerinin yüzde 21i, kurumlar vergisi yüzde 11i; dolaylı
vergilerin toplam vergiler içindeki payı da yüzde 70. Yani ne demek
istiyorum? Sadece KDV ve ÖTV vergileri vergi gelirlerimizin yüzde 52si.
Şunu demek istiyorum: Dolaylı vergilerin uygulandığı
mal ve hizmetlerin düşük gelirli vatandaşlarımızın
bütçesindeki payı yüksek gelirlilere göre çok fazla. İşte tam bu
yüzden sabit ve dar gelirli vatandaşlarımız üzerlerindeki vergi
yükünün altında eziliyorlar. İşte bu yüzden
yoksullaşıyoruz ve yoksul daha da yoksul hâle geliyor.
ÖTV, vergi adaletsizliğinin en önemli
araçlarından biri hâline gelmiş. Gazozdan saç spreyine, kadın
hijyen araçlarına kadar hepsinden özel tüketim vergisi alınıyor;
pırlantadan ve lüks yatlardan alınmıyor. Şimdi ben
soruyorum: Bu, kabul edilebilir mi?
Çiftçimize tarım desteği veriyorsunuz, çok
güzel, vermemiz lazım. Verdiğimiz destekten senelerdir tekrar vergi
alıyorsunuz. Ya, bu kabul edilebilir mi destek diye verilen bir
şeyden tekrar vergi almak?
Evet, bugün bir araba, bir telefon, bir bilgisayar
almaya kalkarsanız eğer, bir tane de devlete almak zorunda
kalıyorsunuz. Dünyanın en pahalı telefonu Türkiyede, en
pahalı arabası Türkiyede; bu, kabul edilebilir mi?
Peki, dünyanın gelişmiş
ekonomilerinde bu durum nasıl? Türkiyede gelir ve kazançlardan
alınan vergilerin millî gelire oranı yüzde 5,6; OECD ülkelerinde bu
oran yüzde 11,4. Türkiyede özel tüketim vergisi olarak toplanan miktarın
millî gelire oranı yüzde 3,6; gelişmiş ekonomilerde, OECD
ülkelerinde bu yüzde 2,4. Bizde dolaylı vergilerin oranı yüzde 68
-evet, bu çok önemli işte- OECD ülkelerinde yüzde 33 yani bu, şu
demek: Ekonomisi gelişmiş ülkeler zenginlerini kazançları
üzerinden daha çok vergilendiriyor, tüketim maddeleri üzerinden az vergi
topluyor. Bu ne oluyor, biliyor musunuz? Sonuçta dar gelirli
vatandaşlarının daha kolay tüketim yapmasını
sağlıyor. Siz bunun tam tersini yaptığınız için
dar gelirli gitgide daha da çok yoksullaşıyor. İşte,
aslında hadise bu.
Şimdi, turpun büyüğü heybede, sadece
bununla da bitmiyor iş. Vergi, aslında devletin ihtiyaç duyduğu
geliri vatandaşlarının sağladığı bir para
toplama aracı değil sadece; gelir adaletsizliğini düzenleyen ve
sosyal adaleti sağlayan bir yeniden dağıtım aracı
aslında. Vergi, herkesin gücü oranında pay vererek işleyen,
sağlıklı ve güçlü bir devlet ve toplum kurmayı amaçlayan,
bunu sağlayan bir sistemin aracı aslında. İşte, sizin
yönettiğiniz Türkiyede maalesef, yıllardır vergi bu
amaçlarını yitirdi. 3 Kasım 2002den bu yana geçen on dokuz
yılda tam 9 defa vergi affı yapıldı, bunların son 5
tanesi de beş yılda. Vergisini zamanında ödeyen kaybetti Aman
canım, nasıl olsa af çıkar. diyenler yani bir nevi vergi
kaçıranlar daha şanslı hâle geldiler. Yüksek vergiler ve vergi
adaletsizliği dağılımı sonucu ne oldu? Vatandaş
kayıt dışına geçti, yoksa postu deldirecek; hani, tabii ki
tasvip etmiyorum ama mecbur kaldı bir yerde. Mesela ne oldu? Dar
gelirlilerden alınan, asgari ücretli çalıştırmak için
ödenmesi gereken vergiler sebebiyle 9 milyona yakın kayıt
dışı istihdam oluştu. Bir ülkenin
çalışanlarının yüzde 29,4ü kayıt dışı
ise bu kabul edilebilir mi? Evet, her 3 çalışandan 1i kayıt
dışı iken emeklimize nasıl hak ettiği geliri
sağlayacaksınız? Avrupada 4 sigortalıya 1 emekli
düşüyor; bizde 1,8 sigortalıya 1 emekli düşüyor. Üstelik Avrupada
yaş ortalaması, yaşlılar çok daha fazla. Yani bu kabul
edilebilir mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Son on sekiz yılda
42,1 milyar dolarlık kamu ihalesi alan Cengiz İnşaat için 30,
Kolin İnşaata 36, Makyol İnşaata 24
36,6 milyar
dolarlık kamu ihalesi alan Kalyon İnşaata 19, Limak
İnşaata 19 kez vergi istisnası yapıldı bu son on
yılda. Onlar da kendilerini güvende hissetmiyorlar, paralarını
başka yere götürüyorlar. Bakınız Pandora papers nokta nokta.
Vergi ödemeyenin yakasına yapışmamız lazım, evet ama
bir yandan da bu tablo kabul edilemez bir tablo.
Bir de vergiler nereye gidiyor konusu var,
şimdi ona girmeye maalesef vaktim yok, vaktim bitti ama değerli
arkadaşlar, kurt kışı geçirir ama yediği ayazı
unutmazmış. Bilmem nereye gittiğinizin farkında
mısınız siz? Şimdi ben size çok yüklendim, o yüzden
lafı hoş tamamlayayım bu ilk konuşmamda.
Adam trene binmiş gidiyor, kondüktör geliyor
kontrol etmeye, diyor ki: Senin biletin İstanbul için ama bindiğin
tren Ankaraya gidiyor, sen İstanbula gitmek istiyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Bir cümle
yapacağım Başkanım.
BAŞKAN Maalesef
AYLİN CESUR (Devamla) Adam, kendinden emin
bir şekilde soruyor: Peki ama makinist nereye gittiğinin
farkında mı?
Şimdi, ben, hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlarken nereye gittiğinizin siz farkında mısınız
bilmiyoruz ama yani gidiyorsunuz, ben bunu söylemek istiyorum.
Hepinize sevgiler saygılar. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Cesur.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu maddede 2 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
İzmir
Aksaray Konya
Behiç
Çelik Orhan
Çakırlar Abdul
Ahat Andican
Mersin Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 280 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesi için vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi üzerine konuşma yapmak için söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, prensip olarak
başta Vergi Usul Kanununda değişiklik yaparak halk adına
müspet adımlar atma iradesinin gösterilmesi takdir edilecek bir durumdur.
Ancak hem içerik olarak teklifte yanlışlıkların olması
hem de geç kalınmış olması AKPnin milletten ne kadar uzak
düştüğünün de bir kanıtıdır. Bunu olumluya çevirmek,
halkı önceleyen iktisadi politikalar üretmek iktidar için artık çok
geçtir çünkü kopuş keskin ve geri dönülmezdir. Ülkenin kaymağına
dadanmış bir haramzade grubunun her makroekonomi düzenlemesiyle
kayırılmış olması ve kamu kaynaklarının
birlikte üleşilmekte olması siyaset biliminin acı
kurallarını hatırlamamıza vesile olmaktadır. Bu,
ekonomik iktidarın siyasal iktidarı belirlemesi ve ardından
siyasal iktidarın ekonomik iktidarla özdeşleşmesi anlamına
gelir; Türkiyede yaşanan budur. Batının uzun mücadelelerle ve
bedel ödeyerek geldiği merhale, sosyal politikaların ve halka dönük
desteklerin öne çıktığını da göstermektedir ama biz
Batının iki yüzyıl önce kendi halkına reva gördüğü
vahşi kapitalizm sarmalına indirgendiğimizi anlıyoruz.
Aslında kapitalizm kendi içinde tutarlı bir ideolojik örgüdür. Bir
burjuva sınıfının doğmuş olması,
aristokrasinin burjuva karşısında gerilemesi yeni düzeni
göstermesi açısından önemlidir. Üzülerek diyebilirim ki: Bu, on dokuz
yıllık AKP döneminin ekonomi politikasının hiçbir felsefi,
ilmî, ahlaki temelinin olmadığını göstermektedir. Soygun,
talan, vurgun, rant, yolsuzluklar aslında kesinlikle kapitalizm
değildir. İslamın hiçbir kaynağında da benzer
rezillikler olumlanmadığı gibi, şiddetli müeyyideler
belirtilmiştir. Değerli arkadaşlar, bu
kokuşmuşluğa Türk milleti de müstahak değildir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde vergi
mükellefiyeti vatandaş açısından tam bir zulme
dönüşmüştür. İktidarın tercihi buna sebep olmuştur.
Bugün gelir vergisinin, kurumlar vergisinin genel vergi gelirleri içerisindeki
payının son yıllarda gerilemiş olması, bunun yerine
KDVnin yüzde 70lere dayanmış olması tam bir zulümdür. Ezilen
dar gelirli kesimlerin, yarı aç yarı tok yaşamaya çalışması
bir utançtır. Bu şekilde yaşayan 16 milyon vatandaşımızın
olduğunu unutmayalım.
Değerli milletvekilleri, diğer taraftan,
özel tüketim vergisi özellikle alt ve orta gelir grubunu menfi etkilemekte,
geniş halk kitlelerinin refah seviyesini aşağı çekmektedir.
Özel tüketim vergisinin gelişmiş birçok ülkede olmadığını
biliyoruz, olanlarda ise düşük düzeyde tutulmaktadır. En fazla ÖTV
oranı Türkiyededir, işte bu da bir zulümdür. O hâlde ne
yapılmalı? Dolaylı vergileri aşağı çekmek
lazım bir kere, ÖTVnin minimuma indirilmesi gerekiyor, ekonomik büyümeye
ve üretime önem verilmesi gerekiyor, geniş halk kitlelerinin refah
düzeyinin artırılması gerekiyor, gelir
dağılımının düzeltilmesi gerekiyor. İlkesel
olarak bunlar benimsenebilir.
Değerli arkadaşlar, maliye politikası
deyince iktidar şunu anlıyor: Bütçe benim, dilediğim gibi
harcarım, kimseye hesap vermem, yandaşlarımı beslerim,
istediğim vergi borcunu sıfırlarım, kaynakları
yandaşlarıma transfer ederim, bankaların kredi potansiyelini
yakınlarıma pompalar, böylece bankaların
sıkıntıya girmesine yol açabilirim; akla bu geliyor. Bu,
nasıl bir tutumdur? Ülkede kayıt dışılık azami
düzeye çıkmıştır, kayıt
dışılığın olduğu yerde siz vergi
tarhiyatı da yapamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, biz mükelleflerimizin, esnafımızın refah
düzeyini artırmak zorundayız, onları yokluğa mahkûm etmemek
zorundayız. Bu sebeple de vergiden istisna uygulaması getirmemek
gerekir. Bu ne demektir? Bu uygulamalarla ancak biz toplumumuzda öfkeyi ötelemiş
oluruz.
Konuşmama son verirken önergemizin kabulünü
diler, hepinize saygılar sunarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 9uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 9 - 193
sayılı Kanunun 117 nci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Yıllık
beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi, Mart
ve Temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.
Cahit
Özkan Mehmet Doğan
Kubat Ramazan Can
Denizli
İstanbul Kırıkkale
Ahmet
Özdemir Fehmi
Alpay Özalan
Kahramanmaraş
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçe
Gerekçe:
Önergeyle gelir vergisi beyannamesiyle tahakkuk eden
verginin ödeme sürelerine ilişkin taksitlerin mart ve temmuz ayları
olmak üzere belirlenmesi sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu madde
üzerinde 1 önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Erel Orhan
Çakırlar
İzmir Aksaray Edirne
Fahrettin
Yokuş Abdul Ahat
Andican Yasin
Öztürk
Konya İstanbul Denizli
Feridun
Bahşi
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Antalya
Milletvekili Sayın Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 280 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 10uncu maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Vergide adalet demek, az kazanandan az, çok
kazanandan çok vergi alınması demektir. Nitekim, Anayasanın
73üncü maddesi Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî
gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımı, maliye politikasının sosyal
amacıdır. demektedir. Ancak dünyanın en adaletsiz vergi
sistemlerinden birine sahip olan Türkiyede yıllardır bütün vergi
yükü ücret geliriyle yaşam mücadelesi veren dar gelirlinin
omuzlarındadır. Bu ülkede asgari ücretten bile vergi
alınmaktadır. Asgari ücret bir kişinin yaşamını
idame ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu en az ücrettir. Ülkemizde
açlık sınırı 3.049 lirayken, asgari ücret 2.825
liradır yani asgari ücret açlık sınırının bile
altındadır. Üstelik bundan bir de vergi alınmaktadır ki
varın asgari ücretlinin hâlini siz düşünün. Şimdi, Burada
adalet nerede? diye sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, diğer bir konu,
vergiye uyumu artırmaya yönelik çalışmaların
artırılması gerekliliğidir. Neredeyse her yıl
çıkarılan af yasaları sayesinde vergiye uyum oldukça fazla zarar
görmüştür. 2002 yılından bu yana yapılandırma, matrah,
vergi artırımı, stok-kasa affı, kayıtların
düzeltilmesi konularında bir veya birkaçını ya da
tamamını düzenleyen, kamuoyunda vergi affı olarak
nitelendirilen düzenlemelerin sayısı ve sıklığı
vergi sistemine ve devlete olan güveni zedeleyen bir sorun hâline
gelmiştir. O kadar çok yapılandırma yasası
çıkıyor ki vergi ödeyenlerin artık kendilerini enayi gibi
hissetmesi kaçınılmaz hâle geldi. Borcunu zamanında
ödeyemeyenlere uygulanan gecikme zammı ise komik durumda olup
caydırıcılığı kalmamıştır çünkü
herkes Nasıl olsa af çıkar. diye düşünüyor.
Değerli milletvekilleri, elektrikten petrole,
doğal gazdan iletişime, yiyecekten giyeceğe, sigaradan içkiye
tüm tüketim maddeleri üzerinde belirtilen ÖTV ve KDV gibi dolaylı
vergilerin yükü doğal olarak nüfusun büyük çoğunluğunu
oluşturan yine dar gelirlilerin omuzundadır.
Genel olarak vergi kanunları hükûmet
politikalarının mali anlamda bir ifadesidir. Elde edilen verginin
adil bir biçimde, toplumun her kesimi arasında adilce ve eşitçe
paylaşılıp paylaşılmaması vergi
politikalarının en önemli unsurudur. Türkiyede mevcut vergi
politikaları tamamen güçlüyü daha güçlü kılmak, yoksulu da daha
yoksul hâle getirmek üzere düzenlenmiştir. İşte, emeklilerimizin
hâlini görüyorsunuz. Yıllarca hizmet ettikten sonra geçim
kaygısı duymadan, insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi
imkânsız hâldedir. AK PARTİ emeklilere maaş
artışı yerine harçlık vermektedir. Harçlık verirken de
emekliler arasında ayrım yapılmaktadır. Bu çifte standarda,
bu ikili uygulamaya son verilmeli ve emeklilere bir bütün hâlinde bakılmalıdır.
Devlet, herkes için eşit hak ve yükümlülükler içeren bir sosyal güvenlik
kurumu kurgulamak zorundadır. Devlet, herkes için eşit hak ve
yükümlülükler içeren bir sosyal güvenlik sistemi kurgulamakla yükümlüdür ancak
bugün, birçok vatandaşımız mağduriyet yaşamaktadır.
Emeklilikte yaşa takılanlar, emeklilikte prim gün sayısına
takılan ve emeklilik için staj ve çıraklık süresini
saydıramayan, dolayısıyla emeklilikte AK PARTİye
takılan milyonlarca vatandaşımız eşitlik ve adalet
beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
çalışan insanların yarısı asgari ücretlidir.
Emeklilerin durumunu konuşmaya bile gerek yoktur. Üniversite mezunu
gençlerimizin yüzde 30u işsizdir. Şimdi, şöyle bir ortamda
diyorsunuz ki: Herkes mutlu, herkes gül gibi geçinip gidiyor. Şimdi,
sormak istiyorum: Emeklilerimizin geçim derdini ne zaman ortadan
kaldıracaksınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Asgari
ücretlinin gelirini ne zaman artıracaksınız? Asgari ücreti ne
zaman vergi dışında bırakacaksınız?
İşsiz kardeşlerimize iş temin edebilecek misiniz? SGK primi
dahi ödeyemeyen esnafımızın, çiftçimizin derdine çare olabilecek
misiniz? Kredi borçlarının altında ezilen
vatandaşımızın yükünü hafifletmeyi düşünüyor musunuz?
Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci maddeye geçmeden önce, sayın Komisyon
üyelerinden sisteme girmelerini rica ediyorum. Bütün milletvekili
arkadaşların önlerinde bulunan sisteme girmelerini rica ediyorum. Hem
komisyon sistemini test etmiş olacağız hem Komisyon üyelerinin
burada olup olmadıklarını böylece elektronik olarak sisteme
geçirmiş olacağız.
Evet, 11inci madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 11- 193
sayılı Kanunun mükerrer 121 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan %5i ibaresi %10u ibaresi ile, ikinci
fıkrasının (2) numaralı bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrasının
ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
2. (I)
numaralı bentte belirtilen süre içerisinde kesinleşmiş
olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla
ikmalen, resen veya idarece yapılmış bir tarhiyat
bulunmaması (Kesinleşen tarhiyatların, İndirimin hesaplanacağı
beyannamenin ait olduğu yıl için geçerli olan, maddenin birinci
fıkrasındaki indirim tutar sınırının %1 ini
aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.),
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel
İzmir Konya Aksaray
Orhan
Çakırlar İbrahim
Halil Oral Abdul Ahat
Andican
Edirne Ankara İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talep eden, Ankara
Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) -
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 280 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 11inci maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime, geçtiğimiz günlerde vefat eden
İstanbul Milletvekili merhum İsmet Uçmayı rahmetle anarak
başlamak istiyorum, mekânı cennet olsun.
Sayın milletvekilleri, yaklaşık elli
yıl önce Ankaraya Ahlat'ın yoksul bir evladı olarak gelmiş
ve bugün bu sıralarda oturabilmiş bir kardeşiniz olarak
cumhuriyetin ve onun başkenti Ankaranın kıymetinin ne kadar
büyük olduğunu ifade etmek istiyorum. Bozkırın ortasında,
görece gelişmemiş bir kasabada bir araya gelen vatansever insanlar
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki iradeleriyle Millî
Mücadeleyi kazanmış ve bu şehri başkent ilan
etmiştir. Bu vesileyle, Ankaramızın başkent oluşunun
98inci yıl dönümünü kutluyor, Ankaraya hak edilmiş payenin verilmesinde
büyük emeği olan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve o gün Gazi
Meclis çatısı altında yer alan milletvekillerimize, şehit
ve gazilerimize Yüce Allah'tan rahmet diliyorum; Allah onlardan razı
olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri, teklifin
genelinde olumlu düzenlemeler yer alırken bu olumlu düzenlemelerin bile
büyük bir kısmı bir itiraf niteliğindedir. Devlet, pek çok
vatandaştan alacağı vergilerden vazgeçerek vatandaşı
rahatlatmayı seçmektedir. Bu, içinde bulunduğumuz şartlarda
doğrudur ancak içinde bulunduğumuz o şartları konuşmak
asıl meselemizdir. Vatandaşın alım gücünü artırmak,
gelir adaletini sağlamak, ülkede üretimi güçlendirmek, bununla birlikte
vergi ahlakını ve disiplinini sağlamak yerine devletimiz
vergilerden vazgeçmeyi seçmektedir; vergi borçlarını ödeyemeyenlere
senede 2-3 kere yapılandırma, matrah artırımı gibi
haklar tanımaktadır, sonra da vergisini disiplinli şekilde
ödeyenleri ödüllendirmek için düzenlemeler yapılmaktadır. Siz de
burada bir gariplik görmüyor musunuz? İnsanımızda ödeyecek para
yok ki bunları kullansın. Ödeme gücü olan ya da kamu
kaynaklarıyla zenginliklerine zenginlik katan 5li çeteye ya da şehirleri
esir almış, Rusyadaki oligarklara benzeyen siyasi iş
adamlarına vergi muafiyetleri tanımak, borç silmek yerine
onların gelirlerini vergilendirmeyi neden seçmiyorsunuz? Kayıt
dışı ekonomiyi azaltmak, dolaylı vergileri en düşük
seviyeye getirmek ve böylece hem devletin vergi gelirlerini kaybetmemesini
sağlamak hem de vatandaşı ezmemek için neden adımlar
atmıyorsunuz?
Bakın, İYİ Parti Artagan diye bir
proje açıkladı; bu projeyi hiç incelediniz mi, yoksa uçuşa geçen
dolar kuru sebebiyle başka bir şey inceleyemez hâle mi geldiniz,
mecaliniz mi bitti? Türk lirasının değersiz bir kâğıt
hâline gelmeye başladığı bir dünyadayız,
aldığınız vergilerin her geçen gün değer
kaybettiğini hiç mi düşünmüyorsunuz? Her ağzınızı
açıp konuştuğunuzda dolar zirve yapıyor, ekonomi
şarampole yuvarlanıyor. Bence bu Mecliste, AK PARTİ'nin ekonomi
hakkında konuşmaması için bir suskunluk yasası
çıkarsak bu kadar maddeli bir düzenlemeyi yapmaya hiç de ihtiyaç
kalmayacak. AK PARTİli iktidarın ekonomi kurmaylarına
tavsiyemdir, şu fotoğrafı ofislerine asmayı tavsiye ederim.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Kıymetli milletvekilleri, 11inci maddedeki
düzenleme olumludur ancak sık sık yapılandırma ve af
yasaları çıkarılması vergiye uyumu azaltmaktadır.
Vergiye uyumlu mükellefin ödüllendirilmesi amacıyla uygulanan indirim oranının
yükseltilmesi vergi uyumunu artıracaktır. Bu sebeple, uygulanan yüzde
5 oranındaki indirimin yüzde 10a çıkarılması yerinde
olacaktır. Bu hususta Komisyona tarafımızca önerge verilmiş
ancak AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi oylarıyla reddedilmiştir.
Bu hususun yeniden değerlendirilmesini diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 11inci maddesinde yer alan veya
ibaresinin ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Rıdvan
Turan Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Bitlis Mersin Kocaeli
Nusrettin
Maçin Kemal Peköz
Şanlıurfa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bitlis Milletvekili
Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
280 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım, sizleri ve kamuoyunu saygıyla
selamlarım.
Evet, bir Vergi Usul Kanununun görüşmelerine
daha devam ediyoruz; Hükûmetin bitmek bilmeyen düzenlemelerle âdeta delik
deşik ettiği bir kanun. Vergi hususunda ne zaman bir düzenleme yapılsa
sosyal adalet, rekabet ortamı gibi üst perde kavramlar havada
uçuşuyor fakat iş uygulamaya geldiği zaman ortada ne sosyal
adalet ne de güçlendirilmiş bir rekabet ortamı var. Sosyal adalet ve
rekabet ortamı herkesin geliri oranında vergi ödediği bir ortamda
sağlanabilir. Fakat öyle bir çark kurulmuş ki ne kadar çok
kazanırsan o kadar az vergi ödediğin, hatta çok kazanıyorsan
vergi bile ödemediğin bir düzenek kurulmuş. Geri dönüşüm için
sokaklarda çöplerden kâğıt toplayan işçiler Haksız kazanç
elde ediyor, vergi ödemiyor. diye güvenlik güçlerince her türlü baskı ve
şiddete maruz bırakılırken Pandora
kâğıtlarında adı geçen, milyonlarca doları vergi
cennetlerine transfer eden zenginlere hiçbir işlem yapılmıyor.
Daha da kötüsü, iktidara yakınlığıyla bilinen zengin
patronlar, örneğin iktidarın 5li çetesi vergi cennetlerinde
zenginliklerine zenginlik katarken gariban esnafımız Türkiyede,
vergi cehenneminde âdeta kıvranıyor. Küçük işletmeler ufak bir
fatura yanlışı yapsa Maliye tepelerine biniyor, ceza kesiyor,
âdeta kıskaca alarak söke söke parasını alıyor. Diğer
bir yanda da ülkede girmediği rant kapısı kalmamış
şirket sahipleri paralarını vergi cennetlerine
kaçırırken, utanmasalar, üstüne üstlük madalya takılacak kadar
övgüyle yâd ediliyorlar. Sosyal adalet bu işin neresinde?
Bu ülkede sosyal adalet yok, sosyoekonomik
adaletsizlik var. Daha başlangıçtan adaletsiz olan bir vergi
sisteminden bahsediyoruz. Yani 11inci madde bu çarpık düzeni nasıl
düzeltebilir; bu madde bu uygunsuzlukların, haksızlıkların,
talan düzeninin önüne nasıl geçebilir? Madde vergiye uyumu içeriyor yani
Vergini düzenli veriyorsan -bu zor şartlarda da nasıl ödenecek
artık- seni vergi indiriminden yararlandırırım. diyor. Bu
ülkede 3 milyon gelir ve kurumlar vergisi mükellefi var ve bunun sadece 65 bini
uyumlu mükellef; geriye kalanın büyük bir kısmı zaten
ödeyemiyor. Bunun içinde istisnalar tabii ki var; bunlar çeşmenin
başını tutan büyük holdingler, patronlar. Bunların
ödemeleri gereken verginin yüzde 95i zaten siliniyor, ödemiyorlar. Çünkü onlar
biliyorlar ki devlet her yıl, hatta bazen yılda 2-3 kere bu kanunu
çıkaracak. Yine gariban Ödeyeyim, kurtulayım. derdine düşecek,
patronlar yine sallamayacak, yine ödemeyecek ve onlar kârlı çıkacak.
Vergiye gönüllü uyum konusu G20 ülkelerinde
uygulanan bir yöntem değil. Bunun en önemli sebeplerinden biri o ülkelerde
her yıl vergi aflarının çıkarılmıyor
olmasıdır. Burada uygulanan vergi affı yöntemi vergi
ahlakını da bozuyor. Bu sebeple, bu tarz düzenlemeler yapılarak
büyük sermaye gruplarının eli her yıl rahatlatılıyor.
Nasıl kasabı, bakkalı, manavı, tuhafiyesi vergisini
ödüyorsa o şirketler de ödeyecek; devletin iş bilmezliğini kendi
konfor alanına çevirmeyecekler. Kaldı ki devlet, zaten bu
şirketlerden alması gerekeni alsa küçük gelir düzeyli esnaftan vergi
almasına bile gerek yok. Bir de bir defada 56 sermaye grubunun
vergilerini sileceğinize küçük ve orta ölçekli işletmenin vergisini
sıfırlayın.
Bu ülkede alın teri, emek arttıkça üzerine
binen vergilerin miktarı da artıyor. Gerçi, siz, pandemi döneminde
dahi elinizi taşın altına sokmaktansa esnafı kayaların
altına bırakmış bir iktidarsınız; eziyeti esnafa,
keyfi büyük patronlara yaşatmış bir iktidarsınız. Sizin
küçük işletmeler için büyük şeyler yapmanızı beklemek
mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Değerli
milletvekilleri, sağlıklı vergi sistemi herkesin geliri
oranında ödemekle yükümlü olduğu vergi sistemidir. Bunun
dışında kalan tüm uygulamalar, sadece ama sadece insanlara birer
ekonomik pranga vurmaktan başka bir şey olmayacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır. Malumları olduğu üzere,
görüşülmekte olan teklife konu kanunun Komisyon metninde bulunmayan ancak
teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve Komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. İç Tüzükün 91inci maddesine göre,
yeni bir madde olarak görüşülmesine Komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır
ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle, önergeyi
okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra sayılı
Kanun Teklifine 11inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddelerin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 12 - 193
sayılı Kanuna geçici 91 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 92- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu kurum ve
kuruluşları tarafından yapılan tarımsal destek
ödemeleri üzerinden tevkif edilerek tahsil edilen gelir vergisi, çiftçilerin
düzeltme zamanaşımı süresi içerisinde tarha yetkili vergi
dairelerine başvurmaları ve dava açmamaları,
açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla, 213
sayılı Vergi Usul Kanununun düzeltmeye ilişkin hükümleri
uyarınca, tahsil tarihinden itibaren aynı Kanunun 112 nci maddesinin
(4) numaralı fıkrası hükmüne göre hesaplanacak faizi ile
birlikte red ve iade edilir.
Bu madde
hükümlerinden yararlanmak üzere vazgeçilen davalarla ilgili olarak daha önce
verilmiş ve kanun yolu tüketilmemiş kararlar uyarınca, taraflara
tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın işlem
yapılmaz, idarece de açılmış davalar sürdürülmez, faiz,
yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmez, hükmedilmişse
ödenmez. Hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunanların
iade talepleriyle ilgili olarak bu madde hükmü uygulanmaz.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve
Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Cahit
Özkan Erkan Akçay Mehmet Doğan Kubat
Denizli Manisa İstanbul Dursun Müsavat Dervişoğlu Garo Paylan İshak Gazel
İzmir Diyarbakır Kütahya
Ramazan
Can Zemzem Gülender Açanal Kırıkkale Şanlıurfa
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Değerli Başkanım, salt çoğunluğumuz
vardır. Yeni madde ihdasını öngören önergeye salt
çoğunluğumuzla katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 3 üncü
maddesiyle kamu kurum ve kuruluşlarınca çiftçilere yapılan
tarımsal destekleme ödemeleri vergiden istisna edilmektedir. İstisna
hükmünün düzeltme zamanaşımı süresi içinde
yapılmış kesintilere de şamil olmasını
sağlamak ve bu konuda oluşabilecek olası ihtilafların önüne
geçilmek üzere önergeyle, başvuru üzerine bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihe kadar kamu kurum ve kuruluşları tarafından
yapılan tarımsal destek ödemeleri üzerinden yapılan gelir
vergisi kesintisinin red ve iadesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Yeni maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde kabul edilmiş ve
teklife yeni bir madde eklenmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Oy birliğiyle.
BAŞKAN Herhangi bir
karışıklığa mahal vermemek için bundan sonra maddeler
üzerindeki önerge işlemlerine mevcut sıra sayısı metnindeki
madde numaraları üzerinden devam edilecektir. Kanunun yazımı
esnasında maddenin numarası teselsül ettirilecektir.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Oy birliğiyle
Başkanım.
BAŞKAN Evet.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.29
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
280 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
12nci madde üzerinde 2 önerge vardır, ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 12- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı
Vergi Usul Kanununun 4 üncü maddesinde bulunan ikinci fıkranın ikinci
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Hazine ve Maliye Bakanlığı,
gerekli gördüğü hallerde; mükelleflerin iş yeri ve adres kayıt
sisteminde bulunan yerleşim yeri adresleri ile il ve ilçelerin idari
sınırlarına bağlı kalmaksızın elektronik
ortamda kurulanlar dahil olmak üzere vergi daireleri ve bölge bilgi işlem
merkezleri kurmaya, vergi dairelerine bağlı şubeler açmaya,
vergi dairelerini diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirlemeye,
şubelerin yetki, görev ve sorumluluklarını tespit etmeye, vergi
dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş
grupları itibarıyla mükelleflerin bağlı olacakları
vergi dairesini belirlemeye, bağlı olunan vergi dairesi
tarafından yapılan işlemlerin diğer vergi daireleri
tarafından yapılabilmesine ve vergi dairesince yapılan
işlemlerin elektronik ortamda yapılmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir.
Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı Abdüllatif
Şener
İstanbul Antalya Konya
İlhami
Özcan Aygun Süleyman Girgin Sibel Özdemir
Tekirdağ
Muğla İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
değerli milletvekilleri.
Sözlerime birlikte görev
yaptığımız ve vefatı nedeniyle de büyük üzüntü
duyduğum Değerli Milletvekilimiz İsmet Uçmaya rahmet dileyerek
başlamak istiyorum; mekânı cennet olsun.
Ben 12nci madde üzerine söz aldım. Maddeye
geçmeden önce genel bir değerlendirme yapacak olursam, söz alan bütün
hatiplerin de değindiği gibi, 65 maddeden oluşan ve daha çok
bürokrasinin talepleri doğrultusunda hazırlanan ve büyük
çoğunlukla Vergi Usul Kanununda teknik değişiklikler içeren bu
teklifle, ülkemizin, vatandaşlarımızın karşı
karşıya kaldığı ekonomik ve özellikle de vergi
politikaları konusunda yapısal sorunlara bir çözüm getirilememektedir.
Teklifin geneline baktığımızda,
küçük esnafın ticari kazançlarının gelir vergisinden istisna
tutulması, sosyal içerik üreten, mobil cihazlarda uygulama
geliştirerek gelir elde edenlerin belli koşullarda kazançlarının
vergilendirilmesi, elektronik ortamda vergi dairelerinin
oluşturulması, yurt dışında bulunan
vatandaşlarımızla ilgili düzenlemeler, vergi ödemelerinde bir
takvim değişikliği öngörüyor -çok konuşuldu- çiftçilerle
ilgili, çiftçilerin desteklenmesi için destekleme ödemelerinin gelir
vergisinden istisna tutulmasıyla ilgili düzenlemeler var.
Ancak yasama yılının, değerli
milletvekilleri, ilk Komisyon toplantısı bu kanunla başladı
ve bugün de Genel Kurul gündemine geldi. Yaklaşık 850 bin küçük esnaf
için özellikle de pandemi döneminde ve öncesinde başlayan, pandemiyle
birlikte artan kira stopaj ödemeleri, sabit masraflarının giderek
artması ve esnafın ancak kendi geçimine yetecek kadar gelir elde
ettiği bir süreçten geçerken, bu kanun esnaf için onların
beklediği bir düzenleme getirmedi. İşte, dün
açıklandı, günlük 85 kuruşluk bir vergi istisnası öngörüldü
esnafa bu kanunda. Çiftçiler için ise çok detaylı
tartışıldı, çiftçinin gerçekten çözülmesi gereken
sorunları bu kanun içerisinde yer almıyor, sadece destek ödemeleri
bir istisnaya tabi tutuldu, çok cüzi bir ücret. Baktığımız
zaman, kamu, özel bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine 160 milyar lira
bir borç yükü var çiftçinin ama bugün çiftçi bizden, Meclisten özellikle artan
girdi maliyetleriyle ilgili -mazot, gübre, yem, elektrik, bu maliyetlerle
ilgili- bir düzenleme beklemektedir ancak bu kanun buna cevap vermiyor.
Değerli milletvekilleri,
baktığımız zaman, adaletsiz bir vergi
politikasının uygulandığı ülkemizde, dolaylı ve
dolaysız vergi oranlarındaki artan dengesizliğe bir çözüm
üretmeden, servet dağılımı sorunu varken -bugün Rusyadan
sonra ikinci en sorunlu ülkeyiz, en varlıklı yüzde 1in toplam
servetten aldığı pay yüzde 45 düzeyinde, böyle bir sorun varken-
bu dengesizliğe bir çözüm üretmeden, enflasyon ve şu an en çok sorun olan
hayat pahalılığı karşısında geçim mücadelesi
içinde olan tüm vatandaşlarımızın artan bu kronik
işsizliğe çözüm beklentisi karşılanmadan yapılan bu
düzenlemeler, maalesef, sınırlı ve eksik kalacaktır.
Değerli milletvekilleri, benim üzerinde söz
aldığım 12nci maddede, elektronik ortamda vergi dairelerinin
kurulması amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığına bir
yetki verilmekte. Evet, baktığımız zaman gelişen
bilişim sektörü ve teknolojiye uyum noktasında da böyle bir düzenleme
yapılabilir, mükelleflere daha hızlı ve etkin bir hizmet
sunulmuş olabilir. Bu konu bizim de bir sorun görmediğimiz bir
düzenleme ama benim dikkat çekmek istediğim, teklifin genel gerekçesine
baktığımız zaman şöyle bir ibare var: Vergi
güvenliğini artıran, sosyal adaleti güçlendiren bir düzenleme
olması amaçlanıyor. Ama baktığımız zaman
çiftçiden, esnaftan, açlık sınırının altındaki
asgari ücretliden düzenli vergi toplanırken, artan hayat
pahalılığı karşısında bir çözüm üretmezken,
dahası, vergi cenneti ülkelere taşınan servetin vergilendirilmesi
konusunda adım atmayanlardan vergide adalet beklentisi de mümkün
değildir. Başka ülkelerde tutulan ve herhangi bir vergilendirme
yapılmayan bu paraların, bu iktidar döneminde tam 7 kez
çıkarılan varlık barışı adı altında
ülkemize getirilmesiyle mi siz vergi adaletini sağlayacaksınız?
Bakın, bu iktidar döneminde 2006
yılında Kurumlar Vergisi Kanununun 30uncu maddesinde düzenlenen
hükmün uygulanması için vergi cenneti olarak tabir edilen ülkelerin
açıklanması gerekiyordu. Ama ne oldu? Bu liste henüz
açıklanmadı ve açıklanmadığı için de
yaklaşık on beş yıl geçmiş olmasına rağmen
bir kararname çıkarılmadı ve yurt dışından
gelmiş olan kaynağı belirsiz bu paraların vergilendirilmesi
noktasında bir adım atılmamaktadır. İşte, malum
belgeleri hepimiz biliyoruz. Bakın, bu belgelerde ülkemizden
yaklaşık 220 kişinin isminin geçtiği belirtiliyor ve
diğer bütün ülkeler, kendi ülkeleriyle ilgili bir soruşturma süreci
başlatırken bizim ülkemizde herhangi bir hukuki süreç
başlatılmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Değerli
milletvekilleri, elbette, eğer bugün biz Mecliste vergi kanunlarında
bir düzenleme, Vergi Usul Kanununa dair bir değişiklik yapacaksak,
mutlaka bu belgelerde yer alan iddiaları, bu vergi cennetleriyle ilgili
yapılan soruşturmaları mutlaka gündemimize almamız
gerekiyor.
Evet, sonuç olarak, benim söz aldığım
madde teknik, bürokrasinin talep ettiği bir madde, ihtiyaç bir madde.
Ancak, benim vurgulamak istediğim, bürokrasinin talepleri
doğrultusunda hazırlanan bu kanun teklifi vergi adaletini
sağlamamakta, sosyal adaleti güçlendirmemekte, dolaylı vergiden en
çok etkilenen vatandaşlarımızın, esnafın, emeklinin,
çiftçinin, milyonlarca asgari ücretlinin ama en çok da dikkat çekmek
istediğim, değerli milletvekilleri, işsiz gençlerimizin talep ve
sorunlarına yanıt vermemekte diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Fahrettin Yokuş Ayhan Erel
İzmir Konya Aksaray
Orhan Çakırlar Hasan Subaşı Abdul Ahat Andican
Edirne Antalya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Antalya
Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kaybettiğimiz mesai arkadaşımız
İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı dileklerimi
sunuyorum.
280 sıra sayılı Yasa Teklifinin
12nci maddesi hakkında konuşmak üzere söz aldım.
12nci maddeyle, Hazine ve Maliye
Bakanlığı elektronik ortamda vergi dairesi kurulması
yetkisini haiz oluyor. Mükelleflere hızlı ve etkin hizmet verilmesi
amaçlanmış. Olumsuz bakmadık, doğrusu teknolojiye dijital
ortamda uyulmasını olumlu bulduk ama genel olarak kanun teklifinin
gerekçesine baktığımızda genel gerekçede şöyle
geçiyor: Mükelleflerin vergiye uyumlarını gözeten, vergi
güvenliğini artıran, sosyal adaleti ve rekabet ortamını
güçlendiren diye başlayarak devam eden çok ideal cümlelerle
kurgulanmış ama mükelleflerin vergiye uyumları dediğimiz
zaman, hemen hemen her yıl bir vergi affının
çıktığı ortamda bu uyumun
sağlanamayacağını gayet iyi biliyoruz.
Yine, vergi güvenliğini artıran, sosyal
adaleti ve rekabet ortamını güçlendiren dediğimiz zaman, sosyal
adaletle de bu hazırlanan teklifin hiçbir ilgisinin
olmadığını söyleyebilirim. Türkiyede 2020 bütçesine baktığımızda,
eğer vergi gelirlerinin yüzde 65ini dolaylı vergilerle
sağlıyorsak, dar gelirli tüketiciden alınan vergilerle,
ayrıca neredeyse 158,8 milyarlık gelir vergisinin de 85
milyarını işçi, emekçi, bordroludan kaynağında
kesilerek elde ediyorsak, bizim vergi sistemimizde adaletten söz etmemiz hiç
mümkün olamaz.
Şimdi, bu yasa teklifinin ilk paragrafına
baktığımız zaman, birinci paragrafında 850 bin küçük
esnafımıza sözde bir avantaj sağlanmış, bunlar ki
hepimizin bildiği gibi hem kötü yönetimin hem de pandeminin
mağdurları. 850 bin civarındaki basit usulde vergilendirilen
küçük esnaf grubuna sağlanan avantaj 235 milyon TL ve kişi
başına 280 TLlik bir avantaj sağlıyor yılda. Bu 280
TLyi bu esnaflar ödeyebilirdi de ama keşke siz defter tutma mecburiyetini
ortadan kaldırsaydınız, ondan çok daha makbule geçerdi.
Şimdi, bu yasa teklifinin en başına
bunu koyduğunuza göre, bu 65 maddelik teklifte hiçbir şey yok
demektir. Hemen ardından çiftçilere, 3 milyon çiftçiye
sağladığınız destekten söz ediliyor. Ne sağlanmış?
Gerekçede Tarım ve hayvancılığın desteklenmesi için
Tarım Kanunu başta olmak üzere ilgili mevzuata göre çiftçilere çok
sayıda destek ödemesi yapılmaktadır. diyerek başlıyor
ve desteklerde tevkifat yoluyla kesilen 600 milyon TLnin bundan sonra
kesilmeksizin çiftçilere intikal edeceğinden bahsediyorsunuz. O da nedir?
Yılda tam 200 TLyi karşılamaktadır. Bu yüzde 150 gübre
zammını düşünürsek, yüzde 100ün üzerinde mazot
zammını, elektrik zammını düşünürsek çiftçinin büyük
ölçüde mağdur olduğunu hepimiz biliyoruz. Bugün, toprağıyla
küsmüş, tarımla küsmüş yüz binlerce çiftçimiz mağdur
durumdadır ve Ziraat Bankası ile Tarım Krediye milyarca borcu
olmasına rağmen, iktidarın bir medya değişikliği
için 750 milyon dolar bir holdinge Ziraat Bankasından para verdiğini
ve bu paranın ödenmediğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Şimdi, 200
liralık, 300 liralık avantajlar ve bunun
karşılığında bir holdinge, bir medya
değişikliğinde verilen 750 milyon doların hâlâ akıbetini
bilmiyoruz. Bu desteklerin mutlaka ekim dikimden önce verilmesi gerekir, onu da
eklemek istiyorum.
Ayrıca, bu vergi teklifinde mutlaka 359uncu
maddeyle ilgili, Vergi Usul Kanunu madde 359daki mağduriyetin mutlaka
giderilmesi gerekirdi fakat hiç söz edilmemiş. Vaktim
olmadığı için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü maddede önerge yoktur.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
14üncü maddede 2 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer
alan ile ibaresinin birlikte olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Züleyha
Gülüm Rıdvan Turan
Mahmut Celadet
Gaydalı
İstanbul
Mersin Bitlis
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Nusrettin
Maçin Kemal
Peköz
Kocaeli
Şanlıurfa Adana
Fatma
Kurtulan
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Mersin
Milletvekili Sayın Fatma Kurtulan.
Buyurun Sayın Kurtulan. (HDP
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
14üncü maddesine yönelik verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, vergi adaletsizliğini sürekli
derinleştiren düzenlemelere ve para toplamayı kolaylaştırma
amacından öteye gidemeyen bu kanun teklifine karşı
olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Vergide şeffaflık, adalet,
eşitlik, tarafsızlık ve kamudan yana bir vergilendirme sistemi
şarttır. Ancak iktidar, vergilendirme sistemiyle vatandaşı
gittikçe yoksullaştırdığı, tüketim kalemlerinde,
özellikle de temel tüketim malzemelerinde fahiş vergilendirmelerin
süreklileştiği, yurttaşın kazancına göz dikildiği
bir ekonomik politika yürütüyor. Öyle adaletsiz bir vergilendirme sistemi
içerisindeyiz ki asgari ücretle geçimini sağlayan her yurttaşın
gittikçe pula dönüşen parasının neredeyse altıda 1i vergi
olarak alınıyor. Yurttaşın ulaşmasına imkân
olmayan yatların, pırlantaların, neredeyse tüm lüks tüketim
mallarının vergileriyse ya yok ya da yüzde 1lik oranda tutuluyor. Az
kazanandan çok, çok kazanandan az alma, yurttaşı sömürüp
yandaşı semirtme, 5li çeteyi ihya etme amacı üzerine kurulu bu
vergi sistemini, bu ekonomik düzeni kabul etmiyoruz.
Değerli arkadaşlar, son dönemde sadece
seçim bölgem olan Mersinde 1 Mart 2020den 24 Haziran 2020ye kadar yani
sadece dört aya yakın bir zamanda 766 esnaf ve sanatkâr kepenk
kapattı. Zaten vergi borçları, krediler altında ezilen, kaderine
terk edilmiş olan esnaf çok daha ağır bir süreçte, salgın
sürecinde siftah yapamadı, borç içinde kaldı. Salgın döneminde
vergi borçları silinsin, kredileri ertelensin, kiralara, faturalara destek
olunsun, gerçekten derman olabilecek destekler verilsin. diye çağrılar
yaptık ama derde derman olmayan bir meblağ bazı işletme
sahiplerine verilebildi, o 2 kuruş da sanki çok ciddi bir
meblağmış gibi abartılarak anlatıldı. Oysa gerçek
şuydu ki: Binlerce işletme kapandı, yüz binlerce insan
işsiz kaldı, işsiz ordusu büyüdü, yoksulluk arttı ama
yandaş için öyle mi? Vergi cennetlerine aktarılan paraların
haddi hesabı yok. En son da kaçak sarayı yapanlar Pandoranın
kutusundan çıktı. On beş yıldır ısrarla
açıklanmayan vergi cenneti listesi yine yandaş müteahhitlere
yaradı. Yüzde 30 oranında vergi kesintisinin yapılmamasından
faydalanan talan düzeninin temsilcileri, Türkiye gibi bir para kaçırma,
yurttaşın sırtından geçinme cennetinden gelirlerini
artırdıkça artırdı. Kaynağı belirsiz paralar, yandaşa
verilen ve kamunun katmerlice borçlandırıldığı
ihaleler, uygulanmayan yasalar bir yanda, başta Mersin Limanı olmak
üzere gemilerle gelen tonlarca kokain bir yanda; ki, hâlâ bu uyuşturucunun
sahibi kim açıklanmıyor, biz bilmiyoruz en azından ama sizlerin
bildiğini ve buna ortak olduğundan dolayı
sakladığınızı biliyoruz. Bırakmak
istemediğiniz bu iktidar düzeni, uyuşturucunun, savaş
ekonomisinin, vergi cennetlerine para aktarmanın kan üzerinden hep
birlikte zenginleşmenin düzenidir. Ekmek derdinde olan yurttaşa her
seferinde saldırmanın nedeni, gözünü atık kâğıt
işçilerinin ekmek kavgasına dikip Orta Doğuya silah
satmanın, Venezueladan kokain rotasının hâkimi olmanın
verdiği açgözlülüktür.
Değerli arkadaşlar, bu talan düzeninin
sonu geliyor. Bu talan düzeninin sonunu demokrasi ittifakı etrafında
kenetlenen, ayrımcı politikalarınıza karşı duran
tüm kesimlerle birlikte getiriyoruz. Açlıkla terbiye etmeye
çalıştığınız yurttaş sayısı
arttıkça, saraylarınızdan bakıp hor gördüğünüz ama
size sözünü söylemekten çekinmeyenlerin sayısı arttıkça talan
siyasetinizin alanının daraldığını görüyorsunuz.
Ortalığa saçılan yolsuzluklarınızın,
TÜGVAyı belediyeler, valilikler üzerinden ihya edip her alanda
kadrolaşma, paralel yapılaşma hırsınızın sonu
geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Söz talebiniz mi var?
FATMA KURTULAN (Devamla) Evet.
BAŞKAN Peki, tamamlayalım lütfen.
FATMA KURTULAN (Devamla)
Saldırılarınız bu yüzden, hedef göstermeleriniz bu yüzden,
yargıyı sopa olarak kullanma hırsınız, yersiz yurtsuz
bırakmaya, tarikatların pençesine düşürmeye, gelecekten
umutlarını kesmeye çalıştığınız
gencecik öğrencileri dahi kriminalize etme çabalarınız bu
yüzdendir. Şiddeti azmettirme siyasetinizle, savaş ve kırım
üzerinden varlık sürdürme anlayışınızla birlikte
gideceksiniz. Ne yaparsanız yapın, ortak mücadelemizle talan
düzeniniz yıkılacak. Bu talan düzeninizi Deniz Poyraz ve daha nice
insanın yoldaşları olarak bizler yıkacağız
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler Sayın Başkan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 14üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"eklenmiştir" ibaresinin "ilave edilmiştir"
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan Çakırlar Fahrettin
Yokuş Ayhan Erel
Edirne Konya Aksaray
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Abdul
Ahat Andican
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Edirne
Milletvekili Sayın Orhan Çakırlar.
Buyurun Sayın Çakırlar (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 14üncü
maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Geçtiğimiz gün hayatını kaybeden
İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya yüce Allahtan rahmet, ailesine
ve sevenlerine sabırlar diliyorum.
Ülkemizin pirinç ihtiyacının yüzde
50sinin karşılandığı Edirnede çeltik hasadı
zamanı girdi maliyetlerinin yüksekliği, yaşanan hastalık
sebebiyle verimin düşük ve verilen fiyatların maliyet
artışının altında olması üreticiyi yeterince
mağdur etmiştir. Bu yetmiyormuş gibi dün sabah saatlerinde
İpsalada yaşanan dolu felaketi büyük bir kısmı
Sarıcaali köyünde olmak üzere Balabancık, Paşaköy, Sultanköy ve
civar köylerde 10-12 bin dönüm çeltik alanının hasar görmesine, ürün
alınamaz hâle gelmesine sebep olmuştur. Çiftçimizin
zararının tespit edilerek bölgemizin afet bölgesi ilan edilmesi için
yardım beklenmektedir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifini vergi
reformu olarak addetmek toplumda algı yaratmaya yönelik bir hamledir.
Fakat maalesef reformdan uzak olan bu kanun teklifi yapısal sorunu
çözmekten ziyade mevcut durumun neden olduğu sorunları bir nebze
düzeltmeye çalışmıştır.
Ülkemizde özellikle son yıllarda
tartışılan en önemli konulardan biri vergi adaletsizliği
konusudur. Birçok sermaye grubunun vergi kaçırdığı
iddialarının olduğu bu dönemde vergi adaletsizliğinin son
mağdurları da otomotiv üreticisi bir firmanın çalışanları
olmuştur. Firma, Gebze Şekerpınarda yer alan fabrikanın
kapatma kararı sonrası iş görenlere yüksek miktarda ikramiye
ödeyerek gündeme gelmişti fakat iş görenlerin ikramiyeleri gelir
vergisindeki adaletsizlikten dolayı kesintiye uğramış ve
ikramiyelerinin yüzde 30unu vergiye teslim etmek zorunda
kalmışlardır. Anayasanın 73üncü maddesinde Herkes, kamu
giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle
yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı,
maliye politikasının sosyal amacıdır. ifadesi yer
almaktadır. Art arda gelen zamlar sonrasında artan hayat
pahalılığı her geçen gün asgari ücretin alım gücünün
etkisini eritmektedir. Bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda, asgari ücret
ve bu ücrete yakın maaş alan işçilerimiz için gelir vergisinde
yaşadıkları adaletsizliğin önüne geçilecek adımlar
atılmalı, yüksek gelir gruplarını daha yüksek oranda
vergilendirerek ve ülkemizdeki gelir dağılımı
bozukluğunu göz önünde bulundurarak verginin gelir adaletine olumlu yönde
katkısı sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz
günlerde Türkiye İstatistik Kurumu ağustos ayına ilişkin
işsizlik rakamlarını açıkladı. İşsizlik
oranı ağustos ayında bir önceki aya göre değişim
göstermeyerek yüzde 12,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ne
acıdır ki rakamlarla oynayarak ve gerçek verileri göstermeyerek
milletimizin nezdinde güven duygusunu kaybeden TÜİKin
açıkladığı işsiz sayısı bile
Gürcistanın nüfusunu aştı. 5-6 kişinin istihdam edileceği
bir yere dahi binlerce başvuru oluyorsa, üniversite mezunları
işletmelerde valelik yapmaya çalışıyorsa, esnaf kepenk
kapatıyorsa sizin rakamlarınız sokakla uyuşmuyor demektir.
Kurumlara güvenin yitirildiği bir ortamda ekonomik düzen asla
sağlanamaz.
Değerli milletvekilleri, Pandora belgeleri
adı altında ortaya atılan iddiaların olduğu bu dönemde
Türkiyenin 2006 yılında Kurumlar Vergisi Kanununun 30uncu
maddesini değiştirerek vergi cenneti ülkelerinde yapılan ticari
işlemlerde yüzde 30 stopaj alınması kararlaştırılmıştır.
Ancak aradan geçen on beş yıldan bu yana bahsi geçen ülkelerin
belirlenmemiş olması sebebiyle bu durum uygulanmamakta ve ülkemizden
sermaye çıkışına neden olmaktadır. Sermaye
açısından büyük sorunlar yaşanan bir ülke olmamız sebebiyle
bu durum ekonomimize zarar vermekte. Derhâl gerekli önlemler alınarak
ilgili liste açıklanmalı ve vergi kaybı önlenmelidir.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci maddede 1 önerge vardır, okutup
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 15 213 sayılı Kanunun 104 üncü
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir:
4. İlan yolu ile yapılan tebliğin
konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere 3.600 Türk lirasından
fazla vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan
ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi
daireleri açısından Gelir İdaresi Başkanlığının,
diğerleri için ilgili idarenin resmi internet sitesinde de duyurulabilir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, birinci
fıkranın (4) numaralı bendinde yer alan tutarı on
katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, duyurunun
kapsamı, şekli, zamanı ve süresi ile maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Cahit
Özkan Mehmet Doğan
Kubat Ramazan Can
Denizli İstanbul Kırıkkale
Ahmet
Özdemir Yavuz
Subaşı Muhammed
Levent Bülbül
Kahramanmaraş Balıkesir Sakarya
Erkan
Akçay
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET
ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Yapılan düzenlemeyle, ilan yolu ile
yapılan tebliğin konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere
3.600 Türk lirasından fazla vergi veya vergi cezasına taalluk
ettiği takdirde ilanın ayrıca Hazine ve Maliye
Bakanlığına bağlı vergi daireleri açısından
Gelir İdaresi Başkanlığının, diğerleri için
ilgili idarenin resmî internet sitesinde de duyurulabilmesi ve Hazine ve Maliye
Bakanlığının söz konusu tutarı on katına kadar
artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, duyurunun kapsamı,
şekli, zamanı ve süresi ile maddenin uygulamasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkili olması temin edilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı maddede 1 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Ayhan Erel Orhan
Çakırlar
İzmir Aksaray Edirne
Fahrettin Yokuş Abdul
Ahat Andican Ayhan
Altıntaş
Konya İstanbul Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 280 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 16ncı maddesi hakkında
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle, standart işlemler ve hata yapma
olasılığı düşük olan düzeltme işlemlerinde yetki
devri yapılabilmesine izin verme konusunda Gelir İdaresi
Başkanlığının yetkilendirilmesi amaçlanıyor. Bu
madde hakkında herhangi bir olumsuz görüşümüz yoktur.
Değerli arkadaşlar, ben bugün
gençlerimizin gündemini, ülkemizin geleceğini konuşmak istiyorum.
İYİ Parti olarak hedefimiz, Türkiyenin bilişim ve iletişim
teknolojilerinde en ileri ülkelerin seviyesine ulaşmasını
sağlamaktır. Bilişim teknolojileri ve alt yapısı,
toplumun bu teknolojilere erişebilirlik düzeyi toplumların
gelişim hızlarını belirleyen en önemli kriterlerden
sayılmaktadır. Bu teknolojiler, ticari, sosyal ve siyasi hayat kadar
eğitim ve sağlık sektörünü de derinden etkilemektedir.
Örneğin, bu teknolojilerin kullanımı Covid-19 pandemisi
sürecinde o kadar hızlı ve ani yaygınlaştı ki iki
yıl önce hayal bile edilemeyecek derecede kabullenildi. Eğitimin
önemli bir kısmının, toplantıların hemen hepsinin
internet üzerinden yapılması normal düzen hâline geldi; hepimizin
öğrendiği mottoyla, birçok alanda hayat eve sığdı.
Robotik sistemler, yapay zekâ platformları ve
uygulamaları, büyük veri ve analitiği, kurumsal, sosyal
yazılım, yeni nesil güvenlik uygulamaları gibi teknolojiler
sektörde büyümeyi tetikliyor. Son on yılda Türkiye bu gelişimi yeteri
kadar takip edemedi. Orta gelir tuzağına takılıp kalan ve
hatta geriye düşen Türkiyenin çıkış yolu genç
kuşağın çok iyi eğitilip bilişim ve iletişim
teknolojilerinde etkin olmasından geçiyor çünkü bugünün ve geleceğin
dünyasında ekonomik ve sosyal refah için en değerli girdi veri, bilgi
ve bunları etkin ve uygun kullanan bilişim teknolojileridir.
Tarım, inşaat, maden gibi sektörler yoluyla da gelişime
katkı sağlanabilir ama orta gelir tuzağını aşacak
güçte sürdürülebilir bir kalkınmayı, bilişim ve iletişim
sektöründeki gelişmeler olmadan sağlamak zor görünmektedir. Çin Halk
Cumhuriyeti bu konuda iyi bir örnektir. 2001 yılında Çinin kişi
başı millî geliri 1.053 dolarken 2020 yılında 10.050 dolar
olmuş. Bizim, 2001 yılındaki kişi başı millî
gelirimiz 3.300 dolarken 2020de 8.500 dolar olmuş. Hatta sığınmacıları
ve son aylarda artan dolar kurunu da hesaba katarsak 8.500 dolardan da hayli
geriye düşeriz. Yani 2001 yılında ortalama bir Türk
vatandaşı, ortalama bir Çin vatandaşından 3 kat daha
varlıklıyken bugün fert başına gelirimiz bir Çin
vatandaşının yarısına gerilemiş.
Kısacası, övünecek bir durum yok maalesef. Buradaki geriye
düşmenin en önemli nedeni yüksek teknoloji ürünlerinde zayıf
oluşumuz. Bunun bir sonucu da ihracatımızın kilo
değerinin düşük olması. Bizim ihracatımızın
kilosu yaklaşık 1,3 dolar. İhracatımızı
yıllık 500 milyar dolar yapabilmek için bu rakamı 3 dolara
yükseltmemiz gerekecek. Bu da nasıl olacak? En kolayı
ihracatımızdaki ileri teknoloji ürün payını artırarak
olacaktır ama yaklaşık yüzde 4 olan bu oran maalesef yıldan
yıla artmıyor ve hatta azalıyor. Bu durumdan kurtulmanın en
temel yolu millî gelirin AR-GEye ayrılan kısmının
artırılması. Uzun gayret ve teşviklerle bu rakamı
yüzde 0,4ten yüzde 1 civarına çıkardık ama yetmez. OECD
ortalaması yüzde 2,5, Avrupa Birliği ortalaması 2 olan bu rakam
Güney Kore, İsrail gibi ülkelerdeyse yüzde 4-5 aralığında.
Biz hâlâ Arjantin, Meksika, Güney Afrika gibi ülkelerle beraber gidiyoruz.
Katma değeri çok yüksek, sermaye yatırımı az, insan
yatırımı çok olan bilişim ve iletişim teknolojileri
sektörlerinde genç nüfusumuz nedeniyle ülkemiz için önemli bir
fırsatımız var. Bu fırsatı doğru kollamak için
atılacak adımların doğru atılması önemlidir ancak
her yıl beyin göçüyle kaybettiğimiz nitelikli gençler yalnız
ekonomik ve siyasi sebeplerle değil, aynı zamanda gerekli
yatırım yokluğu ve zayıf sektör yapısı sebebiyle
de ülkemizden ayrılıyorlar.
Bilişim ve iletişim teknolojileri
alanında gerekli dönüşümü sağlayamadığımız,
devlet olarak gerekli teşvikleri sunamadığımız ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
bu teknolojilerin ülkemizin bütün sektörlerine
yayılmasını sağlayamadığımız sürece,
eğitim kurumlarımız ne kadar iyi olursa olsun, iyi
yetiştirdiğimiz gençlerimiz geleceklerini yurt dışında
aramaya devam edeceklerdir.
Gençliğimize sahip çıkalım diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci maddede 2 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Rıdvan
Turan Mahmut Celadet
Gaydalı
Kocaeli Mersin Bitlis
Nusrettin
Maçin Kemal Peköz Züleyha Gülüm
Şanlıurfa Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm.
Buyurun Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Merhabalar.
Evet, yine sermaye gruplarının vergi
borçlarının silinmek istendiği ama asıl emekçilerin,
çalışanların görülmediği ya da oyalama taktikleriyle bir şekilde
iktidarın yaptıklarının üstünün
kapatıldığı bir yasayla yine karşı
karşıyayız ama buna karşın daha cebine girmeden verginin
alındığı işçilerin hayatlarına bir bakmak
gerekiyor, işçiler neler yaşıyor?
Ülkenin dört bir yanında işverenler
tarafından işçiler sendikalı oldukları için, toplu
sözleşme görüşmeleri yapmak istedikleri için işverenlerin
baskısına maruz kalıyorlar, işten atılıyorlar.
Peki, bu gücü nereden buluyorlar? Tabii ki iktidardan buluyorlar. İktidar
arkasında olduğu sürece işveren sendika hakkını da
tanımıyor işçiyi de işten atıyor, haksız hukuksuz
işten çıkarmalarla şu an bu ülkenin gerçek sahipleri, emekçiler
karşı karşıya bırakılıyor.
Birkaç örnek sıralamak lazım. Mitsuba işçileri
hak, hukuk tanımadan -sendikalaştıkları için,
haklarını talep ettikleri için- işten atıldılar, buna
karşı direnişe geçtiler Ya haklarımızı
verirsiniz ya da biz fabrikadan ayrılmayız. dediler. Bu
direnişe karşı işveren geri çekilmek zorunda kaldı,
sendika hakkını tanıdı, şu an görüşmeler
başladı ama ilginç olanı neydi? Direnen işçilerin karşısında
her zaman olduğu gibi patron, vali, polis yan yana dizilerek sermaye
gruplarını, zenginleri savundular, onların yanında yer
aldılar. Şaşırdık mı? Elbette ki hayır.
Çünkü iktidarın tarafının uzun zamandan beri sermaye
olduğunu hep biliyoruz. Urfa'da Uğur Tekstilde DİSK Tekstil
yetki aldı. 300 işçinin çalıştığı bir
fabrikadan bahsediyoruz. Sendikayla toplu sözleşme süreci
başladı ama işveren tabii ki toplu sözleşmeye
yanaşmadı, bütün işçileri de Kod 18le işten attı.
Buna karşı Çalışma Bakanlığından bir ses var
mı ya da iktidardan bir ses var mı? Elbette ki yok.
Yine, bir diğer direnen işçi bölgesi
Tekirdağ. Tekirdağ Çorluda Bel Karper işçileri var;
işverenin toplu iş sözleşmesine oturmaması sebebiyle grev
çadırında çok uzun süredir direniyorlar, sendikal haklarını
talep ediyorlar. Şirketin sahibi Fransız bir şirket. Şimdi,
çok ilginç bir şey: Bu Fransız şirket Avrupa'daki iş
yerlerinde sendika hakkını tanıyor, toplu sözleşme
hakkını tanıyor ama ne hikmetse Türkiye'ye gelince ne sendika
hakkını tanıyor ne toplu sözleşme hakkını
tanıyor ne de yasa tanıyor. Niye? Çünkü iktidar arkalarında.
İktidar zaten yabancı firmalara Gelin, gelin, bizim ülkemiz ucuz
iş gücü, istediğiniz gibi kullanın, hiçbir hak vermek zorunda da
değilsiniz. dediği için bu Fransız şirket kendi ülkesinde
bunları yapamazken Türkiye'ye geldiğinde bütün hukuksuzluğuyla
işçilerin haklarını gasbediyor. Aynı şirket bu tutumu
sergileyebiliyorsa iktidar bir dönüp kendisine bakmak zorunda.
Yine Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesinde
Adkoturk işçileri var. Bunlar da sendikalı oldukları için, toplu
sözleşme görüşmelerine işvereni çağırdıkları
için maalesef haklarından mahrum bırakıldılar.
İşçilerin bir kısmı işten atıldı,
işveren masaya oturmayı kabul etmiyor. Niye? Çünkü diyor ki:
Nasıl olsa iktidar arkamda, sorun yok, masaya falan oturmak zorunda
değilim. Bunlar da yetmedi, Bel Karper işçileri ve Adkoturk
işçileri sorunlarının çözümü için Tekirdağ Valiliğinin
önüne gittiler, görüşme yapmak istediler. Valilik ne yaptı? Polise
Süpürün. talimatı verdi. Kimi nereden süpürüyorsunuz? Süpürme sözcüğü
kimin için kullanılır, buradan bir kez daha sormak istiyorum. Ve
Valinin talimatıyla, polisin amiriyle Süpürün. denilen işçiler
Valiliğin merdivenlerinden yerlere atıldılar, sürüklendiler ve
gözaltına alındılar. Vali kimin valisi buradan sormak lazım;
sermayenin valisi misiniz, gerçekten halkın valisi misiniz? Aslında,
yaptığınız şeyle kimin valisi olduğunu
açıkça ortaya koymuş oldu.
İktidar, yandaşlarına, sermaye
çetelerine milyarları aktarırken yoksul kadınlar çöpten yiyecek
toplamaya mecbur bırakılıyor bu ülkede. Ülkedeki kadınlar
işsiz, gelirsiz, güvencesiz; Kod 29 uygulamalarıyla kadınlar
işten atılıyor, kadınların bu toplum tarafından,
erkek egemen anlayış tarafından yargılanmasıyla
sonuçlanıyor. Kadın işsizliği yüzde 35,7ye
tırmanmış; eğitim hakkımız elimizden
alınıyor, barınma hakkımız elimizden
alınıyor, sağlık haklarımız elimizden
alınıyor ve aslında yaşam haklarımız elimizden
alınıyor. Uzaktan çalışma adı altında
kadınların emekleri çok daha fazla sömürülüyor. Tekstilde parça
başı iş yapan kadınların çalışma saatleri
artarken aldıkları para çok daha fazla azaldı. Müzisyen
kadınlar parasızlıktan enstrümanlarını satmak zorunda
kaldı, seyyar satıcı kadınlar zabıta şiddetiyle
baş başa bırakılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Çalışırken
tacize, mobbinge, sırf kadın oldukları için her türlü
eşitsizliğe ve zorbalığa maruz kalıyorlar. Tekstil
işçisi emekçi bir kadın şöyle diyor: Tozun, pisliğin
içinde çalışıyoruz, çoğu zaman tuvaletlerde sabun bile
bulunmuyor, üç kuruşluk sabunu bile çok görüyorlar bize patronlar. Fazla
mesai yapılacağı zaman bırakın bize sormayı,
çıkış saati gelinceye kadar bundan haberimiz bile olmuyor. Bu
nedir biliyor musunuz? İnsanlık dışı köle
koşullarında işçileri çalışmaya zorlamaktır,
bunun da tabii ki iktidarın göz yummasıyla, onlara yandaş
olmasıyla gerçekleştiğini görmek gerekiyor. Patronlar bütün
bunları yaparken, yoksul bırakırken, işçiye her türlü
muameleyi reva görürken elbette ki iktidarın korumasıyla,
kollamasıyla yaptığını çok iyi biliyoruz. Ama buna
karşı da milyonlarca insan Kaderimiz değil yoksulluk,
kapitalizmden kaynaklı, bunu çok iyi biliyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Son cümlemi
bağlayabilir miyim.
BAŞKAN Bitirin lütfen.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla)
on dokuz
yıldır uygulanan politikaların sonucu olarak
gerçekleştiğini çok iyi biliyoruz. Her türlü baskıya rağmen
direnmeye devam edeceğiz. diyor ve şunu söylüyor: Birleşe birleşe,
direne direne kazanacağız. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gülüm.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 17- 213
sayılı Kanunun 139 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer
alan incelemeye tabi olanın iş yerinde ifadesi dairede
şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrası
yürürlükten kaldırılmış, üçüncü fıkrasında yer
alan Bu takdirde incelemeye ifadesi İncelemeye şeklinde, dördüncü
fıkrasında yer alan İncelemenin dairede yapılması
halinde istenilen ifadesi İstenilen şeklinde, daireye getirmesi
ifadesi ibraz etmesi şeklinde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
İncelemenin
dairede yapılması, incelemeye tabi olanın iş yerinde tespit
yapılmasına ve çalışmalarda bulunulmasına mani
değildir.
Mükellef ve
vergi sorumlusunun talep etmesi ve iş yerinin müsait olması halinde
inceleme iş yerinde de yapılabilir.
Bu maddenin
uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Hazine ve Maliye
Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Emine
Gülizar Emecan Abdüllatif
Şener Süleyman
Girgin
İstanbul Konya Muğla
Cavit
Arı İlhami
Özcan Aygun Bülent
Kuşoğlu
Antalya Tekirdağ Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 17nci maddesi üzerinde söz aldım, hepinizi bu vesileyle tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce çok değerli
arkadaşımız İsmet Uçmaya Allahtan rahmet diliyorum,
hepinize uzun ömürler diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu, Vergi Usul
Kanununda bir değişiklik öngörüyor bildiğiniz gibi.
İncelemeye tabi olanın incelemelerinin iş yerinde
yapılmasını, vergi incelemesinin iş yerinde
yapılmasını şimdiye kadar esas olarak öngörüyordu Vergi
Usul Kanunu. Bu değişiklikle dairede yapılması esas
olabilecek ancak iş yerinde de tespit yapılması,
çalışma yapılması mümkün olabilecek.
Şimdi, incelemenin -ben eski bir inceleme
elemanıyım, denetim elemanıyım Maliye
Bakanlığından- iş yerinde de yapılması, dairede
de yapılması sonucu çok fazla etkilemiyor, önemli olan incelemenin
yapılmasıdır. Son yıllarda maalesef, incelemeler, vergi
incelemeleri yapılması gerektiği kadar yapılmıyor.
Özellikle son beş altı yıldan beri inceleme sayısında
tespit edilen matrah ve vergi farkıyla ilgili düşüklükler var, geriye
gidiş var. Bunda tabii, vergi aflarının da çok önemli bir
payı var. Ancak denetimde, özellikle Cumhuriyet Döneminde
yakaladığımız başarının,
kurumsallaşmanın yok edilmesinin payı çok önemli. Vergiyle
ilgili üst kurulların kapatılmasının çok önemli bir sonucu
olarak maalesef, vergi incelemelerinde düşüklük söz konusu olmuş
vaziyette, sıkıntılar var.
Arkadaşlarımız geneli üzerinde,
bölümler üzerinde yaptıkları konuşmalarda da belirttiler, bu
değişiklikler, bu 65 madde değişikliği pratik
önerileri kapsıyor; bir reform niteliğinde değil. 7 vergi
kanununda, bir de Bankacılık Kanununda değişiklik
getiriyor bu torba kanun teklifi ama reform niteliğinde değil. Vergi
kanunlarının sık sık değişmemesi lazım,
istikrarlı olması lazım ancak vergi kanunlarında da
değişiklik yapıldığında, temelli olması
lazım, reform niteliğinde olması lazım. Türk vergi sistemi
bir reforma muhtaç, yapılması gerekiyor; bunu iktidarıyla
muhalefetiyle hepimiz kabul ediyoruz. Reform çalışmalarına
geçmişte, yedi, sekiz yıl önce teşebbüs edildi ama yapılamadı
maalesef, becerilemedi, bugünlere gelindi. Sonuçta bunlar piyasanın
istediği bazı değişiklikler. Bu değişikliklerle
bizim vergi yapımızın değişmesi mümkün değil.
Özellikle neyi kastediyorum? Bu dolaylı, dolaysız vergi ayrımını
kastediyorum. Şu anda biz beyana dayalı vergilerde maalesef çok
düşük sıralardayız. Gelir vergisinde beyana dayalı ve
kamudan da alınanları çıkarırsak yüzde 7-8 oranında
bir vergi alabiliyoruz aslında. Bu çok düşük bir rakam, çok komik bir
rakam. Vergi dairelerini kapatsak, vergi idaresini kapatsak daha fazla vergi
alırız, daha kârlı oluruz ama vergi bir devletin
egemenliğinin temelidir, çok önemli bir konu. Vergi dairelerinin
kapatılması diye bir şey söz konusu olamaz, etkin
çalışması, çalıştırılması söz konusu
olması lazım, bunu başarabilmemiz lazım.
Vergiyle ilgili bu konuları, bu 65 maddeyi
görüşüyoruz, hızlı bir şekilde görüşüyoruz ama devlet
otoritesinin, egemenliğinin, devlet ciddiyetinin yansıması
gereken yerdir vergi, vergi daireleri ve Maliye Bakanlığı.
Asıl tesis edilmesi gereken konular da, uygulamalar da bunlar, bu konular
üzerinde durmamız lazım asıl bizim. Vergiyi adil bir
şekilde alabilmemiz lazım. Biz ağırlıklı olarak
dolaylı vergiler aldığımız için
Mesela, 2021le
ilgili 900 küsur milyar bir vergi alınmasını öngörüyoruz, bunun
hemen hemen yüzde 70e yakını dolaylı vergiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edecek misiniz Bülent Bey?
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Evet Sayın
Başkanım, müsaade ederseniz bir dakika daha devam edeyim.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Çok teşekkür
ederim.
Dolaylı vergiler de adaletsiz vergilerdir.
Herkesin yaptığı harcamalar sırasında, tüketim
sırasında ödediği vergilerdir. Gelire göre değil, harcamaya
göre ödenen vergilerdir, adaletsizdir. Bu adaletsizlikleri bizim gidermemiz,
konuşmamız lazım; asıl burada konuşmamız gereken
ve düzeltmemiz gereken konular bunlar. Neden bilmiyorum, iktidar bu konuyla
ilgili gereken hazırlıkları bir türlü yapmadı, cesaret edip
de bu konuları getirmedi. Şunu kabul ediyorum, bir seçim öncesi bunu
yapmak da kolay değil ancak yıllardan beri
yapılmamasını özellikle eleştiriyorum. İnşallah,
bundan sonrasıyla ilgili olarak yeni dönemde oluşacak olan iktidar
bunları halledebilir.
Hepinize bu vesileyle saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 17nci madde kabul edilmiştir.
18inci maddede 1 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Ayhan Erel Fahrettin
Yokuş
İzmir
Aksaray Konya
İmam Hüseyin Filiz Orhan
Çakırlar Abdul Ahat
Andican
Gaziantep Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 280 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci
maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, 213
sayılı Kanunun 140ıncı maddesinde değişiklik
yapılarak vergi incelemelerindeki prosedürün azaltılması,
mükellef açısından ticari ve mali iş ve işlemlerde, denetçi
açısından da kamu faaliyetlerinde aksamalara neden olabilecek
gecikmelerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır; bu maddeye olumlu
baktığımızı belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi
iktidarın on dokuz yıl içinde önümüze getirdiği vergilere
ilişkin 37nci tekliftir. Bu teklifin tümü incelendiğinde birkaç
madde haricinde sadece şeklî değişiklikler olduğu
görülmektedir. Adil bir vergi sisteminin oluşturulmasıyla ilgisi
yoktur.
Değerli milletvekilleri, Gelir İdaresi
Başkanlığının verilerine göre, AK PARTİ
Hükûmetinin gelir kaynağı olarak gördüğü 46sı ceza, 253ü
vergi olmak üzere tam 299 kalem alacak vatandaşın sırtına
borç olarak yüklenmiştir. Vergi türlerine baktığımızda,
2020 yılı verilerine göre, gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin
toplam gelire oranı yüzde 31 civarındadır. Buna
karşılık KDV ve ÖTV'den elde edilen toplam dolaylı vergi
geliri yüzde 53 oranındadır. Bu değerlendirmelerden
anlaşılıyor ki vergi yükü dürüst mükellefler ve dolaylı
vergi ödeyenler üzerinde kalmaktadır. Mevcut vergi sisteminde ücretli
çalışanlar ücretlerinden kesilen vergilerle şirket sahiplerinden
çok daha ağır bir vergi yükü taşıyorlar. 2020
yılında tahsil edilen 158 milyar liralık gelir vergisinin
yaklaşık 85 milyarı ücretli çalışanlardan toplandı
yani mevcut vergi sisteminde çok kazananlardan değil, adaletsiz bir
şekilde, daha çok çalışanlardan vergi alınmaktadır.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda
dolaylı vergilerden KDV tahsilatında düşüş trendi
görülmektedir. Dâhilde alınan KDV'nin tahsilat tahakkuk oranı ise
maalesef yüzde 40 olarak gerçekleşti. Bu da yurt içindeki KDV'nin her 100
liralık kısmının ancak 40 lirası tahsil
edilebilmiş demek oluyor ki vatandaşın ödediği KDV'yi
devlete ödemek zorunda olan bir grup aracı mükellef bu tutarları bir
nevi finansman aracı olarak kullanıyor. Böylece Maliye uzun vadede
tahsilat kabiliyetini yitirmiş, hem mükellefler zor durumda
kalmış hem de vergiye gönüllü uyum ciddi anlamda zedelenmiştir.
Bu durumların sonucu olarak 2000li yıllarda yüzde 91 civarında olan
tahsilat tahakkuk oranımız 2020 yılında yüzde 77lere kadar
düşmüştür.
Değerli milletvekilleri, bu teklifle 850 bin
esnaftan vergi alınmayacak olması esnaf açısından olumlu,
biz de destekliyoruz ama sonuçta bir esnaf 300 TLlik ödemeden kurtulsa da hayat
pahalılığı zaten belini ikiye bükmüş durumda.
Yine, kanun teklifinde çiftçiye destek ödemeleri
üzerinden yüzde 4 oranındaki vergi kaldırılıyor,
destekliyoruz ama elektrik, akaryakıt gübre ve yem fiyatlarındaki
olağanüstü artışlar çiftçiyi hayatından bezdirmiştir.
Değerli milletvekilleri, kayıt
dışı ekonomiyi ve vergi kaçakçılığını
önleyen sağlıklı bir vergi sisteminin olmaması, toplanan
vergilerin sadece dürüst mükelleflerle sınırlı kalması ve
bazı şirketlere tanınan özel avantajlar ve kıyaklar da huzursuzluk
yaratmaktadır. Çalışanların yüzde 50sini meydana getiren
asgari ücretliler vergiye tabi tutulurken bazı firmaların vergi
borçları siliniyor ve hatta sıfırlanıyorsa bu ülkede
adaletten bahsetmek mümkün değildir. Elinizi vicdanınıza koyun
ve bu şirketleri düşündüğünüz kadar asgari ücretliye de vergi
muafiyeti sağlayın. Yapılan bu haksız ve adaletsiz
uygulamalar unutmayınız ki vatandaşın devlete olan güvenini
kökünden sarsmaktadır.
Değerli milletvekilleri, anlaşılan
odur ki AK PARTİ Hükûmeti vatandaşlarımıza layık
gördüğü adaletsiz vergi sistemini sürdürecektir. Düzeltmek ise bize
düşecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) -
İYİ Parti iktidarında liyakatli kadrolarla adil bir vergi
sistemi kurulacak, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınacak,
rantın her türlüsü engellenecek, kimsenin düzenbazlığına
müsaade edilmeyecek diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 18inci madde kabul edilmiştir.
19uncu maddede 1 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 19uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 19- 213 sayılı Kanuna 170 inci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından
yapılan bildirim:
MADDE 170/A Hazine ve Maliye
Bakanlığı, bu Kanuna göre mükelleflerin bildirmeye mecbur
olduğu bilgilerin, kamu kurum ve kuruluşları tarafından
Bakanlığa yazılı veya elektronik olarak bildirilmesi
durumunda, bu bildirimi mükellefler tarafından yapılmış bildirim
olarak kabul etmeye, bu şekilde kabul edilecek bildirimleri faaliyet
konusu, gelir unsuru ile mükellefiyet, vergi, iş yeri ve şirket
türlerini ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak tespit etmeye ve
uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından
bakanlığa yapılan bildirimler, bakanlık tarafından
mükellefe yazılı olarak bildirilir.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
İzmir Aksaray Konya
Orhan
Çakırlar Abdul Ahat
Andican Hayrettin
Nuhoğlu
Edirne İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz aldım, selamlarımı
sunarım.
Beşinci Yasama Yılında
uluslararası iklim değişikliğiyle ilgili Paris
Anlaşmasından sonra görüşülen ilk kanun teklifinin torba kanun
olmaması dolayısıyla, içinde farklı konular
olmadığı, sadece vergiyle ilgili 8 ayrı kanunda
değişiklik yapılmasını kapsadığı için
memnuniyetimi dile getirerek başlamak istiyorum. Ne var ki iktidarın
teklifi vergi reformu şeklinde sunmaya kalkışmasını da
son derece yanlış bulmaktayım. Reform olma niteliklerini
taşımaktan çok uzak olan bu teklif, çok önceden yapılması
gereken, mükellefler ile idare arasındaki mahkeme süreçlerine sebep olan,
genellikle usul hükümleriyle ilgili bazı hususları düzenlemekten
ibarettir.
Diğer taraftan, bu teklifle vergi
sistemimizdeki yapısal sorunların çözülemeyeceği ortadadır.
Eğer böyle bir iddiaları varsa ve devam ederse, iktidarın,
sorunun sebeplerini doğru tespit edemediği hatta bunun için bir çaba
göstermediği de ortaya çıkar.
Gerçek bir vergi reformu yapılmak
istendiği zaman kapsamlı bir çalışmanın bütün
paydaşlarıyla birlikte tartışılarak
yapılması gerektiğini hatırlatmak isterim. Aceleye
getirilmeden, ilgili kamu kuruluşlarının detaylı
çalışmalarına, sektör temsilcilerinin, meslek
odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının
görüşleri alınarak bütüncül bir yaklaşım
sağlamanın önemli olduğunu da ilave etmek isterim. Reformun en
önemli göstergesi sistemin vergi adaletini sağlamış
olmasıdır. Aynı zamanda, kimseye ayrıcalık ve koruma
sağlamayan, çalışanların haklarını koruyan, adil
ve uygulanabilir olması gerekir.
Değerli milletvekilleri, 19uncu maddeyle 213
sayılı Kanuna 170inci maddeden sonra gelmek üzere bir madde
eklenmektedir. Eklenen bu maddeyle mükelleflerin bildirmeye mecbur olduğu
bilgilerin kamu kurum ve kuruluşları tarafından
Bakanlığa yazılı veya elektronik olarak bildirilmesi
durumunda bu bildirimi mükellefler tarafından yapılmış
bildirim olarak kabul etmeye, bu şekilde kabul edilecek bildirimleri
faaliyet konusu, gelir unsuru ile mükellefiyet, vergi, iş yeri ve şirket
türlerini ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak tespit etmeye ve
uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi Hazine ve
Maliye Bakanlığına verilmektedir. Bu maddeye Kamu kurum ve
kuruluşlarının yaptıkları bildirimler aynı
zamanda ilgili mükellefe de bildirilir. cümlesinin eklenmesinin yerinde
olacağını düşünmekte ve teklif etmekteyiz.
Bu kanun teklifinin içinde olumlu maddeler olmakla
birlikte, yapısal sorunlara çözüm getirmekten uzak olduğu
anlaşılmaktadır. Getirdiği yeni istisnalar sebebiyle de
yeni adaletsizliklere yol açacağını öngörmekteyiz. Bu sebeplerle
teklife karşı olduğumuzu beyan ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, şimdi de güncel
bir konu olan mavi vatana kısaca değinmek istiyorum. Bilindiği
gibi, mavi vatan, son zamanlarda önemi çok artan, Birleşmiş
Milletlerin tanıdığı bir hakkın
kullanılmasıdır. Bu konuda TürkiyeLibya Münhasır Ekonomik
Bölge Anlaşması ülkemizin başarısı olarak
görülmekteydi. Anlaşma uyarınca, Oruç Reis gemisi sondaj
faaliyetlerine başlamıştı. Son günlerde sessiz sedasız
bir şeyler olduğu hissedilmekteydi ki birdenbire faaliyetler de
meydan okumalar da kesildi. Türkiye, artık Libya
Anlaşmasının arkasında durmuyor mu acaba? sorusu
haklı olarak sorulmaya başlandı. İlan edilen yeni NAVTEXin
Yunan tezleriyle örtüşen, Türkiye'nin reddettiği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Sevilla
Haritasıyla aynı olduğu iddia edilmektedir. Şimdi
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin istediği gibi Yunan
tezlerini kabul etmiş mi olduk? diyenler haksız mı? Bu yeni
durum Türkiye'ye dayatılan deniz yetki alanı
sınırlarını kabul etmek olmaz mı?
Millî Savunma Bakanlığı
tarafından yapılan açıklamada Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetiyle imzalanan Kıta Sahanlığı
Sınırlandırma Anlaşmasıyla uyumlu oldukları
beyan edilmiş, Libya Anlaşmasına hiç değinilmemiştir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiyle yapılan anlaşma,
Libyayla yapılan anlaşmadan çok önce, 2011de
imzalanmıştı. Konunun uzmanları Türkiye kendi tezini imha
etmiş oluyor, tüm kazanımlar yok oluyor. demektedirler. Türk
milletinden gizlenen nedir?
Bu konuda yeni ve kapsamlı bir açıklama
beklediğimizi ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... 19uncu madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde 3 önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinde yer alan durumunda
ibaresinin hâlinde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Murat Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Mersin İzmir Kocaeli
Mahmut
Celadet Gaydalı Nusrettin
Maçin Kemal
Peköz
Bitlis Şanlıurfa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız,
evet, bu Mecliste işçinin, emekçinin, halkın lehine henüz bir yasa
yapabilmiş değiliz; açlığa, yoksulluğa,
işsizliğe çare üretebilecek bir düzenleme yapabilmiş
değiliz. Hemen hemen yaptığımız bütün düzenlemeler,
yasalar esasen adrese teslim yasalar; şirketler istiyor, burada da iktidar
bloku bunları geçirmek için çaba harcıyor.
Şimdi, AKP Genel Başkanı Erdoğan
7/24 propaganda yapıyor; on dokuz yıllık iktidarında
yaptıklarını, ettiklerini anlata anlata bitiremiyor ve
basının da neredeyse yüzde 90ı elinde olmasına
rağmen, 7/24 konuşan Erdoğan, derdini bir türlü tam olarak
anlatamıyor. Oysa soruyu tersten sorduğumuzda; on dokuz
yıllık iktidarda, cumhuriyet tarihinde görülmediği oranda bir
başarı elde edilmişse, bu halka refah getirilmişse, bütün
sorunların derdi, çaresi bu dönemde üretilmişse 7/24 anlatmanıza
ne ihtiyaç var, niye bu kadar telaş içerisindesiniz, niye hâlâ kendinizi
ikna etmeye, halkı ikna etmeye çalışıyorsunuz? Evet, bunun
cevabı çok açık çünkü ortada bir yalan imparatorluğu var. Bu
yalan imparatorluğu ancak manipülasyonlarla, yalanlarla ve şiddetle
ayakta kalabiliyor.
Evet, hiçbir korku halk korkusuna benzemez.
İşte, iktidarın içinde bulunduğu bugünkü korku tam bir halk
korkusudur.
Evet, AKPli yıllarda belki de tarihte eşi
benzerine çok az rastlanır bir yolsuzluk, hırsızlık düzeni
inşa edildi. Evet, bu, öncekilerden kuşkusuz birçok boyutuyla
farklıydı. Bir kere, en başında pişkinlik
imparatorluğu bu, bir yalan imparatorluğu bu.
Bakın, şimdi de karşımıza
TÜGVA çıktı, hemen öncesinde Pandora karşımıza
çıktı, hatta bunlara bile gelmeden düşünün ki bakanların
içerisinde olduğu yolsuzluklar ortaya serildi. İçişleri
Bakanı, suç işleri bakanı uyuşturucu trafiklerinin,
yolsuzluğun bizzat içerisinde olduğu ortaya serilmesine rağmen
bu Bakan bırakın bunlara yanıt üretmeyi öğrencileri
terörist ilan etmekten başka yapacak hiçbir işi yok. Sokağa
çıkan işçiye, emekçiye, gence saldırmaktan başka hiçbir
iktidar araçları yok, böylesine bir bakanlar sistemiyle karşı
karşıyayız. Yani 5li çete, yandaşlar ve benzeri, bunlara
gelmeden iktidarın kendisi bu sistemin doğrudan içerisinde.
Bakın, pandemi sürecinde büyüyen tek şey
şirketlerin kârları oldu ve yine pandemi sürecinde Türkiyede
milyoner sayısı 85 bin arttı. İşçilerin, emekçilerin
ölümle uğraştığı, can derdine düştüğü,
işsizlikle boğuştuğu, açlıkla boğuştuğu
bir pandemi döneminden bahsediyoruz ve bu dönemde AKPgiller
zenginleştiler, yoksullar çok daha fazla fakirleştiler ve yetmedi,
şimdi aç karınlarıyla kafalarını sokacakları
evlerinden bile olmak durumundalar, çünkü artan maliyetler, ev kiraları
insanları neredeyse kapıya bırakmış durumda.
Şimdi, bunları şundan dolayı
söylüyoruz: Biz, burada sözümüzü işçilere, emekçilere, halklara,
halkımıza söylüyoruz. Burada bizim muhatabımız bu sorunun
kaynağı olan yüzde 1in iktidarı değil. O yüzden, bugün,
buradan halkımıza bunun bir kader olmadığını,
bunun olağan bir süreç olmadığını, bunun kötü bir
yönetim olmadığını, bunun bir tercih olduğunu
söylüyoruz. Yani iktidarın, yüzde 1in iktidarı olduğunu
söylüyoruz. Bundan dolayı açlık ve yoksulluk var.
Hırsızlık olduğu için açlık ve yolsuzluk var.
Şimdi, buradan, direnen işçi
sınıfına, emekçilere, halklarımıza bir kez daha
şu çağrıyı yapıyoruz: Kurtuluş bizim
ellerimizdedir. Biz yan yana geldiğimizde, birleştiğimizde bu
zulüm ve talan düzenini yıkabiliriz, bizim olanı alabiliriz. Buna
bizim gücümüz var.
Son olarak, 24 Ekimde İstanbul Kartalda
işçi, emekçi mitingi yapılacak. Onlarca sendika, parti, kurum, direnişçi
işçiler bu mitingde buluşacaklar. Bu mitingde KHKlere
karşı, işsizliğe karşı, sendikal örgütlenme
önündeki engellere karşı, Kod 29a karşı, kölelik
koşullarında çalışmaya karşı işçi
sınıfı, emekçiler, emeğin dostları Kartal mitinginde
buluşacaklar. Buradan bir kez daha biz de bu çağrıyı
yineliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Tamamlıyorum.
24 Ekimde Kartalda işçi, emekçi mitinginde
buluşalım, emek düşmanlarına karşı, halk düşmanlarına
karşı gücümüzü birleştirelim.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 20- 213
sayılı Kanuna 226 ncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde ilave edilmiştir.
"Elektronik olarak
tutulan defterlerde tasdik:
MADDE 226A- 13/1/2011 tarihli
ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 64 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan yetki kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı
ile Ticaret Bakanlığınca müştereken belirlenen usul, esas
ve süreler dahilinde elektronik ortamda tutulan defterler için berat
alınması, elektronik ortamda tutulan diğer defterlerin ise
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul, esas
ve süreler dahilinde onaylanması bu Kanun uygulamasında tasdik
hükmündedir.
Berat ve
onayın belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde alınmaması
veya yapılmaması durumunda defterler tasdik ettirilmemiş
sayılır.
Emine
Gülizar Emecan Abdüllatif
Şener Süleyman
Girgin
İstanbul Konya Muğla
Cavit
Arı İlhami
Özcan Aygun Neslihan
Hancıoğlu
Antalya Tekirdağ Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Samsun
Milletvekili Sayın Neslihan Hancıoğlu.
Buyurun Sayın Hancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 20nci maddesi
üzerine vermiş olduğumuz önergeye istinaden söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yapılan düzenleme, 213 sayılı Kanuna
eklenen maddeyle, fiziki ortamda tutulan defterlerde bulunan tasdik
zorunluluğuna benzer şekilde elektronik ortamda tutulan defterler
için de tasdik zorunluluğu getirmektedir. Bu kanundaki usul ve esaslarla
ilgili tüm düzenlemeler için Hazine ve Maliye Bakanlığına da
yetki verilmekte, Bakanlığın onaylamasıyla tasdik
işlemi de gerçekleşmiş sayılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin tümü üzerinde bir değerlendirme yapmak
istiyorum. 65 maddelik bir kanun teklifini görüşüyoruz, yine torba yasa
mahiyetinde bir düzenleme. Pek çok vergi düzenlemesi getirilmiş. Teklifin
yasama sürecinde yine eski alışkanlıklar
karşımıza çıktı, nedir bu alışkanlık?
Teklif apar topar Meclise sunuldu, Komisyonda yeterli ve verimli irdeleme
süreci işlemedi, ilgili meslek kuruluşlarından
faydalanılmadı ve hızla Genel Kurula getirildi.
Değerli milletvekilleri, vergi sistemimizdeki
sorunlar, tıpkı ekonomide olduğu gibi yapısal niteliktedir
ve palyatif düzenlemelerle, yamalı bohçaya dönen mevzuatla çözülecek bir
durumda değildir. Bugün Genel Kurulda müzakere ettiğimiz bu teklif,
özünde her ne kadar önemli bir düzenleme olsa da bu alandaki politikaların
bütünü sorunlu olduğundan vergi sisteminin yapısal sorunları var
olmaya devam edecektir. Bu sorunların başında da vergide adalet
sorunu yer almaktadır.
Teklifin genel gerekçesinde vergi uyumunu gözeten,
vergi güvenliğini, sosyal adaleti, rekabeti güçlendiren, yatırımları
teşvik eden düzenleme olduğu vurgulanmakta. Peki, hazırlanan 65
maddelik düzenleme bütün bu ihtiyacı karşılayacak mı? Yani
teklif yasalaşınca vergi uyumu sağlanacak mı ve yatırımlar
artacak mı? Vergide adalet sağlanmadan bunların hiçbiri mümkün
değildir.
Değerli milletvekilleri, aslında
iktidarın vergi adaletinden ne anladığını şöyle
örnekleyebiliriz: Bu iktidar 2008 yılından bu yana tam 7 kez
varlık barışı diye bir uygulama yaptı. Birilerinin
kayıt dışı paraları, varlıkları vergisiz,
sorgusuz sisteme dâhil edildi. Asgari ücretliden vergi alınırken,
çiftçimizin traktöründe kullandığı mazot vergilendirilirken
kayıt dışı yollarla servet edinenler vergiden muaf tutuldu.
Böyle bir sistemi inşa edenlerden vergi adaleti beklemek mümkün mü sizce?
Bugün, iktidarın Türkiye'de uyguladığı vergi
politikası, emeğin ve üretenlerin
cezalandırıldığı, rantçıların, kara para
aklayanların bir dediğinin iki edilmediği bir sistemdir. Bu sistem
değişmeden, herkesin kazancına göre vergi vereceği bir
sistem inşa edilmeden bugün görüştüğümüz kanunlar hiçbir
işe yaramayacak, sorunları da çözmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, bakın, bugünlerde
off-shore listeleri yine gündemde. Hükûmetten döviz garantili ihale alıp
milletin parasıyla ihya edilen müteahhitlerin Türkiye'de kazandıkları
paraları yurt dışındaki vergi cennetlerine
kaçırdığına dair iddialar bu belgelerde yer alıyor.
Birilerinin Türkiye'de kazandığı parayı vergi cennetlerine
kaçırması hangi vicdana, hangi izana sığar? Buna göz yuman,
yol veren iradeye iktidar denebilir mi? On beş yıldır hangi
ülkelerin vergi cenneti olduğuna dair liste yayınlanacak; bu liste
neden yayınlanmaz? Eğer bir düzenleme yapacaksak bu listeleri
yayınlayalım ve oraya para götürenlere yüzde 30 vergi kesintisi
yapalım.
Değerli arkadaşlar, parti tabelasına
adalet yazmak yetmiyor, o adaleti her alanda egemen kılmak gerekir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde kabul edilmiştir.
21inci maddede önerge yoktur.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddede önerge yoktur.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
22nci madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
21.23
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.36
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
280 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, ikinci bölüm görüşmelerine
başlıyoruz. İkinci bölüm 23 ila 45inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın
Memet Bülent Karataş.
Buyurun Sayın Karataş. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEMET BÜLENT KARATAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 280
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz teklifle
mükelleflerin vergiye uyumlarını gözeten, vergi güvenliğini
artıran, sosyal adaleti ve rekabet ortamını güçlendiren,
yatırımları teşvik eden, ihtilafları sonlandıran
ve vergi uygulamalarında öngörülebilirliği sağlayan
değişikliklerin hayata geçirilmesi amacıyla, çeşitli vergi
kanunlarında değişiklikler yapılması
amaçlanmaktadır. Böylece, gider pusulasının, malın teslimi
veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün
içinde düzenlenmesi ve düzenlenme zorluluğunun bulunduğu durumlara
açıklık getirilmesi öngörülmektedir. Ayrıca, ödemelerin
yapıldığı banka, ödeme kuruluşu ve PTT tarafından
düzenlenen belgeler ile bu kanunun uygulanmasında belge düzenleme
yükümlülüğü bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarının tabi
oldukları diğer ilgili mevzuat dâhilinde düzenledikleri belgelerin
gider pusulası yerine kabul edilmesi sağlanacaktır. Elektronik
defter beratı ve elektronik muhasebe fişi tanımları
madde metnine eklenmekte ve defter ile belgelerin elektronik ortamda ibraz
edilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, vergi mahremiyetine ilişkin
hükümlerin elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması,
imzalanması, iletilmesi ve saklanması hususlarından herhangi
biri için hizmet verme konusunda yetkilendirilen mükelleflerin ortak, yönetici
ve çalışanları hakkında da uygulanması
hedeflenmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığına, tutulması
ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikrofilm,
mikrofiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla
yapılması veya bu kayıt ortamlarında
saklanmasının yanı sıra mikrofilm, mikrofiş veya
elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla ibraz edilmesi hususunda izin
verme ya da zorunluluk getirme konusunda yetki verilecektir. Görüşülmekte
olan teklifle, kanun kapsamında yer alan değerleme ölçüleri
arasına alış bedelinin de eklenmesi amaçlanmaktadır. Kanun
kapsamında yer alan maliyet bedeline girmesi zorunlu olan ve olmayan
unsurlar belirlenmektedir. Kanun kapsamında yer alan alış
bedelinin tanımı yapılmaktadır.
Teklifle yapılacak diğer düzenlemelerle,
tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir veya
kurumlar vergisi mükelleflerine enflasyon düzeltmesi yapma
şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu
itibarıyla bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi
kıymetlerini veya bunlar üzerinden ayrılmış olan
amortismanları yeniden değerleyebilme imkânı getirilmektedir.
Mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymetleri Hazine ve Maliye
Bakanlığının belirleyeceği oranlar üzerinden itfa
etmelerinde, yine Hazine ve Maliye Bakanlığının iktisadi
kıymetler için belirlediği faaliyetler ile faydalı ömürlerden
kısa olmamak üzere, amortisman süresini serbestçe belirleyebilmesine imkân
verilmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığınca amortisman
oranlarının ayrı ayrı belirlenmesi durumunda, söz konusu
oranların bu imkândan faydalanmak için yapılan müracaat tarihinden
itibaren geçerli olması öngörülmektedir. Mükelleflerin, Hazine ve Maliye
Bakanlığının iktisadi kıymetler için belirlediği
faydalı ömürlerden kısa olmamak üzere, amortisman süresini her
yıl için aynı oran olmak kaydıyla serbestçe belirleyebilmesine
olanak sağlanmaktadır.
Borçlu tarafından ödenmemiş bulunan, dava
ve icra takibine değmeyecek derecede küçük olan vergi alacaklarına
ilişkin azami tutar belirlenerek bu konudaki belirsizlik giderilmekte ve
şüpheli alacak hükümlerinin işletme hesabı esasında defter
tutan mükellefler açısından da uygulanabilmesine imkân
tanınmaktadır. Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce
satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir
iktisadi kıymetin iktisabı hâlinde satıştan doğan kârın
satışın yapıldığı tarihi takip eden üçüncü
takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta
tutulabilmesi sağlanmaktadır. Bilanço esasına göre defter tutan
mükelleflerce alınan sigorta tazminatıyla tamamen veya kısmen
zarar gören amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer
mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabında tazminat
fazlasının tazminatın alındığı tarihi takip
eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir
hesapta tutulacaktır.
Kesinleşen bir cezadan sonra, maddede yer alan
süreler içerisinde yeniden ceza kesilmesi durumunda, madde gereğince bu
ceza üzerine eklenecek olan artırımın tutarının,
kesinleşen cezadan fazla olmamak üzere, kesilen cezanın yüzde 50si
olması öngörülmektedir. Kâğıt ortamında yapılan,
tutulan kayıt ve defterlere yönelik olarak kayıt nizamına
ilişkin hükümlere uyulmaması durumunda kesilecek cezalar ile
elektronik kayıt ve defter uygulamalarındaki kayıt nizamına
uyulmaması fiillerine uygulanacak cezaların aynı mahiyette ve bu
fiillere karşılık olarak da birinci derece usulsüzlük
cezası kesilmesi öngörülmektedir.
Gider pusulasının hiç düzenlenmemiş
sayıldığı durumlara bağlı olarak ve tasdik
kapsamına alınan konulara ilişkin olarak ibraz edilmesi gereken
yeminli mali müşavir tasdik raporunun belirlenen sürede ibraz edilmemesi
durumunda ibraz ve yükümlülüğü yerine getirmeyen mükellef adına özel
usulsüzlük cezası kesilebilmesi öngörülmekte ve belge basımıyla
ilgili bildirim yükümlülüğüne yönelik ceza hükmünde mükellef lehine
değişiklik yapılmaktadır.
Elektronik ortamdaki kayıtlar ve elektronik cihazla
belge düzenlemeye ilişkin kurallara uymayanlara özel usulsüzlük
cezası kesilmesi düzenlenmektedir.
Mükelleflerin, haklarında yapılmakta olan
vergi incelemesi ya da yapılan takdire sevk işlemine ilişkin
vergi türünden farklı vergi türü için pişmanlıkla beyanname
verebilmesi mümkün hâle gelmektedir.
Uzlaşma ve tarhiyat öncesi uzlaşma
kapsamına alınan 5 bin Türk lirasını aşmayan
usulsüzlük cezaları için kanunda belirlenen indirim oranının
yüzde 50 artırımlı olarak uygulanması sağlanmaktadır.
5 bin Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük
cezalarına ilişkin olarak uzlaşma talep edilebilmesi ve söz
konusu tutarı aşmayan usulsüzlük cezaları içinse kanunda
belirlenen indirim oranının yüzde 50 artırımlı olarak
uygulanması sağlanmaktadır. 5 bin Türk lirasını
aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları tarhiyat öncesi
uzlaşma kapsamına alınmaktadır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz bu teklif, vergi güvenliğini artırmasının
yanı sıra, sosyal adalete hizmet etmesi açısından da son
derece önemlidir. Bizler, halkın temsil makamı olarak
yaşamın her alanında vatandaşlarımızın sesi
olmak ve temsil etmekle görevliyiz. Dolayısıyla, sosyal adaleti
sağlayacak her çalışmanın içerisinde aktif olarak
bulunmaktayız. Düstur edindiğimiz bu görevi ülkemiz, milletimiz ve
lokal olarak temsil ettiğimiz seçim bölgelerimizde de yerine getirmeli,
sorunların çözümü için elimizi taşın altına koymaktan geri
durmamalıyız. Bu bağlamda, seçim bölgem ve ülkemizin 17 milyon
nüfusuna sahip kenti İstanbulumuzun sorunlarıyla ilgili
yaptığımız çalışmalardan kısaca bahsetmek
istiyorum. Vatandaşlarımızın talepleri ve yerinde
yaptığımız incelemeler sonucunda, kentimizin
sorunlarını çözüme kavuşturmak adına,
hazırladığımız yazılı soru önergelerimizi
Meclisimize sunduk. Genellikle ulaşım, trafik ve altyapı
sorunlarını ele aldığımız yazılı soru
önergelerimizde vatandaşlarımızın huzur ve
refahını sağlamak konusunda hükûmetlerin olduğu kadar yerel
yönetimlerin de görevli ve sorumlu olduğu konularına değindik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEMET BÜLENT KARATAŞ (Devamla) Yerel
yönetimlerin çalışmalarını detaylıca inceleyerek
hizmet noktasında yapılan ihmalleri, yetersizlikleri ve hizmet
yoksunluğunu farklı konu başlıkları altında ele
aldık. Görev süremiz boyunca da ele aldığımız
sorunların çözümü noktasında yapılan tüm
çalışmaların takibi titizlikle yapılacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak söz konusu kanun
teklifini olumlu değerlendiriyor, destekliyor; vatanımıza ve
milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Yüce Divanınızı ve
Başkanlığımızı selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Durmuş Yılmaz.
Buyurun Sayın Yılmaz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ
YILMAZ (Ankara) Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan, değişik vergi
yasalarında değişiklik yapan kanun teklifinin ikinci bölümü
-23ten 45inci maddeye kadar olan bölüm- üzerinde İYİ Partinin
görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Buraya gelen hatip arkadaşların da
söylediği üzere, ikinci bölümde yer alan 23üncü madde, gider
pusulasının düzenleneceği durumları yeniden belirlemekte;
başta bankalarca düzenlenen dekontlar olmak üzere bazı belgelerin
gider pusulası yerine geçmesini düzenlemekte.
Madde 24te e-defterlerin düzenlenmesiyle ilgili
düzenleme yapılmakta, elektronik ortamda tutulan defterler için berat
alınması veya defterlerin onaylanmasının tasdik yerine
geçeceği belirlenmektedir.
Madde 26 ve 28de bazı varlıkların
değerlendirilmesinde kullanılan alış bedeli ölçütü kanuna
eklenmekte ve tanımı yapılmaktadır.
Madde 27de maliyet bedeli tanımı
yapılmakta, maliyet bedeline ilişkin farklı maddelerde yer alan
hükümler belli bir sistematikle yeniden düzenlenmekte, maliyet bedeline zorunlu
olarak veya seçimlik olarak dâhil edilecek gider ve maliyet unsurları
yeniden düzenlenmektedir.
Bu bölümün bence en önemli maddesi 31inci madde.
31inci madde, geçici düzenlemeler çerçevesinde geçmişte yapılan ve
hâlen uygulaması devam eden amortismana tabi iktisadi kıymetlerin
yeniden değerlenmesi uygulamasını sürekli hâle getiriyor. Daha
önce mükelleflerin lehine olan birtakım düzenlemeler vardı. Söz
konusu düzenlemeler, maliyet artırımı, yeniden değerleme ve
son giren ilk çıkar gibi birtakım muhasebe standartlarıyla
ilgili düzenlemelerdi. 2003 yılında yapılan bir düzenlemeyle
Artık bunlardan vazgeçilerek enflasyon düzeltmesi uygulamasına
geçilecek. denildi ve geçildi. Tabii, bu yasanın o günkü şartlarda
bu şekilde düzenlenmesiyle 90lı yıllarda yüzde 70, yüzde 80,
hatta bir ara üç haneye yaklaşan enflasyon nedeniyle işletmelerin
yüklendikleri ilave yüklerin bertaraf edilmesi ve dolayısıyla
enflasyondan arındırılmış değerlerin
vergilendirilmesi hedefleniyordu ki burada da güven şundan
kaynaklandı: 2001 krizinden sonra uygulanan politikalarla enflasyon yüzde
60lı, 70li seviyelerden yüzde 7 gibi tek haneli seviyelere düştü ve
bunun bu şekilde devam edeceği varsayıldı fakat bugün
gelinen noktada enflasyon tekrar hortladı ve dolayısıyla
2003ten önceki düzenlemeler de ortadan kalktığı için şu
anda işletmeler ve yurttaşlar, enflasyondan dolayı,
kazanmadıkları kazancın vergisini öder hâle geldi. Buradan
çıkarılan sonuç şu: Bu düzenleme bunu kalıcı
kıldığı için iktidar, herhâlde, bundan sonra artık
enflasyonu düşüremeyeceğini, enflasyonun kalıcı
olduğunu düşünüyor.
Madde 34te yeni edinilecek varlıklar için
günlük esasta amortisman uygulanabilmesi hakkı veriliyor, faydalı
ömür tanımı yapılıyor ve belirli süreler belirleniyor.
Diğer bazı düzenlemeler de var. Bütün bu
düzenlemeler, vergi mükellefinin
vergi uyumunu daha iyi sağlayabilmesi için vergi mükellefi ile idare
arasındaki yönetişimin, iletişimin daha sağlıklı
hâle gelmesini, rıza üretmeyi, gönüllülüğü artırmayı ve
dolayısıyla daha az maliyetle daha fazla vergi toplayabilmeyi ve
dolayısıyla topluma daha fazla hizmet edebilmeyi amaçlıyor.
Gelinen noktada şunu görüyoruz, inşallah bunlar gerçekleşir
fakat bugün itibarıyla şunu görüyoruz: Bu yapılan düzenlemelerle
idare ile mükellef arasında oluşacak iyileştirmelerle elde
edilecek ilave gelir, bence, bugün öğleden sonra iki üç saat içerisinde
berhava edildi. Ne demek istiyorum? Şunu demek istiyorum ve bu konuyla da
çok ilgili: Hazine ve Maliye Bakanlığı bugün öğleden sonra
bir duyuru yaptı, bu duyuruda döviz talep edenlerin kimliklerinin
belirlenmesi zorunluluğunu getirdi. Bunun yanında, pazartesi günü
-dün de söyledim- Sayın Merkez Bankası Başkanı Plan ve
Bütçe Komisyonuna geldi ve burada bir sunum yaptı. Bu sunumda 2 şey söyledi, bunlardan bir
tanesi, malum ezberi tekrar etti, dedi ki: Faiz, enflasyonun sebebidir
dolayısıyla bizim şu anda aldığımız faiz
kararı ile dövizin değer kaybetmesinin bir ilişkisi yoktur.
Buna ilave olarak da ilk defa yeni bir aksiyon türetti, aynen Faiz sebep, enflasyon
sonuçtur.a benzer yeni bir aksiyon türetti; o da şu: Cari açık,
enflasyonun sebebidir. dedi. Tabii, bunun üzerine, bugün, piyasa önümüzdeki
günlerde yapılacak olan Para Politikası Kurulunda Merkez
Bankası ne yapar? sorusunu sorarak bir beklenti anketi yaptı. Bu
anketten çıkan sonuca göre, piyasa Merkez Bankası
Başkanının bu iletişiminden sonuç çıkararak dedi ki:
Merkez Bankası faizi düşürecek. Ve bunun sonucunda da bugün,
öğleden sonra dolar 9 lira seviyesinden 9,09 kuruşa, 9,10 kuruşa
geldi. Bu 9 kuruşluk artışın an itibarıyla maliyeti 40
milyar TLnin üzerinde. Eğer bu kur bu seviyelerde kalırsa,
aşağıya geri dönmezse biz bu bedeli ödeyeceğiz.
Dolayısıyla, şu anda yapmakta olduğumuz yasa ve bu yasada
ortaya koymaya çalıştığımız iyileştirmelerin,
düzenlerin bütün etkisi üç saatin içerisinde maalesef
sıfırlandı. Dolayısıyla şu anda geldiğimiz
noktada şunu aklınızdan çıkarmayın: Enflasyon ve kur,
rayından çıkmıştır. Bunun kontrol altına
alınabilmesi için yapılması gerekenler tabii ki var, çok tavsiyelerde
bulunuldu ama Sayın Cumhurbaşkanı bu tavsiyeleri kabul etmedi,
uymadı; hâlâ da uymamaya devam ediyor. Bugün saat 20.24 itibarıyla
Sayın Merkez Bankası Başkanı
Cumhurbaşkanlığına çağırıldı veya
kendisi gitti. Şu anda, ne konuşuldu, ne söylendi bilmiyoruz;
herhangi bir açıklama yok. Eğer buradan, Sayın
Cumhurbaşkanına gidişten bir güven tazelemesi çıkarsa belki
kısa süreli bir güven ortamı çıkabilir, bu kurlardaki yükselme
hafif yavaşlayabilir ama bilmiyorum, şu an itibarıyla eğer
görevden af vesaire gibi bir şey çıktıysa, böyle bir şey
varsa o zaman bu, yangının üstüne benzin dökmekten başka hiçbir
şey değildir. Bunu da önümüzdeki birkaç saatte görebiliriz.
Umarım, Sayın Merkez Bankası Başkanı
Cumhurbaşkanına güven tazelemeye gitmiştir ve oradan böyle bir
PR çıkar.
Bugüne kadar iktidar tarafından getirilen yasa
tekliflerinin çoğunda gerekçe olarak Yurttaşlarımız
tarafından bize iletilen talepler doğrultusunda şu şu
şu değişiklikleri yapıyoruz. Bütün kanunların
gerekçelerinde bunlar var. Şimdi bu kanunla ilgili olarak da
yurttaşlarımızın çok önemli talepleri var. Eminim, her
milletvekiline gelmiştir bu, gelmeye de devam ediyor; özellikle 359uncu
maddeyle ilgili olarak sosyal medyada hepimize bu mesaj geliyor. Dolayısıyla
bu bir teknik konu; mükelleflerin söylediğine göre, devletin buradan zarar
görmemesi lazım ama bu düzenleme de adaletsiz. Dolayısıyla bir
suç için idare mahkemesine gittiğinizde beraat alabiliyorsunuz, adli
mahkemeye gittiğinizde ceza alıyorsunuz veya da tam tersi oluyor.
Dolayısıyla bu 359uncu maddeyle ilgili aynı suçun her yıl
tekrarlanması üzerinden yapılan cezalandırmada otuz beş
kırk yıla yakın ceza alan insanlar varmış.
Dolayısıyla bu son derece önemli bir sorun. İhtisas sahibi
bürokrat arkadaşların siyasilere konunun ne olduğunu açık
ve net olarak izah etmeleri
Ama burada bir de hukuksuzluk var. Bu konuyla
ilgili olarak mutlaka bir düzenleme yapılmalıdır diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmaz,
tamamlayalım lütfen.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Dolayısıyla
yapılması gereken şey; buradaki bu
sıkıntının aynen diğer yasalarda
Vatandaşlarımızdan gelen talepler doğrultusunda oldu.
diye gerekçe gösterilerek yapılan açıklamaların burada da
yapılması; dolayısıyla da şu andaki var olan
beklentilere Evet, bir yanlışlık var, düzeltelim. denilmesi
veyahut da buradan kamunun bir zararı ortaya çıkacaksa Kusura
bakmayın, biz düzenlemeyi yapamayız. denilmesi. Bürokrat
arkadaşların siyasetçilere, özellikle AK PARTİlilere bunu
söyleyip
Bu konuyla ilgili olarak bu yasa görüşülürken burada bir ek
önergeyle bu konunun düzenlenmesi şart gibi görünüyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha
Gülüm.
Buyurun Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Evet, şimdi ülke ne durumda? Aslında insanlar açlıkla,
yoksullukla karşı karşıya. Tabii, bir kesim var,
hayatlarından çok memnun, saraylarda yaşayan, böyle dertleri olmayan,
dışarıda da ne yaşandığının umurunda
olmadığı bir zenginler kesimi var; bunlardan bahsetmiyoruz
elbette ki, halkın çoğunluğundan bahsediyoruz. Ülkeyi öyle bir
noktaya getirdiniz ki insanlar çöplerden ekmek toplamak zorunda kalıyor
ama sizin derdiniz bu değil. Tabii ki bu vergi paketinin asıl
hikâyesi gerçekten yoksullara bir miktar da olsa destek sunmak falan
değil, herhâlde para sıkıntısı yaşıyorsunuz;
sermayedarlarınıza, yandaşlarınıza, kendinize kaynak
sıkıntınız başladı Acaba bir vergi yasası
çıkarıp, işte indirimlerle biraz görüntüyü kurtarıp
nasıl para toparlarız?ın derdine düşmüşsünüz gibi
gözüküyor.
Şimdi, pandemiyle birlikte emeğiyle
geçinen halkın büyük kısmı, işçiler, esnaf, çiftçiler,
gündelik çalışanlar yoksulluğa sürüklendi. Şimdi ise vergi
adaletsizliğini ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemeler yerine, yine
günü kurtarmaya çalışan -aslında kendinizi kurtarmaya
çalıştığınız- bir düzenlemeyi önümüze getirdiniz.
Sermayedarlardan, patronlardan almanız gereken vergiyi emekçilerin, yoksul
halkın cebinden alıyorsunuz; bu yoksul halkın cebine elinizi
atmaktan bir türlü vazgeçmiyorsunuz. Meşhur simit hesabını bile
karşılayamayan, 2.825 lira olan asgari ücretten 500 lira vergi alıyorken
bu yetmiyormuş gibi halkın aldığı her şeyden de
vergi üstüne vergi almaya çalışıyorsunuz ama ne hikmetse
zenginlere gelince hiçbir vergi yok.
Gelir dağılımı
adaletsizliği, bu ülkede zengin ve yoksul arasındaki makası her
geçen gün artırıyor. Şöyle bir bakın, tabii siz görmek
istemediklerinize bakmazsınız o ayrı ama biz yine de
hatırlatalım: Pandora belgeleri diye belgeler yayınlandı,
117 ülkeden 600den fazla gazeteci inceledi bu belgeleri. Yüzlerce
politikacı ve sermayedarın nasıl vergi
kaçırdıklarını şu an tüm dünya konuşuyor, ne hikmetse
bir tek bizim iktidar konuşmuyor ve tabii ki iktidarın yandaş
medyası konuşmuyor. Çünkü siz, aslında sizin semirttiğiniz
sermaye gruplarıyla ve yandaşlarınızla bu ülkede vergi
kaçırıldığını çok iyi biliyorsunuz; halkın
cebinden çıkan paralarla, kamu ihaleleriyle zenginliklerini kat kat
artırıp sonra da vergi cennetlerine nasıl bu paraları
kaçırdıklarını çok iyi biliyorsunuz; Rönesans Holding,
Cengiz Holding, Demirören Holding, Çalık Holding; tek bir soruşturma
bile yürütmüyorsunuz, zira, zaten ortaksınız.
Hırsızlığı kılıfına uyduruyorsunuz da
ondan oluyor bunlar. Bu para kaçırmanın önündeki yasal engeller
bilerek işletilmiyor. Bu yandaş sermayedarlar burada ödemesi gereken
vergiden kaçınarak vergi cennetlerine para aktarıyorlar.
Mevzuatta, Kurumlar Vergisi Kanununun 30uncu
maddesinin (7)nci fıkrasında, vergi cenneti olarak görülen ve
Türkiyeyle bilgi değişimi yapmayan ülkelere Türkiyeden çıkacak
her paradan yüzde 30 stopaj kesilir diye bir hüküm var. Bunun sebebi de şu:
Buradaki paranın düşük vergili veya hiç verginin
olmadığı ülkede kalmasını önlemek yani vergi
kaçırmayı önlemek. Bu mevzuatın devamında bu vergi cenneti
olan ülkelerin listesinin yayımlanması gerektiği söyleniyor,
2006dan beri bu yayımlanmıyor; Bakanlar Kurulu
yayımlamadı, Cumhurbaşkanlığı sürecinde de
yayımlanmadı; ilan edilmediği sürece de hangi ülkeye bu
mevzuatın uygulanacağı konusunda bir netlik
oluşamıyor. 2006 yılından beri var olan bir kanun var
ortada güya vergi kaçırmayı engellemeye yönelik ama kanunu
uygulayacak düzenlemeleri yapmadığınız için aslında bu
kanun uygulanmıyor ve aslında siz bilerek verginin yurt
dışına kaçırılmasına yol açıyorsunuz; o
yüzden de bu kanun kadük bırakılıyor. Bu liste bugün
yayımlanmış olsaydı Şu ülke vergi cennetidir ve
bizimle bilgi alışverişi yapmamaktadır. denilebilirdi ve
sermayedarların vergiden kaçınması engellenebilirdi. Yani
iktidar, vergi güvenlik müessesesini bilerek ortadan kaldırıyor.
Ülkeler bununla mücadele ederken Türkiyede ise bunun yollarının
yasal düzenlemeyle önü açılıyor üstelik de. Hani birçok şeyi
hukuka aykırı olarak yaparsınız, bunu bir de yasal
düzenlemeye kavuşturup Bu yolda aman suç da oluşmasın, kimseyi
de yargılamayayım. diye yolunu da açmış durumdasınız.
Vergileme rejimi, sizin adaletsiz
politikalarınızdan kaynaklanıyor. Vergileri
kaçırmalarına göz yumuyorsunuz çünkü sizin ve
yandaşlarınızın paraları da işletiliyor bu
cennetlerde ama öte yandan işsizlik maaşından bile damga vergisi
alıyorsunuz, mutfak tüpünden bile özel tüketim vergisi alıyorsunuz.
Bu ülkede sermayedarlar vergi kaçırırken sorumlusunun iktidar
olduğu derin ekonomik krizde ve yaklaşık iki senedir
yaşadığımız pandemi sürecinde, hayatını emek
gücüyle kazanan ve zaten yoksullukla mücadele eden insanlar tamamen
açlığa mahkûm edildi.
Salgın herkesi eşit etkilemedi elbette ki;
zenginler hayatlarına zenginlik katarken yoksullarsa gıdaya
erişemediler, insani koşullarda barınma ve ısınma
haklarından mahrum edilerek sağlık hakkına erişemeden
aslında ölümle karşı karşıya yaşamak zorunda
bırakıldılar. Sermayedarlar sizin sayenizde vergilerini
kaçırırken salgın boyunca faaliyetleri durdurulan esnafa gerçek
bir destek vermediniz. Enflasyon, liranın sürekli değer kaybetmesi,
ham madde fiyatlarının devamlı artışı, vergi
zamları derken esnaf iş yerlerini kapatmaya mecbur
bırakıldı, iflasın eşiğine sürüklendi. Sadece
2021 yılında, üstelik ilk beş ayında, 40.005 esnaf iflas
etti ama sizin umurunuzda mı? Elbette ki değil.
Yine, sermayedarlar vergi kaçırırken
çiftçiler tarımsal alanlarını terk etmek zorunda
bırakıldı, üretim araçlarından mahrum
bırakıldı, açlığa mahkûm edildi. Artan girdi
maliyetleri ve zor şartlara rağmen üretime devam etmeye
çalışanlar ise borç batağına sürüklendi. Çiftçilerin toplam
kayıtlı kredi borcunun 150 milyarı aştığı
belirtiliyor, üstelik bu borçlara tarımsal elektrik ve tarımsal
sulama borçları da dâhil değil. Tarım Kredi Kooperatifine,
bankalara olan borcunu ödeyemediği için icralık olan binlerce çiftçi
var. Çiftçiye destek diyorsunuz ama borcu yapılandırmak için bile
yüzde 30 peşinat istiyorsunuz. Zaten borç batağında olan çiftçi
size nereden ödesin yüzde 30 peşinatı?
Yine sermayedarlar vergi kaçırırken bu
iktidar tarafından pandemide halkın
sağlığının nasıl hiçe
sayıldığını, sağlık
politikalarının nasıl tutarsız olduğunu hep birlikte
izledik. Şimdi de 15 Ekimden itibaren Sağlık Uygulama
Tebliği adı altında halk tarafından sıklıkla
kullanılan tam 52 ilaç SGKnin geri ödeme kapsamından
çıkarıldı. Tam da salgınların,
hastalığın yaygın olduğu, boğaz
enfeksiyonlarına sık rastlanıldığı bu dönemde
boğaz spreyleri, ağrı kesiciler, kas gevşetici krem ve
merhemler SGKnin geri ödeme listesinde olmayacak. Bebek diş jeli bile
çıkarıldı listeden, el insaf! Diş çıkaran bebeklerin
ağrılarını azaltan ilaçlara halkın para ödemesi
bekleniyor, hangi parayı ödeyecekler? Yoksul halk, bu ilaçlara para
verebilecek durumda değil. Sadece bu da değil; karar kapsamında
eş değer ilaç taban fiyatları da değiştirildi.
SGKliler yüzde 5 daha fazla ilaç farkı ödeyecek. Bu düzenlemeyle
reçetesiz ilaç kategorisi genişletilerek halkın sağlık ve
ilaç hakkı gasbediliyor. Zaten alım gücü düşen halkın
ilaçlara erişmesi daha da zorlaşıyor. İtibarda tasarruf
olmaz. diyenler İlaçta tasarruf edeceğiz. diyor,
Sağlıkta tasarruf edeceğiz. diyor. Halk
sağlığını yok sayıyorsunuz zira sizin
sağlığınız önemli olan.
Halka reva görülen bunlarken sermayedarlar vergi
kaçırıyor, KDV alınmıyor, bolca teşvikler sunuluyor ve
tabii ki vergi borçları siliniyor ama öğrencilerin KYK borçları
silinmiyor. İşverenin bu kadar vergi borcunu silenler, acaba neden
iş bulamayan, işsizlikle karşı karşıya kalan
öğrencilerin KYK borçlarını silmeyi akıllarının
ucundan geçirmiyor? Üniversiteyi bitirenler iş bulamazken Bilal
Erdoğanın Başkanı olduğu TÜGVA âdeta tam bir soygun
düzeniyle çalışıyor;. devletin her kurumuna usulsüz işe
alımlar, kayırmalar, tacizler, suçu örtbas etmeler; ne ararsanız
var, bugün dökülen belgelere bakın. TÜGVA Başkanı Enes
Eminoğlu katıldığı canlı yayın
programında belgelerin doğruluğunu itiraf ediyor. Eski TÜGVA
yöneticisi Tamer Özsoy tarafından Adalet Bakanlığında
100ün üzerinde TÜGVAlı var, paylaşılan kadrolaşma
listelerinin tamamı doğru. Vatan, millet, Sakarya. denilerek daha
neler yapıyorsunuz acaba? Bu daha bir kısmı. Genel merkezde
şirket kurmuşlar. diye açıklamalar yapılıyor. Bu
usulsüzlüklerle, suçlarla ilgili bir soruşturma açmaya niyetiniz var
mı yoksa daha öncekiler gibi üstünü kapatmaya devam mı edeceksiniz?
TÜGVAlılar torpille sıyrılırken
öğrencilerin en temel hakları olan ücretsiz eğitim ve
barınma hakları açıkça gasbediliyor. Üniversite öğrencileri
Barınamıyoruz. diyor, dertlerini anlatmaya çalışıyor.
Kredi ve Yurtlar Kurumunun kapasitesi mevcut öğrenci
sayısını karşılayamıyorken, öğrenciler yedek
listelerde sıra beklerlerken, 8 milyonu aşmış öğrenci
varken, KYK yurtlarında 700 bin kişilik yer varken siz diyorsunuz ki:
Olay çarpıtma. Özel yurtlar ateş pahasıyken, ev kiraları
3-4 kat artmışken, her yıl sayısız öğrenci ev
bulamadığı için, yurt bulamadığı için
okullarını bırakmak zorunda kalırken siz diyorsunuz ki:
Yok böyle bir şey.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Bir dakika rica
edeceğim.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Ailelerden biri şöyle
diyor: Yaşamaktan nefret ettim. Üniversiteli çocuğuma aylarca ev
arayıp 3 bin liraya bodrum kat buldum. Cumhurbaşkanı sadece bir
gün bizim hayatımızı yaşasın. Duyuyor musunuz acaba?
Sağlık hakkı ve eğitim
hakkıyla iç içe geçmiş olan barınma hakkı, temel bir insan
hakkı olmasına rağmen siz, bunu talep edenleri de maalesef
terörist ilan ettiniz. Bu haklı talepleri duymak yerine
Cumhurbaşkanı diyor ki: Öğrencilikle alakası olmayan
kişiler parklarda poz veriyor, hayatın doğal
akışı içinde yaşanan hadiseler abartılıyor.
Hangi doğal akıştan bahsediyorsunuz? İnsanların
hayatlarıyla oynuyorsunuz. Asıl abartı varsa, ortada bir
abartı varsa gerçekten sizin bin odalı saraylarınız,
yaşadığınız lüks yaşamın kendisidir.
İşçiler, emekçiler, çiftçiler, gençler,
kadınlar, engelliler, LGBT+lar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla)
ötekileştirdiğiniz
tüm kesimler, yok saydığınız tüm kesimler sizin yok edici,
talancı, sömürücü düzeninize itiraz ediyor. Yeni yaşamı
inşa ederek enerjiyle, umutla, dirençle
BAŞKAN Sayın Gülüm, teşekkür
ediyoruz.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Son cümle efendim.
Öyle yaratmaya
çalıştığınız korku duvarları falan da
işe yaramayacak. Boşuna o sözleri de kullanmayın. Eşit,
özgür bir dünyayı hep birlikte yaratacağız, biz
kazanacağız. (HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Grubumuzu hedef alan
tüm iddiaları reddediyoruz, iade ediyoruz, kabul etmiyoruz.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Bugünküleri oku,
görürsün neyi reddettiğini.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 90dan
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Bir oku bugünküleri
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kahvehane sohbetinden
pek farklı değildi ama eğlendik.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden İzmir Milletvekili Sayın Kamil Okyay
Sındır.
Buyurun Sayın Sındır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, aramızdan ayrılan İstanbul
Milletvekilimiz, Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul Milletvekili
Sayın İsmet Uçmaya Allah'tan rahmet, değerli ailesine ve tüm
sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum;
mekânı cennet olsun.
280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerine grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Söz konusu kanun teklifi, üzerinde görüştüğümüz
kanun teklifi yine bir torba teklif de olsa torba teklif eleştirisini
Komisyonda dile getirmedik çünkü ilk defa, böyle bir torba içerisinde sadece
bir alan üzerinde yoğunlaşan, farklı vergi kanunlarında değişiklikler
öngören bir torba anlayışı var. Aynı konu üzerinde
yoğunlaştığı için ve ilk defa bir etki analiziyle
birlikte Komisyona sunulduğu için bunu da olumlu
karşıladığımızı belirtmek isterim.
Şimdi, bu teklifle, mükelleflerin vergiye
uyumunun artırılması, vergi güvenliğinin
artırılması, kayıt dışılıkla
mücadelenin etkinleştirilmesi, sosyal adaletin ve rekabet
ortamının güçlendirilmesi, yatırımların teşvik
edilmesi, ihtilafların sonlandırılması ve vergi uygulamalarında
öngörülebilirliğin artırılması gibi hedefler konmuş
ancak içeriğine baktığınızda bunlara pek fazla yer
verilmediğini görüyorsunuz.
Teklifin bir torba tekliften uzak olması
olumlu. Daha önce 20-30a varan değişik kanunda değişiklik
öngören torbalar geliyordu, onlarda içerik çok yoğun geliyordu fakat
şimdi ise içeriğinin zayıf olduğunu söylemek gerekir.
Tabii, bu yapılan değişikliklerin büyük bir
kısmını her ne kadar destekliyor olsak da bu teklifin bir
felsefesinin, bütünsel bir anlayışının, bütünsel bir
hedefinin ve yapısal değişiklikleri de öngören bir hedefinin
olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Örneğin,
vergi adaletini sağlayabiliyor mu? Bunu söylemek mümkün değil. Tabii,
ayrıca iktidarın bir vergi reformu gibi tanımlamaya
çalıştığı bu düzenlemenin -içinde bulunduğumuz
yüksek kur, ağır vergiler, zamlar, artan girdi fiyatları, yüksek
enflasyon altında ezilen esnaf, çiftçi, köylü, sanayici, ağır
vergiler, zamlar- bırakın reformu, çözüm üretmekten de çok uzak
olduğunu, ülke ekonomisine bir katkı
sağlayacağını söylemekten uzak olduğunu, hele hele
vergi adaleti getirmekten çok uzak olduğunu rahatlıkla
söyleyebiliyoruz.
Tabii, ülkede tüm sosyal kesimler eziliyor, yok
oluyorken, örneğin asgari ücret açlık sınırının
dahi altındayken
Ben cari değerler üzerinden
karşılaştırma yapmayı pek sevmiyorum, doğru
değil; enflasyon, kur farkları, faiz değerleri, reel faiz
üzerinden konuşarak veri vermek gerekir ama
Cumhurbaşkanımız bir dönem, geçenlerde, asgari ücretin
örneğin 16 kat arttığını söylemiş idi 2002
yılına göre bugün. Tabii, duyan 16 katı çok değer olarak
görebilir, düşünebilir oysaki şunu da hesaplamakta fayda var:
Çiftçinin borcu ne kadar artmış diye baktım, çiftçinin borcu 83
kat artmış cari değer üzerinden. Peki, vatandaşın
kredi borcu ne kadar artmış aynı dönemde? 139 kat
artmış. Asgari ücret 16 kat artmış; övünebilirsiniz vatandaş
yok olurken, açlık ve sefalet içerinde sürünürken.
Dolayısıyla değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifi üzerinde söylenecek çok şey var. Tabii, kamu maliyesinin
üç temel amacından bahsedilir; ekonomik dengenin sağlanması,
gelir dağılımında adaletin sağlanması, ekonomik
kalkınma, büyüme ve gelişmenin sağlanması.
Dolayısıyla, bu üç amaca yönelik devletin görevi de ekonomik, mali
politikalara yön vermektir. Şimdi soruyorum size: Bunların hangisi
AKP iktidarında bugün sağlandı diyebiliyoruz? Ekonomik denge mi,
gelir dağılımında adalet mi, ekonomik kalkınma, büyüme
ve gelişme mi sağlandı ve sağlanmaya devam ediliyor? Tabii
Faiz sebep, enflasyon sonuç. diyerek ekonomiye doğrudan müdahil olan bir
tek kişinin, sarayın bir telkiniyle yönetilmeye
çalışılan Merkez Bankası, sürekli Başkanını
değiştirerek kararlarında nüfuzunu kullanan bir
Cumhurbaşkanı var ise ülkede bunların sağlanması, kamu
maliyesinin bu üç amacının sağlanması pek mümkün
görünmüyor.
Tabii, kamu gelirlerinin içinde en büyük paya sahip
olan vergi gelirleri de önemli bir yer alıyor. Dolayısıyla,
kamunun yatırım ve hizmet üretebilmesi için yapacağı
harcamaları karşılayabilecek bir gelire gereksinimi
olduğunu da söyleyebiliriz. Ancak vergi gelirleri, bu bağlamda,
ülkemizde genel bütçe gelirleri içerisinde yaklaşık yüzde 85e varan
en büyük paya sahip. Gayet iyi biliyoruz, vergi, dolaylı ve doğrudan
ya da dolaysız vergi olarak iki ana başlık altında
değerlendiriliyor ki gelir ve servet üzerinden alınan vergilerin
dolaysız yani doğrudan vergiler, harcamalar üzerinden
alınanların da dolaylı vergiler olduğunu biliyoruz.
Dolaylı vergiler, aslında harcamalar üzerinden alınır ama
yüksek veya düşük gelirli herkesten eşit olarak alınan bir vergi
türüdür, zengin ile yoksul arasındaki vergi adaletini sağlamaktan
uzaklaşır. Oysaki bu vergi türlerinin ülkemizdeki
dağılımına baktığımızda doğrudan
vergi gelirlerinin, toplam vergi gelirleri içerisindeki payının yüzde
33,7 olduğunu, dolaylı vergi gelirlerinin ise yüzde 66,1
olduğunu görebiliriz. Gelişmiş Batı ülkelerinde, AB üyesi
28 üyenin ortalamasına baktığımızda ise bunun tam
tersine dolaylı vergilerin yüzde 35, doğrudan vergilerin yani
gelirden ve servetten alınan vergilerin yüzde 65 düzeyinde olduğunu,
tersine bir ilişkinin olduğunu görüyoruz. Burada, bu vergi adaletini
sağlamanın en temel görev olması gerekirken bunun sağında,
solunda, etrafında dolaşan, işte, bugünkü kanun teklifiyle Bir
şey yapıyorum ve vergide bir reform yapıyorum. algısı
üzerine getirilen tekliflerden öte bir yere gitmiyoruz. Tabii, vergi adaletinin
temel amacı, vergi yükünün vatandaşlar arasında eşit ve
adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamak. Bu
bağlamda mali güç yaklaşımından yararlanılıyor.
Vergi adaletinin sağlanmasında başka birtakım
araçların da olduğunu biliyoruz gerçi. En az geçim indirimi, artan
oranlı tarifeler, ayırma ilkesi, muafiyetler, istisnalar. Bu
araçların ne amaçla ve hangi kesimlere uygulandığı sorusu
da doğal olarak en temel soru. Ülkemizde mali güç
yaklaşımı, sosyal devlet anlayışı temelinde en
önemli vergi adaleti aracı. Buna göre mükelleflerin gelir, servet ve
harcama düzeylerinin birbirinden farklı olduğu
anlayışıyla, herkesin mali gücüne göre vergilendirilmesi esas;
hem yatayda hem dikeyde adalet sağlamak gerekiyor. Buradan şunu da
söyleyebiliriz: Mali gücü olmayan bireyler vergilendirilmeyecektir,
vergilendirme ödeme kapasitesine göre yapılmalıdır. Peki, böyle
mi? Bu, aynı zamanda anayasal bir görevi devletin yani Anayasanın
2nci maddesi sosyal hukuk devletini tanımlıyor, 10uncu maddesi
herkesin kanun önünde eşit olduğunu, hiçbir zümreye ve
sınıfa ayrıcalık tanınamayacağını
söylüyor. Bunu söylemek mümkün mü ülkemizde? 55inci maddesine göre ücrette
adaletin sağlanması amacıyla devletin,
çalışanların adaletli bir ücret elde etmeleri ve sosyal
yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alması
gerektiği, bu sağlanıyor mu? Ya, asgari ücretten, açlık
sınırının bile altında olan bir ücretten vergi
alıyorsanız bunu sağlayabildiğinizi söylemeye el insaf
deriz. Tabii, Anayasanın 73üncü maddesi de herkesin kamu giderlerini
karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü
olduğunu, vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımının maliye politikasının bir sosyal
amacı olduğunu söylüyor. Peki, bu ifadelere yer verilirken, vergi
adaletini sağlamak anayasal bir görev iken bunun gerçekleştiğini
söyleyebiliyor muyuz?
Vergi afları, vergi barışı,
varlık barışı; bunlarla çok
karşılaştık. Tabii ki vergi aflarının veya
varlık barışının yaşanan ekonomik, mali ve hatta
siyasal bunalım dönemlerinde başvurulan bir yöntem olması bir
derece kabul edilebilir ancak bu yöntemlere yönetim ve denetim zafiyetiniz
nedeniyle başvuruyorsanız ve sık sık
başvuruyorsanız bu ülkeye, ekonomiye yarardan çok zarar getiriyor
anlamını taşır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Tabii, vergi
affı beklentileri yaratarak vergi ödevlerinin yerine getirilmemesine neden
olduğunuzu, vergisini zamanında ödeyen mükellefler aleyhinde
haksız rekabete neden olduğunuzu ve vergi sistemini sarsmakla,
denetimleri zayıflatmakla kayıt dışı ekonomiye de yol
açtığınızı söylemeden geçemeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu Pandora
belgelerinde, 11 milyon 900 bini aşkın belgede, iş
dünyasından 5li çete üyelerinin de aralarında bulunduğu holding
sahiplerinin, KÖİ projelerinde iktidarın göz bebeği iş
insanlarının da bulunmasının sözde varlık
barışı adı altında ülkemizi para aklama ve vergisiz
kazanç cenneti durumuna düşürdüğünü de söylemek isterim.
Evet vergi adaleti mi demiştiniz?
Varsıldan çok, yoksuldan az vergi mi demiştiniz? Buna olsa olsa
vergi soygunu denir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Artık
paçalarınızdan, eteklerinizden dökülmeye başladı bu soygun
düzeninizin görüntüleri.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde
grupların söz talepleri karşılanmıştır,
şimdi şahısların taleplerine geçiyoruz.
İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali
Çelebi.
Buyurun Sayın Çelebi.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Memleket Partisi olarak bu kürsüden ilk
konuşmamız, 3 milletvekilimizle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyoruz.
Memleket Partisi olarak köklerimizi cumhuriyetimizin
antiemperyalist, kamucu, halkçı, devrimci ve laik dünya görüşünden
alıyoruz. Gövdemizi çağdaş, demokratik ve bilimsel dünyanın
evrensel değerleri oluşturuyor. Dallarımızdaki çiçekler ise
Anadolunun hümanist ve kadim aşk bilgeliğiyle hayata kucak
açıyor. Bizim duruşumuzu 6 ilke belirliyor ve bu ilkeler yolumuzu
aydınlatıyor. Bizim partimizde Atatürkü
tartışamazsın; tartışanlar var, oraya gidebilirsin.
Terörün her türlüsünü kınayacaksın. Bakın, bize kimse hoca
efendi dedirtemedi, Türkçe olimpiyatlarında yağ çektirtemedi, bize
kimse İmralıyı muhatap al. da diyemez. Biz her türlü ayrımcılığın
karşısındayız; din, dil, ırk, kadın, erkek,
cinsiyet. Biz camide de cemevinde de kamplaşıp milletin bölünmesini
istemiyoruz, her türlü ayrımcılığa karşıyız.
Doğaya ve çevreye saygılı olmak, siyasetten rant elde etmemek, kadına
şiddeti ve çocuk istismarını yüksek sesle kınamak da
diğer 3 ilkemiz.
Önceliğimiz, cumhuriyetimizin kurucu felsefesi,
ulusumuzun birliği, ülkemizin bölünmez bütünlüğüdür. Ana vatan,
yavru vatan, mavi vatan, gök vatan bir bütündür, parçalanamaz. diyoruz, bu
nedenle de Anayasa ilk 4 madde kırmızı çizgimizdir.
Biz farklıyız, Türkiye'nin en demokratik
partisiyiz, parti içi demokrasi var. Partide demokrasiyi yaşatmayanlar
ülkeye demokrasi getirmez, kimseyi kandırmayın burada. Bir: Genel
Başkanı üyeler seçiyor; seçti, yolu açtık. İki: Genel
Başkanın görev süresi bizde belli, 2 dönem, 1inci parti yaptı
yaptı, yapamadı gidiyor. Üç: Kadına değer
Kota falan yok
bizde, hangi yöntem uygulanırsa uygulansın aday belirlemede eşit
temsile dayalı fermuar sistemi, bir kadın bir erkek veya bir erkek
bir kadın. Dört: Cumhurbaşkanı adayını tüm üyelerin
katılımıyla ön seçimle seçeceğiz. Demokrasi budur.
Felsefemize gelince, Memleket Partisi cumhuriyetçi
demokrat bir felsefeyi benimsemektedir. Ne demek cumhuriyetçi demokrat?
Cumhuriyetin eşitlik ilkesi ile demokrasinin özgürlük felsefesini
birleştiren felsefe cumhuriyetçi demokrat felsefedir. Millî iradenin hâkim
kılınması, tek adam değil, halkın yönetiminin
kurulmasıdır. Sadece kanun önünde değil, eğitimde,
sağlıkta, siyasette, refahın bölüşümünde,
yarışta, hayatı güzel yaşamada, güvenli gıda ve
barınmada halkların, fırsatların ve ortamların
eşitliğini sağlamak demektir. Cumhuriyetçi demokrasi
anlayışı devletlerin sadece bir gözlemci ya da hakem konumundan
çıkarak insanlığın
karşılaştığı sorunlar karşısında
belirleyici ve aktif bir tutum sergilemesini öngörmektedir. Etkin bir kamu-özel
sektör dengesi gözeten planlı demokratik anlayışını
sergilemektedir. Evrensel aklın bu kadim aşk geleneği ve dostluk
yüreğiyle harmanlandığı büyük Türkiye hümanizmi fikridir.
Cumhuriyetçi demokrasi millî ekolojik duyarlılıktır, yeşil
devrimlerle mavi vatanı, yeşil vatanı, gök vatanı koruma ve
geliştirme, hepsini birlikte cennet vatan yapma iradesidir.
Bu düşüncelerle biz üçüncü yolu açtık: Ne
cumhur ne millet, tek yol memleket. diyoruz. Biz kimsenin yanında
değiliz, ittifaklarla yola çıkmıyoruz. Biz mavi vatanın
yanındayız, biz Azerbaycanın yanındayız, biz Atatürk
cumhuriyetinin yanındayız, ulus, üniter, laik devletin
yanındayız, biz Mehmetçikin yanındayız;
ittifakımızı halkla yapacağız dolayısıyla
Türk milletinin yanındayız. Rengimiz mavi, hayalimiz toplumsal
barış ve mutluluğumuzun gökyüzü enginliğinde, toplumsal
adaletimizin de deniz duruluğunda mavi olduğu bir Türkiyedir.
Partimiz, büyük Türk milletinin zorlukları ve engelleri her zaman
aşmasını bilmiş çelikten iradesinin
yansımasıdır. Bu nedenle vatandaşlarımızın
yaşadığı sorunlara memleket, adalet, vicdan, iş yani
mavi diyerek bir aydınlık yanıt veriyoruz. Memleket Partisi bu
hayali hayata geçirmenin iradesi ve kudreti olarak
karşınızdadır. Bizler yürekli, onurlu insanların
yaşadığı, mutlu, barış içinde ve adil bir
memleketin hayalini canlandıracağız, o hayal için hep birlikte
çalışacağız ve halkımızla birlikte geleceğimizi
geri alacağız diyoruz, yarınlar hepimizin diyoruz; vatana
millete hayırlı olsun.
Saygılarımla.
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Kılıça ait.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET KILIÇ (Bursa) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimizin ikinci
bölümü üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken önceki gün toprağa
verdiğimiz İstanbul Milletvekilimiz çok değerli ağabeyimiz
İsmet Uçmayı rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, dün itibarıyla
Bursa'mızda Kestel ilçemizde çok üzücü bir olay yaşandı, bir
fabrikada bir patlama meydana geldi ve bu patlamada hayatını kaybeden
Özkan Deniz kardeşimize Allah'tan rahmet, yaralılara da acil
şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifimizle birlikte binlerce küçük
esnafımızı ilgilendiren vergi düzenlemesinin yanı sıra
sosyal medya platformlarından gelir elde eden vatandaşlarımızı
ilgilendiren vergilendirmelere, maliyet bedeline dâhil edilecek hususların
netleştirilmesine, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin amortismana
tabi kıymetlerinin yeniden değerlendirilmesine kadar birçok husus yer
almaktadır. Bunun yanında defter tutma, belge düzenleme, beyan ve
bildirimde bulunma, ceza ve uzlaşma hükümlerinde değişiklikler
yapılmasına dair öneriler de kanun teklifimizde bulunmaktadır.
Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen kayıt, belge
ve defter tutma hükümlerinde zamanın şartlarına uygun olarak
elektronik defter ve belge uygulamalarından faydalanıyoruz yani
defter ve belgelerin elektronik ortamda ibraz edilmesine olanak
sağlıyoruz. Böylece, kayıt dışılık
azaltılacak, mükelleflerin vergiye olan uyumları artacak,
mükelleflerin bildirim yükümlülükleri azaltılacak, vergi inceleme süreleri
etkinleştirilecektir.
Kanun teklifimizle Vergi Usul Kanununda farklı
maddelerde yer alan maliyet bedeline dâhil olan hususlar netleştirilerek
maliyet bedelini düzenleyen 262nci maddede tek tek sayılmak suretiyle
belirsizlik giderilmektedir. Yine, bu düzenlemeyle hangi unsurların
maliyet bedeline eklenmesinin zorunlu olacağı, hangi hâllerde
ihtiyari olarak maliyet bedeline ekleneceği düzenlenmektedir.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; 31inci ve 52nci maddede yapılan düzenlemeyle, tam
mükellef olan ve bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar
vergisi mükelleflerine bilançolarında yer alan amortismana tabi iktisadi
kıymetlerini yeniden değerleme imkânı getiriliyor. Böylece,
31/12/2021 tarihine kadar yapılacak değerlemeler için sadece yüzde 2
vergi alınacak, 1/1/2022 tarihinden sonra yapılacak değerlemelerden
ise vergi alınmayacak. Bu düzenlemeyle hem kayıt
dışılığın önüne geçilecek hem de mükellefler
ağır bir vergi yükünden kurtulmuş olacak. Yapılacak bu
düzenlemeden bilanço hesabına göre defter tutan yaklaşık 1
milyon 700 bin mükellef etkilenecek ve dilerse faydalanacak.
Teklifimizin bir diğer maddesinde amortismanla
ilgili yeni bir imkân karşımıza çıkıyor. Hepimizin
bildiği gibi, amortisman ayırmada Hazine ve Maliye
Bakanlığının belirlediği faydalı ömür süresi
esastır yani bir malın amortisman süresi Hazine ve Maliye
Bakanlığı tarafından belirlenmiştir. Düzenlemeyle
artık şirketler dilerse bu süreleri 2 katına kadar
uzatabileceklerdir.
Kanun teklifimizle yapılacak yeni düzenlemeyle,
yapılan protesto veya yazıyla 1 defadan fazla istenilmesine
rağmen borçlu tarafından ödenmemiş, dava ve icra takibine
değmeyecek derecede küçük alacaklara dair tutar belirlenmiştir. 3 bin
TLyi aşmayan alacaklar için belirlenen bu miktarla kanundaki belirsizlik
giderilmiş olacak, yine bahsettiğimiz gibi bu 3 bin TL tutarı
her sene yeniden değerlendirilecektir.
Yine, kanun teklifimizle elektronik defter ve belge
uygulamalarına ilişkin olarak fiil ve bu fiile istinaden uygulanacak
cezanın ne olacağı konusunda uygulamada yaşanan
tereddütleri giderecek düzenlemeler öngörülmektedir.
Çok Değerli Başkanım,
saygıdeğer milletvekilleri; Vergi Usul Kanununda yer alan
pişmanlık müessesesinden mükelleflerimizin daha etkin bir
şekilde yararlanmasına yine bu teklifle imkân
sağlanacaktır. Mükellefler, mevcutta bir vergi türünden incelemeye alınmaları
durumunda farklı vergi türlerinden pişmanlık hükümlerini
kullanamıyordu. Yapılan düzenlemeyle, bir vergi türünden incelemeye
alınan mükellef artık başka farklı vergi türlerinden de
pişmanlıkla beyanname verebilecek. Pişmanlıkla beyanname
veren vergi mükellefinden de vergi ziyaı yani söz konusu verginin 1
katı tutarında ceza kesilmeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET KILIÇ (Devamla) Düzenlemeyle kolaylık
sağlanan bir başka husus da belge basımıyla ilgili bildirim
görevini süresinde yerine getirmeyen matbaa işletmecileriyle ilgili. Yasal
bildirim süresini geçiren işletmeciler bu sürenin dolmasından sonra
otuz gün içinde bildirimlerini yaparlarsa ceza tutarında yüzde 50 indirim
uygulanacak.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
5 bin TLyi aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını tarhiyat
öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına alıyoruz. 5
bin TLyi aşmayan bu cezalar için hâlihazırda yüzde 50 olarak
uygulanan indirim oranını da yüzde 75e çıkarmayı teklif
ediyoruz.
Kanun teklifimizin ikinci kısmı ana
hatlarıyla bu başlıklardan ibarettir.
Kanun teklifinin vergi mükellefleri ve ülkemiz için
hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ikinci
bölüm üzerinde soru-cevap talebi yoktur.
60a göre bir arkadaşımıza söz
vereceğim.
Sayın Gülüm
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün,
İstanbul Validebağ Korusunun ranta ve talana açılmak
istendiğine ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) İstanbul
Anadolu yakasının en büyük 2nci yeşil alanı olan
Validebağ Korusu ranta ve talana açılmak isteniyor. 2018
yılında Millet Bahçesi Projesiyle gündeme gelen koruya dair tüm rant
projeleri Validebağ Savunması ve Validebağ Gönüllüleri olarak
örgütlenen mahalle halkının verdiği direniş sonucu
engellenmişti. Son olarak Validebağ Korusu Düzenleme ve
Rehabilitasyon Projesi adı altında yapılaşmaya,
betonlaşmaya açılmak isteniyor, üstelik mahkemenin defalarca projeye
ilişkin yürütmeyi durdurma kararına rağmen.
Validebağ Savunması ve Validebağ
Gönüllüleri, Validebağ Korusunun yeşil, doğal ve bir bütün
olarak gelecek nesillere aktarılması için yüz on beş gündür
direniyor. Onların direnişini buradan selamlıyoruz.
Validebağ Korusundan elinizi çekin.
Validebağ korudur, koru olarak kalacak.
Teşekkürler.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280) (Devam)
BAŞKAN
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Sayın
milletvekilleri, 23üncü madde üzerinde 2 önerge vardır; aynı
mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesinde yer
alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Nusrettin
Maçin
İzmir İzmir Şanlıurfa
Mahmut Celadet Gaydalı Ali Kenanoğlu Kemal
Bülbül
Bitlis İstanbul Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Abdüllatif
Şener Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan
Konya Antalya İstanbul
Süleyman
Girgin Selin Sayek Böke İlhami Özcan Aygun
Muğla İzmir Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbüle aittir.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Herkese iyi geceler.
Neydi? (2/3854) numaralı Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 23üncü maddesi. Vay, ne alengirli cümle yani bunu dinleyen der ki:
Memleket kurtuldu vallahi yani düze çıktık, ekonomi kurtuldu,
işte, şahlandı vesaire. Velhasılıkelam, üzerine bir
şey söylemek lazım tabii. Vergi Usul Kanunu ile bazı kanunlarda
değişiklik öngören bu kanun teklifinin mükelleflerin vergi
uyumlarını gözetmek, vergi güvenliğini artırmak, sosyal
devleti ve rekabet ortamını güçlendirmek, yatırımları
teşvik edip ihtilafları sonlandırmak, vergi uygulamalarında
öngörülebilirliği sağlamak gibi amaçları olduğu iddia
ediliyor ama bu iddialara, iddia makamının kendisi de çok büyük
ihtimalle inanmıyor.
Şimdi, torba yasa mı, zorba yasa mı,
hurda yasa mı, nedir? Böyle karmakarışık şeyler
getiriliyor ve tam da hangi dönemde yapılıyor?
Pahalılığa, açlığa, pahalılığa fahiş
fiyat, fahiş fiyatın sorumlusunun da olmadığı
Sanki
başka bir güç var memleketi şey yapan fahiş fiyat diye bir
şey çıkarıyor. Efendim Bu fahiş fiyata müdahale
edeceğiz. Bilinmeyen bir rakibi var Hükûmetin, fahiş fiyata müdahale
edilecek.
Efendim, hani, bir isim koymuşlardı
vaktiyle: çıraklık kalfalık ustalık Bu,
çıraklık, kalfalık, ustalık neyle devam ediyor şimdi?
Pahalılık, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk. Efendim, vergi
Şimdi, vergiden söz edilirken bu vergi kaçırmanın ayyuka
çıktığı, artık bir yöntem hâline geldiği,
ayakkabı kutusundan Pandora kutusuna
Limak, Kalyon, Kolin, Rönesans
Holding, Demirören Holding, Cengiz Holding, Çalık Holding; bunlar,
tutmuşlar -ayakkabı kutusundan Pandoranın kutusuna- el ele
Sayın Başkanım; kutu kutu pense oynuyorlar. Şimdi, bu kutu
kutu pensede kim arkasını dönse acaba? Arkasını dönen kim
olacak ve bu arkasını dönme vakasının altından ne
çıkacak?
Efendim, şimdi, bakın, üstelik bu kadar
millîlikten, yerlilikten dem vurulduğu, millî duyguların ayyuka
çıkarılmaya çalışıldığı, en millî olan
yarışması yapıldığı bir yerde, paranın
tamamına yakını, devlet bütçesine yakın paranın yurt
dışına kaçırılmasına
Ya, bu nasıl bir
anlayıştır, bu nasıl bir millîliktir, bu nasıl bir
yerliliktir, bu nasıl bir ekonomiye sahip çıkmadır?
Aslında, bunun üzerinde konuşmaya değmez ama burada
bulunmanın bir gereği olarak da konuşacağız bunu,
değerlendireceğiz.
Şimdi, sevgili Dertli Divaniyi
duymuşsunuzdur, insanıkâmildir. Bakın, bunu ne güzel
anlatıyor, diyor ki:
Yaşanılası şu dünyanın /
Ne tadı ne tuzu kaldı. / Ömür denen şu zamanın / Çoğu
gitti azı kaldı. / Çalışmadan yiyenlerin / Derimizi
giyenlerin / Nice benim diyenlerin / Ne izi ne tozu kaldı. / Çürük ökçe
yırtık taban
Buraya lütfen dikkat. Çürük ökçe yırtık
taban / Kurdu kuşu ettik çoban / Gariban daha gariban / Ne çulu ne bezi
kaldı. / Bizden geçinen kalleşler / Döner geri bizi taşlar /
Sıvıştı yaren yoldaşlar / Ne sözü ne özü kaldı /
Cahiller kendini aklar / Kâmiller özünü yoklar / Kurudu çaylar ırmaklar /
Serçeşme'nin gözü kaldı. diyor. Serçeşmenin gözü Hacı
Bektaş. Dertli Divani'nin varı / Canandır canın öz yâri /
Geçti bu devrin baharı / Ne yazı ne güzü kaldı. diyor ama
şu ikisi çok önemli: Çürük ökçe yırtık taban / Kurdu kuşu
ettik çoban / Gariban daha gariban / Ne çulu ne bezi kaldı. / Bizden
geçinen kalleşler / Döner geri bizi taşlar /
Sıvıştı yaren yoldaşlar / Ne sözü ne özü kaldı.
Aslında insanıkâmil, Dertli Divani tam da bunu anlatmış.
Saygılar sunuyorum.
İyi geceler. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz İzmir Milletvekili Sayın Selin Sayek Bökeye
aittir.
Buyurun Sayın Böke. (CHP sıralarından
alkışlar)
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İçinden geçtiğimiz derin ekonomik buhran
koşullarında Türkiye'nin ekonomik ve sosyal sorunlarının
başında vergilendirmedeki adaletsizlik ve eşitsizlik geliyor. Bu
yasa teklifinin bir iddiası da gerekçede, vergideki adaletsizlikleri
azaltmak. Oysa neredeyse her yıl, yasama yılında, biz bu Genel
Kurulda yeni birtakım vergi düzenlemeleri konuşuyoruz,
görüşüyoruz ama vergideki adaletsizlikler, bırakın giderilmeyi,
günden güne artarak sürüyor. O zaman şu soruya yanıt vermek
gerekiyor: Neden? Neden bunca vergi yasası buraya gelmesine rağmen bu
adaletsizlikler artarak sürüyor? Nedeni açık çünkü vergi politikaları
iktidarların açık siyasi tercihleriyle şekillenirler ve bugünün
tek adam hükûmet sisteminde tercihler çok açık. Yani Neden? sorusunun
yanıtı Çünkü iktidar böyle istiyor. Birkaç gerçeklik esasında
iktidarın bu ortaya koyduğu siyasi tercihleri de çok
netleştiriyor. Mesela, toplanan verginin üçte 2si dolaylı
vergilerden geliyor. Yani yoksulu da zengini de aynı oranda vergi ödüyor.
Gelirde uçurum var ama vergi ödemeye gelince ikisi aynı görülüyor. Oysa
dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı OECD ülkelerinde
ortalama yüzde 33 yani bizde 2 katı yüklenilmiş dolaylı
vergilere. Üstelik, mesela, gelir vergisinin daha ağırlıklı
yükü de emekçiden alınıyor. 2020 yılında tahsil edilmiş
olan 159 milyar liralık gelir vergisinin 85 milyar lirası
maaşlı çalışandan toplanmış. İktidarın
siyasi tercihi açık ve bu teklifte bu tercih değişmiyor.
Buzdolabının, klimanın,
bulaşık makinesinin, çamaşır makinesinin, tıraş
makinesinin ÖTVsi yüzde 7, deodorantın, tırnak makasının
ÖTVsi yüzde 20 ama yatın, teknenin, kotranın, taksi plakası
için alınan otomobil plakasının, elmasın, yakutun,
pırlantanın ÖTVsi yok. İktidarın siyasi tercihi açık
ve bu tercihler bu teklifte değişmiyor. Neden? Çünkü iktidarın
siyasi tercihi bu düzenin, bu adaletsiz düzenin devam etmesi yönünde. Neden?
Çünkü yüzde 99un cebinden alıp yüzde 1in cebine koyarak kendisini var
eden bir küçük grubun, imtiyazlı azınlığın ekonomik
düzenini sürdürmeyi tercih eden bir rejim var karşımızda. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu teklif de işte bu adaletsizlikleri
gidermekten çok ama çok uzak. Hatta bugün içinde bulunduğumuz bu derin
ekonomik buhranı yaratıyor olan düzeni de devam ettirmenin teklifiyle
karşı karşıyayız. Sosyal eşitsizlikler daha da
derinleşirken bu adaletsiz vergi sistemi bu teklifle yeniden yeniden
karşımıza çıkıyor. Öyle ki açlık
sınırının altında kalan asgari ücret bile yüzde 20
oranında vergilendiriliyor ama öte yandan rantçı yandaşın
vergi borçları tek kalemde siliniveriyor. 5li çeteye son on yılda
128 kez -128- vergi indirimi yapılmış, asgari ücretli hem
gelirinden vergi ödemiş hem de gelirinin hepsini enflasyonun altında
ezildiği için temel ihtiyaçlarına harcamış, bir de oradan
dolaylı vergi ödemiş. Bir kalemde yandaş
rahatlatılmış ama emekçinin omzundaki vergi yükü
değiştirilmemiş. Neden? Çünkü iktidar böyle tercih ediyor. 5li
çeteden 1inin, sadece 1inin 425 milyon liralık vergi borcu
sıfırlanmış, bir diğerinin 9,5 milyarlık
tutarı vergiden muaf tutulmuş ve iktidar, 5li çeteden
almadığı vergileri şimdi dönüp ÖTV ve MTV artırma
yetkisiyle vatandaştan almaya kalkıyor; açık bir siyasi tercih.
Bir şirketin, tek bir şirketin 9,5 milyar liralık gelirini
vergiden muaf tutarken bir çiftçiye yıllık 280 lirayı, bir
esnafa yıllık 200 lirayı, sadece 200 lirayı müjde diye
pazarlıyorsunuz. Oysaki o vergileri rantçı yandaştan
toplasaydınız, muaf tutmasaydınız 10 katını bugün
çiftçiye, 10 katını bugün esnafa vermemiz mümkün olurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Tamamlıyorum.
Oysa açık ki bugün yaşanıyor olan
ağır tablo yapılan bu yanlış politikalar nedeniyle
yaşanıyor. Biz bu düzeni değiştireceğiz. Vergide
adalet bir siyasi tercihtir, bizim tercihimiz açık.
Açılıyor olan, Pandoranın
kutuları. Varlıklarını vergi cennetlerine aktaranlar tek
tek ifşa oluyorlar, ülkemizden de birçok isim var, pek çoğu da saraya
yakın, pek çoğu da kamu bankalarından bizim paramızı
kullanıp bunları vergi cennetlerine kaçırmış. Ülkemizde
vergilendirilmesi gereken milyonlarca dolar, vergi cennetlerine
kaçmışlar. Oysa mevcut kanuna göre yüzde 30 vergiyi buraya
ödemiş olmaları gerekirdi. Ödemiş olsalardı esnafa,
çiftçiye bugün gerçek müjdeyi veriyor olurduk ama bunun yapılabilmesi için
neye ihtiyaç var? Bir kararnameye. On beş yıldır vergi
cennetlerini ilan etmiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Biz ilan
edeceğiz ve gerçek müjdeyi seçimden sonra halkımıza veriyor
olacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Böke.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
23üncü madde kabul edilmiştir.
24üncü maddede 3 önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 24üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 24- 213 sayılı Kanunun mükerrer 242
nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci
paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar
ilave edilmiş son paragrafında yer alan "tutulması ve
düzenlenmesi ibaresi "tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi
şeklinde ve "tutulmasına ve düzenlenmesine ibaresi
"tutulmasına, düzenlenmesine ve ibraz edilmesine şeklinde
değiştirilmiş ve paragrafın son cümlesine "çalışanları
ibaresinden sonra gelmek üzere "ile elektronik defter, belge ve
kayıtların oluşturulması, imzalanması, iletilmesi ve
saklanması hususlarından herhangi biri için hizmet verme konusunda
yetkilendirilenlerin ortak, yönetici ve çalışanları ibaresi ilave
edilmiştir.
Elektronik defter beratı, elektronik ortamda
tutulan defterlere ilişkin olarak, Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından belirlenen standartlara uygun
bilgileri içeren ve Gelir İdaresi Başkanlığı
tarafından onaylanmış elektronik dosyayı ifade eder.
"Elektronik muhasebe fişi, şekil
hükümlerinden bağımsız olarak Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından belirlenen standart ve
içeriğe uygun olarak elektronik ortamda düzenlenen, imzalanan, muhafaza ve
ibraz edilebilen muhasebe fişine ait elektronik kayıtlar bütünüdür.
Abdüllatif
Şener Cavit
Arı Orhan
Sarıbal
Konya Antalya Bursa
Emine
Gülizar Emecan İlhami Özcan
Aygun Süleyman Girgin
İstanbul Tekirdağ Muğla
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talep eden Bursa
Milletvekili Sayın Orhan Sarıbal.
Buyurun Sayın Sarıbal. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri ve gecenin bu saatinde bizlerle birlikte burada
duran Büyük Millet Meclisinin çalışanları, emekçileri; hepinize
merhabalar. Elbette merhaba iyilik getirir, dostluk getirir Bizden kimseye
kötülük gelmez. anlamını taşır.
Bir Vergi Usul Kanunu tartışıyoruz.
2003den 2020ye 6 trilyon 782 milyar bir vergi toplanmış, buna
karşılık bunun son on beş yıllık dolar
değeri 2 trilyon 50 milyar dolar; iktidarın topladığı
para. Bu paradan 5 milyon çiftçi ailesine ve 90 milyon insanın
karnını doyuran tarım kesimine ayrılan toplam para 157 milyar
olmuş.
Peki, bunun yanında ne yapmış
iktidar? Tarımın temel ihtiyacı olan desteklemeler
açısından, çıkardığı kanuna uymayarak -214 milyar
da hâlâ çiftçiye borcu var ama- topladığı vergiden çiftçinin
hakkını ödemeyen, aynı zamanda çıkardığı
yasaya uymayan iktidar, kendi döneminde çiftçinin borcunu tam 83 kat
artırarak 2,4 milyardan ne yazık ki 200 milyarların üzerine
çıkarmış durumda. Sevgili ülkemde en zengin yüzde 20 toplam
gelirin yüzde 47,5unu alırken en yoksul yüzde 20lik kesim ne yazık
ki sadece yüzde 5,9unu almış; fark 8 kat. Hani iktidar hep söyler ya
rekor, rekor kırmaya devam ediyorlar.
Bir sistem, bir Vergi Usul Kanunu ya da toplanan bir
vergi küçük bir azınlığın mutluluğu için büyük
çoğunluğun yoksulluğu olamaz ve bu, sürdürülebilir bir kavram
değildir. Ülkenin vergi sistemi -sevgili ülkemin yani- küçük sineklerin
yakalanmasını sağlayan ama eşek arılarının
darmadağın ettiği örümcek ağlarına benzemektedir. 5
inşaat firması yani kamuoyu tarafından bilinen 5li çete
-söylendi- 128 defa vergi indirimine, vergi muafına tabi olmuş;
Cengiz 30 defa, Kolin 36 defa, Makyol 24 defa, Kalyon 19 defa, Limak 19 defa
vergi muafiyetine tabi tutulmuş. 2018de vergi affı yapılan
firmalardan bir tanesi, hemen ardından 62 milyon dolara uçak satın
almış.
Son zamanlarda ortaya saçılan belgelerde, bu
ülkede para kazanıp bu paraları yabancı ülkelere götürenlerin
hem de bu ülkenin yöneticilerinin çıkardığı kanunlarla bunu
yapması da ayrıca özellikle bir önem taşımaktadır.
Ekonomide bunca buhran yaşanırken sizin yandaş
şirketleriniz bile size güvenmiyorlar, parayı yurt
dışına götürüyorlar ama yandaş şirketlerle olan
ortaklık galiba bu işin en önemli paydası olarak ortaya
çıkmaktadır. Sonra siz ortaya çıkıp Aldatıldık,
kandırıldık. diye laf ediyorsunuz. Ortada bir kandırılma,
ortada bir aldatılma yok; olsa olsa ortada sahici bir iş
birliğinin olduğunu gerçekten çok net bir şekilde paylaşmak
durumundayız. Yani yüzde 99dan topladığınız vergileri
bir avuç yandaşa dağıtmak konusunda ustasınız ve bunu
bu kanunla da sürdürmeye devam ediyorsunuz.
Sabahattin Ali ne demişti? Biz istiyoruz ki bu
memlekette yapılan her iş 3-5 kişinin çıkarına
değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun.
Ama sizler milyonların üzerinden topladığınız
vergileri 3-5 yandaşa sunma konusunda ne yazık ki bayağı
başarılısınız. Bizler cumhuriyet tarihinde gördük ki
yedi yıldır üst üste kişi başına millî gelir sürekli
düşmektedir.
Aslında kısaca söylenecek şey
şu: Bu kanun teklifiyle getirilmek istenen, yeni düzen. Aslında,
bütünüyle, zengini zengin yapan, yoksulu yoksul yapan bu düzen, bizim itiraz
ettiğimiz düzen; bu düzeni değiştirmek lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Bu kanun teklifiyle,
getirdiğiniz kanun teklifiyle de bakalım yoksulların ekonomik
durumu düzeliyor mu? Hayır. İşsizlik düzeliyor mu? Hayır.
Çiftçilerin ekonomisi düzeliyor mu? Hayır. Kadına şiddet ve
cinayetler bitiyor mu? Hayır. Üniversite öğrencilerinin
aldıkları kredilerin faizleri ya da kendileri çözülüyor mu?
Hayır. Yani aslında rekorlar zincirine yeni rekorlar katan bir kanun
teklifi. İşsizlik rekor kırmaya devam ediyor mu? Ediyor, rekor.
Yoksulluk büyüyerek devam ediyor mu? Ediyor, rekor. Gençler işsizlik oranında
en yüksek düzeyde temsil ediliyor mu? Rekor. Kadına şiddet ve cinayet
devam ediyor mu? Rekor. Yani AKP toplumun aleyhine rekorlar kırmaya devam
ediyor. Elbette bu düzene razı değiliz, elbette itiraz ediyoruz,
değiştireceğiz bu düzeni; bu düzeni dayanışmayla,
dostlukla, kardeşlikle devirip bunun yerine halkçı, demokratik bir
yeni düzeni hep birlikte kuracağız. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Sarıbal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 24üncü maddesinde yer
alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat Çepni Nusrettin Maçin
İzmir İzmir Şanlıurfa
Mahmut
Celadet Gaydalı Ali
Kenanoğlu Tulay
Hatımoğulları Oruç
Bitlis İstanbul Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Arslan Kabukcuoğlu Behiç Çelik Bedri
Yaşar
Eskişehir Mersin Samsun
Yasin Öztürk Orhan
Çakırlar
Denizli Edirne
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden, Adana Milletvekili Sayın Tulay
Hatımoğulları Oruç.
Buyurun Sayın Oruç. (HDP sıralarından
alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülen bu kanun teklifinin
asıl amacını bu kürsüden benden önce konuşan hatipler
aslında bayağı dillendirdiler. Şunu söylemek gerekiyor:
Teknik bir düzeltmeyle, bir makyajlamayla ödeme kolaylıkları, cüzi
ödeme kolaylıkları düzenleyerek vergi sisteminde ciddi bir
değişiklik yapıldığını iddia edemezsiniz.
Buradaki amacın para toplamak olduğunu sanırım bilmeyen
yok.
Çarşıda pazarda fiyatlar el yakıyor.
Burada iktidar partisinin sıralarından bir milletvekili,
hatırlarsınız, geçen dönemdeki bütçe görüşmeleri
sırasında Kuru ekmek yesinler. demişti ve kuru ekmek
gerçekten şimdi bu iktidarın yarattığı işsizlik
ve yoksulluğu en iyi tanımlayan, aynı sıralardan sarf
edilmiş, alay etmek için sarf edilmiş olan sözlerdi. Bugün insanlar
gerçek manada -mecazen değil- kuru ekmeğe muhtaç, böyle bir dönemden
geçiyoruz.
Vergi ve sigorta prim ödemelerinde kısmi
ertelemeler getirilerek günü kurtarma anlayışı bir kez daha
hayata geçirilmiş oldu. Gelir vergisi, kurumlar vergisi elbette köklü bir
değişim yaşamak zorundadır ama şimdiki makyajlama bu
derde deva değildir. Köklü bir değişime var
mısınız? Olmadığınızı biliyoruz ama
toplumun ihtiyacı olan, köklü bir değişimdir. Bakın,
işçiler, emekçiler üzerinden sağlanıyor vergilerin en önemli
bölümü ve birçok madde var bu kanun teklifinde ama vergi adaletini
sağlayacak bir tek madde yok. Vergi adaleti nedir? Çok kazanandan çok, az
kazanandan az
Yine, benden önce konuşan hatipler çok detaylı ifade
etti, bugün Pandora belgelerinden dökülenler,
saçılanlar yandaş sermayenin vergi cennetlerine paralarını
nasıl götürdüğünü, bu topraklardan aldıkları paraları,
yerli olan paraları sizin deyiminizle
Yerli ve millîyi
ağzınızdan hiç düşürmüyorsunuz ama iş kâr etmeye ve
kazanmaya gelince bütün paraları vergi cennetlerine uçurmalarına da
müsaade ettiniz, hiçbir şey demediniz.
Bakın, Türkiye'de her 10 kişiden 4ü
asgari ücretle yaşamak zorunda. Asgari ücret 2.825 TL ve bu ücretten 492
TL tutarında vergi kesiliyor. Peki, bu vergiyi buradan kesmek adil midir,
vicdanlı mıdır? Cengiz Holdingler dururken bir işçinin
günde 1 simit ve 1 çay almasına yetmeyen parasını kesmek hangi
adalete sığar, hangi vicdana sığar; biz bunu bilemiyoruz.
Bakın, vergi sistemi tarafsız, adil, uygulanabilir olmalı ve hiç
kimseye bir ayrıcalık tanımamalıdır ama bu vergi
sistemi zengine, sermayeye ayrıcalık tanımaktadır ve
devletin kendi parasını da peşkeş çeken bir sistem bu
dönemde, sizin iktidarınız döneminde daha da derinleştirildi.
Tabii, diyeceksiniz ki: Geçmiş dönemde yok muydu bu yolsuzluklar?
Geçmiş dönemde de vardı ama hiç bu kadar büyük olduğunu ben
hatırlamıyorum rakamlar bağlamında
değerlendirdiğimizde. Bakın, Devrimci İşçi
Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Geçinmek istiyoruz. diye 5
maddeyle çıktı toplum karşısına, bu vergi
yasasıyla ilgili verdiği mesajlarda. Ben buradan onları
paylaşmak istiyorum, diyor ki: Gelirde adalet, vergide adalet. Gelirde
ve vergide adalet sağlanması için.. Biz tabii ki şunu çok iyi
biliyoruz: Bu bir siyasi tercihe bağlıdır. Bu, bir ülkeyi
nasıl yönetme bir kamucu yönetim anlayışının olup
olmamasıyla ilgilidir doğrudan. Bunu bilerek devam ediyorlar. Asgari
ücret ve bütün ücretlerin asgari ücret kadarı için tüm vergi ve kesintiler
sıfırlansın ve net ödensin, böylece tüm ücretler
yaklaşık 750 lira artırılsın. diyor DİSK.
Asgari ücret sonrası ilk vergi diliminde uygulanan tarife oranı
yüzde 10a indirilsin. Vergiye esas gelir dilimleri millî gelire göre
artırılsın. diyor. En düşük emekli aylığı
asgari ücret düzeyine çekilsin; elektrik, su, doğal gaz ve internet
faturaları vergi ve kesintiden muaf tutulsun. diyor. Tüm gıda
ürünlerinde KDV sıfırlansın. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla)
Bakın, özellikle gıda ürünlerinde, özellikle pandemiyi
yaşadığımız dönemde zaten mevcut olan ekonomik krizle
insanlar hiçbir şekilde geçinemezken, açlık ve yoksullukla
boğuşurken özellikle temel gıda ürünlerinde sadece vergi
kalkmamalı; adil, vicdanlı bir yönetim anlayışı,
adaleti merkezine alan bir yönetim anlayışı aynı zamanda
gıdayı da sübvanse etmelidir, gıdanın vatandaşa,
yurttaşa ucuz bir şekilde gitmesini sağlamalıdır.
Bakın, bugün, 9 milyona dayanmış geniş manadaki
işsizlik. Bu işsizler ne yiyecek, ne içecek? Bugün asgari ücretli
bile geçinemezken işsizler nasıl geçinecek? Bunu düşünmek
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevidir ve bu görev milletvekillerinin
vicdanına yüklenmiştir. O yüzden talep edilecekse köklü bir
değişim üzerinde çalışılmalıdır. Bu görevi
de layıkıyla normal şartlarda bu Millet Meclisi yerine
getirmelidir ama ne yazık ki iktidar sıraları, buna
yanaşmak bir yana, tam tersi politikada ısrar ve dayatmayla ülkeyi
uçurumun kenarına getirmedi, zaten şu an ülke uçurumdan
yuvarlanıyor.
Ben de katılıyorum, bu sistem
değişmek zorunda.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerine
söz talep eden Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 24üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kamu hizmetinin bir maliyeti vardır.
Vatandaş, devletten alması gereken hizmetlerin maliyetini
ödediği vergiler üzerinden yapmaktadır. Devlet de kamu adına
topladığı vergiler üzerinden harcama yetkisini elinde
bulundurmaktadır. Harcama yetkisi, kaynakların doğru ve etkin
dağılımıyla birlikte hesap verme yükümlülüğünü de
devlete yüklemektedir. Yani vergi iki taraflı bir yükümlülüktür.
Vatandaş pek çok kanuna göre vergi, harç, fon, ceza, zam ve pek çok
farklı adla devlete ödeme yapmaktadır; bir de temsilsiz ve adaletsiz
vergi olarak tanımlanan enflasyonla her geçen gün alım gücünü
yitirmektedir ve ne yazık ki adına vergi denilen bu gider kalemleri
ücretli kesimi, ücreti elinden alınmış hâle getirmektedir.
Asgari ücretlinin yetmeyen maaşından alınan gelir vergisi,
işini kaybeden vatandaşın işsiz maaşından
alınan damga vergisi, devlet baba şefkatine ihtiyaç duyan bu
vatandaşlarımızın üzerinde bir yükümlülük olarak devam
etmektedir.
Bazı vergilerin bir ödeme takvimi varken asgari
ücretli bir vatandaşın günlük ya da aylık vergi takvimi yoktur.
Bu kesim nefes aldığı her dakika için vergi ödemektedir. Devlet
vergi gelirlerinin yarısından fazlasını oluşturan KDV
ve ÖTV gibi 2 dolaylı verginin de zorunlu yükümlüsü olan ücretli kesim,
vergi rekortmenleri tablosunun isimsiz kahramanlarıdır.
Harcamalar üzerinden alınan adaletsiz, dar
gelirlinin üzerine binmiş bir vergi sistemi kabul edilebilir değildir
ama mevcut vergi sistemindeki adaletsizliği değiştirmeye iktidar
partisi yanaşmamaktadır. Bilinen bir sözü burada tekrarlamak
istiyorum: Her amel sahibine göre değerlendirilir yani ameller niyetlere
göredir. Madem niyet, bazı kesimlerin üzerindeki vergi yükünü azaltmak; o
zaman hep beraber bir düzenleme daha yapalım, bir ticari kazanç olmayan
asgari ücret üzerindeki vergi de gelir vergisinden istisna tutulsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çağımız bilgi çağı. Teknoloji hem
hızlı gelişiyor hem de aynı hızda değişiyor.
Bu yeni sistem, muhasebe yöntem ve tekniklerine de farklı bir
bakış açısı getirerek muhasebe uygulamalarını da
hızla değiştirmekte, dünya dijital muhasebe uygulamalarına
hızla geçiş yapmaktadır. Kanun teklifinin 24üncü maddesi de
dijital muhasebe uygulamalarına ilişkin düzenlemeleri içermektedir.
Gelir İdaresi Başkanlığının uzun süredir
elektronik muhasebe uygulamalarına yönelik çalışmalarına
ağırlık verdiği ve altyapı
çalışmalarını da bu alana kanalize ettiği
bilinmektedir. Elektronik belge uygulamalarının zorunlu
kılındığı bu dönemde, kanun teklifinde
görüştüğümüz üzere dijital vergi daireleri de hizmete
açılacaktır. Bu düzenlemeler işlemleri hızlandırmak,
müşavir ve mükellefin yükünü azaltmak için yerinde bir düzenleme olarak
kabul edilebilir ancak sistemin sorunsuz işlemesine yönelik altyapı
konusu akıllarda kalan soru işaretleridir.
Gelir İdaresi Başkanlığı
bir süredir interaktif vergi dairesi sistemiyle dijital vergi dairesi
uygulamasını test etmekteydi ancak uygulama sistemsel
sıkıntılar nedeniyle zaman zaman devre dışı
kalmıştır. Özellikle elektronik belgelerin, beyannamelerin,
Gelir İdaresi Başkanlığının bazı ticari
faaliyet gösteren firmalar için zorunlu kıldığı defter
beyan sisteminin ve interaktif vergi dairesinin -kullanıcı
sayısı arttığında veya yoğun belge
gönderdiği durumlarda- sistemlerinin çöktüğü veya çok yavaş
çalıştığı sık sık gözlemlenmektedir.
Altyapı, veri depolama ve hizmeti sunma kısımlarında
sık yaşanan aksilikler karşısında sorunu çözüme
ulaştırabilecek muhatap bulunamaması mükellefleri deneme
sürecinde bile zor durumda bırakmıştır.
Dolayısıyla dijital vergi dairesinin kurulması yerinde ve
doğru bir karar olmakla beraber e-uygulamalar nedeniyle ihtiyaç duyulan
altyapının tam olarak oluşturulması ve işlerlik
kazandırılması daha öncelikli bir ihtiyaç olarak
karşımızda durmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Sayıştay
Başkanlığı 2020 raporlarından biri de kendisine
kanunla, devlet alacaklarının tahsilini sağlamak ve bu konuda
gerekli tedbirleri almak görevi verilen Gelir İdaresi
Başkanlığı üzerine. Konu kamu alacağı olunca,
devlet geliri olunca görevli kurumun muhasebe sisteminin de diğer
kurumlara göre hatasız işlemesi beklenir, aynen devlet
malını kullananların kamu malını harcarken kendi
malından daha dikkatli harcamasını beklediğimiz gibi.
Sayıştayın denetimleri göstermiştir ki devlet
malının savrulduğu gibi alacakları da savruk hesaplamalara
kurban gitmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayıştay,
denetimlerini sadece cari yıla ilişkin yapmamaktadır,
geçmiş dönemde yaptığı denetimdeki bulguların
gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini de raporunda belirtmektedir.
Muhasebeleştirme yöntemiyle mükelleflere örnek olması gereken bir
kurumu bakınız Sayıştay hangi konularda uyarmış;
zamanımın azlığı nedeniyle sadece birkaç
başlığı burada paylaşmak durumundayım ama rapor
Sayıştayın resmî sayfasında mevcut: Gelir İdaresi
Başkanlığına ait olmayan gelir ve alacakların mali
tablolarda yer alması, faaliyet alacaklarının vade tarihi
dikkate alınmaksızın muhasebeleştirilmesi, kişilerden
alacaklar hesabının farklı kurumların
alacaklarını içermesi ve takibinin yapılmaması ve bu gibi
birçok eksik. Tekrar söylüyorum: Bunlar tespitlerin sadece birkaçı; kurum
ortada, durum ortada.
Konuşmamın başında dile
getirmiştim, vatandaşın vergi vermek gibi bir yükümlülüğü
varsa kamunun da vergi gelirlerini kullanırken hesap verme gibi bir
yükümlülüğü olmalı. Hesap vermenizi geçtik, bari doğru
hesaplayıp devleti zarara uğratmayın diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Öztürk.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.11
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
280 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
25inci madde üzerinde 2 önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesinde yer alan veya
ibaresinin ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Murat Çepni Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir İzmir Ankara
Nusrettin Maçin Ali
Kenanoğlu Mahmut Celadet
Gaydalı
Şanlıurfa İstanbul Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Ankara
Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli vekiller; Meclis Beşinci
Yasama Yılına girerken baktık ki halılar ve
ışıkların yanında Meclis TV de değişmiş,
bilmem farkında mısınız? Manidar bir seçimle Genel Kurul
aralarındaki müziklere meşhur Titanik filminin müziği de
eklenmiş, âdeta ülkece battığımızı
hatırlatmak üzere herhâlde eklenmiş bu müzik. Evet, batıyoruz,
hem bireyler hem devlet büyük bir borç batağında.
Yurttaşların bankalara ve finans kuruluşlarına
borçları sadece 24 Eylül ve 1 Ekim tarihleri arasında yani sadece bir
haftada 4,4 milyar arttı. Merkez Bankasının döviz rezervinin
erimesinden hazine kasasının tamtakır kalmasına,
iktidarın attığı her bir adımın acı
reçetesini yaşıyoruz maalesef. Hâl böyleyken görüşmekte
olduğumuz teklif gibi günü kurtarmayı hedefleyen düzenlemelerden
vergi reformu diye bahsetmek de açıkçası abesle iştigal etmek
oluyor.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz Pandora
belgelerinde Türkiyeden şirketler de yer alıyor, çoğunluğu
da iktidar döneminde kamu ihaleleri dolayısıyla zenginleşen
holdingler. Kamu ihalelerinin baş davetlisi ve Kamu İhalesi Kanunu
dışında tutulan, şehir hastanelerinin üstlenicilerinden
biri Rönesans Holding. Kamu projeleriyle bir yandan servet edinirken 210 milyon
doları Virjin Adalarına aktarıp vergiden
kaçınmış, 210 milyon doları. Ben böyle rakamları çok
da telaffuz edemem ama gerçekten herhâlde halkımız da bunları
anlamakta güçlük çekiyor.
Başka kimler var? Özelleştirmelerde aslan
payını alan, TOKİ ihalelerinden enerjiye, tekstile, medyaya
kadar tüm sektörlerde kârına kâr katmaya devam eden, daha önce paradise
papersda da ismi geçen Çalık Holding. Bir de Demirören var ki o zaten
belli, Ziraat Bankasından çektiği 750 milyon dolar krediyi
ödememesiyle bilinir. Tabii ki Londrada gayrimenkuller satın almak varken
kim çektiği krediyi ödemeyi düşünsün.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir ülkede
eğer vergi adaleti yoksa hiçbir adaletten söz etmek mümkün değil.
Yandaş şirketlerin vergileri affedilirken vatandaşa reva görülen
ise şu: Bu holding ve patronlardan alınmayan vergiler sabit ve dar
gelirli yurttaşın her harcamasına yansıtılıyor.
Asgari ücretli daha maaşını eline almadan yaklaşık 500
lira gelir vergisi ödüyor. Bir ailenin ödeyeceği ortalama faturalara
bakarsak, örneğin 200 liralık bir elektrik faturasının 39
lirası enerji tüketim vergisi, Enerji Fonu, TRT payı ve KDV. 150
liralık bir su faturasının 13 lirası KDV ve çevre tüketim
vergisi. 300 liralık bir doğal gaz faturasının 54
lirası KDV, 150 liralık bir internet faturasının 32,36
lirası KDV, özel iletişim vergisi. Erdoğanın
alışveriş yaptığı -hani abur cuburdan ibaret bir
alışveriş yapmıştı- bu fiyat
artışlarında orada da yaşanan, hani 5 zincir marketi
sorumlu tuttuğu ve halkı yönlendirmeye
çalıştığı Tarım Kredi Kooperatiflerindeki iki
yıllık fiyat artışına bakarsak, sadece
atıştırmalık alarak 1.002 lira ödediği
alışverişi eğer iki yıl önce yapsaydı
Erdoğan, 572 lira ödeyecekti. Bakın, 5 litrelik zeytinyağı
2019 yılında 99 liraydı, bugün 182 lira, 2019da 13 lira olan
yarım kilo çay bugün 30 lira, Erdoğanın aldığı
gofretin tanesi 1,5 liradan bugün 2,10 kuruşa çıkmış. Şimdi,
bu ülkenin yurttaşları vergi, harç, fon, katkı payı, ceza,
zam, gecikme faizi gibi pek çok isimde, tam 532 -evet, 532- çeşit ödeme
yapıyorlar. Vatandaşın her nefesi vergi, attığı
her adımda da bütçeyi var eden aslında yurttaşlarımız
ve 2021de bütçeye 1 trilyon 82 milyar lira katkı yapacak olan da yine
vatandaşlarımız ve gerçekten bu asla adil değil, üstelik
adil olmadığı gibi ahlak dışı, ahlak
dışı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bugüne dek ekonomi, vergi, yargı reformu diye önümüze sunulan
tekliflerin hiçbiri sorunlara kalıcı çözüm getirmedi; getirmedi çünkü
atılması gereken adımlardan sürekli kaçınıldı.
Oysa yapılacak olan belli, imtiyazlı ve ihtiraslı burjuvalardan
vergi alacaksınız, temel gelir ve tüketim ihtiyaçlarını ise
vergi dışı bırakacaksınız; yapılması
gereken bu. Ama sevgili vatandaşlara ben sadece seslenmek istiyorum:
İktidarın -dediğim gibi, Titanik müziğiyle de
anlaşıldığı üzere- zaten seslenilecek bir yanı
kalmadı, bunları yapmayacağı aşikâr. O hâlde, gelin,
hem bu iktidarı hem de bu düzeni hep birlikte değiştirelim
diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 25inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 25 213
sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci
fıkrasının (3) numaralı bendine ortamlarında
saklanması ibaresinden sonra gelmek üzere veya ibraz edilmesi ibaresi
eklenmiştir.
Abdüllatif
Şener İlhami Özcan
Aygun Emine Gülizar
Emecan
Konya Tekirdağ İstanbul
Cavit
Arı Süleyman
Girgin Ahmet
Akın
Antalya Muğla Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet Akın.
Buyurun Sayın Akın. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; 25inci madde üzerine söz
aldım. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi, maddelerin gerekçelerini okuduğumuz
zaman, baktığınızda güzel bir ekonominin
amaçlandığı, hizmet edecek hedeflerin olduğu konular var.
Nedir bunlar mesela? Efendim, vergiye uyumların artırılması,
kayıt dışılıkla mücadele, sosyal adalet, rekabet
ortamının oluşturulması, yatırımların
teşvik edilmesi; güzel şeyler ancak bunu AK PARTİ yapar mı?
Zor, yapmaz. Neden yapmaz? Çünkü on dokuz yıldır bunları
başaramayanlar şimdi ne olacak da bunları yapacak, hem de
giderayak? Onun için, yaparsa AK PARTİ anca zam yapar, onu
düşünüyoruz, çünkü gördüğümüz tablo o. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Şimdi, Türkiyede gerçek anlamda bir ekonomik
buhran var. Bu ekonomik buhranı bütün vatandaşlarımız
hissediyor, yaşıyor. Bunun yanında da son üç yıldır
yine vatandaşlarımızın yaşadığı bir
enerji buhranıyla karşı karşıyayız. Peki, AK
PARTİ ne yapıyor? İzliyor, seyrediyor, umursamıyor.
Şimdi, AK PARTİ iktidarının
yanlış politikaları nedeniyle
vatandaşlarımızın yaşadığı enerji
buhranını size rakamlarla anlatmaya çalışacağım.
Akaryakıttan başlayalım. Mesela, kur
artışlarının ÖTV üzerinden
karşılandığı eşel mobil sistemi 20 Mayıs
2021de iflas etti ve ÖTVye de rekor zamlar yapıldı. Benzin,
motorin, LPG ve bazı akaryakıt ürünlerinden alınan ÖTV yüzde 58,
yüzde 78 ve yüzde 189 oranında arttı. Sözde fedakârlık naraları
atarken, maşallah, vatandaşa zamda rekor üstüne rekor
kırdırıyorsunuz. Anlayamadığımız, müjdeyi
zam yaptınız, fedakârlığı zam yaptınız;
Allah aşkına müjde de demeyin, fedakârlık da demeyin,
millete hizmet edin yeter. (CHP sıralarından alkışlar)
Seyrediyorsunuz, vatandaşımız zor
durumda kalıyor. Eşel mobil de akaryakıt ürünlerinden
alınan ÖTV sıfır noktasına kadar geriledi; LPG ve mazotta
pay kalmadı, benzinde 23 kuruş. Bu ne demek? Bundan sonra 1
kuruş zam gelse pompaya yansıyacak şekilde 83 milyon
vatandaşımız bunu ödeyecek. Yanlış politikalarının
sonucuyla enerji buhranını vatandaşlarımız üç
yıldır yaşıyor.
Peki, elektrik, doğal gaz? Bunlara
baktığımızda hatırlarsanız Ekonomi uçacak.
dediniz. Ne uçtu? Faturalar uçtu. Aynı zamanda temel bir hak olan enerjiye
ulaşma konusu da sizlerin vasıtasıyla zam üstüne zam binerek
gerçekleşti. Eskiden, hatırlarsanız, elektrik çarpardı,
şimdi sayenizde faturalar milleti çarpıyor. AK PARTİ
iktidarında milyonlarca vatandaşımızın elektrik
faturalarını da ödeyemez duruma geldiği bir gerçek. Bakın,
sizin döneminizde neredeyse her 12 haneden 1i maalesef muhtaç duruma
düştü. Bunu kim diyor? AK PARTİ'li Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanı Yanık söylüyor. Vatandaşlarımız elektrik ve
doğal gaz faturalarını ödeyemiyor. Nasıl? Ocak ayında
1 milyon abonenin elektrik faturasını ödeyemediği zamandan dört
ay sonra 5,5 milyon abone elektrik faturasını zamanında
ödeyemiyor. Bu ne demek, biliyor musunuz? Yani mesken abonesinin beşte 1i
faturasını ödemek için denkleştirecek parayı
bulamıyor, ödeyemiyor. Bu durum da vatandaşlarımızı
yoksullaştırdığınızın net olarak
göstergesidir.
Arkadaşlar, AK PARTİ eşittir zam,
nokta. (CHP sıralarından alkışlar)
Yaptığınız başka bir şey yok. Bakın, bir kez
daha görüyoruz ki iktidarın elektrik, enerji, doğal gaz vesaire
faturalarını düşürecek bir politikası yok.
Yaptığı şu, tüm politikasının özeti şu: 83
milyon vatandaşımızı müşteri gibi gören bir zihniyet
var. Bu çok ayıp, yazık, günahtır. (CHP sıralarından alkışlar)
Yapmanız gereken, temel ihtiyaç olan enerji faturalarının
ödenebilir ve aynı zamanda ulaşılabilir olması lazım.
Enerji politikalarınız dâhil, politikalarınızın
özetinde sadece zam yapmak var ama göreceksiniz, Allahın izniyle,
milletimizin desteğiyle önümüzdeki ilk seçimde millete hizmet nasıl
yapılır, faturalar nasıl indirilir, nasıl halktan yana
politikalarla vatandaşımızın yanında olunur, hep
birlikte göreceğiz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Nasıl
yapacağını anlatmıyor ki
AHMET AKIN (Balıkesir) Onu geçen hafta
anlatmıştım.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Nasıl
yapacağını anlat ya!
AHMET AKIN (Balıkesir) Vallahi, tane tane
anlattım geçen hafta.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
25inci madde kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde 1 önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 26- 213
sayılı Kanunun 261 inci maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent ilave edilmiştir.
9.
Alış bedeli.
Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı Abdüllatif
Şener
İstanbul Antalya Konya
Suzan
Şahin Süleyman
Girgin İlhami
Özcan Aygun
Hatay Muğla Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Hatay
Milletvekili Sayın Suzan Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP sayesinde Türkiye'de adaletsiz
bir vergi politikası ve adaletsiz bir gelir dağılımı
bulunmaktadır.
Bugün görüşülen Vergi Usul Kanunu
değişikliğindeki düzenlemelerin büyük bölümünün gerekli ancak
yetersiz olduğu görülmektedir. Toplumun yüzde 1lik kesimi ve Hükûmetin
yandaşı konumunda olan, rantla beslenen bir sınıf
korunuyor, alın teriyle üretenler âdeta cezalandırılıyor.
Lüks, israf ve yolsuzluklarla içi
boşaltılan hazineye kaynak yaratmak için ağır zam ve
vergilerle sırtına bindikçe binilen, geçim
sıkıntısı içinde hayat mücadelesi veren milyonlarca
vatandaşı ezen vergi politikalarının acilen düzeltilmesi
gerekmektedir.
Oyları gittikçe eriyen ve oy devşirme
adına vatandaşın ağzına bir parmak bal çalan AKP,
3.577 liralık asgari ücretten yüzde 20 vergi alıyor ama kentsel
rantlardan beslediği 5li çetesini ve yandaşlarını vergi
indirimleri hatta vergilerini silme yoluyla kayırıyor.
Diğer yandan, açlık sınırı
3.049 lira olmuşken, açlık sınırının da
altında olan asgari ücretten vergi almak hangi adalete sığar?
Bu, 8 milyon asgari ücretliyi açlığa mahkûm etmek değil midir?
AKPnin yanlış politikaları sonucu ortaya çıkan derin
ekonomik kriz ortamında aylarca dükkânını açamamış,
devletinden yardım alamamış esnaflar olumsuz etkilenmiş,
maliyetlerin yüksekliği ve piyasalardaki talep daralmasına
bağlı olarak açlık ile iflas arasında
sıkışıp kalmış durumdadır.
KOBİlerin en önemli sorunlarından biri de
vergilendirmedeki adaletsizliktir. Bu adaletsizlik KOBİ'lerin
kaynaklarını sınırlandırarak büyümesine ve
gelişmesine engel olurken, diğer yandan kayıt
dışı ekonomiye kaçışı hızlandırarak
devletin vergi kaybına uğramasına yol açmaktadır. Hedefi
olmayan, çok sayıda muafiyet ve istisnanın olduğu,
uluslararası vergi cennetlerine yani off-shore hesaplara aktarılan
kaynakların vergilendirilmediği ancak işçiyi, memuru,
esnafı, çiftçiyi ezim ezim ezen bir vergi sistemine sahip
bulunmaktayız.
Bugün önümüze konulan kanun
değişikliğiyle AKP, çıkarmış olduğu mevcut
ekonomik kriz koşullarında bazı
kolaylaştırıcı teknik düzenlemelerle para toplama
derdindedir. Bu düzenlemeyle, yaklaşık 836 bin mükelleften 235 milyon
liralık vergi alımından vazgeçiliyor yani mükellef
başına yıllık sadece 280 lira. Ekonomik kriz, pandemi ve enflasyon
ortamında güç koşullarda ayakta kalan, AVM ve zincir mağazalarla
da rekabet etme durumunda bulunan esnaf için çok komik bir rakam 280 lira. AKP,
bir parmak bal çalarak esnafa bunu reva görüyor. Çiftçilere yapılan
destekleme ödemelerinden gelir vergisi stopajının
kaldırılmasıyla da 3 milyon çiftçiden toplanacak 600 milyon
liradan feragat edilerek çiftçi başına yıllık sadece 200 TL
destek getiriliyor. Evet, AKP yıllık 200 lira indirim yaparak tarım
kesimine büyük ölçekte bir kaynak aktarımı yapmış gibi
gözükmek istiyor; vay. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınacak
bir düzenleme yapmak varken; tam tersine, AKP küçük esnaf ve vatandaştan
kaşıkla verip kepçeyle alma derdinde; tam bir AKP
kurnazlığı.
Kanun teklifiyle Cumhurbaşkanına ÖTV ve MTVde
3 katına kadar vergi artışı yetkisi verilmesi ülkenin tek
adam rejimine teslim edilmek istenmesinin vesikasıdır. AKP daha adil
olan beyana dayalı dolaysız vergileri yani gelir ve kurumlar
vergisini istediği gibi toplayamadığı için tüketimi zorunlu
olan ürünler üzerine ÖTV gibi ağır vergiler koyarak içini
boşalttığı hazineye kaynak yaratmak istiyor. 50 bin
liralık arabayı 200 bin liraya satarak yarattığı
kaynağı, yandaş müteahhitleriyle, yazlık,
kışlık saraylarıyla, yolsuzluklarla ördüğü kamu
ihaleleriyle, yandaşları ile kendi cebine indirmek isteyen AKP,
vatandaşın alın teri olan vergi ve zamları gün geçtikçe
daha da ağırlaştırıyor.
3 liralık salatalık için halleri
basıp 8 liraya nasıl satılır? diye ceza kesip milletin
tepesine çöken AKP, 1 otomobil alana 2 otomobil de kendine
aldırtıyor. Bunun sorumlusu kim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Hani Oy verin,
faizi düşüreyim, dövizi sabitleyeyim. diyordunuz. Ne oldu? Döviz 9 lira.
Milleti mi kandırdınız? Rezerv yeterliymiş. Neden TL
kaybına seyircisiniz o zaman? Hani ekonomi uçacaktı, ortada uçan bir
ekonomi yok ama çöken bir ekonomi var; eserinizle övünün. Millet verdi yetkiyi,
gördü etkiyi.
Arkadaşlar, AKP iktidara geldiği günden bu
yana vergileri düşürüp sürümden kazanarak vergi toplamak varken
vatandaşın sırtına binerek vergilemede rant
sağlayıp birilerinin cebini doldurmak yoluna giden bir politika
izlemiştir. Siyaset millet için yapılır, millet yani bireyler
siyasetin kölesi değildir, köle gibi sömürmenin adı siyaset
değil ranttır. Yönetemiyorsunuz artık, millet bıktı
rantınızdan, vergilerinizden, zamlarınızdan; bu sömürü ve
rant düzeni CHP iktidarında son bulacak, ilk seçimde mazlumun ahı
gönderecek şahı. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
26ncı madde kabul edilmiştir.
27nci maddede önerge yoktur.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
27nci madde kabul edilmiştir.
28inci maddede önerge yoktur.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
28inci madde kabul edilmiştir.
29uncu maddede önerge yoktur.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
29uncu madde kabul edilmiştir.
30uncu maddede 1 adet önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30uncu maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan kaldırılmıştır
ibaresinin çıkarılmıştır ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeki Hakan Sıdalı Arslan Kabukcuoğlu Behiç Çelik
Mersin Eskişehir Mersin
Bedri Yaşar Yasin
Öztürk Orhan
Çakırlar
Samsun Denizli Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan,
Azerbaycan seçimlerinde beraber gözlemcilik yaptığımız AK
PARTİ İstanbul Milletvekili merhum İsmet Uçmaya Allahtan
rahmet, ailesine ve AK PARTİ camiasına da
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi günlerdir kamuoyuna vergi reformu olarak yansıtılıyor,
içeriğe baktığımızdaysa reform değil, idare ve
vatandaş arasındaki ihtilaflı konuların giderilmesine
yönelik küçük adımlar; hepsi bu. Yalnızca kördüğümü çözmek hevesiyle
yine anlık, kısa vadeli müdahale var; yine vizyon yok,
kalıcı çözüm hiç yok. Anayasamıza göre herkes mali gücüne göre
vergi ödemekle yükümlü ancak on dokuz yıldır asıl ödemesi
gerekenlerden vergi almadığınız gibi, tüm yükü ücretli, dar
gelirli vatandaşlarımızın sırtına yüklediniz;
yetmedi, bu ülkeyi KHKyle, şirkete özel vergi indirimiyle
tanıştırdınız. Böylece, iktidarınızda
verginin temel ilkeleri genellik, eşitlik, adalet ve mali güce göre
vergilendirme kavramları yok edildi. Kısaca ne geldi? Adaletten uzak
bir vergi sistemi. Vergi uygulamalarınız
vatandaşımızı da ne derece önemsediğinizi gösterir.
Dolaylı vergi geliri yüzdesinin dolaysız vergi gelirlerinin 2
katından fazla olduğu bir ülkede iktidar vatandaşını
gözden çıkarmış demektir. 2020 yılında toplam verginin
yüzde 52,5i yalnızca ÖTV ve KDV, toplam vergi gelirlerindeki dolaylı
vergi oranı ise -defalarca buradan söylendi- yüzde 67. Yani iktidar
kazanandan değil, tüketenden vergi alıyor. Bunun adı mali
anestezidir. Bu teoride vatandaş, farklı farklı alınan
dolaylı vergileri hissetmez ancak bizde işin daha acı yanı
şu: Milletimiz vergi sağanağını iliklerine kadar
hissediyor, pazarda, markette, mutfakta, faturalarda, aldığı her
nefeste hissediyor. Peki, bu hissiyatla ilgili soruyorum, samimiyetle, lütfen,
vicdanen cevap verin kendinize: Beraber yürüdüğünüz, beraber
ıslandığınız müteahhit arkadaşlar da bunu hiç bu
şekilde hissettiler mi? Millet kendini özellikle dolaylı vergiler
üzerinden para kasası olarak gören iktidardan bezdi. Vergi, harç,
fon, katkı payı, zam, ceza başlıkları adı
altında 532 farklı kalemde bedel ödüyor. Tüm
yaratıcılığınıza rağmen, vergi tahsil
oranları düşüyor; 2000lerde yüzde 91lere varan tahsilat
oranları, 2020 itibarıyla yüzde 77. Bu gerileme aynı zamanda
mali disiplini bozuyor. Mali disiplin bozulunca ne oluyor? Vatandaşın
cüzdanına daha fazla faiz yükü, daha yüksek enflasyon olarak dönüyor.
Ücretli çalışanların maaş artışını
yağmur gibi yağan zamlar alıp götürüyor. Kaşıkla verip
kepçeyle alıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, iktidarın
yanlış politikaları neticesinde ülkemizde asgari ücret bugün
ortalama ücret oldu. Neredeyse 2 kişiden 1i asgari ücretle
çalışıyor. 4 kişilik bir ailenin açlık
sınırı 3.049 liraya ulaşmışken asgari ücretin
2.825 lira olması yazıktır, günahtır. Asgari ücretli yani
çalışanların neredeyse yarısı bırakın doymayı,
giyinmeyi, ısınmayı ay ortasını getiremez duruma
geldi. Bir de bu kuş kadar maaştan gelir vergisi ve damga vergisi,
toplamda 500 lira alıyorsunuz.
Son üç yılda elektrik yüzde 122, son iki
yılda doğal gaz yüzde 63 zamlandı. Müjdesini verdikten sonra
doğal gaza gelen zam sayısı 9. Temel gıda fiyatlarına
gelen zamları artık sayamıyoruz bile. Aynı ürünü iki hafta
üst üste aynı fiyata almak artık sadece güzel bir anı.
Ekonomistleri hayran bırakan faiz sebep, enflasyon sonuç denkleminize
şimdilerde fahiş fiyatlar sebep, enflasyon sonuçu eklediniz.
Denklemdeki değişkenlerle ne kadar oynarsanız oynayın sonuç
değişmeyecek. Ben size denklemi de çözümü de söyleyeyim: Kötü
yönetiminiz sebep; hayat pahalılığı, ekonomik kriz,
fakirlik, fukaralık sonuçtur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Çözümse çok basit: Önümüzdeki ilk seçimin
ardından devlet yönetimini iş bilen, liyakatli kadrolara devretmeniz.
Sonrasında, vergi sisteminin yapısal sorunlarını giderecek
kapsamlı ve gerçek bir vergi reformu hazırlayacağız, gelir
adaletine olumlu katkı sağlayacak, vergiye uyumu artıracak,
vergisini düzenli ödeyenleri mağdur etmeyecek, vergi tabanını
genişletecek düzenlemeler yapacağız, vatandaşlarımızın
zorunlu ihtiyaçlarına ayırdıkları geliri vergiden muaf
tutacağız. İktidarımızda aziz Meclisimizin yetkisine
kimse ipotek koyamayacak. İktidarımızda iyilerin ellerinde
Türkiye eşitlenecek, Türkiye iyileşecek.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
30uncu madde kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 31inci
maddesinin başlangıç cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 31 213 sayılı Kanunun mükerrer
298inci maddesinin başlığı Enflasyon düzeltmesi, yeniden
değerleme oranı ve yeniden değerleme. şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
ilave edilmiştir.
Emine
Gülizar Emecan Süleyman Girgin
Cavit Arı
İstanbul
Muğla Antalya
Abdüllatif
Şener İlhami Özcan
Aygun
Konya Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Öncelikle, kaybettiğimiz AK PARTİ
İstanbul Milletvekilimiz İsmet Uçmaya Allahtan rahmet, sevenlerine
ve yakınlarına da başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülen
teklifin 31inci maddesiyle tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre
defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine yönelik olarak yeniden
değerleme uygulaması getirilmektedir. Yeniden değerleme ne
demek? Bu şirketlerin amortismana bağlı iktisadi
kıymetlerinin, işte gayrimenkullerinin enflasyon karşısında
eriyen değerini bugünkü gerçek değerine çıkarmak demektir.
İlk kez 1963 yılında getirilip 2003 yılında
kaldırılan bu düzenleme Türkiye ekonomisinin uzun sürecek bir
enflasyon sarmalına girdiğinin göstergesidir, itirafıdır
değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Enflasyon sarmalına nasıl girildi?
Şimdi, vergi düzenlemelerini konuşuyoruz.
İktidarınızın vergi politikasıyla vergiler, vergilerin
yüzde 60ını oluşturan dolaylı vergiler yoluyla tabana
yayıldı, kamu harcamaları giderek yoksullaşan halk
kesimlerinin sırtına yüklendi. Yüksek gelir sahibi sermayedarların
vergi yükü azaltıldı, zenginleşen yandaş şirketler
paralarını vergi cennetlerine taşıdılar, gözünüzün
önünde vergi kaçırdılar, siyaseti finanse ederek her türlü
teşvikten yararlandılar. Bu şirketlere gelir garantili kamu
ihaleleri verdiniz, milletin sırtına daha fazla borç yükü
bindirdiniz, milletin gelirleri enflasyon karşısında eridi de
eridi, işsizlik ve yoksulluk arttı, bugün 8 milyon
vatandaşımız, gencimiz işsiz, geleceksiz ve umutsuz.
Partinizin genel başkanının Faiz sebep, enflasyon sonuç.
tespitiyle ekonomi yönetimi altüst oldu, döviz kuru yükseldikçe enflasyon
artıyor, yoksul daha yoksul olurken zengin daha fazla zenginleşiyor.
Ekonomi iç ve dış piyasalardaki güvensizlikten o kadar
kırılgan bir hâle geldi ki Ben ekonomistim. diyen Cumhurbaşkanı
ve Merkez Bankası Başkanı açıklamalarıyla doları
9 TL bandına, yukarı çıkardılar, Türk lirası pul oldu,
enflasyon yüzde 45e dayandı, üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki
makas açıldı, yüzde 25lere çıktı, bu da gelecek
zamların ayak sesleridir değerli arkadaşlar.
Bakın, Cumhurbaşkanının
Amerika, İngiltere benzin bulamıyor, Almanya'da kuyruklar var,
yiyecek bulamıyorlar. dediği Almanyanın otuz sene sonra
enflasyonu ilk kez yüzde 4ün üzerine çıkmış; İngiltereye
bakın, enflasyon yüzde 3, bizdeyse biz yüzde 45leri konuşuyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu maddedeki yeniden
değerleme düzenlemesi işte bu sebep olduğunuz koşullar
altında, evet, gerekli bir düzenleme ancak bizlerin görevi Parlamento
çatısı altında halkın ekonomik darboğazını aşmak
için daha kapsayıcı çözümler üretmek olmalı ama maalesef bunun
yerine anlık, palyatif çözümlerle sorunlar aşılmaya
çalışılıyor. Vergi düzenlemesi
yaptığınızı iddia ediyorsunuz bir vergi düzenlemesi
yapılacaksa önce adil ve eşit bir vergi dağılımı
yapılması ve vergi adaletinin sağlanması gerektiğini
biz defalarca vurguladık. Bunun yolu da bir an evvel vergi reformu
çalışması başlatmaktır. Ayrıca
şeffaflık sağlanmalı, hazır Pandoranın kutusu da
açılmışken kara delik hâline gelen vergi cennetlerinin listesini
de yayınlamalısınız.
Şimdi, madem bir düzenleme yapıyoruz, o
zaman Komisyonda verdiğimiz önergeler neden kabul edilmedi? Cumhuriyet
Halk Partisi milletvekilleri olarak 7 adet önerge verdik, AKP ve MHP
milletvekilleri tarafından reddedildi değerli arkadaşlar.
Şimdi, Açlık sınırının altında kalan asgari
ücret vergi dışı bırakılsın. dedik, reddettiniz;
Küçük esnafın iş yeri kiralamalarında yaptıkları kira
ödemeleri gelir vergisi stopajından muaf olsun. dedik, reddettiniz;
Konut abonelerine elektrik tüketiminde uygulanan yüzde 18 oranındaki
katma değer vergisi yüzde 1e düşürülsün. dedik, reddettiniz;
Elektrik enerjisi bedeline yansıtılan TRT payı
kaldırılsın. dedik, reddettiniz; Zirai amaçlı kullanılan
motorin özel tüketim vergisinden muaf tutulsun, çiftçimiz rahatlasın.
dedik, reddettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Tamamlıyorum.
Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna
başvuruda bulunan ancak yurt çıkmayan öğrencilere her yıl
belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısı
kadar her ay karşılıksız kira yardımı, burs
verilsin. dedik, bunu da reddettiniz; Vergi Usul Kanunu'nun
Kaçakçılık Suçları ve Cezaları başlıklı
359uncu maddesi yeniden düzenlensin ve aynı suçun birden fazla
işlenmesi durumunda suçun her yıl için ayrı ayrı
oluşması yerine tek suç kabul edilerek bir cezaya hükmedilsin ve
mağduriyetler giderilsin. dedik, işte, onu da reddettiniz; hepsi
sizler tarafından reddedildi.
Özetle, derin bir krizin içindeyiz, kara
kış yolda; hemen seçim, derhâl seçim diyoruz çünkü bu sorunları
siz çözemezsiniz, çözemeyeceksiniz; bu görünen bir şey. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak biz çözeceğiz, kriz yaratmakta sizler ne kadar
ısrarcıysanız biz de çözmekte o kadar ısrarcı olacağız.
Teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 31inci madde kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 32nci maddesinde yer
alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay
Pekgözegü Murat Çepni Nusrettin
Maçin
İzmir İzmir Şanlıurfa
Mahmut Celadet
Gaydalı Ömer Faruk
Gergerlioğlu Ali
Kenanoğlu
Bitlis Kocaeli İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Kocaeli
Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben konuşmama AK
PARTİ Grubuna bir soru sorarak başlayacağım, bakalım
bu soruyu bilebilecekler mi? Bir şiir okuyacağım: Allahın
on pulunu bekleyedursun on kul; / Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye
bir pul. / Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa
Kimdir bunun
yazarı ve ne anlatmaktadır? Bakın, Necip Fazılın
Destan şiirinden bir alıntı yaptım. AK PARTİliler yıllarca
bu şiiri okuyarak halka Biz sosyal adaleti sağlayacağız. diyerek
geldiler, şimdi bu şiirdeki Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah
olsa
ifadesinin tam tersi her vukuatı işlediler. İşin
doğrusu, kurttan bile beter oldunuz. Bakın, sabahtan beri ben
anlayamıyorum arkadaşlar, bakın, şu gecenin bu saatinde
buradayız. Onlarca vekil size Pandora belgelerini soruyor, büyük
skandalı soruyor, kollanan şirketleri soruyor ve tek bir
cevabınız yok. Aylardır biz size talan edilen bütçeyi soruyoruz,
o yapılan köprülerden geçen arabaların nasıl
paralarının patronlara verildiğini soruyoruz, yapılan
havaalanlarına o inen uçakların parasının nasıl
boş yere -inmeyen daha doğrusu- uçakların parasının
nasıl olur da patronlara verildiğini soruyoruz, çıt yok. Ya, gerçekten
anlamıyorum, niye konuşmuyorsunuz arkadaşlar? Bu bir vicdan meselesi.
Reddedebiliyor musunuz? Hayır, reddedemiyorsunuz. Pandora belgelerini
reddedebiliyor musunuz? Hayır. 5li çetenin 128 defa vergi silinmesi
olayını reddedebiliyor musunuz? Hayır. Nasıl
vicdanınız kabul ediyor bunu? Olacak iş mi bu? Nasıl
susabiliyorsunuz bunlara? Daha çok şeye sustunuz siz, her şeyi
susarak geçiştiriyorsunuz.
Ruhsar Pekcan: Ya,
dolandırıcılık yaptığı apaçık belli
olan bir bakan anında görevden alınıyor, hakkında hiçbir
işlem yok. Tek biriniz çıkıp tek bir kelam etmiyorsunuz.
10 bin dolar alan siyasetçiyi biz mi söyledik, sizin
Bakanınız söyledi, Süleyman Soylu söyledi. Kim bu insan, neden
çıkartılmıyor ortaya? O zaman yalan olduğu söylensin.
Hayır, var. Peki, savcılar nerede? Hiçbiri yok ortada, hiçbiri yok
ortada.
Daha dün Sedat Peker ölüm listelerinden bahsetti ya,
ölüm listelerinden. Bir aralar Sedatçılar kullanılıyordu,
şimdi de SADATçılar kullanılıyor. Neredesiniz, niye
susuyorsunuz? Bilmiyor muyuz, bilmiyor muyuz, Sedatçıların kullanıldığını
bilmiyor muyuz? Niye susuyorsunuz bunlara?
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Yavaş yavaş!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Öyle
yok. Biz soracağız, halk adına, millet adına
soracağız. Sus. demek yok Sayın Milletvekili, Sus. demek
yok.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Bağırmadan
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bu
sorulara cevap veremeyip oradan Niye bağırıyorsun. deme. Ben
burada millet adına bağırıyorum. Bu paralar niye talan
edildi? diye soruyoruz.
İşte bakın, son örnek, Tarım ve
Orman Bakanlığında ne dolaplar dönmüş. Allah
aşkına ya, hayvan ithalatı yapılmış Uruguaydan
ve ardından orada birtakım maddi çıkarlar dönmüş,
rüşvetler dönmüş hatta en sonunda Devlet Denetleme Kurulu
Bakanlık hakkında soruşturma başlatmış ya.
Bakın, iktidarınızda ilk defa oldu bu, şu ana kadar her
şey sümen altıydı, her şey sümen altında. Devlet
Denetleme Kurulu Bakanlık hakkında soruşturma
başlattı. Nasıl susuyorsunuz buna? Hani Bu taksimi kurt yapmaz
kuzulara şah olsa
Vallahi kurttan beter oldunuz, vallahi kurttan beter
oldunuz, başka bir şey değil.
Güya vergi adaletiyle ilgili bir şeyden
bahsediyorsunuz. A'dan Z'ye tüm maddelerde burada vergi adaletiyle ilgili
hiçbir hususun olmadığı apaçık ortada. Ya, asgari
ücretliden 500 liraya yakın para kesiyorsunuz ama bakıyorsunuz lüks
tüketim maddelerinden hiç vergi alınmıyor. Zenginin, patronun
vergileri siliniyor, gariban ücretliden stopaj kesiliyor ve daha sonra biz
bütün bunları söylediğimiz zaman hiçbir şekilde cevap
veremiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, ben Kocaeli Milletvekili olarak ilçelerimde yüzlerce esnafımla
konuştum. Gerçekten o kadar büyük feryatlar var ki. İnsanlara sordum,
not da aldım. Alım gücü yok insanlarda. İnsanlar
alamayınca biz de üzülüyoruz. diyor esnaf. Çok sıkıntı
var, küçük esnaf bitti şu an, insanlar çok zor durumda. Küçük esnaf
olduğunuz zaman halkla berabersiniz. Büyük mağazalar halkı
bilemez, biz insanlarla konuşuyoruz Vekilim, biz biliyoruz her şeyi.
diyor, küçük esnaf bize bunu söylüyor. Her şey 2 misli, alım gücü
düştü, bizim işler de durgun, eskiden daha iyiydi ama idare ediyoruz.
Kiralar çok arttı, sigorta primleri çok yüksek, stopajdan
şikâyetçiyiz. diyor, feryatlar yükseliyor insanlardan. Elektrik
faturalarından bahsediyorlar, ayrımcılıktan bahsediyorlar
ve diyorlar ki: Doların hâli nedir? İşte, dün Merkez
Bankası Başkanı sorumsuz açıklamalar yaptı ve bugün,
her şey ortada, 9,10 oldu ve sonuçta ekonomi yine perişan bir
durumda.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Gergerlioğlu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Grubumuzu hedef alan
haksız, mesnetsiz iddiaları aynen iade ediyoruz, reddediyoruz, kabul
etmiyoruz. Eğlenceli, komik bir konuşmaydı, teşekkür
ediyoruz!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ya, sizinki çok eğlenceliydi!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Vicdanın olmadığı için gülüyorsun! Vicdanın olsa
gülmezdin!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 32nci madde kabul edilmiştir.
33üncü maddede önerge yoktur.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 33üncü madde kabul edilmiştir.
34üncü maddede önerge yoktur.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 34üncü madde kabul edilmiştir.
35inci maddede önerge yoktur.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 35inci madde kabul edilmiştir.
36ncı maddede 1 önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 36ncı maddesinde yer alan veya
ibaresinin ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Nusrettin Maçin
İzmir İzmir Şanlıurfa
Mahmut Celadet Gaydalı Ali Kenanoğlu
Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söze talep eden
İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; Türkiye İstatistik Kurumu her
yıl yenilediği Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırmasının 2020 sonuçlarını geçen haziranda
yayımladı. Buna göre, pandemi koşullarında Hükûmetin
izlediği sermaye yanlısı politikalar sebebiyle zengin ile fakir
arasındaki uçurum daha da büyüdü. Artan işsizlik, tırmanan
enflasyon karşısında toplumun alt ve orta kesimlerinde geçim
sorunu baş edilemez bir duruma geldi. En zengin yüzde 5 ile en yoksul
yüzde 5 arasındaki eşitsizlik 23 kattan 30 kata çıktı, Gini
katsayısı büyüdü. Eşitsizliklerin bu kadar artmasının
sebebi, Hükûmetin alt gelir grubuna sosyal transferlerden kaçınması
olmuştur. Pandemi yılında artması beklenen sosyal
transferler, bir önceki yıla göre artmamış,
azalmıştır. Gelir bölüşümünde adaletsizlik ve bunun sonucu
olarak yoksulluk derinleşirken pandemide Hükûmetin devlet desteği, halkı
daha fazla borçlandırmak, kredi vermek olmuştur. Bir de tabii,
işsizlik fonlarının boşaltılması oldu.
Konut alımı ve masrafı
dışındaki borç ya da taksit ödeyenler yüzde 58,3tür. Nüfusun
yüzde 18,8i bu borçlarını ödeyememektedir.
Türkiye ekonomisinin ve vergi sisteminin çözüm
bekleyen acil, yapısal sorunları ortada duruyor. O yüzden, reform
yapmak için ne yapılabilir? Paradise belgelerinden başlanabilir,
Panama paperstan başlanabilir, Pandoranın kutusundan başlanabilir,
kimler vergi cennetine vergi kaçırmış, buradan başlanabilir
ama siz oradan başlamıyorsunuz; ortaya saçılan belgelere
karşı susuş kumkumasındasınız, 3 maymunu
oynuyorsunuz, bu utanç verici durumu değiştirmiyorsunuz. Soruyorum,
bir kez de ben sorayım, biraz önce de vekilimiz sordu. Söz konusu
şirketler için Türkiye etkili soruşturma yürütecek mi? Pandora
belgeleriyle ilgili Türkiye etkili bir soruşturma yapacak mı? Lütfen
söyleyin. Pandora belgeleri için ilgili kurumlar vasıtasıyla derhâl
harekete geçilmesini istiyoruz, iddiaların doğruluğunun
araştırılmasını istiyoruz, gereğinin
yapılmasını istiyoruz, kamuoyunun da bilgilendirilmesini
istiyoruz AKP milletvekilleri, AKP Grubu. Asgari ücretten 500 liraya yakın
vergi alınırken yandaş şirketlerin vergi
borçlarını siliyorsunuz. Şirketler, kurumlar
yaptıkları her harcamayı vergiden düşebilirken işçi,
emekli, KHKli, işsiz, EYTli, ev işçisi, atık işçisi,
kadınlar, herkes her harcamada vergi ödüyor.
Bakın, bu Mecliste neden, servetten vergi
alarak, çalışanlar ve yoksul halk lehine kapsamlı ve radikal bir
vergi reformu yapmayalım? Mesela, biz HDP olarak bunu öneriyoruz. Gelir
vergisinin büyük bölümü ücretlilerden alınıyor. Bize göre asgari
ücretliden vergi kaldırılmalıdır, ücretli
çalışanların yüksek vergi oranları düşürülmelidir,
işsiz halkımıza ya iş ya da temel gelir
sağlanmalıdır. İnsanların açlıkla imtihan
edildiği bir yerde siz rant gelirlerinden vergi almıyorsunuz,
vergilendirmiyorsunuz. Bize göre bu Meclisin en acil çıkarması
gereken yasalardan bir tanesi de rantın vergilendirilmesidir. Bu kanun
teklifi de yine rantı vergilendirmiyor.
Bu teklifte küçük esnafın gelir vergisi
istisnası kapsamında desteklenmesi olumlu bir şey ama hepi topu
835 bin esnafı kapsayan 235 milyon liradan bahsediyoruz. Yani yılda
verilecek bu desteğin günde karşılığı 1 lira bile
etmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Yani
esnafa verilen destek trajikomik, 1 lira.
Şimdi, reform olarak sunduğunuz bu kanun
teklifi hangi sorunu çözecek, size sormak istiyorum. Bu çarpık ve
adaletsiz vergi sisteminin neresini düzeltiyorsunuz? Bu kanun teklifi dostlar
alışverişte görsün teklifidir. Bu kanun teklifi reform falan
değil, bir PR çalışmasıdır.
İnanıyorum ki Kod 29la işten
atılanlar, işsiz bıraktığınız gençler,
yurtsuz bıraktığınız öğrenciler, geçinemeyenler,
katı atık işçileri, kadınlar, sahte
reformlarınızı koltuğunuzun altına koyarak sizi o koltuktan
indirecekler ve bu sömürü düzeni mutlaka değişecek. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
36ncı madde kabul edilmiştir.
37nci maddede önerge yoktur.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
37nci madde kabul edilmiştir.
38inci maddede önerge yoktur.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
38inci madde kabul edilmiştir.
39uncu maddede önerge yoktur.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
39uncu madde kabul edilmiştir.
40ıncı maddede önerge yoktur.
40ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
40ıncı madde kabul
edilmiştir.
41inci maddede önerge yoktur.
41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
41inci madde kabul edilmiştir.
42nci maddede önerge yoktur.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
42nci madde kabul edilmiştir.
43üncü maddede önerge yoktur.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
43üncü madde kabul edilmiştir.
44üncü maddede önerge yoktur.
44üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
44üncü madde kabul edilmiştir.
45inci maddede önerge yoktur.
45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
45inci madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 14 Ekim 2021 Perşembe günü saat 14:00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.15
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 280 S. Sayılı Basmayazı 12/10/2021 tarihli 5inci Birleşim Tutanağına eklidir